You are on page 1of 193

DARYUSH SHAYEGAN

YARALI
BILIN

Geleneksel Toplumlarda
Kltrel izofreni

kutuphaneci - eskikitaplarim.com
METS YAYINLARI

Metis Yaynlan
Bamusahip Sokak 3/2
Caalolu/lstanbul
Yaral Bilin, Daryush Shayegan
zgn Ad: Le Regard Mutile
1989 Albin Michel, Paris
1991 Metis Yaynlar
Bu evirinin btn yay m haklar
Metis Yaynlan'na aittir
Birinci Basm: Ekim t991
Kapak Resmi: Erol Akyava
Kapak Tasarm: Semih Skmen
ISBN 975-7650-70-6

Dizgi: Metis Yaynclk Ltd.


Basm: Yaylack Matbaas, Cilt: rnek Mcellithanesi

Daryush Shayegan

YARALI

BiLiN
Geleneksel Toplumlarda
Kltrel izofreni
eviren: Haldun Bayr

METS YAYINLARI

indekiler

1. Blm
ATLAMA
1. Ayn zamanda bir balang da olan
bir sona ertelenmilik
10
il. Tarihte "tatil"
20
III. iki rnek: in ve slam dnyas
24
iV. Kimlik kayb korkusu
30

2. Blm
ONTOLOJK UYUMSUZLUK
1. Gerek hep baka yerde
40
il. Skolastik khneleme
45
IIL Paradigma deiimi
52
iV. ki paradigma arasnda eliki zaman
58

3. Blm
ARPIKLIKLARIN ALANI
I. Fikre "ge kalm" bir bilin
/ 66
il. Yamann iki yz: Batllama ve slamileme

85
III. Mekan-d bir dnya

111

4. Blm
ARPIKLIKLARIN TOPLUMSAL ZEMN

1. Entelekteller
134
il. deologlar
155
III. Teknolmtlar

163
iV. Tanr stratejisi uzmanlar
172

Yaral Bilin, tarihte geride kalm ve deiimler enliine katlmam


uygarlklardaki zihin arpklklar zerine bir denemedir. Varln ra
ni-slami dnyadaki kiisel deneyime borlu olmasna ramen, bu kita
bn menzilinin yalnz o dnyayla snrl olmadn ve bir bakma, zi
hinsel yaplar hala Gelenee bal olan ve modernlii sindirmekte
glk eken uygarlklarn ounu ilgilendirdiini dnyorum.
Biz periferi insanlar, farkl bilgi bloklar arasndaki elikilerin za
mannda yayoruz. Birbirlerini iten ve karlkl olarak biimsizleti
ren badamaz dnyalar ara<>ndaki atlaa dmz. Zihin aklyla
ve hn duymadan stlenildiinde bu ikiyanllk bizi zenginletirebilir,
bilgi sicillerini gelitirebilir ve duyarllk yelpazesini geniletebilir;
oysa bilginin eletirel alanndan dlandnda, ayn ikiyanllk durakla
malara neden olmakta, bak sakatlamakta ve tpk krk bir aynada ol
duu gibi, dnya gerekliini ve tinsel imgeleri biimsizletirmek
tedir.
Gnmzdeki kritik aamasnda, bu deneyin gerek kapsam, Bat
bilincinin gznden byk lde kamaktadr. Zira aslna baklrsa,
Bat'nn sorunu deildir bu. Bu deneyin gerek kapsam ancak, bedelini
mutsuz bilinleriyle deyenler tarafndan belirginletirilebilir.
Bu uyumsuzluklarn ardnda, atan iki varolu tarznn, iki ayr ta
rihsel deneyin glgeleri belirmektedir; aka grnmeyen aykrlkla
rna ramen bu iki tart., yine de insann dnyadaki biricik deneyinin iki
yzn temsil etmektedir. Yeryz sakinleri arasmda bir diyalog ola
na, gelecekte bu iki dnyann eletirel olarak yzlemelerine bal
olacaktr.

Birinci Blm

ATLAMA*

* Le

Debat, G allim ard, No. 42, K asm-Aralk 1 986'd a yayml an an m ak ale.

AYNI ZAMANDA BR BALANGI DA OLAN


BR SONA ERTELEN MLK

Bat etkisi ve Bat'nn temeli olan modernlik, kah slami toplumlarda


acs ekilen tm toplumsal eitsizlikleri ve ahlaksal kntiei-r mu
Cizcvi bir ekilde zmesi beklenen kken mitolojisine doru bir geri
_cricye, kah gitgide daha tehlikelileen maceralara doru kaa, baze
de yeni zamanlarn meydan okumasna cevap vermenin koulsuz red-,
dCctlliine neden olarak, gnmz slam dnyasnda birok direni ev
c-si yratm.ik llidr. Az ok sapkn btn bu ka bahaneleri, ayn ola
yn farkl yzlerin( da vurmaktadr ve gzlemlenen tepkilerin u ya
da bu biimi almalar, bunlarn derin bir rahat-;zln belirtileri olduk
lar gereini deitirmemektedir. Bence bu rahatszlk, byk bir ta
rihsel olayn -en geni anlamyla_rpodernliin- anlalmamas ya da.
baka bir deyile sindirilmemesinden kaynaklanmaktadr; modernlik
'lifbir zariian,"olduu'hariylc, yani kendine zg felsefi Kapsam iinde
nesnel olarak hesaba katlmam; hep geleneklerimizde, yaama ve d
nme tarzlarmzda yaratl1 travmal deiimlere baklarak deerlendi
rilmitir. Bundan dolay ilikilerin bandan beri modernlie kar her
yarg ahlaksal bir deerlendirmeye brnmtr: slam dnyas Bat'
nn maddi gcyle karlamasnn balarnda, kendi gecikmesini ve o
nu Avrupa'dan ayran uurumu byk bir aknlkla farkeuii zaman
bu gc nce vgyle karlam; Bat etkisine kapanp en uuk fan
tazmlar diriltmeye baladndaysa uursuz olarak deerlendirmitir.
lk tepki alabildiince cokulu olmu, ikincisiyse aksine, saplantl bir
reddediin histerili dilini benimsemitir. Her iki durumda da Bat, hi
bir zaman gemiiyle bir kopma gerekletirmi, kendine zg yasalar

SONA ERTELENMlUK 1 1
ve kendine zg bir hakimiyet mant olan yeni bir paradigma olarak
ele alnmam, maddi gcnn yardmyla bizi ele geiren, en derin da

yanaklarmz sarsp greneklerimizi saptran, faziletlerimizi bozarak


bizi uzun vadede siyasal ve kltrel klelie drmekte olan gizli

glerin bir fesad olarak grlmtr.

Ncluta (Yenilenme) dneminin ilk dnrlerinin, Avrupa'daki siya

sal ve hukuksal sistemlere zel bir dikkat gsterme onuruna sahip ol

duklar dorudur. Hukuk ve bireysel zgrlkler kavramlarn ekici

bulmulard. Ne var ki bu ilk dnrler de tpk bugnkler gibi te

mel bir eyi gzden kardlar: Faziletleri vlen bu temel kavramlar

mucizevi bir reetenin rn deildiler; istisnai bir tarihsel srecin -

neredeyse bir paradigma deiiminin- nihayetine erdirilmesinin r

nydler ve ar derecede bal olduumuz, kamu alanmz btnyle


dolduran geleneksel deerleri tahliye etmeden, dolaysyla marjinalle

tirmcden bizim dnyamza yerletirilemezlcrdi.

te yandan, birok adan devrimci olan bu yeni fikirler, gelenekle

rimizin kapal dnyasnda ou zaman bulunmayan baka gereklik

katmanlarna, baka toplumsal ilikilere zemin hazrlyorlard. Zira,


dnyaya bakmzdaki toparlayc ve dinsel perspektifte, bu gereklik

ler -tabii bunlarn bilincine varld zamanlar- ya yoktular, ya da

eylerin maddi olanakllna ballarm gibi deerlendiriliyorlard.

Jacques Berque, Arap dilindeki ayrc nitelie atfta bulunurken hakl


olarak yle der: "Her bir szcnn sonu Tanr'ya varan Arap dili,

gerei kavramak iin deil, rtmek iin domutur".1 Yeni gereklik

katmanlarnn ortaya kyla, bunlar bilgi sahasnn dna ya da di

bine iten atadan kalma direnler arasndaki gerilimlerin bilinte birta

km atlamalara yol amas zorunluydu. eyler dsal olarak deimek


teyken kafalardaki yanstmalar hala eski tasavvur biimleriyle kurul

maktayd. Durum byleyken bilin iindeki bu atlamalar nasl yaa


nabilirdi? stense 'de istenmese de bu sorun, dnyamz krp geiren

tm zihinsel arpkhklardaki -ki bunlar oktur- zlmez sorun o


larak nmzde durmaktadr. Bu sorun ancak bu uygarlklarn savunu

cular tarafndan ortaya karlabilir; nk nasl kimse bir b_akasnn


yerine lemezse, izim iinde yaadmz uygarln dndaki bir uy-

1 . Ak taran A. K. El Janabi, "Sur la culture arabe actuelle", Sou'al'da no. 3, Paris,


1 983, ss. 48-50.

12 YARALI BlLlN

garlktan gelen biri de, bu atlama deneyini varlnn her zerresinde


hissederek ruhunda yaayamaz. Baka bir deyile bu atlama, bize zg
olan ve bakasna dcvredemcycccimiz kaderimizdir.
Daha ak olabilmek iin burada biraz konu dna kacam. Bu
atlan kenarlar ara-;nda cendereye alnm olan ve eliki dolu ikili
bir bylenmeye kar mcadele veren bir "ben" olduunu farzedelim:
Bu "ben", hala kolektif hafza halesine bal olan bir dnyadaki byl
grnt ile, bundan aa kalmayan yeni ve luhaf olann ekici grn
ltisne kar mcadele elmektedir. Bu far.tzi "ben", hem etkisine maruz
kald radikal deiim karsnda; hem de aufta bulunduu evren, eli
kulanda bir yokoluun ykntlarn her tarafa saarak dnya sahne
sinden azar azar ekildii iin daha da can yakan bir nostalji karsnda,
kendini ilkin yabanclam hisscdeceklir. le bu farazi "ben"in aa
yukar nasl akl yrtecei:
J'JL'!I derinliiyle karmda yaylan yeni nesneler ve beni hazrhksz
yakalayan yeni f!rler bana yabanc. Bunlar tanmak iin zihnimde ne
elverili szckler ne de uygun tasvirler var. Bilgi alanmda apansz or
taya kveriyorlar ve ele !!:iJmEt!nL:-Buail--gl-<liim
bunlardan yararlandm, bunlara hkmettiim kadar maruz kaldm
da doru, fakat hafzamn aknda bir yerlerde asl kalyorlar. Olu
mlarnn tarihini izemiyorum, do_urna da tank olmadm-:-Ne

!_n_l"l__9_1"1_E-rl arda .S!l bunalmlar xaadm, ne --2!!:.


.2':1<.tXx _-l'!':
J.C;lf-'!_:tt!Ol_!!l_<!_2J_<!_ren re!i!!!Ji'11J!1.i Syrp atamadm zorlamalar bama musallat eden, alkanlklarm altsl eden ve bir trl
akla kavuturamadm akl almaz eyler bunlar. Bununla birlikte
onlardaki bir taraf beni cezbediyor, ekiyor ve tm abam harcamama
ramen onlardan yardm almaktan alakoyamyorum kendimi. Btn zi
hinsel kategorilcrimin yadm dnyada, imdi aa kmakta olan
eylerin stn rtebilecek tarzda biimlenmi olmas, dncemin
baka bir ekilde ilemesinden, beni evreleyen eylerin mantna ters
giden varolu alanlar kefetmesinden. Benim dncem, kavrad
eydeki somut gerekliin stn rterken, bir yerlerdeki stgerekli
i'ni aa vurur. zerini rtt ey, beni dorudan etkilcY,endir; a
a vurduuysa aksine, artk varolmayan eydir; zira o eye mal edilen
bu stgereklik artk dnyamda yoktur, deiimlerin nne geilmez a
knda srklenip gitmitir.

SONA ERTELENMLiK 13
Dnyaya bakm, eylerin sihirli bir iklim iinde yzmesini
salayan bir ilk ehre deiikliine gndermektedir beni. eylerin ya
adklar ve ilevlerini buld uklar dnya, bilincime, b unlar kavrayp
deneyini yaayan bakt;ki gerek younl ukla yansmaz. Ben bir yok
luk dnya-;nda yaarm: Dncem, eyler zerinde hi etki yapmayan
fikirler meydana getirir. ierinin kapsamyla darnn biimleri, artk
organik olarak denk dmemektedir. Tasarlanan fikirler, doal ekoloji
mi ksmen mahveden arpklklarla tema-;a getiklerinde biimsizlc
mektedirler. Tasarladm eyin karmda duran eye gre "ge kalm"
olmas, yalnzca kronolojik bir uy umsuzluk deil, ontolojik bir b
lnmedir. eyler, gereklik alglarmn evriminden ok daha hzl de
imilerdir. Bu dnmler gndermelerimi saptrp srdm izleri
datm, ama ruhumun derin katmanlarnda deiiklik yapmamlar
dr. Gereklii "mitoslatrma" eilimim yledir ki eylerin tarihsel bir
evrim srecinden ziyade, tzel baktaki deimez zlere inanrm.
Beni drt bir yanda) evreleyen sanayi retimi karsnda ge kalm
tasavvurlarmn ieriinde, dolduramadm bir boluk almaktadr.
B u byk boluk yalnzca yaam tarzndaki bir deiim deildir, alg
lama tarzmn da sapmasdr. Dncem, tarihteki byk sarsntlarn
uzanda kalmtr. Bat'da teknik-bilimsel altst olularn neden oldu
u devrimler, bilinci her seferinde yeni bir bakn gereklerine uyduran
bir paradigma deiikliine yol amken, benim durumumda byle ol
mamtr. Bilincim hala byl dnyann zamannda yaamaktadr.
Srekli bir bombardman sonucunda yeni eylerdeki t<ngellcnmez eki
ci! iin etkisinde olduum dorudur, ama bunlarn eceresi ve arkeoloji
si benim iin bilinmez olarak kalmaktadr. Yeni sylemler bana doru
dan dokunup, zihnimde silinmez izler brakmakta, ama hep kendi ece
resine gnderen hafzamn ieriini bakalatrmay pek baaramamak
tadrlar. Zamann deitiini, dnyann dnme uradn, tarihin
durmadan yeni retim biimlerini, yeni toplumsal ilikileri biimlen
dirdiini bilirim, ama bu tarihin ierii benim yokluumda olumu
tur: Yaratlnda yer almadm gibi bu tarihin sonularndan da so
rumlu deilim. Btn bildiim, bu yeni dnyann amansz bir mant
nn olduu, bana hazr bir yapy dayatt ve benim bunun seyrini
deitirmeyi de, tam u anda bulunduumuz yere varmak iin onun al
d yolu geri geri gidebilmeyi de beceremediimdir.

14 YARALI BlLlN
Akas, ben neredeyim? Tarihsel koordinatlarm btnyle baka.
Ben hesaplarm, ne

16., 17., 18. yzyllarla, ne de Ortaa'dan

Rnesans'a. Kla"ik a'a, Modem Zamanlar'a geiteki kopmalarla ya


parm. Tarihte birbirini takip eden dnemler beni ilgilendirmez. Yz
yllarn zerinde daldan dala atlayabilirim, nk zihnimde, Bat tarihi
ni kesitlere ayran niteliksel srcksizliklerin hibir somut tasavvuru
yoktur. imdiki zamanla karan bir gemiim (hep o gemie atfta
bulunmam ve hep o gemii diriltmemden tr) ve geleceim olan
bir imdiki zamanm vardr. Yz yldr derin altst olulara maruz
kaldm dorudur; tarihten sz ederim, tarl'hi dnrm, tarihin ark
larn renmeye, sahte modemliimin btnyle greli kaynaklarna
inmeye alrm, ama srekli daha geni ufuklara srklenen bir za
mana grkemli bir giri yapmama damgasn vuran bu ksa dnemin
iinde ruhsal yaantm, nce ve son ra 'nn

sonra ve tarih-sonras 'yla ha

la kartklar bir tarih-tesinde geer. Ve ikisinin arasnda, kendimi


ayn zamanda bir Balang da olan bir Son'a ertelenmi bulurum.
Zaten -benim gibi bir Acem iin paha biilmez olan- byk a
irlerimi yeniden toparlamaya altmda, zaman galerisinde birbirini
takip eden ponreler gibi grmem onlar. Falanca airin filanca dneme

ait olduunu belirleyen, ne zamannn modas ne de takvimlerdeki kro


nolojidir -kfa<;ik airin romantik airden nce, sembolist airin de ro

mantikten sonra gelmesi gibi-; hafzann grnmez merkezine ortak


ballklar, bu airleri zamana bal olmayan bir hale ile sarmalayp,
tek bir gnein parltl nlar haline getirmektedir. Byk airlerin

her biri artrd zamann boyutuyla birlikte' varolan bir muhatap


tr: ster destanlarn epik zaman, ister benlie dnn mistik zaman,

isterse de varlk kvlcmlar gibi akan askda braklmln paral


zaman olsun. Her airin, kapsayc grmn evresinde kendine z
g eliptik hareketiyle dnd bir takmyldzda yaarm. Bundan t
r imgelerle grrm, kendimi sesli ritimlerle ifade ederim ve iirle
dnrm. Bunlar, dnemler ve alar gerei ayrt edemem. Yzyl
banda balatlan eletirel ve tarihsel aratrmalarn, bu dnyay bana
bir bakma ak kldklar ve farkl sluplar, dildeki dnmleri, se
mantik deiiklikleri ayrt edebilmemc yardm ettikleri dorudur. Ama
herey, sorunun znn deimediine inanmaya yneltir beni. Firdev
si gibi bir airin

1O. yzylda k afasn megul eden byk "ulusal

SONA ERTELENMlUK 15

kimlik" temas, 20. yzyl sonunda dinsel taassubun taarruzuna kar


kltrel milliyetilii diriltme mcadelesi veren dnr iin hfila gn
celdir. Bir 14. yzyl mutasavvfnn besledii lkler, dnyann sada
kat-;izlii karsnda bybozumuna uram bakma hala -farkl
lklar da hesaba katarak- esin kayna olmaktadr. Eski rejimin h
kmdar gzden mi dt, hemen mam Hseyin'in kann alaka ak
tan Yezid'le zdeletirilir; hkmdarn halefi lkeyi bir ehitler mezar
lna m dntrd, o da ehname'deki Zahhak'la, omuzunda biten
ylanlar beslemek iin her gn masum beyinlerin kurban edilmesini
emreden o uursuz kralla karlatnlr. Gerekliin mitsel yapsnn
ayn kalmas demektir bu; kukusuz zamanla kiiler deimektedir, a
ma oynadklar roller hep ayndr. Aydnlk'la Karanlk arasnda, dur
madan kendini yineleyen evrimlerde gerekleen Maniheist mcadele.
Kltrmn byk akmlaryla iletiime getiimde, bu akmlar
ynlendiren byk ilkeler nazarnda ne bir kopma, ne bir yn deime
si ne de bir sapma gryorum. Deiimlere ramen bir eyler srp
gitmekte, bir eyler kendilerini 7.amann przlerinin zerinde tutmak
tadr. Tanr, binlerce kez sylenmi uzun dualar bkmadan usanmadan
yinelemektedir sanki. Bu nakil zincirinin iinde ayrm izgileri ve nite
liksel belirlemeler, sanki kafadan uydurulmular ve olaylarn ezeli sey
riyle hibir gerek balar yokmu gibi yapay grnmektedirler. Bu
nunla birlikte, eylerin iinde bulunduklar bu duruma olan bam1l
ma ve nihai olarak zldne artk inanlm olan sorunlarn s
rekliliine ramen, sinsi deliklerin kendilerine ustaca yer aardk, hem
kendi hakkmda kendi kendime oluturduum el dememi imgeyi,
hem de dnya gerekliine atfettiim imgeyi bozduklarn biliyorum.
Atalarmn bana brakt mirasla dnyann bugnk hali arasnda bir
kopukluk olduunu el yordamyla hissediyorum. Kltrmn iinde
fiI1>ifef6enbunailazlrlamyordu, bu dzeyde bir deiiklii haber
veren bir ey de yoktu. Ne var ki bu yara orada dunnaktadr: Uzun za
mandr denetimini kaybettiim eylerin kark dieilinde OWuu gibi,
zihnimdcdir de.
Okulda, modem insann entelektel bagajn oluturan btn klasik
konular grrm. Matematik, fen bilimleri, tarih, corafya ve edebi
yat okurum; geleneimin kltrel kaideleriyle grnrde hibir orga
nik ba olmayan, balamnn dnda retilen bu blk prk bil-

16 YARALI BiLN
giler nereden kmaktadr? Dekart

cogio, transsendental ego, zaman

iinde cisimleen Varhk'n hareketi ve bilimsel yntemin vnd o

yansz nesnellik nereden gelmektedir peki? Hala Ortaa'da mym?

Klasik a' ve Modem Zamanlar'n bilgisel kopmalarn yaadm m?

Eletirel an eritici kkrtyle daldm m'? Kapitalizmin burjuva

deerleri tamfndan biimlendirildim mi? Bir dnya devriminin mm

kn olduunu far1.edelim; bunun iin yeterli olgunlukta mym? te


kafamdan geen sorular, nk dncemin eilimi karlatrmalar,

zaman ve mekan uyumlar arama ynnddir. Ne yaparsam )".tpaym

karlaurmal bir dnyada ilerlerim; artk kendi kendine yeten kapal


bir dnyada yaamamaktaym; haberim olmadan maruz kaldm etki

ler yoluyla da olsa, bakas tarafndan uyarlmak.taym. Zincirleme kar


latrmalar, genelletirmeler ve zdeletirmelcrle akl yrtrm.

Tarih mzesinden kan rnek modellerden yararlanrm. Bunlar kendi


kaderime uygulamaya umnm. stelik, bana daha balangta dayau

lan normlara gre gemiimi yeniden oluturmaya urarm. Ve ken

dimi bakalarnn gzlyle grme kaygs o kadar kuvvetlidir ki,

yarglarmn aldklar biimlere o kadar yer etmitir ki btn gemii

mi dardan gelen ltler nda yeniden deerlendiririm. Yakn tari

himin nemli anlarn, rnein anayasa hareketinden ( 1905- 1 1) Ulus

Dcvlet'in kuruluuna (1926) geii kaba izgileriyle oluturmaya al-

tmda, hafzamdaki tekil srece ok uzak kalan kavramlar kullan

rm. Burjuvazinin rolnden sz ettiimde, zel bir kltrde bu kavra

mn kesin yananlamlar olduunu unuturum ve bu terimi kullanyor


olmam, bunun sosyolojik zemininin nasl varolduunu hayal etmemi

salamaz. Zaten dn aldm fikirlerin ounun, olgularda toplumsal

bir karl bulunmaz ve bam dndren bo konumalardaki bir

sr arlk, kavramsal eksikliklerimin kantdr olsa olsa.

Tarihimin anlalmas daha kkeninden saptrlmtr: Tarihim, ha

kiki sorunlarm ancak oturmam bir ekilde andran ltlerle gerek

elcnnitir. Kendimde nereye baksam ayn ezeli temalarn, ayn naka

ratlarn, ayn ksr sloganlarn can skc tekrarn grrm, tpk lde

ayn kimun durmadan yer deitirerek oluturduu oynak kumullar gi


bi. Ayn sorulara hep ayn cevaplar kar. Sanki, ne kadar uzaa gider
sem gideyim, ayn balang noktasna varyormuum gibi.

Peki, hibir eyin durduramad bir dnyann lsz teknolojisi

SONA ERTELENMIUK 17

ile dnce ustalarmn gnl gzyle grmeye bal pasiflikleri ara


snda ne gibi bir balant vardr? Hegel'le bni Arabi, Kant'la Shrever
di arasnda ne gibi bir balant vardr? En olanaksz yolculuklara a
nyla, dnyada sadece grmek istediini -yce yanlsamalann sihiriyle
ehresi deimi bir haleyi- gren kendine kapanmlk arasnda ne
gibi bir balant vardr? Dnce ustalanm teki dnyada daha ok
mevcut olabilmek iin bu dnyadan ekilmemi tlerken, modem us
talarm, aksine, deneyle dorulanmayan hibir eyi kabul etmememi,
dogmac a priori'lerden ve ao:ularn gereklik zanneden dlerden ken
dimi saknmam tlerler. izofreni, abalanma karn beni koullan
dran bir durum deil yalnzca; haya,ttan, okuldan, sokaktan, siyasetten
ve beni gn boyunca bunaltan anlalmaz aptallktan gelen bir iaretler
a tarafndan da ayakta tutulmakta. Yalan,. fikirlerimin dokusuna, kav
ramlarmn arpklna, hareketlerimin tutarszlna kadar girip, son
savunma noktalarma kadar izlemekte, bir bakma ikinci mizacm ol
maktadr. Kendi kendimle kararszlk iindeyimdir, yani temsil ediyor
sayldm ve drt bir yandan tevik edildiim eyle. Kendilerine zg
bir mekann olmamasndan tr buharlap giden fikirler ve uyarlan
ma eksikliinden tr keskinleen arkaik tavrlar arasnda cendereye
alnmmdr. Yalan, dnyada-olma'nn bir biimi, kavrayamadm bir
gereklii az ok anlama tarz olmaktadr ve onun karsnda elim ko
lum bal, srekli baarszla uramaktaymdr. stediim kadar ma
zeretler uyduraym, istediim kadar gnah keileri arayaym: okuluslu
kapitalizm, smrgeciliin ykc yan etkileri, siyonizm, emperyalizm
ve nme gelen btn "izm"ler; btn bu terimler, beni tescili eden
geici tcdbirl;;rden, dogmac uykumu daha da derinletiren msckkinler
den baka bir ey deildir. ,
Bununla birlikte, beni hata kendilerine baml tutan, putlatrdm
ustalarn vesayetinden kacaksam, yanlsamalarmla dnya gereklii
arasnda engel tekil eden aldatc grnlerin rtsn yrtabilmem
gerektiini az ok bilirim. Bu da srama cretini gstermemi ve g
bek bam kesmemi gerektirmektedir. Bu sramay ne pahasna olur
sa olsun gerekletirmem gerekir, airin dedii gibi sonsuzlua d
mek pahasna da olsa. Ar kolayc aklamalarn ksr dngsnden
yakam kurtarmam gerekmektedir. Bir yerlerde bir eyler deimek zo
rundaysa, bu deiim, kafalarn iinde, temeller dzeyinde, hatta en de-

18

YARALI BlLlN

rin ve en muL"uz bilin dzeyinde olmaldr!_!Yaplardaki piim dei


iklikleriyle kafalar deitirilemez, bizzat kafal_arn al_t.st edilmesi ge
_rekir.JLY.umsuzl':!mun vardmdan bCn_souilTarn.dei:
_Elejini grmenin ml!!"iQi'!l;. Hep ayn nostaljik temalar
yineliyor, hep ayn gnah keilerini aryor, hep ayn siperlerin ardna
saklanyorum; a-;rlk zafiyetin ksrlaurd dncem bayatlam kli
elerle i grmektedir. Kukusuz zamanla dramn kahramanlar dei
mekte ama dramatrji hep ayn kalmaktadr. Hep bakasnn kurban
ymdr. Ma-;um olduum kesindir; bama gelen btn belalar, denet
leyemediim esrarengiz glerden bilirim. Zira, dnya kadar eski bir
kaderin kurbanymdr aslnda ve bu kader srekli ehre deitirerek
karma kmaktadr: bazen Byk skender, bazen Bedevi Arap, bazen
bozkr a.ls Cengi1. Han, bazen kalle ngiliz, bazen irkin Amerikal,
bazen Sovyet ays ve kimbilir daha kimler.
Oysa bana en modem arJlar, bolca pctrodolrl<l!'-1:1.ti
<!
k )_:.
en
hogrl
birka
aylk
bir
sre
iinde
.!n
fikirlerini
verseniz,
n
.. yann en baskc aygtn kurarm Bir cehennem cenneti. Eksikliini_
ektiim _cy aralar deildi! En gl dvizlerle milyarlar miras kal
mt bana, ne yazk ki bundan nasl yararlanacam bilemedim. Yok,
benin eksikliini ektiim ey fikirlerdi. nk grdnz gibi bir
yerlerde skmm. Ruhum kadar eski, sabit fikirlerim kadar inat,
saplantlarm kadar patolojik ve an yer kaplayan dinim kadar nevro
tik yle bir skma ki ne yapacam bilemem. Evirip eviririm, nere
ye koyacam bilemem. stelik, samimi olalm; benim dncem to
parlaycdr. Tikelle, olgusalla ilgilenmez. Ayrntlardan yorulur, ke
sinlikten sklr, eletiriden cesareti krlr. Clz kaynaklaryla yetinen
ve huzurunu bozacak her tr macerndan kanan bir mirasyedi gibi tem
belim. Bana nereden geldiimi, nereye gittiimi, neden Tanr'nn yarat
tklarnn Sahibi olduumu, beni st-insan gcnde biri yapan lahi
Sfatlar'n neden bana emanet edildiini, nasl leceimi -sanki ru
hum gerekten yok olabilirmi gibi-, sonrndan Allah'n sevgili kulla
r arasnda Melek olarak yeniden nasl doacam net olarak aklayan
samimi ve yuvarlak fikirleri severim. stelik Melek hikayelerine bay
lrm, olmadk yerlerde onlarla karlarm. Mutasavvllarmn gnl
gzyle grdklerini okurken, ayaklarm hemen yerden kesilir.
Materyalist, Marksist, ateist, hatta kafir olmam nemli deildir.
.

SONA ERTELENMIUK 19

Marksist diyalektiin keskin b:)stah k3!!_:!!!l!I!_kellele3


rini k.2tlktan sonra uslu uslu evime dnJ?J.lahi _Haf!!!Q.'.!!1.
ya da Mevlana'nn Mesnevi'sini aarm:. szcklerle, imgelerle sarho
olurum; Melekler lenine kaulp, tasavvufi sefahatn zevklerinden tat
almaya hazrmdr. Hatta neden olmasn, mehur Simurg'u arayan hac
kularn peinden de gidebilirim. nk aslnda Melek ile Melek-kar
t arasnda kurulu bir salncan ba dndrc zevkini yaarm. Bu
durum beni artmad gibi, elikilerimin farkna varmadm gibi,
birtakm grgl kimseler bunu bana hatrlattnda da gzlerim falta
gibi alr: elikilerimi masumiyet iinde yaarm; bundan pek so
rumlu da deilimdir, upk ben( lkemden kovan o lanet olas devrim
e dcsoru
d n
mlu olmadm gibi. Benim kabahatim yoktu. Ortadou'
nun Japonlar' olmamz ekemeyen emperyalistlerin bir komplosuydu
bu. Daha ne? Herey Kur'an'da yazyor ve tarih, eer bir anlam varsa,
bunun ancak soluk bir yorumudur. Herey kafalarmzn iinde yazl
ve geriye kalanlar matematik tmdengelimle kesin olarak karsanabilir.

il

TARHTE "TATL"

Bir kerelik tutarl olmaya alalm!

son drt yz yldan beri tam

olarak ne olmutur? Byk astronomi yasalarnn bulunuundan beri

ne olmutur? Dnce mabetlerimizin son evreleri, Dekart znelli

in ortaya kyla garip bir ekilde akmaktadr. Neredeyse Hegel'e

kaulp, Dnya Tini'nin, nihayetine ermi kltrel evrelerden uzak

laarak Bau'da bir yerlere sndn sylemek gelecek iimizden. Ne

den? Bunun hakknda hibir ey bilmiyorum. Bu konuda o kadar ok

bilgili aklamalar, retici yorumlar yaplmtr ki okuru bu konudan

1.

sya ve A !r
U.!l n

.
ocuklar olan bizler yz yldr tarihte "tatil"deyiz (kukusuz stis

muaf tutacam. Olgularla yetinelim.

nalar vardr). Gotik sluptaki reti mabetlerimizin ;on talarn yer

letirdikten sonra bunlar seyre daldk. Zaman mekanda ylcsine'm


kemmel bir ekilde billurlatrdk ki sorgulama tasalarndan uzakta
kollarmz kavuturup, zamann dnda yaama olanamz oldu.

lran'n, Hindistan'n, in'in mm esiz yaplar, tm metafizik re

tileri nihayetlerine ermilerdi; tm dinsel mimari sluplar yerekimi


kanununa meydan okurcasna tefekkr tapnaklar olarak yaplmu.

Nefsini unutma ve vecd derecesinde Tanr sarhou olan bizler, yery

zn, insan ve sanat eserlerini Tanr'nn zaferinin silinmez iaretleri

haline gelirdik. Tanr'nn tm sfatlar, adlar, tezahrleri ve kaprisleri


nce titizlikle deftere dld, sonra da deimez dinsel kaideler olarak

donduruldu. Tanr'nn tm fantezilerini aratrdk, esnrn deifre ettik,

gizli anlaml dilinin hiycroglifimsi kodlarn zdk. lahi llim'e y


lesine aina olduk ki, hibir ey -kesinlikle hibir ey- metafizik

TARiHTE ''TATiL" 21

merakmzn elinden kurtulamad. Bir sre sonra ezeli kozmogoniler


labirentinde kendimizi,.kendi mekanmzn dolambal kelerindeki
kadar rahat hissettik. Gndelik hareketlerimizdeki titiz riteli ilahi kap
rislere gre ayarladk. Her hareket ayine dnt, her sylem Tanr ke
lamnn kut-;anma.,na. Bunu, yaam tarzmzla ylesine mkemmelce
btnletirmitik ki zel alan ile ilahi alan ayrt edememeye bala
mtk. Bylece bizim, ilahi alann tu;,r.ana dmemiz kadar, ilahi a
lan da bizim muamelelerimizin kurban oldu.
Dnyamz nihayetine erdirmi olduumuzdan, kendimizi ektik ve
hi rahatsz edilmeden kendimizi ibadete verdik. Biz eserlerimizin kar
snda tefekkre dalmken Bau'nn kk kurnazlar dnyamzn yk
mn hazrlyorlarm. Giriimci barbarlar kendi mabetlerine kararllk
la srt evirerek tuhaf eylerden sz ediyorlarm: Kopemik Devrimi'
nden, hmanizmden, iman ile bilginin ayrlmasndan, kendine yeterli
zne olardk insandan, vb ... Uursuz sonularn kestirebilsek tylerimi
zi diken diken edecek eyler. Ama iyi ki onlarn su orta olmamz.
Sonra, o kafirler artc nesneler imal etmeye koyuldular: toplar, t
fekler; sonra mkemmel gemileriyle denizlerimizde turalamaya, bizi
ziyaret etmeye baladlar. Onlar barmza basuk, misafirperverlik ica
b. Mekanik oyuncaklarna, teknik keiflerine, bylerindeki eytani
ustala hayran kaldlk. Onlara ok kibar davrandlmz kukusuz. Pey
gamberler devrinin son vahyine mazhar olan biz Mslmanlar iin bu
barbarlar yalnzca kafirdiler. Agzl bir itahla dillerimizi renmeye,
greneklerimizi incelemeye, -ok sonradan bize syleyecekleri gibi
antropoloji yapmaya koyuldular. Tpk gzlkleri ve aletleriyle gz
lemledikleri nesneler gibi ilgin konulardk onlar iin.
Onlar gibi yapabileceimiz fikri hi aklmza gelmedi. Neyi yap
mak? Bu kadar bo meguliy etlere mi bulamak? Yenilik mi yapmak?
Kutsal Gelenek'ten mi kopmak? Kfrn daniskas olurdu bu. Hem
biz, ne de olsa abamz nihayetine erdirmi, tatile girmitik. Nereden
geldiimizi, nereye gittiimizi ve zamann balangcyla sonu arasnda
nerede bulunduumuzu kesin olardk biliyorduk. stelik, eylerin doal
seyrine utanmadan burnumuzu sokarak Tanr'ya hakaret etmek de er
kuvvetlerinin stmze boanma-;na yol aard. stelik, yaklak yir
mi be yzyl nce bir in bilgesi bizi bu tehlikeye kar uyarmu:
"Zi Gung, Han Irma'nn kuzey yakasndan geerken bostanda al-

22 YARALI B1L1N

an yal bir adam grd. Adam bostana sulama arklar amt. Kuyu
ya kendisi iniyor ve elleriyle kard bir kova suyu arka dkyordu.
Btn yorgunluuna ramen ok kt bir sonu elde ediyordu.
"Zi Gung: 'Bir gnde yz ark sulamann bir yolu var. Az bir yor
gunlukla byk sonulara ulalyor. Sen de yapmak istemez misin?'
dedi. Bostanc ayaa kalkt, ona bakt: 'Nasl bir yol'!' dedi.
"Zi Gung: 'Arkas ar n hafif aa bir levye alrsn. Bylece bol
bol su ekebilirsin. Bunun ad zincirli kuyudur,' dedi.
"Yal adamn surat fkeyle gerildi, sonra glerek yle dedi:
'Ustam der ki: Makina kullanan kii btn ilerini makina gibi grr;
ilerini makina gibi gren kiinin makina gibi bir yrei olur. Ve
gsnde makina gibi bir yrek olan kii masumiyetini kaybeder. Saf
masumiyetini kaybeden kii ruhunun hareketlerinde kararsz olur. Ruh
kararszl doru anlamla uyuamaz. Bu eyleri bilmediimden deil
- kullanmaktan utanrm."2
Bu inli bilgenin neredeyse yirmi be yzyl nce sylediini, bir
Hindu ya da bir Mslman rahatlkla benimseyebilir. Belki bir Ms
lman bu kadar kesin szcklerle dile getirmezdi, ama Mslman'n,
hangi konuda olursa olsun saplant derecesindeki yenilik korkusunda
-gerek dnce alanndaki yeniliklerden, gerek teknik alandakilerden
korkusunda- bu fikir yine de vardr. Yenilik yapmaktan korkulup,
bakalarna kar edilginlcilince, bakalarnn eline kalnr. Kanl
maz olarak bamza gelen de bu oldu. Bir gn geldi, tuzaa dt
mz, kaderimizin dizginlerini artk elimizde tutamadmz, toprakla
rmzdan demiryollarnn getiini, telgraf direklerinin tarlalarmz a
gibi sardn, buharl gemilerin limanlarmz kuattn grdk.
Tavrmz geri ekilme oldu: Tpk asrlk tatilimizi zararsz srdrerek
anlarmz seyre daldmz gibi, evremizde dolanan bu tccarlar,
misyonerleri ve seferdeki birlikleri pasif bir ekilde inceledik. Tavr
mz, kinci Dnya Sava srasnda uifak Dcvletleri'nin lkede bulun
ma" zerine Temsilciler Meclisi'nde kendisine sorulan sorulara, "Ge
liyorlar, gi9_iy()!l.\r, i l!-l.l'klar d Y -k1" tarihi cevabn vere;
__
_ _
nn Babakan-'nn tavrndan pek farkl deildi.
Gszlmzden ylesine emindik ki zamannda ilahi gce atfet2. Aktaran W. Heisenberg, La naure dans la physique conemporaine, Gallimard,
"'Id ces", Paris, ss. 25-26.

TARHTE '!ATIL" 23
liimiz sihirli nitelikleri bu kurnaz yabanclara atfettik. Bu ngilizler'
in ii, diyorduk! Bu Ruslar'n ii! Bu ngiliz, Amerikan vb. gizli ser
vislerinin komplosu. ah gitti, nk "onlar" yle karar verdiler. Yeri
ni mam ald nk "onlar" yle istediler. Ben deliler gibi yollara d
p bardm, nk BBC tarafndan hipnotize edilmi, CIA tarafn
dan maa olarak kullanlmtm. Tm dnya bize kar birleiyor, bizi
smryor, itip kakyor, hrpalyordu ve biz srtmza saplanan bunca
baktan iflahmz kesilmi bir halde umutsuzca iin iinden zarara u
rnmadan syrlmaya alyorduk. Dn masum ocuklar olan biz
ler abamz nihayetine erdirmemi miydik? Dev antlarmz dikme
mi miydik? manmzn ateinde kl olana kadar yanmam mydk?
Sonunda usanp, mekanizmalar hakknda hibir ey bilmediimiz
yntemleri, nesneleri ve fikirleri tketmeye koyulduk. Teknik gcn
hakim olduu bir dnyada eski bilgilerimizin, tpk inli bostancnn
kova'l gibi gdk kaldn, fikirlerimizin tedavlden kalktn farl<et
tik. Yanlmamzn doruuysa, nmze gelen eylerin doasnda bir
ayklama yapabileceimize saflkla kanaat getirmemiz oldu: Kuruyu
yatan ayrma yanlsamas. Teknii ve ateli silahlan seip, bunlarn
temelinde yatan laikletirici ve ykc fikirleri kahramanca reddetmek.
Yani hem eriat'n her yerde varlna tamamen boyun een tam bir
Mslman, hem giriimci bir kapitalist, hem ibitirici bir teknokrat,
hem de (neden olma'ln?) ateli bir milliyeti olmak. Sonra, daha hare
kete gemeye vakit olmadan ve olan bitenin gerekten bilincine varma
dan rman te yaka'>na gemilik bile: Dnyada olanlarla kafalar
mzda olanlar arasnda bir uurum olumutu. Taradaki tatil aniden
son buluyordu, nk arada geen 7.amanda dnya deimi, tarih iler
lemi, tandk ekolojimiz yklmt ve biz bir

no man's Lan<fe

atl

mtk: Ne atalarmzn topra, ne de yeni sahiplerimizin topra olan


bir yere Uzakta olan hep hakszdr! Evet, yle! .Hak.z<I...nk tari:
hin randevusunu karmtk.

111

K RNEK: N VE SLAM DNYASI

Ming Hanedan zamannda (1368-1644) ilk misyonerler in'e ayak


bastklarnda, hemen byk bir batan karma kampanyas denediler.
inliler'e Hristiyanlk, inanlarn fazla sarsmadan na'il benimsetile
cekti? Daha teknokrat szc icat edilmemiken ilk teknokratlar olan
misyonerler, kafalar bulandrmak iin bir fetih strntcjisini uygulamaya
koyarlar. Zira, daha sonra dier smrgeletirilmi lkelerde de giile
cei gibi, Hristiyanl benimsetme igalin n aamasdr. inliler
nce, Ruggieri ve Ricci gibi 1583'te Gney in'e yerleen talyan
misyonerlerinin getirdii teknik ve bilimle bylendiler. Jacqucs Ger
net'nin iaret ettii gibi: "Ricci, okumular arasndaki hretinin b
yk blmn dnya haritasna ve bilimsel retilerine (matematik ve
astronomi) borlu olduunu kabul etmitir. Bilimler -ama teknikler
de- yalnzca birok okumu kiiyi misyonerlere yaklatrmakla kal
mam, ayn zamanda misyonerlerin itibarn ve evrelerini kuvvetlen
dinnir. Misyonerlerin dostlar da, dmanlar da bu noktada muta
bktr: Batl Barbarlarn balca baars takvim yntemlerinden, as
tronomi aletleri yardmyla takvimde reform yapabilmelerinden, top i
mal edilmesine yardm etmelerinden gelmektedir [ . Devlet ve mpa
ratorluun savunmas iin yararl olduklarna karar verilmitir. "3
Ama tepkiler gecikmeyecektir. inliler, bu batan karma girii
mindeki kallelii, hileyi ve kt niyeti ksa srede ortaya karacak
lardr. Cizvit papazlarnn Makyavclist manevralarn meydana karma
abasndaki bir inli: "Toplarn imal edilmesine yardm ederlerken,
...

3. Jacques Gemet, Chine e chrisianisme, Gallimard, Paris, l 982, ss. 3 3 -34.

lN VE lSLAM DNYASI 25
kendi cokularna katlmamz istiyorlar. Yamur iin dua ederlerken
sihirli yollar bildikleri zannn yayyorlar. Saatlerinin, klavikordlar
nn, yakn gsteren gzlklerinin sergiledikleri ustalk gz kamatr
yor. Bolca altnlar sayesinde kendilerine yandalar buluyorlar, insanla
n ar nezaketleriyle batan karyorlar,"4 diyecektir. nk btn bu
manevralarn ardnda, inliler'i gz gre gre kandrma ve gelenekle
rinden saptrma niyeti vardr. Bundan dolay eletirel inliler'in uyar
lar, bu giriimdeki dnl manevraya iaret etmektedir: tanahkiirlar
parayla bylemek, aklllar bilimsel bilgilerle batan karmak, ah
laklar ahlaksal kurallarla kandrmak ve sr.tdan lmlleri cehennem
korkusuyla banazlatrmak: Bununla birlikte, inliler'in eletirel tav
r ikiyanh kalacaktr; bu ikiyanhl, tm tarih boyunca Bau'nn tek
nik gcnn boyunduruuna giren, ama dinle bilimi birbirine bala
yan organik balantlar pek ortaya karamayan tm Doulu halklarda
gryoruz.
Bu noktadan itibaren; tpk dier Doulu halklar iin olduu gibi
inliler iin de en kolay zm, teknik ile tekniin temeli olan meta
fizik arasnda bir ayrm yapmaktan ibare\ olacaktr. Yararl ve igrr
olan kabul edip atadan kalma gelenee kart ve zararl olan tekini
reddetmek. in tarafnda, misyonerlerin az ok materyalist olduklarn
dan pek yerinde olarak kukulanlmaktadr, nk, uyank bir yazarn
iaret ettii gibi, "Gkteki Sahip'e5 saygda kusur etmemek bahanesiy
le Gn ve Yerin zekadan yoksun olduklarn; Gne'in, Ay'n ve ge
zegenlerin ham eyler olduklann; da ve rmak tanrlarnn, Yer tanntarnn ve Hasat tanrlarnn eytan olduklarn ve atalarmz iin kur
ban etmenin gerekli olmadn ilan etmek makul bir ey midir?"6
Bu inli'nin tam yerinde ortaya kard ve Cizvitlcr'in rettii
ey (doa deerlendirmeleri daha o zamanlar dinden bamszlamu),
Bau bilimini douran zel olaydan, yani simgcsizletirmeden ya da Al
man dnrlerinin dedii gibi dnyann bybozumundan (die Ent
zauberung) baka bir ey deildi. Bilindii gibi bu olay dnyevi, l
lebilir ve matematik olarak belirlenebilir bir doa fikrini ml..iin k
lan temel nermelerden biri oldu. Evrenin jeometr bir Tanr tarafndan
4. a . g .e., s. 65.
5. Misyonerler !sa'nn adn, Konfys bir yananlam vermek iin Gkteki Sa
hip olarak evirmilerdi.
6. Jacques Gemct, a.g.e., s. 277.

26 YARALI BlL1N

yaratlm olmas olgusu, doann matematik olarak kavranmasna ve


bundan sonra da modem bilimin doma.;; na olanak verdi. Ne denirse
densin, klasik Bat bilimi Hristiyan teolojisinin seklarizasyonudur.
Ayrca u noktalara da baldr: manevi olanla zamansal olann, teolo
jiyle felsefenin. akn kiisel bir Tanr fikri ile buna denk den z
nelliin ayrt edilmeleri ve sonunda da tarihi, ta yaratln yreine
kadar sokan temel olgu: Cisimleme. Btn bu eyler, doann kiisiz
dzeniyle Gn kartna inanan bir inli'nin zevkini alabildiine
sarsmaktan baka bir ie yaramazd; inli'ye gre mparator, Gn
olu, dnyann uyumlu dzenini korumak iin Gk tarafndan grev
lendirilmi kiiydi. Beden ve ruh ikilii anlalmaz bir eydi ve niha
yet Cisimleme btnyle sama bir mellumdu. 16 16-17'de Hristi
yanlar'n hetcrodokslua yol aan rgtlenmelerine kar alan Nankin
davasndaki bir metinde, "ile ektirilmi bir barbar, Gkteki Sahip
diye nasl adlandnlabilir?"7 diye ilave ediliyordu.
Oysa bir teknii, benimsemeden ya da en azndan temel direini o
luturan metafizik zemini anlamadan elde etmek katksz bir yanlsa
madr. Ve bu yanlsama, yzyldan fazla bir zamandan beri, Japonya
hari Bau-di uygarlklarda giriilen modemlei'ne denemelerinde hep
mevcut olmutur. slami dnyann durumu daha da vahimdir.
slamiyet'in Hristiyanlk'la i likileri hem bylenme, hem de tik
sintiyle dolu olmutur. Zamannda Yunan dncesinden ylesine etki
lenen (Yunan felsefi metinlerinin Arnpa'ya evrildii dnlrse) s
lam dnyasnn gitgide daha khne tutumlar taknarak Bau'y reddetme
sonucuna varm olmas ilgintir. Bu, birok olguya baldr. Bat
karsndaki bu ekingenlik, hereyden nce teolojik dzeyde olmutur.
M slmanlar'n zihninde Bal, hep Hristiyan diniyle karmtr.
Mslman'n mesihe ilikin kanaatine gre Mslmanln son vahiy,
Peygamberi Muhammed'in Peygamberlik Mhr'ne sahip olmas, Ms
lman'n Hristiyanl, geersizlemi olmasa da alm bir din ola
mk grmesine ve sonu olarak da Hristiyan'dan her adan stn oldu
una inanmasna yol amtr. Fakat Bau'nn askeri yaylmas ve s
lam ordularnn yanklar uyandran yenilgiler almalar, zorunlu olarak
yeni bir iliki tr dourduunda ve slam (Osmanl mparatorluu a
raclyla) Bau'nn teknik ve a.;;keri stnlnn kat gereine kat7. a.g.e., s. 8 0.

1N VE ISLAM DONYASI 27
lanmak zorunda kaldnda, Mslmanlar'n tutumu bu yeni duruma u

yamayacak derecede uyumutu. Hele slam'n 7. ve 8. yzyllardaki ba

dndrc yaylmasndan sonra. Mslmanlar kutsal sava sayesinde

gerekten ok ksa bir zamanda Hristiyan dnyaya ait geni topraklan

fethetmilerdi. slam'n ilk Cihad'na Hristiyan Bau, 11. yzyldan iti


baren ber Yanmadas'nn ve baz dier Hristiyan topraklarn

reconquis

ta'syla cevap vermitir; slam'n ikinci yaylmas, zellikle -Kanuni

Sultan Sleyman'n saltanat devrinde ( 1 520-66) doruk noktasna va

ran- Osmanl mparatorluu'nun balatt yaylma, bu kez Avrupa'


nn kltrel alannda olumu niteliksel bir deiim ile kar karya

gelmitir. Bu deime bilimsel-teknik an balangcdr ve slam, zi

hinsel kapall ve cansz kuvveti nedeniyle bu aa uyamamur.

slam dnyas, Avrupa'daki byk olaya (deniz yollarnn al

mas, Rnesans ve Reform) tamamen yabanc kalmtr. Zaten yeni

zamanlarn modernliini kuran da bir bakma bu olay olmutur.

Rnesans ve onu takip eden olaanst merakllk Bat'y dier kltr

leri edinmeye itti ve bylelikle kapal dnyasn sonsuz bir evrene d

ntrd. Doann Galilei tarafndan matematikletirilmesi, doa bi

limlerinin ortaya kn, bunun sonucunda da sava silahlarnn yet

kinletirilmesini ve denizciliin gelimesini olanakl kld. Bu srada


Reform, Ortaa toplumlarn K ilise'nin boyunduruundan kurtard ve
merkezi iktidarn glenmesine, yani mutlakiyetiliin kurulmasna

neden oldu. te yandan, denizcilik konusunda Fernand Braudel'in be


lirttii gibi, kullanlan teknikler birbirinden kopuk olaylar deil, tek

nik gruplanmalar ve birlcmelerdi. rnein: "K dmeni, aru geme


gvde inas, aru gemilerin kenarna yerletirilen toplar, art ak deniz
gcmicilii."8 Bu niteliksel deiimlerin yaanmam olduu ve sonu
olarak zihinlerde tasavvur edilemedii dnyalarda baz birbirinden ko

puk teknikler el deitirip kolaylkla yaylabilse de, bilimsel bir dnya

bakndan doan ve gerekliin baka bir tarzda alglanmasyla ilikili


olan tekniklerin bileimi kk salamazd. slam dnyasnn bana da

bu gelmitir.

Benzeri grlmemi bu gelimenin sonulan Osmanl lmparatorlu

u'na vurulan darbe oldu. Bu darbe, Bernard Lewis'e gre unlar

dr: Osmanllar'n l 774'te Rusya'ya yenilmesi ve bunun Ruslar'a siya-

8. Femand Braudel, La Dynamique du capialisme, A rthaud, Paris, 1985, ss. 19-20.

28 YARALI BlLlN
sal, ticari ve toprakla ilgili avantajlar salayan Kk Kaynarca Anla
mas'yla son bulmas; 1783'te Krm'n Ruslar tarafndan ilhak edilme
si; kltrel etkilerinden dolay en nemlisi de .. l}<J'Q.JQl!l!J!are'n
Msr sefcri.9 "Bu nc olayn nemli sonular oldu. Mslman
t
G;(fa ransz 0cvrimi'nin yeni ilkelerinin yaylmas olanaC
verdi: bu, kafirler dnyasyla tsam dnyas amsmdaki duvar delen ve
Mslmanlar'n dnce ve davmnlarn derinden etkileyen ilk Avru-.'
pal dnce hareketiydi ( ... . Bu, Avrupa'da, dinsel olmayan unsurlarla
ifade eden bir ideolojiye dayanan ilk top1umsal ve zihinsel altst o
lutu. Rnesans, Reform, bilimsel devrim ya da Aydnlanma devrimi
_gibi daha nceki Avrupal hareketler, onlarn farkna dahi varmayan s- ,
lam dnya-;nda hibir yank uyandnnarnt. Belki de bundaki balca
'neden bu hareketlerin hepsinin ifadelerinde az ok Hristiyan olmalar
ve sonu olarak, slam'n zihinsel savunmasnn onlara tm kaplar
kapamasyd [ ...).Mslmanlar, bu tr laik bir ideolojide ya da daha
dorusu dinsel olarak yansz bir ideolojide, Ball'nn gelimesinin ve
bilgisinin srlarn verecek olan tlsm, yaam tarzlarn ve gelenekle
rini tehlikeye aunadan bulmay dahi umabilirlerdi."10

oprak

-F

Ama Bau'nn slam dnyasyla olan ilikileri hangi adan deerlen


dirilirse deerlendirilsin bu ilikiler inkar edilmez bir olguyu aa vur
maktadr: Baullar'nMslmanlar hakkndaki (sadece zihniyetleri ve
psikolojik tutumlar konusunda deil) gitgide oalan bilgileri ve
Mslmanlar'n Batllar karsndaki, bulank geveklii demesek bi
le, habersizlii. Karlkl ilgideki dengesizlii bir rnek belki yeterin
ce sergileyecektir: 18. yzyln sonunda Batl renciler slam dnyas
hakknda elle tutulur bir malzemeye sahiptirler: "Avrupa'da imdiye
kadar Arap grameri zerine yaklak yetmi kitap, Farsa zerine on,
Trk<;c zerine de on be kitap baslmur. On Arapa, drt Farsa ve
yedi Trke szlk vardr."11 Ya teki tarafn durumu? Arapa'da hibir
ey yoktur, Farsa ve Trke'de keza. lk szlkler 19. yzylda ortaya
kar. "Bir Avrupa dilinin Arapa'daki ilk szl 1828'de yaymlan
mur ve varln, Arapa bilen bir yerliye borludur. Bir Hristiyan'
n (Msrl bir Kpti) bir Fransz Dou dilleri uzman tarafndan gzden
9. Bcmard Lcwis, Commen /'lslam a decouver /"Europe, La Decouverte, Paris,

1982, s. 43.
!O. a .g . e., ss. 43-44.

1 1 . a .g . e., s. 282.

lN VE lSLAM DNYASI 29
geirilen ve oaltlan eseridir; yazarn nszde belirttiine gre Arap
okurlardan ziyade Baul okurlara yneliktir."12
Bu durum gnmze kadar vahimlerek gelmitir ve halen btn a
lanlarda ok yetersiz binakm almalara karn, Batl edebiyat ve d
nce eserlerinin en nemli leri slam lkelerinin dillerinde bulunamaz.
Bazlar evrilmise de o kadar kusurlu ve kua evrilmi haldedirler ki
bizzat kendileri, zihinsel kirlenmenin ve epistemolojik arpklklarn
kayna olmaktadr, tabii zellikle insan bilimlerinde felaket halini a
lan tekbiimli terminoloji eksiklii de bunun cabasdr. Bundan dolay
kltrl Mslman, Avrupa dillerinden birini iyi bilmiyorsa Bat'nn
yaratt byk eserlere kesinlikle gvenilir bir giri yapamaz. Ona
kendi dilinin sunduu, genellikle klasik dnemin byk eserleriyle s
nrldr. Gerek insan bilimleri, gerek doa bilimleri alannda yzyllar
dan beri dnlm, yazlm ve kefedilmi herey Mslman'a an
cak eviriler araclyla ulaabilmektedir ve eviriler de gnmzdeki
haliyle gerekten acnacak durumdadr.

1 2. a . g . e .

IV
KMLK KAYBI KORKUSU

Performansa ynelik ve g retici bir kaynak o.imasndan tr ya


rarl olan bir teknik ile, gelenee kar gelmesinden tr ykc olan
bir dnce arasndaki ayrm da Mslmanlar zerinde etkili oldu. Tp
k Manu dnemi inliler'i gibi bu ayrma varld: Teknik katky mu
hafaza edelim, teknii kuran metafizii yasaklayalm.
Kltrel kimlik arzusu mu? Belki. Tehlikeli dnce biimleri tara
fndan ksadevreye untlma korkusu mu? Kukusuz. Buna ramen bu
rkek tavr gnmzde bile pek deimemitir. Kesinlikle mulak
olan bu tutum, atlam kiiliimizi yanstan ikili bir dili ve ikiyzl
l barndrmaktadr. Bu ikiyzllk, hem materyalist diye tanmlad
mz bir bilimi kmsemekle birlikte onsuz olamamamzda, hem de
tam yol gelien bir dnyada ad olduu gnden gne iyice aa
kan, can ekiir durumdaki bir gelenekle yetinrnemizde vardr. Bu ya
r tedbirler, hibir eyin eletiriyle kesilmedii, hereyin imalar, sar
dilekler ve ifade edilmeyen pimanlklar bulutunda asl kald bir du
rumun sonucudur. Gizli badamazlklarn bilincinde olunmadan, ayn
zamanda hem modem hem arkaik, hem demokrat hem otoriter, hem
dnyevi hem dinsel, hem zamann ilerisinde hem de gerisinde olmak
istenmektedir. Birbiriyle uyumsuz yaam tarzlarndan ileri gelen ztlk
larn, dsal bile olsa, bu iki alann birbirinden ayrlmasn ve dzen
lenA'!esini gerektirdiini bilerek eylerin gidiatna uyulabildii takdir
de, yukarda istenen belki mmkn olabilirdi. rnein bir Japon iin,
ii ve modem hayat tarz Batl'dr, ama mahremiyetinin i blgesini
oluturan aile hayat ve grenekleri geleneklere bal kalr; yle ki bu

KlMUK KAYBI KORKUSU 31


blnme nonnal faaliyetlerini aksatmad gibi onu bir lde an
sert sarsnulardan korur.
Ama biz bundan uzaz. lslam'n, en azndan "entegrist" biimiyle
slam'n, buyurgan istemleri vardr. Hereyi belirlemek ister: toplumu
ynetmek; zihinleri gruplar halinde toplayp, dnyay altst eden tek
nolojik dnmler dalgasna kapamak. B unlarn stne bir de, zihin
leri aratrma ve yenilik yapmaya kar hale getirmek. Jacques Ruffie'
nin dediine gre, "temel arauas, ilerlemenin yegane yoludur; bi
yolojide makrooluum ne ise, temellerin aratrlmas da bilgi dze
yinde odur. Yenilik yapan ve yaratan, yeni emalar getirerek insan top
lumlarnn ykselen ilerleyiini temin eden odur."13 Bir geriye dn
olan ve kltrel ilerlememizi durduran "entegrizm'' , bizi en ba<;it zihin
aklna kar bir saldr olan yeni bir taa-;suba srklemekle kalma
yp, ykselen ilerleyiimizi de engellemektedir, nk biyolojik gele
ceimiz zaten bundan en az krk bin yl nce Cro-Magnon insannn
ortaya kmasyla durmutur.
Bu tehlike karsnda slam dnya<;ndaki entelektellerin tavr ne
dir? Geenlerde slam zerine kan bir kitapta14, Fas'tan Irak'a kadar
on lkeden gelen yirmi drt Arap romancs, airi ve filozofu slam'n
sorunlar zerine grlerini belirttiler. "Fondamantalizm"in hortlama
sndan, slam kltrnn gneci durumundan, slam lkelerini sarsan
sramalardan ve raydan kn m uhtemel nedenlerinden bahsettiler.
Ortak payda: Yeni zamandaki dnmlere ak olmadndan tr
dk yapaca kesin grnen bir slami ynetimin kurulmasna he
men hepsi kaamaksz kar ktlar. Irakl Abdurrahman Munif ya da
Fi;.>tinli Emile Habibi gibilerine gre din kiisel bir i olarak kalma
ldr. Buna gre din,

ip.<o faco*

zorlayc ve baskc bir ideolojiye d

nmeden kendine kamu alan nda yer bulamaz. Hangi tryle olursa
olsun "fondamantal izm"e her geri dn, eninde sonunda "bir eksik
liin telafi edilmesi"dir (Abdlvahap El Bayati), ya da milliyetilik ka
dar laiklik yanllnn da baarszlklarn hasr alt etmeye yarayan
bir kaamaktr. slam'n, geriye dnmekle ve her tr deiiklii reddet
mekle, Nahda'nn aydnlk slam'ndan kopup uzun vadede bir tr Ki* ipso faco: fii li olarak (.n.).

1 3. Jacqucs Ruffie, De la biologie a la culure, c. il, Flammarion, Paris, 1 983, s.


203.
1 4 . Luc Barbulcsco, Philippc Cardinal, L 'lslam en quesion, Grasset, Paris, 1 986.

32 YARALI BLN

l ise'ye (El Ezher'in bugunk hali) dnt ve hareket edemez bir du


ruma girdii de gz nnde tutulmaldr. Msrl Hseyin Amin yle
der: "Barts takma sorununun 1 889'da Kasm Amin tarafndan
zlm gibi grlmesinden seksen be yl sonra bugn hala bu mese
leyi tanacak insanlar kyor; stelik, kadnlmn barty brakma
lar dorultusunda seksen be yl ncekinden daha az kiinin sesi duyu
luyor." 1 5
Bir dier Msrl, Cemal El G hitani, "mer bni El Hattab'n ls
lam'n uyguladn iddia eden tm Arap yneticilerine"16 meydan o
kumaktadr. Baka bir deyile, on be yzyllk bir model gnmz to
plumlarnn koullarna nasl oturtulabilir? S udanl yazar Tayeb Sal ih
ise Peygamber'in zamanna geri dnmenin saf ve basit bir topya oldu
unu dnmektedir. te yandan bu geri dn, zgrlk alanndaki
bir daralmayla akmaktadr; El Ghitani yle der: " 1926'da Taha H
seyin'in slam kart iiri konu alan kitab yasakland ve bu bir devri
me neden oldu. ok yakn bir sre nce B inbir Gece Masallar yasak
land ve kimse protesto encdi."17
Msrl Louis Awad'a gre -geri kalm olduklarn kabul eden ve
lslam'n dt kmaza areler arayan- Nahd'clarn aksine "enteg
ristlcr", Bat'y ahlaksal dzeyde az gelimi olarak grmektedirler. r
nein Abduh'un anlayna gre din bir meru savunma silahyd, oysa
Cmuat-l /s/amiya'clara gre din aksine, iktidar alma silahdr. Her
tr geri dn, ulusal yeniden dou iin ayakbadr. Muhammed A r
kun, kaynaa-dnlerin, H icret'tcn sonraki ilk drt yz ylda ger
ekletirilen nemli teolojik almalar gz ard ettiklerini belirtiyor.
Kaynaklara dn bundan dolay gz kapal bir katr, nk eriat'
n toplumsal muhayyi lede kut"iallatrlmasndan domaktadr. slam,
bir hkmet sistem i de deildir. stelik hi olmamtr da. Emeviler
devrinde, slami olarak nitelendirilemeyecek bir devletin aygt olmu
tur; Abbasi Halifelii srasndaysa slami olmaktan ziyade Sasani (
ran) tipinde bir ynetimin etkisi allna girm itir. Tunuslu Mahmud
Messadi baarl bir forml bulmu ve Arap cumhuriyetlerini "modem
emirlikler" olarak nitelendirmitir; mehur geri dne gelince, "me1 5. a .g .e.,
16. a . g . e . ,
1 7. a.g .e.,

s.
s.
s.

97.
1 46.
1 45.

KlMLlK KAYBI KORKUSU 33

zardan karlan kadavralara can venneyi ummak" 1 8 n e kadar mtnkn

se, bu da o kadar mmkndr. Cezayirli Raid Boudjedra'ya gre s

lam, modem devlet anlayyla kesinlikle badamaz; rnek olarak "s


lami sistem uygulamasnn korkun ve toptan baarszl " T9 olan
lran' gs.ennektcdir.

te yandan bu yazarlarn ounun, bir dinin d nya ilerine fazla

karunda ne hale gelebileceinin bir bakma canl rnei olan lran


Devrimi'nden sarslm olduklar gzlemlenmektedir. Cezayirli Tahar

Ouettar Amerikallar', "kzl tehlike diye adlandrdklarna kar slam'


doal bir sipcr " 20 yapmakla sulamaya kadar varmaktadr. Ve yazar Ka

teb Yacine, lslam'n hibir zaman modem bir devlet olamayacan d

nmekle kalmayp, slam'n, taassuba yaslanp ortah kartran ve

ilerleme glerinin nn kesmeye alan yneticilerin iine yarayan


fanatizmin dmen suyundan karlmas gerektiini dnmektedir.

Fasl Abdlkebir Katibi, Fas'ta toplumsal alanlan aralarnda bl

en dil mekanlarn ve hukuk sistemini (eriat, geleneksel hukuk


ve modem hukuk) inceler. slami toplum yapsnn,

olmas

diyalojik

nedeniyle, herhangi bir teokrasiyle uyuamayacan dnr. Ama,

rnein bir hukuk sistemiyle bir dierini kar karya getiren eliki

lerin nasl halledilccei zerine bir ey sylememektedir. Tunuslu Ab

dlvahab Meddeb ise dlayc gndermelere dayanarak teki'nin redde

dilme'>i zerine kurulan her tr "emegrizm"in ancak bir gerileme ola

bileceini syler. "slam, Avrupa'y reddetmek yerine, baz Asya halk

aciy

lar gibi sz konusu Avrupa'y zmlemek ve belki de amak a


la alakgnll bir renim devresini niin kabul etmez?" 21
-

"Entegrizm "fn nedenlerine gelince, yazarlara gre deimektedir.

Msrllar ve Lbnanllar 1 967 yenilgisine taklmlardr, yeri gelmi

ken sylenirse bu olay lran'da ayn yanky uyandnnamur. Lbnanl


Y usuf El Khal slam tarihinde ini ve k dnemleri ayrt eder. rne
in 1 9. yzyldaki uyan dneminin

(Nahda) kn 5

Haziran 1 967'

den sonraki gerileme takip eder. Lbnanl Raid El Da'if Mslmanlar'

daki zihinsel ukanmalara iaret eder ve bu ukanmalarda grlen, atadan

gelen kesinliklerin sorgulanmasna cesaret edilmemesi olgusundan


18. a . g . e . ,

s.

20. a . g . e . ,

s.

197.

19. a .,g . e . , s. 2 1 4 .

2 1 9.

2 1 . a . g . e . , s. 267.

34 YARALI B1L1N

doan tutukluu aa vurur. Her tr ilerlemenin nn kesen ve


gereklie de uymayan kolektif hafzaya yapp kalnmaktadr. Msrl
Necip Mahfuz'a gre "entegrizm "in kk 1967 yenilgisinde ve yaanan
iki tip deneyde art arda gelen baszl klardadr: liberalizm ve sosya
lizm. Tev fik El Hakim de, retorik ve gramer reti lerine yaslanarak,
modem bilimin ruhunu kavrayamayan kurumsal slam'n "toz br'
m gereleri"ni eletirir.
Ksacas, "emegrizm"in nedenleri az ok sralansa da, yol at at
laklarn ve gecikmenin felsefi aniamr derinletirmeye alanlar na
dirdir. Bu yzyln sonuna gelinirken slam dnya'>nn epeydir eskimi
topyac zmlere (deal Site) ynelmesi ve srekli ayn zlmemi
sorunlar ortaya srmesi bir eylerin aksadn, temel bir eyin gz
nnde tutulmam olduunu gstermektedir. Kitabn banda da belirt
tiimiz gibi, modernlikle uyumazlk belki de henz boyutu lleme
m i olan radikal bir uyumsuzluu gstermektedir. Aklayaym. slam'
, onunla badamaz oan bir eyin zerine oturtmak yerine kamu ala
nnn dna, kendi yerine gndermek daha iyi olmaz m? slam'n zen
_gin bir kltr olduu kesindir, ama yeryznden gelmi gem! bliln"
kltrlerden fark yoktur. lsam'ink.au savunucuariili_ii..cTfCrlnde tl
tuklarn iddia ettikleri bacdilmesi mmkn olmayan o zgllk ne
dir? Hindular iin Hinduluk'tan daha zgl bir ey yoktur, Budistler i
in B udizm, Japonlar iin intoizm keza. Ama bunun bilincine var
mak iin nce modem zamanlarn ortaya kna damgasn vuran e
pistemolojik kopmalar aydnla kavuturmu olmak gerekir; bu kop
malarn epistemoloji, psikoloji ve toplumsal bilim ler alanlarnda ya
ratt birok sonu bence yeterince deerlendirilmemektedir. Yakamza
yapp bizi fclceden skmalarn nedeni, ou zaman dnya gerekli
iyle denk demememizdir. Gereklik karsnda bakm zn -,(ik(/
kaldn sylyorum. Bizi ieriden zgrletirebilecek ve eyleri alg
lama yeteneimizde bir sicil deiikliine neden olabilecek yegane a
ra, hala eletirel dnce ve onun en sar dorulara acmadan saldran
temel sorgulamasnn keskin yzdr. Uygarlmz ve onun temeli o
lan paradigmann doas zerine dnlmezse, baz slami dnrle
rinki gibi hep mulak sylemlerle yetineceiz demektir.
M srl Abdurrahman El arkavi, iktidarn gdmnde bir ulema
kast oluturan bir slam. ile, Peygamber'le yeeni ve damad Ali'nin

KIMLIK KAYBI KORKUSU 35

deerlerine sahip kan masum bir slam arasnda ayrm yapmaktadr.


Bense aksine, devleti ve tlumu rgtleyen bir yasa olarak belirdii
zaman her dinin gerici letiini dnyorum. Bunun nedeni iyi ya ru:
kt-brr--fslam'(fa-d"Cgl1ctir:-yafli7.ca-TsTam:1lir sosyopolitik btnlk_
olarak zamann doldurmutur. B u olgu, dindeki mistik ve kltrel bo
yutlar <lamaz. su boyltyfa san, yerylizndekidier byk dmiei- gibrirsarT;-znTiasnn gz ard edilemeyecek nemdeki bir para-;n
ol uturur. Bundan dolay kimilerinin yapt gibi Emevi slam'na
kar Ali slam'nn olduunu, Safevi slam'na kar Alevi slam ol
duunu (eriati) sylemek gerek l ii aydnlatmaktan ziyade maskele
yen Bizansvari ayrmlardan doar.
arpklk tehl i kesi , Raymond Aron'un yerinde belirlemesiyle
"zincirleme zdeleme" diye adlandrd ekilde yaplnca daha da va
him leir. El arkavi de slam'n uralar, yani bir tr "danma" konse
yi getirmesi nedeniyle demokratik olduunu beyan eder. Kant olarak
da u ayeti ilitirir: "ler konusunda onlara dan" (Al-i mran, 159).
Bir dier Msrl, Yusuf dris daha da uzaa gider: "Kltrel mirasm
zn ierii incelenirse, bu zengin ve karmak btnn iinde birbirine
karm ekilde tartmasz slami olan kavram ve deerler grlecek
tir; bylelikle de rnein sosyalizm ya da demokrasi gibi kavram ve
lklerin Bau'da ortaya kmadan ok nce bizde bulunduu sylcnebi
lir. 2 Ye nihayet Ahmet Bahaeddin de yle ekler: "slam'la demolmsi
ara!-> rda en ufak bir eliki yoktur. "23
Bcn ise aksine ikisi arasnda, tam da demokrasi gibi bir olayn or
taya 1, kn olanakl klan paradigma deiimlerinden dolay eliki
o ld u un u dnyorum. Farkl fikir topluluklarna ait olan ve aralar
odl?_!:nlifilJ< uran bykkopTialarnifdigTiki kavr;-ilhl}
kmak, zincirlem_zdefeme yapmak ve ele_ al kavramlar
sinin doas hakknda yanl_ga dmc:_k demktir. Bu temel kavramlar
arasnda almaz atlaklar vardr ve bu atlaklar tkamak iin alagel
diimiz tedbirlerden farkl yntemlere bavurmamz gerekir.
Demokrasinin ortaya kmas iin, ncesinde zihinlerin ve kurumla
rn seklarizasyonu gerekmiti; olduu haliyle bireyin mmet'in pel
teli kitlesi iinde erimi anonim bir ruhtan ziyade, zerk hak sahibi bir
-

22. a . g . e . ,

23. a.g . e . ,

s.

1 1 6.

s.

1 53 .

36 YARALI BlLIN

zne olmas gerekmiti; hukukun szlemeye dayanan bir temel edin


mesi ve son olarak da, diktatrlerin zorlayc basklarnn ve dini mer
rilerin onlardan aa kalmayan basklarnn stne buyurgan merulu
uyla ulusal egemenliin kmas gerekmiti. R_okrh )'.}!.l..<l!l.:
:ra'rn ,x;u_udn. A dl-n--ler- __r_ !! -g'!.:.X.:.
ni dogmac dorularn haur saymadan eletirilmesi. Octavio Paz yle
diyor: "bemok.fasl mo<lcm--u-ygarllgin- temCir,-fiatta tek kouludur.
Bundan dolay Latin Amerika demokrasilerinin baarszln akla
mak iin bavurulan toplumsal ve ekonomik nedenlere bu unsuru da
katmak gerekir .. J eletirel ve modem bir entelektel akmn olm.
ma'i unsurunu. "24
Paz'n Latin Amerika konusunda dedikleri slam dnyas sz konusu
olduunda daha da dorudur. ift dillilie, zincirleme zdelemeye, is
tifini hi bozmadan elmayla arm udu kartrmaya, akl almaz arpklk
lara gmlmemize, akln snrlarn renmenin kat koullarn bil
meden deliklerinden rahatlkla getiimiz yalan an rmeye neden o
lan da, eletirel ve modem entelektel akmn yokluudur. Raid Bou
djcdra'nn modem Arap cdcbiyaun tanmlarken "Baullk'la alakas ol
mayan bir gereklie oturtulan Batl bir biim"25 belirlemesi ters bir
ekilde slam iin de geerlidir. slam' demokrasi, sosyalizm ya da li
beralizm kadar scklarizc olmu kavramlar zerine oturtmaya devam e
dildii mddete, sorunlar zmekten ziyade zihinlerde kar yarata
cak melez karmlara, patlayc kokteyllere varlacaktr.
Tpk Sevre (devrimler a ellili yllardan itibaren balar) gibi Nah
da akmnn da baarszl bu noktadan domaktadr. Bat'dan b
ylenen Nahda'clar, bu gcn ardnda dnyaya bak konusunda tam
bir deiiklik olduunu, onlarn lam'yla modernlik arasnda, ne ata
dan kalma deerlere geri dnle ne de eriat rctormyla doicturu[IT.
cck bir ukur alan olduunun farkna varmadlar. Sicillcri, dalga boyla
rn deitirmek; baka bir bakn ve baka bir deer sisteminin kuru
labilmesi iin kamu alann nostaljik mitolojilerin boyunduruundan
karmak gerekiyordu.
slam dnyasnn sorunu, atadan kalma yklerden, savunma refleks-

__

24. Octavio Paz, Une planete e quare ou cinq mondes, Gallimard, Paris, 1985, s.
1 9 8.
2 5 . L'fslam e n q uesion, s. 208.

KlMLlK KAYBI KORKUSU 37

!erinden, entelektel skmalardan ve zellikle dnyann tm sorunla


nna hazr cevaplar olduunu zanneden o iddiadan kaynaklanmaktadr.
Bir tiir alakgnlll, bir tr deerler greliliini renmemiz ge
rekiyor. Hintliler ya da inliler'den daha fazla bir ey kotarm deiliz.
Onlarn uygarlklar birok adan bizimkinden daha karmakt, ok
daha yourulmu ve inceydi. Sz konusu olan, bunlar karlatrmak
tan te, _a_l<t!<gnll olm:;tk ve_QQ!!}'_'!_.!n !!J_l:l_!!! ' la__!?lay!Q_ slam'la
bittiini telkin eden o ba dndrc benmerkezcilikten k unulmaktr.
-sam, bykiu, -aou-dfieffiiilc1e__ok--eiiiiiliis-Uiii-k''Yni
etkilerini zmsemesi ve bunlar olaanst bir sentezin potasnda eri
tcbilmesindedir. Yunan, ran ve H int unsurlarnn ok ynl etkilerini
bir dnelim. Boyun edirilen -ve ou 1.aman daha stn bir uygar
l olan- halklarn, bu uygarln yourulmasna getirdikleri muaz1.am katklar da dnelim. Bugn her tr "entegrizm"le gelen, slam'
n ruhunu yenilemedii gibi slam' ln kumunda kaybolup gidecek
talam dlerin cenaze alayna evirir. "Entegrizm" zekay, fevri ve
bilind refleksler dzeyine drr. Ve her tr zeka d, iinde
kn nvesini tatr.

kinci Blm
*

ONTOLOJK UYUMSUZLUK

* /tinirances, " L'Eveil du creur" dosyas, Albin :v1ichel, n. 1 , :Mays 1 986'da ya


ymlanan makale.

GEREK HEP BAKA YERDE

Gezegenimizde yaayan insanlar henz dnyay ayn ekilde gnnyor


lar. Her yerde mevcut tanrlarn kar konulmaz ekiciliine balanm
bir Hindu iin "mitos"un gndelik yaamdan daha fazla gereklii var
dr; Mahayanac bir Budist in Bodhisattva'nn yaam, dolambal ve
eninde sonunda yanlsamal olan tarihin varlndan daha retici ve
daha gz kamaurcdr, hele tarihin, samsara'nn (yeniden doular
zinciri) birok grnmnden biri olduu hesaba katlrsa. ii bir
Mslman, dnyann kurtarcs olan Gaaip lmam'n Zuhuru'nu bek
leyerek yaar; bu anda, tarihte fkeli bilgelerin ortaya kyla bunun
iaretlerini grmesi, ahiret bilincinde bir deiiklie neden olmaz. Za
ten tm bilinci, gerein stn rtmek ve gerein tesinde ze i
likin gibi grnen eyi kefetmek iin yaplmtr. Onun iin Varlk,
ne retim biimlerinden doan toplumsal ilikilerdir, ne "kendinde
ey" dir, ne de zaman iindeki mutlak Tin'dir. Zaten bu fikirleri ona
kendi dil inde iletmeye alunzda baaramayacanz ok abuk g
rrsnz. Bunlar iletmek iin ne kavramlarnz, ne aletleriniz, ne de
yntemleriniz vardr. Farkl ontolojiler ar.snda akm gemeyecektir. i
kisi arasnda tarihin yaratu boluk vardr. eytan'n zamansallk ii
ne szmamasn gzeten metafizik "tatil" hazr ve nazrdr. Doulu on
tolojileri derinlemesine aratrdmzda, Hegcl'e gre Dekart cogito'
nun beyan eder grnd, ayan salam baf topra hibir zaman
bulamayz, aksine uurumlar uurumuna deriz. Karmza kan ister
Shreverdi ve bni Arabi gibi, genleri batan karan mehur temsilci
leriyle lslam'n nazari tasavvufundaki z'n esrar olsun, ister Budizm'

GEREK HEP BAKA YERDE 41

deki tz-d sszlk olsun, isterse de kendini ba dndrc paradoks


larla ifade eden esrarengiz Tao olsun, h ibir ey -kesinlikle h ibir
y- demir atmam za 0lanak vermez.
Gerek hep baka yerdedir. Oerek bile deildir; nk gereklik di
ye bir ey olduunu farzetsck bile, katksz ve ba-;it bir yanlsamadr
bu.,O kadar gururlanarak nesne diye adlandrlan yin hibir anlam
yoktur; nesne, bir eyin yansmas olarak vardr, hakknda hibir bilgi
edinme olana olmayan bir stgerein gz yanltarak sunduu g
rntsdr. Zira bilgiler de, varln farkl halleri, mevcudiyetin farkl
dzeyleri olduu gibi vardrlar. Bu balamda nesnellik kurgusallayor
sa, nesnellii kuran znellik daha da kurgusaldr. nsan hibir ey de
ilken, merkezdir de. O hereydir, nk ilahi Logos'u cisimletirdii
lde, yaratlm dier varl klardan koparak yaratln gzbebei
olur; ama hibir eydir, nk kurucu bir merci deildir. Olduu, tem
sil ettii her eyi bir Bakas'ndan almtr. Ve bu Bakas, en sonun
da, evrenin dipsiz temelidir.
Peki, eski insanlarn kkensel ontolojisiyle, yeni zamanlarn mo
dernliini kuran ontoloji arasnda ne olup bitmitir? Bir yin olup
bittii kesindir: Bakn yukardan aaya kaymas. Yukardan aaya
derken hibir deer yarglamasnda bulunmuyorum. Ykseklik terimle
rini kullanmamn nedeni bakn, ilk tefekkrn uurumunda kaybol
mak yerine, dorudan ulaabilecei somut eyleri kavrayabilmek iin
uzak ufuklardan vazgem i olmasdr. Zaten insan bilincinde bilimin,
gzlemlemenin, tikele olan ilginin, niceliksel nesne belirlemesinin or
taya kmas, insann, metafizik eilimlerin ekiciliine kararllk la
srt evirmesiyle olmutur.
Kahramanca bir hareket olmasna peki, Prometeus'a benzer bir y
reklilik olmasnaysa belki, ed inilmi dorulara kar bir isyan olma
sndansa hi kuku yok. Dindar insann gnl gzyle gren bak
modem insann grsel bakna dnmtr, diyecei geliyor insann.
Aniden, hep karmzda durmu olan ve bak n ehre deitirmesi sra
snda gzden kaan eyin farkna varyoruz. rnein Rnesans'n, pers
pektif yasalarn kefettii ok sylenir. Sanki Ortaa minyatr sanat
lar nlerinde akp geen hayat olduu haliyle grmyorlarm gibi.
Grdklerine kuku yok, ama ayn zamanda "daha gerek", daha by-

42 YARALI BlLlN

l bir alan kefediyorlard ve bu alan, fikri ieriinden tr, duyumsa


mal alg araclyla aa kan gereklikten ziyade, gnl gzyle
grmenin gerekliine yaknd. Bu fikri gr asyla duyumsamal
bak arasnda, grn nitelii deimitir. Daha sonralar dnyay
geometrik bir alana indirgeyecek olan niceliksel yaylmann kefini o
lanakl klan da bu yar-sihirli bakn bybozumuna uramasdr. Bu
geometrik alan da sras gelince, yani yzylmzn balarnda, da ha da
hayret verici bir bakalama urayacakur: Kuantum mekanii.
Durumun bu altst oluu byk olaslk!a modernl iin temel ayak
larndan biridir. Doann, insann, Tanr'nn ve bir o kadar da tarihin
deerlendirilmesi alannda saysz sonular dourmutur. Aslnda bu
drt fikir, iinde konumlandrldklar ontolojiye gre btnyle dei
i rler. Bat'da bu altst oluun etkisi metafizikten toplumsalla ve
sonra da tarihe geilirken kendini hissettirdi. rnein er sorunu Pascal
gibi modem bir dnr iin metafizik bir konuydu, oysa Aydnlanma'
nn filozoflar iin yle olmayacaktr. Pa'ical, Augustin'ci btn b
yk temalar yeniden ele alr ve bunlar modem bir dile evirir. Ynte
mi Dekart'dr, ama bykln ve sefaletini ilan ettii ift doal
insan, kaynan D'ten, yani insann douundan da nce gelen
mitsel bir olaydan alr. Yani insan, hakiki durumunu artk doal akl
yardmyla arayamaz. "Kendiniz iin ne muhteem bir paradoks oldu
unuzu anlayn artk. Kendinizi aalayn, akl gsz; susun, doa
aptal; insanf! il!>_ s_r_:!f_l_l.i!_11 QEl!!ll_ 1li_llediniz __ak}_L
. durull"!_l!J!l!ZU ef(!nd!11i!:_cl(!l1 clinl_eyin._Ta.t_n'y dinleyin'.''
Jcan-Jacqucs Rousseau iinse sorun baka yerdedir. nsann metafi
zik anlamdaki ift doallnn artk tarihsel bir boyutu vardr ve doa
haliyle kltr hali atmaktadr. Rousscau, Emile'in banda: "eyle
rin Yaratcs'nn elinden ktnda her ey iyidir; insann elinde her
ey yozlar,"2 der. Bylelikle er sorumluluu _artk ne Tanr'dadr, ne
de tarih-ncesi herhangi bir dte; durmadan toplumlar deitiren ta
rihtir sorumlu olan. zm ilk gnahn mitsel boyutunda aranmama
ldr; ancak tarihte bulunabilir zm. Doa halindeki insan iyi bir ya
banidir; kendini sevmesiyle harekete geer ki bu sevgi onun doal ma1. Pascal , Pensies, 434- 1 3 1 , Gamier-Flammarion, Paris, 1 976. (Trke'de:

Dn
celer (semeler), evi ren: ismet Zeki Eybolu, Olu Yay., stanbul, 1 966.
[sz konusu alnt hu se5mcde yoktur])

2. Jean-Jacques Rousseau, Emile.

GEREK HEP BAKA YERDE 43

sumiyetidir, varkalma igdsdr. Kendini-sevmesini kendine-hayran


la dntrerek onu egoist ve saldrgan bir varlk yapacak olan top
lum tarafndan henz etkilenmemitir. nsann doal karakterini dei
tiren ve onu, tutkular ve tatmin edilmemi arzularyla yaayan yahan
clam bir varlk haline getiren hizzat toplumdur. Hatta bu yabanc
lama, ilerlemenin akndaki belirleyici hatlardan biridir. Btn top
lumsal evrimler birer yabanclama srecidir. Kurtulu artk ontolojik
dnm dzeyinde olmayacakur; bireysel imdeleri, erdem zerine ku
rulu toplumsal iradeye baml klarak agzlle, kendini beenmi
lie ve smrye son verecek olan toplumun yenilenmesi sayesinde
kurtulunacaktr. nsan kendi kendisinin kurtarcs olmaldr; bakalar
nn keyfi isteklerine boyun emek yerine sadece toplumsal iradeye uy
duu daha doru bir toplumun ncs olmald r. E. Cassirer, "Rous
scau'daki hukuk felsefesi'nin ilmi ilahi ltheodicee ] sorununa getirdii
zm budur. Sorunu, metafizik dzeyden etikle iirselliin merkezine
geirerek btnyle yeni bir zemine oturttuu bir gerektir,"3 der.
Sosyo-ekonomik ilikilerin ilerlemesine bal olan yabanclama
nn ve tarihin yeni topraklarna ulamak iin metafizik topran terke
den "bilincin bu g", tam da Bat'y yeryzndeki dier uygarlklar
dan ayran eydir. Bilincin bu tanma srasnda katettii mesafenin bir
evrinme olduunu, btn kategorilerin tersyz edilmesi ve sonu ola
rak da bir gezegenden bir dierine gciliyormuasna bir takmyldz
deiimi olduunu belirtelim. ki gezegen arasnda ise, bu hareketin d
nda kalan uygarlklarn tatil i yer alr. te yandan, toplumsal sarsnt
lara ve uluslararas ilikilerde altst olulara yol ap yeryzn ok
gclimi, az-gelimi, bazen de az-ok-gelimi blgelere ayrarak a
da dnyamz paralayan tm krlmalar, atlamalar ve faylar bu yer
deitirme srecinin iindedir.
Durumu iinden klamaz hale sokan da, eylerin eski halinin pek
el dememi olarak kalmamas ve kendisine sirayet eden yeni dnce
biimlerinin, igrrlklerindeki ilemsel bedel sayesinde yeryzne
yaylarak, dnyann eski yaplarn iten kemirmeleridir. Modernliin
st ste gelen dalgalarnn demedii kltrel sahalar bulma fikri ka
tksz bir kurgudur ancak. te yandan, her tr geri dn beklentisi ve
hangi biim altnda olursa olsun her tr '1fondamantalizm" uyan bir
3. Emst Cassirer, La Phiiosophie des Lumieres, s. 173.

44 YARALI BILIN
yanlsamadr. Gelenek, tabii hfila kaldysa, ontt>lojik olarak moJemlik
ncesinde yer alan balang noktasn yeniden yakalayamaz. Daima
modemlik-sonns l x>st-modem l dneme yapr kahr. Beyazlarn yap
u katliamlardan mucizevi olarak kurtulan nadir Amazon kabilden,
ya da yeryznun Tanr bilir hangi cra kesinde yaayp giden baz
kabileler dnda, kkeni ve mekan ne olursa olsun btn kltiir l::r ,
modernliin etkisini, yani bilincin yukardan aaya bu glin yaa
mlardr. Artk hepimiz karm blgelerinde ya)'oruz; tm bakla

rn -eylere eskisi gibi yaklaan baklarn da; teknik, gelime ve ta


rihle ekillenmi baklarn

da- karlat alanlarda yayoruz.

Babil kulesi, yalnzca dillere i likin bir gerekl ik olmaktan ziyade


-ki clik bu noktada da hemen hemen zlmesi olanaksz sorun
larla kar karyayz- zihniyetlere ilikin bir gereklie dnmekte
dir. Dini sayklama; devrimci saplant; kadnlarn zgrleimi; gnden
gne ciddiyetsizleen topyalan doru gerileme; yldz savalar; elden
dme inanlarn yeniden ortaya k; iinde dncelerin, inanlarn
ve dnya grlerinin oynau bil' tr kaleydoskopta birbirlerini izle
mektedirler; ve neden sz ettiini bilen, filanca siyasal sylemi niye
falanca ilkenin kurduunu bilen kimse yoktur. Dilek ve umutlar, en
ok duygusal olarak eski geleneklerle ykl inanlara gnderirken,
bunlar eklemleyebilecek olan kavramsal yaplar, anlalmam bir

modernliin en acaip ve en gecikmeli filizleri halinde kalmaktadrlar.


kisinin-aras, hayat tarzna dnmektedir bir bakma: Anlamaya,
zmlemeye allmaktadr, ama iki tarafn sululuunun ayrntlar ve
nedenleri aklana aklana, temel olan ey gz ard edilmektedir; bu

da, Bau'y modernliin kalesi, dier uygarlklar ise gemiin byk a


ntlar haline getiren tarihsel kopmalardr.

II
SKOLASTK KHNELEME

Yeryznn eski uygarlklar, zellikle Asyal byk kltrler 1 7 . ve


1 8. yzyllardan itibaren yaratmaz olurlar. B u iki yzyl, dnya tari
hinde bir gei dnemi olmutur. 1 7 . yzyl yenilik olarak Dekart
yntemin hakimiyeti altnda olurken, 1 8. yzyl Aydnlanma ve ele
tiri a olmutur. Metafizik ikicilik de :gr vicdann zel alan ile
mutlakiyeti iktidarn kamusal alanna siyasal olarak yansr. 18. yz
ylda iktidar denetleme sras zel alana gelecek, ahlak siya'ietle zt
lauran diyalektik elikiler gzler nne serilecektir. B uradan da buna
lm fikri kacak ve iktidar ahlaksallatrma denemeleri bilinen dev
rimler ideolojisine varacaktr. Btn bu hareketler, ilk balardaki ham. lelerinin rotasnda ilerleyen Asyal uygarlklarn gznden kamtr.
Yarauc hamleleri soluksuz kalmaya balam ve tam da dnya tarihini
yerinden oynatan bu byk altst olularn afanda durmutur; ste
lik Asyal uygarlklar, 19. yzyln ikinci yarsna kadar bu altst o
lularn direnmilerdir.
rnein slami dncenin byk sentezi, ran'da 1 7. yzylda Safa
vi hanedan ( 1 50 1 - 1 722) srasnda nihayetine ermitir. Ayn ynde gi
den birok akmn, ok gl bir sentezin potasnda kesitii, birbirine
kart ve yekvcut olduu Molla Sadra irazi'nin ( 1 57 1 - 1 640)4 gz
kamatrc doktrin yaps ve sfahan Okulu'nun yeniden douudur bu.
:

4. Sadra, " Fars lkesi Platonculan"nn en nl Lem silcilerindcn biridir. "zler .

metafiziinin yerine bir Varolma metafizii koyarak gerek bir devrime yol
am tr. Bkz. H. Corbin, llisoire de la philosophie islamique, Gallimard
Folio, Paris, 1 986, ss. 467-476. (Trke'de: lsiam Felsefesi Tarihi, eviren:
Hseyin Hatemi, lletiim Yay., stanbul, 1 9 86.)

46 YARALI BLN

Sadra Descartes'n adadr; Sadra birka yzyl lk bir hareketi niha


yetine erdirip slami metafiziin zaten grkemli yapsna son ta ek
lerken, Descartes gemii ksadevreye uraup yenilik yapmakta ve in
san evrenin kurucu mercii klacak yeni yollar amaktadr. ran'da, o
gnden bugne kadar dncedeki btn gelimeler Sadm'nn eseri ze
rine yorumlardan bak bir ey olmayacaktr; Sadm'nn eserinin metafi
zik kapsam hibir zaman alamayacakur. nk gotik bir kubbe gibi
diklemesine ykselen bu kaynamadan sonra her tr yenilik, ancak s
lami teolojinin temel ilkelerinden kopmayla oluabilir. nsann dinsel
bak as da, kendini rcddeuncden buna hogryle yaklaamaz. B un
dan dolay d ncede bir ylma meydana gelmi ve dnrden d
nre "peygamberce fclsefe"nin emberi iinde snrl bir yenilenme ya
anmtr ki bu da skolastik khnelemeye yol amtr. 18. yzyln
sonundan itibaren hissedilmeye balanan ve 19. yzylda artan Bat et
kisi yeni fikirler kardka (ounlukla topl umsal ve siyasal) ve Asya
l uygarlklar bu meydan okumaya cevap vermekte zorluk ektike,
khneleme daha da gze batar olm utur. Gitgide daha saldrganlaan
dnce biimlerinin kuatmas altnda olan bu uygarlklar kenara iti
lip ilerine kapanrlar; bu srada bireyler, toplumsal olarak atadan kal
ma davrantan takliti bir ekilde yaayp yeniden retirler ve kendile
rini evreleyen dnyada deien gerekliklerle gitgide daha az akan,
tedavlden kalkm dnce emalaryla dnrler.
Neredeyse bin yl boyunca byk metafizik yaplar ve grkemli
dnce mabetleri yaratan Hint Uygarl'nn soluu 1 7. yzyla do
ru, tpk ran dncesi ya da in kltr gibi kesilmeye balar. Hin
distan, Asya barndaki uygarln gerekten de en gz kamatrc o
daklarndan biri olmutur. Eski Yunan'n Bat'da oynad rol, Hindis
tan Asya'da oynamtr. Hinduizm srekli yay larak, Brahman orto
doksluunun kysndan doan tm felsefi deiimleri, tm yeni fikir
leri iine almtr. Sonuta hepsini koca potasnda eritmitir; Veda 'la
nn kutsal otoritesini reddedip, Hinduizme girme hakkn kaybeden Bu
dizm ve Caynaclk dnda. Hint deha<>nn en evrensel eserlerinden bi
ri olan B udizm ise zel likle bir ihra dini olmutur. Hristiyan a'dan
nce 6. yzylda Buda'nn tututurduu bilgelik mealesi Asya ktas
nn byk bir bl mn aydnlatm , btn Uzak Dou'ya Hint Uy
garl'nn temel kategorilerini sokmutur; karlatklar en az kendi-

SKOLASTIK KHNELEME 47
leri kadar gz alc uygarlklarla temas srasnda bu kategoriler art
c bkalamlara ve olaanst sentezlere uramur.
S. Radhakrinan5 Hint felsefesini u dnemlere ayrr: 1 .) Veda l ar
'

dnemi ( .. 1 500-600); 2.) Destanlar dnemi (.. 600-.S. 200); 3.)


Sutra'lar dnem i; 4.) 1 7. yzylda son bulan skolastik dnem. Veda lar
dneminden skolastik dnemin sonuna kadar (yani bin yldan fazla
bir sre), balangta Veda'larn mitolojik ezgileriyle i ie geen, son
ra Brahnuna'lann kat kurban doktrininde donukla ve Upaniadlarda
yeniden par ltl bir hamleyle srayan bir dnya grnn srekli
zenginlemesine tank oluruz. Hindu geleneine gre Veda dneminin
Upaniad lar, ormanlarn sessizliine ekilip metafizik deneylerini
yksek dzeyde batni l esoerique l ayetler biiminde tasvir eden eski
zaman Rii'lerinin (kahinlerinin) eserleridir. Bu metafizik deneylerde
dnce, ilk nedenlerin sorgulanyla uyanmakta; kurban riteli, insan
nefesini en yce duaya dntrerek isellemekte; insan ve evrenin
zdelemesi denklemiyle (B u Sensin [tat tvam asil) dile getirilen mut
laklk aray, saplantl demeyelim de, ba dndrc bir boyuta ula
maktadr.
En cretkar ve en heterodoks doktrinler, Brahman ortodoksluunun
kysnda ve ona kar, zellikle savalar kast (kariya) iinde doar:
kim isi Veda'larn otoritesini sorgular, dnyann son temel ini inkar e
dip, yerine, Budizm'de olduu gibi boluu koyar; kimi Caynaclk gi
bi kesinlikle grcci bir mantk kurar; kimi samkhya gibi ikici bir koz
moloji retisi gelitirir; kimi de V inu (Vasudeva Krina) ya da iva
(Paupati) ayin leri dzenler -Vinu ve iva, Vinuizm ve ivaizm
doktrinlerini dourmulard r-; kimisi de her tr aknl inkar eder
ve carvaka ile lokayata materyalistleri gibi duyumsanabilir gerekliin
dnda hibir eyi kabul etmez.
En heterodokslar dnda tm bu doktrinler, Vinu'nun Krina bii
m inde vcut bulmasyla, Bhagavad Ga'daki samkhya-yoga doktrini
gibi ok gelimi felsefi ve teolojik retilerin birbirlerine kart
byk Mahabharaa destannda ortaya kmlardr. Bu byk destan,
daha sonralar yazlarda artc bir zllkle kaideletirilecek olan
tm fikir ve inanlarn ansiklopedisini oluturur.
'

5. S. Radhakrinan, lndian Philosophy, George


Ailen & Unwin Ltd. , Londra, 1 962,
.
!. Cilt, s. 52.

48

YARALI B1L1N

B rahmanizm tarafndan kabul gren tm dnce ekolleri, Sura'lar


olarak adlandrlan, hafzada tuunaya ynelik ok ksa ve youn for
mller halinde sabitletirilecektir. Bundan da Sura'lan yorumlama ei
limi km tr, yorumlar zerine yorumlar yazlm , sonra da yorumla
rn yorumlar zerine yorumlar yazlm tr. ou zaman usan verici
ama byk bir teknik kesinlii olan btn bu yorum literatr skolas
tik dnemi oluturur. Hindu tarafnda Shankarn, Ramanuca, Vaca'>pati
Mishra, Vicnana Bhikshu gibi byk yorumcu-dnrlerin, Budizm
tarafnda da Nagarcuna, Ashvaghosha ve de Budaghosha gibi cret.kar
dnrlerin ortaya kna tank olunmutur. B u dnem, bir tr parl
tl gotikle ge ykselerek uygarlklar tarihinde ei grlmemi bir
mimari yapy tasarlayan Hint dncesnin olaanst geliimine ta
nk olacaktr, ama bu yap kendi arl altnda ezilecektir. yle ki,
1 7. yzyldan itibaren Hinduizm soluksuz kalmaya balayacak, tekle
yecektir. Artk bir ey yaratlmamaya balanacak, tekrar ve zentilik
yaygnlaacak, sonunda da khneleme gelecektir.
B ununla birlikte, yukardaki gelimeye paralel olarak, ok nemli
bir baka zihinsel olay zel bir parltyla dikkatleri ekecektir: zellik
le Mool hanedan dneminde Hindisan'la slam'n ilikileri. Timur'
un soyundan gelen Kabil Hkmdar Babr 16. yzylda Lodi haneda
nna son verip, 1 556'da nl Mool mparatorluu'nu kurar. Babr'n
torunu Ekber'le birlikte Hindistan'n yakn tarihindeki en saygn a
balar.
Birok nedenden tr H int-slam ilikilerinin altn a olarak de
erlendirilen Ekber'in hkmdarl srasnda ( 1 542-1 605) byk bir e
debi faaliyet dnemi balar. Moollar'n slami kltr zellikle Fars
dil inde yaz lmtr. Farsa, ynetimin resmi d ili olmann dnda,
dnce ve dinin tm kltrel deerlerini de iletmitir; yle ki Mool
hkmdarlarnn saray, ran'daki Safaviler'in dini fanatizmine maruz
kalan ranl airler, ressamlar ve dnrler iin, kltrel yabanclk
ekmeden girebi lecekleri ayrcalkl bir snak olmutur. stelik
Farsa 1 857'ye kadar (byk isyan -"Mutiny"-) resmi dil olarak ka
lacaktr; 1 858 kararyla Hint altktas ngiliz Kraliyeti topraklarna ka
tlacak ve btnyle smrgeci tarzda bir ngiliz ynetim i balayacak
tr. Mool a'nn en neml i eserlerinden biri, Sanskrit k lasiklerinin
Farsa'ya evrilmesi olm utur; bu almalar, Yunan metinlerinin nce

SKOLASTIK KHNELEME 49

Sryanice sonra da Arapa'ya evrilmesi ya da 1 2. yzyln ortalarnda


Arap metinlerin'n Toledo'da Latince'ye evrilmesi kadar nemli bir
olaydr.
Dnemin en iyi beyinlerinin katld gerek evirmen ekipleri o
lumutur: "airlerin Prensi" Ebu'I Feyz, kardei bakan ve tarihi E
bu'! Fazl, vb. . Malubharaa, Ramayana, Bhagavad Gia, Aharvaveda,
Pancaantra ve birok baka eser evrilmitir. Bu badatrmac zihni
yet Ekbcr'in halefi Cihangir ( 1 569-1 627) dneminde snkleir, ama
byk bykbabas gibi Brahmanizm ve karlatrmal din aratrma
larna canl bir ilgi gsteren Veliaht Dara kuh zamannda son parlak
dnemini yaar. Dara tarafndan giriilen Srr-e Ekber (En Byk Sr)
ad verilen elli Upaniad evirisi dizinin ba eseridir ve en byk etkiyi
o yaratmtr.
IL'mn erlerL{J6J,5:59)6 Hi11dista'!t_ki iki }'lik dini, !irah'!13:
.
nizm'le slam' uzlatrma abalarnn hem doruk noktasna hem de ge
_!ilemesi rastar:- o EI 165- fani_k kardei Evrcnafm
dan ldrlen Dara'nn trajik sonu, iki dini cemaat arasndaki uzlama
dlerine de son verir ve bu baarszlk 20. yzylda Pakistan-Hindis-:=
anayrmyrason-nokiasma-vanr.-U.y-zyifdan-itibarcn-Hmt- tanli..
altktann ngiliz-lmparatortilli'na ilhakyla sonulanacak bir baar
szlklar dizisi olmutur.7
in'e gelince, o da 1 6. ve 1 7. yzyllardan itibaren tkenme iaret
leri vermektedir. in tarihinin byk dnemleri yaklak drt bin yl
zerine yaylr: Hsia hanedanndan (.. 2207- l 766) ing dnemi in
Manu hanedanna (.S. 1 644- 1 9 1 1 ) kadar uzanr; arada (yalnzca birka
rnek verirsek) ou hanedan (.. 1 1 2 1 -256) -bu hanedan srasnda
l .. 7. ve 8. yzyllarda Lao Zi ve Konfys ortaya kmlardr-,
Han hanedan (.. 206-.S. 220), Tang hanedan (6 1 8-907), Song ha
nedan (960-1 1 27), Yuen hanedan ( 1 272- 1 367) ve Ming hanedan
(1 368- 1 645) hkm srmlerdir.
in kltrnn doruk noktas olarak deerlendirilen Tang Hanedan,
imparatorluk metropolleriyle ve kltrnn yaylma gcyle in'i As-

6. Daryush Shayegan, Hirdouisme el soufisme, Ed. de la Difference, Paris, 1 979.


7. Bkz. The lfoory ard Culure of /ndian Peop/e, ed. R.C. Majunedar, l. Cill; The
Vedic Age, Londra, 1 957, il. Ci lt; The Age of lmperial Uniy, Bomhay, 1 960;

The Classica/ Age, Bombay, 1 962; ve Th Culural lleriage of /ndia, The Ra


makrishna Mission, l. Cilt ( 1 958), Il. Cilt ( 1 962). Ill. ve iV. Cilt ( 1 956).

50 YARALI BLN

ya'nn byk bir gc haline getiren bir birleme dnemi olmutur;


ayrca in'deki byk din olan Konfyslk, Taoizm ve Bu
dizm'in uzlama dnemi olmutur; ayn zamanda iirin (Li Po, Tu Fu)
ve mimarinin (Langman maaralarndaki dev Buda 676'da bitirilmitir)
gelitii bir dnem de olmutur; oysa Manu dneminin son in ha
nedanndaki durum byle deildir. ing hanedannn hkm srd
dnem, tersine, byk derlemeler a olmutur: ansiklopediler ve ede
bi diziler. Biriktirilen her eyin bilanosunu karmaya, gemiin mo
delleriyle kendini karlatrmaya, kaidelemi metinleri arlatran ve
aldatc olduu varsaylan yorum katmanlarn birer birer kaldrp ata
rak kaynaklara inmeye koyulunur. Tang'lar ve Song'lar taklit eden
iir ilham eksiklii eker ve bilgilikle kark ukalalk yoluyla, oku
yanlar artma kaygsndaki derin bilgililc" arasnda bir oyun haline
gelir. Bu dnemin genci eil imi bundan tr yeniden dou olacaktr,
bir de Ming hanedannn sonundan itibaren Cizvit m isyonerleri aracl
yla Bat etkisi kendini t :ssettirmeye balaynca bu kanlmaz olur.
inliler bu dnemde hem zerlerinde hibir bilgiye sahip olmadklar
ei grlmemi tekniklerin, hem de bu tekniklerin ardnda yatan dini
doktrinin saldrsna maruz kalmlardr. Daha Ming dneminde ( 1 3681 644) bile kaynaklara dn moda olmutur; iir ve dzyaz, gemite
ki ustalar taklit etmeye koyulur ve air Li Meng Yang ( 1 472- 1 529)
Han-sonras edebiyat reddederek eskiye dn gklere karr. Edebi
yatn yeniden douu konusunda J.-P. Dieny yle yazmaktadr: "Man
u dnemindeki ge mii yeniden yaatma eilimi, tm sanatlarda oldu
u gibi edebiyat eserlerinde de hissedilir. Gzel yazma sanatnda ge
m iteki btn tarzlarn, btn sluplarn ard ardna yeniden ortaya
kt grlr; ama bunlarn hepsi yzeysel ve ksr takl itler deildir,
ing dnemi yazarlar bu tar1.larn ounda benzeri pek grlmeyen bir
kusursuzlua varmakta ve kendilerini zgn bir ekilde ifade etrnekte
dirler". 8
B tn alanlarda gzlemlenen yeniden doua ramen bu dnemin
in dncesi yaratc olmamtr; tabii Tang dnemindeki yaratc l
yla karlatr ld zaman. Kaynaklara dnn ve fazla yer igal e
den bir gelenein sorgulanmas olmutur yalnzca; bu da, dnrlere
gre, kkendeki effafl bulanklatrmtr. Bundan dolay Hui Dong
8. Encyc/opaedia Universalis, IV. Cilt, Paris, 1 980, s. 325.

SKOLASTIK KHNELEME 5 1

( 1 697- 1 758) kaidelemi metinleri daha i y i tanmak iin B udizm nce


si ve Taoizm'in uyan ncesi Han hanedan yorumlarna geri dnmek
gerektiini belirtir; Han ekolnn ad da (yorum) buradan gelir9 Ele
tiri, yanl yorumlarn kabuu iindeki mcevheri daha iyi ortaya
karmak iin gelenei kertir. Ama yenilik yapmaz, yeni bir dnce
a ya da bak deiiklii a amaz. Modem zamanlarda Bat'y alt
st eden dnyann seklarizasyonuna ya da paradigma deiimine var
maz. Gu Yanvu ile Luther, muhalif ve liberter air Yuan Mei ( 1 7 1 698) ile Voltaire10 arasndaki benzerlik bu noktada son bulur. B tn z
gnlklerine karn bu eletirmenler, Aydnlamaclar'n 1 8. yzylda
balatu Eletiri hkmdarl n balatamazlar. in Welanschauung'
undan [ dnya gr ] koparak epistemolojik bir dnm de gerek
letiremezler, nk hedefleri gem iin ilkel grn yeniden bul
maktr. Bu eletiriler daha ziyade, binlerce yl boyunca kltrel kaide
ler iinde billurlaan in ruhunun yaratc hamlesinin nihayetine erdi
ini ve gemile kopma gerekletirmi hibir yeni grn onun ye
rine gemediini gsterir. yle ki, bu yeniden dou h ibir zaman
yeni alarn modernliine varmamur.1 1

9. a.g.e.
1 0. a.g.e.
1 1 . C . P . Fitzgerald, China: A Shor Culura/ Hislory, Ncw York, 1 959; Marcel
Granet, La Pensee chinoise, Paris, 1 934; J. \'ecdham, Science and Civilizalion
in China, !."den IV.'e, Cambridgc, 1 945 - 1 965.

111

PARADGMA DEGM

Bu Asya uygarlklarnn gerilemesi verimli karmlara da son verir.


Hindistan'la in, ran'la Hindistan ve in'le Japonya arasnda verimli
karlamalar douran byk eviriler ann sonu gelir. Bu byk
y_g_!!_klar birbirjndte<;!!!_llL hepsi gzlerini B a'faeV\
_i_r!: !<i!_i!ln i!!!e..:. ir <!__Qei gerler, kendilerini Y.
nilemez olurlar ve biriktirdiklerini harcarlar. Olaylara yetiemeyen, ekonomlfgerekllk.le araiarnd<l.ki .yurisuzluk yznden ken ve zeva
hiri kurtarmak iin atadan kalma koleksiyonlar gizlice satan aristokrat
aiteri _gibidirler: mcc-vlerler:-ublolarhafilar-gmICr ierey-sail:
tr, artk satlacilk _h_I"bir--eyin
katmad aci-gerellin antaiiaca

gne dek.
Tarihten bu ekilme, bir lde Latin Amerika'y da etkilemitir.
Octavio Paz ranllar, Hintliler ve inliler'in Bat'dan farkl uygarlk
lardan geldiklerine, Latin Amerikallar'n ise Bat uygarlnn uzants
olduklarna iaret eder, hakl olarak. spanya ve Portekiz'e gbek ba
yla balanmllr Latin Amerikallar. Sonu\ olarnk Bau'nn Amerika'
daki bir kutbunu temsil ederler, teki kutup Amerika Birleik Devlet
leri ve Kanada'dan olumutur.12 Bununla birlikte bu ballk nemli
farkllklar gizlemektedir. Paz farkllk sayar: 1) Kolomb-ncesi
uygarlklardan gelen yerli topluluklarnn kltrel katks; 2) slam'dan
etkilenmi spanyol uygarlnn kendine zg karakteri; 3) Kar-Re
form. Kar-Reform domakta olan modernliin yadsnmas olmutur.

- -

1 2. Octavio Paz, Une planete et quare ou cinq mondes, Gallimard, Paris, 1 985,

s . 1 89 .

PARAD1GMA DEllMl 53
spanyol monarisi kendi davasn bir ideolojinin davasyla birletire

rek, "kendini evrensel imanla ve bu imann tek yorumuyla zdeleti

rir. spanyol hkmdar, Byk Theodosius ile ilk Kurtuba halifesi


Abdurrahman'n bir tr karm haline gelir." 1 3

3.

B u farkllklar sonucunda Latin Amerika, Kuzey Amerika'ya na7Nan

tarihsel olarak ayr bir dzlemde kalacakur. nk Kuzey Amerikallar

Refonn ve Ansiklopcdi'yle domulardr, yani modem dnyayla, oysa


Latin Amerikallar tarihte Kar-Refonn ve neo-skolastik'le ortaya

kmlardr, yani modem dnyaya kar 1 4 nc Dnya'dan olmad


gibi, Bau'nn yoksul akrabas durumunda da kalan Latin Amerika'
nn zel nitelii, Paz'a gre buradan gelir. Bu olgu, hem Latin Ameri

ka edebiyatnn doasn, hem de aydnlarnn tavrn etkileyecektir.

Her ne kadar Amerikal-spanyolca edebiyat -"eletiri tarafndan para

lanm eski ilahi kesinliklerin yerinde kalan boluu" bir ekilde yan

stmas anlamnda- modernse de, dpedz eletiri-kart kalm olan

felsefi ve siyasal dnce iin ayn ey sylenemez. nk Latin A


merika Ansiklopcdi'yi ve eletiri an karmur. " Bizim 18. yzy
lmz olmad: En byk iyi niyet gsterisiyle bile bir Feijoo'yu ya da

bir Jovellanos'u Hume'la, Locke, Diderot, Rousscau ya da Kant'la kar

latramayz. B yk ko>!!! a budur: Modem an balad! de bi


zim de ayrlmz balar . "15---,--- --- - - ---- --------------- -

---

. .

- - Modcmilktcn-ve mC>dCmikte vcut bulan toplumsal gerekliklerden

bu kopma, fikirlerin topll!msal gerekliklerde hibir karlk bulama

yp maskelere, hatta ideolojilere dnmelerine yol aacakur. Fikirler,

hem zneyi hem

de znenin geree bakn gizleyen ekranlar olacak

lardr. B undan tr de fikir ile davran arasnda bir ayrlma olacaktr.

Fikirler siyasal modann en son buluundan gelse de, davran larn

kkleri en inat atac 1 lktadr. "Fikirler bugnn fikirleri, tavrlar d


nn tavrlar. Bunlarn atalar Aziz Thomas adna yemin ediyorlard,

kendileri de Marx adna yemin ediyorlar, ama hem eskiler hem yeniler
iin akl, bir Doru'nun hizmetinde ol<n bir silahur. Ay( nn grevi de

onu korumaktr. B unlarn kltr ve dnce anla:,' polemik ve


savadr: B unlar Hahlardr. " 1 6
1 3 . a .g . e . ,
1 4. a . g . e . ,

s.
s.

191.
1 92.

1 5. Octavio Paz, la Fleur Sacri/ege, Gallimard, Paris, l 984,


1 6. Octavio Paz, Une planete . , s. 193.
..

s.

74.

54

YARALI BLN

Paz'n szn ettii bu izofrenik tutumlar, daha da sivrilmi ekil


leriyle slam dnyasnda ve genel olarak nc Dnya aydnlarnda
bulunmaktadr (4. Blm'de bu konuya geni olarak dneceiz). Oysa
Modem adan bu ayn ima, Bau'daki paradigma deiimiyle akmak
tadr - ve bu birinci derecede nemlidir.
Eski Dnya unufak olmakta, kltrel kaideler kmektedir. Skolas
tik paralara ayrlrken Rnesans balamaktadr, sonra Klasik a'n
balangc ve bilim.<>el-teknik an douu gndeme gelir. Bu tersyz
oluun muazzam sonular olmutur. B ilim alannda bir devrim olduu
kadar, dnyay yeni gzlklerle yeniden kefeden insann baknda da
bir devrimdir. Dnyann rnekseme / analogie l ekseninde kurulu olduu
eski paradigma tm ekiciliini yitirmektedir. Madde, artk varln
yadsnmas olarak deil, doann yaratcs g olarak hak kazanmakta
dr. Gizli glerin yerini matematik alr. Tarih, tin hareketi olarak giri
ini yapar. K sacas, varln hibir alann unutmadan radikal bir dei
im gerekleir. Ama btn bunlar, Asyal byk uygarlklarn erie
medii bir alanda, 1 7. yzyldan itibaren domakta olan yeni paradig
mann potas ve modernliin kuku gtnnez beii olan Bat Avrupa'
yla snrl bir kltrel alanda oluur.
Bu yer deitirmeye paralel olarak ekonomide yeni bir merkezin o
lutuunu gryoruz. Femand Braudcl, arlk merkezlerinin yer dei
tirmesinin, "dnya-ekonomi" (Welwirshafi) diye adlandrd eyle
balantl olduunu gsterir. Her dnya-ekonomi l bir gereklii
kapsamaktadr: bir corafi alan, bir zamanlarki Londra ve bugnk
New York gibi bir kutup ve birbirini izleyen blgeler. " Her merkez
dalmasnda, yeni bir merkez oluur, ekonomi bir arlk merkezi ol
madan, bir kutbu olmadan yaayamazm gibi."17 Gerekten de 1 3 80'e
doru Vencd ik'in yararna bir merkezleme olur, sonra 1 550-60 arasn
da Anvers, ondan sonra da yine Akdeniz'e doru bir dnle 1 590- 1 6 1 0
arasnda Cenova merkez olur. 1 7. yzyldan itibaren yaklak iki yz
yl boyunca Amsterdam hkm srecektir. 1 780- 1 8 1 5 arasnda dnya
ekonominin merkezi Londra olur ve 1929'da merkez, Atlantik-tesine
kayar, bu sefer de New York'ta kalr.
Londra'nn merkez olduu smda ekonomi tarihinde bir sayfa evril
mi olur. "lk kez Avrupa'nn dnya-ekonomisi tekileri bertaraf ede1 7 . Fcmand Braudcl, La Dynamique du capialisme, Arthaud, Paris, 1 985,

s.

91.

PARADGMA DEGIIMI 55

rek dnya ekonomisini elinde tutma iddiasndadr ve kendini dnya e


konomisiyle zdeletirerek ngilizler ya da Avrupallar nnde her en
gelin yk laca bir evren yaratr. " 8 Birka yldr Pasifik tarafnda yeni
bir merkezin olumasndan sz edilmektedir. Pasifik'e ky s olan iki
gi lke, ABD ve Japonya, Avrupa'y ksadevreye uratarak nc
teknolojik devrimin yeni kutbu olmaktadrlar, yle ki kan lmaz ya
knlmalar yeni bir gereklikte vcut bulmaktadr; John Naisbitt bu
yaknlmay US-lapan ine. olardk adlandrmaktadr. 9
Peki paradigma szcnden ne anlalmaldr? T. Kuhn, "Paradig
ma, verili bir grup yelerinin ortak tekniklerini, kabul edilen deer ve
inanlarnn btnn temsil eder,"20 diyor. Paradigma, bilim adamlar
ve dnrler topluluu yelerinin benimsedikleri bir dnya gr
dr. Bilimsel dnmler nedeniyle bu gr deitiinde, bilim adam
larnn iinde yaad dnya da deiir ve eyleri baka bir ekilde gr
meye balarlar, yani yeni bir bakla. Paradigma deiimi bir takmyl
dzdan dierine gemek gibidir. nk eyler, yalnzca farkl olarak
grlmekle kalnmaz, tepkilerimiz bile farkl olarak ifade bulur. " Dev
rimden (bilimsel devrimden) nce bilim adam iin rdek olan ey tav
ana dnmektedir. Yukardan baklan bir kutunun d olarak gr
nen ey, aadan baklan bir kutunun ii olarak grnmektedir."21
Bundan dolay her par.digma deiiminin beraberinde, grsel alglama
da da bir dnm olur. rnein Kopemik kuramn savunan bir bilim
adam Ay'a bakarken, "eskiden bir gezegen gryordum, imdi bir uy
du gryorum ," demez, "eskiden Ay' bir gezegen zannediyordum, ya
nlyormuum," der. "Eskiden" ve "imdi" arasnda, nceki alglama
nn dzeltilmesi olan bir bak deiimi vardr; bu dzeltme, hem alg
lama kategorilerindeki deiimlerin, hem de psikolojik tavrlardaki d
nm lerin birbirlerine eklemlendikleri ekseni ol uturur. " Lavoisier'
nin oksijeni grd yerde Pricstlcy llojistonsuz havay grmt;
dierleriyse hibir ey grmemilerdi." Oksijeni bulduu andan itiba1 8. a .g .e . , s. 1 07 .
1 9 . John Naisbiu, The Year Ahead, 1 986, Wamer Books, N e w York, 1 985, ss.
2 1 -37.
20. "11omas S. Kuhn, La srucure des revoluions scienifiques, flammarion, Paris,
1 983, s. 238 (rrke"de: Bilimsel Devrimlerin Yaps, eviren: :'\ilfer Kuya,
Alan Yay., lsanbul).

2 1 . a .g .e . ,

s.

1 58.

56 YARALI BiLiN
ren, "Lavoisier farkl bir dnyada alu . 22
"

te yandan, ipe bal bir cismin sallanmas Aristotelesi birine g


re karmak bir hareket sonra.nda duracak olan engellenmi bir d
tr; oysa Galilei'ye gre bir sarkaur, yani ayn hareketi sonsuza dek
tekrarlayabilecek bir cisim.

lmpetus [hamle, hz} fikrinden etkilenen

sarkalar, "biimi grmzn tersyz olmasna ok benzeyen bir


eyden domulardr, buna yol aan da yeni bir paradigmadr".23
Bu yeni paradigma felsefi biimini, tm bu unsurlarn gl bir e
kilde eklemlendii Descartes dncesinde bulacakur. O andan itibaren
paradigmalar aras auma dnemi ve yeni paradigmay savunarak dn
yay dntrecek olanlar ile bu paradigma dnda kalp onun

tm iz

lerini her anlamda tayacak olanlar arasndaki sarlar diyalou balar.


Bu sarlar diyalouna birka rnek verelim. Eski paradigmann savu
nucular, gizli gler meksemesi sayesinde dnyalar birbirlerine denk
der, derler. Yeniler ise aksine, iki heterojen dnya olarak kardar
lar, derler: Uzam ve dnce dank bir ekilde balanmaur. Eskiler,
dnyann bir ereklii vardr, nk nedensellikle erek.sellik varln be
lirlenmemiliinde akar, diye srar ederler. Yo hayr! diye cevap verir
yeniler, hereyin Tann'ya has yanlmaz bir zorunlulukla, kendi nedeni
nin sonucuymu gibi akp gittii bir yerde erekten sz etmek sama
dr. Oysa, diye cevap verir eskiler, :1..cvklerin ve renklerin, eylerin do
asndan ayrlmaz olduunu inkar edemezsiniz. Yine bir yanl: Zevk
ler ve renkler yalnzca dncenin znel biimleridir. Sizin ey diye ad
landrdnz, uzamdan baka bir ey deildir ve onun zellikleri de b
lnebilirlik, betimlenebilirlik ve hareketliliktir. Peki ya ryalarmzda,
dncelere daldmzda grdmz mgeler de mi yanlsama? Daha
da kts: Onlar muhayyilenin sayklamalarndan szan bulank imge
lerdir. Ve bu sarlar diyalou gnmze dek srecektir. Bununla bir
likte, Dekart dnce modernliin son paradigmas deildir. Michel
Foucault'ya gre -3. Blm'de buna dneceiz- Dekart dnce
klasik

episteme'yt temsil eder. Klasik episteme 19. yzylda bir ba

kalama urayacaktr. Dzen'den Tarih'e doru bir dnm gerekle

ecektir, yle ki duraan bir fikir olan temsil etme fikrinin yerini evEski Yunanca'da: Bilim; Franszca'daki kullanm: "Bir toplumsal grup, ya da bir

----- -
--
:::_!.<le
l me zz kurallam blgnn btn". (.n.).

22. a.g.e.,
23. a.g.e . ,

ss.
s.

1 66 - 1 67.
1 69.

PARADiGMA DEllMl 57

rim fikri alacak ve yeni .arnanlann paradigmasn balatacakur.


Dekart ryaya vcut veren Newton'dur. Kopemik, Kepler, Galilei
ve Descartes gibi ncellerinin almalarn gl bir sentezde topla
yp,i_paradigmann bilimsel doruu hal ine gelmitir. Ondan sonra
herey, 1 )'2'.}'._l_!?nu_ kadar dzene girmitir. Dnya, deimez ya-.
salar tarnfndan altrlan bir makina gibi ilemitir. ye '!l_()(jel
kadar gl, o kadar ikna edici bir hale gelmitir ki yalnzca saf bilim
leri deil, insan bilimlerini de etkilemitir'. "The Turning Point"24 ad
kitabnda Fritjof Capra biyolojideki mekanik yaam kavramnda, biyo
medikaJ modelde, psikolojide, ekonomi. bilimlerinde bu modelin uygu
lamasn gstermektedir. Ksacas, btn indirgemeci sistemlerdeki uy
gulamalar gstermektedir. 20. yzyldaki bilimsel devrimlerden beri
(grelik kuram, kuantum mekanii), eskisine nv..aran organik, holistik ve ekolojik ofoia ivanliEtulifl.YlLfr l!Isann-oruya;.
kna tank oldumuz_<!orudur. Fakat bu yeni paradigma, eikl'slni aZ
ok btn bilimlerde Hissettiriyor ve yeryz apndaki teknolojik d
nmlere elik ediyorsa da, eski paradigma, ilemsellik asndan on
dan aa kalmamaktadr ve pek pes ettii de sylenemez.

24. Flamingo, Lond ra, 1 984 (Trke'de: Bat Dncesinde Dnm Noktas, e
viren: Mustafa Annaan, insan Yaynlan, stanbul, 1 989).

IV
K PARADGMA ARASINDA
ELK ZAMANI

Bat-d uygarlklar iki pandigmann zaman'!!La mE!d!l: kendi


g!g_f!l!tl_rl!l'.k bilimsel devrimlerden doan paradigma (Fou
caull'nun deyiiyle modern episteme). B irbirine bu kadar kart model
lerin arpt bir dnyada yaayan insan, sama davranlarda bulun
ma tehlikesiyle kar karya kalmadan bu duruma nasl raz olabilir?
Her yanndan gelen dalgalara na-;l set ekebilir? Aslnda iki paradigma
nn atmas, onolojik, psikolojik ve estetik uyumsuzluklarn temeli
olduu kadar, gelenekle modernlii kar karya getiren elikilerin de
temeli olduuna gre (Bkz. 3. Blm).
B ir yanda deiim, niteliksel srama, ilerleme ve dnm, te
yanda sosyolojik arlk, geleneksel canszlk, khneleme ve kavga i
deolojisi. Bu iki paradigma arasnda yalnzca her trden farkllklar de
il, ayn zamanda tirihsel olarak tersten bir simetri vardr. rnei n Bu
dizm i le H ristiyanlk arasnda bir karlatrma yaparken Octavio
Paz25, birbirini izleyen evrelerini karlatrarak ve gelimelerinin ters
ynde olduunu gstererek ok ilgin bir sonuca varmaktadr. B udizm,
Brahman ortodoksluuna kar bir tepki olarak doduysa da, ksa sre
de bir felsefeye (Sarvastivadin Kk Tayc Ekol'ne), sonra Malu
yana'nm yaratt byk eserlerle bir metafizie ve nihayet Tantrizm'le
ritalist bir dine dnm tr. B una karlk Hristiyanlk, yolu tersi
ne katetmitir: Douunda zaten bir selamet dinidir. Kilise Babalan'yla
bir felsefe yaratm, sonra bir metafizie dnmtr, bunun ardndan
gelen Rcform'la (yani Bat'da ortaya kan paradigma deiiminin ba25. Ocavio Paz, Conjoncions et disjoncions, Gallimard, Paris, 1 97 1 , ss. 55-69.

IKl PARADIGMA ARASINDA ELlKl ZAMANI 59


langcyla) "metafizikten eletiriye ve rilen ahlaka geer. "26 Hristi
yanln son evresi Protestanlk'ur, oysa B udizm'in son aamas Tan
rizm'dir. lkinde Cisimleme'dcn Cisimsizleme'ye, ikincisindeyse Ci
simsizlcme'den S urctler'in Cisim lemesi'ne doru bir hareket vardr.
Baka bir deyile Hristiyanlk, bedenle olan il ikisinde bir "ayrma"
tavr benimserken Budizm, Tanrizm biimini alarak bedenle ruhun
"birlemesi"nin doktrini olmutur ve "somut ve reel olarak ritler dahi
l i nde gereklemesi gereken tensel ve ruhsal , btnsel bir deneyi
tlemektedir."28
ster ayrlma ister birleme biim inde olsun; ister ruhsal bireyleme
ister znelcilik biiminde olsun; bedenle, ritle ve ahlakla ilikisinde is
ter soyut ister somut ilikiler iinde olsun, bylesi birok farkllk bir
paradigma deiimine iaret etmekte ve sonu olarak kkten kart iki
dnyann badamazlnn altn izmektedir. Oysa bu uyumsuzluk
Doulular tarafndan ancak 1 9 . yzylda, zellikle smrgeci yaylma
agn-ca-ve 8ati'_sI gc_r!e iiaITg z!!l-!CI!lm_!:r.
Bu meydan okumaya kar tepkiler eit eit olmu ve farkl evreler
geirmitir. Burada slam dnyas rneini alalm.
slam dnyasnn, Bat hegemonyasnn bilincine varnn iki d
nemde gerekletiini gzlemliyoruz: yeniden dou (Nah<la) ve dev
rimler a (Sevre). Muhammed Arkun'a29 gre ilk evre 1 9. yzyl so
nundan 1 950'ye kadar yaylr. kinci evre halen srmektedir ve belki de
ran slam Cumhuriyeti'yle son noktasna varmtr. slam dnyas bu
yeni meydan okumaya nasl kar koymutur?
M slmanlar ilk etkilX.<?.'.'1 Jex, g-aln gerek l ii olmu_llJ!.:
1 880'1crden itibaren bu konu geni bir M slman dnrler yelpaze
sini besleyecektir. l 884'te Paris'te ran 'l Cemalcddin Esad A badi,
nam dier Afgani ( 1 839-97) ve M srl M uhammed Abduh ( l 8491 905) tarafndan kurulan Urve-l Vuska (zlmez Ba) adl Arap
gazetesinin deimez konu larndan biri olacaktr. Bu gazete, Msl
manlar taassuba, fanatizme, toplumsal hareketsizlie kar mcadele
etmeye, slam toprnklanndaki Bat hegemonya'lna kar savamaya da
vet edecektir. Panislamizm, kaynaklara dn ve slami rncsans fikri
26. a .g . e . ,

27. a .g . e . ,

s.

58.

68.
28. a . g . e . , s . 72.
29. Muhammed Arkun, la pensie arabe, PUF, Paris, 1979.
s.

60

YARALI BtLlN

buradan gelmitir. B u dergide ele alnan byk temalar daha sonra Ab


duh'un yaknlarndan olan Reid Rza ( 1 865-1 935) tarafndan refonnist
dergisi El-Manar'da (Kahire 1 898), S uriyeli Abdurrahman El Khavaki
bi ( 1 854- 1 902) ve birok baka dnrle birlikle ilenecektir. Bu te
malarda iki eilim ayrt edilir: zeletiri (ge kal temas) ve Msl
manlar bu kadar ok yenilginin acsn yayorlarsa bunun, hakiki dini
yozlatnp slam' "tersten giyilmi bir krke"30 evirmelerinden tr
olduu fikrini dorulama abas.
Cemaleddin bu yenilenmenin ncsi olacaktr. 8 Kasm 1 872'de
Kalkta Albert Hall'daki bir konferansta konunun zne temas etmi
tir: "Osmanl hkmeti ve Msr hidivlii altm yldr hibir ey elde
edemeden bilimsel okullar ayorlar, nk bu okullarda felsefe retil
miyor. Felsefi kafa yoksunluu dier bilimsel dallarda bir sonuca ula
amamalarna neden oluyor... Felsefi kafayla donanm bir halk, zel
bilim kollarndan habersiz dahi olsa, bu felsefi kafa sayesinde deiik
bilimsel alanlarda bilgilenmeye hazr olabilir, diyoruz."31
Cemaleddin, felsefi kafa terimiyle yeni kafay kastetmektedir: Yani
bilimsel kafay. "Btn gece boyunca bir petrol lambasnn nnde
melen" Mslman dnrlerin kendilerine neden hibir zaman "st
rtldnde bu lamba neden liltyor?"32 sorusunu sonnadklanna hay
ret eder. Ksacas onlar mcrnkszlkla, vurdumduymazlkla, hereyi bu
lanklatran bilinsizlikle sular. nk Baullar bizim memleketleri
mize yalnzca silah larnn gcyle ginnezler, ayn zamanda tam bir bi
limsel yenilik ebekesiyle gelirler: telgraf hatlar, fotoraf aletleri,
mikroskoplar ve teleskoplar. "bni S ina'nn Kitab-l ifa'snda ya da
ehabeddin Shreverdi'nin Hikmet El lrak'nda sz edilmiyor diye
btn bu scrunlar bir kenara atmamz olacak i midir?"33
M srl Abduh, Hintli M uhammed kbal ( 1 876- 1 938), S uriyeli El
Khavakibi ( 1 854- 1 902) gibi dier dnrler, geri kalmlk (taakkr)
ve canszlk (cumud) konularn ele almak iin, Bat'dan devraldklar
evrim (tatavvur) ve i lerleme (terakki) fikirlerini bu konularn karsna
karrlar. slam tarafndan "en beler ey" olarak yasaklanm olan ye30. Ali \1crad, L 'lslam conemporain, PUF, Paris, 1 984, s. 43.
3 1 . eviren ve aktaran il. Pakdaman, Djamal-ed-din Assad Abadi dil Afghani, G.P.
:vla isonncuvc et Larose, Paris, 1 969, s. 243.
32. a . g . e ., s. 244.
33. a . g . e ., s. 288.

1K1 PARADGMA ARASINDA EUKl ZAMANI 61

nilik yapma (bidat) fikri yeniden deer kazanacak, uzun sredir kapal
olan itihad (kiisel karar alma aba'>) kapsnn ald sylenecek
tir.34 lerleme fikrinin Kur'an'da zaten zmni olarak bulunduunu sy
leyerek ilerlemeyi hakl karmaya kadar gidi lecektir. Gemiten kat
bir kopula uzaklamay dileyen nadir dnrler dnda tepki lerin o
u, suret dmanlna [iconoclastiej zen gstereceklerdir. rnein
Cemaleddin gibi biri, birok temel noktada Renan'la mutabk olmakla
birlikte35, Panislamizm'in militan ncln yapmaktan da aa
kalmayacaktr. her tarafndan Bergson ve Nietzsche akan bir kbal, iler
lemeyle Kur'an' uzlatrmak iin akl almaz zihinsel cambazlklar ya
pacaktr36; Abduh gibi biri ilk slam'n altn anda rnek modeller a
rayacaktr:J!m m(lSU_ll!Q.!!d'()Zl_<t'!l.1 olan Mslmanlar'dr. slam
tersten giyilmi bir krktr, tersyz edin herey yoluna girecektir. Ve
bu ilk karlama evresinde dnrler, sorunun neminin bilincinde
olmakla birlikte epey mulak kalrlar.. kn belirtilerini hissedip
gerilemeyi grrler; am_!!j!erlemx.. he!!! . de bu ilerlemeyi frenle
yen eyleri korumak istemektedirler. Gnah keileri aranmakta, temeli
"ilinolan paradigmann eletirilmesi ycnne dine vcut veren kurumlar
sorun edmciiedlr. fsfam hastaland bun n nedeni, her tarafa taas_.'
"'Sp ve.nlrilk-itilIDari -saID-caiTi sark1iliirffi:t>ilgryisak:Cn"dileri-
ncvcif blreyliafffiegetirmeleridir.
- Fakat yeni paradigmann, ancak eski paradigmann aleyhine kurula
bi lecclgCr-el yadsinmak iadlr: lslaffiiJlil imlcbadamaz olmad
n, hatta bilimin lslam'n kapsam iinde olduunu sylemek, ne ts
lam'n sorununu ne de bilimin sorununu zmektedir, nk ikisi ara
snda birbirlerine indirgenememelerinden oluan ukur bir saha vardr.
-slam' miL'>elliindcn uzaklatrrken bilimin dilini yeniden kut-;alla
trmakla edeerdedir bu. slam'n yeniden ortaya k, ilk biimiyle
gerekleebilecei mmkn kabul edilse bile, drt yzyldan da fazla
bir sredir bilimsel devrime olanak veren bu epistemolojik altst olu34. R. B runschvig, "Probleme de la decadence'', C/assicisme et declin cu/ure/ dans
/'histoire de /'lsla "da, G.P. Maisonneuve et Larose, Paris, 1 977, ss. 29-5 1 .
35. Emesi Renan 29 an 1 88 3 'te Sorbonne"da, yanklar uyandran bir konferans
vermiti: "L'lslamisme et la Science", (Le Journal des debas"da yaynlanmt).
Renan bu konferansta, l s lamn bilimsel kafaya zt olduunu kesin olarak belir.
d
cmafcJJlnTi-ccvab daha ziyade lml olmutu.
ur'an, '.\uh Suresi, 1 4 : "Oysa O, sizi tavr tavr yaratmtr"; lnikak
36
Suresi, 19: "Siz, hi lanmasz tabakadan tabakaya bineceksiniz'".

fJk -C

62 YARALI BLN
u elinin tersiyle silemeyecektir - dnyann en byk iyi niyetiyle
bile yaplsa.
Yeniden dou dneminden

(Nahda)

devrimler dnemine

lSevre)

geild iinde eyler sicil deitirir. Bu iki dnem arasnda hem srekli
lik hem de sreksizlik vardr. Sreksizlik dildeki deiime baldr,
nk bu evre hereyden nce ideolojiktir. Arkun'un yerinde tespitiyle:
"Sz konusu olan, bilimsel dm:enin aba gsterdii gibi nesnel
gerei kavramaktan ziyade, tahamml edilmez olduu yargsna var
lan varolu koullarn daha arzu edilir lkscl koullara dntrmek
tir."37 Baka bir deyile, nceki dnemde zellikle kltrel uyuuklua
kar militanlaan eletirel dnce evresi, epistemolojik grevinden u
zaklap kuru bir ekilde sosyolojiklemektedir. lk sorgulamalardaki
tazeliin yerini hazrlop cevaplar almakta, ilk zamanlardaki eletirinin
yerine kavga ideolojisi oturmaktadr. Ama bu iki dnem arasnda s
reklilik de vardr, nk asliyet

(asala)

temas , rnek modeller (ilk

M slmanlar), geri dn temas, Kur'an'daki hereyi bilen mucizevi


lik, ksacas zamannda Nahda dnrlerinin muhayyilesinde kaynaan
btn slam "m itolojisi" akl almaz boyutlara varr ve -"entegrizm"
in de yardmyla- btn terr ve sefaletiyle kolektif bilinalt patla
masna tank oluruz.
Peki bu iki evre arasnda ne olup bitti? Bence ikisi arasnda yeni pa
radigma iselletirildi, ama yetersiz ve sapkn bir ekilde. Aklaya
ym. Nahda dnrleri slam'a olan sevgileri ve ikiyanllklarna ra
men yine de temel sorulan sorarlar. Karlatrrlar, uyumsuzluun far
kndadrlar, gerek sorunlara parmak basarlar ve zellikle hn duyan
insanlar olmamaya alrlar. Msrl El Kasmi, Allah'a kaytsz art
sz teslim olmalar nedeniyle doa yasalar nn ve bilimsel nedenselli
in sltinln grmeyi reddeden Mslmanlar'daki kltrel aavizme
kar drst bir saldn balatr. Ama Bat'nn tm etkisinin bilincinde
olan bu insanlar iki kltrn arasndadrlar ve atmay yeni gzlerle
grme ayrcalklar vardr. Buna karlk,

Sevre

ideologlar "Bat lla

m"lardr, yani hakim paradigma (gdk bir modernl i k anlay ) bu

ideologlarn alglama aygt tarafndan sapkn bir ekilde iselletiril


mitir. Peki sz konusu olan hangi modernl iktir? Dnen, sorular so
ran eletirel evredeki modernl i k deildir; eyler hakknda indirgeyici
37. La pensie arabe,

s.

1 07.

lKl PARADGMA ARASINDA ELlKl ZAMANI 63


bilgi paketleri halinde kolayc aklamalar veren, kabalatrlm bir
Marksizm'in yan-rnlerinin son marifetleridir. Yeni bakn bir bak
ma modem olduu sylenebilir, ama bu, sakal bir bak t r. nk
kendisinden nce gelen bilgi arkeolojisinden kopmutur. Foucault tarz
bir deyile, bilgisel l episemique) kopmalar sonucunda ortaya kma
mtr, sakatlanm bir ecerenin hafzasz evlad olarak belirmitir.
Bun.dan sonra da hep kr olacaktr. Tarihsel olarak, bu evre ikisinin-a
ras evresidir, psikolojik ve estetik olduu kadar epistemolojik de olan
her tr arpklklarn evresidir. Gerekten de, paradigmalar (esk i ve ye
ni) kesie kesie, sonunda birbirlerini biimsizlctirmcktedirler: Mo
dernlik Gelenein lleriyle tartlm, Gelenek de Modernliin iddet
l i clmelerini yemitir. B undan tr sakat bak ile hu bak
koullandran ruhsal tavrlar arasnda bir ayrlma bagstermektedir. Bu
tavrlar, yeni zamanlardaki epistemolojik dnmlere sre iinde u
yarlanmadklar iin, kendisini eylerle zdeletiren eski gre ba
ml kalmaktadrlar.
Artk birbirini iten iki paradigmann zaman yaanacaktr; bunlardan
biri, baktaki sakat algy yaplandrr, tekiyse bu bak inanlarn
fevri kapsam yla doldurur. Asli bir sylem tutturulduu san lrken, a<;
lnda paranoyak bir sayklamadan baka bir ey yaplmamaktadr; ka
tksz ve keskin bir Mslman olunduu sanlrken, aslnda 1 9. yz
yldan kalma eskimi sylemlerin yan-rnnden baka bir ey olun
mamaktad r. Bunun en mqhur rneklerinden biri eriati'dir (lm
1 977) - slami Devrim'in ( 1 979) kuramclarndan biri. eriati, Cema
leddin'den bir lde daha az nettir. kisi ara<>nda yz yllk bir mesafe
vardr; buna ramen karlatrmadan mehur selef muzaffer kmakta
dr. Cemalcddin gnmzde dahi gncelliini yitirmeyen smscak so
rular sormutur, eriati'nin ise tm sorulara hazrlop cevaplar vardr.
Cenaleddin ne pahasna olursa olsun zmsenmesi gereken bilimsel
kafadan sz ederken, eriati indirgemeciliin son raddesinde bir baya
l k rnei sunmaktadr. eriati'de her ey Marksist altyap-styap te
rimleriyle, Maniheist bir tarih anlayyla ve zincirleme bir zdeletir
me yamuruyla aklanmaktadr. eriati'nin dncesi, birbirinden tik
sinen iki paradigmann oluturduu bir karmdr. "Tinin fenomenolo
jisi ve akl sisteminin kavramsal aygtndan yoksun brak lm bir He
gel ile kuramdan ve pra.xis'ten arndrlm bir Marx', bir de iki kut'

64 YARALI B1L1N
bundan

(Mabda, kken ve ma'dd, geri dn) koparlm bir fslam' ka

ntrardk koyu bir orba elde ederiz; bu orbada bir araya gelen tm un
surlar, kendilerini oluturan ve varolu nedenlerini dorulayan zemin
den kopanlm olmalanndan tr, ontolojik arlklann yitirmi o
lurlar. Bylesi bir dnce ancak

mek.n olmayan bir dncedir. " 38

nesnesi olmayan, sonu olarak da

Bu genel durum, siyasal grleriyle psikolojik davrantan arasnda

skp kalan slam dnyasndaki ideolog entelektelin davrann i be

lirler. B u acl aynlma, ideologlarmzn eletirel dnrler olmak ye


rine, yel deirmenlerine kar durmakszn sefer dzenleyen hallara
benzemelerine yol aar; bu hal seferleri saduyudan tamamen uzaktr
ve Descartes'n houna gitmeyecek de olsa belirtelim ki, saduyu dn
yada en eit dalm ey deildir.

38. Daryush Shayegan, Qu"es-ce qu'une revoluion religieuse ?, Les Presses


d'Aujourd'hui, Paris, 1 982, s. 230.

nc Blm

ARPIKLIKLARIN ALANI

FKRE "GE KALMI" BR BLN1

Aslnda iki paradigma sonunda birbirlerini karlkl olarak biimsiz


letirirler: Modernlik, Gelenek tarafndan doasndan uzaklaunlacak,
Gelenek de Modernliin elmelerine maruz kalacaktr. Tarihsel olarak
bu evre ikisinin-aras dnemidir, her tr arpklklarn dnemi: episte
molojik, psikolojik, estetik. Dnce art arda gelen uyumsuzluklara
arpmakta ve bu uyumsuzluklar, eylerin ve varlklarn oluumuna
yansmaktadr. Tadklar arpklklarn sosyolojik zeminleri vardr.
stelik hibir toplumsal snf, hibir toplumsal ve mesleki ortaklk,
hibir ideolojik sylem bu arpkhklann elinden kurtulamamaktadr.
Bu arpklklar, entelektellerin fikirlerinde, kalabalklarn psikolojik
davrannda ve ideologlarn sayklamal fantazmlarnda karmza
kar. Bunlarn yaratu tahribat geleneksel olarak adlandrlan snfn,
yani Ulema'nn en ortodoks temsilcilerinde de gzlemleriz. Gerekte,
toplumsal, estetik ve entelektel yaamn hibir kesimi bu arpklk
lardan korunamaz.
Sorun karmaktr. Bu sorunu incelemeye alrken, bu inceleme
nin eksiksiz olmadn da ekleyeyim. Dier aklayc almalar gibi
bu da makul bir aklamadr. Hereyden nce soru soralm: Bu ar
pklklar nereden gelmektedir? leyileri nasl olmaktadr? Doalar
nedir?

lk soru ontolojik dizgededir, tarihsel atlaklar ve paradigma deii-

l . "Gecikme" kavram burada kronolojik anlamda deil, ontolojik anlamda kul


lanlmtr. "Ge kalm" bir bilin. bili m itoslara ve ilk gerekliklere yakn
olan bir bilin demektir.

FKRE "GE KALMI BR BLN" 67


mini gz nnde bulundurur; ikincisi epistemolojiye, yani heterojen
paradigmalar birbirine uydurmak iin dncenin ileme soktuu ya
malara ilikindir; ncnn nesnesiyse, birletiklerinde bir alt-gerek
lik ve bir meldin-d oluturan karma bilgi trlerinin araurlma<;dr.
arpklklarn dou noktas ontolojik uyumsuzluktadr, diyorduk.
Modernliin yaplar yeryzndeki btn kltrlere kendilerini kabul
ettirdiler, btn alanlarda tahribat yapular ve sonunda alglama aygt
mzn iine szdlar. Tpk gemiteki Ortaa kltrmzn yerine,
kendileri de 19. yzyln byk epistemolojik altst olularndan do
an modem insan bilimlerinin gemesi gibi, bakmz da tarihselle
mitir. Fakat bu szma, bilinli bir dncenin sonucu olmamtr: n
san bilimleri, onlar douran sre isel olarak yaanmadan edinilmi
tir. Bu eksik halkann dourduu sonular vahimdir. sel olarak dei
memi olmasndan tr bilincin Modernlie "ge kalm" olmasyla
durum daha da vahimlemektedir. Modernlik, byle yaandnda bilin
ci aydnlatmak yerine bulanklatrmaktadr. stelik bilin, hala gnl
gzyle grme paradigmasnn etkisi alundadr. B ilincin kk sald
bu varlk deneyinde, simgelerin meksemeli doas iler kalmakta; ba
k, kltrel arketiplcrin bysne maruz kalmakta; ruh ise, toplumsal
ilikilerdeki zdelemenin iinde yzmektedir. Her ey, bireyin, yani
benliin kolektif bir kendilik yararna silindii, zaman ve mekan nite
liklerinin son derece hareketli kald, varolu biimlerinin bir tr or

tak mevcudiyet iinde kaynat varlk biimleriyle beslenir.


Btn bunlar inanlar dzeyine olduu kadar, rf ve adetler dzeyine
de yansr. nanlar dzeyinde, hem gerekten hem de gerekdndan
farkl olan bir tr

gereklik-tesi

oluturur; "bilind bir ekilde ce

maatin kimlii olduu kabul edilen bir gereklik-tesi".2 rnein, her


H indu'nun, varlnn bir paras olarak tad moksha (kurtulu},
dharma (yasa, dzen}, karma (yaamlar zincirini ynlendiren kader) ve
yoga (kurtulu yolu) gibi H induizm'in temel kavramlar, bylesi bir
gereklik-tesini olutururlar. te yandan bu gerekl ik-tesiyle,
hayatn bandan itibaren bir tr rya gibi btnleilir, nk zm
leme ve bilimsel bilgiden ziyade, yaanm deneye, gnl gzyle gr
me gcne ve nseziye dayanr. Gerekte baka bir tarihsel balamda
2. Suddhi Kakar, Moksha, le monde interieur, en/ant e sociite en inde, Les Belles

Lettres, Paris, 1985, s. 90.

68 YARALI BIL1N

ortaya kan modernlik, kklemi rf ve alkanlklarn ar ktlesine


de yansyan ve neredeyse deimez olan bu gereklik-tesine taklr
kalr. Bu kklemi rf ve alkanlklar o zihinsel alann toplumsal
billurlmasndan baka bir ey deildirler; her tr yenilie kar duyar
szl klar da bundan gelir. B unlar hakknda doru tespitlerden birini ya
pan Perez Galdos yle der: "Dnce dizgesinde, doru fikrin yanl
fikir karsndaki anlk zaferine tank oluyoruz; o zaman, fikrin rflere
kar da ylesinabuk zafer kazanacan sanyoruz. Oysa rflerCia
man aratmtr, tpk sabrla, ar ardalartyarattl-glhE oiaf
yalnzca zaman, gnler boyncaalarakyikibilir:oa1ar sngi.fdar
besiyle devrilmcz."3
Belki Kant gibi biimle ierik arasnda bir aynn yapp, biimlerin
epistemolojik dnmlerden doan yeni fikirler olduunu; aka
grnmeyen bilince (geleneksel gereklik-tesine) kendini uyarlama
zaman brakmayan bu yeni fikirlerin, yeni bir bak tasarlayp dnya
nn yeni bir ekilde alglanmasna yol aarak, eski grntler ontolo
jisinin stne yerlemekte olduunu varsayabiliriz. B ilincin ieriinin
alglama "madde"sine dnt sylenebilir; yle ki sureti karlan
dnya, sylem dzeyinde moderndir, ama ierik olarak arkaiktir, nk
ikisinin arasnda Galilei-ncesi bir bilinle Jlege/-sonras bir sylemi
ayran uurum yatmaktadr. B unun sonucu, bir yandan ithal fikirlerin
eceresinden kilometrelerce uzakta kalrken, te yandan Gelenein ve
grntlerin dnyasn eyletiren sakat bir bak olumaktadr.
Kolektif ruhun bodrum katndan gelen bilin ile tarihteki bakala
mlarn ortaya kard fikir arasnda gecikme yer almaktadr. Ve bu
gecikme, sergilenme biimleri kkten kart olan iki bilgi dizgesinin
aka noktasndadr. Bir yanda, mitos sulandrlmakta, tarih seviye
sine drlmekte, nedensellikler ve belirlenmeler aranmaktadr; te
yanda dikeylik, zdeleme ve tzletirme eilimi vardr. "Rasyonel
dnce grntyle gerei ayrt etmektedir, mitolojik dnceyse ger
eklikle gerekliin grntsn meksemeli ve simgesel olarak bir
letirmekte, kendi grntlerini eyletirmekte, kendi icat ettii kii
ve olaylara gerek bir vcut ile gerek bir hayat vermekte, onlara kendi
zamannda, kendi mekannda yer bulmaktadr ki, bu zaman ve mekan
3. Perez Galdos'dan aktaran Ocavio Paz, Une planete et quatre ou cinq mondes'da,
Gallimard, Paris, 1 985, ss. 1 98 - 1 99.

F KRE "GE KALMI B R B LN" 69


hem bizim malmzdr hem de deildir."4
Eer bilin, modernliin balangcndaki bunalmlara tarihsel olarak
katlanm olsayd deiimlere ayak uydurabi l irdi ; durum byle ol
maynca dayanak noktas bulamayan yeni fikirler, tarihsel olarak ayn
lyle llemez olan bir zemine yamalanmaktadrlar; te yandan bu
zemin, bu fikirleri arlayamamakta ve kesinlikle benimseyememekte
dir; bundan tr aresiz, bilincimizde ak bir yara gibi duran uurum
ortaya kmaktadr. Bu zel olguya biraz k tutmak iin birbirlerin
den enikonu farkl i k i yazarda rastladmz i k i kurama bavuracam:
J ung ve Foucault. Foucault'nun arkeoloj i k dnmlerin sonucu ola
rak epistemoloj i k adan gzlemledii eyleri J ung psikolojik adan
gzlemlemektedir. nk ruhsal ekonomi asndan bakldnda bu
uyumsuzluk bir dnleme (gerileme) eksikliidir; tarihsel sreksizlik
ler asndan gz nne alndndaysa durmadan akan ve birbirlerini
biimsizletiren heterojen zihinsel bloklar arasndaki duraklamal at
laktr.

1 . DNYANIN B YBOZUMU5
J ung, dnyann bybozumunu aklarken yle yazyor: "in tuhaf
yan bilimin, astronomi yasalarnn kefiyle balam olmas, yani en
uzak yanstmalardan geri ekilmeyle balam olmasdr. Evreni etkile
yen animizmin dnda kalan ilk admd bu. Her adm bir dieri izledi

[ . . ]. Modern bilimimiz, yanstmalar ayrt edilemeyecek derecelere in.

. dirdi ama gndelik hayutmzda hala yanstmalar cirit atyor r ... ] ."6
Sonra yle ekl iyor: " Yldzlarn yeryzne dmesi ve en soylu sim
gelcrimizin soluklamasndan beri bilindnda gizli bir hayat hkm
sryor. B undan tr bugn psikoloj i var ve bi lindndan sz edi

yoruz. O simgelerin bulunduu bir dnem ya da uygarl k biiminde

4. Edgar Morin, la Mehode ili, la connaissance de la connaissance, Seuil, Paris,


1 9 86, ss. 1 90.
5. Bkz. Daryush Shaycgan, "Le retnil dcs projections et compcns.tions'', Cahier
de l"llerne, C.G . Jung zel says, yneten Michcl Cazcnave, L'Ilemc, Pari s,
1 984, ss. 466-473.
6. C.G. Jung, L'Ame et la vie, Fr.'ya ev.:Yves Le Lay, Buchet-Chastel, Paris,
1 963, ss. 44-45.

70 YARALI BLiN
btn bunlar yersiz olurdu ve yledir de. nk o simgeler yukarnn
tinidir ve onlar yaad srece tin de 'yukarda'dr [ ... ]. Ama bizim bi
lindmz, doay andran ve svlatrlm denebilecek bir tini gizle
mektedir ve bu tinin etkisiyle bulanklamtr. Gkyz bizim iin,
bir zamanlar varolan eylerin gzel bir ans, bo ve evrensel bir alan
haline gelmitir."7
Ama yanstmalann ie ekildii btn durumlar dnleme olgusuna
yol aar, bundan tr "nemli bir bilin parasnn deersizletii,
dolaysyla ortadan yok olduu her sefer, te tarafta, bilinli olann
iinde bir dnleme onaya kar".8 Bat'da her geri ekilmeye bir ikame
denk der. te yandan, geri ekilme almas eletirinin ypratc faa
liyetiyle hzlanmaktadr. Dnce tarihinin birok yadsyc deerlen
dirmesi vardr ve bu deerlendirmelerin yol at bakalamlar farkl
biimlerde grlr: pasif ve aktif nihilizm (Nietzsche), Varln ekil
mesi (Heidegger), akln ar.sallatnlmas (Adomo, Horkheimer) ya da
halenin yitirilii (Benjamin). Bilinci kmseyen btn bu grlerin
ortak paydas, merkezde bir noktaya doru ayn yolda birlemeleridir:
B ir zamanlar burada olan, ama artk olmayan bir eyin ie ekilmesi.
Aydnlanma a'yla birlikte, akl vahyin yerini alr, tpk temel ei
lim ve itkilerin, akln otoriter hkmdarlnn pabucunu dama atma
lar gibi.
Bu birbirinin yerine geiler, bilgi alannda olduu gibi retim bi
imleri ve toplumsal ilikiler alanlarnda da kategorilerin sarsnt geir
melerine yol amaktadr. Modernliin, eletirinin zc abalan saye
sinde gn na kt dnlrse, bu sarsnt daha da artma\ctadr.
Derinlerdeki her deimeyi kendine denk den bir bilinlenme izle
mitir: fikir ve fikri kendine mal eden bilin arasnda hep denklik ve
ebiimlilik vardr. Buna karlk, Bat-d kltrel alanlarda yanst
mann ie ekilmesi ve dnleme olgular birbirlerine uymamaktadr.
Hereyden nce, yanstmalarn ie ekilii bu blgelerde, isel olarak
yaanm tarihsel deneyler gibi kabul edilmemekte, dardan gelen dar
beler halinde yaanmaktadr. Homojen bir kltrn iinde bilincin bir
parasnn deer kaybetmesini dnlemeye yardm eden yer deitirme
ler bu kltrlerde i grememektedirler, nk kendisini aan, radikal
7. a .g.e.
8. C.G. Jung, Problemes de l'ame moderne, Buchet-Chastel, Paris, 1 960, s. 1 80.

FKRE "GE KALMI BR BLN" 7 1


olarak baka bir paradigma tarafndan bulanklatrlan b i lin geride
kalmakta ve kolektif hafza istihkakyla beslenmektedir. B iim ve ie
riin birbirlerine paralel ve ebiimli olarak evrim geirmedikleri gz
nnde bul undurulursa, burada, yanstmann ie ek iliiyle dnleme
arasnda bir atlak vardr.
rnein, Dekart

cogito'nun

znelliine -yani simgelerinden ko

parl m b i r benl ie- cevaben zorunl u olarak tzsel biim leri


boaltlm geometrik bir gereklik d izgesinin nesnellii gelirse, bi
zim durumum uzda ben lik krlgan kalmaktadr. Benlik, i k i l i bir yok
sunluun acsn ekmektedir: znellik sylemi dzeyinde grnmez
ekilde varolan bilinli

cogio da deildir,

ruhsal bireyselleme dene

yinde kabndan kmaya ynelik kolektif benlik de deildir - rnein,


filozoflar m zn gnl gzyle grdklerini anlatrken sz ettikleri
Melek biimiyle ya da trensel figrlerle ortaya kan ruhsal bireyle
me. B izim benliimiz hem modernlik nazarnda, hem de Gelenek naza
rnda az gelimi ve yabanc lam olarak kalmaktadr.
Benliin bu pasifl ii de k ltrn ve davranlar ynlendiren etik

kuraJJann sonucudur. rnein, Hintli psikolog Suddhi Kakar'n9 belirt


tii gibi, Hindu bilgeliinin lks, glenm i bir benlik, otoriter bir
stbenlie dayanan zerk bir zne gerektirmemektedir; aksine kken
deki kaynamaya, mutlu ocukluun ansna doru gidebi lecek pasif
bir ben l i k gerektirmektedir. Zaten Hintli erkek ocuklarn anneleriyle
olan gbekten bamllk i l ikisi ben l iin zayllamas ynnde etki
yapmaktadr. Be yana gel inceye kadar ocuk okanmakta, martl
makta, ar korunmaktadr ve btnyle annesinin gzetimindedir.
Be yandan sonra ocuk ani ve sert bir memeden kesilme dnemi ya
amakta ve nbeti baba devralmaktadr. " H ind istan'da ocuk ile anne
arasndaki (yani benlik i le u arasndaki) farkl lama yapsal olarak da
ha gszdr ve Bat'dan daha ge devreye girer, bunun sonucu da
udur: lk oc ukluk andaki gbekten bamll n kendine zg ni
tel ikleri olan zihinsel sreler, yetikin Hintli'nin kiilii zerinde nis
peten daha nemli bir rol oynarlar." 1 0 Kakar'n Hintli ler'in ocukluu
iin syledikleri Araplar'n ya da lranllar'n ocukluu iin de geerl i
dir. Birincil olarak adlandrlan zihinsel srelerin basknl, dille ifade
9. a.g .e . ,
10. a.g.e.

s.

1 57.

72 YARALI BlLlN
edilen ikincil kavramsal srelere nazaran zdeleme ilikilerinin daha
byk bir nem kazanmalarna yol aar. Bundan dolay da bizde, durak

lamalarla, sessizliklerle ve aralarla iletiim kunnaya ynelik bir eilim

vardr; sihirli ve animist dnce biimleri ynnde de doal bir ei

lim vardr; bunun sonucunda, dardan gelen modem fikirlerin kafalara

yerlemesi ile, hala mitoslarn ve simgelerin "animist" dilini konuan


bir adan, ruhsal olarak evvelki bir adan gelen ve yeni fikirler iin

yetersiz olan bir ierik ayn anda kar karya gelmektedir.

2. TARiHSEL GECiKMENiN ARKEOLOJiSi


Ayn sorunu, bu sefer Michel Foucault'nun

Les mos et /es choses

[Szckler ve eyler] adl almasnda ortaya kard insan bilimleri

arkeolojisinin nda ele almak belki de yararl olacaktr. Foucault'

nun yntemi insan bilimlerinin douunda gizli kalm kavramsal ar

ka-plann ortaya koyulma<;na dayanmaktadr; "fikirlerin ortaya kabil

mesi iin, bilimlerin olumas iin, deneylerin felsefelere yansmas i


in, ra<>yonalitelerin belki yeniden zlp dalmadan nce biim bul

mas iin hangi dnsel pozitivite unsuru ve hangi tarihsel

a priori

zemini gerektiini" 1 1 bilmek. Bylelikle sz konusu olan ey, farkl


dnce dnemlerindeki tarihsel

a priori leri kefetmek, "epistemo!ojik


'

alanlar"n aydnlatmak, episeme'leri, yani farkl dnce dnemleri

nin olabilmesini mmkn klan bilind ve anonim ekilleri aa


vurmaklr. Buradan kan da, insan bilimlerinin tarihi deil, arkeolojisi

fikri olacaktr. Bu fikir Rnesans'tan beri Bat dnce tarihini vurgu

layan episeme'deki sreksizlikleri gzler nne karacaktr.

Foucault Bau dnce tarihinde byk sreksizlik tespit eder.

Klasik dnem ncesi

episeme, yani 17.

yzyln yarsna kadar gzde

olan Rnesans'n episeme'si; klasik a balatan

( 1 7. yzyln ortala

rna doru) klasik episeme ve 19. yzyln banda modernliin eii

ne damgasn vuran modem

episteme.

Foucault, aratnnasn "de

ney alan"na yneltir: hayat, emek ve dil; yani insann biyolojik, sos

yo-ekonomik ve kltrel boyutlar. Derinliine inildiinde bilgi alan


larnn geni lde ebiimli olduu kansndadr.

1 ! . Mi eh el Foucault, Les Mots el /es choses, GaUimard, Paris, 1 966, s. 1 3.

FlKRE "GE KALMI BlR BlLIN" 73


B ilginin tarihsel

a priori si
'

gibi "epistemolojik platfonn" fikri de

yeni deildir ve Foucault'dan nce nl temsilcileri olm utur. zellik


le Fransz dncesinde i lk nce Gaston Bachelard'n m i ras vardr ki
Bachelard'daki epistemoloj ik kesilme ya da kopma temas Foucault ve
A lthusscr iin temel olm utur. B undan daha az nem l i olmayan bir
dier katk da Rus kken l i Fransz filozofu A lexandre Koyre'den gel
m itir; Koyre tarihin deiik dnem lerindeki epistemolojik eklemlen
meleri aratrmur: rnein Ortaa'n kapal dnyasndan modem za
manlarn sonsuz evrenine gei. Ve nihayet yapsalc ekoln etkisi ol
m utur. Bunlar sylemekteki kast mz, Foucault'daki insan bil imleri
arkeolojisiyle btnlemeden nce, Bat dncesinin farkl dnemle
riyle uyum arzeden bir "felsefi altyap" fikrinin zaten ortada dolatn
belirtmektir. te yandan, klasik episteme'nin bilgi bi imi olarak be
tim lenen temsil etme fikri Heidegger tarafndan "dnya anlaylar " 1 2

(Welhild) zerine yapt

aratrmada dile geti rilmitir. Descartes'a g

re varln, temsil etmenin nesnellii, hakikatin de ayn temsilin ke


sinlii haline geldii fikri i l k kez bu aratrmada grl mtr. te
yandan bu temsil, modem zamanlar

episteme'si

gibi. bir arada varolan

be olguya dayan yordu: bilim, teknik, estetik anlamda sanat, kltr

(Entgterung); bu paralel olaylar hep birlikte


(Bild) halinde ortaya kn a klarlar, yani

ve tanrlarn ekilmesi
dnyann Grnt

"olan'n kendi btnl iindeki tablosu"nu 1 3 serg ilerler.


Foucault'daki

episteme

fikri i le Amerikan bilim tarihisi Thomas

S. Kuhn'un nl Bilimsel Devrimlerin


i

paradigma

Yaps adl

kitabnda gelitirdi

kavram arasnda da arpc benzerlikler vardr. Modem

zamanlarn ilk balarndan itibaren Bau ile yery znn Bat dnda ka
lan dier uygarlklarn kar karya getiren ontolojik uyumsuzluu

(Bkz. 2.

Blm) beti mlemek iin, zellikle Kuhn'daki paradigma kav

ramndan esinlendim. nk bence Kuhn'un paradigmas, modernliin


afanda Batl insan n bilimsel baknn geirdii deiiklii hay
ranlk uyandracak derecede iyi aklamaktadr. B ununla birlikte Fou
cault'nun episteme'leri Kuhn'un paradigmasndan en az temel nokta
da ayrl rlar:
1 2 . M anin

1 ) Yalnzca bilime gnderme yapmakla kalmayp ekono-

Heidegger, "L'Epoque des conceptions du monde'' , Chemins qui ne

menen nulle par'da, Gallimard, Paris, 1968,


13. a . g . e . , s. 80.

ss.

69-100.

74 YARALI BLN

mi ve filolojiyi de kapsarlar; 2) Newton'n sergiledii gibi bilinli il


kelere denk dmezler, aksine bilin dzeyinin altlarnda yer alrlar; 3)
Kuhn'un paradigmalar gibi rneklik deildirler, "bunlar [ Kuhn'un pa
radigmalar] aratrmaclarn bilimsel pratikleri iinde ortaklaa yarar
landklar somut modeller gibi ilerler". 14 Ksacas episeme, dnce
nin daha ziyade "bodrum kat"dr, verili bir dnemdeki bilgi biimleri
nin hepsinin temeli olan bir "kavramsal rg"dr. Yine de, bu iki kav
ram iki adan benzerdir: 1) Ortak lyle llemezler, tpk paradig
malar gibi episeme'ler de arnlarnda farkhlamlardr; 2) Paradigmalar
gibi episeme'ler de kltrel manzaradaki ani bir deiiklik sonucunda
lrler. 1 5 Fouca.lt episeme'leri yekpare talar olarak, yani bloktan
bloka olan duraklamalarn bilmecemsi bir karakteri sakl tuttuklar bir
letirici bilgi bloklar olarak deerlendirirken, Kuhn'a gre paradigma
deiimi daha ziyade iki paradigmann bir arada varolabildii ve hatta
-varkalmak iin srarla mcadele etti(bunalm dnemferlyie-ak.r.
Bugn de Bat-Tie-UncDtinya arasm<la:krkarllii.may olutu-ran
paradigma atmasnda benzer bir durum gzlemliyoruz. Benim grd
m kadaryla, en yetenekli olann varkalaca bu Darwin'vari mcade
le sonucunda, u sralar dinin ve kutsall n gzle grlr bir geri d
nne tank olsak da, stn gelecek olann modernlik olduunu gz
nnde bul undurmak zorunludur. Paradigma kavramn Foucault'nun
verdii, dncenin bodrum kat anlamnda kullandm, ama yine Fou
cault'daki yekpare ta bloku karakterini gz ard ettim. Bu iliki ere
vesinde deerlendirildiinde yaklamm Kuhn'un paradigmasna daha
yakndr.
Bat'daki bilgi arkeolojisi, bir ura btnnn yerini bir bakasna
brakt, yani yeni bir heterojen bilgi bloku ol uturduu ani dn
mlere balysa, Bat l olmayan uygarlklarn episeme'si ne olacak
tr? Bat'daki duraklamalar yaamayan bu uygarlklar, 1 9. yzyln i
kinci yarsna doru modem episeme'nin son bakalamlaryla yz
yze gelmek zorunda kalmlardr.
Hcrcydcn nce, geleneksel uygarlklarn temellerinin, Foucault'nun
klasik dnem ncesi episeme diye adlandrd episteme'ye ok benze14. Jose-Guilherme Merq uior, Foucault ou le nihilisme de la chaire, Fr.'ya ev.:
Martine Azulos, PUF, Paris, 1 9 86, s. 1 39.
1 5. a.g.e., ss. 40-4 1 .

FiKRE "GE KALMI BlR BlLlN " 75

episteme drt benzerlik


convenientia, aemultatio , analoji ve sempati.16

diini syleye l i m . Klasik dnem ncesi


zerine kurulmutur:

Bu gr ekli "dnya nesiri"ni, szckler v e eylerin bir benzeimler


rgs iinde birbirlerine balandklar bir nesri oluturur. Benzerlikler
trl ekillerde etkin olabilirler; ya "yakndan" ileyerek varlk zinciri
nin halkalarn olutururlar

(con venientia),

ya mesafeli ekilde ileye

rek aynadaki yansmalar gibi tema<>sz benzeimler yaratrlar (aemulta

tio )11,

ya benzer ilikiler araclyla, hereyi rneksemeyle tkabasa

doymu zel bir noktaya, yani insana getirerek benzeimlerin gcn


arttrrlar

(analoji), ya da bir titreme gibi tm evreni saran ve eylerin


sempati yoluyla etkin olurlar. Sempati,

derinliklerinde rol oynayan

kozmosu mizalarmza balar; en uzak eylerin yaknlamas ve


zmsenmesi i lkesidir. Arlar arla, hafit1ii etere doru eker, ey
leri birbirleriyle zde klar, kimliklerini ortadan kaldrr. Eer gc
antipati araclyla dengelcnmeseydi dnya, Ayn'nn homojen ktle
sine indirgenmi olurdu: "Tek bir mknatsn ekim ine duyulan sempa
tiyle" 1 8 asl kalm olurdu.
Benzeimdeki

episteme'nin

belirgin bir iareti vardr: mza. Tanr

dnyada her yere imzasn atmtr. Bu dnyada, "iaretler ve benzerlikler,


sonu bel li olmayan bir kvrm iinde birbirlerine sarmalanyorlard" .19
Bundan dolay dnya, ifreleri zlmesi gereken iaretlerle kapldr.
"yleyse bilmek yorumlamak demektir'', grnen iaretten grlmeyene
doru gitmektir. Bilgi, gizlerin yorumsamasdr f hermeneutique ], baka
bir deyile Divinatio
Bu

episteme 1 7.

ve Erudiio ayn yorumsamadrlar.20


yzyldan itibaren ker ve modernlik ncesi d

ncenin yasas haline gelmi rneksemelerin yerini, yeni bir bilgi bi


imi olarak

temsil etme alr.

Bu noktadan itibaren dnce, benzei

min blgesinde hareket etmez ol ur. Benzerlik artk bir bilgi biimi ol
maktan ziyade, zihindeki bulank grntlerin ve hatalarn kaynadr.
Benzeim itibarn kaybedince, kozmik yanlsama, iftlenme tiyatrosu
ve gz aldatma oyunlar belirir. B u yan lmaca dnyasnn ye:i kahra* Divination: Kehanet; Erudition: Bilgi birikimi. (. n.)

1 6.
17.
1 8.
1 9.
20.

Les Mos el /es choses, s.32-40.


a .g . e . , s.39.
a.g.e.
a . g . e . , s.47 .
a . g . e . , s.48.

76 YARALI BLN<_
man Cervantes'in Don Kiot'udur. Cervantes "Rnesans dnyasnn
negatifini"21 izmitir: Yaznn artk dnya nesiri olmad, ben1:erlik
lerin kesinlik kayna olmaktan ktklar, her eyin sayklama ve iro
niye dnd bir evren. Dnyann sihiri dalnca simgelerdeki ifreyi
zmek olamkszdr, nk "yaz ve 0yler ank birbirlerine

benzemez

ler" .22 Don Kiot eyler arasnda babo dolar; "rnekseme iinde
yabanclamur".23 Bundan dolay

Don Kiot modem eserlerin

ilkidir,

nk bu eserde Foucault'ya gre, ":t..deliklerin ve forkllklarn zalim


mantnn, iaret ve benzerliklerle sonsuY,a dek oynadn"24 grrz.
Dil artk gizler yorumsama'i deildir, edebiyatur; zamannda yarat
c m uhayyilenin eseri olan benzeim imdi, sayklama ve samalktr.
Bilin faaliyeti "artk eyleri birbirine yaklatnnaktan ibaret olmaya
cakur,

...

] aksine ayrt

etmeye

ynelecektir, yani kimlikler oluturma

ya".25 Bunun sonucunda rnekseme h iyerarisinin yerini zmleme a


l r. Artk her benzeim denetlemeden geirilecektir ve saylar snrl
olduu iin eylerin tmnn sayya dklmesi, kategorilendirilmesi,
ilerindeki farkllklarn ve zdeliklerin belirginletirilmesi olanakl
olacaktr. Kla<iik episeme'nin ana yaplan
ve dizge bilimi " ve

taxinomia,

mahesis, yani

"evrensel l

yani snflandnna ve tablolatnna

ilkeleridir ki bunun en iyi rnei de Linne botaniidir. " l 7. ve

18.

yzyllarda bilginin merkezi ablo'dur."26 "Klasik ada, Dizge'ye olan


bu bal lk, Rnesans'ta Yoruml:ma'ya olan bal lk kadar temel
dir."27 Ve nasl yorumlama. szckler ve eyleri dnya nesiri iinde
birbirine balayan bir benzerlikler bilgisi olduysa,

taxinomia

aracl

yla dizgeye sokma da, zdelik ve farkllk bilgilerini oluturacaktr.


Dnyann bu ekilde kavranmasn, Foucault da Heidegger gibi,
temsil etme ya da Temsil etmek olarak adlandrr: "Klasik ada verili
olan eylerin tm temsil etme iin veri liydi. "28 Temsil etme, kendi
<>iyle arasna mesafe koyar, ikiye ayrlr ve kendine yansr. Temsil et
menin resimdeki en iyi sergileniini Foucault, Velasquez'in
2 1 . a.g . e . ,

s.

61.

22. a .g .e . , s . 62.

23.
24.
25.
26.
27.
28.

a.g . e .
a.g.e.
a .g . e . , s . 69.

a . g . e . , s. 89.

a.g . e . , s . 7 1 .

a.g .e . , s. 92.

Meninas

FlKRE "GE KALMI BR BLN" 77


adl tablosunda ( 1 656) bulur. Bu tabloda ressam seyirciye dnk bir
durumda temsil edilmitir. Gerek modeller, yani spanya Kral ve Kra
liesi atlyenin ucundaki bir aynaya yansyan grntleri yoluyla do
layl olarak gsterilmektedir. Foucault burada temsil etmenin simgesi
ni bulur: Konunun mesafoli tutulduu bir bilgi. Bu tablonun "temsil
eunenin temsil eclilii" olduu da sylenebilir, yani temsil etme neyin
etrafnda dnyorsa onun grnmez kalmasn gerektiren bir bilgi
biimi. Ve temsil edilen btn kiiler ara-;nda en az zen gsterilenler
Kral ve Kral ie'dir, ama " temel bir grnmezlie ekildikleri lde
btn temsil edilii kendi etraflarnda dzenlemektedirler; yz yze ge
linen onlardr, kendilerine doru dnlen onlardr ve bayram giysili
Prenses onlarn gznde grnr".29 Kral ve Kralie temsil ediliin ko
nusudurlar ama temsil edilemezler. 19. yzyln bandan itibaren or
taya kacak olan yeni "epistemik alan"n douuyla birlikte, ortadan
yok olacak olan da insann bu mesafclendirilmesidir.
Daha 1 800'de "Dizge'den Tarih'e"30 doru bir dnm olur. Dizge
nin yerine tarih, dnyann mekansal temsil ediliinin yerine izgisel
evrim gelirken, insan da bilgi konusu olarak ortaya kverir. 1 9. yz
yldan itibaren tarih, retimin zmlenmesinde, rgtl varlklarn
zmlenmesinde ve dilbilimscl gruplarn zmlenmesinde kendi ya
salarn dayatacakur. Ksacas, tpk birbirini izleyen30 zdel ik ve
farkllklarn yolunu Dizge'nin amas gibi "Tarih" de rnckscmeli r
gtlenmelere yer vermektedir. 1 775'ten 1 825'e kadar uzanan bu olayn
btnnde iki evre ayrt edilebilir. lk evrede, yani 1775- 1 800 arasnda,
deney alanlarnn varlk biimleri deimez, ama ikinci evrede szck
ler, varl klar ve zenginlikler klasik episteme'yi temsil eden dnya ile
badamaz olan bir varlk biimi kazanrlar. Filolog Bopp, biyoloj ist
Cuvier ve ekonomist Ricardo klasik episeme biimlerini parampara
ederler. Dil, yaam ve emek, deimez bir tablonun unsurlar olarak
deerlendirilmekten karlar, kendi tarihsellikleri olan Lel alanlar ha
line gelirler. Her sahada yeni bir dinamizm balar: biyoloj ide ilev or
gandan nce gelir, dil etimolojiye ve kkler evrimine saldrr, tpk e
konominin mal dolam n retim sreci terimleriyle araurmas gibi.
29. a .g . e . ,
30. a .g . e . ,
3 1 . a.g.e.,

s.
s.
s.

29.
23 1 .
220.

78

YARALI BlLIN

Bylesi bir arkeolojik dnm hareketi iinde " insan, hem bir bilgi
nesnesi hem de bilginin znesi olarak mulak bir konumda ortaya

kar" .32
Bylelikle insan, Velasquez'in tablosundaki bo yerinden kverir:
Dlanm, mesafeli tutulmu Kral iken, her yerde mevcut bir varlk
haline gelir. Dnyann merkezinde yerini alr, artk tarih ve antropoloji
birbirlerine baldrlar, "tarih (emek, retim, birikim ve gerek mali
yetlerin bymesi), ancak bir doal varl k olarak insann sonlu olmas
lsnde vardr" .33 Klasik episteme insana has zgl bir alan belirle

episeme kelimenin tam anlamyla


episeme'de insan, bilginin hem znesi hem de

meye almyordu, oysa modem


antropolojiktir. Modem

nesnesidir. nsann sonluluu modernliin zn tekil eder: "Sonlu


luk sonsuz bir ekilde kendine gndererek dnld gn, kltr
mz modernliimizi tanyabilmemizi salayan eii am oldu."34
Rnesans'taki hmanizm ve klasiklerin rasyonalizmi kukusuz in
sanla uratlar, ona ayrcalkl bir yer verdiler, ama onu hibir zaman
dnmediler. 1 8. yzyldan evvel insann varolmad sylenebilir,
nk klasik dnceye gre temsil edilmesi mmkn olan insan, tab
lodaki temsil ediliin birbirine girmi hatlarn bir ekilde dmleyen
insan, bylesi bir insan hibir zaman mevcut deildir35 1 8 . yzylda
insann doasnn aratrld dorudur, ama o zaman incelenen ey,
hatrlama, muhayyile ve hafza gibi bilgiyi olanakl klan temsil etme
biimleriydi. Ama modern
zmlemenin

episteme,

insann sonluluu zerine bir

[analytique] oluumuna tank olduundan beri

"sz ko

nusu olan ey bilginin koullarn, bilgi iinde veril i olan deneysel


ieriklerden yola karak gn na karmaktr".36 Bu ieriklerin yer
leri insann iinde ya da dnda tespit edilebilir, bu pek nemli deil
dir. B urada en nemli yer insann doasna deil, "youn bir gereklik"
ve "olanakl olan her bilginin egemen znesi"37 olarak insana veril
mektedir. Klasik

episteme'de insan kavram yokken, modem episeme'

de insan kavram aksine fazla yer igal etmeye balamtr, nk bu


32.
33.
34.
35.
36.
37.

a . g . e . , s . 323.

a .g . e . , s. 27 1 .

a . g . e . , s . 329.
a . g . e . , s . 3 1 9.

a .g . e . , s. 329.

a . g . e . , s. 3 2 1 .

FKRE "GE KALMI BR BLN" 79


yeni bilgi dzenlemesi, sonluluu btn bilgilerin ekseni olan insann
kendisinin de episeme'ler kortejindeki geici bir kiilik olduunu un
utmaktadr. stelik insan elikili bir varlktr, "tuhaf bir ampiriko
transsendental ikilidir".38 Yerine getirilmesi olanaksz bir kouldur bu,
nk insan hibir zaman benzerlerinden kurtulamayacakur ve eninde
sonunda, "suyun snrnda kumdan yaplm bir ehre gibi"39 bir gn
silinip gidebilecek liiml bir varl k olarak kalmaktadr.

3. EPIS1EMOLOJIK iZOFREN/
Michel Foucault'nun bu baeserinin ok youn bu zeti bize ne
retebilir? Arkeoloj ik yntemdeki farkl episeme'ler zerinde bu kadar
durmamn nedeni, bunlarn, bazlar iin ok kau olsa da, yeraltndaki
kaymalar, Bau dncesinin farkl dnemlerindeki duraklamalar aa
vurmasdr. Bu, bence Bat-d uygarlklar iin can alc nemde bir
noktadr, nk bu uygarlklarn ou tinsel alanlarda vardklar inanl
maz bllinle ramen dncedeki bu sarsntlar yaamamlardr: 1in asl, ne klasik a, ne eletirel a ne de modern zamanlar yaa
mlardr. Bakalarnn kefaletiyle bunlara maruz kalmlardr. Modern
lik, insanlk tarihinde, kendi trnde ei bulunmaz, mthi bir srecin
sonu olmutur. Bat uygarl iki bin ila iki bin be yz yllk (..

1 0. yzyldan 1 8. yzyla kadar) bir durgunluktan sonra, Levi-Strauss'


un deyiiyle "genilii, evrensellii ve sonularnn nemiyle, vaktiy
le ancak neolitik devrimin sunmu olduuna edeerde bir sanayi dev
riminin merkezi olarak b irdenbire ortaya kmtr" .40 nsann doayla
olan ilikilerinde nileliksel deiim lere, kendilerinden sonra, baka alt
st olular da olanakl klan deiimlere yol aan inanlmaz bir dev
rimdir bu. "Katal izr maddeler tarafndan harekete geirilmi zincirleme
bir tepki grnts, insanlk tarihinde imdiye dein sadece ve sadece
iki kez tekrarlanm olan bu sreci aklamaya olanak verir."41
38. a . g .e., s. 329.
39. a .g .e., s. 398.
40. Claude Levi-Strauss, Race et hisoire, Denoel, Paris, 1 987 (yeni basm), s. 63.
(Trke'de: Irk ve Tarih, evirenler: Haldun Bayr, Reha Erdem, Metis Yay.,
lst., 1 983)
41. a.g . e .

80

YARALI BLN

Neoli ti k devrim oktandr tm insanla mal olmuken, Bat'nn


kltrel andan kan ve henz taze olan sanayi devrimi dier kltr
ler tarafndan dnyadaki yeni varolu biimlerini oluturacak derecede
bilinli olarak benimsenmemitir; stel ik bu devrim, gerek yaam
tarzlarnda yol at dnmler, gerek kafalarda ve gereklii kavn
ma biimimizde yarntu mtasyonlarla tm nitelikleriyle istisnai bir
olay sunmaktadr.
1 9. yzyln ortalarna doru Bau-d uygarlklar modern zaman
larn bu yeni Canavan'yla kar karya gelmek durumunda kaldklarn
da Canavar, yaylma-ann doruk noktasna varm ve epistemolojik
mtasyonlarnn ounu yaamu. Dizge oktandr mekseme'nin ye
rini almt ve sras geldiinde onun yerini de Tarih ald. B u durumda
Bat-d uygarlklarn nnde ambalaj ok iyi yaplm bir i nsan bi
limleri paketi vard; bu pakette antropoloji hkm sryordu ve insa
nn temel boyutunu tarihsel lik oluturuyordu. Bu yeni dnyay tan
mak iin eski uygarlklarn elindeki yegane epistemolojik silah, klasik
dnem ncesi episeme tarzndayd. Dnyann ve varlk bilgisinin en
yksek i lkelerinin hala rnekseme, sempati, kk evrenle fmicrocos
me] byk evren [macrocosme] arasnda sihirli ilikiler, eylerle var
lklar arasnda gizli uyumlar ve yorumsama olduu modernlik-ncesi
ve Galilei-ncesi bir dnyada yayorlard. Ksacas hala yanstrnalarn
byl dnyasnda yayorlard. O zaman da, btn yanl anlamalar,
btn yanlglar ve btn sayklamalar olanaklyd. Ve kanlmaz ola
rak olup biten de bu oldu.
nc Dnya'y Bau'yla gnmzde de kar karya brakan para
digma atmasnda, varlan evrede, iki episreme'nin akarak birbirle
rini karlkl bozduklar bir ara durum olumutur. Episeme'ler-aras
elikili bir durum ortaya kmtr ve h d u u, \ l h i r zamanda
ve bir kltrde, her tr bilgi olanan n koullarn tanmlayan tek bir
episeme olur"42 diyen Foucault'nun ) ekpare ta grne ters dmek
tedir. Bunun aksine, acl tecrbemizin gsterdii gibi episeme'ler, her
ne kadar onlar birbirlerinden ayrt eden sreksizlikler sayesinde ortak
lyle llemez ve heterojen olsalar bile, yine de verili bir dnemde
birbirini dlayan yekpare ta bloklar deildirler; birlikte varolabilirlcr,
hatta birbirlerini biimsizletirebilirler. Bylelikle episteme'de gecik42. Les Mos et /es choses, s . 1 79.

FiKRE "GE KALMI BR BLN" 81

me dnemleri yaanabilir43; bu dnemlerde arkaik bir episeme'nin sa

vunucular, dnyann yeni bir ekilde kavramlaurlma'inn ncleriy


le atrlar; rnein 1 7 . yzylda boluk konusunda Pascal'i Noel Ba
ba'nn karsna karan tartma. Pa'iCal'in getirdii eletiriler dorudan
klasik episeme'nin ynlendirici ilkelerine, yani zmleme ve eletiri
ye bamlydlar, oysa Noel Baba animist ve meksemeli alardan e
sinlenerek, sylediklerini mizalar ve drt unsur doktrini zerinde te
mellendirmiti.44
ki heterojen episteme'nin tek bir kiinin iinde etkinlik gstererek,
onu krletirdii ve eletirel yetisini felce uratt zel bir durumla da
kar karya kalabiliriz. nc Dnya'daki birok dnrn entelek
tel tutumlarnn durumu da budur. Burada, episteme "mekanlar" fark
llamlardr. Varln niteliksel olarak eitlilemi alglama alan
larnda yerlemilerdir: ruh ve ona elik eden grntlerin sihirli y
n; bir de, kavramn ileci yoksulluuna indirgenmi olan zihinsel faa
liyet. Latin Amerikal entelektellerdeki bu epistemolojik izofreniyi
belirginletirirken Octavio Paz yle diyot:

"Fikirler bugnn fikirleri, tavrlar dnk tavrlar. Bunlarn atalar


Aziz Thomas adna yemin ediyorlard, kendileri de Marx adna yemin
ediyorlar; ama hem eskiler hem yeniler iin akl, bir dorunun hizme
tinde olan bir silahtr. "45

B u Meksikal air ve dnrn basiretli belirlemesinde iki farkl


dnemi gzlemleriz: iki farkl bilme ve dnyada olma biimine dam
ga..,n vuran dn ve bugn; biri, ruhsal ve fevri davnm ile atadan kal
ma tavrlara etki ederken, teki dardan gelen modem fikirlere ekil
verir. kisinin arasnda duraklamal atlak bulunur, yani varl birbiri
ne aykr iki paraya bld lde vahim olan atlama; bu iki para,
uyumlu bir eklemlenmeyi olanakl klan hibir kpr olmamasndan
tr, ancak birbirlerini indirgeyerek diyaloa girebilirler. Bu durum,
birbirleriyle temas etmelerini engellemez, nk birbirlerine girip me
lezletikleri noktada, tpk kar karya konmu iki ekrann birbirleri
nin grntlerini yansma iinde biimsizletirmeleri gibi, iki episte
me'nin birbirlerini biimsizletirdikleri eit eit arpklklar ortaya
43. Foucaul ou le nihilisme la clraire, s. 73.
44. a . g . e .
45. Une planee . . . , s . 1 9 3 .

82 YARALI BLN
kar. Bunun sonucunda az ok ebiimli kalabilen episteme'lerin fark
l yaplarnn aksine, burada, biimle ierik arasnda h ibir ebiimlilik
yoktur; nk biimle ierik karlkl olarak heterojen episteme'lerden
beslenmekted irier.
Burada varln kmsenemeyecek bir blm hala sempati ve r
nekseme yoluyla varolmakta ve kltrel gereklik-tesi'nin sihirli
stoklarndan beslenmektedir, teki blmyse insan bilimlerinden, top
lum felsefelerinden ve diyalektik materyalizmden etkilenmekte ve rne
in, ahiret bilgisiyle pozitivizmi kantnnaktadr. Byle bir karkl
n sonucu hep melezlik olmaktadr ve birbirlerine ancak yamalama
yoluyla uyabilmektedirler. Foucault'nun rneklerinden yararlanarak,
iimizde bir yerlerde natralist Aldrovandi ve Buffon ile biyolojist Cu
vier'nin tepitiklerini syleyebiliriz. B uffon, Aldrovandi gibi bir
natralistte, "bir hayvann anatomisi, izleri, ayrntl tasviri, yaad
mekanlar, mitolojik deeri ve bu hayvandan tpta ya da byclkte
nasl yararlan labilecei zerine aklamalar, eletirellikten yoksun
fabller, ikinci elden alntlar ve iinden klmaz bir kesin tasvir kar
maas"46 grd iin hayrete der. Bu hayret nedendir? Foucaull'ya
gre Aldrovandi ve Buffon'un bak alar, "eylere ayn sistemle ba
lanmamtr, stelik episteme'lerinin yatknl da farkldr. Aldrovan
di, tepeden trnaa yazl olan bir doay titizlikle gzleml iyordu ".47
Byl bir dnyada yaadn sylesek de olur.
Bize dnersek, bilincimiz simgelerin sihirli dzeyinde i grrken,
fikirlerimiz yeni zamanlarn episeme'de yarau mtasyonlardan do
arlar. B izim dnyamz henz tam anlamyla bybozumuna
uramamtr: Gkyz simgelerinden btnyle temizlenmemitir;
yanstmalar, ciddi ekilde yara almalarna ramen ayaktadrlar. Urad
btn ykmlara ramen kam u alanmz eski hafzann solgun grnt
lerini iinde barndrmaktadr. Bu grntlerin dlanmas henz inan
larn zellemesi noktasna varmamtr. Simgeler yorumsamasyla ta
rihsellik arasnda skp kalnca, akla gelebilen tm uydurma zm
lere doru itilmekteyiz.
Ama bu durum, hi deilse elikili biimiyle, yalnzca Doul ular'a
vergi bir ey deildir. Baz Batllar da bunun kurban olmaktadrlar:
46. Les Mos et /es choses, s. 54.
47. a.g.e . , s. 55.

FlKRE "GE KALMI BR BlLlN " 83


ideologlar, din deitirenleri, yeni yobazlar ve her tr dnmeleri kas
tediyorum. imdiye kadar iinde uyuyakalm i man birden gkta
gibi fkran ve bir gn iinde peygambervari bir hakikati kefediveren
bir oryantalistin kesip atar tondaki dili, ya da

1 9. yzyldan kalma es

kimi lafzlara grtlana kadar gmlm kudurgan bir Marksist'in ya


da bir terristin tavn beni ou zaman aknlk iinde brakm tr.
Gnmzde her cinsten dnmelerle karlayoruz: Alman "entegristle
ri", ngiliz sufileri, Guenon'cu Mslman svireliler ve "kltrel ola
rak ekici ve mnasip bir slam"a48 vurgun Franszlar. Bu yeni hal
larda artc olan ey, dillerinin kapsamnn arkai k olmasdr. Bu dil
sanki Peygamber'in azndan ilham alr gibidir, tm phelerin zrhn
emir cmleleriyle krar, bilmecemsi kehanetler ve nadir hakikat incileri
kefeder. llerici aydnlarn sylemi ne kadar modem olmaya alrsa,
bunlarn sylemi de o kadar iddial bir ekilde atafatldr: Bu noktada
Octavio Paz'n fonnln tersyz ederek yle diyebiliriz:

Fikirler dnk fikirler, tavrlar bugnn tavrlar. Bunlarn atalar


Aydnlanma filozoflar adna yemin ediyorlard, kendileri Peygamber
adna yemin ediyorlar.
Demek k i , tamamen modem bir psikolojik zemin zerine yamala
nan dinsel bir sylemdir bu. stelik bu dnmelerin ou " slam'n
anlarn Mslman lkelerden ziyade Avrupa'da yerine getirmeyi ter
cih ediyorlar".49 nk slami lkelerde, yani "entegrizm "in ykc
rzgarnn estii yerlerde yaamak, en azndan, yzyllardan beri Bat
insannn psikoloj ik yapsn oluturan rf ve adetlerde radikal bir d
nm ve ruhsal tutumun btnyle biim deitirmesini gerektir
mektedir. stedii kadar Dou giysilerine brnsn, gn boyunca

Arapa kuL"lal szler mrldansn, nne geldii yerde Kur'an'dan alnt


yapsn, umut kaynaklarn Kur'an'da arttrsn, Bau'nn canavar mater
yalizmini ve sar derisi gibi bzp klen Hristiyanln sefaleti
ni lanetlemek iin binlerce neden bulsun, yine de evinde kalmak ister,
" eytan" demokrasilerinin snanda grtlana kadar rtnmek,

as corpusu

habe

temin eden "laik" bir hukuk devletinin korumasnda ve

Sosyal S igortalar'n konforlu himayesinde kalmak ister. Kendilerinden


* llabeas Corpus: B irey dokunulmazl. (.n.)
48. Lisbeth Rocher ve Fatima Cherqaoui, D'une foi a l 'a ure, fes conversions a
l '/slam en Occident, Seuil, Paris, 1986, s. 8.
49. a . g . e . , s. 1 5.

84

YARALI BILlN

o kadar vgyle bahsedilen slam ve eriat'n harika frsatlar olduu


kesindir, ama Avrupa'da kalmak artyla; ksasa ksa5 -ysindan zak
ta, aceleci dini mahkemelerden uzakta, sudan Sebeplerfe.kadinla gza:
tna alp krba zoruyii hayrll bir ders veren-evfkAffiih kuvveilenn. den u;.a<ta, sklm ve kalkik yumruklanylci-dnyadaki 6ln mercile
ri knayan bu isimsizier gruhundan, .bu sumtSizlar yiiiJ1dan uzakta
OfiTiakaruyia. -Evci; bin bunlar ok gzeldir ve buicaD daha ,;maie:
vi" bir Cydnlemez, ama bedelini o lkelerin ahalisi derse, ken
dileri deil!
Ksacas bu Bat usul tutarszlklar kimilerinde oportnizm, kimi
lerinde de saf bir hayranlk olmas dnda, varoluun farkl dzeyleri
amsndaki bir duraklamay -hatta ksadevre de diyebiliriz- aa vur
maktadr: Altn a nostaljisine balanan fikirler ve aksine, yzyllar
dr varolan laiklik ve seklarizasyonda kklenen psikolojik davranlar.
nk -bunu ne kadar tekrarlasak azdr- maneviyat, bir din deitir
me, bir inan ya da kanaat sorunu deildir; dnyada olma tarLdr. En
belirsiz ve en basit hareketlerimizde yansmas grlr: yrme ve ye
mek yeme anmzda; dier insanlara ak olmamzda; zaman, iktidar,
kader ve sessizlik karsndaki tefekkr tarzmzda; ksacas fikir ol
mayan, ideoloji olmayan her eydedir; zellikle de ikbal avclarnn
hevesli dndrme abalar ve yeni dnmelerin igz.arlndan fersah
fersah uzaktadr.

il

YAMANIN K YZ:
BATILILAMA VE SLAMLE M E

Yamalama, ou zaman bilinsiz bir ilemdir; birbirini tutmayan iki


dnyay bir bilginin tutarl btnl iinde zdeletirmek iin, bu
dnyalarn birbirine balanmasdr. Yamalama, ebiimlilik eksiklii
ni silmeye ve okbiimli iki paradigmay epistemolojik olarak uzla
trmaya alr; eski ve yeni parndigmalar, onlar birbirinden farkllau
rdll duraklamalardan tr ortak lsz hale gelmilerdir. Yamalama,

---Ol gularda hibir karl olmayan- fikirleri toplumsal gereklerle


akurmaktan ibarettir. Yamalama, gereklii ii bo bir syleme in
dirger bir b;kma; bu sylemin modem ya da arkaik olmas nemli de
ildir. Ama bu indirgeme sorgulamasz, mesafe bmklmadan ve eleti
risiz yaplr. Yamalama, eylerdeki przleri kaplayan ince bir vernik
katdr, yzeyi hafife kazndnda atlaklar ve hatalar ortaya kar.
Yamalama, zamann andrd atlak yzeyleri, kt havalarn harap
etlii yaplar cafcafl bir dekorla rter. Hambeleri, dkntleri, ypran
m binalarn atlak cephelerini, kt kabuk balam yaralar gizleyen
sahte panlul bir yzeydir; soluk, yakk almayan paavralar, param
para olmu pl prty kamufle eden bir yaldz.
Yamalama, iki kart ynde olabilir, ama sonular hemen hemen
ayndr. Ya eski bir ierik zerine yeni (modem) bir sylemi yamalar,
ya da yeni bir zemin zerine eski (geleneksel) bir sylem oturtur. lk
durumda Batllama'yla kar karyayzdr (modernliin Bat'yla ili
kili olmasndan tr), ikinci durumdaysa slamileme'yle - bizi a'i l
ilgilendiren b u durumdur. B u i k i ilem kart gibi grnrler, fakat
zldkleri noktada birbirlerine benzerler; ikisi de ayn olguya yol a-

86 YARALI

BiLN

arlar: arpklk. Peki neden? nk, zerine yeni veya eski sylem
yamalanan "zemin" ne odur, ne de teki; melezdir, yani ikisinin kar
mdr ve daha o anda bir krlma ve pamzit alan yaraur. ki durumda da
sakatlanm bir bakla kar karyayzdr, tpk biimleri bozan bir
ayna karsnda olduu gibi, grnt arpk ve bozuktur.
Yaplan yamann doas ister laik, ister dinsel olsun pek nemli de
ildir, sonu hep ikisinin-aras olur. Ya sylem, zerine yamand ze
minden "ileride" olacaktr, ya da "gecikmi" olacaktr, ama hibir za
man gereklie uygun olmayacaktr, hele bu gerekliin de ayn lde
sakatlanm olduu hesaba katlrsa: Gereklik, ne modemlerin onun
hakknda yrttkleri fikirlere uyacaktr, ne de gelenekilerin kafasn
daki grntye. Uyum eksiklii iki durumda da kendini hissettirecek
tir.
arpklamaya gtren farkl aamalar daha iyi anlamak iin zet
leyelim. Yukarda da belirttiimiz gibi kendimizi, epistemolojik an
lamda, farkl "iki tarihsel a priori"ye birlikte damgasn vuran, birbi
rinden ayrlm iki dnyann, yani heterojen iki paradigmann ya da iki
episteme'nin (bumda paradigma ve episteme kavramlarn ayn anlamda
kullanyorum) kesitii yerde bulunan duraklamal atlaklara yerletiri
yoruz. Bu episeme'/er-aras durumda, iki paradigmann kesitiini ve
kar karya konmu iki ekran gihi birbirlerinin grntlerini biim
sizletirdiklerini de eklemitik. ki pamdigmann kesimeleri srasnda
-modernlie nazaran ge kalm bilincin ieriini oluturan- eski
pamdigmann, yeni paradigmann "madde"si haline geldiini, bylelik
le de kendimize temsil ettiimiz dnyann felsefi altyap asndan lle
gel-sonras'na, ierik asndan ise Galilei-ncesi'ne ait olduunu da
vurgulamtk. Nihayet, bu iki' paradigmann kesitii noktada her tr
arpkla ahit olunduunu ve arpklklarn da yamalama yntemiyle
i grdklerini ve bu yamalarn da iki yz olduunu grmtk: Bat
llama ve slamileme. Peki, bu episeme '/er-aras kavgada, sonunda
tekine yapsal olarak stnlk salamay baaran paradigma hangisi
dir? Kukusuz yeni paradigma -yani en geni anlamyla modcmlik
gclencin sihirli ieriinin geni izlerini tayan ar basmaktadr.
Yeryz leinde onu alttan alta yayan ebekeden dlay, alglama ay
gtnn sinsi bir ekilde iselletirdii bu paradigma, istesek de isteme
sek de ou zaman da haberimiz olmadan- bakmzn a priori bi-

BATILILAMA VE 1SLAM1LEME 87

imi olmaktadr, baka bir deyile, dnyay algladmz gzlk ha


line gelmektedir. B u paradigma, nceden verili olarak hep buradadr.
Onunla zdelemek bir tercihin sonucu olmayp, doal bir gelime ya
da uygun bir dnlemcnin sonucu olmayp, hir ie ekilmenin (Jung)
sonu.:u olduu iin, bilin;d Ballama olarak kendini gstermekte
dir. Dinsel kimlif!.e.-.. fl.!-Y.S dE.YJ!YLJslamtim..!( <l!.
hi, bizi bir tr tersten Bal/ama'ya gtrmektedir. Havada yaygn o
l.in bu yem paraiflgma: gCTenefiefierikeii;(fcbuamasndan tr
tannmaz halde olabilir, oysa hep burada'dr, hatta btnyle batan
savld zannedilen anlarda bile. Epistcmolojik zmleme gsteriyor
ki, her tr parazitlenmcye ramen modernliin "sinsi" yaps srarla di
renmekte ve dnya hakknda bilgilenmemizi kesin olarak koullandr
maktadr.
Baka bir almamda, devrim ve slam gibi iki kart terimin se
mantik yananlamlarna gnderme yaparak yle demitim: "u iki te
rimden hangisi daha etkin; daha belirleyicidir? Devrim mi, slam m?
Devrimi deitirip yceletiren ve yeniden kutsallatran din midir?
Yoksa tam tersine, din.i tarihscllelirip, gdml bir din, ksacas siya
sal bir ideoloji haline getiren devrim midir? . ) Bir ahiret bilgisi ha
line gelmek iin slami leen devrim yoktur [ . ] idcoloj ileen,
kafirlerle yani genci olarak daha iyi tchizatlanm ya da en azndan za
mann havasna daha uygun olan sol ideolojilerle, rakip ideolojilerle
mcadele etmek iin tarihe giri yapan slam'n ta kendisidir. Bunlar
yaparken din, akln oyununa gelmektedir: Bat'nn karsna dikileyim
derken kendisi Batllamakta; dnyay maneviletireyim derken kendi
si kutsalfktan uzaklamakta; ve tarihi reddedeyim derken btnyle ta
rihe gmlmektedir. " 50
Bylece kkeni ne olursa olsun btn geleneksel ierikler, yeni pa
radi!:,.llann altyapsal kategorilerine akmakta ve tarihsel olarak mo
dernlikten nce gelen deerlere, sosyolojik gzlklerle yeniden yorum
getirilmektedir. Devrim, retim iliki leri, tarih, bilimlerin antropolo
jik katks yle bir yeni ereve olutururlar ki, bu ereve nne ge
len her geleneksel ierii kendi usulne uydurur. B u ereve iinde, es
ki bak tarzndan gelen ierik yeni bir yank gc elde edebilir, ama
..

50. Dayush Shayegan, Qu'est-ce qu'une revolution religieuse?, Presses d'Aujourd'


hui, Paris, 1 982, s . 203.

88 YARALI BiLN

hibir zaman yeni bir anlam kazanamaz. Fikirler yepyeni ve zgl


grnebilirler ama,

"evrensel bir Gestalt n ksmi bak as" olarak


'

kalrlar, "stelik, bilind bir Batllama biimini temsil etmesinden


tr bu bak as daha da gldr."5

/. KZN NNE KOULAN KACNI


Yamalarn alglama halalarna, yanl yarglara ve Maniheist tavrlara
yol atn sylemitik. Eletiri yeteneini hareketsizletirip, zm
leme gcn dizginler, geici areler ve kolay zmlerle kendilerini
honut ederler. Fikirler srekli olarak olgular tarafndan yalanlanr,
nk "ge kalm"lardr. Fikirlerin ardnda baka tarihsel evrim sre

a priori'ler vardr. Bir rnek. ranl tarihiler, Anayasa


(1906- 1 1 ) Ulus-Devlet'in kuruluuna (1926) geii arat

lerinden gelen
hareketinden

rrken aa yukar u sonucu karrlar: Anayasa hareketinin balatt


demokra<>iye ah Rza Pehlevi'nin52 diktatrl dk yaptrmtr.
Bu iddia yar yarya gerektir. Birbiriyle badamayan tarihsel karla
unnalara ve genellikle bunlardan doan simetri yasalarna dayanmak
tadr. Oysa simetri yasas, ancak karlatnlabilen durumlarda, yani
ayn tarihsel sreci ve ayn episteme deiimlerini yaam olan uygar
lklar arasnda kullanlabilir; aksi takdirde yanl perspektiflere varlr.
ran'n durumu klasik Fransa rneiyle karlatrlrsa, bunlarn yap
sal olarak farkl olduklar grlr. Hkmdar Kaar53 Fransz mutla
kiyeti rejimindeki kralla edeerde deildir, tpk Fars lkesinde hafif

e beliren laik entelijensiyann 18. yzyl Fransas'ndaki filozoflara

benzer olmamas gibi. Fransz Devrimi'nin ardnda btn bir kortej


vardr: ansiklopediciler, Diderot'lar, Voltaire'ler, Rousseau'lar. Bizim
hareketimizin ardndaysa bulank hevesler ve 19. yzylda Tanzimat ad
altnda Osmanllar'n gerekletirdii yenilik hareketinden ilham alan
dilekler vard. Fransa'da yeni paradigmann ve onun sosyolojik zmini
nin -burjuvazinin- ortaya k devrimden nce olmutur; bizdeyse
aksine, bilinlerde hibir uygun temsili olmayan, toplumda da hibir
5 1 . a.g.e . , s . 2 1 3 .
52. Pehlevi hanedannn ( 1 926-1 979) kurucusu.
53. Pehleviler'in gelmesinden nce ran'da hkm sren hanedan ( 1 796-1925).

BATILILAMA VE lSLAMlLEME 89
yaplam zemini olmayan yeni paradigma, neredeyse Ortaa' and
ran, dolaysyla da devrimci fikirleri toplumsal olarak gerekletirmeye

elverisiz olan geri kalm bir dnyann zerine getirilip yamanmtr.

Bylelikle bu balamda, Modern lran'n kurucusu ah Rza, asln

sylemek gerekirse ne olgular dzeyinde ne de bilinler dzeyinde varo


lan bir zgrle son verebilirdi, hatta aksine, lkeyi, bu kavramlarn

alp salabilecei laik bir toplwnun ar.laryla donaabi lirdi.

Bu dolambal yarg, kamusal ve siyasal alanlarn eletirisinin, an

cak din eletirisinden sonra sonu verebileceinden de habersizdir. Din


eletirisi, dnme biiminde bir deiiklii hemen gndeme getirir.

Diderot, Ansiklopedi'yi "yaygn dnme biimini deitirmek iin"54

hazrladn bildirir. nk m cadele edilmesi gereken asl ktlk


ateizm deil putuluktur, inanszlk deil baul inanlardr. Bayle, n
l szlnde daha o 1.amanlar yolu ayordu: "yi bir Vicdan Muhase

besi'nin nndeki engellerin, Ruh'un bilim eksiklii ekmesinden zi


yade, nyarglarla do olmasndan gelip gelmediini syleyebilir mi

yiz, bilemiyorum."55 Eletiri ister Diderot'daki gibi doal bir din adna

yaplsn, isterse de Hume'daki gibi dogmalan besleyen bulank igd

lerin tel tel ayrlmas olsun, btn bu eletirilerin hedefledii ey, iki .
yzyl nce ngiliz Francis Bacon'un ldolae menis diye adlandrd e

yin zerindeki esr.r perdesini kaldrmaktan ibarettir.


stelik Bat-d uygarlklarn hibir zaman zmsemedii eletirel

a, kukusuz, dnce tarihindeki en verimli dnemlerden biridir hatta en belirleyicisi olduunu da syleyebilirim. nk, zmlen

mesi iin aka grnmemesine karn ncelikle gereken fikirler Ge

lenee ters ynde hareket ediyorlard; eski alkanlklarla aralarndaki

palamarlar kesip atyorlard; sonra da eletiri iinde doruluk lt

nn yeri deitirilip, vahiyden ak ve makul dnceye, yani eletirel

dnceye geiliyordu. l 678'de yaymlanan Eski A hi'in Eletirel Tari

hi adl eserinde Richard Simon da, Spinoza gibi, eletiri kurallarnn i

mandan bamsz olduunu syleyerek balang notasn veriyoriu.

nk modernlik Hristiyanln eletirisinden domutur; . bunu ne s

sailnc <lini
}e

J'..-.ci<a-T.x"IiF IXf.i iii.fr

yr

mcadeleler igal ettii srce hmanist eletirmenler siyasetilerle or..

54. Emst Cassirer, La Phi/osophie des Lumieres, s. 49.


55. Eski Franszca'da aktaran Emst Cassirer, a.g.e., s. 176.

YARALI BlLlN

90

tak bir cephe oluturmulardr; nk ortak rakip din ve dine vcut ve


ren kilise yneticileridir. Reinhart Koselleck, "ayn kimselerin hem n
cil'i eletirmesi hem de 'siyaseti' olarak gze arpmas, rnein Bodin
ve Hobbes, dikkat ekicidir. Kamplarn ayrlabilmesi iin 1 8. yzylda
dinsel mcadelelerin son bulmas gerekiyordu; o zaman rasyonel eleti
ri Devlet'e de sir.yet etti"56 diyor.
Ama vahiyle akln ayrlmas Pierre Bayle tarafndan zaten gerekle
tirilmiti. Bayle'n dev eseri Tarihsel ve Eletirel Szlk ( 1 695), tm
18. yzyl filozoflarnn beslendikleri mmtu.am bir malzeme ynn
kullanma amtr; "Akl yrtmenin doruluuna yneldik, hafzadan
ok bilinci iledik [ ). Hereyden ok anlama ve akla kar duyarlk
kazanyoruz57." Bayle'la birlikte eletiri, bizzat akln yaratc faaliye
tine dnr. Yalnzca filoloj ik, estetik ve tarihsel alanlarla snrl kal
maz; hereyin olurunu olmazn tartan, ayn anda hem savc hem avu
kat olan ve bu ikili ilev sayesinde taraflar-st kalabilen bir akl faa
liyetini kapsar. Bylece eletirinin grevi doruy u gstermek olur.
Tek bir zorunluluu vardr: Gelecek. nk doru! z!!l
r.iF
deildir, onu srekli kefetmek, onclaki hatalar atmak, sahte grn
e !_; E:
indirffiek -\'. <i inr
ctan "ku
iU eEn
letirinin karlar ilerlemeyle ortaktr. " lerleme, eletirinin rrwdus vi
vendi*'sidir, -Baylc'n durumunda olduu gibi- ykselen bir hareket
olarak deil de, bir mha hareketi ve k olarak anlald yerlerde
bile bu byledir."58
Gitgide daha ince yntemlerle ayrmlar ortaya karan Bayle sonun
da, dinin karsna egemen akln mutlak hakkn koyar. "Zorunlu ola
mk bu noktaya varmak gerekir; isterKuL-;al Yazlar'da bulunduu iddia
edilsin, ister baka biimlerde sunulsun, karsna doal ktan farkl
ve ak kavramlarla kldnda her zel dogma yanltr, zellikle de
Ahlak asndan."59
Ektiri akl ve din alanlarn ayrarak bir ilk snr izer, ama ayr!
s11. izer ki bunu ok daha sonra aacaktr: Devlet'le
...

..

:.si11i

rtal i<. l"e,

'-1:!-i!

* Modus vivendi: Geici uzlama. (.n.)

56. Le Regne de la criique, Fr.'ya ev. : Hans H ildenbrand, Editions de Minuit, Pa-

ris, 1 979, ss. 88-89.

57. a . g . e .
58. a.g . e . , s . 9 1 .

59. a.g .e., s . 93.

BATILILAMA VE 1SLAM1LEME 91

_a!!!".:.l!.2!.,----!! -a.!!! !l_!!m.mn tiris,i!!.Lm l yry,!!l;-.


anE_a._ !ail_etirme. gir!imi rreyvl1:1:rm \/erme)' l_a_l_I_!!.!.!!?i
lir; ancak o zaman akl, eletiri tahtna rahatlkla kurulabilir. Bu
- hkmdarl Kant, yle ustalkla zetler: "Yzylm;, hereyden n
ce eletiri yzyldr ve hereyi eletiriye tabi klmak gerekir.
le din kutsall'n, yasamaysa hameti'ni dayanak .s_sterere!_ elctiri
nin elinden kurtimak isterler; amii zaman.da hkl i;;icuar uyandi=
-rra:vcaffiii "sa"ctccclendl zgr ve herkese ak snav!n geenlcre
anldi-amirril hiban elde edemezler.';6o .
-mcifferde Cfcti-rCliudann hamei-n- ceza grmeden saldrabili_.>'.or
sa'Sii diiha nce "dTnln Tutsaff.m zmu oiasndand;;:: Cik'ik 5T::
yasete'ktis.lnCen nce gdmeiictir, tersi deil. Avrupa'cta"Di 5a-;ala
n'nn-son 6ulmas, hkmctirarin mutlak ik.llctar elde etmelerine ola
nak tanmtr. nk hkmdar, kendini inanlarn zerinde bir ha
kem olarak konumlandrdnda, eletirinin zel alannn da alma<;
na olanak vermitir; ve e letiri, imeklerini nce batl inanlara, ta
lam dogmalara ve fanatizme yneltmitir. Aydnlanma'nn meru
ocuu olan burjuvazinin, siyasetin kamu alanna saldrmas ve mut
lak iktidarn meruluunu sorgulamasysa ancak toplumun laikletiril
mesinden ve kendi iktidarnn toplumsal yaplarnn yaratlmasndan
sonra olmutur.
nc Dnya'daki entelijensiya, zel olarak da ran entelijensiyas
(zellikle son 20-30 ylda, nk sava ncesi entelijensiya daha ele
tireldi), kany kzn nne komutur. '/ahiy ile Modernlii birbi
rinden ayrmak yerine, eski rejimde bulunan kstl ilevsel rasyonali
teyi tasfiye etmek iin dine sarlmlr. Ve daha sonra teokrnsi tuzana
dtnde de aknla urayp, hatay her zamanki gibi lkeyi gizli
olarak balrmaya alan gizli glerin zerine atmtr. ran entelijen
siyas eski rejimin temelini ykarken hedefini armtr: Bilinsiz bir
ekilde, zerinde oturduu dal kesmitir. nk ahlk rejimine mu
halif olan laikler, yine de rejimle ayn kltrel takmyldzda bulunu
yorlard, oysa tcoknsi ile modernlik arasnda, aksine, galaksileri ayran
astronomik uzaklklar vardr.
..

60. Criique de la raison pure, PliF, Paris, 1 980, s. 6'daki not.

...

.. -

92 YARALI BlLlN

2. iYiLERLE KTLER
Trl trl yamalarn dourduu yanl alglamalarn manevi yndeki
yansmas Maniheist iyi ler-ktler gryle olur. Krlan cevizlerin
bedelini deyecek birisi bir yerlerde hep vardr. yleyse bize gereken
gnah keileridir: kk ve byk eytanlar, komplolar, sada ya da
solda fesat eteleri, srtmzda evrilen kalle entrikalar. yi olansa, bu
rada yetien, bu topraktan, bu yakc gne altnda kendiliinden f
kran eylerdir; lmcl olduu ortaya ksa bile o, bozulmam ger
ektir, iteki eydir. Bu bozulmam ey bir fikir de olabilir, bir ey
de, bir snf da, bir kii de. "Dnyann lanetlisi" de olabilir, "iteki s
mrgeli"ye kar mcadele eder, ya da daha moda bir dille kibirlinin
karsndaki mahrum insandr. Yabanclatmn modernlie kar kan
kltrel kimlik olabilir -tabi i bunun ne olduuna da bir karar vermek
gerekir-; Karanlklar Prensi'nin hesabna hereyi dnyeviletirenlerin
laikliine kar kan atalarn dini de olabilir. B ir siyah vardr, bir de
beyaz; pastel tonlara, ak-koyu dalmnn nanslarna, alacakanml
n grilerine, arn renklerin ince farkllna yer yoktur burada. Bu inat
alkanlklar ve indirgeyici grler kafalarda ylesine yer etmitir
ki srekli olarak yeni ekillerde ortaya karlar, dayanak noktalar olay
lar tarafndan yalanlandnda bile yeniden saldrya geerler. Tpk ge

enlerde Tahran zindanlarndan kp, kltrelevrimlerin baarszl

na ramen, az kukuyla da olsa "Batl ve Marksist modellerden kopya

edilmemi zgn kalknma formlleri arayn"61 srdrerek geri adm


atmayan sosyoloun biri gibi. Bu ne Bat dknldr! pe sapa gel
mez ve azgn bir "kalknma serab"dr bu; yneticileri krletirir, top
lumu kutuplatrr ve "Batllam bir sekinler snf"62 yaratr. Ksa
cas saplantlar ayndr, kullanla kullanla can km dayanaklar ay
ndr, ama insanlk tarihinin olaanst bir olay olarak modernliin
kendisine biraz uyan bir zmleme hi yoktur. Sanki modernlik, bir
ucundan alnabilen, istenilen ynde bklebilen, Prokrustes'in ikence
yatana yatrlabilen, fikirlerimizin snrlarna gre daraltlabilen ve
"kltrel kimliimiz" in fantazmlar iine girebilen bir eymi ibi.
6 1 . M. Ehsan N'araghi'yle sylei: "l.Jluslann Siyasal Yaamnda Dinin Rol Git
gide Daha Fazla Gz nnde Bulundurulmaldr", Le Monde, 22 Austos 1986.
62. a .g . s .

BATILILAMA VE 1SLAM1LEME 93

Ya da, ayn kutuplama karsnda en az teki kadar hn duyan bir


dier yazar63 lran'da, eski rejim i'.amannda iki farkl ulus vard: yerli
smrgeliler ve toplumd insan kitleleri. Bylelikle bir "kolektivite
mitozu"na, ya da daha kts lkenin Gney Afrikallarlmas'na ta
nk olunuyordu. Buradan da kart iki insan tipi ortaya kt: kendine
zg kltr (Batl), dilleri (ngilizce, Franszca), okullar ve metro
polleri (ABD, Avrupa) olan yerli smrgeli ve yine kendi kltryle
dnyann lanetlisi. Ama bu sonuncunun kltr, egemen aznlk ta
rafndan skartaya karlmu. Bedenini ve ruhunu yabancya satan bu
aznlk, kle ruhlu taklitilerdi. Baul'dan daha Batl olan bu kesim,
kendi dili yerine yabanc dilleri konuuyordu; ilerinden bazlar, kendi
lerini dnyann lanetlilerinden iyice ayrmak iin gizlice Hristiyanl
kabul ediyorlard. Bylelikle, birbirlerine dman iki karde gibi zt o
lan bu iki halk uzlatrmak olanakszd. Btn bunlar kukusuz do
rudur, ama ne gryoruz! Yazannz devrime geldiinde duruyor ve ta
rihin devamn ele almay unutuveriyor. Dnya lanetlileri, eski yerli
smrgelilerin yerine geldiklerinde ne yaparlar pek bilinmiyor. Daha
kt, daha " bozulmam", daha zal im mi olurlar? B tn bunlar bilin
miyor ve yazar, makalesini devrimden birka yl sonra yazmasna ra
men hibir ey olmam gibi bu konuda tek kelime sylemiyor.
Bence bu dil, temel baz eksenler etrafnda eklemlenmektedir:
smrgeletirici-smrgeletirilen diyalektii; ahlak ve sakl bir fikir
olan, dardan gelen hereyin kesin olarak kt, ieriden gelen here
yin ise zorunlu olarak iyi olduu fikri. Bu, ougroup'un eytanlatrl
masna neden olmaktadr, kimlie ilikin btn sylemlerin iinden
belli belirsiz bir titreme gibi geen gizli bir poplizme de yol amak
tadr. Halk hep hakldr, nk o, tarihsel .faum ! kaderi iinde topla
m l hyposasie] bir kitledir. Ama bu kartlk bir kez khneletiinde,
sonradan gelen olaylar deime ynnde etki eLe bile deime yetene
ini kaybetmitir. Bu cins dnrlerin ou, geride kalm bir duru
ma saplantl bir ekilde sarlrlar, sanki dokuz yldr zaman durmu gi
bi. nsan onlar dinlediinde, lkeyi dokuz yldr altst eden sarsntla
rn geici bir parantez olduu izlenimine kaplnr. B unlarn dncele63. Reza Alavi, "Scicnce and Socicty in Persian Civili1,ation", Knowledge: Crea
ion, Diffusion, Uilizaion'da, Vl. Cilt, no. 4, Haziran 1 9 85, Sage Publica
tions ine., ss. 329-349.

94 YARALI BLN
rinin ufkunda mahkum edilebilir tek "muhatap" hata eski rejimdir. Pe
ki neden? nk eski reji m " er"in, yabancnn cisimlemi halidir,
oysa yeni rej im aile arasnda olan zel bir itir.
Bu yarglarn kken inde de ba'iit bir gerein g1. nnde bulundurul
mamas yatmaktadr: Gelime yolundaki btn toplumlarda kutupla
ma kanlmazdr - modernlii az bile olsa zmsemeye alan btn
toplumlar ka<itediyorum. B tn sanayileme srelerinde halk kltr
ne yabanclm bir brokratlar snfnn (yerli smrgel i lerin bir tr)
ortaya kmasnn nne geilemez. Bu,,:;re, iktidara asgari katlmla
rn dahi otokratik rejim tarafndan engellendii geleneksel bir kltrde
yaandnda, bu kiisizlemi ynn daha da arpc olduu dorudur.
Ama yine de hibir ey bu kesimin hkm srmesini engelleyemez,
nk doa-; gerei bu kesim teknolojik rasyonaliteye baldr. Zaten,
gelimeyle az-gelime arasnda bir ara zm olabileceini pek sanm
yorum . Vahi bir sanayi lemenin knlklarnn felaket dzeyinde yan
etkileri olaca ve iddetli tepkilere, hatta gerilemelere yol aaca do
rudur, ama her tr gelime fikrini sorgulama konusu yapmak ve bunun
yerine mucizevi reeteler koymak bana an topyac grnyor. Bazda
n benimsemeden nce uyarlama gerektiini sylyorlar. Peki! Ama na

s l? rneklere boulduumuz sylenemez. Japon rnei -imdi de Ko


re, Tayvan, vb.-, uyarlamak iin, r dozda bir benimsemeye nceden
maruz kalnmas gerektiini gsteriyor, yle ki hareket dnsz hale
gelsin; yoksa nn tipi bir raydan kma her zaman olanakldr. Hem son
ra, greneklerin ve sosyoloj ik arlklarn her eyi kara delik misali
ilerinde yok edebilecek bir canszlau rma gcnde olduklar hareketsiz
bir dnyada oluacak kltrel sarsntlardan, travmalardan , bozulmalar
dan, kayplardan, krlmalardan nasl kanlabilir?
te yandan ,

Max Weher' in de rettii gibi hakimiyet, btn sana

yi topl umlarnn ayrt edici nitelik lerinden biridir ve istesek de isteme


sek de modem dnyan n kaderini oluturmaktadr. Gerekte teknoloj ik
rasyonalite bir Ball olgusudur ve in'de, Hindistan'da ya da slam dn
yasnda doamazd. Bu rasyonalitenin ortaya k unsur tarafndan
belirlenir:

1 ) B tn bilgi alanlarnn matematik tarafndan, yani mo


2) B i limlerin elde ettikleri so

dern bilimin temel leri tarafndan fethi ;

nularn elverili bir teknoloj i arac l yla uygulanmas;

3)

Grevi,

hibir k i isel uraya bal olmayan bir ilevi temsil etmek olan

BATIULAMA VE lSLAMlLEME 95
kiiliksiz bir brokrasinin ortaya tk.64
Amerikal sosyolog Daniel Beli, sanayi toplumuna bal yapsal
kartlklarn derinine inerken farkl emberi ayrt eder; bu emberle
rin hr biri farkl eksende bir ilkeye uymaktadr: tckno-ekonom ik, y
netimsel ve kltrel. " Bunlar birbirleriyle uyum halinde dei ldirler ve
farkl deiim ritimlcri arzederler. Farkl nonnlarn uymak tadrlar ve bu
normlar farkl, hatta kart tavrlar dorular. Toplumdaki eitli kart
lklardan sorumlu olan da bu emberler arasndaki uyumsuzluktur."65
Tekno-ekonomik emberin temel d irei ilevsel rnsyonalitedir. Max
Wcber'de de grld gibi ilevsel msyonalitc, "uzmanlama, ilevle
rin aynt n lmas ve de faaliyetierin dzenlenmesi zorunluluuna bal
olan66" brokrasi ve hiyerariden olumutur. grrln lt ya
rarl lk ve verimli liktir. nsanlar grev ve ilevleri dzeyine indirgen
m itir, kiisizletirildikleri de sylenebilir; yle ki yetke, bireye deil,
grevlerin ra'iyoncl olarak yerine getirilii srasnda bulunduu konu
ma aittir. Bunun sonucunda iletme, btnyle teknokratik bir nitelik
kazanr. Max Weber'in betimlediine ok yakn olan bu tekno-ekono
mik embere Bell ynetimsel emberi ekler; bu ember demokratik bir
toplumda eitl ik fikri tarafndan ynlendirilir: yasa nnde eitlik,
yurttal k haklarnn eitlii, frsat eitl ii, baka bir deyile Tocque
ville'in Amerika zerine yazd o nl eserde bahsettii koul eitlii.
Nasl tekno-ekonomik emberin yaps brokrasi ve hiyerariden olu
uyorsa, ynetimsel emberin ekseni de temsil etme ve katlm zerin
de bulunur. Kltrel ember terimiyle ise Beli, Ernst Cassirer gibi,
s imgesel biimler alannn tmn kasteder: "Resim, i ir, roman, dini
faaliyetler, dualar, dini usuller ve kurallar insan dncesinin hayalci
bir biimde ifade edilmesidir67."
Grld gibi farkl emberlerin deiim ritim leri fark ldr. Tekno
ekonomik dzende deiim izgiselken -nk igrrlk ilkesi s
rekli yenilii gdler-, kltr alannda hep bir ricorso, yani insann
64. Bkz. l'Ehique proteslane el /'esprit du capialisme , Plon, Paris, 1 964, s. 24;
ve Economie et sociee, Plon, Paris, 1 97 1 , lll, 6. bl. (Trke.de: Protestan
A hlak ve Kapitalizmin Ruhu, eviren: Zeynep Aruoba, Hil Yay., lst., 1 985).
65. les Contradicions culturelles du capitalisme, Franszca'ya ev.: Maie Matig
non, PCF, Pari s, 1 979, ss. 20-2 1 .
66. a . g . e . , s . 2 1 .
67. a .g . e . , s. 22.

96 YARALI BlLlN
temel ve felsefi sorunlarna bir dn vardr. B uradan da

ayrlmas

emberlerin

fikri kar. Temel olarak brokratik ve hiyerarik, yani kii

sizletirilmi bir tekno-ekonomik toplum yapsyla, eitlik ve katlm


konusunda srar eden bir ynetimsel toplum yaps ve uzmanlamaya
kar k'p benliin gelimesinin nemini vurgulayan bir kltrel top
lum yaps arasnda esa'il kartlklar vardr. "Bu kartlklar arasnda,
ideolojik ifadesini bulan birok gizli toplumsal eliki farkedilir: ya
banclama, kiisizletirme, yetkenin reddi, vb. Bu husumet i l ikileri
emberlerin ayrln gsterir. "68
Bu gerginlikler, doularna yzyllardr tank olan Bat toplumla
rnda grnr haldedirler, ama bu srece yabanc kalm kltrel alan
lara yerletirildiklerinde ayn gerginlikler azgnlar ve dpedz patlay
c hale gelirler. O andan itibaren, modem ilevsel rasyonaliteye alm
bir brokrat snfyla tarihin bo arsalarnda yatan tatminsiz kitleler a

rasndaki ani ayrlma daha da sivrilir. stelik bu koullarda bir ayrl


ma, uluslarMa'i planda gelime yolundaki lkelerle sanayilemi lke
ler arasnda gzlenen, bilgi dzeyindeyse eskiyle yeni paradigma ara
snda gzlemlenen kopmay ulusal dzeyde yanstacaktr. "Yerli s
mrgeliler"in iktidarda olmalar, ayn zamanda modem eitim ve tek
nik bilgilere de sahip olmalarndandr. Bu uyumsuzluklardan doan e
likilerin kltr dzeyinde nne gemek hemen hemen olanakszdr
ve bu elikiler, ne ahlaksal dizgedeki yarg larla ne de bir snf ya da
bir dnyann bir dieri adna lanetlenmesiyle zmlenebilir.

3. CEHALETiN KUTSANMASI
Bu krlmalar, smrgccilik-karu sylemler klf altnda, ya da daha
cazip gelen kimlik talepleri mazeretiyle grnmez klndnda, ger
ekliin bir blm maskelenmi olmaz m? Bu krlmalarn nedeni
de, paradigmalarn altst oluundan ve toplumsal manzarann ani dn
mnden doan "indirgenemez ayrlklar" deil midir? Btn teknik
bilgiler, yabanc bir balamdan gelmeleri, dolaysyla da lkenin kl
tryle badamaz olmalar nedeniyle, bir saldryla, buna bal olarak
da smrgeci bir hareketle e tutulabilirler. B urada nemli olan, ie ka68. a . g . e . , s.24.

BATIULAMA VE lSLAMlLEME 97
panarak bu d katkya kaytsz kalnp kalnamaddr. Madem ki bu
olanaksz grnyor, yleyse neden bir brokratn zorunlu olarak s
mrgeli bir yerli olduu sylenerek kestirip aulyor? Tekno-ekonomik
emberin dnda kalnabilinir mi? Her tr kalknma iradesine sn evi
rerek ve modernliin i'.ararl etkilerinden vebadan kaar gibi kaarak m
yapacaz bunu? Her tr deersel

[<Uio/ogiqueJ

renkten bamsz ve z

gr olgularn zerine neden Maniheist iyiler-ktler gr yaman

ah
laksa//atr/maktadtr. Ama ahlaksallaurrken deerler ylesine yer de

maktadr'? Bylelikle ne olmaktadr? Ahlaksal olmayan bir sorun

itinnektcdir ki bilen kii, yani teknokrat, emperyalizmin hesabna


alu bahanesiyle "yerli" smrgeliye dntrlmekte, olayn d
nda kalan kii, yani toplumd kalm varlk -dnyann lanetlisi

eyanlattrlmaka,
kusanmakadr. Ac gereklerin burukluunu hazmedebilmek i

iyiye dntrlmektedir. Teknokrat (yani ilev)


cahilse

in, deerlerin tersyz edilmesi ve bilgiyle sululuk duygusunun bir


letirilmesinden ibaret ol bu tavr en sii ilemlerden biridir ve so
nular da ok ardr. nk bunun aksi nesnellik gerektirir, olgulara
katlanan bir balang, sabrl bir eitim, hatta iyilerle ktler kar
snda belirli bir ykseklik gerektirir. Ama bu, nasl yaplabilecektir?
Ne yazk ki tarih mahkemesinde sulular 7..aten mahkum edilmilerdir.
Bir rnek. Zehirini bir amar olanna boaltmak ylesine kar ko
nulmazdr bir itkidir ki Paris'te srgnde olan ranl bir romanc ne ya
pacan bilemeyip 1iasporann kendisine saldrr. yiler-ktler gr
n ne pahasna olursa olsun bir yerlere yamama derdiyle, nefretini
bizzat srgnlere kar kusmu ve zekice, srgnlerin iki cins insan
temsil ettikleri sonucuna varmtr: snmaclar (avare) ve gmenler

(muhacir).

Snmaclar, barzakh (ara dnya, ile yeri) sakinleridir; teo

zofi kkenli bu terimle yazar, halk muhayyilesinde yorumland ha


liyle gurbeti ve mekan-dl ifade etmektedir. Birisinin

barzakh duru

m unda olduu sylendiinde, tkanm olduu kastedilmektedir: ne i


lerleyebilmekte, ne de gerileyebilmektcdir bu kii.
S nmaclar, gmenlerle ayn aclan eken kayp avarelerdir, ama
hi seim yapamazlar. Gmen ise seim yapabilir: kuzeye, gneye,
saa ya da sola gidebilir. Herhangi bir iz ya da iaret noktasnda s
nak arayabilir. Gmen umudunu hi kaybetmez, btn dnya onun a
hn gibidir, "gurbetin tatl atmosferinde sessiz sessiz otlar". Mutlu an-

98 YARALI BlL1N

lar geirir, elinden geldiince b:nn aresine bakar ve can ok tatl


dr. aresizlik derecesinde iyimserdir, sakal ve byklar oktan krla
m olsa bile. Gmen dalga geer, patlayana kadar g ler, zevkine
gvenir, renklerin, parltlarn ustasdr ve metabolizma dengesini ko
ruyabilmek iin bir sr vitamin yutar. Mzeleri seve seve dolar, si
nemaya gider, parklarda uzun gezintiler yapar, zarif giyinir ve kravat
takar. Gmen, kanl canl bedenleri, m kellef ziyafetleri sever; gr
nmlere balanr ve hayaller besler.
Snmac, belkemiinin krlm olduunu bilir. Nerede arlanrsa

oraya snr. Seim hakk yoktur. O, y ranmtr, kovulmutur, d


lanmlarn ortasnda dlanm biridir, berbat hayatna hfila umutsuzca
yapmasna kendisi de hep aar. Vatann sever, ama kendi hissesine
denin "aklar melteminin huzuru"ndan ziyade "frtnalar burgac" ol
duunu bilir. Umudu yoktur. Yaknda ryeceini, bedenini kangre
nin kemirdiini bilir. Kendi lmnn acmasz tandr.
Gmen de, snmac da

barzakh sakinleridir, ama ilki hayali ato

lar kurarken, ikincisi atolarn ykln kendi gzleriyle izler. Onun


dncesini kamlayan ve gerekli klan ey kendi kimliinin bilinci
dir. Snmac sratli ve endie verici bir ritimle deiir ve bak;Lla
ma urar. Bu deiim , bir almadan ziyade, nne geilmez bir'
de lme gtren srekli bir kme halidir.

ekil

Snmac hereydcn korkar: Emniyet Mdrl'nden, snmaclar


brosundan, yolunu amnlar snandan. Kendi glgesinden korkar.
Gururu ve zsevgisi de dahil hereyi kaybetmekten korkar. En ufak ey
den pirelenir: bir berduun glmsemesi, bir sebze saucsnn su orta
bak. ldkten sonra cesedinin bakalarnn bana kalmasndan ekinir.
Bylelikle iki tip insanmz, iki srgn tipimiz vardr: asli olan ve
asli olmayan. Bu iki varolu rneinde, kltrl olan, tatl dilli olan,
baka bir deyile "uygarlam" olan kii asli olmayandr, oysa yolunu
arm, acl ve bana buyruk olan, cahil, "canl cenaze", intihar ve
ber-duluk namzeti olan aslidir. Ya sonu? Btn lkelerin snmac
lar birlein! Sefaletinize gmldke d etkilere kapanrsnz, daha
asli olursunuz. tekiler gmendir: yani sahte grnmler hesabna
alan dmencilerdif>9.
69. Gholam Hosseyn-e Sa' edi ( 1935-1 985), "Degargisi wa rahayi-ye aviirehii",
Alefba, II, Paris, 1 983, ss . 1 -5.

BATILILAMA VE 1SLAM1LEME 99
B urada da, yazarn dokunakl tonuna ramen ayn kutuplamay bu
l uruz. Bu sefer yerli sm rgeliler -devrimin yardmyla- (g edilen
lke nazarnda) i gmenlere dnmlerdir, dnyann laneti ileriyse
d avareler haline gelmilerdir - kapitalizmin rm bakentlerinde
yoksulluk eken lks berdular. Avarelik, yoksulluk, mahrumlarn ve
baldrplaklarn cehaleri, bal bana deerler haline gelirler; ama bu,
bunlarn yoksun ve madur olmalarndan cr deil, kurban olmala
rndan ve byle kalmak isremelerinden trdr. nsani durumunu iyi
letirmek yasaktr! zellikle de bilmek yasaktr! B i len kii kendini
denk alsn, nk yalan imparatorluunu ele geinni demektir.
Entelektellerimizin sakat bir baklar olduunu sylediim izde,
eylerin temsil ediliini aksatan btn bu tkanma ve yamama meka
nizmalarn kastediyoruz. Ve bunlarn eletirel glerinin eksik oldu
unu sylememizse bir rtmecedir aslnda, nk eletirel gleri hi
olmamtr. Atadan kalma arlklarmzn altn eelemekten korkuyo
ruz, nk oralarda gmlp gitnekten ve kimliimizi kaybetmekten
ekiniyoruz. Ruhumuzun labirentlerinde bize musallat olan hafsalaya
smaz gemite asl olan ve nereden kt bilinmeyen hayaletler gi
bi ortaya kan fikirlerle kar karya bulunan bizler, bir de Promethe
us gibi dnyay yeniden kurma grevine kendimizi adan11 oluyoruz.
deolojik onarm ve yamalardan baka ne kalmaktadr? Bu eilim
rettiimiz her eyde grnr: edebiyatta, sanatta ve Fikirler Cumhu
riyeti'nde. Kimse bunun elinden kaamaz, Tanr'nn monarisini temsil
ettii kabul cdill-I"!!. bile bunun iine saplanif:--"' -- -

4 . /SLAMILEME
Gnmzdeki uygulan yla slamileme, trnde btnyle yeni bir
olgudur. slami leme, bir bakma, bir kltrel kimlik felsefesinin z
vanadan ktnda varabilecei en u snrdr; teki'nin yadsnmas gi
bi dizginlenemez bir kendini onaylama noktasdr bu snr. slamile
me ayn zamanda, topl umsal muhayyilede sakl duran btn arpklk
larn gncelletirilmesidir de. Atalar Gelenei'nin Kkeni'ne bir dn
olmas istenir, yani Selefler geleneinin kkenine: Zorunlu olarak iha
net ve sapma olan her tr tarihten nceki zaman yaayan Selet1er. Do-

100 YARALI BILIN


laysyla, modernliin ve ona elik eden ykc fikirlerin tersini savun
maya alr. ran'da iktidar mollalar aldndan beri slamileme, mo
dem zamanlar tarihinde benzeri grlmemi bir kitlesellik lsnde
uygulanmaktadr. Bu da bir tr yamadr, ama bilinli Batllama'nn
ters ynnde ilem gren ok ynl bir yamadr. slamileme, gncel
haliyle kendisinden tarihsel olarak sonra gelen bir dnya zemini ze
rine modernlik ncesi bir episeme'nin ieriini yamamak istemektedir
- gr ltlerine bilind bir ekilde modernliin girdii bu dn
yada, gerekliin btn alglann modmlik koullandrr. Bundan
tr, bu bilind Batllama sinsi bir ekilde etki etmekte ve slami
sylemi "tarihsel a priori"lerin szgecinden geirmektedir. "Tarihsel a
priori"lerin iinde kaba Marksizm'in en yaygn durumda olmasndan
tr de Marksist kategoriler slami syleme, o farknda olmadan bula
maktadr.

Gizli bir Marksizm havada uumakta, dini sylemin atlaklarna


nfuz etmekte, ona bir nefes oksijen vermekte, "modernletirmekte" ve
eninde sonunda onu siyasal olarak satlabilir klmaktadr. Devrim za
fere ulatnda gemi "Tarih'in pl"ne atlr, emperyalizm "sla
mileir" ve "uluslararas kstahlk"a dnr, proleter snf statsn
kaybeder, mahrum hrpaniye dnr ve sonunda Mehdicilik de sekla
rize olur ve tarihsel determinizm haline gelir, Kahin'in Kyameti ile
Komiser'i garip bir ekilde birletiren bir determinizm.
Ulema yeni bir sosyo-politik sylemin tuzana dmtr
ki
bu sylem ak artrma ve ne doru katan baka bir ey deildir.
Yarrcasna. Yeni sylem birok dzeyde mcadele edebilmelidir:
kltrel, ekonomik ve toplumsal dzeylerde. Kltrel dzeyde ne pa
hasna olursa olsun slamilemek gerekir; bunu yaparken slam, ya da
slami olduu sylenen biimler, kendilerinden nce varolan ve tarih
sel olarak onlardan "ileri" olan bir evreye gtren yaplann zerine yer
li yersiz yamanmaya allmaktadr. En bo grnmlerle snrlanan
ve abuk-sabuklua yakn bir "gerekst" dnya yaratan lslamile
me'nin yaygarnc yzeysellii buradan gelmektedir. Kapal bir sistemi
ve Ortaa degerleri olan bir dindarlar dnyas, gnmzde ancak kitap
larda, beyin hcrelerinde ve kutsal ehirlerde vardr. lkenin metal.izik
ekolojisi derinlemesine deimitir: eriyle dars arasndaki ebi
imlilik artk yoktur. Mollalarn zaman-d dnyas, imdi en gele-

BATILILAMA VE ISLAMILEME 1 Ol
neksel kesimler de dahi l olmak zere hayaun hibir kesimini affetme
yen bir ykmn ortasnda, batmakta olan bir sal gibi srklenmekte
dir. Bu ykm hereye el uzatmaktad r: grenekler. alkanlklar, retim
biimleri, toplumsal ilikiler ve dnyay temsil etme biimleri. Tarih
sel olarak birbirini tutmayan dnyalar yan yana dizil mitir: y ksek
teknolojinin yannda en ilkel davranlar; harabe kal ntlarnn, arsa
larn ortasnda dnce mabetleri; spermarketler, dev mantarlar gibi
bi.en gkdelenler. B u

technicolor dnya, bilgilere de bulamaktadr ve

U lema, kendisine ramen Batl lamaktadr. Ulema'nn syleminde,


ancak modernlik balamnda anlaml olan tuhaf kavramlar ortaya k
maktadr. En militan olanlarnda, toplumsal felsefelerin gecikmi kav
ramsal kollarnn izine rastlanmaktadr; bu kavram lar, m i l itan larn
gndenneleri erevesinde, samalk, hatta dine kfreden sapmalar olur
lard. Btn bu biimsizlemi fikirler, slami kavramlarn kendi ile
rinde kararszlat bir yurtsuzlama atmosferini ele vermektedir. Ge
lenein k ucandan yoksun kalm yetimler gibi grnmektedirler.
Sylemin heyecan verici ynnn, ardndaki m nasebetsizlikleri usta
l kla maskeledii dorudur, ama bunlar, zmlemenin srar karsn
da kendilerini ele vennektedirler.
rnein, kadnlara miad dolmu treler dayatlmaktadr; oysa bu
kadnlarn ou (en azndan haklarnn bilincinde olanlar ki yeteri k,,adar
kalabalklar) bu treleri kafalarnda amlardr, nk m uhayyileleri,

(Fatmat'z Zehra) esinlenen


20-30 yln feminist hareketlerinden ge

Peygamber'in kz Kusursuz Fatma'dan


dinsel lklerden ziyade, son

len rneklerle doludur. Zihnen gelimi kadnlarda gzlemlenen ve ne


redeyse bilind olan ret buradan kaynaklanmaktadr ve bu kahraman
ca tutumda giilcn cesaret ve ar dayankllk artmaktadr. Bu ka
dnlar bir yandan iktidarn isteklerine geici olarak katlanrken aldatma
caya bavurup hile yapmakta, en ufak bir geveme iareti aldklarnda
eski alkanlklarna dnmekte, bylelikle de bir yalan ve aldalmaca
dnyasnda yaamaktadrlar. Barts takmaya alkn halk kadn bile
-fanatiklqmi kadnlardan sz etmiyorum- aslnda tam anlamyla
dinsel olmayan bir ilemin sz konusu olduunu v bunun, asi kafa
lar hizaya sokmay hedefleyen baskc bir iktidar ve zorlama mckaniz
n:alarn aa kardn hissetmektedir. Ya da, (neden olmasn?) cep
hede iler kt gittiinde ya da sava alannda byk bir baarszla

102 YARALI BLiN


urandnda, bunu kadnlarn burnundan getirmenin ahlaksz bir
biimi olduunu.
Buna bir de, gzel olan eylere kar tepeden bakan bir horgr ek
lenmektedir. Hayatn kannak cazibesi, ya hayal gcn uyandrabile
cek gzle grlr btn ekici eylerin kknn kaznma'>, ya da gri
ve karanlk renklerin kullanlmasnda marazi bir srar gsterilmesiyle
bir matem havasna girer. nk estetik zevke ilikin her trl coku,
iktidarn gznde cinsel adan kukulu bir hava yaymaktadr. Mzik,
zarafet ve gzellik gibi eylerin mnasebetsizlii, muzrl, hatta giz
li bir sapkln aldatc yaldzlarn yayd dnlr.
slam'a zg bir nitelik midir sz konusu olan? yle olduunu d
nmyorum; hem de slam'n lks her zaman knamasna ve baz i
lahiyatlarn mzikle resmi mahkum etmelerine ramen. Ortodoks bir

dnr olan Ebu Hamid El Gazali (1058- 1 1 1 1), ki hem ranl'dr hem
de filozoflara kar acma'iz olduu kabul edilir70, ark ve mzii d
talamamtr.

Livre de l'A udition e de l'Exase (Dinleyiciliin

ve Vec

din Kitab) adl eserinde bu cins uygulamalarn yannda dahi olduunu


gsterir. Ona gre dinleyicinin yaad vecd peygamberlerin vahiy es
nasnda yaadklarna bcnzer71 lahiyatmz, mzii mahkum etmedi
i gibi, Kur'an'la vecde ulamann, iirle vecdden daha zor olduunu da
belirtir. Buna karlk, bni Teymiyye ( 1 263-1 328) gibi kurallara ka
ytsz arL'iz uyan geleneki bir ilahiyat, slam Devrimi'nin ynetici
lerine daha yakndr; nk bu uzlamaz ilahiyatya gre sufilerin se
mas, "mriklie" (Tann'ya e koma) ve "kfre" (ihanete) yol aan
bir bidattr (yenilik) ki bunun sonu da sarholuktur

(sekr).72

Ksacas, slam'n kesin olarak mahkum edemeyecei herey mah


kum edilmektedir. Ama yine de, slam Devrimi'nin ada tavr bu a
dan baka eyleri de aa vurmaktadr. Gzel olan eylerin aalan
mas, duygulara az ok hitap eden eylerin saplantl bir ekilde redde
dilii bence, yepyeni bir tavr ele vermektedir. B u tavrn yol at ey,
geleneksel slami cemaatlerin biraz kat olan sofuluundan ziyade, to70. livre de /'autodestruction des philosophes (Trke'de: Filozoflarn Tutarszlk
/ar, ev: Bekir Karla, ar Yay.).
7 1 . JeanRobcrt \1ichol, "L'lslam el le monde: al-Ghazall el Ibn Taymiyya i pro
pos de la musique (sama')" Figures de la finiude de Bibliotheque philosophiquc
'

de Louvain no. 32, Louvain-la-Neuve, 1988.

72. a .g . e .

BATILn...AMA VE ISLAMILEME 103


taliter rejimlerin yadsyc irkinliidir. Allmn dnda bir iktidar

istei, hayaun hamurunu dktkleri -ve slami olduu varsaylan


kalb krabilecek her giriimi mat etme yolundaki azgn. istek bu nev

rotik reddin iinde bulunmaktadr. Tam da bu "modem" ve totaliter ta

raf, irkinlii bal bana bir kategoriye dntrmektedir, yle ki ir

kinlik bu rejimde neredeyse ontolojik bir asalet kazanmaktadr.

Comelius Ca'itoriadis aslnda yanlmamtr; sosyalist rejimlerdeki

irkinlii incelerken yle der: "Neredeyse snrsz zulm ve .adaletsiz

lik iinde yaayan insan toplumlar olduunu nceden biliyorduk. Hi

bir gzellik retmeyen bir insan toplumuysa henz grlmemiti. Po


zitif irkinlikten baka bir ey reuneyen bir toplum henz grlme

miti. Brokratik Rusya sayesinde bunu da grdk."73 Ve bu irkinlii

rejimin doasnn btnnde aramak gerekir. zgrlk yokluu, bas


k, gdmclk trnden aklamalar yetersiz savlardr. Tarihte sanat
her zaman "sipari zeine" ve zorunlu bir slupta almtr. Ama

buna kendi de inanmtr. "Resmi Rus 'sanat'nn boluu, sersemlii

ve gsteriilii, aadaki iki nermede bulunan kartlklar en yaln

haliyle ve kar klmaz bir ekilde gsterir: sanatnn

kendisi de i

nanmaz ve yaptna inanlmas olanakszdr."14


Castoriadis'in Sovyet rejimi iin syledii eyler, baka bir biimde

ve karlatrmann ls karlmazsa, gnmzdeki ran rejimi iin

de geerlidir. ranl yneticiler de tpk Sovyetler'dcki yneticiler gibi,


ama farkl bir kltrel sicilde, hayatn kntlarn anonimliin gri

peesiyle rtmekte ve varoluu, ya lmn kuru hkrklarna ya da

skntnn boucu tekdzeliine indirgemektedirler. Bu olgu, biraz da


Mi lan Kundera'nn "totaliter kitsch" diye adlandrd eyi, yani here

yin

varln kategorik lks ne


'

balanmasn hatrlatmaktadr. Bu,

siyasal olarak egemen ideoloji (slam) olabilir veya tek parti diktatr
l olabilir. O andan itibaren her yerde hkm sren bu

kitsch'e

do

kunmaya kalkan herey hayattan uzaklatrlr: gzelliin uzaklat

rld kadar bireycilik de, phecilik ve eletirel g kadar alayclk


da.75 nk bumda herey gvenilir ellerdedir: Hayat dahi askya aln-

73. Devan la guerre, Fayard, Paris, 1980, s . 238.


74. a . g . e . , ss. 239-240.
75. L'/rsouenable ligeree de /'ere, Gallimard, Paris, 1984, ss. 3 1 1 -3 1 5 (Trke'
de: Varolmann Dayanlmaz Hafiflii, eviren: Fatih zgven, lletiim Yay.,
ls., 1 9 89).

104 YARALI

BlLlN

mtr. Her tr estetik, siyasal, insani hareket; her tr bakaldr, hangi


biimiyle olursa olsun o koyu irkinliin sakl yzn gsterebilecek
herey, derhal lmcl bir tehlike, bir atlama, bizzat sistemin ndikal
olarak sorgulanmas gibi hissedilir. Rejim, canszl kendi varolma
nedeni haline getirm itir; kutsallkla irkinlii birbirine ylesine kar
trmtr ki bu karklk, kendinde, muazzam bir zevksizliin sahte
karl haline gelmitir.

a) Dii Arkeipinin Erkeksileirilmesi


Toplumsal yaamdan kovulan cinsellik, kafalara tenin ehvet eilimle
rinden daha bk bir iddetle musallat olan marazi, boucu ve her
yerde kendini gsteren bir 1planuyla, aniden eskisinden gl olarak
ortaya kmtr. Wilhelm Reich, zamannda faizmin kitle psikoloji
sine gnderme yaparak, "doann gerektirdii tatminleri, bastrma sre
ci yoluyla reddeden cinsellik, dier tm dnleyici tatminlere ynelir

. )"76 derken bu bastrma iddetine dikkati ekiyordu. Bu dnleme


..

biimleri militarizm , saldrganlk ve lme tapnma olabilir. Bu cin


sel-gdsel mekanizma gnmz ran'nda baka grnmler altnda su
yzne kmaktadr. B urada dnleyici tatminlerin ou birlemitir:
Sava, muazzam bir yok edici enerjiyi zgr klarak -kan ve gzya
seli halinde- ahirete ynelik bir kurtulu eylemi olarak yceletiril
mektc; lm, yaamn kutsanmasna dnmekte; kadn, ehitlerin A
nas ayrcalkl statsn elde etmesine karn, her ne paha<;na olursa
olsun basurlmas gereken tenin karanlk eilimlerini barndrmaktadr.
Rejimin, kadnn cinsel-gdsel gcne kar kyasya saldrmas bu
nun hzn dolu bir rneidir.
Rejim, ta bandan beri kadnlara kar harekete gemitir. Dzenine
kar srekli bir tehdit gibi grnen bu bozguncu unsuru yola getir
mek iin enerjisinin byk bir ksmn bu urata younlatrmtr.
Bu etkinlik, kadnlarla ilgili her alanda kendini gstermitir: Tahran'
76. La Psycho/ogie de masse du fascisme'den (Trke"de Faizmin Kile R1thu An
lay, eviren: Benan Onaran, Payel Yay., lst., 1 982) aktaran M.A. Maccioc
chi, "Les fommes et la raversee du fascisme", Elimers pour une analyse du fas
cismel J 'de, 1 0/1 8, Paris, 1 976, ss. 209-2 1 0. (Trke'de: Faizmin Analizi,
eviren: Cemal Sreya, Paye! Yay., lst., 1 979)

BATILILAMA VE 1SLAM1LEME 105


daki genelevlerin datlmasnda ve fahielerin yeni slami dzen tara
fndan kullanlma">nda; bizzat din kefaletiyle gerekletirilen geici
birlemeleri merulatran vadeli evliliin, normal evlilie kout ola
rak yaygnlatrlmasnda; en bandan beri genci bir protesto gren zo
runlu araf rtnmesinde; baz mollalarn c insel fantazmalarla dolu te
levizyon konumalarnda; ve nihayet, rejimin kat gelenekiliinden
farkl her tr c insellii bastnnak amacyla evik ahlak zabtalarnn

(sarl/ah) kwulma">nda.
Hatr saylr sayda kadn, iktidarn keyfince ynetilmeyi reddedip
isyanlarn -bazen incelik dolu- dolayl yol larla gsterdilerse de, ok
sayda fanatiklemi kadn "mazoist bir katlm"da bulundular. Kadn
larn bu tavrlaryla, daha nce Alman ve talyan faist ynetimlerinde
gzlemlenen tavrlar arasndaki benzerlik artcdr. M.A. Macciocchi
faizmle kadnlar arasndaki ilikileri incelerken yle der: "Faizm ilk
bandan beri kadnlardan,.mazoist olarak nitelendireceim bir katlm
elde etmeye almtr: faistlerin amblem olarak setii ve hemen her
yere izdikleri, bere ve kara gmleklerine dikip kasla kasla dolatkla
r kurukafalarn ortasnda kadnlarn, iffet-kefare'lcrini kutlayan dullar
adna ve deimez lm klt adna, boalmann her tr yolunubir
lm itkisi (Freud) iinde kabullenmesini beklemitir. Yaamdan bu
vazgeiten,

kendini olduu gibi yadsmu sevinci

doar. Bu, kadnn

ktidar'la ilikinin sevincidir: efin, Duce'nin soyut, demagojik, lafa


zan akna kar vazgei, boyun eme, dnyle evcil klclik".77
Mazoist katlm, lm itkisi, iffet-kefaret, iktidara boyun eme gi
bi dnleyici tatminlerin hepsini, gnmz l ran'nda fanatiklemi ka
dnlarn ou zaman histerik tavrlarnda da buluyoruz. Bu militan ta
vr yenidir ve benzeri grlmemi bir olgunun tm ynlerini sunmak
tadr. Burada, kadnn geleneksel imgesinde rnek bir dnme tank
oluyoruz. ranl kadnn eski ynetim dneminde zgrletii ve
lkenin patavatsz modernlemesiyle oluan deiimlerin kadn siya
sal olarak kullanlabilecek bir kitle varl yapt dorudur, fakat kul
lanlmas yolundaki bu adm hi atlmamtr. Yeni slami dzenin a
r etkin bir ekilde yapt da budur, ama bunu yaparken kadn imge
sini derinden deitinni ve ii slam'nda cisimleen ideal kadnla o-

77. M.A. Macciocchi, a . g . e . , ss. 1 56- 1 57.

106 YARALI BlLIN

ranla bir sertleme getirmitir. Aklayaym:


Sophia-Kadn* rnei ln.n slam'nda zellikle Peygamber'in kz ta
rafndan simgelenmitir: Kusursuz Fatma. Peygamberler Zinciri'nin
sona ermesiyle balayan Velayet devrini koruyacak olan, Peygamber'in
yeeni ve damad ilk mam Ali bn Abi Talib'in kars Fatma'nn so
yudur. O andan itibaren Fatma, "Nurlar Kava" (Majma' al-nurayn)
diye adlandrlr. Babas Peygamber, kocas ve on bir ocuuyla On
Drt Masum'dan biridir. hakikatin dou kayna Fatma, Sophia
kiiliini simgeler ve zihinsel bireyleme imgesinin taycsdr. 17.
yzyl ranl filozofu Mir Damad'n vecdi itiraflarnda lmamlar'la bera
ber78 bir tr mandala'nn gbeinde grnr. B u zihinsel ikonografide
ba haleli Fatma, bilin alannn zerinden sarkarak imgenin tam mer
kezinde kendini gsterir. Bu, Merkez simgeciliinin bir tr yinelenme
sidir. Zira Merkez'e varmak btnle, bireylemeye ulamak demek
tir.
Fakat dinin ideolojiletirilmesi ve kadnn siyasal bir ara olarak
kullanlma<>yla bu Sophia-Kadn imgesi, belki daha az iannan fakat
daha militan olan ve fanatiklemi kadnlarn devrimci duyarlna ku
kusuz daha yakn olan baka bir figrn lehine gzden kaybolacaktr:
ehitler Sultan mam Hseyin'in kz kardei Zeynep. Nasl eski za
mann yol gsterici mistik-filozofu bugnn devrimci slam ideolou
na dntyse, zatiyetin dii simgesi de erkeksileirilmekte, doymak
bilmez gayretleriyle srekli intikam isteyen dii milisler, yani Zeynep
komandolarnn saldrganlna dnmek iin erkeklemektedir. Tarih
teki Zeynep, .S. 680 ylnda Muharrem aynn onuncu gn Kerbela
katliamndan kurtulmutur - mam ve ailesinin fertleri ve yandalar
nn alaka katledildii gn. O andan itibaren Zeynep, kardeinin kan
n detmeden rahat edemeyecektir. Katliamn sorumlusu Emevi halife
si Yezid'in sarayna tutsak getirildiinde az grlen bir cretle halifeye
kafa tutar, tm sularn yzne vurur ve Tanr nnde intikam ister.79
Zeynep Kardeler, tavrlarndaki sertlik ve souklukla artrlar.
lm ve intikamla birliktelikleri her yerde grnr: Behest-e Zahra me
zarlnda topran gbeinden simgesel kanlar kzl bir pnar gibi
* Sophia: Yunanca'da bilgelik, bilim. (.n.)
78. Henry Corbin, En /slam ira11ie11, IV. Cilt, Gallimard, Paris, 1 978, ss. 37-38.
79. Zeyn al-Abedln-e Rahnema, Zerdeg'inf-ye em'im Hosayn, Tahran, Amir Kabir,
1 358, s s . 440-445.

BATILILAMA VE lSLAMlLEME 107


fkran ehitlere tapnmalarnda, yaknmalarnn y rtc ezgilerinde, ka
rizmatik efe kendilerini balayan lgn sloganlarnda. Bylelikle,
tm analarn mistik Koca'>, Sper-Erkek tarafndan ynetilen erkek re
jimine geiimle yoksunluklann dnlemiyorlar m? Bylece kadn
imgesi iki ar u arasnda gidip gelmektedir: dul ve militan. Kah e
hitlerin Anas olarak, kah Maer dolorosa, ya1;l yani iffetli ve acs y
znden eriilmez kadn olarak, kah kinci militan o larak gklere karl
makta, kah gelecein ehidi olan savann istirahatine dul olarak su
nularak srekli yas tutmaya ynlendirilmektedir bu imge. Kadn tam
da bu kendini-yadsyc sevinci simgelemektedir. S ava kutsal olduu
iin, fitne srp gittii lde sava da sonsuza kadar srecei iin, bu
daha da artmak.tadr.

b) Yasadla lndirgenmj Bir Modernlik


Rejimin slamilemesi doas gerei eitime de uzanr. nk beyin
ykama --zell ikle de gen ve uysal beyinlerin ykanmas- lOtaliter
olmak isteyen tm rejimlerin itirazla karlamadan bavurduklar bir
yntemdir. Eitimin kapsam deitirilir, iine y ksek dozda slami
din dersleri zerk edilir; bu dersler varolan laik eitim kapsamnn zeri
ne yamalanr ve su dolu bir kaptaki zeytinya gibi yzeyde dalgalanr.
Dier kitlesel slam i letirme yntemleri gibi eitim de genelinde y
zeysel bir yama rneidir. Genlerin ou --zel likle ehir ortamn
da- durumdaki samal n az ok farkndadr. Bu durumun yapay ol
duunu, zamann havasna ters dtn, lgn Araplama'da ve su
relerin bu eki lde kafalara doldurulma.,nda yapay bir eyler olduunu
bil irler. kiyzlln neden olduu okuldan kalarda ikili bir dil
renen ocuklarn kaypak tavr bundan kaynaklanmaktadr. Dnyalarna
esin veren eyler video-kliplerin kahramanlardr. Michael Jackson,
Prince ve Madonna'nn gereklii onlarn gznde mamlar'n ektii
ilelerden daha elle tutulurdur;

break-dancing sonu gelmeyen dualarn

usan verici kurallarndan daha yakndr. Her ne kadar dini iktidarn ar


taleplerine katlansalar da kendi ilerinde yasad bir durum yaar l ar,
yani iktidara nazaran farkl bir zamanda yaarlar. Bundan tr, eski
sinden daha nevrotik olan izofren bir kuak ortaya kmtr.

108 YARALI BlLlN

Hayatn alacal bulacal tm blgelerini kelimenin tam anlamyla


kuatan "fslam i " biimlerin ar yzeyi altnda Bau'nn kltrel mo
dellerine bal kalan yasad ve ykc bir yaamn, daha youn

baka

bir yaam alttan alta kaynamaktadr. Eski rejimde militan slam, an


lamazlklarn zeminini, hatta bastrlm olan eylerin yatan olu

turuyordu; oysa gnmzde, kolektif bilinalumzn patlamas ve onu


izleyen kusmann ardndan ranllar'n gizli yaamlarnn altnda kay
naan ey, dinin kof grnmleri altnda yatan modernliktir.
Eski rejimin yeniden saygnlk ka7..anmasn ksmi olarak aklayan
da bu okynl tepkidir. Ve bu yalnzca, ruhlarn byk veya kk
eytan'a satan -btn eilimleriyle birden- Batl lamlar iin de
il, bu byk kargaada iktidarn dinmeyen hncna kurbanlk koyun
olan mahrumlarn byk blm iin de geerlidir. ehadet kukusuz
yararldr, hatta soyludur ve gereklidir, ama ylda bir kez Kerbela facia
sn anarken konuulma<; kouluyla, yoksa btn ucuz fedakarlklar
en sradan bir ekilde cesaretlendirmek amacyla deil. stenilen slam,
hem muhayyileleri besleyen, hem arzulara cevap veren, hem de mo
demlerin de syleyecek szleri olduu dnyevi bir evre iinde rahata
nefes alp yaamalarna olanak verecek bir tslam'dr. Zira, ne denirse
densin, modemler dzeni , ilevi ve ekonomik refah temsil etmektedir
ler.
Bu modem snf simgeletiren btn iaretler baz ortamlarda el al
tndan glendirilmektedir: kravat takma, yksek yneticilCrin yapma
ckl azlar, teknik bilgiler, yabanc diller ve Baul deerler. Eski re
jimin i lev ve yaplarna da sz syletilmemektedir: niformal jandar
ma veya polise, subaya, resm i erkana, laik yarga ve pimanlk getir
mi din adamna. Ksacas, modernlikle balants olan btn kii ve
kurumlar, yerleik eski yaplardan ikili bir ekilde yararlanan slam'n
biimsiz organlarnn karmaal magmas karsnda, asgari bir dzen
ve rasyonaliteye sahiptir.
Giysiler, yemek alkanlklar, moda olan davranlar -post-mo
demler

cool diyorlar- gibi

modernlik iaretleri, protesto alanlarna d

nmektedirler. Herkes iine kapanmakta -herkes kendi bahesini ek


mekte-, gizlice alkoll ikisini imal edilmekte, kendi gazetesini oku
makta, kendi video-kasetlerini seyretmektedir. Modalar, dnyadaki o
laylar takip edilmekte, renmek iin yrtmlmakt.a ve kimi zaman a-

BATILILAMA VE lSLAMlLEME 109

bartlmaktadr. Barts modemletirilmekte, gzelletirilmekte, daha


cazip, hatta daha batan karc klnmaktadr. Yabanc diller renil
mekte, lkenin slam-ncesi kltr zerine ok hassas bir ilgi gste
rilmektedir. Arap aleyhtar, lslam aleyhtar olunmaktadr, nk kolek
tif hafzada ikisi de ayrlmaz bir ekilde birlemilerdir. Doruk nok
tasndaki milliyetilikle kzma derecesinde atelenen kafalarda, eski
ranl bilge Zerdt, yava yava lslam'n Peygamberi'nin yerini al
maktadr. Ksacas, eski hafzann atadan kalma derinliklerinden kan
ve yakn bir gelecekte yok olmaya mahkum olan arkaik glerin, o di
nozorun baa geliini reddetmeye yardm edecek her iz, her iaret kabul
grmektedir. Bu ret olgusu, vcudumuzun yabanc bir organn naklini
reddetmesi kadar doaldr. Btn dzeylerde gzlemlenen ve neredeyse
ereti olduu sylenebilecek bu ret, bugnk rejimin kltrel slami
letirme politikasnn baarszln aa karmaktadr. Duyarllk,
rflerin evrimi ve gemiten kopmu zihniyetler, balang hanesine,
yani tarihin sfr derecesine geri dndrlemeyecek olan dnsz olgu
lardr.
Btn bu olgularn yalnzca evrimlemi snflarda bulunduunu,
kitleleri ilgilendirmediini syleyeceksiniz bana. Bu iddia, gerein
yalnzca bir blmn yanstmakla birlikte bir eyi gstermektedir:
igdleri harekete geirmeyi, nefret ve hn uyandrmay baardnda
bile, lslamiletirme'nin zekay ikna edemediini. Ve bu, bir baarsz
lktr.
Kltr alanndaki fiyasko, yaplar, ilevler ve uzman kiiler' dze
yinde grnrken, ekonomik baarszlklar daha da aikardr, nk el
le tutulurdur. Ekonomik alanda, farkl tercihler arasnda tereddt edil
mektedir: mill iletirmek, retim biimlerini devletletirmek veya zel
sektr dzeltmek, yani zel letirmek. Burada da farkl klanlar at
maktadr: sertlerle lmllar, devrimcilerle muhafazakarlar; stelik ki
min lml kimin sert olduu da bilinmemektedir. Burada da tartlan
hedefler slam' amaktadr. Zira slam, gemiinde hibir zaman siya
sal bir rejim olmamtr, hele ekonomik bir sistem hi olmamtr.
B urada atan fraksiyonlar, gnmzde dnyamz paylaan farkl ide
olojik eilimleri temsil etmektedirler: Marksizm yanls devrimci ei
lim ve liberalizm yanls muhafazakar eilim. in dahil birok lkede
gzltmlenen bir tr neo-liberalizme doru dn er veya ge ran'da da

1 1 0 YARALI BlLlN
etkilerini gsterecektir; tabi i dpedz kaskat bir Sovyetlemeye
varlmazsa, ki bu da mmkndr. Bu duruma hangi adan baklmak
istenirse istensin, slam zaten bahanedir. Kendi irkin grnmyle,
iktidarn eitli grnmlerini olduklarndan daha gz alc klma hiz
meti grmektedir. slami rejim btn Bat aleyhtarlna ramen Ba
t'nn tm teknik rnlerini cokuyla karlamakta, karmak aralar
killi acemice, killi eytani bir ustalkla kullanmaktadr. Basn yayn or
ganlarndan lgnlk derecesinde smrerek yararlanldn, ldrc
silahlarn kullanlma biimlerini ve Bolevikler'den slarnclar'a kadar
her tr rakibi tehir etmek iin televizyonda dzenlenen itiraf program
larn hatrlayalm.
slarnileme'nin byk tehlikesi yalnzca anlklarnda, yz seksen
derecelik dnlerinde, yordamlamalarnda, zarnandlnda deil, ya
planm bir tarihsel dzen kuramadndan tr kaosa yol amasnda
ve bu kaosun da iktidar kulislerinde zaman kollayan en ykc unsurla
ra yaramasndadr. Bu Pandora kutusundan herey kabilir: en gerek
d tekboynuzlu hayvanlar, siyasal hayvanatn en korkun canavarlar,
hayalcilerin her eidi, Kaddafi'den Pol Pot'a kadar. Zira devrimin put
latrlmas bal bana bir ama haline gelmekte ve kendi cinlerini
yaratmaktadr. slam, varlk nedenine yabanc maceralara srklenmek
tedir. Bu macerada kanatlar tutumakta ve tarihi amak isterken, enin
de sonunda ideolojik bir yan-rne dnmektedir.

III
M EKAN-DII BR DNYA

Farkl yamalama biimlerinin yol at arpk l klar da byk bir e


itlilik arzeder. Bu arpklklar epistemolojik, psikolojik ya da estetik
olabilirler. Havada gezinen ithal mal fikirlere alanan geleneksel ie
riklerin dozunun kuvvetli olup olmamasyla orantl olarak da farklla
rlar. rnein birbiri ardna eklenen zdeletirmeler yaratabilirler: s
lam = demokrasi; abdest = salk; mahrum = proleter, gibi. Bu zde
letinneler genel olarak tarihsel atlaklarn zerinde uuurlar ve fikir
lerin geliim srecini ya da toplumsal ve kltrel manzarada deiime
yol aan epistemik dnmleri hesaba katmazlar.
Bu arpkl klar -zellikle

de

slamileme olgusu sz konusu oldu

unda- ehadet, cihat veya takyye gibi kutsal fikirlerin, tarihin "mo
tor"u, snf m cadelesi ve sessizlik yasas gibi siyasal kavramlar dze
yine indirgenmesi yoluyla bilinli ya da bilinsiz bir seklarizasyon o
luturabilir.
B irka rnek verelim. iiler arasnda nemli bir kltrel yer kapla
yan

akyye

fikrini alalm. En basit anlamyla bu fikir, temkinlilik, te

m inat ve niyetlerin gizlenmesi anlamna gelir. B u kavram birok dze


ye uygulanabilir. Kiisel dzeyde ele alndnda insan tehlikeden ko
rumay hedefleyen bir uyan, dinsel dzeyde ele alndnda yabanc sal
drs karsnda imann savunulmas, metafizik dzeyde ise Allah tara
fndan insana veri len "eanet"in, srrn saklanmas anlamna gelir.
Ama ok kullanml bu J vram ideolojik arpklklar alanndan geti
inde zn yitirmekte, yavanlamakta, heyecan verici ve simgesel u
yumunu kaybederek bir omerta'ya, yani sessizlik yasasna, insanlarn

1 12 YARALI

B1L1N

enelerini tutmak zorunda olduu yasad bir hareketin smna dn


mektedir.
On iki saysn temel alan iilik'te ehadet fikri, Kerbela lnde
savam ve 680 ylnn Muharrem aynda ehit olan nc imam H
seyin'in rneinden esinlenmitir. Bu rnein lranllar'da zel bir duy
guyu canlandrmasnn nedeni, bunun tarihsel ncllerinin slam-nce
si ran'da da bulunmasdr; kimilerine gre ehadet fikri Firdevsi'nin
Krallar Kiab nn bir kahnunan olan Siyavu'un kanna dayanmakta
dr. Hseyin'in ehadeti geleneksel olarak, tpk sa'nn ilesi gibi, a
politik bir tapnma unsurudur. Bu facianii gerek nedenleri siyasal bir
retiden ziyade, gzyalar, matem ve iledir. yle ki, Miftah al-Bukl
(Gzya Anahtar) ya da Tiif/n al-Buka (Gzya Tufan) gibi bu olay
anlatan eserlerin ou faciann duygusal ynne arlk verrnektedir.80
ehadet fikri, arpklk alanndan geerken ilk bir bakalama ma
ruz kalmaktadr. Bu noktada kan, yani saldrganlk ve intikam gzya
larnn nne geecektir. Hseyin'in grnts de buradan deimi o
lar.k kmaktadr. Kendisi reddediin simgesi, dklen kan da tarihsel
hareketin "motor"u haline gelmektedir. Modern yorumlarda (Necef-A
badi'nin lmsz ehit'i)81 kaynaklar yeniden gzden geirilmektedir;
ama bu i yaplrken kaynaklarn efsanevi taraf yok edilmekte, kutsal
l zar.r grmekte ve tarihselletirilmektedir. Vaktiyle o ahsiyeti ta
landran ve onu efsanevi bir figr yapan hale ortadan kaldrlmaktadr.
Hseyin, kabaca sahici ve siyasal lks iin lmeye hazr bir kahra
man haline gelmektedir. nsezileri yani trajik bir son yaamas olgusu
dahi gz ard edilmektedir. Yavan bir ekilde siyasal ve tekboyutlu o
lan u sonuca varlmaktadr: Hseyin'in ehadeti yalnzca Emeviler'i
devirmeye ynelikti. Bylelikle Hseyin'in trajedisi in il/o tempore
vuku bulan bir efsane deil, temel olarak insani ve tarihsel bir facia ol
maktadr. Zira kkeninde Hseyin'in ehadeti, insanln kefaretini
deyen bir kurtarcnn varl meindedir [soteriologique]. Tpk sa'
nn, insanln gnahlarnn kefaretini demek iin armha gerilmesi
gibi Hseyin de slami cemaati gnahlarndan arndrmak iin Kerbcla'
da lmtr. Bu noktada arpklama, kurtarlma efsanesinin evrimsel
'

80. Hamid nayet, Mot:krn lslamic Poliical Thought, Macmillan Press, Londra,
1 982, ss. 1 8 1 - 1 94 (Trke'de: ada slami Siyasi Dnce, eviren: Yusuf
Ziya, Yneli Yay., lst., 1 9 88.).
8 1 . a .g . e .

MEKAN-DII BiR DNYA 1 13

zamannn yerine, toplumsal ve tarihsel mcadelelerin izgisel zaman


n koymaktadr. Dinden bamszlatran bu eilim Humeyni ile bir
likle doruuna varmtr; H umeyni, Kerbela'nn hatrasn siyasal a
malar iin dier btn ii ilahiyatlardan fazla kullanmur. Kitabn
daK2 yle demektedir: " Monarinin ve babadan oula iktidar deiimi
nin kurulmasn engellemek iin H seyin bakaldrm ve ehit ol
m utur. Yezid slalesinin hanedanna boyun emeyi reddeuii ve Ye
zid'in kralln tanmad iin Hseyin bakaldrm ve btn Msl
manlar isyana davet etmitir."
Yine arpklklarmza dnersek, bunlarn yalnzca bahseuiimiz du
rumlardaki kavram larn melezletirilme blgesiyle snrl kalmadn
belinelim; nesneleri, edebiyau ve sanal da etkilemektedirler. rnein,
hala geleneksel olan bir evrenin nesnelerini ve sluplarn da estetik
biimsizlemeye maruz brakabilmektedirler. 1ran'da ellili yllarda "k
bist" ad verilen mimari slubun yol al korkun bakalam buna
bir rnektir. Bu apklklar Bau'daki edebi yeniliklerden doan bir tr
de de grlebi lir -Yeni Roman gibi-; bu tr, gel iim sreci
balamnda kendisiyle hibir yaknl olmayan duyarllk biimlerini
biimsizletirdii gibi, getirdii fikirler bu biimlerle uyumayp on
lar iddetle reddctrneklCdir.
Gzlemlenen apklklarn alan ne olursa olsun ortak bir nokta
vardr: gereklie uymamaktadr. Bu apklklar gereklikle karla
tklarnda diyalektik-d, tarihsellik-d bir i liki olumaktadr. Bun
lar, kendi ilerine kapanm, kendi kategorilerini yaralan ve kendi fan
tazmlaryla yaayan yaplardr. Ksacas, sreyi uzaysallauran, algla
may talauran ve hayaln deiken akiyla her tr diyalektik i likiyi
zorlatran sui generis* bir zihinsel alandr. Bu arpklk alannn aa
vurduu dnya, yle grnmesine ramen gerekst bir dnya deil
dir, ar-gerek lhyperreel] bir benzetirim lsimu/acre) dnyas da de
ildir, bu dnya daha ziyade, gerekliin maskeler ardnda gizlendii,
yalanlarn tek balarna bir amaca dntkleri ve zerk bir yaam sr
drdkleri "gerek-alt" bir dnyadr. B urada herey altst olmutur:
Hayal lme, gzel irkine, aptal iyiye dnr. Kendi kapal ember
lerinin dnda ele alndnda hibiri gereklik snavn geemez.

Sui ge11eris: Nev'i ahsna m nhasr. (.n


82. Wiliiya-e Faqfh, a .g . e . 'de aktarlyor, s. 1 94.

1 14

YARALI BLN

Gerekten de geemezler, nk genel bir feedback nedeniyle kendi sa


yklamalaryla yaamaktadrlar
bylelikle ikinci dereceden bir sayk
-

lama haline gelirler.

1 . HALE, A YNA VE BENZETIRIM


Dnya gereklii, bir grntnn temsil edilmesi ve insann eyleri
alglama biimiyle ilikilidir. Bak dnyann sihiriyle biim deiti
ren, gnl gzyle gren insan, eyleri, Gutenbcrg'in bys bozul
mu galaksisinde yaayan grsel insanla ayn biimde grmez. Zira
Walter Benjamin'in dedii gibi, grntnn gzden dmesi halenin
yitirilmesiyle edeerdedir. Bu hale kaybyla nesne, trensel ve tapm
masal deerini yitirir ve kullanm deeri ile sergilenme deeri haline
gelir83, yle ki, tek'in tekilliinin yerine, kopyalarn teknik olarak o
altlabilirlii gelir. Bakn nitelii grntnn ileviyse, bu ilev de
bir destee baldr. Bu destek aynadr, yani dnya. Grnt-ayna ili
kileri bakn tzselliinin azlna ve okluuna gre deiiklik arze
der: Bak, aynann arka alanna, yani bir yandan kendini aa vurur
ken te yandan sakl kalan (tpk Tann nn kendini gstermesi gi
bi) eyin mulaklna ak kalabilir; diyalektik bir eliki olarak
grnt-ayna kartlama'iyla snrl da kalabilir; ya da kendi ereve
sinden kp medyalarn katlamal gelimesindeki gibi zerk bir grn
t orjisi iinde patlayabilir. lk kta, grnlillcrin hala kozmogonik
haleleriyle evreli olduklar bir Grntler Ontolojisi'yle, ikinci kta,
tepkisel bilincin diyalektik ilikisiyle, nc durumdaysa bir benze
tirimle, ya da bir benzetirmeyle [simulaion] karlarz. Gereklik
terimleriyle belirtirsek, karmzda bir gereklik-tesi, bir diyalektik
gereklik, bir de an-gereklik vardr.
Amerika zerine hazrlad kitabnda Jean Baudrillard son iki ol
guyu, yani Avrupa ve Amerika'nn birbirlerine baklaryla simgeleen
tepkisel gereklik ve ar-gereklii incelemektedir. Bu incelemede
Baudrillard temel neme haiz bir konuyu aa karmaktadr: Avru8 3 . Walter Benjamin, " L'<Euvre d'art i !'ere de sa reproductibilite technique",
L 'Homme, la langue et la culure 'de, Denoel -Gonthier, Paris, 1 9 7 1 , s. 1 46
(Trke'de: Tekniin Olanaklaryla Yeniden retilebildii ada Sanal Yapl,
ev.: Ahmet Cemal, Oluum Yay., !stanbul, ubat 1 9 8 1 ).

MEKAN-DII BiR DNYA 1 15


pallar'la Amerikallar'n gereklie, grntye ve benzetirmeye ba
klarndaki fark ll klar. Peki o zaman bizim dnyamz btn bunlarn
iinde nerede yer al maktadr? B izim dnyamz szyle zel bir konumu
olan " Dou" dnyasn ka'itediyorum, nk bu dnya ne ikiye bln
me ne de benzetirme zerine kuruludur ve Grnt'nn trensel nite
lik kaz.np bir ikona halesiyle kendini gsterd ii bir dnya olarak kal
maktadr. Baudrillard bu konuda hibir imada bul unmamaktadr, aslna
baklrsa sorunu da bu deildir. Peki biim deitirmi bu dnya var
mdr'? Varsa, iler haliyle nerede bulunur? B ir yerde bulunmuyorsa, ne

gerek -tesi,

ne

gerek,

ne de

ar-gerek

olan bu dnya nasl bir

dnya olacakur?
Iiaudril lard'a dnelim. Avrupallar'la Amerikallar ara;nda temel bir
farkllk vardr. "Onlar fikirlerden yola kp gereklik retmekte, bizse
gereklii fi kirlere veya ideolojilere dntrmekteyiz."84 Peki neden?
nk, diyor Baudrillard, "Amerika'da yeni olan ey, birinci dzey (il
kel ve vahi) ile nc tip (mutlak berzetirim) arasnda ol uan ok
tur. kinci derece yoktur. Biz ki her zaman ikinci dzeye, tepk ililie, i
kiye blnmeye, mutsuz b i lince ayrcal k tandk, bu durumu kavra
mamz zordur. "85
Amerika'nn bir bakma ikinci derecede baar szla urad ve
nc dzeyi an lde gelitirdii sylenebilir. Baudri llard'n nerdi
i btn betimlemeler bu yndedir: "B tnsel bilginin, btnn un
surlar nn her birinde bul unmas anlamnda Amerika, lazerle ekilmi
dev bir kabartma l fotoraf gibidir. "86 Amerika bir benzetirmedir ve
bu benzetirme sayesinde dnya ancak reklam ileviyle varolmakta
dr87. Amerika muazzam bir video kayt cihazdr. Tm bu tanmlama
lar Amerikan kltrnn u zgl yeteneini bel irgin letirmeyi hedef
ler: bir benzetirim dnyasn retme gc, yle ki Woody Allen'n
filminde

(Kahire'nin Mor Gl) olduu gibi

grm perdyi yrtp

zerk bir varla dnmekte ve bir an-gerekl ik yaratmaktadr. B u a


r-gereklik kurgusall n tm zelliklerini sergi lemektedir. "arpc
olan bu kurgusal zel l i ktir. An , k urgu muhayyile deildir. Kurgu,

84. Amerique, Grasse, 1 986, s. 1 86.


85. a . g . e . , s. 208.
86. a.g . e . , s . 59.
87. a . g . e . , s . 64.

1 1 6 YARALI B1L1N
muhayyileyi gerekletirerek muhayyilenin nne geen eydir."88
Bundan dolay Amerikan yaam tarz kurgusaldr, nk "gereklik i
inde muhayyilenin alma-;dr".89
Bylelikle btnyle dayanak yoksunluuna varlr. Ayna aamas
nn yerine video aamasnn gelmesinden tr90 grnt artk bir tek
kendine gnderme yapmaktadr. yle ki benzetirim kendinin-reklam,
hayat sinema olmaktadr, nk "btn mekanlar ve btn yaam tarz
lar sinematografiktir".91

1 8. yzyl topyasnn gereklemi gibi g

rnd bu katksz benzetirme tr karsnda Avrupa, mutsuz bilin


cin talam ann yaamakta, ya da baka bir deyile

1 9. yzyln

gerekle_meyecek kartlklarnn ann yaamaktadr. Avrupa'nn ger


eklik karsndaki tavr mulaktr: ya gereklii hayal ederek gerek
liin nne gemekte, ya da gereklii lkletirerek gereklikten ka
maktadr.92 Avrupa bilincinin yadsyclk aamasn aamamasndan
tr Avrupallar, "lknn elinde kvranan, ama aslnda onun gerek
lemesini can ekmeyen, hereyin mmkn olduunu vazeden ama
hereyin gereklemi olduunu hibir zaman sylemeyen nostaljik
topyaclar"93 olarak kalmlardr.
rnein gerekstclk ayn kartl sergilemez mi? Gerekst
clk, Faust'u ruhun yce bir denge noktas bularak kendini amak i
in son abas deilse nedir? Ki Breton'un deyiiyle, "bu noktada, ya
am ve lm, gerek ve muhayyile, gemi ve gelecek, iletiilebilir o
lan ile olmayan ank kart eyler olarak alglanmazlar"

ge).

(ikinci Bildir

B ununla birlikte, imdi biliyoruz ki bu d hibir zaman gerek

lememitir ve gerekstclk srekli olamk, devrimci topyalara ka


tlma ile, aksine, kendi iine kapanp bilindn, delilii ve halsi
nasyonlu halleri aratrma arasnda gidip gelmi, kararsz kalmtr.
Bylece btn tarihi, uzlamaz kartlklarla zetlenmektedir: bir yan
dan delilii vp te yandan bilinli kalmak, bir yandan bedenle ruhun
uzlamas ynnde hareket edip te yandan bu birlemenin gerisinde
kalmak, bir yandan geleneksel deerlere saldrp te yandan gnlana
88.
89.
90.
91.
92.
93.

a .g . e . , ss. 1 89- 1 90.


a .g . e .
a .g .e . , s. 74.

a . g . e . , s . 201 .

a.g . e . , s . 1 90.

a . g . e . , s . 1 56.

MEKAN-DII BiR DNYA 1 1 7


kadar Doulu retilerin batniliine gmlmek.94
Bence gerekstclk, Baudrillard'n ikiye blnme, tepkicilik ve
muL'iuz bilin dzeyi olarak adlandrd eyi temsil eunektcdir.
Amerikal, fikirlerden yola kp gereklik reterek kolektif lgnl
n iyi kt gerekletirirken, Avrupal gereklii fikirlere nt
rrken, srekli deien ve stelik kendine ait olmayan bir gereklikle
kar karya bulunan Doulu'nun tavr ne olacakur? Bat-d dnyaya
ait olan bir insann bu dnmler karsndaki tavr edilgendir. Fikir
lerden yola kp gereklik retmesi zor olduu gibi, bir de bizzat mo
dem gereklik hakknda bir bak sahibi olamamaktadr. Onun sorunu
ne ar-gerekliktir, ne de mutsuz bilin. stelik, vaktiyle bakna
k tutan ve dnyayla nesnelerin ona biim deitirmi bir halde, gr
nmler aynasnn stne asl mcevherler gibi parl parl grnd
grnt ontolojisinden de yararlanamamaktadr. Hafz'n ( 1 320-90) de
yiiyle, kula Ezeliyet'in Sahibi'nde olan bir dnyadan artk yantrlana
mamaktadr.

Aynann ardnda papaana e yarat/dun


Ezeli Sahip ne sylememi emrettiyse onu tekrarlarm
lksel tecrbelerinden mahrum kalan Doulu, modem zamanlarn
dnsel bilincinden yararlanamamakta; bcnzetirmeli bir medya dn
yasnn kendi reklamn yapan orjisine de katlmamaktadr. Peki o za
man, bir yerde olmas gerektiine gre, onun yeri neresidir? Khnele
mi kalntlarn tad bir dnyann gerek-tesiliiyle, bilin kap
samn kartlklaryla gerekten deiiklie uratamayan diyalektik bir
gereklik arasnda iki yandan ekitiri!en Doulu insan, no man's land'
in snrlarnda asl kalmtr. Gerei bir alt-gerekliktir; hem gele
neksel grntnn halesi nezdinde, hem de medyalarn ar-gerek pat
lamas nezdinde. konalarn halesinden mahrum kalm olan, starlarn
geici zaferlerini de tadamayan Doulu, meldin-d bir dnyada bulun
maktadr.

94. "Surrealisme", Encyclopaedia


578.

Universalis'te, 1 5. Cilt , , Paris, 1980, ss. 575-

1 1 8 YARALI BLN

2. NESNELERiN BIIMSIZLETIRIC/ MEKANI


Bu

mekan-d, soluk yansmalarn

muhafaza ettii, ehre deitirmi

grntler dnyasnn tarihsel olarak " ilerisinde"dir; kendisini ba'iUran


sanayi dnyasnn da "gerisinde"dir; bunun sonucunda iinde her nesne
nin daha batan biimsizletii m uazzam bir arpklk alan yaratr:
hem el rn nesne hem de sanayi rn nesne. El rn nesne, ken
dini karikatrletiren bir modernlikle

garip bir ekilde btnleirken,

kendini yaratan dnyaya ters dmeye balar; sanayi rn nesne ise,


kendi alt-gerekliine indirgenmi bir Gelenek'in yaygn erevesinden
gelen kaln bir hayat tabakas sayesinde biim deitirmektedir.
Bir rnek. Tahnm'da taksi olarak kullanlan Mercedes'ler bu arpkl
sergilemek iin gzel bir rnek oluturmaktadr. Bu rnek bir tek
Tahran'a zg deildir. Ayn olguyu nc Dnya'nn hemen her k
esinde buluruz. B ir Alman arabas olan Mercedes'in erkeksi, muktedir
ve ilevsel bir grnm vardr. talyan ve Fransz arabalarnn izgile
rindeki yuvarlaklklar ve erilmelerden kanan, daha ziyade klasik olan
biimi kaportasna bir tr sekinlik havas vermektedir ki bu da onun
marka grntsn oluturmaktadr. Tahran'da taksiye dnen bu ara
bada, tabiri caizse ruhunun zelliini veren hatlar aruk bulamadmz
gibi, arpklk alannn datc etkisi arabaya, bir de toplumsal or
tamn alaluc etkisini musallat etmektedir. Kesin ve sade izgiler kv
nlmakta, ele gelmeyen biimsizlemelerle kntlarn arasnda kaybol
makta ve bunun sonucunda araba biimsiz bir ey grnmne brn
mektedir. B irbirine uymayan crtlak renkler tarafndan biimsizletiri
lip mukavvada.n bir nesneye dntrlmektedir. Arabann iinde saa
sola aslan ok renkli kk ampuller, n panelde genell.ikle sv ire
manzaralar (ya da tmamlar'n portrelerini) gsteren kart{X>staller, he
men yannda direksiyonun zerinde hznle oynaan kt kattan bir
iek demeti arabann iini dntrr, arabada yoksul bir halk bayra
mnn havasn yaraur. Araba, asl ilevine eklenen ikinci bir hayat ka
zan r. Ama bu hayat, nesnenin ilevselliini yadsyp byk bir h
znle, bir gn evvelki bayramn tkenmiliini ele veren kabartmalar
gibi, dklnn c rtlak iaretlerinden baka kken izi tamayan bir
dnyann mekann yaratr.

MEKAN-DII BR DNYA 1 19
levinden uzaklatnlm nesnenin bylesine iirilmesinde bir
baka olgu da gzlemlenir. Nesne kullanlabilir bir oyuncak dzeyine
alaltlm, biimsizletirilmi, datlm deildir; sadece, ayn za
mancla yeniden ele geirilmitir, bir tr evcilletirmedir bu. Nesneyi
"insaniletirerek" , hem gzlerden koruma amacyla nazarl klar takarak
-upk hayvan lam aslan eyalara da taklan o turkuaz mavisi nazarlk
lar gibi-, veya kt etkilerden korumak iin Kur'an'dan ayetler ya da
sihirli szlerle donatarak canl bir nesne haline getirilir. Nesne canlan
drlr, ona daha zl bir ikinci hayaun soluu flenir, daha "arkaik"
bir hayatn soluu ki bu hayatn, bynn kalbinden, yani teknoloji
ncesi animizmden geldii sylenebilir.
Nesneyi bakalamlarn doal evrimine yeniden sokan esnek bir
tz yararna, ilevinden yoksun brakmak, nesnenin teknik olarak knl
ganlamasna yol aar. Drt tekerlekli bir at haline getirilen araba, da
ha zengin bir ikinci hay,atla makyajlanmakla birlikte yapsal bir yeter
sizliin acsn eker. Bakm eksiklii arabay " hasta" bir eya haline
getirir: el altndaki olanaklarla gn gnne tamir edilen, gz alc bir
gelin gibi sslenen, giydirilen, martlan, ama en derin mekanizmas
ypratlan, eski bir araf gibi onarlan, yamalanan nesne ok sert bir
kaderin btn bahtszl klarna maruz kalr. Makinalarn yaam sresi
hakknda, bizde yle derler: "Gen lsn! " (cevan-merd), yani vaktin
den nce, upk olgunlua erimeden len gen bir adam iin sylendi
i gibi. Kanksanm bu lm ler, eyann ileviyle kullanan arasnda
ki uyumsuzluu ele verir. levsellii reddedilirken mahkum edil m i
olur, ama erken bir lme mahkum ederken de baka bir dzeyde haya
ta dndrlm, ondan yararlanan insanln suretinde esrarengiz bir
nesne haline getirilmi olur: Doann sertliklerine, zalim bir kaderin
tersliklerine boyun een, ama hem Tanr'nn sonsuzl uunu hem de u
dnyadaki her tr varoluun iretiliini yanstan sihirli bir nesne.
Nesneyi paralayarak deersizletiren bu biimsizletirici mekan da
tam olarak, daha nce arpklk alan olarak adlandrdmzdr. Ancak
bu arpkln sadece nesnelere zg olmadnn, bunun etkilerinin e
debiyatta, sanatta, dncede, hatta psikolojik tavrlarda hissedildii
nin altn izmek gerekir. Tunus'taki otobslerin tuzbuz olabilecek el
den geirilmi nesnelere dnmesi hakknda Hele Beji yle yazyor:
" B unlar yolda giderken sanki gitmiyor g ibidirler. Sanki yolun iine

120 YARALI

BlLlN

girmek ister gibi oseye yaslanrlar."95 Bunlarda herey biimsizleti


rilmitir: Tekerlekleri "kanlmaz tekerlek yanlsamalar, iltihapla i
mi yanaklar gibidirler".96 Bir tr beyazms maddenin, kauuun ar
dnda grnmez bir tekerlek sakldr. Bununla birlikte "btn bunlar
bir tekeri ukurda yanlamasna giderler, tek ayana basarak ilerleyen
bir sava gazisi gibi; ve metalik bir i ekile l tekerleklerin zerin
de dururlar".97 B u otobslerde hibir ey, retildikleri yer olan Alman
ya'daki bir otobsn grntsn anmsatmaz. Bu arabala.nn "bir te

kerlei modemliktedir, neredeyse patlak, asl, mahvolmu bir tekerle


i de baka bir yerdedir... " .98

O "kanlmaz baka yer" nesneyi bir tr mektin-d'na yerletirir;


orada nesne hibir zaman durumunu aamaz, kendinin tesine geemez,
kendi arl altnda ezilir, temsil eunekle ykml olduu eyin be
risinde kalr ve kendisi hakknda sahip olduu bir fikrin peinde, hibir
zaman yakalayamadan koadurur. Bu arpklklardan sonu olarak kan
ey, yalnzca gz zevkini bozan gariplikler, zevksizlik, lszlk,
temsildeki sefalet ve paralanm biimlerin uyumsuz yoksulluu de
ildir; yar-taslak yar-ilev halinde, ne ky ne kasaba olarak gerekli
in belirsiz kenarlarnda kalan eylerin tanmlanamayan kimliidir bu eyler daha varolmaya balar balamaz rmek iin yeterince ya
lanmlardr bile.

3. KOLEKTiF BiLiNALTI PATLAMASI


stisnai olaylar birbirini izlediinde, bir dzen ktnde ve eski haf
zann bastrlm kalntlar birden yzeye kp toplumsal muhayyile
nin btn fantazmlarna vcut verdiinde, arpklklar patlayabilir ve
sayklamal bir sylemle birleerek btn kamu alann igal de edebi
lir. Bu dzen ykl, bir devrim olabilir. Bildiim kadaryla, nc
Dnya'da olmu btn devrimler arasnda ran Devrimi kendi trnde
tek kalmaktadr. nk ncelikle bu devrim, dier birok szde devrim
95. " Le Promeneur aboli ou les metamorphoses du troisieme homme", Babylone'
da, no. 5, Paris, 1 986, s. 2 1 2 .
9 6 . a .g.e.
9 7 . a.g.e.
98. a . g . e . , s . 2 1 3 .

MEKAN-DII BiR DNYA 121


gibi bir Darbe deildir; iktidarn tersyz edilmesi ve deerlerin ani bir
altst oluu sz konusudur; stelik, zgl olarak kltrel olmak iste
mitir. Ne sadan ne de soldan gelen bu devrim, kendini kimlik devri
mi olarak ilan etmitir, yani nc tipte bir devrimdir. Bu nc
zmn bir yanlsama olduu dorudur, nk hazr bulunan ideolojile
rin deirmenine su dkmekten baka bir ey yapmamtr, ama benzeri
grlmemi bir kltrel deprem olarak lkedeki kolektif bilinaltn
patlatmay -hem de dev boyutlarda patlatmay- baarmtr.
Benim bildiim kadaryla Dou'daki kolektif bilinaltnn belirtisiz
biimlerinin mmkn patlamasn ngnne baars gsteren Batllar
ve Doulular enderdir. zellikle de smrgeci ada, Gobincau dnda
kimse bunu grememitir. Gobineau, tamamen kendine zg bir nse
ziyle bu temalara byk bir anlayla yaklamtr. Ona gre Asya, hi
deilse

1 9. yzyln ikinci yansna doru tand Asya, "durgun bir

birikinti"dir99 ama l deildir. Su akmad iin k uru olduu zanne


dilmektedir. Gobineau ise aksine, birikinti halindeki suyun "trmz
de, ksr varolular ve canavarlar yaratma konusunda korkun derecede
bereketli " 1 00 olduuna inanr. Gobineau'ya gre tehlikeli olan, ;'en do
al haliyle karsav niteliinde" kuramlarn srekli karmasdr. B u
"heterodoks fikirlerin zengin hasad"ndan n e kaca tam olarak bilin
memektedir. "Karsav niteliinde" , "heteredoks", " srekli karma"
gibi, Gobineau'nun kulland tm terimler, kark fikirlerin birbirle
riyle badamazln ve buradan doan biimlerin ngrlemezliini
gzler nne sermektedir; Gobineau'ya gre buradan ileri gelen tehli
keler maddi olmaktan ziyade ahlaksal tehlikelerdir. " B u zihinsel ba
takln iinde i lkelerde. fikirlerde, vebay andran kuamlarda yeni yan
malar olacak ve bundan kacak olan i ltihaplanma, temas yoluyla az
veya ok ani olarak yaylacaktr, ama kesinlikle yaylacaktr. " 1 01
Bu ngrlemez dllemenin, bir fikrin kendine yabanc bir ortam
veya bnyeye alanmasndan ileri geldiini sylemektedir yleyse Go
bineau. Gerekten de eyler, bakmzn szgecinden geerken dei
mekle kalmayp, yeni ve nceden bilinmeyen eyler haline de gelmek
tedirler. rnein Voltaire'in grnts, Fars kltrnn alanna girer99. Religions et philosophies t:k /'Asie centrale, Gallimard, Paris, 1 957, s. 1 26.
1 00. a.g . e . , s. 1 27 .
1 0 1 . a.g .e., s. 1 26.

122 YARALI BlLlN


ken deimekle kalmayp -ad Valater olmakta102; gmleinin d
melerini iliklemeyen, btn zamann imekle, mollalarla alay etmek
le, kadnlar batan karmakla, eytani dizeler yazmakla geiren ve
tm sontunnalarn elinden kolaylkla kurtulan rezil birine dnmek
tedir-, neredeyse mtasyon dzeyinde yeni bir kiil ie dnerek
bakalama da uramaktadr. Bu dnm , Voltaire ve Napoleon gibi
rnekler sz konusu olduunda ho ve elenceli olabilmekte, fakat to
taliter ideolojiler biimiyle ele geirilip dnyada ykmlara yol aun
da zararl , hatta lmcl olabilmektedir: Gobineau, Bat nfuzu alun
daki Asya'da vuku bulan ilk altst olularn tan olmutur. H indis
tan'da Hindu ve Zerdt cemaatlerin iinde yeniliki ekollerin ortaya
k ve ran'daki iiliin son ac servenlerinden biri olan Babilik'in
militan bir grnm kazanma; gibi olaylar bu altst olulara rnek
tir. Gobineau, Asya deha<>nn zgn biimler yaratma hususundaki bu
yeteneine duyarl olmusa da -Gobineau'nun ran'a derin bir sevgiyle
bal olduu bilinmektedir-, yine de bu biimlerdeki birbirini tutma
yan ve tehlikeli olan ynlere dikkat ekmitir. Kukusuz Gobineau bir
yzyldan biraz fazla bir zaman sonra gelecek patlamalarn tan ola
mamtr, ama en azndan byle bir eyin olabileceinden kuku duy
ma keskin grlln gstermitir.
Kolektif bilinaltnn fantazmlarna dnecek olursak, bunlarn -bi
zi i lgilendiren durum zelinde- birok tortu dzeyini kapsadklar
sylenebil ir. Devrim, jeolojik katmanlar adeta plak olarak gzler
nne sermitir. lkin, toplumsal bilinaltnn arkaik katmanlar vardr;
bu katmanlar, ehadet gibi, Mesihilik gibi, peygambervari karizma
gibi kolektif hafzann en kalc arkeliplerinden beslenirler; bu arketip
lcrin hepsi az ok zamann karanlklarnda kaybolmu slam-ncesi bir
kkenden gelebilir. gdlerin, soylarn oluumundaki rol neyse, bu
arketipler de toplumsal hilinalt dzeyinde o role sahiptirler. Geerli
olan dinin geleneksel inanlaryla Aydnlanma'nn i lkeleri ve 1 9. yz
yl liberalizminden ithal edilen modernlik fikirleri de btn bunlara ka
tlr. Daha yeni olan bu katman, daha yakn tarih l i olmasna karn
devrimci topya dzeyindeki nemli yeri nedeniyle daha etkin olan
Marksist ideolojiyi de kapsar. Ama derin kklere sahip olup, dier
sylemlere kendi temsillerinin duygusal ieriini aktarru en arkaik kat1 02. a . g . e .

MEKAN-DII BIR DNYA 123


mantar dnda kalan yeni katmanlar birbirleriyle i ie gemekte, sar
malanmakta, kesimekte, birbirlerine karlkl bulamaktadr ve kar
makark fikirler birbirlerine girmektedir.
Bu karmaa, sosyo-politik dzen istikrar gsterdii srece saldrgan
lamayan -ama grnmez de olmayan- arpklklar alannda yans
masn bulmaktadr. Fakat dzen altst olduunda, o zamana kadar pa
sif kalan bu arpklklar aniden vcut bulmakta, nceden grlmemi,
bazen btnyle inanlmaz yaplarda cisim lemekte, ar bir yer igal
etmeye balamakta, saldrganlamakta ve daha nce varolmayan top
lumsal tavrlara neden olardk her dzeyde, zihinsel ve estetik dzeylerde
etkin ol maktadrlar. B una rnek olarak yeni " slami" teknokmtn atk
kal, somurtkan ve hrn tavrn , kravat takmay reddetmesini -daha
batan her tr bakal reddettii iin-, muhatabnn gzlerine bak
mamasn, yabanc dil kullanmn reddetmesini ve genellikle trasz
olmasn verebiliriz. " slam i " olmak istenmesine ramen bu tavr ger
ekte slami deildir. Militan ve kinci bir tr slam'n atgzlkl dev
rimci brokmtlarla kartrld bir ideolojik arpklk ortamndan do
an bir hncn toplumsal sonucudur daha ziyade. Genellikle Doulu'
nun sempatik yumuaklnn ve ll ahenginin ritmini veren btn
yuvarlak l klar, btn ekicilik ve k vrmlar bu arpklk ortamnda,
tartma gtrmez olduu iddia edilen bir tr katlk adna kurban edil
mektedir. Bu eliik iki tutumun i ie gemesi -bir tr "badamaz
lklar anlamas"-, ne btn kk kazma giriimlerine ramen Ms
lmanlar'n

inallah tavrnn hala hkm

srd geleneksel toplumda

grlen, ne de kiisizlcmi brokratn donuk hatlarn bir tr u ygar


nezaketin insaniletirdii Bat toplumlarnda rastlanan

dnme ura

bir biimdr; yeni bir durumdur bu.

Zih insel, estetik ve psikoloj i k olan bu arpklklar sosyolojik man


zaray btnyle kirlettikleri gibi , egemen ideoloj i dzeyinde

leirildiklerinde, gerekliin

gncel

baz cephelerinin tamam n, yerlerine ye

ni anlamlar koyarak kklerinden sarsarlar. Bu olgunun boyutlarn ho


bir anekdotla sergileyelim:
Yl larca lkesinden uzak kalm gen bir adam, ran'a geri dnd
nde Tahran havaalanndan knca evine gitmek iin bir taksiye bi
ner. Yar yolda ofre, ilk ttncde durmasn syler. "Ttncde ne
yapacaksnz beyim?" diye sorar ofr.

124 YARALI B1L1N


"Ne mi yapacam? Sigara alacam."
"Sigara m? Sigaray camide satyorlar."
"Camide mi? Yahu cami Allah'n evidir, oraya ibadet etmeye gidilmez mi?"
"Yanl beyim! badet etmek iin niversiteye gidilir."
"Peki o zaman renim nerede yaplyor?"
"renim hapiste yaplyor, beyim."
"Hapis hrszlarn yeri deil mi?"
"Yine yanl beyim! Hrszlar hkmeteatanyor."
Tuzaklarla dolu bu anekdotta btn ilevler yer deitinnitir. Din
ticarilemi ve yavan bir yararllk kazanmken, niversite siyasal
dinsel bir sirk toplamasna dnr, hapishane bir renim yeri, h
kmet ise bir sabkal yuvas haline gelir. Hibir eyin yerinde olmad
n sylemek bile hafif kalmaktadr. Bir yanda nesneleri biimsizleti
rirken, te yanda dnceleri bozan, dier bir yanda da paranoyak dav
ranlar koullandran kopma, belirtisiz olmakla kalmamakta, gerek
liin tm cephelerini iine alan btnsel bir sistem payesi de edinmek
tedir. Tm varlk rgtlenmesinin bizzat ats haline gelmektedir ki
bu da dev bir yanl anlama, hatta derin bir arpklk zerinde dunnak
tadr. Bu arpklik hogr eiini atnda gze arpmakta, effafla
maktadr; o andan itibaren crtlak hakikatine ne bir tka vurulabilir, ne
de susturulabilir. Bunun geri tepmesi o kadar geni boyutlardadr ki in
sanlarn ou -hi deilse gzleri grenler- sahtekarl grmekte,
aniden kraln plak olduunu farketmektedir; en kurnazlar ise btn
frsatlardan yararlanmaktadrlar.

4. ARP/KLiK S YLEMi

ran'daki gizli kltrel arpklklarn radikallemesi devrim-sonras


na zg bir olgudur. Bu radikalleme sanata, kltrel syleme ve felse
feye yansmaktadr. Burada, btn alanlardan rnekler verip, gerek
kii tarafndan cisimletirilen sanat sylemi trn stnkr ince
leyeceim: bir halk ressam -ksa bir sre nce halk geuosundan
km bir tr mahrum-, resmi dili temsil eden yksek mevkide bir
ahsiyet ve Gramsci anlamnda organik entelektele rnek olabilecek

MEKAN-DII BlR DNYA 125


bir filozof. B unlar, Sanao3, ahsiyet 04 ve Filozof 05 olarak adlan
dracam. Bu sylem trnn btn kapad doruysa da bu
rnekler, gemi ve dnya ile ani bir kopma yaadn ve zgl olarak
kimliksel olduunu ilan eden yeni bir kltr biiminin ortaya kn
yeteri kadar canl olardk sergileyecektir. B uradaki paradigma kesimele

ri arpklklar-, bizzat rejimin topogrnfyasnda vcut bulan kapsa


yc bir sistem olarak asarlanmaktadr. eylerin eski hali emin ellere
brakld iin, farkl alanlar arasndaki snrlar siliklemektedir: din
bu ortamda siyasal-kltrel bir olguya dnrken, kltr kutsal bir
dil dzeyine ykselmektedir. Hakllklarndan hi kuku duymayan bu
yeni sylemlere kar, artk hibir argmann sz hakk yoktur; bu
sylemler, yaygn psikozdan da beslenerek, nlerine gelen her konuda
uzun uzun konumak, ya da gerektiinde, kendi genci eilimlerine ters
den hercyi reddetmek yetkisini kendilerinde grmektedirler. Dikka
fallar zmsemek ya da kovmak iin, istenmeyen kimseleri gerek
tiinde dizginlemek iip, yolunu arm ruhlar aldatc sirenleriyle
kendine ckeduran modeinizmin bysn bozmak iin en ac i l yn
temler uygulamaya konmaktadr. Devrim, bu kargaada ateleyici yeri
ne gememi midir? Bu noktaya vardktan sonra tm fedakarlklar
dorulamaz m? Daha dn lkeyi paralayan her tr aykrl sona er
dirmekte ve bylece, uyumazlklar tek bir epistemolojik statde bir
letirmekte deil midir?
Byk tem izlikten sonra yeniden, sfrdan yola klmaktadr. Elden
geldiince gedikler kapanmakta, nihayet yeniden kavuulan kimliin
emniyet veren younluu yeniden tesis edilmektedir. Yakn gemie
kar gsterilen sert tepki buradan kmaktadr. B u konuda . kah
ranmz da mutabktr. Eski rejim, kltr ve sanat d zeyinde olduu
gibi siya."31 dzeyde de kokumu, dzmece ve sahte bir dzen olmu
tur. Kimi zaman, Sanatmz'a gre, ceplerini doldurmaktan baka bir
ey dnmeyen sanatlarn "dekoratif sanatlar"nn yayld ucuz bir
dzendir; kimi .zaman, ahsiyet'e gre, Batl Nihilim'in lran'daki d1 03 . Moneza Nejat, "Roshangari hadaf-e naqashihaye man est", Fasln!ime-ye Ho
n a r da , no. 6, Tahran, 1 363, ss. 242-255.
1 04. Mir Hossein '.\1ussavi, "Roshanfekran-e maghruq dar falsafeha-ye gharbi",
a.g.e., s s . 39-49.
1 05. Reza Davari, " Honar-e rahmani wa honar-e shaytini, har do dar dowre-ye ma
ravaj darand", a .g . e . , no. 2, Tahran, 1 36 1 . ss. 46-54.

126 YARALI BiLN

k versiyonudur; kimi zaman da, Filozofa gre, "eytani sanat"n,


yani dpedz modern sanatn gelimesi iin elverili hir ortamdr.
Buna karn yeni slami dzenin, errin panzehiri olmas istenmekte
dir. zellikle de deerlerin yeniden kurulmas, ama bunun, tarihi pa
rantez iine alarak slam'm kaynaklarna geri dn olarak yaplmas
istenmektedir.
Yeniden deerlere dnen bu sanat nedir? Sanatmz'a gre sanat hal
ka doru dnmelidir, halktan ilham almal, bunu yaparken de halk u
yandrmal ve aydnlatmaldr. Sanau.n yararll, ideolojiye (slam)
tam ball ve pedagojik ilevi buradan gelmektedir. Bu ilkeden sa
pan btn sanat akmlar cafcafl, sahte parlul ve "dekoratif'tir. Dola
ysyla sanat natralist olmal, gereki olmal, eyleri olduu gibi,
zentisiz, sslemesiz ve yapmacksz gstermelidir. ahsiyetimiz'e gre
asli sanat, sanatnn halkn yannda yer ald, dnyay halkn pence
resinden grd ve vox populi'ye kulak kesilerek halkn rehberi ve
klavuzu olduu sanattr. Filozofa gre geri dn, balayc
(rahm!nf) bir sanatn elikulanda fkrmasdr, lahi G'le bir tr ye
ni Balama'dr. K saca'>, yeniden deerlere dn, eninde sonunda
baka bir arpkla varmaktadr. nk tm bu sylemlerin ardnda
byk bir yanlsamann glgesi grnmektedir: tarihin izgisel zama
nnn evrimsel bir zamana dntrldne, geri dn noktasnn
yeniden ele geirildiine, bunu yaparken de modernliin k sadevreye
urauldna derinden kanaat getirilmitir.
Sanatmz yeniden deerlere dn yararhlkta, balanmada, ehit
lerin kannda ve halk sevgisinde buluyor gibi grnmektedir. Fakat
grn desteklemek iin bavurduu temalar, garip bir ekilde, 1 934
Moskova Yazarlar Kongresi'nde ilkeleri ilan edilen sosyalist gereki
lik kuramna benzemektedir. Kongre metnine gre sosyalizm , sanatn,
"devrmci gelime iindeki gereklii tarihsel olarak somut ve geree
uygun bir ekilde temsil etmesini" istemektedir. "Ayrca, emekilerin
eitimine ve ideolojik dnmne, sosyalizmin ruhu iinde katkda
bulunmaldr." 1 967'de Moskova'da yaymlanan Felsefe Szl daha
da ileriye gitmektedir: "Sosyalist gerekiliin ideolojik ve estetik te
mel ilkeleri unlardr: komnist ideolojiye ballk; faaliyetini halkn
ve parti ruhunun emrine tahsis etmek; emeki kitle mcadeleleriyle s
k skya bal olmak; sosyalist hmanizm ve enternasyonalizm; bi-

MEKAN-DII BiR DNYA 127


imciliin, znelciliin ve de natralist ilkelciliin reddi. "106
B urada bu benzerliklerin temelleri zerinde uzun sre duramayaca
m; Sovyet tezleriyle slami ran'daki sanatn ideolojik ilevi arasn
daki ynemelerin artc olduunu sylemekle yetineceim. Pop
lizmi ve halk deerlerini fazla yceltip, ideolojinin ilevini ar dere
cede radikalletirerek indirgemeci bir manta varlmakta ve sanat ile
dnce yararl olana doru kaydrlmaktadr; bu da kanlmaz olarak
bir tr sosyalist gerekilie, ya da istee gre, " slam i " gerekilie
dnmektedir. B undan dolay bana yle grnyor ki devrimci lran'n
halk sanat, en azndan popler ve propagandac ynleriyle, burada
Sovyetleme olarak nitelendireceim bir srece bilinsizce ve sinsi bir
ekilde maruz kalmaktadr. Zaten unsurlarn ou da burada toplu hal
de bulunur: gitgide deersizleen yaanm gerekliin yerine geen
devrimci gerekliin artrlmas; birbirine uymayan iki ayr geq,ek
l ik dzeyi, yani olduu haliyle gndelik yaam ile uzak bir umut vaat
eden o yanlsamal alan arasndaki boluk; yabanclam insan -bu
durumda slami mahrumu- iyi letirmekle ykml sanatn pedagojik
ilevi; ve nihayet, e l stnde tutulan ideolojinin kurtarc rol .
ahsiyetimiz'e gelince, o da dolambal yollara sapmadan, Pehlevi
hanedannn simgeletirdii Batl Nihilizm'in ran versiyonu olarak
grd modernliin kltrel kurumlarna saldrr ncelikle. Her ey
elden gemektedir: kurulduu srada, bir Fransz olan Andrc Godard ta
rafndan ynetilen Gzel Sanatlar Okulu, ah Rza dneminde yarat
lan Yeni-Ahameni mimari, Zerdt'n kutsal kitabnn (A vesta) Mo
dem Farsa'ya evrilmesi. Bylelikle iranc l k ile Batclk kol kola so
kulmakta ve eskimi aksesuarlar deposuna yerletiri lmektedir. Bu has
tala kar tek deva mam'dr. Hakiki katalizr, yeniden deerlere d
nn kavak noktas mam'dr. Sokaklardaki kokumu kltr (far
hang-e khiyabani) sprp, aile ocaklarndaki bastrlm asli kltr
(jarhang-e khilnegf) yeniden ortaya kann odur. Yeniden deerlere d
n sayesinde, bastrlm olan yeniden ortaya kmakta, yzeye ula
makta, iren Hayvan' kamu alanndan kovup dinin safln yeniden
kurmakta ve bylelikle dnya ile varlk zerindeki bakmzn kapsa
mn deitirmektedir. Peki byle nereye varrz? Her tr yabanclama
nn kayna olan uursuz Batllama'y nihayet bamzdan atmaya.
1 06. "Reaisme socialiste", Encyclopaedia Universa/ise, 1 3 . Cilt, ss. 1 01 4- 1 0 1 6.

128

YARALI BlLlN

Yalnz, bir ey var! ahsiyetimiz'in kulland dil -belki de o far


knda olmadan-, mcadele ettii dille ayn dildir; yani Batllamla
rn dilidir; baka bir deyile, Nietzsche'ci Nihilizm, yabanclama ve
bilincin ikiye blnmesi zerine bayla bayla nutuklar atan Hegel
sonras'na ait bir sylemdir. Rejimin siyasal olarak yklnn, mo

dernliin isellemi yapsn deiiklie uratmadn, sadece


ieriini deitirdiini farketmemektedir belki de. Baka terimlerle sy
lersek, modernlik-ncesi bir sylemin episteme'sini, tarihsel olarak
ondan sonra gelen bir toplumsal gereklik zerine, slamileme saye
sinde yamamaktadr. Burada, birbirlerini karlkl olarak biimsizle
tiren iki paradigmann akmasna yine tank oluruz; paradigmalarn
yenisi (modernlik) dierine yapsal olarak baskn kmay baarmakta
dr. Zira, ciddi olalm! stense de istenmese de, dnsz bir olgu, yer
yznn kaderi ve dnyaya bakmzn a priori biimi haline gelen
modernlikten kalabilir mi?
Her ey bu modernliin kapsamna girmektedir, ncelikle de ondan
kaun sananlar. Kendine dn -bunun kolektif dzeyde mmkn
olduunu varsaysak bile- hibir zaman modernlik-ncesi (slami) aa
maya ulamamaktadr. Dorusunu sylemek gerekirse bu dnteki
kendi'nin nerede bulunduu da zaten bilinmemektedir. Buna ulald
zannedilen anda, ne yazk ki 7.atcn ok ge olmaktadr: kendi baka
klklar alunda, tarihin maskelerine brnm olarak ortaya kmakta
dr. Bunlar, slami rejimin yararland btn aralardr: medyalar, si
lahlar, ok karmak aygtlar ve kitlelerin blklere ayrlmas, tek
niin zn nceden benimsemi bir varlk rgtlenmesinin altyapla
ndr. Heidegger'e gre teknik, "sadece bir am deildir: bir kendini gs
terme biimidir, yani hakikattir" . o7 Bir tehlikeyse de, bizzat kurtaran
bir tehlikedir. Yaray, ancak o yaray aan silah iyiletirir, der Wagner

Parsifafde.
Filozofumuz'a gelince, ondaki geri dn gr Heidegger'ci bir
hava yaymaktadr. Dnyann, dinin ve sanatn kaderini, Varln Unu
tuluu'nun ontolojik ifre anahtaryla grmektedir aslnda. Bat sanat
eytani bir sanattr, nk bu sanatta hakikat benlik, kibir ve alt-bi
lin (nefs) biimleri altnda gizlenmektedir. Yeniden deerlere dn
1 07. "La Question de la technique", Essais et conferences'da, Gallimard, Paris,
1 958, s . 1 8.

MEKAN-DII BlR DNYA 129

(rahmani)
(dia-logue) ve

gerekletiinde doacak olan sanat ise aksine, batlaytct


bir sanaur. B u, sempati

(sym-pahie) adr,

diyalog

dorudan iletiim adr. Bumda sanatn rol hakikatin parlts nn


de silinmekte ve sanat yeniden anonimlemektedir. Oysa din srgn
edildiinde, lahi G geri ekildiinde sanatlar, zellikle de airler
Balama'y yeniden salamaya (lajdid-e 'ahd), dine yeniden can venne
ye almakta ve tm sanatlar bu kutsal davann gerekletirilmesin
de ibirlii yapmaktadrlar. B u yenilenme slam Cumhuriyeli'nin kuru
l uudur. Ve Filozofumuz, bu yeni maneviyata layk byk air ve sa
natlarn pek yaknda gn na kacan ummaktadr, nk bu
nun n iaretleri imdiden grlmektedir. le yandan slami rejimin
sanatlarla ilikiyi kaybetmi olmasnn nedeni, a'>lna baklrsa sanat
larn bu rejime yabanc olmasnn nedeni, ada sanatn, modernliin

nafsani (eytani) ynyle ilikili olmasdr.

Filozofumuz'un yce usavurumunun tamam, hakikatin Heidegger'

ci yorumuna dayanmaktadtr. Netice itibariyle,

20. yzytlda yaamt bir

Alman filozofunun, Bat felsefesinin "tarihsel" evreleri zerine eilme


si, Bat felsefesini Varln rtlmesi anlamnda yorumlamast, bu fel
sefenin zaman iindeki farkl sylemlerini kendi tarznda aa vunnast
gerekiyonnu ki bu dnyann kar kutbunda yer alan bir ranl bunu
Franszca eviriler sayesinde renip, kendi sorunu bile olmayan bir
sorunun kendini ilgilendirdiine hkmetsin; ve stelik, bu yetmiyor
mu gibi, Alman'n pcygambcrvari aklamalarnda slami yenilenme
nin manevi hakikatinin ortaya ktna inansn.
te etkiler haritaclna bir rnek! Heidegger, yorumsamann anah
tarn vermeseydi bizim Fil<Y.wfun sylemi ne olacakt diye soruyoruz
kendimize. Bat, aratrmacnn bayla kendi kendini yaralam ol
masayd bizim Filozofun Bat karsndaki tavr ne olacakt? nk,
-bunu itiraf etme cesaretini gstermek gerekir ki- kendini imha ede
bilecek silah bize bizzat Bau vermektedir. Ve slami dnrlerin sko
lastik rnn izlerine batm olan Filozofumuz, bu izleri herhangi
bir mekan'a yerletirememekle kalmayacak, bu skolastik r Bau'nn
eytani akmlarna kar karmakta hayl i zorlanacakt. Filozofumuz'da
grlen Maniheizm belki de imdiye kadar grdklerimizin en sinsisi
dir, nk kendisini, rtnn Kalkmas, Hakikat, Balamann Yeni
lenmesi gibi gsterili szlerin arkasna gizlemektedir. Btn bu tum-

130

YARALI BlLIN

turakl terimler bize, dnrlerin eletirel tespitlerinden ziyade pey


gamberlerin kutsal dilini haurlatmaktadr.
Demek ki Filozofumuz eytan'a saldrrken yannda Batl

a priort

ler, bu durum zelindeyse Heidegger'ci "mitoloji" vardr. eytan'n ye


rini tespit edip etkisiz hale getirdikten sonra eytan'n karsnda pan
zehir gibi grnen ey i melekletirmektedir: Yeni manevi dzen. Bu
dzenin, douundan evvelki sanatlara kar kayL'iz kalmasnn nede
ni, bu sanatlarn, tpk kendilerini destekleyen dzen gibi, eytan'la
ibirlii etmi olmalar, karanlk ve yabnc latnc dmenlere bula
m olmalardr. Ksacas bunlar, "ciddi" sanatlar olmamlardr; dnya
y zapteden, ncelikle de Filozofumuz'u zapteden Kutsal Ruh'la diya
loa girmedikleri iin de ortalktan yok olmalar gerekmektedir. Bu
nunla birlikte durum umutsuz deildir, nk Filozofumuz bara a
ra yeni bir sanatn elikulanda douunu ilan etmektedir. Yeni bir
Balama'nn kutsal gn bir gn gelecektir. Ne zaman? O pek iyi bi
linmemektedir. O Byk Sanat'n mucizevi ortaya k beklenirken,
hemen hatrlatalm lkedeki gncel sanat

Sovyeleme'ye

maruz kal

maktadr. Belki Filozofumuz, Sovyetleme'nin, manevi yenilenme i


in gerekl i bir hazrlk aamas olduuna ve Peygamber'e varmak iin
nce Marx'a uramak gerektiine ekecektir dikkatimizi. Ya da daha i
yisi: Allah'n dostu

(vali)

olmak iin nce halkn dostu olmak gerek

mektedir.
Kitap boyunca betimlediimiz birok arpklk gz nnde tutulur
sa, bu arpklklarn hepsinin karma oluumlu olmalar dnda, indir
gemeci bir mantktan da az ok etkilendiklerini tespit etmek zorunlu
olur. tekinin eytaniletirilmesi, kend inin cennetlikletirilmesidir.
Sz konusu olan, yeryz lanetlileriyle yerli smrgel i ler arasndaki
mcadeleler, ya da snmaclarla srgnler, ya da asli kltrle sokak
kltr, ya da balayc sanatla eytani sanat arasndaki mcadeleler
bile olsa. ndirgenemez kartlk ortadadr: Kartln ileyebilmesi
iin kendinin halisnasyonlu vgsyle tekinin sayklamal inkar
gerekmektedir. leyiinin bir baka yolu da yamalamadr, nk var
lmzn bir paras bilinsiz olarak, zorunlu ve kanlmaz olarak
Batl kalmaktadr. Ama inkar edilen Bat, kendi kefettiimiz Bat
deildir, kendi kendini datm haliyle Bat'dr. Bu noktada, Bat'nn
ihra ettii fikirlerin, gnmzde, bir bumerang etkisiyle dosdoru

MEKAN-DII BlR DNYA 1 3 1


geri gittiini gryoruz. tekinin bakdr bu, aynay size doru evi
rir: Bau'nm ba'ilrd herey, binbir yanl anlamann klfna brne
rek imdi zerine devrilmektedir; defettii herey, binbir biimsizleti
rici bytecin artunc etkisiyle irile?Crek zerine boalmaktadr.
Bat'y filozoflar, psikologlar ve sosyologlar arac lyla byle
kefediyoruz. Bakmz saka/anmr: Bal sz konusu olduunda e
letireldir, ama kendimize bakarken krlemekledir. tekini eletirmek
kukusuz takdire deerdir; ancak tekini yadsyarak kendimiz oluruz,
ama bu yadsmay yadsyacam z (Hegel, yadsmann yadsnmas
diyor) ve tekinin hem farkl hem de kendisiyle zde olduunu kefe
deceimiz bir ilerki aamaya henz gelinmemitir. Bu aamann ortaya
k bir baka bilin dzeyini gerektirir. Kimbilir, belki de bir baka
nesnelletirme dzeyini ve paradoksal bir etkiyle, varln isel yok
sullamasn gerektirmektedir.

Drdnc Blm

ARPIKLIKLARIN
TOPLUMSAL ZEMN

I
ENTELEKTELLE R

slam dnyasndaki entelijensiyann byk bir blmnn arpklklar


alannda yzdn ncelikle belirtelim. Entelektellerin, bilim adam
larnn ve ynetici kadrolarn ilevleri zaten Bat'daki gibi kesin hatlar
la belirlenmemitir. Dindalarmzn birouna gre entelektel, oku
ma-yazma bilendir; zihinsel bir faaliyet gsterendir; doktor, yazar,
evirmen, mhendis, retmen veya ynetici kadro; hangisi olduu
pek nemli deildir. Toplumun "mutsuz bilinci"ni temsil eden, episte
molojik stats eletiri olup ayr bir grup oluturan entelektel, bizim
lkelerde henz grlmemitir. B undan tr zel bir statden gerek
ten yararlanamaz. En ok rabet gren entelekteller iktidara muhalif
olup, eylemleri hercyden nce siyasi olanlardr. Bunlar aslnda, ba
lanm entelektellerin sert ekirdeini olutururlar ve bundan dolay
daha ziyade idcologdurlar.
Entelektellerimize den ilevler arasnda ncelikle eviriyi
ayrmak gerekir; kltr arac olarak bir Bat d i l i kullanmayan
smrgelememi lkelerde eviri temel bir rol oynar. Modem bilgi
kaynaklarna ulaabilmelerinden tr evirmenler, yorumladklar
dnrlerle hemen hemen ayn prestiji elde etmilerdir. evirmenler
bilgi araclardrlar; doa ve insan bilimlerinden doan bilgileri,
dman deilse de btnyle yabanc bir ortama uyarlayan kiilerdir.
rnein yaynlarda, evirmenin ismi, kitabn evirdii yazarn ismin
den nemli olmasa da, en azndan eit bir nem kazanmtr.
Bunu takiben byk bir denemeci ler, yazarlar ve gazeteciler bl
gelir; bu kiiler, yetersiz yabanc dilbilgisi nedeniyle (kukusuz birok

ENTELEKTELLER 135
istisna vardr) ounlukla ok kt olan bu eviri lerden yararlanrlar.
ou zaman balam nn d nda yaplm olan bu eviriler, sadan
soldan birbirinden kopuk bilgi krnular deviren ve bunlardan fikirle
rini desteklemek iin yerli yersiz yararlanan btn bir yazar ve ente
lektel kuan beslemitir. Kesin yarg lar da, kapsam l ve eletirel
usavurmadan z iyade toptan mahkum euneye bavuran o indirgemeci
grler de bundan ileri gelmektedir. te yandan, eviriler tutarl bir
siyaset ve btnlkl bir gr olmadan yapld iin, bir dnce e
koln tanmamza az ok olanak verebilecek uyumlu bilgi bloklar o
larak sunulmazlar, hibir zel balamla ilikilendiri lemeyen bilgi par
alar halinde dalrlar ve okuru, zgl bir alanda ynlendirmekten zi
yade, insan bilimleri labirentinde kaybederler. Uygun bir ereve iinde
dnce akm larn yerletiren felsefi bir haritann eksiklii iddetle
ekilmektedir.
rnein Sartre'm bir kitab okunur, ama bu kiinin ada Fransz
dncesi iindeki rolnn ne olduu, hangi kaynaklardan beslendii,
hangi fikir ai lelerine baland, Alman Yarol uuluu'yla ne gibi bir
ba olduu ve n ihayet, ada Avrupa felsefesindeki yerinin ne olduu
bilinmez. Freud, cinselliin yaratcs, yani " m stehcen" biri olarak
grlr (onun hakknda slami ideologlar tarafndan anlau lan irkin
l ikleri okumak yeterlidir), ama Freud dncesinin modern rasyona
l izm akmnda at epistemolojik gediklerden habersiz kalnr, tpk
derinlik psikoloj isinin muazzam kapsamnn zerinde pek durulmad
g i bi. Farkl tarihsel dnemlerin arpmas ve bir dnemden tekine
geie damgasn vuran krlmalar ender olarak gz nnde bul unduru
lur. Okur, istense de istenmese de tm yeryznn tarihi haline gelen
Bat tarihinin farkl dnemlerinin ardnda bul unan kavramsal yaplarn
neler olduunu bilmez - nk tarihe izgisel bir bak yoktur.
Bu derin boluklar tutarl bir bilgi btn oluturamazlar ve bilgi
ebekesinde "delikler" amalarndan tr aydnlatlmam okurun ala
bildiine keyfi ve aceleci karsamalaryla doldurulurlar, yle ki bu
bahL<;z dn rlerde en ipe sapa gelmez bak alarna rastlarz. Ter
m inoloj i dzeyindeki birok arpk l a, bir de muhayyilenin halsinas
yonlu biimsizliklcri eklenir. Yanl anlamalar birikir ve byye b
yye, daha gln olan baka yanl anlamalara neden olur, yle ki b
tn neml i fikirlerin temelden bozulduu biims izletiriei aynalar

136 YARALI BlLlN

dnyasnda yaamaya balayveririz. Bu yapay zmlemeler, fikirleri


datp balamlaryla ilikilendirmeyi hedefleyen eletirel gcn yeter
sizliinden tr direngenlii daha da artan sahte bir bilin yaraurlar.
stelik dnce, tad dinsel yk (ou zaman bilinsiz) nedeniyle
mitoloji letirmeye ynelir; eyleri paralara ayrp yaln unsurlarna
indirgemeye alan zmleyici bilin gc bu ortamda tam olarak
kk salmamtr. Bundan sonras, hakim duruma geen badaurmac
[syncreiste) gcn elindedir ve bu g, en heterojen fikirleri iyi kt
kaynatrp kark kavramlar uydurui:, bylelikle de kavramsal bir me
lezletirme blgesini yanstr.
evirilerin bir dier nemli yan, kendi kendimize ok az dnm
olmamzdan gelir. Zengin olan fakat Onaa kltrne benzeyen
kltrmz, modem :.r.amanlarn byk duraklarn anlarnarn:.r.a olanak
vermemekte, bu dur-aklardan yararlanmamz ise hi salayamamakta
dr. B irka yz Y, ldan beri "mzie ayak uyduramaz", dnyay sarsan
b
Bu uyumsW.1iik1ir bi-
l_lJe .?Yl\. - Lcy_ e
zi Bau bilimine daha da baml kld. Bamllmz ekonomik ve
siyasal olmaktan nce kltreldir.
Oynak bir terminoloji uyduran kt eviriler, muazzam bir kavram
sal arpkl k alannn etkin unsurlar haline gelmilerdir. Bunun birok
nedeni vardr: evirmenlerin ou anadillerini olduka iyi bilseler bile,
ou zaman ilerlemi bir yata bir sr abayla i likiyi kaybetmemeye
altklan yabanc diller hakkndaki bilgileri istenen dzeyden uzakur.
Yabanc dil bilgisinin yeterli olduunu varsaydmz durumlarda bile
iki eksiklik hissedilir: Bat kltr mirasna bal olan eksiklik ile ra
ni-slami skolastik bilime ilikin eksiklik. Hem iki dili yeterli dzey
de bilen, hem de aktarcs olduu iki kltr doru tanyan bir evir
men bulmak ender grlen bir olaydr.
stelik evirisi yaplacak eserlerin seimi, konumlandrlm bir e
kilde, bilgi haritalar karmak kaygsyla, ya da araurlm blgelerin
tespiti amacyla yaplmamakta, ideolojik eilime gre olumaktadr.
Bu ideolojik eilim, ran'da krkl yllarda Hizb-i Tudeh'in abalaryla
Maksim Gorki'nin eserlerinin byk bir blmnn evrilmi olmas
na ve Gorki'nin yeni zamanlarn bile en i lerici ya:.r.ar olarak tannmas
na; Romain Rolland'n ayn evrensel saygy grerek dnyann en b
yk yazar haline gelmesine neden olmutur.

i ..?1.:

ENfELEKTELLER 137
K ua dnm evirilerin yaratt boluklara bir de ikinci dilden
yaplan eviriler eklenmektedir. ngilizce bir eser Farsa'ya Fransz
ca'dan evrilmektedir, ya da Almanca bir eser ngilizce versiyonundan
evrilmekted ir. Fark l Avrupa dillerindeki yaklak versiyonlardan
Farsa'ya yaplan bu eviriler, yanl anlamalar daha da vahimletir
mekte, fikir arpklklar alann gzle grlr lde kuvvetlendir
mektedir.
Bazen umulmadk ra;tlantlar sonucunda, Avrupa' da hi tannmayan
ya da az tannan bir yazar, baarl bir eviri sayesinde ne n ne de de
rinliiyle orantl bir nem kazanmaktadr. G ustave Le Bon'un La

vilisation des Arabes

Ci

(Araplarn Uygarl) adl kitab lran'da birka

molla kuann gznde amaz bir kaynak olmutur. Le Bon, Arap


lar'n bykl zerinde srarla durup kn nedenlerini sergiliyor
du: sava igdlerinin dalmas, ilerlemeyi kstekleyen deimez
bir yasan n boyunduruu, imparatorluklarnn ufalanp dalmas ve
nihayet, rklarn karmas.1
ranl slami dnrlerin, rnein Hegel hakkndaki bilgileri genel
likle, Hamid nayet'in evirdii W.T. Stace'in kitabyla2 snrldr. B u

kukusuz m kemmel b i r eviridir, ama Alman dnccsinin bu devi


hakknda salam bir sonuca varmak iin yeterli deildir. ok nl bir
ilahiyat ve filozof olan Murtaza Mutahhari'nin3 karlatrmal eser
lerinin byk bir blm bu eviriden ilham alm tr. stelik M utah
hari ou zaman Stace ile Hegel'i birbirine kanurmaktadr; baz dcne
melerinde4 yapt alntlar Hegcl'den deil Stace'dendir. Ama bu kar

klktan te, balamlarn da birbirine kartrl mas daha da sarscdr.


M utahhari ve Hegel ayn dili konumamaktadrlar; gnderme yaptklar

veriler, ayn metafizik veriler dei ldir. Mutahhari Galilei-ncesi dnya


nn kavram anahtaryla ve slam'n kar k lmaz stnlne derin
den kanaat getirmi olarak Hcgel'ci dnyay, hatta 20. yzyl sonlarn
da yaad iin Hegel-sonras dnyay anlamak istemektedir. Sz ko
nusu olan sadece saf ve yaln bir ek ilde anlamak olsayd, bu aba
1 . Paris, 1 984, ss. 664-669.
2. The Phi/osophy of //ege{, Dover Publications Inc., New York.
3. lslami Devrim Meclisi yesi olan Mutahhari 1 979 :Xisan"nda Forghin adl bir
rgt tarafndan ldrld.
4. 'Elal-e gerayesh-e be miiddegarl (Materyalizme Kaymann Nedenleri), Tahran,
1 957, 8. basm.

138 YARALI BlLlN


meru olurdu, ama M utahhari eletirmek istemektedir, hem de, para
digma ve dnyaya bak asndaki epistemolojik krlmalardan tr
soy zinciri itibariyle, dili ve dnyas itibariyle kendine btnyle ya
banc bir dnr eletirmek istemektedir. Mutahhari dah i l i k
dzeyinde basiretli bir virtz b i l e olsa, Hcgel zerine ngilizce
yaz l m bir eserin Farsa evirisi ona A l man dnrn kafa<>ndaki
yananlamlarn eresini kavramak olanan hi veremezdi. rnein,
Hegel'in, bir olayn gerek nedeniyle (Neden) bir zn var olma nedeni
(Akl) ara<>nda yapu ayrm Mutahhari'yfolsz derecede artmak
tadr. Ba ayrmdr bu, nk Akl sisteminin bizzat temelini olutu
rur; bu sisteme gre dnyann kkeninde bir Neden olmayan bir ilk il
ke vardr, bu ilke Akl'dr ve evren onun mantksal sonucudur.
M utahhari, slami irfan kuramnda

(gnose)

varln esas oluunun

nc llerine dayanarak, dnmeden bu ayrmn dtn belirtir,


nk burada i lk neden hem kendi kendini oluturur, hem her tr ne
denden kurtulmutur, hem kendi kendine grnr, hem her tr akldan
bamszdr, hem de tm evrenin aklayc nedeni ve akldr. Farkllk
bylece halledilmektedir. ki dnrmz ayn dalga boyu zerinde
deildirler. Bununla da kalmaz. Biri felsefe dilini konumaktadr, te
kiyse yksek eozofi ! h ikmeti ilahiyye] tasavvurlarna kaplmur. ki
sinin arasnda, olan'n esas oluu yerini, bilen'in esaslna brakmur
-Mutahhari bundan habersiz grnmektedir-; ve nihayet i kisinin a
rasnda u koca Descartes vardr; Hegel Descanes'n, felsefenin yeni
kta<>n, yani znellii bulduunu hayranlkla belirtiyordu.
te yandan, entelekteller ara<> nda Bat dncesini iyi tanyan ama
anadiline eviremcyenler de nispeten kalabalkur. ocukluklarndan ya
da yeniyetmcliklerinden beri yabanc bir lkede !;rrenim grm olan
bu enclcktcl lcr, lkenin hafzasyla her tr ilikiyi kaybetmilerdir.
Bazlarnn, bir sr abayla bu a kapatp, kayp zaman telafi ede
rek olduka uygun bir anlatm tamna kavutuklar dorudur. Fakat bu
ender olur, nk bunun iin bir geri dn, zahmetli bir rakl k
dnemi ve sarslmaz bir sabr gerekmektedir. Dnce alkanlklarna
da yeni biimler vermek gerekmektedir ki bunun edinilmesi o u za

man kolay olmamaktadr. Modem insan bilimlerindeki yntemlere


ayak uyduran kimi genler, kendi kltrlerini yanl oryantalistlerin

biimsizletirici prizmasnda yeniden kefederken, lkede yaayan kimi

ENTELEKTELLER 139
genler de ayn yolu ters ynde katetmektedirler, yani "yerli" Batlla
maclar'n kt evirileri araclyla Bat kltrne giri yapmaktadr
lar. Bundan dolay Baul lamac lar'da da, szm ona gelenekilerde de
buras ile oras ikilemi ortaya kmaktadr. Hep bir yerlerde karanlk
kalan bir eyler, doldurulmas gereken bir boluk vardr; ve bu boluk
lar, bilgilerin dokusunda pot yapan delikler gibidirler.

1 . BLNMENiN FARKLI DZEYLERi


l ke iinde ne m l i k l trel blnmeler gz lemlenmektedir. B u
blnmeler, toplumsal snflarn statsnden ve b u statye bal olan
popler ya da modern kltrlerden domaktadr. Batl lam ve hali
vakti yerinde olan snflar, lkedeki entelektel yaamn epey kenarn
da kalmaktadr; okumular ve entelektel ler kitlesini ol uturan ehir
kk burjuvazisi iin ayn ey sylenemez; bunlar yabanc kitaplar
g l k le zmekte, ou zaman da evirilere bel balamaktadrlar.5
B unlar, kaymak tabakay oluturan entelektellerin ekirdeidirler: ga
zetelere, dergilere makaleler yazarlar; urada burada, ou zaman ok
politize konumalar yaparlar. Burlarnn tepesinden zevksizlik ve va
satlk diktatrln ynetirler. Orta snfn bir paras olmasndan
tr bu grup geleneksel bir eitimden yararlanr ve d uygusal olarak
halk kltryle uyumlu bir yaam vardr. lerinden baz larnn yk
sek renim grmesinin, bu ilk ailevi katky gzle grlr bir ekilde
biimsizlctirdii dorudur, ama kendilerini, Batl lam ve hali vakti
yerinde teknokrat snfnn yannda da rahat hissetmezler.
Kk burjuvazi teriminden ne anlalmaldr? A. Laroui6 bana ma
kul grnen bir aklama tasarlamtr. Marksist zmlemede, diyor
Laroui, kk burjuvazi bir snf deildir. stelik Marksizm, olduu
haliyle k k burjuvazinin yadsnmas zerine temellendirilmitir.
Klasik lemeye (toprak aristokrasisi, burj uvazi, proletarya) nazaran
karmakark bir ebekedir bu. Kk burjuvazi, heterojen grup ve alt5. Franszca (Kuzey Afrika'da), ngilizce (Hindi stan'da) gibi dilleri benimsememi
olan smrgelememi lkelerde yabanc dil bilmek bal bana bir meziyet
haline gelmekte, iktidar ve toplumsal i lerleme asndan yadsnamaz bir ara
olmaktadr.
6. La Crise des inellecuels arabes, Maspero, Paris, 1974, ss. 1 99-205.

140 YARALI BiLiN


gruplardan olumu bir btndr; kapitalist sistemin rasyonalitesi
iinde tanmlanm hibir yere sahip olmamalarndan tr bu gruplar
nostaljik bir gemie snrlar. lran'da kk burjuvazi heterojen ve
ok yaygn bir orta snftr; pazarlardaki k k esnaf, baz mem u r ka
tegorilerini, kk topr.k sahiplerini, vb. kapsar. Kltrel olarak bu
snf geleneksel deerlere, ynetici memurlar, sanayiciler ve i adam
larndan olu hali vakti yerinde snflara na".aran daha baldr.
slami lkelerde bu snf sayca zayftr. rnein, lran'da toprak
aristokrasisi, altml yllarda ah Muhammed Rza Pehlevi (19 19-

1 980) tarafndan balatlan tarm reformu smsnda k np geirilmitir.

Yeni sanayiden doan proletarya kalabalk deildir ve hkmdarn be


yaz devrimi sayesinde nispeten tuzu kuru bir sn f haline gelmitir
(irketlerin karndan hisse almaktadr). Sanayi burjuvazisi, lkede son
yinni yl iinde gerekleen kitlesel sanayileme srasnda onaya kan
yeni bir olgudur. Laroui, slami lkelerde kk burjuvazi veya ok
yaygn orta snflarn tortu halinde olmayp ounlukta olduunu sy
lemekte hakldr.
Bu grubun iinde modernlik yanls eilimlerle geleneki eilimler

arasmda oluan blnme gzlem lenir. Laroui bylelikle iki entelektel


tipini ayrdcder: semeci entelektel ve geleneki entclektel7 Bence
ran sz konusu olduunda, bu iki entelektel tipi dnda baka
ayrmlar da gerekmektedir. nk sz konusu olan homojen gruplar
deildir. Laik olup -sac ya da solcu olmas nemli deil- ya da
Bau usul yetiip geleneksel deerleri yeniden kurmaya heves eden bir
entelektelle kar laabiliriz -kar-kltrn slami versiyonunun
nostaljikleri-; veya Mehdi Bezirgan'n aydn slam' gibi modernlikle
lslam' uzlatrmaya uraan biriyle karlaabiliriz; ya da topl umsal

Mchdici devrimi abuklaurrnak iin kurulu dzeni devirmeyi arzula


yan bir slami idcologla karlaabiliriz (Halkn M cahitleri); ve niha
yet, llizbullah tarznda fanatik bir "fondamantalist"le de karlaabili
riz. Burada kategorilerin iyice tanmlanmam olduklarn sylemek az
bile kalmaktadr. Yetimeden gelen ikiliklerin birbirleriyle farkl d
zeylerde akuna kuku yok. Modem bilgilere dolaysz olarak ulaa
bilenlerle evirilere baml olanlar arasndaki ikilik; i lerlcmecilerle
gelenekiler arasnda da ideolojik oluum ikilii. te yandan ilerleme7. a.g . e . ,

s.

202.

ENTELEKTOELLER 141
ciler, iki farkl oluumdan (Bat'nn dolayl ya da dolaysz olarak
tannmas) gelen gruplarda olabilirler; gelenekiler de yabanc lkelerde
modem bir eitim grm olabilirler, tpk ABD'den gelen sakall "s
lami " teknokratlarn ou gibi.
Entelektellerin ideolojik oluumlar, eitimleri, siyasal tercihleri,
Gelenek karsndaki iki yanl tutumlar ne olursa olsun, ran toplu
m unun yaplanm iki kutbunda yer almaktadrlar: eknokralar

btn bilimsel ve mesleki ynetici kadrolar da bu gruba kauyorum


ve Ulema. Ayn ikilik, farkl bilgi kurumlarna da yansmaktadr. Bi

limsel enstitler, ya kamu sektrnde ya da zel sektrde i bulan

m hendisleri, doktorlar, teknokratlar yetitirmektedir, insan bilimleri


okutulan niversite ve faklteleri besleyen geni anlamyla edebiyat
larn saysndaki gzle grlr fazlalk ise -ou zaman potansiyel
isizler- devletin farkl kurumlarnda istihdam edilmekte (entelektel
lerin byk bir blm Planlama Tekilat'nda alyordu, dierleriy
se lkedeki farkl kltrel kurumlarda memurdular), entelektellik

mesleini part-time yapmaktadrlar.

te yandan, teknik bilgilere sahip olmann prestiji ylesine


byktr ki en parlak renciler teknik ve tbbi okullarn snavlarn
kv.anmakta, daha az yetene.idi olanlar ise, birka eitim ylndan sonra
hem entelektel hem de memur olarak ktklar insan bilimleri
fakltelerini doldunnaktadrlar. Geimi devlet .amfndan karlanmayan
gerekten serbest entelektellerin says nispeten azdr. Yclpazcmizin
dier ucunda, mollalar yetitiren ve Ortaa' andran yaplarn olduk
a el dememi bir ekilde muhafaza eden dinsel kurumlar bulunmakta
dr. Birbirlerine radikal olarak kart olan ve aralarnda farkl klrel
geilerin nanslarla dolu dizisini barndran iki ayr akademik dnya
arasndaki ikilik de bumdan gelmektedir.
Teknokratlarla Ulema'nn ortasnda, iki ate arasnda kalan entelek
teller, etkilere en ak kesimdir. stelik, bilgi alanna bulaan arpk
lklanl dosdoru maru kalanlar da onlardr. Yanl olarak ideolojik sy
lemlerinin ieriine bakldnda haberleri olmadan Baullam olduk
lar belli olan bu cntclekleller, havada gezinen btn hazmedilmemi
fikirlerden yararlanmaktadrlar; aynca an militan ve etkin olma'>ndan
tr bu kesim, btn ideolojik biimsizlemelcrin cokulu ncs
dr. An duygulu kimselere zg kibirleri, onlar hnl insanlar hali-

142 YARALI BlLlN


ne getirmektedir. Engellenmilik zelliiyle gze batan bu entelektel
kesimle ilgili olarak hn fenomenolojisi zerine btn bir kitap yaz
labilirdi. Hn, birok engellemeden ileri gelmektedir: pedagojik sis
teme bal, yabanc dil bilgisine bal, renimini yabanc bir lkede
yapm olma olgusuna bal, greneklerin laik bir biimde Baulla
masna (rnein, dinsel olmayan, m reffeh ve serbest bir ortamda ya
am olmak, kar cinsle kstek lenmeyen ilik i ler yaam olmak,
vb.) bal engellemeler. oktan beri sren bu aclk, tavrlar iddet
lendinnekte, kendine hedef olarak gnah kileri arad iin de iyiden
iyiye saldrganlamaktadr. Gnah keileri farkl biimler alunda bulu
nur: ya yabanclar hesabna alan bask sistemidir, ya "yeryznn
lanetlileri"ne kar kan yerli smrgeliler ve emperyalizmin uaklar,
yani teknokratlardr, ya yabanc kelimelerle dolu bir dil konuan -do
laysyla kendi kltrne yabanclam olan- ve ayrcalkl snflarn
ocuklar olan sapk ve gsterili genliktir, ya da btn yaratc ham
leleri yutuveren o iren Hayvan, zararl ve her yerde mevcut sansr
dr.
Btn bunlarda bir gerekl ik pay olduuna kuku yok, ama sadece
bunlarn zerine iini boaltp, bu mekanizmalar reten birok etkeni
incelemekten kanarak, baka bir dzeyde neml i gdleri, grnr
nedenlerle gizleyen bir sorunu derinletirmek reddedilmektedir. Zaten
daha sonralar, lnmllar'n diasporas ve srgn nedeniyle bu kstekle
rin birou kalktnda, dikkate deer hibir ey retilememitir. Siste
min bu kadar sert bir ekilde yklmasndan sonra bile ayn ksteklerin
daha da ezici bir lekte yeniden ele alnarak ortaya kmas, tavrlarda
ki taklitiliin, kolektif ruhta derinlemesine kklemi olan kltrel
modellerden ileri geldiini kantlamaktadr ve btnsel bir aklama
bunu kesinlikle gz nnde bulundurmaldr.

2. IK/Ll KLOSTROFOBi*
Kukusuz en kalabalk grup olan vasat entelekteller grubuna zellii
ni veren ey

kltrel klosrofobisi'dir.

Zira, toplumsal talepleri (ki o

u zaman hakldr) ve kltrel taleplerine (bunlar daha az hakldr) ra* Klostrofobi: Kapal yer korkusu. (. n.)

ENTELEKTELLER 143

men bu entelekteller genellikle ksrdrlar ve zgn hibir ey yarat


mazlar. Bu klostrofobinin kkeni ikili bir kmazdadr. Bu entelekt
eller bir yandan kendilerini halk kitlesinin stnde hissederler, halktaki
tarihsel gecikme ve taassuptan yaknrken, sinsice halkn bozulmam
ln verler; te yandan, kendilerini Bat karsnda aa bir konum
da hissederler, Bat'nn rnlerine hayrandrlar ve kulaklar sar edici
patrtlarna ramen modernliin rmorkunda olduklarn iyi bilirler.
Bir yanda kazandklar avantaj te yanda kaybMerler. ou zaman iti
raf edemedikleri gizli hrslar, szm ona uygarlam diinya tarafndan
tannmak, evrensellie ulamak, boucu ve gszletirici tarall
amaktr. ki boyutlu klosLrofobiyi yaratan rahatszlk buradan do
maktadr; kendini beenmi olunduunda -ou 7..aman da yledir .a
ten- bir tr ypratc kinizme vardran anlalmamlk duygusu da
buradan domaktadr. "lerisinde" olduklar bir kltr ile iine gireme
dikleri ve sahne klar gzlerini kamatran daha geni bir dnya ara
snda kskaca alnan bu entelekteller iki adan da yabanclamlardr.
ranl byk ada yazar Sadk Hidayet ( 1 903-5 1), kendini "iki ucu
yaldzl denek" diye nitelendirerek bu elikili durumu ok iyi zetle
mektedir; Yusuf Ishaghpour'un8 dediine gre burada yaldz szc,
ryalarda olduu gibi bir dk grnm olarak anlalmaldr. "Ne
burada, ne orada; birinden kovulmu, tekine varamam."
Entelekteller varolusal olarak klostrofobi iinde boulurken, top
lumsal olarak, daha nce sylediim gibi, iki ekim kutbu arasnda
bocalamaktadrlar: teknokratlar kutbu ve Ulema kutbu. Bu iki dnya
tarafndan ekitirilen entelijensiya, ne teknokratlardaki kesin bilgiye
sahiptir, ne de din adamlarndaki organik, homojen ve skolastik bilgi
ye sahiptir; korkun eletiri silahn kullar.arak kendi zerk statsn
kurmay da baaramamtr. Bu silahtan yoksun olduunda savunmasz
kalmaktadr: kaderi, her tr ideolojik saldrnn ve her tr yarglama ha
tasnn eline kalmaktadr. Entelijensiya, ne kendini aalayan ve az
gelimi olarak gren teknokratlar etkileyebilmektedir, ne de kendi
siyle taktik ittifaklar yapan ama kendi taraflarndan olmad iin red
deden din adamlarn etkileyebilmektedir. Dolaysyla rol, cisimletir
dii karma dnyann bir sureti olmaktadr; heterojen olan ama militan
larn saldrgan ideolojilerinde birleebilen -ki gerekten birlemi8. H idayet, "L'Enterre vivant", La Quinzaine'de, 1 6-3 1 Ocak 1 987,

ss.

1 3- 14.

144 YARALI

B1L1N

tir- iki syleme kaulan iki fikirler dizgesi arasnda bir aktarc duru
mundadr.
Entelijensiya eletirel roln yerine getirebilseydi, bu iki dnyann
birleme noktas olurdu kukusuz. kisini birbirine balar ve kavram
sal arka-planlarn zorunlu olarak ayran krlma izgisine dokunmadan
-ki bu ok nemlidir- diyaloglarn birbirine eklemleyebilirdi. Zira
dnce bu rol, yan tutmadan ve bilinli olarak yerine getirebilse,
farkl bilgilerin a!unda yatan kavramsal katmanlar, birinden dierine
geilen duraklar ve iki syleme de .niteliini veren alglama
biimlerini gzler nne sererdi. Ksacas entelijensiya, kimseyi
dierine indirgemeden, badamazlklar gibi verimli akmalar da gn
na kavuturarak bu karlamann zgr alann hazrlayabilirdi.
Bu ilevi yerine getinnesinin tek koulu, taknlan tavrlarn ve hizip
ekimelerinjn dnda kalmasyd. lran'da altml ve yetmili yllarda
ortaya kan Geleneic-Modernlik ilikileri ve Batllama zerinde ek
senlenen byk tartma, tartmann ban ekenler iki sylemi bir
birine karurmaktan kansalar ve yeni bir taassubun geli ortamn
bilinsiz olarak hazrlamasaJar verimli olabilirdi. Ama kany kzle
rin nne koup, laikliin temellerini kerten ranl entelijensiya,
nostaljik bir arkaizmin yararna modernlii tasfiye etti ve bunu yapar
ken hedefini ard. Zir. devrimden sonra, olaylar tarafndan kelimenin
tam anlamyla kk kaznd; frUnaya kar duramamasndan tr pes
edip bir tr yasadlkta kayboldu ve yeni sistemin kenarlarnda elin
den geldiince tutunmaya alt.
Aslnda bizim lkemizde entelekteller, alma masalarnn ardnda
skunetle dnen bilge dnrlerden ziyade, yel deirmenlerine kar
sava aan hallar andrrlar. Bizim dnyamzda entelektel olmak,
hereyden nce iktidara muhalif olmaktr. Gelip geen rejimlerin
ounun ya baskc, ya da dpedz totaliter olduu gz nnde bulun
durulduunda anlalr bir eydir bu. Ama ne yazk ki bu muhalefet,
yeteri kadar dnlmemi ve kaba kalmaktadr. Beraberinde ne bir
eletirel zmleme, ne bir yeni perspektif, ne de mesafe koyma tavn
gelmektedir. Muhalifin rejime bakaldrmas, bir ocuun babasna ya
da annesine bakaldrmas gibi olmaktadr. ktidarn kltrel balamn
hibir zaman gz nnde bulundurmamaktadr. Neden bir dieri deil
de bu iktidar i bandadr? Nasl olur da hep ayn modeller, amansz

ENTELEKTELLER 145

bir geri dnllk ve inatla kendilerini tekrarlarlar? Nasl olur da en


vgye deer abalar barszla mahkum olurlar? Bu kadar yedi canl
olup, bitmek bilmeyen raydan kmalara yol amaktan baka bir ey
yapmayan ve hep yinelenen bu baarszlk nereden gelmektedir? Top
lumsal-ekonomik etkenlerin zmlemesi -bir tr kaba Marksizm'in,
bunun ara larn salamasndan beri bu yaklam ok yaygnlam
tr- yeterli deildir. Eski dzeni devrimle alaa eunek, ne yazk ki,
daha eitliki bir dzenin kurulma-; anlamna gelmemektedir! Bununla
da kalmaz. " Hereyden nce," diyor Gaston Bachelard, "sorunlar yerli
yerine koymay bi lmek gerekir. Ve ne denirse densin, bilimsel yam
da sorunlar kendiliklerinden yerli yerine oturmazlar. Hakiki bilimsel
kafaya damgasn vuran da sorunu anlama gc'dr. Bilimsel bir kafa
iin her bilgi bir sorunun cevabdr. Soru olmasayd, bilimsel bir ce
vap da olamazd. Hibir ey kendiliinden olmaz. Hibir ey verili de
ildir. Her ey kuruludur."9
lkelerimizin kaderlerinin aydnlatlmas iin esas olan, sorunu an
lama gc entelektellerimiz tarafndan ender olarak hesaba katlmtr;
bunun nedeni kt niyet deildir, atgzlkleri tarafndan krletirilen
entelekteller, bunu yapma yeteneine sahip deildirler sadece. Ne me
safeli bir baklar vard, ne de bilgi leri . Syledikleri ve dndkleri
balam-d kalyordu: lkenin tarihsel koullarnn dnda; ynn
arm bir kltr sefaletinin dnda; kendi karikatrne indirgenmi
bir halde, dnyay sarsm olan byk hareketlerden muaf tutulmu
birka yzyllk bir tatilin dnda; ve nihayet, baka yerlerde karar
latrlan yeryz kaderinin dnda. B tn bu sorular zeki bir ekilde
ortaya karlsayd, yeni fikirleri dourabilecek, lkenin entelektel to
pografyasn dntrebilecek, tartmalarn siyasal perspektifini dci
tircbi l1Xek ve entelekteli hakk olan ayrcalkl yere ykseltecekti:
toplumun nesnellemi bilincinin ura.
Eserlerindeki dilin, maalesef yalt lm bir dil haline gelmesi ve
yeryznn byk edebi eserleri zerinde hibir iz brakmayan nere
deyse yerel bir dile dnmesinden tr, birok adan dikkate deer
olan eserleri dnyada tannmayan airleri, byk yazarlar ve zgn
aratrmaclar tabii ki bu kesimin dnda tutuyorum. Yabanc dillere
yaplan eviriler ok enderdir ve airlerin eserleri -ran dnyasnn
9. La Formaion de /'espri scieniflque, Vrin, Paris, 1965, s. 1 4.

146 YARALI BLN

kukusuz en zengin yaratclar- sz konusu olduunda sorun daha da


kannaklllilmaktadr, nk airlerin dili, z gerei evrilemezdir.
B u uygarl klara niteliini veren eletirel kafa yoksunluu ve trl
trl arpkln zararl saldrsnn elinden, byk sanat ve airler de
sa salim kurtulamamaktadr. rnein, toplumsal-felsefi konular ele
aldklarnda akl almaz bayalkta konulara yaylmakta, ya da yarnrsz
ve sonu gelmez gevezelikler iinde kaybolmaktadrlar. Yetenekle -bu
insanlar hereyden nce yaratcdrlar- eletirel yeti ara.;ndaki bu ay
rlma, bizzat varlmzda oluan krlmann iine kurnazca smm derin
bir boluktan ileri gelir. Bunun nedenCne sanatnn yeteneine ne de
ayrt etme yoksunluuna baldr, daha ciddi bir eye baldr: mevcut
dnyalarn metafizik badllilmazlna. Sanatnn kendi dnyas, s
rekli mtasyon geiren bir modernliin ortaya kard acil ve dei
ken sorulara hibir uygun cevap verememektedir. Fikirleri istedii ka
dar ustalkla kullansn; istedii kadar glnletirsin; istedii kadar a
lay etsin, dalasn, ayak sri1sn; bildiinden farkl bir ekilde rahatsz
edici olan bir gncellikten kaynaklanan sorunlarn i gerekliinin e
linden kaamaz. Nedenlerini bllilka bir yerde aramak zorundadr: here
yin belli bir kesinlik iinde balantland "modem" insan bilimleri
balamnda. Doulu doktrinler tarafndan tlenen nsezi, kendiliin
denlik ve byk metafizik zmler artk yetmemektedir - hi deilse
tarihsel sorunlar zmek iin. Tanmak, haberli olmak, belirli bir pers
pektife ve mesafeye sahip olmak, ksacas bilgilenmi olmak gerek
mektedir. Burada, neden sz edildiini, neye atfta bulunulduunu, han
gi balama balanldn bilmek gerekmektedir; burada, baka bir de
yile, bilgi haritalarna, entelektel bagajlara, belirgin fikirlere, ak
kavram lara ve nermelere sahip olmak gerekmektedir. Sonu olarak,
salam bir zemin, ontolojik bir temel gerekmektedir. Marksist olundu
unda, bir dalga boyuna, felsefi evveliyatna organik olarak bal bir
dnyaya dolaysz olarak geiverilir. Marx, kendiliinden bir kuan
sonucu deildir. Aristoteles'ten sonraki tm Bat ontolojisinin soy zin
cirine baldr. Gece gndz Georges Politzer'in Felse/enin Temel
llkeleri nin Farsa evirisini okumakla Marksizm'in zihniyeti hakknda
bir eyler anlalamaz. Olunsa olunsa krkl ve ellili yllarda Hizb-i
Tudeh'in yasad hcrelerinde yetitirilenler gibi kudurmu bir Stalin'
ci olunur. stenildii kadar yetenekli bir yazar, dahi bir air, ba dnd'

ENfELEKTOELLER 147
rc bir keif i olunsun, baka bilgi aralar gerektiren sorunlar sz
konusu olduka bir adm bile ileriye gidemeyiz. Olgular ve toplumsal
m.a.,yonlar zmlemek iin, fikir dnyasndaki kafa karklklann
zmek iin, kltrel dayanak noktalarnn izlerini bulmak iin, ke
limenin hmanist anlamnda bir kltr adam olmak gerekmektedir.
Ye ne yazk ki bunun eksikliini iddetle hissetmekteyiz. Dnrleri
m iz hakknda Berdyayev'in Rus dnrleri iin dediklerini syleyebi
liriz - aklmdan yazyorum: " Ya nihilisttirler, ya da kyameti. Kl
trel deerlerin billurlat ikisinin-arasndan yoksundurlar."

3. KADERiN NEGATiF SELAMET/


En yaygn entelektel tipine dnersek, bu entelektellerin toplumsal
siyasal eserlerinin byk bir blmnn yerel dzeyi aamadn be
l i rtel i m . lkenin sosyolojik grnmn kran toplumsal-kltrel
blnmelerde enine bir kesit amay ender olarak baarrlar; bu
grnm oluturan gruplarn psikolojik tutumlarndan ve ente
lektellerin kendi izofrenilerinden hi sz etmeyelim. ran Devrimi'
nin doas hakknda neden yanldklarn sorun onlara, size bin bir ne
den sayacaklardr; dokunmayacaklar tek ey sorunun zdr, yani l
kenin jeopol itik durumunu kendilerinin anlamamalar ve eninde sonun
da bell i olduu gibi, demokrasiyi hi umursamayp saf ve yaln haliyle
iktidardan baka bir ey istemeyen din adamlarnn kltrel katklar ve
fanatizmlerinin boyutlar konusundaki anlayszlklar.
Felaket dzeyindeki boyutlar gz nnde bulundurulduunda, bu
anlayszln belki de kanlmaz olduu sylenebilir, nk eski re
jimin aptalca korkak ve sama sansr, insanlarn zihinsel miyoplua
yakalanmalarnn n koullarn hazrlyordu. Bu sansr, genlerin, el
altndan datlan ykc literatrn aptallatrc yavanlyla temas
kurmalarn engelledi, bu gerekesiz yasadlk da pireyi deve haline
getiriyordu. Kah devrimci doktrinler biimi ardna, kah iktidar mercile
rine kar kfrl saldr biimleri ardna, kah peygambervari yergi ve
talama biimleri ardna gizlenen bu temelsiz samalklarn ortaya
karlmas, zararl etkilerini felce uratp, baklkl bir savunma
mekanizmasnn remesini salard kukusuz. Zira, bu abartmalarn

148 YARALI BiLN


ulat endie verici boyutlardan sarslp, hakikati savunmaya ve kao
su andran fikir kargaasn biraz dzenlemeye aday olacak ente
lektellerin says ok olurdu. Bununla birlikte, eski rejimin sk
gzetim anda birok zayf nokta ve kaamak aresi vard, en kurnaz
lar buraya szp szlerini iletebiliyorlard. Zaten o dnemin edebiyat
-ada ran edebiyatnn en zengin dnemlerinden biri- bu duruma
kusursuz bir ekilde uyup, istiareli ve imal bir dille mesajn iletmeyi
baard.
te yandan ran entelijensiyas imparatorluk sisteminin antitezi ola
rak kalyordu ve organik olarak bu sisteme aitti. Entelijensiya da, sis
tem de ayn akmyldz'da yer alyorlard. Entelijensiya, eski rejimin
kyle doal rakibini, o kadar nefret ettii aler ego'sunu kaybetti.
Sesi lde yitip gidiyordu aruk. At menzilinin dnda kalan bugn
k rejim, onu ciddiye bile almyordu. slami rejime gre btn ente
lekteller eski rejimin kalntlar, ya da daha beteri, ahlaksz Bat'nn
dzelmez auklanyd.
istense de istenmese de gnlk nasibimiz haline gelen btn bu
yarg hatalar, kafalarmzn ok .eski olmasndandr. Bachelard, kafa
larn nyarglarla yat olduunu sylerdi. Dnmek manevi olarak
genlcmektir, "gemie ters dmesi zorunlu olan ani bir dnm
kabul etmek"tir10 ayn zamanda.
Entelektellerimiz kltrel klostrofobi lerinden kmakta zorluk
ekmektedirler. Dncenin artlmasn denemekte, sabit ve talam
bilgilerinin yerine ak, dinamik bir bilgi koymakta ve "nihayet akla,
i lerleme nedenleri sunmak"ta 1 1 zorluk ekmektedirler. Zira bu ente
lektellerin ou ikili bir yabanclama iindedirler: geiim l osmose]
yoluyla aldklar -yani eletirel dnce yol uyla deil- yeni fikirler
nazarnda yabanclamlardr ve zn deil de -apak syleyelim
" akamdan kalmal"n muhafaza ettikleri halk kltrlerinin nazarnda
yabanclamlardr. Dolaysyla, bir eksiklii bir dierine kar koya
rak, iyi tanmlanmam bir kimlii onun kadar mulak bir yabancla
maya kar kararak, bunlarn birini dieriyle dei-toku ederek, tari
hin kenarlarnda, yani bir no man's landde asl kalmaktadrlar. Param* Alter ego: Btnleyici benlik. (.n.)

10. a .g . e .
1 L a .g . e .

ENTELEKTELLER 149
para dnceleri, aktardklar kltrn bir suretidir: Avaz ktnca
bann ama salam hibir ey yaratmayan, saa sola arpan ama kk
salaca bir yer bulamayan bir sahte-kltr. Siyasal veya varolusal
terci he gre deien iki ar tepki de buradan domakadr: ya
kzgnlk tepkisi ki bu sizi kinci bir ideolog yapar, ya da baarszlk
tepkisi ki bu da hnca ve bybozumuna yol aar. B u son duygu yeri
geldiinde mistik bir havayla birleip yce bir yararszln izini tar.
l kenin kltrnde, bu duygunun derin kkleri vardr. rnein to
plumsal muhayyilede ok yaygn olan sufizmin imtina yolunu dne
lim. Gobincau'nun her zamanki keskin gryle ima ettii bu duygu
dur: " Dnyann hibir deeri olmadn, hata varolmadn; kadn ve
ocuk sevgisinin sahte olduunu; saduyulu insan n, iine kapanmas,
kendisiyle yetinmesi ve ihanet edecekleri kesin olan arkadalara gven
memesi gerektiini; ve mutluluu, gvenlii, hatalarnn kolay affn,
en m fik hogry ve nihayet Tanr'y kendi nde bulabileceini din
leye dinleye yetien, bylesi derslerle byyen ve bu derslerin bylesi
ne evrensel bir ek ilde kabul grdn gren insanlarn ounun, en
saf egoizmi ve bunun btn sonu larn, yani en basitinden aile iinde,
ehi rlerinde ve vatanlarnda etraflarnda olup bitenlere tam bir kaytsz
lkla yaklamay bir fazilet olarak grmemeleri olaanst olurdu." 1 2

B u ul uslarn, hkmetleri karsnda h isseuikleri kmseme duy

gusunun nedenleri de burada annmaldr, diyor Gobineau. Burada Gobi


ncau, ok hassas bir noktaya parmak basmaktadr. Bu topl umlarn

baarszl

bir tek hkmetlere y k lenilebi l i r m i , yoksa bu

baarszln nedenleri, kolektif ruhun kendini tekrarlayan yaplarn


mutlaka bii mlendiren kltrel ncel lerde de aranmal m dr? Asyal
ynetimlerin yeteneksizlii ve kokumuluu muazzam olsa bile, din
den, rf ve adetlerden ileri gelen arlklar daha da fclleti ricidirler,
nk " iktidarn meru eylemlerini bile her an durduran" 1 3 da bu ks
tcklerdir. Yneticiler arasnda hem yetenekli hem iyi n iyetli kii ler bu
lunsa bile -bu durumla sanldndan daha sk karla l r-, bu in
sanlar ister istemez baarszla urarlar. Zira "kamuoyunun, ynetici
lerin bana en ac biimde kakl!klar ey de reform giriim leridir; ka
m uoyu bu denemeler karsnda, eski si steme ba l , ou zaman
1 2. Religions et phi/osophies dans /'Asie cenlrale,
1 3 . a . g . e . , s . 76.

s.

75.

150 YARALI BIUN


mantksz ve yllanm olan ileyiler karsnda gsterdii tahamml
gstermez" .14
Yzyl nceden gelen bu belirleme hala gncel olmakla kalmayp,
birok adan akla uygundur; baarszlk nedenlerinden birini gster
mektedir. Her tr refonn giriimi alkanlklar sarsar eylere bakta
,

ki sabitlii bozar, bir tavr deiimini ve zihn iyetin elden geirilmesi


ni gerektirir. Atadan kalma diren ve kem iklemi eski modellere s
nma buradan gelir; nk eski modellerin ba'ik larna maruz kalmak,
an cretkar olabilen refonnlarn yaratabilecei dzensizliklere maruz
kalmaktan daha kolaydr; nk eski sistemlerin "yllanm i leyile
ri" , eyler zerinde arlk yapan ve u lml dnyadaki ikametimizi
bir dizi a lacak ykm haline getiren kaderin bir parasdr. Evcilleti
rilmi bir umutsuzlukla beraber yaamak, olmayacak vaatlerde bulunan
belirsiz umutlarda tat bulmaktan daha kolaydr. "Pein pein", gn
gnne yaandka, gelecein kredisine ve kanlmaz olardk iinde ba
rndrd baarszla daha az gvenilir. Zira temel bir baarszlk her
yerde vardr: eylerin akn deitinnedeki yetersizlikte; dnyann ka
derinin baka yerlerde kararlatrlmas olgusunda; derimize yapan, a
yaklarm zda ar zincirler gibi sallanan o ksteklerde. rade d geli
en ve kanlmaz olan varolusal baarszlk, engellemeleri hakl
gsterir ve bakalarnn baarszlna sinsice sevinir; yle k i , top
lumsal ve siyasal btn baarlar, iyi hazrlanm ve hak edilmi bile
olsalar, eninde sonunda kukulu bir baar, oyunun kurallarn bozan
bir ey durumuna derler.
Cioran bir yerde yle diyor: "Ezilen halklar, eyleme gemekten
kanmak iin kendilerini 'kader'in eline b rakrlar; kader hem negatif
bir selamet hem de olaylan yorumlama yntemidir;

gnlk-kullanml

bir tarih felsefesi, duygusal temell i determinist bir gr, yeri gel
diinde kullanlan bir metafiziktir." 1 5
Zira eyleme gemeden, klmz d a kprdatmadan baarszlklar
evrimine tahamml etmemizi, kanlmaz olana tevekkl etmemizi
ve grnd kadaryla hibir anlama gelmeyen bir varol uu gze al
mamz salayan da bu negatif selamettir. Ve Cioran yle ba l yor:
"Harcadm iyi niyet ne olursa olsun, o [negatif selamet] olmasa, ha1 4. a . g . e .
1 5. La Tenaion d'exiser, Gallimard, Paris, 1 986. s. 58.

ENTELEKTELLER 151

yatm bu kadar rnek bir ekilde heba edebilir m iydim? Bunun iin
bana yardm etti, itti, cesaretlendirdi. Hayatta baaramamak o kadar ko
lay deildir, bunu ok abuk unuturuz; bunun iin kkl bir gelenek,
uzun bir hazrlanma ve birka kuan emei gerekir. Bu i bitirildi
inde herey ok gzel iler. Size miras olarak yararszln kesinlii
kalr: atalarnzn sizin iin alnteriyle ve saysz aalanmaya uraya
rak elde ettikleri bir m lktr bu. Siz talihliler, bundan yararlanrsnz,
bunu gzler nne serersiniz."16
Fakat Cioran'daki zihin keskinliine sahip olmak, sadece kadere ma
ruz kalmak deildir; kaderin sakncal mekanizmasn aa vurup ka
derden kunulmaktr da; bylelikle kader neredeyse savlmakta, Bhaga
_vad Gia da, amurun iine batrlmasna ramen, irkefin dndayken
el dememi kalabilen lots iei gibi olunmaktadr.
'

4.

YARI-FELLi BiR BAKI

Kendilerini kaderin eline brakan, btn eylem hevesleri geen, talih


sizlik sonucu tm deerlerin yer deitirdii heterojen bir dnyada
yaayan ezilen halklar sonunda yar -felli bir bak edinmeye balarlar.
Bu bak hep yar yarya fel lidir: tekini eletirdiinde kendisini
lkletirir; bir eye saldrdnda baka bir eyi de kuL'iar. Ayn anda
iki sicil zerinde kalamaz; hem soran hem de cevap veren olamaz, yani
olumlu ve olumsuz nedenlerin zerinde, her tr nesnellie bal eleti
rel bir tutumu yoktur. Bu herkesi ilgilendiren bir durumdur, sanatlar
ve byk yazarlar da dahil.
Gabriel Garcfa Marquez'i Fidel Castro'ya kur yapmakla sulamasn
dan tr kendini knayan Gnter Grass'a yazd bir ak mektupta
Maria Vargas Llosa yle diyor: "Edebi yetenekle zihinsel ustal n,
siyaset sz konusu olduunda zihin keskinliinin teminat olmadkla
rn hep savundum; rnein Latin Amerika'da, yazarlarn hatr saylr
bir kesimi demokrasiyi kmser ve sorunlarmzn zm iin
Marksizm-Leninizm 'e bal zmler savunur. " 1 1
Askeri diktatrlklerdeki adaletsizlikleri ve demokrasilerde mmkn
16. a . g . e . , s s . 59-60.
17. Le Nouvel Observaeur, 1 8-24 Temmuz 1986, ss. 5 1 -53.

152 YARALI BlLlN

olan suistimalleri mahkum edip, sosyalist rejimlerdeki gereklie gz


yumulan bu durumu, Vargas Llosa manevi yar:fel olardk adlandrr.
Peki neden? nk devrim mitosu hala eskisi kadar etkindir ve top
lumdaki btn ktlklerin devas gibi sunulmaktadr. Bu yanlsama
Gulag'n sert gerekliini, Prag lkbahar'n, yz binlerce Kbal'nn
lkelerinden kan grmeyi engellemektedir, zellikle de ente
lektellerin, bu lkelerdeki gsz gen demokrasileri yar-llere
bavurmadan desteklemesini engclleme.ktedir. te yandan demokrasi
szc, kafalar kartran kullanmlardan tr deersizlemi bir
szcktr. "Kaddafi'den Humeyni'ye, Kim lt Sung'dan General Stroess
ner'e kadar"1 8 herkes demokrasiden yana olduunu sylemektedir. De
mokrasi ler entelektellerin koulsuz desteine gvenebilselerdi belki
de daha az krlgan olurlard, ama birok entelektel, gerici otardk "ey
tanlatrlma" korkusuyla pes etmekte ve demokr,uik giriimlere katl
mamaktadr. rnek olar.k 1980'de kurulan ve o zamandan beri iddetin
ve terrist tehl ikenin ayrcalkl hedefi haline gelen gen Peru demok
rasisini alalm; bu rnek de gsteriyor ki terr yaygnlatran rgt,
bu durum zelinde Aydnlk Yol, kyller arasnda ya da fabrikalarda
deil, niversite evrelerinde ortaya kmtr, yani retim yeleri ve
renciler arasnda; bu insanlar, "iddeti 'tarihin ebesf olarak lgnca
hakl gstermelerinin, bugn Peru'da yaanan kan glne yol aacan
dan hibir zaman kuku duymamlardr". 19
Vargas Llosa en kusurlu demokrasilerin bile, entelektellere, en
yumuak sosyalist rejimden daha ok zgrlk braktn belirtir.
Bundan dolay da, bir sr siyasal tutuklu bulunan, hibir eletiriye
kar hogr gsterilmeyen ve entelektellerin srgne gitmek zorun
da kaldklar bir rejimin efine kur yapmasnn, Garcfa Marquez iin
utan verici olduunu belirterek bitirir yazsn Llosa. Bylesi durum
larda byk yetenek sahibi olmak hafifletici dei l arlatrc neden
lere girir. "Garcia Marquez gibi bir yazar, Kba rejimi karsnda
ald tavra neyin ittiini anlamyorum. Zira onun katlm ideolojik
dayanmay amaktadr, ou zaman dalkavukluk ve dinsel yobazlk
biimlerini gze almaktadr. "20
1 8. a .g . e .

1 9. a . g . e . ,

20. a . g . e . ,

s.
s.

52.
53.

ENTELEKTELLER 153
Penlu yazarla birlikte ben de, eski rejime muhalif olup, sonra yeni
rejime kar da tavr alan baz revata entelektellerimizin yurtdna
kar kmaz, daha da hogrsz baka bir rehberin kollarna neden
atldklarn anlamyorum. Baka bir deyile, ismini hak eden bir ente
lektel ia'il olur da, Halkn Mcahitleri gibi, ileyii en sapkn tari
katlara benzeyen, karizmatik efle karsnn mistik evliliklerinin hem
tarihsel bir olay hem de ideolojik bir devrim gibi kutland bir siya<;af
hareketin dava'>yla birleebilir? Akl ha<>talklarn tedavi eden, ruhsal
kkenli bedensel bozukluklar hafifleten ve yeri geldiinde beyin yka
mada gl bir yardmc gibi etki eden, tedaviye ynelik bir ideolojidir
bu.
Saygn olmaya al an entelektellerin geerli bir aklama
gstermeden, lideri, Peygamber'in sesi haline gelmi, liderin evlilii,
kurucu bir kut<>al-evlilik eylemi haline gelmi, yetkileri (Ortaa
hkmdarlar gibi) cin arpmlar veya czzamllar iyiletiren kera
metli bir karizma haline gelmi olan bir harekete balanmalar, bal
bana vahim bir patolojik vakadr. Bu olgu nasl aklanabilir? Bu en
telektelleri oportnistler, sahtekarlar ya da ikbal avclar olarak nitele
mek bizi fazla uzaa gtrmez. Belki kimileri gerekten yledirler. A
ma kimileri de hakikaten samim idirler ve ruhlarndaki tm temiz co
kuyla inanrlar. Dert de burada balamaktadr. Bylesi bir sahtekarla
nasl inanlabilir? Derin bir krlmadan doan o acl gereklik dnda
neyle aklanabilir? Bu krlma farkl biimler almaktadr: baktaki
yar-fellilik biimi, davr.nlardaki izofreni biimi ve nihayet, don
m u tavrlar taklit eden arkaizm ile ilerlemeci fikirlerin sahte
modemlii arasndaki ayrlma biimi. En azndan artc olan bu ka
tlmda, iddetin olduu haliyle pu tlat r lm as yatmaktadr belki de.
Ku beyinli militanlarn gzpekliklcri, fedakarlklar , intihar andran
tavrlar bu entelektelleri batan karmaktadr; hareketle seve seve z
delemekte ve yaratclklarnn idi edilmesinin dnlemesini, ehit
olma iradeleri ve erkeksi btnlkleriyle her tr eletirel, hatta pratik
incelemenin dnda kalp kendinde deer haline gelen arlk sper
kahramanlara yaplan bir geiimde bulmaktadrlar. Vargas Llosa'nn
szn ettii yar-fellilii yaratan da ok saydaki bu kartlklardr.
Bunun yetenekle bir ilgisi yoktur. Hem byk bir yazar olunup hem
de tutarsz olunabilir.

154 YARALI BLiN


B u konuda Octavio Paz, Latin Amerika'nn zihinsel olarak ikinci el
den yaadn belirttikten sonra unu ekliyor: " 1 8. yzyldan beri
mzie ayak uyduramaz olduk, kimi zaman da, 'modemist' dnemde
olduu gibi, gnn modas olan tek ayak stnde dnlerin peine
tak l may denedik ... Uyum salamadaki yeteneksizliimiz, dosdoru
sylenirse, ei olmayan eserler retti. stisnai niteliini hak eden eser
ler. Dnce, siyaset, kamu ahlak ve topl um sal yaam alanlarnda ise
aksine, ayrkslmzn zararl olduu onaya ku."2 Buna karlk,
dnce alannda mzie ayak uydurmak gerekir, olaylara uyum sala
mak, tarihin hareketleriyle birlikte evrim gstermek gerekir, yoksa
yan/arrusna uyumsuzluk arpklklar retir, giderek de yar-felli bir
baka ve sahte bir bilince yol aar. B u sahte bilin, dnyay kendine
zg kavrnmsal ereveye gre yeniden yorumlar: sabit bir fikir hali ne
getirilerek tzletirilmi ideolojinin, eylerin br yzne ayak direr
hale geldii tkanm bir alan olarak sreyi uzaysallaunr. Bir harekete
ya da herhangi bir efin kiiliinin putlaunlmasna dinsel bir ekilde
katlan entelektelin tavr bence psikolojik olarak da, ruhsal olgun
lamaml ele verir: yalnzlk ve kendini sorgulama riskinden eki
nen az-gelimi bir benliin btnleme ihtiyac, bir snan emni
yetli kozasna kapan vcrir. Bu snak, aile olmadnda Kabile olabi
lir; bu da olmazsa Parti veya Tarikat olabilir. Bu snaa rahat rahat
kapan ldnda, olgulara hibir ekilde tekabl eneyip ma<>keler haline
-ama gzya ve pimanlk olmadan, hatta bell i bir bilinsiz huzurla
birinin yerine bir dieri konabilen maskeler haline- gelen fikirler
darya doru yanstlr; nk tm bu maskelerin ardnda annesinden
ayrlmaktan korkan titrek bir ocuk saklanmaktadr her zaman. B undan
dolaydr ki kartlklardan pek ekinilmez. nsan snak.tayken, kim
senin nnde kendini hakl karma i htiyac duymaz. Marksizm'le ba
lar koptuunda seve seve AB D'ye ya da A vrupa'ya snlr, yani o ka
dar nefret edilen kapitalizmin ktlk y uvasna; Gelenek' in deniz kzla
ryla sarho olup Berkeley ya da Harvard'a girilir, ama Kum ya da Ne
cefteki ilahiyat okullarna gidildii ok enderdir. Ama ne yaplrsa ya
plsn, hep masumiyet iinde yaplr, nk sorumluluk yokur. So
rumluluk ancak ahlaksz ye tik inl ere vergi bir eydir, czcl bilinsizlik
bahesinde ezeli bir oyunu oynayan ezeli masumlarn ii deildir.
2 1 . la Fleur sacri!ege, Gallimard, Paris, 1 984, s.77-78.

il

DEOLOGLAR

Asya v e Afrika uygarl klar, birka yzyldr gezegenimizin grn


mn dntren tarihsel altst olularn kysnda kalmlardr. B u
deiimleri araclardan almlardr: n e modernliin devindirici yuvas
na, ne de tkenmez diyalektik canl lna g irebilen bu uygarl klar,
modernliin kltrel yan rnlerini tketmeye indirgenmilcrdir; bu
rnler arasnda hemen tketilmeye hazr dondurulmu ideolojik paket
ler vardr, yle ki zamanla, btn biimleriyle ideoloji en iyi ithal edi
len madde, iki dnya arasndaki karlama noktas ve edindikleri tak
dirde Bat-d uygarl klarn tarihte hala bir rol oynayabilecekleri
yegane dnce biimi haline gelmitir. Ama baka bir yerde de
sylediim gibi: "deolojileri belirleyen yaplar seklarize olmulardr,
biimi ne olursa olsun her tr zihinsel ierik, ideolojilerin kapal sis

teminin kalbna bir kez dkldkten sonra, bir yandan kendini bozul

mam i lan ederken, te yandan bu biimi benimseyecek, bilinsizce


Batllaacak ve sonu olarak sahte bir bilin haline gelecektir. Goist
ideolojilerin -en ok topya ykl ideolojilerin- nc Dnya'da
ki arpc baarlar bununla aklanabilir; bununla aklanabilecek en
az bunun kadar nemli bir dier neml i olgu da, ideolojilerde yaradl
tan gelen dogmacln, ancak ideoloj ileerek seklarize olabilen bu
uygarl klardaki dinsel kafayla yetinmesidir; tarih macerasn ve Aydn
lanma'nm bi limsel-teknik an da tanmayan bu uygarlklar, Bat'da
kuvvetli dogmalatrmalarn tehlikeli ar l klarna engel olmak iin
telafi edici bir panzehir oluturan eletirel yetiye de kar kmaktadr-

156 YARALI BLN

lar."22
Kukusunu her tr bilgi araynda bir silaha dntren ente
lektelin m utsuz bilinci nazarnda ideoloun, keskin a priori'lerin
yardmyla kurulan sarslmaz kesinl iklere sahip olma avantaj vardr.
Hcreydcn nce kavgalarn zerinde konumlanan ve en st hedefi kur
tulu olan bilge nazarnda ideolog, belirli bir inanca somut olarak
balanmtr. Doruyu elinde bulundurduunu zanneden insanlarn i
nancna sahiptir ve kendine kafa tutulmasna ya da bu doru zerindeki
tekelinin tartma konusu yaplmasna katlanamaz. te yandan, ente
lektellerimizin ou endie verici bir eletirel g eksiklii ektiine
ve gerekliin birok cephesini bolayarak kesin yarglarda bulunma
eiliminde olduuna gre, entelektelle ideolog arasndaki ayrm iz
gisinin pek belirgin olmad sonucuna varabiliriz. Bu belki Bat top
lumlar iin de geerlidir, ama Bat'da ndJ'.apl_an ar5k. .
eletiri vardr ki sonunda, insanlarda her tr dnce ekol virsne
kar birtfbajt k geiiffi'CktCd!f. ...\vlpaodida, en nailiC-k.illlar<la
ou ?.aman sama sapan iddialarda buJunan geveze idcoJogJann oJdvu
dorudur; ama bu tavrlarn yan banda dengeyi-ycniden-klirdll cetni"
ld<lf--Scc sramasn enciicyen ctafui mafiT sC.iCrikmilkl<irr:
te yandan, teadership'in itcrhangTbir dzeyine-vaffilk !il yeteneifo-:
rini gelitirmek. kendini eitmek, bir kariyer yapmak ve eninde sonun
da sorumlu bir kamu ahsiyeti olmak gerekmektedir. B izim lkemiz
deyse bakaldr per se bir deerdir, zellikle siyasal olduunda. Hem
bir hi hem de bir kahraman olunabilir. Potansiyel ehitler kulbne
girmek yeterlidir. Ondan sonra her tr aba ve yetenekten muafz olu
ruz. ktidar tarafndan birka aylna hapsedil ip, muzaffer bir ekilde
serbest braklndnda, annda mthi bir hret gelmektedir. Kitap
biimi wriln_i n abes a12_tal l klar binlerce satmaktadr. Hapishane,
hr tr kahramanl n ilk aciiilll.-hcrt.r top-;iiTI.-iafbaarmln altn yu..
murilayan tavug olmaka<lr-ve her zamanki"glbi aptalolan iktidar,
tuzaa girmekte ve hcdCtini dernete<J_lr -:::-- aptallin aru.
Entelektellerim izin ounun idlog oJduu sJ'.!_eilir, yani s
te bilin, sahte zm sem(! v_e fikirle!n _bilinsizce ll!!e!lemesi ibi
* Per se : Kendi iinde, kendi bana. (.n.)
22. Daryush Shayegan , "'L'ldfologie en tant que point de rencontre entre deux
mond"s"', in Scien:e e conscience, Stock, Paris, 1 980, ss. 470-47 1 .

DEOLOOLAR 157

akla gelebilen her tr s_arpklktan ac ekip, bir de bunlar pratie


gc imicy(ffiall.kiiiC'.. ifra.t>i-okiacia, l'ikTriCrill.yarariTilktirnmsal
olarak dile getirilmelerinden daha anlamldr. Toplumsal ve siyasal
sonu larndan bamsz olarak, olduu haliyle sorunun anlam,
grnd kadaryla, dpedz yararsz demesek bile ksr sorularn
alanndan domaktadr.
1 . BENMERKEZLI BiR BiLiN

Mizac gerei ar aktif olan ideolog rahatlkla radikallerin kampna


kayabilir, hatta -koullarn yardmyla- bir terrist de olabilir. Ama
her ideolog ille de ateli bir militan deildir. Kenarda kalp, temkinli
ve ll bir ekilde hareket edebilir, bir yandan da kafaca ideolog
kalr; yani daryla ilikisi kesik benmerkezli bir bilincin kapal siste
mi iine kapanm biri olarak. deologlar genellikle, modernliin kk
salmad, trelerin yaninda yaama hakkn elde etmedii ve aksak
admlarla ilerledii topraklarda daha kolay yetiirler. Ksacas, modem
an bakalarnn e liyle girdii ve dnrlerin byk deiimler
enl iine katlmadklar dnyalarda. Bundan tr ideolog ani
mtasyonlar ve zamandaki bakalamlar sevmez. Diyalektik-kart
ve tarihsellik-kartdr. Bakn eyletirilmesi ve kendinin lklcti
rilmesi doal kategorileridir. Kendini tehdit altnda hissedip her yerde
komplolar grr ve bundan tr de Manihcist'tir. Bilge iin zihinsel
kopma, entelektel iin retisel hogr ne kadar doalsa, ideolog
iin de Maniheizm o kadar doaldr.
deolog zaman iinde deil, mekan iinde yaar. Zamann hareketini
her eyin yerli yerinde olduu donmu bir mekana dndrdnde, ken
dini ancak evinde hisseder. Bu mekanda, rnein ktler solda, iyi ler
sadadr; gemiin bitmi biimleri arkada, topya yollarn ssleyen
deimez iaretlerine kadar grnr ve effaf olan bir gelecek ileridedir.
deolog ilerlemeye inanr, ama tm arklar bilinen bir tarihin ver
dii kararlarca belirlenen ve nceden kestirilebilen bir ilerlemedir bu.
Bu tarih ylesine effaftr ki artk izgisel deildir, zaman zaman
"akln hileleri "ni ortaya dker, ama ayn anda bin bir biimin
yaylmasyla hem enlemesine hem de boylamasna akar; sanki gemi,

158 YARALI BiLiN


imdiki ve gelecek zamanlar dnyadaki yegane sahnede yan yana gelip,
zel davetli seyirci olan ideoloa kendilerini gstermek iin dizilmiler
gibi. deolog iin herey tandktr da. Kahini andran bak, nceden
grlm ve nceden bilinmi eyleri barndrr. Sala ya da solla, ile
riyle ya da geriyle zdeletirme eilimi de buradan gelir. st ste ge
len bu zdelctirmeler, Z(IJJ) ann

ve mekann,

yzyllarn ve toplum

larn zerinde daldan dala atlayabilir. Bir yerde, dzen ya da gruplar


arasnda bir katmanlama, toplumsal bir farkllama kukusu olur ol
maz, orada hemen kesin biimini almam bir snf m cadelesi tespit
edilir. B ir yerde, en sradan olgular hakknda bir nabz yoklamas sz
konusu olduunda, orada hemen nve halinde bir demokrasi tespit edi
lir. u anda savalacak bir dman bulunduunda (bu durum zelinde
emperyalizm), bir de bakarsnz bu

dmann

gelmi gemi btn

kt maceralar gizli bir bilimin yardmyla bilinmektedir. Zira, zel


davetli seyirci olan ideolog dnyann merkezidir. Bir gzyle uzak
gemii yoklarken teki gzyle gelecei grmektedir, iva'nnkine
benzer nc gzyle de nne geleni, zamandan bamsz bir ak
mayla hcreyin kendini aa vurduu evre mekanna aktarr.
ideolog, tpk mistik gibi, boluktan tiksinir. Fakat, mistik kendini
evrensel btn iinde hiletirmeye susamken, ideolog kendini tari
katlara, kabilelere, kapal ve korunmal ekollere seve seve kapatr.
Entclektcldcki kukucu atlama, mesleki nevroz , eylerin paralara
ayrlmas, emberlerin birbirinden kopmas, alanlarn ayrlma-;, temel
lerin ve fikirlerin dalmas, ksaca-; zmlemenin gerektirdii btn
eritici alma ideolou korkutur. ideolog varlkla yokluk, mitosla akl
arasnda asl kalamaz; orta mekanlarn aral klarna ba dnmesine
kaplmadan giremez. Mulak durumlar, konumlarn ikiyanll, kendi
kaynaklaryla snrlanm bireyselliin yalnzl onu ar derecede
sarsar. Ona, ne pahasna olursa, yalnzln kt ruhlarndan korunmak
iin koruyucu bir koza gerekmektedir. Bir sr tandk fikir tarafndan
ar korunmaldr. Din deilse, asrlk dogmalardr bunlar. Tanr
deilse, Tarih'tir; Peygamber deilse, gn boyunca kafamza eki gibi
inen siyasal propaganda dilidir, medyalarn srekl i yinelemeleriyle
glendirilen tekdze mesajlardr. Sonu olarak ona, ar yaln olup,
da manzaralarndaki kntlar oluturan kayalar gibi salam olan bir
ka fikir gerekmektedir.

1DEOLOOLAR 159

deolog ban keskin tarafnda ip cambaz gibi yryemez. Ayn


anda birka sicilde bulunamaz. Nans sanatndan, ince dozlar ve diya
lektik sanatndan irenir. Ona net ve iyice kesilip atlm durumlar
gerekir: ya bu ya da u. ndirgemeci bak buradan gelir, grnr ta
rihsel tutarllyla ideoloun mizacna yakn gelen bir tr kaba Mark
sizm'in sarsc baars da buradan gelir. Snf mcadelesi mi? Her k
ede nne kp btn zlmemi bilmeceleri halleden, g dengele
rini aa vuran, smrclerin sefilliini, m lk sahiplerinin horgr
l kstahln ilan eden, evrensel fesat hesabna lkelerine ihanet eden
yneticileri gn na karan bu temel motorla hereyi aklamak ne
umulmadk bir mutluluktur. Tarihsel determinizm mi? Hereyin ku
sursuz bir mantkla birbirine baland, hibir eyin tesadfe kal
mad, sre bir baladnda hereyin dnsz bir ak izledii tarih
hareketinde hercyin yazl olduunu bilmek ne byk bir dctir. E
zilenlerin, baldrplaklarn, istenmeyenlerin, her konuda hkm sren
ok gl byk tekellere satlm o burjuvazinin kurban olan tm
smrlenlerin tarafnda olduunu bilmek de ne tesellidir.
2. ARAC/N TANRILATIRILMASI

deolog, akln snrlar iinde kendini rahat h issetmez, insann olay


larn tesine gitmedeki yetersizl iinden tatmin olamaz. Ona, bir
yuma zer gibi dnyann akn zecek ilk nedenler, numenler,
tzel gereklikler gerekmektedir. Aracn tanrlatrlmasn hakl
karacak her ey iyidir: Halk, Irk, Devrim, Tarih, Komnizm. Her ey
mitolojik bir dorunun saygnln kazanabilir, sahte-ilahilie dn
ebilir. Laik fikirleri mitoloji letirme eilimi ve varln bir parasn,
bir alt-btnlk haline getirmek iin t;.lqtirme eilimi de buradan
gelir. ideolou, entelektelden ve mistikten ayran da bu eilimidir.
Mistik -en azndan geleneksel biimiyle mistik- mitoslarn ve
grntlerin gnl gzyle grld bir dnyada yaar; bunlar, gele
neksel diye adlandrlan uygarlklarn zihinsel mekann oluturan bu
zihinsel gereklik-tesi'yle kusursuz olarak btnlemilerdir. Modern
lik ve seklariza-;yonun eserleri olan Ruh ve Zihin, M itos ve Akl ara
sndaki blnmeler, bu uygarlklarda gerekten de henz gn na

160 YARALI BlLlN


kmamlardr. Bu iki gereklik dizgesinin ortak balar

Varlk'n gi

zemi tarafndan muhafaza edilmitir. Galilei-ncesi mistik insann g

rnde akl ne kadar mit-;else, m itos da o kadar makuldr. Kozmik

zekay lk Evrimleen'e evirdiinde Hint felsefesinin ilan ettii, Va


hiy Melei'yle filozotlarn arac zekasn zdeletirdiinde slami

dncenin ilan ettii de bu zdelemedir. Kafadaki bu Figrler'in or


taya ku alan, akln mitsel bir biime brnrken mitosun makul

Ietii etkin Muhayyile alandr. Muhayyile, iki dizgenin simgeler bi

imi altnda uzlat ve ruhun kendisiyle


mstlat ortamdr.

yani

gksel

karlyla

Fakat modernlik, ruh hazinelerini koruyan btn gvenlik kilitleri

ni paralamtr. Gkyzn ruhsallktan uzaklatrarnk, yani g


sszlaurarak ve basurlmalarla dolu bir bilinci kalabalklatrarak mi

tosla akl n ortak balarna son darbeyi vurm utur. Kukusuz

ka nlmaz olan bu nihai ayrlmann yapc ve ykc sonular

olmutur. Doa bilimlerinin onaya kmasna olanak verdiyse, insann

ruhsal dengesine de karklk sokup, onu ncvrotik bir varlk haline ge


tirmitir. O andan itibaren bu iki gereklik dizgesinin (mitos ve akl)

ortak balarna modem zamanlarla birlikte, kartlklarnn diyalektii

kar kacaktr. Ama, Aydnlanma diyalektii zerine dikkat ekici

e..crlerinde Adomo ve Horkheimcr'n bize rettikleri gibi, bu kartlk


iki ucu keskin bir alettir. Mitos daha o zamandan akldr, arna akl da

m i toloj iye dnebilir. Baka bir dey ile, simgesel grntl<?ri_

altlm

ve diyalektikten yoksun kalm__ir dQ(l,!_akll_!!litosa

dndrmeye ynelik bir eilim vardr. deoloun Maniheist tutumunu

bCslCyen de, nercde do al olan -bu sapknlktr. Zira, hizip eki

melerinin darack snrlarnda btnln buruturulduu bir dnyada,

ideolog btnlk anymdadr.

Bu sapknln tarihini sergi lemek iin Adomo ve Horkheimer

Ulysses mitosunu anlaurlar. Animizmin bylerinin ve mitsel gle

rin elinden kurtulan kurnaz Ulysses kurban edilmekten, ancak grnr

de yleymi gibi yaparak kurtulur. Doa gleri karsndaki bu kur


nazlk,

Aufklarung'un aydnlanm aklnn bizzat kkenidir. Ulysses,

benliini ileri srerek doaya hkmeder, ama doa, onun akln mitosa

dndrerek, amsallam ve ierii boaltlm akln en azgn igd


lerin hizmetindeki bir ara haline getirerek intikamn alr. Yazar-

lDEOLOOLAR 161
lanmz yle sonular: "Kar konulmaz ilerleme ile kar konulmaz
basknn uursuzluu. "23 Peki yleyse bu trajik diyalektiin kmazn

dan nasl klr? Eletiri sayesinde ban keskin ucu zerinde kalarak
ve her tr ideolojik kimlik engelinden kanarak. Adomo'nun, diyalek
tii "kimlik-sizliin kesin bilinci "24 olarak nitelemesi, bence hakiki
entelektelin tanm olarak yorumlanabilir. Zira hakiki entelektel,
kartlklarn tesinde kkensel ortak balar (mitos ve akl) yeniden
bulan bilge-mistiin aksine, ya da akln soysuzlam servenlerini

yeniden mitolojiletiren ideoloun aksine, kahramanca, kimlik


dln ak yarasna perinlenmi olarak kalr, herhangi bir dzenle
btnlemeyi ve her tr kolektif btnle boyun emeyi reddeder;
Hegel'ci btnl de, snfsz toplumu da; ve bylelikle, sonu ola

rak bireyin yegane, indirgenemez tekilliini kurtarr.

3. JK/Il iNDiRGEME
Kargaann zerinde kalan bilge-mistiin yoluyla c. etirel ente
lektelin kahramanca yolu arasnda kalan ideolog, ancak karma bir
zm seebilir: aptallam bir akl yeniden mitolojiletirmekten
ibaret olan zmU. Dnyann bizim blmmzdeki dnrlerin
ounun bilge ya da entelektel olamayp ideolog olmalar bundan
trdr. deoloun hakiki bilgileri yoktur, alt-bilgileri vardr. Ace
leyle tasarlanm bilgi paralan ve kaba izgilerle izilmi dar
grleri eyleme sokulmak zorundadr. Kafalar alevlendirmek,
dnyann ehresini deitirmek, duygusal salgn yaymak zorundadr.
Dnp dolap yineledii, yeniden geveledii, havada yaygn bir ideo
loji gibi her tr balamn dnda yaylabilen ar basitletirilmi
sylemi, tm eilimleriyle btn radikaller tarafndan benimsenebil
mektedir. rnein ran'da herkes kendine uygun bir ey bulmutur.
Kral-Halk diyalektik retisini gelitirmek istediinde, krallk rejimi
bile eski tfek Marksistleri yaygn olarak yardma armtr.
Alman hazrlop kategoriler kafalar biimlendirivermi ve alg ye
timizin iinde, idrakmzn a priori yaplan haline gelen kalplar olu23. La DiaJectique de la raison, Gallinard, Paris, 1 974, s. 5 1 .
24. Th. W . Adorno, Dialectique Negaive, Payot, Paris, 1978, s . 1 3.

162 YARALI BlLtN


tunnutur. Btn felsefi, siyasal ve toplumsal sylemler ancak bu ka
tegorilerin, kuru bir ekilde ilemsel deerlerine indirgenmi bu kate
gorilerin iinde vcut bulmutur. Yetmili yllarda slam'a ve dinsel
kimlie geri dn tarzndaki kimlik sylemleri, nceden varolan ideo
lojik sahaya alandnda bu iki sylemin kaynatna tank olun
mutur; bunlar, hem szm ona kltrel kimlii hem de toplumsal
siyasal talepleri tatmin etmelerinden tr ancak acaip bir karm
oluturabilirlerdi.
deologlar, lkenin toplumsal-khreltm ikilemlerini zebilecek
hazrlop fikirleri biimlendinneyi bylelikle baardlar. Ve ayn sayede
yeni ve saldrgan bir bakalama uramlar rknn ortaya kt
grld. deologlarn birok ortak noktas vard: paral bilgilerinin
kuruluu, hnlarndaki crtlak duygusallk, zellikle de dnyay temsil
etme biimlerindeki ar basitlik. Bylelikle fikirler ikili bir indir

geme

uygulayarak etki ediyorlard: i lerlemeci kategoriler ilemsel

dzeylerine, geleneksel kategoriler duygusal dzeylerine indirgeniyor


lard. Duygusallkla fikirlerin ilemsel bedelinin birlemesi, kendine
zg hibir metafizik ereve iinde kalmadan, anlaylarn imek
hzyla yaymalarna olanak verdi.
Bakalama uramlarn en tipik soyu olan ve en onurlu dlleri
Halkn Mcahitleri olan Marksist-Leninistler'e gelince: En etkili iki
grup olan Marksistler ile Dincilerin sylemlerini acaip bir karmda
birletirerek pratie koydular. Marx ile Peygamber birletirildi ve dn
ya devrimi, kibirliler rejiminin yklmasn cokuyla beklemekten ba

ka bir ey yapmayan Beklenen mam'n [imam- muntazar] ahir gnde


ortaya knn bir preld haline getirildi. Cebrail Aleyhisselam'a ge
lince, o artk ne muhayyilenin m itsel topraklarnda, ne bilgelerin ie
doulu ryalarnda, ne peygamberlerin haleli hayallerinde aranmalyd,

nk

o, karmakark sakalyla, euen ve kemikten yaplm olarak

buradayd, silahn aprazlamasna asm dnyann tm mahumlarnn


kurtuluu iin yanmzda savayordu.

III
TEKNOKRATLAR

Bir btn olarak teknokratlar, modem toplumun bilimsel, ekonomik,


siyasal ve teknik emberlerinin iletmecileridirler. Gldrler, nk
retimi ve retimin yerine getirilmesini program larlar. grrln
temin ettikleri dnyan r birer sureti olarak kiiliksizlcmilerdir.
B tn k iisel yananlamlardan yoksun bir ilevi simgeletirirler.
Dzenini cisim letirdikleri teknik ve brokratik rasyonalite gibi onlar
da retimin etik erekliine kayL<>zdrlar. retimini denetledikleri fabri
kann silah tccarlar iin silah, aratrma laboratuvarlar iin hassas
aletler, ya da bebekler iin gda maddeleri retmesi onlar iin pek far
ketmez. yleyse teknokrat, retimin hizmetine sokularak alaltlm

akl, yani ierikleri boaltlm kavramlarn basit b i im se l klflar ha


line geldii arasallatrlm bir akl temsil etmektedir.25 arknn
dililerinden biri olduu kurulu ya da devletin ideolojik amalar
karsndaki kaytszl da bumdan gelmektedir. Depolilize olduu an
lamna gelmez bu; ilevindeki zglln, onu her tr ideolojik ko
numlanmadan muaf tuttuu anlamna gelir sadece. u veya bu siyasal
sistem tarafndan ayn rahatl kla kullanlabilir. Zira yapsal olarak
igrr, yararl, verim l i olmaldr ve hepsi budur. Ruh hali, ruhsal

kltrel veya siyasal kiiliinin boyutlar pek hesaba katlmaz.

Zaten teknokrat, geerli ideolojilerin atmosferiyle uyum iinde ka


lr, oportnistlemcden, geiim yoluyla bunlardan etkilenir. rnein
ran'daki eski rejimin SAV AK' kolaylkla yeni rejimin SAV AMA's25. Max Horkheimer, L'Ec/ipse de la raisor, Payot, Paris, 1 979,

s.

17 (frke'de:

Akl Tutulmas, eviren: Orhan Koak, Metis Yay., lst., 1 990 [2. basm)).

164 YARALI BlLlN


na dnmtr ve an hassas baz brolarn datlmas dnda me

murlarn ou, fazla przle karlamadan tfeklerini bir omuzdan

dierine geirm ilerdir. Ayn ey ran Ulusal Petrol irketi'nde (NIOC)

alanlar arasnda da yaanmtr; st dzeyde yaplan baz gz alc


tasfiyeler dnda irketi yneten teknokrnllar yapsna neredeyse el

dedirilmemitir. Bu olay, bu teknokratlarn kiisel siyasal tercihleri

olmas olgusunu ve ideolojik inanlarn n bir rej imden dierine


deiebilmesini dlamaz. Bylelikle, rnein eski rej imin teknokrat
laryla slam Cumhuriyeti'ne gnll olar'1k katlan bugnn teknok

ratlar, ayn ilevleri yerine getirmekle birlikte, kltr, tarih ve Bat

karsnda ayn tavr almazlar. Eskiler klasik ve slam-ncesi kltre


nostalji duyan Bat yanllaryken, yeniler, aksine, dinsel kltre zel

bir ilgi gstermektedirler ve kesin olarak Bat aleyhtardrlar - en a

zndan grnle.
te yandan, modem toplumlarda teknokratn ilevi, dier ember
lerle, zellikle de hkmet ve kltr emberleriyle (Daniel Bell26) o
lan bariz ayrmalar aa vurur. Zira bu farkl emberler, farkl dei

me ritimlerine uyarlar ve toplumdaki eitli kartlklarn sorumlular

olan, kimi zaman ani ve sinsi uyumsuzluklar gsterirler. Duygusal,

kltrel ve hukuksal ierikleri boaltldika ilev, soyut olan matema


tik ve teknik alanlarna yaklar ve ereklikler karsnda gitgide yan

szlar, sonu olarak da her tr ideoloji tarafndan ele geirilebilecek

hale gelir. zgrlk ve eitlik kaygsn srekli tayan hukuk adam


ile teknokrat arasnda doal bir kartlk vardr; teknokratlar, yaptklar
ilerin yaratt zararlar, yani retim glerinin acmasz dzleme

sinden doan yabanclamalar ve kiiliksizlemeleri aklamak duru


munda olan entelektelle de ztlarlar.

Kapitalizmin ortaya kt ve gelitii lkelerde zaten varolan bu

gerilimler farkl kltrel alanlara aktarldlnda sarsntlara, altst

olulara ve hatta iddetli elikilere yol aarlar. Zira bu alanlarda


ember ne kesin izgilerle ayrlmtr, ne de iyi eklemlenmitir; Bat'

daki gibi zerk statlerden ve bir tr g dengesinden yararlanmazlar.

Burada kltrel emberin ylesine toparlayc bir mevcudiyeti vardr ki


dier iki emberi glgede brakr ve bylelikle ileyilerini gzle gr
lr dzeyde engeller. Dinin her alana srad ve kendi kafasna aykr

26. Les Conradicions cu/urel/es du capialisme.

TEKNOKRATLAR 165
btn giriimleri n , otosansre uramadklannda, daha balarken
ukand slam lkelerinde kltrel ember hereyi felce uratmaktadr.
B uralarda din, toplumsal ve hukuksal alanlar Tanr'nn ya,.mana gre
ynetmeye alt kadar, ekonomiyi de slamiletirme abasndadr.
Modernliin bu lkelerdeki icraat bandan beri bir lde, dinsel
kltrn drt bir yana yaylan varlna kar teknik-ekonomik ve hu
kuksal emberlerin gitgide gelitirilerek dzenlenmesi olmutur.
G nmzde, yeniliklere en ok kar koyan lkeler bile sanay
ilemenin n bilgilerinden vazgeememekledirler, en azndan askeri
alanda. Dolaysyla her yerde teknokmtlar vardr, yerine getirdikleri tek
nik ve yararc ilevler gerei , mesleklerini entelektellerden daha
il:"rr bir ekilde, hatta daha titizl ikle yapmaktadrlar. Zira teknok
nu ilevi, yukarda da dediimiz gibi, akln arasal latrlmasyla s
nrl bile olsa, entelektel, kendine den grev olan eletirinin dze
yinde kalamamaktadr.

I . KLTR KARISINDA IKIYANLI BiR KONUM


Teknokratn kltr karsnda ikiyanl bir konumu vardr. Hem ekil
mekle hem de itilmektedir. Grd bilimsel ve teknik eitimin bir
zellii de -bilha'isa bu eitimin gelenel<lcre btnyle zt bir kutup
ta kald bizim lkelerimizde- kltr karsndaki tepkisinin, ya
kmseme ve dlama, ya da pitoresk bir folklor dzeyine drl
m szm ona bir kltrn btn ynlerine, en tuhaflarna bile ko
ulsuz olarak dalkavukluk etmeye varan saf bir hayran lk olmasdr.
Btn geleneksel olaylara, en gzle grlr ekilde tehlikeli lcre bile
hayran olan ve vgler dzen k i m i teknokratlar grmyor muyuz?
Gemiin seraplarnn araynda, l m istiinden sarho olmu, bir
camide secdeye varp bir dierinde dua eden, folklorik i porta mallarn
ayrm yapmadan kabul eden, nargile ien, afyon eken, msralar oku
yan, her eit dolandrcnn ba dndrc hnerleri karsnda kendin
den geen yorulmak bilmez haclar grmyor muyuz?
Zira teknokrat, meslektalar olan entelektelle ideolog gibi, tek
biimli bir varlk deil, biri saa biri sola, biri ne biri arkaya, her
biri kendi tarafna eken paralanm arzulardan, dalm bilin parsel'

166 YARALI BLN


!erinden, kart dilek quanta'larndan yaplm bir varlktr. Entelektel
gibi teknokratta da eletiri gc eksiktir, ama o, irketlerin

men'

manage

ve brokrnsi srlarnn iine ister istemez sokulan, eninde so

nunda profesyonel bir kii olduu iin, gereklik duygusuna sahiptir


ve ou zaman neden sz ettiini bilir -meslek icab-; yine de, bir
tr kalknma fikrinin nceden dayatt modeller burada da teknokrat,
yaad lkenin grek kapasitelerine dayanmad iin, bariz olarak
ykld yklacak bir durumda brakrlar.

Zira teknokrat da, tpk entelektelle ideolog gibi, yamalamann

kurbandr. Kendisini evreleyen ortamn durumuna ancak ok zor ola


rak uyabilen kalknma ve verimlilik modellerini yamamaya uramak
tadr. Rakamlara, istatistiklere ve niceliksel ltlere olan sevgisi, so
mut performanslar, onu apayr bir varlk yaparlar: hem gerek hem de
gerekd bir varlk. Gerektir, nk ona mal edilebilen teknik icraat
oktur; ama gerekddr da, nk ou zaman etkileyici olan ve san
ki sihirli bir denein etkisiyle acele iinde dikilmi olan btn bu
eserleri, eylerin yanndan getikleri izlenimini, gz aldattklar,
lkenin kiiliini zedelemedikleri, eylerin isel oluumlarnda bile bir
deiiklie yol amadklar izlenimini vermektedirler. Bylesine fazla'
mukavva dekorun crtlak bolluu tarafndan hem dokunulan hem de
esirgenen lke, bir yerde, deimeye alayclkla yz buruturmaktadr,
bu yeni panoramaya kar koymaya devam etmekte, hangi merciye
olursa olsun her tr ball dlamaktadr. Sanki, istenildii kadar
uzaa gidilsin, ne yaplrsa yaplsn, hangi yenilik getirilirse getiril
sin, kanlmaz olarak hep ayn balang noktasna dnlyormu
gibi, yani hibir yer olmayan bir yere. B uradaki canszlk yalnzca
adetlere ve kltre bal deildir, hi deimeyenin maddi olmayan do
nukluu iinde, gerektesi bir dnyann hamuruna sokulmu olarak

meafizik'tir;

bu gerektesi dnya karsnda btn gereklikler ve

olaylar, bir varlklar olduu doruysa, ancak gereklik benzetirimleri


ve olay taklitleri durumundadrlar.
retimin temel direi olarak teknokrat, canszl h arekete
geirecek, kafalar zenginletirecek ve hareketi balatacak sreci cisim
letirir. Teknokratn en doal ilevi olan kalknma fikri buradan k
maktadr. Benzeri grlmemi gereklik cephelerini yeraltndan karta
bilmeli, varlk blgelerini btnyle aa vurmal, yeni kartlklarn

TEKNOKRATLAR 167
geni alanlarn btnyle retebilmelidir. Entelektel iin yaz neyse,
teknokrat iin de kalknma odur. Verim lilik ve ilev izgisellii gerek
tiren kalknma olmazsa teknokratn varolu nedeni ortadan kalkar. O
ancak eylerin hareket ettii, sanayi ve retimin hep gndemde olduu
lkelerde i grebilir. Yeryzndeki btn lkelerin u veya bu ynde
evrim gstermelerinden tr, hizmetinden vazgeilemeyeceini bilir.
Teknokrat, dindar veya ateist olabilir, u veya bu ideolojiyi benimse
yebilir, ama ne derse desin, ne yaparsa yapsn, eylemi geleneksel kl
tre yine de zarar verir, en azndan ilevinin yabanc doas yznden.
Zira aksini iddia etse bile iliine kadar "Batllam"tr. B ilgilerinin
hemen hepsi, ister istemez temel direklerinden biri olduu modernlik
ten domutur. " Yerli " entelektel, zellikle de halis memleket rn
olan entelektel karsndaki ikiyanll buradan gelir. B iraz gnln
ho eder, bilgi edinmek iin biraz merak eder, ama ender olarak gerek
bir ilgi gsterir. Tabii, Gelenek tarafndan cezbedilip btnyle teki
tarafa gemediyse ve geteklikten kopup yce zlemler yaayan, ezeli
balanglarn afana doru gerileyen bir tutkun haline gelmemise.
Zira yaadmz sihirli yerlerde kimse bu trden raydan kmalara kar
gvence altnda deildir.

2. NOSTALJiNiN UMUTSUZLUCU
levi iine an ilemise lkesinin kltryle arasna mesafe koyar.
Kl tr hakkndaki fikri soyuttur, kibirlidir, tzeldir ve bu kltr
yanstan halkn sefaletiyle belirgin bir ilikisi yoktur. lkede halen
varolan kltr aalarken, ona miras kalan gemi alarn hazinele
rini abartr. Gemiin byk eserleriyle, iirle, sanatla, edebiyatla il
gi lenir, ama ona gre ucuz bir karma indirgenmi olan lke
kltrnn d durumuna kmsemeyle bakar. Gemiin byk
eserlerinden gurur duymakla birlikte, durmadan imdiki zamandan
yaknr. Ardnda yzlerce yllk ar zlme, sessizlik ve siyasal
bybozumu olduunu bilir; modernliin ortaya kndan beri kendi
mirasnn tarihin dnda kaldn bilir; yaad gnde bile tortusuna
kadar tkenmi rezervlerden yararlanldn, cmert kaynaklarn hani
dir kuruduunu bilir; kendi kendinin hayaleti haline gelmi bir dnyay

168 YARALI BlLlN


kemirerek btn gerek deiimlerin ve bilinlenmelerin cesaretini k
r.m taa'isubun kkn kazmann hereyden nce gerektiini bilir.

lerinde en milliyetileri, Arnbistan'daki ilkel Bedeviler'in dini olan


ve eski bir uygarl tarihte her 7..aman igal euii ayrcalkl konuma
yeniden getinne yetenei olmayan gerilemeci bir lslam'a kar, kur
tarc bir lrancl rahatlkla ileri srerler. B unlar gemi nostaljisi du
yanlardr. Dlerini besleyen, onlar iin btn bahL<izlklarn balan
gc olan Arap igali ncesindeki byk Fars imparatorluklardr. Ara
larnda kinik olanlar toplumdaki ad-lklar kmseyip, topluma
hkmran bir aalamayla balCsalar da, nostaljikler srekli olarak ge
miteki imparatorluklarn kalntlarna i geirirler. stelik gemi
karsnda duyulan bu pimanlk ve eylerin gncel durumuyla nasl
balantlanaca bilinmeden mthi gurur duyulan bir kltr karsn
daki bu fetiizm sadece bu snfa vergi bir ey deildir, birok lnml'
nn da ayrc zelliidir.
Yzyldan da fazla bir zarran nce Gobineau dikkatimizi ekiyordu:
"Farsiler

[ ...]

ok eski bir u l ustur ve belki de, kendilerinin de

syledikleri gibi, dnyada dzenli bir hkmete sahip olan ve


yeryznde byk bir halk olarak i gren en eski ulustur. B tn ran
camiasnn kafasnda bu hakikat hep mevcuttur. Bunu bilen ve ifade
edenler yalnzca eitim grm snflar deildir; en alt tabakadaki in
sanlar bununla oyalanr; seve seve bu konuya dner ve olaan sohbet
lerinin ba konusu yaparlar. Herkesin paylat fikirlerden birini ve
manevi miraslarnn nemli bir parasn oluturan sarslmaz stnlk
duygusunun zemini de bumdadr. Fmnszlar'n (bilindii kadaryla) Av
rupa'nn en eski monarisini kurduklar ve bu ynleriyle Farsiler'e ben
zediklerini syleyerek bana kompliman yapanlar ok oldu. Muhatapla
rmn dncesinde benimle ilgili olarak nezaket, kendileriyle ilgili o
larak da byk bir zafer vard: zira, bana kendi halkmn Avrupa'nn di
er halklarnn stnde olduunu gsterirken, yine de bizi onlardan a
yran mesafenin ne kadar byk olduunu ima ediyorlard. "27
Bu iddiada abartl bir ey yoktur. Farsi, kendi hakknda ok gzel
bir fikre sahiptir. H intli, vatanndan,

Moher Jndia daki


'

gibi efkatle

bahsederken, Japonlar Kamiler'in toprandan gururla bahsederken, Far


si, kendini Kyros'larn ve Dareios'larn meru mirass olarak, do27. Trois ans en Asie, Ed. A.M. Metailie, Paris, 1 980,

s.

203.

TEKNOKRATLAR 169

layslyla tm komularnn stnde addeder. Tarihsel creti, Byk


Hkmranlar' ve Muzaffer Hanedanlar' putlatrmas ve ezelden beri
orada duran Byk Halk'n kendi hakknda yanm abartmal grnt
bunun tanklardr. Bu grnt onun baka durum larda mazoist ol
masn ve ona gre madalyann dier yann oluturan tm kusurlar
stlenmesini engellemez. Byk bir corafi mekanda bin yldr ke
sintisiz olarak varl n ve kimliini sergi lemi o lma-; olgusu, Far
si'ye byklk ve devamllk duygusu verir. mparatorluklar kurup
sonra ykntlar altnda kalarak, kllerinden yeniden doup baka bi
im ler altnda bakalama urayarak Farsi gncel snrlarnn da tesi
ne yaylan bir dnya yaratmtr. B unun farkna varmak iin Orta As
ya'ya, Afganistan'a ve H int Yarmadas'na gitmek yeterlidir. Gemii
nin kalntlarn her yerde grr, yeniden douunuysa hibir yerde.
Yz yldan beri artk byk bir kaderi olmadn bilmektedir. O andan
itibaren nostalji zamann yaar. B ir lde, Ruslar'a ve spanyollar'a
benzer.
"Bir spanyol'la, kapal evren, iirselliinin ve dncelerinin konu
su, mutlak tara, dnya d olan lkesi dnda bir ey konumak ola
nakszdr," diyor Cioran . " Kah coup kah mahzunlaarak, lkesine
gzleri kamaarak ya da hrnlkla bakar; tutarllnn tek biimi bo
calamadr. Kendine bir gelecek tayin ettiinde, buna gerekten inan
maz. B uluu: karanlk yanlsama, umutsuzluk gururu; cini: pimanlk
cini."28
Tpk spanyol gibi Farsi de "pimanlk cini"nin ve nostalji umut
suzluunun acsn eker, ama mtevekkil halklar gibi o da kendini ka
dere brakr; eylemin yararszlna ve yinelenen baarszlklarn ku-.
sursuz evrimine hemen inanm tr. Perifcri varl olarak tarihin
lenine ok ge gelir ve grltl bir giri yaptnda bile, ryasnn
lszlne denk den bir kyamet sayklamas i.'. inde kendi ge
leceini mahveder. mparatorluk halk olduysa da, gemiteki sar
holuunun "akamdan kalmal" n atamamtr. Projelerinde megalo
manyaktr ve bu projeleri hayata geirmesi iin gereken aralara sahip
olmadndan tr kararszlk iinde kalr. Kimi zaman kendine kar
eletirel olup, kimi zaman da kusurlarna gz yumar, bazen kendini
sulayp bazen de affeder; olmak istedii eyi cisimletirememesini
28. la

Tenaion d"exiser,

ss.

54-55.

170 YARALI BlLlN


hem kendinden hem de tekilerden bilir. lkesini fethedenleri aalar,
ama onlarla ayn eyi yapmak iin elinden gelen abay da gsterir. A
rap' kmseyip, btn dehasn, onun dncesini ve kltrn zen
ginletirmeye harcar. stelik Amp'a ders verir ve o kadar aalad fa
tih slam'a kar, gerisin geriye giden milliyetiliini hayata geirir.
Aslnda bir tek kendi lkesiyle, kendi tarihiyle ve kendi airleriyle
ilgilenir. Bunlar gerekten tanma-; pek neml i deildir, onlarn va
rolmu olmalar, hayranln hakl karmak iin yeterli bir temi
natur. Nevroz derecesinde oven olan Farsi'nin lmam'a hayranlk duy
mas Farsi lkesinin Damad29 olmasndandr, Platon'a, Zerdt'n
yanda olmasndan tr, Peygamber'e, yol gsterici olarak Selman-
Farsi'yi izlemesinden tr ve sa'ya -baz modern m illiyetiler i
in-, Mitra'nn baka bir cisimlemesi olmasndan tr hayranlk
duyar. Benmerkezcilie meyilli olup zle ilgili sorulara rahatlkla d
nebilir. Ayn ryalara maruz kalr, kafasna hep ayn zmler gelir,
ama bu megalomaninin beraberinde byk bir kinizm vardr. Bir tut
kundur, ama ou zaman zihni ak bir tutkun. Trajediyle mizah ara
snda bocalar, birinden dierine gzyalar ve kahkahalar arasnda ko
!aylkla geer. Kendi k usurlarn eflerine aktarp onlardan nefret eder,
nk kendisine ok benzerler. Tevekklle ar tKe arasnda, en bu
lanklatrc evksizlik halinden en ykc 7.afere geer. kisinin-aras,
denge, ona ancak bir tr oportnizm sanatnn icras srasnda uyar.
Zira felaket sra-;nda yzeyde kalma sanaunda harikala yaratr. Bir tek
kesintilerle, sramalarla, yinelenen atlamalarla hareket eder; ne yazk
. ki, bymenin kanlmaz kazalar ve karlm frsatlarn ac piman
l bumdan gelir.
Yen iden

teknokratlara dnersek, modern an teknoloj ik

yntemlerinin ustas olan bu snfn, ran zelinde gerek anlamyla


entelijensiyann kysnda kaldn belirtmek gerekir. Bu snfn eski
rejim srasndaki tutumu ricat olmutur: bir yandan lke dnda olup,
te yandan lke iindeydi; bir yandan kopuk kalp, te yandan grevle
rini yerine getiriyordu. Kendi tarznda dnyordu, ama daima ente
lektel akmlarn dnda hareket ediyordu. "Yerel yaptlar" onu gerek
ten ilgilendirmiyordu; bunlar, az-gelimi bir kltrn dkntleri ya
29. Efsaneye gre !marn Hseyin'in kans, Sasani hanedannn son hkmdan olan
IlI. Yezdcrd'n kzdr.

TEKNOKRATLAR 171
da auklar olarak deerlendiriyordu. B u sn fn devrim srasnda, kendi
sinin cisimletirdii rejime kar taraf olduu dorudur, ama bunu,
evresini taklit ederek yapmur. B ir yanda si yasal kurtulu dilerken,
te yanda buna gerekten inanm yordu. Rejimin yklna neden olur
ken, bunu iinden gelerek istemiyordu. Bu snf zerinde arln his
settiren bir alnyazs pay vard ; bu alnyazs acl bir alayc l k bedeli

karlnda ona, i y i h ibir eyin yaplamayacan, hereyin oktan

beridir rm olduunu, eylerin doal akn deitinnenin olanak


sz olduunu ve l kede geerli koullar ile bunlar i y iletirmek iin ge
reken modem yntemler ara<>nda almaz bir uurum olduunu anlau
yordu. Zihin akln lkenin aykr koullarna uydurma becerisini
gsteremeyip, ilkel bir bii mde davranmak iin fazla ak l l olan ve
zellikle de, geri ekilmekle, kendi varoluunun dayand dal kes
tiini farkctmek iin fazla geride kalm olan bu kesim, teslim olmak
tan baka bir ey yapamazd ve kanlmaz olarak da bunu yapu.
Teknokratlar toplumun kysnda kaldklar ve lkedeki entelektel

yaama kat lmaktan kandk lar gibi, dnyadaki modern lik yanls
akm lara ylesine uygun ve ylesine meru olan grlerini bile savu
namad lar. Kendilerini dinletebilecekleri alanda -bu alan geni bir
karlar yelpazesi ol uturuyordu- teslim olmalar, birtakm kk ca

h i l entelektellerin sahneye dolumasna yol at. Bun lar nlerine ge


len her konuda, pek bir ey bilmeyen ama bunun bil incinde olmayan

insanlara has kstah bir gvenle nutuk atyorlard.

IV
TANRI STRATEJS UZMANLARI

nc Dnya iinde benzeri olmayan b i r rnek oluturan ran'daki


olaylar, en azndan

20. yzyl sonu iin yeni bir olayn gncelliini,

istisnai bir acillikle ortaya kard: Dnyada hkm sren laiklik ta


rafndan etkisizletirildii, h i deilse evc i l letirildii sanlan Din
Adamlar kastnn siyasal olarak hortlamas. Bylesi bir iktidar
deiimi mmkn olduuna gre, Hindistan'daki Brahmanlar da ayn
eyi yapmaya alrlarsa, K ilise Engizisyon'u yeniden canlandrrsa,
kutsal olan, aman l k biimi altnda, tinsel bir olay olarak dei l de
hayatn btn emberlerini ynetme sevdasnda bir btnlk olarak
gndelik hayatn her tarafna girerse ne olacaktr? B u yzden ran
rneinin, zel bir dikkati hak eden bir rnek olduunu dnyorum,
zira kutsal olann dnyaya siya..,al olarak giri yapmas, hangi biim
altnda olursa olsun, kanlmaz olarak ran'la ayn seyri ar1.edecektir.
Ulema ran'da her zaman muazzam bir etkiye sahip olmutur. K
msenemeyecek baz tarihiler, eylerin bugnk durumunun tarihsel
ncelleri bulunduunu dnmektedirler; onlara gre bu durumun, s
lam-ncesi ran'da, Sasaniler dnemindeki Din Adamlar kasunn (Mo
badan) slami - ii- versiyonu olduu sylenebilir. B u iki olayn
srekliliini kantlamaktan uzak olunsa bile, ran'daki ruhban snf
nn, Snni slam'daki Ulema'nn aksine, iyice kklemi kurumlara,
yaylma alan geni sramalara ve iletiim ebekelerine sahip olan bir
tr ka..,ta ok benzediini dnyorum. Halkla ara<>ndaki derin ba el
dememi bir kilde koruduu gibi, bu kast, kitleler zerinde --zel
likle nfusun ounluunu oluturan okumam kitleler zerinde-

TANRI STRATEJS UZMANLARI 173

dillere destan bir nfuza sahiptir. B irok ranl'nn, zellikle ente


lektellerin, devrimin doas zerine ylesi yanlsamalara kaplmalar,
byk lde, bu gizli fanatizmin kuvvetini ve bu kuvvetin din adam
lar tarafndan kullanldn kabul eunemelerinden trdr.
B irdi.ck da alayclkla, teklifsizce mollalar diye adlandrlan bu kesi
min kalabalklar zerinde dorudan etkisi vardr. Kalabalklarn btn
gizli psikolojik etkenlerini, btn heyecan eitlerini, en sradan fkra
dan, dokunakl ve trajik olana kadar btn duygu dizisini tanrlar. On
lar gzlerinden yalar gelene kadar gldrebilir, heyecanlandrabilir,
uyarabilir, seferber edebilir, anmann sihiri sayesinde kolektif bilinal
tnn mil'iel dzeyine sokabilir, inanlacak gibi olmayan tehlikeli ma
cenlara srkleyebilirler. uhban snfnn bu gc, halkla ayn da.!_g_
boyunda olmalarndan gelmektedir. Kltrel olarak iki taraf da modern/ik-ncesi'ndedir. Bavurma modellenve hafzalarl ayn-y-rngede ha:
-rcket ederler, ayn takmyldzda evrim geirirler. Birbirlerini anlarlar,
nk ayn devri yaamaktadrlar, zihinsel olar.k adaurlar.
Molla halkn i dnyasnn avurumud!:l.S..<?-_l _![ l!.: Birinin
dndn br ifade eder, birinin dilediini br hayata geirir.
-su ortaklklarndan oluan--vc-zun bir gCmii olan bu-"ra<:yaamn
tarihsel ncelleri vardr. Mollalar, yzyllar boyunca gerek geleneksel
okullarda (makab kluineh), gerek ehir merkezlcindeki ilahiyat yksek
okullarnda (medrese) , bilgiyi elinde tutan tek merci olmulardr.
_lkede, gere_!!_!am yla enel iJ.'?.'!:'ii'.i'. y7)'}!a._:_ _!>unc2nlar
oluturmulardr. ve bu konumlar, gitgide artan Bat etkisi altnda,
Aydnlanma'dan etkilenen ilk laik dnrlerin azar azar ve ekingen
bir ekilde ortaya kt 1 9 . yzyl ortalarna kadar srmtr. B u
dnrler ilk bata mnevver l-fikr (aydnlanm dnr), sonra da
ruenfikr (aydnlanm dnrn Farsa karl) olarak adlandrl
mlardr; bu sqzck daha sonra entelektel szcyle eanlaml tutu
lacak:ur.

174

YARALI BlLlN

1.

HiBiR EYiN HAREKET ETMED/Gl B/R DNYA

Modernlik..? gnmzde es ge ilmesi imkansz olan ak bir gereklik


tir. RahaL'iZ eder, altst eder, deitirir, ama atadan kalma direnler de
2atr ve paradoksal olarak krp gcirme_k istedii esimlerin rol
k uvvetlendirir. Modernliin denge bozucu aknlar karsnda mollalar
hibir eyin htl-eket etmedii, hereyin topraa aklp kald, btn
durumlarn kltrel olarak ngrlebilir dolaysyla denetlenebilir
olduu Gelenek'in snan -hem de ne gvenli bir sna!- su
narlar. Zira dinin katks , yeniliklerin bozucu etkisinin nn ald
sylenebilecek olan dogmalarn kesinliinde deildir yalnzca, zellikle
du rum lar n ngr lebilmesinde ve ezelden beri ak yollarn bulun
masndadr. Hic,'.bir ey tesadfe braklmaz; hibir ey zamann kapris
lerine, deiimlerin mizacna teslim edilmez. ok eski zamanlardan
beri her eyin listesi yaplmakta, arivlere emanet edilmektedir. Din ve
dinin nl temsilcileri i rahatlatrlar, nk cevab bilmektedirler,
nk bilinmeyeni reddederler; tesadf, yararl olann blgesine ak
tarp k urtuluun aydnlk yolundan atarlar.
Sorularn karklk ve rahatszlk yamtt bir dnyada hazrlop cev
aplar hakiki bir ans olutururlar. zm mollalar tarafndan bilin
meyen bir sorun yoktur, anahtar onlarda olmayan bir hazine yoktur.
B ilgi yasalarn, Gelcnek'in naklettii (nakli) bilgilerle Vahiy'den tre
yen Akl Bilim lcri'ni (akli) temsil eden mollalar deil midir? Aslnda,
kkeni ne olursa olsun btn bil imler, ancak Kitap'ta (Kur'an) bill ur
laan vahiylere dayanyorlarsa meru olabilirler. Kitap'n, Kitap'n
gnderildii ve onu aktaran Kii'nin (Peygamber) ve nihayet, iilik
balamnda, Peygamber'i n yokluunda onun Kefilleri olanlarn (mam
lar) nemi buradan gelir. Peki bu kaynaklara ulaabilenler, mollalardan
baka kim olabilir'? yi kotarlm, iyi demetlenmi ve hiyerariklcti
rilmi btn bu bilgiler, bilinmeye ve aklanmaya elverili hereyi
kapsarlar; grnmlerin tesinde sakl kalan, dolaysyla bauni olanay
sa, buna zel yntem ler yoluyla hazrlanm olanlar girebilir yalnzca.
" B i lgi paketlcri"nden olumu olan bu dnyann, dncelerini bouna
kesinletirmeye uraan entelektellerin kekeme term i nolojisinden ok
daha tutarl olan, kendine zg bir terminolojisi vardr. Kavramsal

Q!i[_

TANRI STRATf.JlSl UZMANLARI 175


aygt iyi tutturulmu, kategorileri iyi eklemlenmitir. Ksacas, an

derecede iyi reeelendirilmi ve bir Msr pimmidi

gibi

sabitlii olan bir dnyadr bu.

olaanst bir

Metafizik kayglardan uzak bir dnyadr. Yzyllardan beri btn so


runlar zlmtr. Tanr'nn vahiyleri nasl belli ettii, kendi nitelik
lerini nasl sergiledii, Adlar'n nasl yayd, S fatlar'n nas l bildir
dii bilinmektedir. nsann nereden geldii ve onu Kadir-i Mutlak
Efendimiz'e balayan kutsal Balanma'nn doa"nn ne olduu bilin
mektedir. Neden yoldan kt da bilinmektedir; zellikle de insann
lme na'\l hazrlanaca, lm iin nasl eitilecei ve son yolculuk
ta eyere nasl oturtulaca bilinmektedir. lmden sonra iki lm
Melei'ne Arapa sylemesi gereken eyler bile retilir. Btn bu
bilgiler titizlikle bytete incelenmitir. Titiz yorumcular bu bilgile
rin ieriini temeline kadar tketmilerdir, airler bu bilgilerin tohum
larn dnyann drt bir yanna ekmilerdir. Ve bundan herkes yarar
lanmtr: Herkes kendi,ne den pay kadar, yetenei kadar. Kimse
bunun dnda braklmamtr, zellikle de m'minler. Bylelikle, ev
ren kadar eski bu bilgi yenilik yapmayp, allm yollardan da
kmayp, ayn ncller zerine ylr, sk sk olur ve birikir,
btnsel khnelemeye varana kadar. O zaman saf canszlk haline ge
lir, dncedeki tek ei ezeliyet olduundan neredeyse mineralleir. Bu
rada srprizle, arpc eureka'larla hi karlalmaz, uygun bir giri ya

piltlktan sonra drt

bir yanda nceden sylenmi, nceden grlm,

nceden bhinmi eyler kefedilir. Buradan da yorumlar, yorumlarn


yorumlar ve yorumlarn yorumlarnn yorumlar kar.
Zira zeri rtl kalan ey bilinmeyen deil, bilinendir. Bilinmeyen
de tam olarak hereyin kanlmaz olarak bilindiinden habersiz olun
masdr, tabii nasl davranlaca ve kime bavurulaca bilindii tak
dirde: srlar kskanlkla saklayan muhafzlara, yani kutsal cevaplar
ellerinde bulunduranlara. Zira molla btn cevaplar elinde bulundurur.
nsanolu zerindeki tnl buradan gelir. Dolaysz olarak vahyin
kaynaklarndan treyen o doutan gelen bilimin bilginidir. Molla, in
sanln ilk rnei Adem'den balayarak srekli yinelenen vahiy zin
ci,rinin son halkas olan son peygamberin bilimiyle ilikidedir. Dola
ysyla, Yahudiler'in ve Hristiyanlar'n dininden stn bir dinin mute
metidir. nl bir hadis bunu iyi belirtir: " Veliler peygamberlerin va-

176 YARALI BlLlN


risleridir." B u inan gvenlik duygusu salar ve Mslman'a metafizik
stnlnn tam lsn verir.
Bu sabit dnyaya girildiinde neden sz edildii, neye aufta bulu
nulduu ve bu bavurma erevesi nazarnda nerede konumlanld bi
linir. Bu dnya genel olarak Galilei-ncesi bir dnyadr ve insan
doum-ncesi durumundan dirilie kadar kapsar. Kendine zg bir koz
molojisi, kendi koordinatlar vardr ve Freud'un deyiiyle modern in
sann bilincine ekil veren byk okun, kozmolojik, biyolojik ve
psikolojik oklarn uzanda kalmur. Modem zamanlarn bu byk
altst olular bir bakma, insann kozmostaki yerini deitirmemi,
ilk mekanndan kovmam, peygamberler eceresini datmamtr, ne
akldnn bulank sularn ne de akln zayf halkalarn gn na
karmur; ksacas, bu oklar o talihli insanlarn muhteem zihinsel
tecritine dokunmamlardr.
Mollalar -hi deilse devrimden nce-, yaanm bir ryaya ben
zeyip dnyann ykml ehresinin stnden geen ve gerekliklerin
kaygan eimlerinde asl kalan korunakl itlerin iinde yaarlar. Biraz
karikatr andran ama doru olan tatl bir anekdot bu zihniyeti bize
sergileyebilir. Anlatldna gre Amerikan uzay arac Apollo Ay'a
vardnda ve insan ilk kez Ay'a ayak bastnda, bir din okulunun
ig;,r,ar birka rencisi, hocalar olan ok saygn bir ayetullaha haberi
verirler. Ayetullahn tepkisi ok beklenmedik bir ekilde olur. " Bat
basnnn syledii btn bu samalara inanyor musunuz yani?" der
suratn asarak. renciler, televizyonda grntleri grdklerine b
tn imamlar zerine yemin ettiklerinde hoca daha da ketumlar. "Bu
nun akli hibir delili yok," der sonu olarak. "Neden olmasn? -n
k yerkrenin iinden geilemez." aknlk iindeki renciler son bir
cesaretle, "alkantl okyanuslar yryerek gee mutasavvflarn mu
cizevi glerinin akli bir delili var myd?" derler. Hoca, "Evet! " der.
B tn U lcma'y temsil edici nitelikte olmamakla birlikte (Ulema
iinde ok iyi bilgilenmi birok kii vardr) bu rnek birok eyi a
klar; ilkin "akli delil" teriminin semantik kapsamnn, iinde bulu
nulan kltrel balama gre ayr yananlamlar olduunu gsterir. Sz
konusu olan delil veya sebep -madem ki bu balamda iki kategori
birbirine girmekte- hfila ilk kozmogonilerin etkisinde olan bir eydir.
nsana deil, ilahi merciye bamldr. ylesi bir kurucu gc vardr ki

TANRI STRATEJlSl UZMANLARI 177


algmzn yanlsamasn -televizyondaki grntleri grm ol
mamz- aar. Dnya, bizim az ok anladmz sandmz gibi de
il, lahi Akln altnda ortaya kan gibidir.
Zaten mollalar da hereyi bu n altnda grrler: zihinsel evren
leriyle her gnk gereklik arasnda bundan tr onca ayrlma vardr.
ktidarn dnda kalsalar, bu durum sradan, hatta romantik olabilirdi.
Fakat dosdoru eylem arenasna girdiklerinden beri, eskiden dsel bir
meziyet olan ey, ne yazk ki rahatsz edici bir kusura dnmtr.
Varkalma hilelerinde ustalam olan ve yenilikten ziyade canszl
ayakta tutmaya uyarlanm takliti zekalar zor bir snava sokul
mutur. imdi varkalmak iin yenilik yapmak, kastlarnn dehasnn
ters ynnde gitmek, kendi doalarna aykr hareket etmek zorun
dadrlar. ngrmedikleri olaylarn tu:r..a iinde, ngrlemez bir ma
ceraya kendilerine mmen srklenerek, iki kart ilevi birlikte yerine
getirme akrobasisine itilmi durumdadrlar: hem yangn karan olmak
hem de itfaiyeci olmak; siyaset sahnesine grltl girilerinin atee
verdii yangn odaklarn sndrmek.
Kukusuz btn mollalar ayn eitimi grmezler. lerinde, baka
birok yerde olduu gibi, hakiki alimler, daha az alim olanlar ve ca
hiller vardr. Maalesef en kalabalk olan cahi l ler kesiminin kitleler
zerinde zararl etkileri vardr. zellikle krsal blgelerde modern
eitimden yoksun kalan kitleler sz l bilgilerinin byk bir
blmn ky mollalarndan almaktadrlar. Yaamlarnn ritmini dua
lar verir, beiklerinde kutsal mamlar'n hareketlerini dinlerler, te taraf
yanlsamalaryla beslenirler ve cehennem korkusuyla titrerler. Gnah
ilemekten korktuka, etkiye daha ak olurlar, dolaysyla kul
lanlmalar kolaylar. Bu durum derin bir deiime maruz kalmak
zeredir.
Mollalarn kitleleri her 1..aman harekete geirebilmi olmalarnn ne
deni -kitlelerle ayn kltrel takmyldza ait olmalar dnda- ken
di lerini snrn ayn tarafnda bulmu olmalar, karlarnda iki taraf
iin de tehlikeli bir iktidar bulmu olmalardr: Modem devlet ve laik
organlar. Mollalar, kendilerini imann kefili olarak gstererek halk,
laik devletin arlklarna kar destekleyebiliyorlard; modem devletin
durmak bilmeyen reformlarnn insanlarn dinlerinden, yani kltrel
gvenliklerinden uzak brakmas mollalarn iini daha da kolay-

178 YARALI BlUN


la.tryordu. Fakat moJJalar kendilerini bu sefer snrn te tarafnda
bul unca, durum btnyle deiti. Kendilerini modem devlet organ
larnn yerine koyup, kanl maz olan devlet manuna katlanmak, zo
runlu taleplerine boyun emek, dolaysyla btn iktidarlara zg ya
banclamay daha da kuvvctlcndinnek zorunda kaldlar. ok tartlan
gnah keisi artk nihai ola-dk ortadan yokolmutu. Ktler artk bura
da, gielerin ardnda, saraylarn ve devlet binalarnn parmakl klarnn
nnde deildiler; bir yerlerde, kk 've byk eytanlar'a dnm
olarak kimbilir hangi korkun komplolar dzenleyerek, neredeyse m i t
sel olan bir baka yerde saklanyorlard. Eskiden halknn yannda o ka
dar anlayl olan, dinsel haklarnn savunulmas iin o kadar uyank
davranan ezilen kii baskcya dnyordu, hem de ykm, ehadet ve
zntden baka bir ey vadetmeyen bir baskcya. K utsal mamlar
bile bundan zarar grdler, zim yrekten sevilen rya ve esrar figrleri
deildiler artk, bazen en kab.:t ekilde grnr olan m i li tanlara dn
mlerdi. Sava alanlarnda beyaz araflara brnp susuzluk iinde
can. ekienlere cenaze melekleri gibi teselli datmak iin dolatktan
dahi grld.

2. MODERNLICIN iLK DALGALARI


Halk m uhayyilesinde mollalarn deersiz kiiler olduuna dair yaygn
bir kanaat vardr. Eksikliklerini sayp dken, kusurlarn aa vuran,
alaya alan, horlayan ve hakaret eden mecazi terimler oktur. Yzyl
bandaki yeni Farsi edebiyatnn tam da bu olumsuz ehreyi alaya ala
rak domu olmas anlamldr. Sonunda dkkanc l a dnen btn
meslekler gibi mol lalar da mesleki biimsizleme yoluyla neredeyse
doutan denebilecek kusurlar edindiler: dorunun bir tek onlarn elle
rinde olduu konusundaki gvenleri, bu kendini been m ilikten gelen
bir kstahlk ve patavatszlk snrlarnda dolaan baemez bir dikka
fal lk. Birok istisnann olduuna kuku yoktur. Byk tinsel nitelik
leri olan istisnai insanlarla tanma olana bulm uumdur. Aralarnda
bazlarndan ok ey rendiim gibi, a kl klar ve birok yndeki
hogrleri karsnda ardm bile olmutur. Ama onlarda b i le bir
tr katlk gzlemleniyordu. Sam i m i olarak ak tavrlarnn yannda,

TANRI STRATEJlSI UZMANLARI 179


teki'nin reddi. duruyordu; hogrsz kalmalarn, i gvenliklerini
sarsabilecek btn dncelere kar kmalarn imanlar dayatyormu
gibi. Bu hatlara bir de, ar temkin lilik ve insanolu karsnda ak
bir gvensizlik ekleniyordu. Uzun bir gemiten m iras kalan bir
alkanlk olan gizleme

(takyye) onlarn

ikinci mizac olmutu. Ak

szlluklcrinin snrlar vard ve yaknlkla dolu olduunda bile sami


m iyetleri hibir zaman varln derin blgelerinden gelmiyordu. Kendi
ilerinde bir yerde, batan karc biimlerin cilasnn altnda btn
yaknlama giriimleri karsnda eriilmez kalyorlard.
Yzyl banda anaya-;a hareketiyle, lkeye modernliin ilk dalgalar
yayldnda, mollalarn sylemi ok radikal oldu, nk kafalarnda
ak bir ekilde tasavvur edemedikleri tehdit.kar fikirlerle ilk kez kar
karya kalyorlard. Olabilecek hereyden sonra varkalmaya ve ne pa
hasna olursa olsun hasmlkta su yznde kalmaya alkn olduklar
iin, itibarlarn kullanmay ve deiim talep edenlerin tarafna
gemeye alarak yeni dur.uma uymay bildiler - ok nemli istisna
lar olm utur, bu konuya dneceiz. Bununla birlikte, balarna gelen
tek darbe modem an meydan okumas deildi. lke tarihinde uzun
bir gemii olan daha geleneksel bir meydan okuma bundan da evvel
gelmiti. lahiyatlar, zamanlarnn bir bakma serbest dnrleri o
lan mutasavvflarla daima atmak durumunda kalmlard. Mutasav
vflar, Gclenek'in barnda kalmakla birlikte, din hakknda daha koz
mik bir gre sahiptiler. Y zyllar boyunca Yasa bilginleriyle Tanr
delileri ara<;ndaki gizli, kimi zaman da ak m cadeleler Fars edebi
yaunda destan nitelii kazanmur. Bu mcadeleleri antran anlat ve
kitaplar oktur, bu srada cann kaybeden ehitlerin listesi de kabark
tr. ki farkl tutumu birbirine eklemleyen bu mcadde birok dzeye
yansyacak gteydi: kah sevgi dzeyinde, akln temkinliliine kar
ilahi delilii; kah etik dzeyde, mutasavvf hovardann rezaletler yara
tan kt davranlarna kar vaizin iyi hretini; kimi zaman da dinsel
dzeyde, sofularn kat zahriliine kar bilgelerin snamal yolunu
karyordu.
Geni anlamyla mutasavvf, tarihsel olarak dinsel grle tamamen
btnleip, zahiri karl olan ilahiyatyla birlikte ayn olayn i ki
yzn olutururken, sylemlerini radikal olarak farkl bir dnyadan
alan entelekteller iin durum byle olmamtr. Modernl ikten doan

180 YARALI BLN


bu yeni grup, baka bir zihinsel gezegenden gelen gl bir rakipti;
farkl dnyor, baka deerlere inanyor ve lke kltrnn nclle
riyle orak ls olmayan bir usavurum biimi kullanyordu. Bu yeni
grup, bir bakma, Sufi tarikatlarn paralanma; yznden uzun zaman
dr sahneden ekilen mutasavvflarn yerine geiyordu.
Bu arada mutasavvtlarla entelektellerin dnyalar arasnda radikal
kopmalar yaanmt. Mutasavvf, ba dndrc paradokslarna ra
men hfila Gelenek iinde kalrken, entelektel, Gelenek'e kar kmak
tan baka bir ey yapamazd. Entelektelin varlk nedeni btn kurulu
deerlere kar kyordu; syleminin ierdii yeni unsurlarn, lrani
.slami dnyann metafizik temelleriyle ecere dzeyinde bir yaknl
yoktu. Sylemlerinde ou 1.aman cretkar olan, dinin temel ilkelerine
aykr olan ve dine saldran acaip kavramlar bulunuyordu; bu kavramlar
allm kalplar altst edip, Tanr'nn tam olarak yok olmasa da, en
azndan yksek bir rol oynamad bir dnya kuruyorlard. lk kez ele
tiriden sz ediliyordu, yani yzyllardan beri kklemi deimez dog
malarn ve greneklerin sorgulama konusu edilmesinden. Mutlakiyet
iliin 1.ararlar eletirilmeye balanyor, hkmrann otokratik yetki
lerini snrlayan ve keyfi uygulamalara kar kullan koruyan bir anaya
sa talep ediliyordu. nsan haklarna gitgide artan bir ilgi gsteriliyordu.
lkenin genel hukuksal-siyasal durumunda benzeri olmayan bir znel
lik unsuru getiriliyordu.
Azerbaycan kkenli bir Kafkas olan (Trke ve Farsa yazar) ve yaz
d saysz tiyatro piyesi nedeniyle "Dou'nun Moliere'i" diye ad
landrlan Mirza Fethi Ali Akhundzade ( 1 8 1 2-78) gibi rcformist bir d
nr daha o zamandan nayak oluyordu. "Devrim", "filozof', "libe
ral", dnr" gibi anahtar terimler hakkndaki tanmlarnda modern
liin yeni parndigmas ak olarak ortaya kyordu. Bu tanmlarda, ik
tidardaki ikiz merciler olan monari ve dine aykr laik deerler beliri
yordu. "Devrim," diyordu, "halkn hkmrana artk tahamml edeme
dii o zel durumdur. Hkmrana kar ayal<lanr, onu bandan atar ve
kendi hesabna yasa yapmaya balar. Dinsel inanlarn samaln da
farkeder. Ulema'ya bakaldrr ve rasyonalist filozoflarla uyum iinde
kendine yeni bir reti kurar."3 Filozof, rasyonel bilimleri benimse30. Maktubate Mirza Fath 'Alf AkhCu.dzadeh, yaymlayan Sobhdam, Paris, 1984,
s. 9 - 1 5.

TANRI STRATEJ1S1 UZMANLARI 181


m i, nedensellik yasalarn tanyan, m ucizelere, vahye ve simyaya

ank inanmayan kiidir. Kt ruhlarn, meleklerin, cinlerin varln


hepten reddeder ve bu tr zrvalara kendini kapuran herkesi sersemlikle
sular. Liberal, dinin tehditlerine kulak asmaz, algy aan ya da doa
evresinin dnda kalan konularla hi ilgilenmez. Dnr, okynl,
saduyu ve muhayyile gcyle dolu bir filozoftur ve siyasetle toplum
zerine yazlarnda h i taraf tutmadan, yani her tr balanma ve
saldrganlktan uzak kalarak, tam bir nesnellik iinde insanlarn kusur
larn ve meziyetlerini aklar.31
Ksaca'i, Bat'nn siyasal ve toplumsal felsefelerinden esinlenen ye
ni ve kukulu bir az lkeyi istila ediyordu. Benzeri hi grlmemi
bu kavramlarn saldrganl ilahi dzenin savunucularn ancak rk
trd; stelik, Osmanl mparatorluu ve Msr'la karlatrldnda
ran'n modernlik konusunda gzle grlr bir gecikmesi vard.
Moderlik yanls fikirlerin etkisine gelince, ran gerideydi. Ancak,
yanklar uyandran bir yenilgiyle ve ran'n Aras nehri kuzeyindeki
ranllam topraklarn byk bir blmn kaybetmesine yol aan
aalayc bir anlamayla

(1 828) biten ran-Rusya sava srasnda

Bat'nn askeri stnln gerek anlamyla grd. B ir halkn kaderi


ni yapan ve etkileri hi giderilemey ip ac l birok an yznden yaras
kolektif hafzada hep canl kalan tarihi yenilgiler vardr. Farsiler'in ok
sk bahsetikleri "Kafkasya'daki on yedi ehir"in kaybedilmesi, tamiri
imkansz bir kaybn ac tadn hala korumaktadr. te yandan iilik bi
linc i nde yer etmi dinsel kurumlarn nispeten salam yaps ve i ili
in batni nitelii, lkeyi Bat'dan gelen devrimci fikirlerin szmasna
kar koruyan "direni alanlar" yaratmtr.
Modern izm aslnda laiklerin eseri olm utur. Mollalarn buna
girimeleri ok sonradandr. Modernl iin baz fikirlerini ele geirip
bunlar kendi dnya grlerine uyarlamaya altlar. Bugnklerden
byk olaslkla daha esnek, hatta daha ak olan anayasa hareketindeki
mollalar usta strateji uzmanlar olduklarn gstermilerdir. Modernli
kle dp kalkarken, modernliin, direnilmesi gereksiz olan kanl
maz bir zorunluluun arts gibi ortaya kt bir dnemin i htiyala
rna kaptryorlard kendilerini. ranl aratrmac

Hamid nayet, do

makta olan m i l l iyet i l iin, ruhban s n fnn yemi nl i dman olan


3 1 . a.g.e.

182 YARALI BILlN

Kasravi'nin ( 1 890-1 946)32 grlerinden esinlenen ruhban-kart bir


ortam yznden bu snfn roln azmsadn belirtir. 1 8. ve 1 9.
yzyl U lema'sndan kendilerini saknmalar ne kadar haklysa, 1 9051 l anayasa harekeline kaolanlardan saknmann da o kadar geersiz ol
duunu syler lnayet33 Tarihsel ncelleri bulunan, Tanzimat dnemin
den ( l 826'dan itibaren reformlarla geen yarm yzyl) ve Jn Trkler'
in taleplerinden (l 860'tan itibaren) yamrlanm olan Trk anayasa hare
ketinin aksine, ran anayasa hareketi neredeyse bakir bir zeminde ortaya
kyordu.
Bununla birlikte, hukuksal gerekeler sz konusu olduunda Ulema'
ya kesin avantaj salayan etkili bir silahn olduunu belirtir nayet;
ii U lema arasnda byk bir teknik incelie ulam olan fkh usul
dr bu. Bu teknik yetkinlik, yzyllar boyunca Usuli'ler ile A hbari'leri
kar karya getiren polemiklere byk lde baldr. Gelenee ka
ytsz artsz uyulmasn isteyen Ahbari'ler 1 8 . yzyldan itibaren Mu
hammed Bakr Behbchani tarafndan iddetle eletirilmi ve aroc bir
retisel bozguna maruz kalmlard. Dolaysyla zaman Usuli'lerden
yanayd. Onlara yardmc olan da slami ftkh'n aralarn ustalkla
kullanmalar oldu. Akl ve uyumadan dpedz ekinerek daha ziyade
akli'i ne karan muhafazakar gelenekilere kar Usuli' !er akln
meruluu konusunda srar edip, itihad (kiisel yorum getirme aba
s) uyguluyorlard. nayet, bu i lkelerin siyasal sonularnn kanlmaz
olduu sonucuna varr: Akln ve itihadn yetkesini ne karan Usult
ter, ii zihniyetinin toplumsal deiimleri kabul etmesine yardm et
milcrdir.34
Akln -hangi akln sz konusu olduunu da bilmek gerekir- ve
itihad'n yetkesinin, modernleme srecini balatmaya yetip yetme
diini aslna baklrsa bilmiyorum. Bu aralarn bizzat fkh iinde fkh'n eylem emberinin dnda deil- dzenlemelere, elden geir
melere, yeni dzeltmelere olanak verdiini dnyorum. Ulema'nn
dnyasyla modernliin saldrgan fikirleri arasnda, srf ilgilenme sonu
cunda hakiki bir orcakyaam olumasna elvermeyecek dzeyde kop
malar vard; varlsa varlsa, en ufak bir anlamazlk durumunda ilk du

Dinin ve geleneksel dncenin ateli eletinnenlerindendir. Feda 'fyii 11 - e


lsliim'n yelerinden biri tarafndan 1 946"da ldrlmtr.
33. Modem lslamic Poiiical Thought, s. 1 68.
34. a .g .e .
32.

TANRI STRATEJIS1 UZMANLARI 183

ruma dnmek kaydyla, yanl anlama ve yanlmacalarla dolu bir tr


uzlamaya varlabilirdi. Yetmi yllk laiklik tecrbesinden sonra bu
gn mollalarn korkun bir ekilde raydan kmas, Usuli'lerin silahla
rnn yine de d engelleyebilecek kadar gl korkuluklar olmadk
larn ve Ulema'nn -Usuli'ler de dahil- allm yollardan kmay
pek baammadn gstermektedir.
Ne denirse densin, daha nce de sz ettiim gibi modernliin girii,
slam'n gecikmesinin bilincinde olup, slam Dnyas'nn her tarafn
da, slam'la modernlik arasnda uzlama noktalan bulmaya uraan laik
dnrlerin eseri olmutur.
Dnsel alma ne Ulcma'dan ne de geleneksel aydnlardan gelebi
lirdi; kendilerini ara bir konuma yerletirerek, tarihsel gecikmenin kor
kun boyutlarnn bilincine vamn yeni entelektellerin evresinden ge
lebilirdi. Aydnlar ve Ulema, Fars toplumundaki en donuk bilgin snf
lar temsil ediyorlard. Bir yanda, uzun, karanlk, atafatl ve bilgilik
taslayan cmleleriyle bo ve apsz yaltaklanmalarda bulunan gelenek
sel aydnlarn yapmackl ve ssl psl sluplaryla yz yzeydik;
te yanda, btn yeniliklere kar kp aprak bir dilin ve anlalmas
g kavramlarn arkasna saklanarak en sekter tutkular canlandmn din
adamlarnn taassubuna arpyorduk.
Kitabn ikinci blmnde de gsterdiim gibi 19. yzyln ikinci
yarsndan 'itibareP gecikme temas slami dn rlerin en deimez
konusu olmutur. Daha nce grdmz gibi bu tema, 1 884'te ranl
Cemaleddin Esad Abadi (dier adyla Afgani) ve M srl Muhammed
'Abduh tarafndan Paris'te kurulan Arap gazetesi Urve-l Vuska'nn
(zlmez Ba) ana eksenini oluturmutur. Raydan kma, gerilik ve
canszln nedenlerini sorgulamaya koyulan birok Trk ve Arap
dnr gibi, birok ranl dnr de ayn ynde evrim gsterip ben
zer konularla ilgileniyordu. En nemli leri arasnda Cemaleddin Esad
Abadi'yi, Fethi Ali Akhunzade'yi ( 1 8 12-1 878), Mirza Yusuf Han Mus
taaroddol'u (lm 1 895), M irza Malkam Han' ( 1 833- 1 908), M irza
Aa Han Kirmani'yi ( 1 854- 1 896) ve Talebofu ( 1 834- 1 9 1 1 ) anmak
gerekir.
Btn bu yazarlar inceleme frsatm olmayacak. Olduka liberal
olan bu dnrlerin hepsinin Bau'dan bylendiklerini, gecikmenin
bilincinde olduklarn ve buna bir are bulmaya uratklarn syle-

184 YARALI BILlN


mem, umarm yeterli kabul edilir. Gecikme konusunda hepsi birleme

lerine karn, nerdikleri zmler bir yazardan brne deiir. Ak


hunzade veya Mirza Aa Han Kirmani gibileri, din kart demesek
bile ruhban snfna kardrlar, her ynde Batllam'nn da tartma
sz partizandrlar. Kirmani laf aznda gevelemez; kimseyi de kolla
maz, zellikle de ksr ve bo skolastik tartmalara grtlana kadar
gmlm mollalar. Saldrlarnda, lkede hakim olan taasubu sergi
lerken izdii pek ho olmayan tabloya ve sertliine r.men, yine de
suret dmanlndan kanr. Dinsel kafay bir bakma kollamaktadr
ve Avrupa'da Aydnlanmaclar'n yapt gibi vahyin temellerini
kenmeye ynelmez. imeklerini dinin kendisine yneltmeyip, dini
cisimletiren kii ve kurumlar eletirir.
Buna karlk dierleri uzlamay, badatrmay ararlar. 1 890 ile
1 898 yllar aranda Londra'daki Kanun dergisini yneten ve Msl
manl semi bir Ermeni olan Malkam Han modem hukukla eriat
arasndaki ilikiyi inceler. Reformist bir yazar ve zel hayatnda din
konusunda serbest dnceli biri olan Malkam Han hkmdar Kaar
Nasreddin ah'a ( 1 846- 1 896) Osmanl reformlarndan esinlenmi bir
reform tasars (dqftar-e tanzimiit) verir. Bu tasarda hkmdar, smr
gecilere klelik etmedeki elikulanda tehlike konusunda uyarr. Bun
dan tr reformlar gerekmektedir ve hem eriat'tan hem de iflerden
farkl olan modem bir ya<>a yaplmaldr.
Malkara Han, bu dzenlemeden baka, iki sistemin eitliine ina
nr, ama lkenin koullarna uyarlanmadan hibir eyin benimsenme
mesi gerektiini belirtir. Gecikme ne dinden ne de radikal nedenlerden
gelmektedir, sorumlu olan siyasal sistem ve kltrel tecrittir. lk enge
li amak iin hayat, zgrl, mlkiyeti ve gvenlii muhafaza eden
pozitif yasalar nerir; ikinciyi amak iinse modem ama slami zihni
yete uyarlanm olan kavramlarn benimsenmesi gerektiini dnr.
Bu fikirlerin kabul grmesi iin Kur'an'daki zmni ncellerini bulmak
gerekmektedir. "Avrupa'daki grevliler araclyla geldiinde kesinli
kle kabul edilmeyen fikirlerin, slam'da ak olmadan zaten bulunduu
kantlandnda hemen kabul grdn farkettik."35 Bylece, bu
yndeki btn ilerlemeler, bizim Batllar' taklit etmediimiz, onlarn
35. Aktaran Ervand Abrahamian, Iran between two Re voluions, Princeton, 1983,
.
s. 68.

TANRI STRATEJ1Sl UZMANLARI 185


bizim fkirlerimizi elimizden aldklar ve bol bol yararlandktan sonra
bize aktardklar kantland takdirde ancak gerekleebil ir. Malkam
Han, Batl felsefeleri Kur'an'n ve hadislerin el demem i giysisine
brndrme hedefine ulat m, bilmiyorum. Snrl bir sre iin bile
gerekletii varsaylsa, bylesine mnasebetsiz bir iftleme, ancak
ereti bir birlik olutururdu. Yine de bu fikir baka birok dnr ta
rafndan alnmtr.
ki sistemin birbiriyle edeerde olduunu savunanlar ok nemli
bir noktay gz ard ediyorlard: Bau modem hukukunda grlen yeni
zihniyetin, ancak eria'n aleyhine ilediinde geliebildii olgusu. Bi
rinin bryle badamaz olmad n sykmek bizi bir yere
vardrmyordu, zira, ikisinin arasna, birbirlerine indirgenemez olma
larndan gelen ukur alann girmesinden tr ve bunun en byk iyi
niyetle bile gizlenememesinden tr, hem birini hem brn muha
faz.a edemiyorduk.
Ulema'nn tepkisiyse yumuak oldu. Entelekteller gibi bir tr uz
lama arayanlar oldu; dinleriyle yeniliki fikirler arasndaki ar bariz
uzakln bilincinde olan bakalarysa sert bir ekilde kar ktlar. tik
gruba "anayasaclar" , ikinci grubaysa "mutlakiyetiler adlar kondu.
Ama, Kasravi'nin dediine gre sempatizanlar bile demokrasi kaygsn
dan ziyade din kaygsyla hareket ettiler.36
Kategorik ret -her tr uzlamaya niet- gerici olarak mahkum edi
len ve 3 1 Temmuz 1909'da aslan eyh Fazlullah Nuri tarafndan sim
geletirildi. Bu ret bir lde tutarl kalr. Anayasa hareketine ilk ba
larda katlmasna ramen eyh, Bat felsefelerinden esinlenen anayasa
zihniyetiyle dinin hibir ontolojik yaknl olmadn ve anayasayla

(meruti)

ilahi yasann

(meru)

ayn sicilde ol mayp. ayn kaynaklar

dan trcmediklcrini biliyordu. Mslman'la kafirin ayn varlk stat


snde bulunmadklar ve ayn doada da olmadklar gz nnde bulun
durulduunda, yeni hukuksal grn talep ettii gibi insanlar yasa
nnde eit olamazlard.

36. Ahmed Kasravi,

259.

Tarfkh-e m shrUe-ye Iran, Amir Kabir, Tahran, 4. basm, s.

186 YARALI BlLIN

3. RUHBAN SIN/Fi VE MONARi


1 906 Anayasas, tutarl bir btn iinde eklemlenmeyip kar karya
kalan g ara-;nda bir uzlama oldu: monari, din ve en geni an
lamyla modernlik. Anayasa bunlar kendi bnyesinde btnletirmeye
alt. lk iki g ayn topraktan geliyorlard, bundan dolay da uzun
bir su ortaklnn kusurlarn biliyorlard; baka bir dnyadan gelen
ve tek bana hareket eden nc g ayni durumda deildi. Hem en
ilginci, hem de en tehlikelisiydi. Ne olduysa oldu, bu g bir arada
yaamaya ve 1906 Anayasas ile 1907'de aklanan Anayasaya Ek'te
iyi kt bir denge bulmaya baladlar.
Anayasaya Ek'in 35. maddesindeki kraliyet iktidarnn tanm alabil
diine eliik kalml. "Monari, halk tarafndan kraln ahsna brak
lan ilahi bir emanettir." B urada meruluk kayna ikilidir. Halk ve
Tanr hktimrnnlk iin ekiirler, bu srada da hkmdar ikisinin ara
snda kalmtr.

te yandan ruhban snf, temsilciler meclisinde ka

rlan yasalarn slam'n ok kutsal eria'na uygun olup olmadn de


netlemekle ykml olan ve be ita y irmi uzmandan oluan bir lahi
yatlar Konseyi yaratarak aslan payn kapar. Aslnda bu aygta hi
bavurulmamtr; ah Rza dneminde geerlilii de kalmamtr. s
lam Cumhuriyeti, bu affedilmez ihmalin gz alc rvan olmutur
bir bakma.
Bu g arasndaki denge zerine en iyi kuram, byk olaslkla
bu konuda yazlm en iyi eser olan

Uyar'y37

Halkn Arnmas iin Cemaate

yazan eyh Muhammed Hseyin El Naini ( 1 860- 1 936) ta

rafndan gelitirilmitir. lkeyi blen akm ve hedeflerin bilincinde o


lan Naini kral iktidarnn snrlanmasnda karar klar. nk hangi bi
imdeolursa olsun her arlk kanlmaz olarak zorbala yol a
maktadr. mamlk yok olduuna ve Gaybet38 zaman yaandna gre
hibir hkmran, en adil i bile, kendisini pislenmeden koruyabilecek
37. Tanblh a/-umnu wa anzih al-mil/a dar asas wa usUl-e mashruiyya.

38. On ikinci !marn, dier adyla Yeniden Can Veren, Mehdf, Zamann Sahibi, 24
Temmuz 874"tc be yandayken grlmez olmutur. 94 l "c kadar sren Kk
Gizlilik I Gaybe-i Sura] dneminde lmam , Sefirler [Sefura -i Erbaa! vastasyla
iletiim kurmutur. Ama son sefirin lmesinden beri "Byk Gizlilik"' [Gaybet-i

Kbra] balamtr ve beklenen lmunazar] lmdm"n Zuhuru ile son bulacaktr.

TANRI STRATE.JlSt UZMANLARI 1 87


masumiyetten

(ismet)

tam olarak nasibini alamaz. Siyasal iktidarn

keyfil iini h i deilse hukuksal olarak gemleyerek zararlar snrlama


gereklilii buradan gelmektedir. Siyasal iktidar gasp dr. Zira Gay
bet'le birlikte yeryz dzeyinde her tr meru l uk varln yitirmitir
ve her iktidar, cinsi ne olursa olsun, ilk andan itibaren gasplkla le
kelenmitir. Halk tarafndan se ilmi temsilcilerden ol uan bir meclis
araclyla hkmran n iktidar snrlanlarak, Kur'an'da bildirilen da
nma i lkesi hayata geirilmi olacaktr. Bu meclis,

eriat'ta bul unma

yan ve onun tarafndan ngrlmeyen konular gz nnde bul undura


cak bir anayasa tarafndan ynetilmelidir. Anayasa lahi Yasa'ya zt ol
mad gibi, onu tamamlamaktadr da. B urada, Malkam Han'n ok
dkn olduu ve dier Arap ve Farsi reformistler tarafndan tlenen
iki sistem in eitlii tema-;yla yeniden karlayoruz. Bu srada bu hu
kuklarn ikiliinin dzeyine girdii miz dorudur: modern laik hukuk
ve slami hukuk; ama, yasalarn eria'la badap badamadn de
netlemekle ykml bir din adam grubu meclise getirildiinde slami
hukuk hafife zayflatlabilir. Zira Tanr Yasas'nn m kemmel uygu
lamas, aslnda ancak tm zamanlarn sonunda, mam'n Zuhuru'ndan
sonra hayata geirilebilir.

O zamana kadar dzenlemeler, ayarlamalar ve

d zeltmeler olacaktr. U lema'nn hukuk tarafndan snrlanan bir mo


nari karsndaki bu esneklii ve Kur'an'la uyum iinde olan bir laik
hukukun kabul edilmesi olgusu bir dnem geerli olan bir atmosfer
yaratt ve din adamlarnn, abalarn laiklerle ortak hedefler dorultu
sunda birletirmelerine olanak verdi.39
Naini'nin eserlerinin olduka kesin olarak gsterdii gibi geleneksel
Ulema -zira daha sonralar ideolojik U lema'yla karlaacaz- asln
da monarinin yklmasn hibir zanrnn istememiti. Anayasaclarn
yaptklar, Safeviler dnemi

( 1 501 - 1 722) hukukularnn monari yan

ls gerekelerini yaygnlatrmaktan baka bir ey deildi. Daha ok


M uhakkk Sebzevari adyla tannan Molla M uhammed Bakr (l m

1 679) yle demiti: " H ibir dnem lmam'n varlndan tamamyle


yoksun olamaz, ama baz dnemlerde mam bilinmeyen nedenlerden
tr insanlarn gzne grnmez olur, ama o zaman bile dnya onun
varlnn yaylmas gerei ilerlemeye devam eder.
39. Hamid Alger, "Is l ah", in Encyc/opedie de l'/s/am, yeni basm, IV. Cilt, Leid

en, 1 978 , s . 1 7 1 .

188 YARALI BlLlN


"Zamann Sahibi'nin yok olduu bu dnemde [ ...] dnyaya yn ve
rip hkm srecek adil ve akl banda bir kral yoksa, iler zarar gre
cektir ve kaosla paralanma sonucuna varacaktr, yle ki herkes iin
hayat bile imkansz bir hale gelecektir.
"Bundan tr halkn, adalet iinde hkm srecek ve mam'n uy
gulama<>n ve geleneini hayata geirecek bir kral tarafndan ynetil
mesi zorunlu ve kanlmazdr."40
Monari fikri -zellikle de kraliyet karizmasnn

<farrih-i izadi),

mitolojide ve lkenin eski hkmranlar eceresinde neredeyse mistik


bir itibardan yararland ran gibi bir lkede- kolektif hafzaya y
lesine derin bir ekilde yer etmiti ki, slam Cumhuriyeli'nin ortaya
kna kadar geleneksel unsurlar tarafndan hibir zaman sorgulama

Feda'
iy.n-e isl.m bile bu fikirden yakalarn syramad, olsa olsa bunun

konusu edilmedi. Mslman Kardeler'in ran versiyonu olan

grntsn tinselletirmeye alt. efi olan ve slam Cumhuriyeti'


nin tartmasz dnce ustalarndan olan Nevvab Safevi'nin ( 1 924-

1 956) bildirgesinde bu fikir sarih olarak mevcuttur. Safevi, Hakikat


R ehbe ri nde4 1 ideal slami Devlet'i genel olarak nasl grdn an
'

laur. Byle bir devletin yaratlmas gerekliliinin nedenlerini ve en s


tn "Taklit Kayna" olan ruhban snfnn roln tanmlar. Ayn za
manda devletin farkl organlarn, medyalarn ve bakanlklarn roln
de inceler. rnein Maliye Bakarl'yla ilgili grleri, ekonomi ko
nusunda arkaiklctirici -neredeyse folklorik olduu sylenebilir- bir
tavr aa vurur: "Maliye Bakanl'nn modeli, hereyden nce israf
tan kanan ve kiisel servetini byten bakkal veya eczac olmal
dr. "42
Bildirgesinin hibir yerinde, kraln devrilmesi veya yerine baka
snn getirilmesinden sz edilmez. Aksine, kukla olmayan bir ah iste
mektedir: "Ailede baba neyse, toplumda ah yle olmaldr."43 ah iyi
bir Mslman olmaldr ve ilk mam Ali'yi kendine rnek almaldr.
40. Aktaran Hamid inayet, a .g.e., s. 173.
4 1 . Bu bildirgenin zmlemeli zeti Yann Richard tarafndan Franszca'ya
evrilmitir, "L'Organisaion des Fedli 'iylin-e Esi/im, mouvement integriste mu
sulman en Iran ( 1 945- 1 956)", Radicalismes islamiques'te, Olivier Care ve Paul
Dumont ynetiminde, L'Harmattan, Paris, 1 985, ss. 54-66.
42. a . g . e . , s. 60.
43. a.g . e . , s. 6 1 .

TANRI STRATFJlSt UZMANLARI 189


Cuma ve bayram namazlarna gitmelidir.44
Bildiim kadaryla geleneksel ruhban snfnn, mam'n yokluunda
hasmln darbelerini karlayacak ve yasuk grevi grecek bir h
kmrann onad bir devleti istedii hi olmamtr. Hele Rahip ile
Kral'n -Dumezil Rex-Flamen derdi- ran toplumunun iki kutbunu
oluturduklar ve aslnda birbirlerini tamamlayc olduklar dnlr
se. Bunlardan "ayn yzn iki ta" diye sz ediliyordu. Monarinin
k1 c!ini son derece tehlikeli bir duruma sokmutu. Tehlikelerle do
lu bir maceraya srklenen din, ya hep ya hi, diyordu. Ya oyunu ka
zanp tamamyle bakalam olarak oyundan kyordu, ya da hereyi
kaybedip bu arada cann yitiriyordu. Koruyucu bir ekran olan h
kmdar araya girmediinden tr din, btn saldrlarn yegane hedefi
haline geliyordu. Ulema'nn yanklar uyandran bu rvan, bence, ah
Rza (1 878- 1 944) tarafndan Ulus-Devlet'in kurulmasnn neden olduu
dengesizlie, ge ama son derece iddetli bir cevap oldu.
ah Rza, dini, en deerlUki ilevi, eitim ve adalet ilevlerinden
yoksun brakarak kamu alanndan kardnda,

1 906 Anayasas'nda ol

duka ereti bir ekilde bir arada bulunan g (din, monari ve mo


dernlik) arasndaki denge, monari-modernlik leyhine krld. Monari
artk yasama, yrtme ve yarg glerini, dolaysz olarak ya da Adalet
Bakanl gibi modem organlar araclyla elinde toplad gibi, sek
larizasyon hareketini daha da hzlandran modernlik yanls akmlarn
etkinliini destekliyordu. Mollalarn baz reformlar destekleyip bazla
rna kar kmalar, zgrlk akndan ziyade, bu reformlarn, ayrca
lklarn salamlatrmas ya da zayflatmas olgusuna balyd. Din ve
monarinin dndan gelen her zmn toplumda kk salabilmesi,
toplumun ancak, hem krallarn hem de bundan daha az yer kaplamayan
mollalarn vesayetinden kurtulmasyla mmknd. Oysa bu sz konu
su dildi ve bu durum gnmzde de deimemitir.
Bugn yz yze olduumuz slam, devrimler ann (Sevre) dam
gasn yemi bir slam'dr. lkenin eski anayasasnn dayand iki sis
temin (modem ve geleneksel) eitliini reddeden bir slam'dr bu. sla
,11i eriat'n btn dier hukuksal ve toplumsal sistemler zerinde d
pedz stnln tler. Bundan tr, yenilenme (Nahda) dnemi
nir. olduka eletirel slam'ndan ok farkldr. Fars lkesinin
44. a.g . e . ,

s.

62.

1 906

190 YARALI BILlN


anayasasnn adeta temel direini oluturan din, monari ve modern
lik nemli mtasyonlara uramlardr. Yeni slami dzenin kabuunu
biraz kazdmzda bu kavramn derinden deimi olduunu g
rrz. Modernlik, eskiden slam lkelerindeki yenilikileri._ ve reform
cularn ounun esinlendikleri temel zgrlkleri, klasik de okrasiyi,
Aydnlanma ilkesini, ksacas liberal deerleri billurlatran fasyonel
bir btn olarak alglanmamaktadr artk. Aksine, devrimci mcadele
ler tarafndan radikalletirilmi, totaliter rejimler tarafndan deersizle
tirilmi ve zellikle, her yerde mevcut bir .ideoloji gibi havada gezi
nip, en ortodokslar da dahil olmak zere slami dnrlerin ounun
bakna szm kaba Marksizm'in yerinden oynaulamayan altyaps ta
rafndan, bizim kltrel alanmzda, biimsizletirilmi bir modernlik
tir.
iilik bile geleneksel yolundan kmtr. Tinsel ve ahlaksal bir de
netleme organyken, imdi, en st bask gc haline gelmitir; byle
ce onikili iilik balamnda, bir tek Mehdi'ye, yani Zaman evrimine
son vermeye gelecek olan On kinci mam'a den kyamet eserinin
nne gemitir. Bir slam cumhuriyetinin kurulmas, Kurtarc'nn
Mesih grevini bir bakma inkar etmektedir.
Monariyse dpedz tasfiye edilmitir. Fakat tarihsel hafzada gl
bir ekilde yer etmi olan bu cssede bir arketipin yeri bugnden yar
na doldurulamayacandan, imdi de

rahip

kendini kral ilan etmitir,

yle ki krallar Kral'nn hkmdar karizmasnn

Velayet-ifakih

lfarrih-i izadi) yerine

gemitir. Hindistan'daki kastlarn dilinde sylersek bu

ol;y. Brahmanlar'n Katriya'Iara (savalara) kar bir hkmet darbe


si yapmalaryla edeerdedir. Fakat bu tasfiye, laiklik yararna veya de
mokratik bir ynetim biimi yararna yaplmamtr. Aksine, bir

tos'un

mi

yerine bir b<1kas gemitir, fakat biimlerin simgesel olarak

grnd bir ekonomide, ancak tamamlayc sayesinde i grebilecek


bir mitos gelmitir. Ruhban snf kral kovarak teki yarsn kaybet
mitir. Krlganlamtr ve kendini btn kt eilim ruhlarna kur
banlk olarak sunmutur. Geleneksel toplum topallamaya balamtr.
Din adamnn, gerekten kral olmadan, kral olduunu ilan ettii bir
zm, beterden hayr uman bir zmdr. Ruhban snf en n saf'
'
tadr. Ne olursa olsun, aresiz sonularna katlanacaktr.
te yandan, dinsel sylemin radikallemesi slam' ok tehl i1eeli

TANRI STRATEJlSt UZMANLARI 191

maceralara 'oru itmitir. Din adamlar, akla hayale gelebilecek btn


arpkl ki' agzl tketicilerine dnmlerdir. Azgn Marksist
. i yerden koparma mantn, snf hncn, zellikle de
ler'den i
t sylemi; nostaljiklerin romantik kar:kltrnden
an ti-er
;i sloganlar renmektedirler; kendi kafalarndan
kimli'
lclarizasyon sresince dinsel muhayyilede basunl
da, ,
olarak ykl btn tayc fikirleri karmakta
il'
. , lke tarihinde benzeri yaanmam bir arkaik
fantazmlarn hayata geirmekle, snrsz mu
brakmakla, ehadet dknln dorua
"taslar en ilemsel bedellerine indirge
.,.meye gitmektedirler. Kolektif bi

tmakta olan lgn potansiyelle


yaparken de kendi dnyalarnn
thrum brakmakta, ayn anda
'in drt yz yllk bir tari
vi incelikten yoksun bir
slam'nn gelecei ve
nun kazanlp ka

{ kutupyldz kitapl }
752

Yaral Bilin, tarihte geride kalm ve deiimler enliine ka


tlmam uygarlklardaki zihin arpklklar zerine bir deneme
dir. Varlm rani-slami dnyadaki kiisel deneyime borlu ol
masna ramen, bu kitabn menzilinin yalnz o dnyayla snrl
olmadn ve bir bakma, zihinsel yaplar hala Gelenee bal
olan ve modernlii sindirmekte glk eken uygarlklarn ou
nu ilgilendirdiini dnyorum.
Biz periferi insanlar, farkl bilgi bloklar arasndaki eliki
lerin zamannda yayoruz. Birbirlerini iten ve karlkl olarak
biimsizletiren badamaz dnyalar arasndaki atlaa dm
z. Zihin aklyla ve hn duymadan stlenildiinde bu iki
yanllk bizi zenginletirebilir, bilgi sicillerini gelitirebilir ve du
yarllk yelpazesini geniletebilir; oysa bilginin eletirel alann
dan dlandnda, ayn ikiyanllk duraklamalara neden olmak
ta, bak sakatlamakta ve tpk krk bir aynada olduu gibi,
dnya gerekliini ve tinsel imgeleri biimsizletirnektedir.
Daryu.sh Shayegan

Metis Toplum ve Felsefe


ISBN 975-7650-70-6
Metis Yaynlar, Bamusahip Sok.

3/2, Caalolu istanb

? _QQQL.

_,
2

You might also like