Professional Documents
Culture Documents
2009
TEMA VAKFI‘NIN
NEHİR TİPİ HES’LER
GÖRÜŞÜ
KATILANLAR
Prof. Dr. DOĞAN ALTINBİLEK
Prof. Dr. İLHAN AVCI
Prof. Dr. DOĞAN KANTARCI
ÜMİT Y. GÜRSES
Prof. Dr. LÜTFÜ BAŞ
Prof. Dr. ORHAN DOĞAN
DENİZ ATAÇ
YEŞİM ERKAN
MİNE İZMİRLİ
EYLÜL 2009
TEMA VAKFI’NIN NEHİR TİPİ HES’LERİN YAPIMIYLA İLGİLİ
GÖRÜŞÜ
Nehir tipi HES’ler yenilenebilir alternatif birer enerji kaynağı olarak kabul
edilebilirler. Ancak inşaat ve işletme aşamalarında uyulması gereken kurallar ve ilgili
denetim mekanizmaları tam ve doğru olarak belirlenmelidir.
Bir başka sorun ise bırakılacak olan cansuyu konusudur. Birçok proje eskiden100-150
lt/san ekolojik su ihtiyacı (cansuyu) bırakılarak hazırlanmıştır. Yeni yönetmelikte
bırakılacak ekolojik su ihtiyacı (cansuyu) son 10 yıllık ortalama akımın en az %10 u
olarak belirlenmiştir. Bu oran her nehir havzası için aynı olamaz. Her akarsu için
havzasının doğal dengesini devam ettirebilecek ve diğer su haklarını güvenceye
alacak bir oranın belirlenmesi gerekir.
Ayrıca yürürlükteki ÇED mevzuatı gereği 0,5 – 25 MW kurulu güçteki HES projeleri
yönetmeliğin EK-II’sinde yer almakta ve sadece proje tanıtım dosyası (ön ÇED)
sürecine tabi tutulmaktadırlar. Oysa proje alanında yapılacak tüm HES’ler göz önünde
bulundurulduğunda alana toplam etkisi çok büyük olacağından genel bir etki
değerlendirmesi ile ülke genelinde ve havza bazında ekolojik sistemlerin
devamlılığını gözetecek bir planlama gerekli olacaktır.
Tüm canlıların ana ihtiyacı olan su bir enerji kaynağı ve para kazanma aracı olarak
değil de bir yaşam kaynağı olarak görülmelidir. HES’lerle ilgili tüm belirsizlikler ve
sorunlar çözülmeden HES projelerinin yapımına devam edilmesi geri dönülemez
felaketlere neden olabilecektir.
2
Belirtilen bu düşünceler doğrultusunda HES’lerle ilgili planlamalara ait sorun analizi
ve çözüm önerileri aşağıda verilmiştir.
Sorunlar
5. Tünel Tipi su iletim hattı olan HES projelerinin çevreye daha az zarar
vermekte olduğu tespit edilmiştir. Tünel tipi HES projelerinde zarar sadece
cebri boru kısmında olmaktadır. Kanal tipi HES’lerde ise zarar projenin
kapsadığı bütün alanlarda olmaktadır.
7. Tünel veya kanal ile suyu aktarmak ve bu tesislerin kontrolü ile bakımını
yapmak için dağlık arazide açılacak yarmalar toprak sızıntı suyunun, taban
suyunun ve yeraltı suyunun yarmadan buharlaşmasına, bu suları kullanan
orman ağaçlarının kurumasına, suların akış yönünün değişmesine ve bu sularla
beslenen kaynakların da kurumasına sebep olacaktır.
3
8. Enerji iletim hatları projelerden ayrı olarak, projeler bittikten sonra gündeme
gelecektir. İletim hatlarının nereden geçeceği, geçtiği alanda yaratacağı orman
tahribatı projelerde yer almamıştır. Oysa bu hatların ulusal şebekeye
bağlanacağı yere kadarki bölümde yaratacağı orman tahribatı çok yüksek
düzeydedir. Yüksek gerilim hatlarının, dar vadilerde yerleşim alanlarının
üzerinden geçmek zorunda kalması halinde, bunun insan yaşamına olumsuz
etkileri olacaktır.
9. Yapılacak kanal, yol, tünel gibi inşaatlar ormanın bütünlüğünü bozacağı için
yaban hayvanlarının doğal yetişme ve yaşama alanları, çiftleşme, beslenme ve
göç yolları zarar görecek veya tahrip edilecektir.
10. Gerek yapım ve gerekse işletme sırasında doğacak sorunların denetim esasları
ve denetim yapacak teşkilat net olarak belirlenmediği için yapılan faaliyetlerin
denetimi mümkün olmamaktadır.
11. Yerel halkın kendi ihtiyaçları için yaptığı tarımsal faaliyetler ile sulu tarım için
günümüzde ve gelecekte gereken su miktarı hesaba katılmamaktadır.
15. E.P.D.K Yatırımcı kuruluşlara İnşaat süresi olarak en fazla 40 ay gibi kısa süre
vermektedir. Bu süre ÇED Belgesi, İmar Planı, Mülkiyet konuları (Orman-
Hazine tahsisleri ve şahıs arazileri satışı yada kiralanması), İnşaat ruhsatı gibi
izinlerin alınmasına yetmemektedir. Ayrıca HES Projelerinin 1000 m rakım ve
üzerinde olduğu hesap edilecek olursa yıllık inşaat süresinin kısalığı
yatırımcıyı çıkmaza sürüklemektedir. Bu nedenlerden ötürü yatırımcı gerek
imar ve gerekse inşaat ruhsatı almadan inşaata başlayabilmektedir, bu da
sınırlı olan kontrolün de dışında bir uygulamaya yol açmaktadır.
16. Özellikle coğrafi yapı nedeniyle inşaat esnasında çıkan pasanın depolanacağı
alan bulunamamakta, bu hafriyat alanına ormandan izin verilememekte, 1000
m rakım ve üstü alanlarda özel mülkiyete konu sahaların da (ki bu alanlar da
Toprak Yasası nedeniyle amacı dışında kullanılamaz) az olması nedeniyle
istem dışı ya da istem içi olarak hafriyat yamaçtan atılmakta ve asıl korunması
gereken dere vadisi doldurulup tahrip edilmektedir.
17. ÇED Belgesinin alınması kati projenin hazırlanması ve İmar Planına esas
teşkil edecek avan projesinin hazırlanması için sondaj sahası (Yükleme
Havuzu, Santral binası alanı ve Regülâtör Sahaları) ve sondaj ulaşım yollarına
Orman İdaresi tarafından izin verilmesi gerekmektedir. Bu izinler verildikten
sonra Orman İdaresi güzergahta bulunan ağaçları kesmekte, yatırımcı kuruluş
4
yol inşaatı yapmaktadır. Daha sonra imar planı çıkmakta ve ÇED
alınmaktadır. Bazı durumlarda imar planında ve ÇED sürecinde sorun
yaşandığında arazi yüzeyi gereksiz yere tahrip edilmektedir.
19. Proje alanları jeolojik, topoğrafik, iklimsel özellikleriyle sel ve heyelan gibi
afetlere karşı son derece hassastır. Doğaya olan müdahaleler; bitki örtüsünün
tahribinin (özellikle dik yamaçları tutan ormanların) yanında, dik yamaçlarda
açılan yollar, taş ocaklarında yapılan patlatmaların yarattığı sarsıntılar,
havzada eğim/anakaya/toprak ve su dengesini olumsuz ektileyecek veya yok
edecektir.
20. Projelerde binlerce ağaç yok edilecektir. Projelerde kesilecek ağaç miktarları
ve ekosistemin tahribatının maliyeti hiç dikkate alınmamaktadır. Kesilen
ağaçların yerine yenilerini de yetiştirmek mümkün değildir. Tüm bunlar
ormanın bütünlüğünün bozulmasına, toprağı koruyucu ve su üretici
fonksiyonlarının yok edilmesine neden olacaktır.
Öneriler
5
4. Projeler hazırlanırken yerel halk bilgilendirilerek görüşleri alınmalıdır.