You are on page 1of 187

ANKARA NIVERSITESI

ILHIYAT FAKLTESI YAYINLARI

127

MUHYDDN BNIFI-ARAB'NN
TASAVVUF FEISEFES

Yazan:

eviren:

A. E. Affifi

Dr. Mehmet Da

ANKARA ONVERSTES
ILAHIYAT FAKLTESI YAYINLARI

127

MUHYDDN BK11-ARAB 'NN


TASAVVUF FELSEFES

Yazan:

eviren:

A. E. Affifi

Dr. Mehmet Da

IINDEKILER
evirenin nsz
nsz

7
11

15

Giri

Blm I. Varlk Nazariyesi

21

Ibnu'l-Arabi'nin Metafizik Hakikat Gr

21

I. a) Varl k (yucad)'un Anlam

21

b) Varlk D ncede mi yoksa d alemde mi eylerin Mhiyetlerinden aynlabilir? 24


25
c) Varlk ve Varolmak. Yokluk ve Var-de il
26
d) Varlk'n Trleri
27
e) Zorunluluk, imkan ve imkanszlk
II ( I). a) Bir ve ok: "Hakk ve Halk"
b) ibnu'l-Arabrnin Mutlak Monismi ve Hallac' n Dualismi

28
30

c) Ibnu'l-Arabi'nin Bir'le ok aras ndaki mnasebeti ifade tarz : Hakk ve


32
Halk
II (II). Tenzih ve Te bih (Aknlk ve kinlik)
II (III). a) Sebeplilik ve ibnu'l-Arabi'nin Sistemindeki Yeri
b) Bir btn olarak Alemin Sebebi
c) Ilahi simlerin Sebeplilii
III (1). a) Zat-S fatlar ve Isimler
b) Bilgimizle ilikisi asndan Hakikat

34
39
41
45
46
47

e) ibnu'l-Arabrnin Allah' n Ahlaki ve ahsi Isim ve Sfatlann aklama tarz 51


55
d) Ilahi simlerin iki Yn (Manzaras )
III (u). a) Sabit rnekler ya da Gizli Hakikatlar (el-acyan es-sabita)
b) Ibnu'l-Arabrnin Sisteminde Acyan es-Sabita'n n Yeri
IV. a) Ilnu'l-Arabrnin Varln Birlii retisi
b) Islamn Allah' ve Vandet-i Vucud'un Bir'i

56
59
60
62

e) Ibnu'l-Arabrnin retisinde Bir Uluhiyet Telakkisi

64

d) Ibnu'l-Arabrnin Vandet-i Vire -ad retisi ve Yeni-Eflatunculuk

65

e) Ibnu'l-Arabrnin Gr ne gre, Tecelliler Sistemi Plotinus'un ak larnn yerini


alr
Blm II Ibnu'l-Arabrnin Kelm (Kelimetullaah=Logos) retisi

67
70

A.a) Ibnu'l-Arabrnin Logos (Kelm) Nazariyesinin Ontolojik Yn: Hakikatlar n Hakikati olarak Kelm: Alemin Yarat cs, Hayat Vericisi ve Akli Ilkesi olarak Kelm

71

b) Kelm' n Tasavvufi Yn

75

c) Muhammed'in Hakikati, Kutup ile di er Peygamber ve Veliler aras ndaki Mnasebet

75

d) ibnu'l-Arabi'nin Kutup (ya da Hz. Muhammed'in Hakikati) Nazariyesinin Genel


Metafizik O retisiyle olan Mnasebeti

78

e) Kelm' n nc Ciheti: Yetkin nsan olarak Kelam

79

f) Kk Mem olarak Yetkin nsan

83

g) Alemin Sebebi olarak Yetkin nsan

83

h) ibnu'l-Arabi'nin Kelm retisinin Kayna ve Genel Mlahazalar

85

B. a) ibnu'l-Arabi'nin Nbvvet, Rislet ve Velyet (Velilik) Gr : Hatem el-Evliy


(Velilerin Mhr) Meselesi
b) Velinin Anlam
e) Velilik ve Umismi Hilfet (el-Hil5fet el-Amme)
d) ihnu'l-Arabi'nin slam Velilerine mal etti i Haklar
e) Velilerin Mhr (hatem el-evliy)
Blm III. ilnu'l-Arabrnin Bilgi Nazariyesi, Psikoloji ve Tasavvufu
I. Bilgi Nazariyesi

91
91
93
94
95
98
98
99

a) eitli Onerme (Hkm) Trleri


b) Hadsi (Sezgiye dayanan) ya da Bt ni Bilgi
c) Hadsi (Sezgiye dayanan) ya da Bat ni Bilginin Husiisiyetleri

101

d) ibnu'l-Arabrnin Tasavvufi Bilgisi

103

100

II. Psikoloji

108

A. Tasavvufi ve Metafizik Psikoloji, ibnu'l-Arabrnin Nefs Nazariyesi

108

a) Cz'i Akllarla Klli Akl aras ndaki liki

108

b) Sfnin Kalbinin De ikenlii

111

e) ibnu'l-Arabrnin Nefsin Mahiy-eti Nazariyesi

111

d) -U Nefs aras ndaki li ki

112

B. Tecrbi Psikoloji

114

a) idrak (Alg)

115

b) Tasavvuri Bilgi (Kavramsal Bilgi=-elilm ettasavvuri)


e) ehvet ve rcleden Ibnu'l-Arabi'nin Anlad klar

116

d) 1bn-li-Arab-P/n Psikoloji ve Rya Nazariyesinde Hayl'in Anlam ve Yeri

117
118

e) ilnul-Arabi'nin Rya Nazariyesi

119

f) Sfinin Yarat c Gc

121

III. Stfilik ve Si5fi Tecrbenin Son Hedefi

124

a) Eski Srilere gre Sfili in Hedefi


b) Fena'un Anlamlar

124

e) Tedrici bir sre olarak Fena

128

127

Blm IV. ibau'l-Arabrnin Dini, Ahlak ve Estetik

132

I.

132
133

ibnu'l-Arabrnin Evrensel Dini


a) Allah'a man etme yollar
b) nanlarn Takdiri

II. Ahlak ve Theodise

135
136

a) Kader ve irade Hrriyeti

136

b) Hayr (iyilik) ve er (Ktlk) Meselesi

139

c) yilik ve Ktln zflii (Greli i)

139

d) Ibnu'l-Arabrnin Nazariyesinde yilik ve Ktl n erratla olan Mnasebeti


ve Ilahi radenin Yeri
141
e) Ilahi radenin Anlam
141
III.

Mezt (Cez) ve Mldft (dl) Meselesi: Ibnu'l-Arabrnin Cennet ve Cehennem


Anlay, ve teki Dnya Gr

IV. Ibnu'l-Arabrnin Estetik'i

144
149

a) Ak Gr ve Sistemindeki Yeri

149

b) " eit Ak

150

e) Gzellik A k'n Temelidir

151

EK
Ibnu'l-Arabrnin Sisteminin Kaynaklar
a) Ibnu'l-Arabi ve bn Meserre
b) Ibnu'l-Arabrnin D ncesini Etkileyen Kaynaklar

153
157
162

e) Ihvn es-Saf'n n Risleleri, Frbi ve mslman Yeni-Eflatuncularm Eserleri


d) Ibnu'l-Arabi ile Ihvn es-Safa'n n birletikleri Noktalar

162
163

Varlk Nazariyes i Hakknda

164

Psikoloji ve Bilgi Nazariyesi Hakk nda

165

Kk Mem ve Byk hem Hakknda

166

e) Hallc'm Ibnu'l-Arabrye Etkisi

167

f) Kelmelarn Ibnu'l-Arabrye Etkisi

169

g) Ibnul-Arabrnin Sisteminde Kur'n ve Hadis Unsuru


Yararlanlan Esuder

169
173

Kitap ve ahs isimleri Dizisi

177

Teknik Terimler Dizisi

181

EVRENN ONSZ
Al Affifi'nin 1938'de CAMBR DGE UNVERS TY PRESS
tarafndan yaynlanan "Muhyiddin finu'l-Arabrnin Tasavvuf Felsefesi"
(The Mystical Philosophy of Muhyid Din Ibnu'l-Arabi) adl eserini trk okuyucusunun incelemesine sunmu bulunuyoruz. Bu eser, anla laca zere,
bugne kadar ib nu'l- Ar abi hakk nda yaz lm eserler aras nda, onu btn
cephesiyle ele alan ilk ve ayn zamanda tek eser grnmndedir. Yazar,
kendisinin de belirtti i zere, konuyu bylesine kapsaml bir ekilde ele almasna ra men, ib nu'l- Ar abi hakk nda sylenecek her eyi ortaya koydu u
iddiasnda de ildir; yazar n tek amac , bu konuda al acaklara b nu'lAr abrnin tasavvuf felsefesini anlama bak mndan, yararl bir anahtar verebilmektedir. yle grnyor ki, yazar, kendisinden beklenen bir a klk ve
stn bir beceri ile bu anahtar bize sa lamt r. Ancak, do u tasavvufunu bir
bat dilinde ifde ederken, her zaman ortaya kan terminoloji sorunu ile kar
karya kalm ; Pantheism ve Monism gibi daha ok bat felsefesine zg terimleri kullanmak zorunluunu duymutur. Aradaki mahiyet fark na ra men,
yazarn bu yola gitmesi, konunun bat l okuyucularca daha kolay anla lmasn salamak olsa gerektir. Pantheism veya monism'den sz ederken, slam vandet-i vuddeulu unu kastetti i, aklamalarndan ve ibnu'l- Ar abi'den verdii rneklerden a ka anla lmaktadr. Bu sebeple Affifi'nin do u
mistisizmini bat felsefesinin terminolojisine tercme etti i eklinde baz larnn yapt eletiriler, ancak konunun islmi muhtevas gzden rak tutulduka, geerli olabilir ve yanl anlamalara yol aabilir. Yalnz yazar n, eserini
bir bat dilinde ve batl okuyucuyu gznne alarak bu yola girdi i dnlecek olursa, bu hareketin hakl bir takm nedenlere dayand ortaya kar.
te yandan bat l okuyucular iin konuyu daha bir a kla kavu turmak
amacyla yazarm zn baz hususlarda b nu'l- Ar abryi Ile gel ve S p in o z a
ile karla trmas olaand r. Ne kadar farkl temellere dayamrsa dayans n,
insan dncesine baz hususlarda ortak sonulara ula tn hayretle de il,
tabii kar lamak gerekir. Asl nda bat felsefe ve mistisizmini do u felsefe ve mistisizminden tamamyla ayr dnmek ve aralar nda hibir ortak cihet olmadn ileri srmek, her zaman hakl nedenlere dayanmamaktad r: zellikle

Spino z a'mn Ortaa Yahudi felsefesi arac l ile slam felsefesinden payn
ald bilinmektedir. Bu konuda H. A. W olfs on'un "Philosophy of Spinoza,

Unfolding the Latent Processes of His Reasoning" (Cambridge, Mass. 1948)


adl eseri bize yol gsterecek niteliktedir. Bu bak mdan Affifrnin yapt
karlatrmalar anlayla karlamak gerekir.
Bu tr kar latrmalar daha geni bir lde, hatta bazan a rlklara
kaarak, Trk bilgini Mehmet Ali Ayni tarafndan da yap lmtr. Onun
Trke yazd " eyh-i Ekber'i Niin Severim" ( stanbul 1339-1341) adl
eseriyle, Frans zea'ya Ahmet Re it tarafndan yaplan evirisi (La Quin-

tessence de la Philosophie de Ibn-i-Arabi), bunun rnekleriyle doludur. phesiz, Ayni'nin yapt kardatrmalar ve buldu u ortak noktalar yarardan
yoksun olmamakla birlikte, bu tr kar latrmalarda ihtiyat elden brakmamak gerekir.
Bu arada, Sayn Prof. Dr. Nihat Keklik'in "Muhyiddin bnu-l-Arabi,
Hayat ve evresi" ( stanbul 1966) adl eserindeki bir iddias na da de inmeden
geemiyece iz. Sayn Prof. Keklik'in belirtti ine gre, (s. 9) "H. S. Nyberg'in, H. Corbin'in, A. Perrier'in, Dr. Affitrnin ve bilhassa tasavvuf sahasndaki ara trmalaryla otorite haline gelmi olan R. A. Nieholson'un vs.
almalar ibnu'l-Arabryi avrupi bir anlay ta tasvir etmi lerdir; fakat
bunlardan ilki istisna edilecek olursa, di erleri ve hatt burada isminden sz
edilmeyenler bnul-Arabrnin sadece baz cepheleriyle me gul olmu ve tam
bir ibnu'l-Arabi monografisi meydana getirememi lerdir". Affifrnin bnu'
1- Arabryi avrupi bir anlayla ele ald iddias, ancak yukar da szn
ettiimiz faz zorunluklar a sndan ele alndnda geerli saylabilir. Fakat
ikinci iddiann hakl olmad, eserin muhtevas ksaca incelendi inde ortaya
kacaktr. Muhakkak ki, her eserde oldu u gibi, bu eserde de baz eksikliklere rastlanacakt r. Fakat bu eksiklikler, Ibnu'l-Arabrnin tasavvuf felsefesinin btnyle ele alnmam olmas ndan de il, konunun geni lii dolaysyla sadece anahatlar n vermekle yetinilmi olmasndan domaktadr.
Affifi bunu, kendi nsz'ndeki u szlerle belirtmektedir: "Burada konu
her ynyle incelenmi saylmaz. Dolaysyla bu kitab yazmakla ibnu'lArabrnin tasavvuf felsefesinin oldu u kadar, taraftarlar nn felsefesinin de
herhangi bir blm veya tamam nn anla lmas iin bir anahtar hizmeti
grebilecek olan d nce yapsn n yahn ana izgilerini vermeyi ba arabil
dimse kendimi tatmin olmu sayaca m".
Bugne kadar ibnu'l-Ar abi nin felsefesini btnyle ele alan. tiirke bir
eser yaz lmamtr. Mehmet Ali Aynrnin yukar da szn etti imiz eseri,
sadece yazar n ibnu'l- Ar abi ile bat d ncesi arasnda m ahade etti i
baz benzerlikleri ele almaktad r. smail F ennrnin eseri (Vandet-i Vuctsd ve
8

Muhyiddin Arabi, Orhaniye Mat., 1928) ise daha ziyyde Vandet-i Vuctid
sistemine yneltilen itirazlar zerinde durmakta ve Pantheism'le Vandet-i
Vueild arasndaki farka de inmektedir. Sayn Prof. Dr. C avit Sunar, " bnu'
l-Arabi ve netm Rabbeini, Vandet-i Vudid ve Vandet-i ultild Meselesi" adl
doktora tezinde (Ankara 1960) mm Rabbnrnin ibnu'l- Ar abi'ye itirazlar n ele alan yararl bir monografi sunmaktad r. Nihayet, daha nce de szn ettiimiz Prof. Dr. Nihat K eklik'in eseri, Ibnu'l- Ar abrnin hayat ve
evresini her trl "ifrat ve tefritten" kanarak incelemekte ve bu konuda u
m ahadeyi serdetmektedir: (s. 5) "Ibnu'l-Arabi'nin bir veli oldu u, bir ok
kermetler gsterdi i, gelece e ait kehanetlerde bulundu u, sihir v.b. ile urat yanl bir tefsirden ibrettir. Baz kimseler ise, onun, mesela, `manevi
mil-acm> ele alarak, bu mirac n uydurma oldu unu belirtmi , bu sretle kendisini yanl tefsir etmi tir. Ibnu'l-Arabi hakkndaki bir ara trmann
ifrat ve tefritten ka nmas gerekmektedir." Ayr ca Ibnul-Arabrnin menkbelerini toplayan bir eser (bnu'l-Arabi'nin Menkabeleri, Ilahiyat Fak. Yay.
CIX, Ankara 1972) Dr. Abdlkadir ener ile Dr. M. Rami Ayas' n
yetenekli kalemiyle Trkeye kazand rlmtr
Grld gibi, btn bu eserler, ibnu'l- Ar abi hakk nda btnyle
bir fikir vermekten uzakt r. te hem bu nedenle, hem de islam tasavvufu
hakknda ara trma yapacaklara k tutar d ncesiyle, bu eseri Trkeye
kazand rmay yararl bulduk.
eviriyi yaparken, metne mmkn oldu u sadk kalmaya, fakat Trkenin ifade zelliine dikkat etmeye gayret ettik. Ibnu'l-Arabi'den do rudan
doruya yaplan nakilleri asllaryla kar latrdk. Bylece bu metinlerin
aslna daha yakn bir evirisini vermeye al tk. Ayrca eserin dip notlar m
teker teker gzden geirdik ve "Fuss el-Hikem"in Trke tercmesini de dip
notlarda imkan nispetinde gsterdik.
Asl glkle, Affifi'nin kulland kaynak eserleri tespit ederken, karlatk; Affifi, yle grnyor ki, konuya gsterdi i titizlik ve dikkati,
bibliyografyas n yazarken gstermemi tir. Bibliyografyada szn etti i bir
ok eserin bas m tarih ve yerlerini gstermedi i iin, bu eserleri tespit ederken byk glk ektik. Btn bu glklere ra men, hemen hemen btn
eserlerin bas m tarih ve yerlerini tespit ederek, evirimizde gsterdik.
Eserin evirilmesi s rasnda zel ilgi gsteren ve metnin trkesini dinlemek zahmetine katlanan Dr. M. Rami Ay as'a, eserin bas lmasna karar
veren Fakltemiz Yay n Komisyonuna te ekkr ve minnet duygularm
sunarm. Ayrca, indeksin haz rlanmas nda byk titizlik ve emek harcayan
Sayn hsan inan'a; eserin bas mna gsterdikleri titizlik dolaysyla Ankara
niversitesi Bas mevi mensuplarna te ekkr borlu oldu umu belirtmek
isterim.
Ankara, 1974

Dr. Mehmet DA

NSZ

A adaki sayfalarda eyh Muhyiddin ibnu'l-Arab nin tasavvuf


felsefesinin zetini vermek zere bir te ebbste bulunulmu tur. uras belirtilebilir ki, sftfilerin ne felsefi sistemleri ne de tespit edilmi gr leri vardr;
sflik aslnda eklektik (derleyici) bir konudur. Bence bu, genellikle do ru
olmakla beraber, bnu'l- Ar abi bir istisna te kil etmektedir. Onun, sisteminin her blmnde a rln hissettiren belirli bir felsefi vandet-i vcd (varl n birlii) gr vardr. Ayn zamanda bir de d ncesinin tamam na
hkim olan ve ekilde kalan bir diyalektik mevcuttur. Bylece esasta ve
ekilde ibnu'l- A r abi tipik bir sffi filozofun vas flarn hizdir. Sayca ok
olan eserlerinin hi bir yerinde onun tasavvuf felsefesini, bir btn olarak,
tutarl ve dzenli bir ekilde ifde edilmi bulamayz. Belki Fusiisu'l-Hikem'in,
onun varl n birlii (vandeti viiciid) grnn en olgun eklini zetledii sylenebilir; fakat ne anla lmaz ve dzensiz bir zettir bu! Sisteme benzer bir
eye ula madan nce Fuss'a ek olarak ib nu'l- Ar abi'nin di er kitaplar n da
iyiden iyiye kartrmak, zmlemek, terkip etmek ve yersiz veya nemsiz
t4erruat y n arasna geliigzel serpitirilmi ilgili noktalar derlemek gerekmektedir. ib nu'l- Ar abi, muhakkak ki, tam bir vandet-i vcf d felsefesinin bilincindeydi, fakat felsefe e itiminden gemedi i iin onu nasl ifade edece ini bilmiyordu. Onun szde kalan paradoxlar na ve sk sk grlen islm n
naslarn felsefenin ilkeleri ile uzla trma abalar na pek fazla nem verilmedii mddete, ona tutarl bir dnr denebilir. Onun felsefesini, islmla uzlatrmak iin, mmkn hi bir yol yoktur. Vandet-i vefuleu d ncelerini srarla rtt snni elbise, kas tl olarak oraya yerle tirilmi sahte bir
grn ten ibarettir.
Konunun nem ve de erini, yalnzca tasavvufun geli imiyle ilgili olarak
deil, ayn zamanda Ortaa genel d nce tarihi ile ilgili olarak da olduundan fazla yceltmeye gerek yoktur. Prof. E. G. B r o wne'a gre "hi-

bir sliim sffisi, belki Celaluddin Riimi mstesna, eyh Muhyiddin'i ba kalarn
etkilemede, verimlilik ve mphemlikte a amam tr. Bununla birlikte, bildiim
kadaryla, ark (slCm) d ncesinin bu kendine zg ynyle ilgilenen gayret11

li arap bilimleri uzmanlarna (arabist) daha ok mit veren aratrma alanlarnn pek ender bulunmas na ramen, bnu'l Arabrnin eserlerinin yeterli bir
incelemesi henz ne Avrupa'da (ne de Do u'da) yaplm tr".3 Byk insan
Celluddin Rilmi'nin bile, Konyal Sadruddin'in bnu'l-Arabrnin
Fuss'u zerindeki derslerini takip etmek suretiyle bu etkiden pay n ald
kabul edilir. Ir aki (l. 686/ 1287), C mi (l. 898/ 1492), Cili (l. 811/ 1408),
ebisteri (l. 720/ 1320), bnu'l-Arabrnin byk rihi ve taraftar K ni (l. 730/ 1329) ve daha ba ka bir oklar grleri, stlahlar ve dnce
tarzlar bakmndan bnu'l-Arabi'nin veya rencilerinin kitaplarndan aldklar etkilerin a k izlerini tayan siffiler arasnda saylrlar. Islm dnyas
dnda bnu'l-Arabrnin etkisi Hristiyan filozoflara ve Ortaa mistiklerine kadar ula mtr. Lully ve Dante'nin eserleri, M. P alacios'un belirtti i
zere, byle bir tesirin izlerini ortaya koymaktad r. 2
Bu eser, Ibnu'l-Arabi'nin tasavvuf felsefesinin tamam n, yani varlk nazariyesi (Ontology), Kelm (Logos) gr, bilgi nazariyesi, psikoloji, Sflik, Din, Ahlk, Ahiret nazariyesi ve Estetik'ini inceleyen ve bnu'
1-Arabrnin d ncesini etkilediini sandn ana kaynaklar n kaba ana
izgilerinin verildii bir Ek'den ibaret olan 4 blme ayr lmtr. ibnu'lArabrnin felsefesinin kaynaklar sorunu tek ba na slam tasavvufunun
tarihi iin hayati nemi olan ba msz bir incelemenin konusunu te kil edebilecek durumdad r. Bu eserin dayand malzeme, bata Futitheit ve Fusas
olmak zere, bnu'l-Arabi'nin 23 eserinden derlenmi tir. nemli bir ok
nakiller, uzunluklar dolaysyla karlmak mecburiyetinde kal nm ve onlara sadece at flar yaplmakta yetinilmitir. Kitabn konusuna gelince, unu
ekliyebilirim ki, bildiime gre, imdiye kadar Ibnu'l-Arabi'nin tasavvuf
felsefesinin tamamn umull ve terkipi bir gzle sunan Tasavvuf bilgini
pek kmamtr. Bu konuda imdiye kadar yap lanlar u eserlerde bulunabilir:
1. Palacios, bnu'l-Arabi's Psychology3. Bu, Futilhat'dan ve ibnu'lArabi'llin Risle fi Macnet en-Nefs ve'r-Rh'undan ok sayda tercme edilmi paralardan ibarettir. Ayn ekilde Abenmasarra adl eserinde ibnu'lArabi'ye yeri geldike at flarda bulunmaktad r. Palacios, Ibnu'l-Arabi
zerinde al mak isteyen herkes iin son derece gerekli oldu una inandm
Fusas'unu kastl olarak gzden rak tutmu grnyor.

1. E. G. Browne, Literary History of Persia, Cambridge 1928, II, s. 500.


2. Bak., Palacios, Islam and the Divine Comedy, Londra 1926; Abenmasarra y su Escuela,
Madrid 1914.
3. Acts of the 14th Oriental Congress, Cezayir 1905.

12

2. Prof. R. A. Nicholson'un Studies in Islaniic Mysticism

adl

eserinde yer alan Notes on the Filsus4.


3. Nyberg'in Kleinere Schriften der Ibnu'l-Arabi adl eserine yazd
"Giri". Burada o, ne retti i bnu'l-Ar abi'nin kk eseriyle ilgili olarak
metafiziini ilgilendiren baz noktalar incelemektedir.
4. Prof. Browne'n n Literary History of Persia; Andrae'nin Die
Person Mohammeds ve Massignon'nun Halliic hakkndaki eserlerinde geen
dier baz szler ve notlar.
Ibnu'l-Ar al:1Ni'). gr nn kayna meselesi ile ilgili olarak, zellikle Pala cios'nun Abenmasarra adl eseri bir dereceye kadar bana yard mc
oldu. Bu eser, bn Meserre, rencileri ve Ibnu'l-Arabi ile ili kileri hakknda kendi zmledi im ve Pala cios'nun bu konuda ileri srd nazariyeye kar t bir sonuca ula tran baz kaynaklarn anahtarn bana verdi.
te yandan, Do u'da da e itli yazarlar Ibnu'l-Arabryi incelemi ve
hakknda risleler yazmlard r. Fakat onlar daha ok me gul eden, onun
snnilii sorunu olmu ; dier bir deyi le onun stfi yn ve felsefesinden
ok, byle bir felsefe ne derecede islm n naslar ile uyum halindedir veya
deildir meselesi ele alnmtr Bu konudaki mnaka alar mslmankr n
zihinlerini as rlarca me gul etmi ve bn Teymiyye, Celluddin esSuyis ti, Firf zbdi, Mahzn i, Taftazni v.b. gibi ki iler tarafndan
bnu'l-Arabi'nin snnili ini mdafaa veya inans zln (kfrn) ispat
etmek iin kitaplar yaz lmtr. Bugne kadar hi kimsenin snnili i hakknda
bylesine bir fikir ayr l asl grlmemi tir. Baz lar ona sinm en byk
velilerinden biri nazaryla bakm , bazlarnca ise, o, sunnili e muhaliflerin
en kt bir rne i saylmtr.
Burada konu her ynyle incelenmi saylmaz. Dolaysyla bu kitab yazmakla onun tasavvuf felsefesinin oldu u kadar, taraftarlar nn felsefesinin
de her hangi bir blm veya tamam nn anla lmas iin, bir anahtar hizmeti
grebilecek olan d nce yapsnn yaln ana izgilerini vermeyi ba arabildimse kendimi tatmin olmu sayaca m.
Sonu olarak, bir zamanlar meslek arkada m ve retmenim olan Prof.
R. A. Nichols on'a en iten te ekkrlerimi sunmak isterim. Onun devaml
yol gtistericilik ve amaz ilgisine bu eser, burada ifade edebilece imden ok
daha fazlas n borludur.

4. R.A. Nieholsom Studies in Islamie Mysticism, Cambridge 1921, ss. 149-161.

13

Ayn zamanda Cambridge niversitesi Bas mevine, gsterdikleri nezket


ve bu kitab n basmndaki titizlikleri dolaysyla; ve E. J. W. Gibb Memorial'in
mtevvellilerine, yard m tahsis etmek nezketinde bulunduklar iin, minnettarlgm belirtmeliyim.

Cambridge,
17 Eyll 1938

14

A. E. Affifi

GIRI
Genellikle ibnu'l-Arabi (veya zellikle Do u'da ibu Arabi) ve e-

eyhu'l-Ekber 5 olarak bilinen eyh Muhyiddin Muhammed ibn Ali,


Mursiya 'da ( spanya'nn gney-do usu), Do u Endls valisi6 Sultan
Muhammed b. S ac l b. Mardani 'in hkm srd srada, ve kuzey
Afrika'nn Muvahhid reisi Abdulm'min'in lmnden 2 yl sonra do du.
Kendisine nispet edilen el-Wtimi et-Dri lakabn gznne alarak onun,
byk insansever (philanthrope) Hti m'in bal olduu eski Tayy kabilesine
mensup oldu u neticesine varabiliriz. ibnu'l- Ar abi nl ve dindar bir
aileden gelmi tir. Babas ve amcalar ndan ikisi belirli bir hrete sahip sa-

bnu'l- Arabi 568/ 1172'de 8 ya nda iken do um yerini terkederek


biliye'ye gitti. Kur'an okumak ve slam Hukukunun ilk esaslar n renmekten ibaret olan ilk slam e itimini eyh Eb ii B ekr b. Halef'den ald .
ok gemeden, o s rada, Endls safilerinin nemli bir merkezi olan Sevil'e
geti ve orada 30 y l kald. Bu 30 yl zarfnda islam Hukuku, Hadis ve Kelm
okudu. Yine Sevil'de safilik yolunda ona ilk mr idlik yapan ki ilerden pek
ouyla kar lat 7 Bir taraftan Sevil'i srekli ikamet yeri yaparken, bir taraftan da Endls ve Ma rip'de geni apta gezilerde bulundu. Kurtuba'y ziyaret etti ve daha ok gen bir ya ta iken bu ehrin kads olan b n R d'le
ilk kez tant:7a Ayn zamanda 590 / 1194'de Tunus'u ve Fas' dolat. 598/
1201'de 28 ya nda iken, ksmen Bat'da dindar kiilerin o unun adet edindikleri hac grevini yerine getirmek, fakat bence esas nda Endls ve btn
Bat blgesi byk siyasi kar klklarn merkezi oldu u iin, Do u'ya do ru
.

yola kt. Bunun yannda ibnu'l- Ar abi gibi siifiler, Bat l Kelamc lar,
Endls ve Kuzey Afrika hkmdarlar tarafndan kt kar damyorlard .
5. Ayn zamanda ika Surka olarak bilinirdi.
6. Bak., Ilnu'l-Arabl, Futtiht, Kahire H. 1293, IV. s. 264, 1. 15. Burada /bnu'l-Arabi,
ondan Sa`d olarak bahsediyor. Kar.,
XI, s. 235.

bnu'l-Esir,

elKmil fi'tTarih,

Leyden 1851,

7. Bak., Ek.
7a. Fut., I, s. 199.

15

Endls'te kalm olsayd , bn u'l-Arabi, 546/1151'de ldrlen Muridin


mezhebinin reisi bn K asi veya uzun y llar hapiste kald ktan sonra Kuzey
Afrika valisi Ali b. Yusi f tarafndan zehirlendi i sylenen bn B arr acan ve ibnu'l-Arifin akibetine u ram olabilirdi.
598/ 1201'de ibnu'l-Arabi, rencisi ve hizmetisi Abdullah elHabe ile birlikte, Msr'da idi. Bir ara orada ya ad . Bu srada onu ldrmek
amacyla bir ok te ebbslerde bulunuldu. lmden ancak, o s rada, Msr'da
ikamet eden kudretli bir eyh'in himaye ve yard myla kurtuldu. Msr'dan
ayrldktan sonra, Do u'da geni apta seyahatlerde bulundu; Kuds', bir
mddet retmenlik yapt Mekke'yi, Hiez'm di er blmlerini, birincisi
601/ 1204'de ve ikincisi 608/ 1211'de olmak zere Ba dat'', Halep ve Anadolu'
yu ziyaret etti. Nereye gittiyse byk bir hsn-i kabul grd ve daima fakirlere da tt hatr saylr hediyelere garkolundu 8 . Nihayet, lm tarihi
olan 638/ 1240'da lnceye kadar am'a yerle ti. lnce Ksiyun tepesi
ete inde bulunan Kad Muhyiddin b. ez-Zeki 9'nin zel mezarl na
gmld.
ibnu'l-Arabrnin olduka yksek dereceden bir air olan Sacduddin
ve imaduddin. ad nda iki o lu vard. Birincisi 656/1258'de, ikincisi 667/
1268'de ld. Her ikisi de babalar nn yanna gmldler.' I I
hnu'l-Arabrnin Eserleri ve UsHibu
Brockelman.nll, ibnu'l-Arabryi pek verimli bir yazar olarak nitelendirmekte ve onun elimizde bulunan yakla k olarak 150 eserini saymaktadr. Yalnzca Kahire'deki Msr Kraliyet Ktphanesinde bulunan katalogdan anlaldna gre, ounlukla elyazmas halinde elde takriben 90 kitab
mevcuttur. Bizzat ibnu'l-Arabrnin 632/ 1234'de yazd bir mektupta

8. Ktbt, Fevat el-Vefeyt, Kahire H. 1299, II, s. 301.


9. Ayni eser, II, s. 301.
10. Bak., Ibnu'l-Cevzi, Mir'at ezZamcin, s. 487. Daha fazla biyografik teferruat iin bak.:
a) Ebl-Felh Abdu'l-Hayy, Extracts from Shadharatu'dhDhahab, ner.: R.A. Nicholson,
JR.A.S. (Ekim 1906).
b) Makkari, Nefhu'tTih, 2 cilt, Kahire 1279, e. I, ss. 414-416.
e) Sa'rni, Y.vakit, I, Kahire 1277, ss. 7-18.
d) Sa'rni, Tabak& es-Safiyye, Kahire (tarihsiz).
e) Attr, Tezkiret el-Evliya, ne r.: R.A. Nicholson.
f) Ktbi, Fevat el- Vefayt, II, ss. 301 vd..
g) efunt, Nefaht el-Uns, ner,: W.N. Lees, Luscnow 1915, ss. 633-645.
h) Extracts fromRislet elKuds, ner.: A. Palacios.
11. Brockehnann, Geschichte der Arabischen Literatur, I, (Weimar 1898), s. 441.

16

289 eserinden bahsetmi olduu kabul edilir.12 C mi, onun me hur Fusfis'u
ve Futiiht'113 dahil, 500'den fazla kitap yazd n ; ac . ni ise, C mi'nin
tahmininden 100 eksi ini sylyorl4.
Eserlerinin kesin says, hatt onlardan bir o unun hacmi hakknda
kesinlik olmad grlyor. Baz larnca onun Kur'an Tefsiri 95 cilt 15 ,
bazlarnca ise, 1 ve 2 cilt olarak vas flandrlmtr Daha nce kar latmz Fatah& 4 cilt ve Muhadareau'l-Ebriir ise 1 cilt halindedir. b n akir
el-K t bi, Futahat'n 20 cilt ve Multclaratu'l-EbrCr'n 5 cilt olduunu
sylyor 6 C mi ve acr ni'nin (zellikle Tefsir hakkndaki) tahminleri
byk apta ml alaa edilmi grnyor; Futiiheit ve Muhadarea' n hacmine
gelince, bu eserler s rasyla 4 ve 1 cilt yerine 20 ve 5 cilde blnm olsa gerektir.
.

Meveikicun-Nuc lm ve et-Tedbireitu'l- lahiyye gibi bir ka eser bir yana


brakhrsa, Ib nu'l- Ar abrnin kitaplarndan ou, Dou'da, zellikle Mekke
ve am'da, yaz lmtr. Onun en byk ve en olgun eserleri hayat m]. son
15-20 yllar zarfnda meydana getirilmi tir. Daha nceki eserleri, daha ok
zel konular ele alan mstakil eserler mahiyeti ta maktadr. Mesela, Tedbir&
(Sffilik yolunun Disiplin Kurallan)'mn konusu olan Kk Mem (Microcosm),
sema kaideleri; Meviikicin konusu olan tilvet v.b.. ib nu'l - Ar abi, bu ilk
eserlerinde henz belirli bir sistem anlay tamayordu. 598 / 1201'de Mekke'de
balayp, lmnden takriben. 3 y l nce, yani 635 / 1237'de bitirdi i Futithat'n
ilk blmlerinde bile, zihni zerinde daha nceden bask sn hissettirmi
olan bir sistemin ilk esaslar m buluyoruz. Ancak Futilltal o kadar hacimli ve
diizensizdir ki, bu esaslar neredeyse yersiz ve nemsiz teferruat y iinde
boulmu tur. Onun byk eseri (Opus magnum) lmnden on sene nce
628 / 1230'da bitirdi i nl Fusiisu'l-Hikem (Felsefenin ncileri veya Hikmet
neileri)'dir. Bu, eserleri aras nda en g anlalan olup, Fusiis'un geni bir
erhi saylabilen Futilht olmakszn, Kaanninki kadar mkemmel bir
erhle dahi, tamamyla anlalmaz ve karanlk kalmas muhakkakt. Futfildt'n
bir ok yerinde, mesela, Futiiheit, II, ss. 357-377, Fust s'un ana fikri verilmitir.
Ib n.u'l-Ar abi, genel olarak, metotdan yoksun ve eklektik tipte bir filozof olarak nitelendirilebilir. Onun usltbu belki de, Prof. B r o wne' n
12. E.G. Browne, Literary History of Persia, II, (Cambridge 1928), s. 497.
13. Cmi, Nefalnit, s. 634.
14: a'rkini, Yevetkit, s. 10.
15. Ayni eser, s. 10.
16. Ktbt, Feviit el Vefayat, e. II. ss. 301-302.
ve Makkarrde e. I, s. 407'de bulunmaktad r.

17

dedii gibi, "kas tl olarak" ift anlambdr. Onu herhangi bir noktada anlamak
iin en az ndan mmkn iki yol vard r: a) Snni yol, b) Vandet-i vued yolu.
Gerekte ise, hedef edindi i tek yol vard r ki, bu da ikincisidir. b nu '1- Ar abi,
snnilii hakk nda okuyucusunda phe uyand rdn hissetti i an, uslabuna
snni grnecek bir ekil vermek suretiyle, kendisini, meydan okuyan hayali
bir ahsa kar savunmaya alr. Bir defas nda,
Ey ben Sen'i grmedi im halde beni gren Sen,
Beni grmezken ne s k grrm O'nu ben.
beytiyle ne demek istedi i sorulduunda, as l demek istedi ini tamam yla
de itiren u ilaveyi yaparak hemen cevap verdi:
Azarlamak iin Sen'i arzulu grmedi im halde,
Ey her an gnaha ynelen (mcrim olarak) beni gren Sen.
Benim nimet kazanma pe inde ko tuunu grmedii halde,
O'nun yce nimetini baladnt ne s k grrm ben. 17
Anlalmas g olan.
Ar abi'nin yazd konu de il, onu ifade
tarz , kendine zg bir zihniyete sahip olu udur. Basiti karma k hale getirmek,
ve sylemek istedi i her hangi bir eyin anlamn gizlemek, ya da onu, zellikle
Hallc'n Tevsin'inde oldu u gibi, babo , rndan km Sfiyane
ifadelere dald nda, tamamyla anla lmaz bir hale sokmaya al mak iin
bilinli bir aba harcad hissedilmektedir.'
Btnyle ele alnacak olursa, onun ushbu dzensiz, tart mac ve geni
lde ekil ve tutarhktan yoksun olarak nitelenebilir. Eserlerinin anla lmaz
ve ift anlaml oluunun dier nedenleri unlardr:
1. e itli kaynaklardan alnm pek ok sayda deyimleri, hazan as l
anlamlarm tamamyla de itirerek, bazan da mecazi anlamda kullanmas .
Mesela, Eflatun.'un. " yi" (Hayr), Plotinus'un "Bir", Ecarilerin "Klli
Cevher" ve islamn "Allah" kelimelerini ayn eye kar lk olarak kullanmaa
alr. Yine Plotinus'un lk Akal v.b.'si iin Kur'n' n. Kalem, (sonradan
Origenes tarafndan benimsenen) Eflatun'un delerin desi terimlerini
kullanr Feyz (alus) gibi deyimler mecazi anlamda, hakikat gibi terimler ise
2 veya 3'den fazla anlamlarda kullamlmtr. Mesela, Hakikat gerek bir
tabiat, bir z (hviyet), bir fikir veya bir cins (kategori) anlamlarmda kullanlmtr.
17. Prof. Browne' n evirisi, Literary History of Persia, II, s. 499.
e. II s. 646,
18. Bak., mesela, Meailci<, Kahire 1325, ss. 40, 42, 45, 127 v.b..

18

iir, Putlahat'da

2. Snni islamn naslarm daima vandet-i yucildcu fikirleriyle uzla trmaya ura mas . Kur'an'da geen stlahlar bir yerde ola an manada kullanr,
bir ba ka yerde ise, onlar tasavyufi a dan veya daha ok varln birlii
grne ba l olarak a klar.
3. Ushibunun byk bir blm, tamamyla mantki bir dnce ortaya
koyamyacak kadar airne ve hayal-gc mahsldr. ib nu'l- Ar abi' nn
stn d nme kudreti, muazzam hayal-gcnn bir rn olup, eselerinde
grlebilecek mant ld tutarl k ve insicamn byk bir ksm, bunun hesabna
feda edilmitir. ib nu'l- F al-iz gibi Vandet-i Vucildeu bir ba ka Silfi irle
karlatrldnda ise grlr ki, bir airin hayal-gcne sahip olmakla birlikte, iirin gerektirdi i duygudan yoksundur.

19

I. BLM
VARLIK NAZARYES
Metafizik Hakikat Gr

a) Varl k (vucts d)'un Anlam


Hemen herkese Varl n Birlii veya Vandet el-Vucld ad verilen gr
incelemeden ve Ib nu'l-Arabi'nin hakikat nazariyesi oldu unu kabul ettiim nazariyeyi ortaya koymadan nce, "Varl k" dncesi ve "Allah Mutlak
(Hakk) Varlktr" (Allah huva el-vudid el-Hakk) deyiinin anlamnn aklanmas byk nem ta maktadr.
Varlk teriminin anla labilece i temelde ayr iki anlam vardr:
I.

Kavram olarak "Varlk"; varl k fikri, varolmak (vueild bi'l-ma`na

elmasdari), veya
II.

Varl olan, yani varolan veya sresi olan (vudid bimacna mevcticl).

Var olan eylerin son dayana olan Hakikati ifade etmek iin Ib nu'lAr abi ve ekol tarafndan kullanlan "Klli Varlk" (el-vudid el-klli) veya
"Mutlak Varlk" (el-vudid el-mutlak) deyimi, bylece, bu anlamlardan birine
karlk olarak kabul edilebilir. Bu durumda, bunlardan hangisi in kastedildii hakknda pheye dmemek imkanszdr. Bu nihai "Varl k", bir
soyutlama yalnzca zihinde var olan ve btn klli kavramlarda oldu u gibi,
btn tr 19 ve ona dahil fertleri kendinde toplayanbir fikir midir? " kinci
Kavram" (mackl siinin) dedikleri ey midir? Yoksa Kl ile (Btnle) aym
olan Mutlak Varolan bir Hakikat m dr? Bu konuda ibnu'l-Arabrnin
ifadesi son derece mphemdir; Varhk' bazan bir anlamda, bazan da di er
anlamda kullanr. ou zaman ise ikisini birbirine kartrr. Ayn ekilde
19. Soyut varlk (zihindeki varl k), somut varlk-zorunlu ve mmkn varl k, ezdi ve zamanda
olan varlk gibi varln trleri.

21

"Mutlak" kelimesini de ayn derecede mphem bir ekilde kullamr.Bu terimin


b nu'l- Ar abi tarafndan 4 ayr anlamda kullanld gze arpmaktad r.:
,

I. Belirli herhangi bir suretle s nrlanmam , fakat btn suretlerde


mterek olan "Mutlak".
II.

Btn suretlerde bulunmay p, hepsini a an Mutlak.

III.

Hibir eyin sebebi (daha do rusu vas tasz sebebi) olmayan Mutlak.
ibnul-Arabi buna, kendili inden varolan (self-subsisting) ve mutlak ba ms z
varlk diyor".
IV. Bazan Mutlak' Hakikatlar n Hakikati (Hakikat el-Hak'ik) dedii
eyle bir sayar ki, Kelm hakkndaki II. blmde grece imiz gibi, ne yaz k
ki, bu ikinci terim de eserlerinde ift anlam ta maktad r.
Ayrca "Mutlak Varlk" iin sk sk "Krlk" (el-`Ama), Nokta (enNukta), "Dairenin merkezi" gibi veya ayn derecede aldat c meczlar kullanr.
yleyse, Ibnu'l-Arabi gibi Vandet-i Vudcleu safiler, tm Varlk Bir ve
Mutlak Birlik'tir, derken ne demek isterler? Ona ister Klli Cevher, lk Madde;
ister Allah deyin, gemi te, imdiki ve gelecekteki btn ferdi varl klarn
aslnda Tek Varhk olduklarn m kastederler ? Yoksa mmkn olan btn dnce lemlerindeki (universes of discourse) btn varl k ekillerini ihtiva
eden soyut ve tamam yla klli anlamda bir Varl k ' m kastederler ? Ya da
sylemek istedikleri, varl (sresi) olan her eyin sebep ve kayna nn
Allah'n Varl olduu mudur ? Onlar, kolayl k olsun diye mi, Allah'n varln renk, sz gibi bir klli (tmel)'ye ve ba ka bir varolann (veya sresi
olann) varln bu kllinin belirli bir tarz na ya da tezahrne benzetirler?
11)1111'1- Ar abi, "nasl ki akledilir klli hakikatlar (el-haket'ik el-mackla
el-klliyye) olmad takdirde d e yaya herhangi bir yklem (ahkm) vermek
mmkn olmazsa, Allah da sureti vas tas yla btn varolanlara nfaz etmeseydi, lem varlktan yoksun olurdu"21 derken, sylemek istedi i, varln
bu son anlam midir?
Btn meseleyi modern terminoloji ile yle ifade edebiliriz: Varl k,
btn tezahrleri belirli eyler olan bir e it belirli s fat mdr, yoksa
miktar, ekil, renk, zaman, mekan v.b. trnden e itli belirleyiciler alt nda daima farkl bir ekilde belirli niteliklerde kendini gsteren srekli cevl er
midir ?
20. Bak. Fut., I, s. 52, 1. 5 a adan.
21. iblu'l-Arabi, Fuss elHik,em, K nrin ehri ile birlikte, Kahire 1309, s. 34; Fuss'un
trkeye evirisi, Nuri Geneosman, M. E. B. Yay. stanbul 1952, s. 17.

22

bnu'l- Ar abrnin kesinlikle suland rlmasna sebep olan "Mutlak


Varlk"n bu iki anlam aras ndaki kar klk, gr nn gerek mahiyetinin
ciddi bir ekilde yanl anla lnasn.a sebep olmu tur. Bu anlamlar nas l
birbirine kar trd u ekilde ifade edilebilir:
Grn e gre, i r akilerin yolundan giderek 22 , varln (soyut bir d nce olarak varl n) var olan eylerden ayr tasavvur edilebilece ini, baka
deyile kavram olarak varl , e yaya ait kavramlar mzdan zihinde ay rabileceimizi, (mesela, biz klli bir kavram olan varl ; at, insan v.b. kavramlar mzdan ayrabiliriz) ileri srer. Ancak varl k her ne kadar bnu'l-Arabi ve
r akiler e gre, eylerin mahiyetlerinden zihinde ayr labilirse de, onlarca
d lemdeki eylerden ayr lamaz ve onlarla ayn dr'.
Ayrca, ona gre, bir cevher olarak Hakikat en sonunda Bir'dir ve byle
olunca da d alemde var olan eylerle ayn olan bir kavram olarak varl k,
varl olan her eyin kayna olan Tek Varolan Hakikatta en olgun ayniyetini
bulur. Yalnzca klli bir kavram olabilen Mutlak Varlk'la varolan bir nesne
olan Mutlak Hakikat (el-Hakk el-Mutlak fili mutabakat buradan kar.
Mutlak Varlk, yalnzca Klli bir varl k olan Mutlak Hakikata uygulanabilir.
Bilgimize giren her ey sadece s nrl bir varl a sahiptir, ve b nu'l- Ar abrnin
de ifade edece i gibi, bu, kendi kendisinin men ei olamaz. Bundan dolay btn
snrl varlklarn kayna olan bir Mutlak Varlk olmaldr. Bu durumda o,
ister "Mutlak Varl k" terimini "Mutlak Varolmak" anlamnda, ister "Mutlak
Varolan" anlamnda kullansn, bunun onca nemi yoktur, nk her ikisi de
"Tek Hakikat"a baldr ve grn te onunla ayn dr. Ba ka deyile, her ne
kadar d ncede ayr labilirlerse de, Mutlak Varolan Hakikat gerekte Mutlak
Varolmakla birdir. Buna gre, Hakikat ( Varolmak) birdir ve bir birliktir, veya
Varlk birdir ve bir birliktir sz, bir ve ay n gere i ifade eder. bn 'l Ar abi, Mutlak Varlk btn varln kayna ve sebebidir, derken sylemek istedii yalnzca Mutlak Hakikat ( Varlk )' n btn varlklarn kayna ve sebebi
oldu udur. T aft a z ni ve Cur cnrnin ileri srd gibi, 24 buil' 1-Arabrnin
Allah ile hi bir d varl olmayan, fakat d varh n tamamnn kayna olan
soyut kavram varl k' kastetti ini ileri srmek anlams zd r. zellikle Taftazani, yanl anladn sandm bu noktada, ibr u'l - Ar abrye iddetle hcum
22. rlllerin ileri srd delilin ayrntl bir ifdesi iin bak., Shrevercli, Hikmet elIp-ilk,
irzrnin erhi ile birlikte, Kahire 1315, ss. 182-189, yani eylerin zt ve mhiyetlerinin
varl , zihinde onlardan farkl ve ayrlabibilir midir yoksa ayn mdr sorusu... Varln d
lemdeki eylerin mahiyeti ile ayn , fakat zihnimizde onlardan farkl olduu gr I rakiler aras nda yaygndr. Onlarca Varl k, zihinde mahiyetlere ykledi imiz bir yklemdir.
23. Nyberg, Kleinere Sehriften des Ibn elArabi, Leyden 1919, ss. 5, 6.
24. Bak., Taftazni, Risle fi Vandet el-Vuciid, stanbul 1294, ss. 5, 13, 14, 15 v.b..

23

eder. O, "Mutlak Varhk" (vudid mutlak) deyimini gerek anlamda ikinci


dereceden bir kavram (mackal sanin veya mefham klli) olarak mutlak varolmak anlamnda kabul eder ve di er anlamn tamamyla kaldrr. Byle bir
gr yanllkla ibnu'l- Ar abrye isnat edenler unlar ileri srerler:
I. Soyut Varlk (bir kavram olarak varl k)'n kendisi d leme ait bir hakikat olmad gibi, d leme ait hakikatlarm kayna olmas da mmkn de ildir. Tersine Varl k, bir klli olarak kabul edilirse, tezahr etti i varolan e yadan km demektir ve onlara dayan r. Varlk d ncesini ve akll bir varlk
olarak insann mahiyetini zihnimizde birle tirmek suretiyle d alemde insan
yaratmay ne biz ne de Allah d nebilir. Bu, bizi u ikinci noktaya iletir.
II. Bir kavram olarak Varl k, zihinde d lemdeki cz'i (tikel) varhklardan sonrad r. Fakat Ibnu'l- Ar abrnin kastetti i bu de ildir. Btn varlklarm gerek kayna varl zatyla ayn olan bir varlk, bir hakikat (mevcudun
bi-vuclidun huve aynuhu), varl zorunlu bir varlk (vCicib
anlamnda "Mutlak Varlk" dedii eydir. Bu zt ayn zamanda btn hussiyet ve arazlar yla birlikte d lemdeki btn gerekle mi ve gerekle ebilir mahiyetlerdir; ve insan zihni "soyut varl k" dncesini, bu zta, onun
varhk ve tezahrlerine dayand rr. Daha sonra grlece i zere, o, E`arilerin
KWH Cevher'iyle ayndr.
b) Varl k D ncede mi yoksa d lemde mi eylerin
Mahiyetlerinden. Ayr labilir?
Daha nce Mutlak Varl k' dncede Mutlak Varolan, yani Allah'dan
ayrrken Ibnu'l- Ar abrnin varl k teriminin iki anlamn birbirine kartrmasnn esasn ve hangi anlamda, el-vucad el-mutlak asl kulli vucild (Mutlak
Varlk tm varln kayna dr), deyimini kullandna de inmitik. Fakat
varlk, dncede bile olsa, varh olann mahiyetinden ayr labilir mi?
ib nu'l- Arabi ve yolundan yrd I rkiler olumlu cevap verirler.
Fakat Allah'n hatt ba ka bir eyin mahiyetini ve varln birbirinden
ayr olarak tasavvur edebilir miyiz? Zihnimizde var olan (ya da sresi olan)
bir eyin kavram bir yana, mahiyeti nedir? yleyse zihnimizde nceden var
olan bir eyin kavram ya da dncesini onun varlndan ayrmak nas l
mmkn olabilir?
Herhangi bir ey hakknda konu mak, onun varlm u veya bu "dnce leminde" gereksemek demektir, ve her hangi bir d nce leminde bir eyin,
varlndan ayr olarak tasavvur edilebilece ini sylemek, hi bir anlam olmayan samalktr. Bir eyin dncesini o eyin kendisinden, ve bir fikrin
akdedilir varl n (srekliliini) somut bir nesnenin d varlndan ayrabileceimiz muhakkakt r, fakat sylemek istedikleri ey bu de ildir. irkile24

rin ve ib nu'l - Ar abrnin. d tn sand= temel hata "S vardr" eklindeki varlk nermesini "S, e s fatna sahiptir (e=varl k)" nermesine e it
olarak yorumlamaktan, ba ka deyile, varlk nermesini yklemli gibi ele
almaktan do maktadr: Yani onlar varl mahiyete yklerler. Bylece r akiler ve bnu'l- Ar ab rnin yapt klar gibi, "varl" bir nitelik sayarak

"S, e'dir (e=varlk)" olumlu nermesini ileri srmek (hi olmazsa zihnimizde)
daha nceden var olan S varl k sfat na sahiptir demektir ki, bu bir totolojidir.
Dier taraftan "S, e'dir (burada e=var-deil)" olumsuz nermesi (hi deilse
zihnimizde var olan) S, e s fatna sahip de il demektir ki, bu da kendisiyle
eliiktir. "S, p'dir" (P gerek bir s fat olarak) trnden her nermede daima
"S vardr" varlk nermesi ie karmtr, ve "S vardr" nermesinin anlam
udur: S teriminin anlam nda ikin olanlardan ba ka baz sfatlar nemsenecek
derecede S'ye yklenebilir, ve "S var-deil'dir" nermesi ise u anlam verir:
Anlamnda ikin olanlardan ba ka nemsenecek derecede S'ye yklenebilen hi
bir sfat yoktur; S'nin kendisi daima belirli bir anlama sahip olup, hi de ilse
zihnimizde vard r. Bu, tm varl n kayna olarak Mutlak Varl k (veya Varolmak) hakkndaki ibnu'l- Ar abrnin sznn, Mutlak Varolanla ayn ve ondan ayrlmaz olan Mutlak Varlk tm varln ve btn varolanlarm son kaynak ve sebebidir, eklindeki ifadesine indirildi ini ispatn dier bir yoludur.
c) Varl k ve Varolmak. Yokluk ve Var-de il
b n u '1- Ar abi, "Varolma"y varhk'n bir tr (nevi) sayarak, bu ikisi
arasnda nemli bir ayrm yapar. Varlk'a sahip olan her ey, varlk'n
mertebeleri veya dzeyleri ad n verdii eyin birinde veya di erinde tezihr ederse, "varolma" ya sahiptir, denebilir. bnu'l- Ar abi bunlar 4'e tandit
eder: a) d alemde bir eyin varl (vuctid e -sey' f aynihi), b) akledilir
varlk (vuctid e -ey' fi'l-ilm), c) bir eyin konuulan szlerde varl (vuctid
eey' fi'l-elfetz), ve d) bir eyin yazda varl (vudid e - ey' Fr-ruktim). ster zamanda ister ezeli olsun varl k'a sahii, olan her ey bu mertebelerden
birinde veya dierinde yahut da hepsinde birden var olmal dr. Hepsinde veya
bir ksmnda var olmayan her hangi bir ey s rf yokluktur ve hakk nda bunun
tesinde hi bir ey sylenemez. Bununla beraber, ib nu'l- Ar abi, daha sonra
grece imiz gibi, yokluu "srf" veya "mutlak" s fat olmakszn tamamyla
farkl bir anlamda kullanr. Eer bir ey, bu varlk mertebelerinden birinde
de il de, dierinde varsa, bu eye yokluk denebilir; yleyse o, var olmad o
belirli mertebede bir yokluktur. Bu 4 dzeyde varl k ekillerini ayn cinse ait
saymakla o, en byk hatay ilemi grnyor. S mrlam olmas gerekirken,
"varolan" terimini, modern felsefede yaln zca zihinde varl olan soyutlar

(abstracta) eklinde bilinen akledilir trlerin aksine, zaman ve mekanda tezhr eden d dnyadaki eylere inhisar ettirmiyor. Masa (somut ey), masa kav25

ram, masa kelimesi ve masa harflerinin hep ayn hakikata ait olduklar
dorudur, fakat di dnyada masann kendi varl , hem o kelimenin kavram mn varlndan, hem de o yaz nn varlndan esash bir ekilde farkldr.
ihnu'l-Arabi ile birlikte, masa ayn zamanda hem vard r hem de yoktur
(bununla o, somut nesne ile bir kavram n varl arasndaki temelli ayrm
yapmakszn, masann, nesne olarak var olmad m demek istiyor) dememiz
mmkn de ildir. Biz ancak unu sylemek durumundayz: Gerek masa var
deildir, yni masa kavram zihinde vard r.
ibnu'l- Arab Allah'la ilgili olarak, unlar ilave ediyor: eyler yalnzca
iki varlk dzeyine sahiptirler: a) ak ledilir (soyut), ve b) somut. eyler,
d alemde var olmadan nce, Allah' n ilminde varha sahipdir. te yandan
biz eylerin kavramlar na ulamadan nce, onlar n somut bir varla sahip
olmalar gerekir.
ibnu'l-Arabi lemin ezelili i ve zamandal, varl veya yoklu u gibi
sisteminin en hayati noktalar ndan hanlarn' bu hatal delile dayand rr.
Alem ( nsan hakknda da ayn eyi sylyor)25 hem ezdi hem zamanda; hem
var hem de yoktur. Ezelidir, nk o Allah' n ezdi bilgisinde vard r; somut
ve d lemdeki bir ekil (suret) olarak da zamandad r. Ayn ey onun varl
ve yokluu hakknda da sylenebilir. yi ki ibnu'l-Arabi, daha sonra
grece imiz Cevher ve suret antitezini kullanarak, lemin 2 ciheti, yani onun
hem ezdi hem zamanda hem var hem yok olmas eklindeki yukardaki grn desteklemekte farkl bir muhakeme yolu gdyor.
d) Varl k' n Trleri
ihnul-Arabi'nin benimsedi i Varlk'n trleri unlardr:
Varlk

Mutlak
(lhi Hviyet)
Kayt ve arta ba l deil

Greli (Izafi)
(Zhiri Mem)
Baml

Bamsz
(Cevherler)

(Sfatlar, arazlar,
mekan ve
zaman ilikileri

Maddi

Manevi

(Cisimler)

(Srf Ruhlar)

25. Bak., Fuss, s. 19; trkeye eviri, s. 8; kar., ina'


ss. 5-6.

26

Kleinere Schriften.. iinde,

Greli (izitfi) varlk, zahiri lemdeki btn tabii eyler gibi fiil halinde
ya da g halinde (ibru'l-Arabi bazan buna mmkn diyor) olabilir.
Daha nce de a klad mz gibi, Ibnu'l-Arabi"yokluk" deyince ya,
I. Varlk mertebelerinden hibirinde varl a sahip olmayan e ya, yani
srf yokluk (el-adem el-mahz); ya da,
II. Bu mertebelerden birinde var olup, di erinde olmayan e yay anlyor ki, buna dahil u snflar gryoruz:
1 Zihinde yalnzca fikirler ve kavramlar olarak varolan ve d alemde
varl mmkn olmayan e ya,
2. Mmkn, hatta muhtemel varl klar olan, fakat d alemde fiilen var
olmayan e ya.
"Srf yokluk" hi bir zaman d ncemizin objesi olamaz: di er yokluklar
ise, bu obje olabilir ve fiilen bu objedirler. S rf yoklu u bildiimizi tasavvur
ederken gerekten bildi imiz ey, onun zdd (mantki eli ii), veya yolduunun. sebebidir. (e-art el-musahhihu li-nefyihi)

2 6.

e) Zorunluluk, imkan ve imkans zl k


Zorunlu (vetcib) varlktan, varl kendiliinden zorunlu varlk anlalr;
dier bir deyi le, o kendiliinden vardr ve bu da ancak Allah't r. Mmkn
(zorunsuz) varlk, varl iin hi bir zati veya zorunlu sebep olmayand r,
yani onun varl ve yoklu u ayn derecede mmkndr. Imkans z varlk,
yokluu bir sari sebep tarafndan gerektirilen varl ktr. A`yein es-Sabita'ya
"mmkn varlklar" adn vermesine ra men, Ibnu'l- Ar abi'nin retisinde
"mmkn" (veya zorunsuz)'un yeri yoktur. Gerekte, ona gre, onlar zorunludurlar; u anlamda ki onlar zorunlu olarak fiile kmas gereken glerdir.
Onlar, filozoflar n vticib el-vudid bi'l-gayr (varl bakasyla zorunlu) dedikleri
eydir. Ib nu'l-Ar abi filozoflar n btn varolanlar n ya kendili inden
zorunlu ya da varl , varl kendiliinden zorunlu bir ba kasyla zorunlu
olduklar esasndan hareket ederek mmkn kategorisini inkr ettiklerini
sylerken, onlarla at ma halinde grnyor. Ibnu'l- Ar abi devam ederek yle diyor: "Bununla birlikte, rif imkan kabul eder (bu sadece szde
bir kabldr) ve onun (gerek) yerini (yani zorunlulu un yalnzca mant ki
kart olarak) mmknn ne demek oldu unu, neden dolay mmkn olduunu
ve gerekte vtcib el-vuctid bi'l-gayr ile ayn oldu unu bilir'''. Fakat ibnu'l26. Kleinere Schriften..., s. 11.
27. Fuil s, ss. 66-67; trkeye eviri, s. 35.

27

Ar abi'nin. kendi ifadesi, esasta, szlerini nakletti i filozoflarn gryle


ayndr. Nitekim o, yukarda nakledilen anlam nda mmkn srarla
inkr eder, ve yaln zca 2 kategori kabul eder; Zorunlu (yukar da aklanan
zorunlunun iki tr) ve imkans z28 .

a) Bir ve ok: "Hakk ve Halk"


Ib nu'l- Ar abi'ye gre, varolan yaln zca Bir Hakikat vard r. Biz bu hakikati iki adan grrz: ya onu btn grnen eylerin zat sayarz ve Hak
adn veririz; veya bu zat ortaya koyan e ya sayarz ve Halk deriz. Hak ve
Halk; Hakikat ve Zuhar; Bir ve ok yaln zca "Bir Hakikat" in iki subjective
marzarasm ifde eden isimlerdir; o, hakiki birlik, fakat d alemde m ahade edilen e itliliktir. Bu hakikat Allah't r. Ibnu'l-Arabi, "O'na O'nun
vastasyla bakarsan (yani Zat'a zat a sndan bakarsan), o zaman O da
Kendisine Kendisi vas tasyla bakar ki, bu, birlik halidir; fakat O'na kendi
zatn vastas yla bakarsan (yani kendi zat n asndan bir suret olarak bakarsan), o zaman bu birlik ortadan kalkar" 29. Bu, yle grnyor ki, Plotinus'un, lk Bir her yerde ve hi bir yerdedir, gr n yanstmaktadr.
Fakat, daha sonra gsterilece i zere, bu iki gr arasnda esasl fark vard r.
Plotinus'un Bir'i bir sebep olarak her yerdedir, Ibnu'l-Arabrnin Bir'i
ise bir zat (bir hviyet) olarak her yerde, fakat her eyin stnde "eyne" (yer)
ve "keyfe" (nitelik) ile ayn olup, "eyne" ve "keyfe" ye sahip btn e yadan
farkl olan KWh Zat olarak hi bir yerdedir.
Ibnu'l-Aral rnin sistemindeki bu nemli noktay aklyaeak pek ok
para nakledilebilir. u parlar rnek olabilecek niteliktedir: "Birlik, iki
(veya daha fazla) e yann fiilen aynl, fakat tasavvurda bir di erinden
ayrdedilebilirlii anlamndan ba ka bir anlam ta maz; yleyse Bir, bir anlamda, bir ba kasdr; dierinde ise de ildir"3 1 . "okluk, Bir olan Zat'daki
fiili bir taksimden de il, gr farklarndan do ar"32.
Ibnu'l- Ar abrnin Metafizi inin tamam bu ayrma dayanr ve sisteminde hi bir nokta yoktur ki, orada bu ay rm u veya bu ekilde takdim
28. Kleinere Schriften.., s. 10: Varlkta mmkn yoktur: eyler ya imkans z veya zorunludur.
29. Fustis, s. 147; trk. ev., s. 83.
30. Bak., Plotinus, Enneads, III, 9. 3.
31. Futilluit, I, s. 623, 1. 14.
32. Fusits, s. 417; trk, ep., s. 299. ibnu'l-Arable burada el-Hakk ile el-Halk'dan Bir'in
i ve d manzaralar olarak bahsediyor.

28

edilmemi olsun.33 Yazlarnda her ne kadar meselenin epistemolojik yn


ontolojik ynyle s k sk kartrhrsa da, uras fazlasyla aktr ki, b nu'l Ar abi varln gerek ikilie sahip oldu unu sylemek istemez. Ontolojik
bakmdan yalnzca Bir Hakikat vard r; epistemolojik bak mdan ise iki manzara
gze arpar: Zahiii Alemi a an, onun stnde yer alan bir Hakikat, ve son
izah ve temelini Hak'k n Zati birliinde bulan subjectiveliklerin oklu u.
bnu'l - Ar abi bazan mant ki sebeplerle bu iki manzaray birbirinden ayrr. D lemdeki ok e itli varlklar, mmkn'dr, zamandad r ve varlklar'
iin zorunlu olarak kendili inden var olan, ezdi, ba msz ve zorunlu bir
eye dayanrlar34. Bir'in ok'a olan nispeti ne ise, sreklinin eserlerine veya
veya cevherin arazlarma3 5 olan nispeti de olur Onlar akli bir kavram olarak
farkl, fakat fiilen birdir3 6 O, zahirin (d n) bt na (ie) nispeti, bilgimize
giren eyin Allah'n bilinemez, anlatilamaz Zat' na (hviyye) nispetidir 37.
.

Aklm= snrl ve Btn Btn (kll kl) olarak kavrama yetene inden yoksun olu undan dolay, biz onu, varliklarna oklu u sayarz ve her birine, onlar dierlerinden ayrdeden zellikler isnat ederiz. Ancak Silfinin
keskin gr ne sahip bir kimse, ibr u'l- Ar abrye gre, sezginin zihin-st
bir durumunda siiretlerin btn oklu unu a abilir ve onlarn altnda yatan
hakikat" "grebilir" 38. Grne gre, biri ok yapan, d nesnelere yklenen
hkmler (ahldm)'dir, yani onlar renk, hacim, ekil kategorileri ve zaman
ve mekan ilikileri v.b. altna yerle tirmemizdir. Tek ba na Bir, basit ve
blnemezdir.
Bunu, bnu'l-Arabi'nin bazan yapt gibi, kelm diliyle ifade edersek,
Bir el-Hakk (=Allah), ok el-Halk (yaratlm varhklar=Zahiri lem)'dir 39 :
Bir Rabb, ok kullard r40; Bir bir birlik (cem`), ok bir e itlilik (fark)'
tr41 v.b.
imdi 'Yaratan yarat lm olandr', 'ben O ve O benim' `ben O ve O de ilim',
`Hak Halk ve Halk Hak'tr', cllak Halk de il ve Halk da Hak de ildir', v.b., v.
b...4 2 gibi I b nu'l- Ar abrnin zevk duydu u zahiri paradoxlar anlayacak
33. Bak., mesel, Tenzil ve Tehih hakkndaki blmler: dyn es-sbita. bnu'l-Arabrnin
islm Vandet-i Vuedeulu u ile ilgili gr: Sebeplilik, v.b., v.b..
34. Bak., FusCs, ss. 27-28, 180; trk. ev., ss. 13, 108.
35. Bak., Fuss, s. 225; trk. ev., s. 142.
36. Bak., Fusiis, s. 101; trk. ev., s. 53.
37. Bak., Fusils, s. 174; trk. ev., s. 106.
38. Bunun zerinde bnu'l-Ar abrnin SUilik ve Fen gr ile ilgili blmde durulacaktr.
39. Fuss, ss. 137-138, 197, v.b., v.b.; trk. ev., ss. 76-77, 118.

40. Fustis, ss. 196, 272. v.b., v.b.; trk ev., ss. 118, 174.
41. Bak., Fus' s, ss. 283 v.b., v.b.; trk. ev. s. 179.
42. Bak., Fusiks, ss. 102, 110, 137, 138, 197, 219, 220, 283; trk. ev., ss. 53, 56, 58, 76, 77, 118,
138, 179; Futiiht, I, s. 899.

29

bir durumdayz. Onun Hakikat n iki manzarasnn greli (izati) olduu fikrine
uygun olarak a kland takdirde, bu paradoxlar hi de paradox de ildir.
Arabrye gre, Bir ve ok aras nda tam bir kar tlk ve iki
tarafl bir ba mllk vard r. ki mantki kart gibi, hi biri dieri olmakszn
anlam ta maz. Felsefesindeki biraz iir unsurunu hesaba katarsak, bu kartlk onun u harikulade msralarnda bir Sidinin yapabilece i lde aklanmtr:
"0 beni ver, ben de O'nu,
O bana tapnr, ben de O'na.
Bir durumda, O'nu itiraf eder,
Acynda (d Hemde) ise, inkr ederim.
Ben O'nu deil, 0 beni bilir,
Ben bilir ve temasa ederim O'nu.
Ona yardm edip el uzatt m halde,
Nas l olur da 0, bams z olabilir?
Ben O'nu bilirken yaratrm.
Hadis bize bunu byle haber veriyor43
Ve bende O'nun gayesi gerekle iyor44."
b) ibr u'l-Arabrnin Mutlak Monismi ve Hallc' n Dualismi
br u'l-Arabi'nin monisminde 3 ayr unsur bir araya getirilmi tir:
E 'arilerin klli cevher nazariyesi, Hallc' n Lht ve Nst nazariyesi
ve Yeni- Eflatuncu Bir nazariyesi. Onun kendi gr bunlardan hi birine
benzememekle beraber, hepsinin bir terkibidir. zellikle Hallc'dan gelen
unsur, ibnu'l- Ar abrnin Bir ve ok hakk ndaki grnde hakimdir.
Bazan sret ve zt terimlerini Hallc' n Nast ve LCht'una e anlamda,
hazan da fiilen Lht ve Ns't terimlerinin kendisini kullanmakla beraber45
bnu'l-Ar abi ile Hallac aras ndaki fark, en sonunda yine de esash olmakta
devam eder. Fakat buna ra men, Halla, vandet-i
vucd grn hazrlam grnyor. phesiz Hallc arac l iledir ki,
onun maddi ve manevi anlamda kulland "Uzunluk ve Genilik"46 (ta/
ve arz) nazariyesinde aklanan alemin ikilii hakkndaki Hellenistik gr ,
bir yolunu bulup bnu'l-Arabrnin retisine girmitir. Aka grlyor
ki, ibnu'l-Arabi'nin emr alemi, gayb alemi, ruhlar alemi ve manlar alemi
44, Fuss, ss. 124-5; trk. ev; ss. 67-68.
43. Bir hadiste Allah'n yle buyurdu u kabul edilir: kad messelani beyne dyunihim "Ve
onlar Beni gzleri nnde "duran bir ekil olarak" tasavvur ettiler.

45. Fustis, ss. 194, 260, 400 v.b., v.b.; trk. ev., ss. 118, 167, 280-281.
46. Bak., Hallc, Tevasin, ner.; L. Massignon, Paris 1913, s. 141; Futilht, I, s. 219.

30

Rallac'n Uzunluk (tfil, Litht), ve yine Ibnu'l- Arabrnin halk alemi, tabiat
alemi, cesetler alemi v.b. Hallae' n Genilik (arz, Nst)' u ile ayndr. Fakat
H all c'dan bu yana, onca, en sonunda 2 farkl tabiat (farkl varl k) anlamna
gelen Lahat ve Nst terimleri kkl de iiklie uramt r. Ibnu'l- Arabi
ve Ibnu'l- F ariz'in yaz larnda bu iki terimin, Hakikat n yahu manzaralar
haline indirildiini gryoruz. Lht ve Nas lt (ulihiyet ve insanlk, zt ve
saret) yalnzca Bir'in d ve i manzaralar na ad olurlar. Onlar bir tabiat n
tamamlayc yanlardr ve her ikisine Ibnu'l-Arabi ve Ibnu'l-Fariz'in
monisminde ayn derecede yer verilir. Mesela, Ibnu'l-Fariz'in a adaki
mehur manzumesini d nn:
"Ve ne benim lhili im (grnmii) bana ihmal ettirdi, ne de insanl n]. (netst) bana hikmetimin kendisiyle tezahr etti i siireti unutturdu".
Ibnu'l- Ar abrye gelince, onun kitaplar ayn fikri ifde eden paralarla doludur. Massignon'un belirtti i zere, bu iki Safrde, Hallc da dahil olmak
zere, enerji kayna olan o ilk seviye fark, yani Hak ile Halk (Hakikatla
Grnen) arasndaki akm belirleyen g halindeki o mevki fark , artk yoktur. uras gerektir ki, Hallc fikirlerini hazan Ibnu'l-Arabrninkine
dikkate de er derecede benzer bir uslapla ifde eder, fakat bu szde benzerli e
pek bel ba lamamallyz. Her iki halde kelimelerin altnda yatan d nceler
farkl dr. Hallc, bir filozof olmad gibi, felsefi bir sistem meydana getirme e de hi bir zaman niyet etmemi tir.
Mesela, Hallc diyor ki: "Ve Halk'da yer alan Hak unsuru dolay syla
Hak Halk'la ayndr47. Baka bir yerde de yle diyor: "Ve ben Hak'k m,
zira ben hi bir zaman Hak'la hak olmaktan vazgemedim (ve ene'l-Hakk
fe-innehu m ziltu ebeden bi'l-Hakki hakkan)". Ve Allah'a ynelerek diyor ki:
Seninle benim aramda ilahilik ve Rablik (el-ilhiyye ve'r-rubbiyye)' den
baka hi bir fark yoktur". "Ey ben olan O, ve ben O'yum: Zamandal k
ve ezelilik bir yana, benim enniyem ve Sen'in Hviyyen aras nda hi bir fark
yoktur", v.b. bylece o, srekli olarak insanda var olan 2 unsur veya
tabiat
ve insani f n hakikat m kabul ederek onlar n baz Safilere zg
artlar alt nda birle melerine msaade ediyor. Ancak ve ancak o zaman Halk
(insani olan) kendisine Hak ad n verebilir. Ibnu'l-Ar abi te yandan ne
(bu anlamda) bir olmay , ne mezcolmay , ne de hulal kabul eder. O, ikisi
arasndaki fark daima kat ve berrak bir ekilde zihninde muhafaza ederek,
ya Bir Hakikat'den ya da Hakikat'in iki manzaras ndan bahseder. Ayn
zamanda Hallc' n hulal nazariyesini reddetmeye yneldi i bir nanzilme47. Tevsin, s. 23.
48. L. Massignon, Quatre Textes Relatifs tl Hall y, Paris 1914, s. 62.
49. Ayn eser, ss. 59-60.

31

sinde, H all e' n Ene'l-Hakk na da kapal bir ekilde dokunur. Diyor ki: "Ben
Hak'kn kendisi de il, O'nun srrym (ene strru'l-Hakk mCi'l-Hakku ene)"
sr burada ierisinde Hakk n gizlendii Halkn (Grlen Alemin) manzaras dr;
ikisi daima oradad r ve biri dieri olur demenin hi bir anlam yoktur.
e) ibnu'l-Arabi'nin Bir'le ok aras ndaki Mnasebeti ifade
Tarz : Hak ve Halk
Biraz nce mant ki ve kelmi ynleriyle a klam olduumuz Bir'le ok
arasndaki miluasebet, Ibnu'l-Arabrnin kitaplar nda sk sk ok yksek
dereceden ift anlaml meczlar vas tasyla izah edilmi olup, onlar anlamakta pek dikkatli olmak gerekmektedir. Bu meezlar yanl anlamadan
do abilecek en basit hata, Ibn.u'l-Arabi'yi bir islm vandet-i vueudeusu
saymaktan ok, onu gerekte bir theist olarak; veya bir monist olmaktan ok
bir dualist olarak kabul etmektir. Onun Fusas ve Futaldtt'nda bu meczlardan
ok say da mevcut olmakla beraber, sadece bir kama dokunmak yetecektir:
I. ey ve Glgesi mecaz yla yakndan ilikisi olan "ayna" ve "hayaller"
meez ". Bir, hayali de iik aynalarda yans tlan bir nesne saylr ki, her
aynann tabiat na gre (locus) farkl ekil ve suretlerde hayaller halini al r.
ok (Halk Alemi) ayna-hayalleri, bu lemin tesindeki Gerek (Hakiki)
Nesne'nin Glgesidir. Btn lem bir glge oyununa benzer. Ibnu'l- Arabi
diyor ki: "Ekranda grd mz eyin btn hakiki olaylar yansttna
inamlamyacak kadar, grlen e yann yanstld ekrandan uzaktay z"5 1 .
Ibnu'l-Arabi bu mecz n ift anlam ta dndan tamamyla haberdard r.
Dolays yla herhangi bir ikilik zann n ortadan kald rmak arzusuyla glgenin
kayna ile glgenin kendisinin bir oldu unu kesinlikle belirtir 52.
IL "Nfz" ve "Manevi Yiyecek" meez 5 3. Nasl ki sfatlar (renk, sz)
cevherlere nfilz ederlerse, ok da Bir'e ylece nfz eder. te yandan Bir de
50. Birinciler iin bak., Fuss, ss. 13-14, 49-40, 363-364; ve 306; trk. ev., ss. 6, 26, 253,
204. Burada Ibnu'l-Ar abi diyor ki, Grlen 'Mem sadece bir ryad r. kinciler iin bak.
ss. 170, 174, 177; trk. ev., ss. 103, 106,

51. Futiihett, III, s. 89.


52. Fusas, s. 174; trk. ev., s. 106.
53. Birincisi iin bak., Fusiis, ss. 114, 117, 126; trk ev. ss. 62, 63, 68. kincisi iin bak.,
Fuss, ss. 123-124, 273, 373; trk. ev., 67-68, 174, 260. ibnu'l-Arabinin de indii
zere, ikinci mecaz aslnda Tusterrnindr. Ibnu'l- Arabi, Mevkicen Nucm, s. 66, eserinde Tusterrnin szn farkl bir ekilde okur. i b nu '1- Ar abi diyor ki: bir gn
Tusterrye u soru soruldu: "Yiyecek nedir?" Tusteri buna u cevab verdi:
"Yaayan Bir'in zikridir". Aym sz Futldt ve Fusfis'unda, zikir kelimesini kald rarak
nakleder. Bak., Futlat, IV, ss. 319-320. evirenin notu: Menikic enNucm'da "yiyecek"
kelimesinin karl olan "gda" kelimesi yer almay p "kt" kelimesi bulunmaktad r.
Bununla birlikte Futhat'da her iki kelime de kullan lmtr.

32

ok'a, yiyece in bedene nfz etti i gibi, nfz eder. Allah bizi besleyen
manevi yiyece imizdir, nk O, bizim Zat' mz te kil eder. Grlen Mem de
ayn ekilde O'nun yiyece idir. nk onun vastas iledir ki, Allah, Sfatlara
(ahkm) sahiptir. bn u'l- Ar abi ve Hallc, manevinin maddiye her yerde
hkmetti i ve onu denetledi i fikrindedirler: Tek klli cevher, her eyde srekli
yer al r ve her eye hkmeder. Fakat Hallc'a gre bu, mecz de ildir;
ibnu'l- Ar abi'ye gre ise byle say lmaldr, yoksa onun tm sistemi fiyasko ile neticelenecektir.
"Kaplar" ve "Dn " mecz 54. Her iki mecz da, kuvvetle, varl n
ikiliine iaret eder. Bir, kendisinden ok'un kt ve yine kendisine dnece i
III.

son kaynaktr. Ve "ok Bir'e gre bir kaba (in) benzer ki, bu kapta Bir'in
Zat' bulunmaktad r".
IV. Bir says ve Nokta ile dairenin merkezi eklinde matemati i
meczlar 5 5 Ibnu'l- Ar abi'ye gre, Bir'in. ok'a nispeti ne ise matematik
birin, ona dayanan sonsuz say lara nispeti de odur. Fakat say lar bire dayansa
.

da, grlen e yann Bir'in tezahrleri oldu u anlam nda, onlara Bir'in tezahrleri demek sama olacakt r. Saylar birlerin toplam dr. Ve e er benzetme do ru
ise, grlen e yay, her biri bir olan birimlerin toplam sayar z ki, durum,
bnu'l- Ar abi'n.in gr nde bile byle de ildir.
V. Beden ve azlar aras ndaki benzetme5 6. Kelime anlam yla alnd
takdirde, Bir, Btne olan nispeti gznne al nmaksz n, hibir paras
anlam ta mad halde, her paras nn dierinde farkl olduu sylenebilen
organik bir Btndr. Bu durumda Bir, sonsuz paralar olan bir Btn,
yani onda bulunan bir Zat'la birlikte Tek Organik Sistem say lr. Bir Monist,
hatt bir slam vandet-i vucdcusu iin byle bir gr e sahip kmak makill
ise de, bildiimiz kadar yla, Grlen Memir, varln byle bir birli ine sahip
olup olmad iiphelidir. Bilgisini edindi imiz birliin en yksek sreti insan
zihnine aittir, fakat bir btn olarak lem bu trden birli e sahip grnmyor. ibnu'l- Ar abi'ain sisteminde Madde o derece manevile tirilmitir
ki, maddi olmas mmkn de ildir: yleyse nazar! olarak btn le n, insan
zihninin sahip olduu birlikten bile daha yksek derecede birli e sahip Tek
KWH Ruh olabilir.
54. Birincisi iin bak., Fusils, s. 127; trk. ev., s. 69. kincisi iin bak., Fuss, s. 329; trk.
ev., s. 226.
55. Birincisi iin bak., Fuss, ss. 103, 106 v.b.; trk. ev., ss. 55, 57.

12 ncs iin bak.,

Futrheit, I, s. 339. Birincisi bu mnasebeti tasvir etmek iin Safilerce kullan lan en yaygn
medzdr.
56. Bak., Fusa.s, s. 363; trk. ev., s. 252.

33

nu'l-Ar abi, felsefesinin hayati noktas n bu tarzda a klyor. Fakat


hi bir mecz felsefi bir nazariyeyi izahta yeterli bir vas ta te kil edemez.
ibnu'l-Arabi, byle bir gr kavramak iin akla ve sisr (format) aklyrtmeye ba vurmad gibi, bizden de bu yollara ba vurmamz istemez.
Tersine problemin en son zm, birli i birlik olarak idrak eden Stifi'nin
yalnzca zihin-st sezgisine dayan r.
Ib nu'l-Ara bi, bylece, Zt ve Sret, veya Hakikat ve Grn (Hak ve
Halk) v.b., v.b. olarak izah edilen Hak ve Halk aras ndaki ayrm muhafaza

etsek dahi, kendi gr ne bakarak, kesin anlam nda onlar en nihayet aslnda
Bir saymakszn, dierine yklenebilen bir eyi birine ykleyemiyece imiz
hakknda bizi uyaryor'''. Her ey bir hakikat (hak) olmakla beraber, Hak
de ildir: Kul bir kul, Rab ise Rab'dir 58. Tek Zt btn suretlerin ve onlara
ait her niteli in stndedir. ok'un iki manzaras vardr: a) Birbirinden ve
ve Bir'den farkl manzaras (mantki manzaras ) -bu, fark cihetidir (cihet
el-fark); b) Zt bakmndan birbiriyle ve Bir'le ayn manzaras (fiili manzaras )
-bu da, birlik cihetidir (cihet el-cent'). Birinci manzara 1 b nu'l-Ar abi'nin
imkn, kulluk ve zamandalk (huchis) ibreleriyle zetlenir; ikincisi ise, zorunluluk (vueCd), rablik (rubtbiyyst), kdem v.b. ibreleriyle... Bylece biz,
kulun hangi anlamda rab, grlenin hangi anlamda hak oldu unu ve ibnu'lArabrnin Paradoxlar n ne ekilde yorumlanmas gerekti ini renmi bulunuyoruz59.

Tenzih ve Tebih (Aknlk ve kinlik)


Daha nce grdk ki, Hak ve Halk ikili i, ibnu'l-Arabi'nin nazarnda,
varlklarn ikilii de il, ayrdedici sfatlar diyebilece imiz eylerin
Bu ayrdedici s fatlar onun felsefesinde tenzih ve te bih ibareleriyle anlatlr. Uzun bir zaman slam kelmc lar tarafndan M ebbihe ve Mces sime'nin gr leri ile ilgili olarak, Allah' n yaratklara te bih edilebilirlii ve
edilemezlii anlamnda kullanlan bu iki arapa terim (tebih ve tenzih), onlar
daha felsefi bir anlamda kullanan bnu'l- Arabi'llin elinde ciddi bir de iiklie uram grnyor. M ebbihe'nin veya Mcessime'nin eski mensuplar
Allah'a insan ve ba ka yarat klarnkine benzer s fatlar ykleyen kimselerdir.
Allah' tenzih edenler ise, Allah btn bu s fatlarn zerindedir, diyen kimse57. Fus, s,s. 272; trk. ev., s. 174.
58. Fuss, ss. 142, 150; trk. ev., ss. 78-79, 85.
59. Fusrs, ss. 142, 150 v.b., v.b., v.b.; trk. ev., ss. 78-79, 85.

34

lerdir. Bu anlamda bir kimse bir slam vandeti vucadcusu olmaks zn pekala
bir mebbihe veya bir Mcessime olabilir. Ba ka deyile, Allah'n insan ve
fizik nesnelerinkine benzer say labikn sfat ve niteliklere sahip oldu u ve
fakat buna ra men insandan, di er fizik e ya veya btn lemden farkl kald, onlarla hi bir ekilde ayn olmad pekala dnlebilir. ibr u'l- Ar abr
nin retisinde byle bir gr muhafaza etmek imkans zdr. Alunlk ve
ikinlik (tenzih ve te bih) iki ayr anlamda kullanlmandr. Allah iitir (semic),
grr (basit.) veya O'nun elleri vard r v.b. eklinde mebbihe'nin szn
b nu'l- Ar abi, Allah'n iitme veya grme duyusu veya elleri vard r v.b.
eklinde arlanaaz. Onca Allah, i iten, gren veya elleri olan her eyde ikindirw.
O iiten ve gren her varlikta i itir ve grr. Bu O'nun ikirdi ini (te bih)
meydana getirir. te yandan, O'nun Zat iiten ve gren bir varli a veya varlklar gurubuna mnhasr olmayp, bu trden btn varhklarda ve her ne ekilde olursa olsun btn varlklarda tezahr eder. Bu anlamda Allah a lundr,
nk O, her trl srlama ve ta ahhusun tesindedir. Klli bir cevher
olarak O, varolan her eyin Zat'dr. Bylece b nu'l- Ar abi tenzih ve te bihi
mutlakha (ttleik) ve snrlila (takyid) indirir 61 ve onlar maddecilerinkine
yakla an, fakat kelamc larnkinden esasl bir ekilde farkl bir anlamda kullanr. b nu'l- Ar abi yukarda akland anlamyla te bih ve tecsimi kesinlikle reddeder. Allah' n Kur'an'da kendisini tasvir etti i her eyde, tenzih (a lanhk) ve te bih (ikinlik) eklindeki iki yn, gznne alnmaldr. Kur'n'a
gre, Allah'n elleri, ayaklar v.b. vardr. Bu, b nu '1- Ar ab i'ye gre, O'nun
insanlarnkine benzer elleri ve ayaklar olduu eklinde te bihi anlamda do ru
olmamakla birlikte, O'nun btn elleri ve ayaklar olan varlklarm zat bakmndan elleri ve ayaklar olduu anlamnda do rudur. 62 O'nun eller, ayaklar
.

v.b. gibi snrl suretlerde tezhr O'nun te bihini, fakat aslnda bylesine
smrlamalarm stnde olu u ise, O'nun tenzihini meydana getirir. I b nu'lAr abi ayn sebeplere dayanarak Hristiyanlarm Kula' retisini de reddeder.
sa'nn Allah olduunu sylemek, diyor bnu'l-Ar abi, ba ka her eyin
Allah olduu anlamnda doru, fakat Allah' n Mer ye m'in o lu sa olduunu sylemek yanh tr; nk bu, O'nun yaln z ve yalnz sa olduuna
iaret edecektir63. Allah sen, ben ve klemdeki ba ka her eydir. O, ister maddi
ister manevi olsun, gizli ve a k her eydir. O, yalnzca sensin veya yalnzca
benim ya da sadece sa'dr demek, veyahut da O'nu tasavvurda dahi olsa,
herhangi bir ekilde snrlamak kfrdr. Bir adam, d nde, Allah' u veya
60. Futfliit, II, ss. 467-468.
61. Bak., Katiri'nin Fusiis ehri, s. 457.
62. Futiihdt, I, ss. 122-123. Ibnu'l-Arabi, Kur'n'daki te bille ilgili btn paralar bu
ekilde yorumlar Bak., mesel, Fuss, es. 77-78; trk. ev., ss. 40-41.
63. Bak., Fusiis, s. 267; trk. ev., ss. 171-172.

35

bu renkte, byklkte, veya ekilde grd n syledi inde, btn demek


istedi i, Allah'n Kendisini ona sonsuz sayda sureilerinden biriyle gsterdiidir, nk 0, Kendisini somut suretlerde oldu u gibi, akledilir (soyut)
suretlerde de ortaya koyar. Dolay syla adamn gerekten grd , Allah'n
Kendisi de il, O'nun bir suretidir64.
ibnu'l- Ar abi', a knlk ve ikinli in (tenzih ve te bihin) Hakikatn bildiimiz iki esasl yn oldu unu kabul eder. Hakikat n tam bir izah n vermek istersek, bunlardan hi biri di eri olmakszn kfi gelmez. Yine b nu'lAr abrye gre, slam, her yn de ayn derecede ileri sren tek dindir.
N uh'un dini, diyor bnu'1-Arab,tek yanl idi, nk o, aknlk (tenzih)
zerinde pek fazla durdu, fakat hakim bir durumda olan oktanr cla 6 5
kar koymak iin de byle yapmas gerekiyordu. ibnu'l- Ar abi'nin bu hususta taknd tavr u msralarda zetlenir:
(S rf) tenzihten bahsedersen, Allah' sn rlanu olursun,
(S rf) te bihten bahsedersen, O'nu belirlemi olursun.
Fakat her ikisini birden ileri srersen, doru yolu izlemi olursun,
Ve sen irfanda bir mrid ve bir eyh olursun.
ki ilkenin varl n ileri sren oktanrc (m rik),
Ve Birli i (vandet) savunan tevhidci olur.
(Allah ile alemi) yan yana getirirsen, tebihten sak n,
Vandeti ileri srersen tenzihten sak n.
Sen 0 deilsin, hayr, daha dorusu sen O'sun, ve sen O'nu
eylerin acyein nda (hakikatnda) mutlak ve s nrl grrsn66.
"Her ne kadar (mant ki bakmdan) Yaratan yarat lmtan ayrdedilmi
ise de, ak nln yklendi i Hak, ikinliin yklendii Halk ile aymdir"67
ibnu'l- Ar abi her eyin ve btn e yann Allah olduunu (te bih yn,
ikin yn) ileri srmesine ra men, tersini ileri srmemeye, yani Allah' n varlklarn bir toplam olduu anlamnda, btn e ya oldu unu sylememeye
dikkat eder. Allah oklu un arkasndaki birlik ve Grnn arkas ndaki
Hakikat (akn yn, tenzih yn)'dr.
64. Bu, ibnu'l-Arabi'nin "Allah sadece bir deyi tir" sznn anlamdr Bak., Fuss,
s. 360; trk. ev., ss. 250-251.
65. Bak., Fusgs, ss. 78-82; trk. ev., ss. 41-42. S rf tenzlhi (a knl) mbala a eden ve bunun iin de hakikatn yar bilgisinden yoksun olan dris peygamberin ilmi hakknda kar.,

Fusas, s. 356; trk. ev., s. 248. bnu'l-Ar a bi, meleklerin hakiki bilgisi hakk nda da ayn
eyi sylyor. Bu noktada her iki yn de bilen Yetkin nsan (el nsan elKamil) Allahi
bitmekte meleklerden bile daha yetkin oldu unu ortaya koyar. 0, Allah' her eyde grr
ve bilir ki, O'nun varh btn suretleri istil8 eder. Fusls, s. 357; trk. ev., s. 249.
66. Fusis, ss. 76-77; trk. ev., s. 40. Kar la., Fusrs, s. 151; trk. ev., s. 85.
67. FusiLs, s. 106; trk. ev., s. 57.

36

Hangi vandet-i vuead retisinde olursa olsun, ya Allah ya da lem mutlaka zarar grecektir: Ya bildi imiz grnler alemi sadece bir kuruntu,
Gerek varl k sadece Allah'tr; ya da Allah sadece insan zihninin bir uydurmas ve grn ler alemi ise tek Hakikattir. Vandet-i vucad retisi hakkndaki blmde grece imiz zere, bnu'l- Ar abi birinci kk seer. Aknl
ileri srmesi, onu kr maddecili e d mekten kurtar r.
Buraya kadar zerinde durdu umuz ak nlk e idi, srf akl tarafndan
ileri srlen trdendir. Bu, Allah' n gerek tabiat n Mutlak eklinde aklayanlar tarafndan ileri srlen a knlk de ildir, derken ibnul-Arabi ileri
doru bir ad m daha atar. ( nsanlar tarafndan tasavvur olunan) en soyut
aknlk bile bir e it smrlamadr68, nk bu, en az ndan Allah' n varlnn
tesinde bir de onu ileri srenin varl na i aret eder. Ayr ca, bir eyi bir baka
eye isnat etmek, onu snurlam.akt r; dolaysyla, Allah'n mutlak a knln
ileri srmek bile bir s mrlamad r69. Akln, Allah'n aknln ileri srmesi,
anladmz ekliyle, Hakikatn iki ynn kar latrmann elverili bir yoludur sadece, fakat bu, onun mahiyetini a klamaz. kinlikle bir araya getirilmedii takdirde, filozoflar taraf ndan Allah'n kendine zg tek niteli i saylan bu aknlk, b nu'l- Ar abi'nin gznde arzu edilmeyen bir eydir. Her eyi
kendi mahiyeti dolaysyla, Grnler Aleminin kavranmas na bal, sonulayc (tdriri) bilginin tesine yilkselemeyen, akla dayand rdklar iin, filozoflar sular. Burada ibnu'l- Ar abrnin izledi i Hank, kendi durumunu
u szlerle belirtir: "Tevhid (Bir Allah'a inan) (bu, ibnul- Ar abrnin
tenzihi ile ayn eydir) Allah'a de il, Muvahhide (Allah' n birliini kabul
edene) aittir, nk Allah btn szlerin zerindedir". Allah' n Kendisinden
ba ka hi kimse, O'nun gerek a kn ynn bilmez. Ba ka deyile, Allah'dan
baka hi kimse O'nun zati birli ini tamam yla kavrayamaz. Yetkin Safi,
vecd halinde, akl vastasyla de il, sadece byle bir duruma has zihin-st
bir sezgi aracl ile bu birliin ani bir manzaras n yakalyabilir71 . Bu daha
yksek a knlk ekli her szden ba mszdr. O, kendisiyle ve kendiliinden
ilahi Zat'a aittir. te ibnu'l- Ar abrnin birli in aknl (tenzih et-tevkid) 72
dedii ey de budur. lahi Zat'n mutlak birlik ve yal nl yalnzca lahi Zat
tarafndan bilinirsje ve obje, bilen ve bilinen ikili i yoktur. Aknln
68. FustIs, s. 70; trk. ev., s. 38. Kar la., Fustis, s. 138; trk. ev., s. 77.
69. Fuss, s. 193; trk. ev., s. 118.
70. Tevsin, s. 58.
71. Kar., Palacios, Abenmasarra y su Escuela, Madrid 1914, ss. 67-68. O zaman bile bu durumdaki Sffiler srekli bir aknlk iindedirler. Onlar, bir daire iinde (yani Allah'ta) dnerler.
Allah ile ba lar Allah ile bitirirler. bnu'l-Arabi onlarn hareketi "Kutup etrafnda
dairevi hareket" diyor. Bak., Fusils, ss. 89-90; trk. ev., s. 46.
72. Futht, II, ss. 763-768.

37

bu ekli, bizim genellikle ikinlikle kar karya getirdi imiz eyle ayn deildir, nk bu ikincisi, ikinliin mantki kart olarak akla aittir. Grlen
Mem (el-Halk)' la karlatrldnda o, Hak olarak Allah'a yklenebilir,
ve dolaysyla subjective'tir. Birinci (daha yksek dereceden) a knlk objective'tir ve Mutlak' n kendi mahiyetinden gelir. Bylesine bir a knln
bilgisine sahip olmad mz gibi, onu, Allah' tarifimizin bir paras olarak da
alamayz. Allah'n mmkn olan tek tanm , eer Allah herhangi bir ekilde
tammlanabilirse, ikinli e kart olan a knlk iledir. Allah her eyde olmakla
birlikte, yine de her eyin stndedir. Bu, bir tamm olmaktan ok bir resm
(tasvir)'dir. Fakat byle bir tan m (ya da resm) bile, ib nu'l- Ar ab i'ye
gre, fiil veya g halinde, bedeni ya da ruhi. 73 olsun, btn varlklar'n tan mlarn' ihtiva edebilir. Dolaysyla her eyin bilgisine sahip olmak, insan iin
imkansz olduundan, tam bir Allah tanm da imkanszdr.
Bir yandan Allah ile lem (el-Hakk ile el-Halk), te yandan ilahhk (ulhiyyet) ile ilahi Zt aras nda bir ayrm yaptktan ve ilahla atfedilen a knlk
e idi ile kendiliinden Zat'a ait a knlik arasndaki farka i aret ettikten sonra,
tbnu'l- Ar abi, "sz edilen a knlk sfatlar (sifet et-tenzilt) Zt'a de il,
ilahla (el-Hakk) yklenmelidir, nk Zt, s rf soyutluk durumunda,
sfattan yoksundur", diyerek, szlerini bitirir. Bu a knlk sfatlar, Grlen
Alemin sulrllna (takyid) kar t olan mutlaklk (tlak) deyimiyle
zetlenir.
Yukarda aklanan ilahi Zat'a, Ibnu'l- Ar abi bazan "O" zamirini
uygular, nk Zt tek ba na mutlak Gayb't r74.
Ibnu'l- Arabrnin a knlk hakknda sylediklerini zetlersek, esasta
farkl iki e it a knlk ayrmamz gerekir:
1. Ilahi Zat'a kendisiyle ve kendili inden ait olan -mutlak sadelik ve
Ehadiye (Birlik) durumu.

Bir'in

2. Akl tarafndan ifade edilen, daima ikinlikle birlikte ele al nmas


gereken a knlk. Bu, u ekilleri alr:
a) Allah'a, mutlak olmas anlamnda, akn denebilir; veya
b) Grlen Alemin zorunsuz (mmkn), yaratlm , ya da sebepli varlklarma kar lk zorunlu, kendi kendini meydana getiren, kendi kendinin sebebi
olan anlamnda akn denebilir; yahut
73. Fusris, s. 73; trk. ev., s. 39.
74. Bylece l nu'l-Arabrnin zatla ayn anlamda kullanld huviyye terimi do ar Bak.,
Futaht, II, s. 764, 1.3. Bazan huviyye terimi belirli bir varl n zt iin de kullanlr
Bu, Mutlak Huviyye'nin snrl bir halidir.

38

c) Bilinemez, ba kasna bildirilemez ve btn kan tlarn tesinde a kn


denebilir.
Tek bana (ikinlik olmaks zn) Hakikat hakknda her eyin bir izah
olarak alnd takdirde, bu ikinci e it aknl ibr u'l-Arabi ktler.
Ibnu'l- Ar abrnin anlad kadar yla, Hakikatin iki manzaras vardr:
o da a knlk (tenzih ) ve ikinlik (tebih)'tir.

II (n)
a) Sebeplilik ve Ibnu'l-Arabrnin Sistemindeki Yeri
Genellikle anla ld zere, sebepliliin, Ibnu'l-Arabrninki gibi vahdet-i vuddeu bir sistemde yeri yoktur. Bir btn olarak lem, onca, Allah' n
kendiliinden, fakat zorunlu olan Kendi tezhr ve tecelli faaliyetinin bir
rndr. Sebep ve eser, hazan. iten (Hak olarak), bazan da dtan (Halk
olarak) telkki edilen Hakikat n ezdi tecelli faaliyetinin sadece iki yndr.
Ibnu'l-Arabi'nin kendi deyi iyle, "lemin yarat l hareketi", ba ka
tabirle, lemin yokluktan varla k , akledilir bir harekettir (hareket
macktile) 75 il n.u'l-Arabi sebep ve eserin sadece kelimeler (iberettin),
yani iki subjective kategori oldu unu, fakat bunun, kendisini "sebep (bu
zel anlamda) her bak mdan, her halde ve her durumda (hazret) Allah't r
ve eser ise her bak mdan, her halde ve her durumda Grlen Ylemdir"76
yacam, nk mantk ynnden Allah ile Grlendemktnahoy
Mem aras nda -her ikisinden de bahsetmemiz gerekiyorsa- bir sebep-eser
.

munasebeti oldu unu belirtir. Sadece dete uymak iindir ki, Ibnu'l-Arabi,
sebeplilik sorusunu konuya soku turur. Gerekte ise, daha sonra grece imiz
zere, onu inkr etmektedir.
Sebeplilik sorusuna iki esasl bak ekli ayrdetmemiz gerekmektedir:
I. Bir btn olarak leme uygulanan sebeplilik, ba ka deyile bir btn
olarak lemin sebebi var mdr, e er varsa bu sebep nedir sorusu.
II. Alerndeki baz eylere uygulanan sebeplilik, ba ka deyile her zaman
bildiimiz lemin e itli paralar arasndaki sebep ba lants, yani baz paralarn dierlerine kar belirli bir mnasebette bulunduklar organik bir btn .
olarkemuygnsbplikme.
okluk gibi, sadece izfi (greli) ve zhiri sayd halde, ikinci sebeplilik e idine Ibnu'l- Ar abrnin hi bir itiraz yoktur. Anlad mz kadaryla,
75. Fuss, s. 450; trk. ev., s. 327.
76. Fusiis, s. 362; trk, ev., s. 251.

39

grlen e ya birbirlerine kar bir sebep-eser mnasebetinde gibi grnrler


-fakat o, geici bir sebeplilik olmay p, ikin bir sebepliliktir. 77 Her ne kadar
biz, sebebi sreklinin
cihet, Uthilt) bir ynne atfetsek de, bu, bir ve
ayn srekliye, ilhi Zt'a ait olan sebep ve eserin, iinde bulunduklar sebepliliktir. Grlen'i kontrol eden ve onun zerinde etkisi olan daima ilhi yndr.
Fakat Tek Hakikat bir yana b raklacak olursa, ilhi ve grlen cihet nedir?
nu '1- Ar abrnin burada iddetle yapmay arzu etti i ey, Grlen Memdeki cz'i (tikel) sebeplerin hakikat n kabul etmemektir. nk byle bir
kabul, onu oktanr clfa balyabilir".
Hal bu olunca, ve bir ynden baklnca sebep olarak, di er ynden baklnca eser olarak grlen bir tek Hakikat varsa, sebep ve eser ayn dr ve sebep
kendi eserinin eseridir. Il) nu'l- Ar abi, bu hkmn s rf akl tarafndan imkanszlnun ortaya konabilece ini, fakat, Sfilere zg sezgiye gre fiilen
olann bir izah olduunu sylyor. Mesele Sfiler taraf ndan u ekilde anlalr: Her sebep denilen ey, hem bir zt hem de bir sret oldu undan dolay
(nk ikisi de birbirinden ayr lamazlar), hem bir sebep hem bir eser, hem bir
etkin hem de bir edilgindir. Her eser denilen ey ise, hem zt hem de bir sret
olduundan, ayn ekilde hem bir sebep hem bir eser, hem bir etkin hem de bir
edilgindir. u anda bir Zt olarak, bir ba ka zaman ise bir Sret olarak grnen Hakikat Bir olduu iin, u sonuca var lr: O ayn zamanda hem
bir sebep hem de bir eserdir, ve sebep ad verilen ey ise, eser ad verilen bir
baka eyle bir sebeblilik mnasebetine girdi i an, bu eser (asl nda) bir sebep
olduundan, ayn zamanda kendi eserinin de eseri olur".
bnu'l- Ar abi bunlara, bu trden bir sebeplili in karlkl olduunu,
baka deyile sebep-etkenlerinin, bir bak ma, bir ve ayn sreklide eseretkenleri tarafndan tayin edildiklerini eklemi olabilirdi. Bu ise, sebep, bir
bakma, (meydana getirilmi olan sebep anlam nda de il, daha ziyade eseriyle
tayin edilmi olan sebep anlam nda) kendi eserinin eseridir, deyi inin bir
baka eklidir.
Sebebin, kendi eserinin eseri olmas nn imknszl hakkndaki akln
hkm, sebeplerin okluunu kabul etseydik, do ru. olacakt . O halde bakas
olmad iin, sebep bir ba ka sebebin eseridir, diyemeyiz. Fakat sebep ve
eser bir ise ve bir Sebeple bir Eser'in cz'i hallerinin oklu unu kabul edersek,
elikiye dmeden, cz'i bir sebep kendi eserinin eseridir, diyebiliriz.
77. Terimler Dr. W. E. Johnson'un Logic adl eserinden alnmtr, III, Cambridge 1924, ss.
128 vd..
78. i bnu'l-Ar abi diyor ki: Meliimiler sebepleri (tikel sebepleri) kabul etmekle birlikte, onlara pek bel ba lamazlarnk tikel sebeplere bel ba lamak kfr ve irk (oktanned k)
tir. Futitheit, II, s. 21, 1. 5.
79. Bak., Fusiis, s. 366; trk. ev., 255.

40

Bu sebep gr nn btn "var olu " fiilleriyle nemli bir ili kisi vardr.
nk ibnu'l- Ar abi'ye gre, Grlen Alemdeki btn de i meler, hatt
yarat dedii ey, "var olu " tan ba ka bir ey de ildir. Burada zt ve suretin
etkinlik ve etlilginlii yan yana gider. Bu trden bir sebeplilik unlar ortaya
koyar:
I. Zaman ilikileri fikri
II. Dei me fikri
III. Hepsi, anlad mz kadaryla Grlen "Alemin hdiselerinde ortaya
kan sebep-etkenlerle eser-etkenler aras ndaki karlkl ballk.
b) Bir btn olarak Alemin Sebebi
Allah ile lem aras ndaki kesin mnasebet nedir diye soruyor Ibnu'lAr abi. Bu, bir sebeblilik mnasebeti midir, yoksa artl bir mnasebet
midir? Baka deyi le Allah lemin mi sebebidir (illet), yoksa sadece onun varlnn art mdr ?8 Kukusuz, ibnu'l- Ar abi, bildi imiz alemin mmkn
bir varlk (zorunlu ya da kendi kendisiyle var olan n kart olan mmkn)
olduu ve bu durumuyla bir ba kasna ihtiyac olduu, varl iin ona, zorunlu
ve kendi kendisiyle var olan bir eye, ba land ; bu varln sadece Allah
oldu u varsaymyla ie balar. Ibnu'l- Ar abi, Allah ile lem aras ndaki
ilikinin artl bir iliki olduunu, art, art olduu bir eyin varln zorunlu
olarak gerektirmez esas na bal olarak, inkar eder. Onca, lemin varh zorunlu bir varln varl ile zorunlu olarak gerektirilmi tir. Bunu u ekilde
kantlar: Canl olmak bilgi elde edebilmenin bir art, bacaklara sahip olmak
ise yryebilmen.in bir artdr. Fakat hayat n varl zorunlu olarak bilginin
varlm gerektirmedi i gibi, bacaklar n varl da zorunlu olarak yrmeyi
gerektirmez. Biz her ne kadar arthnn var olmasyla onun art = var olmas
gerekir desek de, artl nn var olmas gerekir diyemeyiz".
Fakat ibnu'l- Arabi diyor ki, arttan farkl olarak sebep, kendili inden
kendi eserinin varlim gerektirir. yleyse Allah ile lem aras ndaki mnasebet, bir sebeplilik mnasebeti midir? ibnu'l- Ar abi bu gr e ba l grnyor. Fakat onun ne ekilde bu gre balandn daha sonra grece iz.
Ibnu'l-Arabi yle bir kant ileri sryor: Diyor ki, lem Egariler ve
nceki filozoflarca belirli bir sebebin zorunlu sonucu olarak grlm tr.
80. bnu'l-Aral rnin sebep (illet) ile art dedi i ey arasndaki ay rm olduka keyfi bir
ayrm gibi grnyor. bnu'l-Arab sebebi, varl bir bakasnn, yani eserinin varln zorunlu olarak gerektiren ey; art ise, varl arthun meydana gelmesi iin gerekli
olan, fakat bir ba kasnn varliini zorunlu olarak gerektirmeyen ey eklinde tanmlyor.

81. FutiIht, I, s. 341.

41

E cariler derler ki: eklemin varl , Allah ezelden beri onun bilgisine, var olduu ekliyle; vak f oldu u iin zorunludur. Allah'n bilgisinde hata olamyaca iin lemin, Allah' n onu bildii ekliyle, var olmas gerekir, aksi takdirde Allah'n bilgisi yanl olurdu ki bu, imkanszdr. te yandan filozoflar
'derler ki: Kendisini d arya aksAtirmek Zat' n kendi tabiat nda vardr ve
bu, tek bana, lemin varl n zorunlu klar. bnu'l- Ar abi her iki gre
de katlarak yle diyor: "E carileri izleyerek, Allah' n ya da Zat' n ilh
bilgisi, filozoflara gre, lemin sebebidir; yeter ki bu, Allah' n leme her
hangi bir nceliine i aret etmesin, diyebiliriz" 82. Ibnu'l- Arabi devam ederek, "sadece Bir'in iki yn say ldklar takdirde, ok, Allah ile lem, veya
Zorunlu ile mmkn arasndaki zaman arah ya da aklktan bahsetmek
anlamsz olurdu" diyor". Bununla Ibnu'l-Ar abi unu demek istemektedir: E er herhangi bir ekilde Mem sebeplidir, ya da yarat lmtr dememiz
gerekirse, bu, lemin bir as ldan geldii veya zamanda yahut yoktan yaratld anlamna almmanaldm nk
(ex nihilo) kabul etmemektedir 84.

bnu'l- Ar abi yoktan. yarat l

Her ne kadar ibnu'l- Ar abi filozoflardan, lemin ezdi oldu unu aklama tarz nda, ayrhrsa da, bu noktada onlara ok ey borludur ve muhakkak
ki onlarla ayn fikirdedir85. Onca alem hi bir zaman nce yok olup da sonradan var olmu bir ey de ildir. Tersine Mem ezeli, sonsuz ve ebedidir; nk
o, ezdi, sonsuz ve ebedi olan Bir'in d ifadesidir. ibnu'l- Arabrnin teki
dnya (el-hiret) tabiri, daimi te ekkl halinde olan demektir. Ib nu'l- Ar abi.
diyor ki: "Alemin sonunun idraki imkans zdr; ne de lemin bir gayesi vard r.
Sz edilen teki Dnya devaml te ekkl halinde bir eydir" 86. Halkn bu
ve teki dnya dedikleri, Ibnu'l- Ar abrnin srekli yok olma ve yeniden

82 Bununla birlikte il nu'l-Ar abi byle bir nceli i telkin eden dili kendisi kullanmaktad r.
Bak., mesel, Futkht, I, s. 343.
83. Bak., Futilldt, I, s. 341.
84. Ibnu'l-Arab? de Ihvn esSaf gibi, yarat h (halk)'la ihds' (sonradan olmay)
deil, takdir'i kastediyor. Bak., Res'il Ihvn esSaf, III, Bombay 1305, s. 109 ve IV, s.
51. Kar., Futilhat, I, s. 316. Kar., Gazli, elIVIeznn esSagir, Kahire 1309. Gaz MI, Hz.
Muhammed'in ezelilii meselesini ele alarak takdir anlam nda halk kelimesini kullanyor
85. Evrenin varlnn zorunluluu hakkndaki E 'ariyenin retisi belirli bir tarzda anla hrsa,
filozoflarm lemin kdemi (ncesizlii) hakkndaki ayn sonucu verir. E cariler, Allah'n
ilhl bilgisi, bilinen bir eyin varh m zorunlu olarak gerektirir diyorlar ki, bu, Allah' n
bilgisinin bir konusu olarak Mem, Allah' n Kendisi kadar ezelidir eklinde bir anlam da
ieriyor. te bu, I bnu'l-Ar abrnin zaman zaman lemin ezelili i hakknda kabul
ettii grtr. Fakat onun filozoflara atfetti i Zt'm ezelili i hakkndaki gr ok daha
tam ve ayrntldr.

86. Futilht, I, s. 338, 1. 15-16.

42

yarat lmadan ibaret olan, her zaman yenilenen yarat l" (el-halk el-cedid)
dedii eye kar lk olan srf isimlerdir. eyler (stretleri) yok olunca, teki
dnyaya nakledilirler 88 . Baka bir surette grndklerinde, bu dnyaya
(Grlen Aleme) gelirler. Bir saretin yok olmas srasndaki geen an, ba ka
bir suretin onun yerini almas srasnda geen anla zamanda tr ve bu bylece
sonsuzca srp gider. Zamanda asla bir aral k (fas la) bulunmaz, ve hi bi:
zaman da bundan baka bir yarat l sreci olmamtr Bir eyin olmadn ,
daha sonra ise (smme) olduunu hi bir ekilde syliyemeyiz. "Sonra" (smme) bir zaman aral demek olmayp, sebebin esere mant k nceliine i aret
eder". ib nu'l-Arabrnin a da ve hemehrisi Ibn R d'n de bu yaratl sorununu ayn dikkate de er tarzda anlamas ilgi ekicidir. b n R d de
yaradl, "her an srekli olarak de ien bir dnyada, daima yeni bir suretini
bir ncekinden alan, yende en varlk" eklinde aklar9. Fakat ib nu'l- Ar abi
daha derin bir d nrdr. b n R d iki varln, Allah ve alemin ezelili ini
ileri srer. Allah, bir fail ya da sebep olmaks zn, ezelidir; lem ise bir fail ve
sebeple ezelidir. Halbuki b nu'l- Ar a bi'ye gre, bazan Allah bazan lem
dedii bir tek ezdi varlk vardr. Zorunlu ile mmkn dedi i eyler aras nda
yapt ayrm sadece ekildedir. Gerekte ise, mmkn ve zorunlu ayn eylerdir. Mmkn, zorunlu olarak var olmayan bir mnasebet (yani subjective
bir mnasebet)'den ba ka bir ey de ildir. Bundan dolay biz ona zel bir ad
veririz. Bir btn olarak lem, bu anlamda, sadece byk bir mmkn varl ktr91 . Ne lem ne de onda bulunan her hangi bir ey, sonradan kazamlnu bir
varh a (istefd el-vudid) sahiptir, yani yoktan yarat lmtr. Sonradan kazaulan varlk, zihindeki bir hayalden. ibarettir. eyler yalnzca d varln
hkmlerini alrlar92. Ibnu'l-Ar abi ayn fikri, her ey subtunda (gizlilik
halinde) ezeli bir varlk, zultarunda (d dnyada ortaya k nda) ise zamanda
bir varlktr,93 diyerek ifde ediyor. ibnu'l-Arabi szlerine, bir ey ya var
olmak iin yarat lmtr, ya da var olmas bir sebebe ba ldr, derken "bugn
birisi bizim evde belirdi" (hadase inden el-yevme inslinun) dediimizde
87.

bnu'l-Ar abi s k sk u yeti nakleder: "Fakat onlar yeni bir yarat k hakknda phededirler". Kur'41n, L, 14.

88. Sz edilen "Grlmeyen Alem" (Gayb Alemi)


89. Fuss, s. 300.

bundan ba ka bir ey dei1lir.

90. Hasting, Encyclopedia of Religion and Ethics, II, s. 263.


91. Kar., Fusils, ss. 100, 101, 109, 118 vd.; trk. ev., ss. 53, 58, 63 vd.. Btn bunlar ayn
konu ile ilgili olup onu e itli ekillerde ifade ederler.
92. Bak., Futilltit, II, ss. 637-638.
93.. Bir eyin subt halinde, ba ka deyile g halinde, ezeli oldu unu sylemekle ya bir eyin
zatnn ya da (Allah'n zihnindeki) d ncenin ezdi olduunu sylemek istiyor. Fakat
iki halde de ezdi olan, bu sz edilen ey de ildir. Ancak hitbet ynnden bir ey g
halinde fiil halindeki kendisiyle ayndr diyebiliriz.

43

anladmz manay kastediyoruz ki, bu, o kimsenin evimize gelmeden


nce hibir varl olmad anlamma gelmez," diyerek devam ediyor.
ibnu'l- Ar abi btn bunlar Fuss'un ilgin bir blmnde pek cesur
bir ekilde ortaya koyuyor ve diyor ki: Allah hi bir eyi yaratmaz:
Yaratma (tehdit) (bu, ona gre, zaten var olan bir cevherin somut tecellisi
anlamna geliyor) eyin kendisine aittir. "Var olmak" kendili inden tecelli
etmek demektir. Allah' n maddeye yapt tek ey, bir eyin olmasn (somut
bir ekilde tezhrn) irade etmektir. Allah, varl eylerin kendi tabiat
ve kanunlar tarafndan zorunlu klmmayan hi bir eyi dilemez ve emretmez 95.
Onca Allah, bu kanunlarn bir baka addr. "Allah'n emri annda olmak bir
eyin tabiatnda olmasayd , hi bir zaman olamazd . Dolaysyla bir eyi
var eden, yani onu tecelli ettiren sadece kendisidir 96.
Bylece ibnu'l- Ar abi'nin lemin yarat l ve bir sebebe ba l olarak
meydana geli inden ne demek istedi i aka belli oluyor. Fakat ontolojik
olmaktan ziyade mant ki olan sebeplilik plann tamamlamak iin bunu, biri
Hakikat' n (Allah' n) bir ynn, dieri dier ynn (Grlen Alem) ifade
ederek birbirine tekbul eden iki triadla (lk) aklar. lk lk Zat -Irade ve Kelm l eklinde Allah' n yerini tutar; ikincisi, karakterleri
itaat ve i itme olan zatlar n l eklinde Grlen klemin yerini al r: Bu
mant ki sebeplilik mnasebeti u ekilde gsterilebilir:

Hakikat

Allah
gerek
faal (etkin)

(Hak)
(fcil)

Grlen Alem

Halk

Zat

Irade

Kelam

t t

t t

t t

ztlar

taat

iitme

edilgin (kabil)
ibnu'l- Ar abi bu anlamda leme nas l ezdi diyorsa, yine sadece bu anlamda
onu yaratlm ya da sebepli say yor. Fakat burada esasl bir nokta daha var:
Bu da ibn.u'l- Ar abi'nin belirli bir anlamda, yani bildi imiz ekliyle onun
Allah ile birlikte ayn ezelilie sahip oldu u anlamnda, lemin ezeli ini inkr
etmesidir97. Allah ile birlikte ezeli olan, ya da Allah' n Kendisi olan ey,
lemin sureti de il, zatdr. ibnu'l- Ar abi diyor ki: "Allah eyleri ezelde
takdir eder, fakat var etmez, ya da e er yarat lm eyler O'nunla birlikte
ezdi. ise, O'na yarat c demenin ne anlam vardr ?" b n u '1 - Ar abi bu anlamda
94. Fuss, ss. 421-422; trk. ev., s. 302.
95 Fuss, ss. 205-206; trk. ev., s. 126.
96. Ayn eser, s. 206; trk. ev., s. 126.

97. Zaman ve Ezelilik hakknda bak.,

Futithea, I, ss. 500,379. Alemin sebeblili i ve yaratlnn

anlam hakknda bak., ayn eser, s. 340.

44

leme hadis (sonradan olma), mmkn ve yokluk adlar n veriyor ve ilave


ederek, o daima vard r ve daima var olacakt r, diyor. Fakat, daha nce de
grdmz zere, bylece yarat cnn roln sfra indiriyor.
Buna gre b n u'l- Ar a bi u sonuca var yor Memin ne zaman yarat ldn sormak anlamszdr. "Ne zaman" zaman bildirir, ve Zaman daima,
islam dnrlerince, Grlen Memin bir, rn say lmtr. Yarat c ile yaratlan arasnda hibir zaman silsilesi yoktur, fakat Zaman'da olmayan mant k'
bir "nce" ve "sonra" s ras vardr. bnu '1- Ar a bi ilave ederek diyor ki: Allah
ile lem aras ndaki mnasebet, dnle bugn aras ndaki mnasebet benzer.
"Zaman'da dn bugnden nce gelir diyemeyiz; nk o, Zaman' n kendisidir.
Memin yokluu hibir ekilde herhangi bir zamanda de ildir"98 .
c) ilahi simlerin Sebeplili i
Nasl E cariler, yarat ln sebebi ilahi bilgidir, diyorlarsa, hemen ayn
ekilde b nu'l - Ar abi de bazan ilahi isimlere alemin sebepleri ad n veriyor99.
Fakat o, bu noktada S p ino za'ya daha yak ndr. I nu'l - Ar abi ilahi isimleri,
S p in o za' un "Sonsuz Sfatlar" gibi, kudretin tezhrleri say yor. Allah'n
isimleri olarak bunlar kendi mahiyetleri arac l ile, sadece d alemde bir
d ifade ya da tezahrde bulunabilen kendi mant ki kartlarn gerektirirler o o
Mesela, bilen bilinen bir eyi, yaratc yarat lan bir eyi v.b. gerektirir. Bunun
yannda, Ibnu'l-Arabi bir de onlardan Allah' n lemdeki btn yarat c faaliyetlerde kulland alet-sebepler olarak bahseder. Bizim ilahi simler hakkndaki bilgimiz,102 onlarn mertebeleri ve as l ile taliye ayrlmalar, manevi ve
maddi lemlerde tezahr eden kategoriler hakk ndaki bilgimizin ipucunu te kil
eder703. Ne kadar karma k olursa olsun, her eyde her yn ve her "hakikat'""
98. Bak., Kleinere Schriften-, ss. 15-16. Kar., Plotinus diyor ki "bu btnn olmad hibir
zaman yoktu". Whittaker, The Neo-Platonists, Cambridge 1928, s. 73.
99. Ibnu'l-Arabrnin hazan dedi i gibi, ona ister Ilhi simler deyin ister ulhiyet. Ibnu'lArabi diyor ki: "Ve Allah'tan ba ka her eyi, yani alemi yaratmaya yneltilen ey, btn
hkmleri ve nispetleriyle ulhiyettir".
100. En byk kudret tezhr Allah ya da Esirgeyen (Rahman) (Allah= Rahmn) Ismidir.
Dier simler tli kudret tezhrleridir. En byk sebep ya da yarat c Isim Rahmn'dr
(Rahmn= Varlk Veren) ve simlerin saysmca Bl Rahmetin faaliyetini gsterdi i yn
vardr. Fuss, s. 354; trk. ev., s. 244.
101. Futrhat, I, ss. 128, 421.
102. Bak., Futht, II, ss. 523-25. Burada her ilahi Isim lemdeki bir eyi yaratmaya yneltilmitir
103. Sadece Sffilerealan bilgi, I bnu'l-Arabi'nin ilhl hazretler dedi i eydir ki, burada
Allah Kendisini sffinin kalbine iletir (kalbinde hazr eder). Bak., Futilht, IV. ss. 250-421.
104. Hakikat'la kategori gibi bir ey, mesel, insanlk kategorisinden bahsetti i anlalyor.
Bak., Futlk lt, I, s. 129, 1, 17. Kar., Futilht, II; s. 395 sayfanm alt k sm .

45

bu yn ya da "hakikata" nispetle bir ilk rne e benzeyen ilahi bir isme


tekbl eder ve varl n o ilahi isme borludur. Bu, Grlen Alemin Allah'
aldyan (resm eden) sfatlar olduu hakknda sylediklerinin bir baka ekilde tekrar ndan baka bir ey de ildir. Fakat ib - Ar abi ilahi isimlere
her zaman lemin sebepleri ad n vermez. Futillnieda bazan onlara kendi
verdii anlamyla artlar ad m vererek, "Mem yokken Allah vard , ve btn
ilahi isimlerle adland rlmt"ws diyecek kadar ileri gidiyor ki, bu, kelime
anlamyla alnacak olursa, onun tm vandet-i vuctislcu sistemiyle eli ik bir
ifcledir. Dolaysyla biz onun, alem yokken (yani bir suret iinde de ilken)
Allah vard (her hangi bir zaman annda deil) ve Allah sadece g halinde
btn ilahi isimlerle tasvir edilmi ti, demek istedi ini kabul etmeliyiz.
ib nu'l- Ar
tutarsz bir dnce tarz gsterdii, baka yerlerde
olduu gibi, burada da aktr. Bunun sebebi vandet-i vudid retisini snni
islamn Allah anlay ile uzlatrmak iin srarl aba gstermesi ve bunu
g bulunca da metafizik paradoxlara ve eli kilere dalmas dr. Diyor ki:
Bizler Allah' tasvir eden (resm eden) s fatlar ve simleriz; Allah' Allah yapan,
O'nun hakkndaki bilgimizdir -ba ka deyile O'nun isimleri Grlen _Mem
olmakszn hi bir anlam ta maz, v.b., v.b.. Bir ba ka yerde ise, Allah var
oldu ve Grlen Alem'den nce ve ba msz olarak btn ilahi simleriyle
tasvir edildi, diyor.

III (1)

a) Zt -S fatlar ve Isimler
lahi zt, nceki iki blmde bahsedilen ve Mutlak Hakikat' n ayn olan
Bir Klli Cevherdir. lahi bir Isim, ilahi Zatn sonsuz manzaralarndan birinde ya da dierinde ilahi Zat't r; Zat'n snrl ve belirli bir suretidir. S fat d
alemde tezhr eden ilahi bir sim'dir; ibnu'l-Arabi buna, ilahi Cavher'in
kendisini e itli mertebelerde gstermesi iin bir tecelli yeri (meela), ya da bir
bir faaliyet alan (mazhar) 16 adm veriyor.
lahi Zt, mutlak mehullk halinde, btn nitelik ve ilikilerden bo
olan yahu bir monad't r; o, mehullerin en mehul (enker en-nekirat) 17,
bnu'l- Ar abrnin hazan syledi i gibi, "tek bana ey" ( e_ey,),diros..
msz ve de imezdir"9. Her hangi bir cevher olmay p, O,yokedilmzba
105. Futfluit, I, s. 343
106. "Yer" ve "alan" v.b. gibi terimler herhangi bir maddi anlamda kabul edilmemelidir.

107. Fusas, s. 375; trk. ev., s. 261.


108. "O'na ey demek adet olsayd , O'na ey derdik ve bu, bylece, Isimlerin birincisi olurdu".
Futiiht, II, s. 74.
109. Bak., Fusils, s. 366; trk. ev., s.. 255. Kar., Futiihdt, II, s. 275.

46

maddi ya da gayri maddi denen btn cevl erleri tek ba na ku atan Bir Cevher'dir. Geici, yok olucu ve de iken eyler "arazlar", "suretler" ve tezahrlerdir.
Bu noktada b nu'l- Ar a kran]. nazariyesinin E c a r il erin atomcu
metafizi ine dayal olduunda, fakat onlar n klli cevherini Allah ile ayn
sayarken, onlar olduka a tnda hi phe olmad grlyor. ibnu'lArabi, s fatlar Allah'ta srekli ve O'nunla birlikte ezdi, ne O'nunla ayn
ne de, Mutezililerin syledi i gibi, O'ndan farkl sayan E 'arilerin s fatlar
retisinde onlardan ayr l r. Burada onun Mutezililerle daha ok ortak
yan vardr. Ona gre, s fatlar var olan bir acyana sahip de illerdir; ne
ilahi Zat'da ( eyler olarak) srekli bir varl vard r, ne de ilahi Zat'dan
ayr olarak bir anlam bulunur; onlar sadece izfetlerdir. ilonu'l-Arabi
bazal" simlerin ya da S fatlarla acyanndan bahsetse bile, bu, onlar n
Zat'a eklenmi bir ey olduklar anlamnda de il, sadece mecazi anlamdad r.
Bir bakma bunlar, Eflatun'un Ak ledilir delerine pek benzerler; onlar tek
balarna d hakikat de illerdir, fakat d lemdeki cz'i varlklar' belirlerler
(bir anlamda ise, b nu'l- Ar abi'ye gre, onlar tarafndan belirlenirler)" .
Mesela, bilgi ve hayat, bilen ve ya ayan denen cz'i (tikel) varlklar' belirleyen ve onlar tarafndan belirlenen klli kavramlard r. Onlar ayn zamanda
Allah ile ayn olan ve hi bir anlamda O'ndan farkl olmayan ilahi Sfatlard r.
ibnu'l-Arabi, bylece, Eflatun'un "Ideal S nrlarau" Kelmc lar n
ilahi Sfatlarlyla kar trr. Bu ikisi en sonunda uzla amaz olarak kalr
lahi Zat'n suretleri ve tikel (cz'i) halleri olarak ilahi Isimler, her
biri kendisine zg niteliklere sahip olan ve bu nite]iklerden dolay bir
dierinden ayr lan, fakat zt bak mndan yine de Bir Zatla ve birbirleriyle
ayn olan t bir oklukturn2.
b) Bilgimizle Ili kisi A s ndan Hakikat
bnu'l-Arabrain retisinde, en sonunda bir ve blnmez olan Hakikat, bilgimize nispetle ayr adan ele alnm grnyor:
1. Bildiimiz Hakikat, ba ka deyile d alemde tezahr eden Hakikat.
Hakikat bir durumuyla duyu ve ak llarmzn snrlamalarna tabidir. Onu
varolanlarn okluu olarak bilir ve ona, ister sebeplilik mnasebeti isterse
110. Bak., Fusits, ss. 24, 352; trk. ev., ss. 11, 243.

111. Bak.,Fuilis, ss. 59-60., 355; trk ev., s. 33, 246. (Trke tercmede K a si, K ssi okunmutur. evirenin notu). kinci bir kaynak olarak bnu'l-Arabi, ilahi simlerin her birinin
btn Isimlerle aynl grn kendisine atfetti i bn K asi'den nakillerde bulunur.
112. Bak., Fusiis. s. 151; trk. ev., s. 85. Ibnu'l( Arabi buna "Hayallenmi Allah" (elhakk el-mutahayyel) adn veriyor. Fusas, s. 178; trk. ev., s. 106.

47

ba ka tr bir mnasebet olsun, her e it mnasebeti ykleriz. b n.u.'1- Ar abi


buna, Grlen lem, "Grn " ve "yokluk"11 3 v.b. adlar n
veriyor. Fakat grn te bir okluk olmasna ra men, Grlen lem, her
paras Btn (Kl) ve Btn'n tm hakikatlar n ortaya koyma yeteneinde olan zti bir birliktir114.
II. Tasavvufi sezgi yolu bir yana, do rudan do ruya bilmediimiz ya da
alglamadmz, fakat varl n mantkla (akl yrterek) kard= Hakikat. ibnu'l- Ar abi buna, sadece Zorunlu Varl k'a has olan sfatlar yklediimizi ileri sryor ve ona theistik anlamda Allah, inanlar mzda yarat lan
Allah (el-Hakk el-mahlak fi'l-i`tik ld)115, adn uygun gryor. Bu, sadece
hayli ve subjective bir Allah't r ve O'nun hakkndaki kavraymz e itli
fertlere ve toplumlara gre de iir. Fakat ibnu'l-Arabi'ye gre, Allah'
mutlakhk ve kllilik (tmellik)'ten yoksun klan ya da baka bir ilhn, hatt
Grlen lemin hakikat n kabul ederek O'nun birli ini herhangi bir ekilde
eksik brakan bir kavray oktanrcdr. Tam bir Allah kavray , yleyse,
Hakikat' n, ba ka deyile hem lemin iinde hem de stnde olan Allah' n,
iki ynn (ikinlik ask nlk=tesbih ve tenzih) iine alan bir kavray tr.
Daha sonra grece imiz gibi, bu, Ibnu'l-Arabrnin Din Felsefesindeki ba lang noktasdr.
Ibnu'l-Ar abi devam ederek, bunu yapmaya mecbur edildik, nk
Grlen Meme yklediinnz s fatlar kendi mant ki kar tlarn gerektirirler;
mmkn (zorunsuzluk) zorunluluu gerektirir, grelilik mutlakl , sonluluk
sonsuzluu v.b. gerektirir 6 Bu mantki kartlar, ancak bu ekilde kavranan
.

bir Hakikat'a uygulanabilirler. "Rububiyetin s rr'nn anahtar sen'sin (Grlen)"1 ". I ile II'de kavranan Hakikat aras ndaki esasl fark I'de ikin s fatlarn (stfcit et-te bih) mantki kar t olan Allah'n akn sfatlar nn (sftt

et-tenzih) uygulama alannn olamamasdr. Allah ile lem arasnda (snni


anlamda) herhangi bir mnasebeti ifde eden s fatlar, bnu'l-Ar abi tarafndan aklanr; bylece biz gerekte sadece iki s fat tryle kar karya
braklrz: Allah'a has olan a kn, Grlen Meme zg olan ikin bunlardan
her biri ise, Hakikat' n bir ynn aklar. Dolaysyla her ne kadar Allah'n
Zt' btn ye illerin, btn yuvarlaklarn ve btn i iten ve grenlerin zat
113.
114.
115.
116.
117.

48

Plotinus'un "madde"sine iyice yakla yor. Bak. Enneads, III, 6. 7.


Fusils, s. 295.
Fusils, s. 352 ;trk. ev., s. 242.
Fusits, s. 212; trke tercmede yeri tespit edilememi tir.
Fusils, s. 146; trk. ev., s. 82. Ibnu'l-Arabi bu sz Tusterrye atfeder. Peygambere
ait olduu iddia edilen "Kendini bilen Rabbini de bilir" hadisini anlaman n bir ekli de
budur.

ise de, "ye il", "yuvarlak", "i itme" ya da "grme'', v.b. gibi s fatlar Allah'a
ykleyemeyiz. Bu, sadece Uhihiyeti Grlen Alemden iki subjective manzara
olarak ayrmaktr.
Ibnu'l-Arabi, Grlen Alem de dahil olmak zere, "biz kendimiz
Allah' tasvir etti imiz sfatlar z'"" ve "anlam ve ruhu Grlen Alem'de
bulunmayan, O'nu nitelendiren bir tek sim ya da Sfat vard r"" 9 derken,
demek istedi i bir yandan Grlen Alemin Allah' n ikin yann aklyan
kendisine zg niteliklere sahip oldu u, ve dier yandan ise bu nitelikler
vastasyla eklen O'nun a kn yamn aklyan Sfatlar O'na atfetmeye
ynelmi olmamzdr. Fakat her eyin zat olan Hakikat'a bakarak, a kn
olsun ikili olsun, btn sfatlar ona yklenebilir. nu'l-Ar abi. diyor ki:
"O, fiilde Grlen Memdeki eylerin btn isimleriyle isimlenmi tir" 120 ;
"D"Fhiyetin ve yarat lm eylerin btn s fatlarnn i aret ettikleri Ycelik
O'na aittir"121, "Bizim isimlerimiz O'nun isimleridir,''122, O'na Ebil Sacid
el-Harr az, v.b., v.b. isimleri verilir123.
III. Do rudan do ruya bilmedi imiz ya da alglamadmz, fakat arazlarn algladmzda bir cevherin varl n kardmz gibi, akl yrterek
mantk yoluyla elde etti imiz Hakikat.
Bu, yahn varlktan baka kendisine hi bir ey ykleyemeyece imiz
ilahi Zat'tr. Ona soyut halinde ve her trl mnasebet ya da s nrlamadan
ayr olarak bakldnda, bilinemez ve ba kas na nakledilemez. O, en sonunda tammlanamaz ve bir cevher gibi sadece halleriyle tasvir edilebilir ki, bu
durumda onlar Grlen Alem.'dir 124. O'nun tabiat kartlk, ztlk ya da
e kabul etmedii halde, kendisinde btn kar tlar ve benzerleri birle tirir.
Nitelik ve niceli e sahip olmad halde, btn nitelik ve niceliklerin kaynadr. O'na genellikle i rakilerle birlikte "Saf I k" ya da "Saf iyilik" veya
"Krlk" (el-dini-O gibi mphem terimlerle i aret edilir.
Bu, hi bir ekilde okluk kabul etmeyen birlik (ehadiyye) durumudur.
Birlik tm glerin (kuvvetlerin) toplamdr (fe-ehadiyyetuhu necnadu kllihi
118. FusCs, s. 27; trk. ev., s. 14.
119. Fusiis, s. 400; trk. ev., s. 281.
120. Futilhat, IV, s. 251,1.3. Kar., Fusiis, ss. 111-112; trk. ev., ss. 58-59.
121. Futilhet, III, s. 186 iir.
122. Fusiis, s. 182; trk. ev., s. 108.
123. Fusiis, s. 102; trk. ev., s. 54.
124. Fusa s, ss. 414-415; trk. ev., ss.297-298. Musa'n n, Firavun'un "Alemlerin Rabbi nedir?"
sorusuna cevab, Ibnu'l-Ar abi tarafndan varl gkte ve yerde (manevi ve maddi
lemde) ve her ikisi aras nda tezhr eden Rab eklinde yorumlarmr Musa'nn gerek
cevab ise, "O gk ve yerin Rabbidir" eklinde idi.

49

bi'i-kuvve)12 5. Bu durumuyla o, bir ibdet konusu de ildir12 6. Ibdet konusu


Bir (el-ehad) deil, Rab'dir 127. Fakat byle bir birlik, e er biz bir kere di er
yn, yani oklu u, kabul edersek, anla lr bir duruma gelir. nk o,
tek ba na okluun tamamn a ar (ondan mnezzehtir). O, tamam yla,
hi bir zaman kurtulam yaca Krl e aittir. O, yakc parlakln (es-subuht el-muhrika) 128 kendisine ait oldu u Bir'in hali, tezahrnn, olgular n
tm okluunu yok etmeye sebep oldu u ve bylece Hak'tan ba ka hibir
eyin kalmad Bir'dir. "Ey dostum", diyor ib nu'l- Ar abi, "birlik rtsnn kaldrdaca m hi bir zaman bekleme; midini bylece Birlik'e (el-

vallidiyye), yani ilhi Isimlerin birli ine", ba ka deyile II'de aklanan


Hakikat'e "ula maya (onun bilgisine ula maya) hasret"'". Onca zti birliin
sz konusu olduu yerlerde mutlak agnosticism (bilemezcilik) ve gnosticism
(ariflik) birle ir. "Allah'dan ba ka hi kimse, Silfi bile, Allah' gerek haliyle
(yani O'nun Zt m) bilmez" 3, nk Silfi oklu a aittir. Bu nemli lk,
b nu ' 1 - Ar ab ruhn btn metafizik sisteminin ekirde ini te kil eder. Alemden
ayr , ya da lemden ba ka bir anlamda var olan, fakat onu denetleyen ve hareketlerini idare eden bir ahsiyet olarak Allah' n onun sisteminde yeri yoktur.
Diyor ki:

Ey Kendinde tm eyleri yaratan,


Sen birle tirirsin yarattn .
Varl sonsuz olan yaratrsn Kendinde
Sen dar olansn (ed-Dayyik=s nrl) ve her eyi ku atan (el-Vasic)1 3 1.
nan konusu olarak Allah, kendi z bilgimizden kard mz yaln bir kavram..
dr: O'na atfetti imiz subti Sfatlar kendi subti s fatlarmza, selbi olanlar da kendi selbi (olumsuz) sfatlarmza dayand rlmtr. "O'nu bilir (yani
kendi z bilgimiz sayesinde) ve yarat rz"132; "Kendisini bize bizimle tasvir
eder"i33; ve bu durumuyla "Allah sadece yal n bir szdr"134.

125. Fusils, s. 145; trk. ev., s. 81.


126. Ayn eser, s. 118; trk. ev., s. 63.
127. Futalult, ss. 766-67, 1.2 a adan
128. Futheit, II, s. 468 ve III, s. 551.

129. Kitb elElif, Elyazmas Loth. 658, IV, var. 57. Ibnu'l-Ar abi, Btn'n birli i (ahadiyyet el-mecn i`) ile Bir'in birlii (ahadiyyete elvehid) arasnda bir ayrm yapar; birincisi
ztl birlik, ikincisi ise ulhiyettir. Furhtit, II, s. 578.
130. Fusiis, s. 32; trk. ev., ss. 15-16.
131. Fuss, s. 139; trk. ev., s. 77.
132. Ayn eser, s. 125; trk. ev., s. 68.
133. Ayn eser, s. 28; trk. ev., s. 14.
134. Ayn eser, s. 360; trk. ev., ss. 250-251.

50

b nu'l-Arab'nin sisteminde Islam n Ahlaki Allah' yerinde, lemle


ayn sayldnda, alemi idare eden ve canland ran bir ilke olan bir Allah' buluyoruz. Bu, ibnu'l- Ar abrnin kuvvetli oldu u noktad r. Onun zayfl da,
H e gel'inki gibi, Allah' n (ya da H e gen"' szyle Mutlak' n) bu etkin ynn
sadece itibari ya da daha ziyade mant ki bir mnasebete indirmesinde yatmaktadr. Ibnu'l- Ar abi'ye gre, Allah'a ykledi imiz her s fat ancak Allah
olarak O'nun derece ya da mertebesi itibar yla (bi'l-mertebe ya da bi'd-derece)
O'na aittir'". Bu sadece ekli bir diyalektiin neticesidir. Allah fiilen yaratmarnakla birlikte, yaratma O'nun mertebesine aittir: Gerekte yarat c ve yarat lm birdir. Ayn ey her eyi bilirlik ve O'nunla lem aras ndaki her mnasebeti aklyan dier sfatlar hakknda da sylenebilir.
Ibnu'l- Ar abi, vandet-i vucadcu Bir ile yan yana Ahlaki bir Allah
dncesini kabul etmenin ciddi bir tutars zla yol atndan tamamyla
haberdard r. Ayn zamanda yaz larnda islamn te bihi Allah'nn ak bir
tasvirini muhafaza etmekten de geri kalmaz. Fakat bu, gerisinde onun vandet-i
vire -Men Allah'mn kolayca farkedilebilece i sadece szde bir maskedir. Bu
ekilde fikirlerini bile bile gizleme te ebbs, btn sisteminin hi bir yerinde
islamn Ahlaki Allah anlaym te kil eden sfatlar s mfm becerikli bir a klama tarz ndaki kadar a k deildir.
c) Ibnu'l-Arabi'nin Allah' n Ahlaki ve ahsi sim ve S fatlar n A klama Tarz
Bu amaca ula mak iin ibnu'l- Ar abi, iki esasl metod kullanr: L
Btn sim ve Sfatlarn sadece subjective mnasebetlere indirilmesi; onlar n
daha nce a kland zere, fiili olmaktan ok mant ki ve psikolojik saylmas ; II.

Sk Sk terimleri anlams z hale sokan, ya da onlar n mutad an-

lamlarm tamamyla de itiren filolojik bir yorumlama yolu. Bir s fat


kelime anlamyla vandet-i vucadeu sistemine iyice uyarsa, 113111'1- Ar abi
onu genellikle o halde brakr; uymazsa, yorumlar. Biraz nce bahsedilen iki
yoramlama metodu, Futrheit'daki ilahi Isim. ve Sfatlar ele alan hacimli bir
blmde, dikkate de er bir ekilde kullanhr13 6 Burada Ibnu'l-Ar abi,
Hazart
bulunular) terimini, Be Ilahi Hazret (Varln Be Merte.

besi) ile ilgili olarak kullanddndan farkl bir anlamda kullanmak suretiyle,
Hazart dedi i eyle Ilahi isimleri bir sayar. Birinci yorumlama yolunu telkin
eden, bu terimdir, nk burada ib nu'l- Ar abi Hazret'den Allah' n mutlak
soyut durumuyla a klanan ilahi bir sim eklinde, Safirlin kalbinde tecelli
eden tasavvufi bir hali anl yor. Ibnu'l- Ar abi bu hazretlerden (ya da Isim.135. Ayn eser, e. 386; trk. ev., s. 273.
136. Futilltt, IV, ss. 250,421.

51

lerden) sadece baz larn sayyor, nk, ona gre, bunlar say ca sonsuzdurlar.
" lahlk Mertebesi" (el-hazret el-iMhiyye), mesela, Allah'n Kendisini Allah
olarak gsterdi i haldir; "Rahman Mertebesi", Allah' n Rahmn v.b. smiyle
tecelli etti i haldir. lahi Isimleri yorumlaman n bu zel tarz ve ib nu'lAr ab rnin bu konuda kulland terimler, bildi im kadaryla, tamamyla
kendisinindir.
Her hazret, ilahi bir ismin ikili bir tazammunu eklinde tecelli eder:
onun ikin yn, yani onun, Allah' n temasa edildi i zel gr asna nispeti
ve onun a kn yn, yani onun ilahi Zat'a nispeti. te yandan filolojik metod,
Isimlerin kendi ekillerini (suretlerini) bir de itirme te ebbsdr. A adaki rnekler ne demek sitedi imi yeteri derecede gstereceklerdir:
1. M'min (skn verici) ilahi ismini ibnu'l-Arabi eman (sktin)
kelimesine ba lyarak a klar. "Skn Vericinin Mertebesi" (hazret el-m'min) tamamyla "Skan Mertebesi" anlam na brnr ki, orada nefs, Allah' n
tabiat hakknda derin d nceye dalmaktan kurtulur 137, baka deyi le tasavvufi sezgi ile ayn saylr.
2. Cabbr (Zorlayc) ismini her eyi ilerlemeye zorlayan Bir eklinde
yorumlar:Zorlama (cebr)'y bnu '1-Arab, zorunluk (vuctib)'la ayn anlama
alr. "Bu, her yarat n altnda yatan ilkedir. Semede (ihtiyarda) bile zorlama
vardn" 138 . Fakat zorlama b nu'l- Ar abi'nin grne gre, bir d kuvvet
de ildir; eyler, Bir'in kanunlar olan kendi i zorunluk kanunlar na itaat
ederler.
3. Mtekebbir (Kibirli) smi btn mmkn sfatlar a an (onlardan mnezzeh olan) Yce Bir, yani Gururlu=Mnezzeh anlam nda yorumlamr.
4. Gafara =rtmek, ya da kaplamak kknden kard Gaffr (Affedici)
smi. Gaffar bylece kendisini Isimler suretine bryen Bir anlam na gelir:
En yce rt (ya da saret) ise Zhir (d )'dir"9.
5. Adele=belli bir eye doru ynelmek kknden kard Adl smi.
Onca Allah Adl'dir, nk O, zati zorunluk durumundan (hazret el-vuctid
ez-zttri) bakasyla zorunlu durumuna (hazret el-vuctib bi'l-gayr) ynelmitir;
ba ka deyile O, d alemde tezhr etmeye ynelmi tirm. ibnul-Arabi
irdeyi de benzeri yolla a klar. Irade ilahi Zat' n tecelliye yneliidir. Tezhr
etmemi olan Zat, itidal (denge) durumundadr, fakat tezhr halinde, biraz
nce akland zere, adl durumundad r.
137. Ayn eser, IV, s. 260.
138. Ayn eser, IV, s. 265.
139. Ayn eser, IV, ss. 273 - 74.
140. Ayn eser, IV, s. 302.

52

6. Latif (nce -iyiliksever- Pek ho ) smini Ibnu'l-Arabi nce Cevher


anlamna alr ve onu hemen hemen maddi bir anlamda a klar .n. "Allah
yalnzca bir Cevher olarak incedir (latiftir), halbuki tezahrde O, pek a ktr.
Btn gzler O'na ynelir, ya da O'nunla grr. O'nun yan nda hi bir ey
olmad halde, o kime gizlidir ki?"142 -Vandet-i vudidcu yorumlamaya
msait olan btn Kur'an srelerini ve hadisleri Ibnu'l-Ar abi, ilahi Zat' n
btn varlklarda ikin oldu u grn desteklemek iin kullamr 143 .
7. Hafiz (Her eyi koruyan Bir) smini Ibnu'l-Ar abi, her eyde srek];
olan ve onlar n zat olarak her eyi muhafaza eden Bir anlam nda btn varln koruyucusu eklinde yorumlar 44.
8. Mukit (Veren) smini ib nu'l- Ar abi, varlyla her eyi besleyen
eklinde yorumlar14 5
.

9. Rakib (Gzetleyici) smini Ibnu'l-Ar abi, her eyin Zat' Kendisi


olduu iin, her eyi gzetleyen Bir anlam na ahr146.
10. iten (Semic). Bu isim Ibnu'l-Ar abi tarafndan Bilen (el-Alim)
adna nispetle Kendi Kendisinin bilinci olarak tecelli eden Bir eklinde aklanr. Ibnu'l- Ar abi'ye gre, O "i itir" demek, O subt halindeki eylerin
hakikatlarna ait zti kelm n (el-keleim ez-zati) i a rsna cevap verir demektir. Btn bunlar n hepsi mecazi bir ekilde ifade edilir. Bu itibarla Sfiler,
Ilahi Ahit adn verdikleri eye de inen Kur'an, metnini nakletmekten ho lanrlar. eylerin gizli hakikatlar sadece Allah' n bilgisinde (fakat ibnu'lAr abi Allah'n Zatnda diyecektir) mevcutken, Kendisini bu gizli hakikatlara
atnda (gsterdi inde), onlara u ekilde hitap etmi tir: "Ben sizin Rabbiniz
de il miyim. Ve onlar cevap verdiler, cevet"" 47. Ibnu'l- Ar abi, Hall c'la
birlikte, yetteki "Konu an" ve " iten" in Allah'n Kendisi oldu unu ileri
srer. Fakat Hallc, Bir'deki g halinde oklu u inkar ederken, Ibnu'lArabi, "ite Allah Kendisini buna muhatap k ld, yani ok'un akledilir
suretlerinde tecelli etti anlam nda Kendisini muhatap kld'"48 diyerek bu
141. Bak., Fustis, s. 376; Trk. ev., s. 262.

142. Futltat, IV, s. 304.


143. "Kim peygamberlere itaat ederse, Allah'a da itaat etmi olur". ( Kur., IV, 82). "Sen frlatp
atamazsn, ama Allah atar" ( Kur'an, VIII, 17).
144. Bak., "gzlerinin nnde yzen" (Kur., LIV, 14) szn I nu'l-Ar abrnin yorumu.

Futithat, IV, s. 317. Kars'la., Fusas, s. 194; trk. ey., s. 118.


145. Futahat, IV, ss. 319-320. Kar., Fusas, ss. 117, 123, 194; trk. ev., ss. 63, 67, 118.
146. Futahat, IV, s. 326. Kar., Fuss, s. 285; trk. ev., s. 182. Burada bnu'l-Arabi ehid
ve Rakib Isimlerini izah eder. Genellikle "ve O (Allah), nerede olursan ol, seninledir",
v.b. gibi Kur'n 5yetlerini konu ile ilgili olarak nakleder.

147. Kur'an, VII, 171.


148. Kar., Massignon, Quatre textes.., s. 36. Ibnu'l-Arabi "grme" ve "konu ma" y da
benzeri bir ekilde aklar.

53

okluu kabul eder. Daha sonra grece imiz zere, a(yein es-stbita (eylerin
gizli hakikatlar) grn bu metne dayand rr.
II. Mucib (Cevap Veren) ismini Ibnu'l-Ar abi, mmkn varlklarn
arsna (duasna) cevap veren Dr eklinde, cevherin "suretlerinin" arsna
cevap vermesi.'" yanisretlere kendisinden tam onlar n gerektirdikleri eyi
-tabi atlarna uygun gelen eyi-vermesi anlamnda yorumlar. Ibnu'l-Ar abi
ayn zamanda halk aras nda yaygn ilahi isimlere yeni Isimler de ilave eder.
Mesela,
12. Dehr ismi15. Onca zaman, varl sonsuz oland r (ma rd yetenthe
vuc lduhu) ezel, ebed ve bunlarn aras nda yer alan eyi kapsamna al r:
Ibnu'l-Arabrnin gr ne gre, zaman ilahi Zatla ayn dr. Bu, zaman,
"birbirini izleyen idraklerin srekli sonsuza uzanmas yla varln zaten mevcut
olan btnn, sonsuzu aksettiren ebedin stireti"1 51 sayan Plotinuscu
zaman gr ne dikkate de er bir benzerlik gsterir. Plotinus ve ibnul-Arabr
ye gre, zaman ebedi bir "an" d r-"her eyi do ru yola ileten, gelece i imdi
gibi bilir" 1 52.
Ayn ekilde il nu'l-Ar abi, di er ilahi isim ve Sfatlar, kendisini
iyiden iyiye me gul eden bir hedefe gre, yani islami ilkeleri ve d nceleri
kat bir vandet-i vueild ekline evirmek iin yorumlar. islam n yaratc
Allah' artk Yaratan de il, Memin sonsuz sretlerinde tecelli eden Bir'dir:
Rahmn da Rahmn demek de ildir artk. Rahmet, varlk "verme", v.b.
ile ayrdr.
Ahlaki ve ahsi sfatlarn nemi, ancak gerek bir Allah-lem
yani Allah'dan baka bir eyin bulundu u yerlerde vard r. Fakat ib nu'lAr abi'nin sistemi "ba kasn" kabul etmez. Bununla birlikte, aras ra olduu
gibi, dini bir duyguyla duyguland nda snni Allah anlay zihninde sabit
ve aktr. Fakat bu, onun felsefesi de il, duygusudur. o unlikla bu snni
Allah sadece bir glge ve bir d t'.
il nu'l-Arabrnin as l belirtmek istedi i, ister lemle Allah' n ikilii
isterse d lemdeki nesnelerin, hatta Allah'a atfetti imiz Sfatlarn okluu
olsun, her eit ikilik ya da okluun en sonunda subjective ve greli oldu u
dur. Fakat bizi uyard hataya, yani subjective'i objective gibi grmek hata149. FuMlicit, IV, s. 328.
150. Ibnu'l-Arabi "dehri ktlemeyin, nk Allah dehr'dir" eklindeki hadisle "bizi ancak
dehr (zaman) yok eder", Klr'n, XLIV, 23, liyetini nakleder
151. Whittaker, The NeoPlatonists, s. 75; Enneads, III, 7. 11.
152. Enneads, IV, 4. 12.

54

sna o unlukla kendisi d mektedir. Onca en sonunda subjective olan Allah


ile lem ikili i yazlarnda o unlukla her zaman kabul etmeyi istedi inden
ok daha somut ve gerek olarak grnr. Sadece subjective mnasebetler
eklinde beliren Sfatlar o unlukla uknumlatrdm olmakla birlikte, bu,
ibnu'l- Ar abrnin motafizik nazariyesinden ok iire olan e ilimine i aret
,

eder. O, salt bir filozof de ildir. Dolaysyla ondan tam bir mant k! tutarlik
beklenmemelidir. Onun Allah' tamamen vandet-i vucudcu ya da theistik
yahut da Yeni-Eflatuncu tarzda de il, ancak bu n bir kar m, en yksek
hayali trden bir karm olarak tasvir edilmelidir.
d) lahi simlerin ki Yn (Manzaras )
ib nu'l- Ar
Bir'le ok ya da Allah ile Grlen Alem aras nda yapt tek ayrm, daha nce de a kland zere, farkl bir tarzda ilahi simlerin iki m.anzaras eklinde de ifade edilir. Bir birlik ve asl nda ilahi Zatla
bir saylinca, simlerin "etkin" oldu u, yani her ismin Bir'in faaliyetinin
sonsuz i aretlerinden birini ya da di erini belirtti i sylenir. D dnyada
tezahr eden bir okluk olarak, ba ka deyile d alemin kendisi olarak bak ldnda (nk d Mem ilahi simlerden ba ka bir ey deildir), onlar edilgin ve kabildir (alcdr). Birinci cihete ibn.u'l-1- Ar abi, et-tahakkuk
(Hak'kn gr noktas ), ikincisine de et-tahalluk (Yarat lann gr noktas )
diyor. Fiili tezahr husle getiren ikisi aras ndaki mnasebet ise ta(alluk
adn ahyor 5 3.
Acyan esS(ibita'ya nazaran d nlnce, lahi isimler de etkindirler,
nk bunlar gizlilik (subrt) halindeki Grlen Alem'den ba ka bir ey de ildirler, ve yeri gelince a`yan es-sbita d leme nazaran etkindir. Btn bunlar
st ve alt'dan mte ekkil bir silsileyi meydana getirirler. st alta nazaran
etkin, kendisinden stte olana nazaran edilgindir..
Fakat ibnu'l- Ar abryle birlikte biz, daima kapal bir dnce devresi
iinde seyrederiz. Kendi metafizik Bir ve ok retisini aklama zahmetine
girerken, hepsini salt bir subjectivelik sayar. Bu kapal devrede hangi noktadan balarsak ba lyalm daima tekrar ba ladmz noktaya dneriz. Bu
(dncede) ne kadar o altlrsa o altlsn, ya da imzan varl klarn okluu
bazan da say sz Sfat ve isimlerle nitelenen Bir Zt olarak kavranmaya
allsn, en sonunda, tek ba na yalnz tek Bir Hakikat oldu u, sznden fazla hi bir ey kazand rmaz. Onun hakkndaki btn bilgimiz subjective ve
botur. okluk olmad gibi, Sfat ya da simlerin okluundan -edilginlik
153. erh Esnt) Allah elHusnrl, elyazmas Loth. Kat. 658, varak, 1-22. bnu '1-Ar abi burada
ilhl simlerin iki manzaras ve aralarndaki mnasebeti aklar.

55

ya da etkinlikten-bahsedilemez. Bunlar bizim kendi icad etti imiz ve Hakikat'ten anlamak istedi imiz manay ifade iin kullanmaya elveri li terimlerdir.

a) Sabit rnekler ya da Gizli Hakikatlar (el-acyan es-sbita)


Bildiime gre, ibnu'l- Ar abi, "sabit rnekler ya da eylerin gizli hak:katlar" eklinde tercme edilebilecek olan acyan es-sbita deyimini az ok
belirli bir anlamda ilk olarak kullanan ve ona metafizik bir sistemde stn
bir yer veren kimsedir. Onun dytin es-sbita nazariyesi Eflatuncu deler
nazariyesi, r kilerin zihni varl k retisi ve K elmc lar n cevher ve
sfatlan bir ve ayn sayan retisinin garip bir karm dr. Ibnu'l- Ar abi'ye
somut varl k haline girmeden nce, Grlen lemdeki eyler, Allah' n ilahi
Zat'nda kuvve halinde ve gelecekteki "olu unun" ideleri (d nceleri) olarak
Kendisi hakkndaki bilgisiyle ayn olan ezdi bilgisinin muhtevas idi. Allah
Kendisini, kendi ben bilincine ulam bir durumda iken,Ibnu'l- Ar abrnin
lk Tacayyun (Belirlenme) dedii eyde, Kendisine aar. Bu durumda O,
Kendisinde ve Kendisi iin Kendi Zat' nn belirlenmi, sretleri olarak bu
acyan' n sonsuzluunu grr. Bu siretler O'nun kendileri hakk ndaki ezdi
idelerini yans tr ve onlara her bakmdan, uygun derler. te bu sretleredir
ki, ibnu'l- Ar abi c`yen es-sbita adn veriyor. Bylece biz onlar , hem zihinde hem de Allah'n Zat'nda, O'nun gelecekteki "olu unun" gizli halleri olarak
tammlyabiliriz. Bu haller ancak ilahi isimler ve aralar nda varolan btn
mmkn mnasebetler eklinde ifade edilebilir. Bu acyan' n ift mahiyet,
baka deyile, bir yandan onlar n Allah'n zihnindeki ak ledilir ideler ya da
kavramlar olmas , te yandan da ilahi Zat'n belirli "halleri", ibnu'l-Arabi
ve ekolnn mahiyet ve hviyet szlerini cayn sbita szyle ayn ekilde
kullanmasyla izah edilir. Birincisi (mahiyet) cayn'm birinci manzaras m,
baka deyi le onun bir ide ya da bir kavram olmas n, yani onun zati bir
"hal" olmasn izah eder.
Artk acyan'n, Zat'n bu g halindeki hallerinin Zt'dan ayr olduunu
ya da onlarn ondan ayr olarak herhangi bir varl olabilece ini syliyemediimiz gibi, kendi zihni hallerimizin zihinlerimizden ayr olduunu ya da onlardan veya gerekte her hangi bir ba ka cevherin hallerinden ayr olarak herhangi bir ayr varha sahip olabileceini syliyemeyiz. Bununla birlikte, zihni
bakmdan Zt ile acyn , ya da zihin ile halleri aras nda bir ayrm yapabilir
ve onlar ayr olarak dnebiliriz. Acyn es-Sbita gerekte ilahi Zt ve ilahi
Bilin'le birdir. Fakat "haller" ya da "durumlar" olarak zihni hallerimiz ne de-

56

recede zihinlerimizi te kil edemezlerse, onlar da ayn derecede ilahi Zat' n


kendisini te kil edemezler. I b nu'l- Ar abi bunlara, hi bir d hakikata ya
da varla sahip olmayan anlamnda de il, halleri olduklar Zat'dan ayr olarak
hi bir ya da herhangi bir varl a sahip olmayan anlam nda, yokluk adn
veriyori 54 Ancak Bir Hakikat vard r. Bir'i s nrlayan ve belirleyen yok olan
subjective bir okluk ve subjective mnasebetler vard r. Acyan es-Sbita'ya
ibnu'l- Ar abi ilahi simlerin muktezalar (gerekleri) ad n veriyor. Fakat
bunlar ayn zamanda g halinde bulunan zatlard r. A<yrt es-Sbita somut
.

tezhrler haline hi gelebilir mi veya hi "olu ma" anlam yok mudur?


nk bunlar bir anlamda subjective'lik gsterirler ve bylece daima yok
olarak kal rlar. Ibn.u'l-Arabrnin onlar hakk ndaki gr,Eflatun'unki
gibi, baka bir airne tasvir ekli midir? Nitekim Eflatun'un gr onlar
insan biimine soktu u gibi, onlara eyler olarak da bakar, halbuki gerekte
bu trden "ilk rnek ideler ve bunlar n somut bir ekilde tezahr eden saretleri hi bir zaman ayr kalp, sonra da yarat c irade ile biraraya getirilmemi lerdir"155. Bu konuda Ibr ul-Arabrnin gr n aklamak zere, onun
Futahtit'ndan ilgin bir paray tam olarak nakletmekten daha iyi bir yol
gremiyorum: "Varl k dediimiz ve duyularla kavrad mz ey, yokluk
halinden varlk haline intikal eden cayn es-sbita midir? Yoksa bu, sadece,
ad geen eyin (d nesnenin) kendisi daima subut halinde iken bir yokluk
oldu undan -nasl aynadaki hayal bir aynaya ba l ise- onun Hakiki Varln
cayn' ile akledilir bir mnasebete sokulan hkm mdr? (E er ikincisi
doru ise), acytin es-sbita her zaman oldu u gibi yokluk durumunda kald
halde, mmkn varlklarn acyan birbirlerini sadece Hakiki Varlk aynasmn
`ayn ile ve (aynnda idrak etmelidirler; yoksa -ibnu'l- Ar abi devam ediyor- Allah varln kendisine nazaran sahnelere benzeyen bu acyan s iretlerinde
mi tezahr ettirir ve bylece her 'ayn bir di erini, Allah Kendisini bu ba kasnda gsterdi i zaman, idrak mi eder? Bu olgu genellikle mstefad (kazantlmt ) varla sahip olan bir ey eklinde tavsif edilmekle beraber, Allah' n
bu ey suretinde tezhr ya da grnmesinden ba ka bir ey de ildir. Bu ikinci
izah bir bak mdan gere e daha yakndr; dier (izah) ise bir ba ka bakmndan... Fakat her iki halde zerinde durdu umuz eyin (ayn es-sabita's d
varl ynnden bir yokluktur ve kendi 81lb -k durumunu muhafaza eder
(sbitatun fi hazret essubtit)"1 5 6 bnu'l-Ar ab 'Nin btn sylemek istedi i,
ad geen yan es-sbita'rutt kendiliinden varlklarnn, ba ka deyile bir
.

klli Zat'dan bamsz olan ve O'ndan ayr olarak ayr bir varla sahip nesneler olduklar nn inkardn. Kuvve hali ve Allah' n Zihnindeki akledilir
154. Fusas, s. 101; trk. ay., s. 53.
155. Kar., Whittaker, ad geen eser, s. 73.
156. Futnldt, IV, ss. 269-270.

57

fikirler olarak bunlar, muhakkak ki, yahu bir subjective'li e sahiptirler. Fakat
zatlar olarak var olan eylerin hepsidirler, nk onlar cz'i (tikel) ve belirlenmi olarak ilahi Zat' n kendisidirler. Maalesef b nu'l - Ara brnin bu a'yan' tavsif ederken kulland dilin hitabi ve hayali yn o kadar fazladr ki, bunlara, bilincinde oldu undan ok daha fazla somutluk ve ba msz
varlk baheder. Ayn zamanda 13 r u'l- Ar abi onlardan, Allah Kendisini
Kendisine bu acyan siiretlerinde pek kutsal bir ak (el-feyz el-akdes)halinde
iken at, derken, sanki onlar Allah' n gelime tarihi iinde belirli bir merhaleyi
i aret ediyorlarm gibi, bahseder. Onu, Allah vard ve hi bir ey O'nunla birlikte de ildi, sonra acyan es-sabita'n n akledilir stiretleri halinde tecelli etti;
Allah ayin es-sabita'ya varlk elbisesini giydirdi (elbese el-acyetn el-yuri:1'd);
onlarn ortaya kmasna sebep oldu varlklar ve zatlar (acyttn) olarak biz
Allah'da idik157 ; "Allah pek gzel simlerine (esttgi' el-hsni t) nazaran eylerin
acyan' n ve kendi cayn' m grmeyi diledi" v.b., v.b. 158 gibi szleri kullanrken
grmek, ender rastlanan bir eydir. b nu'l- Ar abi ayn zamanda sk sk
"idi", "olacak", "olu", "grnr", v.b. gibi, bir yandan Allah ile acygin
es-sgibita arasnda, te yandan da acYein es-siibita ile d lemdeki somut
nesneler aras nda zaman ilikileri bulunduunu ifade eden deyi ler kullanr.
Bu deyiler kelime anlamlaryla alndklar takdirde, tm felsefesi iin bir
ykm olur. Bu nedenle biz daima bu terimleri anlarken ihtiyat elden brakmamal ve b nu'l - Ar abrnin kan tlamalarnn genel akn zihinde tutmalyz; nk bize verdi i ayrntlar o unlukla aldatcd . zellikle bu noktada
b nu'l - Ar abrnin dili, bir zaman ili kisi olduunu ima yollu belirtse de, hi
bir ekilde Allah ile acyan aras nda byle bir ilikiden sz etmek istemez. Daha
sonra daha tam bir ekilde ele alaca mz zere, "en kutsal ak" n ezdi
hayat dramnda srekli bir vetire oldu unu, balangc olmad gibi sonunun
da olmayacan, Bir Zat'daki fiil hallerine zamanda bir kesintiye u ramadan
gemelerini ve bunun her zaman bylece srp gitmesini kabul etmemize
kar kacak hi bir ey yoktur.
Yukarda sylediklerimizden a ka grlyor ki, b nu'l-Ar abi'nin
acyan es-sabita's Eflatun'un " deler"ine benzemekle birlikte, onlarla tamamyla ayn deildir. Onlarn esasl yn, baka deyile onlarn ilahi Zat'da
bulunan cz'i "haller" ve ayn zamanda ilahi bilinte bulunan ak ledilir sretler olmas , onlar E flatun'un " deler"inden a ka ayrmaktad r. bnu'1- Ar abrnin P1 ot in us'un lk Akl ile ayn sayd ilahi bilin (uur ) acyan'n
btn akledilir stiretlerini; Zat ise, onlarn btn kuvve hallindeki zatlarm
kapsar. Birincisi, yani ak ledilir sretler ikincilere, yani zatlara tekabl eder
157. Fusas, s. 274; trk. ev., s. 174.
158. Fustis, s. 12; trk. ev., s. 6.

58

ve onlar aksettirir. Ibnu'l-Arabi bu zatlara s k sk ruhlar ad n verir ve


ve onlara, srf idelere isnat edilmesi imkans z olan grev ve faaliyetler atfeder.
Allah Kendi bilincine lk Akl, Ruh arac lyla varr. Fakat dyan'dan her
birinin (her ruhun) bilinci iin ise, acyan' n kendi zatlar , yani KWH Ruh'taki
cz'i "haller" halinde bulunan ruhlar birer vas tad r' 59. Bu, Plotinus'un
benimsedi i Bir'in Zihni ve onun " deleri" gr ne benziyor. "Zihin", diyor
Ibnu'l-Arabi, "fiilen her eydir, nk zat nda maddi olmayan eylerin
bilgisi eylerin kendile,ridir" 160 . "(Bir'in) Zihni kendi nesnelerini, idrak gibi
d arda de il, kendisiyle bir olarak, bilir. Bu birlik en ycesi de ildir; dnme
ve d nlme ikiliini tazammun eder, dolay syla ikinci srada bulunur"".
Ibnu'l-Arabrnin Bir'in bilgisini eylerin acyan' yla ( eylerin kendileriyle) ayni sayan gr , grdmz gibi, esasta Plotinus'unki ile ayn dr.
Fakat bu noktada stad kadar kesin ve tutarl de ildir: Bazan acyein
bita'dan tamam yla saf ve basit olan ak ledilir ideleri anlar grnr, hazan
da onlarn srf zatlarn ... Fakat onun genel retisinde belirtileri grlmekle
birlikte, nadiren her ikisini birden anlar. Ibnu'l-Arabi, ilahi Bilgiyi ilahi
Zatla ayn sayar ki, bu gr , Plotinus'un dedi i gibi, ilahi Bilginin, Zat' n
(Plotinus'un Bir'i) btn kuvve halindeki "halleriyle" ayn olduu ve her
"halin" ilahi Bilin'te kendi d ncesiyle ayn saylmas gerektii noktasna
gtrr. Ba ka deyi le, her "hal" ayn zamanda hem Zat'daki bir hal hem de
ilahi bilgideki bir hal olmaldr. ibnu'l-Arabrnin acyan es-sabitas nda her iki
hal ortak ve gerekte birdir.
b) bnu'l-Arabi'nin Sisteminde Acyan es-Sabita'n n. Yeri
Acyan es-Sabita ibnu'l- Ar abrnin metafizik sisteminde Mutlak Hakikat
olan Bir'le Grlen Mem aras nda orta bir yer i gal eder. Ibnu'l-Arabi
bunlara "gaybn anahtarlar" (neffirih el-gayb)1 62 ve "ilk anahtarlar" (el-

mefatih el-uvel) adn veriyor. nk bunlar, ona gre, asl nda yaratln balangc ve sonu olmadna inanmasna ra men, yaratl tarihinde
grlen balang blm, yani kendisinde yarat klarnun sonsuzluunu (gelecek tezahrlerini) tefekkr eden Yarat c olarak Bir'in tecellisidir. Bu
zel hal yalnzca Allah' n Kendisince bilinir Ilham ya da tasavvufi ke f
bile onun srlama nfaz edemez; nk bu, birli in ikinci dereceden en
yksek halidir. Burada Allah hem bilen hem de bilinendir. S nrl bir varln Mutlak' ve O'nun halini idrak edebilece ini sylemek kendi kendisiyle
159. Fustis, s. 46; trk. ev., s. 24; kar., Kelm hakk ndaki blm.
160. Enn., V, 4. 2. Bak., Mackenna, Ethical Treatises translated from Plotinus, Enneads (IIV),
(1921-1926), IV, s. 47. Kar., Enn, V, 9. 5. Bak., Mackenna, ad geen eser, IV, 1, 93-94.
161. Whittaker, ad geen eser, s. 63.
162. Fasit s, s. 248; trk. ev., s. 159. "Ve O, gayb n anahtarlar na sahiptir", Kur., V1, 59.

59

elikiye d mek demektir. Fena halinde bile byle bir hal bilinemez; nk
imkanszdr. Fakat a`yan es-sabita'n n ilahi Zat'a olan zel nispeti, onlar n
nasl Allah'n yaratc gc ile irtibatta olduklar 1 63 ve nasl d varlk kazandklar , btn bunlar en yetkin Safi iin bile bilmesi mmkn olmayan eyler
olmakla birlikte, I bnu'l- Ar a bi hakiki bir safi iin acyan es-sabita'n n
zellikle kendi `ayn' nn bilgisini edinmenin o derecede imkans z olmadn
kabul eder. Diyor ki: "Ya da olabilir ki, Allah kendi cayn es-sabite'sini ve birbirini takip eden sonsuz hallerini aar, ve bylece o, Allah' n onu bildi i
tarzda kendi kendisinin bilgisini (Allah olarak) ayn kaynaktan karmak
suretiyle, bilir.' 64
.

Bir ile Grlen le n aras nda orta bir mertebe olan onlar n e siz
mevkiinden dolay , acyan es-sabita,
b nu'l- Ar abi'in gr ne gre
hem etkin hem edilgin (ya da al c, kabil) olma e siz zelli ine sahiptir.
Bunlar bir anlamda Bir'den "aklar", ilahi simlerin saretleri ve ilahi
Zat'daki kuvve halinde "haller" olduka edilgin ve al cdrlar (Idibi/) 165 .
Zatlarna nazaran, yani kendilerinde, Grlen klemin d varlklar durumuna
gelmeleri iin gerekli btn kuvve hallerine sahip olduklar ndan, bunlar
etkin say l rlar. Fakat burada etkinlik ve edilginlik mant ki belirlenme (hkm)
den ba ka hibir ey ifade etmez. A`yan ilahi Isimlere nazaran edilgindir;
nk ilahi Isimler olanlar zerine hkmler yneltirler. Bu hal bir kllinin
cz'ilerini belirlemesine ok benzemektediri 6 6 Grlen nesnelere nazaran ise
bunlar etkindir. Bu, kuvve halinin geldi i fiil haline nazaran etkin olmas yla
ayn anlam ta r, baka deyile her iki halde de sadece mant ki belirlenme
.

sz konusudur.
IV
a) Ibnu'l-Arabi'nin Varl n Birli i retisi
Bu blmn e itli yerlerinde b n u 'I- Ar a Unin. Hakikat' n son mahiyeti
ile ilgili ne e it bir retiyi benimsedi i hakknda daha nce bir ka ipucu
163. Fusits, s. 249; trk. ev., s. 160. Kar., Fuss, s. 246; trk. ev.,s.158. Burada / bnu '1Arab I', ayn eye "kaderin s rr" (s rr el-kader) adn veriyor. Bu, diyor t l nu'l-Ar abi,
Uzeyr'in, "Allah bunu lmnden sonra nas l diriltecek" (Kur., IV, 261) sorusunu
sorduu unda, Allah tarafndan azarlanma nedenidir.

164. Fuss, s. 47; trk. ev., s 25.


165. Fuss s. 15; trk. ev., s. 7. "Kabil (alc) varlklar ancak ve ancak O'nun pek kutsal
feyzinden has l olurlar". Ibnu'l-Arabtbununla dy l essabita'y i aret etmet istemektedir. Kar la., Fuss, s. 109; trk. ev., s. 58. Bu pek kutsal feyze ayn zamanda Birlik'in
hazreti, Rahmni Hazret (elhazret erRahmniyye),
ruhlar alemi, v.b., v.b. adn veriyor.
166. Kar., Fuss, s. 25; trk. ev., s. 13.

60

lk Taayyun; simlerin Hazreti,

verilmiti. Bunun tamam yla mantki olan manzaras zerinde ise, ilk blmde durulmu tu. imdi konunun meafizik cihetinin daha ayr ntl bir izalun vermek bu blmn hedefidir. I nu'l- Ar abrnin Hakikat nazariyesi
vandet-i vucdcu bir nazariyedir. Bu nazariye bir ka kelimelik kendi szleriyle u ekilde zetlenmi tir: Ycelik Kendisi onlar n zatlarn (dytinuhe )
te kil etti i halde, eyleri yaratan Allah'a aittir" 167 . Fakat bu, ne trl bir
vandet-i vudidculuktur ?
Burada Allah' n mutlak, sonsuz ve ezeli bir varl k, btn varolan, var
olmu ve var olacaklar n kayna oldu u faraziyesinden yola karak tedricen
bir akosmism eklini alr. Buna gre, Grlen Alem, Halikat n tesinde uzanan
sadece geici bir glgedir. Sonlu ve zamanda olan her ey, hayal mahsul ve
gerek-d dr. Vandet-i vuefidculu un bu ekline iki yoldan biriyle ula labilir:
I. O, ya Allah' her eyi ku atan ezeli bir Hakikat sayan dini bir Allah
anlaynn sonucudur ve bu anlay n kk genellikle Sfi tecrbelerde bulunur;
II. Ya da Hegel'in deyi iyle, var olan her eyin te kil ettii Hak veya
Mutlak'n aslnda bir, ezeli ve sonsuz, bilinemez ve btn tecrbelerin stnde olduu faraziyesinin sonucudur. Bu, tak nlan daha felsefi bir tav rdr.
Buna gre, Hakk'a Allah demek, ya da nc tekil ahs zamiri ile O'ndan
bahsetmek gerekmez, hatta o unlukla yle denmez ve o ekilde bahsedilmez.
Birincisinin, ib nu'l- Ar abi ve ekol dahil, Islam vandet-i vuddeularmn
kendi retilerine ula tklar bir yol olduu anla lyor. Onlar bu yolda ister
istemez kendilerini, retilerine mant ki bir ekil vermek iin, u ya da bu
felsefi diyalektik ekline bavurmak zorunda bulmu lardr. Ibnu'l-Arabi'nin
durumunda ise, bu diyalektik, Allah'n varln kantlamaya girimez; nk
O, btn kamtlamalarm tesindedir. O, tek ba na mmkn varlklar acyan'
anda tezhr eden Kendi varl nn kantdr 168. O'nun her yerde ve her
zaman var olan varl n kantlamak nas l mmkn olabilir? "Allah'dan
baka hi ey yoktur; yoktur varl kta O'ndan ba kas . Bir yer bile yoktur ki,
orada btn eylerin Zat' bir olsu l. "Kimden kayorsun; varl kta sade
o vardr?"'" "Gzm O'nun yznden (Zat' ndan) ba ka

ey grmez171

167. Fudtht, II, s. 604.


168. Ayn eser, I, ss. 554, 593, 1. 17; 600, 1. 18.
169. Ayn eser, I, s. 884. Kar., Ayn eser, II, s. 531, 1. 1.7.
170. Ayn eser, II, s. 206.
171. Yz=Zat. Ibnu'l-Arabi, Kur'n'dan s k sk u yeti nakleder: "O'nun yznden ba ka
her ey yok olur Kur., XXVIII, 88.

61

ve kula n O'nun sznden ba kasn iitm.ez"'". Bu diyalektik ayn zamanda


ne btn varlklarn aslnda bir oldu unu kantlamay ne de Allah'tan ba ka
herhangi bir varl n imkanszlm ispatlamay dnr; nk bu, zaten
kabul edilmi bir husustur. Bununla birlikte, bu diyalekti in tek amac, insan
aklnn ikin olan eksikli ini ve zat btn bir btn olarak kavramadaki
ba arszln! ve sz edilen grlen nesnelerin oklu unun kendi ba larna
hi bir hakikatlar olmadn ve (okluk olarak) onlar n meruiyetinin tek
sebep ve izahuun, onlar anladmz ekilde oldu unu ispat etmektir.
b) Islam n Allah' ve Vandet-i Vucild'un Bir'i
islamn Allah' kavramndan metafizik hakikat kavram na, slanun
birliinden, yani islamn basit tektanrc retisinden (tevhid) felsefi vandet-i
vucad retisine, yani "Allah'dan ba ka ilah yoktur" nermesinden. "varl kta
Allah'tan baka hi bir ey yoktur" eklindeki tamamyla farkl bir nermeye
intikal etmek, Mslman vandet-i vudidcular iin at lan kolay, kolay olmakla
beraber, me ru olmayan ve affedilmez bir ad md. irke (oktanrctla)
dme korkusu idi ki, onlar, Allah' sadece mevcut olan tek ilh eklinde
deil, ayn zamanda tek hakikat ve tek Varl k olarak da tasavvur etmeye
zorlamtr. Bu intikal, ib nu'l- Ar ab rnin "Risalet el-Halve" adl eserinin
ilgin bir metninde aka grlmektedir. b nu'l- Ar abi burada diyor ki:
"Senin tm halvet (inziva) meseleni ak ya da kapal olarak herhangi bir
trden irkle ve mutlak inan iinde btn sebep ve vas talar,btn ve paray
inkar etmekle bozulmaya!' birlenme (tevhid) dolaysyla, Allahla kar karya
gelmek zerine temellendir; nk gerekten sen byle bir tevhid'den yoksun
isen, muhakkak irke dersin." 173. Sadece Allah ile kar karya gelmek ve
O'ndan ba ka btn sebep ve vas talar (vesei'it) inkar etmek, mslmanlar n
tevhid retisidir. Fakat Allah'tan bile btn sebeplilik fikrini iptal etmek
(ki "btn" kelimesi bunu belirtir) ve "mutlak birlenmeyi" (et-tevkid el-mutlak) ileri srmek (biz ibnul-Arabr in mutlak birlenme ile ne demek istedi ini
biliyoruz) vandet-i vueildcu bir retidir.
Bilinli ya da bilinsiz olsun, bu intikali sa ladktan sonra Mslman
vandet-i vucadeular, kendi mevkilerini tespit etmeye ve retilerini do rulamaya almlardr. Bunlar aras nda felsefeye dnk olanlar ise, kendi hatas z
delillerini vecd tecrbesinde buldular ki, burada onlar kendi paylar na btnn
birliini ve Bir'in her eyde ikirliini hissettiler. ibnu'l- Ar abi her iki

172. Futrltat, Il, s. 604.


173. Elyazma Loth. Kat., 657 2, var., 14.

62

metodu birle tirmektedir. Fakat bunlar aras nda bulunanlardan ne filozoflar,


ne Sfiler, ne de ibnu'l- Ar abi gibi mutasavv flar, Allah' n Btn oldu u,
ya da Btn'n bir birlik te kil ettii eklindeki temel nermeleri kan tlamay
ba armlardr. Vandet-i vuefulcular ve mutlak idealistlerin de grn te
yaptklar gibi, eer (idealistlerin) Mutlak' ya da (mslman vandet-i vueadcularm) Hak'k mevcutsa ve bu, bir birlik te kil ediyorsa, onun lem olmas
gerekti ini, yahut da bir btn olarak ale nin zati bir birlik oldu unu varsaymak iin a priori bir sebep var midir? Vandet-i vuctulcu Si filer bu gl n
tamamyla farkndadrlar ve ortaya koyduklar tek delil ise, ki bunu yanlsz
sayarlar, kendilerini Allah ile bir hissettikleri safi fena halinde ya adklar
zihinst sezgidir. Fakat bir tak m safi tecrbeler alt nda kendisine Allah
adn uygun buldu um bilinmez bir gle bir hissetmemden, benim Allah ile
bir olduum ontolojik nermesini ortaya koymaya ve buradan da var olan, ya
da olacak olan her eyin Allah ile bir olduu ve Allah'n var olan eylerin Btnn te kil ettii eklindeki ok daha geni bir genelle tirmeye gitmeye
kendimi yetkili sayd n' sylemem sama olur. Safinin, bir tecrbe olarak
kendi tecrbesini ya amaya tam hakk vardr. Fakat Hakikat' n btn eklindeki metafizik bir nazariyeye varan bir yorumu ona giydirmesi me ru grlemez. Safilik, haliyle, ontolojik bir reti olmad gibi, ontolojik bir
retinin temeli olarak da ele al nmamaldr. bnu'l- Ar abi'nin, slam
vandet-i vucdcularnun bir o unun tersine, safili e bu adan bakmad
dorudur. Onca safilik kendi ba na bir hedeftir; safi in (ya da lemin)
Allah ile aslnda bir oldu unu kantlama vastas de ildir. Sufilik, "Hakikat'
n aslnda bir oldu u" eklindeki apak nermenin do ruland bir tecrbedir. Ibnu'l- Ar abi Allah ile bir olmak anlam nda Allah ile birlenmeyi
inkar eder, Onun nazariyesinde olu un (olmann) hi bir ekilde yeri yoktur.
Fakat, sen Allah ile birsin, eklindeki zaten varolan gere in tahakkuku
vardr. Bu nedenledir ki, Ibnul-Arabi, kelimenin tam anlam yla, vandet-i
vueadeu denmeye Hallc gibi vandet-i vucadcu safilerin o undan ok daha
fazla layktr. Dolaysyla ibnu'l- Ar abrnin islamn Allah kavramn tamyla de itirdikten ve yerine esasta farkl bir kavram koyduktan sonra, Allah' bir ahsiyet haline sokan ahlaki s fatlar kendi hallerine b rakmas ve O'nu
bu ekilde tasvir eden bir dil kullanmaktan ka nmas zorunlu idi. ibr u'lAr abi zaman zaman farkl iki Allah telakkisini -vandet-i vuddcu ve theistikahenkli bir ekle sokmaya alrsa da, sonu tam bir ba arszla urar. "Hi
bir eyin O'nun benzeri olmad"174 eklindeki Allah telkkisini her yerde ve
her ey olan vandet-i vucadeu Bir'le ahenkli bir hale getirmek nas l mmkn
olabilir ?
174. Kur'n, XLII, 9.

63

c) bn i-Arabi'nin retisinde bir "Maliyet Telkkisi


Daha nce de belirtildi i zere, bnu'l- Ar abi'nin vandet-i vucadculuu bir e it akosmismdir. Bu retide belirli trden bir ulhiyetin bulunduunu hatrda tutmak nemlidir. Bu ulhiyet, ba ka ne olursa olsun, dinin
ortaya koydu u ahlaki ve ahsi bir Allah de ildir. Hi bir zaman vandet-i
vucd retisine ait bir Allah da olamaz 175 . Onunki B ousset'nin de dedii gibi, "Allah' n kendisinden ba ka her eyi Allah yapan bir vandet-i vucad
eklidir. Fakat her eyi Allah haline koysa bile, bir Allah telakkisi zerinde
srarla duru udur ki, ib nu'l- Ar abi ve S pino z a l76 gibi ahsiyetlerin vandet-i
vuddculu unu kr maddecilikten ay rr. Onlarn dini duygu ve tavr allar
ancak ok az bir ekilde s radan theistlerinkinden ayr lr. Gerekten de hazan
onlar daha da derin ve iddetli bir duyguya sahiptirler. Alemi Hakikat'la
bir grseler de, bu Hakikate a ktrlar ve ona taparlar. Ona taparlar derken,
ona yakar rlar de il, onun kendi kendisini srdrmesi ve ba mszl karsnda yaln " ekiller" ve "tezhrler" olarak kendi aresizliklerini idrak etmek
suretiyle bunu yaparlar demek istiyoruz. Hi bir theist, "bylece her ey iin
yalnz O'na gveniriz: di er eylere gvencimiz gerekte O'na gvencimizdir;
nk onlar O'nun tezhrlerinden ba ka bir ey de ildir". diyen vandet-i
vuctideu b nu'l Arabi'den daha derin bir duyguyu zhar edemez. Bir
defas nda Bayez1c1 Allah'a, "Rabbim, Sana ne ile yakla abilirim" diye sormu , Allah da, "Bana ait olmayanla", yani kulluk ve ba llkla cevabn
vermitir"m Mad d e ci p an theist iin nemli olan, olgularn (var olanlarn
ve gerek olanlar n hepsi) oklu udur. te yandan ibnu'l-Arabi (kendi
tarz nda) olgular n tesinde uzanan, her eyin altnda yatan ve her eyi kontrol eden Hakikat'a, bir aynadaki gibi, Grlen Alemdeki varl n ve yetkinliklerini aksettirene tapulu ve onlar yceltir. Bu nedenledir ki, ibnu'lArabi, Hakikat'n her iki manzaras na (ikinlik ve a k nlk) a rlk verir.
Bununla birlikte bu a rln biri ya da di eri zerindeki derecesi onun ruhi
durumuna gre de iiklik gsterir. Onun ikin cihet zerine verdi i arlk,
zaman zaman o derece kuvvetlidir ki, bu, onun sistemine, Allah' E carilerin
lk Cevheri ile ve btn olgular onun hal ya da arazlar ile ayn sayd zamanki gibi, 178 maddeci bir vandet-i vucadculuk grnts verir 179 . Fakat dier
175. Kar., A. M. Fairbairn, Studies in the Philosophy of Religion and History, Londra 1876, s.
382.
176. Onlarn retisine idealist ya da Ruhni Panteism diyebiliriz.
177. Konu takdire de er bir ekilde Futht II, s. 21'de i lenir. Ayn fikir dikkate de er bir
tarzda ibnu'l-Ar abrnin "eceret el-Kevn", Kahire 1343, s. 27'de ifcle edilir. Ibm'''.
Arabi, burada, Btn'e olan en derin duygular n dile getirir.
178. Bak., Fusls, s. 376 ve ss. 227-228; trk. ev., ss. 262, 143-144.
179. Bak., meselfi, Fuss, ss. 357, 376; trk. ev., ss. 249, 262.

64

zamanlar, yani iindeki dini duygu seslendi i zaman, a kn cihet zerine daha
fazla a rlk vermektedir. "nk o, (ycelik O'na aittir)", diyor b nu'l- A r abi
"yarat klarma hi bir ekilde benzemez. O'nun zat bizce idrak edilemez, dolaysyla elle dokundu umuz nesnelerle onu kyaslyamay z; ne de O'nun
filleri bizimkilere benzer", v.b., v.b."o.
d) ibnu'l-Arabi'nin Vandet-i Vuead retisi ve YeniEflatunculuk
ibnu'l- Ar abrnin vandet-i vucad retisinin, ierisinde pek az Hellenistik unsur ta yan tipik slam dncesinin tabii bir sonucu oldu u meydandadr. Bu, sonsuz s fatlara ya da de iken hallere sahip asl nda bir Cevher eklinde anla lan E carilerin d lem nazariyesinin benimsenmesinden ba ka
bir ey de ildir. Bu nazariye bir btn halinde ibnu'l-Arabi'nin Hakikat
retisinin ekli cihetini temin etmektedir; iki reti aras ndaki tek fark ise,
E 'arilerin btn olgular n altnda yatan Zat'a cevher, kendisinin ise Allah
ya da Bir demeleridir. Yine grdk ki, bir ba ka ekilde ibnu'l- Ar abi'nin
vandet-i vucad retisi islamn tevhid retisinin me ru olayan bir uzant sdr. Fakat o, daha sonra grlece i zere, ne bununla ne E 'arilerin
cevher ve s fatlar retisi ile, ne de YeniEflatun cu Bir retisi ile ayndr.
Bu nedenle, denebilir ki, her ne kadar ibnu'l-Arabrnin bu retisinin, dier bir ok retileri gibi, derleyici bir niteli i varsa da, onun yine de orijinallik iddias nda bulunmas makuldr.
ibnu'l-Arabrnin Allah' Yeni-Eflatuncular nkinin ayn deildir.
Yeni- Eflatuneuluk tam anlam yla bir vandet-i vueadeuluk ekli saylmamaldr. Bu sisteme gre, lem, bnu'l-Arabi'nin ifade etti i ekilde
Allahla, hatt Allah' n bir ciheti ile ayn deil, ancak Allah'dan bir ak
(feyz)'dr. ibnu'l- Ar abrnin retisinde ise, Plotinus'unki gibi, bir ak
(feyz) dzeni bulunmaz; her ne kadar Plotinus'un terminolojisi ile konu ursa da, hi de ilse gerekte byle bir ey yoktur. Mukakkak ki ib nu'l-Ar abi'
nin sisteminde Bir'in kendi kendine geli imi, tezhrii ve o almasna benzer
bir ey -"ilahi Nefes'in. (z'n) grlen nesnelerin saretlerine inmesi" 181
v.b., v.b,- bulmaktayz ve bu bir bakma Yeni Eflatunculu a benzemekle
birlikte, Plotin.us'un sisteminin aksine, daha ziyade H e g e l'inki gibi mutlak
idealism'dir, yani "srf diyalektikle in a edilmesi" 182 sadece mantkidir, fiili
ya da gerek de ildir. Bu terimlerin, Ibnu'l-Arabnain kulland ekliyle,
"Bir'in birliini bozacak ya da onun varl n oaltacak veya kendisinden ba 180. Futhht, T, s. 120. Kar., Tenzil. ve Teshih hakkndaki blm.
181. Fushs, s. 280; trk. ev., s. 177.
182. Kar., Pfleiderer, Philosophy of Religion, Ing. ev., A. Menzies, Londra 1887, II, ss. 79 vd.

65

ka bir eyi bamsz bir varl k haline getirecek olan" bir anlama al nmas
kastedilmemitir. "Btn varln hareketi", diyor Ibnu'l-Arabi, "daire
eklindedir; ba lad yerde biter" 83. Yeni- Eflatuncu ak retisinde ise
durum byle de ildir; doru bir izgi zerinde ilerleyen bir harekettir. Bir
ak lar serisidir; serinin her yesi bir sonrakini yarat r, ya da daha ba ka esrarl bir tarzda onu meydana getirir ve yarat csndan a a olmasna ra men
onun yetkinliini yanstr. Seri, yukardan a aya inen bir dzende, daha
yukarda olan daha a adakini yaratarak ve daha a ada olan da daha yukarda olann varln ve yetkinli ini yanstarak a aya doru devam eder.
Serinin son yesi, Grlen lemdir ve hi bir zaman ilk yeye, yani Bir'e
ula amaz. Ancak sfifi tecrbede gerekte serinin en a a yesine mensup
olan insan nefsi bu zincirde en yksektekilerden biri ile, yani Klli nefsle birle ir. Fakat ibnu'l-Arabrnin gr ne gre, ak (feyz) yoktur, ve dolay syla her hangi bir gerek anlamda mezcolma (birleme) da yoktur. Yazar mz
nerede Yeni- Eflatunculu un bilinli bir etkisini gsterir durumda ise, bu
etki, teferruat m Ihvan es-Safa rislelerinde bir rne ini grdmz
I smacili d nrlerden alm olmas muhakkak olan alemin men ei hakknda
bize verdi i bilgilerin ayrntlarnda gze arpar. Burada onun da Ihvn
es -S af gibi farkl Yunan felsefe sistemlerini Plotinus'un ak lar , Pt oleme'nin. astronomisi ve Emp e d okles'in "Drt Unsur"u geni apta
islam kozmolojisinden al nm teferruat yn ile bir araya soktu u anlahyor"4. Onun metafizik Hakikat nazariyesi, alemin onca zamanda bir ba langc olmamas na ramen, zlmez bir ekilde lemin yarat l hakknda
kozmogoniyi ilgilendiren bu trden ayr ntlarla karm bir durumdad r.
Sz gelii, Ibnu'l-Arabi, lemin yarat l hareketinin d hakikatlarda tecelli
etmek iin, Bir'in zati sevgisinden do duunu siiyler 85 ve bu konuda Peygambere ait oldu u iddia edilen u hadisi sk sk nakleder: "Ben gizli bir hazineyim, ve bilinmekten ho landm iindir ki, bilineyim diye alemi yarattim".
Fakat Bir'in tecelli halinde bilinme sevgisi Plotinus'un ak ile ayn
deildir. Ibnu'l- Ar abi'nin sistemi, kendi deyimiyle tecelliyt, "grntler" veya "kendini amalar" ya da "tezhrler", yani Bir'in ak lar ekdeil de, O'nun hakkndaki bilgimiz srasnda kendisini bize gstermesinin
e itli yollar, eklinde ifade edilmelidir. Maalesef, Ibriu'l-Arabi feyz 186
(ala ya da sudr) Bir, ok, v.b., v.b., gibi kelimleri kullanmaktad r ki, bun183.
184.
185.
186.

66

Futtihitt, I, s. 332.
Mesela, Futilltat, III, ss. 578-80; Kar., Resa'il Ihvan esSafti, III, ss. 4,18,119-120.
FusCts, s. 408; trk. ev., s. 288-289.
Bu meez Plotinus tarafndan kullanlmtr. En ., V, 2.1.

larn karl Yeni-Eflatunculukta bulunmaktad r. Fakat Ibnu'l-Arabi


yine de onlar kendi tarznda ve Plotinus'un verdi i anlamdan baka bir
anlamda kullanr. Onca tecelli "ezeli ve srekli bir grnmedir" 187. Zat'dan
saretlere do ru iki kaptan birinin di erine dklmesi gibi de il de, Bir'in
hazan. bir Zt hazan da bir sfret olarak tasavvur edildi i gibi, varln ezdi
ve kesintisiz (srekli) akdr. Ibnu'l- Arabi ak telkin eden deyi ler
kulland zaman, onlar daima mecazi anlamda kullanmay ama edinir 188.
Btn halinde ib lu'l-Arabi'nin sistemi, Yeni-Eflatuncular nkinden
daha tutarl olmasa bile, daha tatminkard r. O, Bir'le ok aras nda ifade edilebilecek btn mnasebetleri a klayan ikinlik cihetini i e kartrr. te
yandan Yeni- Eflatuncular, Bir'i Mutlak Hakikat sayarken, yine de ilemin bir ak olarak O'na ba l olduunu ileri srerler. Bu ise Mutlak' n tabiatna aykrdr. Mutlak mnasebetlerden kurtulu un bir belirtisidir.
e) ibnu'l-Arabi'n.in Gr ne Gre Tecelliler Sistemi Plotinus'un Ak lar n n Yerini Al r
ibnu'l-Arabi'nin btn sisteminin esas udur: Sonsuz saretlerde
tecelli ya da tezhr eden Bir Hakikat vard r. Bu hakikati meydana getiren
ya da yaratan bir ey olmad gibi, kendisinden ba ka bir eyin kt bir
ey de de ildir. "Siretlerde tecelli" sz bile yan ltcdr; nk Zt ve saretler
dncemizin dnda hi bir zaman ayr ayr durmazlar. ibnu'l-Arabi'nin
grne gre, Plotinus'un aklarna sfatlar ya da cihetler demek daha
uygundur ve Bir olan Hakikat'a bu adan baklr. lk Akl, Kani Nefs, Klli
Tabiat v.b., v.b., ayrk varlklar ya da her hangi bir anlamda b'rbirinden
bamsz olmayp, Bir'in, yani klli bilin, lemdeki etkin bir ilke olarak,
Hayat veren ilke olarak grlen alemde somut bir ekilde beliren Bir'in farkl
ekillerde tema asdr. Sadece onlar somut bir ekilde dnmeye Yenid aha fazla ynelen ibnu'l-Arabrnin kuvvetli airne zihnidir ki, onlara
Eflatuncu aklar grnm vermektedir. 189 .
Bylece anla lan Bir'in tecellileri a ada gsterilmi tir. Bir'i btn
mmkn mnasebet ve te ahhuslardan ayr olarak tasavvur etti imizde
187. ettecelli eddirim ellezi lem yezel ve Irt yeze lu, Fusas, s. 15; trk. ev., s. 7. Kar., Fustis,
s. 230; trk. ev., s. 144-145.
188. Hristiyan mistikler gibi, o da nazariyelerini yan ltc semboller ve meczlarla tasvir etmekten
ho lanr. Bir Nfr'u yanstan'"aynalar" ya da bir kaynaktan akan

klar (nurlar), veya


bir merkezden geli en direler v.b. gibi terimleri kullan r. Son tasvirle ilgili olarak bak.,
Futrihrit, I, s. 339.
189. Bak., meselk FutiWit, III, ss. 553-554. Burada bnu'l-Ar abi YeniEflatuncu lk Akl,
Evrensel Nefs ve Evrensel Cisim v.b. ye kar lk olmak zere el-Kalem, el-Levh el-Mahfz
ve elAr gibi terimleri kullanarak kendi retisini tasvir etmek iin ekiller verir. Kar.,
Futiihrt, III, ss. 560-584.

67

deriz ki: Allah Birlik halinde (ehadiyye) tecelli etmi tir, ya da Krlk (eldinci) halinde, Zt halindedir. O, Grlen Memin kuvve halindeki varl na
nispetle gznne abunca deriz ki: Allah ilahilik mertebesin de (e-mertebe
tecelli etmitir 190. Bu ayn zamanda ibnu'l-Arabi'nin deyiiyle, a<yan es-sbita ve ilahi Isimler halidir. O, Grlen Memin fl halindeki
tezahrlerine nispetle gznne al ndnda ise deriz ki: Allah rubbiyet halinde tecelli etmitir. Fiil ve kuvve halinde varl klarn btn akledilir sretlerini ihtiva eden klli bir bilin olarak gznne al nrsa, Hakikat' n lk
Akl'da Allah'n batl ya da Grnmeyen (gayb) olarak tecelli etti ini syleriz,
ve bu hale hakikat el-hak'ik (Hakikatlar n Hakikati) ad n veririz. Fakat
fiil halinde Grlen Alemde tecelli etmi olarak gznne al nrsa, Allah' n
d lemin sretlerinde tecelli etti ini syler ve Allah' klli cisimle ayn sayarz. Allah' btn sretleri alan klli cevher olarak d ndiiiimzde, Allah'in lk Madde (el-heytilti)'da tecelli etti ini syleriz ki, Ibnu'l-Ar abi buna
bazan el-kitb el-mastiir=Yazth Kitap adn verir, v.b, v.b.. ibnu'l-Arabi
bu ekilde Plotinus'un ak larnn tamamn batanba a tarar ve bunlara
E mpe dokles'in Drt Unsuru (Kk) ile Allah' n tecelli ettii daha bir ok
alanlar ilave eder. Bunlar zerine yerle tirmek iin geni apta Islam kaynaklarndan ald tasvirler y n hayret vericidir' 91 . Fakat olduka yan ltc olan
bu teferruata ra men, retisinin ana hatlar aktr. Hakikat bir birliktir
-onu anladmz tarzda o altrz. zetlemek gerekirse:
1. Bu tecelliler subjective'tir ve zaman iinde bir dzene sahip de illerdir. Yani Allah bir defas nda bir eyde, tekinde bir ba ka eyde tecelli
etmemitir. lk ve Son v.b. gibi terimler grelidir
2. Her tecellide, yani iinde Hakikat' n tecelli etti ini sylediimiz her
eyde iki cihet bulunmaktad r. Yani Gerek (raheini) ve grlen (siiri)
cihet.
3. Her ne kadar fiil halinde "Hakikat" btn eylerde benzeri ekilde
tecelli ederse de, onun farkl tecellilerine farkl yetkinlik dereceleri atfederiz.
"Allah", diyor Ibnu'l-Ar abi, "Yetkin nsan'da (el-insan el-kartal) en yetkin srette ve madenlerde en a a siarette tecelli etmi tir192.
4. bnu'l-Arabi tecellilerini, Plotinus'un ak larmn genellikle ifade edildii benzeri bir dzen iinde tertip eder.
190. Aym zamanda "Birlik hali" (Vethidiyye) veya Makam el-Cem`, ya da "Rahmnilik hali"
(eimertebe errahmniyye) veyahut da sadece "Allah" veya "Rahman' n Ar" (ar errahmetn) denir ki, bu sonuncuyu Grlen Alemle ayni sayd ar'dan ayrr. Futht,
II, s. 578.
191. Bak., mesela, Ar 'n tasviri (Ars=Klli Nefs veya Klli Cisim). Futetht, III, s.
192. Futaht, III, s. 579.

68

564.

5. lk'in dnda, btn tecelliler (burada Bir, s rf bir Zt olarak grlmtr) hem edilgin hem de etkindir ncekilere nispetle edilgin, sonrakilere
nispetle ise etkin. Bu noktada Plotinus'u yak ndan izlemektedir.
6. Baz tecellilerin btn oldu u grlyor, yani baz larnda Bir, klli
bir manzarada grlr: sz geli i, lk Akl; di eri ise ksmidir, yani burada
Bir'e cz'i cihetlerde tecelli etmi nazanyla baklr: sz geli i, Bir'in Yetkin
nsan'da (tamil Insanda) tecellisi.
7. ibnu'l-Arabi Plotinus'un tersine, bu tecellilerden herhangi birinin (btnle ayn nazanyla bak ld zaman mstesna) yaratma gcnde olduunu kabul etmez. Tek yarat c faaliyet Bir'dir ve O'nun faaliyeti iledir ki,
her hangi bir tecelli etmi nesneye yarat c denebilir.
8. Biraz nce izah yaplan tecelliler sistemi ibnu'l-Arabi'nin ilh
rahmet eklinde ifade etti i eyle ayndr193.
9. Aklarn gerekte sadece tecelliler oldu unu ileri sren bnu'l- Ar ab
nin retisinde bile, Hakikat' n zati birli i hakkndaki esasl nerme kantsz
kalmaktadr.

193. Bak., Fusls, s. 348; trk. ev., s. 240.

69

BLM II
Ihnul-Arabrnin Kelam (Kelimetullah=Logos) retisi
A
Islam Kelm eklinde ifadelendirilebilecek olan deyime i aret etmek
zere bnu'l-Ar abi'nin kulland 22'den fazla terim bulunmaktad r194.
Aklamalaryla birlikte, bu terimlerin bulundu u yerler daha sonra belirti- ,
lecektir. Ibnu'l- Ar abi'yi bylesine artc derecede geni bir terimler
koleksiyonu kullanr vaziyette bulmam zn her eyden nce iki sebebi vard r.
nce bu, Ibnu'l-Arabrnin malzemesini ok e itli kaynaklardan, her kaynan terminolojisini mmkn oldu u kadar muhafaza ederek, karm
olmasndan dolaydr. Burada, sz geli i, Ibnu'l-Ar abi Sfilerden, Kelmotlardan, YeniEflatunculardan, Kur'n'dan v.b. ald terimleri kullanyor.
kinci olarak onun vandet-i vucildculu u btn eylerin son sebebi olan Bir
Hakikat iin herhangi bir eyin adn kullanmas n kendisine salamaktad r.
Aada naMettiimiz terimler bu defa Kel:am olarak nazara alman Bir Hakikat'n e itli cihetlerine iaret ederler.
194. Bu terimlere u rnekler gsterilebilir:
1)
2)
3)
4)
5)
6)
7)
8)
9)
10)
11)
12)
13)
14)
15)
16)
17)
18)

70

Muhammed'in Hakikat (elhakikat elMuhammediyye).


Hakikatlarm Hakikati (elhakikat ethalarik).
Muhammed'in Ruh'u (yak Muhammed).
lk Akl (elakl el-evvel= Plotinus'un Noas'u).
Ar (elar).
En Byk Ruh (errah eldzam). En Yksek Kalem (elkalem elacla).
Halife.
Yetkin nsan (elinsan
Alemin Asl (asl
Gerek Mem (lem elhakiki).
Berzah
Hayat Felek'i (Felek elhayat).
Yaratma vastas olan Hakk (elHakk el nahlk bihi).
Heyfl ya da lk Madde.
Rh.
Kutup
Her eyi ku atan Bir'in Kulu (Abd elCami`), v.b., v.b...

b n u'l- A rabrnin anlad ekliyle slam Kelnu ok farkl alardan ele


alnabilir. Tamamyla metafizik bir kategori olarak ona, lk Akl denir: Bu,
Plotinus'un Noas'u ya da St o al lar n Klli Akl'dr; daha ziyade bu ikincisidir. ibnu'l- Ar abi, bir anlamda St o al lar gibi, daha ziyade tabiat
monist idi: Onun Kelm lemin stnde a kn bir ulahiyetin bir manzaras
(ciheti) de il, daha ok lemdeki ikin Akli lke'dir. Safi gr asndan, ayn
Kelm.a Hz. Muhammed'in Hakikat' 195, "Mhrn Ruh'u", Kutup, Yetkin
nsan v.b. adlarn vermekte ve bu adlar verirken de ona btn ilahi ve
batni bilgideki etkin ilke olarak bakm.aktad r196. Insanla ilgili olarak ibnu'l-Arabi'ilin bu Kelm .A.denfle ve nsann Hakikati v.b. ile bir saydn
gryoruz. Halbuki bir btn olarak leme nispetle ona Hakikatlar n Hakikati

(Hakikat el-Haki-i'ik) adn vermektedir 197 . Her eyin bir kayd olarak da ona
Kitap ve Yce Kalem demektedir. Her eyin ast m kendisinden ald zt
olarak ise, ona Heyrla ve lk Cevher (el-Maddet el-Ula) v.b. adn verir.
Bylece biz ibnu'l-Arabrnin Kelm nazariyesinde, daha eski Kelm nazayelerine dayanmakla ve onlardan gelmekle birlikte, tek ve kendine zg
olan, Hakikatn baz ynlerini (cihetlerini) bir btn olarak anlad ekilde
izaha al an bir grle kar karyayz. Hakikat ister Hakikatlarni Hakikati
isterse nsann ya da Hz. Muhammed'in Hakikati olsun, asl nda Bir'dir.
Ibnul-Arabi'nin Kelm retisini, hatta di er retilerden herhangi
birini anlamaya al rken, nmze kan en byn tehlike, onun tam bir
vandet-i vuddcu olduunu unutmamz ve bu terimlerin Bir Varhk' n e itli
ynlerinden ziyade e itli varlklara i aret etti ini dikkate almamzdr.
a) bnu'l-Arabrnin Logos (Kelm) Nazariyesinin Ontolojik
Yn: Hakikatlar n Hakikati olarak Kelm: Alemin. yarat c s , Hayat Vericisi ve Akli ilkesi olarak Kelm i ".
Bilgimize giren btn nesneler, diyor bnu'l- Arabi, metafizik
kategori alt nda toplanr: a) Kendili inden (per se) var olan ve btn var
195. slm sffileri, Kelm' Muhammedle ayn saymalar grn Peygambere atfedilen u
hadste temellendirmi grnyorlar: "Adem amurla su aras nda iken, ben peygamberdin".
bnu Arabi Felsefe 10
196. Bu Muhammed'in Hakikat'na, btn btni bilgilerin kayna olarak baklmca, buna Siifiler "Peygamberlerin (resullerin) mhrnn me ' alesi (miskt hdtem errusul)adm verirler: bu, her 5finin kalbinin en i ksmnda (s rr) yerle iktir. bnu'l-Aral Fyi yakndan
izleyen Fili, buna yarat lmam (kadim) Rh'un (Kutsal Ki& ya da Kah) tersine, Yarat l"ini Rh adn veriyor ve ib nu'l-Ar abi ile birlikte yarat klar terimini bu anlamda kullanyor. Bunlar u Kur'n yetlerini naklederler: "Ruhumdan ona (Adem'e) fledim" ve
"onu bitirdiimde ve ona Ruhumdan fledi imde..." (Kur., XXXVIII, 72 ve XV, 29).
197. Bak., Uklet elMustavfiz'a yazlan giri , Kleinere Schriften... ss. 42-43.
198. Bu konunun baz ynlerini ibnu'l-Arabi in a edDeV'ir ve Uklet elMustavfiz'da
(bak., Kleinere Schriften.., es, 13 vd.) ve Fudtht'nda, I, ss. 151 vd., i lemi tir.

71

olanlar n asl olan Mutlak Varl k; b) Mutlak Varlk vastasyla var olan mmkn varlk -aksi halde "yokluk"; bu varl k, lemin kendisidir; e) ne var ne de
yok olan; ne ezeli ne de zamanda olan varl k; bu, ezdi ile ezdi olan, zamanda
olanla da zamanda olan varhkt r. Varln bu kategorisi hakk nda art k
Allah'n Memden nce oldu unu syliyemiyeceiniz gibi, bu varlk kategogorisinin de lemden nce oldu unu syliyemeyiz. O, kmden nce olmakla
birlikte, onun ncelii yalnzca mantki bir nceliktir. Uliihiyetin i manzarasdr. Ulahiyet ise, onun d manzaras m te kil eder: te bir, "Hakikatlar n
ya da " delerin idesi'" 99, En Yksek Cins ( Summum Genus ) -lk Akl v.b. dir
Btn ideleri ve var olan eyleri mutlak sarctte kapsar: Ne bu btn ne bir
parad r, ne de arama ve eksilme gc vard r200. Tanmlanamaz. Maddeye
mmkn olduu kadar en yakn bir durumda bulunur (Plotinus'un rahani
Maddesi gibi bir ey)2. Varlklarn o almasyla oalr, fakat (d nceden
baka yerde) blnmez. Onun Allah ya da Mem oldu u sylenebilir. Fakat
yine hibiri olmad da sylenebilir. Mem ondan, eilz'inin klliden has l
olduu gibi, hani olur202. e itli nesnelerin hakikatlarm (ideler hakikatlarla
ayn saylmtr) ihtiva eder. Fakat tek ba na, ayn cinsten olarak kalr
Allah'n bilgisiyle en yakn mnasebette bulunur. Kendisinin Allah taraf ndan
bilinmesi yine kendisiyledir, yani o, Allah'n bilincidir. Ilahi bilginin kendisi
olmaktan ziyade, onun muhteva ve esas dr. Onda bilen, bilinen ve bilgi birdir.
Mem onunla tecelli etmi tir. "Olu " aleminin akledilir ve ilk rnek idelerinin
"hazine"sidir. Bylece tasvir olunan "Hakikatlar n Hakikati" art k belirli
artlar -altnda fil haline gelen bir kuvve hali olmad gibi, Allah'dan
baka bir ey de olmayp, bu halinden ba ka bir ekilde de ifade edilemez. O, lemin tecelli eden ilkesi olarak tasavvur olunan Allah't r. Baka
deyile o, klli bilin eklinde bir tezhr olarak belirli hi bir zaman ve
mekanda de il, btn hakikatlarn altnda yatan Hakikat ve bilinci Kendi
Zat' ile ayn olan bir varlk olarak Allah't r.
199.

Ibnu'l-Arabrnin,

Hakikat elHakei'ik

teriminin ashm Kelm'a, "Idea, Ideon" ad

veren Origenes'e borlu olduu anlalmaktadr. Hallc'm da aym Hakikat elHak'ik


deyimini kullanmas hayret vericidir. Fakat Hallc bu terimden, Ibnu'l-Arabi gibi,
Allah'n bir cihetini de il, Allah'n Kendisini anlar. Bak., Tevasin, ss. 16, 19, 25. Bu
deyimi I bnu'l- Aral;i, Aristocularm D nce kategorisi ile e anlamda kullanr.
200. Bak., Kleinere Schriften

s. 17.
201. Plotinus'un "varlk leminde sri farkllklar kabul eden", Enn., Il, 4.2. Buna bnu'
1-Arabi, elHeb, (Sis ya da Toz) ad m veriyor ve bundan uzam olan ve yer i gal eden
kaba maddi cevheri anlam yor Il nu'l-Arabi, Madde'yi o derecede ruhanile tiriyor ki,
madde maddi olmaktan kyor. Onun daha iyi bir ad "ruh" ya da "ruhani lem"dir.
Ibnu'l-Arabi, ona evrensel idea ya da klli ad n verdi inde ne mantklarn kllisini ne
de psikologlarm "idea" s m anlar Sylemek istedi i, lemin "krmzlk", "karelik" ve
"sertlik" v.b. gibi bir takm kllilerden te ekkl ettii de ildir.
202. Kar., acyn essbita ve hangi anlamda il nu'l-Arabi realisttir blm.

72

Hakikatlarm Hakikati tamam yla, kendi mspet varl n "yanstan"


alemde tezahr eder. O, yetkin oldu u iin, onun yetkinli ini aa vuran
Mem de yetkindir 203 . Fakat Mem bu yetkinli i tahlili olarak gsterirken
sadece nsan (Yetkin nsan, Hayvani nsan de il) onu terkibi bir surette yanstmaktad r.
bnu'l- Ar abi Hakikatlarm Hakikati ya da lk Akl v.b., v.b., ye nsann iradi faaliyetine pek fazla benzeyen yarat c bir faaliyet atfeder ki, biz
daha nce yaratma, ve Yarat c olarak Allah'tan ne anlad n grmtk.
ibnu'l- Ar abi diyor ki: Onun, eylerin gizli hakikatlar na (dyiin es-iltbita)
nispeti zihinlerimizin iradri hallerine olan nispetinin aymd r204. Bu yaratc
faaliyet yannda, ib nu'l- Ar abi, Hakikatlarn Hakikatna aklilik de atfetmektedir. Daha nce de grd mz gibi, bunun arach iledir ki, Allah
kendi bilincine var r. Plotinus gibi, ibnu'l-Arabi de, "kendini d nmenin
Bir'e de il, (burada Hakikat el-Halarik olan) Zihn'e ait"205 olduuna inanr.
Bu bilin, Yetkin nsan'da en yksek noktas na ula mtr. Yaratman n
amac, yani Allah'n bilinme arzusu, O'nda gerekle ir. Ve yine Yetkin nsandad r ki, Allah, Kendisini mkemmel bir ekilde bilir.
Hakikatlarm Hakikati, (bilgimize) filme srecince, Mutlak' mutlaklnda yoksun brakan ilk ad m gsterir. Bu, Allah' n muhatap oldu u lk Taayyn (Belirme)'dr. Peygamberlerin u hadisi de buna i aret etmektedir:
"Bana senden daha sevgili bir yarat k yaratmad m: seninle veririm, seninle
alrm ve seninle cezaland rrm, v.b., v.b. ,,206.
A adaki ekiller Hakikatlarm. Hakikati nazariyesinin tamam n tasvir
etmemize ve bunun Ar abrnin metafizik retisindeki yerini gstermemize hizmet edebilir:

203. I bnu'l- A r

Leyse fi'l-imkar abderu mimm kan (daha yetkin bir lemi tasavvur

etmek ya da ona sahip olmak imkan dahilinde de ildir) szn G az lrye atfeder, Bak.,
Kleinere Schriften.., s. 25. Kar., Plotinus. Burada Plotinus diyor ki: "teki dnya ms-

tesna, ilahi olann bu dnyadan daha gzel bir sreti olabilir mi?" Inge,Christian Mysticism,
Bampton Lectures 1933, s. 93.
204. Bak., Kleinere Schriften., s. 70.
205. Enn., V, 1. 9.

206. Ibnu'l-Arabi, Tefsir elKur'n, I, Kahire 1283, s. 6.

73

Ilahi
Zt
ekil. I- Ilahi Zat'la Alemin
Akil'. Ilkesi aras ndaki m
nasebeti tasvir etmektedir.

Kllii
> Akl

Klli
Akl
ekil. II- Klli Aklla, onun
muhtevalar arasndaki mnasebeti gstermektedir ve
bu, Bir'in kendi bilincinde

Hakikatlarn
Hakikati

olma halidir.
Hakikatlarm
ekil. III- Allah' n Zihninde
Bilincin "odak noktas n"

Hakikati

te kili bakmndan Hakik otlarn Hakikatnn Insanla

nsan

olan mnasebetini tasvir et-

nsan)

(Yetkin

mektedir.

ekil. IV- Hakikatlarm Ha-

Grlen

kikati ile Grlen Alem ara-

'Mem

sndaki ilikiyi gsterm ktedir. Ilahi Zt' n Grlen


Alemdeki btn varlklar',a
ilgili sadece bir yn (i/tifte= sra) vardr, fakat Haki-

katlarn Hakikati ise varlklarn says kadar ok ynlere sahiptir207 .

207. Kleinere Schriften.., s. 82.

74

Hakikatlarn
Hakikati

b) Kelm' n Tasavvufi Yn
ib nu'l- Ar abrnin Kelm gr nn tasavvufi yn, Sli mertebelerinin ba (reisi)ve onlarn "batni" bilgilerinin "vatani" olarak Hz. Muhammed'le balant halindedir. Fakat Kelmla ayn saylan, Hz. Muhammed, yani
Muhammed'in sreli de il, btn ve batni bilgide etkin ilke olan Muhammed'in Hakikati'dir208.
Bu ilkenin Hz. Muhammed'le ayn saylmam ibnu'l-Arabi'den ok daha
nce dier Sffiler, sz gelii, Hallc tarafndan ileri srlmtr. Fakat burada
bulduumuz ekliyle felsefi bir ekle sokulmamt. Hz. Muhammed -Muhammed'in Hakikati- ibnu'l-Arabrnin retisinde en mkemmel tezhrn
"Yetkin insan" 209 kategorisindeki insanlar s nfnda bulan lk Akl; Klli
lke demektir. Kutup, Peygamber ve Velilerin Ruhni Ba kan derken,
ibnul-Arabrnin demek istedi i budur.
c) Muhammed'in Hakikati, Kutup ile di er Peygamber ve
Veliler aras ndaki Mnasebet
Bu nokta ibnu'l- Arabrnin Fusils el-Hikem'inde tam olarak i lenmi
olup, bu kitabn tek konusunu te kil eder. Fuss'da her Peygambere bir
"logos" (kelm) denmekle birlikte, mertebelerin "Reisi", yani Muhammed
iin ayrlan Kelm ad onlara verilmez. bnu'l-Arab her eye, Akl ve Hayat' n klli ilkesine i tirak etti i mddete, Kelm adn verir; ba ka deyile
her ey Allah'n szdr (ke/imesidir) 210, fakat Peygamber ve veliler, zellikle
klli Kelm Muhammed'in faaliyet ve yetkinliklerini mkemmel bir derecede
ortaya koydu u iin, ayrdedilmitir. Hz. Muhammed'le di er peygamber
ve veliler aras ndaki fark, bir bakma, btnle paralar arasndaki farka
benzer. Hz. Muhammed onlarda ayr ayr bulunan eyleri kendisinde birle tirir, fakat onunla Adem aras ndaki fark, zellikle bir varl n i ve d
ynleri arasndaki farktr. Bu le rlde Hz. Muhammed, Adem'in (nsanln)
i yndr. teki lemde (gayb leminde) Adem i yn, Hz. Muhammed ise
d yn olacaktr (yani Hz, Muhammed'in sureti=Adem=insan=insanlik
(Nastt) halbuki Muhammed'in Hakikati=Gerek Adem=Uluhiyet (Lht) )211
208. Kni birincisini "btn ilhi isimlerde ve zhiri varl n btn mertebelerinde tezahr
eden Bir" ile; ikincisini ise, lk Teayynde tezahr eden ilahi Zt'la ayn sayar. Bak., Kni,
Fusiis erhi, s. 340.
209. Yalnz Muhammed'e, Muhammed'i nHakikat ya da Rhuna Abd Allah denebilir, diyor
bnu'l-Arab, nk Allah btn ilhi isimleri iine alan sim'dir. Dier "Yetkin
insanlar"a, onlar n mertebelerinin ba olan Abd Allah'n ikinci dereceden Ilkeleri ya
da Tezhrleri sayldklar iin, Abd el-Melik, Abd er-R bb v.b. denir. Futfiliit,
II, s. 8, 1. 10 a adan.
210. ilnu'l-Arabi u Kur'n yetini naklediyor: "De ki: deniz Rabbimin "kelimeleri" iin mrekkep mi idi?" Kur., XVIII, 98. Bak., Fusils, s. 270; trk. ev, s. 173.
211. Bak., Fuulhiit, II, s. 115, 1. 12. Nst ve Lht deyimleriyle ilgili olarak Ib lu'l-Ar abi
ile Hallc aras ndaki fark, ibnu'l- Ar a brnin Metafizik Nazariyesi ile ilgili blmde
aklanmtr.

75

Peygamberler, iin, zellikle Kur'an'da Hz. sa212 iin olduka garip


bir ekilde kullanlan "kelimeler" denmesinin sebebi unlardan biri olabilir:
I. slam yazarlarnn bu terimi Iskenderiye Yeni- E fl at uncul ar n d an
ve Yahudi filozoflar ndan alm olmalar byk bir ihtimal dahilindedir.
II. Sebep belirten "ol" (kun) kelimesinin "msebbeb" (sebep olunan
eyler-yaratklar) yerine kullanlmasndan do an bir durumdur; ba ka deyi le bu Arap Nahivcilerinin isticml essebeb mekn el-msebbeb dedikleri haldir.
III. K a ni'nin de Fuss erhinde telkin etti i zere yarat klarn Klli
Zat'a (Rahmn'n Nefesi) nispeti, konu ulan szlerin insan nefesine nispetinin ayndr.213 Nasl konuulan "kelimeler" saretlerinin, yani anlamlar nn
tesinde ve stnde bir eye i aret ederlerse, ayn ekilde kelimeler de kendi
saretlerinir , ba ka deyile kendi gizli Hakikatlarm n (Muhammed'in Hakikati
ya da Hakikatlar n Hakikati veya Allah) stnde ve tesinde bir eyi gsterirler. Fakat daha nce de i aret etti im gibi, birinci ihtimal en kabul edileni
gibi grnmektedir.
Bu kelimeler ya da "Allah' n szleri" (Verba Dei), hepsi btn akli varlklar vas tasyla hareket eden ve ibnu'l-Arabi'nin Ruh ya da Muhammed'
in Hakikati ile ayn sayd, bir Klli lke'de birle irler. Bu, btn vahiy ve
ilhamlardaki etkin ilkedir. lahi bilgi, onunla, btn Peygamber ve Velilere,
hatta Muhammed'in kendisine nakledilir. Cevmic el-kelim sadece Hz. Muhammed'in Ruh'una verilmi tir 214 . "Adem su ile balk arasnda bir ey iken Muhammed bir Peygamberdi"2 5 Onun ruhu Adem'den beri btn Peygamber
.

ve Velilerde tezhr etmi tir.


212. "Muhakkak ki, Meryem o lu is Mesih ancak Allah' n Resul (elisi), Meryem'e gnderdii Kelm (sz) ve O'ndan bir Ruh'tur", Kur., IV, 169. Bu ayette biz, HristiyanKelm
retisinin ilk esaslar na sahip oluyoruz. s, Kelm ve ruhla ayn saylmtr. Yine gryoruz ki, Kur'an, her hangi bir ruba da Allah' n "kelimesi" demektedir, ve her ey Allah'
n bir kelimesidir. Rh, "Emr alemi" ne (lem elemr ), enr=o1,----kelm'a aittir. Bak.,

Kur., XVIII, 109 ve XVII, 87; kar ., Futhht, IV, s. 253, I. 7 a adan.
213. K ni, Fushs erhi, s. 275.
214. Kelim sz "kelimeler" ya da "logoi" anlam na alnd takdirde, Allah' n szleri veya en
kapsaml "kelimeler" ya da kelimelerin birli i. Fakat kelim ayn zamanda ilhi Bilincin
muhtevalar, Ilahi Isimlerin bal olduu nesneler, ya da ilhi isimler anlamna da alnabilir.
Bak., Fushs, s. 429; trk. ev., s. 309. Kar., Futltiit, I, ss. 109-110. Burada I bnu'l-Ar abi,
Cevmi. el-Kelim'in a) ilahi Zt, b) Grlen Alem, ve c) bunlar aras ndaki mnasebet olduunu sylyor. Kar., Futhht, II, s. 756. Muhammed'in, btn bat ni bilginin kayna oldu u
hakknda ilnul-Arabrnin syledikleri iin bak., Fushs, ss. 9, 51, 54, 60 v.b., v.b.; trk.
ev., ss. 3, 27, 30, 33... Kutb'un tasviri iin kar., Futhht, I, s. 196, 1. 15 a amdan.
215. Bu, slilerce, bir riih olarak Muhammed'in ncesizli i ve ezelili inin bir kant saylan bir
hadistir. Gazali bu gr reddederek, hadisi u ekilde anlamland rr Muhammed ezelden
bir peygamber olarak tayin ya da takdir edilmi tir. bnu'l-Arab ise, kozmik bir ilke
olarak Muhammed'in, yani Muhammed'in Ruhunun ezelili ine inanr. Bak., Fushs, s. 54;
trk. ev., s. 30 Kar., Futliht, I, s. 174.

76

e itli Peygamber ve Velilerin (ibnu'l-Arabi'nin hikmet dedi i) bilgilerini "Mhr"n (Hz. Muhammed'in) Ruh'undan nas l kardklar n ve onlardan her birinin etkisi alt nda bulunduklar belli bir ilahi simle belirlenmi
bir bilgiye nas l sahip olduklar n gstermek Fustis el-Hikem'inde Ib nu'l- Ar abi'nin ana hedeflerinden biridirm 6 Yalnz Hz. Muhammed btn ilahi isimlerin ya da btn di er Isimleri kapsam na alan "Allah" isminin etkisi alt n.

dadr.
"Mslman bir Veli", devam ediyor b nu'l- Ar abi, "bilgisini sa ya da
Musa gibi bir Peygamberden tevrs etti i zaman bile, bunu Hz. Muhammed'in ruhu ya da "niir" u vas tasyla yapar" 217 . Bu, ibnu'l-Arabi'ye gre,
slam "Peygamberli e" benzedi i bir noktad r; u anlamda ki,
218.
hem slam Velileri hem de Peygamberler ayn bilgi pnarndan ierler
Hz. Muhammed varl ktaki tek ve e siz varlktr: onun ferdiyeti de buradan gelir. Onun stnde Mutlak Zat'dan ba ka hi bir ey yoktur. Onu
lk Akl ya da Hakikatlar n Hakikati ile ayn saymak saretiyle b nu'l- Ar abi,
ona, Ezeli ile zamanda olan, Zorunlu ile mmkn, Gerekle Grlen, Etkin'le
edilgin v.b. aras nda bir ba te kil eden Uliihiyet ile Grlen Mem aras ndaki
berzah adn verir2'9.
Bu ekilde aklanan Hz. Muhammed'in Hakikati (ya da Ruh'u) klli
Kelm'n baz ynlerini ifde etti inden dolay a adaki hususiyetlere sahiptir:
1. O, Allah'da ikmet eden a klayc -kendisine sahip olan herkese btn ilhi bilginin nakledicisi, hatta btn kutuplar n kutbu (yani Hz.
Muhammed'in kendisi) ,dirzzo. Bu gr devaml olarak e itli ekillerde tecessm eden ism'ili Masum mam retisine hayret verici bir benzerlik gstermektedir. Fakat ismcilikrin. tersine Ibnu'l-Arabi, gizli mam ya da
Kutbun (Muhammed'in Hakikati) masum oldu unu kabul etmekle birlikte,
"harici mam"n masumluuna inanmaz221.

216. Sadece peygamber ve veliler de il, her akll varlik da, Ibnu'l-Arabrye gre, illd
Isimlerden biri ya da di erinin etkisi altnda olup, her birinin bilgisi belirli bir simle tayin

edilmitir. Bak., Futht, I, s. 279, I. 14 a a dan.


217. lmu'l-Arabi, Rislet fikeyfiyyet

il Rabb el izze, Elyazmas 657', var., 8-9.


-

218. Ibnu'l-Arabi u hadisi nakleder: "Vmmetimin hakimleri

srail okullarn:1 peygamber-

leri gibidir".
219. Bak., Fusi"Ls, s. 310; Trke eviride yeri tespit edilemedi.
220. Muhammed'in Ruhunun tezhrleri hakk nda bak., Futiiht, I, s. 196.

221. Fuldllt, III, s. 183, 1, 1 vd..

77

2. Bir kozmolojik lke olarak ona ( bnu'l Arabi'nin anlad manada)


tm yarat n "sebeb"i olarak bak lr O,
(Rl el-Kuds) 222 ve Allah' n
yarat c faaliyeti (el-Hakk el-Mahlisku bihi) 223 ile ayn saylr. Bu, Wordsw ort h'n yldzlar yrngelerinde tutan "dev" i, bir e it i ahengine benzeyen bir eydir. Alemin koruyucu ve idare edici lke'sidir: Btn varl klardaki
hayat veren lke'dir.224
d) Ibr u'l-Arabi'nin Kutup (ya da Hz. Muhammed'in Hakikati) Nazariyesinin Genel Metazifik retisiyle olan
Mnasebeti
Bir Kozmik lke olarak Kutbun kesin durumu, hem Allah'a hem de Peygamber ve Veliler dzenin olan nispeti, bnu'l-Arabi tarafndan daha
nce i aret edilen tenzih et-tevhid (Allah'n birliinin mutlak aknl )
"makam"yla ilgili olarak pek gzel bir ekilde izah edilmitir. Bu konuda
bnu'l-Arabrnin kendi szlerini serbest bir tercme ile sunmaktan daha
iyi bir ey yaplamaz. "Her ne kadar", diyor ibnu'l- Ar abi, "bu safi makam
(menzilet tenzih et-tevitid) Mutlak birlik'in ve Allah'n akn oluunun sezgi
ile kavranmas ndan ibaret olsa da, ayd nlanma fiilinde (yani Sfrnin kalbinde)
doan bilgi somut bir ey eklinde verilmitir. Bu, bir atuun, zerinde yay ld 5 stna dayal bir ev gibidir. Ev, kendisine ula may imkansz klan
kapsz duvarlarla evrilidir. Evin d nda, bununla birlikte, d duvara
bitiik bir stn vard r. Aydnlannu safiler, Mslmanlarn Hacer elEsved'e dokunup onu ptkleri gibi, bu stuna dokunup onu perler 225 .
222 Ibnu'l-Arabi, Muhammed'in Ruhunu u Kur'an yetinde sz edilen Ruhla ayn sayar:
"Muhakkak ki, Meryem o lu sa Mesih Allah'n elisi, Meryem'e gnderilen Keln 'l ve
O'ndan gelen bir ruhtur" Kur , IV, 169 Ib lu'l-Arabi diyor ki, Muhammed Mulki idi ve Meryem'e gnderilen ruh da ona aitti. Bak., Futitht, I, s. 109, 1. 14. Ibnu'l-Arabl unlar
ilave ediyor: "O (Muhammed) do rudan do ruya ya da dolayl olarak btn leme ait
kelimelerin koruyucusu (mulki) dur." Bak., Futhhat, I, ss. 109, 121 ve III, s. 580.
Burada Muhammed = Yce Kalem Kar., Fudht, III, s. 101, 1. 12 a adan.
223. Ibnu'l-Ar abi bu terimi bn B arr a can'dan alm olsa gerektir. Bak., Futdht, II,
s. 79. Ibnu'l-Ar abi, ayn zamanda Tusterrnin elAdl szn elHakk elMahlk bihi
ile ayn anlamda kullandm sylyor.
224, Futtihtit, I, s. 99, 1. 10.
225. Kutb'a ya da her hangi bir kutba (Kutb'un her hangi bir tezahrne) Hacer-i Esved ad nn
verilmesi Il nu'l-Arabrde
n daha ncedir. Mesela, Eb Medyen Ol. 594 / 1197)'e, bir
defasnda (takdis iin) halkn kendisine dokunmas ve kendisini pmesi hakknda, bunun
kendisi zerinde herhangi bir etkisinin olup olmad sorulmu ; o da, "Hacer-i Esved,
halkn ona dokunmas ve onu pmesinin etkisini hisseder mi? Hacer- i Esved benim"
cevabm vermitir.
Bu sembolik temsil, Ibnu'l-Arabrnin de i aret etti i zere, bn Meserre'den alnmtr (bak., Futhht, II, s. 767; kar., A. Palacios, Abenmasarra y su Escuela, s. 69). P alacio s, hibir geerli nedene dayanmaks zm, bu sembolizmde ifade edilen btn nazariyeyi,
Ibnu'l-Arabrnin bu sembolizmle ilgili olarak bn Meserre'dan sz etmesi dnda hibir
delil olmakszn, bn Meserre'ya atfeder. Bu sembolizm ba ka, lnu'l-Arabrnin ona giydirdii yorum bakadr. I bnu'l-Ar abi daha ba ka bir ok sembolizmi sailerden ve
filozofzoflardan alm ve onlar kendi sisteminin nda yorunlamtr.

78

Stfin yalnzca bu stifi makamda de il, btn makamlarda da grlr ve dokunulur. O, bu "makamlarda" safiye a lan bilginin bir yorumcusu durumundad r. Ak bir dili vardr. Stifiler bu makamlardan (menazil) bir ksmna
girme vastalarndan yoksundurlar. Dolay syla onlar sadece (bu makamlar
hakkndaki) bilgilerini bu d ardaki stunlardan alrlar ve kendilerine sylenilen eyi doru kabul ederler; nk Sfilerin ke f aleminde onun syledi i
her eyde masum oldu una dair delilleri vard r"22 6
Bylece ibnu'l-Arabi, makamlar ve onun arac l ile hareket eden
lke'yi yukar da aklanan sembolik tarzda izah eder. yle grnyor ki, bir
btn olarak kavranamayan ve nakledilemeyen yap nn, Hakikat'in btn
iin bir sembol oldu una hi phe yoktur: Onun d ksmlar d alemi, i
ksmlar ise rhani alemi temsil eder. Yap nn dn iine balyan d stn
klli Kelam -Kutup ya da Muhammed'in Ruh'u- Sfilerle Rhani Mem arasndaki (yani lahi ile nsani aras ndaki) ak dilli "yorumcu" dur. Fakat
ie Allah'dan ne de lemden ayr dr.
e) Kelm' n nc Ciheti: Yetkin

nsan olarak Kelm

ibnu'l-Arabi yetkin szn benzeri olmayan bir anlamda kullan r.


Yetkinlikten mspet varh a sahip olmay anlar. Bu durumuyla o, baz ahlaki
ya da ba ka trden eksiklikleri pek M iine alabilir. Bir ey, sahip oldu u
mspet varhk derecesine nispetle - ya da ibnu'l-Arabi'nin kendi deyi iyle,
ortaya koydu u veya ortaya koymak gcnde oldu u ilahi Sfatlarn saysna
nispetle-yetkindir. En yetkin varl k Allah, ve Allah' n en yetkin tezahr
de Yetkin nsan'dr ki, bu terimi bu zel anlamda ilk kez kullanan ibnu'lArab i'dir.
ibnu'l-Ar abrnin Kelm retisini, onun Yetkin nsan gr n dikkate almadan ele alan hi bir ara trma tam de ildir. nk bu, onun Kelmmn ameli cihetini, ba ka deyi le onun insanla olan mnasebet ve nsan'da
tezhrn a klar. Bylece onun Kelm nazariyesi, btnyle takdim edildii takdirde, a adaki unsurlar ihtiva etmektedir:
I. Hakikatlar n Hakikati. olarak Kelm : Metafizik cihet;
II. Muhammed'in Hakikati olarak Kelm: Safi cihet; ve
III.

Yetkin nsan olarak Kelm: nsani cihet.

St o alilar ve Philo 227 gibi, ibnu'l-Arabi de, kuvve halinde zuhr etmemi Akl Logos Endiathetos ile zuhr etmi Ak l Logos Prophorikos- ara226. Bak., Futlitit, II, s. 767, 1. 11.
227. bnu '1- Ar abrnin Kelm nazariyesi ile (Kelm'in zerinde durdu umuz ciheti ile)
Philo ve Stoahlarnki arasndaki benzerlik o derecede belirgindir ki, bnu'l-A r a brnin
u veya bu ekilde onlardan etkilendi inde hibir phemiz olamaz.

79

snda bir ayrm yapar ki, bunlar cmledeki srasna gre Hakikatlar n Hakikati (ayn ekilde Muhammed'in Hakikati ya da Kutup)'la ve Yetkin Insanla
ayn sayar. Her eyde ikili olan ve buraya kadar Hakikatlar n Hakikat]. ve
Muhammed'in Hakikati ile ayn saylan ilahi Bilin ya da daha ziyade Altuuru meydana getiren klli Ak l Ilkesi, her varlkta e it derecede bulunmaz.
nsan bu ilkenin kendisinde ylesine yksek bir dereceden tezhr etti i tek
varlktr ki, Halife (Allah'n halifesi), Sret (Allah'n sreti)228 ve Kk
Allem (el-Kevn el-Camic ) 229 ya da Allah'n btn S fat ve yetkinlilderini
yanstan Ayna hatta Allah' n Kendisi denmeye lay ktr. bnu'l -Ar a bi
btn bunlar pek cesur bir ekilde u metinde ortaya koyuyor; a) "Yaln zca
iki varlk hakl olarak kendilerine Allah derler: Kitaplar nda Kendisine Allah
diyen Allah'n Kendisi, ve Bayezid gibi Yetkin nsan (el-abd el-ktmil)" 2";
ve b) Allah, ycelik O'na aittir, say lamaz derecede ok gzel simlerine nazaran onlarn acyamm, (ya da isterseniz, Kendi cayn m diyebilirsinir), kendisine
varln btn cihetleri verilmi olduu iin "yaratmann btn maddesini
ihtiva eden ve bununla Allah'n srrmn yine Kendisine a ld klli bir
varlkta grmeyi diledi; nk kendisiyle kendisini gren bir eyin ru'yeti,
kendisini bir ayna yerini tutan bir ba ka eyde gren eyin ru'yeti ile ayn
deildir..." Idem bu aynann cilasnn "ayn" ve bu sretin ruhu, yani Insandr. Ve onda Allah tezhr etmi tir. Melekler ise bu "suret" in, yani Silfilerin "Byk nsan" (el- nsan el-Kebir ) dedikleri lemin "gler" inden
b azdardr 231.
228. Mslmanlar uygulamada, "Allah Adem'i kendi sretinde yaratt ' eklindeki eski Yahudi
geleneini Muhammed'e atfetmekte mttefiktirler. Bak., Fusits, s. 322; trk. ev., s. 220.
229. Bak., Fuss, ss. 13, 19 v.b., v.b.; trk. ev., ss. 6, 8.
230. Bak., Futht, IV, s. 13, 1. 4 aadan.
231. Fusiis, ss. 12-16; trk. ev., ss. 7-9. I bnu'l-Ar ab i'nin nazariyesinin bu blm, kendi
nevinde Hallc' nkine benzemektedir. I bnu'l-Ara bi, daha nce de a kland zere,
Lht ve Nstit'u ayn sayarken ve onlar sadece cihetler olarak grrken, retmeni H allc'dan da ileri giderse de, onun Lht ve Nst retisinden bir kere daha yararlan r.
H all c, kesinlikle Hristiyan hulul retisinden etkilenmi tir. b nu '1- Ar a bi ise, H all c'm
terminolojisini kullanmakla birlikte, H ana c' n retisini kendi vandet-i vucild sistemine
tahvil eder ve onun iinde eritir. Adem'in, "Allah' n sureti" olduu eklindeki Yahudi gelenein felsefi anlamn Ibnu'l-Arabi'ye reten Ha ll c'd. "Allah ezeliyete", diyor
H allc, "her eyden nce bakt , Kendi ihti ammn asluu tasavvur etti ve sonra da Kendi
yce Sevin ve Sevgisini, onlarla konumak gayesiyle, Kendi d nda tasarlad . 0, ayn
zamanda, btn S fatlar ve simleri ile birlikte, kendisinin bir suretini yaratt . Bu sret,
Allah'm yceltip ereflendirdii Adem, yani Huva Huva idi. Ycelik, iersinde Kendi
Lht'unun parlak (nuru) bulunan Nastunu ortaya koyan Allah'md r. Sonra 0, yiyen
ve ien Kendi sretindeki yarat klarma grnd". (Bak., Tevasin, s. 130).
H all c'm bu dikkate de er nazariyesi hemen hemen ilnu'l-Arabi'ninki ile ayndr.
H all c'm Huva Huva's b nu'l-Ar abrnin nsan elKmil'ine ilk rnek olan d n
cedir; aralarmdaki tek fark, H all c' n dualist olu u ve bnu'lArabi'nin ise vandeti
vudideu monist oluudur. Hall c'm ortaya att ikilik, onun u nl iirinde pek iyi
bir ekilde grlr:
Ben sevdi im 0: sevdiim 0 ise benim;
Biz bir bedende ikamet eden iki ruhuz.
Beni grrsen O'nu grrsn,
O'nu grrsen, her ikimizi grrsn."

80

ibnu'l-Arabrnin alemde tezahr eden her eyi kendisinde zetleyen Yetkin


Insandan anlad da budur. O, "lemin ruhu sebebi, felekler (gk kreleri), makamlar , hareketleri v.b. dir".
Byk Varl k' n ((demin) ruhu
Bu kk varl k ( nsan Tdr.
Onsuz Allah demezdi,
En Byk ve Kudretli Ben'im.
Benim mmkn bir varl k olu um,
Veya benim "yok olu um" yahut da yeniden dirili im
Seni perdelemesin.
Beni tetkik edersen (grrsn ki)
Ben by m ve her eyi ku atan.
Benim zt mla teztihr eder
Ezeli ve zamanda o/an232.
Bu, hayvni insan (el-insan el-hayavni) de il, b nu'l - Ar a brnin kulland kesin anlamda "ak ll" insan, Yetkin insand r. Bu, btn Peygamber ve
Velilerin, ya da kelimenin tam anlam yla "Ariflerin", kapsam na girdii snftr.
Her ey, gc nisbetinde, klli Akli lke'yi ortaya koyar233. Canl olmayan varlklar bile, b n u'l - Ar a brnin akli ad n verece i kendi i kanunlarna
uyduklar mddete, bu gizli aklli i gsterirler. Yarat n tamam, en aa
madenden tek ve e siz mahiyeti dolaysyla ycelen en yksek insan tr
(Yetkin nsanJ'a kadar, akli bir yap dr. " nsann", diyor ib nu'l- Ar abi,
"erefini ve lemdeki yerini ancak Allah' mkemmel bir ekilde zikretmesini
bilenler bilir"2 34. O, Allah' mutlak olarak "bilme" imkan, kudreti dahilinde
olal tek yarat ktr. Gerekten de onun arac l iledir ki, Allah Kendisini bilir;
nk o, Allah' n tezahr halindeki bilincidir. Dier yarat klar ise, Allah'n
mahiyeti hakknda, kendileri hakknda bildikleri kadarn bilirler; nk grlen nesneler O'nun S fatlarndan baka bir ey de ildir. Onlarn bilgisi kendisinde Allah'n btn sfatlarn bir araya getiren nsannkine kyasla eksik
ve yetersizdir. Meleklerin Allah hakk ndaki bilgisi bile eksiktir. Onlar Allah'
Grlen Alemle hi bir ili kisi olmayan a kn bir Hakikat olarak bilirler. Sadece nsan, Allah' hem Hak olarak hem de Halk olarak bilir; nk o, kendisi
(Yetkin nsan) Hak ve Halk235, i .ve d (Idam ve ziihir) 23 6 ezeli ve zaman,

232.
233.
234.
235.
236.

Furlait, I, s. 152.
Fusls, s. 34; trk. ev., s. 17.
Ayn eser, s. 325; trk. ev., s. 223.
Fust- s, s. 36; trk. ev., s. 18.
Ayn eser, s. 31; trk. ev., s. 15.

81

l dr2 ". Yetkin nsann kalbi klli Kelm' n (Hakikatlar n Hakikat , Mu-

hammed'in Hakikat , v.b.) tezhr yeridir, ve sadece onda bu Kelm'm faaliyetleri en tam ifadelerini bulur. Yetkin nsan Hakikatla do rudan irtibat
halindedir ve onunla klli ve cz'inin asil birli i gerekle ir.
imdi u soru ortaya kyor: Yetkin nsann yetkinli i gerekte neden
ibarettir. b nu'l- Ar abi de bu konuda, kendisini pek yak ndan izleyen Oh ile
birlikte, iki ayr meseleyi birbirine kartrm grnmektedir: Bunlar meselenin felsefi ve safi ynlerini te kil eder23 . Burada Insann ( nsanlk), Allah'n
btn sfatlarnn en yetkin tecessm oldu u ve sadece Yetkin Insanda ve
Yetkin Insanla Allah' n btn yetkinliklerinin tecelli etti i metafizik nazariye
ile Yetkin nsan kategorisine giren belirli bir s nf insann baz safi artlar
altnda Bir Hakikatla kendi zti birli ini idrak etti i ve bu idrak vastasyla
onlarn kendileri ve Allah hakk ndaki bilgilerinin mkemmelle tii eklindeki
safi nazariye birle tirilmitir. Hal byle olunca, Yetkin nsan, varlnda m
yoksa bilgisinde mi yoksa her ikisinde birden mi yetkindir. bnu '1- Ar abi'nin
de dedi i gibi, "ilahi birlii (el-ce n'iyye el-iMhiyye), yani Ilahi Mertebe (elcentib el-ilthi,) 'ye ait olan btn s fatlar ve Hakikatlar n Hakikat ile Tabiat
lemini" ortaya koydu u iin mi yetkindir ?239 Baka deyile, Yetkin nsana
bu ad Allah' n yetkin bir tezhr oldu u iin mi yoksa kendi safi tecrbesi srasnda Allah ile zati birli inin nemini idrak etti inden dolay m
verilmitir? ibnu'l- Ar abi, muhakkak ki, her ikisini de kasteder, fakat bu
iki mesele arasndaki ayrm (farkl) aklamaz. Yetkin bir insan, onun nazariyesine gre, Allah ile kendi adi birli ini idrak etmedike yetkin de ildir.
te bu, herhangi bir insam 240 Yetkin bir nsan'dan ayrr. Herkes bu anlamda
sadece kuvve halinde bir kk lemdir. Yetkin nsan ise fiil halinde bir
kk aleradir, nk Allah' n btn sfatlarn ve yetkinliklerini fiili olarak
ortaya koyar, ve bu ortaya koyma, o lun zati birlii tamam yla gereklemeden, eksik kalr Bylece u sonuca vard r ki, her Yetkin insan'n,
ibnu'l- Ar abrnin anlad manada, bir safi olmas gerekir; nk sadece
safilikte byle bir idrake ula lr.
237. Ayn eser, s. 19; trk. ev., s. 8. " nsan, Allah'n Zat' olan kendi zat na nazaran, hak (gerek), ezdi ve i'tir, fakat Allah' n zatnn tezhr etti i saretine nazaran, grlen, zamanl
ve dtr".
238. Kar., Prof. R.A. Nicholson, Studies in Islamic Mysticism, Cambridge 1921, s. 85.
239. Fusrs, s. 17; trk. ev., s. 7. Kar., Futiddt, II, s. 88. Burada ibnu'l-Arabi u soruyu
soruyor: "dem'in ( nsann) hususiyeti nedir?" Ve cevap veriyor: "ilahi Hazret, ya da
istersen btn ilahi Isimler diyebilirsin".
240. bnu'l-Ar abi, o unlukla "insan" terimini belirsiz bir ekilde kullanarak, ondan Yetkin
Insan anlarsa da, iki terimi birbiri yerine kullanmas karkla sebep olur.

82

f) Kk Alem olarak Yetkin nsan


Daha nce de grdk ki, ibnu'l-Arabi Yetkin nsan'a Hakikat' n i
ve d ynleri ad n vermektedir. Bu, onun Kk Alent'den ne kastetti ini
zetler. Yetkin nsan, Hakikat' n (yani Allah ile Alem'in) k]tm bir
suretidir. Ibnu'l- Arabi Yetkin nsan'n, bir kk Mem olarak, kendisinde
ayr ayr tezhr eden ya da hem rid ni hem de maddi alemlerde tezhr
edebilen her eyi ne ekilde birle tirdiini aklamak iin aba harcamaktad r.
Onun Kk Mende Byk Mem aras nda i aret etti i benzer noktalar n
rnekleri unlard r. Yetkili nsan'n zat , lahi Zat'n bir halidir. Onun ruhu,
Klli Ruh'un bir halidir. Onun cismi, Klli Cismin (el-Ar ) bir halidir. Onun
bilgisi, lahi bilginin bir kopyas ya da yans masdr. Yetkin nsann kalbi,
Kabe'n.in (elVeyt el-Macm,fir) Gkteki rne ine tekbl eder. Onun ruhi
melekeleri Meleklere, belle i (hafzasL) Satrn'e, anlay Jpiter'e, Akl Gne 'e v.b., v.b., kar lkt r241.
Yetkin Insanda tezhr eden Klli Kelm gibi, Yetkin nsana da ibn.u'
1-Arabi tarafndan berzah ad verilir. Bu, Allah ile lem, lahi ile nsani
arasndaki bir " ey" anlamnda de il, her ikisini mkemmel bir ekilde birle tiren ve ortaya koyan tek yarat k anlamndadr.
g) Alemin Sebebi olarak Yetkin nsan
Vandet-i Vucadeu Ibnu'l-Arabi, yarat n srrm, onun, Bir'in zatna
ait bilinme ve tezhr etme242 a kndan geldiini ve Allah'n, Grlen Alemin
saretlerinde tecelli etti ini syliyerek a klar. Kendisinde ve Kendisiyle
Kendisine bilinmek zere sretlerde ve her eyin stnde eylerde tezhr eden
Bir'in bu ezdi Kendi gzellik ve yetkinliklerini seyretme a k, diyor ibnulArabi, en tam tahakkukunu O'nun tek bilicisi olan ve S fatlarn mkemmel
olarak ortaya koyan Yetkin nsan'da bulmutur. Yetkin nsan O'nu "btn
phelerin tesinde" bilir, daha do rusu O'nu nefsinin i "gz" ile idrak
eder. "Onun Allah'a nispeti ne ise, gzbebe inin (bedeni) gze nispeti de odur..
ve onunla Allah yarat klarn seyreder ve onlara rahmet gnderir, yani (onlar yarat r)" 243 Bu anlamdadr ki, Ibnu'l-Ar abi, Yetkin nsana yarat n
.

241. Bak., ibnu'l-Arabi, et-Tedbirlit el- lhiyye, Kleinere Schriften.., s. 211. b nu'l- Ar abi
ile, Byk lemle Kk Mem aras ndaki mnasebet hakknda Ihyt n es- S af'n n syledikleri aras nda dikkate de er bir benzerlik vard r ki, bu, Ihvan es-S af'run
Ar a bi zerinde tesiri oldu u fikrini kuvvetle telkin etmektedir. Bak., mesela, Resil Ihvan

es-Saf, III, ss. 25-27 vd..


242. Sufiler Hz. Peygambere atfedilen u hadisi nakletmekten ho lamrlar: "Ben gizli bir hazine
idim ve bilinmeyi iddetle istedim, bylece yarat klar meydana getirdim ve beni onlarla
bildiler".
243. Fuss , s. 19; trk. ev., s. 8.

83

nedeni ad n verir, nk yarat n hedefi yalnz Yetkin nsanda gerekle ir244.


nsan (Yetkin nsan) olmasayd , yarat amasz olacakt , nk Allah bilinmemi olacakt : Bylece Yetkin nsan sayesindedir ki, btn yarat ortaya
konmu , yani Allah hem alemde hem de Yetkin nsanda tecelli etmi tir.
Bylece ibnu'l-Arabrnin gr ne gre, nsann erefi mbala a
edilemiyecek kadar yksektir. nsan, Allah' n imdiye kadar yaratt en yce
ve en sayg-de er yarat ktr. Korunmal ve ereflendirilmelidir, nk " nsan'a ihtimam gsteren kimse Allah'a ihtimam gstermi olur"24 5. Yine
ibnu'l-Arabi diyor ki: "Allah' n, eriatn korunmas uruna bile olsa, sonunda
insan nefslerini yoketmesine ra men, insan trnn muhafazas mn dini
bahlktan ok daha fazla gzetilmeye hakk vardr" 24 6. "Allah insan o
derece yceltmi tir ki', ilave ediyor bnu'l- Ar abi, "en yksekten en a aya
kadar gklerde ve yerde olan her eyi onun denetimi alt na yerle tirmitir" 247.
ib nu'l- Arabrnin dilinde bu, Yetkin nsan'da bir araya gelmi olarak alemde var olan her ey demektir.
ibnu'l- Ar abi insan (Yetkin nsan), biraz nce a klanan anlamda,
sadece lemin yarat l sebebi saymaz, ayn zamanda lemin koruyucusu ve
muhafaza edicisi olarak da kabul eder. "Yetkin nsan olduka, Mem durumunu
srdrr". " imdiki lemin haznesinden ayr lnca ve ondan uzakla nca Allah
tarafndan oraya yerle tirilen eylerin orada kalmyacam ve orada bulunan
eylerin ileri karak her paran n bir dieriyle bir olaca n ve btn bunlarn teki 'Meme nakledilerek ebedi olarak mhr lenece ini grmyor
musun"248 .
Bu ilgin para, Yetkin nsan' yaratln sebebi sayan ayn grn bir
baka ynn bize gsterir. E er "sebep" yok olursa, eser de muhakkak yok
olur. Eer Allah'n, uruna tecelli etti i nsan yok olacak olursa; ba ka deyile,
e er art k bilinmemek Allah'n iradesi ise, Allah hemen herhangi bir ekilde
tezahr etmeyi b rakacak ve btn lem yok olacakt r; nk bnu'l244. Allah'n yarat hedefinin gerekle mesi u Kur'an yetinde gsterilen "sorumluluk"tur:
"Muhakkak ki biz, "sorumluluk"u gklere, yere ve da lara sunduk, fakat onlar bunu
tamay reddederek, kamd lar; ancak insan bunu ta d". Kur'an, XXXIII, 72; kar,

Kleinere Schriften.., s. 134.


245. Fusils, s. 324; trk. ev., s. 222.
246. Fusiis, s. 323; trk. ev., s. 221. I bnu'l-Ar abi, bunun slamda genel bir tutum oldu unu
gsterme e alarak u Kur'n yetini naklediyor: "ve e er bar a ynelirlerse, sen de ona
ynel ve Allah'a tevekkl et". Kur., VIII, 61.
247. Fusrts, s. 402; trk. ev., s. 282, Kur'n'a at f. "Allah'n gklerde ve yerde olan her eyi
buyru unuz altna verdi ini grmedin mi?" Kur., XXXI, 20. Kar., Kur., XIV, 37; XVI,
12, 14; XXIX, 61.

248. Fusits, s. 20; trk. ev., s. 8.

84

Ar abr- nin gr ne gre, lem Bir Zat' n sretlerinin oklu u de ildir de


nedir? "Ebedi olarak mhrlenecek olan teki lem" bu ilahi Zat'd r. Ba ka
deyile Hakikat' n D yn ebediyyen yok olacak ve sadece yn kalacakt r.
Bu, Ib nu'l- Ar abrnin nazariyesinin mant ki sonucudur, fakat yine
de hazan. Yetkin nsan'a bir ba ka anlamda, yani Yetkin insan'in bir kozmik
ilke olarak alemi fiilen muhafaza etti i, koruduu ve denetledi i anlamnda,
alemin muhafaza edicisi ve koruyucusu ad n verir249. Sfifinin yarat c faaliyeti
hakknda sylenecek ey, burada da ayn ekilde sylenebilir. Fakat bnu'lArabrnin bazan yapt gibi, iki ayr eyi, yani alemi muhafaza eden, koru
yan ve ona hayat veren bir kozmik lke olan Klli Kelm (hakikatlar n
Hakikati ya da Hz. Muhammed'in Hakikati, yahut da No ls, v.b., v.b.) ile
bu lke'nin somut tezhrleri, yani "Yetkin nsan" kategorisinde dahil olan
insanlar s nfn birbirine kar trmamalyz. yle grnyor ki, Yetkin nsan'a gerek anlamda btn alem;n koruyucu ve deneVcisi ad n verdiinde,
bundan ya fena ad verilen safi tecrbede kendisini Nolisla ayn sayan
Yetkin nsan, Allah- nsan, ya da Nos (Hakikatlarm Hakikati), yani yaratc ve akli lke, daha ziyade ikincisi olarak Allah' anlar. Hal byle ise
"Yetkin nsan" art k bir insan ya da bir suret de il, klli lke, Allah'n Kendisidir. Onun yetkinlii, yetkin olan her eyde tezhr eder. "Madenlerin en
yetkini olan", diyor ibnu'l- Ar ab "alt n, en yetkin bitki olan ecer el-vakvk
(vakvak a ac) ve en yetkin hayvan olan nsan, Yetkinliklerini ona (Yetkin
nsan'a) borludur". "Yetkin nsan, alemin hakikatlarna ilahi hakikatlar
ilave etmitir; bunlardan dolay Halifelik hakl olarak ona isnat edilir. O
(Yetkin nsan), her siirete flemi ve kendinden bir ruh yaratm tr; ve sret
bununla hayat bulmu tur"2", v.b, v.b.. A ktr ki, burada ib nu'l- Ar abi
Yetkin Insandan insan, peygamberi ya da veliyi anlamaz, daha ziyade
onun demek istedi i, Ruh el-Kuds ya da Hakikatlar n Hakikati. veya
Muhammed'in Hakikati yahut da Allah' n Kendisidir. Bu durumuyla ibnu'l-Arabrnin byle bir lke'ye Yetkin nsan demeye hakk yoktur.
11) ibnu'l-Arabi'nin Kelm retisinin Kayna ve Genel
Mlahazalar
Bildiim kadar yla ibnu'l- Ar abi, e itli kaynaklardan al nan ve bir
birlik haline getirilen ve islam n lk Kelkm retisi diyebilece imiz terkibi
249. S iihre ve r di Mak Lal "daha yce lemden (yani insan nefsinden) ak p gelen nar, Kudret ve Bilginin hayat suyudur (el-iksir ) ve lem ona boyun e er; nk ar nm nefislerde
Allah'n nurunun bir yans mas temsil edilmi ve yarat c bir ziya onlarda temerkz
etmitir" derken benzeri bir gr ifade eder..
250. Bak. Futheit, III, s. 571. 1. 11 vd..

85

ve sistemli bir nazariye, ya da daha ziyde bir nazariyeler gurubu ortaya atan
ilk Mslmand. O, sadece byle bir retiyi ortaya koyan ilk ki i de il, zannedersem, ayn zamanda herhangi bir nemi haiz bir kelm retisi meydana
getiren son ki iydi. Ondan sonra gelenlerin hepsi u ya da bu ekilde onun
dncelerini, hatta hazan kelime kelime tekrar etmi lerdir.
bn.u'l-Arabrnin felsefesinin di er blmleri ile ilgili olarak bir ka
kez kendisine i aret etti imiz Hallc, burada ibnu'l-Arabrnin m.r idlerinden biri olarak ortaya kar. bnu'l-Arabrnin Kelm retisini onun
hazrlad kesin bir ekilde grlmektedir. Hallc, slam Kelm gibi bir eye
i aret eden ve Hz. Muhammed'in ulahiyeti251 zerinde srarla duran ve hatt
onun ebedi ve ezeliliini ileri sren ilk Siifilerdendi. "Muhammed'in varl ",
diyor Hallc, "yokluktan bile ncedir; ad ise Kalem adndan nce gelir.
Cevherler ve arazlardan, nce ve sonramn (nispetler olarak) hakikatlar ndan
nce bilinmekte idi. Ne do ulu ne de bat l olan bir "kabile"den gelir"252.
H allc'a gre, Hz. Muhammed srekli olarak S'filerin kalplerini yakan
snmeyen Nur'du. Btn peygamber ve veliler "nurlar m" (bilgilerini) ancak
Peygamberlerin Nur'undan al rlar. "Onun Nur'u Kaleminkinden daha parlak
ve daha ezdi (akdam)'dir" 2 53
Bu ynde daha sonra gelen byk hareketi, H all c' nkinden muhakkak
ki daha felsefi olan "el-Mutest" nazariyesiyle el-Gazali ba latmt r.
Gazalrden sonra ibr u'l-Arabi sahnede grnnceye kadar herhangi
bir nemi haiz hi bir ey yap lmad . O, Hallc'n basit konusunu benimsiyerek metafizik bir Kelm nazariyesi haline koydu ve kendi metafizik sistemi
iinde ona bir yer ay rd. Onu takip eden C ili onun zel bir ynn klasik ekliyle aslnda bnu'l- Arabrnin kendi nazariyesi olan Yetkin nsan nazariyesinde gelitirdi.
tbnu'l-Arabrnin ba kalarndan ald Kelm doktrininde en azndan
iki ayr unsur bulunmaktad r: a) geni apta St o al lard an, Philo'dan ve ,
Yeni- Efla tunculard an al nan ve yine bu doktrinin metafizik ve insani
cihetini geni apta etkileyen Hellenistik unsur; b) ba lca Ismacililer
ve Hallc'a ait olan ve daha ok tasavvuf' yn etkileyen slami unsur.
251. Bak., Tclsin es-Sirc, Tevsin, s. 9.
252. Bak., Tevsin, s. 12. Bu naklin son ksm u Kur'n yetinde sz edilen Nr' i ret eder:
"Allah yerle gn Nrulur". Kur., XXIV, 35. Hallc Hz. Muhammed'i bu Nurla aym
sayar.

253. Tevsin, ss. 11-12. Kalem= lk Akl. bnu'l- Arabi bunu Muhammed'in Hakikat ile bir
grr.

86

Hellenistik unsurun Hristiyan254 ve Yahudi d nrler tarafndan geni


lde de itirildikten ve hatta onun bu de i ik ekli baz slam filozoflar
veya H all c gibi Stfilerin ellerinde daha fazla de iliklie tbi tutulduktan
sonra b nu'l- Ar a i'ye ula m olmas pek muhtemeldir. KWH Kelm' n
btn retici ve yarat c faaliyetlerinde esash bir lke olarak Teslis'e verilen
arlk bir Hristiyan damgas ta maktad r. Fakat ibnu'l- Ar abi'yi etkileyen Hrstiyanh m kendisi de il, onun alt nda yatan felsefe idi. ib nu'lAr abrnin teslisi ahsn (uknumun) deil, sadece greli (nisbi) cihetlerin
bir teslisidir. Muhammed'in Hakikati bile k smdr: 255 Bu, mant ki aklyrtmenin unsuru v.b. olsa gerektir. bnu'l-Arab bu dnceyi pek
cesur bir ekilde a a daki gibi deyimlendirir: "Her ne kadar bir olsa da,
benim. Sevgilim tr"25 6 b u'l- Ar abrnin Kelm doktrini ile Incil ve St.
.

John'un ilk mektubunda ortaya kondu u ekliyle Hristiyan Kelm doktrini


arasndaki bir ba ka dikkate de er benzerlik, Muhammed'in Hakikati ile
sa'nn (Kelm) her iki doktrinde ele ahnma tarz nda aka gsterilmitir.
sa, Baba ile Mem aras nda bir arac , "zamana tbi lemin tezhr etti i zamansz Hayat't r... Kelm, Baba'n n erefidir: onda ve onunla Allah' n ezdi
olarak kendisine yerle tirdii btn zenginlikleri zamanda te hir eder... Vahyedilen, rehber v.b., v.b. O'dur" 257. Btn bu tasvirler ayn ekilde ibnu'lArabrnin doktrininde bulunan Muhammed'in Hakikati ile Yetkin nsan'a pek
iyi bir ekilde uygulan r. Fakat buna ve bnu'l- Ar ab rrlin nazariyesinde Muhammed'in (Muhammed'in Hakikat n n) Hristiyan Kelm nazariyesinde sa'ninkine bir dereyece kadar benzer bir yer i gal etmesine ra men, iki nazariye
arasndaki fark sonunda esasl olarak kalr. b nu'l - Ar a rnin Muhammed'i,
btn peygamber ve velilerde yerle ik akli lke, Kutup sayan gr ( Methodius'u takip eden) M a c ari u s'un "Kelm' n ( sa'nn) dindr nefslerle birlenmesi"
gryle baz benzerlikler gstermektedir. Ona gre, "her nefsde bir sa doar"2'8 Fakat bnu 'I- Ar abi, Muhammed'in Hakikat nn klliliini her eyde
yerle ik akli lke olarak ifde ederken, bu noktan n da tesine geer. Ayr ca
grdk ki, b nu '1 - Ar abi her trl "ittihad" (birlenme) ya da "hull" fikirlerini mutlak surette reddeder ki, bunlardan ikincisi Hristiyan doktrininin
temelidir. Muhammed'in Hakikati ulhiyette bir ikinci ahs olarak de il,
belirli bir cihetten Allah' n kendisidir259 . Sonra Hristiyan doktrinindeki Ba254. zellikle skenderiyeli Kilise Babalar .
255. Fusls, s. 429; trk. ev., ss. 309-310. Kar., Fusils, s. 205; trk. ev., ss. 124-125.
256. ibnu'l-Arabi, Terciimiin
ng. ev., R.A. Nicholson, Londra 1911, ss. 70-71; kar.,

Futht, III, s. 171.


257. Bak., Inge, Christian Mysticism, ss. 46-48.
258. Bak., Inge, Personal Idealism and Mysticism, Paddock Lectures 1934, s. 79.
259. Kar., Nicholson, Studies in Islamic Mysticism, s. 87.

87

ba, ibnu'l-Arabrnin Vandet-i vuctdcu Bir'i kadar Grlen "demden uzak


de ildir. Hala Sevgi, I k (nur) ve Rh olarak nitelendirilmektedir. Halbuki
bnu'l- Ar abrnin. Bir'i (Zat' ), ancak Muhammed'in Hakikat ad n verdii
bir arac vastasyla hareket eden ve bilinen a kn, yaldailamayan ve s fatsz
bir Varlk'tr. Son olarak, bnu'l- Arabrnin doktrininin Hristiyan doktrininden ok daha geni bir uygulama alan bulunmaktad r. Sadece bir Kelm
deil, kelmlar vard r: (her ey bir Kelimetullah oldu u iin), her ey
gcn ve bilgisini Kelm'dan alan bir kelarrdr; nk btn e ya hem
Zihin'de hem de Kelam'm Zat' nda bulunmaktad r.
Biz imdi teker teker bu kaynaklar zerinde duraca z. H all c'dan gelen
etkiler hakknda yeteri sz sylendi i iin, bundan sonra ele al nacak olan
konu, Kutup nazariyesi, yani Kelm' n tasavvufi yn ile ilgili olarak
ismacililerin bnu'l-Ar abi zerindeki etkisidir.
Kutup fikri Safilik kadar eskidir. lk Sfiler ortak bir ilham ve vahiy
kaynana inanarak, bu kayna n Muhammed ve vrisleri ile ayn oldu una
inandlar. Fakat bnu'l-Ar abrden nce, hibir devirde, Muhammed'in
bir hayat, yaratma, ilham ilkesi ve hatta Allah' n Kendisi ile ayn olduu bylesine srarla kabul edilmemi tir. Ibnu'l-Arabi art k tamamyla Sisfilii
yanstan yazlarda grd mz Kutup fikrini muhafaza etmemektedir. Onun
kutbu bir Veli ya da Peygamber de il, kozmik bir lke'dir. is ma 'il ilerin
ve Karmatilerin masum i nm slam kaynaklarnda bu gr e en yakn
olandr. Mesela, imamilerden Ahmed b. el-K eyy al, a adaki hususiyetlerin Yetkin im.am' yansttn bildirir:
I. "Yetkin mam, yksek feleklere, a a leme (el-enfus) hakim olacak
gc (kudreti) veren kimsedir".
II. "Yetkin mam btn kllileri kendi zat nda birletirir" (karrara

el-klliyye fi nefsihi) 26.


Bu nokta, 13 nu'l-Ar abrde grd mz Kelm gibi, bir eyin faaliyetini
genelle tirme e ilimi gstermektedir. Fakat zellikle K armatilerinki ile
ibnu'l-Arabrnin gr arasndaki en nemli benzerlik, mertebeler zinciri
konusundad r. Klli akln tezhrleri say lan Karmatilerin I/at klar (akll
varlklar), bnu'l-Arabrnin nazariyesinde Peygamber ve Velilere (logoi)
pek uygun d mektedir261. Karmatilerin 6. devir nat klar (akll varlklar)
260. Bak., ehristani, elMilel ve enNihal, ner.: Cureton, I, s. 138.
261 Imamiler (Batni Frkas) pek garip bir ekilde peygamberleri (Mit k/ar ) "yetkin ve olgun
insanlar" (kdrail betlig) eklinde tasvir etmektedir. Bu, I b nu'l-Ar a Unin "Yetkin Insan"
nn kayna olmas pek muhtemel olan bir deyimdir. Bak., ehristni, ad geen eser, I,
s. 148.

88

mertebesinin ba , her iki sralamada da (ibnu'l-Arabi ve K armatilerin.


sralamas nda) ayndr; ba ka deyile o, Hz. Muhammed'tir. Bu iki nazariye
arasndaki esasl fark ise udur: K armatiler, bt ni bilgilerin kayna n 6.
devrin (burada Muhammed kaynakt r) tesine, Plot in u s'un lk Akl'na kadar
gtrdkleri halde, I b nu'l- Ar abi' bu lk Akl' Muhammed'le (Muhammed'in
Ruh'u ile) ayn saymaktad r. Karmatilerin. ve s m'ililerin, imamlar
hakknda vermi olduklar bilgileri btn ayrntlaryla kabul etmedi i
gibi, baz isma(ililerin tersine, herhangi bir hull, tensh (ruh g) 2 62
ya da birlenme (ittihad) nazariyesine de inanmaz. Muhakkak ki, ismacililere,
Karmatilere 2 63 ve daha ba ka bir ok filozoflara pek ok ey borludur, fakat
ne birincilere ne de ikincilere mensuptur. bnu'l-Ar abi'nin kutup nazariyesinin, eklektik (derleme) olmakla birlikte, di er n.azariyeleri gibi, tamam yla
kendisine ait oldu u sylenebilir.
Daha nce de belirtildi i zere, Akl lkesinin, kuvve ve fiil halindeki
tezhrleri aras ndaki esasl fark ve onun Kelam doktrininin kendine has bir
zellii olan be eri cihet hakknda sylediklerinin bir o unu ibnu-l-Arabi
Stoallara borludur. Kelm n be eri yan ve Allah'la insan aras ndaki karlkl iliki zerinde o derecede durur ki, (Angelus Sile sius gibi), Allah' n
varl insan iin nas l zorunlu ise, insan n varlnn da Allah iin o kadar
zorunlu oldu unu dnn. "O nasl bamsz olabilir", soruyor bnu'l- Ar abi
"Ben O'na yard m edip, el uzatyorum. Ben (Yetkin nsan) O'nu biliyorum,
bildiim iin de O'nu yarat yorum" 2 64
St ol lara gre, Kel:am sadece insan n kendisine o ekilde iner ki, bylece onun kiilii Ken.= fiili bir paras saylabilir. Hem E flat un c ulan hem
de St o al lar insan nefsinde ilahi bir unsur bulundu unu retilerinde ileri
srerler. Bu fikir, yle grnyor ki, Hristiyan ve ayn zamanda Mslman
Safi ve filozoflar tarafndan farkl bir ynde gelitirilmitir. Mesela, St.Paul
diyor ki: "Ben ya yorum, ama bende ya ayan ben de il, s'dr" 2 6 5. H all c,
St. Paul'un nazariyesindeki sa'nn yerine Allah' (el-Hakk) koyarak ayn
fikri ele alm ve, daha nce de belirtti im zere, ibnu'l-Arabi'nin Yetkin

262. Bak., ehristani, ad geen eser, I, ss. 133 vd..


263. Massignon'nun Karmatiler, felsefeleri ve etkileri hakk ndaki son derece gzel makalesi,
Encyclopedia of Islam, say : 30, ss. 771 vd.. Kar., Prof. Browne, Lit. Hist. of Persia, I, s.
391 vd..
264. Fuss, s. 125; trk. ev., ss. 67-68. Ibnu'l- Ara brnin nazariyesinin bu k sm, Hegel'in u
grne benzemektedir: Allah' tema a ettiimizde, biz, gerekte kendimizi tema a ederiz.
265. Ayn fikir daha sonra Ortaa Hristiyan mistikleri tarafndan tamamyla ele alnmtr
Mesela, Eckhardt diyor ki: "Baba kelm nefse syler, ve o ul do duunda, her nefs Meryem
olur". Bak., Inge, Personal Idealism and Mysticism, s. 80.

89

nsan retisinin temeli olan Lalit ve Neisiit grn bunun zerine temellendirmitir.
P hilo'nun Kelm Velsefesinin b nu'l- Ar a Unin retisi zerine etkisi
pek ak bir ekilde terminolojileri aras ndaki hayret verici benzerlikte grlr.
I b nu'l - Ar abi'nin Kelm kelimesini kulland ift anlam, yani ezeli hikmet 266
) ve "Sz" ( brancadaki anlam) tamamyla(Yunafelsidk m
P hil o'ya ait bir karakterdedir. ib nu'l- Ar a bi ve P hil o'dan derlenen
u terimler de bu benzerli i ortaya koymaya yard m edebilir:
Philo'nun Kelm'In ifde eden
tabirler
1. Yce Haham
2. efaatci ya da Paraclete
3. Allah'n Ycelii
4. Allah'n Karanl ya da Glgesi
5. delerin desi ya da lk rnek de
6. Allah ile Alem aras ndaki orta merhale
7. Vahiy ilkesi
8. Allah'n ilk doan O lu

9. Meleklerin Ilki
10. Halife
11. Anthropos Theoii ton aidio logos

Kelamm
ifde eden tabirler
1. mam ya da Kutup
2. eefi(
3. nsnu (aynu'l-Hakk
4. El-Hab ya da Sisli-et el-Hakk
5. Hakikat elIlak'ik
6. Berzah
7. Muhammed'in Hakikat Nur.
8. et-Ta(ayyun el-Evvel ( lk
Taayn, lk Yaratlan Varlk,
lk Akl, v.b..)
9. Ruh
10. Halife
11. "Kelm", Yetkin nsan,
Ruh, Alemin Sebebi, v.b..

Ve nihayet hem Philo hem de Ib nu'l - Ar abi, yle grnyor ki,


devaml olarak, a) Kelm , klli akl eklinde telakki edilen Ulhiyyet
saymakla, b) be er! hatt kl! nefsin yaln zca bir yn, ba ka deyile
"kendisiyle kyas kabul etmeyen Ezdi Nur'un ancak bir yans mas" saymak
aras nda karars zdrlar.
Bu blm, bu sayfalarda izah edilen retinin bir btn olarak b nu '1Arabrnin eserlerinin hibir yerinde bulunamayaca n syleyerek bitirece im.
Buna ramen, unsurlar , yazarn ok sayda kitaplar arasna serpitirilmi ,
fakat bu haliyle bile bir karakter birli i gsteren, ekilden yoksun bir doktrini
biimlendirmek iin bir te ebbste bulunulmutur.
266. bnu'l-Ar abi, "Kelime"yi ya Allah' n ezeli hikmeti (ki o zaman Hakikatlar n Hakikat
ile ayn sayar) ya da klli Ak l (ki o zaman da Ruhla ayn sayar) anlam nda kullanr.

90

B
a) bnu'l-Arabi'nin Nbevvet, Rislet ve Velyet (Velilik)
Gr , Hatem el-Evliy (Velilerin Mhr) Meselesi
Sfiler aras ndaki yaygn inanca gre, islm velileri, silsilenin ba olan
Hz. Muhammed'in -manevi vrisleridir. Her "vris", veliler silsilesinin son
yesi olan ibnu'l-Arabrnin hatem el-Evliya's na gelinceye kadar, kendisine
rehberlik eden "nur"u, Muhammedin. Nur'undan al r (ibnu'l-Arabrruin
kendi deyiiyle tevrs eder). Buraya kadar bnu'l- Arabi, dier silfilerle
beraberdir; onun konuya yeni say labilecek katks u noktalarda toplanabilir:
1. Kelm doktrininde grd mz zere, slm velilii (hilttfeti) meselesini metafizik bir nazariye haline koyu tarz.
2. Veli, Peygamber ve Resul arasndaki kesin iliki ve farkn izaln.
3. Veli kelimesinin anlamna verdii genilik.
4. slam velilerine mal etti i haklar.
5. \Velilerin mhr (hatem el-evliyet) nazariyesi ve kendisini bu mhr
addetmesi.
b) Veli'nin Anlam
bnu'l-Arabi'ye, hatt Sfilerin byk bir o unluuna gre, velyet,
kutsallk ya da dindarlk anlamna gelmez. Oysa bu hususiyetler ar zi olarak
bir velide bulunabilir. Ibnu'l-Arabi'nin anlad ekliyle velili'in ayrdedici
belirtisi "marifet", tamam yla vandet-i yucildeu bir niteli i olan marifettir.
Nazariyesine gre, ancak bir tezhr oldu u Allah'Ia olan kesin irtibatuu
anlamasn ve Bir Hakikat'la kendi asil birliini idrak etmesini sa lyacak bir
marifet derecesine sahip olan herkes velidir. Ba ka deyile, ibnu'l-Arabrnin
"Yetkin nsan" ya da gerek "Melmi" dedi i dereceye ula an bir insan velidir.
bnu'l-Arabi'nin kulland "Melmi" kelimesinin izah', onun veliden ne anlad n ortaya koyabilir. Melmiye kelimesini genel anlamda bir
yandan inziva (halvet) halinde iken, aralar nda gizli bir zhdi terbiye uygulayarak o unlukla bakalarnn eletirisini (ya da ayplamasm, melm. Meliniye adn buradan alrlar) davet eden d davranlarndan dolay Melmiye
ad verilen bir dervi fkrasnn ad olarak kullanmayp, btni dokrinlerini
kendilerine saklayan, s rlarn halka, hatt birbirlerine bile asl a klamayan,
kendi deyiiyle Sfilerin en stn kar l olarak kullanr Melmiler, b nu%
1-Ar abi'ye gre, bilinmekten ka np, sradan kimselerin ayplamasna ya
da vgsne nem vermezler. Kalplerini yaln zca Allah doldurur: O'nunla
grr, O'nunla i itirler. Kendi nefslerini bile bile unuturlar, nk kendilerini
91

"gayb" in derinliklerine sal verirler 267 . Ibnu'l-Ar abi ilave ederek, bunlara
iki sebepten Melmetiye ad verilmitir, diyor;
1. Nefsini ayplama (melam), bunlardan belirli dereceye ula anlarmn
tarikate giri inin bir blmn te kil eder: Fakat buradaki nefsini ay plama,
nefsin ister vlecek ister verilecek herhangi bir hareketi kendisine ait saymamas hususunda uyarlmas anlamndadr.
II. Bunlar d davranlarndan dolay ayplandklar zaman, kamu
oyuna kulak asmazlar. Onlarca btn fiiler Allah' ndr 268 .
Ibnu'l-Ar abi, veli kelimesinde yapt gibi, "Melmi" kelimesinin
anlamn u hususlar da kapsamna sokmak iin geni letir:
1. Btn peygamberler ve resuller. Hz. Muhammed bunlar aras nda
saylr'- 69.
2. Baz Safiler.
3. Abdu'l-Kdir el-Gilan.i gibi ki iler (el-efrd).
4. Muhafzlar (el-umand')
5. Dostlar (el-ahbb)
6. Vrisler (el-Verese), v.b., v.b..27
Ayn ekilde veli kelimesini de btn peygamber ve resulleri kapsam na
alacak ekilde kullanr. Ona gre, resul Allah' n tebliini nakletmek gibi
harici bir grevle grevlendirilmi stn vas fli bir veli; nebi (peygamber)
ise Gayb Alemleri hakknda e siz bir bilgiye sahip olduundan, dier velilerden ayrlan bir velidir. 27
Bu ekilde izah edildi i takdirde, velilik btn manevi rutbelerin temeli
ve hepsinde mterek olan tek 'unsurdur. Buna Ibnu'l-Ar abi unlar da
ilave ediyor: Bu, asl nda ilahi bir Sfattr (nk Allah Kendisine Veli ad n
verir), ve kelimeyi insanlara uygulad mz takdirde ise sadece Allah'la zati
birliklerini idrak etmi olanlara aittir. Hem peygamberlik hem de resullk
ten daha ummidir; nbvvet ve rislet onun zel dereceleridir. Nebilik ve resullk sadece geici olduklar halde, o, srekli bir haldir 272 . Ona
ait olan "bilgi" sonsuzdur, nk nebi ve resuln bilgisi sonlu oldu u halde,
o, Allah'n bilgisiyle ayndr.
267. Melmetiye'nin tam tasviri iin bak., Futaht, III, ss. 44 vd.; kar., Futiih(i, I, ss. 244, 262,
1. 16 a adan, s. 277, 1. 10; 316, 1. 11 a adan.

268.
269.
270.
271.

Fudlt t, III. s. 46, 1. 5.


Ayn eser, II, s. 21. 1. 5.
Futaht, II, ss. 24-29.
Ayn eser, II, s. 69; Fusas, ss. 52, 253; trk. ev., ss. 27-28, 161-162; Futiht, III, s. 33.
1. 5.

272. Fusis, s. 51; trk. ev., s. 27.

92

c) Velilik ve "Umfimi Hilafet" (el-Hilafet el-n me)


Ib nu'l -Ar abrnin Kelam retisinde kendisini Muhammed'in ruhu
ya da Hakikati olarak ortaya koyan klli Kelm, onun "Umil ni Hilafet"
den ne anlad n aklar. Allah'n gerek halifesi, her birine halife ad verilebilecek olan peygamber ve veliler (Yetkin nsan zmresine giren insanlar
snf) eklinde devaml olarak tezahr eden Muhammed'in Ruh'udur.
Btn bunlar bu "Umami Halifeli i" a ka gsterirler. Biz bunlarn hepsine veli diyebiliriz, nk ib nu'l- Ar abi'ye gre, her peygamber
ve her resul, bir bakmdan, velidir. ibnu'l-Arabi, btn bu velilerin (kelimeyi en geni anlamnda kullanarak) velilik.1Prini meydana getiren bilgiyi
(yani batni bilgiyi) Muhammed'in Ruh'undan ald klarn syler. Buna ek
olarak peygamber ve resuller, tamam yla kendi peygamberlik ve resullk bilgilerine sahiptirler.
Veliler derecesinde iken peygamber ve resuller daha kamildir (yetkindir). Ib nu'l-Ar abi herhangi bir velinin bir peygamber ya da bir resulden
daha kmil, ya da daha stn oldu unu de il, peygamber ya da resuln
velilik ynnn, onun peygamberlik ya da resullk ynnden stn oldu unu
sylemek ister273.
bnu'l- Ar abi bylece kendisine zg bir ekilde btn resul, nebi ve
velileri bir mterek unsurda bir araya gelen ayn zmrenin iinde sayar:
Bu unsur, her vahiy ve ilhamdaki etkin ilkedir. Ba ka deyi le Kelarn veya
Muhammed'in Ruh'udur. Ibnu'l- Ar abi daha da ileri giderek, dem'den
Muhammed'e kadar Peygamberlerin btn eriatlarn n, kendi ifadesiyle,
Muhammed'in dini olan slam da iine alan,btn dinler anlamnda kullanarak slam dedii evrensel dinin, be er rknn muhtelif zamanlardaki ihtiyalarna gre, geici tezhrlerinden ba ka bir ey olmadn belirtir274.
Bylece velilik ve peygamberlik sonra erdi ine gre, geriye sadece unami
hilafet (el-hilafet el-Ctmme) kalr. Ibnu'l- Ar abrnin ifadesine gre, "umfmi'
hilafet", kendileri de Muhammed'in eriatna bal olan tamamyla slam
velilerinin bir miras dr275.
273. Fusls, ss. 252-253; trk. ev., ss. 161-162.

nu'l-Ara bi unlar da ilave ediyor: peygamber ubdiyet ynnden bir veliden daha kamil oldu u halde, veli rubbiyet ynnden bir
peygamberden (velilik ve peygamberlik ayn ahsn iki yn olarak grld iin) daha
kmildir.

274. Fakat burada bnu'l-Arab islamdan, daha sonra ele alaca nuz, kendi vandet-i v-udidcu
dinini anlyor.
275. Biraz nce izah edilen um lmi hilafetle tamamen peygamber ve resullere ait olan Te riq
hilafet aras nda b nu '1-Ar a bPnin yapt ayrm hatrda tutmak gereklidir. Birincisi
Velilerin Mhr ile, ikincisi ise Peygamberlerin Mhr (Hz. Muhammed) ile sona erer.

93

d) ibnu'l-Arabrnin

slm Velilerine mal etti i Haklar

Dier mslmanlarla birlikte slmn son ilhi din ve her mslman n


onun eriatyla ba l olduunu itiraf ederken, bnu'l- Ar abi, Peygambere
vahyedilen eriatn bilgisinin ayn tarzda ve ayn kaynaktan baz sufilere
de vahyedildi ini kabul eder. Bu Sifilere, itibari olarak, Muhammed'in halifeleri ad verilir: Gerekte ise bunlar Muhammed'inkilerle ayn olan ve do rudan doruya Allah tarafndan vahyedilen kendi eriatlarmn takipisidirle1 276 .
bnu'l- Ar abi diyor ki: "Tasavvuf dilinde ona ( slam eriatnn bilgisiyle

ilgili vahyi Peygamber'le ayn kaynaktan alan SCfiye) biz Allah' n halifesi
deriz: Fakat halk dilinde Peygamberin halifesi ad verilir. Peygamber ldnde, hilfetlerini (onun bilgisini) do rudan do ruya Allah'tan alan ba ka
halifelerin de bulunduunu bildii iin, kendisinin yerini alacak birinden
bahsetmemesinin nedeni budur" 277.
Bu Sfilerin ke fi Peygamberin eriat ile att takdirde, onlarn
hat yapmalar muhtemel oldu u iin de il, ke ifleri zerinde yapt klar yorumlar yanl olabilece i iin, biz ikinciyi takip etmeliyiz 2 78 Ibnu'l- Ar abi
bu Safilere peygamber gzyle bakmaktad r. Onlarnki en-nbvvet elmutlaka veya ennbvvet el-iimme (mutlak ya da ummi peygamberlik)'tir, sadece peygamberlere ait olan en-rtiibvvet
(hussi peygamberlik) de ildir279. Bu, hibir yeni eriat getirmeyen bir e it peygambeliktir. Sadece baz
Sfilerin Peygamberlere ait olan manevi mertebeye ula malar .ve slm eriat hakkndaki bilgilerini Muhammed'in ald kaynaktan almalar demektir.
bnu'l- Ar abi, bir ksmn Kur'n' n te kil ettii "Allah'n szleri bugn
bile kullar n kalpleri zerine tilvet edilerek o ekilde inmektedir ki, bylece
Veli kendisine (bir melek ya da aldi nefsi taraf ndan) tilvet edilen (okunan)
eyi, Hz. Peygamber kendisine gelen vahiyleri nas l grdyse, ylece grr"280 demektedir.
Bunun yannda /bn u'l- Ar abi (yukar da aklanan trden) veli taraftar
bir mslmann, deimez ve de itirilemez olduklar iin, Peygamber'e
Kur'n'da ya da kutsi hadislerde vahyedilenler d nda, itihada dayanan her
slam eriat n neshetme ve de itirme hakk olduunu belirtmektedir. Byle
276.
277.
278.
279.

Fuss, ss. 313-314; trk. ev., 211-212.


Fuss, s. 314; trk. ev., s. 212.
Futltat, III, s. 9, 1. 4.
bnu'l-Arabi bu noktada, G a z 1 i'nin en-nbvvet el-mktesebe (kazanlm nebilik) de-

dii eyi, kendisinin "mutlak ya da umml nebili i ile ayn sayarak, Gaz 1 ryi
savunur. Futldtt, II, ss. 3-4. b n M e s e r r e'nin mrldi Ismail b. Abdullah
er-Ru , ayn , ayn gr benimsemitir. Bak., Ilan Hazm, el-Fisa I, IV, s. 199.
280. Futiiht, II, s. 666, 1. 10.

94

bir veli ayn zamanda,' "ravileri ne kadar tarafs z olursa olsun", geerli i tasavv di ke f yoluyla uygun bir ekilde tespit edilmeyen her hadisi iptal etme
hakkna da sahiptir"'.
Vandet-i vuedcu bnu'l- Ar abi bile bu noktada, Kur'an hkmlerinin
de i mezli i hakknda ayn eyleri ileri srd halde, Kur'n' Allah'dan
gelen son vahiy sayan ve bylece mslman Velilerin, peygamberin sonlu
vahyi ile safinin klli ke fi aras nda hibir at ma olmad takdirde, sadece
itihadla varlan hkmlere de il, genel olarak slam eriatma ilaveler yapma
hakk oldu unu iddia eden Eb S acid b. Ebi'l-Hayr gibi bir Safi kadar
cesaretli de ildir282. bnu'l-Arabi'ye gre, Kur'an Kur'n olarak, yani
Muhammed'e vahyedilen slam eriat nn bir tecessm olarak, son kitapt r.
Ayni ey Peygamber'in kutsi hadisleri hakk nda da sylenebilir. Bildiimiz
bir kitap olan Kur'n' n eksik oldu unu aka belirtmesine ra men, b nu'
1- Ar abi'nin gr ne gre, bu eriatm ilave ve tadillere yeri yoktur 283 . Veliler,
Kur'an kadar hak olan ke if sahibidirler, fakat islam eriatma ilavede ya da
hibir ekilde tadilde bulunamazlar.
e) Velilerin Mhr
(hatem el-evliya)
Burada ibnu'l-Arabrnin Kelm retisinde peygamber ve velilerin
btn vahiy ve ilhamlar nda etkin (faal) ilke ile ayn saylan Muhammed
(Muhammed'in Ruh'u) hakknda daha nce sylenenleri hat rlamak iyi olur.
Ayn ekilde Hz. Muhammed ile Muhammed'in Ruh'u veya Hakikati aras nda
ib nu'l- Ar yapt ayrm hatra getirmek de nemlidir.
ib nu'l- Ar abi'ye gre, (Hz. Muhammed dahil) btn peygamber ve
veliler Muhammed'in Ruh'unun tezhrleridir. Ruhi silsilenin ba ve sonu
odur.
Velilerin Mhrn di er veli ve peygamberlerden ay rdeden, sadece onda
Muhammed'in Ruhunun tamam yla tezhr etmi olmasdr: Bu Akil.' lke'nin
en hakiki manevi varisi ve Muhammed'in Ruhu bat ni retisinin do rudan
doruya nakledildi i silsilenin son yesi odur. Bir ok yazarlar n aksini iddia
eder grnmelerine ra men, ibnu'l- Ar abi, Velilerin Mhrn.den (sonuncusundan) sonra herhangi bir (mslman veya ba ka bir inanta) yerinin gelmesi
ihtimalini inkr eder. "Mhrl olan, slami versetten. (irs Muharnmedi)
doan veliliktir ,,264 . Dier veliler Mhrden sonra gelebilirlersede, art k bunlar
281. Fusils s. 315; trk. ev., s. 214.
282. Bak., Nicholson, Studies.., s. 60.
283. Bak., Futiiht, II, s. 588, 1. 9 a adan.
284. Futllt, Il, s. 64, 1. 5 a adan.

95

Muhammed'in do rudan do ruya vrisleri de illerdir. Bunlar Mhr vas tasyla dier peygamber ve velilerin varisleridir.
b nu'l- Ar abi Muhammed'in (Muhammed'in Ruhunun) k demi ve ncesizli i hakknda sylediklerini Velilerin Mhr (Mhrn Ruhu) hakk nda da
tekrar eder. "Muhammed olsun Velilerin Mhr olsun, her ikisi de :Adem
su ile balk arasnda bir ey iken meveuttular" 2". Fakat Velilerin Mhrnn Ruhu, Muhammed'in Ruhu de il de ne olabilir? Biz ona Peygamber'in
sretinde Muhammed ve Mhr sfiretinde Velilerin Mhr deriz. "Bunlar
arasndaki tek fark, Velilerin Mhr sadece bir veli ve bir varis oldu u halde,
Muhammed'in bir resul, bir nebi ve bir veli olmas dr"2". ibn.u'l- Ar abi,
yle grnyor ki, Ruhu, Muhammed'in Ruhu ile ayni olduu iin, onu "marifet, ilahi ilimler ve hakikatlar n bilgisinde faal (etkin) ilke ile ayn sayarken
Mhrn kendisini de il, Ruhunu kastetmektedir. ibnu'l- Ar abi diyor ki:
"Onun btm (i yn) Peygamber'inki ile ayn dr"287. "Onun me alesinden.
btn Peygamberler tebli ettiklerini (yani vahiyleri v.b.) grrler'" 288
rudan do ruya Allah'tan alan ve di er btn ruhlar bilgi ile "O,bilgsndo
besleyen varistir" 289.
imdi geriye Velilerin Mhrnn kim oldu unu anlamak kalmaktad r.
bnu'l- Arabi iki e it velilik ve iki mhrden sz eder. Birincisine (peygamber oldu u kadar bir veli de olan) 'Adem'le ba layp ( slam gelene inin bildirdiine gre, bu lemdeki ikinci hayat srasnda) sa ile sona eren umumi
ya da mutlak velilik (el-velayet el-iimme veya el-mutlaka); ikincisine ise el-

Hiltifet el-Muhammedi veya Veltiyet el-Muhammediye (Islami hilafet ya da


velilik) adm verir. Birincisinin Mhr sa'dr; ikincisininki ise, yle grnyor
ki, bnu'l-Arabrnin kendisidir. Hz. sa gerekten ibnu'l-Arabrnin
en-Nbvvet el-Cmme'sinin mhrdr, nk mslman halkn gelene ine
uyan ibnu'l- Ar abi, sa'nn bu leme tekrar gelerek, asil eklini verece i
ve hakiki eriatn aklyaca slam dinine uyaca na inanmaktad r. Fakat
bn.u'l-Arabi'ye gre, her peygamber ayn zamanda bir veli oldu undan,
sa da btn velilerin sonuncusu olacakt r290. Islam veliliinin mhr, te
yandan, hakiki mhrdr, nk onunla birlikte islam n miras (el-irs el-

Muhammedi) sona erer. Onu takip eden hibir veli Muhammed'in Ruhunun
vastasz bir varisi olduunu iddia edemez. ibnu'l-Arabi, Velilerin Mh285. Fuss, s. 54; trk. ev., s. 30.
286. Ayn eser, s. 55; trk, ev., s. 30.
287. Ayn eser, s. 53; trk. ev., s. 29.
288. Ayn eser, s. 52; trk. ev., s. 27.
289. Ayn eser, s. 60; trk. ev., s. 33. Bakn ki, btn bu tasvirler Ibnu'l-Arabrnin anlad
ekilde Muhammed'in Hakikatna ayn gzellikle uygulanrlar.

290. Futiiht, II, s. 64, 1. 2 a adan.

96

rnden, kelimeyi nitelendirmeksizin kulland zaman, genellikle onu kastetmektedir.


I b nu'l- Ar a b Vnin, Velilerin Mhrn muhtelif tasvir ekillerine bakarak,
hkm verirsek, a ka grlmektedir ki, Mhrden kendisini kastetmektedir. Kendisine a ka Velilerin Mhr ad n verdii bir para vard r ki orada
"ben veliliin Mhr, phesiz, Haimi ve isevi mirasn (Mhr) 9ym, '291
demektedir. Daha bir ok yerlerde de buna sadece kapal bir ekilde dokunmaktadr. Mesela, u szleri sylerken: "Islam velili inin Mhr soylu bir Arap
ailesindendir; zamarum zda ya amaktadr; H. 595 / M. 1198 y lnda ona rastladm ve Allah'n ba kalarndan saklayp bana at gizli i aretini grdm" 292
inin Mhr eklinde tasvir ederek, ayn ibnu'l-Ara,Mehdysmvli
ekilde unlar sylyor: "Zamanmzda dnyaya gelmi tir. Onunla karla tm ve zerindeki Mhr i aretini grdm... O, me hur Beklenen Mehdi

(el-Mehdi el-Muntazar) de ildir, nk el-Mehdi el-Muntazar Peygamber


ailesinin bir yesi ve (Peygamberin) hakiki soyundand r; halbuki Velilerin
Mhr sadece manevi bir varistir" 293. H. 599 / M. 1202 ylnda Mekke'deki
ryalarndan birini anlatrken de Ib nu'l- Ar abi unlar sylyor: "Rya
gibi bir durumda sanki Kabe'nin alt n ve gm tulalardan yap lm olduunu
grdm. Bina, eksik olan iki tu la dnda tamamd ; bunlardan biri alt n, dieri ise gmt. Nefsimin kendisini bu iki tu la yerine yerle tirdiini grdm
ve anladm ki, ben onlarn t kendileri (caynlart) idim. te o zaman bina
tamamland . Uyanp Allah'a krettim ve kendi kendime, "benim gibileri
takip edenler aras nda ben Peygamberler aras ndaki Allah'n resul (Muhammed) gibiyim"294, yani Velilerin Mhrym. Ib nu'l- Ar abrnin ryas ndaki
bina, yle grnyor ki, ruhi mertebeler silsilesi yerine kullan lmtr; gm
tulalar velilerin, altnlar da peygamberlerin yerini tutmaktad r. (Biri alt n
dieri gm olan) iki tu lamn bo luunu doldurmakla, yle grnyor
ki, Velilerin Mhr' liin hem (gm tula, yani Peygamberin d ynyle
temsil edilen) Peygamber'in bir saliki hem de (alt n tula, yani onun i yn
ile temsil edilen) bir veli olduu gere ine de inmektedir.
Buna ek olarak I bn.u'l- Ar abrnin eserlerinde Islam velili inin Mhryle kendisini kastetti ini phe brakmyacak ekilde kantlayan baka i aretler
de bulunmaktad r295.
291. Ayn eser, I, s. 319.
292. Ayn eser, II, s. 64,1.10 aadan.
293. Ayn eser, II, ss. 65-66.
294. Ayn eser, I, s. 416, 1. 10; kar., Fusils, ss. 53-54; trk. ev., ss. 28-29.
295. Bak., mesela, Fuss s. 53; trk. ev., ss. 26-27. Burada Mhrn ismi ve knyesinin Hz.
Peygamberinki ile ayn olduunu sylemektedir.
,

97

BLM III
bnu'l-Arabi'nin Bilgi Nazariyesi, Psikololi ve Tasavvufu

Bilgi Nazariyesi
Bu blmn konusunu te kil eden kesim bnu'l- Ar abrnin tasavvufntu zetler. Sadece kolayl k olsun diye burada teker teker ele al nmlardr;
do rusu bunlar ayn konunun muhtelif manzaras d r. ibnu'l-Arabi'nin
tasavvufu kendi sufi felsefesinin ameli bir sonucudur; bilgi nazariyesi kendi
tecrbesinde ve tecrbesiyle nas l bilgi elde etti inin ve bu bilginin muhtevas nn ne olduunun nazariyesidir; psikolojisi ise, byle bir tecrbeden geen
nefsin bir tahlilidir.
(Kelm hakkndaki) bundan nceki blmde ibnu'l- Ar abrnin sistemine hangi anlamda "Aklc Monism" denebilece ini izah ettik. Ona gre,
lemin tm yap s akli ve canl bir binad r296. Fakat "bu yapn n baz paralar
dierlerinden kendi akliliklerinin daha ok bilincindedir; di erleri ona sahip
olmakla birlikte hibir ekilde bundan haberdar de ildir. Dier btn varlklarn stnde olan nsan, ibnul- Ar abi'ye gre, en yksek derecesinde bu
aklilie sahiptir. Ancak Yetkin nsan fiili olarak, di er insanlar ise kuvve
halinde buna sahiptirler. Daha sonra a klanaca zere, insan nefsi asl nda
akli bir varl ktr; fakat ib nu'l- Ar abrnin bilgi nazariyesini filozoflar nkinden esasl bir ekilde ayran, kendisinin, filozoflar n tersine, akli nefsi (ya da
bazan dedii gibi "kalb" i) aklla ayn saymamas dr.

Ibnu'l- Ar abi, farkl iki bilgi tr ayrdetmektedir: a) "Yak nlk kurmak suretiyle elde edilen bilgi" diyebilece imiz marifet, ve b) akli bilgi ya da
mantk; istidlal anlamna gelen ilim297. Birincisi tamamyla nefse, ikincisi
296. Fustis, s. 295; trk. ev., yeri tespit edilemedi.
297. lk kitaplarnda, mesel, Mevakic enNucl m, ss. 28-29,32-33, adli eserinde bnu'l -Ar abi,
tasavvufi bilgiye marifet de il, ilim demektedir. Ebu T 5lib el-M ekki ve Tusteri'yi
takip ederek Sufilerin pek o unun tamamyla Allah'a hasrettikleri alim ad nn sufiye verilmesine itiraz etmez. Daha sonra ise sufiye rif demekte ve bu kelimeyi Allah'a da uygulamak suretiyle, onu "alimden ay rdetmektedir. Ba ka deyi le ilmi mantiki nazar ya da zihin
karl olarak, marifeti ise ilahi ilim, hakikatlar n bilgisinin kar l olarak kullanmaktadn Futiiht, II, s. 393.

98

ise akla aittir. Bylece bu iki bilgi trnden her birinin mahiyetinin ne olduu hususunda u sorular ortaya kmaktad r: Nas l elde edilir? Akli nefsle
akl ve bunlarla klli nefs aras nda ne gibi bir ili ki vard r? bnu'l-Arabi
bu sorulara cevap verirken, tasavvuf retisinin becerikli bir izah n da bize
vermektedir.
a) e itli neme (Hkm) Trleri
Bilgi sadece trde de il, elde edildii yollar bakmndan da farkl lk
gsterir. Ibnu'l- Ar abi, bu ilkeye dayanan bir nermeler (ya da nermelerle
ifade edilen hkmler) tasnifi vermektedir. Ona gre, normal olarak btn
bilgiler 6 meleke ile elde edilir: Bunlar be duyu ve akldr. ( bnu'l-Ar abi
akl da bir meleke sayar). Bunlar say ca farkl, fakat aslnda birdir298 . Bununla
birlikte baz kimseler vard r ki, bunlar eylerin bu normal kurallar na uymazlar: Onlar btn bilgi trlerini sadece duyular ndan biri ya da tekiyle elde
ederler; baz lar da bilgiyi hibir duyu ya da meleke ile elde etmezler 299 .
ibnu'l-Arabi kehnet, telepati, ipnotizma ile elde edilen bilgiyi, daha da
nemlisi hadsi (sezgiye dayanan) ya da bat ni adn verdii bilgi eidini
anormal saymaktad r. Geni anlamyla, ibnu'l- Ar abi btn nerme ya da
hkmleri iki ana s nfa ayrr:
1. Zorunlu hkmler. Bunun alt nda u blmler bulunur:
I. draklere ait olan btn hkmler (tamam yla idraklere ait, yani
zihnin ie karmad bilgiler).
II. Baz akli bilgiler. Bununla ibnu'l-Ar abi, yle grnyor ki,
tamamyla matematik ve si.fi mantn a priori (apak) nermelerini kastetmektedir.
III.

Btn l adsi (sezgiye dayanan)

hkmler (batni hkmler) 3.

2. Mmkn hkmler. Bunlarn altnda da hem ziline hem de duyulara


dayal hkmler yer alr.
Zorunlu hkmlerle ibnu'l- Ar abi, zorunlu olarak gerek olan hkmleri
kasteder. Mmkn hkmler ise, gerek olabilen, fakat gereklikleri zorunlu
olmayan hkmlerdir. Idrak hkmleri, ibnu'l- Ar abi'ye gre, objektive
hakikatlara uygun d medikleri iin yanl saylabilirler, fakat bn.u'l- Ar abi
yine de bir eye uygun dmeleri dolaysyla zorunlu olarak gerek ad n verir.
298. Futiiht, I, s. 278.
299. Ayn eser, I, s. 279.
300. Bergson'un kulland anlamda kullanlan sezgi (hads )kelimes iyukar da izah edilen hkmlerin e idini de iine alr.

99

Bir kimsenin penbe bir fare grd n syledi i zamanki hkm, b nu'lAr abi'nin grne gre, o kimsenin muhakkak bir ey grm olmas , yani
idrakinin muhakkak objective bir eyle artlanm olmas dolaysyla gerektir.
Bu "bir eye" penbe bir fare demek, duyular n deil, zihnin bir hatasdr.
Serap olay gibi btn vehimler ibnu'l- Ar abi tarafndan bu ekilde aklamr. D hakikatlara mutab k olmayan ve herhangi bir d nesne tarafndan
artlanmanu olan hknder hayal-gcnn uydurmalar ve dolaysyla
zorunlu olarak yanl tr. ibr u'l-Ar abi devamla, "bylece zihnin duyular
idare etti i tarzda akl idare eden akli bir g (meleke) tahayyl etti imiz
takdirde, byle bir gcn akla nazaran, zihnin duyulara narazan hata yapt
tarzda, hata yapabilece i, yani byle bir gcn akl n apak nermelerinden
bazlarnn, akla zorunlu olarak gerek grndkleri halde, yanl olduunu
belirtmesinin muhtemel -olduu tasavvur edilebilir" diyor. Ibnu'l-Arabi
byle bir melekenin (yetinin) olup olmadm sylememektedir. Aslnda onun
zerinde durmak istedi i ey, yukarda sz edilen trden zorunlu bilginin
kendiliinden gerek olduu ve bazan yanl olduunu belirtilmesinin sebebini
ise zihnin ya da bir ba ka esrarengiz "hakim"in hatal hiikmn.n te kil etmesidir.
b) Hadsi (Sezgiye dayanan) ya da Bt ni Bilgi
Zorunlu bilginin e idinden ncs (yani hadsi bilgi) en nemli
olandr ve bnu'l-Arabi'nin bilgi felsefesinin ekirde ini tekil eder. Dier
safiler gibi o da mant ki akln sahip oldu u bilgiden tamamyla farkl olan bir
bilgi e idinin imkamna inanmaktad r. Bu bilgi e idi bu defa d nesnelerin
deil, Hakikatn kendisinin vastasz idraki, ba ka deyile akln muhtemel
ve sadece tahmini bilgisine kar lk eylerin ne iseler o olmalar halindeki hakikatlar nn bilgisidir30L. Spinoza'nn insan bilincinin "Amor intellectualis
Dei" (akli Allah a kna) garkoldu u bir hal olduunu syledii nc bilgi
tr (Scientia intuitiva)

buna pek benzemektedir" 2.

Stiler bu bilgi trne nakal olarak "zevk" (vas tasz idrak) adn verirler.
Bu deyim bir kavrama fiilinden ok bir i idrak hali olan vas tasz tecrbe
haline i aret eder. Bazan buna ilahi bilgi (ilm lednni=lednni bilgi), srlarn
301. Futiihat, I, ss. 38-39. bnu'l-Ar abi'den nce Hallc, insan akl n hakikatlar kavrama
gcnden yoksun oldu unu ileri srmtr. "Dnceler sadece mnasebetleri ortaya koyan
fikirlerdir". Bak., Tevasin, s. 16. Gerek bilgi do rudan doruya Klli Nefsten cz'i nefslere,
ya da Hallac'm deyi iyle, "Nrdan nura" (Teviisin, s. 34) intikal eder. Hank "Hakk" n
bilgisi ile tfl ve arz dedi i eye tekabl eden "grlen" in bilgisi arasmda bir ay rm yapar.
"Hakk" bilmek, kendin grmektir: zihnin bilgisi s nrl ve dolayldr. Bak., Tevasin, s. 75.
302. Bak., Joachim, A Study of the Ethics of Spinoza,

100

Oxford 1901, s. 181.

bilgisi (ilm el-esretr) 303, Gayb'n bilgisi (ilm el-gayb) 304 ve peygamberler, veliler v.b. gibi "bu dnyada teki dnya yarat lna (en-ne'et el-uhreviyve)
sahip olan kimselerin bilgisi" 305 de derler. Bundan dolay biz bu bilgi tr
iin, onu dierlerinden, zellikle nazari d nceden ayrdetmek artyla
sezgi, derin gr (firset) ya da hakikatn vastasz idraki terimlerini kullanabiliriz.
c) Hadsi (Sezgiye dayanan) ya da Bat ni Bilginin Hususiyetleri
yle grnyor ki, ibnu'l- Ar abrnin anlad ekliyle btini bilginin
en gze arpan hususiyetleri unlardr:
1. Btni bilgi do utan; akli bilgi ise kazanlmtr. Btni bilgi btn
yaratklarn varln aydnlatan ilahi feyze (el-feyz el-iltthi) aittir. Insanda
baz tasavvufi artlar alt nda, mesela zihnin tam edilginlik halinde tezahr
eder."6 Herhangi bir al trma veya terbiyenin sonucu de ildir; insan kalbinin
en derin bo luklarnda uykuda yatmaktad r.
2. Akln tesindedir. Geerli ini denemek iin akl n otoritesini davet etmemeliyiz. Tersine, e er akl ile sezgi atrsa, birincisi daima ikincisi u runa
feda edilmelidir. Peygamber ve velilerin bize anlatt klar aklmzla uzla maz
bir grnmde iseler, peygamber ve velilerin szn do ru olarak kabul etmeliyiz; akl byle bir hakikat n hakemliini yapamaz. Akl hazan hakl
olabilir, ama Ibnu'l-Arabi onun hakl l= arzi olduunu kabul etmektedir.
Akl ilahi bilgiye kar mad gibi onu yorumlamaya da al marnaldr?"
3. Belirli bir rhi arnma derecesine ula t zaman Sfinin kalbinin
her tarafna ta an nr eklinde kendisini gsterir. Terbiye (riyazet) ancak
hayvni nefse ait olan ve kalbi ezdi bilgi ve kemalleri yans tmasndan al koyan "perde"leri kald rmaya yard m ettike gereklidir.

303. Bak., Futht, I, s. 38. ibnu'l-Ar abi burada bilgiyi e ide ayrr akln bilgisi (ilm
hallerin bilgisi (ilm elahvl) ve srlarm bilgisi (ilm elesrar). ibnu'l-Ar abi,
ilahi bilgi ya da srlarn bilgisinin altna hadsi bilgi ve cansz varhklarn bilgisi gibi eyleri
koyar; nk cans z varlklarn bile Allah' bilip, ycelttiklerine inanmaktadr. Bak.,

Futht,I, s. 375 ve II, s. 403. Kar., Fuvht,III, s. 341, 1. 8 ve s. 343, 1. 1...


304. ki e it gayb vard r: Mutlak gayb, yani bilinmeyen ilahi Zt ve bilinmesi baz lar iin
mmkn, bazlar iin ise imkansz olan izfi bilgi Bak., Futht,IV, s. 163.
305. FusVis, s. 369; trk. ev., s. 256.
306. Bak., Fuss, s. 371; trk. ev., s. 257. Burada s 7fiye, dncesinde o derecede edilgin
olmas tavsiye edilir ki, bylece o, cans z e ya durumuna ula r.

307. Futht, II, s. 394, 1. 3.

101

4. Batpli bilgi sadece baz kimselerde somutla r (maddile ir). Velilik


kazanlanad gibi, o da kazamlamaz. bn u'l- Ar abi'ye gre, o, her eyden
nce takdir edilmi tir. Veli veli olarak do mutur. Hi kimse veli olamaz veya
bt ni bilgiyi elde edemez. Btn bunlar Allah' n takdirine kalm tr"s:
"Her birimizin bilinen bir makam vard r"309. Bylece ke f derken bnu'lAr abrnin btn kastettti i, sadece kuvve ha]indeki bilginin a lmas ve
insann kalbinde uyumakta olan ilahi bilincin uyanmas d r. Perdeler kaldrdnca, "kalp gz" ezdi ve zamanl , fiil ve kuvve halinde her eyi subt
hallerinde gerekte nas llarsa ylece grrn.
5. Verse yerse ihtimaliyet rn veren nazara bilginin tersine, sezgi
kesin bilgi verir311. Birinci in hedefi Hakk,'In glgesi -Grlen _Mem- ikincisininki ise, Hakikata). kendisidir. Bu bilgiyi elde etmenin tek yolu hakikat
larn " uhd"312 (vasttastz m ahade) vas tas ile bilinmesidir. Allah' n bilgisi
uhd olduu gibi, inyet etti i kimselerin bilgisi de uhad'tur.
6. Bt ni bilgi aslnda Allah'n bilgisi ile aymdr313. e itli trleri varm
gibi grnrse de, aslnda birdir. Aslnda Allah'n bilgisinin ayn oluu u ekilde kamtlamr hi kimse bt ni bilgiyi kefedip, Allahla asil birliini, yani
Allah'n (herhangi bir n kesinti olmaks zn) sfinin "i itme", "grme" ve
btn dier melekeleri haline gelerek fena halini idrak etti i sfi "Makam" a
daha nce ula madka, bu bilgiyi elde edemez3 1 4. Bu, Allah'ta ve Allah'Ia
elde edilen Allah' n bilgisidir. O, ayn zamanda, bizim O'nunla elde etti imiz
O'nun hakkndaki bilgimizdir (marrifetuke bihi bihi) 315 . Bu husus zerinde daha tam bir ekilde ibnu'l-Arabrnin fen nazariyesini i lerken duracaz. Onun
aslnda ayn trden olduuna gelince, ibnu'l- Ar abi, farkl kanallardan
geliyor gibi grnyorsa da, onun ortak bir kaynaktan ktn kabul eder.
308. "Subt halinde ne isen, varlk halinde de osun", Fustis, ss. 122-123; trk. ev., s. 66.

309. KurYn, XXXVII, 164; kar., Fusls, s. 122; trk. ev., s. 66.
310. Fuss, ss. 245-246; trk. ev., ss. 157-158.
311. Fustis, ss. 336-337; trk. ev., s. 231.
312. uhld (vastasz grme) deyimi Plotinus'un frz'smn karhdr.
313. Tek fark udur: Allah'n bilgisi mutlak; sufininki ise, smuldr. Fusfs, s. 378; trk. ev., s.
263. Bu farkn bir baka ifde ekli de ilahi Bilincin kuvve halinde oldu unu sylemektir:
bu, I b nu '1- Arab rnin Yetkin nsan'nda fiili hale gelir. I nu '1- Ar abi bunun "bilinceye
kadar" (Kur.; XLVII, 33) sznden anla lan mana olduunu sylyor.
314. Fusils, s. 378; trk, ev., 263.
315. Futidult, II, s. 393,1.23. Kar., Fuss, s. 198; trk. ev., s. 121. Buna ayn zamanda "Kaderin srr"un bilgisi de denir. Ib lu'l-Arabi diyor ki: "Kaderin s rrn (Sur elKader)
teferruath olarak (tafsflen ) bilen kimseler vard r. Bunlar ya Allah'n kendi bilgisini onlara
tantmas ya da kendi acymn onlara aklamas suretiyle Allah'n bilgisinin muhtevasn
bilirler. Onlarn kendileri hakk ndaki bilgileri, Allah' n onlar hakkndaki bilgisine e ittir,
nk her iki bilgi de ayn kaynaktan elde edilir." Fustis, s. 47; trk, ev., s. 24.

102

Btn insani meleklerin hviyeti olan bilen cevher bir oldu u iin bilgisi de
birdirm 6 tbn.u'l- Ar abi, rakileri takip ederek, (ayn zamanda Srf Varlk
olan) "S rf Nar"un btn bilgilerin kayna olduu fikrindedir. Duyular ve
btn dier insani yetiler (melekeler) bu Niir'un tezahrn sa layan araclardr. Nar btn bilinli varl klardaki tek idrak eden ilke, kendili inden
grlen ye dier eyleri grnr yapan tek eydirm.
.

7. Btni bilgi aklanamaz. Duyum idrakleri ve duygulara benzer, ba ka


deyile ancak vas tas z tecrbe ile bilinebilir. Kr bir kimseye k rmznn
ne demek oldu u aklanamad gibi, tasavvufi bir tecrbe ile bu tecrbeyi
geirmi bir ahsa alan bilgi de izah edilemez. Byle bir bilgiin anlamn
ancak safi idrak edebilir. Onu tavsif -etmenin tek yolu, safilerin her zaman
yaptklar gibi, onu mulak ve artc mecazlarla izah etmektir. "Grnt
(ru'yet), grecek olan iin meydandad r" diyor Plotinus..
8. Safi, btni bilgi vastasyla Hakikat n mahiyetinin tam bilgisini elde
eder. O hem tenzihi hem de te bihi belirtir. Ilahi tecelli vas tasyla
Bir'in. ok'a nas l girdiini grr ve Bir'in hangi anlamda ok'tan farkl
olduunu bilir. Il nu'l-Arabrye gre, bu, btn dinlerin vazetti i ve vehimlerin tasvip etti i retidir 318. Safinin Allah'a atfetti i tenzih (aktnitk)
filozoflarnki ile ayn deildir. O, "ru'yet" halinde sffiye alan Bir'in mutlakldr. Sonulamaya (istidlede) ve mantki aklyrtmeye dayanmaz.
O, CamPubn de dedi i gibi, "Zeyd'i ahsen bilmeye benzer -di eri ise onu
adyla bilmek gibidir"m 9.
d) ihnu'l-Arabi'nin Tasavvufi Bilgisi
Yukardaki sayfalarda bnu'l- Ar abrnin tasavvufi ya da halini bilgiden
ne demek istediini aklamak iin bir te ebbste bulunulmu tur. imdi ise
onun tasavvufi bilgisinin biraz nce nitelendirildi i trden olup olmad
meselesi ortaya kmaktadr. Bu husus, hibir yerde filozofun ve basit bir
316. Fusfts, s. 185; trk. ev., s. 110.
317. Burada Il nu'l-Ar abi, yle grnyor ki, I rkiler ve onlarn terminolojisinin geni
lde etkisi altnda kalmtr. Bak., Futgliett, III, s. 365, 1. 23 ve I, s. 57, 1. 18; kar., Shreverdi, Hikmet el-i rk, irazrnin erki ile birlikte, Kahire 1315; ve
365 vd..

Futithat, III, ss.

318. Fustis, s. 357; trk. ev., s. 248. I b nu '1-Ar abrnin buna vehimlerin bilgisi deyi inin sebebi
udur: b nu'l-Ar abi, te bihi belirtmenin vehme, tenzihi belirtmenin de akla ait oldu una
inanmaktadr. Her ikisi ancak tasavvufi bir tecrbede ula ilabilir Sufinin vehmi bunlar,
eliik olmaktan ok tamamlay c sayar: "Vehme ya da hayale sahip olmayan, gerek
bilgiye de sahip de ildir", diyor Ihnu'l - Ar a bi.
319. Gazll ve kelmc lar Allah bilgisinin lemin bilgisi ile elde edilebilece i fikrindedirler.
bnu'l-Arab ise, bunu yukarda akland ekilde inkr eder.

103

m'minin rli ycelii (mirac) srasnda elde etti i iki bilgi e idi hakknda
bnu'l- Ar abrnin verdi i pek gzel izalundan daha iyi a klanmamtr".
Burada ibnu'l- Ar abi hayali bir ekilde m'minin ve filozofun, Mirc hadisesinde oldu u gibi, Hakikate do ru aldklar yolu tasvir etmektedir. Sars lmaz
bir imandan baka hibir silah olmad halde, (ibnu'l- Ara bi garip bir
ekilde islm.da iman zerinde srar eder), ayn zamanda bir stfi olan m'min,
her an biraz daha inan kazan p yanlmaz hakikatlar renerek, yolculuk
merhalelerinden geer, fakat yolda olan filozof derin bir phe ve aknlk
iinde kal r. Sonunda filozof btn d ncelerini bo eyler addederek atar;
sfinin yolundan gitmeyi ve slma dnmeyi arzu eder. Gk krelerinden
her biri onlar n yolculuunun bir merhalesine i ret eder. Her merhalede,
filozof da m'min de bir eyler renir, fakat filozof bilgisini "kreler" (feleklerfden ald halde, m'min krelerin ruhlar ndan alr. Birincisi grneni
ya da zhiri, ikincisi ise hakikat]. renir. Feleklerin (gk krelerinin) ruhlar ,
btni bilgilerini m'mine nakleden peygamberlerdir. ibnu'l- Ar abi bu
peygamberlerden her birinin a zndan kendi tasavvuf sisteminin bir blmn
anlattrarak, kendi ola an vandet-i vudidcu tarz nda izah ettirir. Mesel,
Ms'ya kendi evrensel din ve vandet-i vuefd nazariyesini; Ysura sonsuz
ve sonlu gzellik nazariyesini ve sretin kemli meselesini; A dem'e sebeplilik
nazariyesini, hakiki ve grlen (zhir) sebeplerin anlam n, ruhi ve maddi
"hilfet"in anlamn izah ettirir. s hayat ve rhiyetin anlam n ; dris ise
"hallerin" de ikenlii ve cevherlerin de imezlii v.b. nazariyesini a klar321.
"M'min" (et-tabi) ve filozof bu "yolculuk"ta ayn ama, yani Hakikata
ula ma pe indedir, fakat onlar n yollar ve abalar nn sonular farkldr.
Mesel, filozof d lemde sebebi olan olaylar n m ahadesinden elde ettiklerinden daha fazlas n bilmeyi hibir zaman bekliyemez. te yandan tabi

(m'min) Bir sebebin nas l her eyde ilediini bizzat "grr". Yine filozof
Allah'n mutlak tenzihini (aknln) ifdeden teye gidemez; mil' nin. zevk

(dorudan doruya idrak) vastasyla Hakikatn her cihetini, yani tenzih ve


te bihi bilir. Sisfi hallerinden birinde, (ayn zamanda silfi olan) m'min Hak'la
adi birliini idrk eder. Bu bilen ve bilinenin ayn olduu bir haldir ve filozofun gcnn tamamyla tesindedir.
7 gk kresinden getikten sonra, filozof daha teye gidemez; m'min
ise rhi yceli ine devam ederek (tamam yla tasavvufi) dier krelere girer
320. FutIthea, II, ss. 359-374. ilnu'l-Arabi'nin, Futiiht'm bu blmnden ok daha sonra
yazd

FUSIIS 'Ull

ana fikrinin ilk izleri bu blmde ortaya konmu tur.

321. Yedi krenin, peygamber ve meleklerinin nitelendirilmesi, byk lde, BM'nin onlar
nitelendirmesine benzer. Burada ve felsefesinin daha bir ok blmlerinde Cin, ibnu'lAr abrnin kendisi zerindeki etkisinin i retlerini gstermektedir. Kar., Nicholson, Studies

in Islamic Mysticism, ss. 122-123.

104

ve orada uhrevi ve tasavvufi konular kendisine retilir. Filozof bunlardan


tamamyla habersiz kalr.
Bylece ibnu'l- Ar abi Hakikat n gerek bilgisi dedi i eyi izah ederek,
ona yarma yolunu izer. Filozofun ak lla bildiini safi tecrbesiyle "grr",
fakat ibnu'l-Arab gibi bir safi ne grmektedir ? Onun tam anlam yla bir
safi oldu unu sylemek veya bt ni adn verdii bilgiye tamamyla tasavvufi
demek gtr. Onun "m'min" i de "filozof"u da btn filozof ve kelmc larca ortak olan konular ele alr; Ibnu'l-Arabi'ye gre, aralar ndaki tek
fark, m'minin hakikati do rudan do ruya temas halinde, filozofun ise sadece
zhiri ve grleni bilmesidir. Biri btn problemlerin s rrna vakf olurken,
di eri iin bunlar zlmez bilmecelerdir. Fakat Ibnu'l-Ar abi, bu s rrn ne
oldu u, veya sfinin btn grlenlerin arkas ndaki gizli Hakikati nas l olup
da bildii hususunda bizi tamamyla karanlkta brakr. (Ibnu'l-Arabi'nin
yerini alan ve nazariyelerini a klayan) m'minin ve filozofun ele ald trden konular gstermek iin misaller o altdabilir. A adaki rnekler kafi
gelecektir.
1. E cariyenin gr ne dayanan cevher ve s fatlar (arazlar) nazariyesi.
2. Nefeslerin yenilenmesi (tecdid el-enfs) ve Hakikatn saretlerinin
srekli yokedilme ve yeniden meydana getirilmesi (el-halk el-cedid) adn
verdi i grne nazaran, Zamamn sreklili i gr. Bu da yine E ' ari y e ni l
arazlar n yenilenmesi (teccrid el-acrz) retisine dayan r 322 .
3. Byk apta Yeni- Eflatuncu olan yar sudurcu Bir gr .
4. Eflatun'un deler nazariyesine ba l olan eylerin akledilir ilk
rnekleri (acyan es-sbita) nazariyesi.
5. Zorunlu ve Mmkn meselesi; "hakiki" ve "izafi" (greli) varhkla
metafizik kategoriler aras ndaki fark.
6. Iradeye nazaran sebeplilik meselesi.
7. Zorunluk ve hr irde meselesi, ve ceza, mkfat, iyilik ve ktlk
sorusu.
8. nsann evrendeki yeri, Laht ve Neist'un (Tanrlk ve insanln)
anlam .
Bu gibi konular ibnu'l- Ar abrden nce, onun ele ald ekilde, hibir
safi tarafndan ele alm.mamtr. Bunlar safilikten ok felsefe ve tasavvufa
ait konulardr. Ibnu'l-Arabi'nin. "m'min"inin bilgisi tamam yla safilie
322. Bak., Fusiis, s.. 300-301; trk. ev., s. 197.

105

ait olmaktan uzakt r. Her trl kaynaktan elde edilmi ve ola anst bir
hayal-gc ile pek artc bir tarzda birbirine ba lanm , aralar nda fark
gzetilmeyen unsurlar n bir kaxrnakar kld r. Daha nce de grd mz
zere, bunlar Hellenistik veya (E `ariler, Mu`tezile, i rkiler v.1), gibi u veya
bu slam ekolne ait olan) islmi konulard r. Ibnu'l-Arabi, ayn zamanda,
eski stifi retileri de benimsiyerek kendi vandet-i vueudcu sistemine yerle tirir. Onun aklyrtme tarz , delillerine sfiyane bir e ni vermek veya onlara
bir sf fi elbisesi giydirmek iin harcad abaya ra men, kesinlikle felsefidir.
Bu, bir d nr olan Ibnu'l- Ar a brnin orijinalli ine kar bir kant
olarak kabul edilmemelidir. Bununla sadece onun siifiden ok filozof unyanna layk olduu gsterilmek istenmitir. Onun orijinalli i,
1. phesiz kendisine ait olan ola anst bir incelikteki a klamalaryla ta namlayel unsurlarn ekseriyetle bir ba kasndan ald felsefi bir plan
doldurmakta,
2. En yksek derecede bir hayal ve rya aleminin insan olmas gereinde, toplanr.
Onun sistemine siifi bir grn veren, felsefi veya kelmi bir retiyi
alarak hayret verici derecede verimli bir hayalgcnn yard myla sUfile tirmesidir. Ibnu'l-Arabi, ummi sistemine uymalar iin, anlamlarn dei tirdii deyimlerini de kullan r. Btn bunlar ibnu'l- Ar abi'nin eserlerinde sfiyane bir hava yaratmaya yard m eder, fakat daha derin bir d nce
akm bir batan bir ba a i taraflara nffz eder. te bu, onun vandet-i vudidcu felsefesidir. Ib nu'l- Ar abi o unlukla syledii her eye inanmaktad r
ve bunda da tamamyla samimidir, fakat onun kendi hayalgcnn kurban
olduunda hi phe yoktur. Sufilik bir felsefe sistemi de il bir tecrbedir;
bnu'l- Ar abrnin verdi i gibi, iyice tasarlanm bir nazariye de il, duygusal bir haldir. Syledii her eye destek olarak her zaman felsefi bir delil ileri
srmedii yerlerde gerek filozoflardan ayr lr grnmektedir. Bir ok hallerde,
filozofa mnaka al bir noktaym gibi grnen eyler ibnu'l- Ar abi tarafndan matematiksel veya riantki anlamda de il, geerliinin zevkle (do rudan doruya idrakle) ispat edildi i anlamnda apak bir nerme say lr.
Onun btn sistemi bu trden bir postlalar (mevzua) gurubuna dayan r.
Bize, felsefesinin her noktas nda mantki bir delil sunmak yerine, hazan onlarn alabildiine hayali bir izah n vermektedir. Kendisi hakiki bilgiye ula mann bir vastas olarak hayalgcnn yeri ve de eri zerinde srarla durmaktadr. Bu husus pek a k bir ekilde gsterilmi tir. Kendisine hakiki, hatta d
lemin somut nesnelerinden daha hakiki gelen eyleri hayalgcnde grm 106

tr. Gerekten de hayalgc, onca, duyum aleminden daha yksek bir varl k
sahasdr. Maddi ve manevi lem aras ndaki bir badr. Bir kelime, hatt
(kelimedeki) bir harf veya nokta zihninde trl a rmlar yn uyandrmak iin yeterlidir. Bu ynla yukarda szn ettiimiz felsefi plan doldurulmutur. Mesela, uhd halinde iken, ilahi Hilviyetin d ve i manzaralar m
grmtr. Hviyeti, n (nurunu) 4 kreye (Empedokles'in Unsurlar )
gnderen, krm z bir hah zerine yerle tirilmi nurlu bir resim halinde /3 323
sretinde grm tr. Bu resim, Ibnu'l-Arabi'ye gre, taht bu halda olan
bir ruha sahiptir (yani onun i manzaras dr.)
Hah grnte Bir KWH Cevher, riihani lemdir; bu nurlu resmin nn
gnderdii 4 kre, grn te tabiat aleminin geleneksel 4 unsurudur (ate ,
hava, su ve toprak). Bylece btn mesele b nu'l- Ar abi'nin zihninde hemen a adaki ekle benzer bir ey haline brnm tr.

Grlen :Alem
"Toz" eklinde tez--------> hr eden ilhi
(a`ma)

Hah (Bilinmeyen Zt)

Aka grlmektedir ki, (ibnu'l- Ar abi'nin sfifi bilgi diyece i) bylesine


iyice ilenmi bir ryay zorunlu klan ey, olaanst bir canhl olan arapa
m (he) kelimesinin grlen sretidir ve s eklinde yazld gibi j. (O, yani
Hviyet) (huva) ahs zamirindeki ilk harftir. b nu'l- Ar abi'lin sunduu
tasvir 8 harfine iyice yakla maktad r. Bu grlen sreti Grlen Alemdeki
ilahi Hviyet ve onun tezahrleri ile birle tirmek onun zihninin tam bir
hususiyetini te kil eder. te bu, tbnu'l- Ar abrnin s k sk dorudan do ruya mahade ile grd n syledi i ve her zaman btn zihninde i leyen
uuralt bir hayalgcnden ba ka hibir ey de ilmi gibi grnen trden
bir eydir. Daha bir ok misaller zikredilebilir, fakat ben bu trden dikkat
ekici baka bir durumdan bahsetmekle yetinece ini3 24.
323. Fudiluit, II, s. 591.
324.

bnu'l-Ar al:X/1in mutlak tenzih (tenzih et-tevhid), yani ilahi birliin kendisine ait olan
tenzih, dedi i ey hakknda bak., Futllnit, II, s. 767. lahi birlik (tevidd) onun zihninde
kapsz bir mimari yap ekline brnr. (Bak., Kehlm hakk ndaki Blm.).

107

II
Psikololi
A. Tasavvufi ve Metafizik Psikoloji, ibnu'l-Arabrnin Nefs
Nazariyesi
Dier btn Siifiler gibi, ibnu'l- Ar abi de insan "kalb" ine mecazi
olarak btni bilgiyi nakleden alet veya bu bilginin tecelli etti i merkez adn
vermektedir. Bu aletle kastedilen kalbin kendisi, yani g ste yer alan bedenin bo ve koni eklindeki paras de ildir; "cismani ve manevi bak mdan

(sreten ve manen) onunla ilgili oldu u halde, ondan farkl ve baka olan"
bir eydir325. "Kalp" kelimesi sadece nsann akli ynnn, Rh'un bir semboldr 3 2 6 (Filozoflar n anlad gibi) ibnu'l-Arabrnin kesinlikle grlen
leme ait ve bedene ba l sayd "akl" ile ayn olmayp, daha ziyde, bir
bedenle grevini yerine getirdi i halde, ne bu bedenin kendisi, ne varh bir
.

bedene ba l, ne de herhangi bir ekilde smrlarla snrl olan "Klli Akl


lkesi"nin ayrlmaz bir "para"s dr.
Ibnu'l- Ar abi'nin sylediklerine gre, bu s rl g (kuvvet), beden gz
gibi, eyleri idrak eden, fakat idrak etti i ey, Hakikat' n kendisi olan "i
gz" (cayn el-basira) dedii daha srl bir melekeye (yetiye) sahiptir. Plotinus gibi Ibnu'l-Arabi de nefsin "gz" nn tek ba na "btn dier
manzaralara kapal olduu zaman", d ncenin tesinde olan grebilece ine
inanmaktadr327.
Bu "i gz"n kr eden eyler, hayvani nefsin barndrd kt dnceler ve maddi leme ait olan her eydir. Bu "perdeler" den bir kez kurtulunca,
safinin kalbi Hakk kavramaya ba lar ve Memin akli ilkesi ile do rudan do ruya irtibata geer.
a) Cz'i Ak llarla Klli Ak l aras ndaki li ki
Safinin kalbi filozoflar n "cz'i akl" ile ayndr. Bu, ibnu'lArabrnin
bazan akl deil, akli nefs anlamnda kulland bir terimdir. Cz'i akl,
ibnu'l-Arabi'nin gr ne gre, KWH Akl n bir hali, veya kendi deyiiyle,
onun cz'ile mesidir328 . Aslnda o, Klli Nefsle ayn , fakat kavram olarak

325. Bak., Ibnu'l-Arabt, Mhiyyet el-Kalb, Elyazmas Loth. Kat., 6552, varak, 26, 11. K sm.
326. I b r u'l- Ar abi kalbi, Kur'an' n "doygun Nesf" i ile (en-nefs elmutma'inna) ayn sayar.
327. Whittaker, The NeoPlatonists, s. 103; kar., Futht, III, s. 263, 1. 17.
328. Plotinus'un Nofs'u ve Ibnu'l-Arabrnin lk Akl (elakl el-evvel), ya da KWH Ak l
(elakl elkM), yahut da Muhammed'in Hakikat (el-hakikat elMuhammediyye) v.b....

108

ondan farkldr. kisi arasndaki iliki klli bir kavramla onun cz'ileri, veya
bir srekli klc ile onun srekli kldklar (birinciden ok ikincisi) aras ndaki
ilikiyle aynd r. Ibn '1- Ar abi, Plotinus'un delilini tekrar etmeksizin,
drdnc Ennead'nn ana tezi, yani cz'i nefslerin, bir btnn "para"lar
olmalar anlamnda olmamak zere, Klln (Btnn) Nefsi veya KWH' Akl n
halleri olmas gr yle ayn fikirdedir. Plotinus'un bizzat i aret etti i
zere, bir nefsin paralar ndan sz etmek samad r, nk paralar n ancak
byklklere nispetle anlam vardr, ve nefslerin ise bykl yoktur. Bir
nefsi oaltan, Bir Zat' oaltanla ayndr, yani subjective nispetlerdir;
yoksa nefsler blnmezler 329. Zihni haller zihnin "paralar " olmad gibi,
cz'i nefsler de Evrensel Nefsin "paralar " de ildir. Ibnu'l- Ar abi cz'i
akllara "Evrensel (Klli) Nefsin gleri" derken benzeri bir k yas (benzetmeyi) kullamr. 33
Evrensel (Kii/ri) Nefs kendisini daima bir btn olarak bilir. Bu
demektir ki, aslnda kendi "paralar "m (daha iyi bir terim bulamad m
iin kullan yorum) da bilir, fakat "paralar", para olarak hibir ekilde
btnn bilincinde de ildir. Onlar kendilerinin mnferiden bilincindedir.
Bylece biz, belki de ibnu'l- Ar abi'nin Allah ile tasavvufi birlenmeden,
Allah'a do ru tasavvufi yolculuktan ve nihayet "perdelerin kalkmas "v.b.,v.b.
den ne kastetti ini anlamak durumunday z. nce, "ittihad" (birlenme),
Ibnu'l- Ar abrnin gr ne gre, daima necazi anlama al nmaldr. Btn
cz'i nefslerinin, onca, Allah' n kendisi olan Evrensel (Kii//i) Nefsle zaten bir
olduklar halde, bir safi tecrbede gerek birlenme nas l olabilir? (Allah.

Kosmos'un Akli ilkesi). Grlyor ki, bu "birlenme" cz'i nefs iin sadece
bir uyanklk hali ve iki ayr nefsin bir ala mmdan ziyade kendisi ile Btnn
Nefsi (nefs-i Kl) aras nda zaten var olan birli in gerekle mesidir. Ibnu'lAr abi'ye gre, safinin son ba ars ve abalarnn son hedefi Allah ile bir
olmak de il, nk o zaten Allah'Ia birdir, fakat bu birli in anlamn kavramaktr.
Bu nazariyeden en az ndan iki sonu kar:
I. Gerek olu yoktur: ne insan Allah ne de Allah insan olabilir. %nalArabrnin grne gre, H all c'm Ene'l-Hakk' kelime anlamyla do rudur.
II. Safilerin bt ni bilgisi dorudan doruya ferdi nefsten do ar. Herhangi
bir gerek anlamda ke f veya ilham edilmi bir bilgi de ildir. Bilginin nakli
329. Fuuti1hat, II, s. 88, 1. 9.
330. ilnu'l-Arabi, Risale fi mana ennesf ve'rr lh, ner.: Palacio, Acts of the 14th Oriental
Congress, III, (Cezayir 1905), s. 154.

109

veya iletilmesi gibi btn bu terimler mecazi anlama al nmaldr. Fakat


bnu'l- Ar abrnin bu konuda kulland sembolik (remzi) dil, dier yerlerde
oldu u gibi, burada da byk bir tehlike kay-nad r. Kelime anlamna alnd
takdirde, bu hakikati aan (mu/ki) ile kendisine hakikat a lann, verilen bilgi
ile bilgiyi alan v.b. nin ikili ini kapal bir ekilde ifade eder. ibnu'l- Ar abi
(Klli Nefs'e kar lk olarak kulland bir deyim olan) lk Akl o tarzda tavsif eder ve ona yle hususiyetler atfeder ki, cz'i ak llardan tamamyla farkl
imi gibi grnr331. Fakat biliyoruz ki, ona gre, Klli Nefs cz'i nefslerden,
ancak btnn paralar ndan ayrlmas eklinde, ayrlr. ibnu'lArabi, ayn
zamada, Klli Nefsle ayn ve bt ni bilginin tek vericisi (el-mulld) olan Cebi. kastederek Ruh'tan sz eder ve bu hususa delil olarak Kur'n'dan
bir ok ayetler getirir332. ibnu'l- Ar abrnin kendisi de itiraf etti i zere, 333
i udur: Tek (hakikat) verici (mulki), cz'i "hallerin"gerktdmis
deki Ruh, ke f (verilen hakikat) ise nefsin (cz'i nefsin) kendi ifclesidir. b n u'
1-Ar abrnin nazariyesi bir ahsi idealism (personal idealism) eklidir. Siifinin
btn hazretlerde (mertebelerde) bilgi "ald " sylenir, fakat bu bilgiyi
"veren" her hazretin mahiyetine gre, e itli "saretler" de grnen "ben"
(nefs)'dir. ibnu'l-Ar abi, Cebr'il'in Hz. Muhammed'e Kur'an' indirdii
kapal olarak inkr etmektedir. Hz. Muhammed'e Dihy et el- K elbi sretinde grnen Cebra'il de il, sadece Peygamberin etkin hayalgcnn bir
rn idi. Ba ka deyi le, o surette kendisine grnen kendi "ben"i (ayn )

16334 . Muhakkak ki bazan bnu'l- Ar abi (Bir Zat' n veya Bir Nefs'in) birli i
ile zahiri okluk aras ndaki fark mbala a eder ve bylece biz, bunun sadece
onun kulland dilin bir zelli i, dncesinin bir hususiyeti oldu unu unutarak onun dualist oldu u inancna kaplabiliriz. Fakat burada pek yak ndan
izledii Pl otinus gibi, onun da, akli nefslerin Klli Nefsle zati birli ine inand hususunda hibir phe olamaz 335 .
Bu ekilde kavranan. Sfinir kalbi veya nefs, tabir caizse, Allah'a Kendisini gsteren "gz" ve O'nun Mutlakl de il de tezhrleri eklinde
Kendisini bildiren lettir, nk Allah' n Mutlak olduu bilgisi tamamyla
Kendisine aittir. nsann (Yetkin nsann) Allah'n ilahi Bilincinin merkezi
veya Allah'n, nsann bilincinin merkez ve z oldu unu sylemek, byle bir
nazariyeye gre, ayn olgunun iki manzaras n ifade etmektir.
331. Bak., mesela, Miihiyyet elKalb, varak. 30, k sm II.
332. Bak., Futht, s. 750.

333. Fustis, ss. 63-64. "E er herhangi bir sufi (bir ahsn) `sretinin) kendisine, kendisinde olmayan bilgiyi naklettiini grrse... bu ahs, onun o srette grnm olan ayn (beni)'dir.
Bylece kendisine ait olan a atand r ki, diktiklerinin meyvas n toplar".

334. Futrllt, II, s. 429, 1. 11 a adan.


335. Kar., Plotinus, Enneads, ng. ev., Mackenna, III, ss. 13-14.

110

b) St finin Kalbinin De i kenli i


Bununla ibn.u'l- Ar abi, daima sonsuz sretlerde ve btn varl k
"dzeylerinde tezhr eden Hakikat n, sanki bir aynada, her yerde Hakikati
takip eden ve onu her eyde tanyan gerek Arifin kalbinde yans mas n kastetmektedir. Bir ezdi cevherdeki her "hal" veya de iiklik Arifin kalbindeki
bir "hal" e yahut da bir de imeye tekbl eder. te ibr u'l- Ar abrnin
Allah' n Arifin kalbinde "ihata" edildi ini sylemekle kastetti i budur.Arifin
kalbi Allah' iki ekilde ihata eder:
I. Ayr ayr Byk Alemde, mterek olarak da Kk Alemde (Insanda)
tezhr eden btn ilahi yetkinlikleri (kemlleri) yanstr.
II. nsana Allah denebilecek tek cihet olan nsann ilahi (zati veya
rahani) manzaras n ihata etti i ekilde Allah' ihata eder. Fakat ibnu'lAr abi, "kendini bilen Rabbini de bilir' 336 eklindeki hadisin gerek anlamnn bu olduunu syliyerek, bu iki"' anlamda birincisi zerine daha fazla
arlk vermektedir.
c) bnu'l-Arabi'nin Nefsin Mahiyeti Nazariyesi
br u'l-Arabi hibir zaman bize insan nefsi hakk nda bir gr sunan
ilk SV deildir. Hallc, daha nce de Letht ve Neisilt 338 konusu ile ilgili
olarak grdmz gibi, nefsi, nsann ikili mahiyetinin tamamlay c bir
paras sayan ilk Sifidir. Massignon'un i aret etti i zere, ok daha sonrad r
ki, Hallc'a ait olan nefs, mslman d nrler, Yeni-Eflatunculuk ve
dier Yunan sistemlerini kendi felsefelerine yerle tirdikten sonra, filozoflar n
"akli nefsi" ile ayn saylm ve nihayet ibnu'l-Ar abi ve Gazali gibi d nrlerin eserlerinde klasik bir ekilde belirmi tir 339 .
Me a'i (Aristocu) felsefeyi ana hatlar yla izleyen b nu'l- Ar abi,
insanda beden, nefs ve ruh dedi i ayr unsur tammaktad r340 . Arist o gibi
o da nefsten, daha do rusu bir nefsin manzaras ndan sz eder: a) Bitkisel (bari), b) hayvani, ve c) akli nefsler. Fakat Aristo'dan, akli nefsi
aklla (mantk! akln organ) ayn saymamakla ayrlr. Cismi, mekanda uzam,
zamanda sresi olan, bozulan ve de iken olan maddi bir sret eklinde tanm336. Kar., Fusiis, s. 220; trk. ev., s. 138.
337. Bak., Futtilult, I, s. 281. I bnu'l-Arabi u hadisleri nakleder: "Ne yer ne gk, ancak m'
min kllarmn kalbi Beni ihta eder".
338. Bak., Teviidn, ss. 136-137. Burada H all c, iki "ruh" tan bahseder,
339. Bak., Gazli, elMezni n es Sagir, Kahire 1309, ss. 5-8. Gaz MI, ibnu'l-Ara bi gibi,
nefsin kdemine inanmaz.
340. Bak., Fuss, s. 322; trk. ev., s. 220. Kar., FttiV iit, III, ss. 313-314.

111

lar. Cisim,"Evrensel Cismin" (el-cism el-klli )zel bir "hali" veya Spinoza'n n
deyiiyle Uzam Sfatnn zel bir "hali" dir. te yandan ibnu'l- Ar abi
nefsi, hayati ilke -insan uzviyetindeki hayvni hayat- eklinde tanmlamaktadr. Nefs, Evrensel Nefsin (en-nefs el-klliyye) zel bir "hali" dir. Ve nihayet
"ruh"u, tek hedefi gerek bilgiyi aramak olan akli ilke olarak tan mlar.
evrensel Akln (el-akl el-klli) bir "hali", veya Spinoza'n n deyiiyle D nce
Sfatnn zel bir "hali"dir.
ibnu'l- Ar abi "nefs" kelimesini nitelendirmeden kulland zaman, ekseriyetle akli nefsi kasteder; aksi takdirde "bitkisel" (nebti) "hayvani" ya da
"akli" s fatlar n yerle tirir. Ona gre, bitkisel nefsin ba grevi, yiyecek aramak ve onu uzviyete dn trmektir. Bu nefsin 4 gc (yetiyi) vardr: a)
cezb, b) mesk (tutma), c) hazm (zmseme), ve d) def<3 4 1. Hayvni nefs, bnu'
1- Ar abi tarafndan, yeri kalpte (bedeni kalp) olan ince bir buhar say lr.
Maddidir ve nsan dahil btn hayvanlarda bulunur. Akil nefse gelince,
ibnu'l- Ar abi bunun s rf bir rh oldu una inamr. Zat yla (zyle) "kavrayc" dr ve btn gnahlardan ar nm ve hr olarak do mutur. Sz edilen
gnah, akli ve hayvni nefsler aras nda, akli nefsin insan bedenine ilimesi
srasnda ortaya kan atmadan do maktadr342. Akil nefs yok edilemez,
ezdi ve ebedidir. ibnu'l- Ar abi, her ne kadar nefsin maddi olmay ve yok
edilemeyiine inanmakta ise de, bn R d gibi, nefsin ahsi olmayan
lmszln ileri srmez; oysa idealist Vandet-i Vuedeulu un bir ekli
olarak onun genel sistemi buna i aret etmektedir. "ldkten sonra", diyor
Ibnu'l- Ar abi, "Allah nefs iin leminki ile ayn mahiyette bir vas ta
(merkeb) te kil eder ki, nefs buna nakledilir"343. Fakat bu, e er b nu'l- Ar abi
u ya da bu ekilde tutarl olacaksa, meczi anlama al nmandr. Merkeb
(vas ta) nefsin Evrensel Nefse dn nde i gal edece i halin karl olan
sadece bir ba ka kelimedir ki, burada nefs ya mutlak olarak ya da sadece
ksmen maddi snurlamalardan ve ili kilerden hr olacakt r.
d) Nefs aras ndaki li ki
Bitkisel, hayvani ve aldi nefsler en sonunda bir nefs mi te kil ederler,
yoksa bunlar, 11311,11'1- Ar abrnin gr ne gre, farkl mdr? Bitkisel ve hayyani nefslerin bedenin kendisi oldu unu kesinlikle belirtir. Bunlar bedenle
341. Bak., Futilht, III, ss. 313-315. Kar., Reseeil Ihvein esSafet, III, s.

12. yle grnyor

ki, ibnu'l- Ar a bi zellikle nefsin mahiyeti ile ilgili meselelerde pek ok eyi ihvan esSaf'dan almtr. Onlar gc (yetiyi) daha bitkisel nefse eklerler, yani g da (beslenme),
tasvir (ekillenme) ve nem (byyp geli me).
342. Futht, III, ss. 347-348
343. Fuss, s. 327; trk. ev., s. 224. (evirenin notu:) Trke eviride, burada vas ta anlamna
gelen "merkeb" kelimesi "mrekkep" eklinde okunmutur ve yanltr.

112

ile ler ve varl klar' bedene ba ldr, fakat ruhla beden aras ndaki iliki
hi de ak de ildir. Bu hususu ibnu'l- Ar bir btn olarak Hakikaten mahiyeti hakk ndaki ok daha geni nazariyesine nispetle gznne
almaya ba lar ba lamaz, kendine zg glkler ortaya kar. Bu glkler,
yle grnyor ki, ibnu'l- Ar abryi rahats z etmemitir. Buna kar lk,
kuvvetli monistik e ilimlerine ra men, ruh ve bedenle ilgili olarak bir dualist
grnm vermektedir. Akli nefs, diyor ibnul- Ar abi, ne aklla ne de bedenle ayndr, oysa ak l onun tli "yetilerinden" biridir ve bedenle birlikte
olduu mddete onunla i lemektedir. Bedenden tamam yla ba mszdr;
bedene "ili meden" nce oldu u ve ondan ayr ldktan sonra da olaca gibi,
fiilen ondan ayr olarak var olabilir. Ibnu'l- Ar abi, yle grnyor ki, ruh
hakkndaki maddeci gr toptan reddederek, filozoflarla birlikte, ruhun
beden dedi imiz lm ve de i meye tabi olan karanl k ve karma k
maddi cevherden farkl , basit344 bir evher oldu unu kabul etmektedir.
"Ruhla", diyor ibnu'l-Arabi, "karaci erdeki besin arama insiyak m veya
fke (gazab) ve ihtirasa tepki gsteren insan yetisini (gcn), yahut da duyum, hareket ve ihtiras v.b.'de kendisini gsteren ve ekseriyetle hayvni
nefs denen bir gc (melekeyi), kalpteki hayat veren gc de il, canl ve faal
olan, faaliyetleri sadece hat rlama, hafza, anlama (fhime), ayrdetme
(temyiz) ve tefekkr (d nme)'den ibaret kamil ve basit cevheri kastediyorum (bununla birlikte ibnu'l- Ar abi onu aklla ayn saymak istemez).
Onun her trl bilgiyi almaya kabiliyeti vard r ve hibir zaman soyut fikirleri
almaktan yorulmaz. Bu cevher, bu nefsin de "reisi" ve ona hizmet edip
emirlerine boyun e en btn glerin emiridir"34 3. Fakat devamla diyor ki:
"Ruh ne bir cisimdir ne de bir araz; emr alemine (lem el-emr, yani ruhtti
diem) ait bir cevherdir. Ilahi emr de ne bir cisim ne de bir arazd r; ilk Akl,
Evrensel Nefs ve di er Srf Ruhlar (el-mufartkiit) gibi bir gtr34 6. Ben
szyle i aret edilen hakikatt r"347.
Bu metinlerden en az ndan u sonuca var lr : bnu'1-Arab de Spin o z a
gibi ayrdedici s fatlarla ilgili olarak bir dualistir, yani nsan tabiatnda
344. O, maddi olmaktan ok ekli basitliktir. Pl o t inu s 'un ifadesine gre, o, her parada Btn
ve Btn'de (Klde) Btndr (Kldr.) Enneads, IV, 2. 1. Akli nefs ve onun basitliginin tam bir tavsifi iin bak., Futiht, II, ss. 912-913.
345. Ristile fi ma`na enNefs ve'rruh, s. 153.
346. Ayn eser, s. 154.
347. Ayn eser, s. 152. bnu'l- Ar abi, akli nefsin bedenden ba mszlna delil olarak uykuda
ve dier benzeri artlarda nefsin gayb aleminin bilgisini elde etti i ve dier faaliyetlerini
srdrmesini ileri srer. Kar., ayn eser, ss. 157-158. Miihiyyet el-Kalb, varak. 39, ksm
I'de ruhtan ayn ekilde "'am olan" cevher olarak sz eder ki, bu deyim, kelime olarak ahmrsa, modern psikoloji nazariyelerinde "epiphenomenalism" in bir ifdesidir, fakat bnu'lArabi, bu sz mecazi anlamda kullanmaktad r.

113

hayvanlk ve aklllk ya da kendi ifadesiyle, insani ve ilahi iki cihetin bulunduuna inamr. En sonunda bu iki cihet ya da tabiat, Ibnu'l-Arabi'nin nazariyesine gre, birdir. Spinoza ve ibn u'l- Ar abi'nin gr n
sahibi olan Hallac, bunlar esasta farkl addeder. Hallc ile Spinoza
aras ndaki fark, birincinin insan tabiat ndaki iki unsura, ikincisinin ise esasta
farkl iki sfata inanmas dr.
ibnu'l-Arabi'rtin tm metafizik sistemini pek kat bir karakterde
monistik bir felsefe olarak ele al nca, nefs gr nde beden ve ruh ikili i olarak grnen eyi en sonunda subjective saymam z, gerekmektedir. Yoksa
birbirinden tamamyla ba msz olan fiziki ve rihi eevherlerin gerek ikili ini
itiraf etmek bnu'l-Arabi'nin tm sistemine indirilen ldrc bir darbe
olurdu. Bundan dolay, ayrdedici s fatlar a sndan onu dualist saymakla
yetinmeliyiz. Byle bir gr e gre, beden ve ruh, ibnu'l-Arabi'nin ayni
hakikat n d ve i manzaralar adn verdi i eyden daha ba ka bir ey olamazd . lm yokohua de il, sz edilen maddi sretin "paralar nn" zlmesidir. bnu'l-Arabi'nin gerekte i aret etmeyi iddetle arzu etti i, beden
ve ruhun sonunda iki farkl ey, varlk ya da cevher olmas de il, daha ziyade
ruhu, beden denen ve fizyologlarca de iken ve yok olucu olarak anla lan
fiziki "kalp" la ayn saymamamzdr. Ba ka deyi le, I b nu'l - Ar abi bizi kr
maddecilie kar uyarmaktad r. Btn "kal plar"' (ya da sretler), onca, arkalarnda varlklarn meydana getiren bir hakikatla birlikte, sade yokluk
geici glgeler say lr. nsan bedeni bir istisna de ildir. Sz edilen nefsin hepsi ve beden sonunda birdir. Fakat ibnu'l-Arabi daima bat nn zhirden daha karara (yetkin) ve daha erefli olduunu kabul etti imden, nazariyesinde akli nefse, nsann gizli ciheti olarak, bu erefli mevkii vermektedir.
Akl nefs insann, Allah'n muhatab olan ve ahlaki devleri yerine getirmesi
beklenen "paras "dr.
B. Tecrbi Psikoloji
Ibn.u'l-Arabi'ye gre, esasen mudrik (idrak eden) hakikat birdir. O,
buna Nur adn veriyor ki, onsuz hibir ey ne idrak edilebilir ne de idrak
edilir348 . Insanda bu nur daha nce a klad= akli nefs eklini alr. ibnu'l-Arabi, sadece btn ak l etme (taakkul) sahalar nda i leyen tek "Zihin" olarak kozmik grevlerinde de il, iinde bulundu u her ferdi varl kta da
bu ilkenin (Nurun) birlii zerinde srar eder'''. nsan, btn di er varlklarn
stnde bu birli in en yksek derecesine sahiptir. itir, hisseder, tadar, d nr,
hayal eder ve her eyin stnde duyumlar ve halk taraf ndan
348. Futlda, III, s. 365.
349. Kar., Plotinus. Enn., IV, 4. 1; Mackenna, III, ss. 47-48.

114

farkl adlarla bilinen, fakat Ibnu'l- Ar abi'ye gre, asl nda bir olan, yani bu
Nur vas tasyla gayb leminin, v.b., v.b. bilgisini elde eder. "E er sesi idrak
edersen, idrak eden Nur'a "i itme" dersin; Grme duyusuyla idrak edersen, ona
"grme" dersin ve duyumlar, bu melekelerin sonuncusuna kadar bylece devam
eder" 35. Ksaca, nu'l- Ar abi'ye gre, nur, idrakin meydana gelmesine sebep olan her eydir. Sadece bu de il, idrak edilen her eyin de Allah' n kendisi
olan idrak eden Nur'a zel bir mnasebeti olmas gerekir. Ba ka deyile, Allah
idrak eden ve idrak edilenlerin hepsidir. Bir ey bir e it zihinle (insan zihni
olmas gerekmez) hibir hakikat olamaz. b nu'l- Ar a bi, hibir tutars zla
dmeden hem tecrbi hem de tasavvuti psikolojisini, normal ve anormal
psikolojiyi bu takdire de er nazariye zerine kurmay ba arr. Renkleri ve sesleri idrak eden, fikirleri kavrayan, hayalleri te kil eden, v.b., Nur, Hakikat n
kendisini dorudan doruya ve vastasz olarak idrak edenle ayn dr.
lb nu'l- Ar a bi, belki de, bu hususu, yukardaki dzgn ekliyle aklamayp, akl ile akli nefs (ruh) ve tefekkr ile vas tas z sezgi arasnda bir fark
bulunduunu kabul edecekti. Fakat bu fark hibir zaman nihai say lamaz.
Eer bir fark mevcutsa, bu, Nur'un tezhr etti i farkl ekillerde olmaldr.
drak eden Nur, sffi sezgide tamamyla hr oldu u halde, tefekkrde nispeten
sinirli ve duyum-idrakinde duyular n smrlamalar ile daha da kay tl hale
gelirler.3 51
a) drak (Alg )
drak, Ib
- Ar abi'ye gre, u yolu izler: Duyumlar, kendi hviyet ve
idrak edilen nesnelerin hviyetini te kil eden idrak eden Nur arac lyla idrak eder. D dnyadan duyumlarla toplanan izlenimler, hemen onlar akla
ileten kalbe giderler. Beyinde bulunan ak l, bu izlenimleri duyum-idrakleri
olarak belirler ve hayalgcne gnderir. Hayalgc de bunlar , devi bu idrakleri tahlil ve ayrdetme olan mfekkire'ye iletir. Temessl (birletirme)
ve temyiz (ayrdetme) sreci bitince, zihin iin ilgi ekici grnen bu idraklerden bazlar, btn melekeler iinde kalbe en yak n olan hfza tarafndan
alkonur3 52 Btn bu i lemler srasnda kalp 333 (Nur), enerjisinin iinden
.

akt e itli kanallar bulunmas na ramen, faaliyetdedir.


350. Kar., Plotinus'un "canl bedenin farkl paralar nefsin melekelerine i tirak eder" eklindeki ilkesi. Whittaker, The IVeoPlatonists, s. 47.
351. I bnu'l-A r abi ayn gr Mhiyyet el-Kalb adl eserinde (varak. 36, ksm I), Nfr yerine
"kalb" kelimesini kullanarak, ifade eder. Onun, Nuran her eyi idrak eden cevher oldu u
gr, yle grnyor ki, geni apta I ral dncenin etkisi altndadr.
352. Bu, Ibnu'l-Ar abrnin Mhiyyet el-Kalb (var. 35, 36) adl eserinde bildirdikleridir, ve ayn
konuda Ihvn esSaf'mn anlattklarnn metne sadk bir kopyas durumundadr. Bak.,
Res'il, IX.
353 "Kalp" burada bedeni uzva i iiret etmez.

115

bnu'l-Arab nsandaki akli ilke olan kalp ile, melekelerin kendileri


aras ndaki ayrdedici milin, bizzat kalbe ait olan nutk (ak l sahiplii) olduunu kabul eder. Kalbin enerjisindendir ki, duyumlar ve zihni melekeler
kendi akl.' faaliyetlerini elde ederler; kalp ise, daha nce de syledi imiz gibi,
pek al bunlars z edebilir.
Idrak durumlar nn (keyfiyyt maksi:Ise), veya duyusal keyfiyetlerin kalp
tarafndan, duyulur nesnelerin yoklu unda bile, idrak edilebilece ini sylerken
bir ad m daha atar. O, bu nesneleri kendisinde, Nefsin ezdi delerinin kopyalar olarak grr 3 54 te bu bizi bir sonraki noktaya iletir.
.

b) Tasavvuri Bilgi (Kavramsal Bilgi=el-ilm et-tasavvuri)


Bir realist olarak, Eflatun gibi ibnu'l-Arabi de, kavramlar n (Eflat un'un. evrensel Ideal S nrlar) nefsteki do utan fikirler oldu u, yani tek tek
olaylardan elde edilen genellemeler olmad faraziyesinden hareket eder.
Fakat "nefs asl nda bilen bir cevherdir" ifadesi izaha muhtat r. ibnu'lAr abi nefsin bu do utan fikirlerle do mu oldu unu mu, yoksa Ihvne s - S afa'nn anlad gibi, fikirlerin nefste sadece kuvve halinde mi, yani
nefsin daima bu evrensel fikirlerin anlam n ancak d dnyada bu fikirlerden
belirli rnekleriyle ortaya kondu u zaman, kavramaya haz r olduunu mu
anlatmak istemektedir? bnu'l-Arabi, birinci alternatife daha yatk n
grnmektedir. Nefsin bedenle geici ili kisi srasnda ezdi bilgiyi unutuundan
sz etmektedir. Sz edilen kazan lau (miistefd) bilgi nefs tarafndan hatrlanan bilgidir. Peygamber ve velilerinki gibi baz nefsler hibir zaman bilgilerini unutmaz ve di er nefslere isabet eden hastal klara u ramazlar 3 5 5 .
bnu'l-Ar aUnin gr genel fikirlerin klliliine (evrenselliine) inanan
bn R d'nkine bir bakma benzemektedir. Her iki d nr de bu evrensel
fikirlerin her insan nefsinin m terek bir hususiyeti oldu unu kabul etmektedir.
Fakat bnu'l-Arabi, bunlar n insan nefsinde do utan mevcut oldu unu
ileri srd halde, bn R d insan aklnn, ancak btn fikirleri ihat
eden faal (etkin) aklla mnasebete giri tii zaman, genel fikirleri kavr yaca na inamr. Bu bakmdan o, insan akln kuvve halinde bilen olarak grr. nsan akl kendi zat nda edilgindir, fakat etkin Ak lla temas sayesinde
etkinle ir.

Ihnu'l-Arabi'ye gre, tasavvuri (kavramsal) dnceden kastedilen,


zaten varolan bu kavramlar birbirine balanaktr. Kllilik (evrensellik)
354. Bak., Mhiyyet elKalb, var. 36.
355. Bak., Futalult, II, ss. 912-913; kar., Risale... ne r.: Palacios, s 161. bnu'l-Arabi ayn
fikri israki terimleri kullanarak ifde eder. Futfthat. II, s. 360.

116

halindeki "iliki"nin kendisi bile, bu kavramlardan biridir. ibr u'l- Ar abi


btn kavramsal bilgileri d lemin btn bilgilerini bir yandan zaten var
olan nefs (ya da kavramlar ) ile d lemdeki nesneler aras ndaki basit bir
mnasebete, te yandan bu kavramlar mnasebete yerle tirme srecine
indirir. Mesela, "bir cisim duruyor" nermesini te kil etmek "cisim" kavramn
zihinde "durma" kavram ile mnasebete koymaktr ki, her iki kavram da
de imez fikirlerdir. Bunlar aras ndaki mnasebet de, kllililderi iinde alndklar takdirde, de imez bir kavramd r. ahsi nispet (en-nispet es-sahsiyye),
yani bu cismin u anda durmas bile de i mez bir nispettir; u anlamda ki,
ait olmad baka bir cisim hakknda sylenemez3 5 6 E er ahsi mnasebetin,
duran cisim bir sonraki nda hareket edebilece i iin, deiece ini sylersek,
ibnu'l- Ar abi, cismin tamamyla ba ka bir mnasebete girdi i ve nceki
mnasebetin de i medii eklinde cevap verecektir. Bu nedenle her kavramsal
.

dncede 4 unsur bulunur:


I . Mutlak Mnasebet (nisbe mutlaka)

II . Kendisine bir nispet yap lan ey (el-rnensilb ileyhi)


III . Nispet edilen s fat (en-nisbe)
IV .

ahsi mnasebet (en-nisbe e-ahsiyye)

Ibr u'l-Arabi diyor ki: Ak kavramsal dnce iin en byk engel


mfekkire'dir; nk o, biraz nce izah etti imiz klli kavrandarm klliliini
snrlamaya ynelen hayallerle daima beraberdir 3".
c) ehvet ve irade'den Ibnu'l-Arabi'nin Anlad klar
ibnu'l- Ar abi ehveti sadece u veya bu tabii arzunun yceltilmesi
yolunda aba sarfetme eklinde tanmlamak suretiyle " ehvet" ile "irade"
arasnda bir ayrm yapar. Bu aba ekseriyetle yneldi i eyin tabiatyla belirlenir. te yandan irade, ona gre, konusu asla var olan bir ey (yani d lemdeki somut bir ey) olmayan ilahi ve ruhi bir g demektir. Yiyecek arzusuna
da Ibnu'l-Arabi ehvet ad n verecektir, fakat nefsin kemali, gzelli i veya
ahengi anlama arzusu, ya da Allah' grme arzusu v.b. iradenin bir fiilidir.
Ibnu'l- Ar abi "irade" yi o derece zihnile tirir ki, buna gre, gerekten
iradi bir durumun btn zevk verici ve rahats z edici duygu ya da fikirlerden
tamamyla hr olmas gerekir. Gzelli i ya da yetkinli i temasa etmek iin bir
eilim duymak, ya da Allah' grmeyi arzu etmek, ayn zamanda byle bir temasa ya da ru'yeti izlemesi muhtemel olan mmkn bir saadet hakk nda zevk
verici bir fikir ya da duygu ile harekete getirilmi olduu iin, irade de il, bir
356. Bak., Futht, I, s. 53.
357. Bak., Futht, II, s. 39, 1. 18.

117

eyin arzusudur. rdenin somut eylerle ilgisi olmad gibi, soyut fikirlerle
de arzu etmez" 8 .
Bu ilgi ekici irade nazariyesi Sfilerin ma ukun (sevgilinin=Allah' n)
itiyak ya da arzusu ile nemli mnasebeti vard r. bnu'l-F riz ve bn u'lArabi Mutlak Gzellik ve Mutlak Keml'in, a k ve m ahadelerinin konusu
(somut anlamda de il) oldu undan sz ederler, fakat Silfiden ba ka hi kimse
soyut a kn ya da Mutlak' n n ahadesinin ne demek oldu unu tamamyla
anlyamaz. Normal zihni ya antmzda bir fikir, bir duygu, hatt bir hayalle
artl olmayan, ya da onun gerektirdi i haz veya elemden tamam yla bo
olan irdi durumlara sahip olup olmad = pek phelidir. rdenin objesiz
(tikel nesnesiz) ve siksiz bo durumu sadece Sfiler iin mmkndr.
bnu'l-Arabi, ruhni ehvet nesnelerine sahip olman n ve bu ehvetler
giderildiinde maddi ehvetlerin yceltilmesiyle elde edilene mahiyet bak mndan pek benzeyen bir haz eklinin tecrbesini edinmenin mmkn oldu unu
syliyerek szlerini sona erdirir 359. Fakat byle bir durum pek az ki i tarafndan ya anlr (tecrbe edilir),
d) ibnu'l-Arabi'nin Psikoloji ve Rya Nazariyesinde Haylin Anlam ve Yeri
Maalesef, hayal kelimesini b n.u'l- Ar abi pek kapal bir ekilde iki merhale aras ndaki herhangi bir orta yer anlam nda kullanr. Krle haya136
nda bir ara merhale der,nkomutlaHviyeGrnYlmas
(berzah)'dir. Zihni sretler de hayaldir, nk bunlar ruhni ile grlen lem
aras nda ara bir merhaledir. Boyalar da hayldir, nk gerek ve grlen
hayat aras nda bulunan bir merhaledir. Aynadaki sretler de hayaldir, nk
kendilerine zg bir trdr, yani ne somut nesneler ne de soyut fikirlerdir.
Hz. Peygamberin Dihye sretinde grd n syledii Cebr'il de hayaldir
v.b.. Kelimenin bu geni anlamda kullanl ibnu'l-Arabrnin hayalden ne
kastetti ini anlamamz iyice gle tirmektedir. Acaba hayalin btn bu
trlerinin Mtehayyile dedi imiz melekenin nesneleri oldu unu sylemek
mmkn mdr? At, insan v.b. lar n zihni suretlerini te kil eden ve Hz.
Muhammed'e Dihye eklinde grnd gibi sretleri d dnyada aksettiren
ve ayva-hayalleri meydana getiren melekenin kendisi midir? Ibnu'l-Arabi
byle dememektedir. Fakat sadece bunu sylemek istedi i sonucuna yara358. Futiildit, II, s. 254.
359. Bu, sufilerin mistik teerbede ittifakla zevk dedikleri eyin asln kuvvetli bir ekilde telkin
etmektedir.

360. Futht, Il, s. 410.

118

biliriz. Hayal kelimesini kulland bir baka esnek anlam ise udur: ibnu'lAr abi, yle grnyor ki, bununla gizli bir anlam ya da hakikat n bir sembol grevini yapan herhangi bir eyi arlamaktad r. Evren bu anlamda bir
hayaldir. Rilyalar (hi de ilse baz ryalar) hayaldir. nk hem evren hem
de (baz) ryalar gizli hakikatlar n sembolleridir.
Bundan dolay I b nu'l- Ar abrnin hayal hakk nda sylediklerini anlarken
dikkatli olmalyz ve onun en azndan iki ayr trn de bu arada ay rdetmeliyiz:
1. Psikolojik tr, yani zihni sretler ki sadece zihinde grlrler ve
ondan ayr varlklar yoktur. Ryalar, vehinaleri ve uyamkken grlen normal halleri bu kategoride s nflandrabiliriz.
2. Metafizik tr adn verebilece imiz hayaller. Ib au'l-Arabi'nin buna
hayal demesine hibir neden yoktur.
kincisi zerinde durmayaca z. Ibnu'l-Arabi birincisini iki tre ay rr:
a) Ayrk (mnfas l). Bu hayal sahas nda (hazret el-hayal), Muhammed'in
grd Cebr'il'in sreti ve Musa'n n asasmn yerinde grlen y lan gibi, bir
d tecessm olarak grlr3 61 Ibnu'l-Arabrye gre, bu (tamam yla psi.

kolojik bir anlamda) grme hayallerinden farkl trden bir hayaldir3 62 b) Ayrlmaz (Muttas l). Ibnu'l- Ar abi, bununla alelade zihni sretleri anlar grn;

mektedir. Bunu da yine iki alt s nfa daha bler: 1. Bilinli olarak tahayyiil
ilemi ile ziline getirilen sretler, ve 2 zihne kendili inden, ryalarda oldu u
gibi, baz artlarda gelen sretler.
Ibnu'l-Arabi'nin hayal nazariyesinin kendine has zelli i, tamamyla
psikolojik olmaydr. Hayaller, psikologun diyece i gibi, bizzat varl
olmayan, sadece akla dayal mahsller de ildir.. Ibnul-Arabrnin (hatta
Gazali'nin) varhk nazariyesinde onlara tahsis edilmi belirli bir yer vard r.
Baz hayaller, mesela ayr k olanlar, ona gre, "zati Saha" (el-hazret ez-zetiyye )'
ya aittir ve daima "anlamlar " ve ruhlar"(?) almaya haz rdr363. Bunlar,
Hakikatn insan zihnine, kendisini at sretlerdir ve hatta Ibnu'l-Arabi
onlar duyulur lemin sretlerinden daha stn saymaktad r.
e) Ibnu'l-Arabi'nin Rya Nazariyesi
Kalbin i gz (ayn el-basira) hakknda sylenenleri burada hat rlamak
yerinde olacakt r. nk bu, ibnu'l- Ar abi'ye gre, insan n elindeki, ruhani
Meme gtren tek anahtard r. Buraya kadar do rudan do ruya kalpten k361. Futiiiiit, II, s. 411.
362. Her ne kadar aralarnda herhangi bir fark gremiyorsam da...
363. Futrhtt, II, s. 411.

119

tklarm syledi imiz vahiyler ve ilhamlar, hazan. Silfiye veya peygambere


bir rya eklinde verilmitir. Bu, sad k (doru) rya olmakla birlikte, tamam yla ba ka bir snfa ait olan ba ka ryalar da vard r.
Ibnu'l-Arabi'ye gre, hayalgc, ister uyan kken istersen uykuda
olsun, daima faaliyettedir. Uyamkken bu meleke, i ini uygun bir ekilde yapamyacak kadar duyum izlenimleri tarafndan celbedilir, fakat uykuda, duyular
ve dier melekeler istirahat halinde iken hayalgc tamamyla uyarnkt r. Bazan ferdin gnlk hayat nn olaan hadiseleri ile ilgili hayallere gre i ler ve
onlar kalbin "i gz" ne takdim eder ki, o da bunlar bir ayna gibi yans tr
ve bytr. Alelade ryalar bylece meydana gelir. Bunlar, baz evhet
nesnelerine ili kin fikir ve hayallerin sadece birer a rmlardr.
Fakat bazan "Levh-i Mahfz" (bununla Ibnu'l-Arabi KWH Nefsi anl yor), rnek fikirlerden btn ihtiva ettikleriyle birlikte, nsann akli nefsine
kendisini aar3 64 Hayalgc bu fikirleri al r ve byle bir durumda bile onlar
.

zerinde etkili olur. ibnu'l- Ar abi diyor ki: (Bylece Klli Nefsle do rudan
doruya irtibat halinde olan) kalp, akt halde kirlenmemi , iersinde her
eitten nurlu nesnelerin yans d bir nehir" gibi olur36 5 Byle bir ryan n
kendisine gsterildi i kii , ancak bu nehirdeki yans malar grr ki, bunlar,
gerilerinde yatan hakikatlar n sembolleridir.
.

ibnu'l-Arabi'ye gre, her ne kadar bu ryalar sad k olsa da, sembolik


olduklar iin yorumlanmalar gerekir. Sembolleri hayalgc temin eder,dolay syla sembolleri hakikatlar n yerine koymamalyz. Hz. Peygamber ryas nda
st grd nde, sadece bir sembol grm tr. Bunun arkas ndaki hakikat
"bilgi" idi.
bnu'l- Arabi bir sad k rya e idi daha verir ki burada semboller yer
almaz ve hayalgc mdahale etmez. "Kalp", hayalgc daha sembolik
bir anlam vermeden, ruhani izlenimleri (mecni gaybiyye) dorudan do ruya
yanstr. Bu trden ryalar n yoruma ihtiyac yoktur. Bunlar Hakk n kendi
tezhrleridir ve en kk ayr ntlarna kadar d dnyada (daha sonra) grlen eylerle mutabakat halindedir. Bu ryalar s nfna do rudan do ruya
ferdi nefsten kan baz vahiy ve ilham trleri aittir. ibnu'l- Ar abi, Evrensel
Nefse vahyedici dedi inde, sadece ferdi nefste tecelli eden Evrensel Nefsi kaste tmektedir.

364. Burada Ibnu'l-Arabi'nin demek istedi i, daha nce de belirtti im zere, Evrensel
Nefsin bir hali olan nsann akli nefsinin yine kendisine tezhr etmesidir.

365. Meihiyyet el-Kalb, var. 45, ksm II.

120

f) Sfinin Yarat c Ge3 6 6


"Yaratma" terimini ibnu'l- Ar abrninki gibi vandet-i vue ldcu bir doktrinde Allah'a uygulamak yan ltcdr, fakat onu, ibn u'l- Ar abrnin yapt
gibi, riflere tatbik etmek daha da yan ltc olur. Arifler, diyor ibnu'l- Ar ab
srh bir kudretle yarat r. Ibnu'l-Ar abi bu kudrete, de imeler has l edebilen
ve d dnyada teksif edildi i ey ne olursa olsun eyleri yaratabilen himmet 366
(irde kudreti) adn veriyor 367 ; bu gr modern spiritualizm'de ruhlar n
maddiletirilmesine pek benzeyen bir gr tr. Rislet el-Kuds 368 adl eserinde Ibnu'l-Arabi, her istedi inde, eyhi Yiisuf el-Ki mi'nin369 ruhunu
ard bir ok vesileleri ve eyhin kendisini Ibnu'l-Arabi'ye nas l takdim
edip, sorular n cevaplandrdn hatrlar. ibnu'l-Arabi'nin ahsi mridi
olan nl S a d r ud din el -Kone vi de diyor ki: " eyhimiz ibnu'l- Ar a b rnin
ya ruhun bu dnyaya inmesini sa lamak ve onu istenen ahsn duyulur sretine benzeyen bir siirette (stire misttliyye) tecessm etmi grmek suretiyle,
veya ruhun, ryalar nda grnmesini sa lyarak, yahut da bedeninden soyunup
ruhla bulu arak herhangi bir l peygamber ya da velinin ruhuyla bulu ma
kudreti vard "370. Bu, sadece 1bn u'l- Ar abi'ye has bir ey de ildir. Dier
siifiler de kendileri hakknda ayn eyleri sylemi lerdir.
Ib nu'l- Ar abrnin himmet vas tasyla herhangi bir eyi yaratma ya da
herhangi bir ruhu maddile tirmekten ne kastetti ini anlamak iin "Be hazretine" (hazart=varhk sahalar ) bavurmak gerekmektedir. Bu hazretlerden
(varlk sahalarndan) her biri, ayna gibi, bir stndekini yans tr. Duyulur
lemin sahas (hazret el-his), rneklerin daha yukar da bulunan sahas n n
366. Bu ksm Kelm blmnde evrenin sebebi olan Yetkin nsan hakknda sylenenlerle
birlikte okunmal dr.
366a Himmet kelimesi, b nu'l- Ar abi tarafndan "Yetkin nsan"n kalbindeki ilahi enerji
anlamnda kullanlmaktadr. b nu '1-Ar abi, buna ayn zamanda s dk (gerek sezgi: bak.,

Mevkicen-Nuchm, s. 83) demektedir; onun d dnyadaki etkili de iimleri hasl etme


kudretine tasarruf (denetim) ad verilir. Bak., Fushs, ss. 233-234; trk. ev., s. 148.
b nu'l- Ar abi himmeti, do u tan (cibille) ve kazamlm eklinde iki tre ay rr, fakat
baz sufilerin btn himmetleri do u tan sayd klarn da ilave eder. Hayatnn ilk yllarnda
b nu '1- Ar abi, himmeti, onun eylerin yarat cs olduu eklinde deil, vukuunda Allah' n
eyleri yaratt sebep eklinde izah eder. (Bak., Meviiki`.., s. 84) Himmeti ayn ekilde hipnotik kudret ya da kendine telkin gibi bir ey sayar (Bak., Mevetki`.., s. 85). bnu'l-Ar abi,
himmeti kllile tirmi ve onu alemdeki her hareket ve her de i ikliin nedeni olan gizli
bir kudret saym tr s. 85).
367. Fushs, s. 140; trk. ev., s. 77. Kar., Fusiis, s. 304; trk. ev., s. 202.
368. Bu risleden blmler M. A. Palacio s tarafndan Muhyiddin adl kitabnda tercme
edilmi tir.
369. nl Eb Me dy en 'in bir mridi, bnu'l- Ar abi'nin Sev il'de ilk manevi eyhlerinden
biri idi.
370. Prof. R.A. Nicholson'un, Life of Muhyiddin bnu'l- Arabi, balkl ne rinden nakledilmi tir,
J. R. A. S. 1906, s. 816.

121

(hazret el-misal) bir yansma8,1 saylr ki, bu da daha yukar dakinin, yani
ruhlar sahas nn (hazret el-ervh) bir yans masdr. Mutlak Hviyetin yans malar' olan eylere ula ncaya kadar bu bylece devam eder 371 . Fakat bu
sahalar (hazretler), her biri mutlak ve temeli srette di erinden farkl olan
ayr sahalar de ildir. Bir insann d alemde duyulur bir srette ve ruhlar
leminde ruhani bir surette tezhr etti inden sz edilebilirse de bu, bedeninin
(fiziki sretinin) esasta ve temeli bir ekilde ruhundan (ruhani suretinden)
farkl olduunu ifade etmez. Ne de bu, "Ruhlar Sahas "mn esasta ve temeli
bir ekilde duyulur eyler sahas ndan farkl olduu anlamna gelir. Bir defa
bu hazretlerin, anlam kavrannca, ib nu'l- Ar abrnin nazariyesindeki bir ok
karanlk noktalar daha anla lr bir hale gelir. Ger4te ne Allah ne de nsan
h e rhangi bir eyi yeniden yaratm tr, fakat eylerin Allah tarafndan bu "Be
saha" dan birinde veya di erinde muhafaza edildi i372 sylenebilir. Dolaysyla
bu hazretlerden birinde veya di erinde ya da hepsinde zaten varolanlar n
muhafazas anlamndaki yaratma, nsan'a atfedilebilir. nsann (Yetkin nsann) kalbi btn ilahi faaliyetler iin bir merkezdir. Ayna gibi, Hakikat n
tezhr etti i btn sretleri yans tr. Kalbin bir gc olan himmet vas tasyla bu hazretlerden birinde ya da daha fazlas nda herhangi bir eyin sreti
zerine dikkatini teksif etmek sretiyle, Safi o ey zerinde mkemmel bir
hakimiyet elde eder, ve bu hakimiyet vastasyla u ya da bu hazretteki bu ey,
himmetin teklifi devam etti i mddete, muhafaza edilir. yle grnyor ki,
ibnu'l- Ar abrnin, sfinin yarat c faaliyetinden kastetti i de bundan ibarettir. Srinin kalbi, hayalgc arac lyla, kendisinde aksettirilen eyi
yanstr. Bu durumda himmetin teksif edildi i ey, bir d hakikata sahipmi
gibi grnr; fakat onu sfiden ba kas d alemde gremez 373 .
b nu'l- Ar abrnin nazariyesinde Allah' n yaratmas ile nsann (Yetkin
nsann) yaratmas arasnda u fark vardr: Allah'n yaratmalar her zaman
iin ve btn ha.zretlerde muhafaza edilir, nk Allah hibir zaman yaratmalarm unutmaz. Halbuki nsann yaratmalar ancak u ya da bu zamanda,
u ya da bu hazrette muhafaza edilir, hepsinde de il. nsan yaratmalarn
unutur unutmaz, onlar tamam yla varlklarn kaybetmemekle birlikte, yok
olurlar, nk hibir ey varln yitirmez, ancak nsan'n unuttu u hazretlerini yitirir.
Fakat Ib nu '1 - Ar abrnin, sfinin yarat c faaliyetinden kastetti i bundan
ibaret olsa bile, subjective'le objective'i birbirine kar trmak sretiyle
muhakkak srette esasl bir hata yapm grnmektedir. E er varlk sahalar
(hazretler) sadece subjective ve yine onlarla tezhr eden sretler subjective
371. KList ni, Fuss erhi, s. 166; Gibb, History of Ottoman Poetry, I, Londra 1900, ss. 54-58.
372. Bak., Fusiis, ss. 140-141; trk, ev., ss. 77-78.
373. Bu, yukarda aklanan hay1 munfasl'dr.

122

ise, bir sal iin bile , bnu'l-Arabrnin dedi i gibi, bu suretleri muhafaza
etmek ve zaman zaman onlara d varlk vermek nas l mmkn olabilir? Bu,
zihni sretleri hat rlamaya ve onlar bir zihinde muhafaza etmeye benzemeyip,
himmetin alan dnda varl olan muhafaza etmektir 374.
Bununla birlikte, hazretler konusunu ortaya atmaks zn, bu nazariyeyi
izah etmenin bir ba ka yolu vard r. Eer baz sdi hallerde, zellikle fen halinde, safi, tek yarat c olan (ibnul'-Arabrnin anlad manada) Bir'le
esasta birli ini idrak ederse ve e er ibnu'l- Ar abi, Allah'a yklenen btn
ilahi Sfatlarn bu durumdaki safilere yklenmesini caiz grrse, neden ruhanilii
gereklemi olan sfinin fiilen Allah' n yaratt tarzda
yaratt , yani sadece zaten varolan eylerin d alemde tezahr etmesine sebep
oldu u, ibnu'l. Ar abrnin gr ne gre, sylenemesin? Bu durumda
safiler, arac gibi bir ey olurlard ki, Allah'n yaratc faaliyeti bu arac larla
ifadesini bulurdu. Bu, bir safinin tak nmas gereken olduka mmkn bir
tavrdr, ve sa'nn amurdan ku lar yaratmas , Bayezid'in ly canland rmas v.b. gibi mucizeleri izah edecek durum.dad r 375 . Gerekte ib nu1'- Ar abi,
"Bir'le birlik halinde iken ve kendimizi grd mzde nefslerin himmetlerine gksel 'cisimlerin kar lk verdiklerini bildiimizi" syledii zaman, bu
gre iyice yakla maktadr 376 . sa'nn amurdan kular yaratmas mucizesini a klarken, ibnu'l-Arabi unlar sylyor: "Nefs stn bir ruhanilik derecesine ulanca, daha yukardaki sahalarda bulunan eyleri yanstr ve ilahi
nefesi (en-nefh ) kabul edecek hale gelir. sa kular kularsz yaratmanu tr.
Kular zaten vard -fakat btn ku lar de il. Kularn nefsi, lahi Nefeste
ve cisimleri, Tabiatta idi; sa'nn 'sz', nefsleri cisimlerle birle tirmitir"377.
ibnu'l-Arabi szlerine yle devam eder: Her ne kadar Arifler himmet dedikleri bu esrarl gce sahipseler de, gerek Arif iki nedenle onu uygulamaktan kanacaktr: a) Sadece Allah' n bir kulu olarak durumunu idrak eder ve
bylece yaratmay Rabbine brakmay tercih eder; b) mutasarr f ve mutasarraf fihrnin esasta bir oldu unu bilir378. b nu'l- Ar a b Ebu's-Su'ad bn
e - ib1 ve. Ebu Medyen adndaki iki eyhin, tasarrufu hor grerek terkeden
bu safiler snfna dahil olduklarn syler379 . Fakat, ibnu'l-Arabi ilave
ediyor, e er Allah yle dilerse, Safi tasarrufunu uygulama alan na koyabilir.
Abdulkadir Gilnrnin durumu byleydi 3m.
374.
375.
376.
377.
378.
379.

Fusus,
- s. 140; trk. ev., s. 77.
Fuss, ss. 263, 271; trk. ev., ss. 169, 173.
Ayn eser, s. 304; trk. ev., s. 202.
,1bnu'l-Arabi, Menikicen-Nuc'nm, ss. 126-127.
Fuss, s. 233; trk. ev., s. 148.
Bak., Fuss, s. 235; trk. ev., ss. 149-150. Futht, I, s. 243, 1. 18; s. 304, 1. 12 a adan, v.b...

380. Futht, I, s. 262.

123

III
Sufilik ve Safi Tecrbenin Son Hedefi
a) Eski Sufilere gre Sufili in Hedefi
Islam Sufiliinin son gayesi sorusunun baz ynleri, Sufilik zerinde
al an baz aratrclar tarafndan daha nce ele al nmt', fakat bildi im
kadaryla, Ibnu'l-Arabi'nin mensup oldu u vandet-i vuddcu okulla ilgili
olarak, bu konuda pek az ey ne redilmitir. Vandet-i vueadcu bir kimsenin
mensup olduu Sufili in son gayesi ne olabilir?
S-dinin mistik ya antsnn amacnn Allah'la "birlenme" oldu u genellikle kabul edilir. Safiler toplu olarak bu birlenmeyi mistik ya antnn olumsuz
ynn ifde eden olduka kapal fen (yokolma) terimiyle kar larken, ayn
fikri payla rlar; olumlu yn ise, tamamlay c bek terimiyle ifade edilir" 2.
S arra c' n Luma's ve Ku eyri'nin Risii/e'si" gibi Sufilik hakk ndaki
ilk eserler fena ve bek terimlerinin e itli safiler tarafndan yaplm e itli
tariflerini verirler. Bu tammlardan u noktalar dikkatimizi ekiyor:
1. Bu tammlardan o u, karakter bak mndan, ya ahlaki ya da psikolojiktir; fen tecrbesinin metafizik bir nazariyesini vermekten uzakt rlar. Bunlar ounlukla subjective bir tecrbe hakkndaki ifadelerdir; byle bir tecrbenin objective izah ile ilgili bir nazariye de ildir.
2. S arr c olsun Ku eyri olsun, subjective bir tecrbenin tasvirinden
vandet-i vucadculuk, hulal v.b. gibi ona dayanan felsefi bir nazariyenin te kiline kayma tehlikesini sezmi grnmektedirler. Fakat K u eyri gibi snni
bir Safi bile, belirtti i bu tehlikeden kaamam tr. Bazan vandet-i vucadcu
yoruma ok msait olan bir dil kullanmaktad r384. Bayezid, Cneyd ve
Hall e gibi nispeten ilk Sfifiler bu hataya d mlerdir. Fakat olduka gze

381. Bak., mesela, Prof. R.A. Nicholson, J. R. A. S.'deki makale, 1913, ss. 55-68.
382. Ibnu'l- Ar abi, fena kelimesinin daima "den" ( can), bek kelimesinin ise daima "de,
da" (f edat ile birlikte kullamlmas gerekti i zerinde srar eder. Daha sonra grece imiz gibi, onun kastetti i, fena ve beka terimlerinin izafi oldu udur, yani mutlak fena
anlamszdr. Bak., Futilht, II, s. 675.
383. Bak., Eb Nasr Sarrc, Lumac, ne r.: Nicholson, Cambridge 1914, ss. 213-214, 426-427,
341; Ku eyri, Risdle, Kahire 1287, ss. 42-43. S ar :ile H. 378 / M. 988'de Ku eyri ise, H.
465 / M. 1072'de vefat etti.
384. Bak., Risfle f

124

mana en nafs ve'r ruh, s. 43. Burada fena'n n mertebesini tasvir eder.
-

arpan vandet-i vuddcu szlerine ra men,3g5 ib nu'l- Ar abi gibi bir Siifininki kadar Sfili i vandet-i vuddculu a ya da ba ka bir felsefi sisteme evirerek bilinli bir aba onlar taraf ndan harcanmamt r.
3. Bu tariflerden o u, fena denen tecrbede d lem ve zihni hayat n
bilincinin pek bulank hissedildi i ve baz hallerde tamam yla kayboldu u
hususunda ortakt rlar
4. Fena, hayvni nefsin dnyevi arzular ndan "syrlmas "ndan balayan
tedrici bir sre, ben bilincinin git gide yok olmas ve Allah' m ahadeye
mutlak garkolmayla sona eren bir durumdur.
5. H. V / M. XI. yzy ln ikinci yarsna kadar fenay huhl ya da ittihd

(einswerden)' ifade edecek ekilde tanmlayan Silfiler, sadece kendi ahsi


tecrbelerini tasvir etmek istemi ler, bununla, ibnu'l- Ar abrnin yapt
gibi, Hakikatn son mahiyeti hakknda bir nazariye te kiline ynelmemi lerdir.
6. Sfiliin son hedefi ya tamam yla ahlaki ya tamamyla psikolojik, ya
da her ikisidir, yani
I. onlar ya alemde vukubulan her eyin lk Muharriki sayd klar Allah'n
Mutlak iradesine tam bir teslimiyeti; ya
II. ahsi arzularn mutlak terki ve Tabiat 'alemine ait olan kt hususiyetlerden kendilerini kurtarmay hedef edinirler ki, bu, fena el-mectist ve
baka amaca (gnahn yokolmas ve taat n devamdr; ya da
III.

ben uurunun terkini ve sadece Allah' m ahadeye dikkatin teksifini


kastederler.
Bylece ilk Silfiler tarafndan izah edilen fena, terkin kar l olan bir
baka kelimedir, ve benin fenas (yokolmas ) sadece "ben" uurunun terki
ya da "ben" in baz sfat ve niteliklerinin terki anlam na gelir. S ar . c, hulilla
inanan Sfilere kar u delili ileri srer: "Mesele, insani s fatlarn yok olmas
385. Kar., Luma'da (s. 28) verilen Z u'n-Nf n'un tanm ile s. 29'daki C ney d'in tan m .
Birincisi esas olarak Ayrlk Sfatna ( elmuhlefe ) dayanr; ikincisi ise tamamyla
vandet-i vuefdcu bir kalba sokulur. Metin yle devam eder: "tevhid, Insamn asl na dndr; bylece o, var olmadan nce ne idiyse yle olur". Yine diyor ki:" Tevhid (Insan n)
btn zaman izlerinden (rusiim zamaniyye) mutlak kurtulu u ve sonsuzluun geniliine
geri gidiidir". Onca tevhid, ferdi "ben" in yok olmas ve zamanda olann ebedi olana
dnmesi idi. Ayn ekilde olduka vandet-i vucadcu olan u sz de Cneyd'e atfedilir:
"Onlar (Sufiler) ancak kendi varlklar olmadan var olur; (fena halinde) (fiili) bir ayr lma
olmadan ayrlrlar" (kn bilet keyn ve bn bil bevn), Lumac, s. 33.

125

ya da Allah'la bir olmak de ildir. Bu kfrdr. Mesela, Allah' n mutlak Kudret


ve iradesinin tam olarak tarun.mas ndan ba ka bir ey de ildir 386 . Allah, nsan'n kalbine inmez, O'nun kalbine inen, Allah'a iman ve O'nun birli ine

(tevhid) ve zikr akna inantr. Allah'n hviyet ve sfatlar insanlarnkinden


farlddr. Byle olunca hul1 nasl mmkn olabilir ?.. Nas l siyah, siyah eyden
ayrlamazsa, sm de insanhndan ayrlamazsn. Beer! vasflar
fakat her zaman ba ka be er! vasflar onun yerini ahr' 387 .
S arr c'n kant, hcumlarmn hedefi olan baz Siifilerin, Sufiliin son
gayesinin (huliil anlam nda) Allah'la bir olmak oldu unu kabul etmi olmalar
gerekti ine iaret ettii anlalmaktadr. Fakat bu bile, daha sonra grece imiz gibi, l) nu'l- Ar abrnin gr nden farkldr. K u eyri, te yandan,
fen ve bekan n psikolojik haller, yani sadece baz zihni hallerin yerini bakalarnn almas olarak mkemmel bir tahlilini vermektedir 388 . Ona gre, fena
ve beld nefsin pek ince bir tahlilinin iki yndr; bu iki yn ise ilahi ve ruhani
olana dikkatin teksifi ve grlenin terkidir. Byle bir teksif, diyor Ku e yri,
mahade edilen nesnede tamamyla erimekle, hatta ben uurunun tamamyla
kaybyla sonulanabilir, fakat bu, "ben" in yok olmas de ildir. Bu, bir a kn
sevgilisinde erimesi gibi bir eydir 389 . Fen gibi hayati bir meselede I b n u'lAr abi'den nceki Sfilerin tak nd tavr bu idi. Bunlar ileri srseler srseler, H all c gibi bir hull ya da imtizac nazariyesi ileri srm lerdir. Bazlar
"ilahi" ve "be er!" nin izah imkansz ve tamamyla duygusal bir tecrbede
birle tiklerine inannulardr. Bu tr Sisfilerle tart maya giremeyiz; ya onlar n
sylediklerine inanmam z ya da sama diye frlatp atmamz gerekir. Meseleyi
nazar! bir ekle sokmak ve ne tamam yla tavsifi ne de tecrbeye dayal olan
bu nazariyeden bizi haberdar etmek Ibnu'l- Arab! ve mektebine b raklmtr. Plotinus ve bnu'l- Ar ab i'ye gre, "tecrbenin imkan sistemden
karlr, sistemin nermeleri tecrbeden de il". Tamamyla bir kavrama
eidi olmad iin, siiti tecrbe, hibir ak lyrtme temeli olamaz" 39.
Ibn.u'l- Ar abi vandet-i vudd'dan hareket etmi , fakat onun vandet-i vucdculuu ok gemeden sufilie katlmtr. nu'l- Ar abi Bir'le ok aras nda
sahte gibi grnen bo luu doldurmaya al p, bunda, d nce asndan,
muvaffak olam yarak, kendisine at mamn tam bir zm gibi grnen
eyi sadece &idi tecrbede bulur. ibnu'l- Ar abi'ninkine benzer bir vandet-i
vudidculuk hemen daima sufili e gtrr. te yandan, H all c Ene'l-Hakk
386. Bak., Lumac, s. 433.
387. Ayn eser, ss. 426-427.
388. Risle fi mana ennefs ve'r-ruh, ss. 42.

389. Kuseyri, Ris/e, ss. 32-33.


390. Whittaker, The NeoPlatonists, s. 101.

126

(Ben Hakk' m) diye haykrdnda, kendisini, a oldu u Bir'le bir hissettiren iddetli bir dini duyguya yol veriyordu. Diyebiliriz ki, H all c, tecrbesi
zerine bir hulul nazariyesi kurmu tur. Fakat Ibnu'l-Arabi Allah'la bir olmakdan sz etti inde, zaten varolan bir birli in gerekle tirildi i ya da tespit edildii bir hali kastetmektedir. Safi Allah olamaz, nk Ibnu'l-Arabrnin
nazariyesinde olu ma yoktur. Her ey gibi o da Allahla zde birdir. Sufinin
bildiini o burada tecrbe etmektedir. Ilahi olan zaten oradad r. O sendir.
H all ac'n dedii gibi tabiatndaki bir unsur da olmay p, sadece bir yndr.
Ibnu'l- Arabi, safinin kendi nefsinden gemesi ya da Allah olmas fikrini
reddeder. Bu szleri syliyenleri de pek hakir grmez.
b) Fen'n n Anlamlar
Ibnu'l-Arabi'ye gre, fena u iki anlamdan birine gelebilir:
I. Fena'nn tasavv di manas . Bununla bnu'l-Arab cehaletin yok
olup, sezgi ile elde edilen Biitn'n zati birli i hakkndaki hatas z bilginin
bekasn anlar. Sifi kendi nefsinden geemez. Fakat bir sret olarak asil
yokluunu idrak eder.
II. Fena'nn metafizik anlam.. Ibnu'l- Ar abi bundan Grlen Alemin
saretlerinin yok olmas m ve Bir kll Cevherin devam n anlar. Bu. Whinfield'in de ifade etti i zere, "srekli olarak klli Noumenon'da yok olan hadiselerin" ezdi sreci 391 ; daha nce izh edilen yeniden yaratma (el-halk elcedid)'dir. Ibnu'l-Ar abi bunu u szleriyle zetler: "Sretlerden birinin
yokolmas , Allah' n bir ba ka srette tecelli an ndaki bakasdr" 392.
Tasavvufi fena, diyor Ibnu'l-Ar abi, eksiktir. Safi, kendisinin bir sret
olarak, bizzat varl olmadm, fakat bu sretin tabiata dolay syla ondan
tamamyla geemiyeee ini idrak eder. Ibnu'l - Ar a bi burada yle bir soru
soruyor: Safi iin bile olsa, "nefsine l olmak" ve ayn zamanda Allah'
her eyi ku atan Hakikat olarak bilmek nas l mmkn olabilir? Zaten uur
"nefsin" devam demektir.
Ibnu'l-Arabi, zanmmca, di er sfilerin birbirine kar trdklar iki
tasavvdi hal aras nda bir ayrm yapyor.
1. "Nefsin" veya "ki iliin" btn iz ve hususiyetlerinin yok olmas
(el fenacan er-resm halen). Bu hal uykuya benzemektedir. "Sar ne kendi
nefsiyle ne de "Rabbi" iledir; uykudad r; cahildir".
391. ebisteri, Glen-i Raz, ng. ev., E. A. Whinfield, Londra 1880. s. XIII.
392. Fusias, s. 230; trk. ev., ss. 144-145.

127

2. Hadsi bilgi halinde nefsin yok olmas . Burada Btnn adi birli i
tecelli eder. Bu, Ibnu'l- Ar abrnin zerinde durdu u tasavvufi tecrbe
cihetidir. I bn t 'l- Ar abi' nin pe inden ko tuu hatasz bir tabiat n bilgisidir. Gerek anlamda "ben Allah oldum" veya "nefsime lym" demek
cehalet; yaln z kendi nefsini tasavvufi tecrbede grmek irktir. Yetkin Safi,
bundan dolay, Allah' ve kendi nefsini tasavvufi tecrbede, hem tasavvufi
bilgi hem duygu olarak (ilmen ve halen); kendi nefsini ise ancak tasavvufi
bilgi olarak (ilmen l hlen) 393 gren kimsedir, yani yetkin safi hem Hviyeti
hem sareti tan yan, fakat onlar n asil birliini ve saretin mutlak yoklu unu
da idrak eden kimsedir. Bu, ibnu'l- Ar abi'ye gre, bu hayatta safinin
ula abilece i en mkemmel fena'd r: Gerek fen ldkten sonra sr-etin tamamyla kayboldu u zaman ula hr.
Byle bir gr , ib nu'l- Ar abi'nin metafizik Hakikat nazariye i ile tam
bir ahenk halindedir. Safilik,safinin Hakk' n gerek bilgisi pe inde ulat son
noktad r. Bu, Plotinus'da da oldu u gibi, "dorudan do ruya irtibat halinde
bir olarak Ezeli'yi kavramakt r ki, burada cz'i nefs Noas'a yaknl nu idrak
eder"3'. "Nefs, Bir'i yabanc ve harici bir ey olarak de il, aslnda ne ise o ekilde tem.a a eder ve onunla tam birlik halinde nefsini kaybetti i mddete onda
bulunur ki, bu, akl ve ilmin tesindeki bir durumdur" 395. ibnu'l- Ar a Unin
ulat tasavvufi neticelerin, grd mz gibi, metafizik sistemleri aras ndaki
farka ra men, P1 ot i nu s'un ula t neticelerle mutabakat halinde olmas dikkat ekicidir. Bunlardan bnu'l- Ar abi'ninkiler daha mant kidir. bnu'lAr abi'nin grne gre, Bir'i kendisi olarak veya kendisinde tema a eden
ciiz'i nefs Bir'i hi terketmemi tir. Plotinus'a gre ise, Bir'in ancak uzandaki bir sudaru veya yans masdr; buna ra men birliini gerekle tirir.
Bunlar uzlatrlmas g, birbirinden farkl iki ifadedir.
c) Tedrici bir Sre olarak Fena
bnul' - Ar abi'ye gre, fena yedi mertebeden ibaret olan tedrici bir sretir. Burada safi, sezgi (zevk) ile Allah'a nispetle kendi gerek yerini bilir.
Bu mertebeler unlardr:
1. Gnahn yok olmas (el-fena can el-mectsi). Eski safiler bununla btn
gnahlarn terkini anlamlardr. Fakat bnu'l- Ar vandet-i vudid
nazariyesine gre, bu, byle bir halde safinin (ahlaki hkmlerinin hedefleri
olarak deil, fiil olarak) btn fiillerin do ru olduunu idrak etmesi demek393. Bak., Mevalci` enNucrm, ss. 29-30.
394. Kar., Enneads, IV, 8; II, 1. 6.
395. Enneads, IV, 9; V, 5.

128

tir; nk btn fiiller Allah' ndr. Safi, diyor Ibnu'l-'r abi, bu mertebede
l tanmaz O, s rf iyilik (el-hayr el-mahz) olan "Srf Nur"un huzurundadr (hazret en-Nur el-Mahz). Burada ahlaki ykmllklerin hibir tatbikat
yoktur. Fiilleri kendi nefsine ait saymak, "S rf Karanln" huzurunda (hazret
ez-Zulmet el-Mahza) olmak ve irke inanmaktr396. Ib nu'l- Ar abi burada
tam bir Antinomian gibi d nmektedir.

2. Her ne olursa olsun btn fillerin yok olmas . Bu mertebede Safi sadece Allah' n mutlak ve lemdeki tek fail oldu unu idrak eder. Ibnu'l- Ar abi
insan n hrriyeti sorusundp hem Muctezileye hem de E eariyeye atar.
Ne insann mutlak bir yapma hrriyeti oldu una inanan Muct e zile, ne de
onu Allah'n fiillerinin icras nda sadece bir alet kabul eden E cariler
hakld r. Gerek
Ibnu'l-Arabrye gre, Allah' n Kendisidir.

ni,

3. Mmkn varbklar n sahip olduu s fat ve vas flarn yok olmas . Bununla ibnu'l- Ar abi, safinin byle bir halde sz edilen mmkn varl a ait
sfat ve vasflarn gerekte Allah'a ait oldu unu idrak etmesini anlar. "I itme,
grme ve Insani s fatlarn btn hakikatlar (cemic dyan stfCtt el-cabd) sadece
Allah'a aittir" 397. "Allah sende senin gznle Kendisini grr ve bylece
gerekte Kendisini grm olur. S fatlarn yok olmas nn anlam ite budur".
Ibnu'l-Arabi ayn ekilde diyor ki: "Gerek safi Allah' Allah'tan Allah'ta
Allah' n gzyle gren kimsedir; Allaha Allah' n gzyle de il de, Allah'tan
Allah'ta gren kimse rif de ildir. Allah' ne Allah'tan ne de Allah'ta gren,
fakat O'nu kendi gzyle grmeyi umut eden kimse cahil ve perdelenmi tir"3"
il nu'l-Ar abi, o ana kadar, fena'n n bu mertebesini ya ayan herhangi
bir kimseyi tanmadn syliyerek, onu di er mertebelerden ay ran iki hususiyetten bahseder: a) Byle bir mertebeyi ya ayan safi, kendi ki iliinin veya
Allah'tan ba ka herhangi bir eyin uurunu elde edemez. b) Safinin btn
duyulan bir tek duyu veya meleke haline gelerek her eyi idrak eder ve
kavrar.
4. nsamn kendi kiiliinin (ilttntn) yok olmas. Ibnu'l-Arabi'ye gre,
bu, s-afinin byle bir durumda kendi zahiri nefsinin yoklu unu ve onun ask
olan de imeye"' ve bozulnayan eevherin leksun idrak etmesi demektir.
5. Btn lemin yok olmas , yani lemin zhiri cihetini tema ann ve
zhirin altndaki gerek cihetinin idrakinin durmas .
396.
397.
398.
399.

Futiihet, II, s. 675.


Futidult, II, s. 676, 1. 9.
Fuss, ss. 198, 147; trk. ev., ss. 121, 83. Kar., el-ecvibet el-la'ika, Loth. kat., 6591, var. 4.
Futiihat, II, s. 677.

129

6. "Allah'tan ba ka" her eyin, hatta "fen" fiilinin kendisinin yok olmas. Bu mertebenin hallerinden biri, safinin muhakkak surette kendisini m ahade eden kimse olarak bilmeyi b rakmasd r. Temasa eden ve edilen Allah' n
kendisidir. Allah sonsuz hallerinin. ( u'an), yani tezhrlerinin, hepsinde
grlr.
7. Allah'n btn sfatlarn n ve onlar aras ndaki mnasebetlerin, yani
Allah'n, filozoflarn dedii lemin "Sebebi" olmaktan ok "Hviyeti" (Asla)
olarak tema asnn yok olmas . Safi o zaman alemi bir sebebin eseri de il,
"zuhur halindeki bir Hakikat olarak" (Hakk fi Zuhur) grr. Sebepliliin,
Yaratan, Mdebbir, Vahib v.b. gibi ilahi Adlar n anlamszl n idrak eder.
Bu son merhale Ibnu'l- Ar abi gibi vandet-i vueadeu bir safinin btn tasavvuf! aba ve gayretlerinin son hedefidir. Her eyin asil birli inin tam bir
ekilde idrakidir. Sadece bu, onun btn tasavvuf! felsefesini zetler. Bu
blm u noktalar iaretle bitirece im:
1. Yukarda tasvir edilen fena metebeleri genel anlamda tasavvuf! say lamyacak kadar fikri bir mahiyet arzetmektedir Bunlara tasavvuf! tecrbeden ok tasavvuf! felsefenin mertebeleri demek gerekir. il nu'l- Ar abi,
bu mertebelerden baz sin ( nelel, 3. mertebe) ya ayan, kendisi de dahil, hi
kimseyi tanmadn itiraf etmektedir.
2. Bunlar Ma s sign,on.'un diliyle ibnu'l- Ar abrnin ekolne mensup
olan sfilerin "arifne ie katlann alarm"40 zetler. Ibnu'l- Ar abi (daha
nce a kladmz zere mantk! bir karakteri olan) yarat c tekmle inanr.
Bu mertebelerden o, Mutlak' n bizim bilgimize iniinde geirdii btn mertebeleri ayn derecede mant k! bir yolla tekrar katetmek sretyile as l vatana
do ru bir seyahate kar. Bu mertebelerden sonuncusu, yani 7. si ibnu'lAr abrnin mutlak birlik makam (menzilet tenzih et-tevhid=tevhidin tenzihi
makam ) ile aymihraol.
3. Sz edilen safi fena mertebelerinden her birinde varl n asl birliinin pek ok manzaralar ndan biri ya da di eri safi tarafndan idrak edilir.
Mesela, mutlak eriat veya mutlak irade, veya mutlak Hviyet v.b., v.b.,
olarak Allah...
4. Fen' un her mertebesine bir bek mertebesi kar lktr: Geici olan

(fni) zhir, kalc olan (bki) ise haktr (gerektir).


5. Ibnu'l- Ar abi'nin tasavvunun son hedefi "gerek bilgi" dedi i eye
ulamaktr ki, bu, grne gre, hadiselerin oklu u olarak tasavvur edilen
400. Bak. Encyclopedia of Islam (eski bask ), s. 769.

401. Futltit, Il, ss. 767-768.

130

d dnya hakkndaki bilgimizin tm kuma n mahvetmekte ve ister Kelmi


isterse ahlaki olsun, btn Islami naslar ortadan kaldrmaktad r.
6. Fena ve bek ayn tecrbenin tamamlay c iki manzaras dr. Burada
hakkn (gerein) devam etti i, zahirin ok oldu u grlr fena "Allah'tan
baka" her eyin hususiyeti; bek ise yaln z Allah'n hususiyetidir42.
7. Bu mertebelerden her birinde "perdeler" den biri, yani bizce bilindi i
ekliyle Zahiri (Grlen) Memin hususiyetleri Allah'tan ba ka her ey
ortadan kalkar ve sfi Hakka bir ad m daha yakla r. Btn "perdeler" kalknca, Hakikat mutlak plaklyla grnr ve nefsin hrriyetine ula lr.
O zaman sfinin hedefine ula t sylenir ve mutlulu u da orada bulunmaktadr. Bu hedef Allah de ildir, nk, diyor I nu'l-Ar abi, Allah hedefe
kimsenin ta kendisi iken, bu hedef nas l Allah olabilir43.
8. Sfinin en yce mutlulu u, tasavvufi sezgi (zevk) vastasyla, Allah'
la olan kendi ad birli ini gerekle tirmesinde yatmaktad r. Ona gre, kesinliin bilgisi (ilm el-yakin) olan ey, imdi kesinliin ta kendisi (ayn el-yakin)
mertebesine ula r ki, orada art k kesinliin. hakikati (hakk el-yakin) ile kar
ile kar karyadr4".

402. Futiiht, II, s. 679. Ibnu'l-Ar abi, u Kur'n yetini nakletmektedir: "sana ait olan sarfedilir gider, ancak Allah'a ait olan kal r" (Kur., XVI, 98).
403. Ibnu'l-Arabi, "falan falan sufi ula t (vsl oldu)" denince, "Cehenneme" (ula t) diye sz
tamamlayan safi ile ayn fikirdedir. bnu'l-Arabi bunu, Allah' n, tasavvufi birliin
hedefi oldu unu kabul etmedi ini gstermek iin nakletmektedir.
404. Bak., Futitht, II, ss. 752-753. Kar., Nicholson, Studies in Islamic Mysticism, s. 247,
Ibnu'l-Friz'in Kiiside'sinin 514. msra', yine bak., dipnot 514. Ibnu'l-F riz'den
alman aadaki msra, yukar da aklanan fikri ifde etmektedir.
"yakin'in (kesinliin) bilgisinden onun sezgisine; sonra da Hakk'm bulundu u onun
hakikattna seyahat ederek."

131

BLM IV
BNU'L-ARAB 'N N DINI
AHLA',K ve ESTETIK

bnu'l-Arabi'nin Evrensel Dini

ib nu'l- Ar abrnin vandet-i vuctd gr kesiminde ula lan netice


u idi: E er ibnu'l- Ar ab Vninki gibi metafizik bir sistem herhangi bir din
eklinin domasna sebep olacaksa, bu dinin mant ki olarak muhakkak evrensel bir tabiat olmaldr, yani theistik olmay p tasavvuf': bir din olmaldr.
Bu sisteme gre, btn tarikatlar (yollar) Allah'a ileten bir "do ru Yol"
(et-Tarik el-emem) 405 'a iletmektedir. En kaba putatap clk eklinde"' en soyut
din felsefesine kadar, ibnu'l- Ar abrnin ifadesiyle, do ru olarak (yani
vudd grne gre) yorumland klarnda, Allah hakknda inanlar"' yer
ald grlen dinlerle kar la maktarz". ok say daki dier inanlarla
birlikte, Tektanrclk ile oktanrclk, onun nazariyesi nda yorumlandklar takdirde, evrensel dinden ba ka bir ey de ildir. Ona gre, Tektanr cUla oktanrclk aras ndaki fark, Bir'le ok aras ndaki mantki farka karlktr. oktanr clk, oktanrya inananlar n, Btnn mutlak Birli ini idrak
edememelerinden do mutur ki, bu idrak edemeyi dolaysyla bunlar nihayette
blnemez olan Varhk' blnebilir sayarlar. "Gerekte", diyor Ib nu'l- Ar ab i,
"Allah'n eriki yoktur"407, nk O, erik denilenler de dahil, her eyin ayn'
405. Fushs, s. 8; trk. ev., s. 3. Et-Talk el-emem, "asli Birliin Yolu" (etTanik el-Ahadiyye)'
dir.
406. b nu '1- Ar ab bu gr "ve minhacen" (ve bir yol) kelimesini "ve minha etre" (ve ondan,
yani bu dinden o meydana geldi) eklinde okuyarak u Kur'n yetine dayand rmaya almaktadr: "Her biriniz iin bir din ve bir yol yapt k", Kur., V, 52. Bu dinden bir
evrensel dini (vandet-i vueild sistemini) kastetmektedir. Fakat Kur'n' n ifdesini tahrif
ettii ve yetin anlamn tamamyla de itirdii aktr. Fusits, s. 405; trk. ev., s. 286.

407. Fusils, s. 380; trk. ev., ss. 265-266.

132

dr. Ibadet edilen her ey, O'nun bir sreti ve manzaras dr408 ; fiilen O'ndan
baka ibader edilen hibir ey yoktur: "Ve senin Rabbin, Kendisinden ba kasna ibadet etmemeni bildirdi" demiyor mu? Bu, ibnu'l- Ar abi'nin "senin
Rabbin Kendisinden ba ka hibir eye fiilen ibdet edilmedi ini sylemiti"
eklinde yorumlad bir yettir 49. Bylece ibnu'l- Ar abi oktanr cl ,
sretlere ve putlara tapanlar n sadece sahne (mediti) ve manzaralar (vudih )
veya bu Hakikat n tezhrleri olarak grdkleri ilahlarm n "sretleri ard nda
bir hakikat oldu unu tamamyla idrak etmeleri artyla, reddetmemektedir.
Sretler ve patlar tek ba larna, dier btn tezhrler gibi bombo eylerdir.
Ar abi. yle soruyor: Putatapanlar "biz onlara belki bizi Allah'a
yakla trrlar diye ibdet ediyoruz , m o dediklerinde, ilhlar mn noksanlk ve
acizliinden haberdr de iller miydi? "Btn putlar n en by Allah"tr"411;
sadece onun birli inden (el-mec nc) btn ciz yarat klara "yard m" gelir412,
ve btn yarat klar (sretler olarak) aresizdir.
a) Allah'a man etme Yollar
Allah'n tabiat ile ilgili olarak inanlar n te kilinde yol vard r:
I. Peygamberi takip edenlerin yolu.
II. Filozofun ve hrd iin.rn yolu.
III.

:Arifin yolu.

Mmin, ya da Peygamberin yolundan giden, iman m, peygamberi


rnek edinerek te kil eder; d nr akla dayand rr; di er ikisi gibi belli
bir iman olmad sylenebilen arif, Hakikat n do rudan do ruya idrakine
(zevk) uyar. Bunlardan her biri, ierisinde Allah' n bulunduu bir anlay a
sahip olduu gibi, "teki dnyada Hakikat tecelli etti inde iman konusunu
(yani ilah'n) sonsuz Varlk'ta grr ki, o zaman bu Varl k, btn iman
ekillerinde ortaya kar"413. Yaln z o zaman onlar imanlar nn anlamn,
Hakikatn gerekteki halinin do rudan do ruya "grntsn" (ru'yetini)
elde ettiklerinde, tam olarak idrak ederler. Ve yaln z o zaman tek ba mza,
asl kararmyacak gr keskinli i ile kendisini imanlar mzn sonsuz saydaki
aynalarmda aksettiren Bir nesneyi grr ve Allah' n hviyetinin anlamn
408. Ib
abi ilve ediyor: "ve her eye onun zat olarak ibadet edilir". Fuss, s. 387;
trk. ev., s. 274.
409. Kur'n XVII, 24. Ibnu'l-Ar abi ayetin as l manasn tamam yla de itirmi tir.
410. Kur'an, X X XIx, 4.
411. Futiiht, I, s. 317. Ibnu'l-Ar abi u Kur'n yetine i ret etmektedir: "Ey brahim,
ilahlarmza bunu yapan sen miydin? dedi. Hay r, onlarn en by olan bu idi". Kur.,
XXI, 63. Ayette gz edilen en byk put'dan
Ibrahim'in eliyle putlan kran
Allahi anhyor. Kar., Fuss, s. 87.
412. Bak., Fu.sls, s. 220; trk. ev., s. 138.
413. Bak., ayn eser, s. 223; trk. ev., ss. 140-141.

133

biliriz. Allah' n bir sarete mnhas r olduuna inananlar ba kasnda de il,


o belirli strette onu grrler. Muctezi/e gibi O'nun vaidinin (uyardar nn)
gerekle mesine inananlar, O'nu her eyi iine alan mutlak Rahmeti ile tan rlar,
v.b..414 Sadece "rifler", diyor ibnu'l-Ar abi, O'nu tecelli edece i her inan
suretinde, u anda btn tezhrleriyle tan dklar gibi, tamrlar, nk arifler
btn inanlarn heyalas (maddesi )'dir41 5
.

Allah'a iman ekilleri, bu inan konular nn mahiyetine gre, de iir. Fakat Allah' mutlak evrenselli inden yoksun b rakan veya O'nun btn mahiyetini hem ak n hem de ikin (tenzad ve te bihi) bir Hakikat olarak a klamaktan ciz kalan herhangi bir inan, ibnu'l- Ar abi'ye gre, k smi ve eksiktir. Bir yld za ya da bir a aca ibadet etmek, Gerek Allah' n ancak ksmi
bir tezhr olan bir ilha ibadet etmektir. Fakat O'na her ekilde tapnmak,
ibadetin tek gerek konusu olan Allah'a tap nmaktr. Dier btn ilahlar
"inanlarn akledilir (makid) konulardr". Biz onlar zihinlerinizde yaratrz
bi'l-cac1)41 6. Ne kadar ksmi olursa olsun, herkes inanc nda hakl, fakat

inan konusunun Allah olmad halde, Allah olduunu sylemekte hakszdr.


Sadece arifler, smi btn ilahi isimlerin en evrenseli olan hakiki Allah'a
ibadet ederler 417. Onlara "zaman n bidleri" (ubbad el-vakt) ad verilir;
nk zamann her annda, yepyeni bir tezhrde, Allah'a ibadet ederler'''.
Onlarn zel bir durumu vardr: Onlar, Allah' n srf aknln (tenzihini)
ileri sren filozoflar n inanc ile srf ikinlii (tebihi) ileri sren oktanr cnn
inancn mezcederler, nk ne tek ba na tenzih ne de tek ba na te bih
Hakikatn tm mahiyetini, aklar. Sadece te bih, bir oktanr clk ekline
gtrr ki, ibnu'l- Ar abi bunu ktlemektedir. Sadece tenzih ise, bir Allah'
la evren ikiliine iletir ki, bnu'l- Arzbi bunu da reddetmektedir. Geriye
kendisine kalan tek din, btn dinleri iine alan ve garip bir ekilde slam
Hz. Muhammed'in tektanr c slam de il, kendisinin slam adn verdii
idealistik monism ya da vandet-i vudd sistemi- olarak belirledi i evrensel
dindir. ibnu'l- Ar abi'ye, gre, slam sadece Hz. Muhammed'in dini olmay p,
btn din ve inanlar n. itadesidir 49. bnu'l- Ar abi din felsefesini u iirinde
z etlemektedir :
414. Bak., ayn eser, s. 223; trk. ev., ss. 140-141. Kar., Fuss, s. 456; trk. ev., s. 330.
415. Kar., Fuss, s. 199; trk. ev., s. 122.

416. Fuss, s. 195; trk. ev., s. 122.


417. elism el-cmi'. Fuss, s. 284; trk. ev., ss. 180-181.
418. Fuss, s. 392; trk. ev., s. 276.
419. Btn dinlerin birli i hakknda bak., Futiihat, I, s, 174; Incil, Tevrad ve Zebur
Olmak zere
ilahi kitabn kar l olan ve sularn byk bir nehir, yani Kur"Mfdan alan " nehir"
hakknda bak., Futht, II, s. 369. Kar., Futht, I, ss. 345-346.

134

Herkes Allah hakk nda eitli inanlara baland .


Bense onlarn inancliklartn n hepsini gryorum'''.
Ib n.u'l- Ar abi, evrensel dini ile ilgili olarak, ayn neticeye ba ka bir yoldan
varmaktad r. Onca, "a k", btn ibdet ekillerinin temelidir. Ibadet etmek
ibadet edilen eyi sevmektir. Fakat "a k", Ib nu'l- Ar abi devam ediyor,
btn varlklara nfaz eden ve onlar birbirine ba layan bir ilkedir. ekil
bakmndan pek ok ise de, bir evrensel cins te kil etmektedir. O, asil birliktir;
ilahi Hviyetin kendisidir. Bundan dolay ibadetin en yksek ve en hakiki
konusu, Allah' n ibadet edildii en yksek tezhr (meclisi), aktr.
Aka yemin ederim ki, A k btn a klarn sebebidir; kalpte yer alan
Ak olmasayd , Ak'a (Allah'c)ibadet edilmezdj421,
b) nanlar n Takdiri
ibnu'l- Ar abi'ye gre, nceden tespit ve takdir edilmi inanlarla
bu dnyaya geldik. Bu inanlar, Ibn.u'l-Arabi'nin evreninde her ey
kendi zorunlu ve de imez kanunlarna uyarlar. Inanlar, bu alemde fiil
haline gelen ezeli kuvvelerdir. Bunlar, kendisi de tespit edilmi ve belirlenmi
olan fertlerin istidad 422 ile birlenmi olup, bu istidada gre de iirler. Tektanrc ile vandet-i vucadcu, arifle agnostik, theistle atheist, mminle hiirdiinr ezelden beri byledir ve onlar n inanlar, kendi istidadlanyla belirlenmitir. Cneyd'in, diyor ibnu'l- Ar abi, "suyun rengi, onu ihtiva eden kab n
rengidir"423 derken kastetti i budur. Bu meselede Allah, ezelden beri her bir
inancn ne olaca n bilen, her eyden haberdar bir Varl k rol oynar. Ancak,
O'nun bilgisi bile, inan.lar n ve bu inanlara mensup kimselerin istidaddlyla
belirlenmitir. " phesiz Allah kullarna zulmetmez''424 eklindeki Kur'an
ayetini erhederken, Ibnu'l- Ar abi diyor ki: "Ben (yani Allah) onlar seflete
dar eden ve sonra da onlardan glerinin yetmeyece i eyi isteyen oktanrcl takdir etmedim. Evet, Ben onlara, kendilerini bildi ime gre, muamele
ettim, ve onlar n sadece bana kendilerinden verdikleri eye bakarak gerekte
ne olduklarn biliyordum. Bundan dolay, e er bir gnah varsa, onlar gnahkarlard r. Onlara Kendi Zat mn gerektirdi inden baka hibir ey sylemedim,

420. Futilht, III, s. 175.


421. Furfis, ss. 387, 390; trk. ev., ss. 274, 275. I bnu'l-Arabi u Kur'an yetine i aret ediyor:
"Kem) i hevasn ilahi yerine koyan kimseyi grdn m?" Kur., XXV, 45. ilmul-Arabi
hevadan "a k" anlamaktad r ki bu, heva kelimesinin anlamlar ndan birini te kil eder.
422. Fusls, e. 216; trk. ev., s. 134.
423. Fuss, s. 456; trk. ev., s. 330.
424. Kur7n, III, 178.

135

ve Benim Zat m, iinde bulunduu ekliyle, bence bilinmektedir... Sylemesi


Ben'den, itaat edip etmemesi de onlardan"425.
te ibnu'l-Arabrnin dini budur. Kat ve durgun grnse de bir din
felsefesinin bize verebilece i en asil fikirlerden baz larm ihtiva etmektedir.
Sadece evrenselli i bile vgye de er. Hibir son gayesi olmayan bir din de ildir. Onun son gayesi insandaki en iyiyi idrak etmek ve Her ey olan Bir Hakikatla onun asli birli ini kavramak siretiyle nsann ilahlatrlmasdr. Ahlaki
hedefinin nemi daha az olmay p, Btne nfuz eden ve onu birle tiren Ak
lkesiin nk Allah Ak'.tr tam olarak tan nmasdr. Bu dinde Allah
gayr- ahsidir, ancak O'nu olduu gibi kavramaktan ciz olanlar, ekilde,
gerek ibadet konusunun ne oldu unu bilmeleri artyla, O'na ibadet edebilirler. Gerk Allah'a ibdet etmek, O'nu dille zikretmek veya kalple
hatrlamak de il, kendin dahil her eyde O'nu tema a etmektir.

II
Ahlak ve Theodise
a) Kader ve irade hrriyeti
Vas l b. Ata ve Amr b. Ubeyd'den 426 beri, yzyllarca, Islam Kelnclar arasnda ana tart ma konusu olan bu mnaka al mesele, I bnu'lAr abi'nin zamamna gelinceye kadar hibir zaman tamam yla ahlaki temeller zerine tatminkr bir ekilde yerle tirilmedi. O devrin kelmedar , bu mahiyetteki bir problemi, ok daha az ilgi ekici olan dini unsuru bir tarafa b rakarak, bir ahlak problemi olarak, kendi de erine gre, mlahaza etmekten
tamamyla uzaktlar. bnu'l- Ar abi de ayn sebebin cezas n ekmi grnmektedir; gerekten de onun getirdi i zm, daha da yetersiz ve ula t
paradokslar daha da gze arp cdr. Do rusu, "Irade Hrriyeti", sorusunun
b nu'l- Ar abi gibi vandet-i vueudeu bir sliyi hi te rahats z etmemesi gerekir. bnu'l- Ar bi. tasavvufi bir dine ve her eyin kayna ve btn fiillerin
son fili olan tasavvufi bir Allah'a inanmaktad r. Byle bir sistemde ahlaki
ykmlln, nasl yeri olabilir? Ahlaken sorumlu olan kinidir ve haki nde
hukmedilen bir iken, bir kimse, kimin nnde sorumludur? ibnu'l- Ar abi
tamamyla ahlaki anlamda ahlaki ykndln inkarm kanlmaz bulmaktadr. Aka byle sylememekle birlikte, bu inkar, insamn hrriyeti ile ilgili
olarak, bize verdi i malUmatta daha yap c bir ekilde ifde edilmi tir. Bu
425. Fusiis, s. 237; trk. ev., s. 153.
426. Birincisi H. 131 / M. 748'de, ikincisi ise H. 144/ M. 761'de lm tr.

136

konuda bnu'l- Ar abi unlar sylemektedir: nsan kendi fiilerinden sorumludur, ve kendi kaderini kendisi yapmaktad r. Buna ra men, kendisi, ahlaki
anlamda fail-i muhtar, yani fiillerini kendisinden ba ka harici ya da dahili
herhangi bir belirleyici milden ba msz olarak irde eden bir fail de ildir.
bnu'l- Ar abrnin gr ne gre, nsan. u zel anlamda sorumludur: nsann
fiilleri do rudan do ruya kendisinden kmaktad r ve kendi istidad yla ve bu
istidad idare eden kanunlarla belirlenmi tir. Bu kanunlar yle sabit ve deimez kanunlard r ki, Allah bile onlar de itiremez. Her ey ezelden takdir
edilmitir "Subatunda (sende gizli) olan, zuhurunda ortaya kar; kaderin
srr ite budur". Ib nu'l- Ar abi, insan fiillerinin harici bir fail taraf ndan
belirlendiine inanan Cebriye ile ayn fikirde de ildir. Bu fili Cebriye,
kendilerinden farkl ve baka bir ey olarak Allah'la ayn grrler. ibnurArabi, ayn ekilde, Allah'n insan ve btn fiillerinin yaratt n kabul eden
E carilerden de ayr lmaktadr. ibn.u'l-Arabi srarla ferde d ardan
yklenen mecburiyet anlamndaki cebri inkar eder 427 ; fakat yine de ihtiyra
(seme gcne) inanmaz. Onca, insanlar n ihtiyar' (hr iradesi) yoktur. Onlar
iin sadece bir yol a ktr, ve semeleri gereken yol da budur, nk bu yol
onlarn kendi zorunlu kanunlar tarafndan belirlenmitir. bnu'l-Arabi'nin
ifadesine gre, insan yle yarat lmtr ki, Allah'n yaplmasn arzu etti i eyi
fiilen yerine getirir; btn seilmesi mmkn olan yollardan Allah' n diledii
fiili meydana getirenini seer. Bu, Leibnitz'in "nceden tesis edilmi (ezdi)
Ahenk" grne geni apta benzemektedir.
iyilik olsun ktlk olsun, hepsini kendisine bula tran insand r, "yleyse brakal m sadece kendi vgsn ve yergisini yapsm ,,428 . Bu hususta
Allah'a ait olan sadece belirli fiillerin gerekle mesini buyurmaktad r. Bu,
O'nun iradesini meydana getirmekle birlikte, bu irade, eylerin sabit kanunlaryla belirlenen bilgisi tarafndan takdir edilmi tir429. Bylece, bnu'lArab rnin muhakemesinin bir zelli i olan, kapal bir dnce diresi iinde
dner dururuz.
Aka grlmektedir ki, byle bir nazariyede hr iradenin hibir faaliyet
sahas yoktur, ve insan n, tabii yerekimi kanunlar na uyarken bir adam n
zerine dp, onu ldren bir ta tan daha fazla sorumlu tutulmamas gerekir.
Sorumluluk veya ahlaki ykmll n, irade olmadka, hibir anlam yoktur. bn.u'l-Arabi'n.in nazariyesi Ahlak'ta lmi Determinism olarak bilinen
nazariyenin pek ok hususiyetlerini hizdir. Sz edilen iradi fiiller de dahil,
427. Futldit, I, s. 51,1. 6 a adan.
428. Fusfis, s. 160; trk. ev., s. 93.
429. Fusiis, ss. 239-240; trk. ev., ss. 154-155. Kar., Fuss, s. 123 veya 120; trk. ev., ss.
66 veya 65: "O (Allah) onlar olduklar gibi biliyordu"...

137

btn filler, bu gr e, gre, modern deterrainistlerin ifade ettikleri gibi, hepsi


ilmi olarak hesaplamp izah edilebilen dahili ve harici kanunlar taraf ndan belirlenmitir. bnu'l- Ar abi byle bir nazariyenin deterministik ynyle ayn
dncededir. Fakat unlar da ilave etmektedir: a) Sz edilen ilmi kanunlar
Allah'n kanunlarndan ba ka bir ey de ildir; b) Insanda bulunan Allah' n
kanunlarn' belirleyen, insann kendi istidaddr, ve ahlaki ykmll de
burada yatmaktad r. Fakat bu pek sama bir delildir. Bu nazariyenin gerekten ifade etti i, ahlaki bir ykmllk de il, ekli bir ykmllktr. ib nu'
1- Ar abi, kendisi de kabul etmektedir ki, Allaha de il de insana sorumludur
(mkelleftir) denmesinin sebebi her ne kadar Allah' n btn fillerin fili
(yaptctst) olduuna inanyorsa da sorumluluun (tektif) mantki olarak kulun kendisine ait olmas dr. taat etmek kula, emretmek Rabbe aittir 43.
Ar abrnin Bir'le ok arasnda yapt ayrm burada kendisini
aka gstermektedir. Allah' n btn fillerin fiili oldu unu ifade ederken,
sadece O'nun hviyetinin, fiillerin isnad edildi i insann hviyetini te kil
ettii sylemek istemekte431 ve nsann kendi kaderinin yarat cs ve fiillerinin
fili olduu sylerken de, probleme okluk a sndan bakmaktadr. Daima u
iki durum arasnda gidip gelmektedir: Bir yerde, "fiil cayn'a de il, Rabbe
aittir"432 bir ba ka yerde de "Allah, Kendisine insanlar n isnd ettikleri
eyleri yapmad n btn ilerinin (fiillerinin) kendilerinden ktn-.
onlara vahyetmi tir" 433 demektedir. b nu'l- Ar abrnin. ayn zamanda,
herhangi bir gerek anlamda, ahlaki ykmll inkar etmesinede sebep
olan, fiillerde gerek insan hrriyetinin bulundu unu inkar, umtmi vandet-i
vudid sistemi ile tam bir ahenk halindedir. Ahlaki ykmll sadece ekli
bir ykmllk durumuna indirince, ahlaki fiillerimizden kimin sorumlu
olduu hususunun pek az nemi vard r. Kendimizin sorumlu oldu unu sylediimizde doruyu sylemi olduumuz gibi, Allah'n sorumlu olduunu sylediimizde de yine do ruyu sylemi oluruz. Fakat yukar daki gr asn
her zaman hat rda tutmamz gerekir.
Ib nu.'1- Ar abi sadece nsann ferdi hrriyetini de il, Allah'n irade hrriyetini de iptal etmektedir. Allah ihtiyar etme (seme) anlamnda irade etmez,
430. Fus us,
- s. 124; trk. ev., s. 167. "O (Allah) mantki olarak mkellif (ykml klan), sen
ise mkellefsin".
431. Futilht,II, s. 286, 1. 10. Ibnu'l- A r abi diyor ki: "Btn fiilleri yaratan Insan de il, Allah'
tr: Allah hem emreden hem de emredilendir". Kar. Fuss, ss. 291-292; trk. ev., ss.
184-186.
432. Fuss, ss. 146, 324; trk. ev., ss. 82, 222: "Baz fiillere haram, baz larna sevap dendi i
halde, Allah'a ait olmayan hibir fiil yoktur.
433. Fusls, s. 120; trk. ev., s. 65.

138

olaca n bildii bir eyi buyurmas anlamnda irade eder. Allah' n takdir
ettii eyin ya da fiilin olmas tamamyla kendi zorunlu kanunlar na baldr.
Mantki olarak, diyor bnu'l- Arabi, ey veya fiil muhtemel olan pek
ok ey veya fiillerden biri ya da di eri olabilirse de, aslnda bir tanedir. Yani
Allah'n bildii olacaktr. ibnu'l-Arabi ilave ediyor: "Allah irade etmi ol
sayd, hepimizi do ru yola iletirdi" demek manas zdr434. Allah'n eylerin
tabiatnda bulunmayan bir eyi irade etmesi imkans zdr. nsann zne ait
kanunlar, iyi ya da kt olsun, yapt klar btn ilerde kesin etkendir. Bu
husus bizi bundan sonraki meseleye gtrr.
b) Hay r ( yilik) ve er (Ktlk) Meselesi
ibnu'l-Arabrnin anlad zere, iyilik ve ktlk sorusu, zm iin,
"Hakikat" ve "Grn " (Hakk ve Halk) dedi i ok daha geni bir meseleye
dayanmaktad r. Hakikat sahas nda iyilik ve ktlk eklindeki kar t davalarn tatbikat yoktur. ibn u'l- Ar abi'de, Eflatun gibi, bu alana Mutlak
yilik (el-Hayr el-Mahz) adn vermektedir. Halk Aleminde (Grlen Alemde),
te yandan, hem iyilik hem de ktl n hakikatn kabul etmektedir 43 5.
Fakat unu ilave eder ki, e er iyilikle ktlk aras nda muhakkak bir ayrm
yapmamz gerekiyorsa, iyili i daima Allah'a, ktl de, gerekte ktl
yapan kendisi oldu u iin de il de, baz fillerinin ktl ne hkmedildi i
iin, nsana isnad etmeliyiz. Biz bir de erler ve kanunlar dnyas nda ya amaktayz; fiil ve nesneleri bu de er ve kanunlara nispetle yarg larz. Ibnu'lArabi'ye gre, ktlk msbet bir nitelik (keyfiyet) deildir. Srf ktlk
srf yokluk ve s rf karanl kla ayndr (e-err el-mahz huva'l-adem el-mahz
vecz-zulmet el-mahz). Srf iyilik ise s rf varl k ve srf ktr. (el-mcad el-mahz
huva'l-hayr el-mahz ve'n-nr el-mahz). b nu'l- Ar abi, Zerd tilerin. nar (k)
ve zulmet (karanlk) tabirlerini kullanmaktad r. Fakat bunlar , onlar gibi, iki
bamsz ve gerek lke olarak grmez. Ona ve Shreverdi el-Makti Pa
gre, "nur" la "zulmet" aras ndaki fark, bir kar tlk fark deil, varlk-yolluk
farkdr. Ibnu'l- Arabi daha sonra mspet varl n btn iyiliklerin kaynana, olumsuz varl n ise btn ktlklerin temeli oldu una inanan Spin o z a'ya benzemektedir43 6

e) yilik ve Ktl n izafili i (Greli i)


ibnu'l-Arabi'nin iyilik ve ktlk d ncesi, tamamyla ahlaki iyilik
ve ktle mnhasr grnmemektedir. Mesela, ibnu'l-Arabi beden?
434. Kur'n, IV; 150.
435. "Ktl dnyadan ilip kald rmak imknszdr". Fuss, s. 447; trk. ev., 323.
436. Futht, I, s. 520, 1. 5.

139

ac, bozulan sa lk, yoksulluk, hayvanca zulm v.b. gibi eyleri ktlk kavram
iinde toplamaktad r. Ona gre, ahlaki ya da ba ka trden olsun, btn ktlkler izafidir. Asl nda kt olan hibir ey yoktur. Allah da hibir zaman
( ibnu'l- Ar abi'nin anlad manada) ktl yaratmaz. eyler ve fiillere
u sebeplerden biri veya di eri dolaysyla kt denir:
I . u ya da bu din onlar yle sayd iin;
II. Belli bir ahlaki ilkeye veya cemiyetin tasvip etti i adet lsne
kyasla;
III . Baz ferdi mizalara ayk r dtkleri iin;
IV Ferdin baz tabii, ahlaki ya da zihni arzular n tatmin edemedikleri
iin v.b..
eylerin ve fiillerin iyilik ve ktlkleriri lmemizi sa layan bu ve
buna benzer llerin d nda iyi veya kt olarak tasvir edemiyece imiz eylerin yahu hviyetleri (acyan el-mevcrdat)'inden baka bir ey yoktur, diyor
bnu'l-Arabi 437 .
Ihnu'l- Ar abi'nin ktlk kategorisi alt na girdii sylenen eylere ekolarak, cehalet, yalan, uyumsuzluk, dzensizlik, irkinlik, gnah, kfr,
miza aykrl v.b. yi yerle tirebiliriz. Btn bunlarda eksik olan bir ey,
yani ktlediimiz eylere ilave edildiklerinde, onlar iyi yapacak olan mspet
bir varlk veya nitelik bulunmaktad r. Hibir ey kt deildir: Var olan her
ey iyidir. Baka deyile, kt dediimiz ey, objective de il, subjective bir
hakikakt r. Fakat ktniin kar t olan iyi de subjective ve izafidir. Mutlak
olan tek iyilik Sfr Varlk (Allah, Iyilik )'tir.
ibnu'l- Ar abi, ayn zamanda, iyilik ve ktl n izafiliini farkl bir
tarzda izah etmektedir. eylerin iyilik ve ktl hakkndaki hkmmz
bilgimize baldr. Bir eye veya bir fiile, onda gizli olan iyili i bilmeyiimizden dolay, kt deriz. Her eyin, diyor b nu'l-Ar abi, bir zhiri ve btni
ciheti vard r. Onun btni cihetinde Yaratan' n gayesi bulunmaktadr. E er
biz bu gayeyi bilmiyorsak, byle bir eye kt dememiz muhakkakt r. b nu '1Ar abi sylemek istedi ini tasvir etmek iin ilac rnek olarak veriyor. Burada zahiri bir ktlk (mesela, ho olmayan bir ilac tatmaktan do an honutsuzluk durumu) oldu u gibi, ilacna kt hkmn veren bir hastan n bilgi
sahibi olmad mspet bir iyilik durumu da vard r. Dolaysyla bir ey, ila
gibi, iki sebeple kt sayhr, ve her durumda da izafi bir ktlktr:
437. Ibnu'l-Arabi'nin izafl iyilik ve ktlkten ne anlad kakknda, Futht, II, s. 760,
1. 2 vd.; kar., Fusils, s. 446; trk. ev., s. 322.

140

I. Baz mspet niteliklerden yoksundur ve bu niteliklerden dolay onu


kt olarak gren hastan n tadalma duyusuna ho gelmez,
II. Onda bulunan iyilik hakknda bilgisiz olan hastann bilgisine nispetle kt saylr.
Aslnda ila kt olarak da iyi olarak da nitelenemez, ve ayn ey btn
dier iyilik ve ktlkler hakknda da sylenebilir.
Ibnu'l- Ar abi, hem iyinin hem de ktnn en sonunda Allah'dan geldiini ilave ediyor. Ba ka szlerle ifade edersek, btn eyler Allah'n tezahrleri ve btn fiiller O'nun fiilleridir, ancak biz onlardan baz lar na iyi,
bazlarna da kt diyoruz. Allah' n rahmeti btn ey ve fiillerde grlr 438,
nk O'nun rahmetiyledir ki, her ey var olmutur. eyler, Allah tarafndan
eitli keml (kemal=varlk) derecelerini gsterecek ve onlar hakk nda (ahlaki ya da baka ekilde) hkmlerimizin do masna sebep olacak ekilde yarat lmlard r. Kemal ve noksanlk, ahenk ve ahenksizlik, iyilik ve ktlk, itaat
ve isyan, rezilei ve fazilet, uygunluk ve uygunsuzluk v.b. d ncelerine sahip olmamz, Allah'n tam tabiat n ve kendimizi bilmemiz iin, O'nun irdesi
idi. El-Hadi (doru yola ileten), el-Mudill (dalttlete dren), el-Gaffar (affedici), el-Mucazzib (azap verici), erRahim (balayc) gibi ilahi isimlerin
iinde sadece iyiliin var oldu u bir alemde ne ekilde bir tatbikat' olabilir?
Ayrca nsanlk iin, iyilik ve ktlk fikirlerine ve fiilleri muhakeme etmemizi
salayan kurallara (normlara) sahip olmak, lzumludur. Bu trl normlardan
yoksun bir toplumun var olmas veya ilerlemesi imkans zdr.
d) Ibnu'l-Arabi'llin Nazariyesinde iyilik ve Ktl n
eriatla olan Mnasebeti ve Ilahi iradenin Yeri
Bu husus ibnu'l- Ar abrnin Ahlak gr nn pek karanlk bir ksmn
te kil eder. Balca glk, bu konuda onun sylediklerini anlamakta olmaktan
ok onu tutarl bir ekilde takip etmeye al maktad r. Daha nce de tamamyla uzlamaz iki nazariyeyi, yani vandet-i vudid doktrini ile bir e it
ahlaki ykmllk doktrinini nas l uzlatrmaya al tn ve ikinciye tam
bir izah ekli bularak meseleyi nas l baladn grmtk. Burada eriatlaahlaki bir problem olan iyilik ve ktlk meselesini ahenk iine sokmaya
nasl altn ve Islam dini ile eriat n ortadan kald rmak suretiyle meseleyi
nasl baladn grece iz.
e) Ilahi irade'nin Anlam
ibnu'l- Ar abi iki e it ilahi irade ayryor: a) Meia. Bununla her eyde
eylerin olduklar gibi olmalarn dileyen Allah'n ezeli "Kudret"ini-anlat438. Fusls, s. 448; trk. ev., s. 323. Kar., Futilhat, III, s. 563. 1. 1 a adan.

141

mak istemektedir. Kelm dilinde buna, Ilahi Buyruk veya Kader v.b., ad
verilir. Fakat bir ilim adam , onu, d dnyadaki btn hadiseleri belirleyen
kuvve halindeki kanunlarla ayn sayabilir. Do rusunu sylemek gerekirse,
me ia'ya hibir zaman irde dememeliyiz. Ibnu'l- Arabi bu terimden ilahi
Hviyet'i anlamaktad r. Meia'ya el-vudid (Varlk veya Allah ) 4" adn
verir ve Eba Tlib el-Mekkrnin ona ar ez-zat (Zeit' n taht ) 44 demesini
tasvip eder. b) Yarat c irade. Bununla Ibnu'l-Arabi Allah' n kuvve halindeki
varlklar d dnyada tezhr ettirmesine vas ta olan kudreti anlatmak
istemektedir. Bir eyin herhangi bir varl a sahip olmas meiann bir fiilidir,
fakat onun d dnyada tezhr etmesi iradenin bir fiilidir. Irade ile Allah
d dnyada bir eyin ya da bir fiilin vukuunu oldu u kadar, vuku bulmanasn da irade eder441. Me ia ile irade aras ndaki bu ayrm ibnu'l- Arabi,
Hallc'a borlu olmakla birlikte, Hallc'a gre, me ia daha ok Allah'dan
sudr eden Plotinus'un lk Akl gibi bir eye benzemektedir.
Incelenmesi gereken ikinci nokta, ilahi Me ia ile ilahi Emir arasndaki
kesin mnasebettir. Burada Ibnu'l- Ar abi, Hallc' daha yak ndan takip
etraektedir442. Ibnu'l- Ar abi de onun gibi btn. fiillerin ilahi Me ia'ya uygun
olarak yap ldna, fakat baz fiillerin, yani sz edilen kt fiillerin asl nda
Allah'n emrine aykr dtne inanr443 Gnahn (ma(siya) anlam, Allah'
n bir fiili emredip vukuunu dilememesi, veya bir fiilin vukuunu irda edip
kullarna onu ilemeyi yasaklamas dr. "Peygamberlerden Allah' n emirlerini
halka tebli etmesi istenir. Fakat Allah her zaman bu emirlerin yerine getirilmelerini irade etmez"444. Bir fiilin bir defa takdir edilince, vuku bulmas
gerekir, ve vuku bulmamas imkanszdr. Hallc ve ibnu'l- Arabrnin,
bu konuda, stadlar saydklar iblis ve Firavun 'un isyan, Allah'n iradedesine itaatin ta kendisiydi, ama ne var ki bu onun emrine bir tecvzd 445.
Btn bu isyan filleri Allah tarafndan ahlaki ya da dini kanunlar n konular
olarak de il, fiilen olarak takdir edilmitir Allah gnah fiilini takdir etmez
439. Futghtit, IV. s. 55, 1. 6 aadan.
440. Futiiht, II, s. 51, 1. 3 aadan. Kar., Futithat,
s. 55.

III,

s. 62, 1. 8 aadan, ve Futilhat, IV,

441. Ibnu'l-Ar abrnin "artma" ve "eksilme" (ziyade ve naks)'dan anlad budur. Fusgs,
s. 374; trk, ev., s. 260.
442. Tevasin, ss. 148-149.
443. Fusgs, s. 164; trk. ev., s. 96; Tevasin, ss. 46, 56.
444. Fusgs, s. 164; trk. ev., s. 96.
445. Halide, iblis ve Firavun'a kahraman (man ehl elFtvve = Ftvve ehlinden) adn
verir. Hallc, ilve ederek diyor ki: Firavun'un davas , yani sz, "ben senin Yce Rabbinim", (Kur., LXXIX, 24) Allah tarafndan takdir edilmi ti; dolaysyla kendisinin davas ,
yani sz, "Ben Hakk' m" (Ene'lHakk) da ayn ekilde Allah'n iradesiyle uyum halindedir.
Bak., Tevasin, s. 50.

142

veya ktl yaratmaz; O, bizim veya Kendisinin ahlaki' veya dini bir
lye gre hkm verip, do ru veya yanl dediimiz fiilleri takdir eder, ve
bizim veya Kendisinin iyi veya kt olarak telkki etti imiz nesneleri yarat r.
Allah fiilin ayrm. (yani fiili iyi veya kt olarak de il, fiilin kendisini)
irade eder. Ancak belirli zel artlarla i lendii takdirde, fiile iyi veya kt
denir44 6. Fiiller fiiller olarak tamam yla Allah tarafndan "tasvip" edilmi lerdir. bnu'l- Ar abi diyor ki: "Rabbi kat nda makbl olan kimse said'tir, ve
Rabbi nazaranda makbal olmayan kimse yoktur" 447. te yandan eriat gznde, baz fiiller tasvip grr, baz lar grmez. Allah btn fiileri tasvip eyer,
nk btn fiiller en sonunda O'na aittir. Sz edilen fiillerle eriat aras ndaki
niz (at ma) sadece geici (arazi) ve grn tedir (zethiridir). Biz ona,
iyi olsun kt olsun, btn fiillerin, onlarn takip ettikleri tek kanun olan
ilahi Me ia ile uygunluk halinde olmalarndan habersiz oldu umuzdan dolay , niz veya atma veya isyn ad n veririz. "Gnah ilahi radeye" veya
bnu'l- Ar abrnin kendi deyi iyle "Allah'nyarat c emrine (el-emr et-tekani) de il vasta olan dini emre (el-emr bi'l-vets ta veya el-emr et-teklifi) isyandir,9448 .
Allah'n insanlara bir fiili i lemeyi emretti ini, fakat yine de bu filin
vuku bulmamasm irade etti i veya buyurdu unu, yahut da bir fiilin vukuuru
diledii, fakat yine onu i lemeyi halka yasaklad n ve her iki durumda da
onlara gnahkar (etsin) dediini sylemek sama grnebilir. Fakat b nu'lAr abrnin gr ne ve ayn zamanda Hallc'nkine gre, ilahi Emr'in gerek
bir emir olmayp, onlarn deyiiyle ibtil, (deneme) olduunu dnecek
olursak, hal byle de ildir. te bu husus, Ibnu'l-Arabrnin Ahlak' nn zirvesini tekil etmektedir ve grd mz zere, srf antinomianismdir. b nu'lAr abi bir yandan ahlaki ykmll , te yandan ise eriati ortadan kaldrmakszn meseleyi zebilecek durumda olmad gibi, byle yapmasayd ,
tutarl da olamazd .
ibnu'l-Arabi, yukar da izah edildii manada Allah tarafndan takdir
edilmi (ya da illenmi olarak) ktlk ve gnah n tabiat n kabul etmek,
O'nun hikmet ya da inyetine kar deildir, demek suretiyle sonuca varmaktadr. Tersine, e er Allah kt dedi imiz eyleri ya da gnah dedi imiz takdir
edilmi filleri yaratmam olsayd, bu, O'nun hikmetine kar olurdu. Mem
tam ya da mkemmel olamazd , nk noksan denilen eyleri ihtiva etmek
lemin kemlinin bir paras n te kil etmektedir. Sonra Allah' n tam yetkinlikleri (kemedleri) de tezhr edemezdi. Ktl n varl, bazdarmzn, onu
446. Fusiis, s. 319; trk. ev., s. 216.
447. Fusits, ss. 145, 146; trk. ev., s. 81. Kar., F uttihat, II, s. 290, 1. 10-11.
448. Fusiis, s. 319; trk. ev., s. 216.

143

kaldrmas iin Allah'a dua etmesine sebep olur. Onu kald rrken ise, Rahim
ve Rahmn gibi ilahi Isimler me ru grlr. ibnu'l-Ar abi sabr n tan m
hususunda ilk safilerden ayr lr. Bunlara gre, sab r, ktlkle ilgili her e it
ikayet tarz ndan tam olarak kendini ekmeyi anlatmaktad r. Onlarca
Allah'a ikayette bulunmak ilahi Me ia'ya s nmakla 'uzla amazd . b u'lAr abi'nin kendi gr ise udur: Her hangi bir ferde de il de Allah'a ikyette bulunmak, irade edilen ya da buyurulan eyden salanan ho nutlu u
bozabilirse de, ilahi rade'ye s nmay haleldar etmez. Yine ilave ederek diyor ki: Allah'n buyurdu unu de il, Buyruun (el-Kaza) kendisini kabul etmek bize farz k hnmtr. "Ktliin kalkmas iin yap lan dualar Allah'a
sunulmaldr", diyor ibnu'l-Ar abi, "... ac s olan bir ahsn, kendisini bu
acdan kurtarmas iin Allah'a dua etmesi gerekir, nk byle yapmakla,
Allah, bu ac y Kendisinden kald rr"449. Tersi iin ibnu'l-Ar abi u delili
getiriyor: Ac ya tutulduunuz zaman Allah'a ikayetten ka nmaya al mak, Kader'i ilahla trmak demektir ki, bu, cehlettir.
Bu, ana hatlanyla, ibnu'l-Arabrnin Ahlak m ortaya koymaktad r.
Btn meselelerin etrafnda dnd nokta, n.efsin idrak edilmesidir. Her ey
ve her fiilin ba armas gereken bir son gayesi vard r; bu da kendisini idrak
etmesidir. O, byle yaparken, Ahlaka veya Din'e gre, sz edilen noksanhklar iine alan Allah' n sonsuz kemallerinden birini ya da di erini idrak eder.
bnu'l-Arab , pe inden gidece imiz belirli bir ideale sahip ahlaki bir
sistem de il, daha ziyde Ahlaki bir Determinism nazariyesinin metafizik bir
izahn vermektedir. Onunki normative bir Ahlak de ildir; yapmamz gerekeni
deil, ilediimiz fiilleri nasl yaptmz, ve fiillerin as l filininin kim oldu unu
bize bildirmektedir.

III
Miicazat (Ceza) ve Mkft (dl) Meselesi:
bnu'l-Arabi'nin Cennet ve Cehennem Anlay,
ve teki Dnya Gr
Dini inanlar ve ahlaki ykmllk meselelerini, zorunlu olarak kat
determinist temeller zerine yerle tirdikten sonra, Ib nu'l- Ar abi, mcazat
ve mkft meseleleriyle; daima bu gibi meselelerle ili kisi olan Cennet ve
Cehennem kavramlar ile kar karya kalr. Gariptir ki, b nu'l- Ar abi,
Cennet ve Cehennemden bahsetmekte ve onlara sisteminde belli bir yer ap .maktadr. ib nu'l- Ar abi, ayn zamanda, gelecek hayat ve daha bir ok uhrevi
449. Fusls, as. 339-340; trk. ev., s. 234; kar., Fusizs, s. 160; trk. ev., s. 93. Burada bnu'
1-Arabi, Allah' n haz ve elemi hissetti ini sylyor.

144

meselelerden sz eder ve bu hususlar tasvir ederken, bu konudaki nmazzam


slam literatrnde yer alan en ince ayr ntlar bile muhafaza eder. Fakat
btn bunlara ve ib nu'l- Ar abrnin fikirlerini gizledi i kisvenin snni grn ne ramen, onun Cennetinin Cennet, Cehenneminin de Cehennem
olmadn anlamak pek g de ildir. Ayn szler bu konuyla ilgili di er uhrevi
teferruata da tatbik edilebilir. Onun Ahlk'taki "determinism"i ve dindeki
vandet-i vudidculuu, var olan veya gelecek bir alemde olmas n tamamyla
imkansz klmaktadr. Fakat yine de bu kavramlardan bahsetmektedir. imdi
bu kavramlardan ne ekilde bahsetti ini grece iz.
Cennet ve Cehennem gibi eyleri tasvirde b nu'l- Ar abi'nin ifadesi ounlukla iki ksmdan ibarettir: Tasvir edilen eyin snni bir tablosunu veren yap c ksm, ve I b n u '1- Ar abrnin, ayn zamanda kendi vandet-i vuddcu
grlerini de ortaya koyarak, g bir i olan bu tasvirdeki snni tabirleri
izah et neyi45 zerine ald ykc ksm. Bu yap c ve ykc sreler u anda
zerinde durdu umuz konuda pek a k olarak grlmektedir.
nce ibnu'l- Ar abi, o unlukla slam irfamndan ald arkeolojik ayrntlarla dolu, ak bir Cennet ve Chennem tablosu izer. Cennet ve Cehenn.emin yerini4m pek maddeci bir tarzda "Yldzl Gkkresi" (el felekel-mkevkeb) ile "Yldzsz Gkkresi" (el felekel-atlas) arasnda bir yerde olarak tasvir eder: Bu gkkrelerinden birincisi Cennet'in zemini, ikincisi ise at sdr452.
ibr u'l- Ar abi, "Toplant yeri" (el-maher), "Yol" (es-strect), "tepe" (elkesib), Kyamet Gnnde Allah' n saf saf meleklerle birlikte geli i, terazi

(el-mizan), Cennetin nimetleri ve Cehennem azab , Cennet ve Cehennemin


tabakalar, orta mertebe (el-berzah), Hz. Muhammed ve di er peygamberlerin
efaat v.b., yi tasvir eder; hatta bize Cennet ve Cehennemin ekillerini
de izer453.
teki dnyann Cennet ve Cehennem v.b. ile birlikte tasvirini tamamladktan sonra, bnul' - Ar abi, kulland tabirlerden herhangi birini mutad
geleneksel anlamnda almamz gerekmediini belirtmektedir. Ha r, berzah,
mizan, azb, nacim v.b. gibi terimler, sadece "makamlar n remzi timsalleri"
(me`ni tucessed)'d r. "Hadisin bize bildirdi i", diyor ibnu'l- Ar abi, "sadece
kelimelerdir ve bu kelimelerin ne demek oldu unu bulup karmak, (yani
arzu etti imiz manay ona vermek) bize b raklmtr"4 54 ve Ibnu'l-Arabi'
nin yapt da bundan ibarettir. K yamet Gnnde gerek efaat yoktur.
,

450 islmn hiret gr n bnu'l-Ar a brnin tevili Ismaili ve Karmatilerinki ile dikkate
deer bir benzerlik ta r.
451. Bak., Futltat, III, ss. 568-570.
452. Ayn eser, III, s. 570.
453. Ayn eser, III, s. 554.
454. Ayn eser, I, s. 412,1.4 vd..

145

Buradaki efaat kelimesi sadece iki ilahi isim, Rahim ile Mntakim (calc)
aras nda bulunan bir mnasebet demektir. S rat, zerinde her eyin yrd
ilahi Hviyet'e ait olan do ru yoldan ba ka bir ey de ildir, nk o, her eyin
kendisinden kt ve tekrar ona dnece i kaynaktr. Cehennem azab insan
fiillerine ait sembollerden ibarettirt 5 5 Cennet, diyor bnu'l- Ar abi, cenne
=gizlemek fiilinden gelmektedir ve her eyin cenneti, orada btn oklu un
gizlenece i ilahi Hviyet'tir. te yandan, Cehennem mesafe veya uzakl k
(Imcd) demektir456, ve gerek Cehennem, seninle Allah aras nda gerek bir
.

uurum olduunu tasavvur etmekte ve senin O'nunla olan zati birli ini idrak etmemekte yatar.
Bu terimlerden pek o unun etimolojik kkn ve b nu'1- Ar abi'nin,
bunlar kendi vandet-i vudd doktrinine uydurmak iin nas l akladn
incelemek bilgi vericidir. "Hasret Gn" (yevm el-hasre), mesela, onca "A lma (perdenin kalkma) Gn"diir ki, hasara (perdenin kalkmas ) fiilinden
bu anlam karlmtr Yani "Hasret Gn" Bir Hviyetin kendi mutlak
evrenselli i iinde tecelli edece i gndr457. Azb bizim anlad mz manada
deildir; ona gre, azb azube (tatl olmak) fiilinden gelir. Bylece b nu'1Ar abi Cehennem azab m ebedi mutlulu a irca etmektedir 458. Har'dan da
btn ferdi nefslerin Bir Evrensel Nefs'de biraraya gelmesini anlar. Her insann kyameti (yeniden dirilii) nefsinin lmle bedenden kurtulduktan
sonra, ruhani vatan na dnmesidir v.b., v.b. 459.
bnu'l- Ar
ister bu dnyada ister tekinde olsun, gerek bir
Cehennem ya da Cennet'in varl n inkar etmesi farkl ekilde ifde edilir:
1. Onlara hayali der. Bunlar, Hz. brahim'in hayal gcnn yaratmasndan ibaret olan ate inden daha somut veya gerek de ildir46. Gnahkarlar Cehennem ate ini grrlerse de, Hz. brahim'in kendi ate inden hissettii azbtan daha fazlas n duymazlar. Mrik'e gerek grnse de, o zahiri
bir ate olacaktr.
2. Cennet ve Cehennemi iki subjective hale indirir. Cehennem sadece bir
kul olarak ferdi benin (nefsin) idrakidir. Cehennem nefsniyet, Cennet ise
ki inin rublabiyetinin (ilahlnn), yani varlnn ilahi cihetinin idrakidir461.
455.
456.
457.
458.
459.
460.
461.

146

Ayn eser, I, s. 412,1.16 vd..


Fusis, ss. 186-187; trk. ev., ss. 112.
Futht, I, t. 391,1. 5 aadan.
Fuss, s. 153;"trk. ev., s. 88.
Futht, I, s. 406,1.19. Kar., Ihvn esSafa, III, ss. 81,120 ve IV, s. 73.
Fusls, s. 328; trk. ev., s 225.
Fusis, ss. 286-287; trk. ev., yeri tespit edilmedi.

3. bnu'l-Arabi Cehennemle Cennet aras nda hibir fark bulunmad n


aka belirtir. nk herkes iin kurtulu olduuna gre, bunlar aras nda
nasl fark olabilir? Muhakkak ki, lanetlenmi olanlar Cehennem ate inde
kalacaklardr462, fakat yine de orada sadece vasila'nin (Allah'a yakla mann)
istisnasyla, Cennetin btn nimetlerini (mecni el-cenne) tadacaklard r.
ibnul- Ar abi btn cennet adlar n cennet ehlinin oldu u kadar, cehennem
ehlinin de tatt klar e itli saadet trleri eklinde yorumlar. Onlar n hepsi de
hazz (na'im), ebedilii (huld), me'var (s tnmay ), selmet v.b. yi tadacaklardr. Allah'n rahmetine sahip olanlarla lanetlenenler aras ndaki tek fark,
e er varsa, udur: Birinciler Rabbin tecellisini grp463, ilk grn nde onu
idrak edeceklerdir; ikinciler ise ilkin onu tamyam yacak kadar perdelenmi
olacaklar, fakat perdeler kalkt nda bu fark da kaybolacakt r.
ibnu'l-Ar abi, tavsif etmekte byk gayret ve titizlik gsterdi i gerek
Cennet ve Cehennem fikrini bu ekillerde izah yoluna gider. Mead (ldkten
sonra dirilmek) hususunda il n.u'l-Ar abrnin hibir phesi olmad anlalmaktadr. nk, ona gre, hayat devaml ve kesintisizdir. Var olan Bir
Tek Varlk olduu iin bir tek de hayat vard r. Bu dnya ve teki dnya
denilen eyler, daha nce de syledi imiz gibi, grlen ve grlmeyen cihetlerinden ba ka bir ey de ildir. ibriu'l-Arabi orada "gelecek hayat" n ya anaca bundan ba ka bir lemin varln srarla inkar eder. u anda Bir'de
ya amaktayz; ldkten sonra da byle ya amaya devam edece iz. Fakat
hal byle olsa bile, ibnu'l- Ar abrnin sisteminde Cennet ve Cehennemin
(geleneksel cennet ve cehennem olmalar gerekmez) yeri olabilir mi? Ba ka
deyile, kendisinden geldi imiz bir evrensel Zat'a ya da Nefs'e dn mzden
sonra da, tamamyla ruhani trden de olsa, herhangi bir e it haz veya elemi
tadacaklar tasavvur edilen.ilir mi? Ibnu'l-Ar abi, yle grnyor ki, mspet
elemi daha nce de grd mz zere, inkr etmektedir. "Allah' n ihtarnn
gerek hibir gayesi yoktur"4 64. Ayni zamanda ebedi azp hususunda Kur'an'
da herhangi bir i aret de yoktur: Kur'n' n btn syledii Cehennemdeki
ebedi hayatt r, fakat bu ebedi azpla ayn ey de ildir; nk, ona gre,
Cehennemdeki hayat acisiz olacakt r46 5 "Her ne kadar kfr ve isyan ehli",
.

462. Kur'an'da, "muhakkak ki Ben, cehennemi cin ve insanlarla tamam yla doldururum"
(Kur., XXXIII, 13) eklinde bahsi geen Allah'm ihtanm yerine getirmek iin...
463. Kendisini el-Hakk adyla gsterdii zaman, Fusgs, s. 213; trk. ev., 135.
464. Fusgs, s. 153; trk. ev., s. 87.
465. Futahat, III, s. 100, 1. 9 a adan. Gariptir ki, cehennemdeki ebedi azab n inkar bn
Teymiye'ye atfedilir. Ona gre, bir zaman sonra cehennem ehli cennete nakledilecektir.
Bu konuda u hadisi nakletmektedir: "Nefsim elinde olan Allah'a and olsun ki, yle bir
zaman gelecek, cehennemin kap lar bombo sallanp duracak ve zemininde tereotu yeti ecektir (yani zemini serin olacakt r)". Caluz da ayn gre balanmt : Bak., ehrist ani'de el-Chiziyye. Mrci'e, zellikle C ehm b. S afvan, hem Cennetin hem de Cehennemin ebediliini inkar etmitir. Bak., Ebl-Hasan
el-Makalat
ne r.: H. Ritter, e. I, stanbul 1929, ss. 148-149.

147

diyor I b nu'l- Ar abi, "sefalet ve ac evine (Cehenneme) gireceklerse de, orada


Cennetinkinden farkl olacak olan bir saadeti tadacaklard r" 466 . Her iki
saadet e idi de esasta ayn olacak, fakat her birinde Allah' n tecellisi farkl
olacaktr. Lanetlenmi olanlar n tadaca tek azp e idi menfi trdendir;
onlar bir zaman iin en byk saadetten, yani kendi zlerine dndklerinde
Allah'Ia olan ayr lmaz birliklerinin idrakinden mahrum kalacaklar, fakat en
,

sonunda ebedi saadeti herkes tadacakt r.


Bu kendine has Cennet, Cehennem ve khiret anlay ile b nu'l- Ar abi'
nin metafizik sistemi tamamlanmaktachr. Btn eylerin kendisinden kt
Bir, her eyin yine O'na dnece i birdir. Fakat dn lerinde O'nun tabiat'
hakk ndaki bilgileri ve O'nunla olan mnasebetleri nispetinde de iik saadet
(aIdi saadet) derecesine ula rlar. I b nu'l- Ar abi, "marifet" in nemi zerinde
o derecede durur ki, onu Cennet ile Cehennem ehli aras ndaki tek fark olarak
kabul eder. Marifetin sars lmaz imanla birlikte bize ibnu'l- Ar abrnin
Cennetini, cehalet ve kfrn ise Cehennemi kazand rmas rnuhakkakt r467 .
Bir'e dndmzde inanlarmzn doruluk ya da yanlln idrak ederiz,
ve O'na nispetle durumumuz tamam yla bu gibi inanlarn tabiatyla belirlenir. Sadece krifler O'nunla do rudan do ruya irtibat halinde olacaklar ve
bu, Cennetteki en yksek ve en akli saadeti te kil edecektir. Cehennemde, daha
nce de i aret etti im zere, menfi ve ancak gerek bilgi tecelli edinceye kadar
srecek olan "perde azalr" (azb el-hicb) ve "cehalet azab " (azb el-cehl)
vardr468. Ancak o zamandr ki, Allah'n evrensel rahmeti her eyi kapsayacak
ve her eye hakim olacakt r. ibnu'l- Ar abi ayn dnceyi kesibi (kum
tepesini) 469 tasvir ederken pek dikkate de er bir tarzda ifade etmektedir 466 .
Onun dilinde kesib, yle grnyor ki, ilahi Zatla ayn dr. Kesib, beyaz bir
misk otu yndr, diyor ibrul-Arabi, orada btn nefisler "teki dnyada",
her biri rtbesine gre, kendi yerini alarak, toplanacaklard r. Her nefs insiyaki
olarak, bebe in annesinin kuca na, ya da demirin m knatsa cezbedildi i gibi,
kesibe cezbedilecektir. Herhangi bir nefsin, orada nihai saadeti i bulaca
kendi yerinden ba kasna cezbedilmesi imkans zdr. A a ve yukar eklinde
bir dzene gre s ralanacaklar, fakat hepsi de kendi yerinde "mutlu bir ebedi
uyanklk, sknet ve sevin hayat tadacaklard r ki, bu hayat ne lm ne de
uyku ile kesintiye urayacakt r. Duyularm, zellikle ald n btn snrlar
466. Fuss, s. 153; trk. ev., s. 88. Kar., Futliit, III, s. 98, 1. 4 a adan.
467 "man" n nemi hakknda bak., Futrllt, III, s. 568. 1. 13: G n tabakalar iman saysncadr".

468. Futzlhat, IIT, s. 577, 1. 3 a adan. Allah' n evrensel Rahmeti iin bak., Fustis, ss. 320, 335,
351 v.b.; trk. ev., ss. 217, 231.
469. Bu, Islm gelene inde herkesin Kyamet Gnnde toplanaca yere karlk olarak kabul
edilir.

148

aslacak ve her nefs her eyi gren ve ber eyi iiten olacakt r, nk her nefs
(gerek olu vuku bulmakszn) Allah'n Kendisi olacaktr".
Byle bir nazariye en az ndan Ibnu'l-Arabi'llin anlad manada teki
dnyada ferdi varl klarn ahsi kimliklerinin sevin, hi de ilse akli trden
bir saadeti mmkn klacak bir tarzda muhafaza edilece ine i aret eder.
ibnu'l-Arabi, teki dnyada fertlerin oklu unun, bu lemdeki zahiri
yoklukla ilgili olarak syledi i gibi, sadece grn te olaca n aka sylemez. Byle bir gr te hemen hemen ka nlmaz olan bir e it dilemmaya
dm grnmektedir. teki dnyadaki fertlerin oklu unu ya gerek ya da
subjective olarak kabul etmektedir. E er gerek ise, tm sistemi yerle bir
olacaktr, nk bylece o, bir Allah ve ferdi nefsler ikili i kabul etmi olacaktr; halbuki onca Allah (ya da Hakikat) asil birliktir. E er subjective ise,
yani teki dnyada gerek okluk olmayacaksa, (Ibnu'l-Arabrnin gerekten ifade etmek istedi i de budur)470, bir varlkla dierinin tecrbesi aras nda
bir fark nas l olabilir, veya varl klarn olmas nasl mmkndr. Nefsleri,
Bir Evrensel Nefse son dn lerinde, kendilerini hibir zaman Bir Nefs'den
ayrmayan veya gerekten ona dnen (bizim zihni hallerimize benzer) haller
olarak kabul etsek bile, glk yine de a lmaz olarak kalacakt r. Fakat
d dnyada varln oklu unun zati (asil) bir birlik tekil etmesini tasavvur
etmek (Sufi bunu tasavvur edebilir), ula tklar ruhani saadeti tatt racak
bir uur derecesini muhafaza ettikleri halde, ruhani alemde nefslerin oklu unun asil bir birlik te kil etmesini tasavvur etmek kadar gtr.
IV
Ihnu'l-Arabruin Estetik'i
a) A k Gr ve Sistemindeki Yeri
ibnu'l-Ar
vandet-i vucildculu unun en belirgin hususiyetii
evrenselliidir. Daha nce de grdk ki, Bir Hakikat ba ndan sonuna kadar,
hepsi de evrensel olan, bir ok cihetlerinden biri ya da di erinden gznne
alnmtr. ibuul-Arabi'nin metafizi inde, meselal Bir, her eyi ku atan
varlk, btn varln son temeli saylr. Ahlak'nda, faal ve mrid lke ile
ayndr. Din grnde ibdet edilen ulahiyettir. Tasavvufunda her eye
nfz eden uur'dur. Nihayet Estetik'inde ise, ibnu'l-Ar abi ayn Hakikati
her eye hakim olan A k ve Gzellik olarak kabul eder.
"ve Allah her nefs iin, nefsin nakledilece i alemde ayn mahiyette bir
vasta (merkeb), bir cisim veya bir ekil yaratacakt r" derken (Fusirs, s. 327; trk. ev.,

470. b nu'l-Ar ab
s. 224), her

ne

kadar teki alemde nefslerin "vas talarndan" sz ederse de... Bu merakib

(vas talar), her nefsin teki alemde ship olaca e itli ruhanilik derecelerini gsteren sembollerden ibrettir.

149

Bir Hakikat n btn bu tezhrlerinin alt nda yatan temelli etken,


Ibnul-Arabi'ye gre, ilahi A ktr. Gariptir ki, pek ok vandet-i vuefdeu
Safi ilahi Ak' alemde vukubulan her eyin ba ilkesi 4olarak grm tr.
Hallac bu tarzda konu anlarn nelerinden biri idi. Ebf Sa cid b. Ebi'
1- Hayr'a gre, Allp.h azap verici (el-Mucazzib) olmaktan ok kk ve Rahim
(el-Vedild) idi. Kur'an okurken, kas tl olarak Cehennemden bahseden ve
Cehennem azab n tasvir eden btn yetleri atlard . Ak btn duygularn
en derin ve en kkls idi, ve gerekten de bir o u, inanlarnn son temelini
Ak'ta (tasavvufi A k'ta) buldular'
b) U e it A k
I nul-Ar abi, tabii a k, ruhani a k ve ilahi ak dedii e it ak
tammaktad r. lk ikisi nciinn bir trdr. Ilahi a ktan Bir'in adi a kn kastetmektedir. Bu, a kn btn dier e itlerinin kayna olan ezeli bir
aktr. Her trl ekillendirneden nce "ferdiyet" ve basitli i iin Kendisini
nefsi iin ve nefsinde sevdi, ve bilinmek ve tezhr etmekten ho land. te
yaratmann sebebi bu idi. Bir, Kendisini sevmekle, Zat' nda gizli olan eylerin
btn acyamm da sevdi. Bu eyler, bylece, e itli ekillerde ortaya koyduklar akla yklenirler. "A`yan n sevgisi", diyor Ibnu'l-Ar abi, "onlar
henz Krlk (el-acma) iken o ilk olarak Allah' n yaratc sz olan (ol)'u i ittiklerinde ba lamtr"47.
Ibnu'l- Ar abi'ye gre, ruhani a k tasavvufi a k demektir. Bunun son
hedefi ise, a kla maukun adi birli inin idrakidir472. O, safiyi Allah'a yakla 'Uran ve ona Allahla birli ini hissettiren be eri ak de il, kendini yeniden bulunea, bir "siiret" olarak Btn'n klli a kyla yaknlm gerekletiren
ilahi Ak'tr. O, bir Btn (bir Zat) olarak ve bir ez (Zat'n zel bir tavr)
olarak Btn'n akdr. Safilerin cezbe (heyandin) dedikleri ey de budur.
ibnu'l-Arabrnin vandet-i vueadeulu u burada, a kn son gayesinin, onun
hakikat= bilmek ve a kn hakikati= ise Allah' n Zat'yla ayn olduunun
ifadesinde a ka ortaya kmaktadr. Ak Zat'a ilave edilen soyut bir nitelik
de ildir. kkla ak olunan nesne aras ndaki bir mnasebet de de ildir. Bu,
belirli bir ak objesi tanmayan arifierin gerek a kdr. Ancak mrikler
sretleri sevenler 473. Nasl Allah'tan ba kasna ibadet edilmezse, ayn ekilde,
Allah'tan ba kas da sevilmez. x, y veya z'yi seviyoruz dedi imizde gerekten
sylemek istedi imiz udur: Biz Allah' x, y veya z suretlerinde seviyoruz

471. Futandt, II, s. 437, 1. 8 aadan.


472. Futahlt, II., s. 441,1.16.
473. Futtihat, II, ss. 427-429.

150

ve x, y veya z'nin kendilerini seviyoruz demek, onlara ibadet ediyoruz demek


gibi, cehlettir 474 .
ibnu'l-Arabi, kendi tasavvufi a k nazariyesini, Hallc gibi, huM1 veya meze ile izah etmeyi reddeder. Hullcular n dediklerine katlrsa da, yorumlamalarda onlardan ayr lr. Genellikle H all e'a atfedilen kesinlikle bir huhl ya da meze nazariyesine i aret eden bir ok m sralar naklederse
de, bunlar kendi vandet-i vucad doktrinine gre izaha al r475. Hallc'm
huhu nazariyesi u me hur msralarda a ka terennm edilmi tir:
"Ben beni sevenim, beni seven de benim.
Bir tek bedende bulunan iki ruhuz biz.
Beni grdnde O'nu,
O'nu grdnde de her ikimizi grrsn".476
ibnu'l-Arabi ise daha ok Spinoza'ya benzemektedir. Biz Allah' veya
herhangi bir eyi seviyoruz, Allah' n bizde veya herhangi bir srette Kendisini sevdiini demek istiyoruz. S p in o z a da ayn fikri u kelimeleri ifade
eder: "Biz Allah' ezdi olan bir ba ka severiz, nk bizim Allah sevgimiz,
bizde, Allah' n Kendisini sevmesidir. Nitekim biz Allah' ezeliyet sretinde
tamrz, nk bizim Allah' anlaymz Allah'n, bizde, (veya biz olarak)
Kendini dnmesidir"477.
Akn nc e idi tabii a ktr. Bu akn hedefi sevilen nesne ne olursa olsun, kendini tatmindir. Manevi a kta, nefs ve btn arzular Mauk
uruna feda edilir. Tabii a kta ise, fed edilen a k olunan nesnedir. bnu'lArabi btn tabii, fizyolojik ve hatta mekanik cazibeleri ihtiva eden asil
ak (el-hubb el-unsiiri) dedii eyi tabii a ka ithal eder. Bunu bile en a a
ve kaba eklinde ilahi a kn bir tezahr sayar.
e) Gzellik A k n Temelidir
Ibnu'l-Arabrye gre, a k kendi ba na bir son de ildir; zati bir de eri
yoktur. Btn a klarn temeli ve sebebi Gzelliktir. Bu gr b nu'l-Ar abi'der ok daha nce bn Sina tarafndan ileri srlmtr. Ona gre, a k
btn eylerdeki ilk muharriktir (hareket ettiricidir): O her eyi ayn zamanda
Ezdi Yetkin (Ezdi Wintil) olan en Gzelin elde edilmesine yneltir. Allah'
severiz, diyor ibnu'l-Arabi, nk Allah Gzel'dir. O da bizi ve btn
474. Futht, II, s. 431, 1. 2 vd..

475. Bak., mesel, Fudtht, II, s. 445; III, s. 155.


476. Tevetsin, s. 134. Kar., H all c'm di er iirleri, Tevasin, ss. 133, 134.
477. Joachim, A Study in Spinoza's Ethics, Oxford 1901, s. 305.

151

yarat klarm sever, nk bu, Gzel'i sevrnektir 478. Allah'n Gzellii, btn
Gzellik trlerinin kayna dr. Btn manevi ve fikri gzelli in kayna olduu kadar, ekil giizelliinin de kayna dr. Buna ra men, aslnda Allah' n
gzellii, btn ekil ve sretlerin tesindedir. Allah ekil gzelliini sever,
nk ekil (silret) O'nun varln aksettirdii gibi, Gzelliini de aksettirir.
Bundan dolay Allah sevilmeli ve ibdet edilmelidir. Yetkin bir Arif O'nu
bu ekilde bilir, sever ve O'na bu ekilde ibadet eder.
Bu ekilde izah edilen Ak nazariyesinde, Ibnu'l-Ar abi btn sistemini zetlemektedir. Sistemi bununla tam bir btnlk kazanmaktad r. Ak
yaratmann sebebi (veya Bir'in sonsuz siiretlerinde tezahr), ayn zamanda
btn tezhrlerin Bir'e dnme sebebidir. "Allah da", diyor ib nu'l-Ar abi,
"ey Dvd, Ben'im onlara olan hasretim, onlar n Bana olan hasretinden daha
byktr, demiyor mu?" Ak, en ycesinde en a asna varncaya kadar,
Bir'in btn tezhrlerindeki faal ilkedir. Btn yarat klarm stnde A kn
eidini de ya ayan Yetkin nsan'da zirvesine ula r. Btn, Ak ile birbirine baldr ve onunla yaratmann hedefi idrak

478. Hadise gre, "Allah Gzel'dir ve gzel olan sever".

152

EK
bnu'l-Arabi'nin Sisteminin Kaynaklar

Belirli bir felsefe ya da tasavvufun, ibnu'l-Arabrnin btn sisteminin


kayna olduunu sylemek fiilen imkanszdr. Tabir cizse, Ibnu'l-Arabi'
nin, her tarakta bezi vard ve malzemesini her kaynaktan elde etmekten
ekinmiyordu. Sistemi son derece eklektik (derleyici) idi. Fakat daha nce
gelen filozof, sfi ve kelme larn eserlerinde bu sistemin bir ok blmlerinin
geli mesini salayan tohumlar kolayca bulabiliriz. Islami ya da gayri slami,
snni ya da gayri snni olan her trl kaynaktan fikirler derlemi tir.
Sisteminin ana fikri nispeten basittir. Fakat bu fikir etraf nda her taraftan muazzam bir literatr topl yarak, btn bunlar zmseme yoluna girmitir. Gramer 479 , fkh ( slam, kelm, tasavvuf ve felsefe bile, tamam yla
zmsenerek, btn varl klarn birlii eklindeki bu basit fikrin nda
yorumlanmtr. Bu basit fikirlerdir ki, Ibnu'l-Arabi' lin btn dncesini renklendirmi tir. Her ne kadar mmkn olan her ynde at r grnen
harikulade bir karma k grler ve fikirler y n halinde sistemini ortaya
koymakta ise de, uzun bir arama, eleme ve terkipten sonra, muhakkak hakl
olarak, tutarlhk davas gdebilen ve onun denebilecek olan bir kal nt bulabulabiliriz.
Bu ek a) A. Palacios'un, ibnu'l-Arabi'nin bn Masarra ve di er
Endls sfilerine ok ey borlu oldu u eklindeki nazariyesinin mbala al
oldu unu gstermek, ve b) Ibn.u'l-Arabi'llin felsefesini u ya da bu ekilde
etkilediini sandm kaynaklar ifade etmek iin, iki blme ayr lmtr. Bu
husus, Ibnu'l-Arabi'nin sistemi ile onu etkiledi ini sandm dier filozof
ve sfifilerin sistemlerindeki paraleliklerle ortaya konabilir. Bu Ek'in son k sm
ise, b nu'l-Ar abrnin Kur'n ve Peygamber'e atfedilen hadislerden ne kadar faydaland n gstermektedir 480.
479. Bak., mesela, Fudtht, II, s. 192.
480. Bak., mesela, Futilht, I, ss. 430-490. Yine Bak., Futiihiit, II, s. 219. Burada I bnu'l-Ar abi
"kyas" ve iemr tasavvuf a sndan izah etmektedir.

153

Palacios'un nazariyesini ele almadan nce, Ibnu'l-Arabr lin doumuna hemen takaddm eden yzy lda, Endls'de (Ispanya'da) Tasavvuf
tarihinin genel bir panoramas n vermek istiyoruz, nk o zamana kadar
Bat'da Tasavvuf ad na lyk hibir ey yoktur. H. V/ M. XI. yzy ln ikinci
yarsna kadar, Endls ve Kuzey Afrika'da bilindi i kadaryla, tasavvuf,
felsefi bilgiden yoksun kimselerin tatbik ettikleri dini bir zhd sisteminden
ibretti. slam Kelm hakknda bir ok bilgilere sahip olmalar rnmknse
de, pek o u bundan da yoksundu. Endls mslmanlar felsefe ve her trl
hr dnceye kar idiler, Gaz lrnin eserleri gibi eserileri bile, kfrle suluyor ve ounlukla ate e atyorlard. te yandan snni sffiler, hatta hi
okuma-yazma bilmeyenleri, byk sayg gryor, kltrl kelmc lar tarafndan bile, el stnde ta myordu.
Daha ok doudaki mutassavvflara benzeyen yeni bir s lfi mektebi
ilk defa takriben H. 540 / M. 1145 tarihinde, o s rada sfiliin batdaki en byk
manevi merkezi olan el-Meria'da grnd. yle grnyor ki, bu tasavvuf
tr oradan btn Endls'e, zellikle Sevil ve Kurtuba'ya ve ayn zamanda
Bat Portekiz'e yay ld. Sevil'de ortaya kan, bildiimiz en byk sisfi,
b. Barracn (l. H. 536/ M. 1141) idi. Meria'da ise stfilerin reisi, H. 536 (veya 537)/ M. 1141 (veya 1142)'de lp bn. Barracn' n
yanna gmlen btni bir safi olan Eb'l-Abbs b. el-Arif idi Kurtuba'
da byk bir muhaddis (hadisi), kelnc (mtekellim) ve dindr bir sfi
olan Ebf Berk el-Myurki nl bir mr id
Bir yzyldan, fazla bir zamand r, yani H. 450/ M. 1058'den H. 560/ M.
1164'e kadar bat da sfilik bir gei devresi geiriyordu. bn B arracn,
bn K asi, bnu'l-Arif ve el-Myurki mektebi bu devrenin ortalar na
i aret etmektedir, ve nihayet arapa konu an sfilerin en by olan I bn r
1- Arab ryi ortaya karmtr. Batl kelmclarm arzusu hilfina, felsefe
yaylmakta ve bn B cce (l. H. 533/ M. 1138), bn Tufeyl (l. H. 531/ M.
1136) ve byk bn R d (l. H. 595/ M. 1198) gibi filozoflar n safta grnmekte idiler. Bu unsuru sufili e aktarmak bn B arrac n ve arkada larnn hedefi idi. Bunun iin Gaz lryi eyhleri olarak kabul etmekle i e ba ladlar. Bunlar (zellikle bn K asi)Ga z lrnin gr lerini izah ederek, byk
bir ballkla bu grleri savundu. Aristo, Eflatun ve Yeni-Eflatuncular n felsefesi do udan getirilen tercmeler, bn R d'n erhleri ve retmeni bn T ufe yl'in eserleri vas tasyla zaten bilinmekteydi. Itikadi mez481. O, bn Barracan ve Ibnu'l-Arif Kuzey Afrika valisi taraf ndan Fas'a a rlarak H.
536 (veya 537)/ M. 1141 (veya 1142)'ye kadar gzalt nda tutuldu, ve bu yl iinde de bn
B arracn ld. El-Myurki bunun zerine Bicilye'ye kaarak vaazlarma orada devam
etti. Bak., ibnu'l-Abbr, T ekmile, ner.: Codera, Madrid 1889, s. 608.

154

hepler hakkndaki bir ok kitap (mesela, Sehristnrninkikr) kullan lmak


ta idi. Endls'de de bn Hazm gibileri bu konuda yazmaya ba ladlar.
Ihv an es- S af risleleri gibi kitaplar da yayg nd. Endls'de Felsefe
ve Tasavvuf'dan yzy llarca nce bilinen Sholasticism, zellikle Muctezile, baz kimseler zerindeki etkisini srdrmeye devam etti. Ve nihayet
Ku eyrrnin Risale'si gibi stfi risaleler bat safilerince titizlikle incelendi.
Batl yazarlar bu konular birbirleriyle uzla trma teebbsne henz girmemilerdi. Bu grev btn bu unsurlar birle tirmeye alan bnu'l- Ar abi
ve bir dereceye kadar da a da' ve hemehrisi, bnu'l-Arab mektebine
ba l bn Seb'in (l. H. 668/ M. 1269)'e terkedildi.
Ite bu, ana hatlaryla, bnu'l Arabrnin iinde doduu fikri atmosfer
idi. yleyse bir ok d nrler gibi o da a nn insan idi diyebilir miyiz?
Yukar da izah edilen safi mektebine mensup oldu u kesin midir? Muhakkak ki,
-

bnu'l- Ar abi hayatnn ilk 30 yln Endls'de, zellikle bn B arr acan' n


vatan ve retim merkezi olan Sevil'de geirmi tir. Yine muhakkak ki, Tunus'da zerine bir erh de yazd sylenen bn K asrnin Halen-Nacleyn'ini
okumutur482. ibnu'l-Arabi de el-Meria'da Eb. Abdillah el-Gazzal ve
Eb'r-Rebi el-Kefif gibi do rudan doruya bnu'l-Arabi'in baz mridleri ile karlatm belirtmekte, daha fazla bir ey sylememektedir. 483

Futht, Fuil s ve Mevilkicen-Nucrm adl eserlerinde bir ok Ibnu'l-Arai


vesilelerle bazan tasvip ederek hazan da reddederek bn. B arr acan4",
bn K asi.485 ve ibnu'l-Arif 486'e atflarda bulunmaktad r. Bu silfiye
ne kadar borlu oldu unu sylememekte ise de, tasavvufa ilk giri inin, yakndan in olduu anlalan, onlarn eserlerini almak sretiyle, onlar tarafndan etkilenmi olmas gerektii aka grlmektedir. Ibnu'l-Arabi'ye onlarn mridi olarak bakarsak, bu ancak onlar n ve daha bir ok safi ve filozoflarn onun retmenleri aras nda saylabilece i anlamnda olmal dr. bnu'lAr abrnin dncesi daha ok do uda olgunlat.
Bu safinin yazd eserlere gelince, elimizde bn K asnain "HarenNaqeyh"inin ve bnu'l- Arif'in "Meha.'sin el-Mectilis"inin birer elyazma nshas ve bn B arracn'a atfedilen eserin 487 de elyazma nshas bulun482. Futht, IV, s. 164, 1. 6'da bnu'l-Ar abi, bu kitaptan ve Tunus'ta bn Kasrnin o lu
ile bu kitab okuduundan bahsetmekte, fakat erh hakknda hibir ey sylememektedir.
483. Futht, I, ss. 297, 724-725.
484. Bak., Futht, I, ss. 75, 388' II, ss. 79, 136, 762, 859; III, s. 101; IV, s. 282.
485. Bak., Futht, I, ss. 176, 388, 407, 943; II, ss. 68, 79, 211, 340, 907; III, ss. 8-9, 31, 218,
428, 465; IV, s. 164; ve Fuss, ss. 355; trk. ev., s. 245.
486. Futht, I, es. 119, 145, 227, 297, 363; II, ss. 128, 189, 384, 421, 429, 811; III, ss. 520, 637;
IV, ss. 105, 117, 714.
487. Bunlar aslnda iki eserdir. Bak., Bibliyografya.

155

maktadr. Son nshay elde edebildim ve hibirinde, bu mektebin muhakkak


ki en fels.-4isi olan bn B arr a c n' n genel tutumuna bakarak, I b nu '1- Ar abi
tutumuna herhangi bir benzerlik gremedim. Her ne kadar hakl olarak bir
mutasavvf denebilirse de, bn B arr a c an, phesiz, vandet-i vucadcu bir
safi de ildir. Onun Kur'n tefsirinin baz blmleri tasayvufidir.
ibnu'l- Ar a brnin bu safiye yapt atflar o kadar azd r ki, onlar n
grleri hakknda bize pek az ey aklamaktad r. Sadece urada burada
ibnu'l-Arabrnin, daha yzlerce fikirle ilgili olarak yapt gibi, kendi sistemine yerletirdii bu safilerden biri veya di erinden mnferit bir fikre at fta
bulundu u grlmektedir. u fikirler en nemlileridir:
1. ibnu'l:Aririn "akli bilgi" (ilim), "marifet " ay rm 488 .
2. il n. B arracn' n. el - Hakk el-Mahlaku bihi hakk ndaki gr489
bn B arrac an bu deyimi, Kur'an'da bahsedildi ini grdmz ve Yarat klar hakkndaki bilgimiz sayesinde bildi imiz Allah anlamnda kullanmaktadr. Yani her trl bilgiyi a an el-Hakk'tan, ba ka deyile, gerekte var
olan bizzat Allah'tan farkl olarak Yaratan Allah ve lemin Mdebbiri anlamnda, kullanmaktad r. El-Hakk el-Mahlaku bihi, Zuhal. Meminde her yerde
temsil edilen Sfatlar ve Filleri ile bize a klanan Allah't r. Bu alemde tezahr
etmeyen bu isim, Sfat ve Fiillerden baz lar gelecek olan alemde tezahr
edecektir. Bunlar her yerde i leyen ilahi kanunlard r ve byle olmakla Allah' n
nceden takdir etti i eyleri asil tabiat n ortaya koyarlar. bn B arracan' n
gr snni gr e tamamyla uygundur. Onun el-Mahlaku bihi (bu deyimi
ilk olarak onun ortaya att anlalyor) deyimi u Kur'n ay-etlerine dayanmaktadr: "Gkleri ve yeri oyun olsun diye de il, hak olsun diye yaratt k

(bil-Hkk)" (Kur. XLIV, 38). Ayd nlk iin gnei, k iin de ay yaratan
O'dur... Allah her eyi hak olsun diye (bi'l-Hakk) yaratt" (Kur. X '5). te
yandan, ibnu'l- Ar abi bu deyimi Kelmia, Muhammed'in Hakikati v.b.
ile (bak. Kelam Blm) ayn sayar.
3. ibnu'l-Arif'in fen.a'n n anlam49 ve Allah' n her eyin sebebi olduu hakkndaki grii491. ibnu'l-Arabrnin. Mehasin el-Mecislis'den ksa
naklinden ibnu'l - Arif'in de ibn.u'l- Ar abi gibi bunu vandet-i vudidcu
manada m anladn sylemek mmkn de ildir.
4. bn K asrnin btn ilahi Isimlerin ayn oluuyla ilgili grii492
488. Futldt, II, s. 421, 1. 12.
489. Futt hat, III, s. 101, 1. 12 aadan.
490. Ayn eser, III, s. 520, 1. 8 a adan.
491. Ayn eser, III, s. 117.
492. Fust s, s. 111; trk, ev., s. 60.

156

T asavvufun ameli cihetinde bnu'l-Arabi'ye tamam yla farkl trde


sfiler nderlik etmi lerdir. tbnu'l-Arabi Futlten'inda ve Risalet el-Kuds'
anda bunlardan bir o una i aret etmektedir. Bunlara misal olarak unlar
gsterebiliriz:
1. Yf suf b. Halef el-Ktimi (l. Iskenderiye H. 576/ M. 1180) 493 ,
ehy Eb Medyen'in has m.ridi idi. ibnu'l-Arabi onunla Sevil'de karla mtr. ibnu'l-Arabi onu byk bir zhid ve kendi anlad manada
bir Melmi olarak gsterir. Ayn zamanda zhid olarak yeti mesinde K mi'ye
ok ey borlu olduunu itiraf ederek, Kiimi'nin kendisine ilk defa s lfilik
kelimesinin anlamn reten ve K u eyrrnin Risle'sini tan tan kii
olduunu sylemektedir.
2. Salih el-Adevi. Bu zat Ibnu'l-Arabrnin Sevil'de kar lat
bir ba ka zhid'tir. Bu zat manevi mr idlerinden biri sayar ve pek mkemmel bir silfi eklinde nitelendirir.
3. El-Belevrnin a da larndan Eb s mran el-Mirtuli. ibnu'lArabi, el-Mirtulrnin bir zhid olarak yeti mesinde el-Haris el-Mul as bi el-Ba dadrnin yolunu takip etti ini sylemektedir. Bir ok riyzetler
geirmitir.
tbr u'l-Arabrnin kendi eyhleri olarak kabul etti i bu sufiler haldundaki szlerinden, onlar n grlerinden ok ahsi hayatlar n, keramet v.b.
'erini reniyoruz. nk gr ne gre, bunlar hibir gr e sahip de illerdi.
a) ibnu'l-Arabi ve bn Meserre
P alacios Abenmasarra adl eserinde el-Meria Stili Mektebi ile ok daha
eski 1bn M e serr e Mektebi aras nda tarihi bir irtibat tespit etmeye al r. Ona
gre, el-Meria Mektebinin ib . Meserre Mektebi ile bir yak nl vard . Buradan ibnurl-Arabi'nin felsefe sisteminin bn Meserre (l. H. 319/ M.
931)'ye kadar gtrlebilece i sonucunu karmak istemektedir. P al a c i o s'un
kanaatna gre, bnu'l-Arabryi bn Meserre ile ibnur-Arabi aras nda
bir halka te kil eden Meria Mektebi etkilemi tir. Fakat bu genellendirmenin
u anda elimizdeki delillerin mmkn gremiyece i kadar geni olduu grlmektedir. u gereklerin nemle aklda tutulmas gerekmektedir:
1. Ne Meria Silfi Mektebi ile bn Meserre ne de bn Meserre ile
bnu'l-Ara aras nda tarihi iliki olduu hakknda herhangi bir bilgimiz
vardr.
2. Bugn elimizde bn Meserr e veya herhangi bir m.ridi taraf ndan
yazlm bulunan hibir kitab , hatta kitaplarndan paralar bile yoktur.
493. Futiihet, I, s. 327.

157

3. 'bn Meserre'nin tasavvufta hret kazanm olan hibir mridini


bilmemekteyiz.
4. bn Mes err e ve Mektebi hakk ndaki btn bilgimiz u metinlerde yer
almaktadr:
a) bn Hazm, Fisal (II, s. 126; IV, ss. 80, 19J-200). Burada ibn. Mes err e'nn Kader gr yle ilgili baz bilgiler buluyoruz. 1bn. Hazm, bn Meserre'yi bu noktada bir Muctezil olarak nitelendirmekte ve bn Meserre'
nin Allah'n bilgisinin iki e it olduuna inandn ilve etmektedir: 1. Klli
(evrensel) hakikatlarn bilgisi, ve 2. tek tek nesnelerin (cz'ilerin) bilgisi.

b) bnu'l-Arabi, Futilltt (I, ss. 191, 194; II, s. 767; ve Fuss, s. 125).
Burada ibn.u'l-Arabi, bn Meserre'nin lhi Ar ' teviline i ret etmektedir (bk., Kelm. ve Tasavvuf Blmleri).
c) K fti, Tarih el-Hkem, (ne r. Lippert, ss. 15-16) ve S cid b. S cid

el-Endelusi, Tabak& el-Umem, (Mark 1911, s. 666). Burada bn Meserre'


Empedocles felsefesi taraftar ve ate li bir savunucusu oldu u eklinde tasvir
edildiini gryoruz.
d) ibn, Meserre'nin snnili i ilgili nemli olmayan dier atflar:

bn M a s a r r a birok Mslman yazarlar, zellikle bn Hakan tarafndan Metmah el-Enfs (stanbul 1302 H.), s. 58'de mlhid say lmtr;
bn Scid, Tarih el-Umem; el-Ferezi (do . M. 962), Tarih el-Ulem
el-Endelus ve Dahi:d, Buyat el Mltemis, s. 78. Btn bu yazarlar bn
Meserre'y Muctezil cedeli iyi bilen bir mlhid ve tasavvuf diline ince bir
sembolizm katan bir &MI olarak tasvir ederler.
e) bn. Meserre'n n mridlerine gelince, is nql er- Rucayni. ve bkad Munz r b. S t cid el-Bellti mstesna, hepsi de isimlerinin tesinde
pek az ey bilebildiimiz kimselerdir494.
494. I. bn Meserre'nin A. 371/ M. 981'de len mridi el-Fenni hakk nda bak., Ferezi,
eluleme' elEndels, ner.: Codera, Madrid 1891, s. 1329.
II)bn Meserre'nin H. 376 / M. 986'da len mridi e d-D e ccl el-Kurtub hakk nda bak.,
Ferezi, ad geen eser, s. 437.
III)

bn Meserre'nin H. 377/ M. 987'de len mridi Eb an b. Sag(' hakk nda bak., Ferezi, ad geen eser, s. 54.

IV) H. 355 / M. 965'de len B allf ti hakknda bak., Ferezi, ad geen eser, s. 1452, ve el-Makkari, Nefh etTib, II cilt, Kahire 1279, I, s. 335.
V)

Telif el-Kurtubi hakk nda bak., bn Abbr, Tekmile, s. 281.


VI) bn Meserre'nin en nemli mridi smail er-Ru<ayni hakk nda bak., !bn Hazm,
Fisal, IV, ss. 80, 198-200. Bildirildi ine gre, er-Rucayni de, mr idi gibi, Kader'e ve
lemin kdemine (ba langc olmadna) inanmaktadr. Ayn zamanda bedenlerin yeniden
dirilmesini de inkir ederek, lahi Ar'n, alemi idare eden ilke oldu unu ileri srmektedir
(kar., bnu'l-Arabi, ilahi Ar ile lk Akl ayn saymaktadr). Rucayni'ye gre, Allah' n
lem zerinde do rudan doruya etkisi yoktur. Bu gr ayn zamanda mridine de isnat
edilmektedir.

158

u anda bn Meserre ve Mektebi hakk nda elimizdeki btn malzeme


bundan ibarettir. Sadece bu a dan, varsa bile, sistemleri hakk nda herhangi
bir fikir edinmemiz imkans zdr. Pala cios, bn Meserre'nin olarak kabul
etti i ve tamamyla a) yukar da szn etti imiz ok nadir at flara ve b)
sylediine gre, bn Meserre'nn ate li bir savunucusu oldu u Empedocles'e atfedilen felsefeye dayand rd bir sistem meydana getirmeye al mt r. Bu kaynaklardan sonuncusu zerinde bizim tek otoritemiz, Sa`id elEndelusi'dir 495 ki, KIM. ve bn Ebi Usayb ca'n n Empedocles ve
bn Meserre hakknda naklettikleri btn bilgileri bu zattan ald klar anlalmaktad r. Bu yazarlarla birlikte e h ri st ni ve e hr a zuri'den, E mp ed ocles'in felsefesinden ne anlad klarn zetleyen u bilgiyi elde ediyoruz:
1. Onlara gre, Empedocles, ilahi S fatlarn birli ini ve Bir Hakikatla
onlarn aynlnu ileri sren ilk ahst. Allah her zaman s rf bilgi, s rf irade,
rahmet, kudret v.b. ile ayn srf hviyetten ba ka bir ey de ildir. Allah,
alemi Kendisi ile birlikte ezdi olan maddeden yaratmanu tr: nce " lk Unsur"u yaratm ; ondan da btn mrekkep varl klar yarat lmt r496. Allah
Bir olan Hakikat ve okluk kabul etmeyen bir Birliktir. Hviyeti her trl
okluun. tesindedir497. Bu gr , phesiz, karakteri itibar yla, eski Yunana
ve zellikle Yeni- Eflatunculu a aittir. lahi S fatlar hakkndaki ks m
Muctezililer taraf ndan (Mesela, Allf, l. H. 226/ M. 840) gelitirilmi tir
Fakat ne olursa olsun Empedocles'e atfedilemez, nk Empedocles
ashnda o ulcu (pluralist)'fir. Empedocles, Parmenides'in "fele ini"
(gk kresini) ayn cinsten bir cevher olarak de il, birbirinden farkl 4 cevher veya unsurun kar m olarak kabul eder.
2. Bu mslman yazarlara gre, Empedocles, yukar ve a a lemlerin
tek anla lma vas tas olarak, insan nefsi zerinde durmaya byk a rlk
vermektedir. lk Cevher hakknda do rudan do ruya bilgi edinmek imkanszdr: Zahiri Mem hakkndaki bilgi vastasyla onu kavramaya al mak da
mmkn deildir. Sadece insan nefsi bu iki dnya aras nda yer alan halkad r:
"Kendini bilen Rabbini de bilir" 498.
Nefs, diyor szde E nped o cles, basit. gzel ve maddi olmayan bir cevherdir. Onun gzellik ve lmszl n inkar edenler bedene narazan onun
d manzaras na bakmaktad rlar499 . Nefsin basitli i uzvi de il, ruhanidir.
495. el-Endelsl, Tabakta el-Umem, (Mark 1911), s. 666.
496. ehristani, ad geen eser, II, s. 260.
497. Kftl,

el-Hukemir , Leipzig 1902, ss. 15-16; Tabak& el-Umem, s. 666


498. ehrazun'den naklen Palacios, Abenmasarra.., s. 146, 1. 14.
499. Ayn eser, s. 147, 1. 13 ve 26.

159

"Ate ten ziyade n basitliine, daha do rusu ktan ok aydnln basitliine benzentektedir"".
nsan nefsi KWh (Evrensel) Nefsin sadece belirli bir tezhrdr. Onun
son hedefi asil "kayna na" dnmektir. En yksek ruhanilik derecesine eri ebilir. Bizim hayattaki hedefimiz de bu gayenin yerine getirilmesine ynelmelidir5". Evrensel Nefsin en yetkin tezahr, her devirde cz'i nefslerin asl nda
lk Unsur'a (el-Unsur) ait olan"2 ve ciiz'i nefslerinin bedenleriyle olan geici
ilikileri s rasnda unuttuklar bilgiyi hatrlamak iin gnderilen peygamberlerdir.
Nefsin mahiyeti ile ilgili bu gr Yeni-E fl a t u n c ul a r n ki yl e, zellikle
daha sonra grece imiz ihvan es-Saf'ya benzerlik arzeden ismacili d nrlerin anlad klar ekliyle ayndr, ve orada Emp e d o cles'e ait hibir ey
yoktur.
Sehrist ani (yine Empedocles'e atfen) bu bilgilere Aristo'ya ait 3
nefs grn eklemektedir Bunlar nebti (bitkisel), hayvni ve Ali nefslerdir, ve her biri bir a asndaki iin bir "kabuk" (lura) vazifesi grr. Su
anlamda ki, Akl (grn e gre Plotinus'un lk Akl) ruhani Cevher
(e/- Unsur) iin, nefs Akl iin, Tabiat nefs iin, ((Plotinus'un) sudr
nazariyesinin son merhalesine gelinceye kadar, bir "kabuk" te kil eder.
Daha yukardaki (yani z) daha a adakinin sretlerini yans tr ve ortaya
karni3 .
Bu, her ynyle Yeni-E fl at un c ulu kt ur, ve hemen hemen kelime
kelime Ihvn es-Safa'n n rislelerinde ifade edilmi tir
Bu yazarlarn Empedocles'e atfettikleri belki de tek do ru fikir udur:
1. Ak ve Mcadele Gr "4.
2. Drt Unsur ve "Felek" nazariyesi; sonuncusu da yine Yeni-Eflatuncu sudr nazariyesiyle kar m olarak Ihvan es- Saf'da bulunmaktadr. Birincisine ise e itli yerlerde i aret edilmekte ise de, ne onlar n felsefesinde ne de bnu'l-Arabi'ninkinde nemli bir rol oynamaktad r. Her
"olu" iin gerekli olan birbirine tamam yla zt iki ilke (veya Emp e do cles
bazan deyimlendirdi i gibi, unsur)'un bnu'l-Arabrnin sisteminde yeri
yoktur.
500.
501.
502.
503.
504.

160

Ayn eser, s. 147, 1. 14 ve 8.


ehristani, ad geen eser, II,
ehristani, ad geen eser, II,
ehristani, ad geen eser, II,
ehristani, ad geen eser, II,

s. 265; Enneads, IV, 3, 1.


s. 263.
s. 262.
s. 261.

Mslman yazarlarn H. VII / M. XIII. yzyla kadar, ana hatlanyla,


E mp e d o cl e s'in felsefesinden anlad klar bundan ibdettir. Yine a ka grlmektedir ki, bu yazarlar, e itli felsefeleri birbirine kar trma ve bir filozofa
bir ba kas nn btn felsefesini veya felsefesinin bir k mun isnat etme eklinde
grlen kt huylar n n bir sonucu olarak, o devrin do ulu bilginlerince anlald ekliyle, Hellenistik felsefe tarihinde pek s k olarak kar latm z
bir baka hataya daha d mtrlerdir.
Bylece bn Meserre'n n gerekten byle bir felsefenin "taraftar ve
savunucusu" mu oldu u, e er byle ise, b nu'l- Ar abi'llin (onda do ulu
yazarlar taraf ndan E mp ed ocles'e atfedilen trden fikirlerin baz izlerini
buldu umuzu farzetsek bile) gerekte bu fikirleri bir ba ka kaynaktan de il
de, bn Meserre'den mi ald sorusu ortaya kmaktad r. lk soruya cevap
verme imknlar ndan yoksunuz. kincisine gelince, daha sonra da grece imiz
gibi, ibnu'l- Ar abrnin. Yeni-Eflatuncu felsefenin bu k smn bn Meserre'
den de il, Ihvan es -S af 'dan renmi olmas pek muhtemeldir. u iki husus nemle hatrda tutulmaldr:
1. S `id ve onun gurubunda olanlar n kanaat na gre, bn. Meserre'
nin bildii ve savundu u, yanl olarak E mp ed o cles'e atfedilen felsefe,
daha nce de grd mz zere, tahrif edilmi Yeni-Eflatuncu fikirlerin
bir derlemesi; bn Meserre'nin de il, E mp ed ocles'in felsefesinin onlar
tarafndan bir ifdesidir. Kesinlikle anla lmaktadr ki; bunlar E mp ed ocle s'i
aslndan inceleyememi lerdir. Bylece onlar n, E mpe d o cles'in felsefesi
dedikleriyle, zellikle nefs meselesi hakk nda Ihvan es -S af rislelerinde
bulduklarmn aras ndaki benzerli e dayanarak, nolar n bu konudaki malmatlar m Ihvn es-S af'dan ald klar ve Yeni-Eflatuncu sistemin bu
blmn yanl olarak E mped ocle s'e atfettikleri eklinde bir teklifte bulunmak istiyorum.
2. Yanl olarak E mped ocle s'e atfedilen felsefenin bu blm bnu'lAr abi ve Ihvan es-S af'da grd mz Yeni Eflatuncu felsefenin di er
bir ok blmleriyle ba lantldr, ve daha sonra grece imiz zere, Ihvan
es -S af rislelerin.de a ka zikredilmitir.
Burada ispat edilmek istenen noktalar unlardr: a) bn Meserre'mn
siififelsefesi hakk nda, byle bir felsefe varsa bile, henz hibir bilgimiz yoktur;
b) Palacios'un, ibnu'l-Arabrnin. bn. Meserre ve onun Mektebinden
etkilendii eklindeki nazariyesine dayanarak olarak ileri srd delil o
derece yetersizdir ki, onu bir kenara atma yetkisini kendimizde bulabiliriz;
c) ibnu'l-Arabi'nin bn Meserre'den ald anla lan tek ey, ilahi Ar
sembolizmidir ki, ibr u'l-Ar abi bunu da kendisine gre yorumlamaktad r;
161

d) Palacios'un el Meria Safi Mektebi ile bn Meserre'nn Safi Mektebi


arasnda var olduunu sand tarihi ba lant sadece farazi bir ba lantdr.
Dolaysyla ibnu'l-Arabrnin belirli bir lde el-Meria Mektebinin Tasavvuf sisteminden etkilendi ini kabul etsek bile, byle bir etkinin bn Meserre
ve Mektebine kadar dayand rlabilece i sonucu kmaz.
b) ibnu'l-Arabrnin. D ncesini Etkileyen Kaynaklar
'bn u'l-Arabi'nin sistemini ayr ntl bir ekilde incelememiz s rasnda
onun felsefesinin baz blmlerini ortaya koyarken faydaland kaynaklara
mmkn olduu kadar i aret etmeye ve onun gr lerine yaknl olan baz
sfi, kelmc ve filozoflara dikkati ekmeye al tk. Burada bu kaynaklar
daha ayrntl olarak incelenecektir. Bunlar iki ana zmreye ayr labilir:
1. Islami kaynaklar. Bunlara a) Kur'n ve Hadisleri, b) Hallc, Bayezid v.b. gibi ilk vandet-i vucdcu safileri, c) slam zhidlerini, d) slam kelamclarm: E 'ariye ve Mu`tezileyi, e) Karmatiler ve isma`ilileri (zellikle
Ihvn es-Saf'y ), f) ran'n Yeni-Eflatunculu a bal Aristocularn,
bn Sina'y, g) i rakileri dahil edebiliriz.
2. slami olmayan kaynaklar. Hellenistik Felsefe, zellikle Kelm gr
ile ilgili olarak Yeni-Eflatunculuk, Philo'nun ve Stoal larn felsefesi. Bunlar
daha nce ele alm tk5w.
Btn bu kaynaklar tam anlamyla incelemek, bu Ek'in s nrlarn a maktad r. Bunun iin bunlardan en nemlilerini ele alaca z. Felsefi bakmdan
ibnu'l-Arabi byk lde Yeni-Eflatuncudur. A ka anla ldna gre,
onun bildii ve tand Yeni-Eflatunculuk Ihvn es-Saf'mn anlad
Yeni-Eflatunculuktu. Tasavvuf gr bakm ndan ise, Hallc'm heyecann
de il, slabunu paylar. ibnu'l-Arabrnin ok daha fikri bir tutumu vardr. Martki bakmdan ve ayn zamanda Ahlak ve hiret konusunda Ibnu'lArab! slam, kelamclarm byk lde kullanmaktad r.
c) Ihvn es-SaWn n Risleleri, Farabi ve Mslman YeniEflatuncular n Eserleri
Ibnu'l-Ar abi ce ayn zamanda daha bir ok do ulu ve batl (Endls'
de ya ayan) sa.filerin tasavvuf gr leri iin zengin malzemeyi Ihvn esS afTdar aldklar anla lmaktadr. Zaten di er Yunan ve Hristiyan felsefeleri ile kar m olan Yeni-Eflatunculuk ibnu'l- Arabrye bu kanaldan ula m olsa gerektir. Ihvn es-Saf rislelerinde ansiklopedik bir ekilde slam
505. Bak., Kelam Blm.

162

Rasyonalizmini Sfli i Manilii Zerdtliiii ve daha bir ok Iran ve Yunandan alnm fikirleri ve mezhep ayr lklarn hep bir arada bulmaktay z. Bunlar
daha kk lde ibnu'l-Arabrnin kitaplar nda buluyoruz. Fakat Ihvn
es - S af rislelerinden ald eyleri, onlara kendi vandet-i vud dcu fikirlerini
a lamak saretiyle, kendi arzu etti i ekilde yorumlam bulunmaktad r.
,

Ibnu'l-Arabi, do rudan olsun bat dan olsun, kendi vandet-i vucildeu


anlaym ekillendirmekte yard mc olabilecek her d nceyi bir araya gerirmitir. Bu sebeple Ihvn es-Safa risleleri d nda baka hibir kaynak
onun gibi derleyici (eklektik) bir d nr iin daha verimli olamazd . Onlardan
ald eyleri, tpk slam dini ve onun muazzam literatr ile ilgili olarak yapmaya alt gibi, sistemine yerle tirmeye almtr. Ibnu'l- Ar abi,
ismacilileriu zellikle Ihvn es -S af'ya has nazari trdeki reti ve metotlarmn etkiledi tek slam mutasavvf da de ildir. Ayn etki bir ba ka yerde
de grlmekte ve ayn sebebin benzeri bir eseri meydana getirdi i ortaya kmaktadr. Mesela, Halepli Shreverdrnin safi felsefesi ile bn Sebcin'inkinde ibnu'l-Arabi ve Ihvn es -S afa'mn felsefesinin bir ok blmlerine
benzeyen dikkate de er hususlar bulunmaktad r.
ibnu'l-Arabrnin, Ihvn es-S af rislelerinde yer alan eylerden ok
Yunan felsefesine, mesela, zellikle Kelm gr ne Philo Judaeus ve
Stoahlarn felsefesine a ina olduu bir gerektir. Byle bir felsefeye nas l
aina olduunu sylemek ise kolay de ildirs". yle grnyor ki, ibnu'lArabi, bu arada slam Yeni-Eflatuncular ndan ve F arbrden, zellikle
Kur'n'daki Kalem, Levh ve Ar kelimelerini Plotinus'un lk Akl, Evrensel (Klli) Nefs, Evrensel Cisim v.b. kar l olarak kullanan ikincisinden ok
ey renmitir.
d) ibnu'l-Arabi ile Ihvn es-Saf'n n birle tikleri Noktalar
bnu'l-Arabrnin, hayat boyunca, herhangi bir ismacili frkaya mensup olup olmad n bilme imkanlarudan yoksunuz. Byle bir frkaya mensup
olmamas ise pek muhtemeldir. bnu'l- Ar abi, smailileri sk sk sulamakta
ve bir ok hususlarda onlara sald rmaktad r. Fakat onlar kk grmekle
beraber, o da, Gazali gibi, devaml olarak onlarn fikirlerinden ve stlahlarndan yararlandn ounlukla unutmaktad r. Ibnu'l-Arabrnin felsefesini
izah metodu yani slami nasslardan ba lyarak yava yava onlar tadil etmek
sretiyle arzu etti i felsefi fikri onlara i leme ve nihayet onlar aklama tarz ,
aslnda Ihvn es-S af' unki ile ayndr. ibnu'l-Arabryi bu yola srk506. Bu fikirlerden bir o u o srada ortal kta dolam olsa gerektir. B nu'l-Arabi ve daha bir
ok sufi ve filozoflar bu havay teneffs ediyorlard . Bu fikirler ayn zamanda yunanca
kaynaktan, Hristiyan rahip ve filozoflar vastasyla ifahi olarak da yaylm olsa gerektir.

163

leyen sik, Ihv an e s - S af a'n nkinden temelli bir ekilde ayrdedilebilirse


de, fiili sonucu ayndr. Ib u'l- Ar samimi olarak benimsemi grnd ey, onlarn, Islami hiret nazariyesini, Kur'an ve Hadislerin tamam n
tevil yoluna gitmeleri, tek hedefleri olan Islami ve ilkelerini y kmay sa lama
eklindeki ana metotlar idi.
Ibn.u'l- Ar abrnin sisteminin e itli blmlerinde yer alan ibnu'l - Ar abi ile Ihv 'an es-Safa aras ndaki benzer hususlar vuku s rasna gre unlardr:

Varlk Nazariyesi Hakknda


a) Plotinus'un sudr nazariyesi ve "varl k"n dereceleri. Bununla birlikte I hv 'an es-S a f , I b nu'l- Ar ab i'den ok daha tam bir Yeni-Eflatuncu
idi. (Bk. Vandet-i Vucd Bl.).
b) Onlar n Mutlak Varlk gr ile ibnu'l- Ar abrnin "Hviyet"
nazariyesi.
c) Onlarn Allah veya kendi deyi leriyle Son (Ahr) anlay, yani Son'un
sfatlar olmad , tabiat nn eliki kabul etmeyece i hakkndaki gr leri.
Ib nu'l- Ar abi. bu husus zerinde srarla durmaktad r. phesiz ibnu'lAr a bi, bunu, Hakikat n sadece bir ynn ifade ediyor kabul eder 507 . Onlara
gre, Allah,Plotinus'un Bir'i gibi, her eyin Hviyeti olmaktan ok her eyin
Sebebi idi508. Diyorlar,i: Allah ruhani alemde de ildir. O, btn ruhani ve maddi lemlerin sebebidir. eyleri, bir yap ustasnn binay ina etmesi gibi de il,
saylarn bir saysndan ktklar tarzda eylerin Kendisinden kt gibi yaratr. Alem ne Al/ah't r ne de O'ndan bir parad r; "O'nun ltuf ve iradesiyle
yarat lan""9 O'ndan sudiir etmedir, Bu, biraz tadile u ram olan Yeni-Eflatunculuktur. Ibnu'l- Ar abi bunu benimser ve sudrlar sadece subjective
bir olay saymak sretiyle, ona vandet-i vucd gr ierisinde belirli bir yer
verir (Bk. Vandet-i Vucd Bl.). Onlara gre, ailem Heyl ad n verdikleri
ruhani Cevher'in bir tekamldr 5w. Ayn zamanda Ib nu'l - Ar abi gibi, Zahiri Alemde Zamann hakikatn da kabul ederler. Allah leme tekaddm eder
fakat bu sadece mant k! bir nceliktir (tekaddmdr). Buna kar lk, mesela,
dm eder "feleklerin" "unsurlara" nceli i, zamanda olan bir nceliktir 5 n.
507. Son'u tanmlar' hakknda bak., Res'i/ Ihvn es-Saf, IV , s. 81; kar., I, s. 37.
508. Bak., ayn eser, III, s. 41.
509. Ayn eser, III, s. 109
510. Ayn eser, III, s. 119.
511. Ayn eser, III, s. 120.

164

ibnu'l- Ar abrnin Futiihttenda zikretti i "bir tek varl ktan ancak bir
kabilir" eklindeki metafizik bir aksiyom sayd klar temel zerine sudur
(veya yaratma) nazariyelerini oturturlar512. Burada tamam yla Yeni-Eflatuncu olan ve ib nu'l- Ar abi'nin hemen hemen ayn kelimlerle tekrar etti i
sudrlarla ilgili bir tasvir verirler 513 . lk Akl'a el-mahlk el-ibd'i (biricik
yaratlm varlk), "yaratmann leti", Allah'tan sudr eden ilk ey ve Allah'n
sreti v.b., derler. bnu '1-Ar abi btn bunlar Hakikatlarn Hakikati
veya Kelm'n kar l olarak kullanr 514.
Onlarn Evrensel (Klli) Nefs fikri, Tm Nefsin 514 a (ikinci sucliirun)
bir tavr olan cz" (tikel) nefsin onunla mnasebeti bir ba ka benzerlik noktasdr.
Onlarn sudrlar bir sebepler zinciri te kil eder: Her biri, bir stndeki
tarafndan husle getirilir ve onun yetkinliklerini yans tr515; yukardaki
aadakini ku atr. Sudr ne kadar a adaysa eksiklii ve Allah'a uzakl k'
artar. 51 6 .
Isncililer ve bu noktada onlar izleyen b n u' 1-Ar ab Empedocles'in
"felek" ve "Drt Unsur"unu Plot inu s'un sudrlar ile ilgili listelerine koyarlar. Fakat "felek" den (el-felek el-muhit; Empedocles'in cs0oupo veya
"Btn" ) Empedocles'in anlad n anlamazlar. Onlara gre,
felek sadece yukar da Mars, Jupiter, Saturn ve a ada Vens, Merkr ve
Ay'la birlikte merkezi Gne olan yldzl gkyzdr517 . Ayin altna Empedocles'in Drt Unsuru veya Unsurlar n yerle tirirler.
Psikololi ve Bilgi Nazariyesi Hakk nda
Psikoloji ve Bilgi Nazariyesi ile ilgili fikirleri bak mndan ib n u'l- Ar abi'
nin Ihv an es -S af 'dan geni apta yararland anlalmaktad r. u hususlar
ib nu'l- Ar abi' tin fikirleriyle onlarnki aras ndaki esasl benzerli i ortaya
koyacaktr:
1. nsan nefsini, mahiyeti hareket ve kavrama olan basit bir canl cevher
olarak tarif etmeleri"'.
512. Futlht, I, s. 52.
513. Bak.,
Ihvn es-Saf, IV, ss. 230-231, ve III, s. 122.
514. Ayn eser, III, s. 122, ve I, s. 37; kar., Kellim Blm. Geriye kalan sudrlar tasvirleri
iin bak., ayn eser, III, ss. 4, 7, 18; keza, IV, ss. 234-235, ve III, s. 6.
514a. Ayn eser, III, ss. 9, 43-44; kar., Shreverdi,
515. Ayn eser, III, ss. 41-42.
516. Ayn eser, III, s. 332.
517. Ayn eser, I, s. 78; III, s. 23. Feleklerin etkileri iin bak., IV, ss. 243-247.
518. Ayn eser, III, s. 78; kar., III, s. 17.

165

lili

2. Nefs "Ben" veya "Sen" le anlat lmak istenen eydir; varlnn tek deve d nceye dayanan bilgidir" 9.
3. nsan nefsi Evrensel Nefsin zel bir "hali" dirsw

4. Ruhani hayat n en yksek ekli ve insan nefsinin son hedefinin Evrensel


Nefse dn (grne gre gerek anlamda) ve btn maddi ili kilerden tamamyla kurtulu u olduu hususundaki gr leri 521 . Onlar da, ibnul- Ar abi
gibi, cz'i nefsin (ldkten sonra) Evrensel Nefsteki hayat teki dnya denilen eyden ibret oldu unu kabul ederler 522 . Nefsin teki dnyadaki mutluluu veya hicran]. Cennet ve Cehennemden ba ka bir ey deildir. Onlarla
ibnu'l - Ar abi aras ndaki fark, onlarn nefsin saadetini temin iin maddi
lemin ve ona ait btn ili kilerin terki zerinde daha ok durmalar , bnu'
1- Arabrnin ise daha ok marifete a rhk vermesidir 523 .
5. Nefse Allah' n bu dnyadaki halifesi ad n verirler (bk. Kelm Bl.).
6. Nefsin ve btn Ruhani Memin lmszl hakkndaki grleri 524.
7. Ruhani hayat n en yksek ekli peygamberlerinki veya vrislerinkidir: kar., Keln Bl.525.
8.
jileri s2 6.

Arabrnin hemen tamam yla tekrar etti i tecrbi psikolo-

9. Batni bilgiyi gizli bir doktrin olarak kabul eden nazariyeleri ve


Masum mam grleri. Bk., ibnu'l- Ar a Unlu Kutub gr : Kelm bl..

Kk Alem ve Byk Alem Hakkmda


1. "Mutlak nsan" (el-instn el-mutlak) veya el-halife ad m verdikleri
grleri. Bu gr p ib nu '1- Ar abrnin. Yetkin nsan grnn ilk rne ini te kil etti i anlalmaktad r.
2. Kk lemle byk lem aras nda ortaya koyduklar ortak noktalar527. (kar. Kelm Bl.).
519.
520.
521.
522.
523.
524.
525.
526.
527.

Ayn eser, IV, s. 226.


Ayn eser, III, ss. 43-44.
Ayn eser, III, s. 120.
Ayn eser, III, ss. 72-73, 81; IV, s. 189.
Ayn eser, IV, ss. 190, 221-222.
Ayn eser, IV, ss. 107-117, 120.
Ayn eser, IV, ss. 153, 178, 180.
Ayn eser, III, ss. 37-45.
Ayn eser, III, ss. 26 vd..

166

e) Hallc' n Ibnu'l-Arabi'ye Etkisi


Ibnu'l-Arabi'nin gr n etkiledikleri sylenebilen sfifiler aras nda
Hallc'n en byk etkiyi yapt anlalmaktadr. yle grnyor ki,
Ibnul'Arabi, Hallc' n tasavvufi szlerine yak ndan in idi. Hatt
"es-Sirc el-Vahhc f Serh Kelm el-Halla" adyla Hall c' n deyimlerine
bir erh yazd samlnaktad r528 . Ayrca Ibnu'l-Arabi, Futht'nn bir
ok yerlerinde Hallc'a at flarda bulunmakta, bir ka hususta onu nakletmekte ve kendi vandet-i vucildeu gr lerini yerle tirecek ya onlar desteklemekte ya da reddetmektedir 529 .
Ibnu'l-Arabrnin. sisteminin genel olarak incelerken, Hallc ve gr leri, hangi noktalarda birle ip hangi noktalarda Ibnu'l-Arabrninkilerden
ayrldklar ve ibnu'l-Arabrnin sistemindeki en hayati noktalardan baz larnn nas l Halla'n fikirlerinden esinlendi i hakknda daha nce baz i retlerde bulunmu tuk. Burada ise bu hususlar daha ba ka bir kayla birlikte
zet eklinde tekrar edilecektir.
1. Bir ve ok meselesi. Bu, Hall' n Lht ve Nst veya Ttil ve Arz
grnn tadil edilmi bir eklidir530. (Bak. Bir ve ok Hakk ndaki Bl.).
2. Kelm gr ve Muhammed'in ezelde varl meselesi. Hallc' n
Huva Huva's ile Ibnu'l-Arabi'nin Yetkin nsani (bak. Kelm Bl.).
3. "Muhammed'in Nuru" nun do rudan do ruya bir tecellisi olan ba mi
bilginin mahiyeti (bak. Kelm Bl.).
4. Bizatihi Allah'a ait olan Birlik ile O'na atfedilen Birlik aras ndaki
fark (bak. Tenzih ve Te bih Bl.).
5. Hakkn perdesi olan Halk Memi (bak. Hviyet ve S fatlar Bl.) 531

528. Bak., Massignon, La Passion d'al-Hallc, 2 cilt, Paris 1922.


529. Bak., Futiiht, I, s. 219; II, ss. 15, 165, 445, 478, 720; III, ss. 22, 51, 52, 155; ve IV, ss. 105,
309.
530. Bak., Futilhilt, I, s. 219.
531. Bak., Tevasi , s. 73; Massignon, Quatre textes relatifs a Halide, Paris 1914, s. 80'de H all a.c
diyor ki:
"Benimle Senin an nda benim enniyem beni rahats z ediyor.
Ltfunla enniyemi ortadan kald r".

yle grnyor ki, I b nu '1- Ar a b i'nin u szyle anlatmak istedi i de budur: (Fuslis)
Halk Alemi kendi kendisinin perdesidir (Ve kova cayn elhicab alt nefsihi). ehristanI
ennun kelimesini zatn karl olarak kullanyor (II, s. 336). Ibnu'l-Ar abi de Futfihtt'
nda (IV, ss. 49-50) diyor ki: Herhangi bir eyin enniyesi, onun hakikatdr. Fakat bnu'lAr abi bu kelimeyi kullanma eklinde tutarl de ildir. Bazan onu Hviyyet'in (O'lukun)

zdd olan Ben-lik'in kar l olarak, bazan da ya Allah' n ya da herhangi bir ez'i hiiyiyetin
zt anlamnda kullanr. Bak., Futillclt, IV, s. 50 ayetler.

167

6. lahi Ak nazariyesi (bak. Gzellik, Estetik hakk ndaki Bl.).


7. Me ia ile irade aras ndaki fark ve eriatla ilahi buyruk aras ndaki
mnasebet (bak. Ahlak Bl.).
8. Allah'n bilinemezlii 5,3 2.
9. Kur'n'n tevili. Kar., mesela, ibnu'l- Arabrninkiyle tamam yla
ayn olan u ayetin H all e tarafndan tevili:
a) Kur. II, 51: "Yaratan Allah'a tvbe edin ve nefislerinizi ldrn".
Hallc'a gre, "nefsinizi ldrn", ondan ve Allah'tan ba ka her eyden
kurtulun ki, yok yoklu una dnsn ve yalnzca Hak baki kals n" demektir 533 .
Biraz daha vandet-i vueildeu bir rengi olmas bir yana b rakhrsa, ibnu'lArab rnin tevili de ayndr.
b) Kur., II, 256: "Diri, Kendi Kendine duran O'ndan ba ka ilah yoktur".
Hallc'n bu ayeti erhi 534. ibnu'l-Arabi'nin Kayyilm (Kendi bana
duran) ismini teviliyle hayret verici bir benzerlik gstermektedir.
e) Kur., XXIII, 72: "Muhakkak ki biz gklere ve yere sorumluluk ykledik, v.b.". Rana' c'a gre, "sorumluluk", nsan'n ilahi cihetidir. 53 5 bnu'
1- Ar abi ayni ayeti "sorumluluk" tan Yetkin tezhr eden ve bu nedenle de
de kendisine halife denen ilahi s raflar anlyarak bir tevile gider.
d) Kur., XLVIII,,10: " phesiz sana ba llk akdinde bulunanlar Allah'a
kar da ayn akitte bulunurlar". Bu ayetin erhinde Hallac diyor ki: Bu
Birlik Makamdr (makam el-cem). ibnu'l-Arabi "Muhammed'id Hakikati., Birlik Makamdr" derken, ayn eyi sylemek istemektedir5 36.
phesiz Hallc, ibnu'l-Arabi'nin mensup oldu undan farkl bir
stfiler znresine mensuptur. Fakat ibnu'l- Ar abi, Hallae' n bir ok szlerinde, kendi vandet-i vucadeu gr lerinin tohumlar n ekmek iin verimli
bir toprak bulmu tur. Hallc' n fikirlerinden bir o unu kendi sistemine
uyduracak ekilde de itirir. ib nu'l- Ar abrnin, Hallc' n bir taraftar
olduunu ve sisteminin Hallc' n sistemi olduunu iddia etmek istemiyorum,
nk Hallc' n bylesine ilenmi bir sistemi yoktur. Daha ziyde, Hallc' n
ib nu'l- Ar abi'ye etki yapan en nemli kaynaklardan biri oldu unu sylemek
istiyorum.
Tevasin, ss. 70-72.
533. Massignon, Essai sur les origines du Lexique technique de la mystique n usulmane, Paris
532.

1922, s. 24.
534. Ayni eser, s. 25.
535. Ayn eser, ss. 155-156.
536. Ayn eser, s. 61; kar., FUSII.1 s. 30 1

168

Ibnu'l-Arabi, Hallc'dan ba ka daha pek ok siViden fikirler alm


ve onlara kendi mutad vandet-i vucadcu rengini vermi tir. Futidit'nda
yzden fazla yerde Beyezid'e at flarda bulunmakta ve Cneyd'den,
ibli'den , Tusteri'den Abdulkadir el-Geylanrden ve onun miiridi
Eba's-Su'f d b. e - ibl'den, Muhammed b. Abdulcabbar enNifferrden, Gazali ve daha bir oklar ndan sk sk nakiller yapmaktad r.
Fakat onlara yapt atflar genel olarak bu safilerin gr lerini ayd nlatamyacak kadar ksa ve nemsizdir. Ancak aras ra ibnu'l-Arabrnin u ya da
bu safinin gr n veya Nifferrnin Mevkif'i 537, bn Barracan'm elHakk
Tusterrnin el-Adl'i, Hallc' n Uthft ve Niisidu v.b. gibi onlar n icad olan deyimleri aklamaktadr.
f) Kelmc lar n ibr u'l-Arabi'ye Etkisi
ekil bakmndan ibnu'l-Arabrnin, yak ndan tand anla lan slam Kelamcdarmn cedel metodundan, byk lde etkilendi i grlmektedir 539 . Onun Bir ve ok nazariyeyi bir ynden E carilerin cevher ve arazlar
grnn bir tatbikat olarak gze arpmaktad r (bk. Bir ve ok hakk ndaki
Bl.). lahi Sfatlar gr ise, Muctezininkilerle ayn dr. Sfatlar n orta bir
yer i gal ettiklerini, yani ne Allah ne de Allah'tan ba kas olduklarn kabul
eden E 'arilerden ayr lr. Kader meselesinde ise, daha ok " nsann fiil kudreti
olduu, fakat bunu fiilen yerine getirmedi ine" inanan E carilere yaknlk
duymaktadr: Allah insann ve onun btn fiillerinin Yarat csdr. ibnu'lAr abi, phesiz, onlarn ortaya koyduu nazariyeyi vandet-i vud d grne
gre tevil eder (bk., Ahlak Bl.).
ibnu'l-Arabrnin btn sistemi cedel metodunu kullanan delillerle
doludur. Burada kelamcdar n metot ve deyimlerini kullanmakta, fakat onlar
tasavvuf sisteminin veya di er tamamyla hayal verisi gr lerinin dnda
brakmamaktad r.
g) ibnu'l-Arabrnin Sisteminde Kur'an ve Hadis Unsuru
ibnu'l-Arabi, ister ilgisi olsun ister olmas n, szlerini desteklemek
iin daima Kur'an ve hadislerden medet umar. Onun genel olarak takip etti i
yolu Prof. R. A. Nicholson hakl olarak u szlerle tasvir etmektedir:
" bnu'l-Arabi o unlukla bir Kur'n metnini al r, Philo ve Origenes
537. Futlcit, I, ss. 505, 771; II, ss. 187, 805, 827.

538. Bak., Kelm Blm.


539. Bak., Futht, I, ss. 49, 50-58, 100, 155-156, 207, 246, 260, 266, 341, 371, 390, 445, 675,
747, 748; II, ss. 5, 10, 13, 243, 306, 323, 527, 570, 629, 679, 689, 703, 818, 845, 849, 853,
881. 886; III, ss. 22, 61, 108, 280, 364, 527, 611, 632, 642, 701; IV, ss. 269-270, v.b., v.b..

169

zerinde al anlarn pek iyi bildikleri bir tarzda, ondan kendi gr n


karr'"4 . Ayn eyi hadislere de uygular. Fakat ibnu'l- Ar abi'nin, sistemiyle iliki kurduu hadislerden bir o u olduka zayf ve pheli olduklar
iin, biz burada Kur'n'a ve onu kendi iin nas l ele aldna i aret etmekle
yetinece iz. Nakletti i Kur'n yetleri iki ana guruba ayr labilir: a) Vandet-i
vuddeu bir tevile elveri li olanlar, ve b) byle bir tevile elveri li olmayanlar.
Nazariyede ibnu'l- Ar abi tevili ktlemekte ise de, asl nda Kur'n'
tevilden ok daha kt bir anlama metodunda karar k lmaktad r. Dilini
ve gramerini bozma pahas na da olsa, Kur'n' kendi vandet-i vudd grne
uyacak ekilde yorumlamaktad r. Bazan Kur'n Yeni-Eflatuncu bir sistem
haline girer, bazan da bir ba ka felsefe trne brnr. Dolay syla genellikle
anladmz ekliyle Kur'n' bulmamz gleir.
Ibnu'l-Ar abi, Kur'an'da istedi i her eyi bulur. Ayn tevil metodunu
benimsedii takdirde, ba ka herhangi bir metinden de ayn sonular karabilirdi. A ka grlmektedir ki, bir ok yerde Kur'n' n mphemli i ve her
trl fikrin bir karmndan ibaret olu u, ib nu'l- Ar abi'nin onu bu tarzda
kullanmasn kolaylatrr. Sz anlamnn vandet-i vuci'deuluu ile uygun
dt yerlerde baz yetleri sz anlamlanyla kabul etmektedir. Kur'n' n
bu trde yetlerle dolu oldu unda phe yoktur 541 . Kur'n'n Allah' bir
taraftan tamam yla mnezzeh ve e siz bir uhihiyet olarak tasvir edilirken,
te yandan da i iten, gren, elleri, ayaklar ve yz olan biri olarak tasvir
edilmektedir. Allah yerle gklerin nurudur. Her yeri o derece doldurur ki,
"kuyudan a a bir ip salarsan, O'nun zerine d er" (Hadisler). Biz nerede
isek, O da bizimle beraberdir; O, bize andamarmzdan daha yakndr. Tabii
ve ahlaki sahalarda, btn fiillerin yap cs, tek fail sebep v.b. olarak tasvir
edilir. Kur'n'daki bu ve di er bir ok Allah tasvirlerinden ibnu'l- Ar abi
zevk alr, nk onlar d grnlerine bakarak kabul etti inde, tabir cizse,
iyice i leyip sistemine dokudu u vandet-i vuctidcu fikirlerle ykl bulmas
muhakkakt r. te yandan sz analam nn ona hibir faydas olmuyorsa, metni
dhiyne bir filolojik cihaz yard myla, izahn arzu etti i her gr elde
edecek tarzda tevil yoluna giderek, bize, tamam yla yeni bir Kur'n verir.
Bir disiplin olarak Tasavvufun Kur'n tarafndan me d saylmasna gelince, Ibnu'l-Ar abi bu konuda en kk bir i aret bulduu anda Kur'n' n
otoritesine ba vurmakta glk ekmez. Kur'n' n fazla kanaat eden saz
540. Nicholson, Studies in Islamic Mysticism, s. 149.
541. Mesel, Kur., VIII, 7; XLVIII, 10; LXXXV, 20; II, 110; LVIII, 8; XV, 29, v.b.,
Vandet-i vucid grn desteklemek iin Ibnu'l-Arabrnin s k sk zikretti i hadisler
unlardr: "Ben gizli bir hazine idim", "Nefsini bilen Rabbini de bilir", v.b..

170

ve nefsi krelten zahidan.e bir hayat savundu u hususu phesiz gibi grnmektedir. Fakat Kur'n ne tasavvufun bir vandet-i vud d grn savunmakta ne de bir kurulu olarak tasavvufu tasvip etmektedir.
bnu '1-Ar abi'nin zikretti i Kur'an yetlerinden ba ka bir gurubu da
en kk bir vandet-i vudid phesinin olmad ayetler te kil eder. b nu'lAr abi bu guruba tabii olmamakla birlikte, dahiyane olan bir tevil metodu
uygulamaktadr. Bu trden pek ok yete, daha nce ahiret gr ve Hviyet,
Sfatlar ve Isimler nazariyesi ile ilgili olarak, i aret edilmiti. Burada bir ka n
daha zikredece iz.
1. Kur., XLI, 53: "Alemin her yerinde ve kendi nefislerinde, hakikati
onlara aka grnnceye kadar, i aretlerimizi onlara gsterece iz". ibnu'lAr abi burada "hakikat" tan Hakk' , yani bir eyin Zat' olarak Allah' anlamaktadr 543.
2. Kur., XXIV, 35: "Allah gklerin ve yerin nikrudur..." Buradaki nar,
bnu'l-Arabi'ye gre, Zat't r.
3. ur., XXVIII, 88: "O'nun yznden ba ka her ey yok olacakt r".
bnu'l- Ar abrye gre, Allah' n yz her eyin zat olan Hviyetidir. 4
4. Kur., II, 31: "Adem'e her eyin isimlerini retti". ibnu'l-Ar abrye
gre, :Adem Allah' n btn Isimlerinin tecelli etti i "Yetkin nsan"n karldr.
5. Kur., I, 6: "Bizi do ru Yol'a ilet". Do ru yol, onca, kendi evrensel
dinidir.
6. Kelimelerin szlk anlam na bakarak tevile gitmesi, cenneti (benim
Cennetim: Kur., LXXXIX, 30) deyimini s tri'ye (benim Nasiltum'a); rih
(rzgar: Kur, XXX, 50) szn rahat'a; mut -takan (dindr: Kur., II, 172)'u
veka (korumak'a kar lk olarak kullanma tarz nda grlmektedir. Diyor ki:
Muttalam Allah', kendilerinin koruyususu olarak sayanlard r5 44, nk "Hviyet" sreti korumaktad r...
Grnd kadaryla, uzla maz olan byle bir kar mdan ibnu'l- Ar abi
kendisine gerekli malzemeyi toplam , fakat insann zihninde ylesine kklemi olan Hakikatn nihai mahiyeti hakk ndaki temelli bir anlayla at an
unsurlar uzlatrma yolunu tutmu tur. Genellikle Kur'arl'a ve Snni slm'a
542. Bak., Kur., XXXIII, 16; LXXIII, 2; XXIX, 44. Dindarl ktan do an batni bilgi
hakknda bak., Kur., II, 282; VIII, 29, v.b..
543. Futht, IV, s. 117.
544. Fuss, s. 196; trk. ev., s. 120.

171

ba vurmasnn izah g de ildir. Fakat Snni islamla onun vandet-i vudid


felsefesi aras ndaki ak tutars zl farkederek, ikinciyi kurtarmak iin, birinciyi izah etmeyi kendisi iin bir dev saym tr. I b n u'l- Ar a bi muazzam
hafzas ve geni bilgisi olan biri idi; elde edebilece i her kaynaktan yararlanlammtr. Kaynaklar aras nda hibir tercih yapmaz. Ancak kendi genel sistemiyle ilikisi olduunu dnd her eyi onlar aras ndan seer. Bundan
dolay, onun ortaya koydu u felsefeyi belli bir d n.re dayandrmaya veya
onu belli bir kayna a inhisar ettirme e alumayz Bizim ancak onun ana
davas ile ekseriya bu dava etraf na rd teferruat ynn ayklamamz
gerekmektedir. Birincisi, phesiz, kendisine aittir; ikincisi ise derlenmi ve
ve kanatmca meseleyi karanl a bo mak veya arkasna kendi vandet-i vucildcu fikirlerini gizledii bir maske olarak kullanmak iin oraya kas tl olarak yerletirilmitir.
Ibnu'l-Arabi'den nce makill bir ekilde taraftar veya savunucusu
olduunu syliyebilece imiz vandet-i vudid felsefesinin bylesine tutarl
bir sistemi daha gelmemi tir. Onun bu yndeki te ebbsleri Felsefi Tasavvufta
yeni bir devre i aret etmektedir. O, sadece, islam dnyas ndaki o yeni dinin
kurucusu de il, ayn zamanda kendisinden sonra bu konuda bilgi sahibi olan
her mslmamn ba vuraca eyhi ve en son otoritesi idi.

172

Yararlanlan Eserler

ihnu'l-Arabi'nin kendi eserleri:

1. el- Futht el-Mekkiyye, 4 cilt, Kahire H. 1293.


2. Fusils el-Hikem,

erhi ile birlikte, Kahire H. 1309.

3. Tercmn el-Asvk, ng. ev.: R.A. Nicholson, Londra 1911.


4. Nyberg'in Kleinere Schriften des Ibn el-Arald adl eserinde (Leiden 1919) ne retti i kitaplar:

a) Ins' ed-Dev'ir
b) etTedbirt el-Ilhiyye
c) Uklet el-Mustavfiz
5. Mevkic en-Nucm, Kahire H. 1325.
6. Tefsir el-Kur'n, Kahire 1283.

7. Muhdarat el-Ebrr, Kahire H. 1282.


8. The India Office Ktphanesinde (Loth. Kat., 657) bulunan elyazmalar :

a) Risle fi keyfiyyet essulk ila Rabb el-Izze


b) Rislet el-Halve
c) Rislet nisbet el-htrka
d) Rislet Eyym es- e'n
e) Rislet tc et-tercim
f) Rislet erh elfz essfiyye
9. The India Office Ktphanesinde (Loth. Kat. 658) bulunan elyazmalar :

a) erh esncr Allah el-hsn'


b) Mhiyyet el-kalb
c) Miskt el-envr
d) el-Insan elKmil
10. eceret el-kevn, Kahire H. 1343.
11. An Explanation of the Prophetic Tradition "Whoso knoweth himself knoweth his Lord", a

work which is ascribed to Ibnu'l-Arabi, J.R.A. S., Ekim 1901.


12. elEcvibet el-l'ika `an el-es'ilet el-f'ika, elyazmas Loth. Kat., 659.
13. Rislet fi ~cila en-nefs ve'r-rall, ner.: M. A. Palacios, (the Acts of the 14 th Oriental Congress), Cezayir 1905.

173

Tasavvuf ve Felsefe ile ilgili Eserler


Behleveri, Tahll Mu'dilt ibnu'l-Arabi, the India Office Ktphanesinde kataloglanmam
elyazmas .
Gazli, Ihy Ulm ed-Din, 4 cilt, Kahire 1933.
Gazali, Tehfut el- Felsife, Kahire H. 1302.
Gazli, Mi kt el-Envar, ng. ev., W. W. T. Gairdner, Londra 1924.
Gazali, Faysal et-Tefrika, Kahire 1901.

ilcm el-Avmn , Kahire H. 1309.


Gazali, el-Munktz min edDall, Kahire H. 1309.
Gazali, el-Meznn bihi al Gayri Ehlihi, Kahire H. 1309.
Gazali, el-Mez din es-Sagir, Kahire H. 1309.
Hucviri, Ke f el-Mahcab, ng. ev., R. A. Nicholson, Londra 1911.
bn Barracn, erh Esm' Allah el-Hsn, elyazmas British Museum, Or. 411.
bn Barracn, Lisan el-Hakk

elyazmas Paris (Arabe 2642). Farkl bir balk


tamakla ve Brockelmann'da (I, s. 434) farkl bir eser olarak gsterilmekle birlikte bu
elyazmasuun bn Barracn' n bir yukardaki eserinin ayn oldu u anlalmaktad .

bn Barracn, Tefsir el-Kur'n, c. II, elyazmas Munich (Cod. 83).


bn Seldin, His Correspondance with the Emperor Frederick II, Journale Asiatique, seri: VII, c.
XIV, sene: 1879.
Ihvn es-Saf, Res'il, 4 cilt, Bombay H. 1305.
Cami, Nefaht el-Uns, ner.: W. N. Less, Lucknow 1915.
Cmi, Leva'ih, ng. eviri ile birlikte farsa metin: E. H. Whinfield ve Mh.za Muhammed Kazvini, Londra 1906.
Abd el-Kerim., Futthat'n 559. Blmnn erhi, elyazmas the India Office Ktphanesi.
Cilt, Abd el-Kerim, Hakikat el-Hak'ik, elyazmas Loth. Kat., 666.
Cilt, Abd el-Kerim, el-Menzil el- lahiyye, elyazmas Loth. Kat. 666.
Nifferi, Muhammed b. Abd

el-Mevk f, elyazmas Bodlain Library Oxford, Dr. A.

J. Arberry'nin kendi kopyas


Kni, Isttlht es-Sitfiyye, Kalkta 1845.
Ka ai, erh es-S'irin li'l-Haravi, elyazmas Loth. Kat. 600.
Kayseri, Husus elKilem fi me`ni Fuss elHikem,

elyazmas Cambridge University Library

(Supp. Hand List of Moh. MSS. 1205 (a) yanl lkla Sadr ed-Din el Knevrye atfedilmi tir).
Kueyri, Risle, Kahire H, 1287.
Sarrc, Lumac, ner.: R.A. Nicholson, Cambridge 1914.
ebisteri, Gleni Rz, ng. ev.: E. A. Whinfield, Londra 1880.
ehrazuri, Ravdat el-Efrh, baz paralar M.A. Palacios'un Abenmasarra... adl eserinde ne redilmitir, bak., Appendix (Zeyl) IV, s. 146.
drni, Yevkit, Kahire H. 1277.
acrni, el-Mevzin ed-Drriyye, elyazmas Loth. Kat., 677.
drni, Tabakt esSfiyye, Kahire (tarihsiz).
Shreverdi, Hikmet el-Isrlik, irzrnin erhi ile birlikte, Kahire H. 1315.

174

Felsefe, Kelm ve Hal Tercmesi Kitaplar


Ecari,

Maklt el- slmiyytn, c. I, stanbul 1929.

Ba elkli, el-Fark beyne'l-Firak, Kahire 1328.


ed-Debbi, Bugyet el-Mltemis, ner.: Codera, Madrid 1885.
bn el-Abbar, et-Tekmile, ne r.: Codera, Madrid 1889.
bn el-Abb3r, el-Muccem, ner.: Codera, Madrid 1886.
bn Eb Useybi`a, Uyan el-Entti f tabakiit el- etibbtr , Kahire 1882.
bn Bakuval, es-S la, ne r.: Codera, Bibl. arab. hispana, c. I, II, Madrid 1883.
bn el-Ferezi, Ta'rth el-Ulema el-Endels, ne r.: Codera, Madrid 1891.
bn Hazm, el- Fisal ,4 cilt, Kahire 1317-1321.
bn Hallikn, Vefeyt el-Acyt n, 4 cilt, ng. ev.: De Slane, Paris 1888.
bn Hkn, Matmah el-Enfs, stanbul H. 1302.
bn Hakn, Kaltrid el-kyrt, Bulk H. 1283.
el-Hayyt,

ve'r-redd al bn er-Rvendi, ne r.: Nyberg, Kahire 1925.

Makkari, Nefh et-Ttb, 2 cilt, Kahire H. 1279.


el-Kari, Ali., Risle ft vandet el-vuctid, stanbul H. 1294.
Kfti, Ahbr el-Hkem', Leipzig 1902.
Sdid b. Sdid el-Endelsi, Ta'rih el-Umem, (Mark 1911, ss. 666 vd.).
ehristanl, el-Milel ve'n-Nihal, ner.: Cureton, Londra 1846.
Taftazni, Risle ft vandet el-vucd, stanbul H. 1294.
slam Felsefesi, Tasavvuf ve islam Edebiyat ile ilgili Batl Yazarlarn Eserleri
Andrae, T., Die Person Mohammeds, Stockholm 1917.
Browne, Prof. E. G., Literary History of Persia, I ve II. ciltler, Cambridge 1928.
Browne, Prof. E. G., A Persian Literature under Tartar Dominion, I. cilt, Cambridge 1920.
Codera, Decadencia y desapancion de los Almoravides en Espana, Saragosta 1899.
De Boer, The History of Philosophy in Islam, Londra 1903.
Dieterici, F., Theologie des Aristoteles, Leipzig 1882.
Gibb, E. J. W., History of Ottoman Poetry, c. I, Londra 1900.
Goldziher. I., Neoplatonische und Gnostische Elemente im Hadit, Zeitschrift fr Assyriologie,
c. XXII, 1909, ss. 314-344.
Macdonald, D. B., Muslim Theology, Jurisprudence and Constitutional Theory, Londra 1903.
Macdonald, D. B., Religious Attitude in Islam, New York 1911.
Hallc, Teviistn, ne r.: L. Massignon, Paris 1913.
Massignon, L., La Passion d'al-Hallac, 2 cilt, Paris 1922.
Massignon, L., Essai sur les origines du Lexique technique de la mystique musulmane, Paris 1922.
Massignon, L., Quatre textes relatifs it Halide, Paris 1914.
Nicholson, R. A., Studies in Islamic Mysticism, Cambridge 1921.
Nicholson, R. A., Idea of Personality in Sufism, Cambrige 1923.
Nicholson, R. A., Mystics of Islam, Londra 1914.

175

Nicholson, R. A., Origin and Development of Sufism, J.R.A.S. Ocak 1906.


Nicholson, R. A., Biographies of Inbu'l-Arabi and ibnu'l- Friz extracted from Sezert ez-Zeheb,
J.R.A.S. Ekim 1906.
Nicholson, R. A., The Goal of Mohammedan Mysticism. J. R. A. S. 1913.
Palacios, M. A., Abenmasarra y su Escuela, Madrid 1914.
Palacios, M. A., Islm and the Divine Comedy, Londra 1926.
Palacios, M. A., The Psychology of Ibnu'l-Arabi, Acts of the 14th Oriental Congress, Cezayir
1905.
Redhouse, J. W., The Most Comely Names, J.R.A.S. 1880.

Baka Eserler
Bigg, C., Chiristian Platonists of Alexandria, (2. bask) Londra 1913.
Burnet, Early Greek Philosophy, Londra 1920.
Inge, Philosophy of Plotinus, 2 cilt, Londra 1918.
Inge, Personal Idealism and Mysticism, Paddock Lectures 1934.
Inge, Christian Mysticism, Bampton Lectures 1933.
Joachim, H., A Study of the Ethics of Spinoza,

Oxford 1901.

Mackenna, S., Ethical Treatises tr. from Plotinus' Enneads, I-IV. ciltler, Londra 1921-1926.
Russell, B., Mysticism and Logic, Londra 1932.
Whittaker, The Neo-Platonists, Cambridge 1928.
Encyclopedia of Religion and Ethics, ne r.: Hastings.
Encyclopedia of Islam (eski bask).

176

INDEKS

abd Allah 75
abd el-Cami' 70
el-abd el-kamil 80
and el-Melik 75
abd er-Rabb 75
abstracta 25
adele 52
el-adem el-mahz 27, 139
adl 52, 78, 169
agnosticism 50
agnostik 135
ahadiyyet el-mecmu 50
ahadiyyet el-Vahid 50
el-ahbab 92
hir 164
el-ahiret 42, 145, 148, 162
ahkm 29, 33
ahlak 137, 141, 162
ahlaki. Allah 51
ahlaki determinism 144
ahlaki iyilik 139
ahlaki ktlk 139
ahlaki sfatlar 54
ahlaki yknllk 138, 141
akl 83, 99, 101, 108, 115
aklc monism 98
akl ve hayat n klli ilkesi 75,
akl yrtme 48, 87
ak 18, 60, 66, 67
el-akl el-evvel 70, 108
el-akl el-klli 108, 118
akln bilgisi 101
aldi bilgiler 99
akl' ilke 71, 74, 81, 85, 87, 109, 116
alcli nefs 99, 111, 112, 113, 114, 120

lem 38, 81, 87, 98


lem el-emr 76, 113
Mem el-hakiki 70
lemin asl 70
lem el-hakiki 70
lemin asl 70
lemin sebebi 90
Memili sebebi olarak yetkin insan 83
alet 108
alg 115
alc 55, 60
el-alim 53, 90
Allahn ahlaki ve ahsi sfatlar 51
Allah'n bilgisi 102
Allah'n glgesi 90
Allahn halifesi 80, 94
Allah'n ilk do an olu 90
Allah'n irade hrriyeti 138
Allah'n karanl ya da glgesi 90
Allah'n szleri 76
Allah'n sreti 80
Allah'n ycelii 90
Allah ile lem 38
Allah-insan 85
Allah ile lem arasndaki orta merhale 90
alt uur 80
el-a'ma 49, 66, 107, 150
Amor intellectualis Dei 100
Anthropos Theou tou aidiou logos 90
antinomian 129
apak nermeler 99
a priori 99
aralk 43
araz 47, 86, 113
araz olan cevher 113
arif 81, 98, 111, 121, 123, 133, 134, 135

177

nflik 50
el-Ar 67, 68, 83, 158, 163
ar , er-rahman 68

berzah 70, 83, 90, 118, 145


Be ilhi hazret 51
be saha 122

ar ez-zat 142

el-Beyt el-ma'mur 83

arz 30, 167

bilemezcilik 50

asl el-lem 70

bilen 53

asil a k 151

Bilgi nazariyesi 98, 165

aa Mem 88
a k 88, 135, 136, 149, 150, 150, 152
aknl k 34, 35, 36, 37, 38, 39, 48, 64, 103,
104, 134
aknlk sfatlar 38, 49

bilinmeyen zt 107
Bir 28, 29, 32, 33, 34, 50, 51, 53, 54, 55, 59,
62, 65, 66, 67, 69, 71, 75, 83, 88, 103, 127,
138, 149, 167
Bir cevher 47

akn sfatlar 48

Bir hakikat 28, 29, 31, 55, 57, 67. 136, 149,

ate 107, 146


atheist 135

Bir'in bilgisi 59

A'yan 30, 56, 57, 60, 150

Bir'ir birli i 38, 50

a'yn el-mevcudt 140

Bir'in zt 33

159

A'yn es-sbita 27, 29, 54, 55, 56, 57, 58, 59, Bir'in zihni 59
birleme 87, 89
61, 68, 72 73, 105
A'yann sevgisi 150

birle me 66

ayn 54, 56, 97


ayna ve hayaller mecaz 32, 80

birlik 29, 49, 50, 68


birlik ciheti 34

ayn el, basira 108, 119

birlik hali 68

ayn el-yakin 131

birlik makam 168

ayn es-sbita 57

Birlik tm glerin toplam 49

ayrlk sfat 125


azb 145, 146

bir says ve nokta ile dairenin merkezi sek-

azb el-eehl 148

linde matemati i ilgilendiren mecazlar

azb el-hicb 148


azube 146

Bir Nefs 110

33
Bir zat 47, 58, 85, 109, 110
bitkisel nefs 111
bu'd 146

baba 87, 89

Buyruk 144

bad/. 35

btn 21, 29, 33, 165

ba kasyla zorunlu durum 52

Btn'n birlii 50, 128

btn (i) 29, 81, 96, 99


btni bilgi 101, 102, 103, 166

byk lem 83, 111, 166

Btnn nefsi 109

btni cihet 140

byk insan 80

btni hkmler 99

byk varlk 81

beden gz 108
- C -

Beden ve azalan aras ndaki benzetme 33


bek 124, 130

cabbar 52

belirlenme 56, 62, 109

el-Chziyye 147

bellek 83

cebr 52

ben (lik) 110, 125, 135, 136, 167


ben Hakk'n kendisi de il, O'nun

Cebriye 137
cehennem (anlay ) 144, 145, 146, 147, 166

srrpm 32

cem' 29

ben O ve 0 benim ben O ve O de ilim 29 el-cem'iyye el-ilhiyye 82

178

cenne 146
cennet (anlay 144, 145, 146, 147, 166

ebedilik 86

cevami' el-kelim 76

ebedi mutluluk 146

el-cenab el-ilahi 82

edilgen 60, 77

cevap veren 54

Eflatuncu ideler nazariyesi 56, 105

cevher 32, 46, 47, 53, 54, 56, 65, 86, 160

el-efrad 92

ceza 105, 144

el-ehad 50

cezb 112

ehadiyye 38, 49, 68

cihet d-cem' 34

einswerden 125

cihet el fark 34

eklektik 11, 89, 153

cins 18

elem 144

cisim 112, 117

el-emr et-tekvin 143

el-cism el-klli 112

emr alemi 76

cz'i akl 108

Enel-Ilakk 32, 109, 126, 142

cz'i haller 110

ene srrul-ilakk, Mal-Hakk ene 32

cz'ilerin bilgisi 158

el-enfus 88

cz'i nefs 100, 109, 110, 166

eker en-nekirat 46

cz'i sebepler 40

en yksek kalem 70

cz'l varl klar 24, 47

en yksek tezahr 135


epiphenomenalism 113
esmer el-hsn 58

e itlilik 29
estetik 149
ok 28, 29, 32, 33, 41, 53, 55, 66, 67, 103, 138, etkin 55, 60, 77, 116
167
etkin ilke 95, 96
okluk 28, 39, 47, 62, 148
evrensel cism 67, 112, 163
oktanrclk 40, 62, 132, 134
evrensel din 132, 134, 171
evrensel ideal smrlar 116
evrensel nefs 67, 109, 113, 120, 146, 160,
el-dayyk 50
def' 112

ex nikilo 42

dehr 54

eyne 28

denge 52

ezdi ahenk 137

derin gr 101

ezdi hakikat 61

derleyici 11

ezdi ideler 116

determinism 145

ezeli kmil 151

d 29, 39, 81

ezdi kudret 141

d dem 30, 55

ezelilik 43, 44, 86

din felsefesi 48

ezdi /lar 90

do rudan do ruya idrak 104, 106

ezdi sre 127

do ru yol 132, 171

ezdi ve srekli bir grnme 67

163, 165, 166

dostlar 92
dn mecaz 33
drt kre 107

faal ilke 95

drt unsur 66, 68, 107, 165

faaliyet alan 46

dualisme 32

fark 29

dualist 32, 113, 114

fark ciheti 34

durumlar 56

fasla 43
fe-ehadiyetuhu mecmu'u kllihi bilkuvve 49

duyulara dayal hkmler 99

179

el-felek el-atlas 145

gzetleyici 53

felek el-hayat 70

gururlu 52

el-felek el-mkevken 145

g (ler) 80, 88, 100

felek (nazariyesi) 159, 160, 164, 165


fena 124, 125, 127, 128, 129

gne 83

el-fena an el-measi 128

gzellik akn temelidir 151

gzellik 149, 152

el-fena an er-resm halen 127


fena hali 102
ferdi hrriyet 138

- H -el-haba ya da Sret el-Hakk 90

ferdi nefs 146

el-hadi 141

feyz 18, 66

hads 99

el-feyz el-akdes 58

hadsi bilgi 99,100, 101, 128

el-feyz el-ilahi 101

hafza 83

filozof 103, 104, 105, 106, 133

hafiz 53

firaset 101

Hak halk ve halk Hak't r, Hak halk de il


- G -

gayb 68, 101


el-gaffar 141
gayb alemi 43, 115

29
Hak'm gr noktas 55
hakikat 18, 23, 28, 29, 31, 34, 36, 39, 40,
44, 46, 47, 48, 49, 50, 61, 63, 64, 67, 68,
71, 79, 81, 82, 83, 102, 103, 104, 108,

gaybm anahtarlar 59
gaybn bilgisi 101

hakikat el-hakaik 22, 68, 70, 90

geici glgeler 114

el-hakikat el-Muhammediyye 70, 108

111, 171

genilik 30

hakikatn d yn 85

gerek 77, 103, 131

hakikatla grnen 31

gerek lem 70, 75

hakikatlerin bilgisi 98

gerek bilgi 130

hakikatlerin hakikati 22, 71, 72, 73, 74, 76,

gerek nesne 32
gizlemek 146

77, 79, 80, 82, 85, 90, 165


hakikat nazariyesi 61, 66, 128

gizli hakikatlar 56

hakikat ve grn 139

gizli imam 77
gizlilik 55

hakiki nesne 32
hakiki varlk 105

gnosticism 50

hakk 21, 28, 29, 31, 32, 39, 61, 63, 108, 130,

g n tabakalar 148

131, 171

glge 32, 61

el-Hakk

gren 30, 39, 68

el-Hakk el-mahlk frl-itikad 48

greli cihet 87

el-Hakk el-mutehayyel 47

greli varlk 27, 105

Hakk fi zuhur 130

bihi 70, 78, 156, 169

grme 53

Hakk'm glgesi 102

grlen 68, 77

Hakkn perdesi 167

grlen lem 33, 39, 41, 43, 44, 45, 49, 55,

hak ve halk 34, 38, 81, 139

56, 59, 60, 61, 66, 68, 74, 76, 77, 83, 88,
102, 118, 127, 131, 139
grlmeyen lem 43

hal 56, 59, 60, 65, 110, 111, 112


hali 107

grnmiyen 68

halife 80, 90, 166


halifelik 85

grnt (ler) 66, 103

halk 28, 29, 31, 32, 36, 38, 39, 44

grn 34, 48, 139

halk alemi 32, 139, 167

grn ler alemi 37

el-halk el-cedid 43, 105, 127

180

hallerin bilgisi 101


huva huva 80
halvet 62, 91
huve 107
harici imam 77
hkm 60
hasret gn 146
hkm trleri 99
himi miras 97
hr dnr 133, 135
har 145, 146
hr irade 105
hatem el-evliy 91, 95
hviyet 18, 28, 29, 31, 107, 130 146, 164,
hatem el-evliy 91, 95
167, 171
hava 107
hayal 118, 119, 120
hayal gc 120, 122
k 88, 107
hayat feleki 70
tlak 35
hayatn klli ilkesi 75
- hayallenmi Allah 47
hayr 18, 139
icn a 153
el-hayr el-mahz 139,
i 29, 39, 81
hayvani insan 73, 81
i gz 108
hayvni nefs 101, 111, 125
ikinlik 34, 35, 36, 37, 39, 48, 64, 134
haz 144
ikin sfatlar 48, 49
hazart 51, 121
i yn 96
hazm 112
idea 72
hazret 39
idealist 64, 112
hazret el-ervh 122
idealistler 63
hazret el-hayal 119
idealistik monism 134
el-hazret el-ilhiyye 52
ideal snrlar 47
hazret el-misal 122
"deler" 58, 59
hazret el-m'min 52
idelerin idesi 18, 72, 90
hazret en-nur el-mahz 129
ideon 72
el-hazret el-rahmaniyye 60
idrak 115
hazret el-vucb bi'l-gayr 52
idrak durumlar 116
hazret el-vuefd ez-zti 52
idrak eden hakikat 114
hazret ez-zulmet el-mahz 129
idraklere ait hkmler 99
el-hebi 72
ihtiyar 52, 137
hellenistik (unsur, felsefe) 65, 87, 106, 161 ikinci kavram 21
her eyi koruyan Bir 53
ikinci suchr 165
her eyi kuatan Bir'in kulu 50,70
ebiksir 85
el-heyl 68, 70, 71, 134, 164
ilhi ar 158
hilfet 91
ilhi ak 150, 168
el-hilfet el-mme 93
ilhi bilgi 59, 76, 83, 100
hilfet el-muhammedi 96
ilhi bilin 56, 58, 80
himmer 121
ilhi bir isim 46
Hristiyan felsefesi 162
ilhi birlik 82, 107
hristiyan kelm retisi 76, 87
ilhi bulunular 51
el-hubb el-unsuri 151
ilhi cevher 46
huclis 34
ilhi cihet 40
huld 147
ilhi feyz 101
hulul (nazariyesi) 31, 80, 87, 126, 151
ilh hazret 82
hususi peygamberlik 94
ilhi hviyet 107, 146

181

ilahi ilim 98
ince cevher 53
ilahi irade 141
insan 75, 82, 85, 111
ilahi isimler 47, 50, 52, 54, 55, 57, 60, 76 el-insan el-hayvani 81
ilahi isimlerin iki yn (manzaras ) 55
el-insan el-kmil 36, 68, 69, 70, 80
ilahi isimlerin sebeplilii 4u
el-insan el-kelim 80
ilahi kemaller 111
el-insan el-mutlak 166
ilahilik mertebesi 68
insann hakikati 71
ilahilik ve rablk 31
insani eihet 79
ilahi mertebe 82
insanlk 75, 82, 105
ilahi nefes 65, 123
insan nefsi 85, 159, 166
ilahi sfat (lar) 47, 54, 92, 159, 169
insanu aynu'l-Hakk 90
ilahi uur 58
inziva 62, 91
ilahi tecelli 103
ipnotizma 99
ilahi yetkinlikler 111
irade 44, 105, 117, 168
el-ilahiyye ve'r-rubbiyye 31
irade kudreti 121, 136
ilahi zt 37, 38, 46, 47, 49, 53, 56, 57, 74, 83, isevi miras 97
85, 101
isimler 46, 49, 54, 55, 80, 171
ilhhk 38
isimlerin hazreti 60
ilhlik mertenesi 5
islami hilafet 96
ilim 98, 156
islamn miras 95, 96
lk 69
Islam kelm 70, 71, 85, 86, 154
lk akl 18, 58, 59, 67, 69, 70, 71, 73, 75, 77, Islam velileri (veliligi) 94, 97
86, 89, 90, 108, 110, 158, 163, 165
Islam veliligi 91
el-irs el-muhammedi 95, 96
ilk anahtarlar 59
istefad el-vdd 43
ilk cevher 64, 71
istidlal 103
ilk madde 68, 70
ilk muharrik 125
itidal 52
ittihad 87, 89, 125
ilk rnek ide 90
iyi 18
ilk rnekler 105
iyiliin izafiligi 139
ilk taayyun 56, 60, 73, 75, 90
iyilik 105, 139, 140, 141
ilk unsur 159, 160
ilk yaratlan varlk 90
iyiliksever 53
illet 41
iyilik ve ktlgiin eriatla olan mnasebeti
141
ilm el-ahval 101
izafi 30, 39, 68, 105
ilm el-akl 101
izafi bilgi 101
ilin el-esrar 101
ilm el-gayb 101
izafi varlk 27, 105
ilm el-yakin 131
J
el-ilm et-tasavvull 116
ilm lednni 100
jpiter 83
ilmi determinizm 137
imnler 88
kader 136, 142, 144
imam ya da kutup 90
iman etme yollar 133
kaderin s rr 60, 102
imkan 27, 34
kabil 55, 60
imkanszlk 27
kadim ruh 71
inanlarn takdiri 135
kalbin i gz 119 , 120
el-kalem 67, 86, 163
ince 53

182

el-kalem el-alla 70

ktlk 105, 139, 140, 141, 143, 144

kalp 108, 111, 116, 120

kudret ve bilginin hayat suyu 85

kalp gz 102

kul 34

kmil bali 88

kulluk 34

kaplar ve dn mecaz 33
karanlk 139

kum tepesi 148


kun 76

kategori 18

Kur'an ve hadis unsuru 169

kavramsal bilgi 116

kutsal bir ak 58

kavramsal dncede drt unsur 117


el-kaza 144

kutsal ruh 71

kazamlm varhk 57

kutup (naziyesi) 70, 71, 75, 76, 77, 78

79,

80, 87, 88, 90, 166

kehanet 99

kk alem 80, 83, 111, 166


kelm 12, 44, 70, 71, 78, 79, 88, 89, 90, 93, kfr 40
98 , 156, 165, 167
kl 21, 29
kelmclar 47, 56, 169
klli akl 71, 74, 80, 90, 108, 109, 163
el-kelm ez-ziti 53
klli bilin 67, 68, 72
kelamm tasavvull yn 75

klli cevher 18, 24, 35, 46, 47, 68, 107, 127

kelmlar 88

klli cism 68, 83, 163

kelm nazariyesi 71, 86, 87, 89

klli hakikat 158

kelimeler 76

klli ilke 75, 76, 85

kelimetullah 70, 88

klli kelm 77, 82, 83, 85, 87

keml(ler) 141, 143

klli hu 48

kendini amalar 66

klli nefs 67, 68, 99, 100, 108, 109, 110, 120,

kendini bilen Rabbini de bilir 48, 111, 159,


170

163, 163, 165


klli ruh 59, 83

kesib 145, 148


kesinliin bilgisi 131
kesinliin hakikati 131

klli tabiat 67

kesinliin ta kendisi 131

klln nefsi 109

klli varhk 21
klli zat 28, 76

kef 59, 94, 110


el-kevn el-cami' 80
keyfi 28

fakat 40, 75

keyfiyyt mahsuse 116

lahat ve nasilt 30, 31, 80, 90, 105, 111, 167,

keyfiyet 139

169

kdem 42

latif 53

kyamet (gn) 145, 146, 148


kyas 153

lednni bilgi 100

kibirli 52

locus 32

kiiler 92

logoi 76, 88

el-kitab el-matar 68
Kitap 71

logos 12, 70, 71

konuma 53

logos probhorikos 79

el-levh el-mahfilz 67, 120, 163

logos endiatheos 79

kosmos 109
kozmik ilke 85, 88
kozmoloji 66

madde 33, 72, 134

kozmolojik ilke 78

el-madde el-ula 71

krlk 49, 50, 68, 150

mahiyet 56

ktln grelii 139

el-mahlk el-ibtidai 165

183

el-mah er 145

monist 32, 33, 80, 114

makam 102, 145

el-muazzif 141

makm el-cem' 68, 168

mucib 54

na'k1 snin 21, 24

el-mudill 141

m l yetenh vucduhu 54

mudrik hakikat 114

manevi a k 151

el-mufrikt 113

manevi vrisler 91

muhafzlar 92

manilik 163

el-muhlefe li'l-havdis 125

mantk 48

Muhammed'in hakikati 70, 71, 75, 76, 77, 79,

mantki belirlenme 60

80, 82, 85, 86, 87, 88, 90, 108, 156

mantki nazar 98

Muhammed'in halifeleri 94

marifet 98, 156

Muhammed'in nuru 90, 91, 167

masum imam 77, 166

Muhammed'in tuhi 70, 76, 77, 78, 79, 89, 93

mazhar 46

95, 96

mead 147

Muhammed'in sreti 75

meni gaybiyye 120

Muhammed'in ulfhiyyeti 86

mecll 133

Muhammed'in varl 86, 167

mecl 46, 135

muharrik 151

mehullerin en mehulii 46

mukit 53

meftih el-gayb 59

mustefd varlk 57

meftih el-uvel 59
mefku'm klli 24

"el-mut" nazariyesi 86
mutlak 22, 25, 35, 37, 38, 51, 59, 63, 67, 73,

el mehdi el-muntazar 97
melm 92

mutlak a knlik 37

melmetiyye 92

mutlak birlenme 62

118

melmi (ler) 40, 91

mutlak birlik 78, 130

meleke 99, 100

mutlak gayb 38, 101

melekler 80, 83, 103

mutlak gzellik 118

meleklerin ilki 90

mutlak hakikat 23, 59, 67

menzilet tenzil et-tevhid 78, 130


el-mertebe el -ilhiyye 68

mutlak hayr 139

el-mertebe el-rahmaniyye 6J
mesk 112
rue& 141, 142, 168

mutlak huviyye 38, 118, 122, 130


mutlak insan 166
mutlak irade 130
mutlak iyilik 140

me i 111, 154

mutlak keml 118

metafizik cihet 79

mutlaklik 48, 73

metafizik hakikat 21, 62, 66

mutlak monism 30

metafizik hayaller 119

mutlak eriat 130

metafizik psikoloji 108

mutlak tenzih 104, 107

mevcudun bi vucildun huve aynuha 24

mutlak varlk 21, 22, 23, 24, 72, 164

mevkif 169

mutlak varlk tm varln kayna dr 24

mevzua 106

mutlak varolan 23, 24, 25

mezcolma 66

mutlak varolmak 23

mirac 104

mutlak velilik 96

mikt htem er-rusal 71

mutlak veya umumi peygamberlik 94

el-mizn 145

mutlak zat 77

monad 46

muvahhid 37

Monism 7, 30

mczt 144

184

mcessime 34, 35

ol 76, 150

mdebbir 130

olumsuz sfatlar 50

mhr sa 96

olu 56, 58, 72, 109

mhrn ruhu 71, 77, 55

ontology 12

mkft 105, 144

ontolojik yn 71

'

m'min 52, 104, 105, 133, 135


mmkn 27, 38, 42, 48, 77, 105
mmkn hkmler 99

dl 144

mmkn varlklar 27, 43


mnezzeh 52

ncesizlik 42

mntakim 146

teki dnya 42, 144, 147, 148

mrcie 147

teki dnya yaratil bilgisi 101

msebbeb 76

z 18, 65

nerme trleri 99

mebbihe 34, 35
mtekebbir 52
mln 145, 147

pantheism 7,9
___ N

pantheist 64
paraelete 90

ntk 88

pek ho 53

nstt 31, 75, 80, 105

perde(ler) 101, 108, 131

nazar": bilgi 102

perdenin kalkma gn 146

nebti nefs 111

peygamber 75, 76, 77, 78, 81, 86, 88, 91, 92,

nebi 92

93, 96

nefeslerin yenilenmesi 105

peygamberlerin mhr 93

en-nefh 123

pluralist 159

nefs 110, 114, 116, 159, 166

postla 106

en-nefs el-klliyye 112

psikoloji 108, 118, 165

nefs-i kl 109

putatap clk 132

nefsin drt gc 112

putlar 133

nefsini ayplama 92
nefsin mahiyeti nazariyesi 111
nefs nazariyesi 108

Rab 34

en-ne'et el-uhreviyye 101


nisbi cihet 87

rabhk 31 34

nitelik 28, 37, 139

rahman 45, 54, 144

noksanlik 141

rahman' n ar 68

normatif ahlk 144

rahman'n nefesi 76

er-rahim 141, 144, 146

Noumenon 127

rahmni hazret 60

Nous 70, 71, 85, 108, 128

rahmnilik hali 68

nr 85, 86, 88, 90, 91, 103, 107, 114, 115, 171

rahman mertebesi 52

en-nr el-mahz 139


nutk 116

rahmet 54, 141

nbvvet 91

realist 72

en-nbvvet el-mme 94, 96

resm 38, 46

en-nbvvet el-ihtisas 94

resul 91, 92, 93

en-nbvvet el-mutlaka 94

rislet 91, 92

nfz ve mnevi yiyecek mecaz 32


objectif hakikat 140

rubbiyyet 34, 48, 68

rakib 53

riyazet 101

185

ruh 59, 70, 71, 72, 75, 76, 78, 88, 90, 108, s rf nr 103, 129
110, 112, 113, 115
srf ruhlar 113
rnhni 68
srf tenzlh 36
ruhni lem 72, 79, 166
ruhni a k 150

srf te bil 36
srf varlk 103, 139, 140

ruhni cevher 164

srf yokluk 26, 139

ruhni hayat 166

srlann bilgisi 101

ruhrd madde 72

srr 71

ruhni pantheism 64
Rh el-kuds 78, 85

srr el-kader 60, 102


sis 72

ruh g 89

somut ey 25

ruhi yticeli 104


ruhlar lemi 60

sonra 43

ruhlar sahas 122


rh Muhammed 70

sonulayc bilgi 37
sonsuz sfatlar 45, 65

ru'yet 103, 133

sorumluluk 84, 137, 168

ryalar 118, 119

soyut a k 118

rya nazariyesi 118, 119

soyut a kmhk 37

sonulama 103

- s -

soyutlar 25
soyut suretler 36

sbitatun fi hazret es-subt 57

soyut varlk 24

sbit rnekler ya da gizli hakikatler 56


schk rya 120

sz 76

saf iyilik 49

subjectif hakikat 140

saf k 49
satrn 83

es-subuht el-muhrika 50

scientia intuitiva 100

subuti sfatlar 50

sebep 40, 41, 78, 130

sudfir 66, 165

sebeplilik 39, 41, 105, 130


seme 52, 138

sffi (lik) 103, 104, 105, 106, 111, 115, 118,


124, 129

selld sfatlar 50

sufinin kalbinin deikenlii 111

su 107

subt 55, 102, 137

sembol 120

sffi cihet 79

sembolizm 78

Ali tecrbe 124

semi' 35, 53

sre misaliyye 121

sevgi 88

sret (ler) 34, 40, 44, 47, 54, 67, 68, 80, 110,
114, 150, 152
sret el-Hakk 90

sezgi 99, 101, 102, 115, 128


sezgiye dayanan bilgi (hkmler) 99, 100, 101
sft et-tenzih 48
sft et-te bih 48
sfatlar 32, 33, 46, 47, 49, 54, 55, 56, 80, 171
snrl 50
snrl bir varlk 59
sinirlilik 35
es-srt 145
srt 25, 36
srf k 139

sretlerde tecelli 67
sri 68
skn mertebesi 52
skn verici 52
skn vericinin mertebesi 52
smme 43
sreklilik 24
sresi olan 24

- -

srf iyilik 129

ahsi sfatlar 54

srf karanhk 129, 139

e - art el-musahhihu li nefyihi 27

186

efaat 145, 146


efaati ya da paraclete 90
e - efi' 90
ehvet 117

tek tanr clk 132, 134, 13u

ekil 26, 64
ekli ykmllk 138
er 139

telepati 99

tek tanr c reti 62


tekvin 44
tek zat 34
tenasli 89

eriat 94, 130, 141

tenzil 34, 35, 36, 39, 48, 78, 103, 104, 107,
134

efik 132

tepe 145

e- err el-mahz 139


ey (ler) 32, 44, 46, 83, 100, 140, 141, 164
eylerin gizli hakikatlar 54
irk 40, 62
ulrd 102, 107
uun 130

teslis 87
tebah 34, 35, 36, 39, 48, 103, 134
te rii hilafet 93
tevhid 37, 62, 65, 78, 0107, 126
et-tevhid el-mutlak 62
tevhidin tenzihi makam 130
tevil 170, 171
tezahr 47, 64, 66, 77, 130

taalluk 55

theist 32, 135

et-taayyun el-evvel 90
et-tabi 104

theistik 55

tabiat alemi 82

tikel sebepler 40

tabii a k 150, 151


et-tahakkuk 55

toprak 107

et-tahalluk 55

toz 72, 107

takyid 35, 38

tul 30, 31, 167

ta'lili bilgi 37

tmellik 48

tanrlk 105

tm nefs 165

theodise 136
tikel varl klar 24, 47

et-tarik el-ehadiyye 132


et-tarik el-emem 132
tasavvuf" a k 150
tasavvuf" bilgi 103, 116
tasavvuf"' ve metafizik psikoloji 108
tasavvufi sezgi 131
tasavvuf'. yn 75, 88
tasvir 38, 46
tecdid el-enfas 105
tecelli 66, 67, 68, 69

ubbad el-vakt 134


uknum 87
ulhiyet 38, 49, 50, 64, 72, 75, 77, 90
el-umana 92
umumi hilafet 93
umumi peygamberlik 94
uzam 112
uzunluk 30, 31

tecelli etmek 44
tecelliler sistemi 67

eit ak 150

tecelli yeri 46
tecrbi psikoloji 114, 115, 116
tecsim 35

vcib 27

tedrici bir sre olarak fena 128


tefekkr 115

vacib el-vucld li ztihi 24

tek hakikat 23, 37, 39, 40


tek klli ruh 33
teklif 138
tek organik sistem 33

vacib

bi'l-gayr 27

valdet-i vucild 9, 11, 18, 19, 21, 29, 33, 35,


37, 39, 51, 53, 55, 61, 62, 63, 64, 65,
80, 83, 88, 91, 93, 112, 124, 125, 128,
130, 131, 134, 135, 141, 151, 163, 170,
172

187

vhib 130
el-vhidiyye 50, 68
ahiy ilkesi 90
vaid 134

el-vudid el-Klli 21
el-vucd el-mahz 139
el-vudid el-mutlak 21
vued e - ey' fi aynihi 25

var-de il 25

vuctd e - ey

vris (ler) 91-92

vudd e - ey' frr-rukiim 25

varl bakasyla zorunlu 27


varln be mertebesi 51

vue(id mutlak 24

varln birli i 10, 21, 60


varln ikilii 33

vch 133

25

el-vued el-mutlak asl klli yucild 24

- Y -

varl sonsuz olan 54

varlk 21, 23, 24, 25, 26, 27, 39, 43, 56, 71, yak c parlaklk 50
132, 135, 142
yakla lmayan ve sfatsz varlk 88
varlk'n trleri 26
yaratan 54, 130, 140
varlk nazariyesi 12, 164
yaratc emir 143
varlk sahalar 121
varlk veren 45

yaratc irde 142

varlk "verme" 54

yaratlan Allah (inanlar mzda) 48

var olan 24

yaratlanin gr noktas 55

varolma 25

yaratma 44, 150, 165

varolmak 23, 25, 44

yaratma vas tas olan Hakk 70

varolu 41
vastasz grme 102
vastasz idrak 100

yazl kitap 68

vastasz m ahede 102


vastasz sezgi 115
el-vsi 50
ve ben Hak'k m, zira ben hibir zaman Hak'la hak olmaktan vazgemedim 31

yaratc g 121

yenilenen yarat l 43
yer 28
yetiler 103, 113
yetkin imam 88
yetkin insan 36, 68, 69, 70, 71, 73, 74, 75,
79, 80, 81, 82, 83, 84, 85, 87, 89, 90, 91, 93,
98, 102, 110, 122, 152, 166, 171

el-vedud 150 yevm el-hasre 146


ve ene'l-Hakk fe innehu m z tltu ebeden y ldzl gkkresi 145
hakkan 31
yldzsz gkkresi 145
velyet 91
el-velyet el-mme 96
velyet el-Muhammediyye 96
el-velyet el-mutlaka 96

yokluk 25, 27, 39, 47, 57, 72, 114


yokolma 124, 125
yoktann yarat l 42
Yunan felsefesi 162

veli 75, 76, 77, 78, 81, 86, 88, 91, 92, 93, 96, yce lem 85
102
yce Bir 52
velilerin mhr 91, 93, 95, 96, 97
yce haham 90
velilik 91, 93, 96

yce kalem 71, 78

Verba Dei 76

ycelik 61, 80

veren 53
- Z -

el-verese 92
yuciib 52

zhir 29, 39, 81

vucd 34, 132, 142

zhiri lem 29, 131

vudid el-ma'n el-masdari 21

zhiri cihet 140

vuctld bi ma'n mevciid 21

zaman 45, 54, 164

el vuctid el-Hakk 21

zamana tbi lem 87

188

zamandalk 34

zihn suretler 119

zamann bitleri 134

zorlama 52

zaman ilikileri fikri 41

zorlay c 52

zamansz hayat 87

zorunlu 27, 28, 42, 43, 77, 105

zat 28, 29, 33, 35, 37, 38, 40, 42, 44, 46, 47, zorunluk 52, 105
48, 50 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60,

zorunlu hkmler 99

61, 67, 69, 72, 75, 82, 88, 112, 135,

zorunluluk 27, 34

136, 150, 171

zorunsuz 27, 38

zt'n taht 142

zorunsuzluk 48

zati birlik 29, 50, 82

zuhr 28, 43

zati kelm 53

zuhur etmemi akl 79


zuhur etmi akl 79

zati zorunluluk durumu 52


zevk 100, 104, 106, 128, 131, 133
zihin 59, 73, 74, 88, 98, 99, 114

zulmet 139
ez-zulmet el-mahz 139

189

You might also like