Professional Documents
Culture Documents
Hegel'in Tinin Fenomenolojisi'ndeki Efendi-Köle ('Herrschaft Fenomenoloji'nin en iyi bilinen bölümü olduðunu söylerken gö-
und Knechtschaft') diyalektiðinden Marx'ýn çok ciddi bir biçimde rüyoruz. Aslýnda, birçok yorumcu tersini iddia etse de, Sartre ve
etkilenmiþ olduðu geniþ ölçüde kabul edilen bir görüþtür. Bu Hyppolite, Kojève'in derslerine katýlmamýþlardýr. 'Meçhul ho-
görüþ, ilkin, Being and Nothingness [Varlýk ve Hiçlik] (1943) adlý ca'nýn dizinin dibine oturmuþ olduklarý efsanesi saðlamdýr, ama
eserinde, 'ünlü Efendi-Köle iliþkisinin Marx'ý çok derinden etki- ikincil kaynaklar bunun için herhangi bir kanýt sunmaz. O halde
6
lemiþ olduðuna' 2deðinen Jean-Paul Sartre tarafýndan popüler- ilk elden açýklamalara dönelim. Kojève'in 1947 derslerini derle-
3
leþtirildi. Sartre bunu nereden bildiðini açýklamaz. Bu söz, büyük mek ve yayýmlamakla sorumlu olan, Kojève'in öðrencisi Ray-
olasýlýkla, Alexandre Kojève'in 1940'lardaki Hegel derslerinin mond Queneau, içerisinde Sartre ve Hyppolite'in bulunduðu
etkisini yansýtmaktadýr. Kojève, sözde Marksist bir yorum için- bir katýlýmcý listesi sunmuþtu. Hyppolite ile ilgili olarak, onun
7
8
de, Efendi-Köle diyalektiðini merkezileþtiren bir Fenomenoloji 'etkilenme korkusu nedeniyle' [derslere] katýlmadýðýna dair
9
okumasý sunar.4 (Kojève Marx'ýn da onu ayný þekilde okumuþ ol- Madam Hyppolite'in ek bir beyanýna sahibiz.
duðunu varsaymýþ olabilir. Ama Marksizmi Hegel'e dönerek
Her ne olursa olsun, Sartre ve Hyppolite, Hegel ve Marx ara-
okumak baþka, onu Hegel'den türetmek baþka bir þeydir.)
sýndaki denklemlerini kurmazdan önce, Kojève'in eleþtirel do-
Sartre'dan üç yýl sonra, Jean Hyppolite'i yine, egemenlik ve kö-
kümaný kamuya açýktý. Kojève, Mesures'in 14 Ocak 1939 sayý-
lelik diyalektiðinin, 'Hegel'in ardýllarýnýn, özellikle de Marx'ýn,
sýnda, Fenomenoloji'nin 'Öz-bilincin Özerkliði ve Baðýmlýlýðý:
politik ve toplumsal felsefeleri üzerinde yarattýðý etki'5 nedeniyle,
92 Bibliotech
Efendilik ve Kölelik' baþlýklý bölümünün, ek açýklamalarla, ser- Marx'ýn Fenomenoloji üzerine deðerlendirmesine geçmeden ön-
best bir çevirisini yayýmladý. Amaçlarýmýz açýsýndan daha ilginç ce, Herrschaft und Knechtschaft diyalektiðini anlatalým (Yeri gel-
olaný, Kojève'in, Marx'ýn þu sözlerini özdeyiþ gibi eklemesidir: miþken; genelde 'Efendi-Köle' olarak adlandýrýlmasýna karþýn,
15
'Hegel ... erfasst die Arbeit als das Wesen, als das sich bewährende Knecht'in doðru çevirisi 'uþak'týr.). Bu bölüm, Fenomenoloji'de,
10
Wesen des Menschen'. ('Hegel ... emeði öz olarak, insanýn kendini- bilincin öz-bilince dönüþeceði noktada erkenden ortaya çýkar.
doðrulayan özü olarak kavrar.') Hiçbir gönderme yapýlmaz, ama Hegel, kendinin ancak baþka bir öz-bilinç dolayýmýnda ve dola-
bu 1930'lara kadar yayýmlanmamýþ olan Marx'ýn 1844 Paris yýmýyla kendisinin bilincine varabileceði kanýsýndadýr. Hegel'in
Elyazmalarý'ndan aktarýlmaktadýr. Kojève, bu nedenle, Marx'ýn bu konuyu diyalektik açýmlandýrmasýnda ortaya çýkan ilk sabit
Hegel üzerine bu ünlü yargýsý ile Fenomenoloji'deki Efendi-Köle iliþki, Efendilik ve Köleliktir. Efendi, uþaðý tarafýndan bu sýfatla
diyalektiði arasýnda doðrudan bir bað kuran ilk kiþidir. tanýnýr ve arzularýnýn dolaysýz doyumuna uþaðýn emeðinin sað-
ladýðý þeyler ve hizmetler yoluyla ulaþýr. Bununla birlikte, diya-
Bugün pek çok kitapta Marx'ýn, Hegel'in köle emeði çözümle- lektik tamamen uþak aracýlýðýyla ilerler çünkü 'çalýþma aracý-
mesinden esinlendiði dogmatik bir biçimde ileri sürülmektedir. 11
narak, Fenomenoloji'ye döner ve maddi emeðin önemi üzerine Bu terimler, hem Hegel'in hem de Marx'ýn çalýþmayý salt faydacý
12
olan 'Efendi-Uþak' bölümünde gerçekten de büyüleyici bir tar- yönüyle deðil de kendini-gerçekleþtirmenin bir aracý olarak gör-
týþmanýn olduðunu görürler; bunda ve bunun aracýlýðýyla uþak meleri noktasýnda, Marx'ýn terimleriyle geliþigüzel karþýlaþtýrý-
'kendisini bulur'. Ayrýca, bu emeðin Hegel tarafýndan kölelik labilir; onlar bu nedenle daha geliþmiþ bir insan varoluþunun
baðlamýnda edimselleþmiþ olarak görülmesi, kimi yorumcularý merkezi olarak efendiden çok uþaðý görürler. Bununla birlikte,
Marx'ýn yabancýlaþma kuramýnda bu bölümden yararlandýðý gi- Marx ve Hegel arasýndaki temel farklýlýklar, Marx'ýn ancak üre-
bi daha abartýlý bir iddiada bulunmaya götürür. Herbert Mar- tim biçimindeki bir deðiþikliðin iþçiye kendi algýsý saðlayacaðýný
cuse, büyük olasýlýkla, bunun yapan ilk kiþidir; Reason and Revo- savunurken, Hegel'in çalýþmanýn eðitici etkisinin, sömürücü bir
lution [Us ve Devrim] (1941) adlý eserinde þunu söylüyor: üretim iliþkisinde bile, iþçinin kendi 'anlam'ýný ürününde sergile-
'1844'te Marx kendi kuramýnýn temel kavramlarýný Hegel'in Ti- mesi açýsýndan yeterli olduðunu düþündüðünü fark ettiðimiz za-
nin Fenomenolojisi'nin eleþtirel bir çözümlemesi ile keskinleþtir- man açýklýða kavuþur. Dahasý, fenomenolojik diyalektikte bu
di. Emeðin yabancýlaþmasýný, Hegel'in efendi ve uþak tartýþmasý aþamada, 'korku ve hizmet' koþulu bu amaç için zorunlu görül-
terimlerinde betimledi.' 13
mektedir: yani, uþaðýn kendisine nesnel hale gelmesi için. 17
Ýkincil kaynaklarýn bu varsayýmlarýndaki güçlük, Marx'ýn 1884 Hegel çalýþmayý 'gem vurulmuþ arzu' olarak tanýmlar: öz-ira-
elyazmalarýnda 'Hegel'in diyalektiðinin eleþtirisi'ne giriþirken denin dolaysýz dürtüleri ile nesnel ilkelerde temellenen biçimlen-
Fenomenoloji'nin bu bölümüne––ona önem vermeyi bý- dirici etkinlik arasýna mesafe koymayý gerektirir. Eðer isterseniz,
rak!––hiçbir zaman göndermede bulunmamýþ olmasýdýr. Feno- bir köle olan aslýnda efendidir, çünkü onun nesnesi 'katýþýksýz öz-
menoloji'yi bir bütün olarak tartýþýr ve özellikle de son bölümüne doyum duygusu'dur: eþdeyiþle, o itkilerinin kölesidir, ama do-
dikkat çeker; diðer üç bölümü övgüye deðer bulur; ama onlar- yumlarý 'yalnýzca kýsa süreli'dir, nesnellik sürekliliðinden yok-
dan hiçbirisi efendi-uþak diyalektiði üzerine deðildir. Dolayý-
14
sundur. Uþak ise yarattýðý iþinde, zanaatýnýn ustalýðýný kazanýr;
18
sýyla bu durum, 'efendi-köle' hakkýndaki iddialar konusunda evrensel insan aklý düzeyine yükselen odur. Hegel, bununla bir-
kuþku duymamýza neden olmalýdýr. likte, arzuyu denetimde tutmaya yöneltmek ve bilincin ben-
merkezci hedeflerin ötesinde, insanýn yaratýcý etkinliðinin 'ev-
Bibliotech 93
rensel gücü'ne dair bir bilinçten gelen özgürlüðe yükselmesini diðini vurgular. Bu, onun dediði gibi 'olumsuzun emeði'dir.27
saðlama almak için 'korku ve hizmet'in zorunlu olduðu düþünce-
Marx, 'devingen ve üretici ilke olarak olumsuzluk diyalektiði'
sini öne sürer. Hegel, görünüþe göre, oldukça keyfi bir biçimde,
19
herkesin, rasyonel özgürlüðe yetenekli olmadan önce yabancý olan Fenomenoloji'nin 'nihai sonucu'na iþaret ederken, Fenome-
bir güce baðýmlýlýðý yoluyla öz-iradenin kýrýlýþýna katlanmasý ge- noloji'deki tinin bütün emeðini iþaret etmektedir. Kuþkusuz,
rektiðini varsaymaktadýr. 20 Marx'a göre, insan kendisini maddi emek yoluyla üretir. Ancak,
bundan, uþaðýn emeði gibi maddi emek üzerine söylediklerin-
Marx'ýn, içinde emeðin önemini kavramaktan ötürü Hegel'i öv- den dolayý Hegel'i övdüðünü çýkarmak hata olacaktýr. Marx,
düðü, Fenomenoloji üzerine kompleks tartýþmasýndaki kritik pa- Hegel emeði öz olarak kavrar derken, Hegel'in gerçekte maddi
sajý inceleyelim. 'Hegel'in Fenomenolojisi'ndeki ve nihai sonu- emek hakkýnda söylediklerinden (bundan dolayý 'Efendilik ve Kö-
cundaki önemli þey––devingen ve üretici ilke olarak olumsuz- lelik'e gönderme yoktur) deðil, tinin bütün kendini-koyma ha-
luk diyalektiði––Hegel'in, insanýn kendini-yaratmasýný bir süreç reketindeki olumsuzluk diyalektiðinin içrek anlamýndan söz et-
olarak, nesnelleþmeyi [Vergegenständlichung] nesnenin yitiril- mektedir (bundan dolayý, Marx, Hegel'in bildiði biricik emeðin
mesi [Entgegenständlichung] olarak, yabancýlaþma soyut zihinsel emek olduðunu iddia etmektedir). Marx, Hegel'in
[Entäusserung] ve bu yabancýlaþmanýn aþýlmasý [Aufhebung] ola- olumsuzluk diyalektiðinde, insanýn kendi emeðiyle kendisini
rak kavramýþ olmasý, böylelikle de emeðin doðasýný kavramýþ ve ürettiði maddi sürecin––(Marx, Hegel ile ayný fikirdedir) bir ya-
nesnel insaný ... kendi emeðinin sonucu olarak kavramýþ olma- bancýlaþma aþamasýndan geçmesi gereken bir süreç
sýdýr… Kendini gerçekleþtirmesi ... insan ancak tüm türsel-güçle- ––felsefedeki soyut yansýmasýnýn cisimleþmesini görür.
rini kullanabilirse ... ve onlarý ilkin ancak yabancýlaþma
[Entfremdung] formunda olanaklý olan nesneler gibi görürse ola- 'Efendi-Köle'yi, tinin öz-farkýndalýðýnýn geliþimine dair bu pers-
naklýdýr.'21 pektif içerisine oturtmak gerekiyor. Daha önce de belirttiðimiz
ve þimdi de vurguladýðýmýz gibi, ['Efendi-Köle'] tinin kendine
Böyle bir yargý––Kojève'in ima ettiði ve birçok sonraki yazarýn geri dönme öyküsünde erken bir aþamadýr. Hukuk, sanat, din ve
cesurca ileri sürdüðü gibi–– Hegel'in köle emeði tartýþmasýna mý felsefe gibi kültürel baþarýlardan çok daha az 'somut'tur
28
dayanmaktadýr? Bizi duraksatmasý gereken ilk þey, Marx'ýn bu (Hegel'in terminolojisine göre). Bununla birlikte, bir dönüm
övgüden hemen sonra, 'Hegel'in bildiði ve tanýdýðý biricik emek, noktasý önemindedir, çünkü Hegel'in problemi, salt dýþsal nes-
22
soyut zihinsel emektir' diyerek bu övgüyü sýnýrlamasýdýr. Uþaðýn nelerin bilincinden öz-bilince diyalektik olarak nasýl ilerle-
emeði açýkça maddidir, bu yüzden bu söz sadece Marx'ýn bu çö- neceðidir. Bilinç kendisini þeylerde kavrayamaz. Onlarý kökten
zümlemeden yararlanmadýðýný deðil, ayný zamanda onun bütü- olumsuzlayarak, kendisini onlardan mutlak olarak ayýrt etme-
nüyle unutmuþ olduðunu ve Hegel'e küçük bir haksýzlýk (!) yap- lidir. Arzu nesnelerinin tüketilmesi bunu kalýcý olmayan bir yol-
23
mýþ olduðunu da göstermektedir. da baþarýr. Baþka bir bilinci, tanýmaya zorlayarak yaþamýný tehli-
keye atmak, daha fazla gelecek vaat eden bir dolayýmdýr. Ama
Marx'ýn bizi gönderdiði yer, 'Fenomenoloji'nin ve onun diyalekti-
efendi, bozguna uðramýþ olaný uþaðýna, þeyine [his thing], dö-
ðinin yoðunlaþmýþ özünü içeren' 'Fenomenoloji'nin kapanýþ bö-
24
nüþtürmekle boþuna uðraþmýþ olduðunu hisseder. Öz-bilinç
lümüdür ... (“Mutlak Bilgi”)'. Bu, onun tüm hareketinin neticesi-
gerçek tanýnmayý ancak, Hegel'in öyküde sonradan geliþtirdiði
ni içerir. Marx'ýn gönderme yaptýðý 'soyut zihinsel emek', tinin
hukuksal ve etik iliþkilerde bulunan bireylere tanýnan karþýlýklý
emeðidir. Fenomenoloji tinsel bir serüvendir veya belki de tinin, 29
saygý ile elde edebilir. Bu aþamada diyalektik, küçümsenen uþak
içerisinde bilinçte ve öz-bilinçte ona verilen nesnel biçimlerin aracýlýðý ile ilerler. O, gördüðümüz gibi, çalýþmasýnýn þeyler üze-
kendi öz-belirleniminden baþka bir þey olmadýðýný bulduðu, ti- rindeki olumsuzlayýcý eylemi yoluyla 'kendisini bulur'. Bununla
25
nin Bildungsroman' ýdýr. Tin, kendisini üreterek, ilkin kendisine birlikte, öz-bilinçte bir ilerlemeye yol açan bu noktanýn vurgu-
karþý duran bir þey olarak kendisini bilmeye baþlar. Marx, son bö- lanmasý gerekir.
lümde, yabancýlaþma dünyasýnýn özel bir biçimde üstesinden
gelindiðini veya olumsuzlandýðýný belirtir––Hegel'in söylediði Bununla, Marx'ýn nesnel bir varlýðýn maddi dünyayý biçim-
gibi––'öz-bilinç bu yabancýlaþmayý [Entäusserung] ve nesnelliði lendirerek gerçekleþmesine olan ilgisi arasýnda çok fazla bir or-
26
aþmýþtýr ... öyle ki kendi ötekiliðinde kendi kendisindedir'. Bu tak nokta bulunmamaktadýr; ama bir bütün olarak Fenomenoloji
çerçeve içerisinde, din, devlet, sivil toplum vb. gibi yabancýlaþma projesi ile bir parça ilgilidir. Hegel'in Ansiklopedi'sinde, kendisini
alanlarý tinin kendi iþi olarak kavranýr. Hegel, tinin ancak karþýtlýk ürününde bulan iþçiden oluþan 'Fenomenoloji'den hiç söz edil-
kurma ve sonra da onu olumsuzlama yoluyla kendisine gelebil- mediðini belirtmekte yarar var; 'gereksinim topluluðu' ile 'Efen-
94 Bibliotech
30
dinin korkusu bilgeliðin baþlangýcýdýr' üzerine, 'Efendi-Köle'nin koyma süreci karþýsýnda, fenomenolojik sonuç––bir varlýk duru-
sonucundaki vurgu bulunmaktadýr. Tinin Fenomenolojisi ise tin- mu––olarak durur. 37
36
ettik. 'Entäusserung', Lukacs'ýn vurguladýðý gibi, Fenomenoloji'nin disi için nesnel hale gelir. Tinin öz-edimselleþmesinde ve öz-far-
sonucu açýsýndan anahtar kavramdýr: tin, yabancýlaþma alanýný kýndalýðýnda özsel bir aþamadýr. Hegel, öyleyse, nesnelleþmeye,
kendisinin kendine-yabancýlaþmasýnýn ürünü olarak kavrar. yabancýlaþmaya yol açtýðý için karþý deðildir. Kuþkusuz yabancý-
Entfremdung, Entäusserung karþýsýnda, tinin kendisini ötekilikte laþmaya yol açtýðýný düþünür, ama bu, tinin kendisinde hoþnut
Bibliotech 95
and the Dialectics of Language [Diyalektiðin Dili ve Dilin Diyalektiði], anýlan eser, s. 117.
33
Brighton 1979, s. 122. M. Petry, G. W. F. Hegel'e 'Giriº', The Berlin Ernest Mandel, Hegel için maddi emeðin yabancýlaþtýrýcý olduðunu
Phenomenology, Dordrecht 1981, s. xxxix. Allen W. Wood, Karl Marx, 'çünkü emeðin, doðasý gereði, insanýn daha önce ona ait olan bir þeyi
Londra 1981, ss. 242-3. yitirmesi anlamýna gelen, bir insan yetisinin dýþsallaþmasý
13
Bkz. bir önceki not. Marcuse aslýnda 1844 elyazmalarýnýn 1932'de (Veräusserung) olduðunu' söyler (Formation of Economic Thought of
yaptýðý incelemesinde, Marx'ýn eleþtirel kavramlarýnýn, Hegel'in Karl Marx [Karl Marx'ýn Ýktisadi Düþüncesinin Oluþumu], Londra
Fenomenoloji'de geliþtirdiði ontolojik 'emek' ve 'egemenlik ve kölelik' 1971, s. 155). Mandel, Hegel'in insan yetilerinin Veräusserung'u
kavramlarýný iþaret ettiðini söylemiþti (From Luther to Popper (=satýþ anlamýnda yabancýlaþma) ile uðraþan Philosophy of Right
[Luther'den Popper'a], Londra 1983, s. 13, 39). Pierre Naville [Hukuk Felsefesi] eserinin 67. paragrafýný aklýnda tutuyormuþ gibi
Hegel'in tartýþmasýný öne çýkarýr ama bunun Marx'ýn kaynaðý olduðu görünmektedir. Emeðin, 'doðasý gereði', yabancýlaþtýrýcý bir anlama
iddiasýnýn çok basit olduðunu söyler (De L'Alienation a la Jouissance, sahip olmasý þöyle dursun, Hegel yine Philosophy of Right'ta 'þeylerin
Paris 1957, s. 10). biçimlendirilmesine' (parag. 56) özgürlüðün edimselleþmesinde bir
14
K. Marx, Early Writings, Harmondsworth 1975, s. 385. rol vermektedir. Bununla birlikte, Hegel için, insan özgürlüðü
15
Bu terminoloji seçiminin enine boyuna düþünüldüðü açýktýr: sözleþmeler yoluyla yabancýlaþtýrýcý þeylerde daha gerçektir.
Herrschaft und Knechtschaft üzerine Berlin dersinde Hegel'in der Yabancýlaþma özgürlüðünün insan yetilerinin––kiþinin doðasýnda
Sklave ile der Knecht arasýnda ayrým yaptýðýný görüyoruz. Bkz. Hegel's olan fiziksel ve zihinsel beceriler––satýlmasý için kullanýlmasý
Philosophy of Subjective Spirit [Hegel'in Öznel Tin Felsefesi] Vol. 3, ed. problemi ile karþýlaþtýðýnda, 'içsel iyeliklerini… dýþsallýða
M. Petry, Holland/Boston 1979, Ek ss. 342-43 (=The Berlin dönüþtüren zihin dolayýmý yolu ile' (parag. 43) bunun üstesinden
Phenomenology, ss. 86-89). gelinir. Ücretli emekteki bu yabancýlaþma üzerindeki zamansal
16
Gesammelte Werke, Band 9, Phänomenologie des Geistes, Hamburg 1980, kýsýtlama nedeniyle, satýlan emek-gücü emekçinin kiþiliðinin özüne
ss. 114-115. karþý 'dýþsal bir iliþki' kazanýr ve o [emekçi] ona raðmen özgür bir
17
Phänomenologie, s. 115. özne olarak kalýr (parag. 67). Öyleyse, Hegel'in, emeðin 'doðasý gereði'
18
Daha önce adý geçen eser. 'dýþsallaþtýrýcý' olarak yabancýlaþtýrýcý olduðunu söylemediði açýktýr;
19
A.g.e., s. 116. aksine, karmaþýk toplumsal iliþkilerin emeði kiþiye karþý (yapay) bir
20
Bu, The Berlin Phenomenology'de daha açýktýr, 434, 435. dýþsal iliþki içerisine oturtarak üstesinden geldiðini söyler. (Tam bir
21
Early Writings, ss. 385-86. inceleme için makaleme bkz. 'Personality and the dialectic of labour
22
A.g.e., s. 386. and property–Locke, Hegel and Marx', Radical Philosophy, 26,
23
David McLellan bunu belirtmiþ olan belki de tek kiþidir; ayrýca Marx'ýn 1980.)
34
asla 'Efendi-Köle' bölümüne deðinmediðini de vurgulamaktadýr. Ýngilizcedeki hem alienation ve hem estrangement sözcükleri Türkçede
Bkz. Marx before Marxism [Marksizmden Önce Marx], Londra 1970, yaygýn olarak yabancýlaþma sözcüðü ile karþýlanýr. Bkz. K. Marx, 1844
s. 197. Elyazmalarý (1993), Ankara: Sol Yayýnlarý, s. 139-140. Yazar,
24
Early Writings, s. 386. 25
‘Geliþim hikayesi' –çev. n. metinde bu sözcükler arasýnda bir ayrýma gitmediðinden biz de her
26
Phänomenologie, s. 422. iki sözcüðü yabancýlaþma olarak çevirdik –çev. n.
35
27
A.g.e., s. 18. Yukarýda anýlan eser, s. 385.
28
Bu vurguyu Phil Slater, yayýmlanmamýþ kýsa bir yazýda, 36
G. Lukacs, The Young Hegel [Genç Hegel] (1948), Londra 1975, son
'Objectification, alienation and labour: Notes on Hegel, Marx and bölüm ['Tinin Fenomenolojisi'nin Merkezindeki Felsefi Kavram
Marcuse' (1980), Hegel ve Marx'taki 'nesnelleþme'yi karýþtýrdýðý için Olarak Entausserung', çev. Doðan Barýþ Kýlýnç, Baykuþ, 2, 2008, ss.
Marcuse'nin erken dönem eserine karþý polemik baðlamýnda yapar. 126-161.]. Yeri gelmiþken; Lukacs Marx'ýn 1844 Elyazmalarýný
29
Jonathan Rèe, dikkatimi Hegel'in burada bireyselliði ve a fortiori 'Efendi-Köle'yle iliþkilendirmemektedir.
37
toplumsal iliþkileri tartýþmamakta olduðu olgusuna çekmektedir. Bu Marx'ýn söylediði gibi, 'Entfremdung, bu Entäusserung'un gerçek ilgisini
nedenle, efendi-efendi veya köle-köle iliþkileri üzerine hiçbir oluþturmaktadýr' (yukarýda anýlan eser, s. 393).
38
tartýþma bulunmamaktadýr. Burada nesneler karþýsýnda genelde Yukarýda anýlan eser, s. 386.
39
bilinç ile ilgilenmekteyiz. A.g.e., s. 385.
30 40
Yukarýda anýlan eser., 434-435. Tersine, Hegel Phänemonologie'de Lukacs bu anlayýþý The Young Hegel'de oluþturdu, s. 551. Hyppolite bu
þunu diyor: 'Her ne kadar Efendinin korkusu bilgeliðin baþlangýcý noktada Hegel'i savunur –bkz. 'Commentary on G. Lukacs's The
olsa da, bilinç orada kendi-varoluþunun farkýnda deðildir. Ancak Young Hegel'in son bölümü, Studies… ss. 86-90.
41
emek aracýlýðýyla kendisine gelir' (s. 115). Ve bir sonraki sayfada: Phänemonologie, s. 422. Bkz. Marx, yukarýda anýlan eser, s. 395.
42
'Kendinin kendiye yansýmasý için, iki aþama, genelde korku ve Yukarýda anýlan eser, s. 393.
hizmet ve biçimlendirici etkinlik aþamasý da gerekmektedir…' 43
Bu paragraf, 'Objectification and Alienation in Hegel and Marx'
31
Norman, uþak için 'mutlu son' yoksunluðunda ve daha öte diyalektikte (Radical Philosophy, 30, Bahar 1982) adlý makalemde ayrýntýlý olarak
iyidir (yukarýda anýlan eser, böl. 3). Ayrýca bkz. Kojève, böl. 2. geliþtirdiðim bir argümanýn özetlenmiþ halidir.
32
'Ýster tahtta ister zincirler içinde… amacý özgür olmaktýr'. Yukarýda