Professional Documents
Culture Documents
XXIII
X XI II
I/NDEK LER
Sayfa No.
LTERATR .......................................
N SZ
3 5
7 -9
KAYNAKLAR
SOK1RATES'DEN NCEKI YUNAN FELSEFES
..... ......... ..
13 44
13 30
I. KOSMOLOGK DEVR
13
16
17
22
Milet Mektebi
. Fisagorculuk
Xenophanes, Heraklit, Parmenides, Zenon.
v. Empedokles, Anaxagoras, Demokritos
16
-17
22
30
30 44
IL ANTHROPOLOG K DEVR
30 36
36 41
41 44
Sofistler
n. Sokrates
Sokrates'ciler
....
47
91
47
69
47
49
51
53
55
56
57
60
61
68
-49
51
53
55
56
57
60
61
68
69
-
Sayfa No.
II. ARSTO
69 - 91
Felsefesi
. Mant
n. Bilgi nazariyesi
v. Metaphysik
v. Fizik
Alem gr
v. nsan gr
Psikologi
Ahlk gr
x. Devlet gr
x. Peripatos mektebi
70 - 71
71 - 74
74 - 75
75 - 80
80 - 82
82 - 83
83
84 - 86
86 - 87
87 - 90
90 - 91
95
GENEL ZGLER
AHLA.K FELSEFES
95 - 96
96 - 97
I. STOA MEKTEBI
1. Eski stoa
. Stoa fizi i
n. Bilgi nazariyesi
v. Psikologi
v. Ahlk
v. Devlet felsefesi
133
104
99
100
101
102
103
104
104 - los
105 - 106
106
106 - 109
II. EPKURCULUK
1. Bilgi nazariyesi
. Fizik
Ahlk
III. PHEC FELSEFE
IV. ORTA STOA
1. dev duygusu
. Devlet anlay
n. Poseidonios
v. Romal Stoahlar
D N DEVIR
109
113
113
115
116
117
118
119
116
117
118
119
120
133
122
I. PH LON
122
128
Plotinos sistemi
. Plotinos esteti i
n Bilgi nazariyesi
v. Proklos
123 - 126
126 - 127
127
127 - 128
128 - 133
IV
L TERATR
Wilhelm Windelband; Lehrbuch der Geschichte der Philosophie, herausgegeben von H. Heimsoeth, Vierzehnte Auflage, Tbingen 1958.
Eduard Zeller; Die Philosophie der Griechen, II. I. Fnfte Auflage, Leipzig, 1922.
Eduard Zeller; Grundriss der Geschiechte der griechischen Philosophie,
13. Auflage, Leipzig, 1928.
Ueberweg; Grundriss der Geschichte der Philosophie des Altertums,
Zwlfte, umgearbeitete Auflage von Karl Praechter, Berlin, 1926.
Emil Brhier; Histoire de la Philosophie, L'Antiquit et Moyen ge; Paris, 1926.
Ernst Cassirer und Ernst Hoffman; Geschichte der Antiken Philosophie.
Berlin 1925.
H. V. Arnim; Die europaeische Philosophie des Altertums, ZWeite Auflage,
Scolastique,
Uon Robin; La Pense grecque et les origines de l'esprit scientifique, Paris, 1923.
Walter Kranz; Vorsokratische Denker, Zweite Auflage, 1949,
Hermann Diels; Die Fragmente der Vorsokratiker, Griechisch und Deutsch,
Fnfte Auflage, herausgegeben, von Walter Kranz, Berlin, 1935
Bd. II.
Platons Werke; bersetzt und eingeleitet von F. Schleiermacher. Neue
Auflage. Berlin, 1817.
W. Windelband; Platon Vierte Auflage, Stuttgart, 1905.
Paul Friedlaender; Platon I. II. Berlin 1928, 1930.
H. Bonitz; Platonische Studien, Zweite Auflage, Berlin, 1875.
ON SZ
lk a felsefesi tarihi, Antik Yunan felsefesi ile ba lar. Yunan Felsefesi, Bat dncesinin ve Bat ilminin kaynadr. Ancak, Yunan Felsefesi, yaln z Bat ilminin beii olmakla kalmaz, ayn zamanda, slm
felsefesinin de bir dayana olmutur. Gerekten, eski Yunan Felsefesini
bilmeden, hele, bu felsefnin, ba lca klsik statlarmn byk dnce
baarlar iinde ekillenmi ve geli mi olan belli bal felsefe sistemlerini tan madlan, Islm Felsefesinin temellerinden kavranabilmesine imkn yoktur. nk, Orta a n ilk devresinde, en olgun ve en verimli
devresine erimi olan islm Felsefesi de, t pk Bat Orta a felsefesi
lk a otoriteleri ile ilgildir. Bundan dolay , lk a. felsefesi tanndktan, lk an, Aristo, Efltun ve Plotinos gibi byk filozoflar mn, bal ca problemleri ile d nce ve gr leri kavrandktan sonra, slm felsefesinin incelenmesine geilirse, bu sonuncular n, nasl, bir bakma, lk a otoritelerine ba l olduklar aktan a a grlr. Orta
ada, Do u, lk an felsefe ile ve ilimle ilgili olan litteratrne, Bat'ya gre, ok daha geni lde sahiptir. Aristoculuk, bu devrin Do u
Islm dnyasnda nemli bil. rol oynam t r. Netekim, Do u'da, Bat'dan
ok daha nce bir Aristoculuk r almt r. Bat , Aristo'yu, do ulu filozoflar n yapt tercmeler yoluyla tamm t r. Aslnda, tarihi sre iinde olu an ve geli en felsefe sistemleri, ok
kere, klsik Yunan felsefesinde temellenmektedirler. Bu klsik felsefenin
statlar, Orta ada olduu gibi, Yeni Zamanlar felsefesi iinde ve hata gnmzde de, filozoflar iin bir ilham kayna olmakta devam etmektedirler.
imdi, bu noktada, felsefeyi, btn teki ilimlerden, zellikle, tabiat
ilimlerinden ay rar, nemli bir farka dokunmak gerekir. Tek tek ilimlerle u ral rken, bu ilimlerin tarihi olu malarmn gz nnde tutulmas
belki faydal , ama zorunlu de ildir. Manevi ilimler iin, ksmen gerekli
olan bu alma tarz ndan, tabiat ilimleri bsbtn de vazgeebilirler. Fiziin esaslarn belirtmek istioyen bir fizikinin, fizik tarihinden sz etmesi, aritmetikle u raan bir kimsenin de, aritmeti in tarihini bilmesi
zorunlu de ildir. Ama, felsefe yapan, felsefede derinle mek istiyen bir
kimsenin, felsefi olumay da bilmesi, felsefe tarihi ile ilgilenmesi artt r. nemli felsefe problemleri, felsefi d ncenin srekli gelene i iinde geliir. Btn bu d ncelerin, birbirine ne bak mdan bal, ne ,bakmdan kar olduu, birbirinden nas l kt, tarihi aklar iinde kavranabilir. Bundan dolay, tarihsiz felsefe yap lamaz.
3
Bat kltr evresinin, ilk byk ba ans olan Yunan Felsefesini acaba nereden biliyoruz? lkin bu felsefeyi biz, olduka geni lde sahip
olduumuz eski metinlerden biliyoruz. Eserleri bize kadar gelmi olan
Yunan bilginleri ve filozoflan yoluyla biliyoruz. Bu gn, Efltun'un eserlerinin, hemen hemen tamam na, Aristo'nun eserlerinin de byk bir k smna sahip bulunuluyor. Efltun'dan nceki ve sonraki filozoflardan da
bir ok dragmentler paralar kalm , ama bu arada bir ok eserler de
yok olmutur. Filologik almalar sonucunda, bu kalan paralann birletirilmesi ii de tamamlanm gibidir.
Yunan filozoflan her vakit, kendilerinden nce gelen filozoflann yazlarn biliyorlard . Bununla birlikte, daha nceki doktrinlerin metodik
bir ekilde incelenmesi as l, Demokritos'un mektebinde ele al nm gibi
grnyor. Bu usul, Sofistler ve Eflatun taraf ndan da takip ediliyor. Nihayet Aristo, ele ald her konuda, kendinden nce gelen filozoflarm bu
hususta ne dndklerinin bir zetini vermeyi adet ediniyor. Bundan
baka Aristo, mesel Fisagorculuk gibi kavran lmas g olan eski doktrinler hakknda doru bilgi vermeyi de deniyor. Aristo, bylece, iki eit felsefe tarihi al masn, biografi ve doxografi'yi kurmu oluyor. Bundan byle, felsefe tarihileri biograflar ve doxograflar olmak zere ikiye
aynlmtr. Biograflar, ele ald klan filozoflarm hayatlanmn ak n tasvir
ederler. Antik a n biograflan iinde nemlilerinden biri laertli Diogenes'dir. Diogenes, MS. 11. yz yl sonlarna doru yazm olduu bir kitapta bildigi filozoflarn hayat ve eserleri hakk nda bilgi verir. Diogeres'in, bu gn bizce bilinmiyen ba ka felsefe tarihi kaynaklanndan faydalar m olduu tahmin ediliyor. Doxograflar ise, felsefe tarihi meselelerini
sistematik bir ekilde incelerler. Belli felsefe meselelerini ele al p, bu meseleler karsnda ayr ayn filozoflarm ne d ndn tasvir ederler.
Doxograflann ba nda, bu alma eidinin ilk kurucusu olan Aristo'nun
kendisi bulunur. Aristo, u rat mesele hakknda kendisinden nce, ne
d nld n de incelemek istemi ve ayr ayn filozoflarm bu husustaki grlerini kendi felsefesi ile olan ilgisi lsnde tasvir etmi tir. lmi almamn ilk kurucusu olan Aristo, bylece, doxografik bak mdan
da en nemli bir kaynaktr. Aristo'dan sonra, doxografik al ma yapanlar arasnda, Aristo'nun renicisi olan Theophrast vard r. Yunan felsefesi hakknda bilgi veren balca kaynaklar bunlard r.
I. KOSMOLOGX DEVR
. Milet Mektebi :
Yunan felsefesi ilk nce, kk Asya'da, eski bir Ion kolonisi olan
Milet'de dodu. Milet mektebinden temsilci tamyoruz. Thales., Anaximandros, Anaximenes. Aristo'nun, fizikiler ad altnda toplad bu dnrler, (M.. VI. yz y l) mitos'u bir yana brak p deneme ve gzlemden kalkarak agldamalarda bulunan ilk filozoflard r. Fizikilerin eserleri, tabiat hakknda adm tar. Bunlar, tabiat n kayna' nn ne oldu u
sorusunu ortaya atar, tabiat n nasl meydana km olduunu aklamya alfhrlar. Bu meseleyi, yani, lemin nas l meydana gelmi olduu
meselesini aklamak iin hipotezler kurar, astronomi ve co rafya ile ilgiil sorular ortaya atarlar. Dnya'n n ekli ve yaps ile, Gne'in, yldzlann mahiyet ve yap lar, dnya ile yldzlar arasnda mnasebet meselesi zerine dnceler ileri srerler. Buna kar lk, organik dnya ile ve
insan konusu ile' pek ilgilenmezler.
En eski Yunan bilgini ve ilk fiziki filozof Thales'dir. Thales'e gre,
her ey, sudan kmtr. Hayatn kayna, okyanustur. Aristo, Thales'in
byle bir dnceye nasl varm olabilecei hakknda baz tahminler ileri srer. Aristo'ya gre, Thales'in bu kanaata, tabiat! gzliyerek varm
olmas gerekir. Su, canl hayat iin arttr. Her ey, su ile rn verir.
Canly meydana getiren tohumlar, ya lk iinde geliir. Bu suretle Thales,
suyu, canl varlklann kayna olarak gsterir. u halde, btn canl varlklann kayna, bir tek asil? madde yani sudur. Bu asil madde, yani,
arche canldr ve canllar yaratmak gcne sahiptir. Aristo'nun bildirdiine gre, asil.' maddede bir canhl k veya yaratclk kudreti bulunduunu kabul eden bu anlay, aym zamanda, onun, tannlarla dolu oldu una da inanmakta imi Ite, Thales'in, lemin olumas hakknda ortaya
att dnceler bunlard r. Bu dnriin lem tasavvurunda, daha pek
ok mitoloji ve iir de vardr. Ona gre, st yar krre eklinde bir gk
kubbesi ile evrelenmi olan arz, tlan daha kalkk olan yuvarlak bir
13
dzlem eklinde, okyanusun stnde yzmektedir. Sulann stnde yzen byle bir dnya anlayna Babilonya'da da rastlan r. Bu suretle,
Thales'in, Babilonial larn tesiri altnda kalm oldugu da kabul edilebilir.
Milet mektebinin, birlikli dnya dzenini belirt riek yolundaki abas , Anaximandrosla birlikte, metafizik bir kavram n, sonsuzluk kavramnn ortaya konmas na kadar vard. Anaximandros iin realitenin gerek
prensibi sonsuzluktur. Ona gre, her eyin balangcrda bulunan, her
eyi harekete getiren, her eyi kuatan bu sonsuzluk, bitmek tkenmek
bilmiyen bu smrsz ey, Apeiron dur. Apeiron'un kendisi belirli bir
ey de ildir. nk, her belirli olan ey, zddmn da varl n art koan
Bundan dolay, balangta hi belirlenmiye gelmiyen ve her e it sfattan yoksun olan bir ey vardr. Bu belirli olmyan eyden sonradan, z tlar eklinde ayrlarak btn varlklar ortaya kmtr. lkin, scak Ne souk olan nitelikler, yani karanl k ve souk olan toprakla, ayd nl k ye
scak olan hava yahut da ate , birbirinden ayrlmtr. Ortada bulunan
toprak ktlesi, yani, arz, bir ate krresi ile evrelenmi tir. Imdi, bu ikisinin, toprakla ate in birlemesinden, su meydana gelmi tir. Sudan kan
buharlar, ate ktlesini, ayr ayr yerlerinden delerek paralara blm ,
gkteki cisimler de bu blnme sonucunda meydana gelmi lerdir. Gne'in tesiri ile, kuru toprak athyarak oyulmu tur. Isinin tesir ile baz
eisimlerin gaz haline gemeleri sonucunda ortaya kan iddetli hava hareketlerinden rzgrlar do mutur. Rzgrlann yer yzndeki atlak ve
oyuklara yapt basn sonucunda da depremler ortaya kmtr. Anaximandros'a gre, arz, dzlem bir stvanedir ve lemin merkezinde bulunmaktadr. Arz, hava bo luunda, hi bir eye dayanmadan hareket
etmektedir. Anaximandros, arz n bir haritas ile birlikte, gk yznn kabartma bir modelini de yapm ya girimitir. phesiz bu harita, dnyamn o zaman bilinen ve meskn olan yerleri ile s nrlanmt. Bu filozofun
dnya gr, dini ve mitolojik tasavvurlardan tamamiyle ba nsz olarak
ortaya konmu tur.
Anaxnmandros'un hayat n 'kayna hakknda da, olduka ilgi ekici
ve istihale nazariyesini and ran bir gr vard r. Anaximandros'a gre,
hayatn kayna sudadr. nsan da iinde olmak zere, btn canl varlklar, suda yayan varliklardan geli milerdir. nsanlar, sonradan karaya
ayak basm ve karada ya amya balamlardr.
Anaximandros tarafndan tasvir edilen bu lem, filozofa gre, gnn
birinde yok olmya mahktimdur. Apeiron'dan kan her ey, gnn birinde gene Apeiron'a dnecektir. Apeiron'dan kan her eyin, giinn
birinde gene Apeiron'a dnmesi, lemin esas dzenini meydana getirir.
Anaximandros'da bir pantheism'in varl kabul edilebilir. nk o, ileinin iinde bulunan ve lemi dzenliyen, bir tek prensibin varl n ileri
14
Bundan sonra gelen devrin ilgisi, (M.. V. yz y l) daha ok, dinle ilgili
olan sorulara ynelir.
. Fisogarculuk
Yan efsanevi bir ahsiyet olan Fisagor, hem dini bir cemaatin kurucusu ve mucizeler yaratan bir peygamber, hem ilmi musikinin ve saf
matematiin yaratcs olan dahi bir bilgindir. Sylendi ine gre kendisi hi bir ey yazmam tr. Geri, bu gn, Fisagor'un, adn tayan bir
ok eserler vard r. Ama bunlar, Fisagor'un kendisinin de ildirler. Btn
bu eserler, ilk milt y lnda ve Yeni Fisagorcular taraf ndan yazlmtr.
Yeni Fisagorcular, btn bu eserleri Fisagor'un ruhundan yazd klanm
sanarak m.eydana getirmi lerdir.
Fisagor'un, Sisam adasnda doduu ve genliinde gney Italya'ya
gkerek zengin bir Yunan Kolonisi olan Kreton'da yerle tii kesin olarak
biliniyor. Fisagor, tarikat n, burada kurmutur. Orphik inanlann ve
Dionyos mektebinin tesiri altnda bulunan bu cemaat mensuplar , tenashe inamrlar. Tenash nazariyesi, vcudun kmesinden sonra, ruhun,
eitli vcutlar iinde, yeni ba tan, bu dnyaya geldi ini kabul eder. insamn bu dnya'da ya ad hayatn deerine gre, lmden sonra ruh,
yeni bir vcut iinde, yeni ba tan ortya kar. Eer insan, bu dnyada
su ilemi, aalk bir hayat srm se, lmnden sonra, ruhu da, a a bir hayvan, htta bir nebat eklinde ort ya kabilir. Ite, bundan dolay, Fisagorcular, et ve baz sebzeler yemekten ka mr, kanl kurbanlar
kesmezler. Hayvanlardan elde edilmi malzeme ile yaplan hi bir eya
kullanmazlar.
Fisagorculann dini cemaatlarm n, ayn zamanda, siyasi bir karakteri de vardr. Bir ok talya ehirlerinde iktidan ele alm lar, buralarda,
dini dzenle ilmi almay birletiren kurumlar meydana getirmi lerdi.
Ancak, sonradan halk, Fisagorculara kar ayaklanarak merkezlerini basm ve bu arada k rk kadar Fisagorcu da ldrlm tr.
Fisagorcular, genel olarak, matematik, astronomi ve t pla urayorlar& Bir geometri dvas nn Fisagor'un adn tadm hep biliriz. Irrationel adetleri ilk bulanlar da gene Fisagorculard r. Telli musiki aletleri ile ilgilenen Fisagorcular, telin uzunlu u ile sesin ykseklii arasnda belli bir nispet oldu unun farkna varmlar ve aritmetikle musiki
arasnda sk bir ilgi kurmulard. Uyumlu sesin, telin uzunluu ile
olmas, bir takm adedi nisbetlerle ilgili olmas demekti.
Uyumlu seslerle adedi nispetler aras ndaki ballktan hareket eden
Fisagorcular, her eyin aslnn adet oldu u sonucuna vardlar Her eyin asil= adet oldu unu ileri srmekle de ilk madde, yani, arche olarak
16
su yahut da hava gibi m ahhas bir nesneyi de il, tersine mcerret kavramlan kabul etmi oldular. Her eyin aslnda bulunan ba hca gerek
adettir. Dnyada bulunan, gerek maddi, gerek ruhi btn gekekliklerle ilk
on adet aras nda srl bir ilgi vardr. Her adet, belli bir ekle karlktr.
Fisagorcular, adetlerle geometrik ekiller arasnda nispetler kuruyor, kare, dik drtgen ve piramit adetlerden sz ediyorlard . Bu suretle, adetleri, geometrik bir ekilde tasarlyarak d nyorlard. Alemin zn,
matematik nispetlerde ve zellikle say larda buluyorlard. Olgularn
zn kavnyabilmek iin, ilkin onlann temelinde bulunan matematik
esaslann kavranmas sard. Bylece, Fisagorcular, bilgiyi, matematik dneeden ibaret gryorlar& Bu bir bak ma byk bir ilerleme idi.
nk, bu suretle, d nce, aktan aa, algdan aynlm oluyordu. Bir
yandan, saylarn, baka bir deyimle, matematik d ncenin, te yandan
bu matematik d ncenin ekil verece i ekilsiz bir malzemenin mevcut
olmas gerekiyordu.
Fisagorcular, astronomi alan nda da, Kopernikos sistemine yaklaan
bir gre sahiptiler. Alemin merkezinde bir merkezi ate bulunduunu, arzn teki be gezegen gne ve ayla birlikte bu merkezi atQ etrafnda dndfin kabul ediyorlard . Daha sonra, bu merkezi ate i orta-.
dan kaldnp, merkeze Gne i koymakla Kopernikos sistemine bsbtn
yaklam oldular.
. Xenophanes, Heraklit, Parmenides, Zenon.
Fisagor'un ada]. olan Xenophanes de, Fisagor gibi, Bat anadolu
kylannda do mu ve buralann ranllar taraf ndan zaptedilmesi zerine, Italya'ya g etmek zorunda kalm t r. Xenophanes de, Fisagor gibi
bir din dzelticisidir. Xenophanes, ok tannc inanlarla, mitologik tanr tasavvurlan ile mcadele eder.Eserine ba larken, ilkin, Homer ile Hesiod'u tenkit eder. Bunlar, insanl kla ilgili olan btn kt eyleri tannlara da mal ettiler. Tannlan insan klnda tasarlayp, hrszlk, zina,
aldatma gibi btn kt eyleri yapabileceklerini tasarlad lar. Eer,
kzler ve arslanlar da resim yapabilselerdi, kendi tanr lann kz ve
arslan eklinde izerlerdi. Netekim, her ulus da, kendi Tann's na kendi
sfatlanm verecektir. Bylece, zenciler, Tanr larn, yass burunlu ve siyah kvrck sal olarak tasarl yacaklar, buna kar lk, kuzey Trakyahlar, mavi gzl ve san sal bir Tanr dnecelderdi.
Xenophanes'e gre, gerekte Tanr , bu sfatlarm hepisinden uzaktr. Bunlardan hi biri Tannya mal edilemez. Tanr , birdir, sonsuz ve
hareketsizdir. Ne doar, ne lr, ne de deiir. Bununla birlikte, Tann,
lemdeki btn de imeleri ve btn hareketleri idare eder. Kendisi hi
bir vakit hareket etmiyen ve yer de itirmiyen bu Tann, her eyi duyar
17
nin kabul edilmesidir. i te Parmenides'in, ak l yoluyla kavrand m ileri srd' lem ilkidir ve ak l adna reddetti i lem ise ikincisidir. Yani,
Heraklit'in gerek 'alem olarak kabul etti i hareketli olu lemidir.
Parmenides'den nce gelen btn filozoflar, lemin ne ekilde meydana km olduu, alemin olumas hakknda bir gr ortya atmlardr. Elea mektebi bu gibi aklamalara giri mez. Bununla birlikte,
Parmanides'in fiziinde, grnler dnyas sz konusu olduu vakit,
ioniallara ve Fisagorculu a dayanan baz unsurlara da rastlan r. Grnler dnyas mn, atele topraktan yahut da kla karanlktan meydana
geldiini aklamya alr. Bu suretle, grnler dnyasmn iki unsurdan
'meydana geldi ini ileri srmek ister.
Parmenides'in rencisi olan Zenon, hocas mn doktrinini logik kantlarla agklamya alr. Zenn tarafndan ileri srlen btn kan tlar,
varln birlii ve hareketsizli i dncesini savunur. Bunlar, bir k sm
deiiklike ve harekete, bir k sm ise oklu a kar olmak zere iki trldr.
Zenon, oklua kar olan kantlarndan birinde, bir lek bu day
gz nnde tutuyor. Bir lek bu day, bir ok bu day tanelerinden
meydana gelmi tir. Bunlardan her birinin, ayr ayn aka alglanmas
gerekir. Bu bir lek bu day yere devrilirse. bir grlt duyuulr. Buna
karlk, yalmz bir tanesi yere d erse, hi bir ses kmaz.
oklua kar olan dier bir kantda da, varl n sonsuz bir ekilde
blndn tasarl yalm diyor. Bu blnme sonucunda, ne a rl, ne
kalnl olan, yani, varl ktan yoksun olan bir sonsuz kkl e varlr.
Byle bir unsur, art k gerek bir ey de ildir. nk bu unsurun varl a
eklenmesi yahut da varl ktan karlmas, varl ne byltr ve re de
kltr.
Harekete kar olan kantna gelince, Zenon'a gre e er Kaplumbaa'ya bir az avans verilirse. Yunanistan' n o zamanki en hzl koucusu
olan Aschylos, buna yeti emiyecektir. Aschilos'un kaplumbaka'ya yeti mesi iin bir zaman aral mn gemesi lz mdr. Ama, bu zaman iinde
kaplumbaa da ilerlemitir. Aschylos'un kaplumba a'nn am olduu
mesafeye eri mesi iin, yeni batan bir zaman aral nn gemesi l'azmdr. Halbuki bu zaman iinde Kaplumbaga yeni ba tan ilerlemitir. te, bu dnce tarz istenilirse, bu ekilde, sonsuzlua kadar srdrlebilir ve Aschylos'un Kaplmbaa'ya hi bir vakit yeti emiyece'i ileri
srlebilir.
Zenon'un verdi i baka bir kamta gre de hareket halindeki ok, dinginlik iindedir. nk, havaya at lm olan bir ok, her an mahrekinin
21
belli bir noktasndad r. Meknn belli bir noktas nda bulunan bir cisim
ise, dinginlik halindedir. u halde hareketinin her amnda dinginlik halinde bulunan bu ok, btn hareketi boyunca da dinginlik halinde bulunuyor demektir.
Zenon'a gre, hareket ve okluk kavramlar sz konusu olduu vakit, zorunlulukla, bu e it glklerle karlalmaktad r. Zenon'un kantlar= btn hedefi, dei me, hareket, okluk gibi kavramlar n elimeye d rd n gstermektir. Bu suretle o, gereklik dnyas n aldatc bir okluk olarak gz nnde tutan hocas Parmenides'i hakl gkarmya alyor.
Elea mektebi, esasl logik kavramlar kurmu ve gereklik zerine
verdii logik aklamalarla kendisinden sonra gelen devirler zerinde
derin tesirler b rakmtr. Bununla birlikte, gerekli i aklama yolunda
verimsiz bir ra sapmtr. Elea mektebinin ard ndan gelen felsefe,
gereklige yeni ba tan ilgi gstermi ve gereldi i aklama yolunda denemelere girimitir.
imdiye kadar gz nnde tuttu umuz filozoflar iinde, Milet'liler,
her eyden nce, tabiat ara tncs idiler. Buna karlk, Fisagor, Xenophanes, Heraklit ve Parmenides dini ilgiler ta yan ve dinde bir dzeltme
yapmak istiyen d nrlerdi. Bunlar eski halk dinini, monotheist gr lerle dzeltmeye giri milerdi.
tesir etmitir. Mevcut olan her eyin, btn varl klarm temelini, s, ate
hava ve topraktan ibaret olan drt meydana getirmektedir. Bu unsurlar, ncesiz ve sonsuzdurlar. Ne belli bir zamanda ort ya kmlardr, ne
de belli bir zamanda ortadan kalkacaklard r. Bu drt unsur, kendi aralarnda yalmz birleir ve aynlrlar. Birleme, doma, ayrlma ise lmedir Bir cismin lmesi yahut yok olmas demek, sonsuz kk paralardan
ibaret olan ursurlarna ayrlmas demektir. Bir cismin meydana gelmesi
ise, bu sonsuz kk paralarn bir araya gelerek yeni bir birle me iinde, yeni bir varl meydana getirmesidin Bylece, lemde asil bir deime ve olu yoktur. nk lemde ana unsurlar ve bm lann says bellidir. Her cisim, bunlarn belli bir nispetteki birle mesinden ortya kar.
Alemdeki btn olgular da bu drt unsurun birle mesi ve aynlmas
meydana getirir. Bu birle me ve ayrlma eylemi ise, iki prensibin tesiri
ile olur. Alemin olu masm idare eden bu iki prensip a k ve kindir. A k,
drt ayr unsuru birletirmiye ve dolay syla bu birlemeden de yeni unsurlarn meydana gelmesine al r. Kin ise srekli olarak bu unsurlan
birbirinden ayrmya al r. Bu iki eit eylem, bu lemde sonsuz bir
surette srp gider. Bir yandan, bu dnyadaki btn varl klarda ve insan vcudunda, te yandan, btn kinatta devam eder. Alemin olu mas, bu iki prensibin tesiri ile meydana gelmektedir.
tan dzen vermi ve her eyi yeni batan birletirmi tir. Akn kudreti
karsnda kin gerilere ekilmi ve kosmos'dan uzakla mtr.
Bu aleme, zaman zaman a k, zaman zaman da kin hakim olmaktadr. Akn tesii ile her ey, birbiri ile birle mekte, kinin tesiri ile de her
ey birbirinden aynlmaktad r. Her varlk, ancak ak, sayesinde kendi
kendisinin ayn olarak kalr. nk, her varl kta, drt unsur aras ndaki
ball salayp, yap birliini srdren a ktr. Ak, eitli unsurlarla
ilgili olan ayr ayn blmleri, bir varl kta. birletirir. nsan vcudunun
eitli organlarn meydana getiren ve btn bunlan uy-umlu bir dzen
iinde iletip srdren aktr.
Empedokles, alemin olu masnda sevgi ve nefretin rol oynad m
ileri srmekle, tabiat insanlatrm, insanla ilgili olan psikologik durumlar, tabiata da mal etmi oluyor. Gerekte, her naif gr tabiat canl
olarak gz nnde tutmak e ilimini tar ve bu e ilime, kltr tarihinin
balangcnda rastlan r.
Empedokles, lemin esas n meydana getirdiklerini kabul etti i bu
drt unsurun, en son blmlere ayr lm olduklanm da ileri srer. Asl nda da, bu unsurlarn yeni yeni bir tak m nispetler iinde birle ebilmeleri
iin byle artk daha fazla blnemiyecek en son unsurlara aynlm olmalar gerekir. Empedokles bu suretle, bir e it atom nazariyesi kabul
etmi olur. Empedokles'in, kendinden nceki filozoflann tabiat hakk nda ileri srm olduklar gr iyi bildii ve bunlan daha ileri gtrd kabul edilebilir. Filozof, Gne ve ay tutulmas hakknda da do ru
gzlemlerde bulunmu ve ayn, n Gneten aldn sylemitir Nihayet ,btn alem hakk nda metafizik bir a klama vermi tir. Empedokles, aym zamanda, Fisagor ve Xenophanes gibi bir din dzelticisidir.
Szn etti imiz bu, hem dini eilimler tayan, hem de aklyac
tabiat filmlerine nem veren d nrler aras nda ikincisi Anaxagoras'd r.
Dncesinin ak ve ilmi olmas yla kendisini gstermi olan Anaxagoras,
ionial bir dnrdr. Bat anadolu kylarnda yetimi olan bu dnr, M. . 462 yllarnda, Atina'ya gelmi ve burada yerle erek byk
devlet adam Perikles'in etraf nda toplanan bilginler ve sanatc lar arasnda yer almtr. Anaxagoras, dine ayk r hareket etmekle suland nlp
hakknda dava alan ilk filozof olmu tur. Buna da sebep, o zamanlar,
Atina civarna den bir gk tan incelemesi ve bu inceleme sonucunda, Gnein, byk bir olas lkla yanan bir ta ktlesi olduunu ileri
srmesidir. O zamanki Yunan dini, Gne i bir Tanr sayyordu. Tann
olduu kabul edilen bir eyin, asl nda, ta ktlesinden baka bir ey olmadm ileri srmek, yaln z dini deil, ayn zamanda siyasi bir su da
ilemek demekti. nk eski Yunanistan' n Tannlan, ayn zamanda dev24
Jetin de Tanrlar' idi. Bu Tannlara kar saygszhk etmek, ayn zamanda, devlete kar saygszl k etmek demekti. Hakk nda alan bu dava,
Anaxagoras', Atina'y terk etmek ve hayat mn geri kalan ksmn baka
yerlerde geirmek zorunda b rakmtr. Atina, her vakit, geleneki bir parti ile ak dnceli ve ilerlemeyi seven bir partinin meadelesine sahne
ohnutur. Memleketteki yeni bulu lar ve giriilen dzeltme hareketlerini
ho grmiyen bu geleneki parti, yeniliklerin tem. silcisi olan kimseleri
sulandrm ve cezalandrmtr. Anaxagoras, Atina'dan kamak suretiyle muhakkak olan bir lm cezas ndan kurtulmu tur.
Anaxagoras'a gre, her ey ok kk bir takm blmlere blnebilir. Bu blnme sonucunda, art k, daha fazla blnmesine imk'an olmyan ok kk ve en son bir takm unsurlarn elde edilmesi gerekir.
Mesela bir kemik paras , kklklerinden dolay grnmeyen bir takm kemik unsu larmdan meydana gelmitir. Ayn ekilde et de kk
blmlefinden meydana gelir. Alt n da ayn ekilde, ok kk altn
blmlerinden, daha do rusu, alt n atomlanndan meydana gelir. Kan
atomlan da her vakit kan meydana getirirler. Bu suretle, Anaxagoras'a
gre, ye. yznde ne kadar varl k varsa, o kadar da unsur var demektir.
Bundan dolay, Empedokles'in ileri srd gibi drt unsur deil, tersine, saysz unsur vard r. Ancak, grnmiyecek kadar kk olan bu
unsurlar n, grnr bir hale gelmeleri iin, bir araya gelip birbirleri ile
birlemeleri gerekmektedir.
nsan vcudu da bu sonsuz unsurlardan meydana gelmi tir. insan,
beslenme eylemi ile vcudunun her k smnn yapsm tazeler ve vcudunu yeni batan kurar. Mesela al nan gdalarda, vcudun et unsurlanm
meydana getiren et atomlar nn, kan unsurlarn' meydana getiren kan
atomlannin, kemik unsurlanm meydana getiren kemik unsurlann n v. s.
bulunrnas gerekir. Bylece, insanda ve her varl kta, bu sonsuz unsurlann her eidi bulunur. Alemden aynl p, en son unsurlanna blneeek
olan her parada, alemi meydana getiren btn unsurlann mevcut olduu grlr. Alemi meydana getiren bu unsurlar n kendileri, ne meydana ,gelmilerdir, ne de yok olacaklard r. Bunlar, ncesiz ve sonsuzdurlar. Alemdeki olu da bunlann birle meleri ile olur.
Anaxagoras'a gre, kosmos, yani, bu gnk uyumlu dnya dzeni
ortya kmadan nce, leme bir kaos hakimdi. Bu son unsurlar aras nda bir karma karkl k ve uyumsuzluk hkm sriiyordu. Bu dul-tim,
bu unsu larm bir araya gelip, alemi meydana getirmelerine engel oluyordu. Ama sonra, lemdeki bu karga alk, iten bir kuwetin tesiri ile
ortadan kalkt. Alemdeki bu karga aln ortadan kalkmas ve lemin iten dzenlenmesi, neesiz ve sonsuz bir kuvvet olan Nus'un, lemin ii25
ne gemesi ile oldu. Nus, ok ince ve saf bir maddi realitedir. Ve len e
balangta hkim olan karmakar kln, kaos'un dnda bulunmaktadr. Gnn birinde btnn iine geivermi ve btne gelmesiyle de
her ey dzenlenmitir. Bu suretle, her ey, birbirinden, uyumlu bir dzenle ayrlmtr. Gne, ay yldzlar, so uk ve scakla kuru ve ya birbirlerinden ayrlmlar, gemiteki, imdiki ve gelecekteki her ey, naslsa ylece, olduu gibi dzenlenmitir.
Gerek manada, ne bir do um, ne de bir lm vardr. Aslnda, burada do' nn ve lm yerine birleme ve aynlma demek daha do ru ohr.
Domak, yeni bir nispet iinde birle erek, btnden k smen ayrlmak,
lmek ise, yeni batan, btne dnmek demektir. Ba ka bir deyimle, eya= ineydana gelii ve yok oluu yalnz grntedir. Gerekte, lemi meydana getiren unsurlar, her vakit ayn kalmaktad r. Uunsurlann, kendi
aralarnda, yeni bir lde birlemeleri ile yeni bir varl k meydana gelmekte, bu unsurlar n birbirinden ayrlp yeni batan btnde erimeleri
ile de bu varl k ortadan kalkmaktad r.
Burada nemli olan mesele, bu unsurlar n, birlemelerini ve aynlmalann salyan sebebin ne oldu udur. Empedokles de, lemdeki olu may, unsurlarn birlemesi ve ayrlmas ile aklam, bu birleme ve
aynlmaya sebep olarak da sevgi ve nefret gibi iki prensibi ne srm t. Anaxagoras, ilkin, lemin kaos halinden, nas l kosmos haline geebildii sorusunu ort ya atyor. Alemin bu karma karklk durumundan,
dzenli ve uyumlu bir dnya haline geebil nesi, Nus'un tesiriyle olmu tur. Nasl bir ta yn', bunu dzenliyen bir mimar olmadan, bir tap nak haline gelemezse, ayn sekilde, lerni meydana getiren bu unsurlar
da, Nus olmadan, kaos halinden kosmos haline geemezler. Nus, lemi,
tpk belli bir plna gre hareket eden bir mimar gibi dzenlemi tir.
Anaxagoras'a gre, bu d nen lem ruhu Tanr'd r. Dnyadaki btn
olu ma, btn hareket ve dzen, Nus'un eseridir. Ancak, saf ve ince bir
madde olan bu Nus, lemin bir yaratcs deil, yalnz bir miman, bir
yapcsdr. nk, lemin esas n meydana getiren unsurlar da, Nus'un
kendisi gibi ncesiz ve sonsuzdurlar. Nus, bu sonsuz maddeye, dzenlenme yolundaki ilk hareketi vermi tir. Nus, leme bu ilk hareketi vermi, ancak bundan sonra her eyi, kendi geli mesinde serbest b rakmtr.
Anaxagoras, lemin, d nen makul bir kuvvet taraf ndan dzenlediini ileri sren ilk d nr olmutur. Anaxagoras'a gre, Nus, lemi,
belli bir hedefi gz nnde tutarak, bir gaye ye gre dzenlemi tir.
Bundan dolay, dnya, bir gayeye telos'a gre geli mektedir. Bu suretle, Anaxagoras, felsefe tarihinde teleologik gr ilk defa ortya at2.6
tos, tipik bir bilgindir. Demokritos'a gre, atmlann varl , logik yoldan temellendirilebilir. nk, gerekte, sonsuz bir ekilde blnmek
mmkn de ildir. Her cisim, art k daha fazla blnemiyen en son *unsurlanna ayrl r. Elde edilen bu en son unsurlar n, yani, atomlar n daha
fazla blnemeyileri, kklklerinden dolay deil, sertliklerinden dolayd r. Atomlar, ok kk olduklanndan ffirnmezler. Bunlar, ancak baz
zel durumlarda - mesel, Gne tarafndan aydnlatlm olan havadaki toz atomlarnn grnd gibi - grlebilirler.
Demokritos'a gre, atomlar n sfat vardr. Setlik, ekil ve byklk. Her atom, serttir ve bir kar koyma gcne sahiptir. Her atomun, bir ekli ve bir bykl vardr. Yuvarlak, kntl, oyuk, eitli ekilde atomlar vard r. Atomlann byklkleri de eitlidir. Baz zel
durumlarda gzle grlebilecek byklkteki atomlardan, gzle grlemiyecek kadar kk olanlara kadar de i ik byklkte atomlar vard r. Btn bu eitli byklkteki ve e itli ekildeki atomlar, ba langtan beri, bo bir mekn iinde hareket etmektedirler.
Demokritos'un nemli olan di er bir gr de, atomlann, renk, ses,
scak ve so uk gibi sfatlardan yoksun olduklann ileri snnesidir. Renk,
ses, s caklk soukluk gibi s fatlar, atomlann, duyu organlanm z iizerine
tesirlerinden meydana gelmektedirler. Renk, yaln z gren bir gz iin,
ses, ancak i iten bir kulak iin, s caklk ve soukluk da yalnz dokunan
bir el iin mevcutturlar. Btn bu olgular, duyu organlarma ba ld rlar
ve duyu organlar olmadan dnlemezler. Buna karlk, sertlik, ekil
ve hareket, atomlarm kendilerinde mevcuttur ve duyu organlarma hi
bir ekilde ba l deildir. Bu sonuncu s fatlar, atomlann kendileri gibi,
ncesiz ve sonsuzdurlar. Ne meydana gelmi lerdir ve ne de yok olacaktalan
Demokritos, tabiata, mekanik bir zorunlu un hkim olduunu ileri
srer. Bu bak mdan Anaxagoras tarafndan ortya atlan teleologik gr]] tam zddm kabul eder. Ancak, Demokritos da Anaxagoras gibi.
lemin olumasn, bu atomlardan, dzenli bir dnyan n nasl meydana
gelmi olduunu aklamya al r. Demokritos'a gre, atomlar hareket
ederlerken, a rlan her vakit a a der, hafifleri ise yukar doru hareket ederler. Mesel, saman savrulurken, a r olan bu day taneleri bir
yana, hafif olan saman ise ba ka bir yana ylr. Ayn ekilde deniz kylarnda da aym cinsten olan atomlar n ayn bir yana r ildklar grlr. u halde dnya yzndeki btn varl klar, aym cinsten olan atomlann bir araya gelmesinden meydana gelirler. Bylece, Demokritos'a gre, dnya yzndeki btn varl klarn ve btn bu oluman n tek sebebi
mekanizm ve zorunluluktur.
Demokritos, organik hayat da ayn ekilde, atom nazariyesi ile a klar. Canly meydana getiren atomlar, krre eklindedir ve son derece
sratle hareket ederler. Bunlar, her eye geebilen ok hafif atomlard r.
Ruhu da bunlar meydana getirmektedirler. Demokritos, felsefe tarihinde imdiye kadar grd mz filozoflar aras nda en materyalist olan d r. Demokritos bylece, lemin kerdili inden ve mekanik bir zorunlulukla ortya ktn ileri srmekle, bu lemi dzenliyen makul bir kuvvetin varl dncesini ortadan kald rmakta, dolaysyla atheism e
varmaktadr.
Demokritos'a gre btn bilgimiz duyularla elde edilir. Ancak, duyularla elde edilen bu bilginin daha sonra ak lla da kontrol edilmesi gerekir. Duyular iinde, kendisine en ok gvenilebilecek olan dokunma
organd r. nk bu organ, bize, atomlann gerek &tatlar olan, ekil,
byklk ve sertlik gibi esaslar tan tmaktadr. Buna karhk, grme ve
duyma organlanm z, sbjektif olan bir tak m &tatlar tantmaktudrlar.
Bununla birlikte, Demokritos, grme ile ilgili olan alg zerine, tesiri Orta aa kadar snn olan bir nazariye ort ya atmtr. Demokritos, cisimlerden bir tak m hayallerin karak gze geldi ine ve gzde bu ekilde grlen cismin bir hayalinin meydana gelmi olduna inamr. Byle olunca, Demokritos'un grme eylemine neden ok gvenmedi i de
kendili inden anlalr. Dokunma organ ile cismin do rudan do ruya
kendisini tanrken ,grme organ ile cismin yalnz hayalini tanrz.
Demokritos'dan kalan baz fragmentlerde, filozofun ahlk gr lerine de rastlamaktad r. Demokritos, ahlk gr nde esas itibariyle, iki
dnceyi savunur. 1. an isteklerin ve igdlerin akl ile dizginlenmesi,
ve insamn kendini, baz eylerden yoksun etmeyi bilmesidir. nsan, yoksunlua katlanmay bilmelidir. 2. nsan, btnn karn', her vakit,
kendi karndan stn tutmay bilmelidir.
Kendilerinden sz etti imiz bu dnn Empedokles, Anaxagoras ve Demokritos, dnyan n olumasnda, ayn cinsten unsurlann bir
araya gelmesi ile ayn cinstan olan btnlerin meydana geldi ini kabul
ederler. Mesel, su atomlanndan, su nehir ve byk denizler meydana
gelmitir. Toprak atomlanndan, toprak, da lar, et atomlarnn bir araya
gelmesinden de et meydana gelir. Bu filozoflara gre, bir eyin yok olmas,
o eyi meydana getiren unsurlarn dalmas , bir eyin meydana gelmesi ise
unsurlarn yeni bir lde birlemesidir. Bu dnrden her biri, unsurlarn birlemelerini ve aynlmalanm meydana getiren esas hakk nda ayr
ayr grler ortya atmlardr. Bu esas, her biri kendi yolunda ve kendi asnda aklamya girimitir. imdiye kadar gz nnde tuttu umuz btn filozoflar, insanlkla ve tarihle ilgili olan sorularla, ya hi il29
gilenmemi ler, yahut da bunlara sathi bir ekilde dokunmulardr. Bunlar, esas itibariyle, tabiat bilgini ve tabiat filozofland rlar. Ancak, M.O. V.
yz yla geilirse durum de iir. Bu yzylda ortya kan bir dnrler gurupu, ilgilerini insanlk dnyas na evirmi, insann kendini ve insanlk yaratmalanm gz nnde tutmu tur. Insanla ve Insanl k topluluu ile ilgili sorular soran bu dnrlere Sofistler ad verilmitir.
II. ANTHROPOLOGK DEVIR
I. Sofistler:
Tarihci Heredof un bildirdi ine gre, sofist kelimesi, asl nda, ilminde ve sanatnda usta olan bilginlere verilen bir s fattr. Ancak, Efl'atun,
bu kelimeye sonradan, hi de iyiye gelmiyen bir anlam verdi. Sophistes
adn tayan dialogunda, Sofistleri, sahte bir ilmi, yksek fiatla satan,
hocalk yaparken de yalnz kazanlarn ve kendi gkarlarm dnen
kimseler olarak bildirdi. te, Efltun'un, Sofistleri sevmemesi ve bu dnrler gurupuna kar koymas yznden Sofist kelimesi, iyiye gelmiyen bir anlam kazand . Ancak, bu kelimeye verilen bu kt anlamn, tamamiyle hakl olduu ileri srlemez. nk, Sofistler gerekten, felsefe tarihinde nemli bir yer alm olan kimselerdir. Sofistler, Atina'n n
siyaset ve kltr bak mndan ok gelitii devrede ortlya glzmi lardr. Bu
devre, Yunanl lann, Iran'lllan pskrttkten sonra kurrnu olduklar
demokratik dzen iinde geli mitir. Demokratik idare, yurtta larn devlet idaresine kan malann salam, bu suretle, hitabet sanat mn deeri
de gittike artm tr. Bu yeni sosial durum, yeni bir siyasi ve sosial terbiye'yi gerektirmi ve yeni bir retim sistemini zorunlu k lmtr. I te
Sofistler, devrin bu ihtiyac n karlam , gerekte kendileri de byle bir
ihtiya yznden meydana kmlard r. Sofistlerle birlikte, ilmin hedefi,
z, eilim ve devi kknden de imitir. Bundan byle, pratik ve sosial hayatn isteklerine boyun e en ilim, hitabet sanat n' esas olarak ald . nk, demokratik devlet dzeni, insandan, her eyden nce gzel
sz sylemek kabiliyeti bekliyordu. Bunun iin, art k bilginler de hitabet statlan, gzel ve yerinde sz sylemesini reten kiiler oldu.
Bu suretle, tabiat olgulann n kendisine ynelmi olan tabiat ilmi
ideali ortadan kalkt . Sofistlerin gayret ve abalar , insana, insan dncesine ve insan iradesine yneldi. Yunan ilmi, Sofistlerle birlikte, insanlann i dnyas ile, insanlarn tasar ve istekleri ile ilgilenen anthropologik ve sbjektif bir karekter kazand .
Sofist felsefesi,
hitabet sanatna dayanyor ve hitabet sanatn' hakl karma yolunda bir tak m kantlar ileri sryordu. Sofistler,
kendilerinden nceki felsefe mekteblerini biliyor, ancak, bunlar n hi
30
birine katlmyorlard. imdiye kadarki felsefe, lem hakk nda birlikli bir
dzen kuramamt. imdiye kadarki filosofiar, lem hakk nda, yalmz,
birbirinin zdd olan grler ileri srmlerdi. Sofistler, btn bunlara
bakarak, hakikat denilen eyin varlndan pheye dmlerdir. Bu
suretle, Sofistler, felsefe tarihindeki ilk sistemli pheciler olmu lardr.
Yunan felsefesi tarihinde, bilgi nazariyesi a sndan, pheye den ilk
filozoflar Sofistler olmu tur. Bylece, sofistler, teorik bilgi alan nda pheci, pratik hayatta ise hocad rlar. Sofistler, para kar lnda ders veren
hocalardr. Sofistlerin bu e it hocalk almalar, yani, para karlnda ders vermeleri. Atina'mn o zamanki gelenekci evreleri taraf ndan
ho karlanmyordu.
Sofistlerin hitabet sanat nda gz nnde tuttuklan hedef, insamn,
karsndaki ahsi, iyi szlerle kandmas m bilmesidir. Hitabet sanat nda gz nnde tuttuldan bu esas, onlarm phecilikleri ile, yani herkes
geerlii olacak genel bir hakikat n varlm kabul etrnemeleri
ile ilgilidir. Sofistlerin en me hurlarndan birisi olan Protogoras' n u sz syledii ileri srlr. insan, her eyin lsdr. 'Her eyin lsnn insan olmas demek, herkes iin geerli i olacak genel bir do ru
bilginin mevcut olmamas demektir. Bundan dolay , bir bilgiden sz
edilemez. Ancak, her insann kendisine gre do ru olan ,her insann kendisine gre doru sayd , bir takm duygu, d nce ve tasanlan vardr.
Protagoras, ayn zamanda, duyularla elde edilen alglann sbjektif
ve deiik olduklanna iaret eden ilk filozof olmu tur. Protagoras'a gre, duyularla elde edilen bilgiler, alemi, herkese bir ba ka eit gsterirler. Ayn bir scaklk derecesi, bir insan iin s cak, dier bir insan iin
ise souk gelebilir. Ayn scaklktaki bir suyu, bize, bir elimiz s cak, teki elimiz ise lk gsterebilir. Ayr ayr insanlarn algladklan eyler deitii gibi, bir insann kendisinin alglad eyler de dumadan deiir. Prpotagoras'a gre, lem, insan n duygularnn, onu, kendisine imdiki anda tamtt ekli ile mevcuttur ve bu ekli iinde dorudur. Duyulanmz da, alemi bize de iik tanttndan, birisi iin doru olan bir
ey, bir bakasra gre doru olmyabilir. Bu yzden, herkes iin doru
olan bir bilginin varln ileri srmek ve bu sorular zerine tart maya
girimek doru deildir.
Doru olan ey, u anda, alglanan, duyulan, istenilen ve zlenilen
eydir. nsan, u andaki alglan, duyg-ulan, istekleri ile her eyin lsdr. Byle olunca, insan n, kendi gr ve isteklerini ba kalarna da
kabul ettinneyi bilmesi esast r. insan, karsndakinin u andaki duygu
ve alglarm, kendi isteine gre deitirerek ona, kendi +dncelerini
telkin edebilmelidir. Karsndakini, onun, o andaki ruh durumuna uygun olan kamtlarla kand rabilmelidir.
u halde, bir eyin doru olmas demek, bu eyin bu anda, her hangi bir kimseye do ru gibi grnmesi demektir. Do ru olan ey, bir fert
yahut da bir ehir iin doru gibi grnen yahut da faydal olan eydir.
Bundan dolay, Sofistler yalnz, insanlar iin faydal N e gerekli olan eylerle ilgilenirler. Eitim sistemlerinde gz nnde tuttuklar esas da,
genlii, bir gn, iktidara gelecek bir ekilde yeti tirmek ve ekillendirnektir. Genlie, iyi nutuk sylemesini, dinleyicilerinin duygular n ustalkla deitirmesini ve onlara kendi d ncelerini kabul ettirmesini retmektir. Sofistler, bu anlay lannn tesiri ile, dsncenin bir ifade vastas olan dille uramlardr. Dil alanndaki incelemeleri, kendilerinden kalan en nemli baanlar arasnda yer alr.
Protogoras, d nce tarihinde ilk defa olarak, e itli kelimeleri birbirinden ayrm , yani, mennes ve mzekker kelimelerle neutre kelimeleri ortya koymutur. iyi dizilmi bir nutkun, esash blmlerinin ne
ekilde kurulaca , birbirine nasl balanaca ve aralarndaki logik balantmn nasl salanaca hakknda kurallar vermi tir. Bu suretle, mantk ve gramerin de esasl bir ekilde incelenmesine giriilmitir. Gerekten Sofistler, gramer ilminin de ilk kurallar n orhya koymulardr. Aslnda da, gzel ve dzgn konu mak, nutuk 'sylemek sanat , konuya
tam bir hkimiyeti, kamtlardan ustal kla faydalanmay gerektirir. Bu
yoldan giden Sofistler de, bir yandan, hem logik, hem de grameri zenginletirmiler, te yandan, dili, hem yumu atm lar, hem de zenginle tirmilerdir. Felsefi bak mdan ok nemli ve verimli olan yeni yeni kavramlar kurarak eski Yunanca'y , bir ilim dili haline getirmilerdir. Sofistlerin gelitirdii ve zenginle tirdii bu yeni ilim dili, daha sonra, byk
sistemlerin ifadesine in kn vermitir.
Sofist felsefesinin di er bir nemli ahsiyeti de devrinin nl uslup
sanatlanndan biri olan Gorgias'dr. Gogias, Sofist d nce tarznn tipik ifadesi olan bir eser vermi tir. Bu eser, Tabiat zerine yahut var
olmyan zerine gibi garip bir isim ta r. Gorgias, bu kitab nda, ustaca
zek oyunlar ile, herkQs iin geerli i olacak doru bir bilginin, genel
bir bilginin, imknszln gstermiye al r. Ancak, ilmin imknn ortadan kaldrmya alan bu e it eserlerin, gerek ilim adamlan tarafndan ho karlanmyaca da aktr. Netekim, bu devirde, Sofistlere
kar gelindii, bunlarn aleyhine rlar ald grlr. Bununla birlikte, Sofistler, insanla ve insanl k tarihi ile ilgilenmeleri bak mndan,
kltr tarihinde nemli bir yer al rlar.
33
Sofistler devri, (M. O. V. yzy l) teden beri, Yeni Zamanlar dnce tarihindeki bir rla, XVIII. Yzy l Aydnlanma n ile karlatrlr. Gerekten, Eski Yunan dnyas ndaki Sofistler devri ile XVIII.
Yzyl Aydnlanma n arasnda gerek tarih dokusu, gerek d nce yaps bakmndan, esasl bir benzerlik ve yaknlk vardr. lkin, her iki r da, yani, gerek Sofistler devri, gerek XVIII. Yzy l Aydnlanma n, her ikisi de metafizik bir felsefe devrinin ard ndan altya kmlardr.
Her iki r da kendilerinden nceki felsefe sorular n bir yana brakp,
zamann, siyasi ve sosial konular n ele almlardr. Her iki r de gelenee ve bo inanlara kar sava amtr. Bu dnce hareketleri,
toplulukla, ahlkla ve siyasetle ilgili olan btn kurumlar n, insanlar tarafndan meydana getirilmi olduunu ileri srm lerdir. Bundan dolay, insanlar taraf ndan meydana getirilen btn bu kurumlar, gene insanlar tarafndan deitirilip dzeltilebilirler. Gerek Sofistler, gerek
XVIII. Yzyl Aydnlanma dnrleri, toplulukla ve topluluk dzeni
ile ilgili yeni bir dzeltme rnn hazrlanmasn salyan d nrlerdir.
Sofistler, gezginci hoca olarak, bir ok yerler grm , bu arada,
devlet ekillerinin, hukuk dzenlerinin, toplulukla ilgili olan di er sosial
artlarn, devirden devire ve ehirden ehire de itiine tank olmulardr. Bunlann, her devirde ve her lkede ba ka bir ekil aldn gz nnde
tutmulardr. te, btn bu gzlemler sonucunda, insanl kla ilgili olan btn kurumlarn, insanlar taraf ndan meydana getirilmi olduu dncesine varmlardr. Ancak, insanlar , btn bu kurumlan meydana getirmiye gtren sebepler ne dir?
Bu soru karsnda Sofistler, birbirinin tamam tamamna zdd olan
iki cevap verirler. Bu cevaplar, Sofistlerin devletin nas l meydana km
olduu hakkndaki nazariyelerinin ifadesidir ve bunlardan biri szle me
nazariyesinin, teki ise devlet nazariyesinin esas n meydana getirin
Protagoras'la, Antiphon, szleme nazariyesini savunurlar. Protagoras'a gre insan, btn teki canl varlklar aras nda, topluluk hayat
yaamya en ok ihtiya duyand r. Tabiat, btn teki varl klar', hayat
mcadelesine tek ba lanna katlabilecekleri ekilde donatm tr. Bunlarn, kimine keskin pen,eler, kimine keskin diler vermi , kimini de iddetli so uklara kar koruyacak kal n krklerle donatm tr. Buna karlk insan, hayat mcadelesine, kendisine hi bir tabii vas ta verilmeden,
tek ba na atlmtr. Bu bakmdan, insan, btn teki varlklara gre,
ok daha acnacak bir durumdadr.
nsanlar, tabiatn kendilerinden esirgedii btn bu tabii vas talan,
ancak topluluk hayat yaayp birbirlerine karlld olarak yard m etmek
53
adil olmyanlar diye de 'il, tersine kuvvetli ve zay f olanlar diye ikiye
ayrmak lzmdr.
Kallikles isimli ba ka bir Sofist de, daletin, zay flann kuvvetlilere
kar, onlar kuvvetlerini kullanmamaya zorlamak iin, ba vurduklan
bir hile olarak gz nnde tutar. Acizler, dalet ve ahlk gibi bir tak m
kavramlar uydurarak, kuvvetlileri, kuvvetlerini kullanmaktan vaz geirmiye al rlar. Ancak, kuvvetliler, bu hileye aldanm yacak kadar akll
iseler, kuvvetlerini kullanmaktan geri kalmazlar.
Gbrldiiii gibi, devlet hakknda ortya atlan bu son gr, szleme nazariyesine tamamiyle z t olan bir grtr. Bu gr , devletin temelim bir szlemeyi deil, tersine, etin bir sava ve mcadeleyi koyar.
Devlet iinde, herkesin ayn haklardan faydalanmas sz konusu olamaz. Topluluun nimetlerinden, kuvvetli olan faydalanacak, zay f olan
ise bunlardan yoksun olarak ya yacaktr. Bu anlay, topluluk iinde,
bir efendi s nfnn tremesine imkn verecektir. Efltun, Devlet adl
kitabnda bu kuvvet naza iyesi ile mcadele eder. Hak ve dalet kavramlan zerine kurulm yan bir topluluun, er ge kmiye mahkiim olduunu gsterir.
Yeni Zamanlar d nce tarihi iinde de, gerek szle me nazariyesine, gerek kuvvet nazariyesine rastlan r. Szleme teorisini, Hollandal
Hugo Grotius ve ngiliz John Locke temsil ederler. Nihayet bu teori,
J. j. Rousseau'nun Contrat Social adl eserinde en olgun ifadesini bulu. Rouseau'nun bu eseri, Ayd nlanma devlet felsefesinin de en olg-un ve
en tipik rneini meydana getirir. Buna kar lk, Italyan Machiavelli ve
Ingiliz Hobbes kuvvet nazariyesine dayanan devlet felsefesi sistemleri
kurarlar. Aslnda Hobbes da, szleme teorisine ba hdr. Ancak, Hobbes'a
gre szle me, bir hkimiyet ve tabilyet szle mesidir. Yani kuvvetlinin
hnim olmas, zayfn da onun iradesine itaat etmeyi kabul etmesidir.
Kkleri Antik a a kadar uzanan btn bu devlet nazariyeleri, Yeni Zamanlarda, Yeni zamanlann bilgi ideali ve bilgi metodu ile olduka deimi, ayn zamanda bu teoriler, onlar , ortya koyan dnrlerin iinde ya adklar toplulu un tarihi ve sosial durumuna gre, yani devrin
ve iinde yaamlan memleketin gerekleri de gz nnde tutularak, ayr
ayr ekillerde tasarlanmlardr.
imdi ele alaca mz dnrle birlikte, Yunan felsefesinin nemli
bir devresine gelmi bulunuyoruz. Yunan felsefesinde, Sokratesle birlikte yeni bir g r almtr. Netekim imdiye kadar gz nnde tuttuumuz felsefeye Sokrates'den nceki felsefe deinek adet olmu tur.
35
. Sokrates :
Sokrates, Antik dnce tarihinin en nemli ahsiyetlerinden biridir. Sokrates'in lmnden sonra ort ya kan btn felsefe mektepleri,
Sokrates'in ahsiyetini, felsefelerinin a rlk noktas yapmlardr. Sokrates'e ba l olduklarn ileri sren btn bu felsefe mektepleri, bilge kii idealini felsefenin ba lca problemi yapm lar ve bu ideali de her vakit, Sokrates'in ahsnda gereklemi olarak grm lerdir. Sokrates, hayatn akl ile idare eden, a r istek ve igdlerini akl ile bastrma=
bilen, btn kararlar nda, aklnn ve vicdammn sesini dinliyen bilge kii ideali iin bir rnektir.
Sokrates'in lmnden sonra, Sokrates'in d ncelerine ba lanan
bir ok felsefe mektepleri ort ya kmtr. Bununla birlikte, Sokrates'in
kendisi hi bir mektep kurmam , hi bir ey yazmamtr. Sokrates'i, biz
bir yandan Sokrates'e kar koyanlarn, te yandan, rencilerinin ve
hayranlarnn, kendisi hakk nda yazm olduklar dncelerden tanyoruz. Sokrates, daha sa lnda iken efsane perdesine brnm olan ahsiyetlerden biridir. Sokrates hakk ndaki eski litteratr, bir yandan Aristohpanes, Eupolisos gibi komedi yazarlar mn karikatrle tirdikleri ve
Sokrates'in kendisi ile hi bir ilgisi olm yan ayr bir tipi tasvir eden yazlarla, te yandan, kendi rencilerinin ve taraftarlar = kendi gerek
ahsiyeti zerine kaleme alm olduklar eserlerden meydana gelir. Bununla birlikte, Sokrates'in kendi rencileri de, ok kere, kendi gr lerini hocalarna mal etmilerdir. Mesel, Sokrates'in rencili ini etmi
olan Efltun ve Xenophanes, dialog eklinde yazm olduklar eserlerinde kendi dncelerini de statlar nn a-zndan syletmekten kammamlardr. Bunlar, Sokrates'in hayatta iken, ok e itli ve geni konular
zerinde konu mu oldu'unu gz nnde tutarak, kendi d ncelerini
de sanki stadn dncesi imi gibi gstermi lerdir.
Sokrates, Atina'n n cesur ve al kan bir vatandad r. On yldan
fazla bir zaman, askerlik devinde bulunmu , savalara katlm ve yararlklar gstermitir. Netekim, Efltun'un Ziyafet adl dialognda, Sokrates'in, Amphipolis bozgununda gstermi olduu yararlklar, ve dayankll lr. Atina'daki demokratik dzen gere ince, Sokrates de,
zaman zaman halk meclisine kat lmak zorunda kalm , her seferinde
dalet ve cesaretini gstermek f rsat n bulmutur. Mesel Sokrates, 406
ylnda halk meclisinin cezaland rd baz kumandanlarn mahkmiyet
kararlarn reddetmi ve bunlar koruyan tek ahs Sokrates olmu tur.
En sonunda Atina'mn yenilmi olduu Peleponnes sava lan srasnda, bir
ekilde faydalanamam lard. Galip kumandanlar, bu arada lleri de toplayp gmmeye vakit bulamam lard. te, sulandnlmalanna sebep
de bu olgu idi. Sokrates, bo inanlara ba l ve heyecan iindeki halk
meclisinde bu kumandanlann lehinde sz syleyen tek ahs olmutu.
Sokrates, Peleponnes sava lanndan sonra iktidara gelen Aristokrat
idarenin zulmn ve haks zlklarn da, gerekti i vakit, hayatn tehlikeye koyarak, tenkit etmekten ekinmemi tir. Bununla birlikte, daha sonra
iktidan ele alan demokrat idarenin yolsuzluklanm da gene aym cesaretle ortya koymutur. Sokrates'in bu pervas z tenkitleri kendisine pek ok
dman kazand rmtr. Netekim, d manlan kendisini suland rmak iin
firsat kollam ya balamlardr. Nihayet, Sokrates'e kar bir sava alarak
kendisi halk meclisine verilmitir. M. O. 399 ylnda, 71 yandaki Sokrates, be yz kiilik halk meclisi taraf ndan, baldran otu imek suretile
lme mahkfun edilmi tir.
Sokrates'e kar alan dva, gerekte, geleneki evrelerde Sofistlere kar uyanan reaksion'un da bir ifadesi idi. Gerekte Sokrates, Safistlere kar idi. Ancak, Filozofun, Sofistlerle yak n mnasebetleri olan
kimselerle, mesel, Sofistlerin rencileri ve dostlar iie grmesi ve bir
de, Sokrates'in etrafmn da her vakit bir dinleyiciler gurupu ile evrelenmi olmas, kendisinin de bir Sofist san lmasna sebep oluyordu. Asl nda,
Sokrates'in ilgilendi i konu da, Sofistlerin zerinde durduklan konu idi.
Sokrates de tpk Sofistler gibi, tabiate filozoflann tersine olarak, insan
problemini ele almt. Ancak, Sofistler, gnlk ihtiyalar n ve gnlk dncelerin evresi iinde kal r, yalnz insanlarn ulamak istedikleri hedefleri gz nnde tutarak, bunlar n kandrlmasna yarayacak vas talan
salamay dnrlerken, Sokrates, insanl k kavram na yce bir anlam
kazandrmay dnn Sofistler, phecilikleri ile, herkes iin geerli i
olacak bir do ru bilgi idealini ortadan kald rrlarken, Sokrates, gerek
ilim idealine, yeni batan, lyk olduu deeri kazandrr.
Sokrates, hi bir mektep amadan, yaln z belli ba l konular zerinde tartmak suretile 434 yl ndan lmne kadar retim al malarnda
bulunmutur. Sokrates'in etraf n , her vakit, rencilerinden ve ate li hayranlanndan meydana gelen bir gurup evreliyordu. rencileri aras nda her snftan insanlara rastlan yordu. Mesel, Efltun gibi yksek Aristokrasiye mensup bir gencin yar banda, Antisthenes gibi bir kle de
bulunuyordu. Kendisini rnek alan daha bir ok gen amatrler etrafm almt. Bunlarn arasnda Xenophanes gibi bir askere de rastlan yordu. Sokrates, Sofistler gibi uzun nutuklar sylemekten, kand nc gzel szler kullanmaktan kam yordu. O, her vakit, do ru olana ba l kalyor ve drstlkten ayrlmyordu. Sokrates, Sofistleri tenkit etmek ge37
. Sokrates'ciler
Sokrates, bir bakma byk din kurucular na benzetilebilir. Tpk
byk din kuruculan gibi, Sokrates'in etraf nda da miiritler toplanm
ve kendi lmnden sonra, bunlar aras nda, stadn dnce ve grleri zerine, tart malar ba lamtr. Sokrates, phaidon, Antisthenes,
Euclides, Aristippos, Efltun (Platon), Xenophanes gibi rencileri
zerinde derin tesirler uyand rmtr. Bu rencileri aras nda, yalmz Efltun ve Xenophanes hakk nda tam bir bilgiye sahibiz. tekiler hakknda ise ancak, para para baz bilgiler bize kadar gelmi bulunuyor.
Nenopl nec, yirmi ya nda iken Sokrates'in dinleyicileri aras na
katlm ve stad dinlemitir. Daha sonra Atina ordusuna suvari olarak
katlm ve otuzlar hkmeti devrinde subay olarak dev grm tr.
Servenlerle dolu olan bir askerlik hayat sonucunda Atina'dan srlm
ve mrnn otuz yln Atina dnda, srgnde, geirmi tir. Atina'ya,
ancak, yorgun ve yal olarak, mrnn son yllarnda, dnebilmitir.
Srgnde bulundu u sralarda yazarl k etmi ve bu arada Hat ralar
isimli eserini vermitir. Bu kitapta, Sokrates hakk ndaki hatralardan ve
Sonkrates'in tipik konumalarndan sz edilir. Ancak, Xenophanes de
bu hatralar sonradan yazm ve ok kere kendi gr lerini de Sokrates'e maletmitir. Xenophanes, ne teki Sokrates'ciler gibi bir filozof,
ne de bir mektebin badr. Bundan ba ka kendisinin, yazar olarak da
geni bir hayal gcne sahip olmad grlr.
Sokrates'in rencilerinden olan Antisthenes, Atina'da, Kynikler
(Kelbiler) adn tayan mektebini kurmu tur. Antisthenes'i ilgilendiren
41
44
I. EFLATUN
Hayatt:
M. O. 427 yhnda Atina'da doan Efltun, Atina'mn en eski ve en
asil ailelerinden birine mensuptur. Efltun'un babas Ariston, Perikles'in
yakn dostudur. Annesi Periktione ise eski krallar n soyundan gelmektedir. Netekim, periktione, nl kanun .koyucu Solon'un soyundan geldii gibi, Otuzlardan birisi olan Kritias' n da ye'enidir. Efltun, her asil
Atina'h gibi aile durumunun gerektirdi i ekilde, stn bir e itim ve
retim sisteminden gemi tir. Zamamnn en stn bilginleri ve eitimcileri tarafndan yetitirilmitir. Gen Aristokrata, daha ok gen ya da
iken, eski Yunan iiri (Homer, Pindal) tamtlm ve o devre hkim olan
hitabet sanat retilmitir Efltun, kendisinin ilk felsefe hocas olan
Heraklitci Kratylos'dan, Heraklit felsefesini ve Heraklitci dnya gr n renmitir. Sonra, Dialoglanndan birinden anla ldna gre, Filozof, daha bu devrede, Anaxagoras' n, lemin olumas hakknda ileri
srm olduu nazariyeyi de bilmektedir. Bununla birlikte, Efltun'un
dnce hayatnda dnm noktas olan ve onun manevi geli mesine esas
istikametini veren olgq, Sokrates'le kar lamasdr. 407 ylnda, yirmi
yanda iken, Sokrates'e ba lanan ve Sokrates'in dinleyicileri aras na
katlan Efltun, Sokrates'i tam sekiz y l dinlemitir. Efltun'un hayat ve
ahsiyeti zerinde, Sokrates'in gerek ahlk gr , gerek kulland dialektik metot bakmndan ok byk tesiri olmu tur.
Efltun'un, ocukluk ve ilk genlik yllar, Atina ile Isparta aras nda 30 yl sren, Peleponnes sava lan iinde geer. Bu sava lar sonunda
Atina, Isparta'ya yenilince, iktidar, Ispartahlar taraf ndan korunan ve
Otuzlar ad ile amlan Aristokrat bir idare ele al r. efleri aras nda, Efltun'un yakn akrabalanrm da bulunduu bu hkmet, ok gemeden
devrilir. Bu kargaalk iinde, Efltun da teki aristokratlar gibi d manlanmn hncndan korkarak Atina'dan kamak zorunda kal r.
Devrilen aristokrat idarenin ard ndan ll bir demokrat idare iktidara gelir. Ancak bu yeni idare de Sokrates'i lme mahkm etmi tir
47
(M. , 399). Bundan dolay , Eflatun, belki de hocas lrken yan nda
bulunamam ve Sokrates'in son demleri ile son solu unu verdii an
canlandran Phaidon adl dialogunu, bu son anlan Sokrates'le birlikte
yaam olanlarn anlatmna gre kaleme alm t r.
Bununla birlikte, Efltun'un, Sokrates'in lmnden sonra, Sokrates'in teki renicileri ile birlikte Megara'ya gitmi olduu da sylenir.
Filozof, bundan sonra, belkide yeni ba tan ana vatana dnm , 395/94
yllarnda, Atina ordusuna katlp atl olarak askerlik devi grm , daha sonra yazarl k etmi, hatt kk lde de olsa daha o vakit etraf na
bir reniciler gurupu toplam t. Ancak, bir yandan, Atina'ya o vakit
hakim olan siyasi havamn verdi i huzursuzluk, te yandan felsefeye kar duyduu derin ilgi, kendisini yeni ba tan Atina'dan uzakla mya gtrmtr. Bylece Eflatun, o zaman bilinen lkelerde bir inceleme gezisine kmtr (M. . 390). Sylendi ine gre ilkin Kirid'e ve daha
sonra da Msr'a gitmitir. Msr, ok eski kltr, yzy llardan beri hi
deimeden ayn ekilde srp gelen gelenekleri ile onun zerinde ok
derin izler brakmtr. Eflatun, M sr'da sanki, sonsuz de imezliin
kendisini bulmutur. Msr'dan sonra Kyrene'ye giden gen filozof, orada matematiki Theodoras'la tan m ve onun tesiri ile geometri ile u ramtr. Daha sonra Gney Italya'ya varan Eflatun, orada, Fisagorculann son temsilcileri ile tanm ve dost olmu tur. Fisagor'cu mate natikle ve adetler doktrini ile yak ndan ilgilenmi, ayrca, astronomi ile de
uramtr. Fisagor'culann tenasuh nazariyesinde, ilkin Sokrates'den
renmi olduu ruhun lmszl diincesinin ayn bir yorumlanmasn bulmutur. Eflatun bundan sonra, Sicilya'da Sirakusa'ya gitmi ve
Kral I. Dionysios'un sarayna kabul edilmitir. Balangta, Efltun'u
dosta karlyan tiran Kral, bir vakit sonra, filozofun d ncelerini kendi despotizmi iin tehlikeli grd nden, onu bir sava gemisine bindirerek Sicilya'dan uzakla trm ve Aigina'da esir diye satt rmtr. Eflatun, bu skntl durumdan, Annikeris isimli Kyreneli bir Filozof'un aracl ile kurtulmu , ilkin kendisini sat n alan bu filozof, daha sonra,
Atina'ya dnmesini de sa lamtr. Aa yukan yl sren bu inceleme gezisinden sonra Eflatun, Atina'da 387 y lnda mehur akademisini
kurmutur. ehrin kaplan nnde, kurulmu olan Akademi, bir d nce etrafnda ortaklaa alan ahslann meydana getirdi i kapal bir
ilim cemaat]. gibi idi. Eflatun, lmne kadar, akademinin ba nda kalmtr.
Bununla birlikte Eflatun, Akademideki 'retme al malarna Syrakusa'ya ettii iki yolculukla, iki kere ara vermi tir. Syrakusa'da, I. Dionysios lm, yerine yeeni II. Dionysios gemi ti. Eflatun, ilk Kraln
kaym ve Syrakusa'ya yapt ilk yolculuundan beri kendisinin yak n
48
dostu olan Dion'un arac l ile bir ikinci ve nc defa, yeni ba tan,
Syrakusa'ya gitmitir. Filozof, siyasi d ncelerinin, Syrakusa'da yrrle konabilece i midi ile bu son iki yolculua girimi, ancak, her
ikisinde de, bu hedefini gerekle tirmek imkn m bulamamtr. nk,
bu sefer de yeni kral. Efltun'un Dion'la olan yak n dostluundan kukulanm ve siyasi plnlanndan phelenmitir. Efltun, yeni ba tan,
Syrakusa'dan uzakla mak zorunda kalmtr. Nihayet, dostu Dion, iktidar ele alnca, bu kere, siyasi d ncelerinin, gerekten, gerekle ebileceini sanmsa da, ok gemeden, Dion, bir Akademi renicisi tarafndan ldrlm tr. Bu olay, Efl'tun'u derin bir hayal k nklna u'ratm, bundan byle, siyasetten bsbtn vazgeerek, kendisini yaln z
Akademi almalanna vermitir.
Daha nce de i aret etti 'imiz gibi, Efltun, Atina'n n Aristokrat snfna mensuptu ve bu bak mdan da kendisinin siyasetle aktif olarak
uramas gerekiyordu. Ancak, Atina'daki siyasi karga alklar, filozofta,
kendi vatamnda siyasetle u ramak hevesi brakmam tr. Efltun, ne
hatiplerin elinde oyuncak olan demokrasi idaresini benimseyebilmi , ne
de aristokrat iktidar n zorlama ve hakszlklarma gz yumabilmi tir.
Idealism'in kurucusu olan bu byk d nr, insanlk topluluunun
yepyeni temeller zerinden yepyeni bir ekilde kurulma= ve kavranmasn istemitir. O, Akademinin snflar iinde, nazari bir ekilde ortya koyduu siyasi grlerini, Syrakusa'da yrrl e koyarak ideal bir
devlet dzeni meydana getirmek istedi. Ama, yukarda grld gibi,
btn gayretleri, ba arszlkla sonuland. Efltun, insanlann a n istek ve hrslarm yakndan tanyp, hayatn ac cilvelerini ya ad. Btn
bu yaantlar, Filozof'un i hayat nda derin bir yknt ve knt meydana getirdi. Gerekten, Efltun'un bu ac denemelerden sonra meydana getirdi i eserler, htiyarlk Dialoglan adn alrlar, Bu sonuncular,
daha sonraki olgunluk devri eserlerinden, ekil, hava ve muhteva bak mndan ayrlrlar. Olgunluk devri eserlerinin iirinin ykseklerde uan
idealis'nin yerini, bu son ihtiyarlk devri eserlerinde, Filozof'un y pratc yaantlanndan edinilmi , ac bir realism alr.
Efltun'un Eserleri:
Antik litteratrden kalan eserler -aras nda, iyi bir talih eseri olarak,
Efltun'un Diaoglarnn tamam na sahip bulunuluyor. Efltun'un kendi
serveti ile kurmu oldu' u ve ilk yksek mektep, ilk nrve site saylabilecek olan akademi, bir e it vakft. Bundan dolay bu kurum, Efltun'un lmnden sonra da yzy llarca srm ve Filozof'un eserleri
Akademi iinde, nesillerden nesillere aktanlarak, tam bir surette saklanlabilmitir Ancak, Efltun'un eserleri aras na, Efltun'un kendisi tara49
fndan yazlmann olan, baz kitaplar da kan mtr. Bundan dolay, dorudan do ruya Efltun'un kaleminden km olan dialoglarla, Efltun
ile ilgili olmyanlar. Birbirinden ay rmak sorumu o tya kmtr.
Ancak, Efltun ile ilgili olan sorum, yalmz bundan ibaret de ildir.
Bir de Efltun'un kendine ait olan dialoglar n zaman bakmndan sralanmas ve bu eserlerde D nr'n, gerek sanat, gerek filozof ahsiyetinin gelime gidiinin karanmas ii vardr. Efltun'un eserleri, uzun
aratmnalar sonucunda, dil, uslup ve muhteva bak mndan zaman iindeki deime ve gelimeleri gz nnde tutularak e itli guruplara ayrlmtr. Filozof'un eserlerine guruplanma imkn veren zaman iindeki bu deime ve gelime de onun kendi hayat ndaki nemli olaylarla,
mesel, Sokrates'in idam ile Syrakusa'ya yapt yolculuklarla, nihayet
Dion'un ldrlmesi ile ilgilidir.
Efltun'un Dialoglan, gz nnde tutulan btn bu esaslar a sndan drt gurupa ayr lr. I. gurup Sokratik Dialoglar ad n tar. Efltun'un genlik devresine ait olan bu Dialoglarda Sokrat'c metot, yani konuma metodu takip edilir. Konu mann a' inik noktas her vakit Sokrates'dedir. Sokrates, Dialoglarda ad geen ahslara sorular sorarak onlar tartmaya zorlar. Efltun'un Sokrates'in derin bir surette tesiri altnda kald bu ilk devre Dialoglar unlardr. Kk Hippias, Protagoras, Laches, Thrasymachos, Devlet adl kitab nn birinci blm,
Charmides, Euthyphron, Apologie ve kriton. Son iki eseri, Sokrates'in
lmnden sonra yazm olduu kabul edilmektedir.
Efltun'un ikinci gurup Dialoglar , Gei Devri Dialogland r. Bunlarn banda, Gorgias dialogu gelir. Adn mehur sofistlerden birisi
olan Gorgias'dan alan bu Dialogda Sofistlerin takip ettikleri metot tenkit edilir ve ' retme usulleri reddedilir. Bu ikinci devre Dialoglar arasnda, ilk tetkik gezisinden sonra kaleme alm olduu Menexenos vardr. Nihayet, Kratylos ve Euthydemos'la Akademisini kurduktan sonra
yazm olduu ve mehur ideler nazariyesini ilk defa ele ald Menon
Dialogu da bu ilk gei devresi dialoglar aras nda bulunur. Bu ikinci
gurup dialoglarnn orijinallliini, belli felsefe sorular nn bir takm sembollere brnerek birer mitos eklinde anlatlmas meydana getirir.
Efltun'un nc gurup dialoglan, filozofun yarat c ve sanat
ynlerinin en parlak bir ekilde belirdi i olgunluk devri eserleridir. Ruhun lmezlii ile ideler nazariyesini konu olarak alan ve Sokrates'in
idamndan nceki son anlarn tasvir eden Phaidon dialogu ile, Eros
yani aktan sz eden Symposion dialogu, gene ruhun lmezli i ve ak
meselelerini ele alan Phaidros dialogu ile, ideal devlet eklini aratran
Politeia, yani devlet dialogu bu nc devreye ait olan eserlerdir.
50
Efltun'un Pelsefesi:
dnya grnde, bu lemdeki her ey, srekli bir olu , srekli bir ak
ve dolaysyla srekli bir de -ime halindedir.
Ancak, Efltun'a gre, bilgi alg dan ibaret de ildir. Tersine, gerek
bilgi, tam algmn bittii yerde balar. Duyulanmz, sadece grn ler
dnyasndaki eyleri alglamya yararlar. Ama, bu eylerin varl hakkndaki gerek bilgiyi, ruhumuzun hkm veren ve varl klan birbiri ile
karlatran almas ile kavryabiliriz. Grnler dnyasndaki varlklann, e itlilii yahut ayn l, benzerli i yahut ayrl , iyi yahut kt, gzel yahut irkin olduklar , saylar, vs. hakkndaki bir bilgiye, yalnz, ruhumuzun hkm verme gc ile yar rz. Duyularmzn kendileri bize bu bakmdan hi bir bilgi veremez.
nsan her eyin lsdr. Szn syliyen Pretogoras, bu sz
ile her d ncenin ayn derecede yetkili olabilece ini ileri srer ve dolay syla da, her e it yan lmay ortadan kald rm olur. Ama, Protogoras, bu suretle, ayn zamanda, objektif bir hakikatm varl n da inkar
eder. Objektif bix hakikat mevcut olmay nca, ilmin varl da tehlikeye
der. Ancak, Protagoras' n bu sz, yani her diincenin y'aln z sbjektif bir geerli i olaca kabul edilirse, o vakit, bu szn Protagoras' n
kendi iddias hakknda da geerli -i olmas gerekir. nk, Protagoras'a
gre, her dnce ayn derecede yetkili ve hakl olduundan, kendi grsnn aksini ileri srenlerin iddias da dorudur. Byle olunca, Protagoras' n gr tutunamaz ve kendi kendini ortadan kald rr.
Protagoras' n dncesi gndelik hayatta da tutunamaz. nk,
gndelik hayatta da, bir i ten anlayanlarla, anlam yanlar, bir ie yeni
bahyanlarla, bilirki iler ve bunlarn verdikleri hkmler, birbirinden
ayrlr. Olaylarn gidii, her vakit, i in ehli olan kimselerin verdii hkmlerin, i ten anlam yanlarn verdii hkmlerden, daha do ru ve yetkili olduunu gsterir. Gelecekteki olaylar, bilir ki ilerin, her hangi bir
olgunun faydal yahut da zararl olduu hakkndaki hkmlerinin doruluunu gsterir. Bu suretle, Eflatun, Protagoras' n sbjektivism'ine
kar tavr alr. Protagoras' n sbjektivism'inin hakl olduu tek nokta,
varlklarn yalnz duyularla ilgili olan ve duyularla kavranan s fatlannn siibjektif bir geerli i oldu-udur. nk bunlar, her ahsa gre, az
ve ya ok de iirler. Hatt bu e it bilgiler, bir tek ahsda, bu ahsm
ruh durumuna gre de de iebilirler. u halde, duyular yoluyla mutlak
bir hakikatn kavranmas na imkan yok-tur. Byle mutlak bir bilgiyi, yalnz sonsuz olan, de imiyen varl n kendisi verebilir. Bu varl k da vcuttan ve vcutun tesirlerinden uzakla m olan ve saf d nce olarak alan ruhun kendisidir. Dnce ile alg , tamam tamamna ayr ilemlerin
sonucudurlar ve bunlarn tamamiyle ayn kanunlan vard r. Dnce lm52
sz olan ruhun en asil al mas, alg ise lml olan vcut organlar nn
verimidir.
mdi, Eflatun, gerek bilginin nas l mmkn oldu u ve ruhun bu
gerek bilgiye nas l ulat sorusunu, ideler nazariyesini ort ya koymakla cevapland nr. deler nazariyesi, Eflatun felsefesinin a rlk noktasn
meydana getirir.
v. ideler Nazariyesi:
Eflatun. ideler nazariyesini ilki Menon dialogunda ortya atar. Bu
nazariye daha sonra btn a klk ve seiklii ile olgunluk devri eserleinde, yani Symposion, Phaidon, Devlet ve Phaidros da ele al nr.
Efltun'a gre gerek bir bilginin mmkn oldu u hakknda balca kant, aritmetiktir. Menon dialogunda, aritmetik hakk nda daha nceden hi bir bilgiye sahip olm yan bir kleye metodik sorular soran Sokrates, ona do ru cevaplar verdirir. Aritmetik bilgiler, d iinebilen her
ahs iin, ak ve seik olan, ler trl phe ve karklktan uzak olan
bilgilerdir. Bunlar, insanlara ve zamana gre deg'i meyip, her vakit, her
yerde ve herkes iin do ru olan bileilerdir. Zaman st olan bu sonsuz
bilgiler, kendi aralarnda hi de i miyen sonsuz nispetler iinde bulunurlar. Bu e it bilgilerin ler hangi bir sbjektif d nce ile ilgisi yoktur. nk bunlar, alg lar yoluyla elde edilmi deildirler. Alglar, belki bu eit dncenin meydana kmasnda bir rol oymyabilirler. Ama,
hi bir vakit gerek sebep de ildirler.
u anda tahtya izilmi olan ve duyulannuzla alg lad nnz ker
yahut da daire bir az sonra silinip yok olabilir. Ama, ken yahut da
daire kavramlann n kendileri ne meydana gelmi lerdir ve ne de yok olacaklardr. Ayn ekilde, saylar da, byle, ne meydana gelmi ve ne de
yok olacak objelenlir. Aritmeti in konusunu, zamana ve mekana ba l
olmyan bu sonsuz hakikatler meydana getirmektedir. Efltun'a gre
gerek bilgi, kavraml bilgidir. Kavramlann bilgisidir. Kavraml bilgi
ise Efltun'un kendi deyimi ile idelerin bilgisidir. Bu kavramlar yani
ideler, deneme dnyasndan kazan lm bilgiler deg'ildirler. Mesela, aynlk kavramnn duyular yoluyla elde edilmi olmasna imkn yoktur.
nk deneme dnyas nda, birbirinin tamam tamamna aym olan iki
eye rastlanmaz. Grn ler dnyas iinde, belki iki ey, birbirinin ayn gibi Ornebilir. Ama bunlar, hi bir vakit, ayn ln kendisi deildirler. Gzel, adil, iyi dedi 'imiz eyler de byledir. Gzel dedi imiz objeler, mutlak gzelli in kendisi deildirler. Bu mutlak gzelli e az ok
yaklaabilen objelerdir.
53
rnz. Ayn ekilde, iki objenin, eit, benzer, ayr vs. olduklarn sy-leyebilmek iin de eitliin, benzerliin, aynln kendilerini nceden bilmemiz gerekir. Keza, saylar hakknda nceden bir bilgimiz olmadan,
objeleri sayabilmemiz mmkn de ildir. u halde, her e it bilgi, aslnda bizim ruhumuzda nceden mevcut olan 1;ir tak m bilgilerin, bir takm idelerin varln art koar.
Bundan dolay, bilgi, yalnz algdan ibaret olamaz. nk, bilginin
meydana gelmesi iin algnn verisine, bilim kendimizden bir eyin katlp onu manalandrmas gerekir. Alglar, insan ruhunda, ancak, ruhun
daha nce temasa etmi olduu asli ekillerin hatralanm uyandnnya
yararlar. Uyanan bu hatralar, insan ruhunu, bu asil ekillere kar. derin bir zleyile doldururlar. Bu derin istek, insan ruhunu, eksiksiz olan
bu asli ekillerin kendine doru, nne geilemiyecek bir kuvvetle srkler. insan, iyili in kendine, daletin kendine ve gzelli in kendine
kar duyduu bu derin zleyi in zoru ile bu ideal fomlan bu dnyada
da gerekletirmiye alr. ite, gerek Eros un, pltonik sevginin
kaynam da ruhun bu asli ekillere kar duyduu sonsuz istek ve zleyi meydana getirir. Efltun, ruhun, bu asil nmunelere kar duyduu sonsuz sevgi ve itiyak, Symposion ve Phaidros dialoglannda,
sanate ,ahsiyetinin btn yarat clk' ve gc ile canland nn
Efltun'a gre, insandaki bu en derin zleyi in konusu olan asli ekillerin kavranmas m salyacak tek bilgi yolu dialektik, yani igdlerden ve maddi tesirlerden tamam tamamna zlm olan saf dncedir. Efltun'a gre, bilgilerin en ycesi olan bu ilim, grn ler dnyas
iinde, eitli ve da nk olarak alglanan eyleri, belli kavramlar altnda toplayp dzenler. Sonra, bu kavramlar da mahiyetlerine gre s nflandnr ve birbirlerine olan nispetlerini belirler. Elltun'a gre dialektik,
btn ilimlerin tacdr. nk, matematik de iinde olmak zere btn
teki ilimler, bir bakma tantianmyan en son ipotezlerden kalkarlarken, dialektik, hi bir ipoteze dayanm yan ilk temel bilginin kendinden
kar ve kavramlann, yani idelerin mahiyetini ara t nr. Bylece, Eflun'a gre, bilmek, her alanda, tek tek objelerden kalkarak idelere varmak ve bu ideler aras ndaki deimiyen sonsuz nispetleri kavramakt r.
v. Varl k Anlay v:
Efltun'a gre, ideler, ncesiz ve sonsuzdurlar. Ne meydana gelmi lerdir ve ne de yok olacaklard r. Buna karlk, grniiler dnyasnda
meydana kan objeler, gnn birinde 'yok olm ya, bu dnyadan gmeye mahkfundurlar. izmi olduumuz her hangi bir keni yahut
yazm olduumuz bir iki rakkamn biraz sonra yok edebiliriz. Ama,
ken idesinin kendini, yahut iki idesini yok etmiye imkn yoktur. n55
k bunlar, zleri gerei, ncesiz ve sonsuzdurlar. Efltun, idelerin realitesine, idelerin gerekten var oldu una inanr. Birbirleri ile de imiyen
belli nisbetler iinde bulunan ideler, dzenli bir ideler, yahut da ideal
varlklar lemi meydana getirirler. Bylece, birbirinden tamamiyle ayn
olan iki lem vardr: deler Alemi, Grnler Alemi.
Gerekten var olan, varl n kendisi olan, yahut da, yeni zaman felsefesinde denildii gibi, eyin kendisi olan varl klar, ideler leminde
yer alan ideler, yani, gzelli in kendisi, iyiliin kendisi, klaletin kendisi vs. olan bu ideal mahiyetlerdir. deler lemi, uyumlu ve dzenli bir
kosmosdur. Bu kosmos'un tepe noktas nda, iyilik idesi, daha dorusu,
mkemmellik idesi yer al r. yi olan, eksiksiz olan eyin, muhakkak surette var olmas gerekir. Byle olunca, iyilikle varlk ayn eydir. te
yandan, Efltun'da, logik adan genel olanla, ontologik bak mdan, real olan tamam tamamna bir ve ayn dr. Idenin kendisi, var olan, mutlak geerlie sahip olan eydir. Ama, o, aym zamanda, bu bir ve ayn
idenin alan iine giren btn bir grn ler eitliliini kuatr. Gerekliin kendisi olan ide, logik olan geneli de kendi iinde ta r.
Efltun, bylece, bal bana var olan ve maddi olm yan manevi
varlklar alemini ortaya atmak ve yaln z idelerin mutlak geerli i olduunu kabul etmekle, gerek idealism'in kurucusu olmu tur.
v.
ki *Mem Anlay:
Efltun, iki lemi, yani ideler lemi ile grn ler lemini birbirinden kesin olarak ayrmtr. nceden de i aret etti imiz gibi, ideler
mi, ncesiz ve sonsuz' olan, de imiyen, ideal varlklann lemidir. Buna karlk, grnler lemi, srekli bir de iiklik iinde bulunan ve
gelip geici olan sonlu varl klann lemidir. Politeia'daki Ma ara
Srmbol bu iki ayn lem anlay n klsik bir ekilde aklar. Grnler leminde yaayan insanlar, bir ma arada bulunan ve arkalan ma arann kapsna dnk olan varl klara benzerler. Bu varl klar, gneli bir
havada, maarann duvannda, kaps nnden gelip gemekte olan ve
ellerinde bir eyler tayan kimselerin glgelerini grrler. Efltun'a gre, bu dnya yzndeki insanlar da, 't pk bu ma'' arada ya ayan varlklar gibi, gerek gerekliklerin kendilerini de il, yalnz, bu dnyaya akseden glgelerini grebilirler. Bununla birlikte, iinde bulundu umuz bu
glgeler lemi, ideler leminin srekli surette tesiri alt ndadr. Grn ler lemindeki madde, bu idelere gre ekillenir. deler, duyular lemi
ile ilgili olan btn varl klann; ncesiz ve sonsuz rnekleridirler. Efltun'a gre, kendinden nceki tabiat felsefesinin yamld nokta, olaylar mekanik bir ekilde ve sebep bahlklan ile aklamaya girimesidir.
Yalnz Anaxagoras, 'alemi, sistemli bir plna gre dzenliyen bir pren56
sipten, d nen bir dnya ruhundan sz etti i iin, en doru gr ortaya koymutur. Bununla birlikte, Efltun'a gre, Anaxagoras da d nce gidiinde sbnuna kadar do ru yolda kalamam , balangta gz nnde tuttu u bu doru prensibi, sonradan unutmu ve gndelik olgulann
aklanmasnda mekanik ve psi ik sebeplere ba vurmu tur.
Efl'tun, Timaos, dialognda, leme, idelere gre dzen veren, daha
dorusu, bir hi olan maddeyi idelere gre ekillendiren Demiurg ad m
verdii bir Tanndan sz eder. u halde, grn ler dnyasndaki varlklarm, idelere az ok benziyen s fatlar ta malan, bunlarn, idelerin modeline gre, ilenip meydana getirilmelerinden, idelerin, burada, bir eit gai jilet olarak tesir etmi olmalanndan ileri gelmektedir. Bu bakmdan, yalmz fizik dnyadaki olg-ular de il, topluluk hayatndaki manevi olgular da, idelere gre, meydana gelmi lerdir. Tpk fizik dnyada olduu gibi, manevi dnyada da idelerin tesirlerini aramak gerekir.
Byle olunca, idelerin, tabiat alamnda, tabiat olgular n' dzenliyen birer tabiat kanunu, manevi alanda ise birer norm olarak gz nnde tutulmalar l'azm gelir.
Efl'tun'un ideler nazariyesi daha kendi sa lnda tenkit edilmi ,
bu nazariyeye, hatt akademi evresi iinden sald ranlar olmu tur. Idelerin, Efltun'un ileri srd gibi gerek rnahiyetler olmay p, insan
zihninin verisi olan ve gerek olm yan kavramlar oldu u ileri srlmtr. idelerin realitesine tamam tamamna inanm bulunan ve bu
tenkitlerin hi bir ekilde hakl olmadm kabul eden Efltun ise, btn bunlara, yalnz Parmenides dialogunda ksaca dokunmakla yetinmitir. Aristo'nun anlat mna gre, Efltun, mrnn son yllannda, Flsagor'culu un tesiri ile, idelerle adetleri, daha do rusu idelerle ideal adetleri aym saymaa ve btn bunlar asli bir Bir den karmaa
'W
Efltun'un ideler nazariyesi, Antik a da, pek ok tart malara yol
amtr. Antik an son devrelerinde yeni Efltun'culuk, ideleri, Tann= dnceleri olarak gz nnde tutmu tur. idelerin gerekten bir
realiteye sahip olup olmadklar sorusu, btn Orta a boyunca da tartma konusu olmutur. Yeni zamanlarda, Marburg Mektebi, idelerin logik nemi zerinde durmu , bunlar, d nce kurallar olarak kavramak
istemitir. Bu son gr asndan, ideler, eyin kendisi olmaktan k
yor, dolaysyla teleologik ve ontologik nemlerini kaybederek yalnz
metodologik bakmdan bir nem tayorlard.
tn.
Psikolog :
Efltun'un ruh zerine ileri srd dnceler de ideler nazariyesi kadar nemlidir. Geri, Efl'tun, ruh hakk ndaki grlerinde, orphik
57
inanlarn ve Fisagorcu mistisizmin tesiri alt nda kalmtr. Bununla birlikte, o, btn bu mistik ve dini anlaylar , kendi ideler nazariyesi ile
orijinal bir ekilde birletirmitir. Efltun, ruh hakkndaki anlaylarn,
phaidon, phaidros ve Devlet dialoglannda a klamtr.
Eski Yunan mistisizmi, ruhun Tannca bir kaynaktan ktna ve
lmsz olduuna inanr. Ancak, ruh, i lenilen bir su sonucunda yahut
da Evren'e hkim olan bir kanun yznden, gelip geici bir vcut kah131 iinde, bu dnyaya inmi tir. nsan, sonlu olan bu vcut kal bndan,
lm yoluyla kurtulur. Bununla birlikte, bu dnya yzndeki davran na, bu dnya yznde ya ad hayatn deerine gre, yeni ba tan, insan yahut da hayvan olarak, baska bir vcut kal b iinde, bir daha dnyaya gelir. Ruhun hedefi, iine s kp kald bu vcut kal bndan kurtulmaktr. nk, vcut, ruh iin bir zindandan ba ka bir ey deildir.
Balangta ruh, vcuda ba l olmadan, ba l basna bir hayat ya amtr. Ruh, srekli olarak bu ilk hayat n zler. Ona kavu mas ancak, bu
dnya yznde faziletli Ve ll bir hayat srmesi ile mmkndr.
nsann, vcudun aclarna dayan p, kendini bu aclarn stnde duyabilmesi, onun, gnn birinde, ruhunu bu vcut bask sndan kurtarabileceini gsterir.
Orphik grlerle ilgili olan bu eski d nceleri, Eflatun, kendi ideler nazariyesi ile birle tirir. Ruh, ba langotaki hayatn, yani, vcuda
bal olmadan ya ad hayat, ideler dnyas nda ya amtr ve srekli
olarak, yeni ba tan, bu aleme dnmeyi ister. Ruh, iki ayr lem aras nda, yani ncesiz ve sonsuz olan ideler lemi ile, sonlu ve gelip geici
olan eya lemi aras nda bulunur, Ruh, tanr ca bir kaynaktan kmtr.
Bu bakmdan, idelerle bir yak nl vardr. Bununla birlikte, ruhun kendisi bir ide deildir. Ama, dnya yzndeki varl klar arasnda idelere
en ok benziyenidir. Geri, ideler, duyular st bir leme aittirler. Buna karlk, ruh, k sa bir zaman iin de olsa, bir vcut iinde duyular
alemine iner. Ruh, bu a alk vcut kalb iinde, ok kere, kendi tanr ca kaynan unutarak, kendini vcudun kand nlarma kaptn'. ve bin
trl yamlmya dp bin trl su i ler. Bununla birlikte, insan ruhuhunda sakl olan ve sonsuz gereklik alemi ile ilgili bulunan eski hat ralar, onda, ruhun as l vatam olal bu sonsuzluk lemine kar derin bir
zleyi uyandr rlar. Bu gerek Eros ruha, gerek devini hat rlat r.
Ruhun devi, kendini vcut ba lanndan, igdlerin srkleyici tesirinden kurtarmak ve bu suretle temizlenerek saf ruh olm ya haz rlanmaktr.
Ruhun bu devini gerekle tirmeye yarayacak tek bilgi yok' ise dialektiktir.
Efltun'a gre, gzeli, iyiyi, dili, vs. bilmek, gzel, iyi adil vs. olmakla ayndr. Bu suretle, ideler alemine de daha ok yak nlaslms olur.
58
peinde srkleyen aalk kuvvetleri, vcudun, a a ksmnda toplanmlardr. Bunlardan daha stn bir kuvvet olan irade, insamn gksnde, yreinde yer alr. Nihayet, iradeye de hkim olan en stn kuvvet,
yani akl da insan banda bulunur.
Efltun psikologi'sinde etik gr ar basar. nk ona gre, ruhun gerekten de erli olan blm, hem iradeye, hem de igdlere
hkim olan akldr. igdler ktdr. /rade ise, ancak igdlere kar51 olduu ve akln buyruuna uydu'u vakit iyidir.
v. Ahlk Gr :
Efltun'un ahlk anlay , ilk devrede, tamam tamamna, Sokrates'in tesiri altndadr. Efltun da t pk Sokrates gibi, iyili i bilen kimsenin '
iyi olduuna ve iyi eylemlerde bulunduuna inann Bundan dolay , hi
kimse isteyerek ktlk etmez. Ktlk, yahut haks zl k, ancak bilgisizliin sonucudur. Sokrates gibi, Efltun'un da bu devrede zerinde durduu balca nokta, ruhun jselmeti sorumudur.
Olgunluk devresine eri en Efltun'un ahlk gr ise ideler nazariyesi ile sk skya ilgilidir. Bu devrede Efltun'a gre, gerek fazilet,
gerek bilgiye dayanr. Gerek bilgi ise, idelerin bilgisidir. insan ruhunun bsbtn ideler dnyas na ynelmesi ve insamn kendi hayat m da
ideler dnyas na gre ekillendirmesi esast r.
Efltun'un ahlk grnde a rlk noktasn fazilet kavram meydana getirir. Genlik dialoglannda, faziletin yahut da, ayr ayn, tek tek faziletlerin znn neden ibaret oldu u sorusu ortaya atlr. En sonunda,
faziletin bir bilgi oldu u dncesi ileri srlr. Fazilet, istenilebilecek
eylerle, istenilmemesi ve kamlmas gereken eyler hakknda bir bilgidir. Bylece, bir ok faziletler de il, bir tek fazilet vard r. Bu da doruyu ve iyiyi bilmek ve buna gre hareket etmektir. Sanki, bir ok faziletler varm gibi grnmesi, faziletin, yani doru ve iyi olan ey hakkndaki bilginin, ayn ayn alanlara ve bu alanlarla ilgili olan ayr ayn eylemlere gre, ayr ayr adlar alm olmasndan ileri gelir. Bundan dolay, bu faziletlerden birine sahip olan ki inin, tekilerine de sahip olmas
gerekir. Efltun, olgunluk dialoglarmda, ilkin, Menon ve daha sonra da
btn aklk ve seiklii ile Phaidon da, gerek faziletle, alelde fazileti birbirinden aynr. Filozofun sahip olduu gerek fazilet, iyinin
kendinin, gzelin kendinin, dilin kendinin bilinmesinden, yani idelerin bilinmesinden ibarettir. delerin bilgisine ulam olan bilge kii,
faziletin kendisine de ula m demektir. Alelde fazilete gelince, bu da
gndelik hayattaki do ru dncedir. gndelik hayatta yerinde say labilecek bir eylem, alelde fazileti meydana getirir. Bundan dolay , fi6.0
lozofun, dalet, fazilet ve itidal anlay ile alende kimsenin bu kavramlardan anlad anlam, birbirinden tamamiyle ayrlr.
Efltun, devlet dialogunda en yksek faziletin dalet oldu undan
sz eder. Adalet denilen fazileti kendisinde gerekle tiren 'insan, btn
teki faziletlere de sahip olan en mkemmel insand r. Byle bir insan,
insanlk idesine en yaklam olandr. Efltun'un, ruhu, ayr blme
ayrdn biliyoruz. mdi, gerek dalet, bu blmlerden her birinin
kendine den devi yerine getirmesi ve kendi s nrlann hi bir vakit
amamas ile gerekletirilebilir. Bu da ancak, akl n, teki iki blme hkim olmas ve ruhun bu iki aa blmnn de, tamam tamamna, akla boyun emeleri ile mmkndr.
Ancak, Efltun'un ihtiyarl k devri eserlerinde, ahlk anlay bakmndan, baz nemli deiiklikler grlr. Efltun, ihtiyarl k devrinde,
kesin intellektualisminden biraz aynlarak gerekli 'e daha ok yakla r.
Bu devrede o, ruhun ayn ayr kuvvetleri aras nda, srekli bir didi me ve
ekime olduundan sz eder. Bu kuvvetler, gerek birbirleri ile, gerek
igdler veaffekt lerle srekli bir mcadele iindedirler. Efltun, bu
son devresinde, ktlk hakk ndaki grn de dei tirir. Ktlk, yalnz bir bilgi noksanl ndan ibaret de ildir. Geri, Efltun, Sokrates'in,
kimsenin bile bile ktlk etmedi i dsturuna her vakit inamr. Bununla
birlikte, ktlk yalmz, bilgisizli in deil, belli hastalklar n, vcuttaki
baz 2ararl ifrazlann da sonucu olabilir. Sonra, yanl eitim ve kt siyas tesirler de bir insan n ktlemesinde rol oymyabilirler.
tx. Devlet Gr :
Efltun'a gre fert, iinde ya ad devletin karakterini aksettirir.
Bundan dolay, insan kavramak iin, onu, iinde ya ad topluluu gz
nnde tutarak incelemek gerekir. Mkemmel ve dil devletler, mkemmel ve dil insanlar yeti tirir. Buna karlk, dil olmyan kt devletler
de, karaktersiz ve kt insanlar yeti tirir. Devlet insanlar n bir araya gelerek kendi iradeleri ile kurduklar bir kurum de il, bir organism'dir,
bir btndr. Devlet, byk apta bir insan, insan ise, kk apta bir
devlettir. Mesel, an ve erefi her eyden stn sayan bir devlet iinde yaayan fertlerin ruhunda, an ve eref kaygusu, btn teki faziletleri, btn teki k ymetleri ikinci plna drr ve glgeler. Mstebit
devletler iinde yeti en fertler ise mstebit ve kle ruhlu olurlar. Bunlar, iktidar ele aldklan zaman amans z bir tiran, iktidardan d tkleri
zaman ise kle ruhlu ki ilerdir. Zenginliin plnda sayld bir devlet iinde yaayan fertlerin ruhunda da yalmz zenginlik h rs yer alr ve
btn teki deerleri ikinci plna indirir.
61
tinler reddedilmelidir. Eflatun'un kendisi de bir sanatc dr. Bununla birlikte, eitim sistemi iinde yer alacak sanat n snrlandnimas dncesini savunur. Memleketin gelecekteki sava ve bekilerinin, Tanr hakknda doru bir bilgiye sahip olmalar gerekir. Bundan dolay rencilerin, Tanr hakknda, yalmz Tannl a yakacak eyler anlatan airleri
tanmalar ve bunlann eserlerini okumalar lazm gelir. Bunlar, Tanr'mn iyi ve adil olduuna inanmal, bu en stn varl n kendini, adaletin, iyiliin, doruInun ve mkemmelliin kayna olarak gz nnde
tutmandrlar. Bu suretle, memleketin gelecekteki sava ve bekilerinde, yurdun savunulmas na ve i gvenin korunmas na yarayacak gerekli
faziletlerin uyandrlmasna allmaldr. Bu maksatla, okuyacaklan
metinler, dikkatle gzden geirilmeli ve hedefe uygun olm yanlar, yasak edilmelidir. Eflatun, ayn ekilde, dar anlamdaki musikinin de s nrlandnlmasm ister. Ruhda gev eklik yaratacak ve huzursuz duygular
uyandracak musiki paralar da, ayn ekilde, yasak edilmelidir. E itim
sistemi iinde yer alacak musiki yaln z, nefse hkimiyet ve cesaret duygular uyandnnya yarayacak paralar olmal dr.
Bylece, Eflatun, Devlet adl kitabnda, sanat , yalmz eitim ve
retim asndan bir vas ta olarak gz nnde bulundurmak ister. Iradenin kuvvetlendirilmesine yarayacak e 'itim vas talar arasnda, av, vcut eitimi temrinleri ve yar malar da byk bir yer al r. Efltun'un,
savalar snfnn yetime ve geli mesinde gz niinde tuttuu tek esas,
bu snfn, devlet yahut da Polis denilen btnn dirlik ve dzenini
salyacak bir duruma gelmesidir. Sava esaslanna gre yeti tirilecek
olan bu snfn, ellerinde topladklar kuveti, kt bir ekilde kullanmamala= da salamak laz mdr. Bu maksatla, bunlar n, hak ve adalet
kavramlar gibi yksek faziletlere sahip olmalar , ruhlanmn,
kabala ve canavarl a sapmyacak kadar incelmi olmas gerekir.
Eflatun, kad nlarn da, tpk erkekler gibi, ayn vcut ve ruh e itimi
sisteminden gemek suretiyle, bekilik s nf iin, elveri li olabileoeklerini ve bekilik devini yerine getirebileceklerini kabul eder. Su halde, bu
maksatla seilecek kz ocuklarn da, tpk erkek ocuklar gibi, yeti tirilmesi gerekir. Kadnlar da, tpk erkekler gibi, yan malara katlabilmeli, ata binmeli, k l kullanmal ve gerektii vakit, erkeklerle birlikte,
savalara da katlmaldrlar. Eflatun, kad nla erkek aras nda, her hangi
nemli bir ayrlk olmadn kabul eder. Bundan dolay , kadnlar da,
tpk erkekler gibi, devlet grevinde, her trl devi yerine getirebilir ve
hatt sava devlerinde faydal olabilirler. Bekiler s nfm meydana getirecek yurtta larn, bu devi hakkyla yerine getirebilmeleri iin yalmz
iyi bir eitim sisteminden gemeleri yetmez. Bu dev iin yeti ecek kimselerin, balangta, dikkatle seilmi olmalar da gerekir. Bu suretle,
63
Efltun'un devlet adl kitabnda ortya att nemli bir gre ve evlenme zerine ileri srd dncelere gelmi oluyoruz. Ziraat lar, zanatkrlar, kyller, kendi aralar nda istedikleri gibi evlenip oluk ocuk
yeti tirebilirler. Buna kar lk savalar, ancak, devletin kendileri iin
setii ve kendilerine denk grd kadnlarla evlenip ocuk meydana
getirebilirler. Sava larn evlenecei kadnlarn, her bakmdan, kendilerine uygun ve kendi denkleri olmas gerekir. Efltun'a gre, vcutca
kuvvetli ve sa lam, ruhca de erli ve kabiliyetli ocuklar, ancak bu suretle yeti tirilebilir. Efltun, bu ocuklar n, ailelerine braklmayp, devlet elile yeti tirilmelerini ister. Devlet'in kar, savaclar snf iin, ne
ahsi mal ve mlkn, ne de aile hayat nn tannmamas n gerektirir. Bunlar, hem aile ve oluk ocuk kaygularmdan, hem de ahsi kar dncelerinden uzak, tasas z bir ordu hayat yaayacaklar ve kendilerini tamamiyle devlet devine vereceklerdir. Sava lar snf iin aslnda, kadnda ve ocukda ortakla alk esast . Yukarda sz konusu olan evlenmeler, gerek manevi kabiliyetleri, gerek vcut yap lar bakmndan, en
sekin kad nlarla, en sekin erkeklerin, devlet elile bir araya getirilmeleri ve birlikte ya amalar= sa lanmasdr. Bu kutsal evlenme lerden
meydana gelecek ocuklar, do umdan sonra hemen annelerinden al narak, devlet oca na verilecektir. Bu ocuklar, kad n ve erkek devlet memurlarnn, retmenlerin bak m ve kayrmalar altnda yetitirileceklerdir. Devlet oca nda yetitirilen ocuklarn ana ve babalar tarafndan
tanmmalanna hi bir ekilde imkn verilmiyecektir. Ya ama kabiliyetinde olmyan ve sakat do an ocuklar, ortadan kald nlacaktr. Ayn bir
ocakta ve bir arada byyen btn bu ocuklar, birbirlerini karde olarak tan yacak ve seveceklerdir. Ayn neslin ocuklar, birbirlerini karde
olarak tan yacaklar, bir evvelki nesle ise ana baba gzyle bakacaklard r.
Efltun, btn bu d nceleri ile Polis yahut devlet iinde yaayan_ fertlerin, kendilerini, bir tek canl btnn, bir organism'in, organlar olarak duymalarn istemi tir. Devlet denilen btne gelecek bir
zarar, onun, btn organlarn ayn ekilde incitir.
Bekiler snf iin ileri srd Komnizm i yani, bu snf iin,
ne ile hayat, ne de ahsi mal ve mlk kabul etmemesini, devletin i
birliini ko-uma yolunda d nm oldu,'-u bir are olarak anlamak l=dil-. Memleketin as l idarecileri de bu sava lar snf iinden yetiir. Devleti idare edecek ahslarn, devlet iinde, s nrsz basz, mutlak
bir otoriteye sahip olmalar gerekir. Ama, onlar, bu gc, yalmz devletin ve btnn birlii iin kullanmak zorundad rlar. Idarecilerin devi,
btnn, her bak mdan, iyiliini ve mutluluunu salamaktr. Btnn
ackl ve kt durumundan sorumlu olacak yaln z bunlardr. Bundan do64
lay , idarecilerin seilme ve yeti tirilmeleri ii, yeni batan, ,byk bir
dikkat ve titizli i gerektiren nemli bir devlet clevidir. dareciler s nfina ait olacak kimselerin, sava glar snfnn eitim ve retim sistemi
iinden getikten ve bir bekinin sahip olmak zorunda oldu u btn sfatlar , en yksek lde, kendi ahslarnda gerekle tirdikten baka,
tam bir filozof da olmalar , bir filozofun s fatlanna da gerekten sahip
olmalar gerekir. Bundan dolay, idareciler s nfn, hem vcut yaplar
bakm ndan kuvvetli ve son derece cesur olan, hem de, bir filozofun sahip olaca gerek bilgi gc ile ykl bulunan sekin kimseler meydana getirecektir. Bylece, idareciler s nfnn savalk ve bekilik sanatndan baka, uzun seneler srecek felsefe ve dialektik dersleri de grmeleri lz mdr. Bunlar, ideler nazariyesini ve tepe noktas n iyi idesinde bulan ideler metafizi ini renmeli, iyinin kendisini tandktan,
iyinin kendisini iten ya ayp ruhlarmda tema ettikten sonra devlet
idaresini zerlerine almal drlar. Yrekleri, ba nda bulunduklar btne kar besledikleri sevgi ile dolmu olan bu bilgin ki iler, yalnz, btnn iyiliini dnecekler, yalmz, btnn, mutluluk ve dirlii iin alacaklardr. Bunlar da tpk savalar gibi, ne ileye, ne de kendilerine z bir para ve mala sahip olabileceklerdir. Efltun'a gre, ideal devlet, ancak, bu eit bilginler ba a geldii vakit gerekle mi olacaktr.
Bu suretle, Efltun, ideal devletinde, i iler, savalar ve idareciler olmak zere, s nf kabul eder. lk snf, alma ve itaatle ykmldr. kinci snf, cesaret denilen fazilete ship olmak zorundad r. nc snf meydana getiren fertler ise kendi ahslarnda bilgelii gerekletirmi olacaklardr. Bundan baka, bu s nflarn, yalnz kendi zerlerine den devi yerine getirmeleri gerekir. Bununla birlikte, bu s mflar,
katlam ve donmu birer kast olmaktan uzakt rlar. nk, idareciler
smfinn balca devlerinden biri de, k z ve erkek ocuklar , baar ve
kabiliyetleri bakmndan sk bir yoklama ve elemeden geirmek, sonra
da bunlan, bir s mftan teki snfa aktarmakt r. ocuklarn kabiliyetlerinin, hangi smf iin daha elverili, hangi s nf iin daha verimli olduunu gz nnde tutacak olan idareciler, onlar , hem yukar snflara karmak, hem de a a snflara indirmek y-etkisine shiptirler. iktidan
meydana getiren bilginler s nfnn nemle zerinde duraca esaslardan biri, yeti en neslin eitim ve retimi olmaldr. Bununla birlikte,
bunlarn, gz nnde tutaca en yksek hedef, devlet denilen btnn,
salam ve din bir ekilde varlm srdrp, btn organlar ile birlikte gelimesini sa lamaktr. Adletin hkim oldu u byle bir devlet, Efltun'a gre, devletlerin en mutlusudur ve d nlebilecek en mkemmel devlet eklidir. Bu devlet, geleneki, bir devlet olacakt r. nk,
dnlebilecek en mkemmel devlet ekli olduundan, deime ve ge65
limenin de dnda kalacakt r. Her vakit ayn kalan bir anayasaya ve tze sahip olacaktr. Komnist bir karakter ta yan bu ideal devlet, asl nda,
en iyilerin, en sekinlerin ve en bilginlerin hakimiyetinden meydana gelen
bir aristokrasidir.
Daha nce, Eflatun'un devleti byk apta bir insan, insan ise kk apta bir devlet olarak gz nnde tuttu una iaret etmi tik. Gerekten, Eflatun, insan ruhu ile devlet aras nda bir karlatrma yapar.
insan ruhundaki ayr blm, devletteki sIn fa karlktr. Ruhun,
i gdlerden meydana gelen ve vcdun a a ksmnda toplanan blm, iiler s mfma kar lktr. nsan gsnde bulunan, yre inde yer
alan irade ise sava lar snfina karlktr. Nihayet, insan ba nda yer
alan akl da idareciler s nfna karlktr.
Eflatun, kendi ideal devletini yazarken, gerek devletleri gz nnde tutmam tr. Ideal devlet iinde, gerek devletlerde nemli bir rol
oynayan ekonomik gdler, hi bir ekilde ele al nmamtr. Bundan
baka, ideal devlette, milli duygulara da yer verilmemi tir. Ferde aile
ve mlkiyet hakk tanmayan bu sosial dzen, gerekte onu, ruh ve dnce bakmndan zorlamakta, i hrriyetini s nrlamaktad r. Eflatun,
ideal devletine dini ve ahlaki bir ekil vermei ve bu devletin kendinde, adaleti gerekle tirmei dnmtr. Ama o bu arada, gereklikten
uzaklam ve gerek insan tabiat n bir yana brakmtr. Efltun'un ideal devleti, muhayyele gcnn meydana getirdi i bir eserdir. Sonralar,
gerekte mevcut olmay p, yalnz akla muhayyeleye dayanan bu e it
devlet teorilerine Utopie denilmi tir Eflatun, felsefe tarihinde ilk utopie'yi yazm olan dnrdr. Eflatun'dan sonra, felsefe tarihi boyunca Utopie yazan daha ba ka filozoflar da olmu tur. Ancak, Eflatun, bunlarn iin de, her vakit, en tesirlisi olarak kalm tr.
Eflatun ba langta, ideal devletinin gereklik alamna da uygulanabileceine inanmtr. Bununla birlikte, zamanla bu d ncesini azok deitirmitir. Netekim, gene devlet hakk ndaki grlerinden meydana gelen Politikos yani devlet adam ile Nomoi kanunlar gibi ihtiyarlk a eserleri, Devlet adl kitabnda ileri srd dncelerden nemli ekilde ayrlrlar. Devlet adam adl dialogunda, gerek devlet adam n' belirleme e alr. Bu kitabnda, sosialist devlet anlayndan hi bir ekilde sz etnez. Bununla birlikte, Eflatun, gene de, ancak
iyinin kendini, gzelin kendini ve adilin kendini bilen, ge ek bilgin ve
dialektikcinin, gerek bir devlet adam olabilecei dncesinde kalr.
Byle derin bir bilgiye, phesiz ki, herkes eri emez. Bundan dolay, da
herkes devlet adam olamaz. Bu yzden, devletin zorumlu olarak, aristokratik bir karakter ta mas gerekir. Eflatun, gerek Devleb> adl ese66
rinde, gerek daha sonra yazm olduu Politikos da, gerek devlet
adamnn, devleti, yazl kanunlar olmakszn idre edebilece ine inann nk,gerek bilgiye erimi ve adlet denilen fazileti ahsnda
gerekle tirmi olan byle bir bilge ki i, yalnz akln ve daletin gereklerine gre hkmler verebilir. Bunun iin, idareciler, devleti, hi bir
art ve kanuna ba lanmadan idare edeceklerdir. Devlet otoritesini ellerinde tutan bu yksek alnslann bilgelikleri, ship olduklan yetkiyi kt bir ekilde kullanmalar na imkn vermeyecektir. Bundan dolay, bunlar, istedikleri gibi kararlar almakta serbest b raklacaklardr. Savalar smf da aslnda, az saydaki bu idareciler s nf mn buyruu altnda, bir gven vas tas olarak kullan lacaktr.
Kanunlar Nomoi adl eserinde, hayatta edindi i denemeler sonucunda sosial gerekli in kendini gz nnde tutan, insanl n eksik ve
zayf noktalarn da hesaba katan Efltun, idarecilere, byle s nrsz,
artsz bir hkimiyet hakk tanmann glklerini anlamtr. Ideal devlet ,ancak, bir Tanrla devleti olabilirdi. Eksikliklerle dolu olan insanlk devletinin kanunlarla s mrlanmas lzmdr. Idareeiler, kanunlara gre, hareket etneli ve kanunlara gre kararlar vermelidirler. Bir ok ac
yaantlarla ve hayal k nklklanyla ypranm olan yal Efltun'un ideal devleti, bir kanun de vletidir. Devlet iinde, kanun, her eyin stnde
olmal ve her trl karann uyg-ulanmas nda, yalmz, kanun gz nnde
tutulmaldr. Bundan byle, Efltun, sosialist devlet d ncesinden de
vazgemi ve savalar snf iin bile ile ve mlkiyete yer vermi tir.
Gerekten, kanunlar devleti ile ideal devlet arasinda, ruh ve anlam bakmndan, nemli aynlklar vard r. Ideal devlette, toplulu u ekillendiren en stn kuvvet ilimdir, idealar doktrinidir. Kanunlar da ise bu
en stn kuvvet dindir. Efltun'un bu son eserine derin bir dini duygu
hkimdir. Burada din, sanki toplulu u dzenliyen kuvvettir. Bundan
dolay, bu eserin program nda dini trenlere ve dini duygulara olduka
geni bir yer ayr lr. Efltun, bu eserinde, olduka sert bir dini otorite
ve baskya taraftar grnr. Devlet iinde, ba ka inan ta yanlara kar msamaha gsterilmemesini ister. Bununla birlikte, Efltun, Devlet
adl kitabnda ileri srd nemli bir dnceyi Kanunlar da da savunur. Bu da, devlet iinde, en nemli devlet devinin e itim olduudur.
Devlet, yurtda lan, her vakit, btnn karn', kendi karlarmdan stn tutacak ekilde yetitirmelidir. Bir devletin yuntda lan, o devletin,
amacn benimsemi ve anlamn kavram olmaldrlar. Yurtda lar, iinde yaadklan devletin idesine gre ekillenmelidirler.
Efltun'a gre, insan toplulu unun gerek anlamn kavramak ve
onu gerektii ekilde dzenleyebilmek iin, ilkin, astronomik kosmos'u
kavram olmak gerekir. nk, uyum ve dzen kavramlann n anlamn
67
AR STO
gorik kyasn eitli forrnlann aratrm, kavramn eitli mnasebetlerini belirlemi tir. Orta haddin durumunu da ayrca, subjekt yahut
cla predikat olarak ele al p incelemitir.
Aristo, mant ktaki drt kyas figrnden n ve bunlarla ilgili
olan moduslan bulmu, bunlarn mantk bakmndan nemlerini gstermi tir, Son drdnc figr, skolstik devirde ortaya konmu tur. Figurler, orta haddin, birinci ve ikinci kaziyedeki yerine gre, birbirlerinden
ayrl rlar. Aristo, birinci figre gre yap lan kyaslarda, orta haddin, birinci kaziyede mevzu, ikinci kaziyede ise mahml durumunda oldu unu gsterrni tir. kinci figre gre yaplan kyaslarda ise, orta had, hem
birinci ve hem de ikinci kaziyede mahml durumundad r. Nihayet,
nc figre gre yap lan kyaslarda, orta had, nceki her iki cmlede de mevzu durumundad r. Figrler, nceki kaziyelerim, klli, czi
icabi veya selbi vs. olularma gre, ayn ayr modus'lara aynhrlar. Aristo, birinci kyas' figrnde drt, ikinci k yas figrnde gene drt, nc kyas figrnde ise alt modus gstermi tir. Aristo'nun belirledi i 'btn bu kyaslar, kategorik kaziyelerden meydana gelmi tir. Bundan dolay, bunlara kategorik istitlller denir. Sonralar , kategorik kyaslara,
hypothetik kyaslar da (Stoa) eklenmi tir.
Aristo'nun byk ba anLarndan birini de, ilmin kan tlar hakkndaki nazariyesi meydana getirir. Aristo, alel de k yasla ilmi kyas birbirinden ayr r. ilmi kyasta, nceki kaziyeler, mant ki bir zorunlulu u ifade
ederler. lmi kantlar, en sonunda, art k ispat edilemiyen, bununla birlikte, her trl henin dnda olan, tamamiyle belli a k ve seik bir takm
prensiplere dayan rlar. Akl, sbat mmkn olmyan bu ilk prensipleri,
dorudan do ruya sezgi yoluyla kavrar. Ayniyet kaziyesi ile tenakuz kaziyesi ve nc kkn imknszl kaziyesi, akhn sezgi oyluyla do rudan doruya kavrad bu son prensiplerdendir. Bundan ba ka, her ilim
kolunun da byle, artk ispat mmkn olmyan son prensipleri vardr.
Aristo'ya gre bilmek, grn leri sebeplerle a klamak, olg,ulann sebeplerini kavramak demektir. Ama, bu deduktif yola varmadan nce, induktif yoldan gitmek, deneme dnyas nda, duyularla algladmz
cinslerine gre aynp, bu cinslerle ilgili olan geneli bulmak gerekir.
. Bilgi Nazariyesi :
Aristo, duyularmz yoluyla, eyann gerek s fatlanm kavrad mza
inanr. Bu bakmdan, atomeulann kabul ettikleri gr n zddm savunur.
Byle olunca, yamlmalar, duyu verilerinin, d ncede yanl kavranm
olmas ndan, yahut, bunlardan yanl sonular kartlm olmasndan ileri gelir. Bundan baka, Aristo, yukar ki blmde de iaret etti imiz gibi,
zihnin kategorilerinin, gerek varl k formlanna uydu una inanr. Aristo'74
Metaphysik :
Aristo, genlik yazlar nda Efltun'un tesiri alt ndadr ve ideler nazariyesinin ateli bir koruyucusudur. Olgunluk devrinde ise bu nazariyeyi tenkit eder. nk Aristo, bu devrede Efltun'dan uzakla m ve kendi grne varmt r. Aristo'nun Efltun'a kar at kalem atmas,
Metaphysik adl eserinin bir ok yerlerinde gze arpar. Aristo, Efltun'un, idelerin varl hakknda ileri srd kantlarn yetersizli i, zerinde durur. Bu kan tlardan hi birinin idelerin varl n gerekten Ispat etmeye yetmedi ini ileri srer. Aristo'ya gre, hele, grn ler dnyasndaki varl klann idelerle belirlendi i, idelerin, btn bu varl klann ideal nmunelerini meydana getirdikleri d ncesi, yalnz, Efltun'un muhayyele
gcnn verisi olan, airce bir gr tr.. Aristo'ya gre, ideler dnyas nn, grnler dnyasndaki varl klarn asl sebebini meydana getirdi i
dncesi ne ispat edikbilir ve ne de kavramlabilir. delerin, hareketin,
yahut da objelerin sfatlan ile ilgili olan de iikliklerin nas l, sebebi olabildikleri de hi bir eldlde aklananaz.
Aristo'ya gre, Efltun'un ileri srd gibi, varlklar hakkndaki bilgiyi ideler yoluyla elde etmeye imkn yoktur. Sonra, idelerin' varl klann
zn meydana getirdikle i dncesi de savunulamaz. deler, gerekten,
varlklann z olsalard, bunlarn varlklarn iinde bulunmalar , dmmanent olmalar lzm gelirdi. Varlklann stnde ve dnda, bsbtn
ayn bir lemde bulunan bu ideal mahiyetlerin, onlar n zn nasl meydana getirebilecekleri hi bir ekilde aklanamaz. Aristo'ya gre, asl nda, varlklann dnda, bal bana mevcut olan bir genel de yoktur.
Aristo, ayrca, Efltm'm yalhk andaki ideler anlayna, yani,
Fisagorculuun tesiri ile savunmu olduu son gre de iaret eder. Aristo'ya gre, Efltun, bu son devresinde, ideleri, edeal adetler olarak anlamak istemitir. mdi, Aristo, aceba ideler, adetler olarak gz nnde
tutulursa, varl klann sebebini nas l neydana getirebilirler diye sorar.
Aristo, btn bu dnceleri ile hocas na kar koyarken, kendi grlerini ortaya atar ve kendi metaphysigini kurar. Aristo'ya gre, varil75
, grnler dnyasnn dnda deil, duyulanmzla algladmz gereklik aleminin iinde aramak laz mdr. Gerekten, var olan lem, duyularunzla algladmz gereklik alemidir. Bylece, Aristo, idealist hocasnn, iki ayr lem anlayn' ve idelerin ba l bana bir varl a sahip
olduklar grn reddeden Aristo'ya gre, ide yahut da cins, tek tek
varlklar n dnda de'il, tersine, bunlar n, kendilerinde bulunur. Ba ka
bir deyimle, her varl n ilkin bil- genel yn vard r ki, bu o varl , teki varlklarla birle tirir ve ayn kavram altnda toplanmalanm sa lar.
Bundan baka her varln, yalnz bu varlkla ilgili olan tamamiyle ferdi ve zel bir yn vard r. Mesela, her nar aacnn, bu gnan, teki
nar aalan ile birle tiren ve nar kavramnn sn rlar iine sokan
genel bir yn, vard r. Btn mar a alarnda bulunan ortaklaa sfatlar, bu genel yn meydana getirir. Bununla birlikte, her nar aacnn,
onu teki gnarlardan ay ran ferdi bir yn, kendine z olan bir tak m
ferdi s fatlan da vard r. Bir nar aacnn, nar olabilmesi iin, sz
geen genel s fatlara zorunlu olarak sahip olmas gerekir. nk bir
cins kavram ile ilgili olabilmek, ancak, o cinse z olan s fatlara sahip
olmakla mmkndr. Buna kar lk, her hangi bir nar aacn n sahip
olduu ferdi s fatlar, zorunlu de il, tersine rastgeledirler. Bu s fatlann,
byle olmayp da, ba ka bir ekilde olmalar da mmkndr. Aristo'ya
gre, bilgide atlacak en nemli ad mlardan biri, objelerin genel s fatlar ile ferdi sfatlanm birbirinden ay rmaktr.
Aristo'ya gre, her varl n meydana gelmesinde iki giid rol oynar.
Bunlardan ilki, o varl n, cinsini, zrl belirliyen, onun zorunlu olan
sfatlann gsteren gddr. Mesela' bir nar Lohumundan, zorunlu olarak bir nar aac meydana gelir. Buna kar lk, bu nar aacndan
meydana gelecek olan a acn ferdi sfatlar, yalnz, iinde yeti tii evrenin artlarna baldr. Mesela, gnarn gvdesinin durumu, yapraklarmn says, iyi gelimi yahut da clz olmas, tamam tamamna, iinde
yetitii topran, suyun ve havann artlar ile gne vaziyetine ba ldr.
Aristo'ya gre, lemdeki her olu , ekil verici bir kuvvetin maddeye tesir etmesi ve bir ekil kazandrmas ile meydana gelir. Aristo, bu
suretle, gerek varl klann, ekil veren kuvvetle, ekil kazanan maddeden,
yani, ekil ve maddeden meydana gelmi Syntetik birer birlik olduklann ileri srmtr. Madde ile eklin birli i, Aristo'da yalnz zihinde
dsncede aynlabilen metafizik bir birliktir. Gereklikte bu iki unsurun
birbirinden ayr olarak ortaya kmalar mmkn deildir. Nasl, ruh,
vcuttan yahut vcut ruhdan ayr olarak mevcut olam yorsa, maddenin
.ekilden yahut eklin maddeden ayr olarak mevcut olmas na da imkan
yoktur. Burda birlikte, ekil ile madde, zihinde, dncenin zmleme
76
eylemi sonucunda elde edilmi sbjektif ayrmalar da deildirler. Tersine, bunlar, mutlak gerekliklerdir. Burada Aristo'nun Eflatunla ayn
dncede olduu esasl bir nokta daha vard r. Bu da sbjektif kavramlann objektif gereklilere kar lk olduklandr. Ancak, Efltun'da ideler, varl,klardan ayr Transcendanb> bir karakter ta rlarken, Aristo'da
bunlar, duyularmz yoluyla algladmz varlklarda mmanent dirler. Mesela, her tek atda, bir de at idesi, yani, at cinsinin kendisi bulunur. Buna karlk, Efltun'da, at idesi, tek tek atlar n dnda, bal bana var olan bir realite olarak, gz nnde tutulur. Aristo'ya gre, kavram, yahut da ide, bir z ve sebep olarak varl klann kendinde bulunur
ve zorunludur. Buna karlk, her varln kendisi ile ilgili olan ferdi sfatlar, tamam tamamna dtax gelme ve rastgeledirler. Bu suretle, Aristo, alemde iki alan n, bir zorunluluk alam ile bir de rastgelelik alan nn
varlm kabul etmi olur.
ArIsto, empirik gerekliin srekli bir de'ime ve gelime iinde
bulunduunu grm,. tarih dnyasndaki ve tabiattaki sonsuz olu u
sezmitir. Alemdeki bu sonsuz olu un, deimiyen sonsuz varl k, yani
Tanr, karsndaki durumunu da gz nnde tutmu tur. Eski fizikcilerin de kabul etmi olduklar gibi, oluun, hilikten meydana gelmi olmasna imkan yoktur. Oluun ortaya kabilmesi iin, muhakkak surette, onu meydana getirecek maddi bir nvenin, maddi bir esas n bulunmas gerekir. Bundan dolay , maddenin balangtan beri, ncesiz ve
sonsuz olarak mevcut oldu unu kabul etmek lazm gelir. Her olu un
esasm, daha olumam olan bu madde meydana getirir. Bununla birlikte, empirik gereklikle ilgili olan bu madde, her vakit, bir ekil kalbna brnm olarak ortaya kar. Deneme dnyas iinde, daha bir
ekil kalbna girmemi olan ham maddeye hi bir ekilde rastlanmaz.
Bundan dolay da, ne maddesiz bir ekil ve ne de ekilsiz bir madde dnlemez. Madde ile ekil arasnda iten bir ba llk vardr. ekil de madde gibi sonsuzdur ve belli bir zamanda meydana gelmi deildir. Olu, ekil ile maddenin birlemesi sonucunda meydana kar.
Bylece, zaten, bir ekil kalb iinde kendisini gsteren madde, yeni bir
ekil kazanm olur.
Olu, bir imkandan gerekli e geitir. imkan maddededir, gereklik ise ekildedir. Her hangi bir tohumun iinde, o tohumdan, bir gerekliin meydana gelmesini salyacak kuvvet sakldr. Buna, karlk,
maddede, yani, o tohumun iinde yeti tii, topralda, hava, su ve Gne'de, ondan, bir nebat yahut bir a a meydana gelmesine yarayacak
imkan mevcuttur.
Aristo'ya gre, daha hi bir ekil kalbna girmemi olan ham mad77
de, kendi deyimi ile ilk madde, gereklikte mevcut olmay p, yalnz, zihinde tasarlanabilir. Gereklikte mevcut olan madde, her vakit, belli bir
ekil kalbna brnm olarak meydana kar. Bununla birlikte, bu
belli ekil kalib iindeki madde de, yeni bir kuvvetin tesiri ile, yeni bir
ekil kazanarak, yeni ba tan gerekleir. Olu da bu suretle meydana
gelir.
Aristo'ya gre, olu , ya tabiattaki, yahut da insanl k dnyasndaki
etkiler sonucunda ortaya kar. Organik varl klarda olu, yeni bir varlk
meydana getirme imkan na sahip olan varlklara, bu imkm gerekle tirecek ve ekillendirecek kuvveti kendi ilerinde ta yan ayn cinsten
varlklann, tesir etmeleri ve bu imkan gelime ve olu ma yolunda hareket ettirmeleri ile olur. nsanl kla ilgili sanat yaratmalannda ise, sanatc , maddeden, yani, ta tan ve yahut da bal ktan, nasl bir ekil yahut da nasl bir gereklik meydana getirece ini, nceden kend dncesinde, tasarlar. Ta ta ve yahut da balkta mevcut olan imkn, bylece, sanatmn, uurlu yaratmas ile gerekleebilir. ekil, bir varl, yaln z
ekillendirmekle kalmaz, ayn zamanda onun mahiyetini de belirler.
Aristo,
canh tabiatla ilgilenmi, organismlerin olutna ve
gelimeleri zerinde durmu tur. Ayn zamanda, lemdeki btn olu may da, tpk bir organism'in geli mesi gibi anlamak istemi tir. Aristo,
tabiattaki etkiyi, t pk, bir ideye gre bir heykel meydana getiren, yahut da, bir plana gre bir bina ort ya karan, bir heykeltra m yahut da
bir mimann almasna benzetir. Tabiattaki organik kuvvetler, srekli
olarak, ekil kazandrc etkilerde bulunur ve sekilsiz tabiat ekillendirirler. Ashnda, maddenin kendi de ekil kazanmak, kendi iindeki imkan yeni bir ekil iinde gerekletirmek ister. Varl klann, kendi ilerindeki imkm gerekle tirmeleri, aym zamanda, oulann, kendi hedeflerini de gerekle tirmeleri demektir. eklin gerekle mesini salayan
kuvvetlerle, hedefin ge leklemesini sa layan gdler, ayn drlar (Entelechi). Aristo, bu sureftle, belli bir hedefe gre, bir eser meydana getiren mimarm al mas ile, tabiattaki organik kuvvetlerin geli mesi arasnda, bir benzerlik ve yak nlk grr. nk, tabiattaki organik geli me de, belli bir hedefe gre olan teleologik bir olu madr. Btn ekil
verici kuvvetler, belli hedeflere gre etkilerde bulunurlar. Bundan dolay, tabiattaki olu mann da, belli ve hedefli bir geli me olduunu kabul etmek laz m gelir. Aristo, bylece, tabiat hakk nda tamamiyle teleologik bir aklama ortaya atm olur.
Aristo'nun alemi, belli bir hedefe do ru giden bir olu ma olarak anlamas, kendisini zorunlulukla, bu olumann sebebini aratrmya gtrmtr. Aleme ekil veren ve fflemdeki oluu ilk defa harekete geti78
ren kuvvet, Tanr'dr. Her eyin banda bulunan bu ekil verici ve hareket verici kuvvet, ayn zamanda her eyin sonunda da bulunur. nk
lemdeki olu, Tanr'ya doru. giden bir olu tur. Tann taraf ndan harekete getirilmi , olan bu ()k, Tann'n n kendisine ynelmitir.
Alemdeki her hareket, bir imkndan, bir gerekli e geitir. Hareketin kendinde iki gd vard r. Bunlardan biri hareket edendir, teki
ise harekete getirendir. nsanlarn ve hayvanlarn hareketlerindeki gdler gz nnde tutulursa, harekete getiren ruh, harekete getirilen ise,
vcuttur. Alemdeki hareketin ba ve sonu yoktur. Alemdeki hareketin,
belli bir zamanda ba lam olduunu kabul etmek, hi bir vakit iinden klamyacak apori'lere dmek demektir. Bundan dolay , zorunl
olarak, hareketin sonsuz oldu unu kabul etmek gerekir.
Aristo'ya gre, btn varl klar' harekete getiren son kuvvetin kendisi Tanr hareketsizdir. Aleme ilk hareketi veren prensipin kendinin
hareketsiz olduunu kabul etmek lz md r. nk, bu son kuvvetin de
hareketli oldu u ileri srlrse, o vakit, hareket eden ve harekete getiren sonsuz bil. sebepler silsilesinin gz nnde tutulmas gerekir. Ama,
o vakit da, hareketin sebebini kavramak imkn ortadan kalkar. Aristo'ya gre, gerekte, le ndeki btn hareketler, kendisi harekete etmiyen,
ama, btn leme ilk hareketi veren ilk ve son bir hareket verici prensiple aklanabilir. Aleme, ilk hareketi veren bu prensipin kendisi de
tpk hareket gibi sonsuzdur ve Tanr'nn kendisidir. Aleme ilk hareketi.
veren prensiplerin en saf ve en ycesidir.
Aristo, birbiri ile iten ie ilgili olan drt sebep kavrm ortaya koyar. lkin, her olula bir madde ekil kazanr. Her olu un ekillendirdii bir madde vard r. Bundan dolay , her olgunun bir maddi sebebi yordr. kinci olarak, her olu ekillendiren bir kuvvetin tesiri ile ortaya kar. Bundan dolay, her olgunun ekil veren bir sebebi vardr. nc
olarak, her olu ta bir hareket, bir imkndan gerekli e geme hareketi
vardr. Bundan dolay, hareket veren, hareketi salayan bir sebep vardr.
Nihayet drdnc olarak, her olu un bir hedefi vard r. Bu hedef de bir
sebep, bir Gai sebepdir. Son sebep kavram , yani, ekil veren sebeple, hareket veren sebep ve hedefi meydana getiren sebep, gerekte,
birbirlerine evrilebilirler ve birbirlerinin ayn drlar.
Aristonun, lemi, bir olu ma ve bir gelime olarak gz nnde tuttuuna iaret etmistik. Alemdeki bu olu ma, Tann'nn leme verdii ilk
hareketle ba lamtr ve sonunda da gene Tanr 'ya ulamak ister. Gerekten, lemdeki btn olu mann hedefi, yeni ba tan, Tanr'ya erimektir.
79
Tanr'ya do ru ykselmekte olan lemdeki bu olu gidii, bir takm basamaklara ayrlr. Gereklik dnyas nda hi bir vakit rastlanmayp, yalnz dncede tasarlanabilen lk madde bir yana brakhrsa,
bu basamaklar n en aa derecesini, organik olm yan tabiat alemi, yani,
hava, su, toprak ve ate gibi ana unsurlar meydana geti -ir. Unsurlar leminin stnde, daha yksek bir basamak olarak, nebatlar , hayvanlar
ve insanlar kuatan organik varl klar alemi yer aln-. Organik varl klar,
unsurlardan, canl olmakla ayrhrlan Bununla birlikte, organik varl klar
lemi de, yeni batan, kendi iinde basamaklan r. Organik varl klar lemindeki en aa basama, nebatlar meydana getirir. Nebatlar, yaln z
beslenirler. Buna karlk, nebatlann stnde yer alan hayvanlar, aynca, hareket etmek ve hissetmek kabiliyetine de sahiptirler. Nihayet, bu iki
basaman stnde insanl k lemi ykselir. nsan, kendisinden daha a a basamaklarda bulunan varl klann sfatlanna sahip olduktan, yani
beslenmek, his ve hareket etmek kabiliyetinde olduktan ba ka, akla ve
dnme kabiliyetine de sahiptir. nsan, nebat ve hayvandan, kendi hareketlerine akli bir dzen verebilmesi ve eylemlerini belli bir hedefe gre ayarlamas ile ayrlr. Organik dnyay meydana getiren bu ayn
basaman birbirleri ile olan mnasebetleri, t pk, ekil ile madde arasndaki mnasebet gibidir. Her a a basamak, kendisinden sonra gelen
basamak iin bir maddedir, her yukar ki basamak ise bir eklidir.
Aristo'ya gre, btn bu varhklar n, kendilerine gre bil- etki tarzlar ve kendilerine gre bir hedefleri vard r. Varlklann etki tarzlar m
bilmek onlarn hedeflerini de kavramak demektir. nsan, akl sahibi bir
varlktr. Bundan dolay, akla uygun hareket etmek zorundad r. nsan
ancak eylemlerini akla uydurdu 'u vakit, insanlk hedefine uygun davranm olur. Insanln, balca ve en yksek etkisi, dnmek ve bilmektir. Aristo.ya gre, d nce hayat, insann, onu, Tanr'ya yaklatran
balca sfatdr. nk Tann, aktif d ncenin kendisidir. Tanr , en
de'erli dnceyi, Tanrca dnceyi gerekle tiren stn varl ktr.
Tanr, energinin, aktifli in ve dolaysyla hayatn kendisidir. nk,
gerek hayat, d nce hayatdr. Dcenin aktifli idir. Bylece Aristo,
dnce hayatn, pratik hayatn stnde sayar. nk, Aristo'ya gre,
Tann'nn kendisi de, kendi kendisini gzlemliyen ve kendi zerine dnen Kontemplatif bir varhkt r. Tanr'nn kendinde, dnenle dnlen birlemi, bir ve ayn ey olmutur.
v. Artsto'nun
v. Alem Gr :
Aristo'ya gre, gk yz ile yer yz aras nda esasl bir ayrlk, bir
mahiyet ayrl mevcuttur. Daha nce de grd mz gibi, yer yzndeki varlklar, bir tak m basamaklar meydana getirirler. Her stn
basamak, var olabilmek iin, daha a adaki basama m mevcudiyetini
art ko ar. Bununla birlikte, st basamaktaki varl klar, daha aa basamaktaki varlklann bir veriminden ibaret olmay p, bal ba ma ve bamszdrlar. Bunlarn kendilerine z olan yepyeni s fatlan vard r.
Mekanik, emik ve organik olgular, bylece, birbirleri zerinde derecelenirler. Btn bunlar n temelinde ise, yukar da szn etti imiz,
drt ana unsur bulunur. Bir talum belli s fatlara sahip olan bu ana unsurlar, birbirlerine de iebilirler. Yer yzndeki varl klann, sfat ve hareketleri de, bu drt unsurla belirlenir.
, Buna karlk, gk yzndeki varl klar, bu drt unsurun cinsinden
olmyan, bir beinci unsur, yani, Ether den meydana gelmi lerdir. Ether, gk yz ile ilgili olan eksiksiz bir unsurdur. Yer yzndeki unsurlar, durmadan de iirlerken, Ethen> her vakit, kendi kendinin ayn
olarak kahr. Yer yzndeki unsurlar, dz istikamette hareket ederler.
Buna karl k, Ether, en nkemmel olan hareket eklini, yani dairevl
hareketi takip eder. Eski Yunan d ncesi, er, mkemmel ekil olarak da
gene gk yzndeki cisimlerin sahip olduklan ekli, yani krreyi gz
nnde tutar. Y ldzlar, birbiri iine gemi olan bir takm effaf krreler iinde dnerler. Gerek y ldzlar, gerekse y ldzlarn iinde hareket ettikleri bu effaf kreler, Ether'den meydana gelmi lerdir. Yldzlar, sonsuz olan mutlak ve ll hareketleri ile Tanr 'ya en ok yaklaan varlklardr.
Su halde, Aristo'ya gre, Tanr, btn leme ilk hareketi vermi tir.
Ama bu lem, aslnda, iki ayn lene, yani, yer yz lemi ile gk yz
lemine ayrlr. Yer yzn, ncesiz ve sonsuz olan drt unsur meydana getirir. Gk yz lemi ise, gene ncesiz ve sonsuz olan, ama, yer
yz ile ilgili o'_an drt masurdan ok daha ince ve eksiksiz bir unsurdan, yani Ether'den meydana gelir.
Antik ada bilinen be gezegen (Venus, Merkur, Mars, Jupiter ve
Satum) ile Gne ve ay, gk yzn meydana getirirler. Gk yz lemi, sabit olan arz n stnde ykselir ve Ether'den meydana gelmi olan
effaf krelerle evrelenmistir. Her gezegeni evreleyen, birbiri iine
gemi , bir ok sayda effaf kreler vard r. Gezeenlerin dairevi hareke',ten kayar gibi grnmeleri, bu krelerin varl ile aklanmya al,
lr ve bu ekilde ok kark bir sistem meydana km olur. Bu kar82
m . Insan Gr :
Aristo'ya gre, insan n lem karsndaki durumu, btn teki canl varlklardan farkl dr. Insan, yer yzndeki btn teki varl klar arasnda, Tann'ya en ok benzeyeni, Tanr ya en ok yakla m olandr.
nk, akla sahip olan insan, stn bilgiler elde etmiye kabiliyetli bir
varlktr. Insan, Tann'y, varl, oluu ve oluun sebeplerini kavnyabilecek durumda olan tek varl ktr.
Geri Aristo, Hayvanlar Tarihi adl eserinin, VIII. kitabnda insanlarn da baz bakmdan hayvanlara benzedi ini inkr etmez. Bununla birlikte, insan n bu lemde btn teki varl klar aras nda, gene
de ayr bir durumu vard r. nsan, dik durmas , ban yksekte ta yabilmesi, baklann uzaklara ve gk yzne evirebilmesi ile, yer yzndeki btn teki organik varl klardan ayrlr. Hele ayn ayr ekillenmi
parmaklar' ile insan eli, en e itli kullani lara elveri li bir alettir. Aristo'ya gre Insan, varl klarn en akll s olduundan, hayvanlar aras nda hi bir benzerine rastlanm yan ellere sahip tir.
Insan vcudu, i organlarnn diizenli ileyii ile birlikli ve her bakmdan dzenli bir organism, gerek bir kosmos'dur.
I3ununla birlikte, insan n, onu, hayvandan ayran ve insan klan en
esasl sfat, dnebilmesi, dnce kabiliyetine sahip bir varl k olmasdr. Dnce, dille klanr. Dil kal bna brnmemi olan hi bir dnce mmkn deildir. Bu suretle, ikinci bir insanl k sfatna, insan
hayvamn stne ykselten ikinci bir esasa varm oluyoruz. Logos'a sahip olan tek varl k. insandr. Hayvanlarda logos, yani anlaml sz yoktur. Hayvanlar, yaln z iaretlerden ibaret olan bir tak m hecesiz sesler
karrlar. Insan, dil sayesinde, kendi cinsinden olan varl klarla sosial
mnasebetlerde bulunur. Aile hayat nn, topluluk hayatnn ve devletin
gereklemesi, insanlarn ortaklaa sahip olduklar bu manevi olgu, yani dil sayesinde mmkn olur. Hak ve dalete dayanan, gelenek ve greneklere sahip olan bir topluluk diizenini, yaln z akla ve dile sahip olan
varlklar, yani, insanlar meydana getirebilir. nsan sosial duygular ta yan bir varlktr. Akla sahip olan insan, ayn zamanda, bilen, bilgi gcne sahip olan tek varl ktr. Insan n kendine z olan bir ok kabiliyetleri
ve ortya koyduu bir seri baarlar vardr.
83
mu. Psikolog :
Byk bir tabiat ara tncs olan Aristo, ruhla ilgili olan ara trmalarn, btn organik dnyaya yaym tr. Aristo'ya gre, ruh, vcudu
ekillendiren prensiptir. Ruh, vcudun heclefini meydana getiren sebep,
onun mkemmellie doru geliip gerekle mesini salyan aktif prensip
Entelechie dir. Ruh, vcudu harekete getiren ve canl klan prensiptir. Btn Antik a da olduu gibi, Aristo'da da hayat ve ruh kavramlar daha birbirinden aynlmam tr. Bundan dolay , beslenme ve nefes
alma gibi fizyolojik olgular da, ruh olgulanndan saylr. Ruh, vcudu
canl klnakla, ayn zamanda, onu ekillendirmi olur. Bylece, ruhla
vcut arasndaki mnasebet, ekil ile madde aras ndaki mnasebet gibidir. Ruh, organism'in hedefini meydana getiren sebebin de kendisidir. Organism'in, ruh taraf ndan ekillenen ve canlanan e itli blmleri, balangtan itibaren, yalmz, ruhun ortaya koymu olduu hedefi
gerekle tirme yolunda al rlar. Bylece, bir hayat prensibi olarak vcudu canlandran ve harekete getiren ruh, ayn zamanda, onun hedefini de belirliyen bir kuvvettir.
Aristo'ya gre, ruh hayat da basamaklara ayr lr. Ruh hayatndaki
her aa basamak, kendinden sonra gelen Msamak iin bir maddedir.
Aa ruh formlan, stn ruh formlan iin zorunlu bir temel meydana
getirirler. Her a a ruh formu, daha stn ruh formu iin zorunlu bir
dayanaktr.
Aristo'ya gre, ruh hayat mn en aa derecesini nebati ruh meydana getirir. Nebati ruh, yalmz, beslenir, byr ve neslini srdrr. Ruhun
bundan sonra gelen bir stn ekli, hayvani ruhdur. Hay-vani ruh, alg lyan ve hareket kabiliyetine sahip olan ruhdur. Hayvan, mek'anda hareket eder ve etraf ndaki tesirleri alglar. Aristo'ya gre, nebatla hayvan
arasndaki bu esasl aynlk, nebatm, iten bir birlikten yoksun olmas ndan, buna kar lk, hayvann ve insan n merkezi bir organa, yani, kalbe
sahip olmalarndan ileri gelir.
Aristo, alglyan ruh, yani, hayvani ruh zerine yapm olduu aratrmalarla, aym zamanda, alg nn kendini de incelemi olur. Aristo, - Demokritos tarafndan ileri srlen gr n tersine - duyularla alglanan sfatlann, objektif gerekliklerine inan r. Salam duyu organlar ile elde
edilen aiglar, objektif gerekli 'in doru bir reprodksiyon'udurlar. Ayn
ayr duyu organlar ile dnyadaki varlklarm ayr ayn ynleri ve ayn ayn
sfatlan alglanr. Bununla birlikte, alg lyan ruhta, bu ayn ayn duyu organlanmn bildirdi i, ayr ayr durum ve s fatlann bir ve aym objeye ait
olduklar n kavryan, bunlar birbirine balyan stn bir g vardr.
Ruh, balyan, birletiren, ayran ve karlatran stn bir kuvvettir.
84
Objelerin, duyu organlanna olan uzakl klann belirliyen, onlann hareket halinde mi, yoksa dinginlik halinde mi olduklar n gsteren de gene
ruhtur. Bu suretle, ruhta, varl klann btnn alglama gc vard r ve
bu g passif deil, tersine, tamam tamamna aktif bir gcdr.
Hayvani ruhda, yeni ba tan, tekrar tekrar alg lanan eylerin hatra .
ve izleri kal r. Hayvani ruh, uursuz da olsa, hatrlamak ve saklamak kabiliyetine sahiptir.
Ruhun nc ve en yksek derecesini insani ruh meydana getirir.
Nebati ve hayvan' ruhlar, insani ruhun ort ya kmas iin bir malzemedirler. Ruhun bu iki aa derecesi, insanl kla ilgili olan sfatlarm gereklemesi iin bir maddedirler. nsani ruhun balca sfat akldr. nsan, bir akl yarat olmakla nebattan ve hayvandan ayr lr. .Hayvani
ruh, vcuda ba ldr. Vcutla birlikte ort ya kar ve gene vcuda, birlikte yok olur. Buna kar lk, akl vcuttan ba nsz ve sonsuzdur. Gerekte, insan ruhu ile vcut aras nda iten bir ba llk yoktur. Ruh, vcuttan gelecek her trl tesiri hie sayabilir ve btn bu tesirlere kar
koyabilir. Hayvan ruhuna hkim olan i gd, insan ruhundas yerini iradeye brakmtr. Hayvan ruhundaki kar k ve belirsiz hatralar, insan
ruhunda kavraml ve uurlu bilgiye, evrilmitir. nsan ruhu, uurlu bilgiye sahip olma gc ile btn teki ruhlarn stne ykselir. nsan;
evresindeki varl klar yalnz alglamakla kalmaz, ayn zamanda, bunlar hakknda bir aklama da vermiye al r. insan ruhu, kavramlar kurar ve kavraml bilgiye ular.
Aristo'ya gre kavramh bilgi, duyular n verdii malzemeyi, akln,
aktif bir ekilde ilemesi ile elde edilir. Ak l, duyularla elde edilen malzemede, kavram kurmak bak mndan nemli olan, nernsizden aynr. Bylece, insan ruhu, hayvani ruhtan ok daha aktiftir. Gerekte, ruhun eitli basamaklan da birbirlerinden aktiflik dereceleri ile ayr lrlar. Ruh,
en yksek derecesinde aktifli in kendisi olur. Bu dereceye, yani en yksek aktiflik derecesine eri mi olan ruh, ayn zamanda lmsz de olur.
Ancak, Aristo'nun, lmszl e ulam olan bu ruhtan, ferdi ruhu mu,
yoksa insanlk ruhunu mu, aniadm kavramak gtr. Aristo psikologisindeki ayr bir glk de, filozofun ikili ak l anlaydr. Akln, birliini ve btnl,"iin sarsacak mahiyetteki bu grii, Filozofun, imkn ve
gereklik hakk ndaki. anlayna dayanr. Aristo, emPirik gereklik dnyasnda gz nnde tuttu u ve birbirinden ayrd, imknla gerekli i
ruha da uygulamya alr. Akla z olan d nce kabiliyeti ile gerek
dnce etkisini birbirinden ay rr. Aristo, insan akl mn, bir aktif, yani,
yaratc, bir de passif yn oldu undan sz eder. Passif akl, hayvan'
ruhla ilgilidir. Bu akhn ba ars, duyularla elde edilen alg lara ve bun85
lardan kalan silik izlere dayanarak bir tak m kavramlar meydana getirmekten ibarettir. Passif akl n kurdu u bu kavramlar, daha, uurlu ve
ak seik kavramlar olmaktan uzak: rlar. uurlu ve a k seik kavramlar, yalnz, aktif akl n ba arsdrlar. Daha nce szn etti imiz insanlk sfatlan, yani, insan insan klan sfatlar, yalnz bu aktif aklla ilgili
olan sfatlard r. Aristo'ya gre, ruhun aktif olan bu blm lmszdr. Buna karlk, passif olan ruh, gelip geicidir. Aktif ruh, vcuttan
tamam tamamna banszken, passif ruh, vcutla birlikte ort ya kar
ve gene vcutla birlikte yok olur.
x. Ahlk Gr :
Eudaimonia yani mutluluk, iyilik, Yunan felsefesinde nemli bir
rol oynar. nsann btn abalar nn btn gayretlerinin hedefini mutlul k meydana getirir. Ancak, mutlulu un kendisi nedir? Mutluluun
ne olduu aratnlrken, ahlk sorusu da kendili inden ortya kar. Mutluluun ne oldu u hakknda ve ahlk sorusu zerine bir tak m grler
ortya atlr. Bununla birlikte, btn bu gr leri, esasta toplamak ve
ii gurupa ay rmak mmkndr. Bunlardan ilki, kiltlenin gz nnde
tttuu mutluluk idealine uygundur. Bu anlay , hayatn bedefini zevkte bulur. kincisi, fazileti esas all -. Faziletli bir hayat ya amay hayatn
hedefi olarak grr. Buna kar lk, i'inc anlay, hayatn hedefini, temasa ve ara trmada bulur. Aristo'nun kendisi bu nc gr savunur. Aristo, insan n bir akl varl olduunu kabul etmekle, ahlk problemini de zm olur.
Aristo'ya gre, her varl n, tabiat tarafndan gsterilmi olan bir yetkinlik hedefi, ve bu hedefe gre bir eylem tarz vardr. Insan, bu lemdeki btiin teki varl klardan, Logos'a sahip olmakla aynl r. Bundan dolay , insann btn almalann n ve btn eylemlerinin akla ve akl n
llerine uygun olmas gerekir. Akla ve akl n llerine uygun olan
bir eylem, ayn zamanda, fazilete de uygun olan bir eylem demektir.
nk fazilet, makul harekertir ve makul d nceye dayan r.
Antik dnce, insann, kendi kendini mutlu klabileceini kabul
eder. Insan n mutlu olup olmamas , tamamiyle, kendisi ile ilgili olan bir
eydir. Aristo da bu gr savunur. Aristo'ya gre de insan, kendi iradesi ile kendi kendisini mutlu k labilir. nsann, mutlu olup olmamas,
her eyden nce, faziletli olup olmamas ile ilgilidir. Aristo'ya gre, ahlk btn teki ilimlerden ay ran esasl bir nokta vard r. Bu da ahlkta, nazari bilginin deil, eylemin art oldu udur. Ahlkta esas olan, faziletin bilgisine sahip olmak de ildir. Faziletin kendisine sahip olmakt r. Fazilete
sahip olmak demek, fazilotli hareket etmek demektir. Yani, insan n btn
etki ve eylemlerinin fazilete uygun olmas dr. Fazilete sahip olan ki i, fa86
ziletli bir hayat sren kiidir, faziletli eylemlerde bulunan ki idir. Ahlakta,
bilginin deil, etkinin nemi vardr. Faziletin gerekle mesi, ahlakn en
son hedefini meydana getirir. Fazileti kendi ahsnda gerekletiren insan, mutlulua eri mi olan insandr.
Faziletin gerekle mesi nasl mmkndr? Fazilet, nas l gerekle tirilebilir? Ahl'alda ilgili olan fazilete dolaysyla mutlulua nasl vanlr?
Aristo'ya gre, ahlikla ilgili olan fazilete, srekli bir gayretle, renme
ve temrinle ulalr.- Fazilete kar doutan yetkisiz olm yan herkes, srekli bir temrinle fazilete ula abilir. Fazileti kendi ahsnda gerekle tirecek olan kimsenin, ilkin, onu, iten ya ayp benimsemesi, ona, iten
ie almas lazmdr. Fazilete eri en kimse, mutlulu a da eriir. Bylece, mutluluk, insana dardan gelen, d olgularla ilgili olan bir ey deildir. Geri Aristo, dnya nimetlerinin, insan hayat zerindeki tesirini
inkar etmez. insan n belli bir lde bunlara da ihtiyac vardr. Bununla birlikte, mutlulu un gerekle mesini sa'lyan esas, insann kendi faziletli eylemleri, kendi ll hareketleridir. Bundan dolay , mutlu insan,
btn eylemlerini akln ve faziletin kurallar na gre ayarlam olan ve
dnya nimetlerinden de ll ekilde faydalanmay bilen insandr.
Su halde fazilet, insan ruhunun srekli ve belirli bir s fat olarak
gz nnde tutulmu oluyor. Ancak, Aristo'ya gre, as l ahlaki fazilet,
iki anlk, extrem aras ndaki doru olan noktay bulmaktadr. Gerek
faZilet, bir eyde an olma hali ile bunun zcld olan hal, daha do rusu,
tersine arlk hali aras ndaki doru olan orta noktay bulmaktr.
fazilet, iki extrem aras ndaki orta haddir. Mesela cesaret, korkakl k
ile kr krne atlganlk arasndaki doru olan orta haddir. l kavram, gerek Aristo, gerek btn Yunan d nce dnyas iin esastr. Antik Yunan ruhu a inl sevmez. l ve uyumdan ho lanr. ll hareket de yaln z akla uygun olan hareket demektir. nk insamn, iki
extrem aras ndaki doru olan orta noktay bulabilmesi, ancak akln yard= ile olur. Bundan dolay , akla clayanmyan bir ahlaki fazilet kavramndan sz edilemez.
x Devlet Pelsefesi :
Aristo'nun Devlet hakk ndaki ana eseri Siyaset ad m tar. Aristo'nun,
bu eserde, ortya atm olduu bir ok problemlerde, siyasetle ve ahlakla ilgili bir ok sondarda Efltun'un tesirinde kald aktan aa grlr. Aristo da, tpk Efltun gibi, devlet iindeki en nemli sorumun
eitim olduunu kabul eder. Devlet adamlanrm en nemli grevini
yurttalarn eitimi ii meydana getirir. Devlet iinde ilk planda tutulacak esas, adil vatanda lar yetitirmektir. Aristo'nun ahlak felsefesine
hakim olan lllk kavram, Siyaset felsefesinde de kendini gsterir.
87
Eflatun gibi, Aristo da, devlet denildi 'i vakit bir ehir devletini
Polis'i anlar. insanlk devleti, ahlak ve hukuk prensiplerine dayanmakla,
btn teki varl klar toplulu undan, mesela karncalar ve anlar topluluundan aynlr. Bu prensipler, insanl k devletinin temelini meydana getirirler. Bu temel prensipleri, ancak logos'a sahip olan varl k, yani insan
bulabilir. insan logos sayesinde, iyi ile kty, hakl ile haksz, faydal
ile zararly birbirinden ayracak durumdadr. nsan, gene logos sayesinde
btn bu kavramlar kendi cinsinden olan varl klara bildirebilir ve onlarla anlar. nsanlk topluluu, ancak, hak ve adalet kavramlanna dayand
vakit yaama gcne sahip olur ve ancak byle bir topluluk iinde ya ayan
fertler, ahsi fazileti gerekle tirip mutlulu a ulaabilirler.
Bylece, bir devletin en yksek ve gerek hedefi, iyi ve adil yurtta lar yeti tirmektir. Aristo'nun ileri srd btn bu dnceler, Efltun'un gr lerine uygundur. Aristo, ancak, kendi ilim ve ara trma metodunu bulup, kendi felsefi gr lerine ulat lde, Efltun'dan
uzaklar. Netekim, Siyaset adl eserinin son kitabnda Efltun'dan
tamamyla uzaklam olan realist ve denemeci Aristo ile kar lalr.
Eflatun, ideal bir devlet ekli dnm, realite ile ilgisi olmyan bir
devlet anlay ortaya koymutu. Aristo ise realitedeki devletleri gz
nnde tutar ve devlet nazariyesini tarihi gerekli in kendisinden karmya alr.
Devlet hakkndaki grlerinde tamamiyle denemeye dayanan Aristo, ilkin bir devlet iinde ya ayan halk tabakalar n' gz nnde bulundurur. Aristo'ya gre, devlet iinde ilkin, yurtta lk hakkna sahip olan
hr ahslarla yurtta lk hakkna sahip olmyan kleler vard r. Aristo,
klelii tabii bir olgu sayar. Filozof, insanlar n bir ksmnn, tabiat tarafndan, doutan, kle olmak iin yaratlm, dier bir ksmmn ise,
gene doutan, hr yurtta olmak zere meydana getirilmi olduuna
inamr. Aristo, bu suretle, kleli i bir tabiat kanununa dayand rmak ister. O zaman n daha, indstrilememi olan topluluunu, ar ileri greeek bir kle snf olmadan tasarlayamaz. Aristo'ya gre, do utan k1. En son ara trmalara gre, (Jaeger) Aristo, Siyaset adl eserini, Assos'daki
hocalk devrinden beri uzun y llar iinde yazp tamamlanutr.
88
kar:lk, bataki kral, bir despot ve gas p olur ve yalmz kendi kanm
gz nnde tutarsa, o vakit bu devlet ekli bozuk ve kt bir mekaniz:
ma haline gelir. Aristokrasi iin de ayn eyler sylenebilir. Devletin banda bulunan aristokrat s nf, btnn, iyilik ve mutlulu unu, kendi kar= stnde tuttu u vakit, Aristokrasi iyi bir devlet eklidir. Bu smf
btnn iyiliini, kendi karna feda etti i vakit, bu devlet ekli de
kt ve bozuk bir devlet ekli haline gelir. Demokrasinin iyi bir devlet
eldi olabilmesi iin, halk meclisini meydana getiren ahslarn, salam ve stn bir siyasi terbiyeye sahip olmalar gerekir. Demokratik bir devletin halk meclisi, gerekli olan olgtmluk ve ahl'k seviyesinden yoksun olursa, byle bir devlet, er ge kmeye mahk= olur. Bundan dolay, her hangi bir devletin, iyi bir devlet ekli olabilmesi iin,
anayasasnn ekli deil, bu anayasann ne ekilde uygulanm olaca
nemlidir.
x. Peripatos mektebi :
Aristo'nun kurduu Peripatos Mektebi de, t pk Efltun'un Akademisi gibi, filozofun lmnden sonra da ya ama'a devam etmi ve yz
yllar boyunca srm tr. Aristo ile birlikte ort ya kan, zellikle Filozofun, son devresindeki byk ba anlan arasnda yer alan, ilini alma
usul, yr: i, ilmin kollara ayrlmas ve ayn ayn ilim kollannda yaplan
sistemli aratrmalar, kendisinin lmnden sonra da, Peripatos Mektebinin alma istikametini belirlemi tir. Netekim, Aristo'dan sonra, Mektebin ba na gelen Theophrasrt, gerek bir ilim adam dr. Theophrast,
nebatlar dnyas hakknda, ilk sistemli s nflamay veren bilgindir. Aristo'nun, her hangi bir felsefe meselesinden sz ederken, kendinden nceki filozoflann, bu mesele haldanda ne d nm olduklanm da, belirttiine iaret etmitik. Theophrast da bu bak mdan stadnn yolunda
gitmis ve Yunan tabiat felsefesi hakk nda bir eser vermi tir. Eski fizikilerin tabiat gr lerinden sz eden bu eser, metafizi i de iine alan bir
tarihidir. Theophrast' n bu eseri, ilk a felsefesi zerine en ok
bas vunlan kaynaklardan biri olmu tur.
Theophrast' n, bir de Metaphysik adl kitab vardr. Theophrast, felsefenin baz alanlarnda, zellikle mantkta baz deiiklikler ve ilveler yapmtr. Bununla birlikte, o, esas itibariyle gene de, hocas nn grlerine bal kalmtr.
Peripatos mektebi ile ilgili ilmi ara trmalar, bundan sonra, Eudenos ve Menon'la da desteklenmitir. Eudemos, bir Astronomi ve Matematik tarihi vermi tir. Menon ise bir T p tarihi kaleme alm tr.
90
91
GENEL ZGLER
Daha nce de sylenmi olduu gibi Aristo, Makedonia kral iskender'e hocal k etmitir Iskender'in giri tii byk Asya seferlerinin kltr tarihi bakmndan ok nemli sonulan olmu tur. Bu seferlerle, Yunan kltr ve felsefesi milli s nrlarn ap, Dou'ya ve Akdeniz evresine yaylm, te yandan, Do udan gelen dini rlar da, Bat 'ya sokulmutur. Bu ayn ayr kaynaklardan gelen d nce hareketlerinin ve mistik
rlann birbirleri ile kayna malan, Hellenism denilen hareketi do urmutur. Hellenistik devrin en nemli siyasi olay, Roma Imparatorlu unun ortya kmas olmutur. Bu ' r, ilkin, Yunan ehirlerinde ve Yunan dncesi ile Do u dncesinin kaynasmas sonucunda balam ve Roma
dnyasnda gerek eklini bulmutur. Nihayet, Do udan gelen tesirlerle meydana km olan byk monotheist dinler iinde de i erginli ini ve olg-unluunu bulmutur. Bylece, Antik d nce dnyas, Hellenism'den, Roma dnyasndan, Hristiyanl k ve Islmliktan geerek, yeni
zamanlar kltrne do ru gelimitir.
Yunanistan, M. O. 146 ylnda siyasi hrriyetini kay betrili ve Roma'nn hkiniiyeti altna gimitir. Bununla birlikte, ilim felsefe ve gzel
sanatlarda, her vakit, Roma lemine hocal k etmekte devam etmi tir.
Daha nce de iaret etmi olduumuz gibi, Aristo, Yunan felsefesinde,
ilimde uzmanl ortya koymas bakmndan, bir dnm noktas olmu tur. Gerekten, Aristo'ya gelinceye kadar, filmle felsefe, birbiri ile kaynam vaziyette idi. lk defa olarak, Aristo ile birlikte, ilim kollan, birer
birer felsefeden aynlarak, ba l bana geli miye balamlardr. Ilim
kollarnn bu gelimesi ve ayn ayr ilim dallarnda yaplan ilmi aratrmalar, hellenistik devirde byk bir h z almt r. Atina dnda da, byk ktphanelere .ve mzelere sahip olan yeni ilmi ara t rma merkezleri kurulmutur. Rodos'da, Bergama'da, iskenderiye'de, Ta.rsus'da, Roa'da ve daha sonra Bizans'da kurulan btn bu ara trma merkezierinin
en nemlisi Iskenderiyedeki olmu tur.
95
Bu devirde, Felsefenin nazari prensiplerine kar duyulan ilgi azalm, buna karlk, tabiat ilmi ile matematikle, edebiyat tarihi ve tarihle
ilgili aratrmalar ve filologik almalar nemli bir yer alm tr. Bu devir, felsefenin de, daha ok, pratik nemi zerin& durmu , insan hayatnn mana ve hedefi zerine d nmtr. Yunan sitesinin ba nszln kayp ettii bu devirde, fert de devlet iindeki ortakla a idealini kayp etmiti. Eski Yunan dini, ferdin ruhuna tesir etmekten uzak, yaln z
dtan bir gelenek olarak ya yordu. Bu durum iinde fert, kendi iine
ekilmek ve kendi mutlulu unun yolunu kendi kendine ara trmak zorunu duydu. Bu suretle, Yunan felsefesinin son devri ile ilgili olan felsefe anlaynn balca sorusu, hayat bilgeli i oldu. Bu devirde, insan n
hayatta ne gibi bir tav r tak nmas gerekti ini, ne gibi devleri oldu unu bilmek iin felsefe ile u rallyordu. Bu suretle ahlk, felsefenin ana
disiplini ve balca hedefi olmu tu. Bununla birlikte, insan n lem karsnda nasl bir tavr taknmas lzm geldiini bilebilmesi iin, lemin yap sn bilmesi gerekiyordu. Bundan dolay , ahlka dayanak olacak bir ikinci felsefe disiplini olarak, fizik ortaya kyordu. Nihayet, lemin bilinmesinde takip edilecek yolu gsteren bir nc felsefe kolu olarak da
mantk, ahlk ve fizi in yannda yer alyordu.
Bu devre hkim olan ahlk felsefesi, gelenek ve mitologi'ye dayanan
Yunan dininin artk kandramad aydn kiiler aras nda bir din gr
yerini de tutuyor ve gelenekci dinin bo brakt yeri doldurmya alyordu. Insamn hayat kar sndaki tavnn inceleyen bu ahlk felsefesi
iinde lm de ba l bana bir problem olmutu. Bu suretle, insan n
lm karsndaki tavr da bal bana bir ahlak sorusu olarak gz nnde tutulmutu.
Bununla birlikte, bu ahlk felsefesi de devrini tamamiyle kand rarnam huzursuz ve bo gnlleri beklenilen mutlulukla dolduramamt. Yeni bir inanca kavu mak, yeni bir dayanak bulmak isteyen bu huzursuz gnller, bu sefer de Do udan gelen dini grlere alm ve
bu mistik grlerde bir kamkma aram tr. Yunan ilminin kurdu u
kavramlar, bundan byle Do udan gelen bu dini gr lerin, aklanmas
ve dzenlenmesi iin kullan lm , bu suretle, birbirleri ile mcadele eden
bir tak m dini ve metafizik sistemler ort ya kmtr. Bu bakmdan, hellenistik felsefe, ahlak felsefesi ve din felsefesi olmak zere, iki devreye
aynlr.
AHLAK FEL SEFES
M. . IV. yzyln sonlarna doru, o zamana kadar mevcut olan felsefe mekteplerinin, yani, Efltun'un Akademisi ile Peripatos mektebinin
96
yan banda, iki felsefe mektebi daha ort ya kar. Bu sonuncular, devrin felsefe anlay nn, hayat bilgeli inde ve ahlkta esas n bulan hayat
grlerinin ifadesidirler. Sonradan ort ya kan bu iki mektep, Stoa
mektebi ile Epikur mektebidir. Ilki stunlu bir yerde ders yapt iin
Stunlu galeri anlam na gelen Stoa adn tar. Ikincisi de kurucusu
olan Epikuros'un ad ile amlr. Bu iki mektep, ortya ktklan devrin felsefe anlay m temsil etmekle birlikte, birbirlerine z t olan gr lere de
sahip olmular ve kendi aralar nda mcadele etmi lerdir. Bu mekteplerin
ortaklaa sahip olduklar gr, insan bir hayat filozofu olarak gz nnde tutmalar ve bir bilge ki i ideali ortya atmaland r. Ancak, bu bilge ki i
ideali de mektebine gre de iir. Stoal lara gre bilge kii, btn a r istek ve igdlerini yenmi olan kimsedir. Bilge kii, hayat karsnda olduu gibi lm karsnda da ilgisizdir.
Epikurculara gre ise bilge ki i, ruh dinginligine erimi olan, hayatta hi bir ey karsnda sarslmyan kimsedir. Asl nda, bu iki anlay
arasnda nemli bir ayrlk yoktur. Bununla birlikte, bu mekteplerin hareket noktalar ve dayandklar esaslar birbirinden ayr dr.
M. O. III. Yzylda, szn etti imiz bu mekteplerin yan banda,
bu devre z olan bir d nce n olarak phecilii de saymak lz mdr. pheciler de, Epikurcular n ortya att klar bilge kii tipine yaklaan, bir bilge ideali ort ya atmlar& M. O. 300 - 400 yllan aras , phecilerle, Stoal lar aras nda geen tart malarla doludur. phecilik, II.
Yzylda Akademiye de sokulmutur.
I. STOA MEKTEBI
Kbr s'l Zenon taraf ndan kurulan Stoa Mektebi, hellenistik devrin
byk dnce hareketlerinden biridir. a da' olan Epikur Mektebi
gibi, Stoa Mektebi de, Felsefenin devini, insan mutlulu a ulat rmakta bulur. Stoa felsefesi, insan , mutlulua ulatracak bir hayat gr
temellendirmeye al r. Stoa Mektebi de, t pk a."-da olan Epikur
Mektebi gibi, mutluluun, insann kendine ba l olduuna, insann kendi kendini mutlu k labileceine inan r. Mektebin kurucusu olan Zenon,
insan mutluluunun, dtan gelen tesirlerle ve kaderin cilveleri ile ilgili
olmayp, insann, btiin bunlar kar snda taknaca tavra ba l olduunu ileri srer. Zenon taraf ndan ortya at lan bu gr, Stoa Mektebinin, yzyl boyunca dayand ana gr olmutur.
Stoallann dnce tarzlar , Kynikleri hat rlatr. Kyniklere gre, insanlar, a r istek ve igdlerine tam bir ekilde hkim olmal drlar.
97
Stoa Mektebi de bu gr ten kalkar. Her iki mektep de, fazilet ve mutluluu, insann i huzur ve hrriyetinde bulur. Stoa dnya gr ve
Stoa ahlk idealisttir. Stoal lar, Tanrca bir kaynaktan geldi ini kabul
ettikleri insann bu dnyadaki devinin stnl n kabul eder ve nemine inamrlar. Stoa dnya gr , ayn zamanda, aktiftir. Stoa ahlk ,
insam, faziletli bir i hayatna haz rlar. Ferdi, hem kendi kendine, hem
de iinde ya ad. toplulua kar drst davranm ya zorlar. Stoal filozoflardan pek o u, Stoa ahlkn ve inandklar ideali kendi hayatlarnda gerekle tirmeyi denemi lerdir. Stoa Mektebi bir ara, Atinadaki
felsefe mekteplerinin en kuvvetlisi olmu ve bu Mektep, be yzyllk
tarihi boyunca da nemli ve ba ar:11 eserler vermi tir. Stoa felsefesi
devreye ayrlr. Eski Stoa (M. O. 300 - 130), Orta Stoa (M. 0. 130 - 50),
Romadaki Stoa (M. O. 50 - M. S. 3. yzy l).
t.
Eski Stoa :
Daha ncede i aret etti 'imiz gibi, Stoa Mektebinin ilk kurucusu
Zenon'dur. Zenon, Kynik bir filozof olan Krates'in renicisi olmu tur.
Ancak o, Kynik felsefeyi daha derinle tirmek ve daha ilmiletirmek gayretini gstermi tir. Zenon, dil ile dnce aras ndaki ilgi ve iten ba ll gz nnde tutan ilk filozof olmu tur. Dncenin nasl yalnz sz
kalb iinde gerekle ebildiini, dil ile dncenin nas l ayrlmaz ekilde birbirlerine ba l olduklarn ara tnntr. Zenon'un dil al malar
kendi ardndan gelenler zerinde de derin tesirler b rakm ve onlar da
bu almalar devam ettirmi lerdir. Bu suretle, Stoahlarm ort ya koymu olduu dil felsefesi ve dil nazariyesi daha sonraki devirler zerinde
ve Romallar devrinde derin tesirler b rakmtr. Hatt bu nazariye eski
dillerle ilgili retim sistemi iinde de gnmze kadar srecek bir nem
kazanmtr.
Zenon'un ortya koymu olduu Logos nazariyesi, Stoa felsefesinin
dayand ana kavram olmu tur. Zenon, bu logos nazariyesinde Heraklit'in tesirinde kalm tr. Heraklit felsefesi, her eyin srekli bir deime
ve srekli bir olu iinde' bulundu unu kabul eder. Bu de ime ve olu
belli bir kanuna ba ldr ve logos taraf ndan idare e,dilir. Heraklit, bu
logos'un ate cinsinden bir varl k olduunu ve lemin iinde immanent bulunduunu kabul eder. Heraklit, lemi idare eden logos'un lemin iinde bulunduuna inand iin pantheist'tir. Heraklit'in bu grn Zenon ve daha sonraki Stoal lar da kabul ederler. Stoal lar da Heraklit gibi, lemde dz bir hat zerinde ilerliyen bir geli me olmay p,
srekli bir devir oldu u grn kabul ederler. Stoahlara gre, insan,
akla, logos'a sahip olan bir varl ktr. nsani siirekli surette etkisi alt nda
bulunduran bu logos, leme hkim olan logos'un cinsindendir.
98
lk yoktur. nk, asl nda, bunlarn ikisi de aym cinstendir ve aralar nda yalnz bir derece ayr l vard r. Gerekte, maddi prensip, her yanda,
madde ile kan m ve maddenin iine gemi tir. Bunlarn, birbirinden
aynlmas, yalnz zihinde mmkn olur. Maddenin iine gemi olarak,
lemin her yannda bulunan bu asil prensip, lemin ruhunu meydana
getirir. Dylece lem, btnl ile canl bir organism'e benzer. Alem
ruhu, alemi, bir btn halinde birle tiren kuvvettir. Bu aktif kuvvet,
her yanda, yerin altnda ve topran derinliklerinde olduu gibi, yerin
stnde, havada, gk yznde ve y ldzlar leminde de ekil veren bir
aktif prensip olarak tesir eder. Bu prensip, lemin, kanunu ve akl logos u'dur. Logos, lemin her yerinde ve her vakit aym kalan kanundur.
Bu alemi, birlikli ve anlaml klan kanundur. Bu alemde her ey, birbirine bal ve btnle ilgilidir. Ba ka bir deyimle her ey zorunlu ve malemdeki olgular aras nda, zorunlu bir balant vardr. Stoallar, bu gr ten kalkarak, kehnetin mmkn oldu unu kabul ederler.
Ayr ca, Stoahlar, Astrologi'ye yani, y ldzlarn, insan hayat zerine tesir ettiklerine de inanrlar.
Gereklik dnyas btnl ile yld zlar lemi ve yer yz ile birlikte, he yanda, planl ve stn bir dzenin ifadesidir. Byle stn bir
dzen, yalnz, plana gre hareket eden stn bir akl n, yani Tanr'n n
eseri olabilir. Stoa dnya gr pantheist'tir. Stoal lara gre lem, her
yanda, dnya ruhu ile bezenmi olan, her yanda, uyumlu ve gzel olan
tannca bir btndr. Teleologik bir karakter ta yan bu gr, Stoahlara yeni bir Thodicee temellendirmek in knm da vermitir.
Stoallar da, Heraklit gibi, lemin olu masn asil ate le aklamak
isterler. Alemin asil ate ten meydana geldi ini kabul ederler. Asil atesin kendisi, lem ruhu ile bir ve ayn dr. Daha do rusu, bu asil ate ,
lem ruhunun, canl vcudu gibidir. Her ey, asil ate ten kar ve her
ey gene atee dnp onun iinde erir. Bununla birlikte, asil ate e dnen bu varlklar, sonra gene ayn klklar ve ayn ekiller iinde, aym
kaderlerle, yeni ba tan, meydana karlar.
Stoallar bu suretle, eski orphik gr lere ve Fisagorculu a dayanan bir tenasuh nazariyesi ort ya atarlar. Ancak. Stoal larda bu nazariye,
zor nlu olarak, logos'a ba lanr. Bu lemde olup biten her eyin esasn meydana getiren logos kanunu, tenasuh nazariyesini de belirler.
.
Nazariyesi :
v. Ahlk :
Stoa ahlk, akla uygn bir hayat esas al r. Akl, faziletin esasm
meydana getirdi inden. akla uygun b r hayat, ayn zamanda faziletli bir
hayat demektir. Bu ahlk ideali Kynikler taraf ndan ortya atlmtr Ve
akln duygu hayat na tam bir hkimiyetini gerektirir. Stoal lara gre,
ahlk n hedefi, tabiatla insan aras nda bir uyum kurrnakt r. Bu da, insann. hem lemin btn ile hem de kendi kendisi ile uyum halinde olabilmesi demektir. Insann, lemin btn ile uyum halinde olabil nesi
demek, bu lemde olup biten eylere boyun emesi demektir. Dnyadaki olgular, logos, yani, Tanr:'n n kendisi olan dnya ruhu tarafndan
dzenlendiinden, makldrler. Bt rnimkn olanlarn en iyisidirler. Bundan dolay , gerekten dindar olan her insan, bunlar okluu gibi kabul etmek zorundad r. Alemde tesadf yoktur. Aleme b':nl ile, iten vc-; organik bir zorunluluk hkinadir. Olup biten her ey,
makl olan belli bir hedefe gredir.
te yandan, insan n, kendi tabiat ile uygunluk halinde olmas ise,
akln kanununa boyun emesi ile mmkndr. Insan akl , lem aklndan, yani bu leme btnl ile h.kim olal logos'dan bir parad r.
insan, bu logos sayesinde btn teki varl klarn stne ykselir. Insann
btn eylemlerini idare eden, gerek kendi cinsinden olan varl klara kar, gerek lemin btnne kar taknaca'g' tavr belirliyen logos'dur.
Insan, bu lemden bir parad r. insan ruhu, nas l bu lem ruhundan 13 r para ise, insan vcudu da, lemin btnnden bir parad r.
Bundan dolay, tek tek insanlar n hayat da bu lemdeki organik zorunlflua ba'. dr. Her insamn, zorunlulukla ba l olduu ve hi bir ekilde kagnamyaca bir kaderi vard r. Bundan dolay , insann kendi kaderinden yankmamas ve onu oldu:gu gibi kabul etmesi gerekir. Akla
uygun olan hareket, insamn hi bir ekilde deitiremiyece i bu kaderi,
olduu gibi kabul etmesini salyan harekettir. Bu sayede insan, bo
yere, s knt ve zntiiye dmekten de kurtulur.
Bu noktada zorunlu olarak insan n irade hrriyeti sorusu ort ya kar. Eer. insan ruhunun ve insan hayatunn da tabiattaki zorunlu kanunlulua bal olduu kabul edilirse, o vakit bir irade hrriyetinden sz edilebilir mi? Netekim, Stoallara kar koyan a da filozoflar da bu nokta
zerinde durmu lar ve bu grn ahlk asndan her trl sorumluluu
ortadan kald rdn ileri srmlerdir. Burunla birlikte Stoal lar, btn bu
102
Epikrculu un kurucusu olan Epikur, aslen Sisamhel r. Genliinde, Demokritci Nausiphanes'i dinlemi ve Demokrit felsefesinin tesiri
104
Epikurcular da, Stoa mektebi gibi, bir bak ma, Sokrates'den nceki felsefeye dnerler. Sokrates'den nceki filosoflar, lemin asl nda maddi bir
esasn bulunduunu ileri sryor ve lemin asl hakknda maddi bir gr ortya atyorlard . Maddi olmyan bir lem anlay, ilk defa, bir ideler 'Aleminin varl ndan sz eden Efltun taraf ndan ortlya at lmt. Sokrates'den nceki felsefeye dnen Stoa Mektebi, Fleraklife dayan yordu.
Epikurcular ise Demokrit'i esas al rlar.
Alemin, maddi bil- ash oldu u kabul edilirse, bilgi nazariyesinde de
zorunlu olarak, sensualist ve denemeci gr savunmak lzm gelir. Netekim, Epikurcular da, sensualist ve denemecidirler. Her e it bilgi, duyularla elde edilen alg lardan meydana" gelir. Bu alglar, daha sonra, kendilerinden bir tak m hkmler meydana gelecek ekilde dzenlenir. Bylece, bilgi yolu, hkmlerden kalk p alg lara varan yoldur.
Epikurcular da, Demokrit gibi, cisimlerden grnmiyecek kadar ince yapda, bir takm hayalciklerin (Eidola) ayr lp, son derece h zla gzmze geldiini kabul edeler. Bilgide yan lma, bu hayalciklerin gzii105
mze gelmeden nce, yolda, her har gi bir ekilde durumlarnn deimi
olmas:ndan ileri gelebilir. Yahut da ayr ayr atom gunplannn rastgele
birlemesi sonucunda, gerek bir objeye karlk olmyan hayalcikler orty.a kabilir. te o vakit, yanl bir hkm verilebilir. Yan lmadan kanmak iin, duyular mzn, her vakit, ayn ekilde alglad sfatlan esas
olarak kabul etmek ve alg nn snr iine giren objeleri, mmkn oldu u
kadar yak ndan incelemek gerekir.
. Fizik :
Epikur, fiziinde Demokrit'in atom nazariyesine dayamr. Epikur da
Demokrit gibi, atomlann, meknda yay kp bir yer kapladklann, bir bykle, bil. ekle ve bil- a rlia srhip olduklarn kabul eder. Atomlar,
birbirlerinden yaln z, byklkleri, ekilleri ve a rlklar bakmndan ayr lrlar. Atomlann ekilleri, belli saydad r. Buna karlk, byklkleri
eitlidir. Grlerniyecek kadar kk atomlardan, grlebilecek byklkte olan atomlara kadar say sz ekilde Atomlar, bir a rla
sahip olduklanndan, her vakit aa do ru derler. Bundan. dolay,
atomlar, her vakit hareket halindedirler. Atomlar, ne belli bir zamanda
mey-dana gelmidirler, ne de belli bir zamanda ortadan kalkacaklard r.
Atomlar, ncesiz ve sonsuzdurlar. Atomlar r kendileri ncesiz ve sonsuz
olunca hareketin de ncesiz ve sonsuz olmas gerekir. Epikur'a gre,
atomlann hepisi, aym h zla hareket ederler. Bundan dolay , her vakit,
birbirlerile arpabilirler, birbirlerine tak labilirler ve birbirlerinden aynlabilirler. Bu lemdeki olu uma ve btn varl klar da bu ekilde ortaya
karlar. Aleme byle mekanik bir zorunluluk hkimdir.
Epikur
dayand Demokrit fizi inden bir noktada aynl r.
Demokrit, bo mekn iinde hareket eden atomlar n her vakit dz istikamette d tklerini kabul eder. Buna kar lk, Epikur, dme srasnda, dz istikametten baz sapmalar da olaca n ileri srer. ite hesab
g olan bu kk sapmalar, lemdeki rastgeleli e imkn verirler. Byle olunca, leme, hkim olan zorunluluk, art k, mutlak bir zorunluluk
olmaktan kar. Alemde, kk lde de olsa, rastgeleli in de bir rolii vardr. Demokrit, bu ekilde, irade hrriyetini kurtarmak ve insanlann eylemlerinde, belli bir lde hr olduklar n gstermek ister.
. Ahlk :
Stoa mektebinin ahlk felsefesinde, Kyniklerden hareket etti ini
sylemitik. Epikur ise Kyrene mektebinden kalkar. Epikur'a gre, felsefenin son hedefi, (Eudaimonia) yani mutluluktur. Materyalist gr
noktas asndan, lmle birlikte her eyin bittiine ve insann yalnz
bir kere bu dnyaya geldi ine inanan Epikur, bu k sa hayatn mmkn
10i
olduu kadar tatl geirilmesine taraftard r. Epikur'a gre, insam mutlulu a ula tracak olan ey, zevktir. Bundan dolay, zevk, btn eylemierimizin ve btn abalarmzn ls olmal dr. Zevk, tabiat n, canl
varlklara alad bir duygudur. Daha, d nmek kabiliyetine sahip olmyan kiik ocuklar ve hatt hayvanlar bile zevke ynelir, ac ve sluntdan kaarlar.
Aleme bir yandan, kr ve mekanik bir zorunluluk, te yandan, hesab mmkn olmyan bir rastgelelik hkim oldu una gre, insann kaderine de bu iki kuvvet hkimdir. insan, ne leme h'kim olan bu mekanik zorunluluu deitirebilir, ne de rastgeleli in hayatMda oymyaca rol nceden kestirebilir. Bundan dolay , kaderi karsnda ilgisiz kalmay bilmelidir. nsan, kendi iradesi ve kendi iste i ile deitiremiyecei eyler karsnda tamamiyle ilgisiz kalmaldr. insann hayattaki balca hedefi, s knt ve zntden uzakla p zevke ulamak olmaldr.
Ancak, zevk nedir? Epikur, zevk kavram = tam bir aklanmas n
vermemekle birlikte, bir ok durumlarda duyularla ilgili olan zevkten
sz ettii aktr. Duyularla ilgili olan bu zevk, insana, tabiat taraf ndan
verilmitir. Ruh dnyas ile ilgili olan zevk de, asl nda duyularn zevki
ile ilgilidir. Epikur'a gre ruhi zevk, her vakit, duyularla elde edilen
zevk sonucunda elde edilir.
Bununla birlikte, insan, zevk elde etmiye al rken ll olmaldr. Zevk, aslnda iyi bir eydir. Ama, Epikur'a gre, insan n kendini,
her zeyke de kolay kolay kapt rmamas lzmdr. Baz zevkler, s knt ve
znt ile son bulurlar. Baz skntlann sonunda ise, zevke ulahr. Bundan dolay, her hangi bir eylemde bulunmadan nce, bunun, sonucunda ortya kacak zevk ve s knt nisbetini karlat rmak, bunlann bir
bilnosunu yapmak l'asz mdr. u halde zevk elde ederken ll davranmak arttr.
Epikur'a gre, zevkleri, bu bak mdan gurupa ay rmak mmkndr. ilkin, beslenme ve giyinme gibi tabii ve zorunlu olan zevkler vard r
ki bunlarn kandrlmas kolaydr. nk tabiat, azla da kanabilir. ikinci gurupta, tabii olmakla birlikte, zorunlu olm yan erotik zevkler vardr. Bunlarn, kandrilmas g deildir. Ancak, insan bmlardan kendisini yoksun da edebilir ve saknabilir de. Nihayet nc gurupta, an
ve eref hrs vs. gibi ne tabii ve ne de zorunlu olm yan zevkler vardr
ki bunlardan muhakkak surette ka mlmas lzmdr. nk bunlar, sonunda huzursuzluk ve s knt verecek yersiz ve gereksiz zevklerdir.
Hayatta elde edilecek en stn ve gerek zevk, insan n kendini her
trl affekt'lerin ve igiidlerin tesirinden uzak tutmas ve hr olmas107
d r. Insan, tabii ve zorunlu olan istekleri ile, tabii olan, ama zorunlu olmyan isteklerine hkim olmay bilmeli, ne tabii ve ne de zorunlu ohmyan is:eklerinden ise bsbtn kammal dr. Epikur, bundan baka, insawn kendini, her eit pe in hkmden de kurtarmas lzm
ileri srer. nsan, Epikur'a gre, hatt teki insanlar n aclann bile paylamaktan saknmaldn nk, bu eit hareketler, s knt ve zrt
kaynadrlar.
Epikur ahl'k, bilge ki i idealinde tam bir ekilde belirir. Bilge ki i,
kendisini, gerek siyaset hayatndan, gerek y mla ilgili olan her e it
almalardan uzak tutan ki idir. Epikur'un bil kiisi, individualist
bir kozmopolittir. Epikurcular, dostluk kltrne nem verirler. Bundan dolay, bilge ki i iin yaln z dostluk nemlidir. Epikurcular, dostluk kavramn tam manasyla deerlendirmi ve gerekle tirmilerdir.
Bilge kii, kendini, gerek lm korkusundan, gerek ahret korkusundan kurtarm olan kiidir. Bilge ki i lm dnmez. nk yaad
mddete lm olmad m, ldkten sonra ise art k kendisinin var olmadn bilir. Bundan dolay, lm korkulacak bir ey deildir. Bilge
kii, gelecekten korkm yan ve iinde ya ad an zevkle ekillendirmesini bilen kiidir. O, pratik hayat n gerekleri ile kendi kar nispetinde
ilgilenir. Devlet kanunlanna da, yaln z sonunda bir cezaya arp lmamak, her hangi bir znt ve s kntya uramamak iin boyun e er gibi
grnr. Fazileti de yaln z zevke ula mya yarayan bir vas ta olarak gz
nnde tutar. Epikur, sonunda bir zevk uyand rmyan hi bir faziletin
mevcut olmadn ileri srer. Ona gre, insan, fazileti, yaln z, sonunda
duyaca zevki dnerek gerekle tirmiye alr. Doru ve iyi hareketler sonucunda duyulan ruh huzuru, insan mutlulua eritirir. Bylece, Epikur, fazilet kavram n da faydac bir adan yorumlar. Epikur'un bilge kiisi, srekli bir mutluluk ve huzur iindedir. O, kendini, h
bir sarsntya kaptrmaz. Bilge ki inin i hayat , alkantsz bir deniz gibidir.
Epikur, tamamiyle individualist ve faydac bir ahlk gr ortaya
koyar. Prensip olarak, iyi diye bir ey tanmaz. Bu ahlk gr asndan fert, btn eylemlerini, kendi karma ve kendi zevkine gre ayar:
layacaktn Epikurculuk, egoism zerine kurulmu olan bir hayat felsefesidir. Bu felsefe iinde, ne topluluk hayat nn, ne aile ve ne de devlet
kavramlarnn bir anlam vardr. Byle bir ahlk gr , ancak, Yunanistamn, o zamanki tarihi ve siyasi durumu ile a klanabilir. nk bu
gr , Atina'nn siyasi hrriyetini kaybettii ve btn eski deerlerin
sarsld bir devirde ort ya kmtr. Epikur felsefesi, Sokrates, Efl108
tun ve Aristo tarafndan ortaya konulan ahlk anlay nn deste ini kaybetitii bir devrin felsefesidir.
III. SPHECI FELSEFE
phecilii bir felsefe sistemi halinde ilk defa ort ya koyan Pyrrhon
olmutur. Pyrrhon, aa yukar, M. O. 360 - 270 yllar arasnda yaamtr. phecilik ise baz aralklarla M. S. III. yzyla kadar devam etmitir. lk ve en eski sistemli phecilik Pyrrhon ve Timon taraf ndan
temsil edilmitir. Bununla birlikte, Yunan felsefesinde, Pyrrhon'dan nce de septik d nenler olmutur. Netekim, sofistlerin, bilgi teorisi ile
ilgili olan pheeiliklerinin (Protagoras) Pyrrhon zerinde tesiri olmu tur.
Yunan pheci felsefesinin en stn devresi Orta pheciliktir. Bu
hareket, Efltun'un Akademisinde ort ya km ve Akademinin banda bulunan Kameades taraf ndan temsil edilmitir. Karneades'ten sonra, Akademinin bana geen Philon'la birlikte, bu hareket, a ktan aa eski kuvvetini kay betmitir. Akademi evresindeki bu pheci hareket, en sonunda, M. . 88 - 68 yllar arasnda, Akaderninin ba nda
bulunan Antiochos'la birlikte, nce uurlu bir surette Eklektism'e evrilmi, sonra da yeni ba tan domatism'e dnmtr. Ancak, Ainesidemos'la
birlikte (M. O. 40) septik felsefenin yeni ba tan ortya kt ve kuvvetlendi i grlr. M. S. II. yzylda septik felsefe, denemeci hekimler
arasnda, yeni batan, parlak bir devreye ula r. Bu denemeci hekimlerin en nemlilerinden biri olan Sextus Emprikus'un, phecilik ve phecilik tarihi hakknda yazm olduu eserler, Yunan phecilik tarihi
asndan nemli bir kaynak meydana getirirler.
Yukarda da iaret etmi olduumuz gibi, pheci felsefenin ana
hatlar, Pyrrhon, tarafndan ortya konulmutur. Pyrrhon, bilgi nazariyesini, ilim ve felsefenin esas olarak gz nnde tutar. Bilgi nazariyesi
karsnda da agnostik bir tavr takmr. Yani, varlklann esas= hi
bir ekilde bilemiyece imizi ileri srer. Her som hakkmda birbirinin
tamamiyle zdd olan iki dnce ortya atlabilir. Mesel, lemin maddi
olduu da ileri srlebilir, maddi olmad da, aym ekilde ruhun, var
olduu da ortya atlabilir, var olmad da kabul edilebilir. Onya atlan bu dncelerden hangisinin daha doru olduu ispat edilemez. Duyu organlanmzla algladmz, grdmz, duyduumuz, tattmz,
her hangi bir ey karsnda da, bize byle geliyor demekten ileri gidemeyiz. Mesel, bal tatl dr diyemeyiz, bal, bize tatl geliyor diyebiliriz.
Grnler dnyasmn esasnn neden meydana geldi ini, hi bir ekilde agldyamaya.
109
ketinin ortya kmas ile olmutur. Eklektism, Atina'daki ayr ayn felsefe mekteplerinin, birbirine yakla mak ve birbiri ile kaynamak gayretinden domutur. Bu hareketin, tek ve belli bir yn olmay p, ayr ayr felsefe gr lerinin gerekli grlen yerlerinin al np, bir araya toplanmasndan ibarettir. Bundan byle, felsefe mektepleri de, ayn felsefi dnce ve gr etrafnda toplanan insanlann meydana getirdikleri
bir topluluk olmaktan kp, birer eitim ve retim kurumlan haline
gelmiye, yani birer niversite olm ya balamlardr. Bu devir, ister Efltun veya Aristo ile, ister Stoa yahut Epikurculuk'le ilgili olsun, her
valdt, felsefi gelene i korumuya ve saklamya almtr. Bu devrin en
nemli mektebi Orta Stoa'dr.
IV. ORTA STOA
trmalar, filozofun manevi dnyas n zenginletirmi ve manevi ufuklarn geniletmitir. Scipio'nun sa lnda arasra Roma'da, aras ra Atina'da bulunan Panaitios, kumandan n lmnden sonra, M. 0. 129 ylnda, Stoa'n n bana gemi ve M. 0. 99 ylna, yani lmne kadar Atina'da kalmtr.
Panaitios'un dnya gr de eski Stoa'n n Logos nazariyesine dayanr. Zenon taraf ndan ifade edilmi olduu gibi logos, btn lemi
idare eder ve btn varl klar ekillendirir. iklemin stn bir dzenin
ifadesi olan uyumlu ve eksiksiz bir btn oldu u gr, Panaitios'un
da ana d ncesini meydana getirir. Yalnz Panaitios, Stoa taraf ndan
kabul edilmi olan, lemin devri oldu u, yani, belli zaman aral klan
iinde ortadan kalk p, sonra yeni ba tan meydana kt"' inancn reddeder. Panaitios'da t pk Aristo ve Theophrast gibi, lemin sonsuz olduu grn savunur.
Bununla birlikte Panaitios'un ilgisi, lemin btnne de il, daha ziyade, insana ynelmi tir. Panaiflos, Yunan Felsefe tarihinde yepyeni bir
insan anlay odaya koymu tur. Gerek Fisagorcular, gerek Efltun, insann ruhu ile vcudunu birbirinden tamamiyle ay rmlard. Ruh ile
vcudu, birbirleri ile birlemelerine imkn olmyan iki zt kuvvet olarak
gz nnde tutmu lard.
Buna karlk, Panaitios, canl insann her eyden nce, bir btn
olduu, ruhla vcudun karhkl olarak birbirlerine ba l olduklar grn ileri srm tr. Ne vcutsuz bir ruh, ne de ruhsuz bir vcut ba l ba na var olabilir. nsan, d dnya hakkndaki bilgiyi, duyu organlan yolu ile edinir. Bu suretle, Kosmos'u da duyu organlar yolu ile tanr ve bu yoldan Tann' nn bilgisine varr. Duyu organlar olmadan, insanlann, birbirleri ile anla malarna topluluk hayat yaamalanna, kltr, ilmi ve hatt dini meydana getirmelerine imkn yoktur. Ama te
yandan, vcut da ruhsuz d nlemez. Vcudu canland ran ve harekete
getiren ruhdur. Tanr , ruhla vcudu bir birlik olarak yaratm tr. Bu
birlik, ancak lmle bozulur ve vcuttan aynlan ruh da nefes gibi havaya kararak da lr. Panaitios, bu suretle ruhun, lmden sonra da
ya amaya devam etti i ve vcuttan nce var oldu u dncelerini reddeden Panaitios, - Atomculuk ve Epikurculuk bir yana b raklrsa - btn Yunan filozoflar aras nda, ilk defa olarak, insan ayrlmaz bir btn,
bir birlik olarak gz nnde tutmu ve bu bakmdan uurlu bir monism'in temsilcisi olmu tur.
Eski Stoa mektebi, ruhun irrationell kuvvetlerini bsbtn inkr
etmiti. Panaitios ise, logos, yani ak lla ruhun irrationell kuvvetlerini yeni batan birbirinden ay rmay denemitir. Ruhun bu irrationel sars nt
114
Panaitios'a gre insan ak l sahibi olmakla btn teki canl varlklardan aynhr. nsan akl, Tanr'mn kendisi olan lem akl na benzer.
Bundan dolay insan, btn teki canl varlklar aras nda, Tanr hakknda bilgiye sahip olabilen tek varl ktr. Tanr hakkndaki bilgi, insana,
gerekle tirmek zorunda oldu u hedefi hat rlatr. Bu hedef, insan n
Tanr'y kendisine rnek almas , Tann'mn belirtilerinden ba ka bir ey
olmyan iyilii, gzellii uyum ve dzeni kendi hayat nda ve kendi ruhunda da gerekle tirmiye almasdr.
nsan, akl sayesinde, btn teki varl klardan stndr ve onlara
hkim olmasn, onlardan faydalanmas n bilir. nsan, hayvandan, gzellik, uyum ve dzen hakk nda bir anlaya sahip olmas ve sanatlica
basanlar neydana getirmesi ile de aynl r. Btn teki canl varlklar
arasnda yalnz insan, kendisini evreleyen varl klar, faydal yahut da
zararh olmalar na gre de erlendirmesini bilir. Panaitios, Yunan felsefesinin, Sokrates ve Efltun'dan beri zerinde durdu u ve en yksek
deer olarak gz nnde tuttu u mutlak iyinin de mutlak faydal olanla bir ve ayn ey olduunu ileri srer.
.
dev Duygusu:
Panaitios'a gre, her insamn iki tabiat daha do rusu iki yn vardr. nsann bir kere, insanlkla ilgili olan ve btn fertlerde ortakla a
olan genel insanlk sfatlan vard r. Bundan ba ka, her insann, kendisi
ile ilgili olan ferdi sfatlan vardr. Bu sonuncular, insan n kabiliyeti,
ahsi karakteri, iinde ya ad evre ve aile muhiti ile ilgilidirler. Panaitios, insan n bu iki ynn birbirinden ayrmak ve ferdi tabiat n beiirtmekle, onu, manevi bir varl k, bir fertlilik olarak anlama yolunda ile115
ri bir adm atm olur. nsann bir ferdlilik oldu u anlayn' ilk defa
Panaitios ortaya koymu tur. Her tek insan n ferdlilii, onun, teki insanlardan ayr olan hayat gr lerinde, d ncelerinde, eylemlerinde,
vcut hareketlerinde, yz ifadesinde ve kenu ma tarznda kendisini gsterir. mdi, bu iki tabiat a sndan, insanlar iin de iki ayr dev alam
ortaya kar.
nsamn teki insanlarla ortakla a sahip olduu genel insanl k sfatlar , onu, insanlkla ilgili olan ana faziletleri gerekle tirmekle ykml
, "olar. Her ferdin, i uyum ve huzuruna eri mi, ruh gzelliini kazanm
olmas lzmdr. nsan, kendi cinsinden olan varl klar zerinde yaln z
ahlk bakmndan deil, ayn zamanda, estetik bak mdan da, iyi duygular uyandrmya almaldr.
mdi insan, bir de, do utan sahip olduu ferdi yetki ve kabiliyetlerini gerekletirmek zorundad r. Tabiat, insanlan, ayn ayn istidatlarla donatm tr. Bundan dolay , srekli alma ve gayretlerle, btn bu
istidatlann meydana karlmas ve gelitirilmesi gerekir.
Eski Stoa, ahlk alamnda sert bir disiplin ort ya koymu ve insanlar da, akll ve bilge ki ilerle, aklszlar olmak zere, ikiye ay rmt.
Eski Stoa, btn insanlar iin, tek bir bilge ki i ideali gstermi ti. Halbuki Panaitios'a gre, btn insanlara, ayn ideali kabul ettirmek istemenin hi bir anlam yoktur. nk, her 'insann ideali, onun kendi fertliliinde ve kendi ahsnda bulunur. nsan, her eyden nce, kendi iindeki ideali gerekle tirmek, kendi iindeki gizli ntiveyi gelitirmek zorundadr. Bundan dolay, btn insanlar iin, ayn derecede de erli
olacak bir ideal gsterilemez. Her hangi bir fert iin uygun olan bir dnce ve eylem tarz , bir bakas iin tamamiyle ayk r olabilir.
. Devlet Anlay :
rundadr. Panaitios, bu dncesini, Scipio ile olan yak n dostluu sayesinde btn bykl ve btn ha meti ile yakndan tanm olduu
Roma imparatorlu una kar' duydu u sevgi ve hayranl k duygulan ile
birletirir. Roma'nn tarihi devi, dnyaya hkim olmaktr. Orta Stoal lar, Eski Stoa'nn ortaya atm oldu u dnya devleti idealinin, Roma Imperatorlu u ile gerekle mi olduuna inanrlar.
Poseidonios:
Orta Stoa'n n Panaitios'dan sonra gelen di er bir temsilcisi de Poseidonios'tur (M.. 135 - 51). Poseklonios, Yunan d nce tarihinin en
dikkate deer ve ok ynl d nrlerinden biridir. Ayn ayn bilim
kollarnda, ok verimli ve e itli aratrmalar yapmtr. Poseidonios,
Makedonyal aslndan gelen bir Suriyelidir. Atina'da, Panaitios'un renicisi olmu ve bu suretle Stoa mektebine girmi tir. Bununla birlikte,
kendisi daha sonra, uzun zaman iskenderiye'de bulunmu ve mspet
ilimlerin merkezi olan bu ehirde, incelemeler yapm tr. Bundan sonra Batya (Sicilya, Ispanya, Marsilya) uzun bir ara trma gezisine kmtr. Bu suretle, ayr ayr uluslar, kendi fertlilikleri, kendi inan ve
kabiliyetleri iinde incelemek imkn n bulmutur. Nihayet, Rodos adasna gelip burada mektebini kurmu ve mektebinin ba nda al rken de,
ok ynl ve ok e itli olan eserlerini yazm t r.
Poseidonios, ayn zamanda, astronom, fiziki, co 'rafyac ve tarihcidir. Arzn sathn hesaplamaya giri en ilk dnrlerden biridir. Ancak,
o bu hesaplamada yan lm ve arz oldu undan daha kk gstermi tir. Bununla birlikte, bu yanl hesab-n dnya tarihi bak m ndan ok
nemli bir sonucu olmu tur. nk bu hesaplamaya dayanan Christoph
Colomb, kk gemileri ile dnya yolculu una kmak cesaretini gstermi ve Amerika da bu suretle bulunmu tur.
Poseidonios'un dikkate de en taraf, kesin ilmi al malar yan nda, ok kuvvetli mistik temayller de ta naasdr. Ilmi dncelerini,
mitos'larla, halk inanlar ile uzlatrmya almasdr. Panaitios, astrolog'y ve khinli i bo inan olarak reddetmi tir. Poseidonios ise, bunlarn gerekli ine inamr. Dinlerle ilgili olan mitos'lar, hayal g-cnn
verisi de il, tersine, tabiat st olan lem h.akk nda, insanlarn sahip olduu mspet birer gr ve sezgidirler. Bu inantan hareket eden Poseidonios, lem gr ne ayr ayr uluslarn mitolog'lerinden alnm
unsurlar da kartrmtr. Netekim, Poseidonios'a gre gkyz, Tann
ile insan arasndaki alan, insan st bir tak m varlklarla, Daimon'larla
- melek yahut peri - doludur. Poseidonios'un dikkate de en baka bir yn de, bilge kii idealinde yalnz, bilgi edinmeden ve tema adan ibaret
olan bir hayat idealini gz nnde tulmay p, tersine, insan toplulu''u117
nun hizmetinde al may da art ko masdr. rsan topluluunun hizmetinde al mak da, bilge ki i iin bir devdir. Bu dev, siyaset hayatnda ve sosial hayatta oldu u gibi tamamiyle manevi bir alanda da yerine getirilebilir. nsan, ilkin, Tanr'ya kar , sonra yurduna ve insanl k
topluluuna kar, nihayet, ana ve babas na kar, bir takm odevlerle
ykmldr.
Ferdin topluluk yahut da devlet hizmetinde bir dev grmek zorunda oldu u dncesi, bu sonraki Stoallann ahlknda nemli bir
yer alr. Aslnda, dev dncesinin Roma dnya gr nde nemli bir
yeri vard r. nk Roma, dev duygusuna dayanarak geli mi ve en parlak devirlerine de bu gr e dayanarak eri mitir. Netekim, bu sonraki
Romal Stodhlar, ferdin varl nn hedefini, devlet iinde bir dev yerine getirmesinde bulurlar. Marcus Aurelius'a gre, her ahs, kendini
devi banda bulunan, yani kendisine verilen buyru u yerine getirmekle ykml olan bir asker gibi duymald r. Bir askerin jendisine verilen buyruun doru olup olmad .m d nmeye ve bu emir zerinde
tartmya hi bir ekilde hakk yoktur. te tpk bunun gibi, her insana
da tabiat ve devlet taraf ndan gsterilmi belli bir dev vard r. Her insann hedefi, bu devi, hayat boytinca, elinden geldi i kadar gerekle tirmektir.
Bu suretle, Romal Stoa'hlar, Roma'mn sert dev ahlk ile eski Stoa
dncelerini uzlatnfiar. Eski Stoa, lemin btnl ile eksiksiz bir
dzen ve uyumun ifadesi olduuna inanr. nsan kaderinin de gerek toplulukla, gerek lemin btn ile ok yak ndan ve iten ilgili oldu unu
ileri srer. te btn bu dnceler, Roma'n n disiplinli dev ahlk ile
birletirilirler.
Bununla birlikte, Roma'da bu sert ahlk felsefesi kar snda, bir
zevk felsefesinin de yaylm olduu grlr. Epikurculu a dayanan bu
r, hayat zevkle ekillendirmeyi kendisine hedef edinir. Ltin airi
Lucretius'un, Eya= tabiat hakknda adl didaktik bir karakter tayan iir kitab, bu ra bir misal olarak gsterilebilir.
Romallann felsefe alan ndaki baarlar arasnda, bir de Panaitios'un, yetitirmi olduu Cicero yu saymak lz mdr. Roma'nn siyasi
hayatnda nemli bir rol oyn yan Cicero, aym zamanda, felsefe alan nda da nemli bir yazard r. Cicero'nun Roma felsefesi alan ndaki en byk baars, ltince felsefe terimlerini tesbit etmi olmasdr. Bundan
baka Cicero, felsefi karakter ta yan bir ok eserler de vermi tir. Geri,
bu eserler, asl nda, Yunan eserlerinin Roma dnyas na bir aktanlmas dr. Bununla birlikte, bunlar gene de, Roma dnya gr nn ve Roma dncesinin bir ifadesidirler. Bat ltin dnyas iin Cicero'nun
nemli bir kaynak olduu muhakkaktr. Daha sonraki nesiller, felsefeyi
Cicero'nun eserlerinden renmilerdir. As l Yunanca metinlerin elde
bulunmad yerde her vakit Cicero'ya ba vurulmutur.
119
DIN/ DEVIR
Ilk a' felsefesinin son devresine gelmi bulunuyoruz. Bu devir, dini ve mistik bir karakter ta r. Yunan felsefesinin byk klsik ba anlanndan, yani Efltun ve Aristo'dan sonra, ayr ayr yeni felsefe mekteplerinin
de ortya kt' n grmtk. Bu mektepler taraf ndan temsil edilen metafizik ve ahlk gr lerinin, bu mekteplerle ilgili olan ah slar iin bir din
yerine gemi oldu una da iaret etmi tik. Ba langta, birbirleri ile srekli
surette tart an bu eitli mekteplerin, Ilk a n son devrelerine do ru,
birbirlerine yakla mak ve birbirleri ile kayna mak istediklerini de sylemitik. Bnunla birlikte, sistemler aras ndaki bu yaknlama gayreti
artt nispette, felsefenin gerekle tirmek zorunda oldu u devi, gerekten yerine getirebilece inden de ' phe edilmiye ba land. Felsefe,
insan, gerekten, fazilete, mutlulu a, d dnyadan banszla ve i
hrriyete ula trabilir mi? Gittike yay lmakta ve geni lemekte olan septik dnce, fazilete, bilgi yoluyla de il, her eit bilgiden vaz geilmek
suretiyle eriilebileceini ileri sryordu. Bundan ba ka, Stoallar da
kendi bilge kii ideallerinin, hi bir insanda, tam bir ekilde gerekle emiyeceini anlamlard. Felsefe ile ilgili olan rlar, bundan byle,
insamn, yalnz kendi gc ile ne bilgiye ve ne de fazilet ve mutlulu a
eriemiyecei dncesine inanmya baladlar. nsann, sz konusu olan
bu durumlara ula abilmesi iin, stn bir kuvvetin yard mna ihtiyac
vardr. Bylece, Antik a n son devrelerine do ru, - Epikurculuk bir
yana braklrsa - btn felsefi rlar, dini gdler tamya ve ilerine
dini motifler alm ya baladlar. Bundan byle ahlk prensipleri, bir Tanr buyruu olarak gz nnde tutuluyor, Mitos'a da felsefi bir anlam kazand rmak denemelerine giri iliyordu. Bu arada, Antik a n byk felsefe statlanmn basanlar' da unutulmuyor, Aristo'nun monotheism'i ile,
Efltun'un ideler, yani, zaman st gerek realiteler dnyas da gz
nnde tutuluyordu.
Bu devrin ilgisi, gelip geici olan bu dnyadan evrilerek, grlmiyen ve gelip geici olm yan Tannca dnyaya ynelmi ti. Dine, tabiat
st olana kar duyulan bu ihtiya, ve ilgi, Yunan - Roma dnyas ile
Dou dnyas arasndaki duygu al verii sonucunda, geni lde kandrlmak imkn buldu. Yunan kltr Do uya yaylrken, Do udaki dini rlar da, Bat 'ya sokuluyordu. Bat dncesi ile Do udan gelen
rlann kayna mas ve kanmas sonucuda bir ok dini kltler ortya kt. Antik kltrn zerinde gelitii, eski Yunan ilminin ve sanat nn- zerinde ieklendi i alan, imdi bu dini kltlerin arp, ma sahnesi oldu. Bu kltlerden her biri, bir Tanr ya inanyordu. Bununla birlikte btn bu kltlerin hepsi ruhun liimszl ne inamyorlar ve te120
tii yer, e itli uluslarn tarih boyunca, birbirleri ile kan p kaynat
Iskenderiye idi. iskenderiye'de ort ya kan ilk felsefe kn, Yeni Fisagorculuktur. Fisagorculukla ilgili olan dini inan ve ya aylar, saylar
mistisizmi, bu felsefe g ' rinn esas karekterini belirler. Bu tr Fisagor'u, ola an st bilgi yetkisine sahip olan bir insan olarak gz nnde tutar. Akla, mant a deil de, bir eit sezgiye dayanan yeni bir bilgi ideali ortya kar. Yeni Fisagorculuk iin Fisagor, derin bir mistik
bilgiye ve sezgiye ula m olan sekin kiilerden biridir. Bu r, Fisagor gibi, olaanst bilgilere sahip olan kimselerin, ancak, tabiat st
srl kuvvetlerle temas halinde bulunan ahslar olduklanm kabul eder.
Bylece, Antik felsefeye Efltun'dan beri hkim olan Sokrates idealinin
yerine, Fisagor ideali geer. Bu rla ilgili olanlar, kendilerini Fisagor
adyla anar ve eserlerini de Fisagor'un ad yla yaynlarlar. Bu suretle, bu
devirde, Fisagor'un kendisi ile do rudan do rua olm yan, ama,
onun adn tayan bir ok eserlerin ort ya kt grlr. Bu devrin tipik mmessili olarak, Tyana'll Apollonios gsterilebilir. Apollonios'un
kendisinden bir yzyl sonra yazlm olan bir kitapta, onun hakknda
bir takm efsaneler anlat lr.
I. PHILON
Ilk an, din ile felsefenin birbiri iine gemi olduu bu son devresinin en byk baans . Yeni Efltunculuk'dur. Gelene e gre, Yeni
Efltunculuk, Ammonius Saccas taraf ndan kurulmu tur. Bununla birlikte, Yeni Efltunculu un asl kurucusu, Ammonius Saccas'dan ders al122
m olan Plotinos'dur. Plotinos, M sr'da domu (204 - 269) Ve iskenderiye'de yetimitir. Dou'yu grmek maksadiyle, imparator Gordianus'un ran'a kar girimi olduu sefere kat lm , 224 ylna doru da
Roma'ya gelip burada yerle mi tir. Roma'da mektebini kuran Plotinos,
bu mektebin ba nda, lmne kadar ba arl almalarda bulunmu tur. lmnden sonra eserleri, talebesi Porphyrios taraf ndan toplamp
yaynlanmtr. Bu eserler, her biri alt blmden meydana gelmi olan
dokuz kitaptan Ibarettir. Bunun iin bunlara, Yunanca dokuzlar anlam na
gelen Enneadlar denir.
Plotinos felsefesi, ince ve derin bir felsefedir. Antik a n en deerli verisi olan hayat gr, bu felsefe iinde manevile mi ve derunile mitir. Plotinos, yeni ba,tan, Efltun idealismine dnm tr. Gerekte,
Yeni Efltunculuk, Efltun'dan hareket eden bir felsefe g ndr. Antik
filozoflar iinde Efltun, mistik taraflan en bask n bir dnr olarak,
bu devre zerinde en ok tesir etmi olandr.
1.
Plottnos Felsefest :
Plotinos'un felsefesi, her eyden nce, materyalist olmyan bir felsefe sistemidir ve materyalisme kar dr. Aristo'dan sonraki felsefe mektepleri .Epikurcular, tam mnas yla, materyalist ve atheist'dirler.
Stoa mektebi ise pantheist bir materialism'i temsil eder. Plotinos, hareket
noktasnda materialismie mcadele eder. Alemin asl maddi deildir,
Tersine, lem, manevi ruhi bir esastan gelmektedir. Plotinos'a gre, maddi olmyan ey, manevidir, rukidir. Ruh bir birliktir, bir btndr. Ruh,
ne bir cisim, ne de bir kuvvettir. Stoal lar, Tanr'nn lemin iinde
immanent oldu unu kabul ederler. Buna kar lk, Aristo'ya gre Tanr, lemin stnde transcendant d r. Plotinos bu iki gr arasnda bir
senteze vanr. Tann'n n kendisi, Plotinos'da da mutlak ve de imez bir
birlik olarak gz nnde tutulur.okluk ve de iiklik ise Tanr'nn tesiri ile ortaya kar. Plotinos'a gre Tanr , lk olan, Bir olan dr. Bu
en yksek varl k, uluhiyetin kendisidir. Btn z tlklarn ve btn s nrl belirlemelerin stnde olan bu en yksek varl k hakknda hi bir ey
sylenemez. Onu, tam nrnas yla ne belirliyebilir ve ne de kavramlarla agklyabiliriz. Uluhiyet hakk nda, syleyebileceimiz tek ey, onun,
sonsuz birliin tam kendisi oldu'udur. Bu en stn kuvvet, ayn zamanda, en iyi kuvvettir. Alem, bu stn kuvvetin kendisinden meydana gelir. Ancak lemin bu stn kuvvetten meydana geli i, bu kuvvetin kendinin blmlere yahut kollara ayr lmas ile olmaz. Alem, bu asil cevherden tap akmakta, sudur etmektedir. Bu arada bu asil cevherin kendinden ve mahiyetinden hi bir ey deimemektedir. Alem, onun mahiyetinden, bir eit zorunlulukla sudur etmektedir.
123
deler
grnler alemi ile karrlatruld vakit, sonsuzluun ifadesidir. Bununla birlikte, bu manevi lem, ayn zamanda okluun da ifadesidir. nk ideler, yaln z, dnce, yalmz rnek deil, ayn zamanda, tesir edici kuvvetdirler. deler, her eit etkinin ve her eit eylemin de ncesiz ve sonsuz rnekleridirler.
Bylece, varl n tabakalar silsilesinde, Tanr 'dan sonra gelen ilk
tabakaya, yani, ideler dnyas na geildi i vakit, bu dnyann, Tann'ya
124
olan mutlak birlikten yoksun oldu u grlr. Ideler dnyas na okluk girrnilir. Ancak bu okluk, eya lemindeki okluk gibi, zaman ve
mekn iinde bulunmadndan, ideler her vakit, kendi kendilerinin ayn olarak kahrlar, yani, ncesiz ve sonsuzdurlar.
Nus'un ideler dnyasndan sonraki verisini, ruh tabakas meydana
getirir. Ruhun etkisi, ideler dnyas m temasa etmesi ve bu dnyaya gre, yani, ideleri rnek alarak, grn ler dnyasn ekillendirmesidir.
Ruh, Nus, karsnda passiftir. Ama, madde ile kar latnld vakit,
aktif ve tesir edici bir prensiptir. Ruhun, bir kendi stndeki ideler dnyas ile ve bir de kendi altndaki madde dnyas ile olmak zere, iki eit etkisi vardr. Idelerin tema asma dalm olan ruh, gerek ruhlur, stn ruhdur. Maddeyi, ekillendiren bir kuvvet olarak da a a ruhdur.
Plotinos'a gre, ilkin, btnl ile, bir lem ruhu vard r. Tek tek
insan ruhlan, bu lem ruhundan ayr lm paralard r. Insan ruhunu
meydana getiren bu tek tek parada, vcudu canland ran hayat kuvvetl vardr. Plotinos, bu suretle, ruh ve vcut mnasebetini gz nnde
bulundurur. Alem ruhundan bir para olan ferdi ruh, ne maddi bir eydir, ne de vcudun bir orgamd r. Ruh, vculian tamamiyle ayr olan,
ama vcuda hkim olan bir kuvvettir. Ruh, vcudu ekillendirir ve Sna
hayat verir. Netekim, ruh vcudu terk etti i vakit, vcut da hayat kuvvetini kaybeder ve dalr. Vcut, yan yana olan bir tak m paralardan
meydana gelmitir. Buna karlk, ruh, bir birliktir, btndr. Vcut,
ancak ruh tarafndan canlandrdd mddetce bir birlik olabilir ve yaayabilir. Vcut, lmldr, buna kar lk; ruh, lmszdr ve kendiliinden bir birliktir.
Plotinos, ruhun lmszl n tenasuh nazariyesi ile a klar. Bir
vcuttan aynlan ruh, ba ka ,bir vcut kal b iinde, yeni batan dnyaya
gelir. Bununla birlikte, ruhun as l hedefi, vcuttan bsbtn kurtulup,
saf ruh haline gelmektir. Netekim, Plotinos, saf ruh olan bir tak m
varlklann, Daimonlann mevcut oldu 'una inanr. Vcut, ancak, ruh
tarafndan ekillendirildii ve aydnlatld mddete bir varl 'a sahip
olabilir. Ruh taraf ndan terk edilen vcut, yeni ba tan maddeye dner.
Ancak, Plotinos'a gre, madde, kendi ba na var olan maddi bir y 'gndan ibaret deildir. Plotinos metafizii asndan madde, daha ok maddi olmyan cisimle ilgili olmyan bir eydir. Geri, cisimler, maddeden
meydana gelirler, bununla birlikte, maddenin kendisi bir cisim de ildir. Maddenin kendisi, her trl realiteden yoksun olan bir l iliktir.
Madde, mutlak bir var olmaydr. Maddenin Bin> e olan nispeti, karanln aydnla olan nispeti gibidir. Madde, mutlak bir yoksunluk ve
mutlak bir negatifliktir.
125
Plotinos Estetii:
Plotinos sisteminde, estetik nemli bir yer al r. Plotinos, gzellik
kavramn, kendi dnya grnn ana kavramlar ndan biri olarak gz
nnde tutmutur. Plotinos felsefesi, metaphysik bir estetik zerine giriilmi olan ilk denemedir. Antik d nce iinde gzellik, iyilik ve mkemmellikle ayn anlamda saylmtr. Aristo'nun poeti inde de gz
nnde tutulmu olduu gibi, Estetikte gzel, her vakit, ahlki etkileri
1 26
Nazariyesi:
Proklos:
Proklos, sudur nazariyesinin metodologik ve logik bir amasm kurmak denemesine girimi olan bir yeni Efltuncudur. Proklos, aym zamanda, ayr ayr dinlerin mitologi'lerini de bir sistem halinde toplamay denemi ve bu sistemi deduktif bir ekilde kurmaya al mtr. Bu
sistemin enteresan olan yn, dialektik bir metot takip etmesi, yani, her
vakit, l guruplar kurarak, bunlar aras nda bir ilgi bulmaya almasdr. Bu s retle, Yeni Efltunculuk, daha sonraki geli mesi iinde, ayn ayr uluslann, ayn ayn devirlerde inand klan bir yn mitologi'yi
127
Ilk an son devresinde, yeni bir din, yeni bir organisation olarak
ortya kan Hristiyanlk, Roma'daki e itli hellenistik kltlerden biridir.
Bu hareket, lk an son devrelerinde, says pek ok olan proleter halk
ktleleri aras nda yaylm ve bu sayede btn teki kltlere hkim olmutur.
ok Tann'll olan eski Roma dini, ferdin kendisi ile ilgilenmiyen resmi bir devlet dini idi. Buna karlk, Hristiyanlk btn teki hellenistik
dinler gibi, ferdin kendisi ile ilgilenmi ve ona lmszl vadetmitir. Hristiyanl n esasn meydana getiren iki esas d nce vardr. Bunlardan biri, insan n ilemi olduu bir su sonucunda lml oldu u ve
Tann'sndan uzakla tdr. nsann lmden kurtulabilmesi iin, ilkin
sutan kurtulmas gerekir. Ancak insan, ba l bana ve.kendi gc ile
bu sutan kurtulamaz. nsann sutan kurtulabilmesi, Tanr 'nn efaati
ile olur. Tanr, insanlara yard m etmek, onlar sutan kurtarmak iin,
insan ekline girmi ve dnya yzne inmi tir. ite bu gr, yani Tanr'nn efaat gr de, hristiyanl n, ikinci ana d ncesini meydana
getirir.
Tann, sa'mn absnda, yani ezilen, a a grlen bir insamn ahsnda grnmtr. Bu anlay , Hristiyanl ' n aa halk tabakalan ve
kleler aras nda yaylmasna byk lde yard m etmitir armha gerilen Tanr, Hristiyanlara gre, gn sonra, tekrar dirilmi tir. mdi,
bu Tanrya inanan insan da, onun kaderini ya yabilecek, yani, ldkten
sonra tekrar dirilecektir.
128
Bylece, lemin meydana kmasnda, Tann iradesi ve hilileten yaratlma sz konusudur. Alem, mevcuttur, nk Tanr , mevcut olmasm
istemi tir. Alemin baka bir ekilde olmayp da bu ekilde olmas da, gene Tann'nn onu, byle istemi olmasndan ileri gelmektedir. Alemin
meydana k sorusunda Hristiyanl kla Yeni Efltunculuk aras nda, ne
kadar kesin bir ayr lk olduu grlmektedir.
Hristiyanlk dnya gr ile ilgili olan, Tanr'nn bu smrsz yaratma giic, bu din iinde theodicee probleminin teki dnya gr lerinde olduundan daha kuvvetle meydana kmasna sebep olmutur. Tann' nn iyilii ve hayrseverlii karsnda, ktnn bu lemdeki varl nn nasl aklanabilecei sorusu ortya kmtr. Hristiyanlk, insann
irade hrriyetini kabul etmekle, glkten kurtulu yolunu bulur. Tann,
insanlar yaratrken, onlara, kendi irade hrriyetine benzeyen bir irade
hrriyeti de vermi tir. Tanr'nn yaratm olduu bu iyi dnyaya, insanlann yanlma ve sulanmalan sonucunda, gnh ve ktlk girmi tir.
Hristiyan d nrleri, dnya yzndeki suun, madde yahut da duyularla ilgili olduunu ileri srmezler. nk, Tanr 'mn kendisi tarafndan yarat lm olan madde kt olamaz. Su, insanlar n, Tann'ya kar
koymalar ve ba kaldrmalar sonucunda ortaya kmtr. nsanlar, Tann'ya yneltmek zorunda olduklar sevgiyi, daha ok, Onun yaratt eylere, dnyaya evirrni lerdir. nsanlarn, bu dmeleri de, iyinin yer yznde mevcut olmamas ndan deil, tersine, onlarn, ters ve yanl bir
irade eyleminde bulunmu olmalarndan ileri gelmektedir.
Bununla birlikte, Tann ve dnya, dolay syla ruh ve madde aynl ,
Hristiyanlkla ilgili olan dnya gr iinde de yer alr. Sonsuz olan
Tanr ile, sonlu ve gelip geici olan madde lemi, kesin ekilde, birbirinden ayrlr. Maddi dnya, insann yreindeki Tanr sevgisini bo an ve
insan, Tann'ya kar gelmiye kk rtan kt ruhlarla doludur. Ruhun
kurtulu yolu, insamn, duyular dnyas ndan yz evirebilmesindedir.
Ancak, Hristiyanlk felsefesinde gz nnde ti tulan bu ikilik, Tanr
ile madde aras ndaki zulktan do an bir ikilik deildir. Bu, Tanr ile dm ruhlar aras ndaki ztlktan do an bir ikiliktir. Bu ikilik, sonsuz ve s mrsz olan Tanr iradesi ile, snrl insan iradesi aras nda bir aynhk ve
ztln ifadesidir.
Hristiyanl n ilk ve en nemli missionerlerinden biri olan Paulus,
insann, iyinin ve iyili' in kendisini bildi ini, bununla birlikte, onda ktye ve su i lemiye kar , nne geilemiyecek bir istek ve e ilim olduunu ileri srer. Paulus'a gre, insan n sutan kurtulmas ve giinahtan
temizlenmesi iin, Isa'ya inanmas ve Isa'nn yolundan yrmesi gerek-
mektedir.
130
133
DZELTMELER
Sayfa
Satr
2
3
3
3
4
4
9
13
14
14
15
16
16
18
22
5
10
23
7
24
37
9
20
31
21
3
15
18
3
2
29
24
19
24
16
29
14
2
23
50
17
7
33
7
8
8
28
4
31
35
36
19
23
23
27
29
29
31
32
32
34
35
35
36
41
41
42
42
42
42
47
49
49
49
134
Yanl
Do ru
ense
felsernin
ilgildir
hat
prensiplerin
ne dir
kaynktr
ilgili
tesir
Anaxnmandros
pense
felsefenin
ilgilidir
hatt
prensiplerinin
nedir
kaynaktr
ilgili
tesiri
Anaximandros
yeni
yani
Fisogarculuk
Dionyos
Xesonaphanes
n
drt
saphairos
Leukippes
olduna
rastlamaktad r
Protogoras
Gogias
Protogoras
zorlu un
bulu
adet
Aristohpanes
Netkim
Sonkrates
eylemileri
mutluluaa
ulama
Antishenes
periktione
idealis
Diaoglarmn
unrversite
Fisagorculuk
Dionysos
Xenophanes
nk
drt unsur
Sphairos
Leukippos
olduuna
rastlanmaktadr
Protagoras
Gorgias
Protagoras
zorlu unu
bulur
det
Aristophanes
Netekim
Sokrates
eylemleri
mutlulua
ulam
Antisthenes
Periktione
idealism
Dialoglarmn
niversite
Sayfa
Satr
50
51
51
52
54
54
54
55
55
56
62
72
73
74
74
74
75
77
79
80
80
112
118
118
121
J 27
3
16
19
12
11
13
32
15
32
27
11
5
13
13
24
27
35
4
24
28
30
20
21
23
22
29
Yanl
Birbirinden
babca
Protogors
Pretogoras
genl
yaratac
idelre
fomlan
un'a
srmbol
yetkisnie
formlardrlar
Analitika
Kaziyelerim
henin
oyluyla
edeal
gereklilere
kavnm
Aristo.ya
dnceyi
.
de iiklikler
Epiket
Epiket
Azklamann
gtmtr
Doru
birbirinden
balca
Protagoras
Protagoras
genel
yaratc
idelere
formlan
tun'a
sembol
yetkisine
formlandrlar
Analytika
K aziyelerin
phenin
yoluyla
ideal
gerekliklere
kavram
Aristo'ya
dnceyi
de iiktirler
Epiktet
Epiktet
uzaklamamn
gtmtr.
135