You are on page 1of 146

EN TELEKT ELLER VE EYLEM

D nceler-Tartm alar-Syleiler

Selahattin Hilav 1928 ylnda stanbul'da dodu. 1946'da stan


bul Erkek Lisesi'ni, 1950'de stanbul niversitesi Edebiyat Fa
kltesi Felsefe Blm 'n bitirdi. 1954-1958 yllar arasnda
Paris'te Sorbonne niversitesi'nde felsefe d erslerini izledi.
Yurda dndkten son ra ok sayda gazete, d ergi, an sik lop e
di ve ve yaynevind e alan H ilav'n, a y d n lan m an felsefe
nin ve M arksizm 'in Trkiye'de k uram sal olarak an lalm a
snda nem li katklar oldu. Yazko Felsi'fe Yazlar'm ynetti.
D iyalektik D n cen in T arihi ve 100 S oru da F elsefe gibi al
m alaryla dikkati ekti. Eletiri ve incelem elerini E debiyat Ya
z la n (Y K Y ) ve Felsefe Y azlar (Y K Y ) adl iki kitapta toplad.
M arx, Engels, S artre, Schopenhauer, Freud, G araudy, N erval
(D o u d a Se/alat, YK Y ), D iderot ve d 'A lem bert (A n siklo p ed i:
Seilm i M addeler, YK Y ), Foucault (Bit B ir P ipo D eildir, YK Y )
ve Kojeve (H egel F elsefesin e G iri, YK Y ) gibi pek ok y a z a r
dan ev iriler yapt.
Selahattin H ilav 12 M ays 2005'te stanbul'da ld. 2006'da
adna iki arm a an kitap yaym land: S ellatti H ilv'a S ayg
(haz. D. zlem -G . Ateolu), Felsefeden E debiyata S elahat
tin H ilav (h az. S. Badatl). niversite sonras ren im iin
gittii P aristen daysna yazd m ek tplarderlend i: S elahat
tin H ilav ve P aris M ektu p lar (Sema Rifat'n S. H ilav st n e
bir aratrm asy la birlikte).

Selahatti Hilavm
YKY'deki kitaplar:
Felsefe Yazlar (1993)
Edebiyat Yazlar (1993)
Entelekteller ve Eylem (2008)

SELAHATTN HLAV
Entelekteller ve E ylem
Dnceler-Tartmalar-Syleiler

H azrlayan:

S em a R ifa t

Q E30
STANBUL

Yap Kredi Yaynlar - 2706


Cogito- 165
Entelekteller ve Eylem / Selahattin Hilav
Hazrlayan: Sema Rifat
Kitap editr: Fahri Gllolu
Dzelti: Hakan Toker
Kapak tasarm: Nahide Dikel - Elif Rifat
Bask: -Er Ofset
Yzyl Mal. Massit 3. Cad. No: 195 Baclar / stanbul
I. bask: stanbul, Mays 2008
ISBN 978-975-08-1432-7
Yap Kredi Kltr Sanal Yaynclk Ticaret veSanavi A.. 2008
Sertifika No: 1206-34-003513
0u kitabn telif haklar Onk Ajans Ltd. ti. araclyla alnmtr.
Btn yayn haklar sakldr.
Kaynak gsterilerek tantm iin yaplacak ksa alntlar dnda
yayncnn yazl izni olmakszn hibir yolla oaltlamaz.
Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A..
Yap Kredi Kltr Merkezi
stiklal Caddesi No. 161 Beyolu 34433 stanbul
Telefon: (0 212) 252 47 00 <pbx) Faks: (0 212) 293 07 23
http7/www.yapikrediyayinla ri.com
e-posta: ykykultur@ykykulrur.com.tr
ernet sat adresi: http://alisveris.yapikredi.com.tT
http://www.yapikredi.com.lr

i in d e k il e r

Sunu (Sema Rifat) 7


Entelekteller ve Eylem 11
Toplumcu Sanat Felsefesi 16
1. Toplumcu Sanat Felsefesinde Yeni Grler 16
2. Toplumcu Sanat Felsefesinin Yeni Gelimeleri Asndan
Sanatn z Problemi 19
3. Sanatn Grevi Nedir? 23
4. Sanat ile Halk Arasndaki likiler 27
Sanat Bir Deiim ve Olutur (Sylei) 30
Toulouse-Lautrec zerine 36
Grard de Nerval ve Douda Seyahat 39
Louis Aragon 50
Nzm Hikmet ve Tarihin Mahkemesi 54
Zihin Kulan zerine eitlemeler 58
Alexandre Kojve ve Hegel Felsefesine Giri
zerine Aklamalar 68
Meczup, Mecnun, Divane ve Budala zerine 76
"Kavram " Kavram 79
Cinsiyet ve Psikanaliz evirisi in Terim Aklamalar 82
Felsefe Terimleri (Tartma) 86
"Bu nsanla Baa klm az" (Sylei) 102
Selahattin Hilav ile Konuma (Sylei) 113

Sunu

Selahattin Hilav'm salnda kitaplatrd yazlarnn d


nda eitli dergi, gazete, hatta kitaplarda yaymlanm daha
baka yazlarnn olduunu biliyordum. lmnden sonra ar
ivime katlan belgeler arasnda yllar nce yaymlanm baz
dergi ve gazete kuprlerine rastladm. Aralarnda kendi yaz
larn ierenler de vard. Bunlar zerinde de kendi el yazsyla
(dolmakalemle) notlar bulunduunu grdm. Selahattin Hilav
bazlarndaki "m rettip hatalarn" kendi eliyle dzeltmi, yaz
larn ilk olarak nerelerde yaymlandn not etmi, bazlarnn
da kitaplarnda yaymlanmadn belirtm i ["Yazlar'a alnm a
d" diye not koymu].
Daha nce Selahattin Hilav'm Paris'ten daysna yazd
m ektuplar dnsel olgunlam a evresinde yaad etin
"varolusal" serveni yanstmak amacyla Selahattin Hilav ve
Paris Mektuplar (2006) ad altnda yaymlamtm. Bir sredir de
yaptlarnda yer alm am yazlarn zerinde alyor ve bun
lar belki kitaplatrlabilir diye dnyordum. Bu kez amacm
onun dnce evreninin rn olan ama, yle ya da byle, ya
ptlarnn dnda kalm son "paralar" da bir araya getirerek
"btn"e ulatrmakt. Bu arada kendisiyle yaplan syleilerin
de yaamnn yan sra dncesine de belli bir lde k tuta
ca kamsmdaydm. Byle bir almay gerekletirmeye giri
memde beni yreklendiren ise, Gven Turan'dan gelen ve YKY
yayn kurulunca da desteklenen neri oldu. Geriye bir tek soru

Entelekteller ve Eylem

kalyordu: Bu yazlar hangi balk altnda toplanabilirdi? Onun


kitabna balk nermek sorumluluk isteyen bir iti. Ancak bu
konuda yant yine Selahattin Hilav' kendisinden geldi. Ve en
uygun baln, Selahattin Hilav'a en yakannn Entelekteller
ve Eylem olduunu dndm. nk kitabnn iinde bu bal
tayan bir yaz da yer alacakt.
Selahattin Hilav "ortalarda griinmek"ten ok "masasnda
retm eyi" seven bir yazar; Bat dncesinden aktard yeni
soluklarla kltr dnyamza farkl bak alarnn, yeni deer
lerin girmesini salayan bir evirmen; ve "tabii", felsefeci; dile,
edebiyata, sanata -zellikle de resm e- hem derinlemesine hem
de topluca, kuatc biimde bakmay, bu alanlardaki yaratclk
rnlerini "okuma"y bilen bir felsefeci.
Selahattin Hilav'n Marksist dnya grnn yansm alar
na inceleme ve eletiri yazlarndaki saptamalarda rastlamamak
olanaksz. Maddeci diyalektik yntem dorultusunda inceledii
herhangi bir yazar ya da olgunun "konumunu belirlemek", onu
"yerine oturtm ak" iin eitli karlatrmalar yapar, ele ald
konuyu balantl grd br konu ve gereklerle ilikisi iin
de deerlendirirken toplumsal, siyasal, kltrel bilgiler vermeye
dikkat eder. O, bir gerein sav, kar-sav ve bireim (tez, antitez,
sentez) srecinde ortaya kt grn benimseyen bir felse
fecidir.
Bu kitapta yer alan yazlar, syleiler ve tartmalar bir yan
dan Selahattin Hilav' farkl balamlarda Marksist dnya gr
n yanstrken te yandan onun eletirel bak asna da k
tutuyor. Burada belirtilm esi gereken bir nokta da balca zel
liklerinden birinin edebiyat alanna felsefi bak asn getirm i
olmas. Nitekim bu kitapta da grlecei gibi (szgelimi "Zihin
Kulan zerine eitlemeler") Selahattin Hilav'n yazlarnda
felsefi boyutun varln her zaman koruduu bir gerek. nk
ona gre bir iir incelemesi bile sz konusu olsa, eer alma fel
sefi boyuttan yoksunsa inceleme yetersiz kalr, teknik dzeyden
teye gidemez.
te yandan kavramlar konusunda Selahattin Hilav son de
rece titizdir. Baz kavramlarn da 1960'l yllarda ilk kez dnce
yaammza girmesini o salamtr. Bunlar zellikle Marksist

Sunu

dnceye zg olan yabanclama, eylene, A T T (Asya Tipi


retim Tarz) ya da A IT (Asya retim Tarz), ana kavramlar
dr; ayrca gerekstclk ve varoluuluk terimleri de Selahattin
Hilav sayesinde yaygnlamtr. Selahattin Hilav'm kavramlar
konusundaki duyarll, bu konuya ne derece nem verdii e
virilerinde de yazlarnda da grlr: Nitekim, bu kitapta yer
alan "Kavram Kavram " stne konumas, "Felsefe Terimleri"
tartmas, "Entelekteller ve Eylem" ile "M eczup, Mecnun, Di
vane ve Budala zerine" balkl yazlar da sylediimizin en
belirgin kantdr. Buna paralel olarak " Cinsiyet ve Psikanaliz e
virisi in Terim Aklam alar" da Freud evirisinin yaymland
1960'l yllarda okurlarn metni daha iyi kavrayabilmeleri iin
gsterilmi bal bana terimsel bir abadr.
Entelekteller ve Eylem'de bir araya getirdiim iz yazlarn,
konumalarn, tartmalarn ilk kez nerede ve ne zaman ya
ym landklar her yaznn sonunda belirtildi. Kitabn i yapsn
da da yle bir dzen izlendi: Yapta adn veren yaznn hemen
ardndan sanat-edebiyat sorunlarn (toplumcu sanat, sanatn z,
sanatn grevi, sanat-halk aras ilikiler, deiim ve oluum ola
rak sanat), sanat ve yazarlar (Germain Bazin, Toulouse-Lautrec,
Grard de Nerval, Louis Aragon, Nzm Hikmet, Leyl Erbil)
ileyen yazlara yer verildi; bunu Hegel felsefesini ele alan ve
Alexandre Kojve'den yaplan eviriye aklam alar getiren ince
leme izledi; daha sonra felsefe kavramlar (ya da dolayl olarak
felsefeyle balantl kavramlar) ve Trkede felsefe terminolo
jisi konusunda neriler, dnceler, tartm alar sunuldu; kitabn
en sonunda da Selahattin Hilav'la deiik tarihlerde yaplm
olan ve onun hem dncelerini hem de yaamyksn yan
stan syleilere, konumalara yer verildi.
Entelekteller ve Eylem'in Selahattin Hilav'm "felsefi serven"inin ayrlmaz bir paras olduunu, bu nedenle de daha nce
yaymlanm Felsefe Yazlar ve Edebiyat Yazlar adl kitaplaryla
birlikte deerlendirilmesi gerektiini burada zellikle belirtmek
isterim.
Sema Rifat
stanbul, Nisan 2008.

Entelekteller ve Eylem

"Entelektel" szcnn Franszcadaki kayna olan intellectuel, dnce ve kltr rnlerine byk ilgi duyan, bunlardan
tat alan, zihinsel yaants ar basan kii anlamna geliyor. Dili
mizde aa yukar ayn anlamda kullanlan ve 20. yzyln bala
rnda ortaya km olan "mnevver" ve daha sonra onun yerini
almaya alan "aydn" szckleri de var. Okumuluu, nyarg
lardan syrlm eletirel dnce ve hatta grg sahibi olmay
da ieren bu iki szck, ilk ve temel anlamnda ele alndnda,
mtellectel'den deil de Franszca eclaire'den (aydnlanm) kaynak
lanm gibi grnyor. te yandan, arlk Rusyas'nda renim
grm ve daha sonra Trkiye'ye gelmi baz soyda yazarlarn
kulland "frka-i mnevvere" (aydnlar snf, zmresi) deyii,
sadece bilgili ve kltrl olmakla kalmayp toplumsal ve siyasal
sorunlara ilgi duyan ve zm getirmek amacyla etkinlik gs
teren kiileri de kapsamas bakmndan, Rusada kullanlan ve
1920'li yllarda Franszcaya da gemi olan intelligetsia (entelijensiya) szcnden aktarlm izlenimini veriyor. "M nevver" ve
"aydn"dan sonra, bizde "entelektel"in ortaya kmas da buna
benzer bir anlam geniletme ve ayrt etme gereksiniminin duyul
mu olmasnn sonucudur belki. Bunlarn yan sra, gnmzde
halkn, genellikle anlalmayan yapay bir dille konuan ve bilgili
ve kltrl olma iddias gdenleri "entel" diye nitelemesinde, cid
diyet ve etkinlik yerine bo lakrdnn ar basmasndaki gln
ln vurguland ve eski Karagz-Hacivat ilikisinin yeniden
ortaya kp yaandnn belirtildii sylenebilir.

12

Entelekteller ve Eylem

Deinmeye altmz bu szck ve anlam eitlenmesi,


aslnda, hepsini kapsayan geni anlamda ele alman entelektel
ile eylem arasnda ortaya km farkl ve somut bantlar yan
stmaktadr. Bu bantlardan yola klarak yaplacak kavram
sal ve soyut bir snflandrm a ve ayrm, tarih boyunca birok
eitlenme gstermi entelektel ve eylem ilikisinde balca iki
kmelenme olduunu gsterebilir. Birinci kmede, suya sabu
na dokunmadn dnen, ama aslnda, resmi ideolojilerin ve
grlerin eylemlerine, bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da
istemeyerek katlma durum una den entelekteller yer alacak
tr. kinci kmeyi de iinde yaadklar kurulu dzenlerin siya
sal yapsn, iktidarn, ideolojisini, dayatt kurallar ve manevi
deerlerini, basksn ve hakszlklarm kabul etmeyen, eletiren
ve "mevcut olan"dan deil, "olmas gereken"den kaynaklanan
grlerini, manevi deerlerini ve bunlara bal ideallerini savu
nanlar ve bu dorultuda eyleme girienler oluturacaktr.
* * *

Tarih sayfalar bu iki km enin geirdii m aceralarn saysz


rneini sunuyor bize. Dinin toplumsal yaama egemen olduu
tarihsel dnemlerde resmi ve yaygn gre kar kan ve ona
aykr bir retiyi yayan okum u ve bilgili kiilerin yorum lar
n benim sem i sradan insanlarn oluturduu mezheplerin ve
tarikatlarn iddet eylem lerine girim esinin birok rnei var.
syan ve suikast eklinde ortaya kan bu tr eylemler arasnda
en nl ve arpc olanlarn, esrar iirerek ve kurduu yapay
cennete sokarak tarikatna balad fedailerine birok kim se
nin yan sra medrese arkada olan nl Seluklu veziri Nizmlmiilk' de ldrten ii din bilgini Haan Sabbah'n eylem le
ri olduunu syleyebiliriz.
***
reti-rgt-eylem ilikisini salam bir ekilde kurmas ve
uygulamas bakmndan Hasah Sabbah kendisinden yedi yz
yl sonra ortaya kan nihilistlerin ve anaristlerin manevi atas

Entelekteller ve Eylem

13

olarak grlebilir. Balarnda Neayef ve Bakunin gibi bugnk


anlamda gerek entelektellerin bulunduu bu iki grup, kurulu
dzene ynelik kuramsal saptamalarndan ve eletirilerinden
kaynaklanan "mevcut her eyi ykma" tutumunu benimseyerek,
iktidar temsilcileri olarak grd kiileri ldrerek, ideallerine
uygun yeni bir toplum dzeni yaratmaya yneliyordu. Sovyet
Devrimi'nden sonraki i sava srasnda Boleviklerin yannda
yer alan Nestor Mako ve spanyol Sava'nda nemli rol oyna
yan anarist-sendikaclarn da ayn dorultuda benzer eylemle
re giritikleri biliniyor.
***
Fransz Devrimi'nin zgrlk ve eitlik ilkelerinin yaygn
etkisi sonucu ortaya kan ve btn Avrupa'y saran ve monar
ilere kar giriilen mcadeleler, ulusalclk anlay ve ulusal
zgrleme hareketleri, topyac sosyalist akm lar ve uygula
malar, entelekteller ile eylem arasndaki ilikinin daha peki
mi ve belirginlem i olduunu gsterir. Ama entelektellerin
temsil ettii bilgi ve kuramla pratik (eylem) arasndaki ilikiyi
siyasal, ulusal ya da topyac ideallere deil de tarihi ve ekonomik-toplumsal yapy felsefi ve bilimsel bir irdeleme yntemiyle
ele alarak snf gereine ve mcadelesine dayandran ve dolay
syla, devrimci etkinlikte entelektellerin roln ve eylemle ara
larndaki ilikiyi en net ve kesin bir ekilde ortaya koyan dnya
gr Marksizmdir.
K. Marx, "dncelerle belli bir maddi (ekonomik ve top
lumsal) durumun tesine geilemez" ve "eletiri silahnn yeri
ni silahlarn eletirisi alm aldr" diyordu. M arksist gr kesin,
kurucu ve srekli sonu verecek eylemin ancak devrimci dei
iklii yapma olgunluuna ulam olan ii snfna ve emeki
kitlelere dayanlarak gerekletirilebileceini ve eletirel kuram
ile devrimci eylem arasnda, bunlarn birincisini kincisine ile
tecek ve balayacak bir oluumun, bir rgtn, bir partinin,
yani bir aracnn, bir dolaymn yaratlmas gerektii zerinde
de nemle duruyordu. Baka bir deyile, dnyay ve dolaysy
la insann kendisini deiiklie uratan ve bilim sel, teknolojik

14

Entelekteller ve Eylem

ve sanatsal alandan ekonomik, toplumsal ve siyasal alana kadar


uzanan geni bir yelpaze iinde yer alan tm insan etkinliklerini
kapsayan ve bunlardaki diyalektik sreci vurgulayarak belirten
"praksis" kavramyla, daha nceki kuram-eylem ya da entelektel-eylem ilikisine yepyeni bir anlam kazandryordu.
Bu tr bir eylem anlaynn aydnlnda gereklemi Sov
yet Devrimi'nin uyandrd ilgi ve yanknn etkileri, Bat toplumlarnda daha nce ortaya km olan devrimlerden canl
bir miras olarak devralnan zgrlk, eitlik, adalet, insan hak
lar gibi fikirlerle birlikte, bugn de tanklk ettiim iz eletirici
entelektel tutumlarn, davranlarn, eylemlerin ve sivil top
lum kurulularnn n ayak olduu hareketlerin genel zeminini
oluturmutur.
***
Bu balamda hemen akla gelen ve hem kendi kuram sal ve
bilim sel alm alar ve rnleri, hem de siyasal eylemleriyle
n kazanm iki byk entelektelden, Bertrand Russell ve
Jean-Paul Sartre'dan, birer rnek olm alar bakm ndan, ksaca
sz edeceiz.
Russell, Cambridge'de retim grevi isiyken, savaa kar
kmas ve bar grleri savunmas yznden 1916'da
grevinden ayrlmak zorunda kalmt; stelik, resmi m akam
larca ktphanesine de el konmutu. Ama Russell, hayat boyun
ca, inan ve ifade zgrln savundu ve savaa kar kt,
atom enerjisinin askeri am alar iin kullanlmasn iddetle ele
tirdi, Amerika Birleik Devletleri'nin Vietnam'da iledii sulan
ve sulularn mahkm etmek iin uluslararas bir mahkemenin
kurulmasna nclk etti ve bu mahkeme onun adm tad; dok
san ksur yanda, sokaklarda yaplan sava kart gsterilere
ve oturma eylemlerine katld.
Sartre'n, "insan her eyden sorum ludur" sznde dile getir
dii zgrlk kavramn temel ilkelerden biri olarak ele alan
varoluu felsefesindeki siyasal yan Fransa'daki M ays 1968
olaylarndan sonra kesinleti ve eylemsel bir zellik kazand.
Marksist-Leninistleri de desteklemek ve mahkemelerde savun-

Entelekteller ve Eylem

15

inak iin La Cause dit peuple' (Halkn Davas) ynetti, bask ve


iddete maruz kalanlar her tr olanakla savunmay amalayan
Le Secours rouge (Kzl Yardm) derneine katld ve etkinlik
gsterdi ve 1964'te kendisine verilen Nobel Edebiyat dl'n
kabul etmedi.
Felsefenin k noktas, yntemleri ve temel kavramlar fark
l ve hatta birbirine kar olan Russell ve Sartre'n benimsedikleri
etik deerler ve gerek aydnlara zg sorum luluk duygusuyla
eylemde bir araya gelilerini, Sartre'n "Russell Mahkemesi"ne
1967'de bakanlk etmesi bir kez daha gsterdi.
Cogito, 2002, Say 31, s. 103-106.

Toplumcu Sanat Felsefesi

1. Toplumcu Sanat Felsefesinde Yeni Grler


Toplumcu felsefenin son on yl iinde gsterdii gelimeler bi
lim ve felsefe alannda olduu gibi sanat felsefesi konusunda da tar
tmalara, anlamazlklara ve aknla yol at. Hem Batda hem
lkemizde ortaya kan bu tartma ve anlamazlklar sanat eseri
nin deerini gnlk politika gereklerine, muhtevasnn ilk azda
anlalabilir olmasna ve ideolojik bir silah gibi kullanlabilmesine
balayan belli bir eletirme grnn bir yana atlmasndan do
du. Sanat eserlerinin kendi kanunlarna gre deerlendirilmesini
ve toplumcu sanatnn yaratma imknlarnn ve perspektiflerinin
sanatn zne daha uygun bir biimde deerlendirilmesini sala
yan "yeni" grlerin nem kazanmas dnce alannda genel bir
kargaa dourduu gibi sanatyla politika ve sanat eseriyle bilim
sel ve felsef aratrmalar arasnda kartlk olduu dncesinin
domasna da yol at. Hatt sanatn mutlak zgrl iinde ta
yan bir yarat olduu ve bu yarata bilim ya da dnce yoluyla
yaklamann ve zmlemeler yapmann imknsz olduu d
nld. Hakl ncllerden hareket edilerek yrtlen bu dnce
sanat yaratnn baka bir alana indirgenemezliini, eletirmenin
amac olan deerlendirme ve yarglamann sanatn kendi kanun
larna dayanmas gerektiini ve yarata dardan yn vermek ya
da snrlar izmek gibi bir davrann yanl olduunu ileri srme
si bakmndan haklyd. Ama, toplumcu sanat felsefesinin, belli bir
eiliminde belli politik etkiler altnda olumu ve iyice aratrlma
dan kabul edilmi olan bu dar grn iflasn, toplumcu sanat

Toplumcu Sanat Felsefesi

17

felsefesinin imknszl ya da iflas olarak grmek yanlt. Hakl


dncelerden hareket edilerek varlan bu yorumlar toplumsal sa
nat felsefesinin temel kavranlan ve bu felsefe iinde bugne kadar
yaplm almalar gznnde tutulduu zaman metotlu ve tutarl
bir dnceyle varlmas kabil olmayan belli birtakm grlerin
yaygnlamasna yol amt. nk, sanat olaynm bilimsel metot
ve dnceyle incelenemeyeceini sylemek bu olayn akl-d bir
varlk alan olduunu ya da toplumsal ve tarih gereklerle hibir
ilikisi olmayan mutlak ve akn bir dzeyde bulunduunu syle
mekten baka bir ey deildi. Ayrca byle bir dnce sanat sosyo
lojisinin, psikolojisinin, tarihinin ve felsefesinin imknszln ileri
srd gibi bu disiplinlerle sanat eletirmesini (tek tek eserlerin
deerlendirilmesi ve yarglanmas) de birbirine kartryordu. Bu
dnce eletirmenin belli bir dnemde ve belli eilimler tarafndan
kabullenilmi eklini sz geen disiplinlerle bir tutarak birincinin
yanllm kincilerin yanll ve imknszl olarak gryordu.
Ayrca sanatn bilim ve dnce ile ele alnamayacan syleyen bu
dnce sanatnn dnya ile ilikisini kestii ve te yandan gn
lk politikayla geni anlamda politikay birbirine kartrd iin
sanatnn zgrl problemini zlemez hale sokuyor ve ta
rih gelime karsnda sanatnn kendi ii hakknda edinebilecei
bilgi ve bilinci (Henri Lefebvre'in deyimiyle "estetik bilinci") hem
gereksiz hem de imknsz klyordu.1 Oysa toplumcu felsefe akm
iinde ortaya kan "yeni" grler, bu felsefenin iinde ok gerile
re uzanan iki akmdan birinin yeniden n plana kmas ve im
diye kadar geerli olarak kabul edilen toplumcu sanat yorumunun
aksak yanlarnn bir yana braklarak doru yanlarnn yeni gr
asndan ve bu yeni grle daha st bir plana ykseltilerek, btn
teki bilimlerde grdmz gibi, incelenen olaylar hakknda daha
yaklak bir bilgi salayabilecek genel bir varsaymn kurulmasm
mmkn klmaktan baka bir nitelik tamyordu. Bu deiiklik ve
yenilik toplumcu felsefe ve sosyolojide yine son yllarda ortaya k
m belli birtakm deiikliklerden farkl deildi. Nitekim toplumcu
felsefede "yabanclama" (Alieuation - Entfremdung) kavramnn ye
niden benimsenerek nem kazanmas ve Marx' felsefenin, idea
lizm karsnda yer alan ve idealist niteliini tayan btn bilimsel
1 Henri Lefebvre, Cmlrtoution 1'estluHiquc.

18

Entelekteller ve Eylem

ve felsef almalar kendi dnda brakan ve idealist olmasndan


tr reddeden bir dnce olmaktan kararak, idealizmin geli
tirdii geerli yanlan iine alarak aan ve bir st planda sentezini
yapan bir felsefe olarak grlmesi ya da tarih gelimede art arda
gelii ve evrensellii tartma konusu olmayan ekonomik yaplarn
yani smfsz-ilkel-toplum, klelik, derebeylik, kapitalizm ve sosya
lizm gibi retim biimlerinin arasna bir yenisinin yani Asya-tipiretim-biiminin katlmas kimseyi artmazken, sanat alanndaki
almalarn yeniden deerlendirilmesi ve normal olarak gelimesi,
bu alanda toplumculuun iflas gibi anlald. Oysa sanat inceleyen
bilim kollar ve sanat felsefesi, bilginin gelimesinin z demek olan
"yanl-doru diyalektiinin" (Hegel) dnda kalamazd.
Nitekim srf bu adan, toplumcu sanat felsefesinde ortaya
kan yeni grlerin aklanmasnda kendisinden yararlandmz
ve Ernst Fischer hakkmdaki yazsnn serbest evirisini okurla
rmza sunacamz Roger Garaudy'nin bu felsefede sregelmi
olduunu syledii iki grn temel bir ayrl dile getirmekle
birlikte, sanat eserlerini toplumcu felsefe asndan aklamak iste
yenlerin almalarnda (somut olarak ele alndklar zam an) her
iki grn iie gemi olarak ve mantki sonularna kesin olarak
vardrlmam bir halde bulunduklarn sanyoruz. Bundan tr
bu iki grn toplumsa] felsefe aratrmalarnda, Garaudy'nin,
Lukcs'a balad akm iinde aratrmalar yapanlarda olduu
gibi ikinci akma balad Arago'un teorik almalarnda da
birbirinden tamamen ayrlm ve katksz bir halde bulunmad
n dnyoruz. Ernst Fischer'in ve Brecht'in yllarca nce yay
gn olarak kabullenilmi grn dna kan daha bilimsel bir
gr savunduklar ne kadar doruysa Plehanov, Troki, Franz
Mehring, Christopher Caudwell, Granvill Hick, Auguste Cornu,
Claude Roy, Lucien Goldmann ve zellikle Henri Lefebvre gibi
dnrlerin de toplumcu sanat grnn gelimesinde bu
gn yararlanlacak alm alar yaptklar da o kadar dorudur.
Bu bakmdan, Garaudy'nin serbest evirisini vereceimiz yaz
snda, yeni grlerin eski almalarla olan ilgisini belirtmeye
alacaz.
Yn, 19 ubat 1965, Yl 4, say 99.

Toplumcu Sanat Felsefesi

19

2 . Toplumcu Sanat Felsefesinin Yeni Gelimeleri


Asndan Sanatn z Problemi
Roger Garaudy, toplumcu sanat felsefesinde ortaya kan
yeni grleri aklarken, Ernst Fischer zerine yazd dene
mede yle diyor:
Marx'i estetik anlay iinde birbirinden farkl ve hatt
birbirine kart diyebileceimiz iki akm n sregeldiini gr
yoruz. Bu akm lardan birincisi, Jdanov'un aklamalarnda dile
gelmi ve sistematik bir biimde Macar filozofu Gyrgy [Georg]
Lukcs tarafndan ortaya konmutur. Lukcs, Hegel felsefesinin
bsbtn etkisinde bulunduu genlik anda yazd Rona
Teorisi'nden2 son eseri Estetik'e kadar bu gr geni kltr
ne ve bilgisine dayanarak savunmu ve uygulamtr. Toplumcu
sanat felsefesinde grdmz ikinci akm ise, Bertolt Brecht'in
piyesleriyle teorik aklamalarnda ve Fransa'da Aragon'un iir
ve romanlar ile estetikle ilgili teorik alm alarnda kaynan
bulmutur. AvusturyalI dnr Ernst Fischer bu ikinci akmn
en parlak temsilcilerinden biridir. Fischer Sanatn Gereklilii adl
eserinde, dncelerini baarl bir biimde dile getirmitir.3
Marx'i felsefe iinde sanat konusunda ortaya kan bu iki akm
iyice bilinm ezse bugn yaplan tartmay ve ileri srlen yeni
grleri kavramak mmkn olmaz. Bu iki akm sanatn z
ve grevi (fonksiyonu) konusunda olduu gibi sanat yarat
nn kstaslar ve deeri konusunda da birbirine kart grler
olarak ortaya kmaktadrlar. Ayrca bu iki akm sanatyla halk
arasndaki iliki ve bu ilikinin douraca sonularn tm ba
kmndan da birbirinden farkldr. imdi, bu iki akm ve farkla
rn aklamaya alalm:
ki akm n fark sanatn z hakknda ileri srdkleri g
rn farkllndan domaktadr. Lukcs'n gznde sanat bil
ginin bir biiminden baka ey deildir. Nitekim Hegelci felsefe
gelenei de sanat bilginin bir eidi olarak grr. Sanatn fel
sefeden fark bilgiyi kavramlarla deil imgelerle (imajlarla) dile
3 Bkz. G. Lukcs, La T horie cin rom an, Bibliothque M diations.
3 Bu kitabn birinci blm , Cevat apan tarafndan ev rilm i ve Yeni D ergi'nin
drdnc saysnda yaym lanm tr.

20

Entelekteller ve Eylen

getirmesidir. yleyse, sanatn da her eit bilgi gibi nesnel bir


gerekliin, yani verilm i ve hazr bir gerekliin yanss olarak
tanmlanmas gerekir. Zaten Hegel'e gre bu nesnel gereklik
ide'ni soyt diliyle aklanabilir. Sanatn yapt i bu gerekli
i somut ve duyulabilir halde vermesidir. Bu dnce akmnn
bilgide bulunan ve Marx'n "aktif yan" dedii eyi grmezlikten
geldii apaktr. Byle bir gr gerekilii de dar bir biimde
tanm lam ak zorunda kalmtr.
Oysa, bu grlere kart olarak Fischer, sanat her eyden
nce bir i (emek) biimi olarak tanmlamakta ve bir i biimi
olmas dolaysyla bilgi tadn sylemektedir. Bu ok nemli
bir farktr. nkii sanat her eyden nce bir i ve aksiyon biimiy
se sanatta ar basan yan tabiatn taklit edilmesi deil, yarat
olacaktr. yleyse sanatnn yapmas gereken i bilgi vermek
ten (retmekten) ok aratrmaktr. Gerein taklit edilmesine
ve yansya mukabil, pratii (aksiyonu, praksisi) stn grmek
maddeci diyalektii daha nceki ilkel maddeciliklerden ay
ran en nemli noktadr. Maddeci diyalektikte insann yaratc
atlganl ve abas n plana gemitir. Nitekim Bertolt Brecht,
ampirizme dayanan natiiralist bir estetii ve Platoncu idealizmi,
sanat bir yans gibi grmelerinden tr reddederek, "Tiyatro
zerine Yazlar"nda kendi teorik aratrmalarna "Aristotelesi
olmayan" estetik adn veriyordu. Ve bu deyimle, estetiin "z
deleme fenomeni (olay) zerine dayanmadn" belirtiyor
du. Nitekim tiyatro sanatnda, seyircinin sahnede oynayanlarla
"zdelememesini salamak ve bylece tiyatro sanatnn ha
yatn bir yanss haline gelmesini nlemek iin "uzakta-tutma"
(distanciation) tekniinin gerekli olduunu ileri sryordu.4 By
lece sanat eserinin seyredilmesi srasnda (tpk yaratlmasnda
olduu gibi) zdelemenin ve yansnn nne geilmi ve aktif
yan gerekletirilmi olacakt. Brecht, "insan, aktif seyirci olma
yann gelitirir ve inceltir" divordu. Gerekten de plastik sanat
larda yanl olarak "deformasyon" denilen eye tekabl eden bir
ey tiyatro sanatnda da vardr ve bu, alglama fiilinin oluturu4 B rech t'in tiyatro san at ve "E p ik tiyatro" kom suda d nd klerini d ile getiren
yazlar. K m uran ipal tarafndan baaryla ev rilm i ve yaym lanm tr. Bkz.
Epik Tiyatro zerine, DE Yaynlar, 1964.

Toplum cu Sanat Felsefesi

21

cu (yapc) ve aktif rolnn bilincine varlmasndan yani bunun


salanmasndan baka ey deildir. Bu, gerekliin insan tara
fndan "insaniletirilm esinin" hatrlatlmas ve insann gerekli
i sadece yorumlamakla yetinmeyip onu deitirebilme gcn
de tadnn belirtilmesidir. Brecht, "ortaya konuluu ne kadar
eksiksiz olursa olsun biimlendiril meye balad andan itibaren
gereklii deiiklie uratmak gereklidir. Gerekliin deiik
lie uratlabilir olduunu ve ele geldiini anlatm ak iin bun
dan baka are yoktur." diyor. Nitekim Brecht'in zerinde s
rekli olarak urat ey, seyircinin sahnedekilerle kendini ayn
kimse gibi hissetmemesi, yani sahnedekilerle zdelememesi
ve onlar ele alp zerinde dnmesi, yarglamasdr. Brecht'in
"Aristotelesi olmayan diye adlandrd bu estetik Gaston
Bachelard'm bilgi ve sanat alannda aktif ve yaratc yan (ura)
n plana karan "dekart-olmayan" epistemolojisini akla getir
mektedir. Bachelard'm bu gr, amzn, bu genel gerei
ni, baka bir alanda dile getirmek iin ileri srlmt. Nitekim
Marx da bu aktif ve yaratc yana insann i (emek) ile "tabiatn
insaniletirilm esi"nin sonsuz diyalektii diyordu. Bu deyimle
Marx gerekliin insan tarafndan durmadan bakalama ura
tlmas n ve yaratlmasn anlatmak istiyordu. Ernest Fischer bu
dncelere dayanarak sanat eserinin, nesnel bir gerekliin ya
da duyulabilir bir gerekliin kopyas olmadn gsterdii gibi
Platon'un zleri gibi aklla kavranld sylenen bir dnsel
gerekliin ya da ncesiz-sonrasz (ezel-ebed) bir insan tabiat
nn kopya edilmesi demek olmadn da gsterdi. Sanat idealist
lerin anlad ya da Kandinsky'nin m istik bir zellik tayan "i
zorunluk" grnn ileri srd gibi i-benliin dar yans
tlmas da deildi. Fischer, sanat eserini insan ile dnya arasn
daki ilikilerin bir "modeli" olarak grr. Burada "m odel" keli
mesi sibernetik bilginlerinin kulland anlamda kullanlmtr.5
Fischer sanat eserini i'ten (emek'ten) kalkarak tanmlad ve i'i
bir Marx' olarak snf ilikileri dnda ele almad iin kita
bnda sanatn insan ile dnya arasnda bulunan derin bir ilikiyi
dile getirdiini gstermitir. Bu aktif iliki, gittike daha byk
S Yani insanla dnya arasnda bulunan ve tarih i aam alara bal olarak diyalektik
biim de durm adan deien b ir iliki yaps anlam nd a.

22

Entelekteller ve Eylem

lde insann egemenliine giren ve deiime uratlan bir ger


ekliin fethedilmesi ve tabi ya da toplumsal gerekliin nsan
bir plan gznnde tutularak kurulmas (ina edilmesi) ve yeniden-kurumasdr. Fischer her sanat eserinde, bu balantnn
bir "model"ini yani tarihin her annda insanla dnya arasndaki
aktif ilikilerin en temel yannn bir parabol (remz, alegori) bii
mine brnerek gerein pekimi bir halde ortaya kn gr
mektedir. insanla dnyann ilikisini dile getiren bu "model"in
kuruluunda snf ilikilerinin temel bir rol oynadn belirten
Fischer, romantizm akm zerine yapt inceleme ve zmle
melerde bu akm burjuva dnyasna kar gsterilen tutku dolu
ama eliken bir protesto hareketi olarak ele almaktadr. "Fransz
Devrimi ve bu devrimin kendisine ve eitli dnemlerine kar ta
knlan tavrlar romantik akmn anlalmasn salayan anahtar
lardr" diyen Fischer, Baudelaire ile ilgili incelemelerinde "sanat
iin sanat" grn ele alm akta ve bu gr kaba faydaclk
anlayna kar bir protesto olduu kadar her eyin meta ha
line geldii bir dnyada meta yaratmann reddedilm esi olarak
da aklam aktadr.6 Ayrca Fischer'e gre, bu akm, Marz'n ekonomipolitikte "burjuvann retim iin retim ilkesi" dedii eyin
estetik planda da geerli olduunu aka gstermitir. Fischer,
sz geen Sanatn Gereklilii adl eserinde, ayrca natralizm ak
mndan "Yeni Roman"a kadar birok sanatnn, burjuva dnya
sndaki nsan anlamn yokluu karsnda ya da byle bir rejim
de ortaya kan hayatn anlamnn kaybolmas ve yabanclama
olay karsnda ne gibi tepkiler gsterdiini aklamtr. Bu tepki,
sz geen anlam yokluunun (yaama anlamnn kaybolmas
nn) dile getirilmesi ve eitli llerde bu olayn protesto edilmesi
eklinde belirmektedir. Bu aklamalar, toplumcu bir eletirmene,
dar ve clz bir "dekadans" kavram iinde dnp kalmamas iin
gerekten yararl olabilecek niteliktedir.
Yn, 26 ubat 1965, say 100.
6 Rom antizm akntna, "kaba faydaclk anlayna kar bir protesto olduu kadar",
"eliken" bir d avran ve "ler evin m eta haline geldii bir dnyada meta yarat
m ann red dedilm esi" olduu konusunda Ilehanov da ayn biim de dnm ekte
ve bilim sel alm alaryla bu gerei aklam aktadr. Bkz.: Sanat ie Sosyalizm , s. 23
ve tesi, eviren: Selim M im olu, stanbul, Sosyal Vay., 1962.

Toplumcu Sanat Felsefesi

23

3 . Sanatn Grevi Nedir?


Toplumcu sanat felsefesi iinde gelimi iki dnce akm
nn, sanatn z sorusuna verdikleri cevaplar geen yazmz
da aklam tk.7 Garaudy'nin birini Jdanov ve Lukcs'a tekini
Brecht ve Aragon'a balad bu iki akmn sanatn z hakkn
da yaptklar aklamalar, sanatn grevi sorusuna verdikleri
cevabn da farkl olmasna yol amtr. Gerekten de, sanat
Hegel, Lukcs ve Jdanov'un yaptklar gibi bilginin bir eidi
olarak grrsek sanat almasnn deerini belirleyen kstaslar
ile bilginin kstaslar arasnda benzerlik olmas gerekir. Bu ks
taslardan en nemlisi btnlk (totalit) kstasdr. yleyse, bir
sanat eseri gereklii ne kadar eksiksiz ve tam olarak dile geti
rirse o kadar byk ve gzel olacaktr. Bu gr benimsersek
ann toplumunu btn olarak (her yanyla) dile getirmi olan
Balzac'n eserini her eit gerekiliin (ralisme) rnei olarak
kabul etm em iz gerekir. Buna karlk, ato ve Dava'da^ yabanc
lam bir toplum iinde yaayan insann dnya ile arasnda bulu
nan ilikiyi ksmen ve bir bakma soyut bir biimde dile getirmi
olan Kafka'y, btnlk kstas adna gereki (realiste) saymama
nz gerekir. Bu temellerden hareket ettii iin, Gyrgy Lukcs,
Eletirici Gerekiliin Anlam9 adl eserinde Thomas Mann ile
Kafka'y karlatrm ve Kafka'y beenmediini aklamt.
Oysa Ernst Fischer, bunun tam tersine, daha nce szn etti
im iz Sanatn Gereklilii adl kitabnda Kafka'nn da Brecht'in de
paraboller (remzler) kurmakla ie baladklarn ve bu iki yazar
arasndaki farkn, gelecee dnk olmak ve gelecekle ilgili pers
pektifleri dile getirmekle, yabanclamann tesine gidememek
ve bu yabanclamay protesto etm ekle yetinmek arasndaki fark
olduunu syler. Yani, Fischer'e gre, bu iki byk sanat ara
sndaki fark Brecht'in gelecekle ilgili perspektifleri grp gs
termesi, buna karlk Kafka'nn yabanclama olaynn tesine
geememesi ve bu olay sadece protesto etm ekle kalmasdr.
7 "Toplum cu Sanal Felsefesinin Yeni G elim eleri A sndan Sanatn z Problem i."
Yn, 26 ubat 1965, say 100 [Bkz. yukarda 2. blm ].
8 Km uran ipal tarafndan dilim ize evrilm itir. stanbul, Ta Yav.
V La Signification du ralism e critique, G allim ard.

24

Entelekteller ve Eylem

Sanatn bir bilgi eidi olarak grlmesi sanatn grevi ko


nusunda bir baka kstas kabullenmemizi de gerektirir. Ger
ekten de, sanat sadece bir bilgi eidi olarak grrsek sanat
eserlerinin eitim bakmndan grd i, o anda ve dolaysz
olarak belli bir ey retmesinden ibaret olacaktr; bylece ara
trma ve yaratma konusunda oynad rol nemsenmeyecek ve
gzden kaacaktr. Bu gr belli bir eletirm e grnn do
masna yol aabilir ve amtr.10 lk yazmzda szn ettiim iz
ve bugn artk aldn belirttiim iz bu eletirm e gr, ele
ald herhangi bir sanat eserinin deerini yarglarken bu eserin
toplum iindeki ileri kuvvetlerin ya da ii snfnn gnlk ya
da ksa sreli politik mcadelesinin amalarna uygun dmesi
ya da dmemesini kstas olarak ele alyordu. Bu mcadelenin
ksa sreli perspektiflerini sindirm emi ve dile getirm emi bir
sanat eseri dekadanlkla yani yozlamlkla damgalanyordu.
Bununla birlikte Garaudy'nin Hegel ve Lukcs izgisinde geli
tiini syledii felsefe akm iindeki dnrlerin ve Marx'
gelenekten ilham alm baka dnrlerin tmnn bu ele
tirme grn benim sedikleri sylenemez. L. Troki Edebiyat
ve Devrit'den yle diyor: "Bizim , iilerden sz etmeyen sana
ta yeni ya da devrimci dem ediim iz doru deildir. airlerin,
mutlaka, fabrikalara ya da sermayeye kar tavr almay dile ge
tirmeleri gerektiini de sylemiyoruz. Geri, yeni sanatn, ii
snf mcadelesini bir ana-konu gibi ele almas gereklidir. Ama
bu, yeni sanatn sadece belli birtakm konular ilemesi gerek
tii anlamna gelmez. Yeni sanat en geni bir alan her ynde
ilemeli ve dile getirmelidir. Yeni sanat lirik iiri de yaratmak
zorundadr. nk lirik iir olmadan yeni insan yaratlamaz.
Ama lirik iiri yaratabilmek iin airin dnyay yeni bir biimde
duymas gerekmektedir." Roger Vailland da yle diyor: "Toplumlarn tarihini ve ada olaylar maddeci bir adan grmek,
bir yazarn sadece emekilerin yaad ortamlarla ve yaptklar
mcadelelerle ilgilenm esini gerektirmez. Yazar, maddeci gr
iyice benimseyebilmise, yar otomobilleri ya da zrafa av ile
ilgili romanlar bile yazsa bu grnn dile gelmesinin nne
10 Bkz. Yn, say: 99.
11 L. Trolsky, Literatre an d Revalttlion, T h e niversite of M ichigan Press, 1960.

Toplumcu Sanat Felsefesi

25

geemez. Yazar, tuttuu tarih felsefesini ne kadar iyi hazmet


mise, gr, eserlerinde o lde iyi dile gelir. Bir yazar, po
litikann ya da felsefenin basmakalp dilini at lde gerek
bir yazar olur."12
Garaudy yukarda sz geen dar eletirm e grnn
zellikle "olumlu tip" konusundaki tartm alarda btn snrl
ln ve tehlikelerini aa vurduunu belirtiyor. Toplumcu sa
nat grne bal bir romancnn, eserlerinde, ann gelime
kanunlarn iyice bilen ve yazarn szcs grevini yerine geti
ren bir "olumlu tip" (mspet tip) yaratmas gerektii dncesi
zerinde bizde de tartlmtr. "Olumlu tip"in gerekli olduu
genellikle savunulduu srada Breclt yle diyordu: "Olumsuz
tip'in olumlu tip'ten daha ilgi ekici olmas nereden ileri geli
yor? nk, olumsuz tip eletirici bir biimde oynanmaktadr."
Ne var ki Brecht'in bu szlerini sanatn pedagojik (eitici) ya
nn reddettii eklinde anlam ak doru deildir. Breclt bunu
sylerken sanatn eitici yann reddetm iyor ama sanatn bu
grevini kendine zg (has) bir dzeyde yapabileceini belir
tiyordu. Ayrca gnlk politikann gerekleri ile sanat yarat
arasnda dorudan doruya iliki kurmaya kalkmay yanl
buluyordu. Gerekten de, sanat eseri ile gnlk politika arasn
da deil, gerek ve geni anlamyla politika arasnda bir iliki
kurm ak doru olur. Toplumcu felsefe asndan gerek ve geni
anlamyla politika, ii snfna ve em ekilere yarnn insann
yaratm alar konusunda yardm etm ek demektir. Bir eserin b
yk bir sanat eseri olmas iin o gnk mcadelenin sloganla
rn imgeler halinde dile getirmesi ve onlar rneklendirmesi
mutlaka gerekli deildir. Bir eserin byk bir sanat eseri olmas
iin insana kendisi hakknda en gerek ve yce bilinci vermesi
yani insana tabiat, toplumu ve kendisini deiiklie uratabi
lecei konusunda bilin salamas; onu aydnlatmas gerekli
dir. Burada sz konusu olan, imdi'nin ya da gelecein idealize
edilm esi deil, insana kendisini amas gerektiini duyurmak
tr. Nitekim, bir sanat eseri byk olduu lde, yani tarihin
herhangi bir annda domakta olan yeni bir dnyay ve kendi
ni amakta olan insann varln duyurduu lde heyocan12 "R oger V ailland'la G rm e", L'Exprcns dergisi, say 316.

26

Entelekteller ve Eylem

landrmaktadr. stelik bu grevini, iinde doduu tarih ve


toplumsal artlar bizim yaadmz artlardan bsbtn farkl
olduu zaman bile gerekletirebilmektedir. Sanat felsefesinde
"aheserlerin srekli yaay" diye adlandrlan bu probleme
Marx Eski Yunan sanatndan sz ederken deinmiti. Fischer
eski Yunan trajedilerinin Klelik dzeni zerinde kurulm u bir
toplumu yanstm akla birlikte, bu toplumda insann yceliini
ve snrsz ama gcn ortaya kardklar lde bizi heye
canlandrmaya devam ettiklerini ve yine bizi iinde yaad
mz farkl tarih artlarda daha byk ve yce iler gerekle
tirmeye ardklarn sylyor.13
Sanatn grevi konusunda yukarda akladmz temel d
ncelerden kalkan bir eletirme anlay dar kstaslar kabul et
memek vie sanat eserlerini mekanik bir biimde ikiye ayrarak
"yozlam" ve "ilerici" diye iki grup altnda toplamamak zorun
dadr. Dar ve ksa sreli bir faydaclk asndan bakarak gerek
ilik ile romantizm, eletirici gerekilik ile toplumcu gereki
lik arasnda da kaba bir fark gzetmek doru deildir. Nitekim,
toplumcu gerekiliin ayn zamanda bir eletirici gerekilik
olmas gereklidir. nk, toplumcu gerekilii kabul etm i olsa
da bir sanatnn sanatn temel grevini gz inde tutmadan
yaratmas kendi iini gerektii gibi yerine getirmemesi demektir.
Sanatn asl grevi "yattrm ak" deil "tedirgin etm ek"tir; biz
olmakszn hareket ederek gelien verilmi bir gereklii dile ge
tirmeye kalkmak deil, gerekliin gelimesi ve deimesinin
byk bir lde kiisel aksiyonumuza bal olduunu ve bu ger
ekliin yetersiz yanlarndan bizim kii olarak sorumlu bulun
duumuzu duyurmaktr; ksacas, sorumluluun uyandrlmas
ve farkettirilmesidir. Brecht, "Bugnn dnyas, bugnn insan
larna ancak deiiklie uratlabilir bir ey olarak tasvir edilebi
lir" diyor.14 Toplumcu felsefenin salad kavrayc grten ve
tarih gelime ile bu gelimenin kanunlarnn bilgisinden yoksun
olan sanatlar da yabanclam insann eksiksiz ve btnsel (to13 Bkz. Sanal ve Sosyalizm , Sosyal Yay., 1962, s. 145-148.
14 "G erek sanat eserleri hayatn v e insan d uygularnn yeni b ir yann aa vu
rurlar. O g n e kadar iyice bilin cin e varm ad m z ve b en li im izd e sakl kalm
eyleri ak larlar bize. "Jam es T. Farrell, T he League of Frightened Philistines and
O ther Papers, New York, T h e Vanguard Press, s. 173.

Toplumcu Sanat Felsefesi

27

tal) bir insan haline gelmek konusundaki zleyiini ksmen ve


yanlm bir biimde de olsa dile getirerek byk sanat nitelii
ni kazanm olabilirler. Toplumcu bir sanat eletirmesi bunu gz
nnde tutmak zorundadr. Bununla birlikte, bir sanatnn fel
sef ve politik bilincinin kabiliyeti dzeyinde bulunmas zlenen
bir eydir. inde yaad an gereklerini bilmek ve gelecekle
ilgili perspektiflerden yz evirmemi olmak zellikle toplumcu
sanat iin gereklidir.15
Y , 5 M art 1965, say 101.

4. Sanat ile Halk Arasndaki likiler


Toplumcu sanat felsefesindeki son deiiklikler sanat ile
kitleler arasndaki ilikinin deiik biimde ele alnmasna yol
amtr. Daha nceki yazlarda szn ettiim iz AvusturyalI
dnr Ernst Fischer sanatla halk ilikisini incelerken, bir sa
nat eserinin hemen ve kolayca anlalabilir olmas gerektiini
ileri srenlerin halkn estetik zevklerini bir kstas gibi ele alm a
larn ve eitli nedenlerin etkisiyle byk apta yozlatrlm
olan bu zevklere uygun den eserleri "ilerici eserler" gibi gr
melerini eletiriyor ve yanl buluyor. Brecht de bu konuda un
lar sylyor: "Seyircilere gsterilecek saygnn biricik iareti,
onlarn zeksn ve kavrayn kmsememektir." Gerekten
de "ilerici eser" vermek bahanesiyle halkn iyice gelimemi ve
yozlatrlm zevklerine dalkavukluk etm ek halka kar sayg
duymamak demektir. Marx, her ada, yaygn ve hkim olan
fikirlerin o an hkim snflarnn fikirleri olduunu sylemi
ti. Estetik zevk (beeni) iin de ayn eyi syleyebiliriz. Kitlele
rin estetik zevkini yozlatrarak bozan byk tirajl gazetelerin,
sradan filmlerin ve piyeslerin ktisad monopoller tarafndan
desteklendii amzda hkim snflarn belli birtakm estetik
15 Bu konu iin bkz. Roger Garaudy, G erekilik A sndan Kafka, s. 97-98. eviren:
M ehm et Doan, Hur Yay., 1965. Ayrca, Plehanov, Sanat ve Sosyalizm , stanbul,
Sosyal Yay., s. 88-89.

28

Entelekteller ve Eylem

deerleri halka nasl kabul ettirdiklerini aka gryoruz. Yal


nz unu da unutmamak gerektir: Burjuvazi, halk kitlelerinin
manev ve estetik hayatnn yozlatrlp bozulmasn, soyut re
sim ya da en yeni roman akm lar; szgelimi Fransa'da grlen
"Yeni Roman" aracl ile gerekletirmiyor. Burjuvazi bu yoz
latrma iini, tam tersine kaba ve s figratif resimle, ak ve
macera romanlaryla, fotoromanlar yaymlayan gazete ve dergi
lerle ya da ehvet ve macera filmleri aracl ile yapyor. Bu eit
"sanat" rnlerinde grlen akademik ustalk aslnda hkim s
nflarn kitlelere kabul ettirdii basit ve s bir "sanat"tr. Burada
zerinde dikkatle durulmas gereken bir nokta vardr. Bu nokta
da udur: Toplumcu gerekilik bu "sanat" biimlerini (formla
rn) ele alp onlarn iine yeni muhtevalar ve eilim ler koymaya
kalkmakla olumlu bir i yapm olmaz. Yaygn olan bu sanat
biimlerinin iine toplumcu gerekilie uygun ilerici bir muh
teva koymann mmkn olduunu sanm ak yanltr. nk
bir sanat biimi (formu) iine zehir ya da hayat iksiri konmas
mmkn olan bir kap deildir. Ernst Fischer herhangi bir bii
min mutlaka belli bir muhtevann biimi olduunu aklamtr.
Biim ile zn (muhtevann) ayrlmazln ve ayrlmamas ge
rektiini daha nce baka Marx' dnrler de ileri srm
lerdir. "Biim, kristalize olmu bir toplumsal tecrbedir" diyor
Fischer. Ve bu dnceden kalkarak biimciliin (formalizm)
gerek bir tanmm da yapyor. Fischer'e gre biimcilik, biim
zerinde durmak ve srar etmek diye tanmlanamaz. nk bi
im zerinde durmak sanatnn tabii iidir ve bu konuda gs
terecei titizlie snr koymak imknszdr. Biimcilik, aslnda,
teknikilik demektir. Yani biimcilik kendi kendisiyle yetinen
ve kendi dnda herhangi bir amac olmakszn kendisiyle va
rolan bir abadr. Nitekim, artlar deimi olduu halde, eski
biimleri taklit ve tekrar etmekten baka bir ey olmayan akademizm de biimciliin bir trdr. Biimcilik ayn zamanda
nsan duygulardan ve hayattan kopu da demektir. Biim cili
i yeni gerekleri dile getirmek amacyla yeni bir dil bulmak
iin yaplan bir aratrma olarak tanmlamak da kabil deildir.
Teknik yaratmaktan baka bir amac olmayan biimcilik, yeni
gerekleri dile getirmek iin biim konusunda gsterilen titizlik

Toplumcu Sanat Felsefesi

29

ile teknikilii birbirine kartrmaktadr. Nitekim, btn byk


sanatlar, yeni bir teknik ortaya koymak amacyla deil, ala
rnn yeni gereklerini dile getirebilmek iin yeni bir biim orta
ya koymak amacyla almlardr. Bundan tr, Van Eyck'n
ya da Balzac'n kulland teknikler ne kadar hayranlk verici
olurlarsa olsunlar bu sanat ustalarnn kulland dil bugnn
gereklerini dile getirmeye yeterli deildir. Engels'in "Ludvvig
FeuerbaclV'da aklad16 gibi, a aan her yeni bilimsel keif
yeni bir maddecilik biiminin yaratlmasn nasl gerektiriyorsa,
Brecht'e gre de her yeni a gerekiliin yeni bir biimini orta
ya koymak zorundadr. Demek ki, sanat, halkn yozlatrlm
ve bozulmu estetiklerine uygun den eserler vermek yerine
ann ve toplumun gereklerini bu gereklere yarar bir bi
imde dile getiren eserler vermek ve bu eserler aracl ile kitle
lere seslenmek zorundadr. Bu arada, halk kitlelerinin safln
ve gerek zn kaybetmemi olan sanat gelenekleri ile ilinti
kurarak bunlardan yararlanmak da sanatnn elinde bulunan
en nemli imknlardan biridir. Hem sanatn gereklerini yerine
getirm ek hem de halkn bozulm am ama bir yana itilm i gele
neklerinden onlara yeni bir nitelik kazandracak biimde yarar
lanarak eser vermek her sanatnn kendi lkesinin zel artlar
ile belirlenen bir aba ve devdir.
Yn, 12 M art 1965, say 102.

16 L. Feerbach v e Klasik A ha Felsefesinin Sonu, stanbul, Sosyal Yay.

Sanat Bir Deiim ve Olutur*

A hm et Uraz: Germain Bazin'in Sanat Tarihi'/** evirmenizin


zel bir nedeni var m?
Selah attin H ilav: Evet. Bazin, sanat tarihinin, yani grsel
sanatlar tarihinin irdelenmesinde kendini gsteren ada yak
lamn nemli bir temsilcisi. Bu yaklamda kendisine nc
lk edenler var kukusuz: Waldemar Deonna, Elie Faure, Henri
Focillon, Erwin Panofsky gibi. Sz konusu yaklamn amac
sanat tarihindeki saysz ve farkl olay ve rn soyutlamalara
dayanarak derleyip toparlamak, snflandrm ak ve saydam bir
kavraya ulamak. Yani, zaman iindeki art arda gelimeleri
iinde ele alnan bu olay ve rnlerin yzeysel bir dkmn
yapmakla yetinmeyip genel belirlenimlerini, formlarn, yap
larn bulmak; bir sanat rnleri morfolojisi yapmak. Baka bir
deyile Bazin, formalist sanat tarihileri arasnda yer alyor, ama
bu rnlerin tarihsel, toplumsal, felsef ve bilimsel arkaplanlarnm nemini de belirtiyor. zellikle sanat akm larnn (Sim
gecilik, zlenimcilik, Gerekstclk gibi) ortaya klarn
aklarken bu yola da bavuruyor. Bu bakmdan Bazin'in sanat
rnlerini formlar asndan ele alp kapsayc kmeler ve aa
malar (Prim itif ve Arkaik aama, Klasik aama, Akademik ve
Maniyerist aama, Barok aama) iinde bir araya getirirken bu
rnler arasndaki etkileim leri ve ilikileri gz ard etmediini
ve bu bakmdan, tarihsel boyutu da gz nne alan bir "yap* Selahaltin H ilav ile syleiyi yapan A hm et Uraz.
** Sanat Tarihi, G erm ain Bazin, eviren ler: 1. Blm : zra Nural, II. Blm : Selah altin Hilav, stanbul, Sosyal Yay., 19 9 8 ,5 % s.

Sanat B ir Deiim ve O lutur

31

salc" olduunu syleyebiliriz. Nitekim, Sanat Tarihi'nin (Histoire


de l'Art) sonu blmnde Bazin yle diyor: "Birbirinden ok
uzak yerlerde ortaya kan formlarn arasndaki benzerlik eitli
ekillerde aklanabilir. Aradaki mesafe ne kadar byk olursa
olsun, bu durum etkileme olanaklarn tamamen ortadan kald
ramaz. rnein in figrleri, Trkistan'dan ve ran'dan geerek
sanatsal formlar Bizans ve slam dnyasna ulatran pek Yo
luyla Bat'ya getirilm i olabilir. Ya da ok uzak bir ortak kken,
tarihin ok uzun bir dnemi boyunca birbirinden ayr dm
halklar arasndaki benzerlikleri aklayabilir ve belki de, Ame
rika ktasndaki Kolomb ncesi sanat formlar ile in sanatnn
ok eski dneminin formlar arasndaki garip benzerlik bu ba
kmdan aklanabilir. Ayrca, herhangi bir etki olasl sz ko
nusu olm akszn, benzer durum ve koullarn, ok byk zaman
ve mekn farklarna ramen, benzer sanatsal formlar dourdu
u da bilinm ektedir ve bu tr paralelliklerin en nls, Gotik
sanat ile onu bin yl ncesinden ruhan bakmdan deta haber
vermi olan Gandhara Yunan-Buddha sanat arasndaki para
lelliktir. Toplumbilimde bu olguya 'yaknsaklama' deniyor." (s.
571) Burada ilgin olan yan, Bazin'i, sanat tarihinin aklanm a
s bakmndan toplumbilimin verilerine de dayanmak gerektii
ni belirtm esi, yani sanat toplumbilimine ak kap brakmasdr.
A.U.: Bazin, Sonu blmnde, sanatn kaynana ya da temeli
ne ilikin eitli kuramlar aklyor, ama lagi kuramdan yana oldu
unu belirgin bir ekilde ortaya koymuyor denebilir mi?
Selah attin Hilav.: Sonu blmnde, sizin de belirttiiniz
gibi, sanatn kaynan ya da temelini bireysellikle, toplumsal
ve kltrel evreyle, yaygn dnya grleriyle, corafya ve rk
zellikleriyle, sanat-iradesiyle, hayat karsnda benimsenen tu
tumlarla, oyunla, psikolojik gereklerle ve bilindyla akla
maya ynelen kuramlarn dkm yaplyor. Bazin'i sanatn
kaynana ilikin olmayan ama sanat rnlerinin ortaya k
larna, paralelliklerine, benzerliklerine, tekrarlanmalarna ve
adeta srekli olarak yeniden geri gelip dngler oluturmasna
ilikin aklamalarnda formalist ve yapsalc anlay benim se
dii ak olarak ortada. Sanatn somut rnlerine ve bunlarn

32

Entelekteller ve Eylem

ortaya k ve grnlerine, yani Hegelci anlamda "fenomenolojik" dzeyine ilikin olan bir anlay bu. Sanatn derinlerin
de yatan ve belirleyici olan kaynaklar ve eilim ler konusunda
ise, Bazin'in, Heinrich VVlfflin tarafndan ileri srlen ve sanat
tarihindeki iki dnemi, yani zaman ve meknla snrl iki fark
l slubu deil de insanolunun hayat karsnda benimsedii
iki farkl ve kart tutumu belirten ve psikolojik zellik tayan
"K lasik" ve "Barok" kavramlarna dayand grlyor. Bazin,
VVlfflin'in ileri srd bu kavramlar aklarken yle diyor:
"Klasisizm , birlik ve btnlk demektir ve doay insan lei
ne indirger.
Klasisizmin bir varlk halini dile getirmesine karlk Barok,
olu ve deimeyi dile getirir ve doaya adeta k olduu iin,
insan kozmik ritmin iine eken bir dalmdr. Barok insano
lunun tutkularn, hznlerini, aclarn, ak ve lm dile geti
rir; Klasisizm ise btn ruhsal yetileri akln denetimine girm i
ve gcnn doruk noktasna ulam olgun insanla ilgilenir sa
dece." (s. 564) Sanat yaratnn ve dolaysyla sanat rnlerinin
daha da derinde yatan kaynaklarn ve belirleyici eilimleri ele
alnca da yle diyor Bazin: "Biri Avrasya'nn Dou'sunu, teki
Bat'sn kapsayan evrilm i uygarlklarn iki blgesi de, plastik
sanatlar, kavrayabildikleri lde ilemilerdir. Bu iki blge ara
sndaki farkllklar, temellerinde yatan ritimleri arasndaki ben
zerlii grmemizi engellememelidir. Gerekten de, bu iki blge
nin her birinde kart merkezlere dayanan iki farkl kutup yer
alr ve bunlarn birincisi, insanoluna, evrene olan balln ve
doast glere boyun eiini hatrlatmaya ynelir; kincisi ise
bunun tersine, insanolunu, bu glerden kurtulmaya ve dn
ce araclyla hem dnyaya hem de kendine egemen olacak e
kilde sadece kendi gcne gven duymaya ynlendirir." (s. 572)
Bu alntlar, Bazin'in, sanat yaratnn derinlerde yatan di
namik g olarak insanolundaki iki kart eilimi kabullen
diini ortaya koyuyor. Bunlarn birincisi, Bazin'in de belirttii
gibi, kendi varoluunu doast gler (bunlar arasnda tektanrc dinlerin Tanrs da yer alr) asndan ele alan ve anlam
landran edilgin ve akl-d diyebileceimiz eilim; kincisi ise
doast glere kar kan ve kendisinin dndakini (bunun

Sanat B ir Deiim v- O lutur

33

iine insann hayvansal varl da girer), yani kendi olmayan


egemenlii altna alp insansal varln tek bana ve kendisi
iin oluturmaya ynelen insanolunun aklsal ve Prometheusu diyebileceimiz eilimidir. Bazin insanolundaki bu ikilie
bir kez daha deinerek Sarut Tarili'nin son satrlarnda yle di
yor: "Dolaysyla, sanat tarihinin, bireysel insan varlnn ken
dini btn dile getirilerinin temelinde, ikiz bir kartlk bulun
duunu ileri srmeye ynelen modern psikolojinin bulgularn
doruladn syleyebiliriz." (s. 575)
Dikkat edilecek olursa Bazin, VVlfflin'in "Klasik" ve "Ba
rok" kavramlar ve buna bal olarak nsaolunda bulunduu
ve sanat rnlerinin kaynan oluturduu dnlen iki kart
eilim zerinde durduu halde, bunlar, psikolojinin ve psika
nalizin verileriyle iliki iine sokmaya da yneliyor. te yandan,
sanat rnlerinin ortaya klarn aklarken de, bilimsel saylabileek formalist ve morfolojik bir tutum sergilemesinin yan
sra, sanat toplumbilimine de gnderme yapyor. Btn bunlar,
Bazi'in bir bilim olarak grd ve sanat tarihinin irdelemeleri
ve aklamalar iinde kalmay semi ve teki insan bilimleriy
le de iliki kurmak gerektiini dnm olmasndan trdr.
Bazin'in bir sanat tarihisi, yani felsefeci deil de bilim adam
olarak bu ekilde davranmas doal ve hakldr. nk, sanat
rnlerinin tarihsel ve grnrdeki varlna ilikin aklam a
larn tesine geerek baz kuram lar ileri srlm olsa da sana
tn zne ve ne olduuna ilikin tanm lam alar yapmak aslnda
felsefenin irdeleme alanna girer.
Ne var ki Bazin'in, ak ve kesin bir ekilde belirtm ese de,
sanat felsefe, bilim ve teknoloji gibi bir insan etkinlii; hem
insann gerekletirdii hem de insanolunu diyalektik olarak
oluturan ve gerekletiren bir ura, bir aba, bir eylem, bir
"praksis" olarak grmeye eilim li olduu bir varsaym olarak
ileri srlebilir. Nitekim Bazin'in, "Hegel, ok daha nce, sanat
eserinin insanolunun evriminde hayati bir anlam ve nemi ta
dn grm tr" demesi, bu adan anlamldr, (s. 569)
A.U.: Yani Bazin, sanat tarihisi olarak, bu tarih iinde olup biteni
sergilemekle, derleyip toplamakla ve anlalabilir klmakla yetiniyor, ama
sanatn zne ilikin felsefi bir aklama getirmiyor mu?

34

Entelekteller ve Eylem

Selah attin Hilav: Kukusuz yle. Ama bu durumun


Bazin'in bir eksiklii deil, sanat tarihisi, yani bilim adam ola
rak dikkatli davranmasnn sonucu ve dolaysyla bir stnl
olduunu unutmamak gerekir. Bazin sanat tarihi deil de felsefe
tarihi yazsayd zaman iindeki art arda gelileri bakmndan ele
ald felsefe sistemlerinin ve grlerinin dkmn yapacakt
kukusuz. Belki de, ayn sorunlarn eitli zaman ve mekn ko
ullarnda yeniden ele alndklarn gz nnde tutup felsefe so
runlarnn tarihini irdeleyecekti, yani bir tr sorunlar tipolojisi
ya da morfolojisi yapacakt. Ayrca, eitli sistemlerin ve grle
rin temelindeki etkenleri ve eilimleri de ortaya koyacakt. Ama
tpk S am i Tnrili'nde olduu gibi, felsefenin ne olduu sorusuna
kiisel bir cevap getirmeyecekti (felsefe tarihisi olarak kald
srece). Ve hi kukusuz, doru davranm olacakt. Bu rnekle
meden sonra, yine de Bazin'in sanatn ne olduu konusundaki
grne ilikin olarak ileri srdmz ve Hegel konusunda
sylediklerine dayandrdmz varsayma dnerek unlar ek
leyebiliriz:
Bazin'in dkmn yapt ve sanatn kaynana ilikin
olan yar-felsef ya da kuramsal aklamalarda dikkati eken bir
ortak nokta var. Bu aklamalarn hepsinde sanat yaratan kay
nak ile yaratlan sanat rn birbirinden ayr ve sanatn znesi
ile nesnesi arasnda bir nedensellik ilikisi var, ama bu iliki sa
dece zneden nesneye yneliyor ve nesneden zneye dnmyor.
Sanat znesi ile nesnesi etkileim ve sre iinde deil; arala
rnda diyalektik bir iliki ve btnsellik yok. Oysa, insann sa
nat rn yaratnn ve bu rnlerin, insan da bir rk olarak
yarattn unutmamak gerekir. Aslnda, sanatn ne olduu so
rusu insann ne olduu sorusuyla ilintilidir. nsan, z nceden
belirlenmi, olmu-bitmi ve ne ise hep yle olan ve kalan bir
varlk deildir; bir deiim ve olutur, bir sretir, kendini yara
tan bir varlktr; dorudan doruya verilmi dolaymz varl,
yani doaya ve iinde yaad toplumsal evrenin gelenekle
rine, kurallarna, manevi deerlerine kar karak ve abayla,
almayla, emekle ve eitli eylem biimleriyle (sanat da bunlar
dan biridir) bu dolaymsz varl olumsuzlayarak ve diyalektik
olarak aarak kendini adeta bir "yapt" olarak ortaya koyan bir

Sanac B ir D eiim ve O lurur

35

varlktr; dolaysyla, zgrlktr ve gerek bireyselliktir ve bu


zellikleri olduu iin de tarihi olan, yani tarihsel bir varlktr.
yleyse sanatn z, insann olumsuzlayc ve ac etkinliinin
ve eyleminin, yani praksisinin zel bir eidi (tpk bilim, tekno
loji ya da siyasal mcadele gibi) olmas asndan, insanolunun
kendini bu zel alanda ve zel aralarla nesnelletirmesi, ken
dini yaratmas ve seyretmesi ve kendinin-bilincini zenginletir
mesidir. Hegel, bundan tr sanat Tin'in, yani insanolunun
ve yaratt tarihin ve kltrn duyusal dnya iinde kendini
gstermesi (nk sanatn malzemesi kavramlar ve soyut d
nceler deil, duyularla alglanr varlklar ve onlara dayanan
imgelerdir) olarak, yani insansallamasmn ve zgrlemenin
bir aamas olarak gryordu. Dolaysyla, sanat etkinliinin,
praksisinin, yaratclnn derecesi ne ise insann hayvansal
varlndan syrlmasnn, zgrlemesinin, kendinin-bilincine
varmasnn; ksacas, insan adna layk olmasnn derecesinin de
ne olduunu syleyebiliriz.
C u m hu riyet K itap, l H aziran 1998, say 434.

Toulouse-Lautrec zerine

I
Lautrec'in resmi konusunu gzellemiyor. Amac hoa gide
cek nenler izmek deil. Tersine irkini, tiksindiriciyi ele alyor.
Sanatn gzelinin, doal (tabi) gzelin de doal irkinin de te
sinde olduunu gsterir resimleri.

II

'

Bu resim, bugn elli yl evvelkinden ok daha fazla ilgi e


kiyor. Bu ilginin sebebi tad bildiriden (nessage) ok, seyre
denin merakn uyandrmas, artmas. Lautrec'ten nce kimse
genelevleri konu olarak alm deildir. Sonra karikatiirm s bir
deyii var. Bunlar etkiliyor seyredeni. Yaptnn (eserinin) kabu
u, d etkiliyor imdilik.

M
Oysa ki Lautrec'in bildirisinin temelinde ada insan kafa
sn belirleyen ana dncelerden ikisi, hem de en nemli ikisi
uzanyor: Zamann geri dnmezlii, zaman karsnda insann
hilii dncesiyle, toplumsal kymetlerin sahtelii, bounal, yetersizlii, soyutluu dncesi.

Toulouse-Lautrec zerine

37

Bu iki dnce Lautrec'i irkinin gzelden, mutsuzun mut


ludan, ac ekmenin zevk iinde yaamadan, geip gidenin ka
landan daha gerek, daha zsel (essentiei) olduu dncesine
gtrmtr. Bu yzden yaptnda karamsar bir z, acl bir
dnya gr dile gelir.

IV
te yandan bu karamsar dnya grnden hi ayrlmayan
bir nitelik var. Alayclk bu (humour). Baz sanatlar karamsar
olduklar halde alayc deillerdir. nsandan btn btn umu
du kesmemi olanlarda grlmez bu nitelik. (Picasso Tep oqu e
bleu" [Mavi Dnem], Buffet "le cirque" [sirk], Rouault.) Bu sa
natlar insann gelecek byklnn, kurtuluunun, kendi
ni amasnn hangi ynde gerekleeceini gstermemilerdir
ama, byle bir umuda alan yollar da tm kapamamlardr.
Lautrec bu yollar alayclkla almamasna kapamtr. Hilik,
bounalk, ac, insann iinden kamad mutlak durumlardr
onun gznde, insan bunlar hi mi hi aamayacaktr. Glmek
ten, alaya almaktan baka ne gelir elden. Kara geree kar elin
de kalm tek tutum (tavr) alayclktr Lautrec'in. Gerekten de
alay dnyaya kar takmlabilecek tavrlardan biridir ama gere
i deitirmeye alan bir tavr deil, insan oyalayan, bireysel,
"ferd" bir zm (solution) salayan, tm znel (enfs) bir ta
vr. Baka bir deyimle sadece zneyi etkileyen bir tavr; nesneyi
deil; yani bir avunma arac yoksa insanla dnya bantlarn
dzenleyen gerek bir zm deil. Eninde sonunda gerei
olduu gibi kabullenmeyi, umutsuzluu, insann gerek kar
sndaki yenilgisini gsterir. Srrealistler "Alayclk umutsuzlu
un yzndeki m askedir" diyorlar; Lautrec'in alaycl elden
drmemesi karamsar dnya grnn baka bir zelliinin,
acy, hilii, umutsuzluu mutlak belirlenim ler gibi grd
nn kantdr.

38

Entelekteller ve Eylem

1/
Lautrec'in, bayaptn (aheser), insann hilii, komii bi
linli bir ekilde gsterdii, onu meslek edindii yerden yani
sirkten kartmas rasgele deildir. "Le cirque" ismini tayan
bu yapt bir sra desenden kurulmu. Canbazlar, hayvan terbi
yecilerini, palyaolar gsteriyor. nsan korkutuyor, karartyor
bu resimler. lk iki krizinden sonra, iyileme dneminde izmi
hepsini; hem de aklndan.

VI
Yukarki notlar (II1-IV) Lautrec'in karikatriim s bir de
sene katn da aklyor. Bu ynden Goya'ya, Daumier'ye
benziyor. Karakalem desenleri, Baudelaire'in Daumier'nin
desenleri iin sylediini doruluyor: "kendiliinden renkli"
- naturellement color.

Selalattin H ilav v e Paris M ektu plar, S em a Rifat, stanbul,


K ltr Yay., 2006, s. 124-125.

Grard de Nerval ve Dou'da Seyahat

Grard de Nerval (asl ad: Grard Labrunie), 22 Mays


1808'de dodu. Babas tienne Labrunie doktordu. ki yanda
annesini kaybeden Nerval, babasnn Rhin ordusundaki g
revinden ayrldktan sonra Paris'e dnm esi zerine, Collge
Charlem agne'da okumaya balad. Orada Thophile Gautier
ile yakn bir dostluk kurdu. 1826'da "Napolon ve Sava Fran
sa, Ulusal A tlar" ad altnda ilk edebiyat denem elerini yaym
lad ve G oethe'nin Fanst'unun bir blm n evirdi. Bu eviri
1827'de basld. 1828'de Victor Hugo, C lestin N anteuil ve yz
yl sonra G erekiist c lerin h ayranln kazanan Petrus Borel gibi air ve yazarlarn oluturduu rom antikler topluluu
ile iliki kurdu. 1829'da m ziini H ector Berlioz'un hazrlad
"Faust'tan Sekiz Sahne" adl ilk tiyatro yazarl denemesini
gerekletirdi. 1830'da Thophile Gautier ile birlikte nl Hernani savana katld. 1832'de, tp rencisiyken, kolera salgn
kurbanlarnn yardm na kotu. 1834'te annesinin bykbaba
snn lm zerine 30.000 franklk bir m irasa sahip oldu ve
talya'da seyahate kt. Delice tutkun olduu Jenny Colon bu
srada Paris'te sahneye kyordu; onu vmek ve yceltm ek
iin 1835'te Le M onde dram atique adl dergiyi kurdu. Derginin
bir yl sonra batm as zerine gazetecilik yapmaya balad. Ay
n yl Gautier ile Belika'ya gitti. 1837'de, La Presse'te, tiyatro
olaylar iin srekli yazlar yaymlyordu. Ayn yl, A lexandre
Dumas ile birlikte yazd Piqitillo'd, Sylvie roln Jenny Colon
oynad. 1838'de Jenny Colon bir bakas ile evlendi; bu olay

40

Entelekteller ve Eylem

Nerval'i btn yaam boyunca etkiledi. Ayn yl Leo Burckart


adl piyesi yazm ak zere A. Dumas ile Almanya'ya gitti. Piyes
1839'da Paris'te sahneye kondu. 1840'ta kinci Faust'u evirdi.
Nerval ilk sinir krizini 1841 ubat ay sonunda yaad. Kriz
Mart sonunda yeniden ba gsterdi. Monmartre'da Dr. Esprit
Blanche'm yannda bir sre kald. Jenny Colon 1842'de ld ve
Nerval 1843'te Dou seyahatine kt. 1 Ocak'ta Marsilya'dan ay
rld; Malta, Msr, Suriye, Kbrs, stanbul ve Napoli'den sonra, 5
Aralk'ta yeniden Marsilya'ya dnd. 1844, 1845,1846 yllarnda
Belika'ya, Hollanda'ya, Londra'ya gitti; Paris civarnda ve o
cukluunun getii Valois'da dolat. 1848'de, dostluunu gittik
e glendirdii Heinrich Heine'den evirdii iirleri yaymlad.
1849'da sinir krizi yeniden ba gsterdi; doktor Aussadon ve
Lvy tarafndan yaplan tedavisi 1850'de de srd. 1851'de Voyage
en Orient (Dou'da Seyahat) yaymland. Bu yllarda baz piyes
leri eitli tiyatrolarda sahneleniyordu. Tedavi iin Passy'de Dr.
Blanche'm yannda bir sre kald. 1852'de Hollanda ve Valois'ya
tekrar gitti ve Les Illumins'yi yaymlad. 1853 ve 1854 yllarnda,
sinir krizleri sklarken, Fransz edebiyatnn en ilgin ve sekin
verimleri arasnda yer alan Sylvie, Petits chteaux de Bohme, Contes
et Facties, Les Filles du feu, Les Chimres ve Aurlia art arda yaym
land.
Nerval 19 Ekim 1854'te akl hastanesinden kt ve orada bu
rada dolamaya balad ve 26 Ocak 1855'te, Paris'te Vieille-Lanter
ne sokanda l olarak bulundu. Bir akam nce Thtre Franais'ye uram ve Halles semtinde yemek yemiti. Nerval'e ve
eserlerine ksaca yer veren bir edebiyat tarihinde (Marcel Braunsehvig, Notre littrature dans les textes, Paris, Armand Colin,
1929,, c. 2, s. 528), drt satrlk u ilgin not var: "Nerval, 26 Ocak
1855'te, gn aarrken, Paris'in dar sokaklarndan biri olan rue
de la Vieille-Lanterne'deki, kt hretli bir meyhanenin pence
re parmaklna asl olarak bulundu (sokan olduu yerde, da
ha sonra, Sarah-Bernhardt tiyatrosu ina edildi). ntihar etti ya
da ldrld". Bu arada, Gustave Dor'nin sz konusu soka ve
pencere parmaklna asl adam canlandran bir litografi yapt
n (1855) da syleyelim.

G rard de S erra i ve Dou'da Seyahat

41

Nerval, yaad dnemde, ilgin bir gazeteci, tiyatro alann


da kalem oynatan ve Alman Romantizmi'ni Fransa'da tantan
yetenekli bir edebiyat olarak grlmt genellikle. 1841'deki
ilk sinir krizinden sonra, lmne kadar, kendisini Nerval yapa
cak olan eserleri verdii halde, "Nerval'in parlak, etkin ve k
saan zeks" diyen Baudelaire gibi bir air dnda onun yaratc
zgnln sezen pek az kimse kmt. Bu durum, 1920'lerde ve zellikle Gerekstcliik'le birlikte deiti. Ama yine de,
ok sonralar yaymlanan edebiyat tarihlerinde ve ansiklopedi
lerde Nerval'in adnn gemedii ve hak ettii yerin verilm edi
i grlr. rnein, 1940 tarihli Encyclopdia Britanicad a ve
1947 tarihli bir Fransz Edebiyat Tarihi'nde (Histoire illustre de
la littrature franaise, Didier), Nerval'in ad yer almaz. Bu rnek
ler daha da oaltlabilir.

ncii air
Nerval, aralarnda snr bulunmayan, kimi zaman iie ge
en, kim i zaman rten ve birbiriyle dngse! bir iliki iinde
bulunan ryalar ile gereklerin, semboller ve imgeler ile gncel
ve somut yaantlarn airi. Bilind ile bilin, imdi ile gemi
ve gem i ile imdi arasndaki bir ezam anllkta sembol-imgelere ya da imge-sembollere brnen varlklar arasnda dolayor.
Art arda gelen anlardan oluan izgisel bir zaman iinde deil,
ama Fvthagoras dairesel bir zaman iinde ve ruhgne, var
lklarn eitli tenlere br irebileceine inanyor. Bat ve Dou ef
sanelerinde, kadim yklerde, folklorda, tarih kitaplarnda, eski
dinlerde ve gizemlerinde, ermilerde, sanat eserlerinde, ocuk
luk anlarnda, tutkun olduu kadnlarda ve bol bol yapt se
yahatlerde yaamn tesindeki bir baka yer'i aryor; ryasall
ve imgelem gc iinde, bal olduuna inanabilecei bir kken
ve bir soyaac yaratmak istiyor kendine. Nitekim, Dou'da Seya
hat' te, Lbnanl Drzi eyhinin kzyla evlenme tasarsyla ilgili
olarak yle diyor: "Hepimizin ilk yurdu olan bu kutsal topra
n bir kzyla birlemem, iirin ve babalarmzn inanlarnn
fkrd bu can balayan insanlk kaynaklarndan yeniden

42

Entelekteller ve Eylem

g kazanmam gerek". Nerval'i, z varlm ve mutlak hakika


ti bulacan umduu bu baka yeri aramasyla, gnlk yaamn
tesine geip rya, imgelem ve grm (vizyon) dnyasnda do
al duyum ve alglar bakalama uratmaya ynelmesi at ba
birlikte yryor ve edebiyat verimlerinde semboln, imgenin ve
szcn en n safa gem esine yol ayor. Nerval kendisinden
sonraki Fransz iirini superaturaliste (stdoac) dedii bu an
lay ve tutumu bakmndan etkilemitir. Bu anlay, Nerval'in,
ateli bir Romantizm savunucusu olmasna ramen, Lamartine'in
hznl ve yaknma dolu dnyasyla ya da Hugo'nun tumtu
rakl havasyla yetinememesini de aklar ve Rimbaud'nun u
szlerinde, yllar sonra yeniden dile gelir: "Khin olmak, bilin
meyeni bilen haline gelmek gerektiini sylyorum. air, btn
duyularn, bitmez tkenmez, snrsz ve saduyud bir rnda karlmasyla kendini khin haline getirir (15 Mays 1871)";
"Sessizlikleri, geceleri yazya geiriyordum, dile getirilemeyeni
kaydediyorum... Yalm sanrlara altryordum kendimi; bir fabrika
nn yerine bir cami, meleklerin oluturduu trampetiler, gky
znn yollarnda st ak arabalar, bir gln dibinde bir salon;
canavarlar, srlar gryordum aka... Daha sonra, biiysel saf
satalarm, szcklerin sanrsyla aklyordum! Zihnim in karga
asn, kutsal bir ey olarak grdm sonunda (Cehennemde Bir
Mevsim, Szn Simyas). Apollinaire de Nerval iin "Gzelim
beyin! Onu bir erkek karde gibi sevecektim", diyecektir.
D ouda Seyalatte, Sleyman peygamberin azndan, "ger
ek iir, imgeler peinde koar", diyor Nerval. Aurelia'nn ilk
cmlesinde de, "Rya, ikinci bir yaam dr" diyor. Rya ile ger
ek, grlemeyen ile grlebilen, zihnin yaratt gerek d im
ge ile d dnyaya ilikin duyum ve alg arasndaki fark ve ba
nt zerinde duran ve bunun yan sra, Freud'u retilerinin
de etkisinde kalarak, bilindn eitli tekniklerle boaltmay
iirin en nemli mekanizmas olarak gren Gerekstciilerin,
btn bunlar, kendisine gre dert edinmi olan Nerval'e hayran
olduklar biliniyor. Nitekim, Andre Breton yle diyor: "Gerek
ten de Nerval, bizim benim sediim iz anlaya en st dzeyde
sahipmi gibi grnyor". Ksacas, Sembolistler de Gerekstcler de Nerval'e ok ey borlu. Kayp Zamann zindeni yazar

G rard i/t N erval ve D ou da Seyahac

43

Marcel Proust'un da, Nerval'in ocukluk anlarn ve gemiini


arayn dile getiren Sylvie'den ok etkilendii biliniyor. Henri
Lematre, ann havas iinde kalmasna ramen, kendisine
ballndan vazgemeyerek, tinsel araylarn srdren ve yl
lar aarak evrensellie ulaan Nerval, "bugn, romantik kuan
btn yazarlarnn, modas en az gemi olan ve hatta, en ada
olan deil mi?" diye soruyor (Oevres de Gerard de Nerval, Introduction, s. XV, Paris, Garnier, 1986).

Mistisizm ve Gerekilik
Nerval, felsefi gr bakmndan, oktanrcln da etki
sinde kalm bir tmtanrc, bir mistik. Okuduu ok sayda ki
tapta batini (irek) ve gizemli dinsel retileri inceliyor, ruhgne inanyor. Dou'da yapt seyahatten dnnde, ikinci ve
drdnc yzyllar arasnda Bat'da ortaya km olan ve Dou
kltlerini (sis, Kybele, Mithra ve Gne tapnmalar) pek de tu
tarl olmayan bir bileim iinde eritme amac gden akm ze
rinde nemle duruyor. Bu arada, onsekizinci yzylda yaam
olan ve aralarnda Jacques Cazotte ve Restif de la Bretonne gibi
tanrsal bir esin ve bilgiyle aydnlanm olarak bilinen yazarla
rn retilerini inceliyor ve bu konuda daha nce yazdklarna
da yer verdii bir kitap yaymlyor (Les Illumins ou les Prcur
seurs du socialisme, Lecou, 1852). Nerval'in felsefe ve din tarihi
konusundaki geni ve derin bilgisi bu kitapta kendini aka
gsterir. Btn bu ilgiler, eilimler, aratrm alar ve incelemeler
Dou'da Seyahatin son ve kesin m etninde eitli alardan dile
gelmitir. Nerval Masonluu da benimsemiti. Nitekim, yle di
yor: "Ama benim, dul kadnn ocuklar'ndan biri ve bir louveteau
(farmason stat ocuu) olduumu" (Dou'da Seyahat, Yazma).
"Dul kadnn ocuklar" sz Mason topluluu yelerini belirtir
ve Masonlarn manevi atalar olarak kabul ettikleri ve ad Kutsal
Kitapta geen Hiram usta, Naftali kabilesinden dul bir kadnn
oludur. Nerval, Dou'da Seyahat'te, Lbnan'da bulunduu sra
da inceledii ii kkenli Drzi dini ile M asonluk arasnda iliki
kurarak yle diyor: "Drzi akkallar (din bilginleri), Dou'nun

44

Entelekteller ve Eylem

farmasonlardr. Drzilerin belli birtakm Hal valyelerinin


soyundan geldikleri konusundaki iddialarn aklamak iin ba
ka bir nedene gerek yok. [...] Temple valyeleri, Lbnan' igal
ettikleri iki yz yi iinde, kkleri derinlere inen bir kurumun
temellerini atmlard. Farkl rklardan ve dinlerden milletleri
egemenlikleri altma almalar gerektii iin, yerel detlerin de iz
lerini tayan bu mason birlikleri sistemini onlarn kurduu bes
bellidir. Ama bu valyelerin tarikatn etkileyen Dou fikirleri
de onlarn Avrupa'da din sapknlyla sulanmalarna bir l
de yol amt. Bildiin gibi, farmasonluk, Temple valyelerinin
retisini bir miras gibi benimsedi. te bylece bant kurul
mu oluyor ve Drzilerin, eitli lkelerde ve de zellikle sko
dalarnda (cebel-el-Skuzi/e) dank halde bulunan dindalarn
dan sz ettikleri anlalyor. Bu szlerle, sko/al kardeleri ve
statlar ve de dereceleri eski Temple valyelerine denk gelen
farmasonluk rtbelerini kastediyorlar". Tarih bilim inin verileri
ne tam tamna uymasa da Nerval'in bu aklamalar yukarda
belirttiim iz tmtarc, batini, mistik ve evrensel din anlay
na bir kez daha tanklk ediyor.
Ne var ki Nerval, Hint m istisizm inde ya da slam tasavvu
funun byk blmnde grld gibi dnyadan ve tensel
bazlardan el etek eken bir tmtanrc deil. Onun amac Tanr'ya ulap onun iinde eriyerek mutlu olmak da deil; ama
Tanr'y ve tanrlar ya da Doa'y somut insanoluyla ve ya
amla buluturm ak. Bu felsefi ve dinsel dnce tarz Nerval'in
gereki yanyla birleice zgrln, eitliin, adaletin, kar
deliin, hogrnn, barln, emein ve em ekinin uygar
lklarn yaratlm asndaki rolnn ve nem inin savunucusu
bir yazar kyor karmza. Bu, Nerval'in ada yanlarndan
biri. Sevdii kadnlarda tanralar ve tanralarda sevdii ka
dnlar gren ama gncel yaam n gereklerini klyutm azlkla
irdeleyen, saptayan ve eletiren N erval'in, akn ve ikin varlk
grleri arasnda bir iie gemilie, bir bileime ynelm i
olduu sylenebilir.
Nitekim Nerval, yeri gelince, felsefe eitimiyle yetitiini
ve Voltaire'ci olduunu vurgulam aktan geri kalmyor. Aklc ve
irdeleyici bir bakla ele ald baz dinlerin, insan yaamn k

G erarJ tk Nvvul ve Douda Seyahat

45

stlayan dogm alarn, resmi din adam larnn toplumsal ve siya


sal alanda kimi zaman oynadklar yozlatrc rol eletiriyor.
Sleyman peygambere cevap veren Saba Melikesi'nin azndan
yle diyor: "Bu zdeyi, rahiplerinizin korkak retileriyle c
lzlatrlm dininizden kaynaklanyor [...] Her eyi hareketsizletirmekten, toplumu kundak bezine sarp sarmalamaktan ve
insann bamszln vesayet altna alm aktan baka ii yok o
rahiplerin. Tarlalar srp tohum atan Tanr m? Kentleri ve sa
raylar Tanr m ina etti? Tanr m Sleyman'n tapnann her
yannda parldayan demiri, altn, bakr ve btn o teki maden
leri sundu bize? Hayr, Tanr, yaratklarna dehay ve etkinlii
iletti; abalarmza bakp glyordur kukusuz ve snrl yara
tlarmzda, bizim ruhumuzu aydnlatan kendi ruhunun parl
tsn gryordur. Tanr'nn kskan olduuna inanp onun her
eye yeten gcn snrlandryorsunuz; kendi yetilerinizi tanr
latryorsunuz ve onunkileri kmsiiyorsunuz. Ey yce kral!
Dininizin nyarglar bir gn ilim in ilerlemelerini, dehann atlmlarm engelleyecek ve insanlar ufaldnda Tanr'y da kendi
ufack boyutlarna indirgeyecekler ve sonunda inkr edecekler"
(Dou'da Seyahat, VI. MELLO). Viyana'da katld bir dinsel kut
lamadan etkilenen ve honutluk duyan Nerval Katoliklii de
yle eletiriyor: "Hayranlk duyduum ey bayramlk elbisele
rini giymi byk kalabalk, koro yerinin ortasnda parldayan
gm mihrap, stunlar boyunca uzanan ince uzun parmaklk
lara adeta aslm olan yzlerce mzisyen deil, ama olaanst
bir ilahide btn sesleri birletiren itenlik dolu esiz inant.
Binlerce sesin oluturduu bu koro, kilise ilahicilerinin pes ve
tiz perdeler arasnda durmadan gezinmelerine ve dindarlarn
atlak seslerine alm biz Franszlar iin gerekten artcyd.
Daha sonra, tribnlerden orkestrann kemanlar ve trompetleri,
kantatrislerin sesleri duyuluyordu ve yinin ihtiam gz kama
tryordu; bizim pheci insanlarmza pek az dindarca grne
cekti btn bunlar kukusuz. Ama pek az insann inanmay ve
uygulamay kendine layk grd, ylesine ask suratl, ylesi
ne kskan, lm ve yoksunlukla dolu bir Katoliklik fikri sadece
bizde var. Din, sevimli ve kolay olduu, fedakrlktan ok inan
talep ettii iin Avusturya'da da talya'da, Ispanya'da olduu gi
bi geni ve derin etkisini koruyor.

46

Entelekteller ve Eylem

te bvlece, ilk inananlar gibi, mutlu doum Tanrs'nn ayak


larnn dibinde sevinip neelenmeye gelmi olan btn bu g
rltc kalabalk bayram gecesini ziyafetlerle ve danslarla sona
erdirmeye gidiyordu. Dini inancn herkes tarafndan ciddiye
alnd lkelerde yaplmas gereken ve bizim Kilisem izin ya
saklad bu trenlerde bir kez daha bulunduum iin kendimi
kutluyordum" (D ouda Seyahat, VIII. GNLE DEVAM). Bu
satrlar Nerval'in bask ve kstlamalardan syrlm, eitliki, ba
r, hogrl, sevecen, neeli ve haz dolu bir dinsel yaam ide
alini bir kez daha ortaya koyuyor.
Nerval, Douda Seyahat'te de grld gibi, gidip dola
t yerlerin tarihi, toplumsal ve siyasal dzeni, gelenekleri ve
detleri konusunda geni bilgi ediniyor; saptamalar yapyor ve
eletiriyor; kendi tinsel dnyasn ve kklerini ararken bakas'm,
teki'ni nesnel olarak kavramaya yneliyor. Jacques Hur'nin be
lirttii gibi, bakaln ve tekiliini gerektiince canlandrm ak
iin Dou'ya dardan deil, ieriden yaklamak istiyor. Nite
kim Msr'da, Lbnan'da ve stanbul'da Batl bir seyyahn yaban
cln hissettii ve evresini oluturan dilsel gerei okura ak
tarabilmek iin yaznsal syleminin iine Arapa ya da Trke
szckleri sokuyor. Bylece, kendisinden nce Douda seyahat
etmi olan Volney, Chateaubriand ve Lamartine gibi yazarlar
arasnda, bvle bir yola bavurmu ilk ve biricik yazar olarak
dikkati ekiyor (Grard de Nerval, Voyage eu Orient, Prsentation,
s. 19, Imprimerie Nationale, 1997).
Bir tr efsane olan "H alife Hkim'in Hikyesi"deki u sa
trlar Nerval'in ok uzak bir konuyu ele ald zaman bile ger
ekilii ve eletiricilii ile birok toplum iin geerli olan bir
ilikiyi, ekonomik, siyasal iktidar ve toplumsal yaam arasnda
kimi zaman ortaya kan ilikiyi aklamas bakmndan dikkate
deer: "Bu adamlar ona [Hkim'el, toplumsal hayatn srlarn, te
fecilerin, mallar ellerinde tutanlarn, kanun adamlarnn, lonca
bakanlarmn, islifilerin ve Kahire'nin en byk tccarlarnn
evirdikleri dalavereleri, birbirlerini nasl desteklediklerini, hogrdiiklerini, evlilik ilikileriyle glerini ve etkilerini nasl ar
trdklarn, her eyi rten ve rm insanlar olarak, resmi
fiyatlar isteklerine gre nasl ykselttiklerini ya da alalttklar

C en in / Je :Vmv/ ve D ou da Seyahat

47

n, nasl ktl ve bolluu ynettiklerini, ayaklanmay ve sava


kkrttklarn ve bir lokma ekmek bulm ak iin abalayan halk
nasl bask altnda tuttuklarn anlatyorlard" {agy., V. KAHRE
YANGINI).
te yandan, mutlak ve merkezi bir iktidar altnda yaayan,
Dou despotluunu doal bir olay olarak kabul eden; Bat'da
gerekleen ekonomik gelimeyi, snf mcadelelerini ve siyasal
atmalar yaamad iin zgrlk, eitlik, insann saygnl
ve haklar gibi fikirleri aklndan bile geiremeyen ve dolaysyla
gerek anlamda bir birey, bir vatanda haline gelemeyen ve kul
halinde kalan insanlarla Dou'da geirdii maceralarda kar
karya gelen Nerval'in u gereki gzlemleri de ilgin: "Zaman
zaman kstah davranan ya da hemen boyun een, her zaman
kuvvetli ve geici izlenimlerin etkisinde kalan ve de despotiz
min Dou'nun normal siyasal ynetiminde ne kadar ar bast
n anlam ak iin mutlaka tanmanz gereken bu insanlar [...]
[Bunlar! Bir sopa vursanz, aslnda byle bir hakknz olup olma
dn dnmez ve bilmez... Durumunuz ona baya grnr
nce, ama bbrlenirseniz ve yksekten atarsanz karnzdaki
basitlii etkileyen nemli bir ahsiyet olursunuz hemen. Dou,
herhangi bir eyden hibir zaman kukulanmaz; orada her ey
mmkndr." (agy., VIII. TEHDT).
Nerval bir yandan efsanelerin, fantastik yklerin, sembol
lerin, ryalarn, imgelem dnyasnn; te yandan phecilikle,
alay dzeyine inmeyen ince ve keskin bir mizahla gzlemledii
gerek dnyasnn iinde. Bu ikilik, eserlerinde, sz konusu iki
dnyann dile getirilmesine uygun den farkl edebiyat trle
rinin yazd ayn eserde bile bir araya gelmesine yol amtr.
Nitekim Dou'da Seyahat bunun ok belirgin bir rneidir. Bu
kitap, herhangi bir seyahat anlats gibi, yazarnn bir yerden bir
baka yere gidiini ve grdklerini art arda ve kesintisiz olarak,
yani izgisel bir sre iinde ve tam anlamyla seyahatname t
r olarak dile getirmez. Nerval, 1843 yl banda, Marsilya'dan
bir gemiye binerek Msr'a gitmiti. Ovsa, kitabn en bandaki
"Dou'ya Doru" blmnde, daha nce Avrupa'da yapt se
yahatleri anlatr; hayallerinin rnnden baka ey olmayan
baz yerlere uradn ve sonunda Msr'a ulatn syler. Bu

48

Entelekteller ve Eylem

kitapta mektuplara, gnlklere, eklere, paralara, arkeoloji bil


gilerine, kadim yklere de yer verilmitir. Btn bunlar bir
edebiyat tr olarak seyahat anlatsnn dna taan eylerdir.
Jacques Hur, Nerval'in bu yaz tarzna "para para" ve zel
likle "paralanm " demenin ok yerinde olduunu syleyerek
Michel Foucault'nun u cm lesini aktaryor: "Bugn Nerval, bi
zim gzmzde, dil ile kurulmu srekli ve paralanm belli bir
bantdr..." (agi/., s. 36).

Delilikle Yzlemek
Nerval sanrlarn, grmlerini, ryalarn yazya dken
Swedenborg, Apuleius ve Dante'den sz ettikten sonra, kendi
akl hastal iin yle diyor: "Onlar rnek alacam ve tmyle
zihnim izin gizemleri iinde gemi olan bir hastaln izlenim le
rini tam tamna aktarmaya alacam - b u hastalk terimini ni
in kullandm bilmiyorum; nk, bana gelince, kendimi bu
kadar iyi hi hissetm emitim . Kimi zaman, gcmn v etkinli
imin iki katna ktna inanyordum; her eyi biliyordum, her
eyi kavryordum gibi geliyordu bana; imgelem gcm de son
suz hazlar sunuyordu" (agj., s. 754). Nerval'in yeteneine hayran
olan ve hastalnn tedavisiyle yakndan ilgilenen Dr. Blanche
da bir mektubunda yle yazyor: "Ayn imgelem gcne ve ay
n alma yatknlna sahip olduuna inanarak, eskiden oldu
u gibi, eserlerinin kazancyla yaayacan umuyordu ve her
zamandan daha fazla alyordu, ama bu beklentileri boa m
kt acaba? Bamsz yaratl ve mizacnn ycelii, en salam
dostlarndan bir ey kabul etm esini engelledi. Bu ruhsal neden
lerin etkisinde akl gitgide yoldan kt; zellikle de deliliine
yzleerek bakt iin" (agi/., s. LXV1I-LXVIII).
"Yzleerek bakm ak" szlerinin Nerval'in deliliine doal
bir eymi gibi baktn, ondan gocunup kanmadn, belki
de bir rya gibi grdn belirttii sylenebilir. Gerekten de,
Nerval'de sanrlar ve grmler ile dilde ve yazta gsterdii ola
anst zek, betim lem e yetenei, saydamlk ve amazlk bir
arada. Bu iki u her zaman etkileiyor, iie geiyor ve birbirini

G rard de Nert'al ve D ouda Seyatiat

49

besliyor. Nerval'in hak ettii n salayan edebiyat rnlerini


1841'de geirdii ilk krizden sonra verm i olmasn bu zellii
gz nnde tutmadan aklamak zor olsa gerek. Bu bakmdan,
Nerval'in durumu kendisiyle ayn hastalk akbetini paylam
olan Hlderlin'den ve Nietzsche'den ok farkl.
Nerval'in iirlerinde ve dzyazlarnda metinlerin adeta do
kusuna ilemi olan efsaneler, masalms ykler, tanrlar, tan
ralar, erm iler okuduumuz kitaplardan onlar hakknda edin
diimiz bilgilerin bize sunduu szl edebiyat rnleri, dinsel
tasarm lar ve tanrsal esinle aydnlanm olduklarn syleyen
kim seler olarak ilgilendirebilir bizi. Ama air ve yazar olarak
Nerval'de gerek tarihsel balamlarndan karlp bir tr za
m anszlk iinde ele alman bu varlklar sembol ve imgeye dn
mler ve edebiyat yaratnn malzemeleri haline gelmilerdir.
Nerval aslnda, bu iirsel aktarma ve dntrme ileminde gs
terdii byk yetenek ve ustalkla kendisinden sonraki edebiya
t etkilem itir ve bugn de okurun ilgisini ekebilmektedir.
D o u d a S eyahat, G rard de N erval,
Fran szcad an eviren : Selahatti Iiilav, stanbul,
YK Y, 2004, s. 11-21.

Louis Aragon

Yzylmza damgasn vurmu yazarlardan biri olan Ara


gon 1897 ylnda Paris'te dodu. Daha ocukluk yalarnda ede
biyata kar derin bir ilgi duydu. Kkl bir ailenin ocuu olan
Aragon salam bir eitim grd: Birinci Dnya Sava srasnda
Tp Fakltesine devam ediyordu; orduda grev ald ve savatan
sonra Paris'e dnerek Andr Breton ve Philippe Soupault ile bir
likte Littrature adl dergiyi yaymlad. Gen air, bu yllarda nc
sanat hareketi dadaizmi benimsemiti. lk iir kitab Feu de Joie'y
1920'de yaymlad. Daha sonra gerekstclk (surralisme) ha
reketine katld ve dnya sanatn kkl bir deiiklie uratm
olan bu anlayn en nemli temsilcilerinden biri oldu. 1921'de
Anicet ou le Panaroma, 1922'de Les Aventures de Tlmaque isimli
nesir eserlerini verdi. ki yl sonra yaymlad Le Libertinage isimli
kitab byk bir tepki ve ilgiyle karland. Gen sanatnn n
yaylmaya balamt artk. 1926 ylnda ise gerekstclk d
neminin aheseri saylan Le paysan de Paris isimli romann yazd.
Gerekstcl, "m anev dnyann atan vehelerinin bek
lenmedik bir sentezi" ve " her eyi bir mucize haline dndren
anlay" olarak benimseyen Aragon, bu eserinde, gnlk haya
tn ve alelade varlklarn temelinde yatan artc ve gz kama
trc iirsel gerilimi byk bir ustalkla dile getirmitir,1928'de
nl denemesi Trait du style'i yazd. Ayn yl sanatnn dnya
grnde kkl bir deiikliin ortaya kt ve gerekstc
anlaytan sosyalist fikirlere doru kayd grlr. Yine ayn
yl nl kadn yazar Eisa Triolet ile evlendi. Sovyet Rusya'da bir

Louis Aragon

51

sre kaldktan sonra, gerekstcii arkadalarndan kesin ola


rak ayrld (1935). Sanatnn dnya grndeki bu kkl de
iiklik Hourrah d'Oural! (1934) isimli iir kitabnda btn ak
l ile kendini gsterir. Aragon gerekstcln ferdiyeti
bakaldrma anlayndan tamamen syrlarak sanatn emeki
kitlelerin kurtuluu ve yeni bir dnyann kurulmas amacna
yneltmiti. Bu ikinci dnem Aragon'un "sosyal gerekilik"
dnemidir. Lautramont'un dne uyarak iirlerinde her
eyden nce "pratik hakikati" ve romanlarnda ise "gerek dn
yay" dile getirmeye girien Aragon, ayn zamanda politik m
cadeleye de bizzat katlarak, Commune, L'Humanit ve Ce Soir
gibi solcu gazetelerde alt. 1934'de Les Cloches de Ble, 1936'da
Les Beaux quartiers isimli romanlarn yaymlad. Daha sonra Les
Voyageurs de VImprial\ (1942) ve Aurlien'i (1944) kaleme ald.
1949 ve 1951 yllar arasnda alt ciltlik Les Communistes isimli
nl romanm yaymlad. Aragon "Gerek Dnya" ad altn
da toplad ve 1934'ten itibaren yazmaya koyulduu bu roman
serisinde on dokuzuncu yzyln son on ylndan yirminci yz
yln birinci yarsnn sonuna kadarki Fransz toplumunun e
itli vehelerini kendine has slubu ve gerekilik anlay ile
baarl bir ekilde dile getirmitir. kinci Dnya Sava srasnda
istilac Almanlara kar giriilen kar koyma hareketine katlm
ve Gney Fransa'da kimliini belli etmeden yaayarak halk
mcadeleye aran nl iirlerini yazmtr. Yurtseverlik, ak
ve umut dolu bu cokun eserlerinde Aragon'un Fransz iirinin
halk ve klasik geleneklerine dnd; allagelmi nazm e
killerini iine yepyeni bir muhteva dkerek baarl bir ekilde
kulland grlr. Elden ele gizlice dolaan bu iirler karkoyna hareketi zerinde byk ve olumlu bir etki yapmtr. Les
yeux d Eisa (1942), Muse Grvin (1943), La Diane franaise (1944)
ve En trange pays dans mon pays lui-mme (1945) bu dnemin
rnleridir. Daha sonralar, Les yeux et la mmoire (1954), Le Roman
inachev(1959) ve Les Potes (1960) isimli eserlerini yaymlamtr.
1958'de yazd La Semaine sainte isimli tarih roman biiyk ilgi
ekmitir. Belli bir tarih devreyi byk bir titizlikle tasvir ettii
bu romannn kahraman nl ressam Gricault'dur. La Mise
mort (1965) isimli romannda ise kendi hayatn canlandrm ve

52

Entelekteller ve Eylem

kars Elsa Triolet'ye kar duyduu ak ile siyas inanlarnn


ve mcadelelerinin hikyesini esiz bir samimiyet ve byk bir
sanat gcyle dile getirmitir.
Byk yazarn kaleme ald yetmi bee yakn eserin iin
de resim, edebiyat ve tarih alannda yazd inceleme ve eletir
meler byk yer tutar, ikinci Dnya Savandan sonra, nl Les
Lettres Fmaises dergisinin yneticiliini yapan Aragon; Vigy,
Nerval, Baudelaire ve Nzm Hikmet gibi byk airler hakknda
incelemeler yaymlamtr. Yirminci yzyl dnya iirinin en b
yk temsilcilerinden biri olarak kabul edilen Aragon romanlar
ile de kendine lmsz bir yer yapmasn bilmitir. Aragon belli
bir siyas inanca btn varlyla balanm ve dehasn bu ba
lann hizmetine vererek "dnyay ve insan deiiklie ura
tacak bir sanatn" baarl rneklerini vermitir. Bu bakmdan,
onun eserlerinde sosyalist bir sanatn temelleri somut ve ori
jinal bir ekilde ortaya konulmu haldedir. Bunun iin "Gerek
Dnya" serisi ayr bir nem tar. Sanat serinin ilk ciltlerinde,
yzylmz banda Fransz burjuva snfnn yozlam dnya
sn btn veheleriyle tasvir ederek ie balamtr. Yklmaya
mahkm eski bir dnyann temsilcilerini keskin bir gzlem ve
eletiri ile canlandran yazar, halk kitlelerinin, bask altndaki
aydnlarn, nsan zlerini btn bozulmamlyla benlikle
rinde tayan gen kzlarn ve ocuklarn umut dolu aydnlk
yaantlarn da dile getirmitir. Yazar, gereki Fransz roman
geleneine uyarak, iinde yaad toplumun genel ve ayrntl
bir tablosunu izmek isterken gemile gelecei, olanla olmas
gerekeni, gerekle ideali btn boyutlaryla ve canl bir ekilde
vermeyi ama edinmitir. Eserde gzlem, fikir, duygu, hayal,
alayclk, iir ve eletiri gibi unsurlarn baarl bir ekilde kay
nat grlr. Aragon sosyalist dnya grn benimseyen
sanatlardan bazlarnn dt hatay ilememi, dnya g
rnn estetik yaratn sakatlamasna meydan vermemitir.
Tam tersine iirlerinde olduu gibi romanlarnda da dnya
gr ile estetik zorunluluklarn salam bir bliin tekil ede
rek birbirlerini olumlu ekilde etkilemelerini salamtr. Yazar
olaylarn ounu gerek hayattan alm, kahramanlarnn bir
ksmn gerek kiiler arasndan semi, bir ksmn da tamamen

Louis Aragon

53

hayal gcnden yaratmtr. Genilii, eitlilii, ayrntlarla


dolu oluu, byk bir gzlem ve tasvir gcn dile getirmesi
bakmndan Aragon'un "Gerek Dnya" ad altnda kaleme al
d bu romanlar ayn a ele alarak Fransz toplumunun ge
nel bir tasvirini yapmak isteyen Jules Romain ve Roger Martin
du Gard gibi byk romanclarn eserleriyle karlatrlmtr.
Aragon'un iir dolu kavray ve canlandrma gc bakmndan
adalan olan byk yazarlarn bir oundan stn olduu
aka grlmektedir. Tarih olaylarn incelenmesi bakmndan
olduu kadar, hayatn artc ve ekici yanlarnn esiz bir g
zellikle dile getirilmesi bakmndan da "Gerek Dnya" Fransz
edebiyatnda zel yeri olan bir eserdir.
Bugn Trk okuruna sunduumuz kitap, "Gerek Dnya"
serisinin 1939 ylyla ilgili olan blmdr. Fransz dilini en usta
ca kullanan sanatlardan biri olarak kabul edilen Aragon'un e
siz slup gzellii ve ekil alanndaki byk ustal ile iir dolu
gerekilii bu eserde i ie gemi ve kaynam halde ortaya
kmaktadr. Yazar, roman teknii bakmndan, modem ara
lar ve zellikle "i monolog"u kullanmaktadr. Teknik alanda
gerekletirilmi btn yenilikleri benimseyerek kullanan Aragon, bu imknlar dnya grnn ve kavraynn hizmetine
vermitir. Trk okuru, sosyalist ve gereki bir anlayla yazlan
bu romanda kullanlan teknikleri ve slubu, bu eit eserlerde
genel olarak grlenden farkl bulacaktr. zellikle konumalar
da ve kahramanlarn ruh hallerinin tasvirinde sk sk rastlanan
gei ve atlamalarda, yazarn ekil alannda bavurduu zel
teknikler aka kendini gsterir. Bundan tr, okurun her an
dikkatli olmas gereklidir. Eseri dilimize aktarrken bu glk
leri elden geldiince hafifletmeye altk. Yine bu amala, kimi
zaman serbest bir eviriye ynelmemiz zorunlu oldu. lkemiz
de iirleriyle uzun yllardr tannan ve sevilen Aragon'un bu ro
manna da Trk okurunun ayn ilgiyi gstereceini umuyoruz.
Gerek Diinya, l.ouis Aragon,
Franszcadan eviren: Selahattin Hilav, stanbul, Kk, 1968, s. 7-10.

Nzm Hikmet ve Tarihin Mahkemesi

Nzm'n edebiyat ve devrimci kiilii, verdii rnler ve


bunlar dolaysyla bana gelenler, idealine ball ve direnci,
dnyaca kazand n ve uyandrd hayranlk bu konularda
yazlm kitaplardan, denemelerden, incelemelerden, ansiklope
di ve szlk maddelerinden kolayca renilebiliyor bugn. Tr
kiye'de durumun her zaman byle olmam olduu da unutul
muyor herhalde. Ne var ki, i bununla bitmiyor.
Yznc doum yl dolaysyla yaplan etkinliklerde Nzm'n benim sedii grler ve savunduu deerler ile Trk
toplumndaki siyasal iktidar yaps, resmi ideoloji ve bunlardan
kaynaklanan bugnk vahim ekonomik-toplumsal-kltrel
durum arasndaki kartlk ve uyumazlk zerinde pek durul
muyor. Baka bir deyile, itibar geri verilmek ve vatandal ta
nnmak istenen Nzm'n, gittike daha ktleerek srp giden
ve her zaman eletirdii bozuk dzen karsnda ne kadar hakl
kt gerektii gibi sz konusu edilmiyor.
* * *

Bu anma etkinliklerinde gln ve ackl m anzaralar genel


likle ar basyor. Gem ilerini unutup anszn Nazmc kesilen
lerin, prim yapacak m alzemeyi bulmann heyecanna kaplan
medya erbabnn yaratt manzaralar bunlar. Ama bunlarn
yan sra, Nzm'la gerekten ilgilenmi, onu anlam ve onun
dnya grne u ya da bu ekilde ve derecede balanm, hay
ranlk duymu gnldelerinin, kendi alanlarnda onunla ilgili

Nzn H ikm et ve Tarihin M ahkemesi

55

gerek rnler ortaya koymu haysiyetli, bilgili ve yetenekli m


zik, tiyatro, resim ve edebiyat adam larnn seslerini bir kez daha
duyurduklarna da tanklk ediyoruz.
* * *

Gazetelerde ve televizyonlarda Nzm'n aklar en nemli


konu genellikle. "Ak" diye adlandrd ve sunduu mankenfutbolcu-arabeski-gbeki ilikilerine kitlenm i olan magazinci
kafast Nzm'n esiz msralarnda dile getirdii ve ilk bakta,
herkesin yaadna benzer gibi grnen aklarnn, belki de,
devrimci ideallerin sevilen kadnlardaki tenlemesi ve yansma
s da olduunu hayal bile edemiyor.
* * *

Nzm'n "aklar", nasl duyduunu ancak iirlerinden sez


diimiz ve soyut bir kalp iine girmeyen "yu rt sevgisi ve hasre
ti", sadece "Kurtulu Sava Destan'n yazm air olarak Nzm"
temalar zerinde duruluyor ve "piman olmu ve tvbe etmi
bir komnist air" imgesi ina edilmeye allyor. Eski "vatan
haini", srekli tekrarlanan bu temalar iinde ele alnarak, Mark
sist dnya grnden, ondan kaynaklanan evrensel iirinden
ve mcadelelerinden soyutlanp ehliletirilm ek, resm edebiyat
tarihinde kendisine hazrlanan bir hcreye konularak, her za
man bakaldrd iktidarla ve ideolojisiyle btnletirilm ek is
teniyor.
***
Bir zamanlar, ad bile yasaklanm, mahkemelerde srnd
rlm, hapislerde rtlmek istenmi ve ldrlmekten kl
pay kurtulmu Nzm byle bir hcreye smayacak kukusuz.
Yabanc lkelerde olduu gibi Trkiye'de de, ciddi bir yaklamla
ve itenlikle bugne kadar yaplm ve bundan sonra da yapla
cak aratrmalar, incelemeler ve irdelemeler Nzm' anma etkin

56

Entelekteller ve Eylem

likleri arasnda ve onun adnn yannda yer almay hak edecektir


ancak. Ve bu tr bilimsel etkinlikler ile uygar denilen dnyaya
ve Avrupa Birlii'ne irin grnme abalan, ona itibarn resmen
iade etmek ya da mezarn Trkiye'ye getirmek konusundaki sy
lemler arasnda bir iliki de olmayacaktr. nk, vatandalnn
tannmas da dahil, bu tr resmi ltuflara Nzm'n ihtiyac olma
dn adaletsizlie, smrye, soyguna, insan hayatn hie say
maya, iddete, savaa kar kan insanlar ok iyi biliyorlar.
* * *

Vatandalk sorunu, itibarn resmen geri verilmesinin iin


de snrl bir yer kaplyor. Osmanlcadan kaynaklanan ve lgat
paralamak isteyenlerin bugn de hl kulland "iade-i itibar"
sz Franszca rhabilitation'un evirisi. Ama rhabilitation, asln
da, "mahkm edilen bir kimseye, susuzluu kabul edilerek ya
saklanm btn haklarnn geri verilm esi" demek. Dolaysyla,
bir kiiyi mahkm edenin ya da edenlerin, alacak bir davada,
bu kii karsnda sank ya da sulu durumunda olacaklar sy
lenebilir.
Hegel, "evrensel tarih, dnyay yarglayan bir mahkemedir"
diyor (Hegel Felsefesine Giri, Alexandre Kojve, ev. S, Hilav, s
tanbul, YKY, 2001, s. 188). Yani Hegel'e gre genel insanlk tarihi
insanlar, eylemlerini, kanaatlerini ve eer varsa felsefi grle
rini yarglayan bir mahkeme.
Bu adan, son sz syleyen tarihin mahkemesinde Nzm'
mahkm edenlerin ve btn yandalarnn Nzm'la yer dei
tireceklerini ve iddia makamnda Nzm'n, arkadalarnn, hor
grlenlerin, hakszla urayanlarn, smrlenlerin, bask ve
iddete m aruz kalanlarn ve sanklara ayrlm yerde de Nzm
hakknda kararlar vermi olanlarn bulunacan syleyebiliriz.
Durumalarda, "kim kime itibarn iade ediyor?" ve "kim kime
vatandalk hakk tanyor?" gibi sorular ileri srlecektir. Ayr
ca, gnmzde, bir dncenin ifade edilmesinde su bulunup
bulunmadna karar verilmesini "kant ve kesinlik" ilkesine de
il de, "kamu dzenini bozma olaslna'' dayandrmak isteyen,
byk ressamlarn tablolarn ya da Ports Kiiltrii adl bir kitab

N zm H ikm et ve Tarihin M ahkemesi

57

ve baz karikatrleri yasaklayan ve haklarnda kovuturma aan


ve de en gzeli, adn ilk olarak grp okuduu ve hi kukusuz,
"d m ihraklarn bir temsilcisi" olduuna inand dnyaca nl
dilbilimci, felsefeci ve siyasetbilimci Noam Chomsky'yi "ayrlk
lk yapt" iin mahkemeye veren bugnk iktidarn Nzm'
barna basar gibi davranmasndaki garabet ve glnlk de ir
delenecektir. Tarihin klyutmaz mahkemesi, bu arada, edinmek
istedii btn d ve ekilsel grnlere ve tutumlara ramen,
bugnk iktidarn ok eski geleneklere dayandn, onlardan
syrlamadn, ttihat-Terakki ve Cumhuriyet dnemleri iktida
rnn ve resm ideolojisinin, sadece, bir yeni halkas olduunu
da ortaya koyacaktr. Ve tarihin m ahkem esinin kimin sulu ki
min susuz olduuna ilikin son kararnda, "Nzm'n ve daha
birok insann dirisine rahat verilmedi, ls rahat braklsn"
cmlesi byk bir olaslkla yer alacaktr.
K itap-lk, M art-N isan 2002, say 52, s. 132-133.

Zihin Kular zerine eitlemeler

Yazarn has (otantik) varln bulmas, "kendi olm as" ze


rinde duruyor "Leyl Erbil ve yle diyor: "Anlalyor ki, 'kendi
olmak', 'kendisi iin varlk' kavramm herkes 'kendince' (!) algl
yor." (s. 94). Yazar ve dolaysyla edebiyatla felsefe kavramlarn
ilinti iinde ele alan bu yneli, bir bant; bizde, edebiyat ile ku
ramsal dnce ve felsefe arasndaki bant zerinde durmak
iin bir k noktas sunuyor. Ama nce, bu kavramlarn irdelenmesiyle ie balamak yararl olabilir.
"Kendi olma", Leyl Erbil'in kulland dar, yani felsef an
lamda, varolusa! ve etik bir kavram; "kendi iin varlk" ise ontolojik (varlkbilimsel) bir kavram. "Biz kendimiz olm alyz"
dediimizde, "Dncelerim iz, duygularmz, davranlarmz,
kiiliimizden kaynaklanm aldr" demi oluyoruz. Yani burada
sz konusu olan, evrenin, ortak ve yaygn dncenin bir yan
ss olmaktan syrlmak; herkes gibi, onlar gibi dnmekten, his
setmekten, davranmaktan kurtulm ak. Martin Heidegger, onlar
diye evirdiim iz nl varolu kategorisi das M an' aklarken
bu kavramn kapsad insan ynlarnn gndelik konumala
rnn, gevezeliklerinin gerekle de, kiinin kendisiyle de iliki
si olmadn belirtir. Onlar'a snmak, onlar'n iinde kendini
kaybetmek, yani "kendi olmamak", bilinsizce de olsa, kendini
unutmay, aldatmay ve dolaysyla olduundan baka bir varlk
olarak grmeyi de ieriyor diyebiliriz. Jean-Paul Sartre, Bulant'da,
konu zerinde, "kendi olmama", iki yzllk, sahte kiilik, bil
mezlenme asndan durur. Fransz filozof Gaultier de Laguionie,

Z illin Kular zerine eitlemeler

59

ok daha nceleri (1913), Flaubert'e dayanarak ortaya att nl


"Bovarizm " kuramnda, kendini olduundan farkl grmenin,
kendine yalan sylemenin, insandaki ok derin bir eilim oldu
unu ileri srmt. "nsan, olduundan farkl grr kendini,
hem de zorunlu olarak byle grr ve insan varoluunun ilke
si de budur" diyordu Laguionie. Bat'da ok nl olduu halde,
bizde Bovarizm'den pek sz edilmemesi garip; ama bata resm
grevlilerimiz ve politikaclarmz olmak zere vatandalarm
zn byk ounluu gz nne alnnca burada gizli bir ruhsal
savunmann sz konusu olduunu dnerek armamamzn
yerinde olacan syleyebiliriz.
Ontolojik bir kavram olan "kendi iin varlk" ise Hegel'den
kaynaklanr. Hegel "kendiiinvarlk" (Trkenin bileik szck
yapmaya byk olanak saladn ve tek bir kavramn tek bir te
rim le karlanm asnn felsef dnceye netlik kazandracan
dnerek byle yazyorum) "kendindevarlk"la diyalektik bir
kartlk iinde ele alr. Kendindevarlk, Varln bir tarzdr, ilk
ve temel varlk ve zdelie dayanr; yani ne ise her zaman odur.
Ana Hiliin olumsuzlamasna urayarak deime ve olu, ya
ni sre haline gelir. Aslnda, kendilerinde ele alndklarnda,
Kendindevarlk da Hilik de birer soyutlamadr ve somut olan,
yani gereklik, diyalektik olumsuzlamaya dayanan sretir.
nsanlar, yani tarihsel, kltrel ve fenomenolojik dzeyde, kendiiinvarlm, kendindevarl olumsuzlayarak kendini ortaya
koyduunu syleyebiliriz. Hilik ve olumsuzlama olan kendiiinvarlk, kendisiyle zde olan kendindevarl, doal olan (d
ndaki doay, kendi doasn, geleneklere, kurallara, kalplara
dayanan toplumsal evresini) olumsuzlayarak kendisini ortaya
koyar dem ektir bu. Yani nsanolu doal olan, verilmii, dolaymsz olumsuzlayarak kendi dnyasn, tarihi ve kltr yine
kendisi iin yaratr ve bu, insann olumakl srecidir. Dolay
syla kendiiinvarlk, kendininbilincidir; zgrlk, tarihsellik ve
bireyselliktir. Hegel'in felsefesinde, kendininbilincine vararak
hem kendindevarlk hem de kendiiinvarlk haline gelen de ite
bu olumsuzlama, zgrlk, tarihsellik temeli zerinde kendini
yaratan insanohdur, yani Tin'dir.

60

Entelektel lor ve Eylem

Sartre, Hegel'in felsefi antropoloji diyebileceimiz aklama


larn bir yana brakarak ve Descartes' gelenee balanarak,
dolaymsz olarak bilinten hareket eden bir felsefe ortaya koy
maya ynelirken kendi ii nvarl da anahtar bir kavram olarak
kulland. Sartre'a gre de insan, kendininbilincidir ve bu bilin,
"ne deilse odur ve 11 e ise o deildir". Sartre bylece, zerinde
nemle durduu zgrlk ve sorumluluk kavramlarn, kendindevarlk ve kendiiinvarlk kavramlarnn kartlndan treti
yordu.
Leyl Erbil'in szn ettii "kendi olm a" ve "kendi iin var
lk" kavramlar arasnda mantksal bir balant, bir eklemlenme
olup olmad sorulabilir. Varoluu ve etik zellik tayan bi
rinci kavramla ontolojik zellik tayan ikinci kavram arasnda,
Hegel'in b ikihci kavrama ykledii ve bireysel insana deil
de insan rkna, insanoluna dayandrd anlam gz nnde tu
tulursa mantksal bir eklem lenm e bulm ak hayli zor. Ama Heidegger'in ve Sartre'm felsefelerinde byle bir eklemlenmenin
bulunduu kolaylkla sylenebilir. nk zellikle Sartre'a gre
kendiiinvarlk, yani bilin, yerinde duramayan, kendi zerinde
srekli olarak kayan bir kendininbilincidir; iinde bulunulan du
rumlar ve koullar amadr; zgrlk, seme ve sorum luluk
tur. Dolaysyla bu tr varlk "kendi olmaya" ynelebilir ve y
nelmek zorundadr ama "kendi olmamaya" da ynelebilir.
* * *

Beir Fuad, edebiyatla kuramsal dnce ve felsefe arasn


daki ba zerinde bizde ilk olarak nemle duran bir dnr.
Felsefe donanm ok salam ve tutarl. Ne var ki, amaya al
t rda bir iki istisna dnda izleyicisi olmad. Bu durum
Bat kltr karsnda kalan, ondan zce farkl olan ve gerek
felsef ve bilimsel dnceden yoksun olan Osmanl dinsel ve
siyasal dnya grnn bocalamasyla; Bat'nn irdeleme, ele
tirme, keif, retim ve icada dayanan kltrn bir trl zmleyememesiyle aklanabilir ve bugn de ayn durum sz konu
sudur. B. Fuad'n adalar ve daha sonraki yazarlar edebiyata
ilikin sorunlarla ve kuramsal dnceyle ilgileniyorlard ku-

Z illin Kular zerine eitlemeler

61

kuuz. Ama Bat dnce rnlerine bu adan yaklarken ede


biyat ile dnce arasndaki organik ba ve etkileimi kavraya
myorlard. Dolaysyla, yazarlklar ve yaantlar ile felsef ya
da kuramsal dnceleri birbirinden ayr blm eler halindeydi.
Edebiyat ile dnce arasndaki bu kopukluk, manevi deerler
zerinde dnen moraliste yazarlara bizde rastlamayyla da
kendini aka gsterir. Bizde edebiyat alannda rn vermek
ile u ya da bu dnceyi benim sem ek iki ayr etkinlik olarak
sregelmitir. Yazar ve airler benim sediklerini syledikleri ede
biyat akm larn aklarken bile bu akm larn dnsel temelleri
ya da retileri konusunda salam ve doyurucu aklam alar ge
tirememilerdir. (A. Haim'in Simgeciliinde ya da Garipiler'in
Gerekstclkle ilintileri olduunu ileri srmelerinde aka
grlr bu).
Bu kopukluk 1950'lerin son yllarna kadar srmtr. Bu
yllarda edebiyatla felsefe ve kuramsal dnce arasndaki ili
kiye derin bir ilgi duyulduu, kopukluun yaratt arann ka
panmaya balad grlr. 1960 hkmet darbesinin yzeysel
zgrlk havas; M arx'lk, Varoluuluk ve Gerekstclk
akm larnn edebiyat ve dnce rnlerinin tannmasn ister
istemez salad. 1950'lerin gen yazarlar ve airleri canl dn
ya kltryle kucaklayordu artk. Trk edebiyatsnn yazma
edimi ile yaam, dncesi, zlemleri arasnda organik bir ba
n kurulmasyd bu; edebiyatnn kendini ve toplumsal-ekonomik-siyasal-kiiltrel evresini sorguya ekmesi, kendininbilincine ynelmesiydi. stelik ilk olarak, Trk edebiyats, Bat'mn
estetik ve dnsel alandaki yaratlaryla zam ansal adan ayn
hizaya gelmiti. Bizde, Birinci Dnya Sava'ndan sonra edebi
yat rnleri ortaya koyanlarn kltr asndan ok iyi donan
m ve dikkate deer eserler vermi olm alarna ramen, yirm in
ci yzylda yaarken ondokuzuncu yzylda kalm olduklarn
unutmamak gerekir.
1950'ni son yllarndan balayarak kendini gsteren bu edebiyat-dnce kaynamas felsefe kltrnn ve geleneinin c
lzlna ve hatta felsefesizlie ramen, roman, yk ve iirde
daha nce grlmemi bir atlganla; toplumsal, siyasal, cinsel
tabularn irdelenmesine, Kafka etkilerinden kaynaklanan bir

62

Entelekteller ve Eylem

tr fantastik gerekilie (daha sonra Ouz Atay'da ilk doruk nok


tasna ulamtr) ve dolaysyla bu yeni anlay ve ierie denk
dmesi gereken bir dil ve slup arayna yol at. Bu anlay
benimseyen Demir zl, Orhan Duru ve Sevim Burak gibi ya
zarlarn oluturduu topluluun n safnda L. Erbil erkenden
yer ald. iirde, Cemal Siireya'nn "iir geldi kelimeye dayand"
sznde zetlenen bu anlay, dilin, betimledii gerei te ya
nndan baklan bir pencere cam gibi gsteren saydam bir ara ol
maktan kp, zerinde ilemler yaplan bir hammadde gibi ele
alnmasna (A. Breton'un deyiiyle "szcn kprtiilmesi"ne)
yol at. Resm ve kalplam dilin bylece yerinden oynatlma
snn edebiyatta bugn grlen dilsel zgrle ve szck da
arcnn geniletilmesine zemin hazrlad sylenebilir.
***
L. Erbil, kendisinin dnsel etki kaynaklar olan M arx'tan
ve Freud'dan sz ederken yle diyor: "... 25 yl nce bu iki ad
yan yana anmak tepki uyandryordu" (s. 122 ve 142-143)
Marx-Freud ilikisi kuram asndan da dnce tarihi a
sndan da nemli ve ilgin bir konu. G. Politzer ve Christopher
Caudwell Marx' adan bu iliki zerinde durmulard. Ama
ayn ilikiye bir zm getirmek iin gereken cesareti W. Reich
gsterdi. Reich, Freud'uluun, psiik yaam aklamas ve bir
tedavi yntemi olmas bakmndan nem tadn ama getirdii
aklamalarn kapitalizmin toplumsal-ekonomik balam iinde
ele alnmas gerektiini ileri sryordu. (Dialektischer M aterialis
mus und Psychoanalyse, 1929). Oidipus kompleksinin evrensellii
ni kabul etmiyor ve cinsel drtlerin bask altna alnmasnn,
Freud'un dediinin tersine, toplumsal yaamn ve uygarln ge
limesi iin gerekli olmadn ve bastrmn da yceltmenin de,
ancak, kapitalist sistemi ayakta tutmaya yaradn sylyordu.
Fred'-Marx'ln ilk temsilcisi olan Reich'tan ok sonra Her
bert Marcuse'nin topyac aklam alar getirm esine ramen ayn
dorultuda yorumlar ortaya koyduunu biliyoruz.
L. Erbil'in karlat tepki Marx-Freud ilikisinin bizde
nasl anlaldn ya da anlalm adn ortaya koyabilmesi ba-

Z illin Kular zerine eitlemeler

63

km mdan dikkate deer. 25 yl nce diyor L. Erbil; yani, 1970'in


ilk yllar. Bizdeki ortodoks M arx'lk henz uykusundan
uyanm am o yllarda. Oysa H. Lefebvre'in Marx'lm Gncel
Sorunlar adl kitab 1958'de yaym lanm ; M arx'lk iinde or
todoks gr sorgulayan ve eletiren bir yenilenm e hareketi
balam ; "M arx'cihk, bir dogm a deil, bir eylem klavuzudur,
bir yntem dir" szleri dillerde dolamaya balam ; Troki'nin,
C. Caudwell'in, E. Fischer'in, Della Volpe'nin, Banfi'nin, Garaudy'nin ve Aragon'un Marx' sanat ve edebiyat konusundaki
grleri zerinde durulmu; Jdanov'cu kalpl amak gerek
tii belirtilm i; Sartre, Marx' edebiyat kuramnn Kafka'y red
detmesi deil, aklayp yerine oturtmas gerektiini ileri srm
ve Karl Korsch'un Marxismus und Philosoph ie'de (1923) aklad,
ama mr vefa etmedii iin gremedii "Marx'ln Marx'l" projesi, yani Marx'ln kendisine dnerek kendininbilincine varp, canl, kapsayc, zmleyici ve ac bir diyalektik iinde
gelimesi projesi oktan gndeme gelmiti. Marx'ln, Freud'uluk ve baka bilim dallarnn kuramsal aklamalar karsnda
da ayn projeyi benimsemesi gerekliydi kukusuz. Ama bizde,
Marx' dncenin bu silkinmesi gerektii gibi kavranmam,
kalp ve ortodoks dnce srp gitmiti. Bu durumun iki ne
denden kaynakland sylenebilir. Bu nedenlerin birincisi felsef
ve aklsal dncenin clzl, kincisi Sovyetlerin resm Marx'
retiiydi. Bizde Marx'lar, Hegel'i okumadklar gibi, ortodoks
Marx'lk dnda kalan ama Marx'ln yntemiyle ortaya kon
mu olan dnce rnlerini de merak etmemiler ve dolaysyla
Marx'ln yenilenme srecini donanmsz olarak karlamak
zorunda kalmlard. ttihat Terakkiden kaynaklanan ve Cum
huriyet dneminde sregide iktidarn resm ideolojisinin hem
slamc grleri hem de Marxl yasaklayp ayakta durmaya
alrken en masum demokratik ve sol dnceyi ezip gemesini
de bu iki nedenle eklemeyi unutmamamz gerekir.
Freud'uluk ruhsal hastalklar (zellikle nevrozlar) tedavi
ye ynelik bir yntem olarak ortaya kmt. Klasik tptan ve
psikiyatriden syrlp bir "derinlikler psikolojisi" ya da "metapsikoloji" olmay amalayan bu yntemin dayand kuramsal ak
lamalar insan yaamnda bilindnn ve cinselliin o gne ka

64

Entelekteller ve Eylem

dar gerektii gibi aklanm am rol zerinde cesaretle durarak


byk bir yenilii ve ilgiyi beraberinde getirdi. (Freud'uluun
zellikle Gerekstclk zerinde derin bir etkisi olduu bili
niyor). Freud ve izinden gidenler, zamanla, kuramlarnn uygar
l, kltr, sanat ve edebiyat aklayan bir anahtar olduunu
ileri srdler. Bu haliyle Fred'uluk ile, egemen snfn ideoloji
siyle aldatlm ve yabanclamaya uram da olsa, bilinli bir
varlk olan ve snf mcadelesiyle kendinibilincine ulaacak
olan insana ilikin genel bir tarih ve toplum kuram olan Marx'lk, birbirlerini kesinkes darda brakmak zorunda olan iki
retiydi. W. Reich'n bir dnr olarak bykl, Freud'ulu
un tarihi ve kltr cinsellie ve bilind m ekanizmalara in
dirgemeye almasndaki aksakl ve te yandan Marx'ln
ekonomik ilikilerin rn olarak ele ald bireyin ruhsal yaa
mm yeterince irdelememi olduunu grmesi ve burada ortaya
kan soruna bir zm getirmeye almasndayd. Reich bu so
runu, Freud'uluu yukarda belirttiim iz gibi eletirip baz e
lerinden arndrarak ve Marx'ln genel gr iine insann
cinsel ve ruhsal yaamn aklayan zincirin bir halkas olarak
yerletirerek zmeye yneldi. Ne var ki Reich, bu ilgin alma
lar dolaysyla, yesi olduu Komnist Parti'den de Psikanaliz
Birlii'nden de atld. L. Erbil ise sadece hrpaland. Oysa, bizdeki Marx'larm da bir yazar eletirmeden ve hrpalamadan nce
Marx-Freud ilikisine eilm i olmalar gerekirdi.
***
L. Erbil, romanlarnda ve yklerinde olduu gibi, Zihin
Kliir'nda da, bizde kadnn durumu, cinsellik ve ak zerinde
srekli olarak duruyor. Sadece biyolojik gereksinime dayanan ka
ba cinsellik ve zlenen akn yokluu yazarmzn balca tema
larndan biri. Bu konuya deinmelerinden birinde Hegel'in aka
ilikin aklamas yer alyor (s. 24). Gerekten de, akn, karmz
dakinin bedenini istemek olmadn, "karmzdakinin isteini
istemek" olduunu sylyordu Hegel. Filozofun bu aklamada
asl belirtmek istedii, baka yerlerde de belirttii (rnein Tinin
Fenomenolojisim n, "Efendi ve Kle Diyalektii" diye bilinen IV.

Z illin Kular zerine eitlemeler

65

Blmnn A parasnda) zerinde nemle durduu bu gerek


sinimdir, yani znenin insan olarak bilinip tannmas, kabullenil
mesi gereksinimidir. Yani k sadece bir beden olarak deil ama
ayn zamanda bir insan olarak grd ve kabullendii sevgilisi
tarafndan istenmeyi istemektedir ve ancak byle olursa kendisi
de bir insan olarak kabullenilmi olacaktr. Burada, yazmzn
bana, yani olumsuzlama, zgrlk ve bireysellik sorununa ye
niden dnm oluyoruz. Dolaysyla, Hegel'e gre akn, doal
(verilmi ve dolaymsz) biyolojik gereksinimin olumsuzlanarak
ilenmemi halinden karlp daha yksek bir dzeye, yani insansal dzeye ykseltilerek almas olduunu syleyebiliriz. L.
Erbil'in doup yaad lkede, Hegel'in bu aklamasnn kapsa
mna giren olaylara pek rastlanmadn da bu arada belirtmemiz
gerekiyor. Bat'nn uygar lkelerinde grlenin tam tersine, bizde,
kadnn ve erkein, yzyllar boyunca ve bugn de byk lde
birbirinden apayn gruplar halinde yaamas; erkein ev dnda
ve ynlar halinde kasvetli bir szde toplumsal yaam srmesi;
kadnn genellikle evcil bir hayvan gibi drt duvar arasnda kalma
s, cinselliin biyolojik gereksinim dzeyinden karlp yksek
bir dzeye ulatrlarak insansallatrlmasn olanaksz klan ne
denlerdir. nne geilmez cinsel drtnn bu durumda kendine
baka kanallar bulmas da kanlmazdr. Cinselliin duygu, d
nce, zlem ve hayalden, yani tinsellikten ve dolaysyla gerek
aktan yaltlm olmas, ister istemez, biyolojik bir edim olmakla
snrlandrlmasna yol aar. Yani cinsellik ve ak diye bilinen ey
de, cinsel organlarn birleimi (geiimi) olarak, iftleme olarak
grlr. Bu belirlenim, cinselliin ve akn ieriini daraltt ve
"duhul" zerinde merkezletii halde, ters bir diyalektikle kapsa
mn gelitirir. Ve bylece duhul, cinsel nesneyi (erkek iin kadn
ve kadn iin erkek) olumsuzlayarak amac kendi iinde bir edim
haline gelir. Buradaki kapsam genilemesi kadnlar, erkek ve kz
ocuklar, memeli hayvanlar ve hatta kular iine alan ve ters ili
kide kendini gsteren bir eit cinsel emperyalizm gibidir (yllar
ca nce bir vatandamz, Eyp'te topal bir leylee tecavz ederek,
bunun ok gzel ve anlaml bir rneini vermiti). Her zaman
memeli hayvanlara ve kulara kadar uzanmasa da cinselliin ve
akn insansal ierikten soyutlanarak duhule indirgenmesinin,

66

Entelekt iicl ler ve Eylem

yani olancln, fiili livtamn, Ltiliin, Avrasya'da ok normal,


meru ve hatta resm bir stat kazanm olduunu sylememiz
gerekir. Sultanlarn eitimi amacyla yazlm Kalmsnme'de, "K
mevsiminde kadnla yat nk scaktr, Yaz mevsiminde olanla
yat, nk serindir" deniliyordu. Byle bir cinsellik anlay iin
de Divan Edebiyatnn ak iirlerine, ecinsel ya da dnme arkc
lara duyulan hayranla, ters iliki yani Ltilik yznden kocala
rndan dayak yiyen, boanan ya da kocalarn ldren kadnlara
amamak gerekir. Ayrca, cinsel yaamn duhule indirgenerek
insan bilincinin isteri vakalarnda grld gibi daralmas, he
men hemen her cmlesinde atalara, anaya, babaya, kz ve erkek
kardee ilikin cinsel edimi dile getiren kfrler bulunan gnde
lik konumalarda ya da imli szck ovunlarnda da kendini gs
terir. L. Erbil bu gerei u ksa ama arpc saptamasyla rnek
lendiriyor: "Bugn sinemaya gittik Meral'le. Giedeki adamdan
bileti alnca, 'Mersi' dedim, adam 'Girsin hepsi' dedi." (Tuhaf Bir
Kadn, stanbul, Yap Kredi Yaynlar, 1998, s. 17).
Burada, konunun biraz dna karak ilgin ve elendirici
bir noktaya deinebiliriz. Eski Yunanllar Franszlarn anor
grcc (Grek ak) dedikleri Lutlii ranllardan renmilerdi.
Bizde, Eski Yunanllar, atalarym gibi barlarna basan; Ana
dolu'nun saysz uygarla beiklik ettiini ve dolaysyla, kyl
ve entelektel vatandalarmzn da bata Hititliler olmak zere
btn bu uygarlklar yaratanlarn manevi ocuklar olduunu
syleyen Mavi Yolculuk'ular, byle gurur verici bir ilikinin ve
geleneinin, vatandalarmzn yaamnda somut olarak grl
mediini; Eski Yunan sanat ve edebiyat rnleriyle gerektii gi
bi ilgilenilmediini grp hayal krklna uramlard kuku
suz. Oysa bu hayal krklna karlk, hi olmazsa amotr grec'in,
bizde, capcanl bir gelenek olarak varln koruduunu ve belki
de daha gelimi olduunu grp avunabilirlerdi. Ne var ki,
bu avuntuyu bulamayan, bir ka ve hayal dnyas iinde yaa
yan Mavi Yolculuk'ular gndelik ve somut yaamda ok daha
gerekiydiler; militarist ve baskc resm ideolojinin emirlerine
harfiyen uyuyorlard. L. Erbil, Mill Eitim Bakanl "Dnya
Edebiyatndan Tercmeler" serisine deinerek yle diyor: "Ne
ki, insan varlnn en mahhas biimde ifadesi olan bu sanat
rnleri iinde bazlarna, diyelim bir Barbusse'e bir Gorki'ye

Z ihin Kular zerine eitlemeler

67

rastlanmaz. Bir de Montaigne evirileri iin Ergin Gnenin


bir sorusuna deinelim. ...S. Eyubolu'nun belli yerleri, -am a
nedense hep m ateryalizme kan yerleri- atlad sorununa (s.
138)." "M avi Yolculuk'ular"n kendilerinin beslendiklerini san
dklar ayn kaynaktan, yani Eski Yunan ve Roma'dan beslenen
Montaigne'e yaplan bu hakszlktan, kendini "ilerici" ve hatta
"sosyalist" sananlarn resm ideolojiyi benim sedikleri zaman
karlatklar kanlmaz sonucu ve tutarszl belirtmek iin
sz ettik. Yeri gelmiken resmi ideoloji ve Aydnlanma Felsefesi
ilikisine de deinmek istiyoruz. Resm ideolojinin Bat kltr
n aklnca kua evirerek zmleyebileceim sanmasnn do
urduu dnce acizlii ve tutarszl son yllarda dillerden
dmeyen ve bir "m azm un" haline gelmi olan "Aydnlanma"
szcnde de kendini gsteriyor. Hem solcu hem hmanist
hem darbeci ve militarist hem de resm ideoloji savunucusu olan
bir ke yazarnn Aydnlanma Felsefesi ile Hegel'i ayn kefeye
kovmaya kalktn bir baka yerde belirtmitik (Felsefe Yazlar,
"Ansiklopedi ve Aydnlanma Felsefesi", s. 364, YKY, 1993). Hem
vahim hem de elendirici olan bu konu zerinde yeniden baz
ksa aklam alar yapmamz yararl olabilir.
Hegel kendisinden nceki btn felsefeleri ve dnya gr
lerini, hakl yanlarn belirterek ama eksikliklerini ortaya koya
rak, kendi felsefesinde kapsamaya ve amaya ynelir. Dolaysy
la onun felsefesini Aydnlanma felsefesine indirgemek ya da bu
felsefe ile ayn dzeyde ve yan yana ele alm ak hem Hegel'i hem
de Aydnlanma hareketi iinde yer alan Diderot, d'Alembert,
Voltaire, Rousseau, d'Holbach, Helvetius gibi dnrlerin z
grlk dnceleriyle tek tip insan, tek tip dnce yaratmak
isteyen ttihat ve Terakki ve Cumhuriyet dnemi resm ideolo
jisinin uzlatrlm as ya da bu ideolojinin Aydnlanma hareke
tine dayandrlmaya kalklmas mantksal adan ve dnce
tarihi bakm ndan olanakszdr. te yandan baskc iktidar al
layp pullayarak gzden kaybettirmek ya da olduundan baka
bir eymi gibi gstermek amacn gdenlerin resm ideolojiye
temellik edecek doru drst bir felsefe bulmalar da gtr.
nk felsefenin z hakikatin aratrlmas ve zgrlktr.
Zihin K u lar, Leyl Erbil, stanbul, YKY, 1998, s. 7-17.

Alexandre Kojve ve Hegel Felsefesine Giri


zerine Aklamalar

lgin Bir Filozof


Rus asll Fransz filozof Alexandre Kojve (Aleksandr Vladim irovi Kojevnikov) 1902'de Moskova'da dodu. 1968'de Brk
sel'de ld On drt yanda bir Felsefe Giinlii tutmaya balad.
Bu Gnlk tarihin "trajik" sonuna ilikin bir gr dile getiren
dncelerle doludur. Kojve daha sonra, Dou felsefelerini
incelemeye koyuldu. Amac, Var-Olmayan ya da Varlk-Olmayan kavram zerinde temellenen bir felsefe sistemi kurmakt.
Buddhaclktan etker tayan bu kavram daha sonralar kendi
yorumundan geirerek ileri srd Olumsuzluk kavramnn
bir ilk tasla gibidir. Sovyet Devriminden sonra Rusya'y terk
ederek Almanya'da yaayan Kojve, Var-Olmayan kavramn,
Roma'va yapt bir gezi srasnda grd talyan Rnesans
resim rnlerine 1920-1921 yllarnda uygulamaya yneldi ve
Hristiyanlk ile Buddhacln erekleri arasnda bir yndelik
olduunu ileri srd. Sanat zerinde dnmesi, dneminin
kltrndeki estetik devrim lcri; davurumcu sinemay, soyut
resmi irdelemesine ve amcas Vladim ir Kandinski ile bu konu
larda diyaloglara girm esine yol at. Estetik, Kojve'in elinden
km metinlerde az gelitirilm i durumdadr. Bununla birlikte
o dnemde, Kojve'in, Var-Olmayanm estetiinden, "sanat, ak
ve oyun"u hep birlikte ycelten bir tr snobizme kadar uzanan

/\lexandre Kojere ve He^el Felsefesine G iri...

69

bir gr benim sedii ve bu gr uyarnca "haz peinde koa


rak" yaad ve 1929'da parasz kald biliniyor.
Kojeve, 1853 doumlu nl Rus teozof Soloviev konusun
da Kari Jaspers'in ynetiminde Heidelberg'de doktora yaparken
hem retisini inceledii bu m istik dnrn hem de Goethe
ve Dostoyevski'nin etkisinde kalarak tarihin sonu kavram ze
rinde dnce dnyasn oluturuyordu.
Kendisi gibi Rus asll olan Fransz filozof Andre Koyre ile
o yllarda tanmas Kojeve'in dncesinde derin etkiler yara
tan bir olaydr. Bu tanma olmasayd Kojeve belki de dneminin
bilimlerindeki gelimelerle, kimi zaman ayrntlara inerek, hibir
zaman ilgilenmeyecekti. Baka bir deyile Kojeve bilimlerin tari
hini irdelemeye Koyre sayesinde yneldi ve hem fizik hem de
matematik bilimleri alanndaki derin bilgisine felsef bir anlam
ve boyut kazandrabildi. Ama Kojeve'in dnsel geliiminde asl
nemli olan, Koyre'nin ona, Tarihin sonu kavram nn iinden
klm az bir m antksal sorun olduunu aklamasyd. Koyre,
Tarihin ancak sonuna ulam asndan sonra anlalabileceini ile
ri sryordu. Kojeve, bu ileri srte her tr Tarih felsefesinin
km azn grmek yerine onu ciddi olarak ele alarak, Tinin Fenomcnalojisi konusundaki yorumunda yeni almlar getiren bir ilke
olarak benimsedi. Ve Zaman, "empirik (somut) olarak varoluan
Kavramla", yani deyle, Tinle ve Hegel felsefesiyle zdeletirdi ve
Hegel'in Fenomenolojisini antropolojikletirilmesi, yani nsana
indirgenmesi ve aknlktan kurtarlp ikinletirilmesi konusun
da yapt yorumu hakl karmaya yneldi ve sadece nsana ve
dnyasna zg olan diyalektii, kimi zaman Doaya da yayd
iin Hegel'i eletirdi. Bu tutum, Kojeve'in, "Hegel'deki teki
(moniste) gr" reddetmesine ve Descartes'tan Kant'a kadarki
Hegel-ncesi filozoflarn ontolojik ikiciliine (dualisme'ine) d
memek iin bir diyalektik ikicilik ileri srmesine yol at. Bu ile
ri sr erevesinde Kojeve'in; Doann, nsandan nce de var
olduu halde, nsan araclyla kendini zgrletirdiini ve Doa
nn ilenmemi ve verilmi olumluluuna ve zdeliine kart
insansal olumsuzluk olarak Tinin, doal bir Dnya iinde, nesnel
olarak gerek bir zgrlk evreninin olumas iin, almayla ve
Mcadeleyle kendini ortaya kardn dnd sylenebilir.

70

Entelekteller ve Eylem

Yksek ncelemeler Okulu'da (cole pratique des hautes etudes),


1933'ten 1939'a kadar Hegel'in Tinin Feuomenolojisi'm ok zgn
bir ekilde amlayp yorumlamas dolaysyla en azndan felse
feye ilgi duyanlar tarafndan tannmasna ramen Kojve'in ben
zersiz kiilii ve felsef verimi, Dominique Auffret'nin dedii
gibi, yzylm zn Fransz dncesinde aydnla kavumam
ve yerine oturtulmamtr. Oysa, konferanslarn ve derslerini,
R. Aron, G. Bataille, A. Koyr, J. Lacan, E. Weil, G. Fessard, R.
Queneau, R. Polin, L. Corbin, M. Merleau-Ponty, A. Adler, R.
Kaufmann, J. Desanti gibi nemli bilgin, dnr ve yazarlar
izlemi ve L. Strauss, P. Klossowski, A. Breton, J.-P. Sartre, S. de
Beauvoir, F. Fukuyama da onun tezlerinden u ya da bu ekilde
esinlenmiti. Kojve'in felsef tutumundaki allmadk yannn,
"tm el" (evrensel) ve "trde" (homogne) devletin somutlatrl
masna kendini adamak iin felsefe dnyasndan ekilmeyi se
mi olmasndan kaynakland sylenebilir. Kojve, Hegel'i ince
lemesinin sonunda, bu devletin, Hegel'ci felsefenin, yani mutlak
Bilmenin hem nesnel hakikati, hem de Napolon'un Fransz Devriminden sonra kurduu devletin mirass olan modern dev
letin ilkesi olduunu dnyordu. Bylece, krk yandan
lmne kadar Fransz Ekonomi Bakanl'nn D Ekonomik
likiler Ynetiminde resm makam olmayan danman olarak
almay seti ve Fransa'nn d ekonomik politikasn perde
arkasndan ynetti.
Kojve, tam amlanm am olarak kalan ve lmnden nce
ancak bir blm yaymlanan felsef verimi konusunda konu
maktan kanyordu. te yandan, ada okura "ruhunu"
sunmak istedii Hegel'in m etinlerini yorumlarken geleneksel
felsefe tarihini ve yaygn felsef dnceyi bir bakma hie say
mas tedirginlik yaratcyd. Geri bu amlamalar ve yorum la
r Hegel "sistem inin" antropolojik ve varoluu anlam n vur
gulayarak btn bir kua etkilemiti; ama sadece bu gerek
zerinde durarak Kojve'in dncesini bu amlamalara ve
yorumlara indirgemek doru olmaz. Dolaysyla, Kojve'in asl
felsef grlerinin unlar olduu sylenebilir: Efendi ve Kle
diyalektiinden kaynaklanan tarihsel Mcadeleler ve almay
la en sonunda, tmel (evrensel) ve trde devlette, bilinlerin

Alexandre Kojve ve Hegel Felsefesine Giri.,

71

birbirini bilip-tanmas ve bylece gerek anlamda bireyin, yani


Vatandan ortaya kmas ve bu olgunun temelinde, "istei iste
m edim , yani bakasnn isteini ve onun tarafndan kabullenilmeyi istemenin bulunmas ve bunun, insansal olumsuzluun
kayna olan insan-oluturucu, yani insan insan haline getiren
diyalektik bir isteme olmas; nsanln, "Tarihin sonuna" giri
ini balatan siyasa 1-felsef kiiliin "Napoleon-Hegel" olduu
nun ileri srlm esi ve Hegel'in, Bat felsefesinin yirmi be yln
tamamlayarak sona erdiren son filozof ve gerek anlamda "ilk
Bilge" olarak grlmesi. Bu felsef bak, Kojeve'in, Hegel'i tan
masndan nce kendisine sorduu sorularn cevabn vermesini
salam ve olgunluk dnemi eserlerinde geliip serpilmitir.

Hegel Felsefesi zerine artc Yorumlar


Kojeve, Hegel'in ynteminin diyalektik deil, betimleyici
(tasvirci, descriptive) olduu zerinde srarla durur ve Husserlci
modern fenomenolojik yntemden farksz olduunu syler ve
Husserl'in bunu anlam am olduunu da ekler. Hegel'in felse
fesinin de ancak, insansal eylem ve tutarl sylemle (Logos'la)
aa-vurulan gereklik diyalektik olduu iin ve bu gerekliin
betimlenmesi dolaysyla ve betimlendii lde diyalektik oldu
unun sylenebileceini ileri srer. Kojeve'in, "Hegel, ruhun
lmszlne, tednyaya ve dolaysyla tanrya inanmayan
tanrtanmaz bir filozoftur" demesi ise gerekten artcdr.
Hegel'in, insan sadece dnce, bilin ve bilgi znesi olarak
deil de belki ondan da daha fazla, bir "istek beni" olarak; duy
gularyla, heyecanlaryla, iradesiyle, inanlaryla ve umutlaryla
zgr bir somut birey olarak varolusal yan bakmndan ele
aldn vurgulamas da deiik ve yeni bir yorumdur. Ayrca,
Hegel'in, nl tez-antitez-sentez leminden pek sz etmedii
ni, ama "olumsuzluk", "olumsuzlama", "diyalektik hareket" ve
zellikle "diyalektik-olarak-ortadan-kaldrma" terimlerini kul
landn belirtmesi de ilgintir. Btn bunlar, geleneksel felsefe
tarihine ve yaygn felsefe bilgisine ters den yorum lar ve ak
lamalardr. Ne var ki, Kojeve'in bu artc yorumlarn, didik

72

l;. ntelckt d lcr ve liylcm

didik ettii Hegel metinlerine dayandrd bilinm ektedir ve bu,


kitabmzda da aka grlecektir.
Kojeve'in belirttii gibi Hegel, "ben neyim?" sorusuna
Descartes'n yapt gibi "dnen bir varlm" diyerek cevap
verilemeyeceini ve insann benliinin z bilincine bir eyin
bulunmamaklnn (yokluunun) bulunmakln (varln)
duymasyla, yani stekle ve stekte ulatn syler. Yine Hegel'e
gre, insan, verilmi olarak var olan doal bir varl istemekle
yetinmez; yani hayvan gibi yapamaz ve istein kendisini ister,
yani bir bakasnn isteini istemeye ynelir; yani bir bakas
tarafndan insan olarak bilinip-tannm ak ve kabullenilmek
ister. Bunun iin giritii ve prestij amac gden lmne mca
delenin sonucu, efendinin ve klenin ortaya kmas ve btn
bir tarih srecinin balamas ve emeki klenin eylemlerle ve
devrimlerle zgr Vatanda olmasna ulaan eitli varolusal
tutumlarn art arda gelmesidir.
Kojeve, zellikle Tinin Fenomenolojisi'nde irdelenen bu varo
lusal yann Hegel felsefesinin temellerinden biri olduunu
gstermitir. in ilgin yan, Hegel'deki bu varoluu diyebile
ceimiz yann daha nce farkna varlmam olmasdr. Nitekim
varoluuluun kayna saylan Kierkegaard gibi bir dnr,
Hegel'i, felsef sistemi iinde insann bireysel ve varolusal yan
n hie sayd iin eletirmiti. Ne var ki, Kojeve'in gziipek
bir yorumla ortaya koyduu bu varolusal yan ada Fransz
dncesinde derin yanklar uyandrd ve Hegel'i bambaka bir
k altnda yeniden gndeme getirdi.
Kojeve'in de aklad gibi Hegel prestij, yani kendini gs
terme ve bakas tarafndan kabullenilme iin giriilen lmne
mcadelede Efendinin sonuna kadar gittiini ve sonuna kadar
gidemeyip boyun een Kle tarafndan bilinip-tamndu, ama
Kleyi nsan olarak bilip-tanm adn syler. mdi, biliniptanmmayan bir insan tarafndan bilinip-tannm ak tam anlam y
la insansal deildir ve dolaysyla bu durum iinde bulunan Efen
di, ne kadar gl olursa olsun, tek yanl bir varlk olarak kendi
iinde donup kalm tr ve varolusal bir km az iindedir. Buna
karlk Kle, Efendinin varlndan duyduu bountu iinde ve
zor altnda gerekletirdii almayla (emekle) hem dndaki

A lexandre K ojiw ve Hegel Felsefesine Giri...

73

Doay hem de iindeki Doay yani kendini dnme uratr;


gerek zgrle ve bireysellie ynelir ve devrimci abasyla
sonunda, efendisiz bir dnyada, hem bakalarn bilip-tanyan
hem de bakalar tarafndan bilinip-tannan Vatanda haline
gelir. Hegel'in, bildiim iz tarihin sonu olan ve emeki klenin
eylemiyle gerekleen bu durumun somutlamasn, Fransz devrim inin m irass olan Napolon mparatorluunda ve fikirsel
aa-vurulmasn da kendi mutlak felsefesinde ya da biliminde
bulduuna inandn sylemeliyiz. Burada nemli olan, Hegel'in,
nsan insan klan eyin, yani insanoluturucu {anthropogne) e
nin olumsuzlama, mcadele, alma, yaratma, dnme urat
ma, kefetme olduunu ileri srmesidir. Nitekim Hegel'in bu
temel saptamas bugn iinde yaadmz dnyann toplumsal,
ekonomik, siyasal ve kltrel gereklerini ve zellikle bunlar
arasndaki farklar anlam amz salayacak temel bir kavram
sunmaktadr bize. Baka bir deyile, srekli olarak alarak,
yaratarak, reterek Dnyaya egemen olan nsan tipiyle sava
lk taslayp Efendilik efsanesi iinde yaayan ve bakalarn
kul haline getirm i olmakla vnen ve kendisi bir ey retemeyip bakalarnn rettiklerini sahiplenme hayaline dalm olan
nsan tipi arasndaki ackl farkn zn bu kavramda bulabili
riz. Ve, aslnda, yneticileri de ynetilenleri de kul olan bu ikinci
tip nsanlardan oluan toplumlarda hukuksal ve meru hayat,
demokratik haklar ve etnik kimlikler, insan hayatnn deeri
ve saygnl, dnce ve inan zgrl gibi ilkelerin hibir
zaman itenlikle benim senm ediklerini ve hayata geirilm edikle
rini de bu kavramn nda anlayabiliriz.

Metinler, Kavramlar ve Terimler


Kitabmzda yer alan metinler Alexandre Kojve'in nl
Introduction la lecture de Hegel (Hegel'i Okumaya Giri) adl kita
bndan seildi. Bu metinler Introdction'un yarsn oluturuyor.
teki yars, Kojve'in Almanca zgn m etni izleyerek Tinin
Fenomenolojisi zerine yapt szck szce ve ayrntl amla
malar ve yorum lar kapsyor. Kitabmzda yer alm asalar da bu

74

Entelekteller ve Eylem

metinlerin zetlerini evirerek Fenomenoloji'nin temel ve genel


ierii konusunda okura fikir ve bilgi verme amacn gttk.
Efendi ve Kle Diyalektimi diye bilinen nl metin, Tinin Fenomenolojisi'nin IV. Bliim'nn "Kendinin Bilincinin zerklii ve
Bamll: Efendilik ve Klelik" balkl A Parasnn am la
mak evirisidir ve Mesure dergisinin 14 Ocak 1939 tarihli say
snda Kojve'in imzasyla yaymlanmtr. Introductiond a k i te
ki metinlerin hepsi Kojve'in konferas-derslerinde tutulan ve
kendisi tarafndan grlen notlara dayanmaktadr ve nl Fran
sz air-romanc Raymond Queneau tarafndan bir araya getiri
lip basma hazrlanmtr. Hegel Felsefesinde liin Kavratn'nn,
bu byk filozofun iyice anlalm am temel fikirlerine aydn
lk getirdiini syleyebiliriz. Ayn ey, aslnda bir ontoloji olan,
Hegel'in etrefil mantn didik didik ederek aklayan Hegel'de
Gerein Diyalektii ve Fenomenolojik Yntem iin de geerlidir. Bu
metinler, kolay anlalandan zor anlalana ynelen bir dorultu
iinde sralandrld. Okurun yine de, Hegel felsefesinin, kendi
zerinde srekli olarak dnen bir dairesellik, bir btnsellik ve
bu dairedeki her noktann hem balang hem de son olduunu
unutmamas ve metinler arasnda mekik dokumas gerektiini
dnyoruz.
Kojve tarafndan eitli alardan irdelenip defalarca ak
landklar iin Hegel felsefesinin temel kavramlar zerinde dur
mamz gerekmiyor. Ne var ki, kitabmzn hemen her sayfasnda
geen "varolu" ve "antite" kavramlar zerinde ksa bir akla
ma yapmak yararl olabilir.
"Varolu", duyusal ve somut varlk ve dar anlamda, "varolu
uluk" teriminde de grld gibi, insann bireysel varl, hayat
demek. Soyut ve genel "Varlk"tan ayrt etmek ve bu anlam snrla
mak iin "varolu" terimi, Trke felsefe dilinde eskiden beri kul
lanlyor. Bu bakmdan, "Varolu"tan treyen "varolumak" szc
nn, "ortaya kmak", "meydana gelmek", "olumak" anlamna
deil de, somut olarak "var olmak" anlamna geldiini unutma
mak gerekir. Baka bir deyile, herhangi bir ey iin "varoluur",
"varoluuyor" demek, o ey somut olarak "vardr" demektir.
"Antite" ise, Hegel felsefesinde betimlenen diyalektik hare
ket boyunca ortaya kan "aamalar", "dzeyleri", "uraklar"

Alexandre Kojie ve Hegel Felsefesine Giri...

75

ve bu aamalardaki "kurucu-eleri", "varlklar" belirtiyor. Bu


terimin kullanlm asnn amac, Hegel'in felsefesinde betim ledi
i gerein diyalektiinde art arda kendini aa-vuran kurucuelerin, geleneksel felsefedeki "varlklar"dan farkl olduunu
belirtmektir.
Kojve, tek bir Almanca terimle dile getirilen kavramlar,
Franszcada, aralarna tire koyarak birletirdii szcklerle kar
lyor. Biz de, birok yerde, ayn yola bavurduk. Trkenin ok
elverili olduu bileik szck yapma olanandan yararlanmak
gerektiini ve tek bir kavramn yine tek bir terimle ya da sz
ckle karlanmasnn felsef dnce ve dilin derlenip toparlan
mas, younluk kazanmas ve netlemesi bakmndan yararl
olacana inandmz iin, "kendindevarlk", "kendiiinvarlk",
"kendinibilinci" gibi bileik szckler kullandk. Metinlerde,
cmlenin yapsn ve anlamn bozmad halde, birok szc
n yuvarlak paranteze alnd grlecektir. Bunlarn amac
cmlenin anlam n daha da amaktr. Bu parantezleri ve ilerin
deki ek szckleri olduklar gibi muhafaza ettik ve ufak tefek
aklamalarm z ".sh " ile belirttik. Hegel'den yaplan alntlar
da keli parantez iinde yer alan szckler Kojve'in aklayc
eklemeleridir. Alntlarda ve gndermelerde kaynak, Hegel'in
eserlerinin 1937 Hoffmeister basksdr.
Hegel Felsefesine Giri'in, felsefe tarihinin en g anlalan iki
filozofundan biri olan Hegel'in (teki, Aristoteles'tir) dncele
rine yaklamas konusunda felsefesever okura yardmc olaca
n umuyoruz.
H egel F elsefesin e G iri, A lexan d re Kojve,
Fran szcadan eviren : Selahatti Hilav,
stanbul, YKY, 2004, s. 9-16.

Meczup, M ecnun, Divane ve Budala zerine

Meczup, Arapada cezb'den ("ekilme"den) kaynaklanyor;


"kendi iine doru ekilmi; bir tarafa ya da bir varla doru
ekilmi, onun cazibesine kaplm kii" anlamnda. Ayrca,
'Tanr sevgisine tutulmu ve kendinden gemi kii" demek; e
anlamllar da "divane" ve "abdal".
Mecnun, Arapa cin kknden geliyor ve anlam, "cin tut
mu, ldrm, deli; ak yznden kendini kaybetmi kii".
Divane'nin kk, Farsa "eytan, cin, ifrit" anlamna gelen
"div". "Div", Trkede "dev" olmu. nsanolununkine oranla
bedensel boyutlar ok byk bir hayali varl belirtm ek iin
kullanlyor. Ne var ki, Alaattin'in Lambas'ndan kan dev
gibi, "cin" olma zelliini de bir lde kaybetmemi. Mehmet
Salh, Kamus-u Osmani'de divane karl olarak unu veriyor:
"div tutmu, delirmi, deli" (s. 392, Kanaat Matbaas, 1329). Bu
szcn etimolojisinin yeni yaz szlklerinde verildiini gr
mediimi de bu arada belirtm ek isterim.
Budala'nn, bugnk anlam na ulaana kadar geirdii
dilsel serven daha ilgin. Bu szcn, Arapa bedii'in oulu
olduu szlklerde belirtiliyor. te yandan, bugn budala ile
eanlaml olarak kullandmz aptal szcnn de bedilin bir
baka oulu olan ab d ald an geldiini yine szlklerde okuyoruz.
Bedii, "karlk, bedel; bir eyin ya da bir kim senin yerini alan"
demek (B/iik Larousse, s. 1449). Bu anlam gz nne alnnca,
budala'nn da aptal'n da etimolojisinin ak ve seik bir ekilde
grlmediini sylememiz gerekir. Ama ortak kke bakarak bu

Meczup, M ecnun, Divane ve Budala zerine

77

iki szcn de, "bir yere ya da varla doru ekil m ilii" dile
getirdii sylenebilir. Nitekim abdal, "gezgin dervi" anlamna
geliyor ve derin dinsel ball ve ounlukla da mistik inan
lar olan bir tr sava "misyoner"i belirtiyor. stelik bu sz
ck, Osmanlcada sk sk grlen bir ilemden geirilerek Farsa
kurala gre oul eki "an" sonuna eklenip abdalan haline geti
rilmi (Abdalan- Rum'da grld gibi).
Yukarda ele aldmz drt szck bugnk dilim izde temel
anlam larndan farkl llerde de olsa syrlm tr ve "ahmak",
"salak", "alk", "deli" "lgn", "bn", "geri zekl" ve "kak"
anlamna gelir. Ve byle bir dilsel deiim anlam bilim in ince
leme alanna girer. te yandan, organik ve zihinsel kusurlar
ampirik bilgiye dayal olarak dile getiren bu szcklerin gnde
rimde bulunduu gereklerin psikopatoloji ve psikiyatri tarafn
dan bilimsel tanmlar, snflandrm alar ve terimlerle ele alnd
n da biliyoruz.
Ne var ki, ay szcklerin gemiine dnerek ve anlam
larn kaynanda ve kendinde ele alarak baz felsefi yorumlar
yapmak da olanakldr.
rnein, balangta, "kendine ya da bir baka varla
doru ekilmi, cin tutmu, ak yznden kendini kaybetmi,
varln dinsel ve mistik amalara adam kii" anlamna gelen
bu szcklerde, insan bilincinin kendine ve dnyaya ynelik
tutumuna, yani bireyin varolusal tavrna ilikin ortak bir nokta
bulunduu sylenebilir.
Buradaki ortak nokta, bu szcklerin belirttii birey tipi
nin ve dolaysyla bilin formunun, normal denilen insanla
rn bilin formundan farkl ve genellikle ona kart olmasdr.
Normal denilen insan bireyin bilinci; younluktan ve doluluk
tan yoksun, gzenekli iine szm olan, ama iyice fark etmedii
ve elenme ya da gsteri merakyla unutmaya alt lm
korkusuyla, gndelik yaamn durmadan tekrarlanan kasvetli
olaylaryla ve maddi endielerle belirlenmi; kendini iinde bul
duu geleneksel ve hazrlop deer yarglaryla, yani verilmiolan'la kaplanm ve dolaymsz, eletiriden yoksun ve gerek
bireysellie, yani otantiklie deil herkes gibi olmaya ynelmi
bir bilin formudur. Buna karlk, yukarda ele aldmz sz

78

Enrclekteer ve Eylem

cklerin ortak noktasnn, bu otantik olmayan bilincin olumsuzlanmasna gnderimde bulunduu sylenebilir. Bu olumsuz
la ma, verilmi bireyselliin "kendine doru ekilme ya da bir
baka nesneye doru ekilm e"yle dolaymlanmasmda; kendini
daha yksek bir dzeyde yeniden bulmasnda ve dolulua ula
masnda ortaya kyor. (Tmlk, younluk ve dolulua ulama
abasna alkol kullanmnda ve erotizmde de rastland ileri
srlebilir.)
Dolaysyla, bu drt szcn ortak noktasnn belirttii
bilin formunun, genellikle ada felsefenin ve zellikle varo
luuluun zerinde nemle durduu kendi-olma, yani otan
tiklik sorununa, eski bir zam an diliminde ve farkl bir kltr
ve ideoloji erevesi iinde verilmi bir cevabn rn olduu
sylenebilir.
K itap-lk, O cak-ubat, 2000, Say 39, s. 63-64.

"Kavram" Kavram*

ndeyi
Felsefe dilim izdeki kavram szc, ng. ve Fr. concept
(Lat. concipere'den: almak, iine almak) karl. Alm. begreifen
(greifen'den; tutmak, yakalamak). Tutmak
kavramak ->
kavram. Buradan (Almancadan [Begriff]) hareket edilmi olsa
gerek.
Osmanlca (daha nceki) mefhum szc, fehm'den
geliyor; anlam ak demek mefhum, anlalm olan anlamnda.
Kavram'a ok yakn bir szck de (Fr. ve ng.) notion (Lat.
Notio
Noscere'den; bilmek). Bizde fikir diye karlanagelmitir. Notiou, balang bilgileri, gr, anlay, hatta inan anlam
na da gelir ve fikir szcnde bu sonuncu anlam lar da vardr.
Fikir kimi zaman kavram'm eanlamls olarak kullanlr. Ean
lamls olm asnn nedeni, kavram gibi fikir'in de genel ve soyut
bir dnce olmasdr.
Ama szlklerde yaplan tanm larda, fik irin, bir zihinsel
etkinliin, yani soyutlam ann, yar-bilinli ve kendiliinden
olumu bir rn, bir genel fikir olduu zerinde durulu
yor, anlam nn da kesin ve net olm ad belirtiliyor. Bu genel
fikir'in, soyutlam a yeteneinin zihne dorudan verdii, ara
ya bilinli dnm e girm eden kendiliinden ortaya kan bir
zihinsel rn, teknik bir felsefe terimi kullanm ak gerekirse,
dolaym z bir rn olduu anlam na gelir. Bu tr bir yetenee
dayanan ve bireyin iinde bulunduu kltr evresiyle, gele
* 24 A ralk 204'te YKY'de yaplan konuma iin hazrlanm m etin, (yay. haz. n.)

80

Encclckceller ve Eylem

neklerle, ve eitim le de aktarlan genel fikirler, gnlk, sradan


dncenin m alzem esidirler, ieriidirler; kesin ve net anlam
lar tamazlar. Felsefeden ok psikolojinin ve sosyal psikoloji
nin konuudurlar.
Soyutlama, genel ve hatta tmel olana ulama abasmm am a
c, tikelliklerin, yani varlklardaki farkl ve deiime urayabilen
ok sayda zelliin bir yana braklarak, ortak ve deimez bir
zelliin ortaya konmasdr. Bu, ayn zamanda bir tanm yap
mak demektir. rnein, "nsan akll bir canldr" dediim iz
de ve bylece insanlardaki ortak ve deiime uramaz zellii
belirttiim izde derilerinin rengini, boylarn boslarn ve baka
tikel zelliklerini bir yana brakm oluruz.
Felsefe'iie de, kavram , bu tr bir soyutlam a ve genellem ey
le ya da tm ellem eyle elde ediliyor. Nesnelerin bu abayla
ele alnm as kadar, bilin ieriklerinin, yani duyum larn, im
gelerin, alglarn, tasarm larn, fikirlerin de ele alnm as ve
bylece kavram latrlm as sz konusu. Yani, bir eyin ne ol
duunun aratrlm as; bir eyi o ey yapan temel zelliin
ortaya konm as, kavram nn saptanm as sz konusu. Felsefe
ye bu adan bakldnda, Felsefe Tarihi,,bir kavram lar tarihi
olarak grlebilir. Doan zlem 'in Kavram lar ve Tarihleri adl
kitabnda bu konu kapsam l, ayrntl ve derinlem esine ilen
mitir.
Ne var ki, felsefede kavramlatrma, dncenin, yine d
nlm ve dnlmekte olan bir eyin, bir bilin ieriinin
zerine dnmesiyle, onu dnmesiyle gerekletiriliyor. Kendi
zerine dnen, bklen bu tr dnceye diiiinm diyoruz; bu,
refleksiyou szcnn Trke felsefe dilindeki karldr. De
mek ki, dnm yoluyla yoklanan, irdelenen, gelitirilen, olu
turulan ve kurulan, yani ina edilen bir dnsel rn olarak
kavram sz konusu burada.
Platon'un idealar' ve Aristoteles'in form u ya da entelekheia's
kavramn nl rnekleridir. (Gerekirse aklanabilir.)

"K avram ' Kavram

81

Bilimlerde. Kavrnm'a Gelince:


Bilim, kavramlarn kendi yntemiyle, yani yntembilimiyle, metodolojisiyle oluturuyor.
Burada, varsaym lar kurmak, olgulara ynelerek denetle
mek ve snamak, gzlem ve deney yapmak, yasalar ortaya koy
mak ve dorulama yaparak kuram (teori) oluturmak ve srekli
dorulam ak sz konusu.
rnek olarak bilimdeki k kavramn ele alabiliriz.
Gnlk ve sradan dncedeki k fikri de, teki fikirler
gibi, zerinde dnlmemi, irdelenmemi, eklemlenmemi,
kesin ve net bir anlam tamayan kabataslak bir fikirdir, dedik.
Oysa, bilim , bizim ancak mortesi ile kzltesi arasndaki
nlar grebildiimizi syler. Yani kendi yntemiyle gerek
letirdii aratrm alar sonucu X nlarn, TV nlarn, gamma
nlarn gremediimizi bildirir. n hznn saniyede yz
bin kilometre olduunu da bilimden reniriz. Bu ve bunun gibi
baka eler fizik bilim inin kavramlar'n oluturur. Ve bu olu
ma n ak bir olumadr, yani sonsuzdur (Gaston Bachelard
ak ielsete-empirisme-rationaliste).

Sonu:
Bu aklamalardan Trke felsefe dili bakm ndan bir sonu
karlabilir.
yle ki, aralarndaki fark belirtmeye altmz kavram la
v e fikirle, yabanc dildeki bir metin cmlesi iinde concept ve notio
szckleri olarak karlaabiliriz. Aralarndaki fark, hatta eliki
belirtilmi olabilir bu cmlede. O zaman her ikisini de ya kavram
ya da fikir szcyle karlayamayz. Bizde, aralarnda anlam
fark olan szckleri, Trke olduuna inanlan ve dolaysyla ille
de kullanlmas gerektii dnlen tek bir szckle karlama
eilimi varolagelmitir. Bu kargaaya ve yaplan evirinin anlalamamasma yol aar. rnek vrit-ralit / sadece gereklik.
S efahattin liila v ve Pnris M ektu plar, S em a Rifat, stanbul,
K ltr Yay., 2006, s. 195-198.

Cinsiyet ve Psikanaliz
evirisi in Terim Aklamalar*

A fekt: Bir duyguya ya da dnceye balanm, ya da y


nelmi olan duygu, ya da heyecan.
A ktarm a (Transfrence): Olumlu, ya da olumsuz bir duy
gu davrannn nefret, ya da sevginin geliiminde bu duygu
nun hasta tarafndan, kendisini psikanalizden geiren doktora
yneltilmesi, aktarlmas.
Bastrm a (Rpression, refoulem ent): tepilerin Ve istek
lerin, ahlak kurallar ve deerleri ile atarak, bilinten dar
atlp, bilin-dna srlmesi. Bastrlan itepi ve istekler, bilindnda faaliyet gstererek genel olarak, dolayl biimde ryala
r, gnlk hayattaki yanlmalar, normal davranlardan sap
lar ve nevroz belirtilerini ortaya koyarlar.
Ego: nsann ruhsal varlnn belli bir blm. D gerekle
ilinti halinde bulunan bu bilinli blmde, duyularn verdii ta
sarmlar (tasavvurlar), bilin-nndeki hatralar ve belli belirsiz
dnceler, denetleme altna alnarak kabul edilm i itepiler ve
istekler bulunur. Ego, ocuun ilk yaantlarnda, ana-babas ile
olan ilintisinde ortaya kan ve bir eit vicdan devini grerek
ego'nun dncelerini eletiren ve bylece, tedirginlik ve kabahatlilik duygularna yol aan Super-Ego ile, bilin-dn mey
dana getiren igdleri, itepileri ve karanlk gleri kapsayan
Id'in arasnda bulunur.
* Selah attin H ilav'n y a b a n a d ild eki yazllaryla verdii terim leri biz bugnk
yazl biim iyle sunduk, ayrca m adde balarn alfab etik dzen iinde verdik,
(yay. haz. n.)

Cinsiyet ve Psikanaliz evirisi iin Terim A klam alar

83

Ekonom i: Hayat enerjisinin ya da ruhsal enerjinin en az


aba ile en fazla fayda salamas ilkesine uygun olarak harcan
mas.
Erotizm : Geni anlamda cinsellik. Cinsel heyecan.
Erotojenik (Blgeler): Vcudun, cinsel igdyle ilgili olan
blgeleri, (reme organlar dnda).
E tik: Ahlak. Ahlak felsefesi.
Etioloji: Herhangi bir hastaln sebeplerini inceleyen tp
kolu.
Fonksiyonlu (sin ir h astalklar): Davran bozukluklar
olarak ortaya kan, ama organik sistemin, ya da sinir sistemi
nin herhangi bir blmnn deiiklie uramasndan doma
yan hastalklar. Bu hastalklarda kiilik paralanm az.
H edonist: Hayatn amacnn zevk alm ak ve mutluluk duy
mak olduunu ileri sren kimse.
H istolitik : Dokularn bozulmasyla ilgili olan.
di Edilm e Kom pleksi: Kadnlk, ya da erkeklii sala
yan cinsel salg bezlerinden yoksun kalma korkusundan doan
kompleks.
pnoz: Sun olarak herhangi bir kimsede ortaya karlan ve
birok bakmdan uykuya benzeyen durum. pnoza girm i kim
se, kolayca etki altna alnabilir.
steri: Kolayca etki altna alnm ak gibi zellikler gsteren
ruhsal fonksiyon bozukluu. Psikanalizciler, isteriyi nevrozlar
arasnda sayarlar. Baz snflamalarda ise psikonevrozlar arasn
da yer alr.
Kom pleks: Bireyin u ya da bu lde kabul etm i olduu,
dnce ya da dnce gruplar ile atma haline giren ve duy
gusal karakter tayan, tamamen ya da ksmen bastrlm d
nceler ya da dnce gruplan. Ruhsal hayatn iinde bamsz
hale gelmi ve yabanclam, bastrlm, bilin-d duygu, ha
tra ve dnceler topluluu.
Libido: Cinsiyet igdsnden, ya da yaama itkisinden
doan, enerji, istek ya da ynelim. Libido genel olarak zevk al
maya evrilm i bir eilimdir. Bir bakma, cinsellik kavramnn
geniletilmesiyle elde edilmi bir kavramdr. Freud, cinselliin
biricik amacnn oalmak olmayp, genel olarak zevk aramak
olduunu anlatm ak iin Libido terimini kullanr.

84

Entelckceller ve Eylem

M astrbasyon: Cinsel organlar elle ya da uygunsuz ara


larla harekete getirerek cinsel doygunluk elde etmeye almak.
M azoizm : Ac duymaktan zevk almak. zel olarak, ac
ekerek cinsel zevk duymak. Psikanalizciler, mazoizmi ykc
igdlerle, ya da lm igds ile aklarlar.
M elankoli (Karaduygululuk): Ruhsal knt ve durgun
luk belirtileri gsteren sinir hastal.
Narsisizm: Ar kendini sevme ve beenme anlamna ge
len narsisizm, psikanaliz bakmndan cinsel gelimenin belli bir
aamasn gsterir. Bu aamada, cinsel nesne, bireyin kendisidir.
Daha sonraki gelime aamalarmda, narsisistik tipe bir geri dn
grlebilir. Narsisizm olaylarnn hepsini karakterize eden ey;
bireyin kendisi ve kendi ilgileri ile ar derecede uramasdr.
N evrasteni: Ruhsal ve fizik yorgunluk, ya da gszlk bi
iminde ortaya kan psikonevroz.
Nevroz: Sinir sisteminde grlen ve kayna ruhsal olan
fonksiyon bozukluklar. Bu hastalklarda kiiliin (ahsiyetin)
paralanmad grlr.
O idipus kom pleksi: Erkek ocuun anneye ball ve ba
badan nefret etmesi yznden, bilin-dnda oluan ve cinsel
lik karakterini tayan kompleks. Babay kskanmak ve ondan
nefret edi, kabahatlilik duygusu dourur.
O toerotizm : Cinsel faaliyetin, insann cinsel nesne olarak
ele ald kendi vcuduna ynelmesi.
Patojenik: Gelimesinde hastalkl bir yan bulunan ey.
P sikojen ik : Geliimi bakmndan psiik hayata bal olan.
Psikonevroz: Psikozlardan daha hafif olan sinir hastalklar.
steri, psikasteni ve nevrasteni, ounlukla bu gruba sokulur.
Psikoz: zellikleri ve kapsam iyice belirmi ar sinir has
talklar. Sinir sisteminin bozukluklarndan (Epidemik ansefalit, Parkinson hastal, polinevritli psikozlar), genel organik ne
denlerden, yani mikrobik hastalklardan (tifo, stma, frengi gibi),
zehirlenmelerden doarlar. izofreni, paranoya, mani, sara, ih
tiyarlk bunamalar, dnm ya psikozlar, amnesia, budalalk
gibi patolojik durum lar da psikozlar arasnda yer alr.
Psiik: Genel olarak ruhla ilintili olan, ruhsal.
Sadizm : Bakalarna ac ektirerek cinsel zevk duymak. Ge
nel olarak, ktlk yapmaktan zevk almak anlamna da gelir.

Cinsiyet ve Psikanaliz evirisi irt Terim A klam alar

85

Saplantsal (Nevroz): Saplantl dnceler ve eilim ler ta


yan nevrozlar.
Som atik: Vcutla, organizma ile ve hcrelerle ilintili olan.
Status epilepticus: Sara nbetlerinin art arda gelmesi ve
bylece normalden uzun srmesi. ok tehlikeli olan bu durum
da atein krk bir dereceye ykseldii grlmtr. Gerekli ted
birler alnm azsa, hasta lebilir.
Teraptik: Tedavi bakmndan, tedavi ile ilintili.
Travma: Herhangi bir yaralama, arpma, sarslma. Ruhsal
bakmdan bozukluk ve hastalk douran iddetli bir duygu sar
slmas.
Ycelm e (Sublim ation): gdlerin ve cinsel itepilerin,
cinsel olmayan ve toplumca kabul edilm i bulunan faaliyetlere
bilinsiz olarak ynelmesi; ycelmesi.
C insiyet ve P sikan aliz, Sigm und Freud,
eviren : Selahattin Hilav, stanbul, Varlk, 1972,
s. 249-253 (1. bask 1963).

Felsefe Terimleri
- T artm a-

Katlanlar: Bedia Akarsu / Selahattin Hilav /


nay Szer / Hilmi Yavuz / Teoman Dural
Selah attin Hilav: Efendim, Yazko Felsefe Yazlar'nda yaym
lanmak zere bir felsefe terimleri almas yapmay dndk.
Bu konuda yardm larnzdan ve katklarnzdan yararlanmak is
tiyoruz. armz kabul ettiiniz iin sizlere teekkr ederim...
Bu toplantnn amac, bir felsefe terimleri almasnda nereden
ve nasl balamak gerektiini belirlemektir. Yani bu alanda ne
yaplabileceini akla kavuturacak bir n grme bu...
H ilm i Yavuz: Sanrm , Profesr Bedia Akarsu'nun yapt
, hazrlad Felsefe Terimleri Szlii'nid temel alacaz. Daha
nce bu konuda konumutuk. Yani alm am z bu Szlk ze
rinde temellenecek ve zaten Sayn Akarsu'nun bu toplantya ka
tlmalar da bundan tr rica edildi. Bu durumda temel metin
yani k noktas bu Szlk olacak; bunun zerinde baz ekle
meler yapabilir miyiz; Sayn Akarsu belli birtakm deiiklikler
nerebilir mi; Szlk'iin yaymlanmasndan bu yana grd
ve giderilmesini dnd eksiklikler ve ayrca eklenmesini
doru bulduu kavram ve terimler var mdr?.. Sanrm buradan
balayacaz.
Selah attin Hilav: Evet, Felsefe Terimleri Szl bir k
noktas olabilir. Ama Felsefe Yaztlar'nda bu almaya geni yer
1 Felsefe Terim leri Szliiii, A nkara, Trk Dil Kurum u Yay., 1975.

Felsefe Terimleri

87

verebileceim iz iin, Szlk'teki gibi (ki bu normaldir) sadece


terimlerin tanm larnn verilmesiyle yetinmeyerek, kavramlarn
daha nce geirm i olduklar deiimleri, tarihsel geliimlerini
de aklayarak verebiliriz ve bylece okur bakmndan yarar
l olabilecek baz bilgileri de aktarabiliriz. Ayrca bir kavrama
karlk olarak nerilen terimi, bu gelimeye dayandrarak ve
gerekelerini gstererek ortaya koyabiliriz. Yani terim ve dil so
rununu, ierie ve ieriin geliimine dayandrabiliriz... kavram
ve terimleri daha geni bir ereve iinde ele alabiliriz demek
istiyorum.
Bedia A karsu: Acaba bir ansiklopedi eklinde mi dn
yorsunuz; yani bir felsefe ansiklopedik szl eklinde mi?
Selah attin H ilav: Efendim, tam anlamyla ansiklopedik
szlk olarak deil de bu terimlerin belirlenmesine yarad
lde ansiklopedik bilgi de ieren bir alma dnmtk...
Ama temel ama, yine de geni bir felsefe szlnn ortaya
konmas ve sizin almanzn temel alnarak geniletilmesi ve
gelitirilmesi...
B.A.: Evet.
Selah attin H ilav: Bu yaplrken, kavram larn geirdikleri
geliim ve deiimlere de eilmek gerekecek kukusuz; eitli
anlam lar verilecek...
B.A.: Evet anlyorum... Efendim, bence burada, her eyden
nce dikkat edilmesi gereken bir nokta var; bu ok nemli. Son
yllarda felsefenin bir hayli gelitiini biliyoruz lkemizde; ilgi
de duyuluyor felsefeye. Yalnz ok fazla terim neriliyor; olan
lara bile yeni karlklar neriliyor. Bu kt... bir rnek vereyim:
"Varsaym" ele alalm. Krk yldan beri var bu terim; 1930'larda
km ortaya; otuz yldan beri de artk tutundu; bu felsefeyi de
at baka alanlara yayld. Oysa, duyuyorum Hacettepe'de "de
nence" diyorlarm. "Denence" szcn birka yazda gr
dm, ama dorusunu syleyeyim, ne olduunu anlayamadm.
Meer "varsaym " yerine kullanyorlarm. imdi, her eyden
nce, bunlar nleyecek bir are bulsak.
nay Szer: Ben bir ey ekleyeyim; o zaman konu kendi
liinden bu noktaya gelmi oluyor... Biz burada felsefe termi
nolojisinden sz ettiim iz zaman, karlatmz sorunlar da

88

Emelekrelk-r ve Eylem

ele alp zerinde konumalyz. Yani nedir sorunlar? Ve bunlar


zme gtrme yollan neler olabilir? Kaynaklar ve kaynaklar
dan yararlanma yollar; btn bu terminolojinin gelecei gibi
sorunlar da ele almalyz; bu sorunlarn dkmn yapmal
yz. Sorunlar tek tek saylmal. rnein sizin szn ettiiniz
durum buna bir rnekti. Yani terimlerin kararszl sorunuydu
bu; gerekesi olmad halde yeni terimler ne srlmesi...
B.A.: Aslnda pek ok kavram var ve bunlarn henz kar
l bulunmam... nce onlar ele almalyz. rnein benim
yaptm Szlk, ok geni deil; ben genilettim bile; Dil Kuru
mu daha dar istiyordu. nk ortaokul dzeyi, lise dzeyi sz
konusu, yani ortaretim dzeyi... yalnz bana nerenler ok
oluyor, Kurum bile bir ara nerdi, geniletmeyi dnr ms
nz diye. Kesinlikle, yapamayacam syleyeyim; ama byle
elbirliiyle, yani ortak almayla yaplabilir sanrm. Ama ben
kendim, ahsen daha byk bir szlk yapaym, olanaksz bu;
imdiden belirtmek isterim...
Selahattin Hilav: Tabii efendim... zaten bu bir ortak alma
olacak; hatta sadece bizler ya da daha sonra bu konuda almak
iin bir araya gelecek olan arkadalar deil, Felsefe Yazlan'nn
araclyla, felsefecilerin, felsefeseverlerin ve genellikle okurla
rn bu alandaki nerileri ve eletirileri de gz nne alnacak,
bunlar toparlanacak ve bunlardan yararlanlmaya allacak.
Sanrm bu da yararl bir yaklam olur.
B.A.: Umarm, Felsefe Yazlar bu konuda belki darya alr.
Ben bu Szlk'ii yazarken anket yapmay dndm. Hatta bu
dncemi uyguladm; soru ktlarna, belli bir kavrama kar
lk olarak nerdiim terimi yazdm; eski terimleri de belirttim
ve sizin neriniz nedir? diye sordum. Bunu, kendi fakltemde
herkese verdim. Bir tek cevap almadm syleyeyim... Ondan
sonra braktm. Yani bizde yrmedi. Ama Felsefe Yazlar arac
lyla; sanyorum bu yaynnz ok beenildi... bir ilgi yaratt...
toplumda felsefeye bir susamlk var galiba; kukusuz bu da
ok iyi bir ey... evet sanrm bu bakmdan, nerdiiniz, yararl
bir alma yolu.
H.Y.: O zaman, bence sorun, aa yukar ortaya konmu
oluyor. nce Felsefe Terimleri Szl esas alnacaksa, sizin de

Felsefe Terimleri

89

belirttiiniz gibi ortaya km olan birtakm yeni kavram ve


terimler var ya da bu Szlk'te unutulmu olan baz terimler
olabilir... evet bu durumda, nce bir terim almas m yapsak?
Hemen pratie girm i oluyorum ama, belki de bu kertede ya
rar vardr... Yani yeni terimler neler olm al ve kukusuz, hangi
maddeleri nasl gelitirmeli?.. Baz maddeler var ki, onlarda ileri
srlen aklamalar, bazen yetersiz oluyor diyelim. rnein bir
"totoloji"2 maddesinde, ya da bir baka maddede eksiklik gr
nebiliyor; bunlar geni kapsaml bir biimde nasl ele alabiliriz;
acaba hangi maddeleri deitirebiliriz ya da gelitirebiliriz? On
lar zerinde bir somut alma yapmay neriyorum.
.S.: Evet, bu bizim varmak istediimiz asl nokta. Ama
ben, daha nce, bu konuya bir giri olmak zere (bugn ilk defa
bir araya gelm i bulunuyoruz ve belki de bu konu iin ayrca ha
zrlanmak da gerekli) bir genel sorunlar dkm yapsak ve r
nein ilkin Bedia Hanm'a sorsak diyorum: kendisi bu Szlk'n
hazrlanmasnda ne gibi glklerle karlat... Bunlar bize an
latsa ve daha sonra sorunlar nelerdir ve aa yukar zm yol
lar nelerdir biiminde bir sorun dkm yaplsa... ilkin yntem
olarak bunu neriyorum.
B.A.: Bu konuda bir aklama yapabilirim: Bana bu Szlk
yaplmak zere verildiinde yalnz tanm istediler. Ben baya
direnip kesinlikle zerime almam (zaten kim se almyordu, so
nunda benim stme kald), nk felsefede kesin tanm mm
kn deil dedim; olacak ey deil... yani mutlaka aklamal (bi
razck da olsa) olmalyd ve elden ama elden geldii kadar en ksa
aklamay yaptm o yzden. Bundan tr ok daha zor oldu...
aslnda geni aklamal szlk yapmak belki de daha kolay.
Yani baz kavram lar (orada ou iyi aklanm am tr ve bazla
r da tam aklanmamtr), ok nemli olanlar, Hilmi Yavuz'un
syledii gibi ele alnabilir; bunlara, Felsefe Yazlan'nda daha bir
aklk kazandrlabilir. Ama ilk ortaya attm sorun var ya, be
nim iin en nemli olan ite o sorun. Hi olmazsa bizler belli
terimler zerinde uzlasak. Benim kanma gre dil, bir yerde,
uzlamdr. Elbette Tiirkeye uygun terim ortaya atyoruz, ama
2 Tautologie (Fr.): Bir eyi baka szcklerle ve anlam daha da aklam ad an bo
yere tekrarlam ak, tantlanm as gerekenin, tantlam a srasnda kullanlm as vb.;
esz.

90

Entelekteller ve Eylem

artk iyi kt (ok kt ise baka, deitirelim) zerinde uzla


malyz... ya da baz terim elimizden kyor... rnein "istem "
terimi gibi... Bu terim elimizden kt, o zaman...
H.Y.: Evet, bunu belirtiyorsunuz Szlk'te...
B.A .: Evet belirttim... o zaman bir baka karlk bulduk
zorunlu olarak; "irade" karlnda bu terimin yerine "isten"i
nerdik. Baz birka terim var byle. Az daha "yaant" da gidi
yordu; neyse o kurtuldu... Yaam dolaysyla...
Selah attin Hilav: Evet bu terim kaymalar ilgin... rnein
"deneyim" gibi... Artk "tecrbe" ya da "yaanm tecrbe" an
lamnda kullanlyor, televizyonda bile... ilgin bir ey...
B.A.: imdi bu "deneyim", efendim bu "deneyim" ok ga
rip... Ben bu Szlk'te, tam tersine "eksperim ent"3 karl kul
landm, ama imdi artk Szlk'n ikinci basksnda deitirm e
dim; hatta Nusret Hzr'a sordum, "deitirme n'olur, tutturalm
bunu" dedi Hzr. Ama nc bask yaplrsa, gerekten mutla
ka deitireceim; "Erfahrung"4 karl olmak zere; Almancasma sylyorum ama...
H.Y.: Evet "ekspiriys"5...
.S.: Franszca "eksperiyans"6...
B.A.: Evet ngilizce "ekspiriyns" ya da Franszca "eksperi
yans vek"7...
Selahattin H ilav: Yani Osmanlcadaki "tecrbe" karl...
B.A.: Ama u var: "Erlebnis"8 karl deil; "erlebnis", "ya
ant"; "eksperiyans vek" de "yaant"... Yani Almanlarn "Erfah
rung" dediine artk "deneyim" diyeceiz; baka are yok; "deney"
de "eksperiment"in, "eksperimantasyon"un9 karl oluyor.
H.Y.: Zaten yle terimlendi... "eksperimantasyo" olarak...
B.A.: Hayr, ben aslnda "eksperimantasyon"a "deneyim"
dedim...
3
4
5
6
7
8
9

Experim ent (Alm.): Bilim sel aratrm an n yntem e dayanarak yapt deney.
Erfalrng (Aln.): A lglam a, d uyum lam a, duygulanm a gibi, insan b ilin cin e ve
rilm i olan larn tm ; genel anlam da deney.
E xprience (ng.).
Exprience (Fr.).
Exprience vcu e ( Fr.).
Erlebnis (Alm.).
Exprim entation (Fr.). (not 3'teki anlam ).

Felsefe Terimleri

91

H.Y.: Evet... evet... yani tersine dnd...


B.A .: Evet tersine dnt.
.S.: Evet yle... "eksperimantasyon"un karl "deney"
oldu.
B.A.: Bence daha da iyi oldu. nk "deneysel bilim ler" fi
lan zaten hep "deney" kknden geliyor; eski "tecriibe"nin kar
l olarak deney tuttu bu durumda. Bir de bakn... fizikiler
"denel fizik" diyorlar.
Teom an D u ral: Ama o ayr bir ey efendim...
B.A.: Ayr olur mu?
T.D.: "Denel", "eksprim antal"10 karl; "deneysel" de
"am pirik"11...
H.Y.: Ama "denel"... "denel"...
T.D.: Hocam, "denel" diyor; "denel", "eksperimantal"...
B.A .: Ama "deneysel psikoloji" diyoruz...
T.D.: O yanl bence... "denel psikoloji"dir.
B.A.: Bence, tekilerinki yanl. "D enel" diye bir ey ol
maz...
.S.: Ama kullanlyor, dediiniz gibi...
B.A.: "Eksperim antal", "deneysel" ite...
T.D.: Hocam, "deneysel", "ampirik..."
S elah attin H ilav: Evet, o da ayr bir sorun... zerinde durul
mal "am pirik" iin de "deneysel", "denel" filan kullanyorlar.
B.A.: Evet o da ayr... "am pirik"in de iki anlam var. Bir "am
pirik" var "grgl" deniyor imdi, belki o karlayabilir, "grgl" karlayabilir bunu... tam da karlamyor; ama "deneysel"
deil herhalde "ampirik"; ama "am pirik"in bir "deneysel" anla
m da var...
T.D.: Mesela "deneyselcilik" deniyor "empirizm " karl
olarak...
S elah attin Hilav: Evet haklsnz, ama bu... bir yanl kul
lanma demeyelim (bunu sylemeye pek hakkm z yok); terimi
kaydrarak bir bakma ktye kullanma diyeceim. Gerekten
de, bu anlamda "am pirik"in bilimlerdeki "deney"le dorudan
10 E xprim ental (Fr.): B ilim sel deneye ilikin olan; ona dayanan.
11 Em pirique (Fr.); Sistem li ve rasyonel olm ayan, sradan, g n l k deneye, gzlem e
ilikin olan; ona dayanan.

92

Entelekteller ve Eylem

doruya pek ilintisi yok; dolayl olarak var kukusuz... bilim de


ki "deney" kavram baka bir kavram ve onu ayor.
B.A.: "G rgl" anlam var...
Selahattin Hilav: Evet, ama o baka; yani "ampirik bilgi"
dediimiz zamanki anlam.
T.D.: "Ampirik bilimler"...
B. A.: Efendim aslnda, undan ileri geliyor karklk: imdi
"empiri" de deney demek "eksperiyans" da deney...
T.D.: Ama ayr anlam lara geliyorlar...
B.A .: Yani ayr anlam larda kullanlm...
T.D.: "Ampirik bilim " denildiinde baka bir ey, "eksperimantal bilim " dendiinde baka bir ey kastediliyor.
B.A.: Evet ama imdi, rnein, "eksperimantal" psikoloji iin
"deneysel'* psikoloji deniyor. Sonra fizik bunu "denel" yapt...
Selah attin Hilav: Evet ayn anlamda "denel" dendi. Bu tr
kullanm alar da ok nemli, zellikle zerinde durduumuz uz
lama sorunu asndan...
B.A .: Bir baka sorun da...
.S.: Bir dakika... bir sorun var; acaba tek tek ve daha sis
temli bir biimde konusak iyi olmaz m?
...: Evet, tabiii...
B.A .: Efendim, imdi bu bakmdan nemli bir nokta, kafa
karmas... yani kavram kargaas. nk "denel" duyuyor,
"deneysel" duyuyor; "varsaym " duyuyor, "denence" duyuyor;
baka kavramlar vehmediyor arkasnda. Bu bizde teden beri
olmutur. Ufak bir anm anlataym: Faklteye ilk geldiimde,
ekip Tun, Hilmi Ziya, btn hocalar ok eski bir dil kullan
yorlard; biz de liseden ztiirke akm iinde gelmiiz... srekli
olarak bir "ene" kelimesi duyuyorum; ekip Tun kullanyor; bir
trl anlayamyordum ne olduunu; gidip hocaya, "efendim, bu
nedir?" diye sordum. Anlatt ama yine anlamadm... "Sen Fran
szca biliyor musun?" dedi "Evet" dedim. "Ene", "m oi" dedi;
"m oi" "ben" dedim; "ben", "je" dedi hoca... ok ilgin... "je" ta
mamen gramatikal bir ey... ekip Tun gibi bir hoca bile "ene"de
bir ey vehmediyordu ve o yzden de anlatamyordu bize... im
di ayn eyi biz, kim im iz ztrkeden, kim im iz Latinceden,
Franszcadan alarak yapyoruz. Yani, tek bir kavramn birok

Felsefe Terim leri

93

karl oluyor. Nasl yapsak da bunu nlesek, bilemiyorum.


Felsefe Yazlan belki bir ke aar bu konuda. Sonra, birbirimizin
nerilerini beenmeyebiliriz... Felsefe Szl'n (ben yaptm
iin sylemem tuhaf olacak ama), kukusuz Kurum da neri or
taya atyor, onlar da deitirilebilir, ama, bata sylediiniz gibi
temel alp oradan gerekli olan uzlamaya ynelebiliriz. Birok
kavramlarn karlklarn, inann, ben de beenmiyordum. Ama
TDK'nn szlklerinin pek ouna uydum yine de. Uzlam ol
sun diye... Ben yazarm, TDK'nm nerilerine niin uyaym, daha
iyisini bulabilirim , denebilir; ama pek bulunmuyor; bulunsa ne
l... bsbtn karyor, bozuluyor; bence en byk sorun bu.
Selah attin Hilav: Evet... izin verirseniz zetleyeyim. lk
sorun, bir kavrama birok deil de bir tek karlk bulmaya ve
bunun zerinde uzlamaya almak oluyor. Ayrca kavramla
rn geirdii tarihsel serveni de Felsefe Yazlann a aklamaya
almak sz konusu. Bu dorultuda, Teoman Bey'in daha nce
Yaz dergisinde yaymlanm ok gzel bir almas var, biliyor
sunuz; bu alma bir model olarak alnabilir. Oradan kalkarak
belli bir terime, terimin tekliine ynelme biiminde bir tart
ma ve aklama yolu izlenebilir. Bundan sonra, yani ilk sorun
ve yntem belirlendikten sonra, nelerden, hangi kavramlardan
balayacaz sorusu kyor karmza; yani balama sorunu...
T.D.: Benim anladm kadaryla, sadece bir terim aratr
mas deil, bir dil siyasetinin tespiti de sz konusu herhalde...
nk bu, Trkiye'de bitmi, noktalanm bir ey olarak grn
myor; hl sryor... Bu bakmdan ller henz tam anlamy
la belirlenmi deil. Bu da tartma konusu ierisinde mi? Sor
mak istediim bu.
B.A .: Ben bu konuda kendim, ok kesin tavrl olduum iin
tartmaya gerek grmyorum ahsen. Ayrca Dil Kurumu'nun
bir yesi olarak kendi adma konuaym; yolum kesin, yani
Trkenin zlemesi... yani bunun baka siyaseti olamaz. Ama
bir yerde uzlamsa, elbette Trkede uzlaacaz. Daha nce
Arapa, Farsa girmi; imdi Latince, Franszca, ngilizce, Al
manca, talyanca hepsi birden giriyor; yepyeni bir Osmanlca
tryor... O bakmdan elbette kk olarak elden geldiince Trk
e karlk bulmaya almalyz; zellikle yeni kavramlara... Bi

94

Entelekteller ve Eylem

zim zorlama Trke yaptmz sanlyor; hayr, aslnda kendisi


zorluyor; nk yeni kavramlar, pek ok dnce Trkiye'ye
Cumhuriyet'ten sonra girdi. Halta pek ou yeni yeni giriyor,
ynla yeni kavram geliyor, hatta Batda yeni kavramlar kyor
ortaya. rnein, bir "m ahbarkayt"12 szc kt Almancada
yllar nce; Franszcada karl yeni bulundu; hatta ben nce
anlamadm: "fezabilite"13; Berke Vardar'dan duymutum; "ne
dir?" dedim "fer"den14 geliyor dedi. Gelimi, deimez dedi
im iz Franszcada bile durum byle. Nitekim "ozeite"15 keli
mesi iin de yle; Sartre kullandyd sanyorum, "dinglihkayt"16
karl olarak; Alman felsefesinin etkisi bu. Yani Fransz bile,
Franszcadan derhal bir ey bulmaya kalkyor. Bize de bu kav
ramlarn pek ou zaten yeni olarak geliyor; sadece "m ahbar
kayt" gibi olanlar deil... Yzyl nceki kavram lar bile yeni ge
liyor; bunlara elbette Trke bir karlk bulacaz; bunun baka
bir siyaseti olabilir mi, bilemiyorum... ama tabii, bu benim fik
rim, sizler belki...
H.Y.: Sanrm, siyaset derken arkadamz...
B.A.: Evet., bunu mu anlyor?
.S.: Bence ok daha geni anlamda kullanyor...
H.Y.: Byle bir sorun olduunu sanmyorum ben..
B.A.: Ama dil siyaseti ne olabilir?
T.D.: imdi, sylediinize ok kestirmeden bir cevap vere
ceim; kendi tutumumu belirlemek bakmndan. Mesela ben,
"hayat", "hayat" olarak kullanmaya devam ediyorum. Ama bir
"senbiyoz"17 kelimesi sz konusu olduunda, bunu, "yaam-ortakl" olarak karlyorum, herhangi bir yazda. Ama tek ba
na "yaam" kullanm yorum , nk bana yapmack geliyor;
sevdiim eski bir dostumla karlatmda, "canm", "hayatm "
diyorum; "dirimim", "yaam m " demiyorum; dolaysyla, ku
rulmu ve bize mal olmu kelimelere dokunmuyorum da; ama
dediiniz gibi yeni birtakm kavramlar sz konusu olduunda,
12
13
14
15
16
17

M achbarkcit (Alm.): Yaplabilirlik.


Faisabilit (Fr.).
Faire (Fr.): Yapmak.
Chostitc (Fr.): Eya durum unda olm ak; eylik.
D inglichkeil (Alm.).
Sym biose (Fr.): Farkl org anizm alarn birlikte ve ortak yaam alar.

Felsefe Terim leri

95

Trkenin im knlarndan yararlanmak ve yabanc kelimelere


bavurmam ak gereini duyuyorum. rnek olarak verdiim
"yaam-ortakh"nda grld gibi... Mesela, "bayotik"18 iin
"dirim sel" diyorum, ama baka yerlerde, gnlk konumada,
yani buna yakn alanlarda "dirim sel"i kullanmyorum; ama
"bayotik"i karlam ak iin (kendi zel alanm dan rnekler ge
tirmeme izin verin), orada "dirim sel" diyorum. Nitekim orada,
"hayata ilikin", "yaamaya ilikin" szleri uygun dmyor.
nk "bayotik" ile "yaam a" ya da "hayat" ayr ayr eyler;
burada bir nans var; burada da kavram lar birletiremiyoruz.
Kavramlarda bir basitlie, bir yalnla gitm ek doruysa da, n
anslar da gz nnde tutmak gerekir kansndaym.
S elah attin H ilav: Evet ok haklsnz, ama bence yle bir
durum var, "hayat" gibi ya da ona benzer bu tr szckler, felse
fenin snrlarnda olan ya da hem gnlk dilde hem de felsefede
kullanlan ortak szcklerdir. Pek fazla karlalan szckler
de deil; ayrca bizim ilk yapmamz gereken, sanrm , bunlara
hemen bir karlk bulmak deil de, szn ettiiniz ve "tek
nik" olan ve gerekten de karl olmayan kavramlar karla
yacak terimler bulmak ve zerinde bir uzlamaya varmaktr. Bu
bakmdan, sizin zerinde durduunuz sorun, hemen karmza
kacak bir sorun deil. Trke sorununu ok geni bir ereve
iinde alsaydk o zaman durum bakayd, dediiniz gibi bu so
run kendini ortaya koyard... oysa daha bizim karln bula
madmz ve hemen sayabileceimiz en az yirm i otuz felsefe
terimi vardr ve onlardan balanmas doru olur sanrm. Ayr
ca, genellikle, ben de sizin sylediklerinize katlyorum; Trke
geni bir erevede ele alndnda, kukusuz farkl tutum lar ve
belli bir serbestiyi kabul etmek gerekir... Baz szckleri, dedi
iniz gibi kullanm ak gerekiyor. Yani gerekten yaayan ve do
rudan doruya felsefi ve teknik olmayan bir kavramn karl
eer Trkede var ise, onu deitirmeye kalkm ak da kukusuz
bir "piirizm "19 olur... ve bence pek doru deil. Nitekim ben,
Trk Dil Kurumu'nun tutumunu, birok kuramsal ve uygula
maya ilikin adan benimsemediim halde, Bedia Hanm'n
18 B iolic (ng.): C an lla ilikin olan; d irim e ilikin.
19 Purism c (Fr.) Dilde, ar arlk, katkszlk taraftarl.

96

Entelekteller ve Eylem

dedii gibi bugn Trkein gidii zaten genei olarak belli bir
ynde olduu iin ve zellikle teknik bir dil olan felsefe de sz
konusu olduunda, zlemeyi genellikle benimsemek zorunda
yz kukusuz... Nitekim yllardr da yle yapyoruz ve bu ba
kmdan bence, burada nemli bir sorun sz konusu deil.
.S.: Tabii, burada dil siyaseti, politikas szn ben daha
geni bir balamda anlamak ve yorumlamak istiyorum. imdi,
Bedia Hanm'm gerekletirdii almann ardnda aslnda belli
bir dnme tarz var. Yani bizim burada yapacamz terim a
lmalarnn, soyut bir alma olduuna inanmyorum. Bu ayn
zamanda, bir felsefe almas olmak zorundadr. yle akla
yaym: zaten bir felsefe szl hazrlamak demek, felsefeyi bir
bilim olarak grmek, bilimsel bir yaklam benimsemek ve fel
sefeyi bir am masasna yatrmak demektir. Bu bir tutumdur; ve
biz bu tutumu az benimseyebiliriz ya da kendimize paylar ay
rabiliriz ve deriz ki, "biz szl yaptk ama, tabii ki dil sryor
yeni anlamlar kyor..." o baka, ama bunu bu biimde koymak
lazm. Bunu bu biimde koymann u yarar da var: bence, felsefe
szlkleri, ancak felsefeciler tarafndan yaplabilir... Basit bir do
ru gibi grnebilir bu, ama ortammzda zellikle vurgulanmas
gereken bir ey. Bir felsefe szl, ancak bir felsefe dncesinin
rndr. Baka trls olamaz. Buradaki almamzn byle
bir yn de olabilecei kansndaym. Hele Trke terimler sz
konusu olduunda, o zaman, dille dnmenin, orada bir iliki
si var; yani bir politika izleniyorsa orada da bir karar veriliyor
ve bu karar dediiniz gibi hatta politik bir karardr; belki bunun
ideolojik bir karar olduu dahi bir noktada sylenebilir. Yani biz,
Trke terimler kullanrken, bir ey getiriliyor; bunun arkasnda
bir dnme tarz da getiriliyor olduu kansndaym.
T.D.: Herhalde o konuda zamanla aykrlklar veya benzer
likler, uyumalar ya da atmalar ortaya kacak; yani bunu
batan kestirmek, batan programlamak mmkn deil san
rm. Bu, herhalde zamanla belirir.
B.A.: Bir noktay aklamak isterim. Aslnda Selahattin
Bey'e katlyorum. Yani bu konu, bizim felsefe terimlerinin d
nda. Buna ramen, Teoman'a bir cevap vermek istiyorum: Top
luma mal olmu dedi; bunun ls de yok. Otuz yl nce toplu

Felsefe Terim leri

97

ma mal olmu olan pek ok eyin yerine bugn, herkesin hatta


en kar olanlarn bile kulland yeni szckler geti. Bu bir...
Bunun lsn bulm ak ok zor. kincisi, sen "dirinT'le "ya
am" dedin... Bunlar zaten ayr ayr kavramlar... Evet "yaam",
"bios"un da karl ama, "dirim " daha bilim sel bir ey; gnlk
hayatta elbette kullanlm az. Sonra "yaam " da kullanyorum
diyorsun, terim olarak...
T.D.: "Yaam -ortakl" gibi terimlerde...
B.A .: Evet, anlyorum ... Ama u var... zaten "yaam " gire
gire, "hayat" atacaktr zam anla. Ama sen bugnden atm yor
sun da, yirm i yl sonra zaten atlacak ve pek ok terim byle
oldu Trkede. Bu da kalsn, bu da kalsn dendi. Oysa biri te
kini atacak ve em inim "hayat" atlacaktr sonunda. Ama bence
batan atm ak gerek. Hi olmazsa bizlerin; yazanlarn yapmas
gerekir bunu... yoksa ikilik yaratyoruz... tpk O sm anl aydn
gibi: halkn dilini kullanm yor, kendine ayr bir terim yapyor,
halktan kopuyor. H ayattaki terim kalsn, ben bilim yaparken
ayr terim kullanaym diyor... Bu bence ok eski bir Tanzim at
kafasna gtrr insan... yani bu ayrm brakalm artk, hal
ka ynelelim , halkn diline ynelelim... o bakm dan... sen di
yeceksin ki "hayat" da halkn diline girm i... eer o zaman ok
girm i diyorsan; tam konsekan20 olm ak istiyorsan ya benim
gibi sonuna kadar Trke dersin, tutarl olursun, yazarken de,
kullanrken de, konuurken de hepsine yaam dersin. Ya da
bilim sel terim de de yine "hayat" kullanrsn... bilim sel terim
Arapa, Franszca ya da Latince, ama gnlk dilde Trke,
yok bunu ben, ahsen, kendi hesabma doru bulmuyorum.
nk bu yeniden aydn ayrmak... halkn dnda brakmak.
Oysa, bir am acm z da felsefeyi yaym ak, ok yaym ak istiyo
ruz deil mi?
T.D.: Sanrm iyi aktaramadm...
B.A .: Belki ben anlayamadm...
T.D.: Ben "hayat" yazda da konumada da kullanyorum,
nk, kendi hesabma, yabanc kaynaktan gelmi, Trke kay
naktan gelmi gibi bir kaygm yok. Bu beni pek ilgilendiren bir
ey deil. nemli olan, ifade etmek istediim hususu, elden gel20 Consquent (Fr.).

98

Entelekteller ve Eylem

diice aka ve seike aktarmak. kinci nokta l sorunu...


Haliyle bu ok kaypak bir ey... "hayat" atp yerine "yaam"
koyduumuzda, tutar ya da tutmaz m ayr bir sorun, ama tut
tuunu kabul edelim; yarn birisi kalkar "yaam"m yerine baka
bir ey nerir, tpk "varsaym''n yerine "denence"nin nerildi
i gibi ve bu, deyim yerindeyse, orap sk gibi gider oysa
burada yaplmak istenen (anladm kadaryla) belirli bir l
ve snr getirmek, belli bir uzlam, bir konvansiyon21 salamak.
Bu ynden, bir tehlikeye iaret etmek istedim... ama yle yn
leri vard ki eski dilin, bunlar Tiirkenin dilbilgisi kurallarna
uymuyorlard... tam lam alar sz gelii... mddeiumumi, kanunuesasi gibi... Bunlar gerekten bizim bnyemize uymayan eyler
di, nk dilbilgisi yaps bakmndan aykryd... oullar da
byle: "unsur"un "anasr" olmas gibi. Benim belirtm ek istedi
im nokta, zellikle belirli bir snrn getirilip getirilemeyece
i; uzlama sz konusuysa, haliyle bir snrlama da sz konusu
olacak ve bunun nerede balayp nerede biteceini soruyordum;
yani ller nasl olacak, nasl koyacaz, belirleyeceiz lle
ri? nk tutar ya da tutmazdan kalkarsak, bugn tutacam
varsaydmz eyin yerine, yarn yeni bir ey nerildiinde o
zaman da ayn gerekeyle kar klabilir ve yeni kelimeyi ne
renler, "yaam"n yerine imdi biz, baka bir ey kullanm ak isti
yoruz diyebilirler...
Selah attin H ilv: Evet, haklsnz. Yalnz, biz burada, genel
likle yeni terim ve szcklerin ortaya atlmasnn ne gibi kuralla
ra ve ltlere balanmas gerektii sorunundan ok, ilk azda
karl bulunmas gereken felsefe kavramlar zerinde durmak
zorundayz sanrm. Byle bir yneli, hi kukusuz, sizin zerin
de durduunuz sorunu da birlikte getirmektedir. Ama bu genel
sorunu, imdilik u ya da bu biimde bir yana brakarak ve daha
dorusu, kiisel olarak zdmz ve dil konusunda "asgari
miiterekler"de birletiimizi varsayarak (sanrm buna kimse
kar kmayacaktr), daha somut ve acil olan ikinci soruna, yani
belli birtakm kavram ve onlarn karl olacak olan terimler
sorununa geebiliriz sanrm. Ben bu dorultuda, rnein Bedia
Hanm'n Felsefe Terimleri Szlnde eksik olan baz temel kav21 U zlam .

Felsefe Terim leri

99

ramlardan hareket etmeyi ve "kontanplasyon",22 "meditasyo",23


"refleksiyon",24 "speklasyon"25 gibi kavramlarn karlklarnn
bulunmasna ynelik bir almayla ie balanmasn neriyorum.
B.A.: Evet... bu biimde balamamz yerinde olur.
H.Y.: Bu somut bir k noktas verecek bize. Ayrca baka
bilimlerin kuram sal alma alanlarna giren baz kavram ve te
rimler, felsefeyi de ilgilendiriyor; bilim ler-aras ortak abalarn
sonucu olarak... rnein "m etafor"26 belki tam anlamyla bir
felsefe terimi deil, ama yapacamz felsefe terim leri alma
snda, bu tr terim lerin gz nnde tutulmas gerekir sanrm.
B.A .: Evet ok doru. zellikle psikoloji ve sosyoloji gibi
felsefeyle bilimler-aras ortak bir aba iinde olan bilgi dallarn
da, ayn kavramn farkl terimlerle dile getirildiini gryoruz.
Bu arada dilbilim in de iin iine girdiini sylemeliyim. Tek
ve ayn kavramn eitli terimlerle karlanmas sorununa da
eilmek gerekir sanrm. Tabii, yabanc bir dilde tek bir terimle
karlanan baz kavramlar, eitli bilim lere gre farkl anlam ta
yabiliyor. Bu durumda da, bizim, farkl terimler kullanmamz;
kavram zmlemem iz ve bir anlam ayrtrm as yapmamz
gerekiyor.
.S.: Bu almay yaparken, ne gibi kaynaklardan yarar
lanmak gerektii zerinde durmamz ve kaynaklar eletirel bir
gzle incelememiz; dkmn yapmamz da zorunlu sanrm...
B.A .: Evet... bu konuda benim biraz bilgim ve deneyimim
var; yardmc olabilirim.
H.Y.: Bir de, eitli filozoflarda ortak olan kavramlar var;
rnein "cevher" yani "tz" gibi. Bir de sadece belli bir filo
zofun dizgesinde odak noktasn oluturan kavramlar var;
rnein Nietzsche'deki "efendi ahlak" gibi. Bedia Hanm'n
szlnde, hakl olarak birincilere yer verilm i genellikle.
Bence, yapacamz almada, zel diyebileceimiz ikinci tr
kavramlara ve terim lerine de yer vermemiz ve terim almasn
daha geni tutm am z gerekir sanyorum.
22
23
24
25
26

Contemplation (Fr.).
Mditation (Fr.).
Rflexion (Fr.).
Spculation (Fr.).
Mtaphore (Fr.).

100

Entelekteller ve Eylem

T.D.: Evet... belki de her birim iz, zellikle zerinde durduu


alann kavramlarn ve terimlerini hazrlayarak, bu geniletici
almaya katkda bulunabilir... yani byle bir yntem izleyebili
riz demek istiyorum.
H.Y.: Evet... eitli filozoflarn dizgelerindeki kavramlarn
daha geni lde ele alnm as gerektiini belirtmek istiyorum
ve sizin bu sorunu uzm anlk alanlarna dayanarak ve onlardan
hareket ederek zme nerinize katlyorum.
.S.: yleyse u biimde zetleyebiliriz: klasik felsefe diz
gelerindeki kavramlar aan ve ok daha geni kapsaml olan bir
kavramlar dkm yapmak ve terimlerini bulmaya almak
amacn gdeceiz.
B.A.: Evet, bu almann ok daha geni kapsaml olmas
yarar salayacaktr.
Selah attin H ilav: Efendim, zetlemek gerekirse yle di
yebiliriz sanrm: nce k noktas olarak, Bedia Hanm'n
szln genel bir ereve olarak alp, burada eksik olan ya da
henz karl kesinlemedii iin nerilmemi olan terimleri
ele alacaz. Bunlar, genellikle klasik felsefe terimleridir...
B.A.: Bunlarn yan sra, geniletme sz konusu olduuna
gre, ada felsefe kavramlar zerinde de duracaz sanrm...
Selahattin Hilav: Kukusuz, her ikisini birden yrtmemiz
daha doru olur... klasik felsefe terimleri aa yukar saptanm
olduu, ama buna karlk ada kavramlardan birounun
karl olmad iin. Bu kincilerin karlklarn bulmak gncel
ve eitsel bir nem de tayor; hem de acil olarak... rnein bugn
moda diyebileceimiz ve felsefi bir temel tayan dnce rlar
ya da yntemleri var... yapsalclk gibi ya da imbilim gibi... Ama
bizlerin, yani felsefecilerin genellikle, "im " diye karladmz
kavrama, dilbilimle uraan arkadalarmzn bazlar "gsterge",
bazlar "belirtge" bazlar da "iaret" diyor. Burada tek bir kav
rama karlk olarak drt terimin ileri srldn gryoruz ve
bu noktada bir aklk, bir aydnlk getirmek greviyle kar karyayz. Klasik kavramlarn yan sra okurun yeni karlat ve
kolayca anlayamad bu tr kavramlarn ne gibi terimlerle kar
lanmas gerektiini de ilk azda bir sorun olarak koymamz ve
bir zm getirmeye almamz gerekli...
B.A .: Sanrm, zerinde duracamz kavramlar, abece s

Felsefe Terimleri

101

rasyla deil de anlam bekleri, anlam bakmndan ilikili olma


lar bakmndan ele alarak ie balamamz doru olur...
Selahattin Hilav: Evet, ok haklsnz... zin verirseniz bu g
rmemizin sonularn toparlamaya alaym: En genel amacmz,
felsefe terimlerinde bir uzlamaya ve bir kavrama karlk tek bir
terim bulmaya ynelmek; bunu bir kavramn geirdii tarihsel se
rveni aklayarak temellendirmek ve nerilen terimin dil bakmn
dan gerekelerini gstermek; bir anlamdan tekine kayan terimleri
("deney" ve "deneyim" gibi) yeniden saptamak ve byleee kavram
ve terim kargaasn nlemeye almak; bilimler-aras ortak ve tek
bir kavrama farkl terimler verilmesinin yanl olduu zerinde
durmak ve bu yanl tutumu gidermeye ynelmek; yabanc dillerde
tek bir terimle karlanan ama eitli anlamlar tayan bir kavram,
Trkenin henz kullanlmam olanaklarndan yararlanarak farkl
terimlerle karlamak, yani kavram ayrtrmas yapmak ve ayrt
rlan anlamlara farkl terimler bularak dnme akl ve kesinli
i getirmek... evet bunlar genel amalarmz... Somut k noktamz
ve zerinde hemen duracamz, neriler getireceimiz, inceleyece
imiz kavramlar ise unlar (Bedia Hanimin szln temel ald
mz ve oradaki eksiklerden baladmza gre): "kontanplasyon"
"meditasyon" "refleksiyon", "speklasyon",... "konstrksiyon"27
anlam beini gz nnde tuttuumuz iin bunlara "fiksiyon"u28
da ekliyoruz. Bu klasik kavramlarn yan sra, gncellii ve ayrca
kendinde tad nem bakmndan "siny"29 karl kulland
mz "im" ve "sans"30 karl "anlam" terimlerini de incelemeye
ve tartmaya ayoruz. Daha nce de belirttiimiz gibi Yazko Felsefe
Yazlan'nm 3. Kitabnda, bu kavramlara ilikin incelemeleri, aratr
malar, tartmalar, nerileri yaymlayacaz. Bu ortak almaya,
bata felsefeciler olmak zere, btn felsefeseverler, bilim adamlar,
yazarlar, sanatlar arldr; katklarn bekliyoruz... Bu grmeye
katlmak ltfunda bulunduunuz ve deerli grlerinizi aklad
nz iin de sizlere teekkr ederim...
Yazko F elsefe Y azlan (yn. Selahattin Hilav), 2,
stanbul, Yazko, 1982, s. 14-27.
27
28
29
30

Costruction (Fr.).
Ficlio (Fr.).
Sige (Fr.).
Ses (Fr.).

"Bu insanla baa klmaz!"

Virgl dergisi: Solla nasl tantnzdan balayalm isterseniz...


S elah attin H ilav: Karagm riik'te ortaokulda okurken
edebiyat hocam z Rfat lgaz'd. nceleri gayet gzel lirik i
irler yazard, Snf gibi kitaplar yazmas sonradr. ok souk
havalarda bile ceketle geliyor okula, ok da yakkl bir erkek
ti, Karadenizli ama Grc kkenli. lk etki ondan saylr. Tabii
liseye gelince Nzm H ikm et'ler filan okumaya balyoruz. Li
sede edebiyat hocam z Salim Rza Krkpmar'd. Bir gn bize
Divan iiri okuyordu, tabii ok iyi biliyor Divan iirini, arada
herif birden ldrp Nzm Hikm et okumaya balam az m! O
zam anlar Nzm okum ak cesaret isterdi, adam ipe ekerler.
Biz de Beyazt Kiitphanesi'nde Nzm'n kitaplarn okuyo
ruz, adam lar unutmular orda kitaplar. 1943-44 seneleri bun
lar, aslnda biliyorsunuz solcular genellikle ie iir ve Nzm
H ikm et okum akla balarlar, nk fikir diye bir ey yok, fel
sefe kitab yok, ufak tefek bir eyler var ama onlar da yasak.
Eski dergiler, biraz Doktor H ikm et Kvlcm l'nn yazdklar,
biraz Cerraholu'nun risaleleri var ve onlar da elden ele dola
yor. Tabii orda iirin gcn de gryorsunuz, korkun bir
ey, ama iirin verdii g yetmiyor insana, o bir hazrlktr,
baka yere yneltir insan. Ben de ite ondan sonra "bu iin
asl" nedir deyip felsefeye yneldim. niversiteye girdim , bir
yandan yabanc dil renm eye alyorum , bir yandan gizli
gizli kitaplar bulup okuyorum.

"B u insanla baa k lm az!"

103

Virgl dergisi: O dnemde Trkede felsefe literatr ok geli


kin saydmaz, ama sizin bir avantajnz var; babanzn size verdii ei
tim, onunla tartmalarnz...
Selahattin Hilav: A tabii, yle bir 'background' var, nk
o felsefe hocasyd. Geri o dnemde Trkede felsefe kitab fa
lan vard, ama bizim yneldiimiz Marksizme ilikin pek bir ey
yoktu. Babamla slm felsefesi zerine tartrdk, nkti o zaten
o iin hocasyd. Babam ok ho bir adamd, benle de alay ederdi:
"Yahu tamam, bunlar iyi de biraz hayali eyler deil mi?" derdi.
"Comte'un, Marx'n fikirleri iyi ama, bunlar nasl fiiliyata dkiilebilir?" derdi. Bana eski yazy retti. Fuzul Divann okutarak
retti. Hi alfabeyi retmeden dorudan doruya okuturdu,
yani bugnk audiovisuel denen eyin eski biimidir bu. Kendisi
okuyor ben bakyorum, bir daha okuyor, bir daha okuyor, yoru
lunca brakyor, ertesi gn gene okuyor. Bir hafta, on gn sonra
siz de artk harfleri grnce okumaya balyorsunuz, okuduktan
sonra anlamn aklyor. Ben o sralar 8-9 yandaym. Hi unut
mam en zorundan, Gl kasidesinden balad Fuzul'nin. Sonra Sn
kasidesine geti, o daha rahatt, yle yle sktk. Yllar sonra li
sede bir baka edebiyat retmenimiz Hakk Sha Gezgin bize,
"Kimdir en byk eletirmen, air?" diye sormutu. Ben de baba
ma sordum. Bana dedi ki, "Tanzimat filan hepsi palavradr, Fuzu
li, Nefi, Baki'den kar, Yahya Kemal ve Nzm ITikmet'e gelir."
Virgl dergisi: Yalya Kemal de yle diyor zaten: "Nedimden
sonra ben geldim.
Selahattin Hilav: Evet, ama babamn Nzm' da sayma
s ok ilgin. "Gerek airler onlardr, mnekkit de Nurullah
At'dr" dedi. O kadar Dou kltryle yetimi biri, ama ka
fas ak. Tabii bunlar yetmiyor gen insana ve nereden besle
neceinizi aratrmaya balyorsunuz, korkun bir mcadeledir
bu. niversite'de istediimiz eyi pek renemiyorduk tabii,
ancak Hegel'e kadar gelirler felsefede, Hegel'i de doru drst
anlatmazlard. stelik bizim hocalarmz ok iyiydi; Macit Bey,
Takiyeddin, M azhar evket, Flilmi Ziya, Halil Vehbi Bey. Ama
ne yapsn adamlar, korkuyorlar, biliyorlar ama anlatamyorlar.
1951'de bitirdim niversiteyi.
Virgl dergisi: Hilmi Ziya'nm da Marksist olduu dnem galiba.

104

Enrelekriieller ve Eylem

Selahattin Hilav: Tabii, Hilmi Ziya daha evvel nsan dergisi


ni karmt. Beni ok severdi, asistan almak isterdi. ok bilgili,
almasna hayran olduum biriydi. Fakat 51 tevkifat olunca
biz de girdik ieri, tabii hocalar korkuyorlar. Onun Komnist
Partili bir akrabas vard. Biz de Yksek Tahsil Genlik Dernei
yesiyiz. Komnist Partisinin genlik koludur bu. Halil Vehbi
de klasik felsefeyi ok iyi bilen biriydi. Macit Bey de yle; eski
den faistti o, sonra demokrat oldu, ama her zaman Atatrky
d. imdi ikisi de olunca Atatrk oluyorsunuz, o da tuhaf bir
ey. A tatrklkle bir uzlama var.
Virgl dergisi: Babasnn asker oluunun da etkisi vardr belki.
Selahattin Hilav: stanbul'a ilk giren mehur komutan k
r Naili Paa'nm oludur. ok ho insanlard.
Virgl dergisi: H ocalarnz arasnda, sanrn bir de Nurettin
Topu var.
Selahattin Hilav: Evet, ok ilgin bir insand o da, ama o be
nim liseden hocamd. Sorbone'da felsefede doktora yapmt,
sonradan deiti. Hatta Hilmi Ziya'nn onun tezi zerine yaz
lar vard. Topu ok enteresan bir adamd, ders verirken birden
kesip Madan Bovary zerine konuuyordu, harika bir ey bizim
iin, ama ilgisi vard tabii dersle- O zamanlar yoktu M slman
lk, sonradan aksiyon felsefesine, Blondel'e yneldi. Bunlar iyi
yetimi insanlard, ama yine de bizim bir kaynaktan beslenme
ihtiyacmz tamamen doyurmuyordu. Ben de 1953'te ektim
Fransa'ya gittim. Hocalarm da beni korumak amacyla bir an
nce gitmemi istiyorlard zaten, nk bamzdan geen olaylar
biliniyor. O zamanlar dviz izni ok zor veriliyordu, dil snavn
verince izni de aldm, gittim. Bu sefer de orada Fehmi Balda'a
arptm tabii.
Virgl dergisi: Kimdir o?
Selahattin Hilav: Herif bela bir mfetti. Ben orada Lukacs
zerine tez yapmak istiyorum, Roman Teorisi zerine. Birka ay
sonra herif beni ard, gittim. Bana, "stanbul'a dnmenizi is
tiyorlar" dedi. Ben de ona "Ben buraya geldim bir defa, bir daha
dnmem." dedim. Tabii bizim dvizi kestiler hemen,am a mhim
deil 26 yamdaym daha, dnya gzme u kadar grnyor.
Orada be sene her istediimi okuyabildim. i niversitelerin

"B u insanla baa k lm a /!"

105

de Komnist Partili hocalar ders veriyordu. Henri Lefebvre ders


veriyor, dnn, Garaudy geliyor, o zam anlar iyi zamanlaryd
tabii. Desanty var, Gurvitch var, Hegel'i eviren Jean Hyppolite
var. Akam meyhaneye gidiyorsunuz, orada da Jean Genet'yi g
ryorsunuz.
Virgl dergisi: Attil Tokatl'yla orada m balyor arkadal
nz?
Selahattin Hilav: Evet, Attil'y, Galip stn'le beraber TKP
gnderdi bana, ama onlar bilmiyorlar partinin gnderdiini,
ikisi de ok eker ocuklar; Attil ok iyi Franszca biliyor kera
ta, Paul Valery'e merakl. Bendeki bir iki kitab okuyunca ard
ocuk, baktm bir ay sonra Paul Valery'leri gtrm eski ki
tapya satm. Ondan sonra sabahlara kadar Marksizm okuyor,
ben artk ocuk "ldrd" dedim.
Virgl dergisi: Mem- Zin'i de ilk o basm galiba.
Selahattin Hilav: Mehmet Ali diye bir arkadamz vard,
Attila onun yaynevinin bana geince orada bast Mem- Zin'i.
Mem-u Zin'i eviren Mehmet Emin de ok yakn arkadamzdr.
Virgl dergisi: Bulant'// evirmeye Paris'te mi balamtnz?
Selahattin Hilav: Evet, orada baladm.
Virgl dergisi: lk kran Kurdakul'un Ata Yaynlar m
basmt?
Selahattin Hilav: Evet, sonra da bir sr bask yapt.
Virgl dergisi: Bu arada Trkiye'ye geli 1957 mi, 58 mi?
Selahattin Hilav: 1958. Tabii gazetelerde falan altm, evi
riler yaptm, niversiteye almazlard zaten. 1960'ta hkmet dar
besinden sonra, "ihtilal" filan diyorlar ama hkmet darbesidir,
bir rahatlk oldu. O zaman Enver Aytekin'in Sosyal Yaynlar'
kuruldu, ki ok nemlidir. Yn'd e de yazyordum o sralar.
Virgl dergisi: Kemal Tahir'le ilikiniz nasl balamt?
Selahattin Hilav: Benim hayatmda etkilendiim 3-4 kii
vardr, biri de Kemal Tahir'dir. Hem klasik dnceyle yetimi,
hem de o klasik dncenin tesine gemek, onu eletirmek iste
yen bir insand. ok zeki bir adamd, romanlar ok kuvvetlidir,
mesela onu da ok severim ama Orhan Kemal'e hi benzemez
romanlar. Orhan Kemal ok bildik tarzda yazan bir roman
cyd. Kemal Tahir'in en nemli noktas, komnist anlayn ve

106

Etclc-kceller ve Eylem

Trkiye'de Komnist Partisi'nin anlaynn eletirilmesidir. "Siz


birtakm gerekleri grmyorsunuz" diyordu yani. Grmemele
rinin de bir sebebi var, o ayr. "Gereklere gznz kapyorsu
nuz, yukardan Komintern'den gelen direktife kulak veriyorsu
nuz ve bir de bu halk anlamyorsunuz" diyordu. Bu halk nedir?
Kemal Tahir'in nemi bu soruyu sormasndadr. Bugn de ayn
ey var. Malatya'da bir trban olay var mesela, imdi bu ayak
lanmadr.
Virgl dergisi: Cumhuriyet de 'kalkna' diye vermi zaten.
Selahattin Hilav Ama bu ok nemlidir, iki gcn arp
masdr. Osmanl'dan gelen eski merkez g ve militarist y
netim iktidaryla halkn dinde ifadesini bulan atmasdr ve
bu snf atmas deildir. lgin bir eydir bu ve sadece Dou
lkelerinde oluyor, nk snf yok oralarda, Bat'daki gibi ek
lemlenmi deildir snflar. Cezayir'de, ran'da, Afganistan'da
olan da ayn meseledir.
Virgl dergisi: Anadolu Aydnlanmas ie yaramam galiba!
Selahattin Hilav: Ne aydnlanmasym o? Aydnlanma fel
sefesinin baz kurallar var, insanlara insan haklar asndan
bakmak Diderot'nun, D'Alembert'in temelidir. Kaba m illiyeti
lik, yontulmam bir ovenizm yoktur, tam tersine. Aydnlanmaclarn ekonomik grleri serbest rekabettir, se ise devletisin,
buyur bakalm. Aydnlanmay elektrik filan zannediyorlar bun
lar, lambaya dokunuyorsun alyor. Bunlar laik ve Batc tamam,
ama bunun Aydnlanmayla alakas yok ki. Ayrca aydnlanmac,
"herkes ille de laik olsun" demiyor, bir de o var. Herkes kendi
dinini seebilir; Voltaire deist'tir, Rousseau da deist'tir. Hegel'i
de Aydnlanmac zannediyorlar, oysa dnyada Hegel kadar Aydnlanmaclar eletiren yoktur.
O bakmdan Kemal Tahir'in bu halkn gerek zn anla
maya ynelmesi ok nemlidir. Romanc olduu iin soyut fi
kirlerin tesinde somut olan da gzlemliyor. "600 yl boyunca
nasl bir retim biim i yaam lar" diye merak ediyor. nsan
yapan retim biimidir; retim biimi belli insan tipleri yaratr.
Burada gidiyor 'gaza' esprisiyle talan ediyor, kendisinin bir re
timi yok. Bakasn askeri gle boyunduruk altna alp onun
zerinden pay alyor. Onu alm ak iin byk mimari eserler ya

"B u insanla baa k lm az!"

107

pyor, kprler, vs. onun iindir. O kprleri yapanlarn ou


gayrimslimdir, camileri yapan da Ermenidir.
Virgl dergisi: B zel dunun da Trk insanna baz zellikler,
hasletler kazandrm olmal. Kemal Tahir'in romanlarnda b konuda
ki dncesini bulmak da mmkn.
Selahattin Hilav: Tabii ama bu hasletler nedir? Bunu Batl
bireyle karlatrdnda, burada bir ey yoktur. Kuldur bunla
rn hepsi. Bugn de ayn ey. Kulluk sisteminde hukuk olmaz.
Tanrya bal bir ey. Burada retim yok, insan bir ey retmez
se kendini gelitiremez. Hegel'in mehur lafdr: "nsan ancak
alma ve mcadeleyle insan olur." nk insan ancak mca
deleyle kendinin ne olduunu bilir ve alarak dnyay deiti
rir ve kendini deitirir. Batda yledir.
Virgl dergisi: Tanptnar zerine yazlarnzda bu retim mese
lesi zerinde durmutunuz, ama o yllarda tuhaf bir ekilde pek yle
alglanmad. "Tanpuar byk bir yazar ve bunun temelinde retimin
neminin farkna varm olmas var" diyordunuz.
Selahattin Hilav: Tanpnar bunu aka yazyor. "Biz de re
tim yapsak, mstahsil bir toplum olsak" diyor. Kemal Tahir'le
Tanpnar bu konuda iki ayr yerden kalkp ayn yere geliyorlar.
Virgl dergisi: Kemal Tahir'le TP ve TKP arasndaki souma
ve giderek dmanlk nasl oldu?
Selahattin Hilav: Kemal Tahir zaten kendini biraz uzakta
tutuyordu. Siyasal eylere o kadar da nem vermiyordu, d
nce retm eyi nemsiyordu. "Yahu bizim kiler de hep Sovyet
ordusunu bekliyorlar" diyordu. Onun meselesi bakayd, ken
di hakikatiyle urayordu.
Virgl dergisi: Kemal Tahir Osmanl toplumunu severdi.
Selahattin Hilav: Doru, onu belki biraz abartrd, ama
bunu daha ok ttihat Terakki ve Cumhuriyet dnemindeki yoz
lamaya kar sylyordu. nk ttihatlar dneminde herkes
birbirini ldryordu, Cumhuriyet dneminde ise basknn, fa
izmin dikls vard. Yani Osmanl'y onlara nispeten olumluyordu, yoksa onu ideal bir ey olarak grmyordu.
Virgl dergisi: Kemal Tahir'e yle sulamalar da gelmitir: Bu
adam bilim yapmak istiyor aslnda ama bilimi roman kl iinde yap
yor ve bu da olmuyor."

108

Entelekteller ve Eylem

Selahattin Hilav: Ama bu Emile Zola iin de sylenebilir.


nemli olan romancnn yazd romann ne kadar baarl oldu
u. yi bir yazar deilse dncesi srtr. Burada bilim alanndan
estetik alanna geiyoruz, bunlar ayr alanlardr. Kemal Tahir'in
birok roman ok gzeldir. Sarderede, Gl nsanlar'nda, Yedi
nar Yaylas'nda dnce srtmaz. Aslnda ilk yazdklar hik
yelerdir, hapse girmeden nce. Sonra da dnmedi hikyeye.
Virgl dergisi: Belki t sylenebilir Kemal Tahir iin. Aslnda
Osmanhnm benzersizlii dncesi eskiden de vard. Kemal Tahir de
biraz bunu abartmad m? Sonra ayn mantk Kemal Tahir iin de i
letildi. Kemal Tahir "benzersiz" bir romanc, Dostoyevski'den biiyiik
romanc saylmaya baland.
Selahattin Hilav: Tabii, bunlar sama eyler, niin insanla
r byle takmlar gibi mukayese edelim? Aptalca eyler bunlar.
Dostoyevski ayrdr, Kemal Tahir ayrdr. Aslnda bu hiyerarik
bir dnya grnn rettii bir dncedir, tamamen Dou d
ncesinin yaratt bir eydir. Bat'da kimse kalkp Dostoyevski
Tolstoy'dan stn m, Kafka Musil'den stn m diye dn
mez. Bu tam alaturka bir dnce, askeri dncedir aslnda;
yzba, albay, binba gibi... Kemal Tahir bu meseleler zerine
hibir Marksistin dnmedii zamanlarda ve derinlemesine a
lt. Fransa'dan Msr: Askeri Toplum kitabn getirtti Enver Abdl
Mlik'in. ATT' balatan budur. Bu da ilgintir, dnn bunu
balatan da bir edebiyatdr. Bazen benden de bir eyler evir
memi isterdi. Teorik eylerle kendi deneyimlerini birletirebilen
bir adamd. Bizim edebiyatlarda byle fikri bir alma yoktur,
Tanpnar ve bir iki kiiden baka. teki tarafta yanl da olsa Peyami Safa'da vardr biraz. Dnce ile edebiyat ayr eyler zan
nediyorlar nk, Osmanl dncesidir bu. Osmanlda fikriyat
yoktur, ideoloji vardr. En byk air Baki'dir. Baki bir fikir ta
ntmaz, ama en byk zellii tanrtanmaz oluudur, bunu da
dolayl olarak anlyoruz iirlerinden. Bu da negatif bir eydir as
lnda, bir ey sylemiyor da ne olmadn anlyoruz.
Virgl dergisi: "Dnceden ka, evliyalara ynel" diyen de
Baki miydi?
Selahattin Hilav: Hayr, o Nbi'dir. O biitiin eski slm d
ncesinde var zaten, "felsefeden eyle hazer" derler. Bki yle

Bu insanla baa klm az!"

109

bir ey sylemiyor, nk zaten tanrtanmaz. Btn Divanlarda


tanrya yakarma blm vardr, ama onda yok, inanlm az bir
ey. Ne mnacaat var ne de naat. Mnacaat tanrya, naat pey
gambere yazlan vgdr, ki btn divanlarn banda vardr.
Onunki ise mersiye ile balyor, Kanuni mersiyesiyle.
Virgl dergisi: O yllarda Halil Refi, Metin Erksa gibi sine
maclarn Kemal Tahir'in bu dncelerine ilgi gstermeleri nasl ba
lad?
Selahattin Hilav: Tabii onlarda solcu damar vard, Metin
mesela bizim eski dernektendir. En gen yesidir. Halit de bi
zimle beraberdi. Onlar da somut insanla uratklar iin belki
bir alm im kn grdler. ablonlardan kurtulm a frsat bul
dular. Trk sinemasnn izgisi belliydi zaten, sinema falan de
ildi o, m asaldr hepsi.
Virgl dergisi: Sonra Kental Tahir'e de dayandrlan M ill Sine
ma laflar dolat ama ortalkta.
Selahattin Hilav: Bir insann tutarl olmas, belli bir izgiyi
gelierek devam ettirmesi ok zor bir eydir. ster sanat olsun,
ister dnr. Hele bizim gibi lkelerde daha da zordur. Attil
lhan' alsanz imdi; o da bir zamanlar Mavici, Kemalistti, im
di gelm i Kemal Tahir'in laflarn sylyor. Kimin lafn kime
satyorsun? Bir de bunlarda kaynak gsterme zellii yoktur.
Ama gzel iirler yazm biridir, o da ayr.
Virgl dergisi: Biraz da iirden konualm. Siz hem Baudelaire'i
hem eski iiri senyorsumz.
Selahattin Hilav: Evet, o benim de zemediim bir eydir.
Bizim mer Ulu resim ler yapacak diye Bki Divan'n taradm,
tam da bitiremedim geri, ama epey bir ey verdim ona. Bana
da "Bki ve Baudelaire" diye bir metin yazaym dedim. Sonra
da kendime sordum, "Be adam, nasl bu ikisini birlikte seviyor
sun?" Burada estetik bir deney var. Bunun hesabn veremem
herhalde, ama ikisi de ok gzel.
Virgl dergisi: Peki, Baudelaire'in pembe yan neresi? "Ahmet
Muhip, Baudelaire'in pembe yann sevdi," diyorsunuz nk.
Selahattin Hilav: Ahmet Muhip'i trajiklik duygusu yok
tur da ondan, oysa Baudelaire trajiktir. Baudelaire'in pembe
yan yoktur aslnda, o Ahmet Muhip'in pembe yandr. "Ey ac,

110

Entelekteller ve Eylem

ey ac, zaman hayat yiyor" diyen bir adamdan ne olur? Korkun


bir ey. Ahmet Muhip de baz gzel iirler yazmtr, "Olvido"
Baudelaire'yen bir iirdir, ama o kadardr. Necip Fazl'da daha
ok vardr Baudelaire etkisi. Yahya Kemal'de de vardr bir l
de. Sylyor zaten, "Ben de Baudelaireperesttim," diye. Modernizmin badr o dnem, Lautramont, Rimbaud... Aslnda
Lermontov'dan balar, Zamanmzn Bir Kahraman'y\a, sonra
Dostoyevski, Tolstoy, tabii Gogol de var. Hatta Rus edebiyat modernizmin kkdr. Amerika'da da Poe; bunlar modern dnya
nn bilincini deitiren adamlardr. Burada trajik bir olgu, bir
yrtlmlk vardr. Gerekiistiicler de onlardan beslenmitir.
Ama Bki baka bir ey, ka sene nce yazm, ama Trkesi
hl mthi, elik gibi.
Virgl dergisi: Dnyadaki bu yeni saclamaya nasl bakyor
sunuz: kreselleme, neo-liberalizm.
Selahattin Hilav: Eskiden de dnya solcu olmamt ki.
Virgl dergisi: Ama hi bu kadar yekpare de olmamt.
Selahattin Hilav: Sovyetler'in yklmasndan sonra Ame
rika'nn tek bana kalmas ve buna kar da baz tikel eylerin,
milliyeti hareketlerin bakaldrmasdr yaanan. Tabii bunu o
kadar tahmin etmediler ve balarna belay aldlar, bak Srbistan'
sandklar kadar kolay dize getiremediler. Tabii bir de silahlarn
deniyorlar orada. Bu da insann ne kadar alak olduunu gsteri
yor. Sosyalizm, teorik olarak, hi olmazsa insan ycelten, 'insan
buna layktr' diyen bir eydi. O dnce gene etik olarak gzel,
doru bir dnce. Hatta Marksizmin etik yan bilimsel yann
dan daha gliidr de, nk insana gvenir. nsan tabiatnn sa
bit olmadn savunur. Sokrat'n lafn hatrlayn: "Hi kimse bi
lerek ktlk yapmaz." Yani, ktl cahil olduu iin yapyor,
"Ancak toplumsal eyler deiirse insan iyi olur," der. Fiili olarak
baktndaysa alak bir yaratk, insan. Srplarn yaptklarna ba
kn, Afganistan'da olanlara bakn. Yani, i yok insanda.
V irgl dergisi: Kendi yaratt imknlara layk deil.
Selahattin Hilav: Deil, Srbistan'da o nasl zulmdr ki
insan yapabiliyor. Tamam, birisi senin zerine gelirse yaparsn,
ama orada zavall oturan insanlara nasl yaparsn? Yani, bu in
sanla baa klmaz.

"Bu insanla baa k lm az!

111

Virgl dergisi: Marksizm biraz saf kald galiba, insann ktl


n tahmin etmekte.
Selahattin Hilav: Tabii saf kald, ama 'saf olan yanl
tr' diye bir ey yok, doru da olabilir. nsana fazla gvenmi
olabilir. Bu eski bir dnce aslnda. Rousseau'da da, btn
Aydmlanmaclar'da da vardr bu.
Virgl dergisi: te yandan, Rousseat insanlara kar en kzgn
adamdr.
Selahattin Hilav: O zamanki toplumsal ortama kardr kz
gnl. Diyor ki, "Bu medeniyet, bilimler insan bozmutur." Mo
dern yabanclama kavram da Rousseau'dadr, tabii Platon'dan
sonra. "Bunlar insan tabiattan uzaklatrm, yabanclatrm
tr," diyor. Kendi erevesi iinde devrimcidir bu tavr.
Virgl dergisi: 'Yabanclama' kavramn da Tiirkeye siz ka
zandrdnz.
Selahattin Hilav: Evet, imdi miri mal oldu, her ey iin
kullanlyor. 'Karm dan yabanclatm' diyor adam. Ne alakas
var bunun? Bizim memleket byledir, bir kelimeyi atarsn orta
ya, ondan sonra Allah muhafaza. Memleketin kltr seviyesinin
iine dyor zavall. Orda artk bana neler gelir, bilinmez.
Virgl dergisi: Biraz da ikiden sz edelim.
Selahattin Hilav: Dnyann en gzel eyi. Bir kere bu mem
lekette yaama olana salyor insana, yoksa katil olur insan.
Ben esas olarak yirm i be yandan sonra Paris'te oalttm iki
yi. Ama gitmeden nce de Metin Elolu'yla ierdik, Edip de son
ra bize katld, Edip otuz yandan sonra balad imeye. Orhan
Peker, Kuzgun Acar, Mcap, mer Ulu. Londra Bar'na gider
dik, orada pi Ergin vard, hem Bat mziini bilir hem alaturka
alard bize.
Virgl dergisi: Oktay Rifat gelir miydi Lambo'ya, Leftere?
S ela h a ttin H ilav: Yok canm , Oktay drt taneden fazla i
mezdi. Bizim gibi her gn imezdi. "Ben katriem 'i itim ," der
di, yani drdncm. Akam ierdi bir de, len imezdi. Bun
lar len fasulye falan yerlerdi, Allah kahretsin, hi sevmem
fasulyeyi, nefret ederim . ki imeden yemek yemek en nefret
ettiim eydir. On dakikada bir ey yiyip masadan kalklr m?
Ayp!

112

Entelekteller ve Eylem

Virgl dergisi: Orlmn Peker'le Ktzgun da ierken bir ey ye


mezlerdi.
Selahattin Hilav: ok eker ocuklard onlar. Kuzgun'un
annesi zencidir, bizi akam arrd, gzel dolmalar yapard
bize, ayp olmasn diye yerdik biraz.
V irgl, H aziran 1999, say 20, s. 22-25.

Selahattin Hilav ile Konuma*


I.

Blm / ocukluk, Lise,

niversite ve Fransa Y llar

Selah attin Badatl: Benim dndm programa gre, yapltas gereken ey, Selahattin Hilav'm entelektel kiiliinin ya da kim
liinin maddi ve manevi koullarn ortaya koymak. sterseniz konuyu
biraz daha aalm: Selahattin Hilavn dncelerini kitaplarndan bi
liyoruz. Ancak, bu dnceleri oluturan manevi ve maddi artlar ne
lerdir? Nerelerden dolaarak buraya geldi? Bunun yarar ne olacak? ki
ey olacak. Bir, kitaplarnda ve yazlarnda, gerekmedii iin aklan
mam ya da yeterince ak olmayan noktalarn aklanmasna yardm a
olacaktr. Bir de, hi dokunulmam noktalan;yani nasl bir entelektel
kiilie sahip olduu ve bunu oluturan artlarn neler olduunu ak
lamaya katkda bulunacaktr. Ama budur.
Selah attin Hilav: Background'u yani.
S.B.: Evet, evet. Bu dncelerin altnda yatan ey nedir?
Selah attin H ilav : imdi yle olunca, senin soruna girebili
rim. Ama bunlar yazya dklrken gz nne alnr, paranteze
alnr, sonra belki gene konur.
S.B. : imdi, tabii bu benim dncem, katlyor musunuz bilmi
yorum. Ama aa be yukar meselemiz bu.
Selah attin Hilav: Evet yani, bir adam nasl yetimi, neler
deimi, bir iki bir eyler yazm, bir hikaye gibi bunlar...
S.B.: Bu sylediklerimiz bizim iin ak; ama konuya bizim kadar
yaknl olmayan kiiler iin biraz daha aalm bence. Bir bakma, Se* Konum aya katlanlar: Selahattin Badatl, Aziz Erhan, Vahap Tezgel, Tarih: 10
M art ve 13 Mart 2004. Yer. Suadiye, Selahattin H ilav'n evi.

114

Entelekteller ve Eylem

lalattin Hilav'm kitaplarm, pazlarm okumaya yardmc kaynak ola


bilecek, aklayabilecek, baka bir kitap oluturmak. Oraya gidebilirsek.
Ama bdr. Siz ek okuma m diyorsunuz? Ek okuma.
Selah attin Hilav: Valla onu bilmiyorum; ben sadece oku
may bilirim. (Glmeler)
S.B.: Biraz da, bu konuma iinde, konuyu kendisi belirleyecektir.
Ama asl, ana ereve bdr. Onu amaya alacaz, konumann
ak iinde. M aksadmz kaln izgileriyle belli olduysa, bunu nasl
salayacaz, yani metodumuz ne olacak? Bu konuda ok net bir d
nceye sahip deilim dorusu. Ama srasyla,kronolojik bir dzen iz
leyerek; bazen de konunun gerektirdii kntlar; yani younlamalar
birlikte ele alarak bu ii gtreceiz.
Selah attin H ilav: Yani kitab oluturmak bu ekilde, kro
nolojik...
S.B.: Bir kere, ne syleyeceksek, biit talarmz atp ondan son
ra ayklama yntemi. Belli bir eyi bulmak iin. Tpk bir heykel gibi;
hani bir aka vardr.
Selah attin Hilav: Evet, bu tam Leonardo'nun yntemi. Bili
yorsunuz, diyor ki, ben heykel yapmyorum, mermerdeki fazla
taraflar atyorum. (Glmeler)
S.B.: Evet, bizimki de ona zenmek olacak.
Selah attin Hilav: yle byk bir ustay tabii rnek alaca
z. Ama ne kadar yapabilirsek.
S.B: Nereden balayalm o zaman?
Okul falan. yle bir ey. imdi bu konuda, benim bildiim, M eh
met eyda'nn Edebiyat Dostlar'/d epey bilgi var. Batan koyduu
muz ilkeye gre, srayla gidersek, isterseniz ocukluunuzdan balaya
lm. Yani ilk entelektel ilgileriniz ne zaman ve nasl olutu?
Selah attin Hilav: Evet, ilk ondan balamal. Hem ocukluk
tan, hem de okuma, renme sreci nedir, nemli nk, ondan
balamal. Yoksa fizyolojik olarak nasl bydmden sz et
meyeceiz tabii. En byk etki, aile evresi; bilgilenme, ilgi ve
zen; nce gidiyorsunuz, her ocuk gibi, ilkokulda okuma re
niyorsunuz. Ayn zamanda babam bize, bana ve kardeime, ona
bir iki sene sonra, o benden alt ya ufak, eski yaz retmeye
balad. Orada syledii bir ey var. ok ho ve doru olduu da
yllar sonra ortaya kt. "imdi", dedi, "ok cann sklyor belki

Selaharcin I lilav ile Konuma

115

biliyorsun, eski yaz, hi anlalm az eyler; hep Fuzul Divann


okutuyor o zaman. Yani alfabeden falan balamadk, ama sonra
bunun faydasn greceksin."
S.B.: Ka yalarnda bu?
S e la h a ttin H ilav: Yedi. "Sonra" dedi, "bunun yararn
greceksin, nk bunu bilen insan kalm ayacak- yani sen ye
titiin zam an." imdi, yntemi ilgin tabii. Bugn odyoviziiel
denen yntem gibi; demek ki byle bir... eyleri var. Alfabeyi
falan retmiyor. Dorudan doruya Fuzul Divann okutu
yor. Kendi okuyor. Yntem de u - ve hi unutmam , Giil kaside
sini okudu ki, drt kasideden en zo ru d u r- kendi okuyor, "tek
rar et bakarak" diyor "benim sylediklerim i", bir beyit; tekrar
okuyor, "tekrar e t" diyor; ondan sonra gene okuyor, tabii ben
bakyorum harflere; ondan sonra gene okuyor, gene "tekrar et"
diyor; ondan sonra gene okuyor, gene "tekrar e t" diyor. Byle
bir ilk ders; bu bir yarm saat falan sryor. Ertesi gn gene
bandan balyor. Bir daha; bu sefer, mesela beyiti bir de
fada geiyor, ikinci seansta diyelim. Gene byle, ayn ekilde,
bevit, beyit, bu ekilde gidiyor. Tabii bu ok ilgin bir
ey. imdi bu byle bir alt, yedi, sekiz, dokuz, on gn filan
olunca, yava yava sesler ile harfler arasnda iliki kurmaya
balyor insan, tabii bir de ocuk zihni. Ne bileyim , bir buuk
iki ay sonra baya skmeye baladm. A nlam asan bile, oku
maya balyorsun. Ama tabii o, kendisi okuduktan sonra Tiirkesini de sylyordu, yani Osm anlcasn tabii. Bu ekilde hem
Trkesini renm ek, hem okum asn, hem de harfler arasnda
iliki kurm ak, ayn odyoviziiel yntem ite. Resim gsteriyor, bu
udur diyor, falan. Bu ekilde. Tabii bir sene bile gemeden,
baya okumaya baladm. Bir de tabii, kendisi de, Osm anlca
aklama yapt iin; kendisi de, Osm anlca aklam a yapar
ken, daha temele gidip, Osm anlca kelim elerin ou, Farsa,
Arapa kkenli olduu iin, onlar da aklyordu. nk Osm anlcada anlam lar deimi. Eski yazy rendik. Bu tabii,
bir taraf iin. br taraf, normal okulda okum ak. Yani buna
ilkokul dnemi denebilir. Bu derslerin arasnda bir iki sene
srd babam la okum alarm z. Sonra iir, Fuzul okuttu, fakat
baka bir ey okutmad. Bak en byk air derdi; am a ondan

116

Entelekteller ve Eylem

okutmad. Bir de dzyaz, nesir olarak, Cevdet Paa'nn Pey


gamberlerin Ftikayeleri'ni (Ksas- Enbiya) okuttu. Son dnemin
en nl Osm anl yazarlarndandr. Ondan da okuttu biraz. Bu
arada ilkokula devam ediyoruz tabii.
S. B.: Fatih'te okuyordun deil mi?
Selah attin Hilav: Evet, Fatih'te. Ondan sonra ortaokula ge
tik. Ama bu arada babamla diyalogum var. Merak da ettiim
iin. Mesela biraz okuyorum, biraz daha baka bir ey okuyo
rum, onu soruyorum falan. Bu ekilde bir diyalog var. Ortao
kulda da, ilk, Rfat lgaz bizim hocamzd. O zaman yeni yeti
iyoruz, ergenlik a, ilk defa onun araclyla, ok ilgin bir
kiilik Rfat lgaz; ok ho bir adam. Bir de, o arada, sanyorum
biz ortaokulda son snftayken, Sm /adl iir kitab kmt; tabii
hemen kovuturmaya urad. Bir k gn, Mehmet eyda'nn
kitabnda da vardr, ceketle falan geliyordu adamcaz, paltosu
vok. Bir de arkadam vard, Nusret Beygo, o da ok severdi Rfat
lgaz'. Nusret, Cemal Sreya'nn arkadadr. Ortaokulda bera
ber okumutuk. 7., 8. snfta falan. in bilgi, merak, bilgilendir
me yn bu. Annem ortaokul okumu, ut alard. Peder de ok
severdi klasik, alaturka mzii.
S.B.: Annen ut alard yle mi?
Selah attin Hilav: Evet. Ablamn da sesi ok gzeldi, opera
lara meraklyd. Radyo gelmi tabii eve. O zaman iin ok byk
bir ey. Hafif mzik orkestras falan vard.
S. B.: ki ablanz m vard? Bir de kz kardeiniz?
Selah attin Hilav: Byk ablam bu. Erkek kardeimle ben
de ok meraklyz. Ben de o zaman keman almaya baladm.
S.B.: En knz Necmettin miydi, yoksa kz kardeiniz mi?
Selahattin Hilav: Kz kardeim Leyl. Ben de o zaman ke
manda.. Peder de...
S.B.: Ne alyordun kemanla?
Selahattin Hilav: Klasik Bati mzii. Alaturka deil.
S. B.: Alaturka alam az m, klasik alan?
Selahattin Hilav: Yoo, deil. Ama alaturka alan klasik a
lamaz. (Glmeler)...
S.B.: O zaman, alaturkayla ilgin pek fazla deil.
Selah attin Hilav: Var camin. Evin iindeyiz. Radyo dinli

Selahattin Hilav ile Konuma

117

yoruz. Nasl ilgin olmaz? Sonra o zaman, ok nitelikli mzikler


var. Her zaman hayran olduum erif li Bey, Hakk Derman
var. Her gece fasl yaparlard. Kaliteli. erif li gibi adamlar. e
rif li avukatt.
Tabii onlar dinleniyor hep. Sokakta duyduumuz eyler de,
o zaman daha meyhaneye gitmiyoruz ama, onlar da kaliteli m
ziklerdi. Bugn sanat mzii denen ey, arabeskidir alaturka
nn. Hibir alakas yok. te ondan sonra, keman falan almaya
baladm. Babam da pikap ald. O zam anlar 78'likler var. 4-5
tane yukar takyorsun arka arkaya. Senfoni alabiliyorsun. Bir
senfoni nk, 45 dakika srer, 1 saat srer, o 5 tane plakta an
cak alnabiliyor tamam. Beethoven'in 5. senfonisi, keman kon
ertosu falan, daha baka eyler.
S. B.: Aa yukar hangi sene oluyor bu?
Selah attin Hilav: Ben almaya baladm zaman, 10 ya
nda falandm ya da 11. Ortaokula girdiim sralarda. Bir 6-7
sene aldm. Baktm virtz olacak hal yok, braktm.
S.B.: Erken brakmsn.
Selah attin Hilav.: E, canm, 6-7 senelik alm ayla... o za
man bizde daha byle bugnk gibi byk virtzler falan yok.
Yetimemi. Doru drst keman alan da yok.
S.B.: Adnan [Benk] Hoca da yleydi galiba, deil mi?
Selah attin Hilav: Ama Adnan'n daha kkl bir eitimi var.
Benim hocam Ermeni idi. Magrosyan derlerdi. Bugnk gerek
virtzler yoktu, ondan sonra yetitiler: Suna Kan, Ayla Erduran.
Keman braktm ama, btn hayatmda, klasik mzik dilemiimdir. O da bir ey ite. Kardeim ok ilerletti keman. Konser
verecek kadar alard. Cemal Reit Rey, iki defa istedi orkestraya
ama, mhendis, m im ar olduu iin; Merkez Bankas'nda al
yor, teekkr etti, devaml gelemem, provalar falan, mmkn
deil, dedi. Tabii o zam anlar sporla da yava yava urayoruz.
Kk glleler mlleler elde. 13-14 yalarmdayz. Biraz sonra
yzme. Yzmede bir de u var: Babam bizi hep yazla gtrr
d. O zaman, Kkyal'ya. Tabii o zaman sayfiye Kkyal.
Fatih'ten Kkyal'ya. Fatih'in havas o zaman ok gzel. Ama
biraz orta halli olan, hali biraz iyi olanlar, stanbul'un evresine
gidiyorlar. Suadiye'de yallar falan var. Florya'ya gidenler var.

118

Entelekteller ve Eylem

Bir de avclk merak var tabii. Peder ok merakl. Evin ii


cephanelik gibi. Drt be tane ifte, drt tane tabanca. ki tane
kpek; av kpei.
S.B.: Nasl bir yerde oturuyordunuz? Apartman myd, ev miydi?
Selah attin Hilav.: Yo, yo. ey yavrusu, konak yavrusu. Eski,
Fatih'te, aramba'ya inerken. aramba yolu vardr, Fethiye'ye
inerken. imdi oras; bir ara yangn olmu; sonra orda Abdlhamit zamannda btn eraf, kkler, konak yavrular yaptr
mlar. Babam, onlardan bir tanesini satn alm. Bir yandan da
Kkyal'dayz.
S.B.: Yazn oraya gidiyorsunuz.
Selah attin Hilav: Yazn. Ya Kkyal'ya ya Florya'ya.
Florya'da Vidos, bugnk Gngren. Onun asl ad Vidos'tur,
Rum kydr. 7 km'dir Edirnekap'dan. Peder'in orda at vard
iki tane. Oradan ata binip gidiyordu. Yolda da, ajandalar var ya
avukatlarn, at da rahvan giderken, ona bakarak dava meselele
rini hallediyor yolda. Sonra, ertesi gn, ava kyormu. nk
oraya bldrcn gelirm i eitli. Alitrakya'dr stteki kyn ismi.
Florya'nn st. Orada da kkler vard. Onlardan tutard bir ta
nesini. Oradan sabahleyin kard. Biz kyde, Vidos'ta evdeyiz.
Kyde at var. Edirekap ile Vidos arasnda atla gidip geliyor
yani. Hatta ata ilk defa binmeyi de orda rendim. 8 yanday
dm. Bak bir de atlk kt imdi.
S.B.: Evet bir resmin var, Erzurum'da, yle Napolon Bonaparte
gibi, at zerinde. Bir de yzme meselesi var.
Selah attin Hilav: Yzme meselesi u: O zaman, Alm an ho
calar geldi. Babam beni Yzme htisas'a yazdrmt, Ortaky'de.
Yazn da, orada o hocalardan ders alyoruz. Birka ocuk, m e
murlarn ocuklar.
S.B.: Mektepli bir yzcsn yani. Bizim gibi deil.
Selah attin Hilav: Tabii canm; yara girer mi insan yle...
Krav (crawl) yzyoruz. ok zor bir eydi. Girift bir teknikti.
Mesela bacaklarn katiyen krmayacaksn. Vcudun, belin hi
kvrlmayacak saa sola. Bir de, daha zoru, nefesi alp vermek.
Nefesi byle dar veremezsin. Buradan, kolunun altndan alp
suya vereceksin. Drt kulata. Hzl yzdn zaman, mesela
100 metrede, drt kulata bir verirsin. Bunlar tabii ok byk

Selahattin Hilav ile Konuma

119

bir srat salyor. Bizim Alman derdi ki, "tim sah dnn, su
karm ayacaksnz." nk denize, suya mukavemet ederek bir
ey yaplmaz. Ona uyarak. Kltr meselelerinde de bu byledir.
Bou bouna boumu olursun.
S.B.: Enerjinin yarsn suyla bouarak harcarsn, doru.
Selah attin Hilav: Sonra, arada Fatih dman diye bir kulp
var bizim orada. O zam anlar byle gzel kulpler var: Atletizm
aralar, halter. aramba'dan Fatih Camii'ne gelirken, sadayd
bu kulp. imdi nerededir bilmiyorum. Bu benim sylediim 60
sene evvel. Ama ben abuk bktm, yzmeyle uratm iin.
Avclk meselesi de nemli. 7-8 yalarndaydm. Babam beni de
karyor. Bir de Glauber derler, ufak tfekler vard, ok ince,
ocuk tfei. Sama da atar, tek kurun da atar. Samayla me
sela, batankara derler, yenebilen bir ku vardr, serenin by
, onu vurabilirsin. Onunla alyorsun. Sonra, 12 yana falan
gelince, ifteyi verdiler elime. Bldrcn falan. Kkekmece
Gl'ne gidiyoruz. O zaman orada hibir ey yok, ev mev yok.
Ve mthi yaban rdei vardr. Bir de sandal almt peder. O
sandalla kyoruz. Keklie giderdik, saa sola, Gebze'ye falan.
Ttniftlii mi nedir, oraya. Trakya'da da baz yerlere giderdik.
Keklik avlardk, tavan falan; domuz da var. Byle byle devam
ettik.
S.B.: A daya ne zaman tandnz? Adada yazlk m var?
S elah attin Hilav: Kkyal'da kiradaydk. Ada'da kk
bir ev aldk. 44-45'ti.
S.B.: Ne taraftayd?
S elah attin Hilav: Liman derler, Ada'n sol taraf.
A ziz Erhan: Buradan, anlattklarnzdan, babanz M ehmet Mihri Beyin ok ynlii bir kii olduu ortaya kyor. Hukukuluu var,
medrese hocal var, spora, mzie dkn; btn bunlarn sizin ze
rinizde tabii ok byk olumlu etkileri var. yle deil mi?
Selah attin Hilav: Bu kendiliinden oluyor tabii, aile iinde,
nk doal evre bu.
A .E .: M ehmet Milri Bey, Cumhuriyet'in kuruluuyla, medrese
ler lavedilince mi hukuk renciliine balyor?
Selah attin Hilav: Hayr, hayr. Daha evvel balyor. 1921'de.
Baro'dan ald belge 1921 tarihli. Medrese hocasyken, ayn za

120

Entelekteller ve Eylem

manda Hukuk'ta okumu. Ben ne kadar olsa hatrlayama m. An


cak belgelerde karyoruz bunlar.
A.E.: Ortaokuldan sonra, stanbul Lisesi dnemimiz balyor. Sa
va bir yandan........
Sefahattin Hilav: Tabii, sava bir yandan, ekonomik zorluk
lar var, ekmek karneleri. Ama biz, aile olarak pek fazla sknt
ekmedik. Babamn durumu iyiydi. O zaman artk ok tannm
bir avukatt, hatta mehur biriydi. Ar cezada ve baka konu
larda. Osmanlca, Arapa biliyor, fkh biliyor. Hocas profesr
bu konunun. O zam anki hakim ler de biliyorlar bunlar. Tabii o
zaman kim daha byk ustalk gsterirse, davay eviriveriyor
birdenbire. nk bir yorum meselesi bu. Bir terim geiriyor.
Bunun asl udur, mecellede byle geer, bugnk modern uy
gulamada bu ekle gelm itir falan diye; filolojisinden hukukuna
kadar. Aslnda 20 yandan sonra Trke renmi ama abuk
renmi. Baz eyleri hafif aksanl konuurdu. Bir de asllarn
sylerdi kelimelerin.
A .E .: Ne aksanyd bu?
S elah atttin Hilav: Baz a'lar hafif ince okuyordu. Gaz de
mezdi de gz derdi; bu kadar ama. Onun dnda bir ey yok.
Tiirkeyi stanbul ivesiyle konuurdu. Bir de eski bir kelime
olunca, Osmanlca telaffuzlar ounda yanl oluyor, dorusu
nu sylerdi. Bize, aile iinde deil de, mahkemede falan. Mda
faas ok kuvvetli. Gen avukatlar gelirm i davasn dinlemeye.
unun iin syledim bunlar; baarlyd ok. Sava yllarndaki
o yoksullukta, biz pek sknt ekmedik. Ama dar knca g
ryorduk tabii.
Bir de daym var. Daym ok nemli benim hayatmda. n
k bizde, Dou'da, biliyorsun, erkek ocuk iin day'dr baba'dan
sonra gelen. Niin? Bunun sebebi var nk bir... en yakn erkek,
day'dr. Amca bile yakn deildir. kincisi, bir gelenek; airet
dzeni olan yerlerde, bugn bile hl yledir, bir hanmn ko
cas ld zaman, o kadn dar kamaz sokaa. Yaayamaz.
imdi ne olacak o zaman? Brakamazlar da. Kendi akrabalarnn
kars. O zaman ocuun amcasyla, yani lenin kardeiyle ev
lendirirler. O zaman erkek ocuun vey babas oluyor amca
s. Ama day yle deil. Bunlar hi anlamazlar. Oysa bunlarn

Selahartin I lilav ile Konuma

121

hepsinin rasyonelleri var; sosyal bir ey bu. Baka eylerin, ok


korkun grnen eylerin de byle temelleri var. Daym ok ho
bir adam. Dehet bir ey. Her ey var.
S.B.: Sema'um babas m?
Selah attin Hilav: Evet. Mimarlk okuyacakm, okumam.
Franszca renmi; Osmanlca bilirdi. Mthi. ok yakkl.
ok apkn. Mthi. Dvken bir adam byle. Ama gerektii
zaman. Meru durumlarda. Silah kullanmakta falan ok usta.
Onunla beraber bydk biz. Aramzda ok az var. On sene var.
imdi on yanda ocuk ile yirmi ya arasnda ok byk fark
var. Ama yirmi ya ile otuz ya arasnda hibir fark yok. ok
ilgin bir ey. imdi ben 20 yandaym, o 30 yanda. kimiz de
delikanlyz. Onun iin, iki imek, vb. meseleler. 25 yanda vot
kadan midesini deldi. Byle bir adam. Neyse. Gtrdk hasta
neye. Gene de zorla. nk araba bizim oradan ok az geiyor.
Bir de alm az falan diye, ben de tedbirli gittim. (Glmeler) yle
ceketi atk biraz ofre. "Tamam abi, merak etm eyin" dedi. Ta
bii bunlar da unutmaz; ok ho bir adam ok seviyor beni, bu
kadar olur.
A.E.: kiye onunla m baladnz?
Selah attin Hilav: Evet, onunla, arkadalarla da. Ama onun
la daha ok. O byk bir usta tabii.
A.E.: Ustlnii ondan rendiniz yani.
Selah attin Hilav: Tabii, tabii. Usul adap, tabii. Nedir? Otur
duun gibi kalk, ok nemlidir. Sarholardan falan nefret eder
di, ben de ederim. Hi sevmedii eyler.
A.E.: Hocam galiba daynzla bir anektodnz vard. Hani o dev
rin tnelur bir iicisi.
Selah attin Hilav: Ha, evet. Aktedron Fikret. Bizi ok sever
di, sonra Rfat Hoca'nn da ok yakn arkadayd. Hatta birka
defa, kanama falan olunca, yllarca onu hastaneye....
S.B.: Rfat Hoca deil mi?
Selahattin Hilav: Tabii. yle bir bnye var ki yani. Onu bir
ka defa hastaneye falan kaldrmtr. ok seviirlcrdi. Aktedron
Fikret'le de yle. Tabii bu daha sonraki bir olay. Benim niversi
tede olduum zamanlar. Bu ge kalyor falan. Bankada alyor
o zaman daym. Bankaya gitmesi lazm. Bazen kuvvetli olsun

122

Entelekteller ve Eylem

diye aktedron falan alyor. Bu Aktedron Fikret de, hem iki ier
hem aktedron alr. Grsen ok ilgin bir ressamdr. ntihar etti.
Vahap Tezel: Aktedron nedir hocam?
Sefahattin Hilav: Aktedron glendiricidir. Doping gibi.
Vitaminden daha kuvvetli. ok iki itiinde, onu iersen ay
lyorsun. imdi bunlar arap iiyorlarnn ikisi. Lambo'da. O za
man Lambo var. Benim niversitedeki ilk yllarm, 45-46. Lise'yi
atlam olduk.
S.B.: Oraya dneceiz tabii.
Selah attin Hilav: Bunlar ierlerken, bir ey olmu. Daym
bir eye mi sinirlenmi, ne olduysa. Aktedron Fikret de bir ey
yapmaz ya, imiler falan, bu grmeden daym bunun kadehine
aktedron koymu. Aktedronlu ikiyi iince, biraz sonra, "yaktn
beni, yaktn" demi. Yok ya geer imdi deyip biraz daha im i
ler. Esprili, ok ho bir insand. ok mert. ok drst. ok sa
lam. ki sene falan kadar nce vefat etti.
A.E.: Evet hocam, o zaman lise yllarna dnelim.
Selahattin Hilav: Evet, liseye geelim bakalm ne olacak.
Benim Lise'ye giriim sanyorum 1942'dir.Yani 14 yandaym.
nk kk yata okula baladm. Tabii lisede bambaka bir
lem var. Sonra stanbul Lisesi ok byk, nemli bir lise.
V.T.: Peki hocam, o lise'ye girm ek iin bir snav falan var m?
Selah attin Hilav: Hayr, hayr, hibir ey aranmyor. O ka
dar az adam varki. Sonra herkes, biraz da kendi semtindeki lise
ye gidiyor. Ben mesela, Fatih'te oturuyorum, Sultanahmet'e gi
diyorum. Tramvaya binersin, on dakika sonra ordas. stanbul
o zaman bambaka. Hi bugnle alakas yok. Medeni bir ehir.
Bu kadar olur.
V.T.: O Lise yabanc dilde eitim veriyor mu?
Selah attin Hilav: O zaman liselerde Franszca, ngilizce,
Almanca var. Vefa'da da yle, Pertevniyal'de de yle, stanbul
Lisesi'nde de yle. O zaman yleydi. stediin dili seiyordun.
nk snflarda az renci var. Bizim snflarmz 35 kii faland. Hatta Almanca ok azd. Ben ngilizce snfndaydm. Bir de
bizim ocukluumuzda, Ablam lar da 8-9'da ngilizce dersi alr
d. Hepimiz, Ablalarm da, kardeim de, ngilizce blmnde,
snfnda okuduk.

Selahattin Hilav ile Konum a

123

stanbul Lisesi, tabii ok ho, ok gzel bir lise. Her eyiy


le. Binas, biliyorsun, Duyunu Umumiye binas. ok gzel bir
mimari; arka taraf Hali'e bakar; arkada byk bir bahe var,
nde byk bir bahe var. Spor yaplyor, atletizm, her ey var.
Birka katl...
S.B.: Tandnz kimler var, Ylmazn dnda? Okul arkadala
rnz.
Selah attin Hilav: O kadar ok ki.... Yani, bir yerlerden ha
trlamak lazm. Mesela Ruhi Saralp, Gner Ferik, Demir Baar;
sanat arkadalardan Mnir zkul var, Allaattin Yavaa var.
V.T.: Ylmaz er'le de tanr mydnz?
S e la h a ttin Hilav.: Evet tanrdk, ama o kadar yaknl
m z yoklu. Bilm iyorum , o Almanca snfnda myd, bize
mi geliyordu, pek hatrlamyorum. Daha baka, Tolgar vard,
sonra siberetiki oldu. Cevat vard, Yalova Kaym akam oldu,
sonra Kartal'a geldi. Cevat Pekmez. Sonra Apaydn'lardan biri,
Orhan, vefat eden, bizim snftand. Baka bir arkadam, Zeyyat zarsalan, ok yakn bir arkadam. Alm anca bilirdi. Baba
s da eski subay; Vahdettin'in yaverliini yapm. Almanya'da
doduu iin, o kadar iyi Alm anca bilirm i ki, A lm anlar "von"
unvan verm iler (von Mazhar); dnyada olacak bir ey deil.
ok ho bir adam , tam Prusyal. Orta boylu, hani mehur Al
man aktr vardr ya Erik von Stroheim gibi, salar I numara,
o tip bir adam. ok sert grnml, ama ok ho bir adam.
Nianta'nda evleri var. Sakzaac'nda, o evin olduu yerde,
ok eskiden kkler varm, 1916-17 yangnnda yanm bunlar.
Bunlarn zerine yeni kkler yaplyor. Bahe iinde, fevkala
de gzel kkler. Tabii, sekin insanlar bunlar. Von Mazhar, za
ten komutan. H anm da, Eleonar tarafndan soylu bir hanm.
Bizim Zeyyat da, byle her eye m erakl; fakat annesi o kadar
stne dyor ki, ocukcaz ftr apkayla karrd yamur
da. Yirm i yanda ocuk.
Ben kalrdm bazen onlarda. imdi sabahleyin kalkyoruz,
bir masa ki....; bir daylar var, o da demiryollarnda ok st d
zey bir grevde. Almanya'da kalm. Adam sabah geliyor, stn
de ipek robdambr, kravat falan; sabah souk suyla ykanyor
von Mazhar; o zaman 60 yalarnda. Bize ok byk bir ya gibi

124

Encdekceller ve Eylem

geliyor. Ama 60 yanda souk suyla ykanmak da gene mesele.


Ykanlr m? Alman usul.
Bir gn, oturmu yemek yiyoruz, orada mthi kitaplar
var von Mazhar'n. Bir gn, bakarken, Zeyyat da ok meraklyd
okumaya, dile mthi bir yatknl olan bir insan; ben hayatm
da byle bir insan grmedim, orada bakarken kitaplara, baktm
Nietzsche; ipek kada baslm, Nietzsche'nin btn eserleri,
u kadarck tutuyor. Hiller vermi. Bu bir ara orada ataeymi,
Hitler hediye etmi von Mazhar'a. Kitab bir grdm. Allah.
Lise'deyim ama, balamm felsefe melsefe diye, oradan bura
dan. Bir tarafndan tutmaya alyorum. ok sevindi.
Sonralar, von Mazhar, "Zeyyat bizim aileyi mahvetti, dedi;
ok sorumsuz bir ocuk". ok iyi bir insan. sve'e gitti, orada
kald. Bern'de kald. Annesi vefat etti, bir mide ameliyatndan.
Von Mazhar'la kaldlar. Rahmetli adamcaz, en sonunda, bir
kyde tereya karmaya balad. Oraya gitti.
Daha evvel, Nianta'nda bir yerdeydiler. Ben Paris'ten d
nnce gittim. Gene Nianta'ndaydlar. Dndkten bir sre son
ra Engels'in bir kitabn evirm itim . Demek ki 60'tan sora bu.
62-64 aras. Onu grm, ok beenmi. Sonra Zeyyat syledi,
i Partisi'ne girm i von Mazhar. ok ilgin. Demek ki adamn
eskiden beri bir...eyi var. Koskoca komutan.
S.B.: Hitler'den kitap alm bir adam.
Selahattin Hilav: Almas da bir ey gsteriyor. Bana verse
ler, ben de alrm, ok teekkr ederim. (Glmeler)
A.E.: Peki hocam, buradan gene liseyle ilgili bir konuya geiyo
ruz. retmenlerinizin ok deerli olduunu sylyordunuz....
S.H.: Evet, bunu Mehmet eyda'ya da sylemitim. Bu ho
calarn bir ksm 1917'de sonra gelmilerdir. arlk zamannda
ok yksek bir eitim almlar. Eitim olarak da, entelektel ola
rak da. Matematikiler, corafyaclar, kimyaclar var aralarnda.
Sonra darda okumu hocalar var. Mesela fizik hocamz vard,
sfrc Avi. Avni Kul. Sorbonne'da okumu. Doktor. Edebiyat
hocamz Tahir Nejat Gecan; Hakk Suha...
A.E.: Salim Rza, Nurettin Topu.
Selahattin Hilav: Nurettin Topu benim felsefe hocamd.
Sorbonne'da doktora yapm. Hilmi Ziya Bey bahsederdi kitap-

Selahattin I lilav ile Konuma

125

larmda. Mesela bir Almanca hocas vard, Uzun kr derlerdi,


o da felsefe okumu, ama Almanca hocal yapard. Sonra Nimetullah vard mehur, felsefeci; Bergso'un Essai sur les dones imtuedictes de la conscience'm (Bilincin Dolaymsz Verileri
stne Deneme) evirmiti. ngilizce hocamz ngiltere'de re
nim grmt. Bize Shakespeare'de paralar verirdi, karlkl
karr oynatrd.
V.T.: Peki hocam, felsefeyle tam olarak ilk tanmanz ne zaman?
S elah attin Hilav: O rtaokulda bile meraklydm. Daym da baz
eyler...
S.B.: Babadan m geliyor bu merak?
S elah attin Hilav: Oradan da var. Sonra lisede Topu'yla...
Adam ilgin tabii. O dnemde. Sonraki dnemde deil. Sonra
dan baka eylere gitti. O zaman yle bir taraf yok Topu'nun.
Sonradan baka eylere gitti, saa, dine yneldi, sapt. O zaman
lar Blondel'in aksiyon felsefesini savunuyordu. Ders vermesi ok
hotu. Mesela bir eyden bahsederken, Flaubert geer, Madam
Bovar/'den bahseder. Ama ilgisi var anlatt eyle. yi yetimi
bir adam. Aksiyon felsefesi dediimiz ey, eylem felsefesi. Ama
hangi tarafa ekersen. Maurice Blondel. Bu adamlardan fayda
lanlyor tabii. ok esnek eyleri var... Byle. O zam anlar okuyo
ruz, Zeyyat ile birlikte.
Bir de iir var tabii. Nzm Hikmet var. Beyazt'taki Belediye
Ktiiphanesi'nde, ok byk bir ktphanedir, bir de niversite
Ktphanesi'nde; unutmular, Nzm Hikm et'in kitaplar var.
Tamamen bir hata tabii. Biz, akm asnlar diye, bir gn Zeyyat
alyor, birka gn sonra ben alyorum. Ayr ayr gtryoruz.
Onlar okuyoruz.
Salim Rza Bey de, bazen Divan Edebiyat'ndan okurken,
azndan karverirdi Nzm'; biraz okur, sonra dner gene
Nedim'den okur. Nasl bir ezber! Mthi bir ey, ok gzel. Zaten
Yahya Kemal hep yannda gezdirirmi. Binlerce beyit biliyor. Bu
kadar olur; drt sene evvel vefat etti, 90' gemiti maallah.
A.E.: Hocam, sizin dneminizde lise drt yl galiba, deil mi?
Selah attin Hilav: Yok. Yalnz, bakalorya denen bir olgun
luk snav var. Ayrca giriliyor. Ondan sonra her yere girebilir
sin. Sadece tbba snav var. Liseyi bitirdim. Akl hastalklarna

126

Entelekteller ve Eylem

falan meraklym. Snava girdim, kazandm. Sonra vazgetim,


tbba gitmedim. Felsefeye gittim. Babam tabii, "ya, hukuka git
sen" falan dedi.
S.B.: Epey kaptnz galiba.
Selahattin Hilav: Yok bizde kapmak yoktur. Babam be
nimle "siz" diye konuurdu. Kz kardelerimle de yle. "Siz" der
di, "sen" demezdi. Ayr bir ey bu. O gnk gelenek yle. Bey
ocuu nk. Airet evrelerinde byle bir nezaket vardr. Ama
ok farkl. Onu syleyeyim. Yanl yaparsan hayatn da gidebilir.
A.E.: Peki niversitede, genel eitim, retmenlerin kalitesi, bu
kalitenin ykseklii; sizin ortaokul alarndan okumaya, felsefeye il
giniz. Sonra o dnemde Haat li Ycel'in dneminde, klasiklerin ya
ymlanmas var...
Selah attin Hilav: Tabii bunlar nemli. Babam stanbul
Lisesi'nde de hocalk yapmt. Haan Ali Ycel ile oradan ta
nkl var. Cemil Sait Bey de talebesidir. Daha baka arkada
lklar da var. Ama o dnemde yaplan eyler, bizi tatmin eden
eyler deil. Mesela baz yerler katiyyen evrilmez. Bir de Terc
me Dergisi var, o daha nemli. Orada nk rnekler verilirdi.
eviriler yaplyor.
A.E.: Tabii, Tercme Dergisi'in bandaki, sorumlu kiiler de,
belli nitelikleri olan kiiler.
Selah attin Hilav: Tabii, tabii. Dil falan biliyorlar da.... Ama
insan ne kadar nitelikli olursa olsun, iktidarn emrinde olmasa
bile, syleyecekleri snrldr, nk istese de konuamaz. ni
versiteye geldiimiz zaman bunu ok ak gryorduk. Hilmi
Ziya Bey gibi bir hocann ne ektiini bilirim ben. Bu hep kar
mza kan bir eydir.
Mehmet Sever miydi, Metin Sever miydi, bana gene sormu
lard, "Efendim siz hocalarnzdan neler aldnz?" diye; "Babam
dan rendiim iir dnda, renmek istediim hibir eyi ala
madm" demitim. Ama niversitede baz hocalarmz, klasik
eyleri vermilerdir bize. Bunlar yetmiyor. Bana yetmiyor.
V.T.: Hocam, az nce konuurken, liseyi bitirdikten sonra, tp, hu
kuk, felsefe arasndan felsefeyi tercih ettiinizi sylyordunuz. Bura
da belirleyici olan neydi? Lisedeyken hangi filozoflarla tanmtnz,
okumutunuz?

Selahattin Milav ile Konum a

127

S elah attin H ilav: O zaman para para, elim ize geenle


ri okurduk. Bugnk gibi ok byk bir seme ansmz yok
tu. Kitap yok ortada. Felsefe kitaplar da ok az. Milli Eitim
Bakanl'mn evirileri vard. Mesela Bergson'un Elan vital'i.
Daym'da da baz kitaplar var. O da bana veriyor. smayl Hakk
Baltacolu'nun bir ksm kitab var.
V.T.: Belirleyici olan neydi peki felsefeyi semenizde?
Selah attin Hilav: Belirleyici diye bir ey yok. Ben o zaman
her eyi, ne bulabilirsem, onlar okuyorum, onlarla urayo
rum.
S.B.: Belki, niye felsefeyi setin de tbb semedin demek is
tiyor.
Selah attin Hilav: Ha. Daha fazla seviyorum. Tbb da sevi
yorum. Akl hastalklarna merakl olduum iin. (Glmeler)
Orada daha fazla bir ey buluruz diye. Hakikaten, klasik felsefe
asndan bulduk da. Bizim hocalarmz, biliyorsunuz, 1933'te
niversite tasfiyesi vardr. Daha evvel Babanzade Naim Bey fa
lan ders veriyorlar. Onlar tasfiye ediyorlar. Bir tek Hilmi Ziya
Bey kalyor. Reichenbach, "bir tek o kalacak" demi. ekip Hoca
sonradan geliyor. Ama o daha nce niversitede hoca deil, lise
hocas. teki hocalarmzn hepsi, darda okumular. Yani
profesyonel felsefeciler. Halil Vehbi Bey, Takiyeddin Mengolu, Macit Gkberk, Mazhar evket pirolu. Klasik felsefeyi, en
azndan Hegel'e kadar, mmkn olduu kadar rettiler. Allah
iin. Ama yetmiyor.
Hegel yok mesela. Ama ne yapsnlar? Hegel yasak deil,
ama ona pek kymet vermiyorlar. Ya da belki, daha ncekileri
verelim de, bu kadar eyli bir adama girmeyelim diyorlar. Zaten
birok klasik felsefe tarihinde Hegel'e kadar gelir, bazen Hegel'de
biter. Bundan 70-80 sene evvel yazlm felsefe tarihlerinde. n
k daha belli de deil tam ne olaca. Byle bir ey var.
Schopenhauer'in falan pek sz gemezdi. Tabii Marx falan
hi yok. Feuerbach falan. yle bir ey yok. Hilmi Ziya Bey'in
XX. Asr Filozoflar diye bir kitab vardr. 1944'te kmtr. O ok
iyi, mthi bir kitaptr. Onun en sonunda Lenin'in makalesi var:
dealizmden materyalizme diye, onu evirm i, sonuna kadar,
Russell var, bakalar var.

128

Entelekteller ve Eylem

Lisede edebiyat ve felsefeyle bir arada ilgileniyordum ama,


bu ilgi zaten ortaokulda balamt. Edebiyat kitaplarn oku
mak; daha evvel sylediim gibi, hocamz Rfat lgaz'd. Bir de o
arada, ok ilgintir, mehur Edebiyat Cedide airi Hseyin Sirel
Bey var. O zaman 65-70 yalarnda olmal, 40'l yllarda. Olu
da, bir Fransz okulundan gelmiti; Miibin Siret diye, benim ok
sevdiim bir arkadamd, halen de arkadamdr.
Bu ilgilerle; evde kitaplar var falan; bunlarla liseye geiyo
ruz ve daha nce de belirttiim gibi, lisede de hocalarm z, arka
dalarmz var. O arada nemli bir ey. Babli o zaman kitapevleriyle dolu. Semih Ltf, Ahmet Halit, Hilmi Kitapevleri. Ben
mesela ne ocuk kitab okudum, ne de polisiye roman okudum.
Okumadm. Tabii o zaman bizi en ok ilgilendiren, Gorki'nin
kitaplar, Haan Ali Ediz'i evirdii. Haan Ali Bey de ok son
ralar dostluunu bize balad, Attil [Tokatl] ile bana. te
Anatole Frace'n kitaplar evrilmi. olohov'un Uyandrlm
Toprak' da evrilmiti. Bir de, Vakit Matbaas Yaynlar vard.
Oradan Kapital'in bir zeti evrilm iti; 40-44 yllarnda. Stalin
vard, Sovyetler vard. lk sol yaynlar orada vard.
Balzac evirileri var. Ahm et Halit'ten Vadideki Zambak ve ki
Gelinin Hatralar. Bunlar da okuyoruz. Bir de, daha evvel be
lirttiim gibi, Belediye Kiitiiphanesi'ne gidiyoruz. Zeyyat hele
ok merakl. Zeyyat zaslan. Von Mazhar'n olu. Topu'yla
felsefe. Bir de Trke hocamz vard. Tam Merutiyet efendi
si. Soyad Tarkulu. "Eski yaz bilen var m?" diye sordu. Ben
de ekinerek, " Efendim, ben ...." dedim. "Ha, iyi o zaman, bir
dahaki sefere Naina Tarihim getireceim ." Neyse biz zar zor
okuyarak...." Var ol evladm, beyefendi evladm, ok gzel" fa
lan diyor.
Byle, ok eitli ilgi alan var. Ve bu ilgi alan gerek eylere
ynelik. Bugnk gibi deil, bugn de ilgiler var da genlerde...
Daha nce de syledim, lisede Almanca okuyanlar ok az oldu
u iin, kendi dil derslerinin dnda, bizim snfa geliyorlar. On
larla tanyoruz. Ve onlarn ou, Fatih'te deil, Nianta'nda,
Maka'da falan oturuyorlar. Tabii, kltr, yaam tarz olarak ok
farkl iki ey stanbul iinde. Peyami Safa'nn romannda da var
dr ya, Fatih-Harbiye.

Selalatrin Hilav ile Konuma

129

Bu bambaka bir ey oldu benim iin. Oraya gidiyoruz,


baka bir hayat. Geri Fatih'in de kendine gre bir eyi var. On
lara anlatyorum. Bizim ailemiz, evremiz; hakimler evlerini
yaptrmlar o yangndan sonra. Ama Maka'da, Nianta'nda,
ili'deki hayat orada yok. Sosyal hayat yani. Hanm arkadalar,
bilmem neler. aylar. ay dediin, ay ime deil de, ay parti
si. Dans ediliyor falan. Bunlar bambaka bir ey. nsann yeti
mesinde ok nemli bir ey. Kar cinsle sosyal bir iliki iinde
yetiiyorsun.
14-15 yamdan beri, onlarla beraberim. Beni hemen be
nimsediler, ok seviyorlar. Zeyyat'larda kalyordum, akir'de
kalrdm, akir Sabuncu. Adnan var, Altan var. Sonra bunlar
ok sekin delikanllar stanbul'un. Tabii baz rekabetler oluyor
bu alanda. Taylor Halit, Fla Sedat, mehur. Yakkl, beyefendi
adamlar. Bizim grup knca, bunlarn biraz faas bozuldu. Ni
in anlatyorum bunlar? Tabii bu bambaka bir alan. Sonra bu
ocuklarn ou yabanc dil biliyor.
S.B.: B ay partilerinde baka bir ey iilmiyor mu? Ne iiliyor?
Sefahattin H ilav; iliyor. Her ey iiliyor.
S.B.: Ad ay partisi.
S elah attin Hilav.: Esrar yok am a...
S.B.: Tabii yok, likit demek istemitim...
Selah attin Hilav: ki var cann ite. ay partisi dediimiz,
toplant yani. steyen ay ier. Dans ediliyor. Mzik dinleniyor.
Caz mzii. O zaman ok meraklym. Ben zaten mzie me
raklym ama; onlar caz daha ok seviyorlar. Dardan plaklar
getirirler, Ali Stars diye. Bir yl en beenilmi olanlar, mzisyen
ler, Amerika'da, Anglosakson dnyasnda, birleiyorlar, bir plak
yapyorlar. ok mehurdur o plaklar. ok gzeldir.
Bir ksm piyano alar. akir de alard, Zeyyat da alard.
Byle bir ey. Tabii bu, gen bir insann olumasnda, yetimesin
de biraz farkl bir ey; onun iin anlatyorum. O fark sonradan
devam ediyor. Artk byle bir insan... Bu da seni baka yerlere
gtryor. Kafaca, ruha bir genileme. Ondan sonra niversite
ye gelince, zaten artk oras...
S.B.: Byiikada, oras da m yle?

130

Entelekteller ve Eylem

Selahattin Hilav: Bykada, zaten stanbul'un en szm e in


sanlarnn geldii yazlk. Burada bir atlama yok. Normal bir ge
i. Biz orada birok insan tanyoruz daha evvelden. Bu arada,
niversiteye gemeden nce, bir iki ey var, sylemek istediim.
Ben lisedeyken, ABC Kitapevi vard Caalolu'nda. Yukardan
inerken, soldaki ufak yoldan inerken, yandaki dar sokan iin
de. O zaman orada en mhim ve gen edebiyatlar toplanrd.
Bizim ngilizce hocamz vard, gen biri. O da onlarla ahbap.
Edebiyata merakl. Oraya gidiyorduk. Baz kitaplar oluyordu,
yeni edebiyat rnleri.
Mesela ben Oktay Akbal', Naim Tirali'yi ilk orada tandm.
Sonra, yllar sonra arkada, dost olduk. Sait Faik'i falan grdm
orada, ilk defa. Tabii onlar da okuyoruz. Sonra niversiteye gir
dik.
S.B.: Ada olayna tekrar dnecek niyiz?
Selahattin Hilav: Ayn yla geliyor zaten. Babam kk bir
ev almt. Ada'da, 45'te. Benim 1. snfa girdiim yl.
A .E .: Hocam, biraz da oradaki tiplerden, Ada'nn renkli tiplerin
den, arkadalarnz, kendi kuanzdan...
Selahattin Hilav: niversite bitti, hocalarmzla ilikilerim iz
var. Bir de, hayatn eyleri. Birok insanla tanyorsun. Ada'da
benim ilk ve ok yakn arkadam, 6-7 sene oluyor vefat etti,
Sina Kabaaa, Halikarnas Balks'nn olu. Ben iki taraftan
yetitiim iin, adann yerli halkndan ocuklar da var, ben ok
rahatm. Orann yerli halk, ocuklar falan, hibir zaman yaz
lklarn arasna girmezler. Bizim Fatih iin falan da yleydi.
Onun iin demin anlattm. Bu bizim arkadalarla Maka'daki,
Nianta'ndaki o gruba girm enin getirdii fark.
Ada'da da yerli halk, delikanllar, balklar, Rumlar var ok
ho. Benim ok sevdiim, Lefter'in kaynpederi, Tana, balk
. Bizim Sinariti Bak. Darafaka'da okumu. Okullar aras
boks ampiyonu. O kadar da usta bir balk. Sonradan ren
mi. Kendine gre bir dm icat etti oltay balamak iin. Ve
onunla sinarit avlar. Sinarit avlarken canl yem kullanlr. l
yeme gelmez. Sandaln iinde uskumru ya da kolyoz bulundu
rulur. Oltay onun zerinden canl olarak salyorsunuz deni
ze. Oynayacak ki.. Bir de talar var. Talar bulm ak da mesele.

Selahaccin H ilav ile Konuma

131

Talar iin baz eski eyler yapmlar, 'kerteriz haritas' derler.


Yani iki noktaya bakp, kesime noktasna gelmen lazm, onun
altnda ta var. nk sinarit talk yerleri sever. Bizimki, alt
tane tutmu, kye gtrm satmak iin. nanmamlar. Bomba
haberdir demiler. Sina gibi bir iki ok yakn arkadamz var,
okumaya merakl, orann yerlisi. Bir de yazn gelenler var.
S.B.: Siz de yazn gitmiyor muydunuz?
Selah attin Hilav: Yazn gidiyorduk. Ama ben arkadala
rmla falan, kn da giderdim. O arada, niversitedeyken, Gzel
Sanatlar'da okuyan arkadalarla tantm. ki binann aras ak
t. Bir de bizim Edebiyat Fakiiltesi'nin kantini var, ok mehur,
kzlarn gzelliiyle falan.
S.B.: Edebiyat Fakltesi de Fndkldayd o zaman deil mi?
Selah attin Hilav: Evet. Ama imdiki bina deil. Eski Bah
riye Nezareti'dir. imdiki binay Sedat Bey, Sedat Hakk Eldem
yapt, ii deiti tabii. Derslerimizi orada grrdk.
Orada Metin Elolu, Orhan Peker, Kuzgun Acar, Fikret Otyam ile falan ok yakn arkadalmz oldu. O nlar da orada ol
duu iin, Gzel Sanatlar'da, teki kantindeki arkadalarla kay
naabiliyorlar. Bizim yle bir grubumuz vard. Sabri Aitmel var,
Can Ycel var.
Orhan Veli ile tanmam Metin Elolu araclyla oldu.
nk o Metin'i ok seviyordu. Metin'in ilk iirleri de Yaprak
dergisinde kmt. Geldii zaman, ilk Metin'i arard. O ara
da Lambo var tabii. O sralarda Nuri yem ile de tanmtk.
ok yakn bir dostluk gsterdi, ve bu gnlere kadar gelmitir.
Lambo'da artk btn bu anlattm kiiler, tabii bir ksm, orada
toplanyor. Toplanma yeri. Akam zeri, Rfat lgaz'dan Cahit
Saffet Irgat'a kadar; Metin, bakalar, gen airler; Orhan Veli de,
geldii zaman oraya urard. Ama Oktay ile Melih gelmezler
di. Bu yllar srmtr. Lambo da ok ilgin bir insand. Rum
kkenli bir Rus. Ve kimyager. O zamanki basklar, politik du
rumlar, pek rahat deil adamcaz. nk polis gelip soruyor.
Kim geldi, kim gitti. Onun bir de hesap defteri var. nk ou
veresiye iiyor. Oradan tespit ediliyor hepsi. Ufack bir yer, 15-20
kii sard. Birka yl sonra Ankara'dan Hayalet Ouz geldi fa
lan, o da katld bizim gruba. Daha baka ressam arkadalar da

132

Entelekteller ve Eylem

var. imdi sve'te olan Aydn vard. Byle sanat, yazar falan
orada toplanrd. Kz arkadalar da var. Leyl da, Leyl Erbil de
gelirdi. Sonra Gner, Gner Kuban. Bir nevi toplant yeri. O za
man, bugnk gibi yerler yok. Ya meyhane var, ya oras, kokteyl
salonu gibi bir yer.
Bir yanda Lambo'daki bohem hayat, sanat evresi; yazar
izer arkadalar. br yanda Bykada'da tamamen Batl diye
bileceimiz (tabii parantez" iinde) bir hayat. Kadn erkek ili
kisi asndan hayli kolay ve zengin bir hayat. Bu daha evvel de
belirttiim gibi, nemli bir ey. Kitaplar, zengin bir yaama. Ay
rca spor meselesi var. O zam anlar profesyonel olarak yzmeye
katlyorum. Dereceler alyorum. Bu arada durmadan okuyoruz.
Byiikada'ya gittiim iz zaman. Pederin ufak bir ev ald tarih,
44 ya da 45, benim niversitede 1. snfa girdiim yldr. ni
versitede, hocalarmzla, bilgilenme asndan ok olumlu bir
ilikideyiz.
S.B.: Edebiyat Fakltesi Felsefe Bliimii'ne yazldn. O dnem, fel
sefe blmnde Fiilini Ziya lken, Takiyeddin Mengol, Halil Veh
bi Eralp, Mazhar evket pirolt var. Fiilini Ziya lken'in en verimli
dnemi. O sralarda nsan'/ karyor mt/d?,
Selahattin Hilav: Sanyorum, o zaman karmyordu artk.
Hilmi Ziya Bey benim zerimde ok etkili olmutur. Oradaki
eitim ve genellikle de yetimem zerinde. Hocalarmz ok
iyi. Hepsi dar da okumu. Takiyeddin Bey ve Mazhar evket
Almanya'da, Halil Vehbi Bey Fransa'da, Sorbonne'da, Macit Bey
de Almanya'da.
s
imdi ilk derse girdiim iz zaman, ok ho bir durum oldu.
15-20 kiilik bir snf 1. snf. Takiyeddin Bey bize sordu. "Felse
fe Nedir?" diye. Tabii hepimiz, okullarda ezberlediimiz eyleri
sylyoruz. "Tamam, ok gzel" falan dedi. Sonra," Kusura bak
mayn, bunlar ok soyut eyler. Ben felsefeciyim. Soyut dn
ceden anlam am " dedi. (.Glmeler) Bu beni ok etkilemiti. ok
ho bir insan. Daha evvel de Reichenbach'a, Hans Reichenbach'a
asistanlk yapm. Sonra Nusret Bey yapyor, Nusret Hzr. Macit
Bey de Almanya'da bulunmu.
Yani, klasik felsefe eitim ini biz orada, belli bir yere kadar da
olsa, ve felsefe tarihini, belli bir yere kadar, doru drst aldk.

Selahacin Hilav ile Konuma

133

Bir felsefeci iin ok nemli. nk Antik felsefeyi bilmeden,


Ortaa felsefesi hakknda biraz fikir edinmeden ve Descartes
ile balayan modern zam anlar felsefesinin temel bilgilerine sa
hip olmadan felsefeyi kavramak mmkn deildir. Teknik bir
mesele. Terimleri tamamen teknik terim. Dilden alnm da olsa,
yklendii kavramlar bakmndan, semantik adan tamamen
tekniktir. nk ok farkldr, malum.
Bu ekilde devam ettik. O zam anlar niversitede Fransz
eitim tarz ve o yap kabul ediliyordu. nce, birinci snf, ha
zrlk snf. Genel bilgiler yani. Ondan sonra sertifikalar falan
ayrlyor. Drt tane sertifika var: Felsefe tarihi, sistematik fel
sefe, psikoloji, sosyoloji. Tabii, felsefe tarihi, terminoloji dersi,
tamamen problemler olarak okutulan da var, sistem atik felsefe.
Felsefe tarihi deil de, felsefe problemleri asndan. Yani her
taraftan kavramak, klasik felsefe daarcm anlayabilmek, ii
ne girm ek. O bakm dan iyiydi. Ama bir yere kadar geliyordu.
Tabii onun birok sebepleri var. Hegel'e kadar gelir. Daha son
ras pek yok.
Antik felsefede de, gelen hocalarmz, ok nemli, hocalar.
Bir tanesi Walter Krantz. W. Krantz'n Antik Felsefe diye baslan
kitabn da Suat Yakup Baydur, maalesef gen yata vefat eden
ok deerli bir felsefeci ve ayn zamanda filolog, evirmiti. O
sralarda Macit Bey'in kitab da, sanyorum yaymlanmt. Daha
sonra Richter geldi. Biz son snftayken de Hans Heimsoth geldi.
Heimsoth ok nemli bir felsefe hocas ve Heidegger'in ar
kada. Heidegger ile tartmalar falan var. Bunlar unun iin
sylyorum: ok kaliteli bir klasik felsefe eitim i grdk. Ben
Takiyettin Bey ile daha yakndm. Nitekim mezuniyet tezimi de
onunla yaptm.
Ama bu arada, Hilmi Ziya Bey ile ok yakn, zel bir iliki
miz var. Eski yaz bildiim iin. Biraz da Arapa var. Osmanlca
sayesinde. Bir de peder dolaysyla slam felsefesine yaknlm
olduu iin, beni ok
Hatta son snfta, kendi girmedii za
man, baz derslere ben giriyordum, fahri asistan olarak. Her za
man beni asistan olarak almak istedi. Fakat o arada, bu iin fel
sefi yan, bir de politik yan var. O dnem, biliyorsunuz, Demok
rat Parti'nin ortaya k zaman, 46-47. Bir zgrleme havas

134

Encelektiieller vc Eylem

var. Baz politik organizasyonlar da iin iine giriyor. Komnist


Partisi'nin genlik kollar var: Yksek Tahsil Genlik Dernei.
Ben de, birinci snftayken girdim oraya, baz arkadalarla birlik
te. Bu arada tamamen sac bir grup var, her zaman olduu gibi.
ok byk srtmeler falan oluyor arada. Bu hava iinde.
Hilmi Ziya Bey zaten bask altnda kalm ve kaynbiraderi
Komnist Parti yesi. Hoca da yakn marksizme. 1944'te kar
d XX. Asr Filozoflar diye bir kitab var. Tabii o bizim iin, o
zaman ok nemli bir kitap. Kitabn iinde mesela Russell var;
bizde analitik ngiliz felsefesinden hi bahsedilmiyor. Demin
Hegel'e kadar dedim ama, Russell ile 20'lerde balayan, sonra
mehur Viyana evresi'nde gelien eylerden de bahsediliyor.
Kitabn sonuna, Lenin'in bir makalesini evirm i hoca, onu ko
yuyor: dealizmden Materyalizme. Bu havada bu tr eyler. Bu
adan Hilmi Ziya Bey, bir aksak yan da doldurmutur. Tavr,
felsefeye olan tutkusu, ok geni bilgisi. 4-5 dil biliyor. Arapa
da Farsa da biliyor. Sonra slam Felsefesi ok nemli bir kitap.
Bizde bulunmayan tarzda bir kitap. Bu arada, Takiyettin Bey ile
tezimi yaptm ve mezun oldum.
Bir de, ok yetenekli arkadalarmz var. Haan Tanrkut,
Cenap Karakaya- ok evirileri vardr; bir ara ister istemez tak
ma adla eviri yapt, nk bir bankada alyordu. Hasa bir
ara ruhsal rahatszlklar geirdi, Kbrs'a gitti. Kzlar arasnda da
yetenekli arkadalar vard. Sonra ne oldular bilmiyorum. Bir de
Hseyin Demirhan vard. O nemli. Devlet'i eviren. Tabii, asis
tanlar da nemli. Hseyin Batuhan var. Ben birinci snfa girdi
imde, sanyorum Nermi Uygur okulu bitirmiti. Doktorasn
yapyordu. Ve o sene Von Aster yeniden geldi. Daha evvel de gel
mi, ama biz grmedik. Ve Jea-Paul Sartre'n L'tre et le Neatm
(Varlk ve Hilik) okutmaya balad. Yksek bir kalite tabii.
S.B.: 1951 'de faklteyi bitirdin. 1951-54 arasndaki, yani Fransa'ya
gemeden nceki dnem; Fransa'ya gitmeni hazrlayan sebepler hak
knda ne syleyeceksin?
Selah attin Hilav: Hilmi Ziya Bey beni asistan olarak ala
mayacakt. Takiyettin Bey istiyordu. ster istemez niversiteden
bir kopma oldu. Ondan sonra 2-3 sene var arada. Birinci evlili
im var Alev peki ile. Ksa sren bir evlilik. Zaten ben batan

Selalattin Hilav ile Konuma

135

beri Fransa'ya gitmek istiyordum. Orada da Franszca. ngilizce


olmutu epey. Hatta Takiyeddin Bey Kant okuturdu, baz b
lmleri ben evirirdim.
Ama btn dndm Fransa'ya gitmek. Bunun nede
ni, daha nce belirttiim gibi, istediim bilgilere ulaamamakt.
Felsefe asndan olsun, siyasal adan olsun. O zaman artk ka
famzda marksizm dncesi bir taslak gibi, bir ejder gibi yer
lemi durumda. Okunacak kitap yok. Ortada yok. Biz niver
sitedeyken mesela, kopya ktlaryla daktiloda oaltlm ince
katlarda, Sovyetler'deki felsefe ve bilim almalar hakknda
ufak ufak paralar geliyor; bize geliyor, herkese gelmiyor. Son
ra Nzm'n baz iirleri ki, tamamen yasaklanyor. Bunlar, bir
de parti meselesi, meraklydm. Sovyetler'de ne olup ne bitmi.
Fikri, dnce taraf nedir, siyasal taraf nedir? ok az bilgi var.
Ya da durmadan tekrarlanan kalp bilgiler var. Tabii bir felsefeci
iin, bunlar hi yeterli eyler deil. Belki bir aksiyon adam iin
yeterli olabilir. Benim iin, benim gibi dnen insanlar iin ye
terli deil bunlar. Asl neden budur.
O zaman ok zordu dar kmak. Bir defa benim durumum
dolaysyla. kincisi, dviz, hemen hemen hi verilmiyordu. Sa
dece doktora talebelerine. Doktora imtihanna girmek lazm. Ben
de girdim. Hatta Halil Vehbi Bey, "Hemen gel" dedi. Hocalar
da sevindi. Aka sylemeseler de, benim gitmemi istiyorlard.
Neyse gittik. Gene Kant'tan bir para verdi hoca. (Glmeler)
evirdim. 9 numara verdi bana. Onu getik. Dviz izni aldk.
ok nemli bir ey. O zaman da 1 dviz 2,5 TL. Onunla gittik.
1951'den, 1953-54'e kadar da, arkadalarmzla, zellikle de
Metin ile ve baka arkadalarla birlikteyiz hep. Ve Metin o ara
da, Mehmet Ali -d ah a sonra yaynclk yapan arkadam z- ile
birlikte, Sabri Altnel de var, bir dergi karyorlar. Oraya ufak
tefek birka yaz yazdm, Nietzsche zerine falan. Byle birta
km almalar.
1953'te de, daha nce sylediim gibi, Alev peki ile evlen
dim. Ondan sonra da Fransa'ya. Birka yl bu ekilde geti. Tabii
durmadan okuyorum, aratryorum. O arada, Zeyyat zaslan
gitmiti. sve'e gitmiti. Bir de ok sevdiim bir arkadam, hl
hayattadr umarm, nk 2-3 sene evvel grdm, Ltf zkk,

136

Entelekteller ve Eylem

o da sve'e gitti. O Fransz okulundan mezun ve marksist edebi


yatla da ilgili. Mesela ben Henri Lefebvre'in adn ilk defa ondan
duydum, Ltf zkk'ten, hi unutmam. te gene, bildiimiz,
yaz izi. Bohem hayat, ksa sren evlilik ve sonra doktoray ka
zanp Fransa'ya gitmek.
S.B.: O dnem Paris'e Marsilya zerinden gidiliyordu genellikle
sanyorum. Siz de yle yapm olmalsnz. Kimle birlikte gitmitiniz?
Selah attin Hilav: Sina Kabaaa ile birlikte gittik. Dedi
in gibi, vapurla Marsilya'ya, oradan Paris'e gittik. Place de la
Republique'e yakn bir yerde bir otele yerletik. lk gittiimiz, za
man bir tandmz yoktu ama, biraz sonra hemen arkadalar
edindik. Onlar arasnda ok nemli, ok sevdiim, 1967'de Seine
nehrine atlayarak intihar eden Orhan Karaha var. Nzm Hikmet
Gazetesini karanlardandr. O var. Cahit diye bir arkadamz
vard, gene orada yllarca kalm, Attil Ilhan'n arkadadr.
Zaman iinde, Mbin Orhon, Ouz Orbey ve daha baka
arkadalarla yakn iliki iine girdik. Dviz olarak gelen para
pek yeterli deil; Orhan o zaman, renciler iin alm, bir eski
gazete toplama kuruntunda alyor. tekerlekli triportrler
veriyorlar; daha evvel sokaklara gidip afi yaptryorsunuz.
Bir gn sonra da gidip topluyorsunuz. Onlar hazrlyorlar, byle
ilikiler var. Paket paket yaparlar verirler. Bazen eski kitaplar
da verirler. Eski kitap olunca onu Gibert kitapevine gtrrz.
Bazen deerli eyler de kabiliyor. tekiler kuruma gtrl
yor, orda size bir deme yapyorlar. Bu ekilde, Sina, ben, Orhan,
mz beraber gazete topluyoruz.
Tabii orada bambaka bir dnyada buldum kendimi. Bam
baka bir hava, bir zgrlk, bir uygarlk. Bilgi edinm e gibi,
insan ilikileri de bambaka. ok ho. istediin bir kitab bul
man ok kolay. zellikle, aradm marksist literatr bulmak
ok kolay. Globe kitabevi var. renci olduun zaman, para bile
vermezsiniz verirler kitaplar. Byk ktphaneler var. SaintGenevieve'deki mesela. Orada da her ey var.
O arada niversiteye girmek istiyorum, ama ilk gidiim
de olmad. Sina ile ilk gidiimizde, 1954'n bandayz, birka
ay kaldk: ubat falan gibi. Sonra ikim iz beraber dndk. Ben
Biiykada'da 2 ay kadar kaldm. Sonra tekrar gittim. Sanyorum

Sclahaccin I lilav ile Konuma

137

pederin ilk rahatszl dolaysyla. yle olmas lazm. Sonra


tekrar dndm.
Tekrar dnnce de, Sorbonne'a bavurdum. Ha nce, Al
liance Franaise'de biraz, birka ay Franszca okudum. Ondan
sonra da Sorbonne'da doktoraya. Doktorada Lukcs'n Roman
Teorisi'ni konu setim. Sorbonne'da o zaman ok ilgin ve nemli
bir profesr var, estetik dersleri veren. Bizde pek tannmamtr.
Avrupa'da da pek tannmaz. Ama yapsalcln nclerinden
biri olduu kabul edilir: Etienne Souriau. Onunla beraber al
maya baladk. Bir yandan kat toplama ii. Ben geldikten iki ay
sonra haber gitmi, "Bu adam bir an evvel Trkiye'ye dnsn"
d iy e , gereke de belli. Parti yesidir, falan. O zaman Fehmi Balda var, o bildirdi. "Ben bir kere geldim, bir daha dnmem" de
dim. "Dnya gzme bu kadar gzkyor, sen de u kadar g
zkyorsun" "Bana byle bildirdiler, ben de onu sylyorum"
dedi.
Bata bir hayli zor durumlar oldu. Coq d'or diye bir lokan
tada i buldum. ki tane Coq d'or vardr Paris'te. Biri sol yakada,
biri sa yakadadr. Aslnda, gerek Coq d'or (Altn Horoz) SaintMichel'de olandr. Orada i buldum. Kapda duruyoruz, karl
yoruz. Sonra, mutfaktaki ilere falan da yardm ediyorum. Fena
bir ey deil. Hem de niversiteye gidiyorum. Btn o arkada
larla buluuyoruz tabi. O arada gene, bizim Lambo'ya benzer bir
yer bulduk; Orhan Karahan'm kald otelin sokanda, Rue des
Caettes'de, Pouillet adnda ok ilgin bir yer. Taradan gelen
renciler, alkolik mhendisler, mimarlar, ressamlar, herkes orada.
Sahibi de ok eker bir adam, benim ok yakn dostum. Jacques
diye bir Korsikal. Arkadalarla oradayz. Herkes ne kadar paras
varsa masann stne koyuyor. "Construire une bouteille" ("Bir
ie ina edelim ") deniyor. Eski bir mhendis, ok ho bir adam
vard. Birinci Diinya Sava'nda blk komutanym. Tayn ola
rak, ekmek verildii gibi, arap da veriyorlar, nk onlar su
imiyor. Fakat bu ok fazla tayn alyormu. Askerlere de tabii
"Bir hcuma kalkyoruz, hepimiz sarhouz" diyor. "Nereye git
tiimizi bilmiyoruz."
imdi giderdi bu, Rue des Caettes'in yannda Saint-Sulpice
kilisesi vard, Odon'u geip sola dndnde. Kn gidiyor

138

Entelekteller ve Eylem

oraya kar yaarken, ayin var. Ayinden biraz evvel gidiyor. Mil
let gelince onu orada gryor. Para veriyorlar, bozuk para. Ayin
balaynca, kaplar kapanyor, hava souk. Bu geliyor meyha
neye. Biraz duruyor. Ayin bitmeden biraz evvel gidiyor, tekrar
orda bekliyor. Herkes onun iki saat orada beklediini sanyor.
Yani ok ilgin insanlarla beraberdik. Gnlerimiz byle geti.
S.B.; Ortama uymak iin bu iki denemeden sonra, hangi yllar bil
miyorum ama orada Sartre; jean enet gibi rl kiilerle bir tanklk
oldu deil mi? Kaimelerde mi rastlatnz? Yoksa....
Selahattin Hilav: Sartre ile hi tanklmz olmad. Ama
ben o zaman Globe'dan Lenin'i btn kitaplarn almtm.
Onlar okuyorum hep. Bir de jean-Paul Sartre'm La Nause'sini
(Bulant) evirmeye baladm. Ama Sartre ile tanmadk. Jean
Genet, bizim o szn ettiim kahveye gelirdi. Fakat yle pek
kimseyle konumazd. Yalnz, bir talyan arkadamz var, ok
yakkl; onun arkadayd. Tabii Genet korkun bir adam, her
adan. Edebiyat asndan; hayat. Katillik. Hrszlk. Her ey
var. Ama hep topluma kar olmak eklinde bir eyleri... Zaten,
sradan bir adam deil. Btn yazdklarndan anlyoruz. ok
byk bir yazar. Jean-Paul Sartre'm 700 sayfalk kitab var onun
hakknda: Saint-Cenet (Aziz Genet).
Renes soka 44 numarada da i niversitesi var. Fran
sz Komnist Partisi'nin niversitesi. Oraya devam ediyorum
srekli olarak. Yllarca srd. Tabii ok iyi hocalar var orda da.
Guy Besse Desanti; Lefebvre bir iki defa geldi: O zaman partiyle
arasnda soukluk balamt.
Lefebvre ile de Lksemburg Bahesi'nde bir iki defa gzel
konumamz oldu. Bir ey sordum ben ona. O zaman Que saisje? serisinden LeM arxisme'ini (Marksizm) okuyorum. ok ilgin,
gzel bir kitap. O vard yanmda. O vesileyle bir ey sordum.
Biraz konutuk. "Ne yapyorsun?" falan. Bir defa geerken, gene
"Nasl gidiyor?" falan diye sordu. Ama Lucien Goldmann ile
ok yakn bir ilikim iz vard. Bizim sokakta oturuyordu, biraz
daha aada. Le Select'e geliyor hep. Orada tantk. ok yakn.
Bisikletiyle gelir; amarhaneye giderken, benim amarlarm
da alr. ok ho bir adam. Goldmann ok byk akademisyen
lerle ve bilginlerle almtr ama, benim bildiim, resmi bir ku

Selalatcin H ilav ile Konum a

139

rumda hibir zaman grev almam. lk defa Piaget ile alyor,


svire'de. Daha sonra egzistansiyalistlerle, A lm anlar ile ilikisi
var. Romen asll, ama Franszca yazyor. Almanca, ngilizce fa
lan biliyor.
Bunlar byle dncelerini birdenbire aan insanlar deil;
ama ciddi bir ey sorarsan cevabn verir. Yani gevezelik, bo laf
yok. yle muhabbet, sohbet falan yok. Zaman kymetli insan
lar. Onunla konumak iin onun dzeyinde olmak lazm. Ama
zaten kitaplarla byk bir iliki kuruyorsun. Bu ekilde.
Daha sonra, alma tarzm z biraz deiti. Baka yerlerden
istediler beni. Pouillet'nin sahibi olan arkadamz, Jacques,
daha sonra Pablo'ya geti, ben de oraya getim . Sonra
'de
almaya baladm. O zaman maddi durum um rahatlad. Hat
ta fazla rahatlad. Ama gene Pouillet'ye gidiyordum arkada
larla.
S.B.: Attil Tokatl daha sonra n geldi?
Selah attin H ilav: Attil, benim gidiimden 1,5 sene sonra
falan geldi. Galip stn orada. Tabii Attil benim ok yakn ar
kadam.
ok zeki ve gayet iyi Franszca biliyor. ok merakl. Edebi
yata, felsefeye merakl. Zaten felsefede 1-2 sene okumu. Onunla
dostluumuz ok hotur.
S.B.: Oraya sinema iin mi gelmi?
Selah attin Hilav: Evet, sinema iin IDEC'e gitti. O zaman
Langlois'nm Sinematek'i yeni almt, birlikte hep oraya gidi
yoruz. Scola Canlorum'un yaknnda, Muse Pdagogique'te. Saint-Michel'in st. Orada btn klasik filmleri gsteriyorlar. Bu
tabii mthi bir ey. Arka arkaya gsterirler. leyin Tde balar,
6-7'ye kada r. Retrospekti fler yapyorlar. Mesela "Japon sinemas"
diyor, ta ilk batan alp getiriyor. "talyan sinem as" diyor, gene
yle. Tabii mthi bir ey. Oraya beraber giderdik. ok yakndk,
ok iyi arkadatk. Dostluumuz sonra da devam etti. Sonra ora
daki arkadalardan Mbin Orhon ok ho bir insan. ok soylu;
zorluklar iinde kendini hi bozmam bir insan. ok sevdiim
biriydi. Avni de oradayd. Mbin onu sk sk grrd. Sonra Se
lim Turan, Abidin Dino... Ama onlarla sk grmyorduk. Bask
orada da hissediliyordu. Durmadan haber alyorduk.

140

Entelekteller ve Eylem

Yllar geti, 1958'in sonunda dnmek zorunda kaldm. Ba


bamn vefat ettii haberi geldi. Tabii aileyi yalnz brakmak
mmkn deil benim iin. Ve 58'in sonunda, Gne Karabuda
ile, onun arabasyla Marsilya'ya geldik. Oradan vapurla dn
dk. Dnm de zor oldu. nk oradan km ak mesele olu
yor, elilie gidemediim iin. Pasaportu ey yapmak lazm. Bir
hal aresi bulundu. Bir ara oturma iznim de yoktu, 1-1,5 sene
kadar yle gezdim. Bir arkadan tand vastasyla, bir k
aldk. O olmazsa kamazsn Fransa'dan. Elimde polisin kayd
yok. Gne'in sayesinde dndk. Baktm rhtmda Attil bekli
yor. Doru Park Otel'e, Yahya Kemal'in masasna. "O oo!" dedi,
"Paris'ten geliyorsunuz belli. Paris kokuyorsunuz". Daha sonra
iir falan konutuk. O Verlaine diyor, ben de Rimbaud deyince
bir ksrme tuttu. Anlayamadm. stat cevap vermek istemedi
i eyler duyunca yle yaparm meer. Ben yllarca dolmuum,
oradan srrealizme geleceim. Neyse...
F elsefeden E debiyata Selalm ttin H ilav 192S-205
(h az. Selahattin Badatl), stanbul, C h ivtyazlar,
2006, s. 33-60.

Y A P I

K R E D

Y A Y I N L A R I

Ite o d o r W . A dorno

C O G T O

D id e ro t & D A le m b e rt

W alter Benjamin zerine

Ansiklopedi

Zeynep A tikk an

Z e y n e p D ire k

Amerikan Cinneti

Bakalk Deneyimi: Kta Avrupas Felsefesi

A is to te le s

zerine Denemeler

Retorik

Cinsiyetli Olmak - Sosyal Bilimlere

Fizik

Feminist Baklar

ikinci zmlemeler

S e n c e r D iv il io u

IVarcus A u re liu s

Ortaa Trk Toplumlar Hakknda

Dnceler

R a g p D uran

Rona A ybay
Sosyalizmin nclerinden Robert Owen
Yaam, Eylemi, retisi

Buras Dnya Polis Radyosu


D . E d m o n d s -J .E id in o w
WittgensteinTn Maas - ki Byk Filozof

fe s to n B a c h e la rd

Arasndaki On Dakikalk Tartmann

Yok Felsefesi

Hikayesi

Su ve Dler

M ic h e l F o u c au lt

Fbland B arth e s

Toplumu Savunmak Gerekir

Gstergebillmsel Serven

H e rb e rt J . G ans

J a n B a u d rilla rd

Popler Kltr ve Yksek Kltr

Tam Ekran

Jo s O rteg a y G as sel

G o va n n a B o rrad o ri (haz.)

Sevgi stne
Avclk stne

Terr Gnlerinde Felsefe Jrgen Habermas ve Jacques Derrida


ile Diyaloglar

R a y m o n d G euss
Kamusal eyler. zel eyler

P e rre B ou rd ie u

Z iy a G kalp

Kar Ateler

Btn Eserleri - 1

N y a zi B erkes

M a c itG k b e r k

Trkiye'de adalama

Deien Dnya Deien Dil

Isaiah B erlin

B ozkurt G ven

Romantikliin Kkleri

Kltrn abesi

ic B lo n d el

T e n G r nberg

Ak

Felsele ve Felsefi Mantk Yazlar

T ilin B u m in

Anlam Kavram zerine Bir Deneme

Hegel

Epistemik Mantk zerine Bir Aratrma

Tartlan Modernlik: Descariesve Spinoza


rden ankaya

"ideoloji" Olarak Teknik ve Bilim

Bir Kitle letiim Kurumunun Tarihi: TRT

1927-2000

teki" Olmak "Oleki yle Yaamak


B e lla H abip

J ra n -C la u d e C a rri re vd .

Psikanalizin inden

Zamanlarn Sonu stne Syleiler

S e la h a ttin H ila v

R G .C o llin g w o o d

Edebiyat Yazlar

Tarihin ilkeleri ve Tarih Felsefesi stne


Baka Yazlar
S e v e n C onnor

Felsefe Yazlar
C la u d e C . H opkins
Reklamclk Yaantm & Bilimsel

PostModernist Kllr
tra h im A gah ubuku
Gazzall ve phecilik
G D e le u z e -F . G u a tta ri
Felsefe Nedir?

Y A P I

J rg e n H a b e rm a s

Reklamclk
M a x H o rk h e im e r
Geleneksel ve Eletirel Kuram
T u rh a n lg a z
Tencere Kapak

K R E D

Y A Y I N L A R I

C O G T O

Y A P I

K R E D

Y A Y I N L A R I

Fredric Jam eson

C O G T O

Claude Levi-Strauss

Marksizm ve Biim

Yaban Dnce

Dil Hapisanesi, Yapsalcln ve

Hznl Dnenceler

Rus Biimciliinin Eletirel ykiis

Jean-N oel Jeanneney

Blent Tanr
Trkiye'de Kongre iktidarlar

Medya Tarihi

Osmanl-Trk Anayasal Gelimeleri

W a lte r Kaufm ann

C harles Taylor vd.

Dosloyevski'den Sartre'a Varoluuluk

Nurhan Kavakl

okkltrclk: Tanma Politikas

Tzvetan Todorov

Bir Gazetenin Tarihi: Akam

Yazn Kuram ve Rus Biimcilerinin

M ich ael Kaye-Andrew Popperw ell

Metinleri

A lain Touraine

Radyo Dersleri

G erald Kelsey

Demokrasi Nedir?

Televizyon Yazarl

Modernliin Eletirisi

Alexandre Kojve

Eitliklerimizle ve Farklklarmzla Birlikle

Hegel Felsefesine Giri

Yaayabilecek miyiz?

Aysun Kktener

Frederic de Tow arnicki

Bir Gazetenin Tarihi: Cumhuriyet

Martin Heidegger- Anlar ve Gnlkler

Batrice Lenoir

Aydn Uur

Sanat Yapt

Kltr Ktas Atlas Kltr, letiim,

M arshall M cLuhan

Demokrasi

N erm i Uygur

Gutenberg Galaksisi

Predrag M atvejevic

Felsefenin ars

Akdeniz'in Kitab

Kltr Kuram

Prens Sabahaddin

Baka-Sevgisi

Gnll Srgnden, Zorunlu Srgne

A braham S. M oles

Gnele
Bunalmdan Yaama Kltr

Belirsizin Bilimleri

Dilin Gc

nsal Oskay

Edmund Husserl'de Bakasnn Ber'i

Ykanmak istemeyen ocuklar Olalm

Hubert Reeves

Sorunu
Salkmlar

lk Saniye

Yaama Felsefesi

Karl R aim und Popper

ii Dyla Batnn Kltr Dnyas

Daha yi Bir Dnya Aray

Dipten Gelen

Hayal Problem zmektir - Bilgi, Tarih ve

Denemeli Denemesiz
iimin Sesi

Politika zerine

M eh m e t R ifat

insan Asndan Edebiyat

XX. Yzylda Dilbilim ve Gstergebilim

ada Ortamda Teknik


Eekler, kindiler, Yeliimler

Kuramlar 1
XX. Yzylda Dilbilim ve Gstergebilim

H ilm i Ziya lken


Trk Tefekkr Tarihi

Kuramlar 2
Homo Semioticus ve
Genel Gstergebilim Sorunlar

A iun nsal
Anadolu'da Kan Davas

P eter W icke

Bertrand Russel

Mozarttan Madonna'ya

Din ile Bilim

P eter M . Senge
Sarle Sartre' Anlatyor

Beinci Disiplin

Y A P I

K R E D

Y A Y I N L A R I

C O G T O

You might also like