You are on page 1of 5

Bir Bilim Olarak Psikiyatri

ÖNSÖZ
Ruh ile beyin arasındaki psikiyatri :

Psikiyatrinin tarihi ruh ile beyin arasındaki gelgitlerle oludur. Vurguyu daha
çok zihine yapan ve beyini, beynin süreçlerini adeta görmezden gelen
beyinsiz psikiyatri ile insan, duygu ve davranışlarını tamamen beynin
işlevleriyle açıklayan, toplumsal ve kişisel bağları gözardı eden zihinsiz
psikiyatri son yirmi yıldır kızışan bir mücadele içerisindedirler. Thomas
Szasz, 1985’te yayınladığı psikiyatri: ‘Rotarik ve gerçeklik’ başlıklı yazısında
şöyle der: “Tarihlerinde bir kez daha psikiyatrlar yol ayrımında.. Zihinsiz
olmayı seçebilirler ve nöroloji ile aralarında bir fark kalmaz; veya beyinsiz
olmayı seçebilirler, (özellikle İngiltere’de) çoğu psikanalistin yaptığı gibi tıp
dışı danışmanlardan farkları kalmaz, fakat her iki yolda
yürüyemezler.”bilimsel yönden veya tek yanlı olarak psikiyatriye
bakılamaz. Klinik çalışmalar-toplumsal yönlerinin tümü hesaba katılmalıdır.
Klinik görüşmede bilimin ilkelerine dayanarak hastanın probleminin
teşhisinde akıl yürütme gerekir. Sonra hastanın bir birey olarak özellikleri
göz önüne
alınmalıdır; yakın
Nasıl bir malı imal eden onun tüm ö- geçmişi, öznel
yaşantılar...
zelliklerini iyi bilir. Aynı şekilde Allah-u
T eala (cc) da yarattığı kulun özellikle- 1950’li yıllar
rini herkesten iyi bilir; neyin ona zarar beyinsiz
vereceğini, neyin de ona faydalı olaca- psikiyatrinin tahta
ğını en iyi bilen de yine odur. Hasta- kurulduğu yıllardır,
bu yılların şımarık
lıklara yakalanmamak için ya da hasta-
çocukları olan
lıktan kurtulmak için onun bildirdiği ilahi
psikanalistler sanki
bilgiler ışığında hareket etmek elzemdir.kafamızın içinde
bir pamuk yığını
varmış gibi konuşmaktadırlar. 1970’li yıllarda ise Amerikan Ulusal Akıl
Sağlığı Kurumu, psikiyatriyi tıbba yeniden kazandırmak için tıbbın diğer
dalarına dönük danışma psikiyatrisini ihdas eder. Kaynaklar beyinle ilgili
fizyolojik ve biyokimyasal araştırmalara seferber edilir. Zihinsiz
psikiyatrinin egemenliği başlamıştır.
İlaç sanayii gelişmiştir ve kendine pazar aramaktadır. Dev ilaç
şirketleri ürünlerini pazarlayabilecekleri yeni hastalıklar keşfedebilmek için
biyolojik araştırmaları desteklemektedirler. Psikanaliz de pragmatik batı
toplumlarının yarasına merhem olamamıştır. Çünkü hem uzun ve zahmetli
bir süreçtir, hem de klinik sonuçları epey tartışmalıdır. Maddi yönden de
külfet getirmektedir.
Yılda yaklaşık iki milyon bilimsel makale yatınlanıyor. Bütün dünyada
üçbin tıp dergisi yayınını sürdürüyor . Bu akıl hastalığı hakkında bilgimizi
arttıryor. Bu bilgi ve literatür birikimi bütüne ilişkin görüş açısını yitirmeye
de sebep olur.
Biyolojik psikiyatri neyi söyler ?

1
Samuel Guze: Her davranışın, her duygunun, hatta her kişilik yapısının
biyolojik bir kökeni olduğu fikrindedir. Donald Klein, günü geldiğinde aşk
hastalığının bile ilacını bulacağını söyler.
Samuel Guze’ye göre psikiyatrinin psikolojik temeline itirazlar başlıca
üç koldan gelmektedir: Bozukluğun önlenmesi ve tedavisinde çaresizliği de
kabul etmesi gereği, insan davranışlarının açıklanmasında önceliği politik,
kültürel ve toplumsal sistemlere verilmesi gereğinden, felsefi ve dini
yönden gelir.
Biyolojik psikiyatrinin eleştirisi:
Biyolojik psikiyatride deney yapmak zordur çünkü insan hayvan
değildir, istenilen deneye tabi tutulamaz.
Sosyal ideoloji olarak biyolojik psikiyatri:
Biyolojik psikiyatri metafizik ilkelerini yeniden ele almalı ve politik
güçlerin oyuncağı olmaktan kendini kurtarmalıdır. Biyolojik psikiyatri
kurbanın kendisini veya kubanın vücudunu suçlamaktan vazgeçmelidir.
1960’lı yıllarda siyah getto isyanlarının liderlerini beyin işlev bozukluğu
gösterdikleri gerekçesiyle beyin ameliyatı yapma önerileri yadırganmaz.
Genellikle siyah olan zihinsel özürlüler zorla hadım edilir. Şimdi tarih olan
SSCB’de politik muhalifler anti sosyal kişiliklerinden dolayı tedaviye mecbur
edilir. Musallat olan şeytan ve cinlaerin yerini tespit etmek ve kovalamak
konusunda psikiyatristler, artık mahir olmuşlardır.
Psikiyatrinin sematik problemleri:

Evrensel bir psikiyatrik hastalık modeli ortaya koymak zordur. Tam


katagorileri belirlenirken tarihin, ideoloji-nin, toplumun ve ekonomik gücün
etkili olmadığını sanmak safdillik olur.

Kültür ve psikiyatri:
Psikiyatrik bozukluklar esasen düşünce, duygu ve davranış
anormallikleriyle tanınırlar. Kros-kültürel psikiyatri Batılı anormal
kavramlarının başka kültürlere uygulanıp uygulanama-yacağını sorar.
Ruhsal hastalıkların yalnızca tanımları değil, yaygınlıkları ve sonlanışları da
kültürden kültüre değişmektedir. Sözgelimi, kişinin bedensel imajından
bozulma, yemek yemeyi reddetme ve aşırı kilo kaybetme vb. bulgularla
bilinen anorexia neurosa büyük oranda batılı toplumlarda görülen,
gelişmekte olan ülkelerde hiç görülmeyen bir hastalıktır.
Yeni Bir Psikiyatri:

Julian Leff
...Çiçek hastalığı bütün dünyada yerel hastalık olarak tanınmıştır.
Nijerya’da ve K. Hindistan’da tanrıçaların sebep olduğu bir hastalık olarak
bilinmiştir. Hindistan’da kurbanların cesetleri yakılmaktansa Ganj nehrine
atılıyordu. 18. yy.’da Gloucestershire’deki halk inancı inek çiçeği geçirmiş
olan sütçü kızların bu çiçek hastalığına yakalanmayacağı şeklindeydi.
Jenner bu yerel inancın doğru olduğunu görerek aşı uygulamasını kurdu ve
çiçek hastalığının kökünü kazıdı.
Psikiyatride bu şekilde yerel kültüre aşina bir antrolog vasıtasıyla
çözüme gidilebilir.
Kategorilerden bağlamlara: Yeni kros-kültürel psikiyatrinin on
yılı.

2
Roland Littlewood

Tüm yaklaşımlarda ortak olan bir eleştiri psikiyatrinin biyoloji ve insan


topluluğu arasındaki diyalektik ilişkiyi konu alan ya da psikopatolojiyle
araştırma ve utgulamalar arasındaki ilişkileri sorgulayan kesin bir teorisi
denemesinden kaynaklanmaktadır.
Bugün bazı marksistler hariç, az sayıda antropolog kültürel
kurumlarıyla ve tamamıyla altta yatan güçlerce belirlenen psikoloji, biyoloji
veya üretimiyle genel tek yönlü bir sosyal evrim kavramını kabul eder.

Çoğulculuk ve tedaviye sığınma:

Özel bir hastalık çeşitli teşhis ve onlara uygun tedavi yaklaşımlarını


getirmekle kalmayıp, gidilen kuruma göre de teorik yapı, teknik, personel
ve eğitime bağlı olarak farklı tedavi örüntüleri var olabilir. Kişi, bunlardan
istediğini sçebilir: Batı böyle söylese de böyle değildir. Üçüncü Dünya
Ülkeleri’nde dertlilere çeşitli çözümler sunulur, tıbbi veya dini, kişi veya
grup olarak. Batıda ani şiddetli psikiyatrik hastalık, hayatı tehdit edici
fiziksel hatsalık gibi genellikle profesyonel doktorlarca tekel altına
alınmıştır.

Kişinin kategorisi:Batı toplumuna göre psikopatoloji-nin yeri bireyin


bedeninin içinde, onun kuruluğunda, kişiliğinde ve tarihindedir. Bu nedenle
psikiyatrik müdahele için en uygun odaktır.
Ama Çin toplumu için temel ünite kişinin vücudu değil toplum ve öz
çiledir. Bozulmuş bir beden sosyal düzende bir ahenksizliği yansıtır ve
uygun tedavi psikolojik olmaktan çok ahlaki ve sematiktir.

Klinik Uygulamalı Antropoloji:

Klinik uygulamada, hastanın geçmişine yakın olan ve bu yolla


sembollerin kurallara uygun veya kişisel kullanımlarını bilen antrepologlar
hem tanımada, hem teşhiste, hatta bazen tedavide bile rol
alabilmektedirler.

2) Normal-Anormal, Ruhsal sağlık-Ruhsal hastalık

John Riosch

...Pratikte hepimizin diş çürükleri vardır, ancak bu onu, toplumun


reaksiyonu ne olursa olsun, normal yapmaz. Biz Amerika’da diş çürüğüne
karşı çok bilinçliyiz, ama kötü dişlerin çok yaygın olduğu ve dişsiz
insanların sık bulunduğu toplumlarda durum böyle değildir. Kadınların ve
erkeklerin dişlerinde büyük boşluklar bulunabilir ve bizim kötü göreceğimiz
bu durumdan kimse rahatsız olmayabilir. Ama kötü dişlere karşı gösterilen
bu sosyal kabul, çürük veya eksik dişlerin yiyecekleri düzgün çiğnemeye
mani olacağı gerçeğini değiştiremez. Belli kültürlerde epilepsi (sara) kutsal
bir hastalık sayılır. Buna rağmen o hala konvulsif bir bozukluktur. Bir

3
toplum homoseksualiteye karşı ne kadar toleranslı ve hoşgörülü olursa
olsun bu onu normal bir ilişki yapmaz. Bu, sadece bireyin veya toplumun
belli durumları hoş görme ve kabul etme kapasitesini yansıtır. Ayrıca belli
durumlarda veya belli kültürlerde bu konulardaki değer yargılarını gösterir.
Özet olarak bir fenomenin yaygınlığı onu normal ve sağlıklı yapmaz.
Üstelik bir fenomenin toplum taafından kabul görmesi de bunu sağlamaz.
Çoğunluk kuralı, sosyal veya kültürel referans çerçevesi kendi başına
normal veya anormal, sağlıklı veya hastayı tanımlamada yeterli değildir.
Bir parça dert çekmenin sağlık şemasının ayrılmaz bir parçası olması
muhtemeldir ve başarılı adaptasyonda rol oynar. Depresyonda
olmadıklarını ve hayata hiç depresyona girmediklerini, sitresten tamamen
uzak olduklarını söyleyen insanlara dikkat etmek gerekir. Zihnin sükunetini
ve basarısını aramak veya bunaltıdan tamamen uzak kalmayı istemek
sadece hayal olmayıp bazen adaptif olmayan patolojik boyutlara ulaşabilir.
Makul derecede öznel, fiziksel ve duygusal iyilik hali sağlığın uygun bir
işareti ve bunun sürekli olmaması hastalık işaretidir.

3) Psikiyatrinin ikilemi-indirgemecilik ya da bütünlemecilik:

Z J. Lipowski
...İnsan biyolojisini, zihnin yaşantı-ları, davranış olayları ve bu ikisi
olmaksızın, psikiyatriyi ele almadan kavramak olanaksızdır. Bu yüzden de
biyolojik psikiyatri, bir davranış birimi olmadan, örsü olmayan bir çekiç
kadar kullanışsızdır; hatta yanlış uygulandığında o kadar da tehlikelidir.
Beyinsiz ya da zihinsiz bir psikiyatri işe yaramaz. Biyolojik temelleri ya da
psiko sosyal boyutları ve terapileri elinden alınmış bir psikiyatri, ayrı bir
uzmanlık dalı olarak varluş nedenini yitirecektir. Psikiyatrinin gelişmesini ve
yaşamasını garanti edebilecek olan yalnızca bütünlemeci yaklaşımdır,
biyolojiye, vs... indirgeme değildir.

4) Psikopatolojide idrak ve izah:

“Klaus P. Eberer
Gözler kapalı, yaşlar yanaklardan aşağı süzülür halde bir yüz ifadesi
ağlamak olarak tanınır. Bu anlık yüz ifadesinin, mamafih pek çok ve bazen
de zıt anlamları olabilir; kişi yakın bir akrabasının ölüm haberini mi olmıştır,
bir fıkra mı anlatılmıştır kendisine, yoksa soğan mı doğramıştır? Sevinçten,
üzüntüden, riyadan, olabilir…Bunun ayrımı yapılmalıdır. Ifadenin
bağlamının incelenmesi onu daha iyi tanımlamak için elzemdir. Kişinin
histerik bir kişiliğinin olduğunun bilinmesi o ağlamayı farklı bir gözle
görmemizi sağlarken, organik bir beyin bozukluğunun saptanması, yine
farklı bir bakış açısına neden olur. Buna mukabil, bağlam, ayrıntıların ele
alınmasıyla değişebilir. Örneğin amaca ulaşır ulaşmaz diniveren timsah
gözyaşları belirli bir kişilik biçimine işaret edebilir.
Idrak son bulmaz. Böylece zıt yorumlar eş derecede makul olurlar.
Özürü yüzünden bir kişinin yarışmadan çekilmesi anlaşılabilir ama aynı
ölçüde anlaşılabilir olan özürlü bir kişinin dezavantajlarını kapatmak için
diğer yetenek ve becerilerini, sağlıklı rakiplerini geçebilecek kadar
geliştirmeye çalışması da anlaşılabilir.

4
5) Eş Zamanlık:
Aziz Augustine’nin, çok içmeden dolayı giderek artan bir çökkünlüğe
girdiğini, ümitsizlik içinde Tanrı’ya yalvararak, ne kadar bağışlanmaksızın
acılar çekmek zorunda kalacağını sordu. Gözyaşları içindeyken, yakınlardaki
bir evden, ilahiler söyleyen ve kalk ve oku sözcüklerini defalarca
tekrarlayan bir çocuk sesi duydu. Daha önce duymadığı sözler olduğunu
hatırladı ve kitabını açıp rastladığı ilk bölümü okumanın Tanrı tarafından
verilmiş bir emir olduğu yorumuyla Apostles’ in kitabını açıyor, karşısına
çıkan ilk yeri okuyor: “Karmaşalardan ve sarhoşluktan uzak dur, kendini
Kutsal İsa’ya bırak, bedeninin ve onun ihtirasları için hazırlıklar yapma!”
bunun ardından hayatını yeniden düzenledi.

BÖLÜM 2
Felsefe Aynasında Psikiyatri
Akıl hastalığının gerçek nedenleri, beynin kan kimyasındaki
dengesizliklerde, bozuk genlerin kalıtımında, strese karşı tepkide, korkuda,
mutsuz aile ilişkilerinde, kişisel yaşantıdaki bunalımlarda mı aramalı? Özel
hayatınız ne kadar mutlu, çevreniz ne kadar dengeli olsa bile eğer fiziksel
bir neden varsa hastalık hastalık olacak mıdır? Tam olarak izah etmek
zordur.

SONUÇ
Nasıl bir malı imal eden onun tüm özlliklerini iyi bilir. Aynı şekilde
Allah-u Teala da, yarattığı kulunun tüm özelliklerini herkesten iyi bilir; neyin
ona arar vereceğini, neyin de ona fayda olacağını en iyi bilen de yine O’dur.
Hastalıklara yakalanmamak için ya da hastalıktan kurtulmak için onun ilahi
bigileri ışığında hareket etmek lazımdır.
Orta Çağ Avrupası’nda deliler içine şeytan ve cin girmiş diye yakılarak
öldürülürken, Osmanlı’da ney ve su sesiyle tedavi ediliyordu. Ama maalesef
bu şekilde delilerin tedavi edildiği hastanelerden Edirne’deki Beyazıt
Külliyesi yıkıma terkedilmiş durumdadır.
Batılı psikiyatrislerin uzak kaldığı şeylerden birisi de etafiziktir. Çünkü
fizik herşeyi izah edememektedir; ruh, şeytan, cin gibi…
Rüyalar, yaratanın bir lütfudur. Ulaşılamayan ve biliçaltına itilen
arzuların izalesi rüya tarafından olmaktadır.
Yine duanın manevi bir güç olması inkar edilemez. Dua, hastalığın
iyileşeceğine karşı olan inancın getirdiği motivasyon önemlidir…

Kitabın adı: Bir Bilim Olarak Psikiyatri


Yazarı: Erol Göka
Kemal Sayar
Konusu:Psikiyatri - makaleler.

Hazırlayan: Hasan Şeyban

You might also like