You are on page 1of 48

İKİP Uluslararası İlişkiler Sekreteri Siyaveş Azeri yazdı: İran Devrimi yükseliyor sayfa >> 36

EKMEK & ÖZGÜRLÜK


A Y L I K S İ Y A S İ D E R G İ u S A Y I 4 u A R A L I K 2 0 0 9 u 2 T L

Muhalefeti emekçiler
birleştirecek!..
Ezilenlerin tarihsel ortaklığının belkemiği emekçilerin mücade-
lesi. Politik işçi hareketi üçüncü kutbun merkezine yerleşmeli
Mısır >> 10

Ortakaya >> 16

Eratalay >> 17

Değişim dinamikleri zemberek- CHP Genel Başkan Yardımcısı su dağılıyor. İktidar partisi AKP'-
lerinden boşanıyor. Onur Öymen'in eşsiz hamakatı- nin, ekonomik politikalarıyla yi-
Yüzbinlerce emekçi 25 Kasım'da nın bardağı taşırmasıyla kendile- tirmekte olduğu seçmen desteği
rini rejime bağlayan bağları çöz- statükocu milliyetçi partiler
Yurtsever >> 14 Başbakan Erdoğan'ın tehditleri-
ne kulak asmaksızın Türkiye'nin meye başlıyor. MHP ve CHP'ye akmıyor.
dört bir yanında aynı anda so- Çok değil bundan sadece beş yıl Toplum kendisine yeni bir çıkış
kaklardan akarken toplumsal önce Türkiye'yi bir kez daha ha- yolu arıyor.
muhalefetin kendi gücünün far- zırola geçirmek üzere kalkıştık- Bunlar sosyalist hareketi bekle-
kına varmasını da sağlıyor. ları darbeyi yüzlerine bulaştıran yen görevlerin muazzamlığı ka-
Ercan >> 20 İzmir ve başka yerlerdeki provo- dört eski kuvvet komutanı ken- dar bunların yerine getirilmesi
kasyonlara karşın Kürtler'den dilerini mahkeme önünde bulu- için gereken imkanların büyük-
yükselen barış ve çözüm talebi yor... lüğünün de göstergesi olarak de-
toplumda giderek daha yaygın Bütün kamu oyu araştırmaları- ğerlendirilebilir.
bir onayla karşılanıyor. nın ölçtüğü, politik mücadelede Alevi Bektaşi Federasyonu'nun,
8 Kasım'daki büyük İstanbul yer alanların kendi deneyimle- Özgürlükçü Sol Hare-

Şimşek >> 24
gösterisiyle bağımsız bir politik
kanal arayışına çıkan Aleviler,
riyle görebildiği gerçek şu: Tür-
kiye'nin geleneksel politik tablo-
ket'le bir arada yeni bir
politik odak oluşturma
2 >>

Devletten, polisten, asker-


Eski Türk filmleri toplumsal bir den, babadan, erkek kardeş-
tabana yaslandığı ölçüde ortak ten, sokaktaki adamdan şid-
duyguları da dile getirmektey- det görüyoruz, dudaklarımı-
di. Sinema Türkiye'de artık pa- za diktikleri ipleri çığlığımız-
zarın ve piyasanın bir olgusu la kopardığımız için...

Barka >> 32 Uzunhan >> 45 Demircan >> 33 Şahin >> 46


2 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Okur Mektubu
>> arayışı bu çerçevede anlam ka-
zanıyor.
çilerin stratejik ittifakını dışla-
yan bir yaklaşımı dillendiriyor. Ege Üniversitesi’nde
Federasyon Başkanı Balkız'ın Balkız "DTP'nin dışında kalmış,
Ekmek&Özgürlük'e verdiği söy-
leşi yeni bir "sol - sosyal demok-
rat yapı" hedefiyle, ciddiye alın-
PKK'nın dışında kalmış Kürt ke-
simleriyle elbette birleşmeyi,
buluşmayı arzu ederiz. Ama on-
6 Kasım Protestosu
ması gereken adımların atıldığı- larla örgütsel birliktelik içerisin-
nı gösteriyor. Balkız'ın da dediği de olmayız, olmamız doğru ol-
gibi "Alevilik başka, sosyalizm maz. Çünkü DTP ve PKK etnisi-
başka". Bu "sol-sosyal demok- teye dayalı, bir bölgeye dayalı
rat yapı"nın sosyalist hareketin belirli sorunlara dayalı bir siya-
yeniden kuruluşunun imkanı ol- set yapıyor. Biz bütün Türkiye'yi
mayacağı apaçık, ama geniş bir düşünüyoruz." diyor.
muhalefet dinamiğini değişim "Örgütsel birliktelik" şu anda
doğrultusunda kanalize edebil- kimsenin gündeminde olmadı-
mesi de mümkün. ğına göre, Balkız'ın kayıtları ka-
Kürt Özgürlük hareketinin de çınılmaz olarak "DTP ile aynı fo-
uzun zamandır Türkiye soluyla toğrafta yer almayız" mesajına Ekmek ve Özgürlük okuru öğrenciler İzmir’deki YÖK protestosundaydılar
"demokratik bir birlik" arayışı varıyor. Böylelikle Kürt emekçi-
içinde olduğunu, henüz somut lerin çoğunlukla yaşadıkları yer- 6 Kasım YÖK eylemliklerini ör- Anadilde Eğitim” ortak pankar-
bir sonuç vermese de bir yıldır ler ve alanlar ister istemez gütleme çalışmalarımıza günler tıyla bir dizi etkinlik düzenleyip
bu yönde adımlar atmak için ça- ÖSH’nin "bütün Türkiye'yi dü- öncesinden hazırlamış olduğu- 6 Kasım çağrısı yaptık. Duvara
ba gösterdiğini biliyoruz ve bu şünmek" iddiasının dışına düş- muz bildiri, afiş ve pankartları- Karşı tiyatro topluluğunun bir
çabaları paylaşıyoruz. müş oluyor. mızla başladık. Hafta içi öğrenci oyun sergilediği etkinlikte, Genç-
Emekçi örgütlerinin gövdesi de- sayısı bakımından yoğunluğun Sen müzik topluluğu da türkü ve
Alevi hareketinin CHP'nin altın- arttığı saatlerde Edebiyat Fakül- marşlarıyla yer aldı.
ğilse de üst yönetimleri bu çaba- daki sihirli halıyı çekerek, sola
lar içinde yer alıyor, DİSK'in Bal- tesinde stand açıp bildiri dağıt- 6 Kasım günü Edebiyat Fakülte-
ve toplumsal muhalefete yaptı- tık. Öğrencilere 6 Kasım’ın anla-
kız’ın girişimiyle, KESK'in hem ğı katkı paha biçilmez. Ama bu si önünde toplanan gruplar önde
birinci hem ikinci girişimle te- mı ve Bologna Deklarasyonu “Geleceksizleştirilmeye ve Para-
atılımın yalnızca olumsuz, değil hakkında bilgi verdik. Ayrıca
mas içinde oldukları bilinen ger- lı Eğitime Karşı Eşit, Parasız, Bi-
olumlu bir yüklem de edinmesi, Edebiyat Fakültesinin önüne as-
çekler. limsel, Anadilde Eğitim!” ortak
yani yalnızca ne yapmayacağı tığımız Ekmek ve Özgürlük pan- pankartı ile yürümeye başladı.
Bu girişimler ve arayışların "sos- değil, yapacaklarını emeğin ta- kartı vesilesiyle temasa geçtiği- Biz de sarı ve kırmızı renklerde
yalizm" hedefi gütmemesi onla- rihsel çıkarlarıyla ilişkilendir- miz kişilere süreci anlatma im- yazılmış “Ekmek ve Özgürlük”
ra ilgisiz kalmamızı gerektirmi- mesi de sosyalist hareketin sü- kânı bulduk. Bir yandan çalışma- pankartımızla yürüyüşe katıldık.
yor. Tabanında potansiyel ola- reçle eleştirel ilgisini koruması- larımız devam ederken, diğer ta- Yaklaşık 150 kişinin katıldığı yü-
rak yüzbinlerce, milyonlarca na yakından bağlı. raftan birleşik, güçlü bir 6 Kasım rüyüş de sık sık “Yaşasın Dev-
emekçi ve yoksulun yer aldığı, protestosu için diğer öğrenci ör-
Sosyalist hareketin yeniden ku- rimci Dayanışma”, “YÖK-Polis-
alma olasılığının bulunduğu po- gütleriyle görüşmelere başlayıp
ruluşu, Kürt Özgürlük Hareke- Medya Bu Abluka Dağıtılacak”,
litik gelişme imkanları kuvve- toplantılara dâhil olduk.
ti'nin de Demokratik Alevi Hare- “Bilimsel, Anadilde Eğitim” slo-
den fiile çıkarken sosyalist hare-
keti'ninde özgül gelişmelerinden Süreci “İzmir YÖK Karşıtı Plat- ganları atıldı. Kampusu boydan
ket kayıtsız ve sözsüz kalamaz.
bağımsız, dünya-tarihsel bir sü- form”a götürecek olan toplantı- boya dolaşıp öğrencilerin kala-
"Sosyalist hareketin yeniden ku- reç. Bir ülke, bir halk, bir cemaat lar dizisinin ilki Eğitim-Sen ve balık olduğu yerlerde ajitasyon
ruluşu" eğer işçi hareketinin i- sınırlarına sığmayacak bir kur- Genç-Sen tarafından düzenlendi. konuşmaları yaptıktan sonra öğ-
çinden geçerek gerçekleşecekse, tuluş hareketinden söz ediyoruz. Uzun tartışmalar sonucunda, Öğ- renci çarşısında basın metnimiz
işçi hareketinin merkezi örgüt- Bununla birlikte, sosyalist hare- renci Kolektifleri ve Öğrenci Mu- okuduk. Saat 17.00’de Bornova
lerinin liderlikleri "sosyalizm halefeti, gericiliğin gençliği AKP metroda yapılacak ikinci bir yü-
ketin burada yeniden kuruluşu-
hedefi gütmeyen" muhalif poli- üzerinden vurduğunu belirterek, rüyüşün duyurusunu yaptıktan
nun somut maddi zemini Türki-
tik hareketlerle ilişkilenirken AKP karşıtlığını ön plana çıkara- sonra eylemi noktaladık. Bundan
ye emekçilerinin yaşam ve çalış-
sosyalist hareket ister istemez cak eylemlikler örgütlemek üze- 15 dakika sonra TKP, Emek Gen-
ma alanlarıysa, emek mücadele-
bu gidişatla eleştirel bir temas re platformdan çekildi. Daha çliği, Öğrenci Kolektifleri ve Öğ-
kurmakla yükümlü. Önceki iki sinin en önemli damarlarını o-
sonra Eğitim-Sen de iki grubun renci Muhalefetinden oluşan
sayımızda Kenan Kalyon’un luşturan muhalif Kürt ve Alevi grup da kendi eylemini düzenle-
emekçilerin toplumsal ve politik arasında kalmamak için plat-
"Özgürlükçü Sol Hareket"in formdan çekildiğini bildirdi. Bu di. Yine ortak pankart altında ve
mevcut yönelimiyle kapitalizme mücadelede birbirlerini dışlayan kendi pankartımızla katıldığımız
bir konuma sürüklenmelerine ayrışmadan sonra Genç-Sen,
karşı bir seçenek oluşturma ye- DGH ve DÖB birleşik bir 6 Kasım Saat 17.00’deki eylemi de Bor-
teneğinin sınırlarına işaret et- bigâne kalamayız. 25 Kasım'ın nova’yı sloganlarımız eşliğinde
verdiği ders bu açıdan önemli: eylemi için faaliyete başladılar.
mesinin önemi son gelişmelerle Yaklaşım benzerlikleri nedeniyle dolaşarak gerçekleştirdik. Dev-
bir kez daha anlaşılmış olmalı. Ezilenlerin tarihsel ortaklığının Lis ve Liseli Arkadaş da bu eyle-
Ekmek ve Özgürlük okurları ola-
belkemiği emekçilerin mücade- me destek verdi. Eylemimiz oku-
Ali Balkız'ın açıklamaları bu açı- rak biz de bu kümeye dahil ol-
lesi. nan basın metninden sonra sona
dan ÖSH’nin bir başka sınırına duk. Bu platform, özelde YÖK ve
dikkat çekiyor. Balkız dile getir- Sosyalistlerin tutunacağı ana Bologna sürecine, gençliğin kar- erdi. Ekmek ve Özgürlük okurla-
diği bir dizi önemli ve haklı sap- halka işte bu nedenle AKP ikti- şısındaki gericiliğin burjuva ge- rı olarak bizler üniversitelerde
tamaya ve yükselttiği demokra- darı ile milliyetçi muhalefetin riciliği olduğunu vurgu yapar- çalışmalarımıza devam edeceğiz.
tik taleplere karşın, politik bağ- ötesine seslenecek bir üçüncü ken, genel olarak da sermaye
YÖK ve mücadele eksenleri
lamda Türkiye'de emeğin kurtu- kutbun merkezine yerleşen po- karşıtlığını ön plana çıkardı. 5 Ege Üniversitesi öğrencileri
luşunun en önemli dinamikle- litik bir işçi hareketinin doğuşu- Kasım günü öğrenci çarşısı
rinden biri Kürt ve Türk emek- na ebelik etmek. önünde “Eşit, Parasız, Bilimsel, >> sayfa 43
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 3

Türkiye Grev üretimi durdurmaktan ibaret değil


Alp Hakan Güvenir >> sayfa 28

KESK: Uyarımız alınmazsa


işçi-memur ortak greve çıkarız
Sami Evren, “Sendikal hak ve özgürlükler, örgütlenme özgürlüğü olmadan
Kürt sorununu da çözülemez. Devletin demokratikleşmesi bir bütündür” dedi
yaşamının demokratikleştiril- pozitif desteğe dönüşecek.”
mesi olduğunu belirten Evren KESK ve Türk Kamu-Sen’in çağ-
CHP ve MHP'nin gündeminde rısıyla gerçekleşen eyleme Tür-
emekçilerin olmadığını vurgu-
kiye’nin 81 ilinde onbinlerce
ladı ve ekledi: “Geniş emekçi
kamu emekçisi katıldı. Ülke ge-
hareketi siyasi tabloyu değişti-
nelinde yüzde 90 oranında iş
rebilir.” Evren “Emekten yana,
özgürlükçü, şovenist olmayan bırakılırken Okullar, İstasyon-
bir siyasi hareket”e ihtiyaç ol- lar, vergi daireleri, acil servisler
duğunu söyledi. hariç hastaneler, camiler, bele-
diyeler neredeyse tamamen
KESK Genel Başkanı hüküme- hizmet vermeyi durdurdu. Kent
tin, “demokratik açılım” siyase- meydanlarındaki eylemlere ül-
tini de eleştirerek, “Açılım tek ke genelindeki toplam katılım
boyutlu olmaz” dedi. “Sendikal 200 bin civarındaydı. Kamu
KESK Genel Başkanı Sami Evren, Beyazıt Meydanı’nda grevcilere sesleniyor hak ve özgürlükler, örgütlenme emekçilerinin eylemi hemen
özgürlüğü olmadan Kürt soru- her yerde demokratik kitle ör-
Kamu Emekçileri Sendikaları saptayan Evren, hükümetin nunu da çözülemez. Devletin
Konfederasyonu (KESK) Genel gütleri, siyasi partiler, gençlik
toplu sözleşme ve grev hakları- demokratikleşmesi bir bütün-
Başkanı Sami Evren, hükümetin örgütleri, ilerici kurumlar tar-
nı tanımaması halinde işçi-me- dür. Eşitlikçi, özgürlükçü, de-
25 Kasım’da ki bir günlük “uya- fından desteklendi.
mur ortaklaşa bir genel grev ör- mokratik anayasa yapılmalı.
rı grevi”nden gerekli sonucu çı- gütleyebileceklerini söyledi. Devlet yurttaşlarına ayrım yap- Pek çok yerde orta öğrenim öğ-
karmaması halinde, düşeceğini mayacak; örgütlenmeye engel rencileri öğretmenleriyle birlik-
söyledi. Eyleme demokratik ka- AKP'nin en zayıf noktasının olmayacak; düşünceye engel ol- te sokağa çıktı, veliler de öğret-
muoyunun da onay verdiğini ekonomi politikaları ve çalışma mayacak; ayrımcılık kalkacak, menlerle dayanışma gösterdi.

KSİ: Emekçilere bağımsız bir hat gerek


Katılımcı Sendikal İnisiyatif 25 Kasım eyleminin talepler değil tepkiler üzerinden geliştiğini söyledi
25 Kasım eylemi 4688 sayılı ya- da yetkiye koşmaktadır. İktisadi krizin ve siyasal geri- ortaklaştırmaları, emekçileri
sanın uygulanmasından bu yana Memur-Sen dışında tüm konfe- limlerin basıncı altındaki emek- kendi gerçek gündemlerine çe-
kamuda gerçekleştirilen en ge- derasyonların onayıyla gerçek- çilerin bu girdaptan çıkışı için kerek sermayenin ve devletin
niş katılımlı eylem. 25 Kasım- leştirilen eyleme konfederasyon emekten yana tüm güçlerin or- tahakkümünden kurtulması için
dan dersler çıkarabilmemiz için başkanlarını dahi şaşkınlığa dü- tak bir mücadele programıyla, önemli bir olanak sunacaktır. Bu
önümüze değil de karşıya bak- şüren orandaki katılımın AKP sürece müdahalesinin hayati bir gerçekleşmediği takdirde 25
mamız gerekmektedir. Bu ya- karşıtlığı üzerinden gerçekleşti- öneme sahip olduğunu, 25 Ka- Kasımdan 26 Kasıma bir şeyin
sayla kamu emekçisi kuşatılmış, ği ikrar edilmese de biliniyor. sım’ın sonuçlarından biri olarak kalmayacağı gün gibi aşikârdır.
sendikal örgütleri de figüran du- Memur-Sen kendisine ortaklaş- okumak gerekiyor.
rumuna düşürülmüştür. Eyle- Kamu emekçileri 25 Kasımı
ma çağrısı yapılmadığını, alınan Bu amaçla emekçilerin, kendi aşan birden çok eylemi gerçek-
min çağrıcısı olan KESK’in de karara uyulmasının istendiğini, gündem ve talepleriyle, hâkim
dâhil olduğu bu oyun yıllarca leştirdi ama ne yazık ki yirmi yı-
bunu da siyasal bir karar oldu- siyasal kutuplaşmanın karşısın-
sürdürülmüş ve KESK bunun lı aşan özverili çabalarına karşı-
ğu için kabul edilemez bulduğu- da bir üçüncü kutup olarak ye-
bedelini Kültür Sen dışında tüm nu açıkladı. rini alarak demokratik bir yeni lık 4688 sayılı yasaya hapsol-
iş kollarında yetki kaybıyla öde- anayasa talebi gündeme taşıma- maktan yakasını kurtaramadı.
AKP'nin kendi devletini oluştur-
miştir. ları, grevli toplu sözleşmeli or- Tarihin önümüze koyduğu gö-
ma ve tek parti çoğunluğuna da-
KESK’in 25 Kasım’da ortaklaştı- yalı diktacı tutumuna yönelik tak çalışanlar yasası ve işten çı- rev, kendi içinde olumluluk da
ğı Türkiye Kamu-Sen de AKP tepkiler toplumun büyük ço- karılmaların yasaklanması he- arz eden emek düşmanı AKP ye
hükümeti altında hızla KESK'in ğunluğundan destek aldı. Açık- defini gözeten yeni bir örgütlen- karşı gelişen bu tepkiyi doğru
akıbetine doğru sürüklenmeye çası 25 Kasım’a katılan konfede- me stratejisinin oluşturulması yöne kanalize etmek, emek kar-
başlamıştır. AKP'nin yedeğinde rasyonların AKP karşıtlığı dışın- belirleyici önemde. şıtlarının oyununu bozacak bir
korkunç bir büyüme yaşayan da sahici bir ortaklıkları da yok- Başta KESK olmak üzere tüm emek cephesinin inşası için ça-
Memur-Sen ise tüm iş kolların- tu. kurumların süreci bu zeminde ba harcamaktır.
4 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Türkiye

İzmir halkı Bayramiç’te


Kürtler’e
şovenizme karşı linç girişimi
birleşmeli Kürtler’e karşı saldırılar
“kültürlü ve uygar” Bay-
İzmir'de sosyalist, demokratik ve muhalif güçler ramiç’e de sıçradı. Bin-
DTP'ye yönelik saldıryı "barışa karşı provokasyon" lerce kişi bu kez, “bir se-
olarak niteledi, saldırıdan AKP ile CHP ve MHP'yi bep” göstermeden Kürt
ortaklaşa sorumlu tuttu mahallelerine saldırdı
İzmir’deki saldırının yankıları sürer-
ken, Çanakkale’nin Bayramiç ilçesi 26
Kasım gecesi Kürtler’e karşı yeni bir
linç girişimiyle sarsıldı. Binlerce kişinin
ilçenin daha çok Kürtler’in yaşadığı
semtlere saldırısı saatlerce sürdü.
Çanakkale İHD yöneticisi Hayrettin Piş-
kin’in mağdurlardan aktardığı bilgiye
göre, “2 bin kişi 3 eve saldırmış. Gece
yarısı evlere taş atılmaya başlanmış,
camlar kırılmış, kapılar kırılmaya çalı-
şılmış.
“Gece saat 10’dan 01’e kadar süren sal-
dırı sırasında evlere yarım saat süreyle
ateş açılmış. Polisi arayanlara «İşimiz
var, gelemeyiz» yanıtı verilmiş.”

DTP konvoyuna yönelik saldırı, yükselmekte olan yeni şovenist histerinin sosyal karakterini de yansıtıyordu
Pişkin, kendisine Bayramiç Emniyet
Müdürü Alaaddin Tekin ve Bayramiç
İzmir'de ülkücülerin başını çektiği kalabalık su,”Demokratik açılımın” gereğini yapmak Kaymakamı Şahin Aslan'ın da saldırı-
bir grup 21 Kasım’da şehre gelen Demokra- yerine DTP’yi tehdit eden, saldırıları yapan- dan sorumlu olduğunun söylendiğini
tik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Ah- ları yakalaması gerekirken göz yuman İzmir aktarıyor.
met Türk'ü karşılamak için oluşturulan araç Emniyetine teşekkür eden AKP’dir. AKP eliy- Pişkin, Atılım dergisine verdiği demeç-
konvoyuna taş ve sopalarla saldırdı. le yürütülen samimiyetsiz ve gerçekte ‘tasfi- te “Bunlar ciddi anlatımlar. Büyük id-
Yaygın medya saldırıyı “Habur’daki manza- ye açılımı” olan Kürt açılımı politikasını ba- dialar,” diyor. Mağdurlar saldırıyı Bay-
ra”ya karşı oluşan “mili hassasiyet”le mazur hane ederek, şoven,milliyetçi ve militarist ramiç Milli Hakimiyet İlköğretim Oku-
göstermeye çalışır ve “uygar İzmir”i cilala- kışkırtmalarını yoğunlaştıran MHP ve CHP’ lu Müdür Yardımcısı Hasan Yüksel ve
maya girişirken kentin demokratik ve mu- dir. Kürt ve Türk halklarının eşit ve özgür Tevfik Kıyı ile Kenan Aygün adlı MHP'li-
halif kamu oyu temsilcileri yayınladığı ortak birliktelik için ortaya koydukları iradeyi ler’in yönlendirdiğini söylüyor.
bildiriyle tepki gösterdi ve saldırıyı “Kürt hazmedemeyen şiddet,inkar ve imha politi- Olaylar Bayramiç otogarı önünde Ta-
halkının barış kararlılığına karşı ırkçı, şoven, kalarında ısrar eden tüm güçlerdir.” ner Demir, Timur Özkan ve Mehmet
militarist güçler tarafından planlanmış bir Muhalif kuruluşlar hükümet ve muhalefet Başaran adlı üç Kürt gencin polis tara-
provokasyon” olarak lanetledi. partilerinin kendilerini olayların sorumlulu- fından keyfi bir şekilde gözaltına alın-
DTP, BDP, SDP, Sosyalist Parti, TÖP, 14 Mayıs ğundan sıyırmak için ileri sürdükleri gerek- mak istenmesiyle başladı. Polise gözal-
Platformu, Ekmek ve Özgürlük, Ege 78'liler çelerin inandırıcılıktan yoksun olduğunu da tı gerekçesi sorulması üzerine başlayan
derneği, Barış için kadın Girişimi, Özgür De- sergileyerek , “Devlet Partileri birbirlerini tartışmaya çevredekiler de katılınca
mokratik Alevi Hareketi, ÖSH-Özgürlükçü suçlayarak aklanamazlar. Halklarımız, saldı- gerilim bir anda linç girişimine dönüş-
sol Hareket, DSİP-Devrimci Sosyalist İşçi rıdan AKP’si, MHP’si ve CHP'si ile devlet par- tü. Sayıları 2 bin 500’e varan bir top-
tilerinin sorumlu olduğunu bilmektedir,” de- luluk Emniyet önünde gözaltına alınan
Partisi, KÖZ-Kominist Köz, MESOP-Mezopo-
diler. Kürt gençlerin kendilerine verilmesini
tamya Sosyalist Parti Girişimi, EMEP-Emek
istedi. Ardından da Kürtlerin yaşadığı
Partisi, ESP-Ezilenlerin Sosyalist Partisi Giri- “Faşizme, şovenizme ve militarizme karşı; Harmanlı Mahallesi’ne doğru yürüyüşe
şimi, İHD-İnsan Hakları Derneği, Süryani tüm emek, barış ve demokrasi güçlerini bir- geçip, “Kürtler dışarı”, “Bayramiç halkı
Dostluk ve Dayanışma Platformu’nun ortak likte davranmaya” çağıran İzmir’in demo- buraya”, “Apo’nun köpekleri”, “Kürtler
imzasıyla yayınlanan bildiride saldırının so- kratik ve muhalif güçleri “İzmirli hemşeri- dışarı”, “Şehitler ölmez vatan bölün-
rumluları kınandı. ler”inin de “halkları birbirine kışkırtan şo- mez”, “Kahrolsun PKK” diye slogan
“ Kürt halkının barış kararlılığını etkisizleş- ven, milliyetçi ve militarist söylem ve eylem- atarak Kürtlerin evlerine saldırı dü-
tirmeye yönelik bu saldırıların sorumlu- lerin karşısında tutum” almasını istedi. zenledi.
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 5

Türkiye

Erkek vuruyor, devlet koruyor!


Kadına Yönelik Şiddeti meclise taşıdıklarını söyleyen DTP İstanbul milletvekili
Sebahat Tuncel, “kadınlar özgür olmadıkça erkekler de özgür olamayacak”, dedi.
leri de yer aldı. "İnsanız, kadına şu talepler sıralandı:
şiddete karşıyız" yazılı afişle yü- n Bedenimize ve kimliğimize
rüyen Ezilenlerin Sosyalist Plat- yönelik tartışmaların erkekler
formu'ndan bir grup erkek de ve erkek egemen zihniyet tara-
sergiye alkışlarla destek verdi. fından yapılmasını reddediyo-
Kadınlar daha sonra üstlerinde ruz. Bedenimize ve kimliğimize
mor önlükleri, ellerinde pan- ait söz bizimdir.
kartlar ve mor bayraklarla, slo- n Kılık kıyafetimiz yüzünden
ganlar ve şarkılar eşliğinde Ga- eğitimden ve kamusal alandan
latasaray Meydanı'na yürüdü. dışlanmayı, cinselliğimizin de-
Burada gruba katılan Demokra- netlenmesini, namus algısını
tik Toplum Partisi (DTP) millet- reddediyoruz! Yasalar buna gö-
vekili Sabahat Tuncel bir ko- re yeniden düzenlenmeli.
nuşma yaptı:
n Erkek egemen yargının ver-
"Sizlerin sesini parlamentoda miş olduğu kadın düşmanı ka-
duyurmaya çalışıyoruz. Bugün rarlara karşı çıkıyoruz.
ısrarcı olduk ve mecliste kadına
yönelik şiddet konuşuldu. Er- n Namus cinayetleri madde
Kadına yönelik şiddetin en yaygın biçimi aile içi şiddet ve kadın cinayetleri... 82'deki nitelikli insan öldürme
kek egemen sistem ortadan
25 Kasım Kadına Yönelik Şid- herkes duysun, erkek şiddeti kalkmadığı sürece şiddet bizim olarak sınıflandırılmalı ve 'hak-
detle Mücadele dünya günü son bulsun", "Dayağın çıktığı yaşamımızdan gitmeyecek. sız tahrik'e ilişkin tüm madde-
cenneti istemiyoruz", "Emeği- Eşitlik sağlanmadığı sürece ne ler gerekçeden çıkartılmalıdır.
Türkiye’de birçok merkezde
gerçekleştirilen kadın eylemle- miz, bedenimiz, kimliğimiz bi- yazık ki özgür olmayacağız. Biz n Devletin açma yükümlülüğü
riyle değerlendirildi. Kadına Yö- zimdir" sloganları attı ve kadın- özgür olmadığımız sürece de olan kadın sığınak sayısının ve
nelik Şiddete Karşı Kadın İnsi- lara yönelik erkek şiddetini erkekler özgür olmayacak. Mü- kapasitelerinin artırılmalı, ko-
yatifi'nden yaklaşık 350 kadın protesto etti. cadele edelim, örgütlenelim. şulları iyileştirilmeli.
İstanbul, Taksim Meydanı'nda Sergide, katledilen kadınların Özgürlük için hep birlikte sesi- n Siyasal alanda mücadele eden
gezici sergi açarak "Kadın cina- fotoğrafları ile haberlerinin ya- mizi yükseltelim." kadınlara uygulanan baskı ve
yetleri politiktir", "Erkek vuru- nı sıra, yastık, testere, bıçak, ke- Platformun Türkçe ve Kürtçe gözaltındaki işkenceler, taciz ve
yor, devlet koruyor", "Bağır lepçe gibi şiddet ve cinayet alet- olarak okunan açıklamasında tecavüzler son bulmalı.

Erdoğan ve Bahçeli
domuz gribini Allah’a havale etti
ölümlerine inanmıyorum,” dedi. “Hiçbir ön- kronik bir hastalığa sahip olanlar. Geri ka-
"Hiçbir önlemim yok. lemim yok. Her şey cenabı Allah'ın takdiri- lan ölümler Sağlık Bakanlığının risk grubu
Her şey cenabı Allah'ın dir," dedi. olarak belirtmediği kişiler.
takdiridir.” diyen Bahçeli Başbakan ve muhalefetin bilim dışı ve hu- Dünya Sağlık Örgütü (WHO) en son güncel-
rafelere dayalı tavırları, toplumun da kafa lemesinde dümyada 207 ülke, denizaşırı
de, Erdoğan gibi Sağlık karışıklığına sürüklenmesine ve Dünya Sağ- bölge ve toplulukta pandemik H1N1 gri-
Bakanlığı’nın aşı lık Örgütü’nün de salgına karşı en etkili ön- binden ölemlerin sayısının 7 bin 820’ye
lem olduğunu açıkladığı aşıya kuşkuyla vardığını duyurdu.
kampanyasına karşı yaklaşmasına yol açıyor. Kışın yaklaşmasıyla birlikte kuzey yarım
Sağlık Bakanlığı Türkiye’de domuz gribin- İstanbul il Mili Eğitim Müdürlüğü yetkilile- kürenin kuzeyinde İsveç, Norveç, Moldova
den ölenlerin sayısının 195’e yükseldiğini ri okullarda yürütülen aşı kampanyalarına ve İtalya’da salgının hız kazandığı, Arna-
açıklarken, Başbakan Erdoğan, Bakanlığın ilgi gösteren öğrencilerin oranının yüzde vutluk ve Molodova’da sağlık hizmetlerinin
aşı kampanyasını sabote etmeye devam 10’u geçmediğini bildirdi. aşırı yük altında olduğu bildiriliyor.
ediyor. Türkiye’de ölümlerin görüldüğü il sayısı da Belçika, Bulgaristan, Belarus, İrlanda, Nor-
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de Er- 22'den 34'e çıktı. Hayatını kaybedenlerin veç, Sırbişstan, Ukrayna ve İzlanda’da da
doğan’la gericilik yarışında "Domuz gribi 126’sı pandemik grip açısından riskli olan sağlık kuruluşları izdiham yaşıyor.
6 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Dünya

Kriz Dubai’de...
Bir devlet girişimi olan Dubai
Dubai’nin World ile bu şirkete bağlı Nakhe-
el’in borçlarını vadesinde ödeye-
59 milyar doları meyecek durumda olduğunu be-
bulan ağır borç yan etmesiyle birlikte vaatler
korkuya dönüştü. Borsalar düş-
yükünü “en az” tü, Dubai’ye borç veren Avrupa
altı ay öteleme ve Asya bankalarının hisseleri
değer kaybetti.
talebi piyasalarda Dubai’nin ağır borç yükünü erte-
panik yarattı; leme talebi, unutulan ya da açık-
ça dillendirilmeyen endişeleri de
ikinci ve daha canlandırdı. Orta Doğu ve Doğu
büyük bir küresel Avrupa’da haddinden fazla boç-
lanmış olan kamu kuruluşlarının
lerinin inşa edildiği Dubai’nin 59 Ekim 2008’deki küresel çöküşten
kriz dalgasına yol borç ödeme yeterlilikleri tartışı- milyar dolara varan borcu, ulus-
lararası bankaların “küresel ala-
birkaç hafta sonra Dubai’deki
gayrimenkul fiyatlarının yarıya
lıyor şimdi de. Bu ülkelerin borç-
açmasından larını geri ödeyememeleri halin- cak stoku”nun yanında devede düştüğünü bilenler için gelişme-
korkuluyor de, 90’lı yılların sonunda Rus- kulak kalıyor. Öte yandan “küre- ler sürpriz olmadı. Öyle anlaşılı-
ya’da veya 2000’lerin başında sel krizin sonuna geldik” söylem- yor ki emirliği yöneten ailenin
Arjantin’de olduğu gibi yerelden lerinin ne denli temelsiz olduğu- küresel zenginler için tasarladığı
Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) dünyaya yayılan yeni bir küresel nu da gözler önüne seriyor. İyi- bu fantezi, yabancı sermaye giri-
oluşturan yedi emirlikten biri kriz dalgası yükselebilir. leşmenin ciddi ve inandırıcı bir şi ve dış borçla şişirilmiş. Dubai
olan Dubai’nin adı, düne kadar Palmiye şekli verilen yapay ada- belirtisi henüz ortada olmadığı World’un ödenemeyen borcu,
görkemli bir proje, yapay bir cen- ların üzerinde devasa gökdelen- gibi küresel ekonomi bıçak sır- emirlikteki kamuya ait 80 milyar
net olarak gündeme geliyordu. lerin, çölün ortasında kayak pist- tında yürümekte. dolarlık toplam borcun dörtte

Öğrenci eylemleri Almanya’ya


Yüzbinlerce öğrenci özelleştirmeleri ve eğitim harcamalarında kesintiye gidilmesini
kalar benzer tipte toplumsal re- Bahar boykotlarını takiben, fark-
aksiyonlara yol açmakta. Öğren- lı kentlerden gelen öğrenci komi-
cilerin kitlesel hareketliliği, işçi teleri, gelecekteki eylemleri ko-
sınıfının çok daha büyük eylem- ordine etmek üzere ülke çapında
lere hazırlandığının göstergesi. örgütlenerek öğrenci eylem bir-
liğini kurdular. Bu birlik ilk kon-
Öğrenciler ülke çapında
feransını bir ay önce Berlin’de
örgütlü topladı ve web sitesi üzerinden
12 Kasım’da, yüz bin lise ve üni- yaptığı duyurularla eylemi plan-
versite öğrencisi sokaklara dö- ladı ve koordine etti. Öğrenciler,
külerek Almanya’nın eğitim sis- dayanışma mesajlarını derhal ile-
teminde süregiden bozulmayı ten sendikalar ve sivil toplum ku-
protesto etti. Kırktan fazla şe- ruluşlarıyla da işbirliği yaptılar.
hirde koordineli ders boykotla- Sonuçta eylemlere katılım, umu-
rı yapıldı. Almanya, bu yılın Ma- landan çok daha fazla oldu. Öğ-
yıs ve Haziran aylarında da öğ- rencilerin disiplin cezası ya da
renci boykotlarına sahne ol- fişlenmekle tehdit edilmeleri de
muştu. Kırk bin öğrencinin ka- işe yaramadı; on binlerce öğren-
tıldığı bu eylemlerden sonra ci hakları için sokağa döküldü.
başbakan Angela Merkel, iyileş- Birçok şehirde öğretmenler de
tirme ve itirazların görüşüleceği onlara katıldı ve kimi kampüsler-
bir eğitim zirvesi toplayacağını de kısa süreliğine işgaller yaşan-
söylemişti. Merkel’in sözünü dı. Fakülte binalarının balkonla-
Öğrenci eylemleri İtalya, Yuna- rupasında hükümetlerin yürüt- verdiği zirve 22 Ekim’de toplan- rına kızıl bayraklar asıldı. Eylem-
nistan ve İspanya’dan sonra ku- tüğü eğitimin özelleştirilmesi, dı ama öğrenci temsilcilerinin ler sırasında en çok duyulan slo-
zeye sıçradı: Almanya öğrenci bütçeden eğitime ayrılan dilimin çağrılmadığı bu toplantıdan so- ganlardan biri, “bankalar değil
eylemleriyle sarsılıyor. Kıta Av- küçültülmesi gibi paralel politi- mut bir sonuç alınamadı. eğitim sistemi kurtarılsın”dı.
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 7

Dünya
üçünü oluşturuyor. Dubai’ye borç veren
bankalar arasında, Standard Chartered,
Royal Bank of Scotland gibi İngiliz banka-
larıyla büyük Japon bankalarının ve
Fransa’da ekolojik
sol yükseliyor
HSBC’nin adı geçmekte.
BAE’nin en büyük emirliği ve petrolün en
fazla üretildiği Abu Dabi’den alınacak
destekle Dubai’nin borcunun yeniden ya-
pılandırılması umuluyor şimdi. Fakat Abu
Dabi’nin garantör sıfatıyla bu borçlarla il- Klasik Fransız solunu dört akım şekillendirirken,sistem
gili herhangi bir yasal yükümlülüğü bu- dışı ekolojik hareket de beşinci bir akım olarak gelişiyor
lunmuyor. Petrol zengini kardeş emirlik
üzerinde yaratılacak “mahalle baskısı”nın
etkili olup olamayacağı merak konusu.
Dubai’nin açıklamasından sonra gözler
dünyanın en borçlu ülkelerine çevrildi.
Topun ağzında kamu borcu Gayrisafi Yur-
tiçi Hasıla’sının (GSYİH) yüzde 130’una
ulaşan Yunanistan var. Kara haber bu ül-
keden birkaç hafta içinde gelebilir.
Küresel gözaltı listesinde Yunanistan’ı;
Macaristan, Letonya (Latvia), Estonya,
Türkiye ve 12 trilyon dolarlık borç sto-
kuyla ABD izliyor. ABD, “batamayacak ka-
dar büyük” bir ülke olduğundan başta Çin
olmak üzere alacaklılarının içi şimdilik Fransız solunun yeni partisi “Yeni Antikapitalist Parti” eylemde
rahat!! Borçlanma maliyetlerinin artması
ve borç kaynaklarının kuruması, tahmin- ti'den Martine Aubry, Sol Parti'den Melenc-
lere göre en çok kamu borcu yüksek ül- Selami Şakiroğlu
hon ile dördüncü olarak liberal modeli red-
keleri etkileyecek. Türkiye de dahil buna. detmeyen ama tüketim toplumu karşıtı "ah-
Liberation gazetesinin her yıl tekrarladığı lakçı" sol yer alıyor. Bu sonuncuların ideal
"solun kimliği" anketi, ilerici kampta önemli cumhurbaşkanı adayı Segolen Royal.

sıçradı bir değişim yaşandığını ortaya koyuyor. Bu-


na göre, sağ-sol ayrımının geçerliliğini yitir-
diğini düşünenlerin sayısında önemli bir ar-
tış var. 2007 yılında ankete katılanların yüz-
Bu dört grubu düz bir çizgi üzerinde soldan
sağa dizilmiş olarak görmemek gerekiyor.
Küresel bir oluşum içinde üç, hatta dört bo-
yutlu algılamak gerekiyor. Örneğin, antika-
de 52'si böyle bir ayrımın geçerliliğini yitir- pitalist grup, bir yandan tüketim toplumu-
protesto etti diğini söylerken, bugün bu oran yüzde 61'e nun eleştirisinde liberal modeli reddetme-
yükselmiş durumda. Daha da önemlisi sol yen, devlet müdahalesinin asgariye indiril-
düşünce, politik öncelikler, tarihsel bağlar, mesini savunan "ahlakçı" sol ile dirsek te-
Öğrenciler ne istiyor?
ideolojik kavramlar yönünden değişim için- ması içinde iken, öte yandan devletin düzen-
Öğrencilerin taleplerinin başında her- de. Bu değişimin merkezinde "sistem karşıtı
kes için parasız eğitim geliyor. Üniver- leyici rolüne önem ve ağırlık veren üçüncü
ve ekolojist" sol yer alıyor. Bu akım, kapita- grupla içiçe girebiliyor. Aynı şekilde sosyal
siteler de dahil olmak üzere, eğitimde- lizme ve tüketim toplumuna olduğu kadar liberal hareket, tüketim toplumuna yaklaşım
ki harçların kaldırılmasını, sınıflardaki güçlü devlete de karşı. Bu durum, geçmişte konusunda antikapitalist solla iç içe olabilen
öğrenci sayısının yirmiyle sınırlandırıl- solun kimliğini oluşturan önemli bir değer- bu solu yanında bulabiliyor. Çok eksenli bir
masını, öğretmen sayısının buna elve- den kopuşu yansıtıyor. şemayla karşı karşıyayız. Daha çok devlet-
recek şekilde arttırılmasını, eğitimde Solun klasik dört akımı daha az devlet. Kapitalizmin eleştirisi-kapi-
özelleştirmeye son verilmesini, okullar Liberation gazetesi, klasik Fransız solunu talizmin kabulü. Tüketim toplumunun kabu-
tarafından sponsor kullanılmamasını dört akım içinde değerlendiriyor. Bir yanda, lu-tüketim toplumunun eleştirisi.
istiyorlar. üyelerinin yüzde 57'sinin antikapitalist dü-
Yeni kıtanın doğuşu
Öğrenciler, küçük bir azınlığa kaliteli şünceye yakın olduğunu ifade eden antilibe-
Solun bu dört akımından beslenen sistem dı-
ral kamp var. Bunlar daha çok Komünist ve
eğitim sağlanırken çoğunluk için eğitim şı ekolojik hareketin doğuşu önemli bir ye-
Yeni Antikapitalist Parti'ye oy veriyorlar.
kalitesinin düşmesinden de şikâyetçi- Sosyalist Parti içinde solu temsil eden Beni- nilik. Bu yeni oluşumun üyelerinin yüzde
ler. Bir lise öğrencisi, kimi derslerinin ot Hamon ve Martine Aubry gibi kişilere de 95'i kendilerini "antikapitalist" düşünceye
boş geçtiğini ve okulun tamirat, tadilat, sempati duyuyorlar. yakın bulduklarını ifade ediyorlar. Yüzde
boya masraflarının ailelerin cebinden 97'si ise «tüketim toplumunun kötü bir şey
Bunun tam karşısında ise sosyal liberal ha- olduğunu». Çevreciliği politikalarının teme-
çıktığını söylüyor.
reket yer alıyor. Bu ailenin üyelerinin yüzde line yerleştiriyorlar. Hem yerel dengelere
Eğitim için gerekli materyalin, fotokopi 70'i antikapitalist eğilimden uzakta yer alı- hem de kuzey-güney dengesine ağırlık veren
bedellerinin zaman zaman öğrenciler yor ve tüketim toplumunu olumlu olarak de- hareket, radikal ve alternatif bir özellik taşı-
tarafından sağlanıyor olması -her ne ğerlendiriyor. Bu kesimin kahramanı Domi- yor. Avrupa Parlamentosu seçimlerinden ba-
kadar Türkiye’de bu tür masrafları ai- nique Staus-Kahn. şarıyla çıkan bu yeni oluşum, sosyalistlerden
lelerin üstlenmesi kanıksanmış olsa da- Bu iki kutubun arasında ise devletin düzen- daha fazla oranda solu etrafında toplamayı
Almanya’da tepkiye yol açmakta. leyici rolüne ağırlık veren sol, Sosyalist Par- başarmış durumda.
8 EKMEK&ÖZGÜRLÜK

Dünya
HugoChavezBeşinci İrlanda’da
Enternasyonaleçağırdı kamuişçileri
grevegitti
VenezüelladevletbaşkanınınönerisiCaracas’ta Hükümetinbütçedeyaptığıüc-
yapılanuluslararasıtoplantıdaalkışlarla retkesintileriülkeçapındayay-
kabuledildi gınvegüçlübiröfkeyeyolaçtı
İrlanda’da 24 Kasım günü gerçekleşen grevde
250 bin kişi iş bıraktı. İrlanda İşçi Sendikaları
Konfederasyonu'nun(ICTU)organizeettiğigrev,
buülkedebugünedekyapılangrevlerinenbü-
yüğü.Hükümetinhazırladığıyeniyılbütçetasla-
ğında, kamu çalışanlarının ücretlerinde yüzde
7kesintiyegidilmesiöngörülüyor.
Grev İrlanda'da hayatı felç etti
24Kasım'daacilhizmetverenbirimlerdışında
İrlanda'dakamuhizmetleritümüyledurdu.Okul-
lar,üniversiteler,adliyeler,devletdaireleri,has-
tanelervebelediyelerçalışmadı.Binlerceemek-
çigrevgözcüsüolaraksaftutarkenöğretmenler
deEğitimBakanlığı'nınönündeprotestogöste-
risinekatıldı.Hükümetleyapılangörüş-meler
sonuçvermezsegrev3Aralık'tatekrarlanacak.
Emeğingücünüenparlakhaliylesergileyenbu
eylemler,zaferinmümkünolduğunudakanıtlı-
yor.YazıkkisendikayöneticilerininCowenhü-
Caracas’taki uluslararası toplantıda Güney ve Kuzey Amerika’dan gelen temsilciler buluştu kümetiyleuzlaşmaçabaları,işçihareketinibirsa-
vunmahattınadoğrugeriletmekte.ICTUönder-
Beşinci Enternasyonal için süregiden Bunagöreyenibirenternasyonaliçin leri,patronlarlavehükümetletoplumsalortak-
tartışmalar Venezuela devlet başkanı koşullarolgunlaşmadı.Kimisinegörebu lıkpeşindeler.Oysageveleyipdurduklarıbusöy-
Hugo Chavez’in somut çağrısıyla yeni yoldabiradımatmakiçinhenüz‘çoker- lem,kesintipaketiningenelolarakkabulüanla-
biraşamayageldi.Chavez,Caracas’tabi- ken’; kimisine göre de ‘çok geç’. Cha- mınıtaşıyor.Sendikacılara,buişintakviminive
rarayagelensolpartitemsilcilerineçağ- vez’inönerisi,2008-09krizindebileha- kimiayrıntılarımüzakereetmekdüşüyorsade-
rıdabulunarakBeşinciEnternasyonal’in rekete geçmeyi beceremeyen güçleri ce.Üstelikbütçedeki4milyarlıkeuro'lukkesinti
2010’datoplanmasınıönerdi.Otuzdo- uykudanuyandırabilirmi? ücretlerlesınırlıdeğil;kamuhizmet-lerineayrı-
kuzfarklıülkedengelendelegeleröne- lanpayıtopyekunküçültecek.
Chavez’in kuşkulu profili
riyiayaktaalkışlayarakdestekledi.Top- Ücret kesintilerini ve işten atılmaları ancak
Venezueladevletbaşkanınınizlediğipo-
lantının sonunda Caracas Mutabakatı genel grev durdurabilir
litikalarlailgilisoruişaretleridesürü-
(ElCompromisodeCaracas)imzalandı İrlanda'daişsizlikçığgibibüyüyor.Halihazırda
yoröteyandan.Amerikanemperyaliz-
veuluslararasısekretaryaoluşturulma- yüzde12,6olanişsizlikoranınıngelecekyılyüz-
minekarşıolduğunudefalarcakanıtla-
sıkararabağlandı. de14'etırmanmasıbekleniyor.OECDtahminle-
mışolanChavez,yoksulhalkınyaşam
Beşinci Enternasyonal koşullarınıiyileştirecekönemlisağlıkve rinegöre,2010'davergisonrasıgelirleryüzde10
Çok mu erken yoksa çok mu eğitimprojelerineimzaattı.FakatBe- küçülecek.Halböyleykenhükümet;ücretlerden,
geç? şinciEnternasyonaliçinçağrıdabulun- emeklilikfonlarındanvekamuharcamalarından
Chavez’ingirişiminesosyalistcenahtan duğukonuşmadakendisinindebelirtti- keserekbankalaraaktarmanınyollarınıarıyor.
farklıtepkilergeliyor.Küreselleşmenin ğigibi,Venezuelahalenkapitalistbirül- Bankalarıkurtarmakiçinİrlandahalkınıncebin-
ideolojikkılıfıneoliberalizminvazettiği kevedevletaygıtıdakapitalistolmayı den11milyareurohortumlandıbile.Oysaher-
gerekçelerle, emekçiler yıllardan beri sürdürüyor.Budurumdayenienternas- kesbiliyorkikriziemekçilerçıkarmadı.Buyüz-
herülkedesosyalveekonomikhakka- yonalinbaşını,devrimihedefleyenişçi den"hepimizözveridebulunalım"türündenla-
yıplarınauğradılar.Egemensınıfların, sınıfıyerinesosyalistkılıklıbirburjuva kırdılarinandırıcıolamıyor.
“terörekarşısavaş”vb.gibibahanelerle milliyetçisimiçekmişolacak? İrlanda'daemekçilerinsonuçalabilmesiiçintek
sürdürdüğüsaldırı,biryandandasınıf biryolvar:Tümemekçilerinkatılımıylagenel
Bu iddiayı yürütenler Chavez’in, İran grevinörgütlenmesi.Bununiçinönceliklesendi-
mücadelesiniuluslararasıplatformata- devletbaşkanıAhmedinejad’lakurduğu
şımakiçinuygunzeminihazırlamakta. kalardayuvalananbürokratikliderlikanlayışının
dostluğudasorguluyorlar.İranrejimi- aşılmasıvetoplumsalortaklıkstratejisininreddi
BeşinciEnternasyonal’ingerekliliği,ka- nin,demokrasiisteyenişçilere,kadınla-
pitalizmkarşıtıvesavaşkarşıhareket- gerekiyor.Sınıfsaltabanhareketegeçmeli;kuru-
ravegençlereuyguladığıağırbaskılar lacakgrevkomitelerinekitleselkatılımsağlan-
lercedahaöncededillendirilmişti.Şim- düşünüldüğündebueleştiriçokdahak- malı;komitelerdekiişleyişvedenetimbürokra-
dibununiçinsomutbiradımatılmışbu- sız sayılamaz. Chavez’in uluslararası tik değil demokratik kurallara göre yürümeli.
lunuyor. ilişkilerağındaAhmeninejad’ınyanısı- Tümülkeçapındaetkiliolacakgüçlübirdireniş
KendileriniTroçkiveLenin’inardılıola- ra,halkınınyüreğinekorkusalanZim- içinkamuveözelkesimçalışanlarının,göçmen
rakgörenkimiörgütlerbuöneriyeihti- babwedevletbaşkanıRobertMugabe işçilerin,öğrencilerin,emeklilerinveişsizlerin
yatla yaklaşıyor ve ütopik buluyorlar. debulunuyor. birarayagelerekgüçbirliğiyapmalarıgerekiyor.
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 9

Politika

"İşten Atmak Yasaklansın,


İşsize İş" kampanyası
yaygınlaşmalı
İnsanlar bu talebin altına imza atmak için birbirleriyle yarışıyor.
Kampanya işçi çıkartan işletmelere el konulması talebiyle sürdürülmeli
Şadi Ozansü (*)

Uzunca bir süredir "Sosyalist Ko-


ordinasyon"un bileşenleri olarak
İşçi Forumu çatısı altında "İşten
Atmak Yasaklansın, Herkese İş"
kampanyasına katkı sunuyoruz.
Bu kampanyaya hali hazırda Sos-
yalist Koordinasyon bileşenleri
dışında başta TÜRK-İŞ, DİSK ve
KESK olmak üzere birçok işçi ve
emekçi konfederasyonu ve sen-
dikalarının yanı sıra işçi sınıfı ha-
reketinin yandaşı olan siyasi par-
tiler, dernekler ve gruplar da des-
tek veriyorlar.
Talebin Önemi Kampanya katılımcıları pankartlarıyla 25 Kasım’daki KESK yürüyüşündeydi
Her şeyden önce şunu belirtmek
gerek: "İşten Atmak Yasaklan- 1) Bu talebin karşılanması de- sendikacı ve devrimci grup ise ikinci adımında özel kapitalist
sın!" talebi, çürüyen (geberen) mek, yerli/yabancı hiçbir şirketin bu talebin kapitalizm altında ger- mülkiyet/kolektif kamu mülki-
kapitalizmin mevcut krizi orta- işçi çıkaramaması demektir çekleşemeyeceğinden hareketle yeti ikilemini insanların önüne
mında dünya işçi sınıfının hemen rasyonel olmadığını ileri sürerek dikiveriyor. Üstelik bunun ilk
2) Gene bu talebin karşılanması
her ülkede öne çıkarması gere- kampanyaya kayıtsız kalıyorlar. adımını atmış olan insanlar ikin-
demek kapitalistlerarası rekabe-
ken en hayati talep haline gel- İşte akkoyun-karakoyun mesele- ci adım için niye harekete geç-
tin daha da kızışması, ama buna
miştir. Dünyada milyonlarca işçi- si tam da burada karşımıza çıkı- mesinler ki?
karşılık işçi örgütlerinin güç ka-
yi, emekçiyi, kent ve kır çalışanı- yor. Neden mi? Söyleyelim: Eğer
zanması demektir. Kampanya hızla
nı işsizliğe mahkûm eden bu kriz, söz konusu talep kapitalist işleyi-
aynı zamanda işten "henüz" atıl- Demek ki, bütün çalışanların ar- şi dinamitliyorsa, yani (halkın ka- yaygınlaştırılmalı
mamış olan emekçiler üzerinde zuyla destekledikleri bu talep as- tılamayacağı) çok ileri bir talepse Yukarıda anlatmaya çalıştıkla-
de Demokles'in kılıcı etkisini gös- lında kapitalist sistemin işleyişi- ve de üstelik buna rağmen sıra- rım bu kampanyanın işçi sınıfı
teriyor. Dolayısıyla onlar da işsiz ni sarsan bir nitelik kazanıyor. dan insanlar tarafından destekle- mücadelesi açısından ne kadar
kalırım korkusuyla işlerine dört Çünkü günümüzün geberen kapi- niyorsa, yani marjinal sol (?) grup hayati bir önem taşıdığını vur-
elle sarılmak, daha düşük ücret- talizmi artık işçi sınıfının en basit talebi değilse, siz "devrimci" sen- gulamak içindi. Böyle bir yasa-
ler karşılığında daha fazla çalış- taleplerini bile karşılayamaz hal- dikacılar ve gruplar bundan niye nın çıkartılması için toplanan
mak zorunda kalıyorlar.. Bu yet- dedir. rahatsızlık duyuyorsunuz? imzaların Meclise taşınması bü-
mezmiş gibi krizin etkisi çalışan- yük bir eylemdir ve bu eylemin
lar arasındaki rekabeti arttırdı- Akkoyunla karakoyun Bir sonraki adım?
Yürüttüğümüz bütün kampanya- Bu kampanyanın bir sonraki gerçekleştirilmesi için de işçi sı-
ğından sınıf dayanışması da gide- nıfının kitle örgütlerinin yanı sı-
rek zayıflıyor. Uluslararası kapi- larda ( kentlerin çeşitli merkezle- adımı kendini bütün yakıcılığıy-
rinde açılan imza standlarında) la ortaya koyuyor: Kriz bahane- ra bütün sosyalist ve devrimci
talizmin insanlığı sürüklediği bu
insanların imza atmak için bir- siyle işçilerini kapının önüne ko- güçlerin birlikte davranması bir
barbarlık ortamından kurtulma-
birleriyle yarıştıklarına tanık olu- yan patronların işyerlerine çalı- zorunluluktur. "İşten Atmak Ya-
nın ilk adımı günümüzde nere-
deyse "İşten Atmak Yasaklansın!" yoruz. Demek ki çok haklı bir ta- şanların denetiminde devletçe el saklansın, İşsize İş!" Platformu
türü basit bir talepte ifadesini bu- lebe (yaraya) parmak basmış du- konsun! Yani hangi uluslararası kendisini güçlendirecek bütün
luyor. Başka zamanlar sıradan rumdayız. Buna karşılık hiçbir ya da ulusal şirket kriz bahane- güçlere açık olduğunu başından
"reformist" bir talep olarak gözü- sendika yöneticisinin de bu haklı siyle işçi çıkarıyorsa onun mül- beri sürekli duyurmaktadır.
ken bu talep günümüzde bütün talebin karşısında durduğuna ta- küne el konsun. İşten Atmak Ya-
dünya ülkelerinde en devrimci nık olmadık ve yukarıda sıraladı- saklansın talebi bu mantıksal so-
talep haline gelmiş bulunuyor. ğımız bütün örgütler kampanya- nucu dolayısıyla devrimci bir ka- (*) Şadi Ozansü, İşçi Kardeşliği Par-
Nedeni de basit: yı destekliyorlar. Çok az sayıda rakter kazanıyor çünkü daha tisi (İKP) Genel Başkan Yardımcısı
10 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Politika
Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız:
“Yeni söz, yeni program, yeni
ve yeni bir manifesto istiyor

Kadıköy’deki Büyük Alevi Mitinginde Aleviler “Eşit Yurttaşlık Hakkı” taleplerini bir kez daha gündeme getirdiler Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız

tılı anlamda yeterince kavranamadığı, iç- ezan okuyorlar. Her seferinde bahsettiği-
selleştirilemediği, yerleştirilemediği, huku- miz gibi Alevilerin ibadethanesinin adı
CHP genel başkan yar- ku oluşturulamadığı ve pratiği yaşanama- cemevidir. Bu politikalardan vazgeçilmeli-
dımcısı Onur Öymen'in dığı için de Sünnilerle eşit olmadığımızı dü- dir. Madımak Oteli müze olmalıdır. Çünkü
şünüyoruz. Bu nedenle eşit yurttaşlık hak- orada devlet devletliğini yapmadı, 2 Tem-
TBMM'de "demokratik kı talepleriyle, geçen yıl 9 Kasım 2008'de muz 1993 tarihinde. Bir devletin varlık ne-
açılım" ön görüşmelerin- Ankara Sıhhiye'de, bu yıl 8 Kasım 2009'da
İstanbul Kadıköy’de 550 bin kişinin katılı-
deni yurttaşlarının can güvenliğini koru-
maktır öncelikle. Ama o gün o tarihte Si-
de Dersim üzerine sarf et- mıyla bahsettiğiniz mitingleri düzenledik vas'ta devlet bu görevini yapmadı, yapmak
ve istemlerimizi sıraladık. Temel istemimiz
tiği sözlerinin ardından eşit yurttaşlık hakkıdır. Sorunlarımızın
istemedi. Sonuçta 35 insanımız hayatını
kaybetti. Devletin bu anlamda bir özür bor-
Alevilerin genel sorunları kaynağının Türkiye’nin sistemi olduğu bi- cu vardır, sadece Alevilerden değil, sadece
linciyle hareket ederek, kendi açımızdan şu Sünnilerden değil, sadece Sivas'ta yaşayan
ve özel olarak da CHP ile taleplerde bulunduk: Sivaslılardan değil, bütün insanlık alemin-
ilişkileri yeniden hararet- n Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalıdır, den bir özür borcu vardır. Bunun yerine ge-
laik bir devlette böyle bir kurum olmaz. tirilmesi gerekir ki, bunun ifadesi, oranın
li bir tartışmanın konusu n Zorunlu din dersleri seçmeli hale getiril- bir insanlık müzesi, bir ayıp müzesi haline
oldu. Mustafa Bayram Mı- melidir, içeriği değiştirilmelidir, çağdaşlaş- getirilmesidi r.
tırılmalı, çeşitlendirilmeli ve çoğullaştırıl-
sır bütün bu gelişmeleri malıdır. Çünkü laik bir ülkede zorla Sünni
Bir başka talebimiz de başta Hacı Bektaş
Dergahı olmak üzere, Tekke ve Zaviyeler
Alevi Bektaşi Dernekleri din eğitimi ve herhangi bir din eğitimi öğ- Kanunu ile daha öncesinde 2. Mahmut'un
retimi zorunlu olarak verilemez, verilme- 1826'lardaki, şiddetle kapattıkları nede-
Federasyonu Başkanı Ali melidir. niyle, atalarımızdan bize kalan son mekan-
Balkız ile görüştü. n Cem ve Kültür Evleri yasal statüye ka- larımız -başta Hacı Bektaş Dergahı olmak
vuşturulmalıdır. Alevilerin kendilerine öz- üzere, Şahkulu, Karacaahmet, Erikli Baba,
gü bir Tanrı ve ibadet anlayışları vardır. Abdal Musa gibi- çokça dergahımız elimiz-
Mustafa Bayram Mısır İbadethanelerinin adı da cemevidir. Cem- den alınmıştır. Kimi onların kimi bizim mü-
evinde ibadet ederler. Orada yola girer, ik- ze statüsündedir; kimi de kira yoluyla, kira
rar verir, on iki hizmetlerini görürler. Ce- alınarak, kontrat yoluyla Alevilerin yöneti-
İki yıldır “eşit yurttaşlık hakkı talebiyle mevleri caminin alternatifi değildir. Başka mine bırakılmıştır. Buraların bize verilme-
düzenlediğiniz mitinglerdeki temel bir şeydir. Bu yasal güvenceye kavuşturul- sini istiyoruz. Taleplerimiz bunlar.
talepleriniz nelerdir? malıdır. Ama bunlarla yetinmiyoruz. Aynı dönem-
Biz varız, ayaktayız. Bu ülkenin bir bileşe- n Alevi köylerine 12 Eylül'den bu yana gi- de, bu sorunlarımızın, ülkemizin temel dü-
niyiz, Alevi ve Bektaşileriyiz, ülkenin ayrıl- derek yoğunlaşan bir biçimde camiler ya- zeninden, sisteminden kaynaklandığı bilin-
maz bir parçasıyız. Ancak sorunlar yaşıyo- pılıyor. Cemaat olmamasına karşın Sünni ciyle örneğin Kürt Sorunu barışçıl ve de-
ruz. Ülkemizde laiklik ve demokrasinin Ba- imamlar atanıyor. Ve onlar günde beş vakit mokratik yollardan çözülsün istiyoruz.
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 11

laiklik anlayışımıza da, demokrasi anlayışı- huriyet Halk Partisi bu konuda cahil değil-
mıza da ters. Ama buradan Alevilerin de dir, olamaz olmaması gerekir, cumhuriyet-
içinde yer alacakları, yeni bir söz, yeni bir le eşit yaşta bir parti. Biz, Öymen'in istifa-

kadrolar
söylem yeni bir program, yeni kadrolar, ye- sını istedik. Ve düşüncelerine uygun bir
ni bir manifesto ile ülkemizde siyasete mü- partiye gitmelidir. Ararsa öyle bir parti bu-
dahale etmeyi amaçlamış vaziyetteyiz. Tar- lur. Bulamıyorsa bu düşünceye uygun bir
tışmalar sürüyor... parti kurulabilir. Yok CHP diyecekse ki, “bu

uz!”
Ufuk Uras'ın, 10 Aralık Hareketi'nin ve nereden çıktı biz de aynen Onur Öymen gi-
SHP’nin de içinde yer aldığı yeni parti- bi düşünüyoruz,” o zaman bunu açıkça söy-
leşme süreci ile ilginiz nedir? lemelidir. “’Eğer CHP bunu diyorsa, başta
Kılıçdaroğlu'ndan, özellikle Dersim köken-
Andığınız hareketlerle temasımız var. Za-
li olanlardan başlayarak CHP içinde bulu-
“Nasıl bir Türkiye istiyoruz?” bildirge- man zaman görüşüyoruz, zaman zaman
nan milletvekilleri ve parti yöneticilerinin
niz ile alternatif bir Alevi siyasi gücü toplantılar yapıyoruz. Onlar bizimle ilgili,
istifa etmesi gerekir’, dedik. Çağrımız buy-
mü, partisi mi inşa etmeye çalışıyorsu- biz de onlarla ilgiliyiz. Ümit ediyoruz ki, di-
du. Ama parti, hem Onur Öymen'e sahip
nuz? Yoksa bir sol birlik arzusu içinde liyoruz ki, “nasıl bir Türkiye?” sorusuna ay-
nı yanıtları verenler aynı organizasyon çıktı, hem o düşünceye sahip çıktı; hem Kı-
misiniz? lıçdaroğlu'nun “gereğini yapmalı” sözü bo-
içinde yer alırlar.
Bu bildirgenin ana teması Türkiye'yi tar- şa düştü, Yılmaz Ateş'in “şık olmadı” sözü
tışmaya davet etmektir. Niye tartışmaya Kürt Hareketi, Türkiye'de Kürtlerin ta- hiç duyulmadı. Dolayısıyla CHP, “biz bu işi
davet etmek? Çünkü ülkemizde biz solda, leplerini temsil eden büyük bir siyasi kapatalım” dedi, “kapatalım çünkü AKP ka-
sol - sosyal demokrat bir yapıya ihtiyaç ol- güç haline dönüştü. Sizin bakışınız bu şıyor; AKP, bu olay üzerinden Alevilerle
duğunu düşünüyoruz. Mevcut partiler ya hareketle birleşmeyi de içeriyor mu? CHP'nin arasını açmaya çalışıyor; Atatürk-
sınıf partisi ya adı sol sosyal demokrat ama Bizim tutuşturduğumuz süreç gerçekleşir- çü düşünce ile Atatürk ile Alevilerin arası-
kendisi sağ statükocu, burada bir boşluk ol- se eğer, DTP'nin dışında kalmış, PKK'nın nı açmaya çalışıyor” gibi tezler ileri sürdü-
duğunu düşünüyoruz. Bu boşluk böyle dol- dışında kalmış Kürt kesimleriyle elbette ler. Hangi tezleri ileri sürerlerse sürsünler,
durulabilir. 2009 Mart Yerel Seçimleri son- birleşmeyi, buluşmayı arzu ederiz. Ama on- tarih orada, Tunceli dağları orada, yaşanan
rası, biz Federasyon olarak bir durum de- larla örgütsel birliktelik içerisinde olmayız, katliam ve acılar orada... Tabii, “bir musi-
ğerlendirmesi yaptık, Parlamentonun du- olmamız doğru olmaz. Çünkü DTP ve PKK bet bin nasihatten iyidir” denir, böyle bir
rumuna baktık, seçim sonuçlarına baktık: etnisiteye dayalı, bir bölgeye dayalı belirli nedenle de olsa konu Türkiye gündemine
Bu partilerle ülkemizin sorunlarının çözü- sorunlara dayalı bir siyaset yapıyor. Biz bü- geldi, Tunceli'de 1937-38'de daha önceki
lemeyeceğini, bizim de kendi temel talep- tün Türkiye'yi düşünüyoruz. yıllarda neler yaşandığını bilmeyen birçok
lerimiz yanında, Kürtlerin, işçilerin, emek- aydın, gazeteci, yazar, sanatçı, politikacı,
Onur Öymen'in Dersim’e ilişkin açıkla-
çilerin, işsizlerin, öğrencilerin, sanatçıların öğrenci, tarih meraklısı, Türkiye meraklısı
maları CHP ile Aleviler arasındaki siya-
taleplerinin karşılanamayacağı varsayı- bir çok insan dönüp Tunceli'de neler oldu-
si mesafeyi açmak için bir olanak mı?
mıyla böyle bir tartışma süreci başlattık. Bu ğunu bu vesileyle öğrenmeye çalıştı ve öğ-
tartışmanın sonu henüz alınmış değil. Bu- Onur Öymen anlaşıldı ki, Türkiye tarihini
renmeye de devam ediyor. CHP böyle de,
radan bir siyasi parti çıkar mı? Çıksın arzu bilmiyor. Bir diplomat, büyükelçi, bir ko-
konuya böyle bakıyor da, AKP farklı mı ba-
ediyoruz. Ama bu asla ve asla Alevi siyasi nuya dair söz söylerken en azından onu ka-
kıyor? Ya da geçmişte Mesut Yılmaz farklı
partisi olmayacaktır, olmamalıdır. Geçmiş- baca da olsa bilmesi gerektiğini anlarız. Ve
söylediklerinin ne anlama geldiğini, nere- mı bakıyordu?
te, yakın tarihimizde yaşadığımız Türkiye
Birlik Partisi, Demokratik Barış Hareketi ve ye gideceğini, gittiği yerde nasıl anlaşılaca- Bu vesileyle “Alevi Çalıştayları” ve
Barış Partisi gibi bir oluşumu asla öngör-
müyoruz. Bu bizim siyaset anlayışımıza da,
ğını bilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hadi
onun cahilliğine verelim. Ama kurum, Cum-
AKP'nin “Alevi açılımı” hakkındaki gö-
rüşlerinizi de alalım. >>
‘Alevilik sosyalizmden farklı ama yakın’
Mitinglerinizde Pir Sultan Marksist-Leninist ve materya- yım; sayfanız izin verecek mi vermek”. Sosyalizmin temel
Abdal kadar, Deniz Gezmiş, list felsefe ve düşünceyle bir sı- bilmiyorum... Alevi cemlerine kavramlarından, kurallarından
Mahir Çayan ve İbrahim nıf mücadelesi kararıyla yolla- katılacaklar evlerinde ne var- biri. Aleviler, sosyalizm yok-
Kaypakkaya'nın da resimle- ra düştüler, mücadelelerini ve sa onu getirirler. Kimi bir koç ken, Marx doğmamışken, bin
ri taşınıyor; bu isimler Tür- hayatlarını verdiler. Ne isti- getirir, kimi bir kuzu, kimi bir yıllardır bu geleneği yaşıyor-
kiye Sosyalist Hareketi'nde yorlardı? Eşitlik, kardeşlik, sö- kilo tereyağı, kimi bir avuç tuz; lardı. Ama buradan hareketle,
kurucu roller edinmiş sem- mürüye karşı çıkmak, başka hepsi kara kazana girer, kay- Alevilik sosyalizmdir, sosya-
bol isimler. Mitinglerden bir dünya vadediyorlardı. Al- nar, kurban olur, pişer ve ceme lizm Aleviliktir demek, doğru
yansıdığı kadarı ile, Alevi ge- evilerin arzu ettikleri dünya ile gelmiş olan herkes doyuncaya olmaz elbette; farklı farklı şey-
lenekleri içinde de anılmaya Onların arzu ettikleri dünya kadar ondan yerler. Kalan mik- ler. Ama bu kadar da yakındır...
başlamış isimler. Bu ikisi birbiriyle örtüşüyordu. Kimse tar, kazanın dibinde kalmıştır;
arasındaki tarihsel ilişki ne- kimseye dilinden, dininden, kişilere kurbancı tarafından Aleviler adını andığınız dev-
dir size göre? cinsinden, cinsiyetinden ötürü -ceme hizmet edenlerden biri, rimci kişileri, onların Türk,
Sadece mitinglerinde değil ev- ayrımcılık yapmayacak; kimse kurbancıdır adı-, o, gelen aile- Kürt, Sünni, inançlı, inançsız
lerinde de öyle... Adını andığı- kimseyi sömürmeyecek; kimse lere nüfus başına kepçe ile eşit olmalarını düşünmeksizin pe-
nız devrimci arkadaşlarımız kimseye haksızlık yapmaya- dağıtır. Sonra sorar, “elimde şin peşin bağırlarına basmış;
kuşkusuz ki, Alevi ya da Sünni cak; herkes çalıştığının karşılı- yok ki terazi ile kantar, herkes kendi kahramanları, kendi
kimlikleriyle, Türk ya da Kürt ğını alacak; herkesin örgütle- oldu mu hakkına razı...” Bu şu- Hazreti Ali'leri, Hüseyinleri,
kimlikleriyle yola düşmediler. necek... dur, “herkesten gücüne göre Pir Sultan Abdalları kabul et-
Onlar devrimci duygularıyla, Ben size başka bir şey anlata- almak, herkese ihtiyacına göre mişlerdir...
12 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Politika
>> AKP ile CHP arasında, tıpkı Dersim olayla- tingler yaparak açmaza çekiyorlar süreci.”
rında olduğu gibi ya da Alevi taleplerinde
olduğu gibi fark yok; Cumhuriyetin bütün
hükümetleri birbirine benziyor. Konu Ale-
viler olunca, konu Kürtler olunca, devletin
temelinde tek tip insan yaratma amacı ol-
dedi. Oysa ki, eğer samimi iseler onların
elini güçlendirmek için de yapılmıştır bu
miting.
İzzettin Doğan ve Cem Vakfı?
Tayyip
duğu için, Türk ve Müslüman yaratma sev- İzzettin Doğan ve çevresi, o fikriyat, Alevi-
dası ve planı olduğu için aykırı olan herke- leri asimile etmeye çalışan, Sünnileştirme-
ye çalışan devlet politikası ile tam bir uyum
si silip süpürmek, yok saymak politikası o
günden bugüne bütün hükümetler tarafın- halindedir. İzzettin Doğan bir dede çocu-
“Kürt açılımı” AKP’nin
dan takip edile gelmiştir. AKP ise, evet Ale- ğudur, profesördür, bilim adamıdır, atadan erken başlattığı bir
vilerin de tarihinde, Aleviler mitingler ya- babadan ocak sahibidir. O ocakta yetişmiş
pıyorlar, talepleri var, dinleyelim anlayalım olan biri Alevi İslam diye bir kavramı hiç seçim manevrası.
düşüncesiyle Alevi Çalıştayı başlattı. 35 Al- duymamıştır. Yeni bir terim türetti. Alevi
evi Örgütü temsilcisi, 3-4 Haziran 2009 ta- tarihinde, töresinde, kültüründe, sözlüğün- Buna seçimlerde
rihinde, gittik anlattık. Sayın Bakan'a ta-
leplerimizi, el birliği, ağız birliği, iş birliği
de yeri olmayan bir kavram üreterek, Alevi
İslam diyerek, yeni bir Alevilik yaratma he-
bir odak olarak boy
yaparak sunduk. Ve dedik ki, bazı hükû- vesine kapıldı. Televizyondan cemler ya- gösterecek bir
metler ne yazık ki, “Aleviler siz çok parçalı yınlanıyor, erkekler bir tarafta, kadınlar bir
bulutlusunuz, biriniz bir şey istiyorsunuz, tarafta, kadınların başı örtülü, izlerken kor- “Sol ittifak”la
başka bazılarınız başka bir şey istiyorsu-
nuz, hangilerinizin taleplerini yerine geti-
kuyorsunuz sanki bir tarikatın zikir töreni
gibi... Alevilikte böyle bir şey yok. Cem var-
yanıt verilmeli
relim ki? Gidin aranızda buluşun birleşin, dı da, böyle bir cem yok. O, “ben Alevilerin
istemlerinizi birleştirin, bizde ona göre ba- Hüseyin Hasançebi
önderiyim, lideriyim sözcüsüyüm, bu yeni
kalım.” Turgut Özal, Mesut Yılmaz, Süley- yetmeler de nereden çıktı, üstelik bunlar si-
man Demirel, Tansu Çiller hep böyleydi. Bu yaset yapıyor” diyerek, dünyaya sağdan ba-
kez Aleviler taleplerini birleştirip, hükû- karak, sağ ideolojiden bakarak yeni bir Ale- Dikkatle bakmak lazım. Başbakan
metin önüne koydular; AKP'nin artık böyle vilik inşa etmeye çalışıyor. korktu. Elbette korkacak. Siyaset kor-
bir mazereti yok. Bakın, önceki gün gazete- kuyla yapılan bir iştir. Korkmadan ya-
ler yazdı, sayın Faruk Çelik, Kızılcaha- En son 8 Kasımda İstanbul'da 550 bin ki- pılan şeye siyaset denmez. Siyasette
mam'daki istişare toplantısı sonrası ken- şi ile miting yaparken, O'na bağlı örgütle- korkup geri dönmek de yoktur. Başba-
disine “Alevi açılımı, Alevi Çalıştayı” ile il- rin şubelerinden de binlerce insan kendi kan gideceği yere kadar gidecek, kim
gili sorular yöneltildiğinde “Alevileri birlik olanakları ile otobüslere, dolmuşlara, zayıfsa ona saldıracak, kim boş bulu-
değil ki” düşüncesini sunuyor. Aynı şeyi trenlere, vapurlara atlayıp Kadıköy'e gel- nursa ümüğünü sıkacaktır. Başbakan
Alevi Çalıştayları Moderatörü Necdet Su- mişler iken, O'na bağlı Cem Tv aynı tarih geçmiş en yakın seçime bakarak gele-
başı yapıyor, 15 Kasım 2009 tarihli Sabah aynı saatteki MHP Kurultayını canlı ya- cek en yakın seçimden korktu. 2009
Gazetesinde... “Biz birleşin dedik, birleş- yınlıyordu. Alevilere yönelik yayın yapan Mart yerel seçiminde oyları bir önceki
mediler” diyor. Neyi amaçladıklarını aşağı bütün televizyonlar -Yol, Su, Dem, Hayat seçimin yüzde 47’sinden geriye, yüzde
yukarı görüyoruz... başta olmak üzere-, ulusal kanallar, haber 39’a düşmemiş miydi? Seçimde Kürt il-
Cumhuriyet hükûmetlerinin yerleşik kanalları hepsi, uydudan alıp yayınlar ya- lerini Kürtlere kaptırmamış mıydı?
tutumu AKP tarafından da aynen sürdü- parken, Cem Tv MHP Kurultayını yayınla- Adam olana korkması için bu kadarı
rülüyor. dı ve MHP Yönetimine kendi vakfından fazlaydı bile. Ne korkması, azıttı, gidi-
görevlendirdiği arkadaşlarını soktu. şat tek parti hâkimiyetinedir! Bunu di-
Evet, aynen sürdürülüyor. Çalıştayda bu yen ne iktidar olmuştur, ne de iktida-
MHP'ye gidiyor, AKP'den aradığını bula-
eleştiriyi gösteriyorlar ama önce mahkeme rın elinden kaymakta olduğunu görm-
mamış olmalı ki...
kararlarını uygulasaydılar ya... AİHM Ka- üştür. Tek parti hâkimiyetine gidecek
rarları var. Din dersleri ile ilgili. Bu durum Alevi erkanına göre bir düş-
tabii. Siyasetin felsefesi de, mantığı da
Danıştay'ın da bir kararı var... künlük hali midir?
budur. Sen istemiyorsan, gücün yeti-
Bölge İdare Mahkemesi kararları da var. Evet, bu bir düşkünlük halidir. Bu bir yol- yorsa engelleyeceksin. Siyasette çoğul-
Bu kararları uygulamak için AKP'nin çalış- dan çıkmadır. Bu işlenebilecek suçların gü- culuk denen şey senin gücünden baş-
taya, açılıma ihtiyacı yok ki, olmaması ge- nahların en büyüğüdür. Ama bu meşrebine ka nedir ki? Bir farklı çıkarı ifade eden
rekir. Mahkeme kararları karşısında hü- de uygundur. Sivas'ta Madımak Oteli'ni ku- “sen”i ezmek, yok etmek isteyecekler,
kûmetlerin eli kolu bağlıdır. Erteleyemez. şatıp orayı yarım saatlik kuşatmadan son- sen direneceksin, var olacaksın.
Uygulaması gerekir. Bu kararları uygula- ra ateşe verenlerin içerisinde MHP'liler de Seçim için erkenden…
mamak anayasal bir suçtur. Hem de laikli- vardı, Ülkü Ocakları ve komando dediğimiz AKP, dışarıdan güdümlü bir büyük
ğe karşı mücadelenin odağı olmak gibi bir genç militanlar da vardı. Ve bunlar duruş- ekonomik krize (2001) denk geldiği
suçtur. Ayrıca bu taleplerin içinde bazıları malar boyunca, yedi yıl boyunca, kurt işa- için sandık demokrasisi içinde uygula-
var ki; Madımak Oteli'nin müze olması, bu retleriyle, yaptıklarından utanç duymayı, nabilen bir ABD projesi olarak iktidar
Kültür Bakanlığı'nın hazırlayacağı bir ge- pişman olmayı bir tarafa bırakın, hayatla- olmuştu. Başbakan bunu bilmez mi?
nelgeyle olabilecek bir şey. Alevi köylerin- rını kaybetmiş olan insanların yakınlarına Bildiği için AKP’nin, doğduğu neden
de görevli Sünni imamların geri çağrılması, ve biz müdahillere saldırdılar. Mahkeme içinde boğulacağını da bilir. Yüzde 1,5
Diyanet İşleri Başkanlığının bir emirname- salonunda otururken gazete, radyo ve tel- oraya, yüzde 2,5 buraya oy kaybet-
si ile olabilecek bir şey. Bunları görmedik, evizyonların önünde... MHP bu konuda mekte olduğunu günbegün ölçerek
göreceğe de benzemiyoruz. Yine Faruk Çe- herhangi bir özür dilememişken, işin için- görmektedir. Korktuğu budur. Tek ba-
lik, bizleri 8 Kasım 2009 Kadıköy mitingini deki rolünü kabul etmemişken, bu yanlış şına iktidarını kaybettiği gün başının
yaparak süreci baltalamakla suçladı. “Ne olmuştur bile dememişken, İzzettin Do- da tehlikede olacağının farkındadır.
güzel, çalıştay süreci ilerliyorken, kendi ğan'ın bu olay hiç yaşanmamış gibi MHP'ye “Kürt açılımı”na bu nedenle sarılmış-
programımız devam ediyorken, bu tür mi- meyletmesi evet O'nda düşkünlük halidir. tır. Amacı çözüm değil, geçen yerel se-
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 13

Erdoğan korktu
başına ele geçirmiş ve orduyu
da yanına almış bir iktidarın üs-
tüne gittiği için “demokratik
muhalefet”i de doğal olarak
kapsayacaktır.
Sol ittifak
Biz sosyalistler ve solcular bu-
nun için önce, DTP’nin oyları ile
siyaset yapma yorgunluğundan
vazgeçmeliyiz. DTP’nin haklı ta-
leplerine ve siyasetine destek
vermek ile solun kendi asli gör-
evine odaklanması arasındaki
farkı netleştirmeliyiz. Sol bu-
Karikatür: Sait Munzur

nun için bugünden başlayarak


ve gün kaybetmeden seçimler-
de bir odak olarak boy göstere-
cek bir “Sol ittifak” kurmayı dü-
şünmelidir. “Sol ittifak” Ufuk
Uras ve yandaşlarının çizmeye
çalıştıkları “siyasi
karikatür”den daha başka, da-
ha gerçekçi ve daha anlamlı bir
siyasi örgütlenme gibi gözük-
mektedir. Solu bir siyasi muha-
lefet platformunda firesiz bir-
leştirecek bir tasarım olarak bir
“Sol ittifak”, DTP’nin kendi he-
deflerine uyandırdığı seçmen
kitlesine değil, kendi bağımsız
çimde DTP’ye kaptırdığı Kürt likten gelerek, çocukları o mah- memnundur. İnkârcı Türk dev- hedeflerine uyarıp uyandırdığı
oylarının bir kısmını, hiç değil- kemede değil bu mahkemede, letinin ağzından “Kürt” lafını seçmen kitlesine güvenmelidir.
se kendisine bir dönem daha beş yıla değil de bir yıla mah- kaçırması bile Kürtlerin bu ke-
tek başına iktidar verecek ka- kum ederek, şeşi beş gösteren simine “büyük bir tarihi vak’a” 1957 seçimlerinden önce De-
darını geri kazanmak için bu TV kurarak Kürt meselesi mi gibi gelmektedir. Eski ve yeni, mokrat Parti pabucu pahalı
yola başvurmuştur. Erken se- çözülürmüş ve “Kürt meselesi” birçok Kürt solcusu ve sosyalis- görmüş, kendine muhalif bir si-
çim için olmasa bile seçim için dediğimiz mesele gerçekten de tine bu “açılım”, şimdilik bun- yasi cephe kurulmasını yasak-
erkenden bu yola girmiştir. bu mudur? Kürt meselesi, “tek dan daha fazlası olamaz mantı- lamıştı. Bu yasakla paçayı kıl-
vatan, tek bayrak” içine sığan ğıyla, bir umut gibi gözükmüş- payı kurtarmış ve Menderes,
AKP’yi kurtarmak için bir mesele olsaydı, zaten bu ka- tür. Tamam, umut umuttur evet bıçak sırtında seyreden seçimi
“açılım” lıba zorla sokulduğu doksan yıl ama kendileri için bu umut tam kaybetme ihtimalinden duydu-
CHP ve MHP, aksini söyleseler içinde mesele olmazdı. Kürt bir “umutsuzluk vak’ası”dır. ğu korkuyu “Allah bana bir da-
bile AKP’ye karşı TSK’den baş- meselesini görmek ve çözmek ha böyle bir gece yaşatmasın”
ka dayanakları olmadığını bil- Sol uykusundan uyanmalı diyerek belli etmişti. Sol, “güç”
demokrasiyle ilgili bir sorun- AKP’nin, “açılım” adı altında
mektedirler. Ordunun yapama- muş gibi algılandığı anda çö- olmadığı için değil, gücünü or-
dığı muhalefeti yaptıklarını, or- başlattığı bu seçim manevrası- taya koyamadığı için sınıf düş-
zümsüzlük başlar. Kürtler ken- na karşı solcular ve sosyalistle-
duya sitem ederek sık sık dile dileri için Anadolu’da bir “yurt” manları için “korku” unsuru
getirmeleri bu nedenledir. Ya- rin yapabilecekleri bir şey var olamıyor. Sermaye için bir risk
istediklerini kaç bin kere söyle- mı? Belki. AKP erkenden hare-
nılıyorlar. Gidişat o gidişattır ki mediler mi? İkinci resmi dil ta- unsuru olmayan sol, gerçekten
önü artık asker ile de kesile- kete geçtiyse sol da uykusun- sol mudur, düşünmeliyiz. AKP,
lebinin bundan başka bir anla- dan uyanmalı, harekete geçme-
mez. “Sizi ben bile kurtara- mı olduğunu hangi allame bili- kendini kurtaracak planlarını
mam” sözü aşılmıştır. Ordu lidir. CHP’nin ve MHP’nin bize ve Türk toplumuna ve
yor da biz bilmiyoruz? Yoksa AKP’ye ve açılımına muhalefeti,
AKP’ye, “seni ancak ben kurta- PKK 30 yılda 30 bin canı bu ko- Kürtlere, “Okyanus ötesinden”
rırım” demiştir. Ordu içinde ve AKP’nin gerçek niyetine ve
nuya, AKP ve liberaller sakız geldiği imasıyla sunarak “yenil-
arkasında durduğu için “açılım” amacına basmadığı için AKP ta-
çiğnesin diye mi yatırdı? Çö- mezlik” algısını yerleştirmede
pek çok kişi ve çevreye “devlet rafından kolayca savuşturula-
züm, öyle istendiği için öyledir: bir hayli hüner kazanmıştır.
projesi” gibi gözükmüş, bu ne- cak bir muhalefettir. AKP’ye
“Türkiye”de TÜRK ve KÜRT Türk solu da yer yer bu tuzağa
denle umut vermiştir. Oysa karşı gerçek muhalefet ancak
harflerini yan yana, büyük harf- düştüğü için birçok basit AKP
“açılım” dedikleri şey, AKP’yi soldan başlatılabilir. Ama bu sol
le ve kalın yazmaktan başka çö- operasyonuna “bu bizi aşar” di-
kurtarma manevrasıdır. MHP’yi ile ve solun bugünkü haliyle de-
züm çaresi yoktur. yerek seyirci kalmıştır. Kendi
ve CHP’yi dışlayan bir “devlet ğil elbette. Krizin mahvettiği
davasını ciddiye alan bir solu
“Eğer öyle ise, Kürtler AKP’nin halka günübirlik de olsa nefes
projesi” tahayyül edilebilir mi? aşan hiçbir şey olamaz. Bunun
oyununa gelmez” demeyin sa- aldıracak bir karşı saldırıyı te-
Kürtler yurtlarına kın, çünkü geleni çoktur. DTP tiklemenin kendi görevi oldu- ne demek olduğunu anladığı
kavuşmadıkça… üzerinden PKK’ye eklemlenmiş ğunun bilincindeki bir sol baş- halde davranmayan sol, kendi-
Bunu anlamayan kafaya şaş- “makul Kürtler”in büyük bir bö- latabilir ancak AKP kâbusuna ni ciddiye almayan soldur. Sol
mak gerekir. Nedir bu “Kürt lümü, AKP’nin “Kürt karşı gerçek bir sınıf muhalefe- olmak başkadır, solda oynamak
Açılımı” ve nereden çıkmıştır? açılımı”ndan, bu açılım PKK’nın tini. Böyle bir sınıf muhalefeti, başka.
Üç beş silahlı militanı görmez- tasfiyesini amaçlamış olsa bile, iktisadi ve siyasi “merkez”i tek Kendimizi ciddiye alalım artık!
14 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Politika

Yön tayini
Hiçbir ulus devlet sınırıyla sınırlı olmayan sosyalist iktidar ve birlikler için
mücadele gerçekçi ve geçerli bir hedeftir

Haluk Yurtsever kriziyle el ele büyüdüğü bir yö- nemelerdi. de tutarak AB ve Çin karşısında
rüngeye girdi. üstünlük sağlamaya çalışıyor.
Bu kısa özet, bugün sıkça dile ge- Bunların hiçbirini tek başına, ya
Türkiye kapitalist cumhuriyeti, Türkiye, bu sürece 12 Eylül dö- tirilen “dış ve iç dinamikler ört- da İsrail ve Irak Kürdistanı Böl-
1991’den bu yana kendisine ye- nüşümünden geçerek eklemlen- üştü” doğru saptamasının bir gesel Yönetimi’yle işbirliğiyle
ni bir yer, yeni bir yön, yeni bir di. 12 Eylül, Türkiye tekelci ser- nokta operasyonunun değil, 30 gerçekleştirecek güçte değil.
yol arıyor. mayesinin dışa açılmasını, dün- yıla yakın bir sürecin ürünü ol- Müttefiklere, ortaklara ihtiyacı
ya sermayesiyle bütünleşmesini, duğunu, ayrıca durumun yalın var. Kapitalist gelişmişliği, İs-
1991, dünya siyasal coğrafya-
Türkiye’nin bölge lideri altem- komplo ve taşeronluk teorileriy- lamcı restorasyonu, egemenleri
sında denge ve parametrelerin
peryalist bir güç olmasını hedef- le açıklanamayacak boyutları ol- arasındaki “büyük uzlaşma”sıyla
köklü biçimde değişmeye, geri-
leyen, üniformalı finans kapital duğunu gösteriyor. Türkiye, ABD için bu coğrafya-
ci karakterde bir ara dönemin
eliyle yürütülen bir toplumsal nın bugün için alternatifi olma-
üstümüze çökmeye başladığı ta- * * *
transformasyon hareketiydi. 12 yan müttefikidir. “Model ül-
rihtir. Bu tarihten sonra, dünya
Eylül döneminde devlet, Türkiye ABD’nin yeni Avrasya stratejisi ke”olma kapasitesi de yabana
sermayesinin hareketi önünde-
toplumuna cumhuriyet tarihinin ile Türkiye kapitalizminin em- atılamaz.
ki siyasal engeller bir bir orta-
en kapsamlı İslamcı aşılamasını peryalistleşme yönelimi, kon-
dan kalktı; eski Sovyet, Doğu AKP bir ABD tasarımı olarak bi-
yaptı. joktürel ve taktik planda da ör-
Avrupa ve büyük Çin toprakları çimlendi ve yedi yıllık iktidarın-
kapitalizme açıldı; emperyaliz- İktidardaki Turgut Özal’ın dışa, tüşüyor. ABD çözülmekte olan da içeride ve dışarıda küresel
min antikomünist, antisovyetik özellikle de bölgeye açılma, Kürt hegemonyasını bu bölgede ge- sermayenin has partisi olduğu-
eksenli jeopolitiği temelsizleşti; sorununu “Türkiye’yi büyüterek liştireceği inisiyatifle onarmaya, nu kanıtladı. Egemen sınıf ve
dünya neoliberal bir taarruzun çözme” girişimleri henüz olgun- Irak, İran ve Afganistan sorunla- devlet içindeki gücünü pekiştir-
sonunda, yeniden ve yeni tür- laşmamış, pratikleşme zamanı rından daha fazla bataklığa sap- di. AKP Türkiye’nin en Ameri-
den bir paylaşımının güncelleş- gelmemiş de olsa, dünyayla bü- lanmadan sıyrılmaya, Ortadoğu kancı partisidir, ama aynı za-
tiği, patlayan yeni buhranın iç- tünleşen sermaye sınıfının öz- ve Kafkasya’daki enerji kaynak- manda, büyük buhranın ve he-
eriği değişmiş bir hegemonya lem ve eğilimlerini yansıtan de- larının/yollarının denetimini el- gemonya krizinin yarattığı kao-
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 15

tik ortamı değerlendirerek ge- ji olmaktan çıkarıyor. Bir başka “demokratik” ya da “bağımsız”, bir iç olgu haline geldiği bir dö-
rektiğinde ABD denetimi dışın- önemli gösterge, Aleviliğin dev- “kamucu” bir kapitalizme razı nemde soyut cumhuriyetçi bir
da hareket etme eğilim ve kap- letten ve CHP’den kopma süreci- oluyorlar. Liberal denilen eski söylem eşliğinde, sosyalizm adı-
asitesi taşımaktadır. Büyük ser- ne girmiş olmasıdır. solcular, ulus devleti artık sınıf na ulus devlet savunusu büyük
mayenin has partisidir, ama aynı ve iktidar mücadelesinin içinde bir aymazlıktır.
AKP ile karşıtları arasındaki
zamanda kendinde sermaye sı- gerçekleştiği bir siyasal birim
mevzi savaşları bir süre daha de- Marksizmin her zamanki sorusu,
nıfını terbiye gücü görmektedir. olarak görmedikleri ve böyle
ğişik biçimler alarak sürecek ol- ele alınan her toplumsal siyasal
Dinci ağırlıklı ideolojik, cema- başka bir birim de olmadığı için
sa da, geleneksel devletçi, Kema- olgu için değişmez bir yalınlık
at/tarikat köklü örgütsel bir te- hem ideolojik, hem fiili olarak sı-
list tarafın orta ve uzun erimde taşır: Devlet, demokrasi, cumhu-
mele dayanmaktadır, ama artık nıf mücadelesini reddediyor, kü-
Türkiye’yi yönetecek, sürükleye- riyet vb. sınıfsal içerikleriyle be-
yargı, içişleri, eğitim ve adalet resel kapitalizmin Türkiye’ye
cek bir konumu yeniden kazan- lirlenirler. Genel olarak demok-
bakanlıkları başta olmak üzere AKP eliyle taşıdıklarını düşün-
ması neredeyse olanaksız görü- rasi olmadığı gibi genel olarak
devlet aygıtında, sivil bürokrasi, dükleri “demokrasi”ye fit olu-
nüyor. cumhuriyet de yoktur. Türkiye
medya içinde ciddi bir güç, TSK yorlar. Ulusalcılar, Kemalist dev-
içinde de giderek güçlenen ta- Özetlersek, Türkiye kapitalist leti “çözen”, “Türkiye’yi bölmek Cumhuriyeti bugün değil, kurul-
raftır. AKP devletin baskı aygıt- cumhuriyetinin geleceğini, aki- isteyen emperyalizme” karşı duğu günden beri burjuva cum-
ları üzerindeki doğrudan haki- betini bugün herkesten çok AKP ulus devlet kalesini bu devletin huriyettir. Evet, Türkiye cumhu-
miyetini güçlendirir, kendisine temsil ediyor. Türkiye’yi bölge- ordusuyla birlikte savunmaktan, riyeti prekapitalist, yarı sömür-
bağlı totaliter polis devletini nin finans, aynı zamanda serma- “cumhuriyetin değerlerini” ge, teokratik Osmanlı İmpara-
adım adım inşa ederken bu sü- ye ihraç merkezi haline getirme, emekçiler adına savunmaya ka- torluğuna göre tarihsel olarak
reci “sivil toplumsuz Kemalist Rusya ve Kafkaslardaki enerji dar değişen formülasyonlar için- ileri bir adımdır. Ama o kadar.
cumhuriyet” karşısında “sivil kaynaklarını Türkiye üzerinden de sosyalizmden, sınıf mücade- Türk burjuva sınıfı ayakları üze-
toplumcu/cemaatçi demokrasi” AB’ye bağlayarak kendisini lesinden uzaklaşıyorlar. Acı ve rinde dikildiği andan itibaren iş-
alternatifi olarak sunabilecek, bu AB’ye dayatma vb. temelsiz id- ibret verici olan, “demokratlık” çi düşmanı, antikomünist, Kürt
aldatmacayıı geniş bir kesime dia ve yönelişler değiller. Karşı- ve “yurtseverlik”in bugün solda- inkarcısı, otoriter, sonuç olarak
yutturabilecek olanaklara ve cü- lıkları var. Türkiye’nin önünde ki kimi eğilimler için siyasal bir gerici bir yörüngeye girmiştir.
rete sahip bir siyasal oluşumdur. böyle bir yol var. kurgunun, taktiğin türevi olma- Dünya süreçlerinin olağanüstü
nın ötesine geçip birincil kimlik karmaşık ve cilveli karakterine,
AKP’ye bu denli geniş bir hare- Ancak, bu kapasite ve yöneliş Sovyet sosyalizmini savunmanın
referansı, esas içerik haline gel-
ket serbestisi, devlet içinde bu konjonktürel güç ilişkilerindeki yüklediği çetrefil görevlere rağ-
mesidir.
denli güçlenirken muhalefetmiş dalgalanmalara fazlasıyla açıktır. men komünistler bu burjuva
gibi davranma olanağı sağlayan, Çok kısaca belirtmek gerekirse, Ulus ve yurt kapitalist pazar iliş- cumhuriyete karşı mücadele et-
karşısındaki burjuva muhalefe- birincisi ABD’nin dünyadaki ve kileriyle ortaya çıkan, burjuva
mekten geri durmadılar. Musta-
tin arkaikliği ve perişanlığıdır. bölgedeki durumuna, İran ve topluma ait kavramlardır. Yurt-
fa Suphi ve 14 yoldaşının katle-
TSK, yargı, üniversite, sivil bü- öteki karşıtlarıyla ilişkilerinin severlik, Marx’ın sözleriyle
dilmesi bir sınıfsal tasfiye hare-
rokrasi ve medya içindeki Ke- seyrine, bu gelişmelere Çin ve “mülkiyet duygusunun ideal bi-
ketidir. Bu, daha o zaman Ekim
malistler iktidar mevzilerini yi- Rusya’nın alacağı tutumlara vb. çimidir.” Dünya sosyalist hare-
Devrimi’nin, Bolşevikleşme akı-
tirir, tel tel dökülürken AKP’den birçok değişkene bağlı olarak ketinin, tarihsel nedenleri ne
mının etkisi üzerinden mayalan-
daha devletçi, milliyetçi, şoven, tüm senaryolar ters yüz olabilir. olursa olsun “vatan” kavramını
İkincisi, ABD’nin Ortadoğu’da öne çıkaran yönelimleri bize bir makta olan komünist hareketin
Kürt düşmanı, militarist bir söy-
lem ve eylem çizgisinde statüko- bir “Osmanlı barışı” tasarladığı, başarıyı, üstünlüğü değil, sonuç- yok edilmesi operasyonuydu.
yu savunuyorlar. Milliyetçi, geri- gücünün yetip yetmeyeceği ayrı, ları ağır olan çok temel bir yanıl- Burjuva cumhuriyet başka ne-
ci bloğun parlamentodaki ton öl- Türkiye’ye bu geniş coğrafyayı gıyı anlatmaktadır. İkinci Dünya denlerin yanı sıra, 1920’lerde
çeğinde farklı uzantıları olan ikram edeceği büyüklere masal- Savaşı sonrasında işçilerin ulu- yanı başında bir sosyalizm de-
CHP ve MHP hiçbir ”vizyon”u, dır. Yeri gelmişken ekleyelim; sal devlet projelerine dahil edil- nemesi yaşandığı, sosyalist ha-
hiçbir çözümü ve geleceği temsil ABD’nin ve AB’nin Türkiye’yi bö- mesinin, on dokuzuncu yüzyıl reket kendi içinde de nüvelendi-
etmiyorlar. leceğine, ya da bölgenin süper emek enternasyonalizminin çok ği, yani daha ilerisi gerçekten var
gücü yapacağına ilişkin çıkarsa- acı biçimde çöküşüyle sonuçlan- olduğu için gericileşti.
Kemalist cumhuriyetçilik sınıf- maların ikisi de bunları ileri sü- dığını artık görmek gerekiyor. * * *
sal, ideolojik ve siyasal temelle- renlerin siyasal bağlanmalarını Bugün, işçi hareketini burjuva
riyle çöküyor. Türkiye, artık bir haklılaştırmak için başvurdukla- Söz bitmedi ama yer bitti. Bu ya-
cumhuriyete razı ve “ortak” et-
zamanların devlet koruması al- rı abartılmış argümanlardır. zıyı varmak istediği yere şu so-
meye çalışmak, ulusal bir temel-
tında, gümrük duvarları gerisin- ruyla bağlayabiliriz: Gerçek bir
de geliştiği halde ulusçuluğu,
de gelişen sermaye gruplarının * ** toplumsal seçenek, ideolojik, si-
“ulus devlet” kutsallığını aşma
egemen olduğu bir ülke değil. yasal ve örgütsel bir bütünlük
Türkiye solu, sosyalistleri de ye- yönünde güçlü bir eğilim taşıyan
Geleneksel İstanbul sermayesi olarak sosyalizmin yeniden ku-
ni koşullarda yeniden yön ve yol Kürt halk hareketinin tarihsel
de, “Anadolu sermayesi” deni- ruluşu ve sosyalist iktidar bugün
belirlemeye çalışıyor. olarak haklı, emekçi karakteri
lenler de küresel sermayenin ve toplumsal karşılığı olan, gerçek-
ağır basan, üstelik bugün için en
tek dünya pazarının organik Önce “yol”dan çıkanlarla ilgili bir çi hedefler midir?
birlikçi bir programı savunan di-
parçası oldular. “İç pazar” ve not: “Liberal” ve “ulusalcı” ola-
renişinin bugünkü devleti, kapi- Daha sonra açmak üzere, bu so-
ulus devlet onları eskisi kadar il- rak bir ölçüde toptan ve kolaycı
talist cumhuriyeti aşan devrim- ruya ikircimsiz bir netlikte, ufku
gilendirmiyor. Kemalizm artık biçimde tasnif ettiğimiz eğilim-
ci potansiyelini görmeyerek her bugünün hiçbir ulus devlet sını-
kapitalist Türkiye’nin egemen lerin ortak bir yanı var: İki eği-
şeyi Türkiye ulus devletinin be-
ideolojisi değil. Türkiye’nin en lim de dünyada ve tek tek ülke- rıyla sınırlı olmayan sosyalist ik-
kası ve bölünme sendromu ile
“küresel” kurumlarından olan lerde kapitalizme karşı sosya- tidar ve birlikler için mücadele
değerlendirmek su katılmamış
TSK içindeki tasfiye ve düzenle- lizm için mücadeleyi artık geçer- etmenin gerçekçi, geçerli, uğru-
ulusçu tutumudur.
meler, dünyanın ve ülkenin li ve gerçekçi bir hedef olarak na savaştığımız geleceği yakın-
ideolojik atmosferi devletin bu görmüyor, kapitalizmin yaşanan Sermayenin hareketinin ulus laştıracak temel hedef olduğu
en önemli kurumu içinde de ana krizle birlikte daha da ağırlaşan devletleri aşmakta olduğu bir yanıtını veriyorum. Yönümüzü
akım Kemalizmi egemen ideolo- saldırıları karşısında, “sosyal”, dünyada, emperyalizmin çoktan belirleyecek olan bu yanıttır.
16 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Politika Kavramların Evreninde: YURTSEVERLİK


Doğan Göçmen >> sayfa 38

TKP: Boşluğa yazılan siyaset


TKP çark-çekiçli bayrağını Türkiye Cumhuriyetine uzatacak ve ondan,
masaldaki iyiliksever perinin balkabağından atlı araba yaptığı gibi,
sosyalist bir cumhuriyet yapacak!
Mehmet Ortakaya

Elimizde bir broşür var. Temmuz 2008’de


Türkiye Komünist Partisi (TKP) imzasıyla
yayınlanan bu broşür “Felaketin Eşiğinde”
başlığını taşıyor. Metnin ana fikrini, daha ilk
cümlede öğreniyoruz: “Türkiye Cumhuriye-
ti bir felaketin eşiğinde.”
Broşürün yayın tarihi biraz eskimiş görüne-
bilir. Ancak metnin içeriğini, TKP’nin yeni
programını ve bunlarla uyumlu siyasi yöne-
limlerini bir bütün olarak göz önüne aldığı-
mızda, karşımızdakinin Türkiye solunun
ulusalcı eğilimlerinin tipik bir tezahürü ol-
duğu rahatlıkla anlaşılabilir. Ulusalcılık, bu-
gün sol için zaten bir sorun ve önemli bir
ideolojik mücadele başlığı. Ancak, kendisini
“Türkiye’nin komünist partisi” olarak sunan, TKP’nin laik duyarlıklara seslendiğini düşündüğü kampanyalarından bir örnek...
Leninist örgüt ve siyaset teorilerinin savu-
nucusu olduğunu iddia eden bir siyasi yapı çilerinin kıskacına alınan cumhuriyet tasfiye “efendimiz! sizin için saygı ateşi yapamadıy-
da aynı sorun alanının içinden, üstelik Mark- edilmektedir. sak bunun kırk sebebi var. Birincisi barutu-
sist terminolojiyi kullanarak konuşuyorsa n Türkiye’de sosyalizmin yolu anti-emper- muz yoktu” diyen tören subayının, diğer otuz
durum daha da ciddidir. dokuz sebebi anlamsızlaştırmasında olduğu
yalizmden geçer.
gibi.
Peki, dediği nedir TKP’nin? Elimizde, yuka- n Emperyalist saldırganlık karşımıza cum-
rıda anılan metinlerin yanı sıra, TKP yöneti- huriyetin tasfiyesi olarak çıktığına göre, an- İşte bunlardan birkaçı:
cilerinin çok sayıdaki açıklamaları da var. n Emperyalizmin 1923’ten intikam peşinde
ti-emperyalist mücadelenin ve sosyalizmin
Kanımca bunların en temsili olanları, Komü- olduğunu söylemek, Kemalizm’den yapılmış
yolu, bu tasfiyeci taarruza karşı cumhuriye-
nist dergisinin 314. sayısında, Kemal Okuyan apaçık bir intihaldir. Emperyalistler, “daha
ti sahiplenmekten geçer.
ve Aydemir Güler tarafından yapılan açıkla- kurtuluş mücadelelerini verirken, yolunu ka-
malardır. Bakınız, ne diyor Güler orada: “Bir Sermaye sınıfının eline düşmemiş pitalizm olarak belirlemiş” (anılan broşür)
tarafta burjuvazinin yük olarak gördüğü ve Cumhuriyet mi var? bir Türkiye Cumhuriyeti’nden öç alacak ka-
az zararla kapatmayı göze aldığı bir yapı. Bu Bu kadar sakınımsız biçimde ileri sürülebil- dar aptal olamaz. Hele bir de bu cumhuriyet,
bakış açısının karşısında ‘bu yapıyı batırma- meleri için, bu tezlerin klasik metinlere ve tüm doğal ve beşeri kaynaklarını uluslar ara-
na izin vermeyeceğim, ille batıracaksan, çekil Lenin’e bir dizi göndermeyle desteklenmesi sı sermayeye cömertçe sunmuşken, süreç
kenara ben yöneteceğim’ diyen işçi sınıfı gerekir. Keza, Türkiye Cumhuriyeti olgusu- içinde emperyalizmin Ortadoğu’daki bir alt
perspektifi.” Ve ekliyor: “İşçi sınıfı Türkiye nun, aslında yalnızca bir aşaması olduğu halkasına dönüşmüşken, Kürt ulusal demo-
Cumhuriyeti’ni koruyacaktır, bir. Ve iki, işçi Türk modernleşmesi ve daha da kapsamlı kratik direnişinin hizaya getirilmesi ve Tür-
sınıfı bu cumhuriyeti sosyalist bir cumhuri- olarak Doğu modernleşmesi bağlamlarında kiye’nin bölgesel açılımları için ABD’nin açık
yete dönüştürecektir.” irdelenmesi vazgeçilmez şarttır. Tüm bunla- desteği alınmışken bir tarihsel öçten ve tas-
TKP’nin “tezleri” rın sınıfsal bir bakış açısını gölgede bırak- fiyeden söz etmek, ancak ve ancak ideolojik
Bu “sınıf perspektifinden” bakıldığında, gör- maması ise en önemli düstur olmalı. Kısaca- sanrılar içinde kıvranan, gerçeklik duygusu-
evin ne olduğunu böylece anlamış oluyoruz. sı, bu türden tezlerin birkaç boğumdan ve nu yitirmiş Kemalistlere yaraşır.
Bu görevin gerekçesinde ise, özetle ve mea- süzgeçten geçirilmesi, değişik düzeylerde n TKP’nin, bilimsel ve sınıfsal bir tahlile de-
len söylersek, TKP’nin şu türden tezleri bu- sağlamasının yapılması gerekirdi. Heyhat, ğil, ideolojik nitelikli bir algıya dayalı cum-
lunuyor: TKP literatüründe böylesine kapsamlı bir huriyet değerlendirmelerindeki keyfi seçici-
n Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ve kaza- entelektüel çabanın izini sürmek mümkün lik oldukça çarpıcıdır. Konuyla ilgili TKP söy-
nımlarıyla (ulusal egemenlik, bağımsızlık, la- değil. Arkadaşlar, “dedim ve oldu” rahatlığı leminde, sistematik biçimde, “kazanımlar ve
iklik) Türkiye kapitalizminin yönelimleri içinde tez imal etmeye devam ediyorlar; baş- değerler” Cumhuriyet’e, halk düşmanı poli-
arasında çelişki ve çatışma vardır. kalarına da hikmetinden sual olunmaz bu tikaların sorumluluğu ise sermaye sınıfına
tezleri anlamak düşüyor! Hem bu yüzden, aitmiş izlenimi yaratmaya hasredilmiştir
n 1923 yenilgisini asla sindiremeyen em- hem de yazının sınırları daha fazlasına izin (bunun bol miktarda kanıtı Komünist’in 314.
peryalizm, Sovyetlerin de aradan çekilme- vermediği için, biz de kestirmeden gidelim. sayısındaki söyleşilerde bulunabilir.) Sor-
siyle Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı tarihsel Belki de, fazlaca derinlere inmeyen birkaç mak gerekir: Kürt halkı aşağılanıp dışlanır,
bir intikam politikası gütmeye başlamıştır. anımsatma ve soru, daha fazlasını gereksiz işçi sınıfı sermayenin demir yumruğu altında
n Emperyalist kuşatmanın ve yerli işbirlik- kılacaktır; tıpkı fıkradaki kaptan-ı deryaya, ezilir, Türkiye Soğuk Savaş baronlarının pe-
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 17

Politika
şinde tehlikeli serüvenlere sürüklenir, devrimci muha-
lefet her türlü kanlı ve yasadışı yol kullanılarak bastırı-
lırken bu cumhuriyet nerededir? Tüm bunlar, daha res-
men ilan edilmeden “dünyanın egemenlerinin doluştu-
ğu ve 20. yüzyılın başında kendisini düpedüz kovan lige
TKP’nin
yeniden girmek için” (anılan broşür) karar kılmış bir
cumhuriyetin kaçınılmaz ve olağan sonuçları değil mi-
dir? Yoksa sermaye sınıfı bu kanlı ve kirli politikaları si-
vil toplum kuruluşları eliyle mi uygulamıştır?
adıyla imtihanı
Yanıtları biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti olup bitenin Sosyalizmin temel değerlerinin, savunulma-
hem başında, hem de içindedir. Resmi karar merciidir o;
birinci elden icracıdır; dahası her kalite ve meşrepten te-
sıyla açılan kanal “Zinde Güçler”ci siyasetle
tikçinin hem hamisidir, hem akıl hocası. Öyleyse tekrar tıkandı
soralım: İşçi sınıfı bu cumhuriyeti mi sahiplenecek, “sos-
yalizm tacını” (29 Ekim bildirisinden) bu cumhuriyete
mi giydirecek?
Kastedilenin bu olmadığı çok açık. O halde hangi cum-
huriyeti sahipleneceğiz? Belki sermaye sınıfının eline hiç
düşmemiş, tarihin böylesini hiç yaşamamış bir başka
Türkiye Cumhuriyeti, ideal bir Türkiye Cumhuriyeti da-
ha vardır da, aşkın dünyadaki yerini bir tek TKP bilmek-
tedir! Belki “Cumhuriyetle birlikte elde edilen tarihsel
kazanımlarla sermaye diktatörlüğü¬nün kurumsal yapı-
sını ayrıştırmak” için o cumhuriyeti arayıp bulacağız ve
“sosyalizm tacını da” yine o ideal ve masum cumhuriye-
tin başına geçireceğiz, kim bilir!
n İroniyi bırakıp sadede gelelim. Öncelikle şunu görme-
li: 1923 hakkında ne düşünürsek düşünelim, biz tutu-
mumuzu bugün buradaki, 2009 Türkiye’sindeki burjuva
devletine bakarak belirlemek durumundayız. Peki, gö-
rünen nedir? Konumuz açısından söylersek; Türkiye
Cumhuriyeti’nin güncel ve somut varoluş biçimi ve ko-
şullarının, sosyalizm yönelimli bir gelişme için gereken
her türden demokratik birikim ve kazanımlardan tü-
müyle yoksun olduğudur. “Türkiye Cumhuriyeti” ve “sos-
yalizm,” bir oxymoron, bir paradokstur. Aslında bu ku-
ruluştan beri böyleydi. 1923 bir devrim midir, değil mi-
dir, tartışılmaktadır, ancak demokratik olmadığı her tür- TKP’nin politikaları, Kürt düşmanı “Türk Solu” dergisinde sempati ile karşılanıyor
lü kuşkunun ötesindedir. Bu cumhuriyetin halksız halk-
çılığıyla, burjuva dünyasının ufkunun kararıp durduğu 1960’lar Türkiyesi’ndeki en pres-
bir çağa gelen doğumu, sonuçta gerçek bir Aydınlanma- Osmancan Eratalay tijli temsilcisi- kurduğu devletin
nın değil de, bir alacakaranlık kuşağının ortaya çıkması- bekası gereği, yeni devleti kuran si-
nı da açıklar. Somut bir örnek verelim: Dinsel cemaatten yasi hareketin pozisyonunda bir
ulusa geçiş ileri bir adımdır, bu doğru. Ancak kim, “bra- Milli Şef İnönü’nün Cumhuriyet Halk tadilatla “solcu” olmuştur.
kisefal kafalı beyaz Türk” ideolojik mitinin, Ümmet-i Mu- Partisi’nin “Ortanın Solu” olduğunu
Devlet partisi, kurucu ideolojisini
hammet inancına göre daha gerçek ve kapsayıcı bir yurt- ilan ettiği tarihsel anı düşünün.
ancak solun öncülük ettiği toplum-
taşlık zemini sunduğunu söyleyebilir? Saraçhane mitingi, Kavel direnişi gi- sal hareketler ile mesafesini açma-
TKP’nin müttefikleri kim? bi eşiklerden geçen Türkiye işçi sını- dan güncel bağlamda yeniden üre-
Bugüne dönersek: Diyelim ki TKP haklı, Türkiye Cum- fı bu kez siyaset sahnesinin en üst tebileceğini (devlet deneyimi saye-
huriyeti, A. Güler’in 29 Ekim 2007 tarihli Internet Sol’da temsil organında, parlamentoda sinde kuşkusuz) hızlıca görmüştür.
dediği gibi, “üzerinde iktidar mücadelesi verdiğimiz ze- temsil olanağı kazanmıştır. Diğer bir söyleyişle, Cumhuriyet
min” olacak. O zaman sormak gerek: Özel olarak tanım-
lanmış bu zeminde, TKP müttefik diye kimleri alacaktır Devlet partisi “solcu” oluyor Halk Partisi devletle, devletin ( zor
Türkiye İşçi Partisi, on beş milletve- yahut ideolojik) tüm aygıtları ile
yanına? Aradaki uzlaşmaz karşıtlık ve muazzam boşluk
kili ile meclise girdikten, aşağıdan mesafesini yeniden tayin edeceği-
hangi geçiş aşamalarıyla telafi edilecek? Lenin, otokrasi-
yükselen hareketin aracı kullanmak- ni ima etmiş, tüm siyasal yatırımı-
den sosyalizme geçişte demokratik devrim diyordu. TKP
sızın parlamento kürsüsünden de nı bu yönde yaparak “sosyal de-
soyut bir sosyalist devrimden daha fazla ne diyor, geçiş
sözünü söylemeye başlamasından mokratlaşmıştır”. Devlet ile mesa-
sürecini nasıl tanımlıyor? Elinde böylesi bir geçişin yo-
hemen sonra Cumhuriyet Halk Par- fenin yeniden tayininin adıdır or-
lunu açacak asgari bir program var mı? TKP susuyor ve
tisi bizzat Genel Başkanı tarafından tanın solu…
konuşacağı da yoktur; belki verilecek bir yanıt olmadı-
ğından, belki yanıt var da paylaşılmak istenmediğinden... “ortanın solu”na yerleştirilmiş, diğer Karaoğlan efsanesi
bir ifade ile sosyal demokrasi den- 1970’lerin Karaoğlan’ı Bülent Ec-
Sanki TKP çark-çekiçli bayrağını Türkiye Cumhuriyeti-
meden sosyal demokrat ilan edil- evit’i düşünün…
ne uzatacak ve ondan, masaldaki iyiliksever perinin bal-
miştir.
kabağından atlı araba yaptığı gibi, sosyalist bir cumhuri- Ecevit, 1960’larda işçi sınıfının sö-
yet yapacak! Yine ironi yaptım. Ama çaresiz, siyasetin İsmet İnönü -1908’den başlayarak zünü siyaset sahnesinde söyleme-
böyle boşluğa yazılanını, sonuna kadar gerçekler üze- “devleti kurtarmak” vazifesini adım sinden ve Türkiye sosyalist hare-
rinden eleştirmek zor oluyor. adım ifa etmiş bir siyasi anlayışın ketinin toplam etkisinin siyasette
18 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Politika
tayin edici bir hal almasın- çekliği bir veri alarak “bü- Sosyalizmin temel değer-
dan hemen sonra, 12 Mart
Cuntası’nın artık iler tutar
tarafının kalmadığı açıkça
görüldüğünde “Karaoğlan”
yük siyaset” yapmak nasıl
olur diye soranlara öneri-
miz sözü geçen partiye da-
ha yakından bakmaları
lerinin tekrar tekrar savu-
nulması ile açılan kanal
“Son Kriz” saptaması gibi
garabetlere dayanan bir
Emperyaliz
olmuştur. olur. “Zinde Güçlerci” siyasetle
CHP’nin tek şansı yükse- Gelenek çevresi, Sosyalist tıkandı. Türkiye Cumhuriyeti “bağımsızl
len toplumsal politik hare- Türkiye Partisi’nin kurulu- Kontrgerillanın en pespa-
kete hitap etmek, kitlele- şu ile birlikte reel sosyaliz- ye, maceracı aparatına her
rin taleplerini sahipleni- min çözülüşünden sonra dokunulduğunda çürük di- Ümit Tanışır
yormuş gibi gözükmek ve Türkiye Sosyalist Hareke- şine dokunulmuş gibi ye-
sosyalist hareketin büyük ti’nde uç veren likidasyona rinden zıplanmasının, öl-
öbeklerinin “oyuna” talip açıkça karşı koyduğu için çüyü kaçıran tepkiler gös- Geçtiğimiz aylarda Dışişleri Bakanı Davu-
olmak olduğu için, kontr- kendisine bir kanal açtı. terilmesinin başka bir toğlu ve Suriye Dışişleri Bakan’ı Velid Mual-
gerillanın üzerine gidilir, açıklaması yoktur. lim iki ülke halkına bir “hediye” verdiler. He-
1990’larda bu siyasi çizgi-
“ak günler” yazılır dağa ta- diye, Suriye ve Türkiye arasında vizenin kar-
nin en belirgin özelliği ne- Yurtsever Cephe siyaseti-
şa… şılıklı olarak kaldırılmasıydı. İki ülke arasın-
dir diye sorulduğunda açık nin, 30 Ağustos açıklama-
Havanın döndüğü artık bir aşamacılık reddiyesi ve da vizenin kaldırılmasının yanı sıra Yüksek
larının yahut Cumhuriyet Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kurulma-
belli olduğunda ise “kim- ısrarlı bir bağımsız sosya- çözülüyor diye sınır ötesi sına da karar verildi. Hükümetin Temmuz
seye diyet borcu” bulun- list hat vurgusu yanıtını maceralar öneren bir dü- 2009’da Irak’la, 16 Eylül’de Suriye ile imza-
madığını belirten, bütünü verseniz başınız ağrımaz- zen içi hizbin “ehven-i şer” lanan Stratejik Ortaklık Bildirgesi’nin ben-
ile sıkıyönetimden (Genel dı.
Kurmay’dan) medet uma- olarak gösterilmesi gibi zerlerinin İran ve diğer bölge ülkeleriyle de
rak solun üzerine gidilme- Anımsanacaktır, Gelenek başlıklar ise bu bahiste bi- imzalanması amaçlanıyor.
sine rıza gösteren de Kara- Dergisi’nin ve Sosyalist İk- rer ayrıntıdır. Bu stratejik işbirliği anlaşmasına göre, kon-
oğlandır. tidar Gazetesi’nin sayfala- sey yılda en az bir kez başbakanlarla topla-
Bugün, Türkiye vasatında
rı burjuvazinin her hangi nacak, başbakanların altında bakanlar düze-
1999’da Öcalan’ın yaka- sosyal demokrasi olarak
bir hizbinin diğerine karşı yinde bir mekanizma oluşturulacak. Anlaş-
lanmasından sonra MHP anılan Baykal’ın Cumhuri-
aldığı pozisyonu fazlasıyla mada dikkat çekici yan ise söz konusu me-
ile koalisyon yapan, 19 yet Halk Partisidir.
önemseyenlerin eleştirisi- kanizmanın diplomasi, enerji ve ekonomi
Aralık operasyonu ile ken- ne, “CHP’cilik” yaparak “ik- Türkiye Komünist Partisi, konularında iki ülkenin işbirliği ve bütünleş-
disi için alanları doldur- tidar perspektifinden” on iki yıldır istikrarlı bir mesi amacıyla yılda en az üç kez toplanacak
muş insanların çocuklarını uzaklaşanların yerden ye- biçimde “çözülen Cumhu- olması. Anlaşılan Türkiye’nin şu “Ortado-
“hayata döndüren” de aynı re vurulmasına ayrılırdı. riyete” sahip çıkmaya çalı- ğu’da yeni bir ilişki modelinin tesisi” dileği
Ecevittir. şan bu sosyal demokrat ta-
Unutulmaması gerekir, hızla ete kemiğe bürünüyor. Tüm bu geliş-
Ecevit, “Cumhuriyetin be- Gelenek Dergisi’nin “ba- bana hitap etmekte, bu ta- meler karşısında insan ister istemez “Dur-
kası” için kontrgerillanın ğımsızlık, demokrasi, sos- banı örgütlemek için çaba- duk yere bu adamlar bize niçin hediye veri-
üzerine gideceğini ima yalizm” üçlemesinden lamaktadır. yor? Bu Stratejik İşbirliği Konseyleri de ne-
ederken sosyal demokrat “demokrasi” kavramını çı- Bir siyasi hareketin örgüt- reden çıktı?” diye soruyor
olarak ittifaklar politikası- kararak sözünü kurması lemeye çalıştığı siyasi ger- Kapitalizm ABD’den ibaret değildir!
nın ana bahsi haline gelir- aşamacılık ile arasına me- çekliğe hitap edebilecek ABD 1950’lerden bu yana halkların düşma-
ken, yine aynı bekanın mu- safe koyma çabasının bir bir biçimde kendisini kur- nı, soyguncu, katil ve emperyalizmle bütün-
hafazası için mahpus dev- işareti, 1970’lerde Türkiye leşmiş bir ülke olarak tüm dünyada akıllarda
ması ve bunun doğal sonu-
rimcilerin katline rıza gös- Sosyalist Hareketi’nin de- yer etti. İnsanlık düşmanı sicili hayli kabarık
cu olarak tabanla, diğer bir
terdiğinde “faşist” olarak mokrasi vurgusuna aşırı olan bu ülke, Türkiye solunun çoğunluğu ta-
söyleyişle o gerçeklikle
nitelenmiştir. önem verdiği saptaması- rafından da aynı şekilde algılandı ve hala da
benzeşmesi, aradaki akış-
Türkiye’de sosyal de- nın doğal bir sonucu sayı- kanlığın süreklileşmesi öyle algılanıyor. Fakat, artık yeni bir durum-
mokrasi ne demektir lırdı. doğaldır. la karşı karşıyayız: ABD hegemonyası gerili-
Oysa Türkiye’de sosyal de- Bir Gelenek dergisi okuru- yor. Hatırlanacağı üzere 1975 kriziyle birlik-
mokrasi devletle mesafe- 2009 Türkiyesi sosyal de- te ABD kendisini dünyanın “finans kralı” ilan
nu diğer solculardan ayı- mokrasisinin ise örneğin
nin gerektiğinde açılması ran en tipik özellik “sosyal etmişti; 1980’lerden itibaren ekonomisi git-
gerektiğinde ise su sızma- Kürt milletvekillerini mec- tikçe malileşmiş, malileştikçe üretim gücü
demokrasi”den hayır gel- lise taşıyan 1991 sosyal
macasına kapanması ara- meyeceğine ilişkin keskin ABD topraklarından başka coğrafyalara kay-
sında gidip gelen bir “siya- demokrasisine rahmet maya başlamıştı. ABD’nin gücünün tüm dün-
(kimi zaman ölçüsüz) vur- okutacağı açıktır.1977 se-
sal gerçekliktir”. yaya hükmedemeyecek ve de “baş emper-
gu, yalınkılıç bir “sosyalist çimlerinde “CHP’cilik” ya- yalist” olamayacak kadar gerilediği Irak sa-
Şubat 1997 tarihinden bu devrimcilik” idi. pılması 2009 seçimlerinde vaşındaki başarısızlığından, Kafkaslarda al-
yana önce Sosyalist İktidar Şubat 1997’den bu yana “CHP’cilik” yapılmasına dığı sert karşılıktan, doların dünya piyasa-
Partisi’ni, yeni adı ile Tür- ise adı geçen siyasi çizgi göre makul sayılmalıdır. sındaki egemenliğini yitirişinden vb. örnek-
kiye Komünist Partisi’ni önce düzenin içindeki çat- lerden açıkça görünür hale gelmiştir. Gürcis-
düşünün… Sözün özü, Türkiye Komü-
laklara yönelik hitap ka- tan’ın Güney Osetya’yı işgale yeltenmesine
nist Partisi’nin on iki yıllık
Türkiye Sosyalist Hareke- nalları açmayı başat bir si- Rusya’nın verdiği sert karşılığın ardından
siyasetinde devlet ile me-
ti’nin kendi maddi gücü ile yasi görev saydı, bu çatlak- Rusya Devlet Başkanı Medvedev tüm dün-
safe tayini merkezi önem-
buluşamadığı, kendisini iş- lara hitap edilmesi ile so- yaya şu mesajı vermişti: Dünya AB ve
lun önünün açılacağına za- dedir.
çi sınıfının politik mücade- ABD’den ibaret değildir! Biz de artık şu ger-
lesi içinden yeniden (ve ten “Asker Partisi”nin de Türkiye Komünist Partisi çeği açıkça tüm “sol”a ve dünyaya söyleyebi-
yeniden) kuramadığı bir niyetinin bu olduğuna ateş ile değil ama ismi ile liriz: Kapitalizm ve emperyalizm ABD’den
tarihsel dönemde, bu ger- vehmetti. imtihan olmaktadır… ibaret değildir!
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 19

bölüşümü USAID (ABD Uluslar- listlerin kapitalistlere şiddeti,

m kapitalizmdir! arası Kalkınma Ajansı) tarafın-


dan yönetiliyor. Ve bu “hükümet-
ten bağımsız kurum” tarafından
açılan ihaleler ABD dışındaki fir-
düzlemi ve tarafları değişerek
eşlik etmiştir. Bu durumun çeşit-
li örneklerinin Türkiye özelinde
Ergenekonlu veya Ergenekonsuz
malara açık değilmiş. Ayrıca gerçekleştiğini, Ortadoğu içinse
lık” yolunda ilerliyor, işçi sınıfı yoksullaşıyor USAID tarafından yapılacak iha- bazen USAID’nin belirleyiciliğin-
lelerde ana yüklenici firmalar de bazen de “Stratejik İşbirliği
mutlaka ABD’den olacak, fakat Konseyleri” inisiyatifinde ger-
USAID’nin genel çalışma ilkeleri çekleştiğini görüyoruz. Türkiyeli
çerçevesinde (ABD’nin dış politi- kapitalistler kendi çıkarları doğ-
kasına destek sağlamak) taşe- rultusunda bölgede inisiyatif alıp
ronluk olanakları “ilke olarak” Suriye, Irak gibi ülkelerin Türki-
koalisyonda yer alan ve ABD’nin ye üzerinden dünya pazarına
terör listesinde yer almayan tüm tam entegrasyonunda etkin bir
ülkelerin firmalarına açık ola- rol oynuyorlar. Öyle ki TC artık
cakmış. Bununla birlikte, yine ra- eskisine göre daha “bağımsız” ve
porda belirtildiğine göre 8 Mayıs büyük kapitalist bir güç olmuş-
2003 tarihinde ABD Savunma tur ve Türk firmaları da ülkeleri
Bakanlığı Eski danışmanlarından “tam bağımsızlık” yolunda iler-
Richard Perle, pastadan Türkiye lerken taşeron firma rolü yerine
kapitalistlerinin payına düşecek ana yüklenici firma rolünü oyna-
dilim için “Türkiye Irak’taki çok maya başlamıştır. Özetle, bugün
büyük yeniden yapılanma piya- Türkiye’yi ABD’nin mazlum kuk-
sasından pay alacaktır. Ancak lası olarak tanımlamak, somut
koalisyon içinde olsaydı alacağı durumu ıskalayan başarılı bir ce-
pay çok daha fazla olacaktı” tes- halet örneğidir.
pitinde bulunmuş.Yazının başın-
da değindiğimiz, geçtiğimiz haf- Marx’ın Kapital’inden bu yana
talarda oluşturulan Stratejik İş- sermaye birikiminin emekçilere
birliği Konseylerinin, şu koalis- sömürü, yoksulluk ve işsizlikten
yonda yer almayan Türkiye ön- başka bir şey getirmediğini bili-
cülüğünde oluşturulması, belki yoruz. Türkiye ekonomisinden
şu ucube karanlıklar prensi Per- çok daha büyük olan; dünyanın
le’yi biraz şaşırtmıştır. “en tam bağımsız” ülkesi olan
Bu rapor TOBB tarafından 2003 ABD’de milyonlarca işsiz, evsiz,
yılında hazırlanmıştı. Daha son- tedavi görme hakkından mah-
Türkiye mazlum milletin sizler, kadınlar, öğrenciler, yok- raki yıllarda Türkiye’nin pasta- rum insan var. Tıpkı geçtiğimiz
devleti mi? sullardır. Özetle, emperyalizm daki payı 2009’da Irak ve Suriye haftalarda İstanbul ve çevresin-
ABD’yi her şeyin tek sorumlusu karşısında yıkıma uğrayanlar ile Yüksek Düzeyli Stratejik İş- de yaşanan olayda, selde boğula-
ilan eden analizlerden, yorum- toplumsal proleterlerdir. birliği Anlaşması yapacak dere- rak ölen işçi kadınlar gibi. Hatır-
lardan ve siyasi açılımlardan me- Türkiye’nin mazlumluk cede evrim geçirdi ve Irak pasta- larsınız, 2005 yılında “tam ba-
det uman “sol”un çoğunluğu Tür- belgesi: Irak’ın Yeniden sı büyük bir Ortadoğu pastasın- ğımsız” ABD’deki Katrina kasır-
kiye’yi de bu “baş emperyalist” Yapılandırılması Üzerine da dönüştü. Rüzgar, 2003’te işgal gasında da yoksulların payına
ABD karşısında bağımlı ülke, edilen Irak’tan kendilerine düşen suda boğularak ölmek düşmüş-
mazlum ülke, ya da ABD’nin ta-
TOBB Raporu
payı arttırmak için “diplomatik tü. Yine gittikçe yükselen ve “tam
2003 yılında yayınlanan bu ra-
şeronu ülke olarak resmediyor. girişimleri sonuna kadar sürdü- bağımsızlık” yolunda hızla ilerle-
por “Irak’ın yeniden yapılandırıl-
Dünya kapitalizminin yanlış tah- receklerini” haykıran Türkiyeli yen Çin’de de işçi sınıfının payı-
ması sürecinin Türk firmaları
liline dayanan bu “taşeron Türki- kapitalistlerden yana esti. Bu göz na çocuk yaşta işçi olmak ve za-
ye“ algısı, bir yandan TC kapita- açısından getirmiş olduğu muh-
temel olanaklar ve yararlanma kamaştıran durum, belki de Tür- lim bir sömürüye maruz kalmak
listlerini ve devletini aklarken di- kiye’ye kukla rolü biçenleri hay- düşüyor. İster tam bağımsız ülke
ğer yandan işçi sınıfına yanlış yolları” üzerine hazırlanmış.
retler içerisinde bırakmıştır, her- olsun ister az bağımsız ülke ol-
/eksik hedef gösteriyor. Öyle ki, Irak işgalinin Türkiye kapitalist- halde “vatan”larıyla gurur duy- sun, tüm dünyada işçi sınıfının
1980’lere kadar, dünya pazarına leri için ne anlama geldiğine çar- muşlardır! payına yoksulluk, sömürü ve
şu ya da bu şekilde eklemlenmiş pıcı bir örnek oluşturan bu ra- ölümden başka bir şey düşmü-
porda, şu çokça dillendirilen TOBB raporunun hazırlandığı ta-
coğrafyalar arasında “merkez” yor.
“Irak’ın yeniden yapılandırılma- rihten bugüne Irak halkı için acı
ülkelerin “çevre” ülkeleri sö-
sı”nın aslında “Irak’ın yeniden dolu kanlı günler yaşandı. ABD Sonuç olarak, bu coğrafyada ya-
mürdüğü ilişki biçiminin hakim
yapılanma pastasından pay alma Irak’ta istediğini yapamadı, ba- şayıp emperyalizme karşı olan,
olduğu kapitalist pazarın yapısı
çabası”(aynen böyle) olduğunu şarısız oldu. Bu durumun üstüne emperyalizmi yok etmek iste-
değişmiştir. Artık dünya genelin-
anlıyoruz. Ayrıca ABD’li Equity bir de 2008 yazında patlayan yenler olarak bu coğrafyanın ka-
de yaşamlarımızı belirleyen te-
International firmasının yaptığı mali balonla derin kapitalist buh- pitalistlerine, kapitalist TC dev-
mel çelişki ülkeler arasında değil,
analize göre bu pasta 60 milyar ran sesini dünyaya duyurdu. Za- letine, TÜSİAD, MÜSİAD ve ben-
aksine hiçbir dolayıma yer bı-
dolar civarındaymış. TOBB ra- yıflamış ABD hegemonyası daha zerlerine ve nihayetinde kapita-
rakmayacak ölçüde işçi sınıfı ve
porda, ağzının suları akarak, ye- da geriledi. lizmin IMF ve DB gibi küresel ku-
kapitalistler arasındadır. Ezilen,
sömürülen ve katledilenler ba- niden yapılandırmanın kapsamı- Türkiye artık “ana ruluşlarına karşı çıkmalı, öfke-
ğımlı ya da mazlum ülkeler değil, nı özetlemiş ve “Irak’ta ciddi iş yüklenici” mizi bu doymak bilmez ucubele-
bu ülkelerdeki ve tüm ülkelerde- potansiyeli olduğu”nu önemle Kapitalizmde, sermayenin yeni- re çevirmeliyiz. Çünkü emperya-
ki ücretli işçiler, işsizler, ücret- belirtmiş. Söz konusu pastanın den üretimine her zaman kapita- lizm kapitalizmdir!
20 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Emek

Bu krizin sunduğu özgül


mücadele olanakları nerede?
2001 ve 2008 dünya kapitalizminin krizini anlamak aynı zamanda alternatif,
anti-kapitalist karşı çıkışların nesnel zeminlerini görmek anlamına gelecektir

Fuat Ercan

Kapitalizmin yüzleştiği krizler analiz edilir-


ken ilk elden benzerlik ve farklılıklara bak-
mak gerçekten de anlamlı bir başlangıç ola-
caktır. Fakat burada ısrarla belirtilmesi ge-
reken nokta krizlerin kapitalizme içkin ol-
duğu vurgusunun önemli ve fakat bu vurgu-
nun krizleri açıklamada yetersiz olduğunu
işaret etmek olacaktır. Kapitalizmin krizle-
rini karşılaştırarak analiz yapılması kapita-
lizmin farklı tarihsel uğraklarının kendine
özgülükleri açığa çıkarması anlamında tabiî
ki önemlidir. Kapitalizme içkin olduğunu
düşündüğümüz krizlerin farklı tarihsel ko-
şullarda biçimlenmesi yani kendine özgü-
lüklerinin açığa çıkarılması sadece süreci
anlamak açısından önem arz etmez ama da-
ha da önemlisi sürece müdahale edebilme-
nin ipuçlarını da bize sunar.
Ayırt edici özellikler
Krizleri kapitalizmde verili olanın olagele-
nin artık kendini aynı şekilde üretememesi
olarak analiz edersek, aynı zamanda kapita-
lizmin bütünsel işleyişindeki farklılıkları da
açığa çıkarmış oluruz. Bu basit belirleme-
lerden hareketle işaret edilmesi gereken bir
diğer nokta kapitalizmi tanımlayan serma-
ye birikim mekanizmasının oldukça dina-
mik bir işleyişe sahip olduğudur. Bu bizi her
kriz sonrası, “kar oranları düştü, eksik tüke-
tim var, para sermayenin krizi” gibi indirge-
meci, kolaycı aşırı genellemeci mekanik
açıklamalardan kurtaracaktır. Krizi birikim
mantığı üzerinden ele almaya başladığımız- sı toplumsal/güç ilişkilerinin de değişmesi- ne özgü biçimlerde krize yol açmıştı. Bu an-
da aynı zamanda birikim sürecine taraf olan ne neden olur. lamda 1929 krizi özellikle üretken sermaye-
sınıfsal farklılıkları ve güç dengelerine de ıs- nin yoğunlaştığı erken kapitalist ülkelerde
Sermayenin sosyalizasyonu
rarla işaret etmemiz gerekiyor. Birikim sü- işsizlik, aşırı üretim ve eksik tüketim biçi-
Tüm bu değişkenleri bir arada ele aldığımız-
recinin krize girmesi aynı zamanda verili sı- minde açığa çıktı. Geç kapitalistleşen top-
nıf konumlarının değişmesine neden olur. da 1929 krizi ile 2001 krizi ve 2008 krizi
lumların dünya kapitalist sistemi ile ilişkisi
Sadece emek-sermaye arasındaki çelişkile- arasında önemli farklılıklar olduğunu da
daha çok ticari sermaye dolayımıyla gerçek-
rin değil, bazen -özellikle son krizde göz- kavramış oluruz. Belki de ilk elden söylen- leştiği için dünya ticaretindeki daralma
lemlendiği üzere- sermaye-sermaye arası mesi gereken, sermayenin sosyalizasyonun (1938 yılında dünya ticareti, 1913’deki hac-
çelişkilerin yoğunlaşmasına yol açar. Bu yo- mekânsal olarak 1929’da ve 2000’li yıllarda minin üçte ikisini ancak bir parça geçebili-
ğunlaşma da tabiî ki iktidar –güç ilişkileri- oldukça önemli farklılıklar içermesidir. yordu-E.Hobsbawm, Tarihi Perspektif İçinde
nin ve dolayısıyla devlet aygıtının yeniden 1929 krizinde kapitalizm az sayıda erken Kapitalizmin Bunalımı) bu ülkelerde kriz
biçimlenmesine neden olacaktır. kapitalist ülkelerde yoğunlaşmış ve bu ülke- kendisini ödemeler dengesi krizi ve en temel
Buna ek olarak kriz kapitalist ilişkilerinin lerde üretken sermaye birikimi belirleyici ihtiyaçların giderilmesi için gerekli döviz bi-
sosyalizasyonun artmasına (sermayenin de- olmuştu. Ticari ve para-sermayenin ulusla- çiminde sermaye eksikliği olarak göstere-
rinleşmesi, yoğunlaşması, genişlemesi, sa- raralılaşması henüz kapitalistleşmemiş ya- cektir.
çılması) bağlı olarak ulus-içi ve uluslarara- da geç kapitalistleşen ülkelerdeyse kendisi- Krizin erken kapitalistleşen ve geç kapita-
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 21

listleşen ülkelerde farklı mekanizmalara yol topluma yayılmıştır. Üretimde gözlemlenen hem erken kapitalistleşen ülkelerdeki aşırı
açması ölçüsünde, krize karşı alınan önlem- bu değişimler kapitalist ilişkilerin derinleş- birikimin değerlenmesinin, hem de geç ka-
ler ve dahası sınıflar arası yeni biçimlenme- mesini sadece üretim alanında değil, dola- pitalistleşen ülke sermayelerinin yeni biri-
ler de özel bir öneme kazanmıştır. Aslında şım yani bölüşüm ve tüketim alanında da kim koşullarının önünü açıyordu. Sermaye-
krizleri karşılaştırmada bu vurgunun özel kendini gösterirken “Amerikan hayat tarzı” darlar ve dolayısıyla sermaye düzeni için ba-
bir önemi var. ve dolayısıyla “kutsal aile” dönemin baskın şarı hanesine yazılacak bu gelişmeler aynı
kültürel biçimleri olmuştur. İşçi sınıfının zamanda kapitalizme içkin kriz koşullarının
Krizlere müdahalenin özgüllükleri sendikalaşması artarken, komünist hareket
Kriz süregelenin kendini devam ettireme- gerek mekansal farklılaşmasının gerekse kı-
yavaş yavaş bölüşüm adaleti dolayımında rılganlığın artması ölçüsünde krizler arası
mesi ise, kriz anı/kriz süreci bu ana müda- sosyal demokrat bir içerik kazanacaktır. Er-
halenin yeni biçimlerini açığa çıkaracaktır. sürenin azalmasına neden olacaktır. Son yıl-
ken kapitalistleşen ülkelerde gözlemlenen lara baktığımızda kriz yerine bir dizi kriz-
İşte tam da bu müdahale biçimleri aynı za- hızlı sermaye birikimi aynı zamanda üret-
manda “bu krizin ötekilerden farkı ne” so- lerden bahsedebiliriz.
ken sermayenin uluslararasılaşmasını hız-
rusunun cevabını içinde taşıyor. 1929 Kri- landırdığı ölçüde, geç kapitalistleşen ülke- Öyleyse, 2001 ve 2008 krizlerinin en önem-
zi sonrası erken kapitalistleşen ülkelerde lerde 1929 krizi ile başlayan üretken ser- li özelliğinin kapitalizmi tanımlayan işleyi-
artan ölçüde üretim üzerinde ve daha da maye oluşumu daha bir ivmelenecek ve bu şin tüm dünyaya egemen hale gelmesi oldu-
önemlisi talep yönetimi üzerinde ama be- toplumlarda kır ve kentin dönüşümü (göç ğunu söyleyebiliriz. Ama aynı zamanda bu
lirgin biçimde toplam para arzının yeniden hareketleri) ve dolayısıyla işçileşme/sendi- dönemi tanımlayan krizler, geç ve erken dö-
üretim koşulları üzerinde müdahale biçim- kalaşma ve sermayedarların/sermaye ör- nem kapitalist toplumlarda bazı kendilerine
lerine yol açacaktı. Yani devlet sınıfsal sü- gütlerinin gelişmesine neden olacaktır. Yani özgü dinamikleri içinde taşıyor. Mesela geç
reçlerin ortasına dalacak, krizi çözme adına kapitalizmi tanımlayan yapısal özellikler her kapitalistleşen toplumlarda süregelen döviz
sadece metaların toplam yeniden üretim bir geç kapitalist ülke koşullarında vucut biçiminde sermaye ihracı önemini arttırarak
koşullarını değil, aile ve paranın da toplam bulmaya başlayacaktır. korurken, yeni koşullarda bu sermayeye
yeniden üretimini kontrol edecek mekaniz- ulaşmak için sermayenin emek üzerindeki
maları harekete geçirecekti. 1960’lar: Finansal mekanizmalar
baskıları verimlilik ve etkinlik bağlamında
önem kazanıyor
1929 krizinden daha büyük dalgalanmaları artmaya başlamıştır. Verimlilik artışı üre-
Anlatılan, sermayenin sosyalizasyon süreci,
içinde taşıyan 2001 ve çok daha önemlisi 1960’ların sonunda erken kapitalist ülkeler- timde sermaye malları kullanımının artma-
2008 krizini karşılaştırmada, krize karşı do- de sermayenin toplam döngüsünün birçok sına neden olduğu ölçüde de geç kapitalizm
nanımlı bir dizi müdahale aracının gelişti- alanda problemle karşılaşmaya başlamış. Bi- de sermaye malı kullanımına bağlı yeni bir
rilmiş olduğunu söylememiz gerekiyor. Bu rikim koşullarının genişleyen yeniden üreti- işsizlik türünün artmasına neden olmuştur.
ilk ve en önemli vurgu. Diğer yandan 1929 minde gözlemlenen bu çoğul problemlerin Nitelikli kullanımı ülke içinde gerçekleşme-
krizinden etkilenen görece gelişmiş geç ka- el yordamı ile çözülme süreci gerek erken diği oranda ithal girdi kullanımının hızlan-
pitalist toplumlarda da yine devlet oluşum kapitalist ülkelerde ve gerekse geç kapitalist ması da küçük ve orta boy işletmelerin ifla-
halindeki sermaye birikim sürecini hızlan- ülkelerde görece dengede giden sınıflar ara- sına ve yine işsizliğin artmasına neden ol-
dıracak mekanizmaları harekete geçirecek- sı ve sınıf-içi mücadelelerin derinleşerek art- muştur.
tir. Erken kapitalistleşmiş ülkelerde ticari ve masına neden olmuştur. Yine dünya ölçeğinde kızgın bir şekilde çiçek
para sermayesinden hareketle kısıtlanan
uluslararası ticarete karşı ülke içi üretken Ama karşılanan problemlerin kredi meka- arayan arılar, yani değerlenme koşulunu
sermaye oluşumunu hızlandırmak devletle- nizmaları ile ötelenmesi para-sermayenin fi- arayan sermayedarlar için sermaye biriki-
rin en önemli sınıfsal belirleyeni olacaktır. nansal yapıların özel bir önem kazanmasına minde risk ve belirsizlikler arttıkça devletin
“Her mahallede bir milyoner yaratma”, as- neden olurken, aynı zamanda üreticilerin- içsel mimarisini değiştirme ve uluslar üstü
lında sınıf oluşturma, yani kapitalist sınıfı ve tüketicilerin ve dahası devletlerin artan düzenlemeleri devlet dolayında gerçekleş-
işçi sınıfını oluşturma mekanizmalarıdır. Bi- borçlanması ile kapitalizmin en fetiş hali tirme yönünde belirleyici değişimler olmuş-
ri var olan piyasanın devamlılığını sağlama- olan para biçimi artan öneme sahip olmuş- tur. Diğer önemli bir farklılaşma, kızgın eşek
ya yönelik müdahaleleri içerirken, diğeri ise tur. Aşırı üretim, aşırı sermaye birikimi ve arıları yatırım alanı ararken kamunun elin-
piyasaları (emek-para ve meta) oluşturma sermayenin yeni değerlenme arayışlarıyla deki kaynakları ve daha da önemlisi kamu
sürecidir. Yani Koçların, Sabancıların, Kara- birleşen borçlanma süreci bir yandan krizin erki kullanılarak su-enerji, orman, eğitim ve
mehmetlerin oluşum sürecidir. ötelenmesine neden olurken diğer yandan sağlık alanı hızla sermayenin belirleyiciliği-
kapitalist sosyal ilişkilerin daha da derinleş- ne çekilmeye başlanmıştır.
Müdahale ve birikimdeki bu iki farklılık ay- mesi ve mekansal yayılmasına neden ol-
nı zamanda sermayenin dünya ölçeğinde Kapitalizmin içinden geçmekte olduğumuz
muştur. Yani krizin üretim aşaması ile dola-
sosyalizasyonunu hızlandırması anlamında şım aşamasında bir dizi düzenleme ile öte- son krizinde bu anlamda kamunun serma-
iç içe geçmiş mekanizmaları içerdiği için lenmeye çalışılması krizin daha da derinleş- yenin değerlenme koşullarını doğrudan ser-
1929 krizini izleyen dönemlerde bu eklem- mesine neden olmuştur. Diğer yandan aşırı maye ile işbirliği içinde gerçekleştirmesi
lenmeye ilişkin para, meta ve emeğin ulus- sermaye birikim koşullarında para-sermaye (kamu-özel işbirliği) en temel ihtiyaçların
lararası hareketliliğini düzenleyecek bir di- biçiminde değerlenme arayışı içinde olan (eğitim-sağlık, ulaşım, konut vb) ve ortak
zi düzenlemeler ve bu düzenlemeleri ger- para-sermaye dünyanın farklı mekânlarını kullanıma ait kaynakların (orman, su havza-
çekleştirecek uluslararası örgütleri yani sürece kattığı ölçüde krizin mekânsal yayıl- lar vs) sermayenin ilgi alanına çekilmesine
IMF, Dünya Bankası gibi oluşumların orta- masını hızlandırmıştır. neden olmuştur. Bu anlamda 2001 ve 2008
ya çıkışına neden olmuştur. krizini anlamak aynı zamanda alternatif, an-
Burada öykünün öbür tarafına, yani geç ka- ti-kapitalist karşı çıkışların nesnel zeminle-
Kriz-refah döngüsü pitalist ülkelere baktığımızda şunu görüyo-
Erken kapitalist ülkelerde emek-sermaye rini görmek anlamına gelecektir.
ruz: Üretken sermaye artışı döviz biçiminde
verimliliği özellikle altın yıllar olarak kabul sermaye ihtiyacını artırdıkça uluslararası Öykü, farklılıklar ve farklılıklar arası içsel
edilen 1940-1970’lı yıllar arasında önemli sermayenin para biçiminde içselleştirilmesi ilişkiler üzerinden kurulduğunda böyle uza-
oranda artış göstermesi sermaye mallarının ve döviz sağlamak için ihracata yönelinme- yıp gidecek nitelikte, ama kısaca mekanik-
üretiminde yoğunlaşma ve bu yoğunlaşma- si, böylece ticari sermayenin uluslaştırılma- indirgemeci dillere karşılık/rağmen farklı-
ya bağlı olarak yaratılan artı-değer kütlesi sı sermayenin dünya ölçeğinde sosyalizas- lıkları ama sisteme işaret ederek sistemin
beraberinde tüketim mallarının üretim yonunun bir dizi içsel bağlantılar üzerinden ürettiği farklılıkları açığa çıkarmamız gere-
miktarını artırdığı oranda görece bir refah yeniden biçimlenmesine neden oluyor. Bu, kiyor.
22 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Politika

Ekmek ve Özgürlük
idmansız olmaz
İdmanlara emek ve sınıf kavramı çemberinde devam edilirse aynı noktada bu-
luşulabilir. Bu esnada yaşanan tökezlemeleri sakatlık değil de hafif bir sarsıntı
kabul etmek gerek...
Garip Hanay

Ekmek ve Özgürlük sürecine zıplarken vü-


cutta birikerek tepecikler yapmış ifrazatı at-
mak gerekir mi? Gerekirse, nasıl yaparız?
Önerim şudur ki kat’i olarak gerekir ve bu
nedenle kondisyonumuzu artırmak icap
eder. Göl kenarında yahut parklarda bulu-
nan yürüyüş parkurlarında idmanlara baş-
lanabilir. Bacak, kol ve zihin kaslarını gelişti-
recek ağırlık çalışma idmanları yapılabilir. Ki
biraz daha adale fena olmaz hani. Sonra tem-
polu yürüyüşler, hafif hafif parmak uçları-
mızda zıplamak, adeta balerinlere taş çıkar-
tırcasına bir halde bunu yapmak, hem sos-
yalist hareketi hem de hareketin cümle âlem
içindeki itibarının yeniden tesisini hızlandı-
racaktır. Kaldı ki yapıyorduk pek çok zaman
pek çok yerde.
Hareket olarak yeni bir evreye, hissiyatı ve
fikriyatı ile hep beraberiz çabası ile girmek, İdmana devam!..
yeni şeylerin yeniden kurulması ve karılma- manlarda kaytarmama rağmen badi tişört- ğız? Yanıt, kanımca her ikisinin de koşullara
sını renkli bir hale getirecektir. Sıkıntı olacak
ler giymemi kolaylaştırdı ve ayıptır söyle- göre birbirinin yerine kullanılabileceği ve
mı? Biliriz ki her daim olur ama şöyle durup,
mesi baklava dilimli göbeğim oldu. Tüm ça- hatta birbirini ortadan kaldırarak yeni ener-
yapıp ettiklerimize bakıp; yapıp etmedikle-
balarımızın, hareketimizi azmin eşiğine ge- jilerin doğmasına vesile olacakları da kulak-
rimizin peşine tempolu yürüyüşlerle düş-
tirmek olduğunu bir kez daha ifade etmek larımızı çınlatmakta. Nereden mi? Tabii ki
meye başlarsak, bu yeni şeylerin yeniden te-
yerinde olur. Mis bir hale evrilirken fazla ki- bildirgemizin sayfalarından bir ses vasıta-
sisi daha tempolu atlatılır kanısındayım.
Kondisyonu sağlam olanların, epeydir hazır lolarım kendini attı, duramadı vücutta, ko- sıyla olmuştur.
bekleyenlerin, bu tempolu yürüyüşlerden lesterol nizamı ölçülere kavuştu, nefes alışım
hele de diyaframdan nefes alışım durumu Hiçbir şekilde idmanlı olmayan arkadaşları-
başlamayı yerinde bulmuyor olabilecekleri mız da origami çalışmaları yaparak, hiç ol-
aşikâr ancak her vakit aramızda idmanlara daha neşeli bir hale getirdi. Peki, uykularım
ne oldu? Eee bu yorgunluk biraz uyku yaptı, mazsa bir yerden başlamış olmanın hazzı ile
geç kalanlar, idmanları kaçıranlar vardır, az
devrilir devrilmez uyuyorum. Eserek gürle- kendilerine gelebilirler. Ve hatta bu çalışma-
biraz ötede kendi tempomuzu da koruyarak
birbirimizi her hususta yakalayabileceğimi- yerek uyanıyorum. Memleket ve sosyalist lar yalnızca parmak kas koordinasyonunu
zi düşünmekteyim. hareket daha bir gözüme giriyor. Tabii he- geliştirmekle kalmaz; üstüne origami sana-
men şınav ve tempolu koşulara devam. Aka- tının incelikleri kullanarak ortaya çıkarılmış
Hatalı mıyım yahut anlayışsız mı? İkisi de binde kahvaltı. Ne var ki bu yürüyüşler es- sosyalist figürleri de beraberinde getirebilir.
olabilir kanısı gıdıklıyor karnımı. Dedim ya nasında sakatlananlar olabilir ve olacaktır
uyuyamıyorum. Mekik çekeyim dedim ama Tüm bu kondisyon çalışmaları emek ve sı-
da, ancak sakatlanan arkadaşlarımız acil bir
vücudu ısıtmadan kalkıştığım bu eylem be- nıf eksenli bir çemberin etrafında sahici bir
müdahalenin ardından düz koşularla idma-
limi incitmeme neden oldu. Ancak bir kez da- na devam edebilirler. karılmanın da sıçramalarını derli toplu hale
ha diyorum hata ben de, ağabeylerime ve bir getirecektir. Kanaatim odur ki idmanlarımı-
bilene danışmadan mekik çekmeye kalktım İdmanların emek ve sınıf kavramı çerçeve- za her koşulda yılmadan devam edişimiz,
eğilip kalkmakta zorlanan bir adama evril- sinde ve çemberinde yapılıyor olması, hiç geçmiş deneyimlerinde öğrettiği gibi ligde
dim. Sonra etrafıma bakındım ağabeyler, pek durmadan devam edersek bizi aynı noktada kalmamızı, iç saha dışa saha ayrımı gözet-
çok şeyi bilenler aradım ama nafile ya güneş buluşturacaktır sanırım. Bu esnada yaşanan meksizin seyircimizi her yere taşıyarak, se-
gözlerimi kamaştırdı yahut fena halde astig- tökezlemeleri sakatlık değil de hafif bir sar-
yircimizle her yere taşınarak yeniden kuru-
matım. Neyse, bu kesik kesik alacalı bulacalı sıntı kabul etmek gerekir. Tökezleyen, bir
luşun azminin emekçilerde olduğunu, olaca-
bakamamak, şınav çekersem kollarımı güç- çırpıda doğrulur ve yürümeye yahut koşma-
ya devam eder. Sosyalist sola hareket mi ka- ğını bizlere kanıtlayacaktır.
lendirir düşüncesine sevk etti beni. Çektim
de. Nizami çektiğim her şınav ki, bazı za- zandıracağız yoksa bir hareket mi yarataca- Öyleyse idmana devam!
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 23

Politika

“Hayali” Kürdistan
Ceylan’ın kalbinde yaşıyor ve
inatla nefes almaya devam edi-
yordu. Maveraünnehir ile birlik-
te solgun halk çocuklarının kal-

nereye “gömüldü”?
bine akıyordu.
Değişen ne?
Esas soru T. C bunu sindirebile-
cek midir içine? Sindiremediği
kesin, açılım bahanesi ile gözle-
Devlet için Kürdistan “Güneydoğu”, PKK “sözde” iken ve he- rimizin önünde Kürt halkının ör-
gütlü gücü tasfiye edilmeye çalı-
nüz on iki yaşında öldürülen Uğur Kaymaz “terörist” iken, şılmakta. Her ne kadar değiştiği
nasıl bir açılımdan bahsedebiliriz? imajını verse de aslında TC’nin
Kürt meselesine bakış açısı hiç
değişmedi. Ağrı isyanı sonrası
Milli şef : ”Bu ülkede sadece Türk
ulusu etnik ve ırksal hakları talep
etme hakkına sahiptir. Başka hiç
kimsenin böyle bir hakkı yoktur”
demiştir. Şimdi de böyle söylen-
mese de fiilen bu söze paralel bir
süreç yaşanıyor. Devlet eline her
fırsat geçtiğinde Kürt halkının ta-
leplerini baltalamış ve engelle-
miştir. Lakin şimdi yine bir geri-
ye dönüş söz konusudur. Şöyle
ki, özellikle T. C kuruluş yılların-
da Kürt halkını tanımış, kurucu
öğe olarak görmüştür zamanla
aşağılamaya en sonunda da in-
Dersim Ayaklanması sanıkları askeri mahkemede... Katliam sırasında 13.160 kişi öldürüldü, 11.818 kişi sürgün edildi
kâr etmeye başlamıştır fakat gö-
rüldüğü üzere bugün korkarak
ne ulaşması evrimsel bir sürecin için hızla çalışmalara başlar. Ya- da olsa Kürt realitesi kabul edil-
Onur Sefer sonucudur. Kürtler bir anda yok tılı bölge kız okulları ve Kürdis- miş, ya da Kürt hareketinin mü-
sayılmamıştır. 1920 yıllarında tan’da görevlilerin Kürtçeyi yok cadelesi sonucunda kabul edil-
19 Eylül 1930 tarihli Milliyet ga- T. C ‘yi kuracak kadrolar için etmek için aldıkları bürokratik mek zorunda kalınmıştır). Gerçi
zetesinde, üzerinde mezar taşı Kürtler vardır hatta bir ittifak önlemler uygulamaya konulur. inkâr tam olarak son bulmamış-
bulunan bir dağ resminden iba- unsurudurlar. Mustafa Kemal İsyan tır. Sonuçta PKK ve yürütme or-
ret bir karikatür yer alır. Mezar cumhuriyet henüz ilan edilme- Kürt ulusu genç cumhuriyete ve ganları “sözde”dir devlet naza-
taşının üstündeki yazı ilgiye de- mişken İzmit’ de gazeteciler ile onun asimilasyon çabalarına ka- rında. Hatta PKK’nin önderi Ab-
ğerdir: “Muhayyel Kürdistan bu- yaptığı bir röportajda şunları yıtsız kalamamıştır. Şeyh Sait, dullah Öcalan dahi “sözde” ola-
rada meftundur!” Yani “Hayali söylemiştir: ”…o halde hangi li- Ağrı ve Dersim isyanları birbirini bilmektedir T. C için. Sonuç ola-
Kürdistan burada yatmaktadır”. vanın halkı Kürt ise, onlar kendi izlemiştir. Bu isyanların nitelik- rak Devlet 20’lerde ki gibi biçim-
Karikatür Ağrı Dağı isyanının kendilerini özerk olarak ilan ede- lerini devlet ya gizlemiş ya da sel olarak Kürt realitesini tanısa
bastırılmasından hemen sonra ceklerdir. ” “Türkiye Büyük Mil- çarpıtmıştır. İsyanları ise çok bü- da niteliksel olarak hala tanıma-
çizilmiştir ve belki de T. C’nin let Meclisi hem Kürtlerin hem de yük bir şiddetle bastıran genç T. maktadır. Kürdistan devlet için
Kürt Meselesine dönük paradig- Türklerin yetki sahibi vekillerin- C, dişleri yeni çıkmakta olan bir “Güneydoğu”, PKK “sözde” iken
masını da ortaya koymuştur: den oluşmuştur. ” Kürtler cum- çocuğun dişlerinin keskinliğini ve henüz on iki yaşında öldürü-
“Kürdistan ve Kürtler Ağrı dağı- huriyet arifesinde başka belge- tüylü bir şeftaliye sürterek keş- len Uğur Kaymaz “terörist” iken,
na gömülmüştür. ” Peki tarih bu lerde de ispatlanacağı gibi açık fetmeye başlaması misali, emek- nasıl bir niteliksel ilerlemeden,
yaklaşımı doğrulamış mıdır? bir şekilde yeni cumhuriyetin leme aşamasındaki Türkiye açılımdan ya da türevlerinden
“kurucu öğesidirler”. T. C kuru- Cumhuriyeti de yeni çıkan dişle- bahsedebiliriz?
Resmi tarih genellikle Kürtler ve
onların isyanları konusunda bel- lup, emeklemeye başladığı yıllar- rini Kürt halkının derisinde acı- “Hayali” Kürdistan öldürelemedi
li bir yargı oluşturmayı başarmış. da ise kurucu öğe oldukları “unu- masızca keşfetmiştir. ama öldürülmeye çalışıldı; sol-
Bu yargı Kürt isyanlarının ulusal tulup” medenileştirilmesi gere- Başlarken bir karikatür örneği gun halk çocuklarının tam kal-
niteliği olmadığı yönündedir. Ta- ken insanlar olarak adlandırıl- ile başladım, ”Hayali” Kürdis- binde. Fakat kabul etmedi yürek-
bii ki, T. C açısından Kürtleri bir mışlardır. Nedeni açıktır ve belki tan’ın gömüldüğünü ifade eden ler onun öldürülmesini bu ne-
ulus olarak kabul edip çıkardık- de T. C açısından anlamlı ve ni- bir karikatür ile. Bu karikatür denle de yaşamaya devam edi-
ları isyanları da ulusal nitelikte yetleri belli eden cevabı İsmet Kürt-Kürdistan meselesini göm- yor “Muhayyel”Kürdistan, solgun
saymak tehlikelidir. İnönü’nün onayı ile Kürdistan düğünü ifade ediyordu. Peki, ne- halk çocuklarının kalbinde.
üzerine rapor hazırlayan Abdül- reye gömdü? Gömemediğini he- Onurlu bir barış ve onurlu bir
Zira Kürt diye bir ulus yoktur ki
halik Renda vermiştir: ” Türkiye pimiz biliyoruz ama gömmeye birliktelik gibi taleplerin yanında
bir de ulusal nitelikte bir isyan çı-
arazisinde iki milletin aynı kud- çalıştı. Ağrı dağına, Dersim top- nefes almaya devam ediyor, Mu-
karsın. Hâlbuki TC’nin kuruluş
yıllarında aşağılama olsa da Kürt ret ve salahiyetle hâkim bulun- rağına, Kürdistan köylerine, asit hayyel Kürdistan. Belki lazım
ulusunu inkâr yoktur. ması imkânı yoktur, bu neden ile kuyularına gömmeye çalıştı. Ba- olur, gerçekleştirilebilir diye
Türk nüfusunu ve nüfuzunu ha- şarılı olamadılar, bir ölü gömüle- bekliyor onların yanında, T. C ta-
İttifaktan inkara kim kılmak farzdır. ” Genç cum- bilirdi ancak. Oysa ki “Muhayyel” rafından bir türlü öldürülüp, me-
T. C Devletinin Kürtler ile ilgili huriyet varlığını bildiği ve tanıdı- Kürdistan Kemal Pir’in, Komutan zara konulamayan “Muhayyel
politikasının “inkâr” mantalitesi- ğı Kürt halkını Türkleştirmek Agit’in, Musa Anter’in, Uğur’un, (Hayali)” Kürdistan.
24 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Emek

Yeni sendika yasası,


işçi hareketini yeniden
sınırlıyor
Yeni TİS ve Sendika yasaları işçi hareketi üzerindeki 12 Eylül vesayetini
yenilerken, sendikalar konuyu üyeleriyle tartışmıyor bile. İşçileri aydınlatmak
ve harekete geçirmek sosyalistlerin görevi
dı. Grev oylaması ve grev ertele-
mesi yolu ile kırıcılık yapmayı
yasaların ruhu haline getirdi.
Siyaset yasağı, temsilci seçimi ve
sayısının sınırlandırılması, kendi
konu ve amaçları dışında top-
lantı ve gösteri yasağı gibi, 12 Ey-
lül ürünü hükümlerin tamamı,
eski veya yeni kılıklar içinde,
sendikalara verilen taslakta da
karşımıza çıkıyor. Taslak bunun-
la da yetinmeyip, ileriye yönelik
olarak, işçi sınıfının başına
önemli belaları musallat edecek
işyeri ve meslek sendikacılığının
yolunu açıyor.
Sendikalar, yeni sendika yasasına karşı üyeleri ile birlikte kapsayıcı bir mücadele hattı örme yolunda adım atamıyor Yeni Sendikalar Yasası
teklifine yakından bakış
ğı konusunda” tarafları uyararak hangisi ehveni şer diye gezinmek 2821 sayılı sendikalar yasasıyla,
Mustafa Şimşek yeni yasa teklifi madde madde
aba altından sopa gösterdi. değil.
bakıp kıyaslanacak olursa, tasla-
Bu açıklamadan anlaşılacağı gibi, Çünkü içeriğine bakıldığında, ğın 2. Maddesindeki federatif tip
Çalışma yaşamını doğrudan ilgi- ortada birbirinden çok farklı ol- sendikalara sunulan yasa taslağı, sendikacılık olumlu bir yön ola-
lendiren alanlar sermayenin ih- mayan, biri mecliste, öteki üçlü 12 Eylül darbesinin silah zoruyla rak görülebilir. Buna karşılık iş-
tiyaçları doğrultusunda yasal ga- danışma kurulunda işçi ve işve- işçi sınıfını mahrum bıraktığı yeri ve meslek sendikacılığı, tam
rantilere kavuşturuluyor. Esnek- ren sendikalarına verilen iki tas- hiçbir hakkı ona teslim etmiyor. tersine, sınıf hareketini bölecek,
leşmenin bütün türlerine imkân lak var. 12 Eylül vesayeti taslakların için- eylem birliğini bozacak, sarı ve
veren İş Kanunu ve Özel İstih- Aslında ne oluyor? de kol geziyor. Üstelik 12 Eylül hatta gangster sendikacılığa yol
dam Büroları Yasası'ndan sonra, Siyasi iktidar, hem sendikalar- anayasasındaki engellerin kaldı- açabilecek bir “yenilik” olarak
sıra 2821 sayılı Sendikalar Yasa- dan görüş isteyip uzlaşmadan rılıp kaldırılamayacağı gerekçe- ortaya çıkıyor. “Baraj bunu ön-
sı ve 2822 sayılı Toplu Sözleş- söz ederken, hem aba altından de hatırlanmıyor bile. Öte yan- ler” savunması yersiz bir avun-
me-Grev ve Lokavt Yasası'na gel- sopa göstermekle, aslında, işçi dan, kapitalizmin bu alandaki tudur. Yasal tanınmaya kavuşa-
di. Adımlar sermaye için tam za- sendikalarına “ayağınızı denk dünya kurumu olan İLO'nun cak bu sendikalar, toplu sözleş-
manında atılıyor. alın, taslağa taktik (yem) olarak (Uluslararası Çalışma Örgütü) 87 menin tüm hükümlerini içeren
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- yerleştirdiğim düzenlemeler dı- sayılı “sendika özgürlüğü ve ör- protokoller yaparak meşruluk
kanlığı, oluşturduğu akademik şında kalan yerleri kurcalama- gütlenme hakkının korunmasına kazanabilir ve uygulamada bara-
komisyon eliyle hazırlattığı Sen- yın” diyor. ilişkin sözleşme”si ile 98 sayılı jı aşabilirler. Üstelik barajdan
dikalar ve Toplu İş Sözleşmesi “kolektif müzakere hakkı pren- medet ummak işçi sınıfına ve
Ortaya sürülen taslakları yürür-
(TİS) yasa taslağını, İş Kanunu siplerinin uygulanmasına ilişkin dostlarına düşmez. Tersine, hem
lükteki yasalarla kıyaslayıp ara-
uyarınca oluşan üçlü danışma sözleşme”si taslaklara hiç yansı- baraja hem de işyeri ve meslek
larındaki farkı bulmak, iyi mi-
kurulunda sendikalara iletti. mıyor bile. sendikacılığına yasal güvenceye
kötü mü diye tartışmak, işçi sını-
Bakan Ömer Dinçer, başkanlığını fının gerçek ihtiyaçlarını gölge- 12 Eylül, örgütlenme özgürlüğü- kazandırılmasına karşı çıkılmalı.
yaptığı üçlü danışma kurulun- ler. Esas olan, politikleşmiş bir sı- nü engelleyen işkolu ve işyeri Aynı şekilde, 3. Maddede işkolu
dan çıkarken, “işçi ve işveren nıf hareketine ulaşma yolunda, barajını dipçik zoruyla mevcut sayısının 28'den 17'ye düşürül-
sendikalarının taslak konusunda sınıfın ve sendikal hareketin bu yasalara yerleştirdi. Sendika seç- mesi olumlu, ancak; 1 No'lu işko-
değerlendirmelerini alacakları- yasalarda görmek istediklerini me özgürlüğünü (referandum), lunun (Gıda, avcılık, balıkçılık, ta-
nı, uzlaşmaya varılamaz ise, kuvvetle talep etmesi, taslaklar- genel grev, siyasi grev, dayanış- rım ve ormancılık) daha önce de-
meclisteki tasarının yasallaşaca- la yürürlükteki yasalar arasında, ma grevi ve hak grevini yasakla- ğilken şimdi baraja tabi olması
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 25

Emek
önemli bir olumsuzluk. 18. Mad- Sendikacılar ve sendikalar
de üye olma ve üyelikten çekil- yasaya ilgisiz
mede noter şartını kaldırıyor. 21.
Madde, işsiz kalınsa bile üyeliğin
Değişiklikler işçi sınıfının sendi-
ka ve örgütlenme özgürlüğü
Metal İşçileri
1 yıl devam edeceğini düzenli-
yor. 20. Madde üyelik aidatında
önündeki engelleri de toplu söz-
leşme (TİS) hakkı önündeki en- Kurultayı Toplandı
kaynaktan kesinti yapmayı gelleri de kaldırmıyor. Tüm mak-
(chek-off) kaldırıyor. 35. Madde- yajlara rağmen mevcut yasaların İstanbul’un sanayi havzalarından ikiyüz
de sendika yöneticilerinin maaş- engelleyici içeriğini de olduğu gi-
larına sınır getirme, 34. Madde- bi koruyor. Hatta mahkemeden işçi işkollarındaki mücadele koşullarını
de sendikaların nakitlerinin yüz- grev yasağı çıkmadan, hâkime tartışmak için 22 Kasım’da bir araya geldi
de 25'ini aşmamak üzere üyelere hemen grevi durdurmak gibi da-
kredi vermeleri –bu sendikayla ha ileride bir antidemokratik yet-
işçiyi akçeli konularla bağlayan ki veriliyor.
sendikaları finans kuruluşlarına Sendikalar bu gelişmeleri üyele-
dönüştüren olağanüstü tehlikeli riyle tartışıp bir mücadele hattı
bir madde-, 37. Maddede gelir ve örmeyi gündemlerine almadıkla-
giderlerin denetiminin yeminli rı gibi, aslında ne dedikleri ve ne
mali müşavirlerce yapılması dü- istedikleri de çok belli değil. Gö-
zenleniyor. rünen o ki; sendikal hareketin
Yeni TİS yasası başındakiler, aidatın kaynaktan
2822 sayılı TİS (Toplu İş Sözleş- kesilmesi (chek-off sistemi), sen-
mesi) yasa taslağı ise; yetki ve dika yöneticilerinin ücretlerinin
Metal İşçileri Kurultayı 22 Kasım Pazar günü İstanbul'da Su
TİS müzakere sürecinin bıktırıcı sınırlandırılması, yüzde 2 olan iş-
kolu barajının yüzde 1'e düşürül- Gösteri Sanatları Sahnesi’nde yapıldı.
engelleri konusunda dişe doku-
mesi gibi konulara takılarak, işin İstanbul’un altı sanayi havzasından ikiyüzü aşkın işçinin bu-
nur bir değişiklik getirmiyor.
aslını unutacaklar. Aidatın kay- luştuğu kurultaya İzmir, Bursa ve Ankara’dan da katılımlar
Taslak, mevcudu neredeyse ay-
naktan kesilmesi için illa yasaya oldu. Duvarlar, “İşçilerin birliği MESS’i yenecek!”, “Büro-
nen koruyor. Taslağın 9. Madde- kratlar defolsun, sendikalar bizimdir!”, “Direnen işçiler ka-
gerek de yoktur. TİS'lerin nere-
sinde TİS'le çalışanların bir bölü- zanacak!”, “Yaşasın metal işçilerinin birliği!”, “Kavel, Demir-
deyse tamamında “aidat kaynak-
münü kapsam dışına çıkaran sı- tan kesilir” düzenlemesi zaten döküm, Profilo, Netaş… Mücadele geleneğimizdir!” pankart-
nırlama konamayacağını kayıt var. Bunlarla uğraşmak anlamsız. larıyla bezenmişti.
altına alıyor, 11. Madde ile işko- İşçilerin ve toplumun dikkatini
lu barajını yüzde 2’ye çekiyor, Toplantıya “Metal işkolunda durum”, “Metal işkolunda ör-
bu düzenlemelerden doğacak sa- gütlülük” ve “Metal işçilerinin mücadele deneyimi ve biriki-
ancak, baraja tabi olmayan kıncalara çekmek işçi sınıfının
1 No.'lu işkolunu da baraj kapsa- mi” başlıklı üç tebliği sunuldu.
ileri unsurlarına ve sosyalist ha-
mına alıyor. İşkolundaki toplam rekete düşüyor. Sinter Metal, Gürsaş, Asemat’tan işçiler, Entes direnişçisi Gü-
çalışan sayısında artık bakanlık listan Kobatan, Desa direnişçisi Emine Arslan, halen diren-
rakamları değil, SGK (Sosyal Gü- Kamu emekçileri sendikaları da işlerini sürdüren Esenyurt Belediye işçileri ve Karahan Teks-
venlik Kurumu) rakamlarının sanki gündemdeki bu yasal dü- til işçileri söz alarak mücadele deneyimlerini aktardılar.
esas alınacağı özenle belirtiliyor. zenlemeler kendi dünyalarını hiç
ilgilendirmiyormuş gibi sessizlik Daha sonra, önceden hazırlanan “Metal İşçileri Birliği’nin
Bunun sonucunda iş kolu sayısı- mücadele programı taslağı”nın tartışılmasına geçildi. Bu bö-
nın 28'den 17'ye düşmesi, işkol- içindeler. Oysa; tam da bu yasa
taslakları tartışılırken gerçekleş- lümde toplam otuzdan fazla işçi söz alarak düşünce ve öne-
larında toplam çalışan sayısını rilerini dile getirdiler. Toplantıya sunulan program taslağın-
tirdikleri “bir günlük iş bırakma”
katlayacak ve hesaplamada da yer almayan onu aşkın öneri yaptılar. Birkaç gün önce po-
eylemini soyut bir “grev ve toplu
SGK'nin esas alınması gerçek ra- lisler tarafından kurşunlanarak öldürülen bir metal işçisi
sözleşme hakkı” ile gerekçelen-
kamlar üzerinden hesaplamayı olan Alaattin Karadağ anıldı ve olay söz alan işçiler tarafın-
dirmek yerine, 4688 sayılı Kamu
getirecek. Bu durum eskiyle kı- dan protesto edildi.
Görevlileri Sendika Yasası'nın
yaslandığında aslında işkolu ba- feshini isteyebilir ve kıyameti bu-
rajının en az yüzde 5 olduğu id- Konuşmacıların en çok ortaklaştıkları noktalardan biri prog-
nun için koparabilirlerdi. 2821 ve ram taslağında yer alan şu cümleler oldu:
diasına kapı aralar. Ayrıca, Özel 2822 sayılı yasalara tabi olmak
İstihdam Büroları Yasası ile bir- istediklerini haykırarak tek bir “Metal İşçileri Birliği, metal patronlarına, sermaye sınıfına ve
likte değerlendirilirse işyeri ba- sendikalar yasası ve tek bir TİS onun ajanı konumundaki sendikal bürokrasiye karşı yürüt-
rajının da yüzde 50+1'in çok yasası talebini yükseltmelilerdi. tüğü mücadelede fiili meşru mücadele çizgisini esas alır.”
üzerine çıkacağını söylemek için Bu sınıfın mücadele birliğini ve Toplantının en dikkat çeken yönlerinden biri, genç ve müca-
kâhin olmaya gerek yok. 31. kazanım gücünü artırabilirdi. deleye istekli işçilerden oluşan ikiyüz kişinin yedi saat süren
Madde ile genel, siyasi, dayanış- toplantıyı eksilmeyen bir ilgi ve dikkatle, söz alarak alkışla-
ma ve hak grevinin kanun dışı ol- Kaybedilen mevzileri geri alma-
nın ve yeni mevziler kazanmanın yarak aktif biçimde izlemesi, kürsüden konuşurken heye-
duğu düzenleniyor. 34. Madde canlanan, tekleyen her konuşmacıyı gür ve sürekli alkışlar-
ile Bakanlar Kurulu'nun yetki- yolu, 12 Eylül darbesinin silah
zoruyla kurduğu her alandaki ve- la özendirip yüreklendirmesiydi. Sınıf kardeşliğinin ve da-
sinde olan grev yasağı yerel yanışmasının yansıdığı bu güzel ortamda, çok sayıda işçi tam
mahkemeye aktarılarak, hâkime sayetinden en çabuk en köklü bi-
çimde kurtulmaktan geçiyor. bir doğallık ve içtenlikle görüşlerini dile getirdiler. Kurultay,
dava karara bağlanana kadar işçi sınıfı tabanında dinç ve devrimci bir enerjinin birikmek-
2821 sayılı Sendikalar ve 2822
grevi durdurma yetkisi veriliyor. te olduğunu gösterdi.
sayılı Toplu İş Sözleşmesi yasa
Bu hüküm önceki yasada yoktu.
tasarısı, hiç değilse 11 Eylül Toplantı Metal İşçileri Birliği’ni kurmak üzere yerelliklerde
Yasa tekliflerinde başkaca deği- 1980’deki haline dönmelidir. Ol- örgütlenmenin tamamlanması kararıyla, alkışlarla sona
şiklikler olmakla birlikte en göze maz mı? Daha önce nasıl olduysa erdi.
batanları bunlar. yine olur.
26 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Emek

Net 546,48 TL...


doldurmuş işçiler ve 16 yaşını doldurma-
mış işçiler için ayrı ayrı olmak üzere tek
asgari ücret belirlendi.
Marx'ın “Kapitalistin iradesi, elbette ki,
olanaklı olanın en fazlasını almak yolun-
İşçi sınıfının çalışma ve yaşam koşulları itibarıyla dadır. Bizim yapacağımız şey, onun irade-
si üzerinde derin incelemeler yapmak de-
19. yüzyıl koşullarına sürüklendiği günümüzde, ğil, onun gücünü, bu gücün sınırlarını in-
6 ssatlik iş günü ve insan onuruna yaraşır asgari ücret celemektir” önermesi yapmamız gerekeni
işaret etmektedir. Buradan hareketle as-
için mücadele belirleyici önemde. gari ücretin sınıf mücadelesi için anlamını
sorgularsak: Asgari ücret; işçinin yaşamı-
nı sürdürmesi ve iş gücünü yeniden üret-
mesi için gerekli ücrettir. Bu ücret, somut
durumda sınıf mücadelesinin düzeyine
göre farklılıklar gösterir. Ayrıca, asgari üc-
ret daha fazla kar ve sürekli sermaye biri-
kiminden başka bir hedefi olmayan kapi-
talistler için, aralarındaki rekabeti ücret
maliyetleri yönüyle kurala bağlamalarını
sağlar. Doğal olarak bu ücret kapitalistler
için en düşük ücret olmalıdır. Yine, asgari
ücret sosyal politika aracı olarak kullanı-
lır. Bu anlamıyla asgari ücreti kapitalistler
işçi sınıfını sistemle uyumlulaştırmanın
aracı olarak görürler. İşçi sınıfı ise sömü-
rünün kısıtlanmasında ve sistemin alaşağı
edilmesinde sınıf güçlerinin siyasal müca-
delesinin geliştirilmesinin kaldıraçların-
dan biri olarak değerlendirir.
Sınıf mücadelesi belirler
Asgari ücretin düzeyini sınıf mücadelesin-
deki güçler dengesi belirler. Öyleyse asga-
ri ücret mücadelesi sınıf mücadelesinin
önemli başlıklarından birisidir. İşçi sınıfı-
nın kendi için sınıf olma bilincini gelişti-
ren bir mücadeledir. Bugün güçler denge-
si işçi sınıfının aleyhinedir. İşçi sınıfının
Muhsin Dalfidan bir yaşam düzeyi sağlayacak ücret hakkı- durumu; iş günü, ücret düzeyi, iş güvence-
na sahip olduklarını tanımayı” taahhüt et- si vb. haklar yönüyle neredeyse 19.yüzyıl-
me maddesini onaylamaması da bunu daki durumuna benzemektedir. 1844'ler-
göstermektedir. Demokratik olmayan bir de fabrika yasalarıyla iş günü kadın ve ço-
2010 yılının asgari ücretini belirlemek temsiliyet ile yapılan belirleme tek yanlı cuklar için 10, yetişkin erkekler için 12 sa-
üzere Asgari Ücret Komisyonu önümüz- bir dayatmadan ibarettir. at ile sınırlanırken, bu gün günlük 11 saat
deki günlerde toplanıyor. “Bağımsız” ko- çalışma yasaldır. Fiili durumda orta ve kü-
misyonun yapacağı 01.11.2009 tarihli Asgari ücret, sadece sendika temsilcileri- çük ölçekli kapitalist işletmelerde ise iş-
Resmi gazetede yayımlanan Bakanlar ku- nin değil, asgari ücretle çalışan işçi (asga- günü ortalama 15-16 saati bulmaktadır.
rulu kararındaki artış oranlarını tasdik et- ri ücretle çalışan işçiler sendikalı değildir) Asgari ücret açlık sınırının altındadır. As-
mekten ibaret olacaktır. Her yıl tekrarla- ve işsizlerin de temsil edildiği demokratik gari ücret yasal olarak net 546,95 Türk Li-
nan bu seremoniye dur demek gerekiyor. ve adil bir temsiliyetle belirlenmelidir. rasıdır. Ancak, kayıt dışı istihdama göz yu-
Sermaye, hükümet ve en büyük işçi sendi- Doğru tanımıyla asgari ücret, niteliksiz iş- mulduğu için özellikle işverenlere teşvik
kasının 5'er kişiyle temsil edildiği komis- gücünün değeridir. Günlük dilde, işçi ve ai- uygulamasının olduğu 49 ilde ücretler ço-
yonun kararları tirajı-komiktir. Çünkü; as- lesinin insan onuruna yaraşır bir biçimde ğu sektörde 150 ile 350 Türk lirası arasın-
gari ücret yönetmeliğindeki “Asgari ücret: yaşayabilmesini sağlayacak asgari tutar- da değişmektedir. Bu gidişi tersine çevir-
İşçilere normal bir çalışma günü karşılığı dır. mek görevimizdir.
ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağ- Kapitalistin gücünün sınırı Türkiye’de asgari ücret başlangıçta illere
lık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaç- Asgari ücret, ilk kez Yeni Zelanda ve Avus- göre farklı uygulanmış daha sonra tek as-
larını günün fiyatları üzerinden asgari dü- tralya’da 1890 yılında uygulanmaya baş- gari ücret uygulamasına geçilmiştir.
zeyde karşılamaya yetecek ücret” dir tanı- ladı. 20. yüzyılın başlarında Avrupa ve 2000’li yıllarda tekrar bölgesel asgari üc-
mı hiçe sayılmaktadır. Türk-İş’in verileri- Dünya ölçeğinde yaygınlaştı. Uluslararası ret tartışmaları yaygınlaşmıştır. Kapita-
ne göre, açlık sınırının 778 Lira, yoksulluk Çalışma Örgütü (İLO), 26 sayılı Asgari Üc- listler, krizi ve işsizliği bahane ederek is-
sınırının 2533 Lira olduğu bir durumda ret Belirleme Yöntemleri ile ilgili sözleş- tihdam yaratma gerekçesiyle bu öneriyi
net 546,48 Türk lirası asgari ücret belirle- meyi 1928’de kabul etti. Türkiye asgari tekrar canlandırmaktadırlar. Bölgesel as-
mek işçi sınıfını hiçe saymaktır. Türki- ücret uygulamasına1969 yılında başla- gari ücret, işçi sınıfı içindeki rekabeti artı-
ye’nin, Avrupa sosyal şartında bulunan makla birlikte İLO sözleşmesini 1974 yı- racak, işçileri “köle”leştirerek sömürüyü
“Çalışanların kendilerine ve ailelerine iyi lında onayladı. 1989 yılında ise 16 yaşını dayanılmaz boyutlara yükseltecektir. Bu-
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 27

Emek
nun için işsizler ve asgari ücretle ça-
lışanların örgütlenmesi önemlidir.
Sendikalar bu işçi kesimleriyle ilgi-
lenmemektedirler. İşçi sınıfının siya-
Mersin’de Serbest
sal güçleri, sendikalara uygulanacak
basınçla sendikalar ve ara örgütler
olarak sınıfın bu kesimlerinin örgüt-
Bölge işçileriyle
dayanışma etkinliği
lenmesinin sağlanması bu oyunu bo-
zacaktır.
Yasallık değil meşruiyet
Yeniden sosyalist kuruluş, kendisi
için siyasallaşmış bir işçi sınıfı hare- Nesim Budak
ketinin eseri olacaktır. Öyleyse, ey-
lemliliğimizin merkezi yönelimi siya-
sallaşmış bir sınıf hareketinin var
edilmesi olmalıdır. Siyasallaşmış bir Dünya genelinde gelişen ekonomik kriz işçi ve
işçi sınıfı hareketinin oluşmasında emekçilere sömürünün katmerleşmesi olarak
hak ve hak gasplarına karşı verilecek geri dönüyor. Tüm ülkede olduğu gibi Mersin’de
mücadelelerin önemi yadsınamaz. de işten atmalar hızla sürüyor. İşsizlik hızla ço-
Bu anlamıyla Marx iktisadi eylem ile ğalırken, patronlar da bütün gelişmeleri kendi
siyasal eylem arasındaki bağı her fır- lehlerine çevirmeye çalışıyor. Başta fazla mesai
satta işaret etmiştir. Uluslararası olmak üzere sigortasız işçi çalıştırma, çocuk işçi
Emekçiler Birliği'nin Eylül 1871 ta- çalıştırma, yemek, servis gibi bütün olanaklardan
rihli konferansının siyasal eylem üze- kısıtlama yapılıyor. İşsizler ordusu büyüdükçe
rine kararında; işçi sınıfının iktisadi patronlar işçileri kendi silahıyla vurmaya devam
eylem ile siyasal eyleminin ayrılmaz- ediyor. İşsizleri işçilerin yedeğinde ucuz emek Daha sonra Ekmek ve Özgürlük Derneği yö-
casına birbirine bağlı olduğu, Enter- olarak tutmaya devam ediyor. İşçilerin böylece neticilerinden Vakkas Kılınç’ın oturum baş-
sesi kısılırken patronlar devleti de arkasına ala- kanlığını yaptığı iki oturumlu bir panel yapıl-
nasyonal üyelerine anımsatılmakta-
rak karına kar katmaya devam ediyor. dı. Panelde Serbest Bölge İşçileri adına Hati-
dır.Yine Marx 23 Şubat 1871 tarihli
ca Karakaya, İzmir İşçi Hakları Derneği Baş-
F.Bolte'ye yazdığı mektupta işçilerin Mersin Serbest Bölge’de resmi rakamlara göre 6
kanı Cavit Uğur, Orman İşçileri Derneği Baş-
ayrı ayrı bütün iktisadi hareketlerin- bin işçi çalışıyor. Hemen hemen hepsi devletin
kanı Halil Çakırlı, Avukat Aslıhan Özkan ve
den her yanda siyasal bir hareket, ya- belirlediği asgari ücret denilen ama işçilerin ihti- Novamed İşçilerinin mücadele deneyimini
ni işçi sınıfının çıkarlarını genel bir yacına göre değil de işverenin maliyetine göre anlatmak üzere Mersin Perol-İş eski yöneti-
biçimde, genel bir toplumsal baskı belirlenmiş bir ücrete talim ediyor. Büyük kısmı cilerinden Adnan arkadaş konuştular. İlginin
kuvveti niteliği taşıyacak bir biçimde 18-30 yaşları arasında olan işçilerin hak bilinci etkinlik sonuna kadar canlı olduğu panelin
zafere ulaştırmak amacında bir sınıf konusundaki yetersizliği işverenlerin sömürü ardından “Desa Direnişi’nde Kadınlar” isimli
hareketi ortaya çıkıverir diye yaz- olanağını güçlendiriyor. Krizle birlikte işten at- filmin gösterimine geçildi. Aralarda işçilerle
maktadır. Söylenenler bugün daha maların çoğaldığı serbest bölgede verilmiş haklar yapılan söyleşilerimiz, panelin gördüğü ilgi
çok geçerlidir. da birer birer geri alınıyor. İşçiler fazla değil, “aşı- ve bu ilginin günün sonuna kadar aynı canlı-
rı mesai” ile hafta sonu çalışmaya zorlanıyor. Ya- lıkta sürmesi Serbest Bölge İşçilerinin ciddi
Siyasal bir sınıf hareketinin önünü ni az işçi, çok kazanç politikası güdülürken bir
açacak araç ve eylemlilikler geliştiril- bir arayış içinde bulunduklarını gösterdi. İş-
krizden söz ediliyor. Bazen bunu anlamak zorla- çilerin akacak mecra arayan tepkileri doğru
mesi gerektiği herkes tarafından tek- şıyor. İnsan buna “Çüş” mü demek gerekir diye
rarlanmaktadır. Peki bu eylemlilikle- yönlendirilebilirse, hem kendileri hem de
de sormadan edemiyor. Zaten adı gibi işverenler Mersin’deki işçi mücadeleleri açısından
rin temel özellikleri ne olmalıdır? lehine bolca serbestlik varken, yeni işçiler boş ka-
Toplumsal sınıfların tümü tarafından olumlu kazanımları içerisinde barındırıyor.
ğıt imzalayarak işe alınıyor. Deneme süresi ba-
görünür olmalıdırlar. İşçi sınıfı ve hanesiyle işçilere giriş çıkış yapılırken, sigortasız Yapılması gereken ise öncelikle işçilerde sı-
yoksul halk kesimleri ile temas eden çalıştırılamaya devam ediyor. Çalışma koşulları- nıf ve hak bilincini güçlendiren onların ör-
eylemler olmalıdırlar. Yasallığı değil nın aşırı zorluğu nedeniyle dönem dönem patlak gütlü durmasını sağlayabilecek araçları hız-
meşruiyeti temel almalıdırlar. Reka- veren işçi direnişleri ise işçilerin tecrübesizliği la devreye sokarak, işçilerin kendine güveni-
betçi ve bölen değil, işçi sınıfının bü- yüzünden çok az kazanımla sönümleniyor. En ni arttırmaktır. Doğru bir çalışmayla Mersin
tününü gözeten dayanışmacı ve or- son Mart 2007’de patlak veren ve 2 binin üze- Serbest Bölge işçileri örgütlenmeye açık bir
taklaştırmacı olmalıdırlar. Sermaye- rinde işçinin katılımıyla başlayan ve yaklaşık bir kesim gibi gözükmektedir. Sendikaların bu
nin ideolojik hegemonyasında gedik hafta süren işçi direnişi çok az kazanımla sonuç- arayışı görmeyişi düşündürücüdür. Sendika-
açacak nitelik ve biçimde olmalıdır- lar hala en önemli sınıf örgütlerinden biri ol-
lanmıştı. Birçok işçi işten atılırken, yetersiz de ol-
lar. Kampanya tarzı örgütlenen ey- sa da örgütlülüğü bugünün serbest bölge ko-
sa, alınan haklar ve atılan işçilerin iş mahkemesi
lemlilikler bu hedefleri gerçekleştir- şullarında onlara indirgemek doğru değildir.
sonucu tazminat ve benzeri haklarını almaları,
me kapasitesinde olan eylemlilikler- Sendikaların bu mücadele dinamizmine sır-
bugünkü kriz koşullarında, işçilerin bir bölümü-
dir. Kampanya tarzı mücadele ile tını döndüğü koşullarda, işçilerin yeni müca-
nü cesaretlendirip arayışa sürüklemiş durumda-
“adil bir işgünü karşılığında adil bir dele zeminleri yaratmaktan uzak durmak ye-
dır.
ücret” talebi ile yetinmeyen, “ücret rine, işçi hakları derneklerinde, daha ötesi ya-
1 Kasım 2009’da Serbest Bölge İşçileri ve Ekmek rı-sendikal, yarı-siyasal kurumlar sayılabile-
sisteminin kaldırılması” mücadelesi-
ve Özgürlük Derneği’nin düzenlediği işçi hakları cek işyeri komitelerinde, işçi meclisi/konse-
ni geliştiren kendi için siyasallaşmış
paneli ve film gösterimi etkinliğinde görüldüğü yi türünden yapılarda bir araya getirmek ve
işçi hareketi gelişecektir. Gün, gibi bölge işçilerinde yoğun bir arayış vardır. Pet- hak mücadelesinin kitlesel ve militan bir çiz-
işsize iş, 6 saatlik işgünü ve insan rol-İş’te düzenlenen ve yetmişi Serbest Böl- gide sürdürmek de mümkündür. Yeter ki iş-
onuruna yaraşır asgari ücret kam- ge’den, yüzon civarında işçinin katıldığı etkinli- çiler birlikteliklerini korusun ve mücadele
panyası günüdür. ğin başında Grup Umut bir müzik dinletisi verdi. hattından yürüme kararlılığında olsun.
28 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Emek

Grev üretimi durdurmaktan


Grevde üretimin durması başlı başına bir hedef değil, eylemlilik sürecinin doğal

Alp Hakan Güvenir

Eski Roma’da egemen sınıf köle


sahiplerine (Patriciler) karşı
Roma halkının (Plepler) 12
Levha Yasaları’nın(1) yapılması
ve Halk meclisinin kurulması
ile sonuçlanan mücadelesi (MÖ
494-451), tarihin ilk grev eyle-
mi ve mücadelesi olarak kabul
görür. Elbette ki bu kabul o dö-
nemin değil yakın dönemin hu-
kukçularının ve tarihçilerinin
kabulü ve günümüzde aynı kav-
ramla anılan mücadelelerle,
üzerinde yükseldiği sınıf dina-
mikleri ya da mülkiyet ve siya-
sal iktidar eksenindeki hedefle-
ri bakımından önemli farklar
bulunuyor. Bu nedenle burjuva
hukukçularının ve tarihçilerin
tasnifi bir yana, bugünkü anla- Şimdiki Paris Belediyesi’nin bulunduğu Grève Meydanı, 18. yüzyılda amele pazarı olarak kullanıldığı gibi Fransız Devriminde idamların
mıyla grevin işçi sınıfı mücade-
lesindeki yerini almasının 18. dele alanı olarak işyeri ile sınır- belirli ya da belirsiz bir süre bağlı ana eylem, düzenlenen
Yüzyılda başlayan işçi mücade- lamayıp yaşamın tüm alanları- için çalışmayı durdurmaları! mitingler ise kamuoyu desteği
lelerine dayandığını söyleyebi- na taşan, yaşamın tüm alan ve Bu anlam kaymasında, burjuva sağlayarak yahut seslenilen
liriz. Bu eylem türünün Fransız- sorunlarına dair mücadele he- devletlerin işçi sınıfı mücadele- mercilere gövde gösterisi yapa-
ca’da çakıl taşı ve bir çeşit kum deflerini içeren eylemlilik ola- sinin araç ve yöntemlerini ge- rak ana eyleme destek sağla-
anlamına sahip olan “grev” ke- rak anlamak gerekiyor. Kavra- nel bağlamından kopartıp yasal mayı hedefleyen yardımcı ey-
limesiyle tanımlanmaya başlan- mın bir eylem türü olarak sınıf sınırlar içerisinde yeniden ta- lem olmaktadır.
ması ise Fransa’daki 1848 dev- mücadelesine içerildiği, monar- nımlayarak, belli koşullara bağ- Üretimden gelen gücün
rim dönemiyledir. şinin yıkılıp geçici hükümetin lı kalıplara hapsetmesi belirle- kullanılması üretimi
kurulmasını beraberinde geti- yici olmuştur. Ancak aslolarak, durdurmaya
Bugünkü Paris Belediyesi’nin
ren 1848 Şubat Devrimi ve dev- sosyalistlerin grevi “üretimi indirgenemez!
bulunduğu ve 18. yüzyılda ame-
rim sürecinde de ne eylem ze- durdurma” anlamı yükleyerek Sosyalist hareketin saflarında,
le pazarı olarak kullanılan Grè-
mini ne talepler, işyeri ve çalış- sendikal mücadele alanına, “grev”i “isçilerin makineleri,
ve Meydanı, 1848 Şubat devrim sendikal mücadele ve sendika-
ma koşulları ile tanımlanamaz fabrikaları bütün üretim araçla-
günlerinde, işçilerin toplanma ları da işçi sınıfının yaşam ko-
zaten. rını durdurması ve kapitalist
ve eylem merkezi olarak tercih şulları ve alanlarından kopar-
edilmesinden itibaren, işçilerin Anlam kayması dil soru- pazar için mal ve hizmet üret-
tarak çalışma (ekonomik mü- memesi, toprağın işlenmemesi,
iş bırakmayı da içeren eylemle- nu değil siyasal bir sorun cadele) alanına terk etmiş ol-
rine “grev” denilmeye başlandı. Napolyon, devrim günlerinin madenlerin çıkarılmaması, fab-
maları, bir mücadele aracı ola- rikalarda mal üretilmemesi, ta-
“Greve çıkmak”, sadece iş bı- ardından, meydanın adını “ho- rak grevin “Grev
rakmayı değil, “Grev Meyda- tel de ville” olarak değiştirdi an- şıtların işlememesi, bütün hiz-
Meydanı”ndan, sokak gösterile- metlerin durdurulması, hayatın
nı”nda toplanmayı ve bu eksen- cak bu durum, meydanın günü- rinden ve toplumsal yaşamdan
deki sokak gösterilerini anlatan müzde hala “Grev Meydanı” felç olması” olarak anlayan ba-
ayrılmasının temelinde yat- kış açısı, son derece yaygındır.
bir kavramdı. İş bırakmak, ey- olarak anılmasının önüne geç- makta. Grev günlerinde işçi sı-
lemliliğin doğal bir boyutu ya- medi. Fakat “grev” kelimesi sı- Bu bakış açısını, sosyalist hare-
nıfının, grevi düzenleyenlerce
hut yan sonucu olarak gerçek- nıf mücadelesinde kalıcı bir yer ket içerisinde genel kabul gören
miting alanlarına taşınıyor ol-
leşiyordu. Bugün de bir sınıf edinmiş olmasına karşın, günü- başka bir yaklaşımın kantarına
ması bu gerçeği değiştirmiyor.
mücadelesi aracı olarak grevi, iş müzde o günlerden farklı ola- vurarak değerlendirmekte fay-
Çünkü bu durumlarda “iş bırak-
bırakmayla sınırlı olmayan so- rak, tek bir eylem biçimini an- da var: Grev, sınıf mücadelesi-
ma” eylemi ile düzenlenen “mi-
kak gösterileri, açık alan top- latan bir kavram haline dö- ting” esasen iki ayrı eylemin nin okuludur!
lantısı gibi boyutları bulunan ve nüşmüştür: İşçilerin, işyerinde, ilişkilendirilmesinden ibaret Grevi “üretimi durdurmak” ola-
kendisini ne talepleri ne müca- işkolunda ya da ülke çapında oluyor. İş bırakma, taleplere rak ele alan ve neredeyse bu-
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 29

ne bağlıdır. Böyle bir eylemlilik kayda almak üzere evrak talep

ibaret değildir süreci, işçi sınıfının gözünü ve


bilincini, dar anlamda işyeri ya-
hut işkolu sorunlarından, sınıfı-
nın genelinin sorun ve ihtiyaç-
etmeksizin muayene ve tedavi-
lerin yapılıp ilaçların ücretsiz
verilmesi; temizlik hizmetinde
mahallelerden toplanan çöple-
larına olduğu gibi, toplumun rin devlet kurumlarının bahçe-
farklı kesimlerinin sorun, gün- lerine boca edilmesi; ulaşım
sonuçlarından birisi olmalı dem ve ihtiyaçlarına çevirecek- sektöründe bilet yahut ücret ta-
tir. Bu yolla işçi sınıfının, hem lep etmeksizin yolcu taşımaya
farklı kesimlerinin birbirlerinin devam edilirken ticari mal ta-
sorunlarını gündem edinmesi, şınmasının engellenmesi, ücret-
karar ve iktidar odaklarının (iş-
hem de toplumun bütün kesim- li yol ve köprülerde sadece top-
yerinde patron, ülke genelinde
lerine kamuoyu desteği almak lu taşıma araçlarının geçişine
hükümet ya da parlamento vb.)
için değil sorun ve gündem or- izin verilmesi gibi, sınıfın farklı
ya doğrudan sıkıştırılarak ya da
taklığı üzerinden ortaklaştırıcı kesimleri arasındaki ortaklaş-
yaratılacak kamuoyu sayesinde
bir eylem çizgisi ile gitmesi yo- maya hizmet etmesinin yanın-
sorunu çözmeye zorlanabilme-
luyla siyasallaşmasın önünü de da yaşadığımıza alternatif ola-
lerinden geçtiği ve yeteri kadar
açacaktır. Bunun yanında, başlı bilecek nasıl bir toplum için
örgütlü ve etkili olunursa başa-
başına bir hedef ya da sonuç
rılı olunabileceği gelir. Bu ders mücadele ettiğimizin ipuçlarını
olarak ele alınmaması gereken
işçi sınıfının örgütlülüğünün da sergileyen eylem biçimleri,
grevin, işçi sınıfının yönetici ni-
son derece önemli olduğu so- belli alanlarda “üretimin ve hiz-
teliği ve kapasitesini açığa çı-
nucunu içerse de bu örgütlülü- metlerin durdurulması” şeklin-
kartan bir biçimde örgütlenip,
ğün karar alma ve yönetme sü- deki eylem biçimine alternatif
muhtevasının da bu eksende
reçlerinin de öznesi olabileceği- olabilir.
şekillenebilmesi, belirleyici
ni göz ardı eder. İşçi sınıfının,
önemde olacağını da belirtmek Özü itibarıyla işyeri işgali ya da
örgütlülük ve eylemiyle, üre-
gerekiyor. işçi yönetimi ekseninde şekille-
timden gelen gücünü kullana-
rak, dışarısında kaldığı iktidar İkincisi: Mal ve hizmet üreti- necek bu eylem biçimleri, ha-
süreçleri ve zemini üzerinde mini durdurma yoluyla zor du- zırlık ve örgütlenme aşamasın-
basınç oluşturabileceği dersi, ruma düşürülen, her zaman dan, eylemde olmayan işçi sını-
burjuva demokrasisi eğitiminin düşman olmuyor. Sağlık, temiz- fının geniş kesimleriyle iletişi-
önemli bir parçası olabilir ve lik hizmetleri ve ulaşım gibi ka- me geçerek eylemli sınıf daya-
böyle bir dersten, işçi sınıfını musal hizmet alanlarında üreti- nışmasının örülebilmesine uza-
kendi iktidarına hazırlayan min ve hizmetlerin durdurul- nan, zor ve zahmetli bir yolda
gerçekleştirildiği bir alandı devrimci mücadelenin boy ve- ması, eylemdeki işçilerle, bu yürüyerek somutlanabilir. Bu
rip serpileceğini beklemek ah- hizmetlerin doğrudan alıcısı eylem biçimleri, hayatı durdur-
nunla sınırlayan yaklaşımın, mayacak; aksine, hazırlık ve ör-
grevi “kaybedilen iş saatleri” maklık olur. konumunda bulunan geniş işçi
yığınlarını sıklıkla karşı karşıya gütlenme sürecinden başlaya-
olarak ele alan patronların, ik- Sosyalistler greve (ve iş bırak- rak hayatın, toplumsal yaşamın
getiriyor. Bu eylemliliklerin bir
tisatçıların ve muhasebecilerin maya), iktisatçıların yahut pat-
sonucu olarak, grevci işçiler, bütününü örgütleyen ve işçi sı-
bakışından türetildiği söylene- ronların ölçüleriyle bakmama-
toplumsal yaşamı durdurarak nıfının geniş kesimlerini yan
bilir. Grevi bu şekilde ele alan- lı, grevin sınıf mücadelesinin
geniş yığınlara zorluk yaşatan- yana getiren bir rol oynayacak-
lar açısından, üretimi durdurup bir okulu olabilmesi için “üre-
lar ya da en azından geniş yı- lardır. İşçi sınıfının, burjuvazi
patronlara ciddi sıkıntılar yaşa- timden gelen gücün üretimin
ğınları hayatı durdurmak ve ya- ve siyasal iktidarı karşısında bir
tarak onları zor duruma düşür- durdurulması yoluyla kullanıl-
şamlarını zora sokmakla tehdit baskı grubu olmaktan öteye ge-
mek ve bu yolla taleplere ulaşa- ması”nın çok ötesinde bir anla-
edenler olarak görüldükleri gi- çip, kendisini yeni bir dünyanın
bilmek, hem mümkün hem de mı olduğu gerçeğini sivrilterek
bi, işçilerin mücadelelerinin kurucu öznesi olarak var ede-
düşmana zarar verecek bir mu- öne çıkarmalı. Grevin, okuyup
meşruiyetine duydukları inanç bilmesi aynı zamanda böyle bir
harebe biçimi olarak gerekli, dinlemekten ziyade eyleyerek
ve güvenin zayıflaması da böy- eylem çizgisi ile mümkün ola-
doğru ve temel eylem biçimidir. öğrenen işçi yığınları için sınıf
lesi arızalı bir grev dersinin so- caktır.
Grevin, üretimi durdurmak ola- mücadelesinin bir okulu olabil-
nuçları arasında olabiliyor.
rak tanımlanıp, sınıf mücadele- mesi, bu eylemin hedeflerine
sinin temel ve kutsal bir aracı olduğu kadar, hazırlık ve örgüt- İşçi sınıfının bir kesiminin eyle-
lenme süreçlerine de sıkı sıkıya minin, sınıfın genel ve ortak çı- (1) Medeni hukukun temelini
olarak ele alınması, iki temel oluşturan eski roma hukuku-
noktada önemli sorunlar barın- bağlıdır. Grevin sınıf mücadele- karları ekseninde somutlanma-
sinin okulu olabilmesi; bir işye- dığından ötürü farklı kesimleri- dur. Eski Roma’da plebler soya
dırıyor. ve asalete dayalı sınıflar arası
rindeki örgütlenme sürecinden, ni eylemlilik zemininde ayrıştı-
Birincisi: Hedefi, mal ve hizmet farklı işyerlerindeki, sektörler- rıp karşı karşıya getiren bir rol ayrıma son verilmesi ve kendi-
üretimini durdurarak patrona deki, mesleklerdeki işçilerin ve oynadığı bu gibi durumlarda, lerine de siyasi haklar tanına-
zarar vermek ya da kamuoyu işsizlerin, iş bırakma ve miting sadece bu sebepten dolayı bile, rak sınıfların tabi olduğu ka-
oluşturarak basınç yaratmak ile sınırlı olmayan, mal ve hiz- “iş bırakma”nın ötesinde eylem nunların yazılması isteğiyle
yoluyla taleplere ulaşmakla sı- met üretim alanlarındaki fark- biçimleri hayata geçirilebilir ve ayaklandılar. Ayaklanmanın ba-
nırlı olan bir eylemin, nasıl bir lılıklara göre özgünlükler taşı- sınıfın farklı kesimlerinin, ey- şarıya ulaşmasının ardından
okul olacağı ve işçilere ne öğre- mayan, toplumun diğer kesim- lemlilik üzerinden ortaklaştırıl- yazılan bu kanuna göre toprak
teceği, tartışmalıdır. İşçilerin leri ile dayanışma ilişkisi örme- masının önü açılabilir. Örneğin el değiştirilebilir nitelik kazan-
böyle bir eylemden öğrenebile- yi olanaklı kılacak eylem türle- sağlık sektöründe döner ser- mış, asalet hukukunun ve reji-
cekleri şeylerin başında, sorun- riyle beslenip zenginleşeceği mayenin kapısına kilit vurula- minin yerini, mülkiyet hukuku
larının çözümünün süregiden bir zeminde somutlanabilmesi- rak herhangi bir ücret yahut ve rejimi almıştır.
30 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Emek

Hepimiz göçmen işçiyiz


bir bakıma!
Türkiye bir yandan “bunca işsiz varken” diyerek göçmen işçilere kapıları kapı-
yor, öte yandan onların güvencesiz çalıştırılmalarına göz yumuyor.
Göçmen işçilerin sınır dışı edilmelerine karşı sınıf dayanışması kurmak gerek
lararası sözleşmeler nedeni ile siyasi mülte-
cileri ve sığınmacıları bir ölçüde bunların dı-
şında tutmak gerekir. İltica başvurusu yap-
mayan diğer göçmenleri ülkeye sokmama
nedeni ise kulağa çok hoş gelen bir argü-
mandan hareket ediyordu. “…Burada bu ka-
dar işsiz varken… bir de yabancılara mı iş ve-
receğiz. Memlekette insanlar aç dolaşırken
elin gâvuruna iş mi verilecek” diye özetlene-
bilecek söylem çok sayıda milliyetçi tarafın-
dan tekrarlandı ama çok sayıda yabancı göç-
menin hemen tümü iş buldu, arkadaşlarını
ülkeye davet etti, hatta burada kalıp yerle-
şenler, ticarete başlayanlar bile oldu. Bir kıs-
mı ülkesine geri dönse bile daha sonra tekrar
geri geldiler. Öyle bir çalışma biçimi oluştu
ki bazı yabancı göçmen çalıştıran işveren ai-
leler izne giden yabancının yerine yerli işçi
almayıp, yabancı göçmenin izinden dönüşü-
nü bile beklediler.
Iraklı göçmenler Türkiye ile Yunanisitan arasındaki uluslararası sularda Yunan sahil muhafızlarınca yakalanıyor
Hem var hem yoklar
Bu göçmen işçilerin bir de öbür yüzleri var-
Kuvvet Lordoğlu bunların bir bölümünün de sadece ulus sı- dı. Renklerinden dolayı hakarete uğrayan,
nırları içinde gerçekleştiğini düşünürsek, söz angarya olarak çalıştırılan, ortada gözükme-
edilen göçmen nüfusun çok üzerinde bir ha- mesi istenen, iki sınır arasında kalıp tecavü-
reketin mevcudiyeti ortaya çıkabilir. ze uğrayan, çalıştığı işyerinden ayrılırken üs-
Bir yazı okudum, ”dünyam değişmedi”, ama
yine de yazıdakiler aklımdan uzun süre çık- Çok genel anlamda göç teorilerini dışarıda tü aranan, kısaca ötekileştirilen göçmen işçi-
madı. Yazıda belirsiz bir istatistikten söz ede- tutarsak, göçün çekici ve itici unsurları hare- ler de vardı. Toplumda yaygınlaşan ve geniş-
rek ve belirsiz bir zamanda dünyada yaşayan ketin esas unsuru olarak karşımıza çıkıyor. leyen milliyetçi söylemden göçmen işçiler de
insanların çok büyük bir bölümünün yaşa- Kapitalist bir dünyanın gelir farklılıkları yanı payına düşeni alıyordu. Gelen göçmen işçi-
dıkları, doğdukları çevrenin 50 km ötesine sıra çatışmacı ve savaşkan unsurları, önce bi- ler işleri yerli işçilerin elinden kapıyorlardı.
çıkmadıkları veya çıkamadıkları aktarılıyor- reyleri daha sonra ailesini göç trafiğinin içine Çünkü ucuza çalışıyorlardı, çünkü onlardan
du. Hareketli göçmen nüfus ise uluslararası çekiyor. Bu trafiğe dâhil olmak için üstüne daha vasıflıydılar. Üstelik ülkelerine para
istatistiklerde yaklaşık 192 milyon yani dün- ağır bedeller ödeniyor, bu bedel bazı haller- yolluyorlardı. Toplumda birçok kesim bu
ya nüfusunun kabaca yüzde 3’ünü oluşturu- de bireyin hayatına bile mal olabiliyor. Bu ha- söylentinin etkisinde kaldı ve pek de sorgu-
yordu. Buna göre, dünyadaki her 35 kişiden yat bazen bir kamyon kasasında bazen açık lamadan yabancıların dışarı yollanmasına
biri göçmen olarak doğduğu ülkenin dışında denizde sona eriyor. Sona ermediği zaman- ses çıkarmadı ya da bunu onayladı. Tıpkı Al-
yaşıyor. Ancak bu istatistiğe girmeyen mül- larda ise pek de parlak olmayan bir gelecek manya’daki Türkler için duvarlara yazılan
teci ve sığınmacılar yani geçici göçmenler, göçmeni bekliyor. Varılan ülkede öteki ola- “Turken raus” (Türkler dışarı) sloganı gibi.
gönüllüler, gönülsüzler, zorunlu göç edenler, rak yani daima ikinci sınıf konumun kabul Hatta bir sendikacının işçilere hitaben, “ya-
zorla yerinden edilenler, içeriye doğru göç edilişidir söz edilen. kaladığınız yabancı işçiyi dövün” şeklinde
eden insanlar bulunduğunu biliyoruz. “Burada bu kadar işsiz varken…” demeç vermesinin gerisinde bunları alkışla-
Türkiye uzun yıllardan bu yana göçmen ka- yan bir zümre mutlaka vardı. Oysa bu garip
Aslında bir cephesiyle sürekli hareket halin-
bul eden ve kendisi de göç veren bir ülke ol- göçmen işçiler çok değil sadece otuz sene ön-
de olan bizler mülteci veya sığınmacı olma-
masına rağmen 2000’lerin başında çalışma ce ne pahasına olursa olsun Almanya’ya ça-
sak bile hiç olmaz ise göçmenliği hak etmiyor
amacıyla gelen göçmenleri ülkelerine geri lışmak için gitmek isteyenlerin bulunduğu
muyuz? Aynı ülke içinde bile ne ölçüde hızlı
döndürebilmek için sistemli sayılabilecek bir bir ülkeye gelmişlerdi. Kendi eğitimleri ve
bir yer değiştirme olduğunu gözlemek müm-
kün. politikayı başlatmayı hedefledi. Gerçekten meslekleri ne olursa olsun yaptıkları çoğun-
özellikle komşularından gelen ve bir süre ka- lukla ufak tefek işçilik ve hizmet sektörü için-
Her ülke göç ülkesi lan yabancıları sınır önlemleri de dâhil olmak de çoğunlukla bakıcılık idi. Aldıkları ücret
Dünyadaki her bir ülkenin bir ölçüde göçmen üzere birçok kısıtlayıcı unsur yardımıyla ül- kendi ülkelerindekinden daha yüksek olma-
aldığını ve verdiğini düşünürsek, hele bir de keye sokmamaya gayret etti. İmzaladığı ulus- sına rağmen yaptıkları işe gönüllü yerli işçi
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 31

Emek
ortalıkta yoktu. Üstelik göçmen işçilerin
kendileri de ortalıkta pek de gözükmü-
yorlardı. Tamamen enformel bir çalışma
hayatının görünmez halkaları olarak çalı-
Göçmen Tania’nın
tek isteği: Ekmek,
şan göçmen işçilerin yaptıkları işler ve hiz-
metler, aynı işi yapan yerli işçiden daha
fazla görünmez olmak zorundaydı.
Neden göçmen işçiden
vazgeçemezler
Göçmen işçinin emeğinin görünmemesi
elbette onun olmadığı anlamına gelmiyor.
barış ve sağlık
Öyle ki devletin çalışma hayatını düzenle-
yen bütün kurumları göçmen işçilerin fii- "Göç ajansları" kadınları gönder-
li olarak çalışma hayatına katıldığını ve Çağla Ünlütürk Ulutaş'ın meden ücretlerine el koyuyor
hangi alanlara yerleştiğinin farkında. İş 2007 TÜSAM sempozyu- Küçük çocuk sahibi kadınlar, çocuklarının eği-
müfettişleri yakalanan kaçak göçmen işçi- tim masraflarını karşılamak, çocukları evli ka-
lerle ilgili sayısız ihbarı değerlendiriyor ve muna sunduğu "Ev Hiz- dınlar ise kendilerinin ve çocuklarının evleri-
yüzlerce ceza tahakkuk ettiriyorlar. Res- metlerinin Küreselleşme- ni geçindirmelerini sağlamak amacıyla gel-
men yürütülen ve sonuçları açıklanan
araştırmalar bile mevcut. Bu araştırmalar
si: Türkiye’de Ev Hizmet- diklerini ifade etmişler.

göçmen işçilerin kaçak olarak çalıştığı lerinde Çalışan Göçmen Kadınların önemli bölümü memleketlerine
döndüklerinde ev almayı planlıyorlar. Ancak
alanları, meslekleri, işyerlerini tanımlıyor. Kadınlar"tebliğinden bö- ev fiyatlarının sürekli yükselmesi nedeniyle
Kesilen para cezaları kuruş kuruş hesap-
lanıyor. Ancak bu cezaların etkili olamadı- lümler dönüş sürelerini giderek erteliyor.
ğını kesenler de kabul ediyor. Türkiye'ye başta Moldova’daki Gagauz Böl- Görüşmecilerin tamamı Türkiye’ye turist vi-
İstenirse bir gece içinde binlerce göçmen gesi’nden, Sovyetler Birliği'nin çözülmesin- zesiyle yasal yollardan giriş yapmışlar. Ajans-
işçi sınır dışı edilebileceği halde bu göz yu- den sonra Türki cumhuriyetlerden kadınlar, lar ilk ücretlerinin tamamına el koyduğu için,
muş nedendir diye düşünmek gerekmez ülkelerinde başka istihdam imkanı bulama- kadınların önemli bölümü iş değiştirme süre-
mi? Bunun birkaç nedeni var. dıklarından göç ediyorlar, son derece düşük cinde ülke içinde kurdukları ağları kullanma-
ücretlerle istihdam ediliyorlar. Dil benzerliği yı tercih ediyor Kadınların önemli bölümü
n Göçmen işçilerin çoğunluğu yabancı dil
ve coğrafi yakınlıkları dolayısıyla Türkiye’ye göç masraflarını karşılamak üzere borç ala-
bilgileri, aldıkları eğitim ve çalışma disip-
göç ediyorlar. rak yola çıkmışlardır.
linleriyle işverenlerin talep ettiği türden
nitelikli ve ikame imkânı olamayan işgü- Çalışmada görüşülen Doğu Bloku ülkelerin- Sanal akrabalık bağı kadınlar üze-
cünü oluşturuyor. den göç ederek Ankara’da ev hizmetlerinde rinde baskı kuruyor
n Göçmenlerin çalıştıkları alanlarda, özel- çalışmış ve çalışmayı sürdüren 12 kadın iki Kadınların tamamına yakını, kendilerine evin
likle hizmet sektöründe benzer özellikler kadından sekizi Moldovalı, üçü Türkmen ve bir ferdi gibi davranıldığını ifade etmiş. ka-
gösteren yerli işçilerin sayısı çok az ve biri Romanyalı. Kadınların dokuzu evli, yedi- dınlardan ikisi bakımını üstlendikleri yaşlı ka-
göçmenlere oranla daha pahalı bir işgücü dına “anne” diye hitap ediyor. Bununla birlik-
si Türkle evli, ikisi bekar, biri boşanmış. Yaş-
niteliğindeler. te, bir Türk’le evlenerek kendi hesabına çalış-
ları 51- 39 arasında değişiyor. Dördünün ika-
maya başlamış olan bir kadın bu çalışma ko-
n Göçmen işçilerin bir bölümü özellikle met izni var, sekizinin yok. Üçünün çalışma iz-
şullarının kendisini işverene ne denli tabi kıl-
kadınlardan oluşan işgücü çoğunlukla ev ni ver, dokuzunun yok. Sovyetler Birliği’nin
dığını “ne kadar iyi davransalar da yatılı kal-
hizmetlerinde istihdam ediliyor ve ihbar dağılmasından önce, kadınlardan biri sosyal mak zor. Bazen kendimi evin bir eşyası gibi
edilmeksizin ortaya çıkarılmaları rastlan- hizmet uzmanı, biri anaokulu öğretmeni, biri hissederdim” sözleriyle açıklamış. Materna-
tılara bağlı. sağlık memuru, biri muhasebeci, biri terzi ola- list ilişkiler çoğunlukla sınıf çelişkisini gizlese
n Göçmen emeği kullanmak işverenler rak ve diğerleri de çeşitli fabrikalarda işçi ola- ve de yaratılan sanal akrabalık bağı en çok ka-
için çalışma süreleri, sosyal güvence, as- rak çalışmışlar. dınların izin kullanmasına karşı bir baskı un-
gari ücret ve sosyal yardım açısından yer- Göç nedenleri suru yaratıyor.
li işçi istihdam etmeye göre çok daha Biri hariç görüşülen tüm kadınların göçü aile
avantajlı. Bu konularda göçmen emekçile- İzin kullanıp memleketlerinden diğer kadın-
yaşam stratejilerinin bir parçası. Ülkelerinde- larla buluşup şehirde zaman geçirenlerse sı-
rin karşı karşıya oldukları koşullar zorun-
ki yüksek işsizlik, düşük ücret (aylık ortalama nır dışı edilme korkuları nedeniyle kalabalık
lu olarak daha ağır. Bu, işverenlere özel-
15-30 dolar) ve zorlayıcı ekonomik koşullar ortamlarda aralarında konuşmuyor, polisten
likle işgücünün kullanımında 4817 sayılı
İş Kanunu ile getirilmiş olan hükümlerin hepsinin göç gerekçesi. gizlenmeye çalışıyorlar.
çok ötesinde bir esnekliği sağlıyor. Kadınların hepsi "Ben Ruslardan çok mem- Çocuklarını özlüyorlar
Çalışmak amacıyla gelen göçmen işçilerin nundum. Tamam çok zengin değildik ama her Tümünün ilk dile getirdiği sorun çocuklarına
ülke içinde işsizlik yaratacağı ve ücretleri şeyimiz vardı. Burada çok kötü anlatmışlar si- duydukları özlem. Yüksek ceza bedelleri, po-
düşüreceği iddiası işgücünün artmasının ze, ama bizim durumumuz çok iyiydi." diyor. lis korkusu; kötü gözle bakılmak, yalnızlık ve
geliri azaltacağını ileri süren klasik burju- Görüşülen kadınlardan Ducia “Biz şimdi sı- can sıkıntısı da sıkça dile getirilen sorunlar.
va iktisat kuramına dayalı bir anlayışın kıntı çeksek de daha önce yaşamı gördük. Pe- Kadınların yasadışı statüleri, çalışma şartları
ürünü. İşçi sınıfının çıkarlarını ülke sınır- ve ücretler ne şekilde düzenlenirse düzen-
ki bizim torunlarımız ne görecek?” diye sor-
ları ile çerçevelemek aynı zamanda enter- lensin, onları adli mercilere başvurmaktan
muş.
nasyonalizmden uzaklaşmak ve milliyetçi alıkoyuyor. Türkiye’ye göç ederek Türkiye'de
ideolojilere yakınlaşmak demek. Mark- Kadınlardan dördünün eşi işsiz, bunlardan iki biriyle evlenen Tania gelecekten beklentisini
sistlerin tercihi, göçmen işçileri ülkelerine tanesinin eşi ise ağır hasta. Moldovalı Sonia şu sözlerle anlatmış: “Tek istediğim ekmek,
göndermek değil, onlarla her yerde işçi sı- "Sizin burada kadınlar rahat. Erkekler çalışı- barış ve sağlık. Bunlara sahip olduktan sonra
nıfı dayanışması kurmak olabilir ancak. yor eve para getiriyor" demiş. her şeyle mücadele edebilirim”.
32 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Biyopolitik

Ekolojik emperyalizme
karşı eko-komünal düzen
Kapitalizmi mi, yoksa özgürlükçü, eşitlikçi, sınıfsız, doğanın kabul edebileceği
sınırlar içinde yaşamsal ve zorunlu toplumsal gereksinimler için üretim ve tü-
ketim yapılan eko-komünal bir düzeni mi tercih edeceğiz?

Ertuğrul Barka

Emperyalist kapitalizm günü-


müzde ekolojik emperyalizm
aşamasına gelmiştir. Sermaye
için doğa sadece hammadde de-
posudur. Yaşamsal unsurlar da
yatırım yapılması gereken birer
kâr kaynağıdır.
ABD Başkanlarından Harry
S.Truman’ın 20 Ocak 1949’da
göreve gelirken yaptığı konuş-
ma, bu sürecin politik başlangıcı
olarak kabûl edilebilir:
“… Az gelişmiş bölgelerin gelişti-
rilmesi ve ekonomilerinin büyü-
tülmesi için bilimsel ilerlememi-
zi ve endüstriyel gelişmemizi ye-

Fotoğraf: Ali Öz
ni bir cesur programla bu bölge-
lere sunmamız gerekiyor… Eski
emperyalizmin başka ülkelerden
kâr elde etmesi gibi bir anlayışın Bergama köylüleri, doğa düşmanı siyanürlü altın madenciliğine karşı mücadelelerini İstanbul caddelerine de taşıdılar
bizim programımızda yeri yok-
tur. Bizim tasarladığımız… bir kullanılan sıfattı. Birleşmiş Mil- Kuzey ülkeleri’ne aktarılması: lumsal tüketim ve endüstriyel
kalkınma programıdır…” letler Dünya Çevre ve Kalkınma Sömürgen ülkeler, bu sömürge- üretim sonucu oluşan atıkların
Komisyonu’nca hazırlanan bir ci politikaları gereği olarak, ken- üçüncü dünya ülkelerine akta-
ABD kalkınmacı retoriğe sarıla- raporda: “Sürdürülebilir kalkın- di ülkelerinde doğal kaynakla- rılması. (Madencilik, gemi sökü-
rak, komüncülüğün yayılmasının ma, en genel anlamıyla karar rın hammadde olarak dışalımını mü, demir-çelik, deri sanayi, çi-
önünü kesmek ve Amerikan ya- özendiriyorlardı. Örneğin,
vermede ekonomik ve ekolojik mento, kültür balıkçılığı v.b)
tırımlarının önünü açmayı amaç- OECD ülkelerinde çeşitli ham-
düşünceleri bütünleştirme ana Anlaşılacağı gibi, yeni sömürge-
lıyordu. Bunun için de Marshall madde dışalımlarına uygulanan
teması ile bugünün gereksinim- ciler, sömürdükleri ülkelerin
Yardımı devreye sokuldu. Bu ortalama gümrük vergisi oran-
lerini ve beklentilerini gelece- madenlerine el koymaktadırlar.
yardım, tulumbaya verilen bir ları şöyledir: Bakırda; bakır cev-
maşrapa su gibiydi. Bu yardımı ğin gereksinim ve beklentilerin- Tüm ülke ulusal gelirinin içinde,
den ödün vermeden karşılama- heri ve konsantresi yüzde 0, ba-
verdikten sonra, yardım edilen kır tel 4,6, bakır boru ve tüpler maden dış satışlarından elde
ülkenin tulumbasından istediği- nın yollarının aranması” olarak edilen gelirin oranı ne kadar
tanımlandı. 4,12, bakır mutfak eşyası 3.98’
niz kadar su çekebilirdiniz. dir. Alüminyum’da cevher ve yüksekse, o ülke o kadar geri
1960’ların sonuna gelindiğinde İlk bakışta içerdiği bütün “ iyi konsantresi yüzde 0, hurda ol- kalmış demektir. Örneğin, Bost-
“kalkınma” ile ilgili söylemle, (!)” niyete karşın sürdürülebilir mayan metal 4,1, tel 6,13, masa wana’da elde edilen tüm ulusal
gerçekleşenler arasındaki uyum- kalkınma kavramı da uygula- ya da mutfak eşyası 5,83’dir. Bu gelirin yüzde 35,1’i maden dış
suzluk ortaya çıkmış bulunuyor- maya yönelik taşıdığı belirsiz- oranlar petrol için yüzde 0, re- satışlarından elde edilmektedir.
du. Beklentilerin aksine yoksul- likler ve muğlâklık nedeniyle, çine, politerpen için 7, naylon Bu ülke dünya insani gelişmiş-
luk, işsizlik ve açlıkla birlikte “do- gelişmiş Kuzey ülkelerinde ve kumaş için 8,47, PVC için 7,52, lik sıralamasında 122’inci. Bu
ğal tahribat” ta ilk kez gündeme geri kalmış, sömürülen Üçüncü polikarbonatlar için 7,84. Bu da- veriler Sierra Leone için yüzde
geliyordu Bu koşullarda artık Dünya ülkeleri’nde tamamıyla ğılım çinko, kalay, nikel, kurşun 28.9 pay ve 174. sıra; Zambiya
“kalkınma” kavramı önüne bir farklı sonuçlar doğurmaktaydı. için de benzer bir görünümde- için yüzde 26.1 ve 153. sıra.
başka sözcük eklenerek kullanıl- Çevre sorunları açısından ise iki dir. Madenlerimizi çıkartıp, satmak-
malıydı. önemli sonucu vardı: n Çok su ve enerji gerektiren la zengin olacağımızı düşünmek
“Sürdürülebilir Kalkınma” son n Üretim için gerekli kaynakla- yatırımlarla eskimiş teknolojile- ham bir hayâldir. Bu sömürge-
dönemde en uygun bulunan ve rın Üçüncü Dünya ülkelerinden rin ve sömürgen ülkelerde top- cilerin propagandası sonucu
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 33

Biyopolitik
oluşturulmuş bir önyargıdır.
Sömürgeci devletler bu sömürü
düzenini sürdürebilmek için, sö-
mürdükleri üçüncü dünya ülke-
GDO: Sermayenin
lerini gittikçe derinleşen bir dış
borç çıkmazına sürüklemekte,
Kuzey’den üçüncü dünya ülkele-
ri’ne kaynak akışını zorunlu hâle
dünya çiftçilerine
getirmektedirler. Bu koşullar al-
tında güney ülkeleri çareyi elle-
rindeki doğal kaynakları pazar-
lamakta aramaktadırlar.
saldırısı
Delaware Kabilesi Reisi Okani- Çitçi-Sen Başkanı Aysu, “Sermaye doğal kaynaklara
con, “Biz, büyük ruh’un bizim
için yarattığı şeylerden hoşnut-
yöneliyor, sosyalistler de direniş çadırlarını orada
tuk. Onlar ise değildi. Uygun bul- kurmalı,” diyor
mazlarsa ırmakları, dağları bile
değiştiriyorlardı” demişti. Bugün
Filipinler Hükümeti’nce “Fortu-
ne” dergisine, şöyle bir ilân veri-
lebiliyor:“Sizin gibi şirketleri çe-
kebilmek için dağlarımızı düzle-
dik, ormanlarımızı tıraşladık, ne-
hirlerimizin yollarını değiştirdik,
şehirlerimizi kaydırdık... Tüm
bunlar sizin için, şirketleriniz
için, burada Filipinler’de daha
kolay, daha kârlı iş yapabilmeniz
için .”
27 Temmuz 2009 tarihli Der
Spiegel Dergisinin haberinden:
“Türkiye Tarım Bakanı Çin, Ja-
Bahadır Demircan hayvan sağlığı ile biyoçeşitlilik rikim alanları olarak doğal kay-
ponya, Suudi Arabistan ve Körfez
üzerine olumsuz etkilerini ka- nakları ve gıdayı keşfetti. Ener-
ülkelerine sesleniyor: “Gelin, be- ji ile birlikte tarım ve suyu ele
muoyunun dikkatine sundu.
ğenin, Türkiye’den istediğiniz Tarım ve Köyişleri Bakan- GDO'lu tohum ve ürün üreten geçirme faaliyetlerini yoğun-
toprağı alın.” lığı’nın yayınladığı GDO şirketler için Türkiye'de alın- laştırdı. Tarım ve gıdanın ele
Geri ve kirli teknolojilerini ihraç yönetmeliği, GDO’nun yay- ması gereken yol var: GDO'lu geçirilmesi için IMF, Dünya
ediyorlar, iç savaşları kışkırtı- gın medyada, platformlar- tohumla tarımsal üretimin ser- Bankası (DB) ve Dünya Ticaret
best bırakılması. Bu amaçla şir- Örgütü (DTÖ) desteğinde poli-
yorlar. Bu anlayışlarıyla yaptık- da, dergi sayfalarında tü- tikalar geliştirmeye ve uygula-
ları yatırımlarla sömürgeci dev- ketler hükümete bastırıyor. Çı-
ketici hakları bağlamında karılacak "Ulusal Biyogüvenlik maya başladı.
letler ve korudukları şirketler, tartışılmaya devam edilir- Yasası" ile tarımsal üretimde Toprağa tohum atar ama güb-
son otuz yılda dünyanın yaşam ken, üreticinin penceresin- GDO'lu tohumun serbest bıra- re ve ilaç atmazsanız az da olsa
kaynaklarının yüzde otuzunu den görülenleri aktarması kılmasını istiyorlar. Yasa henüz ürün elde edebilirsiniz. Ancak
yok ettiler. için Çiftçi-SEN genel baş- Meclis'e gelmedi. Bakanlar Ku- toprağa tohum atmazsanız
Teknolojinin sunduğu olanakla- kanı ve Via-Campesina rulu imzasının tamamlanması- ürün elde edemezsiniz. Bunun-
rın, doğanın sınırları içinde kal- Türkiye Sözcüsü Abdullah nı bekliyor. Buna hükümet ya- la şunu anlatmaya çalışıyorum:
ması gerekli. Yaşam yoksa kal- Aysu’ya sorular yönelttik. sayı geçirmek için uygun za- Tohumu ele geçiren, onun sa-
man ve zemini kolluyor da di- hibi olan, tarımı ve gıdayı da
kınmanın ne anlamı olabilir ki? Aysu’nun yanıtları GDO’ya
yebilirsiniz. ele geçirir. GDO, tohumu ele ge-
İnsanlar sermayenin çıkarları karşı çıkışın neden anti-ka- çirmenin en sağlam ve garanti-
pitalist bir eksene yerleş- Tarımda şirketleşme ve
için köleleştiriliyorlar. Hatta kö- li yoludur. Şirketler ilk önce do-
GDO arasında nasıl bir bağ
leleştirilmiyorlar bile; kullanılıp mesi gerektiğine de ışık tu- ğada binlerce yıldır gelişimini
kuruyorsunuz?
atılıyorlar. Bu koşullarda seçimi- tuyor. sürdüren ve yaşayan tohumla-
miz hangisi olacak? Sermayece Şirketlerin, adına "Yeşil Dev- rın genleriyle oynayarak “bu o
“GDO ‘ya Hayır Kampanya- rim" denilen kimyasal ilaç,
kullanılıp atıldığımız düzeni mi, bildiğiniz tohum değildir, bu
sı” medyadaki izdüşümü kimyasal gübre, hibrit tohum tohumu ben buldum” diyor ve
yoksa insanca yaşayabileceği- Platformun öngördüğü he- ve antibiyotiklerin üretimde patentini alıyor. Sahibi olduğu
miz; özgürlükçü, eşitlikçi, sınıfsız, deflerle örtüşüyor mu? kullanılmasıyla tarıma girişleri bu tohum türü ile üretim yap-
doğanın kabul edebileceği sınır- Çiftçi Sendikaları Konfederas- çiftçilerin mesleklerine yaban- maya başladığında üretimde
lar içinde yaşamsal ve zorunlu yonu’nun da (Çiftçi-SEN) için- cılaşması sürecini başlattı. Bu kullanılan tohum kendi ben-
toplumsal gereksinimler için de yer aldığı “GDO'ya Hayır süreç hükümetlerin desteğinde zerlerini ve yabanilerini toz-
üretim ve tüketim yapılan eko- Platformu” sürdürdüğü kam- hep şirketlerin çıkarına ilerle- lanma yoluyla dölleyerek ken-
komünal bir düzen mi? panyayla, GDO'nun insan ve tildi. Sermaye sonunda yeni bi- dine benzetiyor. Kendine ben-
34 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Biyopolitik
zeyen o tohumların sahibi o şir- doğru, barışık olmayan uyumsuz leştirdiğimiz diğer örgütlerle bir- Konfederasyonu (Çiftçi-SEN)
ket oluyor. Şirket istemezse o to- olan teknolojiyi yanlış ve zararlı likte mücadelemizi sürdürüyo- sürdürmeye çalıştığı bir müca-
humla üretim yapılamıyor. O to- teknoloji olarak görür ve değer- ruz. Karşılaştırmanın yorumunu dele var. Bu mücadele gün geç-
humu satın alıp onunla üretim lendirir. Doğa kendi kendine okuyuculara bırakıyorum. İki yıl tikçe gelişiyor.
yaptıktan sonra ondan tohum üremeyen hiçbir şeye izin ver- önce genetiği değiştirilmiş to- Türkiye’de son yıllarda Sosya-
ayıramıyorsunuz. Her yıl onu pa- mez. Atla eşeğin çiftleşmesinden hum üreten Sygente şirketinin list örgütlerin ekolojik muha-
tentle sahiplenen şirketten al- sonra meydana gelen katırın güvenlikçileri ile Brezilyalı Top- lefet alanına daha doğrudan
mak zorundasınız. Yani sömürü üremesine izin vermez. Ancak raksız Kır İşçileri örgütüne bağlı girmeye başladıklarını görü-
her yıl otomatiğe bağlanmış olu- aynı türlerin kendi aralarında çiftçiler arasındaki mücadelede yoruz. Yeni dönem köylü ha-
yor. GDO'lu tohumlar şirketleri üremelerine izin verir. GDO bit- bir çiftçi meslektaşımız yaşamını reketi ve sosyalist hareket açı-
tarım ve gıdaya egemen kılıyor. kiye hayvan geni, bakteri veya vi- kaybetmiştir.
rüs eklenerek elde edilen doğaya sından ne gibi yeni imkanlar
Üreticiler ile tüketicileri beraber 70’li yıllarda Türkiye’de güçlü sunuyor?
sömürüyor. Ayrıca GDO'lu to- uyumsuz organizmalardır. Bilim
değildir. Teknolojidir. Üstelik bir köylü mücadelesi vardı. Birçok sosyalist örgüt ekoloji ala-
humlarla daha fazla ilaç ve kim- Günümüzde çiftçilerin ve yok-
yasal gübre kullanıldığı için top- yanlış teknolojidir. nına el atıyor. Oralarda iyi niyet-
sul köylülerin durumu çok da- le mücadele gayretinde bulunu-
rağımız ve suyumuz daha fazla Ayrıca GDO'lar çiftçilerin üretti- ha ağır olmasına rağmen ben-
kirleniyor. Küremiz daha fazla ği ürününden tohumunu ayırma yor. Ama bunlar sadece iyi niyet-
zer bir mücadele kanalı neden li çabalar. Sermaye yeni birikim
ısınıyor. Marx'ın dediği gibi kapi- hakkını elinden aldığı/ gasp etti- açılamıyor?.
talistler sadece işçileri sömüre- ği için LVC, GDO'lara karşıdır. alanları olarak kaynakları görü-
rek semirmiyorlar, toprağı ve GDO'lar çiftçiliği ortadan kaldı- Evet 70'li yıllarda kırsal alanda yor ve oraya yöneliyorsa sosya-
suyu da çalarak zenginleşiyorlar. ran bir sistemdir. Çünkü kendi bir mücadele yürütülüyordu. Ön- listlerin de oralarda mevzilen-
ürettiği ürününden tohumluğu- cesinde, 60'larda toprak işgalle- mesi gerekiyor. Siyaset çadırları-
Via Campesina Türkiye sözcü- ri de yapıldı. Bu mücadelelerin nı orada kurmaya başlamalı.
sü olarak dünyada GDO’ya nu ayıramayana çiftçi denemez.
Bütün bu saydığım nedenlerden verildiği dönemde güçlü siyasi Türkiye yüzölçümünün yüzde
karşı yürütülen mücadele ile yapılanmalar, hareketler de var- 50'sinden fazlası için maden şir-
Türkiye’deki mücadeleyi kar- dolayı LVC küresel ölçekte
GDO'lara karşıdır. 8 Mart'larda dı. Siyasi yapıların ülke genelin- ketleri ruhsat almışsa, Türki-
şılaştırır mısınız? de prestijleri ve hegemonyası ye'nin dereleri ve ırmakları üze-
LVC'lı kadın çiftçiler GDO labara-
La Via Campesina-LVC, (Çiftçi tuvarlarını basar, dağıtmaya ça- vardı. Bu yapıların ülkeye sağla- rinde binbeşyüz civarında Hidro
Yolu) 102 ülkede örgütlenmiş, lışır. LVC'lı kadın ve erkek çiftçi- dığı moral atmosferinde ve fiili Elektrik Santral (HES) kuruluyor
140’ı aşkın örgütün bağlı olduğu ler GDO üreten tarlaları basarak desteğinde bu mücadeleler veri- ve su ile toprağın buluşmasının
küresel bir kuruluş. LVC gıda ürünleri tahrip ederek karşı ol- liyordu. Bu gün bu güçlü müca- önü kesiliyorsa, GDO'lu üretime
egemenliğinin şirketlerde değil duklarını gösterirler. Türkiye'de deleye destek verecek kanal ol- geçilmesi için uluslararası to-
çiftçiler, yarı üreticiler (bilinçli de henüz GDO'lu üretim olmasa madığı gibi siyasi hareket olarak hum, gıda ve ecza şirketleri bas-
tüketiciler) ve tüketicilerin bir- da GDO'lu ürünlerin serbest bı- yoksul köylüye yüzünü dönen tırıyor ve bu yolla gıdayı ele ge-
likte karar verebilecekleri bir bi- rakılmasına Çiftçi-SEN olarak ciddi bir siyasi yapıdan söz et- çirmeye çalışıyorsa işçi ve me-
çimde belirlenmesini ve yönetil- karşıyız. Aynı şekilde GDO'lu to- mek de mümkün değil, sanıyo- murun hali ve pür meali orta-
mesini istiyor. Bu nedenle humla üretim yapılmasına ise rum. Çiftçilerin kendi çabalarıy- dayken sosyalistler için sorun
GDO'ya karşı. LVC doğanın bilim, cepheden karşıyız. Bu amaçla la oluşturdukları ürün bazındaki alanları belli olmuştur, ittifakla-
bilimin doğa olduğuna inanır. kurulmuş olan GDO'ya Hayır sendikaları ve onların birleşme- rın hangi sorun alanları arasında
Doğayla barışık olan teknolojiyi Platformu'nda güçlerimizi bir- siyle kurulan Çiftçi Sendikaları oluşturulacağı da.

GDO nelerde var?


tur” diye etikete yazmak yasaklandı. Bu hal-
kın bilgi alma ihtiyacının önüne büyük bir
engel koyaken GDO severlere destek çıkı-
yor.
Türkiye’de GDO’lu ürün üretilmiyor ama ithalinin önü açılıyor. Bu konuda yapacağımız diğer bir şey de iş-
Vatandaş tepki göstermezse Türkiye’de yetiştirilmesine de izin lenmiş, ambalajlanmış gıdalar yerine taze
verilecek. Sorunu politika alanında çözebiliriz gıdaları kullanmak. Hazır kek yerine evde
yapılmışını tercih etmek.
GDO’suz olduğunu tahmin edebiliriz. Kesin- GDO içerme ihtimali olan diğer bir alan da
Tayfun Özkaya likle GDO’lu olmadığını söylemek çok güç. hayvansal ürünler. Mısır ve soya hayvan ye-
Çünkü bu alanda ciddi bir denetim yok. Bazı mi olarak kullanılıyor. İthal edilenlerde bu
Balık geni aşılanmış domates gibi bazı ör- GDO’lu tohumlar yurt dışından gelmiş olabi- GDO ihtimali iyice artıyor. Bunlardan yapıl-
nekler veren köşe yazıları; hem üreticileri lir. Ancak bu saydığımız dört ürün de ithal mış yemleri yiyen hayvanların et, süt ve yu-
hem de tüketicileri rahatsız etti. Şu anda ediliyor. İthal edilen ülkeler de bu ürünlerin murtalarında GDO bulunuyor. Yönetmelik
dünyada GDO; çok büyük ölçüde mısır, pa- daha çok GDO’lu olduğu ABD, Brezilya ve Ar-
muk, soya ve kolzada uygulanıyor. Sebze ve bu konuda da açık veriyor. GDO’lu yemler-
jantin gibi ülkeler. Mısırdan şeker elde edili- le beslenmiş hayvanların ürünleri için hiç-
meyvelerimizde GDO olma ihtimali yok. yor. Mısır şurubu, früktoz şurubu denilen bu
Şüphesiz bu onların tamamen zararsız ol- bir uyarıyı yönetmelik gerekli görmüyor.
şeker yüzlerce üründe kullanılıyor. Bunlar
duğunu göstermez. Yıllardır bir hormon la- arasında meyve suları, kolalar, tatlılar vb. var. Hayvan besleme sisteminin köklü bir şek-
fıdır gidiyor. Aslında bunlardaki tarım ilacı Çikolata içinde soya lesitini var ve bunun da lide değişmesi gerekiyor. Elden yeme değil,
kalıntıları riski çok daha fazla. Tamamen GDO’lu olma ihtimali var. Mısır ununun kul- mera ve çayırlardaki otlara dayalı bir hay-
ilaçsız tarım yapma imkânları var. Ekolojik lanıldığı çeşitli ürünlerde de GDO olabilir. Ya- van besleme sistemi geliştirilmeli. Vatan-
tarım teknikleri bunu bize sağlıyor. Bu, işin pacağımız şey, etiketlerini okuyarak neler daş tepki göstermez ise daha da kötüsü ge-
başka bir yönü. kullanıldığını öğrenmeye çalışmak. GDO hak- lecek. Bu da GDO’lu ürünlerin Türkiye’de
GDO’lu olan ve yukarıda saydığımız dört kında Tarım Bakanlığınca yayınlanan yönet- yetiştirilmesine izin vermektir. Sorunu çö-
üründen Türkiye’de üretilenlerin de melikte GDO içermeyen bir üründe “GDO yok- zecek olan alan politikadır.
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 35

Uluslararası

Aynı anda ‘antisemitizme de


siyonizme de hayır’ diyebilmeli...
“Ayrılık” dizisinde anti-semitizm varsa, Filistinliler ve Türkiyeli Yahudiler hep
birlikte TRT önünde protesto edelim, birlikte haykıralım
N. Saafin

Yıllar önce “Getto” adlı oyunu ka-


leme alan İsrailli yazar Sobol ile
yazışma sürecim aklıma geldi.
Bir Filistinli olarak “ben muhalif
bir Yahudiyim” diyen bir İsrailli
ile nasıl bir tartışma zemini yara-
tabilirim diye bir hafta süren te-
dirginliğimi anımsadım… Ve en
sonunda kalemi aldığımda elim-
den “Hep beraber Siyonizme ha-
yır, antisemitizme hayır diyebi-
lecek miyiz?” cümlesi çıkıverdi.
Şalom Gazetesinde yayınlanan,
TRT’nin “anti-semitik” olmakla

Fotoğraf: Fatih Pınar


suçlanan TV dizisi “Ayrılık” ile il-
gili, “Ayrılık Zamanı” makalesini
okuyunca, yazının bir yanlışın
yanlış üzerine oturtulduğunu
fark ettim. Dizinin Yahudi düş-
manlığına yol açması tehlikesiy-
Ariel Şaron’un Mescid’i Aksa’yı ziyaretinin ardından, Eylül 2000’de başlayan İkinci İntifada günlerinden bir kesit
le başlayan makalesinin sonun-
da yazar, Yahudi düşmanlığının ce” (Barış için Yahudilerin Sesi) bölgelerinin olmadığı bir toprak- daha ayrıntılı konuşmak gerek,
somutlanmasını, İsrail-Türkiye ya da “International Jewish Anti- ta yaşama hakkını görmezden biraz daha fazla kafa yormak,
ilişkilerinin kesilmesinde bulu- Zionist Network” (Uluslararası gelip “ezilen Yahudi halkını” sa- öteki ile olan diyalogumuzu ge-
yor. Antisemitizm ile anti-Siyo- Anti-Siyonist Yahudiler Ağı) gibi vunmak da o kadar ikiyüzlülük liştirmek. Belki her iki halka bir
nizm kavramlarının, sadece İsla- çeşitli İsrail karşıtı Yahudi grup- olmalı. Asıl yapılması gereken faydası dokunur, belki hep bera-
mi kesimlerde değil, Yahudi ke- ları ne olarak sınıflandırmamız açık ve net; ikisine de karşı çık- ber TRT önünde (dizide antise-
simlerde de karıştırılması şaşır- gerek? “Yahudi düşmanlığını bi- mak. Yani Siyonizme hayır der- mitizm vurgusu varsa) ve de Dış-
tıcı olmalı. Belki de, her iki taraf- tirmenin bir yöntemi dünya Ya- ken antisemitizme de hayır de- işleri Bakanlığı önünde “Siyoniz-
ta, özellikle karışmasını isteyen- hudilerinin Siyonizme ve İsrail’in mek; ya da tersi. me son; Antisemitizme son” ya-
leri bir şekilde uyarmayı dert yasadışı uygulamalarına karşı zılı bir pankartın arkasında kol
Filistinli mültecilere haksızlık
edinmem, Filistinli olmam itiba- çıkmak olmalıdır” diyenleri, ya kola yürüyebiliriz.
olacağı düşüncesiyle İsrail va-
rıyla, pek garip olmaz diye dü- da Ilan Pappe ve Neve Gordon gi- tandaşı olmayan Yahudileri kut- 1 Makalede, dizinin nasıl bir Yahudi
şündüm. Ateist olmam da bir bi İsrail pasaportlu Yahudilerin lama ve desteklemenin, Filistin- düşmanlığı yaratığından bahsetme-
fark yaratmaz: çünkü Filistinli ol- “İsrail’i boykot edin, gerekirse bi- lilerin haklarını savunmanın diği için ‘ihtimal’ olarak kalması ge-
mam, “sorunun” bir tarafı olmam zi de boykot edin” söylemini ne- reklidir diye düşünüyorum.
önemli bir yöntemi olduğunu sa-
anlamına geliyor. reye yerleştirmemiz gerek? 2 “Gerçekten, nerede o “hepimiz Er-
vunduğum gibi, Yahudi halkını
“Ayrılık” dizisinin savunuculuğu- savunmanın, İsrail'in yasadışı ih- meniyiz” diyenler? Leonard Cohen’in
Filistinlilerin haklarını savun- kapısında Tel Aviv’de konser verme-
nu yapmak için yazmıyorum el- mak uğruna Yahudi düşmanlığı- lallerini durdurmakla (ya da Si- sin diye boğaz patlatanlar, o açılımcı
bet. Aksine, dizide olma ihtimali1 nı kışkırtmak doğru olmadığı gi- yonizm ile Yahudiliğin farklı ol- hümanist, demokrat aydınlar, her fır-
olan antisemitizme karşı nasıl bi İsrail’i savunarak Yahudi düş- duğunu vurgulamakla) önemli satta sokaklara dökülen sözde sivil
harekete geçebiliriz diye bir yön- manlığına karşı çıkmanın da bir başarıya ulaşacağını düşünü- gençler?” “Ayrılık Zamanı”
tem önermek için kalemi aldım yanlış bir yöntem olduğu kanaa- yorum. Türkiye Yahudilerinin İs- 3 “Gelelim Türk-İsrail ilişkilerine…
elime. Tabii, bir başka neden de rail-Türkiye ayrılığını savunma- Velev ki iki ülke arasındaki güvenliğe
tindeyim. Kürt halkına eziyet dayalı stratejik ilişki son bulmuş,
“Leonard Cohen Tel Aviv`e git- edip, Ermeni aydınları öldürüp sının Türkiye halkları ile Türki-
me” diyenlerin arasında olmam Türkiye makas değiştirmiş ve niha-
“ezilen Filistin halkının yanında- ye'de yaşayan Yahudiler arasın- yet İsrail “hak ettiği tokadı” yemiş ol-
ve Hayim Behar’ın “Ayrılık Za- yım” demek ne kadar ikiyüzlü- daki ayrılığın kapanmasında sun, o zaman İsrail’i devletlerin öte-
manı” makalesindeki “nerdesi- lükse İsrail’i savunarak (ilişkile- önemli bir adım olacağı kanaa- kisi yapan, ulusların Yahudisine dön-
niz” sorusuna2 cevap oluşturabi- rin kesilmesini doğru bulmaya- tindeyim. üştüren bir yayının ne amaç taşıyor?
lir miyim kaygısı. Bu dizi Ortadoğu’da barışa nasıl kat-
rak3) Filistinli mültecilerin dönüş Yazdıklarım Hayim Behar’ı incit- kı sağlar? Yoksa amaç yaklaşan ayrı-
İsrail dünya Yahudilerini temsil hakkını, Filistinlilerin bağımsız mek için değil kendisine bir çağ- lık zamanını haber vermek midir?”
ediyorsa “Jewish Voice for Pea- bir ülke kurma hakkını, yerleşim rı ulaştırmak için. Bu meseleyi “Ayrılık Zamanı”.
36 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Uluslararası

İran devrimi yükseliyor


Toplumsal hareketlilik ve rejimin paniği devrimin şiddetlenerek ilerlediği ve yolu
üzerinden İslam Cumhuriyeti’yle birlikte burjuvaziyi de tahtından atabileceğini
gösteriyor. İran halkı ve komünistler bu kavgada bütün uluslararası ilerici
güçlerin dayanışmasını gereksiniyor ve hak ediyor

4 Kasım gösterileri sürmekte olan devrimin bir kadın devrimi olacağını gösterdi. Kadınlar kadın karşıtı İslami kültür ve patriyarkayla da savaşıyor

daha berrak biçimde ifade ettiği- bürünmesi için taktiklerini ve yeti’nin anayasasına bağlılığını,
Siyaveş Azeri (*) stratejilerini dakikleştirmeye ve Humeyni ideallerini gerçekleş-
ni ve İran’da devrimi başarıya
ulaştırabilecek ve geleceğin öz- keskinleştirmeye girişti. Zama- tirmekten öte bir amacı olmadı-
Haziran 2009’da kitlesel gösteri- gür, eşit İran toplumunu kuracak nın devrimden yana olması kar- ğını, isteklerinin “İslam Cumhu-
ler biçiminde “ansızın” ortaya çı- gücün gittikçe devrimci hareke- şı-devrim safının devrimin yük- riyeti, ne daha fazlası, ne daha
tin önünde ve merkezinde yer al- selişiyle birlikte gerçek yüzünü azı” olduğunu haykırmak duru-
kan İran’daki devrimci yükseliş
dığını gösterecektir. iyice ortaya çıkarmak durumun- munda kalıyor. Bu saf, zaman
hızını kesmeden yoluna devam
da kalması, bunun sonucunda geçtikçe iyiden iyiye etkisizleşi-
ediyor. Bu hareketin bulutsuz Devrim ve karşı devrim
kitlelerin varsa bu güçlere karşı yor. Bu etkisizleşme son iki kit-
gökte çakan bir şimşek olmadığı, ayrışıyor
kuruntularının yok olması, dev- lesel gösteride iyice açığa çıktı.
İslami rejimin kanatlarının çe- Zaman devrimden yanadır. İster “Kudüs Günü” gösterisinden ön-
kişmesinin bir yansıması olma- devrimin karşısında yer alsın is- rim ve karşı-devrim safının iyi-
den iyiye ayrışması anlamına ge- ce Musevi cephesi ile öteki yan-
dığı, asgari isteğinin İslam Cum- ter yanında artık hemen herke- daşları (Tudeh ve Fedai Çoğun-
huriyeti’ni devirmek olduğu ba- sin üzerinde müttefik olduğu gö- liyor.
luk gibi rejim dışı rejim yanlısı
şından beri ortadaydı. Uluslar- rüş İran’daki toplumsal çalkantı- Bunun örneklerini Musevi-Hate- muhalefet) halkı sükûnete, “ses-
arası ve yerel burjuvazinin ise nın bir devrim olduğudur. Bu mi-Rafsancani kanadının politi- sizlik gösterisi” yapmaya, “yapı
devrimi bastırmak veya yolun- tespitin ardından devrim karşıtı kalarında, şimdilerde yeşil bilek- bozucu” (rejim karşıtı demektir)
dan saptırmak için devrim yolu güçler, yerel ve uluslararası bur- liklerini asla eksik etmeyen mo- sloganlar atmaktan geri durma-
üzerinde sayısısız bariyer kurup juvazi devrimi alt etmenin yolla- narşistlerin, cumhuriyetçilerin ya çağıradursun halk rejimin bu
duraklar tanımlayacağı beklenen rını aramaya giriştiler. Buna kar- ve nasyonalistlerin tutumlarında resmi gününü ele geçirmekle
bir durumdu. İran’daki devrimci şılık, devrim safı da devrim yolu ve öne sürdükleri politikalarda kalmadı, rejimin bütün kanatla-
sürecin çözümlemesi devrimin üzerindeki engelleri aşmanın, görmek olasıdır. Ereği rejimi rının kırmızı çizgilerini bir bir aş-
giderek derinleştiğini, önderliği- devrimin daha kitlesel, daha ra- kurtarmak olan Musevi cephesi tı. Gösterilerde Hameneyi’nin
nin radikalleştiğini, isteklerini dikal, daha sürekli bir karaktere her dönemeçte İslam Cumhuri- posterlerinin yanı sıra Hamas ve
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 37

Hizbullah posterleri ve dövizleri kovulması, disiplin cezası alan konusunda ipuçları sağlamak- ekonomik nedenselliği ise kapi-
yırtıldı ve ateşe verildi. Devrimci veya tutuklanan öğrencilerin öz- tadır. 4 Kasım gösterileri devri- talist ekonominin İran ölçeğin-
radikalizm kendini sloganlarda gür bırakılmaları ve okula geri min sol karakterini ve önderli- deki bir ülkede karlılığının
da ortaya koydu. “Kudüs Günü” alınmaları için ülke çapındaki ğini daha belirginleştirdi. Bu- “ucuz emek, suskun işçi” cenne-
gösterilerinin başlıca sloganları üniversitelerde dayanışma gös- nun ilk sonuçlarından biri de ti yaratmasına bağlı olmasın-
“Kahrolsun Diktatör,” “Kahrol- terileri yapılmasıdır. İşçilerin rejim içi çatışmaların daha da dan kaynaklanıyor. Ne var ki
sun Hameneyi,” “Yaşasın Özgür- cephesindeyse Ahvaz kentinde şiddetlenmesi, rejimin bütünlü- İran’daki devrimci kitleler, dev-
lük,” “Siyasal Tutsaklara Özgür- grevci işçilerin kent merkezinde ğünü iyiden iyiye yitirrmesi ve rimin on buyruğunda da dile
lük” idi. Bu gösteri aynı zamanda gösteri yapmaları, halkın bütün daha da güçsüzleşmesidir. getirildiği gibi kayıtsız, koşul-
devrimci yükseliş sürecinde polis baskısına karşı işçilerin sa- 4 Kasım gösterilerinin göze ba- suz özgürlük ve gönenç talep
İran’daki toplumsal sınıfların si- fına katılması ve kitlesel gösteri- tan bir başka özelliği de dev- etmektedirler ve bunun sağla-
yasal hareketlerinin karşılaşma- lerin günlerce sürmesiydi. Bu rimci kitlelerin sloganları yo- nabileceğinin ayırtındadırlar.
larının açıklığa kavuştuğu önem- gösterilerde öne çıkan sloganlar luyla burjuva devletlerine yol- Burjuva parti ve örgütlerse şim-
li bir uğraktı. İslamcı-ulusalcı ha- “Kahrolsun Diktatör” ve “Yaşasın ladıkları mesajdı. Gösterilerde diden radyoları ve televizyonla-
reketin örgütlü temsilcisi rejimin Özgürlük”ün yanı sıra “Kahrol- atılan sloganlardan biri “Oba- rından “vatan için kemer sık-
hiçbir kanadının taktiklerinin sun Kapitalizm”di. ma! Ya bizimlesin ya da onlar- mak,” “en az yirmi yıl yemeden
tutmaması bu hareketin bizzat Devrimin dönüm noktalarından la!” kitlelerin burjuva devletle- içmeden vatanı kalkındırmak
devrimin konusu olmasından biri de Amerikan Elçiliği’nin rinin İslam Cumhuriyeti’ni ya- için çalışıp çabalamaktan” söz
kaynaklanıyor. İnsanlar ne Ha- şatmaları yönündeki hiçbir iş- ediyorlar. Bunda sözüm ona
1979’da Hizbullahçı öğrenciler-
maneyi-Ahmedinejad safının birliği kabul etmediklerinin be- “sol” akademisyenler ve şarla-
ce işgal edilmesinin yıl dönümü
tehdit naralarından dolayı geri yanıydı. tanların hizmetinden de yarar-
olan 4 Kasım gösterileriydi. Bu
çekiliyor ne de Musevi-Rafsan- lanıyorlar, işçilere ve yoksul
gösterilerin önemli bir farkı Tah- Burjuvazi
cani kanadının “sükûnet” çağrı- kitlelere sosyalizmin niye kuru-
ran’ın yanı sıra birçok büyük ve Devrimin nihai başarıya ulaş-
larına kulak asıyor. lamayacağını, zamanın henüz
küçük kentte de kitlesel gösteri- masına daha uzun bir yol var. gelmediğini anlatmaya çalışı-
İşçi hareketi gösterilerde lerin radikal sloganlarla gerçek- Görünen gerçek devrimi başarı- yorlar. Ancak devrimin istekle-
Öte yandan, batı yanlısı ulusalcı leşmesiydi. Tahran dışında İsfa- ya ulaştırabilecek yegâne gücün rinden taviz vermediği, tersine
hareket ve sol ile işçi komünizmi han, Reşt, Şiraz, Tebriz, Meşhet, komünist sol olduğu. Bu gerçek, gittikçe derinleştiği, isteklerinin
hareketinin ufuklarının devri- Arak, Ahvaz, Yasuç, Kazvin, Şehr- zaman geçtikçe daha açık bi- radikalleştiği açıkça ortada. Za-
min ufkunu belirlemek için ça- i Kürt ve birçok başka merkezde çimde ortaya çıkıyor, devrimin manın devrimden yana olması-
tıştıklarını görmek mümkün. on binler “Kahrolsun Diktatör” sol yönelimi, karakteri ve ön- nın anlamlarından biri de bu
“Kudüs Günü” gösterilerinde iki ve “Kahrolsun Hameneyi” slo- derliğinin belirlenmesi biçimin- süreçte devrimin sol karakteri-
slogan bu karşılaşmanın göster- ganlarının yanında hiçbir kuşku- de kendini gösteriyor. Burjuva- nin tespit edilip pekiştirilmesi-
gesi olarak okunmalıdır: “Ne ya yer bırakmamak istercesine zi siyasal ve ekonomik neden- dir.
Gazze, ne de Lübnan, Yaşasın “Kahrolsun İslam Cumhuriyeti lerden dolayı bu devrimi ne ba-
İran!” ve “İster Gazze’de, İster Anayasası” sloganı da attı. Bu şarıya ulaştırabilir ne de bu Önümüzde 10 Aralık İran Üni-
İran’da, Yaşasın İnsan!” Bu slo- son slogan devrimin yolunun devrimin zafere ulaşmasında versite Öğrencileri Günü var.
ganların kitlesel biçimde haykı- hiçbir biçimde Musevi-Rafsanca- bir çıkarı var. Bu olanaksızlığın Bu günün, son iki kitlesel göste-
rılmaları bir yandan nasyona- ni takımının çizmeye çalıştığı siyasal yönü bizzat burjuvazi- rinin yapıldığı günlerden bir
lizm ile komünizmin toplumsal çerçeveye yerleşmediğinin de nin ve devletinin devrimin ko- önemli farkı geleneksel olarak
ölçekte karşılaşmasını gösterir- göstergesiydi. 4 Kasım gösterile- nusu olmasından kaynaklanı- solun ve komünizmin günü ol-
ken öte yandan devrimin yeni rinin bir başka özelliği de kadın- yor. İslam Cumhuriyeti İran ması. Daha 4 Kasım’dan başla-
bir evreye girdiğini de gözler lar ve gençlerin yanı sıra on bin- burjuvazisinin siyasal hareket- yarak bu günde gerçekleştirile-
önüne seriyor. Üç siyasal hare- lerce liselinin de ilk kez kitlesel lerinden biridir. Devrimin ilk si- cek kitlesel gösterilerin hazır-
ketin devrimci yükselişle gittik- biçimde gösterilere katılması ol- yasal hedefiyse bu rejimi yık- lıkları başladı. 10 Aralık’ta dev-
çe keskinleşen karşılaşmasının du. maktır. Burjuvazinin en kanlı rimin sol çehresinin iyiden iyi-
bir başka göstergesi de tutma- rejimlerinden birini deviren ye ortaya çıkacağını, özgürlük,
Kadınların devrimi eşitlik, insanca yaşama isteği-
yan ve artık esamesi okunmayan 4 Kasım gösterileri sürmekte devrimci kitlelerin 30 yıl önce,
“Ne Batı, Ne Doğu, Yeşil Ulusal kanla bastırılan bir devrimle nin ve isteminin cisim bulacağı-
olan devrimin başat özellikleri- nı şimdiden kestirmek olanak-
Devlet,” “Bağımsızlık, Özgürlük, ni daha açık biçimde ortaya devirdikleri burjuvazinin başka
İran Cumhuriyeti” ve “Eşitlik, Öz- bir kanadını siyasal erke yer- lıdır. Gerek toplumdaki hare-
koydu: Bu devrim bir kadın ketlilik, gerek rejimin kapıldığı
gürlük, İnsani Cumhuriyet” slo- devrimi olacaktır. Bunu İslam leştireceklerini varsaymak en
ganlarıdır. iyi olasılıkla siyasal safdilliktir. panik havası ve savurduğu teh-
Cumhuriyeti’nin kolluk güçleri- ditler devrimin durmaya niyet-
Geniş çaplı tutuklamalara, işken- nin özellikle kadınları hedef al- Burjuvazinin bunun ayırtında
olduğu, sınıfsal içgüdüsüyle var li olmadığı, şiddetlenerek ilerle-
ce, kadın, erkek tutsaklara toplu masında ve kadınlara karşı da- diği ve yolu üzerinden İslam
tecavüz, tehdit ve korkutma ha- ha da vahşice davranmasında olan kanatlardan birinin çevre-
sinde kümeleştiğini görebiliriz. Cumhuriyeti’yle birlikte burju-
reketlerine karşın devrim derin- görmek olanaklıydı. Bu devri- vazinin de tahtını söküp atabi-
leşerek yolunu sürdürdü. Okul- min kadın devrimi olması yal- Devrik şahın oğlu Rıza Pehl-
evi’den, Halkın Mücahitleri, Fe- leceğini gösteriyor. Bunu başar-
ların açılması devrimin yeni bir nızca itici gücünün kadınlar ol- mak komünist solun becerisine
cephesinin de açılmasıydı. Kitle- duğu anlamına değil, devrimin dai Çoğunluk ve Tudeh Parti-
si’nin artıklarına dek burjuva ve kararlılığına bağlı. İran halkı
sel gösterileri ayıran aralıklarda kadın erkek koşulsuz eşitliğinin ve İranlı komünistler bu kavga-
üniversite öğrencilerinin göste- kurulmasını, köhne, kadın- ailenin Musevi etrafında kenet-
lenmesi, halkı sürekli şiddetten da uluslararası ilerici bütün
rileri hergün sürdü ve süregidi- karşıtı İslami kültür ve patriar- güçlerin dayanışmasını gereksi-
yor. İşçilerin direniş ve gösteri- kayla hesaplaşmayı sağlayacağı sakınmaya çağırması(!) ve dev-
rimin kan ve şiddetle eşanlamlı niyor ve hak ediyor.
leri de yeğinliğini ve yoğunluğu- anlamına da geliyor. 4 Kasım’
nu artırarak sürüyor. Sözü edilen dan önce işçi grevlerinin yayıl- olduğunu bağırıp durması bun-
gösterilerin en büyük örnekleri ması ve işçilerin kitlesel biçim- dan kaynaklanıyor. (*)Siyaveş Azeri: İran Komünist-
rejimin kültür bakanının Tahran de gösteri saflarına katılmaları Burjuvazinin devrimi başarıya İşçi Partisi Uluslararası İlişkiler
Üniversitesi’nden öğrencilerce da devrimin nereye yöneldiği ulaştırmasının olanaksızlığının Komitesi Sekreteri
38 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Kültür & Zihniyet

Yurtseverlik
Kavramların evreninde

İşçi sınıfının değişik ulus-devlet sınırları içinde yaşamasına ve burjuvaziye


karşı savaşını öncelikle yaşadığı ulusal-devlet sınırları içinde yürütmek zo-
runda olmasına bakarak, enternasyonalizmin önüne ulusal çitler dikilemez

tışmaları da vardır. Bunlar ‘serbest tica-


ret’ tartışmaları kapsamında ve Birinci
Enternasyonal içinde yaşanmıştır. Bu
tartışmaların bugün yürütülen tartışma-
larla büyük benzerlikleri vardır.
Soru şudur: serbest ticaret mi, koruma-
cılık politikası mı uygulanmalıdır? Koru-
macı siyaset, klasik ekonomi politikçile-
rinin “serbest ticaret” düşüncesinin eleş-
tirisidir. Bu bağlamda Marx, “sosyal dev-
rim” olarak tanımladığı işçi sınıfının du-
ruşunu tanımlamıştır. Marx, korumacılı-
ğı (bunun diğer adı yurtseverliktir) “mu-
hafazakâr”, serbest ticareti ise “yıkıcı”
bulmaktadır.
Fakat Marx, yurtseverliğin kaynağı olan
kapalı ulusallıkları yıkacağı ve üretim
araçlarını muazzam bir şekilde geliştirip
sosyal devrimin toplumsal-tarihsel ön-
koşulunu oluşturacağı için serbest tica-
reti savunmaktadır. Yirminci yüzyılın
başlarında korumacı gümrük politikası-
nı ve İkinci Enternasyonal içinde Lenin
ve Clara Zetkin ile beraber Bernsteincı-
ların temel aldığı yurtseverlik ilkesini
Dağlara, taşlara yazılan militarist bir slogan, enternasyonalist bir harekete içerilebilir mi? eleştiren Rosa Luxemburg da benzer bir
duruş sergilemiştir.
Doğan Göçmen Marx ve Engels’in yurtseverlik
kavramına yaklaşımı Paris Komünü ve Lenin’in
Burjuva ideolojisinin yadsıması olan işçi Çıkardığı Ders
sınıfının dünya görüşü temellendirilir- Lenin’e göre Paris Komünü denemesin-
ken Marx ve Engels’in yurtseverlik kav- de yapılan en büyük hata, işçi sınıfının
Yurtseverlik anlayışı dünyanın dört bir kurtuluşu düşüncesiyle yurtseverlik dü-
ramıyla ta başından itibaren hesaplaştı-
yanında sosyalizm mücadelesinin gelişi- şüncesinin birleştirilmiş olmasıdır. Bu
ğını görüyoruz. Komünist Manifesto’da-
mine ayak bağı oluyor. Konu, Türkiye’de belirlemeyi Lenin, yurtseverlik duygu-
ki “işçilerin vatanı yoktur” belirlemesi
sol ve Marksist çevrelerde birkaç yıldır bunun ürünüdür. sunu en köklü duygulardan birisi olarak
tartışılıyor. Bu kavrayış biçiminin temel tanımlamasına rağmen yapmaktadır. Bu
alınması gerektiğini ileri sürenler de var. İşçi sınıfı, üretim araçları karşısındaki neden bir hatadır?
Konuya açıklık getirmek, dünya işçi ve konumu, çıkarları ve amaçları bakımın-
dan evrensel bir sınıftır. Bu nedenle işçi Yurtseverlik, siyasetin birtakım ahlaksal
emekçilerinin kurtuluş mücadelesinin değerlerle ele alınmasına ve etnikleşti-
önünde duran en önemli görevlerden bi- sınıfının vatanı olamaz. İşçi sınıfının de-
ğişik ulus-devlet sınırları içinde yaşıyor rilmesine yol açmaktadır. Komün ile bir-
risidir. likte Paris’te iki iktidar odağı oluşmuş-
olması ve burjuvaziye karşı savaşını, ya-
Komünist hareketin 20. yüzyıldaki say- tur: Komüncülerin karşısında karşı dev-
şadığı ulusal-devlet sınırları içinde yü-
gın önderlerinden Antonio Gramsci’ye rimci Versaillecılar vardır. Komüncüler,
rütmek zorunda olması bu gerçeği de-
yurtseverlik ilkesinden hareket ettikleri
göre, bir ideoloji olarak yurtseverlik, mo- ğiştirmez. Bu mücadele, Komünist Mani-
için, Versaillecıların üzerine yürümek ye-
dern bir olgudur. Reformasyon ile başla- festo’da belirtildiği gibi, sadece biçim ba-
rine onları ikna etmek için ahlaki çağrılar
yan ve Avrupa Aydınlanmacılığında do- kımından ulusaldır, içerik bakımından
yapmıştır. Lenin’e göre Komüncüler, sı-
ruk noktasına ulaşan burjuvazinin feodal enternasyonaldir ve enternasyonalist ol-
nıf mücadelesi kavramından hareket et-
güçlere ve kiliseye karşı mücadelesinde mak zorundadır. Aksi takdirde, tarihsel
miş olsalardı, Versaillecıların iktidar oda-
dayandığı temel kavram yurtseverliktir. görevi olan insanlığı kurtarma perspek-
ğını yıkmaya çalışırlardı. Bunu yapma-
Bu kavram, Marksizmin gelişiminde ve tifini de, kendisini kurtarma perspektifi- dıkları için Komün, Alman emperyaliz-
uluslararası işçi sınıfı hareketinin oluşum ni de yitirecektir. minin de desteğiyle, Versaillecılar tara-
ve mücadele tarihinde temel tartışmala- Marx ve Engels’in burjuvazinin değişik fından ilk fırsatta boğuldu. Versaillecılar,
ra konu olmuştur. kanatlarıyla giriştikleri pratik-politik ça- kimsenin yurtseverlik söylemine ve göz-
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 39

yaşına bakmadan 110 bin kişiyi katletti. ve milliyetçilik gibi ideolojilere taviz veril- den sonra, geri bıraktırılmış hiçbir ülkenin
Almanya’da Kasım Devrimi’nde ve Rusya’da memelidir, emperyalist-kapitalist sistemin güvenlik içinde olamayacağını düşünmekte-
Ekim Devrimi’nde de ikili iktidar odakları kaçınılmaz olarak yaptığı, siyaseti etnikleş- dir. Jordan, bir taraftan her ülkede Karat’ın
oluşmuştu. Komün’ün yenilgisinden gerekli tirmenin karşısına ancak enternasyonalizm önerdiği gibi bir cephe oluşturulmasını ve di-
dersler çıkarmış ve yapılan hataların yeni- ilkesiyle çıkılabilir ve halkların birbirini ye- ğer taraftan da bugün Latin ve Güney Ameri-
lenmemesi için gerekli önlemler almış olan niden boğazlaması önlenebilir. Alman ve İtal- ka’da uygulanmaya çalışıldığı gibi bir halklar
Bolşevikler devrimi başarıya ulaştırmıştır. yan Marksist düşünürlerinden Hans Heinz enternasyonali kurulmasını önermektedir.
Bu hazırlıkları çok geç başlatan Alman sos- Holz ve Domenico Losurdo, Marksistler ve iş- Bu ise ancak enternasyonalist ilkelerinden
yalistlerinin bütün çabalarına karşın Kasım çi sınıfı hareketinin ne teorik olarak ne de hareketle mümkündür.
devrimi yurtseverlik sarhoşluğunda boğul- pratik olarak yurtseverlik ilkesine dayanabi-
Sonuç olarak: uluslararası işçi sınıfı ve sos-
muştur. leceğini belirtmektedir.
yalizm hareketi büyük tarihsel görevlerle
Güncel gelişmeler ve Hindistanlı Marksist siyasetçi Prakash Karat, karşı karşıyadır. Yurtseverlik ilkesine daya-
yurtseverlik önerisi emperyalist saldırı karşısında halkın bütün narak bunların üstesinden gelmesi mümkün
ABD’de yapılan son başkanlık seçimlerinde kesimlerini işçi sınıfının önderliğinde bir ara- değildir. Engels’in Paul Lafargue’a yazdığı 27
en önemli konu yurtseverliktir. Obama, se- ya getiren bir iç cephe kurulmasını öner- Haziran 1893 tarihli mektubunda ifade etti-
çimlere “değiştirebiliriz” sloganıyla gitmiş- mektedir. Bunun için en başta yurtseverlik ği düşüncenin bugün hatırlanması her za-
tir. John McCain, Obama’yı yurtsever olma- de dâhil her türlü şovenizme karşı mücadele mankinden daha yerindedir: “Ben yurtsever
makla suçlamıştır. McCain bununla seçimi edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde em- kelimesinin kullanılışından değil, kendinizi
kazanmayı ve Obama’ya umut bağlayan kit- peryalist saldırı karşısında tepkiler, etnik tek ‘gerçek’ yurtseverler olarak tanımlama-
lelerin değişim beklentisini yurtseverlik sı- ve/veya dini tepkilere dönüşür ki bu tür tep- nızdan bahsetmek istemiyorum. Bu kelime-
nırları içine hapsetmek istemiştir. McCain bi- kilerin hepsi, sistemle bütünleştirilebilecek nin o kadar dar bir anlamı – veya, daha iyisi,
rinci amacına ulaşamadı ama sistemin gele- tepkilerdir. o kadar belirsiz bir (anlamı,-DG) var ki, han-
ceği için daha önemli olan ikinci hedefinde gisini isterseniz, kendime bu tanımı verme-
Apartheid’a karşı mücadelenin önde gelen
başarılı oldu. Bu suçlama karşısında Obama,
isimlerinden Z. Pallo Jordan, Irak’ın işgalin- ye cesaret etmezdim”.
yurtsever olduğunu ve bunun ne anlama gel-
diğini açıkladı: sistem içi reformlar ve yeni-
den düzenlemeler yaparak ABD’nin dünya-
daki hâkimiyetini korumak.
Almanya’nın eski şansölyelerinden Helmut
Kohl, Doğu Almanya ilhak edildikten sonra,
siyasetin bundan böyle üç ayağı olacağını
açıkladı: aile, yurt ve vatan. Bu siyaset yirmi
yıldan beri tutarlı bir şekilde uygulandı. Al-
manya’da dünya futbol şampiyonası sırasın-
da gözlenen ve çılgınlığa varan bayrak gös-
terisi aynı zamanda bu siyasetin sonucudur.
Almanya’da yapılan son seçimlerde, devlet
partileri birbiriyle yurtseverlik yarışına gir-
miştir. Örnekler çoğaltılabilir.
n KOMÜNİST MANİFESTO: TEORİNİN PRATİĞİ, PRATİĞİN TEORİSİ
Buna karşı işçi sınıfının enternasyonalizm il-
kesini temel edinerek teorik olarak donan- ERTUĞRUL KÜRKÇÜ | BUNALIM DÜZENİ: EMPERYALİST KAPİTALİZM
ması ve gerekli siyasi kurumlarını yaratma- MUHSİN DALFİDAN | KRİZ VE HEGEMONYA HALUK YURTSEVER |
sı gerekmektedir. Aksi takdirde tarihin te-
kerrür etmesi kaçınılmaz olabilir. SERMAYE ÇAĞININ SINIRLARI | BÜYÜK DEPREM -BİR BİLANÇO ALİ
Enternasyonalizmi yeniden İLERİ | İLKEL SERMAYE BİRİKİMİ YUSUF ZAMİR | SERMAYENİN
keşfetmek gerekiyor
Dünya sosyalist sisteminin yıkılmasından SONSUZ BİRİKİM SÜRECİNİN SOMUT TARİHSEL İFADESİ OLARAK
sonra bölgesel ve uluslararası emperyalist DÜNYA PAZARI ÜMİT TANIŞIR - ALİ İLERİ | ANLAMAK GİDENİ VE
rekabet artmıştır ve yaşanan krizle iyice kı-
zışmıştır. Son yıllardaki gelişmelere bakıldı- GELMEKTE OLANI ALP HAKAN GÜVENİR
ğında, her devletin yurtseverlik kavramına
başvurarak buna hazırlandığı görülmektedir.
n ELEŞTİREL BAKIŞ MUSTAFA BAYRAM MISIR
İşçi sınıfı hareketi ne yapmalıdır? Monthly
Review’un editörlerinden Marksist iktisatçı
Michael D. Yates göre, kapitalizm hem ulus- n KURULUŞ İDEOLOJİSİ OLARAK KEMALİZM VE SINIFLAR MÜCADE-
ların içinde hem de uluslar arasında eşitsiz
gelişmeyi sürekli yeniden üretmektedir. Le- LESİ ÖZNUR AĞIRBAŞLI | AŞAMACILIĞIN AŞILABİLMESİ YOLUNDA
nin, Emperyalizm adlı çalışmasında bunun DEMOKRASİ VE DEMOKRATİK HAKLAR MÜCADELESİ NİHAT BALKANLI
emperyalizm koşullarında kaçınılmaz oldu-

ılarda!
ğunu göstermiştir. Bu doğal olarak hem içte

itapç
hem de dışta sürekli dost-düşman ayrımı

Çıktı... K
yapmaya götürür ve bu genellikle etnik te-
mellerde yapılır. Amerika’da bir sürü etnik
gruplar ve farklı renkte insanlar vardır. Ya-
tes, dünyaya doğal olarak Amerika’dan bakı-
yor ve şunu öneriyor: kesinlikle yurtseverlik
40 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Kültür & Zihniyet

“Hanımın Çiftliği”nde vu
Kültür Gerillası

Orhan Kemal'in 1950’ler Çukurovası’ndaki sınıf mücadelesini konu alan


dizisinde, CHP’li toprak ağasına güzellemeye dönüşüyor…

Dizide çevre düzenlemesi, dekor ve kostüm dönemi oldukça iyi biçimde yansıtılsa da sınıf çelişkileri silikleşiyor
dan oluşan serinin ilkinde, aynı fabri- rında, öykülerinde de o kadar var. Gül-
Yeşim Dinçer kada işçi olarak çalışan Güllü'yle Ke- lü'ye atılan dayakların ekranda döne
mal'in sonsuz bir ayrılıkla noktalanan döne gösterilmesi, şiddete pornografik
aşkı anlatılıyor. Televizyonda izlediği- anlamlar yükleyerek özendirebilir de.
Orhan Kemal'in romanından uyarla- Öte yandan senaristlerin, Güllü'ye uy-
miz dizinin ilk bölümleri Vukuat Var
nan Hanımın Çiftliği dizisinin gördüğü gulanan baskının gerisinde, sözüm ona
adlı bu romandan ve aslına oldukça
ilgiye şaşmalı mıyız? Aslında hayır. Or- namus, töre gibi feodal değerlerin de-
sadık kalınarak uyarlanmış. İlginç
han Kemal, canlı ve sade anlatımıyla ğil de düpedüz para hırsının yattığını
okurların hemen her dönemde itibar olan, Güllü'ye uygulanan şiddet nede-
niyle dizinin en çok bu bölümlerinin gayet iyi yansıtabildiklerini düşünüyo-
ettiği, severek okuduğu bir yazar. Ya- rum. Zaten Güllü'nün ilk başkaldırısı,
pıtları, Bekçi Murtaza örneğinde oldu- tartışılması ve eleştirilmesi.
günde on iki saat çalışarak alnının te-
ğu gibi, sinemaya ya da televizyona İzleyenler ya da okuyanlar hatırlaya- riyle kazandığı haftalığını babası Cem-
uyarlandığında bu ilgi doğal olarak bü- caklar: Zengin çiftlik sahibi Muzaffer şir'in avucuna saymayı reddetmesiyle
yüyor. Orhan Kemal'in yapıtlarının Bey'in yeğeni Ramazan'la evlenmeyi başlıyor.
sağlam dramatik yapısı, akıcı diyalog- reddeden Güllü, babası Cemşir ve ağa-
ları görsel dile tercümesini de kolay- beyleri tarafından bir direğe bağlanıp Güllü'nün başkaldırısı ve
laştırıyor. Fakat tüm bu meziyetler Ha- bayılana dek dövülüyordu. Gazeteler- teslimiyeti
nımın Çiftliği dizisini kotaran ekibi kes- de, Radyo ve Televiyon Üst Kuru- Dört karısından, kendisinin de bilme-
memiş olmalı ki diziyi son haftalarda lu'nun (RTÜK) konuyu tartıştığı ve gö- diği sayıda çocuğu olan Cemşir, kadın-
en bayağı klişelerle bezemeye koyul- rüntülerden rahatsız olduğunu oku- ların ayılıp bayıldığı, hovarda ve asalak
dular. Ekrandakilerin Orhan Kemal'in duk. Kadınların Medya İzleme Grubu biri olarak anlatılıyor romanda. Gelir
yazdığı romanla ve yarattığı kişilerle (Mediz) de dayak sahnelerinin bu ka- kaynaklarından biri çalışacak yaşa gel-
ilintisi giderek zayıfladı. Korkarım dar ayrıntılı verilmesinden ve tekrar miş çocuklarının haftalıklarıysa öteki
bundan böyle Hanımın Çiftliği adı al- tekrar gösterilmesinden aile içi şidde- de Muzaffer Bey'in çiftliğine mevsim-
tında bambaşka bir hikâye izliyor ola- ti beslediği gerekçesiyle şikâyetçi oldu. lik ırgat olarak pazarladığı köylüler.
cağız. Senaryonun gidişinden anlaya- Kankası berber Reşit ile tasarladığı cin-
biliyoruz bunu. Mediz'in itirazında haklılık payı var likler arasında müezzine rüşvet vere-
hiç kuşkusuz. Gerçekçi bir yazar olan rek sabah ezanını öne aldırmak ve
Mediz'in aile içi şiddet eleştirisi Orhan Kemal'i sadizmi öven ve yücel- böylece köylüleri tarlaya birkaç saat
Orhan Kemal'in televizyona uyarlanan
ten Marki de Sade ile karıştırmamak erken yollamak da var. (İşçi ve köylü-
yapıtı aslında bir üçleme: Vukuat Var,
lâzım. Şiddet, gündelik hayatta ne ka- lerin çalışma koşulları diziye pek az
Hanımın Çiftliği, Kaçak adlı romanlar-
dar varsa Orhan Kemal'in romanla- yansıyor yazık ki.)
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 41

kuat var
Hanımın Çiftliği romanındaki temel çatışma - Biz bu filmi görmüştük
özellikle serinin ikinci ve üçüncü kitapların- Hitchcock'un yönettiği Rebecca adlı, psikolo-
da öne çıkan- toprak kavgası üzerine kurulu. jik gerilim türünde çok eski bir film vardı ha-
Topraksız köylülerle politik nüfuzunu kulla- tırlayacaksınız: Büyük bir eve gelin gelen,
narak hazine arazisine el koyan Muzaffer Bey kendi halinde, iddiasız bir kadın, kocasının
üçlemesi televizyon arasında geçiyor. Muzaffer Bey'in dedelerine
dek uzanan eski bir husumetin devamı bu.
ilk karısı Rebecca'ya ait gizemi çözmeye ça-
lıştıkça çarşafa dolanıyordu. Sonunda da ha-
Olayların güncel siyasal arkaplanında ise valı Rebecca'nın o kadar da mükemmel bir
Türkiye'de bir iktidar değişikliğine yol açan kadın olmadığı, sevgilisiyle buluşmaya gi-
"İnsan simsarı" Cemşir, ergenliğe erişen kız- 1950 seçimleri var. Muzaffer Bey CHP'li. Oy- derken kazaya uğradığı çıkıyordu ortaya. Ha-
larını başlık parasını ilk bastırana -nikâhlı ya sa Adanalı köylüler Demokrat Parti'yi tutu- nımın Çiftliği'nde de paralel bir sonla karşı-
da nikâhsız- satıyor. Orhan Kemal 'modern' yorlar. Zannediyorlar ki Demokrat Parti ikti- laşırsak hiç şaşırmayacağım. Dizi ekibinin
kapitalizmin, kadın emeğini ve bedenini me- dara geldiğinde geçmişin hesabı sorulacak; başvurduğu klişeler bununla da sınırlı değil.
talaştırırken ataerkiyle nasıl sinsi bir işbirli-
ği içine girdiğini ustalıkla gözler önüne seri- yıllardır tapusuz ekip biçtikleri topraklar on- Halinden tavrından yoksul bir kişi olduğu an-
yor. Cemşir, bir yandan Muzaffer Bey'in ye- lara verilecek. Kazın ayağı başka türlü oysa. laşılan Güllü'yü dükkânından kışkışlayan
ğeni Ramazan'la evlenmek istemeyen Gül- Muzaffer Bey batan gemiyi terk edip Demo- madamın Muzaffer Bey'in himayesinde ol-
lü'nün üzerindeki 'babalık' haklarını kulla- krat Parti'ye üye olduğunda ayılıyor köylü. duğunu öğrendikten sonra gösterdiği telaş
nırken bir yandan da "evlendikten sonra ca- Romanda Marshall yardımıyla çiftliğe gelen ve yılışık mahçubiyet; bu sahnenin düzenle-
nı ne isterse onu yapsın, kiminle isterse ol- makineleri gördükçe "bu makineler bizi ırgat nişi tam tamına Özel Bir Kadın (Pretty Wo-
sun, karışmam", diye fısıldıyor Güllü'nün man) filminden kopyalanmış örneğin.
zulmünden kurtaracak" diye sevinen Muzaf-
anasına. Amaç, bir an önce Muzaffer Bey'in
çiftliğine "akraba" sıfatıyla kapağı atıp dünya fer Bey, dizide emeğe saygılı, yanında çalı- Sonuçta tüm bunlar romanın sınıf çatışması-
nimetlerinden faydalanmak. şanları koruyup kollayan insancıl bir bey- na -mülk sahibi sınıfla mülksüzlerin çatış-
efendi gibi gösteriliyor. Tuhaftır, kendisine masına- dayalı ekseninde ciddi bir kaymaya
Burada ayrıksı olan Güllü'nün tutumu. Or-
romantik bir geçmiş, bir kaza sonucu önce yol açıyor ve hiçbir özgünlük içermeyen, su-
han Kemal'in, özellikle de eli ekmek tutan iş-
çi kadınları, ne denli ağır baskılar altında sakat kalıp sonra da intihar eden bir eş uy- yuna tirit bir yapım çıkıyor ortaya. Aynı ro-
olursa olsun, "kurban rolü"nü reddeden, mü- durulmuş. Güllü'ye ikiz kardeşi kadar benze- mandan ilk uyarlama yıllar önce TRT'de gös-
cadele eden, başı dik kadınlar. "Döveni dö- yen bu kadının duvarda asılı tablosu gözü- terilmişti. Daha küçük bir prodüksiyon ol-
verim, sövene de söverim", diyor Güllü. Bu müze sokuluyor ikide bir. Muzaffer Bey'in masına rağmen her şeyin gayet sahici görün-
kadınlar -Güllü ve onun fabrikadan arkadaşı kızkardeşi de "rahmetli şöyleydi, rahmetli düğünü; yüzündeki o arsız gülümsemeyle Fi-
Pakize- onlara ahlak dersi veren erkeklerden böyleydi" diyerek hem zavallı Güllü'nün hem kret Hakan'ın çok daha inandırıcı bir Muzaf-
daha namuslular. "Evlenip de kendimi tek de bu kalıplardan bıkıp usanmış izleyicinin fer Bey portresi çizdiğini söylemeden ede-
bir erkeğe mahkum edemem", diyen Pakize sinirlerini bozuyor. meyeceğim.
de dahil olmak üzere, çıkarları değil gönülle-
ri yön veriyor yaşamlarına.
Sosyalist bir yazar olan Orhan Kemal birey- Yaşar Kemal'in kaleminden Orhan Kemal:
sel çıkışların ne denli sınırlı olabileceğinin
farkında. Üçlemenin ilk romanı Vukuat Var, "İnsanlık, yoksulluk küllerinin altındaki közdür"
Güllü'nün Muzaffer Bey'in çiftliğine gitmeyi
kabullenmesiyle sona eriyor bu yüzden. Gü-
vendiği dağlara kar yağmış; sevgilisi ve söz-
lüsü fellah Kemal, Güllü'nün ağabeyi tarafın-
dan öldürülmüştür. Yine de Muzaffer Bey'in
yeğeni Ramazan'a eş olmayı, "atın yerine
eşeği bağlamam" diyerek reddeder. Gençli-
ği, güzelliği ve delişmenliğiyle çiftlik sahibi
Muzaffer Bey'i etkilemeyi başaran Güllü'nün
sınıfsal konumu, umulandan çok daha yuka-
rıya ötelenir böylece.
"Bu makineler bizi ırgat tahakkü-
münden kurtaracak"
Anıtlar Yüksek Kurulu'ndan izinsiz, tarihi bir
binaya bir çivi çakılamaz bugün. Bir resmin
ya da heykelin üzerinde basit bir tadilat dü- "Bizim büyük yazarımız Orhan Kemal filizdir. Hiçbir şey, yoksulluk bile insanın
şünülemez bile. Ama öyle görünüyor ki ya- yoksulluğu kendine dert edinmiş bir kişi. insanlığını, iyiliğini, mertliğini, güzelliğini
zarın mirasçılarına gereken ödemeyi yapa- Yoksulluk insanı, insanın insanlığını yıp- elinden alamaz. Varlık bir zenginin in-
rak bir edebi eserin canına okunabiliyor. (Bu ratan, küçülten, ezen bir olaydır. Yoksul- sanlığını alır götürür de, yokluk bir fuka-
arada 'telif" denilen şeyin eseri korumak için luk belasının altında insanlar birçok nite-
olmadığı da çıkıyor ortaya.) Orhan Kemal'in raya vız gelir.
liklerinden de yoksun kalmışlardır. Ve
romanında Güllü'nün ağabeyi tarafından zengin olmak hırsından dolayı insanlar (...) Orhan Kemal kendine yakışır bir bü-
katledilen Kemal'in, "hanımın şoförü" olarak insanlıklarını yitirmişlerdir. Orhan Ke- yüklük, bir ustalıkla insanlığın yoksulluk
ekranda (Muzaffer Bey'in çiftliğinde) boy mal'e göre yoksulluk insanlığı ne kadar belası altında bile dimdik ayakta kaldığı-
göstermesini dert edinmiyorum. Hatta ro- yıpratırsa, ne kadar ezerse, ne kadar kü-
manda hiç olmayan bir karakterin -Muzaffer nı söylüyor."
çültürse küçültsün, insanlık cevherine
Bey'in kız kardeşi- diziye dahil edilmiş ol- gücü yetmez. İnsanlık, yoksulluk külleri- Aktaran: Asım Bezirci, Orhan Kemal, Ev-
masını da. Benim itirazım "eserin ruhu"nu nin altındaki közdür. Toprağın altındaki rensel Basım Yayın
zedeleyen değişikliklere.
42 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Kültür & Zihniyet

Eğitime içeriden müdahale


Okullar kapitalizmin ekonomik, toplumsal ve kültürel yeniden üretim aygıtları
olsa da boşlukları, imkanları ve karşı eğilimleri gören direniş stratejileri
geliştirmek her zaman mümkün.
Bilal Yeşilöz rih kitaplarının ve bu kitaplar-
daki metinlerin eleştirel bir göz-
le taranması. Bu sayede, müfre-
Okul... İşte ondan bahsettiğimiz- datın ilk bakışta göze çarpma-
de ilk aklımıza gelenler: Giriş zi- yan örtük yönlerini açığa çıkara-
li çalar. Herkes sıra olur. Öğret- biliriz. Metinlerin müfredattan
menler öğrencileri “hizaya” so- atılması mümkün olmasa da, öğ-
kar ve “andımız”ı okutturur. rencinin bu metinlere sorgulayı-
Ders zili çaldığında öğrenciler sı- cı yaklaşmasını sağlayabilir ve
rayı bozmadan sınıfa sokulurlar böylece metnin çocuk üzerinde
tek tip formalarıyla. Ders süreci iktidarı önleyebiliriz. Sermaye-
boyunca sınıfta bulunan her öğ- nin bizden çaldığı ve içini bo-
rencinin öğretmenlerinin kont- şalttığı kavramları (demokrasi,
rolünde aynı şeyi yapması bek- özgürlük, vb.) gerçek içeriği ve
lenir. Kurallar listesi saymakla bağlamıyla yeniden anlamlandı-
bitmez; parmak kaldırılmadan rabiliriz. Öğrenciye reklâm slo-
konuşulmaz, tuvalete izinsiz gi- ganı yerine hak arama sloganı
dilmez, aynı saatte beslenme yazdırabiliriz; vb.
tablosuna uygun beslenme yapı- Okul, boyun eğme biçimlerini meşrulaştıran bir çatıdır aynı zamanda Okul ve hegemonya
lır… Kurallara riayet etmeyenle- Gramsci, hegemonyanın tesisin-
re (sapmalara) karşı genelde durumun yazgıcı bir kabullenişi olan Eğitim-Sen, potansiyelleri- de okulda edinilmiş “mesleki”
“pekiştiriciler” kullanılır. Okul ve anlamına gelmez. Tersine, boş- ni harekete geçirebilirse bu kıla- becerilerin ve okulun kazandır-
sınıf düzleminde “düzen” böyle- lukları, imkanları ve karşı eği- vuzluk görevini rahatlıkla yeri- dığı bakış açılarının rolünün bü-
ce sağlanır ve ne kadar çok ko- limleri gören direniş stratejileri ne getirebilir. Yapılması gereken yük olduğunu vurgular. Çünkü
şullandırılmış birey yaratılırsa geliştirmek; çeşitli türden itiraz- ders kitaplarındaki dönüştürü- insan bu beceriler ile anılır: Avu-
toplumsal düzenin yeniden üre- lara kanal açmak her zaman lebilecek unsurları, boşlukları ve kat, mühendis, grafikçi, sekreter
timi de o kadar güvenceye alın- mümkündür. çelişkileri belirlemek; sınıf ve vb… Bunun da kapitalizmin kül-
mış olur. Eğitimin hiyerarşik düzen ve iş- okul kitaplıklarını amaca uygun türünü oluşturan belirleyici un-
leyişinin yanı sıra, içeriğinin, ya- olarak yeniden düzenlemektir. surlardan biri olduğunu söyler.
Teneffüs ziliyle birlikte öğrenci- Geçmişte Eğitim-Sen’in Tarih
ni müfredatın da bireyleri şekil- Bu bakımdan, okul sadece işgü-
ler zincirlerinden boşalmış gibi Vakfı ile yaptığı tarih kitapların-
lendirmeye -edilgenleştirmeye cünün yeniden üretimini sağla-
kendilerini dışarı atarlar. Daha daki zararlı unsurları belirleme
ve itaatkar kılmaya- dönük ol- yan bir kurum değil, aynı za-
az kontrolün bulunduğu bu 10- çalışması bu türden bir faaliyet- manda tahakküm ve sömürü
15 dakika öğrenciler için en ke- duğu bir gerçek. Yine de okul de-
nen kurumu irdelediğimizde, ti. Eğitim-Sen bünyesinde şu an ilişkilerini meşrulaştıran, rıza
yifli anlardır. Tekrar ders zili. devam etmekte olan çocuk ki- üreten ve egemen sınıfın hege-
Böyle devam edip gider… onun tutarlı ve yekpare bir yapı
olmadığını gösteren pek çok ve- tapları ile ilgili çalışma da aynı monyasının toplumsal bir ka-
Tahakküm varsa riyle karşılaşırız. Aslında, bu ya- amaca hizmet edebilir. bulle karşılanmasını sağlayan
direniş de var pının barındırdığı çelişkiler, dol- bir ideolojik aygıttır da. Sadece
Sözünü ettiğimiz bu çalışmalar
Yine de iyimser ve umutvar ol- durulabilir boşluklar ve çalışıla- yukarıdan kaba güçle dayatılan,
çoğaltılabilir ya da genişletilebi-
mak için yeterince neden var. gündelik pratiklere sinmeyen ve
bilir fırsatlar azımsanmayacak lir. Bu sayede Eğitim-Senli öğ-
Bir kere her tahakküm ilişkisi- her gün yeniden üretilmeyen bir
sayıdadır. Müfredattaki eksiklik- retmenler okulun hiyerarşik ya-
nin aynı zamanda bir karşı tep- hegemonya düşünülemez. Mic-
leri ve tutarsızlıkları eğitimi içe- pısına bir esneklik kazandırabi-
kiye ve direniş eğilimine daveti- hel Foucault’nun “iktidar her
riden dönüştürmenin kaldıraç- lir; müfredattaki ilerici sayılabi-
ye çıkardığı bir gerçek. Hakeza yerdedir” demesinin nedeni bu-
larından biri olarak değerlendir- lecek unsurları emekten, eşitlik- dur.
en başarılı tek tipleştirme bile mek pekâlâ mümkün. Bu alanda ten, özgürlükten, ekmekten ya-
“sapmalar”dan, itaatsizliklerden, öğretmenler kilit bir rol üstlene- Ama okul bir karşı-hegemonya
na dönüştürebilirler. Zorunlu
özerkleşme ve özneleşme ara- bilirler. mücadelesinin de alanıdır. Bir
din derslerinin, din ve ahlak eği-
yışlarından yakasını kurtara- kurum veya aygıta karşı sadece
Ders kitaplarının timinin sağcı öğretmenlerce leh-
maz. Bu satırları yazan kişinin cepheden ve dıştan bir mücade-
dönüştürülmesi te bir imkan olarak nasıl değer-
de, bu yayına emeği geçen diğer le yerine aynı zamanda içerden
Öğretmenlerin öğrenci ve veli- lendirildiğini biliyoruz. İlerici
insanların da bir zamanlar ilk dönüştürücü bir mücadele hat-
lerle sürekli iletişim ve temas öğretmenlerin muarızlarını göl- tından söz etmemizin nedeni
paragraftaki örüntülere tabi tu-
tulduğunu gözden kaçırmaya- halinde olmaları başlı başına bir gede bırakacak işler yapmaması budur. Batılılar bir direniş stra-
lım. Dolayısıyla, okulların kapi- avantaj. Ayrıca, bu konuda onla- için her hangi bir neden yok. tejisi olarak buna “geleneğin ye-
talizmin ekonomik, toplumsal ve ra kılavuzluk edecek bir meslek İlk yapılması gereken işlerden niden inşası” diyorlar. Bunun
kültürel yeniden üretim aygıtla- örgütleri olduğunu unutmamak biri, özellikle hayat bilgisi, sosyal kolay olmadığı açık, ama imkan-
rı olduğunu söylemek, asla bu gerekir. Yüz binden fazla üyesi bilgiler, Türkçe, edebiyat ve ta- sız değil.
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 43

Kültür & Zihniyet

YÖK ve mücadele eksenleri


Ege Üniversitesi’deki Ekmek ve
Özgürlük okurları YÖK karşıtı
eylemlere egemen yaklaşımları ve
kendi tavırlarını gerekçelendiri-
yor: Öğrencilerin büyük çoğunlu-
ğunu bekleyen gelecek, proletar-
yanın saflarına katılmak;
“sınıflar üstü aydın” tutumuysa,
karşılığı olmayan bir yanılsama
1980 faşist darbesinin çocuğu Yüksek Öğre- masını da “normal” bir durum olarak gör- Evet, sürekli eğitim gerekliydi; yoksa öğren-
nim Kurumu (YÖK) bu yıl 27. yaşını bitirdi. meye başlar. İşçinin yaşadığı meta fetişizmi ci, mazallah içine düştüğü durumu anyıp is-
Kabul edelim ki, geçen 27 yıl içinde, YÖK üni- ve yabancılaşma onun evrenine de damga yan ederdi. Ayrıca, sürekli eğitim, işgücü pi-
versite ortamını ve gençliği dönüştürmede vurmaya başlamıştır. Bilimi bir meta gibi gö- yasasının değişen talepleri ve işgücünün ye-
uğursuz ama kendi hesabına “başarılı” bir rol ren ve onun sadece piyasa değeri ile ilgile- niden vasıflandırılması ihtiyacı nedeniyle de
oynadı. Örneğin, toplumla (sınıfla) bağı ke- nen öğrencinin kendisi de artık bir meta ve gerekliydi.
silerek kampuslara hapsedilen geçliği, sö- müşteridir. Daha okulu bitirmeden de işgücü
Bologna uzakta değil
züm ona “birey” yapma yolunda ciddi bir piyasasına fırlatılıp atılabilir. Emek gücünü
Bologna derken, uzakta ve şimdilik dışımız-
mesafe aldı. Geçliğin büyük çoğunluğunu de- satacak olanağı bulamamak ve işsizlik bela-
da bir süreçten söz etmiyoruz. Tersine, YÖK
politize etmeyi başardı. İlkin baskılarla ve sı ile boğuşmak, artık onu da bekleyen tehli-
19 Mayıs 2001’de bu sürece aktif örgütleyi-
korku salarak alanı düzledikten sonra, sah- kedir.
ci olarak girdi. Evet, 2001’de, yani AKP ön-
neyi kendi bacağından asılan koyun anlayı- Bologna: Tam gaz ileri... cesinde. Bu 6 Kasım’da da işi sadece AKP
şını ve “girişimci” mantığını giderek içselleş- Belirli bir kıvama gelen bu süreci daha da karşıtlığına kilitleyenler, AKP’ye vurmanın
tiren yeni öğrenci kuşakları için hazır hale ilerletmek isteyen Avrupa diyarından dört kapitalizme vurmak anlamına geldiğini sa-
getirdi. bakan, 1998’de Sorbonne deklarasyonunu nanlar ve Bologna sürecini dikkate alma-
Biraz da sivil toplum faaliyeti yayınladı. Bunu 1999’da çıkarılan Bologna yanlar sorunun esasını gözden kaçırıyorlar.
Ardından öğrenciyi sivil toplum faaliyetleri- Bildirgesi takip etti. Şöyle deniyordu bu bil- Kapitalist cumhuriyet, on yıllardır sermaye-
ne yönlendirmeye başladı. Sıra bu koyunu, dirgede: nin taleplerine, sermaye birikiminin değişen
bireyi ve girişimciyi istenen doğrultu ve “Lisans ve yüksek lisans olmak üzere iki te- niteliğine göre dönüşümler geçiriyor ve ye-
alanlarda biraz toplumsallaştırmaya gelmiş- mel aşamaya dayanan bir sistemin kabul niden yapılandırılıyor. Yüksek öğrenim cep-
ti; ne de olsa o bir “aydın”dı veya kendisini edilmesi. İkinci aşamaya geçiş, en az üç yıl hesinde yaşananlar da bunun bir parçası.
öyle hissetmeliydi. O artık AR-GE projeleri ile süren birinci aşamanın başarıyla tamamlan- Bunu cumhuriyetin sözüm ona “çözülmesi”
silah sanayisine ve teknolojik rant peşinde masını gerektirmektedir. Birinci aşamanın olarak adlandıranlar sürece şaşı bakıyor ve
koşan firmalara katkıda bulunabilir; yakılan sonunda elde edilen derece aynı zamanda mücadeleyi sistem içi mecralara sürüklü-
1 milyon ağaç yerine TEMA Vakfı ile 1 ağaç Avrupa işgücü piyasasında aranan nitelikle- yorlar.
dikebilir; aç bırakılan, sokakta ayakkabı bo- ri karşılayacak seviyede olmalıdır. Sonuç olarak; bir zamanlar yüksek öğrenim
yayan binlerce çocuktan iki-üçüne Toplum görenlerin sahip olduğu ayrıcalıkların büyük
Öğrenci hareketliliğini teşvik etmenin en uy-
Gönüllüleri (TOG) ile eğitim verebilirdi. YÖK kısmı ortadan kalktı. Yüksek öğrenim kitle-
gun yolu olarak, AKTS sisteminde olduğu gi-
ona halkla buluşma demiyordu: Buluş, ama selleşti. “Seçkin” üniversitelerde okuyanla-
bi bir krediler sisteminin kurulması. Kredi-
bunu halka karışmadan, “sınıflar üstü” bir rın dışındaki büyük çoğunluğu bekleyen ge-
ler, yaşam boyu öğrenim de dahil olmak üze-
konumdan, bir tür “sosyal faaliyet” ve hobi re yükseköğrenim bağlamı dışında da kaza- lecek, proletaryanın saflarına katılmaktır ar-
olarak yap. Sistemi sorgulamak yerine kapi- nılabilir ancak öğrenciyi kabul eden üniver- tık. Dolayısıyla, “sınıflar üstü aydın” tutumu,
talizmin kuralları içinde kalarak kesilen kol- site tarafından tanınması gereklidir. karşılığı olmayan bir yanılsamadan ibaret.
lara parmak dikmeye çalış. Ama sakın “ya- Bu yanılsamayı ne kadar erken ortadan kal-
sak bölge”ye girme. Aksi halde, YÖK Disiplin Avrupa yükseköğrenim sisteminin uluslar-
dırırsak, yeni bir gençlik hareketinin yolu o
Yönetmeliği’ni karşında bulursun. Gün, mis- arası rekabet gücünün artırılması amacına
kadar açılmış olur. Nesnel koşullar işçi ile öğ-
yoner değil, “hobici” aydının günüydü. Öğ- yoğunlaşmalıyız.”(1)
renciyi tarihte görülmemiş ölçüde yakınlaş-
renciye empoze edilen buydu. Sermayenin yüksek öğrenimi yeniden yapı- tırırken, öğrenci işçiyle onda kendi geleceği-
Piyasa kuşatması landırma ve olası 68’lerin zeminini kurutma ni (hatta şimdisini) gördüğü için yan yana
Bu hobici “aydın” ve girişimci tutumu bir kez hamlesi, 1999’dan bu yana Bologna süreci durmalı, omuz omuza mücadele etmeli.
içselleştikten sonra, öğrenci metalaştırma- olarak anılıyor. 2009’da yayınlanan bir bil- Fransa ve Yunanistan’ın bize ilk işaretlerini
nın her türlüsünü kabullenmeye hazırdır ar- dirgede bu yeniden yapılandırmanın çerçe- verdiği gibi, yeni bir gençlik hareketi bu ze-
tık. Bundan böyle onun zihniyetine ve dav- vesi daha net biçimde çizilmeye başlandı: minlerde boy verecektir.
ranışlarına piyasa ilişkileri yön verecektir. “Yaşam Boyu Öğrenme politikalarının uygu-
Bu yüzden, bilimin sermayenin boyunduru- laması, kamu otoriteleri, yükseköğretim ku- (1):19 Haziran 1999 tarihli Bologna Bildirgesi.
ğu altına alınmasını da, eğitimin ticarileşme- rumları, öğrenciler, işverenler ve çalışanlar (2): Avrupa Yükseköğretimden Sorumlu Ba-
sini de, üniversitenin sermayenin işgücü ta- arasında güçlü bir ortaklık gerektirmekte- kanlar Konferansı Bildirgesi (Leuven ve Louva-
leplerine uygun olarak yeniden yapılandırıl- dir.”(2) in-la-Neuve, 28-29 Nisan 2009).
44 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Kültür & Zihniyet

Muhalif olmanın hafifliği


Çağdaş muhalif için Michael Moore’dansa Goran Paskaljeviç örneğine bakmalı.
Her koşulda eleştirel olabilmek ve öyle kalabilmek çileli bir tercih
Necati Sönmez

Goran Paskaljeviç, 28. İStanbul Film Festivalinde Jüri Başkanı ydı


“Başkaldırı kültürünün metaya dönüşmekle
kalmayıp iyi de para ettiği zamanlarda yaşı-
yoruz,” demiştik “Che” filmiyle ilgili geçen ay-
ki yazının girişinde. Buna şunu da eklemek ge-
rekir: Devir, aynı zamanda ucuz muhalefet
devri. Malum, serbest piyasa ekonomisinde
her şeyin ucuzu makbul. Bu devirde yeni dün-
ya düzenine karşı muhalif pozisyonlara gir-
mek, gözden en fazla düştüğü bir zamanda ka-
pitalizmin yumuşak karnına çalışmak, pun-
duna getirip onu mindere sermek ve buradan
puan üstüne puan kazanmak artık işten bile
değil.
Michael Moore: Çözüm Obama mı?
Geçen ay 50’nci yılını kutlayan Selanik Film
Festivali’nde izlediğimiz pek çok politik film-
sında, gazetecilerin “sistemi böylesine radikal Paskaljeviç. Tito döneminde sansürün, Milo-
den biri olan “Kapitalizm: Bir Aşk
biçimde eleştiren bir filme, bu sistemin par- seviç döneminde Sırp milliyetçilerinin hede-
Hikayesi”nde (Capitalism: A Love Story) Mic-
çası olan Hollywood büyüklerinin (filmin ya- fiydi. Herkesin Emir Kusturica’ya (Kusturi-
hael Moore, işte bunu yapıyor. Yaklaşık iki sa-
pımcısı Paramount) para yatırmasını nasıl ca’nın da Miloseviç’e) alkış tuttuğu bir dö-
atlik film boyunca ‘en alttakiler’in yanında saf
izah ediyorsunuz?” yollu sorusuna şu cevabı nemde, Paskaljeviç ülkesine bile giremiyor-
tutup ABD’nin egemen sınıfını yerin dibine vermiş Moore: “Kapitalist, ondan kâr edece- du. Buna rağmen hem Yugoslavya döneminde
batırıyor, dev şirketlerin çıkarcı politikalarını ğini bilirse, kendisini asacağımız ipi bile size hem de sonrasında birbirinden önemli film-
deşifre ediyor, CEO’larını makaraya sarıyor, satabilir.” Tabii, bu sözün Lenin’den alıntı ol- lere imza attı.
kısaca sistemin şerefini handiyse beş paralık duğunu ne o belirtme gereği duydu ne de ga-
ediyor. En güzel filmlerinden biri, reel sosyalizm üze-
zeteciler farketti. Devir, Lenin’i anma devri rine olağanüstü bir komedi olan “68’in Kaça-
Gelgelelim bu yemeğin üstüne bir bardak so- değil çünkü... mak Yazı”, ülkesinde festivallere bile alınma-
ğuk su içebiliyoruz ancak. Sıkı muhalif Moo- Eleştirdiğinizi yüceltmiş olabilirsiniz dı, hasıraltı edilmeye çalışıldı. Ama bu çaba-
re, Roosevelt’i adeta devrimini gerçekleştire- Selanik Film Festivali’nde gösterilen bir başka lar, filmin sonradan geniş bir popülarite ka-
memiş bir sosyalist olarak sunarken, finalde politik sinema örneği, İsrailli yönetmen Sa- zanmasına engel olamadı. Paskaljeviç festival
çekingen bir edayla da olsa, kurtarıcı melek muel Maoz’un “Lübnan” (Lebanon, 2009) ad- sırasında verdiği sinema dersinde, başka bir
olarak Obama’ya işaret ediyor. Kısaca günün lı filmiydi. Bu yıl Venedik’te Altın Aslan ödülü filmiyle ilgili şu anekdotu anlattı: “Yugoslav-
mönüsünde ne varsa, onu ısıtıp servis etmek- kazanan bu sarsıcı film, baştan sona bir tankın ya döneminde en büyük sinema etkinliğimiz
ten başka bir şey yapmıyor. Filmin gazına ge- içinde, bir grup İsrail askeri arasında geçiyor. Pula Film Festivali’ydi, bizim için dünyadaki
lip kitleler halinde sokaklara dökülmeye ha- İsrail ordusunun 1981’de Lübnan’a girişi sı- tüm festivallerden daha önemliydi. Ben de
zırlanırken, bir sonraki seçimi beklememiz rasında cereyan eden ve - tıpkı “Beşir’le festivale “Kış Vakti Plaj Koruması” (Beach Gu-
gerektiğine kani olmuş vaziyette çıkıyoruz sa- Vals”te olduğu gibi- yönetmenin kendi asker- ard in Winter, 1976) adlı filmimle başvur-
londan. İyi de, üç beş densiz banka müdürü ve lik deneyimlerine dayanan bir hikaye; yine bir muştum. Bütün filmlerin bobinleri önce, Ti-
bir kaç hırslı şirket yöneticisi yüzünden şim- tür günah çıkarma seansı... Film seyircinin su- to’nun Adriyatik’te bir adadaki yazlığına gön-
di tökezleyen bu sistem, tıkır tıkır işlediği za- ratına adeta kan sıçratıyor, savaşın da ordu- deriliyor, gelecek cevaba göre film festivale
manlarda dünyamız bir çiçek bahçesi miydi? nun da ne menem bir şey olduğunu gözler alınıyor veya eleniyordu. Benimki de adaya
Sistemin çürük dişlerine dolgu yaptırınca, ku- önüne seriyor. Ne var ki, bir sinema filmi ola- gitti. Kara mizahla yüklü, hayri karamsar bir
zeydeki buzullar geri gelebilecek mi? Savaş rak taşıdığı tüm maharetlere rağmen, sonun- filmdi; finalde bir trenin tünele girişiyle biti-
ekonomisi hız kesecek mi? Yalnızca ev taksit- da gelip aynı soruya tosluyor: İsrail devletinin yordu... Doğrusu pek umutsuzdum. Fakat
lerini ödeyememiş ABD’li orta sınıfın üzerine parasal desteğiyle dile getirilmiş bir özeleşti- sonra iyi haber geldi; Tito filmi çok eğlenceli
değil, tüm yerkürenin üzerine çöken bu siste- ri ne kadar özeleştiri olabilir? Venedik’te bulmuş, gelen bilgilere göre karısı da her sah-
min tamirden geçmesi gerekse bile, bunu o ödülle taçlandırılan şeylerden İsrail devleti de neye katıla katıla gülmüştü... Film bu şekilde
çöküşü üreten yapıdan mı bekleyeceğiz? Bu nemalanmış olmuyor mu nihayetinde? O hal- yarışmaya katıldı ve birincilik ödülünü ka-
sorunların izini Moore’un filminde aramayın. de, filmin arkasında durduğu muhalif tavır zandı.”
Amerikalı bir eleştirmenin değindiği gibi, kâr kim tarafından kime/neye karşı örgütlene- Paskaljeviç, sansürü aşmak konusunda miza-
temelli ekonomik sisteme verip veriştiren bir cek? hın kendisine ne denli yardımcı olduğunu an-
filmin, ABD’de 1000’den fazla salonda göste- Paskaljeviç’in dersi latmak üzere aktardı bu anekdotu. Şunu da
rime girip yılın en fazla kar getiren yapımı ol- Muhalif duruşu tartışma götürmez olan, bu anlatmış oldu ama: Her koşulda eleştirel ola-
maya aday olması da az buz bir çelişki değil. duruşun hakkını veren (bedelini ödeyen mi bilmenin ve öyle kalabilmenin çileli bir tercih
Venedik Film Festivali’ndeki basın toplantı- demeli?) bir isim de vardı Selanik’te: Goran olduğunu.
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 45

Kültür & Zihniyet

Eski filmler,
dibinde öyle bir yere tahammül ederler
mi", diye düşünmeden edemiyor
Kader değil parasızlık öldürüyor
Ali'nin hastalığının çok ağırlaştığı bir sıra-

yürürlükten da Mahmut, onun kanlısı olduğunu öğreni-


yor. Ancak bu, artık öylesine önemsizleş-
miş ki onu “öldürmek” için yanında getir-
diği silahını satıp doktor çağırmakta bir an

kaldırılan duygular bile tereddüt etmiyor. Doktor, "ille de ame-


liyat" diyor ama parayı denkleştirmeleri
olanaksız. Mahmut durumu diğer arkadaş-
larına açtığında hepsi birden yutkunuyor.
Büyük para gerekli ameliyat için. İşçilerin
Eski Türk filmleri toplumsal bir tabana yaslandığı ölçü- yüzünde bir an çaresizlik ifadesi beliriyor.
Halbuki utanıp sıkılması gerekenler onlar
de ortak duyguları da dile getirmekteydi. mı ki? Dursun Baba’nın safça ve biraz da
hayret ederek, “yani para olmadan yapmı-
Sinema Türkiye'de artık pazarın ve piyasanın bir olgusu yorlar öyle mi ameliyatı?” diye sorması pek
çok şey ifade ediyor. En çok yaşamayı hak
edenler, hiç hak etmedikleri biçimde ölü-
yorlar elleri kolları bağlı. Kimisi cebindeki
üç-beş kuruşu, kimisi de saatini, yüzüğünü
veriyor arkadaşlarına, belki bir yararı do-
kunur diye. Fakat artık çok geç!
Mahmut'un, pis bir tüccar edasıyla kendi-
lerini parayı geç getirmekle suçlayan dok-
tora veryansın ettiği sahnede, emekçinin
yıkıp yeniden kuracak görkemli öfkesine
tanık oluyoruz: “Suç bizde ha, hangi suç, bu
kaçıncı hastaneye gelişimiz bilir misin? Pa-
ra olmadığı için ameliyat yapmayanlarda
hiç suç yok mu acaba? Dur doktor! Bırak da
biraz biz konuşalım. İş olduğu zaman 500
lira yevmiye alan adamdan 250 bin lira
ameliyat parası isteniyor. Lağımda çalışa-
rak, sırtımızda 150 kilo yük taşıyarak, gün
Senaryosunu Orhan Kemal ve Halit Refiğ’in yazdığı 1964 yapımı “Gurbet Kuşları” doğuşundan batışına kadar kum çekerek
1. Antalya Film Şenliği’nde “En İyi Film” ve “En İyi Yönetmen” ödüllerini almıştı ancak ekmek paramızı kurtarıyoruz."
Orçun Uzunhan bir arkadaşlığa dayalı. Aralarında kan da- Filmin jönü eskiden yoksuldu
vası olan ama birbirlerinin geçmişini bil- O güzel insanları anlatan filmlere pek rast-
meyen iki arkadaşın yakınlaşmasını; ger- lamıyoruz şimdilerde. O nedenle ta 80'lere
çeği öğrendikten sonra bile dostluklarının gittik. Şimdinin sinema filmlerinde, TV di-
Eski Türk filmleri pek çok açıdan incelen- pekişerek sürmesini anlatıyor kısaca. zilerinde bu değerleri görmek olanaksız.
meyi hak eder bir niteliğe sahip. Sanatın di-
Ali ile Mahmut bir taş ocağında çalışırken Kirlenmişlik, yozluk, çıkarcılık hayatın her
ğer bütün dalları gibi sinema da toplum-
karşılaşıyorlar. Ali'nin geçmişinde çocuk alanında bizi bir ahtapot gibi sarıp sarma-
dan, toplumsal gelişmelerden bağımsız ele
yaşta işlediği, kan davasından kaynaklı bir lıyor. Eskinin en apolitik filminde bile, zen-
alınamaz. “Sanat toplumun aynasıdır”
cinayet ve ıslahevi var. Mahmut'un babası- ginin “kötü”, fakirin “iyi” olduğu teması
sözünden hareketle eski bir filmi ele almak
nı öldürdüğü için girmiş hapse. Yaşamları- vardı, iyi ki de vardı. Sinema fakirin, yok-
istiyorum bu yazıda: 1982 yapımı, Tarık
Akan ve Fikret Hakan’ın başrollerini nı ortaklaştıracak bu iki adamın dostluğu, sulun, ezilenin dünyasını anlatmıyor artık.
paylaştığı, senaryosunu İhsan Yüce’nin Mahmut’a on saat çalıştığı halde altı saat Kendilerini anlatıyorlar daha çok. Kendi
yazdığı, müziğini Cahit Berkay’ın, yönet- kokuşmuşluklarını, kocaman otomobilleri-
ücreti veren ve sonra da hakkını istediği
menliğini ise Nazmi Özer’in yaptığı Arka- ni, doğayı mahvederek diktikleri villaları,
için dayak atmaya kalkan patronun adam-
daşım filmini. gökdelenleri.. Eskiden bütün ünlü oyuncu-
larına karşı, birlikte dövüşmeleriyle başlı-
lar sinemada yoksulu, emekçiyi, ezileni, kı-
Arkadaşım her açıdan dönemin ruhunu yor. Mahmut o günden sonra böbrekleri ça-
sacası bizi canlandırırdı. Biz vardık; bizim
yansıtan bir film. Darbenin hemen ertesin- lışmayan Ali’ye adıyor yaşamını.
somut, tarihsel gerçekliğimiz vardı. Bunun
de çekildiğinden olacak politik konulara Öteki ameleler de bu sıcacık arkadaşlığın yarattığı etki vardı hayatın her alanında.
doğrudan değinmiyor, açıktan mesaj ver- parçası oluveriyor bir süre sonra. Film bo- Bizi pas geçemez, görmezden gelemezler-
miyor. Ancak filmin toplumsal duyarlığı, yunca onları farklı farklı işlerde çalışırken di. Sevdaysa bizimki konu edilmeliydi; gül-
gerçekçi yanı, onu tastamam politik bir film görüyoruz; ara sıra da kurdukları çilingir dürü ise bizden âlâsını kimse yapamazdı,
haline getiriyor. Emekçilerin varlığı hiçbir sofralarını. Hele bir sahnede hep beraber hayatın içinden o sıcacık esprileri.. Neyse,
şekilde göz ardı edilmemiş; yeni bir dün- piknik yapmaları var ki insana yaşama se- kendilerini anlatmaya devam etsinler bir
yanın kurulacağı o güzel günlerin pırıltısı- vinci aşılıyor. Bir grup amele, hayatın her müddet daha; böylesi daha iyi belki de.
nı taşıyor her karesinde. uğrağında yan yana, kol kola.. Ve tabii bir Ama bu boğucu gericilik atmosferinde bi-
Sınıfsal dayanışma ve arkadaşlık de Dursun Baba’ları var: Boğazın kıyısında raz olsun nefes almak isteyenler, arkadaş-
Filmin konusu, adından da anlaşılacağı gibi, bir ahşap kahvehaneyi işletiyor. İnsan o gü- lığa, dostluğa susamışlar dönüp bir baksın-
insanın tüylerini diken diken eden özverili zel mekânı görünce, "acaba şimdi boğazın lar Arkadaşım'a…
46 EKMEK & ÖZGÜRLÜK

Toplumsal Cinsiyet

Kadınlar düş kurmaya


devam ediyor!
Güldünya, törenin namlusunda, Kadın cezaevinde!
Devletten, polis- ölümle kucak kucağa yaşadı. 22
yaşındaydı, seviyordu ölümün
Adımız ne olursa olsun Songül,
Sakine, Yüksel, Güler…
ten, askerden, ba- soğukluğuyla karşılaşacağını bi- Yastığında kan kurumuş da/si-
liyordu. Ülkemin töreleri kadı-
badan, erkek kar- nın sevme, sevilme ve yaşama
lememiş gözlerindeki gülüşü/
23’ ündeymişsin yıllardan 95/
deşten, sokaktaki hakkına göz dikiyordu. Ve ‘ ken-
dini as’ sesi yükseldi abisinden.
günler kovalamış ta yakalamış
yılları/ uzanamamış dilindeki
adamdan şiddet Ümit’i geldi dünyaya, oğlu… Tö- türküye/ boyum kadarmış hüc-
reden ölüm kararı çıkmıştı ya ren/ oysa bilememişler dünya
görüyoruz, du- evlatlık verdi oğlunu, o an öldü- senin…/ elleri ekmek kokanlar
daklarımıza dik- rülmüştü aslında Güldünya. Kar-
deşi pusudaydı ölüm renginde.
yazalım gökyüzüne/ gerçek ola-
cak düşümüzü/ özgürlük özgür-
tikleri ipleri çığlı- Öldürülmesiyle kurtarılacaktı ya lük!..
namus uzatmıştı silahını. Sonra-
ğımızla kopardığı- sını biliyoruz tanımadık gelmi-
Bir tuşa bastım bilgisayarımda…
“Şiddet, Taciz, Tecavüz Çetelesi
mız için... yor bize… Tutuluyor”.
Kadın direnişte! Ülkemin yabancısı olmak istedi-
Aynur Şahin Evde, sokakta, fabrikada, ceza ğim gerçekliğiyle yüzleşmeye
evinde. Nerede olursa olsun yü- devam ediyorum. Farkında ol-
rüyordu kadın haksızlığın, eşit- manın, bilmenin bu denli öfke-
Yıl 2008, beyaz gelinliğiyle ba-
sizliğin üzerine. lendireceğini bilmezdim. Ülke-
rış için yola çıkan Pippa Bac-
ca’nın, kocasından ayrılmak is- Emine Arslan, 8 yıldır çalıştığı nin dört biryanından haberler,
teyen Ayşe’nin bedenindeki DESA’ nın Sefaköy’ deki fabrika- okudukça yazmayı bırakıp, pen-
morlukların, törenin öldürdüğü sından sendikaya üye olduğu cereden akan hayata bakınıyo-
Güldünya’nın, 12 yaşındaki Cey- için çıkarıldı. Ve direniyor! Kadı- rum. Eski eşine tecavüz edenler,
lan’ın –cesedi ve elbiseleri hala 22 yaşındaki Kübra’nın boğazı-
nın yüzü direnişin onuruyla se-
öldürüldüğü yerde- fabrikadaki nı kesip bileziklerini alanlar,
lamlıyor gün doğumunu. Tehdit
kendilerini polis diye tanıtıp ka-
Emine Arslan’ın, zorla bekaret edildi, para teklif edildi, çocukla-
dına tecavüz edenler, iş vaadiyle
kontrolü yaptırılan lisedeki kız rıyla satın alınmak istendi Emi-
kandırıp tecavüz edip eve kapa-
çocukların düşlerini kuruyoruz nelerin direnişi. Yanıt hazırdı: tanlar, berdel olarak istenen 17
inatla! ‘sendika benim anayasal hak- Kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddet
yaşındaki kız çocukları…
Susmadık susmayacağız! kım’…
Hepsi sokaktaydı işte! Bir yanı-
Bizler, devletten, polisten, as- Çocuktu 12’sinde, iri kara gözle- mız ne kadar aydınlıksa bir ya- Sanırım biz de böyle büyütül-
kerden, babadan, erkek kardeş- riyle bakıyordu hayata Ceylan. nımız karanlıkta bırakılıyordu. dük. Görünmeyen emek oldu
ten, sokaktaki adamdan şiddet Oyun çağında, hayvanlarını otla- Ve artık erkekler erklerini bıra- Ayşe teyze, istediği kadar beyaz-
görüyoruz. Neden? Dudakları- tıyordu köyünde yabancısı ol- kıp düşünmeyi öğrenmeliydi. latsın çamaşırlarını. Okumayan
mıza dikilen ipliği çığlıklarımız- madığı işi yapıyordu. Bir ses, bir genç kızımız kalmasın derken en
la söküp attığımız için. Bizi ucuz Kadının görünmeyen
ses daha… Ceylan yüzü koyun çok tecavüze, tacize, şiddete uğ-
emek gücü olarak tanımlayanla- emeği
yerde… Köylülerden biri ‘devle- Kriz en çok kimi tokatladı? Kadı- rayan biz olduk. Pozitif ayrımcı-
rın, “gücü” akıldan ve yürekten tin düşüncesine göre hayvandır. lık derken tek görev “doğur-
soyutlayıp sadece kaslarına sığ- nı. İlk işten çıkarılanların kadın
Biz hayvan değiliz insanız’ böyle olması tesadüf olamazdı. Kadın, mak” olarak verildi devlet bü-
dıran emredenlerin üzerine ağız diyordu yüzünde acı ve öfkenin yüklerinden. Kutsaldık ya ayak-
dolusu öfkemizi ve haklılığımızı güvencesiz çalışmaya ve ev içi
ortaklaştığı bir ifadeyle parma- emeğe hapsedildi. 10 yaşındaki larımız öpülseydi de sussaydık.
haykırdığımız için, bizi tüm var- ğıyla gösteriyordu Ceylan’ın ufa- Öztürk evdeki iş bölümünü an- Evde oturup tencereyi kaynat-
lığımıza rağmen yok sayan zih- cık bedenini. Minik bedeni ha-
niyete dur demek için biz kadın- latıyor “babam çalışıp para geti- saydık. Kendimizden başka dü-
van mermisiyle paramparça riyor, annem çalışmıyor evde şünülecek bir baba bir oğul bir
ların çığlığı olmalıdır… olan Ceylan için savcı ve doktor oturuyor. Babam işten yorgun de devlet vardı zaten.
Pippa Bacca’nın düşleri, “can güvenliğimiz yok” diyerek geliyor, annem babama, bana ve
güneşin rengindeydi, olay yerine gitmemişti. Açıkla- kardeşlerime bakıyor. Sultan da Bizler devletten, polisten, asker-
sıcacıktı… malar, açıklanamayanlar, rapor- anneme yardım ediyor”. Bugün den, babadan, erkek kardeşten,
Başladığı yol barışa akıyordu. lar… Lice’de Ceylan öldürülmüş- 10 yaşındaki Öztürk ile 40 ya- sokaktaki adamdan şiddet görü-
Kadınlar barışın nöbetini tutu- tü işte düşlerini kuramadan, şındaki Mehmet Usta’nın ortak- yoruz. Peki neden? Dudakları-
yordu. Dilimiz barıştan yanaydı, oyunlarını oynayamadan…Na- laştığı nokta burası. Çocuklar, mıza diktikleri ipleri çığlığımızla
gözlerimiz barışa dönüktü. Pip- zım’ın sesi geliyor yakınlardan ders kitaplarından, süslü basın- kopardığımız için. Kadınlar düş
pa’nın sesine ölümü yakıştırdı ’şeker bile yiyemez ki kağıt gibi dan, babalarından öğrendikle- kurmaya devam ediyor edecek
bir beden. yanan çocuk’ gerçek bu işte! riyle büyüyor. inatla!
EKMEK & ÖZGÜRLÜK 47

Komünizm için
toplumsal cinsiyetsizlik
grup “erk”siz erkek) bir arkadaş görmezden gelinen ve küçümse-
toplantı boyunca sözünün bir ka- nen sırlardır. Günler geçer, yıllar
dın tarafından kesilmesine itiraz geçer ama bir yerlerde kadınlar
etmemiş üstelik bundan hoşnut- hala yoklaşır. Bedenleri silinme-
luğunu tüm mimikleriyle ifade ye devam eder. Bedensel ihtiyaç-
etmişti. Bu toplantının başında ları günah, ayıp ve yasaktır. Be-
ya da başka bir yerinde kadınlar denleri köreldikçe ruhları da in-
konuşsun diye bir karar da alın- cinir, solar. Kadın bu döngüde
mamıştı. Ama oradaki arkadaşlar kendisini bir türlü bulamaz. Mü-
cinsiyetsizleşmeyi bir kültür ha- cadeye karar verdiğinde ise kar-
line getirebilmişti. Beni epey et- şısında kocası, babası ya da abisi
kileyen bir toplantı olduğunu vardır. Ne hazindir ki yardımcı
söylemek isterim. fail anneler de yok değildir…
Hayatın birçok alanında olduğu Bir yöntem sorunu
gibi biz kadınların kendi içinden Ne zaman toplumsal cinsiyet so-
gelen bir mekanizmayla süreçte runuyla ilgili bir çalışma yapma-
etkin hale gelebilmesi ancak ger- ya kalksam arkadaşların birin-
çek bir etkinlikle olabilecektir. den mutlaka şu öneri gelir: “Bu
Aksi durum emin olun “negatif cinsiyet sorununu anlamak için
ayrımcılık”, göstermelik bir çö- önce sorunun kökenine bakmak
züm olmaktadır. Pozitif ayrımcı- gerekir, ilkel toplumlara baka-
lık kadınlar bunu elde edebildiği lım” vb. İşte tam da bunu yapınca
oranda gerçektir. bence mesele biraz kitabî kalı-
yormuş gibi geliyor bana. Günlük
Kadının kadın olma problemleri tespit ederken ve çö-
mücadelesi zümü düşünürken gerektiği ka-
Bu mücadele kadının erkeğe kar- dar ve gerektiği kadar geçmişe
şı verdiği bir mücadelenin dışına dönersek daha az ezbercilik yap-
çıkmalıdır. Mücadele, salt kadın- mış oluruz. Geçmişten bugüne
lara indirgenirse bir ötekileşme gelirken birçok olgu atlanabili-
yaşanır. “Erkek” ötekileşir ve bu yor. Bu yönteme daha sık başvu-
kavga sürekli kendini türetir. rursak geçmişte nerede nasıl ne-
rede türediğini bilemediğimiz
te Karşın Dünya Günü’nde de erkek ve devlet şiddetine maruz kaldı Fakat kadının özel bir durumu birçok cinsiyetçi yaklaşım da
vardır. Gözlemlediğim kadarıyla merceklerimizden kaçmamış
adımlar konusuna mücadele içe- kadınlar en çok 15 yaşın altında olur.
Herkesin kendisi risinde sıkça rastlarız. Ben de bu cinsel tacize uğruyorlar. Bu ka-
dınların en savunmasız olduğu Özcesi: Komünizm tüm tahak-
yaklaşımlara bir yanaşıp yakın-
ve aynı zamanda dan bakalım diyorum. dönem olur. Kimseye bir şey söy- kümlerin ortadan kalktığı, hiye-
rarşinin olmadığı, eşitlik ve öz-
leyemez; çekinir, utanırlar. 12 ve
bir bütün olabildiği Pozitif ayrımcılık 15 yaş arasında vücudundaki ki- gürlük düzlemidir. Toplumun ya-
Çok sık rastlarız; toplantılarda ya rısının yaşadığı sorunlar ortadan
komünizm toplum- da başka kolektif işlerde kadınla-
mi değişiklikler cinsel açlık içeri-
kalkmadan bu düzleme erişebil-
sindeki erkeklerin yoğun ilgisine
sal cinsiyetsiz yep- rın “lehine” kadınları üretime ka-
mazhar olur! Cinsel kimliğine ye-
memiz olanaksızdır. Komünizm
tabilmek adına bir takım çözüm- yani bizim en güzel ütopyamız
yeni bir yaşamdır ler keşfedilmiştir zamanla. Kadın ni kavuşmuşken bedeninden
utanır, tiksinir ve soğur. Sonra-
herkesin kendisi ve ayni zaman-
kotası bunun tipikleşmiş örneği- da bir bütün olabildiği yepyeni
Arzu Aydoğan dir. Bir de toplantı sırasında “ka- sında anne babanın “Hızır gibi” bir yaşamdır. Bu yaşam şüphesiz
dınlar da konuşsun, kadınların yetişen adab uyarıları; “kızım öy- ki toplumsal cinsiyetsiz bir ya-
sesi çıkmıyor, hadi bize kadın so- le oturma, kızım eteğine dikkat şamdır. Toplum “erk”ten arın-
Geçen sayıda toplumsal cinsiyet- et, geç gelme, erkeklerle konuş-
runundan bahsetsenize”ler yok mıştır. Ama bu geçmişindeki bir-
sizliğin ne olduğunu anlatmaya mu? Ama tüm bu lütuflar hep er- ma, oranı kurcalama, çok konuş- çok mücadelenin sonucunda ka-
çalışmış ve toplumsal cinsiyetsiz- kekler tarafından bahşedilir. Üs- ma…” Ve her kadının bu üç nok- zanılmıştır. Çünkü komünizm
leşme yolunda kadının rolü ve telik bu tür hatırlanmalar çoğu taya ekleyeceği yüzlerce kadın kendi kendine iyilikler bahşeden
yeri konusunu yer kaygısıyla ek- zaman küçük bir zaman dilimine olmanın verdiği “huzur dolu” ta- bir peri ne yazık ki değildir. Tam
sik bırakmıştım. Bu sayıda kadı- mahsus olur. Bu söylediğimi yan- limatlar. da geçmişin mirasıyla bugünden
nın “kadın” olma mücadelesini ve lışlayan bir örnekle karşılaşmış- 12-15 yaş arası kadınlar savun- başlayan bir mücadelenin eseri-
toplumsal cinsiyet konusuna tım bir toplantıda. “biz erkek de- masız ve şaşkındırlar. Bu kadın- dir bu. Eğer bunu başaramazsak
yaklaşımları ele almak istiyorum. ğiliz kolektifi”nden (Pippa Bac- ların artık “minik” sırları vardır. şu kesin bir gerçektir ki komü-
Bunlar, toplumsal cinsiyet soru- ca’nın öldürülmesinin ardından Ama işin tuhaf yanı bu “sırlar” nizm en güzel ütopyamız olmaya
nunun çözümüne dair atılacak “o erkekse biz değiliz” diyen bir tüm toplum tarafından bilinen, hep devam edecektir…
Yerel süreli yayın u Ortaklaşa Yayıncılık u Sahibi ve Sorumlu Md. Erdal Çınar, 847 Sk. No.:14/201 Kemeraltı / İzmir u Yazı Kurulu: Tektaş
Ağaoğlu, Yeşim Dinçer, Hakan Günver, Ertuğrul Kürkçü, Osman Soyer, Haluk Yurtsever u Yayın Kurulu: Can Atalay, Erdal Çınar, Muhsin Dalfi-

EKMEK & ÖZGÜRLÜK dan, Kaya Eker, Hakan Günver, Ali İleri, Kenan Kalyon, Vakkas Kılıç, Şaziye Köse, Ertuğrul Kürkçü, Haluk Yurtsever u Basıldığı Yer: Ezgi Mat-
baacılık uTel: 0212 452 23 02, Çobançeşme Mah., Sanayi Cad., Altay Sk., No.:10-A Blok, Yenibosna - Bahçelievler / İstanbul u Yönetim Yeri:
Katip Mustafa Çelebi Mahallesi, Tel Sok. No. 28, Kat 3, Beyoğlu-İstanbul u İnternet sitesi: www.ekmekveozgurluk.net u Tel: 0212 293 6220

Eğer okulun temelini oluşturduğu kapitalist iş bölümünün aşılması bir gereklilikse


üniversitenin ve sınıfsal eğitimin yıkılması […] herkesten çok işçi sınıfının işidir. Burjuva
üniversitenin krizi ve fabrika despotizmine karşı işçi sınıfı isyanı, bu aşma sorunuyla
dolaysız bir bakışım halindedir. Ve işbölümünün bu iki yanının çakışması, işçilerin ve
öğrencilerin etkin bir biçimde bir araya gelmesine ve eğitim ve egemenlik yöntemlerinin
karşılıklı eleştirisine varmıyorsa kabahat öğrenci hareketinde değil, işçi taleplerini daha
etkin bir biçimde denetleyebilsinler diye öğrencileri üniversite gettosuna tıkmak için
ellerinden gelen her şeyi yapan geleneksel işçi sınıfı örgütlerindedir […]
Andre Gorz
Üniversiteyi Yıkın, Paris, 1970

You might also like