You are on page 1of 93

Octavio Paz

Modern nsan
ve
Edebiyat
(Semfe Denemeler)
(
Remzi Kitabeyi
m
vsA
eviren: Turhan lgaz
Kapak: mer Erduran
ISBN 975-14-0377-4
KTB 93.34.Y.0030.0527
Remzi Kitabevi A..
Selvili Mescit S. 334440 Caalolu-lstanbul
Tlf: 522 7248 - 522 0583, Fax: 522 9055
Evrim Matbaaclk Ltd. ti.
Selvili Mescit S. 3 34440 Caalolu-lstanbul, 1993
Octavio Paz, XX. yzyl Dnya Edebiyat'nn nde ge
len kiiliklerinden biri olmann tesinde, Modern a kl
trn temsil etme konumna ulaabilmi birka insann
arasnda yer alyla da ayrcalkl bir isim. Yalnzca 1991'de
Nobel Edebiyat dl'n kazand iin deil; onda dl
lendirilen bir tek yapt myd, hayr, bir o kadar da klt
rel kimlii ve serveni de selamlanmt.
1914'de Meksiko'da dodu Octavio Paz. En arpc zel
liklerinden biri, lkesinin sorunlarndan uzaklamakszn
evrensel deerlerle ilgilenmi olmasndan kaynaklanr:
Onu uluslararas platforma tayan bu iki ynlldr.
"Yalnzlk Labirenti"nde nasl "Meksikolu olmak" kavra
mna bytele yaklamsa, birden fazla yaptnda da Bat
edebiyat ve sanatna ieriden bakabilmitir.
Kozmopolit kiiliini yaam haritas m belirlemitir,
tersi mi, bu soruyu yantlamak gtr. Paris'te, ABD'de,
Hindistan'da uzun yllar kald Paz: Her ktadan, her uygar
lk anlayndan, her dilden koyu ilikiler sonrasnda vaz
geilmez izler tad iirine, denemelerine, aratrmalarna.
Savat: Ispanya'da balayan izgi onu Meksika'nn i poli
tikasyla uzlamad an elilik grevinden kopmaya dek
gtrd. Pepee dergiler yaymlad, tiyatro topluluu kur
du, eviriler yapt. Yzylmzn en byk melezidir.
Trk okuru, nce iir yanyla tant Paz'n. Bunu, kimi
kitap halinde yaymlanan, kimi dergi sayfalarnda kalan
denemeleri izledi. Remzi Kitabevi, bu kitab, Octavio Paz'n
5
yazarlnda ekirdei oluturan "modernlik" kavramna
ilikin eitli yaptlarndan yola kan bir programla hazr
lad.
Paz'n denemelerini dilimize daha nce Foucault, Leo-
nardo, Soljenitsin bata olmak zere pek k nemli yaza
rn yaptlarn zenle aktaran Turhan lgaz evirdi.
REMZ KTABEV
6
indekiler
Roman
Yaznmz Modem mi?
Modernliin iiri
Okumak, Anlamak, Temaa Etmek
Dzen ve Rastlant
(Bo Sayfa)
Roman
Modern an - gzlerimizin nnde son nefesini ver
mekte olan u an - ayrc niteliinin dnyay insann
zerine bina etmek, bilinci, evrenin yapsnn zerinde dur
duu. kaya ve har klmak olduu sk sk sylendi. Hi ku
kusuz ada felsefe bu dnceyi tmyle benimsemiyor.
Ama en aykrs olduuna inanabileceimiz dnce bile,
bilinte, tarihin nihai ye en yce fethini grmektedir.
Marx'n dnyay bilin zerine oturtmad doruysa da, o
yine de tarihi, uzun bir yolculuk, bittii noktada dkn
insann en sonunda kendine, yani kendi bilincine egemen
olmay baaraca bir uzun yry haline getirir. O za
man artk, bilin retimin yasalaryla belirlenmi olmaya
cak ve Engels'in nl formlyle sylersek, "zgrln
zorunluluu" adm atlm olacaktr. Tarihi ilikileri insan
ynettiinde, toplumsal varolu da, onlarn ykn eke
cek yerde, bilinle ynlendirilecektir, yoksa, bugn grl
d gibi, bunun tersi yaanmayacaktr.
En nesnel ve en zorlu bilimlerin, herhangi bir engelle
karlamakszm, bylesi bir dnce evresinde gelimi
olmasndan hayranlk duyulabilir. Ancak bunun nedeni,
modern alar biliminin, antik Yunan kavrayndan farkl
olarak, doann safiyane bir yorumu - yani, doal dnya
nn nasl grmekteysek ylecene yorumlan - olmaktan
ok, bir takm olgularn dorulanmasna imkn veren nes
nel koullarn yaratlmas oluudur. Yunanllar iin Doa,
en bata grlebilir bir gereklikti: o, gzlerimizin grd
9
eydi; bizim iinse bir tepkiler ve glendiriciler dm,
bir grnmez ilikiler adr. Modem bilim, gereklik par
sellerini seer ve her eyden ayrr, ancak gzlem iin bir
takm uygun koullar yaratt zaman deneylerine kalkr.
Bilim, bir bakma, zerinde ilem yapt gerei kefet
mektedir. Marx'in, tarihi evrimin tamamlanmasnda insan
trne verdii nihai misyon - bilincin zerklii ve varolu
u yaratmada ve deitirmede sahip olduu, neredeyse ya-
radansal imkn - gerein belirli kesimlerinde, daha imdi
den modem insan tarafndan gerekletirilmitir. Modern
bilimsel dnceye gre, nesnel gerek, ayn zamanda da
bilincin bir grnts ve rnlerinin en mkemmelidir.
ster bilinci evrenin temeli yapsn, isterse d dnyann,
daha nce bir bilin verisine indirgenmeden etkilenmeye
ceini ne srsn, ya da tarihi, bilinci belirleyen ve onu sa
katlayan eyden aama aama kurtulu olarak grsn, mo
dem insan, evrenin ve kendi kendisinin karsnda, gemi
tekinden tmyle arkl bir konuma sahiptir. Kopernikus
devrimi, onun, evrenin merkezi de, yaradln hakimi de
olmadn gsterdi. Onu, hal edilmi ve yetim, ama kendi
ne dnyevi bir ikamet salayabilecek gte brakt. Bu tav
rn ilk sonucu, bilindii gibi, hayatn dorulanmas ve tari
hin temeli olan kavramlarn yitirilmesiydi. Sadeletirdii
mizde, kutsal, tanrsal ya da akn szckleriyle ifade etti
imiz, o karmak inan sistemlerini sylemek istiyorum.
Bu deiiklik yalnzca dnceler - her ne kadar cisimsiz
veya saf dncelerden sz edilemezse de - alannda orta
ya kmad, ama, daha az belirli ve ok daha fazla etkili be
yinsel inanlar blgesinde de oldu. Tarihi, hatta devrimci
bir deiiklikti bu, zira bir deerler dnyasnn bir bakas
yerine ikamesi anlamna geliyordu. Her devrim, kaybol
mu kutsallklar ikameye ynelik, gvenilir ve sarslmaz
ilkeler zerinde yeni bir dzen kurmay zler. Devrim, ay
n anda imanszlk ve kutsamadr. Devrimci hareket bir
10
imanszlktr, nk eski sembolleri ykar; ama bu yozlua,
hep, o gne dein kutsal d gibi kabul edilmi olann kut
sanmas elik eder: devrim kfr' kutsar. Byk reform
cular, birer kfr ehli olarak grlrler, nk kutsal gizle
ri, birer boluk veya tamamlanmam hakikatler olmakla
sulayp, kirletmektedirler. Ve, ayn anda da, o gne kadar
bilinmeyen ya da imana aykr diye kabul edilen hakikatle
ri kutsallatrrlar. Buda, kastlar reddeder ve Upani-
ad'larn metafiziinin aldatc olduunu duyurur: ben yok
tur ve atman da, aynalarn hayal kinci bir oyunudur; Isa,
Judaizmle iplerini koparr ve btn insanlara kurtuluu
nerir; Lao-tse, Konfys erdemlerle elenip onlar
mahkm ederken, dmanlarnn gnah diye gsterdikleri
eyi ulular. Her devrim, kendisi de yeniden kutsal ilkeye
dnen bir kfr'n kutsanmasdr.
ada devrim tarihte benzeri grlmemi bir zellik
tayor: zerinde temellendii ilkeleri kutsamadaki gsz
l. Gerekten de, Rnesans'tan ve zellikle de adal
n utkusunu anlatp duran Fransz Ihtilali'nden beri, tari
hin can veren nefesi dokunduu anda unufak oluveren ha
rici mitoslar ve dinler birbirini izliyor, insanln ya da bili
min dininin urad yenilgileri anmsatmak m gerekir?
Ve kfr', yeni ilkelerin kutsan izleyemedii iin, bir
boluk olutu bilinte. Bu boluun ad, laik dncedir.
Laik dnce ya da tarafszlk. Zira, "tanrlarn ld yer
de, ucubeler doar". Bizim ucubelerimiz soyut ve acmasz.
Vatan bir topluluk, bir toprak, somut ve elle tutulur bir b
tn olmaktan kt, tm beeri deerlerin kurban edildii
bir fikir haline geldi: ulus. Eski - zalim veya adil, ma her
zaman iin ldrlmesi serbest - efendinin yerine, bir fikir
gibi lmsz, bir makine gibi amaz, her ikisi gibi kimlik
siz ve de hibir ey onu eip bkemedii, yok edemedii
iin de, ne yalvarmalarn, ne iddetin eriebildii Devlet
geti. Koutunda, teknie tapnma ruhlar sarmakta ve es
i l
ki, byl inanlarn yerini almakta. Ne ki by, iki ynl
bir ilkeye dayanr: evren, ritmin komuta ettii hareket ha
lindeki bir btndr; ve insan, bu btnle, yaayan bir ili
ki iindedir. Her ey deiir, nk her ey birbiriyle ileti
im halindedir. Deiim, insann da terimlerinden bir tane
si olduu, o engin yaamsal topluluun ifadesidir. Eer
benzerliklerin kaplarn aan doru szc biliyorsak,
kendi kendimizi dntrebiliriz, ta ya da yldz olabili
riz. Byl insan evrenle dzenli bir iletiim halindedir,
onda kendisini tand ve onun zerinde etkili olabildii
bir btnn parasdr. Modern insan, tpk atasnn by
l "formllerden yararland gibi, teknikten yararlanyor,
ama buna karn teknik, hibir kapy amyor ona. Tersine,
doayla ve trdeleriyle her trden temas imknn da ka
patyor: doa, niteliklerin ortadan ekilerek saf niceliklere
dnt, karmak bir nedensellik ilikileri sistemi hali
ne geliyor; ve insann trdeleri de kii olmaktan kyor,
aletlere, aralara dnyorlar. nsann doayla ve baka
syla olan ba, znde onu otomobiline, telefonuna ya da
yaz makinesine balayandan farkl deil. Nihayet, en ka
basndan saflk da - bunu siyasal mitoslarda grmekteyiz -
pozitif akln teki yzdr. Hi kimsenin inanc yok, ama
hayalleri var. Gnn birinde hayaller uup gidiyor ve orta
da yalnzca boluk kalyor: nihilizm ve bayalk. Laik ya
da burjuva dncenin tarihine, Balzac'n romannn ad
verilebilir: Yitirilmi Hayaller.
Burjuva devrimi nce insan haklarn ilan etti, sonra da
onlar, zel mlkiyet ve zel giriim adna, ayaklar altna
ald; zgrl kutsal ve aziz ilan etti ve onu parann
oyunlarna teslim etti; halklarn egemenliini ve insanlarn
eitliini ne srd, sonra gezegeni fethetti, eski imparator
luklar esaret iinde eritti, Asya'da, Afrika'da ve Ameri
ka'da smrge rejiminin dehetlerini yerletirdi. Burjuva
ideallerinin nihai kaderi istisnai deildir. mparatorluklar
12
ve kiliseler, memurlarn ve adamlarn, eski devrimcilerle
onlarn ocuklar arasndan deviriyorlar. Bylece gerek
sorun, ilkelerin mukadder yozlamasnda deil, bunlarn
bir snf veya bir grup yararna zoralmnda da deil, ama
asl bu ilkelerin doasnda yatyor. Eer insan z itibary
la deiimse, asla ulaamadan hep kendine geli olan var
lksa ve ancak lmek iin dnmne son veriyorsa, nasl
dnyann temeli olabilirdi? Her devrimci hareketin kendi
iinde tad elikiden nasl kurtulmal? Belki de bunun
stesinden, yalnzca bir tek devrim, btn devrimlerin
kaynandaki ilkeye dayanacak bir devrim gelebilir: dei
iklik. Yalnzca "devrimin devrimini" gerekletirmek ze
re kendi kendine dnebilecek bir hareket, Sezarvari idde
tin veya burjuva aldatmacalarnn iine doru, o kanl
maz d nleyebilir. Byle bir devrim, ite, eletirel ak
ln ruhban Ortodoksluuna, devrim annn kutsal tarihe,
yneticinin despota ve lm kahramann da ilahlatnlm
mumyaya dntrlmesini imknszlatrrd. ada
devrimi ondan ncekilerden farkl klan ey, balangtaki
ideallerin yozlamasndan ya da kurtarc ilkelerin yeni
bask aralarna dnerek soysuzlamasndan ok, insan
toplumun temeli olmaya hasretmedeki gszlktr. Ve
bu gszlk de eki gleri devirmek iin kullanlan ara
larn karakterinden kaynaklanmaktadr: eletirel akl, aklc
kuku.
Aklc eletiri, her zaman kiisel ve toplumsal planda,
bir zgrleme arac oldu. Buda, kendisini gelenein eleti
risi olarak sunar ve dinleyicilerinden, sylediklerini daha
nce deneyin mihengine vurmadan kabullenmemelerini is
ter. Budacln - en azndan ilk ekliyle - dnyann temel
lerini aklamaya kalkmad, ama bize bir k yolu
nerdii dorudur. Guathama'nn birtakm sorular kar
sndaki suskunluu bundandr: "Dinsel hayat, evrenin ede-
bilii dogmasna da, onun yokolabilir karakterine de bal
13
deildir... Bu alandaki dncemiz ne olursa olsun, gerek
udur ki douyoruz, lyoruz, yalanyoruz ve sefalet, ac
ve umutsuzluk ekiyoruz". Doktrin, bu belalarn ortadan
kaldrlmasn hedefler ve eletirinin de ak seik bir ilevi
vardr: insan aydnlatmak, onu ben'in aldatclndan ve
buradan kalkarak da, arzudan kurtarmak. ada dn
ce, bunun tam tersine, eletirel aklda kendi dayanan g
ryor. Dinin yarattklarna karlk olarak, akln yaplarn
karyor; onun cennetleri zamann dnda, teki hayatta
veya zamansal ak yadsyan o nurlanma annda deil,
ama zamann ta iinde, tarihsel sralann iinde: bunlar
toplumsal topyalar. Mitos tarihin dnda yer alrken,
topya hemen burackta, aramzdan ve nceden belli bir
zamanda, yani gelecekte, gerekleecek bir vaattir. Ama
topyalar, aklc akln rnleri olarak, aklc eletiriye de
aktrlar. Kendi kendini aklc olarak tanmlayan - ya da
yle olmaya ynelen - bir toplum, olsa olsa eletireldir, ye
rinde duramazdr, zira akl, her eyden nce eletiri ve s
namadr. Bu yzden ilkelerle - her toplumda bulunan -
gerek arasndaki uzaklk, bizde gerek bir elikiye dn
yor. Ve bu, stesinden gelinemeyecek bir eliki. Liberal
Devlet, snama zgrl ve eletirel akln kullanlmasna
dayanr; bu ilkeleri yadsmak, onun tarihsel meruluunu
ve de bizzat varln yadsmak olurdu. Bunlardan bakaca
onu dorulayan hibir ey yoktur. Ve buna ramen, Devlet
ve ynetici snf, o snayc akl ne zaman toplumsal dzeni
sarsacak olsa, kuvvet kullanmakta duraksamazlar. O za
man szckler de anlamlarn deitiriyor, iki trl anla
lr hale geliyorlar: bask, sorgulama zgrl adna yr
tlmektedir. Eski toplumlarda iktidarn kullanlmas hibir
ikiyzll gerektirmiyordu, zira bu iktidarn temelleri
tartlmyordu; oysa modern iktidarn temelleri, zellikle
tartlr Olma imknnda yatyor. Burjuva vicdann kurca
layan ikiyzlln ve gayr meruluk duygusunun kke-
14
ni budur ite... Burjuvann toplumu ynetmek zere takt
rtbeler de pek ak deildir; bir elabukluunun, bir gz
boyamaclnn rndr bunlar. Monariyi ve soyluluu
tahtndan alaa ederken kulland eletiri, bugn ona, '
onlarn yerini igal etme imknn vermekte. O bir frsat-
, dr. Asla kabuk balayamayan gizli bir yara gibi, modem
toplum da kendi iinde, onu yadsyan ve kendi kendini
yok saymakszm ve imha etmeksizin yok saymas mmkn
olmayan bir ilke tayor. Eletiri, onun ayn zamanda hem
gdas, hem asdr.
Bu denemenin balarnda, iirin en birincil ilevinin, ki
buna tarihsel ilevi ad verilebilir, kutsallatrma ya da kii
sel veya ortak bir annn arketipe dntrlmesi olduu
nu gstermeye almtm. Bu anlamda, halklar ortaya
karan, sahiden de iirsel kelamdr. Destansz bir toplum
olabilemez, nk onda kendisini grecei, tanyaca, bu
laca kahramansz toplum olmaz. Jacob Burckhardt, mo
dern toplumun destannn roman olduunu fark eden ilk
kiilerden biriydi. Ne ki bu nermeyle kald, itiraf ve otobi
yografiden felsefi denemeye kadar uzanan, en eitli ifade
biimlerine ak, atall bir trn, destan olarak tanmlan
masndaki elikiyi aklamad.
Romann zellii, en bata dilinden kaynaklanr. Nesir
midir bu dil? Destanlar dnlecek olursa, elbette yle
dir. Ama roman, dzyaznn klasik trleriyle - deneme,
sylev, bilimsel makale, mektup ya da tarihsel anlat - k
yasland anda, ayn yasalara boyun emedii fark edilir.
Nazm ve nesire ayrlm blmde, nesir yazarnn, ritmin
batan karclma kar savatn saptamtm. Nesir
yazarnn yapt, dilin ritmik doasna kar srekli bir tep
kime iindedir. Felsefeci dnceleri aklc bir dzene gre
sralar; tarihi olaylar ayn dz katlkla anlatr. Romanc
ne kantlar, ne de anlatr: bir dnyay yeniden yaratr. Bir
olay aktard doruysa da - ve o burada tarihiye ben-
15
zer nesnesi anlatmak deil, ama bir an, ya da bir dizi an
lar yeni batan yaamak, bir dnyay yeni batan yarat
maktr. Dilin ritmik glerine ve imgenin dntrc er
demlerine bunun iin bavurur. Yapt, btnyle bir imge
dir. Bylece, bir yandan dler ve iirsel i grr; dier
yandan, meknlar, olgular ve ruhlar betimler. Onun ala
n, rinkine ve tarihinkine, imgenin ve corafyannkine,
mitosun ve psikolojininkine komu bir alandr. Hem ritim
hem bilin sorgulamas, hem eletiri hem imge, roman sa
hiden de etrefillidir. zndeki aibe, dzyaz ve iir, kav
ram ve mitos arasndaki srekli git-gelinden trdr. et
refillilik ve aibe, romann, zmleme ve akl, yani nesir
zerine kurulmu bir toplumun destans tr olmasndan
kaynaklanr.
Destan kahraman bir arketip, bir modeldir. Arketipler
olarak, Akhilleus ve Siegfried yaralanabilinemezdirler; in
san olarak, her lmlnn kaderi gibidir onlarnki de: l
mn ya da bozgunun, kahramann bedenine veya ruhuna
szd gizli atlak... Akhilleus'un topuu lmllnn
mhr, beeri doasnn iaretidir. Ve kaderin okuyla, vu
rulup dtnde, tanrsal doasn yeniden bulur: kahra
manlk, tanrsalln yeniden fethidir. Kahramann iinde
iki lem, doast olanla beeri olan atmaktadr, ama bu
kavga herhangi bir etrefillilik gerektirmez. Sz konusu
olan, bir ruhu paylamaya alan ve sonunda birinden bi
rinin kazanaca, iki ilkedir. Romanda byle bir ey ola
maz. Don Kiot'taki akl ve delilik, Rastignac'taki kibir ve
ak, Benigna'daki nekeslik ve cmertlik, tek bir tuvali olu
turur. Swann iin kskanln nerede son bulup akn ne
rede balad asla bilinemeyecektir. yleyse, btn bu ki
ilikler, Akhilleus'un, El Cid'in ya da Roland'm olduklar
anlamda, birer arketip olamazlar. Akl yrten ve kukula
nan kahramanlarn destan, budala m yoksa bilge mi, aziz
mi yoksa eytan m olduklarn bilemediimiz, kukulu
16
kahramanlarn destan... Pek ou kukucudur, daha ba
kalar dpedz isyankr ve toplum dman ve hepsi de
iinde yaadklar dnya ile ak ya da gizli sava halinde.
Kendi kendisiyle kavgal bir toplumun destan.
Ne Akhilleus, ne El Cid, zamanlarnn dncelerinden,
inanlarndan ve kurumlarndan kuku duyarlar. Destann
kahramanlar kendi evrenlerinde rahattr ve onunla ilikile
ri, bitkinin kendisini besleyen toprakla olan ilikisidir. Ar-
juna, evrensel dzeni sorgulamaya kalkmaz, toplumsal
sralan da; Roland, efendisine kar batan aa sadakat
tir. Destan kahraman asla bakaldrmaz ve kahramanlk
eylemi de, genelde, efsaneyi bir hata yznden bozulmu
olan atavi dzeni yeniden kurmaya yneliktir. Uliseus'un
dnnn anlam byledir, ya da trajedide, Orestes'in in
tikamnn anlam... Adalet, doal dzenin anlamdadr.
Bunun karsnda, roman kahramannn kendinden kuku-
lan, onu evreleyen gereklie yaylmaktadr. Don Kiot
ve anso'nun grdkleri yeldeirmenleri midir, yoksa dev
ler mi? Cervantes, bize burada, sanki seenek yok der gibi
dir: bunlar, devler ve yeldeirmenleridir. Romann gerek
ilii, bu gerekliin Don Kiot'un dleri ve fantazyalar
lsnde gerekd olmasnn kukusunu ieren, gere
in bir eletirisi oluudur. Odette sevici midir? Gilberte
doruyu mu sylemektedir? Mathilde, Julien Sorel'i sev
mekte midir? Smerdiakov, yal Karamazov'u ldrm
mdr? Nerede btn bunlarda gerek ve ne tuhaf bir ger
ekilik bu romanclarnki? Bu kahramanlar sarmalayan
lem, en az onlar kadar etrefildir.
Destansal idealden romann idealine gei, Ariostes ve
Cervantes'te ak seik grnmekte. Roland, yalnzca epik
iirin bir parodisi deil, valyece tavr idealinin de tiye
almdr. Drtlklerin yetkinlii, imgelerdeki parlaklk ve
buluun hayret verici zenginlii, alayc tonun vurgulanma
sna katkda bulunur. Ariostes'in idealizmi bir gerekdc-
M 2 17
/
Iktr. Gerek destan, gereki olur; Akhilleus, her ne kadar
Tanrlarla konuuyor ve Ulisseus cehenneme iniyorsa da,
onlarn gerekliinden kimse kukulanmaz. Buradaki ger
ek, mitosa dair olanla insanstnn bir karmdr, yle
ki, gncelden olaanstye gei, fark edilmez bile: Diome-
de'nin, savata Afrodit'i yaralamasndan daha doal bir
ey olamaz. Ariostes'de, her ey gerekddr. Ve de duy
gularla yce olgular sz konusu olduu iin, onlar, en ba
ta o gerekdlklar groteskletirir. Yce grotesk mizaha
yakndr ama, henz mizah deildir. Ne Homeros, ne de
Virgillius mizah tanyabildiler; Ariostes, sanki onu du
yumsam gibidir, ama mizah, ancak Cervantes'le ete kemi
e brnr. Cervantes, mizah araclyla, modern toplu
mun Homeros'u olmutur. Mizah, Hegel'e gre, znellii
nesnel dzen iine sktrmaktan ibarettir; eletirel bir
zelliin sz konusu olduu eklenebilir buna. Bu yzden,
Cervantes'in en acayip kiileri bile, iinde bulunduklar du
rumun belli bir bilincine sahiptir; ve bu, eletirel bir bilin
tir. Bu eletirel bilin karsnda, gerek, tmyle ona bo
yun emeden titrer: bir an iin yeldeirmenleri birer dev
olurlar, daha byk bir ak seiklikle, yeniden yeldeir-
meni olmak zere... Mizah, dokunduu eyi belirsizletirir:
gereklik ve deerleri zerinde zmni bir yargdr bu, onla
r varlk ve deil-varlk arasnda sallandrp duran, bir tr
geici korkudur. Ariostes'in dnyas, tpk kahramanlar
gibi, kstahasna gerekddr. Cervantes'in yaptnda,
gereklik ve fantazya, delilik ve saduyu arasnda, srekli
bir gel-git vardr. Salt kendi varlyla, Kastilyal gereklii
Don Kiot'u bir manken, gerekd bir kiilik yapar karr;
ama birdenbire, anso kukulanr ve artk, Aldonza Dulsi-
ne midir yoksa tand kyl kz m, Calvileno bir saya
at mdr yoksa bir odun paras m, bilemez hale gelir.
imdi titreyip duran ve varolmam gibi grnen, Kastilya-
l gerekliidir. Don Kiot ile dnyas arasndaki eriimsiz-
18
lik, geleneksel destanda olduu gibi, ilkelerden birinin ut
kusuyla deil, ama onlarn birbiri iinde kaynamalaryla
zlr. Bu kaynama mizahtr. Mizah, modern dnce
nin byk kefidir. Trajik atmaya tekabl eden eydir ve
bizim byk romanlarmz, bu bakmdan, skntya dl-
meksizin Yunan tiyatrosuyla yaknlatrlabilir. Ne ki miza
hn bu eriyii, bizi felce uratr, zc bir etki yaratr. Bu,
geici, elle tutulur bir sonucu olmayan bir sentezdir.
Kendi kendini eletiri zerine bina eden bir toplumun
destan olarak roman, bizatihi bu toplum zerine zmni bir
yargdr. O, demin de grdk, her eyden nce gerein
gerekliine dair bir sorudur. Bu soru - yalnzca sorulmu
olmas nedeniyle muhtemel btn yantlar dlayan, yant
sz bir sorudur - her trl toplumsal dzeni kemiren bir
asittir. Cervantes'in romannda, feodal dnyann biimsiz
bir konuma yerletirildii doruysa bile, yazarn yaad
a da, bundan daha ok bir hogryle ele alnm deil
dir. Krmz ve Kara, kahramanlk tayan bir dnyaya du
yulan ak ve seik zlemi yanstr ve Julien Sorel, bu z
lem adna kendisini evreleyen gereklii mahkm eder;
ancak, ayn ekilde, MatMlde'in yz de gemiin mah
km edilii deil midir? Romann dnyas ile eski iirin
dnyas arasndaki kartlk, Balzac'da daha da belirginle
ir. Yapt, lahi Komedya'ya bir karlktr. Tpk onun gibi,
insanlk Komedyas'nm da kendi cehennemi, cenneti, araf
vardr. Ne ki Dante'nin iiri bir arkdr ve yaratln vg
syle son bulur. Balzac'n yapt iin bunlar sylenemez.
Ykselmekte olan bir snfn betimlenii, zmlenii, y
ks, sularnn, tutkularnn, gizli vazgeilerinin anlats
olarak insanlk Komedyas, ansiklopediden ve destandan, ef
sanevi yaratltan ve marazi olann incelenmesinden, kro
nikten ve tarihi denemeden bir eyler tar. Esin ve bilimsel
aratrmann, topya ve eletirinin metisidir. Efsanevi bir
yk, tarihin iinde canlanm ve yarg halinde sona eren
19
bir efsanedir. Toplumun, kendi kendisini, ilkeleriyle birlik
te mahkm ettii bir Son hkm. Yzyl sonra, bir baka
romanda, olay anlatan kii Guermantes prensinin konu
tundaki bir toplantda bulunurken, Proust da ayn tavrda
dr ve yaatmak istemi olduu toplumu mahkm eder.
Roman, kendi kendisine cephe alan ve kendi kendisini
trde yadsyan bir destandrV dzyazrtarafndan parala-
na'n'nrsel dil olarak; mizah ve zmlemenin etrefilletir
dii kahramanlarn ve dnyalarn yaratl olarak; nihayet
ark olarak, zira neyi hasretmeye ve yceltmeye ynelse,
bunlarn her biri zmleme nesnesine ve sonuta ses ge
tirmeyen mahkmiyete dnmektedir.
Fransa'nn, romann sekin lkesi olmasndan daha ola
an bir ey olamaz. Franszca, halen yaayan dillerin en
zmsel olandr ve modern dnce, bu lkede, bakalarn
da olduundan daha fazla belirginlik ve aklkla biimlen
mitir. Avrupa'nn geri kalan ksmnda, tarih, sramalar,
kopular ve l anlarla ilerlemi gibidir; Fransa'da, en
azndan 17. yzyldan 20. yzyln ilk eyreine kadar uza
nan dnem iinde, her ey tam zamannda gelmie benzer:
Akademi Ansiklopedi'yi hazrlar, o htilali, htilal mpara
torluu ve bu bylece gider. spanya, talya, Almanya ve
hatta ngiltere, bylesine akkan ve tutarl bir tarihe sahip
deillerdir. Belki bu izlenim aldatcdr ve amza zg
tarihsel perspektife dayanyor. Ama, Fransa tarihini mo
dem *Bat toplumunun evriminin modeli olarak kabul et
mek ayet ar kaarsa, Fransz romannn gerek bir arke-
tip olarak kavranmas yle saylamaz. Elbette, ne Cervan-
tes ne Perez Caldos, ne Dickens ne Melville, ne Tolstoy ne
Dostoyevski unutulabilir. Ama hibir lke, hibir dil, Lac-
los'tan Proust'a, dev romanclarn bylesine aras kesilmek-
sizin art arda sralanna sahiptir. Bu yaratlarda, Fransz
toplumu, kendi kendisini*-seyrediyor ve pepee kendini
ilahlatrp, kendi kendisini sorguluyor. Kendi kendisini te
20
rennm ediyor, ama ayn zamanda da kendi kendisini yar
glayp, mahkm ediyor.
Modern toplumun bunalm - ki bu bunalm dnyam
zn ilkelerinin ve her eyden nce de, aklc dncenin bu
nalm - romanda, tpk iire dn gibi yansd. Cervan-
tes'in balatt hareket, ters ynde olmakla birlikte, gn
mzde de Joyce'da yineleniyor. Proust'ta, Kafka'da yinele
niyor. Cervantes, roman, brlesk epik iirden koparr;
onun dnyas, tpk afanki gibi, kararszdr, bize nerdi
i gerekliin yanltc nitelii de bundandr. Onun dzya
zs kimi zaman msraya yaklar, yalnzca belli bir sklkla
on bir ve sekiz hecelilie dt iin deil, ama yan sra,
iirsel bir dilin ftursuzca kullanlyla. iire olan dkn
l, zellikle, yaptlarnn en eksiksiz olan diye dnd
ve gerek birer iir saylacak blmlerle dolu Persileus
ve Sigismonde'un devleri'ndeki dilin duruluunda ortaya
kmaktadr. zmlemeci akln fetihleri geniledike, ro
man da" iirin dilini terk eder ve dzyaznn diline yaklar.
Ne ki eletiri, kendi kendisine yadsmaya kouludur. Dz
yaz, kendini dzyaz olarak inkr ediyor. Madame Bo-
varynin yazar, ayn zamanda Salambo ve Konuksever Aziz
Julien'in Menkbesi'nin de yazar. Akln utkular, Tolstoy'da,
Dostoyevski'de, Swift veya Henry James'de grld gi
bi, ayn zamanda da yenilgileri. Yzyln bandan beri, ro
man, yeniden iir olmaya yneliyor. Proust'un yaptnn,
ar ritmi ve ileyii iirsel esinle benzemeler gstermek
ten geri durmayan bir bellein yaratt imgeleriyle, iirsel
karakterine iaret etmek gereksiz. Ya da sze, sylemsel
dncenin sregidiini koparan bir zerklik tanmak iin
Joyce'un giritii deneyi anmsatmak... Kafka'nn dnyas,
Takdiri lahi'nin, Calderon'un tiyatrosunda Selamet'inkiyle
ayn rol oynad bir Cehennemi komedidir. D. H. Law-
reftce ve Faulkner byk romanclar mdr bilemem, ama
ikisinin de ozanlarn soyundan geldiine eminim. iire bu
21
dn, Ernst Jnger gibi baz Alman yazarlarnda, daha bir
grnr halde. telerde, egemen olan ey ritmik dalgalarn
istilasndan ok, kahramanlk evreninin yeni batan fethi.
Malraux'nun kahramanlan, eylemlerinin ta gbeinde ku
kuya kaplrlar - ama kukulanmamay isterlerdi. nsanlk
Durumu'nda, Troki'yi hop oturtup hop kaldran bir tmce
vardr: "Marksizm bir felsefe deil, ama bir kaderdir". Ben
bu tmcede, gelecekteki bir tiyatronun nvesini gryo
rum, zira modern dncenin ve yaadmz tarihin eli
kilerini bir araya getiriyor.
Ayn eilimleri, ada tiyatroda da gzlemlemek mm
kn. Romantizmin sona eriinden beri, tiyatro, dzyaznn
yrngesinde dnmekteydi; Ibsen, bu hareketin en tepe
noktasn iaretler. Ama Strindberg ile birlikte iir, serte
ve alayile geri geliyor. Shavv, eletirici atalardan gelen so
nuncu byk dramaturg idi ve ardllarnn, Synge, Yeats
ve Eliot adlarn tamalan manidardr. Onlarda, tpk Gar
da Lorca'da olduu gibi, iirsel ritim dzyazya stn gel
mekte ve tiyatro yeniden iir olmakta. Nihayet, bu dne
min iki merkezi dramaturgu, Paul Claudel ve Bertolt
Brecht, her eyden nce, birer airdir. Modem tiyatroyu
dnnce, adlarn neredeyse istemeden yan yana getir
menin retecei eyler yok deil. Yaarlarken, her ey on
lar birbirinin ztt klyordu: estetik, felsefe, inanlar ve ki
isel kader. Ve bununla birlikte, her biri, kendince, modern
dnyay yadsmaktadr. Her ikisi de, Uzakdou'nun gele
neinde, bizim tiyatromuzun tarafsz sahnesini anlaml bir
mekna dntrmelerine imkn verecek bir iaretler siste
mi ararlar ve de bulurlar. Her ikisi de, en mkemmel yapt
larnda, dncenin ve eylemin, kiinin ve szn, baat ti
yatroya rnek alnas karakterini veren o kaynamasn, ba
armlardr. Zira tiyatro, eylemin szle ve szn de eylem
le kantlandr. Demem o ki, tiyatro, dilin eylemler hafin
de nesnelletirilmesi ve ayn zamanda da bunun tersidir:
22
sz eyleme k tutar, onu aydnlatr, olaya yanstr onu. So
nu olarak, dzyaz ile iir, kutsama ve zmleme, ark
' ve eletiri arasndaki kavga, modem toplumun afandan
bu yana gizli kalm bu kavga, iirin utkusuyla tamamlan
yor. Bu gerek, hatta Brecht'te de doru: nl "Verfrem-
dungs" (Brecht tiyatrosunda, oyuncunun canlandrd ki
ilikle, seyirciyle ve sahnedeki dramatik eylemle "arasna
mesafe koymas" ev. notu.) sahnede cereyan eden eyin
gereklii zerine yargmz eritmeye ynelik deildir; ter
sine, bizi eylemle birlemeye veya ona kar durmaya a
rr. Ama iirin utkusu, modern an sonunun da iareti.
ada roman ve tiyatro, bir doumu kutlamyor, ama d
pedz bir cenaze trenine katlyorlar: kendi z dnyalar
nn ve onun dourduu biimlerin cenaze trenine.
iir, insanlk durumunun amlan ve bir somut tarihi
deneyin kutsandr. Modern roman ve tiyatro, onu red
dettikleri zaman bile, kendi dnemlerine tutunmaktadrlar.
Onu reddederken, onu kutsallatrrlar. Lirik iirin kaderi
daha bakadr. Eski tanrlar ve bilin tarafndan yadsnm
nesnel gereklik bir kez ldklerinde, iirin terennm ede
cei hibir ey kalmamtr, kendi oluu saylmazsa. Ozan
arky terennm eder. Ama ark iletiimdir. Monoloun
peinden ancak sessizlik gelebilir, ya da hepsinin arasn
dan umutsuz ve ar bir serven: iir artk, szn deil,
ama hayatn iinde ete kemie brnecek bundan byle. i
irsel kelam, artk tarihi kutsallatrmayacak, ama kendi ba
na tarih ve hayat olacak.
23
(Bo Sayfa)
Yaz n m z Modern mi ?
Bat yazn iin onun tek olduunu sylemek, annda,
geerli bir tepki dourur: talyan on bir-hecesiyle iki-heceli
Ingiliz dizeleri arasnda, Camoens ve Hlderlin, Ronsard
ve Kafka arasnda ortak olan ne var? Buna karn, Bat'nn
yaznn bir btn olduunu ne srmek, hem akla yakn,
hem de yadsnmaz grnyor. Ingiliz, Alman, Italyan veya
Polonya yazn dediimiz birimlerin her biri, bamsz ve
tek bana bir teklik oluturmaz, ama dierleriyle srekli
iliki halinde bir btn oluturur. Corneille, Juan Ruiz de
Alarcon'un yaptn okudu ve yararland, Shakespeare de
Monteigne ile ayn eyi yapt. Bat'nn yazn bir ilikiler
adr; idyomlar, yazarlar, biemler ve yaptlar, srekli bir
iielikte yaadlar ve yayorlar, ilikiler, eitli ynlerde
ve farkl planlar zerinde kendini gsteriyor. Bazlar ya
knlk, bazlar da eliki trndendir: Chaucer, Gln Ro-
manm evirdi, ama Alman romantikleri Racine'e kar
ayaklandlar, ilikiler meknsal veya zamansal olabilir:
Man'n te yakasnda, Eliot Laforgue'un iirini kefetti;
Pound, zamann te yannda, 12. yzyldaki Oksitanya ii
rini. Btn byk yaznsal hareketler uluslartesiydi ve ge
leneimizden gelen btn byk yaptlar da baka yaptla
rn sonucu - bazen de karl - oldu. Bat yazn, kendi
kendisiyle kavga halinde, bir ynyle de yinelemeler ve
deiimler olan bir evetlemeler ve hayrlamalar pepeelii
iinde, durmadan kendi kendine ayran ve buluan bir b
tndr.
25
Hareket halinde ve doallkla da, yaylma halindeki ya
zn... Yalnzca baka topraklara (Amerika, Avustralya, G
ney Afrika) yaylmakla kalmad, ama daha baka yaznlar
da yaratt. Kutuplarndan birinde, Slav yaznlarnn boy
verdii grld; teki kutupta, Ingiliz, Ispanyol, Portekiz
ve Fransz dillerindeki Amerikan yaznlar. Ksa bir sre
sonra, bu yaznlardan biri - Kuzey Amerika'nnki - evren
sel konuma geldi; yani kltrel ve tarihsel evrenimizin ta
mamlayc paras haline geldi demek istiyorum. 19. ve 20.
yzyllar, Melville, Poe, VVhitman, James, Faulkner, Eliot
olmakszn kavramak mmkn deildir. teki evrensel ya
zn, Rus yazn oldu. zellikle oldu diyorum, zira bu yzyl
boyunca bize byk ozanlar ve romanclar vermekten geri
durmam olan Kuzey Amerika yaznnn tersine, Rus yaz
sanat bir gn batmna urad. Aslnda, gn batm szc
doru deil, nk bir doal olguyu, insanlarn istencin
den bamsz bir doal olguyu belirtiyor; oysa ki Rus yaz
nnn tahribine, bir grup insan tarafndan isteyerek giriil
di. Ve burada, modern tarih iinde olaan d olan, tek
olan ey de - Hitler'in giriimi en sonunda baarsz kald
na gre - bu tahribatn, toplumu olduu kadar, insan do
asn da deitirmeyi dev bellemi Prometheusvari bir
tarihsel projenin sonucu olmasyd. 2. yzylda yaam bir
Hristiyanm, eer yeniden yaasayd, kendi anda, bu
gnden yarna diye belledii eyin, Isa'nn ikinci kez dn
yaya geliinin, iki bin yl gemi olduu halde gerekle
memi olduunu fark edince urayaca d krkl,
Marx ve Engels'in Manifesto'nun yaymlanndan bir bu
uk asr sonra dncelerine reva grlen muameleyi ken
di gzleriyle grm olsalard duyacaklar utancn yann
da, muhakkak hafif kalrd. Son yllarda, Rus yaznnn ye
niden douuna tank olunabildii dorudur. Soljenitsyne,
Siniavski, Brodski ve daha bakalar... Ama bu yazarlarn
etkinlii, yaznsal olmaktan ok ahlakidir. .Soljenitsyne bir
26
biem deil, bir vicdandr: yaptlar bir dnya gr getir
mekten ok, dnyamzn dehetine tanklk etmektedir.
Avrupal olmayan nc yazn, iki byk kolu ile La
tin-Amerika yazndr: Portekiz ve Kastilyan kollan. (Fran-
ko-Amerikan yaz sanatnn durumu farkldr.) Brezilya ve
tspanyol-Amerikan yazmlannm evrimi byk benzerlikler
ve yaknlklar gstermekteyse de, gerekte, birbirinden ba
msz evrenler sz konusudur. Gelimeleri, kaderin, yakn
ama aralarnda hibir iletiim bulunmayan iki kente yerle
tirdii ve benzer koullarla karlatklarnda, ayn biimde
tepki gsteren ikizleri dndryor. Brezilyal ve Ispan-
yol-Amerikan ozanlar, bu yzyl boyunca ayn etkileri
- Fransz sembolizmi, Eliot, gerekstclk, Pound - al
mlarsa da, u son yllar bir yana braklacak olursa, arala
rnda en ufak bir iliki bile olmamtr. Ayn ey, roman, ti
yatro ve deneme iin de sylenebilir. Bunun dnda, Bre
zilya tarihi de, teki Latin-Amerika lkelerinin tarihinden
farkl seyretti. Btn bu nedenlerden tr, burada yalnz
ca spanyol-Amerikan yaznna deineceim.
Balanglarnda, bizim yaznmz spanyol yaz sanat
nn dpedz bir uzantsyd, tpk Kuzey Amerikal yazar-
lann Ingiliz yaznm srdrmeleri gibi. 16. yzyln sonun
dan bu yana, spanyol-Amerikan uluslar, zellikle de Peru
ve Yeni spanya naiplikleri, Kastilya yaznna belirleyici
kimlikler armaan ettiler. Dramaturg Ruiz de Alarcn ile
kadn ozan Sor Juan nes de la Cruz'u anmsatmak yeter.
Bunlarn yaptlannda, Amerikan kklerini ortaya koyan ki
mi izgiler veya deyiler bulmak mmkndr; ama bu
zellikler, bize ne kadar belirgin grnrse grnsnler,
onlar, zamanlannn spanyol yaznndan ayrmaz. Ruiz de
Alarcn, Lope de Vega'dan farkldr, ama onun tiyatrosu
bir baka gelenek kurmaz: yalnzca, daha ince ve daha az
an, bir baka duyarll dile getirir; Sor Juan Madrit'teki
adalarndan stndr, ama onunla bir baka iirsel d
27
nem balamaz; asl, onun yaptlaryla 17. yzyln byk
Ispanyol nazm son bulur. 18. ve 19. yzyllar Ispanyol-
Amerikan yazm, ok iyi bilinen istisnalar dnda, o d
nemde Ispanya'da yazlm olan kitaplarn genel zayflk
ve vasatlklarn paylar. Ne neo-klasisizmin, ne romantiz
min ans olmutur bizim dilimizde.
Geen yzyln sonunda, Fransz sembolik iiri tarafn
dan dllenmi olarak, Ispanyol-Amerikan nazm ortaya
kar. Onunla ve onun araclyla, bir sre sonra da yk ve
roman doar. Karanlk bir dnemin sonunda, ozanlarmz
ve romanclarmz, yzyln ikinci yarsnda bir evrensel
bilgiye ulamlard. Bugn hi kimse, zgn ve Ispanyol-
cadan farkl izgiler tayan bir Ispanyol-Amerikan yazn
nn varln yadsmyor. Bu yazm, iirsel yaptlarda ve
dzyazyla kaleme alnm yklerde zengin, tiyatro le
minde ve yaznsal, felsefi ve ahlaki eletiri alannda fukara
grnd. zellikle eletirel dnce kresinde grnr
olan bu zayflk, aramzdan bazlarnn kendi kendilerine,
acaba Ispanyol-Amerikan yazn bize grnd ve oldu
u kadar modern mi gerekten diye sormalarna yol at. So
ru yerindedir, zira 18. yzyldan beri, eletiri, modern yaz
nn kurucu elerinden birini oluturuyor. Eletirisi olma
yan bir yazn modern deildir, ya da zel ve elikili bir bi
imde yledir.
Ispanyol Amerikasnda eletirinin yokluu zerine so
rulan bu soruyu yantlamadan nce, onu ak seik forml
letirmek gerekir: eletirel bir yaznn m olmad sylen
mek isteniyor, yoksa yaznsal, felsefi veya ahlaki eletirimi
zin mi olmad? Birincisinin varl bana yadsnmaz gr
nyor. Hemen hemen btn Ispanyol-Amerikan yazarla
rnda, dorudan veya dolayl, toplumsal veya metafizik,
gereki veya alegorik, eletirinin u ya da bu biimde orta
ya kt grlr. Nitekim, rnein Mariano Azuela'nn
yaptnda, romanesk buluu siyasal eletiriden nasl ayr
28
mal? Meksikal romancnn tam kart bir yazar olan Bor-
ges veya Borges'ten ok deiik bir yazar olan Mario Var-
gas Llosa iin de ayn ey sylenebilir. Borges'in ykleri
hemen hemen her zaman metafizik bir eksenin etrafnda
dner: bizim gerek dediimiz eyin gerekliini sorgula
yan aklc kuku... Ak seik diye bellenmi birtakm kav
ramlarn kktenci bir eletirisidir. Sz konusu olan: mek
nn, zamann, bilincin kimliinin eletirisi... Vargas Llo-
a'nn romanlarnda, kssadan hisse ahlakn ayrlmaz par
asdr, spanyolcadan ok Franszca anlamyla, yani beeri
iselliin betimlenii ve zmlenii olarak... yazarda
da, eletiri ayrlmaz bir ekilde imgelemenin bulularna ve
uydurmalarna baldr; ve bu kez, imgeleme gerekliin
eletirisi olarak harekete geer. Toplumsal metafizik, ahlaki
manzaralar: bunlarn her birinde, gereklik, szsel buluun
ve eletirinin ifte operasyonuna urad. Ispanyol-Ameri-
kan yazn yalnzca bizim gerekliimizin ifadesi olmad
gibi, bir baka gerekliin kefi de deildir: bu gereklikle
rin gereklii zerine, yine bir sorudur.
Eletirinin - dnme ve dnce gibi olmaktan ok ya
amsal tavr gibi - Amerikamzn iiri ve anlats iindeki
srekli varlnda rastlantsal hibir ey yok. Bu btn mo
dern yaznlar iin ortak bir izgidir. Ve u da bizim gerek
ten neyin devam olduumuza, fazladan bir kanttr - ken
diliinden besbelli olan eyi de kantlamam gerektiini d
nrsek -: tarihle, dille ve kltrle, biz Bat'ya mensubuz,
yoksa demagoglarmzn szn ettikleri o bulutumsu
nc Dnya'ya deil. Biz Bat'nn bir kutbuyuz - tuhaf,
fukara ve kart bir kutup. Eletiri modern an douun
dan beri bizim uygarlmzn beyinsel ve ahlaki gdas ol
du. Modern yaznla gemiin yazn arasndaki snr izen
odur. Calderon'un bir tiyatro oyunu aklla ina edilmitir,
eletiriyle deil; bu, tanrsal hikmetin sylemi ve yeryzn-
deki yansmas; insann zgrl iinde amlanan bir
29
akldr. Balzac'n bir romanndaysa, bunun tersine, eylem,
bir ilahi kantlay olarak deil, ama greli nedenler ve ko
ullar, bu arada beeri tutkular ve rastlant tarafndan y
netilen bir yk olarak ortaya kar. Modern yaptlarda, ay
n zamanda bo bir blge; eletiri tarafndan kemirilmi es
ki tanrsal inanlarn brakt boluk olan, bir belirsizlik
blgesi vardr. u ya da bu,biimde, o bo blgenin ortaya
kmad ada bir spanyol-Amerikan yapt bulmak ok
zor olurdu. Bu bakmdan, yaznmz moderndir. Hem de,
eletiriyi hi tanmayan ve hemen her zaman onu bask alt
na alan siyasal ve toplumsal sistemlerimizden daha eksik
siz bir tarzda modemdir.
Ne ki, eletirel yazndan sz etmek yerine, yaznsal, si
yasal ve ahlaki eletiri sorununa yanarsak, soruya verile
cek yant o denli tek ve kuatc olmayacaktr. Hi kuku
suz, yalnzca adalan saymak gerekirse, Andrs Bel-
lo'dan Pedro Henriquz Urna'ya ve Jse Enrique Ro-
do'dan Alfonso Reyes'e kadar, birtakm iyi yazn eletir
menleri grdk, o halde, spanyol Amerikas'nda neden
eletirmenlerimizin olmad syleniyor? Konu engin ve
karmak. Ben burada bir aklama ilkesi balatmakla yeti
neceim. Bu belki neden deil, ama eminim ki, en azndan,
nedenlerden biridir.
yi bir yaznsal eletiri her zaman oldu; bizim tanma
m olduumuz ve halen de tanmadmz, zgn beyinsel
hareketlerdir. Bizim tarihimizde, Schlegel kardeler ve
gruplaryla; Coleridge'le, Wordsworth'la ve evreleriyle;
Mallarm ve Sah toplantlaryla kyaslanabilecek hibir ey
bulunmaz. Ya da, daha yakn rnekler yelenirse, Birleik
Devletler'deki new criticism ile, Ingiltere'deki Richards ve
Leavis ile veya Paris'in yapsalclaryla kyaslanabilecek bir
ey... Bu garabetin nedenini - nedenlerinden birini - kefet
mek zor deil: dilimiz, felsefenin alannda da, bilimlerin ve
tarihin alanlarnda da gerek bir eletirel dnce ortaya
30
koyamad. Kant olmakszn, Coleridge belki de iirsel im
geleme zerindeki dncelerini yazmam olacakt; Saus-
sure ve Jakobson'suz, yeni eletiri olamayacakt. Felsefi ve
bilimsel dnce ile yaznsal eletiri arasnda, srekli bir
i-iletiim vardr. Modern ada, ozanlar ayn zamanda bi
rer eletirmendiler ve Baudelaire'den Eliot'a, pek ok olay
da, dnmeyi yaratmadan, iirseli iirden ayrmak mm
kn deildir. Ispanya, Portekiz ve bunlarn eski smrgele
ri istisna oluturur. Ispanya'da bir Orteg y Gasset, Arjan
tin'de bir Borges ve eletirel bilinle donanm birka ender
ozan ve romanc gibi bireysel klar bir yana braklrsa,
beyinsel olarak ikinci elden yaamaktayz. Birka mkem
mel yazn eletirmenine sahibiz, ama Ispanyol Amerikas
zgn ve kendine has beyinsel hareket tanmad, tanm
yor. ite bunun iin biz, Bat'nm tuhaf bir parasyz.
Tuhaflmz ne zaman balad: 17 yzylda m, 18. de
mi? Bir Descartes'mz da, "bilimsel devrim" ad verilene
benzer bir eyimiz de olmamakla birlikte, bana yle geliyor
ki, bizim asl eksikliimiz Ansiklopedi'nin ve eletirel felse
fenin benzerlerinin olmaydr. Bizim 18. yzylmz olma
d: en iyi niyetlerle bile, bir Feijoo'yu veya bir Jovellanos'u
Hume ile, Locke ile, Diderot, Rousseau veya Kant ile kyas
layanlayz. ite byk kopu: modern an balad yer
de, bizim de ayrlmz balyor. Bu yzden lkelerimizin
modern tarihi tuhaf bir tarih oldu. Ansiklopedi'yi de burju
va devrimini de - ne Eletiri ne Giyotin tanmadmz
iin, Eletiriye ve onun yaplarna kar o tutkusal ve zihin
sel tepkime olan Romatizmi de, yeterince tanmadk. Bi
zimki alayili ve da dnkt. Baka trls de olamazd:
romantiklerimiz, acsn tatmadklar bir gereklie kar
ayaklanyorlard: akln zorbal. Ve bu byle srd... 18.
yzyldan beri, dansn lsn unuttuk, baz baz, "mo-
dernci" ada olduu gibi, gnn figrlerini snyoruz. Be
reket versin, bunu da tmyle baaramadk. Bundan tr
31
de yaknacak deilim; kendimizi lye uydurabilmekteki
beceriksizliimiz, sanki ters ynden, benzersiz yaptlar
retti. Olaanst sfatn hak eden yaptlar... Buna kar
lk, dnce alannda, siyasa, kamu ahlak ve toplumsal ya
am alannda, tuhaflmz bir felaketti.
Tarihilerimizin ounu dinlersek, modern a, Latin
Amerika'da, Bamszlk Mcadelesi ile birlikte balar.
nerme fazlasyla genel ve kategoriktir. Bir kez, Brezil
ya'nn bamszl, onu ktann dier lkelerindeki bam
szlk hareketlerinden aka ayran, bir defalk zellikler
gsterir. Ayrca, spanyol Amerikas'nda bile, bamszlk
olgusu, tekil deil, ama ouldur: Meksika'nn bamszl
ile Arjantin'inki ayn dorultuda deildir ve Venezel
la' nnki Peru'nun bamszl ile aynlatrlamaz. kincisi,
eer Bamszlk Mcadelesi lkelerimizde modem an
balangcn iaretliyorsa, bunun ok garip bir balang ol
duunu itiraf etmek gerekir.
deologlarmzn ve devrim nderlerimizin esinlendikle
ri modeller, Birleik Devletler'in Bamszlk Sava ve az
biraz da, Fransz Ihtilali'dir. Kuzey Amerika'nn eylemi ye
ni kta zerinde yeertilmi Ingiliz dncelerinin, kurum-
larnn ve ilkelerinin bir sonucu - ar ve isterseniz, eliki
li bir sonucu, ama yine de bir sonucu - oldu. Ingiltere ile
ayrl Ingiltere'nin yadsnmas olmad: ilk smrgeleri te
mellendirmi olan ilkelerin ve inanlarn, zellikle de din
zgrl ilkesinin evetlenmesi oldu. Birleik Devletler'de,
zgrlk ve demokrasi, siyasal kavramlar olmazdan nce,
birer dinsel deneyim oldular ve dayanaklar da Reform ha-
reketindedir. Bamszlk Sava, Birleik Devletleri Ingilte
re'den kopard, ama yeni ulusun zerinde kurulduu dini,
kltr ve ilkeleri deitirmeye asla kalkmad. Ispanyol
Amerikan smrgelerinin Metropol ile ilikisi tmden
farklyd. Bizim lkelerimizi yaratm olan ilkeler Kar-
reformun, mutlak monarinin, yeni-Thomas'cln ve 18.
32
yzyln ortalarnda da, III. Charles'm "aydnlk despo
tizminin ilkeleriydi. Ispanyol-Amerikan bamszl yal
nzca bir ayrlk hareketi deil, ama spanya'nn yadsn
hareketi oldu. Bu gerek bir ihtilaldi - tpk Fransa'daki gi
bi yani bir sistemin yerine bir bakasn geirme kalk
mas: Mutlakiyeti ve Katolik, spanyol monarik rejimi,
cumhuriyeti, demokratik ve liberal bir rejim kurmak ze
re devrildi.
Fransz Ihtilali'yle benzerlik yine de belirsizlikler ieri
yor. Fransa'da, bir yandan devrimci dnceler, bir yan
dan da, onlar zmseyen ve onlan gerekletirmeye kalk
an insanlar ve snflar arasnda, organik bir iliki vard. Bu
dnceler, yalnzca "aydnlar" ve burjuvazi tarafndan
deil, bizzat soylular tarafndan da dnlm ve yaan
mt. stedii kadar soyut, hatta topik grnsnler, bir
bakma, onlan tasarlam olan insanlara ve onlar bayrak-
latran snflarn karlarna uymaktaydlar. Ayn olgu Bir
leik Devletler'de de meydana geldi. Her iki kta da, mo
dern dnceler iin kavga veren insanlar, modern kiiler
di. Buna karlk, Ispanyol Amerika'snda, bu dnceler
bir o kadar da maskeydi: bunlarn gerisinde dnenip duran
insanlar ve snflar, spanyol hiyerarik toplumunun do-
^rudan miraslaryd: toprak aalar, tacirler, askerler, ruh
banlar, memurlar. Geleneksel l brokrasiye; Devletin,
Ordunun ve Kilisenin brokrasisine ortak, latifundiyac ve
merkantil bir oligari... Bamszlk Hareketi yalnzca ken
di z yadsnmamz anlamna gelmiyordu, ama bir aldatma
cayd ayn zamanda. Bizim demokrasimizin gerek kimlii
Caudilloculuktur, liberalizmimiz ise yektecilikten baka bir
ey deil. Modernliimiz, ikiyzllkt ve hl yle. 19.
yzyln ikinci yarsnda, spanyol-Amerikan "aydnlar" li
berallik maskesini pozitivizminkiyle deitirdiler, 20. yz
yln ikinci yarsndaysa, Marksizm-Leninizm'inkiyle. D
knln biimi...
33
Halklarmz sfr tketti mi? Modern Bat uygarlnn
felsefi ve siyasal, oluturucu fikirlerinin bizde yerlemeyi
baaramadklarn sylemek daha doru olacaktr. Bu a
dan, bizim Bamszlk Mcadelemiz modern an balan
gc gibi deil, ama spanyol imparatorluunun kopu ve
paralan an olarak dnlmek gerekir. Tarihimizin ilk
blm, bir douu deil, ama bir kopuu yanstr. Balan
gcmzn ad yadsmayd, koputu, dalmayd. 18. yzyl
dan beri, tarihimiz, tpk spanyol tarihi gibi, bir dekadan
sn uzun yksdr; kopan ve paralar saa sola dalan
bir btn - belki de hibir zaman bir olmad iin. Burada
bir kez daha, anglo-sakson dnya ile olan farkllk dikkate
deer. Birleik Devletler'in bamszlyla sona ermek y
le dursun, ngiltere'nin smrgeci g olarak ilevi devam
etti ve en tepe noktasna ok daha sonra, 19. yzyln ikinci
yarsnda, ulat. Sonra, smrgeci ngiltere'nin knn
ardndan Birleik Devletler smrgeci cumhuriyetinin yk
selii geldi. Buna karn, spanya ve eski smrgeleri mo
dem dnyaya uymasn bile becerememilerdi. Bana, s
panyollarn nnde sonunda demokratik bir toplum kur
may baarmalarnn imknsz olmad sylenecektir. O
zaman bile, o noktaya iki yzyl gecikmeyle ulam ola
caklard.
Bizim halklarmz Bat'nn yegne istisnas deildir.
Ruslar da 18. yzyl daha fazla tanmadlar; Ansiklope-
di'nin bu topluma da, tpk bizde olduu gibi, ancak "ay
dnlk despotizm"in aykr biiminde girdiini sylemek is
tiyorum. Orada da tpk buradaki gibi, bu tarihsel skalay-
ac bir ekilde dedik: hicvi, alay, mizah, kahramanca
ayaklanmay tanyoruz da, eletiriyi bilmiyoruz. Bu yz
den, siyasal uygarln ve ayrlklarn ye aznlk haklar
nn sayg grmesi zerine kurulu gerek demokrasinin te
meli olan hogrden habersiziz. Bununla birlikte, Ruslarla
bizim aramzda bir temel fark var. 1917 htilali muazzam
34
bir deiiklik getirmekle beraber, kopu, yadsma ve para
lanmaya neden olmad. Deli Petro ile Lenin, Korkun van
ile Stalin arasnda kopu deil, devamllk vardr. Bolevik
ihtilali, Rus yetkeciliini daha mkemmel bir ekilde sr
drmek zere arl ykmtr; Hristiyan ortodoksluuna
son vermi, ama onun yerine, geleneksel dinden hem daha
az tinsel, hem daha ok hogrsz bir ideokrasi yerletir
mitir. Rusya byyor, ama deimiyor: ar yok, ama o
hl bir imparatorluk. Bunun tersine, Bamszlk Mcade
lesi spanyol mparatorluu'nun zlmesine yol at (ya
da bu zlmenin sonularndan biri mi oldu?). Paralan
maya, akut istikrarszl eklemek gerek: geen yzyldan
beri, lkelerimiz dzensizlik ve edilginliin aknl, de
magoji ve diktatrlk arasndaki spazmlarla yayor.
u son yllarda, dinsel "igd"nn, ada siyasal ide
olojilerden bakas olmayan alt biimleriyle zehirlenmi
olarak, birok tspanyol-Amerikan aydn vazgemeyi ye
ledi. Baka alarda olduu gibi, onlar, Akla, Gelimeye ya
da zgrle deil, ama ideolojik iddetin ve hogrsz
iktidarn gcne tapndlar. yle bir g ki, boynuzlarnda,
kurbanlarnn deilmi brn bir zafer tac gibi tayan
kanl bir boay andryor. deolojik hiziplerin ve iddetin
retoriinin bys veya yldrmasyla, birok yazar yeni
vaizlerin ve fetvaclarn hizmetkrlna soyundu. Bylesi
bir vazgeiin rahatszl iindeki bazlar, bamsz mes
lektalarnn kellesini istemek zere siyasal tribnleri dol
durdu. Hatta, kendinden nefretin ciniyle arplm kimile
rinin, bizzat kendilerinin cezalandrlmasn istedikleri g
rld. lkelerimizde eletirinin ivedi gereksinimi bu yz
den. Eletiri - nitelii ne olursa olsun: ister yaznsal, ister
felsefi, ahlaki ya da siyasal - sonu olarak bir tr toplumsal
salk uygulamasdr. Zorbann monolou ve hiziplerin
lklarna, tekini boazlayan bu iki ikiz sakatla kar,
bizim tek korunma aracmzdr. Eletiri akln sylemidir.
35
Bu sylem doas gerei ifttir, zira ayn zamanda da bir
muhatap olan dinleyiciyi iin iine sokar. Eletirinin, kendi
bana, bir yazn, bir sanat, hatta bir siyasa retemeyecei-
ni biliyoruz. Kald ki, misyonu da burada deil. Ama unu
da biliyoruz ki yalnzca o, iinde sanatn, yaznn ve siyasa
nn amlanabilecei alan - fizik, toplumsal, ahlaki alan -
yaratabilir. Bu alann yaratlmasna katkda bulunmak bu
gn dilimizi kullanan yazarlarn ilk devidir.
Aralk 1975
(Takran iek/La Fleur Saxifrage)
Modernl i i n iiri
Modern iirin tarihi, bir devasaln tarihidir. Ksa ve gi
zemli bir iaret izinceye kadar geen sre ve onun btn
byk kahramanlar kayalarda paraland. Lautreamont'un
kademsiz yldz en yce ozanlarmzn kaderini ynetiyor.
Ama bu bir buuk yzyl, talihsizlikler kadar yaptlarca da
zengindi: iirsel servenin bozgunu, krenin karanlkta ka
lan yandr; teki yan, modern iirlerin avkyla parlyor.
Dolaysyla iirin ete cana dnmedeki gcne ilikin sor
gulama, iir zerine deil, ama tarih zerine sorulmu bir
sorudur. iirle eylemi uzlatracak, yaayan sz ve yaan
m sz, topluluun yaratl ve yaratc topluluk olacak
bir toplum dlemek, acayip midir? Bu kitap, bylesi bir
soruya yant vermek iddiasnda deildi: onun temas, iir
zerine kafa yormakt. Ama sorunun, dnmenin hem il
kesinde hem de sonunda beliriindeki buyurgan zorunluk,
temel karakterinin de bir iareti deil midir? Soru bu soru
dur. Ozan, modern an bandan bu yana, hi durmadan
onu kendine sormakta - salt bunun iin yazyor; ve hi
durmamacasna, tarih onu dlyor, baka bir eyle yant ve
riyor ona. Bana gelince, ben ona yant vermeye kalkmaya
cam. Buna imknlarm elvermezdi. Ama bu yzden de
susacak deilim. Burada denediim ey, bir dnceden
daha fazla ve bir emin olutan daha azdr: bir inantr. Be
lirsizden kaynaklanan ve yadsnndan bakaca hibir eye
dayanmayan bir inan. Gerekliin iinde, iirin, ayn za
manda bir kesime noktas olan o giri noktasn, elikile
37
rin karlkl olarak ortadan kalktklar ve ara vermeksizin
yeniden doduklar, sabit ve titreen merkezi anyorum.
Hem yrek, hem de kaynak olan.
Soru, iki kart ve birbirini tamamlayan terimi kuat
maktadr: toplumsuz iir olmaz - ama iirin toplumsal ka
rakteri elikilidir: toplumsal kelam olan dili evetlerken,
ayn anda da yadsr; iiri olmayan toplum yoktur ama
toplum kendisini asla iir olarak tamamlayamaz, asla iir
sel olamaz. ki terim baz baz birbirinden ayrlmaya ura
r. Ama baaramazlar. iirsiz bir toplum, dili olmayan bir
toplum olurdu: herkes ayn eyi syler ya da kimse konu
mazd, btn bireylerin bir, veya ilerinden her birinin
kendi kendisine yeten bir btn olduu, insanlk-tesi bir
toplum... Toplumsuz bir nazm, yazarsz, okuyucusuz ve
nihayet, szsz bir iir olurdu; iirlerin iiri deil, ama ya
ratllarn yaratl, balanglarn balangc (ve sonu),
dnyalarn dnyas, Tann'nm Tanrs: sylenen ey deil,
ama her trl yapmadan ve sylemeden nce gelen eyin
kendisi. Anlk atmalarda zlen srekli bir bulumaya
mahkm olarak, iki terim de karlkl bir dnmn ara-
ymdadr: toplumsal hayat iirselletirmek, iirsel kelam
toplumsal klmak. Toplumu yaratc toplulua, yaayan ii
re evirmek; ve iiri toplumsal hayat, ete cana brnm
imge haline getirmek. Yaratc bir topluluk, insanlar arasn
daki ilikilerin, bir d zorunluluun sonucu olmann te
sinde, her bir kiinin, herkesin zgrlne dayanan yaz-
gsal eiliminden rlm yaayan bir kuma gibi olduu,
o evrensel toplum olurdu. zgr olurdu bylesi bir top
lum, nk, kendi kendisinin sahibi olduu iin, onu ken
disinden bakaca hibir ey belirleyebilemezdi; ve dayan
mac olurdu, nk, bugn olduu gibi, insan eylemi baz
larnn tekiler zerindeki egemenliklerinde (ya da ezilen
lerin bu egemenlie kar ayaklanmalarnda) ortaya k
maz, ama her bir kiinin, eitleri veya daha iyisi, benzerleri
38
tarafndan tannmasna dnk olurdu. Modern zamanlarn
devrimci hareketinin baat dncesi, basky ortadan kal
drarak btn insanlarn, balangtaki aynlk veya ben
zerliini ve her birinin temel farkllk veya zelliini ayn
anda hayata geirecek bir evrensel toplumun yaratlmas
dr. iirsel dnce, bu batan aa insanst giriimin
dnmlerine de atmalarna da yabanc deildi. Bat i
irinin tarihi, Alman romantizminden beri, devrimci hare
ketle kopumalannn ve uzlamalarnn tarihi oldu. u ve
ya bu zamanda, btn byk ozanlarmz sandlar ki, ko
mnist ya da zgrlk, devrimci toplumda iir, ayn ha
reket iinde tarihi hem yadsyp hem onaylad o elikiler
yuma olmaktan kacaktr. Ve iir, en sonunda ameli ola
caktr.
Toplumun toplulua ve iirin de ameli nazma dn
mesi bugnden yarna gerekleemez. Tersine, bunlar her
gn biraz daha gerilemekte. Devrimci dncenin ngr
leri ya gereklemedi, ya da tarihin varsaylm yasalarna
meydan okurcasna gerekleti. Kuram ve gerek arasnda
ki aleni uzlamazln altn izmek bir ey. Bununla bera
ber, istemeye istemeye de olsa, herkesin bildii birka olgu
yu, for the sake of the argument, anmsatmam gerekiyor:
Marx'n uygarlam diye niteledii ve bugn sanayilemi
veya kalknm denilen lkelerde devrimlerin olmay;
retim aralarnn zel mlkiyetini ortadan kaldrrken, be
ri yanda insann smrlmesini de, snf, hiyerari veya i
lev farkllklarn da yok edemeyen devrimci rejimlerin var
l; proleterler ve burjuvalar, sermaye ve emek arasndaki
antagonizmanm yerine, bir ifte ve iddetli elikinin, he
men tmyle ikame edilii: zengin lkelerle fukaralar ara
sndaki kartlk ve gnendikleri toplumsal sistemler ve fel
sefelerden bamsz olarak, zamann, corafyann ve ulusal
karlarn zorunluluklarna gre birleen veya aynlan, itti
fak kuran veya savaan devletler ve devlet gruplan arasm-
39
daki kavgalar i 1). ada topluma ilikin bir betimleme,
hi de daha az endie verici gmmeyen baka izgiler de
karyor: rk, dinsel veya dilsel farkllklarn saldrgan
ykselii, ayn zamanda da, tecimsel veya siyasal propa
gandann evrensel nas halinde ykseltilmi dnce ve
davran kalplarnn yumuakballkla kabullenilii; hayat
seviyesinin ykselii ve hayat seviyesinin ktlemesi; nes
nenin egemenlii - ister seri imalat rn olsun, isterse en
der, hepsi bir - ve onu retenlerin ve kullananlarn insan-
d varlklara dnmeleri; kolektivizmin stnl ve
hemcinsim - olan - insan kavramnn kayboluu. Aralar
ama haline geldi: ekonomi politika yerini ekonomik politi
kaya brakyor; erotizm yoluyla renme yerine cinsel ei
tim; iletiim aralarnn mkemmellemesi sonunda, muha
taplar ortadan ekiliyor; sanatlarda, iaretin iaret edilen ve
imdilerde, eyin imge zerindeki utkusundan hi sz et
meyelim... embersi bir sre: oulculuk, uluslar arasn
daki uzlamazl da, vicdanlarn blnmln de or
tadan kaldrmakszn, tekdzelik iinde eriyor; reklamlarla
efsunlanm kiisel hayat, anonim hayatn iinde eriyor:
gnlk yenilikler yinelemelere dnyor sonuta ve hare
ketlenme, hareketsizlie alyor. Yollar her ynden kapal.
"Dairenin iindeki hareket gibi," der Raymond Lulle, "ce
hennem azab ite byledir."
Varolan gerekliin iinde, hareketin cehennemi veya
embersi biimini ilk gren - alglama ve ngr antamn-
(1) Komnist Manifestosu'nun burjuvalar ve proleterler blmnn
sondan bir nceki paragrafnda betimlenen durum, Marx'n ii
ihtilalinin nihai ve kanlmaz nedeni olarak verdii durum, bu
gn elifi elifine zengin ve yoksul lkeler arasndaki ilikilere uy
maktadr. Snf szcn ulus, burjuvaziyi gelimi lkeler,
proletarya ve emekileri az gelimi lkelerle deitirmek, sz
konusu olann bugnn gereine ilikin bir metin olduunu d
nmek iin yeterlidir.
40
da - kii, belki de Rimbaud'ydu. Yapt modern toplumun
mahkm ediliidir, ama son yazlan, Cehennemde Bir Mev
sim, ayn zamanda da iirin mahkmiyetidir (2).
Rimbaud'ya gre yeni ozan, eylemi ritimletirecek yer
de, onu haber verecek, ruhtan ruha ulaan bir evrensel dil ya
ratacakt. Ozan, Gelimeye atlan admlar terennm etmekle
snrlamayacakt kendisini, ama gerekten de gelimenin ar
pan olacakt. iirin yenilii, der Rimbaud, ne dncelerde
dir, ne de biimlerde, ama zamannda evrensel ruhun iinde
uyuklamakta olan bilinmezin niceliini tanmlayabilmesindeki
yeteneinde sakldr. Ozan, imdiki zaman iindeki gelece
i fa etmekle snrlayamazsmz; gelecei uyandrr o, im
diki zaman gelmekte olanla buluturur: bu gelecek maddeci
bir gelecek olacaktr. iirsel kelam, haber verdii gelecekten
daha az "maddeci" deildir: o, hareketi douran hareket,
maddi dnyay dntren eylemdir. Tarihi yneten eyle
ortak enerjiden canlanm bir halde, kehanetin ve gerek
hayatn iinde, bu kehanetin gerek tketimidir. Kelam ete
cana brnr, o artk pratik iirdir. Cehennemde Bir Mevsim,
btn bunlar mahkm eder. Szn simyas bir ldrma
dr: iirsel dkntler, hayallenmeler, lgnln sofizmi... Ozan
kelamdan vazgemez. Eski inancna, Hristiyanla da, ya
(2) Rimbaud'nun yazlarnn kronolojisi sorunu, bana gre, tek yanl
bir tarzda ortaya kondu. iirlerin yazlm olduklar tarih bir ey
dir, yaptn iinde aldklar yer baka bir ey. Burada aynca psi
kolojik bir sorun da sz konusu deil: uras kesin ki Rimbaud,
Cehennemde Bir Mevsim'i yazarken, bu yaptn son sz olduu
na, bir veda olduuna inanyordu; ama, byle olmam bile olsa,
Voyantm denilen Mektup'\a Les llluminations'un kavradklar bii
miyle, bu metin, sahiden de iirsel deneyimin bir snamas ve ni
hai bir yarglan olurdu. Rimbaud'nun iirlerinin bir yapt olu
turduu kabul edilirse, eer bunlar dank metinlerin bir tr ko
leksiyonu deil de bir btnse, Cehennemde Bir Mevsim, Illumina-
fons'dan daha sonradr; kincideki baz metinler daha sonra ya
zlm bile olsa.
41
knlarna da dnmez, ne ki her bir eyleri terk etmezden
nce, Dnya zerindeki bir tuhaf Noel'i haber vermektedir:
yeni bir emektir bu, yeni bilgelik, tiranlarn ve eytanlarn kirii
krmas, hurafenin sonudur. te bu, eski dnyaya ve onu i
irle deitirme umuduna veda editir: dgcm gmmem
gerek. Cehennem gncesi, gizemli bir aklamayla son bu
lur: Kesinlikle modern olmak gerek. Bu tmceye getirilecek yo
rum ne olursa olsun, ki bir sr yorumu var, modernlik'ir
burada, szn simyas'na kar kt apak. Rimbaud,
bundan byle, kelam deil, ama eylemi yceltir: ilahiler
yok artk. Cehennemde Bir Mevsimin ardndan, artk rahatsz
lk duymadan bir iir yazmak mmkn deildir. Burada,
bir beyhude eylem, ya da, daha beteri, bir yalan yok mu?
Geriye, her ikisi de Rimbaud tarafndan uygulanm olan,
iki k kalyor: eylem (sanayi, devrim), ya da ayn anda i
irin sonu, yadsn ve tamamlan olan o nihai iiri yaz
mak. Modern iir, iirin iiridir dendi. Bu, belki 19. yzy
ln ilk yars iinde geerliydi, ama Cehennemde Bir Mev
sim'den itibaren, byk ozanlarmz, iirin en yce formu
nu, onun yadsnndan kardlar: iirleri, iirsel deneyi
min, dilin ve anlamn eletirisi, iirin eletirisi... iirsel ke
lam, kelamn yadsmyla besleniyor. ember yeniden ka
panmtr.
Devrimci eylemle iirin yazl, u son otuz yl iinde
olduu kadar badamaz grnmemiti hi. Yine de onlar
birletiren bir eyler var. iirsel dnce ve devrimci hare
ket, hemen hemen ayn zamanda peydahlanm olarak, ge
ici kavgalar ve ittifaklarla sren bir buuk yzyl sonun
da, ayn grnty seyretmekteler: nesnelerle dopdolu,
ama gelecein yanndan bile gemedii bir uzay. iirin, ta
rih iinde canlanma abalarna verilen mahkmiyet, mo
dem zamanlarn ba oyuncusunun, devrimci hareketin de
omuzlarnda. Bu durum, ayn olgunun iki yzdr. Esasen
bu mahkmiyet, ayn zamanda da bir ycelti, zira ulat
42
ne devrim, ne de iir, dpedz bizleriz. Bugn devrimci
dncenin, zellikle de Marksist kanadnn eletirisini
yapmak zor deil. Yetersizlikleri de, snrlar da apak or
tada. Ne ki bunlarn, aslnda bizim yetersizliklerimiz, bi
zim snrlarmz olduu fark ediliyor mu? Devrimci dn
cenin hatalar, ifte yneliiyle, modem dncenin en ile
rideki, en cmert kesitinin hatalar olarak beliriyor: top
lumsal gerekliin eletirisi olarak ve adil bir topluma ili
kin proje olarak... "Stalinci" dnemin cinayetleri ve resmi
Marksizmin pragmatik bir manieizm halinde ilerleyen
yozlamas bile yadsnamaz: onlar, ayn tarihi btnleyen
paralar. Hepimizi kucaklayan ve bizim, hepimiz iin yap
tmz bir tarih. Eer, Marx'n ngrm olduu toplu
mun, bir tarihi gereklik olmann uzanda bulunduu
doruysa, u da en az o kadar doru; Marksizm tarihin ii
ne ylesine derinlemesine iledi ki, hepimiz, u ya da bu
ekilde ve bazen farknda olmakszn, Marksistiz. Yarglar
mz ve ahlaki kategorilerimiz, gelecee ilikin dncemiz,
imdiki zaman veya adalet, bar veya sava zerine gr
lerimiz, bunlarn hepsi, Marksizme ilikin yadsmalarmz
da dlamakszn, Marksizme bulanmtr. Bu dnce,
bundan byle, beyinsel tzmzn ve ahlaki duyarlm
zn bir parasdr.
ada durum, yaratc ve kiisel Jdeo-Kretiyen Tan-
r'y tanmlamada, olan ve olmak konusunda Aristoteles
metafiziinin kavramlarndan bakaca aletlere sahip olma
yan Ortaa filozoflaryla baz ortak izgiler gsteriyor.
(Eer Tanr, daha dorusu Tann dncesi lmse, felse
fece bir lmle can vermitir: Yunan felsefesini vuran felse
fece lmle...) Marksizmin eletirisi kanlmazdr, ama bu,
modern insann eletirisinden ayrlamaz ve en bata Mark
sizmin eletirel dnceleriyle yaplmak zorundadr. Dev
rimci gelenek iinde neyin lm, neyin yaamakta oldu
unu saptayabilmek iin, ada toplum, ncelikle kendi
43
kendisini incelemek zorunda. Marx, daha o zamanlar, H
ristiyanln, ancak kendi z eletirisini yaparak eski mitoloji
leri nesnel klabileceini ve de burjuva ekonomisinin, ancak bur
juva toplumu kendi kendisini eletirmeye koyulduu zaman feo
dal, antik, doulu toplumun zek dzeyine ulaacani3) syle
miti.
Esasen Marksist sistem, yaratc ykmn tohumlarn
bnyesinde tar: diyalektik ve zellikle de Marx'in top
lumsal zmlemeye verdii adla ve gnmzde gerek
ve tarihsel olarak belirlenmi bir zneye, 20. yzyl toplu-
muna uyarland ekliyle, soyutlama gc... Tarihin gele
neksel taycs olarak proletarya kavram, iktidardaki sn
fn basit ifadesi olarak Devlet kavram, toplumsal gerekli
in "yansmas" olarak da kltr kavram - btn bu d
nceler ve daha biroklan yitip gidecek. Ama bir kom
nist toplum gr, asla... Snflann ve Devletin ilgasyla,
bazlarnn bakalar zerindeki egemenliine son verecek,
yetke ile cezann ahlaknn, zgrln ve kiisel sorumlu
luun ahlak ile yer deitirecei bir evrensel topluluk d
ncesi - zel mlkiyetin ortadan kalknn insan kendisi
nin sahibi yapaca, ve bu "kiilik mlkiyeti"nin, gerekten
ortak, kolektif retim sayesinde herkes tarafndan payla
laca bir toplum - , bu dnce ite, terk edilemez. Bu> yal
nzca Batnn ahlaki ve siyasal dnnn, Yunan felse
fesinden kalan mirasn oluturmuyor, ama tarihi varl
mzn da ayrlmaz bir paras. Bundan vazgemek, modern
insann olmak istedii eyden vazgemek, olmaktan vaz
gemektir. Burada szkonusu olan, sadece bir ahlak veya
siyasal felsefe deil. Marksizm, Bat dncesinin, akl ile
tarihi uzlatrmak zere giritii nihai abadr. Evrensel bir
komnist toplum gr, tarihi, akln ete cana brnd
(3) Ekonomi Politik'in Eletirisine Genel Giri.
44
mekn haline getiren grten ayrlamaz; ya da, daha do
ru bir deyile, tarihin hareketinin, alm iinde evrensel
akl da ortaya kard grnden... Tarihin gereklii,
hi durmakszn bu dnceyi yalanlyor; ve hi durmaks
zn, bizler, kanl kemekee bir neden aryoruz. Akl-
dnn nedenini aramaya mahkmuz hepimiz. uras ak
ki, eer yeni bir devrimci dnce ortaya kmak zorun
daysa, Marx ve ardllarnca kmsenen gelenekleri kapsa
mak zorunda kalacak: yetke tanmmz, bir de iirsel olan,
ki bu sonuncusunu, bakas olmann deneyimi olarak anla
mamz gerekiyor; ve bu dncenin de, tpk Marksizm gi
bi, eletirel ve yaratc olaca kesin: somut gereklii iin
de toplumu ve onun genel hareketini kavrayan - ve onu
deitiren - bilgi. Faal akl.
Gelen iirin, son elli yln deneyimlerini yineleyecei
kukulu. Bu deneyimler tek nk. Ve besbelli ki, yzn
asla tanyamayacamz bir delikanl tarafndan kefedil
meyi bekleyen iirsel dnyalar, bu deneyimlere batm, du
ruyorlar. Ancak belki de, bundan byle ozanlarn kar kar
ya kalacaklar verilerden bazlarn, dardan da olsa, be
timlememize izin verilir. Bunlardan biri, dnyann grn
tsn yitirmesi; dieri, faal iaretlerden oluan evrensel
bir szln ortaya k: yani teknik; nihayet bir bakas
da, anlamllklar bunalm.
Antik ada, evrenin bir ekli ve bir merkezi vard; ha
reketi^ dnml bir ritfne boyun eiyordu ve bu ritmik
ekil, yzyllar boyunca, sitenin, yasalarn ve yaptlarn
modeli oldu. Siyasal dzenle iirin dzeni, kamusal enlik
ler ve zel ayinler - uyumazlk ve evrensel kuraln inen-
mesi - evrensel ritmin da vurulmasyd. Derken dnya
nn ehresi geniledi: uzay, sonsuz veya saylamaz hale gel
di; Platoncu yl, ~bir izgi zerinde, sonsuzcasna art arda
gelie dnt; ve yldzlar, evrensel uyumun grnts
olmaktan ktlar. Dnyann merkezi yer deitirdi ve Tan-
45
n' iclealar' tzler, ortadan silindiler, insan yapayalnz kald.
Evrenin ehresi de deiti, insann kendi kendisiyle ilgili
dncesi de; ama dnyalar dnya, insan da insanlar ola
rak kald. Her ey bir btnd. imdi, uzay uzanyor ve
dalyor; zaman tekleye tekleye ilerlemekte; dnya da y
le ve tm, paralar halinde infilak ediyor. Kendisi de da
lan bir uzayda gezinmekte olan, kendi z dalnda gezi
nen insann dal. Unufak olan ve: farkl trden parala
rn yokluu veya biriktirilmesinden bakaca dnleme-
yen btnlk olarak, kendimden ayrlm bir evrende, Ben
de dalyor. Gerekliini yitirmi olduu, ya da onu bir al
dan gibi dndmz iin deil. Tersine, Ben'in kendi
dal, onu oaltyor ve glendiriyor. Tutarlln ve
merkezini yitirdi, ama her zerrecik, kendi kendisini tek bir
Ben olarak, eski Ben'den daha kapal ve kendi zerine ka
panm bir Ben olarak kavryor. Dal oulluk deil,
ama yinelemedir: bir baka kr Ben'le krlemesine dv
en, hep ayn Ben'dir. Ayn olann yayl, oal...
Kiinin deil de Ben'in glendirilmesi, ikili ilevi iin
de dili tehdit etmektedir: hem diyalog olarak, hem de mo
nolog olarak. Birincisi oulluk zerinde temelleniyor;
kincisiyse, kimlik zerinde... Diyalogun elikisi o ki, her
bir kii, bakalaryla konuurken kendi kendisine konu
makta; monologun elikisine gelince, ben asla ben dei
lim, ama benim kendi kendime sylediim eyi dinleyen
kiiyim, bir bakasym... iir her dnemde, bu elikiyi de
yimlere yer deitirterek zmek zerine bir giriim oldu:
diyalogdaki ben'i, monologdaki sen'in yerine geirerek. u
nu demez iir: ben sen'im; unu der: sen ben deilsin. iir
sel imge, tekiliktir. Modern iletiim yokluu denilen olgu,
znelerin okluundan ok, sen'in, her bilincin kurucu e
si^olarak aradan ekilmesinin sonucudur. Bakalaryla ko
numuyoruz, nk kendi kendimizle konuamyoruz. Bu
nunla beraber, ben'in kanserli hcreler gibi oalmas, dn
46
yann ehresinin yitirilmesinin kkeni deil, sonucudur.
Antik an insan, kendisini dnya zerinde yapayalnz
hissettiinde, z benini ve ayn anda da bakalarnn
ben'lerini kefediyordu. Bugn, artk dnya zerinde yal
nz deiliz: dnya kalmad artk. Her ke birbirinin ei ve
hibir yer her yerde. Ben'in sen'e dntrlmesi - btn
iirsel imgeleri ieren imge - , her eyden nce dnya yeni
den belirebilirse gerekleir ancak. iirsel imgelem, mevcu
diyetin kefi deil, ortaya karldr. Para ve dalma
olarak yzeye kann iinde, dnyann ehresini fark et
mek, birinde tekini grmek, dile mecazi gcn geri ver
mek olacak: yani, bakalarna, mevcudiyeti geri vermek. i
ir, bakalarnn aran, tekiliin ortaya karldr.
Dnya, imge olarak ekildiyse bile, yeni bir gereklik
yeryzn kaplyor. Teknik, ylesine gl biimde gerek
ki - grnr, elle tutulur, iitilir, her yerde hazr ve nazr - ,
hakiki gerek, doal ya da doast olmaktan kt: sanayi,
bizim manzaramz, gmz, cehennemimiz. Bir Maya ta
pma, bir Ortaa katedrali veya Barok bir saray, birer
ant olmaktan daha fazla bir eydiler: zamann ve meknn
duyarl noktalar, insann dnyay ve tesini bir btn ha
linde temaa edebildii, ayrcalkl gzlem evleriydiler. Ko
numlar, evrenin simgesel bir kavranna uymaktayd; b
lmlerinin biimi ve yerletirilii, grnr yollarn gerek
kesime noktas olan, ok ynl bir perspektife alyordu:
aa ve yukar dorultuda, ufkun drt bir kesine doru.
Btnlk zerine btn bir bak as... Bu yaptlar, yal
nzca bir dnya gr deillerdi: onu rnekseyerek yapl
mlard; evrenin ehresinin betimlenii, onun kopyas ve
ya sembolydler. Teknik, bizimle dnya arasina yerle
mekte, her trl perspektifi, baklarmza kapatmaktadr:
demirden, camdan ve alminyumdan geometrilerin arka
snda, yalnzca bilinmez var, ekilsizin insan tarafndan he
nz deitirilmemi blgesi var.
I

47
Teknik, ne bir imge, ne de bir dnya grdr. Bir im
ge deildir, nk hedefi gereklii betimlemek veya yeni
den yaratmak deildir. Bir gr de deildir nk dnya-
y bir figr gibi deil, ama insan iradesine u ya da bu l
de boyun een bir gereklik olarak kavryor. Teknik iin
dnya, bir diren olarak kendisini gstermektedir, bir mo
del olarak deil: ekli yoktur, gereklii vardr. Hibir im
geye indirgenemez bu gereklik, tam tamna dleneme-
yen eydir o. Buna karlk, dnyann eski grntlerinden
farkl olarak, llebilmekte, tanmabilmektedir. Antik a-
n.bilgisinde nihai hedef, gerein, ister duyulur mevcudi
yet, isterse ideal biim halinde olsun, temaasyd; tekni-
inkiyse, gerek gerekliin yerine bir mekanizmalar evre
ni koymaya hevesleniyor. Gemiin ara ve gereleri, me
knn iindeydi; modern mekanizmalar uzay kktenci bi
imde yozlatryor. evremizi saran boluk, otomatikle
me eiliminde, veya oktan otomatlam makinelerle dol
muyor yalnzca; bir gler alan artk o, bir enerji ve
ilikiler dm, Antik an kozmoloji ve felsefelerindeki
az ok devinimsiz alandan veya yzeyden bambaka bir
ey... Tekniin a, bir ynyle, eski uygarlklarn evren
sel ritimlerinden kopu; dier ynyle modern kronomet-
rik zamann hzlan ve sonuta, iptalidir. Her iki kta da,
bu, kesintili ve ba dndrc, lm olmasa bile en azn
dan betimlemeyi dlayan bir zaman. Sonu olarak teknik,
dnyann imge halindeki yadsm zerinde temelleniyor.
unu da eklemek gerekir: o, bu yadsma yznden teknik
tir. Dnyann ehresini teknik yadsmyor; ehrenin yitirili-
i teknii mmkn klmaktadr.
Gemiin yaptlar, deyimin her iki anlamyla da, evren
sel modellerin replikleriydi: evrensel modelin kopyalar ve
dnyaya verilen beeri yant, uzayn kendi kendisine syle
dii iirin uyak veya drtlkleriydi. Dnyann simgeleri ve
dnya ile sylei: birinciler, evrenin ehresinin yeniden
48
retilii olarak; kincisi, insan ile d gereklik arasndaki
kavuma noktas olarak. Bu yapUar bir dil'di: bir dnya .
gr, insanla onu evreleyen ve onu tutan btnlk ara
sndaki bir kpr... Tekniin yaplar - fabrikalar, hava
alanlar, enerji santralleri ve dier devasa kitleler - muhak
kak ki gerektir, ama birer mevcudiyet deildir; betimlemi
yorlar: eylemin iaretleridir bunlar, yoksa dnyann grn
tleri deil. Bunlarla iinde yer aldklarr doal evre ara
snda ne bir diyalog, ne de haberleme var. Yapt deil/bi
rer aratr bunlar; mrleri ilerliklerine baldr ve biim
lerinin de, etkinliinkinden bakaca bir anlamll yoktur.
Bir cami veya Roma andan kalma bir utku ant, batan
aa anlama brnm yaptlardr: ebedi anlamllklar ifa
de ettikleri iin ayakta duruyorlar, yoksa, yapldklar mal
zemenin u ya da bu ldeki direncinden dolay deil. Pa-
leolitik an maaralar bile, bize, belki zlmesi imkn
sz, ama asla anlamdan yoksun olmayan bir metin neri
yorlar. Tekniin ara ve mekanizmalar, iler halden ktk
lar anda anlamszlarlar: hibir ey sylemezler bize, me
er ki artk hizmet d kaldklarn anlatalar. Demek olu
yor ki teknik, tam anlamyla bir dil, bir dnya grne
dayanan srekli bir anlamllklar sistemi deildir. Geici ve
deiebilir anlamllklarla sistemi donatlm iaretlerin re-
pertuvardr: u ya da bu ldeki bir direnle karlama
sna gre, u ya da bu biimde rgtlenmi olan gerekli
in deitirilmesine ynelik faaliyetin, evrensel bir szl
dr. Gemiin ozan, toplumun ve ann ona nerdii
dilden ve mitolojiden beslenmekteydi. Bu dil, bu mitoslar,
her uygarla zg dnya grlerinden ayrlamazd. Tek
niin evrensellii ise, dinlerin ve eski felsefelerin evrensel
liinden farkl: bize dnyann bir grnn deil, btn
insanlar iin bir ve ayn olan bo bir mekn sunuyor. mle
ri bir dil oluturmuyor: bunlar, insan kefedilmemi ger
eklikten ayran, hep hareket halindeki snrlar belirleyen
49
imlerdir. Teknik, dgcn her trl mitolojiden kurtarr
ve onu bilinmezle yz yze getirir. Onu kendi kendisiyle
yz yze getirir ve dnyann her trl grntsnn yok
luu iinde, kendi kendisini biimlendirmeye iter onu. te
bu, iirdir. Tekniin imlerinin yapt gibi ve tpk onlar gi
bi durmamacasna geri evrilen bir anlamlln peinde,
ekil verilmemiin zerinde ykseltilmi olan iir, bir bo,
ama beklentilerle dolu mekndr. Henz mevcudiyet deil
dir bu: bir anlam arayan ve bu araytan bakaca bir anlam
tamayan bir yndr.
Tarih bilincinin, modern insann byk edinimi olduu
sanlyordu. Bu bilin, tarihin anlam zerine yantsz kalan
soruya dnt. Teknik bir yant deildir. Eer olsayd,
olumsuz yant olurdu: tmden yok edie muktedir silahla
rn kefi, tarihin anlamna, halklarn ve snflarn hareket
ve mcadelelerine isel olduu varsaylan neden hakknda-
ki her trl varsaym ve kuram askya almaktadr. Ama
diyelim ki bu silahlar kefedilmedi, ya da onlara sahip olan
gler, imha etmeyi kararlatrdlar onlar: teknik dnce,
gemi felsefelerin yegne sa kalan, o bile bize gelecee
dair bir ey syleyemezdi. Teknik, u ya da bu deiiklii
ngrebilir, hatt bir noktaya kadar, gelecein dnyasn
da kurabilir. Bu anlamda, gelecein yaratcsdr o. Ama
hazrlad mucizelerin hibiri, insann tarihi varlk olarak
ve de insan olarak diye eklemeliyim, deimelerin nedeni
ve hedefi konusunda kendi kendisine sorduu o tek soruya
yant veremeyecektir. Bu soru, tohum halinde, bir insan
dncesi ve bir dnya imgesi bile iermektedir. Bireysel
ve kolektif olarak, insann var oluunun anlamna ilikin
bir sorudur bu; onu sormak demek, yantnn, veya yant
olmaynn, tekniin ulaamad alanlardan kaynakland
n sylemek demektir. Bylece teknik, her gn bir yeniyi
kefetse bile, bize gelecee dair hibir ey syleyemez.
Onun faaliyeti, bir bakma, gelecein hi durmamacasna
50
tahrip edilmesiyle edeerdir. Gerekten de, kurduu gele
cek, her geen gn daha az dlenir trden ve bu haliyle
de duyulara ulamaz olduu srece, gelecek olmaktan
kar: zerimize doru gelen ey, bilinmez olandr. Kendimi
zi gelecein iinde tanmay bir kenara braktk.
Gelecein imgesinin yitirilii, diyordu Ortega y Gasset,
gemiin kesilip atlmasn gerektirir. Ve bu dorudur: bi
zim gzmzde anlamla dolu olan her ey, anlamsz bir di
zi aba ve yaratm gibi grnyor imdi. Duyu yitimi, k
renin iki parasn, lm ve yaam etkiliyor: lmde^ya-
ammzn ona verdii anlam vardr; ve yaamn yegne
anlamll da, lm karsndaki hayat oluudur. Teknik,
btn bunlar hakknda, bize hibir ey retemez. Onun
felsefece erdemi, sanki felsefeden yoksunluundan ibaret
tir. Belki de bu bir felaket deil: teknik yznden, insan,
binlerce yllk felsefelerden ve dinlerden sonra, yeniden
kefedilmekle ba baa. Tarihin bilinci, trajik bilin plarak
belirdi; bugnn gereklii, kendisini bir gelecee yanst
myor artk: srekli bir enstantane o. Trajik bilin diye yaz
dm, Yunan trajedisine muhtemel bir dn dnd
mden deil, ama yeni bir iirin lsn vermek iin.
Tarih ve trajedi bark terimler deil: tarih iin, deiimin
dnda, nihai olan hibir ey yoktur; trajedi iinse, nihai
olan btn bir deiimdir. Bugn lmeye yatm, tarihi du
yarlla zg trlerin, roman, dram, eleji, komedi oluu
bundan. ada ozan, tarihi bilin dnemi oluuyla dier
lerinden ayrlan, tarihi bir zaman yayor; bu bilin, imdi
tarihin anlam bulunmadn, ya da eer varsa, bu anla
mn onun iin ulalmaz olduunu fark etmektedir. Zama
nmz, dlenebilir veya ngrlebilir gelecek olarak, tari
hin sonunun zaman. Durmadan bzen bir imdi'ye s
ktrlm olarak, kendi kendimize soruyoruz: nereye git
mekteyiz? Aslnda yle sormalyz kendimize: hangi za
manda yaamaktayz? Bu sorulara kesin yantlar verebile
51
cek bir kii kacam sanmyorum. zellikle Birinci Dnya
Sava'ndan itibaren tarihi hareketin hzlan ve tekniin,
dnyay homojen bir mekn haline getiren evrensellii, so
nuta, btn yerler olan bir yerdeki bir tr delice hareket
sizlik gibi kyor karmza. iir bir imdi'nin ve bir bura-
s'nm araydr.
Yukardaki betimleme, eksik ve yetersiz. Ama belki de,
ileride, iirin muhtemel ynelilerini gzlememizi engelle
yecek lde deildir. nce: dnyann grntsnn, bir
birinden kopuk paralar halinde dal tekdzelikte ve bu
yzden de, teki duygusunun yitiriliiyle sonulanyor.
Teknik, kendi ynnden, bize yeni bir dnyann grnt
sn getirmediyse bile, eski mitolojilere dn imknsz
latrd. Bizim zamanmz olan bu zaman akp gittii sre
ce, ne gemi var, ne gelecek, ne tarihten ncede yer alan o
altn a, ne tarihin bitiindeki falanster (Fourier'nin siste
minde, bir arada alp, yaayan emekiler topluluu. ev.
notu.)... Ozann zaman, gelen gn yaamak ve de onu, iki
eliik trde yaamaktr; sanki tamamlanamayacakm gibi
ve sanki hemen o anda tkeniverecekmi gibi. Bylece, ha
yal gc, olsa olsa bugnk somut hayat ele geirdiini ve
ycelttiini - kefedip yansttn - iddia edebilir. Burada,
kefetme terimi, iirsel deneyimi belirtmektedir; teki, yan
stma terimiyse, tmyle iire yaslanmaktadr; buna biraz
sonra deineceim.
Birinci terime bakacak olursak, ncelikle syleyeceim
ey, somut hayatn, bize ada toplumu kabul ettirmeye
alan tekdze var olua kar, gerek yaam olduudur.
Breton sylemiti bunu: Gerek var olu, tededir. Ve bu te,
buradadr, bu burada ve bu imdi'de. Gerek hayat, ne
gndelik yaama, ne de kahramanca var olua kardr; en
alakgnll olanlarn da dlamakszm, eyleyilerimiz-
den her birindeki tekiliin bir rpda alglandr. Bylesi
durumlar, ou zaman, bence doru olmayan, zihinsel dene
52
yim terimiyle ifade ediliyor. Oysa burada sz edilen eyin
zihinsel stnlk tayan bir gereklik olduunu iddia et
memize izin verecek hibir ey yok; esasen, zihnin beden
sel hayattan, ya da bir o kadar yanl olarak madde adn
verdiimiz eyden temelden ayr olduunu dndrecek
hibir ey yok ortada. Bu deneyimler, hem istisnaidir, hem
de deil. sel ya da dsal hibir yndet - ister meditasyon
olsun, ister uyuturucular, cinsellik, ileci uygulamalar ve
ya daha baka bedensel veya zihinsel yntemler - tekilii,
tek bana ortaya kartamaz. tekilik beklenmeyen bir ye
ti, hayatn hayata gnderdii bir iarettir, yle ki bu iareti
almak, ister ahlaki, ister zihinsel dzende, hibir baar ya
da farkllk getirmez. Hi kukusuz uygun durumlar ve da
ha incelmi huylar vardr, ama orada bile deimez bir ku
ral bulunmaz. tekilik, gndelik eyleyilerimizin rgsn
de yaadmz deneyim olarak, her eyden nce, bizim
neysek o olmaktan kmakszn bakalar olduumuz ve
nerede bulunuyorsak orada bulunmaktan ayrlmakszn,
gerek varlmzn baka yerde olmas olgusunun srekli
alglandr. Biz bir tede'yiz. u demektir tede: burada,
hatta imdi, bir yandan unu veya bunu yaparken... Ve de
u demektir: ben yalnzm ve ben seninleyim, her zaman
burada olan bir ne-bileyim-nerede'de. Senin'le ve bura'da:
sen kimsin, ben kimim, nerelerdeyiz biz, buradayken?
Kar durulmaz, kaak, tanmlanmaz, ngrlmez ve
srekli olarak hayatlarmzn iinde mevcut tekilik, dinle,
iirle, akla ve benzeri baka deneyimlerle karyor. Bizzat
insanla ortaya kyor, yle ki, eer insan emei ile insan
olmusa, olmak ve dier hayvanlar gibi olmamak eklinde,
kktenci tekiliini alglayarak kendisinin bilincine eriebil
mitir. Erken paleolitik adan gnmze kadar, almla
r, byy, dini, iiri, sanat ve kadnlarn ve erkeklerin
dlenmi ve yaanm gndelik hayatlarn besledi. Ge
miin uygarlklar, kendi dnya grlerine, tekiliin im
53
gelerini ve alglamalarn dahil etmilerdi; ada toplum
onu, akl, bilim, ahlak ve salk adna mahkm ediyor.
Gncel yasaklamalar onu derinlere itip ekilsizletiriyor,
daha byk bir iddet veriyor ona, ama onu ortadan kald
ramyor. Eer tam tamna tersi sz konusu olmasayd, ben
ona temel deneyim derdim: insann, sanki dnyann ve
kendi z varlnn temelleri ekilmicesine, bir tr hare
ketsiz uu halinde yaylanverii...
Deminkinden daha engin ve daha eski bir deneyim sz
konusuysa da, yukarda belirtildii gibi, rasyonalist dn
ce, onu, dini mahkm ederken gsterdii kararlln ay
nyla mahkm etmektedir. Modern din eletirisinin, tanr
sall, yegne ve kiisel bir yaratc Tanr'nm Jdeo-
kretiyen kavramna indirgediini yinelemek, belki de ge
reksiz kamayacak. ada eletiri, bylece, ilkel animizm
lerden kimi doulu sekilerin ve dinlerin ateizmine kadar,
tanrsalla ilikin daha baka kavramlar olduunu unut
maktadr. Bat ateizmi, polemiki ve din-kartdr; bir ya
ratc tanr kavramn tanmayan Dou ateizmi ise, tanr ile
yaratlan arasndaki duvarlarn ykld btnln tema
as... Dahas, tanr-kartlnn tesinde, bizim ateizmi
miz, yaradanclmzdan hi de daha az "dindar" deildir;
din-karit inanlarnn iddetiyle tannan bir byk Fran
sz ozan, bana bir gn yle dediydi: Ateizm bir iman iidir.
Hi de hafife alnamayacak bu cmlede, Tertullien'in, hatta
Saint Augustin'in sesi duyuluyor. unu da ekleyelim ki,
din dncesinin kendisi de, baka uygarlklarn inanlar
na arlkla uyarlanan bir Bat kavramdr. Hint Santana
dharma's - ki birok "dini", bu arada Samhya sistemi gibi
baz ateist inanlan da kapsar - , ya da in taoizmi, szce
Bat'da verilen anlamyla, kendilerini din diye adlandr
makta zorlanrlar: bunlar ne bir ortodoksluu, ne de bir
dnya-tesi yaam ngrmektedirler... Tanrsal olann de
neyimi, btn dinsel tasarmlardan daha eski, daha kendi-
54
liginden ve kkencidir. Ne bir kiisel Tanr dncesinde,
ne bir tanrlar okluu dncesinde tkenir: btn tanr
lar tanrsaldan kaynaklanr ve ona dnerler.
Nihayet, pek ok kez sylenmi olan anmsatacam:
tanrsallk kavramm yok saymakla, rasyonalizm, insann
zn sakatlamaktadr. Bizi Tanr'dan kurtarmakta, ama
daha da dar bir sisteme kapatmaktadr. Aalanm d-
gc cn jmakta ve Tanr'nn cesedinden, kaba fetiler
frlamakta: Rusya'da ve baka lkelerde, nderin tanrlat-
nlmas, ifade edilene deil, ifade edie tapnma, partinin
yaradanlatnlmas; bizde ise, ben'in idolletirilmesi... Ken-
di-kendisi olmak, kendini oalmaya mahkm etmektir, zira
insan teki olmann hi bitmeyen arzusudur. Ben'in idol
letirilmesi, mlkiyetin idolletirilmesine gtryor; Hris
tiyan Bat toplumunun gerek Tanr'snn ad, bakalarna
egemen olmaktr, dnyann ve insanlarn benim mlkiyetle
rim, benim eylerim olarak kavranmasdr, gnmzn k
sr dnyas, embersi cehennem, iir yeteneini yitirmi in
sann aynasdr. Byle bir insan, tr ve cins snflandrmala
rna indirgenemeyen, saf nitelik halindeki tm eylerle bir
likte, lye ve nicelie smayan gerein o engin toprak
laryla her trl ilikiyi, kendisine yasaklamtr: yaamn
tzn yasaklamtr kendisine.
Romantik ozanlarn ve onlarn modern miraslarnn is
yan, Tanr'nn srlmesine kar bir protestodan ok, insa
nn yitirilmi olan teki yarsnn aran, bizi teki ile ileti
ime sokan o blgeye doru bir initir. Bu yzden hibir or-
todoksluun iinde yer alamyor, ne de tmyle herhangi
bir inanca balanabiliyorlar. sa'nn veya Orfeus'un, eyta
nn veya Meryem'in arkasnda, bizim tanrsal, ya da teki
adn verdiimiz gerekliklerin gerekliini aryorlar. Bu
noktada, ada ozanlarn durumu tmyle farkldr. Hei-
degger bunu harikulade bir ekilde dile getirmiti: Tanrlar
iin fazlasyla gecikerek geliyoruz ve tanr olmak iin de fazlasy-
55
r
I
i
j
la erken; ve unu da ekler: ki insan onun balanm iiridir. In-
| san tamamlanmamtr, bu tamamlanmamln iinde
kendi ls bulunsa bile; ve bunun iin, onlarda kendi
kendisini gerekletirdii ve yine de hibir zaman tmyle
tamamlanmakszn tamamland imgeleri, iirleri yaratr.
Bizzat kendisi bir iirdir. O, gerekten olmann her zaman
mevcut imknyla ve tamamlanmaml iinde, kendisini
tamamlayan varlktr. Ne ki tarihsel durumumuzu belirle
yen ey, fazlasyla ge ile fazlasyla erken. Fazlasyla ge: tan
rlarn, kararsz aydnlk iinde kaybolduklarnda, gemi
in btn mitolojilerini silip spren ufua gmlm k
l gvdeleri; fazlasyla erken: gerek mevcudiyetine rastla
mak zere kendi kendimizden kan varlk, temel dene
yim... Nesnelerin arasnda geziniyoruz, dncelerimiz d
np duruyor ve bu arada, yzeye kan, henz ad konma
m bir eyleri alglayabiliyorsak, ite hepsi o kadar.
tekiliin deneyimi, varln, fizik olanlarndan biyolo
jik olanlarna kadar btn grnmlerinde, mevcut olan
bir ayrlma ve birleme ritminin iki u noktasn bir araya
getirir. nsanda, bu ritim, d, yabanc bir dnyadaki
yalnzlk duygusu ve birleme, btnlkle uyum olarak di
le gelir. Hepimiz, bir anlk bir arada, ayrlmann ve birle
menin deneyimini yaadk. Sonradan, o kesin kan yalan
lansa bile, gerekten k olduumuz ve o annn ebediyen
sreceini dndmz gn; zaman dipsiz derinlikleri
ni aarken kendi kendimizin sonsuzluuna indiimiz ve
kendi kendimizi, kendisini ortadan kaldran bir yz ve
kendisini sfrlayan bir sz olarak seyrettiimizde; krn or
tasndaki u aac grdmz ve imdi ansn yitirmi
bile olsak, yapraklarnn neler sylediini, gkyznn tit
reimini, gnein son klarnn arpt beyaz duvardaki
yansmalar duyumsadmz akam; ya da sabahlardan bi
rinde, imenlere uzanm, bitkilerin gizli yaamn dinler
ken; ya da yine akam, denize kar, dik yamal bir kyda.
56
Yalnz ya da birlikte, Varlk' grdk, Varlk da bizi. Bu,
teki hayat mdr? Deil; gerek hayattr, her gn yaadm
hayat... teki, bize dinlerin vaat ettii zerine kesinlikle
syleyebileceimiz hibir ey yoktur. Kendi lm sonra
sndaki yaam dnmek, bir kibir ve kendi ben'imize a
r bir ballk rnei sergilemek olmaz m? Btn var oluu
beeri ve dnyevi modele indirgemek, Varlk'n imknlar
dnldke, bir miktar dgc eksikliini ortaya koyu-
^yor. Daha birok var olu biimi olmak gerekiyor ve belki
de lmek, yalnzca bir geitir. Bu geiin, bireysel kurtulu
veya yokolula anlamda olabileceinden kukuluyum.
Her trl kta ben, varlk'a, deien varlk'a yknyo
rum, ben'in kurtuluuna deil. teki hayat orada deil, bu
rada aryorum. iir insan lm karsnda teselli etme id-
dasmda deildir, ama onu hayatn ve lmn ayrlmaz ol
duunu; btnln bunlar olduunu duyumsatma iddia
sndadr. Somut yaam yakalamak demek, hayat-lm if
tini bir araya getirmek, birini tekinin iinde, seni bende
bulmak ve bylece dnyann ehresini, asl, paralarnn
dal iinde kefetmek demektir.
Paralarnn dal iinde... iir, iinden bir dolu anla
mn fkraca bir ideogram gibi, bir avu iaretin yansd
o titreen uzay deil mi? Uzay, yansma, ideogram: bu
szck, bir yazy iine alan ve ayakta tutan bir yer'i, bir
buras'n yaymaya ynelik bir ilemi antryor: bir araya
gelen ve bir ekil, bir anlamllklar tohumu oluturmaya a
lan paracklar. iiri, canl bir uzaya yaylm bir iaretler
manzaras olarak sunarken, bir kitabn sayfasn dnm
yorum: ateten bir takmada gibi grnen Asor adalarn
dnyorum, 1938 ylnda bir gece, Afganistan vadilerin
deki kara ger adrlarn dnyorum, uyuyan bir ken
tin zerindeki parat yamurunu dnyorum, bir avlu
nun zeminine serpimi minicik krmz karnca yuvalar
nn kraterlerini dnyorum, Muson yamurlarndan
57
sonra Hindistan'n ipildeyen barnda imgesini oaltan,
yok eden, kaybedip yeniden buldurtan mehtab dnyo
rum. Yldzlar: ideogramlar. Hi duyulmam bir mzii
dnyorum, gzlere seslenen bir mzii, hi grlme
mi bir mzii. Bir zar atmm dnyorum.
Bir prozodi ve yazlm olarak modern nazm, serbest ve
zin ve dz nazmla balar; Bir zar atm bu dnemi kapat
makta ve bizim henz kefetmeye koyulduumuz, bir ba
kasn amaktadr. Anlamllnn ift yn var. Her ey
den nce, "idealist" iirin mahkmiyetine iaret eder, tpk
Cehennemde Bir Mevsim'in de "maddeci" iiri mahkm edii
gibi; eer Rimbaud'nun iiri, kelamn tarih iinde madde
lemek zere giritii abay lgnlk ve sofizm olarak ilan
ediyorsa, Mallarm'ninki, iiri evrenin ifte lkesi haline
getirme iddiasnn samaln ve hilii bildirmektedir. Ne
ki, Cehennemde Bir Mevsim'den farkl olarak, Bir zar atm, i
irden vazgemeyi nermez; tersine, Mallarm, iirini ger
ekten de yeni bir trn modeli diye sunmaktadr. Eer
yazma eyleminin hiliine dair bir iirden sz edildii d
nlecek olursa, ilk bakta olaand bir iddiadr bu,
ama yeni bir iirsel tarz at dikkate alnrsa, kendi kendi
sini btnyle dorulamaktadr. Bu metinde, iirsel yaz
en yce artmna ve en u dalmna ulamaktadr. Ayn
zamanda da, yaznsal alan olarak sayfann doruu ve bir
baka alann balangcdr. iir, dz bir izgi zerindeki art
arda geliler deildir artk. Bizi, imgelerin ve eylerin, as
lnda olduu gibi, ayn veya farkl uzaylarn ezamanl an
larnda ve farkl blgelerinde deil de, sanki bunlarn birbi
rini izleyerek kendilerini gsterdikleri ve bize uzunlamas
na bir dnya gr kabul ettirmeye alan tipografik zor
balktan kurtarr. Bir zar atm, soldan saa ve yukardan
aaya doru okunmakla birlikte, cmleler, bir evrenin
iindeki gne sistemleri gibi, az ok bamsz merkezlerde
ekillenme eilimindedir; her cmle bei, btnle olan
58
ilikisini yitirmeksizin, sayfann u veya burasnda, kendi
ne zg bir alan yaratmaktadr; ve bu ayrk uzaylar, ze
rinde iki veya* szcn btnden syrld tek bir y
zey halinde kaynar bazen. Tipografik yerletirme, modem
tekniin, zellikle de elektroniin yaratt gerek uzayn
duyurusu, yeni bir iirsel esine uyan bir biim. Bu esinde,
iirin gerek zgnl yatyor. Mallarm bunu Gezinme
ler'de (Divagations) ve baka notlarnda birok kez akla
mt: Bir zar atm'nm yenilii, bir eletirel iir olmasndadr.
Eletirel iir: yanlmyorsam, bu iki eliik szcn bir
araya gelii, kendi z yadsnn ieren ve bu yadsn,
arknn, evetleme ve yadsmaya eit uzaklktaki k nok
tas haline getiren bir iiri artryor. iir, Mallarm tara
fndan dilin mutlakla yegne aynlatrlma imkn olarak,
dil iin mutlakln imkn olarak tasarland lde, ken
disini bir iir biiminde her gerekletirdiinde, kendi ken
disini yadsr (saf ve hipotetik haldeyken bile; yazarsz, za
man ve meknsz, hibir eylem rastlanty ortadan kaldr
mayacaktr) - meer ki iir, ayn zamanda bu giriimin bir
eletirisi olmasn. Yadsmann yadsn, rastlanty sfrla
yp, hiliyor. iir, zarlar atma eylemi veya rastlanty orta
dan kaldracak olan sayy telaffuz etme eylemi olarak
(nk saylar btnlkle rastlaacaktr), hem samadr
hem de deil: Igitur'un karalamalarndan biri, var oluunun
karsnda der, yadsma ve evetleme kmaza saplanr. O Sama
y ierir - onu, gizlice yanna eker ve var olmaktan alkoyar: bu
da Sonsuza, olmak imknn verir (4). Mallarm'nin iiri, d
ledii ve de asla yazmad o yapt, iir ve evren arasndaki
ok zel badakl ifade etmesi, ya da daha doru bir de
yile tketmesi gereken o ezgi deildir; ama, bir bakma,
(4) iirin evetleyici anlamn ortaya karanlarn ilklerinden olan
Gardner Davies'in yorumunu izliyorum ksmen. (Zar atmnn
aklc aiklarhasna doru, Paris, 1953.)
59
Bir zar attm bunu iermektedir: bu yazlmam yapt, onun
kalk noktasdr. Mallarm, grnte birbirini dlayan
iki ihtimalle (eylem ve savsaklan, rastlant ve mutlak)
karlamakta ve bunlar ortadan kaldrmakszn, koullu
bir evetleme halinde zmektedir - kendi kendisini durma-
macasma yadsyan ve bylece evetleyen bir evetleme, zira
kendi kendisinin yadsmyla besleniyor. Kendilerinin de
mutlak olacaklar koullar iinde bir mutlak iir yazmann
imknszl - Igitur ve Bir zar atm'mn ilk blmnn te
mas - , eletiri ve yadsma sayesinde, imdi ve burada, son
suza doru alm bir iir yazma imknna dnmekte
dir. Bu iir, mudak zerine, geici ve buna ramen yeterli,
mmkn olan tek bak asdr. iir rastlanty yadsmaz,
ama onu etkisizletirir veya eritir: rastlanty sonsuzlua in
dirger. iirin yadsm, ayn zamanda, sonsuzlua doru
uzatlm gerek izgi olan iirsel eylemin, neeli gnenii-
dir: Her dnce, bir atmlk zardr. Ozann frlatt bu zar
lar, rastlantnn ideogramlar, uzayda dnp duran ve her
anlk birleimlerinde, asla tam olaraK telaffuz etmeden,
mutlak sayy, oluum halindeki to-plamn btnn bildiren
bir burtur. yle bir toplam ki, semavi ilevi, onu taland
ran son birka noktaya dokunduu zaman sona erebilir an
cak. Mallarm bu noktann hangisi olduunu sylemiyor.
Bunun mutlak ve greli, nihai ve geici bir nokta olduunu
dnmek ataklk deildir; her okuyucunun veya, daha
dorusu, her okumann getirip brakt nokta: oluum ha
lindeki toplamn btn.
Maurice Blanchot, gelecein nazmnn bu temel metni
zerinde yazlm olan en youn ve kapsaml denemeler
den birinde, Bir zar atm'mn kendi z okunuunu ierdii
ne iaret eder (5). Eletirel iir kavram, gerekten de bir
(5) Le Livre Venir (Gelecein Kitab), Paris, 1959,
60
okuma biimini gerektirir ve Mallarm, cmlelerle szck
lerin birbirlerine yansyaca ve bir bakma, karlkl ola
rak birbirlerini seyredip okuyacaklar ideal bir yaza, o
unlukla bavurmutur. Blanchot'nun szn ettii oku
ma, herhangi bir okuyucusunun, hatta ayrcalkl bir okur
olan yazarn kendisinin okumas dahi deildir. Mallarm,
yazarlarn biroundan farkl olarak, bize her ne kadar
kendi yorumunu zorlamazsa da, bu yorumu, yine de oku
run kaprisine brakmaz. Okuma ya da okumalar, akldan
veya sesli sylemenin her bir anndaki farkl blmlerin
karlkl ilikisine veya kesimesine baldr. Beyazlklar,
parantezler, taklar, tipografik yerletirmeler lsnde
sentaks yaplanmalar, zellikle de iirin taycs olan fiil
zamanlar, sylemi belirsizlik iinde tutan art balac olan
u Eer..., btn bunlar, szcklerin karlkl dnl-
ne' gerekli olan mesafeyi, satrlar ve satrlar arasnda yarat
mann eitli yntemleridir. Kendi kmldannda, bz
me ve genileme eklindeki ifte ritminde, kendini sfrla
yan ve kendi kendisinin kukulu evetlemesine dnen
yadsynda, iir birbiri ardnca sralanan yorumlarn do
urur. Bu znellik deildir, ama, Ortega y Gasset'nin kabul
edecei gibi, bize deerleri arasndan bir yorum imknn
veren farkl bak alarnn kesimesidir. Bunlardan hibi
ri, nihai olarak kalc deildir, belki'sini sonsuza gnderip
rastlanty emen o sonuncu cmle (Her dnce bir atmlk
vardr) bile; ve hepsi de, zel almlar iinde, nihaidir: s
rekli oluum halindeki toplamn btn. Bir zar atmnm
sonu yorumu yok, nk iirin nihai sz, bir biti sz
deil. Bir dostuna yazd mektupta, Mallarm, tahrip be
nim Beatrice'im oldu diyor; yolculuun sonunda, ozan, ev
renin simgesi veya arketipi olan de'yi temaa etmiyor,
ama bir burcun imlendii bir uzay temaa ediyor: iirini.
Bu ne bir imgedir, ne de bir tz; oluum halindeki bir top
lam, olumakta olan, bozulan, yeniden biim kazanan bir
61
avu imdir. Bylece, mutlak' haber verme imknn yads
yan, kelamn iktidarszlna adanm bir iir, ayn anda
hem gelecein iirinin arketipi, hem de kelamn egemenli
inin genel evetleniidir. Hibir ey sylemez, ama btn-
l iinde dil'dir. Kendi kendisinin yazar ve okuru, yaz
ma eyleminin yadsm ve kendi z sfrlamndan, hi dur-
mamacasna yeniden doan yazdr.
Bir zar atm'nm son dizelerinin oluturduu gezginci
burcun frlad ufuk, bo bir, uzaydr. Burcun kendisinin
de gvenli bir var oluu yok: o bir ekil deil, ama bir ekil
lenme imkndr. Mallarm, hi olan bir uzay ve tzsz bir
zaman; sonsuz bir saydamlk, dnda hibir ey gstermez.
Dnyaya bu bak, gemiin byk ozanlarmnkiyle bir k
yaslayn - Dante veya Shakespeare'yi anmaya gerek yok:
Hlderlin veya Baudelaire'i saymak yeterli - , deiimi he
men fark edersiniz. Dnya, imge olarak, buharlamtr.
Tm iirsel ynelim, belki szcnn ikircikli imi olan o
zarlar drmemek iin, avcu smsk kapatmaya indir
genmektedir. Ya da, zarlarn da yitip gittiklerini gstermek
iin, avcunu amaya... Her iki tavr da ayn anlam tamak
tadr. Mallarm, hayat boyunca, evrenin ikizi olacak bir ki
taptan sz etmiti. Bu kitabn nasl olacana dair onca say
fa harcamas ve dnyaya bakma dair bize verdii onca
ey, benj hl hayrete drr. Dostlarna ve yazt kii
lere fsldadna baklrsa, evren ona bir ilikiler ve ileti
imler dzeni gibi geliyordu, Baudelaire ve romantiklerin-
kinden farkl olmayan bir dnce; bununla beraber, onu
gerekte nasl grdn, ya da grd eyin ne olduu
nu, asla aklamad. Dorusu u ki onu grmyordu: yer
yznn ehresi yoktu artk. Blake ve onun imgeler, ucu
beler ve tuhaf yaratklarla doldurulmu evreniyle olan
fark, eer her iki ozann da egemen g olarak kabul ettik
leri d gc adna konutuu anmsanrsa, daha bir nem
kazanacaktr. Farkllk, yalnzca huylarn ve duyarllklarn
62
eitliliinde yatmyor, ama The marriage of heaven and hell
(793)'i Un coup de ds (1897) (Bir zar atm)'ten ayran yz
ylda yatyor. iirsel imgelemde ortaya kan deiiklik,
dnyann grnmn etkileyen imgelemle balantldr.
Blake, grnmeyeni grmektedir, nk her ey, onun
iin bir ekil saklar. Kendi tz iinde, evren, gsteri al
dr, kendini yanstan arzudur: d gcnn, enerjiye imge
sel ve duyarl biimler vermenin tesinde, bakaca misyo
nu yoktur: Mallarm, adna konum-deitirme (transpositi
on) dedii ve her trl gerek nesneyi imgesel klan bir i
lemle, grnebiliri sfrlar: d gc gereklii dnceye
indirgemektedir. Bundan byle, dnya ne enerjidir, ne de
arzu. Gerekteyse, ona szsel benzeim iinde bir araya
gelme imknn veren iir olmazsa, hibir ey olamayacak
tr. Blake iin ncelikli gereklik, tm imgeleri ve arketiple-
ri ieren dnyadr; Mallarm iinse kelam... Tm evren ila
hi atla dolu hale gelir; eer dnya ide ise, gerek var olu
un kipi de mutlak dilinkinden bakas olamaz: kitaplarn
Kitab olacak bir iir... Servenin bir ikinci dneminde,
Mallarm, ide'nin de, kelam'n da, mutlak gerekler olma
dn anlar: doru olan yegne kelam belki'dir ve de dn
yann yegne gerekliinin ad, sonsuz olabilirliktir. Dil,
tpk dnya gibi saydamlamakta ve gerei dil adna sfr
layan konum-deitirme (Transposition), imdi kelamn ken
disini sfrlamaktadr. Kelam ve evren arasndaki birleme,
sz ya da sessizlik deil, ama anlamn aray peindeki bir
im olan, allmadk bir biimde tamamlanmaktadr.
Bir zar attmnm ufku, her ne kadar tekniin ufku deil
se de - sz daar hl sembolizmin anima mundi dnce
sinde ve evrensel iletiimde temellenen sz daar - at
uzay, asl tekniin karlat uzaydr: grntsz dnya,
dnyasz ve sonsuzcasma gerek gereklik. Marx'i, ou
zaman ve bazen de haksz yere, estetik krlkle sularlar,
oysa uyanlarndan biri, ada ozann durumunu hayret
63
verici bir dorulukla haber veriyor: modern dnya, doa ile
her trl mitolojik ilikiyi, mitoslar araclyla dile gelen her
trl ilikiyi dlayarak gelien; ve bylece sanatda da mitoloji
den bamsz bir d gc varsayan bir toplumdur... D gc,
dnyann her trl grntsnden boalm olarak - bir
mitoloji de bundan baka bir ey deildir - kendi zerine
kapanyor ve bolua alyor: bombo bir imdi ve bir bu
rada. Gemiin ozanlarndan farkl olarak, Mallarm, bize
bir dnya gr sunmuyor; ayn eklide, insan olmann
ne demeye geldii veya gelmedii konusunda da bir ey
demiyor. Bir zar atm'mn ak seik atfta bulunduu ba
lar - belli bir balanan olmakszn: rasgele birine - , bir bi
imdir; dahas, bizatihi olabilirliin biimidir: dnyaya ka
pal, ama adsz uzaya ak bir iir. Srekli dnm halin
deki bir imdi, akam karanlnda bir le vakti - ve in cin
top oynayan bir buras. Buras'n doldurmak, gelecein
ozannn tutkusu olacaktr. Her trl kta, bamz, Mal-
larm'nin kelam deil, at uzay...
Dnya imgesinin yok oluu, ozann yok oluunu by
tyor: hakiki gereklik onun dnda deil, ama ta iinde,
kafasnda veya yreindeydi. Mitoslarn lm, onun ken
di mitosunu dourdu: grn irileti, yle ki yaptlar bi
le, evrenin var oluundan ok onun dehasnn kantlan ola
rak, tli ve sapm bir deer kazand. Mallarm'nin ynte
mi, yaratc yok edi veya konum-deitirme (Transposition)
ve de daha bir fazlasyla gerekstclk, srad varlk
olarak ozan dncesini, sonsuza kadar ykmtr. Gere
kstclk, srad hal olarak, esinlenmeyi yadsmad: bu
nun ortak bir zenginlik olduunu ne srd. iir hibir
zel yeti istemez, ama bir tr zihinsel yreklilik, ayn za
manda bir bo-verme de olan bir telere-uzanma gerektirir.
Breton, dilin, ne kadar yce olursa olsun herhangi bir bi
reysel yetiye stn olan yaratc gcne duyduu inanc,
hi bkmadan vurgulad. te yandan, ada yaznn genel
64
devinimi, Joyce ve Cummings'ten Queneau'nun deneyim
lerine ve elektroniin szsel bileimlerine kadar, dilin ya
zar zerindeki egemenliini kurmaya yneliyor. Ozann
grnts dnyann grntsyle ayn kaderi paylamak
tadr: yava yava ortadan silinen bir kavramdr bu. G
rnts, gereklii deil... Makinelerin kullanlmas, baz
srad hallere (ki Michaux bunlara, sefil mucizeler ve krl
lar iindeki skn adn verir) ulamak iin uyuturucular al
mak, matematik rastlant ve daha baka birletirici uygula
malarn ie karmas, sonu olarak otomatik yaz'nm aray
larndan hibir ekilde farkl deil: yaratcln merkezine
yer deitirtmek ve dile, ona ait olan geri vermek. Yinele
yelim: insanlar szcklerden yararlanrlar; ozansa szck
lere hizmet eder. Yzylmz, yadsnm veya en azndan
Rnesanstan bu yana kmsenmi bir gcn, ngrle-
meyen yollardan, dnne tank oluyor: ok ok eskilerin
esinleni'inin dnne... Dil ozan yaratyor ve ozan, iin
en derin yerinde, szcklerin doduklar, ldkleri ve ye
niden doduklar tek kta, bu kez kendisi yaratc oluyor.
Modern yaznn en engin ve en gl iirsel yapt, belki
Joyce'un yaptdr; temi alabildiine geni ve snrldr: n
giliz dilinden bakas olmayan Tim Finnegan'n d
nn, cenazesinin bekleniinin ve yeniden douunun yk
s. Adem (btn-insanlar), ngilizce (btn diller), kitabn
kendisi ve yazan, dnmsel bir sylemi gelitiren tek bir
sestir: kelam, btn tarihin sonu ve ilkesi. iir ozan yiyip
bitirmektedir.
Bu yntemlerden birou, gnmzde, her yaratc faa
liyetin sahip olduu eletirel eilimi dile getiriyor, iki yn
l yararlan var: birincisi, yaratma srecini, iirin tmceleri
ni, ritminin ve imgelerinin oluum kipini aydnlatmak
olan, bilimsel ynde; ve dieri de, eskiden tmyle birey
sel olarak dnlen bu yaratmann alann geniletmek
olan, iirsel ynde. Dpedz yaratc olan ikinci anlam iin
65
de, bu yntemler, herkes tarafndan herkes iin gerekleti
rilmi bir nazmn antik nostaljisine iaret ediyor. Ama iiri
ortaklaa bir yaratma haline getirme eilimi ile, bireysel ve
ya kolektif, yaratcy ortadan kaldrma iddiasndaki eili
mi birbirine kartrmamak uygun olur. kincisi, ada bir
saplanty ifa ediyor: bir ekinme ve bir raz oluu. Bir isti
fay. nsan dildir, nk o her zaman olacak: konuan ve
dinleyen insanlar. Konuan zneyi dlamak, insann zihin
sel boyun ei srecini nihai olarak tketmek olurdu. Ko
nuanlar arasndaki hiyera^ik farklarla esasen yozlam
olan beeri ilikiler, kitap yaayan kelama eklendiinde,
dinleyiciye tek bir dersi zorla kabul ettirdiinde ve onun
karlk verme veya sorguya ekme hakkn elinden ald
nda, temelli olarak deiti. Eer kitap, dinleyiciyi okurun
edilgenliine zorluyorsa, bu yeni teknikler de, kelamla do
natlm varlk olarak insan hileme eilimindeler. Konu
an kii ile ona yant veren bir kez ortadan kaybolunca, dil
de kendi kendisini sfrlar. Dnml ve sonuta kendi
kendisini tketen nihilizm: grltnn egemenlii. Herkes
tarafndan yaratlan bir nazm dncesine gelince, bun
dan onbe yl kadar nce Benjamin Peret'nin formlletir-
dii ekince, bana her zaman iin geerli grnyor: Kolek
tif bir nazm uygulamas, ancak her trl baskdan kurtulmu,
iirsel dncenin insan iin su ve rya kadar doal olaca bir
dnyada dnlebilir. Bylesi bir dnyada iirle uramak
belki de gereksiz olurdu, zira, en sonunda, pratik i i / e ula
m olurduk, diye ekleyeceim. Sonu olarak, bireysel ya
da kolektif, bir yaratc kavram - ada yazarn tam ola
rak olamad ey - iirsel yapttan ayrlamaz. Gerekte her
iir kolektiftir. Yaratlnda, ozann etkin veya edilgin is
tenci kadar, veya daha ok, ann dili, hem de daha nce
telaffuz edilmi kelam olarak deil, olumakta olan sz ola
rak ie karr: dilin kendisinin sylemek isteyii olarak.
Sonra da, ozan istesin veya istemesin, yazd iirin var
66
oluunun kant, onu okurken yeniden yaratan ve ona nihai
anlamn veren, yaptn gerek emanetisi olan okur veya
dinleyicidir.
Balangta, iir, mzik ve dans bir btnd. Sanatlarn
bln, dizenin, yzyllar boyunca, mzik eliinde ya
da deil, hl bir ark olmasn engellemedi. Provence'da,
ozanlar, iirlerinin mziini de besteliyorlard. Bat iiri
iin bu, kelam olmaktan kmakszn mzik olarak kalabil
menin son frsatyd. O zamandan beri, iki sanat bir araya
getirmek iin verilen btn uralarda, iir, ezgi tarafndan
emildiinden, kelam olarak kayboldu. Ayrln nedeni
matbaann icad deildir, ama matbaa bu ayrl hzlandr
mtr, yle ki iir, kendisini syleyen ve kendisini dinleyen
ey olmak yerine, kendisini yazan ve okuyan ey haline
geldi. iirin okunuunun zel bir ilem olduu dorudur:
grdmz eyi zihnimizde iitiriz. Olsun varsn: iir g
zmzden doru girer iimize, kulaklarmzdan doru de
il. Esasen kendimiz iin, sessizlik iinde okuruz. Kamusal
ken, eylem zelleti ve tek bana bir deneyim haline geldi.
te yandan matbaa, elyazmaclk sanatn da gereksizletir-
di, tpk elyazmalarnn tezyini ve resimlenmesi gibi. Ti-
pografi, mrekkepli veya kurun kaleminkilerden hi de
aa kalmayan imknlar sunsa da, iirin syledii eyle
sayfa zerindeki tipografik yerletirilii arasnda gerek bir
kaynamaya pek az ulalabildi. Resimli basklar bolca bu
lunuyorsa da, hemen hemen her zaman, resimler metni, ve
ya metinler resimleri feda ediyor. Harflerin harekete geir
dii eyleri harfler araclyla betimleme dncesi,. ozan
lar ska tedirgin etmitir; sonu, hem izimi hem de yaz
y bakalatrmak oldu. Bilemiyorum izgiler konuur mu
(baz izimler karsnda, buna inandm olur); ama mat
baa harflerinin ekiller oluturamayacaklarna eminim.
Harflerle resim yapmaya kalkan en son kiiyi anmak ge
rekirse, eer Apollinaire, calligrammes yerine gerek ideog-
67
ramlar hazrlam olsayd, belki benim grm de farkl
olurdu. Ama ideogram, ne resimdir, ne tablo: bir iaret ve
bir iaretler sisteminin parasdr. Ayn ekilde, birtakm
ada ressamlarn izgilerine de yaz adn vermek, eleti
rinin ar metaforu ve bir karklktr. Bu tablolarda yaz
nn bir n-tasanm varsa eer, bunun nedeni, btn sanat
larmzn anlamlln sla zlemini ekmelerinden - res
min gerek dilinin baka, anlamllnsa daha baka oldu
unu dikkate almadan sylyorum. Bu giriimlerden hibi
ri, siyah ve beyazn saltanatn tehlikeye sokmad.
Mziin, gzel-yazmn ve sslemenin dlanmasndan
sonra, iir de her eyinden soyundu ve hemen yalnzca bir
anlaklk sanatna dnt. Yazl kelam ve isel ritim: zi
hinsel sanat. yleyse, iirin okunmasnn gerektirdii ses
sizlie ve yalnzla, younlamay da eklemek gerekiyor.
Okur, metnin sylemek istediini anlamak iin aba harc
yor ve dikkati, elyazmas okumann ayn zamanda sembo-
lik bir grnmn temaas olduu Ortaa'daki dinleyici
ve okuyucudan daha stn. Beri yanda, modern okurun
katlm edilgin de. Bu alanda ortaya km olan deiik
likler, dnyann grntsnn, tarih ncesi alarda orta
ya kndan ada ortadan ekiliine kadar, urad b
tn deiikliklere uyuyor. Konuulmu kelam, elyazmas
kelam, baslm sz: her biri, kendini gstermek iin ayr
bir uzay zorluyor ve farkl bir toplum, farkl bir mitoloji is
tiyor. deogram ve renklendirilmi kaligrafi, dnyann g
rntsnn gerekten duyarl betimlenileridir; matbaa
harfi, nedensellik ilkesinin utkusuna ve tarihin izgisel ola
rak kavranna denk dmektedir. Bu bir soyutlamadr ve
dnyann, imge olarak ar ar batn yanstmaktadr, in
sanolu dnyay grmyor: onu dnyor. Bugn durum
yeniden deiti: dnyay hl daha gremediimiz do
ruysa da, onu dinlemeyi yeniden reniyoruz. Szn sesli
yinelenmesindeki yeni imknlar sayesinde, ses ve kulak es-
ki saygnlklarna kavuuyorlar. Kimileri, baslm ey a
nn sonunu haber veriyor. Bilemeyeceim. Ama yaz, in
sanlarn hayatnda merkezi bir yer tutamayacak artk. Ya
zld uzay, varlklardan szlere kadar, her eyin kendi ye
rinin olduu, klasik fiziin o dz ve uyumlu yzeyi deil
artk. Uzay, sanki, edilginliini kaybetti: nesneleri ieren
ey deil artk o, ama, srekli devinim halinde, onlarn ak
m deitiren, deiimlerine etkin biimde karan ey.
Sramalarn taycs, enerji... Gemite, uzay, szsel rit
min ve mziin doal taycsyd; grsel betimlenii, ya
tay ve dikey, zerinde melodi ve armoninin ifte yapsnn
yayld sayfayd, ya da her trden baka dzlemdi. Bu
gn uzay deviniyor, nesnelerin yapsna giriyor, ritmik bir
hal alyor. Bylece, sylenmi kelamn yeniden ortaya k
gemie dn gerektirmiyor: uzay farkl, daha geni
ve zellikle de, dal halinde. Devinim iindeki uzaya, ge
ri gelmekte olan kelam; oul uzaya, tpk szsel bir delta
gibi, gn ortasnda patlayp salan bir dnya gibi, yeni
bir tmce. D ve i uzaylara frlatlm kelam: bir arpnt
nn barndaki nebula, bir gnein titreyii.
Deiim hem sayfay, hem yazy etkiliyor. Gazetecilik,
reklamclk, sinema ve dier grsel oaltma aralar, ti-
pografinin hemen tmyle kalplatrlm olduu yazy
bakalatrdlar. Tpk Mallarme'nin ngrm olduu gibi
ve asl, yanlglarnda bile, harikulade bir ekilde an ha
reketini kavrayan Apollinaire sayesinde, modern iir bu
yntemlerden ounu benimsedi. inde, szn yayld
gerek uzayn grntsnden bakaca ey bulunmayan
sayfa, iirin ritmiyle srekli iletiim iinde, canl bir alan
olup kt. Grevi artk yalnzca yazy iermek deil: sayfa
nn kendisi yazya dnme eiliminde. Tipografiye gelin
ce, bir tr mzikal dzene yknyor, ama yazl bir m
zik anlamnda deil de iirin hareketiyle, imgenin birleme
ve ayrmalaryla ortaya kan, grsel bir haberleme anla
69
mnda... Sayfa, ayn zamanda ereveye gerilmi tuvali ya
da resim defterinin yapraklarn anmsatr; ve yaz, iirin
ritmini ima eden bir ekil gibi yaratr ve bir bakma da,
metnin gsterdii nesneyi toparlar. iir, bu aralan kulla
narak, yitirmi olduu bir zenginlii yeniden kavramakta
ve en bata bu aralan szn hizmetine sokmaktadr, yeni
batan. Ama iir, ne mzik, ne de resimdir. iirin mzii,
dilin mziidir; onun imgeleri, bizde szn uyandrd
grntlerdir, izginin ya da renklerin deil. Sayfa ile yaz
arasnda, Bat'da yeni, Arap ve Uzakdou iirlerindeyse
geleneksel olan ve bunlarn karlkl yorumlanndan iba
ret bir iliki yerleiyor. Uzay, yaz haline geliyor: sessizlii
betimleyen - ve belki de bu yzden beyaz olan - beyazlk
lar, iaretlerin sylemedii bir eyleri sylyor. Yaz bir
tml yanstyor, ama bir vazgeie dayanyor; o ne m
ziktir, ne de sessizlik ve hem birinden, .hem tekinden bes
lenmektedir. iirin ift-kiiliklilii: btn sanatlara katlr
ve ancak her birinden kurtulduu zaman yaar.
Her yaz bir okura seslenir. Gelecein iirinin yazs, bir
tren imgesini antryor: oyun, ezber, tutku (asla gsteri
deil). Kolektif yaratm olamayan iir, elbirliiyle yeniden
yaratlacaktr. Baz anlarda ve yerlerde, iir, herkes tarafn
dan beraberce yaanabilir: enlik sanat, yeniden douunu
bekliyor. Antik enlik, tanrnn yere iniiyle bir anda evre
nin merkezi oluveren, kapal bir uzayda, efsanevi zamann
younlamas veya canlanmas zerine kuruluydu. Mo
dem bir enlik, bunun tam tersi bir ilkeye boyun eecek:
kelamn farkl uzaylarda dal, birinden tekine gidi-
gelii, srekli dnm, atallap, oalmalar: ve tek bir
uzayda, tek bir tmcedeki nihai toplan. Ayrlma ve to
parlanmadan oluan ikili bir devinimin ritmi. oulluk ve
ezamanllk; bir manyetik burada'da szn toplan ve
embersi dn. Bylece, bir yalnz kii tarafndan sessiz
ce okunmu veya dinlenmi ve belki de bir grup tarafndan
70
sylenmi olarak, iir, bir tiyatro dncesini antryor.
Ritmik birim olan sz: imge, bu tiyatronun tek kiisi; sahne
bir ayia, halka ak bir alan veya herhangi bir yer; eylem,
iirin durmamacasna toparlanp ayrl, kendi kendisiyle
srekli diyalog iindeki, yalnz ve oul kahraman: btn
adllara dalan ve devasa, hibir zaman modern yaznn
ben'i olamayacak bir tek halinde emilen adl. Bu adl, eli
kili birlii iindeki dildir: ben sen deilim ve sen benim
ben'imsin.
iir, sessizlik ve mrldan iinde, syleme gl
iinde doar, ama kar konmaz biimde, dili, btn bir
gereklik olarak kavramaya zenir. Ozan, sessizlik ve me
tindeki boluklar da dahil, dokunduu her eyi sz haline
getirir. Sze basit sesler - harfler ve baka grltler - ek
lemek zere yaplan yeni giriimler, daha da yadsnas: iir
yok olurken, mzik de bundan yararlanamyor. Mziin
iiri bir eydir, iirin mzii baka bir ey. iir, l, par
alanm sesi, kangrenlemi sz, mrlty, grlty ve
de anlamdan yoksun her eyi kabullenir, nem-sizlii as
la... Dadaist bakaldr zamannda, anlamn paralannn
bir anlam vard; gnmzde de bylesi bir anlam tayabi
lirdi; eer duyurunun kimliksizliine verilmi yeni bir
dn olacak yerde, bir riziko tayabilseydi. Szcklerin
anlamlarnn silindii bir ada, bu faaliyetler, bir ordu
nun, cesetleri makineli tfekle taramasna benziyor. iir
bugn ykm olamaz, anlamn aray olabilir ancak. Bu an
lam hakknda hibir ey bilmiyoruz, nk imdi, kimlik
sylenende deil, ama telerde, pek az aydnlanan blge
lerde. Orada, nmzde, bir duvar gibi deil, ama bo bir
uzay gibi duran, suratsz gereklik. Gelen nedir gerekte ve
sonsuzluun engininde kpr kpr ve yzen bir denge,
enerjinin saysz olabilirlikleri iinde bir rastlant olduu
nun ilk kez bilincine varan bir dnyada oluan imge hangi
sidir, kim bilir? Deien bir uzaya izilmi yaz, havaya
71
uan ya da sayfada sabitletirilen sz, tren: iir, bir anlam
aray iindeki iaretlerin birliktelii, kendi evresinde ve
daha domam bir gnein etrafnda dnen bir ideogram-
dr. Anlamllk dnyay artk aydnlatmyor; bugn imgeye
deil de geree sahip oluum bundan. Merkezdeki yldz
yerine, bir yokluun evresinde dnyoruz ve bu yokluk
karsnda btn anlamllklarmz sfrlanyor. Yrngesi
zerinde iir, birbiri ardnca parlayan ve snen ltlar yay
maktadr. Bu prltlarn anlam nihai anlamllk deil, ama
ben'in ve sen'in, anlk birlemeleridir.
Geen yzyln ve imdikinin ilk yarsnn ozanlar, sz
araclyla kelam kutsadlar. Yadsrken bile, ycelttiler
onu. Szn kendi zerine kapand bu iirler, bir daha yi
nelenmeyecek. Bugn bile, ne ya da kim, sz adlandrabi
lir? tekiliin kazanl, btn mitolojilerin eridii bir uzay
zerine dilin yanstl olarak, iir, sorgulamann klna
brnyor. Sorgulayan, insan deil: dil bizi sorguluyor. Bu
soru hepimizi iine almaktadr. Yzelli yl akn bir sre
dir, ozan, kendisini ayr, toplumla kopu iinde duydu. Ki
liseler veya siyasi partilerle her trl barmalar, yeni ko
pularla veya ozann sfrlanyla sonuland. Eer Clau-
del'i veya Mayakovski'yi seviyorsak, Ortodoksluklar y
znden deil, Ortodoksluklarna ramen seviyoruz; szleri,
yok edilemeyen yalnzl ortaya karyor. Yeni ozann
yalnzl farkl: adalar nnde tek bana deil o, ama
gelecek karsnda yalnz. Ve bu belirsizlik duygusunu, o
btn hemcinsleriyle paylayor. Srgnl, hepimizin
srlmldr. Bizi gemie ve gelecee ulatran ba
lar, bir kalemde kesildi. Sabit ve sonu gelmez ve buna kar
n srekli devinen bir imdi'yi yayoruz. Yzen imdi'yi.
Btn uygarlklarn kalntlarnn mzelerimizde ylma
snn da, toplum bilimlerinin her geen gn bizi insann
gemii zerinde daha ok bilgilendirmesinin de nemi
yok. Bu uzak gemiler, bizimkiler deildir: eer biz, ken
72
dimizi onlarda tanmaya abalyorsak, bunun nedeni artk
bize ait olanda, kendi kendimizi tanyamamzdr. Ayn e
kilde, yaklaan gelecek de uygarlmzn tasarlad ve is
tedii gelecee benzemiyor. Benzerlerinin olup olmadn
bile syleyemiyoruz, zira neye benzeyecek bilmediimiz
gibi, esasen z de grntszldr. Hi karlalma
m bir durum: ilk kez, gelecein biimi yok. Tarih bilinci
nin douundan nce, gelecein biimi ne dnyasal, ne de
zamansald: efsanevi bir biimdi bu ve zamann dnda
yer alan bir zamanda dzenlenmekteydi. Modern insan ge
lecei yere indirdi, yerele ve veriye kkledi onu: onu tarihe
dntrd. imdi de tarih, anlamn yitirirken, gelecek ve
de imdi zerindeki egemenliine veda ediyor. Bundan
byle gelecek artk bir resme sahip olmad iin, tarih de
bugnmz dorulamaktan vazgemektedir. iirin kendi
kendisine sorduu soru - benim sylediim eyi syleyen
kim ve onu kime sylyor? - ozan ve okuru birlikte kaps
yor. Ozann ayrl sona erdi: sz, hepimizin paylat
bir durumun kabuunu krp kyor. Bu bir topluluun
deil, ama bir dalmann szdr; kendi asl sorgulamas
nn dnda ne kurduu, ne de yerletirdii bir ey var. Bel
ki dn, misyonu, kabilenin szcklerine daha saf bir anlam ver
mekti; bugn, o anlama ynelik bir sorudur. Bu soru, belir
sizlik deil, aray. Dahas: iman tazeleme. Biim deil,
ama canl bir uzay zerine yansyan ve bir sr mmkn
anlama ak, iaretler btn. Bu iaretlerin nihai anlamll
n, ozan henz bilmiyor: zamana braklm o anlamllk,
hepimizin kendi kendimize rdmz ve bizim hepimizi
bozguna uratan zamana... Beklerken, ozan dinlemektedir.
Gemite, bakn adamyd. Bugn kulan daha duyarl
hale getirmekte ve sessizliin bile ses olduunu, iinde ete
cana brnecei sz arayan mrlt olduunu fark etmek
tedir. Ozan, zaman hibir ey sylemese bile, zamann ne
sylediine kulak vermektedir. Sayfann zerinde, birka
73
szck birlemekte veya dalmaktadr. Bu tasarlama bir
n tasarlama: mevcudiyetin kanlmazl.
Herakleitos'tan bir imge, bu kitabn balang noktas
oldu. Bitiinde de o imgeyi buluyorum: insan kutsayan,
bylece ona evrende bir yer aan lir; oku, kendi kendisinin
tesine frlatan yay. Her iirsel yaratm tarihseldir; her iir
de, ard sra gelii yadsma ve bir ebedi krallk kurma ge
reksinimi. Eer insan akmlksa, kendini aklamaksa, iir,
bu srekli devinimin, bu hi durmamacasna kendini yan-
stn en saf iaretidir. nsan imgedir, nk kendi kendisi
ni aknlatrr. Tarih bilinci ve tarihe akn olma gereksini
mi, belki de bugn, hep kendisi'nden ayr, hep kendisi'nin
peindeki varln, o ok eski ve bitmeyen yeisine verdii
miz adlardan baka bir ey deildir. nsan, kendi yaratla
ryla bir olmak, kendi kendisiyle ve hemcinsleriyle bar
mak ister: hep kendisi kalrken, btn bir dnya olmak is
ter. Bizim iirimiz, ayrlm olann ayrlnn bilinci ve onu
bir araya getirme kalkmasdr. Olmak ve olma istei, iir
de bir an iin mtareke yapar, tpk meyve ve dudaklar gi
bi. iir, anlk barma: dn, bugn, yarn; burada ve orada;
sen, ben, o, biz, hep beraber. Her ey mevcudiyet, mevcudi
yet olacak.
Delhi, Kasm 1964
Okumak, Anlamak,
Temaa Etmek
VVhorf'un dncesinin bir yan vardr ki, dilbilimciler,
bir tr edeplilik iinde, oray sessizce geerler genelde. Bu
rada, onun rencilerinden birinin, Carrol'un, "sesler ve
anlamlandrlar arasndaki isel iliki" - herhangi bir dilin
iinde yerleik uzlamsal ilikinin altnda ve stnde yer
alan isel iliki - olarak tanmlad "sesuyumsal simgeci
lik" kavramndan sz ediyorum. Bu, Platon'un Kratilos di
yaloguna bir dntr, ama yeni batan temellendiren bir
dntr. Denemelerinden birinde - Maya lehesi zerine
kaleme ald, S tem Series in Maya' da - Whorf, "dncele
rin sesuyumuna boyun ediklerini" ne srer. Bu sav, bir
bakma, dili kullananlarn istenlerinden bamsz ve zo
runlu olan ve YVhorf'a gre her dili ortaya karan szel
"uzlama"nn bir sonucudur. Ayn zamanda da, dilin iin
de - yani: dilin kurucu paracklarnn, fonemlerinin ve
morfemlerinin iinde - , daha uygun terimler olmadn
dan, benim ekim ve itme gleri diye adlandracam g
ler tarafndan ynetilen yaknlklarn ve iticiliklerin, birle
melerin ve kartlklarn ortaya ktn varsayarak, o d
ncenin de tesine geer. Henz ne ayrtrmay, ne de
tam olarak anlamay baarabildiimiz olgular sz konusu
dur. zellikle belirtmeliyim ki Whorf bu dnceyi hibir
zaman gerek anlamyla gelitirmedi - benim kullandm
terimler iinde hele, hi dnmedi. Bu dnce onun ilk
yazlarnda, daha ok da nvesel bir halde ortaya kar;
75
onun "fonetik simgcilik"e ynelik - ve her zaman pek de
ak seik olmayan - ksa atflarndan, belki de arya ka
an kimi sonular kartmaya ben yeltendim aslnda.
VVhorf'un bize nerdii dilin grnts, modern fiziin
evreniyle artc bir benzerlik gstermektedir. Fizik dedi
imde, yalnzca galaksilerden gezegenlere, gk cisimleriyle
uraan fizii deil, ama sonsuzcasna kk olan, atomu,
elektron ve ntronlar, birincil paracklar aratran fizii
de dnyorum. Her iki kta da sz konusu olan, iki a
rlk ya da eilim arasndaki, younluk ve dalm, merkez
cil ve merkezka arasndaki dinamik dengede duran halle
rin yaradlnda zlen eitli glerin ynettii, hareket
halindeki dnyalardr. VVhorf'un dilbilimi, bir fiziktir. Ve,
hi kuku yok, bir erotiktir: elerinin ittifaklar ve at
malar sonucu, tek bir modelin tkenmez deikenleri olan
figrler douran ve ekim ve itmenin ynettii bir evren.
Yldzlar ve atomlar, cinsiyetler ve heceler, bunlarn hepsi
de kavumalarn ve ayrlmalarn ift ynl ritmiyle yneti
lirler. Bununla beraber, benzetme, lnn kelerinden
birinde, dilde, sona eriyor. Bu noktada, Whorf ve pek ok
modern dilbilimci tarafndan hor grlm bir farkllama
ba gsteriyor: fonemler ve heceler arasndaki birleip ay
rlmalar, deimezcesine, ele gelmez ve benzersiz bir ge
salglar: szck-anlam... Yldzlarn ve cinselliin evrenle
ri, anlamllk sistemleri deillerdir; buna karlk, szck
anlamlarndan yoksun braklan dil, dil olmaktan kar.
Atom, galaksi ve cinsellik, sadk aynalar deillerdir; bunlar
konuulan dilin atlarn, hareketlerini ve kucaklamalarn
yeniden retirler, yoksa anlamn deil. Konuulan dilin
glgesini, iaretlerin insan bilinci zerine drd o izi,
ondan saklarlar.
Burada balattm eletiri, dil ile fizik evren arasndaki
benzerliin snrlarn iaretlemektedir. Bana yle geliyor
ki, bu eletiri, dil zerine birok modern tasarma da uygu
76
lanabilirdi. Gerekten de, bu tasarmlar birbirinden ayran
tm farkllklara karn, hepsi de, anlamll ortadan kald
ran, ya da ayra iine alan bir olguyu paylamaktalar.
Ama, teki kutupta, ada semiotikin karlat glk
ler ve engeller, bizi szck-anlammn yaratt seraplara
kar uyaracak trden. Kukusuz, insan ilgilendiren her
ey anlam ykldr; ne ki biz onu fark eder etmez, anlam
dalr, yitip gider. Anlam deil, ama anlamlar vardr. Her
biri anlktr ve ortaya ktklar srece devam eder. Bir ba
kma, anlamlarn klleri: anlam-sz kller. Anlamlln
varlklara ve eylere ynelttii ezeli soru udur: evren, g
neleri ve gezegenleriyle ne anlama geliyor, yaam, lm,
tarih, insan, atom, bitki diye adlandrlan eylerin anlam
nedir? - bu soru, ayn ekilde, dile de sorulabilir. Ona da
yle sorabiliriz: anlamlln anlanj nedir? Dil sessiz kalr
ve bu sessizliiyle, sanki bize, szck-anlamlarnn nihai
bir anlam olmadn, ya da bu anlamn dile getirilemez ve
de znde, szle tanmlanmaz ve dnlmez trden ol
duunu syler gibidir. Anlamllklar, karlkl olarak bir
birlerini yok ederler; anlamn ykntlar zerinde de, ad
landrlmas ve belki de dnlmesi olanaksz bir gerek
lik belirir.
Dili sorgulamak, kendi kendimizi sorgulamak demektir.
Kuku yok ki Whorf da, urada formlletirmeye alt
m soruyu kendine sormutu. Erken lmnden ksa bir
sre nce yazd son denemeleri, adnn birlikte anld
dilbilimsel grecelik kuramn amaya dnk bir giriimi
belgelemektedir. Amak diyorum, yadsmak deil... Whorf,
hibir dnemde, bir dilin - daha dorusu: her bir dil ailesi
nin - onu konuan insanlarn kltrn evreleyip belirle
yen, eksiksiz bir sistem oluturduundan kuku duyma
mtr. Bununla beraber, her dil ayn bir dnya da olsa, hep
si de ayn tarzda yaplanmtr. VVhorf onlar bir dizi dz
lem ve dzey olarak tasarlar: bunlar, fizik-akustik, kassal-
77
t
iitsel, fizyolojik-fonetik, fonemik ve morfonemik, morfolo
jik ve sentaksik dzlem ve dzeylerdir. Bilincin hemen he
men alglayabildii sonuncu dzlemse, szck-anlamlar-
nn ve gndermecilerin tesinde yer alr. Bu dzeyi, bal
ca, farkl dilbilimsel eler arasndaki ilikiler ve bu iliki
lerin yaratt biim ve biimlendirmeler belirler. Her dilin,
temelli olarak kendisi olduu "birletirici sistemler", ite
bu dzlem zerinde aka ortaya kmaktadr. Tpk
Chomsky gibi, ama deiik bir yne ve baka hedeflerle
ilerleyerek, VVhorf da btn lehelerde ortak bir ge bulur.
Dillerin eitlilii, aynlkta karar klmaktadr: hepsi ve her
biri, duraan olmayan, hareket halindeki bir ilikiler siste
midir. te burada, benzeim yeniden karmza kyor:
mziinkinden farkl olmayan ve bu yoldan matematiin
ilkelerini yanstan evrensel bir ritim gibi bir ey, dillere can
vermektedir.
VVhorf, giderek byyen uzmanlamalarna karn, bi
limlerin, "ilksel grnm, birbiriyle iliki iindeki figrle
rin ve formlarn yer ald bir alan oluturmak olan... nu-
mensel bir dnyay" yava yava kefedeceklerini dn
yordu. Bilmem altn izmem gerekir mi, bu, Pythagoras'
ve ayn ekilde, idealarn ve arketiplerin Platoncu tasarm
n hatrlatan bir nermedir; u kadar ki, VVhorf'un figrleri
ne gkyznde donup kalmlardr, ne de dngsel hare
kete boyun eerler: onlarn evreni, ada fiziin evrenidir.
Sz konusu olan, "dilin buyurgan ve sistemli rgtleniiyle
olduu kadar, matematik ve mzikle de aleni bir yaknl"
ortaya seren, srekli devinen bir dnyadr. "Dilin arketip-
sel ekillendirmeleri (baka trl dendikte, szckler ve
tmceler ina etmek zere, farkl elerin birbirlerine ke
netlenip bir araya toplandklar formlar), tpk Getalt psi
kolojideki ekillendirmeler gibi, temelli belirleyicilerdir."
Dil, en basitinden en karmana dek, eitli dilbilimsel
elerin oluturduu bir figrler dokusudur. Bu doku, s
78
rekli bir canllk ve bir deiim iinde de olsa, beliren, kay
bolan, sonra yeniden ortaya kan figrler, farkl badak
lklar reten hareketin yasalar iinde, sanki yazlmcas-
na yer alan birka arketip ya da modelin deiik grntle
ridir. Szel figrler, belli bir biimde, hem alglamann
formlarn (Getalt), hem evrenin haritasn, mziin partis
yonunu, denklemlerin sayfasn ve geometrinin biimlerini
yeniden retirler. Dilin arkasndan, evrenlerin bileimleri
nin grnd dncesi, Whorf'un da bizzat iaret ettii
gibi, baka uygarlklar tarafndan da nicedir kabul gr
yordu. Varsaymnn, bugn, topolog Ren Thom gibi, kimi
bilim felsefecileri tarafndan onaylanacan dnyorum.
Nihayet, bu dncenin, modern iir sanatnn temeli oldu
unu da eklemeliyim: bu dnce, yeni-Platoncularda esa
sen var olan ve romantikler, simgeciler ve baz ada
ozanlar tarafndan yeniden elden geirilmi, o eski akta
rmlar tasarmdr. Doa ve dil, birbirlerini yantlamakta,
birbirlerini yanstmaktadr; her ikisi de dnm halinde
ve sralar geldikte kendileri daha baka devingen figrler
douran sistemler, ya da ekillendirmeler gibi grlebilir.
Gnmzde, okumak ve okuma deyimleri, fazlasyla eski
di. Artk X fizikinin evren kuramndan deil de evreni oku
yuundan sz eder olduk, tpk Z eletirmenin Shakespea-
re'in tiyatrosunu yorumlayndan deil de okuyuundan sz
ettiimiz gibi. Belli bir zihinsel miyopluktan kaynaklanma
sa, eni konu masum bir zenti saylabilirdi bu. Okumak ile
anlamak ayn eydir, kabul ediyorum, ama okumak temaa
etmek midir? Temaa, anlamann en yce formudur, zira
grmek ile anlamak' birletirir. Modernlerin aksine, Whorf
bize dilbilimsel metnin altnda gizli duran bir baka metni
okumay nermez; doann eitli eleri - atomlar, hcre
ler, yldzlar - arasndaki ilikileri, sanki bir sylem sz ko
nusuymuasna, birbirine kartrmay da nermez. Kuzey
Amerikal dilbilimci, doann formlarn ve ekillendirme
lerini dilbilimsel iaretlere evirmeye de kalkmaz, ama
bunun tersini nerir bize: dilbilimsel iaretleri formlar ve arke-
tipler olarak grmeyi nerir. Ayn' denemesinde, unlar da
yazmaktadr: "ngilizcenin btn en basit seslerinin (fo
nemlerinin), ayn zamanda karmak, sistemli ve kanl
maz bir yasann egdm altnda nasl bir araya toplan
dklarn grmek, - tpk bir svnn kimyasal formlnn
belli biimdeki kristallerin belirmesini ngrd gibi - , i
te benzersiz bir deney!" "akp yitiveren bir imek sre
sinde, kuku duyulmayacak bir birlik oluturan eksiksiz
bir ilikiler sistemini grm birok matematiki ve dilbi
limci" tarafndan bilinen, az rastlanr bir deneydir bu. Dilin
bylece tasarlann, Antik a filozoflarnn, estetik bir
haz akmyla ykanm temaalaryla kyaslamak, abartl
olmaz.
En yksek dzeylerinde - tpk en derindeki gibi; dipte
ve tepede - dilbilimsel ekillendirmeler, "dilin szlksel
grnmn aarlar ve denetlerler... insann st yetileri,
una ya da buna somut atflarda bulunmakszn, simgeleri
alglar, bunlar, istenildii zamanda ve biimde doldurula-
bilen ve deiebilir byklkteki herhangi bir deer anla
mna gelen, o ak ekler gibidir biraz..." Bylece, atf, "an
lamn en kk blm ve en byk ekillendirici gtr".
Dil, szck daarnn, atflarn ve szck-anlamlarnm te
sinde, ifade arac olan dile alr. Anlam kaybolmaz, ama
anlamlandrmaya da indirgenemez: o bir formdur. Nihai
evresinde, Whorf'un dilbilimi szck-anlamna bir veda-
dr, - hileyici eletirinin sk sk yapt gibi - anlamszln
iine dmek iin deil, ama Budizm'deki boalmlk
(snyat) durumunu hatrlatan bir konumda... Onun kav
ray tarz, Plotinos'un bak asna da yaklamaktadr:
formlar, nihai gereklikleri iinde, anlam ifade etmezler;
onlar vardr. Bir olan dnmez bile, zira dnce, esasen
ikiliktir. Ve de bizim yorumumuzun anlam ne nem ta
80
yabilir ki: varln temaas ile boalmln temaas
uyum iinde deil midir?
Bir kez daha, Whorf'un dncesi, Bat'mn btn bir
Modern a boyunca iarete kar gsterdii imandan t
r kaplnm bir d krkl gibi beliriyor. Bir an gelir ve
ilikilerin yardmcs olan szck-anlamlar dalp gider:
geriye yalnzca formlar kalr. Bu kukulanmn, felsefenin
deil de, uygarlmzn en son byk zihinsel giriimi
olan dilbilimin eseri olmas, anlamldr. Whorf'a gre, sz-
ck-anlam aldanmacas, "Bat'mn Hint-Avrupa dillerinde
son bulmu durumdadr". Buna kout olarak, "szck-
anlam aldanmacasnm tesinde, dilin daha geni bir kav-
ran balar. Ve bu kavran, bugn yalnzca Hint-Avrupa
dilleri verebilecek durumdadr." Anlamlandrn eletirisi
- Rnesanstan bu yana Modern Bat'mn eletirisi olan bu
tutum - dilin eletirisi iinde gereklemektedir. Ancak bu
eletiri, yalnzca Bat dillerinden kalkarak yapld - yapla
bilirdi. Bu bir zeletiridir... Burada kaynaklara dn sz
konusu: YVhorf'un dncesi, en kktenci dilbilimsel gre
celikten kalkp, ilk Hristiyanlarn ve gnostiklerin "dillerle
konuulmal" anlaylarnn formlletii imandan pek de
uzakta durmayan bir kavraya uzanr; anlamn tesindeki
bir anlam reten ey, artk szck-anlamlar deil, ama
dilbilimsel eler arasndaki badamlardr. Grebilip du
yabileceimiz bir anlam, ama - kendisi de evrilebilemez
olan - sanat ve iirin aracl olmakszn, eviremeyecei-
miz bir anlam.
Bir ile ok, akl ile; dil arasndaki kavga, farkl biimler
de zld. Bir ilk ve kaynak dil aray - kanlmaz bir
ekilde - , anlamlandrn anlam hakknda sorulan soruda
zlr. Ne ki anlam, sonuta, birbirini yok eden, birbirine
kart szck-anlamlarnm okluu iinde dalverir: an
lam yoktur. aretlerin eriyii, her ikisi de dillendirilmez ve
dnlmez olan, bir mevcudiyetin ya da bir boalmln
81
ortaya kt anda dorua ular. Varlk, zellikleri ve beli-
rileri iinde, kuruyup gider; boalmlk, boluu iinde
kendi kendini yadsr. Mevcudiyet ve namevcudiyet, hem
biri hem teki, eliki tarafndan kemirilmitir. Onlara dair
hibir ey syleyemeyiz ve hibir ey onlar adlandramaz,
hibir ey szc bile... ayn ekilde, sessizlik de onlar ia
ret etmez. Sessizlik sylemez, ya da daha dorusu, syle-
mek'in tersi gibi syler yalnzca... Szce baldr sessiz
lik, szn nihai bir boyutudur. Eer dokunduumuz ve ad
landrdmz her ey anlamla doluyorsa ve eer btn bu
anlamlar - geici, farkl, elikili anlamlar - hemen annda,
anlamlandrllann kaybediyorlarsa, o zaman bize kalan
nedir? Yeniden balamaktr bize kalan. Anlam ve deil-
anlam arasnda, demek ve sessizlik arasnda, imek gibi
bir gei var: bilmeyen bir bilme, anlaksz bir kavray, sus
kunluktaki bir konuma. Bize, sylediimiz eylerin iinde,
es getiimizi dinlemek kalyor. Bize, temaa etmek kal
yor.
Bizden, tartmalarmzdan ve aratrmalarmzdan iki-
yz yl nce, XVIII. yzyl Tibet'inde ve beinci Dalai-
Lama'nn hkmranl srasnda, pek sk rastlanmayan bir
olay cereyan etti. Bir gn Patala'nm, yani mabet-manastr-
saray karm konutunun pencerelerinin birinden bakar
ken, Hazret olaanst bir ey grd: Tanra Tr, Budist
ayine uygun olarak, yapy evreleyen duvarlarn etrafnda
dnmekteydi. Ertesi gn, ayri saatte, grnt yinelendi ve
bu srp gitti. Bir hafta boyunca bu tuhaf olay dikkatle
gzleyen Dalai-Lama ve rahipleri, her gn, tam da tanra
nn belirdii saatte, fukara bir ihtiyarn da dualar okuyarak
duvarlar tavaf ettiini kefettiler. htiyar sorguya ektiler:
okumakta olduu metin, Tr'ya adanm bir manzum ila
hiydi. Ve bu iir, aslnda, Prajnpramit onuruna yazl
m, Sanskrite bir metnin eviriiydi. Prajnpramit sz
c, Eksiksiz Bilgelik anlamna gelir ve bu deyim boal-
82
ml ifade eder. Mahyna budizminin, anlatlmaz g
zellikteki bir dii tanrsallkta kimlikletirdii bir kavram
dr bu. lahiyatlar, metni ihtiyara okuttular. Hemencene
zavall adamn eksiklerle dolu bir eviriyi yinelediini fark
ettiler. Bunun zerine onu, doru olan metni renmeye
zorladlar. O gnden balayarak, tanra bir daha hi g
rnmedi.
1982
83
i
(Bo Sayfa)
Dzen ve Rastlant
Konfys tavr cinsellik karsnda ahlakidir, ama
metafizik deildir. Erkek uzvu ne tanrlatrlr ne mahkm
edilir. Beden de ne ktdr, ne de gnaha batm; sadece
tehlikelidir. yleyse onu denetim altna almal, lmllatr-
malyz. Denetim ve lm, bask ya da ortadan kaldrma de
il, uyum anlamna gelir, Uyumun modeliyse, gkyz ile
yeryznn buluup ayrln dzenleyen deimez ilke
lerde bulunur. Erdemli toplumu ayn yasalar ynetir: im
paratorluk evrenin aynasdr. mparator eer, Tanr'rtn o
luysa, aile reisi de evinin gneidir. Tohumun fkrn
denetlemek ve yaamsal diilik ilkesini ekmek, kendini
evrensel uyuma brakmak, toplumu, btnl iinde sa
lkl tutmaya katkda bulunmaktr. Kar kocann iftlemesi
siyasal erdemlerin bir parasdr, tpk etiket, atalarn y
celtilmesi, klasiklerin taklidi ve trenlerin uygulan gibi,
insann z ktan iyidir, nk doann kendisinde var
olan iyilikten deiik deildir. Bu doutan gelen iyiliin
bir ad da, kozmik veya toplumsal iyiliktir. Cinsel eylem ai
le kurumunun hedefini - ocuk sahibi olmak ve onlar ye
titirmek - gerekletirirken, bu kurum da, kendi ynn
den, insanlar arasndaki doal dzeni yanstp gerekletir
mekten bakaca bir ey yapmamaktadr. Dnyaya getirmek
ve yetitirmek, ayn srecin aamalardr. ocuklar: uygun
gnlerde ve belirlenmi kadnla iftleme srasnda, top
lumsal, tarihsel doaya dnen, ham doadan, doal za
mandan emilirler. Biyolojik uzantnn aile iinde, aileninse
85
imparatorluk iinde toplumsallatrlmas ve kaynatrl
mas sreci olan eitim iin de, bu byledir. Her iki kta
da, sz konusu olan doal deitirmek deil, doal dzene
dntr. Benim, biraz da uyumsuzcasna, teye-srama
diye adlandrdm ey, ite bundan ibaret. Cinselliin tut
kulu ve yalpalayan zaman, toplumsal, tarihsel zamana d
nyor. Tarih ve toplum ise, ilk ekline, balangtaki ha
line getirilmi olan ilenmi doadan baka bir ey deil.
Bundan nceki satrlarda, birok kez tarih szcn
kullandm. Bunun, Konfys'n sistemine, yabanc bir
kavram katmak olduunu itiraf etmeliyim. yleyse yle
syleyeyim, tarih derken bir yandan kltr, bir yandan da
arketipik fi-gemii anlyorum. nsanlar, eer atalar gibi
yetimi olsalard, fi-gemiin mutlu dzeni belki yeniden
yaanabilirdi. Te szc, genelde erdem'e karlk olarak
evrilir, ama Waley'e gre, eski inliler, te szcyle ayn
zamanda tohum ekme eylemini de ifade ediyorlard^). Bu
nun iin te kudrettir: oalmann ayrlmaz paras olan im
kn. Erdem doutan gelir insanda, nk o da bir tohum
dur; o haliyle yetitirilmeye muhtatr. Yetitirmenin - sz
cn iki anlamyla da - modeli, byk tohum reticisi,
yani erdem reticisi olan doann eylemidir. Meninin er
demli bir toplumsal hayata dnmesi - ister evli elerin
iftlemesi srasndaki salyla ocuklar meydana getirii
olsun, isterse ierde tutulmasnn hayat uzat - dnm
den ok, yetitirmedir. Bu anlamda cinsel eylem uygar in
sann teki eylemleriyle ayn dzeydedir; bunlarn hepsin
de de, doal zaman, insan gizli ilkesiyle buluturmak ze
re yetitirilmitir. Bu ilke T'ien fao'dur: yani kozmik dzen.
Konfys dncesinin ana fikri, beden ve deil-beden
imleri arasndaki ilikiyi yadsr grnr. Dahas: bu imle
rin, bu dnya gr iinde ortaya bile kmad izlenimi-
(1) Arthur Waley, The Way and its Power, Londra, 1934.
86
ni alrz. Gerekten, benim deil-beden diye adlandrdm
ey te, yani erdemdir; ve bu erdem, Konfys iin, doa
dan bakas deildir. Her ey, z yerine var olu kiplerinin
eitliliine indirgeniyor: biyolojik bireysel beden, ailesel
toplumsal beden, egemen siyasal beden, evrenin bedeni.
ncelikle belirtelim ki bu konuda, ters ynden de olsa, Bu
dizm ve Hristiyanlk iin de bir o kadar ey sylenebilir:
her ey boluk ve her ey ruh. Sonrasnda, eer te'nin gerek
anlam zerinde younlalrsa, onun doa deil, ama kl
tr (yetitirme) olduu hemen grlr. amara ve gnah'a
tekabl eden kart deyim barbarlk'r, yabans hayattr. De-
il-beden kltrdr, erdemli toplumsal hayattr. Dolaysy
la, imler arasndaki iliki, zel anlamlan farkl bile olsa, te
ki uygarlklardakilerle ayn. Gerekte - ve bu da karmaay
ajdyor Konfys deil-beden - daha ak bir ekilde
de Taoculuunki - , Budac boluk ve Hristiyan tanrsal
lksan ok daha fazla beden'e ve doaya yakn. Bu yzden,
yceltme, teki uygarlklardaki dorultuda bile gerekleti
rilmi olsa, imler arasndaki dengesizlik sreci farkl oldu.
Max Weber, nl bir aratrmasnda, Protestanlkla,
mandarenlerin Konfys snf arasndaki benzerlikleri
betimlemiti. Ayn zamanda, onlar birbirinden ayran te
mel farkn da altn iziyordu: birincisi dnyay deitir
mektedir; kincisi onun nimetleriyle gnenmekte ve onlar
dan yararlanmaktadr. Ama, bana gre, bunlar zellikle
birbirine yaklatran ey, doal zamann - bir kta dk,
tekinde meni olarak - tarihsel ve toplumsal zamana dn
mdr. Bu gerek ortaya konuldukta, farkllk benzerlik
ten daha az dikkat ekici olmuyor. Toplumun Konfys
kavran, deimeyen dzenin eylemiyle, eylerin doal
retiliinden esinlenmektedir. Te'nin ve kltrn (yetime)
anlam budur. Erdemli toplum yani kltr, kendi kendini
reten ve tpk doa gibi kendini yineleyen toplumdur.
Tekrar yuvasna dnen doa, kendini yeniden emen to
87
hum, kendi kendine oalan ve kendi kendini dzenleyen
hayat. Dzen, denetim, hiyerari: ne eitsizlikleri, ne de ce
zalan dlayan bir uyum. Protestanlkta olduu gibi ayr
trma yoktur ve badatrma hibir zaman, taoculukta ve
trantrizmde olduu gibi arya kamaz. Ancak Konfys-
lk de cinsellik ve lmn ikili saldrsna kar bak
deildir (esasen hibir kurum, hibir dnce baklkla
donatlmamtr). Konfyslkte, yceltme kendini, im
lerin ilerleyen bir felle safd edilii gibi ifade eder. Kendi
ni daha bir tmden gerekletirebilmek iin, eylemmi izle
nimini veren bir ahlak-dlk: doa kltr haline geliyor, o,
sras geldikte, sahte doa kimliine brnyor, bu sonun
cu, yeniden deiip kltr oluyor ve bylece uzayp gidi
yor. Her aamada, doa daha az doal, kltr daha kat, da
ha formel. in yinelenip gidii iinde ayakta duruyor, an
cak kendi kendini yadsyamad iin kendini aamyor. Ni
hai kalplama, bu durumda, kanlmazd. Kalplama ve
sfrdan balayarak yeniden balama: dn Ch'in slalesin
den gelen ilk imparator ve bugn, onun yeniden canlan,
Bakan Mao. Eksiksiz, mutlak bir yeniden balama, zira yal
nzca bugn ve gelecei etkilemekle kalmyor, ama gemi
i de etkiliyor - dn yaklmaya mahkm edilme ve klasikle
rin yerle bir edilmesiyle, bugnse in uygarlnn arptl
mas ve tarihin 'Maocu yorumu'nun zorla benimsetilmesiy-
le. Sralar geldikte kendileri de hem gelecein en gvenilir
ifadesi, hem de her trl zamann hal'li olan o g tarafn
dan, unutkanlk tarafndan trl zoralmlara aday, gemi
in manyak zoralmlar... Konfyslkte, yceltme sre
ci kltrd: doann ve klasiklerin taklit edilmesi; Protes
tanlkta ise ahlaki baskdr. Her iki yaklam da, meni ve
dk karsndaki kart tepkilerinde, deyim eer yanl
kamazsa, plastik tavr iinde kendilerini dile getirirler.
Hindistan'da ve in'de, balant, beden ve deil-beden
arasndaki ilikinin kipiydi. Bat'da, bunun yerini aynt-
f
rm ald. Hristiyanlk, son aamasnda bu ayrl abartr:
Protestan trebiliminde, gvde ve doa mahkm edilmek
tedir. likinin teki kutbu (akl, ruh) Lao-Tse'nin Tao'sun-
dan, Nagarjuna'nn boalmlndan, ya da Konfys'n
doal dzeninden alabildiine uzaktr: yozlatrlabilmez
dncelerin ve zlerin krall. Gkle topran ayrlmas:
erdem, g hak edebilmek iin, doay kurban etmek de
mektir. Nihai aamasnda, Hristiyanlk, din-tamayan
modern toplumu dourur ve terimler arasndaki dikey ili
kiye, yatay ilikiyi ekler: gkyz, tarih, gelecek, ilerleme
haline gelir; doa ve beden, dman olma vasflarndan bir
ey yitirmeksizin, mahkmiyetlerin nesneleri olmaktan
kar, konumalarn konusu haline gelirler. Tarih, in'de ol
duu gibi dngsel, geri dnl deildir; D ile Son
arasndaki bir mola da deildir, Ortaa toplumunda veya
Yunan demokrasisinde olduu gibi, eitler arasndaki sa
va da: o, gelecee doru alm bir eylem, gelecein s-
mrgeletirilmesidir. Bt noktada, slam' andran Hristi
yanlk, eylemi, tpk Hal Seferleri gibi, kutsal sava ve k
firlerin dine kazandrlmas olarak tasarlamt. ada Ba
tklarsa, bu 'kazandrma' ilemini doaya tayorlar: doa
lm zerine ve doaya kar, Hallarn Mslmanlara kar
yrylerinden daha mkemmel sonular alarak ve
ayn tutkuyla yryorlar. Dknn, soyut altna dnt
rlmesi, muazzam iin yalnzca bir blmyd: doal dn
yay dize getirmek, bulak ve bulac maddeyi en sonun
da ehliletirmek, gl ve isyankr enin yenilgisini sa
lamak. Doann fethi, egemenlik altna alm ve dnt
rlmesini, bugn buna kalkanlar din-tamayan, hatta
tanr-tanmaz bilim adamlar bile olsalar, teolojik kkleri
vardr. ada toplum Hristiyan olmaktan kmtr ama,
tutkular, Hristiyanln tutkulardr. Bilim ve tekniimiz
dinci olmasa da, doalar Hristiyandr: bunlar, Hallarn
ve Konkistadorlann, artk ruhlarn deil, ama evrenin fet
89
hini hedefleyen sofu kzgnlklarndan esinlenmilerdir.
in, kltr, doay, yetitirmenin yolu olarak kavryordu;
modern Bat onu, doaya egemen olmak eklinde kavryor;
birincisi dnl ve geri geliliydi, kincisi diyalektiktir:
kendini ortaya koyduu her kez kendini yadsr ve yads-
ylarnm her biri de bilinmez iindeki bir atlmdr.
Bat: ar ayrtrma ve daha az ar olmayan iddet.
Hi kukusuz, tanmmzn ilk teriminin kolayca kabul edi
lebilir trden olmad ve de amzn maddeci olduu yo
lunda itirazlar gelecektir. Kimileri, Batllarn iddetinin
Asurlulann, Azteklerin ve Tatarlarnkinden daha beter ol
madn, u farkla ki bunun yaratc bir iddet olduunu
syleyeceklerdir: topra muhteem yaplarla kaplayp,
uzay makinelerle doldurdu. Ksaca yantlayacam: 16.
yzyldan beri, Bat dncesinin, zellikle de Bat bilimi
nin, giderek daha az oranda tinselci olduu dorudur. De-
il-beden iminin geleneksel anlam yava yava deiti: n
celeri bir dinsel anlam tayordu (tanrsallk), ardndan fel
sefi bir anlam (idealizm), daha sonra eletirel ve nihayet
maddeci bir anlam, ite bu, yorumlansa gerektir. Madde
nin ada kavrannm eski maddecilikle pek ok benze
mesinin fazla nemi yok. Onu, en azndan btn klarda,
19. yzyln bilimsel determinizmiyle ileyemeyen bir ili
kiler ve yaplar rgs gibi dahi dnsek, atomik para
cklara veya biyolojik hcrelere, dnce ya da ruh adn
vermemiz ok zordur. Bunlar yaratlar olarak da dnm
yoruz: bunlar, aa be yukar, betimleyebildiimiz
nesneler, eyler, iliki paketleri ve glerdir. Bu alanda, ya
ratl dncesi ya abestir, ya da nafile: yaratc kavram,
bilimsel oyunun kurallar iine girmiyor. Bunu bylece be
lirttikten sonra, beden iminin somut gerekliine, eski d
ncenin gsterdii iddetin aynyla kar duran bir madde
ciliin - pek de uygun kamayan bu terimi bir daha kullan
mak gerekirse - varlyla kar karya olduumuzu ekle
90
yeceim. Doay tanmak amacyla - aslnda onu egemenli
imiz altna almak iin - biz deitirdik; bir iliki haline
gelmek zere bedensel bir varlk olmaktan kt. Belli l
de anlalabilir hale geldi doa; ayn zamanda da tutulama
yan bir hale geldi. O artk beden deil, bir denklemdir.
Kendini sembollerle dile getiren ve buradan kalkarak, d
nceyle ayn olan ya da dncenin yasalarna indirgene-
bilen bir ilikidir. Bilimsel tekbencilik, dilbilimsel tekbenci
liin deiik bir trdr. Wittgenstein, dilbilimsel tekben
ciliin meru ve tutarl olduunu sylyordu: "dnya be
nim dnyamdr: bu, dilin snrlarnn, benim dnyamn s
nrlan anlamna gelmesi olgusuyla da kendini gsterir. (...)
Ben, benim dnyamm." Ama bu "ben'im" beden deildir,
benim konutuum dilimdir - dildir. Giderek daha az be
nim olan bir dil: bilimin dilidir.
Maddeciliimizin soyut karakteri, insan bilimleri ala
nnda da kendini gsteriyor. Durkheim ve Mauss'un "top
lumsal eyler"i, gerek nesneler deil, ama adna toplum
denen bir entelekya tarafndan gelitirilmi semboller ve
kurumlardr. Bir baka rnek; tarihi veya diyalektik mad
decilii rnek vermek hemen hemen gereksiz. Birinci te
rim, insanlarn eseri olan, tarihi bir madde karsnda oldu
umuzu gsteriyor. Beden deildir bu, tarihtir. kinci teri
me gelince: madde ile diyalektik arasndaki ilikiyi, bug
ne kadar kimse aklayamad. Hayr, bizim maddemiz,
maddeciliimizin tenselliinden daha fazla bedensel deil
dir. Eski dnce biimi, yer ve ad deitirdi. Kimi nitelik
lerini yitirdi, daha bakalarn da kazand, hepsi bu. Psika
nalizin bile, yceltmenin ve giderek Bat uygarlndaki
nevrozun deiik bir grnmdr. Gerekten de, nevroz
ile yceltme arasndaki aynm izgisi olduka ince: birincisi
bizi imgesel bir amaza tkyor ve kincisi de ayn lde
imgesel bir k ayor bize. Psikanalizin iyiletiricilii, bi
reysel planda, ortak yceltmelerle edeer. Norman O.
91
Brown, beni bu aklamay srdrmek zorunda brakmaya
cak bir tmcesini anmaktadr Freud'un: "nevrozlar top-
lum-d yaplardr. Toplumda, ortaklaa imknlarla ger
ekletirilmi olan eyleri, zel imknlarla gerekletirme
ye ynelirler." Bu ortaklaa imknlar, adna sanat, din, fel
sefe, bilim ve psikanaliz dediimiz yceltmelerdir. Ama,
deil-beden imine sarmalanm yceltmeler, beden imiyle
iliki koptuu ya da yozlat zaman, toplumlar amazla
ra da srkler. Batda olmakta olan bu, bizim maddecilii
mize ramen deil, ama onun yznden... Soyut bir mad
decilik bu, bir tr tersine platonculuk, tpk Buda'nn bo
luu gibi, cisimsiz. Bedenin yantn bile uyarmyor: tpk
bir vampir gibi, iine yerlemi, kann emiyor onun. Bir
moda dergisini kartrmak bile, yeni maddeciliin insan
biimini indirgedii yrekler acs durumu saptamaya ye
terli: o kadnlarn bedenleri, ileciliin, yoksunluun ve
orucun grnts tam tamna...
Batdaki ayrtrma, Dounun badatrmasnda olanla
rn tam tersine, deil-beden ile beden arasndaki diyalou n
lyor ve bizi, kanlmaz bir biimde yceltmeler biriktir
meye srklyor. mdi, Brown'in dedii gibi, "yceltmele
ri biriktirmenin yolu, ayn zamanda da iddeti biriktirme
nin yoludur." Sonu patlay. Batnn vahetlerini ayrntla
ryla betimlemenin gerei yok. Esasen, yrekten kabulleni
yorum, teki uygarlklarn da vahetleri daha az korkun
deildi. Buna karn, bir olgu zerinde direteceim: Batda
ki iddetin zgn tonlamasnn zerinde... Hristiyan Bat
iin yabanc toplumlar, her zaman ktnn cisimlenii ol- -
mulardr: deil-beden'in dmanlan olarak grldler; ya
banc toplumlar - yaban ya da uygar - alt dnyann, bede
nin, da vurumlaryd. Ve bunlara kar, tpk bedene kar
olduu gibi, ilecilerin duygulann cezalandrmada gster
dikleri iddetin eiyle davranld. Shakespeare btn bun
lar Frtna'da pek ak bir ekilde dile getirir. Amerika'da,
bir yandan Ispanyollar'la Portekizliler, dier yandan Pro
testan Anglo-saksonlar tarafndan baaryla yrtlm
olan smrgeletirme eylemleri arasndaki tavr fark, her
birinin bedene kar ortaya koyduu temel tavrn ifadesin
den baka bir ey deildir. Kar-reform Katoliklii iin, be
den ve deil-beden arasnda bir uzlama imkn, yine de var
d; sonu: melezletirme... Protestanlk iinse, ukur al
maz hale gelmiti; sonu: Amerika yerlilerinin yok edilme
leri, veya "zel topraklar" iine tklmalar...
Sululuk duygusu saldrgan eilimlerimizi glendirir
ken, onlan baka yerlere de tayor: bakalar bizi tehdit et
mekte, rahatsz etmekte, yok etmeye almakta. Bakalar
ayn ekide ve zellikle de Bakas: tanrlar, doal gler,
tm evren. Btn uygarlklarda, bizimkinin ilk dnemi
(Ortaa Katoliklii) de dahil olmak zere, depremler, sal
gn hastalklar, seller,- kuraklklar ve daha baka afetler, do
ast bir saldr gibi dnlyordu. Kimi zaman, tanr
sal varlklarn fke, kapris ve hatta sorumsuz neelerinin
gsterileri olarak; kimi zaman da, gnahlar, arlklar ya
da hatalar yznden insanlara reva grlen cezalar ola
rak. Buna kar bavurulan bir are, tanrsal gc yattr
ma, ya da kurbanlarla, sunularla, kefaret ve balanma t
renleriyle ve daha baka uygulamalarla onun inayetini ka
zanma eklindeydi; bir baka imkn, tpk Sofokles'in Eudi-
pus'undaki gibi, ya da hayat ve lmn aldrmaz datcs
Vinu'yu seyrederken, Arjuna'nn sava alannda grdk
leri gibi, etik ve felsefi yceltmeyle suun eklinin deiti-
rilmesiydi. yle ya da byle, trenle veya felsefi vazgei
le, insan felaketiyle barabiliyordu: Bylesi bir barma, al
datc veya deil, zgn bir erdeme sahipti: felaketi kozmik
ve beeri dzenin iine yerletirmenin, istisnai olan akl
yoluyla kavranabilir klmann, rastlantya bir anlam verme
nin erdemine... Modern bilim letlerin hakkndan geldi ve
dier doal afetlerin de kabul edilebilir aklamalarn ver
93
di bize: doa, sululuk duygumuzun emanetisi deil ar
tk; bu arada teknik de rastlant kavramn yaygnlatrp
geniletti ve dahas, ona tmyle deiik bir karakter ka
zandrd. Antik alarda, attan derek veya ylan sokma
syla hayatlarn kaybedenlerin saysnn, oransal olarak,
otomobil kazalarnda, tren kazalarnda, yere aklan uak
larda can verenlerin saysndan daha fazla olduundan
kukum var. Rastlant gnlk hayatmzn bir paras ve
hayaleti uykusuz gecelerimizi yoklayp durmakta, tpk
kem gzn, Afganistan'daki kulbelerinde, obanlar uyut
mad gibi...
Kiisel ve gndelik rastlant dnda, Evrensel Ras.tlant
da var: bomba. Gezegenimizin snverme tehlikesi tak
vimde iaretlenmi deil; bugn de gerekleebilir, yarn
da, ya da hi gereklemez, ite bu en u noktadaki belir
sizlik, ngrlebilmesi, Yehova'nn hiddetinin de, iva'nn
iddetinin de ngrlebilinmesinden daha g. Rastlant
muhtemel muhakkaklktr. Muhakkaklktr, zira bugn bile
ortaya kabilir. Muhtemeldir, nk, evrenimizde, sadece
tanrlar, ruh, kozmik uyum ve Budacln oulcu neden
selliinin yasas kaybolmakla kalmad, ama nk, 19. yz
yl biliminin gven veren determinizmi de ykld ayn za
manda. ada fizikteki belirlenemezlik ilkesi ile Gdel'in
mantk alannda gelitirdii kantlan, tarihsel dnyadaki
anlamdalardr Rastlantnn. Bir ve ayn eyin sz konusu
olduunu sylemiyorum: demek istediim, her kta da,
aksiyomcu ve determinist sistemlerin tutarllklarn kay
bettikleri ve ortaya, buna bal bir atlak kardklardr. Bu
atlak gerekte bir tek deil: sistemin bir zellii, sistem
olarak ona ait bir ey. Rastlant, siyasal rejimlerimizin ne
bir istisnas, ne de bir hastal; uygarlmzn dzeltilebi
lir bir hatas da deil: bilimimizin, siyasamzn ve ahlakm
zn doal sonucu. Rastlant bizim gelime dncemizin
bir paras, tpk Zeus'un ksnllnn, Indra'nm kelik
94
ve oburluunun, bir yandan Yunan dnyasnn, bir yandan
Vedik kltrn birer paras olmalar gibi. u farkla ki,
ndra'y bir soma kurban ederek oyalamak mmknd, oy
sa Rastlant hem yoldan karlabilemez, hem de ngrle
mez olandr.
Rastlanty, yrmekte olan tarihsel dzenin arklarn
dan biri haline getirmek, insan beyninin de, bilgisayarlarn
da, geometri ve aritmetiin aksiyomlarnn - yani: matema
tiin temellerinin ve mantn modelinin - kesinlikle tutarl
olduunu kantlayabilemeyeceklerini gstermekten daha
az mthi bir i deil (2). Yalnz sonular farkl: Gdel'in
kant veya Heisenberg'in vard sonular bizi akn bra
kyor; Rastlant ykyor bizi. Deil-beden imi her zaman zor
layc oldu ve insanlar, sonsuza dek cehennemde kalmak
la, tehcirlerin arkyla ve daha baka korkun cezalarla kor
kuttu. Bugn, dorular ve gnahkrlar arasnda hibir ay
rm gzetmeksizin, tmden ve rastlantsal sn vaat et
mektedir. Rastlant, zorunluluun paradoksu haline geldi:
onun kanlmazlna ve zgrln belirsizliine sahip.
Deil-beden, maddeci bilime dntrlm olarak, iddet
le anlamdatr: akln, hayran olduumuz niteliklerinden bi
ridir Rastlant. Tpk iva'nm ipi veya Jpiter'in yldrm
gibi, korkutucu bir nitelik. Hristiyan ahlk kendi bask
glerini ona devretti, ama, ayn anda, bu insanst gte
ki her trl ahlaki iddia da kaybolup gitti. Bu, ortada ng
rler ve semavi iaretler olmasada, Azteklerin byk deh
etinin dndr. Felaket sradanlat ve anlamszlat,
nk Rastlant, sonuta, yalnzca bir kaza.
(2) Ernest Nagel ve James B. Newman, Godel's Proof, New York,
1958.
95

You might also like