Professional Documents
Culture Documents
serüveni
“E¤er ben bir sözcük kullan›yorsam” yan›tlad› onu Humpty Dumpty. Alice’in
dedi Humpty Dumpty, biraz da kafas› o kadar kar›flm›flt› ki, a¤z›n› aç›p
küçümseyici bir tav›rla, “hangi anlama tek bir sözcük söyleyemedi. Humpty
gelmesini istiyorsam o anlamda Dumpty devam etti: “Sözcüklerin kimi
kullan›r›m. Ne bir eksik, ne bir fazla!” biraz kaprisli olur; özellikle yüklemler.
“Ama sözcüklere bu kadar farkl› Onlar en ma¤rurlar›. S›fatlarla istedi¤ini
anlamlar yüklemeye yetkiniz var m›?” yapabilirsin, ama yüklemlerle, asla! Ama
diye sordu Alice. “Mesele, hangisinin en ben... ben hepsiyle bafledebilirim tabii.
yetkin oldu¤una karar vermekte” diye Anlafl›lamazl›k! ‹flte söylemek istedi¤im
bu!” “Anlayamad›m, ne demek istediniz?”
diye sordu yine Alice. “‹flte flimdi
ak›llanmaya bafllad›n” diye yan›tlad›
Humpty Dumpty kendinden çok memnun
bir flekilde. “Demek istedi¤im, bu konu
yetti art›k!” (Alice Harikalar Diyar›nda /
Aynan›n ‹çinden, Lewis Carroll)
‹flimiz Humpty Dumpty’e kalsayd›,
bakkaldan ekmek almakta bile zorlanacak, belki
“E¤er ben bir elimizde ekmek yerine iki kutu flekerle
sözcük dönecektik evimize. Ama Lewis Carroll’un
kullan›yorsam,
hangi anlama
dünyas›ndan ç›k›p kendi dünyam›za
gelmesini döndü¤ümüzde, Humpty Dumpty olmasa da
istiyorsam o ‘birilerinin’ anlamlar›n› önceden verdi¤i
anlamda sözcükleri kullanarak, üstelik bunlar› da
kullan›r›m.
Ne bir eksik, kural›na uygun flekilde bir güzel s›ralayarak,
ne bir fazla!” teklemeden konufltu¤umuzu, as›l önemlisi
B‹L‹M ve TEKN‹K 2 Mart 2004
›? no problem!
baflkalar›yla sözlü iletiflim kurabildi¤imizi
görüyoruz. Bizi öbür canl›lardan ay›ran en
önemli özelli¤imiz de belki bu: Sözcüklerden
oluflan bir köprüyle, bir baflkas›n›n zihnine
ulaflabilmemiz, karmafl›k etkileflim a¤lar›,
toplumlar kurabilmemiz.
Bu inan›lmaz beceriyi; anlaml› sözcükleri
s›n›rs›z say›da kombinasyonla, üstelik de
‘kural›na uyarak’ birbiri peflis›ra dizme yetisini
nas›l kazand›k? Bu kurallar bütünü nas›l olufltu?
“Dil” ad›n› verdi¤imiz olgu, belki de tek bir
anadille yola ç›karak günümüzde konuflulan
binlerce farkl› dile nas›l ayr›flt›? Ve tabii,
dili/dilleri gelecekte neler bekliyor?
Science Dergisi’nin, 27 fiubat 2004
say›s›nda geçmifli, flimdisi ve gelece¤iyle
irdeledi¤i bu olguyu, biz de sizlere aktarmak
istedik. Okudukça, ‘nas›l’lar› aç›klamaya uzun
süre hizmet etmifl ve art›k kemikleflmifl
kuramlar›n yavafl yavafl y›k›lmaya bafllad›klar›n› lar, özelleflmeye bafllayan terminolojileriyle bir
anl›yoruz; ilk dillere iliflkin ilginç varsay›mlar yandan birbirlerinden ayr›l›rken, bir yandan da
buluyoruz; dillerin toplum yap›s› ve kültürüne, birbirlerine giderek daha ba¤›ml› hale geliyor-
toplumlar›n oluflumlar›na etkilerini görüyoruz. lar. Dil tarihinin bir dönüm noktas›n› yaflad›¤›-
Dilin gelece¤ine iliflkin ilginç öngörü ve ça- m›z› söyleyen uzmanlara göreyse dilin kimli¤in-
l›flmalar da var bu arada. Öyle görünüyor ki, ol- den yitirdi¤i ortada. Ancak Tanr› kat›na yüksel-
dukça artm›fl ve artmakta olan nüfus hareketlili- mek için gö¤ü delen bir kule yapmaya karar ve-
¤i ve uluslararas› iletiflim, yeni teknolojilerin de ren ve inflaat› k›sa zamanda yükseklere ulaflt›-
devreye girmesiyle dünya dillerini ve ‘dil dinami- ran insano¤luna öfkelenen Tanr›’n›n, her iflçiye
¤ini’, flimdikinden oldukça farkl› bir gelece¤e ayr› bir dil vererek uyumlar›n› yok etti¤i Babil
sürüklemekte. Zaman›m›z›n bask›n dili efsanesinin öngörüsü de art›k geriye
@
‹ngilizce, 50 y›la kalmadan yerini belki dönmeye bafllam›fl gibi. Yeniden birlefl-
de Çince’ye b›rakmaya haz›rlan›yor. me e¤ilimindeki dünya k›talar›na benzer
Yerel dillerin önemli bir bölümü kay- flekilde, yeniden tek bir dilde
bolma yolundayken, bir yandan da ye- buluflaca¤›m›z› söylemek biraz afl›r›ya
ni melez diller ürüyor. Web sayfalar› kaçmak demek olsa da, her geçen gün
ve e-postalar, yaz›l› ve sözlü metinleri dildeki s›n›r ve duvarlardan birinin daha
birbirinden daha zor ayr›l›r hale getirirken, bi- y›k›l›p bizi bu bak›mdan yak›nlaflt›rd›¤› bir
lim dili de bir çekiflmenin ortas›nda. Bilimin ge- sürecin içinde oldu¤umuzu biliyoruz.
liflmesine paralel olarak say›lar› artan alt-alan- Zeynep Tozar
‹lk Nas›l
Sözcüklerle iletiflim gibi inan›lmaz bir beceri, ilk na-
nüllü bir konuma ulaflt›¤›n›, bu konumun da daha
sonraki dilsel beceri basamaklar› için beyine yeni
s›l ortaya ç›kt›? Dilin nörolojik temelleri üzerindeki kap›lar açt›¤›n› düflünüyorlar.
araflt›rmalar›n› yo¤unlaflt›ran bilimadamlar›, Dili evrimle birlikte ele alan çal›flmalar›n
1990’lardan beri h›zla artmas›na karfl›n, yeni bul-
flimdilerde mimikler ve hareket gibi, ilk gular da hâlâ dolayl› ve yoruma aç›k; tabii çeliflkile-
bak›flta konuyla pek de do¤rudan re de. California Üniversitesi’nden (Berkeley) beyin-
ilgiliymifl gibi görünmeyen yeteneklere bilimci Terrence Deacon, “elimizde konuflma fosil-
leri olmad›¤›na göre, kendisine iflaret edebilecek
odaklanm›fl durumdalar.
bütün parmakizleri silinmifl olan dilin kökeninin,
daha bir süre esrar›n› koruyaca¤› kesin” diyor.
Ne Zaman Konuflmaya
Bafllad›k?
Arkeologlar, hayvanlararas› iletiflim ve insan
konuflmas› aras›ndaki 5 milyon y›ll›k evrimsel ‘bofl-
lu¤un’ içinde, insan davran›fllar›yla ilgili çeflitli kilo-
metretafllar›n› belirlemifl bulunuyorlar. Sorun, han-
gi geliflmelerin dil becerisine iflaret etti¤i yolunda
bir fikir birli¤inin olmamas›. Sözgelimi, günümüz-
den 2,4 milyon y›l öncesine tarihlenmifl ilk tafltan
aletler kimi araflt›rmac›ya göre dilsel becerilerin
1860’l› y›llarda, Britanya Akademisi (British Bu arada beyin görüntüleme teknikleri, sinirbi- varl›¤›na iflaret ederken, kimi de alet yap›m›n›n ko-
Academy) ve Paris Dilbilim Derne¤i (Société de lim (neuroscience) ve genetikte gerçekleflen gelifl- nuflmayla uzak yak›n iliflkisi olmad›¤›n› savunuyor.
Linguistique de Paris), üyelerine dilin kökeni ko- meler, giderek büyümekte olan bir araflt›rmac›lar Bir baflka bafllang›ç noktas›ysa, araflt›rmac›lara gö-
nusunda tart›flmaktan kaç›nmalar› yönünde uyar›- ordusunu beynin ve biyolojik geçmiflimizin derinle- re 2 milyon y›l öncesi. Bu, insans› (hominid) beyni-
da bulunmufllard›. Gerekçeyse, hem bafltanç›kar›c› rine yönelme olana¤› tan›m›fl durumda. Dil beceri- nin h›zla büyümeye bafllad›¤›, dille ilgili iki temel
hem de spekülasyonlara oldukça aç›k olan konu- si, araflt›rmac›lar aras›nda uzun süre mucizevi bir beyin bölgesinin de (sol al›n lobunda -frontal lob-
nun, sonu gelmeyecek, verimsiz bir kuramlar silsi- özellik olarak ele al›nd›ysa da, art›k bilim adamlar› yer alan Broca alan›, ve sol flakak lobunda -tempo-
lesi tehlikesini bar›nd›rmas›. Bir yüzy›l› aflk›n za- bu ‘mucize’yi bir anlamda daha küçük ve daha ko- ral lob- bulunan Wernicke alan›) yap› içine dahil
man sonra bile, dilbilim konusunda son 50 y›l›n lay irdelenebilir ‘küçük mucizelere’ bölüp öyle ele edildi¤i bir dönem.
en önemli isimlerinden olan Noam Chomsky, dilin almay› ye¤liyorlar. Bu her bir küçük bölüm, sözge- Sözcüklerin içerdi¤i sesleri, ya da ses birimleri-
evrimi ve bar›nd›rd›¤› beyinsel mekanizmalara ilifl- limi yüz ifadelerini taklit becerisi ya da birçok kü- ni üretme konusuna gelince, iskeletler üzerinde ya-
kin bilgi birikiminin, o s›ralarda “ciddi bir sorgu- çük hareketi birbiri peflis›ra gerçeklefltirmek gibi, p›lan çal›flmalar, atalar›m›z›n 300.000 y›l kadar ön-
lamaya elverecek ölçüde olgunlaflm›fl olmad›¤›n›” birbirinden oldukça farkl› olabilen yetilerden bir ya cesinde, art›k anatomik olarak “modern” duruma
söylüyordu. da birkaç›n› içeriyor. Art›k, insan beyninin, bir nok- gelmifl olduklar›n›, trakenin (solunum borusu) üst
Ancak flimdi, bu yönde ciddi çabalara giriflme- taya gelip de aniden ‘konuflabildi¤ini’ keflfetti¤i fan- k›sm›nda bir de larinks (g›rtlak) tafl›d›klar›n› göste-
nin belki de tam zaman›. Son 10-15 y›ld›r, birçok tezisi pek geçerli de¤il. Araflt›rmac›lar, onun yerine riyor. Larinksin, di¤er primatlarda oldu¤undan da-
disiplinden araflt›rmac›lar konuflman›n kökenine de- beynin “dilsel haz›rl›kl›l›k” dedikleri daha alçakgö- ha afla¤›da yer almas›, insanlar›n ç›karabildikleri
¤iflik aç›lardan yaklafl›rken, yeni tekniklerden oldu-
¤u kadar yeni düflünce biçimlerinden de yararlan›-
yorlar. Dilin kökeni sorusu, Chomsky’nin uzun sü-
ren egemenli¤i alt›ndaki birçok dilbilimci için ka-
ranl›kta kalm›flt›. Çünkü, Chomsky’nin gramer ka-
l›plar›n›n do¤ufltan geldi¤i ve evrensel oldu¤u yo-
lundaki kuram›, bu dil yetene¤inin nas›l ortaya ç›k-
m›fl oldu¤u sorusunu ister istemez d›fll›yordu. An-
cak evrimsel düflünce tarz›n›n, biyolojinin birçok Burun
bofllu¤u
alan›nda esmifl olan rüzgarlar›, nihayet 1990’da dil-
Damak
bilimcileri de ziyaret etti. Harvard’da biliflsel bilim-
ler konusunda uzman Steven Pinker ve Yale’de psi-
Dil
kolog olan Paul Bloom, o y›l Davran›fl ve Beyin Bi-
Epiglottis
limleri dergisinde uzun bir makale yay›mlayarak, di-
lin do¤al seçilimle evrimleflmifl olmas› gerekti¤i id- Yiyecek
dias›n› ortaya att›lar. Edinburgh Üniversitesi’nden Hava
Larinks
dilbilimci James Hurford, bu Pinker-Bloom ortak
Yemek borusu
makalesini bir dönüm noktas› olarak tan›ml›yor:
Konuflmak tehlikeli: Larinksin insanlarda, öteki yüksek primatlara göre daha afla¤› bir konumda olmas›,
“Chomsky’ci çevrelerde dilin evriminden bahset-
epiglottis ad› verilen larinks kapa¤›n›n aç›k kalmas› durumunda, yiyece¤in yemek borusu yerine trake ve
mek, yasak olmaktan bir anda ç›k›verdi.”
akci¤erlere yönelmesine neden olabiliyor.
Hareket-Dil Ba¤lant›s›
Dilin ne zaman ortaya ç›kt›¤› sorusunun yan›t›,
öyle görünüyor ki nas›l ortaya ç›kt›¤› hakk›ndaki
bilgi birikiminin artmas›n› bekleyecek. Son y›llar-
daysa, giderek artan say›da araflt›rmac›, dilsel bece-
riler için, beynin motor (hareketle ilgili) bölgelerin- gerçekleflti. Bu bölge, hem sözel hem de mimik ve rek Bickerton “Motor sistem, kas hareketleri için-
de birtak›m de¤iflikliklerin gerçekleflmifl olmas› ge- jestlerle ilgili ard›fl›k ve bileflik hareketleri olanakl› dir” diyor. “Buna göre de bu sistem, kendine olsa
rekti¤i yolundaki görüflü benimsiyor. k›lan bir “dizi oluflturma motoru”. Kan›t olaraksa, olsa dilsel üretim hatt›n›n sonunda yer bulabilir.
Deacon, dili hareketten çok sesle ba¤daflt›r›yor Parkinson hastalar›n› gösteriyor. Bu kifliler, bazal Motor hareketlerden sorumlu beyin bölgelerinin
olsak da, konuflman›n, bir motor etkinlik olarak ele ganglionlarda geliflen hasar sonucu, denge ve hare- yapt›¤›, sözgelimi f›rlatma hareketinin gerektirdi¤i
al›nd›¤›nda daha iyi anlafl›labilece¤i düflüncesinde. kette oldu¤u kadar sözdizimsel becerilerde de so- kas hareketlerini düzenlemekten ibaret. Yani o ha-
‹¤neden iplik geçirmek ya da keman çalmak gibi run yafl›yorlar. reketle ilgili kaslar›n, de¤iflmez ve belli bir s›rayla
“ince” motor becerilerin devreye girdi¤i durumlar Dil becerilerini desteklemek üzere, artikülas- kas›lmalar›n› sa¤lamak. Cümle kurmaksa çok fark-
gibi, konuflma da son derece ince ve h›zl› iflleyen yon, iflitme, planlama ve bellek için olanlar da da- l› birfley: Oluflturulan kavramsal yap›ya göre, fikir
bir motor kontrol mekanizmas› gerektiriyor. La- hil, birçok beyin alan›n›n geliflmifl olmas› gerekti¤i ve sözcükleri inan›lmaz esneklikte ve sürekli de¤i-
rinks, a¤›z, yüz, dil hareketlerinin yan›s›ra nefes halde, Pinker’a göre özellikle de motor becerilerle flebilir bir s›raya koymak...”
al›p verme hareketleri de, birbirleriyle oldu¤u ka- dil aras›nda bu aç›dan yak›n bir ba¤lant› mevcut.
dar, biliflsel ifllemlerle de çok iyi senkronize edil- Chicago Üniversitesi’nde psikolog olan David McNe-
mek zorunda. ill’se bu konuda ilginç bir örnek veriyor: Örnek, Ayna Ayna...
Bu nedenle, dille beynin baz› motor hareketleri tam belirlenememifl bir virüsün etkisiyle, boyundan Karfl›-görüfller, yine de hareket-dil ba¤lant›s›na
(özellikle kendini ifade için kullan›lan el hareketle- afla¤›s› dokunma duyusuna tümüyle duyars›z hale olan ilgiyi azaltm›yor. Bunun bir nedeni de, 1996’da
ri ve a¤›z-dil hareketleri ) kontrol eden bölgeleri gelen bir adamla ilgili. Adam, en basit bir hareketi yap›lan ve kuram› belki de ilk kez bu kadar güçlü
aras›ndaki ba¤lant›y› ortaya ç›karmaya yönelik bile, kay›p duyular›n yerine geçen biliflsel ve görsel bulgularla destekleyen bir keflif: maymunlar›n bey-
araflt›rmalar derinleflmeye bafllam›fl bulunuyor. Ca- geribildirim yoluyla yeniden ö¤renmek zorunda ka- ninde bulunan bir “ayna nöronlar›” sistemi.
lifornia Üniversitesi’nden (San Diego) dilbilimci Ro- l›rken, konuflurken el ve kol hareketlerini otomatik Ayna nöronlar›n›n dille olan ba¤lant›s›, insanla-
bert Kluender, iflaret dilinin de dahil oldu¤u bu jest olarak kullan›yormufl. Hatta araflt›rmac›lar, ellerini r›n büyük s›kl›kla yararland›¤› ve dil için zorunlu ka-
ve mimiklerin incelenmesiyle, hayvanlararas› ileti- hem kendi hem de dinleyicilerinin gözlerinden sak- bul edilen taklit özelli¤ine dayal›. Papa¤anlar ve yu-
flim ve konuflma aras›ndaki bofllukta yer alm›fl ola- lad›klar› halde. McNeill, ellerin sesli konuflmayla nuslar›n da ses taklidi yapabildikleri biliniyor. An-
bilecek bir “ara davran›flsal göstergeler” dönemiy- do¤rudan iliflkisi oldu¤unu söylüyor. Ona göre jest cak taklit, yaln›zca memelilere atfedilebilecek bir
le ilgili birkaç ipucu elde edilebilece¤ini söylüyor. ve mimikler, yerlerini zamanla sözlü dile b›rakan özellik olmasa da insan-d›fl› primatlarda bile pek ge-
Yine birçok araflt›rmac›, el hareketleri ve yüz mi- davran›flsal birer fosil de¤il, dilin temel ve ayr›lmaz liflkin de¤il. ‹nsan yaflam›ndaysa bambaflka bir yere
miklerinin temsil etti¤i davran›fl biçiminin, hayvanla- ö¤elerinden. sahip. Bebeklerin ilk sözcüklerini ö¤renmelerinin
Dil Aileleri
Atlantik
Pasifik
Okyanusu
Okyanusu
Atlantik Hint
Okyanusu Okyanusu
Beyaz Rusya
A¤açlar geç olmufltu. Forster ve Toth, elde ettikleri verilerin
›fl›¤›nda tüm Hint-Avrupa dillerinin ortak kökenini
Polonya
Din
yep
Kurgan Vatan›
Oldu¤u San›lan Bölge Volg
a
UKRAYNA er
Birçok uzman, Kurgan ve Anadolu varsay›mlar› ele ald›klar›nda, Hint-Avrupa dillerinin Avrupa’ya ilk Dinyeste
r Don
aras›ndaki tart›flman›n, modern Avrupal›lar’›n genetik Slovakya Moldovya Dereivka
kez, 1900 y›l eksik ya da fazlayla, günümüzden yak-
Macaristan
Romanya
dev yerleflim yeri, görkemli duvar resimleriyle de ün ka-
Neden Anadolu? zand›. Renfrew ve öteki arkeologlar, Çatalhöyük’te ve
Yunanistan’daki erken yerleflim yerleri aras›nda mimari,
Bosna Tuna
Yugoslavya Bulgaristan
Karadeniz
Makedonya TÜRK‹YE
Kimi arkeologlar Hint-Avrupa dillerinin kökenini or- çanak çömlek ve heykelcikler bak›m›ndan da benzerlik- Arnavutluk
taya ç›karmak için Kurgan höyüklerini incelerlerken, Çatalhöyük Konya Platosu
ler bulundu¤una dikkat çekiyorlar; bu benzerlikler, Yu- Yunanistan
baflkalar›ysa, Anadolu’nun daha da eski kültürlerine nanistan’›n ve Avrupa’n›n geri kalan›n›n tar›mla tan›fl- F›ra
t
odaklan›yor. Anadolu, günümüzden 8000 y›l önce hem mas›nda s›çrama tahtas›n›n Anadolu oldu¤unun bir gös-
Ege Denizi
Suriye
‹yon Denizi
Hint-Avrupa dillerinin tohumlar›n›n at›ld›¤› hem de tar›- tergesi. K›br›s Lübnan
m›n Avrupa’ya yay›lmaya bafllad›¤› yer olabilir. Anado- Do¤rusu, Asya’n›n bat›s›ndaki ve Avrupa’daki arke- Akdeniz
lu’daki birkaç kaz› yerinde yap›lan son araflt›rmalar, bu 800 km
olojik alanlarda yap›lan radyokarbon tarihlendirmeleri, ‹srail
Ürdün
genifl platonun, sanat ve kültür bak›m›ndan zengin insan tar›m›n ilk olarak günümüzden 11.000 y›l önce Ortado-
topluluklar›na ve tar›m›n yay›lmas›nda kilit rol oynayan ¤u’da ve 10.000 y›l önce Anadolu’da ortaya ç›kt›¤›n› ve leflim yeri olan Çatalhöyük’ün, Hint-Avrupa dili konuflan
tah›llara ve baklagillere ev sahipli¤i yapm›fl oldu¤unu 8000 y›l önce Yunanistan’a yay›ld›¤›n› gösteriyor. 500 topluluklar›n –en az›ndan- bafll›ca kaynaklar›ndan biri
gösterdi. Hint-Avrupa dillerinin kökeninin tar›mla yay›l- y›l sonraysa, Balkanlar’daki ve Orta Avrupa’daki köyler- oldu¤una inan›yor. Çatalhöyük kaz›lar›n›n yöneticili¤ini
ma modeline dayand›¤› varsay›m›n›n bafl savunucusu, de de tar›m topluluklar› ortaya ç›kmaya bafllam›flt›. Dün- yapan Stanford Üniversitesi’nden arkeolog Ian Hodder,
Cambridge Üniversitesi’nden arkeolog Colin Renfrew, ya’n›n ilk çiftçilerinin hasat etti¤i yedi “kurucu ekin”in yerleflim yerinin çevresinde yap›lan incelemelerin, bu bü-
tar›m›n Avrupa’ya Anadolu’dan geldi¤i konusunda her- hepsinin yabani atalar›n›n kökeninin Türkiye’nin güney- yük köyün, yak›n›ndaki küçük yerleflim yerleriyle yak›n
kesin görüfl birli¤inde oldu¤unu, bu durumda buran›n do¤usuyla Suriye’nin kuzeyine dayand›¤› ortaya ç›kar›l- iletiflim içinde olabilece¤ine iflaret etti¤ini belirtiyor.
dillerin de birbirinden ayr›larak farkl›laflmak üzere ilk d›. Örne¤in, çok yak›n bir zamanda, “einkorn” bu¤day›- Hodder’e göre, bu durumda bütün bu insanlar›n birbir-
yola ç›kt›¤› yer olmas› gerekti¤ini belirtiyor. n›n kökeninin, Türkiye’nin güneydo¤usunda bulunan ve leriyle konuflman›n bir yolunu gelifltirmifl olmalar› gere-
Anadolu’nun tarihöncesi dönemlerdeki önemi, bura- arkeologlar›n hem yabani, hem de ehlilefltirilmifl einkorn kiyor. Yine de, Hint-Avrupa dillerinin kayna¤›yla ilgili
da, Konya yak›nlar›ndaki Çatalhöyük’te yap›lan kaz›lar- tohumlar› bulmufl olduklar› 9600 y›ll›k baz› Neolitik yer- tart›flmalar çözümlenmeden, Neolitik kültürlerle dillerin
da, bugüne kadarki en eski ve en büyük tar›m toplulu- leflim yerlerinin çok yak›n›ndaki Karacada¤ Da¤lar›’na ayr›flarak yay›lmas› aras›nda bir ba¤›nt› kurmaya kalk›fl-
¤unun ortaya ç›kar›ld›¤› 1960’lardan bu yana sa¤lam dayand›¤› ortaya ç›kar›ld›. man›n, ümitsizlik içinde her çareye baflvurmaktan da
bir biçimde ortaya konmufl. 10.000 kiflinin yaflad›¤› bu Renfrew, Orta Anadolu’daki en büyük Neolitik yer- fazlas› olaca¤›n› düflünüyor.
Fin rg
Fr n
Be a
ya
ta
‹sv da
ar
kiz
bu
ry
sa
lya
ka
di
nis
an
nim
a
n
tu
em
rte
an
yöntemlerinden yararlanma-
ny
lan
lla
lçi
‹ta
‹sp
na
us
ma
Da
Po
Ho
ks
Yu
Lü
Al