You are on page 1of 40

© T.C.

Kültür ve Turizm Bakanlığı


Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü
3ı06-ı
Kültür eserleri dizisi, 403
ISBN 978-975-ı7-3~9~-7 (takım)
ISBN 978-975-ı7-3~93-4 (LCilt)
www.ku1turturizm.gov.tr
e-posta, yayimlar®kulturturizm.gov.tr

... c. <1> ; 24 an. - (Kültür ve 1\ırizm Bakanlığı


yayınları ; 3106-1. Kütfıı::tıanelerve Yayımlar Genel M:ıdürlüğü
Jolltür eserleri dizisi ; 403)
rsm 978-975-17-3292-7 (tk.)
rsm 978-975-17-3293-4 (loc.)

Editörler Özel te§elckürIer


Talat Sait Halman (Genel editör) Yazıların incelenmesinde hakem
Osman Horata (Genel editör yardımcısı) olara!< katkıda bulunan öğretim
Yakup Çelik üyelerine; kaynakların ve alıntıların
Nurettin Demir kontrolünü titizlikle gerçekleştiren
Mehmet Kalpaklı Bilkent Üniversitesi, Türk Edebiyatı
Ramazan Korkmaz Bölümü öğrencileri Alphan Akgül,
M. ÖcalOğuz M. SılaArlı, YalçınArmağan,
Günil Özlem Ayaydın-Cebe, Fırat
Kitap tasarıını
Caner, Murat Can1<ara,Hülya Dündar,
Ersu Pekin
Tuba İsen- Durmuş, İrfan Karakoç,
Yazım-düzeltıne Sevim Kebeli, Nilay Özer, Ali Serdar,
Süer Eker Reyhan Tutumlu, Seda Uyanık'a; Türk
Beyhan Uygun Ayiemiz Edebiyatı Kronolojisini hazırlayan
Firdevs Canbaz ve Emine TUğcu'ya;
Yazı§ma
yazı§ma ve düzeltmelerdeki katkıları
Rumeysa Çavuş
için Ceyda Al<polat, Ela Şengündüz,
Demet Güzelsoy Chafra
Seçil Aybay Bıyıklı, Songül Sezen ve
Baskı Çiğdem Gürbüzer, Murat Kazancı ve
Mas MatbaacılıkA.Ş. FaZilet Çöplüoğlu'na te§ekl<ürler ...
Hamidiye MahallesiSoğuksu Caddesi
No,3 34408 Kağıthane, İsianbul
TeL,o~ı~ ~94 ıo 00
e-posta, info@masmat.com.tr

Geni§Ietilıni§ ve Gözden Geçirilıni§ ,1.baskı


~ooo adet

Basım yeri, tarihi


İstanbul, 2007
içindekiler cilt i - 4

"Türk Edebiyatı Tarihi"ni sunarken Talat Sait Halman


Sunuş Editörler
İkinci baskıyı sunarken Editörler
Kısaltmalar
Yazım ilkeleri

35 - 80 Giriş
37 Türkler: Kökenleri ve yayılma alanları Peter B. Golden
64 Türk dilleri Lars Johanson

83 - 117 ı. Bölüm: Epik dönem


85 Destanlar Metin Ekici

ii. Bölüm: Erken dönem


ı:41 Runik harfli Eski Türkçe yazıtlar Arprid Berta
ı30 Uygur edebiyatı (VIıı-Xıv. yüzyıl): ı. NazımAbdurishid Yakup
:4. N esir Nurettin Demir-Emine Yılmaz
Doğu Avrupa' da Türk dilinin izleri Emine Yılmaz
Yusuf Has HaCip, "Kutadgu Bilig" (1069) Süer Eker
Kaşgarlı Mahmut, "Divanü Lüga.ti't- Türk" (1077) Süer Eker
Edip Ahmet Yükneki, "Atebetü'l- Hakayık" Nurettin Demir
Popüler tasavvufun öncüsü: Ahmed - i Yesevi ve hikmetleri
(XII. yüzyıl) ı. Ahmed -i Yesevi ve YesevilikAhmet Yaşar Ocak
:4. Divan -ı Hikmet ve etkileri Bahar Akarpınar

iii. Bölüm: Osmanlı Dönemi Türk edebiyatına (Xiii. yüzyll-1860)


giriş: Sosyal ve kuramsal bağlam
Klasik edebiyat menşei: İrani gelenek, saray işret meclisleri
ve musahib şairler Halil İnalcık
:495 Horasan'danAnadolu'ya: Klasik şiirin doğuşuAhmetArı
30:4 Batı Türk yazı dilinin oluşumu Nurettin Demir
3ı~ Türk- Fars edebl ilişkileriAhmet Kartal
33ı Osmanlı divan şiirinin toplumsal ekolojisi Walter G.Andrews
346 Klasik edebiyat bilgisi: Belagat Yekta Saraç
36ı Klasik şiir estetiğiA. Atilla Şentürk
403 Mazmun İskender Pala
410 Şiir ve musıki Kemal Silay
4~3 Şiir ve güzel sanatlar: Klasik Osmanlı üslupları arasındaki ilişkiler
Zeynep Yürekli Görkay

437 - 705 ıv. Bölüm: Batı Türk yazı dili temelinde yeni yapılanmaya doğru:
Klasik Öncesi Dönem (XIII. yüzyıl - 1453)
439 Tarihı, sosyo -kültürel bağlamAhmet Kartal
465 Anadolu' da Türk edebiyatının öncüleriAhmet Kartal
48ı Anadolu' da Türk edebiyatının gelişimiAhmet Kartal
539 Mensur hikayeler Hasan Kavrnk
550 Nesir Mustafa İsen
565 Türk kültür hayatında Mevlana ve Mevlevilik Osman Horata
570 Osmanlı tarih yazıcılığı ErhanAfyoncu
605 Evliya menakıbnameleriAhmet Yaşar Ocak
6~ı Oğuznameler Semih Tezcan
635 Vesiletü'n - Necat ve mevlit geleneği Bahar Akarpınar
644 Tasavvuf! halk şiiri (XIII -XıX. yüzyıl) Bahar Akarpınar
675 Nasrettin Hoca David S. Sayers
68ı Doğu Türk yazı dili edebl çevresi: Harezm-Kıpçak,
Mısır- Suriye ve çağatay sahası (XIII-XVIII. yüzyıl) Fikret Turan
697 Ali Şir Nevayi ve Osmanlı Şairleri Sigrid Kleinmichel

9 Kısaltmalar
ı~ Yazım ilkeleri

ı9-~39 İIk KlasikDönem(ı453-ı6oo)


~ı Tarihi, sosyo- kültürel bağlam Muhsin Macit
~9 Şiir Muhsin Macit
55 Mesneviler Muhsin Macit
Mensur hikayeler Hasan Kavruk
Estetik nesir Mustafa İsen
Cem şairleri Osman Horata
Klasik şiirde romantik söylem veya Osmanlı romantizmiAli Yıldınm
Şair biyografileri: Tezkireler Mustafa İsen
Osmanlı şair biyografileri (tezkireler) ve Osmanlı edebiyat eleştirisi
Walter G. Andrews
ı~ı Şerhler M. A. Yekta Saraç
ı33 Osmanlı şiir akademisi: Nazire Mehmet Kalpaklı
ı38 Aşık şiiri (XVI -XX. yüzyıl) M. ÖcalOguz
ı79 Alevi- Bektaşi şiir geleneği ve Pir Sultan Abdal Umay Günay
ı87 Halk tiyatrosu Nebi Özdemir
~ı9 Azeri sahası Türk edebiyatı (XIII-XIX. yüzyıl) Muhsin Macit
~3ı Anadolu - Orta Asya edebi ilişkileri Cemal Kurnaz

~41-435 Klasik estetikte yeni yönelişler: Orta Klasik Dönem (1600-1700)


~43 Tarihi, sosyo - kültürel bağlamAli Fuat Bilkan
~54 Şiir Ali Fuat Bilkan
~93 Mesneviler Ali Fuat Bilkan
3°9 Mensur hikayeler Hasan Kavruk
319 Estetik nesir Christine Woodhead
3~9 Seyahatname ve sefaretnameler Menderes Coşkun
347 Bir edebiyat anıtı: Evliya Çelebi Seyahat-namesi Robert Dankof!
359 Siyasetname, ahlak ve görgü kitapları Mehmet Öz
371 Sebk-i Hindi Cafer Mum
395 Klasik edebiyatta tipler Metin Akkuş

4°5 KöroğlU Metin Ekici


4 9
1 Halk hikayeleri İsmail Görkem

437-598 Klasikestetikte hazan rüzgarları: Son Klasik Dönem (ı7oo-ı80o)


439 Tarihı, sosyo - kültürel bağlam Osman Horata
449 Şiir Osman Horata
545 Mesneviler Osman Horata
563 Mensur hikayeler Hasan Kavruk
567 Estetik nesir Menderes Coşkun
578 Klasik edebiyatta mizah ve hiciv Hikmet Feridun Güven
588 Avrupa' da Alhamiyado edebiyatı Fehim Nametak
594 Karamanlı Türkçesi ile yazılan edebi metinler Engin Sezer
601 - 721 Vi. Bölüm: Klasik Sonrası Dönem (1800-1860)
603 Şark ekspresiyle Garb' a sefer M. Kayahan Özgül
663 Mensur hikayeler Hasan Kavruk
666 Estetik nesir Menderes Coşkun
67'2, Divan şiirinde kadın şairlerin sesi Zehra Toska
683 Anonim edebiyat Saim Sakaoglu-Ali BeratAlptekin
Teknolojik gelişmeler ve halk edebiyatı Gülin Ögüt Eker

Kısaltmalar
Yazım ilkeleri

VII. Bölüm: Yenileşme Dönemi veya Osmanlı Modernleşmesi


(1860 -1923)

Yenileşmenin tarihı, sosyo - kültürel ve estetik temelleri Ramazan Korkmaz


Edebiyatta etkilenme Kemal Özmen
Türk edebiyatında çeviri (ı860-ı9'2,3) Emel Kefeli
Tanzimatçılar: Yenileşmenin öncüleri (ı860-ı896) M. Orhan Okay
Osmanlı'nın son Encümen-i Şuara'sıM. Kayahan Özgül
Ara Nesil Necat Birinci
Servet-i Fünun Topluluğu (ı896-ı9oı) Ramazan Korkmaz
ısı Fecr-iAti Topluluğu (ı909-ı9ı'2,) Cafer Gariper
ı73 Yankısız yönelişler: Nev- Yunaniler ve Nayiler Cafer Gariper
ı83 Mill! Edebiyat (ı911-ı9'2,3) ŞerifAktaş
'2,69 Belagatten retoriğe teori arayışları Kazım Yetiş
'2,83 Eleştiri (ı860-ı9'2,3) Bilge Ercilasun
3'2,3 Tanzimaı'tan sonra mizah ve hiciv Mustafa Apaydın
339 Mensur şiir İsmail Çetişli
355 Anadolu romantizminden köy realizmine Ramazan Kaplan
365 Popüler romanS. Dilek Yalçın Çelik
399 Modern edebiyatta sözlü kültür etkisi G. Gonca GökalpAlpaslan
4ı7 Türk edebiyatında Doğu - Batı sorunsalı Murat Belge
4'2,9 Gerçekçilik tartışmalarıAhmet Demir
44ı Edebı ve sosyal boyutuyla modern Türk edebiyatında tipler
Nurettin Öztürk
9 Kısaltmalar
ı~ Yazım ilkeleri

ı9 Şiir
~ı ı9~0-ı95oHakanSazyek
48 İkinci Yeni'nin estetik açılımı Dagan Hızlan
63 ı950 sonrası J{atnazan Korkmaz - Tarık Özcan
ı~5 ı980 sonrası popüler kültür ortamında Türk şiiri S. Dilek Yalçın-Çelik
ı38 Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde manifestolar BakiAsiltürk
ı57 Klasik edebiyat etrafındaki tartışmalar ve gelenekten yararlanma sorunu
Muhsin Macit
ı68 Şiir ve güzel sanatlar Turan Karataş

183 Tiyatro
ı85 Tiyatro Sevda Şener

~17 Roman
~ı9 ı9~0-ı960 Yakup Çelik
~79 ı960 sonrası Osman Gündüz
383 Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın edebiyattaki izdüşümü İnci Enginün
393 Türk romanında feminist söylem GürselAytaç
40ı Modernizmden postmodernizme Türk romanıJale Parla
410 Tarihi roman Hülya Argunşah

4~5 Öykü
4~7 ı9~0-ı960Ayşenur Külahlıogıu İslam
449 ı960 sonrası Feridun Andaç
467 Küçürek öykü Ramazan Korkmaz
473 Eleştiri (ı9~3-ı960) Betül Özçelebi-Hüseyin Özçelebi
5~0 Deneme Tarık Özcan
540 Çocuk edebiyatı Tacettin Şimşek
563 Tercüme Bürosu ve bir edebiyat kanonunun oluşturulması
Şehnaz Tahir-Gürçağlar
579 Göç süreciyle yurtdışında oluşan Türk edebiyatı
Yüksel Pazarkaya
593 Balkanlar ve diğer komşu ülkelerde Türkçe edebiyat:
Balkanlar Mustafa İsen
6°7 KuzeyKıbrıs Türk Cumhuriyeti: Yeni bir Türkçe
edebiyat için merkezi sorgulayan azlık edebiyatı
Mehmet Yaşın
6~ı Irak Türkmen edebiyatı İbrahimAtabey
6~8 Modern Türk yazı dillerinin oluşumu Süer Eker

645 Türk edebiyatı kronolojiSi Firdevs Canbaz- Emine Tugcu


675 Genel kaynakça
697 Yazarlar- editörler
©T.C. KültürveTurizmB~
Kütüphaneler ve Yayıınlar GeLE2 -ı.t- '-
3ı06-3
Kültür eserleri dizisi, ~:03
ISB ı 978-9~5-J~'~-:(~
ISBK 9~8-9~5-ı~-3:r-=-- -

__..:::..<3> - =..., ==- -


_.:._~ - ~-:::_
~=-=-
~e:e-cr
m 'Iurizm Bakanlığı
ve Yayımlar Genel Midürlüğü
---=-=-- ~.~ ~-~ ; ~ 3)
~ ==-=----:--:--3252-- (ı:..'!<.)
=:: ;:-~-:--329~1 (3.e.)

Editörler Özel teşekkürler


Talat Sait Halman (Genel editör) Yazıların incelenmesinde hakem
Osman Horata (Genel editör yardımcısı) olarak katkıda bulunan öğretim
Yakup Çelik üyelerine; kaynakların ve alıntıların
Nurettin Demir kontrolünü titizlikle gerçekleştiren
Mehmet Kalpaklı Bilkent Üniversitesi, Türk Edebiyatı
Ramazan Korkmaz Bölümü öğrencileri Alphan Akgül,
M. ÖcalOguz M. SılaArlı, YalçınArmağan,
Günil ÖzlemAyaydın-Cebe. Fırat
Kitap tasarımı
Caner, Murat Cankara, Hülya Dündar,
Ersu Pekin
Tuba İsen - Durmuş, İrfan Karakoç,
Yazım-düzeltme Sevim Kebeli, Nilay Özer, Ali Serdar,
Süer Eker Reyhan Tutunılu, Seda Uyanık'a; Türk
Beyhan Uygun Aytemiz Edebiyatı KronoloJisini hazırlayan
Firdevs Canbaz ve Emine Tuğcu'ya;
Yazışma
yazışma ve düzeltmelerdeki katkıları
Rumeysa Çavuş
için Ceyda Akpolat, Ela Şengündüz,
Demet Güzelsoy Chafra
Seçil Aybay Bı)'lklı, Songül Sezen ve
Baskı Çiğdem Gürbüzer. Murat Kazancı ve
Mas Matbaacılık A.ş. FaZilet Çöplüoğlu 'na teşekkürler ...
Hamidiye Mahallesi, Soğuksu Caddesi
No,3 34408 Kağıthane, İstanbul
Tel, o~ı~ ~94 ıo 00
e-posta, info@masmat.com.tr

Genişletilmiş ve Gözden Geçirilıniş ~. baskı


~ooo adet

Basım yeri, tarihi


İstanbul, ~007
içindekiler

Kısaltmalar
Yazım ilkeleri

Vii. Bölüm: Yenileşme Dönemi veya Osmanlı Modernleşmesi


(1860 -1923)

Yenileşmenin tarihı, sosyo -kültürel ve estetik temelleri Ramazan Korkmaz


ı7 Dünyadaki aydınlanmacı süreç ve ı9. yüzyıl
ı9 Osmanlı'nın genel durumu ve surdaki gedik; güven sendromu
~~ Değişen dünyanın Osmanlı'ya çarpması ve bozgunun şok dalgaları
~5 Düzensizliğe karşı yeni düzen arayışı; Tanzimat / yahut/ Osmanlı modernleşmesi

Edebiyatta etkilenme Kemal Özmen


43 Edebiyatta etkilenmenin doğası üzerine
46 Bir etkilenme örneği: Batı / Fransız etkisinde modern Türk edebiyatının doğuşu
Türk edebiyatında çeviri (ı860-ı9~3) Emel Kefeli
Tanzimatçılar: Yenileşmenin öncüleri (ı860-ı896) M. Orhan Okay
6ı Tarihi, sosyo-kültürel bağlam
67 Şiir
73 Tiyatro
77 Hikaye ve roman

Osmanlı'nın son Encümen-i Şuara'sı M. Kayahan Özgül


85 Encümen-i Şuara
89 Encümen müdavinılerinin sosyal fikirleri ve siyasi eğilimleri
90 Encümen-i Şuara'nın edebiyat görüşü
93 Encümen -i Şuara'nın ardından

Ara Nesil Necat Birinci


97 Ara Nes)'in teşekkülü
Dil
Sanat
Edebiyat
LO~ Şiir
105 Roman
10 7 Tenkit

Servet-i Fünun topluluğu (ı896-ı9oı) Ramazan Korkmaz


110 Tarihi, sosyo-kültürel bağlam
115 Abes-muktebes tartışması ve Servet-i Fünun'un oluşumu
117 Servet-i Fünun şiiri
ı34 Roman
ı47 Servet-i Fünun öyküsü
ı48 Diğer türler

Fecr-iAti topluluğu (ı909-ı9ı~) CaferGariper


ısı Tarihi, sosyo - kültürel bağlam
ı5~ Topluluğun kuruluşu ve sanat anlayışı
ı54 Şiir
ı63 Tiyatro
165 Hikayeve roman
167 Eleştiri
ı73 Yankısız yönelişler: Nev- Yunaniler ve Nayiler Cafer Gariper
ı73 NevYunaniler
178 Nayiler
ı83 Milll Edebiyat (ı911-ı9~3) ŞerifAktaş
ı83 Milli Edebiyat kavramı ve Milli Edebiyat Dönemi
ı84 Türkiye Türklerinde Milli Edebiyatın oluşumu
190 Milli Edebiyat Döneminde şiir
190 Türkçü şiir
2,07 Saf şiir
2,13 Hikaye
2,32, Roman (ı908-192,0)
~69 Belagatten retoriğe teori arayışları Kazım Yetiş
~83 Eleştiri (ı86o-ı9~3) Bilge Ercilasun
2,84 Tanzimat Devri
'2.97 Servet-i Fünun devresi (1896-19°1) ve sonrası (1901-ı908)
308 İkinci Meşrutiyet devri (ı908-ı9'2.3)
3~3 Tanzimaftan sonra mizah ve hiciv Mustafa Apaydın
32,4 Tanzimat dönemi
3'2.6 II. Abdülhamit dönemi
3'2.7 II. Meşrutiyet dönemi
330 Mütareke ve Kurtuluş Savaşıdönemi
330 Cumhuriyet dönemi
339 Mensur şiir İsmail Çetişli
34ı Tanzimat sonrası mensur şiire giden yolda yaşanan tartışmalar
345 İlk mensur şiir denemeleri
346 Edebiyat-ı Cedide topluluğunun mensur şiir karşısındaki tavrı
347 Edebiyat-ı Cedide sonrasında mensur şiir
348 Mensur şiirin nitelikleri
355 Anadolu romantizminden köy realizmine Ramazan Kaplan
365 Popüler roman S. Dilek Yalçın Çelik
365 Kuramsal çerçeve
37ı Türk edebiyatında popüler romamn doğuşu
377 Tanzimaftan Cumhuriyet'e popüler roman
385 Cumhuriyet döneminde popüler roman
399 Modern edebiyatta sözlü kültür etkisi G. Gonca Gökalp Alpaslan
40 ı Şiirde sözlükültür etkileri
407 Roman ve öykiilerde sözlü kiiltür etkileri
411 Tiyatroda sözlü kiiltür etkileri
4ı7 Türk edebiyatında Doğu - Batı sorunsalı Murat Belge
4ı9 Tanzimat ve Ahmet Mithat Efendi
4'2.0 Ömer Seyfettin ve Milli Edebiyat
4'2.5 Yakın dönem
4~9 Gerçekçilik tartışmalarıAhmet Demir
44ı Edebi ve sosyal boyutuyla modern Türk edebiyatında tipler
Nurettin Öztürk
44ı Tip sorununun doğuşu ve temel kaynaklar
443 Arketipler
456 Romanda kadın, aşk, aile ve kimlik
460 Perdedeki tipler
Edebı ve sosyal boyutuyla
modern Türk edebiyatmda tipler

TÜRK edebiyatında tip sorununun doğuşu aslında modern


Türk roman, öykü ve tiyatrosunun doğuşu ile şiirin yenileşme
sürecine bağlıdır. Bu bakımdan tip sorunu öncelikle iki varsayımla
aydınlatılmaya çalışılacaktır: ı) Türk roman ve öyküsü destan, gelenek-
sel mesnevi ve meddah öykülerinin doğal uzantısıdır.' ~) Türk roman ve öy-
küsü çağdaşlaşma sürecinde Avrupa aşısı ile doğmuş aktarma türlerdir. Z
Gerçekte diL, biçim, anlatıcı ve alıcı düzeylerinde Türk romanı ve öyküsü
geleneksel türlerin bir devamıdır. Ancak onun kendi kimliğini bulabilmesi,
Türk kent soylu tipinin doğuş sürecine dayalıdır. İşte bu yüzden daha baştan
beri "Bir Türk romanı var mıdır?" tartışması süregelmektedir. Anılan tartış-
manın arkasında, Türk toplumunun stereotipik karakterinin ne olduğu ve ne-
reye doğru gittiği konusunun sosyal bilim dalları tarafından belirlenmemiş
olması yatmaktadır. Öte yandan karakter ve portre yazımı geleneğinin zayıf
oluşu da dikkat çekicidir. Menakıpname, velayetname ve fütüvvetnamelerin
genel kültür kaynakları arasında yer almayıp kapalı grupların iç eğitim hiz-
metlerinde kullanılması, ahlak ve nasihat / siyaset eserlerinin yalnızca yüksek
kültüre hitaben yazılması, kısaca, bilginin kamusal1aşmaması ye-
ni dönem edebiyatının portre ve karakter yazımı konusunda se- , Özön (ı985) ve Yılmaz
(ı990) bu görüştedirler.
lefsiz işe başlamasına yol açmıştır. Türk roman ve öyküsünde tip
'Tanpınar (ı977) ve Dino
sorununu çözümlemek için gerekli birikim, ayrıca Türk sosyal bi- (ı978) bu görüştedirler.
limler dünyasının istenen düzeyde olmamasından da kaynaklan- "Tanpınar, romanın bize
Batı' dan geldiği olgusunda,
maktadır. Bu noktada Mircea Eliade'ın "yeni yetmelik dönemine doğal bir gelişim sonucu
sadık kalma" tutumu, engelleri aşmak için bir örnek olabilir. Türk ortaya çıkmadığı konu-
sunda Güzin Dino ile
romanının yeni yetmeıik dönemi, Tanzimat'ı ifade eder. birleşmektedir. "bk. Diz-
Türk romanının doğduğu XIX.yüzyılda, yaratınıların yanıbaşın- daroğlu (ı978): ~05
da incelemelerini de görmek ne yazık ki mümkün olmamış, tip ve karakter ya-
ratma çağının üzerinden neredeyse bir yüz yıl geçtikten sonra belirtilen çalış-
malar Türkçede görülebilmiştir. Türk romancıları için tip ve karakter prob-
lemlerinin ne ölçüde önemli olduğu da ayrıca anket ve istatistik yöntemleriy-
le incelenmeyi bekleyen bir konudur.
Başka özellikleri yanında Türk kimliğini yansıtan bir ayna olması da gere-
ken Türk roman ve öyküsü, karakter yaratmada ne yazık ki tipteki ölçüde ba-
şarılı olamamıştır. Bu durumu Murat Belge şu sözlerle belirtir: "Prototip ola-
cak kimsenin, toplumun birçok özelliklerini kişiliğinde taşıması gerektiğine
inanan romancılarımız, roman kişisinde bireyseL, kişiselolan özellikleri de-
ğil, genel, toplumsalolan özellikleri aramışlardır. Yani 'karakter' değil 'tip'
yaratmışlardır" (ı994: ı8).
Oysa uluslaşma sürecinin önemli bir yönü de tiplerden karaktere doğru ev-
rilen roman kişisinin okuyucu ile özdeşleyimi (einfühlung) ve özdeşleşmesi-
dir (identification). Türk kimliği üzerine yazılan eserlerde Türk romanındaki
karakterlerden yola çıkılmaması düşündürücüdür. Ancak bu ekSiklik ilgili ya-
zarların değil romancıların ve roman incelemecilerinindir. Her iki kişi mo-
delinin, yani tip ve karakter kavramlarının birleşen ve ayrılan yanlarını eser-
lerden hareketle sistematik biçimde ele alan çalışmaları görmek için, Türki-
ye'de XX. yüzyılın son çeyreğini beklemek gerekmiştir. Güzin Dino (ı978),
Birol Emil (ı984), Orhan Okay (ı989), Önder Göçgün (ı987), İsmail Parlatır
(ı984, ı985 vd. bk. Kaynakça), Mustafa Özbalcı (ı997), Himmet Uç (ı990),
Şevket Toker (ı990), Halim Seraslan (:4000), Melin Has- Er (:4000) gibi isim-
ler bu konuda ilk akademik emek verenlerdendir.
Bu çalışmalar özellikle çağdaşlaşma problematiği ve kiŞilik özellikleri açı-
sından karakterleri ele almaktadır. Dolayısıyla bir yanıyla sosyolojik, bir ya-
nıyla da psikolojik gerçekliği ve süreci anlamaya dönük çalışmalardır. İncele-
meciler anlatı kişilerini yazarın görüşlerinin ve toplumun aynası olarak gör-
mektedirler. Bu arada yazarların dünya romanlarındaki öncülerini ve kendi
aralarındaki etkileşimi de ortaya koymaya gayret etmişlerdir. Sözü geçen tip
çalışmalarının genelolarak çok alanlı olduğu ve değişik bilim ve sanat dalla-
rının bilgilerine de başvurdukları önemle belirtilmelidir. Bütün inceleme ci -
lerin ortak anlayışı, kişileri anlamanın eseri ve yazarı anlamaya götüren bir
kral yolu olduğu fikridir. Bu araştırmalar iki temel soruya indirgenebilir: ı)
"İki yüz yıldır neden bocalıyoruz?"; :4)"Türkiye nasıl kurtarılabilir?"
Sosyal bilimci olmakla birlikte, Türk edebiyat bilimine önemli katkı sağla-
yan bir isme de bu bağlamda değinilmelidir. Şerif Mardin, Tanzimat'tan son-
ra sosyal, kültürel ve sanatsal açıdan yaşanan Batılılaşma sürecini büyük ve
küçük kültür gelenekleri, servetin fonksiyonları ve evrensellik kavramları
aracılığıyla incelediği önemli makalesinde şu sonuçlara ulaşmıştır:
i) Osmanlı tiyatro, roman ve öyküsü, Türk modernleşmesini incelemek için
az yararlanılmış bir kaynaktır.
~) Osmanlı tiyatro, roman ve öykülerinin çoğu tezli eserlerdir. Bu eserlerde
öncelikle iki konu üzerinde durulmuştur:
a) Kadının toplumdaki yeri ve
b) Üst sınıf erkeklerin Batılılaşması.
3) Şinasi ve Ahmet Mithat Efendi her iki konunun da öncüleridir. Kadınların
toplumdaki yeri konusunda ilk olumlu tip Ahmet Mithat tarafından oluşturul-
muştur. Onu Samipaşazade Sezai (Sergüzeşt) ve Nabizade Nazım (Zehra) izler.
Halit Ziya, Hüseyin Rahmi, Halide Edip, Yakup Kadri ve Reşat Nuri gibi yazar-
lar bu ilk örneklerden hareket etmişlerdir.
4) Üst sınıf erkeklerinin Batılılaşması, kültür ikileşmesi ve bunalımı konusunda
da Ahmet Mithat'ın Felatun Bey'i, Recaizade Ekrem'in Bihruz Bey'i, Hüseyin
Rahmi'nin Şöhret'i Nabizade'nin Suphi'si, Ömer Seyfettin'in Primo'su örnek
gösterilebilir. Mardin'inİntibah'a ve Ali Bey'e değinmemesi bir eksikliktir. An-
cak kavranılaştırma açısından Osmanlı Hacivat'ı veya başka bir deyişle züppesini
(dandy/snob) "Bihruz Bey sendromu" olarak adlandırması ve deka-
danlık tartışmalarım bu çerçevede değerlendirmesi yerindedir. 3 3 Mardin, ı97ı, s. 411-458
ve ı986, s. 31-68; Ali İh-
Berna Moran da Türk romamndaki tipleri Batılılaşma sorunsa-
san Kolcu da bir çalışma-
lı etrafında ele aldığı çalışmasında evrimci ve çok alanlı yöntem- sında Bilimz Bey'i "ilk
Osmanlı Dandy'si" olarak
le "alafranga züppeden haine dönüşüm" modeline göre incele-
niteler: Korkmaz (ed.),
miştir. Ona göre, Hüseyin Rahmi'nin Şıpsevdi'sindeki Meftun, ~004, s. 84; Batılılaşma
Felatun Bey ve Bihruz Bey'den ahlak ve iktisat zihniyeti açısından süreci içinde ortaya çıkan
bu tip hakkında yazarlar ve
kesin olarak ayrılır. Şıpsevdi' de alafrangalık tüketim kültürünün eserlerden hareketle yapı-
nedeni değil ön koşulu olmuştur. Bu prototip, Peyami Safa ve Ya- lan ayrıntılı incelemeler
içinbk. Okay.ı989; Engi-
kup Kadri'nin eserlerindeki iş birlikçi hain tipine yol açmıştır: nün, ı978; Kavcar, ı985;
"Böylece, budala ve zavallı Felatunlar ile Bihruzlar elli yıl içinde Kerman. ı995; Toker.
ı985; Toker, ı990; ErCila-
ahlaksızlık, dolandırıcılık, vurgunculuk aşamalarından geçerek iş sun, ı996.
birlikçi vatan hainliğine dek vardınrlar iŞi." (Moran ı994: ~O~).

Yeni Türk edebiyatında anlatı kişilerine arketipal örnek olan ilk eser bir tiyat-
ro eseridir: Şinasi 'nin Şair Evlenmesi gerek kent soylu kişinin, gerekse kiŞilik
rollerinin doğuşu açısından Türk roman, öykü, tiyatro ve hatta şiirinde ilk ör-
nektir. Eserdeki kişiler iSimleriyle müsemmadırlar (Şinasi ı95 9: ı5). Tanpınar
bu eserde dikkati çeken " ... isinılerde görülen rolle mutabakat..."a ( ı976:
~o6) önenıle değinirken, Gündüz Akıncı aynı tespiti daha ayrıntılı bir biçim-
de şu sözlerle dile getirir:

"Şair EvlenmeSi'ndeki kişilerin adları. onların benliklerine tutulmuş bir ayna gi-
bidir: Müştak Bey, adı gibi pek heveslidir. Hikmet Efendi de öyle. adına uygun.
düşünceli ve ağırdan bir efendidir. Kumru Hanım, kumrular gibi güzel. sevimli
ve tutkun bir taze. Siikine Hanım, evde kalmış yaşlıca bir kız (Sakine adı, Arap-
çada miskin ile bir kökten gelir). Kılavuz Ziba Dudu, süslü laflarla Dudu kuşu gi-
bi öter. Yenge Habbe Kadm, dilimizdeki o güzel deyimiyle Habbe'yi kubbe yapan
soyundan mahabbet teııaıı. Ebülaklakatülenfi, türkçesi, burnundan konuşanla-
rm babası hırnhım anlamına (dilimizdeki "hırnhım ile burunsuz birbirinden
uğursuz" tekerlemesine uygun düşüyor). Batak Ese ile. Atak Köse de öyleSine ad-
larına uygun düşüyorlar; pek yol yordam bilmezler, biri aklına estigt gibi davra-
nır, bataga saplanır; öteki de ataklıktan bir türlü yakasını kurtaramaz". (Akıncı
ı962,: 2,4; ayrıca bk. Sevengilı96ı: 2,9)

Yazarı temsil ettiği açık olan ve Şinasi'nin yukarıda anılan bir şiirinde söyle-
diği gibi Müştak'a "Hikmet dersi" veren akıl hocası Hikmet, mantıklı ve akılcı
değerlerin temsilcisidir. Yaptığı iş bakımından hazza dair olanı, yani güzelle çir-
kini iyi bilen ve Hikmet Efendi'nin etkisiyle delice sevmeyi bile akıllılık sayan,
yaşlı baldızı diğer ekSiklikleri yanında özellikle" akıl cihetiyle iflasa çıkmış" ol-
duğu için alemden utanan şair Müştak Hikmet'in, yani aklın denetimindeki es-
tetik değerleri temsil eder. Şinasi'nin şiirlerinde sıkça yakındığı cehil ile taas-
subun ve din'i degerlerin temsiıcisi olan İmam Ebüllaklakatü'l -enfi, adeta tek bir
kiŞiymiŞ gibi davranan bütün mahalleliyi arkasına toplar. "Hakkaniyet", "doğ-
rucasına şahadet" ve "hayırlı hizmet"te bulunmakla öYÜnçduydUğunu söyler ve
"siz buncaleyin dil ile ikrar ettikten geri biz de kabl (kalb) ile tasdik ederiz" di-
yen mahalleliye kendi ikiyüzlü tutumunu amentünün ilk şartı olan kelime - i şa-
hadet gibi onaylatır. Etik deger ise Hikmet Efendi ile Ebüllaklaka arasında trajik
bir durumdadır. Sonuçta, ahlaki değerlerin temelinin klerikal bağlarndan, rüş-
vet sayesinde, yani "Hikmet'in akıllı tedbiri" sayeSinde, hazzın bulunduğu "yan
canib" e kayması, homo rationalis bakımından dikkat çekicidir. İmamın ve arka-
sındaki toplumun değil, akıllı bireyin olumladığı değerler öndedir artık.
Bu arada Müslüman olmayan Osmanlı tebaasındaki cemaat kavramının ve
örgütünün Müslümanlar arasındaki denk karşılığının, mahalle kavramı ve ör-
gütü olduğu anımsanmalıdır. Şair Evlenmesi, imamın toplumsal işlevlerinin
ayrışarak muhtarlığın kuruluşunun başladığı bir dönemde yazılmıştır. Böyle-
ce din özel alana aktarılırken, dini değerler de bireyselleşir. Etik, estetik, 10-
jik ve dini değerlerin akılca yönlendirilmeye başlanması, eserin önemli yeni-
liklerinden biridir. Bu arada, ölçülü ve tartılı tutumlarla da olsa, Şinasi' de son
aşamada bilim ve felsefeyi birlikte temsil ettiği ileri sürülebilecek olan "Hik-
met" ile, dini temsil ettiği açık olan imamın karşı karşıya gelmesi, Türkiye'de
din - bilim ve din -felsefe tartışmalarının başlangıç ve edebi yansımaları bakı-
mından dikkate değer. Bu eserin ortaya koyduğu şablon, sonradan İntibah, Fe-
latun Bey'le Rakım Efendi, Tu1anda mı Yoksa Tu1a mı, Sinekli Bakkal, Vurun
Kahpeye, Yaban, Yeşil Gece, Huzur gibi romanlarda az ya da çok taklit edilmiştir.
Şair Evlenmesi 'nde olumlu ideal tip, Hikmet'tir. Hikmet aynı zamanda yönlen-
diricidir. Şinasi'nin oğluna da Hikmet adını vermiş olması bu bakımdan an-
lamlıdır. Onu Mahpeyker, Rakım Efendi, Meftun Bey, Vehbi Dede, Huzur'un
İhsan'ı ve Suat'ı (daimonun iki yüzü) izler. Baş kiŞi Müştak'ı ise İntibah'ınAli
Bey'i, Felatun Bey, Araba Sevdası'nın Bihruz Bey'i, Şık'ın Şöhret Bey'i, Efruz
Bey, Ateşten Gömlek'in İhsan'ı ve Huzur'un Mümtaz'ı izler. Şair Evlenmesi'nde
Hikmet'in karşıtı olan imam, bir "Türk Rasputin'i" veya daha doğrusu "Cinci
Hoca'nın torunu" olarak kabul edilebilir. Her iki durumda da bir tarihsel ki-
şinin halefi olan kadı, imam, şeyh, de de gibi unvanlarla anılan softa-yobaz ti-
pi, genelolarak bir karşıt kişidir. Sinekli Bakkal' daki Rabia' nın imam dedesin-
de, Vurun Kahpeye'nin Fettah'ında, Yeşil Gece'nin yobaz kişilerinde, Yaban'ın
imam ve şeyhinde, Reşat Nuri Güntekin'in Miskinler Tekkesi romanında, Refik
Halit Karay'ınKadınlarTekkesi hikayesinde, Yakup Kadri' nin Nur Baba roma-
nında, köy romanlarının bütün din adamlarında, Ebüllaklaka'nın genişlemiş
plandaki yansımalarını bolca görmek mümkündür. Bu açıdan Türk romanı
Küçük Aga 'ya kadar anti - klerikal bir ısrarın kronolojisini verir.
İstanbullu Hoca'dan sonra egemen konumunu terk eden bu ısrar, gerçekte Türk
kiınliğinin tebaadan yurttaşa dönüşmeSi ve Türk insanının kendi -oluş sürecinde
önündeki Oidipal engeli aşma gayretidir. Başka deyişle oğul, baba sim-
gesi olan değer ve kuruınlarla hesapıaşarak bireyolmak zorundadır. <j. 4 Ayrınt,lar için bk. Parla

Türk romanının doğuş döneminde roman kişilerine örnek olan '985' III 4,8-4~0; Parla
'99°.
ikinci eser de yine roman değil bir oyundur. Ancak bu oyun yazarı
belli modern bir oyun değil geleneksel Karagöz'dür. Romanın hem
konusuna, hem de yapısına etki eden bu iki tip, didaktik ve modernist yazarla-
rın ilk örnekleri olmuştur. Karagöz toplumsal rolleri üstlenen geleneksel kişi-
nin arketipi olurken plastik unsurlar taşıyan Hacivat gizlice takdir edilen, açık-
tan yerilen bir karakter olarak Tanzimat'tan sonra görülen sınıfını bulamamış
alafranga tipin temsilcisi biçiminde örnek alınmıştır. Ali Bey (İnUbah), Talat
(Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat), Celal Bey (Sergüzeşt), Biliruz (Araba Sevdası), Şöhret
(Şık), Meftun (Şıpsevdi), Efruz (Efruz Bey), Behlül ve Biliter (Aşk-ı Memnu), Ah-
met Cemil (Mai ve Siyah), Nezih (HayaLİçinde), Feride (Çalıkuşu), Kız Tevfik (Si-
nekli Bakkal), Kamil Bey (Esir Şehrin İnsanları ve Esir Şehrin Mahpusu), Seniha
(Kiralık Konak) , Ahmet Celal (Yaban), İnce Memed, Aysel Dereli (Ölmeye Yatmak),
Ela (Yürümek), Oya (Şafak), İstanbullu Hoca (KüçükAga), Mustafa İnan (Bir Bi-
limAdamının Romanı) gibi kişiler özelliklerini kültürel trajikten alan Hacivat'ın
torunlarıdır. Türk romancısı Hacivat'ta bir tür donkişot trajigi bulmuştur.
Şinasi'yi gerçekte yalnız yukarıda anılan oyunundaki tipleştirmeleri bakı-
mından yeni Türk edebiyatının arketiplerini yaratmış biri olarak görmek
yanlış olur. Şair, aynı zamanda şiirlerinde yarattığı ve yansıttığı akılcı Prome-
te ci prototip ile de bir öncü olmuştur.
Türk şiirinde yaratılan ilk modern tip, Tanrı'nın varlığı başt olmak üzere
bütün yaşam alanlarında usu egemen kılmaya çalışan akılcı kahramandır. Bu
noktada Şinasi, İslam felsefesinin Mutezile akımı ile Voltaire deizmini birleş-
tirir. Ancak bu sentez şairin çok daha yakınında duran bir kaynağın da katkısı
"Hürriyet Kasidesi" ise bu tipin ilk amentüsü veya oto - portresi olarak anlaşıl-
malıdır. Oradaki karakter abidesi, bir Namık Kemal ruhundan söz edilmesi-
ne yol açmıştır. Bu ruh Mustafa Kemal'de ve "Atatürk'ün Gençliğe Hita-
be"sinde adeta bir Tuhfe-i Kemaliye'ye dönüşür. Bilindiği gibi Gazali'nin Ey
Ogul ve Vehbl'nin Tuhfe-i Vehbiye'si ile Nabi'ninHayriye'si de eski dönem ço-
cuk prototipini çizmişti. İşte bu gelenek, Şinasi' den sonra Fikret' in Promete ve
Haluk tiplemesini, Mehmet Akif'inAsım tiplemesini ve Nazım Hikmet'inNu-
rettin Eşfak'ını yaratır. Şimdi bu şairlerin özgeci tipe ilişkin şiirlerinden kısa
örnekleri alt alta sıralayalım:

Bais-i şekva bize hüzn-i umumidir Kemal


Kendi derdi gönlümün billah gelmez yadma
(N. Kemal)

Sen zanneder misin kiŞi benim hep elemlerim?


Heyhat' Ben nebiiib-i eyyamı inlerim.
(T. Fikret)

Hanümanlar sönüyor, zelzele yalnız bana mı?


Ortalık can çekişirken aç amam ben yaramı
(M. Akif)

Mektepten istifa ettim


cepheye gidiyorum ihtiyat zabitliğiyle,
çocuklarımıza Türkçe okutmak,
öğretmek, sevdirmek onlara
dünyanın en diri, en taze dillerinden birini/kendi dillerini
güzel şey
büyük şey.
Fakat bu dilin insanları için çakmak çalmak cephede
daha büyük! daha güzel. (N. Hikmet)

Mithat Cemal bu dizelerin sanat sorunu değil karakter olayı oldUğunu be-
lirtir. Ona göre, bu dizeler yazanlar için birçok yoksunluğa neden olmuştur.
Ancak yoksunluklar yazanlara acı değil tatlı gelmiştir. Bu bağlamda Kuntay,
Akif'le ilgili bir anısını aktarır. Ölmeden az önce Akif'i hasta yatağında ziya-
ret eder. Kapıyı yavaşça, ses çıkarmadan aralarken içerden Akif'in dipdiri
sesi haykırır: "Uyumuyorum, gir!". Akif yatağında dimdiktir. Montrö zaferi-
ne bir gülümsemeye bile yetmeyen yüz deriSiyle ve iskeletiyle gülmektedir
(Kuntay ı990: 3T~)'
Orhan Veli'nin "Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurunda mı dünya"
humorunu da aynı bağlamda değerlendirmelidir.
Rıfat Ilgaz'ın "Aydın mısın" şiirinde "Benden geçti mi demek istiyorsun! Aç
iki kolunu iki yanına/Korkuluk ol" biçiminde dile gelen özgeci Promete tipi,
Melih Cevdet'in "Telgrafhane" adlı şiirinde şu dizelerle somutlaşır:

LJyuyamıyacaksın
Memleketinin hali
Seni seslerle uyandıracak

LJyuyamıyacaksın
Bir sis çanı gibi gecenin içinde ta gün ışıyıncaya kadar
Vakur, metin, sade
Çalacaksm
(Anday ı978: 3~6)

Can Yücel'in "Buluşmak Üzre" adlı şiirinde de bu tip "Yürüyelim arkadaşlar


diyor yürüyelim / Özgürlüğe, mutluluğa doğru / ... Yanında ben varım" dizele-
rinde kendini gösterir. Hasan Hüseyin Korkmazgil'in tiplemeSi "Acıyı Bal Ey-
le dik" şiirinde,

kanadık toprak olduk


çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne

sözleriyle ifadesini bulur.


Tanzimat'tan Cumhuriyet' e değin yazılan öykü ve romanlarda baba figürünün
bulunmayışı ve çoğunlukla babanın ölmüş, baş kişinin mirasyedi oluşunu, Jale
Parla epistemolojik açıdan Oidipus komplekSine bağlı olarak çözümlemiştir
(Parla ı985 /II; Parla ı990). ilginç bir biçimde Cumhuriyet dönemi Türk şiirin-
de de babanın ölümü üzerine duyulan üzüntüyü anlatan Oidipal şiirler yazılmış-
tır. Bu şiirlerde Oidipus arketipinin yansımalarını bulmak mümkündür. Eski
Türk tarihinde "babayı öldürme motifi"ne az da olsa rastlanır. Oğuz Kağan, Sa-
tuk Buğra Han, II. Bayezit gibi hakanlar babalarını öldürmüşlerdir. Osman Gazi
ise ölen babasının yerine geçince Hamlet gibi amcası Dündar Bey'i öldürür. Os-
manlı Devleti'nin dağılma sürecinde bu tutuma yeniden dönüldüğü görülmek-
tedir. Tanzimat dönemi romancıları, başkişilerin babalarını öldürerek onları
dünyanın ortasında yalnız bırakmışlardır. Anne bu ortamda korku kaynağı de-
ğil istekleri karşılayan bir iyilik meleğidir. Edebiyatta çokça görülen bu babasız-
lık motifi, mirasyedi -yetim çocuk ve özverili anne tipine her ne kadar kurmaca
metinlerde çokça rastlanırsa da bunlar salt kurmaca ögeler değildirler. Şinasi
babasını daha bir buçuk-iki yaşındayken yitirmiştir. Annesi tarafından büyütü-
len Şinasi özverili bir biçimde yetiştirilmiş ve hatta Fransa'ya öğrenim için gön-
derilmiştir. Şinasi'nin annesine yazdığı ve özgeci Promete tipinin aynası olan
ünlü mektup, Esma Hanım'ın anne-vatan oluşuna ilişkin ilk Türkçe metindir.
Esma Hanım böylece Tanzimat çocuklarının "Büyük Anne"si olur.
Çağdaş Türk şairlerinin babalarının ardından yazdıkları şiirlerde de atlatılmış
bir katastrofobinin iz düşümleri gözlemlenmektedir. Bu bakımdan yeni Türk
şiirinde bolca rastlanan özgeci Promete tipinden sonra sırayı Oidipal tip almak-
tadır. Kendisine tarihte ve tarihin büyük kahramanlarında, yüce cetlerde bir sı-
ğınak ve önder bulan Türk şairleri de hamasi şiirlerinde gerçekte bu tipi yaşat-
maktadırlar. Doğrudan doğruya fiziksel baba için yazılmış Oidipal tip şiirleri
için örnek olarak Can Yücel'in "Hayatta Ben En Çok Babamı Sevdim"; Cemal Sü-
reya'nın "Sizin Hiç Babanız Öldü mü?"; Aziz Nesin'in "Babam"; Rıfat Ilgaz'ın
"Baba" adlı şiirleri anılabilir. Enis Batur da, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın trajik
özelliği ağır basan şiir serüvenini iğdiŞ eden iki baba oldUğunu söyler: Yahya Ke-
mal ve Paul Valeıy. Ona göre, Tanpınar'ın Yahya Kemal ölmeden onun hakkın-
da yazmamasını, Yahya Kemaı incelemesini kendi ölümünden kısa bir süre ön-
ce yayımlamasını, "baba katli" komplekSi ile açıklar. Hatta Tanpınar'ın, 37 şiir
içeren kendi şiir kitabını ölümünden bir yıl önce yayımlamasını da aynı nedene
bağlar (Batur ı993: 53-57)' Tanpınar'ın Yaşadığım Gibi adlı denemelerinde yer
alan Kerkük anıları ileAbdullah Efendi'nin Rüyaıan'ndaki "Evin Sahibi" öykü-
sünde geçen "yılan" metaforu ile Necip Fazıl'ın "ayna" ve Behçet Necatigil'in
"ev" metaforları da bu katastrofobik ürpermenin simgeleridir.
Bu açıklamalardan sonra, Türk edebiyatında Tanzimat'tan sonra görülen
tipler aşağıdaki gibi sıralanabilir:
i) Özgeci Promete Tipi: Bu tipin ilk tasarımcısı, Mustafa Reşit Paşa'yı "mede-
niyet resulü" diye niteleyen Şinasi' dir. Ancak Promete tipi tarihi, iktisadi, si-
yasi, dini, milli, ideal özellik ve görevlerle donatılmış ve zenginleştirilmiştir.
Mustafa Reşit Paşa'dan Mustafa Kemal Paşa'ya böyle ulaşılmıştır. Yeni Türk
edebiyatında en çok rastlanan tip budur.
~) Hacivat Tipi: Kökleri gölge ve orta oyununda olan bu tipin aynı zamanda
Moliere'in Le Bourgeois Gentilhomme'undaki Monsieur Jourdain'i ile kaynaş-
ması ilginçtir. "Kibarhk Budaıası uyarlaması" böylece bir yandan yerli ve eski
kültürde bir dayanak bulurken bir yandan da yeni Türk edebiyatında örnekle-
ri ne bolca rastlanan bir tip olmuştur. Bu durumuyla en çok işlenmiş ve üze-
rinde çalışılmış tip, alafranga züppe veya yaban olarak da nitelenen Hacivat ti-
pidir. Divanü Lügati 't- Türk 'te geçen "Tilki öz inine ürüse uyuz olur. " atasözü ve
"yumurtadan çıkıp kabuğunu beğenmemek" deyiminde kültürel kodları ifade
edilen Hacivat tipi ne kadar yerli kültüre yabancılaşmış bir alafranga züppe
olarak görülse bile içten içe ona karşı bir sempati beslendiği de sezilir. Orma-
nın yakınması baltadan değil balta sapındandır. Çünkü sap da ormandaki
ağaçlardan birinin dalıdır.
3) Faust Tipi: Bu tipi Hacivat tipinden titizlikle ayırmak gerekir. Faust tipi,
önemi ölçüde başarı sonrası boşluk duygusunun ürünüdür. Bu tip Tanzimat'ın
ikili kültür ortamının yaralı bilinci ile de birleşerek yerelleşir. Beşir Fuat'tan
Ziya Gökalp'e, Ahmet Tanpınar'dan Cemil Meriç'e, Adnan Adıvar'dan Hilmi
Ziya Ülken'e, Mustafa İnan'dan Feza Gürsey'e okumuş, yükselmiş, ancakhuzu-
TU bulamamış, hayatın sonul ereğinin romantik, milli veya hümanist aşk oldu-

ğu inancına ulaşmış pek çok Türk aydını Faust tipinin hayattaki modelleridir.
Bilim, sanat, felsefe, din gibi alanlarda yükselmiş kişilerle toplumları arasın-
daki karşıtlık ve çelişkiden doğan, ancak bir iç çatışmanın da ürünü olan bu ti-
pin daha da işlenmesi ve örneklerine daha sık görülmesi beklenmelidir.
4) Quasimodo Tipi: En aşırı ifadesini Hugo'nun Notre-Dame'ın Kamburu ro-
manının hilkat garibesinde bulan bu tipin Türk edebiyatındaki en eski örne-
ği belki de Tepegöz'dür. Tepegöz sonuçta kötü biridir. Ama başta kötü olmayı
o seçmemiştir. Babasının reddettiği biri olarak Dostoyevski'nin Karamazov
Kardeşler romanındaki Smerdiyakov'a benzer. Toplumun bedensel engeli ve-
ya hastalığı yüzünden dışladığı Quasimodo aslında iyi kalpli biridir. Ne var ki
ortalama sağduyu onu siretiyle değil suretiyle değerlendirir. Toplumun ona
duyduğu sempati veya antipatinin en önemli saiki bedensel engeli, yarası ve-
ya hastalığıdır. Onun trajedisi, bilinç-beden karşıtlığının kendisi ve çevresi
tarafından farklı algılanmasıdır. O güvenilmeyi, inanılmayı ve değersenmeyi
istemektedir. Bir bakıma Haşim de kendini çirkin bulması ve kafasından ya-
kınışıyla Quasimodo sendromu yaşamıştır denilebilir.
5) Godot Tipi: Bu aykırı ve marjinal tipi savrulmuş ve tutunamamış olarak nite-
lemek doğru olur. Toplumsal bağlamını yitirmiş, zaman kavrayışı tutarsız; ha-
yatı minyatürdeki gibi derinliksiz algılayan ve bunun farkında olmayan Godot
tipi, aslında bir anti - kahramandır. Bazen bu tip şizofreninin sınırlarında do-
laşır. çağ, sınıf, kültür ve çevre ile mutabakatı hayat tarafından feshedilmiştir.
Eğer kendisi de bu feshi benimser ve içselleştirirse sonuç intihar olacaktır.
Yusuf Atılgan'ın Anayurt Oteli'ndeki Zebercet, Beckett'in Godot'yu Bekler-
ken'inin kahramanının şizofrenik versiyonudur. Orhan Murat Arıburnu ve
Ece Ayhan'ın şiirlerinde de Zebercet' e rahatlıkla rastlanabilir. Zebercet, ger-
çeklikten iyice kopup yabancılaşmayı ve otel bekçiliğini yap-boz oyununa çe-
virmiş bir kahramandır. Bununla birlikte onun da yabancılaşmanın ürünü ol-
mak bakımından "tersine Don Kişot" Murtaza'dan aslında pek farkı yoktur.
Murtaza ve Zebercet tipi, hayatın bütünlüğünün dağılmasına, yani yabancılaş-
maya fabrikanın güvenlik kulübeSinden ve resepsiyon bankosundan bakışı
sergileme arzusunun bir sonucudur. Hayatın paramparça oluşunu, bütünlüğün
yitirilişini ve bilincin dağılışını anlatan iki esere ve iki karşı- kahramana daha
değinmekte yarar vardır. Tanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü 'ndeki Hayri
İrdal ve Mahur Beste'deki Tevfik Efendi, zaman haritası yap-bozunun ve gele-
neksel paradigmanın egemenliğini yitirilişi sürecine Proustgil bir geçmiş za-
man arayıcısı olarak direnmeye çalışırlar. Yahya Kemal'in "Ezansız Semtler"i
ile Ahmet Haşim'in "Müslüman Saati"nden beslenen bu tiplerin saatleri koz-
mik, toplumsal ve de biyolojik bakımdan bir türlü doğruyu göstermez: Hu-
zur'daki nihilist Suat'ın karşıt ikizleri olan, fiilen intihar etmemekle birlikte
hayatın dışına çıkmış bulunan bu tipler gerçekte Batılılaşma eleştirisini değil
yabancılaşma eleştiriSini simgelerler.
Türk romanının kişi yaratma bakımından en farklı yazarlarından biri Ab-
dülhak Şinasi Hisar'dır. Hisar'ın Fahim Bey ve Biz, Çamlıca 'daki Eniştemiz, Ali
Nizami Bey'inAlafrangalıgı ve Şeyhliği adlı üç romanı olay, yer ve zaman ögele-
rini bilerek ihmal eden salt kişi romanları olarak görünmektedir. Hatta bazı
inceleme cil er anılan eserleri sayılan ögelerin yokluğu nedeniyle roman say-
mazlar. Bu romanlarda gölge de kalan mekan ögesi Boğaziçi Yalılan-Geçmiş Za-
man Köşkleri adlı eserde anlatılırken zaman da BoğaZiçi Mehtaplan adlı eserde
bir" mazi cenneti" biçiminde betimlenir. Onun tipleri, Yahya Kemal'in deyi -
şiyle "gemiler geçmeyen bir ummanda", minyatürün tam orta yerinde bir ha-
yat sürerler. donkişotluk yapacak güçleri, olağan yaşama dönecek kendilerini
aşma güçleri yoktur ve aşağıladıkları "şimdiki zaman" onlara karikatür gibi
bakmaktadır. Fahim'in hayattaki karşılığı, "Son Osmanlı" (bu kavram için bk.
Sayar ~ooo: ıı-ı3) tipinin romana yansıması gibi anlaşılabilir. İbnülemin
Mahmut Kemal İnal, Osman Nuri Ergin, Süheyl Ünver gibi son dönem Os-
manlı aydınları da neredeyse aynen Fahim gibi yaşamışlardır. Arşive veya
müzeye benzeyen halvetgahlarında malumatfuruşlukları ve muhteşem tenha-
lıkları içinde mesut ... çevrelerini de kendileri gibi kişiler sarmıştır: Son sad-
razamlar, son hattatlar, son musikişinaslar, son şairler, son rintler. ..
Şair Sefa Kaplan'ın "Disconnectus Erectus" nitelemesi, Türk Godot'larının
bir bakıma öncüsü olan Fahim Bey'in ulaştığı vahim travmayı ifade eder. Üst
kavramı ile dış kavramı arasındaki fark, Faust tipi ile Godot tipi arasındaki
farka denk düşer. Türk Godot' su en azından Hisar ve Tanpınar'ın eserlerinde,
yeni hayatın kuruluşuna Mütareke İstanbuı'undan Cenap Şahabettin gibi ba-
kan, hain olmak yerine saatini durdurmuş müstehaseler olarak da tanımlana-
bilir. Yusuf Atılgan'ın Anayurt Oteli'ndeki Zebercet, Beckett'ın kahramanının
şizofrenik ruh eşidir. Orhan Murat Arıburnu ve Ece Ayhan'ın şiirlerinde de
bu tipe rastlanır. Türk Maksim Gorki'si Orhan Kemal'in edebilikve evrensel-
liğin yüksek bir uyumu olan Bekçi Murtaza tiplemesi yazarın gözlem ve anıla-
rı ile benimsediği dünya görüşünün merkezinde yer alan yabancılaşma kavra-
mının da olgun bir sentezidir. Bedensel gücünü ve günlük hayatının en az üç-
te birini satarak geçinen ve bu arada hayatı mülkiyetin körü körüne
muhafazası olarak görmeye koşullanan Murtaza, hem kendi hayatına, hem
gerçek dünyaya, hem emeğiyle var ettiği "şey" e ve hem de zürriyetiyle var et-
tiği kızına yabancılaşmıştır. Orhan Kemal, böylece kula kulluktan ötesini dü-
şünemeyen özgün bir tip yaratırken aynı zamanda eşya ile münasebette "tez-
kiye-i nefs"i önemseyen ve gönül Kabe'sine dünya malı koymayan Türk hal-
kının kültür kodlarıyla da bağ kurabilmiştir:
Mal sahibi, mülk sahibi
Hani bunun ilk sahibi
Mal da yalan, mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan ...
(Yunus Emre)

Zebercet, Murtaza'ya göre gerçeklikten iyice kopmuş, yabancılaşmayı ve re-


sepsiyon görevini bir undoing / yap - boz oyununa çevirmiş anti - kahramandır.
Zebercet ve Murtaza'nın karşısında, bütün insaniliği ve aklı başında duruşu
ile namazdaki annesinin önünde dil çıkaran ve "Allah hiÇ gülmez mi?" diyen
"Semaver" kahramanı Ali vardır. Sait Faik'in bu kahramanı iŞ yerine "ne ise
o" olarak bakar. Bilinci çarpıtılmış değildir. Annesiyle yaşayan yetim Sait Fa-
ik bu öyküde otobiyografik ögeleri fabrika gözlemi ile birleştirmiştir. Murta-
za ve Zebercet'in sorunu, ebeveyn sevgisinden yoksun büyümeleridir. O yüz-
den hayata tutunamamaktadırlar.
6) Köroğlu Tipi: XVIII. yüzyıldan sonra Avrupa' da bir "iyi vahşi" kavramı ge-
lişmişti. Doğu' da ve Batı Hint yani Amerika' da yaşayan, uygar olmamakla bir-
likte "insan" olarak görülmesi önerilen bu iyi vahşi yiğitliği, iyi kalpliliği, yoz-
laşmamışlığı, Batı'nın yitirdiği ve aradığı ahlaki erdemleri hala yaşatıyordu.
Eric Hobsbawn'ın Meksikalı devrimci halk kahramanı Zapata' dan yola çıkarak
"iyi haydut" diye adlandırdığı bu tip, Türk edebiyatında eşkıya tipi olarak can-
landırılmıştır. Kiziroğlu, Hekimoğlu, Kozanoğlu, Atçalı Kel Mehmet, Demir-
cili Mehmet Efe, Çakırcalı Efe gibi yakın dönem eşkıyalarından hareketle ye-
ni Türk edebiyatında özellikle kırsal kesimin kente direnişinin simgesi olarak
Köroğlu tipinin güncellendiği görülür. Avrupa'da chevaUeresque ve picaresque
anlatıların Don Kişot, İvan Hoe, GUillaume Tell ve Robin Hood'u yaratması
gibi Türk edebiyatında da eşkiya tipi Köroğlu'nun, efe hikayelerinin, çete ci
efsanelerinin izinde oluşmuş bir tiptir. Bu tipin yeni Türk edebiyatında ilk
örneği Ömer Seyfettin'in Yalnız Efe' sidir. Yaşar KemaL, Ege' den derlediği zey-
bek ve efe hikayeleri ile anne ve babasından dinlediği kanun kaçağı hikayele-
rini birleştirerek İnce Memed'i yaratır. Tarık Buğra'nın Küçük Aga ,sı da yazarın
babasından dinlediği anıların estetize edilmesinden oluşur. Celal Bayar'ın
imam kılığında Ege dağlarında Milli Mücadele için çetecilik yapmış olması
dikkate alındığında İstanbullu Hoca'nın kaynaklarından biri daha anlaşılmış
olur. Ancak İnce Memed'in Abdi Ağa'yı öldürüp köylüye toprak dağıtmasına
yol açan iç dönüşüm anlatılmazken İstanbullu Hoca'nın KüçükAğa'ya dönü-
şümünün romanın zaman akışını ve olay örgüsünü belirlemesi Küçük Aga 'nın
bir oluşum romanı, bir ırmak roman oluşundandır. İnce Memed'in mitik ka-
rakteri ön planda iken Küçük Ağa'da kurmaca, derlemenin önüne geçer. Ne
yazık ki Küçük Aga çevirmenini bulamamış bir karakterdir. Kemal Tahir'in
Rahmet YaUan Kesti adlı romanı eşkıya romantizmi polemiğinin bir ürünü ola-
rakİnce Memed'in rakibidir. Fakat Yaşar Kemal'in dil yeteneği Kemal Tahir'in
ekonomi -politiğine tercih edilir. ı960 'lardan sonra romanda kırsal sorunlar
ve kişiler yerlerini kentlilik sorunlarına terk ederler. Bu geçiş, Orhan Ke-
mal'in ırmak romanlarında peş peşe ve otobiyografik kaynaklı bir biçimde
yüksek bir başarıyla anlatılır.
7) Yobaz-Softa Tipi: Yukarıda da değinildiği gibi bu tip Şinasi'den beri imam,
hacı, şeyh, mürşit, evliya rolleriyle görünen ve inancı bencil çıkarlarına araç
ederek kendisine saygı duyanları özgeci Promete tipiyle ve A1iye- Feride öğ-
retmenlere düşman ettiren yobaz veya softa diye anılan tiptir. Katip Çelebi,
daha XVII. yüzyılda "HendeseBilen Kadı ile Bilmeyen Kadı" farkını Mizanü'ı-
Hakk'ında anlatırken Seyrani de Tanzimat dönemindeki iktisadi, siyasi ve ah-
laki yozlaşmayı "kazların kadıya uçmaklığından" diye açıklıyordu. Fransız
Devrimi'nin kilise adamı karşıtlığından da beslenen yeni Türk edebiyatçıları,
bunun yanında Türk Kurtuluş Savaşı önderlerini tekfir ederek "katli vacip"
fetvası veren Dürrizade Mehmet ve Mustafa Sabri gibi din adamlarına karşı
duydukları tepkiyi bu tip üzerinden işlemişlerdir.
Yukarıda belirgin özellikleri üzerinde durulan bu tiplerin eserlerde adını
bulmuş örnekleri aşağıda çizelgelerle gösterilmiştir:

Promete tipi
yazarı tür eseradı kahraman tip
NamıkKemal roman Cezmi Cezmi OlumlU-ideal

NamıkKemal roman Celalettin HaTZemşah Celal

Ahmet Mithat Efendi roman Felatun Bey ile Rakım Rakım


Efendi

Mizaneı Murat roman Tuifanda mı Tuifa mı Mansur Bey


Ahmet H. Tanpınar roman Huzur İhsan
Halide Edib roman Sinekli Bakkal Vehbi Dede
Kemal Tahir roman Esir Şehrin İnsanları ve Kamil Bey
Esir Şehrin Mahpusu

Tarık Buğra roman KüçükAğa KüçükAğa

PeyamiSafa roman Yalnızız Samim


NihaI Atsız roman Deli Kurt Murat
Müfide Ferit Tek roman Aydemir Aydemir
Şinasi tiyatro Şair Evlenmesi Hikmet
NamıkKemal tiyatro AkifBey AkifBey
NamıkKemal tiyatro Celalettin HaTZemşah Celal
NamıkKemal tiyatro Vatan Yahut Silistre İslamBey
Tevfik Fikret şiir Haluk 'un Defteri Haluk
Şinasi şiir Kasideler M. Reşit Paşa
MehmetAkif şiir Safahat Asım

Nazım Hikmet şiir Kuvayı Milliye Destanı Nurettin Eşfak


Attila İlhan şiir Cebbar Oglu Mehemmed Mehemmed

Hacivat tipi (romanda)


yazarı eser adı kahraman tip

NamıkKemal İntibah Ali Bey olumsuz-dejenere


Samipaşazade Sezai Sergüzeşt Celal Bey

Recaizade Ekrem Araba Sevdası Biliruz Bey

Hüseyin Rahmi Gürpınar Şık Şöhret


Hüseyin Rahmi Gürpınar Şıpsevdi Meftun

Ömer Seyfettin EfruzBey Efruz Bey


Hali t Ziya Uşaklıgil Aşk-ı Memnu Behlül

Faust tipi (romanda)


yazarı eseradı kahraman tip

A. Hamdi Tanpınar Huzur Suat olumsuz-dejenere


Şevket S. Aydemir Toprak Uyanırsa Öğretmen olumlu - ideal

OğuzAtay Bir BilimAdamının Mustafa İnan olumlu-ideal


Romanı

Adalet AğaoğlU Ölmeye Yatmak Aysel Dereli olumlu - eleştirel

Quasimodo tipi (romanda)


yazarı eseradı kahraman tip

Yakup Kadri Karaosmanğlu Yaban AhmetCelal olumlu -ideal

Halide Edib Adıvar Ateşten Gömlek İhsan olumlu-sevecen

Peyami Safa Dokuzuncu HariCiye Hasta genç olumlu-acınası


Koguşu

Tarık Buğra KüçükAga Çolak Salih olumlu-sevilen


TezerÖzlü Yaşamın Ucuna Tezer olumlu - acınası
Yolculuk
Anti - kahramanlar (romanda)
yazarı eseradı kahraman tip

A. Şinasi Hisar Fahim Bey ve Biz FahimBey olumlu-asosyal


A. Şinasi Hisar çamlıca 'daki Enişte
Eniştemiz

A. Şinasi Hisar Ali Nizami Bey'in Ali Nizami Bey


Al. VeŞ.

A. Hamdi Tanpmar Saatleri Ayarlama Hayri İrdal


Enstitüsü

A. Hamdi Tanpmar SaatleriAyarlama Halit Ayarcı


Enstitüsü

A. Hamdi Tanpmar MahurBeste Tevfik Efendi


Yusuf Atılgan Anayurt Oteli Zebercet

OrhanKemal Murtaza Murtaza

OğuzAtay Tutunamayanlar Selim Işık

yazan eseradı kahraman tip

Ömer Seyfettin YalnızEfe Kezban olumlu -iyi haydut


Yaşar Kemal İnceMemed Memed
Tarık Buğra KüçükAğa İstanbullu Hoca
Sabahattin Ali Kuyucaklı Yusuf Yusuf

Softa-yobaz tipi (romanda)


yazan eseradı kahraman tip

Şinasi Şair Evlenmesi Ebüllaklaka olumsuz-çıkarcı


Haiide Edip Adıvar Sinekli Bakkal Dedeimam
Halide Edip Adıvar Vurun Kahpeye Fettah
Reşat Nuri Güntekin Yeşil Gece Hafız Eyüp
Refik Halit Karay Kadınlar Tekkesi Şeyh Baki
Yakup Kadri Karaosmanoğlu NurBaba ŞeyhNuri
Yakup Kadri Karaosmanoğlu Yaban İmam ve şeyh
Tarık Buğra KüçükAğa İstanbullu Hoca
Yaşar Kemal Yer Demir Gök Bakır Taşbaş
Türk romanında kadın konusunda en önemli katkılar Kerman (ı990) Uğur-
can (ı983), Esen (ı99ı) ,5 Has- Er (~OOO) ve Selim İleri'nin incelemeleridir.
Bu çalışmalarda kadın tipleri Şerif Mardin'in belirlediği. biçimde kadının top-
lumdaki yeri bakımından incelenir. Esen' e göre, Türk romanlarında zayıf ka-
dınlar olduğu gibi akıllı, becerikli, kişilik ve beden açısından güçlü kadınlar
da vardır ve bu kahramanlar Berna Moran'ın kavramsallaştırmasıyla "evdeki
melek" ve "canavar" kadın tipi olarak tanımlanır.
Tanzimat romanlarının çoğunda Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Yusuf ile Zü-
leyha, Vamık ile Azm, Gülşah ile Femhşat, Hüsn ile Aşk gibi geleneksel halk hika-
yelerine benzer biçimde iki sevgilinin aşkı anlatılır: Talat ve Fıtnat, Ali ve Mah-
peyker, Adil Giray ve Perilian, Celal ve Dilber, Biliruz ve Periveş, Zehra ve Sub-
hi. .. Romanların başından sonuna dek olayı, entrikayı ve trajediyi yüklenen bu
iki baş kişidir. Bu ikili yapı Daphnis ile Cloe, Tristan ile Isolde, Romeo ile Juli-
ette' Paul ve Virginie örneklerine bakılarak Batı edebiyatında da bulunabilir.
Gerçekte anılan öyküler gül ile bülbül mazmununun kışileştirilmelerinin bir
sonucu olarak bütün edebiyatıarda rastlanan bir yapı sergilerIer.
5 Yazar Fatma Aliye 'yi ve
romanlarını incelediği Zehm romanı bu konuda önemli bir örnektir. Ancak ilk kez Na-
başka bir çalışmasında da bizade, kadın kahramanı başkişi yapmak ve adını romana ad ola-
Muhadaraı'taki Fazıla 'yı
güçlü kadın kahraman rak vermekle hem bir yenilik hem de bu konuda öncülük yapmış-
olarak tanıtır: Esen 4000: tır. 6 Gerek Zehm 'yı, gerekse benzeri öbür romanları yukarıda sa-
115-140.
yılan klasik aşk hikayelerine bağlamak mümkündür. Örneğin
6 A. Mithat Efendi ı884'de
yayımlanan bir romanında Zehra Suphi'yle kendisini Hüsn ile Aşk'a benzetir.
kadın adı kullanmış (Dür- Romanın ana teması olan kıskançlık duygusu yazara göre Zeh-
dane Hanım) ise de teknik
gelişmelerle ilgili olan bu ra'nın doğasında vardır. EŞi Suphi'yi mahveden ve kayın valide-
roman kadın pSikOlOjiSi ve sini terk ettikten sonra tesadüfen yolda ölüsünü gören Zehra has-
sorunları konu almaz.
Nitekim Okay, Dürdane talanır ve hekimsiz, ilaçsız, kendini ölüme bırakır. Ölmeye yatar.
Hanım'ı Kadın ve Aile Yazgısı daha baştan bellidir: "Bu tabiatta olanlar - bahusus kadın
bölümünde değil (ı59-
z34) fenle ilgili yerlerde
is eler- ileride gayet feci vukuata sebep olacaklarını biliyor idi."
anar ve ele alır. bk. Okay Zehra'yı bu kıskançlık duygusu, eşi Suphi'yi ise Zehra yönlendi-
ı989: 59, 304: Esen de
rir. Aslında Suphi Zehra'nın günah taşıyıcısıdır (christophores).
romanı kadın sorunları
etrafında değil, baş kişi Romandaki sekiz biçimsel bölüm üstünde, Zehra güdümünde
Ulviye Hanım'ın gerçek ile Suphi'nin yaşadığı üç aşkın aşamaları vardır. İlkinde Zehra Sup-
kurmaca arasında salınan
maceracı kişiliğinden hi ile birliktedir. İkincisinde Sırrıcemal ile Suphi aşk-ı memnu-
hareketle modernist larını yaşarlar. Üçüncü aşama bütün toplumsal denetimin bir ya-
roman kavramı etrafında
değerlendiriL bk. Esen na bırakılıp ten zevkinin öne geçtiği, Ürani ile Suphi'nin soyut,
ı99ı, s'78-79; Kadın Suphi'nin erkeklik seçiminin somut kahraman olduğu romanda
sorunları bağlamında
Ahmet Mithat Efendi'nin üç aşamaya üç kadın tipi denk düşer: Özgür, cariye vefahişe. Bu üç-
romanlarını ele aldığı leme aynı zamanda bir ahlaki düşüşü Simgeler.
başka bir yazısında da
Dürdane 'yi anmaz. bk.
Türk romanı ve genel olarak edebiyatı baştan beri moral değer-
Esen ı99ı: 6z-63. lerle doğal değerler arasındaki gerilimde yazarın moralden yana
tutum takınmasıyla gerçekçilikten uzaklaşmış ve bunun bedelini özellikle Bo-
,arien kadın kahramanlar hastalık, intihar ya da cinayet sonucu hayattan çe-
clmekle ödemişlerdir.
Türk romanlarında baştan beri gözlenen ilginç bir durum da aşk ekseninde
mmlan üçlemelerdir. Bu üçlü bazen biri kadın, bazen de biri erkek olmak
üzere hep tercih sorunsalı etrafında bir olay örgüsü içinde yer alır. Namık Ke-
mal. Samipaşazade Sezai, Nabizade Nazım, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Reşat
_-urt. Yakup Kadri, Halide Edib, Ahmet Hamdi Tanpınar, Adalet AğaoğlU,
ey!!i Soysal, Ahmet Altan, Selim İleri, Metin Kaçan gibi romancıların aşk-
doÖ'akarşıtlığı hep bu üç kişilik Bermuda Şeytan ~çgeni içinde yaşanır.
elim İleri 'nin Türk romanının yeni yetmelik dönemini aydınlatan dikkat-
leri. kadın kahramanların bireyolma uğraşısının temelinde, Cevdet Paşa'nın
Tezakir'inden hareketle Abdülmecit'in gözdeSi ve dillere destan Emma Bo-
yary'si talihsiz Serfiraz Hanım'ı, ayrıntılar bir yana İntibah'taki Mahpey-
ker'denAraba Sevdası'ndaki Periveş'e, İntt.bah'taki Dilrüba'dan Sergüzeşt'teki
Dilber'e, Zehra'dan Eylül'deki Suat'a, Aşk-ı Memnu'daki Bihter'den Sinek lt.
Bakkal'ın Rabia'sına, Kiralık Konak'taki Seniha'dan Çalıkuşu'ndaki Feride'ye
bütün kadın kişilerin öncüsü olarak tespit etmektedir (İleri 1999). Olmak is-
teyip de olamamak trajediSine rağmen kendini var etmeye çalışan bu kadınlar
ı. Dünya Savaşı'ndan ı96o'lara değin ortadan kaybolduktan sonra, kadın ro-
mancılarının romanlarında, Bedia Akarsu'nun terimiyle "kiŞi -olma sorunu"
etrafında yeniden doğarlar. Artık toplumsal gelişmeler, romancının bu tür
kahramanlara örtük takdirinin yanında açık eleştirisi biçimindeki ikiyüzlü
tutumunu aşmasını sağlamıştır. Bu dönemde Adalet AğaoğlU, Sevgi Soysal,
Tezer Özlü gibi kadın romancıların katkıları büyük olmuştur.
Yüz elli yıllık geçmiş göz önünde bulundurulduğunda, Türk edebiyatında
kadın tiplerinin ana çizgileriyle "karı", "hanım" ve "bayan" aşamalarından
geçtiği söylenebilir. Karı, aile içinde ve kocasına izafeten kimlik kazanan ka-
dındır. Kızlarınyazgısı da "karı" olmaktır. Evrensel "karı" tipi "cumba" veya
"kafes" diye anılan dar mekanda yaşatılır ve bu mekan kutsal bilinir. Dış me-
kanla genel olarak evi ayıran eşik, pencere veya duvar aynı zamanda Eliadegil
anlamda kutsal ile din-dışını da ayırır. Gökalp bu kavramları "mukaddes" ve
"zenim" diye anar. Karı, aile kadınıdır ve ailenin kutsallığı tarafından kutsan-
maktadır. Karının kimliğini biçimlendirirken baktığı ayna, geleneksel değer-
lerle donanmış annesi ve başka "karı"lardır. "Hanım"a gelince, erkeklerin
toplumsal rollerine ortak olmaya çalışan ve Batılılaşma süreCinde evden dışa-
rıya çıkan kadın, toplumsal yaşamın içinde kendini kanıtlamaya çalışır ve
"hanım" ya da hanımefendi" olarak anılır. Hanım tipinin ı9ı7 Aile Nizamna-
mesi'ni takiben Cumhuriyet ile birlikte yasal güvencelere kavuşturulduğu bi-
linmektedir. Bu tipin baktığı ayna, çağdaşlaşma sürecinin öznesi olan başarı-
lı erkeklerdir ve onların başında da Atatürk gelir. Hanım, "Cumhuriyet kı-
zı"dır. Yakup Kadri, Reşat Nuri ve Tanpınar gibi romancıların olumlu kadın
kişileri birer "hanım" dır. "Hanım"ın yaşamdaki örnekleri Afet İnan, Nermin
Abadan Unat, Mübeccel Belik Kıray, Bedia Akarsu gibi başarılı Türk kadınla-
rıdır. "Bayan" tipi ise aynada kendi kendine bakmaktadır. O, önceki tiplerin
ulaştığı bir üst sentezdir. Bütün devingenlerini bağımsız olarak kendi bilinci
ile değerlendirir. Adalet Ağaoğlu'nun üçlemesindekiAysel, hanım tipi ile ba-
yan tipinin hesaplaşmasını simgeler. Sevgi Soysal'ın Şafak romanındaki Oya
ve Yürümek'teki Ela ile Feyza Hepçilingirler'in Kırmızı Karanfil Ne Renk SaLar
adlı romanındaki SibeL, Aysel'in "kendi-olmak" trajiğini paylaşır. Emine
Işınsu ve Füruzan'ın kahramanları da sürü pSikolojiSinden kurtulmuş "hür
bayan" kategorisine girer (Yalçın ı98~: 74-90).
Türk romanındaki bellibaşlı kadın kahramanlar, aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:

yazarı eser adı kahraJl1an tip


NamıkKemal İntibah Ali Bey'in annesi olumlu-melek
Recaizade Ekrem Araba Sevdası Bihruz Bey'in annesi
Reşat Nuri Güntekin Kızılcık Dallan Nadide Hanım
Reşat Nuri Güntekin Acımak Mürşid'in annesi
Memduh Şevket Esendal Miras Fıtnat Hanım
Peyami Safa Biz İnsanlar Saniye Hanım
Melih Cevdet Anday Aylaklar LemanHanım

Mutluluğu ailede arayan, kendilerini sevdiklerine adayan özverili,


şefkatli, masum, erdemli kadınlar
yazarı eseradı kahraJl1an tip
NamıkKemal İntibah Dilaşup olumlu - melek
NamıkKemal Cezmi Perihan
Ahmet Mithat Efendi Felatun B. ile R. Fedayi
akım E

Şemsettin Sami Taaşşuk-ı Talat Fıtnat


ve Fıtnat

Samipaşazade Sezai Sergüzeşt Dilher


Fatma Aliye Hanım Muhazarat Münewer Hanım
Halit Ziya Uşakllgil Mai ve Siyah Vedide
Halit Ziya Uşakılgil Kınk Hayatlar Raci'nin terk ettiği eşi
Halit Ziya Uşakııgil Kınk Hayatlar Vedide
MehmetRauf Halas İdal
MehmetRauf Halas Suat
Halide Edib Adıvar Seviyye Talip Macide
Halide Edib Adıvar Sinekli Bakkal Rabia
Yakup Kadri Karaosmanoğlu Kiralık Konak SelmaHanım
Peyami Safa
Ahmet Hamdi Tanpınar
Münevver Ayaşlı Pertev Bey'in Üç Kızı Nuhbe Hanım

Sahalrattin Ali Kuyucaklı Yusuf Muazzez


Cemile Cemile
Yılanlann Öcü IrazcaAna

Okumuş, zeki, görgülü, fiziksel olarak güçlü, erkeklerle boy ölçüşmek


isteyen azimli kadınlar

yazarı eseradı kahraman tip

Ahmet Mithat Efendi Felatun B. ile Canan olumlu-melek


RakımE.

Mizancı Murat Tuıfandamı Zehra


Tuıfamı

FatmaAliye Muhazarat Fazıla


Müfide Ferit Tek Peroaneler Bahire
Halide Edib Adıvar KalpAğrısı Zeyno
Ahmet Hikmet Müftüoğlu GönülHanım GönüıHanım
Halide Edip Adıvar Tatarcık Lale

Halide Edib Adıvar Vurun Kahpeye Aliye


Halide Edib Adıvar Ateşten Gömlek Ayşe
Reşat Nuri Güntekin Çalıkuşu Feride
Burhan Cahit Morkaya Ayten Ayten
Adalet Ağaoğlu Ölmeye Yatmak A ysel Dereli
Sevgi Soysal Tante Rosa Tante Rosa
Hırslı, huysuz, şırnank, geçimsiz, sürekli değişim arzusu içinde olan
güçlü kadınlar
yazarı eseradı kahraman tip
NamıkKemal İntibah Mahpeyker olumsuz- şeytani

Samipaşazade Sezai Sergüzeşt Dilber'in sahibesi

Nabizade azım Zehra Zehra

Halit Ziya Uşakııgil Aşk-ı Memnu Firdevs, Bihter

Halit Ziya Uşakııgi! Kırık Hayatlar Veli Beyailesi

Nahit Sırrı Örik Abdülhamit Nimet


Düşerken
Samet Ağaoğlu BüyükAile Sadiye Hanım

Ebubekir Hazım Tepeyran KüçükPaşa Naime Hanım

Sabahattin Ali Kuyucaklı Yusuf Şahinde

OrhanKemal Evlerden Biri LemanHanım

Yeni Türk edebiyatının tiyatro eserlerindeki tipler de aslında roman, öykü ve


şiirdeki tiplerin aynısıdır. Türk tiyatrosu, tip konusunu inceleyen ilk kurarncı
Aristoteles'ten Stanislawski'ye değin "bir karakteryaratma"mn nasıl mümkün
olacağım sorgulayan öncülerin izinden gitmiştir.7 Bilindiği gibi yeni Türk ede-
biyatı, Şinasi'nin Şair Evlenmesi'nin Tas-
7 Aristoteles'in bu konu- Okuyucu veya izleyici bu vir-i Efkar' da tefrikası ile başlar. Bu eserle
daki görüşleri özellikle tip aracılığıyla kendi Türk tiyatrosu özgeci, duygusal, ikiyüzlü,
Retarik ve Poetika adlı korku ve acıma duy-
eserlerinde bulunur. gularını sorgulamaya meraklı, arabulucu, yardımsever, dedikodu-
Aristoteles bu iki kitabında aracılık etmelidir. cu gibi evrensel tiplerle tamştığı gibi ay-
sözün ve teatral kurgunun Dolayısıyla Aristoteles
ögelerini tasnif eder. Ona kahramanı yaşamak- ölmek dın, yobaz, aşık, öğretmen, asker, köylü, pat-
göre teatral kurgu komedi, ikileminin sorgulanması mn, aga, bekçi, çöpçü gibi toplumsal tipler-
dram ve trajedi olmak amacı için bir araç olarak
üzere üç çeşide ayrılır. görmektedir. Sanatçı ve
le de tamşmıştır. Müştak'ta bir parça
Aristoteles özellikle eseri, bu ikilemi kahra- ruhsal tip özelliği, imarnda da bir ölçüde
Poetika adlı eserinde bir manda yansıtıp somutlaş-
donuk tip özelliği bulmak mümkündür.
kahraman tipOlOjiSi geliş- tırdığı oranda başarılıdır.
tirmeye çalışmıştır. Etik Aristoteles eleştiri ölçüsü Dolayısıyla Türk tiyatrosu olgun bir baş-
temelli trajik tip, Aristo- olarak da kahramanın iyi
langıç yapmıştır. Ne var ki Namık Ke-
teles' in kurgu kahramanı ahlak, role uygun kiŞilik,
tanımlamasında merkezi gerçeğine benzeyiş ve mal'in tarihi biyografilerinden türettiği
roloynar. Özellikle Kral davranışlarda tutarlılık ideal tipi oynanmayacağım bile bile basılı
Oidipus tipinden trajik tip biçiminde dört özelliğine
kuramını çıkaran Aristo- yazarların dikkat etmesi metinde tekrarlaması, Abdülhak Ramit
teles, kahramanın erdem- gerektiğini belirtir. Tarhan'ın oynanmak için değil okunmak
li, iyi konuşan, onurlu ve bk. Aristoteles ı987: 43;
gönençli bir aristokrat ol- Ross ZOOZ:3ız-339: Şener için tiyatro eseri yazması, Servet-i Fünun
ması gerektiğini savunur. ı97Z: ı7 döneminde tiyatronun önem görmeyişi,
II. Meşrutiyet dönemi tiyatrosunun özel olarak fazla "bağlı" ve "güdümlü" ol-
ması, Türk tiyatrosunun başlangıçtaki avantaj mı kullanamamasma yol açar. Ne
yazık ki özel olarak kendini tiyatroya ve oyun yazımma adamış yazara Musahip-
zade CelaL, İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci, Cevat Fehmi Başkut, Cahit Atay,
Necati Cumalı, Haldun Taner, Orhan Asena, Turgut Özakman ve Recep Bilgi-
ner isimleri bir yana bırakılırsa rastlamak zordur.
Çağdaş Türk tiyatrosunda yaratılan toplumsal tipleri aşağıdaki gibi tablolaş-
tırmak mümkündür:

tip tip çeşidi yazar örnek oyun-kişi


Kadın varlıklı ve züppe Necip Fazıl Künye

orta halli koruyucu Reşat Nuri Yaprak Dökümü-Ayşe

orta halli bencil Oktay Rıfat Atlarla Filler- Sehime

eZilen ve sömürülen Necati Cumalı Mine-Mine

Gençkız aydın A.Kutsi Tecer Köroglu - Nigar

züppe Haldun Taner Fazilet Eczanesi - Melda

yüzeysel Necati Cumalı Mine-Nurten

duygulu H.Fahri Ozansoy Sönen Kandiller

çaresiz Vasıf Öngören ASiye Nasıl Kurtulur-Asi

Erkek ülkücü İlhan Tarus Suavi Efendi-Ali Suavi


olgun Cevat Fehmi Başkut Paydos - Murtaza

orta halli kişiliksiz koca Necati Cumalı Derya Gülü

züppe Refik Halit Karay Deli-Yakup

Genç erkek aydın PeyamiSafa Gün Doguyor

sorumlu -canlı, akıllı Turgut Özakman Ocak-Fazıl


sorumsuz S. KudretAksal Şakacı - Sinan

duygulu Reşat Nuri Eski Şarkı

Memur kompleksli Recep Bilginer Ben Devletim-Genel Müdür


Emekli yorgun, yalnız, yakınan Necip Fazıl Künye-Albay Gazanfer
Memur
Asker

İş adamı ve patron (vurguncu) Nazım Hikmet Kafatası- Williams


tüccar
hacı ağa Cevat Fehmi Başkut Paydos-Hacı Hüsamettin
Fırsatçı ilkesiz İ. Hakkı Baltacıoğlu Andaval Palas - Garson

Politikacı laf cambazı, yalancı Haldun Taner GününAdamı

Bilim adamı toplumdan kopuk Nazım Hikmet UnutulanAdam- Doktor


Sanatçı yozlaşmış AbidinDino Ket-Salim Bey
Çeşitli doktor Refik Halit Karay Deli - Asabiyeci
meslek
tipleri
mühendis AbidinDino Kel

avukat Cevat Fehmi Buzlar Çözülmeden-Avukat

öğretmen Cevat Fehmi Paydos - Murtaza

Esnaf namuslu Ahmet KutSi Tecer Köşebaşı- Kahveci

Emekçi ezilen, cefakeş, tembel Adalet Ağaoğlu Çatıdaki Çatlak - Sadık

Köylü yaşlı kadın Yaşar Kemal Uzundere- Meryemce

yaşlı erkek Faruk Nafiz Çaınlıbel Canavar

köyanası ve karısı CahitAtay Sultan Gelin

kız Cevat Fehmi Başkut Paydos-Ayşe

aşık, yoksul, tembel CahitAtay Ana Hanım- Kız Hanım


tutkulu genç

ağa Sedat Veyis Örnek Kurt - Halil Ağa

muhtar Cevat Fehmi Başkut Buzlar Çözülmeden- Mahmut

Tablodan da anlaşılacağı gibi Türk tiyatrosunda da diğer türlerde olduğu gi-


bi toplumsal tipler çoğunlukta, evrensel tipler azınlıktadır. Ancak bir yandan
da Türk tiyatrosunun toplumsal duyarlılığı övgüye değer bir meziyet olarak
görülmelidir. Tiyatro, roman ve öyküye göre stereotipik özelliklere daha fazla
yer vermektedir. Bunda seyirlik olma özelliğinin rolü büyüktür. Tiyatro öbür
türlere göre hayatı daha yakından izlemektedir. Dolayısıyla realiteye bağlılık
yaratma imkanının önündedir. Tiyatronun roman ve öykü gibi henüz tam an-
lamıyla kamusallaşamaması da dikkat çekmektedir.

EDEBiYAT eserinde yansıyan hayati tipler evrensel, toplumsal, psikolojik. haya-


li. tarihi ve donuk olmak üzere altı türe ayrılabilir. Bunların içinde Türk edebi-
yatı şiir, roman ve öyküde evrensel ve toplumsal tipleri daha çok işlerken tiyat-
ro toplumsal tipleri öne alır.
Halit Ziya Uşaklıgil, Peyami Safa ve Ahmet Hamdi Tanpınar'ın tipleri ev-
rensel ve toplumsal yönlerinin yanında pSikOlOjik taraflarıyla da dikkati çe-
ker. Nabizade Nazım'ınZehra'sında ilk olgun örneği görülen ruhsal tip konu-
sunda Mehmet Rauf en önemli isim olarak görünmektedir. Ayrıca bu tip tü-
ründe Peyami Safa'nın başarısı bir kez daha anılmalı ve vurgulanmalıdır.
Her dönemde sıkça rastlanan tarihi tipler tarihi romanların kişileri olarak
karşımıza çıkarlar. Bu tiplemenin öncüsü, Şinasi'nin "ordu-millet" anlayışın-
dan yola çıkan ve romantik tarihçilikte de önemli bir yeri olan Namık Ke-
mal'dir. Cezmi romanı ve Celal piyesi, tarihı tiplerin ilk örneğidir. Mevlevi ve
Bektaşi tekkelerinden çifte izinli tarih tutkunu bir babanın, Mustafa Asım
Bey'in oğlu olan Namık Kemal, chevalleresque ve picaresque türün İslam- Türk
kültüründeki benzeri olan Hazret-i.Ali cenklerinden, kendi tarihi biyografile-
rindeki portrelerden've romantizmin klaSiklerinden hareketle tiplerini oluş-
turmuştur. Tarihi tip yaratmakla ünlü yazarlar arasında Cumhuriyet dönemin-
de Abdullah Ziya Kozanoğlu, Turhan Tan, Feridun Fazu Tülbentçi, Reşat Ekrem
Koçu, Nihal Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Oğuz Özdeş, Kemal Tahir, Tarık
Buğra, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Hasan İzzettin Dinamo, Samim Kocagöz ve Atti-
la İlhan, Nedim Gürsel, Emre Kongar gibi isimler dikkati çeker.
Fantastik tiplemeler, son çeyrek yüzyılda artar. Bu alanda İhsan Oktay Anar,
Haldun Çubukçu, Elif Şahin, Latife Tekin gibi isimler öne çıkar.
Abdülhak Şinasi Hisar'ın, Yusuf Atılgan'ın, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ve
Oğuz Atay'ın bazı kahramanları donuk tiplerdir. Türk edebiyatında donuk tipe
az rastlanır.
Gerçekte hiçbir tip saf biçimde eser kiŞiSi olmaz. Bir eser kişisi birden faz-
la tipik özelliği yansıtabilir. ÖrneğinAhmet Mithat Efendi'nin Rakım Bey'i ve
Mizancı Murat'ın Mansur Bey'i evrensel açıdan Protestan ahlakı içselleştir-
miş Kalvinist püriten Promete tipinin yerel örnekleri oldukları gibi toplum-
sal tip olmak bakımından da yerli gönül eri Derviş Yunus tipinin temsilcileri-
dir. İki tipin sentezi karşımıza idealolumlu tipi çıkarmaktadır.
Bu çalışmada Türk şiirinde işlenen evrensel tiplerden Promete ve Oidipus
arketiplerine değinildi ve dikkat çekildi. Roman ve öyküde Promete, Hacivat,
Faust, Quasimodo, KöroğlU ve Rasputin tiplemeleri arketipal; güçlü, hırslı, za-
yıf, müşfik, hırslı vb. tipler evrensel; mesleki ve toplumsal konumların temsil-
cisi olan tipler toplumsal tipler olarak değerlendirildi. Yeni Türk edebiyatının
zenginlik ve çeşitliliğinin de bir göstergesi olmak üzere, tipler yukarıda sayılan
bileşen, tanım ve türlere göre zamandizinsel tablolar yardımıyla listelendi.
Yukarıda sayılan tipler aynı zamanda eserin yapısal kurgusu içinde farklı iş-
levlerle karşımıza çıkabilmektedir. İşlevlerine göre edebiyat ese-
rindeki eyleyenler (actants) altı tipe ayrılır: Başkişi,8 karşı güç B Şerif Aktaş (zooo, ı38).
veya kiŞi, yönelim nesnesi, yönlendirici, alıcı, yardımcı işlevler. "yakanın iki asıl kahrama-
nı"nın olabileceğini
Herhangi bir tip, eserde bu işlevlerden birini üstlenebilir. Tip- kaydeder.
lerle eyleyenler arasında çeşitli eşleştirmeler, kombinasyonlar
yapılabilir. Örneğin Huzur' daki Nuran, başkişinin arzu ettiği kiŞidir. Ancak ay-
nı zamanda Nuran boşanmış, anne, okumuş, görgülü ve kültürlü, sakin, mü-
eddep bir kiŞidir. Yardımcı kişi olan İhsan'da Yesevi ocağının piri edasıyla ta-
rihi özellikler ön plandadır. Mümtaz toplumsal ve psikolojik özellikleri belir-
gin bir başkişidir. Huzur'da İstanbul da baş nesnedir. Bu örnekten hareketle
sayılan işlevlerin insan olması zorunluluğunun bulunmadığı, bu işlevleri nes-
ne ve durumların da üstlenebileceği belirtilmelidir. Bu durumuyla roman, öy-
kü, şiir ve tiyatro gibi edebi metinlerdeki özne örnekleri, Aristoteles'in Orga-
non'unda belirlediği mantık kategorileri ve Farabl'nin İhsaü'l-Ulum'undaki
(Bilimlerin Sayımı) gramer kategorilerine benzer biçimde birer anlatı eyleye-
ni kategOriSidir. Yani eseri bu özne ve nesneler üzerinden bir söz dizimi bütün-
lüğü gibi okumak mümkündür. Yazarlarımızın nispeten karakter yaratma za-
afı içinde olmalarının nedenini önemli ölçüde mantık-gramer-an1atı katego-
rileri örtüşmesini sağlayamamalarında ve kendilerinden önceki romancıları
az okumalarında aramalıdır.
Varlığından nicel açıdan da nitel açıdan da kuşku duyulamayacak biçimde;
Türk romanı, hikayeSi, tiyatrosu ve elbette şiiri; yazarları aracılığıyla, kaynak-
landığı dile ve kültüre doğal borcunu ödemiş ve ödemeye devam etmektedir.
Bugün rahatlıkla, yeni Türk edebiyatı nasıl yeni Türk hayatının aynası ise yeni
Türk hayatı da yeni Türk edebiyatının bir yansımasıdır denilebilir.
Akı, Niyazi (ı974), XIX. Yüzyıl Türk Tiyatrosunda Devrin Hayat ve İnsanı-Sosyopsikolojik Deneme,
Erzurum: AÜ Yay.
Akıncı, Gündüz (ı96~), Batıya Yönelirken Şinasi, Ankara: AÜ DTCFYay.
Aktaş, Şerif (~ooo), Roman Sanatı ve Roman İncelemesine Giriş, Ankara: Akçağ Yay.
Anday, Melih Cevdet (ı978), Yaşarken, İStanbul: Türkiye İş Bankası Yay.
Argunşah, Hülya (~oo~), "Tarihi Romanın Yükselişi", Hece, Türk Romanı Özel Sayısı, 65/66/67'
Mayıs / Haziran / Temmuz s. 44°-449.
Argunşah, Hülya ve FatihAndı (ı999), "Tarihi Roman Kavramı ve Türk Edebiyatında Tarihi
Romanın Gelişme Süreci", Sürekli Türkoloji Kolokyumuna Sunulan Bildiri, Doğu Akdeniz
Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fak., Gazimagosa-KKTC.
Aristoteles (ı987), Poetika, (çev. İ. Tunalı), İstanbul: Remzi Kitabevi.
Batur, Enis (ı993), Yazının Ucu, İstanbul: YKYay.
Bekiroğlu, Nazan (ı990), "Yaban'daAydın Tipi Üzerine", Milli Kültür, 77: 60-63.
Belge, Murat (ı994), Edebiyat Üstüne Yazılar, İstanbul: YKYay.
Boumeur, Roland - Real Quellet (ı989), Roman Dünyası ve İncelenmesi, (çev. H. Gümüş), Ankara.
Dino, Güzin (ı978), Türk Romanının Doguşu, İstanbul: Cem Yay.
Dizdaroğlu, Hikmet (ı978), "Namık Kemal ve 'Türk Romanının Doğuşu' Üzerine", Ulusal
Kültür, ~: ı9ı-~08.
Emil, Birol (ı984), Reşat Nuri Güntekin'in Romanlarında Şahıslar Dünyası-ı, İstanbul: İÜ EFYay.
Enginün, İnci (ı978), Halide Edip Adıvar'ın Eserlerinde Dogu- Batı Meselesi, İst. İü EF Yay.
Ercilasun, Bilge (ı996), "Yenileşme Devri Türk Edebiyatında Batı Tesiri ve Servet-i Fünun'un
Rolü", TürkKültürü, 4°°: 464-476.
Esen, Nüket (ı99ı), "Türk Romanında Güçlü Kadınlar", Türk Dili, 479: 380-384.
Esen, Nüket (ı99~), "Türk Ailesindeki Değişmenin Romanımıza Yansımaları", Sosyo-Kültürel
Değişme Sürecinde Türk Ailesi, Ankara: Başbakanlık, Aile Araştırma Kurumu Yay., s. 6 6ı - 676.
Esen, Nüket (~ooo), "Bir Osmanlı Kadın Yazarın Doğuşu", Journal of Turkish Studies- Türklük
Agah Sım Levend hatıra sayısı I, ~4: 115- qo.
Bilgisi Araştırmaları,
Esen, Nüket (Aralık, ı99ı), "Ahmet Mithat Efendi'nin Yapıtlarında Kadın Sorunları", Gösteri,
s. 6~-63
Esen, Nüket (Nisan ı99ı), "Modernist Romanın Bir Habercisi: Dürdane Hanım", Gösteri, ı~5:
78-79'
Forster, E. M. (ı98~), Roman Sanatı, (çev. Ü. Aytür), İstanbul: Adam Yay.
Göçgün, Önder (ı 987)' Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Romanlarında Şahıslar Kadrosu, Ankara: KTBYay.
Göçgün, Önder (Ocak ı996), "Halit Ziya Uşaklıgil'in Mai ve Siyah Romanının Tipolojik Tasnif
Açısından Değerlendirilmesi", Türk Dili, S. 5~9' s. ı34-ı54.
Gürsoy, Belkıs (Mayıs ı99ı), "Abdülhak Hamid Tarhan'ın Tiyatro Eserlerinde Kadın", Türk
Yurdu, S. 45.
Haedens, Kleber (ı953), Roman Sanatı, (çev. Y. Nabi), İstanbul: Varlık Yay.
Hamilton, Edith (ı964), Mitologya, (çev. Ü. Tamer) İstanbul: Varlık Yay., s.45-49'
Has-er, Melin (ı988), "Ferda-yı Garam Romanında Kadın Kahramanlar", Mehmet Kaplan
İçin, Ankara: TKAEYay., s. ı05-114.
Has- Er, Melin (~ooo), Tanzimat Devri Türk Romanında Kadın Kahramanlar, Ankara: AKMYay.
Hisar, Abdülhak Şinasi (~005), Geçmiş Zaman Edipleri, İstanbul: Selis Kitaplar.
HuyugüzeL, Ömer Faruk (1984), Hüseyin Cahit Yalçın 'ın Hayatı ve Edebi Eserleri Üzerinde Bir
İzmir: EÜ EFYay.
Araştırma,
İleri, Selim (1999), Biten (İki) Yüzyıl, İstanbul: KafYay.
Kaplan, Mehmet (1976), "Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Romanlarında Asıı Tipler", Türk
l, İstanbul: Dergah Yay.
Edebiyatı ÜzerineAraştırmalar
Kaplan, Mehmet (1985), Tip Tahlilleri, İstanbul: Dergah Yay.
Karabey, Zeynep (ı982-1983), "Romanda Tip Olgusu ve Tipin İşlevi Üzerine Yazarlarla
Söyleşiler", Yazko Edebiyat, S. 24-26-27.
Kavcar, Cahit (1970), "Efruz Bey Üzerine", TDAY-Belleten, Ankara: TDKYay.
Kavcar, Cahit (1985), "Ömer Seyfeddin'in 'Efruz Bey' Tipi", AÜEBF Dergisi, C.17, 1-2: 359-375.
Kavcar, Cahit (1985), BatılılaşmaAçısından Servet-i Fünun Romanı, Ankara: KBYay.
Kerman, Zeynep (Nisan 1990), "Romancılarımızın İdeal Kadın Tipleri ı", Gösteri, 113:78-80;
"Romancılarımızın İdeal Kadın Tipleri 2", Gösteri, 114: 80-82.
Korkmaz, Ramazan (ed.) (2°°4), Yeni Türk Edebiyatı, Ankara: Grafiker Yay.
Kuntay, Mithat Cemal (1990), MehmetAki/. İstanbul: Türkiye İş. Bankası Yay.
Mardin, Şerif (1986), "Tanzimat'tan Sonra Aşırı Batılılaşma", Türk Siyasal Hayatının Gelişimi,
(ed. E. Kalaycıoğlu veA. Y. Sarıhay.), İstanbul: Beta Yay., s. 32-68; Türkiye: Cograft ve Sosyal
Araştırmalar, (ed. E. Tümertekin, F. Mansur ve P. Benedict), İstanbul: İü EF Coğrafya Ens.
Yay., 1971, s. 411-458.
Moran, Berna (1994), Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış, C. i, İstanbul: İletişim Yay.
Okay, Orhan (1989), Batı Medeniyeti KarşısındaAhmet Mithat Efendi, İstanbul: MEBYay.
Önertoy, Olcay (1991), Reşat Nuri Güntekin, İstanbul: Altın Kitaplar.
Önertoy, Olcay (1995), Halit Ziya Uşaklıgil, Romancılığı ve Romanımızdaki Yeri, Ankara: KBYay.
Özbalcı, Mustafa (1997), Mehmet Raufun Romanlarında Şahıslar Kadrosu, İstanbul: MEBYay.
Özön, Mustafa Nihat (ı985), Türkçede Roman, İstanbul: İletişim Yay.
Parla, Jale (1985), "Tanzimat Romanında Yazar ve Metni", Tanzimat'tan CumhUriyet'e Türkiye
Ansiklopedisi, İstanbul: İletişim Yay., II: 418-420.
Parla, Jale (1990), Babalar ve Ogullar: Tanzimat Romanının EpistemOlOjik Temelleri, İstanbul:
İletişim Yay.
Parlatır, İsmail (Nisan- Mayıs 1984), "Türk Romanında Tipler: Dilber", Türk Dili, S. 388-389:
216-223.
Parlatır, İsmail (Haziran-Temmuz 1984), "Bihruz Bey", Türk Dili, C. XLVIII, 39°-391: 265-27ı.
Parlatır, İsmail (Ağustos-Eylül 1984), "Rakim Efendi", Türk Dili, 392-393: 326-33ı.
Parlatır, İsmail (Mart 1985), "Alırnet Cemiı", Türk Dili, C. XLIX, 399: 134-14°.
Parlatır, İsmail (Haziran 1985), "Bihter", Türk Dili, 402: 559-566.
Parlatır, İsmail (Eylül 1985), "Kaya", Türk Dili, 405: 84-88.
Parlatır, İsmail (Mayıs 1986), "Feride", Türk Dili, C. LI, 413:368-375.
Parlatır, İsmail (Mart 1986), "Naim Efendi", Türk Dili, 411:242-248.
Parlatır, İsmail 1(987), Tanzimat Edebiyatında Kölelik, Ankara: TTKYay.
Parlatır, İsmail (Ağustos 1993), "Rabia", Türk Dili, 500: 299-307.
Parlatır, İsmail (, Nisan 1994), "KüçükAğa", Türk Dili, 508:249-257.
Parlatır, İsmail (ı995), Recai-zade Ekrem, Ankara: AKMYay.
PeriTI, Cevdet (1946), Tanzimat Edebiyatında Fransız Tesiri, İstanbul: ???
Ross, David (2002), Aristoteles, (çev. A. Arslan vd.), İstanbul: Kabalcı Yay.
Sayar, Alırnet Güner (1998), Sabri F. Ülgener, İstanbul: Eren Yay.
Sayar, Ahmet Güner (~ooo), Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Portre Denemeleri, İstanbul: Ötüken Yay.
Seraslan, Halim (~ooo), Cariyelik ve Türk Romanında Bazı Cariye Tipleri, Konya: SÜVakfı Yay.
SevengiL,RefikAhmet (1968), Türk Tiyatrosu Tarihi: III, Tanzimat Tiyatrosu, İstanbul: MEBYay.
Şener, Sevda (197~)' Çagdaş Türk Tiyatrosunda İnsan (19~3-19T<i), Ankara: AÜ DTCFYay.
Şenkal, Tuncay (ı979), "Türk Romamnda Eşkıya", İlim, Kültür ve Sanatta Gerçek, nu. 10, 1~,13,14.
Şinasi (1959), Şair Evlenmesi, İstanbul: Yeditepe Yay.
Şinasi (~4 Nisan 1864), "Havadis-i Dahiliye", Tasvir-i Efkar, nu. 189.
Tanpınar, Ahmet Hamdi (1976), 19uneuAsır Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul: Çağlayan Yay.
Tanpınar, Ahmet Hamdi (1977), Edebiyat Üzerine Makaleler, İstanbul: Dergah Yay.
Tekin, Mehmet (1989), Roman Sanatı ve Romanın Unsurlan, Konya: SÜ EFYay.
Tezean, Mahmut (1993), Kültür ve Kişilik (Psikolojik Antropoloji ), Ankara: AÜ EBFYay.
Toker, Şevket (1985), "Batılılaşma ve Alafrangalık", Türk Dili ve EdebiyatıAraştırmalan Dergisi,
IV'ten ayrıbasım, s. 79-109.
Toker, Şevket (1990), HÜSeyin Rahmi Güıpınar'ın RomanlanndaAlafranga Tipler, İzmir: EÜ EFYay.
Türkeş, A. Ömer (Haziran 1998), "Tarihi roman-roman gibi tarih", Virgül, 9: 16-19.
Uç, Himmet (1990), Yakup Kadri Karaosmanoglu 'nun Romanlannda Şahıslar, Erzurum: Dicle
Ü. EFYay.
Uğurcan, Sema (1983), Türk Romanında Çalışan Kadın Tipleri (Tanzimaı'tan CumhUriyete
Kadar), İstanbul: İü EF: DT.
Uğurcan, Sema (1984), "Ömer Seyfettin'in Hikayelerindeki Kadın Tipleri", Dogumunun 100.
İstanbul: MÜ FEFYay., İstanbul, s. 149-169.
Yılında ÖmerSeyfettin,
Uğurcan, Sema (Ağustos 198~), "A. H. Tanpınar'ın Romanlarında Çalışan Kadın Tipleri", Milli
Kültür, S. 35., (s.14-18).
Yalçın, Alemdar (~oo~), II. Meşrutiyette Tiyatro Edebiyatı Tarihi, Ankara: Akçağ Yay.
Yalçın, Alemdar (Aralık 198~), "Türk Edebiyatında Kadın Romancılar ve Işınsu", Töre, 139: 74 - 80.
Yener, Cemil (1974), Halit Ziya Uşaklıgi!' Romaneının Dünyası ve Romanlanndaki Dünya,
İstanbul: Toker Yay.
Yılmaz, Durali (1990), Roman Kavramı ve Türk Romanının Doguşu, Ankara: KBYay.
L:IiEJ!I zamam

Türk edebiyatının tarihi yeniden yazıldı


diği göıiilecektir, Öncelikle Türk edebi- bir planlama yaparak büyiik, kalıa, refe- simli Türk Edebiyatı'nın önsözünde de
yatı tarilu deyince 27 asırlık bir zaman di- rans bir eser ortaya koyınası mümkün söylediği gibi, Türk edebiyatı tar-illitek bir
ürklerin görkemli bir edebiy<ı- limi akla geliyor. Konuya cogran olaı-ak değil elbette. Kültür ve Turizm Bakanlığı kişi tarafından değil de bir heyet tarafın-
tı olduğu konusunda, bu bakıldıgında Asya'nın en doğU ucundan Müsteşm Prof. Dr. Mustafa isen ve Bil- daı1 yazılabilecek geniş!i1..1:e.
Bu çalışma,
alanda azıcık araştırma yap- başlayıp, Orta Asya, Hindistan, İran, kent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü Nihat Sami'nin işaret ettigi 'heyet' tara-
nuş, bu edebiyatın verimleriy- AzerbaycaJ1,Anadolu ve Osmanlı cOğ- Başkanı Talat Sait Halman, böyle bir ese- fından yazılnu~. Kitaba 88 yazar emek
le bir şekilde muhatap olmuş herkes hem rafya"yla, Orta Avrupa'y1içine alarak üç ri planlarnı~ ve üç yıllık bir çaJrşma so- vermiş. Bu yazarların hepsinin uzman ve
fikirdir.Edebiyat tarihçiliğimizise maale- kıtaya yayılan Türk topluluklan karşınıı- nunda ortay<ıdört ciltlik Türk Edebiyah akademisyen olma;ı, kitapta yer alaı1bir-
sef, edebiyabnUz kadar eski ve köklü de- za çıkıyor.Velhasıl çok uzun bir tarih, çok Tarihi' çıkmı.ş.Kmtür ve Turizm Bakaıw- çok bilginin yeni ve ilmi olınası beklen-
ğil. Edebiyatın kendisini yapan milleti- geniş bir cograıyada yaşanan hayat ve gı'mn yayıınladıgı Türk Edebiyatı Tarihi, tlsini de içinde taşıyor. Bu noktada, ger-
miz, 'edebiyat tarihi' kavranuyla ancak her biri önemli sosyal değişin1e işaret sekiz ana bölümden, 127 ana başlıktan çek ve dogru bir tespit elbette kitap dik-
yirmind yüzyılın başında tamşmış. Ede- eden bü)'iik olaylar... Bütün bu veriler oluşuyor. 2644 sayfalık eseıin ortaya katli bir şekilde incelendiğinde, satır
biyat tarihini ilk kez bir bilim olarak ele göz önüne alındığında, "kapsamlı, ilıni çıkması için 88 yazar emek venniş. Her araları aydınlaı1dıgında ortaya çıkacak.
alıp ktırallannı ortaya koyan da Fuad ve tamaınlaJ1mış" bir Türk edebiyatı ta- cildin farklı bir dönenu anlattığı çalışma- Kitaptaki her bölüm, ansiklopedi
Köprmü'dür. Türk Edebiyatı Tarihi adlı rihi oluşturmanın ne kadar zor oldugu nın birinci cildinde, Türk edebiyatının mantıgıyla ayı1 bir yazar tarafından ya-
eseriyle bu türiin ilk örneklerinden birini aıılaşılıyor. Bu )iizden de, edebiyat tati- başlangıondan 1453 yılına kadar olan zılmış. Yazarların, konumın uzmanı
veren de odur. Fuad Köpnilü'nün açtığı hi ve tarilıçiliğıyleugraşarı1ar,kaleme al- serüveni yer alıyor. 1453'ten, Taı1Zi- akademisyenler olduğunu düşünürsek,
yoldan giden epeyce bilim adamı, edebi- dıklan eserlerin sunuşlannda, önsözle- mat'ın başlangıa olan 1860'a kadar olan büyük resmi oluşturan, küçük resimle-
yat taıihçisi oldu. Köpıiilü' den som<ıbu ıinde ileride yapılacak 'kapsamlı, ilıni, dönem ikinci ciltte ele alınnuş. Üçüncü rin ustalar tarafından yapıldığı sonucu-
alanın önemli işaret taşlanndan biri Ah- tamamlannuş' bir Türk edebiyah tarihi- cilt 1860'tan 1923'e kadar olan yenileş- na varıyonız ki, bu da Türk Edebiyatı
met Hamdi Tanpınar'ın 19'uncu Asır ne işaret ediyorlar. Ve böyle bir çalışma- me dönemine ayı1lmış. Dördüncü cilt- taril1inin güvenilirliğini artırıyor. Ohır
Türk Edebiyatı Taıihi'dir. Edebiyatımızın yı, bunu yapacak olan heyeti bekliyorlar. te ise 1923'ten günümüze kadar Cum- olarak, bir kişinin bütün edebiyat tari-
sadece bir bölümünü anlatmasına rağ- Böyle büyiik çaplı bir eseri ortaya ko- huriyet dönemi edebiyatı anlatılıyor. hini incelemesinin zorluğunu, her bö-
men bu çalışma, bugün bile aşılaınayan yacak heyetin kendi kendine toplanması, Nmat Saım Banarlı'nın iki ciltlik Re- lüınün konunun uzmanı kişiler tarafın-
bir amt eser niteliğindedir. Türk edebi- dan incelenmiş olmasını olumlu karşı-
yatını bütün olarak ele alan, 40 yılı aş- laınaınak mümkün değiL. Kitabın bö-
kın bir süre emek vererek bunu esere !iimlerinin farklı yazarlar tarafından
dönüştüren önemli isimlerden biri y<ızı1nuşolması, kitap hakkında hem
de Nihat Sami Banarlı'dır ki, Resim- olumlu hem de olumsuz dunımu
li Türk Edebiyatı Tarihi, tek başına ayıu anda taşımasına neden oluyor.
bir insan marifetiyle yapılabilecek
en kapsamlı ve yetkin Edebiyat ta- 'Heyet çalışması'nın açmazları
rihi olarak karşımızda durmakta- Olun1lu yanıyla bakıldığında, üs1up;
dır. Ahmet Kaba.ldı'nın önce 3 dlt yonım ve bakış açısı farklılıklannın
olarak basılan, zaman içinde ekle- okuyucunun önüne özgür pencereler
melerle 5 cilde çıkaı1Türk Edebiyatı açması beklenebilir. Çünkü zamanın
isimli eseri de edebiyatımIZ! bütün nesnel akışı içinde ona öznel bakışjar
olarak kuşatan bir çalışmadır. Bunla- yöneltmek ilginç ve özgün sonuçlar
nn dışında cU!l1huriyetdöneminde ortaya çıkarabilir. Ancak, a)~u dum-
edebiyat tarihin1ize eserleriyle katkı- mun olumsuz yanı ise şu: Bölümleri
da bulunmuş, İsmail Habip Sevük, yazan yazarımn üsluplmıun, kullan-
İsmail Hikmet Ertaylan, Vasfi Mahir dıklan dilin, dünya göriişleıinin ve do-
Kocatürk, Fanrk Kadri Tırnurtaş gibi layısıyla yomm maıllalitelerinin farklı
yazarlar da ismi edebiyat tarihi ÇalıŞ- olması, kitabın içindeki yapının parça
malml'la anılmaya deger biliın adam- parça göriiıunesine neden oluyor. Dört
landır. Edebiyat tarihine ilişkin söz ciltlik eser, özleşmemiş parçalardan
edilmeye deger eserlerden biri de, or- oluşm bir yapı gibi dunıyor karşunlZ-
taya koydugu bilgilerin kapsamlılıgı ile da. Gerçi genel editör Talat Sait Hal-
dikkat çeken, Dergilh Yayınım 'ıun çı- man, sunuş yazısında 'kumIun tutarlı
kardığı Edebiyat Ansiklopedisi'dir. bir redakSiyon saglamak amaa)'la elin-
den geleni yaptığı'nı söylüyor; ama yi-
Edebiyat tarihleri 'eksik' başlar! ne burada bir 'üslup birligine' yönelme-
Ne gariptir ki, edebiyat tarihi üstüne ya- diklerini de söylüyor. Ancak bu y<ızarla-
yınlanmış eserlerin birçogunda ve mev- nn kelime tercihlerinin ötesinde bir du-
cut edebiyat tarihlerinin sunuşunda, rum. Ortaya çıkan parçalı. bütünleşme-
Türk edebiyatım bütün olarak kuşataı1, miş yapı, kitapta bir redaksiyon soru-
'bütün medeniyet tarihimiz çerçevesin- nunun varlıgını düşündüriiyor okura.
de dil ve edebiyatımızın ele alındıgı te-
mel bir eser'in yoklugundan söz edili-
Farklılıklar, yenilikler ... Edebiyat fakmtelerinde her yıl orılar-
ca araştırma ve tez yapılır, Her tez yeni
yor. 'Resimli Türk Edebiyatı Tatihi'nin Türk Edebiyatı Tarihi, birçok yönüyle önceki edebiyat t.arihlerinden ayrılıyor. bir bilgiyiortaya koyar. Bu bilgiler a}'l1nh
önsözünde Nihat Sami Banarlı, "Türk Edebiyat. tarihini incelerken ortaya konan yukarıdaki sınıflandırmada göze gibi göninse de aslında büyiik resmi ta-
edebiyatı tarihinin tek bir imza tarafın- manllayan küçük karelerdir. Bakaıwgın
çarpıyor ilk farklılık. Mevcut edebiyat tarihlerinde 'Islamiyet öncesi', 'Islami-
dan degiı, bir heyet tarafından hazırla- ya)~nladığı çaJrşma, cumhuriyet döne-
yet etkisindeki', 'Batı et.kisindeki' Türk edebiyatı sınıflamasından farklı bir za-
nabilir genişlikte" oldugunu vurguluyor. minde tezlerle, araştırmalarla ortaya çı-
man bölümlemesi karşımıza cıkıyor. Bu tutum. önceki edebiyat tarihlerinin
Gerçekten de edebiyata ka}'l1aklık kanlan yeni bilgileri bir edebiyat tarihi
eden medeniyet. incelenirse, Türk mille- birçogunda karşılaştıgımız. sınıflamanın yönlendirmesinden kurtulmamızı
şemsiyesi altında bize sW1UyOr.Konula-
tinin tarih içindeki seriiveninin, enleme- saglıyor. Böylece zihnimizdeki. 'edebiyat tarihi' algısı zaman yönüyle degişiyor. nn incelenmesindeki yaklaşım biçimleri-
sine ve boylamasına çok çeşitlilikgöster- nin de, zamaı1 içinde değiştiğı, güncel-
1.3iiınI zamanı
lendiği gerçeğini de düşünürsek, konula- gı'nm yayınlaclığı Türk Edebiyatı Tarihi, soruıUarmı işleyen bir romanınm oldu-
nn ele alınma, sunulma biçimlerinin de bu işle\d ne kadar yerine getirir bilinmez. ğu anlaşılıyor. Halbuki şu bilinetl bir
'yeni' olması kaçınılmazdır. Bu yeni yak- Gerçi bu eserdetl sonra Türk dili ve ede- gerçektir ki, lukayenin önemli isiınle-
laşımın işaretlerini de kitabın içindeki ba- biyatı ögrernıenlerinin ödev konulanm rinden say~lan Tomris Uyar, hiç roman
zi başlıklardan anlamak mümkün. "Os- değiştil1neleli de muhtemel bir durum. yazmamıştır. Buna benzer ifadeler Tiirk
manlı divan şiirinin toplumsal ekolojisi, Ancak öğrendler, öıneğin Namtk Ke- edebiyatı Tarihi'nin verdiği bilgiler ko-
Siyasette halk edebiyah ürünlerinin kul- mal'in hayatı konulu bir ödevi bu kitap- nuswıda bizde biraz tedirglı1lik oluştur-
lanımı, Elektronik kültür ortamında halk tan hazıdayamazlar. An1a Nanuk Kema- muyor değiL. Ama bu tarz hatalar
edebiyat ürünletinin kullanılması, Tek- li ortaya çıkaran ortamı, Nanuk Kemal'in herhalde yeni baskılarda düzeltilecek
nolojik gelişmeler ve halk edebiyah" gibi de içinde bulunduğu kişilerin etkisiyle ve zaman içinde hatalar ayıklanacaktır.
başlıklar bu konudaki ÇarplCl ömekler. edebiyatın hangi mecraya yöneldiğlıli
bulabilirler. Bu konu da saıunnı lise sevi- Türk Edebiyatı Kronolojisi iyi fikir
Aradığını bullamalmak ... yesindeki öğrencilerin ilgi alanı dışında Kitapta gerekli, önenıli ve güzel buldu-
Birden fazla cilde salup kitaplarda o1..1.ır, kalır. Latife bir yana, bu çalışma yapılır- ğumuz özelliklerden bUi de dördüncü
aradıgını bulmak sorunuyla sıkça karşıla- ken, mevcut bilgileri bir araya toplama cildin sonunda yer alan Türk Edebiyah
şır. Bu durum 'yeıu' Prof. Dr. Talat Hal- amacı gözetilmemiş. Bu da onun bir Kronolojisi. Bu bÖliinıde, Türk edebiyatı-
man'ın başkanlıgında hazırlanan Türk müracaat kitabı değil, "o1..1.mmak için nın önemli temsilcilerinin dOğum ve
Edebiyah Tarihi için de geçerli. Axadlğl- oluşturulmuş, makale karakteri gösteren ölüm taril1leriyle edebiyat türlerinin seç-
ınıZl bulmak için 'dizin' bölümünü kulla- akademik bir eser" hüviyetine büriin- kin örneklerinin yazılıŞ tarihleri gibi bazı
nabiliriz elbette. Ama yazarlar tematikle- mesine yol açmış. Konuya ilgisi olanlar, dönüm noktası ve bilgiletin vetilmesi
rin alt paragraflannda yer aldığı için 'için- ciddi bir edebiyat dergisinin sayfalann- aınaçlarınuş. Ayııca kültiirel hayahn şe-
dekiler' bölümünden yazara ulaşmak gi- da derinlikli bir makaleyi okuyor gibi killenmesinde etl..'ili olan sosyal ve siyasi
bi bir şansımız maalesef yok. Örneğin okuyabilider, Türk Edebiyatı Tarihi'ni. olaylara da yer verilmiş. Bu bölüm, Fir-
Ahmet Hamdi Tanpınar'dan nerede söz devs Canbaz ve Enune Tuğcu taranndan
ediliyor? İçindekilerden bunu bulmak
Bugüne gelebilen edebiyat tarihi hazırlanmış. Kitabın sonunda, muUnde
imkansız. Önce 'roman' başlığına gihne- Bir edebiyat eseri hakkındaki en kalıa ve "Bu kitabı hazırlayanlar kimler acaba?"
miz gerekiyoL Roman başlıgının altında en sağlıklı hükmü zanıan verir. Bu yüz- sorusu beliren meraklı o1..1.tyucular için
da Ahmet Hamdi Tanpınar diye bir alt den edebiyat eserinin üzerinden belli bir editörler ve yazarlar hakkında bilgi veren
başlık yer alnuyoL Romancıyı bulabil- zaınan geçmeden o eser edebiyat tarih- bir bölüm de yer alıyor. Burada şunu da
mek için onun 'İçe dönük bireysel eği- leri içinde yer almaz. Bu akademik bir ta- söylemek'te fayda var: Her eser, yazıldı-
limlerya da geçmiş özlemi' ile roman ya- ';1rdır. Konuya dal1a popüler yaklaşanlar ği dönem için önenui bir bOşlUğU dol-
zan bir romana oldUğU bilgisine sahip ise edebiyat tarihinin yakın zamana ka- durur. Dolayısıyla önceki dönemde ya-
olmanuz gerekiyor. Çünkü o başlığm al- dar getirilmesinden yanadır. Ancak bu zı1nuş, emek verilmiş göz nuru ile yOğ-
tında söz ediliyor Ahmet Hamdi Tanpı- yaklaşumn bazı endişe verici taraflan da rulmuş eserler de yine edebiyat okuyu-
nar'dan. Akadenusyen alınaym1, üniver- yok değildir. Örneğin zamaıunda çok cusli için her zaman kıymetli olacaktır.
sitede Türk Dili ve Edebiyah bölümünde popiiler olan, çok okunan bir eserin 50 yıl Bu bakımdan, Türk Edebiyah Tarihi ad-
okumayan, ya da edebiyata çok deıin sonrasında da var olabileceğiıu, oJ..:ı.ınabi- lı eseti kütüphanemizde diğer edebiyat
merakı bulunmayan bir okunm bu bilgi- leceğini kim garanti edebilir? Bu bakırn- tarihlerinin "yeıiine" değil "yanına" koy-
ye sahip olması da oldukça zor. Aynca bu dan,_ Türk Edebiyatı Tarihi'nin edebiyat mak bir kadirşİnaslık örneği olacaktır.
romancıdan, ilgili olan diğer konu baş- tarihini 2000'1i yıllara kadar getirme gay-
lıklan a1hnda da söz edilmiş olabilir. Bu retiıu farklı yönlerden değerlendirmek Zengin bir kaynakça
defa da edebiyatımlZln en önemli ro- mümkün. Bu anlamda eser, yeni dö- TaınaI11l bir çatı altına toplaıunasa da
mancılanndan olan Ahmet Hamdi Tan- neınleri de ele alarak. mevcut akademis- edebiyatıa, edebiyat tarihiyle ilgili yazıl-
pınar'la ilgili farklı yerlerde, parçalanmış yenlerin ve uzmanlann günümüz edebi- lTUŞyiizlerce kitap ve makale var. Türk
bilgilerle, belki de farklı yazarIarca veril- yahna ilişkin yorumlanıu öğrenmek ayrı- Edebiyah Tarihi kitabının olumlu tavırla-
ıniş hüküınlerIe karşılaşmanuza neden CalığllU yaşahyor ... Ama sözü edilen, nndan bUi de bu kapıakçalan her bölü-
olan bir durumla karşı karşıyayız. Dola- edebiyat kıymeti atfedilerek incelenen mün sonunda veriyor olması. Her bö-
yısıyla Türk Edebiyatı Tarilu'ni inceler- kimi yazar ve eserlerin zamana ne kadar lümden sonra verilen ayıuıtılı kaynakça,
ken, ara başlıkların dalıa fazla olabilece- direneceğini de yine zaman gösterecek. daha fazla ya da farklı bilgi edinmek İste-
ğitu, en azından, önetnli isinUerin belir- Burada edebiyatı günümüze, yakın yen okuyucular ve konuyla ilgili araşhr-
ginleştirilebileceğini düşünüyor insan. zamanlara kadar getim1enin bir dlvesine ma yapmak isteyenler için iyi bir izlek
de işaret etınek gexekiyor sanınnı. Türk oluştunıyoL Bıı kaynakçalann bir araya
Türk edebiyatı tarihi ne işe yarar? Edebiyah Tarihi'nin dördüncii cildinde, getirilmiş olması, ayııı kitabın içinde yer
Fuad Köprnlü, A. Hamdi
Edebiyat tarihlelinin temel ve 'pratik' iş- 326. sayfada şöyle bir ifade yer alıyor: alması. kitabı bibliyografik açıdan da
levIerinden biri, Türk Dili ve Edebiyatı "Yernuşii yıllardan itibaren Nezihe Me- Tanpınar, N. Sami Banarlı önemli hale getiriYOL Kitapta her bö!ü-
öğretınenletinin okullarda Öğrencilerine riç'lıı, Ayla Kutlu'nun, Tonuis Uyar'm. ve Ahmet Kabaklı kişisel ça- mün sonunda verilen kaynakçalarla ye-
verdiği ödevlere yardımcı olınası gibi gö- Sevgi Soysal'ın, Fünızan'm, Pınar Kür'ün tir1ilmeyip bir de dördiinci.i dldUı so-
balanyla yazdıklan edebiyat
rülÜYOL Mevcut edebiyat tarihlerinin de başlattıklan kadın sorunlarını işleyen ro- nunda genel kayııakçaya yer velilmesi,
bu görevi layıkıyla yerine getirdiğlıu söy- man yazma modasına İnci Aral da kah- tarihleriyle uzun yıllar bu kitabı oluşturan ekibin bu işi ne kadar
leyebiliriz. Kültür ve Turizm Bakanh- lır." Bu cümleden Tonuis Uyar'ın kadın alandaki boşluğu doldurdu. ciddiye aldıgının önemli bir göstergesi.

Türk Edebiyatı 19 uncu Asır Resimli Türk Türk Edebiyatı


Tarihi Türk Edebiyatı Edebiyatı 15 cilt)
M. Fuad Tarihi Tarihi Iz cilt) Ahmel Kabaklı
Köprülü Ahmet Hamdi Nihad Sami (Türk
(Akçag Tanpınar Banarlı Edebiyatı
Yayınları) ICaglayan (MEB Vakfı)
Kitabevi} Yayınları)

You might also like