yazarligina baslama- dan nce, oyun yazari, tiyatro ynetmeni ve sevilen bir sarki sz yazariydi. Coelho, genliginde bir hippiydi. 1986 yilinda Hiristiyan- Iarin, Bati Avrupa'dan baslayip Ispanya'da Santiago de Compostela kentinde sona eren geleneksel ha yolculugunu yapti; bu deneyimini 1987 yilinda yayinladigi The Pllgrimage (Hac) adli kitabinda anlatti. 1988 yilinda yayinlanan ikinci kitabi Simyaci, Coelho'yu en ok oku- nan agdas yazarlardan biri yapti. teki kitaplari;^ Brida, Valkrler ve son yazdigi Piedra Irmaginin Kiyisinda Oturdum, Agladim'dir. Simyaci, 42 lkede yayinlandi, 26 dile evrildi. Bu kitap, Coelho'yu Gabriel Garcia Mrquez'in arkasindan en ok okunan Latin Ameri- kali yazarlardan biri konumuna getirdi.
Felsefe Tasi'nin gizlerini bilen ve bunu kullanan simyaci J. 'ye
Yollarina giderken Isa bir kye girdi. Marta adli bir kadin onu evine kabul etti. Meryemadli bir kizkardesi var- di, o da Rabbin ayaklari dibinde otu- rup onun szn dinlerdi. Martaise, isin oklugundan sa- Sirmisti; Isa'ya giderek dedi: ' -YaRab,kizkardesimin hiz- mette beni yalnu birakmasi sence bir sey degil midir? Imdi ona syle bwa yardim etsin. Fakat Rab cevap verip dedi: -Marta, Marta, sen birok sey- ler iin zlp telas ediyorsun; fakat bir seye ihtiya vardir ve Meryem, kendisinden alinmayacak olan iyi pa- yi semistir. INCIL,LUKA, X, 38-42
ndeyis
BIR KERVANCININGETIRDIGIKITABI ELINE aldi Simyaci. Kapagi yoktu kitabin, ama gene de yazarinin kim oldugunuanladi: Oscar WIlde'di yazar. Kitabin sayfa- larini karistirirken, Narkissos'u anlatan bir ykye rastla- di. Narkissos'un, kendi gzelligini her gn bir gln su- larinda seyretmeye giden bu yakisikli delikanlinin efswesi- ni biliyordu Simyaci. Bu delikani kendi grntsne y- lesine vurgunmus ki gnn birinde gle dsp bogulmus. Onun gle dsp boguldugu yerde de bir iek amis, bu iege nergis adi verilmis. Amakendi yazdigi yky byle bitirmiyordu Oscar Wilde. Tatli su glnn kiyisina gelen orman tanrialari Ore- as'larin onu bir aci gzyasi kavanozuna dnsms olarak bulduklarini yaziyordu Oscar Wilde. - Nedenagliyorsun? diye sormus Oreas'lar. - NarkIssos iin agliyorum, diye yanitlamis gl. - NevaT bundasasilacak, demis bunun zerine or- mwtanrialari. Bizler ormanlarda bosu bosuna onun pe- sinde dolasir dururduk, ama onun gzelligini yalnizca sen grebilirdin yakindan. - Narkissosyakisikli bir gen miydi? diye sormus gi. - Bunusenden daha iyi kim bilebilir ki? diye karsilik vermis iyice sasiran Oreas'Iar. Her gn senin kiyilarina ge- lip sularina bakiyordu! Gl bir sre sessiz kalmis. Sonra syle konusmus: - Narkssos iin agliyorum, ama onun yakisikli oldu- gunu hi fark etmemistim ben. Narkissos iin agliyorum,
1 1
nksularima egildigi zaman, gzlerinin derinliklerinde kendi gzelligimin yansimasini grebiliyordum.
-Iste ok gzel bir hikye, dedi Simyaci.
* 12
Birinci Blm
DELIKANLININADISANTIAGOIDI.SR- syle birlikte eski, terk edilmis kilisenin nne geldiginde gnes batmak zereydi. Kilisenin atisi oktwdir km, bir zamanlar ayin esyalarinin konuldugu yerde kocaman bir fIravuninciri bymst. Delikanli geceyi burada geirmeye karar verdi. Btn koyunlarini yikik kapidan ieri soktu. Koyunlarin, gecele- yin kamalarina engel olacak sekilde, kapiya birka tahta koydu. Bu blgede kurt falan yoktu, ama bir keresinde bir kaak koyunubulmakiin, ertesi gn btn gn dolas- mak zorundakalmisti. Yamismiyere yayip zerine uzandi, okuyup bitIrdi- gi kitabi da yastik olarak basinin altina koydu. Uykuya dalmadan nce, artik daha kalin kitaplar okumasi gerekti- gini dsnd: Okunmalaridaha uzun srer, geceleyin de daha rahat yastik olurlardi. Uyandigindaortalik hl karanlikti. Yukariya bakti, yari yariya yikilmis atinin arasindan parildayan yildizlari grd. "Biraz daha uyusaydim," diye dsnd Bir hafta nce- ki ds tekrar grms, gene sonunu getiremeden uyanmis- ti. Kalkti, bir yudumsarap iti. Sonra degnegini eline aIip hl uyumaktaolan koyunlari uyandirmaya basladi. Hayvanlarinogununtipki kendis gibi uykudan hemen siyrilip uyandiklarini fark etti. Sanki gizemli bir g, iki yildir, yiyecek ve su pesinde kendisiyle birlikte btn l- keyi dolasip duran koyunlarin yasamina baglamisti yasa^ mini. 'Bana ylesine alistilar ki, saat dzenimi biliyorlar,* dedi kendi kendine alak sesle.
1 5
^ daldlktafl sonra, tersi de olabilir,' diye dsn- d: Hayvaaiarin saat dzenine belki de kendisi alismisti. Genede, Uyanmasi geciken, koyunlar da vardi. Adlari- ni syleyer^ek^ sopasiyla birer birer hepsini uyandirdi. Sy- lediklerini koyunlarin anlayabildigine her zaman inanmi$- ti. Bundan^ dolayi, kendisini'etkileyen kitaplarin bazi b- lmIerini kimi zaman onlara okur; kimi zaman da kirlarda dolaan bi obanin yalnizligindan ya da yasama sevincin- den sz ederdi onlara; kimi de ugTamayi aliskanIik haline getirdigi kentlerde grdg son yenilikleri anlatirdi. Ama,nceki gnden bu yana, drt gn sonra varacagi kentte yasayan gen kizdan baska bir konusma konusu a- mamisti. Bir tccarin kiziydi sz konusu olan. nceki yil, yalnizca bir kez gelmisti buraya. Tccarin bir kumas ma- gazasi vardi; alacagi mal kousunda aldatilmamak iin, ko- yunlarin gznnnndekirkilmasini istiyordu. Bu ma- gazayi ona bir arkadasi anlatmis, oban da srsn oraya gtrmst.* 16
"BIRAZYNSATMAKISTIYORUM," DEMISTI oban, tccara. Dkknkalabalikti, is yogundu; bu yzden, tccar obana ikindiye kadar beklemesini syledi. Bunun zerine oban gidip magazanin nndeki kaldirima oturdu, heybe- sinden bir kitap ikardi. - obanlarinkitap okuyabildiklerini bilmiyordum, dedi yanibasinda bir kadin sesi. Uzunsiyah salari, eski Magripli fatihleri belli- belrsiz animsatan gzleriyle, tepeden tirnaga tam bir Endls ki- ziydi konusan. - Koyunlarkitaplardan daha greticidir, diye yanitla- di gen oban. Iki saatten fazla sohbet ettiler. Endls kizi, tccarin kizi oldugunu syledi, her gn birbirine benzeyen ky yasaminianlatti. oban, Endls kirlarindan, ugradigi kentlerde grdg son yeniliklerden sz etti. Koyunlanyla konusmakzorunda kalmadigi iin mutluydu oban. - Okumayinasil grendiniz? diye sordu gen kiz. - Herkesgibi, diye yanitladi oban. Okulda. - Pekiama, okumabildiginize gre niin obanlik yapiyorsunuz? Delikanli bu soruyu yanitlamamak iin duymazliktan geldi. Verecegi yaniti gen kizin anlamayacagindan emin- di. Buyzden, yolculuk ykleri anlatmayi srdrd. Genkizin Magripli kk gzleri, merak ve saskinliktan kocamanailiyor, kimi de iyice klyordu. Zaman ge- tike, zamanin hi gememesini, gen kizin babasinin isle- rini bitirememesini ve kendisinden gn daha beklemesi- ni istemesini dilemeye basladi delikanli. Simdiye kadar hi^
Simyaci1 7 ^
duymadigi birseyler hissettigini fark etti: Sonsuza dek bir yere yerlesmek istiyordu. Kara sali gen kizin yaninda, kuskusuz, gnler birbirine benzemezdi. Amasonunda tccar gelip drt koyun kirkmasini is- tedI. Borcunu dedikten sonra obanin ertesi yil da ugra- masini syledi. 18
SIMDIBU KASABAYAULASMAKIIN NN- de drt gn vardi obanin. Heyecandan ii iine sigmiyor- du, ama yregini koyu bir kaygi da sarmisti: Belki de gen kiz unutmustu onu. Yn satmak iin oraya ugrayan bir yi- gin oban vardi. - Peknemli degil, dedi koyunlariyla konusurken. Ben de baska yerlerde baska kizlar taniyorum.* Ama,yreginin derinliklerinden biliyordu ki, yle *pek nemli degil* diyecek durumda degildi. obanlarin da, tipki denizciler ve gezgin saticilar gibi, kendilerini yer- yznde basibos dolasmaktan vazgeirtecek birinin yasadi- gi bir kente ugrayabileceklerini biliyordu.
*
1 9
GNNILK ISIKLARITANYERINDEN YK- selmeye baslarken, oban koyunlarini gndogusu ynn- de srmeye basladi. 'Hibir zaman bir karar vermek ge- reksinimi duymuyorlar/diye dsnd. 'Belki de bu yz- den hep benim yanimdakaliyorlar.' Su ve yiyecekten bas- ka bir seye gereksinim duymuyordukoyunlar.Onlarin obani olarak Endls'n en iyi otlaklarini bildigi srece, kendisiyle her zaman dost kalacaklardi. Gnesin dogusu ile batisi arasinda eglesen, uzun saatlerden olusan gnlerin biri tekinden farkli olmasa da; kisacik yasamlari boyunca tek bir kitap okumasalar, kylerde olup bitenleri anlatan delikanlinin insan dilini anlamasalar da. Yiyecek ve suyla yetiniyorlardi ve bu onlar iin yeterliydi. Buna karsilik, ynlerini, arkadasliklarini ve kimi zaman da etlerini c- merte sunuyorlardi. 'Gnnbirinde bir canavara dnssemve tek tek hepsini ldrsem, srnnhepsini bogazladiktan sonra ancakisin farkina varirlardi,' diye dsnd delikanli. 'nkbana inaniyorlar ve artik kendi igdlerine g- venmiyorlar. Bu byle, nk onlari otlaga ben gtryo- rum.' Delikanli kendi dsncelerine sasmaya, onlari tuhaf bulmayabasladi. Iinde firavuninciri bitmis kilise belki de cinli-periliydi. Belki de ayni ds bu nedenle yeniden g- ryor ve her zaman sadik dost saydigi koyunlara kirsi f- ke duyuyordu.nceki aksamyemegindenkalma sarabin- dan iti biraz ve yamisina sarindi. Birka saat sonra, gne- sinkselrnesiyle artan bunaltici sicaklar yznden sr- snkirda dolduramayacagini biliyordu. Yazin bu saatte btn ispanya uykuya dalardi Sicak, gece ininceye kadar
srerdi, ama bu arada yamisini yin.naa t^irr.A 20-in daydi. Her seye karsin, bu ykten/ak.r.-r. < - k*, -'.p? zaman,sabah ayazmibuyksayesinde _- >i..j;etme:.Igi'~ animsiyordu kuskusuz. 'HavaninbeklenmedikdegiSiK.u.\leri.-e ka.-si \cArr ya her zamanhazir olmaliyiz,' dht: usu'. ^ord- r z- man;yaminin agirligina katianmavi minnetle kabai edi- yordu. Yamininda bir varlik nedeni vardi, tipki delikanli- nin hikmeti vcudu gibi. Orasi senin, burasi benim End- ls ovalarini iki yil dolastiktan sonra, belgenin btn kentlerini ezbere grenmisti; yasamina anlam veren |ey gezip dolasmakti. Basit bir obanin neden okuma biidigin., bu ke/ gen kiza aiklamak niyetindeydi: On aki yasina kadar papiz okulunagitmisti. Anababasi, onun din adami olrnisim is- temislerdi; tipki koyunlari gibi, yalnizca su ve yiyecek iin alisan yoksul bir kyl ailesi iin gurur kaynagiy Ji byle bir sey. Latince, ispanyolca ve dinbilim okumust'-i. Ama, dahakklgndenitibaren dnyayi tanimayi hayal e" misti, Tanriyi ya da insanin gnahlarini grenmek:.: .;ok dahanemliydi byle bir sey. Bir aksam, ailesini g-,n.ie\t giderken, btncesaretini toparlayip t^hasma r vhip oi- makistemedigini syledi. Yolculuk yapmak istiyordu.
- Dnyaninbtninsanlari sim ye kad"r t-j ky- den gelip getiler, oglum. Buraca yeni peyler anmayi gel- diler, ama hi degismediler. Satoyu gezmek iin tepeye i- karlar ve gemisin gnmzdendahaiyi olduguna karar verirler. Salarinin rengi ister aik, ister koyu olsun, hepsi de kymzninsanlarina benzerler - Amaben, bu insanlarin geMikbri lkelerdeki "to- lari bilmiyorum, diye yanitladi delikanli. - Buinsanlar, tarlalarimiz!, kadinianmizi grnce, herzamanburada yasamakistediklerini seklerle;. dir- srdrd baba.
- Onlarin geldikleri yerlerin kadinlarini ve toprakla- rini tanimak istiyorum, dedi ogul bunun zerine. nk hibiri bizimle kalmiyorlar burada. - Amabu insanlarin cepleri para dolu, dedi baba. Bi- zim burada, yalnizca obanlar baska yerleri grebilirler. - yleyse, ben de oban olacagim. ' Bununzerine baba hibir sey sylemedi. Ertesi gn, iinde eski ispanyol altin lirasi bulunan bir kese verdi ogluna. - Bunlari bir gn tarlada bulmustum.Rahiplige ka- bul edilmetreninde kiliseye vermeyi dsnyordum. Git, kendine bir sr al ve en iyisinin bizim satomuz, en gzel kadinlarin da bizim kadinlarimiz oldugunu grenin- ceye kadar dnyayi dolas. Vebaba oglunukutsadi. Delikanli, babasinin gzle- rinde de dnyayidolasma isteginin bulundugunu grd. Her gece uyumak,yemek ve imek iin hep ayni yerde ka- larak yillarca kurtulmaya alismis olmasina karsin, hl canli kalan bir istekti bu. 22
UFUKKIZARDI,SONRAGNES GRND. Delikanli, babasiyla yaptigi konusmayi animsadi ve kendi- ni mutlu hissetti; daha simdiden birok sato, birok kadin tanimisti (ama bu kadinlardan hibiri, iki gn sonra gre- cegi kadinin eline su bile dkemezdi). Bir yamisi, bir bas- kasiyla degistokus edebilecegi bir kitabi ve bir srs var- di. Bununla birlikte, en nemlisi, her gn yasaminin b- yk dsngereklestiriyordu: Geziyordu. Endls ovala- rindan bikinca, koyunlarini satip denizci olabilirdi. Deniz- den usandigi zamanda birok kent, birok kadin tanimis, birok mutluluk olanagi yasamis olurdu. 'Papazokuluna, Tanriyi aramaya nasil gidebilirim?' diye dsnd, dogan gnese bakarak. Bununolasi oldugu durumlarda, bir yolunu bulup bir baska yolculuga ikiyor- du. Buradan ka kez gemis olmasina karsin, bu harap kili- seye kadar hi gelmemisti. Dnyabykt, sonugelmi- yordu. Kisa bir sre de olsa, koyunlarinin kendisine yol gstermesine izin verse, sonunda bir yigin ilgin seyler kesfederdi. "Sorun su ki, her gn yeni bir yere gittiklerinin farkina varmiyorlar. Otlaklarin degistigini, mevsimlerin birbirine benzemedigini anlamiyorlar. nk yiyecek ve sudan baska bir kaygilari yok.' "Belki de herkes iin durum byledir,' diye dsnd oban. Tccarinkizina rastladigimdan bu yana baska bir kadin dsnmeyenbenimiin bile.' Gkyznebakti. Hesaplamalarina gre, gle yeme- ginden nce Tarifa'da olacakti. Orada, kitabini daha kalin bir kitapla degistirebilir, sisesini sarapla doldurur, sa- sakal tirasi olabilirdi; kizin yanina gitmeden nce iyice hazirlan- maliydi. Daha fazla koyunu olan bir baska obanin, kendi-
2 3
sinden nce davranip gen kiza talip olma olasiligini d- snmekbile istemiyordu. "Bir ds gereklestirme olasiligi yasami ilginlestiri- yor,' diye dsnd, gnesin durumuna tekrar bakip adim- larini hizlandirarak. Tarifa'da ds yorumcusu bir yasli ka- dinin yasadigini ammsamisti. Daha nce bir kez grms oldugu bu ds, bu gece de grmst. 24
YASLIKADIN,DELIKANLIYIEVIN ARKASIN- daki bir odaya gtrd, odayi salondan rengrenk bir plas- tik perde ayiriyordu. Odada bir masa, bir Isa'nin Kutsal Yregi1 tasviri ve iki sar dalye vardi. Yasli kadin oturdu, delikanliya da oturmasini syledi. Sonra delikanlinin iki elini ellerinin arasina aldi ve usulca dua etmeye basladi. Syledikleri bir ingene duasina benziyordu. Simdiye kadar, dolasirken bir yigin ingeneye rastlamisti. Bu in- sanlar da dolasiyorlardi, ama koyunlarla ilgilenmiyorlardi. Sylenenlere bakilirsa, bir ingenenin isi-gc durmadan insanlari aldatmakti. Seytanla anlasma yaptiklari, ocukla- ri kairip gizli barinaklarinda bunlari kle gibi kullandik- lari da syleniyordu. Gen oban, ocukken,ingeneler tarafindan kairilmaktan korkmustu her zaman. Yasli ka- din ellerim tutunca bu eski korkuyu animsadi delikanli. 'Amaburadaisa'nin Kutsal Yregi tasviri var,' diye dsnd,kaygilarindan kurtulmak isterken. Elinin titre- meyebaslamasini, yasli kadinin da onun bu rkntsn fark etmesini istemiyordu. Sessizce bir Tanri Babamiz du- asi okudu. -Ilgin... dedi yasli kadin, gzlerini delikanlinin elin- den ayirmaksizm. Ve tekrar sustu. Delikanli, giderek sinirlendigini hissediyordu. Ama elinin titremesine engel olamadi ve yasli kadin fark etti bu- nu. Hemenellerini ekti kadinin ellerinden. -Buraya el falina baktirmak iin gelmedim, dedi. Bu eve geldigi iin artik, pismanlik duyuyordu. Bir an, kadina 1 Isa'nin Tann sevgilinin limgeji. (rv.)
2 5
cretini demenin ve hibir sey grenmeden buradan ay- rilmanin daha iyi olacagini dsnd. Ne var ki, st ste grdgayni dsn neanlama geldigini grenmek ok nemliydi onun iin. - Grdgndsler hakkinda bilgi almaya geldin, de- di bunun zerine yasli kadin. Ama dsler Tanrinin diliyle konusurlar. Tanri dnyanin diliyle konusursa bunun yo- rumunuyapabilirim. Ama senin ruhunun diliyle konustu- gu zamanbunu yalnizca sen anlayabilirsin. Gene de danis- macreti deyeceksin bana. 'Gene bir dalavere,' diye dsnd delikanli. Her seye karsin, tehlikeyi gze almaya karar verdi. Bir oban, kurt yada kuraklik tehlikesiyle her zaman karsi karsiyadir; ama, obanlik meslegini ekici kilan da budur zaten. - Ayni dsiki kez st ste grdm. Koyunlarimla bir otlaktaydim. Derken bir ocuk grnd ve koyunlarla oynamayabasladi. Insanlarin koyunlarimla oynamasindan pekhoslanmam;tanimadiklari insanlardan korkarlar. Amakendileriyle oynamaya gelen ocuklardan korkmaz- lar. Neden bilmem.Hayvanlarin, insanlarin yasini bilme- leri sasirtici bir sey. - Sz grdgndse getir, dedi yasli kadin. Ateste tencerem var. Hemzaten fazla paran da yok, btn zama- nimi alamazsin. - ocukbir s re koyunlarla oynuyor, diye srdr- dkonusmasini oban, biraz sikintiyla. Ve birden elimden tutuyor, beni Misir Piramitlerine gtryor. Yasli kadinin Misir Piramitlerinin ne oldugunu bilip bilmedigini anlamak iin bir an sustu. Ama kadin sessizli- gini bozmadi. - Sonra, Misir Piramitlerinin (yasli kadinin iyice an- lamasi iin bu szckleri tane tane sylyordu) nnde, ocukbana, 'Buraya gelirsen, gizli bir hazine bulacaksin,' diyor. Vetambana hazinenin yerin'i gsterecegi sirada uyaniyorum,iki kez oldu.
26
Yasli kadin bir sre sustu. Sonra, delikanlinin ellerini tuttu, dikkatle inceledi. -Artik sendenpara istemiyorum,dedi sonunda. Amahazineyi bulacak olursan onda birini isterim. Delikanli glmeye basladi. Sevinten glyordu. Bylece, grdg hazine dsleri sayesinde, cebindeki pek az parayi da harcamamis oluyordu! Bu yasli kadin ger- ekten bir ingene olmaliydi. ingeneler biraz tuhaftirlar. ~Iyi de, nasil yorumluyorsunuz bu ds? diye sordu delikanli. -nce yeminedeceksin. Sana syleyeceklerime kar- silik, hazinenin onda birini bana' verecegine dair yemin edeceksin. Delikanli yeminetti. Yasli kadin, gzlerini Isa'nin Kutsal Yregi tasvirinden ayirmaksizm tekrarlamasini iste- di. -DnyaDili'nde bir ds bu, dedi ardindan. Bunu yorumlayabilirim, ama ok zor bir yorum. Iste bu yzden bana verecegin paya deger. -Yorumumsyle: Misir Piramitlerine gitmelisin. Neyinnesidir bunlar bilmiyorum, ama bir ocuk gsterdi- gine gre, gerekten vardir bunlar. Orada bir hazine bulup zengin olacaksin. Delikanli nce sasirdi, sonra fkelendi. Bu kadar az bir sey iin bu cadi kariya gelmesi gerekmezdi. Ama, para demekzorunda olmadigini animsadi. -Eger buysa, bunun iin vakit kaybetmeye degmez, dedi. -Hadi anim!Sana, grdgn ds yorumlamanin zor oldugunusylemistim. Basit seyler, en olaganst sey- lerdir ve yalnizca bilginler anlayabilirler bunlari. Bir bilgin olmadigimiin, baska seyler de bilmem gerekiyor: El fali- na bakmak, mesela. -Peki, nasil gidecegim Misir'a?
2 7
- Ben yalnizca dsleri yorumluyorum. Bunlari gere- ge dnstrecek gcm yok benim. Bu yzden de kizlari- min bana verdikleriyle yasamak zorundayim. - Amaya Misir'a yaramazsam? - Eh, o zaman bir sey demezsin bana. Zaten ilk kez olmayacak. Ve yasli kadin bu szlerine hibir sey eklemedi. Deli- kanlidan gitmesini istedi. nk onunla epeyce zaman kaybetmisti. 28
OBAN,FALCININYANINDANHAYAL KIRIK- rikligi iinde ayrildi; bir daha asla dslere inanmamaya ka- rar vermisti. Bu arada yapacakbir yigin isi oldugunu animsadi: nce gidip karnini doyurdu, kitabini daha kalin bir kitapla degistirdi ve yeni satin aldigi sarabi rahata i- mekiin kasabanin alanina gidip bir siraya oturdu. Sicak bir gnd, amasarap o akil-sir ermez gizemiyle obanin iini biraz serinletti. Koyunlar, yeni edindigi bir dostun kent girisinde bulunan agilmdaydilar. Bu yrelerde bir yi- gin arkadasi vardi - ve buda yolculuk yapmayineden bunca sevdigini aikliyor. Her gn birlikte olmak gereksi- nimi duymaksizin,insan her zamanyeni dostlar edinir. Papaz okulundaoldugu gibi, insan her zaman ayni insanla- ri grrse, bunlari yasaminin bir parasi saymaya baslar. Iyi, ama bu kisiler de bu nedenle, yasamimizi degistirmeye kalkisirlar. Bizi grmek istedikleri gibi degilsek hosnut ol- mazlar, canlari sikilir. nk, efendim, herkes bizim nasil yasamamizgerektigini elifi elifine bildigine inanir. Nevar ki, hi kimse kendisinin kendi hayatim nasil yasamasi gerektigini kesinlikle bilmez. Tipki su, dsleri gerege dnstrmeyi beceremedigi halde ds yorumculu- guna kalkisan cadi gibi. Koyunlarimalip kirlara ailmadan nce gnesin alal- masini beklemeye karar verdi. gn sonra tccarin kizi- ni grecekti. Tarifa papazindanaldigi kitabi okumaya basladi. Ka- lin bir kitapti, daha ilk sayfada bir cenaze trenini anlati- yordu. Ayrica, kahramanlarinin adlari da son derece kar- masikti. 'Gnn birinde bir kitap yazacak olursam,' diye dsnd, okurlari, kahramanlarin adlarini bir anda ogren-
2 9
mekzorunda birakmamakiin onlari teker teker sunacak- ti. Okumayaiyice daldigi sirada (cenaze karda gmld- g ve bu da yakici gnesin altinda serinlik duygusu uyan- dirdigi iin hosuna gidiyordu okuma), yasli bir adam gelip yanmaoturdu ve onunla konusmaya basladi: - Bu insanlar ne yapiyorlar? diye sordu yasli adam, alandan geenleri gstererek. - alisiyorlar, diye yanitladi oban, soguka ve oku- dugukitaba kendini iyice kaptirmis gibii Aslinda, tccarin kizinin nnde koyunlarini kirktigini ve kizin da obanin nasil yaman biri olduguna gzleriyle taniklik ettigini hayal ediyordu. Bu sahneyi daha nce onlarca kez hayal etmisti. Koyunlarinarkadan nedogrukirkilmalari gerektigini gen kiza anlatmaya baslayinca onun kendisini kendinden geercesine dinledigini gznn nne getiriyordu her za- man.Bir yandan koyunlari kirkarken, bir yandw da gen kizaanlatacak ilgin ykler animsamayaalisiyordu. Bunlarogunlukla kitaplarda okudugu yklerdi, ama o bunlari sanki kendisi yasamisasina anlatiyordu. Gen kiz okumabilmedigi iin isin aslini hibir zaman grenemeye- cekti. Ne var ki, direndi yasli adam. Yorgun ve susamis, ol- dugunusyledi ve bir yudum sarap imek istedi. Delikanli siseyi verdi ona; belki kendisini rahat birakir, diye dsn- d. Amayasli adam mutlaka gevezelik etmek istiyordu. obana,okumaktaoldugu kitabin nasil bir sey oldugunu sordu. Iinden adama kaba davranip oturdugu sirayi degis- tirmeyi geirdi, ama babasi ona yasli insanlara karsi saygili olmayigretmisti. Bunun zerine kitabi yaslr adama uzat- ti. Bunu iki nedenden dolayi yapti: Birincisi, kitabin adini iyi syleyemiyordu,- ikincisi, yasli adam okuma bilmiyor- sa, kk dsmemekiin kendisi sira degistirmek isteye- cekti. 30
- Himm!dedi yasli adam, sanki tuhaf bir nesneymis gibi, btn dikkatiyle incelerken. nemli bir kitap, ama ok sikici. obanok sasirdi. Demek yasli adam da okuma bili- yordu ve bu kitabi daha nce okumustu. Onun dedigi gibi sikici bir kitapsa, degistirmek iin hl zamani vardi. - Btnkitaplar gibi ayni seyden sz eden bir kitap, diye srdrd konusmasiniyasli adam. Insanlarin kendi yazgilarini semek sansindan yoksunbulunduklarindan sz ediyor. Ve sonunda da, dnyanin en bykyalanma inandigini sylyor. - Peki dnyanin en byk yalani ne? diye sordu deli- kanli, saskinlik iinde, - Ne mi? Hayatimizinbelli bir ninda, yasamimizin denetimini elimizden kaiririz ve bunun sonucu olarak ha- yatimizin denetimi yazginin eline geer. Dnyanin en b- yk yalani budur. - Benim iin byle olmadi, dedi delikanli. Rahip ol- mamiistiyorlardi, ben kendim oban oldum. - Bylesi daha iyi, dedi yasli dm. nk sen gez- meyi seviyorsun. "Dsncelerimi okuyor,' diye geirdi iinden Santi- ago. Busirada, pek yle umursamadan kalin kitabin sayfa- larini karistiriyordu yasli adam. oban onun giysilerinin tuhafligini fark etti: Arap'a benziyordu, ama bu yrelerde olaganst bir sey degildi bu. Tarifa'dan ancak birka saat uzaktaydi Afrika. ogu zaman kente alisveris yapmak iin Araplar gelirdi,- gnde birka kez tuhaf hareketler yaparak dua ettikleri grlrd. - Neredensiniz? diye sordu delikanli. - Birok yerden. - Kimse birok yerdenolamaz, dedi delikanli. Ben bir oban olarak degisik yerlerde bulunabilirim, ama aslim bir yerdendir: ok eski bir satosu olan bir kent. Orada dogdum.
3 1
-Peki, diyelim ki, ben de Salem'de1 dogdum. oban,Salem'in neredeoldugunubilmiyordu, ama bilgisizliginden dolayi kk dsmemek iin de soru sor- makistemiyordu. Birsrealana bakti. Insanlar gi- dp-geliyor, isleri baslarindan askmmis gibi grnyorlar- di. -Nasil bir yer Salem? diye sordu sonunda, bir ipucu yakalamakIin. -Her zamanki gibi, her zaman nasilsa yle. Dogrusubir ipucu degildi yaniti. Ama en azindan Sa- lem'in Endls'te bulunmadigini biliyordu. Yoksa, bilirdi bu kenti. -Peki, ne yapiyorsunuz Salem'de? -Salem'de ne miyapiyorum?Yasli adamilk kez kahkahayla glmeye basladi. Salem Kraliyim ben, ne soru! insanlar bir yigin acayip seyler sylyorlar. Bazen, koyunlarla birlikte yasamak ok daha iyi, konusmaz ko- yunlar, yiyecek ve su aramaktan baska bir sey yapmazlar. Ya dakitaplar, dinlemek isterseniz size ilgin ykler an- latir kitaplar. Ama insanlarla konusurken durumbaska, ylesine tuhaf seyler sylerler ki, konusmayi nasil srd- receginizi bilemezsiniz. -Benimadim Melkisedek,2 dedi yasli adam. Ka tane koyununvar? -Yeteri kadar, diye yanitladi oban.Yasli adam onunhayati hakkinda daha fazla seyler grenmek istiyor- du. -yleyse, bir sorunumuzvar. Yeteri kadar koyu- nun oldugunudsndgn srece sana yardim edemem. Delikanli iinde bir kizginlik hissetmeye basladi. Hi- bir yardim istedigi yoktu. Sarap isteyen, sohbet etmek iste- yen, kitabiyla ilgilenen yasli adamin kendisiydi. 'Tevrat'ta adi geen bir kent (Tefevin, XIV, 18} (ev.) ? Salem Krali (Tevrat Teinin, XIV. 18); Y<* Al'ah'tn rahib", AbiWt (Ibrahim Pey- gamber) mbarek kildi (rv)
32
-Kitabi geri verin bana, dedi. Koyunlarimin yanma gidip yola ikmaliyim. -Onkoyundanbirini bana ver, dedi yash adam. O zaman, gizli hazineye ulasmak iin ne yaptman gerektigini gretirim sana.
Delikanli bununzerine dsnannjnsadi ve birden her sey apaik ortaya ikti. Yash kadin para istememisti kendisinden, bu yasli adam(belki de kacjbnm kocasiydi) gerekle hibir iliskisi olmayan bir bilgi karsiliginda daha fazla para sizdiracakti. Bu da bir ingene olmaliydi. Ama,delikanli daha agzini amadan, yasli adam yere egilip bir ince dal parasi aldi ve alanin kumu zerine bir- seyler yazmaya basladi. Yasli adam egildigi anda ggsnde bir sey parladi ve ylesine parladi ki, delikanlinin gzleri hibir sey grmezoldu. Ama,yasindan beklenmeyecek bir abuklukla, harmanisiyle ggsnrtt yasli adam. Delikanlinin gz kamasmasi geti ve yasli adamin yazmak- ta oldugu seyleri aik seik grmeye basladi. Kkkentin alaninin kumlari zerinde, babasinin ve annesinin adlarini okudu. Hayatinin o na kadarki yk- sn, ocukkenoynadigi oyunlari, papaz okulunun soguk gecelerini okudu. Simdiye kadar hi kimseye anlatmadigi seyleri okudu: Karaca avlamak iin babasinin tfegini giz- lice alisini ya da yalniz basina yaptigi ilk cinsel deneyini. - Ben Salem Kraliyim, demisjti yasli adam. - Bir kral niin bir obanla ene alsin? di^e sordu delikanli; tedirgin olmus, alabildigine sasirmisti. - Bununbirok nedeni var. Amadiyelim ki, bunun ennemli nedeni senin Kisisel Menkibe'ni1 gereklestir- mekgcne sahip olusun. Mtnkibt: Din byklerini n ya da tarihe gemis, nl kifileriu yasamlarim ve olagans- t davranislarini anlatan yk. 'Yazgi'ya gnderme yapiliyor. (ev,)^
Simyaci33/3
Delikanli 'Kisisel Menkibe'nin neanlama geldigini bilmiyordu. -SenIn her zamangereklestirmek istedigin seydir. Hepimiz, genken, Kisisel Menkibe'mizin ne oldugunu bi- liriz. -Hayatin bu dneminde,her sey aik seiktir, her sey mmkndrve hayal kurmaktan, hayatinda gerekles- tirmekistedigi seylerin olmasini istemekten korkmaz. Amazamangetike, gizemli bir g, Kisisel Menkibe'nin gereklestirilmesinin olanaksiz oldugunu kanitlamaya bas- lar. Yasli adamin sylediklerinin gen oban iin nemli bir anlami yoktu. Ama su 'gizemli gler'in ne oldugunu grenmekistiyordu: Anlattigi zaman tccarin kizinin agzi bir karis aik .kalacakti. Olumsuzgibi grnen glerdir bunlar, ama aslinda sana Kisisel Menkibe'ni nasil gereklestirecegini gretirler. Zihnini ve iradeni bunlar hazirlarlar, nk dnyada bir bykgerek vardir: Kim olursan ol, ne yaparsan yap, b- fcri' yreginle gerekten bir sey istedigin zaman, Evrenin Ruhu'ndabu istek olusur. Bu senin yeryzndeki zel g- revindir. -Insan yalnizca yolculuk yapmak istese? Ya da bir kumastccarinin kiziyla evlenmek istese? Ya da hazine aramakistese. Dnyanin Ruhuinsanlarin mutluluguyla beslenir. Ya da mutsuzluklanyla,arzuyla, kiskanlikla. Kendi Kisisel Menkibe'sini gereklestirmek insanlarin biri- cik gerek ykmllgdr. Her sey bir ve tek seydir. Ve bir sey istedigin zaman, btn Evren arzunun gerekles- mesi iin isbirligi yapar.
Ahiri ve gelip geenleri seyrederek bir sre sustular. lif nce vasi' adam bozdu: M-Jui k-*'- "p gd\ rsn? <j-.<". < / it- vr-.ak l- "suma gidiyor.
Yasli adam, alanin ksesinde, kirmizi arabasinda pat- lamis misir satan adami gsterdi. -ocukken\>\i adam da yolculuk yapmak istiyordu. Amapatlamis misir satmak, yillar boyu para biriktirmek iin bu arabayi satin almayi seti. Yaslandigi zaman bir ay- ligina Afrika'ya gidecek. Insanin dsledigi seyi gerekles- tirmesi iin her zaman olanak bulundugunu bir trl anla- madi. 'obanligi da seebilirdi,* diye dsnd delikanli. Bu dsncesini yksek sesle tekrarladi. -Bunu pekl dsnd,dedi yasli adam. Ama patla- mis misir saticilari, obanlardan daha nemlidirler. Patla- mis misir saticilarinin baslarini sokacaklari bir ati vardir, oysa obanlar yildiz palasta uyurlar. Insanlar kizlarini o- banlardan okpatlamis misir saticilariyla evlendirmek is- terler. Tccarin kizini dsnen oban, yreginde bir aci his- setti. Kizin yasadigi kentte kuskusuz bir patlamis misir sa- ticisi vardi. -Sonu olarak, insanlarin patlamis misir saticilari ve obanlar hakkindadsndkleri, onlar iin, Kisisel Men- kibe'den daha nemli olur. Yasli adam kitabin sayfalarini karistirdi, bir yeri egle- nerek okudu. obanbiraz bekledi, sonra, daha nce yasli adamin yaptigi gibi, araya girdi: -Bunlari neden sylyorsunuz bana? -nksen, kendi Kisisel Menkibe'ni yasamaya a- lisiyorsun. Ve bundan vazgemek zeresin. -Peki siz hep byle durumlardami ortaya ikarsi- niz? -Her zamanbyle degil, ama her zaman bir sey yap- maktan geri durmadim.Bazen, iyi bir fikir, bir zm yo- lu olarak grndm. Kimi zaman,ok nazik bir anda, isle- ri kolaylastiracak sekilde davrandim. Byle seyler iste, ama oguinsan hibir seyin farkina varmadi.
3 5
Bir hafta nce, bir maden arayicisina bir tas biiminde grnmekzorundakaldigini anlatti. Zmrt aramak iin her seyini terk etmisti bu adam. Bes yil boyunca ]bir irma- gin kiyisinda alismis, dokuz yz doksan dokuz bin dokuz yz doksandokuztas kirmisti, br zmrt parasi arar- ken. Iste o anda vazgemeyi dsnms, oysa zmrdn bulmasi iin bir tas, bir tek tas kalmisti. Kisisel Menkibe'si zerine bahse girmis bir insan oldugu iin madenci, yasli adamise karismaya karar vermis. Bir tasa dnsp maden- cinin ayaklarina yuvarlanmis. Basarisiz geen bes yil y- zndeneziklik duyan madenci tasi fkeyle alip uzaklara firlatmis. Tasi ylesine bir hizla firlatmis ki, baska bir tasa arpan tas paralanmis ve ortaya dnyanin en gzel zm- rd ikmis. -insanlar yasama nedenlerini pek abuk greniyor- lar, dedi yasli adam, gzlerinde beliren aciyla. Belki de ge- ne ayni nedenle hemen pes ediyorlar. Ama, dnyanin hali byle iste. Delikanli, konusmaningizli hazine yznden basla- mis oldugunu animsadi. -Hazineleri, seller topragin altindan ikartirlar, gene seller topraga gmerler, dedi yasli adam. Hazinen hakkin- da daha fazla sey grenmek istiyorsan, srnn onda biri- ni bana vereceksin. -Hazinenin onda biri yetmez miydi? Yasli adam hayal kirikligina ugrar gibi oldu. -* -^^Tenz sahip olmadigin bir seyi vaat ederek gidecek olursan, onu ele geirmek arzunu yitirirsin. obanbununzerine hazinenin onda birini ingene kadina sz verdigini syledi yasli adama. -ingeneler kurnazdir, diye iini ekti yasli adam. Amane olursa olsun, hayatta her seyin bir bedeli oldugu- nu grenmeksenin iin iyi bir sey. Isigin Savasilarinin g- retmeye alistiklari da bumir zaten. Delikanliya kitabini geri verdi.
36
-Yarin srnn ondabirini bana getireceksin. Gizli hazineyi nasil bulacagini syleyecegim sana. Haydi, iyi ak- samlar. Sonra alanin bir ksesinde gzden kayboldu.
3 7
DELIKANLIKIT ABI YENIDENOKUMAYI DE- nedi, ama btn dikkatini kitap zerinde yogunlastirama- di. Yasli adamin dogru syledigini bildigi iin sinirli ve gergindi. Patlamis misir saticisini bularak bir torba patla- mis misir satin aldi. Yasli adamin anlattiklarini adama ak- tarmali miydi, yoksa susmali miydi? Dsnyordu,ama bir trl karar veremiyordu. "Bazen isi oluruna birakmak, ilismemek daha iyidir,* dye dsnd ve adama bu konuda bir sey sylemedi. Konusacak olsaydi, satici gnlerce kafa patlatacakti: Her seyi yzst biraksin mi yoksa birakma- sin mi? Ama kk arabasina da iyice alismisti. Adami,kendisinin yol aacagi kararsizlik iskencesin- den kurtarabilirdi. Kentte dolasmaya basladi, limana kadar uzandi. Limanda kkbir bina vardi, bu binanin pence- reye benzer bir deliginden insanlar bilet satin aliyorlardi. Misir lkesinin Afrika'da oldugunu grendi. -Arzunuz? diye sordu gisedeki memur. -Belki, yarin, diye yanitladi delikanli uzaklasirken. Koyunlarindan birini satarak bogazin karsi yakasina gee- bilirdi. Bu dsnce rktyordu onu. -Al sana bir hayalperest daha, dedi gisedeki adam ar- kadasina, delikanli uzaklasirken. Bilet alacak parasi yok. Delikanli gisenin nndekoyunlarini dsnms ve onlarin yanina gitmekten korkmustu.Iki yil iinde, ko- yun yetistiriciligi konusunda her seyi grenmisti. Her tr- l koyun bakimini, koyun kirkmayive sry kurtlardan korumayigrenmisti. Endls'n btn kir ve otlaklarini taniyordu. Koyunlarinin her birinin alis ve satis fiyatlarini biliyordu.
38
Arkadasininagilina en uzun yoldangitmeye karar verdi. Kentin bir satosu vardi; kaleye tirmanip surlarin zerinde oturmak istedi cani. Yukaridan, Afrika'yi grebi- lirdi. Neredeyse btn Ispanya'yi uzun sre Isgal etmis olan MagripHlerin buradan geldiklerini sylemisti biri, bir zamanlar. MagrIplilerden nefret ediyordu. ingeneleri on- lar getirmislerdi. Yukaridan, yasli adamla gevezelik ettigi alan da arala- rinda olmak zere kentin byk bir blmnde grebi- lirdi. *Su ihtiyara rastladigim na lanet olsun,' diye dsn- d. Grdgdsleri yorumlayabilecek bir kadin bulmaya gitmisti yalnizca. Ne kadin, ne de yasli adam, kendisinin bir oban olusunu umursuyorlardi. Hayatta hibir seye ar- tik inanmayan, obanlarin bir gn duygusal olarak koyun- larina baglanabileceklerini anlayacak durumda olmayan yalniz insanlardi bunlar. Kendisi koyunlarini ok iyi tani- yordu: Hangisi topalliyor, hangisi iki ay sonra kuzulaya- cak, hangileri tembeldir, hepsini biliyordu. Onlari kirkma- yi ve kesmeyi de biliyordu. Gitmeye karar verecek olursa, koyunlari aci ekerdi. Rzgrikti. O, bu rzgri taniyordu: Gndogusu di- yorlardi bu rzgra, imansiz srleri bu rzgrla birlikte gelmislerdi. Tarifa'ya gelmeden nce, Afrika'nin bu kadar yakinoldugunu hi dsnmemisti. okbykbir tehli- keydi bu: Magripliler lkeyi yeniden istila edebilirlerdi. Gndogusudaha sert esmeye basladi. 'Koyunlarimla hazine arasinda kaldim,* diye tlsnd. Karar vermek, alis- tigi sey ile sahip olmayi ok istedigi sey arasinda bir seim yapmakzorundaydi. Ayricatccarin kizi da vardi, ama kiz koyunlarkadar nemli degildi, nk kendisine ba- gimli degildi kiz. Kesin olan bir sey vardi: Ertesi gn kiz kendisini grmese, bunun farkina bile varmazdi: Kiz iin btngnler birbirinin ayniydi ve btn gnler birbirine benzedigi zamanda insanlar, gnes gkyznde hareket
3 9
ettike, hayatlarinda karsilarina ikan iyi seylerin farkina varamaz olurlar 'Annemi, babami,dogdugumkentin satosunu terk et- tim. Onlar bu durumaalistilar, ben de alistim. Koyunlar da benim yoklugumaalisirlarsa iyi ederler,' diye dsnd. Yukaridanalana bakti. Seyyar satici patlamis misirla- rini satmayi srdryordu. Bir sre nce yasli adamla soh- bet ettigi siraya bir gen ift gelip oturdu ve psmeye baslandi. 'Patlamis misir saticisi,' diye mirildandi, ama cmlesi- ni bitirmedi. nk gndogusu daha da sert esmeye basla- misti; rzgri yznde hissetti. Kuskusuz MagriplIleri geti- riyordu bu rzgr, ama ln ve peeli kadinlarin da ko- kusunutasiyordu buralara. Bir gn, Bilinmez'in pesine dsms,altin, serven ve piramitleri aramaya ikmis in- sanlarin terini ve hayallerini de getiriyordu. Rzgrin z- grlgn kiskandi delikanli ve onun gibi olabilecegini an- ladi. Kendisinden baska hibir sey engel degildi buna. Koyunlar,tccarin kizi, Endls kirlari onun Kisisel Menkibe'sinin menzillerinden baska br sey degillerdi. 40
ERTESIGNGLEYINYASLIADAMIN YANI- na gitti delikanli. Yaninda alti koyun gtrd. -ok sasirdim, dedi yasli adama. Arkadasim sry satin aldi hemencecik. mr boyu oban olmayi hayal et- tigini syledi bana; iyiye alamet.' -Hep byle olur, diye karsilik verdi yasli adam. Biz buna Ltuf Kurali adini veririz. Ilk kez kgit oynadigin za- man, kesinlikle kazanirsin. Acemi talihi. -Peki neden byle oluyor? -nkhayat senin Kisisel Menkibe'ni yasamani is- tiyor. Sonra alti koyunu incelemeye basladi ve bir koyunun topalladigini fark etti. Delikanli bunun nemsiz bir sey ol- dugunu, nk bu koyunun,koyunlarinin en akillisi oldu- gunu ve ok yn verdigini syledi. -Hazine nerede? diye sordu. -Misir'da, Piramitlerin yaninda. obanirkildi. Yasli kadin ayni seyi sylemis, stelik para da almamisti. -Hazineye ulasmak Iin isaretlere dikkat etmen gere- kiyor. Tanri, herkesin izlemesi .gereken jyolu yeryzne izmistir, yazmistir. Senin yapman gereken, senin iin yaz- diklarini okumak yalnizca. Delikanli konusmayabaslamadannce, kendisiyle yasli adam arasinda bir pervane havalandi. Dedesini anim- sadi; dedesi pervanelerin sans simgesi olduklarini sylemis- ti ocuklugunda. Tipkicircirbcekleri, yesil ekirgeler, kkgri kertenkeleler ve drt yaprakli yoncalar gibi.
4 1
- Dogrudur,dedi, delikanlinin dsncelerini okuyan yasli adam. Tipki sanadedenin grettigi gibi. Birer isaret- tir bunlar. Sonra sarindigi harmaniyiati. Delikanli daha nce grmsolduguseyden oketkilenmisti; bir gn nce gz- lerini kamastiran pariltiyi animsadi. Degerli taslarla ssl somaltindan kocamanbir ggslk1 vardi ggsnde yasli adamin. Gerekbir kraldi yasli adam. Haydutlarin saldirisina ugramamakiin byle gizleniyordu. - Al! dedi, ggslgnnortasina kakilmisbiri be- yaz, biri siyah iki tas ikartarak. Birinin adi Urim,2 teki- ninadi da Tummim'dir.Siyah olani'evet* demektir, be- yazolani 'hayir' anlaminagelir. Isaretleri yorumlamayi basaramadiginzamansana yardimederler. Amaher za- mannesnel sorular sor. - Ama,mmknse,kendi kararlarini kendin al. Ha- zine Piramitlerin yakinindabulunuyor,bunubiliyorsun zaten. Bana alti koyunvermekzorundakaldin, nk ka- rar vermeneben yardimci oldum. Delikanli iki tasi heybesine koydu. Artik kararlarini kendisi verecekti. - Herseyin birve teksey oldugunuasla unutma. Simgelerindilini unutma.Vezellikle, Kisisel Menki- be'nin sonunakadar gitmeyi unutma. - Amasimdi sanakkbir ykanlatmak istiyo- rum. Bir tccar MutlulugunGizi'ni grenmesiiin oglunu insanlarin en bilgesinin yanmayollamis. Delikanli bir l- 1 TYvrat'ui tktj blmnn *Vr s"i Israil ogullan arasindan bana khinlik etmesi iin. kardesin Harun'u v* kruditivf be rabcr ogullanin, Harun'u vr ogullan Nadab w Abi- huvu, Eleazar vr Itaman yanina getir.' cm.rsiyle baijayaii 28 'inci babinda, yapilacak "vaplar (ggslk vr f f od ve "itan vr tiakih gmlek, tank vr kirak) sayihr. Mrtindr grrn 'ggslk' Tevrat'taki gOgfBlOgt- g&n<tranr yapmaktadir. (rv.) l'rini vr Tutmaim: Bvk rahibin ggfiilgQiide bulurun vr Tanri iradelinin jinigcii olan iki tas. "Ve Urim ilf Tummin.i hftkm ggjlg iiiif koyacaksin ve RABBIN fltifii.f girdigj zaman Harun'un vrrg, fizfnndf olacaklar ve Hanin RABBN jtnfliidr Israil ogullanniii hkmn fi dma vrfgi zerimir tasiyacak.' (TVvrat, tkif, 29 : 30) 42
de kirk gn yrdktensonra, sonunda bir tepenin ze- rinde bulunan gzel bir satoya varmis. Sz konusu bilge burada yasiyormus. Bir ermisle karsilasmayi bekleyen bizim kahraman, girdigi salonda hummali bir manzarayla karsilasmis: Tc- carlar girip ikiyor, insanlar bir ksede sohbet ediyor, bir orkestra tatli ezgiler ahyormus; dnyanin drt bir yanin- dan gelmis lezzetli yiyeceklerle dolu bir masa da varmis. Bilge sirayla bu insanlarla konusuyormus ve bizim deli- kanli kendi sirasinin gelmesi iin iki saat beklemek zorun- da kalmis. Delikanlinin ziyaret nedenini aiklamasini dikkatle dinlemis bilge, ama Mutlulugun Gizi'ni aiklayacak zama- ni olmadigini sylemis ona. Gidipsarayda dolasmasini, kendisini iki saat sonra grmeye gelmesini salik vermis. "Ama,sizden bir ricada bulunacagim,' diye eklemis bilge, delikanlinin eline bir kasik verip sonra bu kasiga iki damlasiviyag koymus. 'Sarayi dolasirken bu kasigi eliniz- de tutacak ve yagi dkmeyeceksiniz.' Delikanli sarayin merdivenlerini inip-ikmaya basla- mis, gznkasiktan ayirmiyormus. Iki saat sonra bilge- nin huzuruna ikmis. "Gzel, demis bilge, peki yemek salonumdaki Acem halilarini grdnz m? Bahivan Basi'nin yaratmak iin onyil alistigi t baheyi grdnz m? Ktphanemdeki gzel parsmenleri fark ettiniz mi?' Utanandelikanli hibir sey gremedigini itiraf etmek zorundakalmis. nkbilgenin kendisine verdigi iki damlayagi dkmemeyeabalamis, baska bir seye dikkat edememis. 'yleyse git, evrenimin harikalarini tani,* demis ona bilge. 'Oturdugu evi tanimadan bir insana gvenemezsin.' Ii rahatlayan delikanli kasigi alip sarayi gezmeye ik- mis. Bu kez, duvarlara asilmis, tavanlari ssleyen sanat ya- pitlarina dikkat ediyormus. Baheleri, evredeki daglari, ieklerin gzelligini, bulunduklari yerlere yakisan sanat
4 3
yapitlarinin zarafetini grms. Bilgenin yanina dnnce, grdklerini btn ayrintilariyla anlatmis. 'Peki sana emanet ettigim iki damla yag nerede?* diye sormus bilge. Kasiga bakan delikanli, ikI damla yagin dklms ol- dugunu grms. Teki,* demis bununzerine bilgeler bilgesi, *sana ve- rebilecegim tek bir gt var: Mutlulugun Gizi dnyanin btn harikalarini grmektir, ama kasiktaki iki damla yagi unutmadan/
obanagzini aip konusmadi. Yasli kralin anlattigi yknnanlamini kavramisti. Bir oban gezmeyi sevebi- lir, ama koyunlarini asla unutmaz. >Yasli adam, delikanliya bakti ve sonra, aik elleriyle, delikanlinin basinin zerinde bazi tuhaf isaretler yapti. Sonra koyunlarini nne katip uzaklasti oradan. 44
KKTARIFAKENTININYUKARI KESI- mindeMagriplilerinyaptirdigi eski bir kalevardir; kale surlarina oturan biri asagida bir alan, bir patlamis misir sa- ticisi ve karsida da bir para Afrika grebilir. SalemKrali Melkisedeko aksamkale surlarina oturdu ve yzndegndogusuadi verilen rzgri hissetti. Sahip degisikliginin ve kargasalarinaltst ettigi tedirgin koyun- lar birazileride kimildanipduruyorlardi. Btnarzulari yalnizca yiyecek veiecekti. Melkisedeklimandanuzaklasankkgemiye bakti. Genobanibir dahahi grmeyecekti,tipki asar vergisi- ni dediktensonraAbram'ibir daha hi grmedigi gibi. Amaisinin zelligiydi bu. Tanrilarindilekleri olamaz,nktanrilarin Kisisel Menkibeleriyoktur. Bununlabirlikte, Salem Krali yregi- ninderinliklerinden, delikanlinin basariya ulasmasini dile- di. *Neyazik! Yakindaadimiunutacak,"diye dsnd, 'Onaadimibirka kez tekrarlatmaliydim.Bendensz etti- gi zaman,benimSalemKraliMelkisedekoldugumu syle- meliydi.' ' "Ve Abram (tbrahim. .I.), Kederlaomer ve beraberinde olan krallari vurup dndk- ten sonra, Save Vadisinde Sodom Krali onu karptamava ikti (bu Kralin VadUidir). Ve Salem Krali Melkisedek ekmek ve sarap ikardi vr Yce Allahin kahini idi. Ve onu m- barek kilip dedi: Gklerin ve yerin sahibi Yce Allah tarafindan Abram mbarek ol- tun; senin dsmanlarim eline teslim eden Ycr Allah mbarek olsun. Ve her peyden kendisine ondalik verdi. Ve Sodom Krali Abram'a dedi: Canlan bana ver ve mali kendi- ne al. Ve Abram Sodom Kralina dedi: Gklerin ve yerin sahibi Yce Allaha, RABBE, ne bir iplik, ne bir ank bagi, ut de sana ait olan bir seye almamaya elimi kaldirdim, ta ki: Abram'i zengin ettim, demeyesin. Ancak genlerin yediklerinden ve benimle giden adamlann, Aner, Ejkol ve Mamre'nin payyukn baskasi bana olmasin; bunlar paylarini alimlar. (Tevrat, Ttkvm, XIV, 17-23) (ev.)
4 5
Sonragzlerini gkyznekaldirdi, dsndklerin- den utanmisti: Biliyorum: Boslarin bosu.1 Senin de syle- digin gibi, Tanrim. Ama bazenbir ihtiyar kral da kendi- siyle gururlanmak gereksinimi duyabilir. 'Tevrat, VWz, 1:2. (rv.)
46
'NE TUHAFBIRMEMLEKETSUAFRIKA!' DI- ye dsnddelikanli. Kentin daracik sokaklarinda dolasirken grdg teki kahvehanelerebenzeyen bir kahveyeoturmustu, insanlar, agizdan agiza dolastirdiklari devsel pipolar iiyorlardi. Bir- kasaat iinde, el ele tutusarak dolasan erkekler" yzleri peeli kadinlar, yksek kulelerin tepesine ikip sarki syle- yendin adamlari, bunlarin evresinde de diz kp alinla- rini yere vuran insanlar grmst. 'Imansizlarin tapinmalari,' diye dsnd. ocukken, kylerindekikilisede, bir kir ata binmis Ermis Santiago Matamoros'un1heykelini grrd: Kilicini ekmis, ayak- larinin altinda buranin insanlarina benzeyen insanlar. Ken- dini tedirgin ve yalniz mi yalniz hissediyordu. Imansizla- rin korkunktcl bakislari vardi. stelik, yola ikmanin byktelasi iinde, bir ayrin- tiyi unutmustu, uzunsre kendisini hazinesinden uzak tu- tabilecek bir tek ayrintiyi: Bu lkede herkes Arapa konu- suyordu. Kahveninsahibi yaklasti; delikanli yandaki masaya getirildigini grdg bir iecegi parmagiyla isaret etti. Isa- ret ettigi aydi, aci ay. Oysa sarap imek isterdi. Amasimdi byle seylerle kaygilanacak zaman degildi. Hazinesindenbaska bir sey dsnmemeliydi, onu nasil ele geirecegini dsnmeliydi. Koyunlarinsatisindan olduka nemlibir para saglamisti ve paranin byl bir gc ol- 1 Byk YIkub (Saiuc Jarqgrt \t Majeur): tta'nii. on iki havariiiiidru biri. Drt incil'den brini yazmif olan Yuluiina'uin 'Baliki' lakabiyla anilan kardesi. Kral Hiroctn tarafin. dan kilila ldrld (Incil, Rnuerui tflfri, 12: 2). ispanya'da ok zrl bir yrri olan ha- vari. (ev.)
4 7
dgnbiliyordu: Parasi olan insan hibir zaman tama- menyalniz degildir. Kisa bir sre sonra, belki de birka gn'iinde, Piramitlere ulasacakti. Ggs piril piril altinla kapli bir ihtiyarin alti koyununu almak iin yalan seyler anlatmaya gereksinimi yoktu. Yasli kral ona simgelerden sz etmisti. Bogazi geer- ken simgeleri dsnmst. Evet, onun nelerden sz ettigi- ni ok iyi biliyordu: Endls kirlarinda geirdigi zaman iinde, izlemesi gerekli yolla ilgili isaretleri yeryznde ve gkyzndeokumayaalismisti. Falanca kusun varligi ya- kinlarda bir yilan bulundugunun isaretiydi; filanca ali ise evrede su bulundugununbelirtisiydi. Bunlari grenmisti. Bunlari koyunlar gretmisti ona. Tanrikoyunlari bylesine iyi gdyorsa, bir insani da gdecektir,' diye dsnd ve iinin rahatladigim hisset- ti. ay daha az aci geldi. -Sen kimsin? dye soruldugunu duydu Ispanyolca. Birdenbire kendini alabildigine gl hissetti. Kendisi simgeleri dsnrken biri ikagelmisti. -Sen nasil oluyor da Ispanyolca konusabiliyorsun? diye sordu. Karsisindaki Avrupali gibi giyinmis bir genti, ama ten rengi onun bu kentten oldugunu akla getiriyordu. He- men hemenkendi boyunda, kendi yasindaydi. -Burada hemenhemenherkes Ispanyolca konusur. Ispanya'dan iki saat uzaktayiz yalnizca. -Otur. Bir sey ismarlayayim sana". Benim iin de sa- rap syle. Su aydan nefret ediyo-um, -Bu lkede sarap yoktur, diye karsilik verdi teki. Din yasaklamistir. Genoban bunun zerine Piramitlere gitmesi gerek- tigini syledi. Tam hazineden de sz aacakti ki bunun dogru olmayacagini dsnd. Arapocuk kendisini oraya gtrmekiin hazineden pay isteyebilirdi. Yasli adamin henz sahip olunmayan seylere iliskin neriler konusunda kendisine sylediklerini animsadi.
48
-Mmknsebeni orayagtrmeni rica edecegim. Kehberkcretini derim. Oraya nasil gidildigi konusun- da bir fikrin var mi? Kahvesahibinin yakinlarinda oldugunu ve .konusma- larini dikkatle dinledigini fark etti delikanli. Adamin ora- da bulunusu canini sikiyordu biraz. Ama bir rehbere rast- lamisti ve bu firsati kairmayacakti. -KoskocaSahra lngemekgerek, dedi Arap ocuk. Bununiin de para gerekir. Ilkin yeterince paran var mi bakalim, bunu bilmek isterim. Delikanli bu soruyu biraz tuhaf buldu. Amaonun, yasli adama gveni vardi ve yasli adam ona, gerekten bir sey yapmakistiyorsaniz, btn evrenin sizin yarariniz iin isbirligi yapacagini sylemisti. Parasini cebinden ikartip yeni arkadasina gsterdi. Kahvepatronubiraz daha yaklasip yakindan bakti. Iki adamaralarinda Arapa birseyler konustular. Patron fke- lenmise benziyordu. -Buradangidelim, dedi Arap delikanli. Burada kal- mamiziistemiyor patron. Delikanli kendini daha rahatlamis hissetti. Borcunu demekiin ayaga kalkti, ama patron onu kolundan tutup noktasiz, virglsz uzun bir sylev ekmeye basladi. Deli- kanli gl olmasina glyd, ama yabanci bir lkede bu- lunuyordu.Yeni arkadas kahve patronunu kenara Itip de- likanliyi disari ikardi. - Parana gz koymus,dedi. Tanca, Afrika'nin teki yerlerine benzemez. Burasi bir liman, limanlar da hirsiz yuvasidir. Zorbir durumdaykenkendisine yardim eden bu yeni arkadasina demekkigvenebilirdi. Cebinden ikartarak parayi saydi. - Yarin tPiramitlere ulasabiliriz, dedi teki, parayi alirken. Ama iki deve satin almam gerekiyor. Tanca'nmdaracik sokaklarinda birlikte yrdler. Herksebucakta satilacak mal sergileri vardi. Sonunda
Simyaci49/4
pazarin kuruldugu bykalana geldiler. Binlerce insan pa- zarlik ediyor, alip-satiyordu; sebzelerle halilar, trl esitli pipolar yan yana sergilenmisti. Delikanli yeni arkadasinin zerindengzlerini ayirmiyordu. Btnparasinin artik onunellerinde oldugunu unutmuyordu. Parayi ondan geri istemeyi aklindan geirdi, ama bunun kabalik olacagini d- snd. Simdi zerinde dolasmakta oldugu bu yabanci top- raklarin gelenek ve greneklerini bilmiyordu. - Gzmzerinde olsun, bu yeterli, diye dsnd. Kendisi ondan daha glyd. Birden bu korkunkarmakarisik esya yigininin orta- sinda, simdiye kadar grmedigi kadar gzel bir kilica ilisti gzleri. Kini gmstendi, siyah kabzasina degerli taslar ka- kilmisti. Misir dns bu kilici almaya karar verdi. - Saticiya kilicin fiyatini soruver, dedi arkadasina. Amasilahi seyrederken iki saniye dalmis oldugunu da fark etti. Sanki birdenbire ggs kafesi daralmis gibi yregi si- kisti. Kendisini neyin bekledigini bildiginden, yan tarafa bakmayakorktu. Gzleri gzel kilicin zerinde, bir an y- le kaldi, sonra, btn cesaretini toparlayarak basini evir- di. evresindepazaralani vardi, gidip-gelen, bagi- rip-agiran, hali" findik, bakir tepsilerin yaninda kivircik marullar, sokakta el ele tutusmus erkekler, peeli kadinlar, degisik yiyeceklerin hos kokulari vardi.. Ama hibir yer- de, kesinlikle hibir yerde, arkadasinin glgesi bile yoktu.
Birbirlerini kaybetmelerinin bir rastlanti olduguna Inanmakistedi. tekinin geri dnecegini umarak bulun- duguyerde kalmaya karar verdi. Bir sre sonra, su malm kulelerdenbirine br adam ikip sarki sylemeye basladi; bununzerine orada bulunanlar diz kp alinlarini yere vurdularve onlar da sarki sylemeye basladilar. Daha son- ra, is Sacinda bir karinca yuvasi gibi barakalarini bozup VI,' ktvuldular. 50
Gnesde batmaya basladi. Gen adam, alani evrele- yen beyaz evlerin arkasinda yitinceye kadar uzun sre g- nese bakti. Ayni gnes bu sabah dogarken, kendisinin bir baska anakarada bulundugunu;orada obanlik yaptigini, altmis koyunu oldugunu ve bir gen kizla bulusacagini d- snd. Sabahleyin kirlarda dolasirken basina geleceklerin hepsini biliyordu. Oysasimdi gnes batarken bir baska lkede bulunu- yordu, dillerini bile anlamadigi insanlarin yasadigi bir ya- banci lkede bir yabanciydi o. Artik oban degildi, kendi- sine ait hibir seyi yoktu; lkesine geri dnmek ve her se- ye yeniden baslamak iin gerekli olan parasi bile. "Btn bunlar ayni gnesin dogup batisi arasinda ol- du,' diye dsnd. Daha duruma alismadan gz aip kapa- yincaya kadar kisa zamanda, hayatta kimi zaman kosulla- rin degistigini dsnerek kendisine acidi. Aglamayautaniyordu. Koyunlarinin karsisinda hibir zamanaglamamisti. Ama pazar alani bombostu ve kendisi yurdundanuzaktaydi. Agladi. Tanri adil olmadigi iin, kendi dslerine ina- nan insanlari bu sekilde dllendirdigi iin agladi. "Koyun- larimin yaninda mutluydumve mutlulugumuevremde bulunanlarla paylasiyordum. Geldigimi gren insanlar be- ni iyi karsiliyorlardi. Simdi kederli ve mutsuzum. Ne ya- pacagim? Dahakati olacagim ve bir insan bana ihanet etti- gi iin de artik kimseye gvenmeyecegim. Kendi hazinemi bulamadigimiin gizli hazine bulan herkesten nefret ede- cegim. Ve btn dnyayi kucaklayamayacakkadar kk biri oldugumiin, sahip oldugum az bir seyi her zaman korumayaalisacagim.' Iinde ne var diye bakmakiin heybesini ati; gemi- deykenyedigi brekten bir para kalmisti belki. Ama ko- camankitaptan, yamidan ve yasli adamin kendisine verdi- gi o iki tajtan baska bir sey bulamadi. Butaslari grnce, byk bir teselli hissetti Iinde. Alti koyununu,altin bir ggslkten ikartilan bu taslarla
5 1
degistokus etmisti. Bunlari satip dns bileti alabilirdi. "Bundan byle artik daha kurnaz olacagim,' diye dsnd, iki tasi heybeden alip cebine soktu. Burasi bir limandi ve Arap ocugun kendisine syledigi tek dogru sey de buydu: Bir Umanda her zaman bir sr hirsiz vardir. Kahvepatronunun umutsuzabalarini simdi anliyor- du: Bu adama gvenmemesinisylemeye alisiyordu. *Ben de herkes gibiyim: Dnya gereklerine olduklari gibi degil de olmalarini istedigim gibi bakiyorum.' Taslara bir sre bakti. Onlari usulca oksadi, sicaklikla- rini, kaygan yzeylerini parmaklarinin ucundahissetti. Hazinesiydi onun butaslar. Onlara dokunmak yatistirdi onu. Taslar ona yasli adami animsatti. "Bir seyi gerekten istersen," demisti yasli adam ona, "onu gereklestirmen iin btn evren isbirligi yapar." Delikanli bunun dogru olup olmadigini anlamak iste- di. Bombosbir pazar alanindaydi, ne cebinde tek kurus, ne de geceleyin bekleyecegi koyunlari vardi. Ama bu taslar onun bir krala rastlamis oldugunun kanitiydi; onun Kisi- sel Menkibesi'ni bilen, babasinin silahiyla ne yaptigindan, ilk cinsel deneyiminden haberi olan bir krala rastlamisti. "Taslar khinlik yapmayayararlar. Adlari Urim ile Tummim." Taslari heybesine koydu tekrar ve bir deney yapmaya karar verdi. Yasli adam, taslar ancak insan ne istedigini bil- digi zaman ise yaradigi iin onlara aik-seik sorular sor- makgerektigini sylemisti. Bununzerine, yasli adamin kutsamasinin hl kendi zerinde olup olmadigini sordu. Taslardan brini ikardi. *Evet* id ikan tas. - Hazinemibulacak miyim? diye sordu. Elini heybeyesoktu, taslardan birini almak istedi. Amataslar heybedeki bir delikten asagi .dstler. Heybede bir delik MIdugunu fark etmemisti. rImile Tummim'i vecizi i .IUP hevheve kovmak Iin egildi. Ama onlari g- <ui.cc t j. bdjka jumie animsadi:
"Simgelere saygili olmayi ve onlari izlemeyi gren," demisti yasli kral. Bir isaret. Delikanli kendi kendine glmeye basladi. Sonra taslari yerden alip heybesine koydu. Deligi dikmeye niyetli degildi; taslar canlarinin istedigi zaman bu delikten dsebilirlerdi. Kendi yazgisindan kamamak iin bazi sey- lerin sorulmamasi gerektigini grenmisti. TCendIkararlarimi kendim almayasz veriyorum/ dedi iinden. Amataslar, yasli adamin her zaman onun yaninda ol- dugunusylemislerdi, bu yanit kendine yeniden gven duymasini saglamisti. Yeniden bos pazar yerine bakti, n- cedenhissettigi umutsuzlugu artik hissetmedi. Artik ya- banci bir dnya degildi burasi: Yeni bir dnyaydi. Dogrusu,tam olarakonun istedigi de buydu zaten: Yenidnyalar tanimak. Piramitlere hibir zaman varama- yacak olsa da tanidigi btn obanlardan ok daha uzakla- ra gitmisti simdiden. "Ah!vapurla iki saat tede ne ok degisik seyler oldu- gunubir bilselerdi..." Yenidnya bos bir pazar yeri halinde karsisinda du- ruyordu, amaburayi civil civil hayat doluyken de grms- t daha nce ve bir daha hi unutmayacakti. Kilici animsa- di; bir an dalip onu seyretmeyi ok pahali demisti, ama simdiye kadarona benzer bir sey de grmemisti hayatin- da. Ister bir hirsizin kurbani olarak, ister hazine pesine dsmsbir servenci olarak olsun, dnyaya bakabilecegini anladi birden. 'Bir hazine pesine dsms bir servenciyim ben,' diye dsnd,yorgunluktan bitkin durumda uykuya dalmadan nce.
5 3
BIRININOMZUNDANSARSTIGINI HISSEDE- rek uyandi, simdi yeniden canlanmakta olan pazar alani- nin ortasinda uyumustu. Koyunlarini arayarak evresine bakindi ve o zaman artik baska br dnyada oldugunu anladi. Bundan hzn duyacagina, tam tersine kendini mutlu hissetti. Su ve yiye- cek pesine dsmek zorunda degildi artik ve simdi bir hazi- nearamaya baslayabilirdi. Cebinde tek metelik yoktu, ama hayata olan inanci tamdi. nceki aksam, okuma alis- kanligi edindigi kitaplardaki kahramanlar gibi bir serven- ci olmayi semisti. Acele etmeden alani dolasmaya basladi. Saticilar bara- kalarini kurmaya baslamislardi; sekerleme satan birinin barakasini kurmasina yardim etti. Bu adamin yznde bas- kalarinmkine benzemeyenbir glmseme vardi: Nese do- luydu, hayata aikti, zorlu bir Is gnne baslamaya hazir- di. Glmsemesi, bir bakima su yasli adami, br sre nce tanismis oldugu su gizemli yasli krali animsatan bir glm- semeydi. *Bu tccar yolculuk yapmak ya da bir tccar ki- ziyla evlenmek iin sekerleme imal etmiyor. Hayir, bu meslegi sevdigi iin sekerleme retiyor,' diye dsnd de- r likanh. Adamin, oyasli adamin yaptigini yapabilecegini fark etti: Brinin kendi Kisisel Menkibe'sine yakin ya da uzakoldugunu bir bakista anlamak. 'Kolay bir sey, ama ben henz bunu anlamaktan uzagim.' Baraka kurulunca, satici hazirladigi ilk tatliyi delikan- liya sundu. Delikanli tatliyi byk bir hazla yedi, tesekkr etti ve yola koyuldu. Biraz uzaklasmisti ki, barakayi iki ki- sinin kurdugu aklina geldi, bunlardan biri Arapa, teki Ispanyolca konusuyordu.
54
Yine de pek gzel anlasmisti ikisi. 'Szcklerin tesinde bir dil var,' diye dsnd. 'Da- ha nce koyunlarla byle br deneyimimolmustu, simdi de ayni seyi insanlarla yapiyorum.' Iste byle yeni ve degisik seyler grenmekteydi. Daha nce de yasadigi seylerdi bunlar, ama gene de yeniydiler, nk daha nce karsilastigi, ama varliklarinin farkina var- madigi seylerdi bunlar. Bu seylere alistigi iin byle ol- mustu. 'Szcklere gereksinim duymayan bu dili zmle- meyi grenmeyibasarirsam, dnyayi kavramayi basaraca- gim.'.' . .' "Her sey bir tek ve ayni seydir," demisti yasli adam. Tanca'nin daracik sokaklarinda kaygisizca dolasmaya karar verdi: Simgeleri algilamayi ancak bu sekilde basara- bilirdi. Bu hi kuskusuz byk bir sabir gerektiriyordu, ama sabir bir obanin grendigi ilk erdemdir. Koyunlarinkendisine gretmis oldugu dersleri bu ya- banci dnyada uygulamayakoydugunubir kez daha anla- di.
"Her sey bir tek ve ayni seydir," demisti yasli adam.
5 5
BILLRIYECI,GNESINDOGMAKTA OLDU- gunu grd ve her sabah duydugu sikinti duygusunu gene hissetti. Neredeyse otuz yildir ayni yerdeydi, msterilerin pek ender ayak bastigi yokus yukari bir sokagin sonunda- ki bu dkknda. Simdi artik herhangi bir seyi degistirmek iin ok geti: Hayati boyunca grendigi tek sey billriye alip-satmakti. Bir zamanlar dkkni pek nlyd, pek ok insan bilirdi bu dkkni: Arap tccarlar, Fransiz ve Ingiliz yerbilimciler, Alman askerler, yani her zaman cepleri para dolu insanlar, O siralar billriye saticiligi olaganst bir servendi ve nasil zengin olacagini, yaslandigi zaman'sahip olacagi gzel kadinlari hayal ederdi. Sonra yavas yavas zamangeti ve kent degisti. Septe kenti, Tanca kadar zenginlesti ve ticaretin niteligi degisti. Komsularbaska yerlere tasindilar ve bir sre sonra tepede birka dkkndanbaska bir sey kalmadi. Birka nemsiz dkkniin hi kimse yokusu tirmanmayi gzealmiyor- du. AmaBillriye Tccarinin seim sansi yoktu. Hayati- nin otuz yilini kristal esya alip satarak yasamisti; hayatina, yeni bir yn vermek iin artik ok geti. Btnsabah dar sokaktan gelip geenlere bakti, pek az insan gelip gemisti. Yillardir byleydi bu; geenlerin hepsinin aliskanliklarini biliyordu. gleyemegi vaktinden birka dakika nce, gen ya- bwci vitrinin nnde durdu. Herkes gibi giyinmisti gen adam,ama Billriye Tccarinin deneyimli gzleri bu gen- cin cebinde para olmadigina karar verdi. Her seye karsin
56
dkkna geri dnmeye, gen adam gidinceye kadar birka dakika beklemeye karar verdi.
5 7
KAPIDA,DKKNDABIROKYABANCI DIL konusuldugunubelirten bir tabela vardi. Delikanli tezg- hin gerisinden birinin iktigini grd. -Isterseniz, dedi, bu vazolari temizleyebilirim. Bu durumdahi kimse satin almak istemez bunlari. Tccar hibir sey sylemeden delikanliya bakti. -* Buna karsilik, karnimi doyurmam iin bana brsey- ler verirsiniz, tamam mi? Adamkonusmuyordu.Delikanli karari kendisinin vermesi gerektigini anladi. Heybesinde yamisi vardi, l- de ona gereksinimi olmayacakti. Yamiyi ikardi ve vazo- lari silmeye basladi. Yarim saat iinde, vitrinde bulunan btnkristalleri silmisti. Bu sre iinde, iki msteri gelip birok billriye aldi. Herseyi temizleyince, dkkn sahibinden yemek iin birseyler vermesini istedi. -Haydi yemege gidelim, dedi Billriye Tccari. Kapiyabir tabela asti ve yokusun sonunda bulunan kkbir asevine gittiler. Asevinde bulunan tek masaya oturduklari zaman Billriye Tccari glmseyerek konus- tu: -Aslinda herhangi bir sey temizlemen gerekmezdi. Kur'an'in yasasi a insanlari doyurmayi buyurur. -Peki yleyse neden benim bunu yapmama izin ver- diniz? diye sordu delikanli. -nkkristaller kirliydi. Ve benim gibi senin de kafamizdaki kt dsnceleri temizlememiz gerekiyordu. Yemekleribitince delikanliya dnd Tccar: - Dkknimdaalismani isterdim. Bugn sen kristal- leri silerken iki msteri geldi: Iyi bir isaret.
58
"insanlar durmadanisaretlerden sz ediyorlar/ diye dsndoban. 'Ama tam olarak neden sz ettiklerini bil- miyorlar. Tipki, yillardir benim koyunlarimla szcksz bir dille konusmus oldugumu fark etmemis olmamgibi.' -Benimlealisacak misin? diye sorusunu yineledi Billriye Tccari. -Gnngeri kalan sresinde alisabilirim, diye ya- nitladi delikanli. Dkkndaki btn kristalleri sabaha ka- dar temizlerim. Buna karsilik yarin benim MisirJa gitmem iin gereken parayi dersiniz. Yasli adam birden glmeye basladi. -Dkkndakikristalleri btn bir yil silsen de, sati- lan her seyden ykl bir komisyondaalsan, Misir'a git- mekiin epeyce bor para bulman gerekir. Tanca ile Pira- mitler arasinda binlerce kilometrelik bir l var. Bununzerine yle bir sessizlik oldu ki kent birden- bire uykuyadalmis izlenimi uyandirdi. Sanki artik pazar mazaryoktu, saticilar arasindaki tartismalar sona ermis, minarelere ikip sarki syleyen insanlar toz olmus, kabza- lari kakmali gzel kililar uup gitmisti. Umut ve serven, yasli krallar ve Kisisel Menkibeler yoktu artik. Ne hazine, ne de Piramitler vardi. Delikanlinin ruhu sessizlige gml- dgiin sanki btn dnya dilsiz kesilmisti. Ne dert, ne aci, ne hayal kirikligi: Yalnizca kk asevinin kk ka- pisindan geip giden bos bir bakis ve usuz bucaksiz lm arzusu, ayni anda her seyin sonsuza dek bittigini grmek dilegi. Tccaronasaskin saskin bakti. Bu sabah evresinde grdgbtn nese sanki bir anda uup gitmisti. - lkenegeri dnmen iin gereken parayi sana veri- rim, oglum, dedi Billriye Tccari. Delikanli sessiz kaldi. Sonra ayaga kalkti, giysilerine ekidzen verdi ve heybtsini aldi. - Sizinle alisacagim, dedi.
5 9
Ikinci Blm Ve uzun bir sessizlikten sonra, szn bitirmek iin ekledi: - Birka koyun almak iin paraya gereksinimim var.
NEREDEYSEBIR AYDIRBILLRIYE TCCA- rinin'yaninda alisiyordu delikanli. Ne var ki, onu tam an- lamiyla mutlu edecek trden bir is sayilmazdi. Tccar, hi- bir sey kirmamasi iin ok dikkatli olmasi gerektigini dur- madananimsatarak, tezghin arkasinda btn gn homur- danip duruyordu. Yine de orada alismayi srdryordu delikanli. n- k, adamdirdirci olmasina dirdirciydi, ama adaletsiz biri de degildi; satilan her para zerinden olduka iyi bir ko- misyonaliyordu satici ve daha simdiden biraz para birik- tirmeyi bile basarmisti. Sabahleyin hesaplamisti: Her gn byle, bu kosullarda alisacak olsa, birka koyun alabilme- si iin bir yil alismasi gerekiyordu. -Kristaller iin bir sergi tablasi yapmak istiyorum, dedi patronuna. Disariya bir tabla konulabilir; bu da ge- enlerin dikkatini eker taa yokusun basindan itibaren. -Simdiye kadar hi byle bir sey yapmadim, diye yanitladi Tccar. Insanlar geerken tablaya takilir, kristal- ler de kirilir. -Koyunlarimla kirlari dolasirken, yilan sokmalarina kurbangidebilirlerdi. Ama bu tehlike koyunlarla obanla- rin hayatlarinin bir parasidir. Tccar, buarada, kristal vazo almak isteyen bir msterinin yanina gitti. Artik her zamankinden daha fazla satis yapiyordu, sanki eski zamanlar geri dnms gibiydi, sokagin Tanca'nin en ekici sokaklarindan biri oldugu za- manlar gibi. - Gelip geenler giderek ogaliyor, dedi delikanliya, msterigittigi zaman. Bu sayede daha iyi yasayabiliyo-
6 3
rum, sen de kisa bir sre sonra koyunlarina kavusabilecek- sin. Hayattan daha fazlasini neden istemeli? -nkisaretleri izlemek zorundayiz, diye yanitla- di delikanli, hi dsnmeden. Tccar mr boyu bir kral- la tanismak olanagi bulamamis oldugu iin onunla byle konustugunapisman oldu delikanli. -Buna Ltuf Kurali denir, demisti yasli kral. Acemi talihi. nk hayat senin Kisisel Menkibe'ni yasamani is- tiyor. Bununlabirlikte, delikanlinin kendisine sylemek is- tedigi seyi ok iyi anliyordu Tccar. Delikanlinin dkkn- da bulunusu bile bir isaretti. Zaman getike, kasa paracik- larla dolduka, Ispanyol delikanliyi ise almis olmaktan en kkpismanlik duymuyordu.Kuskusuz,delikanli hak ettiginden fazlasini kazaniyordu; her zaman, satislarin bu kadar ogalacagini aklina bile getirmemis oldugu iin, deli- kanliya olduka yksek komisyondemisti; nsezisi deli- kanlinin kisa bir sre sonra koyunlarinin yanina dnecegi- ni sylyordu. -Neden Piramitleri grmeye gitmek istiyorsun? diye sordu, konusmayisergi tablasindan baska yere evirmek iin. -nkoksik szn ettiler bana, diye yanitladi delikanli, grdg dsleri es geerek. Hazine artik aci bir aniydi ve bunu aklina getirmemeye alisiyordu. -Sadece Piramitleri grmek iin l gemek isteye- cek birini tanimiyorum buralarda, dedi Tccar. Bir tas yi- ginindan baska bir sey degiller. Kendi bahene kendi pira- mitini dikebilirsin. - Siz hi yolculuk dsleri grmemissiniz, dedi deli- kanli, dkkndan ieri giren br baska msterinin yanina giderken.
iki gn sonra, sergi tablasi konusunu ati Tccar: - Degisikliklerden pek hoslanmam, dedi. Ne sen, ne deben para babasi tccar Hasan'a benziyoruz. Bir sey sa-
64
tin alirken bir hata yapacak olsa, viz gelir ona. Ama bizler, hatalarimizin bedelini demek zorundayiz. - Syledikleri dogru, diye dsnd delikanli. - Bu sergi tablasini neden istiyorsun? dy* sordu Tc- car. - Bir an nce koyunlarima kavusmak istiyorum. Ta- lih bizden yanayken, bundan yararlanmaliyiz; talihin bize yardimci olmasi iin biz de ona yardimci olacak sekilde davranmaliyiz, gereken ne varsa yapmaliyiz. Buna Ltuf Kurali derler. Ya da "acemi talihi.' fYasli tccar bir sre agzini amadi. Sonra konustu: - ^Peygamberimiz bize Kur'an*i verdi ve mr boyu yalnizca1 bes kurala uymamizi zorunlu kildi. En nemli sart sudur: Bir tek Allah vardir. teki sartlara gelince: . Gnde bes vakit namaz kilmak, Ramazan'da oru tutmak ve yoksullara zekt vermek. Sustu. Peygamber'den sz ederken gzleri yasarmisti. Yregi cosku dolu bir insandi. Kimi zaman sabirsiz grn- se de islm'in kurallarina uygun olarak yasamaya alisi- yordu. - Peki besinci sart hangisi? diye sordu delikanli. - Sen bana iki gn nce benim hi yolculuk dsleri grmedigimisyledin, diye yanitladi Tccar, iyi bir Ms- lmaniin besinci sart bir yolculuk yapmaktir. Hayati- mizda hi olmazsa bir kere kutsal kent Mekke'ye gitmek zorundayiz. - Mekke,Piramitlerden ok daha uzakta. Genken, sahip oldugumaz bir parayi bu dkkni amak iin kul- landim. Gnnbirinde Mekke'ye gidecek kadar zengin ol- mayiumuyordum.Dogrusunuistersen para kazanmaya basladim, ama kristalleri kimseye emanet edemedim; tabii, kristallere ok dikkat etmek gerekir, naziktirler. Bu sre iinde, Mekke'ye giden* bir yigin insan ugradi dkknima. Aralarinda hizmetileriyle, develeriyim birlikte yola ikan zengin haci adaylari vardi, ama ogu benden daha yoksul Insanlardi.
Simyaci65/5
-Hepsi mutlu gidip mutlu dnyor ve evlerinin ka- pisina hacca gittiklerini gsteren alametler asiyorlardi. Bunlardan biri, hayatini ayakkabi tamir ederek kazanan bir kunduraci, l gemek iin bir yil yrdgn syle- di, ama simdi ksele almak iin Tanca sokaklarinda yr- mekzorundakalinca kendisini daha yorgun hissediyor- mus, -Peki Mekke'ye simdineden gitmiyorsunuz? diye sordu delikanli. -Beni hayatta tutan Mekke'dir. Hepsi birbirine ben- zeyen gnlere, raflara dizilmis su vazolara, igren bir ase- vinde gle-aksam yemekyemeyekatlanacak g veriyor bana. Dsmgereklestirmekten korkuyorum, nko zamanyasamak iin bir sebebim olmayacak. -Sen, koyunlari ve Piramitleri hayal ediyorsun. Sen benimgibi degilsin, nk sen' dslerini gereklestirmek istiyorsun. Oysa benim istedigim, Mekke'yi dslemek- sa- dece. l geisimi, Kutsal Tas Hacer-i Esved'in bulundu- gu meydanavarisimi, ona el srmeden nce evresinde ye- di kez dnsmbinlerce defa hayal ettim. Yanimda kim- lermolacagim, nmdekimin olacagini, konusacagimiz seyleri, birlikte edecegimiz dualari bile hayal ettim. Ama bykbir hayal kirikligina ugramaktan korkuyorum; bu yzden hayal kurmakla yetinmeye ahfiyorum.
Tccar, o gn sergi tablasi yaptirmasi iin izin verdi delikanliya. Herkes kendi dslerini ayni sekilde gremez; kendince grr. 66
IKI AY DAHAGETI.SERGITABLASI BILL- riye dkknina daha okmsteri ekti. Delikanli alti ay daha byle alisirsa Ispanya'ya cfonp altmis koyun alabi-. lecegini hesapladi. Hatta fazladan bir altmis koyun daha alabilecekti. Bir yildan kisa sre iinde, srsn ikiye katlamis ve Araplarla pazarlik edebilecek duruma gelmis olacakti, nk bu tuhaf dili grenmeyi basarmisti. Bill- riye Tccari iin Mekke nasil uzak bir hayalse, onun iin de Misir uzak bir hayale dnsms oldugu iin, pazar ye- rinde yasadigi su malm sabahtan bu yana, Urim ve Tum- mim'ebir dahabasvurmamisti. Amaisinden hosnuttu simdi ve basariya ulasmis olarak Tarifa'da karaya ayak ba- sacagi gn aklindan ikarmiyordu. "Her zaman, ne istedigini bilmek zorunda oldugunu animsa," demisti yasli kral. Ne istedigini biliyordu deli- kanli ve bu ama dogrultusunda alisiyordu. Belki de bu il- gin lkeye gelip bir hirsiza rastlamak ve bir kurus harca- madansrsn ikiye katlamakti onun hazinesi. Kendisiyle gurur duyuyordu. nemliseyler gren- misti: Billriye ticareti, szcksz dil ve simgeler gibi. Bir gleden sonra, yokusun basinda bir adam grd, yokusu tirmandiktan sonra birseyier iecek uygun bir yer bulama- maktanyakiniyordu. Delikanli artik isaretlerin dilini bili- yordu, konusmakiin patronunun yanina gitti: - Yokusu ikan insanlara ay ikram etmeliyiz, dedi ona. - ay iebilecekleri bir yigin yer var, diye yanitladi Tccar., - Amabiz kristal bardaklarda ay ikram edebiliriz. Bu sayede insanlar ayi ok begenecekler ve kristal esya ai-
67
mak isteyecekler. nk-insanlari en ok etkileyen sey g- zelliktir. Tccar hibir sey sylemeden uzun uzun yardimcisi- na bakti. Ama o aksam, aksam namazini kilip dkkni ka- pattiktan sonra kaldirima oturdu ve onu nargile imeye, Araplarin tttrdg su garip pipodan tttrmeye davet etti. - Neyinpesinde kosuyorsun? diye sordu yasli Bili- riye Tccari. - Size neyin pesinde oldugumu syledim daha nce: Koyunlarimi geri almak zorundayim. Bununiin de para gerek. Yasli adam nargilesine yeniden ates koydu ve uzun uzun iine ekti marputan. - Otuzyildir bu dkkni isletiyorum. Iyi ve kt kristal hangisidir biliyorum, ticaretin btn inceliklerini biliyorum. Dkknima,boyutlarina, msterilerime alis- tim. Kristal bardaklarla ay satacak olursan, is daha da b- yyecek. O zaman da ben yasama tarzimi degistirmek zo- runda kalacagim. - Peki, iyi bir sey degil mi bu? - Kendi hayat tarzima alistim ben. Sen gelmeden n- ce, dostlarim, benim aksime degisirken, isleri ktye ya da iyiye giderken, burada btn zamanimi kaybettigimi d- snyordum. Buda alabildigine zyordu beni. Simdi du- rumun byle olmadigini biliyorum: Gerekten de dkkn tam benimhayal ettigim durumda simdi. Degismek iste- miyorum,nknasil degisecegimi bilmiyorum. Artik tam anlamiyla kendime alismis durumdayim. Delikanli ne diyecegini bilmiyordu. Bunun zerine konusmasini srdrd yasli adam: - Benimiin beklenmedik bir talih oldun, Tanrinin ltf oldun. Simdi eskiden bilmedigim bir seyi biliyorum: Degeri bilinmeyen her ltuf felakete dnsyor. Artik ha- yattan bir sey beklemiyorum. Ama sen, simdiye kadar ak- lima bile getirmedigim zenginliklere ve ufuklara bakmaya
68
zorluyorsun beni. Oysa, simdi bunlarin neler oldugunu bildigim, nmdeki byk olanaklari grdgm iin, ken- dimi eskiden oldugundan daha kt hissedecegim. nk her seye sahip olacagimi biliyorum ve istemiyorum bunu. 'Iyi ki patlamis misir saticisina hibir sey sylememi- sim,' diye dsnd delikanli. Gnesbatarken, bir sre daha nargile imeyi srdr- dler. Aralarinda Arapa konusuyorlardi, Arapa, konusa- bildigi iin ok mutluydu delikanli. Bir dnem, yeryzn- de bulunan her seyi kendisine, koyunlarinin gretebilece- gine inanmisti. Ama koyunlarin Arapagretmeleri ola- naksizdi. *Yeryzndekoyunlarin gretemeyecegi daha baska seyler olmali/ diye dsnd, hibir sey sylemeden Tc- car'a bakarak. 'nk su ve yiyecekten baska bir sey ara- miyorlar. Galiba onlar gretmiyorlar: Ben greniyorum.' - Mektup,dedi sonunda Tccar. - Neanlama geliyor dediginiz sey? -Bunuanlamak iin Arap olarak dogmak gerekir. Amaevirisi 'yazili* gibi bir sey. Venargilenin atesini sndrrken, delikanliya, mste- rilere kristal bardakta ay ikram edebilecegini syledi. ylezamanlar vardir ki, insan hayat irmaginin akis ynndegistiremez.
6 9
INSANLARSOKAGINYOKUSUNU TIRMANI- yx>rlar ve yukariya varincayorgunlukhissediyorlardi. Amayokusunbasinda, birbirinden gzel kristaller satilan bir bilriye dkkni vardi ve bu dkknda da i ferahlati- ci nane ayi ikram ediliyordu. Insanlar, gz kamastirici kristal bardaklarda sunulan nane ayini imek iin dkk- na giriyorlardi. - Vallahi karimin aklina hi gelmedi byle bir sey, diyordu adamin biri; ve bu aksam evine konuklar gelecegi, kristal bardaklarin gzelliginden etkilenecekleri iin, bir- ka kristal bardak satin aliyordu. Bir baska msteri, kristal kaplarda sunulan ayin ok daha iyi oldugunu kendi payi- na dogruluyordu, nkayin rayihasi uup gitmiyordu. ncmsteri de, byl glere sahip olmasi nedeniy- le, ayi kristal iinde ikram etmenin Dogu'ya zg bir ge- lenek oldugunu ileri sryordu. Haberkisa srede yayildi ve insan kafileleri, ok eski bir ticaret lemine bu yeniligi getirmis olan dkkni gr- mekiin yokusun tepesine tirmanmayabasladilar. Bunu grenler, kristal bardaklarda ay sunulan baska dkknlar atilar, ama bunlar yokus yukari bir sokagin tepesinde bu- lunmadiklari iin msteri yerine sinek avladilar. Kisa bir sre sonra, Tccar iki yeni mstahdem daha aldi ise. Ayrica yeniliklere susamis erkek ve kadinlarin is- teklerini karsilamak iin dizi dizi kristaller, uval uval ay getirtmek zorunda kaldi. Bylece alti ay geti. 70
"DELIKANLI,GNES DOGMADAN UYAftDL anakarasina ayak bastigindan bu yana tami tamina on bir ay dokuz gngemisti. zellikle bugn iin satiri almis oldugu beyaz renkli Arap kiligini giyindi. Deve deri- si bir halkayla sarili trbanini basina geirdi. Sonunda yeni sandaletlerini giyip grltszce asagi indi. Kenthl uykudaydi. Susamli simit yiyip kristal bir bardaktan sicak ay iti. Ardindan dkknin esigine otu- rup tek basina nargile tttrmeye basladi. Hibir sey dsnmedentttrd nargileyi. l koku- su tasiyarak esen rzgrin ugultusundan baska bir ses duy- muyordu.Sonra, nargile imeyi bitirince, elini ceplerinden birine soktu ve ikardigi seye bir sre bakti. Yklcebir para tutuyordu elinde. Yz yirmi koyun, dnsbileti ve kendi lkesi ile su anda bulundugu lke arasinda bir ihracat-ithala't ruhsati almaya yetecek kadar para.* Yasli adaminuyanip dkkni amasina kadar sabirla bekledi. Birlikte ay imeye gittiler. - Ben bugngidiyorum, dedi delikanli. Koyunlarimi almaya yetecek kadar paramvar. Sizin de Mekke'ye gide- cek kadar paraniz var. Yasli adam hibir sey sylemedi. - Hayir duanizi istiyorum sizden, diye steledi deli- kanli. Bana yardim ettiniz. Yasli adamses ikarmadan ay hazirliyordu. Sonun- da, bir sre sonra delikanliya dogru dnd. - Seninle gurur duyuyorum, dedi. Billriye dkkni- mabir ruh verdin. Ama ben Mekke'ye gitmeyecegim, bili-
7 1
yorsun bunu. Tipki senin koyunsatin almayacagini bildi- gin gibi. - Kim syledi bunu size? diye sordu delikanli, saskin- likla. - Mektup, dedi kisaca, yasli Biilriye Tccari. Ve onun iin hayir dua okudu. 72
DELIKANLIODASINAGITTIVE ESYALARINI topladi. Tika basa dolu mesin anta. Tam ayrilmak ze- reyken, odanin bir ksesinde eski oban heybesinin dur- dugunugrd. Acinacak durumdaydi, varligi tamamen ak- lindan ikip gitmisti. Iinde, her zaman oldugu gibi kitabi ve yamisi vardi. Sokakta karsisina ikan ilk ocuga arma- gan etmeyi dsndgyamiyi heybeden ikartirken yere iki tas dst. Urim ile Tummim. Ozaman yasli krali animsadi, animsayinca da, bu rastlasmayi uzun sredir dsnmemis oldugunu fark ede- rek sasirip kaldi. Btn bir yil durmadan alismis, Ispan- ya'ya basi nde dnmemekiin gereken parayi kazanmak- tan baska bir sey dsnmemisti. "Hayallerinden asla vazgeme, demisti yasli kral. Sim- gelere dikkatli ol." Urimile Tummim'iyerden aldi ve yeniden kralin ya- kinlarda bir yerde oldugu duygusunakapildi. Garip bir duyguydubu. Yil boyuacimasizca alismisti ve isaretler gitme zamaninin geldigini gsteriyordu. 'Geriye dnpkaldigim yerden devam edecegim,' di- yedsnd delikanli. 'Ne var ki, Arapayi koyunlardan grenmedim.' Amakoyunlar ok nemli baska bir sey gretmisler- di: Yeryznde herkesin anladigi bir dil vardir ve kendisi, dkknigelistirirken bu dilden yararlanmistir. Bu cosku- nundilidir, arzu edilen ya da inanilan bir seyi gereklestir- mekiin sevgi ve tutkuyla yapilan girisimlerin dilidir. Tancaartik onun iin yabanci bir kent degildi. Burayi fet- ^.hettigi gibi btn dnyayi fethedebilecegin! hissetti.
7 3
"Bir seyi gerekten istedigin zaman, arzunu gerekles- tirmeni saglamak iin btn evren isbirligi yapar," demisti yasli kral. Amahirsizlardan, usuz bucaksiz llerden, dsleri- nin ne oldugunu bilen, amabunlari gereklestirmek iste- meyeninsanlardan sz etmemisti yasli kral. Piramitlerin bir tas yiginindan baska bir sey olmadigini ve isteyenin kendi bahesine tas yigabilecegim sylememisti yasli kral. Ve eski srnzden daha bygnsatin alacak kadar pa- raniz oldugunda, bu sry satin almayi kendiniz iin g- rev bildigimizi de sylemeyi unutmustu. Heybeye/toparladiveteki antalarla birlikte aldi. Merdiveni inim; teki msteriler kristal bardaklardan ay- larini yudumlarken bir yabanciifte hizmet etmekteydi yasli adam. Sabahin bu erken saatinde, iyi bir baslangiti gne. Delikanli, bulundugu yerden, Billriye Tccarinin salarinin yasli kralin salarina tamamen benzediginin far- kina vardi ilk kez. Yersiz-yurtsuz, yiyecek-ieceksiz du- rumdaTanca'da uyandigi ilk gn rastladigi seker tccari- nin glmsemesini animsadi; bu glmsemede yasli krali animsatiyordu. "Sanki buradan gemisve bir iz birakmis gibi/ diye dsnd."Sanki bu insanlar yasamlarinin herhangi bir d- nemindekralla karsilasmislar gibi.* stelik kendi Kisisel Menkibesiniyasayan kimseye her zaman grndgn de sylemisti. Billriye Tccari ile vedalasmadanayrildi oradan. Kuskusuzonu grebilirdi, ama aglamak istemiyordu. Ne var ki buradaki yasantisini, grendigi iyi seyleri zleyecek- ti. Kendine iyice gveni vardi ve dnyayi ele geirmek is- tegi duyuyordu. *Amaeskiden tanidigim kirlara gidip gene koyun g- decegim.* Ancak, artik bu kararindan dolayi mutlu degil- di. Btn bir yil, bir ds gereklestirmek iin alismisti, ama buds, her dakika, giderek nemini yitiriyordu. Bel- ki de gerekte byle bir ds yoktu.
74
"KimbIlIr, belki de Billriye Tccari gibi olmak daha iyidir? Mekke'ye hi gitmeden oraya gitme arzusuyla yasa- mak.' AmaUrimile Tummim'ielinde tutuyordu ve bu iki ta yasli kralin gcn ve iradesini kendisine aktariyor- du. "Bir rastlanti sonucu -ya da bir isaret/ diye dsnd- buraya geldigi ilk gn ugradigi kahveye geldi. Hirsiz orada degildi. Patron bir bardak ay getirdi. 'Yenidenoban olabilirim,' dedi kendi kendine. "Ko- yunlara bakmayigrendim ve onlarin nasil bir sey olduk- larini unutamam kesinlikle. Ama belki de Misir Piramitle- rine gitme olanagimolmayacak bir dahahibir zaman. Yasli adamin ggsnde altin bir ggslk vardi ve benim. gemisimi biliyordu. Gerek bir kraldi, bir bilge kral.' Endls ovalariyla arasinda vapurla iki saatlik bir me- safe vardi ancak, ama kendisiyle Piramitler arasinda bir l vardi. Delikanli durumu bir baska aidan da grebilecegini dsnd: Aslinda simdi hazinesine iki saat daha az uzak- taydi. Bu iki saatlik menzile varmak iin asagi-yukan bir yil harcamis olsa bile. "Koyunlarimaneden kavusmakistedigimi ok iyi bili- yorum.Koyunlari oktandir taniyorum; insana fazja yk olmazlar ve sevebilirim onlari; hazinemi l gizliyor, ama l sevecek miyim,sevmeyecekmiyim, bunubilmiyo- rum.Hazineyi bulamayacakolursam, gene yurduma d- nebilirim, iste, hayat ihtiyacim olan parayi bir anda verdi bana ve gereken zamanim da var. yleyse neden olmasin?' Oanda iinde mthis bir rahatlama hissetti. Istedigi andatekrar obanlik yapabilirdi. Caninin ektigi anda kristal saticisi olabilirdi. Belki de dnya baska hazineler de gizliyordu, ama kendisi bir tek ds grms ve bir krala rastlamisti. Bu da herkesin basina gelmezdi. Kahvedenikarken ok mutluydu. Tccara mal sagla- yanmteahhitlerden birinin, kristalleri, l geen ker- vanlarla getirdigini animsamisti. Urim ile TummIm'i elle- rine aldi; bu iki tas sayesinde, iste yeniden hazinenin izini sryordu.
7 5
"Ben her zaman kendi Kisisel Menkibesini yasayanla- rin yanindayim," demisti yasli kral. Piramitlerin gerekten de ok uzakta olup olmadikla- rini grenmek iin ambara kadar yrse ne kaybederdi? 76
TRLTRLHAYVAN,TERVETOZ KO- kan bir binanin iinde oturuyordu Ingiliz. Artik buraya ambardemek olanaksizdi; tam anlamiyla bir hayvan ahi- riydi. 'Demekbtnmrmbyle bir yere ulasmak iin harcamisim,* diye dsnd, bir kimya dergisinin sayfalari- ni dalgin dalgin karistirarak. *On yil grenimden sonra bir hayvan ahirina ulastim.'' Amasrdrmekgerekiyordu. Simgelere inanmak ge- rekiyordu. Btn hayatinin, grdg grenimlerin bir tek amaci vardi: Evrenin konustugubiricik gerek dil bul- mak. Baslangita Esperanto dilini grenmis, ardindan din- leri incelemis ve sonunda simyaya merak sarmisti. Espe- rantoca konusmayibiliyordu, degisik dinlerin hepsini ek- siksiz anliyordu, ama henz bir simyaci degildi. Kuskusuz, birok nemli sorunu zmeyi basarmisti. Ama arastirma- lari yle bir evreye ulasmisti ki, bundan teye gitmesi ola- naksiz gibiydi. Herhangi bir simyaciyla iliski kurmak iste- mis, ancak bunda basarili olamamisti. Ne var ki, tuhaf in- sanlardi su simyacilar, kendilerinden baskasini dsnm- yorlar ve ona yardimci olmayi kabul etmiyorlardi,. Kimbi- lir, belki de Sihirli Tas'in1 -baska bir deyisle, Felsefe Ta- Si'nin- gizini kesfedememislerdi ve belki de bu yzden ses- sizlige gmlyorlardi? Felsefe Tasi'ni bos yere ararken, babasindan kalan ser- vetin bir blmnharcamisti. Dnyanin en bykk- tphanelerine gitmis, simyacilikla ilgili en nemli, en en- der kitaplari satin almisti. Bu kitaplardan birinde, nl bir 1 SJmyacilara gre madenim altnia rviren tas.. (fv.)
7 7
Arap simyacinin bundanyillar nce Avrupa'yi ziyaret et- tigini okumustu. Kitapta, bu Arap simyacinin iki yzyili askin bir sre nce, Felsefe Tasi'ni ve Ebed Hayat Iksi- ri'nI kesfettigini yaziyordu. Bu yk ingiliz'i etkilemisti. Amadostlarindan biri le yaptigi bir arkeoloji gezisinden sonra, olaganst gleri olan bir Arap'tan sz etmemis olsaydi, bunun da tipki tekiler gibi bir efsaneden baska bir sey olmadigini dsnecekti. "FayoumVahasi'nda yasiyor," demisti, "insanlar, ya- sinin iki yz yili astigini ve herhangi bir madeni, altina d- nstrme gcne sahip oldugunu sylyorlar." Kendinden geen Ingiliz mthis heyecanlanmisti. Bu- nunzerine, nceden yapmis oldugubtn anlasmalari bozdu, en nemlikitaplarini yanina aldi, ve iste disarida Sahra'yi geecek byk bir kervan hazirlanirken, kendisi simdi bir hayvan ahirina benzeyen ambarda bulunuyordu. Ve bu kervan AL-Fayoum'dan geecekti. "Su lanet olasica Simyaciyi mutlaka bulmaliyim,* diye dsnd Ingiliz. Ve hayvanlarin kokusu daha bir katlanilir oldu. Ingiliz'in bulundugu binaya antalar yklenmis bir Arap genci girdi ve onu selamladi. - Nereye gidiyorsunuz? diye sordu gen Arap. - le, diye yanitladi ingiliz; ve tekrar okumaya dal- di. Su anda kimseyle konusmak istemiyordu. Simyaci ken- disini kuskusuz sinavdan geirecegi iin on yil iinde g- renmis olduklarini animsamasi gerekiyordu. Arap gen de bjr ktsp ikartip okumaya basladi. Ki tap Ispanyolca yazilmisti. 'Bir sans,' diye dsnd Ingiliz Ispanyolcayi, Arapa'dan daha iyi konusuyordu ve bu de likanli da Fayoum'a gidecekse, nemli seylerle ugrajmad gi zamanlar yaninda sohbet edecek biri olacakti. 78
'OKGARIP/DIYDSNDDELIKANLI, yknnbasinda yer alan cenaze trenini yeniden /okur- ken. 'Kitabi okumaya baslayali neredeyse iki yil olacak br sre sonra, ama bu sayfalardan teye geemedim.' Yanin- da kendisine engel -olacak bir kral bulunmasa da, dikkatini kitapta toplayamiyordu. Amasimdi nemli bir seyi anli- yordu: Bir seye karar vermek baslangitan baska bir sey degildir. Insan bir seye karar verdigi zaman, karar verdigi sirada hi ngrmedigi, dsnde bile aklina gelmeyen bir yne dogru, siddetli bir akintiya kapilip gidiyordu. 'Haznemiaramayakarar verdigimde, bir billriye dkknindaalisacagim hi aklima gelmemisti,' diye d- snd, dsncesini dogrulamakiin. 'Ayni sekilde, bu kervan, almis oldugum bir karara uygun olabilir, ama g- zerghi bir gjz olarak kalacak her zaman.' Karsisinda, kendisi de bir kitap okumakta olan Avru- pali vardi. Sevimsiz bir adamdi: Ieri girdiginde kendisine kmseyerekbakmisti. Belki dost olabilirlerdi, ama Av- rupali hemen susmustu. Delikanli kitabini kapatti. Bu Avrupali ile arasinda herhangi bir benzerlik kurulmasina olanak verecek hibir sey yapmakistemiyordu. Cebinden Urimile Tummim' ikartip taslarla oynamaya basladi. Yabanci bir iglik atti: - Bir Urim ile bir Tummim! Delikanli taslari hemen cebine koydu. - Satilik degiller, dedi. - Pek bir sey etmezler, dedi Ingiliz. Alt tarafi iki ka- ya kristali, hepsi bu. Yeryznde milyonlarca kaya kristali
~79
var, ama wlayanlar iin, Urim ile Tummimbunlar. Dn- yanin bu blgesinde bulunduklarini bilmiyordum. -Bunlari bana bir kral armagan etti, dedi delikanli. Yabanci sasirip kaldi. Sonra elini cebine sokup titreye- rek iki benzer tas ikardi. -Bir kraldan sz ediyordunuz, dedi. -Sanki bir kralin bir obanla konusmayacagina ina- niyorsunuz, dedi delikanli. Bu kez konusmayi kendisi so- na erdirmek istiyordu. -Tamtersine. obanlar, kimsenin tanimak istemedi- gi bir krala saygi gsteren ilk insanlardir.1 Bu nedenle, krallarin obanlarla konusmasininolaganstbir yani yok. Vedelikanlinin sylediklerim iyi anlamamasindan e- kinerek ekledi: -Incil'de geer. Bu Urim ile bu Tummim *i yapmayi bu kitaptan grendim. Butaslar Tanri 'nin izin verdigi bi- ricik khinlik aralaridir. Rahipler altindan bir ggslkte tasirlardi bunlari. Delikanli birden buradaolduguiin mutluhissetti kendini. "Belki de bir isarettir bu," dedi Ingiliz, sanki yksek sesle dsnyormusasma. -Size isaretlerden kim sz etti? Delikanlinin ilgisi her an giderek artiyordu. -Hayatta, her sey isarettir, dedi Ingiliz, okumakta oldugudergiyi kapatarak. Evren, herkesin anlayacagi bir dilde varolmustur, ama insanlar unutmusturbu dili. BIr- ok seyle birlikte bu Evrensel Dil*i ariyorum ben. Bu yz- den buradayim.nkbu Evrensel Dil'i bilen birini bul- mamgerekiyor. Bir Simyaci. Konusmaambaryneticisinin araya girmesiyle kesil- 1 Matta Inciti'nm 2 Babinda sz fdilcn mneccimlere (obanlara) gnderme yapiliyor. Mctnidc gren "bir kral* ne IM Prygambr rdir. (ev.)
80
-Sizlerin talihiniz var, dedi sisko Arap. Bu gleden sonra bir kervan y ola ikiyor Al-Fayoum iin. -Ama ben Misir'a gidecegim, dedi delikanli. -Ai-Fayoumda Misir'dadir, diye yanitladi sisman adam. Tuhaf bir Araplik var sende! Delikanli aslinda Ispanyol oldugunu syledi. Ingiliz sevindi buna: Arap gibi giyinmis de olsa, hi degilse bir Avrupaliydi. -Isaretleri Talih" diye tanimliyor adam, dedi Ingiliz, sisko Arap disari ikinca. Becerebilsem, 'talih' ve 'rastlan- ti* szckleri zerine byk bir ansiklopedi yazardim. Ev- rensel Dil bu szcklerle yazilir. ,Sonrakonusmayisrdrdler. Ingiliz, delikanliya kendisini elinde Urim ile Tummim'le bulmasinin bir rast- lanti olmadigini syledi. Ona, onun da Simyaciyi aramaya gidip gitmedigini sordu. -Ben br hazine aramaya gidiyorum, diye yanitladi delikanli ve bunu syledigine hemen pisman oldu. AmaIngiliz onun bunu sylemesine pek nem vermI- yormusgibi grnyordu. -Bir bakima ben de, dedi. -Amaben simyaninne anlama geldigini bile bilmi- yorum,diye ekledi delikanli, ambar yneticisinin kendile- rini disaridan agirdigi sirada.
* Simyaci81/6
"BENKERVANBASIYIM,"DEDIUZUN SAKAL- li, siyah gzl br adam. Kilavuzluk ettigim herkesin ze- rinde lm ve kalim hakkimvardir. nk l, erkekleri bazen ildirtan kaprisli kadina benzer. Ortalikta ikI yze yakin insan ve bunun iki kati kadar da hayvan vardi. Hecin develeri, atlar, katirlar, kuslar. Ka- dinlar ve ocuklar da vardi ve birok Insan belinde kili ya da omzundauzun namlulusilah tasiyordu. Ingiliz'in ya- ninda ii kitap dolu bir yigin yolculuk sandigi vardi. Alan- da bir harrangrra ki demeyin gitsin. Dogal olarak, Ker- van Basi herkesin iyice anlamasi iin ayni sylevi birka kez tekrarladi: -Burada her milletten insan var ve bu insanlarin y- reginde trl esitli tanri var. Benim tek Tanrim Allah'tir ve Allah adina yeminederim ki l bir defa daha alt et- mekiin, elimden gelen her seyi ve en iyisini yapacagim. Ammave lakin, herkesin, inandigi Tanri adina btn kal- biyle yeminetmesini istiyorum ki bana her zamanbil- kayd--sart itaat edecektir. Zira, lde itaatsizligin anlami lmdr. Kalabalikta bogukbir fisiltidir gitti. Herkes kendi tanrisinin tanikliginda mirildanarak yemin ediyordu. Deli- kanli Isa iin yemin etti. Ingiliz agzini amadi. Mirilti basit bir yeminden daha uzunsrd, insanlar Tanri'nm esirge- mesi iin de dua ediyorlardi. Uzunuzun bir boru aldi ve herkes binitlerine birfdi. Delikanli ile Ingiliz binit olarak deve satin almislardi, bu yzden hayvanlara binmekteepeyce zorlandilar. Delikan- li, agir kitap sandiklari yklenmis olan Ingiliz'in devesine acidi. 82
-Rastlanti yoktur, dedi Ingiliz, ambarda baslamis ol- duklari konusmayi srdrerek. Buraya gelmemebir arka- dasim sebep oldu, nk bu arkadasim bir Arap taniyordu ki bu Arap... Amakervan yola koyulduve anlattiklarini duymak olanaksizlasti. Delikanli neyin sz .konusu oldugunu ok iyi biliyordu: Bir seyi bir baska seye baglayan, kendisini oban olmayaynlendiren, ayni ds birka kez grmesi- ne, Afrika'ya yakin bir kente gelmesine, bir alanda bir kra- la rastlamasina, bir hirsiz tarafindan soyulmasina ve bunun sonucu olarak da bir billriye tccariyla tanismasina, vb... yol aan gizemli bir zincir, gizemli bir bag. 'insan, hayaline yaklastika, Kisisel Menkibe daha ok gerek yasama nedeni oluyor,* diye dsnd delikanli.
Kervan,gndogusu ynndeyola koyuldu. Gn bo- yu yol aliyor, gnes azginlasmaya baslayinca mola veri- yor, sonra gnes inmeyebaslayinca tekrar yola koyulu- yorlardi. Delikanli, zamaninin ogunu kitap okumakla ge- iren Ingiliz'le pek konusmuyordu. Bu nedenle, lde ilerleyen insan ve hayvanlari sessiz- ce gzlemlemeyekoyuldu. Yola iktiklari gne gre simdi her sey farkliydi. O gn bir hay huy, bagirip agirma, k- k ocuklarin ziriltilari, at kisnemeleri birbirine karisi- yor ve bu kargasanin iinde rehberlerle tccarlarin sabirsiz komutlari duyuluyordu. Amalde, srekli esen rzgr ve hayvanlarin ayak seslerinden baska bir sey yoktu. Rehberler bile artik kendi aralarinda konusmuyorlardi. -Su grdgn kumenginliklerini birok kez getim daha nce, dedi bir aksam bir deveci. Ama l ylesine ge- nis ve ufuk ylesine uzaklarda ki, insan kendini kck hissediyor ve susuyor, agzini aamiyor. Simdiyekadar hi l gentemis olmasina karsin, de- vecinin ne demek istedigini anladi delikanli. nk ne za- manbir denize ya da bir atese baksa, doga olaylarinin son- I
8 3
suzluk ve gcnn derinliklerine dalip agzini amadan sa- atler geirebilirdi. 'Koyunlardan, kristallerden ok sey grendim,' diye dsnd."Ayni sekilde lden de birseyler grenebilirim. nkhemdaha yasli, hem daha bilge.' Rzgr durmadanesiyordu. Tarifa'da, surlarin zerin- de oturdugu sirada yzndehissettigi rzgarin bu rzgar oldugunuanimsadi. Belki de ayni rzgr, su anda su ve yi- yecek pesinde Endls kirlarinda dolasan koyunlarin y- nnoksayarak geiyordu. *Artik benim koyunlarim degiller,* diye dsnd, ger- ek bir zlem duymaksizin.'Baska bir obana alistilar ve kuskusuzunuttular beni. Bylesi ok iyi. Koyunlar gibi dolasmayaalismis kimse, ayrilik vaktinin gelecegini her zamanbilir.' Sonra tccarin kizini animsadi: Hi kuskusuz oktan evlenmisti kiz, bundan emindi. Belki de bir patlamis misir sancisiyla, ya da okuma bilen ve ona olaganst ykler anlatmayi beceren bir baska obanla. Herhalde bunlari be- cerebilen yalnizca kendisi degildi. Ama bu nsezi iini al- tst etti. Kendisi de, kimbilir btn insanlarin gemisine ve simdisine taniklik eden su nl Evrensel Dil'i gren- mekteydibelki? "nseziler," derdi annesi sik sik. nsezi- lerin, iinde btn insan hayatlarinin bir btn olustura- caksekilde birbirine baglandigi hayat irmaginin evrensel akisina ruhun yaptigi ani dalislar oldugunu anlamaya bas- lamisti: yle ki, her sey yazili oldugu iin, her seyi bilebi- lirdik. - Mektup, dedi, Billriye Tccarini dsnerek.
l kimi yerde kumlarla, kimi yerde de taslarla kap- liydi. Kervan bir tas ktlesiyle karsilasinca evresini dolasi- yordu;tas yigimyla karsilasinca bu yiginlarin sinirini izli- yordu.Deve ayaklarina ince gelen kumla karsilasinca, ku- mundaha saglam oldugubir geit araniyordu. Kimi za- man,tuzla kapli kurumus gl yataklariyla karsilasiyorlar-
84
di. Hayvanlar zorlaniyor, bunun zerine deveciler asagi at- layip hayvanlara yardimediyorlardi. O zaman, ykleri kendi sirtlarina alip tehlikeli yeri getikten sonra hayvan- lara yeniden yklyorlardi. Bir rehber lrse ya da hasta- lanirsa, deveciler onun yerini doldurmak iin kendi arala- rinda kura ekiyorlardi. Amabtn bunlarin bir tek nedeni vardi: Hep ayni hedefi amaladigi iin, kervanin bunca dolasmasinin pek bir nemi yoktu.Btnengeller asilinca, vahanin hangi yndebulundugunugsteren yildizi karsisinda buluyor- du. Ve insanlar sabahin erken saatlerinde gkyznde pa- rildayan bu yildizi grnce, onun kendilerine kadinlarin, suyun, palmiyelerin ve hurmalarin bulundugu yeri gster- digini biliyorlardi. Bunlari bir tek Ingiliz fark etmiyordu: ogunluklakitaplarindan birini okuyor oluyordu. Delikanlinin da yolculugunilk gnlerinde okumayi denedigi bir kitabi vardi. Ama o, k-ervani gzlemlemeyi, rzgrin sesini dinlemeyi ok daha ilgin buluyordu. De- vesini daha iyi tanimayi grenip de ona yakinlik duymaya baslar baslamaz, kitabi bir yana atti. Bununla birlikte bir bosinanci da vardi: Bu kitabi ne zaman asa, nemli bir in- sana rastlayacagini dsnyordu. Sonunda,srekli olarak yaninda giden bir deveciyle dost oldu. Aksam konaklamalarinda, atesin evresinde din- lenirken, ona obanlik yaptigi sirada basindan geen ilgin olaylari anlatiyordu. Devecibu sohbetlerden birinde onakendi hayatini anlatmaya basladi. -El-Kairoumyakinlarindaki bir kydeoturuyor- dum,dedi. Bir bostanim, ocuklarim ve lmmekadar degismeyecekbir hayatim vardi. Bir yil rn her zaman- kinden daha bol oldu, biz de Mekke'ye gittik ve bylece o zamanakadar yerine getirmemis oldugum bir farizami eda etmis oldum. Artik gnl rahatligiyla lebilirdim ve ld- gmiin de mutlu olurdum.
8 5
Bir gn yer titremeye basladi ve kabaran Nil, yatagin- dan tasti. O zamana kadar yalnizca baskalarinin basina gel- digini sandigim sey benim de basima geldi. Komsularim, sel yznden zeytin agalarim yitireceklerinden korktular; karimocuklarinin sulara kapilip gitmesinden korktu. Ben de sahip olmayi basardigim seylerin yok olacagi d- sncesiyle korkuya kapildim. Amaaresi yoktu bunun. Topraktan elde edilecek bir sey kalmamisti artik, ben de yasamak I i baska bir are aradim. Simdi devecilik yapiyorum. Amabusayede Al- lah'in kelmini anlayabildim: Kimse bilinmezden korkma- mali, nk herkbs istedigi ve ihtiya duydugu seyi ele ge- irebilir. ister hayatimiz, ister ekin tarlalarimiz olsun, sahip ol- dugumuzseyleri yitirmekten korkariz. Ama hayat hikye- miz ile dnya tarihinin ayni El tarafindan yazilmis oldugu- nuanladigimiz zaman, bunuanar anlamaz, bukorku uup gider. 86
BAZEN,AKSAMKONAKLAMALARINDA KER- vanlar karsilasiyorlardi. Sanki her sey bir Yce El tarafin- dan yazilmisgibi, bir kervanin gereksinim duydugusey tekindebulunuyordu.Deveciler kumfirtinalari konu- sunda birbirlerine bilgi veriyorlar; atesin evresinde topla- nip lle ilgili ykler anlatiyorlardi. Kimizaman,yzleri peeli gizemli insanlar da geli- yordu:Kervanlarin izledigi yolu gzetleyen bedevilerdi bunlar. Soyguncular, asi kabileler konusunda bilgi veriyor- lardi. Koyu renkli cellabyalarina1 ve yalnizca gzlerini aikta birakan kefyelerine sarinmis olarak, sessizce gelip sessizce gidiyorlardi. Bugecelerden birinde, atesin nnde oturan delikanli ile Ingiliz'in yanina deveci de geldi. -Kabileler arasinda savas sylentileri var, dedi. birden sustular. Gen ispanyol, kimse agzini aip bir sey sylememesine karsin, ortaligi bir korku sardigini fark etti. Szsz dili, Evrensel Dil'i bir kez daha anliyor- du. Bir sre sonra tehlike olup olmadigini sordu Ingiliz. -le girenkimse iin geri dns yoktur, diye ya- nitladi deveci. Geride1 dnemedigine gre, aresi yok, en iyi nasil ilerler, o yolu bulacaktir. Tehlike de dahil olmak zere gerisini Allah bilir. Veszn gizemli "Mektup!" szcgyle bitirdi. - Kervanlaradaha ok dikkatetmelisiniz, dedi deli- kanli Ingiliz'e, deveci yanlarindan ayrilinca. Dolambali bir yol Izliyorlar, ama hep ayni noktaya gidiyorlar. 1 Kuzey Afrika'da erkek ve kadinlarin giydikleri uzun kollu, balikli giysi. (rv.) 2 Araplarda, erkeklerin pf kll bjr rt j . (rv.)
87
-Siz de dnya konusundadaha oksey okumalisi- niz, diye yanitladi Ingiliz. Kitaplar tipki kervanlara ben- zerler.
Uzuninsan ve hayvan dizisi bundan sonra daha hizli ilerlemeye basladi. Artik sessizlik yalnizca gndzleri ege- mendegildi. Aksamlari, insanlarin sohbet etmek iin ates basinda toplanmaya alistiklari saatte de yavas yavas sessiz- lik hkm srmeyebasladi. Bir gn kervan basi, geceleyin dikkat ekmemekiin ates yakilm amasina karar verdi. Bununzerine yolcular, smemekiin hayvanlarin olusturdugu bir emberin ortasinda hep birlikte uyumaya basladilar. Kervan basi ayrica konak yerinin evresine gz- cler koydu. Bugecelerden birinde, bir trl uyuyamayan Ingiliz. gidip gen Ispanyolu buldu; birlikte, yakinlardaki kumul- larda gezdiler. Dolunay vardi. Delikanli btn hayat y- ksnIngiliz'e anlatti. ingiliz, delikanlinin alismaya baslamasindan sonra her gndaha bir gelisen billriye dkkni evresine zel bir ilgi gsterdi. -Her seyi temelkural ynlendiriyor, dedi. Buna simyadaEvrenin Ruhuadi verilir. Btn kalbimizle bir sey istedigimiz zaman, Evrenin Ruhu'na dahayakin olu- ruz. Olumlu bir gtr. Ayrica, bunun insanlara zg bir ayricalik olmadigini syledi: Ister bir maden, ister bir bitki, Ister br hayvan ya da dsnce olsun, yeryznde bulunan her seyin bir ruhu vardi. -Topragin altinda ve zerinde bulunan her sey dur- madandegisir, nk toprak canlidir ve bir ruhu vardir. Bizler bu Ruh'unbir parasiyizdir ve onun bizim yarari- miza alistigini ok az biliriz. Billriye dkkninda, vazo- larin da sizin basariniza katkida bulunduklarini anlamalisi- niz. 88
Delikanli, ayi ve beyaz kumlari seyrederek bir sre konusmadi, -lde ilerleyen kervani gzlemledim, dedi sonun- da. Kervan ve l ayni dili konusuyorlar; l, kervanin ilerlemesine bu nedenle izin veriyor. Kendisiyle kusursuz bir esuyum iinde olup olmadigini anlamak iin, kervanin her adimini hissediyor; ve durum byleyse, kervan vahaya ulasacaktir. Ama, iimizden biri ne kadar cesur olursa ol- sun, bu dili anlamayacak olsaydi, daha ilk gn lrd. Birlikte ayisigini seyretmeyi srdrdler. -Simgelerin bys, diye srdrd konusmayi deli- kanli. Rehberlerimizin, ln isaretlerini nasil okuduklari- ni, kervanin ruhununln ruhuylanasil konustugunu grdm. Bir sre sonra Ingiliz konusmaya basladi: -Gerekten de kervana biraz daha dikkat etmeliyim, dedI sonunda. -Ben de kitaplarinizi okumaliyim, diye yanitladi de- likanli.
8 9
TUHAFKITAPLARDIBUNLAR.CIVADAN, tuzdan, ejderhalardan ve krallardan sz ediyorlardi, ama o hibir sey anlamiyordu. Ne var ki, sanki btn kitaplarda srekli tekrarlanan bir dsnce var gibiydi: Her sey bir ve tek seyin belirtisidir. Bukitaplardan birinden, simyanin en nemli metni- nin yalnizca birka satirdan olustugunu ve bir zmrt ze- rine yazili oldugunu grendi. -Zmrtlevha, dedi Ingiliz, arkadasina bir ey g- rettigi iin gurur duyarak. -Amayleyse neden bu kadar ok kitap var? -Bu birka satiri yorumlamak iin, dedi Ingiliz. As- linda kendisi de bu yanita tam olarak inanmis degildi. Delikanlinin en ok ilgi duydugu kitapta, nl simya- cilarin yasamykleri yer aliyordu. Btn yasamlarini, la- boratuvarlarinda madenleriaritmayaadamis insanlardi simyacilar; bir madenyillarca ateste pisirilecek olursa, kendine zg btn niteliklerinden kurtulacagina ve onun yerine geriye Evrenin Ruhu'nun kalacagina inaniyorlardi. Bu YceNesne, simyacilarin yeryznde bulunan her seyi anlamalarina olanak sagliyordu. nk buYceNesne, btnnesnelerin kendi aralarinda iletisim kurmalarini sag- layan dildi. Byk Marifet ya da Byk Yapit adini ver- dikleri bu bulgu iki paradan olusuyordu: Sivi ve kati. -Bu dili anlamak iin, insanlari ve simgeleri gzlem- lemekyeterli degil midir? diye sordu delikanli. -Herseyi basitlestirmek gibi bir saplantiniz var, di- ye yanitladi Ingiliz, fkeyle. Simya ciddi bir istir. Srecin btnevrelerini statlarin grettikleri gibi izlemek zorun- ludur.
90
Delikanli, BykYapit'in sivi kesimine Ebed Hayat iksiri adi verildigini ikardi. Bu iksir yalnizca btn hasta- liklari iyilestirmekle kalmiyor, ayni zamanda simyacilarin yaslanmalarina engel oluyordu. Kati kesimine Felsefe Tasi adi veriliyordu. -Felsefe Tasi'ni bulmak yle kolay bir is degildir, dedi Ingiliz. Simyacilar, madenleri aritan atesi gzlemle- mekiin yillarca laboratuvarlarma kapaniyorlardi. Atese bakmayakendilerini ylesine veriyorlardi ki, vicdanlarin- da, dnyaninbtn fani degerlerinden kurtulup ariniyor- lardi. Ve sonunda, bir gn, madenleriaritmanin aslinda kendilerini arindirmak oldugunu anliyorlardi. Delikanli o zaman Billriye Tccarini animsadi. Bill- riye Tccari, ikisini de kt dsncelerden kurtardigi iin, kristal vazolari temizlemenin iyi bir sey oldugunu syle- misti. Giderek, simyanin gndelikyasamdan grenilmesi gerektigine inaniyordu delikanli. - stelik, diye yeniden konusmayabasladi Ingiliz, Felsefe Tasi'nm tam anlamiyla olaganst bir zelligi var- dir. Bykbir adi madenktlesini altina evirmek iin kckbir parasi yeter. Oandansonra, delikanlinin simyaya olan ilgisi iyice byd.Biraz sabirla, her seyi altina dnstrebilecegini dsnyordu.Bunubasarmis olan insanlarin yasamyk- lerini okudu: Helvetius, Elias, Fulcanelli, Geber. Byleyi- ci yklerdi bunlar: Hepsi kendi Kisisel Menkibe'lerini so- nunakadar yasiyorlardi. Yolculuklar yapiyorlar, bilginler- le bulusuyorlar, inansizlarin gzlerinin nnde mucizeler yaratiyorlar ve Felsefe Tasi ile Ebed Hayat Iksiri'ni elle- rinde bulunduruyorlardi. Amakendisi, Byk Yapit'a ulasma yntemini gren- meyekalkisinca, tam anlamiyla sasirip kaliyordu. Bu ko- nuda, desenlerden, sifreli bilgilerden, anlami karanlik me- tinlerden baska bir sey yoktu.
,- Nedenanlasilmasi bunca g bir dil kullaniyorlar? diye sordu bir aksam Ingiliz'e delikanli.
9 1
Bu arada Ingiliz'in olduka keyifsiz grndgn fark etti, sanki kitaplarini zlemis gibi. - Anlamakiin yeterince sorumluluk duyanlarin, yalnizca bunlarin anlayabilmeleri iin, diye yanitladi Ingi- liz. Herkesin kursunualtina dnstrmeyekalkistigini dsnnbiraz. Bir sre sonra altinin hibir degeri kalmaz- di. Yalnizca, inati insanlar, direnli arastirmacilar Byk Yapit'i gereklestirmeyi basarabilirler. ln ortasinda bulunusumunnedeni de bu iste. Sifreleri zmeme yardim edecek gerek bir simyaciyi bulmak iin. - Bukitaplar ne zaman yazildilar? diye sordu deli- kanli. - Birka yzyil nce. - Osiralar, basimevi yoktu henz. Simya bilgisine herkesin ulasmasi olanaksizdi. Peki, bu tuhaf dilin, bu sim- gelerin amaci ne? Bu diretmeye karsin, soruyu yanitlamadi Ingiliz. Bir- ka gndr kervani dikkatle gzlemledigini ve yeni bir sey kesfetmedigini syledi. Ancak bir sey fark etmisti: Gide- rek savastan daha ok sz ediliyordu. 92
BIR GNDELIKANLI,KITAPLARINI INGILIZ'E geri verdi. -Epeyce birseyler grendiniz m bari? diye sordu In- giliz, sabirsiz bir merakla. Sava? korkusundan kurtulmak iin birisiyle konusmaya gereksinimi vardi. -Evrenin bir ruhu oldugunuve buruhu anlayan kimsenin nesnelerin dilini anlayacagini grendim. Birok simyacinin kendi Kisisel Menkibe'sini yasadigini ve sonun- da Evrenin Ruhu'nu, Felsefe Tasi'ni, Ebed Hayat Iksiri'ni kesfettiklerini grenim. zellikle de, bu seylerin ok basit oldugunu ve bir zmrtnzerine yazilabileceklerini grendim. Ingiliz hayal kirikligina ugradi. Yillar sren grenim, bylsimgeler, glkle grenilen szckler, laboratu- var aletleri, bunlarin hibiri delikanliyi etkilememisti. 'Bu seyleri grenemeyecek kadar yontulmamis bir ruhu olma- ~ h/ diye dsnd. Kitaplarini alip devenin semerine asili duran antalari- na koydu. -Gidip kervaninizi gzlemlemeyi srdrn, dedi. Si- zin kervan da nemli bir sey gretmedi bana. Delikanli, ln sessiz enginligini, hayvanlarin yrr- kenkaldirdiklari kumu seyretmeye koyuldu."Herkesin kendine grebir grenmetarzi var,' diye tekrarliyordu kendi kendine. "Onun grenmetarzi benim grenmetar- zim degil; benim grenme tarzim, onun tarzi degil. Ama o da, ben de kendi Kisisel Menkibe'mizi ariyoruz; bu -yz- den ona saygi duyuyorum/
93
KERVAN,ARTIKHEMGECE,HEMDE GN- dz yol aliyordu. Yzleri peeli ulaklar giderek daha sik gelmeyebaslamisti. Simdilerde delikanliya arkadas gibi davranan deveci, kabileler arasinda savas iktigini syle- misti. Vahaya vaktinde varabilirlerse talihli sayilirlardi. Hayvanlarbitkin dsms, insanlar giderek sessizles- mislerdi. Sessizlik geceleyin daha rktcyd. zellikle de bir devenin bozlamasi (daha nce, alt tarafi bir deve bozlamagiydi) ortaliga korku saldigi zaman: Bir saldiri isa- reti olabilirdi. Nevar ki, savas tebdilinden oka etkilenmis gibi g- rnmyordudeveci. -Yasiyorum, dedi delikanliya, aysiz ve kamp atessiz bir gece, hurma yerken. Ve bir sey yerken yemekten bas- ka bir sey dsnmem.Yrdgmzamanda yryece- gim, hepsi bu. Savasmak zorunda kalirsam, lm su gn ya da bu gn gelmis viz gelir tiris gider. nk ben ne ge- miste, ne de gelecekte yasiyorum. Benim yalnizca simdim var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman simdide yasa mayibasarabilirsen, mutlu bir insan olursun. lde haya oldugunu, gkyzndeyildizlar oldugunu ve insan hayati ntn znde bulundugu iin kabile muhariplerinin savastik larim anlayacaksin. O zaman hayat bir bayram, bir senli1 olacak, nk hayat yasamakta oldugumuz andan ibaretti ve sadece budur. -v iki gece sonra, uykuya dalmakzereyken, yry ynlerini gsteren yildiza bakti delikanli. Sanki ufuk bira; daha yaklasmis gibiydi, l '.n zerinde yzlerce yildiz var di. 94
95 Orasi vaha, dedi deveci. yleyse niin hemen gitmiyoruz oraya? nk uyumamamizgerek.
GNESUFUKTANYKSELMEYE BASLAR-. ken gzlerini ati delikanli. Karsisinda, geceleyin kk yildizlarin parildadigi yerde, btn l yzeyini kaplayan hurma agaci dizileri uzaniyordu. - Sonundageldik! diye haykirdi, uykudan uyanw In- giliz. Amadelikanli agzini amadi. ln sessizligini gren- misti; karsisinda duran hurma agalarina bakmakla yetin- di. Piramitlere ulasmak iin nnde hl uzun bir yol var- di; ve bu sabah, bir gn, bir anidan baska bir sey olmaya- cakti onun iin. Ama simdi, simdiki andi, devecinin sz- n ettigi bayramdi; bu ni gemisin dersleri ve gelecegin dsleriyle birlikte yasamaya alisiyordu. Bir gn, bu bin- lerce hurma agacinin grnts yalnizca bir ani olacakti. Amabu anda, onuniin glgeyi, suyu ve savasa karsi bir sigmagi simgeliyordu. Ayni sekilde, bozlayan bir deve bir tehlike isaretine dnsebilir, hurma agaci dizileri de bir mucize yansitabilirdi. "Evrenin birden ok dili var,' diye dsnd. 96
'ZAMANHIZLANDIKAKERVANLAR DA hizlaniyor,* diye dsnd Simyaci, yzlerce insan ve hay- vanin Vaha'ya geldigini grerek. Vaha sakinleri bagira a- gira yeni gelenleri karsilamaya kostular. Kalkan toz, l gnesini glgeliyor; yabancilari gren ocuklar sevinten havaya siriyordu. Simyaci, kabile reislerinin kervan basi- nin yanmagittiklerini ve hep birlikte gizli bir toplantiya oturduklarini fark etti. Amabunlarinhibiri ilgilendirmiyordu Simyaciyi. Dahance de nice insanlarin gelip nicelerinin gittigini gr- mst; Vahave ln sessizligini hibir sey bozamamisti. Rzgrinetkisiyle biim degistiren bu usuz bucaksiz kumlardataban tepen krallar ve dilenciler grmst; ama ocukkengrdgkumlardanfarkli degildi bu kumlar. Her seye karsin, sari topraktan, lacivert gkyznden son- ra, hurma agalarinin yesilinin gzlerinin nnde belirdi- gini gren yolcularin hissettikleri nesenin birazini yregi-" nin derinliklerinde duymasina engel olamiyordu. "Belki de Tanri, l, insanlar hurma agalarini g- rnce sevinsinler dye yaratti,' diye dsnd. Ardindandahagndelik sorunlarla ilgilenmeye karar verd. Bildigi gizlerin bir blmn gretecegi insanin bu kervanla geldigini biliyordu. Isaretler bunun haberini ver- misti. Bu adami henz bilmiyordu, ama deneyimli gzleri onugrdkleri anda taniyacaklardi. Bunun da, daha nce- ki tilmizi kadar yetenekli olacagim umuyordu. "Bu seyler neden mutlaka agizdan kulaga aktariliyor, dogrusubilmiyorum/diye dsnd. Bunlarin gerek giz- ler olmasindan degildi hi kuskusuz: Tanri kendi gizlerini btnyaratiklara zgrce aiyordu.
Simyan97/7
Onagre bununbir tek aiklamasi vardi: Kuskusuz bunlar Saf Hayat'in paralari olduklari ve Saf Hayat'i re- sim biiminde ya da sz halinde kavramak ok g oldugu iin, bu seyleri bu sekiide aktarmak gerekiyordu. nkinsanlar resimlerin ve szcklerin bysne kapilip sonunda Evrenin Dili'ni unuturlar.
* 98
YENIGELENLERHEMENAL-FAYOUM KABI- le seflerinin huzuruna ikarildilar. Delikanli grdklerine inanmaktaglk ekiyordu: Birka hurma agaciyla evri- li bir kuyunun (bir tarih kitabinda okudugu bir betimle- meyegre) yerine, Vaha'nin herhangi bir Ispanyol kyn- den ok daha bykoldugunu gryordu. Vaha'da yz kuyu,elli bin hurma agaci ve hurma agalarinin arasina dagilmis ok sayida adir vardi. -Sanki Bin Bir Gece, dedi, Simyaciyi hemen grmek iin sabirsizlanan Ingiliz. evrelerini hemenocaklar sardi: Binek hayvanlari- na, develere, gelen insanlara merakla bakiyorlardi. Erkek- ler, gelenlerin savas isaretlen grp grmediklerini gren- mekistiyorlar; kadinlarsa tccarlarm getirdigi kumas ve degerli taslar iin ekisiy >r!ardi. ln sessizligi arlik uzak bir hayl gibiydi; herkes, sanki ruhlar dnyasindan ayrilip insanlarin dnyasina gelmis gibi, durmadan konu- suyor, glyor ve girtlak paraliyordu Insanlar neseli ve mutluydular. Deveci, nceki gece alman nlemlere karsin, sakinleri- nin ogunlugu kadinve ocuklardan olustugu iin, lde vahalarin her zaman tarafsiz topraklar sayildigini aikladi delikanliya. Eki taraim da kendi vahalari vardi; bu nedenle n kumlarindabirbirlerini bogazlayan savacilar, birer siginak saydiklari vahalarin huzurunu bozmuyorlardi. Kervanbasi, biraz g de olsa adamlarini ve yolcuiari bir araya toplayip kendilerine bilgi verdi. Kabileler arasin- daki savas bitinceye kadar burada kalacaklardi. Yolcular, ziyareti olarak Vaha saktniennin adirlarina konuk edile- cekler, kendilerine en Iy ye. ier verilecekti. Geleneksel ko-
9 9
nukseverligin yasasi byleydi. Sonra, aralarinda kendi n- betileri de olmak zere herkesin, silahlarini kabile reisle- rinin grevlendirdigi adamlara teslim etmelerini istedi. - Savasin kurallari byle, diye aikladi. Bylece mu- haripler, vahalari siginak olarak kullanamazlar. ingiliz'in, ceket cebinden krom kapli bir tabanca i- kartip silahlari toplamakla grevli adama teslim ettigini gren delikanlinin saskinliktan agzi aik kaldi. - Tabancayla ne isiniz var? diye sordu delikanli. - insanlarin kararsiz kalmamalari konusunda bana yardimci olmasi iin, dedi. Arayisi sona ermis oldugu iin mutluydu. Delikanliya gelince, o hazinesini dsnyordu. Haya- line yaklastika, isler daha glesiyordu. Yasli kralin 'ace- mi talihi' adini verdigi sey artik olmuyordu. Simdi, kendi Kisisel Menkibe'sinin pesine dsms kimse iin diretme ve cesaret sinavinin sz konusu oldugunu biliyordu. Bu ne- denle acele etmemeli, sabirsizlik gstermemeliydi. Yoksa Tanri'nm yoluna dizdigi Isaretleri gremeyebilirdL 'Onlari yoluma Tanridizdi,' diye dsnd, kendi kendine sasarak. Simdiye kadar, isaretleri bu dnyaya ait birseyler olarak grmst. Yemek yemekya da uyumak gibi, ask ya da is aramaya ikmak gibi. Ama bunun, kendi- sine yapmasi gerekeni gstermek iin Tann'nm kullandigi bir dil olabilecegini hi dsnmemisti. 'Sabirsiz olma,* diye tekrarladi, kendi kendine. "Deve- cinin dedigi gibi, yemek zamani gelince yemegi ye. Yr- me zamanigelince yr.'
Ilk gn, aralarinda ngiiz de olmak zere, yorgunluga teslim olan herkes uyudu. Delikanli, asagi yukari kendi yasinda bes ocukla birlikte biraz uzaktaki bir adirda ka- liyordu. l ocuklariydi bunlar, bykkentleri merak ediyorlardi. Delikanli obanlik yaptigi dnemi anlatti; In- giliz girdigi sirada, billrive dkkni servenini anlatmaya baslamak zereydi.
100
-Btn sabah sizi aradim, dedi, arkadasini disari i- kartirken. Simyacinin yerini bulmama yardimci olmalisi- niz. Onuilkin kendi olanaklariyla bulmayi denediler. Bir Simyaci, hi kuskusuz Vaha'nin teki sakinlerinden daha degisik yasiyor olmaliydi; byk bir olasilikla adirinda srekli yanan bir ocak vardi. Uzun uzun. dolastiktan son- ra, Vaha'nin onlarin dsndgnden ok daha genis oldu- gunu ve yzlerce, yzlerce adir bulundugunu anladilar. -Neredeyse btn bir gn yitirdik, dedi ingiliz, ar- kadasiyla birlikte Vaha'daki bir kuyunun yanina oturur- ken. -Sormak belki daha iyi olur, dedi delikanli. Ingiliz, Al-Fayoum'da oldugunu kimseye belli etme- mekistiyordu, bu nedenle karar veremedi. Sonunda, bo- yun egdi ve Arapayi kendisinden daha iyi konusan deli- kanlidan gerekeni yapmasini istedi. Delikanli, bunun ze- rine, koyun derisinden tulumunu doldurmak iin kuyuya gelen bir kadina yaklasti. -Aksamserifleriniz hayirli olsun ya hatun! Bu vaha- da yasayan bir Simyaci var, nerede oturdugunu grenmek isterdim, dedi. Kadinbyle birini hi duymadigini syledi ve hemen uzaklasti. Bununla birlikte, siyah giysiler giymis kadinlarla konusmayakalkismamasi konusunda dauyardi delikanli- yi, nk evli kadinlardi bunlar. Gelenege saygi gstermek zorunluydu. Ingiliz byk bir hayal kirikligina ugramisti. Demek bu yolculugu bosu bosuna yapmisti. Arkadasi da zlms- t buduruma. Ingiliz de kendi Kisisel Menkibe'sinin pe- sinden gidiyordu. Ve bir Insan bunu yapiyorsa, btn Ev- ren, onun aradigini bulmasina yardimci olmak ister: Byle sylemisti yasli kral. Onun yanilmasi olanaksizdi. -Simdiye kadar burada simyacilardan sz edildigini hi duymadim,dedi delikanli. Yoksa size yardimci olmak Isterdim.
10 1
ingiliz'in gzleri parladi. -Elbette yle, diye haykirdi. Belki de burada bir simyacinin kim oldugunu bilmiyordu. Siz, kyde has taliklari kimin iyilestirdigini sorun en iyisi. Siyah giyinmis birka kadin su ekmekiin kuyuyj geldiler, ama Ingiliz'in stelemesine karsin delikanli onlar- la konusmadi. Sonunda bir erkek geldi. -Kydehastaliklari iyi eden birini taniyor musu- nuz? diye sordu ona delikanli. -.Btnhastaliklari Allah iyi eder, diye yanitladi adam.Bu yabancilardan aika korkmustu. Siz ikiniz b- yc ariyorsunuz. VeKur'an'dan birka ayet okuduktansonra yoluna gitti. Bir baska adam geldi. Daha yasliydi, elinde sadece k- k bir kova vardi. Delikanli ona da ayni soruyu sordu. -Onungibi bir adami neden ariyorsunuz? diye sor- du Arap, yanit olarak. -nk suradaki dostum, bu adami tanimak iin ay- larca yolculuk yapti. -Bu adameger Vaha'da yasiyorsa, ok gl biri ol- mali, dedi yasli adam biraz dsndkten sonra. Kabile sef- leri bile canlarinin istedigi zaman gremezler onu. Byle bir seyi onun istemesi gerekir. Siz iyisi mi savasin sona er- mesini bekleyin ve kervanla birlikte yolunuza gidin. Va- ha'nin hayatina girmeye alismayin, diye bagladi konus- masini, yanlarindan ayrilirken. AmaIngiliz'in etekleri zil almaya basladi. Demek ki iyi iz zerindeydler. Busirada bir gen kiz grnd, siyah giysi giyinme- misti. Omzundabir testi tasiyordu ve basinin evresinde bir pee vardi, ama yz aikti. Delikanli, Simyaciyi sor- mak zere yanina yaklasti.
Owdazamandurmusgibi oldu; sanki Evrenin Ru- hu, delikanlinin nnde btn gcyle ortaya ikiyormus gibiydi.
102
Kizin siyah gzlerini, glmseme ile susma arasinda karar veremeyen dudaklarini grnce, dnyanin konustu- gu ve yeryznnbtn yaratiklarinin yrekleriyle anla- diklari dilin, en temel ve en yce blmn anladi deli- kanli. Ve Ask'ti bunun adi, insanlardan da lden de daha eskiydi, tipki kuyunun yaninda bu iki bakisin bulusmasi benzeri, iki bakisin bulustugu her yerde, her zaman ayni gle ortaya ikardi. Dudaklar sonunda glmsemeye ka- rar verdiler, ve bir isaretti bu, btn mr boyunca bilme- den bekledigi, kitaplarda, koyunlarin yaninda, kristallerde ve ln sessizliginde aramis oldugu isaretti. EvreninSaf Dili'ydi bu, herhangi bir aiklamaya ge- reksinimi yoktu, nk Evren'in sonsuz zamandayoluna devametmekiin hibir aiklamaya gereksinimi yoktu. Delikanli o anda, hayatinin kadininin karsisinda oldugunu ve kizin da hibir sze gereksinim duymadan bunu bildigi- ni biliyordu. Anababasi, anababasinin anababasi, biriyle evlenmedennce ona kur yapmak, nisanlanmak, onu tani- makve para sahibi olmak gerektigini syleseler de, deli- kanli dnyada en ok bundan emindi. Bunun tersini syle- yenler, evrensel dilden habersiz kimselerdi. nk bu dili bilen biri, ister ln ortasinda ya da Ister byk kentlerin gbeginde olsun, dnyada her zamanbir baskasini bekle- mekteolan biri bulundugunu kolayca anlayabilir. Ve bu iki insan karsilasinca ve gzleri bulusunca, btn gemis ve btn gelecek artik btn nemini yitirir, yalnizca o an, ve gkkubbe altinda her seyin ayni El tarafindan yazil- digi gerekligi vardir, bu inanilmaz gerek vardir. Ask'i yaratan ve alisan, dinlenen ve gnes isigi akinda hazineler arayan herkimse iin sevilecek birini yaratmis olan El. nk,byle olmasaydi, insan soyunun hayallerinin hi- bir anlami olmazdi. 'Mektup,' dedi kendi kendine.
Oturmaktaolan Ingiliz yerinden kalkti ve arkadasini sarsti.
-Haydi! Sorun ona! Delikanli gen kiza yaklasti. Kiz yeniden glmsedi. Delikanli da glmsedi. -Adin ne senin? diye sordu delikanli. -Benim adim Fatima,diye yanitladi, gzlerini indi- rerek. -Geldigim lkedeki bazi kadinlarin adi da byledir. -Peygamberin kizinin adidir, dedi Fatima. Mcahit- lerimiz gtrdler oraya. Gzel kiz, mcahitlerden gururla sz ediyordu. Yan- larinda duran Ingiliz israr ediyordu. Bunun zerine deli- kanli, gen kiza btn hastaliklari iyi eden br adam tani- yip tanimadigini sordu. -Dnyaningizlerini bilen bir adam. ln cinleriy- le konusuyor, dedi gen kiz. Cinler, Iyilik ve Ktlk perileriydiler. Ve gen kiz eliyle gney ynn gsterdi, bu tuhaf adam o tarafta otu- ruyordu. Sonra testisini doldurup uzaklasti. Ingiliz de Simyaci- yi aramak iin uzaklasti. Delikanli uzun sre kuyunun ya- ninda oturdu ve gndogusurzgrinin kendi yznde bir gn bu kadinin kokusunubiraktigini ve bu kadinin yasa- digini bile bilmeden onu sevmis oldugunu dsnd. Ve bu kadina duydugu ask ona dnyaninbtn gizlerini aacak- ti.
trlesi gn gen kizi beklemek iin kuyuya gitti deli- kanli. Orada Ingiliz'i bulunca sasirdi: Ilk kez l seyredi- yordu. - Btn ikindi, btn aksam bekledim, dedi ingiliz, Ilk yaldizlar dogarken geldi. Kendisine ne aradigimi syle- dim.Bana kursunu, altina dnstrp dnstrmedigimi sordu. Bende tam olarak iste bunu grenmekistedigimi syledim. Bununzerinedenememisyledi. 'Git de- ne!'den baska bir sey sylemedi bana.
104
Delikanli agzini amadi. Demek ki, Ingiliz oktandir bildigi bir seyi grenme^ iin tepmisti bunca yolu. Ve bu- nun benzeri bir sey grenmek iin, kendisinin de yasli kra- la alti koyun vermis oldugunu animsadi. - yleysedeneyin, dedi Ingiliz'e. t - Ben de onu yapacagim. Ise hemen koyulacagim. Ingiliz ayrildiktan az sonra, Fatima su doldurmak iin kuyuya geldi. - Sana tek bir sey sylemek iin geldim, dedi delikan- li, gen kiza. Benim karim olmani istiyorum. Seni seviyo- rum. Genkiz testiyi tasirdi. - Seni her gn burada bekleyecegim, diye konusmasi- ni srdrd delikanli. Piramitlerin yakininda bulunan bir hazineyi aramak iin btn l getim. Savas benim iin tam bir talihsizlikti. Ayni savas simdi benim iin br talih, nk burada senin yaninda kaliyorum. - Savas bir gn bitecek, dedi gen kiz. Delikanli Vaha'daki hurmaagalarina bakti. oban- lik yapmisti. Burada da koyunlar vardi. Hazineden daha nemliydi Fatima. - Muhariplerkendi hazinelerini ariyorlar, dedi gen kiz, sanki onun dsncelerini kesfetmis gibi. Ve l kadin- lari muhariplerinden gurur duyuyorlar. Sonra, testisini yeniden doldurup oradan uzaklasti.
Delikanli her gn kuyuyagidip Fatima'nm gelmesini bekliyordu. Fatima'ya obanlik hayatini, kralla rastlasma- sini, kristal dkknini anlatti. Dost oldular ve birlikte an- cak on bes dakika geiriyor olmalarina karsin, bu sreyi gnn geri kalan blmnden okdaha azun buluyordu. Neredeysebir aya yakindir Vaha'daydilar. Kervan Ba- si bir p-n herkesi toplantiya agirdi. - Savasin ne zaman bitecegini bilm^uz ve tekrar yola ikmamizolanaksiz, dedi. Savas kuskusuz daha uzun sre devamedecek, belki de yillarca. Iki taraf da, cesur ve
10 5
kahramanmuhariplerle dolu ve iki ordu da savasmaktan gurur duyuyor.Bu iyiler ile ktler arasindaki bir savas degil. Ayni iktidari ele geirmek isteyen gler arasindaki bir savas bu ve byle bir savasta Allah iki tarafin da yanin- dadir. Insanlar dagildilar. Delikanli o aksam FatIma'yi tek- rar grd ve ona toplantida sylenenleri aktardi. -Ikinci grsmemizde, dedi gen kiz, bana askindan sz ettin. Daha sonra bana'Evrenin Dili gibi, Evrenin Ru- hu gibi ok gzel seyler grettin. Ve bunlar, azar azar beni senin paran haline getirdiler. Delikanli onun sesini dinliyor ve bu sesi, hurma aga- larinin yapraklarindan esen rzgrin hisirtisindan ok da- ha gzel buluyordu. -Seni beklemek iin kuyuya ok erken geldim. ok bekledim. Gemisimi, gelenegi, erkeklerin l kadinlarinin nasil davranmalarini istediklerini animsayamiyorum. K- kken, ln bir gn bana hayatimin en gzel armagani- ni verecegini hayal ederdim. Ve bu armagan verildi simdi bana, bu armagan sensin. Delikanli gen kizin elini tutmak istedi. Ama Fatima testinin kulplarindan tutuyordu. -Bana dslerini, yasli krali ve hazneyi anlattin. Ba- naisaretlerden sz ettin. Iste bu yzden hibir seyden korkmuyorum,nkseni bana bu isaretler getirdiler. Se- nin de sik sik tekrarladigin gibi, ben senin dslerinin ve Kisisel Menkibe'nin bir parasiyim. Ayni sebepten dolayi, senin, aramaya geldigin seyin dogrultusunda yolunu sr- drmeniistiyorum. Savasin bitmesini beklemengereki- yorsa ok iyi. Ama dahaerken gitmek zorundaysan, y- leyse Menkibe'nin yoluna git. Kumullar rzgrin etkisiyle degisirler, ama l hep ayni kalir. Askimiz da byle ola- cak. -Mektup,dedi gen kiz bir kez daha. Ben, senin Menkibe'nin bir parasiysam bir gn geri dneceksin.
106
Delikanli, gen kizin yanindan ayrilirken zgnd. Simdiye kadar tanimis oldugu insanlari dsnyordu. Evli olan obanlar, kirlarda dolasmalari gerektigi konusunda karilarini inandirmakta oka glk ekiyorlardi. Ask, sevilen nesnenin yaninda bulunmayi zorunlu kiliyordu. Ertesi gn, Fatima'ya bunlardan sz etti Delikanli. -l bizden erkeklerimizi aliyor, dedi Fatima, ve her zamangeri getirmiyor onlari. Buna alismak zorunda- yiz. Artik onlar, yagmur yagdirmadangeen bulutlarda, taslarin arasina gizlenen hayvanlarda, topraktan fiskiran cmert suda bulunuyorlar. Artik onlar her seyin bir para- si oldular, Evrenin Ruhu oldular. Gidenlerin kimileri geri dnyorlar. Ozamanteki kadinlar mutluoluyorlar, nkkendi bekledikleri erkekler de gnn birinde geri dnebilirler. Eskiden bu kadinlara bakar ve onlarin mutlu- luklarini kiskanirdim. SimdI benim de bekleyecek bir er- kegimolacak. Ben bir l kadiniyim ve bundan gurur du- yuyorum,istiyorum ki benim erkegim de kumullarin yer- lerini degistiren rzgr gibi zgrce dolassin. Istiyorum ki onu bulutlarda, hayvanlarda ve suda grebileyim. Delikanli Ingiliz'in yanma gitti. Ona Fatima'dan sz etmekistiyordu. Ingiliz'in, adirinin yanina kk bir ocak yapmis oldugunugrnce sasirmamazlik etmedi. Tu- haf bir ocakti, zerinde saydam bir sise vardi. Ingiliz atesi odunlabesliyor ve l gzlemliyordu. Gzleri, kitap okumayadaldigi zamankilerden sanki daha pariltiliydi. -alismanin bu ilk evresi, dedi. Karisik kkrt saf- lastirmam gerekiyor. Ve bunu gereklestirmek iin, basari- sizliga ugramaktan korkmamakzorundayim. Basarisizliga ugramakkorkusu, simdiye kadar BykYapit'a girisme- mehep engel oldu. On yil nce baslamamgereken seye ancak simdi baslayabiliyorum. Ama yirmi yil beklemis ol- dugumiin de mutluyum. Vele bakarak atesi kotarmayi srdrd. Delikanli, l, batan gnesin pembe rengini alincaya kadar bir sre onunyaninda kaldi. Sessizligin, sorularini yanitlayabilip
bilemeyecegini anlamak iin le dalmak istedi, dayanil- maz bir istekti bu. Vaha'mnhurmaagalarini gzden yitirmeden bir s- re amasizca yrd. Rzgri dinliyor, ayaklarinin altinda akil taslarini hissediyordu. Kimi zaman, bir kavki bulu- yordu ve bu ln, ok eski aglarda byk bir deniz ol- dugunu biliyordu. Byk bir tasin zerine oturdu ve ken- disini karsisinda duran ufkun bysne birakti. Aski, ona bir sahip olmadsncesi katmaksizindsnemiyordu. AmaFatima bir l kadiniydi. Bir sey onun anlamasina yardimci olabilecekse, bu da kuskusuz ld. Basinin stnde bir jeyin kimildadigini hissedinceye kadar, orada hibir sey dsnmeksizin yle kaldi. Gky- zne bakinca, gkyznnenginlerinde uan iki atmaca grd. Yirtici kuslara ve. uarken izdikleri sekillere dikkatle bakti. Bunlar grnste dzensiz izgilerdi, ama onun iin gene de bir anlamlari vardi. Ne var ki anlamlarini zemi- yordu. Bunun zerine kuslarin hareketlerini gzleriyle iz- lemeye karar verdi; bylelikle, belki de bir mesaj okuyabi- lirdi. Belki de l kendisine sahip olmayi gerektirmeyen aski aiklayabilirdi. Uykusunungeldigini hissetti. Ama yregi ondan uyu- mamasini istedi; oysa tam tersine kendini birakmasi gere- kiyordu. - Iste Evrenin Dili'ni kavriyorum, dedi ve bu dnya- da her seyin bir anlami var, atmacalarin uusuna varincaya kadar. Bir kadina duydugu ask iin, iinde derin bir min- net hissetti, insan sevince/ diye dsnd, "nesneler daha ok anlam kazaniyor.* Birden, atmacalardan biri, tekine saldirmak iin pike yapti. O anda delikanlinin gznn nnde ani ve kisa bir grnt belirdi- S.'ahli bir birlik, elde kili Vaha'yi isgal ediyordu. Grnthemenyokoldu, amabiraktigi etki ^ok canliydi. Sfi^plardan sz edildigini duymus ve birka serap grmst: lnkumlarindasomutlasan arzulardi
108
bunlar. Ne var ki, hi kuskusuz bir ordunun Vaha'yi ele geirdigini de grmek istememisti. Bunlari unutmakve tekrar dsnceye dalmak istedi; yeniden pembeasiboyasi le ve taslara yneltmek istedi zihnini. Amayregindeki bir sey rahat birakmiyordu onu. "Herzamanisaretleri izle," demisti yasli kral. Fati- ma'yi dsnd. Sonra grdg grntyanimsadi ve bu- nun gereklikten pek uzak olmadigini sezdi. iini sar w boguntudan kurtulmaya alisti. Ayaga kal- kip hurmaagalarina dogru yrd. Bir kez daha, nesnele- rin ogul dilini anliyordu: Simdi, Vaha tehlikeyi simgeler- ken l gvenligi temsil ediyordu. Deveci, bir hurmaagacinin dibine oturmus, gnesin batisini seyrediyordu. Delikanlinin bir kumulun arkasindan ikarak geldigi- ni grd. -Bir orduyaklasiyor, dedi delikanli. Bir grnt grdm. -l, insanlarin yregini hayallerle doldurur, diye yanitladi deveci. Amadelikanli ona atmacalari anlatti: Atmacalarin uusunuizlerken birden Evrenin Dili'ne dalmisti. Devecihibir karsilik vermedi; delikanlinin kendisine anlattigi seyi wliyordu. Herhangi bir seyin, yeryznde, her seyin yasamini anlatabilecegini biliyordu. Bir kitabin herhangi bir sayfasini aarak, birinin elini inceleyerek, ya da kuslarin uusuna bakarak, ya da kgit fali aarak, ya da bir baska yntemle, oanda yasamaktaoldugumuz dene- yimle bir iliski kurabiliriz hepimiz. Aslinda, nesneler ken- diliklerin4en hibir sey ainlamazlar; insanlar bu nesneleri gzlemleyerek, Evrenin Ruhu'nuanlama yntemini kesfe- debilirler. l,Evrenin Ruhu'nukolayca anlayabilmeleri saye- sinde hayatlarini kazanan insanlarla doluydu. Khin adi veriliyordu bunlara; ve khinler, kadinlar ve yaslilardan
10 9
korkarlardi. Savasilar bunlara pek ender danisirlardi, n- k insanin ne zaman lecegini nceden bilerek savasa git- mesi olanaksizdir. Savasilar, savastan haz almayi, bilinme- yen bir seyden heyecan duymayiyeglerler; gelecek Allah tarafindan yazilmistir ve Allah ne yazarsa yazsin, insanla- rin iyiligi iindir. Bu nedenle, savasilar yalnizca simdiki zamandayasiyorlardi, nk simdiki zaman beklenmedik olaylarla doluydu ve bir yigin seye dikkat etmek zorun- daydilar: Dsmanin kihci neredeydi, ati neredeydi, lm- den kurtulmak iin hangi vurusu yapmaliydilar? Deveci bir savasi degildi ve simdiye kadar khinlere danistigi olmustu. Aralarindan ogu kendisine dogru sey- ler sylemislerdi,* kimileri de yanlis seyler sylemisti. Bir gn en yasli (ve en rktc) khin, deveciye neden bu ka- dar gelecekle ilgilendigini sormustu. -Birseyler yapabilmek iin, diye yanitlamisti deveci. Ve olmasini istemedigim seyleri tersine evirmek iin. -O zaman busenin gelecegin olmaz ki, diye yanitla- di khin. -Amabelki de olacaklara kendimi hazirlamak iin gelecegi grenmek istiyorum. . -Bunlar Iyi seylerse hos bir srpriz olacaklar, dedi khin. Kt seylerse daha gereklesmeden aci ekeceksin. -Bir erkek oldugum iin gelecegi grenmek istiyo- rum, dedi bunun zerine deveci. Ve erkekler geleceklerine bagli yasarlar. Khinbir sre konusmadandurdu. Degnek falincia uzmanlasmisti. Yere attigi degneklerin durus biimlerine gre yorumyapiyordu. Amao gn degneklerini kullan- madi. Bir beze sarip cebine koydu. -Insanlarin gelecegini okuyarak hayatimi kazaniyo- rum, dedi. Degnek gizbilimini taniyorum ve her seyin ya- zili oldugu mekna girmek iin onlardan yararlanmayi bi- liyorum. Orada gemisi okuyabilirim, unutulmus olanlari kesfedebilirim ve simdinin isaretlerini anlayabilirim. In- sanlar bana danismaya geldikleri zaman, gelecegi okumam:
110
Onu sezerim. nkgelecek Tanri'ya aittir ve yalnizca O ainlar gelecegi ve yalnizca olaganst durumlarda. Gele- cegi nasil seziyorum? Simdinin Isaretleri sayesinde. Gizin kksimdidedir; simdiye dikkat edecek olursan, onu iyi- lestirebilirsin. Ve simdiyi iyilestirebilirsen, daha sonra ge- lecek olan da iyi olacaktir. Gelecegi unut ve hayatinin her gnnSeriat'in kurallarina uygun olarak ve Tanri'nin ev- latlarina bahsettigi inayete gvenerek yasa. Her gn kendi- siyle birlikte Ebediyeti getirir. Deveci, Tanri'nin gelecegi grmeye izin verdigi olaga- nst durumlarin neler oldugunu grenmekistedi: - Kendisi bizzat onu ainladigi zaman. Ve Tanri gele- cegi pek ender ainlar ve bunu bir tek gereke iin yapar: Degismekzere yazilmis br gelecek sz konusu oldugu zam w.
Tanridelikanliya bir gelecegi gstermis,' diye dsn- d deveci. nk delikanlinin kendisine vasita olmasini is- tiyordu. -Kabile reislerinin yanina git, dedi deveci. Onlara yaklasan savasilari anlat. -Benimle alay edecekler. -Bunlar l insanlaridirlar. l insanlari isaretlere aliskindir. -yleyse durumubiliyor olmalilar. -Kafalarina takmazlarbunu.Allah'in kendilerine bildirmek istedigi bir seyden haberdar olmalari gerektigin- de, birinin gelip kendilerine haber verecegine Inanirlar. Is- te bugn, bu eli sensin. Delikanli Fatima'yi dsnd. Ve kabile reislerinin ya- nmagitmeye karar verdi.
Vaha'ninortasina kurulmuskocamanbeyaz adirin kapisinda nbet tutan muhafiza: - lden bir haber getiriyorum. Reislerle konusmak istiyorum, dedi.
11 1
Muhafizyanitlamadi onu. adira girip uzun sre kal- di orada. Sonra beyaz ve altin sarisi giysiler giyinmis gen bir Arap'la birlikte disari ikti. Delikanli, oria grms ol- dugu seyleri anlatti. Arap, ona beklemesini syleyip adira girdi. Geceoldu. Bu arada Araplar, bir yigin tccar adira girip ikti. Yavas yavas ocaklar snd ve Vaha l kadar sessizlesti. Yalnizca byk adirin isigi yaniyordu. Deli- kanli, bu sre iinde hep Fatima'yi dsnd; gleden son- ra yaptiklari konusmayi hl anlamis degildi. Sonundabirka saat bekledikten sonra muhafiz, deli- kanliyi ieri aldi. Grdgkarsisinda heyecanlandi delikanli. ln or- tasinda byle bir adirin olabilecegini hi dsnmemisti. Yer, simdiye kadar zerinde yrmedigi gzellikte en g- zel halilarla kapliydi; yukariya, ilerinde yanan mumlar bulunan, parlak veislemeli madendenavizeler asilmisti. Bol islemeli ipek yastiklara yaslanmis kabile reisleri adi- rin gerisinde yarim daire halinde oturuyorlardi. Hizmeti- ler lezzetli yiyeceklerle dolu gms tepsilerle gidip geli- yor, ay sunuyorlardi. Baska hizmetiler nargilelerin ates- lerini tazeliyorlardi. Havaya pek hos bir ttn kokusu ya- yiliyordu. Sekiz kabile reisi vardi, bunlarin hangisinin en byk oldugunuhemenanladi. Beyaz ve altin rengi bir giysi giy- mis olan Arap,yarim dairenin ortasina oturmustu. Onun yaninda, biraz nce konusmus oldugu gen yer almisti. - Mesajdan sz eden yabanci kim?diye sordu reisler- den biri delikanliya bakarak. - Benim. Vegrdg seyleri anlatti delikanli. - Bizim burada kakusaktir yasadigimizi bildigi hal- de, l byle bir seyi bir yabanciya neden sylesin? dedi bir baska kabile reisi.
112
- nkbenim gzlerim henz le alismadi, bu ne- denle alismis gzlerin gremeyecegi seyleri ben grebili- rim. 'Ayrica ben Evrenin Ruhurnunne oldugunu biliyo- rum,' diye dsnd. AmaAraplar byle seylere inanmadi- gi iin bunu eklemedi szlerine. - Vaha tarafsiz bir yerdir. Hi kimse saldirmaz bir vahaya, dedi nc bir reis. - Ben yalnizca grdgmsylyorum.Bana inan- makistemiyorsaniz bir sey yapmazsiniz. adira birden bykbir sessizlik kt, ardindan atesli bir tartisma basladi. Delikanlinin anlamadigi bir Araplehesi konusuyorlardi, ama delikanli disari ikmaya kalkisinca, muhafiz kendisine engel oldu. Bunun zerine korkmayabasladi; isaretler birseylerin yolunda gitmedigi- ni sylyordu ona. Buolayi deveciyle konustuguna pis- manoldu. Birden, ortada oturan yasli adam belli belirsiz glm- sedi. Bunu gren delikanlinin ii rahat etti. Yasli adam tar- tismaya katilmamis ve henzbir sey sylememisti. Ama Evrenin Dili'ne artik alismis olan delikanli adirda dolasan bari titresimini hissedebiliyordu. Sezgisi ona gelmekle iyi ettigini sylyordu. Tartisma sona erdi. Yasli adamin konusmasini dinle- mekiin herkes sustu. Sonra yasli adam, yabanciya dnd. Simdi yznde soguk ve kibirli bir ifade vardi. - Bundan iki bin yil nce, uzak bir lkede, dslere inanan bir adami kuyuyaattilar ve onu esir gibi sattilar. Bizim lkenin tccarlari onu satin aldilar ve Misir'a gtr- dler. Ve hepimiz Biliyoruz ki dslere inanan kimse onlan yorumlamasini da bilir.' cAmaher zamangereklestii meyi basaramaz onlari,5 diye dsnd delikanli, yasli ingene kadini animsayarak. - Firavun'un grdg ciliz inekler ve semiz inekler d sayesinde, bu adamMisir'i kitliktan kurtardi. Adi _ 'Tevrat'in Tekvin blmnn 37-50 babUri Arasinda anlauUn Yusuf'un yks. (e\ )
Simyaci113/8
Yusuf'tu bu adamin. Bir yabanci lkede senin gibi o da ya- banciydi ve asagi yukari senin yasindaydi. Sessizlik uzadi. Yasli adamin bakisi soguktu. -Her zaman Gelenegeuyariz biz, diye szlerini sr- drdyasli adam. Gelenek Misir'i aliktan kurtardi o za- manve halkini btn halklarin en zengini yapti. Insanla- rin l nasil geeceklerini ve kizlarini nasil evlendirecek- lerini Gelenek gretir. Gelenek, bir vahanin tarafsiz blge oldugunu syler, nk iki tarafin da kendi vahalari vardir ve bu yzden iki taraf da savunmasizdir. Yasli adam konusurkenkimse agzini aip tek szck sylemedi. AmaGelenekbize ln mesajlarina inanmamizi da syler. Bildigimiz her seyi bize l gretmistir. Yasli adaminisareti zerine btnAraplar ayaga kalktilar. Toplanti sona ermisti. Nargileler sndrld ve muhafizlar yerlerine getiler. Delikanli gitmeye hazirlani- yordu, ama yasli adam yeniden konusmaya basladi: -Yarin, Vaha sinirlari iinde kimsenin silah tasiya- mayacagini buyurananlasmayi bozacagiz. Gn boyunca dsmanibekleyecegiz. Gnes, batinca adamlar silahlarini bana teslim edecekler. ldrlen her dsman Iin bir altin lira alacaksin. Amasavasa girmedensilahlar ikartilmayacak. Silah- lar l gibi nazlidirlar; gereksiz yere ikartacak olursak da- ha sonra gerektigi zaman ates almazlar. Silahlar yarin kul- lanilmayacak olursa en azindan biri kullanilacak demektir: Sana karsi. 114
DELIKANLIADIRDANDISARI IKTIGINDA vahadolunayla yikaniyordu. Kendi adirina gitmek iin yirmi dakika yrmesi gerekiyordu. Tanik oldugu seyler tedirgin etmisti onu. Evrenin Ru- hu'na dalmisti ve bunun badelini kendi hayatiyla deyebi- lirdi. Byk bir kumaroynamisti. AmaKisisel Menki- be'sinin pesine dsmek iin koyunlarim sattigi zaman da bykbir tehlikeyi gze almisti. Ve devecinin dedigi gibi, yarin lmek baska bir gn lmekten daha uygunolurdu. Hergn, yasamak ya da lmekiindi. Her sey yalnizca tek bir szcge bagliydi: "Mektup." Sessizce ilerledi. Hibir seye pisman degildi. Yarin lecekse, Tanri onun gelecegini degistirmek istemedigi iin lecekti. Ama bogazi getikten sonra, billriye dkknin- da alistiktan sonra, l ve Fatima'nin gzlerini tanidik- tan sonra da lebilirdi. Uzun zaman nce, lkesinden ay- rildigindan bu yana, her gnn yogun bir sekilde yasa- misti. Ertesi gn lecek olursa gzleri aik gitmezdi, n- k gzleri teki obanlarin gzlerinden ok daha fazlasini grmstve bundan gurur duyuyordu. Birdenbir grleme duyduve grlmemis siddette esen bir rzgrin etkisiyle ansizin yere yuvarlandi. evre- yi, neredeyse ay isigin i rten bir toz bulutu kapladi. Karsi- sinda dev boyutlu bir kir at rktc bir kisnemeyle saha kalkti. Olan-biteni pek az gryordu, amatoz buiutu "j^f hncao zamana kadar duymadigimthis* br korku"" ka pildi. Atin binicisi siyahlar giyinmis bir adamdi, jal &m- zundabir sahin vardi. Basina br trban takm^i Ve r*w zndekipeeden yaim/".vA gzleri grnuv .>rdu '~^,'b&f\ hg
bercisi olabilirdi, ama herhangi bir dnyalidan ok daha gl bir kisiligi vardi. Tuhaf svari, egerine asili kavisli kocaman kilicini ki- nindan ikardi. elik, ayisigmda parildadi. -Atmacalarin uusunu yorumlamayakim cesaret et- ti? diye sordu. Sesi ylesine grledi ki, sanki Al-Fayoum* un elli bin hurma agaci tarafindan yankilandi. -Ben cesaret ettim, dedi delikanli. Ve hemen, iman- sizlari kir atinin ayaklari altinda ezen Ermis Santiago Ma- tamoros'unheykelini animsadi. Svari, ErmisSantiago Matamoros'abenziyordu, ancak simdi durum tersineydi. -Ben cesaret ettim, diye yineledi delikanli. Ve basini egerek kili darbesine hazirlandi. - Evrenin Ruhu'nu he- saba katmadiginiz iin birok insanin hayati kurtulacak. Nevar ki, birden inmedi kili. Svarinin eli agir agir indi ve kilicin ucu delikanlinin alnina dokundu. Kili yle- sine keskindi ki bir damla kan belirdi. Svari tas gibi kimildamadan duruyordu. Delikanli da yle. Aklina kamakbile gelmemisti. Yreginin derinlik- lerinden garip bir nese yayildi iine: Kisisel Menkibe'si iin lecekti. Ve Fatima iin. Uzun szn kisasi, simgeler dogruyusylemisti. Iste dsman ile karsi karsiya bulunu- yordu ve mademki Evrenin bir Ruhu vardi, yleyse lm viz gelir tiris giderdi. Kisa bir sre sonra onun parasi ola- cakti. Ve yarin, Dsman da onun parasi olacakti. Yabanci, kilicin ucunu hl delikanlinin alninda tutu- yordu. -Kuslarin uusunu neden yorumladin? -Ben yalnizca kuslarin anlatmak istedikleri seyi oku- dum. Vaha'yi kurtarmakistiyorlar. Siz ve sizinkiler, hepi- niz leceksiniz. Vaha'nin adamlari sizden daha fazla. Kilicin ucu hl delikanlinin alninda duruyordu. -Sen kim oluyorsun da Tann'nin yazdigi yazgiyi de- gistirmeye kalkisiyorsun? -Allah ordulari yaratti, ama O, kuslari d, yaratti. Allah banakuslarin dilini gretti. Her sey ayni bi taraf m-
116
dan yazilmistir, dedi delikanli, devecinin szlerini animsa- yarak. Sonundasvari kilicini geri ekti. Delikanli iinde bir rahatlama hissetti. Ama kaamiyordu. -Kehnetlerine dikkat et. Bir sey yazilmissa, bundan kurtulmakolanaksizdir. -Ben sadece bir ordu grdm, dedi delikanli. Bir sa- vasin sonucunu grmedim. Svari, delikanlinin yanitindan hosnut kalmis gibiydi. Amakilicini hl elinde tutuyordu. -Bir yabana, yabancibir lkede ne yapiyor? diye sordu. -Kisisel Menkibe'mi ariyorum.Senin anlayabilece- gin bir sey degil. Svari kilicini kinina soktu ve omzundaki sahin tuhaf bir iglik atti. Delikanli sakinlesmeye basladi. -Cesaretini sinavdan geirmem gerekiyordu, dedi s- vari. Cesaret, Evrenin Dili'ni arayan bir kimse iin en b- yk erdemdir. Delikanli sasirmisti. Bu adam pekaz insanin bildigi seylerden sz ediyordu. -Asla gevseklik gstermemeli, ok uzaklardan gelin- se bile, diye srdrd konusmasini. l sevmek gerekir, amahibir zaman ona tamamenbel baglamamali. nk l insanlar iin bir denektasidir: Hepsinin adimlarini his- seder ve dalga geeni ldrr. Szleri, yasli kralin szlerini andiriyordu. -Savasilar gelirse ve basin gnes battiktan sonra h- l yerinde duruyorsa beni grmeye gel, dedi svari. Biraz nce kilici tutan el bir kirbaci kavradi. At yeni- den sahlanarak bir toz bulutu kaldirdi. - Neredeoturuyorsunuz? diye haykirdi delikanli, s- vari uzaklasirken. Kirbati el gney ynn isaret etti. Delikanli bylece Simyaci ile tanismis oluyordu.
11 7
.ERTESISABAH,AL-FAYOUMHURMA AGA- larinin ortasinda Iki bin silhli adam vardi. Daha gnes ba- sucu noktasina ykselmeden, ufukta besyz savasi g- rnd. Svariler Vaha'ya kuzeydengirdiler. Grnste, sanki barisi bir seferdi, ama silahlari beyaz maslaklarin al- tina gizlemislerdi. Ama Vaha'nmortasinda bulunan b- yk adirin yanma gelince, palalarim ve tfeklerini ortaya ikardilar. Ve bos adira saldirdilar, Vaha'nmadamlari l svarilerini embere aldilar. Yarimsaat iinde, ortaliga drt yz doksan dokuz ceset dagilmisti. ocuklar hurmaligin teki ucunda bulunuyor- lardi ve hibir sey grmediler. Kadinlar adirlarinda koca- lari iin dua ediyorlardi ve onlar da hibir sey grmediler. Ortaliga yayilmis cesetler olmasaydi, Vaha'nm gndelik olagan hayatini yasadigi sylenebilirdi. Yalnizca bir savasiya dokunulmadi: Saldirganlar bir- liginin komutaniydi. Aksamleyin, kabile reislerinin huzu- runa ikartildi. Ona, Gelenegi neden ignedigini sordular. Adamlarinina ve susuz oldugunu, gnlerce sren savas sonundayorgun dstklerini ve bu yzden yeniden sava- sabilmek iin bir vahayi ele geirmeye karar verdiklerini syledi. Vaha'nmbasreisi savasilar iin zldgn, ancak kosullar ne olursa olsun Gelenege saygi gstermek gerekti- gini bildirdi. lde degisen tek sey vardir: Rzgr estigi zamankumullar. Sonra, bas reis, dsman reisi onur kirici bir lme mahkmetti. Boynu vurulmakya da kursunadizilmek yerine, kuru bir hurma gvdesine asildi adam. Cesedi l rzgrinda sallanmaya birakildi.
118
Kabile reisi, yabanci gencitoplanti yerine agirdi ve onaelli altin lira verdi. Sonra bir kez daha Yusuf'un, Mi- sir'da basina gelenleri animsattivedelikanlidanbundan byle Vaha'nmMsaviriolmasini istedi.1 1 Kabile Retti, Hravun'un Yvuuf1 a karji davranirini tekrarliyor. Bk. Tevrat, Tekvin, l: 37-45 (ev.)
11 9
GNESTAMAMENBATIPDAILK YILDIZLAR ikmayabaslayinca (Dolunay oldugu iin ok pirildami- yorlardi), delikanli gney ynnde yrmeye basladi. Ve o tarafta yalnizca bir tek adir vardi; ve oradan gemekte olan Araplarin sylediklerine bakilirsa, cinlerin istilasina ugramisti burasi. Ama delikanli orada oturup uzun sre bekledi. Ayiyice ykselince Simyaci grnd. Omzunda iki l atmaca vardi. -Ben buradayim, dedi delikanli. -Buraya gelmemeliydiniz, diyeyanitladi Simyaci. YoksaKisisel Menkibe'niz mi buraya gelmenizi istedi? -Kabileler arasinda bir savas vardi. l gemek ola- naksizdi. Simyaci attan indi ve kendisiyle birlikt gelmesi iin delikanliya isaret etti. Sataf atiyla peri masallarini agristi- ran merkez adirin disinda, Vaha'da grdg teki adirla- ra benzeyenbir adirdi. Gzleriyle, simyacilik aletleri, simyaocaklari arastirdi, ama byle bir sey gremedi. Yal- nizca birka kitap dizisi, bir yemek firini ve gizemli desen- lerle islenmis halilar vardi. -Sen otur, ben ay yapacagim, dedi Simyaci. Ve bu atmacalari birlikte yiyecegiz. Delikanli, bunlarin nceki gn grms oldugu atma- calar olup olmadigini dsnd, ama hibir sey sylemedi bu konuda. Simyaci ates yakti ve bir sre sonra adira ne- fis bir et kokusu yayildi. Nargile kokusundan da hostu bu koku. -Beni neden grmekistiyordunuz? diye sordu deli- kanli. 120
- isaretler yznden, diye yanitladi Simyaci. Rzgr bana senin gelecegini syledi. Ve yardima ihtiyacin olacak- mis. - Hayir, szn ettiginiz ben degilim. teki yaban- ci, ingiliz. Sizi o ariyordu. - Beni bulmadannce baska seyler bulmasi gereke- cek onun. Amasimdi iyi yolda. le bakmaya basladi. -Yaben? - Bir sey istedigimiz zaman, dsmz gereklestir- memiziin btn Evren isbirligi yapar, dedi Simyaci, yasli kralin szlerini tekrarlayarak. Delikanli anladi. Demek ki, onu Kisisel Menkibe'sine gtrmekiin bir baskasi ikmisti yoluna. - Demekki bana greteceksiniz? - Hayir. Bilinmesi gereken ne varsa biliyorsun artik. Bensadece hazinene giden yolda sana kilavuzluk edece- gim. -Kabileler arasinda savas var, diye tekrarladi delikan- li. - Amaben l taniyorum. - Ben hazinemi oktan buldum. Bir devem var, bill- riye dkknindan kazandigim para var, elli altin liram var. lkemdebelki de zengin biri sayilabilirim. - Amabunlar, Piramitlerin yaninda bulunanlarin karsisinda hi kalir. - Fatima var. Kazandigim her seyden daha byk bir hazine. - O da Piramitlerin yaninda degil. Atmacalari sessizce yediler. Simyaci bir sise aip ko- nugununbardagina kirmizi renkli bir sivi kyd. Sarapti vemr boyuncahi imedigi en gzel saraplardan biri. Amasarabi Seriat yasaklamisti. - Ktlk, dedi Simyaci, insanin agzindw giren sey- de degildir. Ktlk oradan ikandadir. Iince, kendini tam anlamiyla iyi hissetmeye baslamis- ti delikanli. Ama Simyaci biraz korkutuyordu onu. adir-
12 1
dan disari ikip yildizlari snklestiren ayisigini seyretme- ye koyuldular. -I ve keyiflen biraz, dedi, delikanlinin giderek nese- lendigini saptayan Simyaci. Savasa gitmeden bir savasi na- sil dinleniyorsa, sen de dinlen. Ama unutma ki yregin ha- zinenin bulunduguyerdedir. Ve iktigin yolda kesfettigin seyin bir anlami olmasi iin hazineni mutlaka bulmak zo- rundasin. -Yarin, deveni satip bir at al. Haindir develer. En kkbir yorgunluk belirtisi gstermeden binlerce fersah yol alirlar.' Ve sonra birden diz st kp lrler. Oysa atlar yavas yavas yorulurlar. Ve sen onlardan neler isteye- bilecegini ve ne zaman leceklerini bilirsin.
* 122
ERTESIAKSAMSIMYACININADIRININ N- ne bir atla geldi delikanli. Bir sre sonra Simyaci grnd: Oda ata binmisti, sol omzunda bir sahin vardi. - ldebana hayati gster, dedi Simyaci. lde ha- yatin bulundugu yeri bulabilen, ldeki hazineleri de kes- fedebilir. Ayaydinliginda, ln kumlarinda yola koyuldular. TBilmem k lde hayatin bulundugu yeri bulabilecek mi- yim?* diye dsnd delikanli. Henz l tanimiyorum. Budsncesini dnp Simyaciya amakistedi, ama ondankorkuyordu.Dahance gkyzndeatmacalari grdg taslik blgeye geldiler; simdi her seye sessizlik ve rzgr egemendi. - ldehayatin isaretlerini zmeyi beceremiyo- rum, dedi gen adam. Onun var oldugunu biliyorum, ama onu bulmayi basaramiyor um. - Hayathayati eker, diye yanitladi Simyaci. Vedelikanli onun ne demek istedigini anladi. Bunun zerine, hemen atinin dizginlerini saldi ve at, taslarin ve kumlarinarasinda kendi bildigince drtnala ilerlemeye basladi. Simyaci, onu sessizce izliyordu; bylece delikanli- nin ati yarim saat yol aldi. Artik ikisi de Vaha'mn hurma agalarini gremiyorlardi, artik yalnizca su benzersiz ay aydinligi ve onun gms gibi parlattigi kayalar vardi. Bir- den simdiye kadar hi gelmedigi bir yerde atinin yavasladi- gini hissetti delikanli. - Buradahayat var, dedi Simyaciya. Ben ln dilini bilmiyorum, amaatim hayatin dilini biliyor. Atlarindan indiler. Simyaci hibir sey sylemedi. Ses- sizce ilerleyerek taslara bakmaya basladi. Birden durdu ve
17 3
bykbir dikkatle egildi. Taslarin arasinda bir delik vardi yerde; Simyaci elini delige soktu, sonra omzuna kadar b- tn kolunu. Deligin iinde bir sey kimildadi ve Simyaci- nin harcadigi abaya taniklik eden gzleri (Delikanli yal- nizca gzlerini gryordu onun) kisildi. Kolu, deligin iin- de bulunanbir seye bogusuyor gibiydi. Ve birden deli- kanliyi korkutan bir hareketle, kolunu ekti Simyaci ve hemenayaga kalkti. Elinde, kuyrugundan yakaladigi bir yilan vardi. Delikanli da siradi, ama geriye dogru. Yilan ilginca debeleniyor, ikardigi sesler ve isligi ln sessizliginde yankilaniyordu. Bir gzlkl kobra yilaniydi bu ve zehiri bir insani birka dakika iinde ldrebilirdi. 'Zehire dikkat,' diye dsnd delikanli. Ama elini de- lige sokmus olan Simyaciyioktan isirmisti yilan. Buna karsin, yz son derece sakindi Simyacinin. "Simyaci iki yz yasindadir," demisti Ingiliz. ln yilanlarina karsi' nasil davranmasi gerektigini biliyor olmaliydi. Delikanli, arkadasinin atinin yanina gittigini, hilal bi- imli uzun kilicini aldigini, bununla yere bir daire izdigi- ni ve srngenin birden donup kaldigini grd. -Korkma,dedi Simyaci.izginin disina ikamaz. ldeki hayati kesfettin, benim iin gerekli olan isaretti. -Bu neden bu kadar nemli? -nkPiramitler ln ortasmdadir. Delikanli Piramitler konusunda hibir sey duymak is- temiyordu. Dnaksamdanbu yana, yregi sikintili ve ke- derliydi. Hazineyi aramayi srdrmek, aslinda Fatima'dan ayrilmak zorunda kalmakdemekti. -ldesana kilavuzluk edecegim,dedi bu sirada Simyaci. -Ben Vaha'da kalmakistiyorum, dedi delikanli. Fa- timaile karsilastim. Ve benim iin hazineden daha degerli Fatima. -Fatima b'ir l kizidir. Erkeklerin geri dnmek ze- re gitmek zorunda olduklarini bilir. O oktan buldu hazi-
124
nesini: Seni buldu. Simdi senin de kendi aradigin seyi bul- mani bekliyor.. -Peki kalmaya karar verirsem? -Vaha Msaviriolacaksin. Epeyce koyun ve deve alacak kadar paran var. Fatima ile evleneceksin ve ilk yili mutluyasayacaksiniz. nk sevmeyi greneceksin ve elli bin hurma agacini tek tek taniyacaksin. Nasil gelistiklerini greceksin ve sana dnyanin -durmadan degistigini gstere- cekler. Bir sre sonra, isaretleri giderek daha iyi yorumla- yacaksin, nk l hocalarin hocasidir. ikinci yil, bir hazine vardi, diye hatirlayacaksin. Isa- retler israrla ondan sz etmeye baslayacaklar ve sen bunla- ri grmezden ve duymazdangelmeye alisacaksin. Bilgile- rini yalnizca Vaha ve sakinlerinin iyiligi iin kullanacak- sin. Reisler bundan dolayi sana minnet duyacaklar. Deve- ler sana para ve g tasiyacaklar. ncyil, isaretler sana hazinenden ve Kisisel Men- kibe*nclen sz etmeyi srdrecekler. Gece ve gndz, Va- ha'da dolasip duracaksin ve Fatima, kendisi yznden yo- luna devam edemedigin Iin kederli bir kadin olacak. Ama sen, onusevmeyi srdreceksin veo daseni sevecek. Onun,senden kalmani istemedigini hatirlayacaksin, n- kl kadini kocasinin dnsnbeklemeyibilir. Bu yzdenona kizmayacaksin. Ama, belki de yoluna devam etmen,Fatima'ya olan askina daha ok gvenmen gerekti- gini dsnerek, ln kumlarinda, hurma agalarinin ara- sinda durmadanyryeceksin. nkVaha'da kalma ne- denin,aslinda bir daha geri dnememek korkunduryal- nizca. Ve iste o zaman, isaretler sana hazinenin ebediyen topraga gml kaldigini syleyecekler. Drdncyil, kendilerini dinlemedigin iin isaretler yzevirecekler sana. Kabile reisleri bu durumu anlaya- caklar ve Msavirlik grevinden azledileceksin. Deve sr- leri ve mal-mlk sahibi zengin bir tccar olacaksin o za- man.Ama bundansonrakignlerini, Kisisel Menkibe'ni gereklestirmemis oldugunuve bunu yapmakiin vaktin
12 5
oktan getigini dsnerek hurmalikta ve lde dolasip duracaksin. Askin, bir erkegin kendi Kisisel Menkibesinin pesin- den gitmesine engel olmadigini anlaman gerekiyor. Byle bir ey sz konusu oldugu zamanbil ki Evrenin Dili'ni konusan Ask degildir bu, yani gerek Ask degildir.
Simyaci kumaizdigi emberi sildi ve kobra hemen uzaklasip taslarin arasina girdi. Delikanli, her zaman Mekke'yegitmek istemi; olan Billriye Tccari ile bir simyaci arayan Ingiliz'i dsn- yordu. le gvenen kadini dsnyordu: l, sevmek is- tedigi erkegi bir gn getirmisti ona. Atlarina bindiler. Bu kez, delikanli izliyordu Simyaci- yi. Rzgr, Vaha'ntn grltlerini tasiyordu kulaklarina. Delikanli Fatima'nm sesini duymayaalisiyordu. O gn savas yznden kuyuya gitmemisti. Amageceleyin, bir emberin iinde hareketsiz duran yilana bakarlarken, omzundasahin tasiyan garip svari asktan ve hazineden, l kadinlarindan ve Kisisel Menki- be'sinden sz etmisti. -Sizinle gidecegim, dedi delikanli. Ve birden iinde bykbir huzur hissetti. -Yarin gnesten nce yola ikacagiz. Simyacinin tek yaniti bu cmle oldu. 126
DELIKANLIO GECEUYUYAMADIGNES DO& madannce, adirda kendisiyle birlikte kalan ocuklardan birini uyandirdi ve ondan, Fatima'nin oturdugu yeri gs- termesini istedi. Birlikte ikip oraya gittiler. Delikanli, o- cugun kilavuzluguna karsilik ona bir koyun almaya yete- cek para verdi. Sonra gen kizin uyudugu yeri bulmasini, onu uyan- dirmasini ve disarida kendiini bekledigini sylemesini rica etti. Gen Arap kendisine s0eneni yapti ve buna karsilik bir baska koyun satin almasina yetecek para aldi. -Simdi bizi yalniz birak, dedi ocuga. Vaha Msavi- ri*ne yardim ettigi iin gurur duyan ve koyun alacak para- si oldugu iin de mutluluktan uan ocuk, tekrar uyumak zere adirina dnd. Patimaadirin kapisinda grnd. Birlikte hurma agalarinin arasina yrdler. Delikanli yaptiklarinin Ge- lenege aykiri oldugunu biliyordu, ama simdi bunun hibir nemi yoktu. -Ben gidiyorum, dedi. Ve geri gelecegimi bilmeni is- tiyorum. Seni seviyorum, nk... -Hibir jey syleme, diyerek szn kesti Fatima. Insan sevdigi iin sever. Askin hibir gerekesi yoktur. Ama,gene de yanitladi delikanli: -Seni seviyorum, nk bir ds grdm, sonra bir krala rastladim, billriye sattim, l getim, kabileler sa- vasa tutustular ve bir simyacinin oturdugu yeri grenmek iin bir kuyunun yanmageldim. Seni seviyorum, nk btn Evren sana ulasmam iin isbirligi yapti. Kucaklastilar. Bedenleri ilk kez birbirine dokunuyor- du.
12 7
- Geri dnecegim, dedi bir kez daha delikanli. - nceleri, le baktigim zaman iimde bir arzu du- yardim. Simdi iimde umutolacak. Babam bir gn gitti, ama daha sonra anneme geri dnd ve ne zaman gitse geri dnyor. ' Bundanbaska bir sey konusmadilar. Hurmalikta bi- raz yrdler. Delikanli gen kizi adirinin kapisina kadar gtrd. - Baban, annene nasil dnyorsa ben de geri dnece- gim, dedi ona. Fatima'nin gzlerine yas doldugunu fark etti. - Agliyor musun? - Ben bir l kadiniyim, diye yanitladi, yznn ifa- desini degistirerek. Ama her seyden nce bir kadinim ben.
Fatima adirina girdi. Kisa bir sre sonra gnes doga- cakti. Gnes dogunca, yillardir yapmaya alistigi seyleri yapmakiin disari ikacakti, ama her sey degismisti. Deli- kanli Vaha'dan ayrilmisti ve Vaha'nm anlami daha dne kadar sahip oldugu anlam olmayacakti artik. Gezginlerin uzunbir yolculuktan sonra ulasinca mutlu olduklari, elli bn hurma agali, yz kuyulu vaha degildi artik burasi. Vaha, bugndensonra bir bos mekn olacakti onun iin. Bugnden sonra, l Vaha'dan daha ok nem kaza- nacakti. Hazinesini ararken delikanlinin kendisine hangi yildizi kilavuz setigini dsnerek ve le bakarak vakit geirecekti. Delikanliya rzgrla pckler gnderiyor ve rzgrin, onunyzne dokunacagini ve onakendisinin hayatta oldugunu, dslerin ve hazinelerin pesinde yoluna devameden cesur bir erkegi bekleyen bir kadin gibi onu bekledigini ona syleyecegini umuyordu. Bugndensonra, l bir tek seyin simgesi olacakti: Onundns umudunun. 128
"ARKADABIRAKTIGINSEYLERI DSNME," dedi Simyaci, atlariyla ln kumlarinda ilerlerlerken. Her sey Evrenin Ruhu'na kazinmistir ve ebediyen orada kala- caktir. -insanlar gitmekten ok geri dns hayal ediyor- lar, dedi, ln sessizligine yeniden alismis olan delikanli. -Buldugun sey saf maddeden yapilmissa, hibir za- manrmeyecektir. Ve oraya bir gn geri dneceksin. Bir yildiz patlamasi gibi bir anlik isiktan baska bir sey de- gilse, o zaman geri dnsnde*hiijbir sey bulamayacaksin. Genede en azindan bir isik pathtmasi grms olacaksin. Yalnizca bu bile yasamis olmanin zahmetine deger. Adamsimya-diliyle konusuyordu. Ama yol arkadasi- nin Fatima'yi ima ettigini biliyordu delikanli. Insanin geride birakmis olduklarini dsnmemesi ola- naksizdi. l, hemen hemen hi degismeyen grnmy- le, srekli olarak dslerle besleniyordu. Hurma agalari, kuyular vesevdigi kadinin yz, delikanlinin gznn nndengitmiyordu. Ingiliz ve laboratuvari, bir hoca olan, ama bunu bilmeyen deveci 'de gznn nnden git- miyordu.*Belki de Simyaci 'hi sik olmamistir,' diye d- snd. Omzundasahinle Simyaci nden gidiyordu. Sahin, lndilini tam anlamiyla biliyordu ve mola verdiklerin- deSimyacinin omzundanuup yiyecek aramaya gidiyor- du. Ilk gn bir tavsan getirdi. Ertesi gn iki kus. Aksamlariyaygilarini yere seriyor, ama ates yakmi- yorlardi. Geceleri soguk olan hava, ay gkyznde kl- dkedaha karanlik oluyordu. Bir hafta boyunca sessizlik iinde ilerlediler; savasin iine dsmemek iin alinmasi ge-
Simyaci-129/9
reken nlemler disinda hibir sey konusmuyorlardi. Kabi- leler arasindaki savas sryordu; kimi zaman"rzgrin ge- tirdigi kanin yavan kokusunu 'duyuyorlardi. Demek ki ya- kinlarda br savas olmustu ve rzgr, gzlerinin gremedi- gi seyleri her zaman gstermeye hazir olan Isaretlerin Di- li'nin varligim delikanliya animsatiyordu. Yolculuklarinin yedinci gnnn aksami, her zaman- kinden daha erken konaklamayakarar verdi Simyaci. Sa- hin av aramaya gitti. Simyaci kirbasini ikartip delikanliya su verdi, - Iste, kisa bir sre sonra yolculugun sona erecek, de- di. Kisisel Menkibe'nin izinden gittin: Kutlarim seni. -~ Amabana hibir sey sylemeden kilavuzluk edi- yorsunuz. Bildiklerinizi bana greteceginizi saniyordum. Bir sre nce, elinde simya kitaplari olan biriyle birlikte lde yolculuk yaptim. Ama hibir sey grenemedim. - Birtek grenmeyntemivardir, diye yanitladi Simyaci. Eylemyntemi. Bilmengereken her seyi sana solculuk gretti. grenmen gereken bir tek sey kaldi. Delikanli bunun neoldugunugrenmek !>:tedi, ama tahinin dnsn gzetleyen Simyaci gzlerini ufuga dik- ;I. - Size neden Simyaci diyorlar? - Simyaciyimda ondan. - Pekialtin arayip da bulmayi beceremeyen teki simyacilar neden basaramiyorlar bu isi? - Altin aramaklayetiniyorlar. Menkibe'nin kendini yasamakistemeksizin, Kisisel Menkibelerinin hazinesini ariyorlar. - Bilmemgereken daha ne var? diye sordu delikanli. Amagzlerini ufuktan ayirmiyordu Simyaci. Bir sre sonra sahin bir avla dnd. Alevlerin isigmi kimsenin gr- memesi iin br ukur kazip iinde ates yaktilar. - Bir simyaci oldugum iin Simyaciyim ben, dedi, ye- meklerini hazirlarken. Bu bilimi atalarimdan grendim, ki onlar da kenefi atalarindan' grenmislerdi bunu. Ve dnya-
130
nmyaratilisindan bu yana bu byledir. O siralar btn BykYapit bilimi kk bir zmrtn zerine yazilabi- lirdi. Ama insanlar basit seyleri nemsemediler ve kitap- lar, yorumlar ve felsef incelemeler yazmaya basladilar. stelik en iyi yntemi kendilerinin bildiklerini ileri sr- meye kalkistilar. -ZmrtLevha'da ne yaziyordu?diye sordu deli- kanli. Simyaci bununzerine kuma birseyler izmeye basla- di ve bu i bes dakikadan fazla srmedi. Simyaci izmeyi srdrrken, delikanli yasli krali ve ona rastladigi alani animsiyordu; sanki aradan ok uzun yillar gemis gibiydi. -ZmrtLevha'nin zerinde yazili olan iste buydu, dedi Simyaci, isini bitirdigi zaman. Delikanli yaklasip kumunzerinde yazili olan sz- ckleri okudu. -Bir sifre bu, dedi, Zmrt Levha yznden biraz hayal kirikligina ugramis olan delikanli. Sanki Ingiliz'in kitaplarinda da yaziyordu byle bir sey. -Hayir, diye yanitladi Simyaci. Atmacalarin uusu- nabenzer bu: Yalnizca akilla anlasilmasi olanaksizdir. ZmrtLevhadogrudan dogruya Evrenin Ruhu'na giden bir geittir. -Bilgeler, dogal dnyanin Cennet'in bir grntsn- den ve bir surelinden baska bir sey olmadigini anladilar. Tek gerek sudur ki, var olan bu dnya, bundan daha m- kemmelbir dnyanin var oldugunungvencesidir. Tanri budnyayi, insanlar, grlen nesneler araciligiyla manevi gretileri ile bilgisinin mucizelerini arilayabilsinler diye ya- ratti. Ben buna Eylem diyorum. -Benim ZmrtLevhayi anlamamgerekir mi? diye sordu delikanli. -Belki bir simya laboratuvanndaolsaydin, simdi ZmrtLevha'yi grenmeyntemininen iyisini incele- menintam sirasiydi. Ama ldesin simdi. yleyse en iyisi lniine dal. Dnyayi ve ayni zamandayeryznde
13 1
olan herhangi bir seyi anlamana yardimci olur. l anla- maya bile ihtiyacin yok: Bir tek kum tanesini seyretmen yeter; o zaman orada Evren'in btn harikalarini grecek- sin. - lniine dalmak iin ne yapmaliyim? - Kendiyregini dinle. Yregin her seyi bilir, nk Evrenin Ruhu'ndan gelmektedir ve bir gn oraya geri d- necektir. 132
SESSIZCEIKI GNDAHAYOLALDILAR. SIM- yaci, en siddetli savaslarin oldugu yere yaklastiklari iin ok daha dikkatli davraniyordu. Ve delikanli var gcyle yregini dinlemeye alisiyordu. Buyregi dinlemek yle kolay bir is degildi. Bir za- manlarhep yola ikmaya hazir tetikte beklerdi, ama gel gr ki simdi ne pahasina olursa olsun varmak istiyordu. Yregi kimi zaman, ii zlem dolu ykler anlatip duru- yorduuzun sre; kimi zamanda lde, gnesin dogusu karsisinda heyecanlaniyor ve delikanliyi gizli gizli aglati- yordu. Onahazineden sz ettigi zaman hizli hizli arpi- yor, ama delikanlinin gzleri ln sonsuz ufkunda yittigi zamanda yavasliyordu. Ama delikanli Simyaci ile tek bir szck konusmasa da bu yrek hi susmuyordu. -Yregimizi neden dinlemeliyiz? diye sordu, mola verdikleri aksam. -nkyregin neredeyse hazinen de oradadir. -Yregimsikintili, alkantili, dedi delikanli. Dsler gryor, heyecanlaniyor ve bir l kizina sik. Bana bir yigin sey soruyor, ' kizini dsndgm zaman, geceler ve gndzler boyu beni uykusuz birakiyor. -Ne l! Demek kI yregin canli. Onun syledikleri- ni dinlemeye devam et. Bunuizleyen gn boyunca birok savasiyla karsi- lastilar, urukta da baska savasilar grdler. Delikanlinin yregi korkudan sz etmeyebasladi. Evrenin Ruhu'ndan duyduguykleri anlatiyordu delikanliya. Hazinelerini aramayaikan, ama onlari hibir zaman bulamayan insan- larin ykleriydi bunlar. Kimi zaman da, hazinesine hi- bir zamanulasamayacagi ya da lde lebilecegi dsnce-
13 3
siyle korkutuyordu delikanliyi. Ya da bazen, gnlnn sultanina rastladigi ve bir yigin altin lira kazanmis oldugu iin, simdi hosnut oldugunu sylyordu delikanliya. - Yregimbir hain, dedi delikanli Simyaciya, atlarini biraz dinlendirmek iin durduklarinda. Devam etmemi is- temiyor. - Nel, diye yanitladi Simyaci. Bu da yreginin diri oldugunugsteriyor. Simdiye kadar elde etmeyi basardi- gin seyleri bir dsle degis-tokus etmekten korkmasi kadar dogal ne var. - yleyse neden yregimi dinlemek zorundayim? - nkonu susturmayi hibir zaman basaramazsin. Hatta onu dinlemiyormusgibi yapsan da o gene oradadir, ggsndedir; hayat ve dnya hakkindane dsndgn sana tekrarlamayi srdrecektir. - Bir hain olsa da mi? - Ihanet, senin beklemedigin bir darbedir. Ama sen yregini taniyacak olursan, sana baskin yapmayi hibir za- man basaramayacaktir. nkonun dslerini ve arzulari- ni taniyacaksin ve onlari hesaba katacaksin. Hi kimse kendi yreginden kaamaz. Bu nedenle en iyisi onun sy- lediklerini dinlemek. Bylece, kendisinden beklemedigin bir darbe indirmeyecektir kesinlikle sana.
Delikanli, lde yol alirlarken, yregini dinlemeyi srdrd. Onunkurnazliklarini, onun hilelerini grendi ve sonundaonuoldugu gibi kabul etti. Bunun zerine korkmayibirakti, geri dnme istegini geride birakti, n- k bir aksam yregi, ona mutlu oldugunu sylemisti. "Bi- raz sikyet edecek olursam," diyordu yregi, "bu yalnizca benim bir insan yregi olmamdandir ve insanlarin yrek- leri byle olur. Ulasmaya lyik olmadiklarini ya'da ulasa- mayacaklarini sandiklari iin en byk dslerini gerekles- tirmekten korkarlar. Dirilmemek zere sona ermis asklar, olaganst olabilecek, ama olamayananlar, kesfedilmesi gereken, ama sonsuza dek kumlarin altinda kalan hazine-
134
ler daha aklimiza gelir gelmez bizler, yrekler hemen l- rz. nkbyle bir durumla karsilasinca lmcl acilar ekeriz."
- Yregimaci ekmektenkorkuyor, dedi bir gece Simyaciya, aysiz gkyzne bakarlarken. - Yregine,aci korkusunun, acinin kendisinden de kt bir ey oldugunusyle. Dslerinin pesinde oldugu srece hibir yrek kesinlikle aci ekmez. nk arastir- manin her ni, Tanri ve Sonsuzluk ile karsilasma nidir. - Herarama ni bir karsilasma nidir, dedi delikanli yregine. Hazinemi aradigim sirada her gn piril pirildi, nk her saatin, onu bulma dsnn bir parasi oldugu- nu biliyordum. Hazinemiararken, yolumun zerinde y- lesine seyler kesfettim ki, bir oban iin olanaksiz seylere girismek cesaretim olmasaydi bunlara rastlamayi kesinlikle hayal bile edemezdim.. Bununzerine yregi btn bir gle sonu yatisti. Ve geceleyin derin bir uykuya daldi. Delikanli uyaninca, y- regi ona Evrenin Ruhu'nun islerini anlatmaya basladi. Her mutlu insanin, iinde Tanri'yi tasiyan insan oldugunu sy- ledi. Ve tipki daha nce Simyacinin da syledigi gibi mut- lulugun, ln kk bir kum tanesinde bulunabilecegini syledi. nkbir kum tanesi Yaratilis'in bir nidir ve Evren, onu yaratmak iin milyonlarca, milyonlarca yil ug- rasmistir. "Yeryzndeher insanin kendisini bekleyen bir hazi- nesi vardir," dedi yregi delikanliya. "Biz yrekler, insan- lar artik bu hazineleri bulmak istemedikleri iin bunlardan pek endersz ederiz. Onlari kk ocuklara anlatiriz. Sonra herkesi, kendi yazgisinin yoluna gndermekisini hayata birakiriz. Ne yazik ki, kendisine izilmis olan yolu pek az insan izliyor; oysa bu yol Kisisel Menkibe'nIn ve mutlulugunyoludur. Insanlarin ogu dnyayi korkutucu bir sey olarak gryorlar ve yalnizca bu nedenden dolayi da dnyagerekten korkutucu bir sey oluyor. O zaman
13 5
biz yrekler, giderek daha alak sesle konusmaya basliyo- ruz, ama asla susmuyoruz. Ve szlerimizin duyulmamasi iin dilekte bulunuyoruz: Kendilerine izmis oldugumuz yolu izlemedikleri iin insanlarin aci ekmelerini istemiyo- ruz." - Peki yrekler, insanlara dslerinin pesinden gitmek zorunda olduklarini neden sylemiyorlar? diye sordu deli- kanli, Simyaciya. - nkbu durumdaen ok yrek aci eker. Ve y- rekler aci ekmekten hoslanmazlar. Delikanli o gn yregini dinledi. Ondan, kendisini as- la terk etmemesini istedi. Ondan, dslerinden uzaklasacak olursa ggsnde sikismasini ve kendisini uyarmasini, uyari isareti vermesini istedi. Ve bu isareti ne zaman duyarsa ona dikkat edecegine yemin etti. Delikanli o gece bu konularin hepsini Simyaci ile ko- nustu. VeSimyaci, delikanlinin yreginin Evrenin Ru- hu'na ger\ dnms oldugunu anladi. - Simdine yapmaliyim? diye sordu delikanli. - Piramitler ynnde yrmeyedevam et, dedi Sim- yaci. Ve isaretlere dikkat et. Yregin artik sana hazineyi gsterebilecek durumda. - Yoksabenim henz bilmedigim bu mu? - Hayir. Senin henz bilmedigin sudur, dedi Simya- ci: EvreninRuhu, bir ds gereklestirmeden nce yol boyuncagrenilen her seye deger bier. Bize karsi kt duygular besledigi iin byle davranmamaktadir: Dsm- z gereklestirmemizin yanisira, ona dogru ilerlerken aldi- gimiz dersleri de Iyice grenmemizi istemektedir. Ama in- sanlarin ogunlugu iste bu anda vazgeerler. ln dilinde biz bu durumusyle tanimlamaktayiz: Vaha'nin palmiye- leri ufakta grnmsken susuzluktan lmek. Arastirma her zaman acemi talihj ile baslar. Ve her za- man Fatihin Sinavi ile sona erer. 136
Delikanli lkesinde sylenen eski bir ataszn anim- sadi: 'En karanlik an, safak skmeden nceki andir.'
13 7
ILKSOMUTTEHLIKEISARETIERTESI GN grld. savasi gelip iki yolcuya buralarda ne aradik larini sorduJar. -Ben sahinimle avlanmaya geldim, dedi Simyaci. -Sizi aramamiz gerek, bakalim silahiniz var mi? diy konustu savasilardan biri. Simyaci atindan agir agir indi. Arkadasi da onun gib yapti. -Neden yadinizda bu kadar para var? diye sordu, de- likanlinin para kesesini gren savasi. -Misir'a gitmek iin," diye yanitladi delikanli. Simyaciyi arayan savasi siviyla dolu bir kristal sise vt tavuk yumurtasindanbiraz daha byk, sari renkli cam dan bir yumurta buldu. -Bu ne? diye sordu savasi. -Felsefe Tasi ile Ebed Hayat Iksiri. Simyacilarin Bu yk Yapiti. Bu iksirden ien kimse kesinlikle hasta olma2 ve bu tasin kk bir parasi herhangi br madeni altina evirir. savasi kahkahayla gldler, Simyaci da onlarla birlikte gld. Yaniti ok eglenceli bulmuslardi. Bunun zerine, iki yolcuya, esyalariyla birlikte gitmeleri iin faz- la glk ikarmadilar. -Deli misiniz siz? diye sordu delikanli-biraz uzakla- sinca. Onu neden byle yanitladiniz? -Sana hayatin ok basit bir yasasini gstermek iin: Gzmznnnde bykhazineler oldugu zaman asla gremeyizonlari. Peki, neden bilir misin? nk insanlar hazineye inanmazlar.e
138
ldeyolculuklarina devam ettiler. Gnler getike giderek sessizi esiyordu delikanlinin yregi: Gemis ya da gelecegin olaylariyla ilgilenmiyordu artik, o da l seyret- mekleve delikanliyla birlikte Evrenin Ruhu'nu imekle yetiniyordu. Yregi ile delikanli, artik birbirlerine ihanet edemeyecekiki byk dost oldular. Yrek,bazen, uzun sessizlik saatleri sonunda mthis yorgundsendelikanliyi ferahlatmak, yreklendirmek amaciyla konusuyordu.Yrek, ilkin onun byknitelik- lerinden sz etti: Koyunlarindan ayrilmak iin gereken ce- saretinden, kendi Kisisel Menkibe'sini yasamasindan ve billriye dkkninda alisirken kanitladigi coskusundan. Delikanlinin henz fark elmedigi br baska seyden de sz etti: Hi farkina varmadan kurtuldugu tehlikelerden. Birinde, babasinin tabancasini alarak saklamisti. Ama kuskusuz, kendi kendini yaralayabilirdi. Delikanliya kirin ortasinda hasta oldugu gn animsatti: Delikanli, kusmus, ardindan epeyce uyumustu.Oysa, bu sirada onu ldrp koyunlarini almayitasarlayan iki haydut biraz ileride bekliyorduonu. Amagen obanin gelmedigini grnce, onunyolunu degistirdigini sanip oradan ayrilmislardi. -Yrekler her zamaninsanlara yardim ederler mi? diye sordu Simyaciya. -Yalnizca kendi Kisisel Menkibe'lerini yasayanlara yardimederler. Amaocuklara, sarhoslara ve ihtiyarlara da ok yardim ederler. -Bu yleyse tehlike olmadigi anlamina mi geliyor? -Bu yalnizca yreklerin ellerinden geleni yaptiklari anlamina geliyor, dye yanitladi Simyaci. Bir aksamsavasan kabilelerden birinin ordughindan getiler. Her yanda silahlarini kullanmaya hazir, grkemli beyazgiysiler giymis Araplar vardi. Adamlar nargile ii- yor ve savaslari anlatarak gevezelik ediyorlardi. Iki yolcu- ya hi kimse dikkat etmedi. -HIbir tehlike yok, dedi delikanli, biraz uzaklastik- lari zaman.
13 9
Simyaci fkelendi. - Yreginegven, dedi, ama lde bulundugunu da unutma. Insanlar savasirken, Evrenin Ruhu da savas iglik- larini duyar. Gkyznn altinda olanlarin sonularindan hi kimse kurtulamaz. "Her sey bir ve tek seydir,* diye dsnd delikanli. Vel sanki Simyacinin hakli oldugunu kanitlamak istermis gibi, yolcularin arkasinda birden iki adi grnd. - Dahaileriye gidemezsiniz, dedi biri. Su anda savas blgesinde bulunuyorsunuz. - okuzaga gitmiyorum, dedi Simyaci, atlilarin gz- lerinin iine bakarak. Atlilar bir sre hibir sey sylemediler, sonra yolcula- rin yollarina gitmelerine izin verdiler. Delikanli olanlari hayranlik iinde seyretmisti. - Adamlarabakisinizla boyun egdirdiniz, dedi. - Gzlerruhungcngsterirler, diye yanitladi Simyaci. 'Dogru,* diye dsnd delikanli. Ordughta, askerle- rin arasinda bulunan bir adamin, gzlerini Simyaci ile ken- disinin zerine dikmis oldugunun farkina varmisti. ok uzakta oldugu iin yz pek seci imiyordu. Ama bu ada- min kendilerini gzetledigi de kesindi. Sonundaufuk boyunca uzanan bir siradagi asmaya a- lisirlarken, Simyaci, Piramitlere iki gnlk yol kaldigini syledi. - Kisa bir sre sonra ayrilmak zorunda kalacaksak, bana simya gretin, dedi delikanli. - Artik bilinmesi gereken her seyi biliyorsun. Geriye sadece Evrenin Ruhu'na nfuz etmekve her birimize ay- rilmis olan hazineyi kesfetmek kaliyor. - Benimbilmekistedigim bu degil. Kursunu altina dnstrmektensz ediyorum ben. Simyaci, ln sessizligine saygi gsterdi ve ancak ye- mek yemekiin durduklarinda konustu.
140
-Evrende her sey evrim geirir. Ve bilenler iin, en ok evrimgeirmis madendir altin. Bana niin oldugunu sorma, bilmiyorum.Yalnizca sunu biliyorum: Gelenegin grettikleri her zaman dogrudur. Amainsanlar bilgelerin szlerini dogru olarak yorumlayamadilar. Ve altin evrimin simgesi olacagina savaslarin isareti oldu. -Nesneler birok dil konusurlar, dedi delikanli. De- venin bozlamasinin nce yalnizca deve bozlamasi oldugu- nu grdm,sonra tehlike isaretine dnstgn ve daha sonra da tekrar bozlama oldugunu grdm. Amasustu delikanli. Simyaci bunlarin hepsini biliyor olmaliydi. -Gerek simyacilar tanidim, diye konusmaya basladi Simyaci. Laboratuvarlarma kapanip altin gibi evrimlenme- ye alisiyorlardi; Felsefe Tasi'ni kesfettiler. nk bir sey evrim geirdiginde, evrede bulunan her seyin evrim geir- digini anlamislardi. Baskalari Tas'i rastlantiyla buldular. Bunlarin yetenekleri vardi, ruhlari teki insanlarin ruhla- rindan daha uyanikti. Bunlar pek azdir, hesaba katmak ge- rekmez.Son olarak kimileri de yalnizca altin ararlar; bun- lar sirri hibir zaman bulamadilar. Kursunun, bakirin, de- mirin de gereklestirilecek kendi Kisisel Menkibe'leri ol- dugunuunutmuslardir. Baskasinin Kisisel Menkibe'sine burnunusokan kimse kendi Kisisel Menkibe'sIni kesinlik- le kesfedemez, Simyacinin szleri bir beddua gibi yankilandi. Egilip bir kavki aldi lden. -Burasi eskiden denizdi, dedi. -Bunu anlamistim, diye karsilik verdi delikanli. Simyaci bir kavki alip kulagina dayamasini istedi on- dan. Bunuocukkenbirok kez denemisti. Kavkiyi kula- gina dayayinca deniz sesi duydu. -Deniz her zamanbu kavkinin iindedir, nk bu, onunKisisel Menkibe'sidir. Ve l tekrar dalgalarla kucak- lasincaya kadar da onu asla terk etmeyecektir.
14 1
Dahasonra atlarina bindiler ve Misir Piramitleri y- nnde yola koyuldular.
Delikanlinin yregi tehlike isareti verdigi sirada gnes batmayabaslamisti. evrelerinde yksek kumullar vardi ve delikanli Simyaciya bakti; ama Simyaci, besbelli hibir sey fark etmemisti. Bes dakika sonra tam karsilarinda ka- raltilari tanyerine dsen iki atli grd. Delikanli daha agzi- ni aip Simyaciya bir sey sylemedeniki atli, nce on, sonra yz atli oldu, en sonunda da btn kumullar atlilar- la doldu. Savasilar mavi giyinmislerdi, trbanlarinin evresin- de l bir halka vardi. Yzlerinde mavi renkli peeler vardi ve yalnizca gzleri grnyordu. Bumesafeden bile gzleri ruh glerini yansitiyordu. Ve bu gzler lmden sz ediyorlardi. 142
IKI YOLCUYU,YAKINLARDABULUNAN BIR ordugha gtrdler. Bir asker, Simyaci ile arkadasini Va- ha'daki adirlara pek benzemeyen bir adira soktu. adir- da kurmaylariyla birlikte bir komutan vardi. -Bunlar casus, dedi adamlardan biri. -Biz yolcuyuz, dedi Simyaci. -Sizi gn nce dsman ordughinda grdk. Ve muhariplerden biriyle konustunuz. -Ben lde gezen ve yildizlari taniyan bir gezginim, dedi Simyaci. Birlikler ya da kabilelerin harekti hakkinda hibir bilgim yoktur. Yalnizca arkadasima buraya kadar kilavuzluk ettim. -Arkadasin kim? diye sordu reis. -Bir simyaci, dedi Simyaci. Doganin glerini bilir. Vesiz komutana, kendi olaganst glerini gstermek Is- temektedir." -Bir yabanci ne yapiyor yabanci toprakta? diye sor- duadamlardan biri. -Kabilenize takdime olarak para getirdim, diye ara- yagirdi Simyaci, delikanlinin agzini amasina firsat birak- madan. Vedelikanlinin kesesini alarak altin liralari reise ver- di. Reis hibir sey sylemeden aldi paralan. ok sayida si- lah almaya yetecek ykl br paraydi bu. - Bir simyaci nedir? diye sordu sonunda Arap. - Dagayi ve dnyayi bilen bir insandir. Cani istesey- di yalnizca rzgrin gcn kullanarak ordughi yerle bir edebilirdi. Adamlargldler. Savasta grdkleri siddete aliskin- dilar ve rzgrin ldrc darbe indiremeyecegmi biliyor-
14 3
lardi. Bununla birlikte hepsi de yreklerinin ggslerinde sikistigini hissettiler. l insanlariydi bunlar ve byc- lerden korkarlardi. - Byle bir sey grmek isterdim, dedi reis. - Bize gn gerek, dedi Simyaci. Sahip oldugu g- cnetkisini gstermek iin kendisi rzgr olacak. Bunu basaramayacakolursa, kabilenizin onuruna alakgnll hayatlarimizi sunacagiz. - Bana ait olan bir seyi bana sunamazsin, diye bildir- di sef fkeyle. ->Ama yolculara gnlk sreyi verdi.
Dehsete dsen delikanli, yerinden kimildayacak du- rumdadegildi. Simyaci onun adirdan ikmasina yardim etmek iin kolundan tutmak zorunda kaldi.* - Onlara korktugunugsterme, dedi ona. Bunlar y- rekli insanlar, korkaklari kk grrler. Delikanli konusmayetenegini yitirmisti. Sesine, an- cak bir sre sonra ordughta yrrlerken kavustu. Bir ye- re kapatilmalarinin yarari yoktu: Araplar yalnizca^atlanni almislardi. Bylece Evren bir kez dahasayisiz dillerini aikladi: Simdiye kadar zgr ve sinirsiz bir mekn olan l, artik asilmasi olanaksiz bir surdu. - Onlara btnhazinemi verdiniz! dedi delikanli. mrboyukazandigim her seyi. - Amalecek olsaydin ne isine yarayacakti hazinen? Enazindan 'gnlgne hayatini kurtardi. Paranin l- mgeciktirdigi yle sik grlmez. Amadelikanli hikmetszlerini anlamayacak kadar korkmustu.Rzgranasil dnsebilecegini bilmiyordu. Simyaci degildi kendisi. Simyaci bir savasidan ay istedi; delikanlinin bilekle- rine biraz ay dkt. Simyaci anlayamadigi birseyler sy- lerken, delikanlinin iine bir dinginlik dalgasi yayildi.
144
-Umutsuzlugateslim olma, dedi Simyaci alabildigi- ne tuhaf, yumusak bir sesle. Yoksa, yreginle konusmana engel olur. -Amanasil rzgra dnsebilirim bilmiyorum. -KendI Kisisel Menkibe'sini yasayan kimse neye ih- tiyaci varsa hepsini bilir. Bir dsn gereklesmesini bir tek sey olanaksiz kilar: Basarisizliga ugrama korkusu. -Basarisizliga ugramaktan korkmuyorum. Yalnizca rzgra nasil dnsebilecegimi bilmiyorum. -yleyse grenmen gerekecek. Hayatin buna bagli. -Amaya basaramayacak olursam? -Kisisel Menkibe'ni yasamis oldugun iin leceksin. Bir Kisisel Menkibe'nin ne oldugundanhabersiz, bunun ne oldugunuasla grenemeyecek olan milyonlarca insan gibi lmekten evladir bu. Ama korkma.Genellikle lm insam hayata karsi daha dikkatli olmaya zorlar.
Birinci gn geti. Yakinlarda bir yerde byk bir sa- vas oldu, ordugha birok yarali getirdiler. *lm hibir seyi degistirmiyor,* diye dsnd delikanli. len savasila- rin yerini baskalari aliyor ve hayat devam ediyordu. -Daha sonra da lebilirdin, dostum, dedi bir muha- rip, silah arkadaslarindan birinin cesedinin yaninda. Baris zamanindada lebilirdin. Ama eninde sonunda, su ya da bu sekilde nasil olsa lecektin.* Aksamadogru Simyaciyi bulmayagitti delikanli. Sim- vaci, sahiniyle birlikte le gidiyordu. -Rzgra dnsmeyibilmiyorum,diye tekrarladi bir kez daha. -Sana sylemis oldugumseyi hatirla: Dnya, Tan- ri'nm yalriizca grnen parasidir. Simya da tinsel yetkin- ligi maddi alana ynlendirir yalnizca. -Neyapiyorsunuz? -Sahinimi besliyorum. -Rzgra dnsmeyibasaramazsamlecegiz, dedi delikanli. O zaman sahini beslemek neye yarar?
145/1 0
- Sen leceksin, diye yanitladi Simyaci. Ben, rzgra dnsmeyi biliyorum.
ikinci gn, ordughin yakinlarinda bulunan bir kaya- nin tepesine tirmandi delikanli. Nbetiler engel olmadi- lar; rzgra dnsecek br bycden sz edildigini duy- muslardi ve ona yaklasmak, istemiyorlardi. stelik asilmaz bir sur gibiydi l. Delikanli ikinci gn, btn gle sonu boyunca le bakti. Yregini dinledi. Ve l de delikanliyi saran korku- yu dinledi. IkIsi de ayni dili konusuyorlardi.
ncgn ycereis, yksek rtbeli subaylarim ya- nma agirdi. - Rzgradnsecek olan su ocuga gidip bakalim, dedi Simyaciya. - Gidelim, diye yanitladi Simyaci. Delikanli bir gn nce gelmis oldugu yeregtrd hepsini. Sonra hepsinin oturmasini istedi. - Biraz vakit alacak, dedi. - Bizimacelemiz yok, dedi yce reis. Bizler l in- sanlariyiz.
Delikanli gzlerini ufka dikip bakmaya basladi. Uzak- ta daglar, kumullar, kayaliklar; hayatta kalmanin olanak- siz oldugu buyrede yasamaktadirenen bitkiler vardi. Drt bir yani ld: Aylar boyu zerinde yrdg, ama ancak kkbir blmntanidigi l. Bu kk para- da, Ingilizlere, kervanlara, kabile savaslarina ve elli bin hurma agalik ve yz kuyuluk bir Vaha'ya rastlamisti. - Neistiyorsun bugn benden? diye sordu l. Birbi- rimizi dn yeterince seyretmedik mi? - Bir yrende sevdigim kadin yasiyor. Bu yzden en- gin kumlarina baktigim zamanonu seyretmis oluyorum.
146
Onunyanmageri dnmekistiyorum ve rzgra dns- mekiin senin yardimina gereksinimim var. - Ask nedir? diye sordu l. - Ask, sahinin senin kumlarinin stnde utugu za- manki seydir. nk sen, onun iin yesermis bir kirsin ve hibir zaman avsiz dnmedi senden. Senin kayalarim, ku- mullarini, daglarini biliyor ve ona karsi cmertsin sen... - Sahinin gagasi paralarimi kopartir, dedi l. Avi yillar boyunca beslerim, sahip oldugum pek az suyla su- suzlugunugideririm, ona yiyeceklerin yerini gsteririm; vetbir gn tam avin oksamalarini kumlarimda hissedece- gim sirada sahin gkyznden iner. - Amasen de kesinlikle bu son iin besleyip by- trsn avi, diye yanitladi delikanli: Sahini beslemek iin. Ve sahin de insani besleyecektir. Ve insan da bir gn senin kumlarini besleyecektir ve oradan yeni bir av dogacaktir. Byledir dnyanin dzeni. - Ask bu mudur? - Evet, budur. Avi sahine, sahini insana ve insani ye- niden le dnstren seydir ask. Kursunu altina dnst- ren ve altini da topragin altina gizleyen seydir. - Sylediklerini anlamiyorum, dedi l. - yleyse hi olmazsa kumlarinin ortasinda bir yer- de bir kadinin beni bekledigini anla. Ve onun bekleyisine karsilik olarak rzgra dnsmek zorundayim. l bir sre sessiz kaldi. - Rzgrin esebilmesi iin kumlarimi sana veriyo- rum. Amaben tek basima bir sey yapamam. Rzgrin da yardimini iste.
Hafif bir esinti esmeye basladi. Kabile,reislfri, kendi- lerinin bilmedigi bir dil konusan delikanliya uzaktan baki- yorlardi. Simyaci glmsyordu.
14 7
Rzgr, delikanlinin yanina gelip onun yanagini oksa- di. Delikanlinin, lle yaptigi konusmayi duymustu, n- k rzgrlar her zaman her seyi bilirler. Dnyayi dolasip dururlar, ama ne dogum, ne de lm yerleri vardir. -Bana yardim et, dedi delikanli. Bir gn sevgilimin sesini duydum sende. -lnve rzgrin diliyle konusmayi kim gretti sana? -Yregim, diye yanitladi delikanli. Rzgrinbirok adi vardi. Buradaki adi kesisleme idi ve Araplar onun karaderili insanlarin yasadigi suyu bol topraklardan geldigine inaniyorlardi. Delikanlinin geldigi uzak lkedeki adi gndogusu idi, nk insanlar onun - ln kumlarini ve MagrIplilerin savas naralarini getirdigine inaniyorlardi. Belki de baska yerlerde, koyunlarin otladigi kirlardan uzaklarda, insanlar rzgrin Endls'ten estigine inaniyorlardi. Ama rzgr hibir yerden gelmiyor ve hi- bir yere gitmiyordu ve iste bu yzden de l kadar gly- d. Bir gn le aga dikilebilir, dahasi lde koyun besle- nebilirdi, ama rzgra egemen olmanin kesinlikle olanagi yoktu. -Sen rzgr olamazsin, dedi delikanliya. Nitelikleri- miz farkli. -Dogrudegil. Seninle birlikte dnyayi dolasirken simyayi grendim. Rzgrlar, ller, okyanuslar, yildizlar var bende, tvren'de yaratilmis ne varsa hepsi bende var. Hepimizi ayni El yapti ve hepimiz ayni Ruha sahibiz. Se- nin gibi olmak istiyorum, her seye nfuz etmek, denizleri asmak, hazinemi rtenkumlari kaldirmakve sevgilimin sesini yanima getirtmek istiyorum. -Simyaci ile yaptigin konusmayiduydum geen gn. Her seyin kendi Kisisel Menkibe'si oldugunu "syl- yordu. Insanlar rzgra dnlemezler.
148
- Bana bir sre iin rzgr olmayi gret, diye rica et- ti delikanli. Insanlar ile rzgrlarin sinirsiz olanaklarini birlikte konusabilelim. Rzgr merakliydi ve bu da bilmedigi bir seydi. Bu konudasylesmek isterdi, ama bir insani rzgra nasil d- nstrebilecegini bilmiyordu. Ama gene de bir yigin sey biliyordu. ller olusturabiliyor, gemileri batiriyor, or- manlari yerle bir ediyor ve trl trl mziklerle, tuhaf grltlerle yankilanan kentlerde dolasiyordu. Becerisinin sinirsiz olduguna inaniyordu. Ve iste karsisina bir gen ikmis, kendisinin baska seyler de yapabilecegini kanitla- makistiyordu. - Buna Askadi verilir, dedi delikanli, rzgrin, istegi- ni yerine getirmeyi kabul etmek zere oldugunu grnce. Sevdigimiz zamanEvren*in bir parasi oluruz. Sevdigimiz zamanolanlari anlamaya gereksinimimiz yoktur, nk o zamanolanlar bizim iimizde olur ve insanlar rzgra d- nsebilirler. Kuskusuz, rzgrlarin onlara yardim etmesi kosuluyla. Rzgr okgururluydu. Delikanlinin syledikleri onukiskirtti. ln kumlarini savurarak alabildigine hizla esmeyebasladi. Amabtndnyayi dolasmis olmasina karsin, insani rzgra dnstrmeyi hl beceremedigini sonunda kabuletmek zorundakalmisti. Ve Ask'in ne ol- dugunubilmiyordu. - Dnyadayaptigim geziler sirasinda birok insanin gkyznebakarak asktan sz ettiklerini fark ettim, dedi rzgr; sinirlari oldugunu kabul etmekzorunda kaldigi iin fkeliydi. Belki de en iyisi gge sormakti. - yleyse, bana yardimet, diye rica etti delikanli. Krolmadan gnese bakabilmem iin ortaligi tozla sar. Bununzerine rzgr daha gl esmeye basladi ve gkyzkumlakaplandi: Gnesin yerinde altin bir kurs vardi yalnizca.
14 9
Ordughta,ne olup bittigini anlamak glesiyordu. l insanlari, samyeli adi verilen ve denizdeki firtinadw daha berbat bir sey olan bu rzgri ok iyi taniyorlardi, ama onlar denizi bilmiyorlardi. Atlar kisniyor ve silahlar kumlarin altinda kalmaya basliyordu. Kayalikta, subaylardan biri yce reise dnp konustu: - Bu kadarla yetinmek belki de daha iyi. Delikanliyi simdiden grmekteglk ekiyorlardi. Yzleri mav peeyle tamamenrtlydve gzlerinde yalnizca korku ifdesi vardi. - Bu ise son verelim, diye steledi bir subay. - Allah'in byklgn grmekistiyorum, dedi reis, sesinde saygi vardi. Insanin, rzgra dnsmesini grmek istiyorum. Amabu iki korkagin adlarini kafasina yazdi. Rzgr kesilir kesilmez komutanlik grevlerinden alacakti onlari. nkl insanlari korku nedir bilmezlerdi.
- Rzgr, banasenin Ask'i tanidigini syledi, dedi delikanli gnese. Ask'i biliyorsan, Evrenin Ruhu'nu da bi- liyorsundur, nk o da Ask'tan yapilmistir. - Bulundugumyerden, diye yanitladi gnes, Evrenin Ruhu'nugrebiliyorum. Benim ruhumlailetisim halinde- dir ve ikimiz, birlikte, bitkileri bytp glge arayan ko- yunlari yrtrz. Bulundugum yerden (ve dnyadan ok uzaktayim), sevmeyi grendim. Dnyayabiraz daha yak- lasacak olsam, zerinde bulunan her seyin yok olacagim ve Evrenin Ruhu'nunyok olacagini biliyorum. Bu neden- le karsilikli bakismakla yetiniyoruz ve birbirimizi seviyo- ruz: Ben ona hayat ve isi veriyorum, o da bana yasama ne- deni veriyor. - Ask'in ne oldugunu J>iliyrsn, diye tekrarladi deli- kanli. - Ve EvreninRuhu'nu taniyorum, nk Evren'deki sonsuz yolculugumuzdauzun uzun konustukonunla. En byksorununun, simdiye kadar yalnizca madenlerin ve
150
bitkilerin, her seyin bir ve tek sey oldugunu anlamis olma- lari oldugunu syledi. Ve bununla birlikte demirin bakira benzer olmasi, bakirin altina benzemesi gerekli degil. Her sey bu biricik seyin iinde kendi gerek grevini yerine ge- tirmektedir ve her seyi yazan El, besinci gn durmus ol- saydi her sey bir Baris Uyumu olarak kalacakti.1 - Amaaltinci gn vardi. - Sen bir bilginsin, nk her seyi belli bir uzaklik- tan gryorsun, dedi delikanli. m Ask*i tanimiyorsun. Altinci gn olmasaydiinsan yaratilmayacakti; bakir hep bakir olarak ve kursun hep kursunolarak kalacakti. Her- kesin kendi Kisisel Menkibe'si kendine, ok dogru,ama buKisisel Menkibe bir gn gereklesecek. yleyse daha iyi bir seye.dnsmek ve EvreninRuhugerekten bir ve tek sey oluncaya kadar yeni bir Kisisel Menkibe'ye sahip olmakgerekmektedir. Gnes dsnceyedaldi ve daha ok parlamaya basla- di. Bu grsmeyi degerlendiren rzgr da gnesin delikan- liyi kr etmemesi iin daha gl esmeye basladi. - Bununiin simya var, dedi delikanli. Her insanin kendi hazinesini arayip bulmasi ve daha sonra, daha nce- ki hayatinda oldugundan daha yetkin olmayi istemesi iin. Kursun,dnyaninartik kursuna gereksinimi kaimayinca- ya kadar grevini yerine getirecek; o zaman altina dns- mesi gerekecek. - Simyacilar budnsmgereklestirmeyi basari- yorlar. Oldugumuzdandaha yetkin bir varlik olmaya a- listigimiz zaman, evremizdeki her seyin daha Iyi oldugu- nu gsteriyorlar bize. - Peki, benim Ask'i tanimadigimi niin sylyorsun? diye sordu gnes. - nkAsk, ne l gibi devinimsiz durmaktan, ne rzgr gibi dnyayi dolasmaktan, ne de senin gibi her seyi 1 Tevrat'in Tekvin blmne (Bap I ve Bap 2) gnderme yapiliyor. Tevrat'a gre Tann (Allah, Rab) insani altinci gn yaratti: "Ve Allah dedi: Suretimizde, benzeyisimize gre iman yapalim; ve denizin baliklarina, ve gklerin kirlarina, ve "g.rlara, ve btn yer- yzne, ve yerde srnen her jeye hkim oltun." (ev,)'
15 1
uzaktan grmekten ibarettir. Ask, Evrenin Ruhu'nu degis- tiren ve gelistiren gtr, tik kez .onun iine girdigim za- man, onunkusursuz oldugunusandim. Amadaha sonra onun, yaratilmis olan her seyin yansimasi oldugunu, onun da savaslari ve tutkulari oldugunu grdm. Evrenin Ru- hu'nu bizler besliyoruz ve zerinde yasadigimiz dnya, bi- zim daha iyi ya da daha kt olmamiza gre, daha iyi ya da daha kt olacaktir. Ask'in gc iste burada ise karisir, nksevdigimiz zaman, oldugumuzdandaha iyi olmak isteriz her zaman. -Peki ne istiyorsun benden? diye sordu gnes. -Benim rzgra dnsmemeyardim et, diye yanitla- di delikanli. -Evren, benim yaratiklarin en bilgini oldugumu bi- lir, dedi gnes. Ama seni rzgra nasil dnstrecegimi bilmiyorum. -yleyse kime basvurmaliyim? Gnesbir sre sustu. Rzgr dinliyor ve bilgisinin si- nirsiz oldugunu btn dnyayayayiyordu. Bununla bir- likte, Evrenin Dili'ni konusan delikanlinin elinden kurtu- lamiyordu gnes. -Her seyi yazan El ile konus, dedi.
Rzgr bir mutluluk igligi atti ve her 'zamankinden daha gt esmeye basladi. Kumlarin zerine dikilmis a- dirlar az sonra yikildilar ve hayvanlar iplerinden, bukagila- rindan kurtuldular. Kayanin zerinde insanlar, rzgrda srklenmemekiin birbirlerine sarildilar. Bununzerine delikanli, her seyi yazmis olan El'e dog- ru dnd. Ve daha agzini aip tek szck sylemeden, Ev-< renin sessizlestigini ve hep byle sessiz kalacagini hissetti. Bir sevgi coskusu fiskirdi yreginden ve aglamaya bas- ladi. Simdiye kadar hi yapmadigi bir duaydi bu, nk szcksz bir yakariydi ve hibir sey istemiyordu. Koyun- larina bir otlak buldugu iin skretmiyordu; daha fazla kristal satmak iin yakarmiyordu; rastladigi kadinin dn-
152
Sunubeklemesini dilemiyordu. Olusan sessizlikte ln, rzgrin ve gnesin de El'in yazmis oldugu isaretleri ara- diklarim, kendi yollarini izlemek ve zmrtparasinin zerine kazinmisolan seyi anlamak istediklerini anladi. Bu isaretlerin Yeryz'nde ve Uzay'da dagilmis olduklari- ni, grnste hibir varlik nedenleri ve anlamlan bulun- madigini; ne llerin, ne rzgrlarin, ne gneslerin ve ne de insanlarin niin yaratilmis olduklarini bilmediklerini biliyordu. Ama El'in btn bunlar iin bir nedeni vardi ve yalnizca o bu mucizeleri gereklestirebilir, okyanuslari - le ve insanlari rzgra dnstrebilirdi. nk bir yce iradenin, Evren'i, dnyanin yaratilisinin altinci gnnn BykYapit'a dnstgnoktayagtrmsoldugunu yalnizca bu El anliyordu. Vedelikanli Evrenin Ruhu'na daldi ve Evrenin Ru- hu'nun, Tanri'nin Ruhu'nunparasi oldugunu grd ve Tanri'nin Ruhu'nun, kendi ruhu oldugunu grd.
Samyeli o gn daha nce hi esmemis oldugu gibi esti. Kusaklar boyuAraplar, rzgra dnsen ve ln en b- yk muharipreislerinin savundugu bir ordughi az kalsin yerle bir eden delikanlinin efsanesini anlattilar.
Samyeli esmezolunca, hepsi delikanlinin bulundugu yere gzlerini evirdiler. Delikanli bulundugu yerde degil- di; ordughin teki ucunda nbet tutan, tepeden tirnaga kumla kapli bir nbetinin yaninda duruyordu. Adamlarbyclktenmthis korkmuslardi. Bunun- la birlikte iki kisi glmsyordu: Birincisi Simyaci Idi, nkgerek tilmizini bulmustu; ikincisi ise yce reisti, nk bu tilmiz, Tanri'nin Yceligini anlamisti. Ertesi gn reis, Simyaci ve delikanli ile vedalasti ve gitmek istedikleri yere kadar kendilerine eslik edecek bir muhafiz takimi verdi yanlarina.
15 3
BTNBIRGNYOLALDILAR. AKSAMA dogrubir Kipti manastirina vardilar. Simyaci, muhafiz ta- kimini geri yolladi ve atindan indi. - Bundansonra sen tek basina gideceksin, dedi. Pira- mitlere saatlik yol kaldi. - Skran,dedi delikanli. Bana EvreninDili'ni gret- tiniz. - oktandirbilmekteoldugunseyi sana hatirlatmak- tan baska bir sey yapmadim. Simyacimanastirin kapisini aldi. Siyahlar giyinmis bir kesis kapiyi ati. Simyaci ile kesis aralarinda Kip tice konustularbir sre, sonra Simyaci, delikanliyi Ieri aldi. - Mutfagibir sre kullanmamaizin vermesini iste- dim, dedi. Birlikte manastirin mutfagina gittiler. Simyaci ates yak- ti, kesis biraz kursun getirdi; Simyaci kursunubir demir kapta eritti. Kursun iyice sivilasinca, su tuhaf, sari cam yu- murtasini antasindan ikardi. Bir sa kalinliginda bir kat- mankazidi ve bunu balmumunasardiktan sonra iinde kur- sun eriyigi bulunan kaba atti. Karisim kan rengini aldi. Sim- yaci bununzerine kabi atesten alarak sogumaya birakti. Bu arada, kesisle kabileler savasi hakkinda konusmaya basladi. - Busavas devam eder, dedi kesis. Kesis kizgindi. Savasinsona ermesinibekleyen ker- vanlar, uzun zamandirAl-Jizah'a2 akili kalmislardi. - Ama,Allah'in dedigi olur, dedi kesis. Ktpt ya da Ktpti: Eski Misir halki; monofizit Kipti kilisesine bagli M itirli hiristiyan; Misir'111 Araplar taraf.udati fethindim (641) sonra birok Kipti mslman oldugu iin bu devim yalnizca hinit.yan]ar iin kullanilmaya bas.tai.di. (ev) 2 (Gtzeh, Gmzttt, Gtzsi): Kahiir'yr sekiz kilometre uzaklikta, nemli piramitin (Ke- ops, Kefren, Mikennos) ve Sfenks'in bulundugu yer. GfinOmOzde, Kahire ile birletmis, milyonluk bir yerlej.in. yen. (ev.)
154
- Amin, diye yanitladi Simyaci. Preparat soguyunca, kesis vedelikanli hayranlikla baktilar: Maden, demir kabin i eperlerinde katilasmisti, amaartik kursun degildi. Altin olmustu. - Ben de bir gn bunu yapmayi grenebilecek miyim acaba? diye sordu delikanli. - Bu benimKisisel Menkibe'm, seninki degil, diye yanitladi Simyaci; ama bununmmknoldugunu sana gstermek istiyordum. Manastirin kapisma geri dndler. Simyaci orada kur- su drt paraya bld. - Bu sizin, dedi paralardan birini kesise vererek. Seyyahlara karsi gsterdiginiz cmertlik iin. - Benim cmertligimin ok tesine giden bir skran ifadesi, dedi kesis. - Byle konusmayiniz. Hayatsylediklerinizi duya- bilir ve gelecek sefere daha azim verebilir. Sonra delikanlinin yanina geldi Simyaci. - Bu da senin. Muhariplerin reisinin elinde kalan alti- ninin karsiligi olarak. Delikanli, Simyaci'nm verdigi itinin kendi altinindan daha fazla oldugunu syleyecekti ki onun, biraz nce kesi- se sylediklerini animsadi ve hibir sey sylemedi. - Bu da benim, dedi Simyaci. l geerek geri dn- mekzorundayimve kabileler arasindaki savas hl devam ediyor. Simyaci drdnc parayi da kesise verdi. - Bu para da bu ocuk iin. Ihtiyaci olacak olursa. - Amaben hazinemi arayacagim, dedi delikanli. Sim- dI ok yaklastim. - Eminimki bulacaksin, dedi Simyaci. - Peki bu ikinci parayi neden veriyorsunuz? - nk,yolculugunsirasinda kazandigin paralari iki kez yitirdin: Birini hirsiz, tekini muhariplerin reisi al- di. Ben, lkesinin ataszlerine inwan yasli ve bosinanli bir Arap'im: 'Bir kere olan bir daha asla tekrarlamaz. Am-
15 5
mave lkin iki kere olan mutlaka nc defa da olacak- tir.' Atlarina bindiler.
- Dsler hakkinda sana bir hikye anlatmak istiyor- dum,dedi Simyaci. Delikanli atini yaklastirdi. - Eski Roma'da, Imparator Tiberius zamaninda ok iyi yrekli bir adam yasiyormus, adamin iki oglu varmis: Ogullarindanbiri askere alinmis ve Imparatorlugun en uzakeyaletlerinden birine gnderilmis. teki ogul bir sa- irmis ve yazdigi gzel siirlerle Roma'yi bylyrms. Baba bir gece bir ds grms.Bir melek grnp ogullarindan birinin szlerinin nlenecegini ve btn dn- yadagelecek kusaklar tarafindan tekrarlanacagini syle- mis. Hayat kendisine karsi cmert davrandigi ve btn ba- balarin iini gururla dolduracak bazi seyler kendisine zahir oldugu iin yasli adam sevin g :yaslari iinde uyanmis. Kisa bir sre sonra bir arabanin tekerleri altinda kalip ezilmekzere olan bir ocugu kurtarirken lmsyasli adam. Bir mr boyuonurlu ve drst davranmis oldugu iin de dogruca cennete gitmis ve orada da dsne giren melege rastlamis. "Iyi bir insandin,' demis ona melek. 'Sevgi iinde yasa- din ve onurlu bir sekilde ldn. Bugn herhangi bir dilegi- ni yerine getirebilirim.' "Hayat d>ana karsi iyi davrandi,* diye yanitlamis yasli adam. "Dsmegirdigin zaman, btnabalarimin aklanmis oldugunu anladim. nkoglumunsiirleri gele- cekyzyillarda insanlarin belleginde kalacaklar. Kendim iin herhangi bir dilegim yok; ama ocukken baktigi, deli- kanliyken egittigi evladinin nlenmesinden her baba gurur duyar. Uzakgelecekte, oglumun szlerini duymak ister- dim.' Melek, ihtiyarin omzuna dokunmusveikisi birlikte bir uzak gelecege gitmisler. Karsilarina usuz bucaksiz bir
156
meydanikmis ve bu meydandainsanlar garip bir dil ko- nusuyorlarmis. Yasli adam sevinten aghyormus. "Oglumunsiirlerinin gzel ve lmsz oldugunu bili- yordum/demismelege. 'Bu insanlarin oglumun siirlerin- den hangisini okuduklarini syler misiniz bana?' Melek, bununzerine adama kibar bir sekilde yaklas- mis ve birlikte, o byk alandaki siralardan birine otur- muslar. "Sair oglunun siirleri, Roma'da halk tarafindan ok se- viliyordu,' demis melek. "Herkes bu siirleri sevip haz ali- yordu. AmaTiberius dneminden sonra unutuldu bu siir- ler. Bu insanlarin tekrarladigi szler teki oglunun, aske- rin szleri.* Ihtiyar, Melege sasirarak bakmis. "Oglunaskerlik hizmeti iin uzak bir eyalete gitmis ve orada yzbasi olmustu. O da iyi ve drst bir insandi. Bir aksamhizmetkrlarindan biri hastalandi ve lmn esigine geldi. Oglun bu sirada, hastalari iyilestiren bir ha- hamdansz edildigini duymus ve gnlerce onu aramis. l- keyi dolasirken, aradigi kisinin Tanri'mn oglu oldugunu grenmis.Onuntarafindan iyilestirilmis baska insanlara rastlamis ve onun dsncelerini grenmis ve bir Romali yzbasi olarak onun dinini kabul etmis. Sonunda bir sa- bah Haham'myanma varmis. "Onahizmetkrlarindan birinin hastalandigini anlat- mis. Ve Hahamonunla birlikte evine gitmeye hazir oldu- gunubildirmis. Ama yzbasi bir inan sahibi oldugu iin, evrede bulunan insanlar ayaga kalkarken, Hahamin gz- lerinin iine bakinca, gerekten de Tanri'nin Oglu'nun huzurundabulundugunuanlamis. *Buszler senin oglunun szleri,' demis Melek yasli adama.Osirada Hahama syledigi ve bir daha unutulma-, yan szler: Ya Rab, benim degerim yok ki damin altina gire-
sin; fakat ancak bir sz syle, hizmetim iyI olur.y
Simyaci atini srd. -Kim ve ne olursa olsun, dedi, yeryznde her in- san, her zaman, dnya tarihinde basrol oynar. Ve dogal olarak o bilmez bunu. Delikanli glmsedi. Hayatin, bir oban iin bu kadar nemli olabilecegini hi dsnmemisti. -Elveda, dedi Simyaci. -Elveda, diye yanitladi delikanli. 158
YREGININSYLEDIKLERINIDIKKATLE dinlemeye alisarak, iki buuk saat lde yol aldi. Hazine- sinin gizli oldugu yeri ona yregi syleyecekti. "Hazinen neredeyse yregin de orada olcik," demisti Simyaci. Amayregi baska seyler anlatip duruyordu. Iki kez grdg bir dsn izinden gitmek iin koyunlarindan ay- rilan bir obanin yksngururla anlatiyordu. Kisisel Menkibe'den, ayni seyi yapmis, uzak topraklan ya da ka- dinlari aramaya ikmis, aginin insanlariyla, onlarin d- snceleri ve nyargilariyla arpismis insanlardan sz edi- yordu. Yol boyunca, bulgulardan, kitaplardan, byk kar- gasalardan sz etti. Bir kumulatirmanmayahazirlanirken iste tam o an- da, yregi kulagina fisildadi: "Aglayacagin yere iyi dikkat et; nk ben oradayim ve hazinen de oradadir." Kumuluagir agir tirmanmaya basladi. Yildizlarla dolu gkyz yeniden dolunayla aydinlanmisti: Simyaci ile bir- likte tam bir ay lde yolculuk yapmislardi. Ayisigi, ku- mulu da aydinlatiyordu,* yarattigi glge oyunu, le dalgali bir deniz grnmveriyor ve delikanliya, atinin dizgin- lerini birakip Simyaciya, onun bekledigi isareti verdigi g- n animsatiyordu. Ayisigi, ln sessizligini sariyor ve ha- zinelerini arayan insanlarin yolunu aydinlatiyordu. Birka dakika sonra kumulun tepesine ulasinca yregi hopladi. Dolunayve ln beyazliginin aydinlattigi Pira- mitler btn grkemiyle karsisinda ykseliyorlardi. Dizstdsp agladi. Kisisel Menkibe'sine inanmis oldugu, bir gn bir krala, daha sonra da bir tccara, bir In- giliz'e, bir Simyaciya rastladigi iin Tanri'ya skrediyor-
15 9
du. Ve hepsinden nemlisi, Ask'in, bir erkegi Kisisel Men- kibe'sinden asla uzaklastiramadigini kendisine anlatan bir l kadinina rastlamis oldugu iin Tanri'ya skrediyordu. Piramitlerin gemis yzyillari, asagida, ayakularmda duraninsani yukaridan seyrediyorlardi. Isteseydi, simdi Vaha'ya geri dnp Fatima ile evlenebilir ve basit bir ko- yun obani olarak yasardi. nk Evrenin Dili'ni bilmesi- ne ve kursunu altina evirmeyi bilmesine karsin, lde ya- siyordu Simyaci. Bilim ve sanatini kimseye kanitlamak zo- runda degildi. Kisisel Menkibe'sine dogru yol alirken, bil- mesi gereken her seyi grenmis ve yasamayi hayal ettigi her seyi yasamisti. Amaiste hazinesine ulasmisti ve bir girisim, ancak amacina ulastiginda sona erebilirdi. Kumulun tepesinde ag- lamisti. Yere bakti, gzyaslarinin dstg yerde bir bok- bcegi dolasiyordu. lde yasadigi sre iinde bokbcek- lerinin, Misir'da Tanri'nin simgesi sayildiklarini grenmis- ti. Buda bir isaretti. Bunun zerine Billriye Tccarini animsayarak kumlarikazmayakoyuldu:Bir mr boyu taslari st ste yigsa da hi kimse bahesine piramit dikme- yi basaramazdi.
Belirtilen yeri btn gece kazdi, ama hibir sey bula- madi. Piramitlerin tepesinden onu seyrediyordu yzyillar. Amao vazgemiyordu.Kaziyordu, kazdigi kumlan uku- ra geri yollayan rzgra karsi savasarak durmadan kaziyor- du. Kollanyorulmustu, ellerinde yaralar ailmisti, ama yregine inanci sryordu. Ve yregi onagzyaslarinin dstg yeri kazmasini sylemisti. Birka tasi yerinden skmeye alisirken, birden ayak sesleri duydu. Birka adam gelmisti. Ayisigi arkadan vur- dugu iin ne yzlerini, ne de gzlerini grebiliyordu. -Ne yapiyorsun orada? diye sordu gelenlerden biri. Delikanli yanitlamadi. Amakorkmustu.Simdi top- raktan bir hazine ikarmasi gerekiyordu, bu nedenden do- lay, korkmustu.
160
-Biz savas mui reci I eriyiz, dedi bir baskasi. Oraya ne sakladigini bilmemiz gerekiyor Para gerekli bize. -Bir sey gizlemiyorum, diye yanitladi delikanli. Amaadamlardanbiri kolundan tutup ukurdan ikar- di onuBir baskasi zerini aramaya koyuldu. Ve sonunda reb irideki ait!n parami buUular. -Altini var, dedi saldirganlardan biri, Ayisigi, zerini arayan adamin yzn aydinlatti ve bu gzlerde lm grd delikanli. -Topraga b$ka altin saklamis olmali, dedi bir baska- si. Bununzerine topragi kazmayazorladilar onu. So- nu olarak hibir sey bulamadigi iin dvmeye basladilar delikanliyi. Gnesin ilk isiklari belirinceye kadar uzun uzun dvdler onu. Giysileri lime lime olmustu, lmn yaklastigini hissediyordu. "Oleceksen, para r"e ise yarar? Paranin insani lm- den kurtardigi pek az grlmstr," Byle demisti Simya- ci, Veyedigi yumruklarla sismis, yarali agziyla, Misir Pi- ramitlerinin yakinlarina gmlms hazineyi iki kez d- snde grdgn anlatti saldirganlara. Reisleri oldugu izlenimi uyandiran adam uzun sre djnd. Sonra adamlarindan biriyle konustu. -Adami birakabiliriz. Baska bir seyi yok. Bu altini da almis olmali. Delikanli yzst kuma kapaklandi. Haydutlarin re- isi arkadaslarina bakiyordu. Ama delikanlinin gzleri Pra- miterin bulundugu yne bakiyordu. -Haydi gidelim, dedi haydutlarin reisi arkadaslarina. Sonra delikanliya dnp: -lmeyeceksin,dedi. Yasayacaksin ve inhanin bu kadar budala olmayahakki olmadigini da greneceksin. Simdi senin bulundugun yerde, bundan iki yil kadar nce, st ste ayni ds grdm. DsmdeIspanya'ya gitmem" obanlarin koyuniariyla birlikte iinde uyuduklari, ayin
Simyaci6/31
esyalarinin konuldugu, yerde bymsbir firavuninciri bulunanyikik bir ky kilisesi aramam gerektigini gr- yordum;ve bu firavunincirinin dibini kazarsam gizli bir hazine bulacakmisim. Amasadece ayni ds iki kez gr- dgmiin l geecek kadar budala degilim ben. Sonra yryp gitti. Delikanli glkle dogruldu ve bir kez daha Piramit- lere bakti. Piramitler ona glmsediler ve o da yregi ne- seyle dolu glmsedi onlara. Hazinesini bulmustu.
Sondeyis
DELIKANLININADISANTIAGOIDI. AKSAM olmakzereyken, terk edilmis kk kiliseye geldi. Ayin esyalarinin konuldugu yerde bymsbir firavuninciri vardi hl ve yari yikik atisindan hl yildizlar grlebili- yordu. Birinde buraya koyunlariyla birlikte gelmis ve ds grmesiJn disinda sakin bir gece geirmis oldugunu anim- sadi. Simdi yaninda srsi yoktu. Amaelinde bir krek vardi. Uzunsre gkyznebakti. Sonra heybesinden bir sarap sisesi ikardi ve sarap iti. lde yildizlara bakip, Simyaci ile sarap itigi gn animsadi. Getigi btn yolla- ri ve Tanri'nm kendisine hazinenin bulundugu yeri gster- mek iin setigi tuhaf yntemi dsnd. st ste grdg dslere inanmasaydi, ingeneye, krala, hirsiza rastama- saydi... "Dogrusu uzun bir liste; ama yol boyunca isaretler vardi ve yanilmam olanaksizdi/ diye dsnd. Farkina varmadanuykuyadaldi. Uyandiginda gnes oktan ykselmisti. Hemen firavunincirinin dibini kazma- ya basladi. 'Yasli byc/ dedi kendi kendine, *her seyi bal gibi biliyordun. Bu kiliseye geri dnebilmem iin biraz altin bile biraktin.' Paavralar iinde geri dndgm g- rnce katila katila gld kesis. 'Sanki bunlardan esirgeye- mez miydin beni?' Rzgrin kendisini yanitladigini duydu: "Hayir. Sana bunusyleseydim, Piramitleri grmeyecektin. Piramitler ;ok gzel, yle degil mi sence?" Simyacinin sesiydi bu. Glmsedi ve kazmaya koyul- lu. Yarim saat sonra sert bir seye arpti krek. Bir saat onra nnde eski Ispanyol altin parasiyla dolu bir sandik
16 5
vardi. Ayrica degerli taslar, kirmizi ve beyaz tylerle ssl altin maskeler, pirlanta islemeli degerli taslardan yapilmis putlar vardi. lkenin uzun sredir artik animsamadigi ve fatihin/ocuklarina ve torunlarina anlatmayi unuttugu br fethin kalintilari. HeybesindenUrimile Tummim'iikardi. Taslari an- cak bir kez kullanmisti, bir sabah, bir arsida. Hayatinda ve yolu zerinde bir yigin isaretler vardi. Urimile Tummim'ialtin sandigina koydu. Bir daha hi rastlamadigi yasli krali animsattiklari iin bu iki tas da hazinesinln parasiydilar. 'Gerekten kendi kisisel Menkibe'sini yasayan kimseye karsi hayat cmerttir,' diye dusundu. Vebununzerine Tarifa'ya gitmesi ve butun bunla- rin onda birini ingene kadina vermesi gerektigini anim- sadi. 'ingeneler nasil da kurnaz oluyorlar!* dedi kendi kendine. 'Belki de ok yolculuk ettikleri iin.' Derkenrzgr esmeye basladi. Gndogusuydu esen, Afrika'dan gelen rzgr. Ne ln kokusunu,ne de Mag- riplilerin istila tehditini getirmisti. Bununyerine ok iyi tanidigi bir kokuyu ve usulca gelip dudaklarina konan birpcgnmiriltisini getiri- yordu. Glmsedi.Ilk kez byle bir sey yapiyordu gen kiz. -GeliyorumFatima, dedi. Geliyorum. 166
Aydın, Hasan - İslam Felsefesinde Rüya Kuramı, İşlevleri Ve Kimi Sonuçları, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2007, Sayı 23, S. 165-177 PDF