You are on page 1of 259

SIMYACI

Paulo Coelho, Rio de Janeiro'da dogdu. Roman


yazarligina baslama-
dan nce, oyun yazari, tiyatro ynetmeni ve sevilen bir
sarki sz
yazariydi. Coelho, genliginde bir hippiydi. 1986 yilinda
Hiristiyan-
Iarin, Bati Avrupa'dan baslayip Ispanya'da Santiago de
Compostela
kentinde sona eren geleneksel ha yolculugunu yapti; bu
deneyimini
1987 yilinda yayinladigi The Pllgrimage (Hac) adli
kitabinda anlatti.
1988 yilinda yayinlanan ikinci kitabi Simyaci, Coelho'yu
en ok oku-
nan agdas yazarlardan biri yapti. teki kitaplari;^ Brida,
Valkrler
ve son yazdigi Piedra Irmaginin Kiyisinda Oturdum,
Agladim'dir.
Simyaci, 42 lkede yayinlandi, 26 dile evrildi. Bu kitap,
Coelho'yu
Gabriel Garcia Mrquez'in arkasindan en ok okunan
Latin Ameri-
kali yazarlardan biri konumuna getirdi.


Felsefe Tasi'nin gizlerini
bilen
ve bunu kullanan simyaci
J. 'ye


Yollarina giderken Isa bir
kye
girdi. Marta adli bir kadin onu
evine
kabul etti.
Meryemadli bir kizkardesi
var-
di, o da Rabbin ayaklari dibinde
otu-
rup onun szn dinlerdi.
Martaise, isin oklugundan
sa-
Sirmisti; Isa'ya giderek dedi:
' -YaRab,kizkardesimin
hiz-
mette beni yalnu birakmasi sence
bir
sey degil midir? Imdi ona syle
bwa
yardim etsin.
Fakat Rab cevap verip dedi:
-Marta, Marta, sen birok
sey-
ler iin zlp telas ediyorsun;
fakat
bir seye ihtiya vardir ve Meryem,
kendisinden alinmayacak olan iyi
pa-
yi semistir.
INCIL,LUKA,
X, 38-42


ndeyis


BIR KERVANCININGETIRDIGIKITABI
ELINE
aldi Simyaci. Kapagi yoktu kitabin, ama gene de
yazarinin
kim oldugunuanladi: Oscar WIlde'di yazar. Kitabin
sayfa-
larini karistirirken, Narkissos'u anlatan bir ykye rastla-
di.
Narkissos'un, kendi gzelligini her gn bir gln
su-
larinda seyretmeye giden bu yakisikli delikanlinin
efswesi-
ni biliyordu Simyaci. Bu delikani kendi grntsne y-
lesine vurgunmus ki gnn birinde gle dsp
bogulmus.
Onun gle dsp boguldugu yerde de bir iek amis,
bu
iege nergis adi verilmis.
Amakendi yazdigi yky byle bitirmiyordu
Oscar
Wilde.
Tatli su glnn kiyisina gelen orman tanrialari
Ore-
as'larin onu bir aci gzyasi kavanozuna dnsms olarak
bulduklarini yaziyordu Oscar Wilde.
- Nedenagliyorsun? diye sormus Oreas'lar.
- NarkIssos iin agliyorum, diye yanitlamis gl.
- NevaT bundasasilacak, demis bunun
zerine or-
mwtanrialari. Bizler ormanlarda bosu bosuna onun
pe-
sinde dolasir dururduk, ama onun gzelligini yalnizca sen
grebilirdin yakindan.
- Narkissosyakisikli bir gen miydi? diye
sormus
gi.
- Bunusenden daha iyi kim bilebilir ki? diye
karsilik
vermis iyice sasiran Oreas'Iar. Her gn senin kiyilarina
ge-
lip sularina bakiyordu!
Gl bir sre sessiz kalmis. Sonra syle
konusmus:
- Narkssos iin agliyorum, ama onun yakisikli
oldu-
gunu hi fark etmemistim ben. Narkissos iin agliyorum,


1
1


nksularima egildigi zaman, gzlerinin derinliklerinde
kendi gzelligimin yansimasini grebiliyordum.

-Iste ok gzel bir hikye, dedi Simyaci.

*
12


Birinci Blm


DELIKANLININADISANTIAGOIDI.SR-
syle birlikte eski, terk edilmis kilisenin nne geldiginde
gnes batmak zereydi. Kilisenin atisi oktwdir km,
bir zamanlar ayin esyalarinin konuldugu yerde kocaman
bir fIravuninciri bymst.
Delikanli geceyi burada geirmeye karar verdi.
Btn
koyunlarini yikik kapidan ieri soktu. Koyunlarin, gecele-
yin kamalarina engel olacak sekilde, kapiya birka tahta
koydu. Bu blgede kurt falan yoktu, ama bir keresinde bir
kaak koyunubulmakiin, ertesi gn btn gn dolas-
mak zorundakalmisti.
Yamismiyere yayip zerine uzandi, okuyup
bitIrdi-
gi kitabi da yastik olarak basinin altina koydu. Uykuya
dalmadan nce, artik daha kalin kitaplar okumasi gerekti-
gini dsnd: Okunmalaridaha uzun srer, geceleyin de
daha rahat yastik olurlardi.
Uyandigindaortalik hl karanlikti. Yukariya
bakti,
yari yariya yikilmis atinin arasindan parildayan yildizlari
grd.
"Biraz daha uyusaydim," diye dsnd Bir hafta
nce-
ki ds tekrar grms, gene sonunu getiremeden
uyanmis-
ti.
Kalkti, bir yudumsarap iti. Sonra degnegini eline
aIip hl uyumaktaolan koyunlari uyandirmaya basladi.
Hayvanlarinogununtipki kendis gibi uykudan hemen
siyrilip uyandiklarini fark etti. Sanki gizemli bir g, iki
yildir, yiyecek ve su pesinde kendisiyle birlikte btn l-
keyi dolasip duran koyunlarin yasamina baglamisti yasa^
mini. 'Bana ylesine alistilar ki, saat dzenimi biliyorlar,*
dedi kendi kendine alak sesle.


1
5


^ daldlktafl sonra, tersi de olabilir,' diye
dsn-
d: Hayvaaiarin saat dzenine belki de kendisi alismisti.
Genede, Uyanmasi geciken, koyunlar da vardi.
Adlari-
ni syleyer^ek^ sopasiyla birer birer hepsini uyandirdi.
Sy-
lediklerini koyunlarin anlayabildigine her zaman inanmi$-
ti. Bundan^ dolayi, kendisini'etkileyen kitaplarin bazi b-
lmIerini kimi zaman onlara okur; kimi zaman da kirlarda
dolaan bi obanin yalnizligindan ya da yasama
sevincin-
den sz ederdi onlara; kimi de ugTamayi aliskanIik
haline
getirdigi kentlerde grdg son yenilikleri anlatirdi.
Ama,nceki gnden bu yana, drt gn sonra
varacagi
kentte yasayan gen kizdan baska bir konusma konusu
a-
mamisti. Bir tccarin kiziydi sz konusu olan. nceki yil,
yalnizca bir kez gelmisti buraya. Tccarin bir kumas ma-
gazasi vardi; alacagi mal kousunda aldatilmamak iin,
ko-
yunlarin gznnnndekirkilmasini istiyordu. Bu ma-
gazayi ona bir arkadasi anlatmis, oban da srsn
oraya
gtrmst.*
16


"BIRAZYNSATMAKISTIYORUM,"
DEMISTI
oban, tccara.
Dkknkalabalikti, is yogundu; bu yzden, tccar
obana ikindiye kadar beklemesini syledi. Bunun
zerine
oban gidip magazanin nndeki kaldirima oturdu,
heybe-
sinden bir kitap ikardi.
- obanlarinkitap okuyabildiklerini bilmiyordum,
dedi yanibasinda bir kadin sesi.
Uzunsiyah salari, eski Magripli fatihleri belli-
belrsiz
animsatan gzleriyle, tepeden tirnaga tam bir Endls ki-
ziydi konusan.
- Koyunlarkitaplardan daha greticidir, diye
yanitla-
di gen oban.
Iki saatten fazla sohbet ettiler. Endls kizi,
tccarin
kizi oldugunu syledi, her gn birbirine benzeyen ky
yasaminianlatti. oban, Endls kirlarindan, ugradigi
kentlerde grdg son yeniliklerden sz etti. Koyunlanyla
konusmakzorunda kalmadigi iin mutluydu oban.
- Okumayinasil grendiniz? diye sordu gen
kiz.
- Herkesgibi, diye yanitladi oban. Okulda.
- Pekiama, okumabildiginize gre niin
obanlik
yapiyorsunuz?
Delikanli bu soruyu yanitlamamak iin
duymazliktan
geldi. Verecegi yaniti gen kizin anlamayacagindan
emin-
di. Buyzden, yolculuk ykleri anlatmayi srdrd.
Genkizin Magripli kk gzleri, merak ve saskinliktan
kocamanailiyor, kimi de iyice klyordu. Zaman ge-
tike, zamanin hi gememesini, gen kizin babasinin
isle-
rini bitirememesini ve kendisinden gn daha
beklemesi-
ni istemesini dilemeye basladi delikanli. Simdiye kadar
hi^

Simyaci1 7 ^


duymadigi birseyler hissettigini fark etti: Sonsuza dek bir
yere yerlesmek istiyordu. Kara sali gen kizin yaninda,
kuskusuz, gnler birbirine benzemezdi.
Amasonunda tccar gelip drt koyun kirkmasini
is-
tedI. Borcunu dedikten sonra obanin ertesi yil da ugra-
masini syledi.
18


SIMDIBU KASABAYAULASMAKIIN
NN-
de drt gn vardi obanin. Heyecandan ii iine sigmiyor-
du, ama yregini koyu bir kaygi da sarmisti: Belki de
gen
kiz unutmustu onu. Yn satmak iin oraya ugrayan bir yi-
gin oban vardi.
- Peknemli degil, dedi koyunlariyla
konusurken.
Ben de baska yerlerde baska kizlar taniyorum.*
Ama,yreginin derinliklerinden biliyordu ki, yle
*pek nemli degil* diyecek durumda degildi. obanlarin
da, tipki denizciler ve gezgin saticilar gibi, kendilerini yer-
yznde basibos dolasmaktan vazgeirtecek birinin
yasadi-
gi bir kente ugrayabileceklerini biliyordu.

*

1
9


GNNILK ISIKLARITANYERINDEN
YK-
selmeye baslarken, oban koyunlarini gndogusu ynn-
de srmeye basladi. 'Hibir zaman bir karar vermek ge-
reksinimi duymuyorlar/diye dsnd. 'Belki de bu yz-
den hep benim yanimdakaliyorlar.' Su ve yiyecekten
bas-
ka bir seye gereksinim duymuyordukoyunlar.Onlarin
obani olarak Endls'n en iyi otlaklarini bildigi srece,
kendisiyle her zaman dost kalacaklardi. Gnesin dogusu
ile batisi arasinda eglesen, uzun saatlerden olusan
gnlerin
biri tekinden farkli olmasa da; kisacik yasamlari boyunca
tek bir kitap okumasalar, kylerde olup bitenleri anlatan
delikanlinin insan dilini anlamasalar da. Yiyecek ve suyla
yetiniyorlardi ve bu onlar iin yeterliydi. Buna karsilik,
ynlerini, arkadasliklarini ve kimi zaman da etlerini c-
merte sunuyorlardi.
'Gnnbirinde bir canavara dnssemve tek
tek
hepsini ldrsem, srnnhepsini bogazladiktan sonra
ancakisin farkina varirlardi,' diye dsnd delikanli.
'nkbana inaniyorlar ve artik kendi igdlerine g-
venmiyorlar. Bu byle, nk onlari otlaga ben gtryo-
rum.'
Delikanli kendi dsncelerine sasmaya, onlari
tuhaf
bulmayabasladi. Iinde firavuninciri bitmis kilise belki de
cinli-periliydi. Belki de ayni ds bu nedenle yeniden g-
ryor ve her zaman sadik dost saydigi koyunlara kirsi f-
ke duyuyordu.nceki aksamyemegindenkalma
sarabin-
dan iti biraz ve yamisina sarindi. Birka saat sonra,
gne-
sinkselrnesiyle artan bunaltici sicaklar yznden sr-
snkirda dolduramayacagini biliyordu. Yazin bu saatte
btn ispanya uykuya dalardi Sicak, gece ininceye kadar


srerdi, ama bu arada yamisini yin.naa t^irr.A 20-in
daydi. Her seye karsin, bu ykten/ak.r.-r. < - k*, -'.p?
zaman,sabah ayazmibuyksayesinde _-
>i..j;etme:.Igi'~
animsiyordu kuskusuz.
'HavaninbeklenmedikdegiSiK.u.\leri.-e ka.-si
\cArr
ya her zamanhazir olmaliyiz,' dht: usu'. ^ord- r z-
man;yaminin agirligina katianmavi minnetle kabai edi-
yordu.
Yamininda bir varlik nedeni vardi, tipki delikanli-
nin hikmeti vcudu gibi. Orasi senin, burasi benim End-
ls ovalarini iki yil dolastiktan sonra, belgenin btn
kentlerini ezbere grenmisti; yasamina anlam veren |ey
gezip dolasmakti.
Basit bir obanin neden okuma biidigin., bu ke/
gen
kiza aiklamak niyetindeydi: On aki yasina kadar papiz
okulunagitmisti. Anababasi, onun din adami olrnisim is-
temislerdi; tipki koyunlari gibi, yalnizca su ve yiyecek iin
alisan yoksul bir kyl ailesi iin gurur kaynagiy Ji byle
bir sey. Latince, ispanyolca ve dinbilim okumust'-i. Ama,
dahakklgndenitibaren dnyayi tanimayi hayal e"
misti, Tanriyi ya da insanin gnahlarini grenmek:.: .;ok
dahanemliydi byle bir sey. Bir aksam, ailesini g-,n.ie\t
giderken, btncesaretini toparlayip t^hasma r vhip oi-
makistemedigini syledi. Yolculuk yapmak istiyordu.

- Dnyaninbtninsanlari sim ye kad"r t-j
ky-
den gelip getiler, oglum. Buraca yeni peyler anmayi gel-
diler, ama hi degismediler. Satoyu gezmek iin tepeye
i-
karlar ve gemisin gnmzdendahaiyi olduguna karar
verirler. Salarinin rengi ister aik, ister koyu olsun, hepsi
de kymzninsanlarina benzerler
- Amaben, bu insanlarin geMikbri lkelerdeki
"to-
lari bilmiyorum, diye yanitladi delikanli.
- Buinsanlar, tarlalarimiz!, kadinianmizi
grnce,
herzamanburada yasamakistediklerini seklerle;. dir-
srdrd baba.


- Onlarin geldikleri yerlerin kadinlarini ve
toprakla-
rini tanimak istiyorum, dedi ogul bunun zerine. nk
hibiri bizimle kalmiyorlar burada.
- Amabu insanlarin cepleri para dolu, dedi baba.
Bi-
zim burada, yalnizca obanlar baska yerleri grebilirler.
- yleyse, ben de oban olacagim.
' Bununzerine baba hibir sey sylemedi. Ertesi
gn,
iinde eski ispanyol altin lirasi bulunan bir kese verdi
ogluna.
- Bunlari bir gn tarlada bulmustum.Rahiplige ka-
bul edilmetreninde kiliseye vermeyi dsnyordum.
Git, kendine bir sr al ve en iyisinin bizim satomuz, en
gzel kadinlarin da bizim kadinlarimiz oldugunu grenin-
ceye kadar dnyayi dolas.
Vebaba oglunukutsadi. Delikanli, babasinin
gzle-
rinde de dnyayidolasma isteginin bulundugunu grd.
Her gece uyumak,yemek ve imek iin hep ayni yerde
ka-
larak yillarca kurtulmaya alismis olmasina karsin, hl
canli kalan bir istekti bu.
22


UFUKKIZARDI,SONRAGNES
GRND.
Delikanli, babasiyla yaptigi konusmayi animsadi ve
kendi-
ni mutlu hissetti; daha simdiden birok sato, birok kadin
tanimisti (ama bu kadinlardan hibiri, iki gn sonra gre-
cegi kadinin eline su bile dkemezdi). Bir yamisi, bir
bas-
kasiyla degistokus edebilecegi bir kitabi ve bir srs var-
di. Bununla birlikte, en nemlisi, her gn yasaminin b-
yk dsngereklestiriyordu: Geziyordu. Endls
ovala-
rindan bikinca, koyunlarini satip denizci olabilirdi. Deniz-
den usandigi zamanda birok kent, birok kadin
tanimis,
birok mutluluk olanagi yasamis olurdu.
'Papazokuluna, Tanriyi aramaya nasil
gidebilirim?'
diye dsnd, dogan gnese bakarak. Bununolasi
oldugu
durumlarda, bir yolunu bulup bir baska yolculuga ikiyor-
du. Buradan ka kez gemis olmasina karsin, bu harap
kili-
seye kadar hi gelmemisti. Dnyabykt, sonugelmi-
yordu. Kisa bir sre de olsa, koyunlarinin kendisine yol
gstermesine izin verse, sonunda bir yigin ilgin seyler
kesfederdi. "Sorun su ki, her gn yeni bir yere gittiklerinin
farkina varmiyorlar. Otlaklarin degistigini, mevsimlerin
birbirine benzemedigini anlamiyorlar. nk yiyecek ve
sudan baska bir kaygilari yok.'
"Belki de herkes iin durum byledir,' diye
dsnd
oban. Tccarinkizina rastladigimdan bu yana baska bir
kadin dsnmeyenbenimiin bile.'
Gkyznebakti. Hesaplamalarina gre, gle
yeme-
ginden nce Tarifa'da olacakti. Orada, kitabini daha kalin
bir kitapla degistirebilir, sisesini sarapla doldurur, sa-
sakal
tirasi olabilirdi; kizin yanina gitmeden nce iyice hazirlan-
maliydi. Daha fazla koyunu olan bir baska obanin,
kendi-


2
3


sinden nce davranip gen kiza talip olma olasiligini d-
snmekbile istemiyordu.
"Bir ds gereklestirme olasiligi yasami
ilginlestiri-
yor,' diye dsnd, gnesin durumuna tekrar bakip adim-
larini hizlandirarak. Tarifa'da ds yorumcusu bir yasli ka-
dinin yasadigini ammsamisti. Daha nce bir kez grms
oldugu bu ds, bu gece de grmst.
24


YASLIKADIN,DELIKANLIYIEVIN
ARKASIN-
daki bir odaya gtrd, odayi salondan rengrenk bir
plas-
tik perde ayiriyordu. Odada bir masa, bir Isa'nin Kutsal
Yregi1 tasviri ve iki sar dalye vardi.
Yasli kadin oturdu, delikanliya da oturmasini
syledi.
Sonra delikanlinin iki elini ellerinin arasina aldi ve usulca
dua etmeye basladi.
Syledikleri bir ingene duasina benziyordu.
Simdiye
kadar, dolasirken bir yigin ingeneye rastlamisti. Bu in-
sanlar da dolasiyorlardi, ama koyunlarla ilgilenmiyorlardi.
Sylenenlere bakilirsa, bir ingenenin isi-gc durmadan
insanlari aldatmakti. Seytanla anlasma yaptiklari,
ocukla-
ri kairip gizli barinaklarinda bunlari kle gibi kullandik-
lari da syleniyordu. Gen oban, ocukken,ingeneler
tarafindan kairilmaktan korkmustu her zaman. Yasli ka-
din ellerim tutunca bu eski korkuyu animsadi delikanli.
'Amaburadaisa'nin Kutsal Yregi tasviri var,'
diye
dsnd,kaygilarindan kurtulmak isterken. Elinin titre-
meyebaslamasini, yasli kadinin da onun bu
rkntsn
fark etmesini istemiyordu. Sessizce bir Tanri Babamiz
du-
asi okudu.
-Ilgin... dedi yasli kadin, gzlerini delikanlinin
elin-
den ayirmaksizm. Ve tekrar sustu.
Delikanli, giderek sinirlendigini hissediyordu. Ama
elinin titremesine engel olamadi ve yasli kadin fark etti
bu-
nu. Hemenellerini ekti kadinin ellerinden.
-Buraya el falina baktirmak iin gelmedim, dedi.
Bu
eve geldigi iin artik, pismanlik duyuyordu. Bir an, kadina
1 Isa'nin Tann sevgilinin limgeji. (rv.)


2
5


cretini demenin ve hibir sey grenmeden buradan ay-
rilmanin daha iyi olacagini dsnd. Ne var ki, st ste
grdgayni dsn neanlama geldigini grenmek ok
nemliydi onun iin.
- Grdgndsler hakkinda bilgi almaya geldin,
de-
di bunun zerine yasli kadin. Ama dsler Tanrinin diliyle
konusurlar. Tanri dnyanin diliyle konusursa bunun yo-
rumunuyapabilirim. Ama senin ruhunun diliyle konustu-
gu zamanbunu yalnizca sen anlayabilirsin. Gene de
danis-
macreti deyeceksin bana.
'Gene bir dalavere,' diye dsnd delikanli. Her
seye
karsin, tehlikeyi gze almaya karar verdi. Bir oban, kurt
yada kuraklik tehlikesiyle her zaman karsi karsiyadir;
ama, obanlik meslegini ekici kilan da budur zaten.
- Ayni dsiki kez st ste grdm.
Koyunlarimla
bir otlaktaydim. Derken bir ocuk grnd ve koyunlarla
oynamayabasladi. Insanlarin koyunlarimla
oynamasindan
pekhoslanmam;tanimadiklari insanlardan korkarlar.
Amakendileriyle oynamaya gelen ocuklardan korkmaz-
lar. Neden bilmem.Hayvanlarin, insanlarin yasini bilme-
leri sasirtici bir sey.
- Sz grdgndse getir, dedi yasli kadin.
Ateste
tencerem var. Hemzaten fazla paran da yok, btn
zama-
nimi alamazsin.
- ocukbir s re koyunlarla oynuyor, diye
srdr-
dkonusmasini oban, biraz sikintiyla. Ve birden
elimden
tutuyor, beni Misir Piramitlerine gtryor.
Yasli kadinin Misir Piramitlerinin ne oldugunu
bilip
bilmedigini anlamak iin bir an sustu. Ama kadin sessizli-
gini bozmadi.
- Sonra, Misir Piramitlerinin (yasli kadinin iyice
an-
lamasi iin bu szckleri tane tane sylyordu) nnde,
ocukbana, 'Buraya gelirsen, gizli bir hazine
bulacaksin,'
diyor. Vetambana hazinenin yerin'i gsterecegi sirada
uyaniyorum,iki kez oldu.

26


Yasli kadin bir sre sustu. Sonra, delikanlinin
ellerini
tuttu, dikkatle inceledi.
-Artik sendenpara istemiyorum,dedi
sonunda.
Amahazineyi bulacak olursan onda birini isterim.
Delikanli glmeye basladi. Sevinten glyordu.
Bylece, grdg hazine dsleri sayesinde,
cebindeki
pek az parayi da harcamamis oluyordu! Bu yasli kadin
ger-
ekten bir ingene olmaliydi. ingeneler biraz tuhaftirlar.
~Iyi de, nasil yorumluyorsunuz bu ds? diye
sordu
delikanli.
-nce yeminedeceksin. Sana
syleyeceklerime kar-
silik, hazinenin onda birini bana' verecegine dair yemin
edeceksin.
Delikanli yeminetti. Yasli kadin, gzlerini Isa'nin
Kutsal Yregi tasvirinden ayirmaksizm tekrarlamasini
iste-
di.
-DnyaDili'nde bir ds bu, dedi ardindan. Bunu
yorumlayabilirim, ama ok zor bir yorum. Iste bu yzden
bana verecegin paya deger.
-Yorumumsyle: Misir Piramitlerine
gitmelisin.
Neyinnesidir bunlar bilmiyorum, ama bir ocuk gsterdi-
gine gre, gerekten vardir bunlar. Orada bir hazine
bulup
zengin olacaksin.
Delikanli nce sasirdi, sonra fkelendi. Bu kadar
az
bir sey iin bu cadi kariya gelmesi gerekmezdi. Ama,
para
demekzorunda olmadigini animsadi.
-Eger buysa, bunun iin vakit kaybetmeye
degmez,
dedi.
-Hadi anim!Sana, grdgn ds
yorumlamanin
zor oldugunusylemistim. Basit seyler, en olaganst
sey-
lerdir ve yalnizca bilginler anlayabilirler bunlari. Bir bilgin
olmadigimiin, baska seyler de bilmem gerekiyor: El
fali-
na bakmak, mesela.
-Peki, nasil gidecegim Misir'a?


2
7


- Ben yalnizca dsleri yorumluyorum. Bunlari
gere-
ge dnstrecek gcm yok benim. Bu yzden de kizlari-
min bana verdikleriyle yasamak zorundayim.
- Amaya Misir'a yaramazsam?
- Eh, o zaman bir sey demezsin bana. Zaten ilk
kez
olmayacak.
Ve yasli kadin bu szlerine hibir sey eklemedi.
Deli-
kanlidan gitmesini istedi. nk onunla epeyce zaman
kaybetmisti.
28


OBAN,FALCININYANINDANHAYAL
KIRIK-
rikligi iinde ayrildi; bir daha asla dslere inanmamaya
ka-
rar vermisti. Bu arada yapacakbir yigin isi oldugunu
animsadi: nce gidip karnini doyurdu, kitabini daha kalin
bir kitapla degistirdi ve yeni satin aldigi sarabi rahata i-
mekiin kasabanin alanina gidip bir siraya oturdu. Sicak
bir gnd, amasarap o akil-sir ermez gizemiyle obanin
iini biraz serinletti. Koyunlar, yeni edindigi bir dostun
kent girisinde bulunan agilmdaydilar. Bu yrelerde bir yi-
gin arkadasi vardi - ve buda yolculuk yapmayineden
bunca sevdigini aikliyor. Her gn birlikte olmak gereksi-
nimi duymaksizin,insan her zamanyeni dostlar edinir.
Papaz okulundaoldugu gibi, insan her zaman ayni
insanla-
ri grrse, bunlari yasaminin bir parasi saymaya baslar.
Iyi, ama bu kisiler de bu nedenle, yasamimizi
degistirmeye
kalkisirlar. Bizi grmek istedikleri gibi degilsek hosnut ol-
mazlar, canlari sikilir. nk, efendim, herkes bizim nasil
yasamamizgerektigini elifi elifine bildigine inanir.
Nevar ki, hi kimse kendisinin kendi hayatim
nasil
yasamasi gerektigini kesinlikle bilmez. Tipki su, dsleri
gerege dnstrmeyi beceremedigi halde ds
yorumculu-
guna kalkisan cadi gibi.
Koyunlarimalip kirlara ailmadan nce gnesin
alal-
masini beklemeye karar verdi. gn sonra tccarin
kizi-
ni grecekti.
Tarifa papazindanaldigi kitabi okumaya basladi.
Ka-
lin bir kitapti, daha ilk sayfada bir cenaze trenini anlati-
yordu. Ayrica, kahramanlarinin adlari da son derece kar-
masikti. 'Gnn birinde bir kitap yazacak olursam,' diye
dsnd, okurlari, kahramanlarin adlarini bir anda ogren-


2
9


mekzorunda birakmamakiin onlari teker teker
sunacak-
ti.
Okumayaiyice daldigi sirada (cenaze karda
gmld-
g ve bu da yakici gnesin altinda serinlik duygusu uyan-
dirdigi iin hosuna gidiyordu okuma), yasli bir adam gelip
yanmaoturdu ve onunla konusmaya basladi:
- Bu insanlar ne yapiyorlar? diye sordu yasli
adam,
alandan geenleri gstererek.
- alisiyorlar, diye yanitladi oban, soguka ve
oku-
dugukitaba kendini iyice kaptirmis gibii Aslinda, tccarin
kizinin nnde koyunlarini kirktigini ve kizin da obanin
nasil yaman biri olduguna gzleriyle taniklik ettigini hayal
ediyordu. Bu sahneyi daha nce onlarca kez hayal
etmisti.
Koyunlarinarkadan nedogrukirkilmalari gerektigini
gen kiza anlatmaya baslayinca onun kendisini
kendinden
geercesine dinledigini gznn nne getiriyordu her
za-
man.Bir yandan koyunlari kirkarken, bir yandw da gen
kizaanlatacak ilgin ykler animsamayaalisiyordu.
Bunlarogunlukla kitaplarda okudugu yklerdi, ama o
bunlari sanki kendisi yasamisasina anlatiyordu. Gen
kiz
okumabilmedigi iin isin aslini hibir zaman
grenemeye-
cekti.
Ne var ki, direndi yasli adam. Yorgun ve susamis,
ol-
dugunusyledi ve bir yudum sarap imek istedi.
Delikanli
siseyi verdi ona; belki kendisini rahat birakir, diye dsn-
d.
Amayasli adam mutlaka gevezelik etmek
istiyordu.
obana,okumaktaoldugu kitabin nasil bir sey oldugunu
sordu. Iinden adama kaba davranip oturdugu sirayi
degis-
tirmeyi geirdi, ama babasi ona yasli insanlara karsi
saygili
olmayigretmisti. Bunun zerine kitabi yaslr adama
uzat-
ti. Bunu iki nedenden dolayi yapti: Birincisi, kitabin adini
iyi syleyemiyordu,- ikincisi, yasli adam okuma bilmiyor-
sa, kk dsmemekiin kendisi sira degistirmek isteye-
cekti.
30


- Himm!dedi yasli adam, sanki tuhaf bir
nesneymis
gibi, btn dikkatiyle incelerken. nemli bir kitap, ama
ok sikici.
obanok sasirdi. Demek yasli adam da okuma
bili-
yordu ve bu kitabi daha nce okumustu. Onun dedigi gibi
sikici bir kitapsa, degistirmek iin hl zamani vardi.
- Btnkitaplar gibi ayni seyden sz eden bir
kitap,
diye srdrd konusmasiniyasli adam. Insanlarin kendi
yazgilarini semek sansindan yoksunbulunduklarindan
sz ediyor. Ve sonunda da, dnyanin en bykyalanma
inandigini sylyor.
- Peki dnyanin en byk yalani ne? diye sordu
deli-
kanli, saskinlik iinde,
- Ne mi? Hayatimizinbelli bir ninda,
yasamimizin
denetimini elimizden kaiririz ve bunun sonucu olarak ha-
yatimizin denetimi yazginin eline geer. Dnyanin en b-
yk yalani budur.
- Benim iin byle olmadi, dedi delikanli. Rahip
ol-
mamiistiyorlardi, ben kendim oban oldum.
- Bylesi daha iyi, dedi yasli dm. nk sen
gez-
meyi seviyorsun.
"Dsncelerimi okuyor,' diye geirdi iinden
Santi-
ago.
Busirada, pek yle umursamadan kalin kitabin
sayfa-
larini karistiriyordu yasli adam. oban onun giysilerinin
tuhafligini fark etti: Arap'a benziyordu, ama bu yrelerde
olaganst bir sey degildi bu. Tarifa'dan ancak birka
saat
uzaktaydi Afrika. ogu zaman kente alisveris yapmak
iin
Araplar gelirdi,- gnde birka kez tuhaf hareketler
yaparak
dua ettikleri grlrd.
- Neredensiniz? diye sordu delikanli.
- Birok yerden.
- Kimse birok yerdenolamaz, dedi delikanli.
Ben
bir oban olarak degisik yerlerde bulunabilirim, ama aslim
bir yerdendir: ok eski bir satosu olan bir kent. Orada
dogdum.


3
1


-Peki, diyelim ki, ben de Salem'de1 dogdum.
oban,Salem'in neredeoldugunubilmiyordu,
ama
bilgisizliginden dolayi kk dsmemek iin de soru sor-
makistemiyordu. Birsrealana bakti. Insanlar gi-
dp-geliyor, isleri baslarindan askmmis gibi grnyorlar-
di.
-Nasil bir yer Salem? diye sordu sonunda, bir
ipucu
yakalamakIin.
-Her zamanki gibi, her zaman nasilsa yle.
Dogrusubir ipucu degildi yaniti. Ama en azindan
Sa-
lem'in Endls'te bulunmadigini biliyordu. Yoksa, bilirdi
bu kenti.
-Peki, ne yapiyorsunuz Salem'de?
-Salem'de ne miyapiyorum?Yasli adamilk
kez
kahkahayla glmeye basladi. Salem Kraliyim ben, ne
soru!
insanlar bir yigin acayip seyler sylyorlar. Bazen,
koyunlarla birlikte yasamak ok daha iyi, konusmaz ko-
yunlar, yiyecek ve su aramaktan baska bir sey
yapmazlar.
Ya dakitaplar, dinlemek isterseniz size ilgin ykler an-
latir kitaplar. Ama insanlarla konusurken durumbaska,
ylesine tuhaf seyler sylerler ki, konusmayi nasil srd-
receginizi bilemezsiniz.
-Benimadim Melkisedek,2 dedi yasli adam.
Ka tane
koyununvar?
-Yeteri kadar, diye yanitladi oban.Yasli adam
onunhayati hakkinda daha fazla seyler grenmek
istiyor-
du.
-yleyse, bir sorunumuzvar. Yeteri kadar
koyu-
nun oldugunudsndgn srece sana yardim
edemem.
Delikanli iinde bir kizginlik hissetmeye basladi.
Hi-
bir yardim istedigi yoktu. Sarap isteyen, sohbet etmek
iste-
yen, kitabiyla ilgilenen yasli adamin kendisiydi.
'Tevrat'ta adi geen bir kent (Tefevin, XIV, 18} (ev.)
? Salem Krali (Tevrat Teinin, XIV. 18); Y<* Al'ah'tn
rahib", AbiWt (Ibrahim Pey-
gamber) mbarek kildi (rv)

32


-Kitabi geri verin bana, dedi. Koyunlarimin
yanma
gidip yola ikmaliyim.
-Onkoyundanbirini bana ver, dedi yash
adam. O
zaman, gizli hazineye ulasmak iin ne yaptman
gerektigini
gretirim sana.

Delikanli bununzerine dsnannjnsadi ve
birden
her sey apaik ortaya ikti. Yash kadin para istememisti
kendisinden, bu yasli adam(belki de kacjbnm kocasiydi)
gerekle hibir iliskisi olmayan bir bilgi karsiliginda daha
fazla para sizdiracakti. Bu da bir ingene olmaliydi.
Ama,delikanli daha agzini amadan, yasli adam
yere
egilip bir ince dal parasi aldi ve alanin kumu zerine bir-
seyler yazmaya basladi. Yasli adam egildigi anda
ggsnde
bir sey parladi ve ylesine parladi ki, delikanlinin gzleri
hibir sey grmezoldu. Ama,yasindan beklenmeyecek
bir abuklukla, harmanisiyle ggsnrtt yasli adam.
Delikanlinin gz kamasmasi geti ve yasli adamin
yazmak-
ta oldugu seyleri aik seik grmeye basladi.
Kkkentin alaninin kumlari zerinde,
babasinin ve
annesinin adlarini okudu. Hayatinin o na kadarki yk-
sn, ocukkenoynadigi oyunlari, papaz okulunun
soguk
gecelerini okudu. Simdiye kadar hi kimseye
anlatmadigi
seyleri okudu: Karaca avlamak iin babasinin tfegini
giz-
lice alisini ya da yalniz basina yaptigi ilk cinsel deneyini.
- Ben Salem Kraliyim, demisjti yasli adam.
- Bir kral niin bir obanla ene alsin? di^e
sordu
delikanli; tedirgin olmus, alabildigine sasirmisti.
- Bununbirok nedeni var. Amadiyelim ki,
bunun
ennemli nedeni senin Kisisel Menkibe'ni1 gereklestir-
mekgcne sahip olusun.
Mtnkibt: Din byklerini n ya da tarihe gemis, nl
kifileriu yasamlarim ve olagans-
t davranislarini anlatan yk. 'Yazgi'ya gnderme
yapiliyor. (ev,)^

Simyaci33/3


Delikanli 'Kisisel Menkibe'nin neanlama geldigini
bilmiyordu.
-SenIn her zamangereklestirmek istedigin
seydir.
Hepimiz, genken, Kisisel Menkibe'mizin ne oldugunu bi-
liriz.
-Hayatin bu dneminde,her sey aik seiktir,
her
sey mmkndrve hayal kurmaktan, hayatinda
gerekles-
tirmekistedigi seylerin olmasini istemekten korkmaz.
Amazamangetike, gizemli bir g, Kisisel
Menkibe'nin
gereklestirilmesinin olanaksiz oldugunu kanitlamaya
bas-
lar.
Yasli adamin sylediklerinin gen oban iin
nemli
bir anlami yoktu. Ama su 'gizemli gler'in ne oldugunu
grenmekistiyordu: Anlattigi zaman tccarin kizinin
agzi
bir karis aik .kalacakti.
Olumsuzgibi grnen glerdir bunlar, ama
aslinda
sana Kisisel Menkibe'ni nasil gereklestirecegini
gretirler.
Zihnini ve iradeni bunlar hazirlarlar, nk dnyada bir
bykgerek vardir: Kim olursan ol, ne yaparsan yap,
b-
fcri' yreginle gerekten bir sey istedigin zaman, Evrenin
Ruhu'ndabu istek olusur. Bu senin yeryzndeki zel
g-
revindir.
-Insan yalnizca yolculuk yapmak istese? Ya da
bir
kumastccarinin kiziyla evlenmek istese? Ya da hazine
aramakistese. Dnyanin Ruhuinsanlarin mutluluguyla
beslenir. Ya da mutsuzluklanyla,arzuyla, kiskanlikla.
Kendi Kisisel Menkibe'sini gereklestirmek insanlarin biri-
cik gerek ykmllgdr. Her sey bir ve tek seydir. Ve
bir sey istedigin zaman, btn Evren arzunun gerekles-
mesi iin isbirligi yapar.

Ahiri ve gelip geenleri seyrederek bir sre
sustular.
lif nce vasi' adam bozdu:
M-Jui k-*'- "p gd\ rsn?
<j-.<". < / it- vr-.ak l- "suma gidiyor.


Yasli adam, alanin ksesinde, kirmizi arabasinda
pat-
lamis misir satan adami gsterdi.
-ocukken\>\i adam da yolculuk yapmak
istiyordu.
Amapatlamis misir satmak, yillar boyu para biriktirmek
iin bu arabayi satin almayi seti. Yaslandigi zaman bir
ay-
ligina Afrika'ya gidecek. Insanin dsledigi seyi gerekles-
tirmesi iin her zaman olanak bulundugunu bir trl anla-
madi.
'obanligi da seebilirdi,* diye dsnd delikanli.
Bu
dsncesini yksek sesle tekrarladi.
-Bunu pekl dsnd,dedi yasli adam. Ama
patla-
mis misir saticilari, obanlardan daha nemlidirler. Patla-
mis misir saticilarinin baslarini sokacaklari bir ati vardir,
oysa obanlar yildiz palasta uyurlar. Insanlar kizlarini o-
banlardan okpatlamis misir saticilariyla evlendirmek
is-
terler.
Tccarin kizini dsnen oban, yreginde bir aci
his-
setti. Kizin yasadigi kentte kuskusuz bir patlamis misir
sa-
ticisi vardi.
-Sonu olarak, insanlarin patlamis misir
saticilari ve
obanlar hakkindadsndkleri, onlar iin, Kisisel Men-
kibe'den daha nemli olur.
Yasli adam kitabin sayfalarini karistirdi, bir yeri
egle-
nerek okudu. obanbiraz bekledi, sonra, daha nce
yasli
adamin yaptigi gibi, araya girdi:
-Bunlari neden sylyorsunuz bana?
-nksen, kendi Kisisel Menkibe'ni
yasamaya a-
lisiyorsun. Ve bundan vazgemek zeresin.
-Peki siz hep byle durumlardami ortaya
ikarsi-
niz?
-Her zamanbyle degil, ama her zaman bir
sey yap-
maktan geri durmadim.Bazen, iyi bir fikir, bir zm yo-
lu olarak grndm. Kimi zaman,ok nazik bir anda,
isle-
ri kolaylastiracak sekilde davrandim. Byle seyler iste,
ama oguinsan hibir seyin farkina varmadi.


3
5


Bir hafta nce, bir maden arayicisina bir tas
biiminde
grnmekzorundakaldigini anlatti. Zmrt aramak iin
her seyini terk etmisti bu adam. Bes yil boyunca ]bir irma-
gin kiyisinda alismis, dokuz yz doksan dokuz bin
dokuz
yz doksandokuztas kirmisti, br zmrt parasi arar-
ken. Iste o anda vazgemeyi dsnms, oysa
zmrdn
bulmasi iin bir tas, bir tek tas kalmisti. Kisisel Menkibe'si
zerine bahse girmis bir insan oldugu iin madenci, yasli
adamise karismaya karar vermis. Bir tasa dnsp
maden-
cinin ayaklarina yuvarlanmis. Basarisiz geen bes yil y-
zndeneziklik duyan madenci tasi fkeyle alip uzaklara
firlatmis. Tasi ylesine bir hizla firlatmis ki, baska bir tasa
arpan tas paralanmis ve ortaya dnyanin en gzel
zm-
rd ikmis.
-insanlar yasama nedenlerini pek abuk
greniyor-
lar, dedi yasli adam, gzlerinde beliren aciyla. Belki de
ge-
ne ayni nedenle hemen pes ediyorlar. Ama, dnyanin
hali
byle iste.
Delikanli, konusmaningizli hazine yznden
basla-
mis oldugunu animsadi.
-Hazineleri, seller topragin altindan ikartirlar,
gene
seller topraga gmerler, dedi yasli adam. Hazinen
hakkin-
da daha fazla sey grenmek istiyorsan, srnn onda
biri-
ni bana vereceksin.
-Hazinenin onda biri yetmez miydi?
Yasli adam hayal kirikligina ugrar gibi oldu.
-* -^^Tenz sahip olmadigin bir seyi vaat ederek
gidecek
olursan, onu ele geirmek arzunu yitirirsin.
obanbununzerine hazinenin onda birini
ingene
kadina sz verdigini syledi yasli adama.
-ingeneler kurnazdir, diye iini ekti yasli
adam.
Amane olursa olsun, hayatta her seyin bir bedeli
oldugu-
nu grenmeksenin iin iyi bir sey. Isigin Savasilarinin
g-
retmeye alistiklari da bumir zaten.
Delikanliya kitabini geri verdi.

36


-Yarin srnn ondabirini bana getireceksin.
Gizli
hazineyi nasil bulacagini syleyecegim sana. Haydi, iyi
ak-
samlar.
Sonra alanin bir ksesinde gzden kayboldu.

3
7


DELIKANLIKIT ABI YENIDENOKUMAYI
DE-
nedi, ama btn dikkatini kitap zerinde yogunlastirama-
di. Yasli adamin dogru syledigini bildigi iin sinirli ve
gergindi. Patlamis misir saticisini bularak bir torba patla-
mis misir satin aldi. Yasli adamin anlattiklarini adama
ak-
tarmali miydi, yoksa susmali miydi? Dsnyordu,ama
bir trl karar veremiyordu. "Bazen isi oluruna birakmak,
ilismemek daha iyidir,* dye dsnd ve adama bu
konuda
bir sey sylemedi. Konusacak olsaydi, satici gnlerce
kafa
patlatacakti: Her seyi yzst biraksin mi yoksa birakma-
sin mi? Ama kk arabasina da iyice alismisti.
Adami,kendisinin yol aacagi kararsizlik
iskencesin-
den kurtarabilirdi. Kentte dolasmaya basladi, limana
kadar
uzandi. Limanda kkbir bina vardi, bu binanin pence-
reye benzer bir deliginden insanlar bilet satin aliyorlardi.
Misir lkesinin Afrika'da oldugunu grendi.
-Arzunuz? diye sordu gisedeki memur.
-Belki, yarin, diye yanitladi delikanli
uzaklasirken.
Koyunlarindan birini satarak bogazin karsi yakasina
gee-
bilirdi. Bu dsnce rktyordu onu.
-Al sana bir hayalperest daha, dedi gisedeki
adam ar-
kadasina, delikanli uzaklasirken. Bilet alacak parasi yok.
Delikanli gisenin nndekoyunlarini dsnms
ve
onlarin yanina gitmekten korkmustu.Iki yil iinde, ko-
yun yetistiriciligi konusunda her seyi grenmisti. Her tr-
l koyun bakimini, koyun kirkmayive sry kurtlardan
korumayigrenmisti. Endls'n btn kir ve otlaklarini
taniyordu. Koyunlarinin her birinin alis ve satis fiyatlarini
biliyordu.

38


Arkadasininagilina en uzun yoldangitmeye
karar
verdi. Kentin bir satosu vardi; kaleye tirmanip surlarin
zerinde oturmak istedi cani. Yukaridan, Afrika'yi grebi-
lirdi. Neredeyse btn Ispanya'yi uzun sre Isgal etmis
olan MagripHlerin buradan geldiklerini sylemisti biri, bir
zamanlar. MagrIplilerden nefret ediyordu. ingeneleri on-
lar getirmislerdi.
Yukaridan, yasli adamla gevezelik ettigi alan da
arala-
rinda olmak zere kentin byk bir blmnde grebi-
lirdi.
*Su ihtiyara rastladigim na lanet olsun,' diye
dsn-
d. Grdgdsleri yorumlayabilecek bir kadin bulmaya
gitmisti yalnizca. Ne kadin, ne de yasli adam, kendisinin
bir oban olusunu umursuyorlardi. Hayatta hibir seye ar-
tik inanmayan, obanlarin bir gn duygusal olarak koyun-
larina baglanabileceklerini anlayacak durumda olmayan
yalniz insanlardi bunlar. Kendisi koyunlarini ok iyi tani-
yordu: Hangisi topalliyor, hangisi iki ay sonra kuzulaya-
cak, hangileri tembeldir, hepsini biliyordu. Onlari kirkma-
yi ve kesmeyi de biliyordu. Gitmeye karar verecek olursa,
koyunlari aci ekerdi.
Rzgrikti. O, bu rzgri taniyordu: Gndogusu
di-
yorlardi bu rzgra, imansiz srleri bu rzgrla birlikte
gelmislerdi. Tarifa'ya gelmeden nce, Afrika'nin bu kadar
yakinoldugunu hi dsnmemisti. okbykbir tehli-
keydi bu: Magripliler lkeyi yeniden istila edebilirlerdi.
Gndogusudaha sert esmeye basladi.
'Koyunlarimla
hazine arasinda kaldim,* diye tlsnd. Karar vermek,
alis-
tigi sey ile sahip olmayi ok istedigi sey arasinda bir
seim
yapmakzorundaydi. Ayricatccarin kizi da vardi, ama
kiz koyunlarkadar nemli degildi, nk kendisine ba-
gimli degildi kiz. Kesin olan bir sey vardi: Ertesi gn kiz
kendisini grmese, bunun farkina bile varmazdi: Kiz iin
btngnler birbirinin ayniydi ve btn gnler birbirine
benzedigi zamanda insanlar, gnes gkyznde
hareket


3
9


ettike, hayatlarinda karsilarina ikan iyi seylerin farkina
varamaz olurlar
'Annemi, babami,dogdugumkentin satosunu
terk et-
tim. Onlar bu durumaalistilar, ben de alistim. Koyunlar
da benim yoklugumaalisirlarsa iyi ederler,' diye
dsnd.
Yukaridanalana bakti. Seyyar satici patlamis
misirla-
rini satmayi srdryordu. Bir sre nce yasli adamla
soh-
bet ettigi siraya bir gen ift gelip oturdu ve psmeye
baslandi.
'Patlamis misir saticisi,' diye mirildandi, ama
cmlesi-
ni bitirmedi. nk gndogusu daha da sert esmeye
basla-
misti; rzgri yznde hissetti. Kuskusuz MagriplIleri
geti-
riyordu bu rzgr, ama ln ve peeli kadinlarin da ko-
kusunutasiyordu buralara. Bir gn, Bilinmez'in pesine
dsms,altin, serven ve piramitleri aramaya ikmis in-
sanlarin terini ve hayallerini de getiriyordu. Rzgrin z-
grlgn kiskandi delikanli ve onun gibi olabilecegini
an-
ladi. Kendisinden baska hibir sey engel degildi buna.
Koyunlar,tccarin kizi, Endls kirlari onun
Kisisel
Menkibe'sinin menzillerinden baska br sey degillerdi.
40


ERTESIGNGLEYINYASLIADAMIN
YANI-
na gitti delikanli. Yaninda alti koyun gtrd.
-ok sasirdim, dedi yasli adama. Arkadasim
sry
satin aldi hemencecik. mr boyu oban olmayi hayal et-
tigini syledi bana; iyiye alamet.'
-Hep byle olur, diye karsilik verdi yasli adam.
Biz
buna Ltuf Kurali adini veririz. Ilk kez kgit oynadigin za-
man, kesinlikle kazanirsin. Acemi talihi.
-Peki neden byle oluyor?
-nkhayat senin Kisisel Menkibe'ni
yasamani is-
tiyor.
Sonra alti koyunu incelemeye basladi ve bir
koyunun
topalladigini fark etti. Delikanli bunun nemsiz bir sey ol-
dugunu, nk bu koyunun,koyunlarinin en akillisi oldu-
gunu ve ok yn verdigini syledi.
-Hazine nerede? diye sordu.
-Misir'da, Piramitlerin yaninda.
obanirkildi. Yasli kadin ayni seyi sylemis,
stelik
para da almamisti.
-Hazineye ulasmak Iin isaretlere dikkat etmen
gere-
kiyor. Tanri, herkesin izlemesi .gereken jyolu yeryzne
izmistir, yazmistir. Senin yapman gereken, senin iin
yaz-
diklarini okumak yalnizca.
Delikanli konusmayabaslamadannce,
kendisiyle
yasli adam arasinda bir pervane havalandi. Dedesini
anim-
sadi; dedesi pervanelerin sans simgesi olduklarini
sylemis-
ti ocuklugunda. Tipkicircirbcekleri, yesil ekirgeler,
kkgri kertenkeleler ve drt yaprakli yoncalar gibi.


4
1


- Dogrudur,dedi, delikanlinin dsncelerini
okuyan
yasli adam. Tipki sanadedenin grettigi gibi. Birer isaret-
tir bunlar.
Sonra sarindigi harmaniyiati. Delikanli daha
nce
grmsolduguseyden oketkilenmisti; bir gn nce
gz-
lerini kamastiran pariltiyi animsadi. Degerli taslarla ssl
somaltindan kocamanbir ggslk1 vardi ggsnde
yasli
adamin.
Gerekbir kraldi yasli adam. Haydutlarin
saldirisina
ugramamakiin byle gizleniyordu.
- Al! dedi, ggslgnnortasina kakilmisbiri
be-
yaz, biri siyah iki tas ikartarak. Birinin adi Urim,2 teki-
ninadi da Tummim'dir.Siyah olani'evet* demektir, be-
yazolani 'hayir' anlaminagelir. Isaretleri yorumlamayi
basaramadiginzamansana yardimederler. Amaher
za-
mannesnel sorular sor.
- Ama,mmknse,kendi kararlarini kendin
al. Ha-
zine Piramitlerin yakinindabulunuyor,bunubiliyorsun
zaten. Bana alti koyunvermekzorundakaldin, nk
ka-
rar vermeneben yardimci oldum.
Delikanli iki tasi heybesine koydu. Artik
kararlarini
kendisi verecekti.
- Herseyin birve teksey oldugunuasla
unutma.
Simgelerindilini unutma.Vezellikle, Kisisel Menki-
be'nin sonunakadar gitmeyi unutma.
- Amasimdi sanakkbir ykanlatmak
istiyo-
rum.
Bir tccar MutlulugunGizi'ni grenmesiiin
oglunu
insanlarin en bilgesinin yanmayollamis. Delikanli bir l-
1 TYvrat'ui tktj blmnn *Vr s"i Israil ogullan
arasindan bana khinlik etmesi iin.
kardesin Harun'u v* kruditivf be rabcr ogullanin, Harun'u
vr ogullan Nadab w Abi-
huvu, Eleazar vr Itaman yanina getir.' cm.rsiyle baijayaii
28 'inci babinda, yapilacak
"vaplar (ggslk vr f f od ve "itan vr tiakih gmlek,
tank vr kirak) sayihr. Mrtindr
grrn 'ggslk' Tevrat'taki gOgfBlOgt- g&n<tranr
yapmaktadir. (rv.)
l'rini vr Tutmaim: Bvk rahibin ggfiilgQiide bulurun
vr Tanri iradelinin jinigcii
olan iki tas. "Ve Urim ilf Tummin.i hftkm ggjlg iiiif
koyacaksin ve RABBIN
fltifii.f girdigj zaman Harun'un vrrg, fizfnndf olacaklar ve
Hanin RABBN jtnfliidr
Israil ogullanniii hkmn fi dma vrfgi zerimir
tasiyacak.' (TVvrat, tkif, 29 : 30)
42


de kirk gn yrdktensonra, sonunda bir tepenin ze-
rinde bulunan gzel bir satoya varmis. Sz konusu bilge
burada yasiyormus.
Bir ermisle karsilasmayi bekleyen bizim kahraman,
girdigi salonda hummali bir manzarayla karsilasmis: Tc-
carlar girip ikiyor, insanlar bir ksede sohbet ediyor, bir
orkestra tatli ezgiler ahyormus; dnyanin drt bir yanin-
dan gelmis lezzetli yiyeceklerle dolu bir masa da varmis.
Bilge sirayla bu insanlarla konusuyormus ve bizim deli-
kanli kendi sirasinin gelmesi iin iki saat beklemek zorun-
da kalmis.
Delikanlinin ziyaret nedenini aiklamasini dikkatle
dinlemis bilge, ama Mutlulugun Gizi'ni aiklayacak zama-
ni olmadigini sylemis ona. Gidipsarayda dolasmasini,
kendisini iki saat sonra grmeye gelmesini salik vermis.
"Ama,sizden bir ricada bulunacagim,' diye
eklemis
bilge, delikanlinin eline bir kasik verip sonra bu kasiga iki
damlasiviyag koymus. 'Sarayi dolasirken bu kasigi
eliniz-
de tutacak ve yagi dkmeyeceksiniz.'
Delikanli sarayin merdivenlerini inip-ikmaya
basla-
mis, gznkasiktan ayirmiyormus. Iki saat sonra bilge-
nin huzuruna ikmis.
"Gzel, demis bilge, peki yemek salonumdaki
Acem
halilarini grdnz m? Bahivan Basi'nin yaratmak iin
onyil alistigi t baheyi grdnz m? Ktphanemdeki
gzel parsmenleri fark ettiniz mi?'
Utanandelikanli hibir sey gremedigini itiraf
etmek
zorundakalmis. nkbilgenin kendisine verdigi iki
damlayagi dkmemeyeabalamis, baska bir seye
dikkat
edememis.
'yleyse git, evrenimin harikalarini tani,* demis
ona
bilge. 'Oturdugu evi tanimadan bir insana gvenemezsin.'
Ii rahatlayan delikanli kasigi alip sarayi
gezmeye ik-
mis. Bu kez, duvarlara asilmis, tavanlari ssleyen sanat
ya-
pitlarina dikkat ediyormus. Baheleri, evredeki daglari,
ieklerin gzelligini, bulunduklari yerlere yakisan sanat


4
3


yapitlarinin zarafetini grms. Bilgenin yanina dnnce,
grdklerini btn ayrintilariyla anlatmis.
'Peki sana emanet ettigim iki damla yag nerede?*
diye
sormus bilge.
Kasiga bakan delikanli, ikI damla yagin dklms
ol-
dugunu grms.
Teki,* demis bununzerine bilgeler bilgesi, *sana
ve-
rebilecegim tek bir gt var: Mutlulugun Gizi dnyanin
btn harikalarini grmektir, ama kasiktaki iki damla yagi
unutmadan/

obanagzini aip konusmadi. Yasli kralin
anlattigi
yknnanlamini kavramisti. Bir oban gezmeyi
sevebi-
lir, ama koyunlarini asla unutmaz.
>Yasli adam, delikanliya bakti ve sonra, aik
elleriyle,
delikanlinin basinin zerinde bazi tuhaf isaretler yapti.
Sonra koyunlarini nne katip uzaklasti oradan.
44


KKTARIFAKENTININYUKARI
KESI-
mindeMagriplilerinyaptirdigi eski bir kalevardir; kale
surlarina oturan biri asagida bir alan, bir patlamis misir
sa-
ticisi ve karsida da bir para Afrika grebilir.
SalemKrali Melkisedeko aksamkale surlarina
oturdu
ve yzndegndogusuadi verilen rzgri hissetti.
Sahip
degisikliginin ve kargasalarinaltst ettigi tedirgin koyun-
lar birazileride kimildanipduruyorlardi. Btnarzulari
yalnizca yiyecek veiecekti.
Melkisedeklimandanuzaklasankkgemiye
bakti.
Genobanibir dahahi grmeyecekti,tipki asar
vergisi-
ni dediktensonraAbram'ibir daha hi grmedigi
gibi.
Amaisinin zelligiydi bu.
Tanrilarindilekleri olamaz,nktanrilarin
Kisisel
Menkibeleriyoktur. Bununlabirlikte, Salem Krali
yregi-
ninderinliklerinden, delikanlinin basariya ulasmasini
dile-
di.
*Neyazik! Yakindaadimiunutacak,"diye
dsnd,
'Onaadimibirka kez tekrarlatmaliydim.Bendensz
etti-
gi zaman,benimSalemKraliMelkisedekoldugumu
syle-
meliydi.'
' "Ve Abram (tbrahim. .I.), Kederlaomer ve beraberinde
olan krallari vurup dndk-
ten sonra, Save Vadisinde Sodom Krali onu karptamava
ikti (bu Kralin VadUidir). Ve
Salem Krali Melkisedek ekmek ve sarap ikardi vr Yce
Allahin kahini idi. Ve onu m-
barek kilip dedi: Gklerin ve yerin sahibi Yce Allah
tarafindan Abram mbarek ol-
tun; senin dsmanlarim eline teslim eden Ycr Allah
mbarek olsun. Ve her peyden
kendisine ondalik verdi. Ve Sodom Krali Abram'a dedi:
Canlan bana ver ve mali kendi-
ne al. Ve Abram Sodom Kralina dedi: Gklerin ve yerin
sahibi Yce Allaha, RABBE,
ne bir iplik, ne bir ank bagi, ut de sana ait olan bir seye
almamaya elimi kaldirdim, ta
ki: Abram'i zengin ettim, demeyesin. Ancak genlerin
yediklerinden ve benimle giden
adamlann, Aner, Ejkol ve Mamre'nin payyukn baskasi
bana olmasin; bunlar paylarini
alimlar. (Tevrat, Ttkvm, XIV, 17-23) (ev.)


4
5


Sonragzlerini gkyznekaldirdi,
dsndklerin-
den utanmisti: Biliyorum: Boslarin bosu.1 Senin de syle-
digin gibi, Tanrim. Ama bazenbir ihtiyar kral da kendi-
siyle gururlanmak gereksinimi duyabilir.
'Tevrat, VWz, 1:2. (rv.)


46


'NE TUHAFBIRMEMLEKETSUAFRIKA!'
DI-
ye dsnddelikanli.
Kentin daracik sokaklarinda dolasirken grdg
teki
kahvehanelerebenzeyen bir kahveyeoturmustu,
insanlar,
agizdan agiza dolastirdiklari devsel pipolar iiyorlardi.
Bir-
kasaat iinde, el ele tutusarak dolasan erkekler"
yzleri
peeli kadinlar, yksek kulelerin tepesine ikip sarki
syle-
yendin adamlari, bunlarin evresinde de diz kp
alinla-
rini yere vuran insanlar grmst.
'Imansizlarin tapinmalari,' diye dsnd.
ocukken,
kylerindekikilisede, bir kir ata binmis Ermis Santiago
Matamoros'un1heykelini grrd: Kilicini ekmis, ayak-
larinin altinda buranin insanlarina benzeyen insanlar.
Ken-
dini tedirgin ve yalniz mi yalniz hissediyordu. Imansizla-
rin korkunktcl bakislari vardi.
stelik, yola ikmanin byktelasi iinde, bir
ayrin-
tiyi unutmustu, uzunsre kendisini hazinesinden uzak
tu-
tabilecek bir tek ayrintiyi: Bu lkede herkes Arapa konu-
suyordu.
Kahveninsahibi yaklasti; delikanli yandaki
masaya
getirildigini grdg bir iecegi parmagiyla isaret etti. Isa-
ret ettigi aydi, aci ay. Oysa sarap imek isterdi.
Amasimdi byle seylerle kaygilanacak zaman
degildi.
Hazinesindenbaska bir sey dsnmemeliydi, onu nasil
ele
geirecegini dsnmeliydi. Koyunlarinsatisindan
olduka
nemlibir para saglamisti ve paranin byl bir gc ol-
1 Byk YIkub (Saiuc Jarqgrt \t Majeur): tta'nii. on iki
havariiiiidru biri. Drt incil'den
brini yazmif olan Yuluiina'uin 'Baliki' lakabiyla anilan
kardesi. Kral Hiroctn tarafin.
dan kilila ldrld (Incil, Rnuerui tflfri, 12: 2).
ispanya'da ok zrl bir yrri olan ha-
vari. (ev.)


4
7


dgnbiliyordu: Parasi olan insan hibir zaman tama-
menyalniz degildir. Kisa bir sre sonra, belki de birka
gn'iinde, Piramitlere ulasacakti. Ggs piril piril altinla
kapli bir ihtiyarin alti koyununu almak iin yalan seyler
anlatmaya gereksinimi yoktu.
Yasli kral ona simgelerden sz etmisti. Bogazi
geer-
ken simgeleri dsnmst. Evet, onun nelerden sz
ettigi-
ni ok iyi biliyordu: Endls kirlarinda geirdigi zaman
iinde, izlemesi gerekli yolla ilgili isaretleri yeryznde ve
gkyzndeokumayaalismisti. Falanca kusun varligi
ya-
kinlarda bir yilan bulundugunun isaretiydi; filanca ali ise
evrede su bulundugununbelirtisiydi. Bunlari grenmisti.
Bunlari koyunlar gretmisti ona.
Tanrikoyunlari bylesine iyi gdyorsa, bir insani
da gdecektir,' diye dsnd ve iinin rahatladigim
hisset-
ti. ay daha az aci geldi.
-Sen kimsin? dye soruldugunu duydu
Ispanyolca.
Birdenbire kendini alabildigine gl hissetti.
Kendisi
simgeleri dsnrken biri ikagelmisti.
-Sen nasil oluyor da Ispanyolca
konusabiliyorsun?
diye sordu.
Karsisindaki Avrupali gibi giyinmis bir genti, ama
ten rengi onun bu kentten oldugunu akla getiriyordu. He-
men hemenkendi boyunda, kendi yasindaydi.
-Burada hemenhemenherkes Ispanyolca
konusur.
Ispanya'dan iki saat uzaktayiz yalnizca.
-Otur. Bir sey ismarlayayim sana". Benim iin
de sa-
rap syle. Su aydan nefret ediyo-um,
-Bu lkede sarap yoktur, diye karsilik verdi
teki.
Din yasaklamistir.
Genoban bunun zerine Piramitlere gitmesi
gerek-
tigini syledi. Tam hazineden de sz aacakti ki bunun
dogru olmayacagini dsnd. Arapocuk kendisini
oraya
gtrmekiin hazineden pay isteyebilirdi. Yasli adamin
henz sahip olunmayan seylere iliskin neriler konusunda
kendisine sylediklerini animsadi.

48


-Mmknsebeni orayagtrmeni rica
edecegim.
Kehberkcretini derim. Oraya nasil gidildigi konusun-
da bir fikrin var mi?
Kahvesahibinin yakinlarinda oldugunu ve
.konusma-
larini dikkatle dinledigini fark etti delikanli. Adamin ora-
da bulunusu canini sikiyordu biraz. Ama bir rehbere rast-
lamisti ve bu firsati kairmayacakti.
-KoskocaSahra lngemekgerek, dedi
Arap
ocuk. Bununiin de para gerekir. Ilkin yeterince paran
var mi bakalim, bunu bilmek isterim.
Delikanli bu soruyu biraz tuhaf buldu. Amaonun,
yasli adama gveni vardi ve yasli adam ona, gerekten
bir
sey yapmakistiyorsaniz, btn evrenin sizin yarariniz
iin
isbirligi yapacagini sylemisti.
Parasini cebinden ikartip yeni arkadasina
gsterdi.
Kahvepatronubiraz daha yaklasip yakindan bakti. Iki
adamaralarinda Arapa birseyler konustular. Patron
fke-
lenmise benziyordu.
-Buradangidelim, dedi Arap delikanli. Burada
kal-
mamiziistemiyor patron.
Delikanli kendini daha rahatlamis hissetti.
Borcunu
demekiin ayaga kalkti, ama patron onu kolundan
tutup
noktasiz, virglsz uzun bir sylev ekmeye basladi.
Deli-
kanli gl olmasina glyd, ama yabanci bir lkede
bu-
lunuyordu.Yeni arkadas kahve patronunu kenara Itip
de-
likanliyi disari ikardi.
- Parana gz koymus,dedi. Tanca, Afrika'nin
teki
yerlerine benzemez. Burasi bir liman, limanlar da hirsiz
yuvasidir.
Zorbir durumdaykenkendisine yardim eden bu
yeni
arkadasina demekkigvenebilirdi. Cebinden ikartarak
parayi saydi.
- Yarin tPiramitlere ulasabiliriz, dedi teki,
parayi
alirken. Ama iki deve satin almam gerekiyor.
Tanca'nmdaracik sokaklarinda birlikte
yrdler.
Herksebucakta satilacak mal sergileri vardi.
Sonunda

Simyaci49/4


pazarin kuruldugu bykalana geldiler. Binlerce insan
pa-
zarlik ediyor, alip-satiyordu; sebzelerle halilar, trl esitli
pipolar yan yana sergilenmisti. Delikanli yeni arkadasinin
zerindengzlerini ayirmiyordu. Btnparasinin artik
onunellerinde oldugunu unutmuyordu. Parayi ondan
geri
istemeyi aklindan geirdi, ama bunun kabalik olacagini
d-
snd. Simdi zerinde dolasmakta oldugu bu yabanci
top-
raklarin gelenek ve greneklerini bilmiyordu.
- Gzmzerinde olsun, bu yeterli, diye
dsnd.
Kendisi ondan daha glyd.
Birden bu korkunkarmakarisik esya yigininin
orta-
sinda, simdiye kadar grmedigi kadar gzel bir kilica ilisti
gzleri. Kini gmstendi, siyah kabzasina degerli taslar
ka-
kilmisti. Misir dns bu kilici almaya karar verdi.
- Saticiya kilicin fiyatini soruver, dedi
arkadasina.
Amasilahi seyrederken iki saniye dalmis oldugunu da
fark
etti.
Sanki birdenbire ggs kafesi daralmis gibi yregi
si-
kisti. Kendisini neyin bekledigini bildiginden, yan tarafa
bakmayakorktu. Gzleri gzel kilicin zerinde, bir an
y-
le kaldi, sonra, btn cesaretini toparlayarak basini evir-
di.
evresindepazaralani vardi, gidip-gelen, bagi-
rip-agiran, hali" findik, bakir tepsilerin yaninda kivircik
marullar, sokakta el ele tutusmus erkekler, peeli
kadinlar,
degisik yiyeceklerin hos kokulari vardi.. Ama hibir yer-
de, kesinlikle hibir yerde, arkadasinin glgesi bile yoktu.

Birbirlerini kaybetmelerinin bir rastlanti olduguna
Inanmakistedi. tekinin geri dnecegini umarak bulun-
duguyerde kalmaya karar verdi. Bir sre sonra, su
malm
kulelerdenbirine br adam ikip sarki sylemeye basladi;
bununzerine orada bulunanlar diz kp alinlarini
yere
vurdularve onlar da sarki sylemeye basladilar. Daha
son-
ra, is Sacinda bir karinca yuvasi gibi barakalarini bozup
VI,' ktvuldular.
50


Gnesde batmaya basladi. Gen adam, alani
evrele-
yen beyaz evlerin arkasinda yitinceye kadar uzun sre
g-
nese bakti. Ayni gnes bu sabah dogarken, kendisinin bir
baska anakarada bulundugunu;orada obanlik yaptigini,
altmis koyunu oldugunu ve bir gen kizla bulusacagini
d-
snd. Sabahleyin kirlarda dolasirken basina
geleceklerin
hepsini biliyordu.
Oysasimdi gnes batarken bir baska lkede
bulunu-
yordu, dillerini bile anlamadigi insanlarin yasadigi bir ya-
banci lkede bir yabanciydi o. Artik oban degildi, kendi-
sine ait hibir seyi yoktu; lkesine geri dnmek ve her se-
ye yeniden baslamak iin gerekli olan parasi bile.
"Btn bunlar ayni gnesin dogup batisi arasinda
ol-
du,' diye dsnd. Daha duruma alismadan gz aip
kapa-
yincaya kadar kisa zamanda, hayatta kimi zaman
kosulla-
rin degistigini dsnerek kendisine acidi.
Aglamayautaniyordu. Koyunlarinin karsisinda
hibir
zamanaglamamisti. Ama pazar alani bombostu ve
kendisi
yurdundanuzaktaydi.
Agladi. Tanri adil olmadigi iin, kendi dslerine
ina-
nan insanlari bu sekilde dllendirdigi iin agladi.
"Koyun-
larimin yaninda mutluydumve mutlulugumuevremde
bulunanlarla paylasiyordum. Geldigimi gren insanlar be-
ni iyi karsiliyorlardi. Simdi kederli ve mutsuzum. Ne ya-
pacagim? Dahakati olacagim ve bir insan bana ihanet
etti-
gi iin de artik kimseye gvenmeyecegim. Kendi
hazinemi
bulamadigimiin gizli hazine bulan herkesten nefret
ede-
cegim. Ve btn dnyayi kucaklayamayacakkadar
kk
biri oldugumiin, sahip oldugum az bir seyi her zaman
korumayaalisacagim.'
Iinde ne var diye bakmakiin heybesini ati;
gemi-
deykenyedigi brekten bir para kalmisti belki. Ama ko-
camankitaptan, yamidan ve yasli adamin kendisine
verdi-
gi o iki tajtan baska bir sey bulamadi.
Butaslari grnce, byk bir teselli hissetti
Iinde.
Alti koyununu,altin bir ggslkten ikartilan bu taslarla


5
1


degistokus etmisti. Bunlari satip dns bileti alabilirdi.
"Bundan byle artik daha kurnaz olacagim,' diye
dsnd,
iki tasi heybeden alip cebine soktu. Burasi bir limandi ve
Arap ocugun kendisine syledigi tek dogru sey de
buydu:
Bir Umanda her zaman bir sr hirsiz vardir.
Kahvepatronunun umutsuzabalarini simdi
anliyor-
du: Bu adama gvenmemesinisylemeye alisiyordu.
*Ben
de herkes gibiyim: Dnya gereklerine olduklari gibi degil
de olmalarini istedigim gibi bakiyorum.'
Taslara bir sre bakti. Onlari usulca oksadi,
sicaklikla-
rini, kaygan yzeylerini parmaklarinin ucundahissetti.
Hazinesiydi onun butaslar. Onlara dokunmak yatistirdi
onu. Taslar ona yasli adami animsatti.
"Bir seyi gerekten istersen," demisti yasli adam
ona,
"onu gereklestirmen iin btn evren isbirligi yapar."
Delikanli bunun dogru olup olmadigini anlamak
iste-
di. Bombosbir pazar alanindaydi, ne cebinde tek kurus,
ne de geceleyin bekleyecegi koyunlari vardi. Ama bu
taslar
onun bir krala rastlamis oldugunun kanitiydi; onun Kisi-
sel Menkibesi'ni bilen, babasinin silahiyla ne yaptigindan,
ilk cinsel deneyiminden haberi olan bir krala rastlamisti.
"Taslar khinlik yapmayayararlar. Adlari Urim ile
Tummim."
Taslari heybesine koydu tekrar ve bir deney
yapmaya
karar verdi. Yasli adam, taslar ancak insan ne istedigini
bil-
digi zaman ise yaradigi iin onlara aik-seik sorular sor-
makgerektigini sylemisti.
Bununzerine, yasli adamin kutsamasinin hl
kendi
zerinde olup olmadigini sordu.
Taslardan brini ikardi. *Evet* id ikan tas.
- Hazinemibulacak miyim? diye sordu.
Elini heybeyesoktu, taslardan birini almak istedi.
Amataslar heybedeki bir delikten asagi .dstler.
Heybede
bir delik MIdugunu fark etmemisti. rImile Tummim'i
vecizi i .IUP hevheve kovmak Iin egildi. Ama onlari g-
<ui.cc t j. bdjka jumie animsadi:


"Simgelere saygili olmayi ve onlari izlemeyi
gren,"
demisti yasli kral.
Bir isaret. Delikanli kendi kendine glmeye
basladi.
Sonra taslari yerden alip heybesine koydu. Deligi
dikmeye
niyetli degildi; taslar canlarinin istedigi zaman bu delikten
dsebilirlerdi. Kendi yazgisindan kamamak iin bazi
sey-
lerin sorulmamasi gerektigini grenmisti.
TCendIkararlarimi kendim almayasz
veriyorum/
dedi iinden.
Amataslar, yasli adamin her zaman onun
yaninda ol-
dugunusylemislerdi, bu yanit kendine yeniden gven
duymasini saglamisti. Yeniden bos pazar yerine bakti,
n-
cedenhissettigi umutsuzlugu artik hissetmedi. Artik ya-
banci bir dnya degildi burasi: Yeni bir dnyaydi.
Dogrusu,tam olarakonun istedigi de buydu
zaten:
Yenidnyalar tanimak. Piramitlere hibir zaman varama-
yacak olsa da tanidigi btn obanlardan ok daha
uzakla-
ra gitmisti simdiden.
"Ah!vapurla iki saat tede ne ok degisik seyler
oldu-
gunubir bilselerdi..."
Yenidnya bos bir pazar yeri halinde karsisinda
du-
ruyordu, amaburayi civil civil hayat doluyken de
grms-
t daha nce ve bir daha hi unutmayacakti. Kilici
animsa-
di; bir an dalip onu seyretmeyi ok pahali demisti, ama
simdiye kadarona benzer bir sey de grmemisti
hayatin-
da. Ister bir hirsizin kurbani olarak, ister hazine pesine
dsmsbir servenci olarak olsun, dnyaya
bakabilecegini
anladi birden.
'Bir hazine pesine dsms bir servenciyim ben,'
diye
dsnd,yorgunluktan bitkin durumda uykuya
dalmadan
nce.

5
3


BIRININOMZUNDANSARSTIGINI
HISSEDE-
rek uyandi, simdi yeniden canlanmakta olan pazar alani-
nin ortasinda uyumustu.
Koyunlarini arayarak evresine bakindi ve o
zaman
artik baska br dnyada oldugunu anladi. Bundan hzn
duyacagina, tam tersine kendini mutlu hissetti. Su ve yiye-
cek pesine dsmek zorunda degildi artik ve simdi bir hazi-
nearamaya baslayabilirdi. Cebinde tek metelik yoktu,
ama hayata olan inanci tamdi. nceki aksam, okuma
alis-
kanligi edindigi kitaplardaki kahramanlar gibi bir serven-
ci olmayi semisti.
Acele etmeden alani dolasmaya basladi. Saticilar
bara-
kalarini kurmaya baslamislardi; sekerleme satan birinin
barakasini kurmasina yardim etti. Bu adamin yznde
bas-
kalarinmkine benzemeyenbir glmseme vardi: Nese
do-
luydu, hayata aikti, zorlu bir Is gnne baslamaya hazir-
di. Glmsemesi, bir bakima su yasli adami, br sre
nce
tanismis oldugu su gizemli yasli krali animsatan bir
glm-
semeydi. *Bu tccar yolculuk yapmak ya da bir tccar ki-
ziyla evlenmek iin sekerleme imal etmiyor. Hayir, bu
meslegi sevdigi iin sekerleme retiyor,' diye dsnd de-
r
likanh. Adamin, oyasli adamin yaptigini yapabilecegini
fark etti: Brinin kendi Kisisel Menkibe'sine yakin ya da
uzakoldugunu bir bakista anlamak. 'Kolay bir sey, ama
ben henz bunu anlamaktan uzagim.'
Baraka kurulunca, satici hazirladigi ilk tatliyi
delikan-
liya sundu. Delikanli tatliyi byk bir hazla yedi, tesekkr
etti ve yola koyuldu. Biraz uzaklasmisti ki, barakayi iki ki-
sinin kurdugu aklina geldi, bunlardan biri Arapa, teki
Ispanyolca konusuyordu.

54


Yine de pek gzel anlasmisti ikisi.
'Szcklerin tesinde bir dil var,' diye dsnd.
'Da-
ha nce koyunlarla byle br deneyimimolmustu, simdi
de ayni seyi insanlarla yapiyorum.'
Iste byle yeni ve degisik seyler grenmekteydi.
Daha
nce de yasadigi seylerdi bunlar, ama gene de yeniydiler,
nk daha nce karsilastigi, ama varliklarinin farkina
var-
madigi seylerdi bunlar. Bu seylere alistigi iin byle ol-
mustu. 'Szcklere gereksinim duymayan bu dili zmle-
meyi grenmeyibasarirsam, dnyayi kavramayi
basaraca-
gim.'.' . .'
"Her sey bir tek ve ayni seydir," demisti yasli
adam.
Tanca'nin daracik sokaklarinda kaygisizca
dolasmaya
karar verdi: Simgeleri algilamayi ancak bu sekilde
basara-
bilirdi. Bu hi kuskusuz byk bir sabir gerektiriyordu,
ama sabir bir obanin grendigi ilk erdemdir.
Koyunlarinkendisine gretmis oldugu dersleri bu
ya-
banci dnyada uygulamayakoydugunubir kez daha
anla-
di.

"Her sey bir tek ve ayni seydir," demisti yasli
adam.

5
5


BILLRIYECI,GNESINDOGMAKTA
OLDU-
gunu grd ve her sabah duydugu sikinti duygusunu
gene
hissetti. Neredeyse otuz yildir ayni yerdeydi, msterilerin
pek ender ayak bastigi yokus yukari bir sokagin sonunda-
ki bu dkknda. Simdi artik herhangi bir seyi degistirmek
iin ok geti: Hayati boyunca grendigi tek sey billriye
alip-satmakti. Bir zamanlar dkkni pek nlyd, pek ok
insan bilirdi bu dkkni: Arap tccarlar, Fransiz ve Ingiliz
yerbilimciler, Alman askerler, yani her zaman cepleri para
dolu insanlar, O siralar billriye saticiligi olaganst bir
servendi ve nasil zengin olacagini, yaslandigi
zaman'sahip
olacagi gzel kadinlari hayal ederdi.
Sonra yavas yavas zamangeti ve kent degisti.
Septe
kenti, Tanca kadar zenginlesti ve ticaretin niteligi degisti.
Komsularbaska yerlere tasindilar ve bir sre sonra
tepede
birka dkkndanbaska bir sey kalmadi. Birka nemsiz
dkkniin hi kimse yokusu tirmanmayi gzealmiyor-
du.
AmaBillriye Tccarinin seim sansi yoktu.
Hayati-
nin otuz yilini kristal esya alip satarak yasamisti;
hayatina,
yeni bir yn vermek iin artik ok geti.
Btnsabah dar sokaktan gelip geenlere bakti,
pek
az insan gelip gemisti. Yillardir byleydi bu; geenlerin
hepsinin aliskanliklarini biliyordu.
gleyemegi vaktinden birka dakika nce, gen
ya-
bwci vitrinin nnde durdu. Herkes gibi giyinmisti gen
adam,ama Billriye Tccarinin deneyimli gzleri bu gen-
cin cebinde para olmadigina karar verdi. Her seye karsin

56


dkkna geri dnmeye, gen adam gidinceye kadar
birka
dakika beklemeye karar verdi.

5
7


KAPIDA,DKKNDABIROKYABANCI
DIL
konusuldugunubelirten bir tabela vardi. Delikanli tezg-
hin gerisinden birinin iktigini grd.
-Isterseniz, dedi, bu vazolari temizleyebilirim. Bu
durumdahi kimse satin almak istemez bunlari.
Tccar hibir sey sylemeden delikanliya bakti.
-* Buna karsilik, karnimi doyurmam iin bana
brsey-
ler verirsiniz, tamam mi?
Adamkonusmuyordu.Delikanli karari kendisinin
vermesi gerektigini anladi. Heybesinde yamisi vardi, l-
de ona gereksinimi olmayacakti. Yamiyi ikardi ve vazo-
lari silmeye basladi. Yarim saat iinde, vitrinde bulunan
btnkristalleri silmisti. Bu sre iinde, iki msteri gelip
birok billriye aldi.
Herseyi temizleyince, dkkn sahibinden yemek
iin
birseyler vermesini istedi.
-Haydi yemege gidelim, dedi Billriye Tccari.
Kapiyabir tabela asti ve yokusun sonunda
bulunan
kkbir asevine gittiler. Asevinde bulunan tek masaya
oturduklari zaman Billriye Tccari glmseyerek konus-
tu:
-Aslinda herhangi bir sey temizlemen
gerekmezdi.
Kur'an'in yasasi a insanlari doyurmayi buyurur.
-Peki yleyse neden benim bunu yapmama
izin ver-
diniz? diye sordu delikanli.
-nkkristaller kirliydi. Ve benim gibi senin
de
kafamizdaki kt dsnceleri temizlememiz gerekiyordu.
Yemekleribitince delikanliya dnd Tccar:
- Dkknimdaalismani isterdim. Bugn sen
kristal-
leri silerken iki msteri geldi: Iyi bir isaret.

58


"insanlar durmadanisaretlerden sz ediyorlar/
diye
dsndoban. 'Ama tam olarak neden sz ettiklerini bil-
miyorlar. Tipki, yillardir benim koyunlarimla szcksz
bir dille konusmus oldugumu fark etmemis olmamgibi.'
-Benimlealisacak misin? diye sorusunu
yineledi
Billriye Tccari.
-Gnngeri kalan sresinde alisabilirim, diye
ya-
nitladi delikanli. Dkkndaki btn kristalleri sabaha ka-
dar temizlerim. Buna karsilik yarin benim MisirJa gitmem
iin gereken parayi dersiniz.
Yasli adam birden glmeye basladi.
-Dkkndakikristalleri btn bir yil silsen de,
sati-
lan her seyden ykl bir komisyondaalsan, Misir'a git-
mekiin epeyce bor para bulman gerekir. Tanca ile
Pira-
mitler arasinda binlerce kilometrelik bir l var.
Bununzerine yle bir sessizlik oldu ki kent
birden-
bire uykuyadalmis izlenimi uyandirdi. Sanki artik pazar
mazaryoktu, saticilar arasindaki tartismalar sona ermis,
minarelere ikip sarki syleyen insanlar toz olmus,
kabza-
lari kakmali gzel kililar uup gitmisti. Umut ve serven,
yasli krallar ve Kisisel Menkibeler yoktu artik. Ne hazine,
ne de Piramitler vardi. Delikanlinin ruhu sessizlige gml-
dgiin sanki btn dnya dilsiz kesilmisti. Ne dert, ne
aci, ne hayal kirikligi: Yalnizca kk asevinin kk ka-
pisindan geip giden bos bir bakis ve usuz bucaksiz
lm
arzusu, ayni anda her seyin sonsuza dek bittigini grmek
dilegi.
Tccaronasaskin saskin bakti. Bu sabah
evresinde
grdgbtn nese sanki bir anda uup gitmisti.
- lkenegeri dnmen iin gereken parayi sana
veri-
rim, oglum, dedi Billriye Tccari.
Delikanli sessiz kaldi. Sonra ayaga kalkti,
giysilerine
ekidzen verdi ve heybtsini aldi.
- Sizinle alisacagim, dedi.


5
9


Ikinci
Blm
Ve uzun bir sessizlikten sonra, szn bitirmek
iin
ekledi:
- Birka koyun almak iin paraya gereksinimim
var.


NEREDEYSEBIR AYDIRBILLRIYE
TCCA-
rinin'yaninda alisiyordu delikanli. Ne var ki, onu tam an-
lamiyla mutlu edecek trden bir is sayilmazdi. Tccar,
hi-
bir sey kirmamasi iin ok dikkatli olmasi gerektigini dur-
madananimsatarak, tezghin arkasinda btn gn
homur-
danip duruyordu.
Yine de orada alismayi srdryordu delikanli.
n-
k, adamdirdirci olmasina dirdirciydi, ama adaletsiz biri
de degildi; satilan her para zerinden olduka iyi bir ko-
misyonaliyordu satici ve daha simdiden biraz para birik-
tirmeyi bile basarmisti. Sabahleyin hesaplamisti: Her gn
byle, bu kosullarda alisacak olsa, birka koyun
alabilme-
si iin bir yil alismasi gerekiyordu.
-Kristaller iin bir sergi tablasi yapmak
istiyorum,
dedi patronuna. Disariya bir tabla konulabilir; bu da ge-
enlerin dikkatini eker taa yokusun basindan itibaren.
-Simdiye kadar hi byle bir sey yapmadim,
diye
yanitladi Tccar. Insanlar geerken tablaya takilir, kristal-
ler de kirilir.
-Koyunlarimla kirlari dolasirken, yilan
sokmalarina
kurbangidebilirlerdi. Ama bu tehlike koyunlarla obanla-
rin hayatlarinin bir parasidir.
Tccar, buarada, kristal vazo almak isteyen
bir
msterinin yanina gitti. Artik her zamankinden daha fazla
satis yapiyordu, sanki eski zamanlar geri dnms gibiydi,
sokagin Tanca'nin en ekici sokaklarindan biri oldugu za-
manlar gibi.
- Gelip geenler giderek ogaliyor, dedi
delikanliya,
msterigittigi zaman. Bu sayede daha iyi yasayabiliyo-


6
3


rum, sen de kisa bir sre sonra koyunlarina
kavusabilecek-
sin. Hayattan daha fazlasini neden istemeli?
-nkisaretleri izlemek zorundayiz, diye
yanitla-
di delikanli, hi dsnmeden. Tccar mr boyu bir kral-
la tanismak olanagi bulamamis oldugu iin onunla byle
konustugunapisman oldu delikanli.
-Buna Ltuf Kurali denir, demisti yasli kral.
Acemi
talihi. nk hayat senin Kisisel Menkibe'ni yasamani is-
tiyor.
Bununlabirlikte, delikanlinin kendisine sylemek
is-
tedigi seyi ok iyi anliyordu Tccar. Delikanlinin dkkn-
da bulunusu bile bir isaretti. Zaman getike, kasa
paracik-
larla dolduka, Ispanyol delikanliyi ise almis olmaktan en
kkpismanlik duymuyordu.Kuskusuz,delikanli hak
ettiginden fazlasini kazaniyordu; her zaman, satislarin bu
kadar ogalacagini aklina bile getirmemis oldugu iin,
deli-
kanliya olduka yksek komisyondemisti; nsezisi deli-
kanlinin kisa bir sre sonra koyunlarinin yanina
dnecegi-
ni sylyordu.
-Neden Piramitleri grmeye gitmek istiyorsun?
diye
sordu, konusmayisergi tablasindan baska yere evirmek
iin.
-nkoksik szn ettiler bana, diye
yanitladi
delikanli, grdg dsleri es geerek. Hazine artik aci bir
aniydi ve bunu aklina getirmemeye alisiyordu.
-Sadece Piramitleri grmek iin l gemek
isteye-
cek birini tanimiyorum buralarda, dedi Tccar. Bir tas yi-
ginindan baska bir sey degiller. Kendi bahene kendi
pira-
mitini dikebilirsin.
- Siz hi yolculuk dsleri grmemissiniz, dedi deli-
kanli, dkkndan ieri giren br baska msterinin yanina
giderken.

iki gn sonra, sergi tablasi konusunu ati Tccar:
- Degisikliklerden pek hoslanmam, dedi. Ne
sen, ne
deben para babasi tccar Hasan'a benziyoruz. Bir sey
sa-

64


tin alirken bir hata yapacak olsa, viz gelir ona. Ama
bizler,
hatalarimizin bedelini demek zorundayiz.
- Syledikleri dogru, diye dsnd delikanli.
- Bu sergi tablasini neden istiyorsun? dy*
sordu Tc-
car.
- Bir an nce koyunlarima kavusmak istiyorum.
Ta-
lih bizden yanayken, bundan yararlanmaliyiz; talihin bize
yardimci olmasi iin biz de ona yardimci olacak sekilde
davranmaliyiz, gereken ne varsa yapmaliyiz. Buna Ltuf
Kurali derler. Ya da "acemi talihi.'
fYasli tccar bir sre agzini amadi. Sonra konustu:
- ^Peygamberimiz bize Kur'an*i verdi ve mr
boyu
yalnizca1 bes kurala uymamizi zorunlu kildi. En nemli
sart sudur: Bir tek Allah vardir. teki sartlara gelince:
. Gnde bes vakit namaz kilmak, Ramazan'da oru
tutmak
ve yoksullara zekt vermek.
Sustu. Peygamber'den sz ederken gzleri
yasarmisti.
Yregi cosku dolu bir insandi. Kimi zaman sabirsiz
grn-
se de islm'in kurallarina uygun olarak yasamaya alisi-
yordu.
- Peki besinci sart hangisi? diye sordu delikanli.
- Sen bana iki gn nce benim hi yolculuk
dsleri
grmedigimisyledin, diye yanitladi Tccar, iyi bir Ms-
lmaniin besinci sart bir yolculuk yapmaktir. Hayati-
mizda hi olmazsa bir kere kutsal kent Mekke'ye gitmek
zorundayiz.
- Mekke,Piramitlerden ok daha uzakta.
Genken,
sahip oldugumaz bir parayi bu dkkni amak iin kul-
landim. Gnnbirinde Mekke'ye gidecek kadar zengin
ol-
mayiumuyordum.Dogrusunuistersen para
kazanmaya
basladim, ama kristalleri kimseye emanet edemedim;
tabii,
kristallere ok dikkat etmek gerekir, naziktirler. Bu sre
iinde, Mekke'ye giden* bir yigin insan ugradi
dkknima.
Aralarinda hizmetileriyle, develeriyim birlikte yola ikan
zengin haci adaylari vardi, ama ogu benden daha
yoksul
Insanlardi.

Simyaci65/5


-Hepsi mutlu gidip mutlu dnyor ve evlerinin
ka-
pisina hacca gittiklerini gsteren alametler asiyorlardi.
Bunlardan biri, hayatini ayakkabi tamir ederek kazanan
bir kunduraci, l gemek iin bir yil yrdgn syle-
di, ama simdi ksele almak iin Tanca sokaklarinda yr-
mekzorundakalinca kendisini daha yorgun hissediyor-
mus,
-Peki Mekke'ye simdineden gitmiyorsunuz?
diye
sordu delikanli.
-Beni hayatta tutan Mekke'dir. Hepsi birbirine
ben-
zeyen gnlere, raflara dizilmis su vazolara, igren bir ase-
vinde gle-aksam yemekyemeyekatlanacak g
veriyor
bana. Dsmgereklestirmekten korkuyorum, nko
zamanyasamak iin bir sebebim olmayacak.
-Sen, koyunlari ve Piramitleri hayal ediyorsun.
Sen
benimgibi degilsin, nk sen' dslerini gereklestirmek
istiyorsun. Oysa benim istedigim, Mekke'yi dslemek- sa-
dece. l geisimi, Kutsal Tas Hacer-i Esved'in
bulundu-
gu meydanavarisimi, ona el srmeden nce evresinde
ye-
di kez dnsmbinlerce defa hayal ettim. Yanimda
kim-
lermolacagim, nmdekimin olacagini, konusacagimiz
seyleri, birlikte edecegimiz dualari bile hayal ettim. Ama
bykbir hayal kirikligina ugramaktan korkuyorum; bu
yzden hayal kurmakla yetinmeye ahfiyorum.

Tccar, o gn sergi tablasi yaptirmasi iin izin
verdi
delikanliya. Herkes kendi dslerini ayni sekilde gremez;
kendince grr.
66


IKI AY DAHAGETI.SERGITABLASI
BILL-
riye dkknina daha okmsteri ekti. Delikanli alti ay
daha byle alisirsa Ispanya'ya cfonp altmis koyun
alabi-.
lecegini hesapladi. Hatta fazladan bir altmis koyun daha
alabilecekti. Bir yildan kisa sre iinde, srsn ikiye
katlamis ve Araplarla pazarlik edebilecek duruma gelmis
olacakti, nk bu tuhaf dili grenmeyi basarmisti. Bill-
riye Tccari iin Mekke nasil uzak bir hayalse, onun iin
de Misir uzak bir hayale dnsms oldugu iin, pazar ye-
rinde yasadigi su malm sabahtan bu yana, Urim ve
Tum-
mim'ebir dahabasvurmamisti. Amaisinden hosnuttu
simdi ve basariya ulasmis olarak Tarifa'da karaya ayak
ba-
sacagi gn aklindan ikarmiyordu.
"Her zaman, ne istedigini bilmek zorunda
oldugunu
animsa," demisti yasli kral. Ne istedigini biliyordu deli-
kanli ve bu ama dogrultusunda alisiyordu. Belki de bu
il-
gin lkeye gelip bir hirsiza rastlamak ve bir kurus harca-
madansrsn ikiye katlamakti onun hazinesi.
Kendisiyle gurur duyuyordu. nemliseyler gren-
misti: Billriye ticareti, szcksz dil ve simgeler gibi. Bir
gleden sonra, yokusun basinda bir adam grd, yokusu
tirmandiktan sonra birseyier iecek uygun bir yer bulama-
maktanyakiniyordu. Delikanli artik isaretlerin dilini bili-
yordu, konusmakiin patronunun yanina gitti:
- Yokusu ikan insanlara ay ikram etmeliyiz,
dedi
ona.
- ay iebilecekleri bir yigin yer var, diye
yanitladi
Tccar.,
- Amabiz kristal bardaklarda ay ikram
edebiliriz.
Bu sayede insanlar ayi ok begenecekler ve kristal esya
ai-


67


mak isteyecekler. nk-insanlari en ok etkileyen sey
g-
zelliktir.
Tccar hibir sey sylemeden uzun uzun
yardimcisi-
na bakti. Ama o aksam, aksam namazini kilip dkkni
ka-
pattiktan sonra kaldirima oturdu ve onu nargile imeye,
Araplarin tttrdg su garip pipodan tttrmeye davet
etti.
- Neyinpesinde kosuyorsun? diye sordu yasli
Bili-
riye Tccari.
- Size neyin pesinde oldugumu syledim daha
nce:
Koyunlarimi geri almak zorundayim. Bununiin de para
gerek.
Yasli adam nargilesine yeniden ates koydu ve
uzun
uzun iine ekti marputan.
- Otuzyildir bu dkkni isletiyorum. Iyi ve kt
kristal hangisidir biliyorum, ticaretin btn inceliklerini
biliyorum. Dkknima,boyutlarina, msterilerime alis-
tim. Kristal bardaklarla ay satacak olursan, is daha da
b-
yyecek. O zaman da ben yasama tarzimi degistirmek
zo-
runda kalacagim.
- Peki, iyi bir sey degil mi bu?
- Kendi hayat tarzima alistim ben. Sen gelmeden
n-
ce, dostlarim, benim aksime degisirken, isleri ktye ya
da
iyiye giderken, burada btn zamanimi kaybettigimi d-
snyordum. Buda alabildigine zyordu beni. Simdi
du-
rumun byle olmadigini biliyorum: Gerekten de dkkn
tam benimhayal ettigim durumda simdi. Degismek iste-
miyorum,nknasil degisecegimi bilmiyorum. Artik
tam anlamiyla kendime alismis durumdayim.
Delikanli ne diyecegini bilmiyordu. Bunun zerine
konusmasini srdrd yasli adam:
- Benimiin beklenmedik bir talih oldun,
Tanrinin
ltf oldun. Simdi eskiden bilmedigim bir seyi biliyorum:
Degeri bilinmeyen her ltuf felakete dnsyor. Artik ha-
yattan bir sey beklemiyorum. Ama sen, simdiye kadar ak-
lima bile getirmedigim zenginliklere ve ufuklara bakmaya

68


zorluyorsun beni. Oysa, simdi bunlarin neler oldugunu
bildigim, nmdeki byk olanaklari grdgm iin, ken-
dimi eskiden oldugundan daha kt hissedecegim.
nk
her seye sahip olacagimi biliyorum ve istemiyorum bunu.
'Iyi ki patlamis misir saticisina hibir sey
sylememi-
sim,' diye dsnd delikanli.
Gnesbatarken, bir sre daha nargile imeyi
srdr-
dler. Aralarinda Arapa konusuyorlardi, Arapa,
konusa-
bildigi iin ok mutluydu delikanli. Bir dnem, yeryzn-
de bulunan her seyi kendisine, koyunlarinin
gretebilece-
gine inanmisti. Ama koyunlarin Arapagretmeleri ola-
naksizdi.
*Yeryzndekoyunlarin gretemeyecegi daha
baska
seyler olmali/ diye dsnd, hibir sey sylemeden Tc-
car'a bakarak. 'nk su ve yiyecekten baska bir sey
ara-
miyorlar. Galiba onlar gretmiyorlar: Ben greniyorum.'
- Mektup,dedi sonunda Tccar.
- Neanlama geliyor dediginiz sey?
-Bunuanlamak iin Arap olarak dogmak
gerekir.
Amaevirisi 'yazili* gibi bir sey.
Venargilenin atesini sndrrken, delikanliya,
mste-
rilere kristal bardakta ay ikram edebilecegini syledi.
ylezamanlar vardir ki, insan hayat irmaginin
akis
ynndegistiremez.

6
9


INSANLARSOKAGINYOKUSUNU
TIRMANI-
yx>rlar ve yukariya varincayorgunlukhissediyorlardi.
Amayokusunbasinda, birbirinden gzel kristaller
satilan
bir bilriye dkkni vardi ve bu dkknda da i ferahlati-
ci nane ayi ikram ediliyordu. Insanlar, gz kamastirici
kristal bardaklarda sunulan nane ayini imek iin dkk-
na giriyorlardi.
- Vallahi karimin aklina hi gelmedi byle bir sey,
diyordu adamin biri; ve bu aksam evine konuklar
gelecegi,
kristal bardaklarin gzelliginden etkilenecekleri iin, bir-
ka kristal bardak satin aliyordu. Bir baska msteri, kristal
kaplarda sunulan ayin ok daha iyi oldugunu kendi payi-
na dogruluyordu, nkayin rayihasi uup gitmiyordu.
ncmsteri de, byl glere sahip olmasi
nedeniy-
le, ayi kristal iinde ikram etmenin Dogu'ya zg bir ge-
lenek oldugunu ileri sryordu.
Haberkisa srede yayildi ve insan kafileleri, ok
eski
bir ticaret lemine bu yeniligi getirmis olan dkkni gr-
mekiin yokusun tepesine tirmanmayabasladilar. Bunu
grenler, kristal bardaklarda ay sunulan baska
dkknlar
atilar, ama bunlar yokus yukari bir sokagin tepesinde
bu-
lunmadiklari iin msteri yerine sinek avladilar.
Kisa bir sre sonra, Tccar iki yeni mstahdem
daha
aldi ise. Ayrica yeniliklere susamis erkek ve kadinlarin is-
teklerini karsilamak iin dizi dizi kristaller, uval uval
ay getirtmek zorunda kaldi.
Bylece alti ay geti.
70


"DELIKANLI,GNES DOGMADAN
UYAftDL
anakarasina ayak bastigindan bu yana tami
tamina
on bir ay dokuz gngemisti. zellikle bugn iin satiri
almis oldugu beyaz renkli Arap kiligini giyindi. Deve deri-
si bir halkayla sarili trbanini basina geirdi. Sonunda
yeni
sandaletlerini giyip grltszce asagi indi.
Kenthl uykudaydi. Susamli simit yiyip kristal bir
bardaktan sicak ay iti. Ardindan dkknin esigine otu-
rup tek basina nargile tttrmeye basladi.
Hibir sey dsnmedentttrd nargileyi. l
koku-
su tasiyarak esen rzgrin ugultusundan baska bir ses
duy-
muyordu.Sonra, nargile imeyi bitirince, elini ceplerinden
birine soktu ve ikardigi seye bir sre bakti.
Yklcebir para tutuyordu elinde. Yz yirmi
koyun,
dnsbileti ve kendi lkesi ile su anda bulundugu lke
arasinda bir ihracat-ithala't ruhsati almaya yetecek kadar
para.*
Yasli adaminuyanip dkkni amasina kadar
sabirla
bekledi. Birlikte ay imeye gittiler.
- Ben bugngidiyorum, dedi delikanli.
Koyunlarimi
almaya yetecek kadar paramvar. Sizin de Mekke'ye
gide-
cek kadar paraniz var.
Yasli adam hibir sey sylemedi.
- Hayir duanizi istiyorum sizden, diye steledi
deli-
kanli. Bana yardim ettiniz.
Yasli adamses ikarmadan ay hazirliyordu.
Sonun-
da, bir sre sonra delikanliya dogru dnd.
- Seninle gurur duyuyorum, dedi. Billriye
dkkni-
mabir ruh verdin. Ama ben Mekke'ye gitmeyecegim, bili-


7
1


yorsun bunu. Tipki senin koyunsatin almayacagini bildi-
gin gibi.
- Kim syledi bunu size? diye sordu delikanli,
saskin-
likla.
- Mektup, dedi kisaca, yasli Biilriye Tccari.
Ve onun iin hayir dua okudu.
72


DELIKANLIODASINAGITTIVE
ESYALARINI
topladi. Tika basa dolu mesin anta. Tam ayrilmak
ze-
reyken, odanin bir ksesinde eski oban heybesinin dur-
dugunugrd. Acinacak durumdaydi, varligi tamamen
ak-
lindan ikip gitmisti. Iinde, her zaman oldugu gibi kitabi
ve yamisi vardi. Sokakta karsisina ikan ilk ocuga
arma-
gan etmeyi dsndgyamiyi heybeden ikartirken
yere
iki tas dst. Urim ile Tummim.
Ozaman yasli krali animsadi, animsayinca da,
bu
rastlasmayi uzun sredir dsnmemis oldugunu fark ede-
rek sasirip kaldi. Btn bir yil durmadan alismis, Ispan-
ya'ya basi nde dnmemekiin gereken parayi
kazanmak-
tan baska bir sey dsnmemisti.
"Hayallerinden asla vazgeme, demisti yasli kral.
Sim-
gelere dikkatli ol."
Urimile Tummim'iyerden aldi ve yeniden kralin
ya-
kinlarda bir yerde oldugu duygusunakapildi. Garip bir
duyguydubu. Yil boyuacimasizca alismisti ve isaretler
gitme zamaninin geldigini gsteriyordu.
'Geriye dnpkaldigim yerden devam edecegim,'
di-
yedsnd delikanli. 'Ne var ki, Arapayi koyunlardan
grenmedim.'
Amakoyunlar ok nemli baska bir sey
gretmisler-
di: Yeryznde herkesin anladigi bir dil vardir ve kendisi,
dkknigelistirirken bu dilden yararlanmistir. Bu cosku-
nundilidir, arzu edilen ya da inanilan bir seyi
gereklestir-
mekiin sevgi ve tutkuyla yapilan girisimlerin dilidir.
Tancaartik onun iin yabanci bir kent degildi. Burayi fet-
^.hettigi gibi btn dnyayi fethedebilecegin! hissetti.


7
3


"Bir seyi gerekten istedigin zaman, arzunu
gerekles-
tirmeni saglamak iin btn evren isbirligi yapar," demisti
yasli kral.
Amahirsizlardan, usuz bucaksiz llerden,
dsleri-
nin ne oldugunu bilen, amabunlari gereklestirmek iste-
meyeninsanlardan sz etmemisti yasli kral. Piramitlerin
bir tas yiginindan baska bir sey olmadigini ve isteyenin
kendi bahesine tas yigabilecegim sylememisti yasli
kral.
Ve eski srnzden daha bygnsatin alacak kadar
pa-
raniz oldugunda, bu sry satin almayi kendiniz iin g-
rev bildigimizi de sylemeyi unutmustu.
Heybeye/toparladiveteki antalarla birlikte aldi.
Merdiveni inim; teki msteriler kristal bardaklardan ay-
larini yudumlarken bir yabanciifte hizmet etmekteydi
yasli adam. Sabahin bu erken saatinde, iyi bir baslangiti
gne. Delikanli, bulundugu yerden, Billriye Tccarinin
salarinin yasli kralin salarina tamamen benzediginin
far-
kina vardi ilk kez. Yersiz-yurtsuz, yiyecek-ieceksiz du-
rumdaTanca'da uyandigi ilk gn rastladigi seker tccari-
nin glmsemesini animsadi; bu glmsemede yasli
krali
animsatiyordu.
"Sanki buradan gemisve bir iz birakmis gibi/
diye
dsnd."Sanki bu insanlar yasamlarinin herhangi bir
d-
nemindekralla karsilasmislar gibi.* stelik kendi Kisisel
Menkibesiniyasayan kimseye her zaman grndgn
de
sylemisti.
Billriye Tccari ile vedalasmadanayrildi oradan.
Kuskusuzonu grebilirdi, ama aglamak istemiyordu. Ne
var ki buradaki yasantisini, grendigi iyi seyleri
zleyecek-
ti. Kendine iyice gveni vardi ve dnyayi ele geirmek is-
tegi duyuyordu.
*Amaeskiden tanidigim kirlara gidip gene koyun
g-
decegim.* Ancak, artik bu kararindan dolayi mutlu degil-
di. Btn bir yil, bir ds gereklestirmek iin alismisti,
ama buds, her dakika, giderek nemini yitiriyordu. Bel-
ki de gerekte byle bir ds yoktu.

74


"KimbIlIr, belki de Billriye Tccari gibi olmak daha
iyidir? Mekke'ye hi gitmeden oraya gitme arzusuyla
yasa-
mak.' AmaUrimile Tummim'ielinde tutuyordu ve bu
iki ta yasli kralin gcn ve iradesini kendisine aktariyor-
du. "Bir rastlanti sonucu -ya da bir isaret/ diye dsnd-
buraya geldigi ilk gn ugradigi kahveye geldi. Hirsiz
orada
degildi. Patron bir bardak ay getirdi.
'Yenidenoban olabilirim,' dedi kendi kendine.
"Ko-
yunlara bakmayigrendim ve onlarin nasil bir sey olduk-
larini unutamam kesinlikle. Ama belki de Misir Piramitle-
rine gitme olanagimolmayacak bir dahahibir zaman.
Yasli adamin ggsnde altin bir ggslk vardi ve benim.
gemisimi biliyordu. Gerek bir kraldi, bir bilge kral.'
Endls ovalariyla arasinda vapurla iki saatlik bir
me-
safe vardi ancak, ama kendisiyle Piramitler arasinda bir
l
vardi. Delikanli durumu bir baska aidan da
grebilecegini
dsnd: Aslinda simdi hazinesine iki saat daha az uzak-
taydi. Bu iki saatlik menzile varmak iin asagi-yukan bir
yil harcamis olsa bile.
"Koyunlarimaneden kavusmakistedigimi ok iyi
bili-
yorum.Koyunlari oktandir taniyorum; insana fazja yk
olmazlar ve sevebilirim onlari; hazinemi l gizliyor, ama
l sevecek miyim,sevmeyecekmiyim, bunubilmiyo-
rum.Hazineyi bulamayacakolursam, gene yurduma
d-
nebilirim, iste, hayat ihtiyacim olan parayi bir anda verdi
bana ve gereken zamanim da var. yleyse neden
olmasin?'
Oanda iinde mthis bir rahatlama hissetti.
Istedigi
andatekrar obanlik yapabilirdi. Caninin ektigi anda
kristal saticisi olabilirdi. Belki de dnya baska hazineler
de
gizliyordu, ama kendisi bir tek ds grms ve bir krala
rastlamisti. Bu da herkesin basina gelmezdi.
Kahvedenikarken ok mutluydu. Tccara mal
sagla-
yanmteahhitlerden birinin, kristalleri, l geen ker-
vanlarla getirdigini animsamisti. Urim ile TummIm'i elle-
rine aldi; bu iki tas sayesinde, iste yeniden hazinenin izini
sryordu.


7
5


"Ben her zaman kendi Kisisel Menkibesini
yasayanla-
rin yanindayim," demisti yasli kral.
Piramitlerin gerekten de ok uzakta olup
olmadikla-
rini grenmek iin ambara kadar yrse ne kaybederdi?
76


TRLTRLHAYVAN,TERVETOZ
KO-
kan bir binanin iinde oturuyordu Ingiliz. Artik buraya
ambardemek olanaksizdi; tam anlamiyla bir hayvan ahi-
riydi.
'Demekbtnmrmbyle bir yere ulasmak
iin
harcamisim,* diye dsnd, bir kimya dergisinin
sayfalari-
ni dalgin dalgin karistirarak. *On yil grenimden sonra bir
hayvan ahirina ulastim.''
Amasrdrmekgerekiyordu. Simgelere inanmak
ge-
rekiyordu. Btn hayatinin, grdg grenimlerin bir tek
amaci vardi: Evrenin konustugubiricik gerek dil bul-
mak. Baslangita Esperanto dilini grenmis, ardindan
din-
leri incelemis ve sonunda simyaya merak sarmisti. Espe-
rantoca konusmayibiliyordu, degisik dinlerin hepsini ek-
siksiz anliyordu, ama henz bir simyaci degildi.
Kuskusuz,
birok nemli sorunu zmeyi basarmisti. Ama
arastirma-
lari yle bir evreye ulasmisti ki, bundan teye gitmesi
ola-
naksiz gibiydi. Herhangi bir simyaciyla iliski kurmak iste-
mis, ancak bunda basarili olamamisti. Ne var ki, tuhaf in-
sanlardi su simyacilar, kendilerinden baskasini
dsnm-
yorlar ve ona yardimci olmayi kabul etmiyorlardi,. Kimbi-
lir, belki de Sihirli Tas'in1 -baska bir deyisle, Felsefe Ta-
Si'nin- gizini kesfedememislerdi ve belki de bu yzden
ses-
sizlige gmlyorlardi?
Felsefe Tasi'ni bos yere ararken, babasindan
kalan ser-
vetin bir blmnharcamisti. Dnyanin en bykk-
tphanelerine gitmis, simyacilikla ilgili en nemli, en en-
der kitaplari satin almisti. Bu kitaplardan birinde, nl bir
1 SJmyacilara gre madenim altnia rviren tas.. (fv.)


7
7


Arap simyacinin bundanyillar nce Avrupa'yi ziyaret et-
tigini okumustu. Kitapta, bu Arap simyacinin iki yzyili
askin bir sre nce, Felsefe Tasi'ni ve Ebed Hayat Iksi-
ri'nI kesfettigini yaziyordu. Bu yk ingiliz'i etkilemisti.
Amadostlarindan biri le yaptigi bir arkeoloji
gezisinden
sonra, olaganst gleri olan bir Arap'tan sz etmemis
olsaydi, bunun da tipki tekiler gibi bir efsaneden baska
bir sey olmadigini dsnecekti.
"FayoumVahasi'nda yasiyor," demisti, "insanlar,
ya-
sinin iki yz yili astigini ve herhangi bir madeni, altina d-
nstrme gcne sahip oldugunu sylyorlar."
Kendinden geen Ingiliz mthis heyecanlanmisti.
Bu-
nunzerine, nceden yapmis oldugubtn anlasmalari
bozdu, en nemlikitaplarini yanina aldi, ve iste disarida
Sahra'yi geecek byk bir kervan hazirlanirken, kendisi
simdi bir hayvan ahirina benzeyen ambarda
bulunuyordu.
Ve bu kervan AL-Fayoum'dan geecekti.
"Su lanet olasica Simyaciyi mutlaka bulmaliyim,*
diye
dsnd Ingiliz.
Ve hayvanlarin kokusu daha bir katlanilir oldu.
Ingiliz'in bulundugu binaya antalar yklenmis bir
Arap genci girdi ve onu selamladi.
- Nereye gidiyorsunuz? diye sordu gen Arap.
- le, diye yanitladi ingiliz; ve tekrar okumaya
dal-
di. Su anda kimseyle konusmak istemiyordu. Simyaci
ken-
disini kuskusuz sinavdan geirecegi iin on yil iinde g-
renmis olduklarini animsamasi gerekiyordu.
Arap gen de bjr ktsp ikartip okumaya basladi.
Ki
tap Ispanyolca yazilmisti. 'Bir sans,' diye dsnd Ingiliz
Ispanyolcayi, Arapa'dan daha iyi konusuyordu ve bu de
likanli da Fayoum'a gidecekse, nemli seylerle ugrajmad
gi zamanlar yaninda sohbet edecek biri olacakti.
78


'OKGARIP/DIYDSNDDELIKANLI,
yknnbasinda yer alan cenaze trenini yeniden /okur-
ken. 'Kitabi okumaya baslayali neredeyse iki yil olacak
br
sre sonra, ama bu sayfalardan teye geemedim.'
Yanin-
da kendisine engel -olacak bir kral bulunmasa da,
dikkatini
kitapta toplayamiyordu. Amasimdi nemli bir seyi anli-
yordu: Bir seye karar vermek baslangitan baska bir sey
degildir. Insan bir seye karar verdigi zaman, karar verdigi
sirada hi ngrmedigi, dsnde bile aklina gelmeyen bir
yne dogru, siddetli bir akintiya kapilip gidiyordu.
'Haznemiaramayakarar verdigimde, bir billriye
dkknindaalisacagim hi aklima gelmemisti,' diye d-
snd, dsncesini dogrulamakiin. 'Ayni sekilde, bu
kervan, almis oldugum bir karara uygun olabilir, ama g-
zerghi bir gjz olarak kalacak her zaman.'
Karsisinda, kendisi de bir kitap okumakta olan
Avru-
pali vardi. Sevimsiz bir adamdi: Ieri girdiginde kendisine
kmseyerekbakmisti. Belki dost olabilirlerdi, ama Av-
rupali hemen susmustu.
Delikanli kitabini kapatti. Bu Avrupali ile arasinda
herhangi bir benzerlik kurulmasina olanak verecek hibir
sey yapmakistemiyordu. Cebinden Urimile Tummim'
ikartip taslarla oynamaya basladi.
Yabanci bir iglik atti:
- Bir Urim ile bir Tummim!
Delikanli taslari hemen cebine koydu.
- Satilik degiller, dedi.
- Pek bir sey etmezler, dedi Ingiliz. Alt tarafi iki
ka-
ya kristali, hepsi bu. Yeryznde milyonlarca kaya kristali


~79


var, ama wlayanlar iin, Urim ile Tummimbunlar. Dn-
yanin bu blgesinde bulunduklarini bilmiyordum.
-Bunlari bana bir kral armagan etti, dedi
delikanli.
Yabanci sasirip kaldi. Sonra elini cebine sokup
titreye-
rek iki benzer tas ikardi.
-Bir kraldan sz ediyordunuz, dedi.
-Sanki bir kralin bir obanla konusmayacagina
ina-
niyorsunuz, dedi delikanli. Bu kez konusmayi kendisi so-
na erdirmek istiyordu.
-Tamtersine. obanlar, kimsenin tanimak
istemedi-
gi bir krala saygi gsteren ilk insanlardir.1 Bu nedenle,
krallarin obanlarla konusmasininolaganstbir yani
yok.
Vedelikanlinin sylediklerim iyi anlamamasindan
e-
kinerek ekledi:
-Incil'de geer. Bu Urim ile bu Tummim *i
yapmayi
bu kitaptan grendim. Butaslar Tanri 'nin izin verdigi bi-
ricik khinlik aralaridir. Rahipler altindan bir ggslkte
tasirlardi bunlari.
Delikanli birden buradaolduguiin mutluhissetti
kendini.
"Belki de bir isarettir bu," dedi Ingiliz, sanki yksek
sesle dsnyormusasma.
-Size isaretlerden kim sz etti?
Delikanlinin ilgisi her an giderek artiyordu.
-Hayatta, her sey isarettir, dedi Ingiliz,
okumakta
oldugudergiyi kapatarak. Evren, herkesin anlayacagi bir
dilde varolmustur, ama insanlar unutmusturbu dili. BIr-
ok seyle birlikte bu Evrensel Dil*i ariyorum ben. Bu yz-
den buradayim.nkbu Evrensel Dil'i bilen birini bul-
mamgerekiyor. Bir Simyaci.
Konusmaambaryneticisinin araya girmesiyle
kesil-
1 Matta Inciti'nm 2 Babinda sz fdilcn mneccimlere
(obanlara) gnderme yapiliyor.
Mctnidc gren "bir kral* ne IM Prygambr rdir. (ev.)

80


-Sizlerin talihiniz var, dedi sisko Arap. Bu
gleden
sonra bir kervan y ola ikiyor Al-Fayoum iin.
-Ama ben Misir'a gidecegim, dedi delikanli.
-Ai-Fayoumda Misir'dadir, diye yanitladi
sisman
adam. Tuhaf bir Araplik var sende!
Delikanli aslinda Ispanyol oldugunu syledi. Ingiliz
sevindi buna: Arap gibi giyinmis de olsa, hi degilse bir
Avrupaliydi.
-Isaretleri Talih" diye tanimliyor adam, dedi
Ingiliz,
sisko Arap disari ikinca. Becerebilsem, 'talih' ve 'rastlan-
ti* szckleri zerine byk bir ansiklopedi yazardim. Ev-
rensel Dil bu szcklerle yazilir.
,Sonrakonusmayisrdrdler. Ingiliz, delikanliya
kendisini elinde Urim ile Tummim'le bulmasinin bir rast-
lanti olmadigini syledi. Ona, onun da Simyaciyi
aramaya
gidip gitmedigini sordu.
-Ben br hazine aramaya gidiyorum, diye
yanitladi
delikanli ve bunu syledigine hemen pisman oldu.
AmaIngiliz onun bunu sylemesine pek nem
vermI-
yormusgibi grnyordu.
-Bir bakima ben de, dedi.
-Amaben simyaninne anlama geldigini bile
bilmi-
yorum,diye ekledi delikanli, ambar yneticisinin kendile-
rini disaridan agirdigi sirada.

*
Simyaci81/6


"BENKERVANBASIYIM,"DEDIUZUN
SAKAL-
li, siyah gzl br adam. Kilavuzluk ettigim herkesin ze-
rinde lm ve kalim hakkimvardir. nk l, erkekleri
bazen ildirtan kaprisli kadina benzer.
Ortalikta ikI yze yakin insan ve bunun iki kati
kadar
da hayvan vardi. Hecin develeri, atlar, katirlar, kuslar. Ka-
dinlar ve ocuklar da vardi ve birok Insan belinde kili
ya
da omzundauzun namlulusilah tasiyordu. Ingiliz'in ya-
ninda ii kitap dolu bir yigin yolculuk sandigi vardi. Alan-
da bir harrangrra ki demeyin gitsin. Dogal olarak, Ker-
van Basi herkesin iyice anlamasi iin ayni sylevi birka
kez tekrarladi:
-Burada her milletten insan var ve bu insanlarin
y-
reginde trl esitli tanri var. Benim tek Tanrim Allah'tir
ve Allah adina yeminederim ki l bir defa daha alt et-
mekiin, elimden gelen her seyi ve en iyisini yapacagim.
Ammave lakin, herkesin, inandigi Tanri adina btn
kal-
biyle yeminetmesini istiyorum ki bana her zamanbil-
kayd--sart itaat edecektir. Zira, lde itaatsizligin anlami
lmdr.
Kalabalikta bogukbir fisiltidir gitti. Herkes kendi
tanrisinin tanikliginda mirildanarak yemin ediyordu. Deli-
kanli Isa iin yemin etti. Ingiliz agzini amadi. Mirilti basit
bir yeminden daha uzunsrd, insanlar Tanri'nm esirge-
mesi iin de dua ediyorlardi.
Uzunuzun bir boru aldi ve herkes binitlerine
birfdi.
Delikanli ile Ingiliz binit olarak deve satin almislardi, bu
yzden hayvanlara binmekteepeyce zorlandilar.
Delikan-
li, agir kitap sandiklari yklenmis olan Ingiliz'in devesine
acidi.
82


-Rastlanti yoktur, dedi Ingiliz, ambarda
baslamis ol-
duklari konusmayi srdrerek. Buraya gelmemebir arka-
dasim sebep oldu, nk bu arkadasim bir Arap
taniyordu
ki bu Arap...
Amakervan yola koyulduve anlattiklarini
duymak
olanaksizlasti. Delikanli neyin sz .konusu oldugunu ok
iyi biliyordu: Bir seyi bir baska seye baglayan, kendisini
oban olmayaynlendiren, ayni ds birka kez
grmesi-
ne, Afrika'ya yakin bir kente gelmesine, bir alanda bir kra-
la rastlamasina, bir hirsiz tarafindan soyulmasina ve
bunun
sonucu olarak da bir billriye tccariyla tanismasina, vb...
yol aan gizemli bir zincir, gizemli bir bag.
'insan, hayaline yaklastika, Kisisel Menkibe daha
ok
gerek yasama nedeni oluyor,* diye dsnd delikanli.

Kervan,gndogusu ynndeyola koyuldu. Gn
bo-
yu yol aliyor, gnes azginlasmaya baslayinca mola veri-
yor, sonra gnes inmeyebaslayinca tekrar yola koyulu-
yorlardi. Delikanli, zamaninin ogunu kitap okumakla ge-
iren Ingiliz'le pek konusmuyordu.
Bu nedenle, lde ilerleyen insan ve hayvanlari
sessiz-
ce gzlemlemeyekoyuldu. Yola iktiklari gne gre
simdi
her sey farkliydi. O gn bir hay huy, bagirip agirma, k-
k ocuklarin ziriltilari, at kisnemeleri birbirine karisi-
yor ve bu kargasanin iinde rehberlerle tccarlarin
sabirsiz
komutlari duyuluyordu.
Amalde, srekli esen rzgr ve hayvanlarin
ayak
seslerinden baska bir sey yoktu. Rehberler bile artik
kendi
aralarinda konusmuyorlardi.
-Su grdgn kumenginliklerini birok kez
getim
daha nce, dedi bir aksam bir deveci. Ama l ylesine
ge-
nis ve ufuk ylesine uzaklarda ki, insan kendini kck
hissediyor ve susuyor, agzini aamiyor.
Simdiyekadar hi l gentemis olmasina karsin,
de-
vecinin ne demek istedigini anladi delikanli. nk ne za-
manbir denize ya da bir atese baksa, doga olaylarinin
son-
I

8
3


suzluk ve gcnn derinliklerine dalip agzini amadan sa-
atler geirebilirdi.
'Koyunlardan, kristallerden ok sey grendim,'
diye
dsnd."Ayni sekilde lden de birseyler grenebilirim.
nkhemdaha yasli, hem daha bilge.'
Rzgr durmadanesiyordu. Tarifa'da, surlarin
zerin-
de oturdugu sirada yzndehissettigi rzgarin bu rzgar
oldugunuanimsadi. Belki de ayni rzgr, su anda su ve
yi-
yecek pesinde Endls kirlarinda dolasan koyunlarin y-
nnoksayarak geiyordu.
*Artik benim koyunlarim degiller,* diye dsnd,
ger-
ek bir zlem duymaksizin.'Baska bir obana alistilar ve
kuskusuzunuttular beni. Bylesi ok iyi. Koyunlar gibi
dolasmayaalismis kimse, ayrilik vaktinin gelecegini her
zamanbilir.'
Sonra tccarin kizini animsadi: Hi kuskusuz
oktan
evlenmisti kiz, bundan emindi. Belki de bir patlamis misir
sancisiyla, ya da okuma bilen ve ona olaganst ykler
anlatmayi beceren bir baska obanla. Herhalde bunlari
be-
cerebilen yalnizca kendisi degildi. Ama bu nsezi iini al-
tst etti. Kendisi de, kimbilir btn insanlarin gemisine
ve simdisine taniklik eden su nl Evrensel Dil'i gren-
mekteydibelki? "nseziler," derdi annesi sik sik. nsezi-
lerin, iinde btn insan hayatlarinin bir btn olustura-
caksekilde birbirine baglandigi hayat irmaginin evrensel
akisina ruhun yaptigi ani dalislar oldugunu anlamaya
bas-
lamisti: yle ki, her sey yazili oldugu iin, her seyi bilebi-
lirdik.
- Mektup, dedi, Billriye Tccarini dsnerek.

l kimi yerde kumlarla, kimi yerde de taslarla
kap-
liydi. Kervan bir tas ktlesiyle karsilasinca evresini
dolasi-
yordu;tas yigimyla karsilasinca bu yiginlarin sinirini izli-
yordu.Deve ayaklarina ince gelen kumla karsilasinca,
ku-
mundaha saglam oldugubir geit araniyordu. Kimi za-
man,tuzla kapli kurumus gl yataklariyla karsilasiyorlar-

84


di. Hayvanlar zorlaniyor, bunun zerine deveciler asagi
at-
layip hayvanlara yardimediyorlardi. O zaman, ykleri
kendi sirtlarina alip tehlikeli yeri getikten sonra hayvan-
lara yeniden yklyorlardi. Bir rehber lrse ya da hasta-
lanirsa, deveciler onun yerini doldurmak iin kendi arala-
rinda kura ekiyorlardi.
Amabtn bunlarin bir tek nedeni vardi: Hep
ayni
hedefi amaladigi iin, kervanin bunca dolasmasinin pek
bir nemi yoktu.Btnengeller asilinca, vahanin hangi
yndebulundugunugsteren yildizi karsisinda buluyor-
du. Ve insanlar sabahin erken saatlerinde gkyznde
pa-
rildayan bu yildizi grnce, onun kendilerine kadinlarin,
suyun, palmiyelerin ve hurmalarin bulundugu yeri gster-
digini biliyorlardi. Bunlari bir tek Ingiliz fark etmiyordu:
ogunluklakitaplarindan birini okuyor oluyordu.
Delikanlinin da yolculugunilk gnlerinde okumayi
denedigi bir kitabi vardi. Ama o, k-ervani gzlemlemeyi,
rzgrin sesini dinlemeyi ok daha ilgin buluyordu. De-
vesini daha iyi tanimayi grenip de ona yakinlik duymaya
baslar baslamaz, kitabi bir yana atti. Bununla birlikte bir
bosinanci da vardi: Bu kitabi ne zaman asa, nemli bir
in-
sana rastlayacagini dsnyordu.
Sonunda,srekli olarak yaninda giden bir
deveciyle
dost oldu. Aksam konaklamalarinda, atesin evresinde
din-
lenirken, ona obanlik yaptigi sirada basindan geen
ilgin
olaylari anlatiyordu.
Devecibu sohbetlerden birinde onakendi
hayatini
anlatmaya basladi.
-El-Kairoumyakinlarindaki bir kydeoturuyor-
dum,dedi. Bir bostanim, ocuklarim ve lmmekadar
degismeyecekbir hayatim vardi. Bir yil rn her zaman-
kinden daha bol oldu, biz de Mekke'ye gittik ve bylece o
zamanakadar yerine getirmemis oldugum bir farizami
eda
etmis oldum. Artik gnl rahatligiyla lebilirdim ve ld-
gmiin de mutlu olurdum.


8
5


Bir gn yer titremeye basladi ve kabaran Nil,
yatagin-
dan tasti. O zamana kadar yalnizca baskalarinin basina
gel-
digini sandigim sey benim de basima geldi. Komsularim,
sel yznden zeytin agalarim yitireceklerinden korktular;
karimocuklarinin sulara kapilip gitmesinden korktu.
Ben de sahip olmayi basardigim seylerin yok olacagi d-
sncesiyle korkuya kapildim.
Amaaresi yoktu bunun. Topraktan elde edilecek
bir
sey kalmamisti artik, ben de yasamak I i baska bir are
aradim. Simdi devecilik yapiyorum. Amabusayede Al-
lah'in kelmini anlayabildim: Kimse bilinmezden korkma-
mali, nk herkbs istedigi ve ihtiya duydugu seyi ele
ge-
irebilir.
ister hayatimiz, ister ekin tarlalarimiz olsun, sahip
ol-
dugumuzseyleri yitirmekten korkariz. Ama hayat hikye-
miz ile dnya tarihinin ayni El tarafindan yazilmis oldugu-
nuanladigimiz zaman, bunuanar anlamaz, bukorku
uup gider.
86


BAZEN,AKSAMKONAKLAMALARINDA
KER-
vanlar karsilasiyorlardi. Sanki her sey bir Yce El tarafin-
dan yazilmisgibi, bir kervanin gereksinim duydugusey
tekindebulunuyordu.Deveciler kumfirtinalari konu-
sunda birbirlerine bilgi veriyorlar; atesin evresinde topla-
nip lle ilgili ykler anlatiyorlardi.
Kimizaman,yzleri peeli gizemli insanlar da
geli-
yordu:Kervanlarin izledigi yolu gzetleyen bedevilerdi
bunlar. Soyguncular, asi kabileler konusunda bilgi veriyor-
lardi. Koyu renkli cellabyalarina1 ve yalnizca gzlerini
aikta birakan kefyelerine sarinmis olarak, sessizce gelip
sessizce gidiyorlardi.
Bugecelerden birinde, atesin nnde oturan
delikanli
ile Ingiliz'in yanina deveci de geldi.
-Kabileler arasinda savas sylentileri var, dedi.
birden sustular. Gen ispanyol, kimse agzini
aip
bir sey sylememesine karsin, ortaligi bir korku sardigini
fark etti. Szsz dili, Evrensel Dil'i bir kez daha anliyor-
du.
Bir sre sonra tehlike olup olmadigini sordu
Ingiliz.
-le girenkimse iin geri dns yoktur, diye
ya-
nitladi deveci. Geride1 dnemedigine gre, aresi yok,
en
iyi nasil ilerler, o yolu bulacaktir. Tehlike de dahil olmak
zere gerisini Allah bilir.
Veszn gizemli "Mektup!" szcgyle bitirdi.
- Kervanlaradaha ok dikkatetmelisiniz, dedi
deli-
kanli Ingiliz'e, deveci yanlarindan ayrilinca. Dolambali
bir yol Izliyorlar, ama hep ayni noktaya gidiyorlar.
1 Kuzey Afrika'da erkek ve kadinlarin giydikleri uzun
kollu, balikli giysi. (rv.)
2 Araplarda, erkeklerin pf kll bjr rt j . (rv.)


87



-Siz de dnya konusundadaha oksey
okumalisi-
niz, diye yanitladi Ingiliz. Kitaplar tipki kervanlara ben-
zerler.

Uzuninsan ve hayvan dizisi bundan sonra daha
hizli
ilerlemeye basladi. Artik sessizlik yalnizca gndzleri
ege-
mendegildi. Aksamlari, insanlarin sohbet etmek iin ates
basinda toplanmaya alistiklari saatte de yavas yavas
sessiz-
lik hkm srmeyebasladi. Bir gn kervan basi,
geceleyin
dikkat ekmemekiin ates yakilm amasina karar verdi.
Bununzerine yolcular, smemekiin
hayvanlarin
olusturdugu bir emberin ortasinda hep birlikte uyumaya
basladilar. Kervan basi ayrica konak yerinin evresine
gz-
cler koydu.
Bugecelerden birinde, bir trl uyuyamayan
Ingiliz.
gidip gen Ispanyolu buldu; birlikte, yakinlardaki kumul-
larda gezdiler. Dolunay vardi. Delikanli btn hayat y-
ksnIngiliz'e anlatti.
ingiliz, delikanlinin alismaya baslamasindan
sonra
her gndaha bir gelisen billriye dkkni evresine zel
bir ilgi gsterdi.
-Her seyi temelkural ynlendiriyor, dedi. Buna
simyadaEvrenin Ruhuadi verilir. Btn kalbimizle bir
sey istedigimiz zaman, Evrenin Ruhu'na dahayakin olu-
ruz. Olumlu bir gtr.
Ayrica, bunun insanlara zg bir ayricalik
olmadigini
syledi: Ister bir maden, ister bir bitki, Ister br hayvan ya
da dsnce olsun, yeryznde bulunan her seyin bir ruhu
vardi.
-Topragin altinda ve zerinde bulunan her sey
dur-
madandegisir, nk toprak canlidir ve bir ruhu vardir.
Bizler bu Ruh'unbir parasiyizdir ve onun bizim yarari-
miza alistigini ok az biliriz. Billriye dkkninda, vazo-
larin da sizin basariniza katkida bulunduklarini
anlamalisi-
niz.
88


Delikanli, ayi ve beyaz kumlari seyrederek bir
sre
konusmadi,
-lde ilerleyen kervani gzlemledim, dedi
sonun-
da. Kervan ve l ayni dili konusuyorlar; l, kervanin
ilerlemesine bu nedenle izin veriyor. Kendisiyle kusursuz
bir esuyum iinde olup olmadigini anlamak iin, kervanin
her adimini hissediyor; ve durum byleyse, kervan
vahaya
ulasacaktir. Ama, iimizden biri ne kadar cesur olursa ol-
sun, bu dili anlamayacak olsaydi, daha ilk gn lrd.
Birlikte ayisigini seyretmeyi srdrdler.
-Simgelerin bys, diye srdrd konusmayi
deli-
kanli. Rehberlerimizin, ln isaretlerini nasil okuduklari-
ni, kervanin ruhununln ruhuylanasil konustugunu
grdm.
Bir sre sonra Ingiliz konusmaya basladi:
-Gerekten de kervana biraz daha dikkat
etmeliyim,
dedI sonunda.
-Ben de kitaplarinizi okumaliyim, diye yanitladi
de-
likanli.

8
9


TUHAFKITAPLARDIBUNLAR.CIVADAN,
tuzdan, ejderhalardan ve krallardan sz ediyorlardi, ama
o
hibir sey anlamiyordu. Ne var ki, sanki btn kitaplarda
srekli tekrarlanan bir dsnce var gibiydi: Her sey bir ve
tek seyin belirtisidir.
Bukitaplardan birinden, simyanin en nemli
metni-
nin yalnizca birka satirdan olustugunu ve bir zmrt
ze-
rine yazili oldugunu grendi.
-Zmrtlevha, dedi Ingiliz, arkadasina bir ey
g-
rettigi iin gurur duyarak.
-Amayleyse neden bu kadar ok kitap var?
-Bu birka satiri yorumlamak iin, dedi Ingiliz.
As-
linda kendisi de bu yanita tam olarak inanmis degildi.
Delikanlinin en ok ilgi duydugu kitapta, nl
simya-
cilarin yasamykleri yer aliyordu. Btn yasamlarini, la-
boratuvarlarinda madenleriaritmayaadamis insanlardi
simyacilar; bir madenyillarca ateste pisirilecek olursa,
kendine zg btn niteliklerinden kurtulacagina ve onun
yerine geriye Evrenin Ruhu'nun kalacagina inaniyorlardi.
Bu YceNesne, simyacilarin yeryznde bulunan her
seyi
anlamalarina olanak sagliyordu. nk buYceNesne,
btnnesnelerin kendi aralarinda iletisim kurmalarini
sag-
layan dildi. Byk Marifet ya da Byk Yapit adini ver-
dikleri bu bulgu iki paradan olusuyordu: Sivi ve kati.
-Bu dili anlamak iin, insanlari ve simgeleri
gzlem-
lemekyeterli degil midir? diye sordu delikanli.
-Herseyi basitlestirmek gibi bir saplantiniz var,
di-
ye yanitladi Ingiliz, fkeyle. Simya ciddi bir istir. Srecin
btnevrelerini statlarin grettikleri gibi izlemek zorun-
ludur.

90


Delikanli, BykYapit'in sivi kesimine Ebed
Hayat
iksiri adi verildigini ikardi. Bu iksir yalnizca btn hasta-
liklari iyilestirmekle kalmiyor, ayni zamanda simyacilarin
yaslanmalarina engel oluyordu. Kati kesimine Felsefe
Tasi
adi veriliyordu.
-Felsefe Tasi'ni bulmak yle kolay bir is
degildir,
dedi Ingiliz. Simyacilar, madenleri aritan atesi gzlemle-
mekiin yillarca laboratuvarlarma kapaniyorlardi. Atese
bakmayakendilerini ylesine veriyorlardi ki, vicdanlarin-
da, dnyaninbtn fani degerlerinden kurtulup ariniyor-
lardi. Ve sonunda, bir gn, madenleriaritmanin aslinda
kendilerini arindirmak oldugunu anliyorlardi.
Delikanli o zaman Billriye Tccarini animsadi.
Bill-
riye Tccari, ikisini de kt dsncelerden kurtardigi iin,
kristal vazolari temizlemenin iyi bir sey oldugunu syle-
misti. Giderek, simyanin gndelikyasamdan grenilmesi
gerektigine inaniyordu delikanli.
- stelik, diye yeniden konusmayabasladi
Ingiliz,
Felsefe Tasi'nm tam anlamiyla olaganst bir zelligi
var-
dir. Bykbir adi madenktlesini altina evirmek iin
kckbir parasi yeter.
Oandansonra, delikanlinin simyaya olan ilgisi
iyice
byd.Biraz sabirla, her seyi altina dnstrebilecegini
dsnyordu.Bunubasarmis olan insanlarin
yasamyk-
lerini okudu: Helvetius, Elias, Fulcanelli, Geber. Byleyi-
ci yklerdi bunlar: Hepsi kendi Kisisel Menkibe'lerini so-
nunakadar yasiyorlardi. Yolculuklar yapiyorlar, bilginler-
le bulusuyorlar, inansizlarin gzlerinin nnde mucizeler
yaratiyorlar ve Felsefe Tasi ile Ebed Hayat Iksiri'ni elle-
rinde bulunduruyorlardi.
Amakendisi, Byk Yapit'a ulasma yntemini
gren-
meyekalkisinca, tam anlamiyla sasirip kaliyordu. Bu ko-
nuda, desenlerden, sifreli bilgilerden, anlami karanlik me-
tinlerden baska bir sey yoktu.

,- Nedenanlasilmasi bunca g bir dil kullaniyorlar?
diye sordu bir aksam Ingiliz'e delikanli.


9
1


Bu arada Ingiliz'in olduka keyifsiz grndgn
fark
etti, sanki kitaplarini zlemis gibi.
- Anlamakiin yeterince sorumluluk
duyanlarin,
yalnizca bunlarin anlayabilmeleri iin, diye yanitladi Ingi-
liz. Herkesin kursunualtina dnstrmeyekalkistigini
dsnnbiraz. Bir sre sonra altinin hibir degeri
kalmaz-
di. Yalnizca, inati insanlar, direnli arastirmacilar Byk
Yapit'i gereklestirmeyi basarabilirler. ln ortasinda
bulunusumunnedeni de bu iste. Sifreleri zmeme
yardim
edecek gerek bir simyaciyi bulmak iin.
- Bukitaplar ne zaman yazildilar? diye sordu
deli-
kanli.
- Birka yzyil nce.
- Osiralar, basimevi yoktu henz. Simya
bilgisine
herkesin ulasmasi olanaksizdi. Peki, bu tuhaf dilin, bu
sim-
gelerin amaci ne?
Bu diretmeye karsin, soruyu yanitlamadi Ingiliz.
Bir-
ka gndr kervani dikkatle gzlemledigini ve yeni bir sey
kesfetmedigini syledi. Ancak bir sey fark etmisti: Gide-
rek savastan daha ok sz ediliyordu.
92


BIR GNDELIKANLI,KITAPLARINI
INGILIZ'E
geri verdi.
-Epeyce birseyler grendiniz m bari? diye
sordu In-
giliz, sabirsiz bir merakla. Sava? korkusundan kurtulmak
iin birisiyle konusmaya gereksinimi vardi.
-Evrenin bir ruhu oldugunuve buruhu anlayan
kimsenin nesnelerin dilini anlayacagini grendim. Birok
simyacinin kendi Kisisel Menkibe'sini yasadigini ve
sonun-
da Evrenin Ruhu'nu, Felsefe Tasi'ni, Ebed Hayat Iksiri'ni
kesfettiklerini grenim.
zellikle de, bu seylerin ok basit oldugunu ve bir
zmrtnzerine yazilabileceklerini grendim.
Ingiliz hayal kirikligina ugradi. Yillar sren
grenim,
bylsimgeler, glkle grenilen szckler, laboratu-
var aletleri, bunlarin hibiri delikanliyi etkilememisti. 'Bu
seyleri grenemeyecek kadar yontulmamis bir ruhu olma-
~
h/ diye dsnd.
Kitaplarini alip devenin semerine asili duran
antalari-
na koydu.
-Gidip kervaninizi gzlemlemeyi srdrn, dedi.
Si-
zin kervan da nemli bir sey gretmedi bana.
Delikanli, ln sessiz enginligini, hayvanlarin
yrr-
kenkaldirdiklari kumu seyretmeye koyuldu."Herkesin
kendine grebir grenmetarzi var,' diye tekrarliyordu
kendi kendine. "Onun grenmetarzi benim grenmetar-
zim degil; benim grenme tarzim, onun tarzi degil. Ama o
da, ben de kendi Kisisel Menkibe'mizi ariyoruz; bu -yz-
den ona saygi duyuyorum/

93


KERVAN,ARTIKHEMGECE,HEMDE
GN-
dz yol aliyordu. Yzleri peeli ulaklar giderek daha sik
gelmeyebaslamisti. Simdilerde delikanliya arkadas gibi
davranan deveci, kabileler arasinda savas iktigini syle-
misti. Vahaya vaktinde varabilirlerse talihli sayilirlardi.
Hayvanlarbitkin dsms, insanlar giderek
sessizles-
mislerdi. Sessizlik geceleyin daha rktcyd. zellikle
de bir devenin bozlamasi (daha nce, alt tarafi bir deve
bozlamagiydi) ortaliga korku saldigi zaman: Bir saldiri
isa-
reti olabilirdi.
Nevar ki, savas tebdilinden oka etkilenmis gibi
g-
rnmyordudeveci.
-Yasiyorum, dedi delikanliya, aysiz ve kamp
atessiz
bir gece, hurma yerken. Ve bir sey yerken yemekten bas-
ka bir sey dsnmem.Yrdgmzamanda
yryece-
gim, hepsi bu. Savasmak zorunda kalirsam, lm su gn
ya da bu gn gelmis viz gelir tiris gider. nk ben ne
ge-
miste, ne de gelecekte yasiyorum. Benim yalnizca
simdim
var ve beni sadece o ilgilendirir. Her zaman simdide yasa
mayibasarabilirsen, mutlu bir insan olursun. lde haya
oldugunu, gkyzndeyildizlar oldugunu ve insan
hayati
ntn znde bulundugu iin kabile muhariplerinin savastik
larim anlayacaksin. O zaman hayat bir bayram, bir senli1
olacak, nk hayat yasamakta oldugumuz andan
ibaretti
ve sadece budur.
-v
iki gece sonra, uykuya dalmakzereyken, yry
ynlerini gsteren yildiza bakti delikanli. Sanki ufuk bira;
daha yaklasmis gibiydi, l '.n zerinde yzlerce yildiz
var
di.
94


95
Orasi vaha, dedi deveci.
yleyse niin hemen gitmiyoruz
oraya?
nk uyumamamizgerek.


GNESUFUKTANYKSELMEYE
BASLAR-.
ken gzlerini ati delikanli. Karsisinda, geceleyin kk
yildizlarin parildadigi yerde, btn l yzeyini kaplayan
hurma agaci dizileri uzaniyordu.
- Sonundageldik! diye haykirdi, uykudan uyanw
In-
giliz.
Amadelikanli agzini amadi. ln sessizligini
gren-
misti; karsisinda duran hurma agalarina bakmakla yetin-
di. Piramitlere ulasmak iin nnde hl uzun bir yol var-
di; ve bu sabah, bir gn, bir anidan baska bir sey olmaya-
cakti onun iin. Ama simdi, simdiki andi, devecinin sz-
n ettigi bayramdi; bu ni gemisin dersleri ve gelecegin
dsleriyle birlikte yasamaya alisiyordu. Bir gn, bu bin-
lerce hurma agacinin grnts yalnizca bir ani olacakti.
Amabu anda, onuniin glgeyi, suyu ve savasa karsi
bir
sigmagi simgeliyordu. Ayni sekilde, bozlayan bir deve bir
tehlike isaretine dnsebilir, hurma agaci dizileri de bir
mucize yansitabilirdi.
"Evrenin birden ok dili var,' diye dsnd.
96


'ZAMANHIZLANDIKAKERVANLAR
DA
hizlaniyor,* diye dsnd Simyaci, yzlerce insan ve hay-
vanin Vaha'ya geldigini grerek. Vaha sakinleri bagira a-
gira yeni gelenleri karsilamaya kostular. Kalkan toz, l
gnesini glgeliyor; yabancilari gren ocuklar sevinten
havaya siriyordu. Simyaci, kabile reislerinin kervan basi-
nin yanmagittiklerini ve hep birlikte gizli bir toplantiya
oturduklarini fark etti.
Amabunlarinhibiri ilgilendirmiyordu Simyaciyi.
Dahance de nice insanlarin gelip nicelerinin gittigini
gr-
mst; Vahave ln sessizligini hibir sey
bozamamisti.
Rzgrinetkisiyle biim degistiren bu usuz bucaksiz
kumlardataban tepen krallar ve dilenciler grmst; ama
ocukkengrdgkumlardanfarkli degildi bu kumlar.
Her seye karsin, sari topraktan, lacivert gkyznden
son-
ra, hurma agalarinin yesilinin gzlerinin nnde belirdi-
gini gren yolcularin hissettikleri nesenin birazini yregi-"
nin derinliklerinde duymasina engel olamiyordu.
"Belki de Tanri, l, insanlar hurma agalarini
g-
rnce sevinsinler dye yaratti,' diye dsnd.
Ardindandahagndelik sorunlarla ilgilenmeye
karar
verd. Bildigi gizlerin bir blmn gretecegi insanin bu
kervanla geldigini biliyordu. Isaretler bunun haberini ver-
misti. Bu adami henz bilmiyordu, ama deneyimli gzleri
onugrdkleri anda taniyacaklardi. Bunun da, daha
nce-
ki tilmizi kadar yetenekli olacagim umuyordu.
"Bu seyler neden mutlaka agizdan kulaga
aktariliyor,
dogrusubilmiyorum/diye dsnd. Bunlarin gerek giz-
ler olmasindan degildi hi kuskusuz: Tanri kendi gizlerini
btnyaratiklara zgrce aiyordu.

Simyan97/7


Onagre bununbir tek aiklamasi vardi:
Kuskusuz
bunlar Saf Hayat'in paralari olduklari ve Saf Hayat'i re-
sim biiminde ya da sz halinde kavramak ok g
oldugu
iin, bu seyleri bu sekiide aktarmak gerekiyordu.
nkinsanlar resimlerin ve szcklerin
bysne
kapilip sonunda Evrenin Dili'ni unuturlar.

*
98


YENIGELENLERHEMENAL-FAYOUM
KABI-
le seflerinin huzuruna ikarildilar. Delikanli grdklerine
inanmaktaglk ekiyordu: Birka hurma agaciyla
evri-
li bir kuyunun (bir tarih kitabinda okudugu bir betimle-
meyegre) yerine, Vaha'nin herhangi bir Ispanyol
kyn-
den ok daha bykoldugunu gryordu. Vaha'da
yz
kuyu,elli bin hurma agaci ve hurma agalarinin arasina
dagilmis ok sayida adir vardi.
-Sanki Bin Bir Gece, dedi, Simyaciyi hemen
grmek
iin sabirsizlanan Ingiliz.
evrelerini hemenocaklar sardi: Binek
hayvanlari-
na, develere, gelen insanlara merakla bakiyorlardi.
Erkek-
ler, gelenlerin savas isaretlen grp grmediklerini
gren-
mekistiyorlar; kadinlarsa tccarlarm getirdigi kumas ve
degerli taslar iin ekisiy >r!ardi. ln sessizligi arlik
uzak bir hayl gibiydi; herkes, sanki ruhlar dnyasindan
ayrilip insanlarin dnyasina gelmis gibi, durmadan konu-
suyor, glyor ve girtlak paraliyordu Insanlar neseli ve
mutluydular.
Deveci, nceki gece alman nlemlere karsin,
sakinleri-
nin ogunlugu kadinve ocuklardan olustugu iin, lde
vahalarin her zaman tarafsiz topraklar sayildigini
aikladi
delikanliya. Eki taraim da kendi vahalari vardi; bu
nedenle
n kumlarindabirbirlerini bogazlayan savacilar, birer
siginak saydiklari vahalarin huzurunu bozmuyorlardi.
Kervanbasi, biraz g de olsa adamlarini ve
yolcuiari
bir araya toplayip kendilerine bilgi verdi. Kabileler arasin-
daki savas bitinceye kadar burada kalacaklardi. Yolcular,
ziyareti olarak Vaha saktniennin adirlarina konuk edile-
cekler, kendilerine en Iy ye. ier verilecekti. Geleneksel
ko-


9
9


nukseverligin yasasi byleydi. Sonra, aralarinda kendi
n-
betileri de olmak zere herkesin, silahlarini kabile reisle-
rinin grevlendirdigi adamlara teslim etmelerini istedi.
- Savasin kurallari byle, diye aikladi. Bylece
mu-
haripler, vahalari siginak olarak kullanamazlar.
ingiliz'in, ceket cebinden krom kapli bir tabanca
i-
kartip silahlari toplamakla grevli adama teslim ettigini
gren delikanlinin saskinliktan agzi aik kaldi.
- Tabancayla ne isiniz var? diye sordu delikanli.
- insanlarin kararsiz kalmamalari konusunda
bana
yardimci olmasi iin, dedi. Arayisi sona ermis oldugu iin
mutluydu.
Delikanliya gelince, o hazinesini dsnyordu.
Haya-
line yaklastika, isler daha glesiyordu. Yasli kralin
'ace-
mi talihi' adini verdigi sey artik olmuyordu. Simdi, kendi
Kisisel Menkibe'sinin pesine dsms kimse iin diretme
ve
cesaret sinavinin sz konusu oldugunu biliyordu. Bu ne-
denle acele etmemeli, sabirsizlik gstermemeliydi.
Yoksa
Tanri'nm yoluna dizdigi Isaretleri gremeyebilirdL
'Onlari yoluma Tanridizdi,' diye dsnd, kendi
kendine sasarak. Simdiye kadar, isaretleri bu dnyaya ait
birseyler olarak grmst. Yemek yemekya da uyumak
gibi, ask ya da is aramaya ikmak gibi. Ama bunun,
kendi-
sine yapmasi gerekeni gstermek iin Tann'nm
kullandigi
bir dil olabilecegini hi dsnmemisti.
'Sabirsiz olma,* diye tekrarladi, kendi kendine.
"Deve-
cinin dedigi gibi, yemek zamani gelince yemegi ye. Yr-
me zamanigelince yr.'

Ilk gn, aralarinda ngiiz de olmak zere,
yorgunluga
teslim olan herkes uyudu. Delikanli, asagi yukari kendi
yasinda bes ocukla birlikte biraz uzaktaki bir adirda ka-
liyordu. l ocuklariydi bunlar, bykkentleri merak
ediyorlardi. Delikanli obanlik yaptigi dnemi anlatti; In-
giliz girdigi sirada, billrive dkkni servenini anlatmaya
baslamak zereydi.

100


-Btn sabah sizi aradim, dedi, arkadasini
disari i-
kartirken. Simyacinin yerini bulmama yardimci olmalisi-
niz.
Onuilkin kendi olanaklariyla bulmayi denediler.
Bir
Simyaci, hi kuskusuz Vaha'nin teki sakinlerinden daha
degisik yasiyor olmaliydi; byk bir olasilikla adirinda
srekli yanan bir ocak vardi. Uzun uzun. dolastiktan son-
ra, Vaha'nin onlarin dsndgnden ok daha genis
oldu-
gunu ve yzlerce, yzlerce adir bulundugunu anladilar.
-Neredeyse btn bir gn yitirdik, dedi ingiliz,
ar-
kadasiyla birlikte Vaha'daki bir kuyunun yanina oturur-
ken.
-Sormak belki daha iyi olur, dedi delikanli.
Ingiliz, Al-Fayoum'da oldugunu kimseye belli
etme-
mekistiyordu, bu nedenle karar veremedi. Sonunda, bo-
yun egdi ve Arapayi kendisinden daha iyi konusan deli-
kanlidan gerekeni yapmasini istedi. Delikanli, bunun ze-
rine, koyun derisinden tulumunu doldurmak iin kuyuya
gelen bir kadina yaklasti.
-Aksamserifleriniz hayirli olsun ya hatun! Bu
vaha-
da yasayan bir Simyaci var, nerede oturdugunu
grenmek
isterdim, dedi.
Kadinbyle birini hi duymadigini syledi ve
hemen
uzaklasti. Bununla birlikte, siyah giysiler giymis kadinlarla
konusmayakalkismamasi konusunda dauyardi
delikanli-
yi, nk evli kadinlardi bunlar. Gelenege saygi
gstermek
zorunluydu.
Ingiliz byk bir hayal kirikligina ugramisti.
Demek
bu yolculugu bosu bosuna yapmisti. Arkadasi da
zlms-
t buduruma. Ingiliz de kendi Kisisel Menkibe'sinin pe-
sinden gidiyordu. Ve bir Insan bunu yapiyorsa, btn Ev-
ren, onun aradigini bulmasina yardimci olmak ister:
Byle
sylemisti yasli kral. Onun yanilmasi olanaksizdi.
-Simdiye kadar burada simyacilardan sz
edildigini
hi duymadim,dedi delikanli. Yoksa size yardimci
olmak
Isterdim.


10
1


ingiliz'in gzleri parladi.
-Elbette yle, diye haykirdi. Belki de burada
bir simyacinin kim oldugunu bilmiyordu. Siz, kyde has
taliklari kimin iyilestirdigini sorun en iyisi.
Siyah giyinmis birka kadin su ekmekiin
kuyuyj
geldiler, ama Ingiliz'in stelemesine karsin delikanli
onlar-
la konusmadi. Sonunda bir erkek geldi.
-Kydehastaliklari iyi eden birini taniyor
musu-
nuz? diye sordu ona delikanli.
-.Btnhastaliklari Allah iyi eder, diye yanitladi
adam.Bu yabancilardan aika korkmustu. Siz ikiniz b-
yc ariyorsunuz.
VeKur'an'dan birka ayet okuduktansonra
yoluna
gitti.
Bir baska adam geldi. Daha yasliydi, elinde
sadece k-
k bir kova vardi. Delikanli ona da ayni soruyu sordu.
-Onungibi bir adami neden ariyorsunuz? diye
sor-
du Arap, yanit olarak.
-nk suradaki dostum, bu adami tanimak
iin ay-
larca yolculuk yapti.
-Bu adameger Vaha'da yasiyorsa, ok gl
biri ol-
mali, dedi yasli adam biraz dsndkten sonra. Kabile
sef-
leri bile canlarinin istedigi zaman gremezler onu. Byle
bir seyi onun istemesi gerekir. Siz iyisi mi savasin sona
er-
mesini bekleyin ve kervanla birlikte yolunuza gidin. Va-
ha'nin hayatina girmeye alismayin, diye bagladi konus-
masini, yanlarindan ayrilirken.
AmaIngiliz'in etekleri zil almaya basladi.
Demek ki
iyi iz zerindeydler.
Busirada bir gen kiz grnd, siyah giysi
giyinme-
misti. Omzundabir testi tasiyordu ve basinin evresinde
bir pee vardi, ama yz aikti. Delikanli, Simyaciyi sor-
mak zere yanina yaklasti.

Owdazamandurmusgibi oldu; sanki Evrenin
Ru-
hu, delikanlinin nnde btn gcyle ortaya ikiyormus
gibiydi.

102


Kizin siyah gzlerini, glmseme ile susma
arasinda
karar veremeyen dudaklarini grnce, dnyanin
konustu-
gu ve yeryznnbtn yaratiklarinin yrekleriyle anla-
diklari dilin, en temel ve en yce blmn anladi deli-
kanli. Ve Ask'ti bunun adi, insanlardan da lden de
daha
eskiydi, tipki kuyunun yaninda bu iki bakisin bulusmasi
benzeri, iki bakisin bulustugu her yerde, her zaman ayni
gle ortaya ikardi. Dudaklar sonunda glmsemeye
ka-
rar verdiler, ve bir isaretti bu, btn mr boyunca bilme-
den bekledigi, kitaplarda, koyunlarin yaninda, kristallerde
ve ln sessizliginde aramis oldugu isaretti.
EvreninSaf Dili'ydi bu, herhangi bir aiklamaya
ge-
reksinimi yoktu, nk Evren'in sonsuz zamandayoluna
devametmekiin hibir aiklamaya gereksinimi yoktu.
Delikanli o anda, hayatinin kadininin karsisinda
oldugunu
ve kizin da hibir sze gereksinim duymadan bunu
bildigi-
ni biliyordu. Anababasi, anababasinin anababasi, biriyle
evlenmedennce ona kur yapmak, nisanlanmak, onu
tani-
makve para sahibi olmak gerektigini syleseler de, deli-
kanli dnyada en ok bundan emindi. Bunun tersini
syle-
yenler, evrensel dilden habersiz kimselerdi. nk bu dili
bilen biri, ister ln ortasinda ya da Ister byk kentlerin
gbeginde olsun, dnyada her zamanbir baskasini
bekle-
mekteolan biri bulundugunu kolayca anlayabilir. Ve bu
iki insan karsilasinca ve gzleri bulusunca, btn gemis
ve btn gelecek artik btn nemini yitirir, yalnizca o
an, ve gkkubbe altinda her seyin ayni El tarafindan
yazil-
digi gerekligi vardir, bu inanilmaz gerek vardir. Ask'i
yaratan ve alisan, dinlenen ve gnes isigi akinda
hazineler
arayan herkimse iin sevilecek birini yaratmis olan El.
nk,byle olmasaydi, insan soyunun hayallerinin hi-
bir anlami olmazdi.
'Mektup,' dedi kendi kendine.

Oturmaktaolan Ingiliz yerinden kalkti ve
arkadasini
sarsti.


-Haydi! Sorun ona!
Delikanli gen kiza yaklasti. Kiz yeniden
glmsedi.
Delikanli da glmsedi.
-Adin ne senin? diye sordu delikanli.
-Benim adim Fatima,diye yanitladi, gzlerini
indi-
rerek.
-Geldigim lkedeki bazi kadinlarin adi da
byledir.
-Peygamberin kizinin adidir, dedi Fatima.
Mcahit-
lerimiz gtrdler oraya.
Gzel kiz, mcahitlerden gururla sz ediyordu.
Yan-
larinda duran Ingiliz israr ediyordu. Bunun zerine deli-
kanli, gen kiza btn hastaliklari iyi eden br adam tani-
yip tanimadigini sordu.
-Dnyaningizlerini bilen bir adam. ln
cinleriy-
le konusuyor, dedi gen kiz.
Cinler, Iyilik ve Ktlk perileriydiler. Ve gen kiz
eliyle gney ynn gsterdi, bu tuhaf adam o tarafta
otu-
ruyordu.
Sonra testisini doldurup uzaklasti. Ingiliz de
Simyaci-
yi aramak iin uzaklasti. Delikanli uzun sre kuyunun ya-
ninda oturdu ve gndogusurzgrinin kendi yznde bir
gn bu kadinin kokusunubiraktigini ve bu kadinin yasa-
digini bile bilmeden onu sevmis oldugunu dsnd. Ve
bu
kadina duydugu ask ona dnyaninbtn gizlerini
aacak-
ti.

trlesi gn gen kizi beklemek iin kuyuya gitti deli-
kanli. Orada Ingiliz'i bulunca sasirdi: Ilk kez l seyredi-
yordu.
- Btn ikindi, btn aksam bekledim, dedi ingiliz,
Ilk yaldizlar dogarken geldi. Kendisine ne aradigimi
syle-
dim.Bana kursunu, altina dnstrp dnstrmedigimi
sordu. Bende tam olarak iste bunu grenmekistedigimi
syledim. Bununzerinedenememisyledi. 'Git de-
ne!'den baska bir sey sylemedi bana.

104


Delikanli agzini amadi. Demek ki, Ingiliz
oktandir
bildigi bir seyi grenme^ iin tepmisti bunca yolu. Ve bu-
nun benzeri bir sey grenmek iin, kendisinin de yasli
kra-
la alti koyun vermis oldugunu animsadi.
- yleysedeneyin, dedi Ingiliz'e. t
- Ben de onu yapacagim. Ise hemen koyulacagim.
Ingiliz ayrildiktan az sonra, Fatima su doldurmak
iin
kuyuya geldi.
- Sana tek bir sey sylemek iin geldim, dedi
delikan-
li, gen kiza. Benim karim olmani istiyorum. Seni seviyo-
rum.
Genkiz testiyi tasirdi.
- Seni her gn burada bekleyecegim, diye
konusmasi-
ni srdrd delikanli. Piramitlerin yakininda bulunan bir
hazineyi aramak iin btn l getim. Savas benim iin
tam bir talihsizlikti. Ayni savas simdi benim iin br talih,
nk burada senin yaninda kaliyorum.
- Savas bir gn bitecek, dedi gen kiz.
Delikanli Vaha'daki hurmaagalarina bakti.
oban-
lik yapmisti. Burada da koyunlar vardi. Hazineden daha
nemliydi Fatima.
- Muhariplerkendi hazinelerini ariyorlar, dedi
gen
kiz, sanki onun dsncelerini kesfetmis gibi. Ve l
kadin-
lari muhariplerinden gurur duyuyorlar.
Sonra, testisini yeniden doldurup oradan
uzaklasti.

Delikanli her gn kuyuyagidip Fatima'nm
gelmesini
bekliyordu. Fatima'ya obanlik hayatini, kralla rastlasma-
sini, kristal dkknini anlatti. Dost oldular ve birlikte an-
cak on bes dakika geiriyor olmalarina karsin, bu sreyi
gnn geri kalan blmnden okdaha azun buluyordu.
Neredeysebir aya yakindir Vaha'daydilar. Kervan
Ba-
si bir p-n herkesi toplantiya agirdi.
- Savasin ne zaman bitecegini bilm^uz ve
tekrar
yola ikmamizolanaksiz, dedi. Savas kuskusuz daha
uzun
sre devamedecek, belki de yillarca. Iki taraf da, cesur
ve


10
5


kahramanmuhariplerle dolu ve iki ordu da savasmaktan
gurur duyuyor.Bu iyiler ile ktler arasindaki bir savas
degil. Ayni iktidari ele geirmek isteyen gler arasindaki
bir savas bu ve byle bir savasta Allah iki tarafin da
yanin-
dadir.
Insanlar dagildilar. Delikanli o aksam FatIma'yi
tek-
rar grd ve ona toplantida sylenenleri aktardi.
-Ikinci grsmemizde, dedi gen kiz, bana
askindan
sz ettin. Daha sonra bana'Evrenin Dili gibi, Evrenin Ru-
hu gibi ok gzel seyler grettin. Ve bunlar, azar azar
beni
senin paran haline getirdiler.
Delikanli onun sesini dinliyor ve bu sesi, hurma
aga-
larinin yapraklarindan esen rzgrin hisirtisindan ok
da-
ha gzel buluyordu.
-Seni beklemek iin kuyuya ok erken geldim.
ok
bekledim. Gemisimi, gelenegi, erkeklerin l
kadinlarinin
nasil davranmalarini istediklerini animsayamiyorum. K-
kken, ln bir gn bana hayatimin en gzel
armagani-
ni verecegini hayal ederdim. Ve bu armagan verildi simdi
bana, bu armagan sensin.
Delikanli gen kizin elini tutmak istedi. Ama
Fatima
testinin kulplarindan tutuyordu.
-Bana dslerini, yasli krali ve hazneyi anlattin.
Ba-
naisaretlerden sz ettin. Iste bu yzden hibir seyden
korkmuyorum,nkseni bana bu isaretler getirdiler.
Se-
nin de sik sik tekrarladigin gibi, ben senin dslerinin ve
Kisisel Menkibe'nin bir parasiyim. Ayni sebepten dolayi,
senin, aramaya geldigin seyin dogrultusunda yolunu sr-
drmeniistiyorum. Savasin bitmesini beklemengereki-
yorsa ok iyi. Ama dahaerken gitmek zorundaysan, y-
leyse Menkibe'nin yoluna git. Kumullar rzgrin etkisiyle
degisirler, ama l hep ayni kalir. Askimiz da byle ola-
cak.
-Mektup,dedi gen kiz bir kez daha. Ben, senin
Menkibe'nin bir parasiysam bir gn geri dneceksin.

106


Delikanli, gen kizin yanindan ayrilirken zgnd.
Simdiye kadar tanimis oldugu insanlari dsnyordu. Evli
olan obanlar, kirlarda dolasmalari gerektigi konusunda
karilarini inandirmakta oka glk ekiyorlardi. Ask,
sevilen nesnenin yaninda bulunmayi zorunlu kiliyordu.
Ertesi gn, Fatima'ya bunlardan sz etti Delikanli.
-l bizden erkeklerimizi aliyor, dedi Fatima, ve
her zamangeri getirmiyor onlari. Buna alismak zorunda-
yiz. Artik onlar, yagmur yagdirmadangeen bulutlarda,
taslarin arasina gizlenen hayvanlarda, topraktan fiskiran
cmert suda bulunuyorlar. Artik onlar her seyin bir para-
si oldular, Evrenin Ruhu oldular. Gidenlerin kimileri geri
dnyorlar. Ozamanteki kadinlar mutluoluyorlar,
nkkendi bekledikleri erkekler de gnn birinde geri
dnebilirler. Eskiden bu kadinlara bakar ve onlarin mutlu-
luklarini kiskanirdim. SimdI benim de bekleyecek bir er-
kegimolacak. Ben bir l kadiniyim ve bundan gurur du-
yuyorum,istiyorum ki benim erkegim de kumullarin yer-
lerini degistiren rzgr gibi zgrce dolassin. Istiyorum ki
onu bulutlarda, hayvanlarda ve suda grebileyim.
Delikanli Ingiliz'in yanma gitti. Ona Fatima'dan sz
etmekistiyordu. Ingiliz'in, adirinin yanina kk bir
ocak yapmis oldugunugrnce sasirmamazlik etmedi.
Tu-
haf bir ocakti, zerinde saydam bir sise vardi. Ingiliz atesi
odunlabesliyor ve l gzlemliyordu. Gzleri, kitap
okumayadaldigi zamankilerden sanki daha pariltiliydi.
-alismanin bu ilk evresi, dedi. Karisik kkrt
saf-
lastirmam gerekiyor. Ve bunu gereklestirmek iin,
basari-
sizliga ugramaktan korkmamakzorundayim.
Basarisizliga
ugramakkorkusu, simdiye kadar BykYapit'a girisme-
mehep engel oldu. On yil nce baslamamgereken
seye
ancak simdi baslayabiliyorum. Ama yirmi yil beklemis ol-
dugumiin de mutluyum.
Vele bakarak atesi kotarmayi srdrd.
Delikanli,
l, batan gnesin pembe rengini alincaya kadar bir sre
onunyaninda kaldi. Sessizligin, sorularini yanitlayabilip


bilemeyecegini anlamak iin le dalmak istedi, dayanil-
maz bir istekti bu.
Vaha'mnhurmaagalarini gzden yitirmeden bir
s-
re amasizca yrd. Rzgri dinliyor, ayaklarinin
altinda
akil taslarini hissediyordu. Kimi zaman, bir kavki bulu-
yordu ve bu ln, ok eski aglarda byk bir deniz ol-
dugunu biliyordu. Byk bir tasin zerine oturdu ve ken-
disini karsisinda duran ufkun bysne birakti. Aski, ona
bir sahip olmadsncesi katmaksizindsnemiyordu.
AmaFatima bir l kadiniydi. Bir sey onun anlamasina
yardimci olabilecekse, bu da kuskusuz ld.
Basinin stnde bir jeyin kimildadigini
hissedinceye
kadar, orada hibir sey dsnmeksizin yle kaldi.
Gky-
zne bakinca, gkyznnenginlerinde uan iki atmaca
grd.
Yirtici kuslara ve. uarken izdikleri sekillere
dikkatle
bakti. Bunlar grnste dzensiz izgilerdi, ama onun
iin
gene de bir anlamlari vardi. Ne var ki anlamlarini
zemi-
yordu. Bunun zerine kuslarin hareketlerini gzleriyle iz-
lemeye karar verdi; bylelikle, belki de bir mesaj
okuyabi-
lirdi. Belki de l kendisine sahip olmayi gerektirmeyen
aski aiklayabilirdi.
Uykusunungeldigini hissetti. Ama yregi ondan
uyu-
mamasini istedi; oysa tam tersine kendini birakmasi
gere-
kiyordu.
- Iste Evrenin Dili'ni kavriyorum, dedi ve bu
dnya-
da her seyin bir anlami var, atmacalarin uusuna
varincaya
kadar. Bir kadina duydugu ask iin, iinde derin bir min-
net hissetti, insan sevince/ diye dsnd, "nesneler daha
ok anlam kazaniyor.*
Birden, atmacalardan biri, tekine saldirmak iin
pike
yapti. O anda delikanlinin gznn nnde ani ve kisa
bir
grnt belirdi- S.'ahli bir birlik, elde kili Vaha'yi isgal
ediyordu. Grnthemenyokoldu, amabiraktigi etki
^ok canliydi. Sfi^plardan sz edildigini duymus ve birka
serap grmst: lnkumlarindasomutlasan
arzulardi

108


bunlar. Ne var ki, hi kuskusuz bir ordunun Vaha'yi ele
geirdigini de grmek istememisti.
Bunlari unutmakve tekrar dsnceye dalmak
istedi;
yeniden pembeasiboyasi le ve taslara yneltmek
istedi
zihnini. Amayregindeki bir sey rahat birakmiyordu
onu.
"Herzamanisaretleri izle," demisti yasli kral.
Fati-
ma'yi dsnd. Sonra grdg grntyanimsadi ve
bu-
nun gereklikten pek uzak olmadigini sezdi.
iini sar w boguntudan kurtulmaya alisti. Ayaga
kal-
kip hurmaagalarina dogru yrd. Bir kez daha,
nesnele-
rin ogul dilini anliyordu: Simdi, Vaha tehlikeyi simgeler-
ken l gvenligi temsil ediyordu.
Deveci, bir hurmaagacinin dibine oturmus,
gnesin
batisini seyrediyordu.
Delikanlinin bir kumulun arkasindan ikarak
geldigi-
ni grd.
-Bir orduyaklasiyor, dedi delikanli. Bir grnt
grdm.
-l, insanlarin yregini hayallerle doldurur,
diye
yanitladi deveci.
Amadelikanli ona atmacalari anlatti:
Atmacalarin
uusunuizlerken birden Evrenin Dili'ne dalmisti.
Devecihibir karsilik vermedi; delikanlinin
kendisine
anlattigi seyi wliyordu. Herhangi bir seyin, yeryznde,
her seyin yasamini anlatabilecegini biliyordu. Bir kitabin
herhangi bir sayfasini aarak, birinin elini inceleyerek, ya
da kuslarin uusuna bakarak, ya da kgit fali aarak, ya
da
bir baska yntemle, oanda yasamaktaoldugumuz
dene-
yimle bir iliski kurabiliriz hepimiz. Aslinda, nesneler ken-
diliklerin4en hibir sey ainlamazlar; insanlar bu
nesneleri
gzlemleyerek, Evrenin Ruhu'nuanlama yntemini
kesfe-
debilirler.
l,Evrenin Ruhu'nukolayca anlayabilmeleri
saye-
sinde hayatlarini kazanan insanlarla doluydu. Khin adi
veriliyordu bunlara; ve khinler, kadinlar ve yaslilardan


10
9


korkarlardi. Savasilar bunlara pek ender danisirlardi,
n-
k insanin ne zaman lecegini nceden bilerek savasa
git-
mesi olanaksizdir. Savasilar, savastan haz almayi,
bilinme-
yen bir seyden heyecan duymayiyeglerler; gelecek
Allah
tarafindan yazilmistir ve Allah ne yazarsa yazsin,
insanla-
rin iyiligi iindir. Bu nedenle, savasilar yalnizca simdiki
zamandayasiyorlardi, nk simdiki zaman
beklenmedik
olaylarla doluydu ve bir yigin seye dikkat etmek zorun-
daydilar: Dsmanin kihci neredeydi, ati neredeydi, lm-
den kurtulmak iin hangi vurusu yapmaliydilar?
Deveci bir savasi degildi ve simdiye kadar
khinlere
danistigi olmustu. Aralarindan ogu kendisine dogru sey-
ler sylemislerdi,* kimileri de yanlis seyler sylemisti. Bir
gn en yasli (ve en rktc) khin, deveciye neden bu
ka-
dar gelecekle ilgilendigini sormustu.
-Birseyler yapabilmek iin, diye yanitlamisti
deveci.
Ve olmasini istemedigim seyleri tersine evirmek iin.
-O zaman busenin gelecegin olmaz ki, diye
yanitla-
di khin.
-Amabelki de olacaklara kendimi hazirlamak
iin
gelecegi grenmek istiyorum. .
-Bunlar Iyi seylerse hos bir srpriz olacaklar,
dedi
khin. Kt seylerse daha gereklesmeden aci
ekeceksin.
-Bir erkek oldugum iin gelecegi grenmek
istiyo-
rum, dedi bunun zerine deveci. Ve erkekler
geleceklerine
bagli yasarlar.
Khinbir sre konusmadandurdu. Degnek
falincia
uzmanlasmisti. Yere attigi degneklerin durus biimlerine
gre yorumyapiyordu. Amao gn degneklerini kullan-
madi. Bir beze sarip cebine koydu.
-Insanlarin gelecegini okuyarak hayatimi
kazaniyo-
rum, dedi. Degnek gizbilimini taniyorum ve her seyin ya-
zili oldugu mekna girmek iin onlardan yararlanmayi bi-
liyorum. Orada gemisi okuyabilirim, unutulmus olanlari
kesfedebilirim ve simdinin isaretlerini anlayabilirim. In-
sanlar bana danismaya geldikleri zaman, gelecegi
okumam:

110


Onu sezerim. nkgelecek Tanri'ya aittir ve yalnizca
O
ainlar gelecegi ve yalnizca olaganst durumlarda.
Gele-
cegi nasil seziyorum? Simdinin Isaretleri sayesinde.
Gizin
kksimdidedir; simdiye dikkat edecek olursan, onu iyi-
lestirebilirsin. Ve simdiyi iyilestirebilirsen, daha sonra ge-
lecek olan da iyi olacaktir. Gelecegi unut ve hayatinin
her
gnnSeriat'in kurallarina uygun olarak ve Tanri'nin
ev-
latlarina bahsettigi inayete gvenerek yasa. Her gn
kendi-
siyle birlikte Ebediyeti getirir.
Deveci, Tanri'nin gelecegi grmeye izin verdigi
olaga-
nst durumlarin neler oldugunu grenmekistedi:
- Kendisi bizzat onu ainladigi zaman. Ve Tanri
gele-
cegi pek ender ainlar ve bunu bir tek gereke iin
yapar:
Degismekzere yazilmis br gelecek sz konusu
oldugu
zam w.

Tanridelikanliya bir gelecegi gstermis,' diye
dsn-
d deveci. nk delikanlinin kendisine vasita olmasini
is-
tiyordu.
-Kabile reislerinin yanina git, dedi deveci.
Onlara
yaklasan savasilari anlat.
-Benimle alay edecekler.
-Bunlar l insanlaridirlar. l insanlari
isaretlere
aliskindir.
-yleyse durumubiliyor olmalilar.
-Kafalarina takmazlarbunu.Allah'in
kendilerine
bildirmek istedigi bir seyden haberdar olmalari gerektigin-
de, birinin gelip kendilerine haber verecegine Inanirlar.
Is-
te bugn, bu eli sensin.
Delikanli Fatima'yi dsnd. Ve kabile reislerinin
ya-
nmagitmeye karar verdi.

Vaha'ninortasina kurulmuskocamanbeyaz
adirin
kapisinda nbet tutan muhafiza:
- lden bir haber getiriyorum. Reislerle
konusmak
istiyorum, dedi.


11
1


Muhafizyanitlamadi onu. adira girip uzun sre
kal-
di orada. Sonra beyaz ve altin sarisi giysiler giyinmis
gen
bir Arap'la birlikte disari ikti. Delikanli, oria grms ol-
dugu seyleri anlatti. Arap, ona beklemesini syleyip
adira
girdi.
Geceoldu. Bu arada Araplar, bir yigin tccar
adira
girip ikti. Yavas yavas ocaklar snd ve Vaha l kadar
sessizlesti. Yalnizca byk adirin isigi yaniyordu. Deli-
kanli, bu sre iinde hep Fatima'yi dsnd; gleden
son-
ra yaptiklari konusmayi hl anlamis degildi.
Sonundabirka saat bekledikten sonra muhafiz,
deli-
kanliyi ieri aldi.
Grdgkarsisinda heyecanlandi delikanli. ln
or-
tasinda byle bir adirin olabilecegini hi dsnmemisti.
Yer, simdiye kadar zerinde yrmedigi gzellikte en g-
zel halilarla kapliydi; yukariya, ilerinde yanan mumlar
bulunan, parlak veislemeli madendenavizeler asilmisti.
Bol islemeli ipek yastiklara yaslanmis kabile reisleri adi-
rin gerisinde yarim daire halinde oturuyorlardi. Hizmeti-
ler lezzetli yiyeceklerle dolu gms tepsilerle gidip geli-
yor, ay sunuyorlardi. Baska hizmetiler nargilelerin ates-
lerini tazeliyorlardi. Havaya pek hos bir ttn kokusu ya-
yiliyordu.
Sekiz kabile reisi vardi, bunlarin hangisinin en
byk
oldugunuhemenanladi. Beyaz ve altin rengi bir giysi
giy-
mis olan Arap,yarim dairenin ortasina oturmustu. Onun
yaninda, biraz nce konusmus oldugu gen yer almisti.
- Mesajdan sz eden yabanci kim?diye sordu
reisler-
den biri delikanliya bakarak.
- Benim.
Vegrdg seyleri anlatti delikanli.
- Bizim burada kakusaktir yasadigimizi bildigi
hal-
de, l byle bir seyi bir yabanciya neden sylesin? dedi
bir baska kabile reisi.

112


- nkbenim gzlerim henz le alismadi,
bu ne-
denle alismis gzlerin gremeyecegi seyleri ben
grebili-
rim.
'Ayrica ben Evrenin Ruhurnunne oldugunu
biliyo-
rum,' diye dsnd. AmaAraplar byle seylere
inanmadi-
gi iin bunu eklemedi szlerine.
- Vaha tarafsiz bir yerdir. Hi kimse saldirmaz
bir
vahaya, dedi nc bir reis.
- Ben yalnizca grdgmsylyorum.Bana
inan-
makistemiyorsaniz bir sey yapmazsiniz.
adira birden bykbir sessizlik kt,
ardindan
atesli bir tartisma basladi. Delikanlinin anlamadigi bir
Araplehesi konusuyorlardi, ama delikanli disari
ikmaya
kalkisinca, muhafiz kendisine engel oldu. Bunun zerine
korkmayabasladi; isaretler birseylerin yolunda
gitmedigi-
ni sylyordu ona. Buolayi deveciyle konustuguna pis-
manoldu.
Birden, ortada oturan yasli adam belli belirsiz
glm-
sedi. Bunu gren delikanlinin ii rahat etti. Yasli adam
tar-
tismaya katilmamis ve henzbir sey sylememisti. Ama
Evrenin Dili'ne artik alismis olan delikanli adirda
dolasan
bari titresimini hissedebiliyordu. Sezgisi ona gelmekle
iyi
ettigini sylyordu.
Tartisma sona erdi. Yasli adamin konusmasini
dinle-
mekiin herkes sustu. Sonra yasli adam, yabanciya
dnd.
Simdi yznde soguk ve kibirli bir ifade vardi.
- Bundan iki bin yil nce, uzak bir lkede,
dslere
inanan bir adami kuyuyaattilar ve onu esir gibi sattilar.
Bizim lkenin tccarlari onu satin aldilar ve Misir'a gtr-
dler. Ve hepimiz Biliyoruz ki dslere inanan kimse onlan
yorumlamasini da bilir.'
cAmaher zamangereklestii meyi basaramaz
onlari,5
diye dsnd delikanli, yasli ingene kadini
animsayarak.
- Firavun'un grdg ciliz inekler ve semiz
inekler
d sayesinde, bu adamMisir'i kitliktan kurtardi. Adi
_ 'Tevrat'in Tekvin blmnn 37-50 babUri Arasinda
anlauUn Yusuf'un yks. (e\ )

Simyaci113/8


Yusuf'tu bu adamin. Bir yabanci lkede senin gibi o da
ya-
banciydi ve asagi yukari senin yasindaydi.
Sessizlik uzadi. Yasli adamin bakisi soguktu.
-Her zaman Gelenegeuyariz biz, diye szlerini
sr-
drdyasli adam. Gelenek Misir'i aliktan kurtardi o za-
manve halkini btn halklarin en zengini yapti. Insanla-
rin l nasil geeceklerini ve kizlarini nasil
evlendirecek-
lerini Gelenek gretir. Gelenek, bir vahanin tarafsiz
blge
oldugunu syler, nk iki tarafin da kendi vahalari
vardir
ve bu yzden iki taraf da savunmasizdir.
Yasli adam konusurkenkimse agzini aip tek
szck
sylemedi.
AmaGelenekbize ln mesajlarina inanmamizi
da
syler. Bildigimiz her seyi bize l gretmistir.
Yasli adaminisareti zerine btnAraplar ayaga
kalktilar. Toplanti sona ermisti. Nargileler sndrld ve
muhafizlar yerlerine getiler. Delikanli gitmeye hazirlani-
yordu, ama yasli adam yeniden konusmaya basladi:
-Yarin, Vaha sinirlari iinde kimsenin silah
tasiya-
mayacagini buyurananlasmayi bozacagiz. Gn
boyunca
dsmanibekleyecegiz. Gnes, batinca adamlar
silahlarini
bana teslim edecekler. ldrlen her dsman Iin bir
altin
lira alacaksin.
Amasavasa girmedensilahlar ikartilmayacak.
Silah-
lar l gibi nazlidirlar; gereksiz yere ikartacak olursak
da-
ha sonra gerektigi zaman ates almazlar. Silahlar yarin
kul-
lanilmayacak olursa en azindan biri kullanilacak
demektir:
Sana karsi.
114


DELIKANLIADIRDANDISARI
IKTIGINDA
vahadolunayla yikaniyordu. Kendi adirina gitmek iin
yirmi dakika yrmesi gerekiyordu.
Tanik oldugu seyler tedirgin etmisti onu. Evrenin
Ru-
hu'na dalmisti ve bunun badelini kendi hayatiyla deyebi-
lirdi. Byk bir kumaroynamisti. AmaKisisel Menki-
be'sinin pesine dsmek iin koyunlarim sattigi zaman da
bykbir tehlikeyi gze almisti. Ve devecinin dedigi gibi,
yarin lmek baska bir gn lmekten daha uygunolurdu.
Hergn, yasamak ya da lmekiindi. Her sey yalnizca
tek bir szcge bagliydi: "Mektup."
Sessizce ilerledi. Hibir seye pisman degildi. Yarin
lecekse, Tanri onun gelecegini degistirmek istemedigi
iin
lecekti. Ama bogazi getikten sonra, billriye dkknin-
da alistiktan sonra, l ve Fatima'nin gzlerini tanidik-
tan sonra da lebilirdi. Uzun zaman nce, lkesinden ay-
rildigindan bu yana, her gnn yogun bir sekilde yasa-
misti. Ertesi gn lecek olursa gzleri aik gitmezdi, n-
k gzleri teki obanlarin gzlerinden ok daha fazlasini
grmstve bundan gurur duyuyordu.
Birdenbir grleme duyduve grlmemis
siddette
esen bir rzgrin etkisiyle ansizin yere yuvarlandi.
evre-
yi, neredeyse ay isigin i rten bir toz bulutu kapladi.
Karsi-
sinda dev boyutlu bir kir at rktc bir kisnemeyle saha
kalkti.
Olan-biteni pek az gryordu, amatoz buiutu "j^f
hncao zamana kadar duymadigimthis* br korku"" ka
pildi. Atin binicisi siyahlar giyinmis bir adamdi, jal &m-
zundabir sahin vardi. Basina br trban takm^i Ve r*w
zndekipeeden yaim/".vA gzleri grnuv .>rdu
'~^,'b&f\ hg


bercisi olabilirdi, ama herhangi bir dnyalidan ok daha
gl bir kisiligi vardi.
Tuhaf svari, egerine asili kavisli kocaman kilicini
ki-
nindan ikardi. elik, ayisigmda parildadi.
-Atmacalarin uusunu yorumlamayakim
cesaret et-
ti? diye sordu. Sesi ylesine grledi ki, sanki Al-Fayoum*
un elli bin hurma agaci tarafindan yankilandi.
-Ben cesaret ettim, dedi delikanli. Ve hemen,
iman-
sizlari kir atinin ayaklari altinda ezen Ermis Santiago Ma-
tamoros'unheykelini animsadi. Svari, ErmisSantiago
Matamoros'abenziyordu, ancak simdi durum tersineydi.
-Ben cesaret ettim, diye yineledi delikanli. Ve
basini
egerek kili darbesine hazirlandi. - Evrenin Ruhu'nu he-
saba katmadiginiz iin birok insanin hayati kurtulacak.
Nevar ki, birden inmedi kili. Svarinin eli agir
agir
indi ve kilicin ucu delikanlinin alnina dokundu. Kili yle-
sine keskindi ki bir damla kan belirdi.
Svari tas gibi kimildamadan duruyordu. Delikanli
da
yle. Aklina kamakbile gelmemisti. Yreginin derinlik-
lerinden garip bir nese yayildi iine: Kisisel Menkibe'si
iin lecekti. Ve Fatima iin. Uzun szn kisasi, simgeler
dogruyusylemisti. Iste dsman ile karsi karsiya bulunu-
yordu ve mademki Evrenin bir Ruhu vardi, yleyse
lm
viz gelir tiris giderdi. Kisa bir sre sonra onun parasi
ola-
cakti. Ve yarin, Dsman da onun parasi olacakti.
Yabanci, kilicin ucunu hl delikanlinin alninda
tutu-
yordu.
-Kuslarin uusunu neden yorumladin?
-Ben yalnizca kuslarin anlatmak istedikleri seyi
oku-
dum. Vaha'yi kurtarmakistiyorlar. Siz ve sizinkiler, hepi-
niz leceksiniz. Vaha'nin adamlari sizden daha fazla.
Kilicin ucu hl delikanlinin alninda duruyordu.
-Sen kim oluyorsun da Tann'nin yazdigi yazgiyi
de-
gistirmeye kalkisiyorsun?
-Allah ordulari yaratti, ama O, kuslari d, yaratti.
Allah banakuslarin dilini gretti. Her sey ayni bi taraf m-

116


dan yazilmistir, dedi delikanli, devecinin szlerini animsa-
yarak.
Sonundasvari kilicini geri ekti. Delikanli iinde
bir
rahatlama hissetti. Ama kaamiyordu.
-Kehnetlerine dikkat et. Bir sey yazilmissa,
bundan
kurtulmakolanaksizdir.
-Ben sadece bir ordu grdm, dedi delikanli. Bir
sa-
vasin sonucunu grmedim.
Svari, delikanlinin yanitindan hosnut kalmis
gibiydi.
Amakilicini hl elinde tutuyordu.
-Bir yabana, yabancibir lkede ne yapiyor?
diye
sordu.
-Kisisel Menkibe'mi ariyorum.Senin
anlayabilece-
gin bir sey degil.
Svari kilicini kinina soktu ve omzundaki sahin
tuhaf
bir iglik atti. Delikanli sakinlesmeye basladi.
-Cesaretini sinavdan geirmem gerekiyordu,
dedi s-
vari. Cesaret, Evrenin Dili'ni arayan bir kimse iin en b-
yk erdemdir.
Delikanli sasirmisti. Bu adam pekaz insanin
bildigi
seylerden sz ediyordu.
-Asla gevseklik gstermemeli, ok uzaklardan
gelin-
se bile, diye srdrd konusmasini. l sevmek gerekir,
amahibir zaman ona tamamenbel baglamamali.
nk
l insanlar iin bir denektasidir: Hepsinin adimlarini his-
seder ve dalga geeni ldrr.
Szleri, yasli kralin szlerini andiriyordu.
-Savasilar gelirse ve basin gnes battiktan
sonra h-
l yerinde duruyorsa beni grmeye gel, dedi svari.
Biraz nce kilici tutan el bir kirbaci kavradi. At
yeni-
den sahlanarak bir toz bulutu kaldirdi.
- Neredeoturuyorsunuz? diye haykirdi
delikanli, s-
vari uzaklasirken.
Kirbati el gney ynn isaret etti.
Delikanli bylece Simyaci ile tanismis oluyordu.

11
7


.ERTESISABAH,AL-FAYOUMHURMA
AGA-
larinin ortasinda Iki bin silhli adam vardi. Daha gnes
ba-
sucu noktasina ykselmeden, ufukta besyz savasi
g-
rnd. Svariler Vaha'ya kuzeydengirdiler. Grnste,
sanki barisi bir seferdi, ama silahlari beyaz maslaklarin
al-
tina gizlemislerdi. Ama Vaha'nmortasinda bulunan b-
yk adirin yanma gelince, palalarim ve tfeklerini ortaya
ikardilar. Ve bos adira saldirdilar,
Vaha'nmadamlari l svarilerini embere
aldilar.
Yarimsaat iinde, ortaliga drt yz doksan dokuz ceset
dagilmisti. ocuklar hurmaligin teki ucunda bulunuyor-
lardi ve hibir sey grmediler. Kadinlar adirlarinda koca-
lari iin dua ediyorlardi ve onlar da hibir sey grmediler.
Ortaliga yayilmis cesetler olmasaydi, Vaha'nm gndelik
olagan hayatini yasadigi sylenebilirdi.
Yalnizca bir savasiya dokunulmadi: Saldirganlar
bir-
liginin komutaniydi. Aksamleyin, kabile reislerinin huzu-
runa ikartildi. Ona, Gelenegi neden ignedigini sordular.
Adamlarinina ve susuz oldugunu, gnlerce sren
savas
sonundayorgun dstklerini ve bu yzden yeniden
sava-
sabilmek iin bir vahayi ele geirmeye karar verdiklerini
syledi.
Vaha'nmbasreisi savasilar iin zldgn,
ancak
kosullar ne olursa olsun Gelenege saygi gstermek
gerekti-
gini bildirdi. lde degisen tek sey vardir: Rzgr estigi
zamankumullar.
Sonra, bas reis, dsman reisi onur kirici bir lme
mahkmetti. Boynu vurulmakya da kursunadizilmek
yerine, kuru bir hurma gvdesine asildi adam. Cesedi l
rzgrinda sallanmaya birakildi.

118


Kabile reisi, yabanci gencitoplanti yerine agirdi
ve
onaelli altin lira verdi. Sonra bir kez daha Yusuf'un, Mi-
sir'da basina gelenleri animsattivedelikanlidanbundan
byle Vaha'nmMsaviriolmasini istedi.1
1 Kabile Retti, Hravun'un Yvuuf1 a karji davranirini
tekrarliyor. Bk. Tevrat, Tekvin, l:
37-45 (ev.)



11
9


GNESTAMAMENBATIPDAILK
YILDIZLAR
ikmayabaslayinca (Dolunay oldugu iin ok pirildami-
yorlardi), delikanli gney ynnde yrmeye basladi. Ve
o tarafta yalnizca bir tek adir vardi; ve oradan gemekte
olan Araplarin sylediklerine bakilirsa, cinlerin istilasina
ugramisti burasi. Ama delikanli orada oturup uzun sre
bekledi.
Ayiyice ykselince Simyaci grnd. Omzunda
iki
l atmaca vardi.
-Ben buradayim, dedi delikanli.
-Buraya gelmemeliydiniz, diyeyanitladi
Simyaci.
YoksaKisisel Menkibe'niz mi buraya gelmenizi istedi?
-Kabileler arasinda bir savas vardi. l
gemek ola-
naksizdi.
Simyaci attan indi ve kendisiyle birlikt gelmesi
iin
delikanliya isaret etti. Sataf atiyla peri masallarini
agristi-
ran merkez adirin disinda, Vaha'da grdg teki
adirla-
ra benzeyenbir adirdi. Gzleriyle, simyacilik aletleri,
simyaocaklari arastirdi, ama byle bir sey gremedi.
Yal-
nizca birka kitap dizisi, bir yemek firini ve gizemli
desen-
lerle islenmis halilar vardi.
-Sen otur, ben ay yapacagim, dedi Simyaci. Ve
bu
atmacalari birlikte yiyecegiz.
Delikanli, bunlarin nceki gn grms oldugu
atma-
calar olup olmadigini dsnd, ama hibir sey sylemedi
bu konuda. Simyaci ates yakti ve bir sre sonra adira
ne-
fis bir et kokusu yayildi. Nargile kokusundan da hostu bu
koku.
-Beni neden grmekistiyordunuz? diye sordu
deli-
kanli.
120


- isaretler yznden, diye yanitladi Simyaci.
Rzgr
bana senin gelecegini syledi. Ve yardima ihtiyacin
olacak-
mis.
- Hayir, szn ettiginiz ben degilim. teki
yaban-
ci, ingiliz. Sizi o ariyordu.
- Beni bulmadannce baska seyler bulmasi
gereke-
cek onun. Amasimdi iyi yolda. le bakmaya basladi.
-Yaben?
- Bir sey istedigimiz zaman, dsmz
gereklestir-
memiziin btn Evren isbirligi yapar, dedi Simyaci,
yasli
kralin szlerini tekrarlayarak.
Delikanli anladi. Demek ki, onu Kisisel
Menkibe'sine
gtrmekiin bir baskasi ikmisti yoluna.
- Demekki bana greteceksiniz?
- Hayir. Bilinmesi gereken ne varsa biliyorsun
artik.
Bensadece hazinene giden yolda sana kilavuzluk
edece-
gim.
-Kabileler arasinda savas var, diye tekrarladi
delikan-
li.
- Amaben l taniyorum.
- Ben hazinemi oktan buldum. Bir devem var,
bill-
riye dkknindan kazandigim para var, elli altin liram var.
lkemdebelki de zengin biri sayilabilirim.
- Amabunlar, Piramitlerin yaninda bulunanlarin
karsisinda hi kalir.
- Fatima var. Kazandigim her seyden daha
byk bir
hazine.
- O da Piramitlerin yaninda degil.
Atmacalari sessizce yediler. Simyaci bir sise aip
ko-
nugununbardagina kirmizi renkli bir sivi kyd. Sarapti
vemr boyuncahi imedigi en gzel saraplardan biri.
Amasarabi Seriat yasaklamisti.
- Ktlk, dedi Simyaci, insanin agzindw giren
sey-
de degildir. Ktlk oradan ikandadir.
Iince, kendini tam anlamiyla iyi hissetmeye
baslamis-
ti delikanli. Ama Simyaci biraz korkutuyordu onu. adir-


12
1


dan disari ikip yildizlari snklestiren ayisigini
seyretme-
ye koyuldular.
-I ve keyiflen biraz, dedi, delikanlinin giderek
nese-
lendigini saptayan Simyaci. Savasa gitmeden bir savasi
na-
sil dinleniyorsa, sen de dinlen. Ama unutma ki yregin
ha-
zinenin bulunduguyerdedir. Ve iktigin yolda kesfettigin
seyin bir anlami olmasi iin hazineni mutlaka bulmak zo-
rundasin.
-Yarin, deveni satip bir at al. Haindir develer.
En
kkbir yorgunluk belirtisi gstermeden binlerce fersah
yol alirlar.' Ve sonra birden diz st kp lrler. Oysa
atlar yavas yavas yorulurlar. Ve sen onlardan neler
isteye-
bilecegini ve ne zaman leceklerini bilirsin.

*
122


ERTESIAKSAMSIMYACININADIRININ
N-
ne bir atla geldi delikanli. Bir sre sonra Simyaci
grnd:
Oda ata binmisti, sol omzunda bir sahin vardi.
- ldebana hayati gster, dedi Simyaci. lde
ha-
yatin bulundugu yeri bulabilen, ldeki hazineleri de kes-
fedebilir.
Ayaydinliginda, ln kumlarinda yola
koyuldular.
TBilmem k lde hayatin bulundugu yeri bulabilecek mi-
yim?* diye dsnd delikanli. Henz l tanimiyorum.
Budsncesini dnp Simyaciya amakistedi,
ama
ondankorkuyordu.Dahance gkyzndeatmacalari
grdg taslik blgeye geldiler; simdi her seye sessizlik
ve
rzgr egemendi.
- ldehayatin isaretlerini zmeyi
beceremiyo-
rum, dedi gen adam. Onun var oldugunu biliyorum, ama
onu bulmayi basaramiyor um.
- Hayathayati eker, diye yanitladi Simyaci.
Vedelikanli onun ne demek istedigini anladi.
Bunun
zerine, hemen atinin dizginlerini saldi ve at, taslarin ve
kumlarinarasinda kendi bildigince drtnala ilerlemeye
basladi. Simyaci, onu sessizce izliyordu; bylece
delikanli-
nin ati yarim saat yol aldi. Artik ikisi de Vaha'mn hurma
agalarini gremiyorlardi, artik yalnizca su benzersiz ay
aydinligi ve onun gms gibi parlattigi kayalar vardi. Bir-
den simdiye kadar hi gelmedigi bir yerde atinin
yavasladi-
gini hissetti delikanli.
- Buradahayat var, dedi Simyaciya. Ben ln
dilini
bilmiyorum, amaatim hayatin dilini biliyor.
Atlarindan indiler. Simyaci hibir sey sylemedi.
Ses-
sizce ilerleyerek taslara bakmaya basladi. Birden durdu
ve


17
3


bykbir dikkatle egildi. Taslarin arasinda bir delik vardi
yerde; Simyaci elini delige soktu, sonra omzuna kadar
b-
tn kolunu. Deligin iinde bir sey kimildadi ve Simyaci-
nin harcadigi abaya taniklik eden gzleri (Delikanli yal-
nizca gzlerini gryordu onun) kisildi. Kolu, deligin iin-
de bulunanbir seye bogusuyor gibiydi. Ve birden deli-
kanliyi korkutan bir hareketle, kolunu ekti Simyaci ve
hemenayaga kalkti. Elinde, kuyrugundan yakaladigi bir
yilan vardi.
Delikanli da siradi, ama geriye dogru. Yilan
ilginca
debeleniyor, ikardigi sesler ve isligi ln sessizliginde
yankilaniyordu. Bir gzlkl kobra yilaniydi bu ve zehiri
bir insani birka dakika iinde ldrebilirdi.
'Zehire dikkat,' diye dsnd delikanli. Ama elini
de-
lige sokmus olan Simyaciyioktan isirmisti yilan. Buna
karsin, yz son derece sakindi Simyacinin. "Simyaci iki
yz yasindadir," demisti Ingiliz. ln yilanlarina karsi'
nasil davranmasi gerektigini biliyor olmaliydi.
Delikanli, arkadasinin atinin yanina gittigini, hilal
bi-
imli uzun kilicini aldigini, bununla yere bir daire izdigi-
ni ve srngenin birden donup kaldigini grd.
-Korkma,dedi Simyaci.izginin disina
ikamaz.
ldeki hayati kesfettin, benim iin gerekli olan isaretti.
-Bu neden bu kadar nemli?
-nkPiramitler ln ortasmdadir.
Delikanli Piramitler konusunda hibir sey duymak is-
temiyordu. Dnaksamdanbu yana, yregi sikintili ve
ke-
derliydi. Hazineyi aramayi srdrmek, aslinda Fatima'dan
ayrilmak zorunda kalmakdemekti.
-ldesana kilavuzluk edecegim,dedi bu
sirada
Simyaci.
-Ben Vaha'da kalmakistiyorum, dedi delikanli.
Fa-
timaile karsilastim. Ve benim iin hazineden daha
degerli
Fatima.
-Fatima b'ir l kizidir. Erkeklerin geri dnmek
ze-
re gitmek zorunda olduklarini bilir. O oktan buldu hazi-

124


nesini: Seni buldu. Simdi senin de kendi aradigin seyi bul-
mani bekliyor..
-Peki kalmaya karar verirsem?
-Vaha Msaviriolacaksin. Epeyce koyun ve
deve
alacak kadar paran var. Fatima ile evleneceksin ve ilk yili
mutluyasayacaksiniz. nk sevmeyi greneceksin ve
elli
bin hurma agacini tek tek taniyacaksin. Nasil gelistiklerini
greceksin ve sana dnyanin -durmadan degistigini
gstere-
cekler. Bir sre sonra, isaretleri giderek daha iyi yorumla-
yacaksin, nk l hocalarin hocasidir.
ikinci yil, bir hazine vardi, diye hatirlayacaksin. Isa-
retler israrla ondan sz etmeye baslayacaklar ve sen
bunla-
ri grmezden ve duymazdangelmeye alisacaksin.
Bilgile-
rini yalnizca Vaha ve sakinlerinin iyiligi iin kullanacak-
sin. Reisler bundan dolayi sana minnet duyacaklar. Deve-
ler sana para ve g tasiyacaklar.
ncyil, isaretler sana hazinenden ve Kisisel
Men-
kibe*nclen sz etmeyi srdrecekler. Gece ve gndz,
Va-
ha'da dolasip duracaksin ve Fatima, kendisi yznden
yo-
luna devam edemedigin Iin kederli bir kadin olacak. Ama
sen, onusevmeyi srdreceksin veo daseni sevecek.
Onun,senden kalmani istemedigini hatirlayacaksin,
n-
kl kadini kocasinin dnsnbeklemeyibilir. Bu
yzdenona kizmayacaksin. Ama, belki de yoluna devam
etmen,Fatima'ya olan askina daha ok gvenmen
gerekti-
gini dsnerek, ln kumlarinda, hurma agalarinin ara-
sinda durmadanyryeceksin. nkVaha'da kalma
ne-
denin,aslinda bir daha geri dnememek korkunduryal-
nizca. Ve iste o zaman, isaretler sana hazinenin
ebediyen
topraga gml kaldigini syleyecekler.
Drdncyil, kendilerini dinlemedigin iin
isaretler
yzevirecekler sana. Kabile reisleri bu durumu anlaya-
caklar ve Msavirlik grevinden azledileceksin. Deve
sr-
leri ve mal-mlk sahibi zengin bir tccar olacaksin o za-
man.Ama bundansonrakignlerini, Kisisel Menkibe'ni
gereklestirmemis oldugunuve bunu yapmakiin
vaktin


12
5


oktan getigini dsnerek hurmalikta ve lde dolasip
duracaksin.
Askin, bir erkegin kendi Kisisel Menkibesinin
pesin-
den gitmesine engel olmadigini anlaman gerekiyor.
Byle
bir ey sz konusu oldugu zamanbil ki Evrenin Dili'ni
konusan Ask degildir bu, yani gerek Ask degildir.

Simyaci kumaizdigi emberi sildi ve kobra
hemen
uzaklasip taslarin arasina girdi.
Delikanli, her zaman Mekke'yegitmek istemi;
olan
Billriye Tccari ile bir simyaci arayan Ingiliz'i dsn-
yordu. le gvenen kadini dsnyordu: l, sevmek
is-
tedigi erkegi bir gn getirmisti ona.
Atlarina bindiler. Bu kez, delikanli izliyordu
Simyaci-
yi. Rzgr, Vaha'ntn grltlerini tasiyordu kulaklarina.
Delikanli Fatima'nm sesini duymayaalisiyordu. O gn
savas yznden kuyuya gitmemisti.
Amageceleyin, bir emberin iinde hareketsiz
duran
yilana bakarlarken, omzundasahin tasiyan garip svari
asktan ve hazineden, l kadinlarindan ve Kisisel Menki-
be'sinden sz etmisti.
-Sizinle gidecegim, dedi delikanli. Ve birden
iinde
bykbir huzur hissetti.
-Yarin gnesten nce yola ikacagiz.
Simyacinin tek yaniti bu cmle oldu.
126


DELIKANLIO GECEUYUYAMADIGNES
DO&
madannce, adirda kendisiyle birlikte kalan
ocuklardan
birini uyandirdi ve ondan, Fatima'nin oturdugu yeri gs-
termesini istedi. Birlikte ikip oraya gittiler. Delikanli, o-
cugun kilavuzluguna karsilik ona bir koyun almaya yete-
cek para verdi.
Sonra gen kizin uyudugu yeri bulmasini, onu
uyan-
dirmasini ve disarida kendiini bekledigini sylemesini
rica
etti. Gen Arap kendisine s0eneni yapti ve buna karsilik
bir baska koyun satin almasina yetecek para aldi.
-Simdi bizi yalniz birak, dedi ocuga. Vaha
Msavi-
ri*ne yardim ettigi iin gurur duyan ve koyun alacak para-
si oldugu iin de mutluluktan uan ocuk, tekrar uyumak
zere adirina dnd.
Patimaadirin kapisinda grnd. Birlikte hurma
agalarinin arasina yrdler. Delikanli yaptiklarinin Ge-
lenege aykiri oldugunu biliyordu, ama simdi bunun hibir
nemi yoktu.
-Ben gidiyorum, dedi. Ve geri gelecegimi bilmeni
is-
tiyorum. Seni seviyorum, nk...
-Hibir jey syleme, diyerek szn kesti Fatima.
Insan sevdigi iin sever. Askin hibir gerekesi yoktur.
Ama,gene de yanitladi delikanli:
-Seni seviyorum, nk bir ds grdm, sonra bir
krala rastladim, billriye sattim, l getim, kabileler sa-
vasa tutustular ve bir simyacinin oturdugu yeri grenmek
iin bir kuyunun yanmageldim. Seni seviyorum, nk
btn Evren sana ulasmam iin isbirligi yapti.
Kucaklastilar. Bedenleri ilk kez birbirine
dokunuyor-
du.


12
7


- Geri dnecegim, dedi bir kez daha delikanli.
- nceleri, le baktigim zaman iimde bir arzu
du-
yardim. Simdi iimde umutolacak. Babam bir gn gitti,
ama daha sonra anneme geri dnd ve ne zaman gitse
geri
dnyor. '
Bundanbaska bir sey konusmadilar. Hurmalikta
bi-
raz yrdler. Delikanli gen kizi adirinin kapisina kadar
gtrd.
- Baban, annene nasil dnyorsa ben de geri
dnece-
gim, dedi ona.
Fatima'nin gzlerine yas doldugunu fark etti.
- Agliyor musun?
- Ben bir l kadiniyim, diye yanitladi, yznn
ifa-
desini degistirerek. Ama her seyden nce bir kadinim
ben.

Fatima adirina girdi. Kisa bir sre sonra gnes
doga-
cakti. Gnes dogunca, yillardir yapmaya alistigi seyleri
yapmakiin disari ikacakti, ama her sey degismisti.
Deli-
kanli Vaha'dan ayrilmisti ve Vaha'nm anlami daha dne
kadar sahip oldugu anlam olmayacakti artik. Gezginlerin
uzunbir yolculuktan sonra ulasinca mutlu olduklari, elli
bn hurma agali, yz kuyulu vaha degildi artik burasi.
Vaha, bugndensonra bir bos mekn olacakti onun iin.
Bugnden sonra, l Vaha'dan daha ok nem
kaza-
nacakti. Hazinesini ararken delikanlinin kendisine hangi
yildizi kilavuz setigini dsnerek ve le bakarak vakit
geirecekti. Delikanliya rzgrla pckler gnderiyor ve
rzgrin, onunyzne dokunacagini ve onakendisinin
hayatta oldugunu, dslerin ve hazinelerin pesinde yoluna
devameden cesur bir erkegi bekleyen bir kadin gibi onu
bekledigini ona syleyecegini umuyordu.
Bugndensonra, l bir tek seyin simgesi
olacakti:
Onundns umudunun.
128


"ARKADABIRAKTIGINSEYLERI
DSNME,"
dedi Simyaci, atlariyla ln kumlarinda ilerlerlerken. Her
sey Evrenin Ruhu'na kazinmistir ve ebediyen orada kala-
caktir.
-insanlar gitmekten ok geri dns hayal
ediyor-
lar, dedi, ln sessizligine yeniden alismis olan delikanli.
-Buldugun sey saf maddeden yapilmissa, hibir
za-
manrmeyecektir. Ve oraya bir gn geri dneceksin.
Bir yildiz patlamasi gibi bir anlik isiktan baska bir sey de-
gilse, o zaman geri dnsnde*hiijbir sey
bulamayacaksin.
Genede en azindan bir isik pathtmasi grms
olacaksin.
Yalnizca bu bile yasamis olmanin zahmetine deger.
Adamsimya-diliyle konusuyordu. Ama yol
arkadasi-
nin Fatima'yi ima ettigini biliyordu delikanli.
Insanin geride birakmis olduklarini dsnmemesi
ola-
naksizdi. l, hemen hemen hi degismeyen
grnmy-
le, srekli olarak dslerle besleniyordu. Hurma agalari,
kuyular vesevdigi kadinin yz, delikanlinin gznn
nndengitmiyordu. Ingiliz ve laboratuvari, bir hoca
olan, ama bunu bilmeyen deveci 'de gznn nnden
git-
miyordu.*Belki de Simyaci 'hi sik olmamistir,' diye d-
snd.
Omzundasahinle Simyaci nden gidiyordu.
Sahin,
lndilini tam anlamiyla biliyordu ve mola verdiklerin-
deSimyacinin omzundanuup yiyecek aramaya
gidiyor-
du. Ilk gn bir tavsan getirdi. Ertesi gn iki kus.
Aksamlariyaygilarini yere seriyor, ama ates
yakmi-
yorlardi. Geceleri soguk olan hava, ay gkyznde kl-
dkedaha karanlik oluyordu. Bir hafta boyunca
sessizlik
iinde ilerlediler; savasin iine dsmemek iin alinmasi
ge-

Simyaci-129/9


reken nlemler disinda hibir sey konusmuyorlardi. Kabi-
leler arasindaki savas sryordu; kimi zaman"rzgrin
ge-
tirdigi kanin yavan kokusunu 'duyuyorlardi. Demek ki ya-
kinlarda br savas olmustu ve rzgr, gzlerinin
gremedi-
gi seyleri her zaman gstermeye hazir olan Isaretlerin
Di-
li'nin varligim delikanliya animsatiyordu.
Yolculuklarinin yedinci gnnn aksami, her
zaman-
kinden daha erken konaklamayakarar verdi Simyaci.
Sa-
hin av aramaya gitti. Simyaci kirbasini ikartip
delikanliya
su verdi,
- Iste, kisa bir sre sonra yolculugun sona erecek,
de-
di. Kisisel Menkibe'nin izinden gittin: Kutlarim seni.
-~ Amabana hibir sey sylemeden kilavuzluk
edi-
yorsunuz. Bildiklerinizi bana greteceginizi saniyordum.
Bir sre nce, elinde simya kitaplari olan biriyle birlikte
lde yolculuk yaptim. Ama hibir sey grenemedim.
- Birtek grenmeyntemivardir, diye yanitladi
Simyaci. Eylemyntemi. Bilmengereken her seyi sana
solculuk gretti. grenmen gereken bir tek sey kaldi.
Delikanli bunun neoldugunugrenmek !>:tedi,
ama
tahinin dnsn gzetleyen Simyaci gzlerini ufuga
dik-
;I.
- Size neden Simyaci diyorlar?
- Simyaciyimda ondan.
- Pekialtin arayip da bulmayi beceremeyen
teki
simyacilar neden basaramiyorlar bu isi?
- Altin aramaklayetiniyorlar. Menkibe'nin kendini
yasamakistemeksizin, Kisisel Menkibelerinin hazinesini
ariyorlar.
- Bilmemgereken daha ne var? diye sordu
delikanli.
Amagzlerini ufuktan ayirmiyordu Simyaci. Bir
sre
sonra sahin bir avla dnd. Alevlerin isigmi kimsenin
gr-
memesi iin br ukur kazip iinde ates yaktilar.
- Bir simyaci oldugum iin Simyaciyim ben, dedi,
ye-
meklerini hazirlarken. Bu bilimi atalarimdan grendim, ki
onlar da kenefi atalarindan' grenmislerdi bunu. Ve
dnya-

130


nmyaratilisindan bu yana bu byledir. O siralar btn
BykYapit bilimi kk bir zmrtn zerine yazilabi-
lirdi. Ama insanlar basit seyleri nemsemediler ve kitap-
lar, yorumlar ve felsef incelemeler yazmaya basladilar.
stelik en iyi yntemi kendilerinin bildiklerini ileri sr-
meye kalkistilar.
-ZmrtLevha'da ne yaziyordu?diye sordu
deli-
kanli.
Simyaci bununzerine kuma birseyler izmeye
basla-
di ve bu i bes dakikadan fazla srmedi. Simyaci izmeyi
srdrrken, delikanli yasli krali ve ona rastladigi alani
animsiyordu; sanki aradan ok uzun yillar gemis gibiydi.
-ZmrtLevha'nin zerinde yazili olan iste
buydu,
dedi Simyaci, isini bitirdigi zaman.
Delikanli yaklasip kumunzerinde yazili olan
sz-
ckleri okudu.
-Bir sifre bu, dedi, Zmrt Levha yznden
biraz
hayal kirikligina ugramis olan delikanli. Sanki Ingiliz'in
kitaplarinda da yaziyordu byle bir sey.
-Hayir, diye yanitladi Simyaci. Atmacalarin
uusu-
nabenzer bu: Yalnizca akilla anlasilmasi olanaksizdir.
ZmrtLevhadogrudan dogruya Evrenin Ruhu'na
giden
bir geittir.
-Bilgeler, dogal dnyanin Cennet'in bir
grntsn-
den ve bir surelinden baska bir sey olmadigini anladilar.
Tek gerek sudur ki, var olan bu dnya, bundan daha
m-
kemmelbir dnyanin var oldugunungvencesidir. Tanri
budnyayi, insanlar, grlen nesneler araciligiyla
manevi
gretileri ile bilgisinin mucizelerini arilayabilsinler diye ya-
ratti. Ben buna Eylem diyorum.
-Benim ZmrtLevhayi anlamamgerekir mi?
diye
sordu delikanli.
-Belki bir simya laboratuvanndaolsaydin,
simdi
ZmrtLevha'yi grenmeyntemininen iyisini incele-
menintam sirasiydi. Ama ldesin simdi. yleyse en
iyisi
lniine dal. Dnyayi ve ayni zamandayeryznde


13
1


olan herhangi bir seyi anlamana yardimci olur. l
anla-
maya bile ihtiyacin yok: Bir tek kum tanesini seyretmen
yeter; o zaman orada Evren'in btn harikalarini
grecek-
sin.
- lniine dalmak iin ne yapmaliyim?
- Kendiyregini dinle. Yregin her seyi bilir,
nk
Evrenin Ruhu'ndan gelmektedir ve bir gn oraya geri d-
necektir.
132


SESSIZCEIKI GNDAHAYOLALDILAR.
SIM-
yaci, en siddetli savaslarin oldugu yere yaklastiklari iin
ok daha dikkatli davraniyordu. Ve delikanli var gcyle
yregini dinlemeye alisiyordu.
Buyregi dinlemek yle kolay bir is degildi. Bir za-
manlarhep yola ikmaya hazir tetikte beklerdi, ama gel
gr ki simdi ne pahasina olursa olsun varmak istiyordu.
Yregi kimi zaman, ii zlem dolu ykler anlatip duru-
yorduuzun sre; kimi zamanda lde, gnesin dogusu
karsisinda heyecanlaniyor ve delikanliyi gizli gizli aglati-
yordu. Onahazineden sz ettigi zaman hizli hizli arpi-
yor, ama delikanlinin gzleri ln sonsuz ufkunda yittigi
zamanda yavasliyordu. Ama delikanli Simyaci ile tek bir
szck konusmasa da bu yrek hi susmuyordu.
-Yregimizi neden dinlemeliyiz? diye sordu,
mola
verdikleri aksam.
-nkyregin neredeyse hazinen de
oradadir.
-Yregimsikintili, alkantili, dedi delikanli.
Dsler
gryor, heyecanlaniyor ve bir l kizina sik. Bana bir
yigin sey soruyor, ' kizini dsndgm zaman, geceler
ve gndzler boyu beni uykusuz birakiyor.
-Ne l! Demek kI yregin canli. Onun
syledikleri-
ni dinlemeye devam et.
Bunuizleyen gn boyunca birok savasiyla
karsi-
lastilar, urukta da baska savasilar grdler. Delikanlinin
yregi korkudan sz etmeyebasladi. Evrenin Ruhu'ndan
duyduguykleri anlatiyordu delikanliya. Hazinelerini
aramayaikan, ama onlari hibir zaman bulamayan
insan-
larin ykleriydi bunlar. Kimi zaman da, hazinesine hi-
bir zamanulasamayacagi ya da lde lebilecegi
dsnce-


13
3


siyle korkutuyordu delikanliyi. Ya da bazen, gnlnn
sultanina rastladigi ve bir yigin altin lira kazanmis oldugu
iin, simdi hosnut oldugunu sylyordu delikanliya.
- Yregimbir hain, dedi delikanli Simyaciya,
atlarini
biraz dinlendirmek iin durduklarinda. Devam etmemi is-
temiyor.
- Nel, diye yanitladi Simyaci. Bu da yreginin
diri
oldugunugsteriyor. Simdiye kadar elde etmeyi basardi-
gin seyleri bir dsle degis-tokus etmekten korkmasi
kadar
dogal ne var.
- yleyse neden yregimi dinlemek zorundayim?
- nkonu susturmayi hibir zaman
basaramazsin.
Hatta onu dinlemiyormusgibi yapsan da o gene
oradadir,
ggsndedir; hayat ve dnya hakkindane dsndgn
sana tekrarlamayi srdrecektir.
- Bir hain olsa da mi?
- Ihanet, senin beklemedigin bir darbedir. Ama
sen
yregini taniyacak olursan, sana baskin yapmayi hibir
za-
man basaramayacaktir. nkonun dslerini ve
arzulari-
ni taniyacaksin ve onlari hesaba katacaksin. Hi kimse
kendi yreginden kaamaz. Bu nedenle en iyisi onun
sy-
lediklerini dinlemek. Bylece, kendisinden beklemedigin
bir darbe indirmeyecektir kesinlikle sana.

Delikanli, lde yol alirlarken, yregini dinlemeyi
srdrd. Onunkurnazliklarini, onun hilelerini grendi
ve sonundaonuoldugu gibi kabul etti. Bunun zerine
korkmayibirakti, geri dnme istegini geride birakti, n-
k bir aksam yregi, ona mutlu oldugunu sylemisti. "Bi-
raz sikyet edecek olursam," diyordu yregi, "bu yalnizca
benim bir insan yregi olmamdandir ve insanlarin yrek-
leri byle olur. Ulasmaya lyik olmadiklarini ya'da ulasa-
mayacaklarini sandiklari iin en byk dslerini
gerekles-
tirmekten korkarlar. Dirilmemek zere sona ermis asklar,
olaganst olabilecek, ama olamayananlar,
kesfedilmesi
gereken, ama sonsuza dek kumlarin altinda kalan
hazine-

134


ler daha aklimiza gelir gelmez bizler, yrekler hemen l-
rz. nkbyle bir durumla karsilasinca lmcl acilar
ekeriz."

- Yregimaci ekmektenkorkuyor, dedi bir
gece
Simyaciya, aysiz gkyzne bakarlarken.
- Yregine,aci korkusunun, acinin kendisinden
de
kt bir ey oldugunusyle. Dslerinin pesinde oldugu
srece hibir yrek kesinlikle aci ekmez. nk arastir-
manin her ni, Tanri ve Sonsuzluk ile karsilasma nidir.
- Herarama ni bir karsilasma nidir, dedi
delikanli
yregine. Hazinemi aradigim sirada her gn piril pirildi,
nk her saatin, onu bulma dsnn bir parasi oldugu-
nu biliyordum. Hazinemiararken, yolumun zerinde y-
lesine seyler kesfettim ki, bir oban iin olanaksiz seylere
girismek cesaretim olmasaydi bunlara rastlamayi
kesinlikle
hayal bile edemezdim..
Bununzerine yregi btn bir gle sonu yatisti.
Ve
geceleyin derin bir uykuya daldi. Delikanli uyaninca, y-
regi ona Evrenin Ruhu'nun islerini anlatmaya basladi. Her
mutlu insanin, iinde Tanri'yi tasiyan insan oldugunu sy-
ledi. Ve tipki daha nce Simyacinin da syledigi gibi mut-
lulugun, ln kk bir kum tanesinde bulunabilecegini
syledi. nkbir kum tanesi Yaratilis'in bir nidir ve
Evren, onu yaratmak iin milyonlarca, milyonlarca yil ug-
rasmistir.
"Yeryzndeher insanin kendisini bekleyen bir
hazi-
nesi vardir," dedi yregi delikanliya. "Biz yrekler, insan-
lar artik bu hazineleri bulmak istemedikleri iin bunlardan
pek endersz ederiz. Onlari kk ocuklara anlatiriz.
Sonra herkesi, kendi yazgisinin yoluna gndermekisini
hayata birakiriz. Ne yazik ki, kendisine izilmis olan yolu
pek az insan izliyor; oysa bu yol Kisisel Menkibe'nIn ve
mutlulugunyoludur. Insanlarin ogu dnyayi korkutucu
bir sey olarak gryorlar ve yalnizca bu nedenden dolayi
da dnyagerekten korkutucu bir sey oluyor. O zaman


13
5


biz yrekler, giderek daha alak sesle konusmaya
basliyo-
ruz, ama asla susmuyoruz. Ve szlerimizin duyulmamasi
iin dilekte bulunuyoruz: Kendilerine izmis oldugumuz
yolu izlemedikleri iin insanlarin aci ekmelerini istemiyo-
ruz."
- Peki yrekler, insanlara dslerinin pesinden
gitmek
zorunda olduklarini neden sylemiyorlar? diye sordu deli-
kanli, Simyaciya.
- nkbu durumdaen ok yrek aci eker. Ve
y-
rekler aci ekmekten hoslanmazlar.
Delikanli o gn yregini dinledi. Ondan, kendisini
as-
la terk etmemesini istedi. Ondan, dslerinden
uzaklasacak
olursa ggsnde sikismasini ve kendisini uyarmasini,
uyari
isareti vermesini istedi. Ve bu isareti ne zaman duyarsa
ona dikkat edecegine yemin etti.
Delikanli o gece bu konularin hepsini Simyaci ile
ko-
nustu. VeSimyaci, delikanlinin yreginin Evrenin Ru-
hu'na ger\ dnms oldugunu anladi.
- Simdine yapmaliyim? diye sordu delikanli.
- Piramitler ynnde yrmeyedevam et, dedi
Sim-
yaci. Ve isaretlere dikkat et. Yregin artik sana hazineyi
gsterebilecek durumda.
- Yoksabenim henz bilmedigim bu mu?
- Hayir. Senin henz bilmedigin sudur, dedi
Simya-
ci:
EvreninRuhu, bir ds gereklestirmeden nce
yol
boyuncagrenilen her seye deger bier. Bize karsi kt
duygular besledigi iin byle davranmamaktadir:
Dsm-
z gereklestirmemizin yanisira, ona dogru ilerlerken
aldi-
gimiz dersleri de Iyice grenmemizi istemektedir. Ama in-
sanlarin ogunlugu iste bu anda vazgeerler. ln
dilinde
biz bu durumusyle tanimlamaktayiz: Vaha'nin palmiye-
leri ufakta grnmsken susuzluktan lmek.
Arastirma her zaman acemi talihj ile baslar. Ve her
za-
man Fatihin Sinavi ile sona erer.
136


Delikanli lkesinde sylenen eski bir ataszn
anim-
sadi: 'En karanlik an, safak skmeden nceki andir.'

13
7


ILKSOMUTTEHLIKEISARETIERTESI
GN
grld. savasi gelip iki yolcuya buralarda ne aradik
larini sorduJar.
-Ben sahinimle avlanmaya geldim, dedi
Simyaci.
-Sizi aramamiz gerek, bakalim silahiniz var
mi? diy
konustu savasilardan biri.
Simyaci atindan agir agir indi. Arkadasi da onun
gib
yapti.
-Neden yadinizda bu kadar para var? diye
sordu, de-
likanlinin para kesesini gren savasi.
-Misir'a gitmek iin," diye yanitladi delikanli.
Simyaciyi arayan savasi siviyla dolu bir kristal
sise vt
tavuk yumurtasindanbiraz daha byk, sari renkli cam
dan bir yumurta buldu.
-Bu ne? diye sordu savasi.
-Felsefe Tasi ile Ebed Hayat Iksiri.
Simyacilarin Bu
yk Yapiti. Bu iksirden ien kimse kesinlikle hasta olma2
ve bu tasin kk bir parasi herhangi br madeni altina
evirir.
savasi kahkahayla gldler, Simyaci da
onlarla
birlikte gld. Yaniti ok eglenceli bulmuslardi. Bunun
zerine, iki yolcuya, esyalariyla birlikte gitmeleri iin faz-
la glk ikarmadilar.
-Deli misiniz siz? diye sordu delikanli-biraz
uzakla-
sinca. Onu neden byle yanitladiniz?
-Sana hayatin ok basit bir yasasini gstermek
iin:
Gzmznnnde bykhazineler oldugu zaman
asla
gremeyizonlari. Peki, neden bilir misin? nk
insanlar
hazineye inanmazlar.e

138


ldeyolculuklarina devam ettiler. Gnler
getike
giderek sessizi esiyordu delikanlinin yregi: Gemis ya
da
gelecegin olaylariyla ilgilenmiyordu artik, o da l
seyret-
mekleve delikanliyla birlikte Evrenin Ruhu'nu imekle
yetiniyordu. Yregi ile delikanli, artik birbirlerine ihanet
edemeyecekiki byk dost oldular.
Yrek,bazen, uzun sessizlik saatleri sonunda
mthis
yorgundsendelikanliyi ferahlatmak, yreklendirmek
amaciyla konusuyordu.Yrek, ilkin onun byknitelik-
lerinden sz etti: Koyunlarindan ayrilmak iin gereken ce-
saretinden, kendi Kisisel Menkibe'sini yasamasindan ve
billriye dkkninda alisirken kanitladigi coskusundan.
Delikanlinin henz fark elmedigi br baska seyden
de
sz etti: Hi farkina varmadan kurtuldugu tehlikelerden.
Birinde, babasinin tabancasini alarak saklamisti. Ama
kuskusuz, kendi kendini yaralayabilirdi. Delikanliya kirin
ortasinda hasta oldugu gn animsatti: Delikanli,
kusmus,
ardindan epeyce uyumustu.Oysa, bu sirada onu
ldrp
koyunlarini almayitasarlayan iki haydut biraz ileride
bekliyorduonu. Amagen obanin gelmedigini grnce,
onunyolunu degistirdigini sanip oradan ayrilmislardi.
-Yrekler her zamaninsanlara yardim ederler
mi?
diye sordu Simyaciya.
-Yalnizca kendi Kisisel Menkibe'lerini
yasayanlara
yardimederler. Amaocuklara, sarhoslara ve ihtiyarlara
da ok yardim ederler.
-Bu yleyse tehlike olmadigi anlamina mi
geliyor?
-Bu yalnizca yreklerin ellerinden geleni
yaptiklari
anlamina geliyor, dye yanitladi Simyaci.
Bir aksamsavasan kabilelerden birinin
ordughindan
getiler. Her yanda silahlarini kullanmaya hazir, grkemli
beyazgiysiler giymis Araplar vardi. Adamlar nargile ii-
yor ve savaslari anlatarak gevezelik ediyorlardi. Iki yolcu-
ya hi kimse dikkat etmedi.
-HIbir tehlike yok, dedi delikanli, biraz
uzaklastik-
lari zaman.


13
9


Simyaci fkelendi.
- Yreginegven, dedi, ama lde bulundugunu
da
unutma. Insanlar savasirken, Evrenin Ruhu da savas
iglik-
larini duyar. Gkyznn altinda olanlarin sonularindan
hi kimse kurtulamaz.
"Her sey bir ve tek seydir,* diye dsnd delikanli.
Vel sanki Simyacinin hakli oldugunu
kanitlamak
istermis gibi, yolcularin arkasinda birden iki adi grnd.
- Dahaileriye gidemezsiniz, dedi biri. Su anda
savas
blgesinde bulunuyorsunuz.
- okuzaga gitmiyorum, dedi Simyaci, atlilarin
gz-
lerinin iine bakarak.
Atlilar bir sre hibir sey sylemediler, sonra
yolcula-
rin yollarina gitmelerine izin verdiler.
Delikanli olanlari hayranlik iinde seyretmisti.
- Adamlarabakisinizla boyun egdirdiniz, dedi.
- Gzlerruhungcngsterirler, diye yanitladi
Simyaci.
'Dogru,* diye dsnd delikanli. Ordughta,
askerle-
rin arasinda bulunan bir adamin, gzlerini Simyaci ile
ken-
disinin zerine dikmis oldugunun farkina varmisti. ok
uzakta oldugu iin yz pek seci imiyordu. Ama bu ada-
min kendilerini gzetledigi de kesindi.
Sonundaufuk boyunca uzanan bir siradagi
asmaya a-
lisirlarken, Simyaci, Piramitlere iki gnlk yol kaldigini
syledi.
- Kisa bir sre sonra ayrilmak zorunda
kalacaksak,
bana simya gretin, dedi delikanli.
- Artik bilinmesi gereken her seyi biliyorsun.
Geriye
sadece Evrenin Ruhu'na nfuz etmekve her birimize ay-
rilmis olan hazineyi kesfetmek kaliyor.
- Benimbilmekistedigim bu degil. Kursunu altina
dnstrmektensz ediyorum ben.
Simyaci, ln sessizligine saygi gsterdi ve
ancak ye-
mek yemekiin durduklarinda konustu.

140


-Evrende her sey evrim geirir. Ve bilenler iin,
en
ok evrimgeirmis madendir altin. Bana niin oldugunu
sorma, bilmiyorum.Yalnizca sunu biliyorum: Gelenegin
grettikleri her zaman dogrudur. Amainsanlar bilgelerin
szlerini dogru olarak yorumlayamadilar. Ve altin evrimin
simgesi olacagina savaslarin isareti oldu.
-Nesneler birok dil konusurlar, dedi delikanli.
De-
venin bozlamasinin nce yalnizca deve bozlamasi
oldugu-
nu grdm,sonra tehlike isaretine dnstgn ve daha
sonra da tekrar bozlama oldugunu grdm.
Amasustu delikanli. Simyaci bunlarin hepsini
biliyor
olmaliydi.
-Gerek simyacilar tanidim, diye konusmaya
basladi
Simyaci. Laboratuvarlarma kapanip altin gibi
evrimlenme-
ye alisiyorlardi; Felsefe Tasi'ni kesfettiler. nk bir sey
evrim geirdiginde, evrede bulunan her seyin evrim
geir-
digini anlamislardi. Baskalari Tas'i rastlantiyla buldular.
Bunlarin yetenekleri vardi, ruhlari teki insanlarin ruhla-
rindan daha uyanikti. Bunlar pek azdir, hesaba katmak
ge-
rekmez.Son olarak kimileri de yalnizca altin ararlar;
bun-
lar sirri hibir zaman bulamadilar. Kursunun, bakirin, de-
mirin de gereklestirilecek kendi Kisisel Menkibe'leri ol-
dugunuunutmuslardir. Baskasinin Kisisel Menkibe'sine
burnunusokan kimse kendi Kisisel Menkibe'sIni kesinlik-
le kesfedemez,
Simyacinin szleri bir beddua gibi yankilandi.
Egilip bir kavki aldi lden.
-Burasi eskiden denizdi, dedi.
-Bunu anlamistim, diye karsilik verdi delikanli.
Simyaci bir kavki alip kulagina dayamasini istedi
on-
dan. Bunuocukkenbirok kez denemisti. Kavkiyi kula-
gina dayayinca deniz sesi duydu.
-Deniz her zamanbu kavkinin iindedir, nk
bu,
onunKisisel Menkibe'sidir. Ve l tekrar dalgalarla
kucak-
lasincaya kadar da onu asla terk etmeyecektir.


14
1


Dahasonra atlarina bindiler ve Misir Piramitleri
y-
nnde yola koyuldular.

Delikanlinin yregi tehlike isareti verdigi sirada
gnes
batmayabaslamisti. evrelerinde yksek kumullar vardi
ve delikanli Simyaciya bakti; ama Simyaci, besbelli hibir
sey fark etmemisti. Bes dakika sonra tam karsilarinda
ka-
raltilari tanyerine dsen iki atli grd. Delikanli daha
agzi-
ni aip Simyaciya bir sey sylemedeniki atli, nce on,
sonra yz atli oldu, en sonunda da btn kumullar atlilar-
la doldu.
Savasilar mavi giyinmislerdi, trbanlarinin
evresin-
de l bir halka vardi. Yzlerinde mavi renkli peeler
vardi ve yalnizca gzleri grnyordu.
Bumesafeden bile gzleri ruh glerini
yansitiyordu.
Ve bu gzler lmden sz ediyorlardi.
142


IKI YOLCUYU,YAKINLARDABULUNAN
BIR
ordugha gtrdler. Bir asker, Simyaci ile arkadasini
Va-
ha'daki adirlara pek benzemeyen bir adira soktu.
adir-
da kurmaylariyla birlikte bir komutan vardi.
-Bunlar casus, dedi adamlardan biri.
-Biz yolcuyuz, dedi Simyaci.
-Sizi gn nce dsman ordughinda
grdk. Ve
muhariplerden biriyle konustunuz.
-Ben lde gezen ve yildizlari taniyan bir
gezginim,
dedi Simyaci. Birlikler ya da kabilelerin harekti hakkinda
hibir bilgim yoktur. Yalnizca arkadasima buraya kadar
kilavuzluk ettim.
-Arkadasin kim? diye sordu reis.
-Bir simyaci, dedi Simyaci. Doganin glerini
bilir.
Vesiz komutana, kendi olaganst glerini gstermek
Is-
temektedir."
-Bir yabanci ne yapiyor yabanci toprakta? diye
sor-
duadamlardan biri.
-Kabilenize takdime olarak para getirdim, diye
ara-
yagirdi Simyaci, delikanlinin agzini amasina firsat
birak-
madan.
Vedelikanlinin kesesini alarak altin liralari reise
ver-
di. Reis hibir sey sylemeden aldi paralan. ok sayida
si-
lah almaya yetecek ykl br paraydi bu.
- Bir simyaci nedir? diye sordu sonunda Arap.
- Dagayi ve dnyayi bilen bir insandir. Cani
istesey-
di yalnizca rzgrin gcn kullanarak ordughi yerle bir
edebilirdi.
Adamlargldler. Savasta grdkleri siddete
aliskin-
dilar ve rzgrin ldrc darbe indiremeyecegmi biliyor-


14
3


lardi. Bununla birlikte hepsi de yreklerinin ggslerinde
sikistigini hissettiler. l insanlariydi bunlar ve byc-
lerden korkarlardi.
- Byle bir sey grmek isterdim, dedi reis.
- Bize gn gerek, dedi Simyaci. Sahip oldugu
g-
cnetkisini gstermek iin kendisi rzgr olacak. Bunu
basaramayacakolursa, kabilenizin onuruna alakgnll
hayatlarimizi sunacagiz.
- Bana ait olan bir seyi bana sunamazsin, diye
bildir-
di sef fkeyle.
->Ama yolculara gnlk sreyi verdi.

Dehsete dsen delikanli, yerinden kimildayacak
du-
rumdadegildi. Simyaci onun adirdan ikmasina yardim
etmek iin kolundan tutmak zorunda kaldi.*
- Onlara korktugunugsterme, dedi ona.
Bunlar y-
rekli insanlar, korkaklari kk grrler.
Delikanli konusmayetenegini yitirmisti. Sesine,
an-
cak bir sre sonra ordughta yrrlerken kavustu. Bir ye-
re kapatilmalarinin yarari yoktu: Araplar yalnizca^atlanni
almislardi. Bylece Evren bir kez dahasayisiz dillerini
aikladi: Simdiye kadar zgr ve sinirsiz bir mekn olan
l, artik asilmasi olanaksiz bir surdu.
- Onlara btnhazinemi verdiniz! dedi delikanli.
mrboyukazandigim her seyi.
- Amalecek olsaydin ne isine yarayacakti
hazinen?
Enazindan 'gnlgne hayatini kurtardi. Paranin l-
mgeciktirdigi yle sik grlmez.
Amadelikanli hikmetszlerini anlamayacak
kadar
korkmustu.Rzgranasil dnsebilecegini bilmiyordu.
Simyaci degildi kendisi.
Simyaci bir savasidan ay istedi; delikanlinin
bilekle-
rine biraz ay dkt. Simyaci anlayamadigi birseyler sy-
lerken, delikanlinin iine bir dinginlik dalgasi yayildi.

144


-Umutsuzlugateslim olma, dedi Simyaci
alabildigi-
ne tuhaf, yumusak bir sesle. Yoksa, yreginle
konusmana
engel olur.
-Amanasil rzgra dnsebilirim bilmiyorum.
-KendI Kisisel Menkibe'sini yasayan kimse
neye ih-
tiyaci varsa hepsini bilir. Bir dsn gereklesmesini bir
tek
sey olanaksiz kilar: Basarisizliga ugrama korkusu.
-Basarisizliga ugramaktan korkmuyorum.
Yalnizca
rzgra nasil dnsebilecegimi bilmiyorum.
-yleyse grenmen gerekecek. Hayatin buna
bagli.
-Amaya basaramayacak olursam?
-Kisisel Menkibe'ni yasamis oldugun iin
leceksin.
Bir Kisisel Menkibe'nin ne oldugundanhabersiz, bunun
ne oldugunuasla grenemeyecek olan milyonlarca
insan
gibi lmekten evladir bu. Ama korkma.Genellikle lm
insam hayata karsi daha dikkatli olmaya zorlar.

Birinci gn geti. Yakinlarda bir yerde byk bir
sa-
vas oldu, ordugha birok yarali getirdiler. *lm hibir
seyi degistirmiyor,* diye dsnd delikanli. len
savasila-
rin yerini baskalari aliyor ve hayat devam ediyordu.
-Daha sonra da lebilirdin, dostum, dedi bir
muha-
rip, silah arkadaslarindan birinin cesedinin yaninda. Baris
zamanindada lebilirdin. Ama eninde sonunda, su ya
da
bu sekilde nasil olsa lecektin.*
Aksamadogru Simyaciyi bulmayagitti delikanli.
Sim-
vaci, sahiniyle birlikte le gidiyordu.
-Rzgra dnsmeyibilmiyorum,diye
tekrarladi
bir kez daha.
-Sana sylemis oldugumseyi hatirla: Dnya,
Tan-
ri'nm yalriizca grnen parasidir. Simya da tinsel yetkin-
ligi maddi alana ynlendirir yalnizca.
-Neyapiyorsunuz?
-Sahinimi besliyorum.
-Rzgra dnsmeyibasaramazsamlecegiz,
dedi
delikanli. O zaman sahini beslemek neye yarar?


145/1
0


- Sen leceksin, diye yanitladi Simyaci. Ben,
rzgra
dnsmeyi biliyorum.

ikinci gn, ordughin yakinlarinda bulunan bir
kaya-
nin tepesine tirmandi delikanli. Nbetiler engel olmadi-
lar; rzgra dnsecek br bycden sz edildigini duy-
muslardi ve ona yaklasmak, istemiyorlardi. stelik
asilmaz
bir sur gibiydi l.
Delikanli ikinci gn, btn gle sonu boyunca le
bakti. Yregini dinledi. Ve l de delikanliyi saran korku-
yu dinledi.
IkIsi de ayni dili konusuyorlardi.

ncgn ycereis, yksek rtbeli subaylarim
ya-
nma agirdi.
- Rzgradnsecek olan su ocuga gidip
bakalim,
dedi Simyaciya.
- Gidelim, diye yanitladi Simyaci.
Delikanli bir gn nce gelmis oldugu yeregtrd
hepsini. Sonra hepsinin oturmasini istedi.
- Biraz vakit alacak, dedi.
- Bizimacelemiz yok, dedi yce reis. Bizler l
in-
sanlariyiz.

Delikanli gzlerini ufka dikip bakmaya basladi.
Uzak-
ta daglar, kumullar, kayaliklar; hayatta kalmanin olanak-
siz oldugu buyrede yasamaktadirenen bitkiler vardi.
Drt bir yani ld: Aylar boyu zerinde yrdg, ama
ancak kkbir blmntanidigi l. Bu kk para-
da, Ingilizlere, kervanlara, kabile savaslarina ve elli bin
hurma agalik ve yz kuyuluk bir Vaha'ya rastlamisti.
- Neistiyorsun bugn benden? diye sordu l.
Birbi-
rimizi dn yeterince seyretmedik mi?
- Bir yrende sevdigim kadin yasiyor. Bu yzden
en-
gin kumlarina baktigim zamanonu seyretmis oluyorum.

146


Onunyanmageri dnmekistiyorum ve rzgra dns-
mekiin senin yardimina gereksinimim var.
- Ask nedir? diye sordu l.
- Ask, sahinin senin kumlarinin stnde utugu
za-
manki seydir. nk sen, onun iin yesermis bir kirsin ve
hibir zaman avsiz dnmedi senden. Senin kayalarim,
ku-
mullarini, daglarini biliyor ve ona karsi cmertsin sen...
- Sahinin gagasi paralarimi kopartir, dedi l.
Avi
yillar boyunca beslerim, sahip oldugum pek az suyla su-
suzlugunugideririm, ona yiyeceklerin yerini gsteririm;
vetbir gn tam avin oksamalarini kumlarimda
hissedece-
gim sirada sahin gkyznden iner.
- Amasen de kesinlikle bu son iin besleyip
by-
trsn avi, diye yanitladi delikanli: Sahini beslemek iin.
Ve sahin de insani besleyecektir. Ve insan da bir gn
senin
kumlarini besleyecektir ve oradan yeni bir av dogacaktir.
Byledir dnyanin dzeni.
- Ask bu mudur?
- Evet, budur. Avi sahine, sahini insana ve
insani ye-
niden le dnstren seydir ask. Kursunu altina
dnst-
ren ve altini da topragin altina gizleyen seydir.
- Sylediklerini anlamiyorum, dedi l.
- yleyse hi olmazsa kumlarinin ortasinda bir
yer-
de bir kadinin beni bekledigini anla. Ve onun bekleyisine
karsilik olarak rzgra dnsmek zorundayim.
l bir sre sessiz kaldi.
- Rzgrin esebilmesi iin kumlarimi sana veriyo-
rum. Amaben tek basima bir sey yapamam. Rzgrin
da
yardimini iste.

Hafif bir esinti esmeye basladi. Kabile,reislfri,
kendi-
lerinin bilmedigi bir dil konusan delikanliya uzaktan baki-
yorlardi.
Simyaci glmsyordu.


14
7


Rzgr, delikanlinin yanina gelip onun yanagini
oksa-
di. Delikanlinin, lle yaptigi konusmayi duymustu, n-
k rzgrlar her zaman her seyi bilirler. Dnyayi dolasip
dururlar, ama ne dogum, ne de lm yerleri vardir.
-Bana yardim et, dedi delikanli. Bir gn
sevgilimin
sesini duydum sende.
-lnve rzgrin diliyle konusmayi kim
gretti
sana?
-Yregim, diye yanitladi delikanli.
Rzgrinbirok adi vardi. Buradaki adi kesisleme
idi
ve Araplar onun karaderili insanlarin yasadigi suyu bol
topraklardan geldigine inaniyorlardi. Delikanlinin geldigi
uzak lkedeki adi gndogusu idi, nk insanlar onun -
ln kumlarini ve MagrIplilerin savas naralarini getirdigine
inaniyorlardi. Belki de baska yerlerde, koyunlarin otladigi
kirlardan uzaklarda, insanlar rzgrin Endls'ten
estigine
inaniyorlardi. Ama rzgr hibir yerden gelmiyor ve hi-
bir yere gitmiyordu ve iste bu yzden de l kadar
gly-
d. Bir gn le aga dikilebilir, dahasi lde koyun
besle-
nebilirdi, ama rzgra egemen olmanin kesinlikle olanagi
yoktu.
-Sen rzgr olamazsin, dedi delikanliya.
Nitelikleri-
miz farkli.
-Dogrudegil. Seninle birlikte dnyayi
dolasirken
simyayi grendim. Rzgrlar, ller, okyanuslar, yildizlar
var bende, tvren'de yaratilmis ne varsa hepsi bende var.
Hepimizi ayni El yapti ve hepimiz ayni Ruha sahibiz. Se-
nin gibi olmak istiyorum, her seye nfuz etmek, denizleri
asmak, hazinemi rtenkumlari kaldirmakve sevgilimin
sesini yanima getirtmek istiyorum.
-Simyaci ile yaptigin konusmayiduydum
geen
gn. Her seyin kendi Kisisel Menkibe'si oldugunu "syl-
yordu. Insanlar rzgra dnlemezler.

148


- Bana bir sre iin rzgr olmayi gret, diye
rica et-
ti delikanli. Insanlar ile rzgrlarin sinirsiz olanaklarini
birlikte konusabilelim.
Rzgr merakliydi ve bu da bilmedigi bir seydi.
Bu
konudasylesmek isterdi, ama bir insani rzgra nasil
d-
nstrebilecegini bilmiyordu. Ama gene de bir yigin sey
biliyordu. ller olusturabiliyor, gemileri batiriyor, or-
manlari yerle bir ediyor ve trl trl mziklerle, tuhaf
grltlerle yankilanan kentlerde dolasiyordu.
Becerisinin
sinirsiz olduguna inaniyordu. Ve iste karsisina bir gen
ikmis, kendisinin baska seyler de yapabilecegini
kanitla-
makistiyordu.
- Buna Askadi verilir, dedi delikanli, rzgrin,
istegi-
ni yerine getirmeyi kabul etmek zere oldugunu grnce.
Sevdigimiz zamanEvren*in bir parasi oluruz.
Sevdigimiz
zamanolanlari anlamaya gereksinimimiz yoktur, nk
o
zamanolanlar bizim iimizde olur ve insanlar rzgra
d-
nsebilirler. Kuskusuz, rzgrlarin onlara yardim etmesi
kosuluyla.
Rzgr okgururluydu. Delikanlinin syledikleri
onukiskirtti. ln kumlarini savurarak alabildigine hizla
esmeyebasladi. Amabtndnyayi dolasmis
olmasina
karsin, insani rzgra dnstrmeyi hl beceremedigini
sonunda kabuletmek zorundakalmisti. Ve Ask'in ne ol-
dugunubilmiyordu.
- Dnyadayaptigim geziler sirasinda birok
insanin
gkyznebakarak asktan sz ettiklerini fark ettim, dedi
rzgr; sinirlari oldugunu kabul etmekzorunda kaldigi
iin fkeliydi. Belki de en iyisi gge sormakti.
- yleyse, bana yardimet, diye rica etti
delikanli.
Krolmadan gnese bakabilmem iin ortaligi tozla sar.
Bununzerine rzgr daha gl esmeye
basladi ve
gkyzkumlakaplandi: Gnesin yerinde altin bir kurs
vardi yalnizca.


14
9


Ordughta,ne olup bittigini anlamak
glesiyordu.
l insanlari, samyeli adi verilen ve denizdeki firtinadw
daha berbat bir sey olan bu rzgri ok iyi taniyorlardi,
ama onlar denizi bilmiyorlardi. Atlar kisniyor ve silahlar
kumlarin altinda kalmaya basliyordu.
Kayalikta, subaylardan biri yce reise dnp
konustu:
- Bu kadarla yetinmek belki de daha iyi.
Delikanliyi simdiden grmekteglk
ekiyorlardi.
Yzleri mav peeyle tamamenrtlydve gzlerinde
yalnizca korku ifdesi vardi.
- Bu ise son verelim, diye steledi bir subay.
- Allah'in byklgn grmekistiyorum, dedi
reis,
sesinde saygi vardi. Insanin, rzgra dnsmesini
grmek
istiyorum.
Amabu iki korkagin adlarini kafasina yazdi.
Rzgr
kesilir kesilmez komutanlik grevlerinden alacakti onlari.
nkl insanlari korku nedir bilmezlerdi.

- Rzgr, banasenin Ask'i tanidigini syledi,
dedi
delikanli gnese. Ask'i biliyorsan, Evrenin Ruhu'nu da bi-
liyorsundur, nk o da Ask'tan yapilmistir.
- Bulundugumyerden, diye yanitladi gnes,
Evrenin
Ruhu'nugrebiliyorum. Benim ruhumlailetisim halinde-
dir ve ikimiz, birlikte, bitkileri bytp glge arayan ko-
yunlari yrtrz. Bulundugum yerden (ve dnyadan ok
uzaktayim), sevmeyi grendim. Dnyayabiraz daha
yak-
lasacak olsam, zerinde bulunan her seyin yok olacagim
ve Evrenin Ruhu'nunyok olacagini biliyorum. Bu neden-
le karsilikli bakismakla yetiniyoruz ve birbirimizi seviyo-
ruz: Ben ona hayat ve isi veriyorum, o da bana yasama
ne-
deni veriyor.
- Ask'in ne oldugunu J>iliyrsn, diye tekrarladi
deli-
kanli.
- Ve EvreninRuhu'nu taniyorum, nk
Evren'deki
sonsuz yolculugumuzdauzun uzun konustukonunla.
En
byksorununun, simdiye kadar yalnizca madenlerin ve

150


bitkilerin, her seyin bir ve tek sey oldugunu anlamis olma-
lari oldugunu syledi. Ve bununla birlikte demirin bakira
benzer olmasi, bakirin altina benzemesi gerekli degil.
Her
sey bu biricik seyin iinde kendi gerek grevini yerine
ge-
tirmektedir ve her seyi yazan El, besinci gn durmus ol-
saydi her sey bir Baris Uyumu olarak kalacakti.1
- Amaaltinci gn vardi.
- Sen bir bilginsin, nk her seyi belli bir
uzaklik-
tan gryorsun, dedi delikanli. m Ask*i tanimiyorsun.
Altinci gn olmasaydiinsan yaratilmayacakti; bakir hep
bakir olarak ve kursun hep kursunolarak kalacakti. Her-
kesin kendi Kisisel Menkibe'si kendine, ok dogru,ama
buKisisel Menkibe bir gn gereklesecek. yleyse daha
iyi bir seye.dnsmek ve EvreninRuhugerekten bir ve
tek sey oluncaya kadar yeni bir Kisisel Menkibe'ye sahip
olmakgerekmektedir.
Gnes dsnceyedaldi ve daha ok parlamaya
basla-
di. Bu grsmeyi degerlendiren rzgr da gnesin
delikan-
liyi kr etmemesi iin daha gl esmeye basladi.
- Bununiin simya var, dedi delikanli. Her
insanin
kendi hazinesini arayip bulmasi ve daha sonra, daha
nce-
ki hayatinda oldugundan daha yetkin olmayi istemesi
iin.
Kursun,dnyaninartik kursuna gereksinimi
kaimayinca-
ya kadar grevini yerine getirecek; o zaman altina dns-
mesi gerekecek.
- Simyacilar budnsmgereklestirmeyi
basari-
yorlar. Oldugumuzdandaha yetkin bir varlik olmaya a-
listigimiz zaman, evremizdeki her seyin daha Iyi
oldugu-
nu gsteriyorlar bize.
- Peki, benim Ask'i tanimadigimi niin
sylyorsun?
diye sordu gnes.
- nkAsk, ne l gibi devinimsiz
durmaktan, ne
rzgr gibi dnyayi dolasmaktan, ne de senin gibi her
seyi
1 Tevrat'in Tekvin blmne (Bap I ve Bap 2) gnderme
yapiliyor. Tevrat'a gre Tann
(Allah, Rab) insani altinci gn yaratti: "Ve Allah dedi:
Suretimizde, benzeyisimize gre
iman yapalim; ve denizin baliklarina, ve gklerin
kirlarina, ve "g.rlara, ve btn yer-
yzne, ve yerde srnen her jeye hkim oltun." (ev,)'


15
1


uzaktan grmekten ibarettir. Ask, Evrenin Ruhu'nu degis-
tiren ve gelistiren gtr, tik kez .onun iine girdigim za-
man, onunkusursuz oldugunusandim. Amadaha
sonra
onun, yaratilmis olan her seyin yansimasi oldugunu, onun
da savaslari ve tutkulari oldugunu grdm. Evrenin Ru-
hu'nu bizler besliyoruz ve zerinde yasadigimiz dnya, bi-
zim daha iyi ya da daha kt olmamiza gre, daha iyi ya
da daha kt olacaktir. Ask'in gc iste burada ise karisir,
nksevdigimiz zaman, oldugumuzdandaha iyi olmak
isteriz her zaman.
-Peki ne istiyorsun benden? diye sordu gnes.
-Benim rzgra dnsmemeyardim et, diye
yanitla-
di delikanli.
-Evren, benim yaratiklarin en bilgini oldugumu
bi-
lir, dedi gnes. Ama seni rzgra nasil dnstrecegimi
bilmiyorum.
-yleyse kime basvurmaliyim?
Gnesbir sre sustu. Rzgr dinliyor ve bilgisinin
si-
nirsiz oldugunu btn dnyayayayiyordu. Bununla bir-
likte, Evrenin Dili'ni konusan delikanlinin elinden kurtu-
lamiyordu gnes.
-Her seyi yazan El ile konus, dedi.

Rzgr bir mutluluk igligi atti ve her
'zamankinden
daha gt esmeye basladi. Kumlarin zerine dikilmis a-
dirlar az sonra yikildilar ve hayvanlar iplerinden, bukagila-
rindan kurtuldular. Kayanin zerinde insanlar, rzgrda
srklenmemekiin birbirlerine sarildilar.
Bununzerine delikanli, her seyi yazmis olan El'e
dog-
ru dnd. Ve daha agzini aip tek szck sylemeden,
Ev-<
renin sessizlestigini ve hep byle sessiz kalacagini
hissetti.
Bir sevgi coskusu fiskirdi yreginden ve aglamaya
bas-
ladi. Simdiye kadar hi yapmadigi bir duaydi bu, nk
szcksz bir yakariydi ve hibir sey istemiyordu. Koyun-
larina bir otlak buldugu iin skretmiyordu; daha fazla
kristal satmak iin yakarmiyordu; rastladigi kadinin dn-

152


Sunubeklemesini dilemiyordu. Olusan sessizlikte ln,
rzgrin ve gnesin de El'in yazmis oldugu isaretleri ara-
diklarim, kendi yollarini izlemek ve zmrtparasinin
zerine kazinmisolan seyi anlamak istediklerini anladi.
Bu isaretlerin Yeryz'nde ve Uzay'da dagilmis olduklari-
ni, grnste hibir varlik nedenleri ve anlamlan bulun-
madigini; ne llerin, ne rzgrlarin, ne gneslerin ve ne
de insanlarin niin yaratilmis olduklarini bilmediklerini
biliyordu. Ama El'in btn bunlar iin bir nedeni vardi ve
yalnizca o bu mucizeleri gereklestirebilir, okyanuslari
-
le ve insanlari rzgra dnstrebilirdi. nk bir yce
iradenin, Evren'i, dnyanin yaratilisinin altinci gnnn
BykYapit'a dnstgnoktayagtrmsoldugunu
yalnizca bu El anliyordu.
Vedelikanli Evrenin Ruhu'na daldi ve Evrenin
Ru-
hu'nun, Tanri'nin Ruhu'nunparasi oldugunu grd ve
Tanri'nin Ruhu'nun, kendi ruhu oldugunu grd.

Samyeli o gn daha nce hi esmemis oldugu gibi
esti.
Kusaklar boyuAraplar, rzgra dnsen ve ln en b-
yk muharipreislerinin savundugu bir ordughi az kalsin
yerle bir eden delikanlinin efsanesini anlattilar.

Samyeli esmezolunca, hepsi delikanlinin
bulundugu
yere gzlerini evirdiler. Delikanli bulundugu yerde degil-
di; ordughin teki ucunda nbet tutan, tepeden tirnaga
kumla kapli bir nbetinin yaninda duruyordu.
Adamlarbyclktenmthis korkmuslardi.
Bunun-
la birlikte iki kisi glmsyordu: Birincisi Simyaci Idi,
nkgerek tilmizini bulmustu; ikincisi ise yce reisti,
nk bu tilmiz, Tanri'nin Yceligini anlamisti.
Ertesi gn reis, Simyaci ve delikanli ile vedalasti
ve
gitmek istedikleri yere kadar kendilerine eslik edecek bir
muhafiz takimi verdi yanlarina.

15
3


BTNBIRGNYOLALDILAR.
AKSAMA
dogrubir Kipti manastirina vardilar. Simyaci, muhafiz ta-
kimini geri yolladi ve atindan indi.
- Bundansonra sen tek basina gideceksin, dedi.
Pira-
mitlere saatlik yol kaldi.
- Skran,dedi delikanli. Bana EvreninDili'ni
gret-
tiniz.
- oktandirbilmekteoldugunseyi sana
hatirlatmak-
tan baska bir sey yapmadim.
Simyacimanastirin kapisini aldi. Siyahlar
giyinmis
bir kesis kapiyi ati. Simyaci ile kesis aralarinda Kip tice
konustularbir sre, sonra Simyaci, delikanliyi Ieri aldi.
- Mutfagibir sre kullanmamaizin vermesini
iste-
dim, dedi.
Birlikte manastirin mutfagina gittiler. Simyaci ates
yak-
ti, kesis biraz kursun getirdi; Simyaci kursunubir demir
kapta eritti. Kursun iyice sivilasinca, su tuhaf, sari cam
yu-
murtasini antasindan ikardi. Bir sa kalinliginda bir
kat-
mankazidi ve bunu balmumunasardiktan sonra
iinde kur-
sun eriyigi bulunan kaba atti. Karisim kan rengini aldi.
Sim-
yaci bununzerine kabi atesten alarak sogumaya
birakti. Bu
arada, kesisle kabileler savasi hakkinda konusmaya
basladi.
- Busavas devam eder, dedi kesis.
Kesis kizgindi. Savasinsona ermesinibekleyen
ker-
vanlar, uzun zamandirAl-Jizah'a2 akili kalmislardi.
- Ama,Allah'in dedigi olur, dedi kesis.
Ktpt ya da Ktpti: Eski Misir halki; monofizit Kipti
kilisesine bagli M itirli hiristiyan;
Misir'111 Araplar taraf.udati fethindim (641) sonra birok
Kipti mslman oldugu iin
bu devim yalnizca hinit.yan]ar iin kullanilmaya
bas.tai.di. (ev)
2 (Gtzeh, Gmzttt, Gtzsi): Kahiir'yr sekiz kilometre
uzaklikta, nemli piramitin (Ke-
ops, Kefren, Mikennos) ve Sfenks'in bulundugu yer.
GfinOmOzde, Kahire ile birletmis,
milyonluk bir yerlej.in. yen. (ev.)

154


- Amin, diye yanitladi Simyaci.
Preparat soguyunca, kesis vedelikanli
hayranlikla
baktilar: Maden, demir kabin i eperlerinde katilasmisti,
amaartik kursun degildi. Altin olmustu.
- Ben de bir gn bunu yapmayi grenebilecek
miyim
acaba? diye sordu delikanli.
- Bu benimKisisel Menkibe'm, seninki degil,
diye
yanitladi Simyaci; ama bununmmknoldugunu
sana
gstermek istiyordum.
Manastirin kapisma geri dndler. Simyaci orada
kur-
su drt paraya bld.
- Bu sizin, dedi paralardan birini kesise
vererek.
Seyyahlara karsi gsterdiginiz cmertlik iin.
- Benim cmertligimin ok tesine giden bir
skran
ifadesi, dedi kesis.
- Byle konusmayiniz. Hayatsylediklerinizi
duya-
bilir ve gelecek sefere daha azim verebilir.
Sonra delikanlinin yanina geldi Simyaci.
- Bu da senin. Muhariplerin reisinin elinde kalan
alti-
ninin karsiligi olarak.
Delikanli, Simyaci'nm verdigi itinin kendi
altinindan
daha fazla oldugunu syleyecekti ki onun, biraz nce
kesi-
se sylediklerini animsadi ve hibir sey sylemedi.
- Bu da benim, dedi Simyaci. l geerek geri
dn-
mekzorundayimve kabileler arasindaki savas hl
devam
ediyor.
Simyaci drdnc parayi da kesise verdi.
- Bu para da bu ocuk iin. Ihtiyaci olacak
olursa.
- Amaben hazinemi arayacagim, dedi
delikanli. Sim-
dI ok yaklastim.
- Eminimki bulacaksin, dedi Simyaci.
- Peki bu ikinci parayi neden veriyorsunuz?
- nk,yolculugunsirasinda kazandigin
paralari
iki kez yitirdin: Birini hirsiz, tekini muhariplerin reisi al-
di. Ben, lkesinin ataszlerine inwan yasli ve bosinanli
bir Arap'im: 'Bir kere olan bir daha asla tekrarlamaz. Am-


15
5


mave lkin iki kere olan mutlaka nc defa da olacak-
tir.'
Atlarina bindiler.

- Dsler hakkinda sana bir hikye anlatmak
istiyor-
dum,dedi Simyaci.
Delikanli atini yaklastirdi.
- Eski Roma'da, Imparator Tiberius zamaninda
ok
iyi yrekli bir adam yasiyormus, adamin iki oglu varmis:
Ogullarindanbiri askere alinmis ve Imparatorlugun en
uzakeyaletlerinden birine gnderilmis. teki ogul bir sa-
irmis ve yazdigi gzel siirlerle Roma'yi bylyrms.
Baba bir gece bir ds grms.Bir melek grnp
ogullarindan birinin szlerinin nlenecegini ve btn dn-
yadagelecek kusaklar tarafindan tekrarlanacagini syle-
mis. Hayat kendisine karsi cmert davrandigi ve btn
ba-
balarin iini gururla dolduracak bazi seyler kendisine
zahir
oldugu iin yasli adam sevin g :yaslari iinde uyanmis.
Kisa bir sre sonra bir arabanin tekerleri altinda
kalip
ezilmekzere olan bir ocugu kurtarirken lmsyasli
adam. Bir mr boyuonurlu ve drst davranmis oldugu
iin de dogruca cennete gitmis ve orada da dsne giren
melege rastlamis.
"Iyi bir insandin,' demis ona melek. 'Sevgi iinde
yasa-
din ve onurlu bir sekilde ldn. Bugn herhangi bir dilegi-
ni yerine getirebilirim.'
"Hayat d>ana karsi iyi davrandi,* diye yanitlamis
yasli adam. "Dsmegirdigin zaman, btnabalarimin
aklanmis oldugunu anladim. nkoglumunsiirleri
gele-
cekyzyillarda insanlarin belleginde kalacaklar. Kendim
iin herhangi bir dilegim yok; ama ocukken baktigi, deli-
kanliyken egittigi evladinin nlenmesinden her baba
gurur
duyar. Uzakgelecekte, oglumun szlerini duymak ister-
dim.'
Melek, ihtiyarin omzuna dokunmusveikisi
birlikte
bir uzak gelecege gitmisler. Karsilarina usuz bucaksiz
bir

156


meydanikmis ve bu meydandainsanlar garip bir dil ko-
nusuyorlarmis.
Yasli adam sevinten aghyormus.
"Oglumunsiirlerinin gzel ve lmsz oldugunu
bili-
yordum/demismelege. 'Bu insanlarin oglumun siirlerin-
den hangisini okuduklarini syler misiniz bana?'
Melek, bununzerine adama kibar bir sekilde
yaklas-
mis ve birlikte, o byk alandaki siralardan birine otur-
muslar.
"Sair oglunun siirleri, Roma'da halk tarafindan ok
se-
viliyordu,' demis melek. "Herkes bu siirleri sevip haz ali-
yordu. AmaTiberius dneminden sonra unutuldu bu siir-
ler. Bu insanlarin tekrarladigi szler teki oglunun, aske-
rin szleri.*
Ihtiyar, Melege sasirarak bakmis.
"Oglunaskerlik hizmeti iin uzak bir eyalete gitmis
ve orada yzbasi olmustu. O da iyi ve drst bir insandi.
Bir aksamhizmetkrlarindan biri hastalandi ve lmn
esigine geldi. Oglun bu sirada, hastalari iyilestiren bir ha-
hamdansz edildigini duymus ve gnlerce onu aramis.
l-
keyi dolasirken, aradigi kisinin Tanri'mn oglu oldugunu
grenmis.Onuntarafindan iyilestirilmis baska insanlara
rastlamis ve onun dsncelerini grenmis ve bir Romali
yzbasi olarak onun dinini kabul etmis. Sonunda bir sa-
bah Haham'myanma varmis.
"Onahizmetkrlarindan birinin hastalandigini
anlat-
mis. Ve Hahamonunla birlikte evine gitmeye hazir oldu-
gunubildirmis. Ama yzbasi bir inan sahibi oldugu iin,
evrede bulunan insanlar ayaga kalkarken, Hahamin gz-
lerinin iine bakinca, gerekten de Tanri'nin Oglu'nun
huzurundabulundugunuanlamis.
*Buszler senin oglunun szleri,' demis Melek
yasli
adama.Osirada Hahama syledigi ve bir daha
unutulma-,
yan szler: Ya Rab, benim degerim yok ki damin altina
gire-


sin; fakat ancak bir sz syle, hizmetim iyI olur.y

Simyaci atini srd.
-Kim ve ne olursa olsun, dedi, yeryznde her
in-
san, her zaman, dnya tarihinde basrol oynar. Ve dogal
olarak o bilmez bunu.
Delikanli glmsedi. Hayatin, bir oban iin bu
kadar
nemli olabilecegini hi dsnmemisti.
-Elveda, dedi Simyaci.
-Elveda, diye yanitladi delikanli.
158


YREGININSYLEDIKLERINIDIKKATLE
dinlemeye alisarak, iki buuk saat lde yol aldi.
Hazine-
sinin gizli oldugu yeri ona yregi syleyecekti.
"Hazinen neredeyse yregin de orada olcik,"
demisti
Simyaci.
Amayregi baska seyler anlatip duruyordu. Iki
kez
grdg bir dsn izinden gitmek iin koyunlarindan ay-
rilan bir obanin yksngururla anlatiyordu. Kisisel
Menkibe'den, ayni seyi yapmis, uzak topraklan ya da ka-
dinlari aramaya ikmis, aginin insanlariyla, onlarin d-
snceleri ve nyargilariyla arpismis insanlardan sz
edi-
yordu. Yol boyunca, bulgulardan, kitaplardan, byk kar-
gasalardan sz etti.
Bir kumulatirmanmayahazirlanirken iste tam o
an-
da, yregi kulagina fisildadi: "Aglayacagin yere iyi dikkat
et; nk ben oradayim ve hazinen de oradadir."
Kumuluagir agir tirmanmaya basladi. Yildizlarla
dolu
gkyz yeniden dolunayla aydinlanmisti: Simyaci ile bir-
likte tam bir ay lde yolculuk yapmislardi. Ayisigi, ku-
mulu da aydinlatiyordu,* yarattigi glge oyunu, le
dalgali
bir deniz grnmveriyor ve delikanliya, atinin dizgin-
lerini birakip Simyaciya, onun bekledigi isareti verdigi g-
n animsatiyordu. Ayisigi, ln sessizligini sariyor ve
ha-
zinelerini arayan insanlarin yolunu aydinlatiyordu.
Birka dakika sonra kumulun tepesine ulasinca
yregi
hopladi. Dolunayve ln beyazliginin aydinlattigi Pira-
mitler btn grkemiyle karsisinda ykseliyorlardi.
Dizstdsp agladi. Kisisel Menkibe'sine
inanmis
oldugu, bir gn bir krala, daha sonra da bir tccara, bir
In-
giliz'e, bir Simyaciya rastladigi iin Tanri'ya skrediyor-


15
9


du. Ve hepsinden nemlisi, Ask'in, bir erkegi Kisisel Men-
kibe'sinden asla uzaklastiramadigini kendisine anlatan
bir
l kadinina rastlamis oldugu iin Tanri'ya skrediyordu.
Piramitlerin gemis yzyillari, asagida,
ayakularmda
duraninsani yukaridan seyrediyorlardi. Isteseydi, simdi
Vaha'ya geri dnp Fatima ile evlenebilir ve basit bir ko-
yun obani olarak yasardi. nk Evrenin Dili'ni bilmesi-
ne ve kursunu altina evirmeyi bilmesine karsin, lde
ya-
siyordu Simyaci. Bilim ve sanatini kimseye kanitlamak
zo-
runda degildi. Kisisel Menkibe'sine dogru yol alirken, bil-
mesi gereken her seyi grenmis ve yasamayi hayal ettigi
her seyi yasamisti.
Amaiste hazinesine ulasmisti ve bir girisim,
ancak
amacina ulastiginda sona erebilirdi. Kumulun tepesinde
ag-
lamisti. Yere bakti, gzyaslarinin dstg yerde bir bok-
bcegi dolasiyordu. lde yasadigi sre iinde
bokbcek-
lerinin, Misir'da Tanri'nin simgesi sayildiklarini grenmis-
ti.
Buda bir isaretti. Bunun zerine Billriye
Tccarini
animsayarak kumlarikazmayakoyuldu:Bir mr boyu
taslari st ste yigsa da hi kimse bahesine piramit
dikme-
yi basaramazdi.

Belirtilen yeri btn gece kazdi, ama hibir sey
bula-
madi. Piramitlerin tepesinden onu seyrediyordu yzyillar.
Amao vazgemiyordu.Kaziyordu, kazdigi kumlan
uku-
ra geri yollayan rzgra karsi savasarak durmadan
kaziyor-
du. Kollanyorulmustu, ellerinde yaralar ailmisti, ama
yregine inanci sryordu. Ve yregi onagzyaslarinin
dstg yeri kazmasini sylemisti.
Birka tasi yerinden skmeye alisirken, birden
ayak
sesleri duydu. Birka adam gelmisti. Ayisigi arkadan vur-
dugu iin ne yzlerini, ne de gzlerini grebiliyordu.
-Ne yapiyorsun orada? diye sordu gelenlerden
biri.
Delikanli yanitlamadi. Amakorkmustu.Simdi
top-
raktan bir hazine ikarmasi gerekiyordu, bu nedenden
do-
lay, korkmustu.

160


-Biz savas mui reci I eriyiz, dedi bir baskasi.
Oraya ne
sakladigini bilmemiz gerekiyor Para gerekli bize.
-Bir sey gizlemiyorum, diye yanitladi delikanli.
Amaadamlardanbiri kolundan tutup ukurdan
ikar-
di onuBir baskasi zerini aramaya koyuldu. Ve
sonunda
reb irideki ait!n parami buUular.
-Altini var, dedi saldirganlardan biri,
Ayisigi, zerini arayan adamin yzn aydinlatti
ve
bu gzlerde lm grd delikanli.
-Topraga b$ka altin saklamis olmali, dedi bir
baska-
si.
Bununzerine topragi kazmayazorladilar onu.
So-
nu olarak hibir sey bulamadigi iin dvmeye basladilar
delikanliyi. Gnesin ilk isiklari belirinceye kadar uzun
uzun dvdler onu. Giysileri lime lime olmustu, lmn
yaklastigini hissediyordu.
"Oleceksen, para r"e ise yarar? Paranin insani
lm-
den kurtardigi pek az grlmstr," Byle demisti Simya-
ci,
Veyedigi yumruklarla sismis, yarali agziyla, Misir
Pi-
ramitlerinin yakinlarina gmlms hazineyi iki kez d-
snde grdgn anlatti saldirganlara.
Reisleri oldugu izlenimi uyandiran adam uzun
sre
djnd. Sonra adamlarindan biriyle konustu.
-Adami birakabiliriz. Baska bir seyi yok. Bu
altini
da almis olmali.
Delikanli yzst kuma kapaklandi. Haydutlarin
re-
isi arkadaslarina bakiyordu. Ama delikanlinin gzleri Pra-
miterin bulundugu yne bakiyordu.
-Haydi gidelim, dedi haydutlarin reisi
arkadaslarina.
Sonra delikanliya dnp:
-lmeyeceksin,dedi. Yasayacaksin ve
inhanin bu
kadar budala olmayahakki olmadigini da greneceksin.
Simdi senin bulundugun yerde, bundan iki yil kadar nce,
st ste ayni ds grdm. DsmdeIspanya'ya
gitmem"
obanlarin koyuniariyla birlikte iinde uyuduklari, ayin

Simyaci6/31


esyalarinin konuldugu, yerde bymsbir firavuninciri
bulunanyikik bir ky kilisesi aramam gerektigini gr-
yordum;ve bu firavunincirinin dibini kazarsam gizli bir
hazine bulacakmisim. Amasadece ayni ds iki kez
gr-
dgmiin l geecek kadar budala degilim ben.
Sonra yryp gitti.
Delikanli glkle dogruldu ve bir kez daha
Piramit-
lere bakti. Piramitler ona glmsediler ve o da yregi ne-
seyle dolu glmsedi onlara.
Hazinesini bulmustu.


Sondeyis


DELIKANLININADISANTIAGOIDI.
AKSAM
olmakzereyken, terk edilmis kk kiliseye geldi. Ayin
esyalarinin konuldugu yerde bymsbir firavuninciri
vardi hl ve yari yikik atisindan hl yildizlar grlebili-
yordu. Birinde buraya koyunlariyla birlikte gelmis ve ds
grmesiJn disinda sakin bir gece geirmis oldugunu
anim-
sadi.
Simdi yaninda srsi yoktu. Amaelinde bir krek
vardi.
Uzunsre gkyznebakti. Sonra heybesinden
bir
sarap sisesi ikardi ve sarap iti. lde yildizlara bakip,
Simyaci ile sarap itigi gn animsadi. Getigi btn
yolla-
ri ve Tanri'nm kendisine hazinenin bulundugu yeri gster-
mek iin setigi tuhaf yntemi dsnd. st ste grdg
dslere inanmasaydi, ingeneye, krala, hirsiza rastama-
saydi... "Dogrusu uzun bir liste; ama yol boyunca isaretler
vardi ve yanilmam olanaksizdi/ diye dsnd.
Farkina varmadanuykuyadaldi. Uyandiginda
gnes
oktan ykselmisti. Hemen firavunincirinin dibini kazma-
ya basladi. 'Yasli byc/ dedi kendi kendine, *her seyi
bal gibi biliyordun. Bu kiliseye geri dnebilmem iin biraz
altin bile biraktin.' Paavralar iinde geri dndgm g-
rnce katila katila gld kesis. 'Sanki bunlardan
esirgeye-
mez miydin beni?'
Rzgrin kendisini yanitladigini duydu: "Hayir.
Sana
bunusyleseydim, Piramitleri grmeyecektin. Piramitler
;ok gzel, yle degil mi sence?"
Simyacinin sesiydi bu. Glmsedi ve kazmaya
koyul-
lu. Yarim saat sonra sert bir seye arpti krek. Bir saat
onra nnde eski Ispanyol altin parasiyla dolu bir
sandik


16
5


vardi. Ayrica degerli taslar, kirmizi ve beyaz tylerle
ssl
altin maskeler, pirlanta islemeli degerli taslardan yapilmis
putlar vardi. lkenin uzun sredir artik animsamadigi ve
fatihin/ocuklarina ve torunlarina anlatmayi unuttugu br
fethin kalintilari.
HeybesindenUrimile Tummim'iikardi. Taslari
an-
cak bir kez kullanmisti, bir sabah, bir arsida. Hayatinda
ve yolu zerinde bir yigin isaretler vardi.
Urimile Tummim'ialtin sandigina koydu. Bir
daha
hi rastlamadigi yasli krali animsattiklari iin bu iki tas da
hazinesinln parasiydilar.
'Gerekten kendi kisisel Menkibe'sini yasayan
kimseye
karsi hayat cmerttir,' diye dusundu.
Vebununzerine Tarifa'ya gitmesi ve butun
bunla-
rin onda birini ingene kadina vermesi gerektigini anim-
sadi. 'ingeneler nasil da kurnaz oluyorlar!* dedi kendi
kendine. 'Belki de ok yolculuk ettikleri iin.'
Derkenrzgr esmeye basladi. Gndogusuydu
esen,
Afrika'dan gelen rzgr. Ne ln kokusunu,ne de Mag-
riplilerin istila tehditini getirmisti.
Bununyerine ok iyi tanidigi bir kokuyu ve
usulca
gelip dudaklarina konan birpcgnmiriltisini getiri-
yordu.
Glmsedi.Ilk kez byle bir sey yapiyordu gen
kiz.
-GeliyorumFatima, dedi. Geliyorum.
166

You might also like