1-ERM 2- ERMN BAHES 3-SZLER 4-NSANOLU SA HALL CBRAN GEZGN The Wanderer His Parables and His Sayings The Wanderer His Parables and His Sayings Alfred A. Knopf, Inc. New York 1932 Birinci Bask: E Yaynlar 1991 kinci Bask: Anahtar Kitaplar 1995 HALL CBRAN GEZGN eviren: SBEL ZBUDUN EVRENN NOTU Cibran'n bu kitabnn ngilizce bal, "The Wanderer, His Sa- yings and His Parables" . "Parable" szcn Trke'ye, hele TDK Trkesi'ne evirmek bir hayli zor. Yine eski ve ounluka unutulmu bir terimi, "mesel" i yelemek durumunda kaldm. Ancak sanrm bu terim de ksa bir aklama gerektiriyor. "Mesel" Habe (mesel, messale), Arami (mala) ve brani (masal) kkenlerinden Arapa'ya aktarlma, dilimize de Arapa'dan gemi bir terimdir. Mecaz ve tebih yoluyla yaplan ve genellikte pratik ya da ahlaki bir ders vermeye yneten kyaslamalar ifade eder. zellikle hayvan ve insan arasnda yaplan tebihler, "meseller" fas- lnda nemli bir yer tutmaktadr. Ancak, mesel, bundan ibaret deil- dir, kukusuz. Cansz nesneler, dsel yaratklar, tanrlar ya da insan- lar arasndaki ilikileri de ska konu alrlar. Gerek Arap, gerekse Trk yaznnda mesel'in en yaygn kullanl- , "darb- meseller" yani ataszleri eklindedir. Darb- meseller ge- nellikle bilinen ya da unutulmu eski, alegorik bir yk velveya masa- la(Daha doru bir deyile "mesel"e) gnderme yapan, zl szlerdir. Mesellerin biimleniinde iki esas akm gzlenmekledir: Grek ve Dou. Hangisinin nce olutuu tartmal, ancak karlkl etkileim iinde gelitikleri, kesindir. Ne ki, aralarnda, az ileride deinece- im iinde yeerdikleri toplumsal formasyonlarn zgnln yans- tan farkllklar vardr. Grek izgisi "Fable" eklinde geliirken, Dou'daki geliimin "Parable"a daha yaknlk gsterdii sylenebi- lir. Grek kaynaklarnda Ilesiodos'un ler ve Gnler'inde ve daha 7 sonralar Archilochus ve Solon'un yaptlarndaki izler, Aseop'da kla- sik eklini alr ve La Fontaine fable'lerine dein uzanr. Dou'da ise meseller Hint ve Sanskrit kaynaklarna dek iner. lk Jataka'lar (Buddha'nn doumlar evriminde, daha nceki hayvan bedenlerindeki deneyimlerine ilikin ykler) Dou mesellerinin pro- totipi saylabilir. Orijinali kayp olan ve Bidpai (Beydeba) adl bir Hint bilgesine atfedilen Sanskrit dilindeki Panchatantra (Be Kitap) ise, yine yitik bir Pehlevi yorumu kanalyla Abdullah ibn Mukaffa ta- rafndan, Kelile ve Dimne adyla Arap diline aktarlmtr. Bu yapt, bilge bir vezirin, hkmdara alegorik ykler araclyla adil ve bil- gece ynelimin ilkelerini va'zetmesi eklinde zetlenebilir; ve ierdii, Dou despotizmine denk den eletirellik dozuyla, Dou edebiyatn- da kalc bir yaygnlk kazanmtr. Cibran'n slubu kanmca ikinci eilime, yani Dou yaznndaki "mesel" tarzna daha yakn dmektedir. Yeri gelmiken, her ikisi de "mesel" olarak evrilebilecek "fable" ile "parable" arasndaki ayrm burada vurgulamak istiyo- rum. "Fable" genellikle dsel bir durumu betimler ve daha dnyevi bir bilgelie va'zederken, "Parable" doal, olabilecek durumlara ia- ret eder ve st bir dzeye, elik deerlere ynelir. Bu, kanmca hayvanlarn hayvan gibi davrand, kendilerine zg zelliklerini yitirmedii ve daha gndelik, daha dnyevi dersler ieren bal "fable" leri ile, hayvanlarn (ya da dier kurgularn) ger- ekle insanlar betimlemede bir biim olarak kullanld, bilgelie, adalete, ksacas, kendini ynetilmeye yazgl gren bir halkn, hkm- darna nasl ynetilmek islediini anlatna ilikin Dou "parable" lar arasndaki farkll da aklamaktadr. SBEL ZBUDUN Mays, 1990 8 GEZGN Yol kavanda rastladm ona; yalnzca bir pelerini ve bir asas olan bir adamd , yz aclarn tlyle rtl. Bir- birimizi selamladk, dedi m, "Evi me gel ve konuum ol . " Ve geldi. Karm ve ocukl ar m bizi eikte karladlar. Onl ara glmsedi; geliini ok sevmilerdi. Ve hep birlikte sofraya oturduk; ve bu adamdan ok honuttuk; nk bir suskunluk ve bir gizem gizliydi onda. Ve yemekten sonra atein etrafnda toplandk, ve gezi- lerini sordum ona. O gece ve ertesi gn bize bir ok yk anlatt; ama imdi aktaracaklarm, o kendisi sevecen olann gnlerinin acsndan domutur; ve bu ykler, yolunun tozundan ve sabrndan devirilmistir. Ve gn sonra bizi terkettiinde, konuun gittiine deil, iimizden birinin hl bahede beklemekte ol up, ieri girmediini duyum sadk. 11 GYSLER Birgn Gzellik ve irkinlik bir deniz kysnda kar- latlar. Ve dediler, "Haydi, denize girelim." Ve giysilerini kartp sularda yzdler. Ve bir sre sonra, irkinlik kyya dnp Gzelliin giysilerine b- rnd ve yol una gitti. Ve Gzel l ik de deni zden kt; ve kendi giysilerini bu- lamad; ama plak olmak utandryordu onu; aresiz ir- kinliin giysilerine brnd. Ve yol una devam etti Gzel - lik. O gn bugndr erkekler ve kadnlar onlar birbirine kartrr. Ancak ilerinden Gzelliin yzn nceden grm kimileri vardr ki, giysilerine bakmakszn tanrlar onu. Ve yine irkinliin yzn bilen kimileri vardr ki, giysi onu gzlerinden gizleyemez. 12 KARTAL VE TARLAKUU Bir tarlakuu ile bir kartal yksek bir tepenin kayalk- larnda karlatlar. Tarlakuu dedi, "yi gnler ol sun, Efendim." Ve kartal onu bir sre szdkten sonra isteksiz, seslendi. "yi gnler." Ve tarlakuu dedi , "Umar m keyfiniz yerindedir, Efen- di m. " "Evet," dedi kartal, "Keyfimiz yerindedir. Ama bil- mez misin ki biz kularn kralyz ve biz sz syl emeden senin konumaya hakkn yoktur?" Tarlakuu dedi, "Ben ayn aileden ol duumuzu san- yorum. " Kartal onu kmseyen baklarla bakt ve dedi, "Se- ninle benim ayn aileden ol duumuzu kim syledi ki ?" Ve tarlakuu dedi, "Ama size unu hatrlataym; ben de sizin kadar yksee uabilirim ve arklarmla bu dn- yann dier yaratklarna mutluluk veririm. Oysa siz kim- seye ne keyif ne de mutl ul uk verirsiniz." Ve kartal fkelendi, ve dedi, "Keyif ve mut l ul ukmu! Seni gidi kk ukal a yaratk! Seni gagam n bir darbesiyle mahvedebil irim. Boyun ancak ayam kadar." Ve tarlakuu uarak kartaln srtna kondu ve tylerini yol maya balad. Kartal kk kutan kurtulmak iin hzla ykseldi, tedirgin. Ama ol mad. Sonunda kk yaratk srtnda, yksek tepenin zerindeki kayaya kondu; hi bir zaman bu kadar fkel enmemiti; kr talihine lanetler ya- dryordu durmaks z n. O srada, kk bir kapl umbaa kageldi ve bu g- rnty grnce gl meye koyuldu. yl e ok gld ki, ne- redeyse srt st devrilecekti. 13 Ve kartal kapl umbaaya bakt ve dedi, "Sen ey ar, yerlebir, srngen yaratk; neye gl yorsun?" Ve kapl umbaa dedi, "Gryorum ki ata dnmsn ve kck bir ku seni sryor; ama kk srcn sen- den daha iyi." Ve kartal dedi, "Sen kendi iine bak. Bu kardeim tar- lakuuyla benim aramda, bir aile meselesidir yalnzca." 14 AK ARKISI Ozann biri bir zamanl ar bir ak arks yazd; gzel bir arkyd bu. Ve onu oaltt ve erkek ve kadn dost ve tanlarna, bu arada, dalarn ard nda yaayan, bir kez karlat bir kad na da gnderdi. Bir-iki gn iinde gen kadndan bir mektupl a bir ulak kageldi. Mektupta diyordu ki, "Gnderdi i n ak arks beni ok duygul and rd . Hemen gel, annemi ve babam gr; evlilik iin gerekli dzenl emel eri yapalm." Ve ozan mektubu yantlad ve ona dedi, "Dost um, bu yalnzca bir ozann yreinden kma, her erkein her ka- d na syledii bir ak arksdr." Ve kadn onu yantlad, dedi, "kiyzl yalanc seni ! Bugnden mezara dek, senin yznden tm ozanl ardan nefret edecei m. " 15 GZYALARI VE KAHKAHA Sularn ykseldii srada Nil kysnda bir srtlan ile bir timsah karlatlar; durup selamladlar birbirlerini. Srtlan konutu ve dedi, "Gnleriniz nasl geiyor, Efendim?" Ve timsah cevaplad ve dedi "Kt geiyor. Gn olu- yor aclarm ve hznm iinde alyorum, ve yaratklar diyorlar ki, ' Bunl ar yalnzca timsah gzyalar.' Ve bu beni her szn tesinde yaralyor." Ve srtlan dedi, "Acnz ve hznnzden sz ediyor- sunuz; ama bir an iin beni dnn. Dnyann gzellii- ne, harikalarna, mucizelerine bakyorum ve salt bir se- vinle, gnn gld gibi glyorum. Ve ormann insanlar diyorlar, "Bu yalnzca bir srtlan gl." 16 PANAYIRDA Panayra kyden bir kz geldi, sevimli mi sevimli. Y- znde bir leylak ve bir gl. Sa gn batm gibiydi, du- dakl ar nda gl mseyen, afak. Gen adaml ar bu gzelim yabancy grr grmez evresinde pervane oldular. Birisi dansa kaldryor, dieri kestii bir pasta dilimini ikram edi yordu. Ve her biri yanandan bir kez olsun pebi l mek iin yanp tutuuyordu. Nihayet, panay r deil mi ydi ? Ama kzcaz arm ve rkm, ve delikanllar hakk nda kt dncelere kaplmt. Onl ar reddetti, hatta ilerinden birikisini tokatlad dahi . Ve onlardan kat. O akam evine dnerken yreinden unlar geiyor- du, "Kr eytan. Bu adaml ar ne kadar kaba, ne kadar kt yetitirilmi. nsanda tahamml brakmyorlar." zleyen bir yl iinde o sevimli mi sevimli kz akln panayrlardan ve oradaki delikanllardan alamad. Ve vakti geldiinde,yeniden yznde leylak ve gl, sanda gnba- tm, dudakl ar nda afak, panayra kageldi. Ama bu kez gen adamlar, grr grmez ondan yz evirdiler. Ve gnboyu yalnz ve ki msesi z kald. Akama doru eve dnerken yrei kan alyordu, "Kr eytan. Bu adaml ar ne kadar kaba, ne kadar kt ye- titirilmi. nsanda tahamml brakmyorlar." Gezgin 17/2 K PRENSES Shawaki s kentinde bir prens yaard, herkesin sevdii. Tarlalardaki hayvanlar bile selamlard onu. Ama kars prensesin onu sevmedii, herkesin dilinde- ydi; hatta nefret ediyordu ondan. Gnl erden birgn, komu kentlerden birinin prensesi Shawakis prensesinin ziyaretine geldi. Oturup konuurlar- ken sz kocalardan ald. Ve Shawaki s prensesi tutkuyla dedi, "Bunca yllk ev- lilikten sonra kocanz prensle olan mutl ul uunuza imreni- yorum. Ben kocamdan nefret ediyorum. Bir tek bana ait deil; gerekten ok mutsuz bir kadnm ben." Ve konuk prenses ona bakt ve dedi, "Dostum hakikat u ki, siz kocanz seviyorsunuz. Evet ona hl bitmez t- kenmez bir tutkuyla balsnz; ve bir kadn iin bu, haya- tn ta kendisidir; tpk Bahar' n bahe iin ol duu gibi. Ama vah bana ve kocama ki, birbirimize suskun bir sabr- la tahamml ediyoruz. Ve siz ve dierleri bunu mutluluk addedi yorsunuz. " 18 MEK AYDINLII Frtnal bir gnde bir Hristiyan piskopos, katedrali- mde otururken Hristiyan olmayan bir kadn gelip nnde durdu ve dedi, "Ben Hristiyan deilim. Benim iin Ce- hennem ateinden kurtulmann yolu var m ?" "Ve piskopos kad na bakt ve cevaplayarak dedi , "Hayr, kurtulu yalnzca kutsal su ve ruhla vaftiz ol anl ar iindir." Ve daha szn bitirmemiti ki gkyznden bir yl- drm katedralin stne dt ve yap bir an iinde a' evl er iinde kald. Ve kentten insanlar yetierek kadn kurtardlar; ama piskopos alevler iinde yok oldu. 19 MNZEV VE HAYVANLAR Bir zamanl ar, yeil tepelerin zerinde bir mnzevi ya- ard. Ruhu temiz, yrei apakt. Ve karadaki tm hayvan- lar ve havadaki tm kular ifter ifter ona gelirler, o da onlarla konuurdu. Onu zevkle dinlerler, yanna sokulur- lar, ve oradan ayrlmazlard, ta ki gece ol up da o onlar kutsayarak rzgar ve ormanl ara emanet edi nceye dek. Bir akam, sevgiden szederken, bir leopar ban kal- drd ve mnzevi ye dedi, "Bize sevgiden szediyorsunuz. Syleyin Efendim , sizin einiz nerede?" Ve mnzevi dedi, "Benim eim yok." Ve hayvanl ar ve kular arasnda bir aknlk vaveyla- sdr ki koptu, ve aralarnda konumaya baladlar, "Ken- disi bu konuda bir ey bilmezken bize nasl sevgiden ve anl amadan szedebilir ki ?" Ve sessizce ve kmsemeyl e yanndan ayrlp gittiler. O gece. mnzevi deine yzkoyun uzand ve g- sn yumrukl ayarak ac ac alad. 20 ERM VE OCUK Bir zamanlar, gnlerden bir gn. Ermi Sharia bahe- lerden birinde dolarken bir ocua rastlad. ocuk ona doru koarak dedi, "yi gnler olsun, Efendim," ve ermi dedi, "yi gnler olsun, Efendim." Ve bir an sonra, "Gr- yorum ki yalnzsn." Ve ocuk glerek dedi, "Dad m ancak yitirebildim. u allarn arasnda ol duumu sanyor; ama gryorsu- nuz ki buraday m. " Ardndan ermiin yzne bakt ve vine konutu, "Sizde yalnzsnz. Siz dadnza ne yapt- n z?" Ermi yantlad ve dedi, "Ah, bu farkl bir konu. Do- rusu ben onu pek sk yitiremem. Ama bu baheye girdi- i mde o da beni allarn ardnda ar yordu. " ocuk ellerini rpp bard, "Demek siz de benim gibi kaybol dunuz! Kaybol mak ne gzel deil mi ?" Ardn- dan sordu, "Siz ki msi ni z?" Ve adam yantlad, "Bana Ermi Sharia derler. Peki syle bana, sen ki msi n?" "Ben yalnzca kendi mi m," dedi ocuk, "Ve dad m beni aryor ve nerede ol duumu bilmiyor." Ve ermi ge bakarak dedi, "Ben de bir sreliine dad mdan katm, ama beni bulacak." Ve ocuk dedi, "Benimkinin de beni bulacana emi- ni m. " O srada bir kadn sesi ocuun adn ard. "Bak n" dedi ocuk, "Size beni bulacan syl emitim." Ayn anda bir baka ses duyul du, "Neredesin, ey Sha- ri a?" 21 Ve ermi dedi, "Grdn m ocuum, beni de buldu lar." Ve Sharia yzn yukarya evirerek yantlad, "Bu raday m. " 22 23 NC Bir istiridye komu istiridyeye dedi , "imde byk bir sanc var. Ar ve yuvarlak; ve bana ok strap veriyor." Ve br istiridye tepeden bakar bir honutlukla yant- lad, "Ge ve deni zl ere krler ol sun ki benim i i mde hi bir sanc yok. i mde ve d mda herey iyi ve t amam. " O srada oradan gemekte olan bir yenge iki istirid- yeni n konumasn duydu ve iinde ve dnda herey iyi ve tamam olan istiridyeye dedi, "Evet, iyi ve tamamsn; ama komunun tad sanc gerekte son derece gze' bir inci." 25 BEDEN VE RUH Bir adam ve bir kadn Bahar' a alan bir pencerenin nnde oturuyorlard. Birbirlerine iyice sokulmulard. Ve icadn dedi, "Seni seviyorum. Yakklsn, zenginsin ve her zaman bakmlsn." Ve adam dedi, "Seni seviyorum. Gzel bir dnce, elde tutulamayacak denli uzak bir ey, dmdeki bir ar- ksn.' ' Ama kadn fkeyle ondan yz evirdi ve dedi, Ltfen imdi buray terkediniz, Efendim. Ben bir dnce ya da dlerinizde gerekleecek bir ey deilim. Ben bir kad- nm. Beni bir kadn, domam ocuklarn anas olarak ar- zulamanz isterdim:" Ve ayrldlar. Ve adam yreinden geiriyordu, "te bir d daha sise dnyor. " Ve kadn diyordu, "Ya beni sise ve de dntren bir adama ne demel i ?" 26 KRAL Sadk Krall' nn halk krallarna kar ayaklanarak onun sarayn kuatmt. Ve o, bir el i nde tac, bir elinde asas, saraynn merdivenl erinden ar ar indi. Grnt- sndeki grkem, kalabal susturmutu; ve nlerinde du- rarak dedi, "Artk tebam ol mayan dostlarm; ite tacm, ite asam, Onlar sizlere brakyorum. Ben de sizlerden biri olacam. Ben yalnzca bir i nsan m ve bir insan ola- rak, kaderimize deni n daha iyi ol mas iin sizlerle birlik- te abalayacam. Bir krala gerek yok. O halde birlikte tar- lalara ve balara gidelim ve elbirliiyle alalm. Ancak tarlalardan ya da balardan hangisine gideceimi bana siz sylemelisiniz. imdi kral hepinizsiniz." Ve halk, aakald, ve azlarndan tek bir szck k- mad ; nk honutsuzluklarnn kayna olarak grdkle- ri kral, imdi tacn ve asasn onlara brakyor ve ilerin- den biri oluyordu. Sonra herbiri kendi yol una gitti ve kral bir adaml a bir- likte tarlaya doru yrd. Ama Sadk Kralla kralsz daha iyi bir duruma gel- medi , ve honutsuzluk sisi btn lkenin zerine km- t. Halk pazar yerlerinde ynetil mek istediini, kendilerini ynetecek bir krala gereksindiini barp aryordu. Ve yallar ve genler, bir azdan haykryorlard adeta, "Kralmz i sti yoruz! " diye. Ve kral aradlar ve tarlada alrken buldular ve onu tahtna gtrdler ve tacn ve asasn geri verdiler. Ve de- diler, "imdi bizi gle ve adaletle ynet. " Ve o dedi , "Sizi gerekten gl e ynetecei m; ve g- kyz ve yeryz tanrlar bana yard mc olsunlar ki sizle- 27 ri ayn zamanda adaletle ynetebil eyim. " Ve erkeklerle kadnlar huzuruna karak kendilerine kt davranan, serflik ettikleri bir barondan ikayet ettiler. Ve kral baronu derhal artarak dedi, "Bir adamn hayat, Tanr ' n n terazisinde dierininkine denktir. Ve tarlalarn- da ve balarnda alanlarn yaamlarn tartmay bilme- diin iin srlyorsun: ve bu krall sonsuza dek terke- deceksin." Ertesi gn bir baka grup krala gelerek tepelerin te- sinde oturan bir kontesin zul mnden ve onlar nasl sefale- te srklediinden yakndlar. Kontes derhal saraya geti- rildi, kral onu da srgne mahkum ederken dedi, "Tarlalarmz srenler, balarmza bakanlar, onlarn ha- zrlad ekmei yiyen ve skt zmden yap l ma arab ien bizlerden daha soyludur. Ve sen bunu bilemediin iindir ki bu topraklar terkedeceksin ve bu krallktan uzaklaacaksn." Ardndan erkekler ve kadnlar gelerek piskoposun kendilerine ta tattn ve katedral iin talar krdrd- n, ama karlnda hibir ey vermediini; kendi mide- leri alktan bomboken piskoposun kasasnn altn ve gm dolu olduunu bildiklerini anlattlar. Ve kral piskoposu ard ve piskopos geldiinde kral ona konutu ve dedi, "Gsnde tadn ha, hayata hayat katmak anlamna gelir. Ama sen hayattan hayat ek- silttin ve hi bir ey vermedin. Bu yzdendir ki bu krall terkedecek ve bir daha geri dnmeyeceksi n. " Ve tam bir ay boyunca gn be gn erkeklerle kadnlar kendilerine yklenen angaryalar anl atmaya krala geldiler. Ve tam bir ay boyunca gn be gn zalimin biri lkeden srld. 28 Ve sadk halk aknla uramt ve yrekleri en- lenmiti. Ve gnlerden bir gn yallar ve genl er geldiler, kra- ln yaad kulenin etrafn alarak ona seslendiler. Ve o, bir elinde asas, br elinde tac, merdi venl erden aaya indi. Ve onlarla konuarak dedi, "i mdi beni ne yapacaks- nz? Bakn uhdeme teslim ettiinizi sizlere geri veriyo- rum. " Ama onlar bartlar, "Hayr, hayr, sen bizim adil kralmzsn. lkeyi engereklerden temizledin; kurtlan et- kisiz braktn; ve biz kranlarmz sunmak iin geldik sana. Ta grkemiyle senin, asa zaferiyle senin olsun." Ve kral dedi, "Ben deil, ben deil. Siz kendiniz kral- snz. Beni gsz ve kt ynetici saydnzda, siz ken- di ni z gsz ve kt ynetil iyordunuz gerekte. imdi lke refah iinde, nk bu sizin elinizde. Ben hepinizin aklndaki bir dnceyim yalnzca, ve sizin eylemlerinizin d nda var deilim. Ynetici diye kimse yok; yalnzca y- netilen, kendini ynetmek zere var. Ve kral tac ve asasyla kulesine dnd. Ve yallarn ve genlerin herbiri kendi yoluna gitti, honut. Ve her biri, o gnden sonra kendini bir elinde ta, brnde asa, bir kral olarak grd. 29 KUM STNE Bir adam, dierine dedi, "uzun zaman nce, sular yk- seldiinde asamn ucuyla kumun stne bir satr yazm- tm; insanlar hl durup onu okurlar ve hibir eyin onu si l memesi ne zen gsterirler." Ve br adam dedi, "Bi r zamanlar ben de kum stne bir satr yazmtm, ama sular alalmt ve engi n denizin dalgalar onu sildi, geti. Ama syle bana, ne yazmtn sen?" Ve ilk adam yantlad ve dedi, "unu yazd m: ' Ben, varol an m. ' Ya sen ne yazm t n?" Ve di er adam dedi, "unu yazdm: ' Ben, bu ulu o k - yanusun bir damlasym yal n zca. ' " 30 ARMAAN Bir zamanlar, Becharre kentinde, zarif bir prens yaar- d , tm tebasnn sevdii ve sayd. Ama bu prense kar fke dolu, dilini durmaks z n ona svmek iin kullanan ok yoksul bir adam vard. Prens bunu bilir ve sabrederdi. Ama sonunda hatrna geldi ve bir k gecesi, adam n kapsn prensin hizmetkrlarndan biri ald, elinde bir uval un, bir paket sabun ve bir eker kam ile. Adam bir sevintir ald, armaanlarn prensin bir sus pay olduunu sanmt nk. Ve marur piskopasa gidip prensin yaptn anlatt ve dedi, "Gryor musun ki prens benim hatrma ne kadar gereksiniyor?" Ama piskopos dedi, "Ah, ne denli akll bir prens bu ve sen ne denli az anlyorsun? O simgelerle anlatyor. Un bo mi den iin, sabun kirli tenin ve eker ac dilini tatlan- d rmak iin." O gn bugndr adam kendinden utanr oldu. Prense olan nefreti her zamanki nden bykt; prensin syl emek istediklerini kendisine aklayan piskopostan daha da fazla nefret ediyordu. Ama ondan sonra hep suskun kald. 31 BARI VE SAVA kpek, bir yandan gneleniyor, bir yandan da sy- leiyorlard. Birinci kpek, dler iinde, dedi, "Kpekliin bu gnl erinde yayor olmak gerekten harika. Denizin altn- da, yeryznde hatta gkyznde ne denli rahatlkla yol alabildiimizi bir dnsenize. Ve kpeklerin rahat iin gerekletirilen bulular bir an iin aklnzdan geirin; gzlerimiz, kulaklarmz, burunlarmz iin olanlar da..." Ve ikinci kpek konutu ve dedi, "Artk sanatlara daha dknz. Aya doru atalarmzn yapabildiinden ok daha uyumlu uluyoruz. Ve suda yans mam za bakt- mzda, hatlarmzn dn ol duundan ok daha prltl ol- duunu gryoruz. " Ve nc kpek konutu ve dedi, "ama beni en ok ilgilendiren ve hayran brakan, kpeklikler arasndaki huzur dolu anlay havas." O anda baktlar ve eyvah, kpek yakalaycsnn yak- lamakta ol duunu grdler. kpek yerlerinden frlayp yoldan aaya doru bir kou kopard; ve koarlarken nc kpek dedi, "Koun Tanr akna. Uygarlk peimizde." 32 RAKKASE Gnl erden bir gn, Birkasha prensinin sarayna alg- claryla birlikte bir rakkase geldi. Saraya kabul edildi ve lavta, flt ve kanun nameleri arasnda, prensin huzurunda raksetmeye koyuldu. Alevlerin raksn oynad nce, ve kllarn, mzrakl a- rn raksn, ardndan yldzlarn ve uzayn raksn. Ve rz- gara tutul mu ieklerin raksn. Bundan sonra prensin taht nnde durarak bedeniyle eildi. Ve prens biraz yaklamasn istedi ve ona d e d i , "Gzel kadn, zerafet ve letafetin kz, sanatn nereden ge- liyor? Ve nasl ol uyorda bu uyumlarnn ve uyaklarnn tm unsurlarna hkmedebi l i yorsun?" Ve rakkase bir kez daha prensin nnde eildi ve ya- ntlad, "Gl ve zarif Efendi, sorularnzn yantn bil- mi yorum. Bildiim odur ki Filozofun ruhu kafasnda, oza- nnki yreinde yaar; arkcnn ruhu grtlanda gezinir; ama rakkasenin ruhu tm bedenindedir." Gezgin 33/3 K KORUYUCU MELEK Bir akam vakti iki melek kentin kapsnda karlat- lar ve selamlap konumaya koyuldular. Meleklerden biri sordu,"Bugnl erde ne yapyorsun; sana ne grev veri l di ?" Ve dieri yantlad, "Aa vadide yaayan dkn aalk bir adam n koruyucusu ol ma grevi verildi bana. Seni temin ederi m, ok zorlu bir grev bu, ve ayn l de ok hassas bir grev bu, ok al mam gerektiriyor. Meleklerin ilki dedi, "Bu kolay bir grev. ok gnah- kar tandm, ounun koruculuunu yapt m, ama imdiler- de tel erde bir kul bede yaayan bir kutlu kiinin koruyu- cul uunu yap yorum. Ve seni temin ederi m, bu son derece g ve ayn l de de hassas bir grev." br melek dedi , "Bu yalnzca bir iddia. Bir kutlu ki- inin koruyucul uu nasl ol ur da bir gnahkar n koruyucu- l uundan daha zor ol ur?" Ve meleklerden ilki yantlad, "Bana idiac demek ne kabalk! Ben yal n zca doruyu syl edi m. Bence i ddi ac ol an sensi n! " Ve iki mel ek nce az dala, ardndan da kanat ve yumrukl ar yl a birbirlerine girdiler. Kavgalar devam ederken bamel ek yetiti. Ve onlar birbirinden ayrp dedi , "Ni ye kavga edi yorsunuz? Ol an biten nedir? Koruyucu meleklerin kent kapsnda kavgaya tutumalarnn ne denl i yakksz bir davran ol duunu bi l mi yor musunuz? Syleyin bana, nedir anlamazl- n z?" Ve her iki mel ek de bir azdan sze balad; her ikisi 37 de kendi grevinin daha zor ve daha takdire deer olduu- nu ne sryordu. Bamel ek ban sallad ve derin bir dnceye dald. Ard ndan dedi, "Dostlarm, hanginizin daha fazla eref ve karlk hakettiini imdi syl eyemem. Ama bana yetki verildii iin, madem ikiniz de brnn grevinin daha kolay ol duunu iddia ediyorsunuz, huzur ve daha iyi koruyucul uk salayabilmek iin her birinize dierinin g- revini veri yorum. imdi gidin ve yeni iinizde mutlu ol un. " Buyruu alan melekler yollarna devam ettiler. Ama her biri geriye, bamelee daha byk bir fkeyle bakyor- du. Ve her biri yreinden unu geiriyordu, "Ah bu ba- melekler. Hayat her geen gn biz meleklerlere daha g klmak iin ellerinden geleni yapyorlar." Ama bamelek bulunduu yerde durdu ve bir kez daha dncel ere dald. Ve yreinden geirdi, "Koruyucu me- leklerimize dikkat etmeli, onlar da kollamalyz." 38 HEYKEL Bir zamanlar, tepelerin ardnda, eski bir ustann elin- den km bir heykeli olan bir adam yaard. Heykel ka- psnn eiinde yzkoyun devrilmi durur, adam ona dikkat dahi etmezdi . Gnl erden bir gn evine kentten bir adam geldi; bilgili bir adamd bu ve heykeli grr grmez sahibine onu satp satamayacan sordu. Heykel sahibi gld ve dedi, "Ama ltfen, bu kaba saba pis ta kim al mak isteyebilir ki?" Kentli adam dedi , "Sana buna karlk bu gm ake- yi verebilirim." br adam arm ve sevinmiti. Heykel bir filin srtnda kente tand. Ve aradan bir- ok ay getikten sonra tepelerin ard nda yaayan adam n kente gelmesi gerekti ve sokaklarda dolarken bir dkka- nn rtne toplanm bir kalabalk grd. Bir rtkan ba- ryordu, "Koun, koun,dnyann en gzel,en grkemli heykelini grn. Bu olaanst usta iini grmek iin iki gm ake demek, yeter." Bunun zerine tepelerin ardnda yaayan adam iki gm ake deyerek dkkana girdi ve kendisinin bir gm akeye satm olduu heykeli grd. 39 TRAMPA Bir keresinde, yoksul bir Ozanla zengin bir Aptal bir kavakta karlatlar ve sze koyuldular. Ve tm syledik- leri, mutsuzl ukl ar na dairdi. O srada Yol Melei kageldi ve ellerini iki adam n omuzl ar na koydu. Ve birden bir mucize ol du: ki adam n varlklar deimiti. Ve ayrldlar. Ama gariptir ki, Ozan baktnda elinde dklen kumdan baka bir ey bulamad ve Aptal gzleri- ni kapad nda yreinde kprdayan bulutlardan baka bir ey duyumsamad . 40 SEVG VE NEFRET Bir kadn bir erkee dedi, "Seni seviyorum." Ve adam dedi , "Sevgine layk ol mak, yreimdedir. " Ve kadn dedi , "Sen beni sevmi yor musun?" Ve adam ona bakt yalnzca, ve hibir ey sylemedi. Ardndan kadn bard, "Senden nefret edi yorum. " Ve adam dedi, "O zaman nefretine layk ol mak da yre- imdedir." 41 DLER Bir adam bir d grd ve uyandnda yorumcuya gi- derek dn kendisi iin yoruml amasn istedi. Ve yorumcu adama dedi, "Bana uyanklnda grd- n dlerle gel ki anlamlarn sana syleyebileyim. Ama uykunun dleri ne benim bilgeliime aittir ne de senin i mgel emi ne. " 42 DEL Bir deliler evinin bahesindeydi, solgun yzl, gzel- ler gzeli, yreklere hayranlk veren delikanlya rastlad- m. Ve oturduu sraya, yan ba na ilitim ve dedi m, "Neden buradasn?" Ve bana aknlkla bakt ve dedi, "Yersiz bir soru bu, ama yine de cevapl ayaca m. Babam beni kendi kopyas yapmak istiyordu, amcam da. Annem bende grkemli ba- basn grmek istiyordu. Ablam uzak denizlerin yolcusu kocasnn benim iin izlenecek en iyi rnek olduu kan- sndayd. Aabeyim iyi bir atlet ol mamda srarlyd, tpk kendisi gibi. "Ve retmenlerim de, felsefe doktoru, ve musiki s- tad ve mantk; herbiri benim aynadaki kendi yansmala- r ol mam konusunda kararlyd. Buraya bu nedenl e geldim. Buray daha salkl bulu- yorum. Hi deilse kendim ol abil iyorum." Ardndan birden bana dnd ve dedi, "Ama syle bana, sen de eitim ve iyi nasihatler sonucu mu geldin bu- raya?" Ve yantladm, "Hayr, bir ziyaretiyim ben." Ve dedi, "Ah, sen de duvarn tesindeki deliler evinde yaayanl ardan birisin, yleyse." 43 KURBAALAR Bir yaz gn bir kurbaa eine dedi, "Korkarm o evde yaayan insanlar gece trklerimizden rahatsz olu- yorlar." Ve ei yantlad ve dedi , "Ya onl ar gnboyu konuma- laryla suskunl uumuzu rahatsz etmiyorlar m ?" Kurbaa dedi, "Gecel eyin bazen ok fazla ark syle- diimizi unutmayalm." Ve ei yantlad, "Onlarn da gndzleri ok fazla ko- nuup bartklarn unutmayal m. " Kurbaa dedi, "O nalet vaveylasyla tm mahalleyi ayaa kaldran koca kurbaaya ne demel i ?" Ve ei yantla- d, "Ya bu kylara gelip havay grltl ve uyumsuz ses- lerle dol duran politikac, rahip ve bilim adam na ne deme- li?" Ardndan kurbaa dedi, "Pekala, biz bu insanlardan daha iyi olalm. Geceleyin susalm ve ay uyumumuzu, yl- dzlar uyaklarmz arsa da trklerimizi yreklerimiz- de gizleyelim. En azndan bir-iki, hatta gece iin sus- kun dural m. " Ve ei dedi, "pekala anlatk. Cmert yreinin ne ge- tireceini birlikte greceiz." O geceler kurbaalar suskundular; ve ertesi gece de, ve nc gece de sustular. Ve anlatmas gariptir; gl kysndaki evde yaayan konukan kadn nc gnn sabah kahvaltya indi ve kocasna bard, "u gece gzl eri me uyku girmedi. Kurbaalarn grlts kulamdayken ne gzel uyuyor- dum. Ama herhalde bir ey ol du. gecedir sesleri km- 44 yor; ve ben uykusuzluktan neredeyse ldracam." Kurbaa bunu duydu, eine dnp bir gz krpt,"Ve bizde kendi suskunl uumuzdan neredeyse ldracaktk; deil mi ?" Ve ei yantlad, "Evet gecenin tm sessizlii srt- m zdayd . Ve imdi grebil iyorum ki, kendi boluklarn grltyle dol durmas gerekenlerin rahat iin trklerimi- zi kesmeni n hi gerei yokmu, " Ve o gece ay uyumlarn ve yldzlar uyaklarn bou- na bekl emedi : 45 YASALAR VE YASA YAPICILIK al ar nce bir kral yaard ve bilge bir krald o. Ve tebas iin yasalar yapmak istiyordu. Bin farkl airetten bin bilge adam bakentine arp yasa yapmalarn istedi. Ve hepsi olup bitti. Ama bir parmen zerine yazl bin yasa kraln nne getirilip de onlar okuduu zaman, yrei kan ala- d; nk krallnda bin eit su ol duunu bilmiyordu. Ardndan katibini ard ve dudakl ar nda bir glm- seyi, yasalar kendi yazdrd. Ve bu yasalar yalnzca yedi taneydi. Ve bin bilge onu fke iinde terkedip, yazdklar bin yasayla her biri kendi airetine dnd. Ve her airet bilge adamlarnn yasasn izledi. Bu nedenledir ki gnmzde dahi bin yasa vardr. Bu, byk bir lke, ama bin yasay i neyen kadn ve erkeklerle dolu bin hapishanesi vardr. Bu, gerektende byk bir lke, ama halk bin yasa yapcsnn ve hi r tek bilge kraln torunl and r 46 DN, BUGN VE YARIN Dost uma dedi m, "O adam n kol una nasl yaslandn gryor musun? Daha dn benim kol uma byle yaslan- yordu. " Ve dostum dedi, "Ve yarn, beni mki ne yaslanacak." Dedi m, "Bak, nasl yanna sokuluyor. Daha dn benim yanma sokulurdu." Ve yantlad, "Yarn, benim yan ma sokulacak." Dedim, "Gryor musun; onun kadehinden arap ii- yor. Oysa daha dn, benimkinden iiyordu. " Ve o dedi, "Yarn da benim kadehi mden. " Ve dedim, "Bak, ona nasl sevgiyle ve teslim ol mu gzlerle bakyor. Dn bana yle bak yordu. " Ve dostum dedi, "Yarn bakt ben ol acam. " Dedim, "imdi onun kulaklarna ak arklarn mrl- dandn duymuyor musun? Daha dn, tam da bu arkla- r benim kulama m r l dan yordu. " Ve dostum dedi, "Ve yarn benim kulama mrlda- nacak. " Dedi m, "Bak, bak sarlyor ona. Daha dn bana sarl- yordu. " Ve dostum dedi, "Yarn bana sarlacak." Ve dedi m, "Ne kadar tuhaf bir kad n. " Ama yantlad, "Tpk hayat gibi, btn insanlarn uh- desi nde; ve tpk l m gibi, tm insanlar fethediyor; ve tpk sonsuzluk gibi, tm insanlar sarp sarmalyor." 47 Gezgin 49/ 4 FLOZOF VE AYAKKABI ONARICISI Ayakkab onarcsnn dkkan na ayakkablar yp- ranm bir filozof geldi. Ve filozof onarcya dedi, "Ltfen ayakkablarm onar." Ve onarc dedi, "i mdi bir bakasnn ayakkablarn otlatyorum, ve srada seninkilere gelinceye dek baka a- yakkablar var. Ama ayakkablarn buraya brak ve bu gnlk u ifti giy; yarn gelip kendilerinkini alabilirsin." O zaman filozof kzd ve dedi, "Ben bana ait olmayan bir ayakkaby gi yemem. " Ve onarc dedi, "u halde, ayaklarn bakalarnn ayakkablar ile saramayan sen, gerekten bir filozof musun? Bu yolun stnde filozoflar benden daha iyi anla- yan bir baka onarc var. Onar m iin ona git." 50 KPR YAPIMCILARI Asi rmann deni ze kavutuu Ant akya' da kentin bir yakasn dierine yakl at rmak zere bir kpr yaplmt. Kpr, Antakya katrlarnn srtnda tepelerden tanan iri talarla ina edilmiti. Kpr yapm sona erdiinde, yanbandaki stunun zerine Grek ve Arami dillerinde "Bu kpr Kral II. Anti- ochus' un eseridir," szckleri kazld. Ve insanlar gzel Asi rma zerindeki gzel kprden gelip getiler. Ve bir akam, kimilerinin yar-deli sayd bir deli- kanl, szcklerin kazl olduu stuna trmanarak harfleri kmrl e kapatt ve zerine unlar yazd : "Bu kprnn talarn tepelerden katrlar indirdi. stnden geerken bu kprnn yapmclar, Antakya katrlarnn srtnda yr- yorsunuz. " Delikanlnn yazdklarn okuyanl ar n kimi gld geti, kimi ard. Kimileri de dedi , " Tabii, bunun kimi yaptn biliyoruz. Az biraz deli deil mi di r o? Ama bir katr, glerek br katra dedi, "O talar bizim tadmz hatrlamyor mus un? Oysa imdiye dek kprnn Kral Ant i ochus' un eseri ol duu syleniyordu." 51 ZAAD TARLASI Zaad yolu zerinde bir yolcu, civar kylerden birinde yaayan bir adama rastgeldi, ve yolcu eliyle usuz bucak- sz tarlay gstererek adama sordu, "Buras Kral Ahl am' n dmanlarn yenilgiye uratt sava alan deil mi ?" Ve adam cevap verdi, "Buras hi bir zaman bir sava alan ol mad. Bir zamanl ar bu tarlann yerinde grkemli Zaad kenti bul unuyordu; ne ki yand, kl oldu. Ama imdi gzel bir tarla deil mi ?" Ve yolcuyla adam, kendi yollarna devam ettiler. Yarm mil kadar sonra yolcu bir baka adama rastlay- p, tarlay iaret ederek dedi, "Demek ki grkemli Zaad kenti, nceleri buradayd." Ve adam dedi, "Burada hi bir zaman bir kent olmad. Ama bir zamanl ar burada bir manastr vard ve Gney l- kesi' nden gelenler onu yak p yktlar." Ksa sre sonra, Zaad yolu zerinde yolcu nc bir adama rastlad ve bir kez daha tarlay gsterek dedi, "Bir zamanl ar burada byk bir manast r bul unduu doru deil mi ?" Ama adam yantlad, "Bu civarda hibir zaman bir manastr ol mad. Ama babal armz ve dedelerimiz bizlere buraya bir zamanl ar bir gkta dtn sylerlerdi." Ve yolcu yol una devam etti, yreine bir merak d- mt. Ve ok yal bir adama rastlad, onu selamlayarak dedi, "efendim, bu yol zerinde bu civarda yaayan ki- iye rastladm ve her birine bu tarlay sordum; ve her biri dierlerinin szn yalanlad ve her biri bana dierlerinin sylemedii yeni bir yk anlatt." 52 O zaman yal adam ban kaldrd ve yantlad, "Dost um, o kiiden her biri gerek olan syledi; ama pek azmz farkl bir geree gerek ekleyip bir hakikat yaratabiliriz." 53 ALTIN KEMER Gnl erden bir gn, yol da karlaan iki adam, Stun- lar Kenti Sal ami s' e doru yrmekteydi. Akam zeri, geni bir nehrin kysna vardlar; ve geebilecekleri bir kpr yoktu. Ya yzecekler, ya da bilmedikleri bir baka yol arayacaklard. Va birbirlerine dediler. "Yzelim. Eni nde sonunda nehir o kadar da geni dei l . " Ve kendilerini suya atp yz- meye koyuldular. Ve nehirleri ve nehirlerin akn gayet iyi tanyan adam, akntnn ortasna geldiinde gcn yitirip srk- lenmeye balad; o gne dein hi yzmemi olan br ise dosdoru geerek kar kyya kt. Yoldann hl akntyla boumakta ol duunu grnce kendini yeniden sulara att ve onu da sa salim kyya kartt. Akntya kaplan adam dedi, "Ama bana yzemediini sylemitin. Nasl oldu da o nehri onca gvenle getin?" Ve br adam yantlad, "Dostum, belimi saran keme- ri grmyor musun? Tam bir yl alarak karm ve ocuk- larm iin kazandm altn sikkelerle dolu. Beni nehrin te yakasna, karm ve ocukl ar ma ulatran bu altn ke- merin arl oldu. Ve ben yzerken karm ve ocuklarm omuzba mda duruyorlard." Ve iki adam birlikte Sal ami s' e doru yola devam etti- ler. 54 KIRMIZI TOPRAK Aa adama dedi , "Kkl eri m krmz topran derin- liklerindedir; sana meyvam sunaca m. " Ve adam aaca dedi, "Ne denli benziyoruz birbirimi- ze. Benim de kkl eri m krmz topran derinliklerindedir ve krmz toprak sana bana meyvan sunma gcn verir- ken bana da senin sunduklarn kranl a karlamay re- tiyor." 55 DOLUNAY Dol unay grkeml e kentin zerinde ykselirken kentin kpekleri ona doru ul umaya koyuldular. Yalnzca bir kpek ul umad ve brlerine ciddi bir sesle dedi, "Ul uman zl a dinginlii uykusundan uyandr- mayn ve ay dnyaya getirmeyin." O zaman btn kpekler ulumay kesti ve dehetli bir sessizlik kaplad ortal. Ama onlarla konuan kpek, gece boyunca, sessizlik iinde ulumay srdrd. 56 MNZEVI ERMI Bir zamanl ar mnzevi bir ermi yaard ve ayda kez byk kente inerek pazar yerl erinde insanlara verme ve payl ama zerine vaazlar verirdi. Ve iyi bir konuma- cyd ve n tm l keye yaylmt. Bir akam inzivahanesine kii kageldi; o onlar selamlad. Ve dediler, "Verme ve payl amay va' zedi yor- sun; ok eyi ol anl ara aza sahip sahip ol anl ara vermeyi - retmeye abalyorsun; ve nnn sana ok zenginlik getir- di i ne kukumuz yok. imdi bu zenginliklerinden bize de ver, nk ihtiyacmz var." Ve mnzevi yantlad ve dedi , "Dostl arm bu yatak, bu dek ve bu su testisinden baka hibir eyim yok. sti- yorsan z onlar aln. Ne altnm ne de gmm var nk. " Ve ona kmseyerek baktlar ve yz evirdiler; ve sonuncu adam bir an kapda durdu ve dedi, "Seni kalle! Seni sahtekr! Kendi uygulamadklarn retiyor ve va' zedi yorsun. " 57 ESK, ESK ARAP Bir zamanl ar mahzeni yl e ve iindeki araplarla hakl olarak vnen zengin bir adam yaard. Ve ok eski bir babozumundan, yalnzca kendi bildii bir kutlama iin saklad bir testi arab vard. Gnl erden bir gn, lkenin yneticisi ziyaretine geldi ve o dnd ve dedi, "O testi sradan bir ynetici iin a l mamal . " Ve di yakoz piskoposu ziyaretine geldi, ama o kendi kendi ne dedi, "Hayr; o testiyi amayaca m. O bunun de- erini bi l emez ve rayihas onun burun deliklerine ulaa- maz. " Ve bir gn lkenin prensi gelip kendisiyle yemek yedi. Ama o, dnd, "Sradan bir prens iin muhteem bir araptr o. " Ve hatta, bir baka gn, z yeeninin dnnde kendi kendi ne dedi, "Hayr, o testi bu konuklarn nne kmayacak. " Ve yllar geti, ve yal bir adam olarak ld ve her tohum ve her tane gibi gml d. Ve gml d gn, eski arap testisi de di er testiler- le birlikte yukarya kartld, ve kyller arasnda payla- ld. Ve kimse onun eskiliini bilmedi. Onl ar iin kadehe dolan herey yalnzca araptan iba- retti. 58 K R Yzyllar nce Atina yolu zeri nde iki ozan karlat- lar; birbirlerini grmekten mutlu ol mul ard . Ve ozanl ardan biri, dierine sordu, "Son zamanl arda neler besteledin; lirinle aran ho mu?" Ve di er ozan gururla yantlad ve dedi, "iirlerimin, belki de Grek di l i nde yazlm iirlerin en byn yeni tamaml ad m. Yce Zeus ' a bir yakar." Ve pelerinin altndan bir parmen kartarak dedi , "Bak, yan mda; ve onu sana okumak isterim. Gel u beyaz selvinin glgesine yerleelim." Ve ozan iirini okudu. Ve uzun bir iirdi bu. Ve di er ozan, yrekten dedi, "Grkeml i bir iir bu. al ar boyu yaayacak ve sen de onunl a birlikte onurlana- caks n. " Ve birinci ozan, dingin, sordu, "Ya sen son gnl erde ne yaz yorsun?" Ve dieri yantlad "Pek bir ey yazdm sylene- mez. Bahede oynayan bir ocuu anmsatacak sekiz di ze, yalnzca." Ve dizeleri okudu. Ozanlarn ilki dedi , "Fena deil, fena deil." Ve ayrldlar. Ve iki bin yl sonra, gnmzde, ozanl ardan birinin seki z dizesi hl her dilde okunur ve beenilir ve sevilir. Ve br iir alar boyunca ktphanel erde ve limlerin hcrel erinde yaamas na ve an msanmas na kar- n ne sevilir, ne de okunur. 59 61 LADY RUTH Gnl erden bir gn, U adam yeil bir tepenin stnde tek bana durmakta olan beyaz eve uzaktan baktlar. le- rinden biri dedi, "Bu Lady Rut h' un evi. Yal bir cad d r o. " kinci adam dedi, "Yanlyorsun. Lady Ruth, kendini dl erine adam yaayan gzel bir kadndr." nc adam dedi, "kiniz de yanl yorsunuz. Lady Ruth, bu usuz bucaksz topraklarn sahibidir ve sertleri- nin kann emer. " Ve Lady Rut h' u tarta tarta yollarna devam ettiler. Ve bir kavaa geldiklerinde yal bir adama rastgeldi- ler ve ilerinden biri ona sordu, "Bize tepedeki beyaz evde yaayan Lady Ruth' dan sz edebilir mi si ni z?" Ve yal adam ban kaldrarak onl ara glmsedi ve dedi , "Yam doksan, ve Lady Rut h' u ocukl uumdan ha- trlarm. Ama Lady Ruth seksen yl kadar nce ld ve evi imdi bombo. Zaman zaman ieride baykul ar ter ve i nsanl ar evin perili ol duunu zanneder. " 63 FARE VE KED Gnl erden bir gn, bir akam vakti bir ozanl a bir kyl karlatlar. Ozan mesafeli, kylyse utangat; yine de lafa daldlar. Ve kyl dedi, "zninizle yaknlarda duyduum kk bir yky anlatacam size. Farenin biri kapana kslm, erideki peyniri afiyetle yerken baucunda bir kedi belir- mi. Fare bir sre tir tir titremi; ama sonra kapann iinde gvenlikte olduunu farketmi. O zaman kedi demi, "Yediin, son, yemeindir, dos- tum. " "Evet, diye yantlam fare. Bir tek can m var benim; dolaysyla da bir tek l mm. Ama sana ne demeli? Dokuz canl olduun sylenir hep. Bu ayn zamanda dokuz kez lecein anl am na da gelmez mi ?" Ve kyl ozana bakt ve dedi, "Gari p bir yk deil mi ?" Ve ozan onu yantlamad; ama yoluna devam ederken ruhundan unlar geiyordu, "Gerekten dokuz canmz var; dokuz can, gerekten. Ve dokuz kez leceiz; lece- iz dokuz kez. Belki tek bir cana sahip ol mak ve kapana kslm ol mak daha iyiydi son yemei bir para peynir olan bir kylnn canna. Ama yine de- l n ve ormann arslanlarna akraba olan, biz deil mi yi z?" 64 LANET Yal bir deniz adam bir keresinde bana dedi, "Ot uz yl nce, kzm bir denizciye kat. Ve her ikisini de y- rekten lanetledim; nk kzm, yeryznde tek sevdiim varl kt . "Bundan ksa sre sonra gen denizci gemisiyle birlik- te denizin dibini boylad; ve onunla birlikte sevgili kzm da yitirdim." imdi karnda bir delikanl ve bir gen kzn katili duruyor. Onlar yokeden benim lanetim oldu. Ve imdi, mezara uzanan yol umun stnde Tanr ' n n balamasn ar yorum. " Yal adamn szleri bunlard. Ama szcklerinde yksekten atan bir tn vard ki, lanetinin gcyle hl vnr gibiydi. Gezgin 65/5 NARLAR Bir zamanl ar bahesinde bir ok nar aac dikili bir adam vard. Ve gzler boyunca narlarn gm tepsiler iinde kapsnn nne koyar ve yanlarna, stne kendi eliyle "Bi r tane aln, cretsizdir", yazd etiketl er yerleti- rirdi. Ama insanlar gelip geer ve meyval ara ki mse dokun- mazd . Derken adam uzun uzun dnd ve bir gz, narlar gm tepsiler zerine yerletirip evinin dna koymad; ama kapsna stnde iri harflerle unlar yazl olan bir duyuru ast, "Burada lkenin en iyi narlar bul unmaktadr; onlar btn narlardan daha fazla gme sat yoruz?" Ve mahal l enin tm erkekleri ve kadnlar narlar satn almak iin kapya hcum etmeye baladlar. 66 TANRI VE TANRILAR Kilafis kenti nde bir sufi tapnan basamakl ar nda du- ruyor ve oktanrll va' zedi yordu. Ve insanlar, yrekl e- rinden geiriyorlard, "Tm bunlar biliyoruz. Bizimle ya- ayp gittiimiz yerlerde bizi izlemiyorlar m ?" Aradan ok gemedi , bir bakas pazar yerinde hal ka hitap etti ve dedi, "Tanr yoktur." Ve onu duyanlarn ou, verdii haberden dol ay mutlu oldu; nk tanrlardan korkuyorlard. Bir baka gn, gzel konuan bir adam geldi ve dedi , "Yalnzca bir tek Tanr , "Ve insanl ar dehete kapld; nk yreklerinin derinliinde ok sayda tanrdan ok, tek Tanr ' n n yargsndan rkyorlard. Ayn mevsi m, bir baka adam daha gelip halka dedi, " tanr var, ve tekmicesine rzgarn stnde yaarlar. Ve hem eleri hem de kzkardeleri olan byk ve ho bir analar var." O zaman herkes rahatlad, nk gizlice diyorlard, "Birleik tanr bizim hatalarmz konusunda ayn kan- ya varamaz; stelik ho analar biz zavall gszl erden yana kacaktr, kukusuz. " Yine de, o gn bugndr Kilafis kentinde yaayanlarn bir ksm ok tanr, tanrszlk, tek tanr, birleik tanr ve tanrlarn ho anas konusunda birbirleriyle tartmakta- dr. 67 SAIR KADIN Bir zamanl ar, duvar gibi sar, gen bir kars olan ok zengin bir adam yaard. Bir sabah, kahvalt sofrasnda kadn adama dedi, "Dn pazar yerine gittim ve am' dan gelme ipekliler, Hin- di stan' dan gel me rtler, ran' dan gelme gerdanlklar, Yemen' den. gelme bilezikler grdm. Kervanlar bunlar kentimize yeni getirmiler. Birde benim halime bak. Szde zengin bir adam n karsym ama, paavralar iinde dola- yorum. Bu gzel eyleri istiyorum." Sabah kahvesiyle megul olan koca dedi, "Sevgilim sokaa kp yreinin ektii hereyi al maman iin hibir neden yok." Ve sar kadn dedi, "Yok! Hep ' yok, yok' diyorsun. Senin servetini ve kendi ailemi utandrarak dostlarmz arasna paavralar iinde mi kmal y m?" Ve koca dedi, 'Yok' demedi m. stediin gibi pazar yerine gidebilir ve kentimize gelmi en gzel giysi ve m- cevherleri alabilirsin." Ama kadn szcklerini yine yanl anlayarak yantla- d. "Tm zengin adaml ar arasna en sefili sensin. Gzel , sevilecek hereyi benden esirgiyorsun; oysa yatm dier kadnlar kentin bahelerinde gsterili giysileriyle geziniy- orlar." Ve al amaya koyuldu. Ve gzyalar gsne dk- lrken bir kez daha bard, "Bir giysi ya da bir mcevher istediimde bana hep ' yok, yok' dersin." Koca zl mt; ayaa kalkt ve kesesinden bir avu altn kartarak nne koydu ve yumuak bir sesle dedi, "Pazar yerine git, sevgilim ve cann ne ekiyorsa al." 68 O gnden sonra gen sar kadn can bir ey ektiin- de gznde bir inci daml asyl a kocasnn nne kar, o da sessizce bir avu altn kartp kuca na koyar ol du. Gn geldi, gen kadn uzun yolculuklara kma al- kanlnda bir del ikanl ya tutuldu. O uzaklara gittiinde penceresinin nnde oturup alyordu. Kocas onu byle alar grdnde yreinden yle geirirdi, "Soka m za ipekli giysiler ve nadir mcevher- lerle yeni bir kervan gelmi olmal." Ve bir avu altn kartp karsna uzatrd. 69 ARAYI Bin yl kadar nce Lbnan' n yamalarndan birinde iki filozof karlat ve biri brne dedi, "Nereye gidiyor- sun?" Ve br yantlad, "Bu tepelerin ardnda bulunduu- nu bildiim sonsuz genlik emesini aryorum. emeni n gnee ynel diini syleyen baz yazlar bul dum. Ya sen ne aryorsun? lk adam yantlad, "Ben l mn gizemini aryorum." Ondan sonra iki filozof da dierinin kendi ilminden yoksun ol duunu syleyerek tartmaya, birbirlerini tinsel krlkle sul amaya koyuldular. ki filozof rzgrda barrken bir yabanc, kendi kynde alk saylan bir adam yoldan gemekteydi; fkey- le tartan ikiliyi duyunca durup bir sre kulak kabartt. Ondan sonra yanlarna yaklat ve dedi, "efendiler; sa- nrm ikiniz de gerekte ayn felsefe okuluna balsnz ve ayn eyden szediyorsunuz; yalnz farkl szckler kulla- nyorsunuz. Biriniz sonsuz genlik emesini aryor, b- rnz l mn gizemini. Oysa bunlar gerekte bir ve ayn; ve bir ol arak ikinizin iinde de var." Ve yabanc arkasn dnd ve dedi, "Elveda, bilgeler." Ve yola koyul urken sabrl bir glle gld. ki filozof bir sre suskun, baktlar, ve sonra onlar da gltler. Ve ilerinden biri dedi, "Pekala imdi birlik- te yryp birlikte arayalm m ?" 70 ASA Bir kral, karsna dedi , " Madame, siz hakiki bir kralie deilsiniz. Eim ol amayacak kadar kaba ve zerafetten uzaks n z. " Kars dedi, "Efendi m kendiniz kral sayyorsunuz. Oysa gerekte zavall bir soytardan ibaretsiniz." Bu szckler kral fkelendirdi ve asasn eline alarak som altndan yap l ma bu ktleyi kralienin alnna indirdi. O anda ieri, bamabeyi nci girdi ve dedi, "Aman, aman, Hametl i ! O asa lkenin en byk sanatsnn ese- ridir. Yazk! Bir gn siz de kralie de unutulacaksnz; ama o asa bir gzellik ant olarak kuaktan kuaa aktar- lacak. Ama imdi siz Majesteleri' nin ban kanattnz iindir ki, efendim, bu asa daha da fazla dikkat toplayacak ve anlacak." 71 YOL Tepelerin tesinde, ilk ve tek yavrusu, oluyla birlikte bir kadn yaard. Ve birgn doktor baucundayken ocuk ateten ld. zntsnden perian anne, doktora alayarak haykr- d, "Syle bana, syle bana, uran durduran, trksn susturan nedi r?" Ve doktor dedi, "Atetir." Ve anne sordu, "Ate nedi r?" Ve doktor yantlad, "Aklamas zor. Bedene giren, sonsuz lde kk bireydir ki, insan gz onu gre- mez. " Ve doktor onu yalnz brakt ve gitti. Ve , kendi ken- dine tekrarlyordu, "Sonsuz lde kk bir ey; insan gz onu gremez. " Ve akam, teselli iin rahip geldi. Ve o, alayarak ha- ykrd, "Ah neden olumu, tek olumu, ilk yavrumu yitir- di m?" Ve rahip yantlad, "ocuum, Tanr ' n n istei bu." Ve kadn dedi, "Tanr nedir, Tanr nerededir? Tanr ' y bulup nnde gsm yarmal, yreimin kann O' nun ayaklar dibine boaltmalym. Bana O' nu nerede bulaca- m syleyin." 72 73 Ve rahip dedi, "Tanr sonsuz l de byk bir eydir ki, insan gz onu gremez. " O zaman kadn haykrd, "Sonsuz lde byk ola- nn isteiyle sonsuz l de kk olan ol umu l drd. u halde biz neyiz? Neyi n bi z?" O anda elinde l ocuk iin kefen beziyle kadnn an- nesi odaya girdi ve rahibin szckleriyle kznn haykr- n duydu. Ve kefen bezini yere brakt ve kznn elini elleri ara- sna alarak dedi, "K z m, hem sonsuz l de byk ol an ve hem de sonsuz l de kk olan biziz; ve biz ayn za- manda ikisi arasndaki yol uz. " 75 BALNA VE KELEBEK Bir akam zeri, bir adaml a bir kadn, posta arabasn- da karlatlar. Birbirlerini daha nceden tanyorlard. Adam ozand ve kadnn yan na otururken onu kimile- ri kendi dokusu olan, kimileri de kendisinin ol mayan y- klerle oyal amaya alt. Ama o konuurken kadn uyukl amaya koyuldu. Ve araba birden sarslnca uyand ve dedi, "Yunus Peygamber ile balinann yksn yorumlaycnz beendi m. " Ve ozan dedi, "Ama, Efendim, size kelebekle beyaz gle ve birbirlerine davranlarna dair kendi ykm an- l at yordum. " 76 BULAICI HUZUR iee durmu bir dal, komu dal a dedi, "Ne kadar yavan, ne kadar bo bi r gn. " Ve br dal yantlad, "Ger- ekten de ok yavan ve bo. " O an dallardan birine bir sere kondu, hemen ardndan yaknna bir tane daha. Ve serelerden biri cvldyarak dedi , "Eim beni b- rakt, gitti." Ve br sere de haykrd, "Benim eim de gitti ve geri dnmeyecek ama bana ne?" Ve ikisi cvl damaya ve az dalana baladlar, ses- leri g trmalyordu. Birden gkten iki sere daha szlerek indi ve sessiz- ce iki huzursuzun yan na kondular. Ve dinginlik geri geldi, huzur geri geldi. Ardndan drd, ifter ifter uup gittiler. Ve ilk dal, komusu dala dedi, "iddetli bir ses dala- yd bu." Ve br yantlad, "Ne dersen de imdi ortalk hem daha dingin, hem daha ferah. Eer yukardakiler hu- zuru salayabiliyorlarsa, bence aadakiler de huzuru bu- labilirler. Rzgrla biraz daha yan ma sokul maz m s n?" Ve ilk dal dedi, "oh, neden ol mas n? Huzur akna; deil mi ki Bahar sona erdi ?" Ve br dala sarlmak zere gl rzgarn nnde sal nd . 77 GLGE Bir t emmuz gn, ot karaaacn glgesine dedi, "Saa sola ok kprdanyor, keyfimi bozuyorsun. " Ve glge yantlad ve dedi , "Ben deil, ben deil. Ba- n bir ge doru kaldr. Gnel e toprak arasnda, rz- garla douya ve batya doru salnan bir aa greceksin." Ve ot yukar doru bakt ve ilk kez aac grd. Ve yreinden unu geirdi, "uraya bak, benden daha byk bir ot var." Ve ot, bundan byle hi sesini kartmad. 78 YETM Gen ozan prensese dedi, "Sizi sevi yorum. " Ve pren- ses yantlad, "Ve ben de seni seviyorum, ocuum. " "Ama ben sizin ocuunuz dei l i m. Ben bir erkei m ve sizi seviyorum." Ve o dedi, "Kendileri de erkek ve kz evlat sahibi olan erkek ve kz evlatlarn anasym; ve ol umun oullarn- dan biri yaa senden byk." Ve gen ozan dedi, "Ama ben sizi sevi yorum" Aradan ok zaman gemedi ki, prenses ld. Ama son soluu yeryznn daha byk sol uuna karrken ru- hundan unlar geiriyordu, "Sevgilim, tek olum, gen ozan m; ola ki bir gn bir daha karlarz ve benim yam yetmi ol maz. " 79 TANRI YI BULMAK ki adam vadide yrrlerken biri parmayla da ya- macn gsterdi ve dedi, "Bu inzivahaneyi gryor musun? Orada dnyay uzun zaman nce bolam bir adam yayor. Yalnzca Tanr ' y aryor o; bu dnyaya ait hi bir eyin peinde deil." Ve br adam dedi, "nzivahanesini ve inzivahanesi- nin yalnzln terkedip sevincimizi ve kederimizi payla- mak, dnl erde oyuncul ar m zl a dansedi p llerimizin tabutlar peinde alayanlarmzla alamak iin dnyam- za dnmedi ke, Tanr ' y bul amayacakt r o." Ve br adamn yrei ikna olmutu; ama yine de dedi, "Sylediklerinin tmne katlyorum; ama mnzevi- nin iyi bir adam ol duuna i nan yorum. Ve ol amaz m ki, iyi bir insan yokluuyla, pek ok insann grnrdeki iyi- liinden daha fazla yararlk gstersi n?" 80 RMAK Cokun bir rman akt Kadishe vadisinde iki kk dere karlatlar ve konumaya koyuldular. Derelerden biri dedi , "Nereden geliyorsun dost um; ve yolun nasld? Ve br dere yantlad, "Yol um glklerle dol uydu. Dei rmeni n ark krlmt ve beni suyol umdan eki ni ne veren iftiba l mt. Btn gn oturup tembelliklerini gnete piirmekten baka bir i yapmayanlarn pisliine belenmi, debel endi m durdum. Ama senin yolun nasld, kardei m?" Ve br dere yantlad ve dedi, "Benim yol um bir hayli farklyd. Ho kokulu iekler ve utanga stl er arasndan geerek tepelerden aa szldm; kadnl ar ve erkekl er gm kupalarla suyumdan iiyor, kk ocuk- lar pembe ayacklaryla kylarmda dolayorlard. Yol um nee ve tatl arklar iinde geti. Senin yol unun bylesine mutlu ol mamas ne yazk." O an rmak yksek sesle seslendi ve dedi, "Gel i n, gelin, denize gidiyoruz. Gelin, gelin; daha fazla oyal anma- yn. Benimle ol un. Deni ze gidiyoruz. Gel in, gelin; bana kavuunca gezintilerinizi unutacaksnz, mutlu ya da h- znl. Gelin, gelin. Ve siz de ben de anam z denizin yre- ine kavutuumuzda getiimiz yol l an unutacaz." Gezgin 81/6 K AVCI Bir may s gn, Sevin ve Hzn bir gl kysnda karlatlar. Selamlatlar ve durgun sularn yak n na otu- rarak syl emeye koyuldular. Sevin yeryznn gzelliinden, ormandaki ve tepe- lerin Derisindeki yaamn gnlk cokusundan ve tan yeri- nin ve akam zerinin trksnden sz etti. Ve sz Hzn ald ve Sevi n' i n tm sylediklerini onaylad; nk ann bysn ve gzelliini bilirdi o. Ve Hzn tarlalara ve tepelerin tesine serilen May s' dan s- zederken kula bylyordu. Ve Sevin ve Hzn uzun uzadya konutul ar ve tm bildikleri zerinde anlatlar. O srada gl n te kysndan iki avc geti. Kar ya- kaya baktklarnda biri tekine dedi., "Bu iki kii kim acaba?" Ve br dedi "ki mi dedi n? Ben yalnzca bir ki- iyi gryorum. " lk avc dedi, "ama iki kii var orada. "Ve ikincisi dedi, "Ben bir tane gryorum; stelik sudaki yans ma da tek." "Hayr iki kiiler," dedi ilk avc, "ve durgun sudaki yans ma da iki kiiye ait." Ama ikinci adam yine dedi, "Ben yalnzca bir gryo- rum. " Ve br tekrarlad, "Oysa ben ylesine duru gryo- rum ki ikisini." Ve o gn bugndr, avclardan biri brnn ift gr- dn sylerken br der, "Arkadam biraz krdr. " 82 83 BR BAKA GEZGN Bir zamanl ar bir baka yol adam tanmtm. O da az biraz deliydi;ve yle konutu beniml e: "Ben bir gezgi- ni m. Zaman zaman bana yle gelir ki yeryznde pyg- mi e' l er arasnda dol amaktay m. Ve bam onlara gre yerden yetmi kez daha yksek ol duundan daha yce, daha zgr dncelere ulaabilir. "Ama gerekte insanlarn arasnda deil, zerlerinde yrmekteyi mdi r ve bana dair grebildikleri, yalnzca tar- lalarnda braktm ayak izlerimdir." "Ve ayak izlerimin eklini ve boyunu tarttklarn duydum, ska. Bazlar der ki, ' Bunl ar uzak gemite yer- yznde dolam bir mamut un ayak izleri.' Ve dierleri der, ' Hayr, bunlar uzak yldzlardan den gktalarnn yerleri.' "Ama sen, dostum, sen bunlarn yalnzca bir gezginin ayakizleri olduunu gayet iyi bilmektesin." 85 NDEKLER evirenin notu 7 Gezgi n. . ... 11 Giysiler 12 Kartal ve Tarla Kuu ....13 Ak arks ....15 Gzyal ar ve Kahkaha 16 Panay rda 17 ki Prenses 18 imek Aydnl 19 Mnzevi ve Aydnlar 20 Ermi ve ocuk 21 nci .. . 25 Beden ve Ruh 26 Kral 27 Kum stne 30 Armaan . 31 Bar ve Sava . 32 Rakkase 33 ki Koruyucu Mel ek 37 Heykel . ....39 Tr ampa 40 Sevgi ve Nefret 41 Dl er 42 Kurbaalar 44 Yasalar ve Yasayapclk ..46 Dn, Bugn ve Yarn 47 Filozof ve Ayakkab Onarcs 50 Kpr Yapmclar . 51 Zaad Tarlas 52 Altn Kemer 54 K rm z Toprak 55 Dol unay . . 56 Mnzevi Ermi 57 Eski, Eski arap 58 ki iir .....59 Lady Ruth 63 Fare ve Kedi 64 Lanet 65 Narlar 66 Tanr ve Tanrlar ...67 Sar Kadn 68 Aray 70 Asa . 71 Yol 71 Balina ve Kelebek..... 76 Bulac Huzur 77 Gl ge 78 Yetmi 79 Tanr ' y Bul mak 80 Irmak 81 ki Avc 82 Bir Baka Gezgi n 85