Sistem Yaklaşımı veya Sistem Teorisi tek başına yeni bir
bilimsel disiplin olmaktan çok belirli olayların, durumların ve gelişmelerin incelenmesinde kullanılan bir düşünce tarzı, bir bakış açısı, bir metot, bir yaklaşımdır.
Sistem,
a) Belirli parçalardan (alt birimlerden, alt sistemlerden)
oluşan,
b) Bu parçalar arasında belirli ilişkiler olan,
c) Bu parçaların aynı zamanda dış çevre ile ilişkisi olan, bir
bütün olarak tanımlamak mümkündür.
Sistem yaklaşımı, yönetim olaylarını tek tek incelemek kadar,
bu olaylar arasındaki ilişkilerin ve karşılıklı etkileşimin incelenmesinin önemini vurgulamıştır.
Eğer sistem ile sistemin faaliyette bulunduğu çevre arasında
enerji, bilgi ve materyal alışverişi varsa, bu tür sistemler açık sistem; yoksa kapalı sistem olarak adlandırılır. Eğer bir organizasyon incelenirken, sadece bu organizasyonun yapı ve fonksiyonlarından söz ediliyor, fakat dış çevreden söz edilmiyorsa, organizasyonla ilgili konulara kapalı bir sistem açısından bakılıyor demektir.
Kapalı sistemler, bünyelerinde mevcut olan entropi
(tanım/negatif entropi) nedeni ile bir süre sonra faaliyetlerini durdurmak zorunda kalırlar. Oysa açık sistemler, dinamik denge veya dengeli durum adı verilen bir şekilde faaliyetlerini sürdürürler.
Sınır, sistemin kontrolü altında olan iç değişkenlerle sistemin
kontrolü dışında olan dış çevreye ilişkin değişkenleri birbirinden ayırır.
Sınırsal birim rolü oynayan bu tür örgüt elemanlarının önemi
büyüktür. Bu birimler sürekli olarak dış çevredeki değişmelerle karşı karşıyadırlar. Sınırsal birimler, bu gibi değişmelerden sistemin karar organlarını haberdar etmek durumundadırlar. DURUMSALLIK YAKLAŞIMI (Contingency-situational approach)
Koşulsallık yaklaşımı, organizasyonun içinde bulunduğu
çevrenin unsurları ile belirli yönetim kavram ve teknikleri arasında fonksiyonel bir ilişki araştırmaktadır.
Durumsallık yaklaşımında, böyle bir fonksiyonel ilişki arama
fikri mevcut olmayıp, sadece yöneticinin daha iyi karar verebilmesi için, organizasyonun içinde bulunduğu durumu iyi tanıması gerektiği fikri mevcuttur.
Klasik yaklaşımın üç ana konusu etkinlik, genel ilkeler ve en
iyi organizasyon yapısıdır.
Neo-klasik yaklaşımda insan faktörünün önemi üzerinde
durulmaktadır. Modern yaklaşım etkinlik, ilkeler ve en iyi yapı ile dış çevre koşulları ve teknoloji arasındaki ilişkileri ön plana çıkarmıştır. Durumsallık yaklaşımına göre değişik durumlar ve koşullar yönetimde başarılı olmak için değişik kavram, teknik ve davranışları gerektirir. Bu nedenle her yer ve koşulda geçerli tek bir en iyi organizasyon yapısı yoktur.
Durumsallık Yaklaşımına göre organizasyon yapısı bağımlı
bir değişkendir.
Organizasyonun yapısını etkileyen içsel ve dışsal faktörler,
Dışsal- Müşteriler, Pazar koşulları, Rekabet, Devlet
müdahalesi, Sosyal-kültürel koşullar
İçsel- Yapılacak iş, Personelin niteliği, Kullanılan teknoloji,
Amaçlar, Misyon-vizyon
Bugüne kadar “durum ve koşullarla” ilgili olarak iki faktör
üzerinde çok durulmuştur. Bunlar “teknoloji” ve “çevre” faktörleridir. ORGANİZASYON ve TEKNOLOJİ
Organizasyonun kullandığı teknoloji, işletme içindeki pek çok
sürecin işleyişini etkileyecektir.
Teknolojiyi genel olarak, input’ları output’a çevirmeye
yarayan teknik araçlar topluluğu olarak tanımlamak mümkündür.
İşletmelerin kullandıkları teknolojinin bunların organizasyon
yapılarını nasıl etkilediği, belirli teknoloji türleri için ne tür organizasyon yapı ve süreçlerinin daha uygun olacağı, uygulamalı ve teorik olarak incelenmektedir.