You are on page 1of 163

MAZHAR EVKET PROLU'YLA KONUMA

FELSEFE, DL ve SANAT ZERNE ARSLAN KAYNARDA: Sis, Cumhuriyet dneminin ilk ku asnz. Sizden bir sonraki kuak gzlerini bu dnemin Trkiyesi ortamnda at ve pek ok eyi tedenberi sregelmicesine do al karlad. Sis, geit dneminde yetien bir kimse olarak, dev rimleri yaadnz. Tarihimizdeki bu byk deiikliin sizin yeti menizde ne gibi etkileri oldu? MAZHAR EVKET PROLU: Bamszlk sava ocuklu uma rastlar. Ortaokul rencisiydim. Yksek renim ama gel diimde byk devrim olmu, klk kyafetimize, yaam slubu muza kadar her ey deimeye balamt. Yeni Trkiye ile birlik te yeni bir insan douyordu: ada insan. Biz otoriter Osmanl eitimi grerek yetimitik. Byklerin szn dinlemek ve yerine getirmek grevimizdi. Evde sz hakk mz yoktu. Bykler konuur biz dinlerdik. Okulda hocann azna bakar, onun szlerini yinelerdik. 1928'de yksek renim grmek zere Avrupa'ya gnderildi imiz zaman, orada genlere sz hakk tannmas bizi yadrgatmt. Biz gdlmeye almtk, oysa imdi bizden yolumuzu ken di kendimize bulmamz, kiiliimizi zgrce gelitirmemiz bekleni yordu. Seminerlerde konular, hocayla ortak bir alma iinde tar tlyor, eletiriliyor, zmler getirilmeye allyordu. Yeni bir hoca tipiyle karlamtk, otoritesine dayanarak bask yapmayan, rencinin kiiliini ezmeyen, tersine gelimesine yardmc olan hoca... Almanya'da Bonn, Hamburg ve Berlin niversitelerinde felse fe ve sanat tarihi okudum. Ama bu alanlarla dorudan doruya balants olmayan baka dersleri de dinler, seminerlere katlr dm. rnein Berlin'de bulunduum iki smestrde Sombart'n ik tisat derslerini izlemitim. ktisada zel bir ilgi duyduumdan de il. Bu nl bginin konular ele al, incelemesi, eletirisi ve tar tmas beni ilgilendiriyordu. Dediim gibi, biz orada her eyden nce dnmeyi renmek istiyorduk, Trkiye'de otoriteye daya-

nan aktarmac (nakilci) retim, bize ezberlemeyi retmiti, d nmeyi deil. Avrupa'dan dnmde Trkiye'nin ilk niversitesi olan s tanbul niversitesi'nde greve baladm (1934). Benimle birlikte Bat lkelerine renim grmek zere gnderilmi olan bir ok ar kadamla niversite'de bulutuk ve Bat'da rendiimiz zgr dnmeyi burada elimizden geldiince retmeye altk. A.K.: niversitedeki ilk almalarnz felsefe alanndayd. Fenomenolojiden ilk sz eden hocalardan biri olarak sizi anmsyo ruz. 1940'dan sonra almalarnz sanat tarihine yneldi. Bu de iikliin nedenlerini aklar msnz? M...: niversitedeki almalarda karlatmz en byk glk, kanmza ilemi olan Dou kavramcl oldu. Soyut kav ramsal dnme bize gemi dnemlerin kaltdr. En nemli so runlarda bile gerei gzden yitirir, onun evresinde rdmz soyut kavramlar a iinde dolanr dururuz. Ben zgr dnce denilince soyut kalplardan kurtulmu somut dnmeyi anlyo rum. Fenomenoloji 20. yzyl felsefe akmlar arasnda soyut kav ramcla kar olan akmlarn banda gelir. Fenomenolojinn Leitideesi, bildiiniz gibi, ze, nesneye dnmedir (Zurck zur Sache). Bu nedenle hocalmn ilk yllarnda fenomenoloji zerin de durmak gereksinimini duydum. 1940'lardan sonra almalar mn sanat tarihine ynelmesini ayn nedenle aklayabilirim. Sa nat tarihine zg grsel dnmenin, somut dnmenin renil mesinde byk pay olduuna inanyorum. Bizi soyut-kavramcla iten etkenlerden birinin yzyllar boyunca uygulanm olan resim yasas olduunu unutmamal. A.K.: Sayn Nazan pirolu ile birlikte yazdnz Oluum Sreci inde Sanatn Tarihi adl kitabnzn nsznde Bat d ncesini, soyut kavramlara dmekten kanan somut bir dn cen olarak nitelendiriyor ve ayrca aTrkede, somut dnce di linin henz yerlememi olduundan; bu durumun sizi anlatn glkleriyle kar karya braktndan sz ediyorsunuz. ((Somut dnce ve somut dnce dili kavramlar zerinde biraz durur musunuz? M...: Somut dnceden ben diskrsif dncenin tersine grsel dnceyi anlyorum. Gerekden kopmayan, gerei reten ve ona biim veren dnce. Az nce deindiim gibi soyut kavramclk, yaammzn her alannda olduu gibi, dilimizde de kendisini gsterir. Divan iirini bir dnn. Divan iirinde ak en ok ilenen konulardan biridir. Byle olduu halde ak iirlerinin gerek bir yaantnn rn ol duunu sylemek gtr. Sevgiden sz edilir ama, sevgili etiyle ca nyla yaayan bir kimse deildir. Btn sevgililer belli gzellik ka lplar iinde dondurulmutur. Hepsi ahugzl, keman kal,
6

servi boyludur. Bugn divan iiri tarihe kart, ama kalplarla dnme ve konuma alkanl sryor. Kalplk gerei adyla syleme yeteneinin gelimesini nlemi. Somut dnmeyi benimseme abas iinde olduumuz halde, toplantlarda, kitaplarda, dergiler de kan yazlara bakn. Ne kadar soyut dnlyor, gerekten uzaklalyor, kalplar kullanlyor. Heidegger dil varln evidir der. Yazarken olsun, konuur ken olsun, Heidegger'in bu szn unutmamal. Susmasn bilmiyen, konumay renemez. Varln zne giderek onu adlandrabilen yaln bir dnce dilimiz olumad henz. Bu yoldaki aba lar gittike daha verimli bir biimde oalyor. A.K.: Konu kendiliinden dile geldi. Dil sorunu zerinde bu gnlerde nemli tartmalar var. Dilde zlemeye her zamankin den ok kar klyor. Sizce dilde zleme dnce dilinin gelime si asndan neden zorunludur? Bugn yeniden dil devriminden nceki Trkeye, Osmanlcaya dnlerek felsefe yaplabilir mi? M...: Dilde zleme bence dili kalplardan kurtarma demek tir. Osmanlca, Arapa, Farsa, Trke karm yapay bir dildir. Osmanlca saray dilidir, terifat a ve ekil e nem veren bir kitabet dili oluturmutur ama bir dnce dili oluturamamtr. Otoriteye bal nakil geleneinin egemen olduu Osmanl dn yasnda byle bir dile gerek de duyulmamtr. Cumhuriyet Trkiyesi zgr dnmeye aldktan sonra bir dnce dili yaratma zorunluu ortaya kt. Bu yolda atlan ilk adm Trkeyi terkiplerden ve yabanc szcklerden arndrarak kendi olanaklarna yol ama oldu. Her eyden nce Osmanl dn yasnda grdmz dil ikilii ortadan kalkt. Kk halk diline dayanan almalarn bugn olumlu sonularn gryoruz. D ncelerimizi temiz bir Trkeyle dile getirebiliyoruz. Herkesin an layabilecei bir yazn, felsefe ve bilim dili olumaya balad. Yarm yzyl nce Trkeye evrilmesi olanaksz grlen yaptlar kolay lkla dilimize evirebiliyoruz. Dediiniz gibi bu gerei grmezlik ten gelip, dilin zorlandn ileri srerek eski dili canlandrmaya alanlar var. Osmanlca bir dnce dili deildi ki yeniden can lanabilsin! Her dnemde tarihin akn tersine evirmeye kalk an tutucular kabilir. Zamanla bunlarn sesi kesilecektir. Tay cs halk olan devrimler yrr. A.K.: Az nce ad geen kitabnzda, sanat yaptn anlama ya (Verstehen) yardmc olma amacn gttnz belirtiyorsu nuz. Anlama ya da ianlam yorumu (Sinndeutung) sizin de be lirttiiniz gibi yorumbilgisi (Hermeneutik) ynteminin temel kavramlardr. Bu yntemin sanat tarihini temellendirme bak mndan tad stnlk ve nem konusunda bizi aydnlatr m snz?

M...: Sanat yapt ne bir dehamn ne de toplumun rn dr. Sanat belli bir ortamda gzlerini aar. Tpk bir satran oyuncusu gibi belli bir durumla kar karyadr. Bu durum ondan bir davran bekler. Her hamle (atlm), yani oynatlan her ta yeni bir durum yaratr, her yeni durum yeni bir davran gerekti rir. Sanat tarihisi, satran oyuncusunu izleyene benzer. Sanat nn karlat durumu ve onun davranm batan sona izler. Sa nat yaptn, sanatnn ortamyla hesaplamasna bakarak anla maya, onunla iletiim kurmaya alr. Ortamda bir deiiklik yap mayan yaptlarn sanat tarihisi iin varlyla yokluu birdir. Bu na karlk durumu altst eden davranlar vardr. Sanat tarihisi bunlarn zerinde durur. Mutlu bir atlma rnek diye 20. yzyln bandaki Kbizm'i gsterebiliriz. 1910'lara kadar Yenia Bat sanat dnyaya tek bak noktasndan bakyordu. Braque, Picasso, F. Leger, J. Gris'den sonra dnyay ok yanl grmeyi rendik ve doac resim gelenei yerini grsel dnmeye dayanan kavramressamma (Begriffsmalerei) brakt. A.K.: Yine o kitabnzda en arpc rneklerini ressam Bruegel ve Bosch'da grdmz ve naturalism^ e bir tepki olarak geli en Manyerizm>n Rnesans ile Barok arasnda bir geit dnemi nin slubu olarak nitelendiriyorsunuz. Sonra da onu zaman ve tarihst bir slup kavram olarak anlamaya ynetiyorsunuz ve bu slubu gnmzn sanatlarna kadar getiriyorsunuz. Sanat sizin de dediiniz gibi bir oluum sreci iinde yol aldna gre zaman ve tarihst kavram bu oluum sreciyle bir eliki meydana getirmiyor mu? Zaman ve tarihst kavramyla ne de mek istediinizi aklar msnz? M...: Bat sanat diyalektik bir gelime iindedir, kart ei limlerin arpmasyla oluur. arpmalardan yeni bileimler do ar, yeni bileimler yeni tepkilere yol aar. Kart eilimlerin sa vam srer gider. Bu oluum srecinde geriye dn yoktur. Heraklit'in dedii gibi bir nehirde ayn suyla iki kez ykanlmaz. Bu gelimeye olanak salayan gleri insan varlndan soyutlanamayan iki temel gce indirgeyebiliriz: akl ve duygu. Ak im egemen olduu zamanlarda, maddenin ar bast doac sa nat akmlar doar. Duygunun egemen olduu zamanlardaysa, maddeyi ama abas arlk kazanr, sanat doadan uzaklar, fantastik kurguculuk, doacln yerini alr. Sanat gelenei iin de byle bir sanatn ilk rneini, Rnesans aklcln Meyen Manyerizm verir. Bu dnem Barok'u hazrlayan bir geit dne miydi. Bugnn sanatnda da Manyerizm'den szedilmesi, aklc ln dar snrlarna kar bir tepkiyi vurgulamak iindir. Yani bir davran benzerlii olduu iin. Temel eilimler diye tanmlad mz davranlar deiik ortamlarda ve deiik dnemlerde hep ay n kalmaz; deiiklik gsterir ve deiik sanat sluplarnn do8

masna yol aar. Sanatta 20. yzyl manyerizmi, Rnesans sonras manyerizminden bambaka biimler alr. Ekspresyonizm, Klasisizm, Romantizm ve Barok gibi slup kavramlar, belli bir dne min slubunu tanmlar ama, ayn zamanda konstant (deimez) kalan temel davranlar (aklclk ya da duyguculuk) da dile ge tirir. Bu bakmdan slup kavramlarnn zaman ve tarihst bir yanlar da vardr. Bir Ortaa Ekspresyonizminden sz edilebilece i gibi, 20. yzyla zg bir ekspresyonizmden de sz edebiliriz. 20. Yzyl sanatnn nclerinden biri olan Mondrian aklc bir sanat yd. Onun sanatn ayn zamanda klasik diye niteliyebiliriz. Bu tanmlamayla Mondrian'm Rnesans'n byk ustalariyla bir tr akrabalk gsterdiini sylemi oluruz. Felsefe tarihinde de byle deil mi? Bat dncesi srekli bir oluum iindedir. Ma teryalizmi, spritualizmi ya da aklcl hi bir dnem tekelinde tutamaz. Her dnemde aklc filozoflar yetimemi, midir? A.K.: Bir yasnzda ada dnce eletirel dncedir di yorsunuz. (*) imdi size soralm: Trkiye'deki eletirel dnce nin durumu nedir? Eletirinin ortam ve koullar konusunda ne dnyorsunuz? M...: Dogmalarn, nyarglarn, ideoloji saplantlarnn ol duu yerde eletiri barnamaz. Eletiri gerei ortaya karma, ka ranlktan aydnla kma, hesaplama ve bu hesaplamann so rumluluunu tamadr. Bizde eletirel dncenin gelenei yok tur. slam dncesi otoriteye dayanan aktarmac bir dncedir. Eletirel dnceyi benimseme abas Atatrk dnemiyle ba lar. Bu yolda ok ilerlemi olduumuzu syleyemeyiz. Bu yo bir ose deil, derin uurumlar olan, inili kl tehlikeli bir da yo lu! A.K.: Sanat tarihi alanndaki almalarnzn 196O'l yllar dan balayarak yeni bir his kazanmas ve bunlarn zellikle Al manca yaymlanmas dikkati ekiyor. Bunun nedenlerini ve gele cee ilikin taanlarnm aklar msnz? M...: 1960'dan sonra kesintilerle Almanya'da misafir profe sr olarak altm. Almanca yaymlarm bu dnemlere rastlar. Eim Nazan pirolu ile bir yldan beri bir kitap hazrlyoruz. Bu defa konumuz sanat tarihi deil. Az nce aklam olduum geree giden yolda ne denli ilerlemi olduumuzun hesabn ver meye alyoruz. Gncel sorunlar zerinde duruyoruz; bize en ya kn olan, belki de bu yzden bize uzak kalan, en az ele alman so runlar. Bu kitap bir hesaplama gereksiniminden dodu ve bir ar nitelii tayor. Okuyucumuzu bizimle birlikte dnmeye ve hesaplamaya aryoruz. A.K.: Siz birlikte almay seviyorsunuz. Kendi almalar* Eitim Politikasnda Atatrklk Aray dergisi, 2S ubat 1981.

mzm yannda son yllarda einizle birlikte yaymlam olduunuz kitaplar var. Daha nce Sabahattin Eyubolu ile birlikte alyor dunuz. Sizi ortak almaya gtren nedenleri aklar msnz? M...: Ortak alma deyince genellikle i blmne dayanan bir alma anlalr. Ansiklopedi almalarnda olduu gibi. Rah metli dostum Sabahattin Eyubolu ile ve eimle birlikte hazrla dmz kitaplar iblmne dayanmaz. Bunlar ortak bir dnme etkinliinin rnleridir, bir diyalogtan domutur. Platon'dan g nmze kadar ulaan bir gelenek, bize dncenin monologa d klmemesi gerektiini retiyor. Kukusuz bu tr almalarn da bir tehlikesi var. Birlikte dnmeyi srdrebilmek g. Karlk l konuma, gnmzde pek yaygnlaan ak oturumlarda ou kez olduu gibi, kolaylkla gevezelie dklebilir. Ortak alma sen ben ekimesine dmemeli, dnceler arpmal ve dile ge tirilmelidir. Ortak alma olanan bulabilmek bir talih iidir. Bu talihin bana zaman zaman glm olmasn bir muttuluk say yorum. A.K.: Sabahattin Eyubolu ile birlikte yapm olduunuz bir seri belgesel film var.. Sizi film almalarna iten nedir? M...: Her eyden nce somut dnme yolunda resmin g cnden yararlanmak istedik. Bamszlk savandan sonra anavatan kavram bizim iin yeni bir anlam kazanmt. Yzyllardan beri yaam alanmz olan bu topraklara sadece kl gcnn hakk diye bakmyorduk artk. Gelip geen tm uygarlklaryla Anadolu'yu kutsal bir kalt ola rak gryor ve benimsiyorduk. Bilimsel almalar, arkeoloji ka zlar ve "tarih aratrmalaryla eski Anadolu uygarlklar kat kat gn na karlmaya balanmt. 1950'den sonra S. Eyubolu ile yapmaya baladmz filmler eski Anadolu uygarlklarnn halka tantlmas, sevdirilmesi ve benimsetilmesi amacn gder. lk filmimiz olarak Hitit Gneini, Anadolu'da Roman Mozayklan, Greme'de Maara Ki liseleri, III. Murat Surnamesi vb. filmler izler. Hitit Gnei 1956'da Berlin film festivalinde dl kazand ve her yerde gste rildi. Filmciliin ok ilerlemi olduu bir dnemde, trl glk ler ve teknik olanakszlklar iinde yaplan bu filmin dllendiril mesini ben yle aklyorum: yeni yeni tanmaya baladmz Anadolu, Strzygowsky'nin bir szyle, sanat tarihi asndan sa hipsiz lke (Niemandsland) idi. Anadolu uygarlklar ortaya karlmaya balaynca, bize olduu kadar Bat'ya da yeni dnya lar alyordu.

10

BN HALDUN VE MANTIK
AHMET ARSLAN

Bu yazda genel olarak bni Haldun'un man tkla ilgili grlerinden sz edeceiz. Bunun iin esas olarak onun nl eseri Mukaddimeye daya nacaz. Mukaddime dier birok nemli zellii yannda bni Haldun'un kendi ana varncaya kadar slm uygarlnda ortaya km ve ilenmi eitli bilimlerin tarihsel ve sistematik bir analiz ve deerlendirilmesini ierir. Onun zellikle altnc ve son blm ki ayn zamanda hacim bak mndan en byk blmdr bu bakmdan ok deerli ve aydnlatc bilgiler tamaktadr. te bu rada esas olarak bu blme ve bu blmde Man tk bilimbne ayrlm olan zel alt-blme dayana rak, bni Haldun'un slm'da mantn ortaya k, tarihsel geliimi, manta yneltilen eitli saldrlar, mantk hakknda ortaya kan eitli ve farkl anlaylara ilikin aklamalarn isleyerek mant nasl bir disiplin olarak ele aldn gster meye alacaz. Onun mantk hakkndaki analiz ve deerlendirmelerinin bize bilgi kuram, bilim anlay, bilimsel ynteme ilikin dnceleri ze rine nemli ipular ve bilgiler salama durumunda olduunu greceiz. Nihayet bu ipular ve bilgile rin deerlendirilmesi de onun kurmak istedii, kur duunu dnd ve bugn de hemen herkes ta rafndan kurucusu olduu kabul edilen Umrn lmi veya insani toplumsal rgtlenmeler bilimhn, ksaca ada deyimimizle toplumbilimini hangi yntemsel-kuramsal temeller zerine oturt maya altna ilikin baz dncelerimizi sergi lememize imkn verecektir.

11

Mantn konusu, amac nedir? O, ne tr bir disiplindir? bni Haldun'un Mukaddime'de felsefi-aklsal bilimlerin incelemesine ayrd blmde mantk hakknda u tanm verdiini grmekte yiz: Mantk, bilinen eylerden bilinmeyen, bilinmesi arzu edilen eyleri karma ileminde zihni yanllara dmekten koruyan bir bilimdir. Mantn faydas bilgi peinde koan kiiye tasavvur ve tasdiklerde doruyu yanltan ayrdetmesini salamasdr. Byle ce mantk sayesinde insan, dncesinin imknlar iinde yaratl m varlklar zerinde olumlu veya olumsuz yarglarda bulunarak onlarn gereini tahkik etme imknn elde eder.' zel olarak mantk biliminin incelenmesine ayrlan alt-blmde ise bni Haldun onun hakknda u tanm vermektedir: Mantk, eylerin zleri (mahiyya) hakknda bilgi veren tanmlar da ve tasdikleri salayan delillerde doruyu yanltan ayrdetmeyi mmkn klan kurallar veren bir bilimdir .2 Bu iki tanm veya aklamadan hemencecik ortaya kan so nu, bni Haldun'un mant sadece zihnin ileyi srecini betim leyen psikolojik bir disiplin veya zihnin, akim ilkelerine gre tutarl ve dzgn bir biimde ilemesi iin gerekli kurallar koyan normatif bir disiplin olarak almaddr. Bu szlerden anlald na gre bni Haldun iin mantk, zihnin varlklar hakknda do ru bilgilere erimesinin yollarn, yntemini ortaya koymaya al an bir disiplindir. nk mantk bilinen eylerden bilinmeyen eyleri karmann yollarn gstermek amacndadr. O, dnce nin imkanlan iinde zihnin gerek hakknda nasl doru bilgilere eriebileceini ortaya koyma amacndadr. Mantk, eylerin zleri hakknda nasl doru tanmlar oluturulabilecei, bu tanmlar ve ya tasavvurlardan hareketle eyler hakknda kesin bilgiyi verecek yarglarn nasl elde edilebileceini belirtmek amacndadr. Ksa ca o, bugnk deyiimizle bir yntembilim veya bir bilgi kuramdr. Mantn amac, eyler hakknda doru bilgiye erimenin yol larn gstermek olduuna gre nce bilgi nin ne olduunu bil memiz gerekmektedir. bni Haldun bunun iin filozoflar tarafn dan ileri srldn belirttii bir kuram ayrntl olarak sergi ler. Bu, z itibariyle Aristotelesi bir bilgi kuramdr. Bu kurama gre ok genel olarak bilgi, bir varln olduu gibi alglanmas (idrk), onun znn ve zne ait niteliklerinin bilinmesidir. n sanda bilgi edinme srecinin iki yolu veya daha dorusu iki aama s vardr. Bunlardan birincisi tasavvur, ikincisi tasdik aama sdr. Tasavvur, bir eyin znn zihin tarafndan alglanmas, grlmesidir. Baka deyile bir eyin znn zihnin bir yargs ol makszn basit, ilkel ve dorudan bir biimde alglanmasdr. Tas dik ise zihnin bir ey hakknda bir eyi, dolayl olarak, yani bir yarglama ilemi sonunda tasdik etmesidir. Filozoflara atfen sergilenen bu kurama gre bilginin temeli, be duyu araclyla elde edilen duyusal alglardr. nsanlarla hay12

vanlar arasnda duyusallar m alglanmas bakmndan bir fark yoktur. Ancak insanlar, hayvanlardan nemli bir zellikleri ile ay rlmaktadrlar: nsanlar hayalgc (muhayyila) denilen yetileri sayesinde, soyutlama yolu ile bu duyusal nesnelerden bir takm tmelIer (klli) oluturabilirler. Bu tmellerin oluturulma s reci de birka kademelidir. nsan nce etrafnda grd belli bir gurup duyusal-bireysel varlklardan onlarn hepsine uyan bir ((form (suret) oluturur. Daha sonra zihin bu belli bir guruba gi ren nesnelerle, baka bir grup nesneler arasnda ortak grd bir nitelii soyutlayarak bu iki grup varlklardan ikisine de uyan ikinci bir form oluturur. Bylece bu soyutlama ilemi devam eder ve sonunda artk kendisi ile karlatrma yaplmas mmkn bir varlk kalmayan, dolays ile en genel ve en basit odan bir tmele varlr. rnein, etrafmzda grdmz duyusal-bireysel insani varlklardan hareketle, onlarn hepsine uyan bir insan t r formu elde edilir. Sonra insanlar, hayvanlarla karlatrlr. Onlarn ortak niteliklerinden hayvan cinsi formu elde edilir. Sonra insanlar ve hayvanlar birlikte bitkilerle karlatrlr v.b. ve bylece sonunda en yksek cins e, yani kendisi ile karlat rlmas mmkn bir baka varln kalmad tze varlr.3 imdi bilgi bu yolla, yani gitgide daha genelleen bir takm formlarn soyutlama yolu ile elde edilmesi, bylece varlklarn z lerinin dorudan bir gr ile alglanmas yoluyla kavranmas gibi bir baka yolla veya bu aamadan sonra gelen bir baka aama so nucunda da elde edilebilir: Zihin bir eyi, bir baka ey hakknda bir yarglama ilemi sonucunda tasdik ederek de bilgiye varabilir. te bu ilemlerden birincisi tasavvur, ikincisi tasdik ilemi veya yolu'dur. bni Haldun tasavvur ile tasdik aras ilikileri inceledii zaman, bilgi deeri ve amac bakmndan tasavvurun tasdikten nce gel diini syler. nk, filozoflara gre tasavvurun faydas veya ama c, eylerin hakikatlerinin bilgisidir. mdi tasdikle ilgili bilginin amac da budur. Bundan tr tasdikin, yani yargda bulunmann nihai amac da gerekte tasavvurun kendisidir. Ksaca tasdik, as lnda tasavvur iin bir aratr.1 bni Haldun'un bu ekilde tanmlad, konu ve amalarn belirledii manta ve bu mantn dayandn dnd bu bil gi kuramna baz itirazlar olacaktr. Ancak daha nce mantk hakknda slm'da ortaya km olan birtakm yanl anlaylar, bu manta haksz olarak yaplm olan birtakm eletirileri berta raf etmesi gerekmektedir. Bu yanl anlaylardan birini, bni Hal dun'a gre, mantn kendisi bilgi vermeyen, fakat bilginin elde edilmesinde bir arac ve yardmc olan bir disiplin olduu noktas n gzden karan baz kimseler temsil etmektedir. 13

tani Haldun'a gre bilimler, bir baka adan bizzat kendisi iin istenen bilimlerle ('ulm maksuda bi al-zt), bu bilimler iin bir ara ve yardmc olan bilimler ('ulm vasla liyya li hazini al-'ulm) olmak zere ikiye ayrlabilirler. rnein Tefsir, Hads, Fkh, Kelm gibi er'i bilimler, Doa bilimi (al-Tabiiyyat), Tanrbilim (al-lhiyyat) gibi felsefi bilimler bu birinci grup bilimler dendir. Buna karlk Arap dili ile ilgili bilimler, aritmetik ve ben zerleri bu birinci trden er' bilimlere, mantk ise bu birinci tr den felsefi bilimlere yardmc bilimlerdir. imdi bu birinci tr, yani kendileri iin istenen bilimlerde istenildii kadar derinleilebilir, onlarn konular, sorunlar istenildii kadar ayrntl olarak ele al np ilenebilir. Ancak Arap dili ile ilgili bilimler, aritmetik, mantk ve benzerleri gibi asl bu birinci trden bilimlere yardmc, onlar iin bir ara olan bilimlerde byle bir ey doru deildir. Bunlar ancak dier bilimlere yardmc olmalar bakmndan ve bu lde ilenmelidirler. Bunun tersini yapmak, onlarn varlk nedenlerine ve amalarna aykr der. Ancak bni Haldun'a gre son zaman larda slm'da yetien baz bilginler gramer le, mantkla, Fkhn Esaslar (Usl al-Fkh) ile, yani bu yardmc ve ara bilimlerle ilgili olarak bu yanl yola sapmlar, bu bilimleri gereinden faz la ileyerek birer ara olmaktan karp adeta birer ama haline getirmilerdir.5 Yani onlar gerek bilgi yerine yntem bilgisi ile, gerek bilimler yerine yntembilimle ilgilenmeye balamlardr. bni Haldun'a gre mantk hakknda dier bir yanl anlay veya tutumu, onunla bilgi veya bilim arasndaki ilikiyi kopara rak, mant sadece formel karsama ilkelerine, biimsel akl y rtmeleri indirgemek isteyen Fahr al-din al-Razi ve Afzal al-din al-Hunaci gibi yine son zamanlarda ortaya kan birtakm bilgin ler temsil etmektedir. bni Haldun bu olay da yle sergilemek tedir: mant sistemletirerek ortaya koymu olan Aristoteles'in mantkla ilgili sekiz kitab vardr. Bu kitaplardan ilk , kya sn biim! (srat), geri kalan bei ise kyasn ieriki (madda) zerinedir. Bu ne demektir? bni Haldun'a gre mantkta kyas, bazan gtrd, verdii sonu bakmndan incelenir. Bazan ise bu sonucun kendisi gz nne alnmakszn, bu sonuca nasl g trd bakmndan incelenir. Birinci bakmdan kyasn incelen mesine mantkta onun ierii yani gtrd sonucun pekin (yakm) veya olas (zann) herhangi bir bilgiyi vermesi bak mndan incelenmesi denir. kinci bakmdan kyasn incelenmesine ise, onun biim i bakmndan, yani herhangi bir zel bilgi sonu cuna gtrmesi bakmndan deil de mutlak, genel olarak bir so nuca nasl gtrd bakmndan incelenmesi denir.' Yine bni Haldun'a gre Aristoteles, mantk kitaplarnn ilk nde srasyla en yksek cinsler i, yani kategorileri (Kitab almaklt), yarglar ve eitlerini (Kitab al-'bara), kyas ve genel 14

olarak onun nasl sonuca gtrdn (Kitab al-kys) incele mitir. Bylece bu kitapta kyasn biim i bakmndan ince lenmesi tamamlanmtr. Geri kalan be kitapta ise kyas, gtr d sonularn asl bilgi deeri, yani ieriki bakmndan bir in celemeye tbi tutulmutur. Kyas sonucunda elde edilmek istenen bilgi ya pekin bir bilgidir veya farkl dzeylerde olas bilgiler den ibaret olacaktr. te drdnc kitap (Kitab al-burhn) bu pekin bilgiye gtrmesi bakmndan kyas ele alr ve byle bir bil giye gtrmek iin onu ncllerinin hangi nitelikte olmas gerek tii v.b. trnden sorunlar inceler. Geri kalan drt kitapta da k yas, bu kez pekin olmayan, eitli dzeylerdeki olas bilgilere gtrmesi, yani yine ieriki bakmndan incelenir.7 bni Haldun'a gre Aristoteles'in mantkla ilgili bu sekiz kita b ve be tmel le ilgili sguc Arapaya evrildikten sonra bun lar zerinde Farabi, bni Sina, bni Rt gibi filozoflar eitli a lmalar yapmlar, bunlara erhler, telhisler yazmlardr. Bun lardan sonra gelen ve son zamanlarda ortaya kan birtakm bil ginler ise kyasn bu ierik i bakmndan incelemesini ihmal veya tamamen terk ederek, onu sadece biim i bakmndan ince lemeye balamlardr. Bylece Aristoteles'in mantkla ilgili son be kitabna ok az ilgi gstermiler, genellikle sanki onlar hi yok mu gibi almalarn tamamen ilk kitap zerinde younlatr mlardr. Bunun sonunda bu kiiler mant, aslnda bilimler iin bir ara olarak almaktan uzaklap, onu kendi bana ilenmesi gereken bir disiplin gibi grmeye balamlardr. bni Haldun onlarn bu mantk anlaylarna ve tutumlarna iddetle kar kmaktadr. nk ona gre kyasn ierik i bak mndan incelenmesi ve bununla ilgili kitaplar mantn nemli bir ksmn, asl amacn tekil etmektedir. Mantn faydas, meyve leri asl kyasn bu gtrd sonularn, uyguland ieriin bil gi deeri zerinde olan aratrmalarda yatmaktadr. Kyaslar ve ya mant amalanan bir bilgiye, doru bilgiye gtrmeleri bak mndan deil de birtakm sonulara nasl gtrdkleri bakmn dan, yani salt formel (sr) bakmdan incelemek doru deildir." bni Haldun'un yukarda birinci olarak zikrettiimiz, mant asl bilimler iin bir yardmc, bir ara olarak grmeyip, kendisi iin istenen bir bilim olarak gren kiilerle, buradaki bu, mantk la bilgi veya bilim arasndaki ilikileri kopararak onu salt bir for mel disiplin klmak isteyen kiileri kastediyor olmas ok olasdr. nk bu ikinciler de sonradan ortaya kan birtakm bilginler dir ve mant, bilgiye erimek iin bir ara olarak deil, kendi bana ilenmesi gereken bir bilim dal olarak grmektedirler. Ne olursa olsun, bni Haldun aka bu kiilere ve mantk hakknda byle bir anlaya kardr. bni Haldun iin mantk, daha nce de sylediimiz gibi zihnin formel olarak nasl ilediini, nasl tutarl 15

karsamalarda bulunduunu aratran bir disiplin deildir. O amac doru bilgiye eritirecek yntemleri ortaya koymak olan bir yntembilimdir. bni Haldun'un slm'da mantk tanndktan sonra onun im knm reddetmek zere ortaya kan dier bir tutuma, bu kez Aristoteles mantnn bizzat kendisine yneltilmi dier bir ele tiriye de kar kt grlmektedir. Bu eletiri ile de nominalist E'ari kelmclarmm, zellikle Bakllani ve Ebu shak al-sarayini'nin Aristoteles mantna yapm olduklar grlen bir eletiri lerini kastediyoruz. Bu eletiri hakkndaki bilgiyi de yine bni Hal dun'dan alyoruz. bni Haldun'a gre, E'ari'den sonra gelen Bakllani'de E'ari Kelm nemli bir gelime kaydetmitir. Bakllani, E'ari'nin Kelm'n belli bal sorunlar zerindeki ana grlerini ve tezlerini desteklemek zere bir doa felsefesi gelitirmeye gitmitir. Bu do a felsefesi, atomcu bir felsefedir. Belli bal tezleri atomlarn ve boluun varl, cisimlerin arazlarla varlkta durduklar, arazla rn ve atomlarn yaratlm olduklar vb.dir. Bakllani bu doa felsefesi araclyla E'ari'nin Kelmla ilgili tezlerini destekle mek, onlara temel salamak istemitir. Yine bni Haldun'a gre Bakllani ve dier E'ari izgisindeki Kelmclar, ayrca, bu atom cu doa felsefesinin tezleri, bu tezlerin dayandklar ilkelerle, on larla desteklemek amacnda olduklar slm dogmatik i arasnda karlkl ve birbirlerine dnl bir iliki kurmak istemilerdir. Bunun iin Bakllani bir tr aksiyom deerinde olmak zere yle bir gr ortaya atmtr: Bir kantn yanll, bu kantn iaret ettii eyin yanlln gerektirir. mdi burada sz konusu edilen kant, Bakllani'nin doa felsefesinde dayand ilkeler ve ileri sr d tezlerdir. Bu kantn iaret ettii ey ise, E'ari Kelmclar tarafndan anlaldklar ekilde slm dogmatiinin ana tezleri dir. Bakllani burada slm dogmatiinin ana tezlerinin ancak kendi ortaya atm olduu doa felsefesinin ilkeleri ile kantlana bilecei, eer ou ilkeler kabul edilmezse onlarn sallantda kala ca grn tesis etmek istemitir. Bu durumda, yine Bakllani'ye gre, bu doa felsefesinin kendisine, ilkelerine yneltilebile cek herhangi bir eletiri, onlarn kabul edilmemesi, ancak onlarla kantlanabilme, temellendirilebilme imknnda olan sz edilen dogmatiin kabul edilemiyecei, onun yanl olduu anlamna ge lecektir. Bylece bni Haldun'a gre Bakllani, bu doa felsefesine, onunla desteklemek istedii slm dogmatiinin kendisi gibi bir tr dokunulmazlk verdirmek istemitir! Yine bni Haldun'a gre Aristoteles'in mant slm dnya snda yaylmaya baladnda sz edilen Kelmclar bu mantn temelindeki ilkelerin, yani doa veya varlk felsefesinin, kendi do a felsefelerinin ilkeleri ile tam bir ztlk durumunda olduunu 16

grmlerdir. Bundan tr onlar Aristoteles mantna iddetle saldrmak, onu reddetmek durumuna girmilerdir. bni Haldun onlarn Aristoteles mantna olan bu saldrlarn gayet nfuz edi ci bir biimde aklamaktadr: imdi bu (Aristoteles) mant in celendiinde, onun d dnyada tmel bir doann varln kabu le dayand grlr. (Bu tmel doaya) be tmele, yani cins, tr, ayrm, hassa ve genel araza blnen zihinsel bir tmel karlk ol maktadr. (Mantk, ite varl kabul edilen bu be tmelin) birbir leriyle ilikiye getirilmeleri zerine dayanmaktadr. (Oysa bu E'ari izgisindeki) Kelmclara gre bu kabul doru deildir. On lara gre tmel ve zsel ey, zihnin dnda herhangi bir kar l olmayan salt zihinsel bir kavramdan ibarettir veya hl 1er kuramn kabul edenlere gre o, sadece bir hl dir. Bundan t r bu Kelmclara gre be tmel, onlar zerine dayanan tanm lar, on kategori v.b. doru eyler deildirler. z ifade eden nite likler de mevcut deildir. Bu, burhanlarn kendilerine dayand zorunlu ve ze ilikin nermelerin mevcut olamyacam ve bu (nermelerden sonulara gemeyi salayan) aklsal nedenlerin de bir gereklii olmadn ifade eder. Bylece onlara gre Burhan kitab geerli deildir...10 O halde ksaca bu Kelmclar d dnyada tmel bir doann varln kabul etmemektedirler. Oysa Aristoteles'in mant by le bir takm doalarn veya zlerin varln kabule dayanmakta dr. Bundan hareket ederek bu Kelmclar, bu tmel doarm zi hinde kendilerine blnd be tmel kavram da kabul etme mektedirler. Oysa Aristoteles mant bu be zihinsel tmelin var ln ve onlar arasndaki zihinsel birtakm kombinezonlarn im knn kabule dayanmaktadr. Bu Kelmclar bunlar kabul et medikleri iin, onlardan oluturulan tanmlar, nermeleri, bu nermelerden meydana getirilen kyaslar bu kyaslarda sonuca gtrc olan aklsal neden leri, yani orta terimi v.b. reddetmek tedirler. Netice olarak Aristoteles mantnn dayanmakta olduu btn temelleri ykmaktadrlar. O zaman mantktan geriye ne kalmaktadr? bni Haldun'a gre birinci gurupta olduu gibi bun lar iin de mantktan geriye sadece kyaslar zerinde biimleri bakmndan yaplan birtakm akl yrtmeler kalmaktadr." bni Haldun'a gre sorunu tersinden alrsak, yani bu Aristo teles mantnn dayand ilkeleri kabul edecek olursak bu kez de Bakilani fiziinin kendisinden hareket ettii ilkelerin yanl oldu unu belirtmek durumunda kalrz. Zaten Bakilani gibi Kelmelarm Aristoteles'in mantna o kadar iddetle kar kmalar nn nedeni de bu olmutur. Bununla birlikte acaba bu fiziin ilke lerinin reddedilmesi, szti edilen slmi inan elerinin doru ol madn sylemek veya bunu kabul etmek anlamna gelir mi? Bakllani'nin grnde olanlar hi kukusuz buna evet diye cevap vermektedirler. Ancak bni Haldun'a gre Gazali'den itiba17

ren baz Kelmciar bu soruyu hayr diye cevaplandrmlardr. Baka deyile Bakllani'nin bir kantn yanllndan, onun ka nt olduu eyin yanl olduu sonucu ortaya kar grn reddetmilerdir. Onlar mantklarn d dnyada tmel birtakm doalar olduu, bu doalarn zihinsel karlklarnn birbirleriyle birletirilmesinin mmkn olduu grn kabul etmilerdir. Bu na paralel olarak Aristoteles'in mantnn slm dogmatiinin tezlerine aykr olmadn sylemilerdir. Nitekim Gazali, Aristo teles'in mantn Kelm'a sokan kii olmutur. Yine bunlar Ba~ kllanici fiziin tezlerinden bir ounu, rnein atomlarn ve bo luun varln, arazlarn iki an devam edemiyeceklerini vb. red detmilerdir. Bunlarn yerine sdm'n sz edilen dogmalarn sa vunmak zere mantk bakmndan salam olduunu dndkle ri baka kantlar ileri srmlerdir. Bunlar da Gazali ve Fahr ai din al-Razi gibi Kelmclardr.12 bni Haldun bu tartma zerinde herhangi bir tavr alma maktadr. Yani Bakllani'nin mi yoksa mantklarn ve onlarn grn kabul ettiini syledii Gazali gibi Kelamclarm m bu konuda hakl olduunu belirtmekten kanmaktadr. Bununla birlikte burada onun Bakllani tipindeki Kelamclarm bu Aristo teles mantna ynelttikleri saldry benimsemediini gsteren nemli bir iaret vardr: Bu Kelmciar, d dnyada doalarn varlm ve onlarn zihindeki karlklarn reddedince sonunda ellerinde mantktan sadece kyaslar zerinde onlarn biim i ba kmndan birtakm akl yrtmeler kalmaktadr, Oysa bni Hal dun'un, mant bu bakmdan ele alanlara kar olduunu yukar da grdk. Bundan daha nemli olarak birazdan geni bir ekilde,gre ceimiz gibi bni Haldun bu Kelamclarm d dnyada herhangi bir ekilde nesnel doalar, zler, zsel nitelikler mevcut olmad grlerini kesin olarak reddetmektedir. nk o sadece fiziksel alanda deil veya fiziksel alan bir tarafa, tarihsel-toplumsal alan da dahi bu tr nesnel ve tmel doalarn varln kabul etmekte dir. Bundan dolaydr ki o, kendi szleri ile bu doalar ve bu do alardan zorunlu olarak kan baz sonularn, yani ze ilikin niteliklerini kendisine konu olarak alacak bir umrn biliminin varlna inanmakta ve byle bir bilimi, yani, ada anlamda toplumbilimi yarattn dnmektedir.13 Bundan hareketle bni Haldun'un mantk hakknda szn ettiimiz iki yanl anlay eletirdii gibi, mantn imknna yneltilmi bu sonuncu eletiriyi de reddettiim syleyebiliriz. Ama bundan onun filozoflar tarafndan ortaya konduu ve ken disi tarafndan yukarda gsterdiimiz biimde anlald ekli ile bu mant bir btn olarak kabul ettii sonucuna geebilir mi yiz? Daha nce de iaret ettiimiz zere bni Haldun'un kendisi nin de bu mantk, daha dorusu bu bilgi kuram veya yntembi18

lim hakknda baz itirazlar ve eletirileri vardr. bni Haldun bu eletirilerinde mant srekli olarak doru bilgiye veya bilime gtrme iddiasnda olan bir yntem olarak gz nnde tutmaktadr. Onun bu zellii ile filozoflar tarafndan or taya konduu ekliyle gerekten d dnyadaki nesneler hakkn da doru, kesin bilgilere erimeyi salayan bir ara olup olmad n aratrmaktadr. Bu aratrmasnda da srekli olarak, filozof larn mant gerek eylerin zleri hakknda bilgi veren tanmlar, yani tasavvurlar oluturmakta, gerekse burhanlara erimeyi sa layan tasdikleri kurmakta doruyu yanltan ayrdetmeyi sala yan kurallar btn olduu grlerini n planda tutmaktadr. bni Haldun'un bir bilgi yntemi olarak bu mantk hakknda baz pheleri vardr. Bu phelerini gstermek iin yeniden bilginin nasl elde edildii hakknda onun filozoflara atfen sergiledii ku ramn kendisine dnelim: bni Haldun'a gre filozoflar bilginin kaynann duyusal al glar olduunu sylemektedirler. Bununla birlikte duyusal-bireysel nesnelerden duyular aracl ile alman izlenimlerin kendi ba larna bilgiyi vermediini dnmektedirler. Onlar insanda hay vanlardan farkl olarak bir hayalgc yetisi ve akl olduunu, bunlar araclyla insann nesneler dnyasndan birtakm tmel ler trettiini ve bilginin asl konusu veya amacmm bu tmeller olduunu sylemektedirler. Ancak onlar bu tmeller arasnda da bir ayrm yapmakta ve iki tr tmelin varln kabul etmektedir ler. Bunlardan birincisi dorudan doruya duyusal-bireysel nes nelerden soyutlama yolu ile elde edilmi formlar veya tmel lerdir ki bunlara birinci dereceden makller denmektedir. Bu birinci dereceden makllerin oluturulmasnda veya alglanma snda rol olan yeti de zel olarak hayalgc yetiidir. Ancak bni Haldun'a gre filozoflar bunlarla yetinmemektedirler. Bu t melleri veya tmel kavramlar (ma'ani) birbirleriyle temasa ge tirmek ve onlar arasnda ortak olarak paylald dnlen bir dier nitelikten hareket etmek, bu nitelii soyutlamak suretiyle daha genel bir dier tmele gemek istemektedirler. Sonra bu el de edilen tmeli veya genel kavram, ayn ekilde baka kavram larla temasa getirerek, ayn ilemi yaparak gitgide daha genel kavramlara, sonunda kendisinden daha teye soyutlamann mm kn olmad en yksek cinslere, kategorilere, en genel kavrama, tz kavramna gitmektedirler. te bu dorudan doruya duyusalbireysel nesnelerden elde edilmemi olan kavramlara da ikinci dereceden makller denmektedir. bni Haldun'a gre bu ikinci dereceden makllerin oluturulmasnda veya alglanmasnda et kin olan da artk hayalgc deil, akln kendisidir." Yine daha nce temas ettiimiz gibi bni Haldun'a gre filo zoflar, bilginin iki yolla, yani tasavvur ve tasdikle elde edildiini 19

sylemektedirler. Bu tmellerin oluturulmas veya alglanmas birinci yol veya birinci aamadr. kinci aamada ise bu elde edl len tmeller birbirleriyle birletirilerek aralarnda olumlu veya olumsuz birtakm ilikiler kurulmaktadr. Yani akl, burhanlai araclyla bunlardan birini dieri hakknda tasdik etmekte veya dememektedir. Bu yarglama ilemini de Ibni Haldun tasdik yo lu ile bilme olarak tanmlamaktadr.15 bni Haldun'un bu bilgi kuramna birka noktada itiraz var dr: Bunlardan birincisi ve belki en nemlisi bu bilimsel bilginin konusu olan tmelin nasl bir tmel olduu, yani birinci derece den mi yoksa ikinci dereceden mi makller olduu konusundaki soruturmasnda yatmaktadr. bni Haldun'a gre filozoflar bu makller in daha ok ikinci dereceden makller olduu gr n ileri srmektedirler. Mantklarm da zel olarak bu ikinci de receden makller zerinde kurmaktadrlar. te bni Haldun bu noktada filozoflara ve manta kar kmaktadr. O, d dn yada birtakm nesnel doalarn varln kabul etmektedir. Dola ysyla zihnin tmeller yaratmasndaki meruiyetine de inanmak tadr. Bilimin konusunun tmeller olduu grne bir kar k sz konusu deildir. Yalnz o bu tmellerin hangi tr tmeller olmas gerektii konusu zerinde byk bir nemle durmaktadr. Ona gre herhangi bir felsefi-bilimsel disiplin gerekten inanlr, gvenilir bilgilere sahip olmak istiyorsa, bu birinci dereceden ma kller zerinde almal ve onlar asla amamaldr. kinci dere-, ceden makllere gelince, onlarn d dnyada herhangi bir gerek~\ ilkleri yoktur. Dolays ile onlar konu olarak alacak almalarna herhangi bir gvenilir bilgi vermeleri beklenemez. \ bni Haldun bu grn Mukaddime'de birka yerde mm kn olan en byk bir aklkla ortaya koymaktadr. rnein, Mukadime'in ok nl ve felsefenin reddine ayrlm olan Felse fenin Reddi ve Onunla Megul Olanlarn Bozukluklar adl alt-blmde bilgi deerleri bakmndan bu birinci ve ikinci dereceden. makller arasnda kesin bir ayrm yapmakta ve gerein bilgisini; vermekte birincilerden phe edilemiyeceini, ancak ikincilerin hi emin olmadn sylemektedir: Zihin bazan ikinci dereceden soyutlamann rnleri olan ikinci dereceden makller zerinde de il, hayalgc yetisi araclyla oluturulmu suretler olan ve d dnyadaki varlklara uygun den birinci dereceden makller zerinde tasarrufta bulunur. Bu durumda zihnin yarglan, duyusal olarak bilinen eylerin bilgisinde olduu gibi pekin olurlar* n k birinci dereceden makller tanmlar gerei d dnyadaki var lklara uyduklarndan tr d dnya ile daha fasla bir uygun luk gsterirler. Bundan dolay filozoflarn bu (birinci dereceden makllerle ilgili) iddialarn kabul ediyoruz."
* Alntlardaki italik bise aittir. 20

bni Haldun birinci ve ikinci dereceden makller arasndaki bu ayrm bir baka yerde yine vurgulamakta ve filozoflar yine mant ikinci dereceden makller zerinde alan bir disiplin olarak ortaya koyduklarndan tr eletirmektedir. Szn etti imiz yer, bni Haldun'un Mukaddime'de bilginlerin, insanlar ara snda neden tr siyasetten en az anlayan insanlar olduklarm aklamaya alt yerdir." Burada bni Haldun Platon'un, Farabi'nin veya bni Sina'nn dncelerinin tamamen tersine ola rak insanlar arasnda siyaset konusunda kendilerine gvenilecek kiiler arasnda bilginlerin en son srada geldiklerini sylemekte ve bu grn temellendirmeye almaktadr. Ona gre bunun nedeni, bilginlerin zihinsel kurgulamalara ve duyusal varlklardan soyutlayarak oluturduklar kavramlarla dnmeye pek dkn olmalardr. bni Haldun'a gre bilginler bu ok soyut, genel kav ramlar olutururken herhangi bir zel konuyu, sz gelimi bir ki iyi, zel bir ulusu, bir insan grubunu gz nnde tutmaz, zel olarak bunlara uygulamak zere bu kavramlar yaratmazlar. Bu kavramlarla btn bunlar zerinde genel olarak yargda bulun mak isterler. Ancak daha sonra bu kavramlar d dnyadaki var lklara uygulamak isterler. Bundan tr onlarn oluturduklar bu kavramlar ounlukla ancak zihinde bir varl olan eyler ola rak kalmakta devam ederler. Baz durumlarda bir aratrma so nucu d dnyada zel baz olay veya durumlara uygulanabilirler. Ama bazan hi uygulanmakszn ylece kaldklar da olur. Oysa bu kavramlarn varlk ve retilmelerinin nedeni d dnyadaki olay veya durumlara uygulanmalar ve bu uygulamalar sonucunda onlar hakknda doru ifadeler olduklarnn gsterilmesidir. Ksaca bilginler hep zihinsel eylerle (al-uml a-zihniyya), fikirlerle meguldrler. Onlardan bakalarn bilmezler. Siyaset adamlarna gelince onlar d dnyada meydana gelen olaylarn kendilerine, onlarn koullarna, onlara bal olan dier eylere nem vermek zorundadrlar. Bu olaylar her zaman ayn biimde ortaya kmayabilirler ve kmazlar da. Bundan tr her zaman iin herhangi bir tr olayda bu olayla ilgili oluturulmu genel ta savvuru geersiz klacak bir ey olabilir. Bir uygarlkta (umrn) ortaya kan koullar, bir baka uygarlkta veya toplumda ortaya kan koullara her bakmdan benzer olmayabilir. Bu umrn lar bir bakma birbirlerine benzer, bir baka bakmdan birbirlerinden farkl olabirler. te bilginler yarglarn genellemeye (ta'mim al-ahkm) ve eyleri birbirleriyle karlatrmaya, birbirlerine benzetmeye ok merakl olduklar iin siyasetle ilgili sorunlarla da uratklarnda etraflarnda olup biten eyleri grmeye almaz, onlar kendi g rleri ve akil yrtmelerinin kalbna sokmaya alrlar. Bun dan tr de bu eyleri anlamak ve deerlendirmekte birok yan21

lisa derler. Yine bundan tr bni Haldun'a gre salkl bir yaps ve ortalama bir zeks olan sradan bir insan bu tr dn meye alk olduu iin siyasette bilginlerden ok daha fazla ba ar gsterir. nk o her konuyu kendi zellii iinde ele almak tan, her durumu, her bir insan gurubunu onlara has olan koullar iinde yarglamaktan teye gitmek istemez. Bundan dolay onun yarglar bilginlerin yarglarnda olduu gibi, sz edilen genelle meler, kyaslamalarla bozulmamtr. O, ounlukla dncelerin de duyular ile idrk ettii eylerin (al-mavadd al-mahsusa) te sine gemez. Ksaca o, yzerken fazla uzaklara alma, selamet kydadr diyen airin dne uygun olarak ele ald bu konu larda ayan asla karadan kesmez. Bundan tr siyasette bu tr insanlarn grlerine gvenilebilir, ama bilginlerin szlerine, yar glarna gvenilmez." bni Haldun bu gr] erini sergiledikten sonra burada derhal manta ve birinci ve ikinci dereceden makller ayrmna geer ve unlar syler: te bu sylediklerimizden, duyusaldan uzak ve ok soyut olduu iin mantk sanatna gvenlemiyecei ortaya kmaktadr. nk mantk sanat, ikinci dereceden maklleri in celer. mdi mantn yarglar ile, bu yarglarn haklarnda bir ifa de olduklar d dnyadaki varlklar arasnda kesin bir uygunluk (intibak) arand zaman, maddi eylerde, mantn bu soyut yar glarn geersiz klacak, onlar rtecek bireylerin olmas mm kndr. Birinci dereceden makller zerinde dnmeye gelince, burada durum deiiktir. Onlar, daha az soyutturlar. nk hayalgcnn rnleridirler ve duyusal varlklarn suretleridirler. Bundan dolay duyusal varlklarn zelliklerini korurlar ve d dn ya ile uygunluklarnn tahkik edilmesine imkn verirler." O halde burada gene karmza birinci ve ikinci dereceden ma kller ayrm kmakta ve bni Haldun bu ikincileri ve onlar ko nu olarak aldn syledii mant eletirmektedir. Burada yine o, hayalgc ile dar anlamda akl arasnda bir ayrm yapmakta birinciyi, birinci dereceden makllerin, ikinciyi ise ikinci derece den makllerin temeline yerletirmektedir. Burada da bilgiye eri mekte, birinciye ikinciden daha fazla bir nem ve deer verdii grlmektedir. Bunun nedeni ise burada ilgin bir biimde dile getirdii gibi birincilerin dorudan doruya duyusal nesnelerden oluturulduklar iin daha az soyut, daha az genel olmalar, daha fazla duyusal ierik tamalar, nesneler dnyasndan daha az uzak olmalar, bu zelliklerinden tr de doru bilginin amac olan nesnelere uygunluk durumunun bunlarda daha kolay ve daha ak bir biimde tahkik edilebmesidir. Kanaatimizce bni Haldun bu iki pasajda doru bilgi, bilimin ne olduu hakkndaki dncesini derinden yakalamamza imkn veren ok nemli eyler sylemektedir. yle anlalmaktadr ki ona
22

gre doru bilginin, bilimin konusu d dnyadaki nesnelerdir. Doru bilginin, bilimin lt ise bu nesneler hakknda getirilmi olan ifadelerin onlara uygun olmasdr (al-mutabaka, al-tatbik alyakm). mdi bu uygunluun (intibak) tasbiti iin, bu ifadelerin tekrar nesnelerine gtrlp onlara uygun olup olmadklarnn tahkik edilebilmesini mmkn klacak bir zellikte olmalar gere kir. Bilginler, bu cmleden olmak zere tabii filozoflar, bni Hal dun'a gre bu nokta zerinde yeter derecede israr ediyor gibi g rnmemektedirler. Onlar kavramlarn olutururken mmkn ol duu kadar genel kavramlara ulamak istemektedirler. rnein siyaset alan ile ilgili olarak bilginler, zel bir insan gurubunun, zel bir umrnm yapsna uyacak, onu zel koullarnda anlama mz ve aklamamz mmkn klacak kavramlar oluturmak ye rine btn insan guruplarna, btn mranlara temil edilebile cek genel bir kavram peinde komaktadrlar. Ama bu durumda ok kez, bu kavram sadece zihinde kalmakta, d dnyada kar ln bulamamaktadr. Bu durumda ise bu kavramn yaratlma snn bir faydas, bir anlam olmamaktadr. Birinci dereceden ma kllere gelince, onlarda bu mahzur sz konusu olmamaktadr. On lar duyusal nesnelerden hareketle oluturulduklar ve fazla soyut olmadklar iin haklarnda bir ifade olmak istedikleri belli bir olaylar veya varlk gurubu ile uyumakta, onlar aklayabilmek tedirler. phesiz bni Haldun'a gre bilgi tek tek duyusal-bireysel nesnelerin duyusal izlenimlerinden ibaret deildir. Bilginin ko nusu tmeller dir. Ama bu tmeller, her trl soyutlamalar de ildir, varlkta belli bir karl olan, belli bir ierii, somut, ger ek, bir ierii olan tmellerdir, yani birinci dereceden makller dir. Platon ve Aristoteles'in felsefelerinin temel kavramlar ile ifa de edersek bunlar kesinlikle Plton'un tdea>lan deildir, Aristo teles'in somut ve gerek bir ierii olan trleri, formlarndr. bni Haldun zerine yazd ok deerli yaptnda Muhsin Mahdi, onun genel olarak tarih bilimi araclyla, uzun zaman dan beri slm'da bir gerileme dnemine girmi olan felsefenin bizzat kendisini yeniden bir canlandrmak amacnda olduunu sylemekte, zel olarak da bunu Aristotelesi felsefeyi, Aristotelesi varlk ve bilgi teorisini izleyerek gerekletirmek istediini ileri srmektedir. Baka deyile Mahdi, bni Haldun'un felsefi-biiimsel bilgiye erimek iin uygun yolun, kantlayc akl yrtmeler ve kyastan getiini dndn sylemekte ve onun Aristoteles' in bilgi kuramnn ilkelerini ve sonularn btn ile benimsedi ini savunmaktadr." Birinci tezin tartlmasna girmeksizin bu ikinci daha zel gr zerinde duracak olursak onun belli bir l de doru olmakla birlikte gerei tam yanstmadn syleye biliriz. bni Haldun'un Yunan felsefesi iinde Platoncu veya YeniPlatoncu bilim anlayna, bilgi kuramna, bu kuramn temelinde
23

yatan metafizik veya varlk kuramna tamamen kar olduunu, bu bakmdan daha ok Aristoteles'in varlk ve bilgi kuramna yak latm kabul ediyoruz. Ancak bize gre o, Aristoteles'in bilgi ku ramm ve bilim anlayn belli bir noktaya kadar izlemekte, fakat onun kesin ve sorunlu bilginin ltn, onun kantlanmasnda gren, dolaysyla bu tr bilgilerin ancak doru, zorunlu, ze ili kin ncllerden hareket ederek doru bir ekilde kurulmu olan kyaslarn sonu nermelerinde bulunduunu dnen anlaym ise pek kabul eder gibi grnmemektedir. bni Haldun doru bir bilginin doruluk deerini, onun kantlanmasndan ok bugnk anlamda tahkik edilebilme sinde bulur gibidir. Yukarda kendi sinden naklettiimiz ikinci pasajda belli bir lde bu grn de ortaya konmu olduunu dnyoruz. Bunun dnda Mkaddime'e bir baka yerde, filozoflarn doa felsefeleri veya fizikleri ile ilgili grlerini eletirirken bu grn daha da ak bir bi imde ortaya koyduunu gryoruz. bni Haldun bu szn ettiimiz yerde nce filozoflarn man tk hakknda, onun, eylerin kesin bilgisine erimekte bir ara ol duu grlerini ele almakta, sonra bu mantklar veya bilim yn temlerinin Doa felsefesi alanndaki kullanmna gemektedir. Bu vesileyle aynen unlar sylemektedir: Filozoflarn doa bilimi diye adlandrlan, cisimse varlklarla ilgili burhanlarn ieren bi lime gelince, bu bilimin yetersizlii urasndadr: Burada tanmlar ve kyaslarn, onlarn iddialarna gre verdii zihinsel sonularla (bu sonularn haklarnda bir ifade olduu) d dnyadaki varlk lar arasndaki uygunluk kesin deildir. nk btn bu yarglar, zihinsel, genel, tmeldirler. Oysa d dnyadaki varlklar, bir mad deye sahip olduklarndan tr bireyseldirler (mutaahhsa bi mavaddiha). mdi onlarn maddelerinde bu zihinsel tmel yarglarn, d dnyadaki bireysel varlklarla uygunluunu engelleyen bir e yin olmas mmkndr. Velev ki bu uygunluun mevcut olduu duyusal gzlem aracl ile gsterilmeye kalklmasn. Ancak (eer bu sz edilen uygunluun varl bu ikinci yolla gsteril mek istenirse) o zaman da bu uygunluun delili, burada varl ileri srlen burhanlarn kendileri olmu olmaz, onun duyusal gzlemle gsterilmesi olmu olur. Bu takdirde (filozoflarn) bu burhanlarda bulmu olduklar pekinlik (al-yakin) nerede kalm olur?.n imdi burada grld gibi bni Haldun gene zihnin yarg larnn genel, oysa d dnyadaki nesnelerin maddi-bireysel olduk lar, bu nesneler hakknda bilgi vermek iddiasnda olan nermele rin fazla genelletirmeye gitmeden, mmkn olduu kadar bu mad di-bireysel varlklar yakndan takip ederek, onlara uygun imgeler oluturmas gerektii dncesini tekrarlamaktadr. Ama burada dier ok nemli bir nokta zerinde de srarla durmaktadr: Yu karda belirttiimiz gibi bir bilginin doruluunun ltnri, onun
24

kantlanm olmasnda deil, deneysel bir biimde tahkik edilme si ve gsterilebilmesinde aranmas lazm geldiini sylemektedir. Bu ise felsefi-bilimsel bilginin ne olduu, hangi zelliklere sahip olmas gerektii konusundaki Aristoteles'in grnden olduka farkl grnmektedir. nk, bilindii zere, Aristoteles bilgi teorisinde kesin, zo runlu bilginin ana lt olarak onun kamtlanabilmesini gster mektedir. Bundan tr ona gre, kesin felsefi-bilimsel bilgi, doru-zorunlu ncllerden hareket edilerek kurulmu olan apodiktik ktyaslar sonucunda elde edilmi olan sonu nermelerinde bulu nur. Hamelin'in Aristoteles zerine nl eserinde iaret etmi ol duu gibi Aristoteles'in, hocas Platon'un felsefi-bilimsel bilginin elde edilmesinin yntemi olarak ileri srd diyalektie, yani iki li blmelerle alan bilgi yntemine ana itiraz udur: Bu yntem le herhangi bir yklemin herhangi bir konu hakknda tasdik edil mesinin zorunluluu gsterilememektedir. Tersine, bu, karsmdakinden istenmektedir. Platon'un bu ikili blmeler yntemi nasl almaktadr? Platon, Aristoteles'e gre, bir varlk veya konu hak knda bilgi edinmek iin bu varlk veya konuya ykleneebilecek ni telikleri, kavramlar genelden zele doru ikili blmelere tbi tu tarak tesbit etmek istemektedir. rnein Platon'un verdii rnek le insann ne olduunu aratralm: Platon bunun iin nce b tn varlklarn canllar ve canszlar olarak iki guruba ayrla cam, insann canllar gurubuna sokulmas gerektiini syle mektedir. kinci admda Platon canllarn, karada yayan ve suda yayan canllar olmak zere iki guruba blnebileceini ve insann birinci guruba sokulmas gerektiini sylemektedir. Platon'a gre ite bylece ikili blmelerle alarak insana yklenebi lecek btn yklemleri tesbit etmemiz mmkn olacaktr. Buna karlk Aristoteles Platon'a u itiraz yapmaktadr: Bu yntemle varlacak sonu, birinci admda, insann bir varlk olduu iin can l veya cansz olduu, ikinci admda ise insann bir hayvan olduu iin karada veya suda yaadn tasdik etmekten ileri gidemez. Yani burada insann bir yklemin zddna olarak baka bir yk lemi niin ald, bu niteliin ona niin yklendii kamtlanamamaktadr. Tersine kardakinden bu yklemeyi kabul etmesi isten mektedir. Aristoteles'e gre Platon'un bu ikili blme ynteminin, diyalektiinin sonuca gtrmemesinin nedeni, Platon'un orta te rimin nemini anlamam otaas ve bir akl yrtmede sonuca gtrc olan orta terimleri bulamam olmasdr.22 Buna karlk Aristoteles kendisinin getirmi olduu bilgi yn teminde iki doru nclden hareket edilerek oluturulan dzgn bir kyas sonucunda varlan sonu nermesinde yklemin, yani byk terimin, konu, yani kk terim hakknda tasdik edilmesi nin zorunluluunun gsterilebilecei dncesindedir. Aristote les'e gre btn insanlar lmldr Sokrates bir insandr
25

O halde Sokrates lmldr trnden en basit bir kyasta, bu so nu nermesinde, sz edilen iki nclde mevcut olmayan bir zel lik vardr. Burada .lmllk artk Sokrates hakknda zorunlu olarak, bir nedemle (raison) tasdik edilmektedir. Burada artk Sokrates hakknda lmllk ykleminin tasdik edilmesini karmizdakinden istememiz sz konusu deildir. Bu iki ncl kabul edildii takdirde bu sonu, zorunlu olarak bize kendisini tasdik ettirmektedir. imdi bu durumda bir sorun ortaya kmaktadr: Bilgi, bilim sel bilgi, Aristoteles'e gre, yukardaki kyasn sonu nermesinde olduu gibi kamtlanabilendir. Dolaysyla gerek anlamnda felsefi-bilimsel bilgiler ancak doru, zorunlu ncllerden hareket le kurulmu olan kyaslarn sonu nermelerinde bulunur. Ancak bir kyas iki ncl gerektirir. Bu sonularn zorunlu olarak doru olmalar iin bize doru birtakm ncller gereklidir. Bu nclleri nasl elde edebiliriz? Yine Hamelin'in iaret ettii gibi burada da iki k sz konu sudur. Ya bu ncllerin kendileri de daha nceki birtakm kyas larn sonu nermeleridirler veya deildirler. Aristoteles iin p hesiz ideal olan, birinci durumdur. Yani o, geriye doru gittiimiz de her bir kyasn ncllerinin, bir nceki kyaslarn sonu ner melerinden meydana geldii bir zincirleme kyaslar btnnden oluan bilimsel bir yapy tasarlamaktadr. Bununla birlikte bu nun mmkn olmadn da bilmektedir. nk son zmde ken dileri daha nce gelen kyaslarn sonu nermeleri olmayacak bir takm ilk nermelere, ncllere ihtiyacmz olacaktr. Bu ilk n cllerin ne ekilde oluturulaca hakknda ise Aristoteles bize salam bir yol gsterememektedir. Tmevarm tam sayma indir gedii veya ancak tam saym olarak tmevarm kabul ettii iin bu ilk ncllerin elde edilmesinde onun roln ok snrl grmek tedir. Daha ziyade o, bunun iin birtakm ampirik sezgilerden, g rlerden (vision) sz etmektedir. Zihnin, dorudan doruya zleri yakalayarak onlarn kavramlarm oluturma ynndeki gcne inanmaktadr. Bu zlerin yakalanmasnda duyusal gzleme de nemli bir yer verdirmektedir.13 te biz bundan dolay bni Haldun'un Aristoteles'in bu bilgi kuramn belli bir lde izlediim, ancak nemli bir noktada on dan ayrldn sylyoruz: Aristoteles kesin, zorunlu bilginin an cak apodiktik kyaslar sonucunda elde edilmi kamtlanabilen nermelerde bulunduunu, bir bilginin bilimselliinin ltnn onun kantlanabilirliine dayandn dnd halde bni Hal dun yukardaki iki pasajdaki szlerinden aka ortaya kt ze re bilimin ltn ok basit olarak nermenin, hakknda bir bilgi olduu nesnesi ile temasa getirilerek ona uygunluunun deneysel olarak gsterilmesinde bulmaktadr. phesiz bni Haldun'un dz gn bir ekilde yrtldkleri takdirde mantksal karsamalarn,
26

dedksiyonun deerine herhangi bir ekilde kar kmas sz ko nusu deildir. Bununla birlikte yukardaki son pasajda zerinde durduu gibi o son zmde bu karsama ve sonularn, bu yarg larn deerini neyin vereceini, neyin vermesi gerektiini kendi kendisine sormaktadr. Onun iin nemli olan bir nesne hakknda getirilmek istenen bir nermenin bu nesneyi ne kadar doru yan sttnn nasl tesbit edilebileceidir. Herhangi bir bilimsel ner menin deeri, dedktif olarak kantlanm olup olmamasnda de il, konusunu uygun bir biimde yanstp yanstmamasmdadr. Bunu anlamak iin ise yaplacak ey, onu bu konusu ile ilikiye ge tirmek, yani tahkik etmektir. imdi bir mantksal burhann do ruluunu tahkik etmek iin d dnyaya dnp gzleme ba vur duk mu onun doruluunun gvencesini kantlanmasnda deil, gzlemle gsterilmi olmasnda buluruz. Eer byle bir yola ba vurmaz ve onun kantlanm olduunu, dolays ile zorunlu olarak doru olduunu sylersek, biri, yani bni Haldun'un kendisi kal kp bu tr nermelerin genel ve zihinsel olduklarn, oysa d dn yadaki varlklarn maddi ve bireysel olduklarm, bu niteliklerin den tr de bunlarda bu sz edilen uygunluklarn engelleyen bir eylerin olmasnn mmkn olduunu syleyebilir ve durumun byle olmadnn gsterilmesini karsmdakinden isteyebilir. Bu nun byle olmadnn gsterilmesi iin ise yeniden baa, yani d dnyaya, duyusal gzleme dnmekten baka are yoktur. O halde bni Haldun'un mantk hakkndaki grlerini topar layacak olursak unlar syleyebiliriz. Mantk, kendisine has bir varlk alan olan, bu alan hakknda bilgi veren, kendisi iin aranan bir bilim deildir. Mantk asl varlk hakknda bilgi vermek ama cnda olan bilimlere, bu bilgilere erimenin yollarn gstermek id diasnda olan yardmc bir disiplin, bir sanattr. Bundan tr onu salt olarak kyaslarn biimsel incelemelerine indirgemek isteyen eilimler doru deildir. Mant bu ekilde, doru bilginin elde edilmesi iin gerekli yollar gsteren bir yntembilim olarak ele alrsak bni Haldun Aristoteles'in veya filozoflarn onun temeline koyduklar baz ontolojik fizik postlalar kabul etmektedir. Kav ramlar kavgasnda bni Haldun kesinlikle E'aricilerin nominaliz mine kardr. Aristoteles gibi konseptalisttir. D dnyada eyle rin kendilerinde mevcut genellere, zlere inanmaktadr. Bundan tr zihnin onlarn kavramlarn, yani zihindeki karlklarm oluturmaktaki meruiyetine de inanmaktadr. Ona gre tmel, sadece zihinde olan, zihnin dnda bir gereklii olmayan bo ses lerden ibaret deildir. Bununla birlikte bni Haldun zihnin her trl soyutlamasnn rnleri olacak her trl tmelin d dnya da bir varl olduuna inanmamaktadr. D dnyada gerekten var olan ve bilimin konusunu oluturan tmeller, ancak birinci dereceden makllerin konusunu oluturan tmeller, yani Aristo teles'in form lan, zleridir. bni Haldun bununla ilgili olarak
27

Platon'un kavram realizmine kardr. Formlar dnda kalan t meller, yani Platon tarafndan tasarland ekilde idealarm b yk bir blm salt zihinsel yapntlardan baka eyler deildirler. bni Haldun buna paralel olarak bilginin elde edilmesinde du yusal nesneyle dorudan doruya ilgili olan hayalgcne, salt akldan ok daha fazla nem vermektedir. Formlar alglayan bi rincidir. Tasavvur ve tasdik ilemlerinde tasavvura nem vediini aka belirtmektedir. Btn bunlar onun Aristoteles'e nazaran da daha ok deneyci, daha ok gzlem ve deneye nem veren bir yntem taraftar olmasn dourmaktadr. Bu ampirizmi onu fi lozoflar tarafndan salt dedksiyonlardan ibaret bir disiplin olarak tanmlanan mant eletiriye gtrmektedir. Bu nitelii ile bir bilim yntemi olarak mantn bilgiye eritirmekte yetersiz, ku surlu bir ara olduunu dnmektedir. Yine buna paralel olarak Aristoteles trnde bir dnrn doru ncllerden kalkarak doru kyaslar oluturmak suretiyle kantlanm bir nermenin otomatik olarak doru olmas gerek tii grne itiraz etmektedir. Nassar'n ok gzel bir ekilde ifa de ettii gibi, dnce zihin varlklar karsnda phesiz mmkn olduu kadar onlara uygun decek, entitler yaratmak ister. Ama bu uygunluun gerekten mevcut olmas iin zihnin al mas ile rettii genellerin balang referanslarndan kendilerini bamsz klmamalar gereklidir. Bunu gerekletirecek tek yol ise bu genellerin ve onlar zerinde aklsal ilemler yaplarak varlan yarglarn tekrar bu balang referanslar ile ilikiye getirilmele ridir. Bu yaplmadka, bni Haldun'a gre filozoflarn mantksal akl yrtmelerinde, burhanlarnda sahip olduklarn iddia ettik leri pekinlik gsterilemeyen bir ey olarak kalmaya devam et mek zorundadr.24 Son olarak bni Haldun'un kendi yaratm olduu Umrn lminde btn bu grlerini uyguladn grdmz belirte lim. O burada esas olarak etrafnda grd toplumsal olaylarla ilgili olarak kendi ve kendisinden nce gelenlerin gzlem ve tank lklarndan yararlanarak, bu olaylardan ortak olan, tekrarlanan bir takm nitelikleri aramakta, onlarn kavramlarna erimeye a lmaktadr. Bunun sonucunda o, bu olaylarn, kendilerinden t r ortaya ktklar baz doaarm, formalarm, ve bunlardan da zorunlu olarak kan baz arazlarn tesbit ettiini dn mektedir. O, bu kavramlar olutururken bu olaylar hakknda ken di gzlemlerine dayanmaktadr. Ama kendinden nce gelen a larla ilgili olarak da bakalarnn o olaylarla ilgili olarak yapm olduklar gzlemlerini, tanklklarn ieren tarihi olay haberleri kendisine yardmc olmaktadr. bni Haldun bir yandan bu oiaylarla ilgili olarak Max Weber tipi ideal modeller in oluturulmas gerektiini dnmektedir. Ancak te yandan bu modellerin s rekli olarak ilerinin doldurularak aklayacaklar olay guruplar28

nn zelliklerine, uygun bir biime sokulmalar gerektii noktasn da gzden karmamaktadr. Bir rnekle bunu ifade etmek istersek, bni Haldun egemen lik olayn ele aldnda onun hakknda ideal, soyut, evrensel bir modelin oluturulabileceine, oluturulmas gerektiine inan maktadr. nk insan toplumlarnn hepsinde bir egemenlik ola yna rastlanmaktadr ve bu egemenlik olay her yerde belli baz kurumlar, ilikileri, zellikleri ile ortaya kmaktadr. Bununla birlikte bni Haldun te yandan egemenlik olay ve kurumlarnn toplumdan topluma, ada aa baz nemli biim deiiklikleri gerekletirdiini de grmektedir. rnein dine dayanan bir siya set rejimisnde rastlanan egemenlik tr ile akla dayanan bir si yaset rejiminde rastlanan egemenlik tr her bakmdan ayn bir karaktere sahip deildirler.25 Sonra bu ikincinin iki ana tarznda da yine egemenlik birbirlerinden belli lde farkl baz zellikler le karmza kmaktadr. O halde egemenlik olay hakknda do ru bir bilgiye varmak istersek bni Haldun onun bu farkl toplum larda gstermi olduu farkl biim ve zelliklerini de asla gzden uzak tutmamamz gerektiini dnmektedir.2' Ayn ey yine mesela umrnm kendisi iin de sz konusu dur. bni Haldun bir yandan genel bir umrn veya insani top lumsal rgtlenme kavram oluturmaktadr. Ama te yandan bu umrn kavramn somutlatrmak, onu belli tr ve aamalarn da belirlemek iin srekli bir aba iinde bulunmaktadr. Baka deyile bni Haldun d dnyada ve tarihte gereklemi olduu ekilde umrn veya insani toplumsal rgtlenme trlerini veya aamalarn asla gzden uzak tutmamaktadr. Bunu daha somut olarak ifade etmek istersek bni Haldun gerekte d dnyada ge nel olarak bir umrn veya uygarlk olmadn bilmektedir. Ona gre bir umrn, rnein ancak ya bir bedevi umrn veya hazeri umrn olarak vardr. Hatta bunlarn her biri de daha zel olarak belli birtakm alt aamalarndaki ekilleri ile mevcuttur. bni Haldun ayn zamanda bir tarihi ve sosyologdur. O, tarihselbireysel olaylarn anlalmas, anlalr klnmas iin onlar arasn da baz tekrarlanlar, deimezlikleri, nedensel ilikileri bilmek gerektiini dnmektedir. Ancak te yandan tarihsel olaylar aklamak iin yaratlan sosyolojik modellerin son zmde de erlerinin bu olaylarla temasa getirilerek onlar aklamasnda ol duunu bilmektedir. Bundan tr o Umrn iminde btn bu genel, soyut modelleri olutururken onlarn d dnyada grn dkleri somut, tarihsel biimlerini gzden uzak tutmamakta, asl var olanlarn bu d dnyadaki somut biimleri olduunu unutma maktadr." Sonra bni Haldun'un tarihsel olaylarn yaps zerindeki g rn iyi anlamamz gerekmektedir: bni Haldun bir yandan ken disinden nce gelen tarihileri, tarihsel olaylarn gerisinde, onla-

rm kendilerinden tr ortaya ktklar birtakm deimez doa lar, zleri gz nne almadklarndan, tekrarlanlarndaki inti zamlar, aralarndaki nedensel balantlar grmediklerinden t r eletirmekte, insan doasnn her yerde ayn olduunu, imdi nin gemie iki su damlasnn birbirlerine benzedikleri kadar ben zediini sylemektedir.28 Ancak te yandan o, tarihsel-insani olay larn zaman iinde belli llerde deiebilme diye bir zellikleri olduu, deime ve gelimenin insann, toplumun temel bir boyu tu olduu ynnde bir gr de her zaman ileri srmekten veya kabul etmekten kanmamaktadr. Nitekim bir yandan insan do asnn her yerde ve her zaman ayn olduunu sylerken, te yan dan insann, doutan getirdii mizacnn deil, alkanlklarnn, yani iinde 29 yaad toplumun, kltrn bir rn olduunu be lirtmektedir. Yine bundan tr kendisinden nce gelen tarihi leri bir yandan tarihsel-insani olaylardaki birtakm deimezlik leri, intizamlar, sreklilikleri gz nne almadklar iin sular ken te yandan onlarn en byk kusurlarndan birinin de zaman la toplumlarn yaaylarnda ve kltrlerin yaplarnda meydana gelen deime ve gelimeleri gzden karmalar olduunu syle mektedir.30 Baz yazarlarn ileri srdkleri bni Haldun'un gerek anlamda tarih duygusundan ve bilincinden yoksun olduu, n k tarihsel olaylar iinde deime, gelime imknn kabul etme dii, tarihi srekli bir tarzda ayn biimde tekrarlanan adeta man tksal, zaman-d birtakm srelere indirgemek istedii gr de onun derinliine incelenmemesinden doan stnkr bir gr tr/1 bni Haldun bir yandan tarihte, mran ilmi gibi bir bili min konusunu oluturabilecek nitelikte intizamlar, tekrarlar, s reklilikler, deimezlikler olduunu kabul etmektedir. Ancak te yandan zamanla insann ve toplumun bnyesinde, toplumsal ku rumlarn kendilerinde, phesiz yine belli bir intizam iinde orta ya kacak birtakm deimelerin, gelimelerin varln gzden uzak tutmamakta ve bu deimelerin aklamasn vermeye aba sarfetmektedir.

30

1. Mukaddime'nin eitli basklar v>e eitli dnya dillerine, bu arada Trkeye yaplm eitli evirileri vardr. Bu yazda ayrntsna girme yi gerekli grmediimiz bas nedenlerden tr onun orijinal metni iin Beyrut basksna (Mukaddima, Al 'allama bn Haldun, nc bask, Beyrut, 1900, Matbaa al-adabiyya), F. Rosenthal tarafndan ya plan ngilizce (bn Khaldn, The Muqaddimah, An introduction to History, 3 did, Newyork, 1958 Pantheon Books), ve Z.K. Uan tarafn dan yaplan Trke evirisine (bni Haldun, Mukaddime, 3 Cild, II. Bask, stanbul, 1968-1970, M.E.B.) dayanacak ve bunlar iaret etmek zere srasyla MB, MR ve MU ksaltmalarn kullanacaz. rnein burada yaptmz alnt iin bkz: MB, 478; MR III, 111; MU H, 566. 2. MB, 489; MR III, 137; MU II, 592-593. 3. MB, 489-490; MR III 137-138; MU II, 593. 4. MB, 490 (ayrca 514-515); MR III 138-139 (III, 248); MU II 594 (ayrca III 103). 5. MB, 536-537; MR III, 298-300; MU III, 152-154. 6. MB,. 490; MR HI, 139-140; MU 11, 595. 7. MB, 490-491; MR III, 140-141; MU II, 595-597. 8. MB, 491-492; MR III, 142-143; MU II, 598-599. 9. MB, 465 (Bu ikinci ksm yok); MR HI, 50-51; MU II 536 (Bu ikinci k sm yok). 10. MR III, 145 (MB ve MU da bu pasaj yok). 11. MR III, ayn yer (MB ve MU da yok). 12. MR III, 146-147 (MB ve MU da yok). 13. bni Haldun'un mran lmi veya Toplumbilim-ae ilikin dnceleri ile ilgili olarak birok eser yazlmtr. Biz de ksa bir sre nce bni Haldun zerine hazrladmz doentlik tezinde bu konuyu ged ola rak ele aldk. Bkz: Ahmet Arslan, bni Haldun ve Felsefe-in likileri Konusundaki Grleri Ankara, 1978 (Teksir edilmi doentlik tezi), <bni Haldun ve mran lmi balkl II. Blm. 14. MB, 514; MR IH, 247-248; MU III, 102. 15. MB, MR, MU, ayn yerler. 16. MB 516; MR HI 251; MU HI, 105-106. 17. bni Haldun burada bilginler derken ulema deyimini kullanmakta dr. Bundan tr onun burada bu bilginlerden zel olarak zdin bilginlernni kastetmekte olduu dnlebilir. Ancak bu konuya ilikin g rlerini sergilerken onlarla hukemy da, daha dorusu asl onlar kastettii ortaya kmaktadr. 18., MB, 542; MR III, 308-310; MU III, 164-166. 19. MB, 543; MR III, 310; MU HI, 167. 20. M. Mahdi, bn Khaldun's Philosophy of History, London, 1957, Geor ge Allen and Unwin, s. 79. 21. MB 516; MR III, 251; MU da bu pasaj yok. 22. O. Hamelin, Le Systeme D'Aristote, Paris, 1931, F. Alcan, s. 172-173. 23. a.g.e. s. 235-241, 248-259. 24. N. Nassar, tLa Pense Realiste d'bn Khaldun, Paris, 1967, P.U.F. s. 66. 25. MB 190, 303, MR I, 3S6, H, 138-139, MU I, 479, II, 118-119 (Ayrca geni bilgi iin bkz: Arslan, bn Haldun ve Felsefe-din likileri, s. 148-154. 26. a.g.e. Ill Blm: mran, Devlet ve Din.

31

27. a.g.e. I ve . Blmler (bni Haldun ve Tarih ve /&ni Haldun ve Umrn lmiv). 28. MB, 10; MR 1,17; MV I, 20. 29. MB 123, 125, 138, 494; MR 1, 253-254, 258, 2S3, II, 117; MU l, 309-310; 315, 351; II, 95. 30. MB 5, 25-29; MR I, 9, 56-5S; MU I, 8,66-69. 31. rnein White ve Labica bunu savunmaktadrlar. Bkz. H. White, &re Khaldun in World Philosophy of History, Comparative Studies in So ciology and History, The Hauge, I960, s. 120-125; G. Labica, Politique et Religion chez bn Khaldounv, Alger, tarihsiz, Etudes et Documents, SNED. s. 206-207.

32

BER FUAT'I TANIMAK N

SELAHATTN BADATLI Gnmzde ok az tannan, buna karlk dneminin yazar lar zerinde byk etkisi olmu bir dnr... Zamannn mistik ve romantik eilimlerine ak bir biimde kar koymu, Trk d ncesine maddeci ve pozitivist grleri yerletirmeye alm bir aydn. Her gerek dnr gibi, iinde bulunduu toplumun yay gn fakat bilim-d inanlarn eletirmi bir kii... Tanzimat dneminin en nemli dnrlerinden biri olan Beir Fuat' kendi zgn yazlarndan tanma olanamz ne yazk ki yok. Kitap ve yazlar (birka sayfa dnda) yeni harflerle ba slmad. ster istemez, dolayl yollardan tanmaya alacaz onu: M. Orhan Okay, Niyazi Berkes, Gzin Dino, Ahmet Hamdi Tanpnar... aracl ile. Tanpmar, B. Fuat iin ... bir asker olduu halde kendi ken dine biyolojiye merak saran, Fransz natralizminin akidelerini be nimseyen, dinsiz, terakki fikrine inanm... (bir) ilim mistii der.1 Tanpmar, B. Fuat'n dnce dnyasna olduka yabanc bir insandr. B. Fuat, maddeci, pozitif dnceli, doa bilimlerine vur gun, iirde bile maddenin dile getirilmesinden yana olan bir d nrdr. Oysa Tanpmar manevi dnyaya gzn dikmitir ve daha ok bir duygu adamdr. Tanpmar'm B. Fuat zerinde gerektii kadar durmamas belki de bu yzdendir. Bizde realizm davasnn Beir Fuat'la baladn sylyor Tanpnar.2 Ama hibir eyi balatmayanlar zerinde uzun uzun durduu halde, ne yazk ki B. Fuat' birka satrla geitiriyor. Bence B. Fuat'n felsefi dncesinin nemini en iyi deerlen diren Niyazi Berkes, onun edebiyat alanndaki nemini en iyi de erlendiren de Gzin Dino'dur. Gzin Dino'ya gre Beir Fuat'n en nemli zellii herhangi bir meselede olduu gibi, edebiyat ve sanat meselesinde de, ii ilm bir mantkla ele alp, muayyen bir sisteme ve dnya grne ba lamak istemesi ve bunda, o devirde bizdeki sanatlarn ou gibi eklektik bir duruma dmemi olmasndadr.'
33

G. Dino, Tamimattan Sonra Edebiyatta Gerekilie Doru adl kitabnda B. Fuat'n deiik konulardaki baz dncelerini sergilemi. Bir blmn aktaryorum. Edebiyatta gereki ak mn yntemi ve tarihsel geliimi konusundaki dnceleri: Ansiklopedi gibi muhit-i ameliyat- beeriye olan bir eser-i azmi, refiki d'Alembert'ie birlikte vucude getiren Diderot, evhamat ve hayalattan baka bir esas olmayan edebiyat- garbiyeyi slah niyetinde bulunarak tabiyatta vukuat ve eya bize ne yolda zahir oluyor ise, tegayr ve tebdil etmeksizin, o yolda onlar tasvir eder baz romanlar telif ederek Avrapada elyevm (Ralisme) namile maruf ve mtehir olan meslek-i edebiye bir r amtr. Muahharen on dokuzuncu asr- evvelinde Stendhal ve Balzac bu r pek ok tevsi eylemi ve birincisi psikolojiyi ve ikincisi fiz yolojiyi esas tutarak tabay ve vukuat- beeriye hakknda birok tetkikat ve hakayiki cami hikyeler vucude getirmiler idi, ancak o devirde romantiklerin parlak ibareleri halkn gzn kamatr makta olduundan bu meslein meziyeti lykile takdir olunma mt.' Romanc Emile Zola ve natralizm konusundaki dnceleri: ... Zola mesleini 'tabiat bir miza arkasndan grmekten ibarettir' diyerek tarif eylemitir... Bir muharririn vazifesi foto raflktan ibaret gibi kalyor ise de Zola yalnz msahade ile ikti fa etmeyip mhedt tecrbe ile meze ederek muharririn kari hasna vs bir meydan brakyor.s Gereki romann toplumsal nemi konusunda da unlar ya zyor: Raliste'ler her eyden akdem iinde yaanlan lemin tasviratn nazar- itinaya aldklarndan avam takmm iinde bulun duklar zillet ve sefalete mstahak grmyorlar, bunlarn su-i hal lerini duar olduklan f akn zaruretin bir netice-i zaruriyesi olarak gsteriyorlar; bir fenaln nn almak iin en evvel yaplacak ey onun esbab- hakkiyesini meydana karmaktr. Raliste'ler de tasvir ettikleri leme tabip sf atile giriyorlar, nk tababette m him mesele tehis-i emrazdr. Bir hastaln mahiyeti bilinmedike tedavisi mmkn ola maz.' B. Fuat Zola'nn roman zerine de u dnceleri ileri sr yor: Zola bu yolda yazd sarm en mehuru Les Rougon Macquart7 unvanl romandr ki imdiye kadar on cildi intiar edip ciltlerin adedi yirmiye bali olacaktr. Bu romann cihet-i 'enniyesi bidayetten bir ahsla hadis olan bir fet-i seyyie veraset ka nunu iktizasmca evld ve ahfde suret-i sirayetile arzat- asabiye nin betaetle tevalisini ve bu slale efradnn her birinde, iinde yaadklar leme nazaran, arzat- mezkrenin ne yolda tecelli ve
34

tenevv ettiklerim gsterir; tarih ciheti ise nc Napolon'un riyaseti imparatorluuna tahvilinden Sedan'da tesm-i silh edin ceye kadar zuhur eden vukuat ve bu devirde Fransa ahalisinin tabakat- muhtelifesini tekil eden smf- muhtelifenin ahval-i le mini tasvir eder. te bu eserin aksam meyannda byle bir tibar ve mnasebeti tamme bulunmakla beraber ciltlerden her biri ayr bir lemi tasvir eylediklerinden bal bana bir roman tekil eder.8 G. Dino, Beir Fuat'n Osmanl tefekkrnn o sralarda ula abilecei en ileri noktaya ulam olduunu ve bu yzden yalnz kaldn, bu yalnzln onu lme gtren sabit fikirlerin dou una yardm ettiini yazyor.' Niyazi Berkes'in Beir Fuat zerindeki dncelerine geme den nce onun Tanzimat aydnlar konusundaki dncelerine bir gz atalm. Trkiyede adalama adl kitabnda Berkes, Tanzi mat aydnlarnn nitelikleri konusunda unlar yazyor: Tanzimat sonras dnemin aydnlar 1870'den sonra (rnein Namk Kemal'de grdmz gibi) kltr sorunlarna eildikleri zaman, grleri daima siyasal sorunlarn etkisi altnda kark, belirsiz kalyordu. Bu sorunlara geleneki, reformcu ve Batc g rlerin karmas olan bir grle baklyordu.10 ... Trk aydnlar henz daha Avrupa'daki belli bal felsefi cereyanlarn tarihini bilmedikleri gibi, bilimlerin gelimesinin d nme zerindeki etkilerini ve zellikle bunun toplum dncesin deki yansmalarn bilecek aamaya da gelmemi bulunuyorlar d... Onun iin gerekte ne bir materyalist felsefe dncesi, ne de sosyal bir ideoloji olarak sosyalizm gibi eylerden sz edilebilir.'1 Bu verilerin altnda Beir Fuat'a bakan Berkes, onu a dalar ile karlatryor ve u yarglara varyor: Namk Kemal, ilhamn Victor Hugo'dan alrken Beir Fuat, Diderot, d'Holbach, d'Alembert'den, Mchner'den alyor, fakat kendi zamannda Fransa'da edebiyat alannda Balzac, Stendhal ve Emile Zola'nm eserlerinde temsil edilen realizmi savunuyordu. Tp ve teki bilimler alannda bilimsel metodolojinin gelimesini tanmaya alt gibi, Batda sosyoloji adn tayan yeni bir bi lim kolunun baladm grm olan ilk Trk aydndr. Fakat hep sinin stnde, Bat felsefi dncesiyle Ortaa ve Dou dnce si arasndaki farkm znn, bilimsel realizmde olduunu kavrayan ilk Trk aydn o olmutur.12 Berkes, Ahmet Mithat Efendi'nin B. Fuat zerine yazd bi yografi kitabna da deiniyor. Berkes'e gre bu kitap mraice yazlmtr ve B. Fuat'n gerek dnr kiiliini bize tantmaz. Yine Berkes'e gre bu kitap B. Fuat'n hayatm ve intiharn de kadanlara bir ibret olarak ve materyalistleri bekleyen sorun ne ol duunu gstermek iin yazlmtr. 35

Ahmet Mithat, B. Fuat'n yalnz eriatlara kar deil Na mk Kemal'in idealizmine ve romantizmine kar gelen bir edebi yat eletiricisi olduunu da belirtmemitir." B. Fuat zerine bir de aratrma var elimizde, M. Orhan Okay tarafndan yazlm.14 Okay onu ilk Trk pozitivist ve natralisti olarak tantyor. Felsefi dnce asndan Okay'n idealist bir g re sahip olduu anlalyor. Beir Fuat gibi maddeci ve pozitivist bir kiiyi inceleme konusu yapmas ok ilgin. Olduka nesnel bir yaklamla konusuna eildiini de belirtmek gerek. Farkl gr lere sahip birine kar bu kadar nesnel davranmas, dorusu, pek alkn olmadmz bir durum. Garip bir raslant: B. Fuat da dncelerine katlmad Vic tor Hugo'nun biyografisini yazmt. Ve bu biyografinin yazl ne denini yle aklyordu: Victor Hugo vefat edeli bir hayli oldu. imdiye kadar mesleine ittiba edenlerden hi birisi Trke tercme-i halini kaleme almad, byle bir dhinin sergzetinin mehul kalmasna vicdanm kail olmadndan byle bir cr'ette bulunma a mecbur oldum." M. Orhan Okay'n B. Fuat zerine bir aratrma kitab 3Tazmas ise daha nesnel nedenlere dayanyor. Okay, kitabnn nsznde B. Fuat'n Tanzimat sonrasnn kark dnceler ortamnda an titezlerden biri olduunu, onun bu reaksiyonlar zincirinin m him bir halkasn tekia ettiini yazyor. Bu aklama ve yaklam tarzndan Okay'n, B. Fuat'n dnr kiilii erevesi iinde Trk dncesinin yakn gemii zerine aklamalar getirmek is tediini anlyoruz. Beir Fuat konusundaki bu aratrmann ayrntlarna girme den nce bir noktaya deinmek istiyorum. Sayn M. Okay'n fel sefi idealizminden kaynaklandn sandm bir sorun bu. Okay, kitabnn bir yerinde, annesinin ve zellikle olunun lmne B. Fuat'n ok zldn belirttikten sonra, ... Beir Fuat gibi materyalist bir insann hayata evlt ve akraba sevgisi ile bal olu u ok dikkate ayandr. diyor." Okay'm bu yargsndan madde cilerin manevi ve ahlaksal deerlere nem vermedikleri sonucu kyor. Bunun bir yanlg olduunu, maddecilerin de manevi deer lere nem verdiklerini uzun uzun aklamaya gerek yoktur san rm. Bu tr deerlendirmeler kart ideoloji taraftarlarnn saptr malarndan domuyorsa, bir kavram karklndan douyor de mektir. Okay'n maddeci gre sahip olanlar eletirmek iin by le yntemlere ba vuracak bir yazar olmad ok aktr. Bu yargya bir kavram karkl neden olmutur sanrm. Buradaki kavram karkl felsefi idealizmle ahlaki idealizmin kartrlmasdr. Felsefi adan maddeci gre sahip olan bir kii ahlaki adan idealist olabilir ve ahlaki idealizm, bir dnceye, bir ideale balanmay, zverili bir tutum ve davran ifade eder sadece. Ni tekim felsefi idealizmi benimseyenlerin hepsinin ahlak bakmm36

dan idealist olduklar sylenemez. Okay'm aratrmasndan B. Fuat'n on be kitabnn ve iki yzden fazla makalesinin olduunu reniyoruz. imdi dnr mzn baz eserlerinden sz edelim. Beer, B. Fuat'n fizyolojiye ilikin bir kitabdr. Fransz fiz yoloji bilgini Claude Bernard'm dncelerinden esinlenmektedir. nsan yaamnda gizemli ve metafizik nedenlerin olmadn, mad deye ilikin yasalarn insan yaamnda da geerli olduunu ileri srer. B. Fuat ayn dnceleri baka bir yerde de dile getirir: Vic tor Hugo'nun lmnden sz ederken nice sr- nefiseyi vcuda getiren o dima iin tefesshten baka bir vazife kalmad der." Victor Hugo adl kitabnda B. Fuat, nl Fransz airinin kiiliinde romantik sanat anlay ve natralizm konusunda d ncelerini dile getirme olanan bulmaktadr. Okay'a gre bu ki tap romantizmi eletiren ve natralizmi Trkiye'ye tantan ilk eserdir. B. Fuat Hugo iin unlar yazyor: Ulm- riyaziyeye ok heves etmemesi ayan- esef hallerdendir. nk ona gre Hugo, bu ilme lykiyle heves gstermi olsayd, her eyi doru muha keme etmeye alr, hylta kaplmaz ve binaenaleyh baz asrmda grlen vahi fikirlere mahal kalmazd." Yine de bizdeki ha yalperest airlerden daha gereki olduunu kabul ediyor. B. Fu at'a gre Hugo'nun bykl airliinde deil, dile getirdii ger eklerde aranmaldr: Hugo'nun hayalat- airaneye inhimaki, kendisini ciddiyattan mahrum etmemiti. Asl... bykl bu meziyetindedir.18 Gzel ile gerek arasnda bir karlatrma yapan B. Fuat, gzel izafidir, geicidir, hakikat ise mutlaktr, ebedidir ve dei mezlik vasfna sahiptir yargsn getiriyor." Burada gereki ak mn romantizm karsndaki stnln kantlamaya alyor. Gerei, ebedi, mutlak ve deimez saymakla maddeci anlayn hangi aamasnda olduu konusunda da bize bir ip ucu vermi oluyor. B. Fuat, bir diyalektik maddeci deil. Onun maddecilii henz bu aamaya gelmemi. Yaad dnemi dikkate alrsak bu sonucu doal karlamak gerekir. 19. yzyl Rus gerekileri (ernievski, Dobrolyubov, Herzen...) de bu aamaya gelmemilerdi. Mektubat, B. Fuat'n Fazl Necip'le olan yazmalarn ie ren kitabdr. lmnden sonra Fazl Necip tarafndan bastrl mtr. Bu mektuplarda B. Fuat, zel hayatm anlatr, edebiyat an lay ve felsefi dncesi konusunda aklamalar getirir, adalan olan yazarlar zerine (Recaizade Ekrem, Muallim Naci ve Abdlhak Hmit) dncelerini syler. Okay'n kitabnda bu mek tuplardan alnm ilgin rnekler var. Fazl Necip, mektuplarndan birinde B. Fuat'a yle bir soru yneltir: Romanda ahslar asln dan daha iyi gsterilirse itimai ahlak dzeltmek bakmndan faydas olmaz m?. B. Fuat'n cevab: Hayr. nk nce itimai
37

yaralarn tam tehisi lazmdr. Gerei olduu gibi ortaya koyma ldr. yi gstermek pahasna da olsa hakikatler rtlrse ahlk da ha fazla bozulur Realist romann baka bir faydas da gelecek ne sillerin bu devir hakknda yapacaklar sosyolojik bir aratrmay kolay latrmasdr.20 ntikad, B. Fuat'n Muallim Naci ile olan yazmalarm ie ren kitaptr. Victor Hugo, romantizm ve gerekilik gibi konulara deinen bu mektuplarn M. Naci zerinde derin etkiler brakt kabul edilmektedir. Voltaire biyografisinde B. Fuat, din, metafizik dnce ve bilim d anlaylar karsnda ak bir tavr almakta, maddeci ve pozitivist grlerini aklamaktadr Bu yzden adalar ile po lemiklere giriir. Bu konuda M. Naci'nin belki de tartmalara bir son vermek iin yazd yaz ilgintir: Voltaire'i takdir edip et memek de aramzda bir mesele mi olacak? Asar meydanda, oku ruz anlarz, iimize gelecekleri alrz, gelmeyeceklerini brakrz, i te bu kadar.21 B. Fuat'n ise M. Naci ve dier adalar gibi ii bu kadar basit grmedii kukusuzdur. M. Naci'nin dnce tarz hem Tanzimat kafasnn tipik bir rnei olmas asndan hem de B. Fuat'n iinde bulunduu aydnlar evresini tantmas asndan ilgi ekicidir. Beir Fuat'n dil konusunda da almalarm gryoruz. Onun eitli eviri kitaplarnn yannda retici (didaktik) nitelikte ba z dil kitaplar da var. Dil'in ak ve anlalr olmasndan yanadr. En nemlisi dil'in bir yap (construction) olduunu grm olma sdr. Tutulacak yol dile girmi olan yabanc kelimeleri atmak deil, yabanc gramer kaidelerinden kurtarmaktr derken dilin bir yap olduunu sylemek istiyor kukusuz.23 Grebildiim kadar ile Beir Fuat'a deinen dier yazarlarn dnceleri de yle: Mustafa Nihat zn, Trk Eletirisine Bir Bak adl yazsn da, kavga etmeden eletiri yazlar yazan yazarlardan sz ederken Beir Fuat'a da bir cmle ile deinir: Beir Fuat Voltaire ve Hugo zerine birer kitap yazd. der.24 Dr. Birol Emil ise u deerlendirmeyi yapyor: Fikirlerinde daha ziyade romantik edebiyat grne bal olan Namk Kemal ve Recaizade Ekrem'i, onlara iddetli bir tepki ile kar kan Beir Fuat takip eder. Bilhassa Recaizade'nin tem sil ettii santimantal edebiyat nevine Beir Fuat, daha ziyade Voltaire'den gelen 18. asr rasyonalizmi ve Emile Zola realizmi ve natralizmi ile cevap verir... Romantizmin sbjektif edebiyatna kar realizmin ilme dayanan objektif eserlerinin mdafaas, bir ma kalesinde gz yan bile kimyevi bir tahlile tabi tutan Beir Fuat' in tenkitlerinde mhim bir yer tutar. Ancak bu tenkitler de daha ok nazari esaslara dayanr. Muayyen edebi eserler zerinde tah38

lue dayanan rnekler bahis konusu deildir.3 Dr. M. kr Haniolu Abdullah Cevdet zerine ok deerli aratrmasnda Beir Fuat? Mekteb-i Tbbiye kkenli sayar.'" Be~ ir Fuat'n eitimi konusunda Okay'm bir aklamas var. Bu ak lamaya gre, yanllk, Trk Ansiklopedisinden kaynaklanmakta dr.27 Dr. Bilge Ercilasun, Beir Fuat'n edebiyatmzda realizm ve natralizm konusuna ilk kez deinen kii olduunu ve yine ilk kez onun tenkitli biyografiler yazdn belirtiyor.28 Rauf Mutluay, .... biimsel dn ve nesnel tartma kural larm getiren rnek yazlaryla Beir Fuat, Tanzimat devrinde pek bulunmayan bir deneme-eletiri edebiyatnn gzel balangc dr... diye yazar.2' Prof. Dr: Mehmet Kaplan, Beir Fuat iin ... mbalaasz olarak denebilir ki, fikirleriyle son a Trk edebiyatnda bir dev ri kapatarak yeni bir devir amtr. der.30 Dnceleri konusunda snrl bir bilgiye sahip olsak da onu adalarndan ayran ve biroklarndan stn kdan niteliklerini grebiliyoruz. Beir Fuat'n en nemli zellii, dnya grndeki tutarlk ve aklktr. Belli bir sistem iinde dnyor. Bu dn celeri hayatna geiriyor, kendinin klyor ve btn sonular ile her alana uyguluyor. Beir Fuat'n kafasnda yamal boha eklek tizminin yeri yoktur. Bir Osmanl aydnnda kolay bulunmayacak bir zelliktir bu. zellikle Bat dncesinden esinlenen Osmanl aydnlarnn hemen hemen hepsi eklektik bir dnce yapsna sa hiptirler. Beir Fuat tipik bir Osmanl aydn grnmnde deil. Bir dnceyi btn mantki sonular ile sonuna kadar gtrme sini biliyor. Felsefi dncesi ile edebiyat alanndaki natralizm eilimi tutarl bir kafann gstergesidir. Beir Fuat'n esinlendii Batl dnrlerin ou birbirlerine az ok yakn den kiilerdir. Bu bile ne aradm bilen bir d nr karsnda olduumuzu gsterir. Beir Fuat, Batl yazarlar izlerken onlar nlerine gre deerlendirmez: 18. asr hkemas Diderot, d'Aiembert ve Voltaire'dir. Bir de De La Mettrie var, belki de nden de ilerisine varm ise de her naslsa maruf olama m.3' Beir Fuat'n bu son cmlesi onun irdeleyici bir dnr ol duunu gstermesi bakmndan ilgintir. Beir Fuat'n, o dnem Trk toplumunun antenlerinin ekemeyecei bir dalga boyundan yayn yapt, bu yzden gerektii kadar etkili olamad sylenebilir.

39

1. Ahmet Hamd Tanpnar, 19. Asr Trk Edebiyat Tarihi, alayan Y. 1976. s. ZU. 2. Tanpnar, s. 559. 3. Gzin Dino, Tanzimattan Sonra Edebiyatta Gerekilie Doru, A.. Dil ve Tarih-Co. F. Y. 1954. s. 48-49. 4. Dino, S. 44. Ansiklopedi gibi insanl kuatan byk bir eseri arkada d'Alembert' le birlikte meydana getiren Diderot, kuruntular ve bos hayallerden baka bir esas olmayan Bat edebiyatm slah etmek niyetiyle, doa olaylarn ve eyay deitirmeden; bise grndkleri gibi tasvir eden baz romanlar ya zarak Avrupa'da gnmzde realizm ad altnda bilinen ve n kazanm olan bir edebiyat f kiminin douuna yol amtr. Sonradan on dokuzuncu yzyln balarnda Stendhal ve Balzac, bu ak m geniletmi, birincisi psikoloji, ikincisi ise fizyolojiyi esas tutarak insan davranlar zerinde birok inceleme yapmlar, hakikati dile getiren hik yeler meydana getirmilerdi. Ancak o devirde romantiklerin parlak anla tmlar halkn gzn kamatrd iin bu akmn (realizmin), gerek de eri anlalamamtr. 5. Dino, s. 46. Zola, mesleini, doay bir kiilik szgecinden geirmekten ibarettir, di ye tarif etmektedir. Bir yazarn grevi fotoraflktan ibaretmi gibi gr nrse de Zola yalnz gzlemle yetinmemekte, gzlemi deneyle kaynatrarak yazarn dnme yetisine geni bir olanak salamaktadr. 6. Dino, s. 47. Realistler her eyden nce yaanlan dnyann tasvirini dikkate aldk larndan halk tabakasnn iinde bulunduu dilsklii ve sefaleti hak et tiine inanmyorlar; bunlarn kt durumlarn fakirliklerinin zorunlu bir sonucu olarak gryorlar. Kt bir durumun nne gemek iin her ey den nce onun gerek nedenini ortaya karmak gerekir. Realistler de tas vir ettikleri dnyaya bir hekim gibi yaklayorlar. Hekimlikte nemli olan hastaln nedenini tehis etmektedir. Bir hastaln nitelii bilinmedike tedavisi mmkn olmaz. 7. Les Rougon Macquart, Zola'nn yirmi ciltlik roman. Fransa'da kinci mparatorluk dnemi iinde bir ailenin doal ve toplumsal tarihi. Bu roman Zola'nn nl fizyoloji bilgini Claude Bernard'n kuramn ede biyata uygulamasdr. Zola bu romannda, soyaekim'in tpk yerekimi gibi yasalar olduunu kantlamak ister. (G. Lanson-P. Tuffrau, His toire de la Littrature Franaise). 8. Dino, s. 47. Zola'nn bu konuda yazd eserlerin en nls Les Rougon Macquart adl romandr. Tamam yirmi cilt olan bu romann on cildi yaymlanm tr. Bu romann bilimsel yn, bir kiideki hastaln kaltm paas gerein ce ocuklarna ve torunlarna gemesiyle sinirsel bozukluun devam edip gitmesini, bu soydan gelen kiilerin her birinde, iinde yaadklar koullara gre sz konusu bozukluun ne ekilde ortaya ktn ve ne gibi deiiklik ler gsterdiini belirtir; tarihsel yn ise III. Napolyon'un, imparatorluun bana geiinden Sedan'da yenilgisine kadarki dnemde ortaya kan olay lar, yine bu dnemde Fransz halknn deiik tabakalarn oluturan farkl snflarn yaamn tasvir eder. Bu eserin ciltleri arasnda bir btnlk bu40

lunmakla birlikte ciltlerin her biri ayr bir alemi tasvir ettikleri iin basit bana birer roman olutururlar. 9. Dino, s. 50. 10. Niyazi Berkes, Trkiyee adalama. Bilgi Y. 1973. s. 331. 11. Berkes, s. 335. 12. Berkes, s. 335 13. Berkes, s. 335. 14. M. Orhan Okay, Beir Fua. Dergh Y. 15. Okay, s. 141. Victor Hugo leli epey oldu. imdiye kadar, dncelerini paylaanlar dan hibiri paam yksn Trke'ye aktarma. Byle bir dhinin yaa dklarnn bilinmemesine vicdanm elvermedii iin byle bir crette bulun maya mecbur oldum. 16. Okay, s. 89. 17. Okay, s. 106, Dip notu Nice gzel eserler yaratan o beyin iin rmekten baka yapacak bir i kalmad. 18. Okay, s. 142. Matematie ilgi duymamas zcdr. Bu bilime gerektii kadar ilgi gstermi olsayd her eyi doru yarglamaya alr, hayallere kaplmaz ve baz eserlerinde grlen bo dncelere yer kalmazd. 19. Okay, s. 145. V. Hugo'nun iirsel hayallere eilim gstermesi, onu, ciddiyetten yok sun brakmamtr. 20. Okay, s. 154. 21. Okay, s. 176. 22. Okay, s. 198. 23. Okay, s. 126. 24. Mustafa Nihat zn, Trk Dili Dergisi Eletiri zel Says, Temmuz 1963. 25. Birol Emil, Mizanc Murat Bey Hayat ve Eserleri, Ed. F. Y. 1979, s. 445. 26. M. kr Haniolu, Doktor Abdullah Cevdet. dal Y.s. 30-31. 27. Okay, s. 61. 28. Bilge Erdlasun, Servet-i Fnunda Edebi Tenkit, 1981, s. 73. 29. Rauf Mutluay, Gsteri D. Ocak 1982. 30. Okay, s. 8. 31. Okay, s. 186, Dip notu.

41

HEGEL'DE DNYA-TN VE KLTR SORUNU OLARAK TNN SYLEM*

ONAY SZER Kimse beni benim kendimden daha iyi tanmaz, ama ben hereyi sylemiyo rum. Diderot (Rameau'nun Yeeninden)

I. nsan Bireyi Dnya-Tini ile Bir ve Birlikte Dnebilir mi? 'Hegel'in nl balang ilkesine gre Dnya-Tini'nin (Welt geist) yolu saysz dolaymlar zerinden geen bir dolambatr. Tinin Fenomenolojisbmde, naiv-aracsz bir bilgiden tzn kendi si olarak tinin bilgisine varmak zere bilim zorunlu olarak bu uzun yolu tutar. Bu yolda fenomenolojinin sergilemeye alt her ta rihsel biim yalnzca zorunlu deil, ama ayn zamanda balaycdr, gerek bireyden gerekse genel Tin'den ok zaman ve sabr ister.1 Dnya-Tini uzunluk un Kendindeki dir (das Ansich) bu Kendindeki teslim olmaz, her geliim aamasnda, btn tre ve geleneklerde, ayrca her tarihsel Ulus-Tini'nde oyalanmaktan zevk alr. Beri yandan Tin (ya da tz) ayn zamanda kendiriinwdir, yani bu Kehdindekinin Kendi-iine dnm devinimi: tz den Ozne'nin kendisini btn srecin olgun rn olarak meyda na getiren de bu devinimdir. Fenomenolojik dialektiin bu iki ya nnn, yani Dnya-Tini ile Ozne'nin, birbirinden ayr ya da soyut lanm olarak yalnzca olumsuz birey kalacaklar (Dnya-Tini' nin zne olmakszn hilie, tersine Dnya Tini'nin kar komas olmadan Ozne'nin kr bir idealizme varaca) ortadadr; bu ne denle de tz ayn zamanda bu Kendindeki nin Kendi-iine do* Bu yaz Onay Szer'in Atina'daki 14. uluslararas Hegel Kongresinde (6 Nisan 1982} sunduu bildirinin Almanca aslndan yaplan evirisidir.
42 , :

ru olan devinimidir.2 Peki ama olmakta-olan zne hantal DnyaTini ile bu devinimde karlar m? Eer Kendindeki nden bir Bizim in, yoksa bir Dnya-Tini in deil oluacaksa Hegel'de zel bir dialektiin bulunmas gerekmiyecek midir, yle bir dialektik ki Dnya-Tininin sabrm zne'nin (bundan imdi insan zneleri de anlalyor) gerekletirme drts ile bada trsn ve (Tzn srekli zne'ye dnm yerine) zne'nin Dn ya-Tini ile bir ve birlikte dnmesini salasn?3 Bu soruya ola nakl bir yant, Tinin Fenomenolojisinin blmlenmesine gre Trellik blmnden sonra, Ahlaksallk blmnden nce ele alnm olan kltr (Bildung) kavramnda yatmaktadr, sa nrm. Kltr insan bireyinin kltrdr: ancak Hegel'e gre bi reyin kltr ve onun kendi gereklii tzn kendisinin gerek lemesidir. Kltrn kendisinde bir kendinin-bilincince (Selbstbewusstsein) kavranan tinsel bir 2 bulunmaktadr ve bu z kendini bu kendi iin varolan olarak aracsz bir imdiki zaman iinde, z' ise kendisine kar duran bir gereklik olarak bilmek tedir.4 Tinsel z'n kendi araeszlk iinde ve ayn zamanda gereklik olarak kendi kendisine kar duruu tarzndaki bu kendini-biliini bireyle Dnya-Tini arasndaki bir eit yanklanma olarak anlayabilir miyiz? Kltr bireyin kat gereklikle bir he saplamas, giderek ona evet-demesi gibi gzkmektedir tam da: onun iin ac veren bir sretir. Beri yandan Hegel, Fenomenolojinin nsznde kltrn iki yann birbirinden ayrdetmektedir: Kltr bir yandan belli bireyseliin zsellie- geiidir, br yan dan ise dnlen tzn gereklie geii.5 Bu ayrm gznnde tutarak sorumu daha kesin bir biimde yle sorabilirim: kendinin-bilincin.de olan bireyin Dnya-Tininin Kendindeki yle kar lamasn salamak ve giderek yolu ksaltmak zere, kltrn bireysel yan genel yanyla, yani tzn tarihsel btnlyle ne lde rtmektedir? Hegel felsefesinin anlam ve tm balam gznnde bulundurulursa, tam bir rtmenin olanakl olmaya ca gn gibi ortadadr. Ancak bu nokta buradaki amacmz a sndan nemli deildir, amacmz olanaksz olanakl yapmak deil, Hegel felsefesinde eletirel bir tutamak yakalamak, sonra da belki Hegel'e kar Hegel'le birlikte daha ileriye doru dnmektir.

II.

.Yabanclama ve Kendini-Anlalr-Klma Arac Olarak Dil

Geri sorunumuzu tanmladk ama bu sorunun ortaya kt yeri henz kesinlikle belirlemedik. Bireyin kendi kltr oluumu iinde, tzn gerekleme sreciytfe karlat bir nokta vardr: yabanclama. Birey bu kendi dnyasn yine kendi yaratmtr, hem de kltrn kendisinden istedii emek ve abalarla, ama gel gr ki kendisine ait deildir artk: yalnzca yabanclalm olduu
43

iin gerek olarak kalan yabanclam gerekliktir o. Aracl bi imde, bireyin kendisini gerekletiren tzle kesime noktas olan bu aracsz yabanclama imdi yalnzca dilde gemektedir.' Di lin aratrdmz sorunun ortaya kt alan olduunu varsay yor ve Fenomenolojinin ilgili blmnde ele alnd biimiyle dil konusuna balanyoruz. Ama nedir bu dil? nceden bellidir ki, bu dili kltr kavram ve onun yabanclama balamndaki i lev tarz ile balantl olarak ele almak gerekmektedir. Kendinin-bilincinin kltr eitim sreci iindeki katlar, Fransz Tarihi'nin de bize gsterdii gibi, soylu bilin (das edel mtige Bewusstsein) ve devlet gc dr ve bunlar birbirleriyle dilsel olarak al-veritedirler. Bu sre iinde, ses karmadan ya plan hizmetten (vasaln hizmetinden) dalkavuklua (soylularn dalkavukluuna) gei tamamlandnda soylu bilin iin bir dnm noktas gelir. Sz edilen gei hereyden nce dili daha nce Tin'in kendisini tam olarak bilmesi ve dile getirmesi anla mnda henz Tin olmayan dili Tin ile iliki iine sokar, hem de kendi kendisinin bilincinde olan devlet-gc biiminde.' Her iki ar ucun, soylu bilin ile devlet-gcnn kendi olarak birbirlerinin karsnda durduklar basama Hegel dalka vukluun kahramanl (der Heroismus der Schmeichelei) di ye adlandrr. Bu kendi-olma durumunun kazanlmasnn her iki yan iin de ilk planda dilsel olarak gerekletiini gstermeye alacam. Bu dilsellii irdelemek zere, dil bilimci ve filozof Va lentin N. Voloinov (teki adyla Bakhtin)'un, bugnk dil bilimde daima byk bir yank bulmakta olan i sylem kuramndan yararlanacam. Voloinov/Bakhtin u ilkeden yola kar: yaan t bir im araclyla yalnzca dolatrlmakla kalmaz,... fakat ya ant o yaanty yaayan iin de yalnzca imin malzemesinde var olur. Bu ilkeden yola karak Voloinov/Bakhtin zihin etkinlii nin henz sylenmemi szckle nasl bir iliki iinde olduunu ay dnlatmaya alr. Dil gizilg biiminde de olsa sessiz dnme de de vardr, bu da belli bir i sylem biiminde ortaya kar: i sylemin birimleri btnyle bir i monologun blmlerini and ran klar ya da bamsz dlatrmalardr... yine de oun bir dialoun karlkl szlerine benzer. Voloinov/Bakhtin unu da ekliyor: Antik dnrlerin 8i sylemi bir i dialog olaraK tasa rmlamalar bouna deildi. Bu i dialog bouna deildir, tam tersine varolusal bir anlam tar: Bakalarnn syleminin kendinsenme srecidir (Aneignungsprozess), onlarn challenge (meydan-okuma) karsnda ayn anda kendi response unu (yant) hazrlar: sylem d sylemin bir isenmesinin (Internalisierung ) sonucudur.9 syleme varan bu isenme, Voloinov/Bakhtin'e gre toplumsal ve tarihsel olarak belirlenmitir: bu adan, ona gre toplumsal durumun ve tm pragmatik yaam
44

gidiinin tarihsel kaullaryla sk bir bamllk iinde bulunan... deersel (duygusal) karlkllk, dialog-iinde-yan-yana-sralanma yasalar sz konusudur.10 imdi bu i sylem kavramn Fenomenolojinin dalkavuk luun kahramanl nn ele alnd blmlerine uygulayalm. Gnl-yce bilin, dorudan ve etkin bir biimde konutuu kii ye, monark a ynelir ve dalkavukluk yapar. Dalkavukluk yap ma anlamna gelen Almanca schmeicheln szc olasdr ki kkbilimsel olarak streichen anlamyla balantldr. Schmeic heln (dalkavukluk yapma) bir eit Streichen, (bireyi bireyin stne srme), okayarak srme olarak grlebilir: yani kiiler arasnda belli bir deinmeyi iermektedir. Bu nokta, dalkavukluk-yapan dili belli bir lde t dilbyle (Spracne des Rats) kartlatrr. Hegelce daha nce incelenen bu dild3 gu rurlu Vasal hibir ykmllk altna girmeksizin genel en-iyi zerine grn dlatrmaktadr. t dili dar anlamnda monologsaldr, kendi iine kapaldr ve yargya varmay dinleyene b rakr; dalkavukluk dili ise dialogsaldr: dinleyenden yarg deil, kar-tepki beklenir. Gni-yce bilin konumay gder ve bu ko numada devlet-gc kendini snrlandrlmam bir monark olarak tanr. Sarayl ona ne olduunu syler, bir vgden, bir gklere-karmadan baka birey olmayan Ad'm verir. Bu gklere-karma ayn zamanda monarkm kiisinin bir canlandrlmas, onun kendi adma konumaya uyarlmasdr. Konumak isteseydi, yal nzca unu diyecekti: L'tat, c'est moi. Peki ama dalkavuk nasl bir kahraman olabilir? Kendisi ile monark arasmdaki bu dialogu iine koyduu, isedii, dnmesinin konumaya benzer bir et kinliinde yeniden-rettii zaman, kendi i sylem inde ken disi iin kahraman olur. Monarkm dilinin asln grmektedir imdi: kendi vg-konumasnn bir yinelenmesidir bu. Monarkm diline verecei tek yant u noktada oluur: kendisini (monarkm Ad'mm asl temeli olan) dalkavukluuyla kurban etmitir, bunu bilmektedir, bile bile yle davranmaktadr. L'tat, c'est moi. Kahraman benim amal Gnl-yce bilincin i syleminin b lnd karlkl szlerdir bunlar. Bu bilinle ilgili olarak Hegel' in konuan bir refleksiondan sz etmesi anlamldr: kendi ken disiyle konuan bir refleksion'dur bu, iinden bir dialog gibi blmlenmi bir monolog. Kendiyle bu konuma neye yaramaktadr? Bu soruyu yantlarken bu i konumann birey iletiyormu gibi gzkmesine karlk aslnda hibirey iletmeme tarznda ortaya kan belirlenimi gz nnde bulundurulmaldr: senmi dialog yalnzca bir szde-iletiimdir. Dalkavuka konumann isenmesi, gnl-yee bilincin kendi iin kendini-arilailvr-klmasn (Sichselbstverstaendlichmachung) amalar (sonuta da dalkavuun kahraman olduu ortaya kar). Bu bilinle monark arasmdaki dilsel etkileim ve tepkileim, ierii ynnden zaten bu kendini45

anlahr-klmaya bir hazrlkt. Dalkavukluk dili bu sree belir lenmekte ve Tin'in bundan sonraki btn geliimi imdi onun ek seni evresinde dnmektedir. Dalkavukluun kahramanlnn dilsel balamnn i sy lem rneine gre bu yorumlanyla, saraylnn monarkla olan (Fenomenolojisnin ilgili blmlerinde sergilenen) tarihsel-tinsel ilikisinin yalnz dilsel olarak aklanabilecei sylenmek isten memektedir. Tam tersine, i sylem, Voloinov/Bakhtin'e gre, bireysel ruhbiliminin toplumsal durumun tarihsl koullar y la kesitii yerde durmaktadr; bu nedenle de ideoloji sorun-alanna nemli bir giri oluturmaktadr. Tinin kltr ve eitim sreci iinde ortaya kt biimiyle dil, Hegel'e gre, Tinin gerek devi nimine, dialektik ularn ortaya kp gelitii ve kendi kendini bi lip tanyan bir dolaymla birletikleri devinime karlk olmaktadr. Bylece; rnein, kendinn-bilincinin hizmet ve onurlandrma kavramlarn tersine evirip devlet-gcnn maskesi altnda ser vet in bulunduunu gstermesiyle birlikte dalkavukluksun daha sonraki bir evresinde monarkm Ad bo Ad a dnr. imdi bu devinim, tam da Tin (ya da Tz) kltr dnyasnda ken disine yabanclam olduu ve gereklik de yalnzca bu yabanc lalm anlam tad iin, gerektir: Voloinov/Bakhtin'ce ele alman, i sylemin pragmatik-evresel yn burada bylece yiti rilmektedir. Bundan da anlalmaktadr ki, gnl-yce bilincin i sylem yoluyla kendini-anlalr-klmas zaten yabanclalm bir biimde olmaktadr. Kahraman, monarkm yabanclalm kar tdr. Sonra da: bu yabanclama zorunlu olarak kendi kendini [ortadan] kaldrmaktadr (sich aufheben). Ancak bu kalkma (Aufhebung) ile birlikte dilin balamsal koullanmlnn ken disinden, Hegel'in mutlak esneklik diye adlandrd, balamdan az ya da ok bamszlam bir eliki bilinci meydana gelmeli dir."* Dilsel olarak nasl olanakldr bu? Pragmatik-ideolojik ger ekliin tesinde dilin tad hangi anlamdr? Dil ile yabancla ma biimindeki ilk kalkmlm kalkmas arasnda bir ba var mdr? III. Tinin Sylembmin Sorun-smleyici levi ve Asl zm

Dalkavukluk dilbni Hegel henz tek yanl Tin diye adlan drmaktadr. Her ne kadar soylularla monark arasnda dil arac lyla belli bir karlkl etkileim olmaktaysa da, gnl-yce bi* Hegel'in ska bavurduu Aufhebung* deyimi su iki anlam ayn za manda iermektedir: 1 ortadan kalkma (hayrlanma) ; 2" bylece orta dan kaldrlan eyin daha yksek dialektik bir bireimin iine girmek zere yine de varln srdrmesi. Trkedeki benzer iki anlaml kalk ma szc bu anlam-islevlerini zerine alabilir sanyorum. 46

linin sylemi bundan tek bana bir birlik yaratamamadadr. Onun kendini-anlar-klmas devlet-gcnn kendindelik! (Ansichsein) karsnda etkisiz kalmaktadr. Nasl olup da hem de dilde bir birlik meydana gelebilirdi? Hegel'in yant udur: Kendinin-bilinci kendi gizilg halindeki, her bir yesi te kine kartlam oulluunu dile dktnde, kendisinin d man, birbirini dlayan kiiliklerin ya da elerin - bamsz glerine mutlak paralanmlk n sonuna kadar yaadnda, ancak o zaman. Dalkavukluk dilinde yalnz bir kii (yani gnlyce bilin) Bakas'mn (monarkm) ne olduunu sylyordu. Oy sa imdi herkes konumakta, ne olmadn sylerken, ne olduu nu anlatmaktadr. Herkes ilkin kendisi karsnda Bakas ve by lece Baka'lan karsnda Bakasdtr. elerin bu korkun dialoglamas, paralanmln dili diye bilinen bu dialoglama bi zi Tinin sylemine vardrmaktadr: imdi bu kavram Hegel'in Diderot'nun yapt Rameau'nun Yeeninden yapt nl almtrnn nda daha yakndan incelemek istiyorum.* Rameau'nun Yeeni, XVIII. yy. Pransasmm felsefi-yazmsal tan olan bu metin, yabanc syiem dilbilimsel sorunu iin il gin rneklerle doludur. Yabanc sylem in tanmm Voloinov/ Bakhtin yle yapyor: 'Yabanc sylem' sylem iindeki sylemdir, dlatrma iindeki dlatrma, fakat ayn zamanda sylem zerine sylem, dlatrma zerine dlatrmay. Asl sylem iindeki yabanc sylem (dolaysyla yabanc sy lem zerine sylem) rnei olarak yalnzca basit bir alnt deil, daha baka ilgin durumlar da gz nnde bulundurulmaldr: yabanc dlatrmann... sylemin ve onun szdizimsel kuruluu iine zel kurucu ge olarak, deyim yerindeyse, etiyle kanyla gir dii durumlar. Bu biimde, sylemin yeniden veriliiyle bireysel yabanc sylemin grecelii (rn. bir roman kahramannn yant ya da monologlarnda olduu gibi) adamakll vurgulanabilir. Ya banc sylemle yazarn onun zerine olan yorumunun i ie geip bir olduu bu aktarma slubunu Vodoinov/Bakhtin genel anlam da renkli slup (malerischer Stil) diye adlandrmaktadr." Rameau'nun Yeeninde yalnzca bu slup baat deildir, yaptn ierii de bununla tam bir uyum iindedir: dialogun ba konu ucusu olan Rameau'nun yeeni daima, olduundan baka biri, nl Rameau'nun u yeeni deil de, duruma gre prens, bakan, bilgin, bankac, mziki vb. olmak istemektedir. Olduum gibi btnyle bir bakas olmak istiyorum, bir ke, byk bir adam olmaya da gze alarak." Mimik ve davranlaryla, ama zellikle konumasyla srekli bu Bakas'n oynamaktadr.
* Bu yapt Adnan Cemg'in evirisiyle (stanbul 1982) yaymlanmtr. Bu metindeki gndermeler ayn yaptn Goethe'ce yaplan evirisinedir.
47

Yazarla konumasnda, Rameau'nun yeeni, kendi bo gurur la dolu yaamndan sz eder ve kendisi iin diledii ikinci nsha lardan baka birey olmayan insanlar canlandrr. Buna uygun olarak sylemi de eitti yabanc sylemlerin dolayl sylem, dolay sz sylem ve szde-dolaysz sylem (uneigentlich direkte Re de) dolaysz sylemin ses tonuyla dolayl sylemin fiilbiiminin karmasndan oluan melez sylem biimlerinde aktarl malarna blnr:* kendi kendisiyle konuur, bir Bakas olarak kendi kendisiyle konuur, olmak istedii bir Bakas olarak konu ur ve ona yine kendi yant verir, kendisi olarak bir baka zaman ve yerde baka biriyle konuur vb. Bylece sylemi, baka insan larla olan dialoglarmm aktarlmasyla belirlenir. Yabanc syle min aktarlmas erevesi iinde VoJoinov/Bakhtin iki eyi bir birinden ayrdetmektedir: yabanc sylem ve i sylemde hazrla nan, kendisi de ayrca belli balamda gerekleen karlk. Ele al dmz metin ynnden bu ayrmn nemi nedir? Rameau'nun yeeninin verdii karlklarn tr nedir? Aktard hemen her dialogta, verdii karlklar da kendisinin deildir: oynamak iste dii bir Bakas'mn karlklardr bunlar (rnein kendisine mziki ss verir ve bir matmazele piyano retir). Kendi sylemi, gerek anlamda yabanc sylemin yannda aktarlm bir baka yabanc sylemdir (bylece bir Bakas karsnda Bakas olur). Ama yalnz bu da deil. Gerek anlamda yabanc sylemin aktar mnn kendisinde gerekletii balam, yalnzca bu trl yabanc sylemlerden rlm bir rgdr (Bakas olarak kendisiyle s rekli konumas). Hep bir Bakas olduu iin de sk sk kendisiyle eliir. Genelgeer grlerle de eliir hatta: Erdem ona gre k tlktr, ktlk de erdem vb." lgnlkla karm doru d ncelersin bu balamn, Hegel'in Tin'in sylemini belirlemek iin yararland, mzikiyle ilgili mecaz en iyi bir biimde anlat maktadr: talyanca, Franszca, trajik, komik, eit eit otuz ar yay toplayp kartrm olan lgn bir mzikidir sz konusu olan. ... hemen bir basla cehennemin dibine kadar iniyor, sonra boazn temizliyor, tiz bir sesle havalar paralyor, duruuyla, davranyla, grnyle ark syleyen eitli kimselere ykn yordu, srayla, ate pskrerek, yatm, yalvararak ve alayla." Tinin sylemi ni Diderot'nun yaptmdaki Rameau'nun sy lemiyle ilkin ortaklklarn vurgulayarak karlatralm: Dilin paralanmlk zerinden kendisine varlan Tin'in sylemi, i sel olarak Rameau'nun sylemini simgeleyen mzikinin lgn lk m kendine rnek almtr tam da. Hegel, bu sylemde ortaya
* Bu dilbilimsel konu iin G Lerch'in Balzac'tan verdii rnekler: Bard: Babam senden nefret ediyor! (dolaysz sylem); Babasnn ondan nef ret ettiini bard (dolayl sylem); bard, babas ondan nefret edi yordu! (szde-dolaysz sylem) (Bakthin, a.g.y., s. 212). 48

konulmu olan, bir kendi kendisi iin ak karklk tan sz eder ve imdiye kadarki konumay basit bir bilincin sylemi olarak Tin'in oksesli sylemi karsnda tek heceli bulur. Ancak Tin'in sylemi ayn zamanda, bu oksesliliin, yetkin dil in bilincidir." imdi, Rameau'nun sylemini bir btn olarak ele alrsak, onun aslna baklrsa szde-dolaysz bir sylemin birlikli-devingen ba lamna benzer bir balam oluturduunu ve bu anlamda anlala bileceini greceiz. Dilbilgisel olarak, yalnzca dolayl ve dolaysz sylemleri deil, szde-dolaysz sylemi ierdiini,yukarda belirt mitik. imdi, Rameau'nun yeeninin daima Bakalarnn ses ve slubuyla konumakla birlikte temsil-eden kii olarak kendisi kal masn ve bu nedenle de Bakalarn yalnz nc kii olarak canlandrmasn gz nnde bulundurarak, bu sylemin ilevi y nnden de bir szde-dolaysz sylem olduunu sylyoruz. Fakat bylelikle Rameau'nun tm sylemi bir i sylem grn kazan maktadr: Szde dolaysz sylem... insann kendi kendisi iin (i sylemde) yabanc bir sylemi (durumla ilgisini kurarak) canlan drd sylem biimidir." Rameau'nun yeeni kendi i sylemin de baka benleriyle konuur. Bu i sylem, birbiriyle elien sy lem ve karsylemlerin belli bir noktada karlamasn salaya rak, bir sorun-zmvn amalar. Sorun-zm szcn, Elmar Holenstein'in i sylemin baat ilevi ni saptamaya alr ken ona verdii anlamda kullanyorum. Rameau'nun yeeni y le der: Tartuffe' m okuyorum, istersen bir ikiyzl ol, derim kendi kendime, ama bir ikiyzl gibi konuma. Sana yarayacak ktlkleri hatrndan karma, ama seni gln yapacak ses ve davranlardan sakn.18 Ama imdi o, gln olma pahasna ko nuuyor ve konuuyorsa, bundan bir amac vardr: sorun-zm. Bu nokta Tin'in sylemi iin de geerlidir. Daha nce dalkavuk luk dilinin kendi erei ynnden gnl-yce bilincin kendini-anlalr-klma sreci olduu ortaya kmt. Ayn dialoglatncmonologsal eilim (i sylemin eilimi) yalnzca daha glenmi olarak kendini yinelemektedir imdi, yle ki kendini-anlar-klma gerek anlamda sorun-zmnn bir n aamas olarak kavranabilmektedir. Balca anlamnda .yabanclama olarak kl trn dili ilkin Tin'in sorununun zmne ynelir ve bu eregiyle belirlenir. Aktr ki, eliik sylemlerin zlme gerekesi Hegel' de Rameau'nun yeeninkinden daha derinlerde yatmaktadr. Hegel'in metnini aralarndaki balantya karn Diderot'nunkinden uzaklatran ve aydnlatlmasn balangtan beri kendimize g rev edindiimiz noktaya geliyoruz bylece. Tin'in syleminin birinci derecede vard zm, Tin'in kendi karklndan Tin olarak kendine geri dnmesidir." Her ne kadar Diderot'nun lgn mzikisi de derin bir uykudan ya da uzun bir dalgnlktan uyanr ya da kurtulur gibi kendine gelirse 49

de, bundan amac kendi kendini yorumlamaktan baka birey de ildir. Rameau'nun yeeni aka syler: Pantomim yaparken kendimi ok iyi anlyorum.20 Eer Rameau olarak kalmak istiyor sa kendine gelir gelmez, yine hemen pantomimlerine balamaldr. Onun sorununun zm tam da sorunun teki yzdr. Bu an lamda onun iin ya hibir zm yoktur, ya da yalnzca bir tane vardr: toplumda geerli baka her eit zmn salt tersine ev rilmesi. Hegel'de durum bakadr: Tersine-evirmenin snr Tin iin, bunun kalkmasyla (Aufhebung) birlikte daha yksek bir bilince erimesbmde ortaya kar. Tm olanakl ieriklerini dil ara clyla kurtara kurtara, artk kurtulan ile kurtarlan arasnda bir ayrmn kalmad son-geerli bir kurtarma ilemine varmal dr. Bu da pekala olabilir Hegel'e gre, nk burada sz konusu olan Rameau'nun yeeni gibi bir birey deildir, kendi karkl nn kaldrlmasndan sonra da Tin olarak kalan Tin'in ken disidir. Hegel tm bu karkln kendi kendini dinleyen nla masndan ne kadar da gzel sz ederken, yabanc sylemin (hatta insann yabanclat kendi syleminin) isenmesinin sorun-zc ilevinin pekala bilincindedir. Bu karklktan kurtulmann yo lu doann susuzluuna geri dnmek deildir, hayr, kendi ken dini iseyen, kltrn Tin'indedir. Kendi kendini dinleyen nla ma paralanmln dilinin isendiini anlatr. sendiinde de, gerek dnyann kendi kendisi zerinde gerekletirdii refleksionun bir parasdr artk, bununla da Tin'in kltr tarihinde yeni bir dnm noktasna eriilmi olur.21 zetleyip yineleyelim: Yukarda, tm kltr ve eitim sreci nin bireyin emrine hazr bulunmas gerektiini belirtmi ve onun dil araclyla, tzn tarihsel gerekleme biimiyle hesaplap hesaplaamyacam ve bylelikle Dnya-Tini'nin gerek dnyas na bir bak atp atamayacan sormutuk. Bu soruyu yantlar ken una dikkat edilmesi gerekir: her ne kadar paralanmln diliyle daha nceki btn aamalarn aslszl ortaya karlm oluyorsa da, bu korkun karkln kartlar, ancak Tin dialektik srete daha yksek bir aamaya getii zaman, birbirleriyle badap gerek bir birlie kavuabilmektedir. Bundan sonra va rlan aama saJt gr ve Aydnlanma aamasdr. Bu aamann Devrim'in meydana getirdii mutlak zgrlk ten baka bir ey olmayan sonunda btnyle kendine dnm olan Tin kl trn bu lkesini brakr ve baka bir diyara, ahlaksal bilincin l kesine ger .a Kltrn son erei, kltrn bu yoldan sona erip tamamlanmasdr. Geri Tin'in kendi zerine ve kendinden sy lemesi sorun-ze bir i sylem olarak i grmektedir ama asl zm tzden, dialektik bir yukar dan gelmektedir. Kltr yo luyla dolamba yaknlamt ve dolamba olarak yaanmt. Tin sellik dolu dil gerek dnyaya bir bak atlmasn salamt, an50

cak atkdan k yolunu dil kendi bana bulamamaktadr. Bi lin kendini tm koullarn kendi kendini paralayan doas ve bunun bilinli paralanmas olarak tanm, bilinciyle kendisi ol mann bogururuna ermi, kendi dilsel anlatmn da birlikts geti ren bu bogurur nnde Dnya-Tini de bir yzyle kendini akla mtr ama zme dilin bilinciyle varlamamaktadr.23 Dil yalnz ca gerek gc yarglamak tadr, ama bunu kavramak ta de ildir. Fenomenolojinin kltrle ilgili blm bylece sona erer. IV. Kltrn Dilin Hegel'in Diline rnek mi Oluturmaktadr?

Yukarda koyduumuz sorunu yeniden yakalayp gelitirme mize izin verecek baka bir bak as var mdr acaba? Feomenolojide Hegel, Rameau'nun Yeenindeki lgm mzikiyle il gili yeri alntlayp yorumlamaktadr: bu alnt ve onu izleyen yo rumla o blm, yabanc sylem olarak, yazar1 Diderot'nun ama cn aan yeni bir anlam kazanmtr. Bu anlam nedir? Didert ile Hegel arasndaki bu dilsel etkileim nasl ilemekte ve neye yara maktadr? Eer byle bir etkileim oluyorsa, bu Hegel'in sylemi nin iinde olmaktadr. Yukarda, dilin i sylem biiminde bamsz yabanc dlatrmalar iseyerek nasl sorun-zc bir ilevi ger ekletirdiini gstermeye almtk. Tin'in sylemi nde de du rum buydu. Bu konuyu daha da geniletip gerekli deiikliklerle Hegel'in dil ve sylemine uygulayabiliriz: Tannm yaptlarn ya zar olarak Hegel'in kendisi metinlerinde nasl bir sorun-zmn, birey/kltr, Dnya-Tini, tzn gereklemesi sorun karma as iin bir zm denemitir? Daha dorusu: kendisi u yazar denen birey olarak Dnya-Tini'nin dolambalaryla nasl hesaplamitr? Bu balamda belki de Tinin Fenomenolojisi btny le bir yolun ksaltlmas (ayn yaptn nsz nde kullanlan anlamda bir Abbreviatur) olarak grlebilecek midir? Sonra da, Rameau'nun Yeenine benzer bir yoldan dilsiz tarihsel kimlikleri dillendirdii tm felsefe tarihinin yabanc sylem lerini - do laysz ya da dolayl sylem biiminde birlikli olarak yeniden verdii iin de, Rameau'nun yeeninin syleminin Hegel'in syle minin anlalmas iin bir rnek olarak deerlendirilebilecei orta ya kmayacak mdr? Tin'in Fenomenolojisinin ierii (Tin'in kltr sreci iinde ve onu aarak ilerleyii olan bu ierik), yap sal bir biimde yazya dnmekte olan, Hegel'in i sylemiyle na sl bir iliki iindedir? Bu adan, daha yksek bir basamaa dialektik geiin kendisi (kltrn znn zorunlu bir koulu ola rak gz nnde bulundurmamz gereken bu gei) yeniden sorun olmayacak mdr, tabii baka bir dzeyde, Hegel'in sylemi dze yinde? Bu dzey de Hegel'in dilsel davrann gerek bir dnyada51

ki etkileim olarak btn ideolojik sonularyla varsaymaya cak mdr? Kojve, Hegel'e gre tek-varlm genelle bireiminden sz eder ken, yle yazmaktadr: Bu bireim mutlak bilginin yetkin dilinden baka bir yerde gereklememektedir, kendini (btnyle Hegel kalarak) evren sel insan (Tin) olarak aklayan Hegel'in kendi dilinde, fenomenoloji olan o dilde." Ama nasl olup da Fenornenolojbmin dili mutlak bilginin yetkin diline dnmektedir? HegeJ'in sylemi, Tin'in sylemi ne (dolaysyla Rameau'nun yeeninin sylemine) olan yapsal benzerliine gre, mlamas iinde kendi kendini nasl iitmek tedir? Kendi kendisiyle elien tek-varlm olmakta olan genelle bireimini bu yapya gre aratrmaktr burada sz konusu olan. Dnya-Tininin yolunun uzunluk u karsnda bireyin kendi ken disiyle ilikisinin gittike daha ok sorun olduu bu gerek dn yada Hegel'in metni ve dolaysyla felsefesine kar grevimiz bu gn bu noktada belirlenmektedir.

1. G.W.F. Hegel: Phaenomenologie des Geistes, Hamburg 1952, s. 26-27. 2. a.g.y, s. 558-559. 3. Kars. Theodor Litt: Hegel. Versuch einer kritischen Erneuerung. Hei delberg 1953, s. 129. 4. Hegel: a.g.y., s. 353, 350. 5. a.g.y.,s.27,S51. 6. a.g.y., s. 352,362. 7. Hegel: a.g.y., s. 364-365. 8. Valentin N. Voloinov: Marxismus und Sprachphilosophie, Frankfurt/ M 1975, s. 77, 90. 9. E. Holenstein: Von der ffintergehbarkeit der Sprache, Frankfurt/M 1980, s. 123. 10. Voloinov: a.g.y., s. 91. 11. Hegel: a.g.y., s. 366, 368. 12. Vloinov: a.g.y., s. 178,185-186. 13. Diderot: Rameaus Neffe (Goethe evirisi), Stuttgart 1977, s. 13-14. 14. ag.y., s. 54. 15. a.g.y., s. 28, 72. Kars. Hegel: a.g.y., s. 372, 16. Hegel: a.g.y., s. 373, 370. 17. E. Holenstein: a.g.y., s. 130,131. 18. Diderot: a.g.y., s. 52. 19. Hegel: a.g.y., s. 374. 20. Diderot: a.g.y., s. 91. 21. Hegel: a.g.y., s. 374. 22. a.g.y., s. 350. 23. a.g.y., s. 376. 24. A. Kojve: Introduction la lecture de Hegel, Paris 1947, s. 126.

52

CHRISTOPHER CAUDWELL

MURAT BELGE Otuzlara gelindiinde, Stalin'n Sovyet toplumu zerinde ol duu kadar, dnya komnizmi zerindeki egemenlii de olabile cei kadar kesinlemiti. Bunun, baka alanlarda olduu gibi, sa nat ve edebiyatn hem retimi, hem de deerlendirilmesi stne etkilerinin olumlu olmad sylenebilir. Dnce standartlat, kaplat. Gene de, bu dnemde, sanat eletirisinde ok ilgin bir kiiliin ortaya ktn gryoruz: Christopher Caudwell. Asl ad Christopher St. John Sprigg olan Caudwell 1907'de dodu ve 1937'de, spanya Sava'nda, Jarama Nehri arpma snda ld. 1934'n sonlarnda Marksist dnceyle tanm, CornwalFda Marx, Engels ve Lenin okuyarak bir yaz geirmiti. Bundan sonra Komnist Partisine (Poplar dalndan) ye oldu. Daha nce otomobiller ve havaclk stne alm, birtakm icat lar yapm, bu konularda kitaplar yazm, ayrca da yedi dedektif romanyla iirler yaymlamt. Marksist olarak hayatnn aa yukar yl srd dnlrse, bu ksa dnemde, Illusion and Reality, Studies in a Dying Culture ve bunun devam olan Furt her Studies, The Crisis in Physics (bunu bitiremedi) gibi kitaplar yazm olmas gerekten artcdr. spanya Sava patlak ver diinde, dnya komnistleri gibi Britanya Komnist Partisi de Cumhuriyetileri destekleyen etkinliklere girimiti. Poplar daln da para toplanp bir cankurtaran arabas satm alnd. Caudwell de bunu Fransa stnden spanya'ya gtrmek zere seildi. Ora ya varp Halk Ordusunun yardma ihtiyac olduunu grnce ka lp Cumhuriyetilere katlmaya karar verdi. Bu srada kardei, parti yetkilileriyle ilikiye gemi, CaudwelFin yazdklarm da gs tererek onu geri arttrmaya alyordu. Sonunda bunu baard ama telgraf gelmeden birka gn nce Caudwell cephedeki i!k g nnde vurulup lmt.1 Caudwell'in bir zelii, resm eitim grmemesiydi. On be ya ma girmeden okulu brakt iin, kuann baka komnistleri gibi Marksizmi niversitede, yani akademik bir ereve iinde 53

renmedi. Partiye katldktan sonra da yerel dalda olduka izole bir partili militan hayat yaad (parti gazetesi satmak veya sokak konumalar yapmak gibi etkinlikleri vard). ld zaman, par tinin st kademesindekilerce tannmyordu. Kuann baka par lak edebiyatlar, Ralph Fox ve John Comford gibi gen yazarlar da spanya Sava'nda lm, lmlerinden tosa sre sonra par ti yayn organlarnda anlmlard. Caudwell'in lm haberi daha ge yaymland. Yazdklar konusunda da ok az kiinin bilgisi vard. retim kurumlarndan gememi olmasna ramen, ne ka dar ok okuduu yazdklarndan bellidir. Marksist bir estetik teo risi gelitirmeye alrken, bir yandan felsefe, sosyoloji, antropo loji ve psikolojiye dalm, bir yandan biyoloji ve fizik gibi doa bi limlerinin alanna girmiti. niversiteye gitmeden ok okumu olmann yansra, gnn Marksist aydmlaryla tanmamasnm sonular, yani eseri ze rindeki etkisi aslnda daha olumlu olmutur. nk bylece Caudwell bu evrelerde varolan eitli Ortodoksluk eilimlerine boyun emek zorunda kalmakszn dncesini zgn bir biimde geliti rebilmitir. Caudwe'in eserinin apn daha iyi kavramak iin onu ilkin ngiltere'deki, kendine yakn yalarda edebiyatlarla karlatr malyz. ngiltere, otuzlarda, Marksizmle daha yeni yeni tanyor du. Dnyann ilk kapitalist lkesi olduu, gl bir ii snfnn uzun sreden beri nemli bir ekonomik ve politik mcadele verdii, ayrca da Marx'la Engels'in hayatlarnn uzun bir dnemini geir dii lke olduu halde, Marksizm ngiltere'de ok az yaylmt. Bir ngiliz solu vard ama, Marksist deildi. Otuzlarda, edebiyat yan ar basan bir aydn Marksist hareketi belirdi. Fakat bu ay dn hareketi ne Komnist Parti'nin kitle balarn kayda deer bir biimde derinletirmeyi baarabildi, ne de kendi iinde parlak bir teorik atlm yapmay. ngiltere'nin ilk nemli Marksist aydn William Morris (1834-96) gibi bu kuan yeleri de ncelikle ah lk bir seme yaparak Marksist oldular. Semelerinde, lkelerinin Priten ahlk geleneinin pay bykt. Bunlarn nde gelenle rinden biri olan Alick West'in lmnden sonra yaymlanan der leme yazlarna bir nsz yazan kars Elisabeth West, kocasnn Marksizmiyle daha nceki Hristiyan inanlar arasndaki uyum lulua, tam bir teorik masumiyetle dikkat eker: Onu Marksizme getiren entelektel odiseia'da Hris tiyan vicdan da rol oynad; bir komnist olarak, on do kuzuncu yzyln ilk yllarnda skoya Kilisesini terkedip evanielik harekete katlan non-conformist atala rn sarslmaz ahlk standartlarn gzle grlr biim de srdrd. Alick West yz yirmi yl sonra, ancak po litik ve ekonomik sistemi deitirerek insann kardeli54

ini salamann mmkn olduunu syleyen komnist inanca kendini baladnda, ayn kararl kar k ru hunu sergiledi.2 Bu yarg, West iin olduu kadar, o dnemin baka birok Marksisti iin de geerliydi. West'in yansra Henderson, Charques, Klingender gibi Marksist eletirmenler grmekteyiz. Ama btn bu kuak iinde, teorik rnlerinin nitelii Caudwell'e en fazla yaklaan, gene onun gibi gen yata spanya Sava'nda len Ralph Fox'dur. The Novel and the People' adl eseri, o dnemde, hi deilse partili evrelerde, en fazla tutulan Marksist edebiyat incelemesi rneiydi. Fakat geen zaman Pox'dan ok CaudwelP den yana iledi. Fox'un kitab, belli bir dnemde dnlp sy lenenleri yanstmann tarih nemi dnda canlln yitirmitir, ama Caudwell'in rnleri, biz bunlarn tezlerine katlmasak bile, hl kafamz zorlayan, soru sordurtan nitelikte eserlerdir. Bu Marksist kuan yerli edebiyatla ilikisi de olduka ilgin tir. Kitaplar okunduunda, hemen hemen hepsinin Romantik iir geleneinden derinlemesine etkilendii grlr. Aslnda, devrimci lii semelerine yol aan formasyonlarnda bu edebiyatn da etki leri vardr. Dolaysyla, romantizmi yadsmaz, devrimci edebiyatn da birka deiiklikle bu gelenekten tretilebileceini savunurlar. Bu konuda, pek ok bakmdan kuann bir prototipi olan Alick West'in sylediklerine bakalm: Devrimci deiime inanan, ama iilere inanmayan romantikler, tutarl bir toplumsal eylem rotas bulama dklar iin kendilerini toplum dna dm kimseler gibi grdler ve bu da bireycilik geleneini glendirdi. Dolaysyla romantizm edebiyatn toplumsal karakteri ni srekli vurgular, ama toplum dna srlm bireyi tipik kahraman olarak gsterdii iin kendisiyle eliir.4 West'e gre, romantizmdeki bu ben in biz e dntrlme siyle, beklenen devrimci edebiyat kurulacaktr. phesiz, romantik edebiyatn daha sonraki alarda devrimci diye nitelenebilecek yanlar vardr. Byle olmayan yanlaryla birlikte dnya kltr ta rihine katklarda bulunduuna, byk gzellikler yaratabildiine de phe yoktur. Gene de, West'in nerdii basit deiimin roman tizmden devrimci (Marksist anlamda) bir edebiyat karacam dnmenin kendisi de bir tr romantizm olur. Caudwell, biraz sonra gstermeye alacam gibi, romantizm sorunsalnn bs btn dna kmamt; ama bu sorunsaln ondaki etkileri p hesiz ki ok daha derin bir dnsel karmaa iinde kendilerini belli ederler. Caudwell'in romantizmle ilikisinin nitelii ok daha karmak olduu iin, bir hayli ayrntl bir biimde anlatlmas gerekmek55

tedir. Bu nedenle, romantizmin zellikle ngiltere'deki gelime si ve kendinden sonra da yaamaya devam eden etkileri zerin de duracaz. Fakat bu noktaya gelmeden nce, CaudwelPin var m olduu sonular gzden geirmek daha yararl olacak sanyo rum. Onun Marksist estetie zgn katksnn ne olduunu, biraz ematik bir ekilde grdkten sonra, yeniden baa dnp, bu nok talara nasl geldiini aratralm. Estetikle ilgili asl kitab Yanlsama ve Gereklk'iv.5 br nemli eser, Studies in a Dying Culture (ve bunun devam)6 este tikten ok eletiri elerini tar ve edebiyattan ok burjuva ideo lojisinin eletirisi olduu da sylenebilir. Onun iin, CaudwelPin estetik teorisini zetlerken ncelikle, Trke'ye evrilmi olan Ya nlsama ve Gereklik stne konuacam. Kitabn, iirin Douu baln tayan birinci blmnde Caudweli ilkel toplumlarda iirin ilevi zerinde durur. Din, tarih, by ve hatt tbbn en eski anlatm arac, gnlk konumann yceltilmi bir biimi olarak tanmlanan iirdir. levi, ekono mik tir: Bu adan bakldnda, kltr ekonomik retim den, iir de toplumsal rgtlenmeden ayrlamaz. Trn sradan biyolojik zelliklerine tamamen kart dururlar. yleyse iir, znde rksal, ulusal, genetik ya da z gl bir ey olarak deil, ekonomik bir ey olarak ele aln maldr.' Ekonomizm ve indirgemecilik kokan bu yargnn eleti risini sonraya brakp zetimize devam edelim. Ayn blmde, ii rin almaya elik ettiini, ortak alma iin zorunlu olan ortak duyguyu dile getirdiini, bu nedenlerle de ilevinin ekonomik ol duunu grrz. Caudweli daha sonra gelitirecei bilim/sanat ayrmnn temlini de bu ilkel toplulua yerletirir: Alet, insanlarn ellerinin miras kalm biimini de itirmeksizin eli yeni bir ileve altrr. iir, insan y reinin ebed isteklerini deitirmeksizin yrei yeni bir amaca altrr.5 Bunu biraz aalm: alet, insann doa bilgisinin artmasyla deiip geliiyor. Burada izgisel (linear) bir gelime modeli var. iir ise ebed istekleri dile getiriyor. Demek ki buradaki hareket dngsel. zgl amalar deiebiliyor, zlemler ebed kalyor. B lm yle noktalyor Caudweli: iirin doru'sn, iirin soyuta nerdii olgusal ierii deil, toplumdaki dinamik roldr yani or taklaa duygu ierii.' 56

Bundan sonraki blmn bal Mitolojinin lm dr. Caudwell'e gre mitoloji, henz iirden ayrlmam dindir. Onun iin de evrenin mitolojide alglan iirseldir. Mitolojinin yanlsa mas ile iirin yaratt yanlsama ayn eydir. Ancak snflama nn ve iblmnn ortaya kmasyla mitoloji lr, din doar. Dnya tarihinde bu geiin gerekletii a olarak .. 5. yzyln Atina'sn alan Caudwell, Platon ve Aristoteles'in sanat teorilerini gzden geirir Her ikisine de deer vermekle birlikte, akl daha ok Aristoteles'e yatmaktadr. Onun sanat hem bir mimesis (gerek liin yanstlmas), hem de bir katharsis (arnma) olarak grme si, yazarn kendi eilimlerine de uygundur. Ayrca, yanstma ile vini modern roman ve dzyaz tiyatroya ayran Caudwell, ada iirde mimesisten ok arnmann geerli olduunu syleyerek bi tirir bu blm. Bundan sonraki drt blm daha ok bir iir tarihi zellii ta d iin bizim amzdan ok nemli deil. Ancak Caudwell bu blmlerde, snfl topluma geiten sonra, topluluun ortaklaa duygu sunun ortadan kalktm, buna bal olarak da iirin ilev selliini kaybetmeye baladn ileri sryor. zellikle de burju vann bireycilii, zgrl bireysel bir olay gibi grmesine, birey sel kahramanlar (Faust, Hamlet, Satan v.b.) yaratmasna yol a m, bylece de ortaklaa bir ey olmas gereken iirden onu kopar mtr. Bireysel zgrlk, Caudwell'e gre, bir yanlsamadr ve bu kavram burjuvaziyi zmsz bir elikiyle yzyze getirmitir. Daha sonra ngiliz iir tarihini de bu ilkeler nda gzden ge irir. Bu deerlendirmesinin bir hayli yzeysel olduunu, baka ayrntsna girmeksizin ekleyebiliriz burada. Birtakm genelleme ler yapmakta, iddialarn somut rneklere dayandrmamakta, Ray mond Williams'm da yaknd gibi, soyut bir globallikten kendini kurtaramamaktadr: Bu ngiliz Marksist eletirmenleri arasnda en iyi tannan Christopher Caudwell, ama onun da etkisi bi raz tuhaf. Teodleri ve izdii anaizgiler geni evreler tarafndan biliniyor, ama te yandan edebiyatn kendi si stne sylediklerinin ou ilgin bile deil. Ortaa tiyatrosunun Elizabeth a tiyatrosuna nasl dnt n kendine gre anlatveren ya da Macbeth'dek uy ku dizesini kendine gre zetleyiveren bir kimsenin ede b niteliklerine gven duyma sorunundan ibaret deil bu, ayn zamanda ne srd dncelerin ou yan l denebilecek kadar bile zgl deil. te yandan da, son derece geni bir ilgi alam stnde alacak kadar ok sayda fikirlerle dolu. Bu fikirlerden hangilerinin Marksist saylmas gerektiine karar vermek de bugn olduka g.10
' ' 57

Yanlsama ve Gereklik'in daha sonraki blmlerinde, Dn ya ve 'Ben', Ruh ve Fantazya ve iirin D Grevi balklar n tayan blmlerde Caudwell psikoloji ve psikanaliz alanlarna da girerek teorisini salamlatrmaya alr. Bu arada Freud ve Jung gibi tannm psikologlardan yararlanmakta, bir yandan da Marksizm asndan onlar eletirmektedir. Zaman zaman, psiko lojinin tesine geerek biyoloji alanna da girmektedir (Ama bunu daha ok ncelemeler kitabnda gelitirmitir). Sanatlarn rgtlenii blmnde Caudwell asl teorik tezi ni ileri srecek aamaya gelmitir. Bu tez, kitabn ilk blmlerin de yaplan ayrma, iirin topluluk iinde ortak duygu yaratma ilevine, insanda duygu itle dncenin ileyi farklarna uygundur ve sanatla bilimin karlkl konumlarm tesbit etme amacn g der: u halde btn toplumsal rnlerde; duygu ve al g, tepki ve konum, kanlmaz bir ekilde iice geer. Yalnzca iice gemekle kalmaz, birbirlerini harekete de sokarlar. Dilde her kelimenin bilgisel olduu gibi duy gusal bir deeri de vardr. Her deerin arl her duru ma gre deiir. nlemler gibi baz kelimeler hemen he men tamamen duygusaldr. Bilimsel adlar gibi baz ke limeler ise neredeyse btnyle bilgiseldir. Ama tama men duygusal bir dil yani, yalnzca duygusal ar mlar olan sesler bir dil olmaktan kar. Btnyle bilgisel bir dil yani, yalnzca bilgisel armlar olan sesler de dil olmaktan kar; matematik olur." Bu alnt aslnda ncelemeler'den. Sorunu daha derli toplu koyduu iin bunu tercih ettim. Ama Yansama'mn sz konusu blmlerinde ayn dnce ilenmektedir. rnein, Bilim her za man matematie, iirse her zaman mzie erimeye alr,12 der burada Caudwell. Bu blmn sonunda yer alan emalar, CaudwelPin Trkiye'de yaymlanm kitabnda bulunduu iin ayrca buraya almayacam. Ancak sylenen, zet olarak udur: Caud well hakl olarak gerek dnya ile onun bilinteki varoluu ara snda bir ayrm yapar (Marx'm da Grundrsse'de yaptna benzer biimde) ve gerek bilim, gerekse sanatn gerek dnyadan seme yapma yoluyla bir sahte dnya kurduunu syler. Yani, her ikisinin de ortak olarak sahip olduklar ey yanlsamadr. Bi lim, bundan ayr olarak d gereklik dnyasyla ilgilenir; sanat ise i gereklik dnyasyla kaplanmtr. Bilimsel dilin dzenleyici ya da ussal kopya zellii, d gerekliin ilikilerinden da yan stlm sahte dnyasndaki o i yapdr. Sanat dilinin dzenleyici ya da duygusal kopya zellii, i gerekliin ilikilerinden da yanstlm, sahte dnyasndaki o i yapdr." Yanlsama ve Gereklik'in son blm, iirin Gelecei s tnedir. Burada Caudwell, gemie doru bir dn yapar: 58

Burjuva kltrnden komnizme doru ileri hare ket ayn zamanda ilkel komnizmin topiumsal dayan masna doru geriye bir harekettir, ama bu hareket ara dnemdeki btn gelimeyi, zgrlk, bireyleme ve bilinlilikte art mmkn klan btn iblmn de ierir ve toplar." Bu satrlarda aka belli olan dngsellik, yani burada ge lecein komnizminin baz bakmlardan ilkel snfsz topluma d n olduu eklinde ortaya kan bu Altn aa Dn anlay, Caudwell'den baka baz Marksistlerde de grlr. Ancak Marksizmin bu tr bir dngsel dnce olmad, bugn genellikle ka bul grmektedir. Bunu birka satr ekleyerek CaudwelPin ko mnist toplumda iirin ileviyle ilgili szlerine bir kere daha gz atalm: u halde, komnizm ann iiri ortaklaa olduu iin daha az deil, daha ok bireysel olacaktr. Bu birey leme, sanatsal olacaktr Kiisel ve dsel deil, top lumsal benliin deimesiyle gerekleecektir toplum : sal benliin bilindma indirgenmesiyle gerekleecek tir. airlerin iki milyon okur bulduu, iir kitaplar satnn dnya tarihinde imdiye kadar grlmemi bo yutlara uiat Sovyetler Birlii'nde airin kamuoyun daki bu genileme daha imdiden gzlemlenebilmektedir.15 Dolaysyla, ilkel toplumun airi nasl btn topluluun airi idiyse, komnist toplumda da btn topluluk, aire kulak verecek. Bu da, dngsel dncenin manta uyan bir sonucu. CaudwelP in estetik stne balca kitab Yanlsama ve Gereklik1! bylece zetleyip, imdi bunun gerisinde yatan dnsel etkiler sorununa gemeden nce, deinilen son noktayla ilgili bir eletiriyi burada belirtmek istiyorum. Grld gibi Caudwell'e gre iir, gerek ilevini, ilkel snfsz toplumda yerine getirmitir. Bundan sonra da, henz kurulmas beklenen komnist toplumda bu ilev bir kez daha gerekleecektir. Bunu ileri srmekle Caudwell, bildiimiz aa yukar btn dnya iirini (kavram geniletirsek btn dnya sanatn), iirin veya sanatn bir sapmas gibi gryor. Bil diimiz airler u ya da bu nedenle, Caudwell'in iirin temeli ola rak grd ortaklaa duyguyu yaratamam olmalar yzn den, iir, kendi aslna yabanclaarak varolmutur, yani aslndan sapmtr. Bu durumun sorumlusu da iirin veya sanatn kendisi deildir. Snfl toplumdur her ey gibi iiri de znden uzaklat ran. Byle bir gre katlmak kolay grnmyor. Akla ilk gele cek rnekle, ortaklaa duygu yaratmad gerekesiyle Shakes59

peare'i ilkel toplumun anonim ozanndan daha az air saymak, ne dereceye kadar geerli olabilir? Ortaklaa duygu gibi bir ncl den yola kmak bizi byle absurd bir sonuca getirecekse, bura ya varmamak iin o nclden vazgemek ok daha mantkl gr nyor. Baka bir deyile, iiri iir yapan zelliin ortak duygu yaratmaktan te bir ilev olmas da pekl mmkn. Bundan son raki incelemede, CaudwelPin niin bu ncl semek zorunda kaldn gstermeye alacam. Gemiteki ngiliz sanat teorilerine baktmzda, CaudwelT inkilere benzer szler sylemi yazarlara Taslayabiliyoruz. rnein Shelley: Akl, zaten bilinen niceliklerin saymdr; imgelem ise bu niceliklerde hem ayr ayr, hem de bir btn ola rak zaten varolan deerin alglanmas. Akl ayrmlara sayg gsterir, imgelem ise eylerin benzerliklerine. m gelem karsnda akl, yapan karsnda ara, ruh kar snda beden, z karsnda glge gibidir.16 Burada akl yerine bilim, imgelem yerine de sanat dendiinde ortaya kan taslak, Caudwell'inkinden pek fazla fark llk gstermiyor. Caudwell'in ilkel toplumlardaki iiri ykseltil mi dil olarak tanmlamas da Shelley'ninkinden ok farkl de ildir: Dnyann genliinde, insanlar dans eder, ark syler ve doal nesneleri taklit ederler, btn eylemle rinde olduu gibi bu eylemlerinde de belirli bir ritm ya da dzene uyarlard... Toplum ya da doann zihinleri zerindeki etkilerini (airlerin) dile getirmekte kullan dklar tarzn verdii zevk, bakalaryla bir iletiim ku rar ve toplulukta bir eit kopyasn bulur." Caudwell'in yrein ebed istekleri sz de pek uzak sayl maz Shelley'ye: Bir iir, ebed dorusu iinde dile getirilmi ha yatn imgesinin ta kendisidir.15 Shelley'ye gre de iir evrensel dir ve insan yaradlnn mmkn olan herhangi bir deiiklii iinde yeri olan btn eylem ve amalarla ilikilerin tohumlann kendi iinde tar." Btn bunlarn tesinde, iirin gelecek asn dan nemi stne Shelley ile Caudwell'in dndkleri arasnda nemli ortaklklar vardr: ... airler... yasalar koyanlar, uygar toplumun kurucular, hayatn sanatlarn icat eden ve... reten lerdir.20 Shelley u nl blmde airleri gelecein yasa koyucusu ve bir eit peygamberi olarak tantrken, Caudwell'e nclk et mektedir: airler kavranmam bir esinlenmenin srrn yo rumlayan rahiplerdir; gelecein imdiye yanstt dev
60

glgeleri gsteren aynalardr; onlarn anlamadklarn dile getiren kelimelerdir; savaa aran ve esinlendir dikleri eyden etkilenmeyen borazanlardr; kendisi ha reket etmeyen, ama hareket ettiren etkidirler. airler dnyann resmen kabul edilmemi yasa koyuculardr.21 Ortak coku, yrein ebed zlemleri, iirin yrei yeni amalara uyarlamas, insan potansiyel halinde sava ihtimaline hazrlayan ortak coku v.b. CaudwelTin bu kavramlar ile Shelley' ninkiler arasnda pek fazla mesafe yok. CaudweH'in romantizmle bu akrabal nereden geliyor? O da, kuann br Marksistleri gibi bilinaltnda bu miras tayor muydu? Bu soruya kesin olumsuz cevap vermek yanl olur. Hatt, Gaudweli'deki romantik mirasn kuakdalarna oranla daha derin olduu ve daha ilgin sonular verdii de sylenebilir. On dokuzuncu yzyln ilk yars iinde Romantizm akm bir frtna gibi gelip geti. Ama yzyln ikinci yarsndaki dnceyi, frtnadan sonraki l dalgay andran bir biimde, hem de ok geni bir alanda etkiledi. ngiltere'de bu ikinci dnemin bata ge len sanat ve kltr teorisyeni Matthew Arnold, romantizm-sonras bir dnyann dnrdr. Arnold'a gre ada dnyada, ada endstri dzeninde, din insanlarn ortak ba olmaktan kmtr. Bir yanda kltrl insanlar vardr, bir yanda endstri patronlar. Bu ikinciler, madd kazantan baka bir ey dnmeyen yar-barbar kiilerdir. Son olarak da, her trl kltr ve her trl imkn dan yoksun, hayvan koullarnda yaayan sefiller. Byle bir dnya karsnda Arnold Kltr ve Anari adnda bir kitap yaymlar ve insanla yeniden ortak ve insanca bir kltr verilmedike anari nin hayata egemen olacan vurgular. Din, tarihin ilerleyii kar snda partiyi kaybettiine gre, gerekli insan deerleri ancak ede biyat yoluyla topluma yaylabilir. Bylece Arnold, ahlkl bir top lum dzeni kurulmasnda dinin eski ilevini edebiyata sunar. Bu dnce izgisinde de Shelley'nin ve teki Romantiklerin etkileri kolayca gze arpar. Yirminci yzyln balarnda ngiltere'de modern eletirinin babas olarak niteleyebileceimiz i.A. Richards ortaya kmtr. Richards, ann gerei, bilimle ilgilenmektedir. yle ki, edebi yatn etkisini aklamak iin psikolojiye bavurur. Ona gre edebi yat, zellikle de iir, okuyan kiinin zihninde belirli bir durum ya ratr. Okuyann bu okumayla elde ettii yaant, yazann yazarkenki yaantsndan farkl olabilir; ama iyi bir iir, okurda da ben zer yaantlar uyandrabidiyor ve zellikle karmak yaantlar ara snda niha bir denge ve uyum salayabiliyorsa, okurun zihninde de bir denge ve huzur yaratyordur. Dolaysyla, Richards'a gre iirin tedavi edici bir zellii vardr. Arnold'dan Richards'a kadar geen zamanda insanlarn zlemlerine dayanak olmak zere tutun61

duklar nesnelerde nemli deiiklikler olmutur. rnein bilim, Arnold'un anda olduundan ok daha fazla bir nem kazanm t. Bu bakmdan, Richards'm edebiyat iinde psikolojiye bu kadar arlk tanmas yadrgatc deildir. Bunun tesinde ise, edebiyat tan bekledii etkjnin, Arnold'un beklediinden ok farkl olmad n gryoruz. Edebiyatn insanlar nasl etkilediini aratran Richards, dik katini dile evirir ve semantik alanna girer. Sonunda dilin iki kul lanm biimi olduuna karar verir: gstersel kullanm/duygusal kullanm. Birinci kullanm, bilimde grlr, ikincisi ise sanata zgdr. Berna Moran'm zetlemesiyle: Richards dilin bir olguyu tasvir etmek iin kullan lna sembolik kullanl (bugn genellikle gstersel terimi tercih edilmektedir) diyor, nk nerme bir ol gunun sembol olmaktadr. Dilin bu yolda kullanl na en iyi rnek bilim kitaplardr. nk gstersel kul lanta bilgi vermektir ama. Edebiyatn hakikat bildir mek gibi bir grevi varsa, yazarn doru nermeler yaz mas gerekirdi ki, bu sefer bilimle edebiyat ayn iin pe ine dm olurlar; ve yazarla bilim adam da rakip duruma girerler. Oysa Riehards'a gre edebiyatn ilevi, bilimin ilevinden ayrdr. Nasl? Dilin sadece gstersel yolda kullanlmadna, ikinci bir yolda daha kullanl dna dikkati ekiyor Richards: duygusal kullan. Bu kere dil, bilgi vermek, bir olguyu tasvir etmek iin deil, fakat duygulan dile getirmek ya da bakasnda duygu lar uyandrmak iin kullanlr." Bu noktaya varnca, CaudwelFin Richards'dan ne ekilde esin lendiini daha kolay anlayabiliriz. Ayn terimleri kullanarak, sa nat ve bilim arasndaki ayn ayrm o da yapar. iirin duygular yeni amalara uyarlamas, Richard'm terapi olarak sanat kav ramna ok yakndr. Caudwell bu psikolojizme bir de toplumsal boyut eklemekle yetinmitir. Marx'in Hegel'i ayaklar stne oturttuunu sylemesinden beri, birok Marksist dnr de baka burjuva dnrlerini ayaklan stne oturtmaya giriti (Althusser Spinoza'y, Colletti Kant' v.b.); bylece Caudwell'in burjuva geleneinden bata ge len dayana da Richards oldu. Ancak, burada olduka dar bir er eve iinde kalarak anlatmaya altm gibi, Richards da Ro mantizm geleneini belki de bilinsizce srdren bir yazar d. Bylece, Caudwell'in teorisinin bir yan, dorudan doruya Ro mantizme balanabilir. Fakat bu, Caudwell'in teorisinin btn n aklamaya yetmez. imdi, teki kaynaa da ksaca gz atalm. Bu kaynak phesiz Marksist eletiri geleneidir. Caudwell'in yaad dnemde henz tam olgunlamam bir gelenektir bu. Sa62

nat stne teori kurmaya alan belli bal dnr Plekhanov' dur (Caudwell'in bibliyografyasnda Plekhanov adn gryoruz). Jdanov henz ortaya kmam, bugn bilinen biimiyle sosyalist gerekilik formllenrnemitir. Ne var ki, gerekilik bandan beri Marksistlerin sanata baklarn belirleyen birincil kayg ol mu, bylece Marksist estetik gerekilik kavramyla birlikte ona her zaman temel oluturan yanstma sorunsaln da miras kabul etmitir. Buna gre, sanat, d gereklii kavrayan ve onu eserinde yanstan kiidir. Dolaysyla, sanat bize d gereklik hak knda bir ey syler. CaudwelPin Marksist olduu 1934 ylnda Bukharin Sovyet Yazarlar Birliinin Birinci Kongresinde sanatta gerekiliin zorunluluunu vurgulam, ancak sanatsal gerekli in imgelerle dile geldiini sylemiti. Gene CaudwelFin bibliyog rafyasnda yer alan Bukharin'in grleri, imgeye verdii yer ne deniyle, Caudwell'in Richards'dan ald sembolik kullanm/duy gusal kullanm ayrmnn yaplmasna bir lde imkn vermek tedir. Ancak Caudwell bu ipucunu Bukharin'den bir hayli daha ileri gtrd. Oysa Sovyetler BMii'nde estetik Bukharin'den geri dnerek gerekliin yanstlmas (phesiz, ilkelerini Jdanov'un saptad bir gereklik ti bu) sorununu n plana kard. Resm gr bylece belirlenince, Caudwell de lmnden sonra gster dii sapmanm bedelini deyecekti. Britanya Komnist Partisi nin yayn organlarndan olan The Modern Quarterly 1950 ylnda nl CaudweJl Tartmasn at. Bu aylk derginin bir yl iinde kan drt saysnda sren tartmann ilk ve son szn parti ideologlarndan Maurice Cornforth syledi. Cornforth, olduk a sert bir biimde Caudwell'i suluyor ve anti-Marksist olduunu iln ediyordu. Tartmada Caudwell'i George Thomson savundu (Thomson bugne kadar Caudwell'in izinde gitmitir). Ama yay n izleyenler, Stalinist yanstma olarak dnce adna CaudweU'in resmen mahkm edildiini anlamakta glk ekmeyecek lerdi. Aslnda Caudwell yanstma teorisi ni kesinlikle yadsmyor du. rnein Aristoteles'den sz ederken, onun bu katksn vgyle anyordu. Ne var ki, eserinin btn dnldnde, bunun Stalin veya Jdanov'un grleriyle badamayacak pek ok yan ol duu da akt. Sonuta, eklektik bir teori kurmutu Caudwell. Gerekilikten miras kalan ve Marksist estetikte zellikle deer kazanan yanstma teorisi ile, Romantizmden miras kalan ve o dnemin burjuva estetikileri tarafndan savunulan yaratma teorisini bir araya getirmeye, ikisine de yer veren bir sentes kur maya almt. Bu aba, kabul edilebilirliinden bamsz olarak, gerekten ilgintir ve Marksist estetik gelenei iinde bir benzeri yoktur. Kiisel kanmca, Caudwell'in giritii bu sentez abas ba arya ulaamazd kendisi daha ok yaasa ve teorisini gelitir me imkn bulsa da. nk tarih boyunca badamam iki anla63

y birletirmeye alyordu. ou eletirmen de, kendi eletiri pra tikleri iinde byle eklektik bir tutumu benimseyebiliyor, nk ok zaman yanstma anlaym ya da yaratma anlayn kat bir tutarllkla srdrmek; eletiri pratiinde kstlayc bir etki yaratabiliyor. Fakat eklektizm, elbette ki bir zm deildir. Caudwell, iki yaklam arasnda teorik dzeyde bir sentez kurmaya a lt. Ama birbirini dtalayan bu iki yaklamn baz elerini se ip alp yanyana getirmek, teorik bakmdan doyurucu bir zm salayamazd. Her ikisinin de geerli elerini kapsam iine ala bilecek, erevesi daha geni olan bir baka teorik perspektif kurul mas daha doru olurdu. Biz imdi Caudwell'in teorisinin baka zelliklerine geelim. Soyutlamann en yksek dzeyinde yanstma ve yaratma yak lamlarn bir araya getirmeye altn grmtk (bu terim leri kullanmamakla birlikte). Bunun iin o da Richards gibi dilin gstersel ve duygusal kullanmlar arasnda bir ayrm yapm, bylece sanat ve bilim ayrmna varmt. Grld gibi, d-. nce yntemi byk lde ikili kartlklara dayaldr. Yukar da saylanlardan baka mzik ve matematik, zgrlk ve Zorunluluk, gd (ya da Genotip) ve Toplum ve sonun da nsan ve Doa gibi kartlara raslarz. Bu sonuncusu, Caudwell'in balca kalk noktas olarak ele alnabilir. Bu kartlklar, Hegelci diyalektikte bilindii gibi, ayn zamanda birbiri3'le zde tir. yle der Caudwell: Tabi ideal kapal dnyas iindeki bur juva Doru ile Gzeli, sanat ile bilimi, yaratc kartlklar deil, ebed antagonistler olarak grmtr." Gnnde geerli olan diyalektik anlayna uyan Caudwell zde-kartlar yntemini bilindii biimiyle, ama genellikle Marksist teori ve zellikle Marksist estetik teori iinde pek fazla yanyana getirilmemi kavramlara uygular. rnein: nk bilimle sanat, bir yandan btnyle evre de varolan (bilim), bir yandan da btnyle yrekte varolan (sanat) iki ayr ey olarak grldke birbirle rini dtalayan ve birbirlerine dman nesneler gibi an lalacaklardr. Sadece bir tanesini seebileceimiz iki apayr dnya yaratr gibi grnrler. Biri nitelikten, br de gereklikten yoksundur, yle ki ikilemin iki boynuzu zerine de rahata yerleemeyiz. Ancak bu ay rln yapay olduunu, tepkinin de konumun da (res ponse and situation), bilinlilik sreci boyunca szkonusu olup hem doruyu hem de gzeli douran toplum sal srecin ayrlmaz paralan olduunu grdmz de ite ancak o zaman arada sanld gibi lmcl br rekabet olmadn, tersine, bu kartlarn birbirleri64

ni yarattn anlayabiliriz. kisi arasndaki gizli ba lant, somut toplum dnyasdr.2' Bilimle sanatn iice gemilii Caudwell'in zihnini en fazla uratran sorunlardan biridir. Kimi zaman bu karm varln kendinde saptar, yani bir eit ontoloji yapar gibi konuur: Bir evden bir apkaya kadar btn nesneler bu bil gisel ve duygusal eleri paylarlar. Bir apkann da, bir evin de gerek bilgisel, evresel bir ilevi vardr. ap ka yamurdan ve gneten korumaldr bamz; ev so uu ve frtnay, belki hrszla soyguncuyu da darda tutmaldr. Ama her ikisi de ayn zamanda duygusal eyle nitelenir (modified). apka baa eref, vekar ve zerafet eklemelidir. Ev, saygdeerlik ya da gllk gstermelidir...!! Bu satrlar bizi yanltmamak; Caudwell, duygusalln ya da bilgiselliin nesnelerde yattn sylemek istemiyor. Bunu syle mek katksz bir idealizm olurdu. Bu nitelikler nesnelerde deil, bizim onlara yaklammzdadr. Gene de felsefeci olarak epey amatr kalan Caudwell'in varlkla bilin arasnda tam nerede ay rm izgisi ektiini anlamak gtr. zellikle de, zne-nesne zdeliine inanmas, bu izgiyi bulanklatrr. Bilgi nesnesi ile bilme iini yapan bilinli zne arasnda bir zdelik arayan btn epistemolojilerde olduu gibi Caudwell'in epistemolojisinde de historisist bir temel vardr. Francis Mulhern bunu yle zetli yor: Caudweld'a gre tarih srecin znesi ekonomidir, o da insanla Doa arasndaki mcadeleden meydana kar. Bu kutupsal kartlk homoloji ve epifenomen nite lii gsteren bir dizi kartlk halinde, her toplumsal d zeyde kendini yeniden-retir: zne/nesne, duygu/bilgi, sanat/bilim, Gzellik/Doru. Bir araya gelerek, bir top lumsal pratik birlii olutururlar ve bu pratiin tarih amac da Doa glerine kar zgrle kavumaktr.26 Mulhern'm dedii gibi Caudwell'in historisizmi, insann doa ile mcadelesinden kaynaklanr. Byle bir kartlk, tarih madde ciliin retici gler ve retim ilikileri kavramlarndan belli bir farkllk gsterir. En azndan daha soyut bir dzeyde kalmaktadr. te yandan, insan-doa ilikisi yalnzca bir kartlk deil, Caud well'in br ikililerinde olduu gibi ayn zamanda bir zdeliktir: Toplum kendisi doann bir rndr ve dolaysy la btn yapma rnler gibi doaldr. Ama doann kendisi de, grld gibi. toplumun bir rndr.27
65

Tarih maddecilik retici gler arama hem doal verileri, hem de emek gibi insan zelliklerini koyarak insanla doa ara sndaki dolaym somutlatrmtr. Caudwell'da bu dolaym yal nzca felsef, dolaysyla soyut. Ayn ekilde, Mulhern'm da sapta d gibi tarih srecin znesi olarak grd ekonomi kavram da soyut. Soyut olduu iin, iir znde ekonomiktir gibi ner melerinde, eitli kaymalara urayabiliyor. Soyut kavramlar, insan zihninin soyutlamalar olan geometrik biimler gibi, simetrik bir smflamaya yatkndr. Byle bir simetri, dnyaya dzen vermek isteyen insan zihnini kolay doyurur; ama ou mkemmel soyut model gibi byle simetrik dzenlere bir trl smayan dnyay gerekten aklamakta yetersiz kalr. Caudwell, sanatla bilim arasnda kanmca bir hayli geometrik bir iliki kurma eilimindedir: yleyse sanat igdleri evreye koullandrr ve bunu yaparken igdleri deitirir. Gzellik, bir benli in gerek dnyadaki baka benliklerin paras olarak kendini bilmesidir ve aralarndaki ilikilerin zenginlii nin ve karmaklnn bymesini yanstr. Bilim ev reyi igdlere gre koullandrr ve bunu yaparken evreyi deitirir. Doru, evrenin, insann kendi benli i ve baka benlikler iin bir kap (container) olduu nun, ama ayn zamanda benlikler tarafndan bilinebilen ve ksmen oluturulan bir ey olduunun bilgisidir.28 Caudwell'in igdler gibi bir lde tarihd grlebilen, ayn zamanda soyut bir biyolojizmi olmas gereken somut tarih analizinin yerine koyan kavramlarla teori kurmas, Cornforth'dan beri eletirilmiti (Cornforth taarruzu nun en hakla noktalarn dan biriydi). Yukarda anlatmaya altm yanstma ile ya ratma arasnda uzlama salama abas gibi burada da sosyolo ji ile psikoloji arasnda bir kpr kurma istei seziliyor. stein kendisi haklyd, ama sentez bu dzeyde de eklektizmden kendini kurtaramam gibi grnyor. phesiz Caudwell da her Marksist gibi, tarihi biyolojiyle aklamann yanl olacan bilir. Yanlsa ma ve Gereklik'm balarnda byle bir ayrm yapmaya zen gs terir: (nsann) ekonomik retim dzeyi deiik noktalar da eitsizdir ve eitli boylarda, kendi-iine-kapal sis temlerde geliir. nsanln bu karlkh-zgl farkll insan baka trlerden ayrr ve bizim asl ilgilendiimiz alanda, yani kltrde biyolojik standartlarn en nemli standartlar olmamas sonucunu getirir. Tarih alar boyunca grece kalc olan biyolojik, yaps stne konu lan insann bu biyolojik-olmayan deiimi, edebiyat ta66

rihinin konusudur. Bu gelime biyolojik deildir, nk ekonomiktir... (insan nitelikler somatik olarak deil, toplumsal olarak yeni kuaklara aktarlr)...29 Bu uyarya ramen, biyolojik terimlerin bulankl kitapla rndan eksik olmaz. rnein u paragrafta: Hayvanlarn hayatnn tersine, en ilkel kabilenin bile hayat, igdsel olmayan, rnein bir hasat gibi biyolojik-olmayan ekonomik bir amacn zorunluklar ta rafndan talep olunan bir dizi abay gerektirir. Dolay syla igdler dizginlenip toplumsal bir mekanizma ile haatn gereklerine uydurulmalidr... Bylece iir, dans, yin ve mzikle birleerek, kabilenin igdsel enerjisi nin byk kontrol levhas olur... Hasat iin yer hazrlamak gerekir. Sava iin sefere kmak gerekir. Bu ortaklaa zorunluklar insann ig dsel enerjisinin hizmetini ister, oysa ona bunlar yap masn syleyen bir igds yoktur. Karncalarla arlar yiyeceklerini igdsel olarak depolarlar; ama insan byle yapmaz. Kunduzlar igdyle ina ederler; insan bunu yapmaz. nsann igdlerini emein deirmenine aktmak, duygularm toplayp onlar yararl, ekonomik kanala yneltmek gerekir. Bu igd ekonomik olduu, yani igdsel olmad iin, yneltilmesi gerekir. Dola ysyla onlar ynelten ara kkeninde ekonomiktir.30 Bu satrlara bakarak igd nn insan hayatnda bir yeri olup olmadna karar vermek olduka gtr. gd yerini ekonomiye brakm grnyor (ki bu da epey artc bir gei), ama ortadan kalkm da deil, nk hl sz ediliyor ve bir yer lere yneltilmesi gerekiyor. in tuhaf, baz baka Marksist ya zarlar Caudwell'daki bu bulankl hi yadrgamadan tekrarla mlardr. rnein Margolies: Caudwell iin insan faaliyet insann igdsel ya nma dayanr. Bireylere alglar klavuzluk eder ama al glama onlara bir hedef gstermez igddr onlar zorlayan... (Burada igd Caudwell tarafndan toplumsaMamam temel istek anlamnda kullanlmakta dr.) Gelgelelim, igdye en az bal olan insan faali yet biimleri, Caudwell'a gre, en yksek ve en insan olanlardr. Bunlar geliip toplumsal biimler ve sistem ler olarak, bireylerin gelimesini biimlendirir, ama ay n zamanda da bu biimleri ve sistemleri biimlendiren ler, bireylerdir.31 67

Margolies'in bu aklamas gerekte hibir eyi aklamad gibi durumu bsbtn kartryor da. Caudwell yer yer igd temelinden kanmaya alyordu hi deilse. Margolies ise bun lar da bir yana iterek igd kavramnn Caudwell dncesin de ve analizinde ilevsel bir nosyon olduunu belirtiyor. Margolies' de, insan faaliyetlerinin igdye az ya da ok bal olanlar olmak zere ayrdedilebileceini gryoruz ki, iyi dnldnde ok anlaml bir ayrm deil bu. Sonuta, insan kendi igdlerinden kurtulmaya abalayan bir varlk olarak ortaya kyor. Caudwell' m ve Margolies'in bu elikisini Francis Mulhern doru gzlemle mi ve deerlendirmitir: Caudwell'm psikolojizminin znde can skc bir ekilde yatan igd, kavramlarnn en bulank ve ka rarsz olandr. Bunu hibir yerde doru drst tanm lamaz. Kimi zaman sadece beslenme ve oalma itkile rini kasteder gibidir; kimi zaman, ok daha geni anlamiar tayor gibi grnr. Birka yerde, genotipin ocukluk dneminde toplumsallatm syler ya da tarihin ak iinde ama bu genotip tekrar tekrar ge ri gelir ve uyarlanmas gerekir... Bu durum, cidd bir terminolojik karklk yznden daha da beter olur: : genotipsel, doal ve igdsel sk sk kiisel ve bireyselale zdelenir; te yandan toplumsal, kamu sal, badak ve ortaklaa da iice gemitir. Ge nel olarak, Cornforth, Caudwell'm aslnda deimeyen bir igdsel yap nosyonunu desteklediini... sylemek te haklyd. Bundan kan iki yarg var, lkin, Caudwell' m sistemi, Marksizme yabanc bir e, sabit bir insan yaradl nosyonunu getiriyor ve bu, szkonusu durum da, inat, sonuta deitirilemez bir igdsel insan ola rak ortaya kyor. kincisi, bu nosyon tarihin zne bir temel zamandlk rnga ediyor. Ayrca, kimi yerlerde de bu mcadelenin igdsel insanla kltrel insan ara snda srd syleniyor. Bylece tarih sonu gelmez bir psikomakia'nm gmbrts haline geliyor.31 gdmn bu bulankl acaba Caudwell'm Hegelci diya lektik uygulamasndan m kaynaklanyor? Bilindii gibi Hegelci diyalektiin btn uraklan, nceki aamalara gre. bir st d zeyde sentezler olmakla birlikte, o nceki aamalar da ierirler. nsanln gelimesine de byle bir gzle bakarsak, szkonusu edi len evrede insann bilinli eylem yapabilen bir varlk olarak kendi biyolojik kstllklarn atm (aufhebung), ama vard yeni sentez aamasnda bunlar kendi z iinde hl barndrdn d nebiliriz; daha dorusu, Caudwell byle dnm olabilir. Ak lama, Hegelci model iinde tutarl da olabilir Hegel sisteminin
68

tartmasn burada yapmak istemiyorum ama somut gereklik dzeyinde kabul edilebileceini sanmyorum. Caudwell, aslnda sanatn madd temelini aklayabilmek iin ihtiya duyuyor igd nosyonuna. yle ki. igdsel enerji, kendisini yaratan nesne ortadan kalktktan soma bile inat bir glge olarak varln srdrmekte, sanat da, yok olan igdnn yerine geerek igdsel enerjileri bilinli eitim y nnde terbiye etmektedir. Bence burada Caudwell, Hegelcilikten, daha dorusu felsefecilikten ok, bilimcilik yapmak istemek tedir. Kara Avrupasmda yetien Marksistler benzer konularda fel sefeye yaslanma eilimindedirler. Ampirist gelenei ar basan n giltere'de yetimi bir Marksist olarak Caudwell, sanat iin ara d maddeci temeli bilim alannda saptamay tercih ediyor. Ni tekim, Studies kitabnda Caudwell ayan nroloji alanna daha kararl bir biimde atar: Biyoloji, insan fizyolojisiyle, iki dnyaya da alan balayc bir halka bulur: bir yanda, beden, fiziksel ya salara uyan zerrecikleden oluur, te yandan da, be yindeki zedelenmelerin ve afazinin gsterdii gibi, be dendeki zerreciklerin bozulmas fikirlersin bozulmas na yol aar. ki mutlak dnya birletirilmelidir. Nrolojinin ilevi budur: Nrologlar tavrlarn giz lemek iin ne kadar urasalar da, nrolojiye gre sinir ler (ve zellikle beyinsel nronlar) elektriksel bozulma lara ya da itkilerin sonucu olarak gc deiebilen dal galara tabidirler. Atmosferde iki kutup arasndan geen bir elektrik akmna nasl bir kvlcm elik ederse, bu dalgalara da fikirler elik eder. Nroloji, bilinli olaylar la fizyolojik olaylar birbirine balamakla byk baar kazanmtr.33 Buradan yola karak Caudwell yle bir sonuca da varr: Bilinlilik hayatn bir ilevidir ve onun ncelikle sinir sisteminin bir ilevi olduunu biliriz.3* Olduka abartlm bir sonutur bu; d nce bylece sinir sistemine indirgenmi olur. Nitekim Further Studies'in 1949 basksn hazrlayan editr de bu kitapta nemli rol oynayan thalamus ve cortex terimlerinin getii paragraf larda dip notlarna bavurarak durumun tam da Caudwel'in iddia ettii gibi olmadn belirtiyor. Ama Caudwell bu terminolojiye drt elle sarlmaktadr, nk sanat/bilim ikilisinin ardnda yattna inand duygu/dnce ikilisinin madd temelini burada bulacana inanmaktadr. Geri duygularla dncelerin lkeleri gene iki farkl organdr: thalamus ve cortex; ama sinir sistemi btnl iinde Caudwell istedii kartlk/zde lik ilikisini bulduunu dnmektedir:

Btn iddetli duygusal patlamalarn, zellikte id detli aclarn thalamie olduu kabul edilir. Thala mus asidir, bilindmn taht, igdsel proletaryadr ve o iyi-eitim grm ve incelmi brokrasi, cortex, duygusal olmayan mantk biimliliiyle, onu (epey g lk ekse de) denetim altnda tutmaya alr.35 Sadece bir benzetme belki; ama gene de dndrc. Anla dm kadaryla burada proletarya ile brokrasi, ya da tha lamus ile cortex, hayli Stalinist bir parti yaps iinde birle mi. Bu tuhaf analoji, Caudwell'm duygu/dnce ikilisine na sl baktn da epey iyi aydnlatyor. Psikoloji, Caudwell'in tut kuyla ilgilendii konulardan biriydi. Ancak, ncelikle de burjuva olduu iin, Freud'dan kaynaklanan psikolojik aklamalara tepki duyuyordu. Belki de Sovyetler Birlii iindeki saygnlndan t r Pavlov'u izlemekle daha olumlu sonulara eriebileceine inan d. Freud'u bsbtn terkedemeden, daha ok Pavlov'a yasland. Oysa artl refleks grnn mucidi olan Pavlov, Freud'a oran la ok daha temelden burjuva olan davran okula komu bir teori gelitirmiti. Grebildiim kadaryla, Caudwell'm teorisinin ana eksii, ideoloji kavramnn yeterli bir aklamas olmamas dr. Bu bir kusur ise - ki phesiz yledir sorumluluu bt nyle Caudwell'a yklenemez. nk dneminin Marksizminde ayn eksiklik trajik bir biimde vardr. zellikle Stalin etkisiyle, akla yakn bir ideoloji teorisi oluturmann imkn kalmamtr. deoloji zerine maddeci-Marksist bir teorinin Stalin'den nce de kurulamad dorudur. Ama Diyalektik ve Tarihi Maddecilik tar tlmaz bir doru olarak ortaya ktktan sonra, dnce, en ka ba ekilde bir yansma derekesine indirgenmi oldu. Bu, Alman deolojisi'nin mekanik bir yorumuyla da birleip gerekliin tepetaklak yansmas biimini ald. Gnn Marksizmi iindeki bu eilim aslnda Caudwell'm balca kitabnn adn da aklar: Ya nlsama ve Gereklik. Dncenin gereklik karsndaki konumu, aa yukar budur: bir yanlsamadr. Gerekliin doru alglan mas ise, bilim'dir. Marksist bilim, burjuva yanlsamasn yrtacak ve gereklii gsterecektir. Burada sanatn paynn ne olduu, Caudwell'in olanca sanat saygsna ramen gene de pheli. (Ama bu konuya biraz sonra deinelim.) Stalin'in temsil ettii baya-Marksizm, hayat maddeyle ak larken, dnceyle karlatnda, madde-d bir olayla kar lat sonucuna varr. Platon'un nl maara benzetisindeki gl geler gibi, hayatn bir glgesidir dnce. Kendi retim koullar, aygtlar, pratikleri yoktur. Duvarda glge oyunu yapan bir ada mn icat ettii ekiller gibi, bir baka yerden belirlenir, biimlenir. Bylece burjuva retim koullar burjuva ideolojisini (yani yanl sama sm) yaratr; sosyalist retim koullan kurulunca buna
70

tekabl edecek sosyalist bilin ve sosyalist insan da ortaya ka caktr. Bu bak tarz insan hayatnn en nemli etmeni olan dn ceyi ve bilinlilii aklayamaz. O zaman ideoloji bir maniplasyon olarak grlmeye balanr. Bu eilimin sonular, insanlara ideoloji yapan papazlar, beyin ykayan ideoloji imalatlar ve btn politik olaylar ynlendiren belirleyen karanlk ve gizli r gtler mantdr. Caudwell da zaman zaman bu eilime uyar. Burjuva yazarlarna, dnrlerine katlmad, onlardan farkl dnd zamanlar (yani- sk sk), onlar halk bilinli olarak kandrmaya alan ajanlar gibi grd olur. te yandan, Stalin gibi yalnkat bir dnce yansmadr formlasyonuyla yetinme dii iin, tutarl bir ideoloji tanmna eriememekle birlikte, sezdii bu eksiklii giderecek bir tutamak aramaktadr. O zaman, Pavlov' la bir olup kenara itekledii Freud'a gizlice yaklaarak, Ortakego adn verdii bir yeni kavram oluturur: Doru, gerekliin alglanmas ile ortak algsal dn ya arasndaki bir ilikidir; gzellik ise, gerekliin duy gu-tonu ile ortak ego arasnda bir ilikidir.36 Bu or tak-ego, aa yukar, yanlsama ieriine gre tanm lanm ideoloji ile eanlamldr : a) Duygu-tonu'nun gereklii zerinde durmak ve d gerekliin kristalini eritmek, zmek mmkndr. Bu, d gerekliin gzden kaybolmas demek deildir; d gerekliin ncelikle kendi yasalarna gre deil, i gdsel ve znel yasalara gre ustaca deiiklie ura tlmas demektir. Bundan dolay d'n plastiklii ye rinde kalr, fakat znel bilincin uyandrc gereklii, zenginletirmek zere d'e kartrlr. Bu, yamlsatc Sahte Dnya (ama gerek ortak ego) alann, sanat dn yasn verir bize. b) Ya da nesnenin gereklii zerinde durmak ve i gerekliin ekirdeini eritmek mmkndr. Bu Benih, gzlemcinin ortadan kalkmas demek deildir; Ben in kendi arzularna gre deil fakat d gerekli in zorunluluuna gre deiiklie uratlmas demek tir. D'n plastiklii yine korunmu olur, fakat uyan drc evrenin gereklii, onu pekitirmek zere d dnyasna tanr. Bu, kiilii olmayan, her yerde hazr, cokusuz Sahte Ego'yu. bilim dnyasn verir bize." Ego gibi bir kavramla almak, ne kadar ortak dense de, ideolojiyi birey erevesinde ele almay zorunlu klar; genel ideolo ji bireysel egolarn aritmetik toplam haline gelir. Oysa genel 71

ideolojinin bireylerle bantsn, Saussure'n dil stne yapt dil ve sz ayrm gibi kurmak gerekir. Dil sze indirgenemeyecei gibi, ideoloji de, ne kadar ortak olursa olsun, birtakm egolara indirgenemez. kinci yol, aka ampiristtir. Ayrca, ego kavramnn ierdii belirlemelerin dnda, baka bir dzeydedir ideoloji. Sanatn da, bilimin de, hammaddesi durumundadr. Thompson, Caudwell'in bir estetiki olmadan nce bir ideoloji anatomisti olduunu sylemiti. Bence, ideolojiyi yeterince ince leyecek bir styap teorisinden yoksun olduu iin estetii de ek sik kald. Buraya kadar sylediklerimin bir zetini Terry Eagleton'm kaleminden okuyalm imdi: Caudwell'a gre iir ilevseldir, nk insanlarn yerleik igdlerini, onlarn duygularn deitirme yoluyla, toplumsal olarak zorunlu amalara uyarlar. Hasada elik eden arklar bu konuda naive bir rnek tir. .. Bu kabaca ilevselci sanat grnn Jdanovizme yaknln anlamak g deil: madem ki iir hasada yardmc olabiliyor, yleyse elik retimini de hzland rabilir. Ama Caudwell bu gr Stalin'den ok Shelley'ye yakn olan bir romantik idealizm biimiyle de bir letirir: Sanat bizim gerek benliklerimizi evrene uza tan ve bize istediimiz gibi, evreni deitirebileceimizi, kendi ihtiyalarmzn lsne gre onu deitirebile ceimizi vaad eden byl bir fener gibidir... gd den isteke kayma ilgin; imdi sanat, insann kendisi ni doaya uyarlamasndan ok doay kendisine uyar lamasna yardmc oluyor. Pragmatik ve romantik fikir lerin bu karm baz bakmlardan Rusya'daki devrim ci romantizm i andryor olanm inat bir sadakatla resmedilmesine, insan daha yksek baarlara doru mahmuzlamak zere, olabilecein ideal grntsnn eklenmesi. Ama Caudwell gibi yazarlarda ngiliz Ro mantizminin gl etkisi bu bulankl artrr. Gaudwell, Yanlsama ve Gerekliksin son blmnde, bu an lay iinde eylem iin bir klavuz ve bir mahmuz olan, bir rya olarak iirden sz etmekle, iki tutumu uzlatnr. Auden ve Spender gibi yol arkada air-, lerden, kendi burjuva miraslarn terkedip devrimci pro letaryann kltrne batlanmalar istenir; ama iirin ideal bir ihtimal ryas yanstt nosyonunun kendisi, ironik bir biimde, szkonusu burjuva mirasnn bir par asdr. Caudwell sonuna kadar bu elikiden kurtula maz sanatla gereklik arasnda, bir yanda toplumsal enerjilerin etkili bir biimde kanalize edilmesiyle br
72

yanda da topik bir rya dnda, iliki kuracak daha diyalektik bir teori oluturamaz.38 Eagleton'm dili olduka insafsz. Ama saptadklar bana da doru grnyor. Sonu olarak CaudwelTin eserleri, Haldane'in dedii gibi, bir fikirler madeni dir. Wittgenstain de onun iin, Yanlsama ve Gereklik'in baz blmlerini okuduktan sonra, Yanl, son derece yanl, ama adamd o, demiti. Caudwell' m geni bilgisi, parlak gzlemleri, byk cesareti ile karlatktan sonra, ayn zamanda sisteminin amazlarn grmek, insanda tra jik bir duygu yaratyor. O kadar gen lmeseydi diye spaklasyonlar yapmaktan da kendini alkoyamyor. Bunlar bir yana, sis temini daha doru kurabilmesinin koullar o dnemde henz yok tu. Politik zorlamalarn yansra, genel teorik yetersizlikler de Caudwell'm kitaplarnda yaralar amtr. zellikle ikinci sorun, ya ni birtakm teorik bloklarn varl, Caudwell kadar iddial bir d nr iin handikap olmutur. stedii teorik btnl kurmak ta baarsz olsa da, yanstma sorunsalndan kma abas, ken dinden sonrakiler iin yol gsterici bir nem tamaktadr.

73

1. JV. Margolies, The Function of Literature, Lawrence and Wshart, Londra 1969, s. 18. 2. E. West, A. West, Crisis and Criticism'e Giris, Laivrence and Wishart, Londra 1975, s. 5. 3. Ralph Fox, The Novel and the People, Londra 1937. 4. A. West, ad geen eserde, s. 30. 5. Illusion and Reality, Londra 1937. Trkesi, Mehmet H. Doan, Payel Yaynlar, stanbul 1974. 6. Studies in a Dying Cutture, Londra 1938. 7. Illusian and Reality, Lawrence and Wishart, Londra 1973, s. 23. 8. Ayn yerde, s. 37. 9. Ayn yerde, s. 38. 10. R. Williams, Culture and Society 1780-1950, Penguin Books, Harmondsworth 1977, s. 268-9. 11. Caudwell, The Cancept of Freedom, Lawrence and Wishart, Londra 1965, s. 98. 12. Ad geen eserde, s. 134. 13. Yanlsama ve Gereklik, Trke eviri, s. 314-15. 14. Illusion and Reality, s. 321. S. Ayn yerde, s. 321. 16. Shelley, 4 Defense o/ Poetry, English Critical Texts, ed. DJ. Enright ve Ernst de Chickera, Oxford U.P., Londra 1968, s. 225. 17. Ayn yerde, s. 227. 18. Ayn yerde, s. 231. 19. Ayn yerde, s. 231. 20. Ayn yerde, s. 228. 21. Ayn yerde, s. 255. 22. Berna M or an, Edebiyat Kuramlar ve Eletiri, stanbul 1978, s. 239-40. 23. Caudwell, Concept of Freedom, s. 97. 24. Ayn yerde, s. 97-8. 25. Ayn yerde, s. 99. 26. Francis Mulhern, The Marxist Aesthetics of Christopher Caudwell, New Left Review, say 85, Londra (Mays-Haziran) 1974, s. 40. 27. Caudwell, Ad geen eserde, s. 104. 28. Ayn yerde, s. 105. 29. Yanlsama ve Gereklik, s. 22. 30. Ayn yerde, s. 34-35. 31. Margolies, a.g.e., s. 58-9. 32. Mlhem, a.g.e., s. 53-4. 33. Concept of Freedom, s. 147-48. 34. Ayn yerde, s. 255. 35. Ayn yerde, s, 159. 36. Illusian and Reality, s. 192. 37. Mehmet H. Doan'n evirisi, s. 219. 38. Ayn yerde, bkz. 23 nolu dipnot.

74

DYALEKTK KAVRAMI

ARNOLD HAUSER eviren: Ahmet Cemal Diyalektik, felsefenin temel sorunlarndan biriyle bantldr: yaln alglamadan ayrmlam deneyime, bilince yabanc nesne den bilinli alglamaya yetenekli zneye, salt doadan kltre ve tarihe ynelen devinimle ilgilidir. Diyalektik, her eyden nce u nu sorar: kltr durumuna eriildiinde, ne olur? Tarih, akn nasl srdrr? Hangi neden gelimenin tayclarnn yollarn srdrmelerini salar? Daha sonraki gelime hangi biimler ier sinde gerekleir ve olaylarn erei nedir? Diyalektik retisinin kendisine k noktas yapt temel ilkeye gre, tartma gtrr konuma gelen, deiimi gereksinen tutumlarn, insanlar arasnda ki nazik ilikilerin ve eskimi geleneklerin, buyruklar ve istemler klnda geerlik kazandklar yer atklardr (Antinomie). Tek yanl her gr ve her bak as, tikel nitelikteki her trl yarar ve baarya ulama abas, elikilere yol aar ve bireyin kars na onu seime zorlayan seenekler karr. Her yeni bak as gr mezlikten gelinemeyecek, kart y da ayn ynde bir grle ba ntldr. Grlerin atmas srasnda ortaya kan bak ala rnn okluu lsnde, sonunda geerlik kazanan davrann ana nedenlerini birbirine kart yararlar arasnda saptayabme olasl da artar. Diyalektik dnme abasnn erei, birbiriyle ekien glerin btnselliine olabildiince yaklam salamak ve sz konusu btnn kurucu elerinin kaynakland alan ola bildiince kesin biimde sergilemektir. Bu balamda bir yetkindik, doal olarak her zaman ancak yaklak nitelikte olmak zere sa lanabilir. Bilimsel aratrma, iblm ilkesine dayanan bir ara trma, yntemi olarak, aslnda says srekli artan, tketilmesi s rekli olanakszlaan etkenleri alanna alr ve diyalektik nitelikteki soru sorma ileminin alan da gelimeyle birlikte srekli geniledi inden, olas yantlarn btnsellii de giderek olanakszlasn lenecek malzemenin ayrmlamas, bununla ezamanl olarak da zmsenmesi bakmndan, ancak daha balangta odaklam, 75

youn bir btnsellie ynelik sanatsal betimleme elverili olabilir. Oysa Hegel'e ve Marx'a gre, sanat da zerk ve ikin, bir btnseHii olan ya da byle bir btnsellik vaat eden bir zyapda deildir. Bu dnrlere gre, sanat da tarihsel-toplumsal gelime nin aknn btn iersinde yalnzca bir etken oluturur. Gerek gereklemi, gerekse gereklemekte olan tm yaptlarn, biim lerin ve biemlerin toptan birimi ve kuatc kavram niteliindeki sanat, insanlk tarihinin ak iersinde salt bir basamaa ya da evreye, diyalektik bir eye dnr. Sanat, somut sanat yaptnn somut yaant asndan tad tzelikten yoksun kalr. Byle bir yaptn youn btnsellii, geni lde artk bu yaptn stnde deiiklik yaplamamasndan, dzeltememesinden ve oluturul masnn srdrlememesinden kaynaklanr. Buna karlk genel bir kategori olarak sanat, kapsam asndan tamamlanmas diye bir ey sz konusu olamayacandan, nitel bakmdan dzeltilmesi olanaksz da olsa, gelitirilebilir ve teknii daha yksek aamalara gtrlebilir. Somut yapt ise, ancak yaratma sreci srasnda ni tel deiime urayabilir; bir kez tamamlandktan sonra, artk yal nzca deiik yorumlara alr, ama tzel bir deiime urayabilmesi olanakszlar. Bireyle toplum, bulularla gelenek, znel anlatm istenci ile nesnel anlatm aralar arasndaki iliki gibi, yapta ikin estetik etkenlerle yaptn dndaki retim koullar arasndaki iliki de, temelde bir diyalektik ilikidir. Sanat alanndaki yaratmann ara larnda bant kurulan eleri, birbirlerini salt etkilemekle kal mayp, bununla ezamanl olarak karlkl bamllk ilikisi ier sinde birbirlerini kurarlar. Bunlarn ne trden olduunu bilmek iin, birbirlerini nasl karlkl olarak art kotuklarn bilmek ge rekir. Toplumun, toplumsal kurumlarn ve iletiim aralarnn, bir birinden farkl bireylere, bu bireylerin gereksinim ve istemlerine gre biimlenmesi gibi, zneler ve bu znelerin anlatm abalar da ksmen elde bulunan anlatm biiminin rnleri olarak ortaya kar. Diyalektik olgusu iersinde iin, alanlarn bir edimi ol masnn yan sra, emeki de kendi ediminin kiilemesidir. Marx' in, insann kendi tarihinin ve kendi kendisinin yaratcs olduu yolundaki sz, yalnzca bu grn nda tam anlamn kaza nr; buna gre insan, ancak kendi rettii ortamlarn, aralarn ve oluumlarn arasnda ve bunlar sayesinde varoluunu ynlendirir, yeteneklerini gelitirir ve doa ile savanda gcn artrr. retim gleriyle retim aralar, altyapyla styap, ekonomi ile ideoloji arasndaki i iliki, yalnzca bu karlkl kurucu ile vin diyalektik anlamnn nda aklanabilir konuma gelir. Bir olgunun kurucu elerinin anlamnn nceden saptanm olduu, diyalektik olmaktan uzak, dogmatik bir kavramlatrmada, bt nn eleri birbirinden kesin snrlarla ayrlm ve birbiriyle badatrlamaz konumda kalr; buradaki durumu Hegel'e gre be76

den v ruh aklanmasyla karlatrabiliriz. Hegel'in savma g re, beden ve ruhun birbirlerine kar soyut bir bamszlk iin de bulunduklar varsayldnda, baka her maddenin bir baka madde ile tmyle kaynamasnn olanaksz oluu gibi, ruh ve maddenin de birbiriyle kaynamas olanakszdr.2 Yalnzca kart olgularn ve grlerin birbirini karlkl etkilemesini ve birbiriy le uyum salamasn kapsamakla yetinen bir diyalektik, bunlar arasndaki kaynamann istemlerini karlayamaz. nk diyalek tik, ne kart olgularn ve kart grlerin birbiri iersinde tmy le erimesini, ne de birinin tekini kesin bir yenilgiye uratmasn ifade eder; diyalektik, salt bunlarn karlkl birbirlerine baml olularna karm, zelliklerini korumalar demektir. Diyalektik d nce iin temel nitelik tayan ilke, kart kurallarn ve tutum larn birbirini dlamad, tersine birey ve toplum ya da biim ve ierik gibi birbirine kopmaz biimde bal bulunduunu, z nn de ancak bu kartlkta belirginletii saptamasna dayanr. Bir btn olarak kltrel gelimenin ak, diyalektik srecin de, tarihsel durumlarn kurucu eleri arasmdaki dengenin bozul masnda ve sarslmasnda, bu elerin olumlu etkenlerinin yadsn masnda, statik konumlarnn dinamik konuma dntrlmesin de, duran ne varsa, tmnn devindirilmesinde en anlaml ve en etkileyici biimde dile gelir. Birbiriyle elien koullarn, eskimi retim ilikileriyle yeni retim glerinin, znel nitelikteki ileriye itici gereksinimlerle, nesnel nitelikteki engelleyici koullarn, top lumsal adan deien llerde duraan yapdaki ideolojilerin kar karya bulunduu olumsuzluk ve tedirginlik evresi, yads mann yadsnmas yoluyla yeni bir dengeye ve kartlklarn bir biriyle bir kez daha dengelenmesine zorunlu olarak yol aar. Bireylerin deiim geiren maddi olgularla karlamalar ve bunlara ilikin olarak ortaya koyduklar direni, dlama ya da uyum salama tutumlar sonucunda beklemenin yaps, mlki yet ilikileri, iktidar biimleri, hukuk kurallar, kurumlar, tre ve gelenekler oluur ve deiime urar. Belli bir toplumsal yap, an cak varolu koullar ile yaam gereksinimlerinin oluturduu ikicilik (Dualismus), zorla ya da rzayla benimsenme araclyla dengede kald srece varln koruyabilir; maddi ya da tinsel nitelikteki yeni retici glerin retim ile tketim, hizmet ile c ret, ilerleme abas ile baarya ulama olana arasndaki denge yi bozduu anda, sistem sarslmaya ve gcn yitirmeye balar. Diyalektiin anlalabilmesi iin, yalnzca varolmakla kalma yp, varolduunun bilincine varan, bu bilinle yetinmeyip yaam n deitirmek isteyen insanolunun bir birlik tamaktan uzak yapsnn gz nnde bulundurulmas, gereklidir. Marx'da bu iki cilik, zellikle kuram ile uygulamann birbirinden aynlamazl retisinde dile gelir. Ancak tanm ve yorumu ne olursa olsun, ta rihin ve kltrn diyalektiinin arlk noktas, grnte birbi77

riyle badatrlmas olanaksz kartlklar arasnda salanmas gereken btnlk stnde toplanr; bu diyalektiin kaynan ise toplumsal bilincin ideolojileri ile salt doruluk dncesi, iten gelen istek ile snrl yapabilme erki, yaamm deitirme istei ile insann varoluunda yatan engelik arasndaki hesaplama, k sacas gereksinimlerimiz, yararlarmz ve ereklerimizle, varoluu muzun maddi koullan arasndaki hesaplama oluturur bu, iersinde ilerlemeyle gerilemenin, niyetle koulun, bilinli ve bilind etkenlerin birbiriyle ayrlmaz biimde bal bulunduu bir rakkas hareketidir. Bu devinimi srekli durdurmak, aklc dn ce asndan olanakszdr; byle bir ey, tarihin sonu demek olur; tarihin son bulacan sylemek ise, salt kehanettir. nsan una ya da buna, istedii ya da elinden geldii lde inanabilir; ancak aklc dnce asndan tarihin snrlar, insanln snrlaryla bir ve ayndr. Bu snrn tesine geebilmek iin ya doal duruma geri dnmek, ya da her trl paralanmadan ve yabanclamadan kurtulmu, topik bir dnyay tasarmlayabilmek gerekir. Etimolojik adan diyalektik, grme, hesaplama ya da bi limsel tartma olarak belirlenebilir. Diyalektiin bir anlam ve amacnn olabilmesi ise, grme srasnda taraflarn, kart g rlerin, tutumlarn ve abalarn temsilcileri sfatyla, soru ve ya nt, kkrtma ve karlk verme, saldr ve savunma yoluyla bir bil giye ya da karara varabilmelerine baldr; burada taraflarn hi biri asndan mutlak anlamda hakl kmak diye bir ey sz konu su deildir; ikisi birlikte, doru tutum, amaca uygun ve pratik d nce ya da koullara uygun davran olarak daha nce tanma dklar, ya da ulalabilecek gibi grmedikleri bir zme varm lardr. Gerek Hegel, gerekse Marx, pragmatik dnme alanyla tarihsel-toplumsal gelime alannda ayn diyalektik ilkenin ege menliini tanmlard; bu dnrlere gre diyalektik, insano lunun eitli eylem alanlar arasndaki ba oluturmaktayd. Ve zellikle Marx'm, insanlarca gerekletirilmesi gereken istem ve grevlerin btn olarak gereki insanclktan (realistischer Hu manismus) anlad, bu dnrn temel inancna gre, gerek uy gulamada, gerekse kuramsal dnce ve sanatsal yaratma alann da, gerekliin deneyci yntemle doru yanstlmas tarafndan belirlenmekteydi. Ancak Marx'a gre bu yanstmann dorulu u, insanlarn davran biimlerinin kesinlikle ya da yalnzca d ardan belirlendii anlamn tamyordu. Gereki insanclk an lamnda diyalektiin tm, bu diyalektik iersinde geerlik kaza nan elikilerin d varolu koullarnn deiimiyle edimsellemesi, buna karlk diyalektik srecin znel nitelikteki bir kategori mekanizmasnn i dinamizmiyle, tepki gsterme yetenei ve ilev yerine getirmeye hazr oluu araclyla gereklemesi ynnden ikin belirlenmilik konumundadr. Belli bir sistemi nemli lde belirleyen dnmler yalnzca retim glerinin ya da yalnzca
78

retim ilikilerinin alannda, baka deyile tek bana altyapda veya styapda deil, ama her iki alanda birden ayn zamanda ger ekleir. Bu dnmler asndan altyap varl kesinlikle gerekli bir dayanak, styap ise bu dnmlerin tek iletiime elverili, dzenli ve anlalabilir dile geli biimidir. nsanolu, elikilerin, bunalmlarn, ekimelerin varlnn ve bunlarla hesaplamann kanlmazlnn bilincine ancak styap dzeyinde varr. Sav ile kar sav, yadsma ile yadsmann yadsnmas, hibir biimde salt bir dnce rnne, gerekliin salt ynetilmesine ya da yoru muna dnmemelerine karn, ancak styap dzeyinde kar lkl anlamlarna kavuurlar. Btn bunlar, maddi temelde ne denli derin kk salm olursa olsun, styap olarak altyapda bu lunmayan bir nitelik alr. Varolula bantl tm dnmenin ve istemenin dayand temel olgu, znenin hibir zaman kendini nceden tamamlanm bir nesneler dnyasyla kar karya bulmamas, birey ile dnya nn her zaman bir karlkl bamllk ilikisi iersinde yer almas durumudur. Bu iki faktrden hibiri yalnzca rn ya da yalnzca retici deildir. Diyalektikten kanlamay ve yine diyalektiin son bulmazl, kendi kendini nesnelletiren bilincin kendini geli mesinin her noktasnda grece nitelikte tembel ve inat bir ey le, bilince uzak ve zneye yabanc bir gerekle, kaba bir maddi varolu olgusuyla ya da artk zerklemi, nesnel biime dn m bir kltr oluumuyla kar karya bulmasndan, bu kaba maddesellikle ya da kltrel adan biimlenmi nesnellikle bir gerilime girmesinden, bunlardan biriyle ya da tekiyle bir at maya girmesinden, bir denge bulmaya, dinamik kartl statik bir dengeye getirmeye almasndan kaynaklanr; sonunda bu dur gun konum da, devindirici nitelikte yeni bir direniin ortaya k mas sonucu bozulur ve daha byk, daha ok ynl gerilimleri or tadan kaldrc bir dengeye doru itilir. Bu karlkl ballk iersinde diyalektiin en belirleyici zel liklerinden biri, baka deyile diyalektiin nceden kestirilebilmesi olanaksz lde dalgal, dirimbilimsel-treyimsel gelimenin izle dii dz izgiyle karlatrlamayacak ak belirginleir. Diyalek tik bir adan bakldnda tarihsel sre, yn aka belli, kay nandan dorudan ve kesintisiz tretilebilen bir olgu deil, s rekli ortaya kan ve yeni yan etkiler yaratan etkenlerin ar olu an, srekli deiim geiren sonucudur. Gelimenin her evresi ya ratc nitelikte, daha nceki evrelerin tmn deitiren, bunlara farkl deerler tanyan bir e yapsnda olabilir. k noktas ya plabilecek her konum, gelimenin ak boyunca en deiik kart lklara rastlar ve en beklenmedik ekimelerin iine girer; bylece de ulalan her zm ya da bireim, saysz yeni kartlk iftleri nin savna dnebilir. 79

Btn bu izgileri tayan toplumsal sre, diyalektik oluu mun en arpc rneidir. Tarihsel dnmlerin ekimelerin var ln art koan ve ekimelerle dolu zyapsm ve dnmlerden kaynaklanan oluumlarn yapsndan ayrlamayan eliiklii, top lumsal sre kadar canl ve eksiksiz yanstabilen bir baka gr nm daha yoktur. Toplumsal oluumlarn gruplar, birlikler, s nflar, eitim kesimleri kendine zg yaps, bunlarn bireysel olarak ayrmlam, toplumsal adan ise btnlemi biriliinden kaynaklanr. Bu ikili yap, sz konusu oluumlarn diyalektik deiebilirliini zorunlu klar. Toplumsal yaplarn diyalektii asn dan ayrc zellik niteliini tayan nokta, znenin ancak bu olu umlar sayesinde ne ise, o olabilmesi, baka deyile, toplumsal bir varln bireysel zgrlnn kiilemesini ve bireyin toplumsal adan bamlln yanstabilmesidir.

1. Bu yaz, nl sanat kuramcs ve tarihisi Arnold Hauser'in Soziologie der Kunst (Sanatn Toplumbilimi) adl yaptndan alnp evrilmitir. 8.5.1892'de Macaristan'da doan Huser, Budapete ve-Paris niver sitelerinde felsefe, sanat tarihi ve edebiyat tarihi renimi yapt. al malarm 192Vde gittii Berlin'de srdrd. talya'ya yapt bir gezi s rasnda, sanatn toplumbilimi alanndaki sorunlara byk ilgi duydu unu anlad. O yllarda geni lde Max Weber'in yazlarnn etkisi al tnda kald. 1924'te Viyana'ya yerleen Huser sinemann kuram ve teknii, sanatn ve edebiyatn toplumbilimi stne makaleler yaymlad, bir film irketinin propaganda efliini yapt ve konferanslar verdi. 1938'de Londra'ya yerlemesinden sonra Hauser'den, daha nce Frank furt'tu toplumbilimci Karl Mannheim tarafndan oluturulan The In ternational Library of Sociology and Social Reconstruction adl kitap dizisi iin, sanatn toplumbilimini konu alan bir cilt yazmas istendi. Bu yndeki almalarn yrtrken kaleme ald Sanatn ve Edebiya tn Toplumsal Tarihi {Sozialgeschichte der Kunst und Literatur) adl yapt, Hauser'in dnya apnda n kazanmasn salad. 1951'e Leeds niversitesinde sanat tarihi dersleri veren Hauser, 1952'de Amerika Bir leik Devletleri'nde bir konferans turnesi yapt. 1954'te Bonn'da ve Frankfurt Toplumsal Aratrmalar Enstits'nde bir dizi konferans verdi. Yaptlar: Sanatn ve Edebiyatn Toplumsal Tarihi (Sozialgeschichte der Kunst und Literatur, 1951), Sanat Tarihinin Felsefesi (Philosophie der Kunstgeschichte; bu yapt, daha sonra 1974'te Methoden moderner Kunstbetrachtung / ada Sanat zleme Yntemleri, bal altnda kt), ada Sanatn ve Edebiyatn Kayna (Der Ursprung der mo dernen Kunst und Literatur, 1973), Sanatn Toplumbilimi (Soziologie der Kunst, 1974). (.N.) 2. Hegel, Enzyklopaedie der philosophischen Wissenschaften, paragraf: 389.
80

TOPLUMSAL BLMLER VE BUNALIM

ORHAN TEKELOL

Grglc (empiricist) bi lim kavray verili bir zne ve verili bir nesne arasndaki bir sreci varsayar. Bu dzeyde, znenin stats (ruhbilimsel, tarihsel ya da baka) ve bu nesne (kesintili ya da kesinti siz, devinen ya da dural) hi nemli deildir... bilgi sureci ne ncelenen zne ve nesne aslnda belirli bir kuramsal alan tanmlar, ama bu du rumda grglc bir tutumdan henz szede?nez. Bunu be lirleyen bilgi srecinin doasdr, dier bir deyile belirli bir ' iliki, bilgisinden szeden ger ek nesnenin ilevi gibi bilgiyi belirler. Gerekten de btn grglc bilgi sreci, znenin soyutlama denen ileminde oluur. Bilmek gerek nesne den zn soyutlamaktr, z nenin (gerek nesneyi) sahip lenmesi ise bilgi diye isimlen dirilir . Althusser (1970, s. 35) Toplumsal bilimlerin bunalm iinde olduuna ilikin j'aygm br yazn olutu (Gouldner, 1971, Westland, 1978). Gerekten de toplumsal bilimler bir bunalm geiriyor. Bu bunalmn baz gs tergeleri yle sralanabilir; siyasal ynsemeli aratrmalarn en81

.tellektel ksrl ve pratikte anlamszl, davran alan ara trmalarnn yaygnl, betimsel aratrmalarn alabilirliine o almas ve temel felseesel/kuramsal almalarn hafifsenerek, aratrma teknolojisi sorunlarna toplumsal bilimlerin indirgen mesi, vb. Ruhbilim, toplumbilim, siyaset bilimi, ekonomi, vb. gibi bilim lerde az ya da ok grlen bu belirtiler aslnda batda zellikle ABD de etkin olan grglc bilim anlaynn kanlmaz sonu cudur. Bireylerin toplamlar, soyutlanm gereklikler ve balan tsz kurumlamalar ile uraan bu bilimler, temelde iki kaynak tan ynlenmektedirler. Birincisi, grglc kavramlatrmaya uy gun aratrma projeleri ve bunlarn mali fonlar stdenetim (su pervision) , garativeren organlar ve iler asndan, toplumsal bi lim blmlerinde, garantilerde ve akademik dergilerde tamamen kurumlamdr. kincisi, toplumsal bilim yaznnn aratrma yn temi ders kitapdan grglcle uygun bir aratrma paradigm i sunarlar. I. Toplumsal Bilimlerin Bugn Grglcl temel- alan olgucu (positivist) bilim anlaynn ne olduuna bakmadan nce, genelde bilimler pratiine bakmak yararl olabilir. Bu adan M. Foucault (1972) nun gelitirdii mo del olduka aklaycdr. Foucault bilimlerin bugnn aada ki gibi modelletiriyor.

nsan bilimleri (Fransz akademik evrelerinde kullanlan ad ile) ya da toplumsaJ bilimler aadaki anlamlarda boyutta ya planmlardr.
82

I. boyut ile insan bilimleri matematiksel formller elde eder, II. boyut ile insan bilimleri kullanabilecei modeller ve kav ramlar elde eder, III. boyut ile insan bilimleri insana ilikin dnceler, felsefe yapma edimi elde eder. ekilde doal bilimlerden toplumsal bi limlere uzanmlar olduka belirsizdir. Bununla beraber Foucault esas olarak dilbilimden yazn ve sylem analizlerine, biyolojiden ruhbilime ve ekonomiden toplumbilime uzanmlar olduundan szetmektedir. Ancak bu uzanmlar kesin olmaktan uzaktr, rne in ruhbilimin grglc uyarmalar genelde biyolojik/belirleyici olmasna karn, daha toplumbilimsel ya da kuramsal ruhbilim anlaylar ile karlalabilir. eklin dier bir zellii tarihin ka stl olarak unutulmasdr. Foucault tarihi bir bilim olarak grme mekte ve onun yerine bilginin arkeolojisini savunmaktadr. ekilden de grlebilecei gibi, bilimsel pratik antropologizm yoluyla yaplmaktadr ya ruhbilimcilik (psychologsm) ya da toplumbilimcilik (sociologism) biiminde . Dier bir deyile, toplumsal bilimler ve rettikleri bilgiler bireyselletirMmektedir soyut bir genel-insan iin . nk bilimlerin boyutlarm destekliyen dzlemler, gnlk ideolojilere tamamen aktr. Zaten eklin temeli 18. yzyln soyut insan modelinden kaynaklanmak tadr ve rnek toplum burjuva toplumudur. Tarihsel bir amlama olarak, toplumsal bilimlerin ilk yaplandklar endstri devrimi toplumun nemli temsilcisi A. Comte'dan ve onun stndeki gn lk ideolojilerin etkisinden szedilebilir. Comte devrimleri nleye bilecek bir bilimin gerekliliine inanyordu. Ona gre, bilimsel ba arlarn nda ilerlenebilmesi iin, toplumda srekli bir dzen olmalyd, dolaysyla bireyler arasnda nkoul olarak birliktelii savundu. Dikkat edilirse bilim ideolojik olarak insanln refahn kurma grevinde idi. Bugn ile benzer bilim kavramlatrmalar ok yaygn; Ruhbilim, kendisi ile ilgili ciddi dnlrse, ama lan arasna 'insan refahn ilerletmeyi' de koymutur. Toplumbi lim (ise) geleneksel olarak, 'daha iyi bir toplumu ina etmek' ve toplumsal sorunlar zmek ile ilgilidir (Sanford, 1965, s. 153). Grld gibi toplumsal konular a priori biimde ve sorgulanma dan bilimler arasnda insann refah iin paylatrlmaktadr. Bilimsel gvdeye bilimd bir Anlam nceden ve teleolojik biim de yerletirilmekte ve bylece idealist bir tutum alnmaktadr Anlam, eylemini belirler ve bilim, Anlam dorulayan bir ara tr. II. Bilimin Olgueu Kavramlatnlmas

Toplumsal bilimlerde olgueu yaklamn iki ana varsaym ve kayna vardr.


83

1 Olguculara gre, toplumsal bilimler doal bilimlerden ve zellikle fizikten esinlenen, bir bilgi retimi modeli izliyebilirler. Bunu gerekletirebilmekse, nerdeyse ayn yntembilimsel sistem lerin toplumsal bilimlerde kullanlabilinmesini gerektirir. zetler sek, tzsel (substantive) farklara bakmadan doal ve toplumsal bilimlerin benzer yntem ve yaklamlar kullanmas amalanr ve gelimi olan doal bilimler, toplumsal bilimlere gerek ve snanm modeli sunarlar. 2 Elde edilen bilgi eidine uygun bilimin zgn bir kavramlatrmas ve bu bilginin elde edinim yollarnn kendiliinden ka bul edilmesi de sunulur. Ksacas, yukardaki yntembilimsel teze uygun bir bilim kuramlatrmas zaten vardr (Nalbantolu, 1981). Olgucu yaklamda bireyi aklamak, onun iyi biimde oluturul mu bilimsel yasalar ile gsterilebilmesidir rnein, hareketin Newtoncu yasalar ya da gazlarm ss, oylumu ve basncna ili kin yasalar gibi . Bu yasalarda kullanlan bilimsel tmceler (statements), gemite, imdi ve gelecekte, heryerde ve zamanda olabilecek dzenli ve nedensel ilikiler olarak konulur ve tamamen evrensel olduklar savlamr (Keat, 1979). Toplumsal bilimlerde bu tip aklamalar ok yaygndr, rne in davran ruhbilim okulunun temel grlerini kullanan Homans (1964) yle bir bilimsel nerme ileri srmektedir: Bir tepki dllendirilirse, bu tepkinin olma olasl ve skl artar. Bir bi reye verilen dln deeri arttka, birey daha ok eylemde bulu nur ya da eylemi tekrar eder. Bu biim aklama, denetim ve n grnn (prediction) olgucularca ne denli nemli olduunu gs terir, eer ngr batan bilimsel olarak bilinerek konabiliyorsa, olgunun olaca beklenebilir. Aslnda, ileriye ya da geriye yne lik olma bakmndan farklar dnda, aklama ve ngr bir ok olgucuya gre yap ve ierik asndan ayndr (Hempel, 1965). Belirli olgular aklamann bilimsel yolu bir yasalar sistemin den geer. Olguculara gre, ok geni uygulama gleri olan az saydaki genel-yasalarm tepede yer ald bir bilimsel yasalar hi yerarisi vardr. Tepedeki genel-yasalardan daha az genellenebilen alt-yasalar karsanabilir. Zaten bu eit hiyerarik biimleni bir kuram da kurar, st-yasalardaki kuramsal paralar her za man gzlenemiyen bir dzeyde kalrlar. Bu kuramsal ve gzlenemiyen paralara yle rnekler verilebilir; doal bilimler-manyetik alan, elektron, kinetik enerji, vb., toplumsal bilimler-smf, toplumsal tmleni, bilinalt, vb. Bununla beraber kuramsal er eveyi byle kavramlatrmak olgucular iin eitli sorunlara yol aabilir. zellikle metafiziksel ya da dinsel bilimdlklardan, ku ramsal kalan kavramlar kurtarmalar gerekmektedir. Bunun yo lu ise, bilimsel sylemin dnyas ile gzlenebilen dnyay birletir mektir. Bylece bilimsel iki ncellik ileri srlr. Varlkbilimsel ncedlik: Ancak duyularla yaklalabilen
84

nesnelerin varlndan szedilebilir. Olguculara gre, bilimd yaklamlara rnekler gzlenemiyen, gizemsel varlklar (Allah, ha yaletler, by, vb.) ve bunlarn etkinliklerine dayanlarak gelitiri len olgu aklamalardr. O halde, kuramsal tmceler nasl olutu rulmaldr? Gzlemsel koullarn kullanmlar ile oluturulmu ol duka karmak tanmlamalardan oluan kuramsal tmceler, bu sorunun yant olarak ileri srlr. Dier bir deyile, ilemsel (ope rational) tanmlamalar kullanlr. rnein, kuramsal bir kavram olan manyetik yle tanmlanabilir: yanma bir demir paras konunca, onu kendine doru eken nesne manyetiktir. Yine, top lumsal bilimlerde kullanlan kuramsal snf kavram, gzlenebi lir verilere dayanan gelir, baba meslei ya da eitim ile tanmlana bilir. Bilimkuramsal (epistemologieal) ncellik: Bilimsel savla rn ya da varsaymlarn, tek kabul ya da red yolu grgl snama dr duyularmz yoluyla . Bu noktada, gzlemin veri toplryan bir yntem olarak doru tanmlanmas nem kazanr. zm veri lerin gzlem dilinde, tarafsz (value-neutral) olmas gerektiindedir. Ayrca duyulan normal alan btn drst gzlemcile rin, elde edilen verilerin nesnel olduu konusunda dnce birliin de olmalar da gerekmektedir. Dahas verilerin bu biim desteklen meleri ile, elien kuramlarn ie yarar kantlarla geerlilii de s nanabilir. Bylece olgucu grgl veri kavramatrmas iin, tarafsz is tatistik kullanlmas gereini aklyabilecek bir dnsel taban da hazrlanr. Zaten toplumsal bilimlerde istatistiksel veri kulla nm, bir eit bilimsellik lt gibidir toplumsal deerlerden bamsz veri . Gnlk dildeki deerlendirme tmceleri yaps gerei birok bilimdla aksa, bu bilimdlklar yeni bir bi lim szc ile dtalanmaldr. rnein, bilimdla olgucular tarafndan sk sk verilen kavram, tarafszlktan uzak Marks s mr kavramdr. O halde, yeni, toplumsal deerlerden bamsz, tamamen gerekliklere dayanan bir dil gereklidir ve bu dil ista tistii de iermelidir (Lazarsfeld, Pasanella, Rosenberg, 1972). zetlersek, olguculara gre kural evrensel tmcelerden olu ur. Bu tmcelerin doruluu ya da yanll, sistematik grgl gzlemler ve deneyler ile snanr. Hatta baz grglcer genel tmceleri ikiye ayrrlar; grgl yasalar ve kuramsal yasalar ola rak. te yandan, bilimsel yasalar iin temel kriterler, olgucular ta rafndan aadaki gibi sralanrlar: 1 Bilimsel yasalar evrensel koullar yanstrlar, 2 Bu yasalar zaman ve yer kstlamalarndan bamszdr lar, 3 Bilimsel yasalar zel nesneler ve zneler iin deildirler, 4 Bilimsel yasalar gerekirii ya da nedensellii aklamaz, sadece dzenli ve koulsal ilikileri gsterirler.
85

II. Bilimin Olgucu Kavramlatnlmasna Ynelik Eletiriler eitli alardan kaynaklanan birok olguculuk eletirileri bu lunuyor. En yaygn eletirilerden biri de udur; hi kimse bu ku ram u kuramdan iyidir diyemez. Dier bir deyile, belirli bir bilgi alanndaki kuramlar karlatrma ve deerlendirmenin, hibir dsal ve evrensel bir kriteri olamaz. O halde, temel soru bilim ada mnn, neden bir kuram dierine gre setiindedir. Bunun olas yant ahlaksal, estetiksel ya da arasal koullarn, beJirli bir ku ramla ilikisinde olabilir. Ksacas, bir kuramn seilmesi, genel bir inan olarak tamamen grenekseldir (conventionalist) (Kuhn, 1962). Toplumsal deerlerden bamsz bilim anlayna ynelik eletiriler de bulunuyor. Toplumsal bilimlerde kullanlan her ku ramsal ereve insann varlna, toplumun rgtlenmesine, grup lar ya da bireyler aras ilikilere, vb. gibi zgn ve bireysel deer lendirmelerden yola kabilir. Gerekten, ahlaksal deerlerine ve siyasal grne gre, kiiler (bilim adam olsalar bile) kolaylkla belirli deerlendirmelerden kaynaklanan kuramlar seebilmekte dirler. rnein, Durkheim tarafndan gelitirilen toplumsal tmlene (integration) ve buna ilikin normsal tmleme nosyonlar, aslnda toplumsal koullarn patolojik ya da normal olarak deer lendirilmeleri ile anlalabilir ve rnein, benzemesine ramen Marx'm ilk yazlarnda grlen yabanclama nosyonu ile Durkheim'n Anomi nosyonu, farkl deerlendirme noktalarndan k tklarndan birbirlerinden tamamen ayrdrlar. Ksaca, kuramla rn yaps bir deerler anda olumaktadr (Lukes, 1967). Bunun la beraber, bu eletirinin nemli zayflklar vardr. Byle bir ele tiri bilimsel bilgi retiminden srekli olarak kukulanlmasi ko numuna gidebilecei gibi, siyasal olarak doru izgide partizan bir bilim anlayna kolaylkla varabilir. Dier bir yaygn ama yetersiz olguculuk eletirisi ise fiziksel dnyann bilimsel alma iin temel alnmasna ilikindir. Byle ce ngr ve aklamalar kurallatrlmakta ve o derece birbirleri ne balanmaktadrlar ki toplumsal bilimler, insanlar sanki tekno lojinin ufak ama gerekli paralarymasma incelemekte ve bir eit toplum mhendislii yapmaktadrlar siyasal ynetimlerin isteklerine uygun olarak (Marcuse, 1964). Olgucular bu konu da ok tehikeli bir konuma girmekte ve bilimleri benzer eylem ve srelerden karlabilecek bilgilenimler olarak grmektedirler, ay rca bu bilgilenimlerin (information) siyasal kullanmlar ile ilgi lenmemektedirler. Eer siyasa iin bilimler bir ara gibi kullanl yorsa, bu balbama semeci, teknokratik ve siyasalbir tavrdr. Eletirinin yetersizlii ise, kar seenek vermeden varolan bilim sel anlayn sadece yanllamasm yapmasmdandr. Bylecs kar86

-bilimci bir konuma kolayca gelinebilir. Yukarda gsterilen eletirilerin yetersizliklerine ramen, ol gucu bilim anlay nemli sorunlar iermeye devam etmektedir. Hereyden nce, bilimlere onlarn dndan genel bir yntembiim ve bilim felsefesi a priori olarak verilemez. Yine a priori olarak bi limlerin tek bir Bilim olarak birlikteliinden szedilemez. Tam ter si, Bilim yok BilimZer vardr zgn bilgi nesneleri, onlara uygun yntem ve teknikleri, aralar ile , Bu her bilimin kendi bana bilgi rettii demek deildir, aksine, eitli bilimler, yntem, ara ve hatta bilgi nesneleri bakmndan, artan bir al veri iindedir ler. Gelimi bilimler (doal bilimler gibi) ve daha az gelimi (top lumsal bilimler gibi) yanyana ve birbirleri ile deien ilikler iin de eklemlenmilerdir. Ayrca, herhangi bir bilimin iinde de henz gelimemi ya da eksik bilgi alanlar bulmak olanakldr. Ksaca, bilimsel ilerleme, temelde eit olmyan eklemlenmi bir sretir ve tekizgisel (uniform) bir evrimi gstermez. Bu noktada bir am lama yaplabilir; olgucularn varsayd gibi dardan verilmeyen bir bilimsel birliktelikten szedebiliriz. Ayrca, olgucularn varsay d yntembilimsel birliktelik sorunsalndan da kurtulunursa ve bylece yntembilimin doast konumu (omnipotence) kalkarsa, bilimler arasnda yntemler, teknikler ve kavramlar asndan bir al veriten szedilebilir. Yalnz bu al verite bilimsel alanlar ay rcalkl bir konumda kalmamal, dier bilim ya da bilimlerden alman kavramlar mutlaka sorgulanmaldr. rnein, ruhbilimsel kuramlatrmalarda, toplumbilimin temel bir kavram olan toplum yaygn olarak kullanlmaktadr, ancak toplum=evre koullar gi bi sorgulamadan uzak bir kullanm, toplum kavramn bu eit ku ramlatrmalarda nosyon dzeyine indirgenmektedir. Peki, toplumsal ve doal bilimler arasnda fark var mdr? Bu radaki ayrm genelde aratrma nesnesindeki fark bakmndan konmaktadr. Ancak toplumsal bilimler kendi iinde bile birok farkllama gsterir. Ayrm bilimler arasnda aratrma alanlar nn zgnlne gre olmaktadr. rnein toplum diye szettiimiz btnln, insan denen ksmyla ruhbilim ilgilenmekte iken, toplumsal sreler ve yaplarla toplumbilim uramaktadr. Ayrca genelde bir insan toplumundan szedilemez, tersine tarih sel olarak belirli insan toplumlarndan szedilebilir. O halde, bi limsel aratrma deiim ve tarih ile yakndan ilgilenmek zorun dadr. Dier bir deyile, olgucularn varsayd gibi tarihsel bala mndan bamsz genel yasalardan ve genelde nsandan szedi lemez. Genel Yasalar balamsal (conjunctural) dr ve o ba lamda geerlidir. Gerek toplumsal gerekse doal bilimler iin nemli olan, herhangi bir insan toplumunda ve her dzeydeki de imelerin nasl olduunu, zamansal ve mekansal olarak aklyabmektir.
87

IV. Olgucu Olmyan Bir Bilim Anlay Bugne dein ileri srlen en gl olguculuk eletirilerin den birinde L. Althusser gelitirmitir. Athusser'e gre, bilimler felsefe tarafndan belirli pratikler (ideolojik, siyasal, ekonomik) yararna kullanlmaktadr ve felsefe kuramsal bir rtnn ardndadr. Burada bir amlama yaparak, genelde bir toplumsal biim leni (social formation) ekli vermek ve bunun iinde bilimsel pra tiin yerini grmek yararl olabilir.

Althusser!in grleri ksaca yle zetlenebilir; Her belirli ve bylece tarihsel toplumsal biimleni, toplumsal pratiklerin ku ramsal (kuramsal, bilimsel pratik ve ideolojik bilimsel pratik), si yasal, ekonomik karmak bir eklemlenmesidir. Burada pratikten ne anlalmas gerektii aklanmaldr. Althusser'e gre, pratik bir dnm (transformation) sreci dir. Belirli bir hammadde, belirli bir rne belirli bir retim sre ci iinde dnr. Kukusuz, belirli aralar kullanan belirli bir insan gc bu sreci etkiler. Kuramsal pratik ise, siyasal ya da ekonomik sreler gibi zgn bir pratiktir ve bylece dier sre lerden grece olarak bamszdr. Hereyden nce, kuramsal pratik homojen bir btnlk olmaktan ok uzak, kendi iinde dengesiz dir. nk kuramsal pratik her trden kurama eittir ve her ku ranm kendine zg nesnesi vardr ki bilgi denen rn bu ham maddeden karlr. zetlersek, kuramsal pratiin hammaddesi (gnlk ideolojik, grgl, teknik pratikler tarafndan verilen nos yonlar, kavramlar, gereklikler, vb.), rn (bilgi ya da dn cedeki somut ki hammaddeden ya da gerek-somut tan farkl dr) , ve aralar (her bilimin ya da kuramsal ideolojinin nosyon lar/kavramlara ve bunlara ilikin kullanm yntemleri) vardr. Kuramsal pratiin zgn rn olan Bilgi'nin nesnel gerek lii ve kendi maddesellii vardr. Bu rnn bir ksm daha ileri dzeylerdeki yeni kuramsal pratikler iin hammadde olacak ve bylece toplumsal biimleniin kuramsal yeniden retimi salana bilecektir. Bununla beraber, kuramsal pratiin byk bir blm88

n bilimler deil, gnlk ya da kuramsal ideolojiler oluturur. O halde, ideolojinin bilimsel almalar bozmas ya da arptmas herzaman gndemdedir. Bilimlerin ideolojik arptmalardan ken dilerini uzak tutmalar bizzat bilimler tarafndan yaplmaldr ideolojik gerekliklerin sorgulanmalar yoluyla . Bilimsel re tim srecindeki niceliksel ilerlemeler ve ideolojik arptmalarn azalmas bir noktada niteliksel bir deiime yol aar. Bylece bi lim kendi ideolojik ntarihinden ve kalntlarndan kurtulacak ve yeni bir bilimsel alana geecektir. Henz tanmlanmam bilimsel blgeye olan bu niteliksel sray, Althusser tarafndan tnlimkuramsal kopu (epistemological break) diye tanmlanmtr. Yeni bir bilim, yani kavramlar ve yntem balbama yeni bir sorun sal tanmlar. Bilimd v ideolojik ntarihinden bir bilimin kurtulmasna kadar, kuramn alanna felsefe gnlk ideolojiler yoluyla mdaha le eder. Ve eer gnlk ideolojiler belirli bir toplumsal biimleni teki, toplumsal gruplarn savamlaryla, znel ilgileri ile doru dan balantlysa, felsefe kuramsal alanda siyasann bir uzanm konumuna girer. Ksaca, felsefe ounlukla rtl siyasadr. Olgucu olmyan seenek bir bilim kavramlatrmas aadaki zellikleri ierir: 1 Bilimin bilgisini elde etmek istedii, insann kavramlatrmasmdan bamsz bir d dnya vardr ve bilimin gerek nesne sidir {maddeci postulat). 2 Bilim d gerekliin bilgisini gnlk duyusal alglarla deil, kuramsal olarak tanmlanm nesnelerle almaa alr ve gerek dnyann bilgisini elde etmeyi amalar (kar grglc [anti-empiricist] tez). Dier bir deyile, rnein doal bilimlerin stnde alt doa, sokaktaki adamn grd doa olmaktan ok kavramsal nesnelerdir grecelik (relativity) kuramnn grgl olmaktan uzak kuramsal kavramlar gibi . 3 Yeni bir bilimin ortaya kmas demek, hereyden nce sistematik aratrma nesnesini tanmlayan yeni kavramlar siste minin bulunuu/retimi demektir. Bu, daha nceki kavramlatrmalardan tam bir kopuu gerektirir (bilim tarihinin kesintililik tezi). Belirlenmi nesnesi olmyan hibir bilimsel bilgi olamaz. 4 Bilimle ideoloji arasndaki temel ayrm, bilimin nesnesi ni yantlar nceden yarglanmam olarak ak sorgulamasnda yatar. te yandan, ideolojik sorgulamada, yantlar ve zmler bi liim (cognition) srecinden bamsz olarak nceden yerletiril mitir. deolojik sorular ideolojik znenin rahatlkla kendini gre bilecei bir aynay oluturur (bilim felsefesinin snanmasna ili kin olarak deneyimsellik tezi). 5 Bir bilimin doruluuna hibir dsal kant gsterilemez. Bilimsel nermelerin dorulanmas bizzat bilimsel pratiin bir par asdr (kar-yararc > [anti-pragmatic] tez). 89

KAYNAKA Althusser, L., and Balbar, E. Beading Capital. London: NLB, 1970. Brown, P. Radical Psychology. London: Tavistock, 1973. Foucault, M. Order of Things. London: Tavistock, 1972. Gouldner, A., The Coming Crisis of Western Sociology. London: Heineman, 1971. Hempel, C. Aspects of Scientific Explanation. New York: Free Press, 1965. Keat, R. Positivism and Statistics in Social Science, in J. Irvine, I. Miles and J. Evans (edsj, Demystifying Social Statistics. London: Pluto Kuhn, T.S. The Structure of Scientific Revolutions (2hd ed.). University of Chicago Press, 1962. Lazarsjeld, P.F., Pasanella, A.K., Rosenberg, M. Continuities in the Lan guage of Social Research. New York: Free Press, 1972. Lukes, S. Alienation and Anomie, in P. Laslett and W. Runciman (eds.), Philosophy, Politics and Society. Oxford: Blackwell, 1967. Marcuse, H. One, Dimensional Man. London: RKP, 1964. Nabantoli, H.. .Althusser'i Okumak: Bilimler Pratii ve Felsefe Mda halesi, Ekonomik Yaklam, U/5 (sonbahar), 1981, 107-126. Westland, G. Current Crises of Psychology. London: Heineman, 197S.
Press, 1979.

90

FELSEFECYE SAYGI

AHMET OKTAY Hayli eskilere dayanyor Nermi Uygur'la tanklm: 1958'de beyaz bir kapak stnde rasladm ona: Edmund HusserPde Ba kasnn Ben'i Problemi Nermi Uygur, O gn bugndr sryor 890 kurua edindiim bu dostluk. Kitaplarnda tepelere kard beni, nefesim kesile kesile; dere kylarnda dolatrd, dizeler sylete sylete. Yaz da felsefe de dnyada iler. Dahas: felsefenin ekici dildir. Kuilanamyorsanz ana dilinizi, istediiniz kadar yeni ve yce eyler dnn, hi bir gr yoktur krabileceiniz. Bu balamda uras kesin: Bir felsefe yazan'r Nermi Uygur. Husserl'den son kitab Yaama Felsefesi ne uzanan 24 yl, youn bir dnce/dil anlamasn, durulamasn yanstr. Yanlmayalm ama: dncede slk, dilde sradanlik anlamna gelmiyor bu. s tedii kadar nl olsun, kitaplar on binler satsn; yazar'm lm n bildirir iki niteleme de. Felsefe yapmak, biimi, biemi nemsemeyi daha gerekli klyor stelik. Bulmaya/buldurmaya, grmeye/grdrmeye alrken anlatlann anlatmdan ayrlamayaca n kantlar Uygur, ister yazn stne konusun, ister fizik stne. nsan Asndan Edebiyat m nsznde belirtir zaten konumu nu: Yazarn hereyderi nce. Buradaki insan szcn not ede lim bir kenara: nk yle sanyorum ki Nermi Uygur'un yaptnn merkez sorunu insandr. Yazar, stelik felsefe yazar her eyden ok Sslk' ile ele verir kendim. Uygur'un dedii gibi nk, dil bir aynadr; herkes orda kendi yzn grr. Bir baka felsefeci nin sorunsaln zmlyor olsa da, ilk kitabnn bal ile son ki tabnn bal, son kertede ayn kuramsal/klgsal ilgiyi aa vu ruyor bana kalrsa. Felsefeyi sokaa karan bir iki kiiden biridir Uygur: Gne lendirir, gerekiyorsa kpn hprdeterek bir bira iirtir, yan daki masaya kulak kabarttrr. Felsefeyle gndelik yaam arasn da iliki kurmaya, felsefenin bir gereksinim olduunu kantlama ya uraanlarn banda Hilmi Ziya lken'i anmak gerekir elbet. Felsefeye Giri ve Felsef Anthropologi adl kitaplaryla bu 91

yolda ura verenlerden biri de Takiyettin Mengolu'dur. Son yllarda birbirini izleyen yaynlar, d krklklar, dnemini at n gsteriyorsa felsefecinin, bunda Nermi Uygur'un nemli kat ks olduu sylenmeli. Dediim gibi nk, u anda on kitaba ula an yapt, niversite lobby sini terkedeli ok oluyor. Uygur Trk Felsefesinin Boyutlar adl sorgulayc kitabnda, hem yurdumuz da ura alannn durumunu inceliyor mikro dzeyde felsefe nin toplumsal konumunu irdeliyor; hem de geleceini vurgulu yordu, yukarda deindiim ilgi dorultusunda: Trk felsefesi nin boyutlar, tm olanaklaryla, insann boyutlarndan baka birey deildir. Gelgelelim, Nermi Uygur'un giriiminin de, yaptnn da ge reince deerlendirilebildiini sylemek zor. Brakn genel aydn dzeyini, meslekten felsefeciler bile bu retim zerinde yeterli g r belirtmediler, bilebildiim kadaryla. rnein Kuram Eylem Balam ele ald sorunlar, inceleme yntemi, ulat sonular bakmndan hemen her evrede uzun boylu tartlmas gereken bir alma deil miydi? Fiziin insana zg kltr evreninin dillermden sadece biri olduu sonucuna ulaan Dil Ynnden Fi zik Felsefesi, inanlarmzdan d inanszlklarmzdan da kuku duymaya armyor, bu balamda eletirel bir okuma gerektirmi yor muydu? Yazarlarn suskunluunu anlamak kolay: Felsefeye, bilime ilikin yaptlar zerinde konumaktan hem korkar, uzman deilim diye, hem de ayn gerekeyle dardan gazel okuma sa yar bunu. Ama felsefecilerin ve bilim adamlarnn suskunluunu, sorunlar okur nnde irdelememelerini ahlamak olas deil. a ma, toplumuna, dilinin yazarna/airine alabildiine alm Ner mi Uygur'un yapt, sessizlik istemiyor nk; insan yapp/etme leri stnde de, kendi stnde de. Yazmamaktan ac ekmek ve kendini yaptna ada der ken Uygur, Nietzsche'den Mallarme'ye, Marx'dan Aragon'a btn karglanmlar! ve krlmlar dnmemi olabilir mi? Bu daha ok yazm'a zg sanlan gerilimi ierden yaayamayan, bilgin'in de felsefecinin de yenilgiler ve utkular arasnda gidip gelen ura nn, gerekle savann acsn yeterince anlayabilir mi? Yaz'y, fizik kitabndan iire, btnl iinde grmeyi dileyen Nermi Uygur, belki de deil, kesinlikle bu yzden, kitabndan bir dil tad almamz salyor. Bu sorun, Trkiye'deki her aydnn yazgs n k, ala-kalem ya da ala-tu yazmak yetmiyor Uygur'un da vur gulad gibi: dilde grnr yazarlk; dilsiz yaz olmaz. T. Mengolu Fenomenologi ve Nicolai Hartmann adl almasnn nsznde, Trke yazd ilk yaz olan bu doentlik tezinin dilini jrinin istei zerine M.. Tun'un denetiminde deitirmek zo runda brakldn anlatr ve ekler: Yeni dil atlmm on yl ge ciktirildi. Sorun'un nemini felsefenin zgl alannda irdelemek isteyenler, deerli hocanm anlan ve anlmayan kitaplaryla r92

nein Onay Szer'in E. HusserPin Fenomenoloji'si ve Nesnelerin Varl balkl kitabn karlatrarak okumaldr: gelime hocanm isteini de amtr besbelli. Nermi Uygur, felsefe dilini nerdeyse bir yazm dili gibi kvraklatrd iin de kutlanmaldr el bet. Bu kvrak szc burda olduka yakksz kasa bile. u cmlede salt felsefece bir kayg gren, bana kalrsa indirge meci bir okurdur, ister farkna varsn ister varmasn, sakatlamtr cmleyi: Da ile dikduru arasnda gizli bir anlam al-verii sez memek elde deil: nsan-olmada dikdurutan nemli pekaz ey var. Nermi Uygur'un felsefeyi sokaa karanlardan biri olduunu syledim. Bu yargy Dil Ynnden Fizik Felsefesi adl kitapta bile kantlamak olas grnyor, baln rktclne ra men. Ana drts dil olan bu alma, uzmanlara olduu kadar sabrl bir okura da aktr nk. Tanmsal erevesi de betimsel erevesi de fizik ile felsefe arasndaki birbirine gereklilii vurgula makta, btn zgllne ramen okunabmektedir. Ama bu so kaa kma durumunu Uygur'un son kitab Yaama Felsefesiande daha elle tutulur biimde grmek olas. Kitabn ilk paras Dac nn bir eretileme olduunu syle mek bile fazla: Yazndan felsefeye her retici/yaratc edimin yn temini sezdirdii kadar, o retimi/yaratc edimi selamlyor da: Kendi yolunu kendi yapan kiidir dac. Yaamn tam ortasnda duruyor bu kitap: Dou ile bat arasnda sarka gibi gidip geliyorsanz altn izerek okuyun: Kltr deitirmek bir bakma bit meyecek bir hesaplama abasn balatmak demektir. Kitle ile tiim aralarndan kentleri dolduran motorlu motorsuz tatlara, acl yaam sorgulamay, bireyliin nasl korunabileceini ara trmay seviyorsanz, milyarlarca kiiyi kapsayan evrensel bir kentin az var dili yok bir uyruu olmak istemiyorsanz, ite si ze nerdeyse iki kk ba yapt: Kltr Taras ve Bisiklet. Teknolojinin her kmdanfmda insanolu sunduu nimetlerle dertlerin sanld gibi kolay zmJenemeyeceini gsteriyor Uy gur. Hi kukum yok: Yazlarn alt-katmanlarmda gelitirdii ni ce sorun okur-yazarlarm ilgisini ekecek, kltr ve evre konula rnda yeni yaklamlara yol aacak. rnein tarallm alma s konusunda yazmay istiyorum, olanaklar ve sorular asndan. GeJgelelim, benim dnp dnp okuduum yaz Gecenin Erdemi Ya Da Gece FenomenoJojisine Giri. Baz paralarn yaymlad m Yol stndeki Semender adl iirim dolaysyla Kleist, Pavese, Mayakovsky, Beir Fuat, Benjamin gibi gecenin oullaryla urap durduum iin mi acaba? Yoksa Nermi Uygur'un o batk mutluluk deyiine vurulduum iin mi? Belki de undan: Uygur, baklann teki-ys'n gsteriyor, tersinden okumann gereini sezdiriyor. 93

Denenmi biimleriyle ola ki felsefenin ii bitiktir. - Denenmemisleriyle durum ne, peki? diye sorarak daha kitabnn ns znde, bizi/beni ynla dolambal soruyla burun buruna getiren, daha dorusu bylesine sorular sormaya ynelten bir felsefe yazan'na bir yazar gnlden bir selm sunabilir olsa olsa.

94

XIV. ULUSLARARASI HEGEL KONGRES ZERNE

ONAY SZER Hegel'in Dnya-Tini (Weltgeist) kavramn ileyen XIV. Uluslararas Hegel Kongresi 5-12 Nisan tarihleri arasnda Atina' da yapld. Dnya-Tini, Hegel'in felsefesinde Ulus-Tini (Volksgeist), znel Tin/nesnel Tin, mutlak Tin (absolu ter Gesit) kavramlaryla ilikileri iinde belirlenen bir kavram. Bir ynyle tek tek Ulus-Tinlerinin bir harmann, giderek dizge sini olutururken, br yandan da mutlak Tin'e (Hegel felsefesin de tm tinsel elikilerin zlp bireebileceini gsteren bu son-eree) doru gidite nemli bir basamaa karlk oluyor. Dn ya-Tini, bireylere, toplumlara kendini Ulus-Tini olarak bildiriyor. Yaadmz dnyamn-ancak sabrla stesinden gelebileceimiz bir dolambac karsndayz. Klasiklemi kimi felsefe tarihi kitapla rnda, Ulus-Tini kavram Hegel'de romantik bir dnya grnn art olarak grlmtr. Mutlak-Tin'e giden yollarn dolanmln, aldatcm anlatmak zere ise Hegel'in tarih felsefesin de bavurduu usun hilesi {List der Vernunft ) kavram Dn ya-Tini karsnda daha popler olmutur bugne dein. Dn ya-Tini zerine bir kongre dzenlenmesinin anlamn, bir yan dan yeryznde yeni ulusal bilinlerin etkinlik kazanmasyla bir likte dnya tasarmmzn genilemi olmasnda, bu arada dn ya mzm gittike daha ok sava (hem de dnyann sonu olabile cek bir nkleer sava) tehdidi altna girmesinde aramaldr. br yandan bugn yeryznde eitli izm- lerin yaratt d krklk lar, Hegel'in bu tr teknik diye adlandrabileceim kavramlar n yeniden gzden geirmeye armaktadr bizi. te XIV. Kongre'nin ilkin bu alardan yaklaanlara ses verdii iin ilgin oldu u sylenebilir. Beri yandan Hegel felsefesine canlln salayan bellibal birok kuramsal sorun da gndemdeydi bu kongrede. Kuramsal olmaktan ok, gncel konulara yreklilikle eilen bir iki konumay ele almay en sona brakarak, ilkin konumalarn eitlilii iine girmek ve tartlan ana sorunlara dikkati ekmek istiyorum. Kongrenin al konumasn yapan Uluslararas Hegel Der nei bakan Prof. Wilhelm Raimund Beyer, bu kongredeki ulus95

1ar yelpazesinin geniliini vurgulayarak, u srada Hegel felsefe sini tartmak zere tek bir dnya olarak toplanlm olduunu belirtti. Ev sahibi lkeden al konferanslarndan birini veren Konstantin Despotopulos Hegel ve Platon zerine konutu. En bata Antik Felsefe'nin tinsel uyum kavramyla Hegel'in Dnya-Tini kavramlarnn kartlna dikkati eken Despotopulos, insan isteklerinin uyumlu denetiminin yerini Hegel'de ide ye gi den yolda tutkularn zgrce elimeye braklmasnn aldn syledi. Yine de bu ayrmlara karn, Hegel'le Aristoteles zerinden ilgi kuruldu. Despotopulos bu konumasnda bence Platon'ia He gel arasndaki tarihsel uzakl ve bu uzaklk iindeki sreklilii kendine sorun yapmad, bu soruna hakkn veremedi. Olaf Cigon (Bern) Aristoteles'te insansal ve mutlak Tin ko nusunda konutu. Cigon, zellikle, Aristoteles'te cisim ve devinim kavramlarnn ilikilerinden doan amazlarn sonradan Hegel'ce nasl deerlendirildiini gstermeyi amalad. Btn konuma kavram-tarihi asndan da ilginti ve zgn iermeler ta yordu. Hegel felsefesinde tarihsellik ve tarih sorunu bu kongrede zaman zaman ortaya kt ve gereken ilgiyi grd. Dnya-Tiniyle tarihsin ilikisini svireli filozof Rudolf Meyer Dnya-Tini nin Fenomenolojisi konulu konumasnda ele ald. Dnya tari hinin tarihseilii, kltr tarihi, felsefe tarihi ve Dnya-Tini nin tarihseilii ayrm ve ilikileri gsterilerek aydnlatlan balca noktalar oldu bu konumada. Hegel felsefesinin Fransz tarihiyle ilikisini Pierre Quillet (Paris) vurgulad. Btn bu konumalar ve ardlarndan yaplan tartmalarla u nokta ortaya kt: Hegel' de tarihi dpedz bir ardardak olarak grmek nasl yanlsa, ulus lan kendi balarna tarihsel deerler olarak grmek de bir o kadar yanltr. Geri Hegel tarihsel olaylarn zincirinden sz etmitir, ama bu, olaylarn bantlarm gstermek iin bavurdu u bir benzetmedir. Burada belirleyici olan zincirin halkalar de il, bu halkalarn ilikileri ve ilikilerin de btnldr. Hegel felsefesi bugn bizim iin gerekten yaadna gre, bu canlln hakkn vermek zere gemiin, bizden ncekilerin de neyinden nasl yararlanabiliriz? Hegel zerine kimi yaptmz yo rumlar nceden yaplm ve etkinliini yitirmi yorumlar olmasn? Bu sorular bilinaltndan bilin dzeyine karan, Werner Post (Bonn) oldu. Etkin Dnya-Tini konulu konumasnda, Post, gen-Hegelcilik (Jung-Hegelianismus) denilen akmn bellibal temsilcileri olan Bruno Bauer, Ludwig Feuerbach ve - ad az bilinen August Graf von Cieszkowski'nin Hegel'le ilgili gr ve yorumlarn ele ald. Post'a gre bu dnrler u yargda birlemilerdir: nsan kendinin-bilincidir (Selbstbewusstsein). Ancak bu yarg onlar ele aldklar sorunlarn gerek bir zm ne vardramamtr. Beri yandan Theodor Adorno bu gr 96

Onunla belli bir hesaplamaya gitmeden kendi eletirel ku ram na (kritische Theorie) bir eit temel almtr. Post'un bu konumas ok yank yapt. Acaba bugnk birok Hegelcinin de gnlnde etkinliini yitirdii ortada olan u gen-Hegelci gr gizlice yatmyor muydu? Ancak Post, gen-Hegelcilerle Adorno'yu bir torbaya soktuu iin eletirildi. Yzn stnde katlan olan, gnde ezamanl drt oturumun ve gece konferanslarnn dzenlendii, tam alt gn sren bu kong rede birok eyi karm olduumu nceden kabul ediyorum. Karmadklarm arasnda ise unlar da var: Hollandadaki toplumsal sorunlar asndan, onlarn nda Hegel felsefesini irdeleyen Wim van Dooren'in (Utrecht) Vicdan ve Dnyagr konulu konumas; Dnya-Tini'ni yapsal bir kavram olarak deerlendir meyi deneyen ranl filozof Hassan Givsan'm (Darmstadt) Hegel Mantnn ndayana Olarak Tarih balkl konumas; Hegel'e bakmz bilgikuram ynnden tazeleyen Amerikal filozof Ro bert L. Perkins'in (Alabama) Hegel'in Bilgikurammda Grnge, Nesnellik Dnya balkl konumas. Kongrenin srad konumas Gotthardt Gnther'ce (Ham burg) yapld: Dnya-Tini Hesap da Yapar Pythagoras'tan be ri. Dialektik mant sibernetie uygulamak zere Amerika'ya arlm ve orada bir sre aboratuvar almalar yapm, olan Gnther'in konumasndan etkilenmemek olanaksz. Gnther bir filozof mu, yoksa bir say gizemcisi mi? Bir yanda Hegel'i Kant zerinden, ta gerilere, Pythagoras'a, orada da kalmayarak mutlak bir balangca geri gtrrken, br yandan da gelecek iin Hegel'le Boole'un bireimini yapmaya m kalkyor? Gnther'in ba lang sav: Olumsuzlama yer-deitirmedir, tzsel bir deiiklik deil (Negation ist Ortwechsel, keine substanzielle Veraenderung). Gnther, Hegel felsefesinin bakavramlarndan biri olan olumsuzlamann en iyi, + ekseninden eksenine bir yerdeitirme olarak anlalabileceini iddia ediyor. Tm saylar ara snda yalnzca sra ilikilerinin deil, ayn zamanda yzeye dal ma ve komuluk ilikilerinin olduunu sylyor. HegePin DnyaTini kavram da bu arada Kant'm yol-gsterici idesine (regu lative Idee) dnyor. zlenimsel bir biimde, oradan buradan aktardm bu grlerin, Gnther, kendi deneyimsei savlar oldu unu ve bunlar bizimle tartmaya geldiini sylyor. yle san yorum ki, bu savlar karsnda dncelerimizin geveme noktala rndan dalmasn istemiyorsak, en bata bunlarla ne amalan dn sormalyz. Gnther'in nerisi, dallar-aras alma iinde, tarihsel ve sistematik boyutlarda Hegel kuram min geniletilme si deil midir? Bu amacn kendi saygnln da birlikte getirdii sylenmelidir. Kuramm geniletilmesine baka iki ayr katk ortak bir 97

noktadan, olduka gncel saylabilecek bir sorun zerinden geldi. Ortak sorun, Avrupa insan ve toplumlarnn, bugnk gitgide sorunlaan dnya tablosu iinde Avrupal-olmayan insanlkla ilikisiydi. Avrupalnn Dnme-Tarz ve Toplam nsanlk balkl konumasnda Wolfgang Snkel (Erlangen) bu konuya Robinson Crusoe'nun verdii rnein nda, Avrupa-barbar ayrmnn tarihesi asndan yaklat. Robinsonad trnn dnyann Avrupallatrlmas dncesi nin yaznsal bir anlatmndan baka birey olmad grn getiren Snkel, koloniletirme ve emper yalizm ile birlikte bu dncenin bir topiye dntn, nk Avrupalnn kendi zdeliinin bunalmn yaamaya baladn belirtti. Vard sonu da u oldu: bugn yeryuvarla avrupallaacama, Dnya-Tini gitgide daha ok toplulamaktadr. Dn yay saran byk tehlikeler, eninde sonunda insanln bir-dnya iin birlemelerini salayacaktr. Btn bu dnce Hegel'de or taya kt biimiyle Hristiyan-Germen dnyasnn snrlarnn zorlanmasn, Hegel kuramnn bu yolda geniletilmesini gerektiri yordu kukusuz. Daha kkten bir geniletme ve belki de ama is tei, Solange Mercier-Josa'dan (Paris) geldi. Tin'in Byk Gn nn Anlamndan Bugn Ne Kald? Bu ilgin balkla u sylen mek isteniyordu: Hegel'e gre insanlk tarihi iinde Tin doudan batya doru ilerlemitir. Btn bu ilerleyi, Hegel'in bir benzet mesiyle, bir byk gn gibi gzkmekte ve vard yerle, batyla, AvrupayJa belirlenmektedir. Hegel'in bu Avrupa-merkezci dn cesini temelden eletiren Mercier-Josa, dou ve batnn eitli d zeylerde birbirine eitlenecei bir dnya iin arda bulundu. Kukusuz kuram olarak kendini henz tam oluturamam bir ada yayoruz (19. yy .da bile ngrlemeyen tm dnyay il gilendiren birtakm olumlu, olumsuz gelimeler dnceleri mize henz belirsiz bir biimde yansyor). Dnyanm btn ar lyla bir sorun olduu bu a henz kendini anlatacak dn ce yi ve dil i bulamad. Byle bir durumda, Hegel'den ne ren diimizin ve onun dncesiyle hl ne yapabildiimizin saptan mas gleiyor. Ama belki de onun felsefesine doru yaklam, istenilen kuram oluturmamza yardmc olacaktr. Tin'in l kesinin Gereklemesi Olarak Kendinin-Bilinci zerine konuan Avusturyal filozof Peter Engelmann (Viyana), tarihin 1831'den sonra da srdn syleyerek, asl sorunun empirik tarih le onun bilgisi arasndaki ilikide ortaya ktn belirtti. Dnya-Tini'nin neyi kavrad (Hegel'e kadar olan tarih) deil, nasl Kavra d idi nemli olan. Engelmann'n grne belli bir lde ka tlmamak olanaksz. Hegel'i kendi doru tarihinin, artk bizim de iinde soluk aldmz tarihin iine yerletirmenin nem ve an lam bylece bir kez daha ortaya km bulunuyor. Ancak Hegel'e yaklamda ne (ierik) ile nasl m (yntem) birbirinden kesin
98

olarak ayrlabileceine inanmyorum. HegeFin felsefesi dnyam zn bugnk durumunu belirleyen gerek tarihin iinde yer alyor nk, gerek tarih de etkileriyle Hegel'in felsefesinin iinde. Bu ilikinin zerinde derinliine durulmas, Hegel'den sonra DnyaTini'nin ne kadar yol aldn sylememize daha ok katkda bulu nacaktr, sanyorum.

99

DUBROVNK'TE BR FELSEFE SEMNER VE DNDRDKLER


YUSUF RNEK Getiimiz Mart aynn ikinci yarsnda (15-27 Mart 1982) Yu goslavya'nn Dubrovnik kentindeki Inter-University Centre of Postgraduate Studies'de Mesafe ve liki: Feuerbach'tan Gnm ze dek Dialog Felsefesi konusunu inceleyen bir seminer dzenlen di. Federal Almanya, Avusturya, svire, Yugoslavya ve Trkiye'den felsefecilerin katld seminerde 'Ben-Sen likisi', 'Biz', 'Mesafe', 'Varolusal liki', 'Birarada Yaama' gibi Dialog Felsefesinin belli bal kategorilerinin sistematik zmlemelerinden baka, Ludwig Feuerbach, Moses Hess, Martin Buber, Ferdinand Ebner, Karl Jas pers, Max Scheler, Nicolai Hartmann, Emmanuel Levinas gibi fi lozoflarn grleri tarihsel adan dile getirildi ve tartld. Dubrovnik'teki bu uluslararas merkezde drt yldr Profesr Richard Wisser (Mainz niversitesi) ve Profesr Branko Bosnjak {Zagreb niversitesi) her yln Mart aymda elsefe seminerleri d zenliyorlar. Bu ylki seminer konusunun Dialog Felsefesi olmas nn nedenlerinden biri, nemli dialog filozoflarndan bazlarnn iinde yaadmz yllarda yznc doum yldnmlerinde anl malar; rnein Martin Buber (1978), Ferdinand Ebner (1982), Nicolai Hartmann (1982), Karl Jaspers (1983). Dier nemli bir neden ise, 'dialog' kavramnn gerek insanlarn insanlarla birlikte olduklar gnlk yaamlarnda, gerekse siyasal alanda devletler aras ilikilere varncaya dek ok nemli rol oynamas. Seminere bu yl her zamankinden daha ok katlma olmas, konunun gn celliinin ve neminin bir kantyd. Seminerin alma programna gre leden nceleri konu maclara, leden sonralar ise konuma yapmak veya dev sun mak isteyen rencilere ayrlmt. Sabahlar yaplan 3-4 saatlik youn almada hem konumaclara, hem de konu zerindeki tartmalara yeterince zaman ayrlyordu. ki hafta sren semi nerde ilk bildiriyi Helmut Kuhn (Mnih) sundu. ki insan arasn da gerekleen dialogun aracnn dil olduunu hatrlatan Kuhn, 100

Dialog Felsefesinde ilikiyi genellikle dil araclyla gerekleti ren insan bilincinin yeterince gznnde bulundurulmadn sy leyerek bunu eletirdi. Dialogun gerekleebilmesi iin zorunlu olan bilgi edinme srecinin de bilin ile birilikte gzard edildiini vurgulayan Kuhn'un konumas, dialog filozoflarna yapt ele tirisinden tr felsef tartmalara neden oldu. lk gn sunulan bu sistematik ierikli bildiriden sonra, gn ardarda konuya tarihsel adan ynelen konumalara yer verildi. Bunlardan ilkini Martin Buber (1878-1985) zerine Richard Wis ser (Mainz) yapt. Dialog Felsefesinin nde gelen isimlerinden biri olan Buber dialogu dialektikten (zellikle Hegel dialektiinden) ayrr ve na ncelik tanr. nsann varolabilmesi iin koul olarak insan ile insan arasndaki ilikiyi grr Buber. Ancak bu 'insanlar-aras' kategorisi insan kendi kendisinin yalnzlndan ve nes neler dnyasna hapsolmulundan kurtarabilir ve onu yarat cla srkleyebilir. Bu kategori (Kategorie des Zwischen) insa nn varolu biimidir. ndividalizmi ve kollektivizmi reddeden Buber'in antropolojisi bir teolojik antropoloji olmayp, felsef ant ropolojidir. nk ona gre mutlak olan (Tanr) ile insann dialoga girmesi olanakszdr. Buber'in felsef antropolojisinin kkenin de insann insanla karlamas ve Ben-Sen likisi yatmaktadr. Dialog Felsefesine nemli katkda bulunan, ama pek az tan nan Avusturyal filozof Ferdinand Ebner (1882-1931) zerine Kurt Salamun (Graz) konutu. Buber'in aksine Ebner Ben-Sen likisi ni nsan-Tanr likisi olarak grmektedir. Ebner'e gre 'Sen' bir insan deil Tanr'dr. Tek insann Tanr ile olan ilikisinde baka bir insan ancak arac durumundadr. Kierkegaard'dan byk l de etkilenmi olan Ebner anlama yetisinin ynettii nesnel (so yut) dnmeye kart olarak znel (varolusal) dnmeyi ko yar ve nesnel dnmenin insan gittike kendi kendisinden uzak latrarak yalnzla srklediini syler. Seminerin drdnc gnnde Emmanuel Levinas'm (1906) Dialog Felsefesine yapt katk zerine Alois Haider (Augsburg) bir konuma yapt. Halen Fransa'da yaamakta olan Levinas, Platon'dan Heidegger'e kadar btn varlk retilerini immanent olan aamadklarndan tr reddetmektedir. Levinas'a gre ontoloji, insann dnmesi ve konumasdr. nk insan Lo gos sahibi bir varlktr. Logos ise istemenin z olduundan, srekli bir aray iindedir. Bu arad kendisi deil, bakasdr, baka bir insandr. Bakas'nm varoluu varlk dili ile deil, olu dili ile dile getirilebilir. nk bakas sabit bir var-olan deil, ha reket ve olu halinde olandr. Bu dnme biimi ile geleneksel ontolojinin kategorilerini amaya alan Levinas, bu dnmeyi transsendent olann dnlmesi, dile getirili biimini ise olu dili olarak adlandrmaktadr. 101

lk haftann son konumasn Siyaset: Birarada Yaama m Yoksa Dialog mu? Tarihsel ve Gncel Sorular balyla Arno Baruzzi (Augsburg) yapt. Konumac Dou Bloku'nun koexistenz (birarada yaama) siyasetinin aslnda dialog siyaseti deil, Sovyet Rusya'nn nderliinde yrtlen bir Marxist devrim siyaseti ol duunu ne srd ve bar iinde yanyana yaamann bir insanlk amac olmaktan karlp, ideolojik bir ara haline getirildiini id dia ederek bunu eletirdi. Bat dnyasnda siyasetin Hobbes'tan beri dman-dost kutuplamasna dayandrldn syleyen Baruzzi, antik Yunan'daki bar dncesinin philia (dostluk) kav ram zerine kurulmu olduunu hatrlatt. kinci haftann ilk gnnde Yugoslav felsefeciler konuma srasnda yer aldlar. Branko Bosnjak (Zagreb) Ludwig Feuer bach ve Gelecein Felsefesi balkl konumasnda Feuerbach'm ayn adl eserindeki insan grn dile getirdi ve bu grn gen Marx zerindeki etkilerine deindi. nsann zgrlnn toplumdan yaltlanm tek insann zgrl olarak anlalmama s gerektiini syleyen Bosnjak, bu zgrln baka insanlarla birlikte yaanmakta olan toplumsal zgrlk olduunu vurgulad. Marx ve Heidegger zerine konumas beklenen Gajo Petrovic (Zagreb) gelemedii iin Predvag Vranicki (Zagreb) arka arkaya iki konuma yapmak zorunda kald. lk konumasn Moses Hess ve Praxis Felsefesi zerine yapan Vranicki, Hess'in Hegel-Feuer bach-Marx zincirindeki nemli yerine iaret ederek onun Marx zerindeki etkilerini ortaya koymaya alt. Vranicki'nin ikinci konumas ise 20. Yzylda Marxist Felsefenin Balca zellikle ri zerineydi. Bindokuzyzyetmili yllarn banda kurulan ve II. Dnya Sava sonras felsefe akmlar arasnda 'Praxis Grubu' olarak adlandrlan akmn teorisyenlerinden olan Vranicki, Praxis Felsefe Akm'nm dier Marxist akmlar arasndaki zel yerini vurgulad. Seminere katlan tek Trk konumac oanna Kuuradi (An kara) bildirisini Neden ve Kime Kar Sorumlu Olduumuzun Bilinci Olarak Birlikte nsan Olma balyla Max Scheler (18741928) ve Nicoloi Hartmann (1882-1950) zerine verdi. Scheler ve Hartmann'm kiilerin, kendilerine, dier kiilere ve kii deerle rine kar olan sorumluluklarna dikkati ektiini belirten Ku uradi, iinde yaadmz ada bunlarn gittike daha fazla unu tulmakta olduunu hatrlatarak, insann deerinin hergn biraz daha fazla harcandna deindi. Bu deerin kiiler arasndaki ilikilerde nasl korunabileceine ilikin kendi etik grn su nan Kuuradi'nin konumas canl felsef tartmalara neden oldu. Seminerin son konumasn Kari Jaspers'te Yalnzlk ve Varolusal likinin Dialektii zerine Jaspers'in uzun yllar asis tanln yapm olan ve filozofun kendisinin yaymlayamad 102

eserlerini lmnden sonra (1969) baskya hazrlayan Hans Saner (Basel) yapt. Jaspers zerine yaplan almalarda 'yalnzlk' kav ramnn pek az ilendiini belirten Saner, bunun yeterince akl a kavuturulmadan 'varolusal iliki' kavramnn da anlalamayacama dikkati ekerek, bu ikisinin insan yaamnda srekli ve karlkl bir ekime iinde olduklarn belirtti. Jaspers'in felsefesindeki yalnzlk kavramnn toplumdan yaltlanmlk hali veya bir ilgisizlik durumu olmadn dile getiren Saner, bu yalnzln bilinli bir yalnzlk ve Ben'in kendi kendisiyle bir etkileimi oldu una dikkati ekerek, yalnzln iki varolu arasndaki ilikinin ayrlmaz bir paras olduuna deindi. Seminerde sadece felsefecilerin bildirileri deil, rencilerin hazrladklar ksa konumalar da leden sonralar dinlendi. o unluunu Alman- rencilerin oluturduu grupta en ok ilgi Jaspers'in felsefesine gsteriliyordu. Fakat onun yannda Sokrates, Kierkegaard, Heidegger gibi dnrler zerine de konuma lar yapld. Tm youn almalara karn gerek konumaclar ve gerekse seminere dinleyici olarak katlanlar Ortaa'dan kalma esiz Dubrovnik kentini ve evresini yeterince gezip grmeye frsat bulabildiler. Kentin bu zel konumu, oradaki uluslararas merkezi gnden gne dnyaya daha ok tantan ve sevdiren balca et menlerden biri. Yugoslavya'nn Gney Dalmaya kysndaki nemli turizm merkezlerinden biri olan Dubrovnik'teki Inter-University Centre of Postgraduate Studies'in gemii pek eskilere dayanmyor. Doa bilimlerinde uluslararas dzeyde ok sayda konferans ve sempoz yum dzenlenmesine karlk insan ve toplum bilimlerinde bilim adamlarnn ve dnrlerin pek az karlkl bilgi alveriinde bulunmalar, zamann Zagreb niversitesi Rektr Profesr Ivan Supek'in 1970 ylnda zellikle bu alanlarda bilgi ve dnce al veriini salayacak ve uluslararas akademik dzeyde i grecek olan bir merkezin kurulmas fikrini ortaya atmasna yol aar. e itli lkelerden 30 kadar niversite temsilcisinin katld ilk top lantda (1971) merkezin kuruluu yasal olarak gerekletirilir. 1972'de ye niversite says 31 iken 1978'de bu say 28 lkeden 104 niversiteye kar. Bugn toplam ye niversite ve yksek okul says 134 olup, Merkezin ilikileri ye niversiteler dorul tusunda Japonya'dan Senegal'e, Federal Almanya'dan Peru'ya ka dar uzanmaktadr. Dubrovnik'teki bu uluslararas Merkezde yln hemen hemen btn aylarnda seminerler, kurslar, sempozyum ve konferanslar dzenleniyor. Konular genellikle disiplinleraras nitelik tayor ve kurs yneticilerine gre ngilizce, Almanca, Franszca olarak ya plyor. 1981/82 akademik ylnn programnda ilenen konulardan bazlar unlar: Dialektik ve Hukuk Felsefesi, Hormonlar ve Kan ser, Turizm Plnlamas, Felsefe ve Toplum Bilimleri, Akdeniz Ara103

trmalan, Bar Aratrmalar, Tpta Laser, Aile-Toplum-Devlet (atma Biimleri). Grld gibi ilgi alanlar olduka geni ve pek ok bilgi daln kapsayacak nitelikte. Kurslar Merkezdeki seminer ve konferans salonlarnda yaplyor; eitli uluslararas kurulularn kitap balanyla kurulmu olan ve gnden gne ge nileyen ktphanesi herkese ak. Merkezin finansman byk l de kurucusu olan Zagreb niversitesi tarafndan karlanyor ve kurslara katlan rencilerden hi denecek kadar az bir katlma creti isteniyor. ye niversiteler gnderdikleri konumac ve rencilere burs salyorlar, nk merkezin bunu salamas mal ynden olanaksz. Donatm ynnden eksiksiz denebilecek kadar mkemmel olan merkezin, alanlarnn gleryzl ve dosta dav ranlar kurslara katlanlarda Yugoslav misafirperverliinden tatl anlar brakyor. Asya, Afrika, Latin Amerika'dan, pek ok nc Dnya l kelerinden niversitelerin ye olduu bu Merkeze henz Trkiye' den ye olan niversite yok. Oysa pek ok alanda zgn grlere sahip bilim adamlarmz ve felsefecilerimiz var. Sanrm uluslar aras ilikileri gelitirmek iin belirli kaynaklan zorlamak, baz admlar atabilmek, hereyden nce kendimizi zorlamak gerek. nk baka dnce biimlerine ve insanlara almak, hem kendi iimize kapanarak yerimizde saymamz nler, hem de karmzdakilerin birok bakmlardan gzlerini amaya yarar. te Dubrovnik'teki uluslararas merkezin insanlar arasndaki dialogu ve bir birlerine almay salamasndan tr gerekletirdii ilevin an lam byk. Gnl isterdi ki bu merkeze lkemizden daha ok ka tlma olsun ve hatta bizde benzeri bir aratrma enstits kurulabilsin. Tm dnyann,ilgisini ekecek aratrma, alanlarmz, eserlerimiz ye dncelerimiz yok deil...

104

FELSEFE TERMLER

BAZI TERMLER ZERNE NOTLAR


ARDA DENKEL Yazko Felsefe Yazlan'm felsefe terimlerinin zenginletirilme ve standartlatrlmasm amalayan giriiminden tr kutdarm. Bu notta, nce, benim zelleme alanm iinde olan ve uygun Trk e karlklarn bulamadm birka felsefe kavramna deinerek bunlardan biri iin nerdiim karl savunacam. Sonra da, sayn Profesr Dr. Bedia Akarsu'nun hazrlam olduu szlkteki ngilizce dizini temel alarak, baz Trke karlklarn daha uygun olanlaryla deitirilmelerinin iyi olabileceini ortaya koymaya a lacam. 1. ngilizce'deki reference szcnn Trke'de hazr ve uygun bir karl bulunmamaktadr. Dolaysyla bu ngilizce szcn ifade ettii kavram Trke'de ifade etmek gerektiinde glkler domaktadr. Bu glkleri yenmek amacyla referen ce a bir Trke karlk nererek, almalarmda bu szc kul landm. Burada, nermi olduum bu terimi savunmak ve temellendirmek istiyorum. Frege, reference kavramm anlam kavramndan zenle ayrt etmitir. Bir dile zg her szcn anlam vardr, fakat bu sz cklerden ancak bazlar tikel nesnelere karlktrlar. Sylenen s zn belirli bir tikel hakknda olmas, tmce iindeki uygun bir sz cn bu tikele reference yapmak iin kullanlyor olmasna baldr. Szcn nesneye karlk olmas bu nesneyi onun anla m olmak durumuna getirmez: rnein, bu nesneyi yok etmek, szcn referencem yok etmek iken, onu anlamsz klmak de ildir. (Bkz. L. Wittgenstein, Philosophical Invertigations, Oxford: Blackwell, 1953, Blm 1, s. 4) Ayrca anlamlar ayr olan iki sz ck veya deyimin ayn nesne hakknda konuma olana saladk lar, yani reference lan ortak olduu durumlar da sk grlr. (Bkz. G. Frege, 'On Sense and Reference', Translations from the Philosophical Writings of Gottlob Frege, P. Gearch ve M. Black, Oxford: Blackwell, 1952, s. 56-57.) Bu kavrama Trke karlk olarak eitli szckler nerilmi tir. Ancak bu nerilenlerin hi biri Frege ve sonraki filozoflarn 105

ayrtrdklar teknik anlamdaki reference tam olarak ifade ede memekte ve belki daha da nemli olarak komu, fakat farkd, ba ka baz kavramlardan ayrt edememektedir. rnein Prof, Dr, Teo Grnberg ve Dr. Adnan Onart'm hazrladklar TDK Mantk Te rimleri Szl referring expression iin gsterici deyim sz cn getirmektir. Buna kout olarak referring iin gster me veya gsterimi kullandmz varsayalm. Felsefi tartma larda reference! ostension, demonstration, indication gibi kavramlardan ayrt etmek gerektiinde bu terimin nemli glk ler douraca dnlebilir. aret etmek yine ayn glkleri iermektedir. Deinmek ise mentioning in karldr ve bu kavram reference dan zellikle ve nemle ayrt edilmitir. (Bkz. P.F. Strawson, 'On Referring', Mind, 1950) Ayn ayrm zikret mek, temas etmek gibi szckleri de devre d brakmtr. Gndermek, yollamak, havale etmek gibi szckler refe rence m anlamlarndan birini tatmin edici bir biimde karla maktadr. Ancak bu anlam, bizim burada ilgilendiimiz teknik an lama yakn olsa da, ondan farkldr. nk bu anlamda birisini herhangi bir nesneye (rnein bir kaynaa) gndermek sz konu sudur. Oysa teknik anlamdaki referencenta birini (rnein sz mz dinleyen bir bireyi) herhangi bir nesneye yneltmek, edimi yapan asndan bir ak ykmllk deil, ancak dolayl olarak yerine getirilen bir itir. te yandan, reference m temelinde ve etimolojisinde, gnderme, yneltme gibi kavramlarn bir yeri bu lunduu da kabul edilmelidir. Latince kken referre, geri ta mak anlamndadr (re: geri, ferre: tamak). Ancak bu terimi teknik felsefi anlamnda kullanan biri, karsnda hibir kimse ol masa bile, kulland szlerle bir nesneye reference yaptn tu tarl olarak savunabilecektir. Reference zerine felsefe aratrmas yapan ve bu alma y Trke yrtmek isteyen biri ne yapmaldr? Bu kavram ona yakn baka kavramlardan gereince ayrt edebilmek iin ya Frenkesini Trkeletirip kullanacaktr (referans) yahut da ken disi, uygun bulduu bir karlk nerecektir. Bilimlerin teknik ter minolojisi, byk bir ounlukla, yeni terimlerin gerektii zel ko nularda aratrma yapanlar tarafndan retilmitir. Ben, refe rence zerine alma yapan bir felsefeci olarak bu szce bir Trke karlk nerme yolunu tuttum ve reference m teknik anlamn ynletim szc ile karladm. Bu seimim bir ele tiriye konu olmutur. Bu dorultuda, Neden 'ynletim' de baka bir szck deil? diye sorabiliriz. Bunu yantlarken, nce teknik anlamdaki reference kavramn biraz daha aklamak istiyo rum. Reference bir edimi ifade eder ve to refer fiilinden trer. imdi, ne tr nesnelerin bu edimin, bu eylemin, yapcs (faili) ola bileceini soralm. Reference geni bir anlamda kullanldnda, hem bireyler, hem de terimler, bu eylemin znesi olabilirler. te 106

yandan reference dar anlamnda kullanlyorsa, zne olarak yal nz bireyleri kabul edecektir. Bu geni ve dar anlamlarn bir kar klk yaratmamas iin varlan uzlam u olmutur. Teknik ola rak dar anlam reference m asl anlam olarak kabul edilecek ve benzeri bir dar anlamda, terimlerin denotation a (kaplam) sahip olduklar sylenecektir. Bu uzlama gre, bir terimin herhangi bir nesneye (geni anlamda) reference yaptn sylediimizde, asl kastettiimiz, birisinin bu terimi kullanarak, onunla, refe rence yaptdr. Bylece, bir terimin reference yapt sylen dii her balamda, edim, o terimi kullanan bireye, gerek znesi olarak balanmaktadr. Bu dar anlamndaki kavram zerinde ya plan birok aratrma sonucu, ifade ettii edimin baz ynlerine daha derinine inilebilme olana domutur. Nedenleri burada aklamadan (Bu aratrmalarn bir zeti iin Bkz. A. Denkel, Ynletim: Dil Felsefesinde Bir Konu, Boazii niversitesi Yaynla r, Aralk 1981), sonu olarak ortaya kan kavram betimlemesini yle verebiliriz. Temelde reference, bir terim yoluyla dnceyi bir nesneye doru evirmeyi ifade eder. Bir nesneye ynlendirmeyi ve bu nesne ile dncede bir iliki kurmay ierir. Ama, bunun ne yolla ve nasl yapld reference asl ayrt eden niteliktir: Re ference bir iletiim edimini ifade eder; dolaysyla, bir bireyin, amalarn kavrayacak baka bir bireyin bulunduunu varsaya rak yapt bir edimdir. Bu edimin mantksal elerini, iletiime katlan bireyler, dncede kendisine ynelinen nesne ve bu y nelmeye ara olan sz oluturur. Reference, (varsaylan veya gerek) baka bir bireyin dncesini kullanlan bir terimle belirli bir somut nesneye yneltmek amacyla yaplr. Fakat bu amala yaplmasna karn, kardakinin dncesini bir nesneye ynelt mi olmay veya bunu baarmay gerektirmez. Ayrca bireyin bu amacn dorudan yerine getirme abasn deil, onun bunu dolay l olarak salama giriimini, yani, bu amac bir terimin yerine ge tirmesine olanak salama abasn ierir. O halde, teknik anlamn daki reference m dar yorumu, kullanlan Mr terimle herhangi bi rinin dncesini bir nesneye ynlendirmesine olanak vermek bi iminde zetlenebilir. Bunu Trke'de tretebileceimiz hangi szckle ifade edebiliriz? Bir ynlendirme sz konusudur, ama bu bir yneltme deildir. nk, yneltme hem dorudandr, hem de ynlendirmeyi baarm olmay ierir. Yn ad kknden 'ol ma' ifade eden 'el' eki (yn-el) (Bkz. M. Ergin, Trk Dil Bilgisi, Boazii Yaynlan, 1980, s. 181) yerine, daha ok 'nesneyle ilgili birey yapmak' anlam tayan 'le' (Bkz. T. Banguolu, Trkenin Grameri, Baha Matbaas, 1974, s. 214) eki ve onunla birleik ola rak 'ettiren' eki 'it'i kullanarak 'yn-let-mek' mastarn elde edebi liriz. Bu tretilen szck hem istenilen biimde geilidir hem de referencedaki dolayl ifade edebilmektedir ((birini) bir te rimle bir nesneye doru ynlendirmek). Ayrca, letiim boyutunu 107

da (anlatmak szcnde olduu gibi) tam olarak verebilmek tedir. (Ancak 'anlatmak' ve 'ynletmek' tam kout deildirler: an latmak, bir terim ile 'bireyi birine' yaplrken, 'ynletmek' bir te rim ile ' (birini) bireye' yaplmaktadr.) Bylece to refer kar lnda ynletmek szcn nerirken, reference karl olarak ynletimi, referenta karlk olarak da ynleten sz cn nerdim. Bu szckleri, ifade ettikleri kavramlarn, yaptm aratrma iinde sk kullanlmalar gerektii iin trettim. Bu tr teknik te rimlerin TDK gibi bir dil kurulu yansra terimleri almalarnda srekli olarak kullanma durumunda olan uzmanlar tarafndan t- , retilmelerini doal karlyorum. Bunun yansra, bu tutumumun eletirilmesi ve varsa yanllarmn gsterilmesi de doaldr. Yal nz, bunun, felsefe terminolojisinin sal asndan, yapc olma sn dilerim. 2. Sayn Profesr Akarsu ve br meslekdalarmm gleri ne sunacam ve uygun Trke karlklarn bulamadm, birka felsefe terimi daha var. Felsefi Mantk ve Dil Felsefes'nde nerme nin mantksal yapsnn incelendii balamlarda ok sk geen bir kavram ngilizce'de attributing szcyle ifade edilir. Bu, her hangi bir zellii, hakknda konuulan nesneye ait (veya onun meydana getirdii bir ey) olarak gstermek edimini kapsar. Bu na yakn kavramlar predicating, ascribing ve assigning!) sz cklerinde anlatm bulmaktadr. Eski dilde atfetmek vs yeni Trke'deki yklemek bu kavramlardan hangisini karlaya caktr ve brlerinin Trke karlklar ne olacaktr? Attribute, ad olarak znitelik ile karlanabilirken, fiil olarak dnld nde, znitelemek onu karlamaya uygun grnmemektedir; nk znenin ifade ettii eye yklediimizin bir znitelik ol mas zorunlu deildir. Gnmz analitik felsefesinde yine ok sk kullanm bulan bir kavram disposition dur. Ben bunu, kullanmam gereken yerlerde, eilim szcyle ifade ettim. Oysa, eilim inclination sz cne daha uygun bir karlktr (Bkz. Akarsu Szl). Ayrca, kesin bir Trke karl bulunmayan bir baka yakm kavram da tendencydir. Bunlara uygun Trke terimler bulmamz gere kir inancndaym. (Eski dilde istidat var. Ancak buna karlk olarak kullandmz yetenek szc dispositionna gre dar kalyor.) ngilizce'deki determining szcnn ifade ettii kavram Trke'de belirleme veriyor (Bkz. Akarsu szl: Belirlenim = Determination). Oysa yine belirleme ile karlanmaya allan baka kavramlar da bulunmaktadr. Bunlardan biri olan identifi cation bir nesnenin belirli bir zaman kesitinde (veya zaman bo yutu iinde) kendisiyle zde olduunun belirlenmesi edimini ifa de eder. Bu ok nemli felsefi kavram determiningden ayr ola108

rak ifade etmem gereken yerlerde Kzbelirleme terimini kullan dm. Yine belirleme ile karlanma durumunda olan specifica tion, bir nesneyi zelliklerini belirleyerek ayrt etmek veya zel likleri yoluyla belirlemek anlamn tar. Metafizik'te, individuation kavramm, trsel bir rnein bir bireyde gereklemesi nden (Bkz. Akarsu Szl) farkl olarak, belirli bir zaman kesi tinde bir nesneyi tek olarak baka nesnelerden ayrt etmekv anla mnda da kuHanyoruz. To individtatein bu anlamn Felsefe Terimleri Szl'ndeki bireyleme yeterli bir biimde karla myor kansndaym. Dolaysyla, identification, specification ve individuation iin uygun karlklar aratrlmasn neriyo rum. Davranlarla ilgili olarak justification kavramm Trke'de nasl sze dkebiliriz? Dorulama, verification karldr ve nceki kavramn evirisi olarak anlamca saptrcdr. Hakl kar ma is terim olmak yerine bir deyim oluu yansra anlam olarak dar kalmaktadr. Situationu durum ile, ve fact! da olgu ile ifade edebi lirken (Bkz. Akarsu Szl), Russell ve Wittgenstein'm metafiziklerindeki state of affairs ve the case iin Trke'de karlk bulamyoruz. Bunlara, situation dan ok farkl bir kavram olan statei de ekleyebiliriz. (Situation (configuration) = nesnelerin birbirlerine gre durumlar. te yandan, State = bir nesnenin ken di durumu.) 3. imdi, Felsefe Terimleri Szl'ndeki ngilizce dizinde ve rilen Trke karlklardan bazlarn ele alacam. Eer verece im gerekeler geerli bulunursa, 2. Yazko Felsefe Yastlar'nduki toplantda belirlenen ilkeler dorultusunda, bu karlklarda dei iklik yaplabilir. To actuatizeJActualizing: edimselletirme. Actualize bazen bu verilen anlamda kullanlr. Fakat daha nemli olarak u an da gerekleme, olabilirliin gereklemesi anlamnda deil mi dir? Bu anlamdaki gereklemenin bir etmen (agent) tarafndan meydana getirilmesi zorunlu olmad gibi, gereklemenin edim sel olmas da gerekli deildir. Dolaysyla, edimselletirme), kav ram vermekte dar kalmaktadr. Argument: kamt. Argument a karlk olarak artk byk bir ounlukla uslamlama szcn kullanyoruz. Kant, evidence szcne daha uygun bir karlk gibi durmaktadr. Mantk Terimleri Szl'nde (Grnberg/Onart) kant ve ta nt eanlaml gsterilmektedir. Bunun yararl olaca kukulu dur, nk proof a karlk kanttanm yerine (Akarsu Szlndeki gibi tant kullanma olana vardr (tantlama: de monstration) . Appearance: grng. Bu, appearance ile phenomenon szcklerini eanlaml kabul etmek sonucunu ierecektir. (nk 109

ayn szlkte phenomenon: grng.) Oysa, phenomenon ok daha kuramsal ve bir tr yaklamn yorumunu ieren kavram bir iken, appearance salt alg ieriini ifade eder. Dolaysyla, ap pearance iin grnt terimi, bu terimin artk image (rne in televizyon grnts) kavramn da stlenmi olmasna kar n, daha uygun durmaktadr. Association: arm. arm, daha uygun olarak ngi lizce'deki calling up ve evoking gibi szckleri karlamyor mu? Association ise, arma temel olan bir balanty veya bir badatrma eylemini iade etmez mi? Coherence: balam. Balam, context karl olarak ar tk yerlemi bir kullanma sahip grnyor. Coherence! tutar llk ile karlayabiliriz. Consistency ise coherence dan nem le ayrt edilmelidir, (ilki ikinciyi gerektirmezken, ikinci birinciyi gerektirir.) Consistency anlam olarak elikisizlik olduuna g re, elikisizlik szcn ona karlk olarak neremez miyiz? Comprehension: ilem. lem Mantk ve Dil Felsefesi'nde intersion szcne karlk olarak kullanlyor. Kart olan kaplam ise extension szcnn anlamlarndan birini ifade ediyor. Szlkte extention karl olarak kapsam nerilmi. ngilizce'de extention diye bir szck bulunmadna ve extent de uzam ile karlandna gre, kapsam comprehension un karl olarak grmek uygun olabilir. Szlkte kapsam iin ve rilen aklama ise ngilizce'deki comprehensiona deil, ciextensiona (ve dolaysyla kaplama) uygun. Acaba bir dizgi hatas m var? Explication: aklama. Aklama szcnn daha ncelik li olarak ilek bir kullanma sahip olan explanation u karlama s gerekecei bildirilebilir. Explication da bir aklamadr, fakat, bir szcn anlam ve ieriini ortaya koyma boyutunu da kap sar. Hylozoism: zdekilik. Hem ngilizce hem de Franszca dizin de dizgi hatas bulunuyor. zdekilik yerine canl zdekilik olmal. Immanent: ikin. kin szcn, zelliklerden sz eder ken, intrinsic veya inherent iin kullanamaz myz? zellikler immanent olamayacaklarna gre, eer ikin ile immanent karlayacaksak, nemli metafizik kavramlar olan intrinsic ve inherent hangi szckle verilecekler? Property: zglk. Bir nesnenin btn propertyleri yalnz olan zg olanlar mdr? Byle olmadna gre, property kar l zellik szcn kullanmak daha uygun olmaz m? yle grnyor ki zellik eer propertyyi karlamazsa uygun ola rak karlayaca baka bir kavram kalmyor. zglk, belki da ha uygun olarak, specialty kavramn verebilecektir. nk specialty, daha ok, yalnz bir nesneye zg zellikleri ifade eder. 110

Tabii, bu kavramlara kout olan characteristic ve feature da Trke'de karlanabilmelidir. Propriety: zglk. Propriety nitelik veya zellik anlamn artk tamamaktadr. Szck bu anlamnda arkaiktir. imdiki anlam, uygunluk, doruluk ve ahlaki kabul edilebilirlik ereve sini amadndan szlkten karlabilir. Reminiscence: anmsama. Anmsama szcnn zelle memi bir anlam bulunduuna gre (recollect veya remember karl), reminiscence (yani anamnesis) gibi felsefeye zg bir kavram, bu zellememi anlamdan ayrt edebilecek zel bir terim nerilmesi belki daha uygun der. Bir terimler szlnde deiiklie gereksinim olduunu gs termek veya onu eletirmek, hakl gerekelere dayansa bile, kolay bir i. Asl g olan, uygun terimleri tretmek, onlan tanmlamak ve aklamak: Yani, g olan, bir szlk retmek.

111

METAFZK
II. KTAP (A)

ARSTOTELES eviren: Ahmet Arslan 1. Blm [Felsefe Hakknda Genel Dnceler] 993 a 30 993 b Dorunun aratrlmas bir anlamda g, bir baka anlamda kolaydr. Hi kimsenin tam olarak onu elde edememesi, ancak te yandan tmyle de ondan uzak olmamas bunu gsterir. Her filozofun Doa zerine syleyecei bir ey vardr. Bu eyin kendisi doru ile il gili olarak kukusuz bir hitir veya ok az eydir. Ancak btn dncelerin toplam verimli sonular meydana getirir. Bundan dolay doru ile ilgili durum, ataszn de sylenen eye benzer: Bir kapya kim (nian alp da) isabet ettiremez?. Bu bakmdan gz nne alnrsa, bu aratrma kolaydr. Ancak bir doruya btnyle sahip olabilmekle birlikte tam hedeflediimiz noktaya isabet ettirememiz bu giriimin zorluunu gsterir. Belki de nasl iki trl glk varsa, bu gln kayna da eylerde deil, bizim kendimizde bulunmaktadr. nk ruhumuzda bulunan aklmzn tm eyler iinde do alar gerei en apak olanlar karsndaki durumu, yarasann gzlerinin gn karsndaki durumuna benzer. O halde sadece grlerini paylatmz insan lara deil, daha yzeysel grler ileri srm olan kii lere de minnettar olmamz gerekir. nk bu sonuncu lar da dnme yeteneimizi gelitirmek suretiyle bize yardmda bulunmulardr. Eer Timotheos olmam olsayd, birok melodimiz olmayacakt. Fakat Phrynis de olmam olsayd, Timotheos'n kendisi olmayacakt. Doruya ilikin grler ortaya koymu olan insanlarla ilgili olarak da durum ayndr: Biz birok filozoftan baz

10

15

112

20

25

30

grler edindik. Ama bu filozoflarn ortaya klarnn nedeni de onlardan baka filozoflar olmutur. Felsefenin, dorunun bilimi olarak adlandrlmas da dorudur. nk kuramsal bilginin amac, dorudur. Oysa klgsal bilginin amac, eylemdir. nk eylem adamlar bir eyin nasl davrandn inceledikleri za man dahi, onu ncesiz-sonrasz doas bakmndan ele almazlar; sadece belli bir an ve belli bir amala ilgili ola rak ele alrdar. te yandan nedeni bilmeksizin doruyu bilemeyiz ve eyler arasnda bir doaya en yksek l de sahip olan ey, her zaman, btn dier eylerin ortak olarak bu doay kendisinden aldklar eydir: rnein Ate, en mkemmel anlamda scak olan eydir. nk btn dier varlklarda scakln nedeni odur. Bundan dolay kendisinden sonra gelen varlklarda bulunan do runun nedeni olan ey, en mkemmel anlamda doru dur. Bundan da ncesiz-sonrasz varlklarn ilkelerinin zorunlu olarak en doru ilkeler olduklar ortaya kar. nk onlar sadece herhangi bir anda doru deildir1er. te yandan onlarn varlklarnn nedeni de yoktur; tersine btn dier eylerin varlnn nedeni onlardr. O halde bir ey ne kadar varsa, o kadar dorudur.

2. Blm ISonsuz Bir Nedenler Dizisinin imknszl ve Bir lk 994 a lkenin Varlnn Zorunluluu} ': Sonra bir ilk ilkenin var olduu ve varlklarn ne denlerinin sonsuz sayda olmad aktr. Onlar ne di key olarak sonsuz bir dizi olutururlar, ne de tr bak mndan sonsuz saydadrlar. Gerekten de maddi neden asndan, rnein, etin Toprak'tan, Toprak'n Hava'dan, Hava'mn Ate'ten gel mesi ve bunun bylece sonsuza kadar devam etmesi cin sinden bir eyin dierinden, onun da bir bakasndan v.b. kmas ve bunun bylece sonsuza kadar gitmesi mmkn deildir. Hareket ettirici ilke ile ilgili olarak da durum ayndr. rnein nsan' Hava'mn, Hava'y G ne'in, Gne'i Nefret'in harekete geirmesi ve bu sre cin bylece bir sonu olmamas sz konusu olamaz. Ayn ekilde ereksel nedenle ilgili olarak da sonsuza gidilemez ve gezmenin salk iin, salklm mutluluk iin, mutluluun bir baka ey iin olduu ve bylece her eyin sonsuza kadar bir baka ey iin olduu sylenemez. Ni hayet zle ilgili olarak da durum budur: nk kendi leri dnda bir son terimle bir ilk terimin bulunduu 113

10

15

20

25

30

994 b

5 114

ara terimlerde ilk terim zorunlu olarak btn dier ken disinden sonraki terimlerin nedenidir. nk eer bu terimden hangisinin neden olduunu sylememiz gere kire, onun ilk terim olduunu syleriz. nk son terim hibir eyin nedeni deildir. O, ara terim de deildir; nk o da ancak tek bir terimin nedenidir. te yandan bu ara terimin bir veya ok olmasnn, sonlu veya son suz sayda olmasnn bir nemi yoktur. imdi bu biim de sonsuz olan dizilerde veya genel olarak sonsuzda, bi ze verilmi olan terim dndaki btn terimler ayn l de orta terimdirler. Bundan kan sonu da udur ki eer bir ilk terim olmazsa, kesin olarak neden de olmaz. Fakat Su'yun Ate'ten, Toprak'm Su'dan kaca ve bylece her zaman iin bir baka eyin varla gele cei bir tarzda sonsuz bir dizi, yani bir ilk ilkenin varl n kabul etmekle birlikte, ondan kan eylerin sonsuz olmas da mmkn deildir. nk bu, bundan kar sznn iki anlam vardr. (sthmia Oyunlarndan son ra Olimpiyat Oyunlarnn geldiini sylememizde oldu u gibi dan sznn basit olarak sonra anlamna geldii durumu hemencecik bir yana brakyoruz). Bu iki anlamdan biri yetikin insann ocuktan kmas, di eri ise Hava'nm Su'dan kmasdr. Yetikin insann ocuktan meydana geldiini sylerken, meydana gelmi olan eyin meydana gelen eyden veya tam, gerekle mi olan eyin gerekleen eyden ktn sylemek is teriz. Nasl ki Varlk Me Yokluk arasnda Olu demek olan bir arac durum mevcutsa, var olanla var olmayan arasnda da olan, meydana gelen ey vardr: nceleme de bulunan, bilgin olandr. Bilgin olann incelemede bu lunandan kt sylenirken de kastedilen budur. Su' yun Hava'dan kmasna benzer bir tarzda bir eyin bir baka eyden knn kastedildii ikinci anlama gelin ce, burada bu baka eyin ortadan kalkmas gerekir. Bundan dolay birinci anlamda, geriye dn yoktur: Yetikin insandan ocuk olmaz, nk burada olan, olu un kendisinin bir rn deildir. O, olutan sonra ge len eydir. Ayn ekilde gndz, afaktan kar, yani afaktan sonra gelir. Ama afak, gndzden kmaz. Dier olu trne gelince, burada tersine olarak, geriye dn vardr. Ancak her iki durumda da sonsuza kadar gitmek imknszdr. nk birinci anlamdaki oluta ara terim ler olmalarndan tr terimlerin zorunlu olarak bir so nu vardr. kincide ise bir unsurun yokoluu, dierinin meydana geliidir. Bundan tr burada da srekli ola rak bir unsurun dierine dnmesi sz konusudur.

10 15

20

25

30

Ayrca dizinin ilk unsurunun, ncesiz-sonrasz ol masndan tr, ortadan kalkmas imknszdr. nk mademki geriye doru olu sonsuz deildir (o halde o, ncesiz-sonrasz bir neden gerektirir). lk terimin orta dan kalkmas yoluyla oluan meydana geldii duruma gelince, bu durumda ncesiz-sonrasz bir neden sz ko nusu olamaz. Sonra ereksel neden bir erektir ve o bir baka eyi elde etmek iin istenen bir yapda deildir; tersine ba ka eyleri onu elde etmek iin isteriz. Bundan dolay eer byle bir en son terim varsa, sonsuza kadar gidi olamaz. Eer o yoksa, ereksel neden var olamaz. Sonsuz bir dizinin varln ileri srenler iyi kavramnn ken disini ortadan kaldrdklarn farketmemektedirler. Oy sa bir sonuca eriemiyeceini dnen hi kimse bir ie kalkmaz. Bu takdirde bu tr eylemierin bir anlam olamaz. nk insan, hi olmazsa akl sahibi insan, bir eye erimek iin bir eylemde bulunur. Bu ey de bir sondur. nk erek, bir sondur. Sonra z de sonsuza kadar kavramsal bakmdan da ha ok ey ieren bir tanma indirgenemez. nk byle bir dizide (eyin zne) en yakn olan tanm, daha son ra gelen tanmdan daha gerek anlamda tanmdr. mdi ilk terimin olmad yerde, onu izleyen terim de yoktur. Sonra byle bir reti her trl bilimsel bilginin or tadan kalkmas demektir. nk tanmn blnemez unsurlarna erimeden, hibir ey bilinemez. Hatta bu retide amiyane bilgi de imknsz olacaktr. nk bil fiil sonsuz eyleri nasl tasarlayabiliriz. Burada durum (geometrik) izgilerde olduu gibi deildir. Evet, izgi sonsuza kadar blnebilir. Ancak dnce bu blme i lemini durdurmakszm izgiyi kavrayamaz. Bundan dolay biz bu sonsuza kadar blnebilir izgiyi kat ederken, bkuvve blmeleri hesaba katmayz. Ancak maddeyi de hareket halinde olan bir eye bal olarak dnmek zo runludur. Sonra sonsuz hibir ey var olamaz. Aksi takdirde sonsuzluk, sonsuz olmaz. Nihayet nedenlerin tr bakmndan sonsuz sayda olduklar ileri srld takdirde yine bilgi imknsz olur. nk biz ancak nedenleri bildiimizde bildiimizi dnrz. Oysa sonlu bir zamanda toplama yoluy la meydana gelen sonsuz tketlemez.

115

3. Blm Ynteme likin Dnceler] Derslerin sonucu dinleyicinin alkanlklarna ba ldr. nk hepimiz alk olduumuz bir dilin kulla nlmasn isteriz. Aksi takdirde eyler bize ayn eyler olarak grnmezler. Yabanclk duygusu onlar daha g anlalr ve bize daha uzak klar. Alkanln ne kadar gl olduunu yasalar gs terir. Onlarda masallar ve ocuka eyler, alkanlktan dolay, bu yasalara ilikin dorunun bilgisinden daha byk bir gce sahiptirler. imdi baz insanlar sadece matematik bir dili kabul ederler. Dier bazlar sadece rnekler isterler. Bakalar herhangi bir airin otoritesi ne bavurulmasn ister. Nihayet baz insanlar hereyin kesin kantlamasn istedikleri halde baka bazlar, is ter akl yrtme zincirlerini izleme yeteneine sahip ol mamalarndan, isterse gereksiz ayrntlar iinde kaybolmaktan korktuklarndan, bu titizlii ar bulurlar. Ger ekten de gereinden fazla titizlik gstermede byle bir ey vardr. Bundan dolay baz insanlar gerek gndelik hayatta, gerekse felsefi tartmalarda ona zgr bir in sana yakmayan bir ey olarak bakarlar. O halde her bilimde hangi taleplerle ortaya kmak gerektiini bil mi olmamz gerekir. nk ayn zamanda hem bir bi limi, hem de bu bilimi elde etme tarzn aramak sama dr. Kald ki bu iki eyden hibiri de kolayca elde edile bilecek bir ey deildir. zellikle her eyden matematik kesinlik aramamak gerekir. Matematik kesinlik sadece madde-d varlk larda sz konusudur. Bundan dolay matematik. Doa felsefesine uygulanamaz. nk Doa'nm tm, madde ierir. Bundan dolay bizim nce Doa'nm ne olduunu incelememiz gerekir. nk bylece Doa felsefesinin neyi ele aldn (ve eylerin nedenleri ve ilkelerinin bir mi yoksa birok bilime mi ait olduunu) grm olaca z.

995 a

10

15

20

116

III. KTAP (B)

1. Blm [Metafiziin Ana Sorunlarnn 25

Sergilenmesi]

30

35

995 6 5

10

Aradmz bilimle ilgili olarak nce tartmamz gereken sorunlar ele almakla ie balamamz zorunlu dur. Bununla, baz filozoflarn ilkelerle ilgili olarak sa vunmu olduklar bizimkinden farkl grleriyle dik katlerinden kam olabilen hereyi kastediyorum. im di bir soruna zm bulmak istendiinde nce onu her ynyle derinliine aratrmak faydaldr. nk d ncenin daha sonra kendisine eriecei kolaylk, daha nce ortaya konan glklerin zmnde yatar. te yandan neyin sz konusu olduunu bilmeden de bir so runu zmek mmkn deildir. Sorunla karlaan dnce, konunun kendisinde bir dm olduunu g rr. nk bir sorunla karlaan dncenin durumu, zincire vurulmu bir adamn durumuna benzer. Dn ce de onun gibi ilerleyemez. Bundan dolay hem yukar da belirttiimiz nedenlerden tr, hem de daha nce sorunlar her ynde incelemeden aratrmaya girimek, insann nereye gittiini bilmeden ilerlemesi, hatta ara d eyi bulup bulmadn bilmemeye kendisini mahkm etmesi anlamna geleceinden, nce bizim sorun lar gz nne alm olmamz gerekir. nk aksi tak dirde tartmann sonu bize ak grnmez. O, ancak daha nce sorunlar ortaya koymu olana ak grnr. Nihayet insan mahkeme nnde kar grleri savu nan insanlar gibi birbirine kart btn kantlar dinledikten sonra daha doru bir yargda bulunma imknm elde eder. (1) Birinci sorun daha nce Giri'te zerinde durduumuz konularla ilgilidir: Nedenlerin incelenmesi, tek bir bilime mi, yoksa birok bitlime mi aittir? (2) Bi limimizin sadece tzn ilk ilkelerini mi gz nne alma s gerekir, yoksa o bir ve ayn eyi ayn zamanda hem olumlama, hem de deillemenin mmkn olup olmad trnden her trl kantlamann temelinde olan ilkeleri de ele almak zorunda mdr? (3) Eer sz edilen bilim tzle urayorsa, btn tzlerle uraan tek bir bilim midir, yoksa onlarla uraan birok bilim mi var dr? Eer birok bilim varsa, tm ayn cinsten midir, yoksa onlarn bazsn bilgeliin ksmlar, dierlerim ise 117

15

20

25

30

35

996 a

farkl bir ey olarak m gz nne almamz gerekir? (4) Zorunlu olarak ele almamz gereken konular iine gi ren dier bir sorun udur: Acaba sadece duyusal tzlerin varlm m kabul etmeliyiz, yoksa onlarn dnda baka tzler de var mdr? Acaba bu dier tzler kendi ilerinde ayn trden midirler, yoksa dealardan baka dealar dnyas ile duyusal dnya arasnda arac varlk lar olarak matematiksel eylerin varln farzedenlerin dndkleri gibi farkl trden midirler? Btn bu so rular da incelememiz gerekir. Ayrca (5) unu da bil memiz gerekir: ncelememizin konusu sadece tzler mi dir, yoksa o ayn zamanda tzlerin ana niteliklerini de iine almak zorunda mdr? Sonra Aynlk, Bakalk, Benzerlik, Benzemezlik, zdelik ve Kartlk, ncelik ve Sonrahk ve diyalektikilerin yalnzca muhtemel n cllerden hareketle aratrmalarn ynelttikleri bu tr dier btn kavramlarla ilgili baka sorunlar da ortaya kacaktr. Btn bunlarn incelenmesi hangi bilime aittir? lerde bu kavramlarn kendilerinin ana zellik lerinin neler olduu ve sadece herbirinin doas deil, ayn zamanda tek bir eyin daima tek bir kart olup olmad da grlecektir. (6) Baka bir soru udur: Varlklarn ilkeleri ve eleri cinsler midir, yoksa her varlkla ilgili olarak bu varln kendilerine blnd ikin ksmlar mdr? (7) Eer onlar cinsler iseler bu cinsler bireylere yklenen en yakn cinsler midir, yoksa en uzak cinsler mi? rnein ilke olan ve daha ziyade bi reylerden ayr varlnn kabul edilmesi gereken ey, hayvan mdr, yoksa insan m? (8) Bir dier soru zellikle ele alnmal ve incelenmelidir: Acaba madde nin dnda kendinde neden olan bir ey var mdr, yok sa yok mudur? Bu ey maddeden ayr mdr, yoksa ayr deil midir? O, say bakmndan tek midir, ok mudur? Somut bileik varln dnda (maddeye bir eyin yk lendii durumda somut bileik varlktan sz ederim) bir ey var mdr, yoksa maddeden ayr hibir ey yok mu dur? Veya nihayet acaba baz varlklarla ilgili olarak maddeden ayr bir ey vardr da baka baz varlklarla ilgili olarak m yoktur? Eer yleyse bu varlklar hangi leridir? (9) Sonra ister formel, ister maddi ilkeler sz konusu olsunlar, ilkeler say bakmndan m, yoksa tr bakmndan m sonludurlar? (10) Acaba ortadan kalka bilir varlklarla yokolua tabi olmayan varlklarn ilke leri ayn mdr, yoksa farkl mdr? Acaba bu ilkelerin tm yokolua tabi midir, yoksa sadece ortadan kalka-

118

10

15

bilir varlklarn ilkeleri mi yokolua tabidir? (11) Btn bu sorunlar iinde en zorlu olan ve en byk bir glk gstereni udur: Bir olan ve Varlk acaba Pythagoras ve Platoncularm iddia ettikleri gibi eylerin tznn ken disi midirler, yoksa yle deiller de rnein Empedokles iin Dostluk'un,: bir dier filozof iin Ate'in, bir digeri iin Su'yun, bir dieri iin de Hava'nm olduu gibi onlara dayanak devi gren bir baka ey mi vardr? (12) Baka bir soru: lkeler, turneler midir, yoksa birey sel varlklara benzer eyler midir? (13) lkeler bilkuvve midir, yoksa bilfiil mi? Onlar hareketten baka bir bakmdan bilkuvve veya bilfiil midirler? Gerekten bu so rular da byk glkler karabilirler. (14) Sonra sa ylar, uzunluklar, geometrik ekiller ve noktalar tzler midirler, yoksa tzler deil midirler? Eer tzler iseler, duyusal varlklardan ayr mdrlar, yoksa bu varlklarn iinde midirler? Btn bu noktalarda doruyu kefetmek gtr; hatta onu akla uygun ve gerektii bir biimde aratr mann kendisi bile kolay deildir.

2. Blm [Birinci, kinci, nc, Beinci ve Drdnc Sorunlar'] 20 O halde ilk olarak iaret ettiimiz sorunu ele alalm: Acaba btn neden trlerini incelemek bir tek bilime mi, yoksa birok bilime mi aittir? Kendi aralarnda bir birlerine kart olmadklarna gre, ilkelerin bilgisi nasl tek bir bilime ait olabilir? Varlklarn byk bir bl mnde bu ilkelerin tmne rastlanmadn da buna ek leyeyim: Gerekten de hareketsiz varlklarda bir hare ket ilkesinin veya yi'nin var olabileceini nasl dne biliriz? nk kendinden ve kendi doasndan tr iyi olan herey, bir erektir ve bu bakmdan o, ayn zamanda bir nedendir (nk dier varlklar bu iyi olana eri mek iin varla gelirler ve vardrlar). Yine te yandan, nk erek, bir eylemin varmak istedii amatr ve her eylem de bir hareketle birlikte bulunur. O halde hare ketsiz varlklarda ne bu hareket ilkesinin, ne de bir ken dinde yi'nin varl kabul edilebilir. Matematikte hibir eyin bu neden tr ile kantlanamamasmm, onda daha iyi veya daha ktye dayanan bir kantlama nn bulunmamasnn da nedeni budur. Tersine hibir matematiki byle bir nedeni anmaz. Yine bundan dola y Aristippos gibi baz Sofistler, matematii kmse119

25

30

35 998 b

10

15

20

25

inekteydiler. nk onlar u grtedirler ki dier sa natlarda, hatta dlgerlik ve ayakkabclk gibi allage len el sanatlarnda srekli olarak neden diye daha iyi ye veya daha ktye bavurulur. Buna karlk matematik yi ve Kt'y hi hesaba katmaz. Ancak eer nedenlerin birok bilimi ve her farkl il kenin farkl bir bilimi varsa, onlar arasnda hangisinin aradmz bilim olduunu kabul etmemiz gerekir? Ba ka deyile bu bilimlerin temsilcileri iinde hangisini sz konusu ey hakknda en mkemmel bilgiye sahip olan kii diye kabul etmemiz gerekir? nk ayn bir eyin kendisinde her trl nedeni toplamas mmkndr: r nein bir evle ilgili olarak hareket ettirici ilke, sanat ve ya mimardr, erek i, madde toprak ve talar, form ise onun tanmdr. imdi hangi bilimin bilgelik adm alma y hakkettii sorunuyla ilgili olarak yukarda yaptmz tartmaya gre bu nedenlerle uraan bilimlerden herbiri ayn hakla onu talep edebilir. nk dier bilimle rin kendisine hizmetkarlar olarak itaat etmelerinin doru olduu ana ve hakim bilim olmas bakmndan bu ad almaya layk olan, erein ve yi'nin bilimi ola caktr. (nk dier eyler ancak yi'ye erimek iin vardrlar.) te yandan felsefenin ilk nedenlerin ye en iyi bir biimde bilinebilir olanm bilimi olarak tanmlan mas bakmndan bilgelik olacak ey, formel tzn bili mi olacaktr. nk ayn bir eyi birok biimde bilebi liriz. Ama bir eyi olduu ey bakmndan bilenin, olmad ey bakmndan bilenden daha bilge olduunu sy leriz. Bu birinci tr bilme biiminin kendisinde de dere celer ayrdederiz: Bir eyin en mkemmel bilgisi, onun znn bilgisidir, yoksa niceliinin veya niteliinin ve ya doal etkinlik veya edilgenliinin bilgisi deildir. Sonra dier durumlarda da hereyin, hatta kantlamas olan eylerin bilgisinin ancak eyin zn bildiimizde ortaya ktn dnrz. rnein bir dikdrtgenin edeeri olan bir kare meydana getirmek ne demektir? O, dikdrtgenin kenarlar arasndaki ortak oram ke fetmek demektir. Dier durumlarda da byledir. Niha yet te yandan varlklarn meydana gelii, eylemler ve her trl deimeyle ilgili bilgiye ancak hareket ettirici ilkeyi bildiimizde, yani erekten farkl olan, hatta ona tamamen kart olan eyi bildiimizde sahip olduumu za inanrz. O halde bu nedenlerin herbirinin incelenmesi farkl bilimlere ait gibi grnmektedir. (2) Peki kantlamann ilkeleri nedenlerle birlikte tek bir bilimin mi yoksa birok bilimin mi konusudur? . . ;

120

30

35 997 a

10

15

20

Bu da tartmal bir sorundur. Kantlamann ilkelerin den, herkesin kantlamada kendilerine dayand ortak kanlar, rnein her eyin zorunlu olarak ya olumlanmas, veya deillenmesi gerekir veya bir eyin ayn zamanda hem olmas, hem de olmamas imknszdr il kelerini ve btn bu tr dier nclleri anlyorum. Bu rada sorun, bu ilkelerin biliminin tzn bilimi ile ayn olup olmadn, eer ondan farkl, yani onun ayn de ilse bu iki bilimden hangisini aramakta olduumuz bi lime zde klmak gerektiini bilmektir. imdi burada tek bir bilimin sz konusu olmas akla uygun deildir. nk aksiyomlar ele almak neden dier herhangi bir bilimin deil de geometrinin ayrcal olacaktr? Eer her bilim ayn lde bu ayrcala sahipse, bununla birlikte onlarn hepsinin bu ayrcal kullanmas kabul edilebilir deilse, bu dorularn bilgisi dier bilimlerden ok esas itibariyle tzn bilimine ait olamaz. Sonra hangi anlamda bu ilkelerin bir bilimi mevcut olabilir? n k bu ilkelerin herbirini biz dorudan bir deney aracl yla kafi derecede bilmekteyiz. Hi olmazsa dier bilim ler de iyi bilinen eyler olarak onlar kullanmaktadrlar. te yandan eer bu ilkelerin doruluuna ilikin kantlayici bir bilim varsa, o zaman bu ilkelere dayanak devi gren bir cinsin varln ve ilerinden bazsnn aksi yomlar olmasna karlk (nk hereyin bir kant ol mas imknszdr) dierlerinin ana-nitelikler olduunu kabul etmek gerekir. nk kantlamann zorunlu ola rak baz ncllerden hareket etmesi, belli bir z zerine ynelmesi ve baz zellikleri kantlamas gerekir. Bundan da kantlanmas mmkn olan tm eylerin tek bir cinse indirgenebilecekleri sonucu kacaktr. nk b tn kantlayc bilimler aksiyomlar kullanrlar. Ancak te yandan aksiyomlarn biliminin tzn biliminden ay r olduu kabul edildii takdirde onlardan hangisi doal olarak ana ve ilk bilim olacaktr? nk aksiyomlar en evrensel eylerdir ve hereyin ilkeleridirler. Felsefe bili minin alanna ait olmadklar takdirde onlarn doruluk veya yanllklarn ortaya koyma iini hangi bilim zerine alacaktr? (3) Acaba genel olarak btn tzlerin tek bir bili mi mi, yoksa birok bilimi mi vardr? Eer onlarn bir den fazla bilimi varsa, bizim bilimimizin konusu hangi tzler olacaktr? te yandan btn tzlerin tek bir bi limi olmas da pek akla yakn deildir: nk bu takdirde varlklarn btn ana-niteliklerinin tek bir kant layc bilimi olacaktr. nk her kantlayc bilim, ak121

25

30

35

997 b 5

10

siyomlardan hareketle belli bir konunun ana-niteliklerini inceler. O halde, bir ve ayn cinse ait ana-nitelikler ayn aksiyomlardan hareket eden tek bir bilimin konusu olacaklardr. Eer tm tzlerin znesi olan cins tek bir bilimin alanna aitse, te yandan eer aksiyomlar da kendi paylarna tek bir bilimin konusu iseler (bu son bilimin ilkiyle ayn bilim almasnn veya ondan farkl bir bilim olmasnn bir nemi yoktur) tm ana-nitelikler de tek bir bilimin (ister bu iki bilimin, isterse bu iki bi limden meydana gelen tek bir bilimin) konusu olacak lardr. (5) Sonra bizim bilimimizin sadece tzleri mi kapsadn, yoksa ayn zamanda tzlerin ilineklerini de mi iine aldn kendi kendimize sorabiliriz. Bir rnek ve reyim: Eer cisim bir tzse ve yine eer izgi ve yzeyler de tzlerse, tzlerin incelenmesi ile matematik kantla malarn konusunu oluturan her cinse ait zelliklerin incelenmesi bir ayn bilime mi ait olacaktr, yoksa bu ikincisi ayr bir bilime mi ait olacaktr? Eer onlar ayn bilime ait olurlarsa, tzn bilimi de kamtlayc bir bilim olacaktr. Oysa genellikle zn kantlamasnn olmad kabul edilir. te yandan eer ortada iki farkl bilim var sa, tzn ilineklerini ele alacak bilim hangisi olacaktr? Bu soruya verilecek cevap da en g cevaplardan biri dir. (4) Sonra acaba sadece duyusal tzlerin varln m kabul etmek gerekir, yoksa bu tzlerin yannda ba ka tzler de var mdr? Acaba tek bir eit tz m vardr, yoksa birok eit mi? dealarla matematik bilim lerin konusunu oluturduklarn dndkleri arac ey lerin varln savunanlar bu ikinci grtedirler. dealarn hangi anlamda nedenler ve kendinde tzler plduklarn dndmze bu konuyu ele alan birinci Kitab'mzda iaret ettik. Bu reti birok trden itirazla ra yol amaktadr. Ancak duyusal evrende grdmz varlklarn dnda birtakm varlklarn olduunu, duyu sal varlklarn ortadan kalkabilir olmalarna karlk kendilerinin ncesiz-sonrasz olmalar dnda bu varlk larla duyusal varlklar arasnda hibir fark olmadn iddia etmekten daha sama bir ey yoktur. nk baka hibir ey eklemeden kendinde nsan'm, kendinde At'm ve kendinde Salk'm var olduklar sylendiinde yaplan ey, Tanrlarn var olduklar, ancak insan biiminde olduklarn syleyenleri taklit etmekten baka bir ey deildir. Bu sonuncularn yaptklar ey, sadece, Tanr lar lmsz insanlar klmaktan ibaretti. Ayn ekilde

122

15

20

25

30

35 998 a

Platoncular da deaarn ortaya atarlarken ncesiz-sonrasz duyusal varlklar ortaya atmaktan baka bir ey yapmamaktadrlar. Sonra dealar ve duyusal varlkla rn dnda arac varlklar olduu kabul edilirse bundan saysz glkler ortaya kacaktr: nk bu durumda hi kukusuz kendinde izgilerle duyusal izgiler arasnda arac izgiler olacak ve bu durum dier her eit eyle ilgili olarak da geerli olacaktr. Astronomi matematik bilimlerden biri olduuna gre, bu takdirde, duyusal gn dnda bir baka Gk, bir baka Gne, bir baka Ay var olacak, btn dier gksel cisimlerin de durumu byle olacaktr. Ancak insan btn bunlara nasl inanabilir? nk byle bir cismi (yani g) ha reketsiz farzedemeyiz. Ancak onun hareketli olmas da ayn lde imknszdr. Optik'in ele ald olaylarla Armoni'nin matematiksel incelemesinin durumu da ay n olacaktr. nk ayn nedenlerden tr bu varlkla rn da duyusal varlklardan ayr olarak var olmalar im knszdr. nk arac duyusal varlklar olduu takdir de onlara karlk olan arac duyumlar ve hi kukusuz kendinde Hayvan'la ortadan kalkabilir hayvanlar arasmda arac hayvanlar olacaktr. Sonra bu arac varlk larn bilimlerinin hangi tr varlklar kendilerine konu olarak almalar gerektiini de kendi kendimize sorabili riz. nk Geometri ile Yer lm birbirlerinden sade ce, Yer lmnn algladmz nesnelere ynelmesine karlk Geometrinin duyu-st varlklar kendisine ko nu olarak almas bakmndan ayrldklarna gre, Tp ve btn dier bilimlerle ilgili olarak da ayn ey sz konu su olacaktr. O zaman kendinde Tp ile duyusal tp arasmda arac bir bilimimiz olacaktr. Ama byle bir eyi nasl farzedebiliriz? Ayn ekilde bu durumda duyusal salkl eylerle kendinde Salk arasnda arac salkl eyler olacaktr. Sonra yer lmnn duyusal ve orta dan kalkabilir byklkleri ele aldn ileri srmek de doru deildir. nk o zaman bu bilimin bu byklk lerin kendileri ile birlikte ortadan kalkmas gerekecek tir. Ancak te yandan astronominin konusu ne duyusal byklkler, ne de bamzn stndeki Gk de olamaz. Gerekten de duyusal izgiler geometri bilgininin szn ettii izgiler olmad gibi (nk duyular bize ne tanmna uygun dz izgiyi, ne de eik izgiyi verirler; yine duyusal ember teetle tek bir noktada deil, Protagoras'm geometricileri reddediinde gsterdii gibi birok noktada birleir), Gn hareketleri ve yrnge123

10

15

ieri de astronominin hesaplarnda ele alnanlarn ayn deildir. Nihayet noktalar da yldzlarla ayn doada de ildirler. dealarla duyusal dnya arasnda arac diye adlandrlan bu varlklarn varln kabul eden, ancak onlar duyusal eylerden ayrmayan ve onlarn duyusal eylerin iinde olduunu syleyen filozoflar vardr. By le bir grn dourduu btn imknszlklar ayrn tl olarak aklamak, sz gereinden fazla uzatmak olacaktr. Bundan tr u dncelerle yetinelim: Yal nzca bu arac varlklarn duyusal nesnelerde olduunu kabul etmek akla uygun deildir. Hi kukusuz dealarm kendileri de onlarda olacaktr. nk bu her iki du rumda da ayn nedenler geerlidir. Sonra bundan iki cismin zorunlu olarak bir ayn yeri igal ettikleri ve ha rekette bulunan duyusal nesnelerin iinde bulunacakla rna gre bu arac varlklarn hareketsiz olarayaaklar sonucu kacaktr. Sonra genel olarak, kendilerini tutup duyusal varlklarn iine yerletirmek zere arac eyle rin varln ortaya atmann yaran nedir? Bu varsaym da da biraz nceki samalklarn ayns kendini gstere cektir. Bylece yine duyusal Gn dnda bir Gk ola cak, ancak bu kez bu Gk duyusal Gkten ayr olmayp, onunla ayn yerde bulunacaktr. Bu ise bir nceki var saymdan daha imknszdr.

3. Blm [Altnc ve Yedinci Sorunlar] 20 (8) O halde btn bu noktalarda doruya varmada byk bir glk sz konusudur. lkelerle ilgili olarak da durum ayndr: Acaba varlklarn ilkeleri ve eleri olarak cinsleri mi almak gerekir, yoksa bu daha ok her bireyin kendilerinden meydana geldii ilk elerin mi grevidir? rnein kelimenin eleri ve ilkelerini btn kelimelerin kendilerinden meydana geldikleri ilk ele rinin oluturduunu, yoksa onlarn ortak bir cins olarak alman kelimenin kendisi olmadn dnrz. Geomet ride de e olarak, kantlamalar dier nermelerin ka ntlamalarnda ister bu nermelerin tmnn, ister se ounluunun ierilmi bulunan nermeleri anla rz. Ayn ekilde cisimsel varlklarla ilgili olarak gerek birok enin, gerekse tek bir enin varln kabul edenlerin tm, ilkelerden, cisimlerin kendilerinden meydana geldikleri ksmlar anlamaktadrlar. rnein Empedokles'e gre varlklarn kendilerinden meydana geldikleri ilkeler Ate, Su ve dier arac elerdir. Ancak

25

30

124

998 b

10

15

20

25

30

Empedokles bu eleri varlklarn cinsleri olarak ortaya atmamaktadr. Sonra yine baka herhangi bir varln rnein bir yatan doasn incelemek istediimizde, onun hangi ksmlardan meydana geldiini ve bu ksm larn birbirleriyle birleme tarzn aratrr ve o zaman yatan doasn biliriz. te btn bu nedenlerden tr cinsler, varlklarn ilkeleri olamazlar. Ancak te yan dan hereyi tanmlar sayesinde bildiimize ve cinsler de tanmlarn hareket noktalan olduuna gre cinslerin, zorunlu olarak, tanmlanan varlklarn ilkeleri olmalar gerekir. Ayn ekilde eer varlklarn bilimini,elde etmek, onlarn kendilerine gre adlandrldktan trlerin bili mini elde etmekle mmknse, cinsler trlerin ilk ilkele ridir. Sonra varlklarn eleri olarak Bir olan veya Varlk'la Byk olan ve Kk oian' kabul eden baz filo zoflar, bunlar aka cinsler olarak ele almaktadrlar. Ne olursa olsun, ilkelerden ayn zamanda iki farkl anlamda sz etmek mmkn deildir. nk tzn tek bir tanmnn olmas gerekir. mdi cinslerle yaplan tanm, . kurucu elerle yaplan tanmdan farkl olacaktr. (7) Sonra en gerek anlamda ilkelerin cinsler oldu unu kabul etsek bile, bu ilkeler olarak ilk cinsleri mi, yoksa bireylere dorudan doruya yklenen en son trleri mi kabul etmemiz gerekir? nk eer her zaman daha genel olan daha ok ilke ise en yksek cinslerin ilkeler olacaklar aktr. nk onlar varlklarn tm ne yklenirler. O zaman da ka tane ilk cins varsa, eylerin o kadar ok ilkesi olmas gerekir. Bunun sonucu da Bir olanla Varlk'm ilke ve tzler olmalar olacaktr. nk varlklarn tmne en genel olarak yklenenler, bu kavramlardr. Ancak Bir oian'm veya Varlk'n, var lklarn bir cinsi olmas mmkn deildir. nk zorun lu olarak hem bir cinsin ayrmlarnn olmas, hem de bu ayrmlardan herbirinin bir olmas gerekir. mdi ne cin sin trlerinin farkl ayrmlarna yklenmesi, ne de trlerinden ayr olarak alman cinsin ayrmlar hakknda tasdik edilmesi mmkndr. O halde eer Bir olan ve Varlk birer cins olurlarsa, o zaman hibir ayrm ne var, ne de bir olabilir. Eer Bir olan ve Varlk cins deilseler, o zaman da ilkeler olamazlar. nk yukarda onlarn ilkeler olduunu kabul ettik. Sonra (bu kuramda) cin sin, kendilerinde birbirlerini izleyen ayrmlarla birletii arac trlerin tmnn, son trlere varncaya kadar, cinsler olmalar gerekir. Oysa Platonculra gre gerek te onlardan sadece bazlar cinstir, dierleri cins deil dir. Buna (bu takdirde) ayrmlarn cinslerden daha faz125

35 999 a

10

15

20

la ilkeler olacaklarn ekleyelim. Ancak eer ayrmlar da ilkeler olurlarsa, zellikle ilke olarak en yksek cinsin kabul edilmesi durumunda, ilkelerin says adeta sonsuz olacaktr. Sonra eer birliin daha ok ilke nitelii gs teren ey olduunu, blnemez olanm bir olduunu, her blnemez eyin ya nicelik, ya da tr bakmndan bl nemez olduunu, tr bakmmdan blnmez olanm die rinden nce geldiini, nihayet cinslerin trlere blnd n dnrsek, dorudan doruya en son tre ykle nen eyin daha gerek anlamda bir olmas gerekir. n k insan bireysel insanlarn cinsi deildir. Baka bir kant: ncelik ve sonral kabul eden varlklarda, b varlklara yklenen eyin onlarn dnda var olma: mmkn deildir. rnein iki, saylar iinde ilk say is< zel say trleri dnda bir kendinde Say var ok*ma Ayn ekilde zel geometrik ekillerin trleri dnda bii kendinde ekil yoktur. imdi eer bunlarda trlerin d nda cinsler yoksa, dier eylerde bu cinsler haydi haydi yoktur. nk cinsler zellikle saylar ve geometrik e killerle ilgili olarak var gibi grnmektedirler. Buna kar lk bireylerde ne nce, ne de sonra vardr. Sonra daha iyi ve daha ktnn olduu her yerde daha iyi her za man daha ktden nce gelir. Bundan, bu durumlarda da cinslerin olamayaca sonucu ortaya kar. Bu dn celerin nda ilkeler grevini cinslerden ok bireyler hakknda tasdik edilen trlere yklemek daha doru gibi grnmektedir. Ancak te yandan bu trlerin ilke ler olduunu nasl dnebiliriz? Bu, aklanmas kolay bir ey deildir. nk neden veya ilkenin, ilkesi olduu eylerin dnda var olmas ve onlardan ayrlabilmesi gerekir. Ancak bireylerin dnda bu tr bir ilkenin varl n niin farzetmekteyiz? Bunun nedeni sadece onun bireyler hakknda evrensel ve bir btn ieren bir ey olarak tasdik edilmesi deil midir? Ancak eer nedeni miz bu ise, daha genel ve evrensel olann, daha ok ilke olduunu farzetmemiz gerekir. Bu takdirde de ilkeler, ilk cinsler olacaklardr.

4. Blm [.Sekizinci, Dokuzuncu, Onuncu ve On Birinci Sorunlar] (8) imdiye kadar ele aldmz sorunlarla ilgili bir dier sorun vardr. Bu sorunlar iinde en zorlu ve incelenmesi en zorunlu olandr. imdi bu sorundan sz et menin sras gelmitir: Eer bireylerin dnda hibir

25 126

30

999 b

10

15

ey yoksa, bireyler sonsuz sayda olduklarna gre, bu sonsuz saydaki bireylerin bilimini elde etmek nasl mmkn olabilir? nk bildiimiz btn varlklar bir ve ayn bir ey olmalar ve genel bir nitelie sahip olma lar bakmndan biliriz. Ancak eer bu zorunluysa, yine eer (bundan dolay) bireylerin dnda bir gerekliin olmas zorunlu ise ister bireylere en yakm, ister en uzak cinsler olsunlar, bireylerin dnda cinslerin olmas zo runlu olacaktr. Ama bu imknszdr. nk hemen bir yukarda yaptmz tartmalar, bunun imknsz oldu unu ortaya koymutur. Bir baka kant: stenildii ka dar somut bileik varlk dnda bir eyin varl kabul edilsin. Maddeye herhangi bir eyin yklendii her se ferinde, bu eyin btn varlklarn dnda m var olmas gerekir, yoksa sadece onlarn bazsnn dnda m? Yoksa onun onlarn hibiri dnda var olmamas m sz konusudur? O halde bireyler dnda hibir ey olmad n kabul edelim: Ancak bu takdirde aklsal hibir ey var olmayacak, btn varlklar duyusal varlklar olacak ve eer duyuma bilim demiyorsak, hibir eyin bilimi olmayacaktr. Bu durumda ne neesiz-sonrasz, ne hareketsiz bir ey de olmayacaktr. nk btn duyusal varlklar yokolua tabidirler ve hareketlidirler. Ancak neesiz-sonrasz bir ey olmad takdirde oluun ken disi mmkn deildir. nk her oluta, olan bir eyin ve bu olan eyin kendisinden olduu bir eyin olmas ve bu dizinin en son teriminin meydana gelmemi bir ey olmas zorunludur. nk bu dizi, sonsuza gitmez ve var-olmayandan hibir ey varla gelemez. Sonra olu ve hareket var olduklarna gre zorunlu olarak onlarn bir de sonu olmas gerekir. nk hibir hareket sonsuz deildir. Her hareketin bir sonu vardr ve gerekleme me imkanna sahip olmayan bir eyin var olmas mm kn deildir. Gereklemi bir eyin ise gerekleip ger eklemez var olmas zorunludur. Sonra varla gelme mi olmasndan tr maddeye (somut bileik varlk tan) ayr bir varlk yklediimize gre, ayn neden den tr maddenin belli bir anda olduu ey demek olan formel tzn de (somut bileik varlktan) ayr varln kabul etmemiz gerekir. nk eer ne form, ne de maddenin var olmad ileri srlrse, hibir ey var olmayacaktr. Bu imkansz olduuna gre, zorunlu olarak, somut bileik varln dnda bir ey vardr. Bu, biim ve formdur. imdi bunun tersine formun bileik varln dn da varln farzedelim: Bu takdirde glk hangi var127

20

25

30

1000 a

lklarla ilgili olarak bu ayr varl kabul edip hangi leri ile ilgili olarak onu kabul etmeyeceimiz konusunda ortaya kacaktr. Gerekten tm varlklar ile ilgili ola rak onu kabul edemiyeceimiz aktr. nk bireysel evlerin dnda, onlardan ayr bir ev olduunu syle yemeyiz. Bir baka glk: Btn bireylerin, rnein in sanlarn formel tz bir mi olacaktr? Ama bu samadr. nk formel tzleri bir olan herey, birdir. Peki onlarn formel tz birok ve farkl m olacaktr? Ama bu daha da samadr. Sonra madde nasl bireysel eylerden herbiri olmaktadr ve somut bileik varlk nasl ayn za manda kendisini meydana getiren bu iki eydir. (9) lkelerle ilgili olarak ortaya kabilecek bir baka glk udur: Eer ilkeler sadece tr bakmndan bir iseler, kendinde Bir ve kendinde Varlk da iinde olmak zere hibir ey say bakmndan bir olamaz. Eer bir varlklar btnnn ortak olarak paylatklar herhangi bir birlik yoksa, bilgi nasl mmkn olacaktr? Ancak te yandan ilkelerin say bakmndan bir olduklar ka bul edilirse, yani eer onlardan herbiri biricikse ve du yusal eylerin ilkelerinde olduu gibi baka durumlarda baka deilseler (rnein tr bakmndan bir bakas ile ayn olan ve yine tr bakmndan bir bakasmnkilerle ayn olan elere sahip bulunan herhangi bir heceyi gz nne alalm. Tr bakmndan diyorum, nk say ba kmndan bu eler de farkldrlar), evet, demek ki eer durum byle deilse, tersine eer varlklarn ilkeleri sa y bakmndan bir iseler, o zaman da elerin dnda hibir ey var olmayacaktr. nk say bakmndan bir demekle birey demek arasnda hibir fark yoktur. nk bizim birey diye adlandrdmz, say bak mndan bir olan, tmel diye adlandrdmz da btn bireylere yklenen eyden baka bir ey deildir. O hal de burada durum telaffuz edilen sesin elerinin sanki say bakmndan snrl olmalarna benzer olacaktr. Bu (sesin elerinin ,say bakmndan snrl olduu) varsa ymnda, yazabileceimiz harflerin toplam, bu elerin toplamn aamaz. nk onlarn ne bir defa, ne de da ha fazla tekrarlanmamalar gerekir. (10) Daha az g olmayan ve gerek ada, gerek se eski filozoflar tarafndan bir yana braklm olan bir sorun da ortadan kalkabilir varlklarn ilkeleriyle ncesiz-sonrasz varlklarn ilkelerinin ayn ilkeler mi olduk lar, yoksa farkl ilkelerin mi sz konusu olduunu bil mekle ilgilidir. Eer onlar ayn kelerse baz varlklarn ortadan kalkabilir olup, dierlerinin yle olmamas na-

128

10

15

20

25

30

1000 b

sil ve hangi nedenle aklanabilir? Hesiodos'un ada lar ve btn teologlar, gerekte, sadece kendi inanla rna uygun den eylerle ilgilenmiler, bizi pek dn memilerdir. nk onlar ilkeler olarak Tanrlar ve tanrsal kaynakl varlklar gz nne aldklarndan nektar ve ambrosia ile beslenmeyen varlklarn lml olduunu sylemektedirler. Bu hi kukusuz anlam sa dece kendileri iin anlalr olan birtakm szckler kul lanmaktan baka bir ey deildir. Bu nedenlerin uygulamasnn kendisi ile ilgili syledikleri eyler ise Dizi a maktadr: nk eer lmsz Tanrlar sadece zevk iin bunlar yiyip iiyorlarsa, bu takdirde ambrosia ile nektar hibir ekilde onlarn varlklarnn nedeni deil dirler. Eer varlklarn devam ettirmek iin onlar al yorlarsa, o zaman da yiyecek ve iecee ihtiyalar oldu una gre onlar nasl lmsz olabilirler? Ancak masal biiminde sylenen eyler kendilerini ciddi bir inceleme ye tabi tutma zahmetine demezler. Biz daha ziyade kantlamalar yoluyla akl yrtenlere danalm ve on lara ayn ilkelerden kan baz varlklarn ncesiz-sonrasz bir doaya sahip olmalarna karlk dierlerinin ortadan kalkabilir olmalarnn nasl mmkn olduunu soralm. Ancak bu filozoflarn bunun nedenini belirtme meleri, te yandan byle bir durumun akla aykr olma s aka bu iki tr varln ne ilkeleri, ne de nedenleri nin ayn olamyacam gstermektedir. Btn filozof lar iinde en tutarl dncelere sahip biri olarak ele alnabilecek Empedokles'i gz nne alalm: O da ayn yanl yapmaktadr. nk o yoklusun nedeni olarak bir ilkeyi, Nefret'i kabul etmektedir. Ancak te yandan onun Bir olan'm dndaki btn varlklar bu ilkeden kartmaktan geri kalmad grlmektedir. nk on da Tanr'nm dndaki btn varlklar Nefret'teu k maktadrlar. te bu konudaki kendi szleri: Olmu olan, olan ve olacak olan herey Nefret [ve Dostluk'tan meydana gelir. Aalar, erkekler ve kadnlar, Vahi hayvanlar, kular ve suyla beslenen [balklar Hatta uzun mrl Tanrlar. Hatta bu msralar gz nne almasak bile bu an lay aka kendini gstermektedir. nk eer ey lerde Nefret var olmam olsayd, Empedokles'in dedii gibi her ey bir olurdu. nk eyler bir araya gelir gel mez 129

10

15

20

25

Nefret ortaya kt. Empedokles'in dncesine gre en yksek lde mutlu olmasna ramen Tanr'nm dier varlklardan daha az bilge olmasnn nedeni de budur. Gerekten kendisinde Nefret bulunmad iin Tanr btn eleri bilmez. nk benzer, benzerle bilinir. nk Empedokles'e gre: Biz topra toprak, suyu suyla tanrsal eteri eter, yakc atei atete, Sevgiyi sevgi, nefreti korkun nefretle grrz. Hareket noktamza dnersek, bu retide, hi olmazsa, Nefret'in varlktan ziyade yokoluun nedeni ol mad aktr. Ayn ekilde Dostluk da zel olarak var ln nedeni deildir. nk o btn varlklar Bir olan' da biraraya toplayarak btn geri kalanlar ortadan kaldrmaktadr. Ayn ekilde Empedokles bu deime ile ilgili bir neden de kabul etmemektedir. O, eylerin doa snn byle olduunu sylemektedir: Ancak Nefret sonunda glendiinde, Ve salam antlamann srasyla Dostluk ve [Nefret iin saptad Zamann tamamlanm olmasndan tr [egemen olmaya yneldiinde. Bu, deimenin zorunlu olduunu sylemektir. An cak Empedokles asla bu zorunluluun nedenini gster memektedir. Bununla birlikte onun hi olmazsa varlk larn bazsn lml, dierlerini lmsz klma anla mnda szn ettiimiz elikiden kanmasn bilmi olan tek kii olduunu kabul etmemiz gerekir: Ona gre elerin dndaki herey yokoiua tabidir. Ancak bu rada karmza kan sorun udur: Hepsi ayn ilkeler den ktklarna gre baz varlklarn yokoiua tabi olup dierlerinin yle olmamasnn nedeni nedir? Bylece bu szlerimiz ilkelerin, ayn ilkeler oiamyacakiarm ortaya koymak iin yeterli olacaktr. Ancak ilkelerin farkl olmalar durumunda da bir sorun orta ya kar: Bu ilkelerin kendileri de ncesiz-sonrasz im, yoksa ortadan kalkabilir mi olacaklardr? Ortadan kal kabilir eyler olmalar durumunda onlarn zorunlu olarak baz elerden kmalar gerekecei aktr. nk ortadan kalkan her ey, elerine geri dnmek suretiyle ortadan kalkar. O zaman, bu ilkelerden nce gelen ba ka ilkelerin var olaca ortaya kar. Bu ise, ister bir yerde durulsun, ister sonsuza kadar gidilsin, imkansz-

130

30

1001 a

10

15

20

dr. Sonra ilkeleri ortadan kalkm olan eyler nasl var olabilirler? O halde bunun tersine ortadan kalkabilir eylerin ilkelerinin ncesiz-sonrasz olduklar m syle necek? O zaman da baz ncesiz-sonrasz ilkelerden kan varlklarn lmsz olmalarna karlk di^r baz ncesiz-sonrasz ilkelerden kan varlklarn ortadan kalkabilir olmalarnn nedeni ne olacaktr? Bu, akla uy gun bir ey deildir; ya dpedz imkansz, veya tuhaf bir tarzda aklamadan yoksun bir eydir. Nihayet im diye kadar hibir filozof, farkl ilkelerin var olduu g rn kabul ettirmeye kalkmamtr. Tersine onlarn tm btn varlklarn ilkelerinin ayn ilkeler olduu nu kabul etmektedirler. Ancak yine onlarn bu ortaya koyduumuz sorunu nemsiz bir ey olarak grp stnkr getikleri de bir gerektir. (11) Btn bu sorunlar iinde en g ve dorunun bilgisine erimede zlmesi en zorundu olan, nihayet, Varlk ve Bir olan'm eylerin tz olup olmadklarn bilme sorunudur. Baka deyile acaba onlardan herbiri Varlk ve Bir olan'm kendisinden mi ibarettirler, yoksa Varlk ve Bir olan'a dayanak devi gren ve doasn aratrmamz gereken bir baka gereklik var mdr? Baz filozoflar Varlk ve Bir olan'm doasn birinci, di erleri ise ikinci biimde tasarlamaktadrlar. Gerekten de Platon ve Pythagoraslara gre Varlk ve Bir olan, baka herhangi bir ey deildirler: Onlarn tz Varlk ve Bir olan'm kendileri olduundan, doalar da Varlk ve Bir olan'm kendileridir. Buna karlk Doa filozofla r dier grtedirler: rnein Empedokles ilkesini daha alk olduumuz bir kavrama indirgeme dncesin dedir. O, Bir olan'm ne olduunu sylemektedir. nk szlerinden Bir olan'm Dostluk olduu sonucu kyor gibidir. Hi olmazsa Dostluk, btn varlklarn birlii nin nedenidir. Dier baz Doa Filozoflar Bir olan'm ve Varlk'm Ate, baka bazlar Hava olduunu ve varlk larn bu elerden olutuu ve meydana geldiini ileri srmektedirler. Ayn gr elerin okluunu kabul edenler tarafndan da savunulmaktadr. nk onlar da ka tane ilkenin varln kabul ediyorlarsa, zorunlu olarak, o kadar Varlk ve Bir olan' kabul etmek duru mundadrlar. Eer Bir olan'm ve Varlk'n bir tz oldu u kabul edilmek istenmezse, bundan dier tmellerin de hibirinin bir tz olmad sonucu ortaya kar. n k Bir olan ve Varlk, en tmel eylerdir. Eer ne ken dinde Bir olan, ne de kendinde Varlk yoksa, bireysel diye adlandrlan varlklarn dnda baka bir varln 131

25

30

1001 b

10

15

nasl var olabilecei kavramlamaz. Sonra eer Bir plan, bir tz deilse, saynn Kendisinin varlklardan ayr bir gereklik olarak var olarmyaea aktr. nk say bi rimlerden meydana gelir. Birimler ise belli bir tr Bir' lerdir. Ancak te yandan eer bir kendinde Bir olan ve kendinde Varlk varsa, onlarn tznn Bir olan ve varlk olmas zorunludur. nk Bir olan ve Varlk'm kendilerinden baka, var olan veya bir olan hereye yklenebilecek herhangi bir ey yoktur. Ne var ki eer bir kendinde Varlkla kendinde Bir olan'n var olduklar kabul edildii takdirde de Varlk ve Bir 'olan' in dnda baka herhangi bir eyin nasl var olabilecei, yani varlklarn nasl ok olabileceini anlama gl ortaya kar. nk varlktan baka bir ey olan ey, yoktur. O halde bunun kanlmaz sonucu Parmenides' in ileri srd ey, yani btn varlklarn bir olduu ve bu Bir olan'n Varlk olduu olacaktr. Bu iki tez de glkler ortaya karmaktadr. nk ister Bir olan bir tz olmasn, isterse bir kendinde Bir olan var olsun, saynn bir tz olmas imknszdr. Kendinde Bir olan'n bir tz olmad durumda neden dolay saynn bir tz olamyacam yukarda grdk. Kendinde Bir olan'n bir tz olmas durumunda ise glk, yukarda Varlkla ilgi li olarak ortaya koyduumuz gln ayn olacaktr. nk kendinde Bir olan'n dnda bir baka bir nasl var olabilir? Onun zorunlu olarak bir-olmayan olmas gerekir. Ancak btn varlklar ya birdirler veya herbir bir olan birok varlktan meydana gelirler. Bir baka glk: Eer kendinde Bir olan blnemezse, Zenon'un gr uyarnca, hibir ey olamaz. nk Zenon bir bakasna eklendii veya ondan karldnda bu eyi daha byk veya daha kk klmayan bir eyin var ol madn ileri srmektedir. nk ona gre gerek olan bir eyin, bir bykl olmas gerekir. te yandan eer varlk bir byklkse, cisimseldir. nk cisimsel olan, btn boyutlarda varla sahiptir. Buna karlk mate matiin nesneleri belli bir biimde eklendiklerinde, ek lendikleri eyi daha byk klarlar, baka bir biimde eklendiklerinde ise hibir deiiklik meydana getirmez ler. Yzey ve izgi, byledirler. Nokta ve birime gelince, onlarn eklenmesi hibir deiiklik meydana getirmez. (O halde nokta ve birim, varlklarn ilkeleri olamazlar). Ancak bu gr, kesinlikle yanl bir grtr. nk blnemiyen bir ey, var olabilir. Bu, bu zemin zerinde bile Zenon'a yle cevap vermenin kolay olduunu gs terir: Blnemez olan bir bakasna eklendiinde onun

132

20

25

bykln arttrmaz; ancak sayy arttrr. (Ancak Zenon'un kt akl yrtmesine ramen burada sorun varln korumaktadr) : Byle bir Bir olan'dan veya birden fazla Bir olan'dan bir byklk nasl meydana getirilebilir? nk bu izginin, noktalardan meydana geldiim sylemek anlamna gelecektir. Baz filozoflar izleyerek saynn kendinde Bir olan'la Bir olan'dan ba ka bir ilkeden hareketle meydana geldii ileri srlse bile, bu Bir-olmayan her zaman ayn ey, yani Eitsizlik olduuna, gre, meydana gelen eyin nasl ve niin bazan bir say, bazan ise bir byklk olduu aratrlma s gereken bir sorun olarak kalmakta devam edecektir. nk byklklerin nasl olup da Bir olan'la Eitsizikten veya herhangi bir say ile Eitsizlikten meydana gelebilecei kavranlamamaktadr.

5. Blm \On Drdnc Sorun] (14) ncekilerle ilgili bir glk udur: Saylar, geometrik cisimler, yzeyler ve noktalar tzler midirler, yoksa tzler deil midirler? Eer tzler deilseler, var ln ve varlklarn tzlerinin ne olduu asla anlala maz. nk belirlenimler, hareketler, bantlar, du rumlar ve oranlar, herhangi bir eyin tzn ifade eden eyler olarak grnmemektedirler. nk onlar, belli bir zneye yklenen eylerdir ve hibiri bireysel bir tz de ildir. Bileik cisimlerin kendinlerinden meydana gel dikleri Su, Toprak, Hava ve Ate gibi en gerek anlam da birer tz olma karakteri gsteriyor gibi grnen ey lere gelince, onlarn scaklk, soukluk ve bunlarla ayn trden dier zellikleri basit duygulanmlardan (affec tion) ibaret olup, tzler deildirler. Gerek bir varlk ve bir tz olarak var olan, bu zel belirlenimlerin taycs olan cisimdir. Ancak te yandan hi kukusuz cisim y zeyden, yzey izgiden ve izgi de birim ve noktadan da ha az tzdrler. nk cismi, bu byklkler belirler. Bu byklkler cisim olmakszn yar olabilirler, ama cisim onlar olmakszn var olamaz. te (filozoflarn ou, bu arada en eskileri, tz ve Varlk'n cisim olduuna, dier eylerin yalnzca cisimlerin duygulanmlar olduuna, bundan dolay cisimlerin ilkelerinin ayn zamanda var lklarn ilkeleri olduklarna inandklar halde) daha ya kn zamanlarda ortaya kan ve kendilerinden nce ge lenlerden daha bilge olarak tannan filozoflarn varlk larm ilkelerinin saylar olduu grn ileri srmeleri133

30

1002 a

5 '

10

15

20

25

30

1002 b

nin nedeni budur. O halde yukarda sylediimiz gibi eer yzeyler, izgiler ve noktalar tzler deilseier, hibir tz veya hibir varlk, var deildir. nk bu varlklarn arazlar da hi kukusuz varlklar olarak adlandrlma ya layk deillerdir. Ancak eer izgiler ve cisimlerin noktalanmn, cisimlerden daha fazla tz olduklar grn kabul ettiimiz takdirde bu eylerin hangi cisimlere ait olabileceklerini kavrayanlayz (nk onlarn duyusal cisimlerde bulunmalar imkanszdr). O halde bu durum da hibir tz var olmayacaktr. Sonra izgi, yzey ve noktalarn, izginin cismin genilii, yzeyin derinlii, noktann uzunluu bakmndan blnmesinden ortaya kan eylerden ibaret olduklar aktr. Sonra ya cisim de herhangi bir ekil ayn lde vardr veya hibir ekil onda yoktur. Bundan dolay rnein eer Hermes tata deilse, kbn yars da belli bir ey olarak kbte deildir. O halde yzey de onda deildir. nk eer on da herhangi bir yzey bulunsayd, kbn yarsn snr landran yzey de onda olurdu. izgi, nokta ve birimle ilgili olarak da bu ayn akl yrtme geerlidir Bundan kan sonu udur ki eer, bir yandan, cisim en fazla tzse, ancak, te yandan, yzey, izgi ve nokta cisimden daha da fazla tzlerse, bununla birlikte (grld gibi) ne yzeyler, ne de izgi ve noktalarn kendileri aslnda tzler deilseier, ne varln, ne de varlklarn tznn ne olduu kavramlamaz. Bu gr, bu glkler dnda olu ve yokolula ilgili saysz akla aykr baka so nular da ortaya karr: Gerekten genellikle daha n ceden var olmayan tz imdi var olduuna ve belli bir zamanda var olan tz daha sonra var olmadna gre bu deimenin bir olu ve yokolu sreciyle birlikte bu lunduu kabul edilir. Oysa bazan var olan, bazan var olmayan nokta, izgi ve yzeyler, mantksal olarak, olu ve yokolua elverili deildirler. nk cisimler birbirle riyle temas ettiklerinde veya blndklerinde, bu temas annda tek bir yzey, blnme annda ise iki yzey orta ya kar. O halde cisimler biraraya geldiklerinde artk yzeyler yoktur, onlar varlktan kesilirler. Cisim bln dnde ise nceden var olmadklar halde yzeyler var olurlar. (nk blnemez nokta, ikiye blnm ola maz.) Sonra bu gereklikler olu ve yokolua tabi olduk larma gre, bir dayanaktan kmak zorundadrlar. Fa kat bu varlklarn durumunun zamann anlarnn duru muna benzer olduu sylenebilir: An da her zaman ken dinden bakas gibi grnd halde ne olu, ne de yok olua tabidir. nk o, bir tz deildir. Yzeylerin du-

134

10

rumu neyse, nokta ve dorularn durumu da phesiz odur. nk hepsiyle ilgili olarak ayn nedenler geerli dir. nk btn bu eyler ayn biimde ya snrlardr, ya da blmeler.

6. Blm [On nc ve On kinci Sorunlar Genel bir tarzda, duyusal varlklar ve arac eyler dnda neden dolay baka varlklar, rnein bizim var olduklarn kabul ettiimiz dealar aramamz gerektii sorunu da ortaya atlabilir: Eer bunun nedeni ma tematiksel eylerin bu dnyadaki varlklardan bir ba ka bakmdan farkl olduklar halde ayn trden birden fazlasnn var olmas asndan onlardan farkl olmama lar, bundan dolay onlarn (yani matematik eylerin) ilkelerinin de say bakmndan snrl olamamalar ise (burada durum, her trl insani dilin ilkelerinin duru muna benzer. Bu ilkeler de say bakmndan snrl de illerdir. Onlar sadece tr bakmndan snrldrlar Ancak bu da burada herhangi bir zel hece veya belli sesin kendilerini ilkeler olarak almadmz takdirde sz ko nusudur. nk onlar byie aldmz takdirde dilin ilkeleri say bakmndan da snrl olmu olurlar. te arac eylerle ilgili olarak da bu ayn durum sz konu sudur. nk onlarda da ayn bir tre ait olan eyler, say bakmndan sonsuz saydadrlar) ve eer bundan dolay, duyusal eylerle matematiksel eylerin dnda baz filozoflarn dealar adn verdikleri gerekliklere benzer baka baz gereklikler olmazsa, o zaman say bakmndan bir olan bir tz var olmayacak, sadece tr bakmndan bir olan bir tz var olacak ve varlklarn ilkeleri say bakmndan deil, ancak tr bakmndan belirlenmi olacaktr. Eer bu sonu zorunlu ise, dealarn varln kabul etmek de zorunlu olacaktr Gerek ten de bu retinin taraftarlarnm ak bir biimde ifa de etmeseler de sylemek istedikleri budur. Onlar dealarm varln kabul etmek zorundadrlar; nk dealardan herbiri bir tzdr ve onlarn hibiri ilineksel olarak var deildir. Ancak dealarm varln ve tr bak mndan deil de say bakmndan bir olduklarn kabul ettiimiz takdirde de bundan zorunlu olarak hangi g lklerin ortaya kacam yukarda syledik. (13) Bir nceki soruna sk bir biimde bal olan dier bir sorun udur: eler bilkuvve olarak m vardr lar, yoksa bir baka tarzda m? Eer onlar baka br tarz135

, . 15

20

25

30

1003 a 5

10

15

da var iseder, ilkelerden nce gelen bir varln olmas gerekir. nk kuvve, bilfiil nedenden nce gelir ve bilkuvve olan herey, zorunlu olarak bilfiil olmaz. Ancak te yandan eer eler sadece bilkuvve olarak varsalar, var olan hibir eyin var olmamas mmkndr. nk henz var olmayan bir ey de var olma imknna sahiptir. nk varla gelen, var olmayandr ve var olma imkanna sahip olmayan bir ey, varla gelmez. (12) lkelerle ilgili olarak ortaya atlmalar kanl maz olan sorunlar bunlardr. Ayrca kendimize onlarn tmeller mi olduklar, yoksa bireysel diye adlandrd mz varlklar kategorisine mi girdiklerini de sorabiliriz. Eer onlar tmeller iseler, tzler olamazlar. nk or tak olan ey, asla bireysel bir tze iaret etmez, herhan gi bir nitelie iaret eder. Oysa tz, bireysel bir varlk tr. Ortak bir niteliin bireysel bir varlk olduu ve bamsz bir varla sahip olduu ileri srld takdirde Sokrates'te, kendisi, insan ve hayvan olmak ze re birok canl varlk olacaktr. nk bu varlklarn herbiri bireysel ve bir olan bir eye iaret eder. lkelerin tmeller olduklar varsaymndan ortaya kacak sa malklar bunlardr. te yandan eer ilkeler tmeller deilseler, bireysel varlklara benzer eyseler, bu kez de bilimin konusu olamayacaklardr. nk her bilim konu olarak tmeli ele alr. O halde eer ilkelerin bir bilimi nin mmkn olmas isteniyorsa, ilkelerden nce gelen baka ilkelerin, yani bu ilkelere tmel olarak yklenen baka eylerin var olmalar gerekir.

136

METAFZK *
I. KTAP (A) YANLI-DORU CETVEL

1
"
1 1

SAYFA NUMARAS

150" 150 155


162 162 164 165 172 174

1 I 1 1 ^

175

SATIR alttan 18. alttan 18. alttan 21. alttan 19. stten 7. alttan 16. alttan 18. stten 4. stten 1-4. stten 2.

178 179 179 180

DORU (arz) olarak incelemesine raslantsal n on gerektiinden de gerektiinden szlk szck kantladm kantlandm (nk... gerekecektir) cmlesi karlacak. kendileri kendilerinden olabilirler. alttan 2. olabilirler o bir tm alttan 18. bir 30 tm sesin alttan 4. seisn alttan 3. Commentary'smde de Commentary'sinden

YANLI (arz) alarae incelenmesine raslant

2. Kitapta yaymladmz yazda baz dizgi yanllklar olmutur. D zeltir, siir dileriz.

137

FELSEFE MESELELER
AL GNVAR

Philosophy is to be studied, not for the sake of any definite anstmrs to its questions, since no definite answer can, as a rule, be known to be true, but rather for the sake of the questions themselves.- Bertrand RUSSELL Felsefe tutkununun, zaman zaman geriye bakarak, bir takm ustalar gzden geirmesi ve buna bal olarak, kendi iinde bu lunduu ortamdaki felsefi giriimlere bir ka bakmdan da olsa katkda bulunmaya almas istenir bir eydir. Ben de yle yap tm. Ve ilk yazlndan bu yana yetmi yl gemi olan, ama geen yllarn tazeliini artrdm dndm bir felsefecinin kitabn yeniden ee aldm. Ancak bir farkla: Ele almda, ksa da olsa, ayn eserin Trke evirisini de kapsam iine aldm. Russell'm The Problems of Philosophy adl eseri szn etti im. evirileri ise, Felsefe Meseleleri Adnan Advar (1935), Felse fe Meseleleri HayruHah rs (1970), Felsefe Sorunlar Vehbi Hackadirolu (1980). Bu eseri okuyan kiinin katlmad pek ok yn olabilir. Baz kuramlar asndan olduka modas gemi bulabilir bunu okur. Ama reddedilemeyecek olan udur: Eer manta daya l bir felsefe yaplmak isteniyorsa, RusselFn eseri bunun en somut ve saydam rneklerinden biridir. Kitab okuduumuz zaman, ilk yirmi sayfadan sonra yetkin bir tasarmla kar karya olduumuzu, ve btn iddiasz gr nmne ramen, tutarllk asndan ele alndnda, felsefe tari hinin en iddial kitaplarndan birini okuduumuzu hemen kavra rz. Yazar bizi sonusal dncelere doru son derece aydnlk ve dengeli bir biimde srkler. lgintir ki, byle bir kitap ve bu den li yntemli bir dnce tarznn yazya dklmesinin ardnda ya tan ve grnmeyen itkilerden biri de Russell'm Meinong ile olan 138 j

polemiidir. Pek tabii bu bizim sk sk tank olduumuz tarzda ve lkemizde yaygn olan biimde bir polemik deil, reten, ilerleten ve dzey kazandran bir polemiktir. Russell'n bu amala bir takm temel kavramlar yeniden sor gulayarak ie koyulduunu gryoruz. Birinci blm olan 'Appea rance and Reality'de (Advar'n evirisiyle 'Grn {Zevahir] ve eeniyet', rs'n evirisiyle 'Grn ve Gereklik', ya da Hackadirolu'nun evirisiyle 'Grn ve Gerek', Russell eylerin var ln nasl duyumladmz sorguluyor. Ve bunun sense-data (Advar'm evirisiyle his mutalar, ya da gncel deyile duyu verileri) sayesinde olduunu belirtiyor. nsann bu his mutala r m aiglama deneyimine de sensation diyor Russell (Advar'da ihsas, rs ve Hackadirolu'da duyum). nsan olarak, bize ge len sinyaller duyu verileridir. Ancak bu duyu verilerini insann duyum deneyimi ('Sensations') ile kartrmamak gereklidir. n k duyu verileri insan ile eya arasnda bir ilikinin eleridirler, oysa duyum btnyle insanda oluan bir deneyimdir. Duyu veri lerinin alglayan ile alglanann birbirlerine gre konumlarnn de itiini eitli rneklemelerle savunur Russell. Ve bundan yola karak alglayan ile alglanan arasndaki bir ilikiler btnnn alglanan ile zdeletirilemeyeceini belirtir. Bylece iki temel so ruya ulalmtr: Eer gereklik duyu verilerinin toplamna eit saylamazsa, (1) Gereklik diye bir ey var mdr? (2) Varsa bu nun nasl bir ey olduunu hangi yollarla alglayabiliriz? Bu temel sorulardan yola karak Russell 'Maddenin Varl' (The Existance of Matter) blmnde Deseartes'm yntemini ele alr. Descartes'n phe ynteminin bilimsel adan byk ya rarlar saladn syledikten sonra, bu zihinsel tasarm Cogito ergo suma kadar srkler. Ancak bu noktada Russell'n Descartes'tan ayrldm grrz. Cogito ergo sum nermesinin, ama lanandan biraz daha fazla bir ey ifade ettiini ve bir zdelik so runsaln da birliinde tadn belirler. Buradan biz arkamz dnmken yer deitiren kedi rneine geerek, nesnelerin dura an olmadn, onlarn deiik konumlar arasndaki btn gei imleri incelemediimiz halde farkl durumlar arasnda zihinsel balantlar kurduumuzu ve bunu hareket soyutlamasndan kalkarak yaptmz savunur. Ancak btn bunlarn bilinci ne alan dnce dizgesinin kesinlikle yanl olduunu kantlayacak kadar gl olmadklarn da syler. Yalnz bir sorun vardr: obje lerin bilinten bamsz ve ondan nce geldiini ne sren dn cenin de, ayn biimde, yanl olduunun kesinlikle kantlanabilmesi mmkn deildir. Ama daha nce vurgulanan zdelik ve ha reket ilikilerinin yaratt sorunlarn zm, bilinci ne alan d nce dizgesinde objeyi ne alan dnce dizgesine gre ok daha byk glkler yaratmaktadr. stelik ikinci inan, RusselPa gre, insanda i gdsel olarak vardr. 139

Bylece .The Nature of Matter (A.A. 'Maddenin Mahiyeti', H., 'Maddenin Kendilii', V.H. 'zdein Doas', blmne ula rz. Burada Russell, bilimsel dnceyi ve kuramlatrma yntem lerini ele alr ve kabaca sorguiar. Bunu izleyen dealizm bl mnde ise filozof iki deiik idealist bak asn ele alarak rtmeyi dener. Bu bak alarndan birincisi Berkeley'in Monist idealist g rdr. Russell bu gr rtrken, Piskopos Berkeley'in idea tanmndaki bir elikiyi vurgular. Berkeley idea derken, hem ak im idrak ettiini hem de idrakin kendisini ayn kavramda birletir mektedir. Burada zihnin objesi ile zihnin zne olarak edindii bir tavr birbirine karmakta, ve sonuta, naif idealizmin, yani Russell'm rtt ikinci grn beylik kaziyelerinden olan bir totolojiye srklemektedir Berkeley'! : Bilmediimiz bir eyin var ol duunu da bilemeyiz. Bu yargnn bir yutturmaca olduunu ne srer Russell. Ve bilgi kelimesinin iki deiik anlam zerine ku rulmu bir kelime oyunu olduunu kantlar. Bylece iki deiik bil giyi birbirinden ayrm olur; tanma yoluyla "bilgi ('knowledge by acquaintance'), ve betimleme yoluyla bilgi ('knowledge by descrip tion'). Betimleme yoluyla bilginin temel ilkesini koyar ortaya: Anlayabileceimiz her nerme, btnyle, tank olduumuz bi leenlerden olumaldr. Bu ilkenin ardsra, betimleme yoluyla bilgi'nin balca neminin kiilerin zel deneyim alanlarnn snr larn amalarn salamasnda olduunu belirtir. Bunu izleyen, blmler, bilginin nasl edinildiine ilikin daha ayrntl blm lerdir. Ancak, en karmak ayrntlara da girse, Russell'n berrak lm yitirmeden adm adm ilerlediini ve hi bir zaman tutarl l elden brakmadm gzleriz. Russeli'in bu kitab zerine kabaca ve genelde sylenebilecek olanlar bunlar. imdi de Trke felsefe yaam iinde Russeil'a gz atmam gerekiyor. lgin bir raslant, btn evirilerin Trkiye'nin sosyal, politik ve ekonomik alardan byk alkantlar iine d t tarihlerde yaplarak yaymlanm olmas. Trkiye felsefe oku ru ve evirmenlerinin Russell'a ilgisi de olduka dikkat ekici. Pek ok kii bilir Russell', pek ok kii okumutur onu. Ama filozofun Trkiye'deki tantm daha ok Niin Hristiyan Deilim?, Bi limden Beklediklerimiz, Mistisizm ve Mantk gibi, aslnda ona bir hmanist grnts veren kitaplar ile olmutur. Oysa Principia Mathematical, Introduction to the Psilosophy of Mathema tics ((Analysis of Mind, vb... ok nemli kitaplar Trkeye evirilerek okura tantlmamtr. Bu da doal olarak Trk felsefe okuru arasnda ciddi saylabilecek bir anlamda tartlarak yerine oturabilmesini engellemitir. Bu belki de aydnmzn daha sofis tike ve karmak olma zlemlerinden ileri gelmektedir. Bilemiyo rum. Ancak bylesi bir ilginin, bunu fazlasyla hak etmi olan bir filozofa gsterilmesinin yerinde olaca kukusuzdur. 140

imdi Russell evirilerini rneklerle ele alalm: I Russell Advar rs Hackadirolu II Russell Advar the habit of seeing things as they ap pear eyay grndkleri gibi grmek iti yad... nesneleri grndkleri gibi grmeye almak nesneleri olduklar gibi grme alkan l... the minds and their ideas ruhlar ve bu ruhlarn tasavvurla r ruhlarla onlarn tasarmlar zihinler ve bunlarn dnceleri....... . shape ekil biim klk....... that subjective things are the most certain enfs eylerin en yakn eyler oldu unu en byk besbelliin znel olanda bu lunabilecei inanlr eylerin znel eyler oldu u

rs Hackadirolu III Russell Advar rs Hackadirolu IV Russell Advar rs Hackadirolu

Bu nisbeten daha kolay olan konulardan biraz daha karma na geeiim imdi ve son rneklememizi verelim. V Russe! But Kant undoubtedly deserves credit for two things: first for having perceived that we have a priori knowledge which is not purely'analytic'. i.e. such that the oppo site would be contradictory; and secondly, for having made evident the philosophical importance of the theory of knowledge Fakat Kant hi phesiz iki noktada itimada lyktr: 1 srf tahlil (analytiqe, analytic) olmayan yani aksi kendisinin nakizi olacak olan kabl bilgilere malik ol duumuzu idrak etmesi; 2 bilgi nazariye sinin ehemmiyetini aikr klmasdr Ama Kant iki ey iin phesiz takdi re deer: Birincisi, bizim sadece analitik 141

Advar

Ors

(zmsel) olmayan (yani sadece inkrlar mantk elimelere sebep olacak gereklik lerden meydana gelmi olmayan) apriori bilgilere sahip oluumuzu grm olmas, ikincisi de, bilgi teorilerinin felsefe iin ne mini belirtir Hackadirolu : Fakat Kant phesiz, iki eyin onuru nu tar: birincisi, salt zmsel (yani kar t i-elikili) olmayan ncel bilgilerimiz olduunu kavramas; ikincisi de bilgi kura mnn felsefe bakmndan nemini belirtme si Bu be rneklemeden sonra, sanrm dikkatli okur ne diyece imi nceden kestirebilecektir. rnek I'de, temel fesefe kavramla r olarak 'eya' ile 'nesne', 'grnmek' ile 'olmak'; rnek Il'de 'e kil' ile 'klk'; rnek IlI'de 'ruh' ile 'zihin', 'tasavvur', 'tasarm', ve 'dnce'; rnek IV'te, 'yakn', 'besbelli', ve 'inanlr'; rnek V'te 'aksi kendisinin nakizi', 'inkrlar mantk olarak elimelere se bep olabilecek', 'kart i elikili' deyileri birbirlerinden olduka uzak. ngilizce bilmeyen bir okurun bu eviriyi ard arda okudu unu varsayarsak, ayn kitabn farkl evirilerini okuduunu deil, ayr kitaplar okuduunu dnmesi daha doal geliyor. Otuzsekiz yl sonra Adnan Advar'm evirisi, dilinin levanten havasna ve arlamamlna karn, zgn eseri ihmal edilebi lecek bir takm yanllklarla en doru olarak verebilmi eviri ola rak kyor karmza. Dier iki eviri (Hackadirolu'nun zenli evirisi bile) evirmenlerden kaynaklanmayan nedenlerle, bir ok kavram sapmas ile babaa brakyor okuyucuyu. Toplumsal de netimden kurtulmu hzl arlama sonucunda oluan akl almaz kavram karmaas, yzlerce edebiyat ve felsefe yaynma karn, 'sfr noktasna' getirmitir iletiimi. Oysa Bat felsefesinin tarihini, ar emalatrmaya dme tehlikesi olsa da, baz kavramlarn tarihine indirgeyebilmek olas dr. Bu kavramlar, zerinde gerek dilsel, gerekse dnsel olarak anlamaya varlm, tanmlar belirlenmi dnce tayclardr lar. Dnyorum da, eer Russell' evirirken bu kadar taklyorsak, Hegel'i, Husserl'i, ya da Heidegger'i nasl evirebiliriz? Daha Kant', Spinoza'y, Leibniz'i btnyle Trkeletiremedik. nk felsefe iin yaamsal deer ve nem tayan, zerinde anlamaya varlm ve toplumsal onay grm anlam tayclarmz yok eli mizde. Kavram kullanmadan dnce rmeye abalyoruz adeta. Kanmca, u srada yaplmas en gerekli i, tm felsefe kavramla rn yeniden ele almak ve bunlar birer birer, 'ayarn mani, efra dn cami' bir biimde tanmlayarak yerlerine oturtmak olmaldr. 142

TERCME DERGS AIKLAMALI FELSEFE YAZILARI KAYNAKASI


NALAN KESEROLU

Bu kaynakada, 1940-1966 yllar arasnda 86 say (18 cilt) kan Tercme dergisinin felsefeye ilikin yaslan ierikleriyle su nulmaktadr. 1952 ylna dek bir ulusal Makaleler Bibliyografy&mzn olma y, 1952'den sonra kan ulusal Makaleler Bibliyografyasnda ise, yaplan taramalarla, blmlemelerin eksik oluu; bu kaynakann belirli bir boluu dolduracana gvence salamaktadr. Ayrca krk yl ncesinden balayarak bu konuda yaplan almalar gr mek, bugn nerede bulunduumuzu aa-yukan anlamak asn dan nem kazanmaktadr. Bu kaynakada yeralan yazlarn kimileri kitap olarak km tr. Bu kitaplarn aklamalar .. Edebiyat Fakltesi Ktphane cilik Bitirme Tezi olan Hasan S. Keserolu'nun 1928-1978 Akla mal Felsefe Bibliyografyas'ndan yararlanlarak, bibliyografik tanmlaryla verilmitir. 1 ALAIN./Emile Chartier; Yunan tapna, ev.: Ta vat Y. 1945 (6) : 31-32, s. 123-124. Yazar, piramitlerle Yunan tapman karlatrrken, bunlarn neyi simgelediini anlatyor. 2 ARSTO/TELES: Dostluk hakknda, ev.: Olivier DaviesMnire B. elebi. 1945 (5) : 29-30, s. 487-489. Parada, dostluun z, ka tr olduu, salaycsnn ve niteliklerinin neler olduu, geici ve kalc dostluklarn ne ye bal olduu anlatlmaktadr. 3 ARSTO - TELES: Poetik, ev.: Suat Sinanolu. 1948 (8): 45, s. 173-177. Kitap olarak kmtr. Bkz: Aristoteles: Poetika, 3. bs, ev.: smail Tunal. stanbul 1976 Remzi Kitabevi. 94 s. Yapt, genel ve zel blm olaiak iki anabalk altnda ele alnmaktadr. Genel blmde: iir 143

sanatnn z, trleri arasnda ara, konu, yknme bii mi bakmndan birbirinden olan ayrlklar; zel blmde: trajedyamn tanm, eleri, epos ve iir sanatnn sorunla r ile zmleri anlatlmaktadr. 4 ARSTO/TELES: Politika, ev.: Niyazi Berkes. 1946 (7): 39-40, s. 222-230. Kitap olarak kmtr. Bkz: Aristoteles: Politika, 4 bs, ev.: Niyazi Berkes. MEB Yayn lar. I., II. c : stanbul 1944. XVII+164 s.; III., IV, ct: An kara 1946. 244+VIII s. Aristoteles: Politika, ev.: Mete Tuncay, stanbul 1975 Remzi Kitabevi. 248 s. Yazar ann anayasalarn toplayp, ne gibi etkilerin dev letleri ve anayasalar iler durumda tuttuunu, baz dev letlerin iyi ynetimine karlk bazlarnn neden kt y netildikleri zerine dncelerini sekiz kitap bal altn da sunmaktadr. 5 AURY Dominique: Jean Paul Sartre ve existentialisme, ev.: E/ro! Gney-O. Peltek. 1946 (7): 37, s. 48-50. Yazarn Sartre'la yapt konuma ksaltlarak evrilmi tir. Konumada, varoluu felsefenin roman kiilerine (bu rada Sartre'm kiileri sz konusu) etkisi ve bunun sonu lar ele alnmaktadr. 6 BACON, Francis: Denemeler (Essays), ev.: Saffet Korkut. 1942 ,(3) : 15, s. 174-185. Kitap olarak kmtr. Bkz: Bacon, Francis: Btn denemeler, ev.: Akit Gktrk. s tanbul 1974 Cem Yaynevi. 314 s. Yaptn banda yazar stne uzun bir aratrma yeralmaktadr. Elli sekiz dene me ile yarm kalm bir denemeyi ieren yaptn baz ba lklar unlardr: gerek stne, lm stne, ayaklanma larla toplumsal kargaalklar stne, tanr tanmazlk s tne, bo inanlar stne, lke ynetimi stne, kuku s tne. 7 BACON, Francis: Yeni atlantis'den paralar, ev.: Hamit Dereli. 1953 (10) : 55, s. 20-25. Kitap olarak kmtr. Bkz: Bacon, Francis: Yeni atlantis, ev.: Hamit DereM. stanbul 1957 MEB Yaynlar. XIV+61 s. Yazarn yaam ve felse fesinin anlatlmas ardndan, ideal bir devlet tasarmnn imgesel yansmas yeralmaktadr. 8 BEAUVOIR, Simone de: Existentialistelerde felsefe ve roman, ev.: Erol Gney. 1946 (7) : 37, s. 50-51. Yazar, felsefeyle roman, insanla dnya arasndaki iliki ve felsefesel romann ilevi konularna deiniyor. 9 BECKER, C.H.: Dou ve Bat'da eski adan kalan miras, ev.: Suat Y. Baydur. 1945 (6): 31-32, s. 138-142. Bir konferans metni olan bu parada u sorular incelen mektedir: Dou ve Bat eski adan kalan miras nasjl alp
144

benimsiyorlar? Ayn biimde mi, baka biimlerde mi? Do u ve Bat kltr dynalarmn ve onlara yol gsteren bi reylerin olu ve yaratllarn belirtmek iin bundan ne gibi gr noktalar elde ediliyor? Eski a mirasyla an latmak istediimiz nedir? 10 BERGSON, Henri: Descartes zerine, ev.: Mehmet Naci Ecer. 1946 (7) : 38, s. 146-148. Descartes'm yntem zerine konuma adl yaptnn basimm 300'nc yldnmnde; kongre bakan olan Bergson mektubunda, her dncenin dorudan ya da do layl olarak Descartes'a bal olduunu sylerken, Descar tes'm genel felsefesel tavrn ele almaktadr. 11 BERGSON, Henri: Felsef hads (L'intuition philosophique), ev.: Servet Berkin. 1941 (1) : 6, s. 530-541. 1911'de Bolegiie'de toplanan Felsefe Kongresi'nde Bergson'un Felsefesel sezgi/felsef hads zerine yapt ko numasnn ikincisi zgn konuma metniyle sunulmak tadr. Burada felsefenin bilimlerle olan ilgisi ele alnmak tadr. 12 BERGSON, Henri: Tabi cemiyetten meden cemiyete, de mokrasiye, ev.: Mehmet Karasan. 1946 (7) : 39-40, s. 316321. Kitap olarak kmtr. Bkz: Bergson, Henri: Ahlk ile dinin iki kayna, 3. bs, ev.: Mehmet Karasan. stanbul 1967 MEB Yaynlar. XII+ 400 s. Drt blm bal altnda, ahlkn mkellefiyeti, statik din, dinamik din, mekanik ve mistik sunul maktadr. Ayrca, Dou ve Yunan mistiklii, mistikliin felsefesel deeri, Tanr varl, mistiklik ve yenilik anla tlmaktadr. 13 BERNALN; nsanlk kmazda deildir, ev.: Erol Gney. 1946 (7) : 38, s. 156-157. Koestler'in insanln kmaz adl yazsna yant ola rak hazrlanmtr. Yazar, iyimser bir bak asndan bi limin dnyay daha iyiye gtreceini Koestler'e kar di le getirmektedir. 14 BERNARD, Claude: Mspet felsefe zerine mlahazalar, ev.: Mehmet Karasan. 1941 (1) : 6, s. 542-550. Tm yazs boyunca Auguste Comte ile (pozitif felsefe dersleri adl yaptmdaki grlerinden tr) hesaplaa rak, ona kar kan yazar, din, felsefe ve bilime dein g rlerini scak bir dille anlatmaktadr. 15 BOETIE, Etienne de la: Mstebitlerin Kudreti ve Za'f, ev.: Ltfi Ay. 1946 (7) : 39-40, s. 235-236. Yazar, insanlarn yapp etmelerinde genellikle bir buyruk altnda zavalllatklarm aklamaktadr. 16 BOTTAI, Giuseppe: Bugnn hmanizmas, ev.: Erol G145

ney. 1943 (4) : 20-21, s. 184-186. Hmanizmanm eitimdeki ilevinin ne olduu ve bunun nasl gerekletirilecei anlatlyor. 17 La BRUYRE: La Bruyre'in paralarndan baz paralar, ev.: Suut Kemal Yetkin. 1940 (1): 4, s. 312-319. zgn yaptnda 1120 karakter izen dnrn bu para da, 24 karakteri bulunmaktadr. 18 BUFFON: slup hakknda nutuk, ev.: Sabahattin Eyubolu. 1941 (2) : 7, S. 32-37. Bu sylevde yazar, biem-slup-nedir, temeli nedir, nasl olmaldr? sorularnn yantn vermektedir. 19 BURCKHARDT, Jacob: Cihan tarihinde saadet ve felaket (Glck und Unglck in der Weltgeschichte), ev.: Nusret Hzr. 1941 (2) : 8, s. 150-161. Dnr, bu yazsnda dnya tarihindeki mutluluk ve karakyrmn greli olduunu rneklerle aklamaktadr. 20 BURCKHARDT, Jacob: Renaissance ve insan, ev.: Be< kir Stk Baykal. 1958 (12) : 62, s. 32-50. Kitap olarak k mtr. Bkz: Burckhardt, Jacob Christoph: talya'da rnesans kltr.! 2 c. ev. : Bekir Stk Baykal. 21 BURCKHARDT, Jacob: Yunanllarn nnde, ev.: Melahat zg. 1945 (6) : 31-32, s. 110. Dnr, Yunanllara bakarken nasl bir tavr takmlmas gerektiini anlatyor. 22 CAMUS Albert: sve sylevi (14 Aralk 1957 gnl kon ferans), ev.: Tahsin Sara. 1965 (17): 84, s. 16-53. Kitap olarak kmtr. Bkz: Camus, Albert: Sanat ve a, ev.: Yldrm Keskin. An kara 1965 Bilgi Yaynevi. 57 s. Jean Paul Sartre'n Camus'nn lm zerine yazd bir yazsnn ardndan; Camus'nn 1957 Nobel Edebiyat armaann aldktan son ra, sanat ve yazar, sanat ve a adl konumalar yeralmaktadr. 23 CARLYLE, Thomas: Kahramanlara dair, ev.: Vahdet Gltekin. 1942 (3) : 14, s. 106-115. Dnrn, evrene duyduu hayranlnn ynlendirdii yazs cokulu bir dille sonunda dnyann tarihi, byk adamlarn yaamdr savna varyor. 24 CHAUMEIX, Andre: Bergson'un bykl, ev.: Erol G ney. 1941 (2) : 7, s. 97-98. Bu yazda Bergson'un felsefe tarihi iindeki yeriyle, d nrler arasndaki yeri anlatlmaktadr. 25 CICERO/Marcus TuUis: Birinci Catilina nutku (1), ev.: Trkan Tunga. 1955 (11): 60, s. 3-16. 14e

M. Tullius Cicero'nun Senatoda syledii bu sylev, Catiiina'nm Roma'dan srlmesine neden olmutur. 26 CICERO/Marcus Tullius: Catilina'ya kar birinci nutuk, ev.: Azra Erhat. 1944 (4) : 23, s. 267-279. Bkz: 25 27 CICERO/Marcus Tullius: Devlet, e.v.: Samim Sinanolu. 1946 (7) : 39-40, s. 330-335. Parada, ynetim tr ve bunlarn bozuk biimleri, z grlk ve eitlik, krallk ynetimi, demokrasinin eletirisi ve en iyi ynetim biimi konular yer almaktadr. 28 CICERO/Marcus Tullius: Dostluk, ev.: Trkan Uzel. 1945 (6) : 33, s. 175-179. Kitap olarak kmtr. Bkz: Cicero, M. Tullius: Dostluk, 2. bs, ev.: Trkan Tunga. An kara 1963 MEB Yaynlar. VII + 50 s. 29 CICERO/Marcus Tullius: Dnceler, ev.: Hamit Dereli. 1958 (12) : 61, s. 2-9. Dnr eitli konulardaki dncelerini, kimi yerlerde de zdeyiler biiminde anlatmaktadr. 30 CICERO/Marcus Tullius: Scipio'nun ryas, ev.: smet alik. 1940 (1) : 3, s. 211-219. Spicio ryasnda babasn grr, aralarnda lm-yaam, nasl yaanaca ve gkbilim konularnda konumalar ge er. 31 CICERO/Marcus Tullius: air Archa lehinde 12-26, ev.: Trkan Tunga. 1953 (10) : 55, s. 2-11. .. 62 ylnda Grattius, Archias', Roma vatandalk hak kn yasal bir ekilde elde etmemekle sular ve hakkn on dan geri alnmasn ister. Archia'mn savunmasn zerine alan Cicero, savunmasnda yasal esaslardan ok edebiyat ve bilimin deeri zerinde duruyor. Edebiyatn, bilginin insan gelitirip olgunlatrmasmdaki nemini, airlerin insanlarn nn dnyaya yaymaktaki roln belirtiyor. 32 * CICERO/Marcus Tullius: Trebatius'a mektup (Ad fam. VII, 10), ev.: Meliha Koan. 1964 (16): 77-80, s. 40-41. Bu mektupda Cicero, Cesar'm gzne haksz yere girdiin den tr Trebatius'la alay etmektedir. 33 CONDORCET/Marie-Jean-Antoine Nicolas Marquie de: n san zeks ilerlemelerinde Yunan zeksnn rol, ev.: Ouz Peltek. 1945 (6): 31-32, s. 26-34. Dnrn, Trkede iki cilt olarak kan, nsan zeks nn ilerlemeleri zerine tarihi bir tablo tasla adl yap tnn drdnc blmdr. Bkz: Condorcet, Marie-JeanAntoine Nicolas Marquie de: nsan zeksnn ilerlemeleri zerine tarihi bir tablo tasla. 2 c. 2. bs, ev.: Ouz Pel tek. stanbul 1966 MEB Yaynlan 1. c : X-f-157 s. 2. c. 194 s. 147

34 CONDORCET/Marie-Jean-Antoine Nicolas Marquie de: nsan zeksnn ilerlemeleri zerine tarihi bir tablo tasla, ev.: Ouz Peltek. 1946 (7) : 39-40, s. 291-304. Kitap olarak kt. Bkz: 33 35 CONDORCET/A.N. de: nsan zeksnn terakkileri tarihi ne dair bir taslak. 1. Onuncu devre. nsan zeksnn istik baldeki terakkileri hakknda, ev.: Nusret Hzr. 1941 (1): 5, s. 413-417. Kitap olarak kmtr. Bkz: 33. 36 COULANGES, Fustel de: Eski Atina'da kanun grmesi, ev.: Mehmet Karasan. 1946 (7) : 39-40, s. Eski Atina'da yasalarn grlmesi ve bu grme sra snda konumaclar ile dinleyicilerin tavrlar anlatlmak tadr. 37 DESCARTES/Ren: Descartes'dan Elisabeth'e (Descartes a Elisabeth), ev.: Mehmet Karasan. 1946 (7) : 38, s. 102-119. Kitap olarak kmtr. Bkz: Descartes, Ren: Felsefenin lkeleri. 4. bs. ev.: Mehmet Karasan. stanbul 1967 MEB Yaynlar. XVII.+ 125 s. Ba ta Descartes'm bir mektubu ile franszcaya latinceden e virenin Descartes'a yazd uzun bir mektup yer almakta dr. Sonra iki blmlk yapt, insan bilgisinin ilkeleri ve maddi eylerin ilkeleri olmak zere yz krk altbalkta sunulmaktadr. 38 DESCARTES, Ren: Felsefenin prensipleri, ev.: Mehmet Karasan. 1941 (2) : 8, s. 162-169. Kitap olarak kmtr. Bkz: 37. 39 DESCARTES, Ren: Usul hakknda ntuk'tan, ev.- Meh met Karasan. 1942 (2): 12, s. 510-515. Kitap olarak k mtr. Bkz: Descartes, Ren: Metot zerine Konuma. 4. bs. ev.: Mehmet Karasan. stanbul 1967 MEB Yaynlar. IV + 180 s. lk blmde bitenler zerine birok dnceler, ikincide dnrn arad yntemin balca kurallar, ncde bu yntemden kard ahlak kurallarnn birka, dr dnc metafiziinin temeli olan Tanr ile insan ruhunun varlm tantlayan kantlar, beincide dnrn ara trd fizik sorunlarnn sras, yrein devinimi ile he kimlie dein baka baz glkleri altnc blmde ko numa tarznda anlatmaktadr. 40 DIDEROT/Denis: Bir babann ocuklaryla sohbeti yahut kanunlar saymamann tehlikesi hakknda, ev.: Vedat Gnyol. 1944 (5) : 26, s. 120-130; 1944 (5) : 27, s. 196-203. Kitap olarak kmtr. Bkz: Diderot, Denis: Filozofa Dnceler 2. bs. Yasay ineme nin tehlikeleri stne, ev.: sa ztrk-Vedat Gnyol. s tanbul 1974 an Yaynlar. 112 s. Yaptta din, ahlak, hak, 148

hukuk, dev, grev, seme-sayma, acma, koruma gibi konu larda dnceler sergilenmektedir. 41 DIDEROT/Denis: Sophie Volland'a mektuplar, ev.: Etem Dervi Deri. 1944 (5) : 27, s. 186-195. Dnr, mektubun ilkinde kendi ve doduu kentin in sanlarnn zelliklerinden sz ederken ksa ama zl d ncelerini gryoruz; ikincisinde yaam ile lm, canl ile cansz arasndaki ayrm tartlyor; ncsnde de kurallar erevesinde davranma ile kurallar gz nne al makszn davranma arasndaki ayrm ykletiriferek an latlyor. 42 DIDEROT/Denis: mektup, ev.: Fehmi Balda. 1964 (16) : 77-80, s. 250-256. Srasyla 1765, 1766, 1767 tarihlerini tayan bu mektup larda Diderot, 'sevgilim' diye ard kiiye eitli kii leri anlatmaktadr. = 43 EBERHARD, W. (ev.) : in filozoflar. 1946 (7) : 39-40, s. 195-198. in filozoflarnn yaptlarndan, halkn nemi ve ideal bir toplumu ele alan paralar almtanmtr. 44 EPIKUROS: Menoikeus'a mektup, ev.: Suat Sinanolu. 1958 (12) : 62, s. 1-5; 1964 (16) : 77-80, s. 25-30. Dnr, Menoikeus'a yazd bu mektupda felsefe, lm, zevk, arzular gibi konularda grlerini bildirmektedir. 45 ERNST, Paul: Bge, ev.: Yunus Kzm Koni. 1946 (7): 37, s. 25-28. yi ile ktnn grecelii, Sokrates Alkibiades diyalogun da anlatlyor. 46 FARAB: Mutluluun elde edilmesi, ev.: Hilmi Ziya l ken. 1961 (15) : 73-74, s. 26-49. Dnr bu yazsnda ahlak sorunlaryla uramaktadr. 47 FNELON: Eskilerle yenilere dair, ev.: Adile Ayda. 1945 (6) : 31-32, s. 16-18. Dnr bu yazsnda, insann kendi andan nceki a larda ortaya konmu yaptlara nasl bakmas gerektii ko nusunu ele alyor. 48 FLACCUS, Quintus/Horatius: Epistulae 1, 10, ev.: Gn gr ner. 1965 (17) : 81, s. 7-9. Dnr burada, doadaki yaamla, kent yaamm kar latrmakta, birincisini ikinciye yelemektedir. 49 FLACCUS, Quintus/Horatius: Mektup, 1, VII, ev.: Gngr ner. 1965 (17) : 84, s. 6-13. Dnr, Maecenas'a yazd bu mektupta kendisinin Roma'dan uzun sre ayr kalmayaca sznde durmamas nn nedenlerini sralamakta, bu davrannda hakl oldu unu gsteren birtakm kantlar ne srmektedir. Mektup 149

gerek ve kurma yklerle sslenmitir. 5Q FLACCUS, Quintus/Horatius: Bir ba belas, ev.: Hamit Dereli. 1943 (3) : 18, s. 381-383. Dnr ve yksnde bir gevezeyle karlamasn ve ge lien olajrlar anlatyor. 51 GAZZAL: Sema ve vecd, ev.: Meliha Anbarcolu. 1965 (17) : 81, s. 10-24. Dnrn 'Kimya-y Saadet' adl yaptndan alman bu parada din ve sanat anlayn gryoruz. 52 GAZZAL: Uzlet zerine, ev.: Meliha Anbarcolu. 1965 (17) : 83, s. 8-24. 'Kimya-y Saadet' adl yaptndan alman bu parada d nr, bilgin bir keye mi ekilmelidir (: uzlet) yoksa in sanlarla m karmaldr sorunu hakknda grlerini bil diriyor. 53 GENOSMAN, M. Nuri: ark-slm kltrnde yunan te siri. 1945 (6) : 31-32, s. 146-149. Yazar, Eski Yunan edebiyat ve felsefe geleneklerinin Do u ve slam alannda yayl ve gelime hareketlerini gz den geirmekte ve bu arada slm-Trk lkelerinde eski Yunan metinlerinin evrilmesiyle balayan gelimeleri ay dnlatmaktadr. 54 GIDE, Andre: Descartes' okurken, ev.: S.E. 1946 (7): 38, s. 143-144. Yazar, Descartes'n dinsel yann ksaca ele almaktadr. 55 GIDE, A/ndr: Yunan mitolojisi zerine dnceler, ev.: Ltfi Ay. 1945 (6) : 31-32, s. 125-129. 'Yunan masal tmyle akla manta dayanr' diyen ya zar, yazs boyunca Yunan sylenceleri zerine olan dn celerini anlatyor. 56 GOBLOT, E.: Yunan dncesi ve bilim, ev.: Mehmet Karasan. 1945 (6) : 31-32, s. 134-137. Bu parada 'Yunan keliinin yaratt bilim, eski Yunan dan gelen uygarlklar belirten ana-izgidir' sav ortaya konup, inceleniyor. 57 GOETHE: Antik yaratl, ev.: Kzm Koni. 1945 (6) : 31 32, s. 39-40. Yazar Antik dnyann olumasnn ieriini veriyor. 58 GOETHE: Eflatunla Aristo, ev.: Hikmet Birand. 1945 (6): 31-32, s. 41. Yazar Platon ile Aristoteles'in dnyaya baklarm kar latryor. 59 GOLDSMITH, Oliver: Dnya vatanda, Bir inli filozofun mektuplar. (The citizen of the world. The letters of a Chinese philosop her). ev.: rfan ahinba. 1942 (2): 12, s. 488-501. 150

Bu mektuplarda Lien Chi Altangi adl bir inli dnrn, Avrupa uluslarna dein gzlemleri ve bu gzlemlere daya narak verdii yarglar yer alyor. 60 GUILLEMIN, Henri: Monteaigne'nin byk hatas ev.: Erol Gney. 1944 (5) : 28, s. 315. Yaz, yazarn Montaigne hakkndaki bir deerlendirmesi ni iermektedir. 61 GNEY, Erol (ev.) : Eski Yunanistan'da tragedya ve fel sefe. 1941 (2): 10, s. 364-365. Bu yazda Eski Yunanistan'daki tragedya ve felsefenin bir birlerinin karsnda olan gr savunduklar anlatlmak tadr. 62 GNEY, Erol (ev.) : Fransz resim sanatnda hmanizma, 1941 (2) : 10, s. 363-364. Bu yazda Fransz ressamnn vermek istedikleri, Fransz resminin zellikleri rneklerle anlatlmaktadr. 63 GNEY, Erol (ev.) : Hmanizma ve eski Yunanistan, 1941 (1) : 6, s. 588-589. Bu yazda, eski Yunan uygarlnn hmanizma anlay zerine kurulduunu, daha dorusu bu uygarln bir hmanizmadan baka birey olmadnn savlandn gr yoruz. 64 HAZLITT, W.: Alimlerin cehline dair. On the ignorance of the learned. ev.: Ulviye Isvan. 1942 (2): 8, s. 104-119. Bu yazda yaamdan kopuk, yalnzca kitaplarla yaayan bilim adamlar yeriliyor. 65 HEGEL, G/eorg-W/ilhelm-F/riedrich: Tarih felsefesi zeri ne dersler, ev.: Kutret Hzar. 1946 (7): 39-40, s. 305-307. Buradaki iki para, yazarn tarih felsefesi zesine ders ler adl yaptnn son blmnden alnmtr. lk para Fransz devriminde gereklemi olan demokratik zgr ln bir tarihesini vermekte, ikincisinde ise zgrlk kavramnn asl anlamm saptamaktadr. 66 HERDER, J. Gottfried: Almanya'da Yunan edebiyat hak knda, ev.: Cemil Ziya anbey. 1953 (10): 57-58, s. 58-65. Dnr bu yazsnda Yunanllar ne kadar tanyoruz? sorusunu yantlamaktadr. 67 HERDER, J. Gottfried: Eskileri niin okuruz, ev.: Nusret Hzr. 1945 (6) : 31-32, s. 38. Dnrn ok bilmiliin, igzarln tehlikesi zerine adl yazsndan alman bu parada balk olan soru yant lanyor. 68 HERDER, J. Gottfried: nsanlk tarihinin felsefesi zerine, deen zur philosophie der geschichte der menschhat, ev.: Nusret Hzr. 1942 (3) : 16, s. 250-257. Yazsna tarihin btn byk olaylarnn bize gsterdii 151

balca kanun nedir? diye sorarak balayan dnr; ver dii ok ynl ve kapsayc yantn aarak yazsn sr drr. 69 HERDER, J. Gottfried: Kant'a mektup, ev.: Bekir Stk Baykal. 1964 (16) : 77-80, s. 114-116. 1767 sonlarnda Herder'in Kant'a yazd mektupta, Herder'in dnsel yapsn grebiliriz. 70 HERDER, J. Gottfried: Yunan sanat, ev.: Melhat zg. 1945 (6) : 31-32, s. 35-36. Yunan sanat, insanln okuludur diyen dnr, yaz s boyunca bunun nedenini anlatyor. 71 HERDER, J.Gottfried: Yunanllarn eitimci tesirleri, ev.: Nusret Hzr. 1945 (6) : 31-32, s. 37-38. Dnr bu yazsnda Yunanllarn eitiminci etkilerinin neler ve nasl olduunu anlatyor. 72 HOURTICQ, Louis: Sanat ve i, ev.. Erol Gney. 1941 (1): 6, s. 589. Bu yazda sanatn gnlk yaamdaki ilevi anlatlrken, bilimle de karlatrmalara gidiliyor. 73 HLDERLIN: Atinallar, ev.: Melahat Togar. 1945 (6): 31-32,s.68-75. Bu parada, Atinallarn yetkinlii neden ileri geliyor, z nedir konusunda bir tartma yer almaktadr. 74 HUBERT, R.: Ahlkn iki zt ekli, ev.: Erol Gney. 1942 (3) : 14, s. 155-156. Hubert bu yazsnda ahlak kiisel ve ortaklaa ahlak ola rak ikiye ayrrken, dier yandan da burularn niteliklerini birbirleriyle ilikisini belirtiyor. 75 HUMBOLDT, Wilhelm von: Devletin faaliyet alannn s nrlarn tesbit yolunda yaplan denemelerle ilgili baz d nceler, ev.: Cemil Ziya anbey. 1960 (14): 69-70, s. 54-59. Dnr devlet kurumunu ve kuruluunu ince ince kua tc bir ekilde incelemeye almaktadr. 76 HUMBOLDT, Wilhelm von: Hellen sanat. Die Griechische kunst. ev.: Nusret Hzr. 1943 (3): 18, s. 414-421. Humboldt bu yazsnda, eski Yunan sanatsnn sanatn olutururken neleri gznnde bulundurduunu, onu yn lendiren sanat alaymm ne olduunu aklyor. 77 HUMBOLDT, Wilhelm von: Yunan sanat, ev.: Nusret H zr. 1945 (6) : 31-32, s. 66-67. Dnr bu yazsnda, Yunanl sanatnn izledii yolu, arad eyi, sanat yaptn nasl ele aldn anlatyor. 78 HUMBOLDT, Wilhelm von: Yunanllara dair, ev.: Nusret Hzr. 1945 (6) : 31-32, s. 65. Yunanllarn dnyasna genel olarak bakyor, kendi a. 152

(1767-1835) iin nemini vurguluyor. 79 KANT, Immanuel: Hobbes'a kar, Gegen Hobbes, ev.: Nusret Hzr. 1944 (4) : 23, s. 300-307. Dnr bu yazsnda hukuk durumu olarak alnm yurt talk durumunun hangi nsel (a priori) ilkeler zerine kurulduunu -szkonusu ilkeleri aarak- anlatyor. 80 KANT, Immanuel: Klgn akln tenkidi, Kritik der prak tischen vernunft. ev.: Yunus Kazm Koni. 1943 (3): 18, s. 404-413. Kitap olarak kmtr. Bkz. Kant, Immanuel: Pratik akim eletirisi. Kritik der prak tischen vernunft. Ankara 1980 Hacettepe niversitesi Ya ynlar. 201+201 s. 81 KARASAN, Mehmet: Efltun. 1946 (7) ; 39-40, s. 199-201. Kitap olarak kmtr. Bkz: Karasan, Mehmet: Eflatun'un devlet anlay. 2. bs; stan bul 1964 MEB Yaynlar. 150 s. Yaptta, Platon'un 'Dev let', 'Devlet adam', 'Yasalar' adl yaptlar ele alnp, Pla ton'un devlet anlay rneklerle dile getirilmeye all maktadr. 82 KIERKEGAARD, Sren: brahim hikayesi, ev.: Ouz Pel tek. 1953 (10) : 55, s. 49-52. Dinsel brahim yky, yorumlanarak anlatlmaktadr. 83 KOESTLER, Arthur: nsanln kmaz, ev.: Erol Gney. 1946 (7) : 38, s. 153-156. Yazar, bireysel yaamda olduu gibi, siyasetle ahlak ara snda da ikilemlerin bulunduunu rneklerle aklamak tadr. 84 KONFYUS: Konfyus'un szleri, ev.: Raif Ever. 1942 (3) : 14, s. 87-89. Bu eviri, Konfyus'un Lun Yu adl yirmi blmlk kitabnn ilk blmdr. Bu blmde bilgi, aile, insanlarn birbirleriyle ilikileri ile ilgili olarak sylenmi szler yeralr. 85 KSENOPHONES: Oikononikos, ev.: Oliver Davies - Mzehher Yeinobah. 1945 (5) : 29-30, s. 482-486. Parada zamannn (. 3., 4. yy.) evlilik yaamnn ierii ve bunun ileyii anlatlmaktadr. 86 - LACHELIER, Jules: Demokrasi, ev.: Mehmet Karasan. 1946 (7) : 39-40, s. 313-315. Dnr, demokrasi konusunda Platon-Aristoteles ile Kant-Rousseau'nun grlerini karlatryor, aralarnda ki ayrm yine onlara dayanarak temellendiriyor; sonunda da kendi grlerini aklyor. 87 LALOU, Ren: Yaayan Descartes, ev.: Erol Gney. 1946 (7) : 38, s. 149-150. Descartes'm ksaca yaamyks ele alnmaktadr. 153

88 LESSNG: Friedrich Nicolai'ye, ev.: Afif Obay, 1946 (16): 77-80, s. 109-113. Kasm 1956 tarihli bu mektupta yazar, trajedi ile komedi zerine dncelerini yazmaktadr. 89 LESSNG: Homeros hakknda, ev.: Yaar nem. 1953 (10) : 56, s. 32-33. Yazarn laokoon adl yaptndan alman bu parada iir, resim etkilemesi konusunda grler dile getirilmektedir. 90 LESSNG: lm, ev.: Melahat zg. 1945 (6) : 31-32, s. 25. Yazda, Yunan sanatlarnn lm nasl grd anla tlmaktadr. 91 LOCKE, John: Hkmetler zerine iki tetkik, ev.: Gzin Dikel. 1946 (7) : 39-40, s. 248-249. Ad geen yaptn sivil hkmetin asl, sresi ve sonu hak knda bir deneme blmnden ksa para sunulmakta dr. Yazlar, yasalarn nemi zerinedir. 92 MACHIAVELLI, Niccola: Francesco Vettoli'ye 1513'de yaz lan mektup. ev.: Samim Sinanolu. 1964 (16): 77-80, s. 61-65. Bu mektupta Machavelli kendinden szetmektedir. 93 MEN TZU: Kung Sun-ch'ou bahsi. 2. blm. Liang Hui Wang bahsi. 1. blm. Kao-tzu bahsi. 1, blm, ev.: N. zerdim 1966 (18) : 86, s. 16-21. Bu yazlarda ok eitli konulara deinilmitir. 94 MILL, John Stuart: Hrriyet hakknda, ev.: Sreyya Er gin. 1946 (7): 39-40, s. 308-310. Kitap olarak kmtr. Bkz: Mill, John Stuart: Hrriyet, 2. bs. ev.: M. Osman Doste.. stanbul 1963 MEB Yaynlar. LVIII+227 s. Bu yaptta ele alnan zgrlk bireysel bir zgrlk deil, toplum ta rafndan birey zerinde yasal bir biimde kullanlabilen iktidarn ierii ve snrlardr. 95 MONTAIGNE, Michel Eyquem de: Montaigne'den paralar, 1. ev.: Sebahattin Eyubolu. 1940 (1); 2, s. 120-141. D nceler. ev.: Sebahattin Eyubolu. 1942(2): 11, s. 418426; 1942(3): 15, s. 165-173; 1944 (4): 23, s. 322-328; 1944 (5) : 25, s. 36-43; 1944 (5) : 28, s. 276-282; 1945 (6) : 31-32, s. 3-7; 1945 (6): 31-32, s. 497-501; 1946 (7): 37, s. 2-5; / Denemeler / . ev.: Sebahattin Eyubolu. 1946 (7): 39-40, s. 237-238. Kitap olarak kmtr. Bkz: Montaigne, Michel Eyquem de: Denemeler. 9. bs. ev.: Se bahattin Eyubolu. Istanbul 1978 Cem Yaynevi. 332 s. Yazarm eitti konularda ele ald 132 deneme bulunmak tadr. Bunlardan baz balklar unlardr: kendimizi anlat mak, hayat ve felsefe, bilgi ve dnce, yaamak ve al mak, insan ve tesi, kendi kendisiyle yetinme, gerek ne154

denier, dizginsiz nedenler, krkrne inanmak, dnme de kendindenlik... 96 MONTESQUIEU, Charles de Secondt: ranl mektuplar, Lettres Persanes. ev.: Ltfi Ay. 1942 (2): 12, s. 470-487; 1946 (7): 39-40, s. 359-367; 1953 (10): 56, s. 8-23. Ad geen mektuplarn says on altdr. Ayrca yazarn ran mektuplar zerine baz dnceleri ile nsz de bu lunmaktadr. Bu mektuplarda szedilen baz konular un lardr: Halkn bir baka kii (kral) tarafndan ynetilme si; zamann (18. yy.) Fransa kral; Fransa'daki. meslek gruplar arasndaki ilikiler; Paris'teki zanaatkarlarn durumu; Acadmie Francaise'in eletirilmesi; intihar ola y, aile ilikileri; bilim ve sanatn insanln ktlne kullanlmas. 97 MONTESQUIEU, Charles de Secondt: Kanunlarn ruhu, ev.: Vedat Gnyol-sa ztrk-Mehmet Cihangir-Rasim Kktrk. 1946 (7) : 39-40, s. 250-265. Kitap olarak km tr. Bkz. Montesquieu, Charles de Secondt: Kanunlarn ruhu ze rine. 2 c. ev.: Fehmi Balda. Ankara MEB Yaynlar. 1. c : 1963.XXXVI + 603s.;2. c : 1965.545 s. Otuz bir kitap bal altnda sunulan iki ciltlik geni oy lumlu yapt, yasalar zerine olan girii ardndan, yasala rn uyguland btn alanlar ele alp bunlara deinen altbalklarda aklamalar yapmaktadr. 28. kitaptan balyarak Fransz Yurttalk yasalarnn kayna, urad deiikliklerle, Fransz yasalar anlatlmaktadr. 98 MORE, Thomas: Utopia'llarm bilgileri, ileri gleri. On sciences crafts and occupations. ev.: Adnan Balk. 1943 (3) : 17, s. 308-317. Kitap olarak kmtr. Bkz. More, Thomas: Utopia. 2. bs. ev.: Sebahattin EyuboluMina Urgan-Vedat Gnyol. stanbul 1968 an Yaynlar. 197 s. On bir blmde ele alman yapt, zerine deerlen dirici uzun bir nszn ardndan; kurulmu, iler yada felsefesel olarak kurulmu bir devlet tasarmn ele almak tadr. 99 NIETZSCHE, Friedrich Wilhelm: Drt mektup, ev.: Beh et Necatigil-A. Tietze. 1964 (16) : 77-80, s. 186-191. Burada yer alan mektuplardan ilk , Nietzsche'nin kzkardeine, drdncs France Overbeck'e, srasyla 1883, 1885,1886,1886 tarihlerinde yazd mektuplardr. Bu mek tuplarda Nietzsche imdiki ve gemi yaamndan, dn celerinden szetmektedir. 100 NIETZSCHE, Friedrich Wilhelm: Musikinin ruhundan tra gedyann douu. 1. ev.: Nusret Hzr. 1940 (1): 3, s. 244248; Mziin ruhundan tragedianm douu. ev.: Nusret 155

Hzr, 1945 (6): 31-32, s. 111-114. Kitap olarak kmtr. Bkz. Nietzsche, Friedrich Wilhelm: Mziin znden tragedya nn douu. ev.: smet Zeki Eybolu. stanbul 1965 Ata Kitabevi Yaynlar. 112 s. iirin ortam evrenin dnda deildir kansnda olan dnre gre, iir ve sanatlar ay n kaynaktan beslenen karde yaratmalardr. Yapt ba lksz yirmi be blmden olumaktadr. 101 NIETZSCHE, Friedrich Wilhelm: Yunanllar her kltrn dizginlerini ellerinde tutarlar. ev.: Nusret Hzr. 1945 (6): 31-32, s. 114. Kitap olarak kmtr. Bkz. Nietzsche, Friedrich Wilhelm: Yunanllarn tragik anda felsefe 2. bs. ev.: Nusret Hzr. stanbul 1963 Elif Yayn lar. XX+81 s.Yapt, Yunan felsefesi zerine edinilmi, al lm dnce ve inanlardan ayrml olarak Sokrates n cesi dnemdeki filozoflarla felsefeyi anlatmaktadr. 102 NOVALIS, Friedrich von Hardenberg: August Wilhelm Sehlegere. ev.: Melahat Togar. 1964 (16): 77-80, s. 142144. 12 Ocak 1798 tarihini tayan bu mektubunda Novalis, Goethe'nin Hermand und Dorothea'smdan szederken iir zerine dncelerini aktaryor. 103 PASCAL, Blaise: Bay Prier'ye, ev.: Rauf Nusholu. 1964 (16) : 77-80, s. 231-332. 15 Kasm 1647 tarihini tayan bu mektubunda Pascal, doa zerine grlerden ve bu grlere kar kmas nn nedenlerinden szediyor. 104 PELTEK, Ouz: Bizde Descartes tercmeleri. 1946 (7) : 38, s. 172-176. Ksaca Descartes'm felsefesi tantlp, ardndan bizde ilk Descartes evirisinde neden ge kalnd, sonradan yap lan evirilerle zerine yaplm aratrmalar anlatlmakta dr. 105 PETRARCA, Francesco: Mektup, ev.: Sheyla ncel. 1964 (16) : 77-80, s. 54-60. Yazarn Dostlarna Mektuplar Dermesinin)) IV.'nc kita bnda yer alan bu mektup, Paris'te teoloji hocal yapan Dionigi'ye yazlmtr. Burada Petrarsa 25 Nisan 1336'da kardeiyle birlikte yapt bir geziyi anlatmaktadr. 106 PLATON/Eflatun: Alkibiades'in Sokrates'i vgsnden ev.: Trkn Uzel. 1945 (5) : 29-30, s. 475-477. Kitap olarak kmtr. Bkz. Platon: len-sevgi zerine-. Lysis-dostluk stne-, 3. bs. ev.: Azra Erhat-Sebahattin Eybolu. stanbul 1972 Rem zi Kitabevi. 147 s. len'de sevgi zerine, Lysis'de dostluk zerine konumalar ieren yaptn banda asl metnin 156

sayfa numaralan ve konuulanlar ayrntl olarak verilmi tir. 107 PLATON/Eflatun: Devlet ve devlet ekilleri, ev.: Suad Y. Baydur. 1945 (5): 29-30, s. 470-480; eitlik. ev.: Suad Y. Baydur. 1945 (5): 29-30, s. 481. Kitap olarak kmtr. Bkz. Platon: Devlet. 4. bs., 3. bs. ev.: Sebahattin Eyubolu-M. Ali Cimcoz. stanbul 1975 Remzi Kitabevi. 311 s. On kitap blmnden oluan yaptn giriinde uzun bir nsz var dr. Karlkl konumalarla dnsel bir devlet ele almp zerinde durulan yaptn sonunda ise, zgn ypun s ra saylarna gre neler zerinde konumalar yapld ay rntl olarak sunulmaktadr. 108 PLATON/Eflatun: Kriton'dan bir para, ev.: Azra Erhat. 1940 (1): 4, s. 307-311. Kitap olarak kmtr. Bkz. Platon: Kriton-ya da dev zerine-. ev.: Tanju Gkl. Btn eserleri II. Hrriyet Yaynlar, s. 254-274. stanbul 1975 Hrriyet Yaynlar. 458 s. Adaletsiz ve eri davran n her zaman yank bir tutum olduu ve bundan tr adaletsizlii erilikle ortadan kaldrmaa almann yan l bir davran olarak kabul edilmesi gerektii bu diyalo gun ana grdr. 109 PLATON/Eflatun: VH'inci mektup, ev.: rhan ahinba. 1964 (16) : 77-80, s. 4-26. Dnrmz bu mektupta Sicilya adasnda dnd gibi bir devlet kurma giriimlerini anlatmaktadr. 110 PONTY, Maurice Merleau: Existentialisme kavgas, ev.: Erol Gney-O. Peltek 1946 (7) : 37, s. 44-47. Yazar, varoluulua kar kanlarn tavrmdaki eksiklii eletiriyor ve bu felsefenin dier felsefelerden ayrlan y nn vurgularken, Sartre'n yapt yenilik ve bun an ek sik yanlarn gsterip, varoluu felsefenin marksist felse feyle hesaplamasn konu ediyor. 111 PONTY, Maurice Merleau: Hakikat uruna, ev.: Erol G ney. 1946 (7) : 37, s. 47-48. Ksaltlarak evrilen bu yaz da zamann (II. Dnj^ Sa va sonras) politik gr izilirken burada sorunlara na sl yaklamak gerektii zerinde duruluyor. 112 La ROCHEFOUCAULD: zdeyiler, Maximes. ev.: Yaar Nabi Nayr. 1942 (3) : 13, s. 10-17. Kitap olarak kmtr. Bkz. La Rocefoucauld: zdeyiler, 3. bs. ev.: Yaar Nabi Nayr. stanbul 1969 Varlk Yaynlar. 160 s. Yapt, yazarn e itli konularda ksa ve zl dncelerini iermektedir. 113 ROUSSEAU, Jean Jacques: Cemiyet mukavelesi yahut si yasi hukuk ilkeleri. Du contrat social ou principes da droit 157

politique. ev.: Vedat Gnyol. 1944 (4): 24, s. 382-395; toplum anlamas. ev.: Vedat Gnyol. 1946 (7) : 39-40, s. 281-290. Kitap olarak kmtr. Bkz. Rousseau, Jean Jacques: Toplum szlemesi 4. bs. ev.: Vedat Gnyol. stanbul 1974 an Yaynlar. 187 s. Yapt drt blmdr: Toplumun bir szleme yoluyla doduu, egemenlik ve genel istem, yrtme gc olarak eitli y netim biimleri, dizgenin ileyii ve toplumun dini anlatl maktadr. 114 ROUSSEAU, Jean Jacques: limler ve sanatlar hakknda nutuk. ev.: Sebahattin Eyubolu. 1940 (1): 4, s. 336-353; 1943 (4): 19, s. 46-57; seme dnceler. ev.: Yaar Nabi Nayr. 1945 (6): 33, s. 228-231; seilmi dnceler. Pen ses choisies. ev.: Yaar Nabi Nayr. 1944 (5) : 26, s, 86-99; 1944 (5) : 28, s. 260-269. Kitap olarak kmtr. Bkz. Rousseau, Jean Jacques: Bilimler ve sanatlar zerine sy lev (Seme dnceler), 2. bs'. ev.: Sebahattin Eyubolu. stanbul 1970 Cem Yaynevi. 80 s. Bilimlerin ve sanatla rn gelimesi ahlakn dzelmesine yardm etmi midir? sorusuna yant olarak kotarlan bu yaptn ardndan, ya zarn belli bal yaptlarndan semeler yeralmaktadr. 115 ROUSSEAU, Jean Jacques: mektup, ev.: Afif Obay. 1964 (16) : 77-80, s. 257-268. Haziran 1757, Eyll 1757, Haziran 1761 tarihlerini tayan bu mektuplarn ilki Madame d'Houdetot'ya, ikincisi Kont de Saint-Lambert'e, sonuncu ise, Madame de Luxembourg'a yazlmtr. 116 RUSSELL, Bertrand: yi adamlarn yapt zarar, ev.: Hamit Dereli. 1965 (17) : 81, s. 60-67. 117 RUSSELL, Bertrand: Terbiyenin gayesi, ev.: Hamit Dereii. 1953 (10) : 56, s. 24-3L 118 SARTRE, Jean Paul: Existantialisme bir hmanizmadr, ev.: 1.: Ouz Peltek-Erol Gney. 1946 (7): 37, s. 37-44. Sartre, Jean Paul: Varoluuluk. Varoluuluk bir insanc lktr, 3. bs. ev.: Asm Bezirci, stanbul Yazko Yayn 1982. 120 s. Varoluuluk ve Trkiye'deki etkisi evirence bir kaynaka ile sunulmaktadr. Ardndan Sartre'm ele ald uzun bir inceleme ile varoluuluun aklamas yeralmak tadr. 119 SARTRE, Jean Paul: Les Temps Modernes dergisinin ta ntma yazs. ev.: Sebahattin Eyubolu. 1946 (7): 37, s. 31-37. kacak derginin amac anlatlrken zmleyici ve bireimci grler eletirilmektedir. Yaz, ksaltlarak dilimize aktarlmtr. 120 SCHAUB, Edward L.: Goethe ve felsefe, ev.: Erol Gney. 1941 (1) : 6, s. 586-588. 158

Bu makalede, Goethe'nin felsefe karsnda tutumu anla tlrken, ileri srten grler yine Goethe'ye dayanlarak temellendirilmektedir de. 121 SCHILLER: Gothe'ye mektup, ev.: Melahat zg. 1964 (16) : 77-80, s. 132-136. 1797-1798 yllarnda yazlm bu mektuplarda Schller'in eitli konulardaki dnceleriye karlayoruz. 122 SCHILLER, Friedrich von: nsann gzellik terbiyesi ze rine mektuplar. ber die sthetische erziehung des mensc hen. ev.: Melhat zg. 1942 (3): 13, s. 24-35. . Schiller, Friedrich von: nsann estetik eitimi zerine bir dizi mektup. 2. bs. ev. : Melhat zg. stanbul MEB Ya ynlar 1965. XXIV+153 s. Yirmi yedi mektubu ieren ya pt, daha ok gzellik kavram ile btnlk ele alna rak, bunlar arasnda uyumun gereklilii vurgulanmakta dr. 123 SCHILLER: Solon ve Lykurgos, ev.: Hikmet Birand. 1945 (6): 31-32, s. 64. Yazar, Solon ile Lykurgos'u karlatrrken Atina ile s parta'y da karlatrmaktadr. 124 SCHOPENHAUER, Arthur: Dehe hakknda. Vom genie, ev.: Yunus Kazm Koni. 1944 (4): 24, s. 406-415. Dnr, bu yazsnda kelik'in (dehann) ne olduunu, zn neyin oluturduunu eitli rnek ve karlatrma larla anlatyor. 125 SCHOPENHAUER, Arthur: Hayat felsefe zerine aforizmalar. ev.: Melhat Togar. 1953 (10) : 55, s. 53-55. Dnrmz bu ksa yazsnda, insan ilikilerinin baz kesitlerini incelemekte, baz saptamalarda bulunmaktadr. 126 SCUDDER, V.D.: Romanc Efltun, ev.: Erol Gney S.S. lter. 1945 (6) : 31-32, s. 157-160. Yazar, Platon'un diyologlarnn kuruluunu ele almakta, oradaki tipleri incelemektedir. 127 SENECA, Licius Annaeu: 61 mektup, ev.: Samim Sinanolu. 1964 (16) : 77-80, s. 44-45. Seneca'nn Lucillius'a yazd bu mektupta yaama ve ya pp etmelerimizin nasl olmas gerektii konusunda dn celerini bildirmektedir. 128 SENECA, Licius Annaeu: Hayatn ksal hakknda, ev.: smet alk. 1941 (1) : 5, s. 409-412. nsan yaamnn ksa deil, uzun olduunu savunan d nr, yaammz deerlendiremeyerek, onu kendi elimiz le ksalttmz rneklerle gsteriyor. 129 SENECA, Licius Annaeu: nsanlarn eitlii zerine, ev.: Samim Sinanolu. 1946 (7) : 39-40, s. 231-234. Licilius'una yazlan klelie kar dncelerini ieren bir mektup. 159

130 SENECA, Licius Annaeu: 43. mektup, ev.: Samim Sinanolu. 1964 (16) : 77-80, s. 43-44. Lusilius'a yazd bu mektupta Seneca, kiilik konusunda ki dncelerini bildirmektedir. 131 SENECA, Licius Anneau: Mektup, ev.: Fatma Pakst. 1964 (16) : 77-80, s. 42-43. Kime yazld belli olmayan bu mektupta Seneca, yazd kiiye okuma ve kitaplar konusunda benzetmelere dayana rak t veriyor. 132 SPINOZA, Baruh: Etika, Blm XX. ev.: Hilmi Ziya l ken. 1946 (7) : 39-40, s. 239-247, Spinoza, Barh: Etika. 2. bs. ev.: Hilmi Ziya lken. s tanbul MEB Yaynlar 1965. XXVI+509 s. Geometrik d zene gre kantlanm ve be blm altnda sunulan yap tn blmleri unlardr: Tanrya dair, ruhun doas ve k kne dair, duygulanlarn kkne ve doasna dair, in san kleliine ya da duygulanlarn kuvvetine dair, zih nin gc ya da insann zgrlne dair. 133 EBISTERL, Mahmut: Glen-i Raz'dan iki para, ev.: M. Nuri Genosman. 1944 (4) : s. 280-283. Bu paralarda varlk, yokluk, hakikat gibi konular islam dncesi erevesinde ileniyor. 134 THOREZ, M.: Descartes ve devrimiz, ev.: Erol Gney. 1946 (7) : 38, s. 150-151. Descartes, sosyalistlerin temel kaynaklarndan biri olarak tantlmaktadr. 135 TRAVERS, D.A.: Machiavelii'ye gre devlet ve hkmdar, ev.: Erol Gney. 1942 (3) 13, s. 83-84. Makale, yazarn Machiavelli'nin grlerini yazarn yoru munda yanstmaktadr. 136 LKEN, Hilmi Ziya: ark-slm medeniyetinde Yunan eserleri. 1945 (6) : 31-32, s. 161-171. lken, Hilmi Ziya: Uyan devirlerinde tercmenin rol. stanbul 1935 Dn ve Yarn Tercme Klliyat. 385 s. e virinin bir uyan kayna olarak ele alm ile evirinin nemsenerek eie alnd dnemler (uyan dnemleri) ta rihsel bir sralamada anlatlmaktadr. 137 N AYDIN, Ruen Eref: Surla civilisation de la Grce an tique. 1951 (9) : 52, s. 330-342. Franszca olan metin, eski Yunan uygarlnn balangcn dan Platon'a dekki gelimeleri ele almaktadr. 138 VALERY, Paul: Avrupa ruhu ve Yunan dncesi, ev.: Mehmet Karasan. 1945 (6) : 31-32, s. 130-133. Yazar, Yunan dncesinin Avrupa ruhuna etkisinin ne olduunu, Avrupa ruhunun ieriini nelerin oluturduu nu anlatyor. 160

139 VALERY, Paul: Bir Descartes tasviri, 1946 (7) : 38, s. 144 145. Descartes'm bykl iki noktada gsterilen yazda, k saca genel dncesine de deinilmektedir. 140 VATJVEN ARGUES: zdeyiler. Maximes, ev.: lhan Ertu. 1942 (3) : 15, s. 186-191. Yazarn eitli konulardaki tmceleri, zgnleriyle birlik te sunulmaktadr. 140 VIGNY, Alfred de: Dnceler. Penses, ev.: Sabahattft1 Eyubolu. 1943 (4) : 22, 's. 222-231. Bu yazda, eitli konulardaki dnceler zdeyiler bii minde sunulmaktadr. 142 VOLTAIRE, Franois-Maire-Arouet: Demokrasi. Felsefe szl. ev.: Ltfi Ay. 1946 (7): 39-40, s. 266-280; Felsefe szl'nden. Dictionnaire Philosophique. ev.: Ltfi Ay. 1942 (2) : 11, s. 374-395; 1942 (3) : 16, s. 264-272; 1943 (4) : 20-21, s. 144-157. Voltaire, Franois-Marie-Arouet: Felsefe szl. 2. c. 4. bs. ev.: Ltfi Ay. stanbul nkilap ve Aka Kitabevleri Koli. ti. 1. c : 1976, XXXXV + 530 s.; 2, c,: 1977, 576 s, 143 VOLTAIRE, Franois-maire-Arouet: Felsefe mektuplar ya hut ngiliz mektuplar Lettres philosophiques au lettres Anglaises. ev.: Ltfi Ay. 1944 (5): 25. s. 10-25. Voltaire, Franois Maire Arout: Feylosofa konumalar ve fkralar. 2 c. 2. bs. ev.: Fehmi Balda. Ankara 1962 MEB Yaynlan, 1. c : 392 s.; 2. c : 368 s. Yazarn felsefeye dei nen ok eitli konulardaki yazlarn iermektedir. 144 VOLTAIRE, Franois-Maire-Arouet: Menon yahut insanl n usluluu. Menon ou sagesse humaine. ev.: Sheyla Barav. 1943 (3) : 18, s. 396-403. En yetkin bir yaama ulamak iin kendine kurallar koyan bir insann (Menon) bandan geenler yk biiminde an latlmaktadr. 145 WAHL, Jean: Existantialisme ve Heidegger, ev.: Ouz Pel tek. 1951 (9): 52, s. 371-378. Kitap olarak kmtr. Bkz. Wahl, Jean Andre: Existantialisme'in tarihi. ev.: Bertan Onaran. stanbul 1964. Elif Yaynlar. 64 s. Varoluuluk zerine tartma biiminde ele alman bir incelemenin ar dndan birok profesrn ayn konu zerine tartmalar da aktarlmaktadr. Ayrca Kafka, Heidegger, Kierkegaard zerine dnceler yeralmaktadr. 146 WAHL, Jean: Existentialisme ve Kierkegaard, ev.. Ouz Peltek. 1951 (9) : 52, s. 268-270. Kitap olarak kmtr. Bkz. 145. 147 WALD, Y.P.: Descartes dnyasnn eksiklikleri, ev.: Erol Gney. 1946 (7) : 38, s 148-149. 161

148

149

150

151

Descartes'm doumunun 350'inci doum yldnmnde yaymlanan bu ksa yaz Descartes'm dnya grne kar dnceyi dile getirmektedir. WICKWARE, Francis: Duyud idrak var mdr? ev.: Erol Gney. 1944 (4) : 24, s. 455-456. Yazar duyud alg konusunda yaplan deneyimlere daya narak grlerini aklyor. WINCKELMANN, Johann Joachim: Asil sadelik. Sessiz b yklk. ev.: Hikmet Birand. 1945 (6): 31-32, s. 21-23. Dnrmz Laokoon yontusunu rnek alarak, Yunan sanatnn byklnn nerede baladn gstermeye alyor. WINCKELMANN, Johann Joachim: Eski sanata dair. ber die alte kunst. ev.: Halit Demirciolu. 1943 (4): 19, s. 32-35. Yazar, antik sanat konusundaki grlerini rneklerle aklyor. WINCKELMANN, Johann Joachim: Kk Asya ve Yu nanlar. ev.: Yunus Kazm Koni. 1945 (6) : 31-32, s. 19. Dnrmz bu ksa yazsnda, Anadolu ikliminin Yu nan dnce ve sanat yaamna etkisini anlatyor.

162

FELSEFE-82 Bibliyografya

ATLLA BRKYE FelsefeSVe ek 1. Kitap'ta, eksik kalan 1981!in kitaplarnn, 2. Kitap'ta. bir ksmn sunduk. Ne var ki, yerimizin darl nedeniyle bir ksm n da 3. Kitap'ta. sunuyoruz:

ARATIRMA Dil ve Tarih-Corafya Fakltesi Felsefe Aratrmalar Enstits Dergisi


Dergiyi karanlar: Prof. Dr. Fatma BAARAN (Mdr), Prof. Dr. Mbahat KYEL, Prof. Dr. Sevim TEKEL, Prof. Dr. Kemal AYTA, Do, Dr. Neriman SAMVRAY, Do. Dr. ahin YENSEHRIOL (Sekreter). A.. Dil ve Tarih-Corafya Fak. Yay. No: 306-1981. XII Cilt, Byk boy, 304 Sayfa, 500 TL.

Aratrma dergisinin bu saysnda yer alan yazarlar ve yazlar yle: H. Rait YMEN Terbiye ve Talim-Adab ve Nasayihl-Etfal Risalesi zerine; Aydn SAYILI Turkish Contributions To The Historical Development of Science; Sevim TEKEL The Arabic Translantion of Copernicus ve ayrca Copernicus'un irapa evirisi; Fatma BAARAN Cultural Factors, Sexroles And Psyc ho-Social Developmant; Nail AHN Zihin leyiinde Kltr Etkileri; ve ayrca: Two Levels of Logical Competence; Neriman SAMVRAY ocukta Bir Deer Olarak Zeka Kavram; - Psikanalitik Adan Geni Gruplar Sorunu; - Geleneksel Kltrmzde ocuk; - Edmund Husserl'in Fenomenoloji'si ve Nesnelerin Varl; - Eser Tantma; - Teo GRNBERG; - On The Ideationalist Theory Of Meaning; ve ayrca nsel Bilgiler ve Zorunlu nermeler; a hin YENEHRLOLU Kant ve Hegel Felsefelerine Gre z163

grlk Kavramnn Anlatm; Esin KAHYA Malpighi ve Onun Bbrek zerindeki almalar; ve ayrca: Eser Tantma; Yurdal TOPSEVER renmede Bireysel Farklar: Mahmut TEZCAN The Tradition of Blood Feuds in Turkey; Mustafa ERGN Eser Tantma.
FELSEFE ARKV

Yaz Kurulu: smail Tunal, Nihat Keklik, M. Mnir Aktepe. .. Edebiyat Fak. Yaynlan, stanbul.

Bu sayda yer alan yazlar: Nihat Keklik Trk-slm Filo zofu BN SNA (98-1037) Hayat Ve Eserleri; Hilmi Ziya lken BN SNA'NIN Felsefesi; smail Tunal Soyut'un Sanattaki An lam; Erhard Oeser ~ Bilim Teorisi (zgn metniyle birlikte); Ulu Nutku Leibniz'in Monadlar Teorisinin Tarihi nemi; Teo man Dural Biyoloji Felsefesine Giri Denemesi ve ayrca Jean Piaget; Ak? Etan Nicolai Hartman'm Ontolojisinde Katagoriier ve Real Determination Sorunu; Mahmut Kaya Aristoteles'in Ahlk ve Siyset Felsefesinin slm Dnyasna Yansmas; Bekir Karla Pythagoras Felsefenin Trk-slm Felsefesine Yans mas; afak Ural Lukasiewicz-Tarski Notasyonu; Nejat Bozkurt Hegel Estetik'ine Genel Bir Bak.
YEN LM- KELAM

zmirli smail HAKKI Basma hazrlyan: Dr. Sabri HZMETL mran Yaynlar, staribul-1981 408 sayfa, 700 TL. SLAM DNCESNN TEEKKL DEVR Prof. Montgomery WATT-ev.: Ethem FILAH mran Yaynlar, stanbul-1981 428 Sayfa, 550 TL.

Not: Elimizde olan 1981'in felsefe kitaplarnn aklamal bibJiyografyas burada son buluyor. 2. Kitapta yer alan Kant ve a da ngiliz Felsefesinde Tanr-Ahlk. likisi adl kitabn yazar Do. Dr. Mehmet Aydm'dr.

164

DENEMELER BACON - ev.: Akit GKTRK Adam Yaynclk A.., staribul-Ocak 1982 240 Sayfa.

16. yzyln sonu iie 17. yzyln banda yaayan ngiliz d nr Francis Bacon'n deneme yazlarndan oluuyor, yapt. Trke'ye eviren Akit Gktrk, 'Giri balkl blmde Bacon'n iin unlar sylyor: Denemeleri'ndeki nesnel bakyla Bacon insanolunu iyi ile ktnn bir karm olarak grr, onu olduu gibi benimser. Okur da bu tutumla yaklamaldr denemelere. i duygusalla vurup Bacon' umut olarak grmek, onun kafasn da amalarn da yanl anlamak olur. Denemeleri de btn felsefesi gibi, olaylarn gereki yantutmaz gzlemine dayanr Bacon'n. DENEMELER
Albert CAMUS - ev.: Sabahattin EYBOLU - Vedat GNYOL SAY Kitap Pazarlama, staribul-Ocak 1982 Drdnc basm, 136 Sayfa, 150 TL.

Kitapta yazarn on dokuz denemesi yer alyor. zgrlk, iyim serlik, ktmserlik, korku, politika, sanat, ahlak vb. konularn fel sefi dzeyde irdeliyor, tartyor, Camus, Kitapta yazarn Denemeleri'nin yan sra Bir Alman Dosta Mektup balkl blmde drt mektubu da yer alyor. Kitabn banda bulunan lle De Ya ama yazsnda R.M. Albres yle diyor: Albert Camus insann yazgsn teraziye koydu ve umutsuz luun yazan oldu; ayn zamanda, yalnz o, mutluluu bir by ve bir yiitlik olarak ele ald. Yaama bo dedii iindir ki, onu elle tutulur, zengin ve yce yapabildi. nsann lmek zorunda olmas, onca fiziktesi bir rezaletti bunu da Caligula rolnde Gerard Philipe'e syletti... BLM AHLAKI
Albert BAYET - ev.: Vedat GNYOL SAY Kitap Pazarlama, staribul-ubat 1982 kinci basm, 152 Sayfa,i50 TL.

Kitapta Bayet'in, bilim ile ahlak ilikisini irdeleyen; bu ilikiyi yer yer eletiren, yer yer zmleyen on iki yazs yer alyor. Bu iliki hmanist bir anlayla kuruluyor ve hmanizm saf tutulu yor. Kitabn arka kapanda u szler var: Bilimin ahlakdl ile ahlakn bilimdlm aratran bu kitap, yaman bir uyardr. Bilimin ahlakszca kullanlmasna kar, bilim adna bir uyar. 'Salam, verimli, cmert aba adna / Halk zgr, insan mutlu eden aba adna' bir uyan... 165

SBERNETK

Norbert WEIN ER - ev.: Ibrahim KESKN SAY Kitap Pazarlama, stanbul-ubat 1982 kinci basm, 232 Sayfa, 250 TL.

Sibernetik yirminci yzyln felsefesi ya da bugnk tekni in, bilimin felsefesi olarak adlandrlmakta. Kitap Amerikal fi ziki Gibbs'in grlerinin, hem bugnk bilimde yapt deiik likler hem de genel olarak bizim yaamaya kar olan tutumumuz da yapt dolayl deiiklikler asndan, modern yaant stn deki etkileriyle ilgilenmektedir. Kitap on bir blmden oluuyor; ayrca evirmenin 'nsg' ve yazarn 'nss'. de kitabn ban da yer alyor.
KARAKTERLER

LA BRUYRE - ev.: Bedia KSEMHAL ALAZ Yaynlan, stanbul-ubat 1982 372 Sayfa, 300 TL.

La Bruyre on yedinci yzylda yaam bir Fransz dn r. Toplumsal yapy eletiren, ama eskiye balln yerine getire rek eletiren bir dnr-denemeci La Bruyre. Kitap, yazarn de nemelerini kapsyor: insan, toplumdaki yerini, toplum-insan ili kisini ve yer yer insann davranlarn felsefi bir dzeyde ele alan denemeleri, irdeleyen, tartan, amlyan denemeleri. La Bruyre, anda gereki ve kesin tavrlaryla tannm; ve bundan dolay da grltler koparan bir dnr. TASAVVUFUN BOYUTLARI
Annemarie SCHIMMEL - ev.: Ender GROL ADAM Yaynclk A.., stanbul-Mart 1982 Byk Boy, 448 Sayfa, 650 TL.

Dou dillerinden yapt eviriler iin Priedrich-Rckert d ln kazanan A. Schimmel Harvard niversitesi'nde Hint ve s lam kltrleri profesr ve Orta Dou Aratrma Merkezi'nde de grevlidir. Kitapta, slam mistisizminin balangcndan on dokuzuncu yzyln sonlarna kadarki dnemi, tarihsel ve fenomenolojik a dan inceleniyor. Harvard niversitesi'ndeki ders notlarndan olu turduu kitabnn nss'nde A. Schimmel yle diyor: Sfilik ya d Tasavvuf zerine yazmak olanaksz denilecek kadar g. Daha ilk admn atar atmaz, uzayp giden sra dalar kyor insann karsna, ilerledike de, hedefe varmak gittike gleiyor. yley se oraya varld m bir kez, insan bir de bakyor, ulat yer kendi iindeymi meer. 166

Sfilik Nedir? Klasik Sfiliin Ana izgileri; Tasavvuf Yolu; nsan ve nsan- tfmil; Sfi Tarikatlar ve Tekkeler; Teosofik S filik; Gl ile Blbl; Hindistan ile Pakistan'da Sfilik. Ayrca, S fi Edebiyatnn Harf Simgecilii; Sfilikte Diil Unsurlar balkl ekler ile notlar ve kaynaka yer alyor.
GENEL GOSTERGEBILIM SORUNLARI Mehmet RFAT ALAZ Yaynlan, stanbul-1982 102 Sayfa.

Yazar almasn kitabn bandaki Sunu balkl yazsnda ksaca yle zetliyor: ... bu yazlar, anlaml btnler olarak ta nmlayacamz eitli gsterge dizgelerini {yazn, resim, mzik, tiyatro; film, mimarlk, hukuk, iktisat, siyaset, vb.) zellikle de bu dizgelere ilikin betikleri bilimsel bir dil araclyla aklamay amalyan gstergebilimin temel kavram ve ilkelerini incelemek tedir. Kitabn blmleri de yle: Gstergebilim: Bir Tanmlama Denemesi; Gstergebilim Ku ramnn Dzenlenii; Genelgstergebilim lkeleri; Gstergebilimsel Bir lem: Kesitleme; Gstergebilim ve Uygulama Alanlar; GstergeUlimsel Bir zmleme rnei ve Gstergebilim Kay nakas ile Gstergebilim Terimleri eklenmi; ayrca kitabn sonu na Franszca zeti olan: Rsums et Notes balkl blm eklen mi.

167

You might also like