You are on page 1of 288

G.W.F.

HEGEL

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER


eviren:

CENAP

KARAKAYA

SOSYAL YAYINLAR

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER ( 1821)

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER


Yazan: G.W.F.HEGEL/eviren: Cenap Karakay a/Yaymlayan: Sosyal Yaynlar Birinci Basm: Kasm 1991 Dizgi, bask, cilt: Akademik Gzel Sanatlar Yayn & Basm retim Merkezi 13044 7 0 132 90 3 6 132 90 37

G.W.F. HEGEL

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

eviren: Cenap Karakaya

SOSYAL YAYINLAR Babli cad. No. 14 Caalolu STANBUL

SUNU
Hegel'in felsefesini yorumlamann ne kadar zor bir i olduunu kimse inkr edemez. Bu zorluk, byk lde, Hegel'den bize kalan eserlerin deiik karak terinden kaynaklanr. nce, VerlesungenVer dizisi vardr. Hegel'in rencileri tarafndan tutulup derlenen ders notlarndan oluan bu eserleri, bilginler ince den inceye etd ederek, stadn bu eserlerde dile gelen dncesiyle, bunun sadk, ama ancak dolayl bir yansmas olan eyi birbirinden ayrmaya alrlar. Sonra, Hegel'in kendi yaymlad youn ve karmak eserleri vardr. Bu eserlerinde, Hegel, bize yalnz felsef aratrmalarnn sonucunu deil, ayn zamanda dncesinin antropolojik ve lojik temellerini de aklar. "Sonu, olu'unun dnda hibir ey deildir" (1). Bu forml uyarnca, Hegel, Phnomenologie des Geistesde (Esprinin fenomenolojisi) [1807], kendi genlik dncesinin gzerghn izleyerek, zamannn felsefesi ve esprisi hakknda bilin kazannn tarihini bize anlatr; Wissenschaft der Logik'ie (Mank bilimi) [1812-1816], Logos'un batn hayatn gzlerimiz nne serer. Kategoriler, ha reketsiz, tl kavramlar deil, bir olu'un momentleridir. Hakikatin kendisi de bir hayattr. Logos'un mantk biliminde sergilenen hayat ile, zengin muhte vasn ap sererek kendi kendisine ulamaya alan bilincin Fenomenoloji'de sergilenen hayat, btn Hegel felsefesinin temelini oluturur. Hegel'in kendi kaleminden km bu iki esere sahip bulunmamz, bizim iin byk bir anstr. Ama, bu iki eserin dou srecini de izleyebiliriz. Dostu Schelling'in aksine ola rak, Hegel, felsefesini herkesin bilgisine sunmadan nce, onun zerinde uzun boylu dnd. Hegel'in Fenomenoloji'den ve Jena niversitesindeki derslerinden nceki genlik almalarnn 1907'de yaymlanmas, Fenomenoloji'yi daha tam olarak anlamamza katkda bulunduu gibi, Hegel felsefesinin somut kklerini ortaya karmamz da salad. Bylece, espri ile tarih arasndaki ilikiler soru nu, hellenizmin ve hristiyanln Hegel'in ilk meditasyonlarnda oynad nemli rol, Hegel zerine incelemelerde n plana geti, insanlk tarihi zerinde dnme ve bu tarihin spiritel anlam, Hegel'in hareket noktasn oluturur. ok daha sonra, Berlin niversitesi profesrnn felsefe tarihi ve hukuk felsefe si zerine verdii derslerin, bu genlik almalarnda ve, biraz daha sonraki bir tarihte, Jena niversitesindeki derslerinde veya manskrilerinde tohum ha linde bulunan eyleri bazen sistematik bir biimde tekrarlad grlr.

(1) Fenomenoloji, nsz.

SUNU

* * * Filozoflukla profesrl kiiliinde hibir zaman birbirinden ayrmayan, hatt yalandka daha sk bir biimde birletiren Hegel, bu arada, tm felsef dncesini, yan felsefe eseri, yan ders kitab niteliinde bir sununa iinde sun may da denedi. Filozofun salnda kez (1817-1827-1830) baslan Enzyk lopdie der Philosophischen Wissenschaften im Grundrisse (Felsef bilimler ansiklope disi) bu giriimin rndr. Hegel, bu eserinde, dncesini ou kez insan yadrgatacak derecede kuru bir slpla yazlm paragraflar halinde younlatrr ve, bu soyutluu gidermek amacyle, bunlara, daha nceki almalarn bilmeyen bir okuyucuyu aknla uratabilecek birtakm somut aklamalar ekler. Bu ansiklopedide, sonu, biraz fazlaca "olu'u dnda" su nulmutur. Yalnzca bu summa, bu "fikirler saray" zerinde durarak, Hegel'i aslnda dogmatik bir filozof olarak grmek isteyenler ok olmutur. Oysa, dur madan kendisini yeniden ele alp ileyen bu dncenin dou srecini incele mi bir kimse iin, Ansiklopedinin paragraflar, her dem canl bir meditasyonun son vard noktadan baka bir ey deildir. Sk sk sylendii gibi, Hegel, siste minin bu basl grntsnde, onun inas iin gerekmi btn yap iskelelerini ortadan kaldrmtr. Bu bakmdan, hibir ey, bizim bu kitapta ilk kez [franszca] evirisini sunmakta olduumuz Grundlinien der Philosophie des Rechts (Hukuk felsefesinin prensipleri) kadar ilgi ekici olamaz. Hegel, Hukuk felsefesinin prensipleri'/ 1821'de Berlin'de yaymlad. Eser, Ansiklopedinin bir blmnn daha gelitirilmi bir eklinden oluur. Ansiklopedi'nm Hegel tarafndan ayr bir kitap halinde gelitirilen tek blmnn hukuk felsefesi olmas phesiz bir rast lant eseri deildir. Hegel, sistemini kotarp hazrlad Jena yllarnda, bu sis temin bir blmn bir Naturrechte tahsis etmeyi dnyordu. Hukuk felsefesi nin bu ilk eklini, biz, Hegel'in yaymlamadan brakti bir objektif ahlkllk sistemine (System der Sittlichkeit) ait fragmentlerden ve tabi hukukun eitli bi limsel inceleni biimleri hakknda yazlm ok nemli bir makaleden olduka iyi biliyoruz (1). Bizce filozofun politik ve sosyal dncesinin bu dou sreci, Berlin rn Hukuk felsefesi'nzn yorumlanmasnda mutlaka gz nnde tutul maldr. Hegel'in politik ve sosyal dncesini, yalnzca bu eserde billrlam ekliyle ele almakla, onun somut anlamn yeterince grememek tehlikesine debiliriz ve, ayn zamanda, eserin u ya da bu blmnn mesel soyut hukuk ve sbjektif ahlkllk blmlerinin ind bir ayrma dayandna hkmedebiliriz. Oysa, btn bu blmler, tam anlamlarn ancak daha nceki uzun ve dolambal kotarl sreleri iinde alrlar. Birok paragraf okurken,
(1) Bu makale ve sistem iin bkz. HEGEL'in eserlerinin Lasson edisyonu, cilt VII, "Schriften zur Politik und Rechtsphilosophie".

SUNU

Hegel sisteminin btn zmn esaslarn hissederiz. Bu zmn esaslar, daha canl bir diyalektie, Hegel'in genlik eserlerinin, Jena derslerinin veya hatt Espri nin fenomenolojisi'nm diyalektiine gnderme yaparlar. Bu kk sunu yazsnda, Hukuk felsefesi'nde/2 bylece geriye, onun Hegel felsefesi tarihi iinde somut douuna dnmemiz mmkn deildir. Bu, yaplmas gerekli, ama uzun soluklu bir almann konusudur. Biz, burada, yalnzca eserin yapsn ve Ansiklopedi'^/ yerini gzden geirerek, byle bir geriye dnn gerekliliini gstermek istiyoruz.

* * Hegel, hukuku ok genel bir biimde, "zgr iradenin mevcudiyeti " olarak tanmlar (1). Bu durumda, hukuk felsefesi, Ansiklopedice objektif espri denen eye tekabl ediyor demektir. Burada, kanlmas gereken konfzyo.nlarn ilkiy le karlayoruz. Hegel'in hukuk adn verdii eyi, soyut hukukla ve zellikle tabi hukuk'tan anlalmas mtat olan eyle kartrmamak gerekir. ahs huku ku mlkiyet hukuku zgrln bilfiil gereklemesinde bir momentten baka bir ey deildir. Ailenin hukuku, devletin hukuku, bu soyut hukukun ok stnde yer alrlar. Soyut hukuk tarihte ilk kez Roma dnyasnda o da, kleliin tarih varl nedeniyle, eksik bir ekilde kendini gstermitir. Bu soyut hukukun ortaya knn tarih artlar, onun stoaclk ve phecilik ile ilikileri konusunda Fenomenoloji bize deerli bilgiler verir (2). Hukuk felsefesi nin soyut hukuk balkl birinci ksmnn mnasn iyice anlamak istiyorsak, Fenomenoloji ye bavarmamz gerekir. Fakat, Hegel'in, eserine yazd nsz bi zi pek gzel aydnlatyor: "bir hukuk, diyor Hegel, snrldr ve, dolaysyle, ba ka bir unsura tbi durumdadr; yalnz evrensel Espri'nin hukuku mutlak ve snrszdr" (3). Hegelci anlamyle hukuk, objektif espriye tekabl ettiine gre, bu momentin btn sistem iindeki yerini ve nemini belirtmekte yarar vardr. Sistem, dairelerden oluan bir dairedir. Balca daire vardr; Logos, Ta biat ve Espri. Espri balangta kendinde deildir, tabiatn iinde kaybolmu gi bidir; henz uyuyan espridir. Onun hakik uyan bilintir, dnya hakkndaki bilintir, kendilik bilincidir. Fakat, bu sbjektif espri, bireysel espridir ve bunun en yksek momenti bilgi deil, iradedir (4). irade araclyla espri tabiatla zt(1) "u halde, hukuk, de olarak zgrlktr". HEGEL'e gre. de'nin gereklemi kavram olduu unutulmamaldr. Hukuk felsefesine giriin balangcna bkz. (2) Fenomenoloji, zikr.es. II, s.44. (3) S. 54, 55. (4) Kar. Ansiklopedi, Lasson bas., Band V, s. 338 ve dev.

10

SUNU

lar, kendisini mutlak olarak ister. Bylece, irade, bizi sbjektif espri'den objek tif espri'ye geirir. Btn tabiatn stne ykselen irade Kant ve Fichte felse felerinin byk momenti, henz soyut bir iradedir. Bu irade tam anlamyle, HegeVin evrensel soyutluk dedii eydir. Hegel, Hukuk Felsefesi/ giriinde, zgr esprinin bu n artlarm yeniden ele alr (1). Bu irade, her trl zellii, her trl muhtevay reddetmesi itibariyle, "boluun zgrl" halini alr; ak siyona yneldii takdirde ise, gerek siyasette, gerekse dinde mevcut btn sos yal dzeni ykma fanatizmi, bir dzen istediinden phe edilen her kiinin top luluk dna atlmas ve bavermek istiyen her trl organizasyonun imhas" (2) eklinde kendini gsterir, ihtiras olarak tezahr eden bu boluk iradesine, Hegel'in genlik almalarnda, gzel ruh veya sevgi ekli altnda rastlarz. Her trl kaderi reddeden bu gzel ruh veya sevgi, bu yzden kaderlerin en trajiine dar olur. Ayn boluk iradesi, bireyin dnya dzenine kartl, kal bin mevcut kurumlara kar isyan olarak, Fenomenoloji'de de karmza kar (3). u halde, bu iradenin zellemesi, herhangi bir ey" i istemesi gerekir, imdi, baka bir eyi isteyebileceinin bilincinde olarak herhangi bir eyi iste mek, keyf iradedir; iradede olaanlk momentidir. Oysa, iradenin hem zellemesi, hem de ayn zamanda evrensel olarak kalmas, muhtevasnn hep kendi kendisi olmas gerekir, ite bu, iradeyi hukukun genel dzeni iinde iste yen irade'dir. Objektif espri, artk yalnzca tabiatn inkrndan ibaret olmayan, fakat iinde kendi kendisini yeniden bulabilecei bir ikinci tabiat yaratan espri dir. Bylece, espri, sonunda farkll iinde kendi kendisiyle aynlnn bilinci ne varr ve, mutlak Espri olarak, Sanat'ta, Din de ve Felsefede kendi kendisini dnr. Sbjektif espri, objektif espri, mutlak espri: esprinin diyalektiinin momenti ite bunlardr; ve burada sz konusu olan hukuk felsefesi, bu mo mentten kincisinin zel gelimesine tekabl eder. Mutlak espriye ulamakla, btn yollarn sonuna varm olduumuzu, esprinin nihayet evrenle badap uyutuunu ve bylece Hegel felsefesinin niha gayesinin, onun mutlak idealizm tanmnn gerekletiini sanabiliriz. Ama, bu sonu, bir durgunluk olarak, hare ketsiz aynlk olarak yorumlamak byk yanlg olur. Espri iin esas olan, negatifliktir; espri, ancak kendisi kadar huzursuz bir Evren iinde kendi kendisini bulabilir. Bunun iin, espri daima tarihtir, din tarihidir, felsefe tarihidir; tabiat ise, ebediyen alm bir gemi olarak, Fenomenoloji'zzm derin anlaml bir deyiiyle, tarihi olmayan bir eydir (4). "Tanrnn hayat diyor Hegel, yine Fenomenoloji'c/e, onun kendi kendisiyle bir ak oyunu olarak tanmlanabilir. Ama, bu fikir, iinde ciddiyet, strap, sabr ve negatifin ileyii bulunmad takdirde, bir din dersi derekesine, hatt bayala kadar debilir" (5).
(1) Hukuk Felsefesine giri, 4 ve dev. (2) 5. (3) Fenomenoloji, zikr. es., I, s. 302, ayrca kar. erdemle dnyann gidii arasndaki ztlk, I, s. 231 (4) Fenomenoloji, zikr. es., I, s.247. (5) Fenomenoloji, zikr. es., I, s.18.

SUNU

11

Grld gibi, objektif espri Hegel sisteminde byk bir nem tamaktadr. Objektif espri, zgr espridir, gen Hegel'in dedii gibi, kaderiyle badam espridir; ve bu kader tarihtir, nk zgrlktr, kendi kendinden baka bir ey tarafndan snrlandrlmam olmaktr (1). Tarihte, yani kendi liinden anlalaca gibi insanlk tarihinde, espri, kendisini, kendisine upuygun bir ekilde gerekletirir, kendi iinde ne ise kendi dnda da kendisini ylece gsterir. Bu nedenledir ki, Ozgrlk n anlam zerine esasl bir giri'legenel nitelikte olmakla birlikte, bu giri, somut evrensel konusunda, her durumu aan zgrlk ile daima insana ve tarihe ait bir durum olan zel durum arasndaki, bugn existentiel diyebileceimiz, iliki konusunda, btn Hegel felsefesini youn bir biimde sunan bir giritir balayan Hukuk felsefesi, en yksek dere cede somut hukuku (hakk) ayn zamanda en yce hukuk (hak) olan Evrensel tarih zerine yazlm birka paragrafla son bulur. "Esprinin tarihi, onun kendi aksiyonudur; nk espri, kendi yapt ey ne ise ancak odur... Evrensel espri nin bu ilerleyii iinde devletler, milletler ve bireyler, iyice belirlenmi olan kendi zel prensipleriyle tarih sahnesinde boy gsterirler. Herbirinin zel pren sibi, onun siyas anayapsnda ifadesini bulur ve tarih durumunun geliimi iinde gereklik kazanr. Onlarn bilinci, bu prensiple snrldr ve bunun karm kendi karlar olarak grrler; ama, ayn zamanda, bir gizli faaliyetin, kendi ilerinde alan evrensel esprinin, bilinsiz letleri ve momentleridirler. Bu derun faaliyet iinde espri, bir sonraki yksek aamaya geiinin ' yolunu hazrlar" (2). Fenomenoloji'rtin son sayfalarnda, Hegel, felsefesinin karlat yeni prob lemin, artk XVIII. yzyldaki gibi espriyle meknda yertutma'nn uzlatrlmas olmayp, espriyle zamann uzlatrlmas olduunu belirtir. Bu uzlatrmay gerekletiren ara tarihtir, insann zgrln tarih iinde, yani tek bana bireyi srf sbjektif espriyi aacak ekilde dnmek, zgrlk kelimesine fransz felsefesinin ona verdiinden ok farkl bir anlam vermek demektir; nk fransz felsefesi, tam tersine, tarihi reddederek (3), espriyi, bir eit dalizm yoluyle, onun dnda dnmeye alyordu.
*

* * Hegel'in hukuk felsefesi, filozofun, gerek tarih, gerekse zamannn politik ve


(1) S. 50,51. "Sbjektif irade, zgr irade deildir, objektiflikten yoksundur. Oysa, zgr ira dede, hakik sonsuz gerek bir ekilde ve fiilen mevcuttur". (2) 343 ve 344. (3) Bkz. mesel Paul VALERY: Regards sur le monde acuel (Gnmz dnyasna baklar).

12

SUNU

sosyal realitesi zerinde uzun bir meditasyonu rndr (1). Gerekten de, Hegel, o devirde Avrupa'nn sahne olduu olaylar karsnda kaytsz kal mamtr. Hegel, genlik dneminde, Fransz devrimini cokuyla karlad. Dev rimi, antik site idealine bir dn olarak grd. "Bir halkn esprisi" zerine ilk gr buradan kaynaklanr. Fakat, Hegel, Fransz devriminin Terr'le urad baarszl da far ketti ve bu baarszln nedenlerini, modern toplu mun yapsna bakarak anlamaya alt. Bundan dolay, Jena'da kotard hukuk sistemi, "bir halkn esprisi" zerine ilk genlik idealine artk tO:m tamna uymaz. Hegel, Jena rn hukuk sisteminde sosyal snflar birbirinden kesin izgilerle ayrr. Snflar, Btnn hayat iinde tamamen farkl roller oynarlar. Kyller ve zellikle burjuvalar, totalitenin esprisine ancak dolayl olarak katlrlar: yalnzca hayatn, mal ve mlkn devletin birliine feda edebilecek kabiliyette olan bir soylular snf, mutlak ahlkllk mertebesine ykselir. Birka yl sonra, Napolon'un etkisiyle Hegel, Napolonun devlet anlayna hayrand, filozofun zihninde soylularn yerini, kendisini mutlak bir ekilde devlete adayabilecek bir resm grevliler zmresi ald. Nihayet, Berlin rn Hukuk felsefesi'/ttfe, Hegel, "vazife duygusuna sahip" bu grevlileri, devletin bir lik ve btnln cisimletirmek misyonunu znde tayan kiiler olarak dnyordu artk. Resm grevlilerin karsnda da sivil toplumun veya burju va toplumunun (die brgerlische Gesellschaft) agregatn aamtyacak kadar zel karlar iine gmlm bir burjuvazi yer alyordu. Demek oluyor ki, Berlin rn Hukuk felsefesi'/ oluturduu bu sentezi iyice anlayabilmek iin, Hegel'in bu ilk grlerine kadar inmemiz gerekmekte dir. Gerekte Hegel, antik site idealini hibir zaman terketmemitir. O, yalnzca, bu ideali ada realite ile, toplum iinde giderek daha nemli bir rol oynayan bir burjuvazinin varl ile uzlatrmak istemitir. Hegel, hukuk konusundaki dncesinin ilk sistematik ekli olan Jena Hukuk FelsefesiWe, tabi hukuku, sosyal kurumlan yalnzca kendi madd ve manev gelimesine hizmet eden aralar gibi gren bireysel ahsn hukuku olarak dnr ve onun karsna bir organik tabi hukuku koyar; bireyci atomizme, Totalit fikriyle kar kar. Bu noktada, Hegel'in dncesi hi deimiyecektir. Jena Hukuk felsefesi, u temel prensipten hareket eder: ahlk dzenin pozitif yan, mutlak ahlk totalitenin bir halktan baka bir ey olmamasdr" (2.) Demek ki, organize olmu ekliyle bir devlet olan halk, mutlak esprinin biricik somut tecellisidir. Hegel, daha genlik almalar srasnda bile, sevginin trajik kaderinin, kaybolmadan snr(1) HEGEL'in siyas fikirlerinin evrimi hakknda bkz.: ROSEN VEG'in almanca eseri : Hegel and der Staat Ve ayrca B. GROETH YSEN'in makalesi: La conception de l'tat chez HEGEL (Hegel'de devlet anlay), Revue philosophique, 1924 ve bizim travaymz: HEGEL et la Rvolution franaise (Hegel ve Fransz devrimi), Revue philosophique, 1939. (2) Lasson bas., Band VII, s.371. 0 tarihte, HEGEL'e gre, bir halkn esprisi, mutlak espri idi.

SUNU

13

szca srp gidememek olduunu biliyordu. Endividalizmle karan soyut insaniyetilik, insan tarihiyle uzlatramaz. nsanlk tarihi, herbiri bir somut Evren sel olan halklarn veya devletlerin tarihidir. yleyse, tabi, yani rasyonel hukuk felsefesi, devletin dncesi olacaktr, gzel totalite'nin (die schne Totalitt) dncesi olacaktr. Bu totalitenin iinde birey, bir para olarak, kendi kendisi ni amak suretiyle kaderini gerekletirir. "zgr bir halkn iinde, akl, aslnda fiilen gereklemi, canl esprinin hazr mevcudiyeti olmutur... Antikan en bilge kiilerine u zdeyii syleten sebep budur: bilgelik ve erdem, insann kendi halknn rf ve detlerine uygun olarak yaamasdr" (1). Byle bir anlay, bir sava felsefesine varr. Sava halklarn hayatnda ne gatiflik momentidir. Bu, zorunlu bir momentir, nk bir halk ayn zamanda bir bireydir: bir dnya olan bir bireydir. Kant'm ebed bar tasarlarndan ok farkl olan bu sava felsefesini kotarrken Hegel, hi phesiz, zamannn anlayndan, fransz devrimci idealizminin bir genel savaa diyalektik (eer denilebilirse) dnmnden esinlenmitir. Fenomenolojimn u zellikle hegelci pasajndan anlalaca gibi, savan bir i, bir de d anlam vardr: "zel sistemlerin bu izolasyon iinde kkleip kemiklemesine meydan verme mek, yani Btn'n dalmasna ve esprinin uup gitmesine msaade etmemek iin, hkmetin, onlar zaman zaman savala ta ilerinden sarsmas gerekir. Hkmet, sava yoluyle, bu sistemlerin allm dzenini bozmal, bamszlk haklarn inemeli; hatt bireyler iin de ayn eyi yapmaldr, nk bireyler bu dzene gmlerek Btn'den koparlar ve tecavzden masun kendisi-iinvarlklar olmaya, ahs gvence sahibi olmaya heveslenirler. Bunun iin, hkmet, bireyleri bu zorunlu ie koarak, sahip ve efendilerini, yani lm on lara hissettirmelidir. Gnlk hayat eklinin bu dal sayesinde, espri, etik fiil varlktan uzaklaarak, tabi fiil varlk iine gmlmeyi cezalandrr, bilincin Benlii'ni korur ve bunu daha yksek bir zgrle, daha yksek bir gce eritirir" (2). Sava, bireyin bireye kininin ifadesi deildir; fakat, Btnn hayatn ortaya koyduu iin, halklarn ahlk salnn bir artdr "tpk rzgrlarn, durgun gl sularn kokumaktan korumas gibi". Birey, zgrlnn lm iin olduunu savata anlar, nk bylesi bir zgrlk her trl determinasyonun tesindedir. Tabiatn bu mutlak inkr Kant, bunun sbjektif ahlkllk olduunu sylyordu lmden baka ne olabilir ki ( 3)? Fakat, bu lmn spiritel tabi deil anlam, Btn'n korunmasdr. Bylece, cesaret, yani savann ya da filozofun antik noXneia'da bulduu formel erdem, tam anlamn kazanr. Denebilir ki, lmn negatif anlam, ancak
(1) Fenomenoloji, zikr.es., I, s.292. (2) Fenomenoloji, zikr.es., II, s.23. (3) En aadan, HEGELin bu konuda Jenada yapt yorum budur. Bkz. Lasson bas., VII, s.372.

14

SUNU

henz kendi iine kapal, sosyal znden habersiz olan birey iin; onun pozitif anlam ise, tersine, iradenin kendiliinde ve kendisi-iin varlnda, devlette, kendi kendisini bulmu olan zgr espri iindir. Denildii gibi, hegelci felsefe, giderek bir panlojizme dnen bir pantrajizmdir. Onu anlamak istiyorsak, durmadan bu dnce formlarndan birini tekine evirmemiz gerekir. nsanlk tarihi, bir lojik (mantk) diyalektiktir; nk o, iinde halklarn att trajik bir tarihtir. Srekli bir "l ve olu" vardr. Bylece evrensel espri, evrimini icra eder ve bunu tek tek halklarn es prisinin kaderi olarak yapar. Jena dnemi Hukuk fe!sefesiWe byleine byk bir rol oynayan bu sava felsefesi, Berlin dnemi Hukuk felsefesiWe de varln srdrr yoksa bu, "hegelci dnya gr"ne, bunun tarih anlayna ters derdi ; ama, Berlin'de, Jena'da olduu kadar belirgin deildir, nk 1821'de Hegel'in grd Avrupa, nceki dneme, yani Devrim ve imparatorluk dnemine oranla bu bakmdan ok farkl olan bir bar dnemi yayordu. "Buna ramen, zorunlu olduklarnda savalar olur, sonra ekinler ye niden boy atar ve Tarih'in ciddiyeti karsnda gevezelikler kesilir"(l). * * * Berlin dnemi Hukuk felsefesi, Jena dnemininkine oranla daha sistematik bir ekil arzeder. imdi bunun genel yapsna bakalm. Objektif espri veya genel olarak hukuk, momentte gerekleir: soyut hukuk (burada zgr irade henz dolaysz bir varla sahiptir), sbjektif ahlkllk (burada zgr irade, i zellike, ahlk sjenin iine dalm, gmlmtr) ve, nihayet, objektif ahlkllk. Yegne somut ahlkllk bu sonuncusudur. Ahlkllk burada ideal btnlne, totalitesine kavumu olduu iin, Hegel bundan sz ederken pozi tif ahlkn bir halkn hayatndan baka bir ey olmadn syler. lk iki momen tin tamamen soyut eylerden olutuuna dikkat edilmelidir. Hegel, bu iki mo menti dnrken, byk bir ihtimalle, Kantin ve Fichte'nin, ahlk dnyasnda yasallk (legalite) ve ahlkllk diye yaptklar klasik ayrmdan esinlenmitir. Hegel, daha Jena'da iken bu ayrm amaya almt. Yasallk stricto sensu hukuk dzeni sjeye kendisini zorla kabul ettirir, nk Fichte'nin belirttii gibi "gven ve sadakat bu dnyadan kaybolmutur". Hegel'de ahs, i sje den, su ve ceza diyalektiiyle ayrlr. Bylece yasal (legal) dzen kendisini bir bask, hatt bu aamada bir d bask olarak gsterir. Ceza ise, soyut ahs ola rak dolayszca uyum salad yasal dzenden ayrlan bireyin, kanlmaz kade ridir. Ama, ahs bir maskedir, henz zgr iradenin dolaysz varlndan baka ey deildir. Tpk sava gibi zorunlu olan su nk "yalnz ta masum dur" (2) bu soyut yasallktaki atla gsterir.
(1) Hukuk felsefesi 324,Zusatz. (2) Fenomenoloji, zikr. es., II, s.35.

SUNU

15

Buradan sonra, ikinci momentin, yani sbjektif ahlkllk momentinin gelimesi balar. Bu moment, gerek Kant'ta, gerekse Fichte'de, yasal dzenle kes kin bir kartlk iindedir. Kartlk o kadar iddetlidir ki, her trl uzlamay imkansz klar; ya da bu uzlama ancak sonu olmayan bir olmas-gereken-ey olarak postule edilebilir. Bask bir kere ortaya knca, sjenin ahlkll onu reddetmemezlik edemez; nk bask, bizzat ahlklln olabilmesi iin, yani ahlklln onu reddedebilmesi iin gereklidir. Fakat, Kant'n ve Fichte'nin fel sefelerinin bykl uradadr ki, "bu felsefeler, hareket noktas olarak, hakkn ve vazifenin mahiyetiyle, dnen ve isteyen sjenin mahiyetinin mutlak surette ayn olduu prensibini almlardr" (1). Fakat, tek bana bireyi gz nnde tutmakla yetindiklerinden, bu felsefeler immoralit momentinden teye gidemediler. Bu yzden, zgrlk onlarda yalnzca negatif bir karakter tar, nk sbjektif ahlkllk momentinin almas gerektiini ifade etmesine ramen, gerektirdii ey icrasz ve mevcudiyetsiz kalmaya mahkmdur. Oysa, bireyden organik totaliteye, yani aileye, sivil topluma ykselecek olursak, birey sel objektifliin kesin yetersizliini gstermekten baka bir ey yapamyan bu kartl am ve objektif ahlk dnyasn kefetmi oluruz. Hegel, System der Sittlichkeit'eie bu objektif ahlk dnyasn ayn zamanda hem sonsuzluu, hem de pozitif gereklii iinde, espriyi cisimlendiren bir tabiat olarak, objektiflemi ama ayn zamanda kendi kendisinin bilincine ermi bir espri olarak anlatr. En yksei devlet olan bu sosyal gruplar aile, sivil toplum, devlet iinde hukuk bir realite halini alr ve rf ve detler, yasalar tarafndan ekillendirilen birey sel sjeler, sbjektif zellikle hukuk evrensellii zlerinde birletirirler. "Objek tif ahlk dnyas, duyarlln sbjektif bir istidadr, ama yalnzca kendiliinde mevcut Hukuk iin" (2). Bylece yasallk ve ahlkllk uzlatrlm olur. Ama, bu, kartln bir nc momentte bsbtn ortadan kalkaca ve kurulan birliin, bylece, statik ve cansz bir birlik olaca anlamna gelmez. Kartlk yine devam edecek, ama bu kez halklarn olu srecini, evrensel esprinin tarihi ni ve hukukunu yapan ey olacaktr. kinci moment, yani sbjektif ahlkllk momenti, zel varlk olarak sjenin olu srecidir. Bu sre iinde sje, iyi bilin'ininki bu ayn zamanda bir kt bilin'tir (Gewissen) belirsizlikleri hakknda bilin edinerek, objektif ahlklla ykselir. Hegel, daha nce Fenomenoloji'de bir "ahlk dnya gr"nn antinomilerini eletirmi ve iyi bilincin kanlmas imknsz sofizm lerini aka gstermiti (3). Hukuk felsefesi'/ ikinci ksmnda bu analizin tmyle tekrarland grlr. Kolayca izlenebilen bu analiz, objektif espri'nin
(1) HEGEL, Las son bas., VII, s.36l. (2) 141. (3) Fenomenoloji, zikr. es., II, s.142 ve dev.

16

SUNU

iinde Hristiyanlk, sbjektivitesini dile getirir. Soyut hukuku, ahs hukukunu konu alan birinci ksm ise, tersine, ok daha zor anlalabilir niteliktedir. "Dev letin varln hibir ekilde art komayan bir hukuk (zel hukuk) teorisi kur mak gibi paradoksal bir dnceyi" (1) Hegel'e neyin ilham ettii sorusu akla gelebilir. Gerekte, Hegel, Roma hukukundan, Prudens'lerin cevaplarndan esin lenmitir, ama onun asl yapmak istedii ey, zel hukukun ya da sivil [meden] hukukun yetersizliini gstermektir. Hegel, zel hukuktan yola karak, bunu soyut bir moment olarak amak istemitir. zgr irade, kendisini ahs irade olarak dolayszca mevcudiyete geirir. ahs olmay istemek, zel mlkiyeti iste mektir, nk zel mlkiyet ahsn d tezahrdr. Soyut hukuk ve mlkiyet hu kuku ayn anlama gelir. Fakat, bir eye zilyet olmak, zilyetliimin baka ahslarca da tannmamas halinde hibir ey ifade etmez. Bu tannma keyfiyeti, mlkiyet iin esastr. Tannma, mlkiyeti zel olmasna ramen insan ahsiyetinin sosyalleme istidadnn bir iareti yapar. u halde, ahslarn mbadele sreci iinde kar karya gelmeleri demek olan mukavele, yalnzca bireysel iradelere hizmet eden bir ara deildir; o, ayn zamanda, iradenin daha yksek ve daha somut bir eklinin habercisidir (2). Mukavele, evrensel irade de deildir, yalnzca ortak bir iradenin kendini gstermesidir; hukuk grn, hile ve nihayet crm ortam iinde, ahsn, maskesini atarak kendi liinde ve kendisi-iin evrensel hukuktan ayr bir sbjektivite olarak, kendisini gsterdii momenttir. Henz devlete ve hatt aileye gelmi deiliz. Ne aile, ne de devlet bir mukaveledir. XVIII. yzyla zg bireyci teorilerin, Kant'n aile te orisiyle, Rousseau'nun sosyal mukavele teorisinin hats, daha yksek bir mo menti, ailenin veya devletin cevhersel iradesini, bunun soluk bir grntsnden veya, deyim yerindeyse, bir fenomenal nsezisinden ibaret olan bir eyle, muka vele ile, tanmlamalardr. Tekrar edelim, eer insanlar aralarnda mukaveleler yapyorlarsa, bu, ona ihtiya duyduklar iin deil, fakat mukavele zgrln gelimesinde zorunlu bir moment olduu iindir, bir kurum olarak kanlmaz bir gereklilii ifade ettii iindir. Espri diyor Fenomenoloji, kendisinin yalnzca Ben deil, fakat Biz olduunu kefetmek zorundadr. "Biz olan bir Ben ve Ben olan bir Biz" (3). * * * Hukuk felsefesi'/zi/z nc momenti olan objektif ahlkllk, yahut kelimenin en geni anlamyle devlet, ok daha nemlidir (4). Devlette kavram gerekle il) E. BRHER, Histoire de la phiiosophie moderne, (Modern felsefenin tarihi), III, s.765
(2) 71. "Mlkiyeti ...baka bir irade araclyla edinilen ve, bylece, onu ortak bir irade iinde sahip olunan ey haline getiren bu mediasyon, mukavele sferini oluturur." (3) Fenomenoloji, zikr. es., I, s.154. (4) nk somut olan yalnz odur. teki iki momentte kavram henz realiteden yoksundur, bir icap olarak kalr. Kendiliinde hukukta, sjenin zellii eksiktir, sbjektif istidatta da hukukun kendiliinde realitesi bulunmaz.

SUNU

17

mi durumdadr; yani devlette, hegelci anlamyle, Ide'yi, ampirik realite ile kav ramn badamasn buluruz. Burada, bir yandan, soyut hukuk artk sosyal cev her, rf ve detler, kurumlar, siyas anayap ve devlet tekilt olmutur; br yandan, bu cevher yalnzca kendiliinde olmaktan kmtr; o, ayn zamanda, onu yapan ve gerekletiren sjelerin eseridir. Fenomenoloji'nin terminolojisiyle "cevher, ayn zamanda, sjedir" (1). Bylece sje, artk sadece ikinci momentte olduu ey deildir, ikinci momentte iken cevherden ayrk durumda olan sje, kendisinde, sbjektivitesinin boluundan veya ebediyen gereklemem ey e mahkm bir objektif iyilik idealinden baka bir ey kefedemiyordu. Oysa imdi, yani devlette, o artk sosyal cevherin sjesi olmutur. Onun misyonu, cevherini dnmek, ama bunu gerekletirerek dnmektir. Sje, rasyonel devletin va tanda olduu zaman hakikaten zgr olur. Fakat, Ide'nin, objektif ahlklln iinde de, daha somut bir ekilde olmak zere, daha nceki kartlklara rastlyoruz. Her zaman sivil toplum iinde eri mek zorunda olan ailenin cevhersel esprisi zerinde duracak deiliz, ama Hegel iin phesiz bizim iin de temel kartlk olan sivil toplum (die brgerliche Gesellschaft) ile devlet (kelimenin dar anlamyle) arasndaki kartlk zerinde durmak isteriz. Hegel, sivil toplumun zorunluluk ve mdrike devleti olduunu syler bize. Sivil toplum, hukuk felsefesinin genel btn iinde sbjektiflik mo mentine tekabl eder. Sivil toplumda bireyler, bireysel ve sbjektif zgrlklerini gerekletirdiklerini sanrlar; alrlar, mbadeleler yaparlar, mukaveleler aktederler ve bunu yaparken de daima kendileri iin altklarna, rettiklerine, mbadele ettiklerine inanrlar; sanki bireysel irade, kendiliinde ve kendisi-iin rasyonel iradeymi gibi... Mesel; ekonomi politik dnyasnda durum byledir. iktisat dnyas Hegel'e o kadar arpc gelmitir ki, yaymlamad Jena derslerinde (1806-7) bu "laissez faire, laissez passer" dnyasnn iten yrtlp blnnden, modern toplumun byk dram diye sz eder. "Toplum, zel kiinin, iinde ilkel ve kr bir ekilde hareket ettii tabiattr; o, bu tabiata baldr ve bu tabiat, onu mnen ve maddeten destekler, ya da yok eder" (2). Piyasann kr tahavvlleri, giderek "btn bir snf yoksullua" mahkm ederken, servetlerin zorunlu bir konsantrasyonu sonucu olarak baka birtakm zel kiiler muazzam servetler biriktirirler. " Varlk, varlkhya gi der" (3). Ve nihayet, Hegel unu belirtiryine 1806'da Zenginlik ve yoksul luk eitsizlii, sosyal iradenin en byk yrtl olmaya doru gidiyor, i isyan ve kin oluyor" (4).
(1) Fenomenoloji, zikr.es., I, s.17. (2) HEGEL, Realphilosophie, Hoffmeister bas., Band XX, s.231. (3) Ay.es., s.233. (4) Ay.es., s.233. HEGEL, Hukuk felsefesinin prensipleri'nde, korporasyon sisteminin, sivil toplumun bireyciliini devletin birliine gtrebileceini dnyordu.

18

SUNU

Sivil toplum, evrenselin bir eit hile yoluyle gereklemesidir. Her zel kii, zel kii olarak, yaptn sandndan baka bir eyi yapar; geri Btn, bylece gereklik kazanm olur, ama kendi kendisi hakknda dorudan bilin sahibi olmadan kazanlm bir gerekliktir bu. zel kii, vatanda deildir. Bu yzden, sivil toplum, devlet iinde kartlk ve blnme momentidir. Hegel daha 1807'de, Fenomenoloji'de, Zenginlikin kaderini Devlette, Devletin kaderini de Zenginlik'te gryordu (1). Eer sivil toplumda kalnrsa, daha teye gidilmez se, tpk ktisad liberalizmin, ya da hatt dpedz liberalizmin dnd gibi bir devlet ortaya kar. "Devlet sivil toplumla kartrlr da, onun asl gayesinin ahs mlkiyet ve zgrln gvence altna alnp korunmasndan ibaret olduu dnlecek olursa, o zaman, bireylerin karlar, kendi bana en yce gaye, bireylerin urunda biraraya geldikleri gaye halini alr ve bundan da bir devletin yesi olmann ihtiyar birey olduu sonucu kar. Oysa; devletin birey le ilikisi bsbtn baka trldr. Devlet objektif espri olduuna gre, bireyin kendisi ancak onun bir yesi olduu takdirde objektiflie, hakik bireylie ve ahlklla sahip olabilir. Birlik ve topluluk, balbana, bireylerin hakik muh tevas ve hakik gayesidir; ve kolektif bir hayat srmek bireylerin kaderidir. Onlarn bakaca zel tatminleri, faaliyetleri ve davran tarzlar, balang nok tas ve sonu olarak, hep bu cevhersel ve evrensel fiili alr" (2). Bunun iin, nasl mukavele, yalnzca, daha derin bir birliin habercisi ise, burjuva toplumu da, zel kiiler toplumu da, ylece, daha yksek toplumun habercisidir. yeleri, Btn'n birliini isteyen bilinli varlklar olan hakik devlet, sivil toplumun stnde yer alr. Devlet, sivil toplumun hem ruhu, hem de gayesidir. Birey, an cak devleti bilinli ekilde istiyerek, keyf iradenin olaanln aarak, zgrln toprana ayak basabilir. "Devlet, cevhersel iradenin fiil halindeki realitesi olarak, bu iradenin evrenselleen ve evrenselletiini bilen zel kendi lik bilinci iinde ald realite olarak, kendiliinde ve kendisi-iin rasyonel'dir. Bu cevhersel birlik, kendi bana, mutlak ve hareketsiz bir gaye olup, zgrlk bu gayede en yksek deerini bulur. Bu yzden, bu niha gaye, en yksek grevleri devletin yesi olmak olan bireyler karsnda mutlak bir hakka sahiptir" (3).
*

* * Hegel'in, bu rasyonel devlet hakknda, kendi zamannn devletini rnek ala rak sunduu tanmlama zerinde durmyacaz. Bilindii gibi, Prusya monarik
(1) Devletin gc ile Zenginlik, Fenomenolojis, srasyla, yilik ve Ktlk olarak grlr. (2) 258. (3) 258. HEGEL, sivil toplumdan devlete bir korporasyon sistemi araclyle gemeyi d nr ( 252 ve dev.). "Korporasyon, ailenin yansra devletin ikinci ahlk kkn, sivil toplu ma kol salm kkn oluturur ( 255).

SUNU

19

ynetimi bunda byk bir rol oynar. Fakat, Hegel'i, bu yzden knamak hakszlk olur. Hegel, bir topya zerinde deil, yalnzca "var olan" zerinde dnmek istemitir. Ona gre, nasl Platon Devlet'// keyf bir ekilde kurmayp, onda antik site idealini dile getirdiyse, o da kendi devletinin z zerinde dnmtr. Nitekim, Hukuk felsefesi'/ nsznde yle yazar: "bireye gelin ce, herkes kendi zamannn ocuudur, felsefe de yle, o da kendi zamann dncede zetler. Herhangi bir felsefenin ada dnyay aabileceini san mak, bir kimsenin kendi zamannn stnden atlyabileceini, Rhodus'u aabileceini sanmak kadar samadr (1). Fakat, gerekte tarihin bir rn olan bu devleti, Hegel bize rasyonellii iinde, sanki tarihin dndaym gibi sunmaya alr. Ama, onun bu sunu srasnda harcam olduu sentez abasn anlamak iin, Berlin rn Hukuk felsefesi'^, Hegel'in daha nceki almalarna inmek yeter. Hegel, sonsuz hrstiyanlk sbjektivitesini, antik site idealiyle ki buna gre, site yurtta iin devlet "onun dnyasnn niha gayesi" dir birletirmek istemitir. Bir yandan devletin, sivil toplumun stnde olduunu ve onun bilinli benlik birliini oluturduunu ileri srerken, bir yan dan da devletin iinde burjuva liberalizmini muhafaza etmeye almtr. Byle bir sentez, yani antik an sitesi ile modern dnyann sentezi mmkn myd ve 1820'lerin Prusya devleti Hegel'in gznde bu sentezi hakikaten gerekletiriyor muydu? Bunlar, Hukuk felsefesi'/ okurken ister istemez akla gelen sorulardr. Ama, Hegel'in dnd sentezin gerekliinden phe etsek bile, onun uzlatrmaya alt ztlklar karsnda kaytsz kalamayz. Bu ztlklar, yani hristiyanlk ile dnyev devlet, zel kii ile vatanda, ekonomi dnyas ile politik devlet arasndaki ztlklar, bugn bizim iin de hl geerliini koruyan ztlklardr. Bunun iindir ki, hegelci hukuk felsefesi, kesin bir sonuca balam olmak iddiasnda olduu eylerle deilse bile, ortaya koymu olduu problemlerle canlln bugn de korumaktadr. JEAN HYPPOLTE

(1) s. 26.

NOT
Hegel'in bu eseri, franszca {Les Principes de la philo sophie du droit, trad, par Andr Kaan, Gallimard, Paris, 1949) ve ngilizce (.Hegel's Philosophy o f Right, trans, by T. M. Knox, Oxford University Press, London, Ox ford, New York, 1975) edisyonlarndan yararlanlarak trkeye evrilmitir.

NSZ
Bu taslan yaymlanmasnn birinci nedeni, grevim gerei olarak hukuk felsefesi zerine vermekte olduum dersler iin dinleyicilerimin elinde yedici bir ip ucu bulunmasn salamak ihtiyacdr. Bu elkitab, baka bir yerde vermi olduum dersler iin daha nce yazdm Felsef bilimler ansiklopedisi'rm. (Heidelberg, 1817) ayn konu ile ilgili olarak ierdii temel fikirlerin daha etrafl ve daha sistemli bir ekspozesidir. Bu taslan baslp geni okuyucu kitlesine sunulmasnn ikinci bir nedeni de: argmantasyonuma yakn veya bundan farkl grlere, bunun uzak sonularna, vs. ksa atflardan ibaret kalmas ve ancak daha sonra deslerde aklanmas gere ken notlan, bu kez redaksiyon srasnda daha geniletmek ve, bylece, sras dtke, metnin nispeten soyut muhtevasn aydnlatmak ve gnmzde yaygn bir geerlii olan baz fikirlere daha etrafl ve ak gndermeler yapmak arzusu dur. Bu yzden, bir zetin normal amacn ve slbunu aan genilikte bir sra Remarklar ortaya kt. Fakat, hakik anlamda bir zetin konusu, tamama ermi gzyle baklan bir bilimin alandr; ve onun orijinal yan, aslnda, arasra kk bir ek belirtmenin dnda, uzun sreden beri bilinen ve kabul edilen belli bir muhtevann esas momentlerinin dzenli bir ekilde biraraya getirilmesi ve iyice belirlenmi baz kural ve prosedelere gre sunulmasdr. Bir felsef taslaktan byle bir tamama ermilik beklenemez; nk, en azndan, felsefenin sunduu eyin, tpk Penelopeia'nm hergn yeni batan rmeye balad rgs gibi, btn abalara meydan okuyan bir i olduu dnlr. mdi, bu denemenin allm ekilde bir zetten farkl yan, phesiz, her eyden nce, onun klavuz prensibi, yani metodudur. Fakat, bir noktann her kese kabul edilmi olduunu farzediyoruz: felsefenin bir konudan bir bakasna gemesi, bilimsel bir ispatlama ortaya koymas, yani genel olarak speklatif bilgi, baka her trl bilgiden tamamen farkldir. Ancak bu ayrtedici karakterin zorunluluu anlald zamandr ki, felsefeyi bugn iine dm olduu utan verici k durumundan kurtarmak mmkn olur. Mdrikenin [diskrsif dncenin] kurallarn ieren eski manta, tanmlama, snflandrma ve muha kemeye [sillojizm] ait ekil ve kurallarn, speklatif bilime uygun gelmedii artk kabul edilmi ya da, kabul edilmese bile, hi olmazsa hissedilmi bulunu yor. Bylece, bu kurallar, basit zincirler olarak bir yana atlm ve gnllere,

22

NSZ

muhayyilelere danlarak, sezginin rastlantlarna belbalanarak, geliigzel yazlp izilmeye balanmtr. Fakat, her halkrda, refleksiyondan [kendine dnk dnce] ve entelektel balantardan bsbtn vazgeilemiyeceine gre, hor grlen her zamanki dedksiyon ve muhakeme prosedeleri yine de farkna varlmadan kullanlmaktadr. Speklatif bilginin mahiyetini, Mantk bili mi'nde etrafl bir ekilde aklam olduum iin, bu denememde prosedr [fikir lerin gelime sreci] ve metot hakknda ancak uraya buraya baz aklamalar eklemekle yetindim. Konu son derece somut olduu ve byk bir eitlilik ierdii iin, mantk srekliliin btn aynntlanyle belirtilmesinden sarfnazar edilmitir. Kald ki, bir yandan, bilimsel metot biliniyor sayld; br yandan, gerek genel btnn, gerekse bunun ksmlanmn formasyonunun mantk esprisi ne dayand kendiliinden ortaya kaca iin, byle bir ey gereksiz olurdu. Ben, bu kitabn zellikle iin bu yan gz nnde tutularak ele alnmasn ve yarglanmasn isterdim, nk sz konusu olan ey bilimdir ve bilimde muhte va, mahiyeti gerei, ekle baldr. phesiz, varln daha derin yamyle ilgilenir grnen kimselerden, eklin da ait birey olduu, eyanm mahiyetiyle ilgisi bulunmad, oysa asl bunun nemli saylmas gerektiine dair szler iitebiliriz. Denilebilir ki, bir yazarn ve zellikle bir filozofun ii, hakikatleri kefetmek, hakikatleri sylemek, geerlii olan hakikatlerin ve kavramlarn yaygnlamasn salamaktr. Fakat, byle bir grevin realitede nasl yerine getirildiine baklacak olursa, hep ayn eski geve zeliklerin yeniden stlp ortaya konulduunu ve drt bir yana yaylmasna alld grlr. Her ne kadar, bu ura, hislerin eitilmesi ve uyandnlmas bakmndan phe gtrmez bir deer tarsa da, daha ok, fuzul bir gayret kelik saylr. "Musa ile peygamberleri var; onlar dinlesinler" (Luka , XVI, 29). nam ou kez hayrete dren ey, zellikle, burada kendisini gsteren id dial tavr ve edadr; sanki imdiye kadar yeryznde bu gayretke hakikat pro pagandaclarna hi rastlanmam, sanki yeniden stlan bu eski temcit pilv yeni ve iitilmedik hakikatler ieriyormu ve sanki bu hakikatlere "tam ite imdi" sarlmak gerekiyormu gibi. Ayrca, bir yanda teklif edilen bu trden bir takm hakikatlerin, baka bir yanda datlan ayn trden baka birtakm hakikatlerce silinip spriild grlr. Bu hakikatler kemekei iinde eski ya da yeni olan deil de srekli olan, bu ekilsiz ve salam temelden yoksuri mlhazalar arasndan bulup karmak nasl mmkn olabilir? Bylesi bir haki kat, bilimden baka neyle, nasl ayrt edilebilir ve gvenceye balanabilir? Esasen, hukuk, ahlaklk ve devlete ilikin hakikat, bunun kanunlar, kamu ahlk ve din iinde sunuluu ve bilinii kadar eskidir. Dnen zihin, bu haki kate, bu dolaysz ekli iinde sahip olmakla yetinmedii takdirde, onu

NSZ

23

dncede kavramak, ve zaten kendiliinde ( 1 ) rasyonel [akl] olan bir muhteva iin rasyonel bir ekil bulmak ihtiyacn duymaktan kendisini alamaz. Bu du rumda, bu muhteva zgr dnceye artk doi u^unu ve haklln kantlam gibi grnecektir. nk, zgr dnce, verilmi . 'nla yetinecek yerde bu veri devletin pozitif otoritesiyle, insanlar arasndaki .. takatle veya kalbin de rinliinden gelen bir hissin ve zihnin dolaysz tankl. ; kontesiyle desteklen mi olsa bile, kendi kendisini prensibin yerine Koya. bylece hakikatle derun bir birlik iinde olmay ister. Safdil duygunun tavr, kamuca kabul edilen hakikate sarslmaz bir inanla balanp, hayatta davramlanm ve tutumunu bu salam temele dayandrmaktan ibarettir. Bu sade tavnn karsna, kanlarn sonsuz eitliliinden doan ve bunlann evrensel bir ekilde geerli olarak ierebilecekleri eyi belirtmeyi ve ortaya karmay engelledii sylenen szde gl koyarlar. lk bakta, gln hakikaten ve cidden eyann tabiatndan geldii kolayca sanlabilir. Fakat, gerekte, bu glkten yararlanmay tasarlyanlar, aalara bakmaktan orman grememe durumundadrlar: kendi kendilerine yarattklar bir glk, bir karldk karsndadrlar. Hatt, bu glk, o kiilerin, evrensel bir ekilde kabul edilen ve geerlii olan eyden, hukukun ve objektif ahlklln cevherin den baka bir eyi istediklerini gsterir. nk, gerekten istedikleri bu olsayd, kamlarnn ve varlklarnn boluu ve bireysellii sz konusu olmasayd, cevhersel hukukla, objektif ahlklln ve devletin buyruldanyle yetinir ve hayat larnda bunlara uyarlard. Fakat, gl douran, insann dnmesidir, zgrln ve ahlkllnn prensibini dncesinde aramasdr. mdi, bu hak [dncenin hakk] ne kadar yce, ne kadar tannsal olursa olsun, dnce srf onu tand ve ancak evrensel bir ekilde tannan deerlerden uzaklamakla kendisini zgr hissettiini ve kendisine zg bir eyi kefettiini sand tak dirde, hakszlk halini alr. Gnmzde, zgr dncenin yahut, daha genel bir deyile, zgr esprinin, ancak kamuca benimsenmi deerlere muhalefet ederek ve hatt dmanlk gstererek kendini kantlayabileceine ilikin fikirlerin en gl ekilde kk sald yer, denilebilir ki devletle ilgili sorunlardr. Bu nedenle, bir devlet felse fesine den grevin, her eyden nce, mevcuda ilve yeniyeni ve tabi zel bir teori daha kotarmak ve sunmak olduu sanlabilir. Bu anlaya ve bundan kan sonulara bakldnda, yeryznde imdiye kadar ne bir devlet, ne de bir anayasa bulunmu olduu ve bunlarn imdi de bulnmad dnlebilir. Ancak imdiden (ve bu "imdi" ilnihaye yenilenip durur) sonra her eye yeni batan balanacaktr, ve ahlk dnyas u na kadar kendisinin
(1) Kendiliinde (bizatihi, bizatihen), kendisi-iin ve kendiliinde ve kendisi-iin terimlerinin alt, eviri srasnda, tarafmzdan izilmitir. (Tr. ev.)

24

NSZ

esasl bir ekilde dnlmesini ve bir temele oturtulmasn bekleyip durmutur. Tabiat sz konusu olduunda, felsefenin onu olduu gibi bilmesi gerektii, eer "filozof ta" herhangi bir yerde saklysa, olsa olsa yine bizzat tabiatn iinde sakl olaca, tabiatn kendi sebebini kendisinde tad ve bilimin tabiatta var olan bu gerek sebebi yzeyde gzken olaan ( 1 ) ekilleri deil, fakat tabi atn ezel ve ebed hengini kavramas, tabiatn immanent kanununu, mahiye tini aratrmas gerektii kabul edilir. Ama, buna karlk, ahlk dnyas, devlet yani kendilik bilinci dzeyinde mevcut ekliyle akl sz konusu oldu mu, bunun, aslnda, akln kuvvet kudret kazand, eitli kurumlar iinde, bunlann immanent esas olarak, yer ald dnya olduuna hi baklmaz. Spiritel evren sanki olaanla ve keyflie braklm, tanr tarafndan terkedilmitir. Nitekim, bu ahlk dnyas ateizmine gre, hakikat bu dnyann dndadr, ya da her eye ramen bu dnyada akla bir yer vermek gerektiine gre hakikat burada ancak problematik bir varla sahip olabilir. te, her dncenin kendi bana kanatlanp umak hakk ve, ayn zamanda, vazifesi buradan kaynaklanr. Ne var ki, bu uu, "filozof ta"n bulmak iin, bunun peinde bir uu deildir, nk zamanmz felsefesinde kimse aratrmak zahmetine katlanmamakta, herkes bu ta hi zahmetsizce elde etmi olduuna inanmaktadr. phesiz bu yzdendir ki, devletin fiil realitesi iinde yaayan, bilgi ve iradelerinin tatminini burada bulan kiiler (ki bunlar pek oktur, hatt bunun bilincinde olanlardan da faz ladr, nk aslnda herkes bu durumdadr), hi olmazsa bilinli olarak tatminle rini devlette bulanlar, btn bu giriimlere ve iddialara glp gemekte, bunlara bo bir oyun az ya da ok cidd, az ya da ok tehlikeli bir oyun gzyle bakmaktadrlar. Bo dncenin bu durup dinlenmek bilmez abas ve grd iyi kabul, kendi alannda ve kendi tarznda srp gitse, ve felsefe onun yznden kmsenip itibar kaybna uramasa idi nemli olmayabilirdi. Bu kmseniin en vahim ekli de, sylediimiz gibi, herkesin genel olarak felsefe hakknda zahmetsizce bir eyler bildiine ve bu konuda tartabilecek durumda olduuna inanmasdr. Baka hibir sanat, hibir bilim, byle herkesin ona hemen kolayca tasarruf edebileceini sanmas gibi son derece aalayc bir muameleye uramamtr. Gerekten de, ada felsefenin, byk bir iddia ile, devlet hakknda yaynlad eylere baktmzda, aklna esip de ie karmak isteyen herhangi bir kimsenin, bunlara benzer bir eyi pekl kendi karihasndan karabileceine hakl olarak inanabileceim grrz. Bu kimse, bylece, felsefeye tasarrufunu kendi kendisine kantlam olacaktr. Esasen, bu szmona felsefe, hakikatin kendisinin bilinemiyeceini, ama ahlk konular ve zellikle de devlet, hkmet, siyas anayap zerine herkesin kendi yreinden, duygularndan ve heyecanndan bulup kard eyin hakikat olduunu aka iln etmitir.
(1) Olmas ve olmamas ayn derecede mmkn olan ey. Zorunlumm kart. (Tr. ev.)

NSZ

25

Bu konuda, zellikle genliin zevkine gre neler sylenmedi ki, ve genlik de kendisine sylenen neleri seve seve dinlemedi ki! Bylece, Kutsal Kitap'n: "Sekin kullarna uykularnda verir [Mezmurlar, CXXVII, 2; farkl alnt] sz bilime uygulanm oldu ve her hayalperest kendisini sekin kullar srasna koydu. Onlara, byle uykularnda malm olan kavramlarn hakikat olmas icap ediyordu. Kendisine felsefe adn takan bu yavan doktrinin elebalarndan biri, Herr Fries (1), pek nl bir ak toplantda, "Devlet ve anayasa" konusunda verdii bir hitabede, hi yz kzarmadan, u fikri ileri srmt: "Hakik bir ortak espri tarafndan ynetilen halkn iinde kamu yaranyle ilgili her grev, ha yatiyetini aadan, halkn kendisinden almak zorundadr. Halk kltryle, halk hizmetiyle ilgili her ile ayrca uraan ve dostluun kutsal zinciriyle zlmez bir ekilde birletirilmi hayat dolu demekler bulunmaldr", vs., vs. Bu miyane szlerin amac, aslnda, bilimi dncelerin ve kavramlarn gelimesine dayandracak yerde, dolaysz duyguya ve muhayyilenin olaanlklarna dayandrmak ve ahlk dnyasnn, yani devletin, o zengin i artiklasyonunu, onun rasyonel mimarsini kamu hayatnn eitli sferlerini ve bunlarn birbirlerine kar meru haklarn gayet ak bir ekilde ayran, her stunu, her kemeri, her istinat duvarn salam lleriyle ayakta tutan ve bylece, paralar arasndaki uyumu ve, dolaysyle, btnn gcn meydana getiren bu mimaryi kalbin, dostluun ve heyecann bulank a iinde erit mektir. Tpk Epikurosun genel olarak dnya iin yapt gibi, bu gr, ahlk dnyasn keyfliin ve kannn sbjektif olaanlna terkeder veya, daha dorusu, etmek zorunda kalr. Dncenin ve mdrikenin binlerce yllk almasn duyguya tbi klmaktan ibaret olan bu kocakan ilc, dncenin kavramlar tarafndan idare edilen rasyonel kavrayn ve bilginin btn zahmetlerini nedereyse gereksiz hale getirmektedir. Goethede (salam bir otorite) Mephistopheles, aa yukar bu konuda, baka bir yerde (2 ) daha anm olduum u sz syler: "nsanla vergi en yce hasletler olan bilimi ve akl hor grdn m, kendini eytana teslim etmisin ve mahvolmaya mahkmsun demektir. Bu grn tek eksii, bir de dindarlk kisvesine brnmekti. Bu yoldan oto rite kazanmak iin neler yaplmad ki? Dindarlkta ve Kutsal Kitapta, ahlk dzenim ve kanunlarn objektifliini hakir grmenin mbah olduuna dair en yksek kant bulduklarn sandlar. nk, gerekten de dnyada tecelli eden hakikati, organize bir alana, duygudan daha basit olan sezgiye indirgeyen ey, hi phesiz, dindarlktr. Fakat, bu eer en hlis trden bir dindarlk ise, derun
(1) Bu zatn felsefesinin sln daha nce gstermitim. Bkz. Wissenschaft der Logik (Nrnberg, 1812), Giri, s.XVII. (2) Phnomenologie des Geistes, bl. V., a. die Lust und die Notwendigkeit.

26

NSZ

alandan kp, iinde de'nin olanca zenginliiyle kendini gsterdii tecelli alannn aydnlna girer girmez, kendi blgesine zg ekli terkeder. Artk tanr hizmetinin pratiinden onda geri kalan ey, duygunun sbjektif formu stnde ykselen kendiliinde ve kendisi-iin mevcut bir hakikate ve bir kanuna kar saygdr. Bu yavan grn, bbrlenerek sergiledii natkaperdazlkta kendisini gsteren kt bilincin zel formunu da burada belirtebiliriz. Bu kt bilin, her eyden nce, en az spiritel olduu yerde en ok espriden bahseder; dilinin en cansz, en pstekilemi olduu yerde, "hayat" gibi, "canlandrma" gibi kelime leri en sk kullanr; en fazla bencillik ve bo gurur gsterdii yerde, azndan bir an bile "halk" kelimesini drmez. Ama, onun alnnda tad asl ayrtedici iaret, kanun nefretidir. Hukuk, ahlkllk, hukuk ve ahlk realite dnceyle kavranr; rasyonel, yani evrensel ve belirlenmi formunu dnce vastasyle edinir. te kanun, bu formdur. Bunun iin, keyflikle yetinen, hukuku sbjektif inantan ibaret gren bu duygu sallk, hakl olarak, kanunu kendine en byk dman sayar. Hukukun vazifede ve kanunda ald ekil, ona, l ve souk bir lfz gibi, bir zincir gibi grnr. Kendisini burada tanyamaz, zgrln burada bulamaz, nk kanun her eyde bulunan akldr ve duygunun, kendisini zellii iinde yceltihesine izin vermez. Bunun iin, bu kitapta grlecei gibi, kanun, bu sahte "halk" dostlarn ve kardelerini belli etmeye yarayan en mkemmel "ibbolet"tir ( 1 ). Gnmzde, keyf irade madrabazlan, felsefe adna sahip km ve bu trl dnme tarznn felsefe olduu inancn geni kitleye alamay baarm bulu nuyorlar. Bu yzden, devletin mahiyetinden felsef olarak bahsetmek deta bir ayp haline gelmi bulunuyor. Bu durumda, felsef devlet biliminden sz edil diini duyunca tahammlszlk gsteren drst kiileri knamamak gerekir. Hele hkmetlerin, sonunda byle bir felsefeye kar tedbir almaya yneldiklerini grmek bizi hi artmamaldr. nk, bizde felsefe, eski Yu nanllarda olduu gibi, zel bir sanat olarak retilmemektedir; btn toplumu ilgilendiren kamusal bir varla sahiptir ve, her eyden nce, hatt mnhasran, devletin hizmetindedir. Hkmetler, kendilerini felsefeye adam bilginlere gvenerek, bu disiplinin gelitirilmesi ve korunmas iini tamamen onlara braktklan takdirde, yahut bir yerde eer gvenden ok bu bilime kar kaytszlktan dolay krsler varlklann gelenekle srdryorlarsa, (Fransa'da olduu gibi; bildiim kadar bu lkede metafizik krsleri kendi hallerine braklmlardr), bu hkmetler gs
(1) Eski Ahit'e gre, Efraim spandan olan kimseler bu kelimeyi doru telffuz edemezler ve, bylece, kendilerini kolayca belli ederlerdi {Hkimler, XII, 6.) Ayrtedici kstas, kriteryum. (Tr. ev.)

NSZ

27

terdikleri bu gvenin karln kt bir ekilde alrlar; ya da, eer gven deil de kaytszlk sz konusu ise, sonuta, bu kaytszln cezas olarak, her trl bilginin ktn grrler. phesiz, ilk bakta, bu yavan dnceler d dzen ve huzurla mkemmelen uyuur gibidir, nk bunlar eyann cevherine sath bir ekilde dokunmak yle dursun, bunu uzaktan olsun sezmekten bile cizdirler; ve srf polisiye bakmdan, bunlara hibir ey sylenemez; ama, devlet kendinde daha derin bir kltr ve anlay ihtiyac tar ve bilirhden bu ihtiyacn tatminini ister. te yandan, bu dnce tarz, ahlkll, genel olarak hak ve va zifeyi ele aldnda, kendiliinden, bu sferlerin herbirinde sath birer hat tekil eden baz prensiplere, Platondan rendiimiz sofistlere zg prensiplere varr. Bu prensipler ise, hukuku sbjektif gayelere ve fikirlere, sbjektif duyguya ve zel inanca dayandrrlar ve, ayn zamanda, i ahlklln, hukuk bilincinin, sevginin ve zel ahslar arasndaki hukukun olduu kadar, kamu dzeninin ve devlet kanunlarnn da yok olmas sonucuna yol aarlar. Birtakm unvanlarn ekiciliine kaplnarak, bu gibi olaylarn hkmetler iin ifade edebilecei anlam nemsenmemezlik edilemez. Bu unvanlar sayesin de ve, ayn zamanda, gsterilen gvene ve bir grevin salad otoriteye dayanlarak, devletten, fiillerin cevhersel kaynan oluturan genel prensipleri ifsat eden eyi babo brakmas istenmekte, sanki bir eliki deilmi gibi, is yana arka kmas ondan talep edilmektedir. Eski bir nkte yle der: "Tanr mevki verdii kiiye, akl da verir." Gnmzde hi kimse bu sz ciddye almak istemiyor. Eer hal ve artlar hkmetlere felsefe metotlarnn ve esprisinin nemini hatrlatm bulunuyorsa, felsefe reniminin bugn baka birok bakmdan muhta grnd himaye ve yardm, ondan esiigenmemelidir. Nitekim, pozitif bilime, din retime veya herhangi bir yayn alanna ait rnler okunduunda, daha nce de belirtmi olduumuz, felsefeyi hor grn bu rnlerde nasl ken dini gsterdii tespit edilebilir. yle ki, fikirlerin gelime srecinde ok geriler de kalm ve besbelli felsefeye yabanc olan kimseler, ondan artk terkedilmi 1 bir ey gibi sz etmekte ve hatt daha da ileri giderek ona aka saldrp, onun muhtevasn yani Tanr'nn ve fiziksel ve spiritel tabiatn ve de hakikatin kavramsal bilgisini lgnca ve gnahkrca bir iddia olarak iln etmektedirler. Daima ak, yine akl, ad infinitum akl sulanmakta, tahkir ve mahkm edil mektedir. Sz konusu yaynlarda, en azndan, kavramn kanlmas imknsz ta leplerinin, ideal bilimsel pratik iin bir ayakba olduu ileri srlmektedir. Bu gibi olaylar karsnda, felsefe retimine gerekli kamusal hogry ve varl erefli bir ekilde salayacak gelenein, bir kurum olarak, henz yeterince

28

NSZ

yerlemi olup olmad sorusu hakl olarak sorulabilir ( 1 ). Gnmzde felsefe ye kar sregiden bu beyanlar ve hcumlar, bizi garip bir manzara karsnda brakyor, nk bu beyanlar bir yandan bu bilimin dm olduu sathlik dere cesi karsnda hakl karken, br yandan nankrce cephe aldklar fikirlerle ayn temele dayanyorlar. Gerekten de, bu szmona felsefe, hakikatin bilgisini salim akla aykr bir deneme olarak takdim etmekle, erdemle erdemsizlii, erefle erefsizlii, bilgiy le bilgisizlii aynlatrm; Roma imparatorluu despotizminin asillerle kleler iin yapt gibi, btn dnceleri ve btn nesneleri bir seviyede tutmu ol maktadr. Bylece, hakikat kavramlar, ahlk kanunlar birtakm sbjektif kan ve inanlardan baka bir ey deildirler ve su prensipleri de, birer kan olarak, ayn sraya konulmulardr. Dolaysyle, en zavall ve en zel bir obje, en an lamsz bir madde yoktur ki, btn dnen insanlarn menfaatini ve ahlk dnyasnn balarm oluturan eyle ayn haysiyete sahip olmasn. Bunun iin, kendi bana bir okul doktrini [skolastisizm] olarak gelimesi mmkn olan bu felsefenin realiteyle daha sk bir iliki iine girmi olmasnn bilim iin bir mutluluk olduunu (zaten, realitede eyann zorunluluuna uygun den bir eydi bu) dnmek gerekir. Realitede hak ve vazifenin prensipleri cidd eyler halini alr ve burada bilincin egemendir. Bu nedenle, kopukluk aka ortaya kmamazlk edemez. te, felsefenin geree oranla bu durumu dolaysyledir ki, hatlar meydana gelir. Burada, evvelce belirtmi olduum bir noktaya dnmek istiyorum: felsefe akl olann temeli olduu iin, imdi'nin ve gerek'in [reel] anlalmasdr, yoksa bir te yan'n [gerek tesi] inas deildir. Bu te yan'n nerede olduunu Allah bilir ya da, daha dorusu, bunun nerede olduu malmdur: hatda, tek yanl ve bo muhakemelerde. Ben, bu eserde, bo bir idealin mesellemi imaj olan Platon'un Devletinin de, aslnda, Yunan ahlknn mahiyetinden baka bir eyi ifade etmediini belirttim. Platon, Yunan ahlknda rahne aan daha derin bir prensibin bilincine varmt. Fakat, bu pren sip, o aamada, tatmin olmam bir zleyiten baka bir ey olamazd ve dolaysyle, ancak ifsat edici bir prensip olarak kendini gsterebilirdi. Bu zleyiten etkilenen Platon, buna kar bir are arad, ama yardm ancak yukan(V) J.V. Mller'in bir mektubunda (Toplu eserleri, VHI, s.56 [VE, s.57]) buna benzer bir grle karlatm. Sz konusu mektupta, Roma'nm, 1803'te, Fransz egemenlii altnda bulun duu sradaki durumundan bahsederken, J.V. Mller yle diyor "Eitim kurumlanln durumu hakknda kendisine soru sorulan bir profesr u cevab verdi: "On les tolere comme les bordels" [Genelevlere gsterilen hogr onlara da gsteriliyor]. Hatt baz kiilerin, akl teorisi'nin, yani mantn incelenmesini tavsiye ettiklerini bile pekla duyabiliriz; nk bu kiiler, kendilerince kuru ve ksr olan bir bilimle kimsenin uramyacana ya da, urada burada uraan ksa bile, muhtevasz formllerden baka bir ey elde edemiyecekerinden, bunun ne yarar, ne de zarar dourabileceine ve, dolaysyle, byle bir tavsiyenin yararl olmyaca gibi zararl da olmyacana aa yukan inanm durumdadrlar.

NSZ

29

dan gelebilecek olduu iin, bunu nce ancak yine Yunan ahlknn bir zel d eklinde bulabildi. Bylece, bozulmann stesinden gelebileceine inanyordu, ama sadece bunun iinde bulunan daha derin bir eyi: sonsuz zgr ahsiyet'i derinden yaralamakla kald. Fakat, Platon, bylece, byk bir dnr olduunu ispatlam oldu, nk dncesindeki en nemli noktann evresinde dnd prensip, o devirde hazrlanmakta olan evrensel devrimin, evresinde dnd eksendi. Akl olan gerektir ve gerek olan akldir. nyargdan uzak her bilincin inanc budur ve felsefe spiritel evreni olduu kadar, tabi evreni de incelerken buradan hareket eder. Dnce, duygu ve ge nellikle sbjektif bilin, herhangi bir ekilde halihazr bo sayar, onu aar ve daha iyisini bildiini iddia ederse, bolukta bulunuyor demektir ve, ancak hali hazrda gereklie sahip olduuna gre, bizzat kendisi de botur. Bunun tersi gre, yani denin ancak dar anlamda, yani yalnzca bir fikir olarak, kanya ait bir tasavvur olarak, deer tad grne gelince, felsefe buna kar u daha hakik gr ileri srer: de'den baka gerek [reel] yoktur ve, dolaysyle, mesele fnilik ve geicilik grnts altnda sakl duran immanent cevheri ve bilfiil var olan ezel ve ebedyi tehis etmektir. de ile ayn anlama gelen akl [rasyonel], realitesiyle birlikte d mevcudiyete girerek, sonsuz bir ekil, grn ve tezahr zenginlii kazanr, bir ekirdek gibi kabua brnr ve nce bilincin yerletii bu kabua, sonunda kavram da nfuz ederek i nabz atlarn kefeder ve ayn atlar d grn altnda da duyma ya balar. Bu dlama iinde, mahiyetin tezahr srasnda meydana gelen eitli durumlar, bir sonsuz madde oluturur. Bu durumlarn dzene sokulmas, felsefenin ii deildir. Yoksa, felsefe kendi zerine dmeyen eylere karm olur. Felsefe, bu konuda gzel tler vermekten kanmaldr. Platon, dadlara, ocuklarn yannda hi durgun kalmamalarn, onlar durmadan kollarnda salla malarn salk vermeyebilirdi veya Fichte, pasaport polisinin slah edilmesini is temekten ve bu isteini, pheli kiilerin pasaportlarna onlarn yalnz ekallerinin deil, ayn zamanda resimlerinin de konulmasn teklif edecek kadar ileri gtrmekten vazgeebilirdi. Bu gibi szlerde felsefe nmna hibir ey bu lunamaz. Felsefe, bu gibi ar bilgilikleri bir yana brakabilir, nk bu gibi sonsuz sayda ayrntlar konusunda elbette ki son derece liberal olmak zorun dadr. Bylelikle, bilim, kendini beenmi eletirinin, eitli durumlara ve messeselere kar gsterdii dmanlktan korunmu olur. ou kez, kkln byk bir zevk ald bir dmanlktr bu, nk nefsini tatmine bu kklkle ular.

30

NSZ

Bylece, kitabmz, devletin bilimini sunarken, devleti kendiliinde rasyonel bir ey olarak anlamak yolunda bir deneme olmaktan baka bir arzu tamamaktadr. O, bir felsef eserdir ve olmas gerektii gibi bir devlet ideali ina etmek kadar onun niyetine yabanc bir ey olamaz. Kitabmz eer bir ders ieriyorsa, bu, devlete verilen bir ders olmayp, daha ok ahlk dnyas olan devletin nasl bilinmesi gerektiini reten bir derstir. M86 P68os,i5oo xa T rnSruj-a Hic Rhodus, hic saltus. Var olan kavramak felsefenin grevidir, nk var olan akldr. Bireye ge lince, herkes kendi zamannn ocuudur; felsefe de ayn ekilde kendi zamann dncede zetler. Herhangi bir felsefenin ada dnyay aabileceini hayal etmek, bir kimsenin kendi zamannn stnden atlayabileceini, Rodos'u srayp aabileceini sanmak kadar samadr. Eer bir teori yine de bu snrlan ayorsa, olmas gerektii gibi bir dnya kuruyorsa, bu dnya geri mevcuttur, ama yalnzca onun kansnda mevcuttur, ve bu kan da u ya da bu ekli alabile cek kadar kararsz bir unsurdur. Yukandaki deyimi biraz deitirerek yle diyebiliriz: "Hier est die Rose, Hier tanze." Gl burada, burada raks et. Kendi kendisi hakknda bilin sahibi espri olarak akl ile verili gerek olarak akl arasndaki fark, birincisini kincisinden ayran ve tatminini orada bulmaktan alakoyan ey, onun [birincisinin] teoriye zincirlenmi olmas ve kavram'a eriebilmek iin teorinin zincirlerinden kurtulamamasdr. Akl, halihazmn strap handaki gl gibi kabul edip, bundan haz almak, rea liteyle uzlatnc rasyonel ve mediasyoncu grtr. Sbjektif zgrl cevhersel olan eyin iinde kavramak ve muhafaza etmek ve onu olaanlk ve zellik iinde brakmayp kendiliinde ve kendisi-iin olan eye koymak zorun luluunu iten duyalann felsefesini, ite bu gr oluturur. Bu, ayn zamanda, yukanda ekil ve muhtevann birlii olarak soyut bir biimde belirtmi olduumuz eyin somut anlamn meydana getirir. Gerekten de, en somut anlamyle ekil, kavramsal bilgi olarak akl; muhteva ise, gerek ahlk, gerekse tabi realitenin cevhersel mahiyeti olarak akldr. Bu ikisinin bilinli aynl, felsef de'dir. Duygulanmz iinde dnce tarafndan dorulanmyan hibir eyi kabul etmemek azmi, byk bir azimdir,

NSZ

31

insanoluna eref veren bir azimdir ve bu azim, modem zamanlarn karakteris tiidir. Nitekim, Protestanln z prensibi de budur. Luther'in duyguda ve espri nin tanklnda bir inan olarak kavramaya balam olduu ey, daha sonra ol gunlaan halihazr iinde zgrlne kavumak ve burada kendisini yeniden bulmak iin esprinin, kavram eklinde kavramaya alt eydir. Unl bir sz, yarm felsefenin inam Tanndan uzaklatrdn (nitekim bilgiyi takribi bir hakikatten ibaret klan, ite bu "yarm felsefe"dir), hakik felsefenin ise Tanrya gtrdn syler. Devlet iin de yledir. Akl da takribilikle yetinmez, nk takrib ne scak, ne souktur ve bunun iin de kusulmaldr (Yuhannamn Vahyi, III, 16). Keza, akl zaman iinde her eyin kt, ya da yle byle gittiini, daha iyi hibir eyin olamyacan ve realitenin rahat braklmas gerektiini kabul eden souk bir umutsuzluu da reddeder; hakik bilgi, daha scak bir huzur salar. Dnyann nasl olmas gerektiini retmek iddias zerine bir sz daha syleyelim: felsefe bu konuda daima ge kalr. Dnyann dncesi olarak, fel sefe, ancak realite oluum srecini ileyip bitirmi olduu zaman ortaya kar. Kavramn rettiini, tarih aym zorunlulukla gsterir: ancak varlklarn olgun luk amdadr ki, ideal, reel'in karsnda boygsterir ve ayn dnyay cevheri iinde kavradktan sonra, onu bir fikirler lemi eklinde yeniden ina eder. Fel sefenin soluk rengi ( 1 ) solgun zemine vurduu zaman, hayatn bir tezahr ihti yarlk gnlerini tamamlyor demektir. Felsefenin soluk rengiyle, o genletirilemez, sadece bilinebilir. Minerva'mn baykuu, ancak gn batarken umaya balar. Fakat, artk bu nsz bitirmek gerekiyor. Aslnda onun, bir nsz olarak, banda yer ald metnin gr noktasn dtan ve sbjektif bir ekilde belirt mekten baka bir amac yoktu. Eer bir konudan felsef olarak sz edilecekse, bu, ancak objektif bilimsel bir metot kullanlarak yaplabilir. Bu nedenle, yazar, konunun bilimsel inceleniine zg ekle sahip olmayan her trl itiraz, sbjektif bir eklenti, ind bir iddia sayacak ve, dolaysyle, bu gibi itirazlar karsnda ilgisiz kalacaktr.
Berlin, 25 Haziran 1820.

(1) Hegel, Goethe'nin Faif'unda Mephistopheles'in bir szne telmihte bulunuyor: Deerli dostum, btn teoriler soluktur, Yalnz hayatn altn aacdr yeil olan. (Tr. ev.)

GR
1
Bilimsel hukuk felsefesinin konusu hukuk idesi'dir, yani hukuk kavram ve bunun gereklemesidir. REMARK: Felsefe delerle urar, dar anlamda kavramla uramaz; aksine, bunun ksm ve inadekuat olduunu gsterir ve bunu yaparken de ancak hakik kavramn (yoksa ou kez byle adlandnld halde, yalnzca mdrikenin soyut bir determinasyonundan ibaret olan eyin deil) realiteye sahip olabileceim, nk onun, kendi kendisine realite verdiim belirtir. Kavramn kendisi tarafndan vaz'edilmi realite olmyan her realite, geici mevcudiyettir, d olaanlktr, kandr, yzeysel grntr, hatdr, hamhayaldir, vs. Kavramn gereklemek suretiyle kendisine verdii somut form, bizzat kavramn bilgisin de, onun saf kavram formundan farkl ikinci momenttir.

2
Hukuk bilimi, felsefenin bir ksmdr. u halde, onun konusu, kavramdan hareketle, de'yi gelitirmek nk de, konunun akl [rasyonel] unsurudur yahut, ayn ey demek olan, eyin kendisine zg immanent evrimin mahede etmektir. Felsefenin bir ksm olmak itibariyle hukuk biliminin belirli bir hareket noktas vardr. Bu hareket noktas, kendisinden nce gelen eyin sonucu ve hakikatidir ve kant" denen eyi onda bulur. u halde, hukuk kavram, douu bakmndan ele alndnda, hukuk biliminin dnda kalr, burada bu kavramn dedksiyonu yaplm saylmaktadr ve onun bir veri olarak kabul edilmesi gerekir. R: Bilimsel ekspozenin hi olmazsa d ekline sahip olabilmek iin, nce tarif arayan ve isteyen metot, felsef metot deil, formel metottur. Kald ki, pozitif hukuk bilimi iin bu yanyle fazla megul olamaz, nk o, en bata, hukuk olan nedir, yani zel kanun hkmler nelerdir, onu formle etmeye alr. u sz bunun iin ylenmitir: omnis defnitio in iure ivili periculo-

34

GR

sa (1). Gerekten de, hukuk kurallannn muhtevasnda ne kadar ok tutarszlk ve eliki olursa, tarifler yapma imkn o kadar azalr, nk tariflerin genel kurallar iermesi gerekir ve bu genel kurallar da elikiyi ki burada adaletsiz liktir derhal btn iliiyle grnr hale getirirler. Mesel, Roma hukukun da asla bir insan tarifi yaplamazd, nk durumu bu kavram iin gerekten de bir hakaret tekil eden kleyi, bu tarife sokmak imknszd. Keza, mlkiyetin ve mlk sahibinin tarifi de birok durumda tehlikeli grnecekti. Tarifin dedksiyonu etimolojiden de gelebilir, ama ou kez, o, zel hallerden karlr ve bu takdirde insanlarn duygularna ve tasavvurlarna dayanr. Bu durumda, tarifin doruluu, onun mevcut tasavvurlara uydurulmas demektir. Bu metotta, asl nemli olan ey bir yana atlr: muhteva bakmndan, kendiliinde ve kendisi-iin objenin (burada hukukun) zorunluluu; ekil bakmndan, kavramn mahiyeti. Oysa, felsef bilgide, kavramn zorunluluu en bata gelen eydir ve bir oluun sonucu olarak ona erimek iin katedilen yol, onun kamt ve dedksiyonudur. Bylece, kendisi-iin zorunlu bir muhtevaya bir kere eriildi mi, artk atlacak ikinci adm, evreye bir bakp, tasavvurda ve dilde bu muhte vaya uygun den eyi bulmaktr. Bir yanda, bu kendisi-iin ve kendi hakikati iinde kavramn varlk tarz; br yanda, onun tasavvurdaki grn, soyut ekil bakmndan olduu kadar, d vehe bakmndan da farkl olabilirler ve hatt olmak zorundadrlar. Hi phesiz, eer tasavvur bizzat muhtevas bakmndan yanl deilse, kavramn gn na karlmas pekl mmkndr; nk o, bu tasavvurun iinde mahiyete mndemi ve mevcuttur. Bylece, tasavvur kavram ekline ykselir. Fakat, tasavvur, kendisi-iin zorunlu ve hakik kavramn ls ve kstas olmaktan uzaktr ve, daha ok, hakikatini ondan almak, kendisini ona gre ayarlamak ve bilmek durumundadr. Her ne kadar, bu birinci bilgi metodu, formel tarifleri, kyaslan [sillojizmleri] ve kantlamalanyle, vs. gnmzde az ok ortadan kalkm bulunuyorsa da, genellikle deleri, zellikle de hukuk desini ve bunun determinasyonlann bilin cin verileri olarak dolayszca benimsemek ve kavramak ve hukuku tabiattan veya bir yce duygudan, sevgiden veya esinden kartmak zentisinde kendisine lyk bir halef bulduu sylenemez. Bu metot, metoann en kolay ve kullanls olmakla birlikte, ayn zamanda, en az felsef olandr (bu anlayn yalnz teorik bilgiyle deil, ayn zamanda ve dorudan doruya, pratikle de ilgili olan br vehelerinden bahsetmiyoruz). Formel bir karakter tad besbelli olan birinci metodun, hi olmazsa, tarifte kavram formunu ve kantlamada zorunluluk formunu gerekli klmak gibi bir avantaja sahip olmasna karlk, dolaysz bilince ve duyguya dayanan tarz, bilkis, olaanl, sbjektiflii ve keyflii prensip haline getirmektedir.
(1) Meden hukukta her tarif tehlikelidir. (Tr. ev.)

GR

35

Felsefede bilimsel metodun ne olduu mantk felsefesinde aklanm olduundan, burada bunu biliniyor sayyoruz.

3
Hukuk genellikle pozitif niteliktedir, nk: a) belli bir devlet iinde geerli formel bir karaktere sahiptir ve bu legal geerlilik, onun bilgisinin, yani pozitif hukuk biliminin klavuz prensibini oluturur; p) muhtevas bakmndan da hukuk, pozitif bir unsura sahiptir ve bu unsur: a) her halkn zel mill karakte rinden, tarih gelime dzeyinden ve tabi zorunluluklara bal artlarn genel btnnden; |3) bir pozitif kanun sistemi iin, konulann ve alanlann dardan verilmi zel niteliine evrensel bir kavramn uygulanmas zorunluluundan (bu uygulama, speklatif dncenin ve kavramn dnda; mdrikenin, kapsama sokma, zel i evrensel'e (1) tbi klma ileminden ibaret bir uygulamadr); y) rea litede son kararlarn verilebilmesi iin gerekli kanun hkmlerinden, kaynak lanr. R: Pozitif hukukun ve kanunlarn karsna iten gelen duygular, eilimler ve keyf irade konulabilirse de, felsefe iin bu gibi otoritelerin kabul sz konusu olamaz. Cebir ve iddetin, tiranln, pozitif hukukun bir unsuru olabilmesi, bunun mhiyetiyle ilgisi olmayan arz bir olaydr. Hukukun hangi noktadan iti baren pozitiflie getii, daha aada, paragraf 211-214'te gsterilecektir. O zaman karlaacamz determinasyonlar imdi burada ortaya koymamzn nedeni, hukukun felsef tetkikinin snrlarm belirtmek ve herhangi bir devlet iin gerekli olan bir pozitif kod'un, hukuk felsefesinin sistemli bir gelitirilmesinden karlabileceine dair ileri srlmesi muhtemel bir fikri veya hatt bu konuda kesin bir talebi nceden bertaraf etmek istememizdir. Tabi veya felsef hukuk ile pozitif hukuk ayn ayn eylerdir, ama bu aynl bir ztlk veya bir eliki haline getirmek, vahim bir hat olur. Bunlarn birbirine oran, daha ok, kuramlarn Pandectae'lere oram gibidir. Bu paragrafta, ilk srada zikredilen tarih unsura (pozitif hukukun tarih faktrleri) gelince, Montesquieu hakik tarih grn, hakik felsef gr noktasn tanmlamtr. Buna gre, genel mevzuat ile bunun determinasyon larnn tek bana ve soyut olarak deil, fakat bir totalitenin artlandrlm unsuru olarak, bir milletin ve bir devrin karakterini oluturan dier determinas
(1) evirimizde klli, cz', ferd (mfret) kelimeleri yerine srasyle evrensel, zel ve bireysel kelimeleri kullanlmtr (Tr. ev.)

36

GR

yonlarla balantl olarak, gz nne alnmas gerekir. Genel mevzuat ve bunun determinasyonlar, hakik anlamlann ve, dolaysyle, doruluk ve hakllklarn ancak bu btn iinde elde ederler. Hukuk kurallarnn zaman iinde dou ve geliilerinin incelenmesi ki bu, tamamen tarih bir almadr , ve keza bu kurallarn daha nce var olan hukuk durumla karlatrlp, bununla formel mantk tutarllklarnn meydana karlmas, kendi alanlarnda deeri ve meziyeti olan aratrmalardr. Ama, bu aratrmalar, felsef aratrma ile ilgili olmaktan uzaktr, nk tarih temeller zerinde gelime, kavramdan hareketle gelimeye tetabuk etmez ve tarih aklama ve dorulama, kendiliinde ve kendisi-iin geerli bir dorulamann kbna eriemez. Bu, ok nemli ve hatrda tutulmas yararl fark, ayn zamanda, ok reticidir de: bir hukuk determinasyon, mevcut hal ve artlara ve kurumlara gre tamamen doru ve hakl ve de tutarl gzkebilir, ama buna ramen kendiliinde ve kendisi-iin doru ve hakl deildir ve irrasyoneldir. Mesel, Romallar'da babalk yetkisi (patria potestas) veya evlilik hukuku gibi baz kurumlardan pek konsekan bir ekilde kan Roma zel hukuku'na ait bir sr kural iin durum byledir. Zaten, bu kurallar doru ve hakl ve rasyonel olsalar bile, onlarn bu karaktere sahip olduklarnn kantlanmas ki bu, aslnda, ancak kavram vastasyle olabilir ile ortaya k tarihlerinin, teessslerini gerektirmi artlarn, zel hallerin, ihtiya ve vesilelerin hikye edilmesi arasnda geriye yine de byk bir fark kalrd. Yakn veya uzak tarih nedenlere dayanan byle bir ekspozeye, byle bir pratik bilgiye, ou zaman bir aklama veya hatt, tercihan, bir gr ad verilir ve, bylece, bu tarih vehe meydana kartlnca, asl olan ve kanun veya hukuk messeseni'n anlalmas bakmndan nem tayan tek eye eriildii dnlr. Oysa realitede, hakika ten asl olan ey, nesnenin kavram, sktla geitirilmitir. Mesel, u ya da bu kanunmede tanmlanm, Romallar'a veya Germenler'e ait baz hukuk kav ramlardan bahsetmek det olmutur. Halbuki, ortada kavrama benzer hibir ey yoktur, sadece birtakm genel hukuk kurallar, soyut prensipler, aksiyomlar, kanunlar, vs. vardr. Sz konusu faik [kanunun tarih incelenii ile felsef incelenii arasndaki fark] ihmal edilerek, gr noktasnn tahrifi; ve hal ve artlar vastasyle, hipotezlerle tutarllk vastasyle giriilen bir dorulama abasnn oysa, bunlarn ikisi de gdlen maksad teminde ie yaramaz, hakik bir dorulama abasym gibi gsterilmesi imkn salanr. Genellikle, bu yoldan mutlan yerine zaf, eyann tabiat yerine d fenomen konulur. Tarih vastasyla doru ve hakl gsterme abas, zaman iinde meydana geli srecini kavramsal meydana geli sreciyle kantrmakla, farknda olmyarak amacnn aksine davranm olmaktadr. Bir kurumun douu, belirli hal ve artlar iinde tamamen uygun ve zorunlu grnd zaman, tarih gr noktasnn ondan istedii eyi yerine getirmi olur. Ama, bu trl bir dorulamay genelletirecek

GR

37

olursak, tamamen ters bir sonucu vannz, nk hal ve artlar artk ayn olmadna gre, sz konusu kurum anlamm ve hakkm kaybetmi demektir. Mesel, manastrlarn korunmasn salamak iin, bunlann birtakm yararlan orak arazileri iskna ve tanma amalar, kopyaclk ve retim yoluyle kltr saklayp korumalar ileri srld ve bu yararlar hatrlatld zaman, bundan daha ok u sonucun kartlmas gerekir: hal ve artlar artk tamamen deimi olduuna gre, manastrlar, hi olmazsa bu deiiklikler lsnde, gereksiz ve yararsz hale gelmilerdir. Olu'un tarih anlam olu'un sunulu ve aklannn tarih metodu ile gerek objenin olu u ve kavram hakkmdaki felsef gr, [yani tarih ve felsefe], kendi sferleri iinde kaldklan srece birbirlerine kar ntr bir tavr iinde olabilirler. Fakat, bilim alannda bile bu tavr daima korunamadna gre, bunlann nasl aktklarn gsteren baz bilgileri Her Hugo'nun Lehr buch der Geschichte des rmischen Rechts' inden [Roma hukuku tarihi elkitab] alarak burada zikretmek istiyorum. Bu, ayn zamanda, bu iki eyi birbiriyle ztlatrmann sunlii konusunda, bizi biraz daha aydnlatacaktr. Herr Hugo, kitabnda, Cicero'nun XII Levha'y, filozoflan hor gren bir bakla vdn, filozof Phavorinus'un ise, bunlar, tpk o zamandan beri birok byk fizolofun pozitif hukuku ele aldklar gibi ele aldm sylyor (5. bas., 53). Herr Hugo, ayn yerde, bu metodu mahkm ederken bunu, u nedene dayandryor: Phavorinus, XII Levha'y, bu filozoflarn pozitif hukuku anladklan kadar az anlamtr. Hukuku Sextus Caecilius'un, Phavorinusun yanlm dzeltmesine gelince (in Aulus-Gellius, Noctes Atticae [Attika gecelen], XX.1) bunda, tamamen pozitif olan bir eyin ancak muhte vasiyle hakl gsterilebilecei prensibinin her zaman doru olan bu prensibin dile geldiini gryoruz. Caecilius, Phavorinus'a u pek yerinde karl veriyor: "Non... ignoras legum opportunitates et medelas pro temporum moribus et pro rerum publicarum generibus ac pro utilitatum praesentium rationibus, proque vitiorum, quibus medendum est, fervoribus, mutari ac flecti eque uno statu consistere, quin, ut facies coeli et mans, ita rerum atque fortunae tempestatibus varientur. Quid salubrius visum est rogatione ilia Stolonis..., quid utilius plebiscito Voconio ...? Quid tam necessarium existimatum est... quam Lex Lincinia ...? Omnia tamen haec obliterata et operta sunt civitati sopulentia" ( 1).
(1) Trkesi: "unu bilmeniz gerekir ki, kanunlarn salad yararlar, getirdii areler, zamann rf ve detlerine, siyas anayaplann tipine, dorudan doruya elde edilmek istenen yararlara ve giderilmesi ngrlen marazlarn iddetine gre deiir. Kanunlarn nitelii hi deimeden kalamaz; aksine, hal ve artlarn, tesadflerin frtnalar, tpk denizin ve gn yzn deitiren frtnalar gibi, kanunlan deiiklie uratr. Stolo'nun nerdii yasadan daha kurtarc..., Voconius'un, tribunusluu srasnda kard kararnameden daha yararl... bir ey hi grlm mdr? Licinia yasas kadar... gerekli ne olabilirdi ki? Ama, devletin servet ve refahnn gelimi olduu gnmzde, btn bu yasal dzenlemeler battal olmu, nisyana gmlm bulu nuyor" (Tr. ev.)

38

GR

Bu kanunlar, anlamlan ve yararlan hal ve artlara tbi olduu lde pozitif tirler. Bunun iin de, onlar ancak tarih bir deer tarlar ve geici niteliktedirler. Kanun koyuculann ve hkmetlerin, mevcut artlara ve devrin durumlanna ilikin kanunlan yaparken gsterdikleri bilgelik, tarihin doru ve hakl kamasyle ilgili ayn bir meseledir ve tarihin bu konudaki hkm, felsef bir gr noktasndan destek bulduu lde daha da salamlar. Fakat, Caecilius'un, XII Levhay Phavorinus'a kar savunurken ileri srd teki kantlara gelince, bu konuda Caecilius'un, mdrikeye ve bunun muhakemelerine zg metodun ezel hilesine bavurduunu aka gsteren bir misal vermek isterim. Bu metot, kt bir ey iin iyi bir sebep ileri srp, bylece bu kt eyi doru ve hakl gsterebileceini sanr. Mesel, belli bir srenin sonunda alacaklya, borluyu ldrmek veya kle diye satmak ve hatt, alacakllar birden fazlaysa, borluyu paralara blp alacakllar arasnda paylatrma hakkn veren, hem de bunu fazla ya da eksik para kesen alacakly adl kovuturmaya uratmakszn yapan dehetengiz kanun hkmn alalm (Shakespeare'in Venedik Taciri'nde, Shylock'un yarar lanmaya kalkt ve kendi hesabna memnuniyetle onaylamaya hazr olduu kanun maddesi). Caecilius, gereke olarak, bu kanun hkm sayesinde sadakat ve gvenin korunmu olduunu ve zaten bu kanun hkmnn, bizzat korkunluu yznden, hibir zaman uygulanmam bulunduunu sylyor. Caecilius, dncesizliinden tr akl edemiyor ki, bu durum, gdlen amac, yani ahde vefann ve gvenin salanmas amacm boa karmaktadr. Fakat, Caecilius bununla da kalmayp, yalanc ahitlik hakkndaki bir kanunun, nispet siz cezalar ngrmesi yznden etkisiz kaldna dair baka bir misal daha veriyor. Lkin, Herr Hugo nun, Phavorinus'un sz konusu kanunu anlamam olduunu sylerken, ne demek istediini de unutmamamz gerekir. Yukanda andmz kanun hkmn herhangi bir okul rencisi bile anlayabilir. Onun iin, zellikle Shylock, bu kadar iine gelen bu maddeyi elbette anlyacakt. Herr Hugo, anlamann mdrikeye ait bir beceri olduunu ve mdrikenin byle bir kanun konusunda iyi bir gerekeyle kendisini rahatlattm dnm olmaldr. Caecilius, baka bir yerde daha Phavorinus'u sorunu anlamam olmakla eletiriyor ki, aslnda bu, bir filozofun hi yz kzarmadan itiraf edebi lecei bir anlayszlktr. Kanuna gre, hasta bir kiinin mahkemeye tankla gidebilmesi iin kendisine bir "arcera" deil de, sadece bir "iumentum" tahsis edilmesi gerekmekteydi. Sz konusu anlayszlk, "iumentum"un yalnzca at anlamnda deil, ayn zamanda araba veya tat arac anlamnda anlalmas

gerektii ile ilgilidir. Caecilius, bu kurallarda eski kanunlarn mkemmelliini ve kusursuzluunu gsteren yeni bir kant daha buluyordu. nk, bu kanunlar, hasta bir tann mahkeme huzuruna karlabilmesi iin, yalnz atla araba arasndaki fark ngrmekle kalmayp, Caecilius'un dedii gibi, st kapal ve kapitoneli zel araba ile daha az konforlu bir araba arasndaki fark da ngrecek kadar ii ileri gtryorlard. Bylece, bundan nceki kanunun acmaszl ile bu gibi mevzuatn banalits! arasnda bir seim yapabiliriz. Fakat, bu tr eylerin ve bunlar konu alan bilgince yorumlarn banal eyler olduunu sylemek, bylesi bir allmelie ve ayn trden daha bakalarna kar saygszlk olur. Herr Hugo, ad geen Lebrbuch'unda [elkitab], Roma hukukunu incelerken, rasyonellikten de sz ediyor. Burada beni aman ey u oldu: Herr Hugo, nce Roma devletinin douundan XII Levha kanununa kadar olan dnemi konu alan blmde ( 38 ve 39), yle diyor: "Romada ihtiyalar oktu ve almak gerekiyordu. Bu yzden, bizdekilere benzer yk tayan veya yk eken hayvan larn yardmna bavurmak mecburiyeti vard, arazi bir tepeler ve vdiler silsile sinden ibaretti ve kent de bir tepenin zerinde kurulmutu, vs. (Montesquieu vri olmaya zenen birtakm belirtmeler, ama Montesquieu'nn kabiliyeti ve ustal yok.) Daha sonra, paragraf 40'ta, yle deniyor: "hukuk durum henz akim en yksek icaplarn tatminden uzakt" (ok doru: Roma aile hukuku, klelik, vs., akn en mtevaz icaplarn bile tatmin etmez). Fakat, daha sonraki dnemler konusunda, Herr Hugo, bunlardan hangisinde akln en yksek icaplarnn Roma hukukunca tatmin edildiini bize sylemeyi unutuyor. Bununla birlikte, paragraf 289 da, Roma hukukunun bilim olarak en yksek mkemmellie ulat devrin klasik hukukular hakknda yle sylyor: "klasik hukukularn felsefe formasyonundan gemi olduklar uzun zamandan beri bilinen bir eydir. Fakat, dedktif muhakemelerinin mantk tutarll dolaysyle matematikiler srasna, kavramlarn gelitirilmesindeki olaanst orijinaliteleri dolaysyle de modem metafiziin kurucular srasna konulmaya, Romal hukukular derecesinde lyk az yazar bulunduunu ou kimse bilmez. (Herr Huo nun Lehrbuch'umm eitli basklan sayesinde bu say herhalde artmtr.) Kavramlarn gelitiini ispatlayan dikkate deer olay udur ki, hibir yerde klasik hukukularda ve Kant'da olduu kadar ok trikotomiye rastlan maz. Leipniz in byk deer verdii mantk tutarllk, phesiz, matematiin ve mantk dedksiyona dayanan baka her bilimin olduu gibi, hukukun da esasl bir karakterini oluturur, ama mdrikenin bu tutarllnn, akln icaplarnn tatminiyle ve felsefe bilimiyle henz hibir ilgisi yoktur. Asl Romal hukukularn ve praetor'lann tutarszlna, onlann en byk erdemlerinden biri olarak, hayranlk duymak lzmdr. Bu tutarszlk sayesinde, onlar gayndil ve

40

GR

dehet verici kurumlardan kurtuluyorlard. Ama, bunun iin, bo lfz ayrmlar "hile-i eriye" sini icat etmek (gerekte bir hereditas'tan [miras] baka bir ey olmayan bir eye bonorum possessio adn vermek gibi), ya da hatt kanunun lfzn kurtarmak iin bir samala snmak (nk bir samalk da bir tutarszlktr) zomnda kalyorlard. Mesel, bir fliay bir filius yapan "fictio" veya "nKpcnz" gibi (Heineccius, Antiquitatum Romanarum iurisprudentiam illustrantium synta ma, kitap I, blm II, 24). Fakat birka trikotonik snf landrma (remark 5'te verilen rneklere gre) yznden klasik hukukularla Kant arasnda bir yaknlk kurulabileceim sanmak ve buna kavramlarn gelimesi adn takmak glntr.

4
Hukukun alan genel olarak spiritel bir alandr; bu zemin zerinde onun z temeli, hareket noktas, zgr irade'dir; yle ki, zgrlk onun cevherini ve kaderini oluturur ve hukuk sistemi gereklemi zgrlk lemidir, esprinin kendi kendisinden hareketle ikinci bir tabiat halinde meydana getirdii dnyadr. R: rade zgrln incelerken, eski bilgi metodunu hatrlatmakta yarar vardr: eskiden, nce irade fikri tasarlanyor ve bundan bir irade tarifi karlmaya allyordu. Sonra, eski ampirik psikoloji metoduna gre, vicdan azab, sorumluluk duygusu gibi sradan bilincin eitli izlenimleri ve tezahrleri temel alnarak, irade zgrlnn szde "kant" elde ediliyordu; nk, bilin cin btn bu izlenimlerinin ve tezahrlerinin ancak zgr irade ile izah edilebi lecei kabul ediliyordu. Fakat, zgrln, bilincin bir verisi olduunu ve buna inanmak zorunda olduumuzu kabul ederek, ayn soiuca kestirmeden varmak phesiz daha elverilidir. radenin zgrl ve bu iki eyden herbirinin [irade nin ve zgrln] mahiyeti, ancak btnle [felsefenin btnyle] balantl olarak kantlanabilir (daha nce 2'de sylediimiz gibi). Bu premislerin bir taslan evvelce Felsef bilimler ansiklopedisi'ndz (1) aklamtm. Bunlan ileride daha da ileyip gelitirebilmeyi umuyorum: Espri, balangta intellekt'tir ve onun duygu'dan hareketle, tasavvur vastasyle, dnceye doru gelimesini salayan determinasyonlar, kendisini irade haline getirmesine varacak aama lardr; ve irade, genelde pratik espri olmak itibanyle, intellekt'in hakikatidir,

(1) Heidelberg, 1817, 363-99 [3. bas. 440-82].

GR

41

onun bir sonraki gelime aamasdr. Bylece, esprinin tabiat hakknda daha derin bir bilgiye, umduum ekilde, kendi katkm getirmem unun iin de birzorunluluk tekil etmektedir ki (ad geen eserde belirtmi olduum gibi, 367), genellikle psikoloji ad verilen espri teorisi kadar ihmale uram, bunun kadar acnacak durumda olan bir baka bilim daha g bulunur. Bu ve bunu takip eden paragraflarda tantlan ve yukardaki premislerin sonucu olan irade kavram unsurlar zerinde dnrken, herkes, bunlar hakknda daha iyi bir fikir edine bilmek iin, kendi i bilincine bavurabilir. Herkes, kendisini var olan her eyden soyutlamak, kendi kendisini belirlemek, kendi kendisine kendi kendisi vastasyle herhangi bir muhtevay vermek ve, dolaysyle, kendilik bilincinde aadaki determinasyonlarla ilgili bir rnee sahip olmak gcn kendisinde bulabilir.

5
rade unlar ierir: a) saf indeterminasyon unsuru veya Ben'in kendi zerine dnk saf dncesi. Bu saf dnce iinde, ister tabiat, ihtiyalar, arzular ve igdler tarafndan dolayszca sunulmu, ister herhangi bir arac vastasyle verilmi ve belirlenmi olsun, her trl muhteva silinir. Bu, mutlak soyutluun veya evrenselliin snrsz sonsuzluudur, saf kendilik dncesidir. R: Dnceyi iradeden, iradeyi de dnceden ayr, bamsz zel melekeler olarak gren ve stelik dnceyi irade iin, bilhassa iyi irade iin, tehlikeli sayan kimseler, bylece, iradenin mahiyeti hakknda hibir ey bilmediklerim gstermi oluyorlar (bu noktay ayn konuda sk sk belirtmemiz gerekecektir). phesiz, irade burada yalnzca bir yanyle tanmlanmaktadr. radenin bu yan, iinde bulunduum, ya da iine konulmu olduum her trl determinas yondan kendimi mutlak bir ekilde, hibir snrlamaya tbi olmakszn, soyutlayabilmem imkndr; her trl muntevadan, bir snrlamadan kaar gibi kaabilmemdir. radenin kendi kendisini belirlemesi bundan ibaret kald, ya da tasavvur yalnzca iradenin bu yann kendisi iin zgrlk olarak grd ve bununla yetindii zaman, bu, negatif zgrlktr, yahut mdrikenin anlad anlamda zgrlktr. Bu, boluun zgrldr. Bu tr zgrlk, ihtiras halini alarak kendisini gerek bir biimde gsterebilir. O zaman, srf teorik olarak kald takdirde, Hindu'nun saf temaadan ibaret din fanatizmi; aksiyona yneldii takdirde ie, dinde olsun, siyasette olsun, mevcut her trl sosyal dzeni ykma fanatizmi, bir

42

GR

dzen istediinden phe edilen her kiinin topluluk dna atlmas ve kurulmak istenen her trl organizasyonun imhas eklini alr. Bu negatif irade, ancak bir eyleri imha etmekle kendi varlnn duygusuna sahip olur. Bu irade, pozitif bir durumu, mesel evrensel eitlii, yahut evrensel din hayat istediini dnebilir, ama vakada bunun pozitif gerekliini istemez, nk byle bir gerekleme derhal bir eit dzen, gerek messeseler, gerekse bireyler iin spe sifik bir determinasyon getirir. Oysa, negatif zgrlk, asl ite bu spesifikasyonu ve bu objektif deteminasyonu inkr etmekledir ki, ancak kendi kendisi hakknda bilinli hale gelebilir. Bylece, onun istediine inand ey, aslnda soyut bir tasavvurdan ve bunun gereklemesi de bir imha lgnlndan baka bir ey olamaz.

6
P) Ben, ayn zamanda, farkllamam determinasyonsuzluktan, farkllamla geitir, spesifik bir determinasyonun, bir muhteva ve obje olarak vaz'edilmesidir. Bu muhteva, ya tabiat tarafndan verilmi, ya da esprinin kavram tarafndan meydana getirilmitir. Ben, kendisinin byle belirlenmi bir ey olarak vaz'edilmesiyle, prensip olarak, varlk alanna girmi olur. Bu, Ben'de sonlunun ve zelin mutlaklk momentidir. R: Determinasyonun bu ikinci unsuru da, birincisi gibi, negatiflik ve ilgadr, birinci soyut negatifliin ilgasdr. Genel kural olarak, zel, evrensel'de ierilmi durumda olduuna gre, bu ikinci moment, birincisinde ierilmi bulunuyor demektir birinci unsurun kendiliinde olduu eyin, kendini aka ortaya koymasndan baka bir ey deildir. Birinci unsur, birinci kendisi-iin ey olmak itibariyle, hakik sonsuzluk veya somut evrensel, yani kavram olmayp, yalnzca belirlenmi, tek yanl bir eydir. O, her trl determinasyondan soyut lanm olduuna gre, kendiliimle bsbtn determinasyonsuz deildir, soyut ve tek yanl varl onun spesifik determinasyonunu, yetersizliini, sonluluunu meydana getirir. Sz konusu iki unsurun ayrmn ve determinasyonunu gerek Fichtenin, gerekse Kant'n felsefelerinde bulabiliriz. Fichte'nin felsefesinde, Ben, snrsz varlk olarak, srf pozitif bir ey olarak dolaysyle mdrikenin evrensellii ve kendi kendisiyle aynl olarak alnmtr (Wissenschctftslehre [Bilim doktrini], birinci prensip). Bunun sonucu olarak, kendisi-iin Ben, tm hakikat olarak kabul edilir ve dolaysyle, snrlama (ister d engel eklinde olsun, ister Benin kendi z faaliyeti eklinde olsun) srf bir eklenti olarak ortaya kar (2. prensip). Evrensel'de veya aynlkta bulunan immanent negatiflii,

GR

43

Ben'de immanent olarak dnmek, speklatif felsefenin yapmas gereken bir ilerlemeydi. Ne var ki, immanentliin ve soyutluun iindeki sonlu ve sonsuz dalizmini Fichte gibi farkedemiyenler, byle bir zorunluluktan habersizdirler.

7
7) rade, bu iki momentin birliidir: bu, kendi zerine dnm ve bylece evrensellie ykselmi zelliktir, yani bireyselliktir. Ben'in oto-determinasyonu demek, Ben'in kendi kendisini hem Ben'in inkr olarak, yani belirlenmi ve snrlandrlm olarak ortaya koymas, hem de buna ramen kendi kendisi olarak kalmas, yani kendi kendisiyle aynl ve evrensellii iinde kalmas ve, nihayet, determinasyonunda kendi kendisinden baka hibir eye bal olmamas demektir. Ben, kendisini, kendi kendisiyle negatif ilikisi iinde belir ler ve bizzat bu ilikinin karakteri, onu bu spesifik determinasyona kar kaytsz klar, bunun kendi zne ait ve idesel bir determinasyon olduunu bilir, onu yalnzca bir imkn olarak kavrar; bu imkn onu balamaz, o yalnzca bu imknn iinde bulunur, nk oraya konulmutur. te, irade zgrl budur ve bu, iradenin kavramm yahut cevherini, deyim yerindeyse, arlm oluturur; tpk arln cisimlerin cevherlerini oluturmas gibi.
R: Her kendilik bilinci, kendisini a) evrensel olarak her trl muhtevadan soyutlanma imkn olarak; b) ve zel olarak belli bir obje ile, belli bir muhteva ile, belli bir gaye ile idrak eder. Ancak, bu iki moment de birer so yutluktan baka bir ey deildir; somut ve hakik (her hakik somuttur), yalnzca evrenseldir, ve kartn zel'de bulur. Fakat, bu zel kendi zerine dnmek suretiyle evrensel ile uzlaan, onunla eitleen bir zel'dir. Bu birlik, bireysellik'tir; dolayszca verilmilii iinde bir birlik olarak bireysellik (tasavvurdaki bireysellik gibi) deil, fakat'bizzat kendi kavramna uygun bir bireyselliktir (Ansikpoledi, 112-114). lk iki moment (yani 1. iradenin kendi kendisini her eyden soyutlayabildii ve ayn zamanda 2 . kendi kendisi ya da baka herhangi bir ey tarafndan belirlendii momentler) kolayca kavranr ve kabul edilir, nk her ikisi de kendisi-iin ele alndklarnda, soyut momenttirler, hakikatten yoksundurlar. Fakat, nc moment, yani hakik ve speklatif moment (her hakik ey, anlalmak iin speklatif olarak dnlmek zorundadr), mdrikenin hakl olarak daima kavramn kavranlamaz olduunu syleyen mdrikenin nfuz etmeyi daima reddettii eydir. Speklasyonun bu can alc noktasnn, Ben'in kendi kendisiyle negatif ilikisi olarak sonsuzluun; her trl faaliyetin, her trl bilincin bu niha kaynann mnakaa ve ispat edilmesi, saf

44

GR

speklatif felsefe olan manta ait bir itir. Burada sadece unu belirtebiliriz: irade evrenseldir, irade kendi kendisini belirler, dendii zaman, bu, irade sje olarak, yahut nceden varl kabul edilen substratum olarak ifade ediliyor demektir. Oysa, irade, determinasyonundan nce olup bitmi ve evrensel bir ey deildir, nk bilkis irade, bu oto-determinasyon faaliyetinden nce, bu kendi kendisine dn'ten nce irade deildir; o, ancak bu faaliyetiyle irade olur.

8
zelleme srecinin giderek daha ayrntl hale gelmesi ((J 6), irade ekil leri arasndaki farkllamay meydana getirir: a) Eer iradenin spesifik determinasyonu, kendi sbjektivitesi ile dolaysz d varln objektiflii arasndaki formel tezada dayanyorsa, benlik bilincini kazanma eylemi olarak irade, formel irade, sz konusu demektir. Burada irade, kendisiyle atan bir d dnya karsnda bulunur, ve bu belirli determinasyon iinde bireysel varlk kendi kendisine dndne gre, burada irade kendi faali yeti ve baz d vastalar mediasyonu ile sbjektif gayesine objektiflik verme, bunu gerekletirme srecidir. Bylece, kendiliinde ve kendisi-iin duruma gelen [yani potansiyalitesini geree dntren] esprinin belirli determinasyo nu, artk onun hakikati ve z mal olur (Ansikl., 363). Bu aamada, bilincin danyle ilikisi, iradenin yalnzca fenomenal yann oluturur. radenin bu yan burada aynca incelenmiyecektir.

9 b) radenin spesifik determinasyonlan, onun z rn, zelliinin kendi zerine yansmas olarak, onun muhtevasn olutururlar. Bu muhteva, iradenin muhtevas olarak, iradenin nceki paragrafta (a) anlatlan formu uyannca, onun gayesidir, bu, ya tahayyl eden iradenin iinde bir i, sbjektif, gaye; ya da ira denin, sjeyi objeye intikal ettiren aksiyonu vastasyle gerekleen tamam lanm gayedir.

GR

45

10
Bu muhteva veya iradenin eitli determinasyonlar, balangta dolaysz niteliktedirler. Bu yzden, irade ancak kendiliinde ya da bizim iin [dardan bakan bir kimse iin] zgrdr; baka bir deyile, o ancak kavram iinde irade dir. rade, ancak kendisini obje olarak ald zaman, kendiliinde olduu eyi kendisi-iin de olur. R: Bu determinasyona gre, sonlu demek, bir eyin kendiliinde veya kav ramsal realitesinin, o eyin kendisi-iin halinden farkl bir mevcudiyet veya fenomen olmas demektir. Mesel, tabiatn soyut haricii kendiliinde haliyle mekn, kendisi-iin zaman'dr. Burada iki noktann belirtilmesi gerekir: 1 . hakikat, de, yalnzca de olduuna gre, bir obje veya bir determinasyon sadece kendiliinde olduu gibi, ya da kavram iinde anlalacak olursa, henz b objenin veya bu determinasyonun hakikatine vanlm olmaz; 2 . herhangi bir obje, kendiliinde veya kavramsal varla sahip olduu gibi, bir mevcudiyete de sahiptir ve bu mevcudiyet onun vehelerinden biridir (yukandaki misalde, mekn iin olduu gibi). Sonlu'nun iinde meydana gelen kendiliinde varlk ve kendisi-iin varlk ayrl, ayn zamanda bunun kaba ve ham mevcudiyetim ve grnn tekil eder (bunun rnei, az sonra, tabi irade ve formel hukuk mnasebetiyle grlecektir). Mdrike saf kendiliinde mevcudiyetle yetinir ve bu yzden, bu tr varlk tarzna gre zgrln bir meleke olduunu syler, nk gerekten de srf kendiliinde zgrlk bir imkndan baka bir ey deildir. Fakat mdrike, bu determinasyonu mutlak ve daim olarak grr; ve zgrln, istedii eyle ya da, genel olarak, iinde gerekletii obje ile ilikisini, yalnzca onun belli bir maddeye kendiliinde zgrln mahiyeti ne ait olmayan bir maddeye uygulanmas olduunu dnr. Dolaysyle, mdrike, zgrln ancak soyut ekliyle ilgilenir, yoksa onun de'siyle ve hakikatiyle deil.

11
Henz ancak kendiliinde zgr irade, dolaysz ve tabi iradedir. Kavramn, kendi kendisini belirlerken iradeye verdii farkl determinasyonlar, dolaysz iradede dolayszca mevcut bir muhteva olarak grnrler. Bunlar, igdler, arzular, eilimlerdir, ve irade, tabiatta kendisini bunlar tarafndan belirlenmi bulur. Bu muhteva ve ondaki spesifik farkllklarn gelimesi, phesiz iradedeki akl [rasyonel] yandan gelir ve, dolaysyle, o, kendiliinde akldir, ama bu

46

GR

dolayszekliyle kald srece, henz aklilik formundan yoksun bulunur. Bu muhteva, phesiz, benim iin, genelde bana ait bir muhtevadr, ama burada ekil ile muhteva henz birbirinden ayn durumdadrlar, ve bu yzden irade, burada, z itibanyle sonlu iradedir. R: Ampirik psikoloji bu igdleri, bu eilimleri, bunlardan doan ihtiyalar, tecrbede kefettii, ya da kefettiini sand gibi anlatr ve bunlan allm yoldan snflandrmaya alr. Bu igdlerdeki objektif unsurun ne olduunu ve igdnn, igd olarak sahip olduu irrasyonel ekilden soyut lanm hakik karakterini ve, ayn zamanda, onun d mevcudiyet iinde grnn aada greceiz.

12
radede dolayszca kendini gsterdii haliyle bu muhtevann yaps, bir igdler ynndan ve eitliliinden oluur. Bu igdlerden herbiri, btn dierleri gibi, mutlak olarak benimdir, benim igdmdr ve, ayn zamanda, evrensel ve belirlenmemitir, nk her eit objeyi amalayabilir ve her trl yoldan kendini tatmin edebilir. rade, bu ifte determinasyonsuzluk iinde, ken disine bireysellik formu verdii zaman ( 7), bu, onun kararm oluturur ve irade ancak karar verdii nispette gereklik kazanr, yani gerek irade olur. R: Herhangi bir eye karar vermek, herhangi bir muhteva kadar, bir bakasnn da mmkn olmasndan ileri gelen determinasyonsuzluu ortadan kaldrmak, demektir. Etwas beschliessen'in [herhangi bir eye karar vermek] alternatifi olarak dilimizde bir de sich entschliessen deyimi vardr. Bunun anlam udur: ntr, fakat sonsuzca verimli, her trl belirlenmi mevcudiyetin ilk tohumu olan irade, kendi determinasyonlann ve gayelerini kendinde tar ve bunlan ancak kendi kendisinden kanr.

13 rade, karar vermekle, kendisini belirli bir kiinin iradesi olarak, ve kendisini dta baka bir kiiden ayran bir irade olarak koyar. Fakat, dolaysz irade bu dununda, bilin vakas olarak, sonlu olduktan baka ( 8), ekli ile muhte vasnn aynl nedeniyle ( 11), ayn zamanda, formeldir de. Ona ait olan sadece soyut karardr ve bu karann muhtevas henz onun zgrlnn muhte vas ve rn deildir.

GR

47

R: dnen intellekt iin, objesi ve muhtevas evrenseldirler; onun kendi davran da evrensel faaliyet niteliindedir. radede, evrensel, ayn zamanda, "benim anlamna, yani bireysellik anlamna gelir, ve dolaysz, yani fomel iradede bu bireysellik soyuttur, henz zgr evrensellii ile dolu deildir. u halde, intellektin kendine zg tahdidi, iradede balar ve o, ancak, yeniden dnceye ykselmek ve gayelerine immanent evrensellii vermek suretiyle ekil ve muhteva ayrln giderebilir, ve kendisini objektif sonsuz irade haline getirebilir. Demek oluyor ki, insann, dncesiyle ya da, hi olmazsa, akliyle sonlu olmakla birlikte, genel olarak, iradesiyle sonsuz olduunu sananlar, gerek dncenin, gerekse iradenin mahiyeti hakknda yanlmaktadrlar. Dnce ve irade birbirinden ayn olduklar srece, daha ok bunun tersi dorudur ve bu durumda irade, rasyonel dncenin sonlu olarak kalmaya karar verme gcdr.

14
Ben, sonsuz olmasna ramen ( 5), ancak formel olarak kendi zerine dnk dnd ve kendi kendisinde kald srece, irade sonludur. Bu durumda, irade, muhtevasnn, yani eitli igdlerinin ve bunlarn her trl gereklemesinin ve tatmininin stnde kalr ve, ayn zamanda, ancak formel olarak sonsuz olduundan, tabiatnn ve d realitesinin determinasyonlarm meydana getiren bu muhtevaya baldr; ama, belirlenmemi olmas nedeniyle ne u, ne de bu spesifik muhtevaya eilim gsterir ( 6 ve 11). Bu muhteva kendi zerine dnk Ben iin, yalnzca mmkn bir muhtevadr, yani benim olabilecei gibi olmayabilir de; ve Ben de, ayn ekilde, una ya da buna gre kendimi belirlemek, bu spesifik determinasyonlar ki bu formel gr asndan bakldnda, Beriin dndadrlar arasnda seim yapmak imkndr.

15
rade zgrl, bu tarife gre, keyf irade'dir ve keyf irade u iki faktr ierir: a) kendisini her eyden soyutlayan zgr dnce; ve b) iten, ya da dtan verilmi bir muhtevaya ve materyele bamllk. Gaye olarak kendiliinde zorunlu olan bu muhteva, zgr dnce iin ayn zamanda basit bir imkn nitelii tadndan, keyflik, kendisini irade olarak gsteren olaanlk demek tir.

48

GR

R: zgrlk hakknda en yaygn ekilde geerli fikir, onun keyf irade olduu fikridir. Keyf irade, soyut dncenin, tamamen tabi igdler tarafndan belirlenen irade ile, kendiliinde ve kendisi-iin zgr irade arasna yerletirdii orta terimdir. rade, insann mutlak olarak istediini yapabilmesidir, dendii zaman, byle bir anlay, kendiliinde ve kendisi-iin zgr iradenin, hukukun, ahlklln, vs. ne olduuna dair iinde bir nebze bilgi bulunmayan tam bir espri kltr yoksunluu sayabiliriz. Kendine dnk dnce, yani ken dilik bilincinin formel evrensellii ve birlii, iradenin kendi zgrl hakknda sahip olduu soyut kesinliktir, ama henz zgrln hakikati deildir; nk kendi zne, kendi gayesi ve muhtevas olarak sahip olabilmi deildir, bu yzden de sbjektif vehe henz objektif veheden farkldr. Dolaysyle, bu oto-determinasyonun muhtevas, ancak sonlu bir muhteva olmaktan kurtulamaz; keyf irade, hakikati iinde irade olmaktan uzak olup, daha ok, eliki olarak iradedir. radenin gerekten zgr m, yoksa zgrlk inancnn yalnzca bir hamhayal mi olduuna dair Wolff okulu mensuplan arasnda geen nl tartma, keyf irade ile ilgilidir. Determinizm, bu soyut oto-determinasyonun kesinliine kar, hakl olarak, bunun muhtevasn ileri sryordu, nk bu muhteva verilmi bir ey olduuna gre, bu kesinlikte ierilmi olamazd, yani ona dardan geliyordu. Hi phesiz, bu dars igddr, tasavvurdur, yahut genel olarak bilintir, ama bu bilinci u ya da bu tarzda dolduran ey, onun muh tevas, oto-determinasyon faaliyeti sonucu deildir. mdi, keyf iradede zgr oto-determinasynun formel unsurundan baka bir ey bulunmadna ve br unsur onun iin bir veri olduuna gre, zgrlk olmak iddiasndaki keyf irade nin ancak bir hamhayal olduu sylenebilir. Her trl kendine dnk dnce felsefesinde (Kantn felsefesinde, yahut bunun bozulmu bir ekli olan Fries'in felsefesinde olduu gibi) zgrlk, bu formel otonom faaliyetten baka bir ey deildir.

16
rade, kararnda semi olduu eyden ( 14), pekl kolayca vazgeebilir ( 5). Fakat, ncekinin yerini alan baka herhangi bir seimden de ayn ekilde vazgeebilmek ve bunu ad infinitum srdrebilmek imkn, iradeyi sonlu karak terinden kurtarmaz, nk bu seimlerden herbirinin muhtevas iradenin for mundan farkl ve, dolaysyle, sonlu bir eydir ve determinasyonun aksi, yani determinasyonsuzluk kararszlk veya her trl muhtevadan soyutlanmlk, bu durumda, iradenin bir baka ve ayn ekilde tek yanl momentinden baka bir ey deildir.

GR

49

17
Keyf iradenin ierdii eliki ( 15), kendisini igdler ve eilimler diya lektiinde gsterir: bunlar, birbirlerini karlkl olarak redderler, yani birinin tatmini, dierinin ona oranla alt sraya konulmasn veya feda edilmesini gerek tirir, vs.; ve igdnn kendi determinizminden baka bir ynlendiricisi ve ken dinde tad bir itidal unsuru olmadndan, feda etme veya tbi klma determi nasyonu, olsa olsa, keyf iradenin tesadfi karan olabilir hatt, keyf irade, hangi igdnn daha fazla tatmin salayacan hesaplamak iin bir muhakeme yrtm veya baka herhangi bir bakmdan tercihte bulunmu olsa bile...

18
gdlerin deerlendirilmesine gelince, burada diyalektik u ekilde kendini gsterir: immanent ve pozitif olduklanndan, dolaysz iradenin determinasyonlan iyidirler; nsan, z tabiat bakmndan iyidir. Fakat, te yandan, bu determinas yonlar, esprinin zgrlne ve kavramna genellikle zt dtkleri, yani negatif nitelik tadklan iin, bertaraf edilmek zorundadrlar. Bu yzden, insan z tabiat bakmndan ktdr diyebiliriz. Bu durumda, bu iki iddia hakknda karar verecek olan, yine sbjektif keyf iradedir.

19
gdlerin anndnlmas denince, genellikle, bunlann ayn zamanda hem dolaysz ve tabi determinasyonlar olan formlanndan, hem de muhtevalanndaki sbjektiflik ve olaanlktan kurtanlmalan ve bylece cevhersel zlerine indir genmeleri gerektii anlalr. Bu bulank zleyite mevcut hakikat pay, igdlerin, irad determinasyonlann rasyonel sistemi haline gelmeleri gerektiidir. Onlann, byle kavramsal olarak irade kavramnn rnleri olarak kavranmas, hukuk biliminin muhtevasn oluturur. R: Bu bilimin muhtevas, tek tek btn unsurlanna gre, mesel hukuk, mlkiyet, ahlkllk, aile, devlet, vs. olarak u ekilde ekspoze edilebilir: insan, tabiat gerei olarak, bir hukuk igdsne, bir mlkiyet ve ahlkllk

50

GR

igdsne ve yine bir cinsel ve bir sosyal igdye, vs. sahiptir. Bu ekspoze eklini ampirik psikolojide bulabiliriz. Fakat, bunun yerine daha seviyeli bir sunu, daha felsef bir tarz sergilemek istiyorsak, bu, daha nce de belirttiimiz gibi, modem felsefede hl geerli olan bir ynteme gre, yani insann, kendi kendisinde bir bilin verisi olarak hukuk, mlkiyet, devlet, vs. ynnde bir istek kefettii sylenerek zahmetsizce salanabilir. Daha sonra, ayn muhte vann bir baka ekli ile karlaacaz. Burada igd olarak kendisini gsteren muhteva, orada vazife eklini alacaktr.

20
gdler zerinde toplanan kendine dnk dnce, bunlar tasavvur ederek, deerlendirerek, gerek birbirleriyle, gerekse tatmin vastalar ve sonulanyle ve, nihayet, tam tatmin durumlanyle (mutluluk) karlatrarak bu materyele soyut evrensellik ekli verir ve, bylece, bunu kabalndan ve barbarlndan haricen arndrr. Kltr, dncenin bu evrenselliini meydana getirmekle mutlak bir deer kazanr (kar. 187).

21
Fakat, kendiliinde belirlenmemi olan ve spesifik determinasyonunu ancak yukarda sz geen materyelde bulan bu formel evrenselliin hakikati, kendi kendisini belirleyen evrenselliktir, iradedir, zgrlktr. rade, muhteva, obje ve gaye olarak kendi kendisini; sonsuz form olarak evrensel'i ald an, artk sadece kendiliinde zgr irade olmaktan kar, ayn zamanda, kendisi-iin zgr irade olur; o, artk hakikati iinde de'dir. R: Arzu olmak itibariyle iradenin kendilik bilinci, duyusal bilintir ve genel anlamda duyum (ihsas) olarak, haricilik ifade eder, yani kendilik bilincinin kendine nispetle darll anlamna gelir. Kendi zerine dnk dnceli irade, iki unsuru ierir. Bu iki unsur, duyusal bilin ve dncenin evrenselliidir. Kendiliinde ve kendisi-iin mevcut iradenin objesi, bizzat iradenin kendisidir, yani salt evrensellii iinde iradedir. gdsel arzunun dolayszl ile kendine dnk dncenin rn olan zellik bu evrenselliin iinde eriyip alrlar. mdi, bu erime ve evrensellie ykselme sreci, dnce faaliyeti denilen eydir. Objesini, muhtevasn ve gayesini arndran ve bunlar, bu evrensellik

GR

51

derecesine ykselten kendilik bilinci, iradede kendisine yol aan dnce gibi davranr. te bu noktada, iradenin, ancak dnen intellekt olarak hakik irade olduu, zgr olduu aka grlr. Kle, kendi mahiyetini, sonsuzluunu, zgrln bilmez; kendisini mahiyete insan olarak bilmez; kendi kendisinin bilgisinden yoksundur, nk kendi kendisini dnmez. Kendisini dnce vastasyle, mahiyet olarak kavrayan ve bylece olaanlktan ve hatdan kurta ran kendilik bilinci, hukukun, sbjektif ve objektif ahlklln prensibini oluturur. Hukuk zerine, sbjektif ve objektif ahlkllk zerine felsef szler ederek, bu alandan dnceyi uzaklatrmak isteyen ve bizi duyguya, kalbe, cokuya ve heyecana itibar etmeye aranlar, bylelikle dnceyi ve felsefe bilimini ne kadar hor ve hakir duruma drdklerini aka gstermi olmak tadrlar. nk, bu yzden felsefe bilimi kendinden mitsizlie, bkknla dmekte, babarl ve dncesizlii kendine prensip edinmektedir; yle ki, elinden gelse, insanda her trl hakikati, her trl deeri, her trl haysiyeti yok ederdi.

22

Kendiliinde ve kendisi-iin mevcut irade, hakikaten sonsuzdur; nk, onun objesi bizzat onun kendisidir ve, bu itibarla, bu obje onun iin bir bakas, ya da bir snr olmayp, daha ok, iradenin kendi kendisine dnn temsil eder. u halde, irade, saf imkn, istidat, gizli g (potentia) deil, fakat sonsuz fiil'dir {infinitum actu), nk kavramn varl, yahut onun objesinin dsall, iselliin ta kendisidir. * R: Bunun iin, kendiliinde ve kendisi-iin zgr iradeyi kasdettiini belirt meden, yalnzca zgr iradeden sz eden bir kimse, ancak zgrln istidadndan, yahut tabi ve sonlu iradeden sz etmi olur, yoksa asla zgr ira deden deil (btn niyetine ve kulland kelimelere ramen). Sonsuzu yalnzca negatif olarak, yani bir "te yan" olarak, anlayan mdrike, onu kendisinden uzaa ittii, bir yabanc gibi kendisinden uzaklatrd lde, onu deerlendirip ycelttiini sanr. Oysa, zgr iradede hakik sonsuz, gerek ve hazr olarak mevcuttur. zgr irade, imdi burada var olan de'dir.

52

GR

23
rade ancak bu zgrlk iinde olduu zaman kendi evinde demektir, nk kendisinden baka hibir eye bal deildir ve, dolaysyle, baka herhangi bir eye tbi olmak gibi bir bamllktan azadedir. Bu durumda, o, hakik iradedir yahut, daha dorusu, hakikatin kendisidir, nk onun determinasyonu, mevcu diyetinin (yani bir obje olarak kendi karsndaki varlnn), kavramyle bir ve aym olmasdr, baka bir deyile, nk onun saf kavramnn gayesi ve realitesi, kendi kendisinin sezgisidir.

24
rade evrenseldir, nk her trl tahdit ve bireysel zellik onda bertaraf edilmitir. nk, bunlar, ancak kavram ile onun objesinin veya muhtevasnn farkllndan yahut, baka bir deyile, kavramn sbjektif kendisi-iin varl ile kendiliinde varlnn, karar veren ve dlayan bireysellii ile evrenselliinin, birbirinden ayn olmasndan ileri gelen eylerdir. R: Evrenselliin eitli trleri Mantk'ta gsterilmitir (A n s ik l 118-126). Bu terim, nce, zihinde soyut ve dsal evrensellik fikrim dourur, fakat burada sz konusu olan kendiliinde ve kendisi-iin mevcut evrenseli, kendine dnk dncenin evrensellii olarak (ou evrensellik, hatt hepsi bu karakterdedir), ya da bireyselliin karsnda ve dnda yer alan soyut evrensellik mdrikenin soyut evrensellii olarak dnmek doru olmaz (kar. 6, R). Kendilik bilincinin cevheri, immanent jenerik z veya desi, kendiliinde somut ve, dolaysyle, kendisi-iin mevcut evrenselliktir. Bu, objesini aan, determinasyonlarn birer birer kateden, ama bu katlettii determinasyonlar iinde kendi kendisiyle ayn kalan evrensel olarak, zgr irade kavramdr. Kendiliinde ve kendisi-iin evrensel, rasyonel dediimiz ve ancak speklatif yoldan kavramlabilen eydir.

25
I Genel olarak irade bakmndan sbjektif, iradenin kendilik bilinci vehesidir; kendilik bilincinin, kendiliinde kavramndan farkllnda kendim gsteren

GR

53

bireysellik vehesidir ( 7). u halde, iradenin sbjektiflii'nden unlar anlalr: a) kendilik bilincinin kendi kendisiyle mutlak birliinin saf formu. Bu mutlak birlik (Ben = Ben) iinde, kendilik bilinci tamamen isel ve soyut olup, kendi kendinden baka hibir eye baml deildir. Bu, kendi kendisi olmann saf kesin bilgisidir ve hakikat'ten fakldr; p) iradenin zellii (keyf irade ve seimlik gayelerin olaan muhtevas olarak); $ genel olarak iradenin tek yanl formu ( 8); yani istenen eyin, muhtevas ne olursa olsun, nce yalnzca kendi lik bilincine ait bir muhteva, ve henz gereklemi bir gaye olmas.

26 a) rade, kendi determinasyonu kendisi olmak kaydyle, tamamen objektif ve, dolaysyle, kendi kavramna uygun ve hakikdir; p) fakat, objektif irade kendilik bilincinin sonsuz formundan yoksun olmas nedeniyle, ayn zamanda, objesi veya hali iine gnlm bunlarn muhtevas ne olursa olsun irade dir (ocuun iradesi, naif ahlk irade, yahut klenin ve btl inanl kimselerin iradesi); y) nihayet, objektiflik, iradenin sbjektif determinasyonuna kar koyan tek yanl formdur ve, bu itibarla, dolaysz mevcudiyettir (d realite olarak); bu anlamda, irade ancak gayesi gerekletii an objektiflik kazanr. R: Bu mantk kategorilerinden objektiflik ve sbjektiflik burada etrafl bir ekilde bahsetmemizin amac (ileride sk sk kullanlacaklan iin), bunlarn da, tpk kendine dnk dncenin baka farkllklan ve kategorileri gibi, kendi ztlanna dnebildiklerini (sonlu ve diyalektik karakterleri sonucu olarak) ak bir ekilde gstermektir. Fakat, bu iki kategori arasndaki baka ztlk durum larnda, ztiardan hertnrinin anlam hayalgc ve mdrike iin sabit kalr, nk bunlarn aynl henz iselliini korur durumdadr. te yandan, bu gibi ztlklar, ancak somut olarak bilinebilir olan iradede, ayn zamanda onun hem soyutlamalar, hem de gerek determinasyonlar olarak bulunurlar. Bu ztlklar, kendiliklerinden, aralannda bir aynln domasna ve anlamlarnn karmasna yol aarlar (mdrikenin, hi bilincinde olmadan dt bir karklktr bu). Mesel, irade, kendiliinde mevcut zgrlk olarak, sbjektivitenin kendisidir, te yandan, sbjektivite de, iradenin kavram ve, dolaysyle, onun objektivitesidir. Fakat, iradenin sbjektiflii, objektiflikte kendi zttn bulmas bakmndan, bir snrlamadr. mdi, bu ztlk dolaysyle irade, kendi kendisinde olacak yerde, obje tarafndan engellenmi bulunmak tadr ve onun snrlandrlmas, ayn zamanda sbjektif olmamasndan trdr, vs. rade ile ilgili olarak "objektif' veya "sbjektifin ileride alabilecekleri anlamlar, her defasnda, metnin genel btn iinde kullanldklan yere gre aklk kazanacaktr.

54

GR

27
zgr esprinin mutlak gayesi yahut, deyim yerindeyse, mutlak igds ( 21), kendi zgrln kendi objesi haline getirmek, yani zgrln objektifletirmek (ift ynl bir objektifliktir bu, nk hem zgrln, espri nin rasyonel sistemi haline gelmesi, hem de bu sistemin dolaysz realite lemine dnmesi demektir) [ 26] ve, bylece, iradenin kendiliinde olduu eyi, de olarak, kendisi-iin hale getirmektir. Ksaca, irade desi'nin soyut kavram, genel bir ifadeyle, "zgr iradeyi isteyen zgr irade" olarak tanmlanabilir.

28
radenin, sbjektiflik ile objektiflik arasndaki elikiyi ortadan kaldrmak ve gayelerini birinci alandan kincisine aktarmak, ama bu arada objektiflik iinde dahi kendi kendisi olarak kalmak iin gsterdii faaliyet, z itibariyle, dolaysz formel bilincin varlk tarz ( 8) ki burada objektiflik dolaysz d realiteden baka bir ey deildir dnda, Ide'nin cevhersel muhtevasnn gelimesidir ( 21). Bu gelime sreci iinde, kavram, nce soyut durumda olan deyi, sis temli bir btn halinde gereklemeye gtrr. Bu btn, srf sbjektif bir gaye ile bunun gereklemesi arasndaki tezada yabanc bir cevher olarak, bu iki formun ikisinde de ayndr.

29
Genel olarak bir mevcudiyetin, zgr iradenin mevcudiyeti olmas, Hukuk [Hak] demektir. u halde, Hukuk, tarifi gerei, de olarak zgrlktr. R: Genellikle kabul gren kant hukuk tarifinin (bkz. Kantm Hukuk doktri ni, Giri) esas unsuru udur: "zgrlmn (yahut keyf irademin), herkesin keyf iradesiyle uyumasn salyacak bir evrensel kanuna gre snrlandrlmas". Bu tarif, bir yandan, yalnzca negatif bir determinasyonu (tahdit determinasyonu), br yandan da pozitif bir unsuru ierir. Tarifin bu pozitif muhtevas, yani Evrensel kanun veya szmona "akim kanunu", her kiinin zel iradesinin, bakalarnn zel iradesiyle uyumas, sonuta, herkese bilinen aynlk [ayniyet] nosyonuna ve eliki prensibine varr. Yukarda anlan

GR

55

tarif, bu konuda Rousseau'dan bu yana ok popler olmu bir gr iermektedir. Bu gre gre, ilk temel,, cevhersel temel, kendiliinde ve kendisi-iin mevcut irade veya akl irade deil, hakikati iindeki espri deil, fakat zellii iindeki bireyin iradesidir, kendi keyf iradesine gre davranan bireyin iradesidir. Bu prensip bir kere kabul edildi mi, artk akllik [rasyonel], bu zgrlk iin ancak bir tahdit olarak kendini gsterir ve dolaysyle, immanent bir akllik olarak deil, ancak bir d, formel evrensellik olarak grnr. Bu gr tarz, her trl speklatif dnceden yoksun olduu gibi, felsefe konsepti tarafndan da reddedilmi bulunmaktadr. Bu gr tarznn gerek insanlann kafasnda, gerekse yeryznde meydana getirdii olaylann deheti, ancak bunlarn temelinde yatan fikirlerin bayalyle kyaslanabilecek ldedir.

30
Hukuk, mutlak kavramn, kendi kendisi hakknda bilin sahibi olan [kendilik bilincine sahip] zgrln mevcudiyet tarz olduu iin, srf bunun iin, genel likle kutsal saylr. Fakat, hakkm (ve keza vazifenin) formel karakteri, ancak zgrlk kavramnn gelimesinin farkl bir aamasnda ortaya kar. Nispeten daha formel, yani daha soyut ve daha snrl olan hukukun [hakkn] karsnda daha yksek bir hukuk yer alr. Bu, esprinin daha yksek bir sferine ve aamasna ait bir hukuktur, nk espri burada zgrlk desi'nde ierilmi bulunan daha ileri momentleri belirlemi ve gerekletirmitir. Esprinin bu gelime aamas, daha somut, daha zengin ve hakikaten daha evrensel olmak itibariyle, daha yksek bir hukuka [hakka] sahiptir. R: zgrlk desi'nin her gelime aamas, kendi zel hukukuna sahiptir, nk her gelime aamas, zgrln, kendine zg determinasyonlarndan birisi iinde cisim kazanmasdr. Sbjektif veya objektif ahlkllkla hukuk arasnda bir ztlk bulunduundan sz edildiinde, hukuktan anlalan, soyut ahsiyetin formel hukukundan baka bir ey deildir. Sbjektif ve objektif ahlkllk, devletin menfaati, hep birer zel hukuktur, nk bu antitelerin herbiri, zgrln bir determinasyonu ve bir realizasyonudur. Bunlar, ancak, birer hukuk olmak itibariyle ayn zemin zerinde yer aldklar takdirde birbirleriyle atmaya girebilirler. Esprinin sbjektif ahlk gr noktas da bir hukuk olmasayd, zgrln ekillerinden biri olmasayd, zgrlk hibir suretle ahsn hukuku ile, ya da baka herhangi bir hukukla atmaya giremezdi. nk, her hukuk, zgrlk kavramm, yani esprinin en yksek determinasyo nunu iinde tar ve bunun karsnda baka hibir ey, cevhersel bir varla sahip olamaz. Fakat, atmann bir baka vehesi daha vardr: o, snrldr ve,

56

GR

dolaysyle, baka bir unsura tbi bir eydir, mutlak ve snrsz olan yalnzca evrensel Espri'nin hukukudur.

31
Felsefe biliminde kavramn, kendisini, kendisinden hareketle hangi metoda gre gelitirdii, Mantkta aklanmtr. Dolaysyle, bu noktay biliniyor sayyoruz. Kavramn gelimesi, tamamen immanent bir ilerlemedir ve o, bu sre iinde kendi determinasyonlanm meydana getirir; yani kavram, keyf bir ekilde, baka eylerin de var olduunu tasdik ederek ve evrensellik kategorisini bu gibi dardan alnma materyele uygulayarak ilerlemez. R: Kavramn hareket ettirici prensibine, evrensel'in zelliklerinin yalnzca analizi deil, ayn zamanda meydana getirilmesi anlamnda olmak zere, diya lektik. adm veriyorum. Bu, duyguya, dolaysz bilince verilmi bir prensibi veya bir objeyi datan, kartran, sarsan ve bir zttm dedksiyonundan baka bir eyle megul olmayan bir diyalektik ksaca, Platonda sk sk rastlanan ekliyle negatif bir diyalektik deildir. Bu tr diyalektik, hareket noktas olarak ald bir fikrin aksine ulamay veya, eskilerin phecilii gibi kat ve kararl ise, bu fikrin kendi iinde elikili olduunu gstermeyi niha amac olarak grebilir, yahut da takrib bir hakikatle yetinecek kadar modem yanyolcu tutum ilmili ve kararsz olabilir. Halbuki, kavramn yksek diyalek tii, determinasyonu salt bir snr olarak, bir ztlk olarak meydana getirmek deildir, ayn zamanda, onun pozitif muhtevasn ve sonucunu karmak ve kav ramaktr, nk ancak bu suretledir ki, diyalektik, bir gelime ve bir immanent ilerleme olur. Ayrca, bu diyalektik, sbjektif bir mdrikenin d faaliyeti deil, dallarm ve meyvalann organik bir ekilde reten bir dnce muhtevasnn z ruhudur. de'nin bu gelimesi, onun akliliinden gelen kendi faaliyetidir. Dnce ise, sbjektif nitelii dolaysyle, de'nin bu gelimesine seyircilik etmeden baka birey yapamaz; ona kendinden hibir katkda bulunamaz. Bir eyi rasyonel olarak dnmek, objeye dardan bir akl katmak ve bylece onu deiiklie uratmak demek deildir; objenin kendisinin akl [rasyonel] olduunu grmektir. Burada, zgrl iindeki espri, kendi kendisi hakknda bilin sahibi olan akln en yce zirvesi, kendisine gereklik verir ve kendisini mevcut dnya olarak yaratr. Felsefe bilimine den grev, bizzat eyin kendi aklnn bu ileyiini bilin alanna karmaktr.

GR

57

32
Kavramn kendi gelime sreci iindeki determinasyonlar, bir yandan, bizzat birer kavramdrlar, br yandan, kavram mahiyeti itibariyle de olduu iin, bunlar, mevcudiyet formu alrlar. Bylece ortaya kan kavramlar dizisi, ayn zamanda, bir somut figrler dizisidir ve felsefe biliminin bunlar bu ekilde incelemesi gerekir. R: Speklatif anlamda, bir kavramn mevcudiyet tarz ile determinasyonu tek ve ayn bir eydir. Fakat, urasm belirtmek gerekir ki, sonulan kavramn daha ileri bir fomunu oluturan momentler, denin bilimsel gelime srecinde, kavramn determinasyonlan olarak, o sonutan nce gelirler; ama, zamann evrimi iinde, somut figrler [messeseler] olarak, nce gelmezler. Mesel, aile desi formunun ortaya kabilmesi iin gerekli artlar, ileride grlecei gibi, ailenin, kendisinden kt kavramn deteminasyonlandr. Fakat, bu i artlann realiteler halinde kendisi-iin mevcudiyet kazanmalan (mesel, mlkiyet hakk, mukavele, sbjektif ahlkllk, vs. gibi), evrimin baka bir vehesini oluturur; ve evrim, kendi momentlerinin bu zne uygun ve iyice belirlenmi mevcudiye tini gerekletirmeyi, ancak daha yksek ve daha olgun bir uygarlkta baarr.

ESERN PLANI

33
Kendiliinde ve kendisi-iin zgr irade desi'nin gelime aamalanna gre, irade: A: dolayszdr, u halde, kavram soyuttur: ahsiyet; ve ampirik mevcudiyeti, dolaysz bir eydir: soyut hukuk veyaformel hukuk sferi; B: d mevcudiyetten kendi zerine dnmtr bu yzden, evrensel'in kar snda, ona zt olarak sbjektif bireysel karakterdedir. Evrensel, burada, ksmen isel (iyilik olarak), ksmen de dsal (verilmi bir dnya olarak) bir ey nitelii tar; ve denin bu iki vehesi, ancak birbirleri araclyle elde edilebilirler. Bu, blnml iinde, zel mevcudiyeti iinde de'dir; burada, sbjektif iradenin . ve denin (henz kendilii iinde [kendiliinde] mevcut denin) hukuku yer alr. Bu, sbjektif ahlkllk sferidir.

58

GR

C: Bu iki soyut momentin birlii ve hakikati: yalnz dncede kavranlmakla kalmayp, ayn zamanda, kendi zerine dnk iradede ve d dnyada gereklemi iyilik desi. Burada, zgrlk artk hem cevher olarak, hem gerek ve zorunlu olarak, hem de sbjektif irade olarak mevcuttur: bu, kendiliinde ve kendisi-iin evrensel mevcudiyeti iinde de'dir, objektif ahlkllktr. te yandan, objektif ahlk cevher de ayn zamanda: a) tabi espri'dir: aile; b) blnm ve fenomenal espri'dir: sivil toplum; c) zgrlk olarak devle f tir; bu zgrlk, devletin zel iradesinin zgr oto nomisi iinde bile evrensel ve objektiftir. Bu organik ve gerek espri a) belli bir milletin esprisidir, ) kendisini, farkl zel mill espriler arasndaki ilikilerde fiilen gerekletirir ve gsterir, 7) ve bu, onun, evrensel tarih iinde, evrensel espri olarak tecelli etmesine ve gereklemesine kadar devam eder, evrensel esprinin hukuku [hakk], en yce hukuktur. R: Teorik mantk uyarnca, u noktay bilinen bir ey olarak kabul ediyoruz: kavramna gre, yahut kendiliinde olduu gibi vazedilen bir ey veya bir muhteva, dolayszlk veya saf varlk formuna sahiptir. Kavram formu iinde kendisi-iin olan somut ey ise, farkldr, bu artk dolaysz bir ey deildir. Keza, blmlendirmeyi belirleyen prensibi de biliniyor kabul ediyoruz. Blmlendirme, bir tarih repertuar da saylabilir, nk faikl dereceler, konunun tabiatndan, denin gelime srecinin momentleri olarak, kendiliinden ortaya kmaldr. Bu felsef blmlendirme, asla, belli bir konuya uygulanmak zere kabul edilmi bir veya birden ok zel prensibe gre yaplan bir d blmlendirme de, aksine, kavramn kendi immanent farkllamasdr. Genellikle, aa yukar ayn anlamda kullanlan Moralitt ve Sittlich keit (1), burada mahiyete farkl anlamlarda alnmlardr. Yaygn kullann da zaten bunlar birbiriden ayrd sylenebilir. Kant, genellikle, Moralitt kelime sini kullanmay tercih eder. Nitekim, kant felsefenin aksiyon prensipleri, daima bu kavramla snrl kalr ve hatt objektif ahlaklln gr am tamamen imknsz klar, yok eder ve ykmaya alr. Fakat, bu iki kelime eti molojik bakmdan e deerde olsalar bile, bu, yine de bu iki ayr kelimenin farkl kavramlar iin kullanlmalarna engel tekil etmez.

(1) Bu terimler iin, srasyle sbjektif ahlkllk ve objektif ahlkllk kullanlmtr. (Ter. ev.)

karlklar

Birinci ksm SOYUT HUKUK


34
Henz soyut kavram iinde tecelli ettii aamada, kendiliinde ve kendisiiin zgr iradenin spesifik determinasyonu, dolayszlktr. Bu aamada, o, negatif realitedir, gerek dnya ile elien bir realitedir, kendi kendisiyle ancak soyut bir iliki iinde bulunan bir realitedir. Bu, kendi iine kapal bireysel bir sjenin iradesidir. radenin zellik momenti, daha sonra belirli gayelerden oluan bir muhteva edinir, ama eksklzif bir bireysellik olduu iin, bu muhteva onun iin dolayszca verilmi bir d dnyadr.

35
Bu bilinli zgr iradenin evrensellii, formel bir evrenselliktir. Bu, kendilik bilincinin ama muhtevasz bir kendilik bilincinin, bireysellii iinde, kendi kendisiyle basit ilikisidir. Bu durumda sje, bir ahstr. ahsiyet nosyonu unu tazammun eder: a) ben, her yanmla (i keyf irademle, igdlerimle, arzulanmla ve keza dolaysz d mevcudiyetimle) tamamen belirlenmi ve, bu nedenle, sonlu bir bireyim; b) ama byle olduu halde, ben yine de yalnzca bir kendi kendimle iliki'yim ve, bu yzden de, sonlu olmama ramen, kendimi sonsuz, evrensel ve zgr olarak biliyorum. R: ahsiyet, sjenin kendi kendisini u ya da bu ekilde somut olarak belirlenmi bir Ben olarak bilmesiyle deil; fakat, iinde her trl somut tahdidin ve deerin inkr edildii ve geersiz klnd tamamen soyut bir Ben olarak bilmesiyle balar. Bylece, ahsiyette bilgi, Ben in kendisini bir obje olarak, ama dnce tarafndan basit sonsuzluk derecesine ykseltilmi ve, dolaysyle, kendi kendisiyle tamamen aynlk halinde bir obje olarak bilmesidir. Bireyler ve milletler, bu dnceye ve bu saf benlik bilincine erimedikleri srece ahsiyet sahibi olamazlar. Kendiliinde ye kendisi-iin mevcut espri, fenomenal espriden u faikla aynlr: fenomenal esprinin, kendilik bilinci olduu, ama yalnzca tabi irade ve bunun d tezatlar uyarnca kendilik bilinci olduu yerde [determinasyonda] (Fenom enoloji , 1807, s. 101 veA n sik l., 344),

60

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

kendiliinde ve kendisi-iin espri, soyut ve zgr Ben olarak, kendisini kendi

objesi ve gayesi diye alr, yani o bir ahstr.

36
1. ahsiyet, her eyden nce, znde hukuk ehliyet ierir ve somut ve, dolaysyle, formel hukukun temelini (bu da soyuttur) oluturur. u halde, hukukun emri udur, bir ahs ol ve bakalarn da ahs olarak gr ve say.

37
2. radenin zellii, hi phesiz, tmyle irade bilincinin bir momentidir ( 34), ama henz bu haliyle soyut ahsiyette ierilmi durumda deildir. Yani veri olarak hazr bulunmakla birlikte (arzu, ihtiras, igd, keyf istek eklinde), henz ahsiyetten, zgrln determinasyonundan ayndr. Bunun iin, formel hukukta zel menfaatler (benim yaranm veya benim refahm) sz konusu deildir, nasl ki, benim isteimi, benim niyetimi veya benim bilgimi belirleyen sikler de burada gz nne alnmaz.

38
Somut aksiyona ve sbjektif ve objektif ahlkllk vakalarna oranla soyut hukuk, bunlarn muhtevas karsnda yalnzca bir imkn ifade eder. Dolaysyle, hukuk kural bir yetkiden [haktan] veya bir msaadeden baka bir ey deildir. Bu hukukun zorlaycl, negatif bir zorlayclktr ve bununla snrl kalr (bir kere daha soyutluundan tr) : ahsiyete ve bunun tazammun ettii eylere zarar vermiyeceksin. u halde, yalnzca hukuk yasaklar vardr ve hukuk emirlerin pozitif formu, son tahlilde, bir yasaa dayanr.

39
3. Karar veren ahs, dolaysz bireysellik olarak, belli bir tabi lemle ilikiye1 girer, bu, ona kar direnen bir lemdir ve, bylece, irad ahsiyet, sbjektif bir

SOYUT HUKUK

61

ey olarak, bu lemle ztlar. Fakat, irade kendiliinde sonsuz ve evrensel olduundan, ahsiyetin bu ekilde snrlandrlmas (sbjektiflik iinde) bir eliki oluturur ve kendi kendisini yok eder. ahsiyet, ite bu snrlandrmay ortadan kaldran ve kendi kendisine geerlik veren yahut, baka bir deyile, bu tabi varl [d dnya] kendisine ait bir varlk haline getiren faaliyettir.

40
Hukuk, her eyden nce, zgrln kendi kendisine verdii dolaysz mev cudiyettir. zgrlk, bunu, yine dolaysz bir tarzda, aadaki ekillerde yapar:
a) zilyetlik, yani mlkiyet: zgrlk, burada, genel olarak soyut iradenin ya da, baka bir deyile, yalnz kendi kendisiyle ilikide olan bir zel ahsn zgrldr; b) kendi kendisiyle farkllaarak baka bir ahsla ilikiye giren ahs (bu iki ahs birbirleri iin ancak mlkiyet sahibi olarak vardrlar): bunlarn kendiliinde (virtel olarak) mevcut aynlklar, mlkiyetin birinden tekine, karlkl nzalanyle ve haklannn muhafazas artyle, gemesiyle gereklik kazanr. Bylece mukavele ortaya kar;

c) kendi kendisiyle ilikisi iinde farkllam (b) deki anlamyle, yani ba ka bir ahsla ilikisi iinde deil, (a) daki anlamyle, yani kendi kendisiyle ili kisi iinde farkllam irade, kendiliinde ve kendisi-iin varl ile tezat halinde olan iradedir, yani hakszlk ve crmdr. R: Hukuk sisteminin, ius a d personam ve ius ad rem ve ayrca i us ad actiones diye blmlere ayrlmas ve daha baka birok blmlendirmeler, her eyden nce, karlalan organize olmam materyel kitlesine sath bir dzen 1 vermek amacn tar. Bu blmleme, her eyden nce, devlet ve aile gibi cevhersel realitelerin varln art koan haklarla, yalnzca soyut ahsiyetle ilikili haklarn bulank bir kanmna dayanr. Aym karkla, Kant'm, hl revata olan, ius reale [gerek haklar], ius person ale [ahs haklar] ve ius realiter person ale [gerek-ahs haklar] tasnifinde de rastlarz. Roma hukukunun temelini oluturan bu, ius a d personam ve ius a d rem tasnifinde (ius a d actiones, adaletin tatbikiyle ilgili olduundan bu tasnifte yer almaz) hatl ve yanl tahlil edilmi olan yan burada incelemeye girimek bizi konudan ok uzaklatnr. Fakat, bu sylediklerimizden de aka anlalabilecei gibi, ancak . ahsiyet nesneler zerinde bir hak salar ve, dolaysyle, ius a d personam , znde ius a d rem!dir {rem, burada en genel ve hatt vcudumu, hayatm da

62

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

ierebilecek ekilde alnmtr). Bu anlamda, ius a d rem, ahs olarak ahsn hukukudur. Roma hukukunda, ahs haklar ad verilen eye gelince, bir ahs olabilmesi iin insann, belli bir stat iinde nazara alnmas gerekir (J.G. Heineccius: Elementa uris civilis, 125). Roma hukukunda ahsiyetin kendisi bir statdr, klelie kart bir sosyal durumdur. Dolaysyle, Roma hukukunun "ahs haklan" denen blm, kleler zerindeki haklardan ki "kleler" deyimi ocuklan da iine alr ve yasal haklanm kaybetmi kiilerin durumundan (capitis diminutio ) baka, aile ilikilerini de kapsar (Kantta, aile ilikilerinin iura realiter personalia olduunu da sras gelmiken belirtelim). Demek oluyor ki, Roma ius a d personam ', ahs olarak ahsn hukuku deil, yalnzca zel ahs'n hukukudur. (Daha ileride, aile ilikisinin cevhersel temelinin, daha ok, ahsiyetin feda edilmesi olduunu greceiz.) Buradan da aka anlalaca gibi, genel olarak ahsn hukukundan bahsetmeden nce belirli bir ahsn hukukundan bahsetmek, dzen srasn altst etmek olur. Kant ta, iura personalia [ahs haklar], bir eyi vermeyi, ya da bir eyi yapmay stlendiimi ifade eden bir mukaveleden doan haklardr Roma hukukunda, bir obligatio'dan [bor, ykmllk] doan ius a d rem. Hi phesiz, ancak bir ahs, bir mukavelenin icaplanm yerine getirebilir ve yine ancak bir ahs, bir mukavelenin icrasn bir hak olarak talep edebilir. Fakat, byle bir hak, srf bu sebeple, ahs hakk diye adlandnlamaz. Her trl hak, bir ahsa ait bir haktr. Objektif bakmdan, bir mukaveleden doan hak, asla bir ahs zerindeki hak deildir; yalnzca bir ahsn dndaki, ya da bir ahsn vazgeebilecei, elden karabilecei bir ey zerindeki bir haktr, yani her hal ve artta bir ey zerindeki bir hakr.

Birinci blm

MLKYET

41
ahs, de olarak var olabilmek iin, zgrln bir d alana tayp yaymak zorundadr. ahs, henz tamamen soyut nitelikte olan bu ilk determi nasyonunda, kendiliinde ve kendisi-iin sonsuz irade olduuna gre, onun

SOYUT HUKUK

63

zgrlk sferini oluturabilecek olan bu ondan ayn ey, ondan dolayszca farkl ve ayrlabilir ey olarak belirlenmitir.

42
zgr iradeden dolayszca farkl olan bu ey, hem espri iin, hem de
kendiliinde, saf ve basit haricliktir zgr olmayan, ahsiyeti olmayan,

hibir hakk olmayan bir eydir. R: ey'in, tpk objektiflik gibi, birbirine zt iki anlam vardr: bir yandan, "bu, ey'in kendisidir yahut "sz konusu olan eydir, ahs deil" dediimiz zaman, burada "ey", cevhersel bir anlam tar. Fakat, te yandan, "ey", ahs olarak "ahs"la (bir zel sje ile deil) kartl iinde ele alnacak olursa, cevhersel olarin ztt anlamna gelir; yani o, tarifi gerei, dsallk, yalnzca dsallk demektir. zgr dnce iin (ki bunu basit bilinten ayrmak lzmdr) da ait olan ey, mutlak olarak, yani kendiliinde ve kendisi-iin yledir. Bu sebeple, tabiatn kavramsal determinasyonu, kendiliinde dsal olmaktr.

43
ahs, dolaysz kavram olarak, mahiyeti gerei bireysel olarak, tabi bir mevcudiyete sahiptir. Bu tabi mevcudiyet, bir yandan ona bal olmakla birlikte, br yandan ona kar bir d dnya gibi davranr. Burada, ilk dolaysz mevcudiyeti iinde ahsla ilgili olarak, yine yalnzca dolaysz karakterleri iindeki eyler sz konusudur, yoksa, iradenin mediasyonu ile olabilecekleri eyler olarak eyler, yani belirlenmi karakterleri iindeki eyler sz konusu deildir. R: Entelektel nitelikler, bilim, sanat, hatt din yetkiler (vaaz, yin, dua, takdis), icatlar, vs. npk alnp satlan eyler gibi, mukavele konuudurlar. Bir sanatnn, bir bilginin, vs. Sanatna, bilimine, vaaz vermek, yin ynetmek, vs. ehliyetine hukuken sahip olup olmad, yani bu gibi becerilerin birer ey olup olmad sorulabilir. Bu tr kabiliyetlere, becerilere, ehliyetlere, vs. "ey" demekte tereddte debiliriz, nk bunlara sahip olmak, bir bakma isel ve spiritel bir eydir. Bu yzden zihin, byle bir zilyetlii hukuk olarak nite lendirmekte karkla debilir. nk, onun gr daima bir dilemma ile

64

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

snrldr, yani ona gre bir obje daima ya bir "ey"dir, ya da deildir (tpk ya sonlu, ya da sonsuz olmak determinasyonunda olduu gibi). Beceriler, bilgi, kabiliyet phesiz zgr espriye has eyledir ve onun dnda deil, iinde bulunurlar, fakat zgr espri ifade yoluyle bunlara bir d mevcudiyet verebilir ve bunlar elden karabilir (daha ilerideki paragraflara bkz.). Bylece, bunlar "ey" kategorisine girerler. u halde, bunlar, daha batan itibaren dolaysz deildirler, ancak sahip olduu isellikleri dolayszla ve dsalla geiren esprinin mediasyonu sayesinde bu karakteri kazanrlar. Roma hukukunun adalete ve ahlka aykr yasas uyarnca ocuklar, babalan iin birer "ey" idiler ve baba hukuken ocuklanmn zilyedi durumundayd, ama bir yandan da ocuklanyle objektif ahlk sevgi ilikisi iinde bulunuyordu (her ne kadar bu sevgi ilikisi, sz konusu adaletsizlik yznden zayflam idiyse de). Bylece, bu iki nitelik, yani "bir ey olma" ve "bir ey olmama" nitelikleri arasnda bir birlik (ama hukuka aykn bir birlik) vardr. Soyut hukukun konusu, bizzat ahsn kendisidir. Bunun iin, ahsn zgrlnn mevcudiyet alan ve gereklik kazanabilmesi iin zorunlu olan zellik, ancak ahstan aynlabildii ve dolayszca farkllaabildii nispette soyut hukukun konusu olabilir (bu dolaysz objektifliin, "zerin mahiyetini oluturmas veya zel'in, bunu yalnzca sbjektif iradenin mediasyonu sayesinde elde etmi bulunmas nemli deildir). Dolaysyle, entelektel nitelikler, bilgi, vs. bu alanda ancak hukuk zilyetlik objesi olarak ele alnabilir. Kltr, renim, egzersiz, vs. sayesinde kendi bedenimize ve esprimize sahip olmamz, ancak esprinin kendi isel mlkiyetidir ve inceleme konumuzun dnda kalr. Bu tr bir mlkiyetin d dnyaya intikal ederek, burada hukuk anlamyle mlkiyet determinasyonu iine girmesine gelince, bunu mlkiyetin elden kanlmas bahsinde inceleyeceiz.

44
ahs, iradesini herhangi bir ey zerine vaz'etmek hakkna sahiptir. ahsn, iradesini zerine vaz'ettii ey, bu suretle onun mlkiyetine girer, nk bu ey, kendiliinde byle bir gayeye sahip deildir, kaderim ve ruhunu ahsn iradesinden alr. Bu, insann, btn eyler zerinde sahip olduu mutlak temellk hakkdr. R:. Dolayszca verilmi zel eylere, gaynahs'ye, bamszlk anlamnda, hakik kendisi-iin ve derun varlk anlamnda, gereklik atfeden szde felsefe,

SOYUT HUKUK

65

zgr iradenin bu eylere kar davrannda direkt reddiyesini bulur. Ayn ey, esprinin kendiliinde ey'in hakikatini kavnyamyacaru, ya da mahiyetini bilemiyeceini iddia eden felsefe iin de geerlidir. Szmona "haric" denen eylerin, bilin iin, duyuya ve hayalgcne dayanan sezgi iin, bamszlk grntsne sahip olmasna karlk, zgr irade bu tr gerekliin idealliini gsterir ve, dolaysyle, bunun hakikatidir.

45

Ben in ab extra bir ey zerinde gce sahip olmas, zilyetlii oluturur. Bunu zel menfaat haline getiren ise, Benin bir eyi kendi ihtiyalar, arzulan ve keyfi iradesinin tatmini iin elde etmesidir. Fakat, ben, zgr irade olarak, sahip olduum eyde, kendi kendim iin bir obje haline gelmi ve, bylece, ilk kez bir gerek irade olmuumdur. te mlkiyet kategorisini oluturan vehe, zilyetli in hakik hukuk yan, budur. R: htiya n plana alnd takdirde, bir eye sahip olmak, bu ihtiyacn tatmin arac olarak grnr. Fakat, hakik durum udur ki, zgrlk iin, mlkiyet onun ilk mevcudiyet ekli, asl kendisi-iin gayesidir.

46
Mlkiyette, bir ahsn iradesi olarak ve, dolaysyle, bireysel bir irade olarak, benim kendi iradem benim iin objektif hale geldiinden, mlkiyet, zel mlkiyet nitelii alr, ve ortak mlkiyet, tabiat gerei, ayn ayn ahslarn elinde bulunabileceinden, bilkuvve dalabilir bir ortaklk olarak tanmlanabilir. Bu ortaklkta, ben, ancak kendi keyf irademe dayanan bir davranla kendi paymdan vazgeerim. R: Tabiat unsurlannn kullanm, bunlann mahiyeti gerei olarak, herhangi bir kimsenin ahs tasarrufuna girecek ekilde zellemeye elverili deildir. Roma toprak kanunlan, ortaklk esprisi ile toprak mlkiyetinin zel karakteri arasndaki mcadeleyi dile getirirler. Toprak zerinde zel mlkiyet, daha rasyonel unsur olduu iin, teki haklann aleyhine olsa bile, sonunda galebe ald. Aile mlkiyetinin fideicom tnissum yoluyle devam ettirilmesi, ahsn hukukuna ve, dolaysyle, zel mlkiyete aykn bir unsuru ierir. Fakat, zel mlkiyetle ilgili kurallann, baz hallerde, daha yksek bir hukuk sferine bir

66

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

kolektif varla, devlete tbi klnmas gerekebilir zel mlkiyetin bir hkm ahsa veya l ele tevdiinde olduu gibi. Fakat, bu tr istisnalar, tesadfe, bireysel fanteziye veya zel istifadeye deil, ancak devletin rasyonel organizmas temeline dayandmlabilir. Platon'un devlet tdesi, bir genel tedbir olarak, kiilerin zel mlkiyet sahibi olmasn yasaklad iin, ahsa kar ilenmi bir hakszl ierir. nsanlar arasnda mal ortakln ve zel mlkiyetin ilgasn benimseyen, dine, dostlua veya hatt zora dayal bir biraderlik topluluu fikri, zgrln, esprinin ve hukukun mahiyetinden habersiz olan ve bunu belirli momentleri iinde kavrayamyan bir zihinde kolayca doabilir. Bu fikrin gerisindeki din ve ahlk gre gelince, bu konuda Epikuros, byle mal ortaklna dayanan bir topluluk kurmak isteyen dostlarm; bu niyetlerinin bir gvensizlik ifadesi olduunu, bir birlerine gvenmeyen kiilerin ise dost olamyacaklann syleyerek, giriimlerinden vazgeilmiti (Diogenes Laertius, X,6).

47
Bir ahs olarak ben kendim dolaysz bir bireyim, yani Ben'i daha belirli bir biimde tanmlayacak olursak ben, her eyden nce, benim d varlm oluturan, blnmez, muhtevaca evrensel ve gelecek her trl belirlenmi varlk tarzmn gerek imkn olan bu organik beden iinde yaayanm. Fakat, ben, aym zamanda, bir ahs olarak, kendi hayatma, kendi bedenime, tpk yabanc eylere olduu gibi, ancak iradem onlarn iinde bulunduu nispette sahibim. R: kendisi-iin mevcut espri olarak deil de, dolayszca mevcut espri olarak yaamakta olmam ve bir bedene sahip bulunmam vakas, hayat kavramna ve ruh olarak espri kavramna dayanr; bu kavramlar ise, Tabiat felsefesi'ne (Ansikl., 259 ve dev., kar. 161, 164 ve 298) ve Antropoloji'ye (ay. es., 318) ait momentlerdir. Ben, bu uzuvlara ve hayatma, ancak sahip olmay istediim srece sahibimdir. Hayvan, kendi kendisini sakatlayamaz veya ldremez, ama insan bunu yapabilir.

SOYUT HUKUK

67

48
Beden, dolaysz mevcudiyet olduu srece, espriyle tam bir uygunluk iinde deildir. Bedenin, uysal bir organ, canl bir ara olmas iin, esprinin sahiplii altna girmesi gerekir ( 57). Fakat, bakalan bakmndan, ben, mahiyete, bedenimin iinde zgr bir antiteyimdir ve ona dolayszca sahip bulunurum. R: Ben'im zgr bir antite olarak bedenimin iinde yayor olmam nedeniyle, srf bu nedenle, bu canl mevcudiyetin, bir yk hayvan derekesine indi rilmemesi gerekir. Ben, yaadm srece, benim ruhum (yani kavram ve, daha yksek bir deyimle, zgr antite) ile bedenim birarada bulunurlar. Bedenim zgrlmn mevcudiyetidir ve ben bedenim vastasyle hisseder, duyanm. Bunun iin, ancak fikirsiz, sofistik bir zihin, bedenle ruhu birbirinden ayrabilir ve beden ktlk grd veya ahsn cisimsel varl baka birinin gcne baml hale geldii zaman, kendiliinde ey'in, ruhun, bundan zarar grmeyeceini, ya da etkilenmiyeceini iddia edebilir. Geri ben, kendimi bedensel mevcudiyetimden ekebilir, bunu kendimden dlayabilirim; zel duyumlar [ihsaslar] kendi Ben'imin dnda eylermi gibi grp, zincirlerimin iinde kendimi zgr hissedebilirim. Ama, bu da yine benim kendi irademdir. Bakalarnn gznde ben, kendi bedenim iindeyimdir. Bakalannn gznde zgr olmam demek, ampirik mevcudiyetim iinde zgr olmam demektir. Bu iki ey birbirinin ayndr (Wiss. derL ogik, I, s. 49). Bakas tarafndan bedenime verilen zarar, bana verilen bir zarardr. Ben, duyarl bir varlk olduum iin, bedenimin etkilenmesi, zarar grmesi, beni, imdi burada vaki bir ey olarak, dolayszca etkiler. ahs zarar ile d mlkiyete verilen zarar arasndaki fark buradan kaynaklanr, nk d mlkiyette benim iradem bu derece gerek ve dolayszca mevcut deildir.

49
D eyler sz konusu olduunda, rasyonel vehe, benim bir mlkiyet sahibi olmamdr, zel vehe ise, sbjektif gayeleri, ihtiyalar, fantezileri, kabiliyetleri, d hal ve artlan, vs. ierir ( 45). Zilyetlik yalnzca bunlara baldr. Fakat, bu zel vehe, bu soyut ahsiyet sferinde, henz zgrlkle aynlk halinde deildir. Bu yzden, sahip olduum eylerin nitelii ve miktan, hukuk asndan hibir nem tamaz. R: Bu aamada, eer birden fazla ahs sz konusu ise (henz bu tr bir farkllk bulunmamasna ramen), bu ahslann ahs olarak birbirlerine eit

68

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

olduklarm syliyebiliriz. Fakat, bu bo bir totolojiden baka bir ey deildir. nk, ahs, soyut bir ey olarak, henz zellememi, yahut onu farkllatran determinasyonlar iine konulmamtr. Eitlik, mdrikenin soyut aynldr; kendine dnk dnce ve her trl entelektel yetersizlik, birlik'in bir farkllkla ilikisiyle karlatnda daima bu noktada srer. Burada eitlik, soyut ahslarn eitliinden baka bir ey olamaz ve bunun iin de zilyetlikle ilgili her ey, btn bu eitsizlik alan, soyut ahsn dnda kalr. Bazen toprak mlkiyetinin veya hatt her trl servetin eit olarak bltrlmesi konusunda ileri srlen talepler, bulank ve sath bir anlayn ifadesinden baka bir ey deildir, nk bu zel farkllklarn temelinde yalnz tabiatn d olaanlklar deil, ayn zamanda btn spiritel tabiat alan, bunun sonsuz zellikleri ve farkllklar ve de rasyonel sistematizasyonu yatar. Mlkiyetin ve servetin eitsizce dal konusunda tabiatn adaletsizliinden sz edilemez, nk tabiat zgr deildir ve zgr olmad iin de ne adaletli, ne de adaletsizdir. Btn insanlarn, ihtiyalarm karlayacak bir gelire sahip olmalarn istemek, ancak sbjektif ahlklln bir temennisidir, bulank bir ifade iinde yaylm harclem bir fikirdir ve btn harclem fikirler gibi de objektiflikten yoksundur. te yandan, gelir, zilyetlikten ayr bir ey olup, baka bir sfere, sivil toplum'a aittir.

50
Bir eyin, onu zaman iinde ilk nce zilyetliine alm kimseye ait olmas, kendiliinden anlalacak fuzul bir kuraldr, nk esasen bir bakasnn mlkiyetinde bulunan bir eyin zilyetliini bir bakas alamaz.

51
Mlkiyet, ahsiyetin vcut bulmu varl olduuna gre, bir eyin benim olmasn istemem veya iimden bunu geirmem, o eyin benim mlkiyetime gemesi iin yeterli deildir, aynca, o eyin zilyetliini de almam gerekir. radenin bylece edindii mevcudiyet, bakalar tarafndan tannma imknn da kendinde tar. Zilyetliime alabileceim eyin bir res nullius [sahipsiz ey] olmas, kendiliinden anlalaca gibi, negatif bir arttr ( 50), ya da bakalanyle daha nceki ilikilerime baldr.

SOYUT HUKUK

69

52
Zilyetlik edinme, sz konusu eyin maddesini benim mlkiyetime geirir, nk kendisi-iin madde, kendi kendisine ait deildir. R: Madde bana kar direnir (zaten o, bana kar gsterdii direniten tr maddedir), yani bana ama ancak soyut espri olarak, duyulur espri olarak bana soyut kendisi-iin varln gsterir. (Oysa, bunun aksine olarak, duyusal idrak, esprinin duyulur varlm somut, akl [rasyonel] varlm ise soyut diye alr.) Fakat, maddenin kendisi-iin varl, irade ve mlkiyet ile ilikisinde hakikatten yoksundur. Zilyetlik edinme, tabiattaki eyler zerinde evrensel temellk hakknn gereklemesine vasta olan d faaliyet olarak, fizik gc, kurnazl, beceriklilii ve, genellikle, eyaya [eylere] maddeten sahip olmay salayan her eit aracnn varln art koar. Tabi objelerin kalitatif farkllklar nedeniyle, bunlara sahip olmann, bunlarn zilyetliini edinmenin sonsuzca deiik anlamlan vardr ve, dolaysyle, bunlarn tahdidi ve olaanl da ayn ekilde sonsuzdur. te yandan, bir eya cinsinin veya bir, unsurun kendisi, ahs olarak birey iin obje olamaz. Bunlarn obje haline gelmeleri ve temellk edilebilmeleri iin, bireysellemeleri gerekir (bir nefes hava, bir yudum su). Bir haric eya cinsinin veya bir elemanter realitenin, mlkiyet konusu olamamasnda kesin rol oynayan ey, d madd imknszlk deil, fakat irade olarak ahsn bireysel bir karakter tamas, aym zamanda hem ahs, hem de dolayszca verilmi bir birey olmasdr. Bu yzden, irade olarak ahsn d dnya ile ilikisi, tek tek bireysel eylerle iliki eklindedir ( 13, R ve 43). Bylece, eyler zerinde d hkimiyet ve zilyetlik, snrsz bir biimde olmak zere, az ok tamamlanm, az ok noksan bir hkimiyet ve zilyetliktir. Fakat, maddenin daima bir asl , formu vardr ve o, ancak bu asl formu ile hetangi bir eydir. Ben, bu formu ne kadar ok kendimin yaparsam, ey'in fiil zilyetliini de o kadar ok elde ederim. Gda maddelerinin tketimi, bu maddelerin yok edilmeden nce ne idiyseler onlar o yapan kalitatif karak terlerine nfuz etmek ve bu kalitatif karakterleri deiiklie uratmaktr. Bedenimin baz becerileri kazanma yolunda eitilmesi, tpk esprinin kltr kazanma yolunda eitilmesi gibi, az ya da ok mkemmel bir nfuz etme, zilyetlie alma eylemidir. Benim en iyi kendime mledebileceim ey, kendi esprimdir. Fakat, zilyetlik edinmenin bu realitesi, zgr irade tarafndan gerekletirilen, bunun eseri olan asl mlkiyetten farkldr. zgr iradenin karsnda, sz konusu ey artk kendisi-iin orijinalitesini muhafaza edemez, ama bir obje ile d iliki demek olan zilyetlikte, dsal bir taraf yine de varln srdrr. Hibir kalitesi olmayan bu soyut maddenin bir ey benim mlkiyetim olduu zaman, benim dmda, o eye zg olarak kald farzedilen bu bo soyutluun, dnce tarafndan hkm altna alnmas lzmdr.

70

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

53
Mlkiyet, iradenin eya [eyler] ile ilikilerinde kendi yakn determi nasyonlarn bulur. Bu iliki: a) ey zerinde dolayszca zilyetlik edinme'T (burada ey, irade iin pozitif bir nitelik tar ve irade bu pozitif eyde mevcudiyet kazanr); p) kullanm'r (burada ey, irade iin negatif bir eydir, ona kar koyar ve bu sebeple iradenin bu eydeki mevcudiyeti, inkr edilecek bir eydeki mevcudiyetidir); y) elden karma'\x [vazgeme, fera], yani iradenin, ey'den kp geriye, kendi kendisine dnmesidir. Bu iliki, iradenin ey hakkmdaki, srasyle pozitif, negatif ve sonsuz [mutlak] hkmlerini oluturur.

A. ZLYETLN EDNLMES

54
Zilyetliin edinilmesi, ya a) dorudan doruya-fizik el koyma, ya p) imal etme, ya da 7) tahsis [ahsn bir eyi kendi kendine tahsis etmesi] yoluyle olur.

55
a) Duyularla idrak edilebilir olmak bakmndan maddeten el koyma eylemi, zilyetlik edinmenin en tam eklidir, nk bu tr zilyetlikte ben, dorudan doruya hazr bulunurum ve bylece iradem aka kendini gsterir. Fakat, bu tr zilyetlik edinme, genellikle, sbjektif, geici ve gerek kantitatif kapsam, gerekse objelerin kalitatif tabiat bakmndan snrl bir fiildir. Bir ey ile daha nce bana ait bulunan baka eyler arasnda kurabileceim, ya da baka mediasyonlar araclyle kendiliinden tesadfen kurulabilecek olan sreklilik ba, bu zilyetlik edinme yolunun portesini bir lde geniletebilir. R: Mekanik gler, silhlar, letler, benim kudret alanm bytebilirler. Benim mlkm ile baka bir ey arasndaki balantlar, herhangi bir eyin zilyetliim edinmeyi, ya da herhangi bir eyin kullanmndan yararlamay, baka mlk sahiplerine oranla benim iin daha mmkn yapabilir, ya da hatt bazen bir eyin zilyetliini edinmeyi veya kullanmndan yararlanmay yalnz benim iin mmkn klabilir. Mesel, arazim deniz kenarnda veya bir nehrin kysnda bulunabilir, yahut bir av sahasna veya bir otlaa veya daha baka bir amala

SOYUT HUKUK

71

yararlanlabilecek bir araziye bitiik olabilir, topraklarmn altnda ta veya maden rezervleri veya defineler, vs. bulunabilir. Keza, zaman iinde ve arz bir ekilde meydana gelen balantlar da vardr. Mesel, bir ksm "tabi katlmalar" [accessio naturalis ] bunlardan saylr (alvyon birikmesi, sahipsiz atk mal gibi) foetu ra da phesiz mal varlma bir katltr, ama organik bir ilikiyi temsil ettiinden, zilyetliimde bulunan bir eye dardan gelen bir art saylmaz; bu sebeple, teki katlmalardan tamamen farkl trden bir katlmadr. Btn bu ilikiler, ya bir mlikin, baka bir mlik aleyhine olarak zilyetlik edinme imknlarn (daha az gerek baka imknlar dnda), ya da bir "tabi katlma" kazandrdklar eye skca bal bir rastlanty ifade ederler. Ama her halkrda, bunlar, ne kavram, ne de hayat tarafndan meydana getirilmi birtakm d ilikilerdir. Bu nedenle, bu ilikilerin ele alnp incelenmesi, olumlu ve olumsuz yanlarnn iyice tartlp deerlendirilmesi ve ne lde asl karakterde olduklarnn pozitif kanunlarla hkme balanmas, mdrikeye den bir itir.

56
p) Bir eyin bana ait olma determinasyonu, o eyi benim imal etmi olmam durumunda, kendisi-iin mevcut bir d realite kazanr ve benim bu an burada hazr bulunmama, bilgi ve irademin dolaysz varlna bal olmaktan kar. R: mal etme, bir dereceye kadar, desine en uygun zilyetlik edinme tarzdr, nk bir yandan sbjektif ile objektifi kendisinde birletirirken, br yandan objelerin kalitadf tabiat ve sbjektif amalarn eitlilii dolaysyle sonsuz bir farkllama gsterir. Organik formasyon da burada yer alr. Organik formasyonda, benim objeye yaptm ey onun dnda kalmaz, onun tarafndan zmsenir. rnekler: topran ilenmesi, bitkilerin yetitirilmesi, hayvanlarn ehliletirilmesi, bakm ve retilmesi, aynca, tabiat glerini veya ham maddeleri yararlanlabilir hale getiren tesis ve aralar: bir madd unsurun, bir baka madd unsur zerinde etkili olmasn salayan dzenlemeler, vs.

57
nsan, kendisinde tezahr eden dolaysz mevcudiyet iinde, tabi ve kendi kavramnn dnda bir varlktr, ancak bedeninin ve esprisinin tam gelimesiyle, kendilik bilincinde kendisini zgr olarak bilmesiyle, kendi kendisinin zilyedi olur ve bir bakasmn deil, fakat bizzat kendisinin z mlkiyeti haline gelir.

72

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

te yandan, burada zilyetlik, kar gr asndan bakldnda, insann kendi kavramna gre olduu eyin (yani imknnn, kapasitesinin, istidadnn) realite haline gelmesidir. Bu dnm srasnda, insann kendilik bilinci, ilk defa, hem onun kendi kendilik bilinci olarak, hem de saf ve basit kendilik bilincinden ayn bir obje olarak ve, dolaysyle, ey formu almaya elverili olarak ortaya kar (kar. 43, R). R: Gerek kleliin (temelde dorudan doruya madd gce, sava tutsaklna, kurtarcla, bakm ve barndrmaya, eitime, hayrseverlie, z rzaya dayanan bir ey olarak), gerekse kle sahipliinin (basit efendilik hakkna dayanan bir ey olarak) doru ve hakl olduu iddias, klelik ve efendilik hukukuna dair btn tarih grler, insan bir tabi antite. olarak, kavramna uygun olmayan bir varlk (keyf iradeyi de iine alan bir varlk) olarak alan gr noktasna dayanr. Kleliin, mutlak surette yanl ve haksz olduu iddias ise, tam tersine, insan kavram itibariyle spiritel bir varlk olarak, kendiliinde zgr bir varlk olarak alr. nsan tabiaten zgr bir varlk sayan, baka bir deyile, deyi deil de, dolaysz kavram hakikat diye alan bu gr, tek yanldr. Btn antinomiler gibi bu da formel soyut dnceye dayanan bir antinomidir. Formel dnce, bir denin iki momentini, birer kendisi-iin moment olarak, birbirinden ayrr ve onlan hakikat d'lklan iinde, yani deye uygunsuzluklar iinde brakr. zgr espri demek ( 2 1 ), yalnz saf kavram olarak, yahut kendiliinde var olmak demek deildir; varlnn bu formel merhalesini ye, eo ipso, dolaysz tabi mevcudiyetini amak, yalnz kendisine ait olan, zgr olan bir mevcudiyet kazanmak demektir. Sz konusu antinominin zgrlk kavramm vurgulayan yan, bunun iin, mutlak hareket noktasn iermek gibi bir stnle sahiptir, ama bu yalnzca hakikatin kefi yolunda bir hareket noktasdr; antinominin br yan, yani kavramsz mevcudiyetten teye gemeyen yan ise, rasyonellik grne de, hukuka da yabancdr. Hukukun ve hukuk biliminin balang noktasn oluturan zgr irade gr, insann kle olabileceini kabul eden, nk onu tabi bir antite olarak ve yalnzca virtel kavram olarak gren bu yanl bak asnn tesindedir. Bu eski yanl fikir, henz ancak dolaysz bilin safhasnda bulunan espriye zg bir fikirdir. Kavramn ve zgrlk hakkmdaki henz saf dolaysz bilincin diyalektii, bu noktada, kendisini kabul ettirmek iin mcadele vermeye balar ve efendi-kle ilikisini ortaya karr. (A n s i k l 3. bas., 430 ve dev.; Fenom., s.115). Fakat, objektif esprinin, hukukun muhtevasnn, srgit yalnzca sbjektif kavramlanyle kavranr olmaktan kmas ve, bylece, kendiliinde ve kendisi-iin insann kle olamyaca vakasnn, bir olmasi-gereken-ey diye dnlmekten vazgeilmesi iin, zgrlk desi'nin ancak devletin realitesi iinde hakik varlna kavuabileceinin kabul edilmesi gerekir.

SOYUT HUKUK

73

58
) kendisi-iin fiil bir deeri bulunmayan ve yalnzca iradenin bir tasavvurundan ibaret olan bir zilyetlik edinme, zilyetlik konusu ey zerine irademi vazetmi olduumu gsteren bir iaret anlam tar. Bu tr zilyetlik edinme, gerek kapsam ve anlam bakmndan tamamen belirsiz niteliktedir.

B. EYANIN [EYLERN] KULLANIMI

59
Zilyetlik altma giren ey, "benim" predikatm alr ve irade bu eyle pozitif bir iliki kurar. Ayn zamanda, bu aynlk iinde sz konusu ey negatif olarak vaz'edilir ve iradem, bu durumda, bir zel iradedir (ihtiya, eilim, vs.). mdi, benim ihtiyacm, bir iradenin zel modalitesi olarak, tatmin bulan pozitif unsurdur ve kendiliinde negatif olmak itibariyle ey, ancak bu ihtiya iin vardr ve ona hizmet eder. Kullanm, ey in deitirilmesi, yok edilmesi, tketilmesi yoluyle ihtiyacmn haricen gereklemesidir. Bu suretle, ey'in baml tabiat kendisini aka gsterir ve yine ey bylece kaderini tamamlar. R: Metruk ve res nullius olarak duran bir mlk sz konusu olduu; ve yasal olmayan bir zilyetlik edinme ilemini yasal gstermek iin mliklerin o mlkten yararlanmadklar ileri srld zaman, kullanm'm, mlkiyetin fiil yan ve realitesi olduu dnlr. Oysa, mlikin bir eyi kendisine ait yapan iradesi, mlkiyetin esas cevhersel temelidir. Kullanm ise, mlkiyetin sonraki bir geliimi olup, bu cevhersel temele oranla tli niteliktedir ve ancak bunun fenomenal yanm ve zel modalitesini oluturur.

60
Bir eyi, ona el koyarak kullanmak, aslnda, mnferit bir eyin imdi burada zilyetliini edinmekten baka bir ey deildir. Fakat, bu kullanm srekli bir ihtiyaca dayanyorsa, ve kendi kendisini srekli olarak yenileyen bir rnn tekrarlanan kullanm ise, yalnzca bu yenilenmenin srekliliini korumakla snrl olsa bile, btn bu ve daha baka artlar, sonuta bu mnferit el koyma eylemine bir iaret deeri kazandrr, ona bir evrensel zilyetlik edinme anlam

74

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

verir ve, bylece, bu zilyetlik edinme, byle bir retimin fizik ve organik temelinin veya daha baka arannin zilyetliine dnr.

61
Mlkiyetine sahip olduum eyin cevheri, eyi kendisi-iin varlyle aldmzda, onun hariclii, yani onun gayncevhersellii (nk benim karmda, kendiliinde bir gaye olarak yer almaktadr) olduuna ( 42), ve bu haricilik, benim o eyi kullanmamda veya ondan yararlanmamda gereklik kazandna gre, tam kullanm veya tam yararlanma, btn kapsamyle o eyin kendisi demektir. u halde, bu kullanm bana ait olduu zaman, eyin mliki ben'imdir, nk bu tam kullanm dnda, baka birinin mlkiyeti olabilecek hibir ey kalmaz

62
Ancak, kullanm veya zilyetlik geici veya ksm olduu zaman (zaten zilyetlik bu gibi hallerde ksm ve geici bir kullanm imknndan baka bir ey deildir), bunlan mlkiyetten ayrt edebiliriz. Tam kullanm bende olduu halde, soyut mlkiyet baka birisine ait olursa, sz konusu ey, bana ait bir ey olarak, tamamen benim irademin nfuzuna tbi olduu halde ( 52 ve 61), yine de onda benim iin nfuz edilemez bir taraf, yani baka birisinin iradesi phesiz bo iradesi bulunuyor demektir. Bu durumda, ben, bu eyin iinde ayn zamanda hem objektif, hem de objektif-olmayan bir pozitif irade olarak bulunurum. Bu, mutlak olarak elikili bir ilikidir. yleyse, mlkiyet mahiyete zgr ve tamdr. R: Tam kullanm hakk ile soyut mlkiyet arasndaki ayrm, bo mdrikenin eseridir. Bo mdrike, de'yi yani burada mlkiyet ile, yahut genel olarak ahs irade ile bunun realitesinin birliini grmez; ona gre, hakikat de deildir, aksine, bu iki momentin [mlkiyet veya genel olarak ahs irade ve bunun realitesi] herbiri, ayn ayn birer hakikat'tirler. u halde, bu aynm, gerek dnyaya zg bir durum olarak, ancak "ahsiyetin hezeyan" adn verebileceimiz (eer "hezeyan" deyimini, yalnzca, bir kimsenin srf sbjektif fikirleri ile gerek hayat arasnda dolaysz ve an bir elikinin varl

SOYUT HUKUK

75

anlamnda kullanm olmasaydk) bo bir sahipliin ii olabilir. nk, bir objede benim olan ey, ayn zamanda, hi mediasyonsuz, hem benim eksklzif zel iradem, hem de bir bakasnn eksklzif zel iradesi olmak gerekir.
nstitutiones' de ([ustinianos nstitutiones'] kit. II, bl. IV) yle denir: "Usufructus est ius alienis rebus utendi, fruendi salva rerum substantia." Ve daha ileride: "ne tamen in universum inutiles essent proprietates, sem per abscedente usufructus: placuit certis modis extingui usumfructum et ad proprietatem reverti"(l). "Placuit!" Sanki bu gereksiz aynma bir kanun hkmy le bir anlam vermeye almak srf bir keyf istek veya karar iiymi gibi. Bir "proprietas sem per abscedente usufructu" [intifadan srekli yoksun mlk], yalnz inutilis [kullanmz] olmakla kalmaz, bir proprietas [mlk, mlkiyet] olmaktan da kar. Mlkiyetin kendisiyle ilgili baka aynmlann, mesel "res mancipi" [resm formaliteyle devir ve temlik edilebilen mallar], ve "nec mancipi" [basit teslim yoluyle devir ve temlik edilebilen mallar] ya da "Dominium Quitarium et Bonitarium", vs. gibi aynmlann burada tartlmas yersiz olur, nk bunlar mlkiyet kavramnn geliimiyle ilgili olmayan, yalnzca mlkiyet hukuku tarihiyle ilgili birtakm inceliklerdir. Dominium directum [soyut mlkiyet, mlk sahibinin, senyrn mlkiyet hakk], dominium utile [intifa hakkna dayanan mlkiyet, vasalin mlkiyet hakk], contractus emphytenticus (ok uzun vdeli ve ipotek hakk veren icar mukavelesi] messeseleri ile irs redevansl btn fieflere ve baka her eit census'lere, angaryalara ve stipulatio'lara bu ykmllkler eer srekli ise gelince, bunlar bir bakma ksmen sz konusu aynmn kapsamna girmekle birlikte, baka bir bakma bunun dnda kalrlar, nk dominium utile'ye bal ykmllkler, dominium directum'n da bizzat bir dominium utile yapar. Bu gibi durumlar, eer bu aynmdanplak soyutluu iinde alman bu aynmdan baka bir ey iermeselerdi, artk iki mlik (domini) deil, fakat hibir eye sahip olmayan bir mlikin karsnda yer alan bir mlik bulunurdu. Fakat, szn ettiimiz ykmllklerden tr, ortada birbiriyle iliki iinde olan iki mlik bulunmaktadr. Ama yine de bunlar, ortak bir mlkiyetin zilyedi durumunda deildirler. Bu durum, directum'&m utile'ye geii temsil eder. Bu gei sreci, dominium directum'da. gelirin esas ey saylmasyle birlikte balar. Dolaysiyle, mlkiyet sahipliinin hesaba ve lye gelmeyen ve belki evvelce ona asalet verdii dnlen yan, Utile'ye, baml hale gelir. Burada akl [rasyonel] olan da budur.
(1) Trkesi: ntifa hakk, baka birinin mlkn, bu mlkn maddesine zarar vermemek kayt ve artyle, kullanmak, onun semeresinden yararlanmak hakkdr.(...) Fakat intifam srekli inkta durumunda, mlkn tamamen kullanmz kalmamas iin, kanun vz, baz hal ve artlarda, intifa hakknn iptaline ve gayrimenkulun asl mlikine iadesine hkmetmeyi uygun grr.

76

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

ahs zgllnn, hristiyanlk sayesinde, geliip serpilmeye ve insanln, kk de olsa, bir blmnde bir evrensel prensip haline gelmeye balamasnn zerinden yaklak bin be yz yl gemi bulunuyor. Ama, mlkiyetin zgrl henz daha dn, o da deyim yerindeyse mevzi bir ekilde, bir prensip olarak kabul edilmitir. Bu durum, esprinin kendilik bilincinde ilerlemek iin ne kadar uzun bir zaman gerektirdiini ve dncenin sabrszlnn yersizliini gsteren tarih bir rnektir.

63
Kullanm'da ey mnferittir, miktarca ve kalitece belirlenmitir ve spesifik bir ihtiyala ilgilidir. Fakat, bu spesifik fayda, miktarca belirlenmi olduundan, baka eylerin spesifik faydasyle de kyaslanabilir. Keza, onun tatmin ettii spesifik ihtiya da, bir genel ihtiya olarak grlebilir ve, bylece, zellii iinde, baka ihtiyalarla mukayese edilebilir. O halde, ey'i de baka ihtiyalara hizmet eden baka eylerle mukayese etmek mmkndr. Bu, ey in evrensel olarak belirlenebilme imkndr. Dorudan doruya eyin zelliinden doan ve byle olduu iin de onun spesifik kalitelerinden soyutlanm bulunan bu evrensel olarak belirlenebilme imknna biz, eyin deeri adn veriyoruz. eyin hakik cevhersellii bu deerde belirlenmi bulunur ve bir bilin objesi haline gelir. eyin tam mliki olarak ben, ayn zamanda onun hem deerinin, hem de kullanmnn mlkiyetine sahibimdir. R: Bir feodal mstecirin mlkiyetinin ayrt edici karakteri, onun, yalnzca ey'in kullanmna sahip olmas, yoksa deerine sahip bulunmamasdr.

64
Zilyetlie verilen ekil ve bunun iareti, iradenin sbjektif mevcudiyetinden yoksun olduklar srece bizzat birer dsallktan ibarettirler. B dsallklara anlam ve deer kazandran ancak iradenin sbjektif mevcudiyetidir. mdi, kullanm, yararlanma veya iradenin baka herhangi bir tezahr demek olan bu mevcudiyet, zaman iinde meydana gelir. Zaman iinde objektiflik ise, iradenin bu tezhriinn srekli olmasn gerektirir. Sreklilik olmad takdirde, irade ve fiil zilyetlik tarafndan terkedilmi duruma den ey, res nullius haline

SOYUT HUKUK

77

gelir. Bu demektir ki, ben, zaman aamyle, mlkiyetin zilyetliini kaybe debilirim, ya da elde edebilirim. R: u halde, zaman am hukuka basit bir d mlhaza ile, dar anlamda hukukun aksine olarak, ve birtakm eski taleplerle mlkiyetin gvenliini sar sabilecek ihtilflan ve karklklar nlemek amacyle sokulmu deildir. Aksine, zaman am, mlkiyetin "gerek" mlkiyet olma spesifik karakterine, iradenin bir eye mlik olmak iin tezahr etmek zorunda olmasna dayanr. Kamuya ait antlar, mill mlktrler yahut, daha dorusu, kullamllan sz konusu olduunda, genellikle btn sanat eserleri iin olduu gibi, ilerinde tadklar htra ve eref ruhu sayesinde canl ve bamsz gayeler olarak deer tarlar; ama, bu ruhu kaybedecek olurlarsa, bu veheleriyle, belli bir millet iin res nullius [sahipsiz eyler] halini alr ve rastgelenin zel mlkiyeti olurlar (Trkiye'deki Yunan ve Msr sanat eserleri gibi). Bir yazarn ailesinin, o yazarn eserleri zerindeki mlkiyet hakk da ayn sebeple zaman amna urar. Bu eserler de, tpk kamusal antlar gibi, res nullius olurlar, ama bunlarn aksine, kamunun mlkiyetine geerek kullanl ekillerine gre rastlantsal temellk objeleri halini alrlar. lemeden duran veya hatt tabiat gerei srekli nadasa terkedilmi bir toprak paras, fiilen mevcut bulunmayan bo bir keyf iradeyi ierir. Eer byle bir irade tecavze urarsa, bu, herhangi bir gerek eye yaplm bir tecavz olmaz; bu sebeple, bu tr iradenin sayg grmesi kesin deildir.

C. MLKYETN ELDEN IKARILMASI

65
Ben, mlkiyetimi elden karabilirim (nk o, ancak ben onun zerine irademi koyduum srece benimdir) ve mlik olduum eyi bir res nullius gibi terkedebilir (derelirujuere ) veya baka birinin iradesine devredebilirim (ama, ancak ey, mahiyete bir d ey olmak artyle).

66
u halde, benim z ahsiyetimi ve benlik bilincimin evrensel mahiyetini oluturan servetler yahut, daha dorusu, cevhersel determinasyonlar elden karlamaz ve benim bunlar zerindeki hakkm zaman amna urayamaz.

78

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

Benim z ahsiyetim, irademin evrensel zgrl, objektif ahlkllm, dinim iin de durum ayndr. R: Esprinin, kavram olarak ve kendiliinde olduu eyi, mevcudiyet olarak da, kendisi-iin de olmas (ve bylece, bir ahs, mlkiyet sahibi olmaya ehil bir kii, objektif ahlkll, dini olan bir kii olmas) gerekir. Bu de, bizzat, esprinin kavramdr. Espri, causa sui [kendi kendisinin sebebi] olarak, yani zgr sebep olarak, cuius natura non potest concip ' nisi existens'tir [tabiat ancak var olarak dnlebilen ey] (Spinoza, Etika, bl. I, tar. 1). Bu kavram yani esprinin ancak kendisi-iin olmakla, durmadan tabi dolayszlktan kendi kendisine dnmekle, olduu ey olmas, znde bir zddiyet istidad tar. Bu, onun yalnzca kendiliinde olduu ey ile, bu eyi kendisi-iin de olamamas ( 57) arasndaki; yahut tersine, yalnzca kendisi-iin olduu eyi, kendiliinde de olamamas (kt irade) arasndaki ztlktr. Keza, ahsiyetin ve onun cevhersel varlnn alienasyonu [elden kma, yabanclama] (bu alienasyon ister bilinsizce, ister bilinli bir ekilde olsun) imkn da buradan kaynaklanr. ahsiyetin alienasyonuna rnek olarak klelii, serflii, bedenin mlkiyet objesi olmasn, mlkiyet edinmek veya mlkiyetine serbeste tasarruf etmek ehliyetsizliini gsterebiliriz. Zeknn ve akln, sbjektif ve objektif ahlklln, dinin alienasyonu, btl inanlarda, kiinin yapaca eyleri (bir kimsenin hrszlk, cinayet veya bir sula sonulanabilecek herhangi bir fiili ilemeyi aka stlenmesinde olduu gibi), vicdan grevlerini ve inanaca din hakikatleri belirlemek ve kararlatrmak g ve yetkisini tmyle bir bakasna brakmasnda kendisini gsterir. Bu tr bir alienasyona uramamak hakk, asla zaman amna urayamaz, nk ahsiyetimin ve onun cevhersel mahiyetinin zilyetliini edinmem ve kendimi sorumlu hukuk ahs, ahlk ve din varlk yapmam, hariclik artlarn ortadan kaldran bir fiildir; oysa, bunlarn baka birisinin zilyetliine gemesini mmkn klan tek ey de bu haricliktir. Haricliin ortadan kaldnlmasyle birlikte, zaman art ve benim daha nceki nzama veya onlar elden karma isteime dayanan btn sebepler de ortadan kalkar. Kendimin, kendine bu dn, kendimi de olarak, hukuk ve ahlk ahs olarak mevcut hale getirmemi salayan bu dn, nceki durumu ortadan kaldrr ve gerek benim, gerekse bakasnn kendilik bilinci'nin sonsuz mevcudiyetine bir d ey muamelesi yaparak ve yaptrarak benim kavramma ve aklma kar ilemi olduumuz hakszl giderir. Bu kendi kendime dn, benim hukuk ehliyetimi, ahlkllm, dinimi bakalarnn zilyetliine vermi olmamn tad elikiyi aka ortaya koyar. Btn bu eyler, evvelce benim zilyetliimde olmayan, ama benim zilyetliime geer gemez artk birtakm d eyler olarak deil, mahiyete yalnz bana ait olarak mevcut olan eylerdir.

SOYUT HUKUK

79

67
Bedensel ve zihinsel faaliyetime ait zel kapasitelerimin ve melekelerimin mnferit [izole] bir rnn, yahut bunlarn kullanmn, snrl bir zaman iin, baka birisi lehine elden karabilirim, nk bu snrlandrma, kapasitelerimin ve melekelerimin, total ve evrensel varlmla bir d iliki iine girmelerine yol aar. Btn alma sremi ve tmyle retimimi elden karsaydm, btn evrensel varlm, btn faaliyetimi ve realitemi, ahsiyetimi bir bakasnn mlkiyeti haline getirmi olurdum. R: Burada benimle, kapasitelerimin ve melekelerimin kullanm arasndaki iliki, tpk bir eyin cevheri ile onun kullanm arasndaki iliki ( 61) gibidir. Ancak kullanm snrlandnld zamandr ki, kullanm ile cevher arasndaki aynm kendisini gsterir. Bunun gibi, glerimin kullanm, glerimin kendisinden ve dolaysyle benden, ancak kantitatif olarak snrlandnld zaman farkllar. Bir gcn tezahrlerinin totalitesi, o gcn kendisidir; nasl ki, cevher razlanmn, evrensel de zelliklerinin totalitesidir.

68 Entelektel retimin orijinal yan, ifade metotlan sayesinde, bir d obje haline gelebilir ve, bylece, bir bakas tarafndan da retilebilir. u halde, bu eyi elden eden yeni mlik, yalnzca orada iletilen fikirleri ve teknik kefi elde etmekle kalmaz (bu imkn baz hallerde, mesel edeb retimlerde, satn alnan eyin yegne deerini ve elde edilme amacn oluturur), ayn zamanda mermm bu ekilde ifade etmenin veya sz konusu objelerin birok benzerini retmenin genel prosedesini de elde etmi olur. R: Sanat eserlerinde, fikirleri d maddede bir ey gibi tecessm ettiren form, ylesine yaratc bireye aittir ki, bu eserlerin taklidi bile, aslnda, taklit edenin teknik ve ahs.ustalnn bir rndr. Edebiyat eserinde, onu d realite yapan form, tpk bir teknik dzenin icadnda olduu gibi, mekanik mahiyettedir (nk edebiyat eserinde fikir, bir heykelde olduu gibi toplu bir imaj halinde deil, bir sra soyut, izole iaretler halinde sunulur, teknik icatta ise fikir, tabiat gerei, zaten tmyle mekanik bir muhtevaya sahiptir). Bu nedenle, bu tr mekanik eyleri, ey olarak, retmenin yollan ve aralar, sradan bir ustalktan fazlasn gerektirmez. Sanat eseri ile mekanik retimin temsil ettikleri iki kar kutup arasnda, herbiri bunlardan birine ya da tekine az ya da ok yakn karakterde olan btn bir sra ara aamalar yer alr.

80

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

69
Bu tr bir rn satn alan bir kimse, bunun yalnzca bir nshasn satn alm olduu halde, bu nshann btn kullanmna ve deerine sahip olur. u halde, o, sz konusu tek objenin tam ve zgr mlikidir (ama, beri yandan, kitabn yazan veya teknik cihazn mucidi, yine de, bu tr rnlerin oaltlmasna yarayan evrensel prosedenin mlkiyetini elinde bulundurmaya devam eder, nk o, bu prosedeyi elden karmam, bunu mnhasran kendisine ait bir ifade arac olarak muhafaza etmitir). R: Yazann veya mucidin hakknn zn, her eyden nce, tek nshann elden kanlmas srasnda koulmu keyf bir artta (satn alan kimsenin bylece elde ettii imknn, yani bundan byle benzer objeler retmek imknnn, kendisine ait olmayp, yazann veya mucidin mlkiyetinde kalmaya devam edecei artnda) aramamak lzmdr. Her eyden nce, eyin mlkiyeti ile, bununla birlikte elde edilen, ey i yeniden retmek imknnn byle birbirinden ayrlmasnn mantka kabul edilebilir olup olmadn ve zgr ve tam mlkiyeti ortadan kaldnp kaldmadn ( 62) aratrmak gerekir. Ancak bundan sonradr ki, sz konusu kendisi-iin imkn muhafaza etmek veya bir deer olarak satmak veyahut ona kendisi-iin bir deer atfetmeyip zel obje ile birlikte onu elden karmak, ilk entelektel reticinin iradesine bal bir i olur. mdi, bu imknn ayrt edici karakteri, objeye zilyetlik kalitesine ilveten sermaye kalitesi vermesidir (kar. 170). Sermaye, ey'den yararlanmann zel bir tarz olup, ey'in dolayszca mtuf olduu kullanmdan faikl ve bundan aynlabilir niteliktedir (foetura gibi bir accessio naturalis deildir). Bylece, fark, tabi olarak blnebilir olanla, d kullanmla ilgili olduuna gre, kullanmn bir ksmnn elden kanlmas srasnda, teki ksmnn muhafaza edilmesi, mkliin utile 'siz olarak basit bir kstlanmas deildir. Bilim ve sanat alanlannda alanlann hrszla kar gvenceye alnmalan ve mlkiyetlerinin himaye edilmesi, bilimi ve sanatlar korumann tamamen negatif, ama en bellibal yoludur, nasl ki, ticaret ve sanayinin gelimesini salayacak en birinci ve en nemli tedbir de, bunlann ekiyala kar gven altna alnmasdr. Fakat, te yandan, zihin rnleri, baka kiilerce de anlalmak, onlarn fikirlerine, hfzalanna ve dncelerine mledilmek amacyle meydana getirilirler. Bu kiilerin, bylece rendikleri eyleri kendi tarzlannda ifade edilerinde daima kolayca orijinal bir taraf bulunacandan (nk, renmek, bir eyi ezberlemek, hfzaya kaydetmek deildir; bakalannn dncesi ancak dnlerek renilebilir ve bakalannm dncesini dnmek de renmektir), sonunda bu kiiler bu yoldan elde ettikleri semayeyi kendi mlkiyetleri sayabilirler ve bu sermayeden kendileri

SOYUT HUKUK

81

iin bir retim hakk karmak isteyebilirler. Genel olarak bilimlerin yaygnlatrlmasna alanlar, zel olarak da retim alannda grevli kiiler, spesifik grevleri ve ykmllkleri gerei olarak, ab extra [dardan] alman ve hepsi de daha nce ifade edilmi birtakm yerleik fikirleri tekrarlarlar (en bata pozitif bilimler, bir Kilise'nin doktrini, pozitif hukuk, vs. alanlarnda). Ayn ey, retim amacyle, bilimlerin neir ve tamimi amacyle yazlm yazlar iin de geerlidir. mdi, bu srekli aktarmalara verilen yeni ekil, acaba ne lde bilimin mevcut hzinesini ve, zellikle de, henz retimlerinin mlkiyetini ellerinde bulundurmakta olan baka kiilerin fikirlerini, bunlar tek rarlayanlarn entelektel mlkiyeti haline getirir ve, dolaysyle, onlara bir hukuk mlkiyet hakk kazandm veya kazandrmaz bir literer eserden yaplm bu tr bir yeniden-retim [rprodksiyon], acaba ne lde bir intihal saylr veya saylmaz? Bunu kesin bir kuralla belirlemeye imkn yoktur ve byle olduu iin de bu, hukuk ve kanun yoluyle tespit edilemez. Bunun iin, intihalin bir namus meselesi olmas gerekir, byle bir ii yapmaktan kiiyi ancak namus duygusu alakoyabilir. Literer sahtekrla kar karlm yasalar, yazarn ve yayncnn mlkiyet haklarn korumak amacn ancak ok snrl bir ekilde yerine getirmektedir. Bir eyin eklini maksatl olarak deitirmenin, yahut bakasnn eseri olan kapsaml bir teoride kk bir yemlik kefetmenin kolayl, veyahut srf bir yazardan rendiklerimizi anlatrken onun kelimelerine bal kalmann imknszl bu tekrar zorunlu klan zel amalardan ayr olarak sonsuz sayda deiik ekillerin ortaya kmasna yol aar ve, bylece, bu deiiklikler bakasnn mlkiyetine az ya da ok sath bir biimde kendi damgamz vurmamz salar. Nitekim, yzlerce ve yzlerce zetler, semeler, antolojiler,vs. aritmetik ve geometri kitaplar, din risaleler, vs. bunun byle olduunu gstermektedir. Keza, bir dergi, yllk veya ansiklopedide, vs. yaymlanan herhangi bir yeni fikir, hemen bir baka balk altnda ya da, ayn balkla tekrar tekrar yaymlanabilmekte ve stelik okuyuculara orijinal bir eymi gibi sunulabilmektedir. Bunun sonucu olarak, yazarn veya ilk fikir sahibinin, eserinden veya yaynndan umduu kazan ya hi mesabesine inmekte, ya azalmakta, ya da bsbtn yok olmaktadr. Namus duygusunun intihali nleyici etkisine gelince, dikkate ayandr ki artk ne intihal, ne de fikir hrszl sz iitilmektedir. Bu durumda, ya namus duygusu, sonunda intihali ortadan kaldrmtr, ya intihal namusa kar olmaktan km ve byle bir duygu duyulmaz olmutur, ya da d ekilde yaplan kck bir deiiklik bile bir orijinalite ve bamsz dnce eseri olarak yle yksek bir takdir grmektedir ki, intihal fikri onun klna bile dokunamamaktadr.

82

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

70 Btn d faaliyeti kucaklayan total varlk, yani hayat, dolayszca ve fiilen mevcut varlk olarak ahsiyetin dnda bir ey deildir. Hayatn elden kanlmas [alienasyonu] ya da feda edilmesi ise, bu ahsiyetin mevcudiyetine tamamen ters den bir eydir. Bu nedenle, ben, byle bir elden karmaya karar vermek hakkna hibir suretle sahip deilimdir; ancak bu dolayszca ve fiilen mevcut ahsiyeti kendi iinde eriten ve onu kendi etkin gc haline getiren bir ahlk fikir, onun zerinde byle bir hakka sahip olabilir. Ve, nasl hayat haddizatnda dolaysz ise, lm de haddizatnda onun dolaysz inkrdr, bunun iin, onun dandan, tabi nedenlerle, ya da bir fikrin hizmetinde, bir yabanc el marifetiyle gelmesi gerekir.

MLKYETTEN MUKAVELEYE GE

71 Belirlenmi bir varlk olarak mevcudiyet, aslnda, bir baka ey iin var olmaktr (kar. 48, R). Mlkiyet, bir vehesiyle, bir haric ey olarak mevcut olan eydir. Bu bakmdan, o, baka d eyler iin mevcuttur ve bunlarn tabi zorunluluu ile, olaanl ile balantldr. Fakat, iradenin vcutlamas olarak mlkiyetin, bakas iin mevcut olmas, bir baka ahsn iradesi iin mevcut olmas demektir. radenin irade ile ilikisi, zgrln, zerinde mevcudiyet kazand hakik ve asl zemini oluturur. Mlkiyeti, artk yalnzca bir obje ile benim sbjektif iradem araclyle edinilen bir ey olmaktan kararak, ayn zamanda baka bir irade araclyle edinilen ve, bylece, ortak bir irade iinde sahip olunan ey haline getiren bu mediasyon, mukavele sferini oluturur. R: nsanlar, tpk mlkiyet sahibi olmalarna yol aan zorunluluk gibi rasyonel bir zorunlulukla aralarnda akd ilikilere (hibe, mbadele, ticaret) girerler ( 45, R). nsanlarn bilinci iin, mukaveleye yol aan ey, genellikle, ihtiya, rza, fayda, vs. ise de, bunun kendiliinde nedeni akl'dr, yani gerek (yani saf irade olarak) mevcudiyeti iinde zgr ahsiyetin desidir: Mukavele, taraflarn birbirlerini ahs ve mlkiyet sahibi olarak tanmalarn zmnen art koar: bu, objektif espri seviyesinde bir iliki olduundan, geerlik faktr onda esasen ierilmi ve var saylr.

SOYUT HUKUK

83

kinci blm MUKAVELE

72 Mevcudiyet ve dsallk yan, artk ey'le snrl kalmayp, ayn zamanda, bir irade (ve de bir ikinci ahsa ait bir irade) faktrn de ieren mlkiyet, mukaveleyle vcut kazanr. Mukavele, iinde bir elikinin ortaya kp zmlendii bir sretir. Mukavelede ben, bir eyin bamsz mlikiyimdir ve yle kalrm ve, bylece, bir bakasnn o ey zerindeki iradesini dlam olurum, ama bunu ancak kendi irademi bakasnnkiyle aynlatrdm, yani kendimi bir mlik olmaktan kardm lde yapabilirim.

73 Ben, kendi mlkiyetimi, bir d ey olarak, sadece elden karabilmekle ( 65) kalmam, fakat stelik irademin benim iin belirlenmi objektif mev cudiyet halini almas iin, onu mlkiyet olarak kendime yabanclatrmaya mantken [kavram gereince] mecburumdur da. Bu durumda, kendi kendisine yabanclam [aliene olmu] olan iradem, aym zamanda bir bakasnn iradesi olmutur. u halde, iinde kavramn gereinin gereklemi olduu bu durum, farkl iradelerin bir birliidir, bu iradelerin farkllk ve ayrlklarnn, iinde kaybolduu birliktir. Fakat, iradelerin bu aynl (bu aamada), herbirinin henz yine tekinden farkl olmasn ve yle kalmasn, kendi bakmndan kendine zg bir karakter tamasn tazammun eder.

74 Bu akd iliki, bylece, bamsz mlikler arasndaki mutlak farkllk iinde aym kalan bir iradenin varlm srdrebilmesini salayan bir mediasyondur; ve mliklerden herbirinin, gerek kendisinin gerekse karsndakinin iradesiyle, hem mlik olmaktan kmasn, hem de- mlik olarak kalmasn veya mlik haline gelmesini tazammun eder. Bu ilikide iradenin mediasyonu, bir yandan bir mlkiyetin (yani bireysel mlkiyetin) terkedilmesi, br yandan da ayn trden

84

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

bir mlkiyetin (yani bir bakasna ait mlkiyetin) kabul edilmesidir, ve bu mediasyon, bu iki irade bir aynlk iinde biraraya geldikleri zaman, yani iradelerden biri ancak teki irade de kar taraf olarak hazr bulunmak artyle karara varabildii zaman meydana gelir.

75
ki kit taraf, birbirlerine kar dolayszca bamsz olarak davranrlar. Bu nedenle: a) mukavele, keyf iradenin rndr, p) mukavelede mevcudiyet kazanan aymlam irade, ancak bu iki ahs tarafndan ortaya konulmu bir iradedir ve byle olduu iin de ortak olmakla birlikte, kendiliinde ve kendisiiin evrensel bir irade deildir; 7) bir mukavelenin objesi, bir d zel eydir, nk ancak byle bir eyi taraflarn keyf iradesi elden karmak gcne sahip olabilir ( 65). R: Demek oluyor ki, evlenme, mukavele kavramna tbi klnamaz. Geri Kant, Hukuk doktrininin metafizik p ren sip le ri nde (s. 106 ve dev.) byle bir iliki kurmutu, ama aka sylemek gerekirse, byle bir ey tek kelimeyle utan vericidir. Bunun gibi, devletin tabiat da mukavele ilikileri erevesi iine girmez (bu, ister herkesin herkesle yapt bir mukavele olsun, ister herkesin bir hkmdar veya ynetimle yapt bir mukavele). Bu tr akd ilikilerin ve genel olarak zel mlkiyet ilikilerinin siyas ilikilere sokulmaya allmas, gerek kamu hukukunda, gerekse realitede son derece vahim karklklara yol at: nasl bir vakitler siyas imtiyazlar ve devlet grevleri, hkmdarn ve devletin mlkiyeti saylyor idiyse, modem devirde de hkmdarn ve devletin haklan, mukavele konusuymu gibi, mukaveleye dayandrlmak istendi ve devletin iinde biraraya gelen taraflarn keyf iradelerinden doan basit bir ortak iradeden ibaret eyler olarak grld. Fakat, bu iki gr tarz birbirinden ne kadar faikl olursa olsunlar, yine de ortak bir yana sahiptirler, nk her ikisi de zel mlkiyetin ayrt edici karakterlerini daha baka ve daha yksek tabiatta bir sfere tarlar (bkz. ileride: Objektif ahlklk ve Devlet).

76
Ortak iradenin vcut bulmasn salayan iki rza, iki kit taraf arasnda bllm ise, mukavele form el' dir. Bu durumda, taraflardan biri negatif

SOYUT HUKUK

85

momenti bir eyin elden karlmas, dieri de pozitif momenti bir eyin elde edilmesi temsil eder. Bu tr bir mukavele, hibe demektir. Fakat, kitlerden herbiri, bu iki momentin totalitesini temsil eder ve, dolaysyle, aym zamanda hem mlik haline gelir, hem de mlik olarak kalrsa, o zaman buna gerek [reel\ mukavele diyebiliriz. Mukavelenin bu trls, m badele 'dir.

77 Gerek mukavelede, taraflardan herbiri, elde ettii eyde ve elden kard eyde ayn bir mlkiyeti muhafaza ettiine gre, mukavelede kendiliinde mlkiyet olarak varlm srekli bir biimde koruyan bu unsur, mbadele srasnda mlikleri deien d eylerden aynlr. Bu, kendi kendisiyle ayn kalan unsur, deer'dir. Mbadele objeleri, btn d kalitatif farklarna ramen, deerde birbirlerine eittirler. Deer, mukavele konusu eylerin katldklar evrenselliktir (kar. 63). R: Bir laesio en orm is\n [gabin] mukaveleden doan vecibeyi ortadan kaldrmasf'kural, bizzat mukavelenin kavramndan ve, zellikle de, onun belli bir momentinden elden karmada [alienasyon] kidin yine de bir mlik olarak kalmas, daha dakik bir deyile, elden kardna eit miktarda eyin mliki olarak kalmas zorunluluundan kaynaklanr. Bir mukavele, yahut bir mukavele hkm [stipulatio] elden karlamaz bir maln elden kanlmas ykmlln getiriyorsa, gabin sadece fhi (byle denmesinin nedeni, deerin yansn amasdr) deil, aym zamanda sonsuzdur ( 66). Bundan baka stipulatio btnn bir paras ve bir momenti olarak mukaveleden aynlr ve, aym zamanda, formel kabul olarak muhteva'nn karsnda yer alr (bu nokta daha ileride aklanacaktr). O, yalnzca bu bakmdan, mukavelenin formel karakterine sahiptir: bir tarafn vermeyi, br tarafn da almay kabul etmesi. Bunun iin, stipulatio tek tarafl mukaveleler srasna konur. Roma hukukunda mukavelelerin tek tarafl ve ift tarafl olarak aynlmas ve daha baka snflandrmalar, zel ve ou kez dtan bir bakla yaplm sath kyaslamalardar (eitli mukavele tipleri konusunda olduu gibi). Bazen de bunlar, mukavelenin mahiyetiyle ilgili baz determinasyonlan; usule (actiones ) ve pozitif hukuka dayanan hukuk dvalara ilikin olup, ou kez tamamen haric birtakm hal ve artlardan doan ve hukuk kavramm ihll eden baka baz determinasyonlarla kantnrlar.

86

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

78
Mlkiyet ile zilyetlik, cevhersel vehe ile d vehe arasndaki fark ( 45), mukavele sferinde, iki ortak iradenin uyumas ile bu uyumay gerekletirme ilemi, yahut bir taahht ile bu taahhdn yerine getirilmesi arasndaki fark olarak kendisini gsterir. Bu mutabakat, bir kere kurulduktan sonra, artk kendisi-iin ve icrann kart olarak fikirde mevcut bir eydir ve, fikirlere zg varlk tr "iaret" olduundan (Ansikl., 379), ona stipulatio'nun ifadesi iinde bir vcut [mevcudiyet] verilmesi gerekir, bu da, jestlerle ve daha baka sembolik davranlarla ve, zellikle de, iyi dzenlenmi bir lfz beyanla olur, nk espriyi temsile en elverili ara dildir. R: Bu durumda, stipulatio, hi phesiz, bir mukavelenin muhtevasna, yani onda kabul edilmi olan eye, verilen ekildir. Bylece, sz konusu muhteva, nce sadece bir fikirden ibaret iken belirlenmi bir mevcudiyet kazanr. Fakat, muhteva hakknda tadmz fikir, kendiliinde, muhtevann brnd bir ekilden baka bir ey deildir. Bu yzden, muhteva hakknda fikir sahibi olmak, henz bunun sbjektif bir ey olduu, u ya da bu yolda bir arzu, bir istek olduu anlamna gelmez. Aksine, muhteva, bu gibi sbjektif istekler hakknda verilmi niha karardr.

79
Stipulatio, mukavelenin irad vehesini, yani onun hukuk cevherini ierir. Bu hukuk cevherin karsnda, mukavele icra edilmedii srece mahfuz kalan zilyetlik, haddizatnda bir d eyden baka bir ey deildir ve karakteri bakmndan dorudan doruya iradeye baldr. Ben, stipulatio ile bir mlkiyeti brakr, zel keyf irademi onun zerinden ekerim ve, bylece, o, bir bakasnn mlkiyeti olur. u halde, stipulationun gereklerini, derhal yerine getirmek benim iin hukuk bir mecburiyettir. R: Basit vaat ile mukavele arasnda u fark vardr: vaatte benim vermek, yapmak, teslim etmek istediim ey, gelecee ait bir ey olarak ifade edilmitir ve irademin sbjektif bir determinasyonu olarak kalr; u halde, eer istersem onu deitirebilirim. Oysa, bir mukavele hkm [stipulatio], aksine, kendiliinde benim irad karanmn mevcudiyet [vcut] kazanmasdr; u anlamda ki, ben onunla bana ait olan bir objeyi elden karmaktaymdr, o, artk benim mlkiyetim deildir ve ben onu bir bakasnn mlkiyeti olarak kabul ederim. Roma hukukunda pactum ve contractus ayrm yapma bir ayrmdr.

SOYUT HUKUK

87

Vaktiyle Fichte, mukaveleye uymak mecburiyetinin benim iin, ancak kar tarafn kendine deni yapmaya balamasyle doabileceini ileri srmt. Gsterdii sebep de, kar tarafn beyanlarnda samim olup olmadn daha nce kesin olarak bilmeme imkn bulunmamasayd. Bu durumda, bir mukaveleye, onun icrasn beklemeden uymak mecburiyeti, hukuk deil, ahlk bir mecburiyettir. Fakat, stipulatio geliigzel bir formlden ibaret bir ey deildir; o, bir mterek iradeyi ierir ve onda gereklik kazanan bu mterek iradede taraflarn keyf ve deiken i niyetleri alm durumdadr. Dolaysyle, burada sz konusu olan ey, mukavelenin akdi srasnda, yahut daha sonra kar tarafn niyetlerini saklam veya deitirmi olup olmad deil, fakat byle bir eye hakk olup olmaddr. Kar taraf mukavelenin icrasna getii zaman bile, benim keyf iradem hakszlk yolunu seebilir. Fichte'nin bu gr, negatif karakterini, aynca, mukaveleden doan haklan kt sonsuz'a, yani snrsz deiiklie, zaman, madde, ve aksiyonun, vs. sonsuz blnebilirliine dayandrmasnda da kendim aka gsterir. radenin formaliteye bal jestler veya kendiliinden geerli formller halinde belirlenmi dil vastasyle kazand mevcudiyet, esasen onun entelektel bir antite olarak tam anlamyle vcut bulmas demektir. Bunu takip eden icra safhas, artk berikine bal mekanik bir sonutan baka bir ey deildir. te yandan, pozitif hukukta "nzaya bal" mukavelelerden ayn olarak "gerek" denen mukavelelerin de bulunmas u anlamda ki, bu sonrakiler ancak fiil icra (res, traditio rei) nzaya katld zaman tam anlamyle gereklik kazanm saylrlar durumda herhangi bir deiiklik yapmaz. Bu, ya bir zel haldir ve burada bu fiil icra beni de ykmllklerimi yerine getirmek durumunda brakan bir zorlayc art oluturur ve, bu takdirde, benim ykmllmn sz konusu eyle ilikisi, onun benim elime gemi olmasna baldr ikraz ve istikraz, rehin ve mevduat mukavelelerinde olduu gibi (baka mukavelelerde de ayn duruma rastlanabilir) ve bu durum, stipulatio ile onun icras arasndaki ilikinin tabiatndan deil, fakat icrann modalitelerinden kaynaklanr. Ya da taraflann keyf iradesi iin her zaman mmkn olabilecei gibi, mukavelenin, taraflardan birinin ykmlln tazammun etmedii ve bu ykmlln ancak kar tarafn ykmlln yerine getirmesi halinde doduu mukavele hkmleri (stipulatio'lar) arasnda zikredilir. 80 Mukavelelerin snflandnlmas ve sonra da onlarn mkul bir biimde incelenmesi, d artlara dayanlarak deil, bizzat mukavelenin tabiatnda yer

88

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

alan farkllklara dayanlarak yaplmaldr. mdi, bu farkllklar, formel mukavele ile gerek mukavele, mlkiyet ile kullanm veya zilyetlik, ey'in deeri ile kalitatif realitesi arasndaki farkllklardr. Bylece, u aadaki mukavele trlerim elde ederiz (burada sunulan snflandrma, ana hatlanyle Kant'n rf ve detler metafizii'ndeki [31] snflandrmasna uygun dmek tedir). Bu arada unu da belirtelim ki, mukaveleleri gerek ve rzaya dayanan, zmn ve sarih, vs. diye snflandrma teamlnn imdiye kadar oktan terkedilerek, bunun yerine rasyonel snflandrmann benimsenmesi gerekirdi. A. Hibe mukaveleleri ve zellikle:
1 ) bir eyin hibe edilmesi: asl anlamyle hibe; 2 ) bir eyin dn olarak verilmesi: bu eyin bir ksmnn veya snrl intifamn veya kullanmnn hibe edilmesi; bu durumda hibe eden, hibe edilen eyin mliki olarak kalr (faizsiz mutuum [bir eyin tketim amacyle dn verilmesi] ve commodatum [bir eyin yalnzca kullanlmak zere dn verilmesi]). Burada ey, ya kalitatif bir realitedir, ya da zel olarak kalmakla birlikte evrensel telkki edilir ve, dolaysyle, evrensel bir deere sahiptir (para gibi);

3) ivazsz eda veya hizmet edas, mesel, bir mlkiyetin yalnzca muhafazas (depositum ). Ancak hibe edenin lmnde, yani hibe eden her hal ve artta artk mlik olmaktan kt zaman, bir bakasnn mlik haline gelecei zel artyle bir mlkiyetin hibe edilmesi; vasiyet hkm mukavelenin tabiatnda mndemi olmayp, sivil toplumun ve pozitif kanunlarn varlm gerektirir. B. Mbadele mukavelesi. 1) Asl mbadele: a) bir eyin, yani belli bir kalitatif realitenin, bir bakasyle deitirilmesi; P) alm ve satm ( em ptio, vendiiio ); bir kalitatif realitenin, evrensel mlkiyet objesi olarak belirlenmi olan ve kullanlndaki maksada baklmakszn srf deer olarak ie yarayan bir baka kalitatif realite ile, yani para ile mbadelesi. 2) Kiralama (locatio, conducio), bir mlkiyetin kullanmnn, bir sre iin, bir bedel karlnda, elden kanlmas; zellikle: a) spesifik bir eyin (hakik kiralama); p) evrensel bir eyin; burada, veren kii, verilen eyin ya da, ayn anlama gelmek zere, bunun deerinin, artk ancak genel anlamda mlikidir (mutuum veya hatt commodatum, eer faiz sz konusu ise). eyin teki kaliteleri ise (ey bir sermaye, bir let, bir ev, res fu n gibilis veya non fu n gibilis olabilir), nemli olmayan baka baz altblmlerin tespitine yol aar (A. 2 'de olduu gibi).

SOYUT HUKUK

89

3) cret mukavelesi (locatio operae). Elden karlabilir olan retici emei'nin veya hizmetleri nin snrl bir zaman iin, ya da baka bir ekilde snrlandrlm olarak, elden karlmas [alienasyon] (kar. 67). Veklet mukaveleleri ve keza edann, karaktere, itimada veya baz yksek kabiliyetlere dayand ve yaplan i veya verilen hizmetle bunun d deeri arasnda herhangi bir ortak l bulunmad durumlar (bu gibi durumlarda yaplan demeye artk "cret" deil, "honorarium" [hediye, caize] denir), konu alan sair mukaveleler de, cret mukavelelerine benzer trdendirler. C. Rehin yatrlmas yoluyle mukavelenin gvenceye alnmas (cautio ). Bir eyin kullanmn elden kardm mukavelelerde, o eyin zilyetlii artk bende olmad halde, ben hl onun mlikiyimdir (kiralamada olduu gibi). te yandan, mbadele, alm veya hibe mukavelelerinde henz zilyetlie gemeden mlik durumuna gelebilirim. Esasen, mliklik ile zilyetlik arasndaki bu ayrlk, "verene verme" usul uygulanmad takdirde, her trl edada kendini gsterir. Henz benim mlkiyetimde bulunan veya mlkiyetime yeni gemi olan bir deerin gerek zilyetliinin bende kalmas veya bana ait saylmas iinterkettiim veya iktisap ettiim duyulur realitesi, her iki kta da benim zilyetliimde olmad halde rehine bavurulur. Rehin, ancak kiraya verdiim veya bana teslimi gereken mlk nispetinde benim mlkiyetimde olan, kalitatif hassaslan ve art-deeri bakmndan ise, onu koyann mlkiyetinde bulunan madd realitedir. Bu nedenle, rehin verme bizzat bir mukavele olmayp, bir stipulatio'dur ( 77); mlkiyetin zilyetlii bakmndan mukavelenin uygula nn gvenceye alan bir unsurdur. potek ve kefalet, rehinin zel ekilleridir.

81
Dolaysz ahslar arasndaki sradan ilikide, iradeler kendiliinde aynlam ve mukavele'de kendi kendilerini ortak olarak vaz'etmi olmakla birlikte, yine de zeldirler. Burada dolaysz ahslar sz konusu olduuna gre, bunlann zel iradelerinin kendiliinde irade ile uzlamas tesadfe bal bir eydir (kendiliinde iradenin ancak zel irade vastasyle mevcudiyet kazanabilmesine ramen). Bu durumda, irade kendisi-iin zel ve evrensel iradeden farkl olarak, tamamen keyf ve tesadfi bir gr asn ve yapmak istei'ni benimser ve hukukun zne [kendiliinde hukuka] zt bir ekilde tezahr eder. Bu, hakszlk'tr. R: Hakszlk'a geii yapan, yksek mantk zorunluluktur, nk buna gre kavramn unsurlan: burada, kendiliinde hak [hukuk] yani iradenin zellii,

90

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

kendisi-iin ayr bir mevcudiyete sahip olarak vaz'edilmek zorundadrlar: buysa, ancak kavram soyut olarak gerekletii zaman olabilir. mdi, kendisi-iin

iradenin zellii, keyflik ve olaanlktr. Bu keyflikten ben, mukavelede vazgeebilirim, ama ancak tek bir eyin serbeste tasarrufu konusunda vazgee bilirim, yoksa bizzat iradenin kendi keyflii ve olaanl olarak deil.

nc blm HAKSIZLIK

82
Mukavelede kendiliinde hak, pozitif [mevzu, vazedilmi] bir ey olarak, onun i evrensellii ise taraflarn keyf ve zel iradesi iin ortak bir ey olarak mevcuttur. Hakkn bu fenomenalitesi ki burada hakkn kendisi ile onun esas ampirik mevcudiyeti dolayszca, yani tesadfi bir biimde, birbirlerine uygun derler hakszlk'ta, kendiliinde hak ile zel irade arasndaki ztlk ekli altnda grnr hale gelir (nk bir zel hak olur). Ancak, bu grntnn hakikati, onun negatif karakteridir ve hak, kendisinin bu inkrn inkr ederek yeniden teesss eder. Bu mediasyon sreci sayesinde, yani kendi inkrnn inkn yoluyle kendi kendisine dnmesi sayesinde, hak, kendisini gerek ve geerli yapar (oysa balangta yalnzca kendiliinde ve dolaysz idi).

83
Hak, kavramnn evrenselliine ve basitliine kart olarak zel bir ey halini ald ve bu nedenle sonsuz eitlilik arzettii zaman bir grnt formu kazanr. Grnt halindeki hak, ya kendiliinde ve dolayszdr (kastsz zarar veya sivil zarar), ya sjenin kendisi tarafndan bu hale sokulmutur (hile), ya da sje tarafndan dpedz negatif bir ey olarak vaz'edilmitir (su veya crm).

SOYUT HUKUK

91

A.KASITSIZ ZARAR

84
Zilyetlik edinme ( 54) ve mukavele gerek kendisi-iin olarak, gerekse farkl trleriyle , her eyden nce, benim irademin eitli ifadeleri ve sonulandr. Fakat, irade kendiliinde evrensel olduuna gre, bunlar [zilyetlik ve mukavele] bakalan tarafndan tanndklan nispette birer hak alan olutururlar. Bu hak alanlannm birbirlerine gre dsallklan ve, aynca, eitlilikleri, birden ok ahsn tek ve ayn bir ey zerinde bu tr hak alanlanna sahip olabilmesi sonucuna yol aar. yle ki, her ahs, kendi zel hak alanna dayanarak, o eyi kendi mlkiyeti olarak grebilir. Bylece, bir kimsenin hakk bir bakasmnkiyle atr ve buradan hukuk ihtilflar doar.

85
Tek ve ayn bir ey zerinde hak iddia edilmesinden doan ve hukuk dvalan [sivil dvalar] alann oluturan bu atma, hakkn evrensel ve kesin faktr olarak tannmasn tazammun eder. Nitekim, tartma konusu eyin, hak sahibi tarafa ait olmasn salayan da budur. htilf, yalnzca sz konusu eyin taraflardan birinin, ya da dierinin mlkiyetine verilmesiyle ilgilidir ve basit bir negatif hkmden ibaret olan bu ilemde, "benim" predikatnda yalnzca zel olan inkr edilir.

86
i

Hakkn taraflarca kabul, onlan kar karya getiren zel menfaatlerine ve grlerine baldr. Bu hakllk grnts karsnda ve, ayn zamanda, bu grntnn iinde (nceki ) hakkn kendisi taraflarca gz nnde tutulan ve istenen bir ey olarak tezahr eder. Fakat, kendiliinde hak nce ancak olmasgereken-ey olarak mevcuttur, nk irade henz menfaatin dolayszlndan kurtularak, zelliine ramen, evrensel iradeyi kendisine gaye olarak alabilecek gte deildir. Evrensel irade bu safhada henz ancak taraflarca tannm bir

92

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

realite olarak karsnda, taraflarn kendi zel menfaatlerinden ve gr lerinden vazgemeleri gereken bir realite olarak belirlenmi durumdadr.

B. HLE

87
K endiliinde hakkn, zel ve belirlenmi olarak mevcut haktan faik, onun

srf bir talepten ibaret olmasdr. Geri o, asl bir eydir, ama ancak olmasgereken-ey eklinde asldir ve, bu itibarla, ayn zamanda tamamen sbjektif, gaynasl ve, dolaysyle, grntsel bir eydir. Bu yzden, mukavelede nce iradelerin bir d mterekliinden baka bir ey olmayan evrensel, zel irade tarafndan basit bir grnt derekesine indirilir. Bu, hile'dir

88

Mukavelede ben, bir mlkiyet edinirim ve bunu mlkiyet objesinin zel kaliteleri nedeniyle ve, ayn zamanda, onda evrensel olarak bulunan eye gre (yani bir yandan onun deerine, br yandan da baka birisinin mlkiyetinde olmasna gre) yapanm. mdi, bakasnn keyf iradesi, eer iine geliyorsa, sz konusu ey hakknda bana sahte bir grnt verebilir. Bu durumda, dolaysz realitesi iindeki eyin, iki tarafn serbest nzasma dayanan mbadelesi olarak mukavele geri yeterince dorudur, ama kendiliinde evrensel veheden yoksundur (Ansikl., 12 1 ).

89
eyin, byle olduu gibi, teemmlsz kabulne ve iradenin keyfliine ve arka niyetlerine kar olarak, evrenselin ve objektifin deer olarak kabul edilmesi ve hak olarak tannmas, ve hakka kar kan sbjektif keyf iradenin bertaraf edilmesi gerekir. Ama, bu, balangta sadece bir taleptir.

SOYUT HUKUK

93

C. DDET VE SU

90 Ben, mlkiyet edinirken irademi bir d ey zerine koyduuma gre, iradem bu eye yansm demektir. yleyse, iradem bu d eyde ele geirilebilir ve zor altna sokulabilir. radem genel olarak bir cebir muamelesine mruz kalabilecei gibi, onun pozitif mevcudiyeti demek olan zilyetliin art olarak, ona zorla bir fedakrlk veya bir fiil kabul ettirilebilir, ona kar iddet kullanlabilir.

91 Bir canl varlk olarak insan, bask altna alnabilir, yani onun bedensel ve d yan bir bakasnm zoruna mruz kalabilir, ama, zgr irade kendiliinde ve kendisi-iin olarak bask altna alnamaz ( 5), nk bu ancak kendisini d ob jeden ya da onun hakkndaki tasavvurundan geri ekmeyi ihmal etmesi duru munda mmkndr ( 7). Ancak zora boyun een bir irade zor altna alnabilir.

92 rade ancak bir mevcudiyete sahip olduu lde de veya gerek zgrlk olduuna, ve brnd mevcudiyet zgrln varln oluturduuna gre, cebir ve iddet, kendi kavranlan iinde kendi kendilerini dolayszca yok eder ler, nk bir iradenin tezahrn veya belirli mevcudiyetini ortadan kaldrmak, bir irade tezahrdr. u halde, soyut olarak almdklannda, cebir ve iddet haksz fiil'dirler.

93 iddetin kendi kendisini yok etmesi, bu kavramsal prensip, realite leminde bir iddetin baka bir iddet tarafndan yok dilmesinde kendisini gsterir. Bu

94

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

durumda iddet, u ya da bu artlar iinde yalnz hakl olmakla kalmaz, ayn za manda zorunlu olur (birinci iddeti ortadan kaldran bir ikinci iddet olarak). R: Bir mukavelenin hkmlerini yerine getirmeyerek, o mukaveleyi ihll etmek, yahut aileye veya devlete kar hukuk vazifeleri bir eylem veya bir ih malle yerine getirmemek, bir ilk iddet veya, hi olmazsa, bir kuvvet suistimalidir, nk byle yapmakla bir bakasn mlkiyetinden yoksun brakm, yahut ona borlu olduum bir hizmeti yerine getirmemi olurum. Pedagojik iddet, yahut vahete ve acmaszla kar uygulanan iddet, ilk bakta phesiz ncekini izleyen bir ikinci iddet olarak deil, fakat bir ilk iddet olarak grnr. Ama, saf tabi iradenin kendisi, kendiliinde mevcut zgrlk desi'ne kar bir iddettir ve kendiliinde mevcut zgrlk desinin byle kltrsz bir iradeye kar koruma altna alnmas ve bu kltrsz irade nin iinde stn duruma gelmesine allmas gerekir. Ya ahlk varlk ailede ve devlette esasen mevcuttur [mevcudiyet kazanmtr] ki bu takdirde, saf tabi irade aileye ve devlete kar bir tecavz [iddet] eylemi olur; ya da orta da bir tabiat hali, mutlak iddet hali vardr ve de, bu durumda kendisine bir Kahramanlar hukuku kurar ( 359).

94 Soyut hukuk, bir iddet hukukudur, nk hakszlk, benim zgrlmn bir d ey iindeki mevcudiyetine bir tecavzdr. Bu mevcudiyetin tecavze kar korunmas, bizzat bir d eylem eklini alr ve birinci iddeti ortadan kaldran [ikinci] iddet olur. R: Soyut hukuku veya dar anlamda hukuku, yeknazarda iddet kullanmna cevaz veren bir hukuk olarak tanmlamak, onu ancak haksz fiil dolaysyla orta ya kan bir sonuca gre tanmlamaktr.

95 zgr varlk tarafndan, tecavz fiili olarak ilenen birinci iddet eylemi, somut anlamyla zgrln mevcudiyetini, hukuk olarak hukuku, ihll eden bu eylem, su'turtam anlamyle sonsuz negatif bir hkm (bkz. Mantk, [1. bas.], c. II, s. 99). Burada [bu hkmde], yalnz zel vehe (yani belli bir eyin benim irademe tbi klnmas [ 85] inkr edilmekle kalmaz, ayn zamanda 'benim" predikatnda evrensel ve sonsuz olarak bulunan ey de (yani hukuk ehliyetim

SOYUT HUKUK

95

de) inkr edilir. Burada inkr, benim dncemin mediasyonu ile (hilede olduu gibi, 88) deil, dncemin mediasyonu olmakszn vuku bulur. Bu, ceza hu kukunun alandr. R: hlli su olan hakk, ancak imdiye kadar incelediimiz formasyonlarla ilikisi iinde grm bulunuyoruz. Bunun iin, su, anlamn dorudan doruya bu spesifik haklarla ilikisinden almaktadr. Fakat, bu formlarn cevheri evrensel'dir ve evrensel, daha sonraki geliimi ve formasyonu iinde hep ayn kalr; u halde onun ihlli, yani su da hep ayn kalr ve kavramyle mutabakatn korur. Bu sebeple, bundan sonraki paragrafta belirtilen genel olarak suun spesi fik karakteri, ayn zamanda onun zel, daha belirli muhtevas iin de geerlidir: Yalan yere yemin, vatana ihanet, kalpazanlk, vs. gibi.

96
Ancak bir obje iinde mevcut irade hakszla mruz kalabilir. Fakat, herhan gi bir eyde mevcut hale gelmekle, irade, kantitatif kapsam ve kalitatif determi nasyon sferine girmi olur ve buna gre baz deiikliklere urar. Bu sebeple, suun objektif vehesi bakmndan da bir d farkllk ortaya kar. yle ki: bu ekilde objektifleen irade ve bunun determinasyonlan, ya btn kapsamlar ve, dolaysyla, kavramlarnn sonsuzluu iinde tecavze urarlar (cinayette, klelikte, din eziyetlerde olduu gibi), ya da yalnzca ksmen, belli bir zel ka litatif determinasyonlan iinde tecvze mruz kalrlar. R: Ancak bir tek erdem ve bir tek erdemsizlik bulunduunu syleyen stoac gr, her suu lmle cezalandran Drakon kanunu ve her tecavz sonsuz ahsiyete ynelik bir tecavz sayan hain formel eref yasas, bir ortak noktada birleirler. Bu ortak nokta, hepsinin de soyut zgr irade ve ahsiyet dncesinden teye gitmemeleri ve bu soyut dnceyi, de olarak sahip olmas gereken somut ve belirlenmi mevcudiyet iinde kavrayamamalandr. Ekiyalk ve hrszlk aynm, kalitatif bir farka dayanr: birincisinde ben, hem o an orada mevcut bilin olarak, u halde belli bir sbjektif sonsuzluk olarak, za rara uram, hem de ahsen bir tecavze mruz kalm bulurum. Sula ilgili ka litatif determinasyonlann pek ou, mesel bunun kamu gvenlii iin oluturduu tehlike, temelde, daha ileride belirtilecek olan baz somut artlara dayanrlar. Fakat, ou zaman bu kalitatif determinasyonlar, sz konusu eyin dorudan doruya kavramyle deil de, ancak ortaya kan sonularla, yani do layl bir ekilde kavnanrlar. Mesel, kendisi-iin alndnda, dolaysz karakte riyle en tehlikeli su, hem nicelii, hem de nitelii bakmndan en ar olan bir

96

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

tecavzdr. Bir fiilin sbjektif, ahlk nitelii daha yksek seviyeden bir farka dayanr: genel olarak bir vaka veya bir olay, ne lde bir eylemdir ve ne lde eylemin z sbjektif karakterile ilgilidir? sorusunda yatan bir farkllktr bu. Bundan daha ileride sz edeceiz.

97
Hak olarak hakkn ihlli, hi phesiz, olan bir ey olarak pozitif bir d mev cudiyete sahiptir; ama, iinde bir inkr tar. Bu negatifliin tezahr, bu ihllin inkrdr ve bu kez de bu inkr, gerek mevcudiyet alanna girer. Hakkn gereklemesidir bu. Hakkn gereklemesi, onun zorunluluunun, kendi kendi siyle uzlamasndan baka bir ey deildir ve bu da hakkn ihllinin ortadan kaldrlmasyla olur.

98
Hakkn ihlli, sadece bir d mevcudiyete veya bir zilyetlie vaki bir tecavz olarak, mlkiyetin veya servetin herhangi bir vehesine dokunan bir malum veya bir zarar'dr. hllin, zarar meydana getiren birey olarak ortadan kaldrlmas, onun hukuk yoldan aynen tazminiyle eer aynen tazmini mmkn bir zarar sz konusu ise olur. R: Bu tr tazminlerde eer zarar bir imha ise ve aynen yerine konulmas mmkn deilse, zarar gren objenin kalitatif determinasyonlarnn yerine, evrensel determinasyon deer konur.

99
Fakat, kendiliinde mevcut iradeye (ve yalnz kurbann deil, sulunun da kendiliinde mevcut iradesine) zarar vermesi bakmndan tecavz [ihll], bu kendiliinde iradede ve onun rnnde pozitif olarak mevcut deildir. Bu kendi liinde mevcut irade, (yani kendiliinde hukuk veya kanun), kendisi iin olarak daha ok, bir d mevcudiyeti olmayan ve byle olduu iin de tecavze uramasna imkn bulunmayan bir eydir. u halde, zarara urayan tarafn ve bakalarnn zel iradesi bakmndan tecavz, salt negatif bir eydir. Tecavz

SOYUT HUKUK

97

ancak sulunun zel iradesi olarak pozitif bir mevcudiyete sahiptir. Bu iradeyi, bir mevcut irade olarak zarara uratmak [yani cezalandrmak], suun ortadan kaldrlmas aksi takdirde su geerli saylm olurdu ve hukukun ihyasdr. R: Ceza teorisi, modem pozitif hukuk biliminin en talihsiz konularndan bi ridir, nk bu teorilerde mdrike yetersiz kalr; bizzat kavramn mahiyetidir sz konusu olan. Eer su ve onun ortadan kaldrlmas bu ortadan kaldrma ceza eklinde dnld zaman ktlk olarak grlecek olurlarsa, ortada zaten bir ktlk varken bir kincisini daha istemenin hi de akla uygun olmad hkmne pekl varabiliriz (Klein, Grundstze der peinlichen Rechts [Halle, 1796], 9). te yandan, yine bu teorilere gre, cezadan elde edilecek so nucun da ayn derecede sath bir iyilik olmas gerekir. Fakat, mesele bu iyilik ya da bu ktlk urunda hareket edip etmemek deil, hakl ya da haksz olmaktr. Bu sath grler, objektif adalet anlayn ihmal ediyorlar. Oysa yalnz bu anlay, suun cevherini kavramamz salayabilir. Byle olduu halde, iin asl sbjektif ahlkllk grnde, suun sbjektif yannda aratrlmakta ve ayrca buna, akla kart duyusal siklerin gc ve tahrikleri, psikolojik bask ve bunun tasavvur ve dnce zerindeki etkileri stne birtakm miyane psikolojik mlhazalar eklenmektedir (sanki zgrlk, bylesi bir tasavvur ve dnceyi srf tesadfi bir ey derekesine indirmeyi salayamazm gibi). Bir fenomen ola rak cezaya, onun zel bilin zerindeki nfuzuna, dnce ve tasavvur zerindeki etkilerine (caydrma, ishal etme, vs.) dair eitli grler, cezann modaliteleri sz konusu olduunda, yerinde olmalarna ve hatt n plana gemelerine ramen, cezann kendiliinde ve kendisi-iin doru olup olmad sorusuna dokunmaz, onu zlm sayarlar. mdi, bu tartmada nemli olan sadece u iki noktadr: 1 . su bir ktlk olduu iin deil, fakat hukukun hukuk olarak ihlli olduu iin ortadan kaldrlmaldr; 2 . yleyse, suu ieren pozitif mevcudiyet hangisidir, hangi pozitif mevcudiyetin ortadan kaldnlmas lzmdr? Bertaraf edilmesi gereken hakik ktlk bu mevcudiyettir ve esas mesele bunun nerede bulunduudur. Kavramlar ak ve seik olarak bilinmedii mddete, ceza teorisindeki karklk hkmn srdrecektir.

100
Suluya verilen zarar [ceza] yalnzca kendiliinde hakl, olmakla kalmaz, hakl olmak itibariyle, ayn zamanda, onun iradesinin kendiliinde varlm, zgrlnn bir mevcudiyet [vcut bulma] tarzn, onun hakkn da oluturur. Aynca, unu da sylemek gerekir ki, su ileyene verilen zarar, onun bizzat kendi iinde olumu bir haktr, yani onun objektif olarak mevcut iradesinde,

98

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

iledii fiilde ierilmi durumdadr. Bu eylem, akll bir varlktan geldiine gre, iinde evrensellii, vaz'edilmi bir kanunu tar. Bu akll varlk, bu kanu nu, iledii fiilde kendisi iin kabul etmi demektir; u halde, bu kanunun hkmne, kendi hakk olarak arptnlabilir. R: Bilindii gibi, Beccaria, sosyal mukavele'nin, bireylerin, ldrlmelerine zmn rzalarn ierdiini dnemiyeceimizi, asl bunun aksini dnmemiz gerektiini ileri srerek, devletin idam cezas verme hakkna kar kmt. Fakat, devletin mukavele ile hibir ilgisi yoktur ( 75) ve onun cevhersel mahi yeti de mhasran tek tek bireylerin can ve malnn [mlkiyetinin] korunmas ve gvenceye alnmas deildir. Bilkis, devlet, hatt bu can ve bu mal zerinde hak iddia eden ve oniann feda edilmesini isteyen yksek realitedir. Bundan baka, devlet, su kavramm, onda bireyin isteyip istememesine [iradesine] bal olmakszn var olan rasyonel yan muhafaza etmek, geerli tutmak zorunda olduu gibi; sulunun eylemi de, suun kavramm, onun bu rasyonel yanm iinde tadktan baka, formel rasyonellii, yani bireyin iradesini de ierir. Bylece, cezann, kendi iinde sulunun hakkm tad dnlecek olursa, sulunun cezaya arptnlmakla rasyonel bir varlk olarak onurlandmld anlalr. Eer cezasnn kavram ve ls onun eyleminin mahiyetinden karlm olmasayd, bu onur ona verilmemi olurdu. nk, bu takdirde ona, yalnzca zararsz hale getirilmesi gereken, yahut sindirilmek ya da slah edilmek istenen zararl bir hayvan gzyle baklm olurdu. Nihayet, adaletin varlk artlarna gelince, bu bakmdan onun devlet iinde ald ekil, yani ceza, onun biricik ekli saylmaz, nk devlet kendiliinde adaletin zorunlu art deildir.

101
Suun ortadan kaldrlmas, eski hale iadedir: a) kavramna gre; burada iade, ihllin ihlli eklinde olur; b) mevcudiyete gre: su nicelik ve nitelik bakmndan belli bir bykle eriince, inkrn ancak mevcudiyet olarak inkrda bulur. Fakat, kavrama dayanan bu aynlk, kalitatif eitlik deildir, suun kendiliinde tabiatndan doan bir eitliktir, yani deerce eitliktir. R: Ampirik bilimde, bir mahiyetin (burada cezann) tarifi, bilinli psikolojik tecrbeye ait evrensel fikirlerden kanlr. Buysa, sylendiine gre, halklarn ve bireylerin su konusundaki hissiyaannm, imdi de gemite de, daima onun cezay hak eden bir davran olduu ve sulunun, iledii suun karlna aynen katlanmas gerektii merkezinde olduunu gstermektedir. (Unutmamak gerekir ki, determinasyonlarnn kaynan evrensel fikirlerde bulan bilimler, te

SOYUT HUKUK

99

yandan, bilincin bu szmona genel verisiyle elien baz prensipleri benimse mekten geri kalmazlar.) Bu eitlik art, tazmin [eski hale iade] dncesini byk bir zorluk iine at maktadr. Ancak, ceza hkmlerinin spesifik tipleri veya miktarlan bakmndan dillii, bizzat cezann cevheri probleminden sonra ortaya km bir konudur. Ama, bu sonraki determinasyon iin, cezann evrensel karakterini belirleyen prensiplerden baka prensipler kabul etseydik dahi, cezann evrensel karakterini belirleyen prensiplerde bir deiiklik olmazd. Bu nedenle, bizzat kavramn ken disi, spesifik yanlan belirlemeyi mmkn klan prensibi mutlaka iinde tamaldr. Kavramn bu vehesi, suun, negatif kendiliinde irade olarak, biz zat kendi inknn, ceza olarak tezahr eden bu inkn, iinde tamasn ge rektiren zorunlu balln ta kendisidir. te bu i aynln d mevcudiyete yansmasdr ki, mdrikeye "eitlik" olarak grnr. Suun ve onun ortadan kaldnlmasnn kalitatif ve kantitatif karakteristikleri, bylece, dsallk sferine geer. Burada artk hibir mutlak determinasyona yer yoktur (kar. 49). Sonlu luk alannda mutlak sadece bir istek olarak kalr. Bu, mdrikenin durinadan yeni snrlamalar yaparak kavumaya alt bir istektir. Bu, son nemli olmakla birlikte, a d infinitum bir ilerlemedir ve tatminini ancak ebediyen srecek bir tak ribi yaklamda bulur. Sonlu nun bu tabiatn unutur da, tam tersine soyut ve spesifik eitlikte taklp kalacak olursak, cezalann belirlenmesinde stesinden gelemiyeceimiz bir glkle karlanz (zellikle, psikoloji buna bir de duyu sal drtlerin gcn ye, buna bal olarak, kt iradenin glenmesini, ya da ruh gcnn ve zgrln giderek zayflamasn dilediinizi seebilirsiniz katarsa). Ksas eklinde cezann (hrszla hrszlk, haydutlua haydutluk, gze gz, die di bylece ortaya tek gzl veya disiz sulu imaj kar) abesliini gstermek hi de zor bir ey deildir. Ama, kavramn bu abeslikle bir ilgisi yok tur; bunun sorumlusu yalnzca spesifik eitlik fikridir. D mevcudiyetlerinde spesifik bakmdan birbirlerinden ok farkl olan eylerin i eitlii olarak deer, daha nce mukavele'de (yukanya bkz. [ 77])(1) ve keza sivil [meden] hukuk alanna giren ihlllerde ( 95 c, [ 98]) (2) ortaya km bulunan bir kavramdr. Deer vastasyle, bizim bir ey hakkmdaki fikrimiz, bunun dolaysz karakterin den evrenselliine geer. Suun temel determinasyonu, su eyleminin snrsz karakterde olmasdr; bu nedenle, su'ta d spesifik farkllklar silinir ve eitlik artk ancak sulunun hak ettii eyin z iin bir kural olabilir, yoksa cezann d spesifik ekli iin deil. Ancak bu ekil bakmndandr ki, bir yandan hrsz c) ngilizce edisyon, dier btn edisyonlardan farkl olarak, "yukarya bkz." kelimelerinin yerine paragraf numarasn veriyor. (Tr.ev.) (2) ngilizce edisyonda, dier btn edisyonlardan farkl olarak, paragraf numarasnn 98 olmas gerektii belirtilmektedir. Benzer gndermelere daha sonraki sayfalarda da rastlanacaktr. (Tr. ev.)

100

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

lk ile hayduttuk, br yandan para cezas ile hapis cezas birbirine eit eyler deildir. Ama, bunlarn deerine, "zarar" olmak bakmndan tadklan ortak evrensel karaktere gelince i deiir, bu bakmdan onlar birbirleriyle kyaslanabilirler. Bu durumda, yukanda sylediimiz gibi, bu eylerin deerleri arasnda yaklak olarak bir eitlik kurmaya almak mdrikeye den bir itir. Su ile onu ortadan kaldran eylemin i virtel balants kavranmad ve, dolaysyle, deer fikri ve sula cezann deerlerine gre birbirleriyle kyaslanabilir olmas fikri idrak edilmedii takdirde, cezann znde, bir ktln yasal olmayan bir eylemle "ind" balatsndan baka bir ey grlmeyebilir (Klein, zikr.es., 9).

102
Suun ortadan kaldnlmas, bu dolaysz hukuk sferinde, hereyden nce, inti; kam'dr. ntikam, eer bir tazmin ise, muhtevas bakmndan doru ve hakldr. ekli bakmndan ise, o, her tecevz fiiline kendi sonsuzluunu koyan, bu se beple de adaleti her hal ve artta tesadfi olan bir sbjektif iradenin eylemidir; ve baka bilinlere bir zel irade olarak grnr. ntikam, bir zel iradenin pozi tif eylemi olmak nedeniyle, yeni bir tecavz oluturur. Bu eliki dolaysyle in tikam, sonsuz bir sre iine der ve kuaktan kuaa geerek a d infinitum srer. R: Sularn crimina publica olarak deil de, crimina priva ta olarak kovuturulup cezalandrld yerlerde (mesel Yahudilerde Romallar'da hrszlk ve ekiyalk; gnmz ngiliz hukukunda baz sular), ceza, prensip iti bariyle ya da hi olmazsa ksmen, intikam karakteri tar. Kahramanlar, gezgin valyeler tarafndan uygulanan intikama gelince, bu, kiisel intikamdan farkl bir ey olup, devletlerin douuyle ilgilidir.

103 Burada, suun ortadan kaldnlmas tarzlanyle ilgili olarak karlatmz bu elikinin de baka hakszlk trlerindeki elikiler gibi ( 86, 89) zlmesini istemek, her trl sbjektif menfaatten, her trl sbjektif formdan ve rastgele kuvvet kullanmndan annm bir adalet; almayan, fakat cezalandran bir ada let istemek demektir. Bu, btn zelliine ve sbjektifliine ramen, evrenseli

SOYUT HUKUK

101

srf evrensellii iin isteyen bir iradenin varln istemektir. Bu, sbjektif ahlkllk kavramdr. Fakat, bu sbjektif ahlkllk kavram sadece bir istek deil, bizzat hareketin [dncenin mlkiyet, mukavele ve su'tan geerek iler leyen diyalektik hareketinin] bir eseridir.

HUKUKTAN SBJEKTF AHLKLILIA GE

104
Su ve intikam eklinde adalet, bir yandan iradenin, kendiliinde evrensel irade ve bunun kart olan kendisi-iin bireysel irade olarak farkllat gelime aamasn somut bir ekilde temsil ederken; bir yandan da kendiliinde mevcut iradenin, bu ztl ortadan kaldrarak kendi kendisine dndn ve, bylece, onun da kendisi-iin ve gerek hale geldiini gsterir. Bylece, ancak kendisiiin mevcut olan bireysel iradenin karsnda hukuk, kendi zorunluluundan gelen bir gereklik olarak yer alr ve geerliini kabul ettirir. Bu somut vcutlama, ayn zamanda, irade kavramnn spesifikasyonlannn gelimesini temsil eder. radenin, kavram uyannca bu gereklemesi, balangta iinde bu lunduu kendiliinde varlk halini ve dolaysz fomu ki soyut hukukta vcutlamtr amas demektir (21 [R]), u halde, irade, kendisini nce kendiliinde evrensel irade ile bamsz bireysel kendisi-iin irade kartl iinde vazeder, sonra bu kartl ilga ederek inknn inkn kendisini am pirik mevcudiyeti iinde bir irade olarak belirler ve, bylece, yalnz kendiliinde deil, ayn zamanda kendisi-iin zgr irade olur, yani kendisini kendi kendisi nin inkn olarak belirlemi olur. radenin ahsiyeti soyut hukukta irade ahsiyetten baka bir ey deildir imdi artk onun objesi haline gelmitir. te, zgrln bu sonsuz sbjektiflii, artk kendisi-iin duruma gelmi olan bu sbjektiflik, sbjektif ahlk gr noktasnn prensibini oluturur. R: Gzmz geriye evirip, zgrlk kavramnn, , iradenin balangtaki soyut deteminasyonundan hareketle, kendisini ben'in ben'le ilikisi ynnde, yani bylece kendi kendisini sbjektiflik olarak belirleme ynnde [sbjektifliin oto-determinasyonu ynnde] gelitimesinin momentlerine daha yakndan baktmzda unlan gryoruz: mlkiyet'te bu determinasyon, soyut "benim" niteliindedir ve, dolaysyle, bir d eyde cisimlemi durumdadr; mukavele'de "benim", taraflann iradelerinin mediasyonuyle ortak bir hal almtr, nihayet, hakszlk'ta hukuk sferinin iradesi, bunun soyut kendiliinde

102

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

varl veya dolayszl, bireysel irade tarafndan olaan bir ey olarak vaz'edilmitir (bireysel iradenin kendisi de zaten olaan karakterdedir). Ahlk, sbjektif gr noktasna gelince, bu noktadan bakldnda, iradenin hukuk ste rindeki soyut determinasyonunun ald grlr; yle ki, burada olaanlk kendi zerine dnm [yansm] ve kendi kendisiyle aymlam olarak, artk iradenin kendi i sonsuz olaanl haline gelmitir, yani onun sbjektivitesi olmutur.

ikinci ksm

SBJEKTF AHLKLILIK
105
Ahlk gr noktas, iradenin, kendiliinde sonsuz irade olmaktan kp, kendisi-iin sonsuz irade olduu momenttir (kar. nceki ). radenin, dolaysz kendiliinde varlna ve bu seviyede gelien spesifik determinasyonlarna kar olarak, bu kendi kendisine dn ve kendi kendisiyle aynln kendisi-iin mevcut hale getirmesi, ahs sje yapar.

106
Kavramn spesifik determinasyonunu oluturan ey, imdi artk sbjektifliktir; ve sbjektiflik, kavramn kendisinden, yani kendiliinde kavram dan faikl olduu ve, ayn zamanda, sjenin, kendisi-iin bireyin iradesini tem sil ettii (ve bu sebeple dolaysz bir karakter tad) iin, kavramn belirlenmi mevcudiyetini oluturur. Bylece, zgrlk daha yksek bir zemine kavumu bulunur. de'nin mevcudiyetsel [egzistansiel] vehesi, yahut gereklik momenti, imdi artk iradenin sbjektifliidir, zgrlk ya da kendiliinde irade, ancak sbjektif ekliyle iradede fiil gereklik kazanabilir. R: Demek oluyor ki, bu ikinci sfer, yani sbjektif ahlkllk sferi, genel btnyle, zgrlk kavramnn gerek yann temsil eder. Bu sferin gelimesi, ancak kendisi-iin mevcut durumda olan iradenin almas yoluyle olur. Balangta evrensel iradenin mahiyetiyle ancak kendiliinde ayn olan irade, evrensel iradeyle arasndaki bu farkll (iradenin, zellii iine gmldke, gmlmesine yol aan bu farkll) ortadan kaldrr ve, bylece, kendiliinde mevcut irade ile kendisi-iin ayn hale gelir. Bu hareket, bu yeni zgrlk alannn dzenleni hareketidir. Burada, nce soyut veya kavramdan ayn du rumda olan sbjektiflik, kavramna uygun hale geer ve de, hakik realizasyonuna kavuur. Bunun sonucu olarak, sbjektif irade de objektif u halde, haki katen somut determinasyonlara eriir.

104

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

107
radenin oto-determinasyonu, ayn zamanda irade kavramnn bir momentidir ve sbjektiflik onun yalnzca mevcudiyetsel yan deil, fakat kendi z determi nasyonudur (kar. 104). Sbjektif, kendisi-iin zgr olarak belirlenmi olan irade, nce bir kavramdr ve de olabilmek iin bu kavramn da bizzat bir mev cudiyete sahip olmas gerekir. Bu yzden, ahlk gr, sbjektif iradenin huku ku eklini alr. Bu hukuka gre, irade ancak kendisine ait olan eyi tanr ve ancak iinde kendisini sbjektif olarak bulduu takdirde bu eyde mevcuttur. R: Ahlk grn, nceki paragrafta (R) grm olduumuz gelimesi, bu rada sbjektif iradenin hukukunun, yahut iradenin mevcudiyet tarznn evrimi olarak ifade edilebilir. Bu evrim sayesinde, sbjektif iradenin, objesinde kendine ait olarak kabul ettii ey, giderek onun hakik kavram halini alr, bizzat irade nin evrensellii iin denildii anlamda objektif olur.

108
u halde, kendiliinde 'likten ayrlm olup, dolayszca kendisi-iin durumda bulunan sbjektif irade ( 106, R), soyut, snrl ve formeldir. Fakat, sbjektiflik yalnzca formel olmakla kalmaz; o, ayn zamanda, iradenin sonsuz otodeterminasyonu olarak, her trl iradenin formel unsurunu oluturur. Bireysel irade seviyesindeki bu ilk tezahr iinde bu formalizm, henz kendisini irade kavramyle aynlk halinde ortaya koymadndan, ahlk gr noktas rlatif niteliktedir, bir olmas-gereken-ey veya icap'la ilgili bir gr noktasdr. Ve sbjektifliin spesifik fark, onu d mevcudiyet olarak objektiflikle ztlatran bir karakter tadna gre, burada dolaysz bilince ait gr noktas ( 8), yahut genel gr noktas olarak iradenin spesifiklii, sonluluu ve fenomenlii de ie karr. R: Her eyden nce, ahlk, ahlkszln karn olarak tanmlanamaz; nasl ki, hak da dorudan doruya hakszln karn deildir. Aslnda gerek ahlk, gerekse ahlkszlk alanlar tmyle iradenin sbjektiflii temeline dayanr.

109
Her trl iradenin bu formel unsuru, genel karakteri gerei olarak, a) sbjektif ve objektif kartln ve b) bununla ilgili faaliyeti ( 8) ierir. mdi,

SBJEKTF AHLKLILIK

105

irade kavramnda ampirik mevcudiyet ve spesifik determinasyon aym eylerdir ( 104) ve irade, sbjektif irade olarak, bizzat bu kavramdr. Bylece, sz konu su faaliyetin momentleri sbjektif ve objektif olarak birbirlerinden ayrlarak, nce herbiri kendisini kendisi-iin vazeder, sonra da iki moment kendilerim aym olarak koyarlar. Kendi kendisini belirleyen iradede, a) iradenin spesifik de terminasyonu, her eyden nce, iradede, irade tarafndan bir i zelleme olarak meydana getirilmitir, onun kendi kendisine verdii bir muhtevadr. Bu birinci inkr olup, bunun formel snn [Granze] sbjektif bir veri olmaktr. P) rade bu snn kendi iine sonsuz dnklk olarak hisseder ve bu engeli [Schranke] ama mcadelesi halini alr, yani sz konusu muhtevay u ya da bu ekilde sbjektiflikten objektiflie, bir dolaysz mevcudiyete dntrme faaliyeti olur, y) B u kartlk iinde iradenin kendi kendisiyle saf ve basit aynl; her iki kart had iinde de kendi kendisiyle ayn kalan ve bu formel kartlk ayrmna kaytsz duran muhtevadr, [iradenin varmak istedii] gayedir.

110
Bundan baka, ahlk alandan, yani iradenin zgr olduu veya kendi kendi siyle aynlnn kendisi-iin mevcut hale geldii (105) alanda, muhtevann aynl kendine zg nitelikler kazanr. yle ki:
d) Muhteva, benim iin, "benim" muhtevam olarak u karakterleri alr: gerek sjede, gerekse objede ayn olmak itibanyle, benim sbjektivitemi benim iin yalnzca bir i gaye olarak deil, aym zamanda, bir d mevcudiyet kazanm gaye olarak ierir.

111
b) Muhteva, iinde zel bir ey (bunun nereden geldii nemli deildir) tamasna ramen, yine de determinasyonu bakmndan kendine dnk irade nin, yani kendi kendisiyle aym ve evrensel iradenin muhtevasdr. u halde:

a) muhteva, kendiliinde mevcut iradeye uygun olmak veya kavramn sbjektifliine sahip bulunmak determinasyonuna mliktir; (5 ) fakat, kendisi-iin mevcut sbjektif irade olarak, o, aym zamanda, henz formel bir muhtevadr (108), kavrama uygunluu henz ancak talep edilen bir eydir ve byle olduu iin de kavrama uygun olmamas da pekl mmkndr.

106

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

112
c) Gayemin yerine getirilmesi srasnda sbjektifliimi muhafaza etmekle ( 110), aym zamanda, onda dolayszca bulunan eyi, benim bireysel sb jektivitemi oluturan eyi ortadan kaldrm olurum, nk onu objektifletirmi olurum. Fakat, bylece benimle aynlaan d sbjektivite, bakasnn iradesidir ( 73). radenin mevcudiyet alan imdi artk sbjektifliktir ( 106) ve bakalarnn iradesi, benim kendi gayeme verdiim yabanc realitedir. u halde, gayemin gereklemesi, benim kendi irademin bakalarnn iradesiyle bu aynln ierir. radem, bakalarnn iradesiyle pozitif bir ilikiye sahiptir. R: Gerekletirilen gayenin objektiflii anlam tar, daha dorusu ayr momenti tek bir moment olarak kendinde toplar: a) dolaysz d mevcudiyet (109); fi) kavrama uygunluk (111); y) evrensel sbjektiflik. Bu objektiflik iinde varlm koruyan sbjektiflik udur: a) objektif gaye, benim objektif gayemdir ve bylece ben, onda kendi z karakterimi muhafaza ederim (110); p) ve y) objektifliin yukandaki p ve y momentleriyle uyuan sbjektiflik moment leri (1). Sbjektif ahlkllk alannda bylece birbirinden aynlan bu determinas yonlar [sbjektiflik ve objektiflik], ancak bir eliki oluturmak zere birleirler. Bu sferin fenomenal ve sonlu karakterini (108) oluturan ey ite budur, ve bu gr noktasnn gelimesi, bu elikilerin ve bunlarn zmnn gelimesidir. Ne var ki, bu alann snrlan iinde kalnd srece, sz konusu elikilerin zmleri ancak rlatif bir deer tayabilir.

113
Sbjektif veya ahlk iradenin dsallamas, eylem'dir [aksiyon]. Eylemin spesifik karakterleri unlardr: a) eylem, dsall iinde, benim kendi eylemim olarak bilinmelidir, p) bir "gereklilik" olarak kavramla asl bir balant iinde olmaldr, y) bakalarnn iradesiyle asl bir balant iinde bulunmaldr. R: Ancak sbjektif ahlk irade dsaat zamandr ki, eylemden sz edi lebilir. radenin, formel hukuk sferinde kendisine verdii mevcudiyet, dolaysz bir ey iinde edinilmi bir mevcudiyettir ve bizzat kendisi de dolayszdr; kav ramla henz sbjektif irade ile ztlamam olduundan, bundan farkllamam durumda olan kavramla herhangi bir kendisi-iin balants
(1) 106 ve 107. (Fr. ev.).

SBJEKTF AHLKLILIK

107

olmad gibi, bakasnn iradesiyle de pozitif bir balant iinde deildir. Hukuk sferinde kanun, esas karakteri itibariyle, bir yasak'tr ( 38). Geri mukavele'de ve haksz fiil'de, bakasnn iradesiyle bir iliki balangc bulunur; ama, mukavelede ortaya kan anlama, keyf iradeye dayanan bir anlamadr; ve ira denin, bakasnn iradesiyle kurduu asl iliki, hukuk bakmdan negatif nitelik tedir, yani taraflardan, biri kendi mlkiyetim (bunun deerini) muhafaza eder ken, tekine de kendi mlkiyetini muhafaza etmek hakkn tanr. te yandan, sbjektif iradeden gelen vehesiyle su, ve bunun sbjektif iradedeki mevcudi yet tarz sorunu burada ilk kez karmza kmaktadr. Birtakm yasal emir ve talimatlara dayanan hukuk eylemin [actio] muhte vas benim sorumluluumda deildir. Bu nedenle, byle bir eylem, asl ahlk eylemin ancak baz unsurlann, o da pek dtan bir ekilde, ierir. Asl ahlk eylem, tam anlamyle hukuk eylemden farkl bir vehe tar.

114
Sbjektif ahlk iradenin hukuku aadaki veheyi ierir:
a) eylemin soyut ya da formel hukuku: bunun genel muhtevas, dolaysz mevcudiyet iinde gereklemi haliyle, benim olmaldr, benim sbjektif irade min tasmimi olmaldr; b) eylemin zel vehesi, onun isel muhtevasdr: a) evrensel karakterinin benim iin belirleni tarz ve bu evrensel karakter hakkndaki bilgim, eylemin deerim ve onu yapmann iyi olacan dnmemin sebebi ksaca, benim Niyet'imi oluturur; fJ) eylemin muhtevas benim zel varlmn zel amacdr yani benim Refah'imdir, c ) isel olmakla birlikte, evrensellik derecesine, kendiliinde ve kendisi-iin objektiflik derecesine ykselmi olan bu muhteva, iradenin mutlak gayesidir; kendine dnk dnce sferinde, sbjektif evrenselliin, ksmen ktlk, ksmen de ahlk kesinlik ekli altnda kartl ile birlikte bulunan yiliktir.

108

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

Birinci blm TASMM VE SORUMLULUK

115
Sbjektif iradenin, fiil davrann dolayszl iindeki sonluluu, dorudan doruya, onun eyleminin, kompleks bir evre iinde yer alan bir d objenin varln art komasmdandr. Eylem, bu verilmi mevcudiyette bir deiiklie yol aar; ve deien realite, bir soyut predikat olan "benim" predikatna ait olduu lde, iradem bu eylemden sorumlu [Schuld] olur. R: Bir olay, meydana gelmi bir durum, bir somut d realitedir ve somut luundan tr iinde saylamyacak kadar ok miktarda faktrler tar. Byle bir faktrn art, menei ve nedeni olarak grnen ve, dolaysyle, sz konusu olaym meydana gelmesinde katks olan unsurlardan herbiri, bu olayn meydana gelmesinden tamamen ya da ksmen sorumlu saylabilir. u halde, soyut mdrike, karmak bir olay (mesel, Fransz Devrimi) karsnda kaldnda, sonsuz sayda faktrler arasnda bir seim yapmak imknna sahip demektir/ve o, bu faktrlerden diledii herhangi birine olayn sorumluluunu ykleyebilir.

116
Mliki olduum ve d objeler olarak baka eylerle eitli ilikiler ve karlkl etkiler iinde bulunan eyler, bakas iin bir zarara yol atklar tak dirde, bu, hi phesiz benim [kastl] bir davranm sonucu meydana gelmi bir zarar deildir (aym ey, bedensel bir mekanizma veya canl bir ey olarak bizzat benim iin de geerlidir). Ama, yine de bu zarar, u ya da bu lde benim sorumluluuma girer, nk bu eyler mutlak bir ekilde bana ait olduk lar gibi, ayrca, zel karakterleri bakmndan, az ya da ok benim hkmm ve gzetimim altndadrlar.

SBJEKTF AHLKLILIK

109

117
Serbeste faaliyette bulunan irade, belli bir mevcudiyeti amalarken, bununla ilgili hal ve artlar hakknda bir tasavvura sahiptir. Fakat, irade 115'teki n arttan tr, sonlu olduundan, d gerekleme onun iin ancak bir olaanlktr ve onun tasavvurunda bulunandan faikl bir eyi ierebilir. Bu du rumda, iradenin hakk, bir olayda kendi eylemi olarak yalnzca kendi tasavvur ettii eyi kabul etmek ve ancak amacnn artlan olarak bildii ve niyetinde ierilmi bulunan eyin hesabm vermektir. Bir eylem, ancak onun sorumlusu benim iradem olduu zaman bana isnat edilebilir bu, iradenin kendi sorumlu luunu takdir hakk'dr.

118
Eylem, d mevcudiyete geirilir ve d mevcudiyet, d zorunlulukla balantlan sayesinde kendisini btn veheleriyle gelitirir. Bylece, eylem eitli sonular dourur. Bu sonular, ruhunu eylemin gayesinde bulunan bir yarat olarak, eylemin sonulandr, ona aittirler. Ama, ayn zamanda, eylem, d dnyaya vaz'edilmi bir gaye olarak d glerin etkisine ak hale gelmitir, ve bu d gler ona, kendisi-iin olduu eyden tamamen farkl bir ey katarlar ve onu kendisinden uzak ve kendisine yabanc sonulara doru srklerler. Bu durumda irade, yalnzca birinci sonucun sorumluluunu kabul ederek, btn teki sonularn sorumluluunu reddetmek hakkna da sahiptir, nk onun ni yetinde bulunan yalnzca birinci sonutur. R: Hangi sonucun zorunlu, hangisinin olaan [anz] olduu kesin olarak ayrt edilemez, nk sonluda mndemi bulunan zorunluluk, d zorunluluk eklinde, tek tek eylerin karlkl ilikisi eklinde, belirlenmi mevcudiyet alanna girer; ve bu tek tek eyler, bamsz eyler olarak, birbirlerine kar kaytsz ve birbirlerinin dnda eyler olarak biraraya gelirler. u iki dsturun, yani: "davramlannda sonulan dnme" dsturu ile "davranlarm sonulanna gre deerlendir ve doru ve iyi olan l al" dsturunun her ikisi de soyut mdrikeye aittir. Sonular, davrana zg immanent tezahrler olarak, onun mahiyetini aa vurmaktan baka bir ey yapmazlar ve onun kendisinden baka bir ey deildirler. u halde, eylem, sonulann ne inkr edebilir, ne de hor grebilir. Ama, buna karlk, dandan bir ey bu sonular arasna girebilir, tesadfen onlara katlabilir, ve bu, eylemin mahiyetiyle hibir ilgisi bulunmayan bir ey olabilir.

110

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

Sonlu'nun zorunluluunda ierilmi bulunan elikinin mevcudiyet alannda [d dnyada] gelimesi, zorunluluun olaanla dnmesi ve vice versa demektir. u halde, bu adan bakldnda, eylemde bulunmak, bu kanuna tbi olmaktr. Bu yzdendir ki, bir mcrimin eylemi nispeten hafif sonular verdii zaman, bu onun lehine olur (oysa, iyi bir eylemin sonu vermemesi, ya da pek az sonu vermesi onun lehine olmayan ve katlanlmas gereken bir durumdur), nk bir crmn sonulan tmyle gelitiinde, bu sonular onun birer paras saylr. Heroik [kahramanlara zg] kendilik bilinci (Yunan trajedilerinde Oidipus ve dierlerininki gibi), henz ilkel saflnn stne kamam, olay'la eylem, d verilerle gdlen ama ve hal ve artlarn bilgisi arasndaki farkllk zerinde dnecek ve sonular arasnda ayrm yapacak seviyeye ykselememitir. Aksine, heroik kendilik bilinci, yaplan iin sorumluluunu, bunu btn sonulanyle kapsyacak ekilde stleniyordu.

kinci blm

NYET VE REFAH

119
Eylemin d mevcudiyeti, kompleks bir btn oluturur ve bu btn, a d infi nitum detaylara blnebilir. Bu durumda, eylem, her eyden nce, bu detaylar dan ancak bir tanesiyle ilgili olarak dnlecektir. F&kat, bireyselin hakikati evrenseldir ve eylemin kendisi-iin determinasyonu, bir d detayla snrl izole bir muhteva olmayp, birbirine bal paralarn karmak btnn iinde tayan evrensel bir muhtevadr. Dnen bir varla ait olmak itibariyle, tasmim, yalnzca bu bir tek detay iermez; aslnda, eylemin bu evrensel yanm, yani niyeti ierir. R: Etimolojik bakmdan A bsicht [niyet, kast] bir soyutlama fikrini ierir: o, bir yandan evrenselin eklini, br yandan da somut bir olgunun izole bir yann alr. Bir eylemi, onun gerisindeki niyetle doru ve hakl gstermeye almak, o eylemin sbjektif mahiyeti olarak kabul edilen u ya da bu zel yann izole et meye almak demektir. Bir eylem hakknda, onun hakl ya da haksz olduunu

SBJEKTF AHLKLILIK

111

belirlemeksizin, bir d olgu olarak hkm vermek, mesel onun bir yangn, bir cinayet, vs. olduunu sylemek, ona evrensel bir predikat atfetmekten baka bir ey deildir. D realitenin paral karakterde olmas, onun tabiatm bir d ilikiler zinciri eklinde gsterir: realiteye nce zel bir noktasndan dokunulur (mesel, bir yangn nce tahtann kk bir noktasn dorudan doruya etkiler, bu ise bir hkmle deil, bir kaziye ile ifade edilebilecek bir olaydr), ama bir noktann evrensel mahiyeti, fenomenin genileme imknn iinde tar. Canl bir eyde tek bir para, ancak organ olarak dolayszca mevcuttur, yoksa srf bir para olarak deil; ve bu organda evrensel, para olarak deil, evrensel olarak bulunur. Bunun iin, bir cinayette, zarar gren mnferit bir et paras deil, fakat bu et parasnn iinde bizzat hayatn kendisidir. Bireysel ile evrensel'in mantk mahiyetinden habersiz olan sbjektif dnce [kendine dnk dnce], tek tek paralarn ve sonularn dankl arasnda a d libitum [keyfince] dolar durur; ve sonlu olgu da, mahiyeti gerei olarak, bu gibi birbirinden aynlabilir olaanlklarla doludur. Dolu indirectus 'un [dolayl kast] icad, te melde bu dncelere dayanr.

120
Hukuk niyet veya kast'ta, eylemin evrensel nitelii srf kendiliinde olarak kalmaz, fakat fail tarafndan da bilinir, yani onun sbjektif iradesinde nceden bulunur. Vice versa, eylemin objektiflik hakk diyebileceimiz ey de, onun sje (bir dnen varlk olarak sje) tarafndan bilinen ve istenen bir ey olarak ken disini ortaya koyma hakkdr. R: Temyiz gcn gerektiren bu hak, ocuklarn, eblehlerin ve akl hastalannn, eylemlerinde tam ya da ksm sorumsuzluunu beraberinde getirir. Ey lemler, d mnasebetlerinde, yani birtakm olaylar olarak, olaan sonular ierdikleri gibi, sbjektif mevcudiyet [fail] de, kendilik bilincinin ve bilgeliinin gc nispetinde bir indeterminasyonu ierir. Fakat, bu indeterminasyon ancak ocukluk, eblehlik ve delilik hallerinde hesaba katlr, nk ancak bu pek belir li haller dncenin ve zgrln kendine zg karakterini yok eder ve faile, dnce ve irade sahibi bir varlk olmak onurundan yoksun bir kimse muamele si yaplmasna cevaz verir.

112

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

121
Eylemin evrensel nitelii, genellikle onun, basit evrensellik formuna indir genmi ok eitli muhtevasdr. Fakat, kendi zerine dnk bir antite olarak sje, objesinin zellii ile karlkl iliki iinde bulunan zel bir eydir. Onun gayesi, kendi zel muhtevasdr ve bu muhteva, onun eyleminin ruhunu oluturur ve karakterini belirler. Failin b zellik momentinin eylemde ierilmi ve gereklemi olmas, en somut determinasyonuyle sbjektif zgrl, sjenin eylem iinde kendi tatminini bulma hakkm oluturur.

122
Bu zel vehesi dolaysyledir ki, eylem benim iin sbjektif bir deer ve alka tar. Bu gaye niyetin muhtevas karsnda eylemin dolaysz realitesi ara derekesine iner. Byle bir gaye, sonlu bir ey olduu takdirde, o da daha uzun vdeli baka bir niyetin arac srasna inebilir ve bu bylece a d infinitum gider.

123 Bu gayelerin muhtevasn tespit edebilmek iin burada elde bulunan ey yalnzca: a) formel faaliyetin kendisidir: sje, faaliyetini kendi gayesi olarak grd, kendi gayesi olarak ycelttii eye hasreder, nk insanlar ancak ken dilerini ilgilendiren, ya da kendilerinin olarak grp ilgilendikleri eyler urunda aba harcarlar; p) fakat sbjektivitenin henz soyut ve formel nitelikte olan bu zgrl, belirli muhtevasn ancak tabi sbjektif varlnda bulur: ih tiyalar, eilimler, tutkular, kamlar, fanteziler, vs. Bu muhtevann tatmini, gerek zel determinasyonlar, gerekse evrensellii iinde refah veya mutluluktur; btn sonlu mevcudiyet alannn gayesi budur. R: Fakat, bu rlatif bir gr noktasdr ( 108). Burada, sje kendisini fark llatran eyde kendisini belirler, yani zel bir varlk deeri kazanr; tabi irade nin muhtevasnn kendisini gsterdii ( 11) yerdir bu. Fakat, irade burada do laysz ekli iinde olduu gibi deildir; bilkis, iradenin muhtevas imdi artk kendi zerine dnk bir iradenin muhtevasdr ve byle olduu iin de bir ev

SBJEKTF AHLKLILIK

113

rensel gaye, refah ve mutluluk gayesi mertebesine ykselmitir (Ansikl ., [1. bas.] 395 ve dev.). Bu, henz iradeyi zgrl iinde kavramayan, ama onun muhtevas zerinde, tabi bir ey, bir veri zerinde dnr gibi dnen dncenin gr noktasdr. Mesel, Karun ve Solon zamannda dnce bu gr noktasndayd.

124 Bireyin kendi kendisini sbjektif bakmdan tatmini (an ve eref kazanarak kendim kantlamak da dahil olmak zere), kendiliinde ve kendisi-iin geerli gayelerin gereklemesinde esasen ierilmi bulunduuna gre, yalnzca bu gibi gayelerin gdlmeye deer olduklar iddias ve sbjektif gayelerle objektif ga yelerin birbirlerini dladklar inanc, soyut mdrikenin bo bir dogmasndan baka bir ey deildir. Hatt, bu iddia ve bu inan, sbjektif tatmini srf bilfiil mevcut olan (daima yaplm bir i olarak) o olduu iin failin asl gayesi ola rak; objektif gayeyi ise, ancak sbjektif tatmini salamaya yarayan bir ara ola rak grmeye kalktklar zaman zararl bile olurlar. Birbirlerini izleyen eylemle rinin dizisi ne ise, sje odur. Bu eylemler eer bir dizi deersiz ilerse, iradenin sbjektivitesi de deersizdir; yok, eer bireyin fiilleri cevhersel nitelikte bir dizi oluturuyorsa, o zaman onun iradesi de cevhersel nitelikte demektir, R: Sjenin zelliine ait hak, tatmin olma hakk ya da, baka bir deyile, sbjektif zgrlk hakk, Aritika ile modem zamanlar arasndaki farkn mer kez ve kritik noktasn oluturur. Bu, hak, sonsuz ifadesini hristiyalkta bulmu ve burada yeni bir medeniyet eklinin gerek evrensel prensibi haline gelmitir. Bu hakkn ald ilk ekiller arasnda sevgi'yi, romantizmi, bireyin ebed mutlu luk gayesi'ni, vs. sayabiliriz; bunu sbjektif ahlkllk ve vicdan takip eder; ve, nihayet, daha sonra ortaya kan ekiller gelir: sivil toplumun prensipleri, siyas anayapmn unsurlan ve genellikle tarih iinde, zellikle de sanat tarihi, bilim ta rihi ve felsefe tarihi iinde kendini gsteren ekiller. mdi, bu zellik prensibi, phe yok ki, bir antitez momentidir ve, her eyden nce, evrenselden ayr olduu kadar, onunla aynlk iindedir de. Fakat, soyut dnce bu momenti evrenselle farkll ve ztl iinde dondurur ve, bylece, belli bir ahlk inancnn domasna yol aar. z benliin [ihtiyalarnn] tatmi nine kar aralksz bir mcadeleden baka bir ey olmayan bu ahlk inanc, u emirde ifadesini bulur: "Vazifenin emrettiini kerhen yerine getirir". Ayrca, herkesin bildii psikolojik tarih gr de yine bu soyut mdrikenin eseridir. Bu tarih gr, byk aksiyonlar ve byk kiileri kltmek ve

114

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

alaltmak iin, cevhersel faaliyet iinde cevhersel bir iin yerine getirilmesi srasnda an, eref veya daha baka sonular halinde dolayl bir ekilde tatmin bulan eilimleri, ihtiraslar ve, genel olarak, mdrikenin daha nce kendisi-iin kt olarak iln ettii sbjektif yan, tarih aksiyonlarn balca gayesi ve motr gc haline getirir. ddiasna gre, eer byk aksiyonlar ve bir sra byk aksi yonlardan oluan tarih etkinlik yeryznde byk bir ey meydana getirmi ve faal bireyin kudret, an ve eref kazanmasna yol amsa, burada byklk bi reyin kendisine ait bir ey deildir, ona ait olan ey yalnzca bu byk iin sonu cunda onun iin ortaya kan zel vehe, d vehedir. mdi, bu zel vehe bir sonu olduuna gre, onun, aksiyonu yapann gayesi, hatt biricik gayesi olmas gerekir. Bylesi bir dnce, byk kiilerin yalnzca sbjektif yan zerinde durur, nk kendisi de zaten ancak bu alanda tutunabilir, ve kendi icad olan bu boluk iinde, cevhersel olan ihmal eder. "Psikolojist oda uaklan"mn grdr bu. Bunlann gznde kahraman yoktur; kahramanlar, kahraman olmadklan iin deil, yalnzca bunlar oda uaklan olduklar iin (Esprinin fenomenolojisi [1. bas.], s.616).

125
radenin sbjektif unsuru, zel muhtevas olarak refah' ierdii gibi, kendi zerine dnk [yansm] ve sonsuz olmas bakmndan, ayn zamanda, kendi liinde mevcut irade ile de balantl durumdadr. Her eyden nce, bizzat bu zel muhteva iinde yer alan bu evrensellik momenti, aym zamanda bakalarnn ve hattdaha tam, ama ii tmyle bo bir tanmlama ile her kesin refahm da kapsar. Bylece, baka birok belirlenmemi zel kiilerin refah da sbjektivitenin esas amac ve hukuku iine girer. Fakat, byle bir zel muhtevadan ayn durumda olan kendiliinde ve kendisi-iin evrensel, henz ken disini bir hak olarak belirlemi olmadndan, evrenselden farkl olan zel'in bu amalan bazen evrensele uyar, bazen de uymaz.

126
Benim zelliim tpk bakalannnki gibi ancak ve ancak ben zgr bir varlk olduum takdirde bir hak'tr. Bunun iin, o, ayn zamanda kendi zel te melini oluturan bu cevhersel temele kar karak [bununla elikiye girerek] kendi kendisini tasdik edemez; ve gerek benim, gerekse bakalanmn refah ve

SBJEKTF AHLKLILIK

115

mutluluunu korumaya ynelik bir niyet (zellikle sonraki durumda [yani bakalar sz konusu olduu zaman] niyet'e, ahlk niyet ad verilir) hakka kar bir eylemi doru ve haldi gstermez. R: Zamanmzn belbal kt detlerinden biri de, hak ve hukuka aykn baz eylemlerin bunlann gya iyi niyete dayandklan ileri srlerek mazur gsterilmeye allmas, ve kt niyetli birtakm kimselerin iyi yrekli olarak, yani kendilerinin ve belki ayn zamanda bakalanmn iyiliini isteyen kimseler olarak tasavvur edilmesidir. Kkleri Kant-ncesi dnem filozoflarnn guien H ergens 'ine [iyilikseverlik] dayanan bu doktrin, mesel pek dokunakl baz nl tiyatro eserlerinin zn oluturur. Fakat, gnmzde bu doktrin, abartlm bir biimde yeniden canlandnlm ve derun heyecan ve duyarllk, yani bizzat sbjektifliin formu, hakllk, aklilik ve yceliin kstas haline getirilmitir. Bunun sonucu olarak da, su ve ona vardran dnceler, hatt bunlar en yavan ve en bo hayaller veya lgnca fikirler bile olsa, duygudan ve heyecandan kaynaklandklan iddiasyle, hakl, akl ve yce saylmtr (daha fazla ayrnt iin bkz. 140). Oysa, burada hukukun ve refahn hangi gr noktasndan ele alndna dikkat edilmesi gerekir. Burada hukuk, soyut hukuk olarak, refah da bireyin zel refah olarak gz nne alnmaktadr. "Genel menfaat", devletin refah denilen ey, yani gerek ve somut Esprinin hukuku, tamamen farkl bir sfer olup, burada soyut hukuk, tpk zel refah ve bireysel mutluluk gibi, tli ve tbi bir momenttir. Daha yukanda ( 29) belirtilmi olduu gibi, kiisel iyilii ve kiisel hakk, devletin evrenselliine kar kendiliinde ve kendisi-iin mev cut eyler olarak grmek, soyut dncenin sk sk dt bir yanlgdr.

127
Tabi irdenin tek bir btn olarak, totalitesi iinde alman menfaatlerinin zellii, ahs varlk veya hayat'tr. Niha tehlike halinde ve bakasmn hukuk mlkiyetiyle atma vukuunda, bu hayat, yardm ansnda bulunmak hakkna sahiptir (bu, ltuf olarak istenen bir yardm deil, hak olarak istenen bir yardmdr), nk byle bir durumda [aresizlik durumu], bir yandan bir insann varlna ynelik sonsuz bir tecavz ve, dolaysyle, hakkn tmyle yok olmas, br yandan da zgrln ancak snrl bir mevcudiyeti iinde tecavze uramas sz konusudur. Bylece, ayn zamanda hem hakkn kendisi, hem de mlkiyeti tecavze urayan kimsenin hukuk ehliyeti tannm olur. R: aresizlik hakk, beneficium competentiae'mn (1) temelim oluturur. Buna gre, borlu, kendi serveti, yani alacaklnn mlkiyeti zerinden bir ba(1) Borlunun baz mallarnn haczedilememesi. (Tr. ev.)

116

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

klk payndan yararlanr: sosyal durumu gz nnde bulundurularak ve hayatn srdrebilmesi iin gerekli miktarda olmak zere, iyeri letleri, tarm ara ve gereleri, giyecekleri kendisine braklr.

128
aresizlik durumu, gerek hakkn, gerekse refahn sonlu ve, u halde, olaan karakterini aka gsterir. Baka bir deyile, zgrln soyut mevcudiyeti ola rak, yani bir zel ahsn mevcudiyeti olmayan mevcudiyet olarak hak, ve hakkn evrenselliinden yoksun zel irade sferi olarak refah, zorunlu deildirler. Daha nce kavramn iinde belirlenmi karakterleriyle, yani tek yanl ve ideal olarak vaz'edilmitirler. Hakkn, mevcudiyetini zel irade olarak belirlediim daha nce grmtk (106); sbjektivite de, zelliinin genel btn iinde, zgrln mevcudiyetinden [vcut kazanmasndan] baka bir ey deildir (127). Ama, o, ayn zamanda, iradenin kendi kendisiyle sonsuz ilikisi olarak, kendiliinde zgrln iindeki evrensel unsurdur. Hak ve sbjektiflik iinde vcut bulan ve balangta birbirleriyle henz rlatif bir iliki iinde olan bu iki momentin giderek kendi hakikatleri ve aynlklar iinde birbirleriyle kaynap btnlemesi: a) yilik ( kendiliinde ve kendisi-iin belirlenmi somut evrensel) ve b) Ahlk bilin veya vicdandr (kendi kendisi hakknda derun bilgiye sahip olan ve derun muhtevasm bizzat belirleyen sbjektivite).

nc blm

YLK VE AHLAK BLN [VCDAN]

129
yilik, irade kavram ile zel iradenin birlii olarak de'dir. Bu birlikte, soyut hukuk, refah, bilginin sbjektiflii ve d mevcudiyetin olaanl, kendisi-iin bamsz eyler olarak alm olmakla birlikte, yine de mahiyetleri itibariyle ierilmi ve muhafaza edilmi olarak kalrlar. Bylece, yilik, gereklemi zgrlktr, lemin mutlak niha gayesidir.

SBJEKTF AHLKLILIK

117

130
Bu de'de, refah, bir zel iradenin mevcudiyeti olarak, hibir kendisi-iin deere sahip deildir; yalnzca kendiliinde evrensel refah olarak, yani zgrle bal olarak bir deer tar. Hak ve hukuk olmakszn, Refah, bir iyi lik deildir. Nasl ki, refahsz hak ve hukuk da yilik deildir (fiat iustitia'mn arkas p erea t mundus olamaz). Keza, yilik, zorunlu olarak zel iradenin araclyle gerekletii ve, aym zamanda, bu iradenin cevheri olduu iin, soyut mlkiyet hakk ve refahla ilgili zel gayeler karsnda mutlak hakka sahiptir. Bu momentlerden herbiri, yilik'ten ayr olarak alndnda, ancak ona uygun ve tbi olduu lde bir deer tar.

131
Sbjektif irade iin, yilik ve yalnzca yilik esastr ve o, ancak niyetinde ve takdirinde yilikle uyutuu lde bir deer ve haysiyet tar. yilik burada henz ancak soyut fikir eklinde bulunduundan, sbjektif irade henz onunla btnlememi, onunla adekuat hale gelmemitir; yani onunla d iliki halinde dir. Bu ilikiye gre, yilik in sbjektif irade iin cevhersel ey olmas, yani sbjektif iradenin yilik i kendine gaye olarak almas ve onu tam olarak gerekletirmesi gerekir. te yandan, yilik de sbjektif iradede, kendisini reali te alanna sokacak biricik mediasyonu bulur.

132
Sbjektif iradenin hak ve hukuku, onun geerli olarak kabul ettii eyin, ken disi tarafndan iyi olarak takdir edilmesidir. te yandan, sbjektif iradenin eyle mi, d objektiflie geen gaye olarak, ancak bu eylemin bu objektiflik iinde tad deer hakknda sbjektif iradenin sahip olduu bilgiye gre hakl ya da haksz, iyi ya da kt, meru ya da gayrimeru saylabilir ve byle olarak ona isnat edilebilir. R: yilik, prensip itibariyle, cevhersellii ve evrensellii iindeki iradenin, yani hakikati iindeki iradenin mahiyetidir. Bunun iin o, tam anlamyle ancak

118

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER,

dncede ve dnce vastasyle vardr. Buradan anlalaca zere, "insan ha kikati deil, ancak fenomenleri bilebilir", ya da "dnce iyi niyetli irade iin zararldr" gibisinden iddialar, zihni yalnz entelektel bakmdan deil, ayn za manda moral [ahlk) bakmdan da her trl deer ve haysiyetten yoksun klan birtakm dogmalardr. Rasyonel [akl] olarak takdir edemediim hibir eyi kabul etmemek, sjenin en yce hakkdr. Fakat, byle sbjektif bir tarzda belir lendii iin bu hak, formel bir hak olarak kalr; ve onun karsnda yer alan rasyonel'in hakk geerliini salamca korur; nk, rasyonel, sje cephesinden grlen objektiftir. Formel karakterinden tr, takdir, doru [hakik] olabilecei gibi, yalnzca bir kam veya bir yanlg da olabilir. Bireyin, yukarda belirtilen takdir hakkm edinebilmesi, onun bu sfere zg gr noktasna ki bu, henz sbjektif ahlk gr noktasdr uygun zel sbjektif formasyonuna baldr. Ben, va zife bildiim bir eyi takdir ederken, bunun iyi siklere dayanan bir takdir olmasn kendimden isteyebilirim ve takdiri kendim iin bir sbjektif hak olarak grebilirim; aynca, bu vazifeye inanla bal olabilir ve hatt onu, kavramna ve esas tabiatna uygun bir ekilde bilebilirim. Ama, bir eylemin iyilii, meruluu veya gaynmeruluu ve, dolaysyle, onun sorumluluk yk hakkndaki kanm tatmin iin gsterdiim gereke, objektifliin hakkn hibir ekilde etkilemez. yi ile ilgili bu takdir hakk, eylemin kendisi ile ilgili takdir hakkndan ( 117) [1] farkldr. Bu sonraki adan bakldnda, sbjektiflik hakk u ekli alr: eylem, gerek bir dnyada yer alabilecek bir deiiklik olduuna ve kendisini burada tantp kabul ettirmek istediine gre, zorunlu olarak, bu gerek dnyada geerli olan deerlere uygun olmas gerekir. Bu realite alemi iinde faaliyette bulunmak isteyen kimse, eo ipso onun kanunlanna boyun eer ve objektivitenin hakkn kabul eder. Keza, akl prensibin objektiflii olarak devlet'te sorumluluun tespiti husu sundaki hukuk karar, bireyin bir eyi kendi aklna uygun bulup bulmamasna, hakl ya da haksz, iyi ya da kt hakkndaki sbjektif takdirine, yahut kendi kanm tatmin iin gsterdii gerekelere asla itibar etmez. Bu objektif alanda, takdir hakk ancak yrrlkteki hukukta kendini gsterdii ekliyle meru ya da gayrimeru olan ey iin geerlidir ve en elemanter anlamyle snrlandrlmtr: meru ve, dolaysyle, mecbur olarak bildirilen eyin bilgisi. Devlet, kanunlarn alenilii ve ortak rf ve detler yoluyle, takdir hakknn formel yanm ve ahlklln bu aamasnda sje iin hl muhafaza etmekte olduu olaanlim ortadan kaldrr.

(1) 117'de iradenin kendi sorumluluunu takdir hakk olarak geiyor. (Tr. ev.)

SBJEKTF AHLKLILIK

119

Sjenin, eylemi spesifik karakteriyle, yani iyi ya da kt, meru ya da gayrimeru determinasyonu iinde bilmek hakk, ocuklarn, eblehlerin ve deli lerin sorumluluunun azalmas veya bsbtn ortadan kalkmas sonucunu dourur. Ancak, bu durumlar [ocukluk, eblehlik, delilik] veya bunlann sorum luluk derecelerim kesin olarak belirlemeye imkn yoktur. Fakat, bir anlk gz kararmas, ihtirasn kkrtmas, sarholuk ya da, ksaca, duygularna kaplmak dediimiz ey (aresizlik hakk'mn domasna yol aan drtler dnda, 127), bir suun isnad, spesifik karakteri ve derecesi sz konusu olduunda, su siki olarak nazara alnamaz ve bu gibi durumlara, sulunun suunu ortadan kaldran artlar gzyle baklamaz; yoksa bu, suluya kar, onun insanlk hak ve onuru na yakr bir davran olmazd (kar. 100 ve 119 [120], R). nk, insan soyut, gelip geici, blk brk bilgiye sahip bir varlk deil, fakat mahiyete evrensellik istidad tayan bir varlktr; onun z tabiat budur. Bir kundak, yal bezinin dedii kk bir ahap dzeyi tututurduunda, sadece bu kk dzeyi tututurmakla kalmaz, ayn zamanda onda ierilmi bulunan evrensel'i, yani btn evi de tututurmu olur. Tpk bunun gibi, kundaknn kendisi de, bir sje olarak, bu nn oluturduu izole bir noktadan, yahut intikam hrsnn izole bir durumundan ibaret deildir. Eer byle olsayd, ikide bir kapld azgnlk nbetlerinin dourduu tehlikeden ve gvensizlikten tr kafas ezilecek bir hayvandan faiksz olurdu. Bazlarna gre, bir suluya, eyleminin bir su olarak yklenebilmesi iin, onun, bu eylemi iledii srada bunun haksz bir fiil veya bir su olduuna dair "ak bir fikir" e sahip olmas gerekir. lk bakta, bu iddia, sulunun sbjektiflik hakkm korur gibi grnyorsa da, gerekte onun immanent mkul mahiyetini inkr etmektedir. Bu immanent mkul mahiyetin, var olmak iin, Wolff psikolo jisinin "ak fikirler"i eklini almaya hi ihtiyac yoktur; ancak hezeyan hallerindedir ki, o, izole idraklerden ve eylemlerden ayrlabilecek kadar ifsada uram olabilir. Bu gibi durumlarn, cezay hafifletici sebepler olarak gz nnde tutu labilecei yer, artk hukuk alan deil, af alandr.

133
zel sjenin yilikle balants, kendi iradesinin mahiyetiyle balants gibi dir; bu nedenle, onun iradesinin ykmll, dorudan doruya bu balantdan kaynaklanr. zellik, yilikten ayr olduu ve sbjektif irade iinde kald srece, yilik'in temel karakteri, nce yalnzca iradenin mahiyetsel soyut evren sellii yani vazife olmaktr. Bu determinasyonu [soyut ve evrensel karakte ri] nedeniyle, vazifenin, srf vazife iin yaplmas gerekir.

120

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

134
Eylem, kendisi-iin bir zel muhteva ve belirli bir gaye gerektirdiine ve byle bir soyutluk olarak vazife, bu tr bir ey iermediine gre, yle bir soru ortaya kar: vazife nedir? Cevap olarak elde yalnzca u iki prensip vardr: a) hak ve hukuka uygun ekilde davranmak ve b) refah ve mutluluu elde etmeye almak, yani hem bireysel anlamda, hem de evrensel determinasyonu iinde refah ve mutluluu herkesin refah ve mutluluunu salyacak ekilde dav ranmak ( 119).

135
Geri bu determinasyonlar, bizzat vazifenin tarifinde ierilmi deildirler, ama her ikisi de artl ve snrl olduklarndan, eo ipso daha yksek bir sfere, va zifenin anszl sferine geie gtrrler. Vazifenin kendisi, ahlk benlik bi linci iinde yer alr ve bu bilincin mahiyetini veya evrenselliini; bu bilincin kendi iinde yalnz kendi kendisiyle iliki kurma tarzm oluturur. Bu nedenle, vazifenin sahip olduu tek ey, soyut evrenselliktir, o, muhtevasz aynlk veya soyut Pozitiftir; onun determinasyonu, determinasyonsuzluktur. R: urasn nemle belirtmek gerekir ki, vazifenin can daman ve kk, irade nin kendi kendisini kaytsz artsz ve saf belirlemesidir [iradenin otodeteminasyonu] ve yine irade hakkndaki bilgimizin salam bir temele ve bir hareket noktasna kavumas ilk kez Kant felsefesi sayesinde ve iradenin sonsuz otonomisi dncesi vastasyle olmutur ( 133). Ancak u var ki, salt ahlk gr noktasn benimsemekle kalp, objektif ahlkllk anlayna gememek, bu kazanc bo bir formalizm, ve ahlk bilimim, vazife iin vazife zerine bir belgat gsterisi [retorik] derekesine indirir. Bu gr noktasndan, hibir immanent vazife doktrini mmkn deildir. Geri, dandan materyel almarak, bu materyele gre baz zel vazifelere varlabilir, ama elikisizlik veya nefsin kendi kendisiyle formel mutabakat ki, soyut intedeminasyonun tasdikinden baka bir ey deildir eklindeki bu vazife tarifinden, zel vazifelerin tarifine geilemez ve bir zel davran muhtevas sz konusu olduunda, yukandaki prensip bunun bir vazife olup olmadm belirleyecek kstas salyamaz. Tam tersine, her trl haksz veya gaynahlk davrann bu yoldan doru gsterilmesi mmkndr. Kant'n daha sarihletirilmi formlne, yani dav rann evrensel bir dstur olarak ifade edilebilmesi'ne gelince, bu forml geri

SBJEKTF AHLKLILIK

121

belli bir duruma ait daha somut bir tasavvuru bahse dahil etmektedir phesiz, ama yukarda zikredilen ''elikisizlik"ten ve forael aynlktan baka kendi liinde hibir yeni prensibi iermemektedir. Mlkiyetin hi var olmamas, kendi bana, filn milletin, falan ailenin, vs. var olmamasndan, ya da hibir insann yaamamasndan daha ok eliki ieren bir ey deildir. Ama, daha nce, mlkiyet ve insan hayat, var olmas ve sayg grmesi gereken eyler olarak kendisi-iin vaz'edilmi ve art koulmu ise, o zaman bir cinayetin veya bir hrszln ilenmesi, bir eliki oluturur. Bir eliki, ancak bir ey'le, yani daha nce salam bir prensip olarak konulmu bir muhteva ile olabilir. Ancak byle bir prensiple ilikisi bakmndandr ki [byle bir prensibe oranladr ki] bir eylem, uygunluk, ya da eliki halinde bulunur. Fakat, belli bir muhteva iin deil de, srf vazife olarak istenen vazife, formel bir aynlktan baka bir ey deildir ve mahiyeti itibanyle her trl muhtevay ve her trl determinasyonu dlar. Bu bitmez tkenmez olmas-gereken-ey'e ait daha baka antinomileri ve formlar, Esprinin fenom enolojisi' nde ([1. bas.] s. 550 ve dev.; kar. Ansikl [1. bas.], 420 ve dev.) aklamtm. Bu aklamalardan da grlecei gibi, sz konusu ilikiyi mnhasran ahlk bakmdan ele alan gr, bu antinomileri zmeyi baaramadan ve olmas-gereken-ey'in stne ykselemeden, bunun iinde oraya buraya gide gele sonunda yolunu kaybeder.

136 yilik'in soyut karakterde olmas, de'nin dier momentinin genel olarak zellik sbjektiflie dmesine yol aar. Bu aamada, kendine dnk evren sellik olan sbjektiflik, sjenin kendi kendisi hakkmdaki mutlak ve i kesin liidir [Gewissheit]: zel'i vaz'eden budur, bu onun iindeki belirleyici ve kat unsurdur, onun ahlk bilincidir [Gewissen],

137 Hakik ahlk bilin [vicdan], kendiliinde ve kendisi-iin yilik'i istemek is tidaddr. Bu nedenle, onun baz salam prensipleri vardr ve bu prensipler onun indinde, kendisi-iin objektif determinasyonlar ve vazifelerdir. Kendi muhte vasndan, yani hakikatinden ayn olan vicdan, irade faaliyetinin ancak formel

122

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

yann oluturur. rade faaliyeti, irade faaliyeti olarak, kendine zg bir muhte vaya sahip deildir. Fakat, bu prensiplerin veya bu vazifelerin objektif sistemi ve sbjektif bilginin bu sistemle birlemesi, ancak objektif ahlkllk seviyesin de olabileceinden henz ortada yoktur. Dolaysyle, burada, yani formel sbjektif ahlkllk seviyesinde, ahlk bilin bu objektif muhtevadan yoksun olarak mevcuttur,'nefsin kendisi-iin sonsuz formel, kesinliidir ve bu formel ke sinlik, ayn zamanda, bu tr bir sjenin kendi kendisi hakkndaki kesin bilgisi dir. R: Ahlk bilin, sbjektif kendilik bilincinin, hak ve vazifenin ne olduklarn kendisinde [kendi iinde] ve kendisiyle [kendisi vastasyle] bilmeye, ancak bylece iyilik olarak bildii eyi tanyp kabul etmeye ve, ayn zamanda, bu yol dan bildii ve istedii eyin hakik hak ve vazife olduunu savunmaya mutlak surette yetkili olduunu gsterir. Vicdan [ahlk bilin], sbjektif bilgi ile kendi liinde ve kendisi-iin iyi'nin birlii olarak, kutsal bir eydir ve ona zarar ver mek bir crm saylr. Fakat, belli bir kimsenin vicdannn, bu ahlk bilin desi'yle uyuup uyumadn, onun iyilik olarak anlad veya bildirdii eyin gerekten yle olup olmadm, biz ancak o kimsenin gerekletirmeye alt iyiliin muhtevasna bakarak anlayabiliriz. Kendiliinde ve kendisi-iin hak ve vazife, iradenin determinasyonlarnn rasyonel unsurudur. Mahiyeti gerei ola rak, o, ne bireyin zel mlkiyeti olabilir, ne de bir duygunun formunda veya baka herhangi bir zel, yani duyusal bilgide bulunabilir, o ancak dncenin evrensel determinasyonlarna tbi olabilir, yani kanunlar ve prensipler eklinde kendini gsterir. Demek oluyor ki, ahlk bilin, doruluu ya da yanll hakkndaki hkme tbidir ve karar alma hususunda onun kendi z ben'ine bavurmas, olmak istedii eye yani kendiliinde ve kendisi-iin evrensel geerlii olan rasyonel bir davran kuralna dorudan doruya ters der. Bu sebeple, devlet, zel ekli iinde, yani sbjektif bilgi olarak, ahlk bilinci kabul edemez; nasl ki, bilimde de sbjektif kan, dogmatizm ve sbjektif bir kannn otoritesine bavurma hibir deer tamaz. Sbjektif bilinte birbirinden ayr ol mayan unsurlar, yine de birbirlerinden ayrlabilirler; bylece, bilginin ve irade nin belirleyici sbjektivitesi, kendisini bilincin hakik muhtevasndan ayrarak, kendisi-iin [bamsz bir ekilde] vaz'edebilir ve muhtevay bir ekil ve bir grnt derekesine indirebilir. Vicdann [ahlk bilin] iki yanll uradadr: o, bir yandan sbjektif bilgi ve irade ile hakik yilikin aynl anlamnda kabul edilmi ve bylece kutsal bir ey olarak tannmtr; ama br yandan, o, ayn zamanda, kendilik bilincinin kendisine dnk basit sbjektif dncesi olarak meruluk iddiasnda bulunur oysa, onun bu meruluu elde edebilmesi ancak kendiliinde ve kendisi-iin geerli rasyonel muhtevas sayesinde mmkndr. Demek oluyor ki, formel ahlk bilin, bu kitapta gsterildii gibi, ancak ob jektif ahlkllk aamasndan ayn bir aama olan sbjektif ahlk aamasna ait

SBJEKTF AHLKLILIK

123

bir bilintir. [Yukanda] hakik ahlk bilinten sz etmemiz, sadece onun, tekisinden farklln belirtmek ve muhtemel bir yanl anlamay nlemek iindir; nk yalnzca formel ahlk bilinten sz edildii halde, hakik ahlak bilinten sz edilmekte olduu samlabilir. Oysa hakik ahlak bilin, gerekte ancak objektif ahlk istidadn bir unsurunu oluturur ve onunla ilk kez bundan sonraki blmde karlaacaz. Din bilince [vicdana] gelince, bu, kesinlikle bu alana ait olmayan bir bilintir.

138
Soyut oto-determinasyon ve mnferit kendilik bilincinin saf kesinlii olarak bu sbjektiflik, vazife, hak ve mevcudiyetin btn belirli karakterlerini kendi iinde eritir, nk, o, aym zamanda, hem bir muhtevann iyi olup olmadm kendi iinde bizzat hkme balayan ve belirleyen kuvvet; hem de nce bir ideal ve bir olmas-gereken-ey olan yilik'in, realite haline gelmesini kendisine borlu olduu kuvvettir. R: Bu mutlak kendi zerine dnk dnceye tam olarak erien kendilik bi linci, bu dncede kendi kendisi hakknda bir bilgi edinir. Bu bilgi, hibir mev cut ve verilmi spesifik determinasyonun eriemiyecei [tatmin edemiyecei] bir bilgidir. Doru ve iyi olan kendi iinde aramaya ve kendine gre bilmeye ve belirlemeye doru iten bu eilim, bu derinlemesine ie yneli, tarihin bellibal vehelerinden biri olarak (Sokrates, Stoaclar ve daha bakalarnda grld gibi), ancak realitede ve rf ve detlerde doru ve iyi olarak kabul edilen eyin merakl ve titiz bir iradeyi tatmin etmez olduu devirlerde ortaya kar. Mevcut zgrlk dnyas, kendi idealine sadk Olmaktan kt zaman, irade [merakl ve titiz irade], orada geerli olan vazifelerde artk kendisini bulamaz olur ve rea litede kaybettii uyumu ancak ideal isellikte yemden bulabilir. Kendilik bilinci, fomel hakkm bylece elde ettii, kazand zaman, artk her ey onun kendi kendisine verdii muhtevann karakterine bal demektir.

139
Kendilik bilinci, btn nceki geerli determinasyonlar [vazifeleri] bolua, kendisini de iradenin saf iselliine indirgedii zaman, ya kendiliinde ve kendisi-iin evrenseli, ya da bireysel keyf iradeyi prensip edinmek imkn [potansi

124

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

yeli] haline gelir. Bireysel keyf iradeyi, yani zelin evrensel zerinde hkimiyetini prensip edindii ve eylemlerinde bunu gerekletirdii takdirde, o, potansiyel ktlk olur. R: Formel sbjektiflik olarak ahlk bilin, her an ktlk uurumunun kenarnda olmaktan baka bir ey deildir. Ahlklln da, ktln de ortak kk, kendisi-iin [bamszca] bilen ve karar veren kendilik bilincinin kendisiiin [bamsz] olarak mevcut kesinliidir. Genel olarak ktln kayna, zgrln srmda (yani zgrln speklatif karakterinde) aranmaldr. zgrlk, zorunlu bir ekilde, ktl, tabi iradeden karak, iten gelen bir ey gibi onunla ztlamaya zorlar. te, kendi kendisiyle bir eliki olarak mevcudiyet alanna giren, bu ztlk iinde kendi kendisiyle uzlaamyan irade, bu tabi iradedir; ve yine iradenin bu zelliidir ki, kendisini durmadan ktlk olarak belirler. Gerekten de, zellik bir ikilik olarak mevcuttur: burada bu ikilik, iradenin tabilii ile isellii arasndaki ztlktadr. Bu ztlk iinde, iradenin isellii ancak rlatif ve formel bir sbjektivite'dir ve muhtevasn ancak tabi iradenin determinasyonlarndan, arzudan, igdden, eilimden, vs. alr. Bylece, bu arzu, igd ve eilimlerin, vs. iyi ya da kt olabilecei sylenir. Fakat, irade bunlar, tabi olarak sahip ol duklar olaan karakterleriyle alarak, muhtevasnn determinasyon prensibi hali ne getirdii ve bu aamada sahip olduu zellik formunu buna ekledii zaman, evrenselle i objektiflik olarak, yilik olarak evrenselle tezada der. radenin kendi zerine dnmesiyle ve bilincin bilen bir bilin halini almasyle birlikte, yilik dolaysz objektifliin sade ve basit tabilik zt kutbu olarak sahneye girer. te bu durumda [bu ztlk iinde], iradenin isellii ktlk'tr. u halde, inam kt yapan, onun ayn zamanda hem kendiliinde 'lik ve tabilik iinde, hem de kendi zerine dnk dnceli olmasdr. Yoksa, ne tabiat olarak tabiatu kendisi (yani kendi zel muhtevas iinde kalan [bununla yetinen] irade nin tabi karakteri olarak anlalmayan tabiat), ne de kendi zerine dnk dnce, genel olarak bilgi (kendisini evrenselle ztlk iinde tutmad srece), kendisi-iin ktlk'trler. Ktlk, ite bu vehesinden, bu zorunluluk vehesinden dolaydr ki, zorun lulukla olmamas-gereken-ey, yani mutlaka ortadan kaldnlmas gereken ey olarak tanmlanr. Ktln bu ekilde tanmlanmas, sz konusu ikiliin hibir zaman ortaya kmamas gerektii anlamna gelmez (tam tersine, ikilik burada aklsz hayvanla insan arasndaki faik oluturur), fakat bu aamada kalmmamas ve zelin evrensel karsnda asl bir eymi gibi muhafaza edil meyip, negatif bir ey olarak almas gerektiini gsterir. Bundan baka, ktln zorunluluu iinde yer alan ve evrensel ile zel arasndaki ztlkla karlaan ey, sonsuz kendine dnk dnce olarak sbjektivitedir.

SBJEKTF AHLKLILIK

125

Sbjektivite eer bu ztlkta direnirse, yani eer kt ise, kendisi-iin [bamsz] varlk haline gelir, birey olarak davranmaya balar ve bizzat bir keyf irade, tabi irade olur. Bu durumda, bireysel sje ktlk ileyecek olursa, bunun sorumlu luu hakl olarak ona yklenir.

140
Kendilik bilinci, herhangi bir gayesinin tad pozitif veheyi ( 135) her gayenin zorunlu olarak pozitif bir vehesi vardr, nk gaye gerek somut bir eylemin varmay tasarlad eydir aka farkedebildii zaman, bu eylemi bir vazife olarak, yahut hlisane bir niyetle yaptn dnmek imknn elde eder. Kendilik bilinci, bu yorumu sayesinde eylemini, gerek kendi gznde, gerekse bakalarnn gznde iyi bir eylem olarak geirebilir, ama kendine dnk karak teri ve iradenin evrensel vehesi hakkndaki bilgisi dolaysyle, bu vehe ile ey leminin mahiyete negatif muhtevas arasndaki elikiyi farketmemezlik ede mez. mdi, bu eylemi bakalarna iyi diye kabul ettirmek, ikiyzllktr, kendi kendine iyi diye kabul ettirmek ise ikiyzllkten de te bir eydir, sbjektifliin kendisini mutlak olarak vaz'etmesidir. R: Ktln bu son ve en sofistike ekli (burada ktlk iyilie, iyilik de ktle dnr; ve kendisini bu perversiyonu yapabilecek gte hisseden bilin, ayn zamanda kendisini mutlak olarak grr) ahlk bakmdan sbjektifliin doruk noktasn oluturur. Ktln zamanmzdaki bu en geliip serpilmi ekli, felsefenin, daha dorusu derin bir kavram bu kla sokan ve haksz yere kendisine felsefe adn veren tpk kt'ye iyi adn verdii gibi bir dnce kofluunun eseridir. Bu Remarkta, pek harclem hale gelmi olan bu sbjektifliin balca ekillerini ksaca belirteceim. kiyzllk u momentleri ierir: a) hakik evrenselin bilgisi (hak ve vazi fenin ister yalnzca duygu eklinde, ister daha derin ve daha kesin bir ekilde bi linmesi); p) zelin, bu evrensel'e kar kan iradesi; 7) bu iki momentin [a ve p] birbiriyle bilinli olarak karatnlmas ve, bylece, bilinli iradenin, kendi zel isteinin kt bir ey olduunu anlamas. Bu karakteristikler, kt bilinli davran tanmlamaya yeterse de, asl ikiyzlln tanmlanmas iin yeterli deildir. Bir eylemin kt saylmas iin, onun mutlaka kt bilinle, yani yukarda belirtilen moment hakknda ak bilinle yaplmas gerekip gerek medii sorusu, bir zamanlar nemli bir tartma konusu olmutu. Pascal, bu so ruya olumlu ynde verilecek bir cevabn mantk sonucunu ok gzel kanr
a)

126

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

(Lettres provinciales, IV): "ils seront tous damns ces demi-pcheurs qui ont quelque amour pour la vertu. Mais pour ces francs-pcheurs, pcheurs endurcis, pcheurs sans mlanges, pleins et achevs, l'enfer ne les tient pas: ils ont tromp le diable force de sy abandonner" ( 1).

Kendilik bilincinin, bir eylemin iyi ya da kt olduunu kendiliinde ve kendisi-iin determinasyonu iinde bilmek hususundaki sbjektif hakk, objektif liin mutlak hakkyle atan bir hak olarak dnlmemelidir (sanki bu iki unsur birbirlerinden ayrlabilir, birbirlerine kar kaytsz, birbirlerine ancak arz olarak bal eylermi gibi). "Tam [messir] inayet" [wirksame Gnade ] ile ilgili eski sorunlarn temelinde zellikle bu iki unsurun ilikileri hakkndaki bu anlay yatmaktayd. Formel bakmdan ktlk bireyin asl kendine zg yann oluturur, nk a) bu onun, kendisini dorudan doruya kendisi-iin vaz'eden sbjektivitesidir ve bu yzden de ktlk dorudan doruya bireyin kendi so rumluluuna girer ( 139 ve R); b) objektif bakmdan insan, kendi kavramna gre, spiritel ve rasyonel bir varlk olarak mevcuttur ve kendisinde, kendi ken disini bilen evrenselin karakterini tar. u halde, onun iyi yanm ve, dolaysyle, ktlk olarak kt eyleminin determinasyonunu ondan ayrmak ve bunu kt birey olarak ona yklemekten kanmak, kavramnn haysiyetine yakan mua meleyi ondan esirgemek demektir. mdi, birbirlerinden ayn momentler olarak

(1) Pascal, aynca, sa'nn, armhnda dmanlan iin Tann'dan efaatte bulunmasn zikreder: "Baba, onlar bala; tink ne ettiklerini bilmiyorlar" eer onlarn ne ettiklerini bilmemeleri, eylemlerinin kt olmamasn salasayd ve, dolaysyle, balanmaya ihtiyalar olmasayd, bu tamamen fuzul bir dilek olurdu. Pascal, Aristoteles'in fikrini de zikreder (Ethika Nikomakheia, III,2). Aristoteles, failin fiilinin o d k e i 8 c5 ya da oyvocv olmasna gre bir ayran yapar. Birinci bilgisizlik durumunda, kii zgr olarak hareket etmez (bilgisizliin bu trls d artlarla ilgili dir, kar. 117), bunun iin eylemin sorumluluunun ona yklenmemesi gerekir. kinci duruma gelince, Aristoteles bu konuda yle diyor: "Kt kii, neyin yaplmas, neyin yaplmamas gerek tiini bilmez ve ite asl bu bilmeyitir (cqa.apxia) ki, insanlar haksz ve genellikle kt klar... yi ile kt arasnda seim yapmasn bilmemek, bir eylemi irade d (sorumluluktan zade) yap maz, sadece kt yapar. Besbelli ki, Aristoteles, bilgi ile eylem arasndaki iliki hakknda, yavan ve s bir felsefenin harclem hale getirdii grten daha derin bir gre sahipti. Oysa, sz ko nusu felsefenin retisine baklrsa, ahlk eylemin hakik prensipleri bilgisizlik, heyecan ve duy gulardr. [Pascal1 den alntnn trkesi: "lerinde bir para erdem ak bulunan o yan gnahkrlarn hepsi de cehenneme gidecektir. Ama bu pervasz gnahkrlara bu kaarlanm, katksz, tam ve kmil gnahkrlara gelince, cehennem onlar almaz; nk, kendilerini alabildiine eytann hiz metine vererek onu aldatmlardr."-Tr.ev.]

SBJEKTF AHLKLILIK

127

bu unsurlann bilinci nasl belirlenmitir, bu bilin bu unsurlarn bilgisine eriecek kadar gelimise, ne derecede berrak ya da bulank bir bilintir, ve bir kt eylem formel bakmdan ne dereceye kadar kt bir bilinle yaplm olabilir btn bu sorular, konunun hi de nemli olmayan ve daha ok ampirik deer tayan vehesiyle ilgilidir.
b) Fakat, ktlk yapmak, kt bilinle hareket etmek, henz ikiyzllk

deildir. kiyzllkte ayrca sahtekrlk formel determinasyonu da ie karr: bu, nce, bakalanmn gznde kty iyi gsterme ve kendini haricen iyi, vicdanl, dindar, vs. olarak vaz'etme sahtekrldr bu tr davran, bu haliyle, bakalarna yalan sylemek hilesinden baka bir ey deildir. Fakat, daha sonra, kt kii, baka durumlarda gsterdii iyi davranlarda, dindarlnda ya da, ksaca, kendine gre bulduu baz iyi nedenlerde, yapt ktl kendi gznde doru ve hakl gstermenin yolunu bulabilir, nk bu nedenleri, kendisi-iit [grnr] karakterini kt den iyi'ye evirmekte kullana bilir. Sbjektiviteye vergi bir imkndr bu, nk soyut negatiflik olmak itibariyle sbjektivite, btn determinasyonlarn kendisine bal olduunu ve kendisinden [kendi iradesinden] geldiini bilir.
c) Sbjektivizmin, Probabilizm adiyle tannan eklini bu perversiyon [ktnn zahiren iyiye dnmesi] cmlesinden sayabiliriz. Probabilizmin temel prensibine gre, eer bilin bir eylem hakknda, bir tek de olsa, herhangi bir iyi sebep otorite sahibi bir ilhiyatnn fikri gibi gsterebiliyorsa (bildii baka ilhiyatlar ok daha farkl fikirde olsalar bile), o eylem mbahtr ve tam bir vicdan huzuru ile yaplabilir.

Fakat, bu dncede dahi doni bir taraf bulunduunu syleyebiliriz: otorite ve .otoriteye dayandrlan sebep, salasa salasa bir ihtimaliyet [probabilit] salar (vicdan huzuru iin bu yeterli saylsa bile). Probabilizmde iyi bir sebebin bu seviyeden teye geemiyecei, bu iyi sebebin yansra, en az onun kadar iyi baka sebeplerin de bulunabilecei zmnen kabul edilmektedir. Burada ayrca eser halinde bir objektifliin varln da kabul etmemiz gerekir, nk belirle yici faktr olarak bir sebep alnmaktadr. Fakat, iyilikle ktlk arasndaki ayrm, bir sra iyi sebebe ve bu arada ilhiyat otoritelerine tbi klndna, ve bu sebepler ok sayda ve birbirlerine kart olduklanna gre, son sz syliyecek olan artk bu objektivite deil, fakat sbjektivitedir. Buysa, sbjektif tercihin ve keyfliin, iyilik ve ktlk hakknda hkm verme yetkisini haiz yce yarglar mertebesine karlmas ve, ayn zamanda, objektif ahlklln ve din duygusu nun alttan alta temellerinin oyulmas anlamna gelir. Fakat, karar merciinin bireysel sbjektivite olduu, Probabilizm tarafndan bir prensip olarak aka

128

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

ortaya konulmu deildir, aksine, o, az nce sylediimiz gibi, niha faktr olarak u ya da bu sebebi ileri srer. Bundan dolay, Probabilizm, bir ikiyzllk eklidir.
d) Sbjektivizmin bir st derecesi, iradenin iyiliini, onun iyiyi istemesinde gren grtr. Buna gre, iyilii iyilik olarak soyut haliyle istemek yeterlidir, hatt bir eylemin iyi olmas iin gerekli tek eydir. mdi, eylem belirli bir eyi istemektir ve bu itibarla bir muhtevaya sahiptir, oysa soyut iyilikte belirlenmi hibir ey yoktur. Bu durumda, bu muhtevaya determinasyonunu ve unsurlarm vermek bireysel sbjektiviteye den bir itir. Probabilizmde, kendisi bizzat bir bilgin Muhterem Peder olmayan bir kimse iin, belirli bir muhtevann evrensel iyilik determinasyonu kapsamna sokulmas ancak bir ilhiyatnn otoritesi sa yesinde olabildii gibi, burada da her sje, soyut iyilie bir muhteva vermek, ya da bu da ayn eydir bir muhtevay evrensel bir kategorinin kapsamna sokmak yetki ve ehliyetine kendisini erimi sayar. Somut bir btn olarak eylemde, bu muhteva genellikle baka birok unsur arasnda bir unsurdur ve hatt bunlann bazs "sulu" ve "kt" sfatnn verilmesine bile yol aabilir. Ama, iyiliin bu sbjektif determinasyonu, eylemde benim bilincinde olduum iyilik'tir, benim iyi niyet'imdir ( 111 [114]). Bylece, tarifler arasnda bir kartlk ortaya kar: bazlarna gre eylem iyi, bazlarna greyse sutur. u halde, somut eylem konusunda da, eylemin gerisindeki niyetin gerekten iyi olup olmad sorusu ortaya km oluyor. Gerek niyet genellikle iyi olabilir, ama sjenin determinasyon prensibi [belirleyici motivasyonu] soyut iyilik olduu takdirde, bunun her zaman byle olmas gerekir. yi niyetle yaplm, ama dier veheleriyle su tekil eden kt bir eylemin sebep olduu bir zarar, bu durumda pekl iyi olarak da grlebilir. Bylece, yle bir nemli soru karsnda kalabiliriz: acaba eylemin bu vehelerinden hangisi gerekten asldir? Ancak, bu tr bir objektif sorunun sorulmas burada yersiz olur; nk, burada objektiflii oluturan, yalnzca sbjektif bilincin karandr. Aynca, "asl" ve "iyi" birbirine muadil eylerdir; birincisi ne kadar soyut ise, kincisi de o kadar soyuttur. yi, irade bakmndan asl olan eydir; ve asl, ayn bakmdan, bir eylemin benim iin iyi olarak belirlenmi olmasdr. mdi, geliigzel her muhtevann iyilik kapsamna sokulmas, kendisi-iin olarak dolayszca meydana gelir, nk bu soyut iyilik hibir muhtevaya sahip olmadndan, sonunda una gelip dayanr: genel olarak dnlm pozitif bir ey. Bu pozitif ey, ancak herhangi bir bireysel gr asndan geerlie sahiptir ve dolaysz determinas yonu itibariyle, bir asl gaye yerine de geebilir: fakirlere iyilik etmek, kendi nefsini, hayatn, ailesini dnmek, vs. gibi. Bundan baka, iyilik nasl soyut bir eyse, ktlk de muhtevasz bir eydir, determinasyonunu benim sbjektivitemden alr; ve ahlk gaye yani mahiyeti belirlenmi ey olarak ktlk'ten nefret etmek ve onu yok etmeye almak de yine buradan kay

SBJEKTF AHLKLILIK

129

naklanr. Hrszlk, namussuzluk, cinayet, eylem olarak, yani bir sbjektif irade tarafndan yaplm iler olarak, dorudan doruya byle bir iradenin tatmini olmak, yani pozitif bir ey olmak karakterini tarlar. Bu durumda, eylemi iyi bir eylem yapmak iin, sadece onun bu pozitif vehesini benim niyetim olarak kabul etmek yeter. Bylece, bu pozitif vehe, eylemi iyi yapan asl vehe haline gelir ve bu, srf ben onu niyetimde ierilmi bulunan iyilik diye dndm iin byle olur. u aada saydmz trden fiilleri, bu yoldan, yani srf muhtevalarnn pozitif vehesini hesaba katmak suretiyle, iyi niyetli ve dolaysyle de iyi birer eyleme dntrebiliriz: yoksullara iyilik etmek iin hrszlk yapmak, kendi hayatna ya da ailesinin hayatna (zaruretin penesinde kvranan fakir bir ailedir belki de bu) kar tad sorumluluk yznden hrszlk etmek veya savatan kamak, intikam veya kin sikiyle adam ldrmek (yani bir kimsenin, kendi hak ve hukuk anlayn, baka bir kimsenin ktlne dair besledii duyguyu, bir bakas tarafndan kendisine ya da bakalarna, btn dnyaya ya da btn bir millete hakszlk yapld duygusunu tatmin etmek iin, erri ahsnda cisimletiren bir eriri ortadan kaldrarak tatmin bulmak ve bylece ktln yok edilmesi dvasna, hi olmazsa kendi apnda, bir katkda bulunmak iin cinayet ilemesi). Mhut allme ilhiyatlar gibi her eylemde pozitif bir taraf ve, dolaysyle, iyi bir neden kefetmek iin birazck kltr sahibi olmak yeter. Bylece, tam anlamyle kt bir kiinin bulunmad, nk o kiinin, ktl ktlk olsun diye, yani saf negatiflii iinde istemedii; aksine, daima pozitif bireyi, yani bu gr noktasna gre iyi bir eyi istedii sylenir. Bu soyut iyilik iinde, iyi ile kt arasndaki faik ve bununla birlikte her trl vazife kaybolup gider. Bunun iin, yalnzca iyilii istemek ve bir eylemde bulunurken bunu iyi niyetle yapmak, eer iyilik bu soyut ekli iinde isteniyorsa ve, dolaysyle, onun determinasyonu [somut hale getirilmesi] sjenin keyf irade sine tbi ise, bu iyilik, iyilikten ok ktlk demektir. u bilinen dstur da yukandaki gr tarzna aittir: gaye vastay meru klar. Her eyden nce, bu ekliyle, kendisi-iin , banal bir deyimdir bu, ve hibir ey sylemez. Buna, ayn kesinlikle u karlk verilebilir: hakl bir gaye elbette vastay meru klar, ama haksz bir gaye asla. "Gaye hakl ise, vasta da hakldr" sz bir totolojidir, nk vasta kendiliinde hibir ey olmayan bir eydir, baka bir ey sayesinde bir ey olur ve bu baka eyde, yani gayede kendi determinasyonunu ve deerini bulur phesiz, eer hakikaten bir vasta ise. Fakat, bu formln [gaye vastay meru klar] anlam, yalnzca formel deildir. Onun daha spesifik bir anlam daha vardr ki, o da udur: kendiliinde

130

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

hi de bir vasta olmayan herhangi bir eyi iyi bir gaye urunda vasta olarak kullanmak, kendiliinde kutsal olan eye zarar vermek,, ksaca, bir crm iyi bir gayenin vastas haline getirmek, mbah ve hatt vciptir. Sz konusu formlde pozitifliin diyalektiine dair bulank bir bilincin bulunduu muhakkaktr. Bu diyalektiin daha nce mnferit [izole] baz hukuk veya ahlk determinasyonlarda, yahut ayn ekilde belirsiz baz genel dsturlarda "ldrmiyeceksin veya "kendinin ve ailenin refah ve mutluluunu gzeteceksin", vs. gibi grmtk. nsanlar ldrmek, celltlann ve askerlerin yalnz hakk deil, ayn zamanda vazifesidir. Fakat, onlar bunu yaparken, ldrmenin hangi hal ve artlar iinde ve ne eit insanlar iin ciz ve gerekli olduunu kesin olarak belirleyen kurallara gre hareket ederler. Demek oluyor ki, gerek benim, gerekse ailemin refah ve mutluluumuz, daha yksek baz gayelerden sonra gelmek zorundadr ve bu gayelere ulamann vastas seviyesine iner. Suu belirlemeye yarayan eye gelince, bu byle diya lektie tbi bulank bir genel dstur deildir; bilkis, onun spesifik karakteri nceden objektif olarak tespit edilmitir. Oysa, burada bu determinasyonun [belirli suun] karsna, gya suu su olmaktan karacak bir gaye, kutsal bir gaye, iyi veya daha iyi hakknda sbjektif bir kandan baka bir ey olmayan bir gaye konuluyor. Burada olan ey, iradenin iyiyi soyut iyilik olarak istemekle kald, yani iyi ile ktnn, hakl ile hakszn her trl kendiliinde ve kendisiiin determinasyonunun ortadan kalkt ve bu determinasyonu meydana getirne iinin bireyin duygu, tasavvur ve tercihine brakld zaman olan eyin ayndr.
e) Nihayet, sbjektif kan, aktan aa hak ve vazifenin normu olarak alnr ve bir eylemin ahlk karakterim, bir eyin hak olduu inancnn belirledii ileri srlr. Burada da yine istenen iyiliin hibir muhtevas yoktur; yalnzca inan prensibi, bir eylemin iyilik kategorisi kapsamna sokulmasnn sjeye ait bir i olduunu ilveten bildirmektedir. Bu durumda, ahlk objektiflik, grntsne vanncaya kadar,, tmyle ortadan kalkar. Bylesi bir doktrin, dorudan doruya, daha nce de ska andmz bir szde felsefeye hakikatin bilinmesini imknsz gren bir felsefeye baldr (oysa, pratik esprinin hakikati, onun rasyonellii'dir ki, kendisini gerekletirme sreci iinde, ahlkn kanunlarn [emirlerim] oluturur). Hakikatin bilgisini, srf bir grnten ibaret sayd bilgi sferini aan bo bir iddia olarak gren bu eit bir felsefe, elbette ki eylem konusunda da grn bir prensip haline getirecek ve, bylece, ahlkll bireyin kendi hayat teorisine ve kiisel inancna indirgeyecektir. Felsefenin bylece iine dt aalk durum, ilk bakta phesiz an bir ilgisizlik sonucu olarak, birtakm fuzul akademik gevezelikler snmm amayan bir olay

SBJEKTF AHLKLILIK

131

olarak grnr; ama, zamanla bu gr, kanmaz bir biimde, bir ahlk anlayna dnr, felsefenin esasl bir blm halini .alr; ve ite ancak o zamandr ki, bu gibi teorilerin hakik anlam ilk kez realitede kendim gsterir ve onun tarafndan anlalr. Bir eylemin ahlk karakterini belirleyen eyin sadece sbjektif vicdan kanaat olduu gr yaygnlk kazand zaman, evvelce pek ok sz edilen ikiyzlln artk. lf iitilmez olur. Gerekten de, ktln ikiyzllk olarak tanmlanmas, baz eylemlerin kendiliinde ve kendisi-iin kusur, erdem sizlik, su saylmasnn; bu eylemleri yapan kimsenin, zorunlu olarak, bunlan bylece [yani kusur, erdemsizlik, su olarak] bilmesine dayanr (nitekim, bir kimse, mesel, dindarln ve drstln prensiplerini ve d davran ekillerini bildii ve tand iindir ki, bunlann grnlerini kt yolda kulla nabilir). Baka bir deyile, ktlk konusunda, genel olarak kabul edilen prensip, iyi'yi bilmenin ve onu ktden ayrmann bir vazife olduudur. Her halkrda, insann su oluturan, ya da kt eylemlerde bulunmamas ve [bulunduu zaman da] bir hayvan olmad, bir insan olduu iin, eyleminin so rumluluuna katlanmak zorunda braklmas, mutlak bir zorunluluk olarak geerliini korumaktadr. Fakat, eylemlere deerini veren eyin iyi yreklilik, iyi niyet, vicdan kanaat olduu bir kere iln edilecek olursa, artk ortada ne ikiyzllk, ne de genel olarak ktlk kalr, nk yaplan her eyi iyi niyet ve sikler zerinde dnerek iyi bir ey haline getirmenin yolu daima bulunur ve, bylece, vicdan kanaat sayesinde o ey iyi olur ( 1). Bu durumda artk kendiliinde ve kendisi-iin ne su, ne de ktlk var demektir; ve yukanda sz geen o, i huzuru yerinde, kaarlanm, katksz ve "pervasz" sulunun yerine, imdi artk karmzda iyi niyet ve kanaat ile vicdan aklanm bir kii vardr. Eylemimdeki iyi niyet ve eylemimin iyilii hakkndaki vicdan kanaatim, eylemimi iyi yapar. Bir eylem hakknda hkm vermek, onu deerlendirmek sz konusu olduunda, bu prensip uyarnca, bu ancak eylemi yapan kiinin niyetine, kanaatine, inancna gre yaplabilir. Fakat, burada inan, sann istedii anlamda alnmamtr, yani objektif hakikat inanc deildir. Bu yzden
(1) "Onun tam bir vicdan kanaatle hareket etmi olduundan en ufak bir phem bile yok, ama byle samim bir vicdan kanaatle son derece kt ilere girien o kadar ok insan var ki! Kald ki, eer bu neden hereyi mzur gsterebiliyorsa, iyi ve kt zerinde, saygya deer karar larla, yergiye deer kararlar zerinde rasyonel bir hkme varmaya artk imkn yok demektir. Delilik de bu durumda aklla ayn haklara sahip olur ya da, baka bir deyile, akl btn haklarn kaybeder, hkmlerinin hibir deeri kalmaz; sesi kesilir; hakikate sahip kmak iin phe etmemek yeter. Yalnzca irrasyonelin iine yarayan byle bir hogrnn sonulan beni dehete dryor." F.H. Jacobinin, Gr. Stolbergin din deitirmesi konusunda kont Holmer'e yazd mektup, Entin, 5 austos 1800 (Brennus , Berlin, austos 1802).

132

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

kt bir inanca, yani muhtevaca kt bir vicdan kanaate sahip kimse hakknda verilecek hkm de ona gre, yani kt, olur. Fakat, burada aksine olarak inan, kiinin vicdan kanaatine sadk kalmas anlamnda alnmtr. yleyse, eylem hakknda sorulacak soru u olabilir: "Eylemi yapan kii, eyleminde vicdan ka naatine sadk kalm mdr? Bylece, kiinin vicdan kanaatine formel sbjektif sadakati, iinde iyilik bulunan biricik ey yaplm olmaktadr. Vicdan kanaati aka sbjektif bir ey yapan bu prensibe [vicdan kanaat prensibi], bir hat imkn dncesinin de katlmas gerekir. Buysa kendiliinde ve kendisi-iin mevcut kanunun varln art koar. Fakat, kanun faili muhtar deildir; sadece gerek insan faili muhtardr; ve yukardaki prensibe gre, insan eylemlerinin deeri, ancak insann, vicdan kanaatlerinde bu kanunu ne lde gz nnde tuttuuna baldr. Fakat, eer eylemler kanun tarafndan hkme balanmyacak, ya da onun lsne vurulmyacak ise, bu kanunun niin var olmas gerektii, yahut neye yarad anlalamaz. Byle bir kanun bir d lfz, fiilen bir bo sz derekesine indirilmi olur, nk beni mecbur eden, balayan kanun iini gren ey yalnzca benim vicdan kanaatimdir. Byle bir kanun, gcn Tann otoritesinden, devlet otoritesinden alabilir; hatt binlerce yllk bir otoriteye dayanabilir ve bu sre iinde insanlar, onlarn faaliyetlerini, kaderle rini birbirine balayan, onlar hayatta tutan ba ii grm olabilir. Btn bunlar, sonsuz sayda bireysel vicdan kanaatleri ieren otoritelerdir. mdi, ben bu otoritelere kar srf kendi ahs kanaatimin otoritesini koyduum zaman (nk otorite eer vicdan kanaate balysa, tek geerli otorite, keyf otorite dir), bu nce irkin bir gurur ifadesi gibi grnse de, sbjektif vicdan kanaati l olarak alma prensibi, bu grnty ortadan kaldrr. imdi, buna ramen, sath bilimin ve kt sofistiin bertaraf etmeyi baaramadklan akln ve ahlk bilincin, soylu bir mantk tutarszl sonucu olarak, hat imknn kabul ettiklerini farzedelim. Bu durumda bile, kusur azam lde hafifletilmi olur, nk su ve genel olarak ktlk sadece bir hat halini alr. mdi, insan hat eder: u ya da bu konuda, mesel dn yemekte lahana m yedim, yoksa salata m gibisinden bir sr az ya da ok nemli ey zerinde yanlmam kimse var mdr? Kald ki, nemli, nemsiz ayrmnn burada hibir kymeti yoktur, nk her ey vicdan kanaatin sbjektifliine ve ona bal kalmakta gsterilen sebata tbi klnmtr. Eyann tabiatndan gelen bir kanlmazlkla, haty mmkn bir ey olarak kabul eden bu soylu tutarszlk, sz evirip, kt inancn bir hatdan baka bir ey olmadm syledii zaman, baka bir tutarszla, namussuzluk tutarszlna dnr. Bazen vicdan kanaat, ahlklln ve insann en yksek bildii deerin temeli yaplr ve, bu itibarla, en yce iyilik olarak, kutsal bir ey olarak iln edilir. Bazen de tmyle bir hat olarak grlr ki, bu bakmdan benim vicdan

SBJEKTF AHLKLILIK

133

kanaatim nemsiz bir ey daha dorusu, yle ya da byle olmas mmkn herhangi bir d eydir. Gerekten de, eer ben hakikati bilebilecek gte deilsem, vicdan kanaatimin hibir nemi olamaz; nk, bu durumda yle ya da byle dnmem hi farketmez ve dncemde kalan tek ey mhut ii bo iyilikten, mdrikenin soyutlama rnnden ibarettir. Son bir nokta daha. Vicdan kanaat yoluyle hakl gsterme prensibinin dier bir mantk sonucu da, bakalanmn benim eylemlerim karsndaki davranlaryle ilgilidir. Gerekten de, bakalan eer kendi inan ve kanaatle rine gre, benim eylemlerimi su olarak gryorlarsa, onlarn bu eylemlerime kar kmakta tamamen hakl olduklann mantk icab olarak kabul etmem gerekir. mdi, bu mantk sonu bana hibir ey kazandrmyaca gibi, stelik beni zgr ve haysiyetli bir insan olmak dzeyinden, klelik ve haysiyetsizlik durumuna indirir. Nitekim, adaleti (ki soyut [kendiliinde ] haliyle hem bana, hem de bakalarna aittir) yalnzca bir yabanc sbjektif kanaat olarak algladm ve bana uygulandnda bir d gcn muamelesine mruz kaldm dndm zaman, bu durumda olurum.
f) Nihayet, bu sbjektivitenin, kendisini tam anlamyle kavrad ve ifade ettii en yksek form, Platon'dan alnma bir deyimle, ironi ad verilen fenomen dir. Ama, yalnzca fenomenin ad Platon'dan alnmtr. Platon bu terimi, Sokrates'in bir metodunu tanmlamakta kullanyordu. Sokrates bu metodu, adalet ve hakikat desini sofistlerin ve kltrsz kiilerin anlayna kar savu nurken, karlkl konuma srasnda, kullanyordu. Fakat, onun ironi konusu yapt ey, denin kendisi deil, sadece bu kiilerin dnce tarzyd. roni, bu kiilere kar kullanlan konuma tarznn bir nansndan baka bir ey deildi. Kiilere kar yneltilmi olmas dnda, dncenin esas hareketi diyalektik'tir. Ama Platon, diyalektii ve haydi haydi ironiyi kendi bana [kendisi-iin], dncenin son sz ve denin bir tecellisi olarak grmekten o kadar uzakt ki, tam tersine, dncenin dalgalanmalann saf sbjektif kan iinde sona erdir mekte ve onu denin cevhersel varl iine gmmekteydi ( 1).

Kendisini niha karar mercii olarak gren bu sbjektivitenin doruk noktas buradaki konumuz olsa olsa u olabilir: kendim hakikat, hak ve vazife hakknda son sz syleyen, karar veren hakem ya da yarg olarak grmek (bu durum, bundan nceki durumlarda kendiliinde ve virtel olarak mevcuttu). yleyse, sbjektifliin bu en yksek ekli u demektir: objektif ahlkllk pren siplerini eksiz phesiz bilmek, ama bunlarn ciddiyetini gereince kavrayacak, bunlan eylemlerine temel yapacak kadar nefsini unutmay, nefsinden vazgeme
(1) Mteveffa meslekdam Prof. Solger, hi phesiz, ironi deyimini Friedrich von Schlegel'den, onun, literer karyerinin daha nceki bir dneminde kulland anlamyle almtr.

134

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

yi gze alamamak, hem bu prensiplerle ilikiyi kesmemek, hem de kendini onlardan uzak tutmak ve kendini unu ya da bunu isteyen, una ya da buna karar veren, ama baka trl istemek ve karar vermek gcn de elinde bulunduran bir merci olarak grmek. Yani siz bir kanunu, kendiliinde ve kendisi-iin mevcut olarak bilfiil ve drste kabul ediyorsunuz. Ben de ayn eyi yapyorum, ama sizden daha ileriye giderek kanunun tesine geiyorum, onu kendi isteime gre u ya da bu yne ekiyorum. Burada n planda olan, ey'in kendisi deil ben'im: kanunun da, ey'in de mutlak hkimi benim, her ikisiyle de keyfimce oynayabilirim; en yksek ey'i iine attm bu ironik bilin hali iinde ben, artk kendi kendimle dncede keyif srmekten baka bir ey yapmyorum demektir. Sbjektifliin bu.trls sadece hakkn, vazifenin ve kanunlann (ve ayn zamanda ktln ve de hatt bizzat evrensel ktln) her trl ahlk muhtevasn boaltmakla kalmaz, buna bir de sbjektif boluk formunu katar ki, bu da nefsin kendi kendisini muhtevasz boluk olarak bilmesi ve bu bilgi iinde kendisini mutlak saymasdr.

Schlegel, ironi deyimini, kendisini en yksek derecede sbjektif sayan sbjektivitenin bu derecesi iin kullanyordu. Oysa, daha ince dnceli olan Solger, bylesi bir mbalaya dmedi. Sahip olduu felsef derin grllk sayesinde, Schlegel'in grnde kelimenin tam anlamyle diya lektik olan yan, yani speklatif aratrmann itici gc olarak diyalektii kavrad, vurgulad ve muhafaza etti. Fakat ben, btn bunlar yeterince ak bulmadm gibi, Solger'in, Schlegel'in dram sanat ve edebiyat zerine derslerinin komple bir eletirisini ieren son ve ok zl eserinde
(Kritik ber die Vorlesungen des Herrn August Wilhelm von Schlegel ber dramatische Kunst und Literatur, Wiener Jahrbuch, c. VH, s.90 ve dev.) gelitirdii kavramlar konusunda da mutabk

deilim. "Hakik ironi u gr noktasndan hareket eder, diyor Solger (s.92): insan, bu dnyada yaad srece, kaderini bu kelimeye ne kadar yce bir anlam atfedersek edelim ancak bu dnyada tamamlayabilir; sonlu gayeleri amamz salayacan dndmz her ey, beyhude ve bo hayalden baka bir ey deildir. En yce ey bile, eylemlerimiz bakmndan, ancak snrl ve sonlu bir ekil altnda mevcuttur." Btn bunlar, doru olarak anlaldnda, platoncu fikirler dir ve yukarda geen soyut sonsuzluk ynndeki beyhude abalara kar ok dorudur. Ama, en yce eyin [yce yilik], objektif ahlkllk gibi (ki objektif ahlkllk, esas itibariyle, realite ve eylem olarak vardr), daima snrl ve sonlu bir ekilde var olduunu sylemek, en yce eyin sonlu bir gaye olduunu sylemekten ok farkldr. Sonluluk determinasyonu, sonluluk formu, muhtevann, objektif ahlklln tabiatnda mndemi bulunan cevhersellikten, sonsuzluk'tan hibir ey eksiltmez. Solger, daha sonra yle diyor: "Bu sebepledir ki, o [yce yilik], bizim iimizde, en ie yaramaz tarafmz kadar negatif bir ey olarak bulunur ve. zorunlu olarak bizimle ve bizim negatif duygu ve dncelerimizle birlikte yok olup gider. Yce yilik, aslnda, yalnz ' Tanr1 da mevcuttur ve bizdeki bu zevali iinde tanrsal bir ey haline dnr. Eer gerek varlmzn kayboluunda tanrsalln dolayszca kendini gsteren varl bulunmasayd, tanr sallktan alabileceimiz herhangi bir pay olamazd [tanrsallktan paymza den yalnzca bu te cellidir]. Ne var ki, tanrsal varln beer durumlar aydnlatt ortam, bu trajik ironi ortamdr." Burada ironi kelimesinin ind bir ekilde kullanlm olmas nemli saylmayabilir, ama ortada karanlk bir nokta var: bir yandan, bizim bir hi haline gelmemizle birlikte "en yce ey" in de yok olduu sylenirken, br yandan gerek varlmzn kayboluu srasnda tanrsalln ilk kez kendini gsterdii ileri srlyor. Mesel, baka bir yerde daha (ay.es. s.91) yle deniyor: "Kah ramanlarn, ruhlarnda ve duygularnda bulunan en soylu, en gzel eyler hakknda yanldklarn

SBJEKTF AHLKLILIK

135

Esprinin fenom enolojisi'nde (s. 605 ve dev.) bunun btn "das Gewissen" blm ve zellikle daha yksek bir safhaya geiten bahseden ksm (bu safha orada farkl bir ekilde tanmlanm olmakla birlikte) burada sylenenlerle karlatrlabilir bunlara benzer bir dizi soruyu ele alp incelemitim: nefsin kendi kendisine sunduu bu mutlaklk nereye kadar onun yalnzl iinde kendi kendisine tapnmas olarak kalr, yani nefis hangi noktadan itibaren bu yalnzlktan karak bir eit topluluk ban ve cevherini karlkl iyi bilin'e ve iyi niyete dayal gvende, bu saflk ve temizliin verdii hazda ve de, bilhassa, kendi kendini bilmenin, kendi kendini ifade etmenin ve bu tecrbeyi srdrp gelitirmenin salad mutlulukta bulan bir topluluk kurmaya gider? Ve yine, "gzel ruh" ad verilen ey, yani objektiflii her trl muhteva dan boaltan ve bylece, sonunda kendisi de btn gerekliini kaybederek snp giden asil sbjektiflik, tpk bu fenomenin dier ekilleri gibi, incele mekte olduumuz aama ile akraba varlk tarzlan deil midir?

SBJEKTF AHLKLILIKTAN OBJEKTF AHLKLILIA GE

141
v

Henz soyut bir ekil altnda olmakla birlikte, zgrln evrensel cevheri olan yilik, baz determinasyonlara [belirli karakterlere] ve bu determinasyon
gryoruz; ve bu, yalnzca onlann baarlan konusunda deil, kaynaklan ve deerleri konusunda da byledir; evet, bizi ykselten, en iyi olann ddr. Yksek derecede ahlkl kiilerin trajik dlerinin bizim iin ilgi ekici olmas (nk, bir modem trajedide D it Schuld [1813, Adolf Mllner] olduu gibi, kahraman mertebesine karlan su katlmadk erirlerin, canilerin d, ceza hukuku bakmndan ilgi ekici olsa bile, burada sz konusu olan hakik sanat iin asla yle deildir),bizi yceltmesi ve bizimle bir uzlama salamas ancak bir artla mmkndr, o da bu kiilerin birbirleri karsnda farkl, ama aym derecede hakl ahlk kuvvetleri temsilen yer almalan ve bu ahlk kuvvetlerin kt bir talih eseri olarak birbirleriyle atmaya girmeleri zerine, bu kiilerin, ahlk bir eyle ztlamalar yznden, sulu duruma dmeleridir. Bu durum, sz konusu kiilerden herbirinin haklln ve hakszln meydana karr ve, ayn zamanda, hakik ahlk de'yi, arnm ve tek yanllktan kurtulmu, yani iimizde bizimle uzlam olarak ortaya koyar. u halde, iimizde en yce eyin yklmas diye bir ey sz konusu deildir ve biz en iyi olann dyle ykselmeyiz, biz hakikatin zaferiyle ykseliriz. Antik traje dinin hakik, hlis ahlk deeri buradadr (bu determinasyon, romantik dramda deiiklie uram bulunuyor). Bunu, Esprinin fenomenolojisCn.de ayrntl bir ekilde gsterdim. Fakat, objektif ahlk de, atmaya yol aan talihsiz rastlantdan ve bu talihsizlie urayan kiilerin dnden hi etkilenmeksizin objektif ahlkllk dnyasnda gerekliini ve fiil varlm muhafaza eder. Bu en yksek iyiliin, realitesi iinde negatif bir ey olarak grnmemesi, objektif ve gerek ahlk varln, devletin, amalad ve salad eydir, keza kendilik bilincinin, kendi iinde sahip olduu, temaa ettii ve bildii, ve entelektel bilginin kavrad ey de budur.

136

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

lara ait ve ayn zamanda kendisiyle [yilikle] aynlk halinde olan bir prensibe ihtiya gsterir. Determinasyon prensibi ama salt soyut prensibi olan ahlk bilin ise, kararlannn evrensel ve objektif olmasn ister. Herbiri kendisi-iin [bamsz] totalite seviyesine erimi olan bu iki haddin [yilik ve ahlk bilin] ikisi de belirlenmesi gereken belirlenmemi ey durumundadrlar. Fakat, bu iki birbirine bal [rlatif] totalitenin mutlak aynlk iinde enteg rasyonu, esasen daha nce, yani nefsin saf ve kesin sbjektif kendilik bilinci boluk iinde kaybolarak yilik'in soyut evrensellii ile aynlamas srasnda, kendiliinde meydana gelmi bulunmaktadr. yilik ile sbjektif iradenin imdi artk somut hale gelmi olan aynl ve her ikisinin hakikati, objektif ahlkllk'tr. R: Kavramn bir halden dierine bu geiinin aynntlan mantkta aklanmtr. Burada u kadann syleyelim ki, snrl ve sonlu olan (nitekim, yalnz virtel karakterde olan soyut yilik ile yalnz virtel olarak iyi olan soyut sbjektiflik byledirler), kendi tabiatnda kendi zttn tar: yilik iin bu, onun gerek ve fiil tezahrdr, ahlkn gerek fiil tezahr unsuru olan sbjektiflik iinse, yilik'tir, fakat, her ikisi de tek yanl olduklarndan, kendiliinde olduklan ey olarak henz aka vazedilmemitirler. Bu duruma [vazedilmilik durumuna] kendi negativiteleri [inkrlan] iinde, yani u vakada eriirler: herbiri, tek yanl bir ekilde, yani kendi iinde kendiliinde var olan eyi dlamak suretiyle (bir yanda yilik, sbj ekti vitesiz ve determinasy onsuz olarak; br yanda determinasyon prensibi veya sbjektivite, kendiliinde mevcudiyetsiz olarak) bir kendisi-iin totalite olarak teesss eder ve, bylece, kendi kendisini ortadan kaldrm ve bir moment durumuna, kavramn bir momenti durumuna indirmi olur. Kavram, bu iki momentin birlii olarak kendisini gsterir ve gerekliini momentlerinin bu ekilde vazedilmi olmalanndan aldndan, imdi artk de olarak yani determinasyonlann realite seviyesine vanncaya dek gelitirmi olan ve, ayn zamanda, bu determinasyonlarn aynl iinde, bunlarn kendiliinde mevcut mahiyeti olarak, yer alan kavram olarak vardr. zgrln mevcudiyeti (a) nce hukuk olarak dolaysz bir mevcudiyetti, (P) sonra kendilik bilincinin kendine dnk dncesinde yilik olarak belir lendi. (i) Burada, yilik'in ve sbjektifliin hakikati olarak oluumuna balayan [(p) den objektif ahlklla geii iinde] nc aama, bu sebeple, ayn zamanda hem sbjektivitenin, hem de hukukun hakikatidir. Objektif ahlkllk dnyas, duyarlln sbjektif bir istidaddr, ama, yalnzca kendiliinde mev cut hukuk iin... Bu denin, duyguya veya baka herhangi bir eye dayanan bir faraziye uyannca zgrlk kavramnn hakikatini oluturduu kabul edilemez; bunun mutlaka felsef olarak ispatlanmas gerekir. Ve bu ispatlama, ancak

SBJEKTF AHLKLILIK

137

hukukun ve ahlk kendilik bilincinin, bu deye, balangta kendiliinde olduklar eye riicu ederek, bu rcu [srecinin] sonucu olarak, ulatklarn gstermekle olur. Felsefede ispatlamadan ve dedksiyondan vazgeilebileceini sananlar, bylece, Felsefe'nin F'sini bile bilmediklerini gstermekten baka bir ey yapm olmazlar. Bu kiiler, baka konularda istedikleri kadar tartabilirler, ama felsefe vdisinde, kavram hesaba katmadan herhangi bir tartmaya girmek hakkna asla sahip deildirler.

nc ksm

OBJEKTF AHLKLILIK
142
Objektif ahlkllk , yaayan yilik olarak yani kendilik bilinci tarafndan bilinen ve istenen ve bu bilincin faaliyeti sayesinde gereklik kazanan yilik olarak zgrlk desi'dir. Kendilik bilinci, bu faaliyetinin kendiliinde ve kendisi-iin temelini ve harekete getirici [motr] gayesini objektif ahlkllk alannda bulur. u halde, objektif ahlkllk, gerek dnya haline, kendilik bilin cinin tabiat haline gelmi zgrlk kavramdr.

143
rade kavram ile bunun mevcudiyetinin yani zel iradenin birlii, bilgi demek olduuna gre, de'nin bu iki momenti arasndaki aynmn bilinci bilfiil var demektir. Fakat, bu o trl bir var olutur ki, imdi artk bu momentlerden herbiri, kendi gznde, de'nin totalitesini oluturur ve bu totaliteyi kendi temeli ve kavram olarak alr

144
a) Soyut yilik'in yerini alan ahlklln objektif muhtevas, sonsuz form olan sbjektiflik tarafndan somut hale getirilmi cevherdir. Bu yzden, objektif ahlkllk alan kendi iinde baz aynmlar vazeder. Bunlar, ayn zamanda, spesifik karakterleri kavram tarafndan belirlenen ayrmlardr ve bu aynmlar sa yesinde objektif ahlk realite, sabit, kendisi-iin zorunlu ve sbjektif kannn ve kaprisin stne ykselen bir muhteva kazanr. Bu aynmlar, kendiliinde ve kendisi-iin mevcut ve geerli kanunlar ve kurumlardr.

OBJEKTF AHLKLILIK

139

145
Objektif ahlkllk, de'nin bu spesifik determinasyonlarnn sistemi olduundan, rasyonel bir karakter tar. Bu nedenle, objektif ahlkllk zgrlktr, yahut kendiliinde ve kendisi-iin mevcut iradedir; objektif realite olarak, bir zorunluluk sferi olarak kendini gsterir, bu zorunluluk sferinin mo mentleri bireylerin hayatn yneten ahlk glerden oluur ve bu ahlk gler tezahrlerini, formlarn ve fenomenal realitelerini bu bireylerde bulurlar: tpk cevherin, kendi tezahrn, formunu ve fenomenal realitesini razlannda bulmas gibi.

146
P) Cevhersel varlk, kendisine ait olan bu gerek kendilik bilincinde kendi kendisini bilir ve, dolaysyle, bu bilginin objesi haline gelir. Sje iin, bu ahlk cevher, bunun kanunlar ve gleri birer objedirler ve obje olmak itibariyle keli menin en tam anlamyle, var olmak, bamsz bir varlk olarak var olmak hassasna sahiptirler; tabiat varlnn kudretinden sonsuzca daha salam bir kudret ve bir otorite olutururlar. R: Gne, ay, dalar, nehirler ve bizi evreleyen her trden tabi objeler, vardrlar, ve bilin iin yalnzca genel olarak var olma otoritesine sahip olmakla kalmazlar, ayn zamanda, bilincin de kabul ettii bir zel tabiata mlik olma otoritesine de sahiptirler, nk bilin bu objelere kar davrannda, onlardan yararlannda ve onlarla ilgili baka her hususta, bu tabiatn icaplarna uyar. Ahlk kanunlarnn otoritesi ise sonsuzca daha yksektir, nk tabiat objeleri ancak dtan ve izole bir tarzda akl [rasyonel] bir karakter arzederler ve bu ka rakteri olaanlk grn altnda gizlerler.

147
te yandan, bu kanunlar ve bu kurumlar, sjeye yabanc bir ey deildirler. Tam tersine, sjenin z mahiyeti olmalar itibariyle, onda, spiritel karakterleri nin tanm [kantn] bulurlar. Sje, onlarda kendi gurur kaynam bulur ve

140

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

kendisinin ayrlmaz bir unsuruymular gibi onlarda yaar. Bylece, sje, ahlk dnyasna dorudan doruya baldr ve bu dolaysz ilikinin, gven ve inan ilikisinden bile daha ok bir aynlk [ayniyet] nitelii tad sylenebilir. R: Gven ve inan, kendine dnk dnce ile birlikte balar ve fikir retme ve aynm yapma [temyiz] gcnn varlm gerektirir. Mesel, bir pagan olmakla, pagan dinine inanmak faikl eylerdir. Bu iliki, daha dorusu bu ilikisiz aynlk (objektif ahlk varlk ile kendilik bilincinin gerek hayatnn aynl), yine de bir inan ve vicdan kanaat ilikisi halini alabilir ve daha sonra kendine dnk dnce, baz nedenlere (birtakm zel kar ve hesap amalarndan, korku ya da umuttan, tarih artlardan kaynaklanan nedenlere) da yanarak bu ilikiyi doru ve hakl gsterebilir. Fakat, bu aynln adekuat bilgi sini ancak kavramsal dnce salar.

148
Sbjektif karakterde ve kendiliinde belirlenmemi [indetermine], ya da zel olarak belirlenmi olan birey, kendisini, varlnn cevheri olarak grd bu deerlerden [kanunlar ve kurumlar] ayrr. Bu yzden, birey iin bu deerler, cevhersel determinasyonlar olarak, iradeyi mecbur eden vazifelerdir. R: Ahlk felsefesinde vazife teorisi yani objektif ahlk teorisi demek isti yorum asla sbjektif ahlklln bo prensibine indirgenemez, nk bu prensip hibir eyi belirlemez ( 134). u halde, bu teori, bu nc ksmn konusunu oluturan objektif ahlk zorunluluk dairesinin [alannn] sistematik gelitirilmesidir. Burada aklananlarla bir vazife teorisi arasndaki formel faik undan ibarettir: aadaki paragraflarda ahlk determinasyonlar zorunlu ilikiler olarak verilmi ve, bu kadarla yetinilerek, hibirinin sonuna "ibu deter minasyon insan iin bir vazifedir" gibisinden bir sz eklenmemitir. Felsefe bilimiyle ilgisi olmayan bir vazife teorisi, malzemesini tecrbe verisi ilikilerden alr ve bunlarn, ahlknn kiisel grleriyle veya harclem prensip ve dnceler, amalar, gdler, duygular, vs. ile balantsn gsterir, ve, ayrca, vazifeleri benimseme nedeni olarak da, herbirinin teki ahlk ilikiler veya refah ve mutluluk ve kam zerindeki etkilerini ileri srer. Oysa, tutarl [mantk] ve immanent bir vazife teorisi, ancak zgrlk desi'nden zorunlu bir ekilde kan ve, dolaysyle, gerek [reel] mevcudiyetini, btn kapsamyle, devlet iinde kazanan ilikilerinin sral bir ekspozesini ieren bir teori olabilir.

OBJEKTF AHLKLILIK

141

149
radeyi balayan vazife, belirlenmemi sbjektivitenin veya soyut zgrln; ve yine kendi belirlenmemi iyiliini kendi keyf iradesiyle belirle mek isteyen tabi igdlerin [tabi iradenin], ya da sbjektif ahlk iradenin snrlandrlmas olarak tezahr edebilir. Oysa, gerekte birey, vazifede ift cepheli bir zgrle kavuur: birincisi, gerek tabi igdlerin, gerekse bir zel sbjektivite olarak olmas-gereken-ey ile olmas-mmkn-ey zerine ahlk mlhazalar yznden urad basknn dourduu bamllktan azat olur; kincisi de, hibir zaman gerek mevcudiyete veya objektif eylem determinasyo nuna eriemeyip, daima kendi iine kapal ve aktellikten yoksun kalan belirlen memi sbjektiflikten kurtulur. Birey, vazifede serbestliini ve cevhersel zgrln kazanr.

150
Objektif ahlk muhtevann, bireyin tabiat tarafndan belirlenmi karakterine yansmas, erdem'dir, ve erdem, bireyin, iinde bulunduu durumun gerektirdii vazifeye uyum salamasndan ibaret kald zaman, drstlk'tr. R: Kolektif ahlk hayatta, insann erdemli olmak iin neler yapmas, ne gibi vazifeleri yerine getirmesi gerektii kolayca sylenebilir: sosyal durumunun ona gsterdii, bildirdii ve rettii eyleri yapmas yeterlidir. Drstlk ise, bir yandan hukukun [yasalarn], br yandan toplumun insandan isteyebilecei eyin evrensel vehesidir. Sbjektif ahlkllk bakmndan drstlk, nispeten aa seviyeden bir ey olarak; insann, hem kendi kendisinden, hem de bakalarndan, onun tesinde daha yksek bir eyler istemesi gereken bir ey olarak grnr ou kez. nk, zel bir ey olmak arzusu, kendiliinde ve kendisi-iin evrenselle tatmin olmaz; kendine zg bir ey olma bilincini ancak istisnada bulur. Drstln eitli vehelerini, fark gzetmeksizin, erdem olarak adlan drabiliriz. nk, bunlar, bakalanyle [baka bireylerle] karlatrldnda, bireyin srf kendisine ait erdemler olmamakla birlikte, yine de onun bir hasletini olutururlar. Erdem zerine sylenen szler, kolayca bo bir retorie dnebilir, nk bunlar soyut ve belirlenmemi szlerdir, ve yine nk bu trl sylevler, kantlanyle ve rnekleriyle, keyf irade ve sbjektif eilim olarak alnan bireyi gz nnde bulundururlar. artlan [ahlk ilikiler sistemi] tam olarak gelimi bir objektif ahlkllk dzeninde kelimenin tam anlamyle

142

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

erdem, ancak olaanst durumlarda, ya da bir ahlk vecibe bir bakasyle att zaman ortaya kar ve realite kazanr. Ama, sz konusu atmann hakik bir atma olmas lzmdr, nk sbjektif ahlk dnce her yerde maksadna uygun atmalar icat edebilir ve kendisinde, kendine zg bir ey olma, fedakrlklarda bulunmu olma bilinci uyandrabilir. Bu yzdendir ki, toplumun ve kolektif hayatn ilkel durumlarnda hakik ekliyle erdem, kendisini daha sk gsterir, nk bu gibi durumlarda ahlk artlar ve bunlarn gereklemesi, daha ok bireysel bir tercih, ya da istisna bir kiinin dehas soru nudur: mesel Antika insanlar, erdemi zellikle Herakles'e zg bir nitelik sayarlard. Antika devletlerinde de, objektif ahlkllk, henz objektifliin bamszla eritii zgr bir sistem halinde gelimi olmadndan, bu eksiklii zorunlu olarak bireylerin dehas telfi ediyordu. Erdem teorisi, vazife teorisinden ayn bir teori olmas ve tabiat vergisine dayanan karakter zelliklerini iermesi dolaysyle, esprinin tabi tarihi halini alr. Erdemler, zel varla uygulanm objektif ahlkllk prensipleri olduklar ve, bu sbjektif gr asna gre, belirlenmemi bir ey nitelii tadklar iin, burada, bunlar belirleyecek unsur olarak, kantitatif azlk ya da okluk unsuru karmza kar. Bu durumda, erdemlerin incelenmesi, Aristoteles'de olduu gibi, bunlara tekabl eden kusurlarn, ya da ktlklerin de hesaba katlmasn gerekli klar. Bilindii gibi, Aristoteles, her erdemi, zellii iinde, bir arlkla bir yokluk arasndaki tam orta yer olarak belirlemekteydi. nce vazife, sonra da erdem eklini alan ayn bir muhteva, igd eklini de alabilir ( 19, R). gdler de, vazifeler ve erdemlerle ayn temel muhteveya sahiptirler, ama igdlerde bu muhteva dolaysz iradeye ve tabi izlenimlere tbi bulunduu ve henz objektif ahlkllk determinasyonu seviyesine kmam olduu iin, igdlerin vazifeler ve erdemlerle ortaklaa sahip olduklar ey, sadece soyut objedir. Soyut obje ise, her trl determinasyondan yoksun olduundan, kendi iinde igdler iin herhangi bir iyilik, ya da ktlk aynm tamaz. Baka bir deyile igdler srf pozitif veheleriyle soyut olarak alndklarnda iyi, srf negatif vehelerile soyut olarak alndklarn da kt'drler ( 18).

151

Objektif ahlkllk [das Sittliche], bireylerin realiteleriyle basit aynl iinde, bunlarn genel davran tarzlar olarak, det [S/tte] olarak, grnr. Objektif ahlklln allm pratii, ikinci bir tabiat gibidir. lkel, saf tabi

OB JEKTF AHLKLILIK

143

iradenin yerini alan bu ikinci tabiat, det'in ruhu, anlam ve mevcudiyetinin rea litesidir. O, canl ve verilmi [bilfiil mevcut] bir dnya olarak espri'dir. Ve esprinin cevheri, bylece, ilk kez espri olarak mevcudiyet kazanm olur.

152
Ahlk cevhersel varlk, bylece, kendi hakkna kavuur; ve onun hakk, onun geerliidir, nk bu cevhersel varln iinde bireyin kendi z iradesi ve ahlk bilinci kendisi-iin mevcut olabilecek ve onunla ztlaabilecek gler olarak ortadan kalkarlar. Objektif ahlk karakter, evrensel'i deteminasyonlannda gerek [reel] rasyonellie ak olmakla birlikte, deimez olan evrensel'i kendi hareket ettirici [motr] gayesi olarak bilir; kendi deer ve haysiyetinin ve zel gayelerini ayakta tutan her eyin bu evrensel varlk temeline dayandn, bu gayelere ancak burada gerek [reel] olarak eriebildiini anlar. Bizzat sbjektivitenin kendisi, cevherin mutlak formu ve mevcut realitesi olur; ve cevherin, kendisi iin bir obje, bir gaye, bir kudret olduu sje ile olan fark, yalnzca bir form fark haline gelerek dolayszca ortadan kalkar. R: Sbjektiflik, zgrlk kavramnn mevcudiyet [gerekleme] alann oluturur ( 106). Sbjektiflik, soyut ahlk aamasnda henz zgrlkten, sbjektiflik kavramndan ayr durumdadr; ama , objektif ahlkllk aamasnda, kavramna tam olarak uygun [adekuat] bir mevcudiyet [gereklik] kazanr.

153
Bireylerin sbjektif olarak zgrle erime haklar, ancak bir objektif ahlk realiteye mensup olmalanyle tatmine ular; nk, zgr olduklanna dair kesin inanlar, ancak byle bir objektiflik iinde hakikatine kavuur ve bireyler ancak ahlk realite iinde z mahiyetlerine ve derun evrenselliklerine gerekten [reel olarak] sahip olabilirler ( 147). R: Bir pythagoras, kendisine olunu en iyi yetitirmenin yolunu soran bir babaya u cevab vermiti (bu sz baka filozoflara da mledilir): "Onu iyi yasalar olan bir devletin vatanda yap."

144

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

154
Bireylerin kendi zel ihtiyalarn tatmin etme haklan da ahlk cevhersel varlkta ierilmi durumdadr, nk zellik, objektif ahlklln d grndr, ahlk realitenin fenomenal mevcudiyet tarzdr.

155
Evrensel irade ile zel iradenin bu aynl iinde hak ve vazife yekvcut olurlar. Bylece, objektif ahlk plannda yer alan bir insann, haklan olduu lde vazifeleri, vazifeleri olduu lde de haklan vardr. Soyut hukuk sferinde, benim bir hakkma karlk, bir bakasnn bir vazifesi bulunur. Sbjektif ahlkllk sferinde ise, benim z bilincimin ve irademin ve keza mutluluumun hakk, vazife ile aynlk halindedir ve ancak olmas-gereken-ey olarak objektiftir.

156
Kavram ile birlemi bamsz kendilik bilincini ieren cevher olarak ahlk ' cevher, bir ailenin, bir milletin gerek [reel] esprisidir.

157
Bu denin kavram ancak Espri olarak, yani gerek [reel] ve kendi kendisini bilen bir ey olarak var olabilir ve bu da ancak onun kendi kendisini gerekletirmesiyle, kendi farkl momentlerinin formlan iinden geerek ilerle yen bir hareket olmasyle mmkndr. Bu momentler unlardr:
a ) dolaysz veya tabi [aamas iinde] objektif ahlk espri: aile. Bu cevhersellik, birliini kaybeder, blnr ve bir sonraki d balantlar safhasna geer; b) yeleri formel bir evrensellik iinde bamsz bireylerden oluan top luluk: sivil toplum. Bu topluluun yelerini birarada tutan ey, bunlann

ihtiyalan, ahs ve mlkiyet gvenliini salama arac olan hukuk sistemi ve

OBJEKTF AHLKLILIK

145

zel ve kollektif menfaatleri dzene koyan bir d organizasyondur. Bu d orga nizasyon [devlet], c) geride, devletin siya s anayaps'na dayanr ve onun iinde birliine kavuur. Devlet, evrensel cevherin ve ona adanm olan kamu hayatnn gayesi ve fiil realitesidir.

Birinci blm

ALE

158
Esprinin dolaysz cevhersellii olarak ailenin spesifik karakteri sevgi'dir. Sevgi, esprinin kendi z birlii hakkndaki duygusudur. Bunun iin, ailede esprinin i hali, kiinin bu birlik iinde bireyliinin bilincine sahip olmasdr, bu birlii kendiliinde ve kendisi-iin mahiyeti olarak grmesi ve onun iinde kendisi-iin bir ahs olarak deil, yalnzca bir ye [birliin bir yesi] olarak mevcut bulunmasdr.

159
Bireyin, aile birlii dolaysyle sahip olduu ve her eyden nce onun bu birlik iinde yaama hakk demek olan hak; ancak aile dalmaya yztuttuu ve birer ye olmas gereken kiilerin hem psikolojik, hem de gerek [reel] olarak bamsz ahslar haline geldikleri zaman ancak o zaman, belirlenmi bi reyselliin soyutluk momentim oluturan hak formunu alr. Bu durumda, aile yeleri, evvelce aileye yaptklar ve btnn tekil edici bir momentinden baka birey olmayan katklarn, ayr ayn ve yalnzca d veheleriyle (para, iae, eitim masraflan, vs.) geri alrlar.

146

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

160
Aile safhada tamamlanr:
a) evlenm e , aile kavramnn, dolayszl iinde ald ekil; b) ailenin mlkiyeti ve serveti (kavramn d mevcudiyeti) ve bunlann g

zetimi; c) ocuklarn eitim i ve ailenin dalmas.

A. EVLENME

161
Evlenme, dolaysz bir ahlk olay olarak, ilk nce, tabi hayat unsurunu ierir; hatt, cevhersel olay olarak, hayat totalitesi iinde, yani btn realitesi ve oalmas olarak kapsar (kar. Ansikl. [1. bas.], 167 ve 288). Fakat, ikinci olarak, tabi cinsel birlik tamamen kendi iinde veya kendiliinde olan ve, dolaysyle, ancak bir d mevcudiyet oluturan bu birlik kendilik bilinci iinde deierek spirituel bir birlik halini alr, bilinli bir sevgi olur.

162
Evlenmenin sbjektif hareket noktas, daha ok, bu iliki iine giren iki ahsn zel eilimleri, yahut ana-babalann, vs. ngrleri ve tertipleri olabilir. Ama, onun objektif hareket noktas ahslarn serbest rzasdr, daha dorusu, tek bir ahs meydana getirmek ve kendi tabi ve bireysel ahsiyetlerinden bu birlik iinde vazgemek hususundaki rzalardr. Buysa, bu tabi gr asndan, bir snrlama olmakla birlikte, taraflar bu snrlama iinde kendi cev hersel kendilik bilinlerini kazandklan iin, ayn zamanda onlarn zgr lemesidir. R: Evlilik haline giri, objektif gaye olduu gibi, ahlk vazifedir de. Her zel evliliin d hareket noktas, olaan mahiyettedir ve en bata kendine dnk dncenin gelime derecesine baldr. Burada iki kar u vardr: bun lardan birinde, iyi niyetli ana-babanm tertipleri balang noktasn oluturur ve belirlenmi derun gayeleri karlkl sevgi birlii kurmak olan iki ahs

OBJEKTF AHLKLILIK

147

arasnda, bu gayelerinin bilincine varmalar sonucu olarak sevgi eilimi doar. teki uta ise, bu eilim, nce, sonsuzca zellemi bireyler olarak sz konusu iki kii arasnda kendini gsterir. Birinci u ve, genellikle evleme kararn evliliin hareket noktas olarak alan ve taraflardaki sevgi eilimini bunun sonucu yapan ve bu iki eyi [karar ve eilim] gerek [reel] evlilik hali iinde birletiren metot, objektif ahlklla en uygun metot olarak grlebilir. teki uta ise, sonsuzca zellemiliin biriciklii yer alr ve modem dnyann sbjektif prensibine uygun olarak kendi talep ve iddialann geerli klar (kar. 124, R). Ak balca ilgi konusu yapan modem dramatik ve daha baka sanat eserle rinde sergilenen ateli ihtiraslarn altnda gizli bir soukluk [hissizlik] unsuru nun yer ald grlr. nk, bu eserler ihtiras tamamen nzlik ve tesadflikle birletirirler ve btn dramatik ilgiyi sanki yalnzca bireylerin ka rakterlerine dayanyormu gibi gsterirler. Geri bireylerin karakterlerine dayanan ey, onlar iin sonsuz [sonsuzca nemli] olabilir, ama kendiliinde hi de yle [sonsuz] deildir.

163
Evliliin objektif ahlk unsurunu oluturan ey, taraflarn kendi cevhersel gayeleri olarak bu birliin bilincine varmalan, yani karlkl sevgileri, gvenleri ve btn bireysel mevcudiyetlerini aralarnda paylamalardr. Bu psikolojik ve gerek durum iinde, tabi igd, tatmin edildii anda snmek zere, bu tabi unsurun modalitesi derekesine inerken, spiritel ba da evliliin cevhersel meru prensibi mertebesine, yani ihtiraslarn ve gelip geici zel zevklerin stne ykselir ve kendiliinde zlmez hale gelir. R: Daha yukanda ( 75) belirtildii gibi, evlilik, cevhersel temeli sz konusu olduu lde, mukaveleye dayanan bir iliki deildir. Aksine, evlilik, mu kavele ile balamasna ramen, mukaveleye ait gr noktasn yani ahslann bireysellikleri iinde bamsz niteler olarak grndkleri gr noktasn aar. ahslann aynlamas ve bylece ailenin tek bir ahs haline gelerek, yelerinin de onun razlar olmas (cevheri cevher yapan, aslnda, razlarnm onunla balantsdr, Ansikl. [1. bas.], 98), objektif ahlk espridir.

148

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

Objektif ahlk espri, kendisi-iin olarak, mevcudiyeti iinde ald eitli d grnlerden yani bireylerden, zamanla deiik tarzlarda belirlenen menfaat lerden soyutlanm olarak dnldnde, somut bir tasavvur objesi eklinde kendisini gsterir: mesel, eski Romallar'm koruyucu ev tanrlar P enasler [Penates] olarak tezahr eder ve sayg ve ibadet grr; Evliliin ve ailenin din karakteri veya p ietas da genellikle ayn objektif espri temeline dayanr. Baka bir soyutlama da, tanrsal ve cevhersel olan, mevcudiyetinden ayrmak ve, bylece, spiritel birliin bilinciyle duyumunu birbirinden kopar maktr. Buna, yanl olarak, platonik sevgi ad verilir. Bu aynm, manastr anlayna baldr. Bu anlay, tabi hayat momentini mutlak olarak inkr eder ve bu inkr, srf bu aynm nedeniyle, kendiliinde sonsuz bir deer kazanr.

164
Bir mukavelede belirtilen hususlarn kabul, orada sz konusu olan mlkiyetin hakik intikaline kendiliinde yeterli olduu gibi ( 79), taraflarn ahlk evlilik ban kabul ettiklerini resmen beyan etmeleri ve onlarn aileleri ve toplum tarafndan bunun tannmas (Kilise'nin bu ie kanmas daha sonraki bir determinasyon olup, burada tartlmasna gerek yoktur), evliliin formel akdini ve fiil realitesini oluturur. Dolaysyle, bu ballk ancak bir seremoni den sonra ahlk olarak kurulmu olur. Bu seremoni, bir iaretle, yani esprinin en spiritel mevcudiyet tarz olan dil'le ( 78), evliliin cevhersel yanna tam olarak varlk kazandrlmas demektir. Bylece, tabi hayata ait olan duyusal unsur, ahlk ban d mevcudiyetine ait bir sonu ve bir raz olarak ahlk mevkiine konulmu olur. Ahlk ba, ancak sevgide ve karlkl yardmlamada tam olarak gerekleebilir. R: Baz kanun hkmleri veya bir yarg prensibi karmak iin, evliliin balca amacnn ne olmas gerektii sorusu sorulur. Burada, balca ama tan kast, evlilik realitesinin zel vehelerinden hangisinin, dierlerine tercihan, esas alnmas gerektiidir. Oysa, evliliin vehelerinden hibiri, kendi bana alndnda, onun muhtevasn, ahlk karakterini btn kapsamyle temsil edemez. Evlilik bann mahiyeti, her trl tartmann tesinde ahlk realite olarak evlenmenin fiilen yerine gelmesinde, evlenme treninde ifadesini bulur ve teesss eder, duygunun ve zel eilimin olaanl stne ykselir. Bu tren srf bir d formalite, yalnzca bir "sivil [meden] vazife olarak anlalacak olursa, bu ilemin, belli bir sivil [meden] halin kurulmasndan ve gvenceye

OBJEKTF AHLKLILIK

149

alnmasndan baka bir fonksiyonu kalmaz. Bu durumda, o, sivil ya da din bir otoritenin pozitif keyf bir ilemi derekesine iner ve, bylece, yalnz evliliin hakik tabiatyle ilgisiz bir ey olarak deil, fakat bilfiil buna yabanc bir ey olarak ortaya kar. Gnl, kural tarafndan, formel seremoniye deer vermeye zorlanr ve seremoni, taraflarn birbirleri iin karlkl tam feragatte bulunma larnn n art olarak grlr ve, bu yzden, taraflarn sevgi duygusunu bozabi lecek ve bu birlemenin itenliine kar kabilecek bir d ey olarak tezahr eder. Sevginin zgrl, derunlii ve mkemmellii konusunda en stn anlay getirdiini iddia eden bylesi bir doktrin, aslnda, sevginin ahlk vehesini, basit tabi igdye ket vuran ve onu arka plana iten en yksek vehesini inkr etmekten baka bir ey yapmaz. Oysa, byle bir ket vurma, tabi igd seviyesinde bile ar eklinde var olup, hlis spiritel bilin tarafndan iffet ve namus seviyesine kartlr. Bundan baka, bu anlay, evliliin ahlk karakterini ortadan kaldrr. Oysa, evliliin ahlk karakteri, taraflarn bilincinin tabilikten ve sbjektiflikten karak, cevhersel dnceyle birlemesini gerektirir. Bylece, bilin, srekli olarak duyusal eilimin olaanlnda ve keyfliinde kalacak yerde, evlilik birliini bu keyflik alanndan kararak, onu cevhersel olann emrine verir ve P en aslar 'a sadakat ahdnda bulunur; duyusal unsuru, tamamen evlilik ilikisinin hakik ve ahlk karakteri tarafndan evlilik birliinin ahlk bir birlik olarak kabul tarafndan artlandmlm bir momentten ibaret klar. ffetsizlik ve onu destekleyen mdrike, cevhersel birliin [ban] speklatif karakterini kavra yabilecek gte deildirler. Bereket versin ki, hristiyan halklarn bozulmam ahlk duygulan ve yasalan bu speklatif karakterin yerini tutmaktadr.

165
ki cinsin tabi karakteristikleri arasndaki fark, rasyonel bir temele dayanr ve, dolaysyle, entelektel ve ahlk bir anlam tar. Bu anlam belirleyen, ahlk cevherin kavram olarak bizzat blnd farkl vehelerdir; ve onun bu blnmeden amac, bu farklla dayanarak hayatn somut bir birlik halinde yeniden elde edebilmektir.

166
Bylece, cinslerden biri, bir yanda, kendisi-iin ahs otonomi, br yanda zgr evrenselliin bilinci ve iradesi olarak ikiye blnen spiritel'dir, yani kav

150

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

ramsal dncenin kendilik bilinci ile objektif niha gayenin iradesidir. teki ise, kendisini birlik iinde cevhersel olann iradesi ve bilinci olarak, somut bi reysellik ve duyarllk ekli altnda muhafaza eden spiritel'dir. Birincisi da ynelik kuvvet ve faaliyet, kincisi pasiflik ve sbjektifliktir. u halde, erkein gerek [reel] cevhersel hayat devlette, bilimde, vs. ve gerek d dnya, gerekse kendi kendisi ile mcadelesinde ve emeindedir. Bu yzden, o, kendi kendisiyle cevhersel birliini ancak i blnmesinin tesinde elde edebilir. Erkek, aile iinde, bu birliin sakin bir sezgisine sahiptir ve objektif ahlklla tekabl eden bir sbjektif duygusal hayat yaar. Kadn ise, cevhersel kaderine ancak aile iinde kavuur ve onun ahlk eilim ve istidadan, ifadesini dindarca bir aile ballnda bulur. R: Bu sebeplerdir ki, aile ball, bu erdemin en ulv ifadelerinden biri olan Sophoklesin Antigone sinde kadnln balca yasas olarak dile getirilmitir. Duyulur sbjektif cevherselliin yasasdr bu; i hayatn, henz tam gerekliine kavumam bir hayatn yasas, eski tannlann, yeralt tannlanmn yasasdr, hi kimsenin, ne zamandan beri var olduunu bilmedii ezel bir yasadr. Bu yasa, aka grlen yasann, devlet yasasnn, ztt olarak tasavvur edilir. Bu ztlk,en yce ahlk ztlktr ve, dolaysyle, en yksek derecede trajiktir. Ad geen oyunda, bu ztlk, kadn ve erkek tabiatlannn ztlnda bireysellemitir (bkz. Esprinin fenom enolojisi, ss. 383 ve 419).

167 Evlilik, mahiyeti itibanyle momogami'dir, nk evlilik birlii iine giren, kendini ona veren bir ahsiyet dolaysz eksklzif bireysellik oluturur. Bu birliin hakikati ve isellii (yani cevherselliinin sbjektif formlan), ancak bu ahsiyetin bir karlk olarak ve blnmez bireyselliiyle kendisini ona vermesi sayesinde doabilir. Bu ahsiyet, kendi varlk bilincine bakasnda erimek hakkna, ancak bakas da bir ahsiyet olarak, yani blnmez bir birey olarak, ayn iliki iinde bulunduu takdirde kavuabilir. R: Evlenme ve bilhassa, monogami, bir topluluun objektif ahlklnn dayand mutlak prensiplerden biridir. Bunun iin, evlilik messesesi, devletle rin tannlar ve kahramanlar tarafndan kuruluunun momentlerinden biri olarak tasavvur edilir.

OBJEKTF AHLKLILIK

151

168
Evlilik her iki cinsten kiilerin kendi sonsuz ahsiyetlerini, karlkl olarak zgrce feda etmeleri sonucu olduuna gre, tabi bir aynln bulunduu ve bireylerin birbirlerini btn zellikleriyle bildikleri ve, dolaysyle, dier kiilere kart olarak kendilerine zg bir ahsiyete sahip bulunmadklar bir evre iinde evlenme yaplmamas gerekir. Evlenmenin ayr ailelerden gelen ve ahsiyetleri mene bakmndan farkl olan bireyler arasnda yaplmas icap eder. u halde, akrabalar arasnda evlenme, evlenmenin prensibine, yani evlenmenin zgr bir ahlk eylem olmas, yoksa tabi bireylerin ve bunlarn igdlerinin dolaysz bir birlii olmamas prensibine aykrdr. Ayrca, akrabalar aras evlilik, evliliin prensibine aykn olduu gibi, hakik tabi duyguya da kardr. R: Bazen, evliliin tabi hukuka deil de, tabi cinsel igdye dayand sylenir ve evlilik keyf bir ekilde aktedilen bir mukavele olarak grlr. Mo nogamiye arka kmak amacyle, kadnlarn ve erkeklerin saylar gibi fizik bir duruma dayanan kantlar ileri srlr. Kandalar arasnda evlenmeyi nlemek iin srf birtakm karanlk tiksinti duygulannm varl iddia edilir. Btn bu grlerin temelinde, pek revata olan tabi hal fikri, hukukun tabi bir kaynak tan geldii fikri vfe genellikle de akl ve zgrlk kavram yokluu yatar.

169
Aile, bir ahs olarak, d realitesini mlkiyette bulur; ve ancak bu mlkiyet bir servet olduu zamandr ki, bunda cevhersel ahsiyetinin mevcudiyetine kavuur.

B. ALENN SERVET

170
Aile yalnzca mlkiyet sahibi olmakla kalmaz, fakat evrensel ve devaml bir ahs olmak itibanyle, bir serveti srekli ve gvenli bir ekilde elinde bulundur mak onun iin bir ihtiya ve bir art olarak grlr. Tek tek mlkiyet sahipleri nin zel ihtiyalarnn keyflii, soyut olarak alman mlkiyetin momentlerinden

152

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

biridir, ama, bu moment, arzunun bencilliiyle birlikte, burada, kolektif bir varln idamesi urunda iktisapta bulunmaya ve tedbir almaya dnr, yani objektif olarak ahlk bir ey halini alr. R: Devletlerin yahut, hi olmazsa, toplumsal ve dzenli bir hayatn kuru luuna ait efsanelerde, srekli mlkiyetin ortaya k, evlenme messesesinin ortaya kyle ilikili grnmektedir. Sz konusu servetin kompozisyonuna ve kendine has korunma ve srdrlme yollarna gelince, bunlar sivil toplum sferine ait sorunlardr.

171
Bir hkm ahs olarak aile, bakalarna kar, reisi olan koca tarafndan temsil edilir. Koca, bundan baka, danda alp kazanmak, ihtiyalar nceden grp karlamak ve ailenin servetini elinde bulundurmak ve ynetmek imtiyazlarna sahiptir. Ailenin serveti ortak mlkiyettir, aile yelerinden hibirinin kendine ait bir mlkiyeti yoktur, ama herbiri ortak mlkiyet zerinde hak sahibidir. Bu hak ile aile reisine ait yetkiler atabilir, nk ailenin ahlk durumu henz ancak dolayszlk seviyesinde olup (158), bu yzden her trl blnmeye ve olaanla aktr.

172
Evlenme yeni bir aile meydana getirir. Bu yeni aile, yelerinin geldikleri klanlardan veya soylardan bamsz, kendisi-i in mevcut bir eydir. Onlarla bu yeni aile arasndaki ba, tabi bir kan akrabalna dayanr. Yeni ailenin temeli ise, sevginin objektif ahlk trden realitesidir. Bylece, bir bireyin mlkiyeti, esas itibariyle, onun ailev durumu ile balantldr ve soyu veya klan ile ancak uzaktan ilikilidir. R: Evlenme mukavelelerinde elerin mal ortaklna bir snrlama getirildii ve kadn iin belli bir hakkn mahfuz tutulmas ngrld takdirde, bu, evliliin bozulmas, tabi lm, ayrlma, vs. gibi hallere kar tedbir anlamna gelir. Btn bunlar, bu gibi hallerde ailenin farkl yelerinin ortak servet zerindeki paylarn gvenceye alma giriimleridir.

OBJEKTF AHLKLILIK
C. OCUKLARIN ETM VE ALENN DAILMASI

153

173
Evlilik, cevheri itibariyle bir birlik olmakla beraber, bu ancak derun ve duygusal bir birliktir, yoksa, d mevcudiyeti bakmndan bu birlik iki sjeye aynlr. Bu birlik, ancak ocuklarda bizzat bir d, objektif ve kendisi-iin birlik halini alr, nk ana ve baba ocuklarn birbirlerini sevdikleri gibi, kendi cevhersel varlklar gibi severler. Tabi bakmdan, ana ve babann ahslarnn dolaysz mevcudiyeti burada bir sonu halini alr; sonsuz bir sra kuaklar iinde, herbiri bir sonrakini meydana getiren ve bir ncekini art koan kuaklar iinde devam edip giden bir sre olur. Penas ruhlanndan birinin, sonlu tabiat iinde, bir ey olarak mevcudiyetim aa vurmasdr bu.

174
ocuklar, ailenin ortak servetiyle beslenmek ve yetitirilmek hakkna sahip tirler. ocuklarna bakmakla ykml ana ve babann bundan doan haklan, genel olarak ailenin bakmn ortaklaa salama grevine dayanr ve bununla snrldr, Ayn ekilde, ana ve babann, ocuklarn irade serbestlii zerindeki haklan da, onlan disiplin altnda tutmak ve terbiye etmek amacyle belir lenmitir. ocuklann cezalandnlmasmdaki ama, adaletin adalet olarak yerine getirilmesi deildir, daha ok sbjektif karakterdedir, soyut ahlklla aittir, henz tabiatn rtsne brl bir zgrl kullanmaktan onlan vazgeirmek ve bilin ve iradelerindeki evrenselliin meydana kmasn salamaktr.

175
ocuklar potansiyel olarak zgr varlklardr ve hayadan bu zgrln dolaysz mevcudiyetinden baka bir ey deildir. Bunun iin, onlar, eya deildirler ve ne ana-babalanna, ne de bakalanna eya gibi ait olabilirler. Onlann eitilmesi, aile bakmndan, nce pozitif bir amaca yneliktir; objektif ahlkllk onlara dolaysz izlenimler eklinde ve hi muhalefetsiz alanr ve, bylece, ahlk hayatn temeliyle donatlm olarak ruhlarnn hayattaki ilk

154

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

yllarn bu duygu iinde, sevgi, gven ve itaat iinde geirmesi salanr. Sonra, yine aym bakmdan, bu eitim bir de negatif bir ama tar ki, bu da ocuklar, balangta iinde bulunduklar dolaysz tabi halden, bamszlk ve zgr ahsiyet haline, yani ailenin tabi birliinden kopup ayrlmak gcne eriebilecekleri seviyeye karmaktr. R: Roma hukuku iin en kara lekelerden birini oluturan bir husus da, ocuklarn, babalan tarafndan kle muamelesine tbi tutulmalanna cevaz veren kanun hkmdr. Objektif ahlk hayat en i, en rakik yanndan vuran bu illet, Romallar'm cihan tarihi iindeki karakterlerini ve hukuk fomalizme olan dknlklerini anlamamz salayan en nemli unsurlardan biridir Terbiye edilip yetitirilme zorunluluu, ocuklarda, olduklan gibi olmaktan memnun olmamak gibi, onlara zg bir duygu halinde bulunur. Bu, onlann, kendilerinden stn grdkleri yetikin kiilerin dnyasnda yer almak eilimlerinin, byk adam olmak arzularnn ifadesidir. mdi, oyun pedagojisi, ocukluu kendiliinde deerli bir ey olarak grr ve ocua onu bu ekilde tantr, bylece, hem cidd bireyi, hem de kendi Kendisini onun gznde ocuka bir ekle sokar. Oysa, ocuklann byle bir eye zaten sayglan yoktur. Bu pedagoji metodu, ocuu, onun kendisini hissettii olgunlamamlk hali iinde olgunlam gibi ele alarak, onu kendi kendisinden memnun etmeye alr. Halbuki, byle yapmakla, ocuun aslnda ok daha iyi olan hakik spontane ihtiyacn bozmu, tahrif etmi olur. Bylece, bu metot, ocuun cevhersel realitelerden, spiritel dnyadan uzaklamasna ve byklerini hor grmesine nk bykler, onun karsna hor grlmeye lyk, ocuka bir klkta kmaktadrlar ve, nihayet, herkesten ayn ve imtiyazl bir durumda olmak duygusuna dayanan bir kendim beenmilie ve mankla kaplmasna yol aar.

176
Evlilik, objektif ahlk desi'nin ilk dolaysz eklinden baka bir ey deildir. Bunun iin, onun objektif realitesi ancak bilincin ve sbjektif duygunun i derinliinde bulunur ve mevcudiyetinin ilk olaan karakteri orada kendini gsterir, tnsanlan evlendirmek iin zerlerine bask yaplamyaca gibi, aralannda zt ve dmanca duygular bagsterdii zaman taraftan birarada tutmaya yanyacak pozitif hukuk bir ba da yoktur. Byle olmakla birlikte, bu gibi duygulann varl kukusuna ve srf geici bir izlenimin rasntlanna kar evliliin, ahlk cevherselliin, hukukunu koruyup devam ettirmek amacyle bir

OBJEKTF AHLKLILIK

155

nc ahsn otoritesine bavurulabilir. Bu otorite, bu gibi durumlar taraflarn birbirlerine karlkl tam yabanclamasndan ayrarak, tam yabanclamann olup olmadna bakar ve bunun varln tespit ettii takdirde, yalnz bu takdirde, evliliin bozulmasna karar verir.

177
Ailenin ahlk olarak dalmad, zgr ahsiyetler haline gelecek ekilde eitilip yetitirilen ocuklarn, reit olduklarnda, hukuk ahslar olarak tannmalan ve bir yandan zgrce kendi zel mlkiyetlerine sahip olmaya, br yandan da aile kurmaya erkek ocuklar aile reisi olarak, kz ocuklar e olarak ehil hale gelmeleri sonucudur. Bylece, ocuklar kendi cevhersel ka derlerine artk bu yeni aile iinde sahip olurlar. te yandan, eski aile esas temel, balang noktas srasna iner ve soyut soy ba, pek tabi olarak, btn hukuk deerini kaybeder.

178
Ana ve babann, zellikle babann, lmyle ailenin tabi dal, ailenin serveti bakmndan, miras sorununu ortaya karr. Miras, esas itibariyle, kendiliinde ortak bir servetin zel mlkiyete gemesi demektir. Nispeten uzak akrabalk derecelerinin sz konusu olduu ve ahs ve ailelerin sivil toplum iinde otonomi kazanacak kadar dalm bulunduklan gz nne alnacak olursa, sz konusu gei, birlik aile birlii duygusu kaybolduu ve her, evlilik nceki aile durumunun braklp yeni, otonom bir aile kurulmas anlamna geldii lde, belirsiz bir hal alr R: Mirasn temelinin u olayda yatt ileri srlmtr: bir kimse ld zaman, onun serveti ak bir mlkiyet halini alr, byle olduuna gre de, onu ilk zilyetliine alacak kimseye ait olmas gerekir. Bu zilyetlie al, ou kez, lenin her zamanki evresinden olan akrabalarca yapdndan, srekli rastla nan bu olay, dzen endiesiyle, pozitif kanunlarca kural mertebesine karlmtr. Bu zekice dnce, aile realitesinin tabiatm gzard etmektedir.

156

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

179
Bu dal, bireysel irade iin bir zgrlk dourur: kiinin, servetini kendi arzusuna, fikrine ve amalarna gre kullanmak veya bir dost veya tandk evresini ailesi yerine koyup, bunu bir vasiyetnamede aka bildirmek ve bylece bu evrenin, kendi hukuk mirass olmasn salamak zgrldr bu. R: Bir kimsenin kendi servetine, bunu bir vasiyetname ile bir dost evresine devredebilircesine tasarruf etmek zgrlnn ahlk bakmdan doru ve hakl olabilmesi, byle bir evrenin oluturulmasna baldr. Ancak, byle bir evrenin oluturulmas, zellikle iin iine bir vasiyetname girdii zaman, yle ok rastlantya, keyflie, bencil hesaplara, vs. yol aar ki, ondaki objektif ahlkllk unsuru son derece bulanklar. Bir kimseye, mlkiyetini byle keyf iradeyle vasiyet etme yetkisinin tannmas, kolayca ahlk ykmllklerin inenmesine yol aabilir ve yerilmeye deer birtakm giriimlere ve kulluklara vesile olabilir; ve, ayrca, sz konusu hayr ve hibeleri, vasiyet sahibinin lmnden sonra yani mlkiyetinin nasl olsa artk elinden km olaca zaman ilerlik kazanacak birtakm gereksiz, despota ve zahmetli artlara balamak iin frsat ve bahane salayabilir.

180
Aile yelerinin bamsz hukuk ahslar haline gelmeleri prensibi ( 177), aile evresi iine, tabi miraslarn belirlenmesindeki keyflie v ayrmcla benzer bir eyler sokar. Fakat, temel aile ilikilerine zarar gelmemesi iin, bu faktrlerin son derece snrl tutulmas gerekir. R: len kiinin direkt keyf iradesi, vasiyet hakknn prensibi olamaz zellikle, bu irade ailenin cevhersel hukukuna ters dt zaman... nk bu takdirde, kiinin istekleri, onun lmnden sonra yerine getirilmez. Bununla birlikte, aile, eski yesine olan sevgi ve saygsndan tr, onun keyf iradesine uygun bir biimde hareket edebilir. K endisi-i in alndnda, byle bir keyflikte ailenin hukukundan daha ok saygya deer hibir taraf yoktur tam tersine. Vasiyet hkmlerinin deer tamasnn bir baka art da, bunlarn bakalar tarafndan, yine keyf olarak, kabul edilmesidir. Fakat, vasiyet hkmlerine byle bir geerlik atfedilmesi, ancak bunlarn ait olduu aile realitesinin uzak ve

OBJEKTF AHLKLILIK

157

etkisiz olmasyle mmkndr. Ama, aile balarnn hem gerek olarak mevcut, hem de etkisiz olmas, ahlka aykr bir durumdur; ve keyf hkmlere, ailenin aleyhine olarak, daha geni bir geerlik verildii lde, onun ahlje karakteri zayflar. Babann keyf iradesinin aile iinde mirasn temel prensibi haline getirilmesi, Roma kanunlarnn daha nce de belirtmi olduumuz sertliklerinden, ahlka ayknlklanndan biridir. Roma kanunlar, babamn, olunu satabilecei hkmn bile iermekteydiler. Ve eer oul, yeni efendisi tarafndan azat edilecek olursa, tekrar babann "potestas" altna girmekte ve ancak nc azat ediliten sonra klelikten bilfiil kurtulabilmekteydi. Bir oul, hibir zaman "de iure" reit olamaz ve hukuk ahs haline gelemezdi; sahip olabilecei biricik mlkiyet de sava ganimeti ("peculium castrense") idi. Ve o, byle kere satlp azat edil dikten sonra, babasnn "potestas"ndan kurtulsa bile, aksine bir vasiyet hkm bulunmad takdirde, aile reisine bal kalan dier kiilerle birlikte mirastan pay alamazd. Kadn da (yani aileye "matrona" olarak giren kadn, yoksa kle durumunda olan "in manum conveniret, in mancipio esset" kadn deil), evlene rek kendisine kurduu ve artk gerekten kendisinin olan aileye deil, fakat iinden kp geldii aileye aitti ve, dolaysyle, gerekten kendisinden olan kimselerin mirasndan pay alamyordu; nasl ki, bu kimselerin de kadnn veya anann mirasna konmalar mmkn deildi. Geri, zamanla rasyonellik duygu sunun giderek artmas sayesinde, bu hukukun ierdii ahlka aykr eyler, uygulama iinde, giderilmeye allm ve, bu amala, mesel "hereditas" yerine "bonorum possessio" deyimi kullanlm (bu iki deyim arasnda yaplan ayrm, gerekten uzman bir hukukuya yarar derin bir bilgi iidir), ya da bir "filia"y bir "filius" diye kayda geirmek hilesine bavurulmutur. Ama, daha nce de grdmz gibi ( 3), akla uygun olan kt kanunlarn errinden korumak iin, onu birtakm kurnazlklarla veya, hi olmazsa, kanunlardan kan baz sonularla rtp gizlemek zorunda kalmak, bir yarg iin ac bir eydir. En nemli kurumlann iine dtkleri korkun istikrarszlk ve bundan doan ktlklere kar koyacak kanunlarn dzensizlii hep bu duruma baldr. Romal aile reisinin, kendi vrislerini diledii gibi belirlemek hakkna sahip olmasnn ahlka aykr sonularn gerek Roma tarihinden, gerekse Lukianos ve daha bakalarnn anlattklanndan yeterince biliyoruz. Evlilik, dolaysz ahlk hayat olarak cevhersel realite, tabi olaanlk ve i keyflik karmn kendi tabiatnda tar. Fakat, keyflie, hukukun aleyhine olarak, stnlk tannd takdirde, rf ve detlerin bozulmas ynnde yasal bir yol alm veya, daha dorusu, bu bozulma kanunlarca zorunlu klnm olur. Nitekim, ocuklarn kle statsnde olmalan ve bununla ilgili mevzuat ve yine Romallar'da boanmann kolayl (bu kolaylk o kadar fazlayd ki, Cicero bile D e O fciis 'inde ve daha birok yerde "honestum ve "decorum" zerine yazd bunca gzel eylere

158

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

ramen, borlann deyebilmek iin bir hile-i eriyeye bavurarak karsn boam ve ald yeni kadmn drahomasyle borlann demiti) konusunda durum byledir. Ailenin "splendor"u veya korunmas amacyle, ekek ocuklar lehine kzlan, yahut byk erkek ocuklar lehine kklerini "fideicommissa" veya "substitutiones" yoluyle miras dnda brakmaktan ibaret bir miras hukukunun kurulmas ve, genellikle, bu alana ait btn eitsizlikler, mlkiyet zgrl prensibinin inenmesidir ( 62) ve kendiliinde ve kendisi-iin hibir tannma hakkna sahip olmayan bir keyflie ya da, daha ak bir deyile, filn aileyi deil de, daha ok falan klan veya falan soyu korumak arzusuna dayanr. Halbuki, falan klan ya da falan soy deil, asl ailenin kendisidir de olan ve bunun iin de tannmak hakkna asl o sahiptir; kald ki, mlkiyet zgll ve miras eitlii sayesinde ahlk dzen muhafaza edilmi olur, nk bu suretle aileler, aksi yndeki kanun hkmleriyle olduundan ok daha iyi korunurlar. Roma kurumlarna benzer kurumlarda, evlilikten doan haklar, genellikle tannmazlktan gelinir ( 172), nk evlenme ayr gereklii olan bir ailenin tam olarak kurulmas olup, bunun karsnda "stirps" veya "gens"1gibi eski anlamda aile demlen realite, kuaktan kuaa, gittike daha uzak, gittike geree daha yabanc bir soyutlamadan ibaret kalr ( 177). Evliliin ahlk unsuru olan sevgi, hakik anlamyle, gerek ve bilfiil mevcut bir varla kar duyulan bir histir, yoksa soyut bir varla deil. Daha ileride grlecei gibi ( 356 [357]), mdrikenin bu soyutlamas ["gens"], tarihte Roma mparatorluu'nun evrensel tarihe katksnn temel prensibini oluturur. Oysa, yine ileride grlecei gibi ( 306), siyas sferin daha yksek bir gelime aa masnda, keyflik unsuru hi ie kanmadan, salt devlet desinin zorunlu sonucu olarak, miras zerinde byk evlt hakk, fera veya sat yasa ile birlikte, en sert ekliyle ortaya kabilmitir.

ALEDEN SVL TOPLUMA GE

181
Aile, hem tabi olarak hem de mahiyeti gereince, yani ahsiyet prensibinin ileyii sonucu olarak, birok aileye blnr ve bylece ortaya kan aileler, ge nellikle, bamsz soyut ahslar halinde davranrlar ve, dolaysyle, birbirleriyle bir d iliki iinde bulunurlar. Baka bir deyile, ailenin oluturduu birlik iinde birbirlerine bal durumda olan momentler nk aile henz kavram

OBJEKTF AHLKLILIK

159

iinde olan ahlk de'dir, kavram tarafndan serbest braklarak, bamsz bir realite kazanrlar. Farkllama aamasdr bu. nce soyut bir dille sylemek ge rekirse, bu farkllama, bize zellik determinasyonunu verir; ama bu zellik, evrenselle balantl bir zelliktir. Fakat, bu balantda evrensel, yalnzca i temeldir ve, dolaysyle, ancak formel bir biimde ve grn olarak zel'de mevcuttur. Bu yzden, kendine dnk dncenin ortaya kard bu durum, ilk bakta objektif ahlklln kaybolmasdr yahut, baka bir deyile, objektif ahlkllk mahiyet olmak itibariyle kendisini zorunlu olarak grntlediinden (Ansikl., 64 ve 81), objektif ahlklln fenomen alandr sivil toplumdur. R: Ailenin, yeni bir prensibe gemek zere alp yaylmas, mevcudiyet alannda bazen bir halk, bir millet meydana getirmek zere, onun kendiliinden genilemesi eklinde tecelli eder ve, bylece, aile ile halkn veya milletin ortak tabi kkn oluturur. Bazen de, dank aile gruplan, ya gl bir kiinin etki siyle, ya da balayc ihtiyalarn ve bunlarn karlkl tatmininin yol at serbest rza ile biraraya toplanrlar.

kinci blm

SVL TOPLUM

182
Bizzat kendi zel gayesinin objesi olan somut ahs, bir ihtiyalar btn ve tabi zorunlulukla keyf iradenin bir kanm olarak, sivil toplumun en birinci prensibidir. Fakat, zel ahs, mahiyeti gerei, baka ahslarla iliki iindedir; yle ki, her ahs ancak bakas araclyle kendisini ortaya koyar ve tatmin eder ve, ayn zamanda, burada ikinci prensip olan evrensellik formundan gemek zorundadr.

183
Bencil gaye, bu ekilde belirlenen gereklemesi srasnda, bir karlkl bamllk sistemi kurar. Bu sistem sayesinde bireyin geimi, refah ve mevcudi

160

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

yeti; herkesin geimi, refah ve mevcudiyeti ile i ie gemi durumdadr, bunlara dayanr ve ancak bu bamllk iinde gereklik ve gvenlik kazanr. lk bakta, bu sisteme d devlet, ihtiyalarn devleti, mdrikenin devleti denilebilir

184
de, bu kendi iinde blnme safhasnda, momentlerinin herbirine karakteris tik bir mevcudiyet verir: zelliin hakk, geliip her ynde yaylmak; evren selliin hakk, hem zelliin temeli ve zorunlu ekli, hem de ona hkmeden kuvvet ve onun en yce gayesi olarak kendini gstermektir. Bu, ekstremleri iinde kaybolan objektif ahlkllk sistemidir ve de'nin soyut momentim, gereklik momentini oluturur. de, burada, yalnzca rlatif bir totalite olarak ve bu d grnn gerisinde sakl bir i zorunluluk olarak mevcuttur.

185
Her yandan hcum eden ihtiyalann tatmini, olaanl iinde keyf irade ve sbjektif tercih olarak kendisi-iin zellik, bu tatmin sreci iinde kendi kendi sini ve cevhersel kavramn yok eder. te yandan, ihtiya, sonsuzca yeni arzular dourduu, srekli olarak keyflie ve d olaanla tbi bulunduu ve de ev renselliin gcyle snrlandrlm olduu iin, onun tatmini ihtiya ister zorunlu, ister olaan olsun daima olaandr. Sivil toplum, bu ztlklar ve karmaklklar iinde, hem sefahat ve sefalet, hem de bu ikisi iin ortak olan fizik ve moral yozlama manzaralar gsterir. R: zelliin bamsz gelimesi (kar. 124), eski devletlerde rf ve daletlerin yozlamas eklinde bagsteren moment olup, bu devletlerin en birinci k sebebidir. Bazs henz patriyarkal ve din prensip aamasnda, bazs ise nispeten basit olmakla birlikte daha spiritei bir objektif ahlk prensipler aamasnda bulunan, ama hepsi de genellikle ilkel dolaysz sezgi temeline

OBJEKTF AHLKLILIK

161

dayanan bu devletler, kendi ilerinde, ne bu sezginin blnp paralanmasna ne de kendilik bilincinin sonsuzca kendi zerine dnk dnmesine dayanabilir lerdi. Bu tr dnce kendini gstermeye balaynca, bu devletler de nce bilinte, sonra da realitede ktler; nk, ok basit olan prensipleri, ancak birlik'te bulunabilen hakik ve sonsuz gereklikten yoksundu; nk, akln elikisinin btn gcyle gelimesini salayan, ama sonra ona hkim olmasn da bilen, bu eliki iinde kendisini koruyan ve ayn zamanda onu kendisiyle btnletiren ancak birlik'tir. Platon, Devlet'inde, cevhersel ahlkll, ideal gzellii ve hakikati iinde gsterir, ama yaad devirde Yunan ahlk hayatna artk girmi bulunan bamsz zellik prensibiyle uzlama salamay baaramaz; sadece bu prensibin karsna kendi salt cevhersel devletini koymakla yetinir ve onu, esas kayna olan zel mlkiyet ( 46, R) ve aile ve, bittabi, daha ileri ekilleri sbjektif irade, meslek seme hakk, vs. ile birlikte devletinin dnda brakr. Platon'un D evletin in byk cevhersel hakikatinin anlalamamas ve bunun, genellikle, soyut dncenin bir hamhayali ve, ou kez denildii gibi, "yalnzca bir ideal" saylmas, bu kusuru yzndendir. Hristiyan dininde isel bir ekilde, Roma leminde ise dsal olarak ortaya kan ve bu sebeple bu sonrakinde soyut evrensellie bal bulunan kendiliinde sonsuz otonom ahs, birey, sbjektif zgrlk prensibi, Platon'un gerek [reel] espriye vermi olduu bu salt cevhersel ekil iinde hibir hakka sahip deildir. Bu prensip, tarih bakmdan Yunan leminden sonraya ait olduu gibi,, bu derinlie kadar inebilen felsef dnce de Yunan felsefesinin cevhersel desinden sonra gelir.

186
Fakat, totalite derecesine varacak kadar kendisini bamszca gelitiren zellik prensibi, evrensellie geer ve gerek hakikatini, gerekse pozitif gerekliinin meruiyetini ancak orada bulur. Bu birlik objektif ahlklln ge rektirdii aynlk deildir, nk blnme aamas olan bu aamada ( 184), bu iki prensip de birbirinden bamsz durumdadrlar. Bu yzden, sz konusu birlik, burada zgrlk olarak deil, fakat zorunluluk olarak mevcuttur: zel, evrensel'in formuna ykselmeye, srekliliini bu formda aramaya ve bulmaya zorlanmtr.

162

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

187
Bu devletin brger'leri [sivil yurttalan] olarak bireyler, gayeleri kendi z karlar olan zel ahslardr. Bu gaye, evrensel'in mediasyonuyle elde edildiinden, evrensel onun gereklemesinde bir vasta olarak grnr. u halde, bireyler, kendi gayelerine, ancak bilgilerini, iradelerini ve eylemlerini ev rensel bir tarzda belirledikleri ve kendilerini bu btn meydana getiren zincirin halkalar haline getirdikleri lde ulaabilirler. Burada, de'nin menfaati, sivil toplum yelerini ki bunlar, bu sfatla, bu menfaatin bilincinde deildirler, birer birey olarak ve tabi halleri iinde, formel zgrle ve bilginin ve irade nin formel evrenselliine ykselten (ayn zamanda hem tabi zorunluluu, hem de ihtiyalarn olaanln kullanarak) ve sivil toplum yelerinin zel sbjektivitesine kltr kazandran [bu sbjektiviteyi eiten] srete yatar. R: Gerek tabi halin msumluu, ilkel [ungebildeter] kavimlerin rf ve detlerinin sadelii hakkndaki grler, gerekse ihtiyalar ve bunlarn tatmi nini, zel hayatn zevklerim ve konforlann mutlak gayeler olarak gren haz dknl, her ikisi de, ayn bir korolere sahiptirler: kltrn [Bildung ] dsal nitelikte bir ey olduu inanc. Birinci kta, kltr ifsat edici bir ey, ikinci kta ise basit bir vasta gibi grlr. Her iki gr de, esprinin tabiat ve akln gaye leri hakknda bilgisizlie dellet eder. Esprinin gerekliine kavumas, ancak onun kendi iinde blnmesi, kendisini tabi ihtiyalara ve d zorunluluun balarna tbi klmas ve, bylece, kendisine bir snr, bir sonluluk getirmesi ve, nihayet, kendisini iten, bizzat bu snrn gerisinde, formasyondan geirerek [bildet], onu amas ve sonluluk iinde kendi objektif mevcudiyetini elde etmesi ile mmkndr. u halde, akln gayesi, ne rf ve detlerin tabi sadelii, ne de zelliin gelimesi iinde uygarln salad zevklerdir. Aksine, onun gayesi, tabi sadelik ve basitlii, yani kendilik bilincinin yokluu demek olan pasiflii ve bilgice ve iradece kltrszl, baka bir deyile, esprinin iine gml olduu dolayszl ve bireysellii yok etmektir. Onun gayesi, her eyden nce, bu dsalla, edinme gcnde olduu d rasyonellii, yani evrensellik formunu, mdrikeye uygunluu [Verstandikeit J vermektir. Ancak bu suretledir ki, espri, bu alanda, yani d mevcudiyet alannda, kendi sini kendi evinde hisseder, esprinin zgrl mevcudiyet kazanr ve onun zgrlk gayesine kendiliinde yabanc olan bu unsurun iinde espri kendisiiin mevcudiyete eriir. de nin mevcudiyeti iin biricik uygun unsur bu formdur. Bunun iin, kltrn mutlak determinasyonu [niha gayesi] zgrleme'dir, daha yksek bir zgrlk urunda aba harcamaktr, ahlklln sonsuz

OBJEKTF AHLKLILIK

163

sbjektif cevherselliine, artk dolaysz ve tabi olmayan, spiritel nitelikte ve evrensellik formuna eriebilecek kadar yksek bir objektif cevhersellie geitir. Sje iin, bu zgrleme, davranlarn sbjektifliine, dolaysz ihtiyalara, duyusal izlenimlerin sbjektif bo tatminlerine ve keyf eilimlere kar zah metli bir mcadeledir. Kltrn karlat muhalefet, ksmen, gerektirdii bu zahmetli mcadeleden kaynaklanr. Oysa, bu kltr mcadelesi sayesindedir ki, sbjektif irade bizzat kendi iinde objektiflie eriir, ve yine ancak bu objektif lik iindedir ki, denin realitesi olmak gcne ve ehliyetine kavuur. te yandan, zelliin byle reorganizasyondan ve reformdan geerek evrensellik formu kazanmas, bizi mdrike seviyesine getirir. zellik, bireyselliin hakik kendisi-iin mevcut varl halini alr; ve evrensellie, onu dolduran ve kendi kendisini snrszca belirlemesini [snrsz oto-determinasyon] mmkn klan muhtevay vererek, bizzat objektif ahlklln iinde sonsuz olarak kendisi-iin mevcut zgr sbjektiflik olur. Kltrn, Mutlak'n immanent bir momenti olarak tad sonsuz deeri gsteren gr noktas ite budur.

188 Sivil toplum u momenti ierir: A. htiyacn mediasyonu ve bireyin, hem kendi emei, hem de btn baka bireylerin emei ve ihtiyalarnn tatmini sayesinde tatmin bulmas: htiyalar
sistemi.

B. Bu sistemin ierdii evrensel zgrlk unsurunun realitesi: mlkiyetin


yarg gc vastasyle korunmas.

C. lk iki sistemdeki olaanlk kalntlarna kar alnan tedbirler ve zel menfaatlerin kamu ynetim i ve korporasyon vastasyle, ortak menfaatler olarak, korunmas.
A. HTYALAR SSTEM

189 zellik, nce, iradenin evrenselliine ztl ile genel olarak belirlenmi bu haliyle sbjektif ihtiyatr ( 60 [59]). Bu sbjektif ihtiyacn objektiflemesi, yani tatmin bulmas iki yoldan olur:

164

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

a) Bu aamada, bakalarnn irade ve ihtiyalarnn mlkiyeti ve rn olan d eyler vastasyle. p) ki had (sbjektif ye objektif) arasndaki mediasyon olan emek ve faaliyet vastasyle. htiyacn gayesi, sbjektif zelliin tatminidir, ama evrensel, burada bu tatminin bakalanmn ihtiyalan ve irade zgrl ile olan ballnda ken disini dayatr. Bu sonlu sferde ortaya kan bu rasyonellik grn, mdrike'dir. Mdrike, sz konusu sferin en nemli yamru oluturur ve bu sfer iinde uzlatrc faktr roln oynar. R: Ekonomi politik, bu gr noktasndan [emek ve ihtiyalar] hareket eden bilimdir, ve buradan hareketle kitlelerin ilikilerim ve davranlarn, btn karmakl ve kalitatif ve kantitatif karakteri iinde aklamaya alr. Ekonomi politik modem an meydana getirdii elverili zemin zerinde doan bilimlerden biridir. Onun gelimesi, dncenin (bkz. Smith, Say, Ricardo), balangta karlat bitmez tkenmez detaylar iinden, bunlar iten ve yneten kavramsal unsuru, maddenin basit prensiplerini nasl bulup kardn gsterir (ilgi ekici yan da budur). htiyalar sferinde, eyann tabiat gerei olarak bulunan ve faaliyet gsteren bir rasyonellik grnts kefetmek, burada bir uzlatnc faktrn bulunduunu gstermekle birlikte, aksi gr noktasndan baklacak olursa, bu sfer, mdrikenin sbjektif gayeleri ve ahlk fantezileriyle honutsuzluunu ve moral tatminsizliim alabildiine sergiledii alandr.

a) HTYALARIN VE TATMNLERN MODALTELER

190
Bir hayvann ihtiyalan da, bu ihtiyalan tatmin ediinin modaliteleri de snrldr. Oysa, insan, kendisi de byle bir snrlamaya tbi bulunmakla birlikte, bundan kurtulabilecek gte olduunu ve evrenselliim aka gsterir, bunu, nce ihtiyalann ve bunlan tatmin vastalann oaltarak sonra da somut ihtiyalann ayn ayn paralara ve vehelere blp farkllatrarak ve bunlan da, aynca, daha farkl, daha zel ve, dolaysyle, daha soyut ihtiyalar haline getire rek yapar.

OBJEKTF AHLKLILIK

165

R: Hukukta [soyut hukukta], obje ahstr, soyut ahlk sferinde, sjedir, ailede, aile yesidir. Sivil toplum genelinde obje, brger veya bourgeois 'dr ( 1). Yine sivil toplumda, ihtiyalar (kar. 123, R) bakmndan obje, insan denilen somut fikirdir. lk kez burada ve yalnz burada, insandan bu anlamda sz edile cektir.

191
Ayn ekilde zellemi ihtiyalarn ve bunlar tatmin etmenin eitli vasi talan da blnp oalrlar, ve bunlar da aynca birtakm rlatif gayeler ve soyut ihtiyalar halini alrlar. B oalma ad infinitum gider ve, eitli ihtiyalar arasnda bir aynm yapmak ve vastalann gayelere uygunluunu takdir etmek gcn ierdii lde, incelik adn alr.

192
htiyalar ve tatmin vastalan, gerek [reel] olarak mevcut eyler olarak, bakas iin varlk halini alrlar ve, bylece, tatmin, bakasnn ihtiyalan ve emei tarafndan bilmukabele artlandnlr. htiyalar ve vastalar soyut bir ka rakter aldndan ( 191), soyutluk aym zamanda bireyler arasndaki karlkl ilikilerin bir determinasyonu olur. Bu soyut karakter, yani evrensellik, burada, bireylerin birbirlerini karlkl olarak tanyp kabul etmeleridir; ve bu mnferit ve soyut ihtiyalarla bunlann tatmin tarzlann ve vastalann somut, yani sosyal hale getiren momenti oluturur.

193
Bu sosyal moment, bylece, kendisi-iin vastalara ve bunlann edinilmesine ve de ihtiyalann tatmin edili tarzlanna bir zel gaye determinasyonu verir. Bu, aynca, tatmin konusunda, bakalanyle eit olmak talebim dolayszca ieren bir momenttir. Bir yandan, bakalanyle eit olmak ve onlann durumuna benzer duruma gelmek ihtiyac, br yandan bu alana ait baka bir ihtiya, yani zel'in

(1)' Aslnda franszca olarak. (Fr. ev.)

166

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

kendini sekin bir kii olarak ortaya koymak ihtiyac da, ihtiyalarn oalp yaygnlamasn salayan verimli bir kaynak oluturur.

194
Tabi ve dolaysz ihtiyalarla, fikirlerden doan spiritel ihtiyalarn birlii olan sosyal ihtiyalar iinde, spiritel trden ihtiyalar evrensellikleri nede niyle stn durumda olduklarndan, bu sosyal momentte zgrletirici bir yan vardr. htiyacn sk tabi zorunluluu gizli durumdadr ve insan, kendi kansna aslnda evrensel nitelikte olan bir kanya, kendi koyduu bir zorunlulua gre, dsal deil de isel bir olaanla, yani kendi keyf iradesine gre hareket eder. R: nsann, tabiat halinde iken ihtiyalara bal olmadan yaad, btn ihtiyalannn basit tabi ihtiyalardan ibaret olduu ve bunlar tatmin etmek iin, tabiattaki rastlantlarn kendisine dorudan doruya salad vastalar kul lanmakla yetindii fikri, yanl bir fikirdir. Bu fikir, daha sonraki paragraflarda sz edeceimiz, emein zndeki zgrletirici unsur hesaba katlmasa bile yanltr. nk, tam anlamyle tabi ihtiya ve bunun dolayszca tatmini, olsa olsa, esprinin tabiata gmlmlk hali ve, dolaysyle, bir vahet ve zgrlkten yoksunluk hali olurdu. Halbuki, zgrlk ancak esprinin kendi zerine dnk dncesinde, kendini tabiattan ayrmasnda ve onun zerindeki aksiyonundadr.

195
Bu zgrleme, formel bir zgrlemedir, nk gayelerin zellii, temel ve muhteva olarak kalmaktadr. Sosyal artlarn, ihtiyalar, tatmin vastalarn, ya rarlanma ekillerini snrszca oaltmaya ve spesifikletirmeye doru gitmesi tabi ihtiyalarla sun [incelmi] ihtiyalar arasndaki aynm gibi, kalitatif snrlan olmayan bu sre lks dourur. Bu sre, ayn zamanda, bamll ve yoksulluu da a d infinitum arttrr. Bu bamll ve yoksulluu gidermeye yarayan madde, zel tabiatnn [bakalarnn mlkiyetinde olmak, bakalarnn zgr iradesinin mevcudiyeti olmak] btn d imknlanyle muhta insann zgr iradesinin mlkiyetine dnmeye kar sonsuz bir direni gsterir, yani o bu bakmdan mutlak nfuz edilemezliktir.

OBJEKTF AHLKLILIK
b) EMEN MODALTELER

167

196
zellemi ihtiyalanmz iin yine zellemi tatmin vastalan hazrlamann ve elde etmenin yolu [mediasyonu] emek'tir. Emek, tabiatn dolayszca verdii maddeyi, gayet deiik birtakm prosedelerle, eitli amalara uyacak ekilde spesifikletirir. Bu ileyi, vastaya deerini ve yararlln kazandm. nsan, tketimi srasnda, en bata, [baka] insanlar tarafndan retilmi eylerle karlar. Onun tkettii eyler, insan abasnn rnleridir.

197
Teorik kltr, pek eitli artlann ve objelerin etkili olduu bir ilgi alan iinde geliir. Bu kltr, yalnzca, bol fikir ve bilgi sahibi olmaktan ibaret bir ey deildir, ayn zamanda spiritel eviklik ve abukluktur; bir fikirden brne kolayca gemek, karmak ve evrensel ilikileri kavramak, vs. kabiliye tidir. Teorik kltr, genel olarak, mdrikenin eitilmesi ve ayn zamanda dilin ilenmesidir. Emek araclyle edinilen pratik kltr ise, nce, kendi kendisini otomatik olarak yenileyen, bir ey yapmak ihtiyac'dr, genel olarak da bir ile uramak alkanldr; sonra, faaliyetin, srf zerinde allan maddenin tabiatna uydurulmakla kalmayp, ayn zamanda ve bilhassa, baka alanlarn iradesine [zevkine] uydurulmasdr; ve, nihayet, bu ekilde eitilmenin kazandrd objektif faaliyet alkanl ve evrensel niteliklerdir.

198
te yandan, emein evrensel ve objektif unsuru, vastalann ve ihtiyalarn spesifiklemesi dolaysyle meydana gelen soyutlanma srecine baldr, ve bu soyutlanma sreci ayn zamanda, retimin de spesifiklemesine yol aar ve i blmn dourur. Bu blnme sayesinde bireyin emei daha basitleir ve gerek soyut [kendi blmne ait] emeindeki kabiliyeti, gerekse rnlerinin kitlesi artar. Ayn zamanda, kabiliyetlerin ve retim aralarnn bu soyutlanmas, dier ihtiyalarnn tatmininde insanlarn birbirlerine karlkl ballklarn ta-

168

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

marnlar ve bunu kanlmaz bir zorunluluk haline getirir. Nihayet, bir insann retiminin teki insanlarn retiminden soyutlanmas, emei gittike daha ok mekanikletirir, yle ki, sonunda, insann emei dlayp, kendi yerine makinalan koymas imkn dahiline girer.

c) ZENGNLK

199
Emein ve ihtiyalarn tatmininin bu bamll ve karlkll iinde, sbjektif tamah, btn teki insanlarn ihtiyalarnn tatminine bir hizmet halini alr. Yani burada, sbjektif tamah, diyalektik bir hareketle, zel ile evrensel arasnda mediasyona dnr, bylece, herkes kendisi iin kazanr, retir ve ya rarlanrken, ayn zamanda bakalar iin kazanm, retmi ve yararlanm olur. Herkesi kendine tbi klan bu karmak karlkl bamhlktaki zorunluluk, herkese kendi kltr ve kabiliyetleriyle katlp pay almak imknn veren ev rensel ve istikrarl bir servettir ( 170). Bylece, herkes kendi hayat konusunda gvenlie kavuurken, bir yandan da kendi emei mediasyonu ile kazand eyle genel serveti korur.

200
Bir zel kiinin serveti ya da, baka bir deyile, genel servetten pay alma 1imkn, onun kazanlm sermayesi, ksmen de kabiliyeti tarafndan artlandrlr. Beri yandan, kabiliyet de, hem bizzat bu sermaye, hem de baz olaan haller tarafndan artlandnlr. Bu olaan hallerin eitlilii, tabiatta zaten kendiliinden eitsiz olan bedensel ve zihinsel niteliklerin gelimesinde farkllklar meydana getirir. Bu zellik sferinde, bu farkllklar her ynde ve her seviyede ve bu sferin ierdii olaanlklar ve keyfliklerle birlikte grlr. Bu farkllklarn kanlmaz sonucu, bireysel servetler ve kabiliyetler arasndaki eitsizliktir. R: Esprinin objektif zellik hakk, de'de ierilmi durumdadr; ve bu hak, sivil toplumda, tabiat tarafndan konulmu olan insanlararas eitsizlii (tabi eitsizlik unsuru) ortadan kaldrmaz; aksine, bu eitsizlii bizzat espriden treterek kabiliyetlerin, servetin ve hatt entelektel ve ahlk kltrn eitsizlii seviyesine karr.

OBJEKTF AHLKLILIK

169

Bu hakka kar ileri srlen eitlik talebi, bo mdrikeye ait bir taleptir. O kendi soyutlamasn ve kendi olmas-gereken-ey'ini gerek ve rasyonel yerine alr. Evrensel'in kendi iinde meydana getirdii bu zellik sferi, evrenselle henz ancak rlatif bir aynlk halindedir ve, dolaysyle, tabiattan ve keyf ira deden gelme zellie ait karakterleri, yani tabiat halinin kalntlanm henz ken dinde muhafaza eder. Bundan baka, srekli hareket halinde bulunan insan ihtiyalan sisteminde, onu farkl unsurlara sahip organik bir btne balayan immanent bir rasyonellik vardr ( 201).

201
Karlkl retim ve mbadele hareketlerinin sonsuz karmakl ve bu retim ve mbadelelerde kullanlan vastalarn yine sonsuz eitlilii, muhtevalannn immanent evrensellii nedeniyle, sonunda birtakm genel gruplar iinde toplanp farkllarlar. Bylece ortaya kan kolektif btn, birtakm sistemler den oluan bir organizma grn alr. Bunlar, ihtiyalardan, bu ihtiyalan tat minde kullanlan vastalardan, tekniklerden ve ilerden, teorik ve pratik kltrden oluan zel sistemlerdir. Bireyler bu sistemler arasnda dalm durumda [bu sistemlerden birinin yesi durumunda] bulunurlar snf farklarm meydana getiren ey ite budur.

202
Snflan, kavramlanna gre: a) cevhersel veya dolaysz [veya tanmsal] snf; b) kendine dnk veya form el [veya endstriyel] snf; ve, nihayet, c) evrensel snf [sivil hizmetliler snf] olarak ayrabiliriz.

203
a) Cevhersel [veya tanmc] snfn serveti, iledii topran tabi rnlerinden kaynaklanr. Bu toprak, ancak ve ancak kiisel mlkiyet altnda bulunabilir ve rastgele bir iletmeyi deil, fakat objektif bir transformasyonu ge rektirir. Emek ve kazan, yln deimeyen belirli zamanlanna bal olduu, ve gelir, tabiatn akndaki deiikliklere tbi bulunduu ii.n, ekonomik gaye bu snfta gelecein tahminine dnr. Fakat, bu snfn iinde bulunduu artlann ona salad gerekleme tarznda, kendine dnk dnce ve bamsz irade

170

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

ikinci sradan vastalar olduundan, cevhersel snfn ruhu, aileye ve gvene dayanan dolaysz bir objektif ahlklla sahiptir. R: Evlenmenin yansra tarmn ortaya knn, devletlerin kurulu balangc olduunu dnenler hakldrlar. Gerekten de, bu prensip, berabe rinde topran transformasyonunu ve eksklzif zel mlkiyeti getirir (kar. 170, R). Maietini bir yerden baka bir yere gerek salamaya alan vahinin gebe hayat, yerini zel hukukun dinginliine ve ihtiyalarn gvenli tatmi nine brakr. Buna bal olarak, cinsel hayat evlilikle snrlanr ve ballk srekli ve kendiliinde evrensel bir ittifak halini alr. htiyalar, ailenin bakm ihtiyalarna; ahs tasarruflar, ailenin mal ve para varlna dnr. Gvenlik, dayankllk, ihtiyalarn tatmininde sreklilik, vs. yani evlilii ve tarm daha ilk bakta vlmeye lyk kurumlar yapan btn bu nitelikler, aslnda, evren selliin formlarndan, rasyonelliin niha gayesinin bu sferlerde kendisini ortaya koyu tarzlarndan baka bir ey deildir. Bu konuda, ok saygdeer dostum Herr Creuzer'in bilgince olduu kadar derin mlhazalarndan daha enteresan bir ey olamaz. Kendisi, zellikle M ythologie und Sym bolik adl eserinin IV. cil dinde, eski insanlarn tarm bayramlar, imajlar ve tanrlan hakknda aydnlatc bilgiler sunmu; tarmn ve ona elik eden kurumlann ortaya kmasnn tanrsal ilerden olduunun bilincine vardklar iindir ki, eski insanlarn bunlara kar din bir sayg beslediklerini gstermitir. Bu snfn cevhersel karakteri, zamanla, kanunlar, sivil [meden] haklar ve zellikle yarg gc bakmndan olduu kadar, eitim, kltr ve din bakmndan da deiikliklere urar. Baka snflarda da meydana gelen bu deiiklikler, bu snfn cevhersel muhtevasn deil, yalnzca onun formunu ve kendine dnk dnce gcnn gelimesini etkiler.

204 Endstriyel [sanayici] snf, ham maddelerin transformasyonuyle urar, ve onun geim vastalar, emekten, kendine dnk dnceden ve zekdan ve de bakalarnn ihtiyalarnn ve emeklerinin mediasyonundan gelir. Bu snf, rettii ve tkettii her eyi, esasnda, kendi kendisine, kendi z faaliyetine borludur. Bu snfn faaliyetini u blmlere ayrabiliriz: a) somut bireysel ihtiyalar iin ve bireysel sipari zerine alma: zanaat krlk; p) yine bireysel ihtiyalar iin olmakla birlikte, daha evrensel bir talep iin yaplan, daha soyut alma, kitlesel retim almas: fabrika.
b)

OBJEKTF AHLKLILIK

171

?) zel rnlerin birbirleriyle deitirilmesi demek olan ve, bilhassa, btn metallerin soyut deerlerine gereklik kazandran para araclyle yaplan mbadele faaliyeti: ticaret..

205 c) Evrensel snf [sivil hizmetliler snf] toplumun genel menfaatleriyle urar. Bu snfn, ya bir kiisel servet, ya da onun faaliyetine gerek duyan dev letin salad bir denek sayesinde, ihtiyalann tatmin etmek iin dorudan doruya almak mecburiyetinden bak olmas gerekir. Bylece, kiisel menfaat, evrensel iin harcanan bu emekte kendi tatminini bulur.

206 Grld gibi, snfsal yap, kendi kendisi iin objektifleen zellik olarak, kavramn kural uyarnca, genel blmlerine aynlmaktadr. Bireylerin snflara dalmasna gelince, bu, ksmen tabiatn [tabi kapasite], doumun, hal ve artlann etkisine bal olmakla birlikte, bu konuda esas faktr, niha belirleyici faktr, hak ve hukukunu, lyn ve erefini u ya da bu sferde gren sbjektif kam ve zel keyf iradedir. yle ki, burada bir i zorunlulukla meydana gelen her ey, ayn zamanda keyf iradenin mediasyonu ile meydana gelmi olur ve sbjektif bilince, kendi iradesinin eseri olarak grnr. R: Bu bakmdan da, zellik prensibi ve sbjektif irade konusunda, dou ile batnn, antik dnya ile modem dnyann politik hayadan arasnda gze arpc bir fark vardr. ncekilerde, btnn snflara blnmesi objektif bir biimde kendiliinden olur, nk kendiliinde rasyoneldir. Ne var ki, burada sbjektif zellik prensibinin hakk inkr edilmitir, nk bireylerin snflara dalmas, ya Platon un devletinde olduu gibi (Dev. III) hkim snf tarafndan yaplan bir itir, ya da Hindistann kastlarnda olduu gibi doutandr. Bu durumda, btnn organizasyonuna sokulan sbjektif zellik, bununla uzlaamaz, bir dman prensip olarak, sosyal dzeni bozup ykan bir ey olarak kendisini gsterir ( 185); nk, asl bir moment olduundan, her vesileyle kendisini aa vurmamas mmkn deildir. Bylece, sbjektif zellik prensibi, ya Yunan devletlerinde ve Roma cumhuriyetinde olduu gibi sosyal dzeni

172

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

alaa eder, ya da dzen kendisini siyas iktidarn yahut din otoritenin yardmyle ayakta tutmay baaracak olursa iten ie bir bozulma, tam bir yozlama halinde kendini gsterir. Nitekim, sparta'da bu, bir lde, byle olmutur ve bugn de Hindistan'da aynen byle olmaktadr. Fakat, sbjektif zellik, objektif dzen iinde ve bununla uyumlu bir ekilde muhafaza edilir de, hakk inkr edilmeyip tannacak olursa, o zaman, o, sivil toplumu canlandran, entelektel faaliyetin, liyakatin ve erefin gelimesini mmkn klan bir prensip halini alr. Keyf iradenin, sivil toplumda ve devlette rasyonel olarak zorunlu olan meydana getiren mediasyon olduu kabul edildii, ona bu hak tannd zaman, gndelik dilde adna zgrlk denilen eyin, daha aslna uygun bir determinasyonu ortaya konulmu olur.

207 Birey, ancak mevcudiyet sferine girdii, yani belirlenmi bir zellik haline geldii zaman, bir realite kazanr, onun iin, kendisini bir zel ihtiya sferiyle ve yalnzca bununla snrlandrmak zorundadr. Bu smf sisteminde, objektif ahlk ruh hali, doruluk ve meslek haysiyetidir. Bu sayede, insan kendisini, bi reysel bir determinasyonla, enejisi ve alkanl ve becerisiyle sivil toplumun momentlerinden birinin yesi yapar. nsan, varln ancak bu ekilde koruyabi lir, ancak evrensel'in mediasyonu ile hayat ihtiyalann salayabilir ve yine ancak bu ekilde gerek kendi gznde, gerekse bakalanmn gznde kendisini kantlar ve kabul ettirir. Sbjektif ahlklln da bu sferde kendine zg bir yeri vardr, nk burada bireyin kendi eylemi zerinde dnmesi, zel mutluluk ve refah araylar hkimdir ve, yine burada, bu araylann ve isteklerin tatminindeki olaanlk, aym ekilde olaan olan en kk bir yardm eylemini bile vazife haline getirir. R: Birey, ilk bata, bilhassa genliinde, zel bir sosyal snfta karar klma fikrine kar isyan eder ve bunu, evrensel karakterinin snrlandrlmas ve srf bir d zorunluluk olarak grr. Bunun sebebi, onun dncesinin henz soyut bir dnce olmasdr. Soyut dnce, evrenselin dna kmay reddeder ve bu yzden hibir zaman gereklik kazanamaz; kavramn, mevcut olabilmek iin, her eyden nce, kavramla onun gerek mevcudiyeti arasnda ayrlk haline girmesi gerektiim ve ancak bundan sonra zellik determinasyonuna getiini (kar. 7) takdir edemez. Kavram, ancak bu suretle ahlk gereklik ve objektif lik kazanr.

OBJEKTF AHLKLILIK

173

208
Bu ihtiyalar sisteminin prensibi, iradede ve bilgide zelliktir ve, byle olmak itibariyle, kendiliinde ve kendisi-iin evrensellii: zgrln evren selliini, ancak soyut bir tarzda, yani mlkiyet hakk olarak ierir. Fakat, bu hak, srf kendiliinde olarak kalmaz, gereklii iinde de tannr ve kabul edilir, nk yarg gc tarafndan korunur.

B. YARGI GC

209
htiyalarn ve bunlan tatmin eden emein karlkl ball, hereyden nce ve genel olarak, sonsuz ahsiyet'te, soyut hukuk'ta kendi zerine dner. Ama, hukuka mevcudiyetini veren ey de ite bu rlatiflik [karlkl ballk] sferidir, yani kltr'dr [eitim]. Bylece, o, evrensel olarak bilinen, tannan ve istenen bir ey olur ve bu bilinme ve istenmenin mediasyonu ile geerlik ve ob jektif gereklik kazanr. R: Ben'in, iinde her eyin aynlk halinde bulunduu evrensel bir ahs olarak kavranmas, kltr sayesinde, dnce (bireyin evrensellik formu iindeki bilinci olarak dnce) sayesinde olur. nsan, musevi, katolik, protes tan, alman veya talyan olduu iin deil, insan olduu iin insandr. Evrensel dncenin deerinin bu ekilde bilincine varlmas, sonsuz bir nem tar. Bu bilin, ancak kozmopolitizm eklinde kristalleip, devletin hayatna kar tavr ald zaman yanl bir bilin olur.

210
Hukukun objektif realitesi, nce, onun bilin iin mevcut olmasnda, u ya da bu tarzda bilinen bir ey olmasmda; sonra da, gerek bir gce ve geerlie sahip bulunmasnda ve bunun yansra evrensel olarak geerli bir ey olarak bilinmesindedir.

174

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER


a) KANUN OLARAK HUKUK

211
K endiliinde hukuk olan ey, objektif mevcudiyeti iinde vazedilmitir ( gesetzt ), yani dnce tarafndan bilin iin belirlenmitir. O, bu karakteriyle, var olan ve geerli olan ey olarak bilinir yani kanun'dur (G esetz ). Ve bu hukuk, ald bu determinasyona gre, genel anlamyle pozitif hukuk'tur.

R: Bir eyi evrensel olarak koymak, ya da evrensel bir ey olarak onun bilin cine varmak, bilindii gibi, dncedir (kar. 13, R ve 21, R). Dnce, bir muhtevay en basit ekline indirgedii zaman, ona en son determinasyonunu vermi olur. Hukuk olan ey, yalnz evrensellik formunu deil, fakat hakik de terminasyonunu almak iin, de kanun haline gelmek zorundadr. Bunun iin, kanun yapma fikri, yalnzca, bir eyin herkes iin geerli bir davran kural halinde ifade edilmesi anlamna gelmez (kanun yapmann bir momenti olmasna ramen); asl nemli olan moment, meselenin derin z, kanun muhtevasnn evrensel determinasyonu iinde bilinmesidir. rf ve detler hukukuna baklacak olursa (nk yalnz hayvanlar, kanun yerine igdlere sahiptirler, insanlarnsa kanun yerine alkanlklar vardr), bu hukuklarn bile, dnce olarak mevcut olmak ve bilinmek momentini ierdikleri grlr. Bunlarn, yazl hukuktan fark, yalnzca sbjektif ve olaan bir tarzda bilinmelerinden ibarettir. Bunun iin, bu tr hukuklar daha az belirlenmi niteliktedirler ve dncenin evren sellii bunlarda o kadar ak deildir. Bu yzden, hukukun [bir kanunlar siste minin] u ya da bu yanyle veya tmyle bilinmesi, az sayda kiilerin tesadfi bir imtiyaz olarak kalr. rf ve detler hukukunun, alkanlklara dayanmaktan, bu formel karakterden ald gle hayatn bir paras olmak [hayata geebilmek] avantajn elde ettii sylenmektedir. (Gnmzde "hayat"tan, "hayatn bir paras" olmaktan sz edenler, aslnda, ounlukla maddeye ve l dncelerin en lsne saplanm olanlardr.) Oysa, bu bir kuruntudan baka bir ey deildir, nk bir millette yrrlkte bulunan kanunlar, yazlm ve kodifiye edilmi olmakla, onun detleri olmaktan kmazlar. rf ve detlere dayanan kanunlar toplanp kodifiye edildikleri zaman ki biraz da olsa bir kltr edinmeyi baaran bir halk, ok gemeden bu ii mutlaka yapar, bylece meydana gelen derleme'ye kod denir. Kod, bir derlemeden olutuu iin, ekilsiz, bulank ve blk brk karakterdedir. Bu trl kod ile tam anlamyle bir kod arasndaki fark, bu sonrakinin, hukukun prensiplerini evr

OBJEKTF AHLKLILIK

175

rensellikleri ve, dolaysyle, aklk ve seildikleri iinde dnp kavramasnda ve dile getirmesindedir. Bilindii gibi, ngiliz mill hukuku veya genel [rf ve detler] hukuku, statler 'de (yazl kanunlar) ve "yazl olmayan" denen kanunlarda ierilmi du rumdadr. Fakat, bu "yazl olmayan" kanunlar da, teki kanunlar gibi pekl yazldr ve bilinmesi, ancak doldurduu bir sr in-quarto nun okunmasyle mmkndr. Bu konuda bilgi sahibi olanlar, bu yzden, gerek hukuk biliminde, gerekse hatt kanun yapmnda ne mthi karkllann ortaya ktm anlat maktadrlar. Bu kimseler, zellikle, bu yazl olmayan kanunlar, mahkeme ve yarg kararlarnda ierilmi bulunduuna gre, yarglann srekli olarak kanun yapc durumuna getiklerini belirtiyorlar. Bu durumda, bir bakma, bu yarglarn, seleflerinin otoritesine bavurmak zorunda olduklar, nk bunlarn yazl olmayan kanunlar dile getirmekten baka bir ey yapmam olduklan sylenebilecei gibi; bir bakma da, bu yarglann, seleflerine bavurmak zorunda olmadklan, nk bizzat kendilerinin de onlar kadar bu ka nunlar zerinde tasarruf hakkna sahip bulunduklan sylenebilir. Gerekten de, bu yarglar, kendilerinden nceki kararlar konusunda hkm verirken, bunlan eletirmek ve yazl olmayan kanuna uygun olup olmadklanm bildirmek hakkna sahiptirler. Buna benzer bir kanklk, Roma mparatorluu'nun son zamanlarnda, hepsi de nl birtakm iurisconsultuslerin birbirinden farkl, ama ayn derecede gl hkmleri dolaysyle imparatorluun hukuk sisteminde ortaya kmt. Sonunda, imparatorlardan biri [Valentianus III], adna Bavurular Kanunu denen bir kanunla, oktan lm bulunan hukuk bilginlerini iinde toplayan bir eit collegium kurarak, duruma olduka etkili bir are buldu. Bu collegium 'un bir de bakan vard ve kararlar oy okluu ile alnyordu (bkz. Hugo: Lehrbuch der Geschichte des rmischen Rechts, 354). Kltrl bir millete veya onun hukuk bilginlerine bir, kod vcuda getirmek yetkisini tanmamak, bu millete ve bu bilginler snfna yaplabilecek en byk hakaretlerden biridir (bu i iin, muhtevalan bakmndan yeni kanunlardan oluan bir sistem meydana getirilmesi gerekmez; sadece, mevcut kanunlann muhtevasn belirli evrensellii iinde anlamak, yani dncede kavramak ve sonra bunu zel hallere uygulamak yeter).

176

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

212
Kendiliinde olanla vaz'edilmi olan arasndaki bu aynlk sayesindedir ki, pozitif kanun zorlayc hukuk gce sahip olur. Pozitif kanun olarak vazedilmekle hak, belirlenmi bir mevcudiyet kazanr. mdi, byle bir mevcudi yet iine keyf iradenin olaanlklar ve daha baka baz zel realiteler de girebi leceinden, kanunun muhtevas ile kendiliinde hak arasnda bir farkllk ortaya kabilir.

R: Bunun iin, pozitif hukukta hak olan yahut, daha dorusu, meru hak olan eyin bilgisi, kaynan kanun [yasal] olan'da bulur. Bu bakmdan, pozitif hukuk bilimi, otorite prensibine dayanan tarih bir bilimdir. Bu tarih bilimin dnda ve tesinde olan her ey, mdrikenin konusu olup, kanunlarn derlen mesi, d prensiplerine gre snflandnlmas, dedksiyon yoluyle bu prensipler den kanlmas ve detaylara uygulanmas, vs. ile ilgilidir. Mdrike, eyann bizzat tabiatna kartnda, kulland gerekeli muhakeme metodu ile neler kotarabilecei, mesel, onun ceza hukuku teorilerinden pekl grlebilir. Pozitif verilere dayanarak ve btn detaylanyle hukuk kurallarnn gerek tarih boyunca urad deiiklikleri ve geirdii gelimeleri, gerekse uygulan ve blmlere ayrl tarzlarn bulup karmaya almak, pozitif hukuk biliminin yalnz hakk deil, kanlmaz vazifesidir de. O, bylece, hukuk kurallarnn i mantn gstermi olur. Ama, btn muhakemelerden sonra, herhangi bir hukuk kuralnn rasyonel olup olmad kendisine sorulduunda byle bir soru her ne kadar onun konusu dnda kalsa da arp kalmaya artk hakk yoktur (kar. 3, R'deki aklamalar).

213
Pozitif kanunlar eklinde mevcudiyet kazanan hukuk, muhteva olarak da kendisini uygulamada gerekletirir ve, bylece, hem sivil topluma zg mater.yelle (yani mlkiyet ve mukavele eitlerinin sonsuzca karmak ve trnde tek durumlanyle), hem de duygu, sevgi ve gvene dayanan (ama yalnzca soyut hukukun bir vehesini ierdikleri lde) ahlk durumlarla ilikiye girer ( 159). Sbjektif ahlkllk ve ahlk emirler, ancak kendi sbjektivitesi ve bi reysellii iindeki iradeyi ilgilendirirler ve bunun iin de pozitif kanunlarn konusu olamazlar. Nihayet, kanunlann muhtevasn belirleyen baka bir materyel daha vardr ki, bunu da yarg gcnn kendisinden ve devletten kaynaklanan haklar ve vazifeler salar.

OBJEKTF AHLKLILIK

177

214
Hukukun pozitif realitesi [pozitif kanunlardan oluan mevcudiyeti], zel hallere uygulanabilir olduktan baka, bireysel hallere uygulanabilme imknn da kendinde tar. Bylece, o, determinasyon prensibi kavram deil de nicelik olan sfere girer. Bu, kendisi-iin nicelik sferidir; bir kalitatif realitenin baka bir kalitatif realite ile mbadelesi srasnda rlatif deeri belirleyen nicelik olarak, nicelik sferidir. Bu sferde, kavramn spesifikasyonu, ancak genel bir limit gsterir; bu limit dahilinde gidip gelmeler daima mmkndr. Fakat, uygula mann salanabilmesi iin bu gidip gelmelerin bertaraf edilmesi gerekir ve bu yzden de sz geen limit dahilinde olaan ve keyf kararlar ortaya kar. R: Kanunun saf pozitif yan, esas itibanyle, evrenselin yalnz zel zerinde deil, ayn zamanda bireysel zerinde, yani dolaysz uygulama zerinde bu odaklanndadr. Herhangi bir suun cezas on drt kam mdr, yoksa bir eksii ile on kam m? Yahut, bu su be thaler'lik bir tazminat m gerekti rir, yoksa drt thaler yirmi groschen'lik bir tazminat m? Yahut, ona bir yllk bir hapis cezas m verilmelidir, yoksa yz altm drt gnlk veya bir y ve iki ya da gnlk bir hapis cezas m? Bunu ne aklla, ne de kavramn gsterdii herhangi bir kesin artla belirlemeye imkn vardr. Oysa, bir kam, bir thaler, bir groschen, bir haftalk veya bir gnlk hapis, daha fazla ya da daha az oldu mu, bu bir adaletsizlik demektir. Bizzat akln kendisi, olaanln, elikinin ve grntnn, snrl olmakla birlikte, kendilerine ait sferleri ve haklan olduunu kabul eder ve bu sfer dahi linde elikileri hukukun kat aynlna indirgemek gibi bir iddiada bulunmaz. Burada nemli olan tek ey realiteye geirilme ihtiyacdr, mutlaka bir determi nasyonun, bir karann, her ne ekilde olursa olsun (belli snrlar iinde), ortaya konulmas gereidir. Bu karar, formel kesinlie, soyut sbjektiflie ait bir eydir. Buysa, kararn ancak sz konusu snrlar iinde belirleyebilir ve tespit edebilir ve onun determinasyon prensipleri de, ya bir yuvarlak rakam, ya da ind olarak seilmi bir saydr (krk eksi bir gibi) [1], Zaten, kanun, realite [gerek hayat] tarafndan gerekli klnan bu niha determinasyonu tespit etmez; yalnzca

(1) Hegel, Jamaica Consolidated Slave Law's. (1816) telmihte bulunuyor. Bu kanun, bir kleye, ceza olarak, ayn bir gn iinde, 39 krbatan fazlasnm vurulmasn yasaklyordu. (Tr. ev.)

178

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

bunun azam ve asgar snrlarn belirleyerek, gerisini yargcn takdirine brakr. Ama, byle olmas bir ey deitirmez, nk bu azam ve asgar hadler de aslnda birer yuvarlak rakamdr ve, bu yzden, yargc salt pozitif ve sonlu bir determinasyon bulmak ykmlnden kurtarmaz. Kald ki, bu maj, kanunun ona tand bir haktr.

b) KANUNUN MEVCUDYET

215
Kanuna uymak bir mecburiyet olduuna gre, kendilik bilincinin hakk (132 ve R) asndan bakldnda, bundan, kanunun evrensel olarak [herkese] bilinmesi gerektii sonucu kar. R: Tiran Dionysios'un yapt gibi, kanunlar hi kimsenin okuyamyaca kadar yksek bir yere asmak, yahut bilgince yazlm heybetli kitaplara, birbirleriyle elien yarg ve itihat koleksiyonlarna, rf ve detleri toplayan metinlere, vs. ve stelik bir de l bir dile gmmek ve, bylece, yrrlkteki hukuku ancak zel olarak yetitirilmi kiilerce bilinip anlalabilir hale getirmek, hep tek ve ayn bir adaletsizliktir.

216
Bir kamu kodundan beklenen, onun basit genel kurallar koymasdr. Buna karlk, kanunun uyguland maddenin sonlu tabiat, sonsuz bir sra determi nasyonlara [genel kanunu belirleyici unsurlara] yol aar. Bir yandan, kanun, kapsaml, kapal ve eksiksiz bir btn olmak zorundadr; oysa br yandan, dur madan yeni determinasyonlara [hukuk kurallara] ihtiya hasl olur. Bu antinomi, ancak sabit ve deimez olarak kalan evrensel prensiplerin zel hallere uygulannda ortadan kalkabileceinden, hukukun, tamamlanm, eksiksiz bir kod iinde btnln koruyabilmesi, ancak basit ve kendisi-iin evrensel prensipler uygulanlarndan bamsz olarak vaz'edilebilir ve anlalabilir ol duklar takdirde mmkndr. R; Kanunlarn karmak hale gelmesinin balca nedenlerinden biri de, bir adaletsizlii ieren ve dolaysyle srf bir tarih kalnt nitelii tayan baz ilkel

OBJEKTF HUKUK

179

hukuk kurumlann iine zamanla akln veya kendiliinde ve kendisi-iin hukuk'nin szmasdr. Nitekim, yukarda belirtilmi olduu gibi, alacak hakk konusunda Roma hukukunda ( 180), Ortaa feodal hukukunda, vs. byle ol mutur. Fakat, esasl bir nokta olarak unu belirtelim ki, kanunun zorunlu olarak uyguland maddenin sonlu tabiat, kendiliinde ve kendisi-iin rasyonel olan'n, evrensel kurallarn, uygulannda snrsz bir ilerlemeye yol aar. Bir kod'dan tm bir mkemmellik beklemek, onun hibir ilveye yer brakmayan mutlak olarak olup bitmi bir ey olmasn istemek (bu istek bilhassa Almanlar'a zg bir hastalktr) ve yeterince mkemmel olmad bahanesiyle onu eksik mkemmellikte bir mevcudiyete, yani fiil gereklie erisin brakmamak, hep sonlu objelerin zel hukuk gibi tabiatm bilmemekten ileri gelen hatlardr. Oysa, bu sonlu objelerde szmona mkemmellik denilen ey, aslnda mkem mellie ebed bir yaklamdan baka bir ey deildir. Bu, ayn zamanda, akln evrensel'i ile mdrikenin evrenseli arasndaki fark ve bu sonrakinin, bireysel'in ve sonlunun belirlenmemi maddesine uygulanmasn bilmemek demektir. "Le plus grand ennemi du bien, c'est le mieux" ( 1). Gerekten salkl insan saduyusunun, bo muhakemeye ve soyut dnceye [kendine dnk dnce] kar sylenmi szdr bu.

217
Kendiliinde hukuk, sivil toplumda kanun halini alr. Benim bireysel huku kumun [hak], daha nce dolaysz ve soyut olan mevcudiyeti de, imdi artk, herkese tannp kabul edilmi olmak anlamnda, evrensel irade ve bilgi iinde mevcudiyet halini alr. Bu yzden, mlkiyetle ilgili iktisap ve intikallerin, artk yalnzca bu mevcudiyetin onlara verdii ekil altnda ele alnmas ve yaplmas gerekir. Bylece, sivil toplumda mlkiyet, onu ispatlanabilir yapan ve hukuken geerli klan mukaveleye ve formalitelere dayanr.

R: Mlkiyet edinmenin ilkel ve dolaysz tarz ve vastalar ( 54 ve dev.), sivil toplumda ortadan kalkarlar, ya da ancak mnferit rastlantlar veya snrl momentler [mlkiyet intikallerinde tbi rol oynayan faktrler] olarak tezahr ederler. Burada ya sbjektif sferin dna kmay reddeden duygu, ya da soyutluu esas sayan ve formaliteleri reddeden kendine dnk dnce geer-

(1) Aslnda franszca olarak. (Fr. ev.) [Daha iyi, iyinin en byk dmandr. Tr. ev.]

180

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

dir; Cansz, kuru mdrike ise, beri yandan, asl gerek eyin yerine formalitelere skca satlabilir ve bunlan sonsuzca oaltabilir. Kltre gelince, onun tabi ilerleyii, belli bir muhtevay duyulur ve dolaysz formundan kurtarp, ona uygun den entelektel forma kavuturmak yolunda uzun ve zahmetli bir mcadeledir. Bunun iin, yeni gelimeye balayan bir hukuk kltrde, seremonilerin ve formalitelerin ok byk bir nemi vardr, ve yalnzca sembolden ibaret eyler olmaktan te bir deer tarlar. Nitekim, Roma hukukunda seremonilerden gelme bir sr kurallar ve, zellikle, ifadeler olduu gibi muhafaza edilmi, bunlann yerine entelektel kurallar ve bunlara uygun den ifadeler konulmamtr.

218 Mlkiyet ve ahsiyet, sivil toplumda geerli olarak tannm ve kabul edilmi eyler olduundan, su burada artk sadece sonsuz sbjektiviteye yaplm bir tecavz olmakla kalmaz; ayn zamanda, kendiliinde gl ve salam bir mev cudiyete sahip kamusal [evrensel] varla kar da bir tecavz olur. Bylece, yeni bir durum ortaya kar: eylem, toplum iin bir tehlike grnm alr ve, dolaysyle, suun nemi artar. Fakat, te yandan, toplumun gl ve kendine gvenir hale gelmi olmas, tecavzn d nemini azalnr ve cezann hafifleme sine yol aar. R: Toplumun tek bir yesinin ahsnda btn teki toplum yelerinin de tecavze uramas, suun mahiyetini kavramnda deitirmez, ama d mevcudi yetinde deitirir. Tecavz, yalnz dorudan doruya ona urayann d mevcu diyetini deil, ayn zamanda btnyle sivil toplumun esprisini ve bilincim etkiler. Kahramanlk alannda (bkz. antik tragedyalar), yurttalar, kral aileleri yelerinin birbirlerine kar iledikleri sularda kendilerine dokunan bir taraf grmyorlard. Su, kendiliinde, sonsuz bir tecavz olmakla birlikte, bir mevcut olay olarak, nicelik ve nitelik bakmndan ( 96) llebilmelidir. mdi, suun burada mevcudiyetinin esas karakteri, kanunlarn gc ve geerlii hakkndaki dnceyi ve bilinci zedelemek olduuna gre, sivil toplum iin arzettii tehlike onun byklnn belirlenmesinde kullanlabilecek bir ldr, ya da hi olmazsa bu niteliin karakteristiklerinden biridir. Fakat, bu nitelik veya bu

OBJEKTF AHLKLILIK

181

byklk sivil toplumun durumuna gre deiir. By durum, bir metelik veya bir algam alan bir kimseye lm cezas verilmesini hakl klabilecei gibi, bundan yz, hatt bin kere daha nemli bir hrszln daha hafif bir ekilde ce zalandrlmasn da hakl klabilir. Sosyal tehlike gr, ilk bakta, suu arlatracakm gibi grnrse de, aslnda tam tersine daima cezann hafifle mesine yardm eden sebeplerin banda gelmitir. Bir ceza kanunu, her eyden nce kendi zamannn ve sivil toplumun o zamanki durumunun rndr.

c) MAHKEME

219
Kanun ekli altnda mevcudiyet alanna giren hukuk, artk kendisi-iin mev cuttur ve zel iradenin, sbjektif hukuk kannn karsnda otonom [bamsz] bir ey olarak yer alr; kendisini evrensel bir ey olarak kabul ettirmek onun tabiat gereidir. Hukukun her zel halde, kiisel menfaatlerle ilgili sbjektif duygular dnda tannmasn ve gereklemesini salamak, ayr bir kamu gcne, mahkemeye ait bir itir. R: Yarglk grevinin tarih iinde ortaya k, bir patriyarkal kurum, bir kuvvet kullanm veya bir irad seim eklinde olabilir. in kavramyle bir ilgisi yoktur bunun. Yarg gcnn ortaya km, hkmdarlar veya hkmetler tarafndan gsterilen iyi bir keyf irade eseri olarak veya bir ltuf olarak grmek (Herr von Hallerin, Restauration der Staatsvvissenschaftmda yapt gibi), hukuk ve devlet konusunda asl nemli noktay gzden karan bir dnce ye tersizliine dellet eder. Burada nemli olan nokta, hukuk ve siyas kurumlann kendiliinde ve kendisi-iin rasyonel ve, dolay isiyle, mutlak olarak zorunlu ku rumlar olduklar; bu sebeple de, dou veya ihdas edili ekillerinin, bu rasyonel temeli gz nne alan bir kimse iin hibir nemi bulunmaddr. Bu grn [Herr von Hallerin grnn] tam ztt ise, ilkel kabal, Faustrecht a adaletini, bir zorbalk, zgrlk zerinde bir bask, bir despotizm olarak grmektir. Yargy, kamu gcnn hem bir vazifesi, hem de bir hakk olarak grmek lzmdr. mdi, bu vazife ve bu hak, toplum yelerinin bunlan, keyf iradeleriyle herhangi bir otoriteye tevdi etmelerine bal olamaz.

182

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

220
Crme kar kan hukuk, alma eklini tad zaman (kar. 102), sadece kendiliinde hukuktur, hukuk formuna sahip hukuk deildir, yani mevcu diyeti iinde doru hukuk deildir. Bir taraf olarak zarara urayan'n yerine, imdi artk evrensel olarak zarara urayan sahneye kar. Bunun [zarara urayan evrensel'in] kendine zg realitesi, mahkemedir. Mahkeme, suun kovuturul masn ve cezalandrlmasn kendi zerine alr ve, bylece, bunlar artk almada olduu gibi sbjektif ve olaan misillemeler olmaktan kar. Misilleme, hukukun cezada kendi kendisiyle uzlamas halini alr. Objektif bakmdan, suun ortadan kaldrlmas yoluyle salanan bir uzlamadr bu. Bylece, kanun kendi kendisini onarm ve geerliini gerekletirmi olur. Sulunun sbjektif gr noktasna gre ise, onun kendisince de bilinen, kendisi iin de, kendi ko runmas iin de geerli olan kanun'la uzlama sz konusudur. Bunun siin, kanun ona kar uyguland zaman, o bunda adaletin tatminini bulur ve, dolaysyle, bizzat kendi eyleminin bir sonucu olarak buna katlanr.

221
Mahkemede taraf veya mdahil olmak [iudicio star e] her sivil toplum yesinin hakk; buna karlk, mahkeme huzuruna kmak ve bir hakk ihlle urad zaman bunun ihyasn mahkemeden baka bir yerde aramamak onun vazifesidir.

222
Mahkeme karsnda, hak, kantlanmas-gereken-ey karakterini tar. Yarg usul, taraflara kantlarm ve hukuk gerekelerini geerli klmak, yargca da dva konusu hakknda bilgi edinmek imknn salar. Bu ilemler de ayrca birer haktr. Bunun iin, bunlann birbirini izleyi tarznn da hukuken belirlen mesi gerekir. Nitekim, bu konu teorik hukuk biliminin esasl bir blmn oluturur.

OBJEKTF AHLKLILIK

183

223
Bu ilemlerin giderek daha zel birtakm ilemlere ve bunlara tekabl eden haklara blnmesi ve bu karmaklamann snrszca devam etmesi nedeniyle, balangta kendiliinde bir vastadan baka bir ey olmayan yarg usul, kendi gayesine yabanc, onun dnda, ona kar bir ey halini alr. Geri, bu uzun for maliteler srecine bavurmak ve bunu bandan sonuna kadar yerine getirmek taraflar iin bir haktr, ama yine de bu sre onlar iin bir eziyet ve hatt bir hakszlk vastas olabilir. Bunun iin, gerek taraflar, gerekse hukukun kendi sini, yani asl cevhersel olan eyi, yarg usulne ve bunun suistimallerine kar korumak amacyle, kanun, taraflar nce basit hakem usulne (hakem mahke mesi, sulh mahkemesi [Schieds-Friedensgericht]) bavurarak ihtilflarm adl prosedr dnda gidermeye almak, ve ancak bundan sonra yarg yoluna git mekle ykml klmtr. R: Nasafet [hakkaniyet], sbjektif ahlklla ait veya baka bir sebeple, formel hukukla ilikinin kesilmesi demektir. Bu, her eyden nce, hukuk ihtilfn muhtevasyle ilgilidir. Bir nasafet mahkemesi [divan], tek bir zel vaka hakknda karar vermek amacyle hareket eder; usul formaliteleri ve, zellikle, kanunda ngrlen objektif sbut vastalan zerine durmaz. Bundan baka, nasafet mahkemesi, ele ald zel vakay, trnde tek bir vaka olarak ve kendi z tabiatna gre inceler ve ilerisi iin balayc bir hukuk emsal ortaya koymak endiesi tamaz

224
Daha nce de grdmz gibi, kanunlarn alenlii, sbjektif bilincin haklan arasnda yer alr ( 215). Bu haklardan bir dieri de, hukukun zel safhalan iinde (d hukuk prosedrlerin cereyan, hukuk gerekelerin ortaya konul mas, vs.) gerekleme tarznn aka bilinebilir olmasdr. nk, bu sre ev rensel olarak geerli bir olaydr ve bir dvann zel muhtavas yalnzca taraflann menfaatlerini ilgilendirse bile, onun evrensel muhtevas, yani sz konusu hak ve bu hak zerine verilen karar, herkesi ilgilendirir. Bu, adaletin alenlii prensibidir. R: Mahkeme yelerinin, verilecek hkm hakknda kendi aralannda yaptklan mzakereler, henz kiisel baz grlerin ve fikirlerin ifadesidir ve tabiatlan gerei olarak herkese ak deildir.

184

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

225
Kanunut zel bir vakaya uygulanmas demek olan yarg tekniinin iki ayr vehesi vardr: birincisi, zel vakann mahiyetinin, dolaysz bireysellii iinde, bilinmesidir (bir mukavele sz konusu mudur? bir [hakka] tecavz var mdr? varsa faili kimdir?); ceza hukukunda bu, fiilin su tekil eden esas [cevhersel] karakterini (kar. 119, R) belirlemeye ynelik dnce eklini alr; kincisi, sz konusu vakann, ihlle urayan hakk onaracak olan kanun maddesinin (ceza hukukunda, gerekli cezay ieren kanun maddesinin) kapsamna sokul masdr. Bu iki farkl veheye ait kararlar, farkl grevler oluturur. R: Roma hukuk sisteminde, bu farkl grevler u ekilde kendini gsteriyordu: nce praetor, olayn u ya da bu ekilde gemi olduuna dair bir karara vanyor, sonra zel bir iudex' olayn mahiyetini aratrmakla grevlendiriyordu. ngiliz hukukunda ise, fiilin crm karakterinin (mesel, bir ldrme olaymn m, yoksa taammden ilenmi bir cinayetin mi sz konusu olduunun) belirlenmesi, dvacmn serbest iradesine braklmtr ve yarg, ilk belirlemeyi [dvacmn seimini] uygun bulmad takdirde, baka belirlemeleri gz nne almak yetkisine sahip deildir.

226
Tahkikat prosedrnn ve taraflarn birer hak tekil eden hukuk giriim lerinin (kar. 222 ) batan sona ynetilmesi ve yarg tekniinin ikinci vehesi ( 225), tmyle kanunun yetkili kld yargca ait bir itir. Yarg, kanunim eli koludur, ve dva konusunun, bir kuraln kapsam iine sokulabilecek ekilde hazrlanm olarak ona sunulmas, yani grnr ampirik karakterlerinden soyut lanarak evrensel bir olay haline getirilmi bulunmas lizmdr.

227
Yarg tekniinin birinci vehesi, yani vakann dolaysz bireysellii iinde bi linmesi, genel karakteriyle tanmlanmas, kendiliinde, hibir hukuk karan iermez; her kltrl insann eriebilecei bir bilgidir bu. Bir eylemin karakte rini belirleyebilmek iin, sbjektif moment, yani failin niyeti ve kanaati esastr

OBJEKTF AHLKLILIK

185

(bkz. ksm II). Bundan baka, bu alanda kantlama, akim objelerine veya mdrikenin soyutlamalarna deil, ancak baz zelliklere, baz hal ve artlara, duyusal sezgi objelerine ve sbjektif kesinlie dayanr. Bunun iin, burada kantlama mutlak objektif bir determinasyonu iermez. u halde, olaylar hakkndaki karan belirleyen ey, son tahlilde, sbjektif kanaattir, vicdandr (animi sententia). Bunun gibi, bakalannn beyanlanna ve teminatna dayanan kantlama konusunda da, sbjektif niteliine ramen, yemin en yksek garanti dir. R: Bu konuda en nemli ey, sz konusu olan kantlama trnn mahiyeti zerinde durarak, onu teki bilme ve kantlama trlerinden ayrmaktr. Bizzat hukuk kavramnn kendisi gibi rasyonel bir determinasyonun kantlanmas, yani zorunluluunun bilinmesi, bir geometri teoreminin kantlanmas iin gerekenden baka bir metoda ihtiya gsterir. stelik, geometride, ekil mdrike tarafndan belirlenmi ve nceden bir kurala gre soyut hale getirilmi bulunur. Oysa, bir olay gibi ampirik bir muhtevada, bilginin maddesi verilmi bir duyusal sezgidir, sbjektif duyusal kesinliktir, bunlara tekabl eden ifade ve tasdiklerdir. Bu alanda, hal ve artlar hakkndaki bu gibi beyanlann ve tanklklann sonulan ve kombinezonlan rol oynar. Bu trl bir maddeden ve buna uygun den metottan kan objektif hakikat, yalnz bana ve objektif bir biimde belirlenmeye kalklacak olursa, birtakm yanbuuk kantlamalara ve buradan da, izlenecek sk bir mantkla ki bu aslnda formel bir mantkszlktan baka bir ey olamaz birtakm olaanst cezalara gtrr. Fakat, bylesi bir objektif hakikat, rasyonel bir determinasyonun hakikatinden, yahut maddesi mdrike tarafndan daha nce soyut hale getirilmi bir prensibin hakikatinden bsbtn baka bir anlam tar. Bu trl bir ampirik hakikatin bilinmesi iinin bir mahke menin esas hukuk fonksiyonuna dahil olup olmad, bu fonksiyonun bu ie uygun bir nitelik tayp tamad ve, dolaysyle, byle bir aratrma hakkn mnhasran ierip iermedii gerek olaylar, gerekse hukukun bizzat kendisi hakknda hkm verme yetkisinin ne lde adaletin resm datm organlannda var saylabilecei tartmasnda kantlanmas gereken temel gr noktasn oluturur.

228
Nitelii tespit edilen bir vakann, kanunun belli bir maddesi kapsamna so kulmas demek olan hkmde, taraflardan herbirinin sbjektif hakk, gerek

186

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

kanun bakmndan, gerekse kanun kapsamna sokulma bakmndan gvenceye alnmtr; nk kanun, kanun olarak tannm ve yine nk kanun kapsamna sokulma ilemi, yani yarglama, ak olarak yaplmtr. Dvann zel sbjektif ve d muhtevasna gelince (ki bunun bilinmesi, 225'te sz edilen iki veheden birincisini oluturur),,bu bakmdan bilincin hak ve hukukunu tatmin eden ey, karar verenin sbjektivitesine olan gvendir. Bu gven, her eyden nce, karan verenle taraflar arasndaki eitlie zel durumlan, snflan, vs. bakmndan dayanr. R: Ak yargnn ve jrinin zorunluluu konusu tartlrken, kendilik bilinci nin hak ve hukuku, sbjektif zgrlk unsuru, asl gz nnde tutulacak nokta olarak grlebilir. Nitekim, yararl olduklan mlhazasyle, bu kurumlar lehine ileri srlen eylerin z, sonunda buna gelip dayanmaktadr. Baka gr noktalanndan hareketle, bu kurumlann u ya da bu avantajlan, ya da sakncalan olduunu ileri srerek tartmay sonsuzca uzatmak mmkndr. Fakat, bu trl akl yrtmeler, btn dedktif akl yrtmeler gibi, ancak tli bir nem tar ve kesin olmaktan uzaktr, ya da birtakm baka, belki daha yksek sferlerden alnma yararsz argmanlardan ibarettir. Yarg gc, jri heyeti gibi kurumlarla deil de, srf meslekten yetime yarglardan oluan mahkemeler araclyle yrtlseydi, belki ayn derecede ya da daha iyi yrtlm olurdu, denilebilir. Bu mmkndr, ama mesele bunun mmkn olup olmad deildir, nk bu imkn genellikle bir ihtimal veya bir zorunluluk olarak kabul edilse bile, te yandan sbjektif bilincin hak ve hukuku varln srdrmekten geri kalmyacak, isteklerinde direnecek ve hibir zaman tatmin bulmyacakt. Bir snf, kanunlann tmne has ortak bir karakterden yararlanarak hukukun ve hukuk prosedrlerin icra tarznn bilgisini ve hakkn yasal yoldan takip ede bilme imknn elde ettii ve, aynca, haklan sz konusu olan insanlann diline yabanc bir terminoloji kullanarak kendisini da kapal bir klik haline getirdii zaman, geimlerini kendi faaliyetlerine, kendi iradelerine, kendi bilgi ve beceri lerine borlu olan sivil toplum yeleri, hukukun dnda braklm olurlar, yani yalnz kendilerine zg ve kendi ahslanna ait olan eyin deil, ayn zamanda ilerindeki cevhersel ve rasyonel olan eyin de uzanda kalrlar; bu snfn bir eit vasilii ve hatt klelii altna girerler. Sivil toplum yeleri geri ahsen mahkeme huzuruna kmak, taraf veya mdahil olarak (in iudicio stare) orada hazr bulunmak hakkna sahiptirler, ama eer esprileriyle, kendi z bilgileriyle orada bulunmuyorlarsa, bu pek bir ey ifade etmez ve elde ettikleri hak, onlar iin kaderin bir ab extra hkm olarak kalr.

OBJEKTF AHLKLILIK

187

229
de'nin, zellik iinde kaybolduu ve i ve d ayrl iinde momentlerini gelitirdii yer olan sivil toplum, yargda kendi kavramna, kendiliinde mevcut evrensel ile sbjektif zelliin birliine dner. Ancak, sbjektif zellik burada trnde tek hallerden ibarettir ve sz konusu olan evrensellik de soyut hukuka ait evrenselliktir. Bu birliin, btn zellik alann kapsyacak ekilde gerek letirilmesi, nce kamu ynetiminin, sonra da korporasyonun grevini oluturur. Kamu ynetimi bu birlii ancak rlatif olarak gerekletirir; korporasyon ise, onu tam olarak gerekletirmekle birlikte, bu ii ancak somut, ama snrl bir btn iinde yapar.

C. KAMU YNETM VE KORPORASYON

230
htiyalar sistemi iinde, her zel kiinin geimi ve refah bir imkndan iba rettir. Bu imknn fiil haline gelmesi [aktellemesi], o kiinin keyf iradesine, z tabiatna ve objektif ihtiyalar sistemine baldr. Yarg gc sayesinde mlkiyete ve ahsiyete tecavz giderilir, ama zel'in gerek hukuku, bu gayeler den herhangi biriyle atan olaanlklann da ortadan kalkmasn ve bylece mlkiyet ve ahsiyetin mutlak gvenliinin ve de bireyin geim ve refahnn gvence altna alnmasn, yani tek kelimeyle zel in refah ve iyiliinin bir hak saylp, bylece gereklemesini tazammun eder.

a) KAMU YNETM

231
u ya da bu gayenin gerekletirilmesinde belirleyici rol oynayan prensip, henz ancak zel irade olduu cihetle, gvenlii salayan evrensel otorite, her eyden nce, olaanlklar sferiyle ve organizasyonla snrl kalr.

188

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

232
Evrensel kamu gcnn, nlemek veya adaletin hkmne tbi klmakla ykml olduu sularn, yani sbjektif ktlk iradesi olarak olaanln dnda keyf irade ayrca baz per se hukuk eylemlere ve kiisel mlkiyet kullanmlarna sebep olur ki, bu eylem ve kullanmlar, baka bireylerle veya ko lektif bir gayeye ynelik kamu kurumlanyle baz d ilikilere yol aar. Bylece, benim kiisel eylemlerim, bu evrensel veheleri dolaysyle, olaan eyler halini alrlar ve benim kontrolmden karak bakas iin bir zarar veya tecavz vesi lesi oluturabilirler ya da olutururlar..

233
phesiz, burada yalnzca bir zarar imkn sz konusudur, ama, ey'in hibir zaman zarara yol amamas zorunluluunun, olaanlaarak riayet edilmez hale gelmesi iin bu kadar yeter. Bu durum, bireysel eylemlerde daima hatl bir yann bulunabileceim bize gsterir ve idari basknn temelini oluturur.

234
D varlklar arasndaki ilikiler, mdrikenin sonsuzluu iine der. Bunun iin, zararl olan'la zararl olmayan arasnda kendiliinde bir snr yoktur; hatt, su bakmndan, pheli olan'la pheli olmayan arasnda, yasaklanmas veya nezaret edilmesi gerekenle yasak, nezaret ve pheden, aratrma ve soruturma'dan muaf tutulmas gereken arasnda da byle bir snr yoktur. Bu konularda daha kesin determinasyonlar, ancak rf ve detler, tm siyas anayapmn esprisi, iinde bulunulan hal ve artlar, yaanan bir tehlike, vs. verir.

235
Alabildiine eitli ve birbirine baml gnlk ihtiyalarn tatmini ki herkes buna engelsizce erimeyi ister ve bekler iin gerekli vastalarn temini

OBJEKTF AHLKLILIK

189

ve mbadelesi ve bu vastalar elde etme srecim mmkn olduunca ksaltmak amacyle harcanan abalar ve yerine getirilen ilemler, deiik faaliyet trlerinin domasna yol aar. Bu faaliyet trlerinin gerisinde ortak bir menfaat vardr, nk bir kimse bu faaliyet trlerinden birini icra ederken, ayn zamanda btn herkes iin emek harcam olur. Bu durum, ayn zamanda, baz kurum ve organizasyonlann ortaya kmasna sebep olur. Bu kolektif iler ve kamu yaranna kurumlar, kamu gc tarafndan gzetilmeyi ve baklmay gerektirir.

236
reticilerle tketicilerin farkl karlan birbirlerile atabilir. Her ne kadar, genel btn iinde kendiliinden ortaya drst ilikiler karsa da, uyum salanmas, her iki tarafn da stnde yer. alan bilinli bir dzenlemeye ihtiya gsterir. Byle bir dzenlemenin baz zel hallerde (en lzumlu gda maddeleri nin fiyatlanna nark konulmas gibi) meruluu uradan gelir: gnlk ve evrensel kullanm mallannn aka sata sunulmas, onlarn u ya da bu bireyin deil, fakat evrensel bir alcnn, yani halkn almna sunulmas demektir; ve halkn aldatlmama hakk, metalann kontrol, kolektif bir grev olarak ancak bir kamu gc tarafndan temsil edilebilir ve salanabilir. Ama, evrensel bir kontrol ve ynetimi asl zorunlu klan ey, byk sanayi dallannn, d artlara, uzaklarda cereyan eden birtakm kombinezonlara tbi bulunmas ve hayadan bu sanayi dallanna bal olan insanlann, bu artlan tmyle kavramalanna imkn olmamasdr. R: Sivil toplumda sanayi ve ticaret zgrlnn kar kutbunda, herkesin emeinin kamu kurumlan tarafndan ynetilmesi ve dzenlenmesi yer alr: Antikada Msr'da ve Asya'da kamusal amalarla ina edilen Piramitler ve daha baka devs eserler iin kullanlan emek iin olduu gibi. Bu eserlerin meydana getirilmesinde, bireyin kendi iradesi ve zel menfaati tarafndan belir lenen emeinin mediasyonu sz konusu deildir. Bu menfaat, yukandan gelen dzenlemeye kar, sanayi ve ticaret zgrln ileri srer; oysa, kendim krkrne bencil gayelere kaptrd lde, yeniden evrensel'le btnlemesini salayacak byle bir dzenlemeye muhtatr. Aynca, menfaatle rin birbirleriyle arpmasndan doacak karklk tehlikesini azaltmak ve bilinsiz zorunluluun bu menfaatler arasnda uyum kurabilmesi iin gerekli sreyi ksaltmak iin de bu dzenlemeye gerek vardr.

190

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

237
Her ne kadar bireyler iin kolektif servetten pay almak imkn varsa da, ve kamu gcnn gvencesi altnda bulunuyorsa da, sbjektif vehesi bakmndan bu imkn, yine de olaanla tbidir (sz konusu gvencenin, ister istemez, tam bir gvence olamyacan bir yana braksak bile). Aynca, bu imkn, baz beceri, salk, sermaye, vs. artlarnn varln gerektirdiinden, onun olaan la olan bamll bu gereklilik lsnde daha da artar.

238
Balangta, zel yanyle bireyin ihtiyalarn karlamak, cevhersel btn olan aileye den bir grevdir. Aile bu grevini, bireye, kolektif servetten payn alabilmesi iin gerekli bilgi ve becerileri edindirerek ya da, yeteneksiz kmas durumunda, onun bakmn ve geimini salayarak yerine getirir. Fakat, sivil toplum bu ba kopanp atar, aile yelerini birbirlerine yabanclatnr ve onlar bamsz ahslar olarak grr. Bireyin geimini salad baba toprann ve inorganik d tabiat kaynaklannn yerine kendi z topran koyar ve tmyle ailenin geimini kendine, kendi olaanlklarna baml klar. Bylece, birey sivil toplumun ocuu olur. Sivil toplum bireyden birok ey isteyebilir, ama bireyin de sivil toplum karsnda baz haklan vardr.

239
Sivil toplumun byle evrensel bir aile karakteri tamas, ona, ocuklann eitimi konusunda, ana-babalann olaan iradesine kar bir denetleme ve etkili olma hak ve vazifesi verir, nk, eitim, ocuklann sivil toplum yesi ola bilme vasf ve kabiliyetleriyle ilgili bir eydir. zellikle, eitim bizzat anababalar tarafndan deil de, bakalan tarafndan verildii hallerde, sivil toplu mun hakk, ana-babalann keyf ve olaan tercihlerinin stnde yer alr. Yine bu amala, sivil toplum, mmkn olduu takdirde, toplu retim kurumlan aabilir.

OBJEKTF AHLKLILIK

191

240
Keza, baz kiiler savurganlklar yznden kendi geim gvenliklerini veya ailelerininkini yok etmeye kalkacak olurlarsa, sivil toplum bunlan vesayet altna almak ve hem toplumun gayesini, hem de bu kiilerin zel gayelerini, onlarn yerine gerekletirmeye almak hak ve vazifesine sahiptir.

241
Yalnz sbjektif irade deil, fakat baz olaanlklar, fizik artlar ve d ahvale bal faktrler ( 200) de insanlar yoksullua drebilir. Bu durumda da, bi reyler, sivil topluma zg ihtiyalar duymaya devam ederler, ama toplum onlar tabi mlkiyet edinme vastalarndan yoksun brakm ( 217) ve aile ba larndan koparm olduundan ( 181), toplumun salad btn avantajlan (bilgi, beceri ve kltr edinme, yarg gcnden, salk hizmetlerinden ve hatt bazen dinin tesellisinden yararlanma imkn, vs.) kaybetmitirler. Kamu gc, yoksullar iin, yalnz onlann dolayszca iinde bulunduklar aresizlik hali ko nusunda deil, fakat haylazlk, ktlk eilimi gibi sefaletten ve gadre ura mlk duygusundan kaynaklanan baka kusurlar konusunda da ailenin yerini alr.

242
Yoksulluun ve genel olarak her bireyin tabi hayat seyri boyunca, balangtan itibaren, uramak tehlikesine mruz bulunduu her trl aresizlik halinin sbjektif bir yan da vardr ki, bu yanyle o, yine sbjektif (ayn zamanda hem zel bir duruma ait spesifik artlardan, hem de sevgi ve sempatiden kay naklanmas bakmndan sbjektif) bir yardma ihtiya gsterir. Sbjektif ahlkllk, her trl kolektif organizasyona ramen, burada daima kendine yapacak bir eyler bulur. Fakat, sbjektif yardm gerek kendiliinde, gerekse sonulannda olaanla tbi bulunduundan, toplum, yoksulluun evrensel se beplerini ve evrensel arelerini kefetmek ve, bylece, sz konusu yardm ge reksiz klmak iin srekli aba harcar. R: Sadakalarn, hayr kurumlannn, aziz tasvirleri nnde yaklan mumlarn olaanln, kamusal yardm kurumlan, hastaneler, yollann aydnlatlmas, vs. tamamlar.

192

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

Hayrseverlik konusunda, bu sylenenlerden baka yaplabilecek daha pek ok ey vardr. Eer o, sefalete kar arelerin srf kiisel duygulara ve kendi is tihbaratnn, kendi tertibatnn olaanlna vergi eyler olduu zerinde srar eder; uyulmas zorunlu evrensel [kolektif, sosyal] kural ve emirleri kendi iine saygszlk veya mdahale sayarsa, yanlm olur. Bilkis, tek kiinin kendi zel kansna gre yapt ey, evrensel bir tarzda meydana getirilen eye oranla daha az nemli olduuna gre, genel sosyal artlar da, tek kiinin zel kansna dayanan inisyatifine braklm eye oranla daima daha mkemmel saylmaldr.

243
Sivil toplum, aksaksz bir faaliyet iinde bulunduu srece, nfusun ve sana yinin kesintisiz bir i gelimesi olarak grlebilir. htiyalar dolaysyle insanlar arasndaki dayanmann ve bu ihtiyalar tatmine yarayan tekniklerin evren sellemesi sayesinde servetlerin birikimi artar, nk bu ifte evrenselleme sreci son derece byk kazanlar meydana getirir. Ama bir yandan byle olurken, br yandan zel emein paralanmas ve snrlanmas yznden, bu emee bal snfn bamll ve yoksulluu da byr ve, ayn zamanda, emekten baka melekelerden, sivil toplumun sunduu daha geni zgrlk imknlarndan ve, bilhassa, entelektel nimetlerden yararlanmak ve km almak imknlan azalr.

244
Geni bir kitle, asgar geim dzeyinin bir toplum yesi iin zorunlu olan ve kendiliinden ayarlanan dzeyir altna dt ve, bylece, kendi z faali yeti ve z emei ile yaamak onurunu, hak, hukuk ve kendine gven duygusunu kaybettii zaman, ortaya bir pleb ynnn kt grlr. Bu oluum, ayn zamanda, nispetsiz lde byk servetlerin az sayda ellerde toplanmasn bsbtn kolaylatran artlan da beraberinde getirir.

245
Sefalete itilen kitlenin normal hayat dzeyinde tutulmas ii, zorunlu bir grev olarak, dorudan doruya zengin snfa yklenebilir, ya da bunun aresi

OBJEKTF AHLKLILIK

193

dorudan doruya baka bir kamu mlkiyeti eklinde (zengin hastaneler, manastrlar ve daha baka kurulular) bulunabilir. Ama, her iki halde de yoksul larn geimi, onlann kendi emekleri araclyle deil, dolayszca salanm olur ki, byle bir ey hem sivil toplumun prensibine, hem de bireyin bamszlk ve haysiyet duygusuna aykn der. Buna karlk, yoksullarn geimi, dorudan doruya deil de dolayl bir ekilde, yani emek araclyle (onlara alma imkn verilerek) salanacak olursa, o zaman da rnlerin miktar ar lde artar. mdi, uygun sayda tketici bulunmad, nk tketiciler de retici durumuna getii iin, as ktlk ite bu arlktan gelir; hem de bir kat artm olarak. Buradan da grld gibi, sivil toplum yeterince zengin deildir, yani btn zenginliine ramen, dourduu an sefaletin ve pleb kitlesinin kefaretini deyebilecek gten yoksundur. R: Btn bu fenomenleri, ngiltere rnei zerinde geni lde inceleyebili riz. Hatt, yalnz bu fenomenleri deil, fakat zel olarak yoksulluk vergisinin, saysz vakflann ve kiisel yardm kurumlannm ve, nihayet, btn bunlann varlk art olarak, korporasyonlann lvnn ne gibi sonular dourduunu orada aratrabiliriz. Britanya'da ve zellikle skoyada gerek sefalete, gerekse toplumun sbjektif temelleri olan insanlk onurunun ve ar duygusunun yok olmasna ve pleb kitlesini douran tembellie ve savurganla kar bulunan en kestirme arenin, yoksullar kendi kaderlerine terketmek ve onlan sokaklarda dilenmeye zorlamak olduu grlyor.

246
Sivil toplumun bu i diyalektii, onu kendi snrlar dna kmaya zorlar. Bir sivil toplum, yahut spesifik bir sivil toplum, her eyden nce, kendi dnda tketiciler aramak; bu yzden de, fazlasyle sahip bulunduu kaynaklar veya ge nellikle sanayi bakmndan, kendisinden geri durumda olan halklar arasnda kendisine geim yollan bulmak zorundadr.

247
Ailenin hayat prensibi, topraa, gaynmenkule, yere bal olduu gibi, sana yinin tabi unsuru onu da almaya tevik eden tabi unsur da denizdir.

194

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

Kazan hrs ayn zamanda bir riski ierdiinden, sanayi, kazanca olan btn ballna ramen, kendisini bu gayenin stne ykseltir, topraa ve sivil hayatn snrl evresine ve bunun zevk ve arzularna bal kalacak yerde, hare ketlilik, tehlike ve yok olma unsurunu benimser. Bundan baka, kazan hrs, birbirinden uzak lkeleri, ulam yollarnn en by araclyle, ticar iliki iine sokar. Ticaret, mukaveleyi douran bir hukuk faaliyet ve, ayn zamanda, byk bir kltr vastasdr; evrensel tarih'teki anlamm buradan alr. R: Modem zamanlarda nehirler tabi snr olarak grlmelerine ramen, yle deildirler, tpk denizler gibi, insanlan ayrmaktan ok, birbirlerine balarlar. Bunun iin, Horatiusun u szleri yanl bir dnceyi yanstr (Carmina 1,3): "Deus abscidit prudens Oceano dissociabili terras." ( 1) Bir klan veya bir kabilenin tek bana oturduu nehir havzalarna baktmzda, yukarda sylenilenlerin doru olduunu grebiliriz. Ayn eyi Yunanistan ve onia ile Magna Graecia (2); Bretagne ile Byk Britanya; ve Danimarka ile Norve, sve, Finlandiya, Livonya, vs. arasndaki sk balarda ve, zellikle, bunun tersi bir olay olan, bir ky ahalisi ile i taraflarda oturanlar arasndaki ilikilerin gevekliinde de grmemiz mmkndr. Denizle temasn ne gibi kltr imknlarn ierdiini anlayabilmek iin, sanayii gelimi milletle rin deniz karsndaki tavnyle, Msrllar ve Hintliler gibi denizcilikten uzak durup kendi ilerine kapanm ve en korkun ve menfur btl inanlar iine gmlm olan milletlerin onun karsndaki tavrm karlatrmak yeter. Oysa, ilerleme gayreti iinde olan btn byk milletler, tam tersine, hep denize alrlar.

248
likilerin byle genilemesi, koloniler kurma imknm da beraberinde getirir. Ergin bir sivil toplum, sistemli ya da nz bir ekilde, koloniler kumaya
(1) Tanr bilhassa ayrd topraklan yabanclaLnc denizle. (Tr. ev.) (2) Byk Yunanistan: talya yarmadasnn gneydousunda yeraan, yksek bir refah sevi yesine erimi yunan kolonilerine verilen ad. (Tr. ev.)

OBJEKTF AHLKLILIK

195

ynelir. Sivil toplum, koloniler kurmak suretiyle nfusunun bir ksmna, yeni bir toprak zerinde, yeniden aile prensibine dnmek; kendisine de, endstrisi iin yeni bir pazar salamak imknn elde eder.

249
Kamu ynetiminin ilk gayesi, sivil toplumun zellii iinde evrensel olarak bulunan eyi gerekletirmek ve korumaktr; ve o, bu ii zel amalann ve men faatlerin kitlesel olarak himayesini ve gvenliini hedef alan bir d dzen eklinde, kurumlar eklinde yapar, nk bu amalar ve menfaatler ancak evrensel'in iinde varlklann srdrebilirler. Bundan baka, o, en yce direktif mercii olarak, bizzat toplumun snrlar dna taan menfaatlere de gzclk eder ( 246). Sz konusu evrensel, bizzat zel in menfaatlerinde immanent olarak bulunur ve, de'ye uygun olarak, zellik bu evrenseli kendi iradesinin ve faaliye tinin gayesi ve objesi yapar. Bylelikle, objektif ahlkllk yeniden sivil top lumla kaynar. Korporasyonun grevi, ite bu kaynamay salamaktr.

b) KORPORASYON

250
Tarmc snf, ailev ve tabi hayatnn cevhersellii nedeniyle, kendi somut evrenselini kendi iinde dolayszca tar. Sivil hizmetliler snf [evrensel snf] z karakteri itibanyle evrenseldir; kendisi-iin evrensel, onun faaliyetinin zemi nini ve gayesini oluturur. Bu ikisi arasnda yer alan sanayici snf ise, mahiyete zele ynelik olduu iin, koporasyonun asl uygun dt snf, bu snftr.

251
Sivil toplumun i organizasyonu, onun tabiatnda mndemi zellik'e gre eitli dallara aynlr. Bu zellik iindeki kendiliinde benzerlikler bir demek iinde gerek mevcudiyet kazanr (demek yelerinin ortak yan olarak) ve,

196

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

bylece, zel menfaate ynelik bencil gaye, kendisini aym zamanda evrensel olarak kavrar. Sivil toplum yesi zel kabiliyet ve becerilerine gre, bir korporasyonun yesi olur. Bylece, korporasyonun evrensel gayesi, tamamen somut hale gelir ve sanayinin, ona zg ilerin ve kiisel menfaatlerin gayesi olarak kalr.

252
Bu tanmlanan fonksiyonu ile, korporasyon, kamu gcnn gzetimi altnda olmak artyle, u haklara sahiptir: a) kendi alan iinde, kendi karlarn kolla mak; b) genel sosyal durumun gerektirdii [belirledii] sayda olmak zere, ka biliyet, beceri ve drstlk gibi baz objektif niteliklere sahip kimseleri yelie kabul etmek; c) yelerini zel olaan durumlara kar korumak; d) ye olmak iin gerekli nitelikleri edinebilmeleri iin dardan kimseleri eitmek. Ksaca, korporasyon deta ikinci bir aile gibi davranr. Halbuki, btn herkesi iine alan ve, dolaysyle, bireylere ve onlarn zel ihtiyalarna uzak kalan sivil toplum, ancak belirlenmemi [indetermine] bir tr aile hviyeti tayabilir. R: Korporasyon yesi, bir gndelikiden veya rastgele kan mnferit iler yapmay meslek edinmi bir kimseden farkldr. Korporasyon yesi, yani usta veya usta olmak isteyen kii, mnferit ve nz kazan salamak iin deil, fakat zel geiminin evrensel totalitesi iin gimitir bu meslek tekiltna. Sivil top lumun korporasyon iinde organize olmu bir dalnn haklan anlamnda imtiyaz lar ile, kelimenin etimolojik anlamyle imtiyazlar birbirinden ayn eylerdir. Bu sonrakiler, evrensel kanunun dnda kalan olaan trden istisnalardr; ncekiler ise, aksine, bizzat toplumun asl bir dalnda, mahiyeti itibanyle zel olarak bulunan eyde ierilmi salt yasal determinasyonlardr.

253
Korporasyonda, aile yalnz salam bir temele kavumakla kalmaz nk, ona geimim salayan kabiliyet istikrarl bir servettir ( 170), aym zamanda, bu geim ve bu servet resmen tannm olur, baka bir deyile, bir korporasyon yesi, gelir kaynam ve ehliyetini, yani kiisel deerini ispat etmek iin, yeliinden baka herhangi bir d kanta bavurmak zorunda deildir. Aynca, onun bir btne ait bulunduu, tm toplumun bir yesi olduu ve bu totalitenin

OBJEKTF AHLKLILIK

197

egoiste olmayan gayeleriyle ilgilenip, bunlar iin aba harcad da resmen kabul edilir. Yani o, sosyal mevkiine yarar bir sayg ve itibar grr. R: Servetin gvenceye alnmas bakmndan, korporasyonun kurulmas, tarmn ve zel mlkiyetin baka bir sferde ortaya kmasna tekabl eder ( 203, R). Sanayici snflarn lks ve israfndan ki bir pleb ynnn ortaya kmas buna bal bir olaydr ( 244) ikyet edilirken, bu fenomenin baka baz sebepleri (iin srekli olarak makinalamas gibi) yannda, daha nce belir tilmi olan, objektif ahlk sebebinin de gzard edilmemesi gerekir. Birey, eer yasal bir korporasyonun yesi deilse (ki bir topluluk ancak yasal msaade ile bir korporasyona dnebilir), meslek eref ve haysiyetine sahip olamaz. Onun yalnzl, mesleini bencil kar araycl derekesine indirir, geimi ve tatmini srekli bir ey olmaktan kar. Bu durumda, o kii, iindeki baarsnn d grnleriyle takdir toplamaya alacaktr. Bu grnlerse snrszdr, nk sosyal bir mevkiin bulunmad bir yerde (zira, sivil toplumda zel ahslar iin ortaklaa var olan tek ey, yasal olarak konulup tannm olan eydir), yani ayn zamanda hem kolektif, hem de bireysel bir hayat tarzna temellik edecek bir eyin ortada olmad bir yerde, sosyal mevkie uygun bir hayat da olamaz. Korporasyonda, yoksulluktan tr alnan yardm olaan karakterini kaybe der ve, dolaysyle, haksz olarak sanld gibi, aalayc bir ey olmaktan kar. Ve servet, korporasyona kar vazifesini yerine getirdii zaman, bunun, bir yandan servet sahibinde, br yandan yardm grende srasyle meydana getirdii gurur ye haset duygulan ortadan kalkar. Korporasyon, drstlk ve doruluun hakikaten makbul saylp, sayg grd yerdir.

254
Korporasyonda, kabiliyet ve becerilerini kullanmak ve, bylece, kazanabildiince kazanmak hakk, bu szmona tabi hak, ancak o, bu kabiliyet ve be cerilere rasyonel bir gaye tahsis ettii lde [yalnz bu lde] snrlan drlmtr. Bu demektir ki, korporasyon, bu kabiliyet ve becerileri ahs kannn olaanlndan, gerek bakalan, gerekse kendisi iin tehlikeli olan bu olaanlktan kurtanr, bylece, onlarn takdir edilmesini salar, onlar gven altna alr ve kolektif bir gaye urunda bilinli bir faaliyet olmak eref ve haysi yetine eritirir.

198

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

255
Korporasyon, aileden sonra devletin ikinci objektif ahlk kkn, sivil topluma kol salm kkn oluturur. Bu kklerden birincisi, sbjektif zellik ile objektif evrenselliin unsurlann cevhersel bir birlik iinde ierir. Fakat, bu iki moment balangta sivil toplumda blnm durumdadrlar: ihtiya ve tat minin kendi zerine dnk zellii bir yanda, soyut hukukun evrensellii br yanda yer alr. Koporasyon bu iki momenti iten bir bala birletirir. Bylece, zel refah, bu birliin iinde, ayn zamanda hem gereklemi, hem de hak olarak tannm olur. R: Evliliin kutsall ve meslein eref ve haysiyeti, sivil toplumun inorganize maddesinin [atomlannm] evresinde dnd iki mihverdir.

256
Korporasyonun gayesi snrl ve sonludur. te yandan, kamu gc bir d or ganizasyon olup, ynetenlerle ynetilenler arasnda bir ayrl ve ancak rlatif bir aynl tazammun eder. Korporasyonun gayesi ile kamu gcnn dsall ve rlatif aynl kendi hakikatlerini kendiliinde ve kendisi-iin evrensel gayede ve bunun mutlak realitesinde bulurlar. Bunun iin, sivil toplum sferi, giderek devlete vanr. R: Kent, sivil i hayatnn yeridir. Burada, dnce doar, kendi zerine dner ve gelierek paralayc grevini srdrr. Burada her kii, kendisi gibi bir hukuk ahs olan baka kiilerle ilikiye girerek, kendi varln bu iliki iinde ve bu iliki araclyle devam ettirir. Ky [krsal blge] ise, tabiata ve aileye dayanan bir objektif ahlklln yeridir. Bylece, kent ve ky, henz idesel nitelikte iki moment olutururlar. Devlet, bu iki momentten domakla bir likte, aslnda onlarn hakik temelini tekil eder. Objektif ahlklln, dolaysz olduu safhadan balayp, sivil toplumdan* blnme safhasndan, geerek devlet'e bu nceki safhalann temeli olarak devlet'e doru bu gelimesi, devlet kavramnn bilimsel felsef ispatn oluturur. Felsefe biliminde ispat demek, ancak bu tr bir gelime demektir. Devlet, hakik temel nceki safhalann hakik temeli olduu halde, kavramn bilimsel ilerlemesi onu bir sonu olarak karmza kanyorsa da, bu mediasyon ve bu illzyon devletin dolaysz mevcudiyeti karsnda yok olur. Bunun iin, realitede devlet bir sonu olmaktan ok, bir balangtr. Devlet

DEVLET

199

iindedir ki, aile gelierek sivil topluma geer; bizzat devlet desinin kendisidir ki, blnerek bu iki momente aynlr. Sivil toplumun gelimesi srasnda, objek tif ahlk cevher, kendinde u iki momenti ieren sonsuz formuna ular:
1. kendilik bilincinin, kendisi-iin i mevcudiyete ulancaya kadar sonsuz

farkllamas,
2 . kltrn [eitim] tad evrensellik formu, espriyi objektif ve gerek hale

getiren (onun dnceli iradesi demek olan kanunlardan, kurumlardan oluan organik totalit olarak) dncenin fonmu.

nc blm

D EV LET

257
Devlet, objektif ahlk desinin fiil halindeki realitesidir kendi kendisine aka grnen, kendi kendisini bilen ve dnen ve bildiini, bildii iin, yapan cevhersel irade olarak ahlk espri'dir. Devlet, rf ve detlerde dolaysz olarak; bireyin kendilik bilincinde, bilgisinde ve faaliyetinde dolayl olarak mevcuttur. Buna karlk, birey de devlete, kendi z mahiyetine, gayesine ve faaliyetinin bir rnne balanr gibi balanarak, onda kendi cevhersel zgrln bulur. R: Penaslar, i dnyann ve yeralt dnyasnn tanrlardr, bir milletin esprisi [Volksgeist] (mesel, Athena), kendi kendisini bilen ve isteyen tannsal varlktr. Pietas [aile sevgisi], duygudur, duyarllk snrlar iinde objektif ahlkllktr; politik erdem, kendiliinde ve kendisi-iin mevcut olarak dnlen gayenin ira desidir.

258
Devlet, cevhersel iradenin fiil halindeki realitesi olarak, bu iradenin evren selleen ve evrenselletiini bilen zel kendilik bilinci iinde ald realite

200

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

olarak, kendiliinde ve kendisi-iin rasyonel'dir. Bu cevhersel birlik, kendili inde mutlak ve hareketsiz bir gayedir ve zgrlk, bu gayede en yksek deerini bulur. te yandan, bu niha gaye, en yksek vazifeleri devletin yesi olmak olan bireyler karsnda mutlak bir hakka sahiptir. R: Devlet, sivil toplumla kantmlarak, onun spesifik gayesinin, ahs mlkiyet ve zgrln gvence altna alnp korunmasndan ibaret olduu dnlecek olursa, o zaman bireylerin menfaati, kendi bana, en yce gaye, bi reylerin urunda biraraya geldikleri gaye halini alr ve bundan da bir devletin yesi olmann ihtiyar birey olduu sonucu kar. Halbuki, devletin bireyle ilikisi bsbtn baka trldr. Devlet objektif espri olduuna gre, bireyin kendisi, ancak onun bir yesi olduu takdirde objektiflie, hakik bireylie ve ahlklla sahip olabilir. Birlik iinde olma, balbana, bireyin hakik muhte vas ve hakik gayesidir; kolektif [evrensel] bir hayat srmek birey iin bir ka derdir. Onun bakaca zel tatminleri, faaliyetleri ve davran tarzlan, balang noktas ve sonu olarak hep bu cevhersel ve evrensel fiili alr. Rasyonellik, genel ve soyut bir biimde alndnda, esas itibanyle, evrensel ile bireysel'in iten birliinden ibarettir. Burada, yani devlette, somut olarak ele alndnda ise, o, muhtevas bakmndan objektif zgrlk (yani evrensel veya cevhersel iradenin zgrl) ile sbjektif zgrln (yani bireysel bilincin ve zel ga yeleri peinde giden iradenin zgrl) birlii; ve, dolaysyle, form bakmndan da, dnlm, yani evrensel baz kanun ve prensiplere gre ken disini belirleyen bir davrantr. Bu de, esprinin kendiliinde ve kendisi-iin ev rensel ve zorunlu varldr. mdi, genel Olarak devletin yahut, tercihan, zel olarak herhangi bir devletin kayna nedir? onun haklan ve eitli kurumlan nasl domutur? devlet patriyarkal ilikilerden mi, yoksa korkudan veya gvenden veya korporasyonlardan veya baka herhangi bir eyden mi kmtr? ve nihayet, devletin haklannn temelleri nasl anlalm ve bilinlerde yer etmitir pozitif tannsal hukuk olarak m, yoksa mukavele, det, vs. olarak m? gibisinden sorulann devlet desinin kendisiyle hibir ilgisi yoktur. Biz, burada, srf devletin felsef bilgisinden sz. ediyoruz; ve bu gr noktasndan bakl dnda, btn bu eyler bir fenomenden baka bir ey deildir ve byle olduu iin de tarihi ilgilendirir. Gerek [reel] bir devletin otoritesine gelince, eer bu otorite temelde baz prensiplere dayanyorsa, bu prensipler o devlette geerli olan hukuk formlarndan alnmtrlar. Bu konulann felsefece ele aln, onlann yalnzca i yanyle, kavramlannn dncesiyle ilgilidir. Rousseau'nun bu kavramn inceleniine katksnn deerli yan, devletin temeline, kendisine hem ekil (mesel, toplumsal igd, tannsal otorite gibi), hem de muhteva olarak dnceyi alan, hatt bizzat kendisi dnce olan bir prensibi, yarii iradeyi koymasdr. Ama ne yazk ki, o, iradeyi yalnzca bireysel irade olarak belirlen mi ekliyle dnd (tpk Fichtenin daha sonra yapt gibi) ve evrensel

DEVLET

201

iradeyi, iradedeki kendiliinde ve kendisi-iin rasyonel unsur olarak deil de, bu bireysel iradeden, bilinli bir iradeden kar gibi kan bir "genel" irade olarak grd iin, Rousseau'da bireylerin bir devlet iinde biraraya gelmeleri bir mu kavele sonucu halini alr ve bu mukavelenin temeli, bireylerin keyf iradeleri, kanlan ve ak beyana dayanan ve ihtiyar katlmlar olur; ve buradan kalkan soyut dnce, mantk yoluyle, kendiliinde ve kendisi-iin mevcut tanrsal devlet prensibini, btn hameti ve mutlak otoritesiyle birlikte ykan birtakm sonular kanr. Nitekim, bu soyut sonular, iktidar ele geirdikleri zaman insanlk tarihinde imdiye kadar grlmemi azamette bir manzara ortaya koy dular: byk ve gerek [reel] bir devletin anayapsn ykarak btn mevcut mal zemeyi yok ettikten sonra, onu yalnzca saf dnce temeli zerinde, ab initio, batanbaa yeniden kurmak giriimiydi bu. Yeni devletin kuruculan, ona, tariamen rasyonel olduunu iddia ettikleri bir temel vermek isteindeydiler, ama bu maksatla kullandklar eyler soyut dncelerden baka birey deildi; de'siz soyutluklard bunlar; bu yzden de, giriimleri, zulm ve dehet dolu olaylarla son buldu. Bireysel irade prensibine kar u temel prensipleri hatrlamamzda yarar vardr: objektif irade, kavram iinde kendiliinde rasyonel olan eydir; onun birey tarafndan bilinmesi, ya da bireyin keyf iradesi tarafndan kabul edilip edilmemesi hibir ey deitirmez. Yine hatrlamamz gerekir ki, kar terim, yani bilme ve isteme veya sbjektif zgrlk (bireysel irade prensibinde ierilmi bulunan tek ey) ancak tek bir momenti ierir ki, bu yzden tek yanl olan bu moment, rasyonel irade desi momentidir; kendiliinde olduu eyi, kendisi-iin de olduu takdirde ancak rasyonel olan momenttir. Devleti kendisiiin rasyonel bir ey olarak kavrayan ve onu byle bilen dncenin baka bir kart daha vardr: fenomende da ait olarak bulunan eyi, yani ihtiyacn olaanln, korunma zorunluluunu, kuvveti, zenginlii, vs. tarih evrimin mo mentleri olarak deil de, devletin cevheri olarak almak. Burada da bilginin pren sibini oluturan ey, yine bireyin zelliidir; ama, artk sz konusu olan, birey sel varln dncesi olmayp, aksine, sadece olaan nitelikleriyle gc ya da gszl, zenginlii ya da fakirlii, vs. gibi olaan nitelikleriyle alnan ampirik bireydir. Devlette kendiliinde ve kendisi-iin rasyonel ve sonsuz ola rak bulunan eyi grmezlikten gelmek ve onun i tabiatnn anlalmasnda her trl genel dnceyi bir yana atmak ynnde bu entelektel eitim, hibir yerde Herr von Haller'in Restauration der Staatswissenscfaft'mda olduu kadar saf ve hlis ekliyle kendini ortaya koymamtr. "Saf ve hlis ekliyle" diyo rum, nk devletin mahiyetini anlamak iin yaplan btn giriimlerde bunlann prensipleri ne kadar tek yanl ve s olursa olsun devleti rasyonel olarak kavramak arzusu, dnceyi, yani evrensel determinasyonlar da haliyle berabe

202

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

rinde getirir. Ne var ki, Herr von Haller, devleti oluturan rasyonel muhtevay ve dnce formunu bilinli olarak bir yana brakt gibi, stelik hem bu muh tevaya, hem de bu forma kar byk bir hrsla saldnyor. Bu Restauration, et kisinin yaygnln (Herr von Hallerin kendisinden menkl olan yaygnlm), hi phesiz, ksmen sayn yazarn, ekspozesinde her trl dnceyi bile bile bir yana atmasna ve, bylece, yine bile bile kitabn tmyle dncenin dnda tutmasna borlu olsa gerektir. nk, nz'nin ve olaan'n cevhersel'e telmihlerle birlikte ele alnd, srf ampirik ve dsal olan'n evrensel ve rasyo nel olan' anmsatmalarla kartrld ve virtellik ve boluk sferi iinde, ikide bir, daha yksek bir sferde sonsuzluk sferinde yer alan eyden dem vurulduu zaman, ekspozenin gcn azaltan karklk ve bulanklk ancak bu yoldan giderilebilir. u halde, bu ekspoze eer her eye ramen tutarl olmay baarabiliyorsa, bu, devletin esas olarak cevhersel olan eyi deil, salt olaanlk ve nzlik sferini almasmdandr. Ne var ki, salt byle bir sferi incelemenin salad tutarllk, son tahlilde, hi gerisini kolmadan burnunun dikine giden mutlak bir dnce yokluunun tutarszlna varmakta ve bir an nce onaylad eyin, bir an sonra tam tersini byk bir rahatlkla syleyebilmek tedir ( 1).

259
Devlet desi:
d) Dolaysz bir mevcudiyete sahiptir ve yalnz kendi kendisine baml bir organizma olarak bireysel devlettir siyas hukuk yaps {siyas anayap]. b ) Mnferit bir devletin baka devletlerle ilikisi halini alr d siyas hukuk [uluslararas hukuk]. c) Tek tek devletlerin stnde bir tr olarak, mutlak bir g olarak, evrensel de'dir Evrensel tarih sreci iinde kendisini gerekletiren espri.

(1) Andmz kitap, orijinal yann sz konusu karakterine borludur. Yazarn fkesinde kendi bana soylu bir taraf bulunduu sylenebilir, nk yukanda bahsettiimiz ve en bata Rousseau tarafndan ortaya atlm olan yanl teorilere ve bunlar gerekletirme giriimlerine kar parlayan bir fkedir bu. Ancak, Herr von Haller bu teorilerden kurtulmak isterken, muak dnce yokluu demek olan ters yndeki arla dyor ve, bu yzden, eserinde muhteva diye bir eyden sz etmek imkn bile ortadan kalkyor; geriye en koyu ekliyle bir dmanlk her trl yasaya, yasamaya, formel ve yasal olarak belirlenmi hak ve hukuka kar dmanlk kalyor. Yasa ve yasal olarak belirlenmi hak ve hukuk dmanl, iyi niyetlerin fanatizmini, dnce gszln ve ikiyzlln, hangi kla girmi olursa olsun, mutlaka aa karan ve ele veren "ibbolet"tir. Herr von Haller'inki, gibi bir orijinalite, daima ender rastlanan bir fenomen olduundan, onun kitabm henz okumam olan okuyucularma rnek olarak birka pasaj sunmak isterim.

DEVLET
A. SYAS HUKUK [SYAS ANAYAPI]

203

260

Devlet, somut zgrln fiil halindeki realitesidir. mdi, somut zgrlk demek, ahs olarak bireyin ve bunun zel menfaatlerinin tam gelimiliklerine varmalar ve kendisi-iin haklarnn tannmas (aile ve sivil toplum sistemleri iinde) ve, ayn zamanda, kendiliklerinden genel menfaatle btnlemeleri, yahut onu bilinli ve irad bir ekilde kendi esprilerinin cevheri olarak kabul et meleri ve onu kendi niha gayeleri olarak alp, bu gaye urunda faaliyet gster-

Herr von Haller, ncc temel prensibini yle ortaya koyuyor (cilt I, s.342): "Nasl inorganik lemde byk k, gl gsz ezerse, ayn kanun hayvanlar leminde ve giderek insanlar arasnda da daha soylu ekiller altnda (hatt ou kez, phesiz, daha az soylu ekiller altnda, yle deil ?) olmak zere kendini gsterir" ve ite [s.375] "bunun iin, daha glnn gsze hkmetmesi, bunun byle olmas gerektii ve daima byle olaca, Tannnm ezel ve ebed, deimez buyruudur". Daha bu szler bile, gcn, kuvvetin ne anlamda anlaldn gsteriyor. Burada sz konusu olan dil ve ahlkl kuvvet deil, fakat olaan tabi kuvvettir. Herr von Haller, daha sonra, bu doktrini eitli tarzlarda savunuyor ve, bu arada, tabiatn, hayran olunacak bir bilgelik eseri ortaya koyarak, stnlk duygusunun zorunlu bir ekilde karakterin asillemesine yol amasn ve, bylece, astlarn iradesi iin en gerekli erdemlerin gelimesini salad iddiasn ileri sryor (s. 365). Sayn yazar, atafatl bir renci belgatyle yle soruyor: "Acaba bilim alannda otoritelerini ve-kendilerine beslenen gveni, baz bencil aalk amalar urunda ve saf insanlarn mahvna sebep olacak ekilde ktye kullananlar gller midir, yoksa zayflar m? ve yine, hukukular arasnda, bu bilimin iistatlan, safdil mterilerin umutlanyle oynayan, ak kara, karay ak gsteren, hukuku adaletsizliin arabasna koan, hima yelerine muhta kimseleri dilenmek zorunda brakan ve msum koyunlan kurtlar gibi paralayp yiyen, dzenbaz dvavekilleri, kk i simsarlar mdr, yoksa byk avukatlar m? ve illi." Burada, Herr von Haller, btn bu belgat gsterisinden gtt amacn, glnn gsze hkmetmesinin ezel ve ebed bir Tanr buyruu olduu tezini desteklemek olduunu; bu buyruk gereincedir ki, kurdun msum koyunlan paralayp yediini ve kanunlan bildikleri iin gl durumda olanlarn, tpk zayflar gibi korunmaya muhta safdilleri pekl soymak hakkna sahip bulunduklarn unutuyor. Fakat, bu iki dncenin uzlatrlmasm istemek, ortada bir tek dncenin bile bulunmad bir yerde fazla ey istemek olur. Herr von Haller'in kod dman olduunu aynca sylemeye gerek yok. Ona gre, sivil [meden] kanunlar tamamen "gereksiz eylerdir, nk bunlar tabiat kanunlarndan kendiliinden aka anlalrlar". Eer insanlar her zaman dncelerinin temeline "kendiliinden aka anlalrl" koymakla yetinebilselerdi, devletler var olduundan beri kanunlar yapmak ve kodlar dzenlemek iin harcadklan bunca abadan kurtulmu olurlard. "le yandan, kanunlar zel kiiler iin kanlm olmayp, yksek yarg merciinin, kendisine bal yarglara iradesini bildir mek iin verdii talimat mesabesindedirler [cilt II, ksm I, blm 32]. Bundan baka yarg (c.I,

204

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

meleri demektir. u halde, ne evrensel, zel menfaat olmadan ve zel bilin ve iradenin ibirlii bulunmadan bir deer tayabilir veya tamama erebilir; ne de bireyler, evrensel'i istemeden, srf kendi menfaatlerini hedef alan ahslar olarak yaayabilirler; btn faaliyetleri bilinli olarak bu evrensel gayeye yneliktir. Modem devletler, fevkalde gl ve derin bir prensibe sahiptirler; nk bu prensip, hem sbjektiflik prensibini son haddi olan otonom ahs zellie vanncaya kadar gelimekte serbest brakr, hem de ayn zamanda bunu tekrar cevhersel birlie indirgeyerek, bylece bu birlii bizzat sbjektiflik prensibi iinde muhafaza eder.

261 Kiisel hak ve menfaat sferleri (aile ve sivil toplum) karsnda devlet, bir bakma, bir d zorunluluk ve daha yksek bir otoritedir; onlarn kanunlar ve menfaatleri, bunun tabiatna tbi ve baml durumdadr. Fakat, te yandan, devlet, onlarn immanent gayesidir ve gcn, kendi niha evrensel gayesiyle bi reylerin zel menfaatlerinin birliinden alr; ve bu birlik, bireylerin devlete kar baz vazifeleri ve o nispette de haklan olmas vakasnda yatar ( 155).

s.297 ve c.H, ks. I, s.254) devletin bir vazifesi olmayp, bir ltuftur, yani glillerin bir yardmdr ve tamamen fazladan yaplan bir eydir; insann haklarm gven altna almann en mkemmel yolu deildir, bilkis, gvenlii ve kesinlii olmayan bir yoldur, "modem hukukularmzn bize braktklar tek yoldur. Bunlarn bize yasakladktan teki yol ise, hedefe vardrmak bakmndan hem daha kestirme, hem de daha emindir ve dost tabiatn insanoluna, hukuki zgrln gven altna alabilmesi iin sunduu yollardr." Bu yol unlardr: 1. ahsen tabiat kanununu kabul etmek ve ona uymak; 2. hakszla kar direnmek; 3. baka are kalmad zaman kamak. (Hukukularn, dost, tabiata kyasla ok daha acmasz olduklar anlalyor!) "Her eyiyle iyi tabiat tarafndan herkese sunulan, T annnn tabi kanunu yle der (I, 292): "Herkesi kendi hemcinsin olarak say (yazarn prensibine gre, bu kanunun yle olmas gerekirdi: hemcinsin olan deil, senden daha gl olan say). Sana zarar vermeyene zarar verme; kimse den alacandan fazlasn isteme (alacan ne olabilir ki?). Ve nihayet, hemcinslerini sev ve elinden geldiince onlara yararl ol." Bu kanun insanlarda bir kere yer ettikten sonra, artk kanun yapcya da, anayasaya da gerek kalmaz. Buna ramen, yeryznde kanun yapclar ve anayasalar bulunmasn, Herr von Haller'in nasl akladn grmek enteresan olurdu.

DEVLET

205

R: Yukarda 3'n Remarkmda belirtmi olduumuz gibi, Montesquieu,nl eseri De l'Esprit des Lois'da, kanunlann zellikle ahs haklanyle ilgili ka nunlarn devletin spesifik karakterine bamllm grm ve etrafl bir ekilde incelemitir. Montesquieu, ayn zamanda, parann ancak btnle ilikisi iinde ele alnp incelenebilecei fikirini, bu felsef fikri de kavramtr. Vazife, her eyden nce, benim grme gre cevhersel, kendiliinde ve kendisi-iin evrensel bir eye kar bir davrantr. Hak ise, aksine, bu cevhersel realitenin genel ampirik mevcudiyetidir; bu nedenle, onun zel vehesini, benim de zel zgrlm oluturur. Bylece, bunlar [hak ve vazife], formel [soyut] aamalarnda, farkl vehelere veya farkl ahslara blnm olarak ortaya karlar. Devlet, ahlk realite olarak, benim cevhersel realiteye kar ykmllklerimin, ayn zamanda zel zgrlmn mevcudiyeti olmasn ge rektirir. Yani hak ve vazife, devletin bannda tek ve ayn bir iliki iinde birleirler. Fakat, ayn zamanda, farkl momentler devlette kendi z ehrelerim ve gerekliklerim kazandklarna ve, dolaysyle, hak ve vazife arasndaki ayrlk burada yeniden ortaya ktna gre, bunlar kendiliinde, yani formel

Yazar, cilt III, s. 362'de, "szde mill zgrlkler"i (onun bundan anlad mill devletlerin hukuk ve anayapsal kanunlardr [hukuk kanunlar ve anayasalar]; hukuk olarak tanmlandnda her hak, kelimenin bu geni anlamyle, bir zgrlktr) ele alyor. Yazar, bu ka nunlar hakknda ezcmle yle diyor: "kitaplarda bu gibi temel zgrlklere byk bir deer at fedilirse de, muhtevalar hi de o kadar nemli deildir. Ve arkadan, yazarn szn ettii eylerin, Alman standlar'mn, ngiliz halknn ("az okunan ve arkaik dilinden tr, okunduundan da daha az anlalan" Magna Carta [s.367] gibi, Bili of Rights gibi, vs.), Macar halknn, vs. mill zgrlkleri olduunu gryor; ve vaktiyle son derece nemli saylm olan bu kazanlarn aslnda nemsiz eyler olduunu, halklarn giydikleri her para eyada, yedikleri her lokma ekmekte bir katks bulunmu olan ve hl da hergn, her dakika bu katksn srdren bu kanunlann srf kitab bir deer tadklarm hayretle reniyoruz. Alntmz srdrerek unu da belirtelim ki, Herr von Haller, Prusya Genel K oduna kar zellikle sert kmaktadr, nk burada felsef hatlarn (her ne kadar bunlar, Her von Halleri zellikle fkelendiren Kant felsefe sine ait hatlar deilse de) etkisi inanlmaz llere varmakta ve her eyden nce devlet, devletin mallan, devletin gayesi, devletin hkmdar, hkmdarn ve sivil hizmetlilerin grevleri sz konusu edilmektedir. Herr von Haller iin iin en dayanlmaz yan, "devletin ihtiyalarn karlamak iin, ahslarn zel servetini, kazancn, retim ya da tketimini vergilendirmektir; nk bu durumda, devlet emvali hkmdarn zel mlkiyeti deil de kamu mal sayldna gre, kiraln, kendine ait hibir eyi olamyaca gibi, Prusya vatandalar da artk ne kendi ahslarna, ne de kendi mallarna sahip olabilirler; hepsi de toprak klesinin hukuk artlarna tbi tebaalardr, nk hibiri devlet hizmetinden kaamaz".

206

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

bakmdan [eklen] ayn olsalar bile, muhteva bakmndan farkldrlar. zel hukuk [ahs haklar] ve sbjektif ahlkllk sferinde, hak ve vazife arasndaki zorunlu iliki gereklik kazanamaz; bu yzden, bunlarn arasnda muhtevaca ancak soyut bir eitlik kurulabilir. Bu soyut sferlerde, bir kimse iin hak olan eyin, bir bakas iin vazife ve bir kimse iin vazife olan eyin de bir bakas iin hak olmas gerekir. Hak ve vazifenin devlet iindeki mutlak aynl, bu sferlerde hakik bir aynlk olarak deil, yalnzca bir muhteva benzerlii olarak bulunur, nk bu muhteva onlarda tamamen genel bir biimde belirlenmitir ve sadece hakkn ve vazifenin temel prensibi insann ahs olarak zgr olduu prensibi olarak kalr. Bunun iin, klelerin vazifesi yoktur, nk haklan yoktur ve vice versa (din vazifeler burada sz konusu deildir). Fakat, somut de'nin kendi iinde gelimesi srasnda, onun momentleri birbi rinden ayrlr ve bunlarn spesifik determinasyonlar, ayn zamanda bir muhteva farkll halini alr. Ailede, oulun babaya kar vazifesinin muhtevas, onun haklarnn muhtevasndan farkldr; keza, bir sivil toplum yesinin devlete kar, hkmdara ve hkmete kar haklarnn muhtevas da, vazifelerinin muhtevasyle ayn deildir. Hak ve vazifenin bu birlii kavram, hayat bir nemi haizdir ve devletin dahil gcn iinde tar. Bununla birlikte, vazifenin soyut vehesi, yani zel menfaati gayrasl ve hatt yerilmeye deer birey sayarak gzard eden ve dlayan vehesi, varln srdrr. de olarak, somut bir biimde, ele alndnda vazife, zellik momenti ni kendiliinde asl bir ey olarak gsterir ve, dolaysyle, onun tatminini kesin likle zorunlu sayar. Birey, vazifesini u ya da bu tarzda yerine getirdii zaman,

Btn bu akl almaz yvelerden sonra, Herr von H allerin keiflerinden duyduu olaanst memnuniyeti dile getiriindeki heyecanm gln bulabiliriz (c.I, nsz [ss. XXVXXVII]):''Bu sevin, ancak Hakikat dostunun, titiz bir aratrmadan sonra, tabiatn sesini, hakik Tanr Kelam'n aslnda olduu gibi (evet, aynen "aslnda olduu gibi"!) kefettiine kaani olduu zaman duyabilecei bir sevintir." (Halbuki, aslnda Tanr Kelam, kendi vahiylerini, tabiatn ve tabiat halindeki insanlarn sesinden ok ak bir ekilde ayrr.) Herr von Haller, "duyduu hayranln iddetinden nasl olduu yere ylp kalay azdn, nasl gzlerinden sel gibi mutluluk yalan boandm ve nasl o andan sonra iinde canl bir din duygusunun doduunu" da anlatyor. Oysa, bu "din duygusu"nun ona asl kendi haline gzyalan dkmesini tlemesi gere kirdi, nk akl, dnceyi ve kanun saygsn ihmal etmek, devletin ve vatandalann hak ve va zifelerinin hukuk: bir ekilde belirlenmesinin ne kadar nemli bir ey olduunu unutmak, tpk samal Tann Kelam sanmak gibi, bir Tann cezasdr (yani bir insann urayabilecei en ar ceza).

DEVLET

207

bunda kendisi iin bir kazan, bir ahs menfaat ve tatmin bulmaldr. Onun devlet iindeki pozisyonundan, kendisi iin bir hak ortaya kmal ve bu hak sayesinde kamusal bir ey ayn zamanda onun zel bir eyi olmaldr. Gerekte, zel menfaat ne ihmal edilmeli, ne de bask altna alnmaldr; gerekte, o, genel menfaatle [evrenselle] uyum haline sokulmal ve, bylece, her ikisi de korunup muhafaza edilmelidir. Birey, vazifeleri bakmndan bir tebaadr; ama, o, bir sivil toplum yesi olarak vazifelerini yerine getirmekle ahsnn ve mlkiyetinin ko runmasn, zel varlnn [servetinin] sayg grmesini, cevhersel mahiyetinin tatminini ve, nihayet, bu btnn yesi olmak bilin ve gururunu elde eder; ve vazifelerini, devlet iin baz i ve hizmetlerin ifas eklinde tamamen yerine ge tirmek suretiyle de kendi muhafazasn ve geimini salar. Vazife, soyut olarak alndnda, genel menfaatin yaplmasn empoze ettii i ve hizmetlerin vazife olarak yaplmasndan baka bir ey deildir.

262

Fiil halinde gerek de veya espri, kavramnn iki idesel sferi olan ve sonlu vehesini oluturan aile ve sivil toplum olarak ikiye blndkten sonra, bunlarn kendisi-iin idealitesinin stne ykselir ve sonsuz gerek [reel] espri olmaya ynelir. Fiil halinde gerek de, bu amala, sonlu realitesinin materyelini, yani bireyleri, kitleler halinde bu ideal sferlere datr; ve bunu o ekilde yapar ki, bi reylerden herbirine tahsis edilen yer, ona, hal ve artlarn, kendi keyf iradesinin ve hayattaki kendi ahs seiminin sonucu gibi grnr ( 185 ye Remarklar).

263

Esprinin bireysellik ve zellik momentlerinin dolaysz ve kendine dnk dnceli realitesini oluturan bu sferlerde, espri, bunlarn objektif evrensellii olarak esasen mevcuttur, ve zorunluluk iinde akln gc olarak ( 184), yani nceki blmde ele alnan kurumlar olarak kendisini gsterir.

208

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

264
Kolektivitenin bireyleri birer spiritel varlktrlar ve bu itibarla tabiatlarnda iki zt kutup oluturan iki unsuru ierirler: bir yanda, bilinli ve iradeli bireysel lik, br yanda cevhersel realiteyi bilen ve isteyen evrensellik. Bu yzden, bi reyler, her iki bakmdan fcdrden, haklanna ancak hem zel ahs, hem de cevher sel ahs olarak faaliyet gsterebildikleri lde, yalnz bu lde, kavua bilirler. mdi, ailede ve sivil toplumda bireyler, haklarn birinci bakmdan dorudan doruya, ikinci bakmdan ise dolayl olarak elde edebilirler. Bu ikinci elde edi, iki yoldan olur: ya bireyler, cevhersel kendilik bilinlerim zel menfaatlerinde virtel olarak ierilmi evrensel olan sosyal kurumlarda bulur lar, ya da korporasyon onlara bir i, evrensel bir gayeye ynelik bir faaliyet imkn salar.

265
Bu kurumlar, siyas anayap'y, yani zellik sferi iinde gelimi ve gereklemi rasyonellii [akl] olutururlar. Bu yzden, bunlar, yalnz devletin deil, ayn zamanda vatandalarn ona gvenlerinin ve ona kar besledikleri duygularn da temelidirler. Sz konusu kurumlar, kamu zgrlnn temel di rekleridir, nk zel'in zgrl onlann iinde gereklik ve rasyonellik kazanr ve, dolaysyle, zgrlkle zorunluluk'un birlii onlarda zmnen ierilmi bulunur.

266
Fakat, espri, yalnz bu zorunluluk olarak ve bir grn lemi olarak kendi kendisi iin objektif ve fiil halinde gerek deildir; o, ayn zamanda, bu zorun luluun idealitesi ve ruhu olarak da byledir. Ancak bu suretledir ki, bu cevher-

DEVLET

209

sel evrensellik kendi kendisi iin bir obje ve bir gaye haline gelebilir ve bu zo runluluk onun kendisine zgrlk eklinde grnebilir.

267
dealite iinde zorunluluk demek, denin kendi iinde gelimesi demektir. O, bireysel sjenin cevheri [sbjektif cevher] olarak, siyas duygudur, [patriyotizm, vatanseverlik]; ve aynca, objektif dnyann cevheri olarak, devlet organiz masdr, salt siyas devlet ve onun anayapsdr.

268
Siyas duygu, genel olarak vatanseverlik hakikate dayanan kesinlik gibidir (srf sbjektif bir kesinlik hakikatin rn olamaz, o ancak bir kan'dr) ve alkanlk halini alm bir istektir. O, ancak devlet iinde var olan kurumlann bir rn olabilir, nk rasyonellik [akl] fiil mevcudiyetini ve gerekliini bu kurumlarda bulur ve etkinliini onlara uygun faaliyetlerinden alr. Bu duygu, en bata, benim gerek zel, gerekse cevhersel menfaatimin, bir bakasnn (burada devletin) menfaati ve gayeleri iinde, yani o bakasnn benimle bir birey gibi olan ilikisinde korunup muhafaza edildii konusunda sahip olduum inan (bu inan az ya da ok kltre dayanan bir gr halini alabilir) ve kesinliktir. Byle olunca, bu bakas artk benim iin bir bakas olmaktan kar ve ben, bu bilin hali iinde kendimi zgr hissederim. R: Vatanseverlik denildiinde, ou kez, olaanst baz fedakrlklar ve iler yapmaya olan yatknlk anlalr. Oysa, o, aslnda bilincin, gnlk ilerde ve allm hal ve artlarda, kolektif hayat cevhersel temel olarak, gaye olarak grme yatknldr. Hayat boyunca ve btn durumlarda varln srdren bu bilin, ayn zamanda, olaanst iler baarmaya alma yatknlnn da teme lini oluturur. Fakat, insanlar ounlukla cesur ve cretkr olmay, hakinas olmaya ye tuttuklanndan, hakik vatanseverlie has bilin yatknln ken

210

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

dileri iin gereksiz saymak, ya da bundan yoksunluklarn kendilerine ho gstermek iin, olaanst vatanseverlie sahip olduklarna kendilerini kolayca inandrrlar. te yandan, bu hakik vatanseverlii, kendiliinden ortaya kan, sbjektif fikir ve dncelerden doan bir ey olarak grmek, onu kan ile kartrmak demektir, nk bu ekilde grldnde vatanseverlik hakik te melinden, yani objektif realiteden koparlm olur.

269
Vatanseverlik duygusu, zel muhtevasn devlet organizmasnn eitli vehelerinden [organlarndan] alr. Bu organizma, de'nin, btn farkl veheleri ve bunlarn objektif realitesi iinde gelimi halidir. Bu farkl veheler, ayr fonksiyonlar ve faaliyet sferleriyle devletin eitli glerini olutururlar. Bu gler araclyle evrensel, kendi kendisini srekli olarak yaratr ve bunu zo runlu bir ekilde yapar, nk onlann spesifik karakteri kavramn tabiat tarafndan belirlenmitir. Btn bu sre iinde evrensel, aynln korur, nk kendisi kendi eserinin n artdr. Bu organizma, siyas anayap'dr.

270
1) Devletin soyut realitesi, yahut cevhersellii, onun, bizzat evrensel menfaa tin kendisini ve bu evrensel menfaatin iinde zel menfaatlerin korunmasn (nk zel menfaatlerin cevheri evrensel menfaattir) gaye olarak almasmdandr. 2) Fakat, devletin cevhersellii ayn zamanda onun zorunlu luudur, nk bu cevhersellik devletin farkl faaliyet sferlerine blnmtr ve bunlar onun [devletin] kavramnn farkl momentlerine tekabl ederler ve yine bu cevhersellik dolaysyle onun deimez determinasyonlarn ve gerek glerini olutururlar. 3) te devletin bu cevhersel varl, kltr formunu alan bir sre iinde kendi kendisini bilen ve isteyen espridir. Bu demektir ki, devlet neyi istediini bilir ve bunu evrensellii iinde bilir, yani dnlm bir ey olarak bilir. u halde, o, bilinli olarak benimsenmi gayelere, aka bilinen prensiplere ve yalnz kendiliinde mevcut olmakla kal mayp, bilin iin de mevcut olan kurallara [kanunlara] gre hareket eder. Ayrca, eylemleri mevcut hal ve artlarla veya durumlarla ilgili olduuna gre, bu hal ve artlar ve durumlar hakknda ak ve kesin bir bilgiyle i grr.

DEVLET

211

R: Devletin dinle ilikisi konusuna dokunmann yeri gelmi bulunuyor. nk, u son zamanlarda dinin, devletin temeli olduu sk sk sylenmekte ve hatt bu iddiada bulunanlar, bylece siyaset biliminde son szn sylenmi olduunu ima edecek kadar ii ileriye vardrmaktadrlar. Oysa, hibir doktrin, bu iddia kadar karklk yaratmaya ve hatt karkl bizzat devletin siyas anayaps haline getirmeye, onu bilginin z formu yapmaya elverili olamaz. Her eyden nce, dinin, bilhassa, genel sefalet, dzen bozukluu ve bask de virlerinde aranan ve tlenen bir ey olduu ve insanlarn onda adaletsizlie kar bir teselli, uradklan bir kayba kar bir telfi umudu bulduklan iddias, pheyle karlanabilecek bir iddiadr. Sonra, dinin dnya ilerine, olaylarn rea litedeki akna kar kaytszl salk verdii, devletin ise dnyaya kk salm espri [der Geist der in Welt steht] olduu dnlecek olursa, insanlarn dikkati ni dine evirmek, hi de devletin karlann ve ilerini, hayatn asl ve cidd ga yesi mertebesine karmann yolu olarak gzkmez. Bilkis, bu, siyaseti tama men olaan ve keyf bir ey olarak gstermek olur. nk, dikkatlerin byle dine evrilmek istenmesi, eer onun kendi kendine yeten bir geerlii olduu, bu yzden hukuku belirlemesi ve ynetmesi gerektii iddiasn tamyorsa, olsa olsa, devlet sferinde hkim olan eyin yalnzca ihtirasn ve hak ve hukuk d iddetin gayeleri olduunu sylemenin bir yolu olabilir. Ezilenlerin dinde teselli bulduklarn ileri srmekle, istibdada kar her trl nefret duygusunun ortadan kalkacan sanmak ciddiyetten uzak bir tutum saylabilecei gibi, dinin bazen btl inan zincirleri iinde en etin klelik artlarna ve insann hayvandan da aa bir derekeye inmesine yol aan bir ekil alabilecei de (hayvanlara, stn varlklarm gibi sayg ve ibadet gsteren Msrllar'da ve Hintliler'de olduu gibi) unutulmamaldr. Bu fenomen bize, hi olmazsa, hibir zaman dinden genel bir ifadeyle sz etmememiz gerektiini ve, ou zaman, onun baz ekillerine kar kurtarc bir gcn akln ve kendilik bilincinin haklarn temsil eden bir gcn varlna ihtiyacmz bulunduunu aka gsterir. Fakat, dinle devlet arasndaki ilikilerin asl temel determinasyonu, ancak onlarn kavramlarna bavurularak elde edilebilir. Dinin muhtevas, mutlak ha kikattir ve bunun iin de din duygusu duygularn en ycesidir. Sezgi, duygu ve duyulara dayanan bilgi olarak btn objesi Tanr'dan her eyin kendisine bal ve baml olduu sonsuz sebep ve prensip olarak Tanr'dan ibaret olan din, baka her eyin kendi gr noktasna gre anlalmasn ve doruluunu, haklln ve kesinliini kendisinden almasn ister. Devlet, kanunlar ve vazife ler, bilin iin en yce dorulanlarn, en yce zorunluluklarn hep ite dine olan bu bamllklarndan alrlar, nk gerek devletin kendisi, gerekse kanun

212

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

lar ve vazifeler, realiteleri bakmndan belirlenmi eylerdir ve daha yksek bir sfere, yani kendilerinin temeli ve prensibi olan bir sfere gei aamasdrlar (bkz. Ansikl., 453). Bunun iin, dinde yle birey vardr ki, dnyann btn deikenliine, ga yelerin boluuna, menfaat ve mlkiyetlerin gelip geiciliine ramen, insana daima bir deimezlik, en yksek derecede bir zgrlk ve mutluluk bilinci bu labilmenin gven ve huzurunu verir (1). Fakat, din, byle tanrsal irade olarak devletin prensibini meydana getirse bile, yine de bir temel olarak kalr ve bu noktadan sonra din ve devlet birbirinden aynlmaya balar. Devlet bir lemin formasyonu ve organizasyonu [sreci] iinde gelien mevcut veya fiil halinde espri olarak tanrsal iradedir. Devlete kar olarak dinin formu zerinde direnen ler, hep mahiyet'te kalp, bu soyutluktan mevcudiyete gemeyi reddetmekle doru bir ey yaptklarn sanan mantklar, veya yalnzca soyut yilik'i isteyip neyin iyi olduunu belirleme iini keyf iradeye brakan ahlklar (kar. 140, R) gibi davranmaktadrlar. Din, Mutlakla duygu, muhayyile ve inan formu iinde bir ilikidir; ve her eyi iine alan merkezinde, btn mevcudat nz ve fan hale gelir. mdi, devlet sorununda salt bu forma bal kalr ve bunu, devletin esasn be lirleyen, onun deerini meydana getiren ey olarak alrsak, farkllam sabit ksmlar, kanunlar ve kurumlar halinde gelimi bir organizma olan devlet, istik rarszla, gvensizlie ve gszle mahkm edilmi olur. Devletin objektif ve evrensel unsuru, yani kanunlar, salam ve geerli bir biimde belirlenecek yerde, dinin formuna belirli her eyi bir tle bryen formuna uygun nega tif bir karakter edinir ve bylece sbjektif bir ey halini alr. Bundan, insanlar iin yle bir davran dsturu kar: "doru insan iin kanun yoktur; yeter ki dindar olsun, gayr istediinizi yapabilirsiniz; keyf iradenize ve ihtirasnza gre davranabilir, hak tanmazlnzdan ac eken baka insanlan dinin avutuculuuna ve umutlandnclna havale edebilir ya da, daha kts, onlar din sizlikle sulayabilir ve mahkm edebilirsiniz". Bu negatif davran tarz, yal(1) Din de tpk bilgi ve bilim gibi kendine zg ve devletinkinden farkl bir prensibe sahip tir. Bu nedenle, bunlar, ksmen birer vasta kltr ve daha yksek bir mantalite vastas ola rak, ksmen de mevcut kurumlar iinde gereklik kazanm olduklarndan mahiyete birer kendiliinde vasi ta olarak, devlette yer alrlar. Her iki bakmdan da, devletin prensipleri onlar iin de geerlidir. Devleti konu alan kapsaml bir eserin, hem bu sferleri, hem de sanat ve salt tabiatla olan ilikileri [coraf konulara ait eyleri] ele almas ve bunlarn devletle balantlarm ve bunun iindeki yerlerini incelemesi gerekir. Fakat, devletin prensibini, kendi z sferi iinde ve desine gre etrafl bir ekilde aklamaya alan bu kitapta, dinin veya baka sferlerin prensiplerinden ve devletin hak ve hukukunun onlara uygulanndan ancak istitrat kabilinden sz edilebilir.

DEVLET

213

nzca bir i yatknlk, bir kan olarak kalmaz da realiteye ynelir ve kendini orada tasdik ederse, o zaman din taassup ortaya kar ve, tpk siyas taassup gibi, her trl siyas organizasyonu, her trl yasal dzeni, i duygunun sonsuz luu iin kstlayc ve uygunsuz bir snr sayarak bir yana atar. Bu durumda, zel mlkiyet, evlilik, sivil topluma ait balar ve iler, vs. vs. de sevgiyi ve duy gunun zgrln aalayc eyler olarak bir yana atlrlar. Fakat, bu takdirde bile, gerek [gnlk] hayat ve pratik, baz kararlarn alnmasn gerekli kldna gre, tpk irade sbjektifliinin kendisini mutlak olarak ald zamanki duruma benzer bir durum ortaya kar ( 140), yani sbjektif fikirlere, kanya ve keyf eilimlere gre karar verilir. Sbjektif fikir ve duygulann tlne brnen bu hakikatin aksine olarak, hlis hakikat, iten da doru, muhayyileye gmlm akldan gerek dnyaya doru ok byk bir gei hamlesidir. Dnya, btn tarihi boyunca bu ii baarmaya almtr. Bu alma sayesindedir ki, kltrl insanlk, akla uygun mevcudiyetin, politik organizasyonun ve kanunlarn bilincine ve etkinliine ulam bulunmaktadr. Tanny kendilerine klavuz yapma abasnda olan ve sbjektivitelerini hakikatin bilincine, objektif hak ve vazifelerin bilgisine ykseltmek zahmetini ihtiyar edecek yerde, kltrden yoksun kanlarnda her eyin dolayszca var olduuna inananlarn yapabilecekleri ey, olsa olsa, btn objektif ahlk ilikilerini ykmak olabilir. Bu menfur ve ahmaka tutum, srf kendi sezgisel formuna balanp kalan ve evrensel'in, kanunlann formunda bu lunan gereklie ve hakikate kar kan bir din duygusunun zorunlu sonucudur. Ancak, bu istidadn mutlaka da vurmas ve bylece kendini gerekletirmesi gerekmez, o, pekl negatif gr noktasn koruyarak, derun bir ey olarak da kalabilir, kanun ve nizamlara uyabilir, dine adanmlkla, ateli dualarla, ya da horgr ve bekleyile yetinebilir. Zamanmzn gc deil, gszldr ki, din duygusunu, zerinde ileri geri tartlan ister hakik bir ihtiyala olsun, is ter bo bir gururu tatmin amacyle bir eit sofuluk haline sokmutur. Sbjektif dncemizi zahmetli bir alma ile terbiye edecek ve irademizi di sipline sokup gnll olarak [zgrce] itaate altracak yerde, objektif hakika tin bilgisinden vazgemeyi, iimizde bir bask ve gurur duygusunu zenle besle meyi ok daha elverili buluyoruz. Kanunlann ve kurumiann tabiatna nfuz edebilmek, bunlar hakknda hkm verebilmek, nasl ve ne olmalan gerektiine dair konuabilmek iin dindarlktan medet umuyoruz; ve btn bunlar sofu bir yrekten kaynaklandna gre, metodumuz elbette ki yanlmaz ve itiraz gtrmez bir metot oluyor, nk dine dayanan niyetler ve iddialar asla mantk ve ahlk d olmakla itham edilemezler.

214

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

Halbuki, din, eer hakik bir dinse, devlete kar yukarda belirtildii gibi negatif veya polemiki bir tavr almak yle dursun, aksine, onu tanr ve destekler, ama te yandan kendi varln ve d grnn korumaktan da geri kalmaz. Dinin pratii, birtakm davranlardan ve inanlardan oluur. Bunun iin, onun birtakm mlklere ve zilyetliklere ve de kendilerini camiann hizme tine adam kiilere ihtiyac vardr. Bylece, devletle Kilise [din topluluk] arasnda bir iliki ortaya kar. Bu ilikinin karakteri kolayca belirlenebilir. Dev let, din toplulua, din gayesini gerekletirebilmesi iin her trl gveni ve hi mayeyi salamakla bir vazifesini yerine getirmi olur; bu, eyann tabiatnda olan bireydir. Hatt din, devletin btnln en iyi ekilde, bilincin [vic dann] ta derinliklerine inerek salayan bir faktr olduu iin, devlet, btn te baasndan bir din toplulua katlmalann bile isteyebilir. Bunun, u ya da bu din topluluk olmas nemli deildir, nk bir insann inancnn muhtevas onun kiisel fikirlerini ilgilendiren bir konu olduu iin, devlet bu muhtevaya karmaz. Organizasyonu iyice olgunlam, bunun iin de gl olan bir devlet, bu konuda son derece liberal davranabilir, din uygulamalarda kendisi iin za rarl baz detaylara gz yumabilir ve hatt kendisine kar dorudan doruya ye rine getirilmesi gereken baz vazifeleri din mlhazalarla yerine getirmek is temeyen baz cemaatlerin, sinesinde bannmasna bile katlanabilir (sayya bal bir husustur phesiz bu). Bu tr bir liberal devlet, bu gibi dinlerin sliklerini si vil topluma ve onun kanunlarna havale edip, onlarn dorudan doruya devlete kar olan vazifelerim pasife yerine getirmelerim yeterli bulur. Hatt, vazifele rin byle pasife yerine getirilmesi, bir vergi veya hizmetin tebdili veya ikamesi yoluyle de olabilir (1).
(1) Quakerler, anabalistler ve daha bakalar iin, bunlarn yalnzca sivil toplumun aktif yeleri olduklar ve zel kiiler olarak, bakalanyle ancak kiisel ilikiler iinde bulunduklar sylenebilir. Fakat, bu durumda olmalarna msaade edildii zaman bile, bunlar yemin etme ykmllnden muaf tutulurlar. Bunlar, devlete olan direkt vazifelerini pasife yerine getirirler; direkt olarak yerine getirmele ri gereken en nemli vazifelerden birini, yani yurdu dmanlarna kar korumak vazifesini yerine getirmeyi reddetmelerine ise, muhtemelen buna karlk baka bir hizmet ifa etmeleri artyle ce vaz verilir. Bu gibi mezheplere kar devletin hakikaten tolerans gsterdii sylenebilir, nk bu mezhepler devlete kar olan vazifelerini tanmadklarna gre, onun mensubu olmak hakkn ta lep edemezler. Bir vakitler, Amerikan kongresinde zenci kleliinin kaldrlmas grlrken, Gney eyaletlerinden birinin bir temsilcisi, muhatabna u arpc karl vermiti; "Siz bize klelerimizi brakn, biz de size quakerlerinizi brakalm." Devlet ancak ok gl olduu zaman, bu gibi anormalliklere gz yumabilir ve tahamml gsterebilir, nk, ancak o zaman haklarm cebren kabul ettirmek gereini duymakszn , ayrlklar hafifletmek ve ortadan kaldrmak husu sunda, kurumlannn i rasyonalitesinin ve rf ve detlerinin gcne temelli bir gven besleyebilir. Yahudilerin, kendilerini sadece din bir fraksiyon olarak deil, aym zamanda yabanc bir kavmin mensuplan olarak grdklerini ileri srerek, anlara sivil haklarn verilmesine bile aka kar kanlar, hukuk teknii bakmndan hakl olabilirler. Ama, bu ya da buna benzer baka bir bahaneyle Yahudiler aleyhinde grlt koparanlar, onlann hereyden nce insan olduklarn ve bunun hi de yle sath ve.soyut bir nitelik olmadm ( 209, R) unutuyorlar. Oysa, tam tersine bu nitelik kendi bana yle bir potansiyel temel oluturur ki, bunun zerine sivil [meden] haklann tevcihi, sivil toplum iinde hukuk ahs olarak deer tamak onurunu dourur ve bu sonsuz ve her trl kstlamadan zde tohum, giderek, gerek dncede, gerekse duygularda istenen asimilasyonu meydana getirir.

DEVLET

215

Fakat, bir din topluluk ayn zamanda mlkiyet sahibi olduuna ve ayrca birtakm din uygulamalarda bulunduuna ve bu amala hizmetinde birtakm in sanlar kullandna gre, i yaay alanndan karak dnyev alana, yani dev letin alanna girer; ve, bylece, dosdoru onun kanunlarna tbi duruma gelir. Geri, yemin, genel olarak ahlk realite ve evlilik ba, derun duygunun kklemesine yol aarlar ve bu duygu en derin kesinliini dinde bulur; ama, ob jektif ahlk ilikiler mahiyete gerek rasyonel dzene ait ilikiler olduundan, bu dzenin ierdii haklann nce bu dzen iinde tasdiki gerekir. Bu haklann Kilise tarafndan teyidi [gvence altna alnmas] ancak bundan sonra gelir ve iin ancak derun ve dierine oranla soyut yann oluturur. Kilise iinde birliin dier tezahrlerine bakldnda, doktrin asndan, ibadet eylemlerine ve bun larla ilgili baka davran ekillerine ki bunlarn hi olmazsa hu kuk veheleriyle birer kendisi-iin devlet ii olduklar derhal kendisini belli eder kyasla, bunlarda iselliin dsallktan, byk lde, daha ar bast grlr. (Sz geen hukuk vehelerin devlet ii olmasna gelince, bu konuda, baz Kiliseler, hizmetkrlarnn ve mlkiyetlerinin, devlet gc ve onun yarg yetkisi dnda kalmasn saladktan baka, aynca, boanma ve yemin etme gibi dinin ie kant baz durumlarda, lik kiiler zerinde bile yarg hakk elde etmilerdir.) Devletin bu gibi eylemleri denetleme fonksiyonu, kapsam bakmndan phesiz olduka indetermine'dir [belirlenmemi], ama bizzat bu fonksiyonun tabiatndan gelen bir eydir bu, ve salt sivil nitelikte baka eylemler iin de ay nen geerlidir (kar. 234). Ortak din grlere sahip bireylerin oluturduu topluluk, bir cemaat, bir korporasyon halini ald zaman, mutlaka devletin yksek idari gzetimi altna girer. Fakat, doktrinin kendisi, yeri bilin olan bir eydir ve, bu yzden, o, ken dilik bilincinin sbjektif zgrlk hakkna, derun hayat sferine aittir. Oysa, bu sfer, mahiyeti gerei olarak, devletin alan deildir. Ama, te yandan, devletin

Buna karlk, Yahudiler'in sivil haklardan yoksun braklmas, daha ok, onlann kendilerim toplumdan soyutlamalarn, bunca eletirilen bu yanlarn koruyup devam ettirmek ve bunu, hakl olarak devlete ait bir sorumluluk, bir yzkaras haline getimek olur, iink, bu takdirde, devlet bizzat kendi temel prensibini objektif ve gl bir kurum olarak z tabiatn reddediyor demektir (kar. 268 R, son ksm). Bylece Yahudiler'in sivil haklardan dlanmalar en yce soyundan bir hak saylarak talep edilebilir, ama tecrbe onlann bu ekilde dlanmalannn akla ve manta tamamen aykn bir ey olduunu gstermi; tam tersine, hkmetlerin bu konudaki tutumlannn bilgece ve. takdire deer olduu ortaya kmtr.

216

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

de bir doktrini vardr, nk onun kurumlan ve hukuk deerleri, genel olarak siyas yaps, vs., esas itibariyle, kanunlardan oluan bir dnce formu iinde mevcutturlar, ve yine nk, o, bir mekanizma deil, fakat kendi bilincine sahip zgrln rasyonel hayatdr, ahlk dnyas sistemidir [objektif ahlkllk dnyas]. Bunun iin, yurttalann moral tavrlan ve bu moral tavnn ierdii prensipler hakknda sahip olduklan bilin, gerek devletin esasl bir momentini oluturur. te yandan, Kilise'nin doktrini yalnzca bilin ii bir ey deildir. O, bir dok trin olarak, daha ok, bir eyin ahlk prensipleri ve devletin kanunlan ile ga yet iten ilikileri olan veya hatt bunlan dorudan doruya ilgilendiren bir ob jenin ifadesidir. Bylece, devlet ve Kilise, ya direkt bir uyum, ya da direkt bir kartlk iinde bulunurlar. Eer Kilise, dinin muhtevasn mutlak olarak elinde bulundurduunu bahane ederek, tm spiritel realiteyi ve, dolaysyle, objektif ahlkllk unsurunu kendi paras olarak grr, ve devleti profan ve d gayelere hizmet eden mekanik bir cihaz sayarsa; kendisini Tannmn alan veya, hi olmazsa, ahrete grten yol, buna alan kap, devleti ise dnyev alan, yani geici ve sonlu birey telkki ederse; kendisini en yce gaye, devleti ise basit bir vasta olarak alrsa, o zaman bu iki alan, yani devletin alanyle Kilise'nin alan arasndaki aynn en keskin cinsinden bir elikiye kadar varabilir. Devletin Kiliseye yalnz tam bir doktrinal retim zgrl salamakla kalmayp, ayn za manda, bu retime, her ne trl olursa olsun, retim olarak, mutlak bir sayg gstermesi bunun karakterini belirlemek yalnz Kilise'ye vergi bir ey sayldna gre talebi, ite bu yukandaki iddial tutumdan kaynaklanan bir taleptir. Kilise bu iddiasn, geni bir temele, btn espri alannn mnhasran kendi mal olduu iddiasna dayandm. Oysa, bilim ve her trl bilgi de temelde ayn alana dayanrlar; onlar da, tpk Kilise gibi, kendilerine zg bir yedici pren sipler manzumesi olutururlar; hatt, kendilerine gre pek hakl baz nedenlerle, Kilise'nin yerini alabileceklerini dnebilir, devlete kar ayn bamszlk tale binde bulunabilirler; onun yce bir gaye urunda i gren bir vasta olarak ken dilerine hizmet etmesini isteyebilirler. Bu durumda, din topluluk reislerinin, ya da kendilerini bir din topluluun hizmetine adam kiilerin, devletten tamamen ayn bir kapal hayat srmeleri ve ancak teki topluluk yelerinin devlete tbi olmalan; ya da din hviyetleri dndaki yaaylannda devlet iinde yer almaya devam etmeleri ve ruhan sfatlann durimlannn sadece bir vehesi, devletten ayn vehesi saymalan, Ki lise ile devlet arasndaki ilikilerin belirlenmesi bakmndan hi nemli deildir. Burada her eyden nce belirtilmesi gereken nokta, Kilise-devlet ilikileri hakknda bu tr bir grn, devletin z misyonunun, tek tek herkesin hayatn,

DEVLET

217

mlkiyetini ve keyf iradesini kommak ve gvenceye almaktan bakalarnn hayatna, mlkiyetine ve keyf iradesine zarar vermemek artyle ibaret olduu fikrini kendinde tamasdr. Bu adan bakldnda, devlet, yalnzca insanlann zorunlu ihtiyalarn tatmin etmek iin kurulmu bir organizasyon ola rak grnr; en yksek spiritel unsur, kendiliinde ve kendisi-iin hakikat, dev letin dna, sbjektif din duygusu veya teorik bilim alanlanna atlr. Devlet ise, kendiliinde ve kendisi-iin lik ey olarak, her trl hlis objektif ahlkllk ka rakterinden yoksun birey olarak, yalnzca onlara uzaktan sayg gstermekle ye tinir. imdi artk tarih sayfalarnda kalm eski devirlerde, barbarln hkm srd zamanlarda, btn yksek spiritel hayatn topland yer Kilise idi; devlet ise, bir iddet, keyflik ve ihtiraslar rejiminden baka bir ey deildi. O zamanlar, devlet ile Kilise arasndaki soyut zddiyet, realitenin [tarihin] temel prensibini oluturuyordu (kar. 358 [359]). Btn bunlar artk tarihte kald. Onun iin, bu durumu de'ye hakikaten uygun biricik durum olarak takdim et mek, ancak kr ve sath bir metodun harc olabilir. Halbuki, de'nin evrimi bunun tam tersini kantlam bulunuyor. de'nin evri mi gsteriyor ki, zgr ve rasyonel varlk olarak o, kendiliinde, objektif ahlkllktr; hakikati iinde de, gereklemi akl'dr; ve bu gereklemi akl da, devlet olarak mevcut olan eydir. Yine de'den aka anlald zere, ondaki objektif ahlk hakikat, dnen bilin iin evrensel bir form altnda ilenip kotarlm bir muhteva olarak, yani ksaca kanun olarak, mevcuttur; devlet, ken di gayelerini mutlak bir ekilde bilir, bunlan belirli bir bilinle ve baz pren siplere gre kavrar ve gerekletirir. Yukarda belirttiimiz gibi, din de kendi sine evrensel obje olarak hakikati alr, ama hakikat onun iin sadece verilmi bir muhtevadr ve bu muhteva, onun tarafndan, bir dnce rn olarak, kavram lar araclyle, esas karakterleri iinde bilinen birey deildir. Keza bireyin bu obje ile ilikisi, otoriteye dayanan bir mecburiyettir; kalbin ve esprinin iinde zgrlk momentini barndran kalbin ve esprinin buna tankl ise, inan ve duygu'dur. Devletle Kilise arasndaki ayrln, srf ekilce bir aynlk olduunu, yoksa muhtevaca aralarnda bir ztlk bulunmadn, nk her ikisinin de muhteva olarak hakikati ve rasyonaliteyi ierdiklerini ancak felsef bilgi bize retir. mdi, Kilise doktrin retimine getii (baz yle Kiliseler vardr ki ve var olmutur ki, yalnzca belli bir ibadet tarzna sahiptirler, baka bazlarnda ise ibadet tarz esas olmakla birlikte, bunun yansra ve ancak ikinci derecede nemli olmak zere, doktrin retimine ve bilincin eitilmesine de yer verilir) ve retimi, objektif prensipleri, objektif ahlkllk ve rasyonalite [akl] zerine dnceleri ilgilendirmeye balad zaman, bu tezahryle o, eo ipso, devletin alanna girmi olur. Kilise'nin ahlk, hukuk, kanunlar ve kurumlar konusundaki inanc ve otoritesi, sbjektif kans karsnda, devlet, daha ok, bilgiyi temsil

218

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

eder. Gerekten de, onun prensibine gre, muhtevas srgit duygu ve inan for mu iinde kalamaz; giderek, belirlenmi dnce katma ykselir. Kendiliinde ve kendisi-iin hakikat'in muhtevas, dinin formu [realitesi] iinde bir zel muhteva olarak bir din topluluk olmak itibariyle Kilise'ye zg bir doktrin olarak ortaya kt takdirde, bu doktrin devletin dnda kalr (hatt, Protestanlkta rahiplerin de dnda kalr, nk protestanlkta Kilise doktrinim tekelinde bulunduran bir ruhban smf yoktur, nk onun gznde lik insan yoktur). Objektif ahlklln prensipleri ve genel olarak devlet dzeni, dinin alanna ekildikleri ve yalnz ona balanarak kurulabildikleri iin deil, ayn zamanda, ona balanarak kurulmak zorunda olduklan iin, devlet din bir gvenceye kavuur. Ama, devlet bir yandan bu gvenceye kavuurken, br yandan da kendi bilincine sahip, objektif, akln [rasyonalite] formunu ve hakkn, bu formu saydrmak hakkn saydrmak ve de hakikatin sbjektif for mundan kaynaklanan iddialara kar (bu iddialar ne trl kesinlik ve otorite kis vesine brnm olursa olsunlar) onu savunmak hakkn mahfuz tutar. Devlet, formu itibanyle evrenseldir ve bu formun asl prensibi dncedir. Dnce ve bilim zgrlnn neden dolay devletten kaynaklanrr olduunu bu bize aklar. Oysa, aksine, Giordano Bruno'yu yakan ve Galilei'yi, gne sis temi hakkndaki kopemiki aklamasndan tr diz kp tvbe etmeye zor layan ve buna benzer baka eyler yapan, bir Kilise'ydi (1). Bilimin de devlet iinde bir yeri vardr, nk devletle ayn formel unsura sa hiptir: gayesi, hakikatin, daha sarih bir deyile, rasyonel [akl] ve objektif haki katin bilgisidir. Geri byle bir bilgi [entelektel bilgi] de, hi phesiz bilim seviyesinden kan ve dedktif argmantasyon derekesine debilir ve dikkatini objektif ahlkllk konulanna ve devlet tekiltna evirerek, bunlarn temel prensipleryle kartlk iine girebilir. Nitekim, Kilise, kanya sanki kan, akl temsil edermi gibi ve sbjektif kendilik bilincinin fikir ve inanlannda zgr olmak hakkna dayanan ayn trden bir iddia ile byle bir kartlk iine girmitir. Sbjektif bilginin prensibinden daha nce ( 140) bahsetmitik. Burada, yal nzca, devletin kan karsndaki ikili tavr konusunda bir belirtme yapmamz gerekiyor. yle ki: bir yandan kan, yalnzca bir kan olarak, yani sbjektif bir muhteva olarak kald srece, kendini ne kadar nemserse nemsesin, hibir gerek gce sahip olamyacana gre, devlet, kanya kar sonsuz bir kaytszlk gsterebilir tpk paletindeki temel renk zerinde direnip, aslm(1) "Galilei, Vens'n safhalar vs. hakknda teleskopla yapt keifleri yaymlamakla, dnyann hareketini itiraz gtrmez bir ekilde ispatlam oluyordu. Fakat, dnyann hareket ettii dncesi, bir kardinaller meclisi tarafndan dinin dogmalarna aykr iln edildi ve bu dncenin talya'daki en nl savunucusu Galilei, Enkizisyon Mahkemesi karsna karlarak, ar bir ha pis cezas tehdidi altnda, fikirlerini ret ve inkr etmek zorunda brakld.

DEVLET

219

da yedi renk bulunduunu kendisine syleyip duran akademi allmelenne hi aldr etmeyen ressam gibi. Fakat, br yandan, kt prensipler edinmi bir kan, evrensel bir mevcudiyet haline gelerek, gerek dzeni kemirip yemeye balayacak olursa; ve, hele hele, mutlak sbjektivizmin formalizmi, temelde bi limsel bir k noktasna dayanmaya alt ve devletin kendi z retim kurumlann, Kilise gibi, iddial taleplerle devlete kar tavr almaya kkrtt za man, devletin bu kanya kar karak objektif hakikati ve ahlk hayatn prensiplerini korumas gerekir. Ve keza, vice versa, mutlak bir otorite sahibi ol mak isteyen Kilise'ye kar, devletin, genel bir ekilde, kendilik bilincinin formel hakkn, yani neyin geerli objektif hakikat olduu konusunda kendi z kansna, kendi inancna, ksaca, kendi dncesine sahip olmak hakkn ileri srmesi icap eder. Modem zamanlarda ok sz edilen ve baz kimselerce en yce ideal saylan devlet-Kilise birlii artm da burada anabiliriz. Devletle Kilise'nin birlii, esasnda, prensiplerin hakikatiyle duygulann hakikatinin birlii olmakla bera ber, bunlarn bilin formlar arasndaki farklln, bu birlikle ayn zamanda, zel bir mevcudiyet iinde kendini gstermesi de ayn derecede esastr. Devletle Kilise arasnda sk sk istenen bu birlik, dou despotizminde vardr, ama dou despotizmi devlet deildir yahut, hi olmazsa, devletin kendi bilincine sahip formu deildir. Oysa, Espri'ye yaraan biricik devlet formu budur, yani or-

nsanolunun en gl tutkularndan biri de, bir dhinin kalbinde besledii hakikat akdr. Yapt rasatlarla dnyann hareket ettiine gittike daha ok inanan Galilei, iinde bu hareketin kantlarn etrafl bir ekilde sergilemeyi tasarlad yeni bir eser zerinde uzun uzun dnd. Fa kat, daha nce az kalsn kurban olaca eziyetli kovuturmann bir benzerine uramaktan kand iin, bu kantlan konumac arasnda geen bir diyalog eklinde sunmay planlad. Konumaclardan biri Kopemik'in sistemini savunuyor, peripatetisenin biri de ona saldnyordu. Yeterince bir aklkla anlalaca ekilde, stnlk Kopemik sisteminin savunucusunda kalyordu. Fakat, Galilei, konumaclardan herhangi biri lehinde tavr almad ve Ptolemaios yanllarnn itirazlarna elden geldiince fazla arlk verdii iin, almalarnn ve ileri yann hak ettii huzurun kendisinden esirgenmiyeceini umuyordu. Ne var ki, Galilei, 70 yanda, bir kere daha Enkizisyon Mahkemesi'ne kanld. Onu hapse attlar ve ayn doktrini tedris etmeyi srdrecek olursa, tvbesini bozmak suundan cezalandrlmak tehdidiyle bir kere daha dncelerini yalanlamaya onu zorladlar. Ona u feragatnameyi imzalattlar: "Ben, Galilei, yet miinci yamda ve kanlm olduum mahkemenin huzurunda diz kerek, gzlerim ve ellerim nmde duran kutsal Incil'in zerinde olarak, btn kalbim ve imanmla, dnyann hareket ettii hakkmdaki btl ve sapk doktrini reddediyor, nefretle knyor ve lanetliyorum." Ne korkun bir manzara! Tmyle tabiatn incelenmesine vakfedilmi uzun bir mrn ne kavuturduu saygdeer bir yal insan, apak ispatlam olduu bir hakikati, vicdannn sesine ramen, diz km reddediyor. Enkizisyon'un bir karanyle sresiz olarak hapse atan Galilei, Floransa Byk Dukas'nm araya girmesi sayesinde bir yl sonra serbest brakld. 1642'de ld zaman, onun almalanyle aydnlanan, menfur bir mahkemenin bylesine byk bir adama reva grd mahkmiyetten derin znt duyan Avrupa, batanbaa ona yas tuttu. "(LAPLACE, E x position du systme du monde, k.V, bl.4.)

220

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

ganik bir biimde gelimi ve iinde haklarn ve zgr objektif ahlklln yer ald devlet formudur. Espri'nin kendi bilincine sahip [kendi kendini bilen] ahlk realitesi olarak devletin, mutlaka otorite ve inan formundan ayn, ondan farkl bir form kazanmas gerekir. mdi, bu farkllama, ancak din alannn bir i blnmeye uramasyle meydana gelebilir. Ancak o zaman, devlet, formel pren sibi olan dncenin evrenselliine eriebilir ve bu evrensellii zel Kiliselerin stnde gerekletirebilir. Bunu anlayabilmek iin, yalnz kendiliinde evrensel liin deil, fakat bunun mevcudiyetinin de ne demek olduunu bilmek lzmdr. Kilise birliinin paralanmas, devlet iin bir felket deildir ve olmamtr da. Tam tersine, devlet, derun gayesine, yani kendi kendisinin bilincine sahip akl ve ahlk dzen [objektif ahlkllk] olmak gayesine, ancak bu blnme saye sinde ulaabilmitir. Bu blnme, stelik, hem Kilise, hem de dnce iin, zgrlkleri ve rasyonaliteleri bakmndan en byk muduluktur

271
Siyas anayap, her eyden nce, devletin organizasyonu, ve onun organik hayatnn kendi kendisiyle ilikisi iindeki srecidir. Bu sre boyunca o, eitli momentlerini kendi iinde farkllatrr ve bunlan sabit mevcudiyetler halinde gelitirir. kinci olarak, devlet, tek ve eksklzif bir bireydir ve, byle bir birey olarak, kendisi gibi baka bireylerle ilikiye girer. Yani, farkllam organiz masn da doru evirir ve, bu determinasyon iinde, kendi i farkl mevcudi yetlerine kendi iinde idealite kazandnr.

I. KENDS-N SYAS ANAYAPI

272
Devlet, kendi faaliyetini kendi iinde, kavramn tabiatna uygun olarak belir ledii ve farkllatrd zaman, siyas anayap rasyoneldir. Bu durumda, devlet glerinin herbiri, bizzat siyas anayapnn totalitesini temsil ediyor demektir, nk herbirinde dier momentler ierilmitir ve herbiri dier momentlerin faa liyetini ve etkisini kendinde tar; ve yine nk, momentler kavramn farkllamasn ifade ettikleri iin, hepsi de onun ideal varl iinde yer alrlar ve tek bir bireysel btn olutururlar. R: Modem zamanlarda, akl zerinde olduu gibi, siyas anayap zerinde de sonu gelmez gevezelikler edilmi ve zellikle Almanya'da son derece kof fikir

DEVLET

221

ler ileri srlmtr. Baz kimseler, siyas anayap konusunu herkesten daha iyi bildiklerine inanyor ve hatt kendilerinden baka herkesi, en bata da hkmetleri, bu bilgiden yoksun sayyorlard. Bu baylar, ileri srdkleri btn bu yavan ve s dncelerin temelde dine ve dindarla dayandn farzettiklerinden, bunlarn rtlemez eyler olduu inanc iindeydiler. Bu gevezelikle rin, sonu olarak, akl banda insanlar, "akl", "aydnlanma", "hak", "hukuk", vs. kelimelerinden olduu gibi, "siyas anayap" ve "zgrlk" kelimelerinden de tiksinti duyar hale getirmi olmasnda ve hatt bir kimsenin imdi bile siyas anayapdan bahsetmekten utan duyabilmesinde alacak bir taraf yoktur. Fa kat, yine de bu tiksintiden hayrl bir sonu kmasn mit edebiliriz, nk onun sayesinde hi olmazsa bu gibi konular hakkndaki felsef bilginin, gayeler sikler ve menfaatler zerine soyut muhakemelerden karlamyaca, hele duy gu, sevgi ve heyecan'dan hi karlamyaca herkese anlalp kabul edilebi lir. Bu bilgiyi bize ancak kavram verebilir; ve tanrsal varl anlalmaz sayan lar, hakikati bilmeye almann bo bir giriim olduunu iddia edenler, bu ko nudaki tartmalara katlmaya kalkmamaldrlar. Bu kiilerin ortaya koyduklar duygu ve heyecan rn kark ve bilgie fikirlerin felsefe bakmndan hesaba katlmaya deer bir yan olamaz. Bu konuda revata olan grler arasnda, devlet glerinin mutlaka birbirle rinden ayrlmas gerektiini ileri sren gr zikredebiliriz ( 269 ile balantl olarak). Devlet glerinin ayrl ok nemli bir art olup, hakik anlamyle alnd takdirde, kamu zgrlnn garantisi olarak anlalabilir. Fakat, sevgi ve heyecan adna konumak iddiasnda olan kimselerin, hakknda hibir ey bil medikleri ve zaten bilmek de istemedikleri bir grtr bu. nk bu gr, iinde rasyonel determinasyon momentinin yer ald grtr. Gerekten de, glerin ayrlmas prensibi, asl moment olarak farkllamay, gereklemi ras yonellii [realite iinde akl] ierir. Fakat, bu prensip, soyut mdrikenin onu an lad ekilde ele alnacak olursa, bir yandan devlet glerinin birbirlerine kar mutlak bamszl doktrinine bu yanl doktrine; br yandan da, bu gler arasndaki ilikileri negatif bir ekilde, birbirlerini karlkl olarak snrlandrmalar eklinde anlayan tek yanl gre varlr. Bu gre gre, sz konusu glerden herbirinin dierlerine kar tavn, dmanlk ve korku tavrdr, herbiri bir ktle kar direnircesine dierlerine kar direnir; grevleri, birbir leri karsnda ayn bir g olarak yer almak ve btn bu kar kmalar sonunda bir genel denge yaratmaktr. Ne var ki, bu denge hibir zaman canl bir birlik olamaz. Devlet gleri arasndaki ayrmn mutlak kayna, herhangi bir baka gaye, herhangi bir baka fayda deil, yalnz ve yalnz kavramn kendi z deter

222

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

minasyonudur. Ancak bu determinasyon sayesindedir ki, devletin organizasyo nu kendiliinde rasyonel bir ey olur, ezel ve ebed akl'n imaj halini alr. Kavramn ve sonra daha somut olarak de'nin, kendilerini bu glerde nasl belirlediklerini ve, bylece, evrensellik, zellik ve bireysellik momentlerini, bir birlerinden soyutlanm olarak, nasl vaz'ettiklerini renmek iin manta (harclem manta deil elbette) bavurmak lzmdr. Negatiflii mutlak hare ket noktas olarak almak ve ilk sraya ktlk iradesini, ona kar da gvensizlii koymak ve bu faraziyeden hareketle ince kurnazlklara bavurmak, birtakm barajlar icat etmek ve birlii bu barajlara kart barajlann kurulmas so nucu olarak anlamak, btn bunlar, dnce bakmndan negatif mdrike, duygu bakmndan da plebeyen [avam] anlay iin karakteristik hususlardr (kar. 244). Glerin bamszl, mesel yrtme gc denen gle, yasama gc de nen gcn birbirlerinden bamszl, son zamanlarda byk apta grm olduumuz gibi, dosdoru devletin paralanmas sonucuna gtrr; ya da dev let, esasnda kendini korumu olsa bile, ancak glerden birinin dierlerini ken disine baml klmasn ve bylece sureta bir birlik meydana getirmesini salayan bir mcadele sayesinde varln kurtarm olur.

273
u halde, devlet, bir politik antite olarak, u aadaki cevhersel farkllklara blnr.
a) evrensel'i belirleyen ve tesis eden g: Yasama gc; b) zel sferleri ve bireysel halleri evrenselin kapsamna sokan g: Yrtme

gc; c) niha karar iradesi olarak sbjektif g: Hkmdarlk gc. Ayr ayn gler, hkmdarn ahsnda bireysel bir birlik halinde toplanrlar ve, bylece, hkmdar, merut krallk denen eyin meydana getirdii btnn hem zirvesi, hem temeli olur. R: Devletin merut krallk iinde olgunlua ermesi, modem dnyann bir eseri olup, cevhersel de burada sonsuz formunu [sbjektiflik formu 144] ka zanr. Evrensel Esprinin kendi iinde bu derinlemesinin tarihi, baka bir deyile bu zgrce alp gelime ki bu gelime srasnda de, kendi moment

DEVLET

223

lerini (yalnz kendine ait olan bu momentleri) totaliteler halinde serbest brakr ve bunu yaparken bir yandan da onlan kavramn ideal birlii iinde, yani gerek [reel] akln makam olan yerde, tutmaktan geri kalmaz , evet, ahlk hayatn bu hakik formasyon tarihi, evrensel tarihin konusunu oluturur. Siyas anayaplann monari, aristokrasi ve demokrasi olarak eski snflan drlmas, henz blnmemi cevhersel birlik temeline dayanr. Bu birlik, henz i farkllamaya (gelimi bir i organizasyona zg farkllamaya) erimemi ve bu yzden de somut rasyonelliin derinliine ulamamtr. Bunun iin, antik dnya bakmndan bu snflandrma hakikate uygun ve dorudur, nk byle yalnzca cevhersel olan ve mutlak gelimesine henz eriememi bulunan bir birlik iin, farkllk, aslnda da ait bir farkllktr ve nce bu cevhersel birliin kendilerinde immanent olarak var sayld insanlarn say fark halinde tecelli eder (Ansikl., 82). Bu prensip uyarnca, farkl somut totalitelere ait bu formlar, merut monarilerde birer moment rol oynamak durumunda braklmlardr. Monark, tek bir ahstr; azlk, yrtme gc'yle, kitlesel okluk ise yasama gc'yle sahnede yer alrlar. Fakat, daha nce de belirtilmi olduu gibi, byle srf nicelik farklar, ancak sath karakterde farklar olup, objenin kavramn ver mekten uzaktr. Fakat, bu da modem zamanlarda monarilerde demokratik, ya da aristokratik unsurdan sz edebilmemiz iin yeterli deildir, nk gz nnde tutulan karakterler bilhassa bir monaride ortaya ktklar iin artk demokrasiye veya aristokrasiye ait olmaktan karlar. Siyas anayap hakkmdaki baz teorilerde devlet, dipten dorua, bir soyutlama olarak gsterilir ve ynetip kumanda ettii dnlen bu soyut devletin banda tek bir kiinin mi, birok kiinin mi, yoksa btn herkesin mi bulunduu sorunu zlmeden braklr, nemsiz bir sorun saylr. Mesel, Fichte Tabi Hukuk'unda (I, s. 196, 16): "Btn bu ekiller diyor ancak bir ephorat (hkmdarn gcn den gelemek iin Fichte tarafndan uydurulan hayal bir kar arlk) var olduu tak dirde hukuka uygundurlar ve ... devlet iinde evrensel bir hukuku meydana geti rebilir ve koruyabilirler." Byle bir gr (ve ayn zamanda "ephorat" uydurmas), yukarda belirtmi olduumuz sath devlet anlaynn bir rndr. phesiz, pek basit sosyal artlar iinde bu farklar fazla bir nem tamaz. Me sel, Musa, koyduu yasalarda, kavminin kendisine bir kral istemesi durumun da, kurumlarda herhangi bir deiiklik yaplmas gereini ngrmemitir. O, sa dece, kral atlarnn, kanlarnn, altn ve gmnn miktann ok arttrmamakla ykml klar (Tesniye, XVII, 14-17). Kald ki, de iin de bu formun bir anlamda edeerde olduklar (aristokrasi ve demokrasi formlannn yansra kullanld zaman anlald gibi dar anmalyle monari formu da dahil olmak zere) sylenebilir. Fakat, de bunlann hepsine kar kaytszdr Fichte nin anlad anlamda deil de, aksi anlamda olmak zere , nk hepsi de ras yonel gelimesi iindeki de'ye ( 272) uygun olmaktan ayn derecede uzaktrlar

224

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

ve de, onlarn hibirinin iinde kendi hakkna ve realitesine kavuamaz. Bu yzden, bu formlardan hangisinin en uygun form olduu sorusu tamamen an lamszdr. Bu formlardan ancak tarih bakmdan sz edilebilir, o kadar. Yalnz, baka birok noktada olduu gibi, bu noktada da Montesquieu'nn hkmet ekillerinin temel prensiplerine dair yapt nl sralamada ileri srd derin grlerin hakkn vermek lzmdr. Fakat, bu sralamann deerini teslim et mek, bu deeri yanl anlamamza yol amamaldr. Bilindii gibi, Montes quieu, demokrasinin prensibi olarak erdemi gsterir; nk, gerekten de, byle bir siyas anayap yurttalarn duygulanna dayanr ve bu da, kendiliinde ve kendisi-iin iradenin, henz kendisini iinde gsterebildii biricik cevhersel form dur. Fakat, Montesquieu daha ileri giderek, "XVII. yzyl ngiltere'sinin, liderle rin erdemden yoksun olduklar bir yerde demokrasi kurmak iin harcanan abalarn ne kadar beyhude olduunu gsteren gzel bir rnek sunduunu" ek liyor. Ayrca, unu da ekliyor: "Bir cumhuriyette erdem ortadan kaybolduu za man, tabiat elverili olan kimselerin gzn hrs brr ve tamahkrlk herkesi penesine alr ve herkesin talan yerine dnen devletin elinde birka kiinin ikti darndan ve herkesin hereyi yapmakta serbest olmasndan baka bir g kalmaz"(l). Bu alntlar u ekilde yorumlanabilir: nispeten daha olgun sosyal artlar iinde, zellik gleri geliip zgrletii zaman, devlet liderlerinin erde mi yetersiz kalr. Btnn, dayanacak gc kendinde bulabilmesi ve gelimi olan zel glere hem pozitif, hem de negatif haklarn verebilmesi iin, sbjektif duygularda kendini gsteren formuyle rasyonel kanundan farkl form da bir rasyonel kanun zorunlu hale gelir. Bunun gibi, demokratik cumhuriyette erdem duygusu cevhersel form olduuna gre, bu duygunun monaride bulun masna gerek olmad, hatt orada bunun bulunmad sanki erdemle, alt blmlere ayrlm bir organizasyon iinde belirlenmi bir kamu gc birbirine zt ve uzlamaz eylermi gibi faraziyesinde dile gelen samal da bir yana atmak gerekir. Aristokrasinin prensibi itidal, yani arlktan kanmadr, nk kamu gcyle kiisel menfaat arasndaki ayrlk onunla balar. Fakat, bu iki had birbiriyle o kadar dorudan temas halindedir ki, bu siyas anayapnn her an en iddetli bir anari veya bir istibdat durumuna dmesi iten deildir (Roma tari hinde grld gibi). Montesquieu eer eref ve haysiyeti monarinin prensibi olarak gsteriyorsa, bu, onun genel olarak antik patriyarkal monariyi, yahut objektif bir siyas ana(1) Esprit des Lois , III.

DEVLET

225

yap iinde organize olacak kadar gelimi monariyi deil, fakat yalnzca feo dal monariyi gz nnde tutmasndandr. Hatt bu [Montesquieu'nn gz nnde tuttuu monari], daha ok, barnda i siyas hukuk ilikilerinin, yasal kiisel mlkiyetler ve bireysel ye korporatif imtiyazlar halinde billrlat bir monaridir. Bu siyas anayapda, devlet hayat imtiyazl ahslara dayand, devletin bekas iin yaplmas gereken eyler bu ahslarn keyfine bal bulun duu cihetle, bu hizmetlerin objektif muhtevas vazifeyle belirlenmi olmayp, hayalgc ve kan tarafndan belirlenmitir. Bunun iin, devletin birliini koru yan ey vazife deil, ereftir. Burada akla hemen bir baka soru daha gelir: siyas anayapy kim yapar? lk bakta apak bir sorudur bu, ama daha yakndan bakldnda anlamszl or taya kar. Gerekten de, daha nce herhangi'bir siyas anayap bulunmad, yalnzca atomsal bir bireyler yn bulunduu hipotezini ierir bu soru. Bir yn, nasl olur da bir siyas anayapya kavuur? Kendi kendine mi, bakasnn yardmyle mi, bir ltuf eseri olarak m, dnce ya da kuvvetle mi? Nasl olursa olsun nemli deildir bu, nk kavramn ynla bir ilgisi yoktur. mdi, eer bu soru daha nce bir siyas anayapmn varln tazammun ediyorsa, o zaman "yapmak", sadece deitirmek anlamna gelir ve byle bir anayapmn var saylmas, zmnen, bu deiikliin yine ancak anayapsal bir deiiklik olabi leceini gsterir. Bunun iin, genel olarak, siyas anayapmn, zaman iinde meydana gelmesine ramen, hi yaratlmam bir ey olarak grlmesi esastr. Bilkis, o, kendiliinde ve kendisi-iin mevcut bir eydir, tanrsal ve deimez bir ey olarak, yaratlm eyler sferinin stnde bir ey olarak anlalmaldr.

274
Espri, ancak iinde var olduu bilincini tad eyde gerek olarak bulun duuna; ve bir milletin esprisi olarak devlet, o milletin btn hayatna nfuz eden bir yasa olduuna gre, bireylerin rf ve detleri ve bilinleri, belirli bir milletin siyas anayaps, o milletin kendilik bilincinin tabiatna ve kltrne [eitilmiliine] tbidir. Devletin sbjektif zgrl ve, dolaysyle, siyas anayapmn realitesi, o milletin kendilik bilincine kk salm durumdadr. R: Bir millete a priori olarak, a priori bir siyas anayap vermeye kalkmak, bu anayap az ok rasyonel bir muhteva tasa bile, onu yalnzca bir akl varl olmaktan fazla bir ey yapan unsuru gzard eden bir fantezi olur. u halde, her millet kendisine elverili olan, kendisine uygun den siyas anayapya sahiptir.

226

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER


a) HKMDARLIK GC

275
Hkmdarlk gc, totalitenin momentini ( 272) kendi iinde tar: a) siyas anayapmn ve kanunlarn evrensellii; (5) zel'in evrenselle balantsn salamay amalayan mavere: ve mzakere', y) oto-determinasyon olarak niha karar momenti (geri kalan her ey buna indirgenir ve realitesinin balangcn buradan alr). Bu mutlak oto-determinasyon, hkmdarlk gcnn ayrt edici prensibini oluturur. Biz de aklamamza bu prensiple balyacaz.

276
1) Siyas bir antite olarak devletin esas karakteri, cevhersel birliktir, yani momentlerinin idealitesidir. a) Bu birliin iinde, faildi [zel] gler ve bunlarn fonksiyonlar, hem eri mi, hem de muhafaza edilmi durumdadrlar. Ama bunlar, ancak otoriteleri bamsz olmad, yalnzca btnn desi tarafndan belirlendii takdirde mu hafaza edilirler. Bunlar, btn'n desi'nin gcnden karlar ve ahs ben'in ba sit birliine oranla organlarn durumuna benzer bir ekilde, onun artiklasyonlann olutururlar.

277
p) Devletin farkl [zel] fonksiyonlar ye faaliyetleri onun asl momentleri olup, ona zgdrler; ve bu fonksiyonlar yrten bireyler grevlerine dolaysz ahsiyetleriyle deil, fakat sadece evrensel ve objektif nitelikleri dolaysyle baldrlar. yle ki, bu grevler zel ahslarla ancak dtan ve olaan bir tarzda ilikili durumdadrlar. Bunun iin devletin fonksiyonlar ve gleri kiisel mlkiyet olamaz.

278
Devletin farkl gleri ve fonksiyonlar, ne kendisi-iin, ne de bireylerin [fonksiyonerlerin] zel iradesinde, bamsz ve sabit bir mevcudiyete sahiptir

DEVLET

227

ler: onlarn kkleri derinlerde, tek ve basit ahs ben'leri durumunda olan devle tin birlii'ndedir: bu iki art [a ve [5 ] devletin hkmranln oluturur. R: Hkmranln i yandr bu. Hkmranln bir de d yan vardr ki, onu daha ileride greceiz. Eski feodal monaride, geri devletin da kar bir mevcudiyeti vard, ama ie kar yalnz monark deil, devletin kendisi de hkmran deildi. Bir yandan (kar. 273), devletin ve sivil toplumun zel fonksiyonlar ve gleri, bamsz korporasyonlann ve komnlerin evresinde toplanm bulunuyor ve genel btn bir organizmadan ok bir agregat oluturuyordu. br yandan ise, bu fonksiyon lar ve gler, bireylerin kiisel mlkiyetindeydiler ve bu durumda bunlann, btn [toplum, kamu] iin yapmalar gereken eyler, kendi kanlarna ve ke yiflerine bal bulunuyordu. Hkmranl meydana getiren idealizm, hayvan organizmasnn meydana gelmesini salayan artn aymdr. Bir hayvan organizmasnda para denen eyler, aslnda para olmayp organdrlar, organik btne ait birer momenttirler ve ayrlmalar, kendisi-iin mevcudiyet kazanmalar, hastalk demektir (kar. Ansikl., 293). Soyut irade kavramnda da (bkz. 279) ayn prensip, inknn inkr olarak ve, dolaysyle, bireysellik iinde tecelli eden evrensellik olarak ( 7) karmza kmt. Bireyselliin iinde her trl zellik ve her trl deter minasyon alm olur. Bu, kendi kendisini belirleyen temel prensiptir. Hkmranln anlamn kavrayabilmek iin, cevher ve kavramn hakik sbjektiflii anlayn tmyle iyi bilmek gerekir. Hkmranln, her trl zel otoritenin ideal karakterinin tasdiki anlamna gelmesi, ou zaman yanl olarak sanld gibi, onun mutlak bir kudret olarak, tam bir keyflik olarak anlalabileceine ve, bylece, despotizmle bir tutulabi leceine dellet etmez. Despotizm demek, kanun yokluu demektir. Despotizm de, zel irade ister t i r monarka, ister halka (oklokrasi) ait olsun , kendi bana, kanun saylr ya da, daha dorusu, kanunun yerini alr. Oysa, tam ter sine, yasal, merut devlette hkmranlk, zel sferler ve faaliyetler iinde idesel olarak var olan eyi temsil eder. Bu demektir ki, bu sferlerden herhangi biri, gayelerinde ve modalitelerinde btnn gayeleri (genellikle bulank bir terim kullanlarak buna "devletin iyilii" deniyor) tarafndan belirlenmitir. Bu idealite, kendisini iki ekilde gsterir: bar halinde, zel sferler ve faaliyetler, kendi zel gayelerini gerekletirmek zere kendi yollannda giderler ve, bir yandan, basit bilinsiz zorunluluk bunlann kar-gden almalann, gerek karlkl olarak birbirlerinin, gerekse genel btnn muhafazasna bir katk haline geti rirken ( 183); br yandan da, iktidann direkt etkisi onlar srekli olarak genel menfaat ynne eker ve buna gre snrlandrr (kar. Yrtme gc, 289); btnn muhafazas iin onlara direkt mkellefiyetler ykler. Fakat, tehlike ha

228

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

linde bu ister iten, ister dtan gelen bir tehlike olsun , organlar bu zel sferler olan organizma, tek bir hkmranlk kavram iinde erir. Devletin kurtu luu hkmdarn takdirine braklr ve bu zel otoritelerin baka zaman geerli olan gleri, bu kurtulu uruna feda edilir. u halde, devletin idealitesi, hakik realitesine ancak bu gibi tehlike zamanlannda kavuur (kar. 321).

279
2) nce bir idealitenin evrensel dncesinden baka bir ey olmayan hkmranlk, ancak kendinden emin sbjektivite olarak, soyut determinasyon olarak, yani niha karann tbi olduu iradenin kendi kendisini sebepsizce belir lemesi [sebepsiz oto-determinasyon] olarak mevcudiyete geer. Bu devletin ta mamen bireysel yandr. Devlet bu yamyle tektir ve tekliini ancak bu yanyle gsterir. Fakat, sbjektivite hakikiliim ancak sje olarak, ahsiyet de ancak ahs olarak elde edebilir; ve rasyonel gereklie erimi bir siyas anayapda, kavramn momentinden herbiri ayn ve gerek bir kendisi-iin formasyona sa hiptir. u halde, btnn bu kesin ve mutlak momenti, genel olarak bireysellik deil, fakat bir bireydir, yani monark'tr.
R: Bir bilimin immanent gelimesi, yani btn muhtevasnn dedksiyon yoluyle tek ve basit bir kavramdan karlmas (bu yaplmadan bir bilim, ne kadar deerli olursa olsun, felsef bilim adna lyk olamaz), kendine zg bir karakter gsterir; yle ki, tek ve ayn bir kavram burada irade balangta soyut haldedir (henz balangta olduu iin), bu hali iinde aynln korur, ama bir yandan da kendi bana ve kendi z faaliyetiyle determinasyonlarn meydana getirir ve, bylece, kendisine somut bir muhteva kazandnr. u halde, ahsiyetin temel momenti, nce dolaysz hukuk iinde soyut halde bulunan bu moment, sbjektifliin eitli formlan iinde gelitikten sonra, imdi artk mutlak hukukta, iradenin tamamen somut objektiflii demek olan devlette, devletin ahsiyeti olmakta, onun kesin kendilik bilinci halini almaktadr. Btn zel veheleri kendi birlii iinde eriten, konular ve nedenler zerinde bitmez tkenmez tartmalan kesip atan, "isteim budur" diyerek kararn bildiren ve, bylece, her trl eylemi, her trl realiteyi balatan en yksek mercidir bu. Genelde, ahsiyet ve sbjektivite herbiri srf kendi kendisine bal sonsuz bir varlk olmak itibariyle ancak bir ahs olarak, kendisi-iin mevcut bir sje olarak hakikate (hi olmazsa en ilkel, en dolaysz hakikate) sahiptir. mdi, ken disi-iin mevcut olan ey, zorunlu olarak tek ve bir'v. u halde, devletin ahsiyeti ancak bir ahs olarak gerektir [reel] ve bu ahs, monark'tr. ahsiyet, kavram olarak kavram' ifade eder. ahs, ayn zamanda kendi realitesini kendi iinde tar. mdi, kavram, ancak bu gereklik karakteri dolaysyle de'dir ve hakikat'tir. Hkm ahs denen bir ahs, yani toplum, komn, aile ne kadar so

DEVLET

229

mut olursa olsun, ancak bir moment olarak, soyut bir ekilde, ahsiyet sahibidir, byle olduu iin de, mevcudiyetinin hakikatine eriemez. Oysa, aksine olarak, devlet, iinde kavramn momentlerinin kendi z hakikatleri sayesinde gereklie eritikleri totalitenin kendisidir. Btn bu determinasyonlar, bu kitap ta, gerek kendi balarna, gerekse somut formlar iinde ele alnp incelenmitir. Bunlar yeniden hatrlatmamzn nedeni, bu determinasyonlarn, zel d form lar iinde mevcudiyetlerinin kolayca kabul edilmesine karlk, hakik durum lar iinde, yani yalnz balanna deil de, de'nin momentleri olarak, hakikatleri iinde ortaya ktklar zaman tannmamalar ve anlalmamalandr. Monark kavram, zerinde ileri geri muhakeme yrtlmesi, yani mdrikenin kendine dnk dnce metodu tarafndan tahlil edilmesi en g kavramdr, nk bu metot, mnferit [izole] determinasyonlar seviyesinde kalr ve, bu yzden de, sebeplerden, sonlu gr noktalanndan ve sebeplerden yola klarak yaplan dedksiyonlardan baka bir ey bilmez. Byle olduu iin de, o, monarkll, yalnz formu bakmndan deil, fakat tabiat bakmndan da dedksiyonla karlan bir ey olarak dnr. Oysa, bu kavram, dedksiyonla karlmak yle dursun, aksine, varlk kaynan kendi kendisinden alan eydir. Bunun iin, hakikate en yakn anlay, monarkn hukukunun Tanr otoritesi temeline dayand grnde olan anlaytr; nk bu anlay, bu hukukun kaytsz artsz karakterini tanrsallndan aldn kabul eder. Fakat, bu anlayn ne byk yanl anlamalara yol at bilinen bir eydir. Halbuki, felsefenin grevi, ite asl bu "tanrsal" unsuru kavramaya almaktr. Bir halkn hkmranlndan sz edebilmemiz iin, o halkn, mesel Byk Britanya halk gibi, da [dier halklara] kar bamsz olmas ve kendi mill devletini kurmu bulunmas gerekir. Oysa, ngiltere, skoya veya rlanda halk lar, yahut Venedik, Cenova, Seylan, vs. halklar hkmran deildirler, nk kendi z hkmdarlarna, kendi z hkmran hkmetlerine sahip olmaktan kmtrlar. Keza, devletin btnnden genel bir ekilde sz ederek ve yalnzca yukarda ( 277, 278) anlatlardan, yani hkmranln devlete ait bir ey olduunu gz nnde tutarak, i hkmranln da halkta bulunduunu syleyebiliriz. Fakat, modem zamanlarda, halkn hkmranlndan sz edilir ken, buna monarkta yer alan hkmranla kart bir anlam verilmesi det haline gelmitir. Byle, monarkn hkmranlna kart bir halk hkmranl, barbar ca bir "halk" anlayna dayanan bulank fikirlerden biridir. Monark olmayan, btn zorunlu ve dolaysz bir ekilde ona balayan artiklasyondan yoksun bir halk, artk bir devlet deil, ekilsiz bir kitledir. Byle bir halk, ancak kendi liinde organize bir btnde var olan determinasyonlardan hkmranlk, hkmet, adalet, otorite, dzen, vs.. hibirine sahip olamaz. Bir organizasyo na ve siyas hayata dellet eden bu unsurlar bir halkta ortaya kar kmaz, o halk, genel "halk" anlaynda olduu gibi, belirlenmemi [indetemine] bir so

230

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

yutluk olmaktan kar. Eer halkn hkmranlndan anlalan cumhuriyet ekli ise, ya da daha spesifik bir deyile demokrasi ise (nk cumhuriyet denil dii zaman, bir felsef incelemede yer almasna imkn olmayan baka her eit karma ve tamamen ampirik hkmet ekilleri anlalmaktadr), buna kar sylenmesi gereken her eyi daha nce sylemi bulunuyoruz ( 273, R). Kald ki, tam olarak gelimi devlet desi karsnda byle bir anlayn sz bile edi lemez. Ne bir patriyarkal kabile olan, ne de demokrasi veya aristokrasinin hkmet ekilleri olarak ortaya kmasn mmkn klan basit artlan haiz bir hayat sren ( 273, R), hatt ne de baka baz tesadfi ve inorganize artlar iinde yaayan bir halkta, yani kendiliinde gelimi hakik bir organik totalite oluturan bir halkta, hkmranlk, btnn ahsiyeti demektir; ve bu ahsiyet, kendi kavramna tamamen uygun bir realite iinde, bizzat monarkn ahs olarak mevcuttur. Yukanda belirtilen aamaya, yani siyas anayaplann demokrasi, aristokrasi ve monari olarak snflara ayrld aamaya zg gr noktas, henz kendiliinde'lii iinde bulunan, sonsuz farkllamasna ve derinlemesine erimemi olan cevhersel birliin gr noktasdr. Bu aamada, iradenin niha, kendi ken disini belirleyen [oto-determinasyon] karan, devletin immanent organik bir mo menti olarak, kendi z realitesi olarak, kendisi-iin realitesi olarak tecelli etmez. Geri, devletin bu tamama ermemi, noksan tecessmlerinde de, phesiz birey sel bir zirvenin [bir liderin] mevcudiyeti bir zorunluluktur. Bu zirve, bu aamadaki monarilerde olduu gibi, ya kendisi-iin olarak zaten mevcuttur, ya da aristokrasilerde ve, bilhassa, demokrasilerde olduu gibi, rastlantya bal olarak ve artlann dourduu zel ihtiyalara gre, devlet adanlan ve kuman danlar arasndan ortaya kar. Bunun byle olmas gerekir, nk her yaplan i [aksiyon] ve her gerekleen ey [realite], balangcn [gayesini] ve tamam lann bir ncnn tek ve kesin aksiyonunda bulur. Fakat, farkllamam bir gler birlii iinde mahpus bulunan bir sbjektivite, yani karann sbjektivitesi, ya douu ve ortaya k bakmndan rastlantya bal bir ey olmak, ya da u veya bu tarzda baka bir eye tbi bulunmak zorundadr. Bunun iin, bu gibi devletlerde, liderlerin gc artlara baldr; ve saf ve katksz bir karar, ileri dandan belirleyen bir kader halinde, ancak onlann tesinde olan bir eyde bu lunabilir. Geri, bu karar denin bir momenti olarak eninde sonunda mevcudiyet alanna girer, ama kk insan zgrlnn ve bunun devlet sferi iine giren alannn dnda olarak girer. Byk iler hakknda, devlet hayatnn nemli dnm noktalan hakknda, son karan verebilmek iin khinlere, daimori a [tann iareti] (Sokrates'te olduu gibi), kurbanlann i organlanna, kulann yem yeme sine ve umasna, vs. bavurmak ihtiyacnn kayna burada aranmaldr. Henz kendilik bilincinin derinliklerine varmam olan, henz safdil cevhersel birlik ten, kendisi-iin mevcudiyete gememi bulunan insanlar, son karan verebilmek

DEVLET

231

iin kendi i dnyalarna bakacak gce sahip deildiler. Sokrates'in daimoriunu (kar. 138), kendisini kendi dna karm olan iradenin, artk tekrar kendi kendisine dnmeye ve kendi i tabiatn tanmaya balamas olarak grebiliriz. Kendi bilincine sahip ve, dolaysyle, hakik zgrln balangcdr bu. Akln momentlerinden herbirine fiilen mevcut ve bilinli z realitesini veren ey olan de'nin gerek zgrl, ayn zamanda, bir bilincin faaliyetine kendi kendisini belirleyen en yksek kesinlii irade kavramnn doruk noktas veren eydir. Bu niha oto-determinasyon, ancak kendi bana ayr [izole] bir doruk her trl zelliin, her trl artn stnde bir doruk oluturma durumuna geldii takdirde, insan zgrl sferine girebilir, nk ancak bylelikle kavramna tpatp uygun bir gereklik kazanabilir.

280
Devletin iradesinin bu en yce bireysellii, bu soyut ekliyle tek ve basittir ve, bu yzden de, dolaysz bir bireyselliktir. Onun "tabi" karakteri, bizzat kav ramnda ierilmi bir arttr. u halde, monark, mahiyeti itibariyle, baka her trl muhtevay dlayan bir eydir ve bu birey, monarklk payesine doutan, yani dolayszca tabi bir ekilde erimitir. R: Kavramn saf oto-determinasyon'dan dolaysz varla ve, bylece, tabiat alanna bu geii, tamamen speklatif karakterde bir gei olup, bu yzden, anlalmas mantk felsefesine ait bir eydir. Byle olmakla birlikte, bu gei, genel olarak, tabiatta ve iradenin gelimesinde grm olduumuz geiin, yani bir muhtevay sbjektivite alanndan (varlmak istenen bir gaye olarak) mevcu diyet alanna aktaran geiin ayndr ( 8). Fakat, burada sz konusu olduu ka dar, bu de'nin ve bu gei'in ald zel form, iradenin (yani basit kavramn kendisinin) saf oto-determinasyonundan, zel bir muhtevann (bir eylemin ga yesi) mediasyonu olmakszn tek ve tabi bir mevcudiyete dolaysz geiidir. Tann'nn varlnn ontolojik ispat denen eyde de, mutlak kavramdan varla ayn direkt geile karlarz. Bu gei, modem zamanlarda de'ye derinlik ka zandrm, ama son zamanlarda akl iin kavranlmas imknsz bir ey olarak iln edilmitir. Oysa, bu sonraki gr, hakikatin bilgisinden vazgeilmesi sonu cunu dourur, nk hakikat kavramla mevcudiyetin birliinden oluur ( 23). Mdrike, bu birlik hakknda kendi iinde bilin sahibi olmad ve hakikatin bu iki momenti arasndaki ayrmn tesine gemeyi reddettii iin, Tanr sz konu su olduunda, olsa olsa bu birlie inanmaya raz olabilir. Fakat, monark fikri alelde bilin iin tamamen allm bir ey olarak grldnden, mdrike, sz konusu ayrm ve bu aynmdan kendi ferasetine gre kard sonular zerinde, baka her yerde olduundan daha ok direnir ve devlette niha karar momentinin, kendiliinde ve kendisi-iin (yani rasyonel kavram iinde) do laysz bir tabi realiteye [monark] bal olmasn kabul etmez. Bu yzden, nce,

232

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

bu birliin rz ve olaan karakterde olduunu iddia eder; sonra da bu mo mentlerin mutlak farklln rasyonel bir ey olarak grdnden byle bir birliin irrasyonel olduu sonucunu kanr ve, buradan da, devlet desi'ni ykc ve datc baka baz sonulara varr.

281
Blnmez birlikleri iinde bu iki moment, yani a) iradenin mutlak ve en yksek otonomisi ile, b) tabiata braklm determinasyon olarak ayn ekilde mutlak mevcudiyet, blnmez birlikleri iinde, keyfliin asla kendisini etkileyemiyecei bir eyin desini, monarkm "hametini, meydana getirirler. Devle tin gerek [reel] birlii, bu birlikte yatar ve ancak bu birlik, bunun i ve d do layszl sayesindedir ki, devletin birlii, keyfliin, karlarn ve kanlarn hkm srd zellik sferine dmek tehlikesinden kurtulur ve, ayn zamanda, hiziplerin taht kavgalarndan, devlet gcnn zayflamasndan ve dalmasndan korunmu olur. R: Doutan ve verasetten gelen hak, yalnz pozitif hukuk bakmndan deil, fakat de bakmndan da meruiyetin temelidir. Tahta gei tarz iyice belirlen mi olduu, yani taht tabi bir ekilde verasetle intikal ettii takdirde, cls srasnda hizip ayrlklar nlenmi olur. ok uzun zamandan beri, tahtn vera setle intikali lehinde hakl olarak ileri srlen bir husustur bu. Fakat, iin bu vehesi sadece bir sonutur. Sadece bir sonu olan bu vehe bir prensip haline getirilecek olursa, o zaman, tahtn hameti soyut muhakeme sferi seviyesine in dirilmi, onun dolaysz mutlaklk ve en yce derunlik karakterleri unutulmu ve onda immanent olarak bulunan devlet desi deil de, bir d ey, ondan farkl birtakm dnceler, mesel "devletin menfaati" veya "halkn menfaati" gibi fi kirler ona temel yaplm olur. O, bir kere byle temellendirildikten sonra, phesiz, birtakm medii termini [orta terimler] araclyle, bundan onun vera set yoluyle intikal edici karakterini karmak mmkndr. Fakat, bu determinas yon pekl baka medii termini ve, dolaysyle, baka sonular da kabul edebi lir. Nitekim, "salut du peuple"den (1) ne trl sonular karldn herkes ok iyi bilmektedir. Bu nedenle, monarkm hameti, ancak felsefenin dnce vastasyle inceleyebilecei bir konudur. nk, yalmz kendisine, kendi kendi sine dayanan sonsuz denin speklatif metodundan baka bir aratrma metodu, bu kendiliinde ve kendisi-iin hamet'in tabiatn yok eder. Seime dayal mo nari, phesiz, kolayca pek tabi bir fikir olarak grlebilir, yani s dnceye pek yakn gelen bir fikirdir bu. Bir monark, halknn ilerini ve menfaatlerini
(1) Aslnda franszca olarak. (Fr. ev.) [Halkn selmeti. Tr.ev.]

DEVLET

233

gzetmek ve kollamakla ykml olduuna gre, halkn, kendi selmetini kol layp gzetmekle ykml olacak kimseyi bizzat semesi gerekir; ynetmek hakk, ancak bu ekilde verilen vekletten doar. Gerek bu gr, gerekse monarkn en yce devlet grevlisi olduu gr, ve onunla halk arasnda mukaveleye dayanan bir iliki bulunduu fikri, vs., vs., hep okluun zevki, kans ve keyf istei eklinde anlalan irade'den kaynak lanr. Byle bir irade, epey nce grm olduumuz gibi, sivil toplumda en bata gelen eydir ya da, daha dorusu, tek bana geerli olmak isteyen eydir; ama bu, ne ailenin, ne de devletin prensibi olabilir ve, genel olarak, objektif ahlk desi'ne karttr. Dorusunu sylemek gerekirse, seime dayal monari, kurumlann en ktsdr. Akl muhakeme, onun sonularna bakarak bunu kolayca grebilir. Ne var ki, bu sonular, aslnda bu kurumun mahiyetinde ierilmi olduklar halde, muhakemeye srf mmkn ve muhtemel bir ey olarak gzkrler. Seime dayal monaride, niha prensibi zel irade olan rejimin tabiat, siyas anayapy seime dayal bir teslimiyet [Wahl-Kapitulation ] haline sokar, yani devletin gc zel iradenin ihtiyanna braklr, devletin zel yetkileri kiisel mlkiyete dnr, devletin hkmranl zayflar ve kaybolur; ite bir zl, dta bir paralan meydana gelir.

282
Sulular balama hakk, monarkn hkmranlndan doan bir haktr, nk olmu bir eyi olmam hale getiren ve suu af ve nisyan iinde yok eden gcn, espriye zg bu gcn bu gereklemesi, ancak onun hkmranl delletiyle olabilir. R: Balama hakk, Espri'nin hametini gsteren en yksek kantlardan bi ridir. Aslnda, bu hak, daha yksek bir sfere ait bir kategorinin, daha aa bir sfere uygulanmas ve yansmasdr. Bu gibi daha yksek kategorilerin daha aa bir sfere uygulanmas, konusunu ampirik vehesi iinde ele alp inceleyen zel bilime ait bir itir (kar. 270 [ikinci] not). Ayn mahiyette bir uygulama saylabilecek olan dier bir ey de, genel olarak devlete veya hkmranla, hkmdarn hametine ve ahsna yaplan hakaretlerin, daha nce grdmz ( 95 il 102) su tr kapsamna sokulmas ve hatt en ar su saylmas ve bu sular iin buna gre cezalandrma prosedrleri ngrlmesidir.

234

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

283
Hkmdarlk gcnn ikinci momenti, zellik momentidir, yani iyice belir lenmi bir muhteva ve bu muhtevann evrensel'in kapsamna sokulmas momen tidir. Bu momentin zel bir objektif mevcudiyet kazanabilmesi iin, yksek bir kurula ve bu kurulu oluturacak bireylere gerek vardr. Bunlar, cri devlet ilerinin muhtevasn veya bagsteren ihtiyalarn zorunlu kld kanun hkmlerini, karara balanmak zere, objektif veheleri yani karara mesnet olacak gerekeler, ilgili kanunlar, hal ve artlar, vs. iinde monarka sunarlar. Bu ile grevli kiiler monrkn ahsiyle dorudan doruya temas halinde olduklanndan, bunlarn gerek seilmesi, gerekse azledilmesi salt onun serbest ih tiyarna baldr.

284
Kararda objektif olarak bulunan ey, yani onun ierdii sorunun ve bu soruna ait hal ve artlarn bilgisi ve sorunun zmn belirleyen yasal ve daha baka nedenler, objektif olarak kantlanabilecek tek ey olduklanna ve yalnz onlar so rumluluk yaratabileceklerine gre, yalnz onlar hkmdarn ahs iradesinden farkl bir karara vesile olabilirler ve, dolaysyle, yalnz bu kurullar ve bu kiiler, hesap vermek ykmll tayabilirler. Monarkn hametli ahsiyeti ise, ka rarn yce sbjektivitesi olarak, hkmet ilerine ait her trl sorumluluun stndedir.

285
Hkmdarlk gcnn nc momenti, kendiliinde ve kendisi-iin evren sellikle ilgilidir. Bu evrensellik, sbjektif olarak monarkn bilincinde, objektif olarak da btnyle siyas anayapda ve kanunlarda bulunur. Bylece, hkmdarn gc btn teki momentlerin varln, bu teki momentlerin herbiri de onun varln art koar.

286
Hkmdarlk gcnn, taht zerinde dzenli veraset hakknn, objektif ga rantisi uradan kaynaklanr: monari devletin rasyonel olarak belirlenmi dier

DEVLET

235

momentlerinden ayn bir realiteye sahip olduu gibi, bu dier momentler de ken di z k/rakterlerine uygun hak ve vazifelere sahiptirler. Devletin rasyonel orga nizmasnda her organ, kendi kendisini korumakla, ayn zamanda, baka organ lar da kendi z karakterleri iinde korumu olur. R: Tahtn byk evlda miras kalmas prensibine eriecek kadar gelimi bir monarik anayap, tarih iinde kendisinden kp gelmi olduu patriyarkal prensibe dnm olur; ama, bu dn, daha tam bir determinasyon iinde bir dntr; nk, monark, organik olarak gelimi bir devletin mutlak zirvesidir. Tarihin bu ge ortaya kan rn, kamu zgrl ve siyas anayapmn rasyo nellii bakmndan son derece nemli olduu halde, yukanda belirtilmi olduu gibi, ou zaman sayg grmesine ramen, nadiren gereince anlalmtr. Despotik ynetimlerin ve eski feodal monarilerin tarihi, bir dizi ayaklanma lar, hkmdarl ele geirmek iin yaplan darbeler, i savalar, monarklarn ve hanedanlarn yok olup gitmesi ve btn bunlarn sonucu olarak devletlerin gerek ite, gerek dta harabiyete ve ykma uramas srecinden ibarettir. Bunun ne deni, bu tip monarilerde, devlet ilerinin tamamen mekanik bir ekilde blnm olmas ve eitli ksmlarn birtakm vasallere, paalara, vs. tevdi edil mi bulunmasdr. Ayn ksmlar arasndaki fark, bir spesifik karakter fark ol mayp, sadece daha byk, ya da daha kk bir g farkdr. Bylece, ksmlardan biri kendisini muhafaza ederken, yalnzca kendi kendisini devam et tirir ve yaratr; yoksa ayn zamanda baka ksmlar da deil. Her ksm bamsz ve otonomdur ve kavramn btn momentlerini, tmyle kendi iinde tar. Oysa, ksmlann deil de organlann birbirleriyle iliki halinde olduklan organik blnmede, herbir organ kendi z sferi iindeki roln yerine getirir ken, ayn zamanda, dier organlann muhafazasna da katkda bulunur. Her or gan iin, dier organlann muhafazas, bizzat kendi muhafazasnn cevhersel gayesi ve ayn zamanda bunun rndr. Taht miras yoluyle devralma srasna uyulmas veya genel olarak hkmdarlk gc veya adalet, kamu zgrl, vs. hususlannda sz konusu olan garantiler, bu eyleri baz kurumlar vastasyle gvenceye almann tarzlanndan baka bir ey deildir. Sbjektif garantiler olarak, halk sevgisini, sada kat yeminini, kuvveti dnebiliriz, ama siyas anayap sz konusu olunca ancak objektif garantiler geerli olabilir. Bu garantiler ise kuramlardr, yani organik olarak belirlenmi ve birbirlerini karlkl olarak artlandran momentlerdir. Bylece, genel olarak kamu zgrl ve tahtn verasetle intikali, birbirlerinin karlkl garantisidirler ve birbirlerine zlmez bir bala baldrlar, nk kamu zgrl objektif siyas anayapdr ve soydan gelme hkmdarlk gc,

236

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

gstermi olduumuz gibi, bu siyas anayapmn kavramnda ierilmi bir mo menttir.

b ) YRTME GC

287
Monarkn kararlar ile bu kararlarn yerine getirilmesi ve uygulanmas yahut, genel olarak, daha nce alnm kararlann, mevcut kanunlarn, dzenlemelerin ve kolektif amalara ynelik kurumlann, vs. uygulanmas ve muhafazas ayr ayn eylerdir. zel'in, evrensel'in kapsamna sokulmas demek olan bu i, hkmetin, yani yrtme gcnn alann oluturur. Bu alan, ayn zamanda, yarg gcn ve kamu ynetimini de iine alr ki, bunlar sivil toplumun zellik unsuru ile dorudan ilikili durumdadrlar ve zel gayelerin zerinde genel men faatlerin otoritesini tesis ederler.

288
Kolektivitelere ait zel menfaatler, sivil toplum sferine girer ve devletin ken diliinde ve kendisi-iin evrenselliinin dnda yer alr ( 256). Bu zel men faatlerin idaresi, korporasyonlann ( 251), ticar ve meslek kurulularn, ko mnlerin ve bunlarn yetkili kiilerinin (bakanlar, mdrler, yneticiler, vs.) elindedir. Bunlar, bu zel sferlere ait mlkiyet ve menfaatleri korumak ve kolla makla grevlidirler ve, bu bakmdan, otoriteleri, meslekdalannm ve kurumdalannn gvenine dayanr. Fakat, te yandan, bu zel menfaat sterlerinin, dev letin yksek menfaatine tbi bulunmas gerekir. Bunun iin, bu grevlerin tevcihi, genellikle, karma bir yoldan, ilgililerin ounluk tarafndan seimle be lirlenmesinin yansra yksek sfer (en yksek makam) tarafndan bunun onay lanmas yoluyle olur.

289
Bu zel haklar ortam iinde, devletin evrensel menfaatinin ve yasallm ko runmas, bu zel haklarn devletin genel menfaatine tbi klnmas, yrtme gc [hkmet] temsilcilerinin, icra grevlilerinin mavere ve mzakere yetki

DEVLET

237

sine sahip ve bu nedenle kurul halinde organize olmu daha yksek merci lerin gzetim ve denetimini gerekli klar. Btn bu merciler, giderek, monarkla direkt temas halinde olan en yksek makamlara kadar ular. R: Sivil toplum, btn bireysel menfaatlerin birbirleriyle att bir sava alandr. Byle olduu gibi, ayrca, burada a) bir yandan, bu bireysel menfaat, zel topluluun menfaatlerine kar, b) br yandan da, ikisi birden [bireysel menfaat ve zel topluluun menfaati beraberce] devletin dzenlemelerine ve yksek gr noktasna kar mcadele ederler. Bu zel sferlerin meruiyet ka zanmasndan doan korporasyon esprisi, giderek, kendi iinde devlet esprisine dnr, nk devlette kendi zel gayelerine erimenin vastasn bulur. nsanlardaki vatan sevgisinin [patriyotizm] sim burada aranmaldr: vatandalar, devleti kendi cevherleri olarak grrler, nk zel menfaat sferlerini, meruiyetlerini devlet sayesinde korurlar. Korporasyon esprisi, zel'in evrensel'e kkl balln kendi znde dolayszca ierir; bunun iin, devletin kalplerde uyandrd derin ve gl duygularn kayna, bu korporasyon esprisidir. Korporasyon ilerinin, korporasyon bakanlannca yrtlmesi, ou kez ak samalara yol aar, nk bunlar her ne kadar korporasyonlarn z karlarn ve ilerini iyi bilirlerse de, bunlann baz uzak artlarla olan balantsn ve devletin genel gr tarzn o kadar iyi bilemezler. stelik, baka baz durumlar da bu nun byle olmasna yardm eder: baz ili dl kiisel ilikiler, bakanlarla teo rik bakmdan onlarn ast olan kiiler arasnda gnlk hayattaki eitlik, bakanlan bamszca davranmaktan alakoyan baka birok haller gibi. Ama yine de, bu zel menfaatler sferi, formel zgrln keyfine terkedilmi saylabilir; nk, burada bireysel bilgi, bireysel karar ve bunun icras, kk ihtiraslar, fanteziler, kendilerini aka sergileyebilecek bir alan bulurlar. Bu suretle bozulan, ya da ihmale urayan durumlar, devletin evrensel gr noktas bakmndan nemli olmad ve, ayrca, bu ikinci sradan ilerin akllca, ya da aklszca idaresi ile bunlardan duyulan tatmin veya vnme duygusu arasnda dorudan [bakalarn ilgilendirmeyen] bir iliki bulunduu srece, bu olup bi tenlere hogryle baklr.

290 Yrtme gcnn ileyiinde bir i blm ( 198) ortaya kar. Otoritelerin [resm makamlar] organizasyonu, formel olmakla birlikte g bir art yerine ge tirmek zorundadr, yle ki, a) sivil toplum hayat, aada, somut olduu yerde, somut bir biimde ynetilmelidir; b) ama, bu ynetme ii, te yandan, soyut dal lara blnmeli ve bunlar da ayn ayn merkezler halinde ve kendi otoriteleri ta rafndan idare edilmelidir, ve c) nihayet, bu ayn merkezlerin faaliyetleri, gerek
t

238

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

aaya doru, yani sivil toplum ynnde, gerekse yksek yrtme gc katnda, btn kucaklayan bir genel gr iinde tekrar bir araya toplanabilmelidir.

291
Yrtme gcnn icraat, objektif, kendisi-iin, niteliktedir ve z itibariyle daha nce alnm kararlarda aka tespit edilmitir ( 287). Bu icraat, ancak bi reyler tarafndan yaplabilir ve gerekletirilebilir. Bu iki ey [birey ve onun grevi] arasnda dolaysz tabi bir ba yoktur. Yani bireyler, tabi kiilikleri ve doutan durumlar dolaysyle baz grevlere getirilmezler; getirilmeleri iin, objektif bir unsura, bilgi ve yeteneklerinin snanmasna gerek vardr. Bu snama, devlete, ihtiyacn karlayabilme, her yurttaa da evrensel snfa katlabilme ga rantisi salar.

292
Bir mevki iin, zorunlu olarak, pek ok aday bulunmasna, ve bunlar arasnda mutlak bir kesinlikle tercih yapma imkn bulunmamasna ramen, o mevkie filn kiinin seilip, bir kamu [devlet] grevini yerine getirme yetkisinin baka birok kii arasndan o kiiye verilmesinde sbjektif bir taraf vardr. nk, burada objektiflik dehada bulunamaz (sanatta olduu gibi). Birbirine gre daima rastlantya tbi iki taraf olan birey'le grev'in birlii, devlet iinde son karan veren hkmran g olarak, hkmdar tarafndan salanr.

293
Monaride eitli otoritelere tevdi edilen kamu grevleri, monarkn ahsnda temerkz etmi bulunan hkmranln objektif yannn bir parasn oluturur. Bunun iin, bu grevler arasndaki spesifik farklar, bizzat eyann tabiatndan kaynaklanr. Ve resm makamlarn faaliyeti, bir vazifenin yerine getirilmesi demek olduu gibi, bu grevlerin tevcihi de artk olaanla tbi olmaktan km bir haktr.

DEVLET

239

294
Hkmdarn bir karanyle ( 292) bir resm greve atanan kimsenin mevkiini korumas, bunun cevhersel yann oluturan vazifesini yerine getirmesi artna baldr. Bireyle grevi arasndaki birlik, ancak byle teesss eder ve bu cevher sel iliki sonucu olaraktr ki, birey, mevkiinde kendi mesleini, zel karlarnn gvenli bir tatminini bulur ( 264) ve, ayrca, gerek d durumunun, gerekse resm faaliyetinin baka her trl sbjektif bamllktan ve etkiden masun kal masn salar. R: Devlet, ihtiyar ve keyf hizmetlere (mesel, gezgin valyelerin adalet datmas gibi) belbalayamaz, nk bu hizmetler, sylediimiz gibi, ihtiyar ve keyfdir ve bunlar yapanlar, kendi sbjektif gayelerine gre davranmak hakkm ellerinde tutarlar. Devlet hizmeti bakmndan, gezgin valyelerin tam kart, mevkiine hakik bir vazife duygusuyle, yani hakik bir hakla deil, fakat yalnzca ihtiya sikiyle, geimini salamak kaygsyle sarlan bir devlet hizmetlisidir. Halbuki, devlet hizmeti, bilkis, bireysel ve keyf tatminlerin, sbjektif gayelerin feda edilmesini ister ve, buna karlk, bu tatminleri, vazifenin yerine getirilmesinde, ama yalnzca bunda bulmak hakkn bireye tanr. Devletin prensibini oluturan ve onun i istikrarn meydana getiren, zel menfaat ile genel menfaatin birlii ite burada, bu olguda yatar ( 260). Buradan anlalaca gibi, devlet hizmetli sinin durumu, iki tarafl bir rzaya ve karlkl taahhde dayanmasna ramen, akd bir durum deildir ( 75). Hizmet sunan taraf, bir vekil gibi bir defaya mahsus rz bir hizmetin edasyle ykml klnmamtr; tam tersine, o, balca menfaatini (yalnz zel menfaatini deil, ayn zamanda spiritel menfaa tini de) bu duruma bal grr. Keza, ona emanet edilmi olan ve yapmakla ykml olduu i, dsal nitelikte salt zel bir ey deildir; isel bir deer tar ve byle olduu iin de bu deer, o eyin d niteliinden farkldr ve yaplmas art olan eyin yaplmamas, bu deeri asla azaltmaz ( 77). Bir devlet hizmet lisinin sunmakla ykml olduu hizmet, dolaysz ekliyle kendiliinde ve kendisi-iin bir deerdir. Bu nedenle, onun yerine getirilmemesi veya onun pozitif bir ihlli (hizmete ters den bir davran veya hizmetin ihmali) evrensel bir muhtevann ihlli demektir (kar. 95, sonsuz negatif hkm). Dolaysyle, bu bir su, hatt bir crmdr. zel ihtiyalara gvenli bir tatmin salanmasyle, bunlar resm faaliyetin ve vazifenin zararna olarak tatmin etme areleri aramaya iten d zorlamalar da or tadan kalkar. Devletin evrensel gcn kullanmakla grevli kiiler, bu evrensel gte, baka bir zel [sbjektif] gce yani evrensele stnlk tannmasyle kiisel karlar zarara urayan ynetilenlerin kiisel ihtiraslarna kar muh ta olduklan himayeyi bulurlar.

240

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

295
Resm makamlarn ve buralarda alan grevlilerin g ve yetkilerini ktye kullanmalarna kar devletin ve ynetilenlerin gvencesi: bir yandan, dorudan doruya onlarn hiyerarik dzenine ve sorumluluuna; br yandan da, komn ve korporasyonlara tannan yetkilere dayanr. Komn ve korporasyonlara tannan bu yetkiler, bir sivil hizmetliye tannan yetkilerin kullanmna bireysel keyfliin kanmasn nler ve kamu ynetiminin [devletin], zel icraatlar konu sunda yetersiz kalan yukardan kontroln, aadan tamamlar. R: Kanunlarn ve hkmet kararlannm bireylerle temasa geldii ve realite iinde geerlik kazand yer, resm grevlilerin davran ve kltr sferidir. Yalnz yurttalarn hkmetten honutluktan ve ona gvenleri deil, fakat dev let tasanlannn baans ya da baarszl ve boa kmas da resm grevlilerin davranlarna baldr. nk ou kez, duygu ve duyarllk, uygu lanacak hkmlerin asl muhtevasndan ok, bunlarn uygulan tarzna nem verir (zellikle bu muhteva klfet ykleyen bir ey olduu zaman). Bireyler arasnda bu tr temaslar dolayszca ve ahs olduundan, yukardan kontrol bu rada amacna tam olarak ulaamaz. Aynca, bu kontrol, grevlilerin ortak karlarndan doan baz engellerle de karlaabilir; bunlar, yneticilere kar olduu gibi stlerine kar da kendi iine kapank bir klik oluturabilirler. Ku rumlan henz iyice geliip olgunlamam devletlerde bu gibi direnilere kar mcadele, bazen hkmdann yksek mdahalesini hakl olarak gerektire bilir (Friedrich Hnin [Byk Friedrich] nl "deirmenci Amold" dvasnda yapt gibi).

296
Her trl hrstan annmln, hakseverliin ve nezaketin bir davran alkanl haline gelmesi [sivil hizmetlilerde], 1) ksmen, dorudan doruya ahlk ve entelektel bir eitime baldr. Byle bir eitim, ynetimle ilgili ko nulardaki szde bilimsel incelemelerin, gerekli pratik uygulamalarn ve gerek [reel] almann, vs. mekanik yann dengeler. 2) br yandan, devletin bykl de, kiisel aile, vs. ilikilerinin nemini azaltan, intikam ve kin tutku larn zayflatan ve krelten esasl bir faktrdr. Byk bir devlette ortaya kan byk menfaat sorunlanyle uraan kimselerde bu gibi sbjektif grler kendi liinden kaybolur ve yerini, giderek yaygnlaan, evrensel [kolektif] grleri, menfaatleri ve ileri benimseme alkanlna brakr.

DEVLET

241

297
Sivil hizmetliler ve yrtme gc [hkmet] yeleri orta snfn ana blmn olutururlar. Orta snf, halk kitlesinin kltrl [eitilmi] zeksnn ve hak ve hukuk bilincinin, iinde yer ald snftr. Yukardan hkmdarlk ku rumlan, aadan da korporasyon haklan, bu kltrl zeknn ve hak ve hukuk bilincinin [yani orta snfn] toplum iinde ayn [izole] bir aristokrasi durumu elde etmesine ve kltr ve yetenein bylece birer keyflik ve tahakkm arac haline gelmesine engel olurlar. R: Nitekim, eskiden, devletin yesi olan btn bireylerin z menfaatlerini korumakla grevli olan yarg gc, bir kazan ve tahakkm aracna dnmt; sebebi de, hukuk bilgisinin bir bilgilik ve halka yabanc bir dil rtsne brnm olmas ve hukuk usullerinin karmak formaliteler iine gmlm bulunmasyd.

c) YASAMA GC

298
Yasama gc, bir yandan, bizzat kanunlann kendisiyle bunlar, tamam layc determinasyonlar gerektirdikleri lde , bir yandan da muhtevalan bakmndan tamamen genel mahiyette olan i ilerle ilgilidir. Yasama gcnn kendisi, siyas anayapnm bir paras olup, varl bunun varln art koar ve, dolaysyle, siyas anayap bu gten kaynaklanan determinasyonlann mutlak surette dnda kalr. Byle olmakla birlikte, kanunlar mkemmelletike ve genel ynetim organizasyonu derece derece gelitike, siyas anayap da giderek daha olgunlar.

299
Bireylerle ilgili yasamalar, iki bakmdan kesin olarak belirlenmitir: a) devletin, bireylerin yaranna [refah ve mutluluklan iin] yapaca veya bi reylerin devletten salyabilecekleri eyler; P) bireylerin devlete kar ykmllkleri.

242

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

Bunlardan birincisi, tm kiisel haklarla ilgili kanunlar [sivil (meden) ka nunlar], komn ve korporasyonlara ait haklan, devletin btn idar tekiltm ve, dolayl olarak da, tmyle siyas anayapy ( 298) kapsar. Vatandan dev lete kar ykmllklerine gelince, bunlarn paraya, yani eylerin ve hizmetle rin gerek olarak mevcut ve evrensel deerine indirgenmesi gerekir, nk bu ykmllklerin yasal olarak tanmlanmas ancak bu yoldan olabilir, ve bireyin yerine getirecei zel iler ve hizmetler, onun serbest iradesi araclyle ancak bu ekilde salanabilir. R: Evrensel yasamann konusu ile, idar mercilerin yetki alanna ve hkmet dzenlemeleri kapsamna giren eyi birbirinden ayrmak gerektiinde, yle bir genel aynm yaplabilir: bunlardan birincisi, muhtevaca tamamen evrensel olan eyi, yani belirli kanunlan konu alr; kincisinin konusu ise, aksine, muhtevaca zel olan ey ve bunun icra tarz ve ekilleridir. Fakat, bu aynm, istisna kabul et meyen, kesin bir aynm deildir, nk bir kanun, kanun olarak, alelde bir emirden (mesel, "ldrmiyeceksin" gibi;, 140, R) fazla bir eydir. Byle olduu iin de, onun, bizzat belirlenmi bir ey olmas gerekir. mdi, bir kanun ne kadar belirlenmi olursa, muhtevas olduu gibi uygulanmaya o kadar elve rili olur. Ne var ki, kanunlarda bylesine byk bir kesinlik, ayn zamanda, on lara gerek [reel] uygulama iinde deiikliklere uramaya mahkm ampirik bir grn verir. Buysa, kanunlann kanun olma karakterinin ihlli demektir. Dev let glerinin organik birlii, bu birliin kendisi, evrensel'i salamca belirleyen ve ona belirli bir realite veren bir espri'nin varln gsterir. Devletin, pek ok kabiliyet, mlkiyet, faaliyet ve ehliyetler ve bunlarda po tansiyel olarak ierilmi servetler zerinden btn bu niteliklere vatandalk duygusu iten bal bulunduu halde herhangi bir eda talebinde bulunma mas, ilk bakta garip grnebilir. Devlet, yalnzca para eklinde kendini gsteren servetler zerinden bir talepte bulunur. Savata devletin dmana kar savunulmasyle ilgili hizmet tekliflerine gelince, bunlar, bir sonraki blmde sz konusu olan vazifeler cmlesindendir. Fakat, aslnda para, teki servetler arasnda zel bir servet deildir. Para, btn teki servetlerin evrensel formudur, servetler bir d mevcudiyet halini alabildikleri ve, bylece, bir "ey" olarak kavranabildikleri lde para tarafndan evrensel bir ekilde temsil edilirler. Devlet tarafndan edas zorunlu klman hizmetlerin, miktarca ve muhtevaca be lirlenmesi kadar, dilce ve eite belirlenmesi de ancak bu son haddine varm haricileme iinde mmkndr. Platon, Devlet'inde, bireyleri "koruyucular" vastasyle zel snflara aynr ve onlan baz hizmetlerle ykml klar (bkz. 185, R). Feodal monaride de, vasallerin tam olarak belirlenmemi baz vazifeleri ve bunlann yansra baz zel vazifeleri yarglk yapmak gibi vard. Dou'da ve Msrda devs inaatlarda alma ykmllkleri de yine zel nitelikte ykmllklerdi. Btn bu durumlarda eksik olan bir ey vardr: sbjektif zgrlk prensibi; yani bireyin cevhersel faaliyetinin ki bu gibi hizmetlerde, muhtevas bakmndan, her eye ramen, zel bir eydir onun zel iradesi araclyle salanmas

DEVLET

243

prensibi burada yoktur. Byle bir hakkn olabilmesi, ancak hizmetlerin evrensel deer formu altnda talep edilmesi halinde mmkndr. Nitekim, sz konusu deiikliin meydana gelmesinin nedeni de budur.

300
Bir btn olarak ele alndnda, yasama gc iinde nce iki momentin etki si kendisini hissettirir: 1. monari momenti (niha karan veren moment olarak) ve 2. yrtme gc [hkmet] momenti (devletin genel btn, eitli zel veheleri ve bunlann prensipleri hakkmdaki bilgisi ve kapsaml gr ve yine devlet glerinin ihtiyalan konusundaki vukufu sayesinde kararlan mzakere eden, tartan ve fikir bildiren moment). Yasama gcnn son momenti ise, stand [snf] meclisleridir [veya ksaca standlar].

301
Stand meclislerinin fonksiyonu, genel menfaate, yalnz kendiliinde deil, ayn zamanda kendisi-iin mevcudiyet kazandrmak, yani sbjektif evrensel zgrlk unsurunu, kamu bilincini, kitleye has zel kanlann, zel dncelerin ampirik evrensellii olarak mevcut klmaktr. R: "Kitle" (o rcoAAoi) deyimi, ampirik evrensellii, genellikle kullanlan "herkes" deyiminden daha iyi ifade eder. nk, her eyden nce, en azndan ocuklarla kadnlann, vs. bu "herkes" deyiminin aka dnda kald sylenebilir. Ama, daha akas, pek belirli bir anlam olan bu deyimin, tama men indetermine bir ey sz konusu olduunda asla kullanlmamas gerektiidir. Beylik dnce akmlar tarafndan "halk, "anayasa ve "standlar" hakknda o kadar ok yanl ve sapk fikirler ve iddialar ortaya atld ki, bunlan bir bir saymaya, tartmaya ve dzeltmeye kalkmak bouna zahmet olur. Kanunlann hazrlanmas, iine standlann da katlmasnn gerei veya yarar hakknda avam kafasnn tad fikir, her eyden nce, a) halk temsilcilerinin veya hatt bizzat halkn, kendi karlanna en uygun gelen eyin ne olduunu en iyi ekilde bildik leri ve b) bu iyilii gerekletirecek en iyi iradenin hi phesiz kendi iradeleri olduu inancna dayanr. Bu iki noktadan birincisinde, hakikat udur: eer "halk" kelimesi devletin yesi olan bireylerin [yurttalar] zel bir kesimini ifade ediyorsa, olsa olsa, bun lann ne istediini bilmeyen kesimini ifade eder. Ne istediini bilmek ve stelik kendiliinde ve kendisi-iin iradenin, Akl'n, ne istediini bilmek, asla halkn

244

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

harc olmayan bir derin bilginin ve sezgi gcnn iidir. Standlann genel refaha ve kamu zgrlne katks, biraz dnlrse anlalaca gibi, onlarn zel sezgi glerinden kaynaklanan bir ey deildir. Nitekim, en yksek devlet grevlileri, devletin tekilt ve ihtiyalarnn mahiyeti hakknda, zorunlu olarak, daha derin ve daha kapsaml bir gre sahiptirler ve, ayn zamanda, hkmet ilerine daha alkn ve bu ilerde daha beceriklidirler, standlar olmadan da en iyi olan yapabilirler. Nasl ki, standlar toplant halindeyken de bunu yapmay srdrmektedirler. Standlann asl katks, hi phesiz, bunlarda yer alan temsil cilerin, her eyden nce, devlet memurlanrun yksek makamlarn gznden uzak kalan davranlann daha yakndan bilmelerinde ve, ayrca, en cil, en spesifik ihtiyalar ve eksiklikler hakknda daha somut bir gre sahip olmalanndadr. Fakat, bu katk, ayn zamanda, Kitleden gelebilecek bir eletirinin, zellikle bir kamu eletirisinin n etkisi olarak da kendisini gsterir. Bu etki, grevlileri, grevlerine ve ellerindeki ilere en byk bir dikkatle eilmeye ve bunlar en hlis niyetlerle yerine getirmeye sevkeder. Bizzat, stand meclisleri yeleri zerinde de kendini duyuran bir baskdr bu. Genel menfaat konusunda standlarda var olduu dnlen o pek spesifik iyi iradeye gelince, bu, daha nce de belirtmi olduumuz gibi ( 272), plebeyen bir fikirdir; yrtme gcnde bir kt iradenin, ya da daha az iyi [ynetilenlerin iradesine oranla] bir iradenin varln kabul eden negatif bir grtr. Bu hipoteze kendi seviyesinde bir cevap vermek gerekirse, yle bir kar ithamda bulunulabilir: standlar ayr ayn bireylerden, kiisel gr noktalarndan ve zel karlardan olutuuna gre, yetkilerini genel menfaatlerin aleyhine olarak, bu zel karlarn hizme tinde kullanmaya yatkndrlar; halbuki, devlet gcnn teki momentleri, tam tersine, daha balangtan itibaren aka devletin gr noktasnda yer alrlar ve kendilerini evrensel gayeye adarlar. Standlarda bulunduu dnlen genel gvenceye gelince, devletin btn dier kurumlan da standlar kadar genel menfaatin ve rasyonel zgrln gvencesidirler; ve bu kurumlar arasnda, monarkn hkmranl, tahtn veraset yoluyle intikali, yarg sistemi, vs. gibi bazlar, bu gvenceyi standlardan ok daha etkili bir ekilde salarlar. Standlara zg kavramsal determinasyon, ev rensel zgrln sbjektif momentinin bu kitapta "sivil toplum" ad verilen sfere zg bilgi ve iradenin bu meclisler araclyle, tamamen devletle ilikili bir mevcudiyet kazanmas olgusunda aranmaldr. Bu moment, totalite derece sine eriecek kadar gelimi de'nin bir determinasyonu olup, d zorunluluklar ve arelerle kantrlmamas gereken bir i zorunluluun sonucu olarak ortaya kar. Bunun byle olduunu kantlayan ey, devletle ilgili her konuda olduu gibi, felsef gr noktasdr.

DEVLET

245

302
Bir mediasyon organ olarak ele alndnda standlar, bir yanda genel olarak hkmet [yrtme gc], br yanda zel bireyler ve kurulular halinde dalm halk arasnda yer alrlar. Fonksiyonlar gerei olarak, bunlar, hem dev let anlayna ve devlete sadakat duygusuna, hem de zel gruplara ve bireylere has menfaat duygusuna sahiptirler. Bu durum, ayn zamanda, standlann, orga nize yrtme gcyle birlikte, bir mediasyon oluturduklar anlamna gelir. yle ki, bu mediasyon sayesinde hkmdarlk gcnn bir ekstrem u halinde izolasyona uramas nlendii gibi (yoksa bu g, salt keyf bir otorite, bir zor balk grnts alabilir), komn, korporasyon ve bireylerin zel menfaatleri de izolasyondan korunmu olur. Aynca, daha nemlisi, standlar, bireyleri devlet karsnda bir yn, bir agregat oluturmaktan ve bylece inorganize bir kan ve irade olarak organize devletin karsnda yer, almaktan alakoyar. R: Bir kartlk iinde yer alan belirlenmi [determine] bir momentin, ulardan biri durumundayken, bu durumunu brakp, ayn zamanda bir ara had haline gelmesi ve bylece organik bir btnn bir momenti olmas, mantn en nemli keiflerinden biridir. Sorunun bu vehesinin belirtilmesi, konumuz bakmndan ok nemlidir, nk standlann zellikle yrtme gcne kar ku rumlar olarak grlmesi sanki asl pozisyonlar bu imi gibi yaygn ve son derece tehlikeli bir nyarg oluturmaktadr. Halbuki, organik olarak, yani totalite iinde ele alndnda, temsil unsur [standlar veya stand meclisleri] varlnn hikmetini ancak grd mediasyon fonksiyonuyle kantlar. Bylece, ztlk grn derekesine inmi olur. Ve eer standlarla yrtme gc arasnda byle bir ztlk grnts ortaya ktnda, bu ztlk srf yzeysel olmakla kalmayp, fiil [gerek] ve cevhersel bir ztlk halini alacak olursa, o zaman devlet k sreci iinde bulunuyor demektir. Fakat, ztln bu trl bir ztlk olmad eyann tabiatnda kendini aka gsterir, nk standlann uratklan konular, devlet organizmasnn asl unsurlanyle ilgili olmayp, daha ok spesiyal ve nemsiz konularla ilgilidir, ve, buna ramen, bu tr bir muhtevaya kar uyanabilen ihtiras, en yksek devlet makamlarn bile hedef alsa, sonu olarak, salt sbjektif menfaatleri tatmin hrsndan baka bir ey olamaz.

303
Evrensel snf, daha ak bir deyile, sivil hizmetliler snf, evrensel'i, asl faaliyetinin gayesi olarak, z determinasyonunda dorudan doruya tar. Gaynresm snf [zel kiiler snf] ise, ancak yasama gcnn temsil unsuru olan standlarda siyas bir anlam ve etkinlik kazanr. Bylece, bu snf, standlar-

246

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

da, srf farkllamam bir kitle, atomlara blnm bir yn olarak deil, fakat yalnzca ne ise o olarak, yani ikiye blnm bir snf olarak kendini gsterir. Bu iki alt snftan biri cevhersel bir durumu temel alan snf [tarmsal snf], dieri de zel ihtiyalar ve bunlar tatmin eden emei temel alan snftr [endstriyel snf] ( 201 ve dev.). Gerek olarak mevcut zel ile evrensel arasnda hakik ballk devlet iinde ancak bu yoldan kurulur. R: Bu gr, baka bir yaygn anlaya daha kar bir grtr. Bu yaygn devlet anlayna gre, gaynresm snf, devlet ilerine katlabilecek dzeye an cak yasama gcnde eriebildiine gre, bunun, burada tek tek bireyler halinde yer almas gerekir. Bu da, bireylerin ya bu i iin kendilerine temsilciler semeleriyle, ya da her bireyin yasama ilerinde fikrini oyu ile dile getirmesiyle olur. Bu soyut ve atomcu gr, daha aile ve sivil toplum aamalarnda iflsa urar, nk gerek ailede, gerekse sivil toplumda birey, ancak evrensel bir an lam tayan bir grubun yesi olarak ortaya kar. Devlete gelince, o, mahiyeti itibanyle, yelerinden herbiri byle bir ayr grup olan bir organizasyondur ve byle olduu iin de onun hibir momenti inorganize bir kitle halinde kendini gstermez. Kitle bireylerden oluur; genellikle anlald anlamda "halk, geri bir btn tekil eder, ama bu btn sadece bir agregattr, ekilsiz bir yndr ve ha reketleri, eylemleri ancak ilkel, irrasyonel, vahi ve rktcdr. Bunun iin, siyas anayap veya anayasa ile ilgili konularda halktan, bu inorganize kolektif varlktan sz edildii zaman, birtakm belirsiz genel ifadelerden, bo lflardan baka bir ey dinlemiyeceimizi nceden tahmin edebiliriz. Sivil toplumda bireyler zaten kolektif varlklar halinde mevcutturlar. mdi, bu kolektif varlklar, siyas hayata, yani en yksek somut evrensellik alanna ayak bastklan srada, yeniden bir bireyler srs halinde datan bu anlay, si vil hayatla siyas hayat birbirinden ayrmakta ve siyas hayat deta kk hava da bir duruma sokmaktadr; nk, bu suretle siyas hayatn temeli artk kendi liinde ve kendisi-iin salam ve meru bir temel olmaktan kmakta ve ancak keyf iradenin ve sbjektif kannn, yani olaanln soyut bireyciliinden ibaret kalmaktadr. Bu eit szde teorik aklamalarda, her ne kadar sivil toplumun snflar [standlar] (1) ile siyas anlamda "snflar demek olan meclisler [standlar] (1) birbirinden ayn eyler olarak gsterilirse de, dil (2) bu iki ey arasnda gemite fiilen var olan birlii korumay bilmitir.

304
Sivil hayatn daha aa sferlerinde mevcut olduu ekliyle snf aynlklan, z determinasyonu iinde alnan temsil unsurda, yani standlarda [meclislerde]
(1) Her iki halde de Stnde. (Fr. ev.) (2) Almanca (Tr. ev.)

DEVLET

247

varln srdrr. Temsil unsur, balangta, ekstrem ampirik evrensellik ola rak, soyut bir karakterdedir ve hkmdarlk gcne veya tmyle monari pren sibine kar bir pozisyon iinde bulunur. Bu pozisyon, uzlamay ancak bir im kn olarak iinde tar ve, dolaysyle, dmanca kartl da ayn derecede bir imkn olarak ierir. Bu durumun rasyonel (kyasa [sillojizme] dayanan; kar. 302, R) bir iliki halini almas, ancak k altlar arasnda bir orta terim'in bir mediasyonun varlyle mmkndr. mdi, hkmdarlk gc asndan bakldnda, yrtme gc zaten byle bir karaktere sahiptir ( 300). u halde, snflar asndan bakldnda da mahiyeti itibariyle bu fonksiyona uygun den bir mediasyon momentinin bulunmas gerekir.

305
Sivil toplum snflarndan bir tanesi vardr ki, bu snfn z prensibi, onu bu siyas fonksiyon iin kendiliinde elverili bir snf yapar. Bu snf, tabi ahlkllk snfdr ve temelinde aile hayatna dayanr; geim bakmndan da yand temel ise, toprak mlkiyetidir. ' Bu snf, z karakteri bakmndan, tpk monari unsuru gibi, kendi kendisine dayanan bir iradeye ve, yine monariyle ortak bir yan olarak, tabi bir determi nasyona sahiptir.

306
Bu snf, siyas bir anlam ve pozisyon yklenmeye zellikle elverili bir snftr. nk, onun serveti, devletin hzinesinden bamsz olduu gibi, sana yinin belirsizliklerinden, kazan dalgalanmalanndan ve mlkiyet gel gitlerinden de masundur. Bu snf, yrtme gcnn ve avam tabakasnn te vecchlerinden de mstanidir; hatt, kendi keyf iradesine kar bile gvence altndadr, nk bu snfn temsil bir greve getirilen yeleri, teki yurttalar gibi, tm mlkiyetlerine diledikleri gibi tasarruf etmek, yahut mlkiyetlerinin,, hepsini eit derecede sevdikleri ocuklarna, yine eit paylar halinde intikal edeceinden emin olmak hakkna sahip deildirler. Bylece, bu snfn serveti, ancak en byk evlda kalan, devir ve temliki imknsz bir irs varlk halini alr.

307
Cevherser [tarmsal] snfn bu blmnn haklan, bylece, bir yandan aile nin tabi prensibine dayanr. Ama, te yandan,, bu prensip, siyas gayeler urunda katlanlan ar fedkrlklar dolaysyle deiiklie uramtr. Bu

248

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

yzden, bu snfn faaliyetleri, esas itibanyle, bu gayelerin gerekletirilmesine yneliktir. Ve byle olduu iin de, bu snf, siyas gayeler urunda faaliyet gstermeye, seim rastlantlarna bal olmakszn, doutan atanm ve hak ka zanmtr. Demek oluyor ki, bu snf, sabit ve cevhersel bir pozisyona sahiptir; ve, bir yandan, hkmdarlk gc momentiyle bir benzerlik tarken ( 305), br yandan onun kar kutbu [sivil toplum] ile ayn ihtiyalar ve ayn haklan paylar ve, bylece, hem taht'a, hem de topluma destek olur.

308
Temsili unsurun dier ksmnda ise, sivil toplumun hareketli vehesi yer alr. Sivil toplumun bu vehesi, siyas alana ancak temsilciler araclyle girebilir. Bunun d nedeni, yelerinin ok kalabalk olmas, asl nedeni ise determinasyo nunun ve faaliyetinin mahiyetidir. mdi, bu temsilciler, sivil toplumun temsilci leri olduklanna gre, bundan, bu temsilcileri toplumun, toplum olarak, semi olduu direkt bir sonu olarak kar. Yani bu seimi yaparken toplum, atomik bireyler halinde dalm, tek ve geici ve bakaca sreklilii olmayan bir i iin toplanm deildir. Bilkis, o, bu seimi korporasyonlar, komnler, birlikler ha linde artikle olmu bir toplum olarak yapar ve, daha nce baka amalarla ku rulmu olmalanna ramen, korporasyon, komn ve birlikler, bylece, siyasetle balant edinmi olurlar. Bu snfn, hkmdarn ars zerine temsilciler gnderme hakkna sahip olmas ve, keza, nceki snfa ait yelerin stand meclis lerinde kendilerini ahsen temsil etme hakk ( 307), standlann ve onlarn mec lisinin zel ve salam bir garantisini oluturur. R: Tek tek her bireyin, devletin genel ileri hakknda yaplacak mzakerelere ve alnacak kararlara katlmas gerektii, nk hepsinin devletin yesi olduk lar ve devlet ilerinin herkesin ii olduu ve yine btn bireylerin bilgi ve irade leriyle bu ilerle megul olmak hakkna sahip bulunduklar sylenir. Devlet or ganizmasna devlet, ancak bu organizma formu iinde bir devlettir demokrasi unsurunu herhangi bir rasyonel form dnda sokmak isteyen bu anlay, devletin yesi olmak gibi soyut bir determinasyona dayand ve sath dnce soyutluklarn tesine geemedii iin, pek tabi grnr. Rasyonel gr, de bilinci somuttur ve, dolaysyle, hakik pratik duygusuna uygun der. Bu duygunun kendisi de zaten rasyonellik duygusundan, de duygusundan baka bir ey deildir; bu nedenle, ilerin basit rutiniyle veya belli bir alann snrl ufkuyle kartrlmamaldr. Somut devlet, kendi zel gruplanyle organik bir ekilde artikle olmu bir btndr. Devletin yesi, byle bir grubun, yani bir sosyal snfn yesidir ve ancak bu objektif determinasyonuyle devlet iinde sz konusu olabilir. Devlet yesinin genel tanm iki unsuru ierir: o, hem bir ahstr, hem de dnen bir varlk olarak, ayn zamanda, evrenselin bilinci ve iradesidir. Ama bu bilin ve bu irade, ancak zel tarafndan doldurulduu zaman, boluktan kurtulur ve bir muhteva, gerek bir canllk kazanr. zellik,

DEVLET

249

burada herkesin zel snf stats ve zel determinasyonu demektir. Baka bir deyile, birey cinstir, ama immanent evrensel realitesini, yakn cinsinde bulur. Demek ki, birey, evrensel'e ynelik gerek ve canl eilimini, ancak bir korporasyon, bir komn, vs. yesi olarak gayesine ulatrr ( 251). Aslnda, o, kabili yetleri sayesinde ehliyetini kantlayarak, bu snflardan herhangi birine (evrensel snf da dahil olmak zere) girmekte serbesttir. Herkesin devlet ilerine katlmas gerektii fikri, ayrca, herkesin bu ilerden anlad faraziyesini ierir ki, bu da, pek sk tekrarlanan bir sz olmasna ramen, saduyudan yoksun bir dncedir. Fakat, genel kanda ( 316), herkes evrensel zerine kendi sbjektif fikrini dile getirmenin ve bunu geer ake klmann bir yolunu bulabilir.

309
Temsilciler devlet ilerini mzakere etmek ve bunlar hakknda kararlar almak iin seildiklerine gre, bunlarn seimi, baz kimselere bu konuda gven duyulduu, yani bu kimselerin devlet ilerini mvekkillerinden daha iyi bildik leri ve, ayn zamanda genel menfaate kar belli bir komnn veya korporasyonun menfaatini deil, fakat genel menfaatin bizzat kendisini savunacaklar anlamna gelir. Dolaysyle, bu kimseler, baz talimatlan yerine getirmekle ykml grevliler veya vekiller durumunda deildirler; bilkis, iinde karlkl olarak birbirlerini bilgilendirdikleri, birbirlerini ikna ettikleri ve ortak laa kararlar aldklar canl bir meclis oluturmak amacyle toplanrlar.

310
Bunun iin baz niteliklere ve yeteneklere gerek vardr. Toplumun hareketli ve deiken unsurdan gelen ikinci blm temsilciler iin bu nitelik ve yetenekle rin garantisi birinci standda, bu garantinin, burada meru bir rol oynayan ser vetin salad bamszlkta bulunmasna karlk , her eyden nce, ilerin ynetilmesi srasnda, yetkili grevlerde ve kamu grevlerinde edinilmi bilgi den (devlet kurumlan ve politik [devlete ait] ve sosyal [sivil topluma ait] menfa atler hakknda), ruh halinden ve beceriden kaynaklanr. Otorite anlay, devlet anlay bir temsilcide ancak byle oluur ve snanp kantlanr. R: Kendinden memnun sbjektif kan, halk denen ey sz konusu olduunda, bu gibi garantilerin gerekli grlmesini ou zaman fuzul ve hatt hakaretmiz grr. Ne var ki, devlet iin belirleyici olan, objektifliktir, yoksa sbjektif kan ve onun kendine olan gveni deil. Bunun iin, devlet, bireyleri ancak objektif olarak bilinebilen ve snanabilen yanlanyle tanr. Kald ki, devlet, temsil unsu

250

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

run bu blmnde bu noktaya son derece dikkat etmek zorundadr, nk bu blm, kkleri menfaatlerde ve zel'e ynelik faaliyetlerde, yani olaanln, deikenliin ve keyfliin serbeste at oynatmak hakkna sahip olduu alanda bulunan blmdr. Bir kimseye oy hakk salayan mlk sahipliinin oluturduu d garanti, kendi bana alndnda, dsall iinde ne kadar tek yanl ise, bunun kar ucunda yer alan semenlerin sbjektif gveni ve kans da o kadar tek yanldr. Bunlarn ikisi de, soyutluklar iinde devlet ilerini mzakere etmek ve karara balamak iin gerekli olan ve 302'de belirtilen artlarda mndemi somut nite liklere ters der. Bununla birlikte, servet sahibi olmak, korporasyonlarn ve komnlerin bakan ve grevlilerinin seilmesinde bilhassa, bu grevlerin bir ou eer cretsiz olarak yerine getiriliyorsa ve, dorudan doruya temsil grevler sz konusu olduunda, eer meclis yeleri maa almyorlarsa etkili olabilir.

311
Sivil toplum tarafndan seilmi olmak, ayrca, sivil toplumun glkleri, spesifik' ihtiyalan ve zel menfaatleri hakknda bilgi sahibi olmak ve bu glk, ihtiya ve menfaatlerle ball bulunmak anlamna gelir. Sivil toplu mun tabiat gerei olarak, onun temsilcileri eitli korporasyonlann ( 308) tem silcilerinden olutuu ve bu basit prosedr, semenleri soyut bir biimde ve bir atomik agreat olarak grmekten doacak kanklk engeline arpmad takdir de, temsilciler, yukandaki art kendiliinden ve dolayszca yerine getirirler. Bylece, seimler tamamen fuzul bir hale gelir, ya da sbjektif kannn ve keyfliin basit bir oyununa indirgenmi olur. R: Bu sylenenlerden aka anlalaca gibi, temsilciler arasnda, toplumun byk faaliyet dallanndan (ticaret, sanayi, vs.) herbiri iin, o faaliyet dalm iyice bilen ve bizzat kendisi de o faaliyet dalnn bir yesi olan kimselerin bulun masnda yarar vardr. Bu nemli husus, hibir kayt ve arta bal olmyan bir serbest seim anlaynda tamamen tesadfe braklmtr. Oysa, bu faaliyet dallannn herbiri, temsil edilme konusunda tekilerle eit hakka sahiptir. Temsilci lere, temsil etme gcne sahip kiiler gzyle baklr, ama, bu gcn organik bir anlam tayabilmesi iin bu kiilerin, birtakm bireyleri ya da bunlardan oluan bir kitleyi deil, toplumun asl sferlerinden birini ve bunun geni apl menfaat lerini temsil etmeleri gerekir. Bundan dolay, temsilcilik demek, herhangi bir kimsenin, bir bakasnn yerini almas demek deildir; menfaatin kendisinin, onu temsil eden kiide bilfiil mevcut olmas ve de temsilcinin, kendi z varlnn objektif unsurunu temsilen orada bulunmas, demektir.

DEVLET

251

Byk sayda bireylerce yaplan seimler hakknda belirtilebilecek bir baka husus da, zellikle byk devletlerde bunun, seimleri zorunlu olarak ilgisizlie sevketmesidir. nk, byk sayda semenin bulunduu bir yerde, alnacak tek bir oyun nemli bir etkisi yoktur ve oy hakknn semenlere ok yce ve deerli bir ey gibi gsterilmesine ramen, bunlar oy sand bana gelmezler. Bylece, bu eit bir messese, amacnn tam tersi ynde iler ve seim, bir aznln, bir partinin ve, dolaysyle, asl zararsz hale getirilmesi gereken rastgele bir zel menfaatin etkisi altna girer.

312
Temsil unsurun iki vehesinden [iki snf veya standdan] herbiri ( 305 ve 308) mzakere ve karar srecine, kendine zg bir katkda bulunur. Ayrca, bu momentlerden biri, siyas alanda bir mediasyonmevcut iki ey arasnda mediasyon fonksiyonuna sahip olduu iin, bu iki momentten herbirinin ken dine zg ayn bir varl olmas gerekir. Dolaysyle, temsili meclisin iki kama radan olumas yerinde olur.

313
Bu ayrmla oalan merciler sayesinde, yalnzca daha olgun kararlar alnmas, anlk izlenimlerin yol at rastgele sonulann ve yine ounluk ka rarlarndaki rastgeleliin nlenmesi gvenceye alnmakla kalmaz, ayn zamanda temsil unsurun hkmete dorudan muhalefet ans da azalr. Arac unsur ikin ci meclisle ayn safta yer alacak olursa, bunun gr daha bir arlk kazanr, nk bu suretle daha tarafsz grnr, yani muhalif gr ntralize edilmi olur.

314
Stand meclislerinden oluan temsil messesesinin asl amac, devlet ilerinin mzakeresinde ve karara balanmasnda azam mkemmellii salamak deildir, nk bu bakmdan o yalnzca bir yardmcdr. Temsil messesesinin asl amac, hkmet iinde yer almayan sivil toplum yelerine ait formel zgrlk faktrne hakkn vermek ve bunu salamak iin de sivil toplum yelerini devlet ileri hakknda bilgilendirmek ve onlar devlet ilerim tar

252

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

tmaya, bu iler hakknda fikir beyan etmeye armaktr. Bu genel bilgilendir me iinin gerei, stand meclisleri mzakerelerinin alenilii yoluyle yerine getiri lir.

315
Bu bilgi edinme imknnn salanmasyle elde edilen daha genel mahiyette sonulardan biri de, genel kannn [kamuoyu] bylece devlet kavram ve devlet ilerinin durumu hakknda bir gre ve doru fikirlere varmas; dieri de, bu konularda daha rasyonel bir deerlendirme imknna kavumasdr. Bu suretle, genel kan, ayn zamanda, devlet yetkililerinin ve grevlilerinin ileri, kabiliyet leri, erdemleri ve becerileri hakknda bilgi edinmeyi ve onlan deerlendirmeyi renir. te yandan, devlet yetkililerinin ve grevlilerinin kabiliyetleri, bu alenilik sayesinde, gl bir gelime frsat ve kendini gsterebilecei bir eref meydan bulmu olur. Bu ayn zamanda, gerek bireylerin, gerekse kitlenin bo yere vnme hastalna kar bir deva, bunlar iin nemli hem de ok nemli bir terbiye aracdr.

316
Bireylerin, devlet ileri hakknda kendi yarg, fikir ve tavsiyelerine sahip olma ve bunlar ifade etme zgrl, bu sbjektif formel zgrlk, kolektif te zahrn genel kan [kamuoyu] ad verilen fenomende bulur. Genel kam'da ken diliinde ve kendisi-iin evrensel ile cevhersel ve hakik, kendi kartlan kendisi-iin zel, kitle kansnn zellii ile birlemi durumdadr. Dolaysyle, genel kannn varl, verili haliyle, kendi kendisiyle eliki iindedir, grn olarak bilgi'dir, iaym zamanda hem mahiyetseldir, hem de [dolaysz mevcudiyeti iinde] mahiyetsel deildir.

317
Bu haliyle genel kan, yalnzca gnlk hayatn gerek ihtiyalarn ve kkl eilimlerini iermekle kalmaz; ayn zamanda, insanlann ortak duyusu (yani nyarglar ekli altnda, herkeste immanent olarak bulunan temel ahlk prensip leri) ekli altnda, ezel ve ebed ve cevhersel adalet prensiplerini, kanunlann ha kik muhtevasn ve sonucunu, btn siyas anayapy ve genel olarak kolektif

DEVLET

253

hayat da iine alr. Fakat, ayn zamanda, bu i hakikat, dolaysz bilin seviye sinde kendini gsterdii ve, genel ifadelere brnm olarak, dnce ve tasav vur alanna girdii iin ksmen kendi bana, ksmen de baz veriler, dzenlemeler, siyas durumlar ve duyulan ihtiyalar hakknda yrtlen somut muhakemeleri desteklemek amacyle , kannn btn rastgelelii, kesinlikten yoksunluu ve sapknl yanl bilgileri ve yarglanyle birlikte ona bular. Bir kannn veya enformasyonun deerine olan inanca gelince, bir kannn muh tevas ne kadar kt ise, o, o kadar bireysel demektir, nk ktlk onun muh tevasnda tamamen zel ve bireysel olarak bulunan eydir. Rasyonel ise, tersine, kendiliinde ve kendisi-iin evrensel'dir. mdi, kan, kendine vnme payn zel'den karr. R: u halde, "Vox populi, vox dei" (1) sz ve, te yandan, Ariosto'nun:
Che'l volgare ignorante ogn' un riprenda E parli piu di quel che meno irUenda. (2)

veya Goethe'nin:
Zuschlogen muss die Masse, Dann ist sie respektabel; Urteilen gelingt ihr miserabel. (3)

demi olmalar, yalnzca farkl sbjektif grlerin ifadesi saylamaz. Bu iki farkl grten ikisi de genel kan iin dorudur; nk hakikat ve hat onda yle dolayszca birlemitir ki, bunlardan ne biri, ne de teki gerekten ciddye alnabilir. Ciddyet unsurunun nerede bulunduunu ayrt et mek g grnebilir; ve genel kannn ifadesine bal kalnacak olursa gerekten de yledir. Ama onun i hakikatini oluturan ey cevhersel varlk olduuna gre, gerekten cidd olan unsurun bu cevhersel varlk olmas gerekir. mdi, cevhersel olan genel kanya baklarak kefedilemez, nk cevher olma keyfi yetinin kendisi zaten, onun ancak kendiliinde ve kendisi-iin bilinebileceini tazammun eder. Bir kan ne kadar ihtirasla ileri srlrse srlsn, ne kadar ciddiyetle savu nulursa savunulsun veya yerilirse yerilsin veya tartlrsa tartlsn, bu, onun
(1) "Halkn sesi hakkn [tanrnn] sesi". (Tr. ev.) (2) Cahil avam, nne geleni yerer Ve en az bildii ey stne en ok konuur. (Tr. ev.) (3) Kitle vurabilir Ve vurduu zaman saygdeer olur; Ama yarglamaktan yana pek zavalldr'. ngilizce edisyonda, Hegel'in, Goethe'den yapt alntda, muss kelimesini kann, dann keli meini de da olarak zikrettii belirtiliyor. (Tr. ev.) _

254

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

realitede ne olduunu [gerek muhtevasn] belirlemeye yanyan bir kriteryum olamaz. Ama, her halkrda bu kam, grnteki ciddliinin aslnda hibir cidd yan olmadna hibir zaman ikna edilemez. Byk bir deha (1), bir genel yarma konusu olarak, u soruyu ortaya koy mutu: "Bir halk aldatmak mbah mdr?" Bu sorunun cevab u olmak gerekir di: bir halk kendi cevhersel temeli, mahiyeti ve esprisinin belirli karakteri hakknda aldatlamaz; ama, bu eyler hakkndaki bilgisinin modalitesine ve yapt iler, yaad tecrbeler vs. hakkndaki hkmlerine gelince, bu konuda o kendi kendisini aldatr.

318
u halde, genel kan, hem saylmaya, hem de yerilmeye lyktr. O, dolaysz somut bilinci ve bunun somut tezahr bakmndan yerilmeyi; bu somut tezahrn iinde, az ya da ok bulank bir ekilde, kendini gsteren mahiyetsel temeli bakmndan sayg grmeyi hak eder. Fakat, genel kannn kendisinde, cevhersel unsuru bulup karmaya yarayan bir kriteryum, yahut onu belirli bir bilgi dzeyine karabilecek bir g yoktur. Bunun iin, hayatta olsun, bilimde olsun, herhangi bir byk ve rasyonel i baarabilmenin birinci formel art, genel kandan bamsz olmaktr. Genel kannn, daha sonra, bu byk baary minnetle benimseyeceine ve onu nyarglar srasna koyacana kesin gzyle baklabilir.

319
Kamusal ifade zgrl (ifadenin iki arac Vardr: basm-yayn ve sz; bun lardan birincisi,kapsamca daha stn olmakla birlikte, canllk bakmndan kin cisinden sonra gelir), fikrini, kansn sylemek, sylemi olmak igdsnn bu zaptedilmez igdnn tatmini, kanunlarca, idari mevzuata dorudan gvence altna alnmtr. Bunlar, ayn zamanda, bu zgrln kullanlnda arya kamalar nler ve cezalandrrlar. Fakat, sz konusu zgrln bir de dolayl bir gvencesi vardr ki, o da, en bata, siyas anayapnn veya anayasann rasyonellii ve hkmetin salaml* sonra da stand meclisleri mzakerelerinin alenlii sayesinde onun zararsz bir karakter kazanmasdr. Bu sonraki hususun ifade zgrln zararsz hale getirmesinin nedeni meclislerde devletin karlar salkl ve olgun bir grle dile getirildii ve bakalanna pek az sy(4) Byk Friedrich. (Fr. ev.)

DEVLET

255

lenecek sz kald iin, bu konularda ifade edilecek bakaca fikir ve grlerin byk bir nemi ve etkisi olabilecei inancnn ortadan kalkmasdr. Nihayet, son bir gvence de, mantksz veya usandrc bir gevezelie kar duyulan ve onu ksa kesmek zorunda brakan kaytszlk ve hor grtr. R: Basn zgrln, istediini syleyip yazmak zgrl olarak tanmlamakla; zgrln kendisini, istediini yapmakta serbest olmak diye tanmlamak arasnda paralellik vardr. Bu ekilde anlalan sz, kltrsz bar barca dnceye zgdr ve onun kadar da sdr. Ayrca, bu konu, formalizmin direnmekte en fazla inat ettii, ama kabul grmeye de en az lyk olduu konu lardan biridir. nk, sz konusu olan ey, dncenin muhteva ve tumrlerinin sonsuz eitliliiyle dncenin en gelip geici, en rasdantya tbi ve en kiisel yanyle ilgilidir. Hrszla, cinayete, isyana dorudan tevikin tesinde, bunun incelikli ifadeleri yer alr. yle ki, kendi balarna tamamen genel ve belirsiz grnmekle birlikte bu ifadeler, ayn zamanda, ilerinde tama men belirli bir gizli anlam tarlar, ya da aka dile getirilmi olmayan ve gerekten kendilerinden kp kmadn, ya da grnen ekillerinde ierilmi bulunup bulunmadn tespite imkn olmayan baz sonulara yol aarlar. Maddenin ve eklin bu determinasyonsuzluu, kanunlar, bu konularda on lardan beklenen aklk ve kesinlie erimekten alakoyar; ve su, kusur ve zarar burada ekilce son derece ahs ve sbjektif olduundan, yargnn da tamamen sbjektif bir karar olarak ortaya kmas sonucunu dourur. te yandan, zarar, bakalarnn dnce, kan ve iradesine kar yaplm bir eydir ve o, ancak bu unsurlar vastasyle realite kazanr. Oysa, bunlar, bakalannn zgrlk alanm oluturan unsurlardr ve, dolaysyle, kusurlu davrann gerek bir eylem olmas, bakalarna baldr. u halde, kanunlar belirlenmemi olmalarndan dolay eletirmek mmkn olduu gibi, dncenin ifadesi iin onlar etkisiz klmay salayacak birtakm formller ve slp tumrleri kefetmek veya yarg kararlarnn sbjektif hkmler olduunu ileri srmek de mmkndr. Ayrca, bir kannn ifadesi, zarar verici bir fiil sayld zaman, buna kar, onun asla bir fiil olmayp yalnzca bir kan, bir dnce, ya da hatt bir sz olduu ileri srlebilir. Bylece, yalnzca dnlm, ya da sylenmi bir eyin cezalandrlamyaca, nk bunun gerek ekil, gerekse muhteva bakmndan tamamen sbjektif ka rakterde olduu, hibir anlam ve nemi olamyaca iddia edilmi olur. Bu, ayn zamanda, kannn ahs ve manev mlkiyet olarak, onun ifadesinin de bu mlkiyetin tezahr ve kullanl olarak, takdir ve sayg grmesini istemek de mektir. Fakat, cevhersel realite, genellikle bireylerin eref ve haysiyetine tecavzler (iftira, hakaret, hkmeti, hkmet yetkililerini, devlet memurlarm ve zellikle hkmdarn ahsn tahkir, kanunlara saygszlk, trl eit nanslanyle isyana, cinayete ve sua tevik) olduunu gstermitir ve gstermektedir. Bu gibi fiille rin, iinde ifade edildikleri unsur sayesinde kazandklar belirsizlik, onlarn cev-

256

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

hersel karakterini ortadan kaldrmaz; sadece, zerinde ilendikleri sbjektif ze minin, ayn zamanda, onlara gsterilen tepkinin mahiyetini ve eklini de belirle mesine yol aar. Sua gsterilen tepkide (bu, suun polis marifetiyle nlenmesi eklinde olabilecei gibi, uygun bir ceza eklinde de olabilir) grlerin sbjektifliini ve olaanlm zorunlu klan ey, ite suun zerinde ilendii bu zemindir. Formalizm [soyut dnce], her yerde olduu gibi, burada da d grne ait zel vehelerden ve bunlardan kard soyutlamalardan yararlana rak, sz konusu eyin gerek ve somut mahiyetini speklasyon yoluyle yok et meye alr. Bilimlere gelince, bunlar, eer gerekten bilim iseler, hibir zaman kam zerinde, sbjektif grler zemini zerinde yer almazlar. Bilimlerin aklamalar, tumrler, imalar, telmihler sanatna dayanmaz; syliyecekleri eyin anlamn ve nemini hibir tereddte yer brakmyan, ak ve kesin bir biimde ortaya koyan bir ifadeye dayanr. Bu nedenle, bilimler, genel kan kate gorisine girmezler (316). te yandan, yukarda grld gibi, kanlarn ve bunlarn ifadesinin, ilenmi bir eyleme dnmesini ve bylece bir gerek varlk kazanmasn salayan unsur, bakalannn zeks, prensipleri ve kanlardr. Bu nedenle, ey lemlerin bu vehesi, yani etkinlikleri ve bireyler iin, toplum ve devlet iin oluturduklan tehlike ( 218), zerinde yer aldklar zeminin tabiatna baldr. Nitekim, bir barut yn zerine den bir kvlcmn oluturduu tehlike, kuru toprak zerine den bir kvlcmn oluturduu tehlikeden ok farkldr, nk topraa den kvlcm hibir iz brakmadan kaybolup gider. Bilim, konusu ve muhtevas sayesinde, kan ve dncelerini ifade etmek hakkna ve gvencesine sahip olduu gibi, ifade suu da, uyandrd horgr sayesinde belli lde bir gvence veya hi olmazsa bir tahamml salayabilir. Aslnda cezalandnlmas gereken bu sulardan bir blm, bir tr Nemesis'e (1) havale edilebilir; ve bakalannn daha yksek yetenek ve erdemlerinin basksn zerinde hisseden i gszlk, byle bir stnlk karsnda kendisini temize karabilmek iin tpk bir Nemesis gibi davranarak, belli bir benlik bilincini yok olmaya zorlayabilir. Mesel, Romal askerler, komutanlannn erefine dzenlenen zafer treninde, svg ve alay dolu arklar syleyerek ona kar, daha az zararl trden, bir Nemisis gibi davranrlard. Zahmetli ve fedakrca hiz metleri ve itaatkrlklan iin olduu kadar, adlan trende erefle anlmad iin de askerlerin bu davrantan hakl grlrd; ve onlar bylece komutanlanyle kendi aralannda bir eit denge kurmu olurlard. Bu tr bir Nemesis, yani kt ve kindar Nemesis, uyandrd horgr nedeniyle etkisini kaybeder ve tpk byle bir svg gsterisinin evresinde oluabilecek dar bir seyirci halkas gibi, ktlkten duyulan, anlamsz zevkle ve kendi mahkmiyetini kendi znde tamakla snrl kalr.

(1) Eski Yunanllarn adalet ve intikam tanras. (Tr. ev.).

DEVLET

257

320
Sbjektiflik, en dsal ekliyle tezahrn, kendi olaan karakterinin otorite sini kabul ettirmeye alan kannn ve muhakemenin, kurulu devlet dzenini zntye uratmalarnda bulur. Ne var ki, kan ve muhakeme byle yapmakla, ayn zamanda kendi ykmlarna da yol am olurlar. Oysa sbjektiflik, hakik realitesine tam bunun aksi kutbunda eriir. Bu, devletin cevhersel iradesiyle aynlk halindeki sbjektifliktir. Bu sbjektiflik, hkmdarlk gcnn kav ramn oluturur; ve, totalitenin, yani devletin idealitesi olarak, mevcudiyetini ve meruiyetini ancak bu noktaya eritii zaman kazanr.

n. DI HKMRANLIK

321
hkmranlk ( 278), Espri'nin momentlerinin ve realitesinin yani dev letin kendi zorunluluklar iinde gelimi olduklar ve ancak devletin organ lar olarak mevcut bulunduklar anlamna gelen bir idealitedir. Fakat, zgrl iinde kendi kendisiyle sonsuz negatif iliki olan Espri, ayn zamanda, ma hiyete, mevcut btn farkllklar kendi iinde toplayan kendisi-iin varlktr ve bu nedenle tek ve eksklzif tir. Devlet bu determinasyonuyle, bir bireysellie sa hiptir ve bu bireysellik, mahiyeti gerei, birey olarak, dolaysz gerkekliini hkmdarda bulan bir birey olarak, mevcuttur ( 279).

322
Eksklzif kendisi-iin varlk olarak bireysellik, baka devletlerle iliki iinde kendini gsterir. Bunlar, herbiri dierlerinden bamsz otonom devletlerdir. Gerek [reel] Espri'nin kendisi-iin varl, bu otonomide mevcudiyet ka zandndan, bu otonomi bir halkn bata gelen zgrl ve en yce erefidir. R: Az ok bamsz bir devlet oluturan ve kendine zg yurdu bulunan bir kolektivitenin, bu yurttan ve bu bamszlktan vazgeerek bakalanyle btnlemek istiyebileceinden sz edenler, bir kolektivitenin mahiyeti ve bamsz bir milletin eref duygusu hakknda fazla bir ey bilmiyorlar demektir.

258

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

Devletlerin tarih sahnesine kmalarn salayan g, henz soyut ve d gelimeden yoksun da olsa, ite bu bamszlktr. Dolaysyle, bir devletin banda daima bir bireyin bir ata, bir klan efi,vs. bulunmas bu asl feno menden kaynaklanr.

323
Devletin, kendi kendisiyle bu negatif ilikisi, ampirik mevcudiyette [yeryznde], bir devletin baka bir devletle ilikisi olarak sanki negatif, bir d eymi gibi kendisini gsterir. Dolaysyle, amprik mevcudiyette bu nega tif iliki, olgu eklinde, d verilerle karm ekilde tezahr eder. Oysa, aslnda bu negatif iliki, devletin en yksek momentidir, onun gerek sonsuzluudur, yani onun sonlu olarak ierdii her eyin, idealitesini sergiledii yerdir. Devletin cevheri, yani onun mutlak kudreti, bu vehesiyle, bireysel ve zel olan her eyin, hayatn, mlkiyetin ve bunlara ait haklann ve btn dier sferlerin karsnda yer alarak, bu sonlu eylerin varlk ve bilin iinde hiliini ortaya koyar.

324
Bireyin hak ve menfaatini, birer unsur olarak, ortadan kaldran bu determi nasyon, ayn zamanda, onun bireyselliinin kendiliinde ve kendisi-iin var olan, vfe deiken olmyan pozitif unsurunu oluturur. Dolaysyle, bu durum ve bu durumun kabul, bireyselliin cevhersel vazifesidir. Bu vazife, bu cevhersel bireysellii, yani devletin bamszln ve hkmranln korumak ve srdrmek ve bunu, mlkiyetin ve hayatn ve ayn zamanda fikir ve dncenin ve hayatn tabi ak erevesi iine giren her eyin tehlikeye atlmas ve feda edilmesi pahasna yapmak vazifesidir. R: Devleti yalnzca sivil toplumdan ibaret grerek ve onun niha gayesini bi reylerin hayatn ve mlkiyetini gvencede tutmaktan ibaret sayarak byle bir fedakrl istemek, ok yanl bir hesaba dayanr. nk, byle bir gvence, gvenceye alnmas gereken eyin feda edilmesiyle salanamaz tam tersine. Bu sylediklerimiz, savan ahlak unsurunu da kapsar. Sava, mutlak bir ktlk olarak dnlemiyecei gibi, olaan nedenini herhangi bir eyde iktidar sahiplerinin veya milletlerin ihtiraslarnda, hakszlk ve adaletsizlikte, vs. veya, ksaca, olmamas gereken bir eyde bulan basit bir d olaanlk olarak da anlalmamaldr. Her eyden nce, olaanln tabiatna bakldnda, onun

DEVLET

259

kaderinde daima baka bir olaanlkla kardamak bulunduu grlr; ve ite bu kader, zorunluluktan baka bir ey deildir. Zaten, her yerde olduu gibi, bu rada da olaylar srf olaanlk olarak gren gr as, bunlara kavramn ve fel sefenin altnda bakldnda ortadan kalkar, nk felsefe olaanln bir grntden ibaret olduunu bilir ve bu grntnn mahiyetini oluturan eyin zorunluluk olduunu grr. Sonlunun mlkiyet ve hayat kendisini olaan olarak vaz'etmesi zorunludur, nk olaan, sonlu kavramnn kapsamna girer. Bir bakma, bu zorunluluk bir tabiat gc eklinde kendisini gsterir, sonlu olan her ey, fan ve geicidir. Fakat, objektif ahlk alannda, devlette, bu g Tabiat'n elinden kar ve zorunluluk, zgrln eseri haline gelir, ahlak bir ey olur. Sonlu'nun geici karakteri istenen bir ey halini alr ve onun temelini oluturan negatiflik, ahlk varla zg cevhersel bireysellie dnr. Mal ve mlkn ve dnyev eylerin boluunun normal zamanlarda yapmackl bir retorik temasndan baka bir ey olmayan bu boluun cidd olarak dnld durum olarak sava, zel varlk'n idealitesinin kendi hakkn elde ettii ve bir realite haline geldii andr. Baka bir yerde (1) de sylemi olduum gibi, savan yksek anlam udur ki, onun vastasyle, "halklarn ahlk sal, sonlu spesifikasyonlann [kurumlar] duraanlna kar gsterdikleri kaytszlk iinde korunmu olur. Rzgr nasl denizi, srekli bir durgunluk sonucu urayaca tefesshten korursa; sava da, ayn ekilde, halk lar, srekli veya ebed bir bann onlar urataca ahlk tefesshten korur". ster sadece bir felsef fikir densin, ister baka bir ad verilsin, bu fikir, ileride grlecei gibi, lh Takdir'in bir dorulanmasdr. Gerek [reel] savalara ge lince, bunlarn baka bir yoldan dorulanmas gerekir. Savata, yani olaan bir fenomende, da ynelik olarak kendini gsteren idealite ile devletin i glerini bir btnn organik momentleri yapan idealite, tek ve aym bir idealitedir. Nitekim, bu dumm, tarih sahnesinde baard savalann, i kanklklan nlemesi ve devletin i gcn pekitirmesi fenomeninde aka grlr. hkmranln gereklerini yerine getirmek istemiyen, yahut bundan korkan halklar, baka halklann boyunduruu altna girerler ve bamszlklarn yeniden elde etmek iin yapacaklar mcadele, i devlet glerini organize et mekte daha nce gsterdikleri kabiliyetsizlik lsnde baarsz ve erefsiz olur (zgrlkleri, lmek korkusundan lr). Bamszlklannn garantisini silhl kuvvetlerden deil de, baka yollardan elde eden devletler (mesel, komularna oranla son derece kk olan devletler), kendi bana ne ite, ne de dta bir bar gvencesi salamayan bir siyas anayapya ramen, varlklarn srdrebilirler. Btn bu fenomenler, sz konusu aynlk'la aklanr.
(1) ber die wissenschaftlichen Behandlungsarten des Naturrechts (Toplu eserler, I, s. 373). [Ing. ev.]

260

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

325
Devletin bireysel varl urunda fedakrlk, devletle onun yeleri arasnda cevhersel bir badr ve, dolaysyle, evrensel bir vazifedir. mdi, bu ba, idealitenin, realite ile, zel mevcudiyetin realitesi ile kartlk arzeden bir vehesi olduundan, ayn zamanda zel bir ba halini alr ve bu zel ban iinde yer alanlar ayn bir snf, ayrt edici nitelii cesaret olan bir snf olutururlar.

326
Devletler arasndaki atmalarn konusu, bunlarn birbirleriyle ilikilerinin ancak zel bir yan-n oluturur. Devleti savunmakla grevli zel snf, ite en bata bu atmalar iin kurulmutur. Fakat, bizzat devletin kendisi, onun bamszl tehlikeye dtnde, onun savunulmas btn vatandalarn vazi fesi olur. Byle bir durumda, devletin yeleri hep birden silhlanacak ve i ha yattan koparak da dnecek olurlarsa, savunma sava bir fetih savana dnr. R: Devletin silhl gc, srekli bir ordu halini alr ve devletin savunulmas gibi zel bir ite grevlendirilmi olmak, onu zorunlu olarak ayn bir snf yapar; tpk devletin iindeki dier zel unsurlann, karlarn ve mesleklerin, zorunlu olarak belli baz statlerin ve snflann evlilik stats, sanayiciler snf, tccarlar snf,'siyas snflar (standlar) domasna yol amas gibi. Bir ne denden tekine gidip gelen szde akl dnce, muvazzaf ordulann yararlan ve sakncalar arasnda yapt kyaslamalar iinde yolunu kaybeder. Kan ise, ona kar kmaya tenedir, nk hem bir objenin kavramnn kavranmas, onun mnferit ve d yanlannn kavranmasndan daha gtr, hem de sivil toplumun bilincinde zel karlar ve gayeler (muvazzaf ordunun gerektirdii masraflar, bunun sonucu olarak vergilerin artmas), kendiliinde ve kendisi-iin zorunlu luktan daha ar basan eylerdir. Sivil toplum iin, kendiliinde ve kendisi-iin zorunluluk, ancak zel gayeler iin bir vasta deeri tar.

327
Cesaret kendiliinde formel bir erdemdir. nk, o, zgrln, kendisini btn zel gayelerden, mlkiyet ve zevklerden ve btn hayattan soyutlad en yce aksiyondur. Fakat, bu inkr, d gerek modalitelerin bir inkndr ve bun-

DEVLT

261

lann feda edilmesi, cesaretin bu doruk noktas, znde spiritel [geistiger ] ma hiyette deildir. Cesur insan byle davranmaya iten i motif, u ya da bu zel neden olabilir ve onun davrannn gerek sonucu da ancak bakalar iin mev cut olabilir, yoksa kendisi iin deil.

328
Bir psikolojik istidat olarak cesaretin deeri, hakik, mutlak, niha gayede aranmaldr. Bu niha gaye devletin hkmranldr ve bu gayenin vastas da ahs realitenin feda edilmesidir. Cesaretin bu ekli, en yksek elikileri btn keskinliiyle ierir: nefsin, bireysel zgrln gerek mevcudiyeti olmasna ramen, zgrce feda edilmesi; kendisi-iin varlk bilincinin en yksek derecede bamsz olmasna ramen, bu varln bir d organizasyonun, bir hizmetin mekanizmasna balanmas; mutlak bir itaate ve ahs kam ve muhakemeden vazgeie, ksaca, tam bir dnce yoksunluuna ramen, grevin icras srasnda en youn ve en kapsaml bir dncenin ve kararlln varl; insan lara kar son derece dmanca, son derece ahs bir davrann yansra, yine in sanlara kar tamamen kaytszca ve hatt bazen sevecen bir tutum. R: nsann, hayatn tehlikeye atmas, lm korkusunun stnde bir eydir phesiz, ama yine de salt negatif bir eydir ve, dolaysyle, herhangi bir deter minasyona veya kendisi-iin deere sahip deildir. Cesarete anlam kazandran, onun pozitif yan, yani gayesi ve muhtevasdr. Gayeleri su ilemek olan hrszlar, katiller de; kendi kafalarndan uydurduklar gayeler peinde koan maceraperestler de, hayatlarn tehlikeye atmak cesaretini gsterirler. Modem dnyann prensibi dnce ve evrensel cesarete en yksek eklini ver mitir: o, artk daha ok mekanik bir ekilde tezahr ediyor, bir zel ahsn eyle mi olarak deil, bir btnn yesinin eylemi olarak kendini gsteriyor. Bundan baka, cesaret, artk bireylere ynelik bir eylem olarak deil, fakat bir dman toplulua ynelik bir eylem olarak ortaya kmaktadr. Bu yzden, ahs cesaret artk gaynahs bir grn almtr. Nitekim, ateli silh icat eden de ayn prensiptir ve bu silhn icadnn, cesaretin srf ahs formunu, daha soyut bir for ma dntrm olmas bir rastlant deildir.

329
Devlet, bireysel bir sje olarak, da alma eilimindedir. B nedenle onun baka devletlerle ilikileri, hkmdarn yetki alanna girer. Silhl kuvvetlere kumanda etmek, eliler araclyle baka devletlerle ilikiler kurmak, ban ve

262

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

sava karan almak ve her trl anlamalar aktetmek dorudan doruya hkmdarn, yalnzca onun, iidir.

B. DI SYAS HUKUK [ULUSLARARASI HUKUK]

330
Uluslararas hukuk, bamsz devletler arasndaki ilikilerden kaynaklanr. Onun, kendiliinde ve kendisi-iin muhtevasnn formu, olmas-gereken-ey for mudur; nk, gereklemesi farkl hkmran iradelere baldr.

331
Devlet olarak millet, cevhersel rasyonellii ve dolaysz realitesi iinde Espri'dir. u halde o, yeryznde mutlak kudrettir. Dolaysyle, devlet, baka dev letlere oranla hkmranca otonomdur. Baka bir devlet iin bu ekilde var ol mak, yani onun tarafndan tannmak, bir devletin birinci ve mutlak meruiyet artdr. Ancak, bu ayn zamanda formel bir meruiyettir, ve bir devletin yalnzca bir devlet olduu iin tannmasn istemek, soyut bir eydir. Onun haki katen kendiliinde ve kendisi-iin bir devlet olmas, muhtevasna, siyas anayapsna ve genel durumuna baldr, ve iki devletten birinin gerek ekil, gerek se muhteva bakmndan kimliinin tannmas, ayn zamanda, teki devletin hkm ve iradesine dayanr. R: Bir birey, baka ahslarla ilikisi dnda bir gerek ahs olamad gibi ( 71), bir devlet de baka devletlerle ilikisi dnda bir gerek birey olamaz ( 322), Geri, bir devletin meruluu veya, daha doru bir deyile, da dnk yz sz konusu olduunda, onun hkmdarnn meruluu tamamen o devletin bir i sorunudur (bir devlet, baka bir devletin i ilerine karmamaldr); ama, te yandan, bu meruluk yine de baka devletlerce tannmakla, tam ve niha geerliini kazanr. Fakat, bu tanma, ayn zamanda, bir garantiyi de gerektirir ki, bu d i tannan devletin, aym ekilde, kendisini tanyan teki devletleri tanmas, yani onlarn bamszlna sayg gstermesidir. Bunun iin, bir devle tin i ilerine kar teki devletler kaytsz kalamazlar. Gebe halklar veya, genel olarak, aa bir kltr dzeyinde bulunan bir halk sz konusu olduunda, bunun ne dereceye kadar bir devlet olarak grlebilecei sorusu ortaya kar. Din fikirler (eskiden yahudi halkyle mslman halklar iin sz konusu olduu gibi), bir halkla komular arasnda

DEVLET

263

ok byk bir ztlamaya yol aabilir ve, bylece, tannmaya bal olan genel kimliin olumasn engelleyebilir.

332
Devletlerin birbirleri gznde sahip olduklar dolaysz realite, eitli durum lara ayrlr ve bu durumlar, otonom taraflar arasnda, bunlarn serbest iradesiyle dzenlenir. Bu nedenle, bu dzenlemeler genelde formel mukavele mahiyetin dedir. Ancak formel mahiyetteki bu mukavelelerin konusu, sivil toplumdaki mu kavelelere oranla ok daha az eitlidir, nk sivil toplumda bireyler ok daha fazla "bakmdan birbirleriyle karlkl bamllk iinde bulunurlar. Bamsz devletler ise, aksine, her eyden nce, ihtiyalarn kendi snrlan iinde tatmin eden btnlerdir.

333
Uluslararas hukukun (yani devletler arasnda, mukavelelerin zel muhte vasndan farkl olarak, kendiliinde ve kendisi-iin geerli olmas gereken evren sel hukukun) temeli, antlamalara sayg gsterilmesi ve uyulmas mecburiyeti dir, nk devletlerin birbirlerine olan vecibeleri, bu antlamalara dayanr. Fakat, devletler arasndaki ilikilerin prensibi, onlann hkmranl olduun dan, devletler, bu bakmdan, birbirlerine oranla tabiat hali'nde bulunurlar. Dev letlerin haklan yalnzca onlann zel iradelerinde gerekleir, yoksa onlann stnde teesss etmi bir iktidann iradesinde deil. Bu nedenle, uluslararas hu kukim bu evrensel art, olmas-gereken-ey'in tesine gitmez; ve gerekte ce reyan eden ey, antlamalara uygun durumlann bu antlamalarla birlikte teesss edip, bu antlamalarla birlikte bozulmasndan ibarettir. R: Devletleri yarglayacak bir Praetor yoktur, ok ok devletler arasndaki anlamazlklarda hakemler ve araclar vardr ve stelik de bu hakemlik ve araclklar zorunlu deil olaan karakterdedir, devletlerin zel iradelerine baldr. Kant, devletler arasnda kurulacak bir birlik sayesinde ebed bann salanaca fikrindeydi. Bu Devletler Ligi, btn devletlerce tannan yetkili merci olarak her trl anlamazl halledecek, her trl gl ortadan kaldracak ve, bylece, savala zm arama yolunu ortadan kaldracakt. Bu fi kir, devletler arasnda vanlacak bir anlamay art koar; oysa, byle bir anlama, baz sbjektif ahlak ve din nedenlere dayansa bile, her halkrda, son tahlilde, daima devletlerin zel hkmran iradelerine bal kalr ve, dolaysyle, olaanlkla mall olmaktan kurtulamaz.

264

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

334
Devletler arasndaki anlamazlklar, onlarn zel iradeleri bir anlama zemini bulamad takdirde, ancak savala giderilebilir. Bir devletin, vatandalar dolaysyle ok geni kapsaml ilikileri ve ok yanl karlar vardr. Bu yzden, bu ilikiler ve karlar birok hususta kolayca zarara urayabilir. Fakat, bu zararlar arasnda hangilerinin, kendiliinde, anlamalarn aka ihtilali saylmas gerektiini veya devletin eref ve haysiyetine ve hkmranlna bir tecavz oluturduunu belirlemeye imkn yoktur. Nitekim bir devlet, eref ve haysiyetinin ve sonsuz deerinin tek tek herbir nitesinde ierilmi bulun duunu dnebilecei gibi, uzun bir i ban ve skn dneminin etkisiyle ken disine dta bir faaliyet alan arama ve yaratma isteine kaplan gl bireysel lii, onu bu gibi tecavzlere kar ok duyarl da yapabilir.

335
Bundan baka, devlet, spiritel varlk olarak, tecavzn yalnz madd realite sini gz nnde tutmakla yetinemez; baka bir devletten gelmesi muhtemel bir tehlikeyi de gerek bir tecavz gibi grebilir; ve bu da, ihtimaliyet dereceleri zerine yaplan ileri geri birtakm hesaplar, art niyetlilik sulamalar, vs., vs. ile birletiinde yeni bir srtme ve atma sebebi oluturabilir.

336
Devletler, bamsz varlklar ve, dolaysyle, zel iradeler olarak birbirleriyle iliki iinde bulunduklarna, antlamalann geerlii bu zel iradelere da yandna, ve bir btnn zel iradesinin muhtevas, btnn iyilii [refah ve mutluluk] olduuna gre, bu iyilik, devletlerin birbirleriyle olan ilikilerini yneten en yce kanundur. Kald ki, devlet desinin karakteristii, soyut zgrlk olarak hukukla, gereklemi zel muhteva olarak iyilik arasndaki elikinin ortadan kaldrlmasdr, ve devletler ancak somut totaliteler haline geldikleri zaman tannrlar ( 331).

337
Devletin cevhersel iyilii [refah], onun bir zel devlet olarak, yani kendine zg menfaatleri ve belirli bir durumu olan, akd ilikilerini de kapsayan baka

DEVLET

265

baz zel hal ve artlar iinde bulunan bir devlet olarak iyilii demektir. Bu ne denle, devletin ynetimi, zel bir bilgelik ii olup, evrensel lah Takdir ii deildir ( 324, R). Yine, bir devletin baka devletlere kar davrannn gayesi ve sava ve antlamalar hakl klan prensipleri, evrensel (flantropik) bir dnce olmayp, yalnzca onun belirli zellii iinde zarara, ya da tehdide urayan gerek iyiliidir [refah ve mutluluu]. R: Bir zamanlar, ahlkla siyasetin ztlndan ve bunlardan ilkinin sonrakine kumanda etmesi gerektiinden ok sz edildi. Bu konuda, genel olarak, yalnzca unu belirtmek icap eder ki, bir devletin iyilii, bireylerin iyiliinin dayand meruiyet zemininden tamamen farkl bir meruiyet zeminine dayanr; ve ahlk cevher, devlet, belirlenmi varln, yani hakkn, dolayszca mevcut bir eyde, soyut olarak deil, somut olarak mevcut olan bir eyde bulur; ve onun ynetiminin ve davranlarnn prensibi, ancak bu somut mevcudiyet olabilir, yoksa sbjektif ahlak emirler diye kabul edilen birtakm genel fikirlerden her hangi biri deil. Sz konusu ztlk erevesi iinde, siyasetin gya ahlkla ilgisi olmad inanc, sbjektif ahlkllk, devletin mahiyeti ve onun sbjektif ahlk bakmndan durumu hakkndaki yanl anlaylara dayanr.

338
Hukukun ortadan kalkp, iddetin ve olaanln hkmn yrtt durum olan savata bile, devletlerin birbirlerini birer devlet olarak karlkl kabul et meleri, aralarnda bir bam varln srdrdn gsterir. Bu ba iinde, dev letler, birbirleri iin kendiliinde ve kendisi-iin mevcut antiteler olarak deer tarlar, yle ki, sava srasnda bile, bizzat savan kendisi, geici olmas gere ken bir ey olarak belirlenmitir. Dolaysyle, sava, ius gentiumz. uygun bir ka rakter tar, yani sava durumunda bile bar imkn varln korur. Nitekim, bu yzden, mesel sava elilerine sayg gsterilir ve, genellikle, i kurunlara kar, kiisel hayatn, aile hayatnn huzuruna veya zel ahslara kar herhangi bir hasmane giriimde bulunulmaz.

339
Bundan baka, bu karlkl davran biimi (mesel, sava esirleri konusun da) ve ban zamannda bir devletin, baka bir devletin vatandalarna tand kiisel ticaret hakk, vs. milletlerin rf ve detlerine, yani davrann btn du rumlarda geerliini koruyan genel i karakterine baldr.

266

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

340
Devletler, birbirleriyle ilikilerinde zel antiteler olarak davranrlar. Bu yzden, devletler arasndaki ilikiler, bir yandan i zelliin ihtiraslar, kiisel karlar, bencil gayeler, istidat ve kabiliyetler, erdemler, iddet, hakszlk ve ktlk , br yandan d olaanln alabildiine hareketli ve deiken faali yetine sahne olur. Bu hercmer iinde, bizzat ahlk organizmann kendisi, devletin bamszl, rastlantya braklm durumdadr. Milletlerin esprisinin prensipleri, tamamen onlarn kendi zellikleriyle snrlandrlmtr, nk mev cut bireyler olarak objektif gerekliklerini ve kendilik bilinlerini bu zellikte bulurlar. Onlarn birbirleriyle karlkl ilikileri iinde yaptklar iler ve uradklar akbetler, bu sonlu esprilerin diyalektiinin fenomenal tezahrleridir. Bu diyalektik iinde evrensel espri, cihan esprisi, kendi kendisini snrsz espri olarak yaratr ve kendi hukukuna bu en yce hukuka dayanarak, dnya tari hi [evrensel tarih] iinde bu snrl esprileri yarglar: dnya tarihi, dnyann yce yarg divandr.

C. EVRENSEL TARH

341
Evrensel espri'nin, iinde mevcudiyet kazand unsur, sanatta sezgi ve imaj, dinde duygu ve tasavvur, felsefede saf ve zgr dncedir. Evrensel tarihte ise, bu unsur, derun btn anlam ve kapsamyle, fiil halinde spiritel realitedir. Ev rensel tarih bir yce yarg divandr, nk onun kendiliinde ve kendisi-iin ev rensellii iinde zel yani Penaslar, sivil toplum ve eitli realiteleri iinde mill espriler ancak idesel bir ey olarak mevcuttur ve esprinin bu unsur iindeki hareketi, bu durumun aka kendini gstermesinden baka bir ey deildir.

342
te yandan, evrensel tarih, sadece kuvvetin yargs, yani kr bir kaderin so yut ve irrasyonel zorunluluu deildir. Aksine, espri kendiliinde ve kendisi-iin akl olduuna, ve evrensel tarih kendisi-iin varln espride bilgi olarak gsterdiine gre, bu tarih, salt esprinin zgrl kavram uyarnca, akim mo mentlerinin, esprinin kendilik bilinci ve zgrlk momentlerinin zorunlu gelimesidir, evrensel esprinin kendi kendisini yorumlayp aklamas ve gerekletirmesidir.

DEVLET

267

343
Esprinin tarihi, onun kendi aksiyonudur, nk espri kendi yapt ey ne ise ancak odur; ve onun yapt, kendisini kendi bilincinin objesi haline getirmektir. Esprinin tarihte yapt, bir espri olarak, kendi bilincine erimek, kendini kendi sine yorumlayp aarak kendi kendisini kavramaktr. Bu kavray, onun varl ve prensibidir. Bu kavrayn bir aamada tamamlanmas, ayn zamanda, espri nin alienasyonu, yani kendi kendine yabanclamas, ve daha yksek baka bir aamaya gemesi demektir. Soyut bir ifadeyle, yeniden kendilik bilinci kav rayna varan, ya da kendi kendisine yabanclatktan sonra tekrar kendisine dnen (bu ikisi ayn eydir) espri, ilk kavrayna oranla artk daha yksek bir aamaya ulam espridir. R: Burada insan soyunun eitilmesi ve daha mkemmel hale getirilmesi so runu karmza kyor. Bunun mmkn olduunu ileri srenler, esprinin mahi yeti hakknda baz eyler sezinlemilerdir. Gerekten de, esprinin tabiat, yvciO oeoajTvun (1), onun varlnn temel yasas olmasdr; kendisini, olduu ey olarak kavrayarak, varln oluturan eyin formundan daha yksek bir forma kavumasdr. Fakat, bu dnceye kar kanlarn gznde espri, bo bir keli me olarak kald ve tarih, rastlantlara bal, szmona "salt nsan" ihtiraslann ve abalarn sath bir faaliyet alan olmaktan teye gidemedi. Bunlar, tarihte lah Takdir'den, lah Takdir'in planndan sz etseler ve, bylece, bir yce kud rete inanlarn dile getirseler bile, bu eksik bir tasavvur olarak kalr, nk aka syledikleri gibi, onlara gre lah Takdir'in plan anlalmaz ve kavranlamaz bir eydir.

344
Evrensel esprinin bu ilerleyii iinde devletler, milletler ve bireyler, iyice be lirlenmi olan kendi zel prensipleriyle tarih sahnesinde boy gsterirler. Herbirinin zel prensibi, onun siyas anayapsmda ifadesini bulur ve tarih durumunun gelimesi iinde gereklik kazanr. nlann bilinci bu prensiple snrldr ve bu nun menfaatini kendi menfaatleri olarak grrler, ama, ayn zamanda, bir gizli faaliyetin, kendi ilerinde alan evrensel esprinin, bilinsiz letleri ve mo mentleridirler. Bu derun faaliyet iinde zel ekiller yok olup giderken, kendi liinde ve kendisi-iin espri, bir sonraki yksek aamaya geiinin yolunu hazrlar.
(1) Kendi kendini bil. (Tr. ev.)

268

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

345
Adalet ve erdem, su, iddet, ktlk, istidat ve kabiliyetler ve bunlarn baard iler, gl ve gsz ihtiraslar, sululuk ve susuzluk, bireysel ve kolektif hayatn ihtiam, bamszlk, devletlerin ve bireylerin mutluluu, mut suzluu, belirli anlam ve deerlerini dolaysz gerek [reel] bilin alannda bulur lar ve yine bu alanda yarglanr, doruluk ve hakllklarn ancak ksmen olmak artyle burada edinirler. Evrensel tarih, btn bu gr noktalarnn dnda ve stnde kalr. Evrensel tarihin aamalanndan herbiri, evrensel espri nin desinin zorunlu bir momentine, yani o andaki gelime dzeyine tekabl eder, ve bu moment, bu aamada mutlak bir hakka sahip olur. Bu momenti tem sil eden millet, parlak bir talihe ve ana eriir ve yapt iler baar yle talanr.

346
Tarih, esprinin olaylar eklinde, dolaysz tabi realite formu iinde cisim lemesi olduundan, onun gelime aamalar, dolaysz tabi prensipler olarak ve rilmitir. Bunlar, tabi prensipler olduklarndan, birbirlerine oranla bir d okluk halinde mevcutturlar ve herbiri ayn bir millete tahsis edilmitir. Bu, esprinin coraf ve antropolojik mevcudiyetidir.

347
de'nin byle bir momenti tabi prensip olarak kendisine verilen bir millet, bu prensibi, gelime srecindeki evrensel esprinin kendilik bilincini kazanma yo lunda ilerleyiine en tam ifadesini verecek ekilde gerekletirmek gibi bir tarih misyona sahip demektir. Bu millet, belli bir dnem boyunca evrensel tarihe eemen olur. Ama, bu millet, tarihte ancak bir kez devir oluturabilir ( 346 [345]); ve evrensel esprinin gelimesinin aktel aamasnn temsilcisi olarak, onun sahip olduu mutlak hak karsnda teki milletlerin esprileri hibir hakka sahip deildir; ve gerek bu milletler, gerekse devri artk kapanm olanlar, ev rensel tarihte hesaba katlmazlar. R; Evrensel tarihte yer alan bir milletin zel evrimi, a) bir yandan, onun prensibinin latent embriyonik durumundan, iyice serpilip objektif olarak ahlak ve zgr kendilik bilincine kavutuu ve bylece evrensel tarih sahnesine girdii duruma kadar olan gelimesini; b) br yandan da, gerileyi ve k dnemini nk, onun iinde, onun prensibinin basit inkr eklinde kendini gsteren daha yksek bir yeni prensip, bu gerileyi ve k iinde u verir

DEVLET

269

ierir Bu ilerleyi ve kle birlikte, evrensel espri yeni bir prensibe geer ve bylece, baka bir milleti evrensel tarih bakmndan nemli klar. Bu yeni dnemin balamasyle birlikte, nceki millet mutlak nemini kaybeder. Geri, o da yeni yksek prensibi benimsiyecek ve yaayn ona gre dzenliyecektir, ama yeni prensip onun iin sonradan edinilmi evlt gibidir, bu yzden bu ereti alanda iten bir canllk ve dinlikle hareket edemez, bamszln kaybedebi lir, zel bir millet ya da milletler topluluu olarak varln srdrebilir veya srndrebilir, hatt ieride rastgele birtakm ilere girierek kendini deitirebilir ve danda eitli savalar yapabilir.

348
Btn aksiyonlarn ve bu arada evrenselce tarih aksiyonlann banda, cevhe re realitesini veren sbjektiviteler olarak, bireyler bulunur ( 279, R). Evrensel esprinin cevhersel faaliyetinin bu canl ekilleri, yani bireyler, bu evrensel faali yetle dolayszca aynlk halindedirler. Ancak, cevhersel faaliyet, onun bu canl ekilleri iin gizli kalr, yani onlarn objesi veya gayesi deildir ( 344). Bu yzden, onlar, evrensel esprinin faaliyetlerinden tr ne adalar, ne de son raki zamanlann genel kans tarafndan onurlandrlr veya kranla anlrlar. Genel kannn onlara ltfedip verdii tek ey, yaptklan ilerin sbjektif formuyle ilgili ebed ndr.

349 Bir millet, balangta devlet deildir. Bir airet, bir aile, bir klan, bir toplu luk durumundan siyas artlara gei, genel olarak, de'nin millet eklinde gereklik kazanmasdr. Kendiliinde ahlk cevher, bu ekil iinde, objektiflik ten yoksundur, yani dnlm determinasyonlar olarak kanunlar halinde ne kendisi, ne de bakalar iin evrensel ve evrensel olarak geerli bir mevcudiyete sahiptir. Byle olduu iin de tannmamtr, objektif realitesi ve sabit rasyonel ifadesi bulunmayan bamszl, ancak formel bir bamszlktr, yoksa bir hkmranlk deildir. R: Nitekim, genellikle geerli olan gr iin de, patriyarkal bir rejime bir siyas anayap denilemiyecei gibi, byle bir rejim altnda yayan bir halka devlet, yahut bu halkn bamszlna hkmranlk denilemez. Gerek tarih balamadan nce, hibir kar kaygs olmyan izansz masumiyet halinden, ya hut almak ve kendini tantmak iin savamak cesaretinden baka bir ey yok tur, (kar. 311 ve 57, R).

270

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

350
de, mevcudiyetini ilk nce kanun hkmlerinde ve evlenme ve tarmla bir likte ortaya kan objektif kurumlarda gsterir ( 203, R). Bu, de'nin mutlak hakkdr. Bu hakkn, bir Tanr yasas, bir Tann ltfu veya hukuk d bir zorlama formu altnda gereklemesi farketmez. Bu hak, kahramanlarn devlet kurma hakkdr.

351
Bu gr asna gre, uygar milletler, devletin ayn cevhersel momentine eriememi olan teki milletlere barbar gzyle bakmakta ve onlara kar byle davranmakta hakldrlar. Bylece, bir oban kavim, avc kavimleri; bir ifti kavim, bunlarn her ikisini, vs. barbar olarak grebilir. Uygar milletlerin bilin cinde, barbarlar onlarla eit haklara sahip deildirler ve bu milletler, barbarlarn bamszln formel bir ey olarak grrler. R: Bu gibi durumlardan doan sava ve dmanlklarda, belli bir uygarlk deerinin tannmasn salamak iin mcadeleler sz konusudur; ve bu sava ve dmanlklara, evrensel tarih bakmndan bir anlam kazandran ey, onlarn bu niteliidir.

352
Somut deler, milletlerin esprileri, hakikatlerini ve kaderlerini, mutlak evren sellik olan somut de'de bulurlar. Bu, evrensel Espri'dir. Evrensel Espri'nin taht evresinde teki espriler, onun realizasyonunuft icraclar olarak, byklk ve ihtiamnn tanklan ve ssleri olarak, dizili dururlar. O, espri olarak, kendi ken disini mutlak olarak bilme, yani bilincini dolaysz tabiat eklinden kurtarma ve, bylece, kendi kendisine dnme faaliyeti hareketinden baka birey deildir. mdi, bu kendilik bilincinin, zgrleme sreci iinde brnd somut ekillerin prensipleri drt tanedir ve herbiri bir evrensel tarih lem oluturur.

353
Espri'nin birinci tecellisinde bu onun dolaysz tecellisidir prensibi, cev hersel espri formudur, yani bireyselliin kendi mahiyeti iinde kaybolduu ve kendisini kendisi-iin olarak vaz'edemedii aynlk [ayniyet] formudur.

DEVLET

271

kinci prensip, bu cevhersel esprinin bilgi sahibi olmasdr. yle ki, burada espri, kendi kendisinin pozitif muhtevas ve realizasyonudur, kendi canl formu olarak kendisi-iin bireysel varlktr. Bu prensip, gzellik olarak objektif ahlak bifeysellik'tir [gzel bireysellik]. nc prensip, soyut evrensellie varana dek kendi iinde derinleen ve bu yzden esprinin bu sre iinde terkettii objektiflikle sonsuz elikiye gi ren bilinli kendisi-iin varlktr. Drdnc tecellinin prensibi, kendi stne dnen esprinin elikisidir. Bura da espri, kendi hakikatini ve somut mahiyetini bizzat kendisinde, kendi iinde bulur ve kendi kendisiyle objektiflik iinde uzlaarak buraya yerleir. Bylece, balangtaki cevherselliine yeniden dnen espri, sonsuz elikiden kurtulmu olur ve bu hakikati dnce olarak, bir gerek [reel] kanunlar dnyas olarak ya ratr ve bilir

354
Bu drt prensibe, drt evrensel tarih lemi tekabl eder: 1. Dou lemi, 2. Yunan lemi, 3. Roma lemi, 4. Germen lemi.

355
1. DOU LEM

Bu lemlerden birincisinin dnya gr, cevhersel grtr; i farkllklar gstermez ve tabi patriyakal topluluklardan doar. Bu dnya grne gre, dnyev ynetim ekli teokrasidir; ynetimin ba, bir yksek rahip veya bir Tann'dr; siyas anayap ve kanunlar, dinin kendisidir, ve ayn zamanda din ve ahlak emirler, daha dorusu teamller, devletin gvencesine dayal hukuk ka nunlardr. Bu btnn ihtiam iinde, bireysel ahsiyet tm haklanyle birlikte kaybolur, d tabiat dolayszca tanrsaldr, yahut Tanr 'mn ziynetidir, ve realite nin tarihi, iirdir. rf ve detlerin, hkmetin ve devletin ynetimi iinde gelien farkl fonksi yonlar, kanun yerini tutan basit bir det uyarnca, debdebeli, karmak ve btl inanlarla ykl trenler halini, ahs iktidarn ve keyf tahakkmn rastlantlar halini alr. Snf farklan, soydan gelme kastlar halinde kalplar. Bu durumda,

272

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

dou devletinde kalc hibir ey yoktur ve istikrarl grnen ey de fosil lemitir. Bu yzden, dou devleti ancak da dnk hareketleri iinde canllk gsterir, yaar. O, ilkel bir frtna ve tahripkrlktr. Onun i huzuru, siyaset d hayatn huzurudur, gszlk ve yorgunluk iinde kendini braktr. R: Esprininin bu henz cevhersel, tabi hali, devletin gelime srecinin belli bir momentini; her devletin tarihinde, ekil bakmndan, onun mutlak balang noktasn oluturur. Bu durum, Dr. Stuhr'un D er Untergang der Naturstaaten ([Tabi devletlerin k], Berlin, 1812) adl eserinde, zel baz devletlerle il gili olarak, derin bir bilgi ve nfuzlu bir grle belirtilmi ve kantlanmtr. Siyas anayapmn ve genel olarak tarihin rasyonel incelenmesine giden yolu aan bu eserde, ayn zamanda, sbjektiflik ve zgrlk bilinci prensibi, Germen milletinin z prensibi olarak gsterilmekte ise de, eser tabi devletlerin kyle snrl kaldndan, yazar, sz konusu prensibi, bir yandan, srekli hare ketlilik, beer kapris ve ahlk bozukluu; br yandan da, duygunun zel formu olarak grnd noktadan teye vardrmyor, yani onu kendilik bilincine sahip cevherin objektiflik aamasna, rgtlenmi bir hukuk sistemi aamasna kadar gelitirmiyor.

356

2. YUNAN LEM

Yunan lemi, Dou lemi'nden, sonsuz'la sonlu'nun cevhersel birliini alrsa da, bu cevhersel birlik, onun iin, geleneksel imajlarn karanlk derinliinde yatan ve ancak bulank bir biimde anmsanan esrarl bir temeldir. Espri, birey sel spiritellie erimek iin kendi kendisiyle farkllat zaman, b birlik pren sibi, bilginin gn na kar ve l ve aklk halini alarak kendisini gzellik ve zgr ve sakin ahlkllk olarak gsterir. Bireysel ahsiyet prensibi, bu deter minasyon iinde tezahr eder; henz kendi kendisiyle atmaya girmi olmayp, ideal birliini korur durumdadr. Sonu olarak, btn bu lem, herbiri kendi zel esprisine sahip milletlere blnr; niha irad karar, kendilik bilincinin sbjektivitesine deil, onun dnda ve stnde yer alan bir gce aittir ( 279, R); te yandan, zel ihtiyalarn tatmini ii, zgrlk sferi dna atlm, bir kleler kastna braklmtr.

DEVLET

273

357

3. ROMA LEM

Bu lemde, farkllama doruk noktasna varr ve objektif ahlak hayat, bir uta ahslarn kiisel kendilik bilinci, br uta soyut evrensellik olmak zere sonsuzca yrtlp ayrlr. nce bir aristokrasinin cevhersel sezgisi ile, demokratik formu iinde zgr ahsiyet prensibi'nin atmas eklinde balayan ztlk, gide rek geliir ve aristokrasi kanadnda kalpsiz ve bencil bir iktidan her ne pahasna olursa olsun koruma btl inancna, demokrasi kanadnda da pleb snfnn ahlak tefesshne kadar varr. Sonunda, genel btn dalr, evrensel bir mutsuzluk ve aresizlik ortal kaplar, ahlak hayat lr. Milletlerin kiiliini temsil eden kah ramanlar, Panteon'un birlii iinde eriyip kaybolurlar. Btn bireyler, formel haklara sahip eit zel ahslar derekesine inerler ve onlar birarada tutan ba olarak alabildiine soyut keyflikten baka ortada hibir ey kalmaz.

358
4. GERMEN LEM

Kendi iinde en u mutlak negatiflie itilmi durumda olan espri, bu kendi kendini kaybetmilikten, bu kaybolmuluk dnyasndan ve bundan doan sonsuz straptan srail kavmi ite bu strabn taycln yapmak iin seilmi ve hazrlanmt kurtulmak iin, kendiliinde ve kendisi-iin bir dnm noktas oluturacak ekilde, bir k hareketi yaparak, kendi i hayatnn sonsuz pozitif liini, yani Tann'nn mahiyetiyle insann mahiyetinin birlii prensibini, objektif hakikatle zgrln ittifakn kendilik bilinci ve sbjektiflik iinde tezahr eden bir uzlama olarak kavrar. Bu ittifakn gerekletirilmesi, Nordik prensi bin, Germen halklarna vergi prensibin misyonudur.

359
Bu prensip, her eyden nce, derun ve soyut bir prensiptir; iman, umut ve sevgi olarak, her trl elikinin badatrlmas ve zlmesi olarak, du yarllkta yer alr. Bu muhteva gelierek fiil halinde realite ve bilinli rasyonellik seviyesine eriir ve zgr insanlarn gnl, sadakat ve arkadalk duygularna

274

HUKUK FELSEFESNN PRENSPLER

dayanan bir dnyev lem oluturur. Ancak, bu lem, bu sbjektiflii iinde, ayn zamanda, kendisi-iin mevcut hain bireysel keyflik ve barbarca rf ve detler lemidir. Bunun karsnda bir br lem, irreel ve entelektel bir lem bulunur. Bu lemin muhtevas, onun esprisinin hakikati olmakla birlikte, bu henz dnce seviyesine erimemi, barbarca tasavvurlara brl bir hakikattir; ve reel duygunun stnde yer alan spiritel kudret olarak bu muhteva, nceki lem karsnda zorlayc ve rktc bir g olarak davranr.

360
Ayn bir de'nin birliine kk salm olduklan halde, burada en mutlak bir zddiyetle birbirlerinden ayrlm durumda olan bu iki lem arasndaki mcadelede, espri lemi, semav varln dnyev bir mevcudiyet derekesine realitede ve tasavvurda sradan bir dnyevilik derekesine indirir. Dnyev lem ise, buna karlk soyut kendisi-iin varln dnce seviyesine, akl varln prensibi seviyesine, yani hukukun ve kanunun rasyonellii seviyesine kanr. Bylece, bu iki lem arasndaki ztlk, varlk nedenini iinden kaybeder ve silinir. Aktel lem, barbarln ve adaletsiz keyfliini, hakikat lemi de te yanlln ve gcnn rastlantsal karakterini bir yana brakr ve bylece devle tin, akln imaj ve realitesi olarak gelimesini salayan uzlama, objektiflik ka zanr. Kendilik bilinci, devlette, bir organik gelime sonucu olarak, kendi cevhersel bilgisinin ve iradesinin fiil realitesini bulur; dinde, kendi hakikatinin duygusunu ve tasavvurunu bir ideal mahiyet olarak elde eder; bilimde, bu hakikati, birbirini tamamlayan tezahr iinde devlet, tabiat ve ideal dnya [sanat, din ve felsefe dnyas] tek ve ayn bir hakikat olarak zgrce kavrar ve bilir.

EK

Marx ve Engels'infelsefede yaptklar devrimle Hegel'in felsefesi arasnda sk bir ballk bulunduu bi linen bir eydir. Bu ballk yalnz hegelci felsefenin radikal bir eletirisi (alt-st edilip "ayaklar zerine otur tulmas ) eklinde deil, ondan byk lde yararlanlmas eklinde kendini gsterir. Hegel felsefesinin btn gelecee dnk, ilerici ve devrimci yanlarnn mirass olan marksizmin kurucular, eserlerinde Hegel'i sk sk anarlar ve bunu, ounlukla, byk filozofu verek yaparlar. Ayrca, onlarn, zaman zaman HegeVe oranla du rumlarnn bir muhasebesini yaptklar da grlr. Bunun son ve mkemmel rnei olarak, Engels'in, Ludwig Feuerbach ve klasik Alman felsefesinin sonu adl eserinin ilk blmnde yer alan deerlendirmesini gsterebiliriz. Hegel'in Hukuk felsefesinin prensipleri'nin bu ilk trke evirisini yaymlarken, Engels'in "yalnz yaratc bir deha deil, ayn zamanda ansiklopedik erdisyona sahip bir bilgin" olarak nitelendirdii Hegel hakkndaki deerlendirmesini okuyucularmzn ilgi ekici bulacaklarn dnyor ve bu dnceyle aynen aaya alyoruz.

HEGEL'DEN FEUERBACHA (1)

Bu eser (2), zaman bakmndan aramzda ok ok bir nesillik mesafe bulun duu halde, imdiki Alman nesline sanki btn bir yzyl ufaktaym gibi gelen bir devre bizi geri gtryor. Oysa, o devir Almanya'nn 1848 ihtilline hazrlan devri idi ve o zamandan beri lkemizde btn olup bitenler 1848'in bir devamndan, yani ihtillin vasiyetinin yerine getirilmesinden baka bir ey deildir. Tpk XVIII. yzyl Fransa'snda olduu gibi XIX. yzyl Almanya'snda da felsef devrim siyas devrime nclk etti. Fakat, ikisi arasndaki fark, ne fark! Franszlar her trl resm bilime, Kiliseye, hatt ou kez devlete kar ak mcadele halindedirler, eserleri smnn br yannda Hollanda'da veya ngilterede baslr, hatt kendileri de sk sk Bastille'i boylamak tehlikesiyle karlarlar. Almanlar ise, aksine, profesrdrler, genliin devlete atanm hocalandriar, eserleri ders kitab olarak kabul edilir ve btn bu gelimeyi talandran sistem Hegelin sistemi deta Prusya krallmn resm felsefe si mertebesine kartlmtr. Bu profesrlerin, onlarn o karanlk, o ukalca
(1) F. ENGELS Ludwig Feuerbach ve klasik Alman felsefesinin sonu, birinci boltim, Neue Zeit 1886, gzden geirilmi ayn basm 1888. (2) Ludwig Feuerbach, K. N. STARCKE, felsefe doktoru, Stuttgart, Ferd. Enke, 1885. (En gels'in notu.)

278

EK

cmlelerinin, o ar ve slac ibarelerinin gerisinde bir devrim gizlenebilir miy di? O dnemde devrimin temsilcileri diye tannan kimseler, liberaller, bu zihin bulandrc felsefenin en amansz dman deil miydiler? Fakat, ne hkmetin, ne de liberallerin grebildii bir eyi hi olmazsa bir adam daha 1833'te grd. Bu adamn ad Heinriche Heine idi (1). Bir rnek alalm. Hibir felsef forml, Hegel'in nl: "Gerek olan her ey akldir ve akl olan her ey gerektir" tezi kadar dar kafal hkmetlerin minnet tarln ve dar kafallkta onlardan aa kalmayan liberallerin gazabn zerine ekmemitir. Bu tez, aka, mevcut olan her eyin kutsallatrlmas, istibdadn, polis devletinin, keyf adaletin, sansrn, vs. takdisi deil miydi? Nitekim, Friedrich-Wilhelm III ve onunla birlikte tebas, bunu byle yorumladlar. Oysa, Hegel'e gre mevcut olan her ey mutlaka gerek deildir. Hegel'de gerek [reel] sfat ancak ayn zamanda zorunlu olan ey iin kullanlr: "gerek, gelimesi srasnda kendisini zorunluluk olarak gsterir"; yani onun gznde geliigzel her hkmet tedbiri ki Hegel kendisi "belli bir vergi kurumu"nu buna rnek gsterir hi de zorunlulukla gerek deildir. Fakat zorunlu olan ey, son tahlilde, kendisini akl olarak da gsterdiinden, Hegelin tezi zamann Prusya devletine uygulandnda ancak u anlama gelir: bu devlet zorunlu olduu lde akldir, akla uygundur, ama byle olduu halde bize kt grnyor ve ktlne ramen var olmakta devam ediyorsa, hkmetin ktl tebaasnn buna uygun den ktlnde kendi dorulanm ve aklann buluyor demektir. Devrin Prusyahlar' lyk olduklar hkmete sa hiptiler. Halbuki, Hegel'e gre gereklik hi de belli bir sosyal ve politik dzene her hal ve artta, her zaman verilebilecek bir sfat deildir. Tam tersine. Roma cum huriyeti gerekti, ama onun yerini alan Roma mparatorluu da gerekti. 1789da Fransa kratl o kadar gerek d, her trl zorunluluktan o kadar yoksun, o kadar gaynakl bir hal almt ki, Hegelin daima en byk cokunlukla sz ettii byk Devrim tarafndan yklmas vcip olmutu. Demek oluyor ki, burada krallk gerek d, devrim ise gerek idi. Bylece, gelime seyri iinde evvelce gerek olan her ey gerek d hale gelir, zorunluluunu, var olma hakkn, akliliini kaybeder; len gerein yerini eer eski dzen kar koymakszn lmeyi kabul edecek kadar mkul ise barklkla, yok bu zorunlulua kar ko yarsa zor ve iddetle yaama gc olan yeni bir gerek alr. Bu suretle; Hegel'in tezi, bizzat hegelci diyalektiin ileyiiyle kendi zttma dner: insanlk ta rihi alannda gerek olan her ey zamanla gaynakl hale gelir, yani onun kade rinde gaynakllik vardr, o peinen gaynakllikle mluldr; ve insanlarn ka fasnda akl olarak bulunan her eyin, mevcut zahir geree ne kadar zt olursa olsun, gereklemesi mukadderdir. Gerek olan her eyin akl olduu tezi, hegel ci diyalektiin btn kurallarna uygun olarak u dier teze dnr: mevcut olan her eyin ly lmdr.
(1) Engels, burada, Heine'nin 1835 ylnda yazm olduu Zur Geschichte der- Religion und Philosophie in Deutschland (Almanyada din ve felsefe tarihi zerine) adl eserinde "Alman felsef devrimi" hakkndaki dncelerine telmihte bulunuyor.

EK

279

Fakat, Hegel felsefesinin (ki Kanttan beri btn felsefe hareketinin sonucu olduundan, burada sadece onunla yetinmemiz gerekiyor) asl nemi ve devrim ci karakteri, zellikle, insan dncesine ve faaliyetine ait btn rnlerin niha karakterine her zaman iin toptan son vermesidir. Hegel'e gre, arak felsefede kabul edilmesi gereken hakikat, kefedildikten sonra ezberlenmesinden baka yaplacak bir ey kalmyan, olup bitmi bir dogmatik prensipler koleksiyonu deildir. Bundan byle, hakikat, bilgi srecinin kendisinde; bilginin aa dere celerinden yukar derecelerine doru ykselen, ama herhangi bir szmona mut lak hakikatin kefiyle artk daha ileri gidemiyecei ve elde edilen mutlak hakika ti kollarn kavuturup hayran hayran seyretmekten baka birey yapamyaca bir noktaya asla ulamyan bilimin uzun tarih gelimesinde bulunuyordu. Ve bu durum, felsefe alannda olduu kadar, dier bilgi ve pratik faaliyet alanlarnda da byleydi. Tpk bilgi gibi tarih de insanln bir mkemmel ideal durumunda, mkem mel bir sona varamaz. Mkemmel bir toplum, mkemmel bir "devlet ancak mu hayyilede mevcut olabilecek eylerdir. Tam tersine, birbiri ardnca gelen btn tarih sistemler, aadan yukarya don ykselen insan toplumunun sonsuz gelimesinde geici aamalardan baka bir ey deildir. Her aama zorunludur ve bu itibarla iinde doduu evre ve artlara gre doru ve hakldr, fakat ken di bannda yava yava gelien yeni st artlar karsnda geerliini kaybeder, doru ve hakl olmaktan kar; yerini k ve l dnemine girme sras ile ride kendisine de gelecek olan daha yksek bir aamaya brakmak zorunda kalr. Bujuvazi, byk endstri, rekabet ve dnya piyasas vastasyle istikrarl, sayg gren eski kurumlann hepsini nasl bilfiil oradan kaldryorsa, bu diyalek tik felsefe de, bu kurumlara uygun den nih, mutlak hakikat ve buna tekabl eden mutlak insanlk artlan kavramlann ylece ortadan kaldnr. Onun [diya lektik felsefe] iin niha, mutlak, kutsal hibir ey yoktur. O, her eyin geiciliini ve her eydeki geicilii gsterir; onun indinde olu ve geiin, aadan yukanya doru sonsuzca ykseliin kesintisiz srecinden baka hibir ey yoktur ve zaten kendisi de bu srecin dnen beyindeki aksinden baka bir ey deildir. Diyalektiin de, phesiz, muhafazakr bir yan vardr: bilginin ve toplumun belli gelime aamalann, kendi devirleri ve artlan iin doru ve hakl bulur; ama yalnzca kendi devirleri ve artlan iin. Bu gr tarznn muhafa zakrl rlatif, devrimci karakteri ise mutlaktr zaten kabul ettii tek mutlak da budur. Bu gr tarznn; bizzat dnyann varlnn muhtemelen son bulacam, onun iskn kabiliyeti iin ise bu sonun olduka kesin olduunu imdiden haber veren ve, dolaysyle, insanlk tarihinin yalnz yukanya doru ykselen bir dal bulunmayp, aaya doru inen bir dal da bulunduunu kabul eden tabiat bilim lerinin bugnk durumuna tamamen uyup uymad sorununu burada tartmaya gerek yoktur. Herhalde, insanlk tarihinin aaya doru inmeye balyaca dnm noktasndan henz ok uzakta bulunuyoruz ve Hegel felsefesinden, kendi zamannda tabiat bilimlerinin henz gndeme almam olduklan bir konu ile uramasn isteyemeyiz.

280

EK

Ancak u kadarm syliyebiliriz ki, yukarda anlatlan grlere Hegel'de ayn aklkla rastlanmaz. Bunlar onun metodunun zorunlu bir sonucu olmakla birlikte, o hibir zaman bu sonucu, bizzat, bu kadar ak bir ekilde karmamtr. Sebebi basit. nk, Hegel bir sistem kurmak mecburiyetinde bu lunuyordu; ve bir felsefe sisteminin de, gelenein icaplarna gre, sonuta bir eit mutlak hakikate ulamas gerekir. Bunun iin, Hegel zellikle Mantk'mda, bu ezel ve ebed hakikatin mantk yani tarih srecinden, bu srecin kendi sinden baka bir ey olmadn ne kadar kuvvetle iddia ederse etsin, srf sistemi ni herhangi bir gayeye ulatrmak zorunda olduu iin, yine de bu sreci bir sona vardrmamazlk edemez. Hegel, Mantk'nda, bu sonu tekrar bir balang yapa bilmektedir, u anlamda ki, burada bu son noktas, yani mutlak de Hegelin, mutlak surette hakknda bize syleyecek hibir sz olmad iin mutlak olan de "terk-i nefs" eder, yani tabiat halini alr ve daha sonra espride, yani dncede, tarihte kendisine dner. Fakat, btn felsefenin sonunda, hareket noktasna byle bir dn ancak bir tek yolla mmkndr, o da insanln bu mutlak de hakknda bilgi sahibi olmasn tarihin sonu saymak ve mutlak de hakkndaki bu bilgiye de Hegel'in felsefesinde eriildiini iln etmek yoludur. Fakat, bu suretle, Hegel sisteminin btn dogmatik muhtevas mutlak hakikat iln edilmi olur ki, bu da onun her trl dogmatizme son veren diyalektik meto duna aykr der. Bylece, Hegel doktrininin devrimci yan, muhafazakr yannn takn altnda boulur. mdi, felsef bilgi iin doru olan, tarih pratik iin de dorudur. Hegel'in ahsnda mutlak deyi kotarmay baarm olan in sanln pratikte de bu mutlak de'yi gerekletirmeyi baarabilmesi lzmdr. Bunun iin, mutlak de'nin ada insanlardan pratik siyas talepleri haddinden an olmamaldr. Bylece, Hukuk felsefesi'nin sonunda, mutlak de'nin Fried rich-Wilhelm IlI'n tebaasma bo yere, bunca srarla, vaad edip durduu temsil monaride, yani devrin Almanya'sna ait kk burjuva artlanna uydurulmu dolayl, snrl, lml bir varlkl snflar hkimiyetinde gereklemesi gerektiini grrz. stelik, bu vesileyle, soylular snfnn gereklilii de speklatif yoldan bize ispat edilir. u halde, derinden devrimci bir dnce metodunun nasl olup da son derece lml bir politik sonu ortaya kardm srf sistemin i icaplan yeterince aklamaktadr. Bu sonucun kendine zg ekli, aslnda Hegel'in Alman ol masndan ve tpk ada Goethe gibi kafasnn arkasnda kuyruklu bir filisten perukas tamasndan ileri gelmektedir. Goethe de, Hegel de kendi tarzlannda birer Olympos Jpiteri idiler, ama ikisi de Alman filistenliinden kendilerim bsbtn syramamlardr. Fakat, btn bunlar Hegel sisteminin daha nceki sistemlerden herhangi biri siyle kyas edilemiyecek kadar geni bir alan kucaklamasna ve bu alanda bugn bile hayranlk uyandran bir dnce zenginlii gelitirmesine engel ol muyordu. Esprinin fenomenolojisi (buna esprinin bir tr embriyolojisi ve paleon tolojisi veya bireysel bilincin kendine zg eitli aamalardan geen ve in sanlk bilincinin tarih boyunca katetmi olduu aamalann ksaltlm bir tekran

EK

281

olarak anlalan gelimesi de denilebilir), mantk, tabiat felsefesi, espri felsefe si ve bu sonuncusunun da kendi iinde ayrld ikinci dereceden eitli tarih ekiller: tarih, hukuk, din felsefeleri, felsefe tarihi, estetik, vs. btn bu faikl tarih alanlanmn hepsinde, Hegel, balant kurucu gelime zincirinin varln kefetmeye alr. Ve o yalnz yaratc bir deha olmayp, ayn zamanda ansik lopedik erdisyona sahip bir bilgin de olduundan, almalar bu alanlarn herbirinde bir r amtr. Geri Hegel'in "sistem" icaplar dolaysyle, bugn bile cce munzlannn byk bir amata koparmalarna vesile veren baz ind inalara sk sk bavurmak zorunda kald ortadadr. Ama, bu inalar onun eser inin ancak erevesi ve d yap iskelesidir, zerlerinde gereksiz yere durulmayp, gl yapmn derinliklerine doru gidilecek olursa, orada bugn bile deerlerini olduu gibi muhafaza eden hadsiz hesapsz hazineler kefedilir. Btn filozoflarda zellikle lml olan ey, sistem"dir; nk, insan zihni nin lmsz bir ihtiyacndan, btn elikileri yenmek ihtiyacndan doar. Fa kat, btn bu tezatlar toptan bir defa ortadan kaldrld m, mhut mutlak hakika te varmz, cihan tarihi sona ermi demektir. Oysa, artk yapacak eyi kalmyan bu tarihin, yine de devam etmesi lzmdr te, zlmesi imknsz yeni bir eliki! Bylelikle felsefeye ykletilmek istenen grevin, ancak btn insanln srekli gelimesi iinde yapabilecei bir ii bir filozofun tek bana gerekletirmesi mecburiyetinden baka bir ey olmadn anladmz anki netice itibariyle hi kimse Hegel'in kendisi kadar bize bu anlaya erimekte yardmc olmamtr, evet bunu anladmz an, kelimeye imdiye kadar veri len anlamda felsefenin tamamen ii bitmi demektir. Bundan byle, artk bu yol dan ve tek bana herhangi bir kimse tarafndan elde edilmesine imkn olmyan her trl "mutlak hakikat"ten vazgeilir ve bunun yerine pozitif bilimler yoluyle, bunlara ait sonulann diyalektik dnceden yararlanlarak yaplacak sentezi yo luyle eriilebilen rlatif hakikatler peinden koulur. Her halkrda, felsefe Hegel'le sona ermitir. Bunun nedeni, bir yandan, onun kendi sisteminde btn felsefenin gelimesini en muhteem bir tarzda zetlemesi; br yandan, bilinsiz bir ekilde de olsa, mhut sistemler labirentinden darya, dnyann hakik po zitif bilgisine gtren yolu bize gstermesidir. Hegel sisteminin, Almanya'nn felsefe rengine bulanm atmosferi iinde ne muazzam bir etki yapm olduu kendiliinden anlalr. Bu bir zafer alay idi ki, on yllarca srd ve Hegel'in lmyle bile sona ermedi. Bilkis, 1830-1840 yllan "hegelcilik"in, munzlanna bile az ya da ok byk lde sirayet ederek en rakipsiz bir ekilde hkm srd yar oldu. Hegelci grlerin en eitli bilimlere, bilinli ya da bilinsiz bir ekilde alabildiine nfuz etmesi, "kltrl kiiler"in orta hal zeksna entelektel gda kaynakl eden gndelik basnla popler edebiyat bile mayasyle yourmas ite bu dneme rastlar. Fakat, btn cephelerde birden kazanlan bu zafer aslnda bir i mcadelenin balangcndan baka bir ey deildi. Grdmz gibi, Hegel doktrini, btnyle ele alndnda, en farkl pratik parti grlerine sinesinde barnacak geni yer brakyordu. Ve o dnem teorik

282

EK

Almanya'snda pratik bakmdan bata gelen iki ey vard: din ve siyaset. Hegel'in sistem'ini n planda ele alanlar bu iki alanda da nispeten muhafazakr olabiliyor, buna karlk, diyalektik metodu esas sayanlar gerek din, gerekse siyaset bakmndan en an muhalefete katlabiliyorlard. Eserlerinde devrimci fkenin parlaylarna olduka sk rastlanmasna ramen, Hegel'in kendisi, genel olarak, daha ok muhafazakr yana eilir grnmekteydi. Sistemi ona metodun dan daha "etin bir dnce abasna" mlolmam myd? 1830-1840 dekad sonlanna doru Hegel okulundaki bln kendisini gittike daha ak bir ekilde gstermeye balad. Sol kanat, kendilerine "gen-hegelciler" ad verilen ler, sofu ortodokslara ve feodal gericilere kar mcadelelerinde gnlk scak aktalite meseleleri karsnda gsterdikleri ve o vakte kadar doktrinlerine dev letin hogrsn ve hatt himayesini salyan kibar felsef lll yava yava bir yana braktlar. Ve 1840'ta, Friedrich-Wilhelm IV ile birlikte ortdoks yobazlk ve mutlakiyeti feodal irtica da tahta knca aka taraf tutmak onlar iin artk kanlmaz hale geldi. Geri, mcadeleye yine felsef silhlarla devam edildi, ama bu kez mcadele artk soyut felsef gayeler urunda yaplmyordu; geleneksel dinin ve mevcut devletin yklmasyd dpedz sz konusu olan. Nitekim, Deutsche Jahrbcher'de (1) niha pratik gayeler, byk ksmiyle, henz felsef bir kisve altnda ileri srld halde, 1842'de kan Rheinische Zeitung'da. (2) gen-hegelci okul aka ykselen radikal bujuvazinin felsefesi olarak boy gsterdi; ve felsef kisveye artk sadece sansr atlamak iin ihtiya duydu. Fakat, o devirde siyaset pek dikenli bir saha olduundan, as mcadele dine kar yrtld. Zaten bu mcadele zellikle 1840'tan bu yana dolayl bir siyas mcadele deil miydi? Hareketi balatan Strauss'un 1835te yaymlanan sa'nn Hayat (3) adl eseri olmutur. Daha sonra, Bruno Bauer bu eserde ncil efsane lerinin meydana gelii hakknda gelitirilen teoriye itirazla, ncildeki kssalardan birounun bizzat ncil yazarlar tarafndan uydurulmu olduunu kantlad. Bu iki akm arasndaki mcadele "bilin"le "cevher" arasnda bir atma olarak fel sef bir klk altnda yrtld. ncil'deki mucize kssalannm, cemaatin barnda geleneksel ve bilind olarak efsaneler olumas suretiyle mi doduu, yoksa bizzat ncil yazarlar tarafndan m uydurulduu sorunu, dnya tarihini hareket ettiren esas gcn "cevhermi, yoksa "bilin"mi olduu sorunu halini ald. Ni(1) Deutsche Jahrbcher f r Wissenschaft und Kunst (Bilim ve Sanat Alman Yll): A. Ruge ve T. Echtermeyer tarafndan kanlan ve 1841'den 1843'e kadar Leipzig'de yaymlanan genhegelciler organ. (2) Rheinische Zeitung (Ren Gazetesi): Renanya radikal burjuvazisinin organ. Camphausen ta rafndan kurulmu ve Kln'de yaymlanmtr. nce Moses Hess, Oppenheim ve Rutenberg'in son ra da Kari Mars'n ynetiminde yaynn srdrmtr. Gazeteye verdii yn sansrle baz ih tilflara yol atndan, K. Marx bir ka ay soma ynetimi brakmak zorunda kalmtr. 3) Strauss, sa'nn hayat adl eserinde Kilise dogmalarnn hristiyan cemaatlerinin bilinsizce yaratlarndan ibaret olduunu gsteriyordu. Strauss'a gre asl nemli olan ncil'deki hikyelerin muhtevasn oluturan d olaylara inan deil, bizzat insanlkta cisimleen Mesih fikridir.

EK

283

hayet, bugnk anarizmin peygamberi Bakunin'in kendisine ok eyler borlu olduu Smer kageldi ve her eye kadir "bilin"in stne, her eye kadir "ego"su(l) ile ty dikti. Hegelci okulun dal srecinin bu yan zerinde fazla durmyacaz. Bizce asl nemli olan udur: pozitif dine kar mcadelelerinin pratik icaplan genhegelcilerin en azimli kitlesini ingiliz-fransz materyalizmine geri gtrd. Bylece, bunlar kendi okullannn sistemiyle anlamazla dtler. Materya lizm tabiat biricik realite sayd halde, Hegelin sisteminde tabiat mutlak de'nin [mutlak fikir] "haricleme"sinden, aalamasndan baka bir ey deildir. Her halkrda, dnce v onun entelektel rn fikir burada ilk un sur olup tabiat ondan kar ve, genellikle, ancak fikrin aalamas sayesinde vardr. Gen-hegelciler bu elikinin iinde iyi kt bocalayp duruyorlard. te tam bu srada, Feuerbach'm D as Wesen des Christentums (Hristiyanl n mahiyeti) [2] adl eseri yaymland. Feuerbach, sz konusu tezad bir darbede tuzla buz ediyor ve lf evirip evirmeden materyalizmi tekrar tahtna oturtuyor du. Tabiat her trl felsefeden bamsz olarak vardr; onun rn olan biz in sanlarn, zerinde serpilip bydmz temeldir. Tabiatn ve insann dnda hibir ey yoktur ve din hayalgcmz tarafndan yaratlan yksek varlklar, bi zim kendi z varlmzn fantastik bir aksinden baka birey deildirler. By bozulmu; "sistem" paralanp bir yana atlm ve zaten muhayyileden baka bir yerde bulunmyan eliki zlmt. Bu kitap hakknda bir fikir edinebilmek iin insan onun kurtarc etkisini nefsinde denemi olmaldr. Ortal genel bir heyecan kaplamt; hepimiz bir anda "feuerbach" kesilmitik. Bu yeni gr tarzn Marx'm ne byk bir okuyle karlad ve btn eletirici ihtiraz kaytlarna ramen onun ne kadar etkisinde kald Kutsal Aile okunduu za man anlalr. Kitabn kusurlar bile o an iin baarsna yardm etti. Edeb ve hatt yer yer tumturakl slub uzun yllarn soyut ve karanlk hegelciliinden sonra, hereye ramen, canlandrc bir etki uyandrd iin kitaba geni bir okuyucu kitlesi ka zandrd. "Saf akF'n ekilmez hale gelen sultas karsnda kendisine, bir doruluk ve hakllk nedeni deilse bile, bir mazeret bulan sevgi'nin alabildiine yceltilmesi iin de ayn ey sylenebilir. Fakat, unu da unutmamak lzmdr ki, 1844'ten itibaren "kltrl" Almanya'y bir salgn hastalk gibi sarp bilimsel bilginin yerine edeb cmleleri, proletaryann retimin ekonomik transformasyo nu yoluyle kurtuluu yerine, insanln "sevgi" vastasyle zgrle kavu masn koyan, szn ksas Herr Karl Grn'nn en tipik bir ekilde temsil etti(1) Engels burada Max Stimer'in (Kaspar Schmidt'in takma ad) 1845te yaymlanan Der Ein zige und sein Eigentum (Ego ve z malt) adl eserine atfta bulunuyor. Gen-hegelciler grubu men suplarndan olan Stimer bu eserinde dine ve filantropiye kar kyor ve bireyin, hareketlerinde z menfaatinden baka bir sik tanmamas gerektii fikrini savunuyordu. (2) Feurbachm bu eseri 1841 ylnda Leipzigde yaymlanmtr.

284

EK

i o gnl bulandrc edebiyata ve yapmack santimantalizme gmlen "ha kik sosyalizm" ite Fuerbach'n bu iki zayf yanma balanr. Unutulmamas gereken bir baka nokta da udur: geri Hegel okulu dalmt, ama Hegel felsefesi henz eletirilerek alm bulunmuyordu. Strauss ve Bauer, herbiri, bu felsefenin bir yann br yanndan ayr olarak ele alm ve bu br yana kar polemik yapmakta kullanmt. Feuerbach ise, siste mi btnyle krp ylece bir yana atmakla kald. Fakat, sadece yanllm iln etmekle bir felsefenin hakkndan gelinemez. Hele Hegel felsefesi gibi ulusun entelektel gelimesi zerinde son derece etkili olmu gl bir eser dpedz bilinmemezlikten gelinerek batan savulamazd. Onu bizzat kendi anlad mnada "ortadan kaldrmak" gerekiyordu; yani eletiri yoluyle onun eklini ykarken, sayesinde kazanlm olan muhtevay kurtararak. Bunun nasl yapldn aada greceiz. Fakat, bu arada, 1848 ihtilli, Feuerbachn Hegel'e kar gstermi olduu ayn umursamazlkla, tekmil felsefeyi bir yana atverdi. Bylece, Feuerbach'm kendisi de arka plana atlm oldu.

i in d e k il e r

NDEKLER

SUNU (J. HYPPOLTE).................................................................. .............................................. 7 NOT ............................................................................................................................................ 20 NSZ ..............................................:........................................................................................ 21 GR .......................................................................................................................................... 33 Birinci ksm. SOYUT H U K U K ...................................................................................... 59 1. Blm. M lkiyet............................................................................................................ 62

a) Zilyetliin edinilm esi................................................................................................ 70


7 ) Eyann kullanm ......................................................................................................73 c) Mlkiyetin elden karlmas................................................................................... 77 Mlkiyetten mukaveleye g e i ...........................................................................................82 2. Blm. M ukavele........................................................................................................... 83 3. Blm. H akszlk............................................................................................................90

a) Kastsz zarar..............................................................................................................91 b) Hile .............................................................................................................................92


c) iddet ve su .............................................................................................................. 93 Hukuktan sbjektif ahlklla g e i ...............................................................................101 kinci ksm. SBJEKTF AHLKLILIK................................................................... 103 1. Blm. Tasmim ve sorumluluk........................................................ ......................... 108 2. Blm. Niyet ve refah ................................................................................................. 110 3. Blm. yilik ve ahlak b ilin .................................................................................... 116 Sbjektif ahlkllktan objektif ahlklla g e i .......................................................... 135 nc ksm. OBJEKTF AHLKLILIK.................................................................. 138 1. Blm. A i l e ................................................... ............................................................... 145 A. E v len m e....................................................................................................................146 B. Ailenin serveti.......................................................................................................... 151 C. ocuklann eitimi ve ailenin d alm as............................................................. 153 Aileden sivil topluma gei .............................................................................................. 158 2. Blm. Sivil top lu m ................................................. ...................................................159 A. htiyalar sistemi .....................................................................................................163

a) htiyalarn ve tatminlerin modaliteleri......................................................... 164 b) Emein modaliteleri ......................................................................................... 167


c) Z enginlik............................................................................................................. 168

288

NDEKLER

B. Yarg g c ................................................................................................................ 173 a) Kanun olarak hukuk........................................... ............................................... 174 b) Kanunun m evcudiyeti......................................................... ............................. 178 c) M ahkem e............................................................................................................. 181

C. Kamu ynetimi ve korporasyon ......................................... .................................187


a) Kamu y n etim i...................................................................................................187

b) Korporasyon....................................................................................................... 195
3. Blm. Devlet ............................................................................................................. 199 A. siyas hukuk [siyas anayap]............................................................................203 I. Kendisi-iin i siyas anayap............................................................................220

a) Hkmdarlk g c ............................................................................................. 226

b) Yrtme g c ..................................................................................................... 236


c) Yasama g c ............................... :.......................................................................241 II. D hkmranlk................................................................................................ 257 B. D siyas hukuk [uluslararas hukuk]..................................................................262

C. Evrensel tarih...........................................................................................................266
EK HEGEL'DEN FEUERBACH'A (F. ENGELS) ................................................................................ 277 NDEKLER tNDEKtLER ..........................................................................................................................287

You might also like