You are on page 1of 11

DÜNYADA VE TÜRKİYE DE EĞİTİM YÖNETİMİ ALANINDA KURAMSAL BİLGİ

ÜRETİMİ, SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

ÖZ
Dünyada ve Türkiye de eğitim yönetimi alanında kuramsal bilgi üretimine
bugün daha çok gereksinim duyulur olmuştur. Okulların vazgeçilmez
kurumlar olarak varlıklarını günden güne daha çok hissettirdikleri çağımızda,
okulların sorunlarına çözüm önerisi getirecek kuramsal bilgi birikimine sahip
yöneticilere ve öğretmenlere sahip olunması gerekiyor. Kuramsal bilgi
birikimine sahip olmak, eğitim örgütlerinde yeni kuramsal bilgi birikimi
yaratmanın da yolunu açacaktır. Ancak kuramsal bilgi üretimi belli niteliklere
sahip insan yetiştirilmesine bağlı olarak geliştirilebilecek bir çabadır. Oysa
eğitim yönetiminde var olan sorunlar buna engeldir. Bu çalışmada kuram,
kuramsal bilgi üretimi ve kuramsal bilgi üretiminde sorunlar ve çözüm
önerileri üzerinde durulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Kuram, kuramsal bilgi, eğitim yönetimi

ABSTRACT

Today, it has been needed to propose theoretical knowledge in the branch of


education management both in the World and in Turkey. In our age, there is
the need of managers and teachers who have theoretical knowledge in order to
find solutions to problems of schools that are the inevitable institutions whose
importance inclines day by day. Having theoretical knowledge will prepare
the way of creation of new theoretical knowledge in educational
organizations. Creation of theoretical knowledge is possible by educating
people by giving them some certain features; yet, problems in education
management are the obstacles against this effort. In this work, it is dwelled
upon theory, creation of theoretical knowledge, problems in creation of
theoretical knowledge and proposals for solution.

Keywords; Theory, theoretical knowledge, education management


Giriş

Yönetim genel anlamda belli bir amacın gerçekleştirilmesi için bireylerin işbirliği
yapmalarıdır. Bu anlamda yönetim, örgütün işlerliğini sağlayacak her türlü yönetsel etkinlikleri
yani kaynakların bir araya getirilmesini, eşgüdüm sağlanmasını, izlenecek yöntemleri ve
denetimi içine alır(Gözübüyük(1996:1). Ancak eğitim yönetimi, diğer yönetim örgütlerinden
ayrılır. Eğitim, bir toplumu yeniden yaratma iddiasını taşır. Bu nedenle amaçlarının kendine
özgünlüğü kaçınılmazdır. Aydın(1996:9)’a göre; yeni kuşakların toplum üyeliğine hazırlanma
işi rastlantısal olamaz. Çağdaş toplumlar, eğitim gereksinmesini eğitim sistemleri ile kontrol
altına alırlar.

Eğitim, ayrıcalıklı olarak, her insanı hangi örgüt içinde olursa olsun kuşatır. Sağlıklı bir
ortamda, sağlıklı bir birey olarak yetişmesine imkan sunar. Eğitim her örgüt için gereklidir. Bu
manada eğitim yönetimi de kendine özgü kavram, tanım ve sayıtlılarıyla sistemleri etkiler ve
yönlendirir. Eğitim örgütlerini anlamada ve yönetmede, gözlem, deney ve verilerle eğitim
olguları ele alınır işlenir. Eğitim ortamlarından elde edilen bilgiler kavramlaştırılır, tanımlanır,
karşılıklı ilişkiler ağı olarak genelleştirilir. Eğitim örgütlerinin uygulama alanına aktarılan bu
bilgiler yine uygulamadan alınan dönütlerle bilgi birikimine katkıda bulunur. Bu döngü kuram
olarak sonul değerini bulur.

Kuram Kavramı

Kuram düşünsel bir çabadır. Kuram eylemden doğar ve yine eyleme dönerek onu etkiler
ve geliştirir. Kuram eylemle birlikte ve eylem içinde gelişir. Bir tanıma göre kuram; “Bilgi
edinme sürecinin herhangi bir aşamasında ortaya atılan, geçerlik ve güvenirliği bilimsel
yöntemle saptanmış bir genel bilgi ve açıklama düzeni” olarak tanımlanmaktadır. İnsan doğasal
ve toplumsal gerçekler üstünde düşünerek onları genelleştirir. Bu bilgiler daha sonra doğaya ve
insana uygulanarak, onlarda yeni değişiklikler oluşturması sağlanır. Bu sürekli kuram ve
uygulama döngüsüne hizmet eder. Kuram deney, gözlem, ölçme ve tartmalarla doğrulanır ya da
yanlışlanır (Hançerlioğlu, 1989:228,229).

Görüldüğü gibi, kuram, bilimsel bir yaklaşımla olayları açıklamaya çalışıyor. Sadece
düşünce ile değil, bilgiyi doğa ve insan olgusunda deney ve gözlemle açıklamaya ve bu olgulara
açıklamalar bulmaya çalışıyor. Kerlinger(Aydın, 1993:20)’e göre kuram, olayları açıklamak ve
kestirmek amacıyla, değişkenler arasındaki ilişkileri belirleyerek olaylara sistematik bir bakış
sağlayan, birbiriyle ilişkili kavramlar, tanımlar ve sayıtlılar bütünüdür. Bir başka tanımda
ise(Bursalıoğlu, 1997:96) iki yahut daha çok değişken arasındaki ilişkilerin nedenleri ifadesidir.

2
Buradan da görüleceği gibi, kuram olay ve olgulara kavramsal bir bakış sağlıyor. Ancak
bilimsel çalışma ilke ve kuralları bu bakışta önemli bir yol çiziyor. Her düşünce, varsayım,
tanımı kuram olarak kabul etmek mümkün değildir. Geçerlik ve güvenirliği bilimsel yöntemle
saptanmış bir genel bilgi olması bu noktada dikkate alınması gereken önemli bir değerdir.

Dünyada ve Türkiye de Kuramsal Bilgi Üretimi

Yönetim bilimi insanla başlar. Sosyal bilim olarak yönetim, sosyoloji, psikoloji,
antropoloji, ekonomi gibi bilim dallarının etkisi altında gelişerek insan ile ilgili olay ve olgulara
açıklama getirmeye çalışmıştır.

Yönetim ile ilgili ilk fikirlere Antik Yunan’da rastlanır. Sokrates, Platon ve Aristotales
yönetimi insanların en iyi yaşamı gerçekleştirme de araç olarak görürler. Zaman içerisinde
Augustin(354-430; Aquino’lu Thomas(1225-1274);Machiavelli(1469-1527); Adam
Smith(1727-1790)’in yönetim ile ilgili düşüncelerine rastlamak mümkündür(Erdem, 1996:383-
393) Ancak bunlar yönetim bilimini geliştirici çalışmalar olarak değerlendirilmemiştir. Eğitim
yönetimi alanında ilk terimlere ise, Roma kaynaklarında rastlanır. Romalılar okul yöneticiliğini
önemsemiş ve geliştirmişlerdir(Bursallıoğlu, 1997:14).

İlk olarak eğitim yönetimi alanında Taylor’un(1856-1915) Bilimsel İşletmecilik


fikirlerinden okullarda yararlanılmıştır. Okullar fabrika öğrenciler hammadde olarak
görülmüştür. Bu duruma Max Weber’in Avrupa da “bürokrasi” alanında geliştirdikleri ilkelerde
eklenir(Şimşek, 1997:101). Taylorizm disiplininin amacı etkililiktir. İnsanın belli doğal yasalar
altında anlaşılabilir olduğuna duyulan inançtır. Callahan 1962’de American okullarında bilimsel
yönetimin en iyi şekilde nasıl uygulanacağını açıkladı. Bu durumda öğrencilerin de işçiler gibi
davranabileceğini ve öğrenci, öğretmen, yöneticilerin motivasyonlarını en üst dereceye kadar
çıkarabileceklerini savundu (Ress, 2001).

Bilimsel Yönetiminin eğitim örgütlerindeki uygulama çabalarında insan öğesinin


psikolojik yanının ihmal edildiğini ortaya çıktı. Bu anlamda yönetimde “insan ilişkileri”
kavramı benimsenmeye başladı. Bu durum okulların sosyal sistemler olarak ele alınmasını
sağladı. Bu dönemde okulların doğasına ilişkin yaklaşımların temelinde “insan” unsuru ağırlıklı
olarak yer almaya başlamıştır. Okullar ve eğitim yönetimi ile ilgili kavram ve tanımların
oluşmasında bu değer egemen olmuştur..

Selçuklular döneminde “hayat içinde hayat için eğitim” fikri egemendi. Bu anlayış
aslında Selçuklularda eğitim anlayışının sosyal içerikli olduğuna işaret etmesi açısından
önemlidir. Oysa bu dönemde Avrupa da çocuğun doğasına yönelik eğitimden söz etmek
mümkün değildi (Binbaşıoğlu, 1995: 5,6)

3
Türkiye’de ise bu dönemde; 1924 programı ile toplum sorunlarına karşı bilinçli kuşak
yetiştirme fikri benimsenmiş, 1931 tarihinde Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü ile de
yapısal eğitim dönüşümü sağlanmıştır(Binbaşıoğlu, 1995: 139-142). Özellikle bu döneminin
kuramsal temeli pragmatiktir.

Mayo ve arkadaşlarının yapmış olduğu, “Hawthorne” araştırmaları, insan problemleri


ve bunların çözüm yollarını inceledi. Bu durum daha önce bilimsel işletmecilik akımının eğitim
ortamlarındaki sıkıcılığı için bir kurtuluş oldu. Bu anlamda eğitim örgütlerinde insan ilişkileri
ilkeleri demokratik yönetim adı altında uygulanmaya başlandı. Kaynaklar 1930-1950 yılları
arasını “İnsan İlişkileri Yaklaşımı” ile bir tutarlar(Bursalıoğlu, 1997:31,32) Ancak bu dönem
eğitim yönetiminin kuramsal gelişmesine hizmet etme açısından verimli bir dönem olarak
adlandırılmaz. Asıl dönem 1950’li yıllarla birlikte başlayıp süregelen yıllar olacaktır. Özellikle
Callahan’ın bu dönemde bilimsel yönetim anlayışını okullara uygulamaya çalışması kuramsal
bilgi üretimi konusunda en önemli çaba olarak kabul edilebilir.

Kaynaklar 1950 ve 1970 yılları arasını bilimsel bir bakışın geliştirilmeye çalışıldığı
dönem olarak tanımlarlar (Şimşek, 1997: 101). Özellikle Herbert Simon rasyonellik ilkesi ile
insan davranışlarını değerlerden ayrı tutarak inceleme yoluna gitmiştir. Ancak eğitim
örgütlerinin amaçları değerlere dayalı olduğundan her zaman kararlarda rasyonel olanları
bulmakta ve seçmekte zorlanmışlardır. Çünkü eğitim örgütleri akıcıdır. Davranışları tahmin ve
kontrol hem güç hem de pahalıdır(Bursalıoğlu, 1997:37).

Bunlarla birlikte, yönetim alanındaki Chester Barnard’ın İşbirliği, Talcott Parsons’un


Sosyal Sistem, Peter Blau’un Hizmetlerin Takası, Amitai Etzioni’nin Örgütte Uyum kuramları
örgütleri açıklamaya çalışmıştır. Türkiye’de Ziya Bursalıoğlu Eğitim Yönetiminde Teori ve
Uygulama adlı ilk basımı 1971 yılında yapılan kitabıyla bu örgüt kuramlarının eğitim
yönetimine uygulanması boyutunu ele almış ve eğitim örgütlerinde her kuramın yerinin ne
olacağını irdelemiştir.

Eğitim yönetiminin kendisini bir çalışma alanı olarak tanıttığı bu dönemde Klasik Örgüt
Yaklaşımı, İnsan İlişkileri Yaklaşımı ve Sistem Yaklaşımı’nı içine alan “Getzels-Guba Modeli”
bu dönemin en etkili kavramsal gelişmesi olarak kabul edilmiştir(Şimşek,1997:102) Bu model
bir okul davranış modelidir. Kurum sosyal davranış dinamiklerini açıklar. Bu modelin iki temel
boyutu vardır. Kurum ve birey. Kurum belli roller ve beklentiler açısından, birey ise insanın
beklentileri tarafından belirlenir(Classens, 2005; Aydın, 1994:214) Ancak bu modelin farklı
işletmelerde de uygulanabileceği gerçeği, eğitim yönetimine özgünlüğünün olmadığı eleştirisine
neden olmuştur. Bu dönemde orjinali 1950’lerde A.Coons ve J.Hemphill tarafından geliştirilen
Liderlik Davranışı Betimleme Anketi literatüre girdi ve bu anket 1957’de Andrew Heplin

4
tarafından geliştirildi. Bu anket hem işletmelerde hem de eğitim örgütlerinde kullanılması
bakımından eğitim yönetimi alanında bir öneme sahiptir(Halpin, 1957) Ayrıca okullarda iklim,
kültür ve liderlik gibi değişkenleri analiz edilmesinde Örgütsel Kültür Betimleme Anketi
geliştirilmiş ve kullanılmıştır(Bursalıoğlu, 1997:102)

Griffiths’in 1956 yılında yazdığı ders kitabı, okul yönetimi sorunlarını değerlendirme
ve tartışmaya yönelik önemli açıklamalar önermektedir. Ayrıca Campbell ve Gregg’in Eğitimde
Yönetsel Davranış(Administration Behavior in Education) adlı kitabı bu dönemde eğitim
yönetim alanında yazılmış bir eserdi. Daha sonra Grifiths’in 1959 yılında yazdığı Yönetsel
Kuram (Administrative Theory) kitap eğitim yönetiminde kuramı açıklayan bir kitap
olmuştur.Bu kitap antropolojik ağırlıklı ve gözlem çalışmalarına dayalıydı (Çelik,1997:33,34)
Bu dönemde eğitim yönetimi etkileyen kuramların işletme, sosyoloji gibi disiplinlerden alındığı
görülmektedir. 1970’li yıllara kadar eğitim yönetiminde pozitivist felsefenin etkileri hakim
olmuştur. 1970’li yıllardan sonra ise farklı paradigmalar, eğitim yönetimini ve bu alandaki
araştırmaları etkilemiştir.

1970’li yıllardan sonra yeni paradigmalar, kuramsal bilgi üretiminde kullanılmaya


başlanmıştır. Eleştirel kuram, örgütsel kültür kuramı, postmodernist kuramlar örgütleri
anlamada ve çözümlemede çeşitli bakış açıları yaratmıştır. Geliştirilen kuramlar okullara farklı
yaklaşımlarla bakmayı sağlamıştır. Bu bakış 1980’li ve 1990’lı yıllarda da çoklu bakış açıları ve
kuramları olarak devam etmiştir.

Son yıllarda farklı kuram ve modellerle eğitim örgütlerine bakılmaya başlandığı


görülmektedir. Özellikle antipozitivist paradigmalar ışığı altında yer alan eleştirel kuram,
örgütsel kültür kuramı, feminist kuram gibi kuramlar eğitim örgütlerine çoklu bakış açılarını
getirmiştir. Bu bakış açıları eğitim örgütlerinin daha karmaşık boyutlarının irdelenmesine imkan
hazırlamıştır.

Greenfield’in “Reforming&Revaluating Educational Administration” da tartıştığı gibi,


örgüt ile ilgili bir kuramın, örgütsel davranışta değerleri, alışkanlıkları ve inançları yoluyla
bireylerin araştırılması yanında, bireylerin içinde yaşadıkları dünyayı nasıl yorumladıkları ve
ona yükledikleri anlamlarında araştırılması gerektiğine işaret etmiştir(Balcı, 2003: 46,47).
Özellikle okulların bu bakış açısıyla ele alınması ve değerlendirilmesi gereklidir.

Eğitim çalışmalarını geliştirmek için farklı yönetim teorileri farklı görüşlerin ortaya
atılmasına imkan sağlar. Örneğin Missouri State Üniveristesi, Eğitim Yönetimi Bölümü
liderlikle ilgili olarak; Liderlik olmadan toplumun değişme istekleri karşılanamaz. Eğitimde
mükemmeli yaratmak için okullarda liderlik eğitimini ön plana çıkarmalıdırlar. Eğitim yönetimi
kuramsal olarak bazı kavramların okul çatısı altında ele alınması gerektiğini vurgular. Özellikle

5
bazı konular eğitim yönetimi alanında liderlikle birlikte üzerinde araştırma yapmaya değer
bulunmaktadır. Bunlar; Etkili okul, durumsal liderlik, yerinen yönetim, performans temelli
eğitim, öğrenme teorisi, grup dinamiği, öğrenen örgütler, takım çalışması, performans temelli
değerlendirme, sistem değişim teorisi, iletişim teorisi, motivasyon teorisi, stratejik planlama,
değer, okullarda güven, etik, çatışma yönetimi, okul-toplum ilişkisi gibi konulardır
(http://education.misouristate.edu) Bu çalışmaların geliştirmek için, Hoy ve Miksel(2001,
1997)’in Eğitim Yönetimi:Teori, Araştırma ve Pratik ile Sağlıklı Okula Giden Yol(The Road to
Open and Healty Schools) gibi kuramsal çalışmaların literatüre girdiği görülmektedir. Türkiye
de ise Ziya Bursalıoğlu’nun Eğitim Yönetiminde Teori ve Uygulama kitabı ile Ali
Balcı(1993)’nın Etkili Okul; Kuram, Uygulama ve Araştırma kitabı bu alanda eğitim
yönetimine kuramsal bilgi sağlayan kaynaklardır.

Eğitim Yönetimi alanında kuramsal bilgi üretimine ilişkin sorunlar ve çözüm önerileri;

1-Eğitim yönetimi tarihsel süreç içerisinde, kendine özgü bir kuramsal temel ve bakış
kazanıncaya kadar sosyal bilimlerin değişik disiplinlerinden yaralanmak durumunda kalmıştır.
Özellikle işletme sektöründe geliştiren araştırmalar eğitim yönetimi alanına uygulanmaya
çalışılmıştır. İşletme sektörünün başlangıçta Taylorizmin etkisinde insan-makine modeliyle
insana yaklaşması ve anlamaya çalışması, eğitim örgütlerinin de aynı bakış açısıyla
anlaşılabileceğini düşündürmüştür. Okullar fabrika, öğretmenler makine, öğrenciler ürün olarak
düşünülmüştür. Bu durum zaman içinde insan ilişkileri yaklaşımları ile önemini yitirmiştir.
Ancak uzun bir zaman okulları ve okullarla ilgili kuramsal bilgi birikimini etkilemiştir. Oysa
eğitim örgütlerinde işletmeler gibi işi tanımlamak ve adım adım işlem basamaklarını kontrol
etmek mümkün değildir. Bu bakış açısı okullara özgü bilgi üretimini olumsuz yönde
etkilemiştir. Başka bir disiplinin çalışma araçlarıyla okul ortamını açıklamaya çalışmak eğitim
yönetimini alanında ekililiği ortaya çıkaracak çalışmaları geciktirmiştir. Çoklu bakış açıları bu
mekanik bakış açısını değiştirmelidir.

2- Yine aynı pozitivist anlayışla okullarda verimi artırmak için yönetim yapısını
sınıflandırması, informal özellikleri olan okulların verimi sağlamada işletmeler gibi
düşünülemeyeceği gerçeğidir. Girdi aynı kalmak koşuluyla ürünü artırmak olarak tanımlanan
‘verim’ okullarda yönetimin formülleştirilmesiyle sağlanamaz. Eğitim ortamlarında insan
öğesine ağırlık vermek, eğitim örgütlerinin başarısında önemli bir yere sahiptir.

3. Eğitim örgütlerine pozitivist, pragmatizm, rasyonalizm gibi paradigmalarla bakmak,


gevşek yapılı özellikler arz eden eğitim örgütlerinin anlaşılmasında yetersiz kalmıştır.
Düzenlilik ve kararlılık bakış açılarıyla okulları incelemeye çalışmak, bu alanın kendine özgü
dinamiklerinin göz ardı edilmesine neden olmuştur. Bursalıoğlu(1997:27)’na göre; Follet

6
yönetime dinamik ve demokratik bir hava getirmiştir. Ayrıca, yönetimin psikolojik ve
sosyolojik yanlarını da dikkate alarak, insan ilişkilerinde katılma, işbirliği, çatışma gibi
kavramlara yer vermiştir. Bu yaklaşım katı pozitivist bakışın kırılması noktasında önemlidir.

4. Eğitim örgütlerinde pozitivist bakış açısının bir doğurgusu olarak nicel araştırma
yöntemlerinin kullanılması, eğitim yönetimi alanında tüm sorunların bu bakış açısıyla
çözülebileceği tartışmasını getirmiştir. Bu bakış açısı eğitim örgütleri üzerinde kuramsal bilgi
üretimini olumsuz yönde etkilemiştir. Nicel araştırmalarla betimleme yapma, bu sonuçların
genelleştirilememesi yerel düzeyde kalması evrensel kuramsal bilginin faydasını ortaya
çıkaramamıştır. Nicel araştırma yöntemleri vazgeçilmez değildir. Okulların doğasını açıklamada
gözlemcinin değer yargılarının da içinde bulunduğu açıklamalara yer verilmesi gerekmektedir.

5. Okul yöneticilerinin eğitimi, okul yöneticiliği hala dünyada meslekleşmiş değildir.


Öğretmenlerin yönetici olduğu bir sistem ve uygulama yönetim bilgi sistemleri konusunda belli
yeterliğe sahip yöneticilerin eksikliğini körüklemektedir.

A.B.D. Cincinnati Üniversitesi Eğitim Yönetimi Bölümü “Yönetici Yetiştirme


Akademisi” başarılı öğretmenleri alarak okul müdürü yetiştirme uygulaması sürdürmektedir. Bu
akademinin amacı, altı haftalık tam gün süreli bir programla potansiyel okul müdürlerini
21.yüzyılda gereksinim duyulan bilgi, beceri, tutum ve değerlerle
tanıştırmaktır(Pehlivan1997:84). Okul yöneticiliğinin altı haftalık bir eğitimle yetiştirilmeye
çalışılması, eğitim yönetimi alanında bekleyen sorunlara çözüm olabilir mi? sorusu üzerinde
düşünmek gerekir. Eğitim yönetimi alanında yönetici yetiştirmek altı haftalık bir programının
sınırlarının çok üstünde olması gerekir. Ülkemizde de aynı yöntemle ‘müdür yardımcılığı’
sınavları yapılmakta ve altı haftalık bir programla yönetici yetiştirilmeye çalışılmaktadır.
Yazar, Türkiye’de böyle bir kurs programı içerisinde öğretim görevlisi olarak yer almış ve
adayların sadece test tekniğine göre yapılacak bir sınavda geçer not almaya odaklandığını
gözlemlemiştir. Kısacası bu tür kısa süreli programların eğitim yöneticisi yetiştirmede etkili
olduğunu söylemek söz konusu değildir. Eğitim yöneticiliği üniversitelerde en az lisans
düzeyinde eğitim ile alana yönetici yetiştirmek zorundadır. Çalışacakları okul türleri ise master
ve doktora düzeyinde derecelere bağlı olarak belirlenmelidir.

6. Öğretmenlik mesleğinin meslekleşme sorunları ve öğretmen yetiştirme kurumlarının


amaçlarını iyi belirleyememesinden kaynaklanmaktadır. Dünyada öğretmen yetiştiren
kuramların oluşmuş evrensel ilkelerinin olmadığı ortadadır. Herhangi bir mühendislik alanında
ya da tıp alanında verilen eğitim niteliği, amaçları, İlkerleri etik değerleri evrensel bir içerik
kazanmışken, öğretmen ve yönetici yetiştiren kurumların bu anlamda kurumsallaşamaması
eğitim yönetiminde evrensel kuramsal bilgi üremini düşürmektedir.

7
Bilindiği gibi, İngiltere’de üniversitelerin herhangi bir bölümünden mezun olanlar, bir
yıl süreli öğretmenlik formasyonu ile öğretmenlik yapabilmektedirler. Bununla birlikte eğitim
fakültelerinden mezun öğretmenler ile öğretmen kolejleri öğretmen yetiştirme kaynağının alt
yapısını oluşturmaktadırlar(Dönmez, 1998:73) Bu durum değişik dünya ülkelerinde bu
farklılıklarını sürdürmektedir.

7. Geleneksel yönetim anlayışlarının egemenliği, bürokratik yönetimin tüm dünyadaki


değişme ve gelişmelere rağmen varlığını korumaktadır. Bu durum özellikle alana yönelik
yönetici yetiştirilmemesi dolayısıyla devam etmektedir. Beşinci maddede de ifade edilen
yönetici yetiştirme modeli/modelleri üzerinde durmak ve akademik eğitim yapılanmasını
yeniden gözden geçirmek gerekmektedir. Türkiye de “Eğitim Yöneticileri ve Deneticileri
Vakfı” adı altında kurulan ve eğitim yöneticiliği mesleğinin ve mensuplarının gelişmesine
yönelik olarak işbirliği ve araştırmalar yapmak/yaptırmak amacını taşıyan bu vakıf Türkiye de
ciddi bir oluşum olarak düşünülebilir. Ancak bu çabalar yeterli değildir.

8. Eğitim yönetimi sadece bilim değil sanattır. Eğitim yöneticiliği insan ilişkileri
temelinde sosyal bilim alanı olarak gelişmesini sürdürmelidir.

İnsan davranışı esnek ve bütüncül bir anlayışla araştırılabilir. Bunun temeli ise nitel
araştırma yöntemleridir. Nitel araştırma çeşitli disiplinlere dayalı güçlü bir kuramsal temele
dayanır. Nitel araştırma Sosyoloji, Antropoloji, Felsefe, Dilbilim gibi disiplinlerden
yaralanmaktadır. Bu disiplinler, insan davranışını içinde bulunduğu ortam içinde çok yönlü
olarak anlamaya çalışmaktadır (Yıldırım ve Şimşek, 2004:31)

Sonuç olarak;

Örgütleri ve yönetimi anlama ve açıklamada yeni mecaz ve paradigmalara gereksinim


vardır. Bu paradigma ve mecazlara göre eğitim yönetimini irdeleyecek, sorunlarına çözüm
önerileri geliştirecek yetişmiş insan gücünü gerektirir. Özellikle yönetici eğitimi konusunda
kuram bilgisine sahip yöneticilerin sisteme girmesi gerekmektedir.

Eğitim yönetimi alanında daha önce bir eğitim almamış öğretmenlerin yönetici olarak
atanması sistemde sorunların daha da büyümesine neden olmaktadır. Eğitim örgütlerine farklı
bakış açılarıyla bakmak, kuramsal bilgi temelinde okulları irdelemek Dünyada ve Türkiye de
süregelen yönetici yetiştirme süreçleri ile mümkün görünmemektedir. Kaldı ki, eğitim
çalışanları alanda kendilerinde böyle eksiklik ve ihtiyaç duymamaktadırlar. Alınmış olan
öğretmenlik eğitimi, bazen sadece alan eğitimi ile eğitim örgütlerinde görev yapmaktadırlar. Bu
da kuramsal anlamda yetersiz bir yönetici kitlesi yaratmaktadır.

8
Bursalıoğlu (1997: 100)’na göre; Eğitim ve okul yöneticilerinin, kurama karşı
ilgisizliğinin nedeni, sosyal örgütlerin yok olma tehlikesinin bulunmamasıdır. Okulun yerini
alacak başka bir örgüt bulunmamaktadır. Eğitim yöneticisi de, nasıl olsa yaşayan bu örgüt için
gerekli kuramları öğrenme ihtiyacını duymamaktadır. Bu boşluğu, zaten kendiliğinden yaşayan
örgütünü, tecrübe ve kıdem ile yaşattığını ileri sürerek kapatmaya çalışmaktadır.

Kendiliğinden böyle bir zorunluluğu duymayan eğitim yönetiminde çalışan insanların


yetiştirilmesinde lisans düzeyinde eğitim yönetimi eğitimine dönülmelidir. Eğitim
yöneticiliğinin meslekleşmesinde en büyük katkıyı sağlayacak olan da budur. Kuram bilgisine
sahip olmayan hiçbir yönetici eğitim örgütlerini anlamada ve açıklamada sorunlara yeterli
çözüm önerileri getiremeyeceklerdir.

9
KAYNAKÇA
Aydın, Mustafa.(1996) Eğitim Sosyolojisi Ders Notları, Malatya.
Aydın, Mustafa. (1993) Çağdaş Eğitim Denetimi. Ankara:Pegem Yayınları.
Aydın, Mustafa.(1994) Eğitim Yönetimi. Ankara: Hatiboğlu Yayınevi.
Balcı, Ali. (2003)Eğitim Örgütlerine Yeni bakış açıları: Kuram-Araştırma İlişkisi II.
Eğitim Yönetimi. Yıl:2003 Sayı:33. ss:26-61.
Balcı, Ali. (1993) Etkili Okul; Kuram, Uygulama ve Araştırma.
Binbaşıoğlu, Cavit.(1995) Türkiye’de Eğitim Bilimleri Tarihi. İstanbul: Milli Eğitim
Bakanlığı Yayınları.
Bursalıoğlu, Ziya.(1996) Eğitim Yönetiminde Teori ve Uygulama, Ankara: 6.Baskı,
Pegem Yayınları.
Classens, Anver.(2005) The Getzels –Guba Model. Threaded Discussion.
www.education.uncc.edu (erişim:28.12.2005)
Çelik, Vehbi. (1997) Eğitim Yönetiminde Kuramsal Gelişmeler. Eğitim Yönetimi.
Yıl 3. Sayı:1
Dönmez, Burhanettin.(1998) Eğitim Fakültelerinin Yeniden Yapılandırılması Üzerine
Bazı Eleştiriler. Eğitim Yönetimi. Yıl:1998 Sayı:13 ss.71-78
Erdem, Ali Rıza.(1996) Batı Düşünürlerinin Yönetim Bilimine Bilim Öncesi
Katkıları.Eğitim Yönetimi, Yıl:2. Sayı 3.
Gözübüyük, Şeref.(1996) Yönetim Hukuku, Ankara: 9.Baskı, Turhan yayınevi.
Hançerlioğlu, Orhan. (1989) Felsefe Sözlüğü.İstanbul: Remzi Kitabevi,
Halpin, Andrew.(1957) Manual for The Leader Behavior Description
Questionnare.Ohio. http://Fisher.osu.edu/supplements (erişim:28.12.2005)
Pehlivan, İnayet. Cincinnati Üniveristesi Yönetici Yetiştirme Akademesi: Okul Müdürü
Yetiştirmede Farklı Bir Yaklaşım. Eğitim Yönetimi. Yıl.3 sayı.1 Kış.ss.83-94
Ress, Jonathan.(2001) İn The Classroom: Standardized Testing And Scientific
Management. Radical Pedagoogy. Volume 3 Issue 2 Fall.
Şimşek, Hasan.(1997)Pozitivizm Ötesi Paradigmatik Dönüşüm ve Eğitim Yönetiminde
Kuram ve Uygulamada Yaklaşımlar. Eğitim Yönetimi. Yıl 3, Sayı 1.
Yıldırım, A. & Şimşek, H. (2004) Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yönetmeleri,
Ankara, Dördüncü Basım, SeçkinYayıncılık.
http://education.misouristate.edu (erişim:29.12.2005)

10
SUMMARY

Today, it has been needed to propose theoretical knowledge in the branch of education
management both in the world and in Turkey. In our age, there is the need of managers and
teachers who have theoretical knowledge in order to find solutions to problems of schools that
are the inevitable institutions whose importance inclines day by day. Having theoretical
knowledge will prepare the way of creation of new theoretical knowledge in educational
organizations. Creation of theoretical knowledge is possible by educating people by giving them
some certain features; yet, problems in education management are the obstacles against this
effort…

Education is needed in all kind of organizations. In this sense, education management


effects and leads systems by its peculiar theories and definitions. In order to understand and
manage educational organizations; education facts are taken and worked on by observations,
experiments, and data. Information that is taken from educational fields are conceptualized,
defined, and generalized as mutual relations net.

Defining the education fields requires the source of managers and teachers who had been
educated by theoretical knowledge of this field. Yet, problems in education management system
are the obstacles against this kind of structuring. Because of the lack of theoretical knowledge
of education management; managers and teachers can not analyze educational organizations
from a different perspective.

The reason of indifference of school managers’ and education managers’ to the theory is;
there is no threat or danger against existence of social institutions. There is no institution to
displace with the school. And the school manager does not demand to learn the necessary
theories for this institution which survives in any case. The means of making education manager
more sensitive is to educate him/her. In this work, the method of creation of theoretical
knowledge is discussed by bethinking the problems of creation of theoretical knowledge in
education management.

11

You might also like