You are on page 1of 5

Doğal İmmun Sistem:

Erken İnflamatuvar Yanıtın


Kontrolü
F. Aytül UYAR
İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı, İstanbul

yerine çekilmesinin koordinasyonundan oluşur.1 Nor-


�nflamasyonun Fizyolojik Temeli
mal inflamasyon süreci, etkenin tanınması, lökositlerin
Fizyolojik olarak inflamasyonun temel işlevi, infeksiyo- infeksiyon yerinde toplanması, mikroorganizmanın
nu iyileştirerek veya doku hasarını tamir ederek home- ortadan kaldırılması, inflamasyonun ortamdan uzaklaş-
ostazisi korumaktır. İnflamatuvar yanıtı başlatan meka- tırlması ve homeostatik dengenin yeniden kurulmasını
nizmaların, aynı anda inflamasyonu kontrol eden çeşitli kapsar. İnfeksiyonun ilk olarak tanınması, doku mak-
düzenleyici mekanizmaları da başlatması sonucunda inf- rofajları, dendritik hücreler ve mast hücreleri tarafından
lamasyonun süresi ve genişliği her aşamada aktif olarak gerçekleştirilir ve etken sessiz sedasız elimine edilmeye
kontrol altında tutulmaya çalışılır. çalışılır. Bu basamakta eliminasyonun uzaması veya
Ancak inflamatuvar reaksiyonun, şiddetli enfeksiyon- başarılamaması durumunda yanıt da büyür. Bu hücre-
daki gibi çok güçlü olması, dirençli mikroorganizma lerin salgıladıkları kemokin, sitokin, vazoaktif aminler,
varlığındaki gibi uzaması ya da otoimmün veya allerjik eikosanoidler ve proteolitik zincir ürünleri gibi aracıların
reaksiyonlarda olduğu gibi uygunsuz olması halinde yapımı giderek artar. Bu aracılar, çoğunluğu nötrofil ol-
patoloji baskınlık kazanır.1 Hatta bazı kronik infeksiyon mak üzere lökositleri ve plazma proteinlerini olay yerine
veya inflamatuvar hastalıklarda olduğu gibi inflamatuvar çekerek bölgesel inflamatuvar eksuda oluşumunda rol
yanıtın kendisi dokuya mikroorganizmadan daha fazla alırlar. Doğrudan patojenle karşılaşma sonucu veya doku
zarar verir. Kısaca, İnflamatuvar yanıtın, inflamasyonu makrofajlarınca salgılanan sitokinlerin etkisi ile nötro-
tetikleyen etkene bağımlı olarak, farklı fizyolojik amacı filler aktive olarak, fagositoz yapar ve granüllerindeki
toksik içeriğin boşalması ile mikroorganizmanın ortadan
ve patolojik sonucu olabilir:2
kaldırılması süreci başlar. Granüllerdeki çok güçlü etki-
1. İnflamasyonu infeksiyon tetiklediğinde, reaksiyonun ye sahip olan reaktif oksijen ve nitrojen türleri, proteinaz
fizyolojik amacı infeksiyona karşı konak savunması 3, katepsin G ve elastaz gibi bileşikler, mikroorganizma
olup, patolojik olarak otoimmünite, inflamatuvar ve hedef doku arasında ayırım yapamadığı için konak
doku hasarı veya sepsisle sonuçlanabilir. dokuda hasar oluşması da kaçınılmaz olur.1-3
2. İnflamasyon doku hasarına karşı oluştuğunda fizyo-
Başarılı bir akut inflamatuvar yanıt, infeksiyöz ajanın
lojik olarak doku tamir yanıtı verilirken, patolojik
ortadan kaldırılması, eksudanın uzaklaştırılması (rezo-
olarak fibrozis, metaplazi ve/veya tümör gelişimi
lüsyon) ve onarım ile sonuçlanır. Bu sürece makrofaj-
görülebilir.
lar aracılık ederler ve inflamasyonun aşamalarının her
3. Doku stresi veya işlev bozukluğuna karşı gerçekleşen
birinde olduğu gibi rezolüsyon aşamasında da, etkenin
inflamatuvar yanıtın fizyolojik amacı aslında strese
ortadan kaldırılmasını takiben inflamasyon pasif değil,
uyum sağlama ve homeostatik dengenin yeniden aktif olarak düzenlenen bir program ile sona erdirilir. Bu
kurulması iken, patolojik olarak homeostatik ayar olay, araşidonik asit (omega 6 türevi yağ asidi) kökenli
noktasında kayma sonucu hastalıklara ve/veya oto- prostaglandinler ve lökotrienlerden oluşan pro-inflama-
inflamatuvar hastalıklara neden olabilir. tuvar lipid medyatörlerin sentezinin anti- inflamatuvar
etkili lipoksin sentezine kayması sayesinde gerçekleşir.
�nflamasyon fizyopatolojisine genel bakış: Lipoksin, nötrofil birikmesini inhibe ederken, monosit
İnflamasyon, mikrobiyal enfeksiyon veya doku hasarı birikmesini aktive ederek ölü hücrelerin ve artıklarının
gibi zararlı uyaranların yok edilmesine yönelik koruyucu ortamdan uzaklaştırılmasını ve dokunun yeniden yapı-
yanıttır. Temel olarak akut inflamatuvar yanıt, plazma lanmasını başlatır. Ayrıca omega 3 türevi yağ asidinden
ve lökosit gibi kan bileşenlerinin infeksiyon veya hasar sentezlenen resolvin ve protektin adındaki lipid med-

26 Klinik Gelişim
yatörler ve TGF-β (transforming growth factor β) da re- bulunmaz. Aktivitelerine bağlı olarak konak doku üze-
zolüsyonda önemli rol oynayan diğer anti-inflamatuvar rindeki yan etkileri ile inflamasyonu başlatırlar.2,3 Konak
maddelerdir.1,4 doku makrofajları, değişikliklere duyarlı hücre içi mole-
küler sistemlere de sahiptir. Bunlar NOD (nucleotide-bin-
Akut inflamatuvar yanıt patojeni ortadan kaldıramazsa
ding oligomerisation-domain protein) benzeri reseptörler
inflamasyon kalıcı hale gelir ve yeni özellikler kazanır.
(NLR’ler) dir. Allerjenler, iritanlar, yabancı cisimler ve
Nötrofiller yerine tabloya artık makrofajlar ve T lenfo-
toksik bileşikler gibi mikrobiyal kaynaklı olmayan çeşitli
sitler hakim olur. Etkin olan T hücre türüne göre, farklı
eksojen uyarılar da inflamasyon yanıtı başlatabilirler. En-
karakterlerde inflamasyon oluşur. Kronik inflamasyonun
dojen kaynaklı inflamasyon başlatan etkenler ise hücre,
bizzat kendisi, otoimmun yanıta yol açacak doku hasarı
doku, plazma veya ekstraselüler matriksten kaynaklana-
da yapabilir. Ya da ortadan kaldırılamayan patojen, mak-
bilir. Endojen sinyalin ortaya çıkış nedenlerinin başında
rofajlarca oluşturulan granülom içinde izole edilerek
dokuda stres, hasar veya bozukluk gelmekle birlikte bu
konak korunmaya çalışılır.5
sinyallerin özellikleri tam olarak bilinmemektedir.
Sonuçta inflamatuvar yanıtın şiddetini ve süresini, bir-
Doku makrofajları, dendritik hücre veya mast hücreleri,
birini tetikleyen, giderek güçlenen ve genişleyen reaksi-
yonların toplam sonucu belirler. Burada belirleyici olan, ürettikleri pro-inflamatuvar mediyatör aracılığı ile löko-
hem konak savunmasına hem de etkene ait koşullardır. sitler, endotel hücreleri ve fibroblast gibi farklı hücrelerin
Bu makalenin konusunu inflamatuvar yanıtın bütün aşa- yanıta katılmasını sağlarlar. En önemli pro-inflamatuvar
maları değil, inflamasyonu başlatan endojen veya eksojen mediyatörler İL-1 ve TNF-α olup, endotel, fibroblast ve
etkenle ilk karşılaşma sonucu gerçekleşen erken immün nötrofillere özgü etkilerinin yanında sistemik etki de gös-
yanıt oluşturmaktadır. Son yıllarda inflamasyonla giden teririler. Böylece inflamatuvar yanıtın bir sonraki basama-
pek çok hastalıkla bu aşamanın düzenlenmesini etki- ğı endotele lökosit tutunmasındaki artış, endotelde PGI2
leyen genetik veya yapısal bozukluklar arasında çeşitli sentezi, İL-1, İL-8, İL-6, PDGF üretimi ve antikoagülan
bağlantılar olduğu anlaşılmıştır. aktivitede artış, fibroblast proliferasyonunun hızlanması
ve bu hücrelerde PGE ve kollajen sentezi, kollejenaz ve
Erken inflamatuvar yanıt proteaz aktivitesinde artış, lökositlerde İL-1ve İL-6 gibi
sitokin üretiminde artış ile devam eder. Ateş, uyumaya
İnflamasyon yanıtını başlatacak uyarılar eksojen veya
meyil, iştah azalması, akut faz proteinlerinin artması ise
endojen kaynaklı olabilir. Eksojen uyaranlar mikroor-
sistemik etkileri sonucu gerçekleşir.1
ganizmanın patojenle ilişkili moleküler yapıları (PAMPs:
pathojen-associated molecular patterns) ve virulans faktör- Erken yanıtın şiddeti veya uzaması, etkenin özelliğine
leridir. PAMP’lar, patojenik ya da komensal olmasına bağlı olduğu kadar doğal immun sistem hücrelerinin uy-
bakılmaksızın, belirli bir sınıf mikrobiyal ajanda ortak gun çalışıp çalışmamasına da bağlıdır. Son yıllarda infla-
olan ve konakta bulunmayan yapılardır. Konak hücre masyonla seyreden hastalıklarda yapılan genetik araştır-
yüzeyinde ise bunları tanıyan sirke sineğinin Toll re- malar, bu konuyla ilgili hayvan modellerinden elde edilen
septörlerine benzer reseptörler (TLR) vardır. Burada bilgiler ve ilaç çalışmalarındaki başarılar, erken yanıt
önemli olan konu, komensal bakterilerin TLR’ler aracı- aşamanın uzaması veya abartılı olmasına yol açan yapısal
lığı ile inflamasyonu başlatabilme özelliğinin bulunması, bozukların otoimmun ve otoinflamatuvar hastalıkların
ancak bunun barsak florasında olduğu gibi çok çeşitli fizyopatolojisinde önemini ortaya koymaktadır.5-7 Ancak,
mekanizmalarla aktif olarak baskılanıyor olmasıdır. Vi- TNF-α veya reseptörünün antagonisti olarak kullanılan
rülans faktörleri ise PAMP’lardan farklı olarak patojene Infliximab, Adalimumab ve Etanercept gibi ilaçların roma-
özgüdürler ve konakta onları tanıyan özgün reseptörleri toid artrit, psöriazis, ankilozan spondilit ve inflamatuvar

Tablo 1: Erken inflamatuvar yanıt kontrol bozukluğu ile ilişkili otoinflamatuvar hastalıklar
Moleküler mekanizma İlgili protein İlişkili hastalıklar Bilinen patojenik uyarı
İL-1b aktivasyonu
pirin Ailevi Akdeniz Ateşi
(inflamazomopatiler)
Kıryopirin ile ilişkili periyodik sendromlar:
NALP3(kıryopirin, FCAS
NLRP3, PYPAF1) MWS
NOMID/CINCA
Kompleks ? Gut, ürik asit
Kompleks ? Yalancı gut CPPD
NF-kB aktivasyonu NOD1 Astım
NOD2 Chron hastalığı
   
  Blau sendromu
FCAS: Ailesel soğuk otoinflamatuvar sendrom, MWS: Muckle-Wells sendromu, NOMID: Yenidoğanın multisistem inflamatuvar hastalığı ve
CINCA: Kronik nörolojik kutanöz ve artiküler sendrom.

Klinik Gelişim 27
barsak hastalığı gibi otoimmun hastalıkların tedavisinde gerçekleşen inflamatuvar yanıtın mekanizmasıdır.8 TLR
başarılı olması, bu konudaki çalışmaları daha çok TNF- ailesinin prototipik bir üyesi olan TLR4 bir lipopolisak-
α’nın etki mekanizmasının araştırılmasına kaydırmıştır. karit (LPS) reseptörüdür. TLR4 uyarısı hücre içi MAP
Ayrıca, TNF-α-reseptör ilişkisinin embriyonik gelişim kinazlar, NFκB ve IRF gibi çeşitli sinyal yollarını aktive
sırasında işlevsel önemi, TNF-α geninin çıkarılması veya eder. Bu yollardan ilk ikisi inflamatuvar sitokin üretimini
yapısında önemli değişikliklerin yapılmasının gerektiği sağlayan genlerin, üçüncüsü ise tip I interferon üretimini
hayvan çalışmalarını şimdilik sınırlandırmaktadır.6 Bu sağlayan genlerin transkripsiyonunun başlamasında rol
nedenle, TNF-α yapımının hücre içinde nasıl düzen- alırlar. TLR4 sinyal yolunun aktivasyonu aynı zamanda
lendiği ile ilgili az sayıda literatür bulgusu vardır. Diğer inflamasyonun kontrolünü sağlayan hücre içi negatif
taraftan, İL-1 üretimi ve salgılanmasını düzenlenmesini geribildirim yollarını da aktive etmektedir. Tekrarlayan
bozan genetik değişikliklerin FMF, gut, Crohn hastalığı LPS uyarısının inflamasyon yanıtını azalttığı, yani LPS’e
gibi otoinflamatuvar hastalıklarla ilişkili olduğunu bil- tolerans geliştiği yaklaşık bir asırdır bilinmektedir. LPS-
diren çalışmaların sayısı giderek artmaktadır.7 (Tablo 1) TLR4 yolunun ilk karşılaşmada bir yandan inflamatuvar
Bu hastalıkların fizyopatolojisinin hücresel düzeyde yanıtı oluşturan mediyatörlerin üretimini artırırken aynı
açıklanması nedeniyle, mekanizmayı kavrayabilmek için zamanda hücrede epigenetik (DNA dizisindeki değişik-
İL-1 üretiminin moleküler düzenlenmesine biraz daha liklerle açıklanamayan, mitoz veya mayoz yoluyla kalıtı-
yakından bakmak gerekmektedir. lan gen ifadesi değişiklikleri) düzenlemeleri de başlattığı
böylece takip eden uyaranlarda yanıtın giderek azaldığı
Eksojen ve endojen etkenin tanınmasi düşünülmektedir. İn vivo koşullarda LPS toleransının in-
feksiyona yatkınlığa mı yoksa dirence mi yol açabileceği
Doğal immun sistem hücreleri, sahip oldukları örgü
sorusunun yanıtlanması önemlidir. Septik şokta LPS’in
tanıyan reseptörleri aracılığı ile mikroorganizmaya özgü
kanda aşırı yükselmesi İL-1, TNFα ve İL-6 miktarında da
moleküler yapıları (PAMP) tanırlar. Sirke sineğinin Toll
aşırı artışa yol açmaktadır. Bu sitokinler sistematik olarak
reseptörlerine benzer reseptörler (Toll-like receptors: TLR)
endoteli aktive ederek vasküler yapının bozulmasına ve
ve NOD (nucleotide-binding oligomerizsation-domain prote-
damardan sızmaya neden olmaktadırlar. Diğer yandan
in) benzeri reseptörler (NLR’ler), en iyi bilinenleridir.
septik şoktaki gibi yaygın sistemik etkiye yol açmayacak
a. Toll benzeri reseptörler (TLR): miktardaki fizyolojik LPS toleransının mikrobiyal aktivi-
teyi artırabileceği üzerinde durulmaktadır.8
İmmun sistemin pek çok hücresinde bulunurlar ve yal-
nızca mikroorganizmaya özgü yapıları tanırlar. Örneğin, b. NOD benzeri reseptörler (NLR):
hücre yüzeyinde yer alan TLR4, lipopolisakkarite (LPS) ;
Sitoplazmik patojen sensörleri olan NOD/CARD ailesi-
TLR2, peptidoglikan, lipoteik asit ve zimosana; ve TLR5
nin bugüne kadar 20’den fazla üyesi bildirilmiştir. Bun-
flagelline duyarlı iken; endozomal/lizozomal kompart-
lardan işlevleri en çok bilinenler NOD1, NOD2, IPAF ve
manda bulunan TLR3, çift zincirli RNA’ya; TLR7 ve 8 tek
NALP3 proteinleridir.9 Bu moleküllerinin sitoplazmada
zincirli RNA’ya; ve TLR9, metillenmemiş DNA CpG leri-
bulunmaları endozom/lizozomdan kurtulan veya invaz-
ne duyarlıdırlar.5 Bu reseptörler birbirinden farklı hücre
yonla hücre içine giren patojenlere ait moleküler yapıları
içi sinyal yollarını aktive ederler. Bu aşamada inflamas-
tanımalarını sağlar. Çoğu zaman TLR’lerle birlikte ça-
yonun sınırlandırılması da yine hücre içinde TLR sinyal
lışan NOD1 ve NOD2 molekülleri, NFκB aktivasyonu
yolunun kontrolü ile sağlanmaktadır. Bu bağlamda, en
yaparak proinflamatuvar sitokin ve öncüllerinin üretimi-
iyi bilinen örneklerden biri TLR4’ün aktivasyonu sonucu ni artırırken, IPAF veya NALP3 proteinleri inflamatuvar
kaspazları aktive eder ve hazır olan öncüllerinden İL-1β
İL-1
TLR4
İL-1
ENDOJEN veya EKSOJEN ve İL-18 gibi inflamatuvar sitokinleri keserek onların
LPS İnflamazom aktivatörleri
aktif şekillerine dönüşmelerini sağlarlar (Şekil 1). Sitop-
lazmadaki kaspaz aktivasyonu sonucu sitokinleri aktif
İL-1 şekle dönüştüren bu enzimatik sistemlere inflamazomlar
IPAF
denilmektedir.3,9
inflamazom
MAPK NALP3 NOD1 ve NOD2: Yapısal olarak birbirine benzeyen
IRF inflamazom
peptidoglikan bu moleküller bir uçlarında TLR’lerde de bulunan ve
NOD1/NOD2
PAMP’ları tanıyan lösinden zengin tekrarlar (LRR’ler)
İL-1 öncülü
içerirler. Bu proteinlere patojene ait ligandın bağlanması
tm TNF-α hücre içi ortak sinyal yolu aktivasyonu sonucu MAPK ve
NF-κB aktivasyonuna yol açarlar. Her iki NOD proteini
NFκB
DNA de bakteri hücre duvarına özgü peptidoglikandan kay-
TNF-α naklanan peptidlere duyarlıdr. Bu pepdidlerin bakterinin
yıkımı sırasında veya bakteri duvarı yenilenirken ortaya
Şekil 1: Makrofajın TLR, NOD1/NOD2 ve inflamazom çıktığı düşünülmektedir. İn vitro deneyler, NOD1 veya
aktivasyonu yapan uyaranlara yanıt olarak pro- NOD2’nin yalnızca hücre içine invazyon yapan patojene
inflamatuvar sitokin üretmesi ve salgılaması (tm TNFα: özgü olmayıp, invazyon yapamayan patojenlere özgü
TNFα’nın membrana bağlı hali) yapılara da duyarlı olduklarını ortaya çıkarmıştır. Örne-

28 Klinik Gelişim
ğin, NOD1’in invazyon yapmadığı bilinen Helicobacter Hücre stresi ve parçalanması sırasında açığa çıkan endo-
pylori, Moraxella catarrhalis ve Pseudomonas aeruginosa’ya jen moleküller de yine inflamazom aktivasyonu yaparlar.
karşı oluşturulan immun yanıtta rol oynadığı gösteril- Nekrotik hücre ölümünde hücre membranının parçalan-
miştir. NOD1, tüm gram-negatif bakterilerde bulunan ması sonucu ATP, K+, ürik asit, HMGB1 (high-mobility
diaminofilik asit içeren peptidoglikan türevi peptid- group box 1 protein) ve S100 kalsiyum bağlayan protein
lere duyarlı olup, Chlamydia, Shigella, Escherichia coli ailesi üyeleri gibi hücre içine özgü bileşikler dokuya da-
ve Campylobacter’e yanıt vermektedir. NOD2 ise, daha ğılır. ATP, makrofaj membranındaki P2X7 gibi purino-
geniş bakteri grubuna özgü olan ve yine peptidoglikan reseptörlere bağlanır, K+ kanallarının açılarak makrofaj
kaynaklı muramil dipeptidlere duyarlıdır ve Mycobacte- dışına K+ çıkışına yol açar. K+ çıkışı diğer sinyallerle bir-
rium tuberculosis, Salmonella, Listeria ve Streptococcus likte NALP3 inflamazom aktivasyonuna yol açar.2,12
ile aktive olabilmektedir.9
Doku hasarı oluşturan endojen kaynaklar, kronik inf-
Son yıllarda NOD1 ve NOD2 moleküllerinde işlev kaybı- lamasyona da yol açabilirler. Bu tür kaynakların başın-
na veya fazladan aktivasyona yol açan genetik değişimlerin da gut hastalığı etkeni monosodyum ürat ve psödogut
çeşitli hastalıklarla ilişkisi tanımlanmıştır. NOD2’nin mik- hastalığı etkeni kalsiyum pirofosfat dihidrat kristalleri
roorganizmayı tanıyan LRR bölgesinde yer alan ve yapısal gelmektedir. Bu kristallerin fagositozunun NALP3 infla-
olarak aminoasit değişimine yol açan mutasyonun Crohn mazom aktivasyonu yaparak inflamatuvar yanıtı başlat-
Hastalığına yatkınlıkla ilişkili olduğu bildirilmiştir. Bu tıkları bilinmektedir.2
hastalarının monositleri muramildipeptidle uyarıldığında
İnflamazom sistemlerindeki yapısal bozuklukların bir grup
NFκB aktivasyonunun bozulduğu ve proinflamatuvar
otoinflamatuvar hastalıkla ilişkili olduğu ortaya çıkmıştır.
sitokin yapımının azaldığı görülmüştür.10,11 Halen NOD2
İlk olarak kryopirin ile ilişkili periyodik sendromlar adı al-
mutasyonlarının Crohn hastalığı etyopatogenezindeki rolü
tında yer alan çeşitli genetik hastalıkların NALP3’ü kodla-
tam olarak bilinmemekte ancak, bariyer özelliği taşıyan
yan gendeki mutasyonlarla bağlantılı olduğu bildirilmiştir.
barsak hücrelerindeki β defensin gibi çeşitli bakterisidal
Bunu İL-1β artışıyla giden Ailevi Akdeniz ateşi (FMF) ve
aktivite gösteren moleküllerin üretiminin bozulabilece-
diğerleri izlemiştir.7,12 FMF fizyopatolojisi NALP3 infla-
ği üzerinde durulmaktadır. Crohn Hastalığından başka
mazom aktivasyonunun fizyolojik negatif düzenlenmesini
NOD2 fonksiyon kaybının atopik dermatit ile de ilişkili
bozan yapısal değişiklikle izah edilmektedir.
olduğu, diğer yandan NOD2 aktivite artışının ise Blau
sendromu ve erken başlangıçlı sarkoidozla ilişkili olduğu
gösterilmiştir. NOD1 mutasyonu ile astım arasında bir Gelecekten Beklenenler
ilişki olduğu bildirilmiştir. Akciğer epitel hücrelerinin İnflamasyon kontrolü ile ilgili bilgiler hızla çoğalmak-
yüzeylerinde bakteriyel kökenli lipopolisakkaritleri tanı- tadır. İnfeksiyonda olduğu gibi etkenin bilinmesi ça-
yacak TLR4 molekülü ifade edemedikleri, ancak sitoplaz- lışmaları nisbeten kolaylaştırmakla birlikte, hücre içi
malarında bulunan NOD1 ile bakteriyel kökenli yapıları mekanizmaları çözmek oldukça çaba ve uzun zaman
tanıyarak İL-8 salgılayabildikleri bilinmektedir. Ayrıca bu gerektirmektedir. Gerek otoinflamatuvar gerekse oto-
hücrelerde NOD2 ve NALP3 gibi diğer hücre içi NLR mo- immun hastalıklara yatkınlıkla ilgili çok çeşitli genetik
leküllerin var olduğu gösterilmiştir.9 farklılıklar tarif edilmekle birlikte, bu hasatalıkların et-
yopatogenezlerinde multigenetik ve çevresel faktörlerin
IPAF ve NALP3: Her iki molekül de sitoplazmada inf-
birlikte rol aldıkları kabul edilmektedir. Günümüzde
lamatuvar sitokin öncüllerini keserek aktif şekle dönüş-
çevresel koşulların moleküler düzeydeki etkileri epige-
türen kaspazları aktive eden inflamazomlarda yer alırlar.
netik düzenlenmelerle açıklanmaktadır. LPS toleransın-
Eskiden İL-1β konverting enzim olarak bilinen kaspaz-1
da olduğu gibi hücre yanıtının genetik olarak değişmesi
bunun için örnek verilebilir. Kaspaz-1, yalnız İL-1’e özgü
gibi. DNA aşaması normal olup, endoplazmik retikulum
değildir ve şu ana kadar çeşitli hücre tiplerinde 40’tan
stresinde olduğu gibi işlevsel olarak bozuk moleküller
fazla hücresel substratı tanımlanmıştır. Aktin, pirin,
veya inflamazomda olduğu gibi sitoplazmadaki sinyal
kaspaz-7 gibi substratlardan başka glikoliz enzimlerin-
yollarını etkileyen anormal hücresel koşulların aydınla-
den aldolaz, gliseraldehit-3-fosfat dehidrogenaz, piruvat
tılması da gelecekte beklenen konulardandır.
kinaz gibi enzimleri aktive etmektedir.12
İnflamazomlardan IPAF, Salmonella tryphimurium ve Kaynaklar
Legionella pneumophilia flagellasına duyarlıdır. NALP3 1. Kumar V, Abbas AK, Fausto N, Mitchell RN. Robbins Basic Patho-
(Cyropyrin) inflamazom aktivasyonuna neden olan çok logy. 8th ed. Philadelphia: Saunders; 2007.
farklı uyaran tipleri bildirilmiştir. LPS, peptidoglikan, 2. Medzhitov R.Origin and physiological roles of inflammation. Natu-
asbest, silika, bakteriyel RNA ve antiviral bileşikler olan re. 2008; 454: 428-35.
imidazokinolinler R837 ve R848 gibi eksojen kaynaklı 3. Barton GM. A calculated response: control of inflammation by the
etkenlerin yanı sıra monosodyum ürat ve kalsiyum piro- innate immune system. J Clin Invest. 2008; 118: 413-20.
fosfat dihidrat kristalleri gibi endojen kaynaklı bileşikle- 4. Serhan CN, Chiang N, Van Dyke TE. Resolving inflammation: dual
anti-inflammatory and pro-resolution lipid mediators. Nat Rev
rin de NALP3 inflamozom aktivasyonu yaptığı bilinmek- Immunol. 2008; 8: 349-61.
tedir.12,13 Bununla birlikte, NALP proteinlerinin endojen 5. Janeway CA, Travers P, Walport M, Shlomchik M. Immunobiology:
veya eksojen ligandlarla fiziksel olarak doğrudan bağlan- the immune system in health and disease. 6th ed. New York: Chur-
dığına dair herhangi bir veriye rastlanmamıştır. chill Livingstone; 2005.

Klinik Gelişim 29
6. Kruglov AA, Kuchmiy A, Grivennikov SI et al. Physiological functi- 10. Hugot JP, Chamaillard M, Zouali H et.al. Association of NOD2
ons of tumor necrosis factor and the consequences of its pathologic leucine-rich repeat variants with susceptibility to Crohn’s disease.
overexpression or blockade: mouse models. Cytokine Growth Nature. 2001; 411: 599-603.
Factor Rev. 2008; 19: 231-44 11. Ogura Y, Bonen DK, Inohara N et.al. A frameshift mutation in
7. Masters SL, Simon A, Aksentijevich I, Kastner DL. Horror autoinf- NOD2 associated with susceptibility to Crohn’s disease. Nature.
lammaticus: the molecular pathophysiology of autoinflammatory 2001; 411: 603-6.
disease (*). Annu Rev Immunol. 2009; 27: 621-68. 12. McIntire CR, Yeretssian G, Saleh M. Inflammasomes in infection
8. Foster SL, Medzhitov R. Gene-specific control of the TLR-induced and inflammation. Apoptosis. 2009; 14: 522-35.
inflammatory response. Clin Immunol. 2009; 130: 7-15. 13. Dostert C, Pétrilli V, Van Bruggen R et al. Innate immune activation
9. Rietdijk ST, Burwell T, Bertin J, Coyle AJ. Sensing intracellular patho- through Nalp3 inflammasome sensing of asbestos and silica. Scien-
gens-NOD-like receptors. Curr Opin Pharmacol. 2008; 8: 261-6. ce. 2008; 320: 674-7.

30 Klinik Gelişim

You might also like