Professional Documents
Culture Documents
“Oyun Bitti”
Bitti”
YAZAR
Ozancan Demirışık
SON OKUMA
Sadık Yemni
KAPAK TASARIMI
Gökcan Şahin
YAYIN TARĐHĐ
Eylül 2009
gözden kaçırılan, SIFIR’ın uzun soluklu bir dizi olduğuydu. Cevapları baştan
vermek gibi bir durum söz konusu olamazdı. Dolayısıyla Oyun Bitti de,
Komplo’nun cevap anahtarı değil… Tabiat Muhafızları ana başlığına sahip
Yüz elli sayfa gibi bir uzunluğa ulaşması da yine onun tarzını yansıtıyor.
Sevgili okuyucu, sana bir mesajım daha var. Bu kısa romanı okuyup
Gökcan Şahin
5
Yazarın Notu:
Okuyacağınız eser, yoğun ve en sertinden ‘şiddet’ içermektedir.
BİRİNCİ KISIM
CANAVAR
Sıfır: “Oyun Bitti”
Beton yeşile tercih edilmiş olabilirdi, bir başka yeşil olan ‘para’ için
tüm güzellikler sökülüp atılmış olabilirdi, pak sokaklar pasaklanmış
popüler hale gelmişti. Pek çok yaşlı insan hayatının kalan yıllarını burada
7
Ozancan Demirışık
Derin bir nefes aldı. Gerindi. Gözlerini pencereye dikti. Cam tül perdeyle
kapalıydı ama dışarısı görülebiliyordu. Güzel bir manzara vardı: Bir köşede
deniz, bir köşede ağaçlar, diğer bir köşede siyah asfalttan yol, onun hemen
yanında da birbiri ardına düzgünce sıralanmış otomobiller…
8
Sıfır: “Oyun Bitti”
Her şey bal kaymak, diye düşünen Tahir, rastgele bir oda seçip içeri
yavaş adımlarla girdi ve gözleriyle odayı taradı. Yaşlıca bir kadın -
9
Ozancan Demirışık
Kadın, yoğun hayretini açığa vuran bir ses tonuyla, soruya soruyla
cevap verdi: “Adım mı? Dalga mı geçiyorsun Tahir?”
oynayacağız.”
Şükran Hanım bir şey söylemedi, ama saçma seyrini sürdüren
10
Sıfır: “Oyun Bitti”
“Oyunumuzda iki seçenek var,” diyordu bir yandan. “Size bir soru
soracağım ve sorunun içerdiği iki seçenekten birini tercih edeceksiniz.
sallıyor, çırpınıyordu.
Tahir kavrayışını gevşetti ve hemen sonra elini tamamen geri çekti.
11
Ozancan Demirışık
ediyordu.
Odadan çıkarken yüzü gözü kan içindeydi. Ama temizlenmeye niyeti
yoktu çünkü bunu yapsa bile çok geçmeden her tarafı yeniden kana
bulanacaktı.
“Đlk etap bitti,” diye mırıldanıyordu kapıyı ardından kapatırken.
“Şimdi sıra ikincisinde! Oyun devam ediyor. Hazırsanız başlayalım!”
09.40
Üstelik kış mevsimine göre hava fazlasıyla sıcaktı. Ortalık sessiz sakindi.
Güzel bir gün olacağa benziyordu.
12
Sıfır: “Oyun Bitti”
olayla muhteşem bir güne dönüşebilirdi. Tam tersi için de geçerliydi bu.
Muhteşem bir gün, kolayca berbat bir gün haline gelebilirdi…
13
Ozancan Demirışık
özelliği yoktu. Ve bu kadarı Dize ile Murat için -yani Birim Sıfır’ın yegâne
elemanları için- yeter de artardı.
14
Sıfır: “Oyun Bitti”
dedi Dize ve heyecanla açıklamaya başladı: “Sana sıradan bir olay gibi mi
geldi? Katil kan dondurucu bir katliamla tüm huzurevini silip süpürmüş ve
hiçbir şey hatırlamadığını söylüyor. Tabii ki ilgimi çekecek! Kaç tane katil
yaptıklarını inkâr veya itiraf etmek yerine ‘hatırlamıyorum’ der ki? Diğer iki
seçenekten bile daha tuhaf bir durum. Đnkâr edip mahkemeyle boğuşabilir
veya suçunu itiraf edip müebbet hapis için cezaevine tıkılmaya göz
yumabilirdi. Sence niye hatırlamadığını söylüyor?”
15
Ozancan Demirışık
Murat düşüncelere daldı. Üst cebindeki sigarayı tekrar eline alıp hızlı
hareketlerle çevirmeye başladı. Bir şeylere kafa yorarken bunu sık sık
itmiş olabilir,” dedi. “Yani bilerek unutmuştur, çünkü böyle dehşet verici bir
şeyi kendisinin yapmış olduğuna inanmak istemiyordur. Unutmak
istiyordur.”
“Peki böyle sıradan bir adam niye cinnet geçirmiş olabilir? Uzaktan
yakından tanıyan herkes Tahir denen bu yaşlı adamı karıncayı bile
incitemeyecek merhamet timsali biri olarak biliyormuş. Nasıl böyle insanlık
dışı bir hale bürünebildiğine anlam veremiyorlar.”
Dize başını iki yana salladı. “Ben öyle düşünmüyorum. Bu işin içinde
bir bit yeniği var.”
“Nereden biliyorsun?”
16
Sıfır: “Oyun Bitti”
biliyordu.
Đkisi de kendi fikirlerini birbirine empoze etmeye çalışıyordu ve
Dize açıklamaya girişti. “Polis ve adli tıp dosyaları. Yine böyle ruh
boğucu katliamlar gerçekleştirip sonra hiçbir şey hatırlamadığı konusunda
var. Dosyalarda yer alan katliamları dikkatle incelersen, hepsinin benzer bir
zihinden çıkmış gibi göründüğünü fark edeceksin. Her katliam farklı, ama
17
Ozancan Demirışık
daldı.
Sadece kâğıt hışırtılarının böldüğü kasvetli bir sessizlikle geçen on
beş dakikanın sonunda, Murat başını dosyalardan kaldırdı. “Đşte şimdi
benim de ilgimi çekti,” diye mırıldandı üst cebindeki sigarayı nihayet
yakarak.
Başta bu haberin üzerine gitmek istememesinin nedeni, Birim Sıfır’ın
ilk işinin fos çıkmaması yönündeki umuduydu. Çözecekleri ilk olayın birime
yakışır görkemli bir giriş olmasını istiyordu. O yüzden Dize dosyaları önüne
koyana dek içindeki tereddüdü muhafaza etmişti. Ama artık o da işin içinde
bir bityeniği olabileceğini düşünüyordu.
“Çılgın ve genelde toplu cinayetler, normalde gayet işinde gücünde
olan sıradan insanlar (gerçi aralarında sağlam ayakkabı olmayanlar da var
ama bu bir şeyi değiştirmez). Ve hepsi sonunda olayı unuttuğunda ısrar
ediyor. Bazıları polis dayağı sonunda suçunu itiraf etmiş ama bu itirafların
‘kastedilerek’ edildiğini hiç sanmıyorum.” Sigarasından bir fırt çekti. “Gidip
Bunları dile getirmek yerine, “Nasıl olacak o iş?” diye sordu yalnızca.
18
Sıfır: “Oyun Bitti”
Murat Arıkan sorgu odasındaydı – bir kez daha. Buraya girmesi zor
telefon görüşmesi yaptıktan sonra nihayet kısa bir sorgulama için izin
19
Ozancan Demirışık
büyük sorunlar vardı. Tanrı’nın ona infaz emri verdiği iddiası, işlediği
cinayetleri kendi gözünde temize çıkarması için beyninde oluşturduğu
20
Sıfır: “Oyun Bitti”
oynamaya niyeti yoktu, o yüzden soruyu yumuşak bir tavırla sormayı tercih
etmişti.
“Her şeyi zaten anlattım,” diye inledi Tahir. “Hem de birkaç kez.”
Gözleri kızarmıştı; anlaşılan bolca gözyaşı dökmüştü. Yorgun, uykusuz,
tanesiydi.
Murat gidip masada Tahir’in karşısına oturdu. Adamın gözlerinin
içine baktı. “Burada daha yeni işlenmiş dehşet verici cinayetlerin baş
şüphelisi olarak bulunuyorsun. Olayda yer alan ve sağ kalan görgü tanıkları
senin katilin ta kendisi olduğundan son derece eminler. Üstelik hatırlatırım,
gözleri çıkarılan ve ömürlerinin geri kalan kısmında görme engelli olarak
yaşayacak görgü tanıkları bunlar. Ne iddia ediyor olursan ol, burada hiçbir
şeye itiraz edecek konumda bulunmuyorsun. O yüzden yapılan iyi
muameleyle ilgili şansını daha fazla zorlamamanı ve olayı tüm ayrıntılarına
içine baktı ve kendinden emin insanlara özgü tok ses tonuyla konuşmaya
başladı: “Bu işle uzaktan yakından ilgim olmadığını tekrar tekrar söyledim,
21
Ozancan Demirışık
anlaşılınca herkes benden özür dileyecek ama emin olun bu özürleri kabul
etmeyeceğim ve burada yaşadıklarımın hesabını soracağım. Ama madem
olayı tekrar anlatmamı istiyorsunuz, anlatırım öyleyse. Benim hiçbir şeyden
okumaya devam ediyordum. Geceye kadar böyle sürüp gitti, sonra da uyku
bastırdı. Başımı yastığa gömdüm, kendimi uykuya hazırladım. Dalmam beş
“Neden?”
“Çünkü bu sabah uyandım.” Gözleri uzaklara daldı. “Size söylediğim
gibi çabucak uykuya dalmış ve sonra birkaç karanlık rüya görmüştüm. Tabii
ki gece uyuyan herkes gibi benim de beklediğim şey, sabah saatlerinde
22
Sıfır: “Oyun Bitti”
belliydi.”
Murat bir soru yöneltti: “Korulukta uyanmanızla ilgili düşünsel
tepkiniz neydi? Aklınızdan neler geçti?”
Tahir düşünme payına gerek duymadan, “Önce uyurgezerlik gibi
şey anlatmayacaktı.
Tahir titrek bir sesle yanıtladı: “Neden olacak? Orası benim evimdi
çünkü. Başka bir yere gitmeyi aklımın ucundan bile geçirmedim. Yaşanan
23
Ozancan Demirışık
girmez iki polis iki yandan fırlayıp beni yakaladılar, yaka paça taşıyıp buraya
tıktılar.”
Uzun sessizliğin ardından bu kez Murat’ın gözünün içine bakan
Tahir Yıldız oldu.
24
Sıfır: “Oyun Bitti”
Elleri iki saniye içinde kapı ziline uzandı. Kuş sesi, Dize’nin kulaklarını
ve tek katlı müstakil evin içini doldurdu. Yaşlıca bir kadın kapıyı açtı.
bir sesle.
Kadın buz gibi bir bakış attı. “Polis misin?”
‘buzul’ kadın, gözleri sargılı bir başka yaşlı kadının - yani Nermin Hanım’ın-
koluna girmiş olarak geri döndü.
25
Ozancan Demirışık
bir kısmı hafifçe kanlanmıştı. Rahatsız edici bir görüntüydü ama kadının
yaşadığı dehşeti düşünen Dize, sırf sargıdaki kandan rahatsız olduğu için
utanç duydu.
kenara çekildi.
Evin genişçe salonuna geçip oturdular. Diğer kadın, Nermin Hanım’ı
yapan katilin hak ettiği cezayı çekmesi için bilgi ve delil topluyorum. Boşa
kürek çektiğimi de sanmayın. Eğer bir şeyler elde edebilirsem polis bunları
26
Sıfır: “Oyun Bitti”
sizi pek çok kez sorguladığını biliyorum, ama ben onların dikkatini
çekmeyen bazı detayları ayırt edebilirim. Đşim bu.”
Elini çantasına attı, bir ses kayıt cihazı çıkardı. “Kaydetmemde bir
sakınca yok değil mi?”
Nermin Hanım ‘yok’ dercesine başını iki yana salladı. Bunun üzerine
Dize cihazı açıp kayıt düğmesine basarak, “Dinliyorum,” dedi nazikçe.
27
Ozancan Demirışık
Nereden gelmiş, nereye gidiyordu? Đyi miydi kötü mü? Var mıydı
yok muydu? Đnsan mıydı, yoksa büsbütün habersiz olduğu bambaşka bir
varlık mı?
Sorular soruyor ama ne başkalarından cevap alabiliyor ne de
28
Sıfır: “Oyun Bitti”
Hiç beklemediği bir anda, sezginin etkisi artıverdi. Bir ses yankılandı
kulaklarında:
‘Sana benzeyen, senin gibi olan, seninle aynı yoldan geçecek, aynı
acıyı çekecek olan doğacak.’
Bu birkaç kelime yeterliydi onun için. Gerçeği kavramıştı. Hiçbir şey
nedensiz değildi. Hiçbir şey yararsız değildi. Bir zaman gelecek, bu sezgi
olmadan ne yapacağını, nasıl başarılı olacağını, hedefine nasıl ulaşacağını,
umutlarını nasıl gerçek kılacağını bilemeyecekti.
Kurtulamayacaktı onsuz.
29
Ozancan Demirışık
görünmüyordu. Her şey giderek daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyordu.
“Çocukluğunuzda, gençliğinizde ya da hayatınızın herhangi bir
30
Sıfır: “Oyun Bitti”
anlaşıyorduk üstelik. Đyi bir işim vardı. Kendi reklam şirketimi kurmuştum,
iyi para kazanıyordum. Evliydim ama karım birkaç yıl önce vefat etti.
Hayatta beni ciddi anlamda üzen tek şey, oğlumun vefasız çıkması… Benim
geçireceğim, huzurevini silip süpüreceğim öyle mi?” Yüzü ciddi bir hal aldı.
“Onlar benim dostumdu, bilmem hatırlar mısın? Ben dostlarımın kılına
zarar vermem. Kalplerini bile kırmam. Atmış dokuz senedir beni tanıyan
herkese sor, söyle bakalım bir tanesi bana dargın mı, kızgın mı?”
Murat kalakalmıştı. Böyle bir patlama beklemiyordu. Ama aslında
adam haklıydı; daha sorarken bile sorunun pek de mantık içermediğini fark
etmiş, yine de bir şey yakalama ihtimaline karşı son kozunu oynamıştı.
Murat tam ağzını açıp, “Öyleyse,” demişti ki, sorgu odasının kapısı
yavaşça açıldı ve Dize Demirsoy içeri girdi. Murat cümlesini tamamlamak
bölmem gerekiyordu.” Elini çantasına attı, bir ses kayıt cihazı çıkardı ve
Tahir’in önündeki, şu an boş olan sandalyeye çöktü. “Son söylediklerinizi
31
Ozancan Demirışık
32
Sıfır: “Oyun Bitti”
“N-ne oluyor Tahir?” diye kekeledi. “Giysin kan içinde. S-senin kanın
mı onlar?”
Đleri atıldı, amacı kaçmaktı; buradan mümkün olduğu kadar uzağa gitmek
istiyordu. Bu yaşlı haliyle koşmaya bile hazırdı.
Yapamadı ama. Tahir önünü kesip parmağını iki yana salladı. “Cık cık
cık,” dedi. “Beni hayal kırıklığına uğratıyorsun.”
Çaresiz, yatağa geri çöktü Nermin. Görüşü kararmaya, dizleri de
epilepsi krizine girmişçesine titremeye başlamıştı. Yüzü kızarmıştı; içten içe
yanıyordu sanki. Konuşacak gücü kendinde bulamıyor, dolayısıyla tek
kelime bile edemiyordu.
“Niye öyle bakıyorsun?!” diye sordu Tahir. “Gören de yeni doğmuş
omuzları sarsıla sarsıla güldükten sonra elini cebine atıp metal kahvaltı
bıçağını çıkardı. “Daha fazla oyalanmayalım. Seninle bir oyun oynamak
33
Ozancan Demirışık
“Önce çoktan seçmeli bir soru soracağım. Đki şıktan birini tercih
edeceksin,” diye açıkladı Tahir. “Ya gözlerine veda edip mutlu mesut
ŞĐMDĐ
hasta değildim. Daha önümde birkaç yılım vardı. Şanslıysam on sene daha
yaşayabilirdim. Şimdi psikopat bir katilin elinde can vermek istemiyordum.
34
Sıfır: “Oyun Bitti”
Tahir bıçağı sağ eline geçirdi. Sözde anlayışlı bir tavırla gülümsedi.
35
Ozancan Demirışık
ŞĐMDĐ
göremeyecektim.
36
Sıfır: “Oyun Bitti”
savuruyor, sonra yeniden hıçkıra hıçkıra, hatta kimi zaman çığlık çığlığa
ağlamaya dönüyordu…
Dize yüzünde buz gibi bir ifadeyle kayıt cihazına uyandı ve
düğmesine basarak kapatıp onu cebine attı. Gözlerini Tahir’in gözlerine
dikti. Adamın bütün vücudu titriyordu. Gözleri buğulanmıştı. Bu son hamle
taşıran son damla oldu. Yaşlı başlı adam, kafasını masaya gömüp sessizce
ağlamaya başladı. Arada sırada inliyor, “Bunları ben yapmadım,” diyordu.
Murat, Tahir’e son bir bakış attıktan sonra Dize’yi takip etti.
37
Ozancan Demirışık
“Peki ne yapacağız?”
Murat içini çekti. “Bir şeyler yapacağız elbette. Bir fikrim var.”
“Neymiş?”
“Hipnoz.”
38
Sıfır: “Oyun Bitti”
güvenilir bir tanıdığım var. Çok uzakta oturmuyor. Tahir’i ona götürebiliriz.”
Dize gözlerini yumdu ve bir süre boyunca Murat’ın söylediklerini
aklında tarttı. Adam haklıydı; başka bir çare yok gibi görünüyordu. Ya
dosyayı kapatıp çekip gideceklerdi ya da hipnozu deneyeceklerdi. Üstelik
Murat güvenilir bir tanıdığının da olduğunu söylemişti. En akla yatkın
seçenek buydu.
39
İKİNCİ KISIM
KIZIL
Sıfır: “Oyun Bitti”
bu; uzun uğraşlar sonucu sigarayı bırakmıştı, ama yanında paket taşımaya
devam ediyor, içiyormuşçasına sigara çıkarıp ağzına koyuyor,
etmekteydi. Ağzına koyduğu sigarayı bir hışım dişledikten sonra, “Bu Murat
denen adamdan hiç hazzetmedim,” diye homurdandı. “Sağlam ayakkabıya
benzemiyor. Dua etsin ki Taylan Yıldırım’ın ‘yakın’ bir tanıdığı; yoksa değil
sorguya girmek, merkezden içeri adım bile attırmazdım ona.”
Kısa süre önce Dize Demirsoy adlı kadın sorgu odasına girmiş,
Tahir’e Nermin Bilgin’in anlattıklarını bir kayıt cihazı aracılığıyla dinletmişti.
Ragıp kadının nereye kaybolduğunu merak ediyordu ve aldığı bu cevap hiç
de hoşuna gitmemişti.
41
Ozancan Demirışık
Normalde oldukça neşeli bir adamdı ama bugün yaşananlar onu bile
suratsız hale getirmişti. Yine de Ragıp kadar öfkeli değildi; hatta öfkeli
kırdıktan sonra Dize denen kadınla beraber onu merkezden kapı dışarı
edecekti.
42
Sıfır: “Oyun Bitti”
Fırat dalgın bir tavırla yanıtladı: “Taylan Yıldırım’la ilgili diye duydum
Başkomiserim. Bu ikisine özel bir görev mi vermiş neymiş… Ben de tam
bilmiyorum.”
söyleyeyim, ben böyle bir caniliği asla cezasız bırakmam. Seni adaletin
ellerine teslim edip çekip gidecek değilim. Beni bilen bilir, senden çok daha
azını yapanlara çok daha fazlasını çektirmişliğim vardır. Madem yaşlı başlı
masum insanların hayatını kâbusa çevirdin, madem onları acımasızca
katlettin veya daha da kötüsü canlı canlı gözlerini çıkardın, madem sen
böyle kanı bozuk bir canavarsın, öyleyse bu odadan canlı çıkamayacaksın.”
Dize hayretle, Tahir ise korkuyla bakıyordu ona. “Sakin ol Murat,”
dedi kadın. “Pişman olacağın şeyler yapma.”
Murat deli gibi güldü. “Ben asla pişman olmam.” Ve belinden
Fırat’a dönüp, “Ne duruyorsun?” diye haykırdı. “Kap silahını, dal içeri!”
Fırat, aynı Ragıp’ın dediği gibi, kaptı silahını daldı içeri. Aklında
43
Ozancan Demirışık
Murat alayla. “Belki bir şeyler daha öğrenebiliriz diye korkutmak istedim
yalnızca. Kalp krizi geçireceğini nereden bilecektim? Şimdi saçmalamayı
bırak da adamı ölmeden hastaneye yetiştirelim.”
“Burada yalanlarını dinleyecek değilim,” diye kükredi Ragıp. “Silahını
bırak. Tutuklusun.”
Murat sinirli sinirli güldü. “Demek bana inanmıyorsun Başkomiser?”
Ve belindeki silahı eline aldı, kendi başına dayayıp tetiği çekti. Hiçbir şey
daha güldü. Silahın şarjörünü çıkardı, ona doğru tuttu. “Boş,” dedi. “Adama
hiçbir şey yapmayacaktım. Yapamazdım.”
44
Sıfır: “Oyun Bitti”
kulak ol,” diye tembih etti. “Dedim ya, sağlam ayakkabı değil. Bak neye yol
açtı. Başka neler yapacağı da hiç belli olmaz. Gözünü dört aç.”
Fırat başını itaatkâr bir tavırla salladı. “Tabii Başkomiserim, siz hiç
merak etmeyin.” Ve merkezin kapısından çıkarılmakta olan sedyeye doğru
yürüdü.
Ragıp ise sönük sigarasını dişliyor ve işlerin bir anda nasıl bu kadar
karışabildiğini merak ediyordu. Önce dehşet dolu cinayetler işleyen ve
yaptıklarıyla ortalığa vahşet saçan bir cani çıkmıştı ortaya: Tahir Yıldız.
Sonra tez canlı bir polis gelip işlere burnunu sokmuş, ortalığı geri
45
Ozancan Demirışık
“Ciddi bir şey yok gibi görünüyor,” dedi Doktor Haluk. Orta yaşlı,
kumral, toplu bir adamdı. Ne zaman konuşmaya başlasa gözlerini
kırpıştırıyordu. Bir tür tik olmalıydı. “Hastamızın kalbinde bir problem yok.
Yaşına rağmen sapasağlam.”
dondurucu cinayeti işlemekle -birden fazla tanığın ifadesi sonucu hem de-
suçlandığını bilse; en büyük şoku, en büyük gerginliği en yoğun biçimde
46
Sıfır: “Oyun Bitti”
kalmalı.”
Biraz şaşırmış gibi görünen ama ‘polisin işi belli olmaz’ mantığını
47
Ozancan Demirışık
Fırat dediğini yaptı; elini beline attı, silahı çıkardı, yavaşça yere
koydu. Aklından bir an için silahla Tahir’i delik deşik etmek geçmişti ama
bu riski göze alamazdı. Tehlikeye giren yalnızca kendi hayatı olsa bir an bile
beklemeden bunu yapardı ama odada bulunan üç insanın daha -üstelik biri
zekâlılar, diye düşündü. Đçeride neler neler oluyordu ama kapıdaki sözde
‘polisler’ hiçbir şey işitmemiş, kapıyı açıp bakmamışlardı bile.
Yanındaki kadına yani Dize Demirsoy’a huzur verici olduğunu
umduğu bir şekilde baktı. Bunu normalde Murat Arıkan’ın yapması
gerekirdi ama onun delici bakışları, eli silahlı Tahir’e dikiliydi. Doktor Haluk
ise, gözleri korkudan fal taşı açık, en sağda durmaktaydı; ağzını aralayıp
konuşmaya ve en ufak bir hareket yapmaya niyeti olmadığı belliydi.
48
Sıfır: “Oyun Bitti”
49
Ozancan Demirışık
Okan ve Recep hâlâ sudan çıkmış balık gibilerken, Dize ile Fırat titriyorlardı.
Fırat öfkeden, Dize korkudan…
50
Sıfır: “Oyun Bitti”
ilerleyip etraftaki uzun mu uzun dört sokağa göz attı ama ikisinden de iz
yoktu.
“Umarım hâlâ o canavarın peşindesindir Murat Arıkan,” diye
Ama biliyordu.
Hiçbir şey geçmemişti, geçmeyecekti.
gelmişti…
51
Ozancan Demirışık
sırasında, küçük bir kâğıt parçasını adamın eline sıkıştırmıştı. Kısa talimatlar
orada yazılıydı. Aslında o kadar sarsak bir plandı ki, böyle pürüzsüzce
işlemesi Murat’ı bile şaşırmıştı. Anlaşılan talih bugün yanlarındaydı.
“Yoksa rol değil miydi?” dedi sonra, Tahir’in gözlerinin içine bakarak.
“Yoksa bu tarz şeyleri sık sık yapıyor musun?”
Tahir derin bir nefes alıp öfkesini kontrol etmeye çalışarak, “Artık
beni denemekten vazgeç,” diye homurdandı. “Hâlâ ikna olmadıysan,
yapacağım bir şey kalmadı. O cinayetlerin bir tanesiyle bile ilgim yok.”
Murat soğuk bir bakış attı ve, “Umarım öyledir,” diye mırıldandı.
yersin.”
52
Sıfır: “Oyun Bitti”
Dize sessiz kaldı. Fırat’sa derin bir nefes alıp, “Tahir bizi hazırlıksız
yakaladı,” dedi. Ve arada sırada bir şey atlayıp atlamadığını hatırlamak için
53
Ozancan Demirışık
bugünkü öfke sınırını çoktan aşmıştı ve artık çok, çok daha büyük bir şey
olmadıkça, gergin telleri andıran duyguları değişime uğramayacaktı…
“Öyleyse bekleyelim,” dedi yalnızca. Ağzından iki kelime
dökülmüştü, ama gözlerindeki bakış, hem Dize’ye hem de Fırat’a her şeyi
anlatmıştı: Eğer eli boş dönerse Murat Arıkan’a dünyayı dar edecekti…
Kızıl ahşaptan kapı iki kere tıklatıldı ve kızıl bir gecelik giymiş Gizem
Kızıl kapıyı çabucak açtı. Uyku mahmurluğundan yeni kurtulduğunu belli
eden kısılmış gözleri, sırasıyla kapıda durmakta olan biri yaşlı biri genç iki
adama yöneldi. Genç olanı gördüğünde sıcacık bir gülümseme kapladı
yüzünü.
Murat güllük gülistanlık bir gün geçirmiyor olabilirdi ama bu
gülümsemeye, biraz çekingen ama yine de gayet içten bir tebessümle
karşılık vermeden edemedi. Sonra daha fazla oyalanmadan içeri adım attı
ve Tahir’e de gelmesini işaret etti. Yaşlı adam uzun bir yürüyüşün hediye
ettiği yorgunluğun izlerini yüzünde taşıyarak onu takip etti.
54
Sıfır: “Oyun Bitti”
önce ayrıldıkları eski sevgilisine ‘aşkım’ diye hitap edebilecek kadar rahat
bir kadındı. Soyadının da etkisiyle, giydiği kırmızı giysiler ve kullandığı
kırmızı renkte eşyalar alamet-i farikası haline gelmişti. Şimdi de üzerindeki
titremeye başlamıyordu…
Gizem Kızıl hayaletlerle, cinlerle ve de her türlü dost canlısı ya da
kötücül doğaüstü yaratıkla zihinsel bir iletişime geçebilirdi. Bunu
kabullenmişti: En azından Murat onun şikâyet ettiğini hiç görmemişti. Ama
yapabildiklerinin ve yaptıklarının ya da ‘yapmak zorunda olduklarının’ ne
kadar yıpratıcı olduğunu fark etmemek imkânsızdı. Đnsanlarla iletişim
kurmak bile yeterince zor bir uğraşken, daha farklı, daha üstün, hatta
tüm bunlara rağmen neşeli, zımba gibi, güzel bir kadın olabilmesi de
Gizem’in marifetiydi.
55
Ozancan Demirışık
hangi dağda kurt öldü de buraya geldin?” diye soruyor ve bir yandan
elleriyle açık kızıl renkteki bir saç buklesiyle oynuyordu. Ne var ki tüm
tutmakta olduğu katlanmış gazeteyi fark etti, onu alıp üçüncü sayfasını açtı.
Đlgili haberin üzerine parmağıyla bir kez vurdu ve gazeteyi kadına geri
uzattı. “Işık Huzurevi’nde ondan fazla insan öldü. Öldürüldü.” Bu sözlerine
ne tepki vereceğini görmek için Tahir’i kolaçan ediyordu bir yandan.
“Katledildi,” diye ekledi sonra, her şeyi açığa vuran buz gibi bir sesle.
Gizem’in gözleri, gazete haberi üzerinde hızla gezindi. Sonra başını
kaldırdı, ürpermiş hatta korkmuş gibi titredi, “Peki bana gelmenin bu
Gizem boş boş baktı. “Yani?” Sonra kafasına dank etti, biraz evvel
boş bakan gözleri hayret ve öfkeyle büyüdü. “Tahir Yıldız. T.Y.” Sol eli, her
56
Sıfır: “Oyun Bitti”
şartsız inanmıştı.
Sorusu üzerine, “Yapamaz,” dedi Murat. “Şimdilik hipnozla
yetineceğiz.”
Gizem ise aralarında geçen kısa diyaloga kulak bile asmadan
Murat’a bakmaya devam ediyordu. Bunu fark eden Murat, omuz silkmekle
yetindi. “Suçsuz mu değil mi bilmiyorum. Zaten o yüzden sana getirdim.”
Gizem’in yüzünü yine boş bir ifade süslemişti. “Anlatacağım,” dedi
Murat. “Ama önce içinin rahat etmesini istiyorsan adamı bir sandalyeye
bağlayabilirsin.”
Gizem, “Hıh,” dedi gülerek. Hançerini kaldırdı; gümüş silah
ışıldayarak hem Murat’ın hem de Tahir’in gözlerini aldı. “Kaç kişiyi katletmiş
olursa olsun bir insan olduğu belli. Üstelik oldukça yaşlı bir insan… Bana
doğru tek bir adım bile atamadan Gümüş Ölüm kalbine saplanmış halde
yerde kıvranıyor olur. Ondan iki saniye sonra da bize Cehennem’den selam
edebilir ancak.” Güldü. “Bilirsin, kendimi korumayı iyi bilirim.”
57
Ozancan Demirışık
***
“Birim Sıfır tekrar mı kuruldu?” diye sordu Gizem. Yüz ifadesi; hayret,
58
Sıfır: “Oyun Bitti”
“Doğru duydun. Sadece iki kişiyiz, yani eski Birim Sıfır’ın minyatürü gibi.
Yine de amacımız aynı, yapmak istediklerimiz ve yapacaklarımız aynı.”
Gizem ellerini heyecanla çırparak güldü, sonra Murat’ı bir kez daha
öptü ve ona sıkıca sarıldı. “Müthiş bir haber bu!” Geri çekildi, dudak büktü.
“Sırf bunu daha önce haber vermediğin için sana temiz bir dayak atmalıyım
ama… Bu seferlik paçayı kurtardın. Affettim seni.”
Murat dayanamadı, bir kahkaha patlattı. Tahir asık suratla ona baktı.
Bu hareketinin nedeni açıktı; yaşlı adam, Murat’ın şu anki neşesinin bir
olarak değil belki, ama bir arkadaş olarak kesinlikle- fark etmişti ve kadının
neşeli tavırları çökük moralini tavana çıkarmıştı. “Ne kadar sabırsız
olduğunu unutmuşum,” dedi sırıtarak. “Hem niye bu kadar sevindin? Beni
daha çok göreceğin için mi yoksa?”
Gizem şehvetli bir tavırla dilini dudaklarında gezdirdi. “Köprünün
üzerinden çok sular aktı, üzerimden de çok erkek geçti Murat Bey. Hemen
umutlanmayın derim.”
kahkaha fazla kaçacaktı. Eğer katilse… Eh, gerisini düşünmeye bile gerek
yoktu.
59
Ozancan Demirışık
Gizem uzun ve örülü kızıl saç buklelerinden birini sağ eline aldı ve
hafifçe sallayarak, “Öyle. Ama hiçbiri yatakta senin kadar iyi değildi,” dedi
rahat bir tavırla. Ve sır verir gibi, fısıldayarak ekledi: “Sen yine de
60
Sıfır: “Oyun Bitti”
hipnozcular.”
Murat, yaşlı adamın gergin yüz hatlarının yavaşça gevşediğini,
sımsıkı yumulu ağzının hafifçe açıldığını gördü. Uykuya daldığı veya
dalmak üzere olduğu belliydi. Gizem’se ne istiyorsa olacağını biliyordu;
daha sordu (ya da buyurdu): “26 Kasım sabahıyla ilgili hatırladığın her şeyi
duymak istiyorum. Bana cevap ver!”
61
Ozancan Demirışık
ve belki biraz da histerik bir sesle. “Sanki… sanki biri gelip oraya yerleşmişti.
Ve sıkılıyordu... Çok sıkılıyordu... Eğlenmek istiyordu...”
Tahir yeniden sessizliğe gömülünce, “Sonra!” diye kükredi Gizem.
Yaşlı adamın sesi donuktu, boğuktu: “Sonrası tam bir karanlık. Başka
hiçbir şey hatırlamıyorum.”
çıkış yoktu.
Kaderine o an için razı gelip, dikkatini Gizem’e yöneltti. Kadın dizleri
62
Sıfır: “Oyun Bitti”
derinliklerine dek ürperdiğini hissetti; tüyleri diken diken olmuş, yüreği buz
kesmişti.
“Gizem, neler oluyor?!” dedi ileri atılıp. “Đyi misin?”
ne kadar tiz olursa olsun ‘sıradan’ bir çığlıktı ve zaten ortamı ürpertecek
başka etkenler vardı. Murat öfkeyle küfredip silahını kaldırdı ve koşup
Gizem’le beraber yere yattı. Birkaç saniye bekledi ama ne silah sesi geldi ne
de başka bir mermi duvara ya da herhangi bir yere saplandı…
Ayağa kalktı, kadının gözlerinin içine baktı. “Burada kal.”
Gizem, Gümüş Ölüm’ü kavradı ama gözleri yine de korkuyla
doluydu. Cevap vermese de, başını hafifçe salladı.
63
Ozancan Demirışık
Sıska adamın yirmi saniye önce döndüğü köşeyi geçmesi çok uzun
sürmedi. Adam biraz ileride, en az kendisi kadar hızla koşmaktaydı;
kestiğini hissetti. Ama buna aldırmadı ve kendini sol ilerisindeki bir gürgen
ağacının arkasına attı…
64
Sıfır: “Oyun Bitti”
Ağacı siper alıp silahını ileri doğrulttu. Ama en ufak bir ses
duyulmadı. Ne ayak sesi vardı, ne kurşun sesi… Anlaşılan sıska ve sinsi
düşmanı, oradan çıkmasını bekleyecekti. Murat’ınsa ona bu zevki
***
65
Ozancan Demirışık
Murat içeri girdiği zaman, “Daha önce bir sürü kişi gözlerimin
önünde öldürüldü,” dedi kadın. “Ama bu… çok beklenmedikti. Çok aniydi.
Çok ağırdı.”
söyleyebilirim.”
“Tavsiye etmem,” dedi Gizem yumuşak bir ses tonuyla.
“Neden? Adamın katil olduğunu -hatta canavarın teki olduğunu-
düşünüyorlar zaten. Hatta düşünmek ne kelime, bundan eminler!”
“Suçlu olsun olmasın, onların gözünde bir insanı öldürmüş
olacaksın. Bu hem senin başını belaya sokar, hem de Birim Sıfır’ın özerk
varlığını tehlikeye atar.”
“Đşte bu olur.”
66
Sıfır: “Oyun Bitti”
67
Ozancan Demirışık
Komiser Fırat’a düştü. “Evet,” dedi, “adli tıbba sevk ediyoruz.” Bir yandan da
gözleriyle gitmesini işaret ediyordu. Okan başını yel değirmeni gibi
sallayarak odadan çıktı.
“Tahir yine de çürüyecek,” dedi Murat. Gözleri hâlâ Ragıp’ın
gözlerine kenetliydi. “Ama kodeste değil, mezarda. Bu sizin için uygun mu
Başkomiserim?”
Ragıp koltuğuna geri çöktü. Aklındaki soruyu ilk dile getiren Fırat
kıvrıldı. “Kendisi.” Sinirli miydi, mutlu mu, gergin mi, yoksa rahat mı… Ruh
68
Sıfır: “Oyun Bitti”
bekliyordu.
Murat gidip onun karşısındaki -şimdi boş olan- sandalyeye oturdu.
***
yapacağız?”
Ragıp düşünmeye gerek duymadı. “Bir şey yapmayacağız. Cesedi
morga teslim edeceğiz. Murat Bey ve Dize Hanım ise Yıldırım Holding’e -ya
da her nereye gideceklerse oraya- bırakılacaklar.”
69
Ozancan Demirışık
dahaki sefer görkemli bir finale fırsat bulabilirsin belki.” Ve başka bir şey
söylemeye gerek duymadan odadan çıktı. Dize, Ragıp’a mahcup bir bakış
gündü ama!”
Ragıp ona kötü kötü baktı.
“Tamam,” dedi Fırat. “Sustum.”
zifiri karanlık olması gereken odayı loş hale getiriyordu. Kış gelmek
üzereydi, ama bugün hava ılıktı. Her gün evde pinekleyen işsizler
70
Sıfır: “Oyun Bitti”
geniş yatağındaydı. Orta yaşlı, dazlak bir adamdı. Yüzünde tek tük
kırışıklıklar vardı. Kalın siyah kaşları düz bir çizgi şeklinde alnında
ilerlemekteydi.
Tik tak. Tik tak. Tik tak.
71
ÜÇÜNCÜ KISIM
HAYALET
Sıfır: “Oyun Bitti”
“Yani her şey bitti mi?” diye sordu Taylan Yıldırım. “Bu işin peşini
bırakıyor musunuz?”
73
Ozancan Demirışık
herifin yüzünü bile göremedim. Yakın mesafeden ateş ettim ama ıskaladım.
Nasıl oldu bilmiyorum. Hiç doğal gelmedi.”
“Bu işte doğal olan ne var ki?” diye homurdandı Dize. “Komiser Fırat
ve Başkomiser Ragıp’ı da karşımıza aldık.”
“Ne gerekiyorsa onu yaptım Dize,” dedi Murat meydan okur gibi.
“Pişman değilim.”
74
Sıfır: “Oyun Bitti”
***
75
Ozancan Demirışık
Ofise varmak üzerelerdi ki, elini cebine atan Murat sigara paketinin
bomboş olduğunu fark etti. Dize’nin kolundan nazikçe çıktı. “Gidip bir
76
Sıfır: “Oyun Bitti”
Murat adamı fark edip silahı ona doğrulttu ve tetiği ardı ardına iki
kere çekti. Đki mermi havayı yararak hızla ilerledi. Adamın göğsüne saplanıp
onu mevta etmeleri gerekirken, tıpkı havada süzülür gibi içinden geçip
koltuğu deldiler.
“Sen hayaletsin!” diye haykırdı Murat. “Tahir’i öldüren de sendin.
Hayalet, koltukta rahat bir tavırla oturmaktaydı hâlâ. Üst üste duran
bacaklarını aralamaya bile zahmet etmemişti. “Çünkü Dize Hanım’ın bu işe
77
Ozancan Demirışık
öyledir.”
Hayaletin tebessümü titremedi bile. “Öyle.”
doğrulmuştu.
78
Sıfır: “Oyun Bitti”
sıradan bir geceydi. Đçimde anlam veremediğim habis bir his vardı. Kötü bir
şeyler olacak gibiydi. Karımı ve iki kızımı defalarca öpmüştüm. Onları bir
79
Ozancan Demirışık
doğrusu bir başkasının yüzünü gördüm. Her şey farklıydı. Evimde, odamda,
hatta kendi bedenimde bile değildim! Ve bir dakika kadar sonra zihnim
yabancı anıların hücumuyla çatlayacak gibi oldu. Đçinde bulunduğum kırk
beş yaşındaki erkek bedeninin bütün anıları ve bildiği her şey kafama
80
Sıfır: “Oyun Bitti”
Bir sessizlik oldu ve bu kez daha uzun sürdü. Dize’yle Murat ilgiyle
dinliyorlardı, hatta Murat fark etmeden silahını indirmişti. Bu sessizlik
24
sırasında toparlandı ve hayaletler için yıkım etkisi gören Na’dan üretilmiş
mermilerle dolu silahı tekrar kaldırdı. Bu maddeyi onlar için Taylan Bey
temin ediyordu – hayaletler, seyreltik bile olsa moleküler yapıya sahiptiler
ve bu madde yapılarında bozunma meydana getiriyor, bir süre için ortadan
hareketi taklit etti- ve söze döndü: “Uyum sağlamak isterdim. Belki bir-iki
yıl zorlanırdım ama sonra yeni yaşamıma alışırım. Zaten Ruhi Eriz adındaki
bedende uyandım. Bir sonraki sabah yine bir başkasında. Ertesi sabah da
81
Ozancan Demirışık
sübyancının da. Bir gün boyunca sahip olduğunuz o beden, iyi bir insanın
da olabilir, kötü bir insanın da.”
Gözleri geçmişe daldı.
üstelik.”
Murat ıslık çaldı. “Yetmiş yıl! Bir insan ömrü eder bu!”
82
Sıfır: “Oyun Bitti”
bilmiyor muydun?”
“Yedinci yılımda öğrenmiştim.”
“Öyleyse?” dedi Murat. O da Dize gibi şaşkındı. “Yıllar boyu bu
eziyeti çektikten sonra neden yanarak ölmekten korktun? Acıya katlanıp
günlerin geçmesini izliyorlar. Ama sonunda -benim için yetmiş sene sonra-
dananın kuyruğu kopuyor. Delirmiş gibi insan öldürmeye başlıyorlar. Her
83
Ozancan Demirışık
türlü çılgınlığı yapıyorlar. Çünkü artık hayatın ve insanların onlar için bir
önemi yok.”
Murat gözlerini kıstı. “Tahir’in bedeninde o cinayetleri işleyen sen
miydin?!”
“Hayır!” diye çıkıştı Arslan. “Ben bir hayaletim salak herif, hâlâ
84
Sıfır: “Oyun Bitti”
nerede olduğunu ve ne zaman kötü bir şey yapacağını bile sezebilir oldum.
Đçinde bulunduğu bedenle ilgili birtakım bilgilere de ulaşabiliyordum. Bu
seferki adamımız, Ahmet Turan, otuz iki yıl dayandı. Ve şimdi altıncı
katliamını yapmak üzere. Đlk dördünde dört kişi öldürdü. Her seferinde
85
Ozancan Demirışık
canilik.”
Murat silahı beline takıp ayaklandı. “Nerede? Gidip onu durdurmak
zorundayız.”
“Üzgünüm,” dedi hayalet. “Ahmet Turan şu an bir öğretmenin
bedeninde.”
“Yani?” diye sordu Dize, neden üzgün olduğunu anlayamayarak.
değillerdi ama akıllarında futbol ve kızlardan başka pek bir şeye yer
86
Sıfır: “Oyun Bitti”
“Kim?”
“Affedersiniz,” dedi Hikmet. “Dilim sürçtü. ‘Planlıyordum’
87
Ozancan Demirışık
girdi.
***
farklı geçecekti.
“Saat beş buçukta burada olun,” diye devam etti Hikmet.
Gülümsüyordu. Bu gülümseme kimseye sinsi veya Şeytanî gibi gelmiyordu.
Ama öyleydi. Ah, evet, kesinlikle öyleydi! “Hepinizi bekliyorum.
Gelmeyenlerin eksi alacağını belirtmeme gerek yok sanırım.”
Gelmeyenlerin hayatta kalacağını da belirtmeye gerek yok, diye
düşündü. Bu düşünce üzerine neredeyse kahkaha atacaktı. Ama kendini
88
Sıfır: “Oyun Bitti”
17.00
Birbirine paralel olarak sıralanmış dört tane uzun metal masa vardı.
Öğrenciler her öğlen bu masalarda tabldot olarak verilen yemekleri afiyetle
gitmek üzereydi.
89
Ozancan Demirışık
dolaba yöneldi.
***
90
Sıfır: “Oyun Bitti”
Kapı aralandı ve Hikmet Latin yavaş ama sert adımlarla içeri girdi.
“Hayırdır Hikmet?” dedi Feridun. Uzun zamandır tanırdı Hikmet’i.
‘Bey’ diye hitap etmediği yani belli belirsiz samimiyet kurabildiği nadir
öğretmenlerdendi.
91
Ozancan Demirışık
parçasını sağ eline aldı ve adamın ağzını zorla açtı. Geniş odada yankılanan
çığlıklar eşliğinde, camı kullanarak Feridun’un damağını kesip biçti…
Dakikalar sonra odayı terk ettiğinde, sırtında yeni bir ceset vardı.
17.39
duydu. Başını kaldırdı, gözünü kapıya dikti. Hikmet Hoca yavaş adımlarla
içeri girmekteydi.
92
Sıfır: “Oyun Bitti”
tavana doğru tuttu. Sınıf bir kez daha çığlıklarla doldu. Öğrenciler söze
dökülemeyecek kadar sarsılmışlardı ve olanlara anlam vermekte güçlük
çekiyorlardı.
Aslında yaşadıkları bu karabasana hiçbir zaman anlam
ne dersiniz çocuklar?”
Cevap gelmedi. Öğrenciler ağlıyor, bağrışıyorlardı. Kızlardan biri
93
Ozancan Demirışık
canlarını alıyordu.
Rıza kendini sıralardan birinin altına attı. Ağlıyor, dua ediyordu.
Mermilerden biri, iki metre önündeki Elçin adlı kıza saplanıp onu ‘yok etti’.
Rıza bunu görünce ilk kez çığlık attı. Hayatının sonuna yaklaştığını
biliyordu.
Bir daha güneşin doğuşunu ve batışını göremeyecekti. Bir daha
Yaşayamayacaktı.
Nasıl bir Cehennem’e düşmüştü böyle?
Hikmet Latin silahı indirdiğinde; altı kişi ölmüş, yedi kişi ciddi
biçimde yaralanmıştı. Son nefesini vermek üzere olanlar da vardı. Sınıfın
hali haraptı.
Bayılanların sayısı çığ gibi artmıştı. Korkudan altına işeyenler, kendini
kaybedip olduğu yerde debelenenler gırla gidiyordu. Hikmet bunları
tarafından durduruldular. “Hop hop hop,” dedi adam. “Daha oyun yeni
94
Sıfır: “Oyun Bitti”
kestirip beynine bir kurşun yerleştirdi. Ceset bir ‘tak’ sesiyle yere yapıştı.
95
Ozancan Demirışık
acıyla kasılmaktaydı.
Đkinci kurşun göğsünü deldi ve onu birkaç saniye içinde hayattan
kopardı.
“Daha yavaşı da var,” diye açıkladı Hikmet, büyük bir zevkle. “Hızını
nasıl vahşice katledebilirdi? Bunu yaptıktan sonra hayatta kalsa bile, nasıl
‘insanım’ diyebilirdi? Vicdan azabı duymadan tek bir soluğu nasıl içine
çekebilirdi?
96
Sıfır: “Oyun Bitti”
Öğrencilerden biri -güzel, sarışın bir genç kız-, “Nasıl bir yaratıksın
sen?” diye haykırdı Hikmet’e. “Bize bunları neden yapıyorsun?”
Hikmet dilini dudaklarında gezdirdi. “Doğru, ben bir yaratığım. Çok
uzun zamandır insan değilim. Boşa nefes tüketmeyin, çünkü işe
Durakladı. “Son bir şansınız var. Bundan sonra, isteseniz bile o şansı
elinizden alacağım.”
Yeni kurbanı gene bir erkekti. Đsmi Hasan’dı, Doğulu bir çocuktu. Đri
yapılıydı. Hikmet ona doğru yürüdü ve yakalarından tuttuğu gibi yanına
çekti. Hasan korkudan kendini kaybedecekti neredeyse, ama yapabileceği
hiçbir şey yoktu. Karşı koymaya kalkışmadı.
Hikmet silahı onun cinsel organına doğrulttu ve tetiği çekti. Đçler
acısı bir çığlık sınıftaki her öğrencinin kulağında yankılandı. Hasan geriye
doğru yürüyüp kendini duvara vura vura haykırmaya başladı. Yüzü
97
Ozancan Demirışık
başına gelenleri, hatta daha kötüsünü yaşamak için bitmek bilmez bir
bekleyişe giremezlerdi. Hiçbirisi buna katlanamazdı. Hiçbirisi…
98
Sıfır: “Oyun Bitti”
Sıradan bir okul gününde kendilerini dipsiz bir kuyunun içinde bulan
birkaç ‘talihsiz’ insan…
Hayatta kalmak isteyen birkaç insan…
99
Ozancan Demirışık
dört kez…
Sonunda bir ‘küt’ sesiyle yere yığıldılar. Tarık ölmüştü ama Yıldırım
hâlâ -güçlükle de olsa- nefes almaktaydı. Rıza eğilip bıçakla onun boğazını
kesti. Birkaç saniye sonra Yıldırım da ölüler kervanına katılmış, Cehennem’e
doğru uzun ve acılı seyahatine çıkmıştı.
Rıza bir alkış sesi duydu. Hikmet ayağa kalkmış, gülerek ve ellerini
çırparak ona doğru yürüyordu. Gözleri bir cesetlere, bir de genç adama
sıkacaksın.”
100
Sıfır: “Oyun Bitti”
kadar mide bulandırıcı hal alırsa alsın, ‘yaşama isteği’ önemini nasıl son
zerresine dek muhafaza edebiliyordu?
ama bunca yıl geçmiş olmasına rağmen, karşılaştığı bazı olaylar onu çok
etkiliyordu.
101
Ozancan Demirışık
“Sağ kalan var mı Remzi?” diye sordu. Uçurumun dibinde ezik büzük
bir halde yatmaktaydı araba.
“Hayır komiserim,” dedi yanındaki daha genç ve tecrübesiz polis.
“Arabada iki kişi varmış, ikisi de yaşamını yitirmiş. Hikmet Latin ve Rıza
Bilgin. Öğretmen ve öğrenci.”
etti.
Birkaç ay sonra olayı unutacaktı belki. Unutmasa bile eskisi kadar
102
Sıfır: “Oyun Bitti”
çekecekti.
Ahmet Turan orada bir yerlerde, sabah başka bir bedende uyanmak
içe akıtmak derlerdi ya, aynen onu yaşıyordu şu an. Vücudunu mesken
belleyen karmaşık duygular bütününün bir benzerini yalnızca Ali’nin
103
Ozancan Demirışık
Her şeyi.
Ama Ali en azından yaşamıştı. Çok değil belki. Yetmiş-seksen, hatta
doksan veya yüz sene yaşayan insanlar bile varken, otuzlu yaşlarda hayata
varsa tabii…
Her ne olursa olsun, biraz önce lime lime ettiği gazete kupüründe
104
Sıfır: “Oyun Bitti”
bile kötü şeyler yapmıştı. Çılgınlığın hediye ettiği katliamlar... Şimdi deyim
yerindeyse bir kardeşini durdurmak, daha doğrusu kurtarmak amacındaydı.
Dize başını salladı. Gözlerinde karmaşık gibi görünen acı dolu bir
ifade vardı ama Murat, eğer yanılmıyorsa, bu ifadenin gizemini çözmüştü:
Dize bir yandan liseli gençlerin kan dondurucu katliamıyla ilgili sarsıcı etkiyi
yaşarken, bir yandan da kendi zayıflığına üzülüyordu. Murat ve Arslan
105
Ozancan Demirışık
Taylan’ın Odası
yoktu. “Durduramazdık. En ufak bir umut bile yoktu. Eğer olsaydı, ilk ben
harekete geçerdim. Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Hayatım pahasına bu
106
Sıfır: “Oyun Bitti”
‘Katil Hakkâri’de, yapacak bir şey yok?’ mu diyeceksin? Bir kez daha
korkaklar gibi bekleyecek miyiz? ”
olacağız. Bugün mağlubiyeti tattık, ama yarın zafer günü olacak. Sana söz
veriyorum.”
Murat’ın göğsü kalkıp iniyordu. Hâlâ sakinleşememişti. “Nasıl olacak
o iş?” diye sordu kesik kesik soluyarak. “Aynı anda otuz yerde olamayız ya.”
“Biz olamayız ama aynı anda otuz yerde birden adam bulunduran
birini tanıdığına eminim. Tek yapman gereken onu aramak. Böylece, her
nerede olursa olsun, Ahmet Turan’ı enseleyeceğiz. Unutma, katilin yerini
sezebiliyorum. Beni bir tür verici olarak düşün.” Gülümsedi. “Ve dostuna,
aradığın adamın üzerine bir verici yerleştirdiğini söyle.”
107
Ozancan Demirışık
kapısı tıklatıldı. Çekingen bir ses, “Yılmaz Abi?” diye seslendi. “Rahatsız
etme demiştin ama önemli bir telefon var.”
Yılmaz önce öfkeli bir soluk verdi, sonra önünde sakince beklemekte
olan fahişeye gülümsedi. “Birazdan döneceğim canım,” dedi, ayağa kalktı
108
Sıfır: “Oyun Bitti”
mi?”
“Evet.” Cevap vermek için bir an bile beklememişti.
“Ver bakalım şu telefonu Fahri,” dedi Yılmaz canlı bir sesle. Beyaz
yüzünü süsleyen tebessüm hâlâ yerli yerindeydi. “Galiba kimin aradığını
biliyorum. Eski bir dostun bize işi düşmüş.”
Fahri, ‘abi’sinin polisin tekiyle ne gibi bir dostluğu olabileceğini
merak etmişti ama bunu soracak değildi. Gözleri kuşkuyla kısıldı, ama
sadece bir an için. Beyaz Yılmaz’ın her türden dost edinebileceğini bilirdi.
Telefonu hızlı hareketlerle uzattı ona.
109
Ozancan Demirışık
Yılmaz bir süre düşündü. Çoğu küçük şehirde dahi iki tane adamı
vardı ve yarın, hepsinden en az biri boş olmalıydı. “Hay hay,” dedi. “Ben
110
Sıfır: “Oyun Bitti”
odaya döndü. Kadın yüzünde bıkkın bir ifadeyle sağ bacağını kaşımaktaydı.
Bu görüntüyle tahrik olan Yılmaz, çarpık bir şekilde gülümsedi. “Nerede
kalmıştık?”
Kadın ve adam birbirilerinin kollarında zevk çığlıkları atarken, akşam
karanlığı Türkiye’ye gölgeli bir perde gibi çöküverdi.
111
DÖRDÜNCÜ KISIM
KARINCA
Sıfır: “Oyun Bitti”
Yürüyordu.
Bacaklarına farkında bile olmadan komut veriyor, attığı her adımla
113
Ozancan Demirışık
sonra.”
Cevap gelmedi ama telefon yüzüne kapandı ve Murat bunun ‘evet’
114
Sıfır: “Oyun Bitti”
115
Ozancan Demirışık
bir tavırla hafifçe sıktı. “Ayhan.” Kısa ama gergin bir sessizliğin ardından,
konuşmaya devam etti: “Artık bu dünyadaki varlığım saatlerle sınırlı. Çok
“Tanrı istiyor deyip her şeyi yok ettiler,” diye başladı Ayhan.
“Koruyucu olduklarını düşünüyorlardı. Sözde doğayı kollayacaklardı. Ama
Tane tane konuşuyor ve her kelimeyi özenle seçiyordu. “Ama bu işte yalnız
değildi. Ortakları vardı.”
116
Sıfır: “Oyun Bitti”
çoktan fark etmişti ama kendini bir şeyler yapmak zorunda hissetmişti ve
konuşmaktan başka elinden hiçbir şey gelmiyordu. Felç olmuştu sanki;
kımıldayamıyordu.
Doğal bir durum değildi bu. Bir kez daha, içine düştüğü durumda
doğal olan hiçbir şey yoktu…
Ayhan titremeye başlamıştı. Gözleri kanamaya devam ediyor hatta
kanın akış hızı giderek atıyordu. “Gözlerim,” diye fısıldadı Murat’ı tekrar
eder gibi.
Murat yere çöküp adama, “Sakin olun,” dedi. “Derin derin nefes
alın.”
117
Ozancan Demirışık
Yaptığı öylesine anlamsız bir hareketti ki, bir garson onu omzundan
tutup geri çekti. “Yapabileceğiniz bir şey yok. Adam ölüyor.”
Murat başında keskin bir ağrı hissetti. Garson haklıydı. Adam
Öğle sonrası güneşi altında evlerine veya işlerine gitmek için otobüs
müşteri beklemek için kaldırıma yanaşacakken, ileriden orta yaşlı bir kadın
eliyle işaret ederek oraya yürüdü ve taksiye bindi.
118
Sıfır: “Oyun Bitti”
gideceğimizi söylemiştim!”
Fevzi gülümsemeyi kesti. Duygusuz bir ifade yayıldı suratına. Sağ
elini direksiyondan kaldırdı ve kadının suratına sert bir tokat attı.
“Öğretmenine itiraz ettiğin içindi bu!” dedi nazik ama otoriter bir tavırla.
Sesi daha inceydi ve tane tane konuşmuştu. Sanki taksici değil de
gerçekten bir öğretmendi.
Kadın bir çığlık attı ve nasıl bir deliyle karşılaştığını anladığından olsa
kafasını kavradı ve sertçe cama vurdu. ‘Küt’ sesi dar otomobilde yankılandı.
119
Ozancan Demirışık
sohbet edeceğiz.”
Anayolda ilerliyorlardı ve etrafta bu yola açılan tek tük sapaklara
120
Sıfır: “Oyun Bitti”
yumruğunu kaldırıp zafer çığlığı attı. “Benimle bir oyun oynayacaksın!” diye
haykırdı. “Yakında başlayacak. Sana sorular soracağım ve tamamen doğru
cevaplar vereceksin. Eğer yalan söylediğini sezersem, bu senin sonun
olacak.”
Kadın cevap vermedi. Derin derin soluyor, kendini toparlamaya
çalışıyordu. Öleceğini zannetmişti ve gerçekten ölebilirdi. Gözlerini yumup
derin bir korkunun gölgesinde beklerken, onları bir daha açamayacağını,
düğümleneceğini sanmıştı.
Birbiri ardına sıralanmış ilerlemekte olan yirmiden fazla arabanın
arasından sadece tek bir çizikle kurtulmalarını sağlayan neydi? Şans mı?
121
Ozancan Demirışık
***
yaz-kış barınmaktaydı, ama Fevzi taksiyi daha ıssız, daha sakin kıyılara
doğru sürüyordu. Tam da kadının tahmin ettiği ve korktuğu gibi…
geldiler. Arkalarında eski püskü bir yalı vardı ama boştu, yıllardır
kullanılmıyor olmalıydı. Boyası dökülmüş, ahşap kapısı sararmıştı. Kırık
122
Sıfır: “Oyun Bitti”
Ama öyle olmadı. Taksi son anda, beton yolun tam ucunda durdu.
Fevzi el frenini çekti. “Hep beraber eşek cennetini boylamamızı
korkuyorum.”
Taksici titremeye başladı, gözleri kısıldı. “Şu andan bahsetmiyorum!”
kat canhıraş bir çığlık, taksiyi bile aşıp denizin üzerinde asılı kaldı…
“Bir parmağını daha kırayım mı?” dedi aile babası. “Ha? Đster misin?”
123
Ozancan Demirışık
başlamıştı ki, son bir soru geldi. Son olacağı baştan belli olmayan ama
ardından başkasının gelmeyeceğini pek yakında öğreneceği o yeni soru:
Fevzi omuz silkti. “Her neyse, artık bir önemi yok. Cehennem’de
görüşürüz. Bir gün.” Taksiyi denize sürmek için el frenine uzandı. Tam
124
Sıfır: “Oyun Bitti”
Baştan beri içeride miydi? Hayır, öyle olamazdı. Bir şekilde fark
ederdi onu. Peki kapılar kilitliyken nasıl içeri girebilmişti? Hem en ufak bir
ses çıkarmadan nasıl koltuğa geçebilmişti? Aniden, hissettirmeden, belli
etmeden… Gözü aynaya takılmasa, belki de adamın orada olduğunu
olduğunu biliyorum.”
Fevzi bir kahkaha patlattı. “O zaman beni iyi tanımışsın moruk!”
125
Ozancan Demirışık
frenini çekti. Tahta parçasını gaz pedalının üzerine koyup sıkıştırdı, bastırdı
ve kapının kilidini açıp dışarı fırladı.
O betonun üzerinde rahatça beklerken, araba bir homurtu çıkararak
gözleri önünde ilerledi ve daima dört ayak üzerine düşen kedi gibi dümdüz
biçimde denizin dibine battı.
bulunduğu taksi şoförünü hiç sevmemişti. Anıları sıkıcıydı: Her gün on iki
saat direksiyon sallayan ve evine gidip horlaya horlaya uyuyan zavallının
tekiydi.
Ama şimdi, asıl kurbanı kızıl bombayla arabada yoktan var olan
Bunca yıl onlarca kişi olmuşken, farklı farklı yaşamlara girip çıkmışken,
126
Sıfır: “Oyun Bitti”
kurtulabileceğim.”
Başını kaldırdı. Hayalet önünde değildi. Kollarının arkadan
kavrandığını hissetti birden. Silah yere, onlardan epey ileriye savruldu, Fevzi
de hayaletin baskısı altında beton zemine kapaklandı.
Senden uzaklaşmış olacağım. Beni bir kez daha aramak, bulmak zorunda
kalacaksın. Durma, yap. Gebert beni. Bu ceza değil armağan olacak!”
127
Ozancan Demirışık
***
128
Sıfır: “Oyun Bitti”
***
Yapamadı.
Sırtında bir ağırlık hissetti ve müthiş bir acıyla dizleri büküldü. Yere
kapaklanmadan önce son gördüğü, Fevzi Kaplan kimliğindeki katilin
129
Ozancan Demirışık
***
130
Sıfır: “Oyun Bitti”
24
açamadın, çünkü denizde de Na var. Az miktarda olduğu için yok etmiyor,
yalnızca felç ediyor. Ama ben, felç etmekle ilgilenmiyorum.” Silahı gösterdi.
“Daha fazlasını istiyorum.”
bağladın? Murat gibi bir adam yüzmeyi bilmez mi sence, geri zekâlı?”
Katil öfkeyle homurdandı ve silahı doğrultup emniyetini açtı. “Kadını
çıktı.
“Durma, devam et,” dedi.
Ahmet Turan veya Fevzi veya kendini o an her kim olarak
hissediyorsa, devam etmeye çalıştı. Bu kez tetiği çekebildi ama sodyum
mermisi yalnızca boşluğu yardı. Şimdi hayalet tam önünde durup ona göz
kırpmaktaydı.
“Đyi denemeydi,” dedi. “Ama çuvalladın. Ve bugün, çuvallamaya
devam edeceksin. Sen bir zavallısın. Hayatta en ufak bir amacın bile yok.
Kaybolmuş bir ruhsun sen. Bedenler arasında gezinmek ve her gün
rastgele birilerini öldürmek, kendi tabirinle ‘oynamak’, sence bir amaç mı?
Kendine şu soruyu soruyor musun: ‘Kimim ben? Neden bu eziyetten
131
Ozancan Demirışık
***
Bunun için zamanı yoktu. Gözüne büyük, kare şeklinde bir taş
kestirdi ve onu alıp camın önüne geldi. Taşı cama geçirdi. Bir kere, iki kere,
üç, dört, beş, altı ve yedi kere… Nihayet cam çatladı ve arada bir boşluk
132
Sıfır: “Oyun Bitti”
oluştu. Murat taşı o boşluğa sokarak kanırttı; diğer parçalar da ya tuzla buz
oldu ya da etrafa saçıldı.
Murat, Dize’yi açılan boşluktan dikkatle çıkarttı ve yukarı doğru
aldı.
Ama yüzüne bir tokat gibi çarpan gerçekle yüzleşti. Burası çok
yüksekti. Üstelik betondan yapılmış düz bir duvardı. Kendisi yukarı
tırmanmayı bir şekilde başarsa bile Dize’yi yanında götüremezdi.
Sağa dönüp gözünü ilerilere dikti. Yüz metre kadar uzakta, deniz bir
kumsalla birleşiyordu. Oraya kadar yüzmek ve kıyıya oradan çıkmak
zorundaydı. Başka çare yoktu, elinden başka hiçbir şey gelmezdi. Geçen
her dakika hatta her saniye ve salise Dize’yi ölüme biraz daha yaklaştırıyor
133
Ozancan Demirışık
vicdan azabının yanı sıra, bir dostun, bir ortağın, bir yandaşın eksikliğini
hissedecekti yüreğinde. Çok alışmıştı ona. Hem de bu kadar kısa zamanda.
Eski Birim Sıfır dağıldığı sırada duyduğu tek eksiklik hissi bir daha bu
doğaüstü maceraları yaşayamayacağı gerçeğinin getirdiği hayal kırıklığıydı;
değildi.
Bir daha onunla o keyifli tartışmaları yapamayabilirdi. Kadın onu bir
nefes alarak kendine geldi. Filmlerde yüz bin kere tanık olduğu ve
hiçbirinde heyecan duymadığı bu ‘boğulma’ sekansını birebir yaşamış
134
Sıfır: “Oyun Bitti”
***
135
Ozancan Demirışık
***
olduğuydu.
136
Sıfır: “Oyun Bitti”
“Artık dayanamıyorum Murat!” diye inledi. “Bu sefer daha uzun süre
yokluğa karışacağım. Hemen geri dönemem. Ama unutma.
Öldürmeyeceksin, yakalayacaksın!”
zorundayım. Zeki bir adam – zamanında bana benzediği için olsa gerek.”
Göz kırptı. “Đstediğimde özeleştiri yaparım. Düşmanımı da küçümsemem.
deldi ve silah bir kenara savruldu. Ardından dizlerini hedef aldı ve tetiği iki
kez çekti Murat.
137
Ozancan Demirışık
“Bagajda,” dedi Murat. “Orası layık olduğundan bile daha iyi bir yer.”
“Uyanırsa oradan çıkamaz değil mi?”
Murat göz kırptı. “Hem bağlı hem de bagaj kilitli. Çıkması olanaksız.”
Dize başını salladı. “Arslan nerede peki?”
“Bir süre buralarda olmayacak. Ama döneceğini söyledi.”
Đçten içe, umarım döner, diye ekledi, çünkü bu canavarla başa
çıkabilecek tek insan oydu.
138
Sıfır: “Oyun Bitti”
ÖNCESĐ
139
Ozancan Demirışık
olduğu halde bugün gülüp duran biri varmış,” diye haber vermişti. “Sizinki
bu adam olabilir.”
“Nasıl öğrendin?” demişti Murat. “Taksiciler -özellikle de aynı
şüphe çekmemesi için bu kez bir başkası olursa daha iyi olur- o duraktaki
‘garip’ adamın taksisiyle Dört Levent’e gitmesini söyle. Ortağım Dize de
kaybetmişlerdi ama artık çok yakın mesafede oldukları için hayalet oraya
‘buharlaşabilirdi’. Katilin yerini Murat’a tarif ettikten sonra buharlaşmıştı
140
Sıfır: “Oyun Bitti”
etkisiz hale getirmek için bir yol bulmaları gereken insanları veya ‘şey’leri
buraya getirecek, içeri tıkacak ve üzerlerine kilit vuracaklardı.
Amaç buydu ama eski Birim Sıfır’da sadece üç-beş kez kullanılmıştı
ev. Genelde bu kadar tehlikeli insanlarla uğraşmazlardı. Böylesine kötücül
olanları, ‘yaratık’ veya ‘ruh’ gibi pek de eve tıkılamayacak şeylerdi. Bir
insanın böylesine gözü döndüğüne nadiren tanık olurlardı. Eğer kötülük
Dört oda bir salon, müstakil bir evdi. Salon dışında odaların
hiçbirinde pencere yoktu, her bir kapının aşılmaz kilitleri vardı; teçhizat
odasında ise her türlü malzeme bulunabilirdi. Duvarlar sağlamdı, fiziksel
kuvvet uygulanarak yıkılması zordu.
141
Ozancan Demirışık
haline baktıktan sonra bakışlarını kendi üzerine çevirdi. “Ama ondan önce
üzerimize kuru bir şeyler giyeceğiz.”
***
burun kıvırdığı pembe bir bluz ve bir kot pantolon vardı. Murat da mavi bir
gömlek ve kot pantolon giymişti.
Diken üstündeydiler; katil içeride bir odada baygın halde yatarken
ve her an uyanabilecekken, üstelik onunla ne yapacakları hakkında hiçbir
fikirleri yokken başka bir ruh halinde olmaları beklenemezdi zaten.
“Ya dönmezse?” diye sordu Dize endişeyle. “Ya sonsuza kadar
gittiyse?”
Sustular. Gergin bir sessizlik yaşandı. Loş odada soğuk bir sükûnet
içinde oturdular.
142
Sıfır: “Oyun Bitti”
Bu ses tonunda sıra dışı bir şeyler olduğunu sezen Dize, adamın
gözlerinin içine baktı. “Ne oldu?”
bildiğini söyledi.”
Dize yutkundu. Heyecan, korku, endişe ve ümit vücudunu sarıp
“Hatırlamıyorum. Simit Sarayı’na gidene kadar her şey açık ve net. Orada
aramızda geçen kısa muhabbetten önce yaşadıklarım gayet temiz. Ama
143
Ozancan Demirışık
“Soluğu Taylan Bey’in yanında aldım. Her şeyi anlattım. O ana kadar
bu ‘hatıra kaybı’ndan habersizdim. Taylan Bey, tıpkı senin gibi, adamın
“Öyle yaptım,” diye onayladı adam. “Bu kez soluğu Gizem’in evinde
aldım. Alışılmadık bir şey denedi: Anımı bana tekrar yaşattı ve kendisi de
sürmedi.”
144
Sıfır: “Oyun Bitti”
“Yankı?”
Murat başını salladı. “Evet, yankı. Gizem’e göre iki tür hafızamız var
ve ikisi birbiriyle bağlantılı. Biri hepimizin bildiği zihinsel hafıza, diğeri
ruhsal hafıza. Yankı ise güçlü beyinlerin anılar üzerinde yapılan
çıkar, yoksa bir arpa boyu bile yol alamamış olacağız. Birim Sıfır’ı
kurmamızın asıl nedeni bu komploydu ama elimizde hiçbir şey yok.”
145
Ozancan Demirışık
“Giysilerim kuru olabilir ama hâlâ üşüyorum Murat,” dedi Dize. “Şu
camı kapar mısın?”
silahını çıkardığı gibi Ahmet Turan’ı tıktıkları odaya koştu. Metal kapı ardına
kadar açıktı – kilitleri de öyle. Ve oda boştu. Katil kaçmıştı. Bir kez daha
serbestti…
Hemen arkasındaki Dize’ye, “Fazla uzaklaşmış olamaz,” dedi.
Doğruydu bu. Kaçışı fark etmelerini sağlayan soğuk rüzgârı daha yeni
hissetmişlerdi. Dış kapıyı usulca kapayarak çıkıp gitmiş olmalıydı.
Anahtarlarını kontrol etti. Hâlâ cebindeydiler. Bir yedekleri de yoktu.
Peki nasıl? Hem odanın kapısı hem de dış kapı birden fazla kilitle
sağlamlaştırılmışken, nasıl böyle elini kolunu sallayarak gidebilmişti? Arslan
onun insanüstü özellikleri olmadığını söylememiş miydi? Yoksa yanlış mı
biliyordu ya da bilgisi noksan mıydı?
146
Sıfır: “Oyun Bitti”
147
Ozancan Demirışık
Kirpikleri titriyordu. Ve ruhu, yüreği titriyordu. “Bir katil ölmüş olabilir, ama
yenisi gelecek. Ve tüyler ürpertici şeyler yapacak. Öncekilerden bile daha
ağır şeyler… Savunmasız insanları katledecek. Ortalıkta dehşet saçacak. Ve
belki de gözlerini daha büyük bir hedefe dikecek. Çok daha büyük bir
hedefe…”
Kadının sözleri havada asılı kaldı. Tüm bir günlerini ‘gizemini’
çözmeye adadıkları, bir diğer gün de yakalamak için canla başla çalıştıkları
Ahmet Turan, kendini yakarak hiçbirinin bilmediği bir yerlere doğru yola
148
Sıfır: “Oyun Bitti”
vakit var.”
Sesi buğulanmıştı adamın. Gerçekten, diye düşündü Dize, bir hayalet
Seçim benimdi. Sadece benim.” Gözlerini devirdi. “Bana küçük bir kız
çocuğuymuşum gibi davranmayı kesin.”
Dalgın bir tavırla sigara içmekte olan Murat’a baktı. “Đkiniz de.”
Murat başını kaldırdı ama sanki kadının söylediklerini duymamıştı.
149
Ozancan Demirışık
ölmekten bile vazgeçtiğin, nefret ettiğin bu dünyada uzun yıllar boyu hiçbir
şey yiyemeden, hiç uyuyamadan, gerçek bir hayat yaşayamadan, hayalet
halinde barınmayı göze aldığın adam artık ölü. Şimdi ne olacak?”
aklında bile değildi. Her şeyin kendi istediği yönde gelişeceğini, onun
istediği yere gideceğinizi zannediyordu. Ama sen yarım kalan bir işin
150
Sıfır: “Oyun Bitti”
kefaret ateşte gizli değilse bile, sen kendi bedelini ödedin. Fazlasıyla. Ve
her ne dersen de, bunu biliyorsun. Bildiğinden eminim.”
Arslan başını tekrar pencereye çevirdi ve sessizce güneşi izledi. O
bununla meşgulken, uzun ve gergin bir sessizlik oldu. Murat ve Dize ara
biz öldükten sonra bile türeyebilir. Kaç yıl sonra ortaya çıkacağını kim bilir?
Ama aksi gerçekleşse ve lanetten muzdarip yeni insan bize musallat olsa
151
Ozancan Demirışık
yakmak konusunda nasıl bu kadar çabuk ikna oldu? Ona neler söyledin de
bu kadar çabuk ‘değişti’?”
Arslan güldü. Neredeyse bir kahkahaya dönüşecekti bu, ama
sonunda kesildi ve adam ciddi bir ifade takındı. “Çok kolay oldu,” diye
açıkladı. “Ve kısa sürdü. Onunla oynadım. Zayıf noktasını bulup kıskıvrak
yakalayıverdim. Mücadele bile etmedi. Edemedi.”
ÖNCESĐ
Zor olan içeri girmek değildi. Duvarlardan geçmek bir hayalet için
nefes almak kadar kolaydı. En ufak bir çaba sarf etmesi gerekmemişti: Evin
sıkılmıyor mu?”
152
Sıfır: “Oyun Bitti”
Arslan güldü. “Biliyorum. Çok iyi biliyorum.” Derin bir nefes aldı.
Kendini pek de kolay olmayan bir şeylere hazırlıyor gibiydi. “Burada
153
Ozancan Demirışık
değil. Sen kurtarılamayacak bir vakasın. Pişmanlık kartını kullanmak gibi bir
amacım yok. Aslına bakarsan, ‘kart’ kullanmak gibi bir amacım da yok. Sana
154
Sıfır: “Oyun Bitti”
ürküyorsun?”
Katil başını kaldırdı. “Istırap ne kadar büyük?”
Hayalet göz kırptı. “Çok büyük. Tam da bu yüzden, cesarete ihtiyacın
var.”
Madem bu senin için hâlâ heyecan ve tatmin dolu bir ‘oyun’, öyleyse şu
soruyu kendine sor: ‘Neden?’”
Cevap gelmedi. Boğuk bir sessizlik dar odada yankılandı.
Arslan kapıya doğru süzüldü. “Ben gidiyorum,” dedi. “Eğer yeterince
cesur olduğunu hissedersen, çıkmaz sokağa gel. Mutlak çözümü orada
bulacaksın.”
Kapıyı aşmak üzereydi ki, katil ardından seslendi.
“Dur!”
Hayalet durdu.
“Beni de götür.”
Hayalet gülümsedi.
155
Ozancan Demirışık
***
***
156
Sıfır: “Oyun Bitti”
şeyler yaşamıştı.
Kibrit kutusunu eline aldığı sırada, hayaletin bağırdığını duydu:
“Geride durun! Sizin için tehlikeli olabilir!”
Ahmet Turan döndü ve baktı. Đki insan -adam ve kadın- orada,
157
Ozancan Demirışık
Ahmet Turan’ın bedenini, gerçek bir katilin bedenini- istila ederken, bir
anda huzur çıkageldi. Hem acı çekmek hem de doyasıya bir rahatlığı
yudumlamak? Bu nasıl olabilirdi? Yaptıklarından sonra huzur bulabilecek
miydi?
Bir anda huzur gitti. Saf acıyla boğuştu bir kez daha. Ölmeyi diledi.
Bunun bitmesini diledi. Küçümsediği insanlardan biri olmayı, hatta daha da
kötüsü gerçek bir karınca olmayı diledi. Ve sonra huzur geri döndü. Tüm
vücudunu okşayarak ona kısa ama muazzam bir mutluluk armağan etti.
Đki insan ve bir hayalet, evden çıktı. Kapıyı sıkıca kilitlemişlerdi. Bir
158
Sıfır: “Oyun Bitti”
biliyordu Murat. Aynı daha önce olduğu gibi… Yine de bugün çok yararını
görmüşlerdi ve önemli olan buydu.
Hava henüz aydınlıktı ama bir saate kalmadan Đstanbul’a karanlık
“Dinliyorum.”
“Kurtuluşun ateş demek olduğunu yedinci senende öğrendiğini
Kadın gülümsedi.
“Sormayacaktım.”
159
Ozancan Demirışık
160
Sıfır: “Oyun Bitti”
SON
28.01.2009 / Avcılar
28.01.2009 / Bodrum
161
SONSÖZ
Ölümsüz Fikirler
zorlar sizi. Oyun Bitti’nin ana iskeletini oluşturan fikir de bunlardan biriydi.
“Kendin Olarak Uyanmak” kod adıyla anmaktaydım söz konusu fikri.
onlarca fikir bulduk ve hemen bir kenara not ettik. O gece bulduğum
fikirleri, üzerinden aylar geçtiği halde hâlâ kullanıyorum ve görünüşe göre
kullanmaya devam edeceğim. Oyun Bitti'yle ilgisine gelirsek... “Kendin
Olarak Uyanmak” fikrini Sıfır'a uyarlamak ilk kez bu patlama anında aklıma
geldi. SIFIR konseptine uyan sert bir macera kafamda şekillenmekteydi.
Oyun Bitti işte böyle doğdu...
Sıfır: “Oyun Bitti”
Ozancan Demirışık
163
ÖNOKUMA:
SIFIR: “ÇIKIŞ YOK”
Gökcan Şahin
AÇILIŞ
İSYAN
2 Ocak 2009 – 10.55
Đstanbul Dolunay Üniversitesi
uğultu yükseldi.
Narin Hoca her zaman yaptığı gibi parmağındaki iri yüzüğü kürsüye
yüzünden hepimizi sınıfta tutuyorsunuz,” dedi üçüncü sıradan gür bir ses.
Narin Hoca öğrencileriyle muhatap olmayı yeğlemese de bu genci
tanıyordu. Adı Barış’tı. Önceki vizede beklediğinden düşük not geldiği için
kâğıdına bakmak istemiş, Narin Hoca izin vermeyince bölüme dilekçeyle
şikâyette bulunmuştu. Kâğıt başka bir öğretim üyesi tarafından
değerlendirilmiş ve gerçekten de Barış’ın gerekenden yirmi puan az aldığı
hale gelen kız herkesçe tanınıyordu. Hocasına karşı çıkacak bir tip değildi.
Yine de hoşnutsuzca, üfleye püfleye kareli defterinden bir sayfa kopardı.
Gökcan Şahin
3 Eylül 1988 tarihinde Sivas’ta
doğdu. Đlköğrenim ve liseyi
Đstanbul’da tamamladı. 2006
yılından beri Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Haberleşme Mühendisliği'ne devam
ediyor. Her ne kadar ömrü boyunca sayısal bölümlerde öğrenim görse de edebiyat,
tarih, felsefe gibi sözel alanlara da ilgi duydu. Yazarlığa 2007’de başlayıp kısa
zamanda elliden fazla öykü yazdı. Öyküleri ve yazıları Xasiork Ölümsüz Öykü
Kulübü'nün internet sitesinde, Xasiork Dergi’de ve Gölge e-dergi'de yayınlandı.
Henüz bir roman bitirememiş olsa da en yakın zamanda yazıp yayınevlerinin kapısını
çalmayı düşünüyor. Şu sıralar iki ayda bir Buzul Dünya adlı sanal yayınevi üzerinden
yayınlanan SIFIR serisini Ozancan Demirışık’la birlikte yazıyor.