Professional Documents
Culture Documents
1
ŞANTİYE BİLGİLERİ
Stajın yapıldığı inşaat iki şirketin müteahhit firma olarak yapımını ortaklaşa
üstlenmiş olduğu 832 (16 blok) adet konutun yapılması işiydi. Bu konutlar üç farklı
kooperatife aitti. Bunlardan bir tanesi arsanın da sahibi olan Ostim Organize Sanayi
Bölge Müdürlüğü idi. Kısaca Ostim İdare aynı zamanda inşaatın kontrolünü de
üstlenmişti. Her türlü iş Ostim İdare bünyesinde görevli bir inşaat mühendisi
tarafından kontrol ediliyordu.
İnşaatta girişte de belirtildiği gibi henüz kaba inşaat devem etmekteydi. Bazı
blokların duvarı dahil kaba işleri bitirilmesine rağmen bazılarının sadece birinci kat
betonu atılmış vaziyette idi. Ayrıca birçok bloğun tecrit ve drenaj işlerinin
tamamlanmaması nedeni ile temel kısımları henüz örtülmemişti.
İnşaatın teknik işlerinden sorumlu tek kişi şantiye şefi idi. Ondan başka şirketler
adına çalışan ve her türlü işi yapan 4 adet işçi görev yapmaktaydı. İnşaat işleri ise
daha önceden anlaşılmış olan taşeronlar tarafından yaptırılmaktaydı.
Şantiye binası prefabrik olarak inşa edilmiş ve 3 odadan oluşan bir yapıydı.
Ayrıca şantiye binasının hemen yanında ve şantiye binasının aynısı olan bir yapı
çalışan 4 işçi tarafından kullanılıyordu. Bu yapılar haricinde taşeronlar adına çalışan
işçilerin kaldığı iki adet koğuş (bir tanesi staj süresi içerisinde inşa edilmiştir)
bulunmaktaydı. İnşaat malzemelerinin bulunduğu ve tel örgü ile çevrilmiş olan depo
ile her bloğa inşaat suyunu pompalayan su binası şantiyede bulunan diğer yapılardı.
2
KURULUŞ BİLGİLERİ
Stajın yapıldığı şirketin tam adı Yüzakı İnşaat Proje Müşavirlik Limitet şirketidir.
Şirketin adresi Cevat Dündar Caddesi Kavacıklı İş Hanı No:15/25 06370 Ostim
Ankara’dır.
Şirket herhangi bir organizasyon şemasına sahip olacak büyüklükte bir şirket
değildir.
Şirket bünyesinde herhangi bir mühendis görev yapmamaktadır. Bunun nedeni
şirketin yeni kurulmuş olması ve yapılacak her türlü işin (statik proje,mimari proje
vb. ) piyasadaki diğer şirketlere yaptırılmasıdır.
Şirketin temel çalışma konusu uygun görülen işlerin müteahhit firma olarak
yapılmasıdır.
Şirket 1998 yılında kurulmuş ve stajın yapıldığı inşaat şirketin ilk işidir.
Stajın yapıldığı inşaat şirketin tek başına yaptığı bir iş değildir.Yüzakı İnşaat ve
Aylin İnşaat Turizm Ticaret ve Sanayi Limitet Şirketi işi ortak olarak birlikte
yapmaktadırlar.
3
KALIP İŞLERİ
Staj yapılan inşaatta kalıp malzemesi olarak ahşap ve metal malzemeler beraber
kullanılmaktaydı. Kolon ve kirişlerde ahşap malzemeler (Bkz. Ekresim 01),
döşemelerde ise metal levhalar kullanılarak kalıp oluşturuluyordu. Kolonlar için
gerekli dayaklar (takviyeler) ahşap malzemelerdi (10x20, 10x10, 10x5) ; buna karşın
kirişlerin ve döşemenin ayakta kalması boru şeklindeki metal malzemeler tarafından
sağlanıyordu (Bkz. Ekresim 02). Boru şeklindeki malzemeler sırf bu iş için
tasarlanmış, uzayıp kısalabilen ve alt ucunda küçük bir levhacık üst ucunda ise 10x5
ebadındaki ahşap malzemeyi tutabilecek şekilde bir düzenek olan malzemelerdi.
Bütün bu malzemelerin yanında kolonların, betonun dökülmesi sırasında patlamasını
engelleyen kalıp kilitleri (Bkz. Ekresim 02) ve yine aynı amaçla kolonların büyük
yanal alanlarını kaplayan tahta elemanları birbirine ahşap malzemelerle tutturup,
kalıp malzemelerinin ömrünü kısaltmak yerine dikdörtgen şeklindeki demir
malzemeler kullanılıyordu (Bkz. Ekresim 03).
4
Resim 01
5
Resim 02
Resim 03
6
Kolon ve kirişlerin tamamlanması ile kalıp işinin son aşaması olan döşemenin
kaplanmasına geliniyordu. Döşeme için kullanılacak olan metal levhaların kalıp
üzerinde durmasını sağlamak amacı ile kirişler arasına, metal levhaları tutacak
şekilde 10x10xL (L gerekli malzeme uzunluğu) boyutlarında ahşap malzemeler
yerleştiriliyordu. Karşılıklı kirişlerin yan taraflarına çakılan tahtaların üzerine
oturtulan bu 10x10 (onaon) lar, üzerine döşenecek metal levhaların, donatının ve
daha sonra gelecek olan betonun ağırlığını tek başına taşıyamayacağından bu
malzemelerin altına destek olması için daha önce kirişlerin altına da konulmuş olan
metal borulardan monte ediliyordu (Bkz. Resim 04). Bu işlem sonunda geriye sadece
metal levhaları yerine koymak kalıyordu (Bkz. Resim 05). Metal levhalar döşemenin
büyük bir bölümünü kaplamasına karşın bazı yerlerde ufak boşluklar kalıyor ve bu
boşluklar tahtalarla kapatılıp kalıp işlemi tamamlanmış oluyordu (Bkz. Ekresim 04).
Resim04
7
Resim 05
Kalıp sökülmesi işlemine ilk olarak beton atılmasından bir gün sonra kirişlerin
yan taraflarındaki tahtaların sökülmesi ile başlanıyordu.Bu işlemin amacı bir üst kat
için gerekli olan aksların çakılmasını sağlamaktı. Kiriş yan tahtaları dışındaki kalıp
elemanları eğer hemen bir üst kata çıkılacaksa 7-9 gün beklendikten sonra
sökülüyordu. Aksi takdirde kalıp sökümü için acele edilmiyor hatta staj süresi
boyunca kalıpta kalan katlarda oluyordu.
Kalıp sökülmesi işlemine en az kalıp çakılması kadar özen gösteriliyordu.Bunun
nedeni kalıbın oldukça maliyetli ve bir üst katta tekrar kullanılacak olmasıydı. Ayrıca
zarar gören malzemelerin tamiri de ekstra işçilik ve zaman kaybına neden oluyordu.
Kalıp sökülmesi kolonlarla başlayıp döşemelerin sökülmesiyle sona eriyordu (Bkz.
Resim 06).
8
Resim 06
9
DEMİR (DONATI) İŞLERİ
10
Etriyelerin yeri belirlendikten sonra bunların uzun donatılarla birleştirilmesi işlemine
geçiliyordu. Bunun için donatıların birbirine bağlanmasını sağlayan çelik teller
kullanılıyordu. Uzun donatıların, kolonun durumuna göre, etriyelerin köşelerine ve
ortalarına tutturulması ile kolon tamamlanmış oluyordu (Bkz Ekresim 06).
Tamamlanan kolonlar kalıpta bırakılmış olan boşluğa yukarıdan sarkıtılarak
yerleştiriliyordu (Bkz Resim 08).
Resim 08
11
kolon etriyelerine teller vasıtası ile, uzun donatılara birer atlanarak ve alt tarafındaki
ile çapraz olacak şekilde yerleştirildikten sonra perdeler de tamamlanmış oluyordu.
Resim 09
12
Bir sıra asmolen açık kısımları birbirine bakacak şekilde dizildikten sonra sıranın en
sonuna diğer kısmı da kapalı olan asmolen yerleştiriliyordu. Hemen yan taraftaki sıra
Resim 10
Resim 11
13
ise daha sonra döşenecek olan asmolen kirişi için projede belirtilen miktarda boşluk
bırakılarak döşeniyordu. Bu şekilde yüzey asmolenle kaplandıktan sonra kirişler
yerine monte edilerek döşeme donatıları atılmaya başlanıyordu. Döşeme donatıları,
yüzeyi ızgaraya benzer bir hale sokacak, X düzleminde her asmolen sırasının
üzerinde iki adet boyuna donatı olacak ve Y düzleminde ise belli aralıklarla boyuna
donatılar gelecek şekilde projede belirtilen aralıklarla döşeniyordu. Bu donatılar
kesişme noktalarında birbirlerine ve üstünden geçtikleri kiriş demirlerine tellerle
tutturularak döşeme tamamlanmış oluyordu (Bkz Resim 11).
İkinci tip ve aynı zamanda en çok uygulanan döşeme ise kirişlerin
tamamlanmasından sonra sadece donatıların ızgara şeklinde döşenmesi ile
oluşturuluyordu. X düzlemindeki boyuna donatılardan ilki (düz donatı) alt tarafa
döşeniyorsa bir sonraki donatı (pilye şeklinde) üst taraftan başlayıp daha sonra alt
tarafa inip karşıdaki kirişe yaklaşırken tekrar üst tarafa geçip kirişin üzerinden
geçerek, düz donatılarda olduğu gibi, yan döşeme içinde bir miktar ilerleyip sona
eriyordu. Y düzlemi içinde aynı işlem söz konusuydu. Birbirini yaklaşık 90O lik
açılarla kesen bu donatıların kesişme noktalarında birbirlerine ayrıca üzerinden ve
altından geçtikleri kirişlere telle tutturulması ile döşeme tamamlanmış oluyordu
(Bkz Resim 12).
Resim 12
14
BETON İŞLERİ
Şantiyede kullanılan beton (C 20) hazır olarak satın alınmaktaydı. Staj esnasında
beton üreten firmanın tesislerine gidilerek bazı incelemeler yapılmıştı:
Beton yapımında kullanılan ana malzemeler çimento,agrega ve sudur. Beton
mutlak hacim olarak %75 agrega, %10 oranında çimento ve %15 oranında sudan
oluşmaktadır. Üretici firma çimentoyu ve agregayı hazır olarak satın alıyor suyu ise
tesis içinde açılan bir kuyudan temin ediyordu (Bkz. Ekresim 08).
Satın alınan çimentonun kalite kontrolü çimentonun üreticisi tarafından yapılıp
değişen zamanlarda beton üreten firma tarafından da kontrol ediliyordu. Çimento
Ekresim 09 de görülen araçlar tarafından tesise getirilip tesiste bulunan çimento
silolarına (Bkz Ekresim 10) hava ile karıştırılarak pompalandıktan sonra karışımda
kullanılmak üzere beklemeye alınıyordu.
Beton içerisinde kullanılan agregalar da hazır olarak satın alındıktan sonra
çimentoda olduğu gibi kalite kontrolünün üreticisi tarafından tam olarak yapılıp
yapılmadığı değişen zaman aralıklarında beton üreticisi tarafından kontrol
edilmekteydi. Beton içerisindeki agreganın rolünün oldukça büyük olması (betonun
mukavemetini ve durabilitesini önemli oranda etkilemesi vb.) agrega kontrolünün
önemini arttırıyordu.
Kullanılan agrega boyutlarına göre üç gruptan oluşmaktaydı. Bunlar 1 nolu
agrega (8-10 mm), 2 nolu agrega (16-20 mm), 3 nolu agrega (25-35 mm) idi. Beton
imal edilen tesiste kullanılan agrega büyük taş parçalarının kırılması ile elde
ediliyordu. Agregalar boyutlarına göre, Resim 13 de görülen bölmelere düz bıçaklı
loder tarafından boşaltılarak (Bkz. Ekresim 11) karışıma katılmak üzere beklemeye
alınıyordu.
Betonun içerisinde bulunan bir diğer önemli bileşen su ise açılan kuyudan
çıkarıldıktan sonra bir havuza alınarak karışıma katılmak üzere beklemeye
başlıyordu. Daha önceden çıkarılan suyun gereken nitelikleri taşıyıp taşımadığı
düzenli olarak beton üreticisi tarafından test edilmekteydi.
15
Beton için gerekli olan üç temel madde karışım içine girebilecek duruma
geldikten sonra bunlar belirli bir düzen içerisinde karışıma katılıyordu
Resim 13
16
oranlarda birbirlerine karışan malzemeler kısa bir süre sonunda ‘Beton’
diyebileceğimiz kıvama gelinceye kadar karıştırıcı tarafından karıştırılıyordu.
Resim 14
17
santralindeki yetkili inşaat mühendisinin tavsiyesi ile www.betonsa.com internet
sitesinden alınan bilgilerdir)
‘Beton üretiminde kullanılan kimyasal katkı maddeleri aşağıda belirtildiği şekilde
gruplandırılabilir:’ (Aşağıdaki bilgilerde www.betonsa.com internet sitesinden alınan
bilgilerdir.)
b)Süperakışkanlaştırıcılar:
Daha çok yüksek dayanımlı beton üretiminde kullanılan bu katkılarla betonun
su/çimento oranını 0.25'lere düşürmek olanaklıdır. Ancak süperakışkanlaştırıcılar
normal akışkanlaştırıcılara kıyasla %1-%3 gibi çok daha yüksek dozajlarda kullanılır.
e)Antifrizler:
Bu tip katkılar beton içindeki suyun donma sıcaklığını düşürerek suyun donmasını ve
betonun çatlamasını engeller. Ancak soğuk hava şartlarında betona sadece antifiriz
katkı ilave edilmesi kesin çözüm olmayıp döküm yerinde betonun korunması için
özel önlemlerin alınması gereklidir. Beton atılan bölgenin çadır vb. şeylerle örtülmesi
örnek olarak verilebilir.
18
f)Diğer katkılar:
Hafif beton,geçirimsiz beton,rötreyi önleyici,aderansı artırıcı, renklendirici
vb...değişik katkı maddeleri vardır. Uçucu kül,silis dumanı gibi puzolanik özelliklere
sahip mineral malzemeler de bir yerde katkı maddesi sayılabilir.
Stajın yapıldığı süre içerisinde yalnızca bir bloğun en üst katının beton atma
işleminden önce betona ‘Sika’ denilen ve genellikle su izolasyonunda kullanılan bir
madde katılmıştı. Yalnız bu madde Ekresim 13 de görüldüğü üzere beton içerisine
beton suyu ile birlikte değil de beton üzerine direkt olarak dökülmüştü.
Betonun istenilen kalitede olması oldukça önemli bir konudur. Bilindiği gibi
yapının ayakta durmasını sağlayan en önemli elemanlardan biri olan betonun
istenilen kalitede olmasını sağlamak üzere çeşitli kontroller yapılmaktaydı.
Öncelikle betonu oluşturan maddeler kontrolden geçiriliyordu. Bu kontroller
daha önce belirtilen şekilde oluyordu (bu uygulamalar sadece betonun satın alındığı
firma için geçerlidir). Malzemelerin kalite standartlarının TSE standartlarında olduğu
anlaşıldıktan sonra beton üretimine geçiliyordu.
Beton üretiminden sonra ise betona ait yapılan bazı testler betonun basınç
dayanımının, akıcılığının vb. gibi özelliklerin değerlendirilmesine yönelikti.
TS 500 de anlatılan ve yapılması gerekenler şunlardı: Nitelik denetimi amacıyla
her üretim biriminden en az bir grup (3 tane numune) deney elemanı alınması
zorunludur. Üretim birimi, aynı hesap dayanımı istenen ve aynı gereçler ,aynı oranda
kullanılan betondan oluşur. Ayrıca bir birim,aynı günde dökülmüş ve 100 m3 ü veya
450 m2 alanı aşamaz. Bir işte en az 3 grup (9 numune) alınması gereklidir.Grubu
oluşturan numuneler standart koşullarda saklandıktan sonra bunlara basınç deneyi
uygulanır. Numunelerin her biri ayrı betoniyer dökümünden veya transmikserden
alınır. Aynı betoniyer dökümünden birden fazla numune alınırsa , bunlar tek numune
sayılır ve değerlendirmede ortalamaları dikkate alınır. Hazır beton kullanıldığında
üretim yerinde alınan numunelere ek olarak yukarıda tanımlanan biçimde ve sayıda
numuneler alınmalıdır. Değerlendirmede şantiyede alınan numuneler temel
19
alınmalıdır. Alınan numune gruplarının basınç dayanımlarının ortalamaları alınarak
aşağıda belirtilen koşulları sağlayıp sağlamadığına bakılmalıdır:
a) Her parti ortalaması fcm ≥ fck + 1.0 Mpa
b)Her partide en küçük grup ortalaması fcmin ≥ fck - 3.0 Mpa
Tablo 1
Staj süresince ve beton tesisi incelemesinde gözlenilen durum ise şöyleydi: Beton
üretim santralinde bulunan iki adet üretim biriminden gönderilen betondan her
şantiye için birer grup deney elemanı (2 grup,6 numune) alınmaktaydı. Ayrıca
betonun gönderildiği şantiyelere gidilerek (staj sırasında gelmişlerdir) 1 grup (3
numune) daha alınıyordu. Sonuçta her şantiye (yani iş) için 9 numune alınmış
oluyordu. Bu numuneler alındıktan sonra 150 mm boyutlarındaki küplerin içine
konulmaktaydı. Numuneler kalıba konulurken öncelikle yarısına kadar beton ile
20
doldurulup standart çelik bir çubukla 25 kez şişlendikten sonra diğer yarısı
doldurularak tekrar 25 kez şişlenip üzeri bir mala yardımı ile düzgünleştirilerek
numunelerin etiketleri yapıştırılıp beklemeye alınıyorlardı. Küp şeklindeki
kalıplardan çıkarılan numuneler 28 gün boyunca bekletilecekleri kür havuzuna
konuyordu. Kür havuzu belirtilen standartlara uygun sıcaklık ve su özelliklerine
sahip metal bir havuzdu. 28 gün boyunca kür havuzunda bekleyen numuneler basınç
dayanımları ölçülmek üzere testlere tabi tutuluyorlardı. Kür havuzundan çıkarılan
numuneler kurulandıktan sonra basınç dayanımlarının ölçüldüğü makinenin içerisine
konuluyordu. Makine, yukarı ve aşağıya doğru hareket edebilen iki adet silindir
şeklindeki yükleme koluyla numuneyi sıkıştırarak kırabilen ve aynı zamanda
numunenin kırılmış olduğu yükü ve gerilmeyi dijital ekranından gösterebilen bir
aletti. Test sonuçları bu şekilde numunelerin kırılarak dayanımlarının ölçülmesi
sonucunda elde ediliyor ve aynen TSE standartlarında olduğu gibi değerlendirmeye
alınıyordu.
Sonuç olarak yukarıda yapılan tüm işlemler beton üreticisinin kendi iç denetim
mekanizmasıydı. Betonun güvenilirliği için bu mekanizma yeterli değildir.Bu
nedenle beton üreticisi güvenilirliğini belgelemek üzere TSE belgesi almıştır.
Dolayısı ile üretilen beton daha güvenilir hale gelmiş ve üretici devlet tarafından
denetlenir olmuştur. Stajın yapıldığı inşaatta kontrol görevlisi ve şantiye şefi her
beton atılması sırasında betonu kontrol etmek yerine değişen zamanlarda beton
üretim merkezine giderek orada gerekli kontrolleri yapmaktaydılar.
Son olarak karıştırıcıya gelen su, çimento ve agrega burada karıştırılarak betonu
oluşturmalarının hemen ardından bilgisayar kontrolündeki karıştırıcı kapağının
açılması ile daha önceden içi boşaltılıp temizlenen transmikserlere aktarılıyordu.
Transmikserlerin rahatlıkla beton karıştırıcısının alt tarafına yanaşıp betonu
alabilmesi için karıştırıcı transmikserden daha yükseğe yapılmıştı (Bkz Resim 15).
Böylelikle gayet seri bir şekilde beton transmikserlere aktarılabiliyordu.
21
Resim 15
Hazır olarak gelen betonun yerine dökülmesi işlemi birçok yolla yapılabilir.Elle
beton dökümü, Beton kovası ile beton dökümü , Beton pompası ile beton dökümü,
Konveyor band ile beton dökümü, Asansör ile beton dökümü vb. birçok yöntem
sayılabilir. Staj esnasında, inşa edilen binaların fiziksel özellikleri nedeni ile farklı iki
çeşit beton dökümü gözlenmiştir.Bunlar beton pompası ile beton dökümü ve betonun
asansör ile çıkarılıp el arabası ile dökülmesi şeklinde iki yöntemdir.
22
Beton dökme metodları içerisinde en modern olanıydı. Hazır olarak beton
tesisinden ya da transmikserden gelen betonun sabit ya da mobil pompalar yardımı
ile istenilen yere aktarılması ile oluyordu. Staj esnasında görülen yöntem
transmikserler tarafından hazır olarak getirilen betonun mobil pompalar vasıtası ile
istenilen yere dökülmesi şeklindeydi. Bu yöntem ayrıca en çok tercih edilen
yöntemdi.Bunun nedeni ise hareket kolaylığının yanında oldukça yaygınlaşmış ve
uygulamasının kolay oluşuydu.
Beton dökülmesi işlemine kullanılacak olan mobil beton pompasının kurulması
ile başlanıyordu. Beton pompasını taşıyan araç beton dökülecek olan binanın ya da
yapının müsait ve yakın bir yerine sabitleniyordu. Sabitleme işlemi sistemin monte
edildiği aracın pompalama işlemi sırasında devrilmesini engellemek için yapılıyordu.
Sabitleme işlemi ile araç üzerindeki 4 adet kriko yanlara açıldıktan sonra yere doğru
uzayarak, sistemin yükünü üzerine alıp daha geniş bir alana yaymaktaydı. Böylece
aracın stabilitesi sağlanmış oluyor ve pompanın kolları (boruları) binanın
yüksekliğine uygun olarak açılıyordu (Bkz. Ekresim 14). Beton pompasının boruları
betonun döküleceği yerde bulunan bir görevli tarafından uzaktan kumanda ile kontrol
edilebilmekteydi. Ayrıca beton pompasının uç kısmına lastik bir hortum takılmıştı
Böylece betonun istenilen yere dökülebilmesi sağlanmış oluyordu .
Transmikser beton pompasına yanaşarak betonu pompaya aktarmaya başlıyordu
(Bkz. Ekresim 15). Bu işlemden kısa bir süre sonra beton plastik hortumdan geçerek
hortumu tutan işçi tarafından istenilen yere dökülüyordu (Bkz. Resim 16) (Beton
dökmeye başlamadan önce kalıplar ıslatılıyordu).
Beton dökümü belli bir sıraya göre yapılmaktaydı. Öncelikle kolon ve perdelerin
hemen hemen 1/2 lik kısmı dolduruluyordu. Bu şekilde yapılmasının nedeni aniden
yükleme yaparak kalıpların patlamasını engellemek ve kalıbın stabilitesini
sağlamaktı. Bu arada diğer bir işçi vibratör denilen aletle beton dökülen yerlerde
betonun tam olarak kalıp içerisine oturmasını ve beton içerisinde boşluk kalmamasını
sağlamaya çalışıyordu (Bkz. Resim 17). Kolon ve perdelerin kalan kısımları
doldurulduktan sonra kirişler ve döşemeler betonla dolduruluyordu.
23
Resim 16
Resim 17
24
Son olarak döşeme yüzeyi ahşap malalarla perdah edilerek düzeltiliyordu (Bkz.
Resim 18).
Resim 18
25
Resim 19
26
Resim 20
Resim 21
27
Betonun dökülme sırası pompalı sistemdekinin aynısıydı. Önce kolonların ve
perdelerin 1/2 si sonra kalan kısmı , kirişler, son olarak döşeme ve döşemenin
düzeltilmesi.Bu arada vibratör işlemi aynen uygulanmaya devam etmekteydi.
Betonun kurulan asansör yardımı ile dökülmesi işlemi mobil beton pompalarının
yetersiz kaldığı yükseklikler için faydalı olmasına karşın zaman açısından aynı şeyi
söylemek mümkün değildi. Mobil beton pompası ile 3-4 saat içerisinde
bitirilebilecek bir iş asansör yöntemi ile bir bazı zamanlarda bir buçuk gün
sürmekteydi.
28
TECRİT İŞLERİ
Resim 22
29
Dış yüzeye uygulanan sıva için kullanılan harç sıva işini yapan ustalar tarafından
göz kararı hazırlanıyordu. Öncelikle kum ve çimento birbirlerine karıştırılıyor
ardından karışıma su katılarak harç elde edilmiş oluyordu. İşin aslı harç daima aynı
kıvamda oluyordu fakat kullanılan malzemelerin miktarları sürekli olarak
değişiyordu. Olması gereken malzeme oranları ise aşağıdaki gibiydi:
Membran olarak adlandırılan malzeme esas olarak bitümlü bir malzeme idi. 10
metre uzunluğunda ve 1 metre genişliğinde rulolar halinde satılan malzemenin
kalınlığı ise türüne göre 2 ve 3 mm olarak değişiyordu. Kalınlığı 2 mm ve cam tülü
taşıyıcılı olan birinci kata, kalınlığı 3 mm ve polyester taşıyıcılı olan ise ikinci kata
atılıyordu. Malzeme çeşitli polietilen ve bitümlü katmanlardan meydana geliyor ve
bunların arasına az öncede söylediğimiz gibi kullanım amacına göre polyester yada
cam tülü konularak üretiliyordu.
30
Membran denilen malzemenin yüzeye uygulanmasından önce yüzey üzerindeki
tozları almak ve malzemenin yüzeye daha iyi yapışmasını sağlamak üzere astar
(soğuk emilsiyon) denilen ve tenekeler halinde satılan siyah renkli bir sıvı %20
oranında su ile karıştırılarak fırça yardımı ile yüzeye uygulanıyordu (Bkz. Ekresim
16). Astarın yüzeye uygulanmasının ardından işin en önemli kısmına geliniyordu.
Rulolar halinde satılan malzemeler dış yüzeyin kaplanacak olan uzunluğuna göre
maket bıçakları ile kesilerek parçalara ayrılıyordu. Kesilen malzemeler şalome
denilen alev tabancaları ile ısıtılarak yüzeye yapıştırılıyordu (Bkz. Resim 23).
Yapıştırma işlemi için bir işçi kurulan iskelenin üzerinden çalışırken diğeri alt tarafı
yapıştırarak ilerliyorlardı. Daha önceden belirtildiği gibi birinci kata Poliser 200 P
denilen ve cam tülü taşıyıcılı malzeme uygulanıyordu ikinci kata ise birinci katın
birleşim yerlerini ortalayacak şekilde Poliser 300 P adı verilen polyester taşıyıcılı
malzeme uygulanıyordu.
Resim 23
31
İki katın birbirlerine çapraz şekilde yapıştırılmasının ardından bu malzemelerin
toprak altında kalınca zarar görmesini engellemek için membran üzerine sert
plastikten yapılmış ve yüzeyi pürüzlü bir tabaka kaplanıyordu (Bkz. Resim 24). Bu
plastik malzemede rulolar halinde satılıyordu. Koruyucu plastik tabakada aynen
membranda olduğu gibi yüzeye yapıştırılıyordu. Aradaki fark ise mebran ısıtılarak
yüzeye yapıştırılırken koruyucu plastik membranın ısıtılması ile membrana
yapıştırılıyordu. Koruyucu plastiğinde yüzeyi kaplamasının ardından iş tamamlanmış
oluyordu.
Resim 24
İkinci tür tecrit yapımında ise toz halindeki malzeme ile beraberinde gelen
bidonlar içerisindeki süt renginde ve kıvamındaki sıvı malzeme bire iki oranında (2
torba toz malzeme bir bidon sıvı) karıştırılarak bir harç oluşturuluyordu (Bkz.
Ekresim 17). Karıştırma işlemi matkap şeklindeki bir karıştırıcı ile yapılıyor ve ilk
karıştırmanın ardından 5 dakika beklendikten sonra tekrar karıştırılmaya devam
32
edilerek oldukça koyu fakat akışkan bir harç elde ediliyordu. Harcın
uygulanmasından önce yüzeye yine bidonlar içerisinde gelen ve harca karıştırılan
sıvıya benzer bir sıvı rulo ile astar olarak sürülüyordu. Bu tür tecrit yapımında
düzgün bir yüzey o kadar da gerekli olmadığından dolayı sıvama işlemi
yapılmamıştı. Astarın yüzeye yerleşerek malzemenin daha iyi çalışmasını sağlamak
amacı ile 5 dakika kadar beklendikten sonra harç yüzeye sürülüyordu. Harcın yüzeye
uygulanışı mala ile yapılabildiği gibi fırça yada rulo ile de olabiliyordu (Bkz. Resim
25). Birinci kat yüzeye uygulandıktan sonra 10 dakika kadar ilk katın yüzeyde
sertleşmesi beklendikten sonra ikinci katın uygulanmasına geçiliyordu. İlk kat
sürülürken rulo yukarıdan aşağıya doğru hareket ettirilirken ikinci katta kalması
muhtemel boşlukların daha iyi doldurulması amacı ile rulo sağdan sola doğru hareket
ettiriliyordu (Bkz. Ekresim 18). Bu işlem binanın toprak altında kalacak tüm
yüzeylerine uygulandıktan sonra işlem tamamlanmış oluyordu.
Resim 25
33
DRENAJ İŞLERİ
Resim 26
34
Drenaj borularının döşenmesinin ardından sıra boruların üstlerinin kapatılmasına
geliyordu. Zemindeki toprağın boruların üzerindeki delikleri tıkamasını engellemek
için boruların üzerine sırası ile iri çakıl, çakıl ve kum olmak üzere 3 değişik malzeme
dökülüyordu. Bu malzemelerin dökülme kalınlıkları ise yaklaşık 30 cm idi. Boruların
bir tarafı binanın yüzeyine bakarken diğer tarafları boştaydı. Dökülen malzemeler
borunun üzerinde durmayarak yanlara kayıyordu. Böylece borunun üzerinde olması
gereken malzeme kalınlığını elde edebilmek için çok fazla miktarda malzeme
boşaltmak gerekiyordu. Bu nedenle dökülen malzemelerin borunun üzerinde
kalmasını sağlamak için bir yöntem geliştirmek zorunda kalmıştık. Bu iş için
yaptırılan 1.5 cm kalınlığında, 2 m uzunluğunda ve 1 m genişliğinde olan iki adet
sacı boruların 10 cm yan tarafına koyduktan sonra (Bkz. Resim 27) sacın arkasını
toprakla önünü ise çakıl ve kumla dolduruyorduk. Böylece istediğimiz kalınlıkta
çakıl ve kumu boşaltabiliyorduk Doldurma işlemini ise hazır bekleyen işçiler ve
yukarıdan çakıl ve kumu boşaltan ekskavatör yapıyordu. Arkası ve önü doldurulmuş
olan saclar üst taraflarından tutulup toprak içerisinden çıkarılarak biraz daha ileri
konuluyordu. Bu şekilde boruların tamamının üzeri kapatıldıktan sonra ekskavatör
binanın etrafını tamamen dolduruyordu. Resim 27
35
DUVAR İŞLERİ
Isıbims tuğladan daha ağır olmasına rağmen daha dayanıklı ve daha sünek bir
malzeme olması yanında ekonomik oluşu nedeni ile tercih edilmişti. Isı ve ses
yalıtımında pekte iyi bir malzeme olmaması nedeni ile sadece iç duvarlarda
kullanılıyordu.
Duvar örülmesine başlanmadan önce malzemelerin arasına konulacak olan harç
yapılıyordu. Her zamanki gibi duvar işçileri göz kararı, belli bir kıvamda olacak
şekilde harcı yapıyorlardı. Duvar harcına sıva harcından farklı olarak kireç
katılıyordu. Bunun nedeni ise daha esnek bir harç elde etmekti.
36
Duvarın örülmesi için ilk sıranın altı temizlenerek serilen harç üzerine ilk isıbims
konulduktan sonra sıranın sonundaki ısıbims konuluyordu. İpler bağlandıktan sonra
aradaki elemanlar iplere bakılarak yerleştiriliyordu. İkinci sıraya geçildikten sonra
ise bir önceki sıranın yerleşim düzeni yaklaşım yarım ısıbims boyu kadar yan tarafa
kaydırılarak (şaşırtma yapılarak) duvar örülüyordu. Bu şekilde duvarın en üst
seviyesine kadar gelindikten sonra son sıra gazbetonla örülüyordu. Bunun nedeni
boyut olarak gazbetonun kalan boşluğu tam olarak doldurabilmesi idi. Duvar bu
şekilde örüldükten sonra duvarın herhangi bir nedenden dolayı devrilmesini
engellemek amacı ile son sıra ile kiriş arasına birkaç yerden tahta kamalar çakılarak
duvarın kirişle döşeme arasına sıkıştırılmasıyla işlem tamamlanmış oluyordu.
Resim 28
Gazbeton daha çok ısı ve ses yalıtımı sağladığı için sadece dış duvarlarda
kullanıyordu. 60x20x25 boyutunda olanlar ile dışarı bakan duvarlar örülürken
60x10x25 boyutlarındaki malzeme ile sadece balkonların duvarları örülüyordu.
37
Gazbeton ile duvarlar örülürken (Bkz. Resim 29) ilk sıra için döşeme
temizlendikten sonra normalde ısıbimsler için kullanılan harcın serilmesi ile ilk
gazbeton bloklar bağlanan iplere göre zemine yerleştiriliyordu. İkinci ve daha
sonraki katlarda ise harç yerine gazbetonlara özel tutkallar kullanılıyordu (Bkz.
Resim 29 sağdaki elarabası). Bu tutkallar hazır olarak 25 er kg lık ambalajlar
içerisinde toz halinde satın alınıyordu. Tutkalı hazırlamak için 2 ölçek toz ile 1 ölçek
su homojen hale gelene kadar karıştırılıyordu. Tutkal hazırlandıktan sonra iki saat
içerisinde kullanılmalıydı ve hazırlanan tutkal su katılarak tekrar kullanılamıyordu bu
nedenle çok miktarda hazırlanmıyordu. Gazbetonların arasına ince bir tabaka
halinde sürülen tutkaldan sonra diğer gazbeton blok plastik bir tokmak yardımı ile
yerleştiriliyordu. Sıralar arasında şaşırtma yapabilmek için yarım boy kadar yana
kayılıyordu. Gazbeton bloklar rahatlıkla testere ile kesilebildiği için malzemeler daha
düzgün bir şekilde istenilen boyutlara getirilebiliyor ve zayiat fazla olmuyordu.
Kirişlere kadar örülen duvar aynen diğer duvarlarda olduğu gibi kamalanarak
sağlamlaştırıldıktan sonra duvar tamamlanmış oluyordu.
Resim 29
38
5.4 Kapı Üstü Lentolarının Yapılması
Resim 30
39
MERTAJ YAPILMASI
40
ŞANTİYEDE KARŞILAŞILAN OLUMSUZLUKLAR
41
Resim 31
alternatif vibrasyon yöntemleri sırasında yapılan ciddi hatalar vardı. Çoğu kez
arızalanan vibratör yerine kolon demirleri sallanarak vibrasyon yapılıyordu. Kolon
demirlerinin sallanmasının haricinde kalıp yüzeylerine çekiç veya keserle vurularak
betonun tam olarak yerine oturtulması sağlanmaya çalışılıyordu.
Tecrit yapılırken kullanılan toz şeklindeki malzemenin kullanımında çeşitli
sorunlarla karşılaşılmıştı. Bunların en önemli nedeni malzemenin oldukça yeni
olması ve şantiye şefi başta olmak üzere malzemeyi uygulayacak olan ustaların
malzeme hakkındaki yetersiz bilgisiydi. İlk aşamada malzemenin karışım oranı
problem yaratmıştı. Bire iki oranında karışım yapılınca harç oldukça yoğun oluyor ve
harcın fırça yada rulo ile uygulanması nerede ise imkansız hale geliyordu. Harcın
daha akıcı olmasını sağlamak amacı ile 1/5 oranında su katılabileceği malzemeyi
üreten firmanın yaptığı açıklama ile anlaşıldıktan sonra işleme devam edilebilmişti.
Bitümlü malzeme ile tecrit yapıldıktan sonra koruyucu olarak kullanılan sert
plastik malzemenin yapıştırılarak duvara tutturulmasının ardından sıcak havanın
42
etkisi ile bu malzemeler kavlamıştı. Aslında koruyucu malzemelerin üretilen özel
dübellerle duvara tutturulması gerekiyordu ama bu yapılmamıştı.
Drenaj konusunda ise drenaj borularının belli bir yöne eğimli olması gerektiği ve
boruların üzerine toprak yüzeyin temas etmemesinin gerektiği konusunda gereken
özen işçiler tarafından gösterilmiyordu.
Duvar ve tecrit öncesi yapılan sıva için hazırlanan harçların karışım oranları
konusunda ustaların tecrübesi ve göz kararları etkili oluyordu. Gerçi bu konuda fazla
bir sorunla karşılaşılmıyordu ayrıca gereken karışım oranlarının tam olarak
hazırlanması şantiye ortamında nerede ise imkansızdı.
Duvar örülmesi sırasında en çok karşılaşılan hata ilk sıranın örülmesinden önce
zeminin gerekli şekilde temizlenmemesi ve ıslatılmamasıydı. Ayrıca çoğu kez
duvarın bitiminden sonra kama çakılmıyordu. Hatta bu nedenle staj esnasında
tamamlanmış bir duvar kendiliğinden devrilmişti (büyük ihtimalle rüzgar etkisi ile).
43
SONUÇ
Staj süresince açıklanan işler hakkında birçok bilgi elde edilmiş ve uygulamaları
konusunda yeterince fikir sahibi olunmuştur. Staj öncesinde sadece adlarını
duyduğum birçok malzemeyi ve kavramı yapmış olduğum staj sayesinde öğrenmiş
oldum. Ayrıca okulda öğrenmiş olduğum birçok şey sadece kağıt üzerinde
kalmayarak uygulamalı olarak görülmüş oldu.
Staj yapılan inşaat organizasyon olarak oldukça basit bir yapıya sahipti. Bunun
nedeni şirketlerin büyüklüğü ile dorudan ilgiliydi. Kurulan şantiyenin basitliği,
teknik yetkili olarak bir şantiye şefinin (mimar) bulunması bunun kanıtıydı. İşlerin
çoğunluğu taşeronlar tarafından organize ediliyordu. Şantiye şefi ise sadece gelen
malzemeleri ve yapılacak işlerin zamanlamasını ayarlıyordu. Bunun yanında gerekli
kayıtları ve hesaplamaları yapıyordu. Yapılan işlerin kontrolünü sağlamakta oldukça
yetersiz kalıyordu. İşlerin teknik kontrolünü yapan Ostim İdare yetkilisi de yapılan
işlerin olması gereken şekli ile yapılmasını tam olarak sağlayamıyordu. Bu nedenle
bir önceki bölümde anlatılan olumsuz durumlarla karşılaşılıyordu.
Ayrıca şirketin ve şantiye şefinin işçilerin güvenlik ve beslenmeleri gibi
konularda yetersiz kaldığı yeteri kadar önlem almadığı ortadaydı.
Olumsuzlukların giderilmesi ve yapılan işlerin daha kaliteli olmasını sağlamak
amacı ile şantiyeye ikinci bir mühendis veya mimarın alınmasının gerekli olduğunu
düşünüyorum. Ayrıca yapılacak işler konusunda işçilerin teknik açıdan
bilgilendirilmeleri gerekmektedir. Tüm bunların ardından işlerin kontrolünün daha
sıkı bir şekilde yapılması sağlanmalıdır.
İşçilerin çalışma şartlarının iyileştirilmesi konusunda ise en büyük görev
şirketlere düşmektedir. Onların gerekli önlemleri almasından sonra şantiye şefinin de
gerekli özeni göstermesi ile daha uygun (insani) bir ortam sağlanmış olacaktır.
Sonuç olarak oldukça faydalı bir staj yapılmıştır. Şantiye ortamında birçok
durumla karşılaşılmış, gerçek olarak yaşanmış ve gerçek hayatta işlerin nasıl idare
edildiği görülmüştür.
44
EK 1
45
EK 2
46
EK 3
47
EK 4
48
EK RESİMLER
49