Professional Documents
Culture Documents
ve
GERÇEK İSLAM
www.gercek-islam.com
İÇİNDEKİLER
Hadis:
Namaz:
Hac:
Hac
İslam Öncesi Kaynaklarda Mekke Diye Bir Yer İsmi Geçmez
Kabe ve O Dönemlerdeki Putperestlik
Lügatta Hac
Hz. İbrahim ve Hac
Bize Emredilen Hac
Arafat
Safa ve Merve
Kabe Dikili Taş Değil Mi?
Kuran'daki Kabe
Son Sözler
Diğer Konular:
Ramazan Bir Ay Adı Mı
Kuran ve Evrim
Huriler?
Hangi Cariyeler
Başörtüsü
Hırsızlığın Cezası
İslam ve Kadın
Darabenin Vurmak Olmadığına Deliller
Kısas Nedir, Ne Değildir?
Nuh ve Tufan
İbrahim’in Kurban (?) Geleneği
Araştırmalarımda katkıda bulunan, yazılarından
faydalandığım ve doğru yolu bulmamda emeği
geçen tüm liberal Müslüman arkadaşlarıma başta
Ayman, Hafeez Kazi, Aidid Safar, Wakas ve adını
unuttuğum ama fikirlerinden etkilendiğim herkese
teşekkürlerimi bir borç bilirim.
İbrahim
YILMAZ
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Kuran kendisinden en iyi hadis (ahsenel hadis) diye söz etmektedir (39:23)
buna rağmen günümüzde birçok insan Allah'a ortak koşmaya ısrar etmekte ve
Allah'ın onaylamadığı halde hadis, sünnet kitaplarına dönüp gerçek İslam'ı
bulacaklarını sanmaktadırlar. Kuran'ın ancak böyle anlaşılacağını söyleyen bu
zihniyet aslında Kuran'dan sapmış ve bu uydurma dini benimseyerek Allah'a şirk
koşmuş olmaktadırlar. Nitekim Kuran da insanların çoğunun ancak şirk koşarak
Allah'a iman ettiklerini yazar (12:106). Bu zihniyet, Peygamberimizin ve 4
halifenin yasakladığı hadisleri Kuran'a ortak koşmuş hatta bazıları hadislerin
Kuran'ın hükmünü bile geride bırakabileceğine inanmıştır. İran ve bazı ülkelerde
hala insan taşlanmaktadır.
"Kuran 'dan başka, benden bir şey yazmayın. Kim Kuran 'dan başka bir şey
yazmışsa derhal yok etsin."
5
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
22
İbn Hanbal'ın naklettiği hadis:
Zayid İbn Tabit (Peygamberimizin en yakın vahiy yazarlarından) Halife Muaviye 'yi
ziyaret etti (Peygamberimizin vefatından yaklaşık 30 yıl sonra) ve ona
peygamberimizin başından geçen bir olayı anlattı. Mueviye hikayeyi beğendi ve
birine yazması emrini verdi. Zayid: "Allah'ın Resûlü söylediklerinin yazılmasına
HİÇBİR ZAMAN izin vermedi" dedi.
3. "Müsnad" adlı kitabında İbn Hanbal Abdullah İbn Ömer'in rivayet ettiği bir hadisi
şöyle yazar:
"Allah'ın Resûlü bir gün sanki (yakında) aramızdan ayrılacakmış gibi geldi ve şöyle
söyledi: "Öldüğümde, Allah'ın kitabına sarılın. Neye haram diyorsa onu haram
kabul edin, helal kabul ettiklerini siz de helal kabul edin."
6
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Benzer bir şekilde Hıristiyanlar da Hz. İsa'nın ölümünden 300 yıl sonra teslis
inancını yaratmış ve Peygamberleri tarafından tebliğ edilen tek Tanrı inancını
büyük ihtilaflar sonunda bırakıp ortak koşanlar kervanına katılmışlardır.
4
Tahzırul Havas 10b.
7
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Bundan sonra yepyeni bir din ortaya çıkmış ve tersi söylense de Kuran'ın
birçok hükmü bu kitaplara tercih edilmiştir. Bu kitapları yazarken yazarlar,
hadislerin Kuran ile, diğer hadislerle veya mantıkla ters düşüp düşmediğine
bakmamış; Allah'ın 06:112-113 ayetlerindeki vaadini gerçekleştirmişlerdir:
1. Malik İbn-i Hanbal, "Müsnad" adlı eserinde 40.000 tane hadis topladı. Bu
hadisleri bulduğu 700.000 hadisten seçti. Diğer bir deyişle kalan 660.000
hadisi yalan veya uydurma olduğu için kabul etmedi.
2. Buhari topladığı 600.000 hadisten 7275 tanesini sahih olarak kabul etti;
592.725 hadisi onaylamadı. Bu da neredeyse topladığının %99 demek.
Seçimlerini yaparken sahih diye onayladığı hadislerin Kuranla çelişip
çelişmediğine hiç bakmadığı gibi, kişisel kavgalarını da ön planda tuttu.
3. Müslim 300.000 hadis topladı ve bunların sadece 4000 tanesini onayladı
ve 260.000'i reddetti. Bu da toplanan hadislerin yine %99una tekabül
etmektedir.
Eğer her sahih hadisi doğru olarak kabul ediyorsanız dünyanın 40.000
boynuzu olan bir boğanın üzerinde durduğuna da inanmanız gerekir. Ya da
peygamberimizin devesini öldüren kişilerin gözlerini oyup çölde aç susuz
bıraktığına da. Ya da peygamberimizin zina yapmış (!) bir maymunu diğer
maymunlarla taşladığına da. Yok eğer işime geleni kabul ederim diyorsanız o ayrı.
Zaten çoğu imam da bunu yapıyor. Nedense bu türlü hadisler Cuma günleri
hutbelerde söylenmez, halbuki bunlar İslam alimlerinin onayladığı sahih
(doğruluğu onaylanmış) hadislerdir.
8
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Kuran'da 39:18 ayetinde yine söz kelimesi geçmektedir fakat bu sefer hadis
yerine kavl kelimesi kullanılmıştır. Bu ayette hadis kelimesi kullanılsa hadislerden
en güzel olanına uymamız emrediliyor gibi olacaktı.
39:18 O kullarım ki, onlar sözü (kavl) dinlerler, sonra en güzeline uyarlar. İşte
onlar, Allah' ın doğru yola ilettiği kimselerdir. Gerçek akıl sahipleri de onlardır.
25:33 Onların sana getirdikleri hiçbir temsil yoktur ki, (onun karşılığında) sana
doğrusunu ve daha açığını (ahsena tefsir) getirmeyelim.
9
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Buhari 6:203
Yine İbn'u Âbbâs (r.a)'nın anlattığına göre, kendisine Cenâbı Hâkkın şu mealdeki
kelamından sorulmuştur : " Bilin ki onlar, Kur'an okunurken gizlenmek için iki
büklüm olurlar. Bilin ki elbiselerine büründüklerinde bile Allah onların gizlediklerini
ve açığa vurduklarını bilir. Çünkü O kalplerdeki olanı bilendir." (Hud 5)
İbnu Abbas (r.a) şu açıklamayı yapmıştır : "Bunlar helada soyununca avret
mahallerinin açılıp, o manzaralarının semaya ulaşmasından, keza hanımlarıyla
cinsi mukarenet sırasında soyununca çıplak hallerinin semaya ulaşmasından
korkup haya duyan ( Bu yüzden kendilerine sıkıntı veren ) kimseler hakkında nazil
olmuştur.
Buhari 6:209
Bir adam, bir kadını öptü ve Peygamber (sav)'a gelip durumu anlattı. Sonra şu
ayet vahyolundu. "Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl.
Çünkü iyilikler, kötülükleri (günahları) giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere bir
hatırlatmadır. (11:114) Adam: "Bu sadece benim için mi" diye sordu. Peygamber
(sav) da: "Beni izleyen ve aynı sorunu yaşayan herkes için" buyurdu.
Buhari 6:97
Bir adamın bakımı altında yetim bir kız vardı. Kızın bir hurma bahçesi vardı ve
adam onunla evlendi. Adam sırf bu hurma bahçesi için onunla evlendi,
sevdiğinden değil. Bunun üzerine şu ilahi emir geldi: "Eğer yetimlerin haklarına
riayet edememekten korkarsanız... " (4:3)
Buhari (4:461)
Cebir bin Abdullah rivayet eder ki: "ilham kısa bir süre geç kamıştı ve ben
yürürken, semada bir ses duydum, gökyüzüne baktığımda, Hira dağında bana
gelen meleği gördüm, gökyüzü ve sema arasında bir sandalye tepesinde
oturuyordu. Ondan o kadar korkmuştum ki yere düştüm ve aileme geldiğimde
onlara "Üstümü örtünüz, üstümü örtünüz" dedim. Daha sonra Allah şu ayeti
gönderdi: "Ey bürünüp sarınan (Resulüm)! Kalk, ve (insanları) uyar. Sadece
Rabbini büyük tanı. Elbiseni tertemiz tut. Kötü şeyleri terket." (74:1-5)
Buhari, İlm 47, Tefsir, Benu İsrail 13, İ'tisam 3, Tevhid 28, 29; Müslim, Münafikun
32,
10
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
03:100 Ey iman edenler, eğer o kitap verilenlerden her hangi bir gruba
uyarsanız, sizi inandıktan sonra döndürür kafir ederler.
03:101 Önünüzde Allah'ın ayetleri okunurken ve aranızda O'nun elçisi var iken
sizler nasıl olur da inkara dönersiniz? Oysa her kim ALLAH'a sıkıca tutunursa, o,
kesinlikle bir doğru yola çıkarılmıştır.
Yaratılış 2 : 21 - 22 RAB Tanrı Adem'e derin bir uyku verdi. Adem uyurken, RAB
Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapadı. Adem'den aldığı
kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Adem'e getirdi.
04:137 İman ettikten sonra küfre gidenleri, sonra yine iman edip tekrar küfre
gidenleri, sonra da küfürde ileri gidenleri Allah ne affedecek, ne de doğru bir yola
çıkaracaktır.
11
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Yasa Kitabı 13:6-7 "Öz kardeşin, oğlun, kızın, sevdiğin karın ya da en yakın
dostun seni gizlice ayartmaya çalışır, senin ve atalarının önceden bilmediğiniz,
dünyanın bir ucundan öbür ucuna dek uzakta, yakında, çevrenizde yaşayan
halkların ilahları için, 'Haydi gidelim, bu ilahlara tapalım' derse, ona uymayacak,
onu dinlemeyeceksin. Ona acımayacak, sevecenlik göstermeyecek, onu
korumayacaksın. Onu kesinlikle öldüreceksin. Onu önce sen, sonra bütün halk
taşa tutsun.
Hadisler yoluyla dinimize empoze edilen diğer bir ceza da zina cezasıdır.
Zina yapanların evli olması durumunda taşlanması gerektiği Allah'a karşı bir küfür
olduğu gibi İslam'ın adını da lekelemekten öteye gitmez. Şirk içinde bocalayan
ehli sünnet bu cezayı da her zamanki gibi Kitabı Mukaddes'ten aşırmıştır:
Yasa Kitabı 22 : 22-24 "Eğer bir adam başka birinin karısıyla yatarken
yakalanırsa, hem kadınla yatan adam, hem kadın, ikisi de öldürülecek. İsrail'den
kötülüğü atacaksınız. "Eğer bir adam kentte başka biriyle nişanlı erden bir kızla
karşılaşır ve onunla yatarsa, ikisini de kentin kapısına götürecek, TAŞLAYARAK
öldüreceksiniz. Çünkü kız kentte olduğu halde yardım istemek için bağırmadı;
adam da komşusunun karısıyla ilişki kurdu. Aranızdaki kötülüğü içinizden
atacaksınız.
Levililer 20:10 "Biri başka birinin karısıyla, yani komşusunun karısıyla zina
ederse, hem kendisi, hem de zina ettiği kadın kesinlikle öldürülecektir.
12
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Bunların dışında baş örtüsü, Hz. İsa'nın yeryüzüne tekrar ineceği, erkek
çocukların sünnet olmaları gerektiği Kuran'da bulunmaz. Ehli sünnet hak olan
Kuran'ı batıl olan dedikodulara değişmişler ve bunun sonucunda hrıstiyan ve
yahudi öğretileriyle bezenmiş bir din ortaya çıkmıştır.
24:02 Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a
ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde onlara acıyacağınız tutmasın.
Müminlerden bir grup da cezaya şahit olsun.
Kuran ayrım yapmadan herkese cezayı eşit görmüştür. Oysa Buhari'nin sahih
yalanları; zinayı yapan evli biriyse recm cezası uygulanması gerektiğini, hatta
bunun daha önceden Kuran'da olduğunu fakat Hz. Ayşe, Peygamberimizin defin
işleriyle meşgulken bir keçi tarafından yenildiğini ama hükmünün hâla geçerli
olduğunu anlatır!
Hadis:
Buhari 63:27
"Cahiliye döneminde etrafı başka maymunlarla sarılmış dişi bir maymun gördüm.
Hepsi onu zina yaptığı için taşlıyordu. Ben de onlarla beraber taşladım. "
Bu cezayı tatbik eden kişi iki tane büyük günah işlemiş olur. Bunların biri mümin
birini öldürmek (bir mümini kasten öldürmenin cezası 04:93'e göre sonsuz
cehennemdir), ve Allah' ın değil de hadislerin emrini uygulayarak ortak koşmak
(bu da tek affedilmeyen günahtır).
Edip Yüksel recm cezası hakkında şunları yazar: "Recm cezası hakkında bir sürü
rivayet dolaşmaktadır. Bir rivayete göre Hz. Ömer döneminde Kuran'da recm
yoktu, öbür rivayette Hz. Osman döneminde yazılmadı denir. Başka bir rivayette
ayet keçi yüzünden ortadan kalkar. Diğer yandan maymunların recminden ve
sahabelerin buna katıldığı komedisinden bahsedilir. Üstelik Kuran'daki açık hüküm
13
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
2. Hırsızlık
Kuran:
05:38 Hırsızlık eden erkek kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza, ve Allah 'tan bir
ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir.
Hadis:
Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı" dendi. Bunun üzerine
"Öyleyse kesin!" dedi ve derhal (sol ayağı) kesildi. Sonra üçüncü sefer getirildi ve
hırsızlık yaptığı söylendi. Hz. Peygamber: "Öldürün onu!" diye emretti. Kendisine:
"Ey Allah'ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı" denildi. Bunun üzerine: "(Sol elini)
kesin!" diye emretti. Sonra aynı adamı dördüncü kere getirdiler. "Öldürün onu!"
buyurdu. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü, bu adam hırsızlık yaptı" dediler. Bunun
üzerine "(Sağ ayağını da) kesin!" diye emir buyurdu. Aynı adam beşinci sefer
getirildi. Hz. Peygamber (sav): "Öldürün onu" diye emretti. Hz. Cabir (ra) der ki:
"Adamı götürüp öldürdük. Sonra sürüyerek götürüp bir kuyuya attık. Üzerini de
taşla doldurduk."
Elleri kolları kesildiği halde bir şeyler çalabilen insanlar bulmak ancak bu şekildeki
ciddiyetsiz sözüm ona sahih hadis kitaplarında bulunabilir herhalde. Keşke hiçbir
uzuvu olmayan adamı neresinden tutup sürüklediklerini de yazıp bizi
aydınlatsalardı. İşte hadisler Kuran' ın ahlakını övdüğü peygamberimizi böyle
astığı astık kestiği kestik biri olarak tasvir ediyor.
3. Zina ve
Hırsızlık
14
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Kuran:
25:68-69 Yine onlar ki, Allah ile beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar, Allah'ın
haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan
günahı(nın cezasını) bulur. Kıyamet günü azabı kat kat olur ve orada alçaltılmış
olarak temelli kalır.
Hadis:
Buhari 2:329
Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: "Bana Cebrail aleyhisselam gelerek
"Ümmetinden kim Allaha herhangi bir şeyi ortak kılmadan (şirk koşmadan) ölürse
cennete girer" müjdesini verdi" dedi. Ben (hayretle) "zina ve hırsızlık yapsa da
mı?" diye sordum. "Hırsızlık da etse, zina da yapsa" cevabını verdi.
Görüldüğü gibi Buhari'nin sahih yalanları hırsızlık yapanı da, zina yapanı da
cennetle müjdelemektedir.
Kuran:
05:87 Ey iman edenler! Allah'ın size helal kıldığı temiz şeyleri haram saymayın.
Ve aşırı da gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.
Kuran'da tek affedilmeyen suçun bir mümini öldürmek veya Allah'a ortak koşmak
olduğu (04:48), diğer günahların Allah dilerse affedileceğini yazıyor. Buhari'ye
sormak lazım, ressamlık şirkten de büyük bir günah mıdır?
15
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
5. Savaşma
Kuran:
02:190 Size savaş açanlarla Allah yolunda çarpışın. Fakat haksız saldırıda
bulunmayın. Çünkü Allah, haksız saldırıda bulunanları sevmez.
88:21-22 Haydi öğüt ver; sen ancak bir öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorba
değilsin.
Hadis:
Buhari; 1:24
Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Allâhdan başka hak İlâh
olmadığına ve Muhammedin Resûlullâh olduğuna (zâhirde) şahâdet edene, namaz
kılana, zekat verene kadar insanlık ile muhârebe etmek bana emrolundu. Onlar,
bunları yapınca -müslümanlık hakkının muktezâsı (olan hudûd) müstesnâ- hakk-ı
İslâm olmak üzere canlarını ve mallarını benim elimden kurtarırlar. (bâtınlarından
dolayı olan) hesaplarına gelince o (hesâbı görmek) Allâh'a kalmıştır."
6. Dinden çıkanlar:
Kuran:
02:256 Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırt edilmiştir. Artık
her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o
hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir.
Buhari 83:17
Peygamber Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Allah'dan başka
ibâdete lâyık İlâh bulunmadığına ve benim de Allah' ın muhakkak bir Peygamberi
olduğuma şahâdet eden Müslüman kişinin kanı helâl olmaz (ve kısâs olunmaz).
Ancak (şu) üç (huy) dan birisiyle helâl olur: 1) Maktulün hayâtı mukabilinde katil,
2) Zinâ eden evli, 3) İslâm'ı bırakıp dîninden ayrılan mürtet (kısas olunur)."
16
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
7. Peygamber ev
yakıyor:
Kuran:
27:92 "Ve Kur'ân'ı okumam emredildi." Artık kim doğru yola gelirse, yalnız
kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: "Ben sadece uyarıcılardanım."
50:45 Biz onların söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onlara karşı zor kullanacak
değilsin. O halde sen, benim tehdidimden korkanlara bu Kur'ân ile öğüt ver.
Hadis:
Buhari 1:617
Resûlullâh salla llâhu aleyhi ve sellem in şöyle buyurmuştur: "Nefsim yed-i
kudretinde olan Allâh'a kasem olsun, içimden öyle geçiyor ki, (bir çok) odun
yığdırayım. Sonra namaz için ezan okunmasını emredeyim de birine cemâate
imam olsun diyeyim. Sonra o cemâati bırakıp (namaza gelmeyen) kimselerin
üzerlerine gidip evlerini (kendileri içerde iken) yakıvereyim. Nefsim yed-i
kudretinde olan Allâh sa kasem ederim ki, (cemâatten) bu (geri kala)nların her
hangisi (burada) semiz etli bir kemip parçası, yahut iki tane a'lâ paça bulacağını
aklı kesse (hemen) yatsıya gelir."
66:01 Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi
niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir.
10:59 De ki, "Baksanıza, Allah sizin için nice rızıklar indirdi, siz onlardan bir
kısmını haram, bir kısmını helâl yaptınız". De ki, "Size Allah mı izin verdi, yoksa siz
Allah'a iftira mı ediyorsunuz?"
Hadis:
17
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
9. Af:
Kuran
:
05:09 Allah, inananlara ve salih amel işleyenlere şöyle vaad etmiştir: Onlar için
mağfiret ve büyük bir mükafat vardır.
Hadis:
Buhari: 1:747
Peygamber salla'llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu, " İmam amin derken siz de
deyiniz zirâ meleklerin amin demesine rastlarsa, bütün geçmiş günahlarınız
affolunur." İbni Şihab, "Allah'ın resûlü amin derdi" dedi.
Buhari: 8:414
Resûlu'llah Salla'llahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Her kim günde yüz
kere "Sübhâna'llah ve bi-hamdih = Allahı tesbîh ve Allaha hamd ederim" derse, o
kimsenin (Allah hakkı olan) günâhları deniz köpüğü kadar çok olsa bile affedilir."
18
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
yaşmağiyle sıkıca bağlıyarak (kuyuya sarkıtmış) kuyudan su çıkar (ıp köpeği sula)
mıştır. Bu sebeple fâhişe kadın mağfiret olunmuştur."
Kuran:
35:18 Hem günah çeken bir kimse, başkasının günahını çekmeyecek; yükü ağır
basan, onun yüklenilmesine çağırsa da ondan bir şey yüklenilmeyecek, isterse bir
yakını olsun. Fakat sen ancak o kimseleri sakındırısın ki, gaybda Rablerinin
korkusunu duyarlar, salatı dürüst yaparlar. Temizlenen de sırf kendisi için
temizlenir. Nihayet dönüş Allah'adır.
Hadis:
Kuran:
Hadis:
19
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Buhari, Tefsir, Kaf 1, Eyman 12, Tevhid 7; Müslim, Cennet 37, (2848); Tirmizi,
Tefsir, Kâf,
(3268).
Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular
ki: "Cehennem, içerisine âsiler atıldıkça: "Daha var mı?" demekten geri durmaz.
Bu hal, Rabbu'l-İzze'nin cehennemin üzerine ayağını koyup, iki yakasını dürüp
birleştirmesine kadar devam eder. İşte o zaman cehennem: "Yeter, yeter. İzzet ve
keremine yemin olsun yeter!" der. Cennette fazlalık devam eder. Allah, ona
mahsus yeni bir halk yaratır ve bunları cennetin fazla kısmına yerleştirir."
Kuran:
07:188 De ki: "Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya
zarar verecek güce sahip değilim. Eğer ben gaybı bilseydim elbette daha çok
hayır yapmak isterdim ve bana hiçbir fenalık dokunmazdı. Ben sadece inanan bir
kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim."
Hadis:
Buhari; 1:539
Bir gece Allah' ın resûlü yatsı namazı kıldırdıktan sonra, bize dönüp şöyle
buyurdu: "Bu gecenin önemini biliyor musunuz? Bu geceden 100 yıl sonra
yeryüzünde yaşayan kimse kalmayacaktır."
20
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Bunun gibi yüzlerce hadis Kıyamet alameti adı altında Kuran'da gaybı bilmediğini
söyleyen peygambere atfedilmiştir. En meşhuru da Hz. İsa'nın yeryüzüne tekrar
döneceği iddia eden hadislerdir ki bunlar da Kuran'la çelişir:
03:55 Allah buyurmuştu ki: "Seni vefat ettireceğim, seni nezdime yükselteceğim,
seni inkar edenlerden arındıracağım... "
Kuran:
Hadis:
Buhârî, Muharibin 16,17,18, Diyât 22, Vudü 66, Zekât 68, Cihâd 152, Megâzî 36,
Tefsir, Mâide 5, Tıbb 5, 6, 29; Müslim, Kasâme 9, (1671); Tirmizî, Tahâret 55, (72),
Et'ime 38, (1846); Ebü Dâvud, Hudud 3, (4364-4371); Nesâî, Tahrimu'd-Dem 7, (7,
93-98); İbnu Mâce,
Hudud 20, (2578).
Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ukl ve Ureyne kabilelerinden bir grup insan
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yanına gelip: "Ey Allah'ın Resûlü! Biz
hayvancılıkla uğraşıp sütle beslenen (çöl) insanlarıyız, (çift-çubukla uğraşan)
köylüler değiliz" dediler. Bu sözleriyle,
Medine'nin havasının kendilerine iyi gelmediğini ifâde ettiler. Resûlullah, onlara
(hazineye ait) develerin ve çobanın (bulunduğu yeri) tavsiye etti. Kendilerine
oraya gitmelerini, develerin sütlerinden ve bevillerinden içmelerini söyledi.
Gittiler, Harra bölgesine varınca, İslâm'dan irtidâd ettiler. Hz. Peygamber
(aleyhissalâtu vesselâm)'ın çobanını da öldürüp develeri sürdüler. Haber, Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e ulaştı. Resûlullah, derhal arkadaşlarından
takipçi çıkardı (yakalanıp getirildiler). Gözlerinin oyulmasını, ellerinin kesilmesini
ve Harra'nın bir kenarına atılmalarını ve o şekilde ölüme terkedilmelerini emretti.
11
21
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
15. Şefaat
Kuran:
39:43 Yoksa onlar Allah'dan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: Onlar hiçbir
şeye güç yetiremezler ve akıl erdiremezlerse de mi (şefaatçi edineceksiniz)?
39:44 De ki: Bütün şefaat Allah' ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı Onundur.
Sonra O'na döndürüleceksiniz.
Hadis:
Buhari; 1:331
Peygamber salla llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: "Benden evvel hiçbir kimseye
verilmedik beş şey (hep birden) bana verilmiştir: Bir aylık yola kadar
(düşmanlarımın kalbine) korku (salmak) ile mansûr oldum. Yer (yüzü) bana
namazgâh ve sebeb-i tahâret kılındı. Onun için ümmetimden namaz vakti gelip
çatmış her kim olursa olsun namazını kılıversin. Ganâim bana helâl edildi. Halbuki
benden evvel kimseye helâl edilmemiştir. Bana şefâat verildi. Bir de (benden
evvel) her Nebî, hâssatan kendi kavmine bas olunurken ben umûm-ı nâsa bas
olundum."
16. Kabir
Azabı:
Kuran:
36:52 (İşte o zaman) Eyvah! eyvah! Bizi kabrimizden kim kaldırdı? Bu, Rahmân'ın
vâdettiğidir. Peygamberler gerçekten doğruyu söylemişler! derler.
Ölüm ile kıyamet öncesi bir uyuklama dönemine benzetiliyor. Kuran'daki islam'a
göre ölüler kıyamet gününe kadar hiçbir şekilde yargılanmayacak ve diriltikten
sonra yaptıklarına göre cennete girip SONSUZA kadar orada kalacak VEYA
cehenneme girip azap görecektir. Yok "azabımı çeker cennete girerim" bunlar
mavaldan öteye gitmez! Ayrıca Arap dininde mezarda kişiler iki melek tarafından
sorgulanıp (Kuran'da kesinlikle böyle bir şey geçmez) sınava tabii tutulacaklar.
22
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Hadis:
Buhâri; Cenâiz 89; Müslim, Mesâcid 123, (584); Nesâî, Cenâiz 115, (4,104,105).
Hz. Aişe radıyallahu anhâ'nın anlattığına göre, bir yahudi kadın, yanına girdi. Kabir
azabından bahsederek: "Seni kabir azabından Allah korusun!" dedi. Aişe de
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a kabir azabından sordu. Aleyhissalâtu
vesselâm: "Evet, kabir azabı haktır. Onlar kabirde azap çekerler, onların azabını
hayvanlar işitir!" buyurdu. Hz. Aişe der ki: "BUNDAN SONRA* Aleyhissalâtu
vesselâm'ı namaz kılıp da, namazında kabir azabından istiaze etmediğini hiç
görmedim."
Kuran:
23
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Hadis:
Buhâri (2:423)
Ölüm meleği Musa'ya gönderilmişti, gittiğinde Musa ona şiddetli bir tokat attı ve
gözünü çıkardı. Ölüm meleği Allah'a geri döndü ve "Beni ölmek istemeyen bir
kulunuza göndermişsiniz" dedi.
24
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
25
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
54:17 Andolsun biz Kur'an'ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. (Ondan) öğüt
alan yok mu?
Hadis savunucuları genelde "namaz nasıl kılınır, gusül abdesti nasıl alınır,
bunları ancak hadislerden öğrenebiliriz" gibi cümlelerle kendilerini haklı
çıkarmaya çalışsalar da savundukları hadisler bile salatın (namaz) nasıl
yapılacağını baştan sona, adım adım, detaylı olarak vermez. Gusül abdestinin
nasıl alınması gerektiği ise hadisten hadise farklılık gösterir. Bazı hadislerde
Peygamberimizin başından aşağı üç kere su döktüğü nakledilir (Buhari; 4:160)
bazı hadislerde bir kere (Buhari; 4:159). Oysa Kuran'da kirli olma durumunda ne
26
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
ÇİN FISILTILARI
Alıntı şuydu:
"Hz. İsa Capernaun'a annesi, izleyenleri ve öğrencileri ile birlikte gittikten sonra,
orada fazla kalmadılar çünkü Musevilerin Fısıh bayramı yaklaşıyordu. Hz. İsa
Kudüs 'e gitti. Orada ibadethanenin içinde sığır, koyun ve güvercin tüccarları ve
masalarında oturan döviz alıp satan kişileri gördü. Hz. İsa ipten kamçı yapıp
koyun, sığır ne varsa ibadethaneden çıkardı. "
Bundan sonra ilk kişiden kağıt parçasını alıp cebine koydu, ikinci kişiyi içeri
davet etti ve az önce kağıttan okuyan kişiye şimdi de ne okuduğunu ikinci kişiye
anlatmasını istedi. Çıkan şey şöyleydi:
"Hz. İsa Capernaun'a annesi ve öğrencileri ile gittikten sonra orada uzun süre
kaldılar. Ondan sonra Hz. İsa Kudüs'e gitti. İbadethanenin yakınında sığır, koyun
ve güvercin satın alan insanlar ve döviz alıp satan kişileri gördü. Hz. İsa hepsini
kovdu."
Daha sonra içeri üçüncü kişi çağırıldı ve ikinci kişiye birinciden ne duyduysa
tekrarlamasını istendi. Sıradaki duyduğunu şöyle aktardı:
"Hz. İsa Kudüs 'e annesi ve bazı öğrencileriyle gittikten sonra birkaç gün kaldılar.
Bundan sonra Hz. İsa tekrar ibadethaneye gitti. İbadethanenin yakınında sığır ve
domuz satın alan insanlar ve döviz alıp satanları gördü. Hz. İsa onlara bağırdı ve
yaptıklarının kötü olduğunu söyledi."
Tekrar sıradaki kişi geldi ve şöyle aktardı: "Bir gün Hz. İsa annesiyle birlikte
uzun yıllar kaldığı Kudüs'teymiş ama bir gün Hz. İsa Kudüs'ten ayrıldı ve
uzaklara gitti. İbadethanenin yakınlarında at ve domuz satın alan insanlar
gördü, onlara çok paraları olduğu için bağırdı ve paranın kötü olduğunu
söyledi."
27
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
"Hz. İsa Kudüs'te doğmuş ve annesiyle uzun süreler orda kalmıştı. Bir gün Hz. İsa
Kudüs'teki pazar yerine gitti ve ata binen ve domuz satan insanlar gördü. Onlara
çok fazla hayvanları ve paraları olduğunu için bağırdı ve paralarını fakirlere
vermelerini yaptıklarının kötü olduğunu söyledi."
"Hz. İsa Kudüs'te doğmuş ve hayatı boyunca annesiyle kalmıştı. Bir gün Hz. İsa
Kudüs'teki pazar yerine gitti ve pazarda ata binen ve domuz satan insanlar gördü.
Hayvanlara zulüm ettikleri için onlara bağırdı, tüm paralarını vermelerini ya da
hayvanları iyice doyurmalarını istedi."
"Hz. İsa Kudüs'te doğdu ve birçok kişinin zavallı domuzlara kötü davrandığı ve
atlarını kamçıladığı bir pazarın yakınında yaşardı. Bir gün Hz. İsa pazar yerine gitti
sadece domuzlarını satmakla meşgul olan kötü insanlar gördü, ona karşı çok kaba
ve sert davrandılar, o yüzden bir şey demedi ama paralarına beddua edip oradan
ayrıldı."
Tüm bu deneme bir konferans sırasında 10 dakika içinde oldu. Bir de yüz
binlerce sözün birçok ağız değiştirip de 240 yıl sonra nasıl bir değişeme
uğrayacağını bir hayal edin ve bir daha bir hadis okuduğunuzda inanmadan önce
iki kere düşünün!
Hadis savunucuları 33:36, 33:71, 59:07, 3:31 gibi ayetleri örnek gösterip
kendilerini haklı çıkarmaya çalışırlar fakat anlayamadıkları şey hadislere uymak
resule uymak değil; binlerce hadis içinden onları onaylayan, sahih kabul eden
alimlere uymaktır. Eğer gerçekten resule uymak istiyorlarsa Hz. Muhammed gibi
sadece Kuran'a uymaları gerekir. Hz. Muhammed'in hayatı, söyledikleri zaten
Kuran'da geniş bir şekilde kaydedilmiştir. Kuran'daki Hz. Muhammed'e uymakla
hadislerdeki Hz. Muhammed'e uymak aynı şey değildir.
02:217 Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: "Onda savaşmak
büyük bir günahtır...
28
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
02:219 Sana, şarap ve kumar hakkında soruyorlar. De ki: "Her ikisinde de büyük
bir günah ve insanlar için bir takım faydalar vardır. Ancak her ikisinin de günahı
faydasından büyüktür...
02:220 ...Sana yetimler hakkında soruyorlar. De ki: "Onları iyi yetiştirmek (yüz
üstü bırakmaktan) daha hayırlıdır. Eğer onlarla birlikte yaşarsanız, (unutmayın ki)
onlar sizin kardeşinizdir...
17:85 Sana ruh hakkında soruyorlar. De ki: "Ruh, Rabbimin emrindedir. Size
ancak az bir bilgi verilmiştir."
5.92 Allah'a itaat edin, resule itaat edin, sakının. Eğer yüz çevirirseniz şunu bilin:
Bizim resulümüze düşen SADECE APAÇIK BİR TEBLİĞDİR.
64.12 Allah'a itaat edin, resule de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz RESULÜMÜZE
DÜŞEN, APAÇIK BİR TEBLİĞDEN BAŞKASI DEĞİLDİR.
29:18 Eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok
milletler de (kendilerine tebliğ edileni) yalan saymışlardır. PEYGAMBERE DÜŞEN,
YALNIZ AÇIK BİR
TEBLİĞDİR.
07:203 Onlara bir mucize getirdiğin zaman, (ötekiler gibi) onu da derleyip
getirseydin ya!
derler. De ki: BEN ANCAK RABBİMDEN BANA VAHYOLUNANA UYARIM. Bu (Kuran),
Rabbinizden gelen basiretlerdir; inanan bir kavim için hidayet ve rahmettir.
10:15 Onlara ayetlerimiz açık açık okunduğu zaman (öldükten sonra) bize
kavuşmayı beklemeyenler: Ya bundan başka bir Kuran getir veya bunu değiştir!
dediler. De ki: Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir.
29
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
06:145 De ki: BANA VAHYOLUNUNDA, leş ve akıtılmış kan yahut domuz eti -ki
pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah 'tan başkası adına kesilmiş bir
hayvandan BAŞKA, yiyecek kimseye HARAM KILINMIŞ BİR ŞEY BULAMIYORUM.
Başkasına zarar vermemek ve sınırı aşmamak üzere kim (bunlardan) yemek
zorunda kalırsa bilsin ki Rabbin bağışlayan ve esirgeyendir.
68:36-38 Size ne oluyor, ne biçim hüküm veriyorsunuz? Yoksa SİZE AİT BİR
KİTAP VAR DA (BU BÂTIL İNANIŞLARI) ORADA MI OKUYORSUNUZ? Onda,
beğendiğiniz her şey için sizin için mutlaka vardır (diye mi yazılı)?
50:45 Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı
değilsin. Tehdidimden korkanlara KURAN'LA öğüt ver.
Artı Kuran'ın hiçbir yerinde "Muhammed'e uyun" demez, "resule uyun" der. Resul
kelimesinin anlamı ELÇİ, HABERCİ, MESAJI (KURAN'I) ULAŞTIRAN KİMSEDİR. Şu an
bu kitap da size SADECE KURAN'DAKİ MESAJI aktarıp ELÇİLİK yapmaktadır.
Keşke ayeti baştan okusalardı! 53:1den 53:4e kadar olan ayetlerin öznesi ilk
ayette gizli olarak geçiyor.
53.1 İNMEKTE OLAN necme (yıldıza, Kur'an'ın inen miktarına) yemin ederim ki,
53.2 Ki arkadaşınız ne saptı ne de azdı.
53.3 O; kuruntudan, keyfinden konuşmuyor.
53.4 İNDİRİLMİŞ BİR VAHİYDEN başkası değildir o.
30
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Sonuç olarak;
Kuran açık ve ayrıntılıdır [6:114; 2:159-160; 7:52, 10:37; 11:11; 41:1-3; 22:16;
6:38; 12:111; 14:52; 17:89; 75:16-19; 18:54; 20:113; 39:27-28; 54:17; 25:33;
16:89, vb.]
ÜMMETE UYARILAR
42.21 Yoksa onların, dinden, ALLAH'IN İZİN VERMEDİĞİ ŞEYİ KENDİLERİ İÇİN
YASALAŞTIRAN ORTAKLARI MI VAR? Kesin ayrıma ilişkin söz olmasaydı, aralarında
hüküm mutlaka verilirdi. O ZALİMLER var ya, onlar için acıklı bir azap
öngörülmüştür.
45.6 İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle
iken ALLAH'TAN VE ONUN AYETLERİNDEN BAŞKA hangi hadise inanıyorlar?!
06:94 Yemin olsun, sizi ilk yarattığımızdaki gibi yapayalnız/teker teker bize
geldiniz. Size verip hayaline daldırdığımız şeyleri de sırtlarınızın arkasında
bıraktınız. Sizinle ilgili hususlarda ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçılarınızı da
yanınızda görmüyorsunuz. Yemin olsun, koptu aranızdaki tüm bağlar ve uzaklaşıp
kayboldu yanınızdan o bir şey sandıklarınız.
6.114 Allah size Kitap'ı ayrıntılı kılınmış bir halde indirmişken, ALLAH'IN DIŞINDA
BİR HAKEM Mİ ARAYAYIM? Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onun, Rabbinden hak
olarak indirildiğini biliyorlar. Sakın kuşkuya düşenlerden olma.
31
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Dünyadaki bütün dinlerin bir ortak özelliği vardır. Papaz olsun, Müslüman
bir hoca olsun hepsinin yandaşlarını sorgulama hakkı vardır fakat yandaşları onları
hiçbir şekilde sorgulayamaz. Örneğin Hıristiyan bir papaza; Hz. İsa, İncil'de onu
yaratan Tanrıya kulluk ettiğini söylediği halde ona neden Tanrının oğlu dediğini
sorsanız hemen kaçamak cevaplarla kurtulmaya çalışacaktır ve hatta böyle bir
soru yönelttiğiniz için size kızacaktır. Aynı şekilde bir "Müslüman" hocaya da
Kuran'da geçmediği halde neden günde beş defa taştan idola dönerek dua ettiğini
sorsanız aynı tepkiyle karşılaşırsınız. Bu kadar telaş bir tutarsızlık göstergesidir.
Çünkü iddia ettiğiniz şeyin doğruluğunu kanıtlayamıyorsanız o şey ya düzmecedir
ya da yanlıştır.
32
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Kuran Arapça inmesine rağmen bunun sebebi Allah'ın bu ırkı tercih etmesi
değildir. Aksine Kuran'ın birçok ayetinde Allah, Arapları yermekte ve onların
inançsızlıkta ve münafıklıkta ileri olduklarını belirtmektedir:
33
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
yapılabilecek mantık hatalarıyla dolu olduğunu gördüm. Sadece salat değil bir çok
kelime olması gerektiği mananın dışına çıkarılmış, cisimleştirilmiş veya özel isim
yapılmıştı. Makaleyi okudukça Allah dilerse* siz de bütün yozlaşmaların farkına
varacaksınız.
34
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
KURAN AYRINTILIDIR
06:38 Yerde debelenen hiçbir hayvan ve iki kanadı ile uçan hiçbir
kuş yoktur ki, sizin gibi birer ümmet olmasınlar! Biz kitapta HİÇBİR
EKSİK BIRAKMAMIŞIZDIR. Sonra hepsi Rablerinin huzurunda
toplanırlar.
11:01 Elif, Lam, Ra. Bu, hikmet sahibi ve herşeyden haberdar olan
Allah tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış, sonra da AYRINTILI
OLARAK AÇIKLANMIŞ bir Kitaptır.
35
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
36
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
ayaklarını
Ujiren
namaza
arasındakine
önce
namazına
dönerek
güneşin
24:40'a
kadarki
Kemna
giyip,
Geh,
kişi;
ise
ve
Önemli bir nokta daha; İmam Buhari ve diğer hadis toplayanların hepsi o
zamanlar zerdüştlüğün yaygın olduğu Pers asıllıdır.
Salat'ın kökü olan S-L-v'ın klasik Arapça lügatlerinde birçok anlamı var, bu
anlamları incelemeden önce geleneksel çevirilerdeki salat'ın Kuran baz alındığında
tutarlı olup olmadığını araştıracağız.
ermi
vard
eleri
Rabl
avat
bunl
ulud
üzer
olan
böyl
mes
157
ur. )
sala
sala
met
erin
var.
*sal
den
inin
İşte
İşte
çoğ
güz
02:
keli
rah
lar.
ine
ele
bir
ve
ır,
ş
t
;
37
Onla rın e artık
rın mall bulu müşrik
Beyt arınd nanl leri,
ullah an arla kendil
yakı sada dizi erini
nınd ka dizi bulduğ
aki al, kuşla unuz
nam bunu rın yerde
azlar nla Allah öldürü
ı onlar 'ı n.
( SAL ı tespi Onları
ATU (gün h yakala
HUM ahlar ettikl yın,
) da ında erini onları
ıslık n) gör hapse
çalm temi mez din,
ak zlers misi onları
ve el in. n? her
(Ey , HU ), tövbe
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
38
söylüyor? Namaz kılmazlarsa öldürülecekler mi? Peki ya "namaz" kılıp da şirk
ötür
Allah inanmayanların bağışlanması için namaz kılması gerektiğini mi
bir ın rse,
ü süku yap artık
şimd netti makt yolları
i r. a nı
azab Allah oldu serbes
ı kları t
02:2
70:19-35 Gerçek şu ki
39
İNSAN PEK HIRSLI
Eğer
YARATILMIŞTIR.
(her
Kendisine fenalık
hang
dokununca basar
i bir
bağırır. Ona imkan
mu?
şeyd
verildiğinde ise pinti
en)
kesilir. ANCAK ŞUNLAR
kork
ÖYLE DEĞİLDİR: NAMAZ
kılınmasın?
arsa
KILANLAR, Kİ ONLAR
nız
NAMAZLARINDA
nam
DEVAMLIDIRLAR.
azlar
Bunların mallarında
ınızı
belirli bir hak vardır:
yürü
Yoksul ve yoksun için.
yere
Bunlar, ceza gününe
k
içtenlikle inanırlar.
yahu
Bunlar, yalnız Rablerinin
t
azabından ürperirler.
binm
Gerçekten de Rablerinin
iş
azabı emin
olara
olunmayacak bir
k
azaptır. Bunlar, cinsiyet
kılın.
organlarını titizlikle
Güve
korurlar. Ancak onlar,
ne
eşleriyle, imkânlarının
http://www.gercek-islam.com
kavu
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
Bunlar, kendilerindeki
ezke
emanetlere ve
n
ahitlerine sadık kalırlar.
Allah
Bunlar, tanıklıklarını
' ın
tam yaparlar. Ve bunlar,
39
Yeryüzünde yürüyerek veya (deveye, vs.) binmiş olarak "namaz" kılabilen
öğre
namazlarını-dualarını
ttiği
korurlar. İşte bunlar
şekil
cennetlerde ikram
de
göreceklerdir.
O'nu
anın.
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
rdü
ğru
hut
an)
(na
(en
ark
mü
mü
ma
ma
tâk
me
eni
gel
eni
olu
kul
yol
ley
Gö
bir
ed
en
na
da
do
ya
ya
va
şu
zd
kıl
r,
),
n
o
?
z
,
Bu sûre "oku" emri ile başlayan ve çoğu kaynağa göre Peygamberimize
vahyedilen ilk sûre olan ALAK süresidir ve birinin namaz kılarken engellendiğinden
bahsetmektedir. Bu mümkün müdür? Bir kimse evinde namaz kılsa onu kim
engelleyebilir? Hani "namaz" Peygamberimiz miraca yükselirken emrolunmuştu?
etleri
n) en
(ibad
ğüdü
elbet
ulüm
yaptı
kitab
büyü
Sana
kötül
Allah
Allah
sızlık
haya
vahy
ı oku
edile
akka
alıko
azını
nam
nam
ükte
anm
(Res
kları
Muh
k ki,
yar.
tan
az,
kıl.
ve
ve
ak
te
'ı
!)
r.
n
40
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
صلو : dua, dua etmek; yalvarma, yakarış; konuşma, söylev, nutuk; övgü,
methiye; nimet; meydana getirmek, sebep olmak; yakından takip etmek, izlemek,
uymak, bağlı kalmak; irtibata geçmek veya irtibata geçilmek; hayvanın
kuyruğunun çıktığı yer, but.
Örneğin bir at yarışında ilk atın peşinden bir burun farkıyla giden ata el-
musalli (yakından izleyen) denir7. "Musallin" (çoğulu) Kuran'da 70:22, 74:43 ve
107:04 numaralı ayetlerde geçer.
75. Ayet:
31. İşte o, doğrulamamış, namaz kılmamıştı?
32. Aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti.
41
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
e indirileni
Velev
tarafından
ttevrâte vel-
etselerdi /
kendilerin
ileyhim min
incîle vemâ
uygulasal
tutsalardı
05:
rabbihim...
İncil'i ve
Tevrat'ı,
66 Eğer
ennehum
Rableri
ayakta
ekâmû-
ikame
ardı...
onlar
unzile
19:60-61 Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar salât'ı
bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını
çekecekler. Ancak tevbe edip, iman eden ve iyi davranışta bulunan kimseler
hariçtir. Bunlar, cennete, girecekler. Ve bir haksızlığa uğratılmayacaklardır.
Bu ayete göre kişi salât'ı bırakınca nefsini izliyor. Peki neyin izlenmesi
gerekiyor, cevap açık değil mi?
Kuran'da genel olarak salat'ın iki anlamı kullanılmıştır: ahde yani Kur'an'a
bağlılık, ona uygun yaşama, ilahi emirleri yerine getirme; diğeri ise peygamberin
Kur'an okuyarak belli saatlerde yerine getirdiği "bağlantı / söylev". Peygamberin
yaptığı söylev de Allah ile yapılan ahde bağlılık olduğundan bir çeşit bağlılıktır.
42
5:7 Allah'ın,
üzerinizdeki nimetini ve
sizi bağladığı mîsakını /
sözünü unutmayın. Hani,
"İşittik, boyun eğdik!"
demiştiniz. Allah'tan
korkun. Allah, göğüslerin
içindekini çok iyi bilir.
5:12 Yemin olsun
ki, Allah İsrailoğullarının
mîsakını almıştı da
İsrailoğullarının Mîsakı / Sözü:
geçen bu mîsaklara bir göz atalım:
desteklerseniz ve Allah'a
43
emredildiği söylenen namazın izine birkaç zorlama yorum hariç rastlamak
mümkün olmayacaktır ama "akde bağlı kalın" sözü çok geçer. Kuran'da da sözü
almış olmaktadır. Eski Ahit ve Yeni Ahit'e bakarsanız Kuran'da ehli kitaba da
yoldan sapmıştır."
gerçek
ki,
iman
edenle
rden, 02:83
Yahudi İsrailoğullarından şöyle bir
lerden, SÖZ [mîsak] de almıştık:
Hıristiy
Allah'tan başkasına ibadet
anlard
an, etmeyin, anne-babaya,
Sâbiîle akrabaya, yetimlere,
rden yoksullara iyilik ve
Allah'a
güzellikle davranın.
ve
âhiret İnsanlara güzeli ve güzelliği
günün söyleyin. Bağı / bağlantıyı
e ayakta tutun, arınma
inanıp
gösterin. Bütün bunlardan
barışa
sonra siz, pek azınız
a (İsrailoğullarının) ilimde
kendile derinleşmiş olanları ve
rine
müminler, sana indirilene
has
de senden önce indirilene
44
(müslüman) zekatını verirse cennete gidebilecek. Hâlbuki ayeti bu şekilde tevil
Hristiyanların Mîsakı:
arı
kalanlar ve antlaşmayı diyerek
nı
kanunlaş
[misak] bozmayanlar. al
tırdı:
mı
13:21 Onlar, "Dini
ştı
en
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
45
savarlar. İşte bunlar şe
için
içindir ölümsüz yurt. yd
seçer ve
en
hakka
na
yönelenl
si
eri
pl
ün
de
dö 9
rt :1
ay Allah
da
ha ve
do resulü
عهد:
laş nden,
ın 57:07 Allah'a
kendil
ahdi koruyun!".
sın
ız. MLÜLÜ ne oluyor da Allah'a
Şu KLERD güvenmiyorsunuz?
da EN Oysaki Resul sizi
bir
ge AKLAN Rabbinize
MADIR inanmaya çağırıyor,
46
Aşağıdaki ayette de insanlardan farklı bir şey istenmiyor: "İman edin ve
hayırlır
düşüre
uzaktır
ederse
müşrik
saplan
kesinli
lerden
çevirir
Büyük
halde,
Allah'ı
niz bu
O'nun
insanl
mezsi
duyur
u var:
tövbe
ki, siz
Küfre
seniz
günü
elçisi
Allah
şunu
acze
eğer
sizin
bilin
Hac
Yok
yüz
niz.
için
dır.
ara
kle
.O
bir
de
da
fe in tübtüm fe hüve hayrul leküm: tövbe ederseniz sizin için daha hayırlıdır.
şekilde
yardım
koruyu
verdiği
meyen
snadır.
süreye
müşrik
sergile
lerden
etmey
onlara
müste
belirle
eksikli
aleyhi
başka
birine
kadar
nizde
Artık,
enler
n. Şu
karşı
sözü
tam
size
nen
nuz
niz
bir
bir
ve
k
47
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
açın onların.
bulduğunuz
kılar, zekâtı
tövbe eder,
yasak aylar
onları, tüm
şu ki, Allah
sakınanları
noktalarını
müşrikleri,
kendilerini
Kesin olan
Rahîm'dir.
verirlerse,
çıktığında
Yakalayın
Gafurdur,
gerçek ki
ardından
öldürün.
yollarını
onların.
kuşatın
namazı
tıkayın
Bunun
onları,
sever.
(4 AY)
Şu bir
yerde
Allah,
geçit
artık
Dikkat edilirse muhtemel bir anlam olan "geri dönmek" verilmiş. Bahsi
geçen müşriklerin daha önceden Müslüman olmadığını bildiğimiz için (kafirler
şeklinde tanımlanıyorlar), bu anlamda kullanılmadığı gün gibi açıktır.
48
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Şu bir gerçek
müşriklerden
dinleyebilsin.
dilerse/senin
bilmeyen bir
onu, güvenli
götür. Böyle
sana komşu
isterse, ona
topluluktur.
yakınlaşma
biri senden
kabul et ki,
sakınanları
yere kadar
Rahîm'dir.
yapmanın
gerekçesi
Sonra da
güvence
güvence
kelamını
gördüğü
gelmek,
ki Allah,
Allah'ın
isteğini
yanına
Bunlar
şudur:
sever.
olmak
verip
eğer
Mantıklı mı?
verirlerse, artık
NE BİR YEMİNE
ortaya koyarız.
hakkında onlar
ta kendileridir.
azmış kişilerin
9:10 Bir
GÖSTERİRLER
namazı kılar,
ayetlerimizi,
topluluk için
tövbe eder,
sizin, dinde
ANTLAŞMA
9:11
NE DE BİR
bilen bir
mümin
er. Biz
zekâtı
SAYGI
Bir kez daha müşriklerden namaz kılmaları isteniyor ve yine salât kelimesini
"dua, namaz" olarak kabul edenler "tövbe" kelimesini tekrar "geri dönmek"
anlamında anlamak mecburiyetine düşüyorlar. "Din kardeşleri" sözünden bunların
dinlerini değiştirmiş olmaları gerektiği şeklinde bir itiraz gelebilir ama "kardeş"
anlamına gelen eH ve "din" anlamına gelen din kelimelerinin anlamlarına
bakıldığında durumun o kadar da basit olmadığını göreceğiz:
49
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
أخ: aynı anne ve babaya sahip erkek çocuklar; aynı soydan / topraktan /
inançtan olan kişiler; doğumla ilişkili olmadığı zamanlarda eylemlerdeki
uygunluğu / benzerliği / birlikteliği ve ahengi temsil eder; arkadaş, dost;
ديتتن:itaat / boyun eğme, kulluk, din, yüksek mevki / rütbe; borç aldı,
borçlandı, borçlu, ödünç alınan şeyi geri ödemek; yönetmek / idare etmek; ölüm
(çünkü herkesin ödemesi gereken bir borçtur); belli bir kanun / yasa; sistem;
gelenek; bir işi yapış tarzı; geri ödeme, karşılık.
gidişl
küfrü
öldür
Çünk
onlar
erine
verdi
yemi
yemi
dinin
rsanı
yapa
aşlar
rırlar
boza
sa, o
z hal
saldı
ahitt
nleri
nleri
sonr
yokt
kleri
Böyl
eleb
zam
son
ün.
ize
ur.
en
an
ve
ını
ni
ın
r,
ü
a
Bu ayet din bakımından herhangi bir kardeşlik henüz bulunmadığını bir kez
daha kanıtlıyor. Eğer bir din değişimi söz konusuysa neden hâla yeminlerinden
sorumlu tutuluyorlar? Bu karmaşayı önlemek için geleneksel yorumcular son çare
olarak bahsi geçen yeminin "İslam'a giriş yemini" olduğunu savunuyorlar! Halbuki
Kuran ne böyle bir yeminden bahseder ne de imandan sonra küfre gidenlerle
savaşmaktan (4:137)...
50
04:101 Yeryüzünde sefere 9:11 Bununla
çıktığınız zaman kâfirlerin size kötülük birlikte tövbe eder,
etmelerinden endişe ederseniz, namazı (antlaşmaya)
( MİNES* SALAH ) kısaltmanızda size bir BAĞLILIĞI
günah yoktur. Şüphesiz kâfirler, sizin gerçekleştirir,
apaçık düşmanınızdır. ARINMA / İYİLEŞME
gösterirlerse, artık
sizin, HÜKÜMDE /
04:102 Sen de içlerinde bulunup
YASADA
onlara namaz kıldırdığın zaman,
kardeşlerinizdirler.
onlardan bir kısmı seninle beraber
Biz ayetlerimizi, bilen
namaza dursunlar, silahlarını
bir topluluk için böyle
(yanlarına) alsınlar, böylece (namazı
51
alçaltıcı bir azap hazırlamıştır. verebilirler.
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
doğr
urke
rken
nam
nam
yata
üzer
üzer
minl
anın
n ve
inde
yanı
vaki
otur
kılın
ma)
(dai
Huz
kta,
Alla
çün
aya
nce
nca
kav
uşu
dos
ura
mü
ine
nız
azı
de
da
kü
h'ı
az
er
u
;
.
Çok güvendiğimiz çevirmenler namaz "ibadet"ini koruyabilmek için ne
kadar mantığa ters düşse de yukarıdaki ayetleri aynen böyle çevirmektedirler.
Bazıları ayeti "yağmurdan yaralanırsanız" yerine çelişkiyi ortadan kaldırabilmek
için "yağmurdan size bir zeval gelirse" diye çeviriyor. Müslümanlar da
kandırıldıklarından habersiz bu ayetlere bakarak savaş zamanında namazlarını
kısaltabileceklerini düşünüyorlar.
Ayetler:
4:94 Allah yolunda sefere çıkanlara hidayet var.
4:95 Evde oturanlar ve sefere çıkanlar bir değildir.
4:96 Sefere çıkanlara mükafat.
4:97 Evde oturanlara ceza.
4:98 / 4:99 Müstesnalar.
4:100 Sefere çıkıp ölenlere ödüller.
4:101 Kafirlerden zulüm görmekten korkuyorsanız salatı kısaltmanızda bir
sorun yok. (Geleneksel çevirilere göre namazı kısaltabiliriz.)
4:102 Sefere hazırlıklar. (Geleneksel çeviriye göre namaza hazırlıklar)
4:103 Sefer bittikten sonra Allah'ı hatırlama. (Geleneksel çeviriye göre
namazdan sonra Allah' ı hatırlama.)
c. Namaz kaç rekat ki kısaltılacak? Kaç rekâta kadar kısaltacağız? Niye hiç
bundan bahsetmiyor? Gece yarısı seferdeysek hangi namazları kısaltacağız?
d. Cümleye bakarsak namazı kısaltmanın günah olduğunu çıkartırız. Allah'ı
hatırlamak için yapılan bir şeyi kısaltmak niye günah olsun?
52
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
e. Elinde silah namaz kılan kaç kişi var? Eğer geleneksel çevirilere bakarsak
secde etmeye gidenlerin silahlarla gittiğini görürüz. Secde etmeye gidenin silah
ne işine yarar? Onları koruyacak kişilerin yani arkadakilerin silahları olması
gerekmiyor mu? Ne bu terslik? Allah 2:239 ayetinde korku anında namazların
yürüyerek veyahut binek üzerinde de kılınabileceğini söylemişken bu ayette niye
böyle bir kolaylığa gidilmemiş, 4:103 ayetinde bu durumdan "korku halindeki
namaz (?)" olarak söz edilmiş.
en taksurû mine-ssalâti
Salattan kısaltmaNIZda
Dikkat bir sonraki ayetten devam ediyor! (4:102) ve –küm (siz) takıları –hüm’e
dönüşüyor!
53
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
feekamte leHUMu-ssalâte
velye/uzû eslihateHUM
ve silahlarINI alsınlar
fe-izâ secedû
54
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Bu ayet ile yıllardır ulema namazın önemine dem vurmuş; savaşta bile sıra
ile uygulanması gerektiğini savunmuştur. İlginçtir ki ayetleri bağlamdan
koparmadan okunduğunda namaz kılan grubun kâfirler / nankörler olduğunu
açıkça görebiliyoruz. Bu geleneksel anlayışa göre nasıl mümkündür? Arzda /
yeryüzünde dolaştığınızda diye başlıyor 4:101 ayeti. O zaman herkes mümin
sanırım? Peygamber ise zaten doğal olarak inananların arasındayken 4:102
ayetinde sanki olağanüstü bir durum varmış gibi niye "onların arasında olduğun
zaman" denmektedir? Kısacası ayetlerdeki "onlar" ve "siz" grupları sadece
Müslümanları mı anlatmaktadır?
rla
un
ne
ye
ve
ya
va
ka
ce
şu
eş
"B
so
so
şö
rir
"S
izi
ra
ar
at
?"
u:
İZ
di
nl
M
yl
kı
cı
N
r.
Z
A
A
p
n
e
1. Peygamberleri yalanlayanlara:
bir
dir
Bu
nu
un
de
ge
be
be
ab
ab
ki:
"R
su
az
sa
sa
ra
ra
ar
ar
et
to
m
'n
bi
ni
ni
hi
bi
nl
ul
pl
ul
çl
O
h
ı,
z
r
.
55
All 6 yala
en
ah (Boş nlayı
önceki
'a una) p da
asırlar
ka özür onlar
da
rşı dile a
yeryüz
ya meyi karşı
ünde
la n; kibirl
(insanl
n çünk enm
arı)
uy ü siz ek
bozgu
du iman istey
nculuk
ra ettik enler
tan
nd ten var
alıkoy
an sonr ya,
acak
ve a işte
3. Dinden çıkanlara:
faziletl
ya tekra onlar
i
on r a
kimsel
2. Ayetleri yalanlayanlara:
un kâfir gök
er
ay oldu kapıl
buluns
etl nuz. arı
aydı
da u iğne
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
ğimiz
n bağı deliğ
az bir
da şlasa ine
kısmı
ha k girin
müste
za bile, ceye
snadır.
li bir kada
Zulme
m grub r
denler
di a da cenn
ise,
r! suçlu ete
kendil
Bil oldu gire
erine
es kları mey
verilen
56
ini ndan ecek
refahın
z dola lerdir
peşine
ki, yı .
düştül
su azap Suçl
er.
çl edec uları
Zaten
ul
dediler ki: 22
6 bi
"Biz hiçbir Ken
8: z
zaman bu disin
3 bö
Kuran'a ve e
5 yl
bundan Rab
Ö ec
önce gelen binin
yl e
kitaplara ayet
e he
inanmayac leri
ya r
ağız." Sen hatır
, pe
o zalimleri, latıld
(A yg
Rablerinin ıkta
lla a
huzurunda n
h' m
tutuklanmı sonr
a) be
ş, a
te r
birbirlerine onla
sli içi
söz rdan
mi n
atarlarken yüz
ye su
bir görsen! çevir
t çl
Zayıf end
9. Teslimiyet göstermeyenlere:
gö ul
sayılanlar, en
6. Peygamberlerin düşmanlarına:
st ar
büyüklük dah
er da
taslayanlar a
en n
a: "Siz zali
ler dü
olamasaydı m
i, ş
nız elbette kim
(o m
biz inanan olabi
) an
http://www.gercek-islam.com
insanlar lir!
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
gü lar
olurduk," Muh
na pe
derler. akka
hk yd
Büyüklük k ki
ârl â
taslayanlar, biz,
arl et
zayıf gün
a tik
sayılanlara ahkâ
bi .
(kıyamet rlara
r Hi
gününde): (mü
tu da
Size crim
ta ye
hidayet ),
r t
57
geldikten layık
mı ve
sonra sizi oldu
yı ric
ondan biz ğu
z i
mi ceza
hi ve
çevirdik? ları
ç? ya
Bilakis siz verir
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
eri
ler
lât
mi
kit
ne
be
nk
va
çü
üz
sa
4:
er
m
fa
...
rz
nl
bi
dı
lli
r.
1
0
3
r
i
Salât yalnızca müminlere farz olduğu halde neden bu kişiler "biz namaz
kılmıyorduk" desin ki? Böyle bir şeyi inananların demesi gerekmiyor mu?
emre
iyiliği
ar ve
ler, o
ler, o
lar, o
eden
eden
dede
kötül
Allah
kapa
ele o
koyd
Müjd
sınırı
alıko
secd
ar, o
ruku
nler,
nlar,
vara
koru
ham
oruç
ükte
ibad
nanl
yanl
yanl
ar...
uğu
eye
dip
'ın
et
n
e
a
o
58
05:9 OLAN )
1 erkekler,
Şeyt Müslüman
an ( TESLİM
sarh OLAN )
oş kadınlar,
edicil mümin
er ve erkekler,
DİĞER
kum mümin
AYETLER
ar kadınlar, itaat
yolu eden erkekler,
Sure 5 Ayet 91
yla itaat eden
anca kadınlar,
k doğruluk yapan
aranı erkekler,
n ve erkekler,
nam benliğini
azda arındıran
n kadınlar, oruç
alıko tutan erkekler,
yma oruç tutan
k kadınlar,
ister. ırzlarını
Artık koruyan
(bunl erkekler ve
arda kadınlar, Allah'ı
59
n) Çok anan
vazg erkekler ve
eçtin kadınlar yok
iz mu, işte
değil bunlara Allah
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
. De ki:
kurban
m beni
birleye
namaz
değildi
ŞÜPHE
koşanl
1-162
06:16
Şüphe
benim
hayatı
dinine
Allah'ı
dosdo
doğru
ardan
De ki:
Rabbi
İbrahi
ortak
iletti.
m ve
dine,
yola,
m'in
ğru
SİZ
ım,
ım,
siz
O,
n
نسك : DİNDAR BİRİ OLARAK YAŞAMAK, DİNDAR OLMAK, Tanrı'ya kulluk etmek;
kurban, bir hayvanı kurban etmek; KULLUK; kulluk edenler
m
m
M
M
Ğ
U
U
K
p
h
h
e
e
a
ö
y
v
L
L
t
,
Kuran'da Allah; hayvan öldürme bayramından bahsetmez, böyle bir şeye ihtiyacı
da yoktur.
Ba
İÇİ
m.
nd
en
be
ba
na
ah
All
yo
ku
llu
ilâ
şk
ĞI
ur
Nİ
et
kt
LI
LI
Ğ
N
N
B
B
A
A
K
n
h
a
k
'ı
/
.
60
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Peki ölüler için kılınan ve açıkça Allah'ın ayetlerini ihlal eden cenaze namazı
nedir? Muhammed'in AHDİNİ BOZUP bir ölü için namaz kıldırdığı gerçekten
aklınıza yatıyor mu?
hü
nd
ge
mi
mi
ap
an
ku
ve
ek
ak
ak
ac
es
eş
az
se
se
(R
ar
te
at
m
m
rç
ul
le
ol
yi
kı
ki
rt
!)
H
ü
n
a
ı
Peygamber bile kimseyi kurtaramazken bizim defin esnasında ettiğimiz dua mı
kişiyi kurtaracak?
inkâr
Allah
Allah
Allah
resul
çıkm
ecek
diles
affet
e bir
ister
mey
onla
onla
onla
'ı da
böyl
yold
için,
için,
ettil
Çün
topl
me.
ünü
dile
miş
kez
Yet
tir.
er.
an
en
de
de
kü
af
ış
rı
r
,
ebedev ve
rasulihı ve
09:84
asla dua
la
tüsalli ala
ala kabrih
Allah ve
ettiler ve
tekum
billahi ve
ve
Resulünü
Onlardan
olanlara
başında
öldüler.
innehüm
durma!
minhüm
Çünkü
ehadim
olarak
ölmüş
fasikun
etme;
onlar,
keferu
kabri
inkâr
onun
fâsık
matu
mate
hüm
da
Ve
la
Geleneksel çeviriye göre her zaman "namaz" olan ritüelimizin adı bu sefer
bildiğimiz duaya indirgeniyor ve 9:80 ayetinde Peygamberin, sözü geçen kişilerin
affı için yalvarmasının FAYDASIZ olduğu belirtilmesine rağmen 4 ayet sonra
EBEDİYEN bunlara dua (!) etmemesi isteniyor. Kuran'da mezhepçilere göre
"namaz" anlamını taşımayan dua kelimesi bellidir, peki niye bu ayette "salli ala"
kelimesi kullanılmamıştır? Neden Kuran'da BU AYET GİBİ insanlara dua edilen
(dua kabul edersek) başka bir örnek yoktur? (dikkat salli ala "birisine dua etmek"
demektir, "birisi İÇİN" değil!)
61
Ve minel a'rabi mey
Bedevilerd yü'minü billahi vel
09:8
en öylesi yevmil ahıri ve
4
de vardır yettehızü ma Onla
yünfiku kurubatin rdan
ki, Allah'a
ındellahi ve salevatir ölen
ve ahiret rasul ela inneha birini
gününe kurbetül lehüm se ASL
müdür?
inanır ve yüdhılühümüllahü fı A
harcayacağ rahmetih innellahe İZLE
ğafurur rahıym ME;
Sure 9 Ayet 99
ının
09:99 böyl
kendisini e
Allah Bedevilerden
birini
katına VE öylesi de vardır n
resulün ki, Allah'a ve mez
ahiret gününe arı
BAĞLILIKLA başı
RININA inanır, (hayır nda
yanaştırac için) da
ağını sanır. harcayacağını dur
Allah katında ma.
Bilesiniz ki Bunl
o yakınlığa ve ar
(harcadıkla Peygamber'in Allah
rı mal, dualarını almaya 'a ve
http://www.gercek-islam.com
resul
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
Kararsız çevirmenler salavat'ı TEKİL olarak yani "dua" olarak çevirmişler. Allah
Ve (VE) yettehızü (ALIR) ma yünfiku (HARCADIĞINI) kurubatin (YAKLAŞMA)
koyacaktır.
62
olara
Şüphesiz koyacaktır.
k
Allah Şüphesiz Allah ölüp
bağışlayan, bağışlayan, gittil
esirgeyendir. er.
esirgeyend
rın
Onları
29:45 mall
n
(Resûl arınd
malları
üm!) an
ndan
Sana sada
sadak
vahye ka
a al;
dilen al;
bununl
Kitab'ı bunu
a
oku ve nla
onları
BAĞLI onlar
(güna
LIĞI / ı
hlarda
BAĞLA (gün
Sure 29 Ayet 45
Sure 9 Ayet 103
n)
NTIYI ahlar
temizl
(söyle dan)
senin
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
ve et.
BAĞLA
kötülü Çünk
NTIN /
kten ü
İRTİBA
alıkoy seni
TIN
ar. n
(söyle
Allah'ı duan
vin)
ANMA onlar
onlar
K için
için
elbett sükû
sükûn
e en netti
ettir
büyüğ r
olur da yaşayan inançlı kişilere de namaz kılacağı ikilemini "salli ala" ibaresini bu
Mezhepçiler inkarcılardan ölenlere NAMAZ KILMASI yasaklanan peygamberin nasıl
şekilde anlaşılıyor. Ezbere yapılan haraketler değil ancak Kur'an'a bağlılık insanı
sefer de "dua et" olarak çevirerek kendi akıllarınca çözmüşler. İki ayette iki aynı
Salat'ın Kur'an okunarak yapılacak bir etkinlik olduğu bu ayetten gayet net bir
63
(onları
üdür. (onla
yatıştır
Allah rı
ır).
yaptıkl yatış
Allah
arınızı tırır).
işitend
bilir. Allah
Evinde
ak 02 bulunduğu
ka
:1 kadın, onun
k
Ve evfu bi 52 nefsinden
ki
ahdillahi iza
murat almak
All Be
ahettüm
istedi,
(1) ah ni kapıları iyice
ve la tenkudul ,
HA kapattı ve
eymane bade ad
TIR "Haydi gel!"
tevkıdiha (2) al
dedi. O da"
ve kad eti LA (Hâşâ),
cealtümüllahe , YIN Allah'a
aleyküm iyil
ki sığınırım!
kefıla (3) iği
kötülüğe bulaşmadı.
be Zira kocanız
innellahe ,
benim
ya'lemü ma ak n velinimetimd
tefalun (4) ra de ir, bana
ba
16:91 Ve sizi güzel
ya
hat davrandı.
AHDİ ya
Gerçek şu ki,
yaptığınızd rdı ırla zalimler iflah
m ya
a ALLAH'IN olmaz!" dedi.
et
AHDİNİ yı Andolsun ki,
m
m. kadın ona
TAMAMLAYI ey
meyletti.
N (1) ve i Şü Eğer
e kre
tasdikledikt Rabbinin
http://www.gercek-islam.com
mr
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
EDEPSİZLİĞİ
fe örl
Allah ondan
na
ük uzaklaştırma
Yusuf peygamber baştan çıkarıldığını fark edince hemen ALLAH'IN HATIRLADI ve
64
yaptıklarını lık
et k için
zı bilir (4). ve
(delilimizi
az me gösterdik).
gı yin Şüphesiz o
nlı
! ihlâslı
kentler 11:87
er ki:
in Dediler
merke Ey
ki: Ey
zlerini Şuay
ve Şuayb!
b!
çevres Babaları
Babal
ini mızın
uyarm arımı
7 taptıkları
an için zın
0 nı
sana taptık
: (putları),
indirdi larını
3
Sure 11 Ayet 87
ğimiz yahut
4 (putla
ve mallarım
kendin rı),
N ız
den yahut
a hususun
öncekil malla
m
eri da
a rımız
doğrul dilediği
z husus
o terk
http://www.gercek-islam.com
lar ĞIN /
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
r etme
buna BAĞLAN
u mizi
da
y TIN
inanırl sana
a (peşinde
ar ve nama
n
onlar n gittiğin
l zın mı
namaz şey) mı
a emre
larını
sen
Namaz kimseye emir veremez. Allah'ın tüm peygamberlerin MESAJI yaymak için
65
a yumuşa
devam yumu
ederle k huylu
şak
r ( ve ve çok
huylu
hüm akıllısın!
ve
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Dediğimiz gibi dua korunamaz, monoton bir duayı korumanın da mantıken bir
açıklaması yok ancak BAĞLILIKLAR korunabilir.
BAĞLANTIYI
merkezlerin
indirdiğimiz
BAĞLILIKLA
koruyanlar;
inanırlar ve
BAĞLILIĞI /
bir kitaptır.
doğrulayıcı
kendinden
öncekileri
06:92 Bu
inananlar
çevresini
mübarek
uyarman
için sana
kentlerin
(Kur'an),
buna da
KORUR.
Ahirete
70:34
onlar
RINI
i ve
ve
sapıklıklarının
seçtiklerimizi
n soyundan
uydular. Bu
İşte bunlar,
Âdem’in ve
Kendilerine
kendilerine
nefislerinin
İbrahim’in,
Rahmân’ın
doğru yola
verdiğimiz
soyundan,
nebîlerdir.
arzularına
okunduğu
ağlayarak
SALATE );
peşinden
(gemiye)
bıraktılar
( EDAUS
secdeye
beraber
geldi ki,
Nihayet
âyetleri
yüzden
namazı
Nûh ile
onların
zaman
bunlar
ileride
nimet
mizin
iletip
...ama arkalarından öyle bir nesil geldi ki; namazı/duayı yitirdiler... (Yaşar Nuri
Öztürk)
...sonra bunların arkasından bozuk bir güruh geldi, namazı ziyan ettiler... (Elmalılı
Hamdi Yazır)
...onlardan sonra gelenler namazı yitirdiler... (Edip Yüksel)
Allah kıldığı namazı kaçıran TEK BİR KİŞİDEN bahsetmiyor, bir nesilden bahsediyor
ve Diyanet menşei bile tam olarak belli olmayan "namaz ibadetini" koruyabilmek
66
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
için "namazı bıraktılar" diye tercüme etmiş. Bakalım kelime hangi anlamlara
geliyor:
ضلع: helak olmak, yok olmak; ziyan etmek, yok etmek; kaybetmek, yitirmek
seni
sine
sabı
emr
ndır
Güz
ıyor
Sen
den
ona
miy
dev
ken
iste
oru
am
ma
(ak
din
rızı
rızı
uz.
kla
biz
et;
et.
rla
de
na
el
z;
zı
)
Peygamber namazında nasıl sabırlı olacak? Bundan tam iki ayet öncesinde Allah
salat'ı açıklamış.
sabre
eriyle
dikler
batışı
yücel
Artık,
Güne
söyle
Rabb
utluğ
Gece
onlar
erebi
günd
doğu
ndan
02:1
ucun
tespi
saatl
şund
üzün
önce
önce
hoşn
bazı
t et
ş'in
nin
ine
30
an
de
de
da
da
ini
ki,
iki
ın
t!
t;
ksi
et;
bır
dır
et.
nd
nd
on
en
an
de
de
Se
ne
mi
rız
rız
ke
va
yo
ist
uz
sa
ıkl
se
ru
or
(a
m
in
bi
ni
la
ıy
ık
z;
e
e
a
z
)
Sure 35 Ayet 18
67
e başkasının r
bulu günahını başkasını
nanl yüklenmez. n
arla günahını
dizi Yükü (günahı) yüklenm
dizi ağır gelen ez. Yükü
kuşl kimse onu (günahı)
arın taşımak için ağır
Allah gelen
'ı (başkasını) kimse
tesbi çağırsa, bu onu
Sure 24 Ayet 41
h çağırdığı taşımak
ettikl akrabası da için
erini (başkası
/ olsa, onun nı)
yüce yükünden bir çağırsa,
lttikl şey bu
erini yüklenmez. çağırdığı
gör akrabası
mez Sen ancak da olsa,
misi görmeden onun
n? Rablerinden yükünde
Her korkanları ve n bir şey
biri yüklenm
kend BAĞLILIĞI / ez. Sen
ını TUTANLARI n
ve Rablerin
tesbi uyarabilirsin. den
gidiyorlar ve tecrübeyle sabittir ki birçoğunun Allah korkusu yok.
hep namaz olarak çevirdiği salat kelimesini bu sefer dua yapmış. Bir daha sormak
öyle çevrilmesi gerekir ama tabii foyalarının ortaya çıkacağı korkusuyla Diyanet,
Namaz kılanların çoğu UYARILARA aldırış etmeden bir varsayımın peşinden
Eğer insanoğluna hitap eden ayetlerde salat "namaz" diye çevriliyorsa bu ayette
68
, kendi rse o,
onlar kendi
ın menfaatine menfaati
yap TEMİZLENİR ne
mak ( yetezekka ). temizlen
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
yapmakt
(YAPACA
bilmiştir.
bulunanl
ÖVGÜSÜ
KLARINI)
oldukları
yücelttik
(öğrenm
hakkıyla
BAĞLAN
arla dizi
kuşların
Göklerd
BAĞLILI
görmez
Her biri
onların
misin?
Allah'ı
yerde
TISINI
Allah,
ĞINI /
kendi
lerini
bilir.
e ve
dizi
NÜ
ve
iş)
nı
a
Bugün bile kuşların nasıl ve neye göre göç ettiklerini, yollarını nasıl bulduklarını
bilim açıklayamamıştır. Doğuştan onlara bahşedilen bu "salat"larını onlara Allah
öğretmiştir.
Sure 8 Ayet 35
beyti
Ve ma kane
ve tasdiyeh
illa mükaev
azabe bi ma
zukul
n başka bir
olduğunuz
çalmak ve
çırpmakta
duaları da
şeylerden
yanındaki
Beytullah
kâfirler!)
etmekte
değildir.
Onların
salatühüm
08:35
tadın!
şimdi
ötürü
azabı
İnkâr
ıslık
şey
(Ey
tekfürun
el
küntüm
ındel
fe
Kafirler nasıl namaz kıldı? Islık çalıp el çırparak yapılan tapınma şekli hiç
görünmüş mü?
( بيتbeyt) : geceleyin (uyku hariç); bir şeyi ve sonucunu düşünme; birşeyi aklında
saklamak; çamurdan ya da herhangi bir şeyden yapılan konaklamak için
kullanılan yapı, ev, mesken, ikametgah; binalar, boş evler, iş yerleri, pazarlar;
Nuh'un gemisi; ibadethaneler; Kabe veya Kudüs; mezar; ev halkı, aile; soyluluk,
asalet; (geceden kalan) ekmek, su, vs...
( مكاءةmükae’) : ıslık çalma
( تصديةtasdiyeh) : el çırpmak; hoşlanmama, tiksinme, nefret etme
Beyt (ev) mecazi bir anlam taşıyıp Allah'ın insanlar için oluşturduğu sistemi
simgeliyor.
69
m
r yakı
ed nınd
en a
BAĞ
ler LILIK
: LARI
Bu / 03:96 Şu bir gerçek ki,
Ku BAĞ âlemlere bir bereket
LANT
ra kaynağı ve yol gösterici
ILARI
n'ı (yapt halinde insanlar için
di ıkları kurulan ilk EV
nl ) da Bekke'dekidir.
ıslık
e çalm
m a ve 03:97 Açık-seçik
rül şey * Allah, Muhammed'e "BU" derken bir evi işaret etmiyor!
ederse hiç kuşkusuz,
tü değil
Allah bütün âlemlere
di.
ya (Ey muhtaç olmayacak bir
pı kâfirl Ganîdir.
n. er!)
U İnkâr
etme 106:03 Bu evin
m kte Rabbine ibadet etsinler!
ul oldu
ğunu
70
ki z
şeyle
ba rden
stı ötür
rır ü
3 Birinize ölüm
Ey gelip çatınca
05:107 Bu
im vasiyet
şahitlerin
an esnasında
(sonradan
ed içinizden iki
yalan
en adalet sahibi
söyleyerek
le kişi aranızda
) bir günah
r! şahitlik etsin.
kazandıkla
Sa Yahut
rı
bı seferde iken
anlaşılırsa,
r başınıza
(şahitlerin)
ve ölüm
en daha
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
ün hiçbir şeyi
gerçektir
kü satın
ve biz
All almayacağız,
(kimsenin
ah akraba
hakkına)
m (menfaatine)
tecavüz
uh de olsa; Allah
etmedik,
ak (için
aksi
ka yaptığımız)
(tevhid inancını), meleklerini, ahireti inkar ettikleri için cezalandırılacaklar.
takdirde
k şahitliği
kişilerin yakınları ve dürüst olmak için bir ANTLAŞMA yapmalarına gerek yok!
biz, elbette
sa gizlemiyeceğ
zalimlerde
br iz, (aksini
İnanmayanlar / nankörler namaza inanmadıkları için değil, Allah'ın tekliğini
71
n oluruz"
ed yaparsak) bu
diye
en takdirde biz
Allah'a
le elbette
yemin
rl günahkârlard
ederler.
e an oluruz"
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Namaz'ın hiçbir ibadet yönü olmayan sabır kelimesiyle bir arada kullanılması
ilginç.
im
ım
ün
uh
All
All
ed
ed
an
en
ah
an
ah
en
Sa
in.
ey
kü
ve
ya
ak
ka
ist
ile
sa
rd
br
m
le
le
bı
LI
LI
r!
Ç
B
A
't
k
r
Sure 23 Ayet 2
ştir
ma
rçe
kte
edi
nle
rtu
luş
On
zla
Ge
02
rın
lar
rle
nd
hu
mi
mi
na
da
ku
ki,
şû
içi
1-
:0
er
m
n
a
r
Ayette namazlar ehli sünnetin anladığı salavat değil, tekil kullanım mevcut. Buna
rağmen namazlar olarak çevrilmiş. Şuan Müslümanların kıldığı otomatikleşmiş
namaz, ALLAH'I hatırlamaya bile yararı olmayan fiziksel bir egzersizden başka bir
şey değildir. İTAAT ancak yapılan davranışlarla gösterilir.
Kimler mütevazidir:
72
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
gerekli
n adını
verdikl
kesme
kesme
mmed
İlah'tır
uygun
üzerin
olarak
erimiz
teslim
hayva
Allah'ı
kendil
İlâhını
ansınl
kıldık.
cinsin
. Öyle
ihlâslı
kurba
Muha
erine
diye-
İmdi,
z, bir
olun.
O'na
rızık
!) O
den
ise,
(Ey
tek
ye
ar
yi
n
n
e
)
ar ve
ederl
verdi
olara
titrer
Allah
ilerin
kend
anıld
kılarl
kalpl
kims
Onla
erde
(Alla
nam
harc
sabr
ğimi
gele
için)
zam
öyle
rızık
başl
şeyl
eler
er,
eri
an
ne
ığı
ki,
az
5
h
e
z
r
Tevazu sahipleri başlarına bir şey geldiğinde sabredenler, Allah'ın ismi anıldığında
içi ürperen, BAĞLILIĞI / BAĞLANTIYI AYAKTA TUTAN ve Allah'ın onlara verdiği
rızıktan harcama yapanlardır.
Sure 5 Ayet 55 ve 58
em
irle
enl
onl
ah'
ah'
sul
tır,
ür,
dir
rin
Re
üd
bo
ed
eğ
an
im
an
All
All
yu
ek
ca
er
er
ar
ın
z)
ki
n
e
k
Namaz kılıp insan öldüren, suçlu olan, hırsız olan, bazı şeyleri Allah'a ortak koşan
(ki bunların sayısı çok) kaç kişi var? Bunlar da bizim velimiz olmaya aday mı?
73
dığ Sizi
24:58 Ey dığ
n
müminler! Sağ ınız ınız dost
elinizin za
za unu
altındakiler ve
ma ma z
içinizden henüz
n (veli
ergenlik çağına n
niz)
girmemiş on on anc
olanlar, SABAH u
u ak
çağırmaz.
namazından
ala ala Alla
( salatil fecr )
y h'tır,
önce, öğleyin y
Sure 24 Ayet 58
Res
soyunduğunuz ve ve ulüd
vakit ve YATSI eğl
eğl ür,
namazından
en en ima
( salatil ışa )
ce n
sonra (yanınıza ce
ede
gireceklerinde) ko ko nler
sizden üç defa nu
nu dir;
izin istesinler.
su su BAĞ
Bunlar,
LILI
LER
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
me
Allah'a bile inancı olmayan birini kimse "gel de bir rekat kılalım" diye namaza
74
me P
(her şeyi) ye
ye ARI
bilendir,
n n NMA
hüküm ve
bir GÖS
hikmet bir
TER
sahibidir. top top
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Ayette iki namaz (?) adı geçmiş. Sabah ve yatsı. Zuhr (öğle) namazı ayette neden
yok? Ayette Allah tüm namaz (!) adlarını vermiş ama neden öğle, ikindi, akşam
namazları atlanmış? Bunlar hangi ayette geçiyor? Müslümanlar bu üç namazın (!)
adını nereden buldular?
ek yahut
korkarsa
öğrettiği
saygı ve
(namazl
şeyden)
namaza
kavuştu
(herhan
yürüyer
bilmezk
Güvene
zaman,
Allah'ın
bağlılık
şekilde
devam
arınızı)
Allah'a
namaz
binmiş
(kılın).
olarak
ğunuz
içinde
gi bir
edin.
kılın.
Eğer
orta
size
nız
siz
en
Yeryüzünde deve üstünde namaz kılabilen biri var mıdır? Eğer secde ve rüku
fiziksel ise nasıl yapılacak, bu gibi istisna bir durumda farklı bir secde ve rükudan
niye bahsedilmemiş? Vusta salatı da bir salat ise neden salavat kelimesinden
sonra o ayrıl olarak verilmiş? Bu vustanın salat olmadığını kanıtlamıyor mu?
75
Andolsun ki
Andolsun 8-239
sizi biraz ki sizi biraz Bağlan
korku ve korku ve tıyı /
açlık; açlık; Söylevi
mallardan, koruyu
mallardan,
canlardan n ve
canlardan ve ve dengeli
ürünlerden ürünlerden bağı /
biraz azaltma biraz bağlan
azaltma tıyı
fakirlik) ile
fakirlik) ile (Kur'an
uymamaktadır.
deneriz. (Ey deneriz. toplant
Peygamber!) (Ey ısı /
SABREDENLE Peygambe söylevi
r!) ni)
Rİ MÜJDELE !
SABREDEN koruyu
Yine salavat yine başka bir anlam. Kuran bir bulmaca kitabı değil, gayet anlaşılır
Ayetlerden salatın normalde dikilerek yapılırken, korku halinde yaya veya deve
76
vardır. Ve onlaradır. size
doğru yolu Ve doğru öğretti
yolu ği
bulanlar da
bulanlar şekilde
onlardır. da Allah'ı
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
yüsallu
mber'e
ve tam
mümin
( İnnell
ler! Siz
de ona
ahe ve
melaik
melekl
teslimi
nebiyy
getirirl
getirin
salevâ
salevâ
33:56
Peyga
selam
etehu
verin.
yetle
Allah
). Ey
alen
çok
eri,
bir
ne
ve
er
t
t
Gelenekçilere göre Allah peygambere salavat getiriyor! Muhammed de Kuran’da
adı geçen diğer peygamberler gibi bir nebi değil mi? Onu bu kadar özel yapan
ne? Kuran'ın her yerinde "namaz kılar" olarak çevrilen "yüsallun" burada neden
salavat getirir olmuş? Allah ve melekleri Peygambere namaz mı kılmışlardır? Biz
de peygambere mi namaz kılacağız?
4:65 ayetinde geçen “ve yusellimu teslimen” neden “ona selam verirler” olarak
çevrilmemiştir?
mber'e
mümin
ler! Siz
GEÇER
de ona
BAĞLA
BAĞLA
melekl
teslimi
NIN ve
İRTİBA
33:56
( VAHİ
Peyga
teslim
NIRLA
YLE )
yetle
Allah
olun.
LER.
tam
eri,
R/
bir
TA
Ey
ve
gönder
mümin
istiğfar
metlidi
karanlı
çıkarm
üzerini
( yusal
aydınlı
aleykü
ak için
rahme
merha
Melekl
33:43
klarda
O'dur.
eri de
Allah,
eder.
karşı
size
lere
çok
Sizi
m)
tini
en
ğa
ze
r.
n
li
"Yusalli aleyküm" (geleneksel çeviriye göre "size namaz kılar") bu sefer "üzerinize
rahmet gönderir" olmuş.
77
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Bu ayetin bir benzerine 57. sure 9. ayette rastlamak mümkün, bunda ise Allah
kullarına "namaz kılmıyor", ayet indiriyor:
57:09 O, odur ki, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kulu üzerine, gerçeği
apaçık gösteren ayetler indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok şefkatli, çok
merhametlidir.
78
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Kimse kimsenin namaz kılmasını engelleyemez. Namaz kılmaya niyeti olan biri
yolunu bulup yine namazını kılar.
07:70 Dediler ki: Sen bize tek Allah'a kulluk etmemiz VE ATALARIMIZIN
TAPMAKTA OLDUKLARINI BIRAKMAMIZ İÇİN Mİ GELDİN? Eğer doğrulardan isen,
bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir.
Kafirlerin tek nefret ettiği şey, içlerinden birinin politeizmi terkedip tek tanrılı bir
sistemi benimsemesiydi.
79
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Sure dini yalanlayanlardan (yukeddibu biddîn) söz ediyor. Yani salatı (bağlılığı)
ikame etmeyenlerden...
09:46 Sefere çıkmak isteselerdi elbette ki, bir sefer hazırlığına girişirlerdi. Ama
Allah, harekete geçmelerini istemedi de onları yerlerine çiviledi ve "oturun,
oturanlarla beraber" denildi.
80
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
09:47 Aranızda sefere çıkmış olsalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları
olmayacaktı; sizi fitneye uğratmak isteğiyle aranıza sokulacaklardı. İçinizde
onlara gerçekten kulak verecekler de vardı. Allah, zalimleri iyice biliyor.
09:48 Yemin olsun ki, onlar önceden de fitne çıkarmak istemiş ve nice işleri
sana, olduğundan başka türlü göstermişlerdi. Nihayet hak geldi, onların
istememesine rağmen Allah'ın emri galebe çaldı.
09:49 İçlerinden bazısı: "Bana izin ver, beni fitneye düşürme." der. Dikkat edin,
fitnenin ta içine kendileri düşmüşlerdir. Ve cehennem o nankörleri elbete
çepeçevre kuşatacaktır.
09:50 Sana bir iyilik isabet etse bu onları üzer. Sana bir musibet dokunsa:
"İşimizi önceden sağlam tutmuşuz. " derler ve kibirli bir sevinçle dönüp giderler.
09:52 De ki: "Bizim için iki güzelliğin birinden başkasını mı bekliyorsunuz? Biz
de size Allah'ın, kendi katından veya bizim ellerimizle bir azap çarptırmasını
bekliyoruz. Artık bekleyin, sizinle beraber biz de bekliyoruz."
09:53 Şunu da söyle: "İster kendi arzunuzla ister baskı ve zorla infak edin;
sizden asla kabul edilmeyecektir. Çünkü siz, yoldan çıkan bir topluluk oldunuz."
81
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
etmek" olarak çevirmiş ama yine de durumu kurtaramamış çünkü ayet açıkça o
zamanlar salatın gidilecek bir aktivite olduğu ve kâfirlerin dahi istemeyerek de
olsa bu olguya katılabildiğini kanıtlıyor. Artı, bu ayetten önceki yaklaşık 10 ayette
salat kelimesi hiç geçmezken bir anda konu geleneksel çeviriye göre "namaz"a
geliyor.
04:141 Sizi gözetleyip duruyorlar. Allah'tan size fetih nasip olursa, "sizinle
birlikte değil miydik" diyecekler. Kâfirlere bir nasip ulaşırsa şunu söyleyecekler:
"Başarınıza destek vermedik mi, müminlere karşı size siper olmadık mı?" Artık
kıyamet günü aranızda Allah hükmedecektir. Allah, müminler aleyhine kâfirlere
bir yol asla nasip etmez.
82
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Devamlı olması gereken (6:92, 23:9, 70:34) İlahi emirlere bağlılıktan başka
Kuran'da bazı yerlerde belirli vakitlerde [kitaben mevkuten] "insanların
çağrılabildiği ve iştirak ettiği, ayakta durularak yapılan, Peygamberin inananlara
bağlandığı / söylev yaptığı" bir salat daha geçer.
Geleneksel çeviri:
Görüldüğü üzere BELLİ BİR ZAMAN DİLİMİNİN GEÇTİĞİ namaz (?) emirleri
istisnasız hep YALNIZCA peygamberimize verilmiştir. Nasıl aşağıdaki ayetlerin
tüm inananlar için olduğunu iddia edemezsek yukarıdaki ayetlerin de inananlara
gönderildiği söyleyemeyiz.
83
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
33:45 Ey peygamber, Biz seni hakka bir şahit, hem bir müjdeci, hem bir
gocundurucu (uyarıcı) olarak gönderdik.
05:67 Ey şanlı Peygamber, sana Rabbinden her indirileni tebliğ et! Eğer bunu
yapmazsan onun elçiliğini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan
koruyacaktır. Emin ol, Allah, kafirleri muratlarına erdirmeyecektir.
11:114 Gündüzün iki tarafında [yani şafak vakti ve sabah arası: SALATİL FECR]
ve geceye yakın saatlerde [SALATİL İŞA] bağlantıyı / söylevi ayakta tut! Çünkü
iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, algılaması olanlara bir öğüttür.
20:14 Muhakkak ki ben, yalnızca ben Allah'ım. Benden başka ilâh yoktur. Bana
kulluk et; benim ZİKRİM için salatı ikame et.
84
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
73:02-04 (Ey Peygamber) gece kalk, pek azı hariç, yarısı, yahut ondan biraz
eksilt (yarısından az kalk) veya artır (buna ilave et, yarısından ziyade kıl) ve
Kur'an'ı ağır ağır, güzel güzel oku!
PEYGAMBERİMİZ Kur'an'ı ağır ağır okuyacak, BİZ DEĞİL. Mesajı aldıktan sonra
ayetleri tekrar tekrar okumanın ne anlamı var? Allah neden böyle bir şey
yapmamızı istesin? Hz. Muhammed mesajı yaymaya çalışıyordu normal olarak da
Kuran'ı her gün farklı simalara okuyordu.
17:110 DE Kİ: "Allah deyin, Rahman deyin; hangisini derseniz, hep O'nundur, o
en güzel isimler. " Bununla beraber namazında ( Bİ SALATİKE = İKİNCİ TEKİL
ŞAHISA HİTAP EDİYOR ) çok bağırma, çok da gizleme; ikisinin arası bir yol tut.
Namazını bağırarak kılan var mıdır? Niye böyle bir uyarı gereği duyulmuştur?
Neden ayette yine sadece Peygamberimize seslenilmiştir? Bu ayet de Hz.
Muhammed'in konuşma (salât) yaptığının bir kanıtıdır ve sesini fazla
yükseltmemesi istenmektedir.
04:103 Korku halindeki bağlılığı (SEFERİ -önceki ayetlerde dua edilmiyor sefere
çıkılıyor) tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın.
Güvene erdiğinizde, bağlantıyı / söylevi gerçekleştirin. Bağlantı / söylev,
müminler üzerine vakitleri belirlenmiş bir farz olmuştur.
85
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
5:6 ayetinde "iza kuntüm iles salati" (namaza durduğunuzda) sözü önemlidir
çünkü burada; ayakta tutmak, gerçekleştirmek anlamına gelen ikame fiili değil;
ayakta durmak, dikilmek anlamlarına gelen kame fiili kullanılmıştır.
03:155 İki topluluğun karşılaştığı GÜN (ZAMAN) geri dönüp gidenleriniz var ya,
yaptıkları bazı işler yüzünden şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti.
Andolsun, Allah onları yine de affetti. Allah Gafurdur, Halîmdir.
86
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
05:109 Allah, resulleri bir araya getireceği GÜN (ZAMAN) şöyle der: "Size ne
cevap verildi?" Şöyle derler: "Hiçbir bilgimiz yok. Gaybları en iyi biçimde bilen
sensin, sen!"
06:73 Gökleri ve yeri hak olarak yaratan da Odur. "Ol!" DEDİĞİ GÜN (ZAMAN),
hemen oluverir.
09:03 Bir de Allah ve resulünden insanlara Büyük Hac GÜNÜ (ZAMANI) bir
duyuru var...
50:30 O GÜN (ZAMAN) cehenneme: "Doldun mu?" deriz. O ise: "Daha yok mu?"
der.
Allah, bize çoğu ayette (7:54, 10:3, 11:7, 25:59, 32:4,50:38, 57:4) gökleri ve yeri
6 günde yarattığını bildiriyor. Bu 6 gün 41:9-12'de açıklanan 6 periyodik
aşamadır.
Yevm kelimesinin belirli bir zamanı işaret ettiğinin kanıtı olarak 9:36 ayetini
görebiliriz:
09:36 Gökleri ve yeri yarattığı GÜNDEKİ ( yevme KHalekas semavati vel erda )
yazısına göre, Allah katında ayların sayısı onikidir.
Gördüğünüz gibi 7:54, 10:3, 11:7, 25:59, 32:4, 50:38, 57:4 ayetlerinde 6 gün olan
yerin yaratılışı bir gün oluyor. Bu, Kuran'da geçen "yevm" kelimesinin "24 saatlik
zaman periyodu" anlamına gelmediğinin açık bir örneğidir.
İslam'dan önce Cuma gününe "yevmil arube" denirdi. Yani yukarıdaki sözlükteki
son anlam yozlaşmış, sonradan Arapça'ya girmiş bir anlamdır. Sözlük anlamıyla
toplanma olan cumua kelimesinden Peygamberin rastgele bir gün adı çıkardığı
savunulacak bir izah değildir.
87
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
"SALLA"YIN BAKALIM
88
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
SECDE VE RÜKÛ
سجد: mütevazı, itaatkar; duyup itaat etmek; yere doğru eğilmek; kafayı alçaltmak;
methetmek; saygı göstermek
89
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
55:03-07 însanı yarattı. Ona açıklamayı öğretti. Güneş ve Ay BÎR HESABA GÖRE
(HAREKET ETMEKTE) DÎR. BİTKİLER VE AĞAÇLAR SECDE EDERLER. Göğü Allah
yükseltti ve mîzanı (dengeyi) O koydu.
22:18 GÖRMEZ MÎSÎN KÎ, GÖKLERDE OLANLAR VE YERDE OLANLAR, GÜNEŞ, AY,
YILDIZLAR, DAĞLAR, AĞAÇLAR, HAYVANLAR VE ÎNSANLARIN BÎRÇOĞU ALLAH'A
SECDE EDÎYOR; birçoğunun üzerine de azap hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir
kılarsa, artık onu değerli kılacak bir kimse yoktur. Şüphesiz Allah dilediğini yapar.
16:48-50 Allah'ın yarattığı herhangi bir şeyi görmediler mi? ONUN GÖLGELERÎ,
küçülerek ve Allah'a SECDE EDEREK sağa sola döner. GÖKLERDE BULUNANLAR,
YERDEKÎ
CANLILAR VE BÜTÜN MELEKLER BÜYÜKLÜK TASLAMADAN ALLAH'A SECDE
EDERLER. ONLAR, ÜSTLERÎNDEKÎ RABLERÎNDEN KORKARLAR VE KENDÎLERÎNE
NE EMROLUNURSA ONU YAPARLAR.
Ayette secdenin şimdiki zaman / geniş zaman (yeSCuDu = secde eder / ediyor)
hali kullanılmış, göklerdeki ve yerdeki canlılar DEVAMLI Allah'a secde etmiyorlar.
Melekler Allah'a fiziksel olarak secde etmiyorlar, ayetten de anlaşılabileceği gibi
emirlerine uyarak teslim oluyorlar. Aynı şey nesnelerin gölgeleri için de geçerli.
84:21 Böyleyken onlar acaba neden imana gelmezler? Onlar kendilerine KURAN
OKUNUNCA SECDE DE ETMEZLER. AKSÎNE, KÂFÎRLER YALANLIYORLAR.
Kuran her okunduğunda muhatabın secde etmesi için mi inmiştir? Ayette "secde
etmek" (saygı göstermek) yalanlamanın zıttına konmuş.
Örneğin bir sebepten dolayı benimle alay eden veya gülen birine inananların
birbirlerini alaya almamalarını tembihleyen ayeti (49:11) hatırlatırsam karşımdaki
kişi önümde secde mi eder yoksa Kuran'ın ayetlerine boyun eğip saygı mı
gösterir?
90
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
03:113 Hepsi bir değildir; Ehli Kitap içinde istikamet sahibi bir toplum vardır ki,
gece saatlerinde SECDEYE KAPANARAK ALLAH'IN AYETLERÎNÎ OKURLAR.
Yahudiler kapıdan secde ederek mi girdiler yoksa teslim olarak, boyun eğerek mi?
12:04 Bir zamanlar Yusuf, babasına (Yakub'a) demişti ki: Babacığım BEN
RÜYAMDA ON BÎR YILDIZLA, GÜNEŞ VE AY'I BANA SECDE EDERLERKEN GÖRDÜM.
Güneş ve Ay fiziksel olarak Yusuf'a secde mi etmiştir yoksa emirlerine uyarak ona
teslim mi olmuştur?
Secdeyi fiziksel olarak kabul edersek istemeden olan secdeyi nasıl açıklayabiliriz?
(Tekrar sürekli yapılan bir secde söz konusu: yeSCuDu)
Aynı şekilde rükûnun da bildiğimiz rükû olduğuna dair Kuran'da hiçbir delil yoktur.
Rükûnun anlamı alçak gönüllü olmak, tevazu gösterip kendini küçültmektir.
Kuran'da inanan kişilerin belli saatlerde rükû yapması gerektiğine dair hiçbir ayet
yoktur.
03:43 Hani melekler demişlerdi: Ey Meryem! Allah seni seçti; seni tertemiz
yarattı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti. Ey Meryem! Rabbine itaat et;
saygı göster, tevazü edenlerle / boyun eğenlerle birlikte sen de et / eğ.
91
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
SORULAR
Verdiğiniz ayet daha çok secdenin fiziksel olmadığını kanıtladı çünkü inkarcılar
secde etmedikleri için değil (ki belki putlara ediyorlardı bu bilinmez) Allah'a ve
hükümlerine saygı göstermediği için tıpkı ödevini yapmadan okula gelmiş ve
öğretmeninin karşısında utanç içinde dikilen bir çocuk gibi yere bakıp, zillet içine
düşecekler. Allah secde etme sınavına sokmayacak kimseyi.
12:100 Ana ve babasını taht üzerine çıkardı, hepsi Yusuf için secdeye kapandılar
(VE
92
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
KHARRU LEHU)...
Kul aminu bihı ev la tü 'minu innellezıne utül ılem min kablihı iza yütla aleyhim
yehırrune lil ezkani sücceda
17:107 De ki: "İster inanın ona, ister inanmayın. O, kendilerine daha önce ilim
verilmiş olanlara okunduğunda, onlar, çeneleri üstü secdelere kapanıyorlar."
17:79'da namaz (salat) diye bir kelime geçmez, "tehecced"'in kökü "uyanık
olmak, geceyi yatmadan geçirmek" anlamlarına gelir. Ayetin daha doğru çevirisi
şöyle olmalı:
17:79 Ve gecenin bir kısmında sana özgü olmak üzere ONUNLA (KURAN'LA)
uyanık olacaksın. Böylece Rabbinin seni övgüye layık bir konuma ulaştırması
umulur.
93
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
KIBLE
02:143 İşte böyle! Biz sizi, insanlar üstüne tanık olasınız, resul de sizin üstünüze
tanık olsun diye, orta yolu izleyen bir ümmet yaptık. Biz, üzerinde olduğunu kıble
(yön / odak) haline getirdik ki resule uyanı, ökçesi üstüne gerisin geri dönenden
ayıralım. Bu, Allah'ın kılavuzluk ettikleri dışındakilere gerçekten zor gelecektir.
Ama Allah imanınızı işe yaramaz hale getirmeyecektir. Şu da bir gerçek ki, Allah
öncelikle insanlara karşı çok acıyıcı, çok merhametlidir.
Kıblesinden (politeizm) dönüp inanan kişilere daha sonra Allah yeni bir kıble
(İbrahim'in inancını, monoteizmi) gösterip bununla onları test ediyor.
02:144 Biz senin, yüzünün habire göğe doğru çevrildiğini elbette görüyoruz.
Hoşlanacağın bir kıbleye (yöne / odak noktasına) seni elbette döndüreceğiz. Artık
yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede olsanız yüzünüzü Mescid-i Haram
yönüne döndürün. Kendilerine kitap verilenler, onun, Rablerinden bir gerçek
olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapıp ettiklerinden habersiz değildir.
Peygamberin gitmesi gereken odak noktası belirlendikten sonra Allah onun için
yeni bir kıble belirleniyor: Mescidi Haram...
22:25 Küfre sapanlar, Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Hem sürekli içinde kalan hem
dışarıdan gelen TÜM İNSANLAR İÇİN OLUŞTURULAN Mescid-i Haramdan da geri
çeviriyorlar. Kim orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona acıklı bir azabı
tattıracağız.
94
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
02:145 Yemin olsun, Ehli kitap'a sen her türlü mucizeyi getirsen de onlar senin
kıblene (yönüne / odak noktana) uymazlar; sen de onların kıblesine
uymayacaksın. Onlar birbirlerinin kıblesine de uymazlar. Eğer sen, ilimden nasibin
sana geldikten sonra onların boş ve iğreti arzularına uyarsan, işte o zaman
kesinlikle zalimlerden olursun.
04:171 Ey Ehli kitap! Dininizde aşırılığa gidip doymazlık etmeyin! Allah hakkında
gerçek dışı bir şey söylemeyin! Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın resulü ve
kelimesidir. Onu, kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır. Artık Allah'a ve
resullerine inanın. "Üçtür!" demeyin. Son verin, sizin için daha iyi olur. Allah
Vâhid'dir, tek ve biricik ilahtır. Kendisi için bir çocuk olmasından arınmıştır O.
Yalnız O'nundur göklerdekiler ve yerdekiler. Vekil olarak Allah yeter.
95
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
"İtaat yapısı, riayet kurumu" gibi alternatif çevirilerde mümkündür ki bunlar daha
gerçekçidir çünkü bu YAPI içimizdedir ama biz kulağa hoş gelmesi açısından
örneklerimizde "itaat davranışı" çevirisini kullanacağız.
Sure 18 Ayet 21
اخز/( اتخزehaze / ettehıze) : almak, kabul etmek; cezalandırmak, başına bela olmak;
ele geçirmek; ele alıp düzenlemek; edinmek; tutmak, bağlı olmak, benimsemek,
izlemek, taklit etmek; kullanmak, yararlanmak
12.21 Onu satın alan Mısırlı, karısına şöyle dedi: "Ona iyi bak,
kendisine güzel bir yer hazırla. Bize yararı dokunabilir. Belki de
evlat ediniriz onu / evlat olarak alırız ( nettehızehu veleda
)." İşte bu şekilde biz Yûsuf'a yeryüzünde imkân verip o
toprağa yerleştirdik ki, ona olayların/haberlerin yorumunu
öğretelim. Allah, kendi emrine Gâlib'dir/kendi emrine
hükmeder. Ama insanların çokları bilmiyorlar.
Bu kelime hiçbir sözlükte yapmak veya inşa etmek anlamına gelmiyor. Peki doğru
çeviri nasıl olmalıydı?
96
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
18.14 Kalpleriyle aramızda bir bağ kurduk/kalplerini dayanıklı kıldık. Kalkıp şöyle
dediler: "Rabbimiz, göklerin ve yerin rabbidir. O'NDAN BAŞKA HİÇBİR İLAHA
YAKARMAYIZ. Aksini yaparsak saçma söz söylemiş oluruz."
Sure 7 Ayet 29 ve 31
Kul emera rabbı bil kıstı ve ekıymu vücuheküm ınde külli mescidiv bedeeküm
teudun 07:29 De ki: Rabbim adaleti emretti. Her secde ettiğinizde yüzlerinizi
O'na çevirin ve dini yalnız Allah'a has kılarak O'na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi
(yine O'na) döneceksiniz. (Diyanet) X Çelişkinin önüne geçmek için mescit
kelimesi tamamen atlanmış!
..."Rabbim bana adaleti emretti. Her mescitte yüzlerinizi O'na doğrultun... (Yaşar Nuri Öztürk)
..."Rabbim adaleti emretti. Her mescitte yüzleriniz doğru tutun... (Elmalılı Hamdi Yazır)
... "Rabbim adaleti emreder. Her mescitte (ibadet yerinde) dini sadece O'na ait kılarak O'na yalvarın.
(Edip Yüksel)
Yine fiziksel olarak düşünürsek her mescide doğru dönmenin manası ve yararı
nedir?
97
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Ya benı ademe huzu zıneteküm ınde külli mescidiv ve külu veşrabu ve la tüsrifu innehu la
yühıbbül müsrifın
07:31 Ey Adem oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yeyin,
için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez.
... Tüm mescitlerde süslü, güzel giysilerinizi kuşanın... (Yaşar Nuri Öztürk)
... her mescide gittiğinizde süzünüzü tutunun... (Elmalılı Hamdi Yazır)
... mescitlere giderken süsleniniz... (Edip Yüksel)
07:32 De ki: Allah'ın KULLARI için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram
kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir.
İşte bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklıyoruz.
Sure 17 Ayet 7
İn ahsentüm ahsentüm li enfüsiküm ve in ese'tüm feleha fe iz cae vadül ahırati li yesuu vücuheküm
ve li yedhulül mescide kema dehaluhü evvele merrativ ve liyütebbiru ma alev tetbıra
17:07 Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize
etmiş olursunuz. Artık diğer cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler,
daha önce girdikleri gibi
yine Mescid'e (Süleyman Mâbedi'ne) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi
büsbütün tahrip etsinler (diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık).
Ma kane lil müşrikıne ey ya'müru mesacidellahi şahidıne ala enfüsihm bil küfr ülaike habitat
a'malühüm ve fin nari hüm halidun
09:17 Allah'a ortak koşanlar, kendilerinin kâfirliğine bizzat kendileri şahitlik
ederlerken, Allah'ın mescitlerini imar etme selâhiyetleri yoktur. Onların bütün
işleri boşa gitmiştir. Ve onlar ateşte ebedî kalacaklardır. (Diyanet)
98
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Mescid'in tamirini üstlenen kişinin inanan biri olduğunu ve müşrik olmadığını biz
nasıl bilebiliriz? Kalplerin içini bilen yalnızca Allah değil midir?
İnnema ya'müru mesacidellahi men amene billahi vel yvmil ahıri ve ekames salate ve atez zekate
ve lem yahşe illallahe fe asa ülaike ey yekunu minel mühtedın
09:18 Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı
dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar
eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.
عمر: ikamet etmek, içinde kalmak; tamir etmek, imar etmek; yaşanabilir yapmak;
(bir yeri) iskân etmek; dini bir ziyaret yapmak
99
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
La tekum fıhi ebeda le mescidün üssise alet takva min evveli yevmin ehakku en tekume fihi fıhi
ricalüy yühıbbune ey yetetahheru vallahü yühıbbül müttahhirın
09:108 Onun içinde asla namaz kılma! İlk günden takvâ üzerine kurulan mescit
(Kuba Mescidi) içinde namaz kılman elbette daha doğrudur. Onda temizlenmeyi
seven adamlar vardır. Allah da çok temizlenenleri sever. (Diyanet)
La tekum fıhi
Onun içinde (ayakta) durma!
Tüm çevirmenler ayette "ayakta durmak" fiilini orijinal metinde salat kelimesine
rastlanmamasına rağmen "namaza durmak" olarak çevirmiş. İlginç olan ise
Peygamberimizin mescitte namaz kılması değil, durması dahi yasaklanmıştır!
Dünya üzerinde takva ile inşa edilen mescit var mıdır ve bu ne demektir? İçindeki
insanların temizliği beden temizliği mi yoksa ruhsal bir temizlik mi?
100
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
09:108 Asla onun içinde durma (X bir önceki ayette bahsedilen SAHTE RİAYET
YAPISININ İÇİNDE) İlk günden takva üzerinde kurulan İTAAT DAVRANIŞI / RİAYET
HALİ içinde durman için daha uygundur. İçinde temizlenmek isteyenler vardır ve
Allah temizlenenleri sever.
E fe men essese bünyanehu ala katva minallahi ve rıdvanin hayrun em men essese bünyanehu ala
şefacürufin harin fenhara bihı fı nari cehennem vallahü la yehdil havmez zalimın
09:109 Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır,
yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp
cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.
Ayet kişisel bir binadan (bünyane-hu) söz ediyor. Toplumdaki herkes kendine ait
bir mescit inşa edemez, ayet yine mecaz bir anlam taşıyor. Kişinin "kendisiyle
birlikte cehennem ateşine yuvarlanan" bina, içinde oluşturduğu metaforik binadır.
La yezalü bünyanühümlezı benev rıbeten fı kulubihim illa en tekattaa kulubühüm yallahü alımün
hakım
09:110 Yaptıkları bina, (ölüp de) kalpleri parçalanıncaya kadar yüreklerine
devamlı olarak bir kuşku (sebebi) olacaktır. Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.
Ve men azlemü mimmem menea mesacidellahi ey yüzkera fıhesmühu ve sea fı harabiha* ülaike ma
kane lehüm ey yedhuluha illa haifın * lehüm fid dünya hızyüv ve lehüm fil ahırati azabün azıym
02:114 Allah'ın mescidlerinde O'nun adının anılmasına engel olan ve onların
harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır! Aslında bunların oralara ancak
korkarak girmeleri gerekir. (Başka türlü girmeye hakları yoktur.) Bunlar için
dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır. (Diyanet)
101
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
( خائفينhâifin) : korkanlar, sakınanlar (fâilün yapısı kelimeye bir işi yapan anlamı
katar. Örn: ketebe: o yazdı, kâtibun: yazan, katip)
Ayette göze çarpan en büyük yozlaşma "illâ hâifîn" (korkanlar hariç) sözcüğünün
"ancak korku içinde" olarak çevrilmesi.
İtaat davranışları sadece Allah'tan korkanlar içindir, korkmayan bir kişi bu yapıya
giremez.
Ühılle leküm leyletes sıyamir rafesü ila nisaiküm* hünne libasül leküm ve entüm libasül lehünn*
alimellahü enneküm küntüm tahtaune enfüseküm fe tabe aleyküm ve afa anküm* fel
anebaşiruhünne vevteğu ma ketebellahü leküm * ve külu veşrabu hatta yetebeyyene lekümül
hüytul ebyadu minel haytıl esvedi minel fecri sümme etimmüs sıyame ilel leyl* ve la tübaşiruhünne
ve entüm akifune fil mesacid* tilke hududüllahi fe la takrabuha* kezalike yübeyyinüllahü ayatihı lin
nasi leallehüm yettekun
02:187 Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar sizin için
birer elbise, siz de onlar için birer elbisesiniz. Allah sizin kendinize kötülük
ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık (ramazan gecelerinde)
onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için takdir ettiklerini isteyin. Sabahın beyaz ipliği
(aydınlığı), siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için,
sonra akşama kadar orucu tamamlayın. Mescitlerde ibadete çekilmiş olduğunuz
zamanlarda kadınlarla birleşmeyin. Bunlar Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın bu
sınırlara yaklaşmayın. İşte böylece Allah âyetlerini insanlara açıklar. Umulur ki
korunurlar.
... Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle cinsel temas kurmayın. (Yaşar Nuri
Öztürk)
... Bununla birlikte siz, mescitlerde itikaf halinde iken onlarla ilişkide bulunmayın. (Elmalılı Hamdi
Yazır)
... Mescitlere kapanmış durumdayken onlarla cinsel ilişkide bulunmayın. (Edip Yüksel)
( عاكفوانâkifûn) kökü عكف: devamlı bir yerde kalmak, -den ayrılmamak, kendini bir
yere kapatmak; (kendini bir şeye) adamak;
102
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Âkifûn'un anlamı "itikâf edenler" değil "kendini bir şeye adayanlar"dır. Ayete göre
herkesin itikâf için kapanacağı mescitlerde cinsel ilişki kurmayı düşünmek bile
saçmalıktır ve bunun hatırlatılma gereği nedir?
Sure 22 Ayet 40
Ellezıne uhricu min diyarihim bi ğayri hakkın illa ey yekulu rabbünellah ve lev la defullahin nase
badahüm bi badıl lehüddimet savamiu ve biyeuv ve salevatüv ve mesacidü yüzkeru
fıhesmüllahi kesıra ve le yensurannellahü mey yensuruh innellahe le kaviyyün azız
22:40 Onlar, başka değil, sırf "Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için haksız yere
yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini)
diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah'ın ismi bol
bol anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler yıkılır giderdi. Allah,
kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç
şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir.
Anahtar Kelimeler:
103
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
geliyor. Sinagog ve kilise gibi yerlerin böyle bir kökün altında verilmesi çok ilginç.
Kelime "alışverişler, pazarlıklar" anlamına geliyor.
22:40 Onlar, başka değil, sırf "Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için haksız yere
yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini)
diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, Allah' ın bol bol hatırlandığı SIKÇA
TUTULAN ORUÇLAR, PAZARLIKLAR, BAĞLILIKLAR / YÜKÜMLÜLÜKLER ve İTAAT
DAVRANIŞLARI heba olurdu. Allah, kendisine (kendi dinine) yardım edenlere
muhakkak surette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir.
Örneğin, "Mescidi Aksa" diye bilinen yerin alanı Ömer Bin Hattâb'ın
zamanına kadar 600 yıl boyunca çöplük alanı olarak kullanılmış ve daha sonra
Ömer bu alana ağaçtan bir yapı inşa etmiştir. Arkeologlara göre Ümeyyed Halife,
Abd-ül Melik-ibn-i Mervar milattan sonra 691 yılında inşaata başlamış ve El-Velid
(705-715) bugün Mescidi Aksa olarak bildiğimiz yeri tamamlamıştır. Kuran' ın
inişinden yıllar sonra inşa edilen bu yapı mezhepçiler için sıkıntı yarattığından olsa
gerek bu kelimeyi özel isim olarak kabul etmeyip bir mescit olarak kabul edenler
104
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
02:144 (Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu
(yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir
kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey
müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa
çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi
bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir.
02:149 Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafına
çevir. Bu emir Rabbinden sana gelen gerçektir. (Biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan
habersiz değildir.
KIBLE namaz için dönülen yön ve Mescidi Haram da dönülecek istikamet ise KIBLE
EVLER olduğunda ne tarafa dönülecek?
Ve evhayna ila musa ve ehıyhi en tebevvea likavmiküma bi mısra büyutev vec'alu büyuteküm
kıbletev ve ekıymus salah ve beşşiril mü 'minın
10:87 Biz de Musa ve kardeşine: Kavminiz için Mısır'da evler hazırlayın ve
evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın, namazlarınızı da dosdoğru kılın. (Ey
Musa!) Müminleri müjdele! diye vahyettik. (Diyanet)
Her ayette kıble diye çevrilen kelime "namaz kılınacak yerler" oldu! Çok ilginç!
105
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Yukarıdaki ayette (2:144) namaz kılarken Mescidi Haram'a dönün diye bir emir
yok, eğer Allah bunu kastetmiş olsaydı bunu direkt olarak belirtirdi. Allah
emirlerini dile getirirken kelime kıtlığına girmez. Basitçe "NEREDE OLURSANIZ
OLUN NAMAZ KILARKEN MESCİDİ HARAM'A DÖNÜN" diye emredebilirdi. Allah
neden bu ayette Salat kelimesini atlamış? Niye çevirmenler namaz kelimesini
parantez içine eklemek zorunda kalmış? Çünkü Allah zaten o zamanlar orada bile
bulunmayan fiziksel bir binadan bahsetmiyor.
Hz. Musa'nın kıblesi ne taraftı? Kudüs mü yoksa Mısırdaki evler mi? İsrailoğulları
hangi tarafa doğru dua ettiler? Kuran'ın hiçbir yerinde, Yahudilerin ve
Hristiyanların Kudüs'e doğru dua ettiklerini kanıtlayacak bir ayet yok ve
müslümanların da MESCİDİ HARAM'A DOĞRU
DUA ETMELERİ İÇİN BİR EMİR YOK.
Biliyorsunuz ki Mekke'de put dolu taş yapıdan başka bir mâbed yoktu.
02:150 (Evet Resulüm!) Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i
Haram'a doğru çevir. Nerede olursanız olunuz, yüzünüzü o yana çevirin ki,
aralarından haksızlık edenler (kuru inatçılar) müstesna, insanların aleyhinizde
(kullanabilecekleri) bir delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Yalnız
benden korkun. Böylece size olan nimetimi tamamlayayım da doğru yolu
bulasınız. (Diyanet)
106
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
02:196 Haccı ve umreyi Allah için tam yapın. Eğer (bunlardan) alıkonursanız
kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş
etmeyin. Sizden her kim hasta olursa yahut başından bir rahatsızlığı varsa, oruç
veya sadaka veya kurban olmak üzere fidye gerekir. (Hac yolculuğu için) emin
olduğunuz vakit kim hac günlerine kadar umre ile faydalanmak isterse, kolayına
gelen bir kurban kesmek gerekir. Kurban kesmeyen kimse hac günlerinde üç,
memleketine döndüğü zaman yedi olmak üzere oruç tutar ki, hepsi tam on
gündür. ( zalike li mel lem yekün ehlühu hadıril mescidil haram ) Bu
söylenenler, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah'tan
korkun. Biliniz ki Allah'ın vereceği ceza ağırdır.
Bu ayet indiğinde sadece Kabe denilen taş yapı mevcuttu, Mescidi Haram diye bir
cami yoktu.
02:143 İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resulün de size şahit olması
için sizi mutedil bir millet kıldık. Senin (arzulayıp da şu anda) yönelmediğin kıbleyi
(Kâbe'yi) biz ancak Peygamber'e uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden
ayırdetmemiz için kıble yaptık. Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına
elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir. Zira Allah
insanlara karşı şefkatli ve merhametlidir.
Yes'eluneke aniş şehril harami kıtalin fıh* kul kıtalün fıhi kebır* ve saddün an sebılillahi ve küfram
bihı vel mescidil harami ve ıhracü ehlihı minhü ekberu ındellah* vel fitnetü ekberu minel katl* ve la
yezalune yükatiluneküm hatta yerudduküm an dıniküm inisteta* ve mey yertedid minküm an dınihı
107
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
fe yemüt ve hüve kafirun fe ülaike habitat a'malühüm fid dünya vel ahırah* ve ülaike ashabün nar*
hüm fıha halidun
02:217 Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda
savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr
etmek, Mes-cid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise
Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir
günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size
karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse,
onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de boşa gider. Onlar cehennemliktirler
ve orada devamlı kalırlar.
Diyanet'e göre:
VE KÜFRAM Bİ Hİ: Ve Allah'ı inkar etmek
Bu çeviri doğru mudur? Doğrusu "Allah'ı inkar etmek" mi olacak yoksa "onu inkar
etmek" mi? Cümlenin öznesi Allah' ın yolu ve mescidi haram olduğu için "onu
108
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
inkar etmek" ALLAH'IN YOLUNU VE MESCİDİ HARAMI İNKAR ETMEKTİR. Orada bile
olmayan bir mescidi inkar etmek mümkün müdür? Bir mescidi inkar etmek günah
olabilir mi?
02:217 Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda
savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, ONU (ALLAH
YOLUNU) ve HARAMLARA İTAATİ inkar etmek ve ONDAN (ALLAH'IN YOLU VE
HARAMLARA İTAATTEN) insanları çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır.
05:01 Ey iman edenler! Akitleri(n gereğini) yerine getiriniz. İhramlı iken ( ENTÜM
HURUM ) avlanmayı helal saymamak üzere (aşağıda) size okunacaklar dışında
kalan hayvanlar, sizin için helâl kılındı. Allah dilediğine hükmeder.
05:02 Ey iman edenler! Allah'ın (koyduğu, dinî) işaretlerine, haram aya, (Allah'a
hediye edilmiş) kurbana, (ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin lütuf ve rızasını
arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiş kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin.
İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz. Mescid-i Haram'a girmenizi önledikleri için bir
topluma karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve (Allah'ın
yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine
yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir.
Kurandan Referanslar:
09:36 Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların
sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram ( HURUM ) aylarıdır. İşte bu doğru
hesaptır. O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize
zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekün savaşıyorlarsa siz de onlara karşı
topyekün savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir.
109
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Çevirmenlere göre Kuran'ın her yerinde yasak olarak tercüme edilen kelime Mâide
Suresinde ihram oluyor. Önemli bir nokta ise "ihram" kelimesinin türevi haram
değildir ve bu kelime Kuran'nın hiçbir yerinde geçmez, bu da çevirmenlerin bir
fantazisidir.
( هههدىhede) : rehber olmak, yolu göstermek, doğru yolu izlemek; doğru yolda
(giden); davranış şekli/tarzı/üslubu; hediye; bağış, adak, kurban
Kabe diye anılan put için kurban edilen hayvanlar maalesef Allah'a ulaşmıyor...
( قلئدkalaid) (çoğul) kökü قلد: birşeyi, ipi, kolyeyi, yakayı, bileziği çevirdi/bürktü;
deri parçası; sandal; sulanmış toprak; başkan veya yönetim büroları; otorite; emir
verme şekli; bir şey zorla kabul ettirmek; yönetim
110
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Ya eyyühellezıne amenu la tühıllu şeairallahi (1) ve leş şehral harame ve lel hedye ve lel kalaide ve
la ammınel beytel harame (2) yebteğune fadlem mir rabbihim (3) ve rıdvana ve iza haleltüm
fastadu (4) ve la yecrimenneküm şeneanü kavmin en sadduküm anil mescidil harami (5) en ta'tedu
ve teavenu alel birri vet takva ve la teavenu alel ismi vel udvani vettekullah innellahe şedıdül ıkab
(6)
05:02 Ey iman edenler! Allah' ın emirlerine (1) ve yasak aya, yönergeye,
otoritelere ve yasak kurumuna yönelenlere saygısızlık etmeyin (2) Rablerinin lütuf
ve rızasını ararken (3). Size helal olduklarında avlanabilirsiniz (4). Sizi YASAKLARA
RİAYETTEN alıkoymak isteyen bir kavmin düşmanlığı sizi suça sürüklemesin (5) ve
saldırmayın, iyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın,
günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın
cezası çetindir (6).
48:25 Onlar, inkâr eden ve sizin Mescid-i Haram'ı ziyaretinizi ( SADDUKÜM ANİL
MESCİDİL HARAMİ ) ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını menedenlerdir.
Eğer (Mekke'de) kendilerini henüz tanımadığınız mümin erkeklerle mümin
kadınları bilmeyerek çiğnemeniz sebebiyle üzüntüye kapılmanız ihtimali
olmasaydı (Allah savaşı önlemezdi). Dilediklerine rahmet etmek için Allah böyle
yapmıştır. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan inkâr edenleri
elemli bir azaba çarptırırdık.
111
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
8:34 Allah onlara YASAKLARA İTAATTEN KAÇTIKLARI için niye azap etmesin ve
onlar hiç onu hiç korumadılar! Onun koruyucuları takva sahipleridir ama çoğu
bilmez.
İnnellezıne keferu ve yesuddune an sebılillahi vel mescidil haramillezı cealnahü lin nasi sevaenil
akifü fıhi vel bad ve mey yüridfıhi bi ilhadim bi zulmin nüzıkhü min azabin elım
* Akif daha öncede gördüğümüz gibi bir yerde kalan ve kendini bir şeye adayan
anlamlarına gelir.
22:25 Onlar inkâr edenler, Allah yolundan ve tüm insanlık için koyduğumuz
YASAKLARA İTAATTEN kaçanlardır. Ona kendini adayanla onu ziyaret eden eşittir
ve ONUN İÇİNDE (FİHİ) kim zulm ile taşkınlık yaparsa ona acıklı bir azap tattırırız.
48:25 Onlar sizi (savaşma konusunda çünkü önceki ayetler savaş hakkında)
YASAKLARA İTAATTEN alıkoyan ve BAĞIŞLARINIZIN yerine ulaşmasını
engelleyenlerdir. Ve tanımadığın inanan kadın ve erkekler olmasa ve onları
bilmeden incitip kendinizi üzme ihtimali olmasaydı. Allah dilediklerine rahmet
eder. Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan inkâr edenleri
elemli bir azaba çarptırırdık.
112
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz; Allah ise kâfirleri rezil (ve perişan) edecektir.
Hacc-ı ekber (en büyük hac) gününde Allah ve Resulünden insanlara bir bildiridir:
Allah ve Resûlü müşriklerden uzaktır. Eğer tevbe ederseniz, bu sizin için daha
hayırlıdır. Ve eğer yüz çevirirseniz bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz. (Ey
Muhammed)! o kâfirlere elem verici bir azabı müjdele! Ancak kendileriyle
antlaşma yaptığınız müşriklerden (antlaşma şartlarına uyan) hiçbir şeyi size eksik
bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka çıkmayanlar (bu
hükmün) dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayınız.
Allah (haksızlıktan) sakınanları sever. Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz
yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde
oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekâtı da verirlerse artık
yollarını serbest bırakın. Allah yarlığayan, esirgeyendir. Ve eğer müşriklerden biri
senden aman dilerse, Allah'ın kelâmını işitip dinleyinceye kadar ona aman ver,
sonra (müslüman olmazsa) onu güven içinde bulunacağı bir yere ulaştır. İşte bu
(müsamaha), onların, bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır. Mescid-i
Haram'ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınızın dışında müşriklerin Allah
ve Resûlü yanında nasıl (muteber) bir ahdi olabilir? Onlar size karşı dürüst
davrandıkları müddetçe siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah (ahdi
bozmaktan) sakınanları sever. (Diyanet)
09:07 Keyfe yekunü lil müşrikıne ahdün ındellahi ve ınde rasulihı illellezıne
ahettüm ındel mescidil
haram fe mestekamu leküm festekıymu lehüm innellahe yühıbbül mütekeyın
Eğer "inde" kelimesini yakınında olarak alırsak "Allah ve resulü yakınında" yapılan
antlaşma ne demektir?
09:07 Müşriklerin Allah ve elçisi İLE nasıl bir anlaşması olabilir ki? YASAKLARA
İTAAT HAKKINDA antlaşma yaptıklarınız hariç...
113
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Sure 9 Ayet 19
Sure 9 Ayet 28
09:28 Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından
sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki)
Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir. Şüphesiz Allah iyi bilendir,
hikmet sahibidir.
Ayetteki mescidi haram'ı bir yapı olarak alırsak şöyle bir ikilem çıkıyor ortaya.
Geleneksel görüşe göre Mescidi Haram ve Beytil Haram aynı şeyler değil. Mescidi
Haram Kabe'yi çevreleyen araziyken Beytil Haram da siyah put Kâbe.
114
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Sübhanellezı esra bi abdihı leylem minel mescidil harami ilel mescidil aksallezı barakna havlehu li
nüriyehu min ayatina innehu hüves semıul besıyr
17:01 Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye
(Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i
Aksâya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir,
görendir.
Ayet indiğinde ne Mescidi Haram ne Mescidi Aksa yapılmamıştı. Ayet yine Arap
dinine uyması için yozlaştırılmış.
HAVLE HU (erkek veya eril nesneler için) onun etrafını; etrafında 2:17 26:25/34
HAVLE HA (kadın veya dişi nesneler için) onun etrafını; etrafında 6:92
HAVLE KÜM sizin etrafınızı; etrafınızda 9:101
HAVLE HÜM onların etrafında; etraflarında 9:120
Ayette ayakla yapılan bir yolculuk değil ruhsal bir yolculuk anlatılıyor.
HARAMLARA İTAATTEN EN UZAK İTAATE götürülen bir kul. Bu kulun da Diyanet'in
olmasını istediği gibi Hz. Muhammed değil, Hz. Musa olma ihtimali çok yüksek
çünkü tüm sure İsrailoğullarından bahsediyor ve hemen 2. sure de Hz. Musa'dan.
17:01 Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye ÇEVRESİNİ
KUTLU KILDIĞIMIZ (Musa) kulunu HARAMLARA İTAATTEN, EN UZAK İTAATE
götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.
Sure 48 Ayet 27
48:24 O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, Mekke'nin içinde onların
ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı görendir...
Le kad sadekallahü rasulehür ru'ya bil hakk le tedhulünnel mescidel harame in şaellahü aminıne
muhallikıyne ruuseküm ve mükassıriyne la tehafun fe alime ma lem ta'lemu fe ceale min duni
zalike fethan karıba
48:27 Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse siz güven
içinde başlarınızı tıraş etmiş ve kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a
gireceksiniz. Allah sizin bilmediğinizi bilir. İşte bundan önce size yakın bir fetih
verdi.
( محلقينmuhallikin) kökü حلق: traş olmak; traş etmek; (birinin saçını) kesmek; küpe;
115
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Ordular zafer kazandığında askerler saçları kazınmış bir şekilde şehre girmiyorlar,
gururla kalkan başlarıyla giriyorlar.
( محرابmihrâb) : evin üst ucu; bir yerdeki ilk koltuk; saray; özel daire; sinagog;
kale; oda
03:39 Zekeriyya mihrapta durmuş namaz kılarken (kaimun yusalli), melekler ona
şöyle çağırmıştı: "Allah sana, Allah'tan bir kelimeyi doğrulayıcı bir efendi; nefsine
egemen bir benlik, hayır ve barışı sevenlerden bir peygamber olarak Yahya'yı
müjdeliyor."
İkinci ayette Zekeriya farklı birşey yapmıyor, Allah'a duasıyla bağlanırken (yusalli)
melekler geliyor. Duadan sonra ayakta (kaimun) kıldığı namazında değil!
03:40 Zekeriyya: "Ey Rabbim, bana ihtiyarlık gelip çatmış, karım da kısır iken,
benim nasıl bir oğlum olur?" dedi. Allah buyurdu ki: "Öyle, Allah ne dilerse yapar."
116
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
yukarıdaki ayette Zekeriya namaz kılmadan önce Allah'a çocuk için yalvarıyor!
Buradan anlıyoruz ki melekler Zekeriya'nın namazında değil Allah'a dua ile
bağlanırken gelmişler.
... Zekeriyya, mihrapta onun yanına her girdiğinde, orada bir rızık bulur ve... (Yaşar Nuri Öztürk)
... Zekeriyya, onun yanına mihraba her girdikçe yeni bir yiyecek bulur ve... (Elmalılı Hamdi Yazır)
... Zekeriya, tapınakta onun yanına her girişinde yanında yiyecekler bulurdu... (Edip Yüksel)
1. İlk önce abdest alınır (Abdest kelimesi de namaz kelimesi gibi Farsça'dan
dilimize girmiştir) ve Allah'a hangi namazı kılacağınız hatırlatılır!
2. Taştan yapılmış idola dönülür. Japonya'daysanız Batıya, İngiltere'deyseniz
Doğu'ya dönmeniz gerekir.
02:115 Doğu da Allah'ındır batı da. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (zatı)
oradadır. Şüphesiz Allah'(ın rahmeti ve nimeti) geniştir, O her şeyi bilendir.
02:177 İyilik yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o
kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara,
peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara,
özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı kılar
(salat yapar), zekâtı öder (benliğini arındırır). Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine
vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında
117
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. Ve işte bunlardır korunan
takva sahipleri.
07:180 En güzel isimler Allah'ındır; O'na onlarla dua edin. O'nun isimlerinde ters
bir tutum izleyenleri bırakın. Yapıp ettiklerinin cezasını çekeceklerdir.
20:08 Allah'tır O. İlah yok O'ndan başka. En güzel isimler O'nundur.
4. İlk önce Fatiha sûresi daha sonra Kuran'dan kısa bir sûre okunur. Mesela İhlas
sûresini okuyacağız diyelim, Arapça şunları söylemiş oluyoruz:
Bunun gibi üçüncü şahsa söylenmesi emredilen, "de ki" (kul) ile başlayan ayetleri
biz Allah'a tekrar okuyoruz!
118
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
İnananlar bu sûreleri kime okuyorlar? Tabii ki Kitab'ı insanlığa rehber olsun diye
indiren Allah'a. Allah böyle bir dua emretti mi? Kuran'ı tekrar Allah'a okumamız
gerektiği hangi ayette yazıyor? Kuran insanlara okunması için indirilmiştir.
13:30 (Ey Muhammed!) Böylece SENİ, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip
geçtiği BİR
ÜMMETE GÖNDERDİK Kİ, SANA VAHYETTİĞİMİZİ ONLARA OKUYASIN. Onlar
Râhman' ı inkar ediyorlar. De ki: "O, benim Rabbimdir. O'ndan başka tanrı yoktur.
Sadece O'na tevekkül ettim ve dönüş sadece O'nadır.
27:92 Ve Kuran'ı OKUMAM (emredildi). Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi
için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım.
29:45 (Resulüm!) SANA VAHYEDİLEN KİTABI OKU ve salatı icra et. Muhakkak ki,
salat, hayasızlıktan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah' ı anmak elbette (ibadetlerin)
en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.
119
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
5. Secde ve rükuda sanki Allah bir kerede anlayamıyormuş gibi üçer kez bazı
şeyler
tekrarlanır.
Bugün neredeyse her Müslüman ibadet kelimesini; içinde şekilsel bir yapı
bulunduran, Allah' ın emrettiği emirleri eda etme olarak bilir. Oysaki Kuran baz
alındığında durum çok farklıdır. Kuran'a göre insan şeytana kulluk edebileceği gibi
(36:60), bazen bir kavme de "tapınabilir!" (23:47).
İnsanlar, Allah'a KULLUK ETMELERİ için yaratılmıştır; O'na tapınmaları için değil.
Kulluk etmek ilahi hükümleri yerine getirmek suretiyle yapılır.
51:56 Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.
İbadet / kulluk etme kelimesinin kökü "Abd"'dır ve köle anlamına gelir. Köleler
sahiplerine tapınmazlar, emirlerine ve buyruklarına uyarak dediğini yaparlar.
120
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Kitap Ehli'ne sadece Allah'a kulluk etmeleri (hizmet etmeleri) emredildiği halde
onlar din adamlarını Tanrı edinip körü körüne onlara uymuşlardır.
20:120-121 Derken şeytan onun aklını karıştırıp "Ey Adem!" dedi, "sana ebedilik
ağacını ve sonu gelmez bir saltanatı göstereyim mi? Nihayet ondan yediler.
Bunun üzerine kendilerine ayıp yerleri göründü. Üstlerini cennet yaprağı ile
örtmeye çalıştılar. Bu suretle Adem Allah'a itaatsizlik etti ve yolunu şaşırdı.
19:81-82 Onlar, kendilerine bir itibar ve kuvvet (vesilesi) olsun diye Allah'tan
başka tanrılar edindiler. Hayır, hayır! (Taptıkları, kıyamet gününde) onların
İBADETİNİ tanımayacak ve onlara hasım olacaklar.
Şirk koşmak için illâ karşınıza bir put alıp ona tapmanız gerekmez. Görüldüğü gibi
burada sözü edilen "tanrılar" put değil, insanların arasından kişiler; belki bir kral,
belki bir imam, belki bir rahip, vb. Biz bu gibi insanlara tapmayız, onların peşinden
gidip dediklerini yaparız. Bir insan başka bir insana tapamaz.
121
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
hemen imama, müftüye danışıyorlar. Bunlar da din konusunda herhangi bir soru
karşısında hadislere başvuruyor ve Kuran'ın otoritesini kullanmıyorlar.
زكى: arttı, çoğaldı; gelişti, büyüdü / ve meyve verdi; arındı; arındırma, saflık; zekât
Genelde zekât kelimesinden önce kullanılan fiilin (etâ) sözlük anlamları:
اتى: gelmek; izlemek; çıkarmak, yaymak; göstermek; arttırmak; üretmek; ödemek.
Kul innemâ ene beşerum mislüküm yûhâ ileyye ennemâ ilâhüküm ilâhüv vâhıdün festekıymû ileyhi
vestağfirûh ve veylül lil müşrikîn. Ellezîne lâ yü 'tûnez zekâte ve hüm bil âhırati hüm kâfirûn.
41:06-07 De ki: "Ben ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilahınızın bir tek ilah
olduğun vahy olunuyor. Artık O 'na yönelin, O 'ndan mağrifet dileyin. Ortak
koşanların vay haline! Onlar ZEKATI VERMEZLER; ahireti de inkar edenler
onlardır."
Bir müşrik zekât verirse bu onun ahirete inandığını mı gösterecek? Bu âyeti Kuran
ışığında inceleyeceğiz.
122
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
02:174 Allah'ın indirdiği kitaptan bir şey gizleyip, onu az bir pahaya değişenler
yok mu, işte onların yiyip de karınlarını doyurdukları, ateşten başka bir şey
değildir. Kıyamet günü Allah ne kendileriyle konuşur ne de ONLARI TEMİZE
ÇIKARIR (yuzakkihîm). Orada onlar için can yakıcı bir azap vardır.
Allah gerçek mesajı saklayıp bunu az bir bedel karşılığında satan riyakarları
arındırmayacak. Gerçekten de mesaj bir dolu yalanın altında kalmış, üstü bir yığın
uydurma hurafelerle örtülmüştür. Bunların nedeni ise yasak olduğu halde
toplanan hadislerdir. Zekâtı hadislerde anlatılan zekât olarak düşünürsek
Kuran'da hiçbir detayını bulamayız fakat arındırma, arınma olarak düşünürsek
tüm detayıyla açıklandığını görürüz. Aynı şey salat için de geçerli. Dua olarak
düşünürsek hiçbir kanıta rastlayamayız fakat bağlılık, sadakat, bağlı olmak,
yakından izlemek olarak alırsak tüm detayını bulabiliriz. Kuran'da zaten "dua"
kelimesi vardır. Edilmesi gereken dua da odur ve her yerde edilebilir.
91:07-10 Nefse ve ona bir takım kabiliyetler verene, sonra da ona iyilik ve
kötülükleri ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran (
zekkahe ) kurtuluşa ermiştir, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.
123
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
HAC
Ve iz cealnel beyte mesabetel (1) lin nasi ve emna* vettehızu mim mekami (2) ibrahıme müsalla* ve
ahidna ila ibrahıme ve ismaıyle en tahhira veytiye lit taifıne (3) vel akifıne ver rukkeıs sücud
02:125 Biz, Beyt'i (Kâbe'yi) insanlara toplanma mahali (1) ve güvenli bir yer
kıldık. Siz de İbrahim'in makamından (2) bir namaz yeri edinin (orada namaz
kılın). İbrahim ve İsmail'e: Tavaf edenler (3), ibadete kapananlar, rükû ve secde
edenler için Evim'i temiz tutun, diye emretmiştik. (Diyanet)
03:96 Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan
ilk ev (mâbet), Mekke'deki (Kâbe)dir. Orada (FİHİ) apaçık nişaneler, (ayrıca)
İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o
124
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir
ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir. (Diyanet)
03:96-97 Alemler için bereket ve yol gösterici olarak kurulan ilk SİSTEM
Bekke'dedir. ONUN İÇİNDE (FİHİ) apaçık ayetler (MUCİZELER), İbrahim 'in makamı
vardır. Oraya giren emniyette olur. Ona gidebilenin O SİSTEMİ TARTIŞMASI
(HİCCUL BEYT) Allah'ın üzerine bir haktır. Kim inkar ederse, Allah alemlerden
müstağnidir.
İbrahim’in makamı!
Ayette geçen kelimelere bakalım ve bir de ayeti biz tercüme etmeyi deneyelim.
02:125 Ve biz sistemi (evi) insanlar için bir kazanç/ödül yeri ve güvenli bir yer
kıldık. Ve (Rabbine) bağlı / kendini adayan İbrahim 'in makamından bir yer edinin.
İbrahim ve İsmail'e "Sistemimi (evimi) ziyaret edenler, sadık kişiler ve boyun eğip
itaat edenler için temiz tutacaksınız" diye emretmiştik.
125
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Kendine bile faydası olmayan Mekke'deki kübik yapının insanlar için güvenli bir
yer olduğu düşünülemez. Bu güvence ancak beyt kelimesi mecazi olarak
düşünülürse anlaşılır. Allah'ın sistemine girenler güvene kavuşacaklardır.
Ve iz yerfeu ibrahımül kavaıde minel beyti ve ismaıyl* rabbena tekabbel minna* inneke entes
semıul alım
02:127 Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini
yükseltiyor (şöyle diyorlardı: Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen
işitensin, bilensin.
Ve iz bevve'na li ibrahıme mekanel beyti el la tüşrk bı şey'ev ve tahhir beytiye littaifıne vel kaimıne
ver rukkeıs sücud
22:26 Bir zamanlar İbrahim'e Beytullah'ın yerini (MEKANEL BEYTİ) hazırlamış ve
(ona şöyle demiştik): Bana hiçbir şeyi eş tutma; tavaf edenler (TAİFİNE), ayakta
ibadet edenler, rükû ve secdeye varanlar için evimi temiz tut. (Diyanet)
22:26 Ve İbrahim için SİSTEMİN KONUMUNU saptamıştık: "Bana bir şeyi ortak
koşma; ziyaret edenler (sistemi bulanlar), sebat edenler (bakınız sayfa 33),
tevazu gösterip itaat edenler için SİSTEMİ temiz tut.
Bizim İbrahim'den almamız gereken makam çok güzel bir şekilde açıklanmış:
"Allah'a şirk koşmamak." İbrahim'in ve BİZİM temiz tutmamız gereken sistem, şu
an putperest Arapların inançlarının karıştırıldığı Allah' ın hakiki mesajıdır.
Şimdi kısaca beyt kelimesinin kullanıldığı diğer ayetlere bir göz atalım..
126
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Kema ahraceke rabbüke mim beytike bil hakkı ve inne ferıkam minel mü 'minıne le karihun
08:02-06 Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine
Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp
güvenen kimselerdir. Onlar namazlarını dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak
verdiğimizden (Allah yolunda) harcayan kimselerdir. İşte onlar gerçek
müminlerdir. Onlar için Rableri katında nice dereceler, bağışlanma ve tükenmez
bir rızık vardır. (Onların bu hali,) müminlerden bir gurup kesinlikle istemediği
halde, Rabbinin seni evinden hak uğruna çıkardığı (zamanki halleri) gibidir. Hak
ortaya çıktıktan sonra sanki gözleri göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi
(cihad hususunda) seninle tartışıyorlardı. (Diyanet)
Sure 33 Ayet 33
33:33 Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın.
Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah
sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
33:33 Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın.
BAĞLILIĞI GERÇEKLEŞTİRİN / KORUYUN, ARINMA GÖSTERİN, Allah'a ve Resulüne
itaat edin. Ey SİSTEMİN EHLİ! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi
tertemiz yapmak istiyor.
Allah'ın Kâbe denen tapınakta sürekli kalan insanlara sesleniyor olamayacağı açık.
127
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Sure 14 Ayet 37
Ayetteki beyt kelimesi sanki gerçek anlamında kullanılmış gibi görünse de dikkatli
bir göz ve Allah' ın taştan bir yapıya ihtiyacı olmayacağını anlayacak kadar bir
muhakeme gücü ayeti çözmede işe yarayacaktır.
* Bu arada bazı ayetlerde geçen "resule uyun" gibi bu ayette de "uyun, izleyin"
manasına gelen ( تبتتعtebia) fiili kullanılıyor. İbrahim peygambere nasıl uyacağız?
Neden onun da hadislerini aramıyoruz? 60. sure 4. ayette o da bize örnek olarak
gösteriliyor? Neden sünnetini izleyip her hareketini taklit etmeye çalışmıyoruz?
Kuran bize peygamberler arasında ayrım yapmayın diye öğütlemiyor mu?
Rabbena innı eskentü min zürriyyetı bi vadin ğayri zı zer'ın ınde beytikel muharrami rabbena li
yükıymus salate fec'al ef'idetem minen nasi tehvı ileyhim verzukhüm mines semerati leallehüm
yeşkürun
14:37 "Ey Rabbimiz! Ey sahibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben,
neslimden bir kısmını senin Beyt-i Harem'inin (Kâbe'nin) yanında, ziraat
yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının
gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu
nimetlere şükrederler." (Diyanet)
عند (inde) : burada; ile; vasıtasıyla; nezdinde; yanında, yakınında; (-in) huzurunda;
hakkında; -den, -dan;
İnsanlar için yapılan "ev" (5:197 ve 2:125) şimdi yasak bir ev oldu (beytikel
muharram'ı özel isim olarak düşünmek için geçerli bir nedenimiz yok) ve İbrahim
peygamber zürriyetinden bazılarını buraya yerleştirebildi.
Sure 71 Ayet 28
128
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
71:28 "Rabbim! Beni, anne-babamı, inanmış olarak evime gireni, tüm inanmış
erkekleri ve inanmış kadınları affet! Zalimlerin de sadece helâk ve perişanlığını
artır!"
Ayette gördüğümüz gibi Nuh'un zamanında iki (veya daha çok) SİSTEM mevcuttu
ve ayette Nuh, kendi ile aynı inanç sistemini paylaşanların affedilmesi için Allah'a
yakarıyor. Bunu da sular altında bulunan "ev"inde değil, kendi yaptığı gemisinde
yapıyor.
Sure 52 Ayet 4
عمر: ikamet etmek, içinde kalmak; tamir etmek, imar etmek; yaşanabilir yapmak;
(bir yeri) iskân etmek; dini bir ziyaret yapmak
Tüm tarihi kanıtlar (cahiliye şiirleri, yazılı belgeler, vb...) islam öncesi
dönemde Mekke diye bir şehrin bulunmadığını göstermektedir. Vahiyden önce
Mekke adında bir şehir olduğuna dair arkeolojik delil yoktur ve Kuran'da bu kelime
topu topu bir kere tezahür eder. Kuran'daki kullanımına baktığımızda kelimenin
çevirmenlerin sandığı gibi özel bir isim olmadığı görülecektir:
مكة: emme; içine çekmek, absorbe etmek; yıkım, yıkma, yok etme; azalma,
kaybolma;
48:24 O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, YIKIMIN İÇİNDE onların ellerini
sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı görendir.
129
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Petra'dan bir
taş yapı
LÜGATTA HAC
Kuran'da yine Hac ile ilgili bir detay verilmediğinden bunun vahiy
döneminde bilinen bir şey olduğunu, yeni bir şey olmadığını çıkarabiliriz. Şimdi
kelimenin sözlük anlamlarına bakalım...
130
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
حههههج:
belli bir hedefe niyet etmek; nişan almak; üzerine almak; tartışmak;
tartışmada birini kanıt ve delillerle yenmek; hacca gitmek
Kuran'dan Referanslar:
Fe in haccuke...
03:20 Eğer seninle tartışırlarsa...
Fe me hacceke fıhi
03:61 Kim seninle bunun hakkında tartışırsa...
Ve ezzin fin nasi BİL HACCİ ye'tuke ricalev ve ala külli damiriyye'tıne min külli feccin amıyk
22:27 İnsanlar arasında haccı ilân et ki, gerek yaya olarak, gerekse nice uzak
yoldan gelen argın develer üzerinde sana gelsinler. (Diyanet)
"Bi" (ile) kelimesi atlanmış. "BİL HACCİ" hac ile demektir. Ayet Hz. İbrahim'e hitap
ediyor. Hz. İbrahim'den TARTIŞMA İLE bir şeyi ilan etmesi isteniyor, peki bu şey
neydi? Bir önceki ayet bu soruyu yanıtlıyor:
22:26 Ve İbrahim için SİSTEMİN KONUMUNU saptamıştık: "Bana bir şeyi ortak
koşma; ziyaret edenler (sistemi bulanlar), sebat edenler (bakınız sayfa 33),
tevazu gösterip itaat edenler için SİSTEMİ temiz tut.
22:27 Ve insanlar arasında (bunu) tartışma ile ilan et ki; yaya olarak, incelmiş
(bineklerle) ve uzak yollardan SANA gelsinler.
Gidilecek bir bina, yapı benzeri bir şey yok ayette. "SANA gelsinler" diyor, bu
mümkün mü? Mekke'ye müslümanlar Hz. İbrahim için mi gitmektedir? Burada
İBRAHİM'in inanç sistemine yolculuktan bahsediyor.
131
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
22:30 Durum böyle. Her kim, Allah'ın emir ve yasaklarına saygı gösterirse, bu,
Rabbinin katında kendisi için daha hayırlıdır. (Haram olduğu) size okunanların
dışında kalan hayvanlar size helâl kılındı. O halde, pislikten, putlardan sakının;
yalan sözden sakının.
22:32 Durum öyledir. Her kim Allah'ın hükümlerine saygı gösterirse, şüphesiz bu,
kalplerin takvâsındandır.
22:33 Onlarda sizin için belirlenmiş olan süreye kadar birtakım yararlar vardır.
Sonra bunların varacakları yer, Eski Ev'dir..
132
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Bir sonraki ayet ise her ümmet için belirlenen ibadet biçimini anlatıyor, bu da ESKİ
SİSTEM kelimesini açıklığa kavuşturuyor:
22:34 Biz, her ümmete onları rızıklandırdığımız şeyler üstüne Allah' ın ismini
anmalarını ibadet şekli kıldık /yaptık. Şimdi, İlâhınız, bir tekİlah'tır. Öyle ise, O'na
teslim olun. O ihlâslı ve mütevazi insanları müjdele!
02:189 Sana, hilâl şeklinde yeni doğan ayları sorarlar. De ki: Onlar, insanlar ve
özellikle hac için vakit ölçüleridir. İyi davranış, asla evlere arkalarından gelip
girmeniz değildir. Lâkin iyi davranış, korunan (ve ölçülü giden) kimsenin
davranışıdır. Evlere kapılarından girin, Allah'tan korkun, umulur ki kurtuluşa
erersiniz.
02:203 Sayılı günlerde Allah'ı anın. Kim iki gün içinde acele edip dönmek isterse,
ona günah yoktur. Bunlar günahtan sakınanlar içindir. Allah'tan korkun ve bilin ki
hepiniz O'nun huzurunda toplanacaksınız.
"Ramazan" ayı ile başlanan Hac konferansları dolunayla başlar ve ayın hilal
şekline girmesiyle son bulur. 2:196 ayetinden görülebileceği gibi Hac 10 gün sürer
yalnız kişinin ailesi "haramlara itaat yapısının" içinde değil ise bu süre 3 gündür ve
2:203e göre 2 güne de düşürülebilir. Bu ailesi doğruya kılavuzlanmamış kişilerin
eve erken dönüp duyduklarını ailelerine anlatmaları için önemli bir ayrıntıdır.
Konferans günlerinde Allah' ın rızık olarak verdiği şeylerden yenir ve herkesin
katılabileceği bir ziyafet verilir ve sistemden (beyt) konuşulur. Hac boyunca kötü
davranışlar, MÜNAKAŞALAR (cidal) ve cinsel münasebet yasaktır (2:197).
"Ramazan" ayı ve yasak aylar ile birlikte yıl içinde 4 kere Hac konferansı
düzenlenir.
ARAFAT
133
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
02:198 (Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizden gelecek bir lütfu (kazancı)
aramanızda size herhangi bir günah yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde
Meş'ar-i Haramda Allah'ı zikredin ve O'nu size gösterdiği şekilde anın. Şüphesiz
siz daha önce yanlış gidenlerden idiniz.
Bir dağa Arafat ismini verip bunun Kuran'da geçen Arafat olduğunu iddia
etmek ve tüm dünyayı buna inandırabilmek kolay bir iş olmasa gerek. Hac için
gelen inançsız kişilerin ise kilometrelerce ötedeki dağa gidip gelmelerinin
anlamını hiçbir "alim" çözemez.
02:198 Rabbinizden gelecek bir lütfu aramanızda size herhangi bir günah yoktur.
Tanışmalardan (sonra) dağılıp Allah'tan bağışlanma dileyin, O'nu yasak hükümleri
ile ve size gösterdiği şekilde anın. Şüphesiz siz daha önce yanlış gidenlerden
idiniz.
SAFA VE MERVE
134
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
02:158 Şüphe yok ki, Safa ile Merve Allah'ın koyduğu nişanlardandır. Her kim
Beytullah'ı ziyaret eder veya umre yaparsa onları tavaf etmesinde kendisine bir
günah yoktur. Her kim gönüllü olarak bir iyilik yaparsa şüphesiz Allah kabul eder
ve (yapılanı) hakkıyla bilir.
( صفاsafa) : taş, düz taş/kaya; sert geniş taş; Mekke'de bir yer; bol süt veren (dişi
deveden, koyundan, keçiden bahsederken kullanılır); ağır meyvelerle dolu
palmiye ağacı.
( متتروmerve) : çakmak taşı, yemeklerin üstünde pişirildiği beyaz kırılgan bir taş
çeşidi; Kabe'nin civarındaki yükseklik
5:90 Ya eyyühellezıne amenu innemel hamru vel meysiru vel ensabü vel ezlamü ricsüm min ameliş
şeytani fectenibuhü lealleküm tüflihun
Diyanet Vakfı
Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları birer şeytan
işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.
135
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Ey iman edenler! Uyuşturucu/şarap, kumar, tapılmak için dikilen taşlar, fal okları
şeytan işi birer pisliktik; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz.
( نصبNeSaBe) : kurmak, inşa etmek, (birşeyi) dikmek, yükseltmek, (bir taşı işaret
olarak) koymak, dikmek; (başını) kaldırmak; (kulakları) dikmek;
Ensab: çğl (yol üzerindeki) işaretler; putlar; (tapınmak için dikilen) figürler /
heykeller; (hayvanların kurban edildiği) sunaklar
02:165 İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah dışındakileri Allah'a eş tutarlar da
onları Allah'ı sevmiş gibi severler. İman sahipleri ise Allah'a sevgide çok kararlı ve
taşkındırlar. Zulme saplananlar, azabı gördüklerinde tüm kuvvetin Allah'ta
bulunduğunu, Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu fark edeceklerini
anlayabilseler!
Ayetlerde buraya giren kişinin güvende olacağı belirtiliyor, Kâbe’nin içi topu
topu 100 kişi ancak alır ve tarih gösteriyor ki pek emin bir yer de değil. Defalarca
sellere, yangınlara maruz kalıp tekrar yapılan bu "dikili taşın" ayetteki kriterleri
karşılamadığı açık. Artı ne İslam öncesi belgelerde ne de Kuran'dan önceki ilahi
kitaplarda taştan yapılmış her putu parçalayan (37:91-93) put düşmanı İbrahim'in
böyle bir yapı inşa ettiğine dair bir kanıt bulunur.
136
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Hadislerdeki din ile Musevilik, her ne kadar iki din mensupları birbirinden
nefret etse de büyük benzerlikler gösterir; kurban da bu benzerliklerin
arasındadır. Levililer kitabının başlarında detaylandırılan ve arap putperestlerinin
de geleneklerini arasında yer alan tanrıya kurban sunma ritüeli diğer çoğu şey
gibi, şeytan işi hadislerle İslam'a da sokulmuştur.
Resulullah (A) Medine'de iken Kâbe’ye kurban sunar, ben de kurbanının boynuna
takılacak nişanlarını hazırlardım. Bu sırada Resulullah (sav) ihramlıların sakındığı
yasaklardan sakınmazdı.
Buhari, Hacc 110, Edahi 15; Müslim, 359, (1321); Muvatta, Hacc 51, (1,
340); Tirmizi, Hacc 69 (908); Ebu Davud, Menasik 17, (1757, 1758, 1759);
Nesai, Hacc 65, 66, 67, 68, 69, 72, (5, 171, 173); İbnu Mace, Menasik 94,
(3094)
Kuran'a göre ise bırakın bir taşı, Allah'a kurban sunmak bile habistir:
KURAN'DAKİ KÂBE
137
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Eğer Mekke'ye bir gün yolunuz düşerse bu "siyah küpün" odak noktasının
güneydoğuda yer alan ve kış güneşinin doğduğu yere bakan Siyah Taş olduğunu
göreceksiniz. Bu ayar tesadüfi değildir. Putperestlerin tanrısı Allat bir bereket
tanrısıydı ve genelde bereket / verimlilik tanrıları Güneş'le simgelenirdi. Bu
örnekte kış güneşinin doğduğu nokta Güneş'in yeniden doğuşunu simgeler.
Daha yakından bakarsanız, siyah taşı çevreleyen alanın açılmış bir vulva ve
bu taşın da vulvadan çıkan taç takmış bir bebek başı şeklinde olduğunu
göreceksiniz.
Bu yeni doğan bebeğin başına biraz daha yaklaşın, bunu öpen insanlar
göreceksiniz. Neden diye soracak olursanız başı öptüğünüzde günahlarınızdan
arınıp YENİDEN DOĞMUŞ gibi olacağınızı söyleyecektir. Biraz daha etrafta dolaşın
ve insanların bu küpü 7 kere tavaf ettiğini göreceksiniz. Bunların hiçbiri KURAN'da
yoktur ve hepsi putperest Arap geleneklerinin kalıntılarıdır.
Beyt kelimesini az önce gördük, kâbe ile ilişkilendirildiği bir tek ayet bile
yok. Kuran'da beytullah kelimesi ise hiçbir yerde bulunmaz. Gelenekçiler için
olmazsa olmaz olan; onsuz namaz kılamayacakları, hac yapamayacakları Kâbe
kelimesi Kuran'da sadece 3 yerde geçer, şimdi kelimenin anlamlarına ve geçtiği
ayetlere bakalım:
138
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
كعب: şişik / bukle / yumru / tümsek / çıkıntı; düğüm; (bitkiler için) eklemli kök;
kemiklerin eklem / bağlantı bölgesi (genel olarak ayak bileği); tapuk;
(hayvanlarda) tarso; yüksek mevki / asalet / şan / görkem; yükseltilmiş herhangi
bir şey; kare / kübik ev / oda; kare şeklinde; Rabi'ah kabilesine ait Mekke'de
yapıldığı gibi etrafında dönülen bir tapınak
Kâbe kelimesine sadece genel içeriği yiyecek olan Maide (5) suresinde rastlıyoruz:
05:95 Ey iman edenler! İhramlı iken avı öldürmeyin. İçinizden kim onu kasten
öldürürse öldürdüğü hayvanın dengi (ona) cezadır. (Buna) Kabe'ye varacak bir
kurban olmak üzere içinizden adalet sahibi iki kişi hükmeder (öldürülen avın
dengini takdir eder). Yahut (avlanmanın cezası), fakirleri doyurmaktan ibaret bir
keffârettir, yahut onun dengi oruç tutmaktır. Ta ki (yasak av yapan) işinin cezasını
tatmış olsun. Allah geçmişi affetmiştir. Kim bu suçu tekrar işlerse Allah da ondan
karşılığını alır. Allah daima galiptir, öç alandır. (Diyanet)
Geçmişte kim ihramlı olarak Kâbe’de avlanmıştır? Sözüm ona İslam tarihine göre
geçmişte Kabe İNKARCILAR tarafından tavaf ediliyordu.
05:95 Ey iman edenler! YASAKLI iken av hayvanı öldürmeyin. İçinizden kim onu
kasten öldürürse cezası MALLARDAN / HAYVANLARDAN onun dengidir. HEDİYENİN
AYAK BİLEĞİ OLGUNLUĞUNU [baliğal ka'beti] içinizden adalet sahibi iki kişi
hükmetsin...
Ühılle leküm saydül bahri ve taamühu metaal leküm ve lis seyyarah ve hurrime aleyküm saydül birri
ma düntüm huruma vettekullahellezı ileyhi tuhşerun
05:96 Hem size hem de yolculara fayda olmak üzere (faydalanmanız için) deniz
avı yapmak ve onu yemek size helâl kılındı. İhramlı olduğunuz müddetçe kara avı
size haram kılındı. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan korkun.
139
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
Yasak aylarda deniz avında bir sınırlama yokken kara hayvanları avına sınırlama
getirilmiş. Bu ayetlerde açıkça İslam ve peygamber düşmanlarının
ahlaksızlıklarına tekrar tanık oluyoruz. Aynı kökten türemiş kelimenin ilkini ihramlı
olarak çeviren Arap dini izleyenleri ikincisini ise haram kılındı olarak çevirmiş.
Tekrar hatırlatırım Kuran'da ihram diye bir kelime geçmez.
05:97 Allah HARAM SİSTEMİNİN AYAK BİLEĞİNİ / TEMELİNİ, yasak ayı, hediyeleri
ve otoriteleri insanlar için bir dayanak yaptı. Böylece, Allah'ın göklerde olanı da
yerde olanı da bildiğini, Allah'ın her şeyi bilici olduğunu siz de bilesiniz.
Allah avlanma yasağını, bunun cezasını insanlar için bir destek olarak yapmıştır.
Avlanmada yasak aya uymak gerçekten insanlara faydalıdır. Siyah küp kabenin
ise ne yasak ayla ne hediyelerle ilgisi yoktur.
SON SÖZLER
Hadisleri hayatından silip atanlar için bu kitap; yeni ufuklara yelken açmak,
Kuran bilgisini gözden geçirmek ve Allah için tek geçerli din olan O'na teslimiyeti
yegane kaynağından ve ÖĞRETİCİSİNDEN (55:2) öğrenip O'nun emrettiği yaşama
biçimini daha iyi anlamak için atılmış bir adımdır.
Birkaç Öğüt:
140
İbrahim Yılmaz: Büyük Kandırmaca
http://www.gercek-islam.com
141
02:42 Hakkı batıla karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin!
Her yıl, farklı mezhepler tarafından Ramazan ayının ne zaman başladığı ve sona
erdiği bir tartışma konusu olur. Bu yıl da bunlara bir örnekti ve bazı ülkeler sözüm
ona Ramazan'ı diğerlerinden bir gün önce bitirdi.
Sözde İslami takvime göre Ramazan ayının başlangıcı yeni ayı gözlemleme ile
başlar. Bu iş kolay değildir, yalnızca optimum görüş koşullarındaki uzmanlarca
görülebilir. Yani, insanların büyük çoğunluğu asla yeni hilali görmez yalnızca 1-2
günlük hilali görebilirler. Bu fark da her yıl süregelen ihtilafın nedenidir. Çoğu
insanın bilmediği ise sözde Ramazan ayının başlangıcı bunun dışında bir çok
faktöre bağlıdır.
Bir not olarak, gelenekçiler hicretten sonraki ikinci yıl oruç tutmaya başladığını
ileri sürerler. Yani onlara göre 2:185 daha önce Yesrib'de inmişti. Bunun yanında
gelenekçiler 9. Surenin (ki onlara göre bu takvim değişikliği emri buradadır)
Peygamberin ömrünün sonlarında indiğini iddia ederler. Bu görüşe göre Hz.
Muhammed hayatı boyunca yanlış günlerde oruç tutmuştur.
Sözde Ramazan ayının başlangıcı ile ilgili bir başka faktör yeni sistemin
uygulandığındaki ay dizilimidir. Kuran öncesi çağlarda, Araplar tek bir takvim
kullanmamıştır. 4-5 ve 6 mevsime dayanan bir takvim sistemleri vardı. Bazı
Araplar Perslerin takvim sistemini, bazıları Yahudilerin bazıları ise Romalıların
sistemini kullanmıştır. Ömer'in getirdiği takvim ise bu takvimlerden farklı bir ay
sistemine sahipti, bu gelişi güzel karar da sözüm ona Ramazan ayını
etkilemektedir.
Bundan dolayıdır ki, yeni ayı gözlemlemekten başka Ramazan'ı etkileyen 3 tane
birbirinden farklı gelişigüzel etmen vardır. Yani şu anki Ramazan ayı tamamen
keyfidir ve oruç tutmak için rasgele seçilen bir aydan farkı yoktur.
Kuran öncesi dönemde Ramazan denilen bir ay olduğuna dair bir kanıt yoktur.
Razaman sıfat olup "yakan, kavuran" anlamlarına gelir. Bu kök Kuran'da bir kere
geçtiğinden karşılaştırma yapma imkanımız yoktur.
Ancak, dolaylı olarak anlamını teyit edebiliriz. 2:217 gibi ayetler "eşşehril
haram"'da büyük bir savaşın olduğunu söyler. Artı 9. Sure antlaşmayı bozan
müşriklerle yapılan savaşı anlatır. 9:81 ayeti müşriklerin sıcaktan korktuklarından
bahseder. Hemen sonraki ayette (9:86) o dönem inen bir ayetten bahseder ve
2:185den bildiğimiz gibi "şehr ramazan" Kuran'ın indiği zamandır bu da "şehr
ramazan" ve "eşşehril haram" arasında yeni bir bağ sağlar.
Bu anlayışla tekrar çevirimizi yapalım:
Bu sistem hiçbir takvime bağlı değil, gözle görülür kozmik bir olguya bağlıdır.
Kavuran sıcaklık ne zaman başlar? Kavuran sıcaklık yaz gündönümüyle başlar. Bu
Güneş'in en dik açıyla geldiği ve gölgelerin en kısa olduğu zamandır. 25:45 ayeti
Güneş ve gölge hakkındaki ilişkiden bahseder.
Garip olan şey ise, yaz gündönümünün dolunayının diğerlerinden farklı olmasıdır.
Diğerlerine oranla daha alçaktan yol alan Ay'ı beynimizi algılaması diğerlerine
göre daha da kolaylaşır. Hatta, dolunay daha büyük göründüğü gibi, alçakta olan
Ay Dünya'nın tozlu atmosferi ile turanjımsı bir renk alır. Bu nedenle uyarı ışıkları
da turuncudur. Bu renk güçlü bir görsel cevap yaratır.
Ş imdi sıra takvime geldi. Kuran, güneş takvimini mi yoksa ay takvimini mi baz
alır?
10:05 Güneş'i ısı ve ışık kaynağı; Ay'ı, hesabı ve yılların sayısını bilesiniz diye bir
nur yapıp ona evreler takdir eden O'dur. Allah bütün bunları rastgele değil,
şaşmaz ölçülere bağlı olarak yaratmıştır. Bilgiyle donanmış bir topluluk için
ayetleri ayrıntılı kılıyor.
Bu ayetten her ikisinden de yararlanıldığını gösterir. Güneş yılına işaret eden bir
başka ayet 17:12'dir:
17:12 Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra gecenin ayetini silip
gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden bir lütuf isteyesiniz, yılların
sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık.
Gece ve gündüzü belirleyen Ay değil Güneştir. Bu ayet yılın Güneş yılına göre
olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Daha fazla teyit için 12:47-49 ayetlerine bakılabilir. Burada yıldan yıla
değişmeyen zirai devirler yılın güneş takvimine göre olduğunu doğrular.
Genellikle yanlış çevrilen 2:189 ayetine gelelim:
02:189 Sana, doğan Aylardan sorarlar. De ki: "Onlar, insanların çeşitli yararları
ve bir de hac için vakit ölçüleridir. " Hayırda erginlik/dürüstlük evlere
arkalarından girmeniz değildir. Hayırda ergin/dürüst o kişidir ki, takvaya sarılıp
korunur. Evlere kapılarından girin. Allah'tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz.
02:189 Sana, hilalleri soruyorlar. De ki: "Onlar, insanların çeşitli yararları ve bir
de hac için vakit ölçüleridir." Hayırda erginlik/dürüstlük evlere arkalarından
girmeniz değildir. Hayırda ergin/dürüst o kişidir ki, takvaya sarılıp korunur. Evlere
kapılarından girin. Allah'tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz.
Yukarıdaki ayete göre Hilaller insanlar için zamanlama için vakit ölçüleridir.
Zamanlama ile ilgili diğer bir ayette Musa'nın bu süreyi tamamladığı 7:142
ayetidir. Yani "mevakıt" birşeyi tamamlamadaki zaman ölçüleridir.
07:142 Mûsa ile otuz gece için vaatleştik. Ve bunu, bir on ekleyerek tamamladık.
Böylece Rabbinin belirlediği süre kırk geceye ulaştı. Mûsa, kardeşi Harun'a dedi
ki: "Toplumum içinde benim yerime sen geç, barışçı ol, bozguncuların yolunu
izleme!"
İlginç olan şey ise, dolunayın hilal şekline varması da TAM 10 gün sürer.
7:142 ile 2:196daki 10 gün hac / tartışma günleri arasında bağ olduğu açıktır.
2:196da Hac / tartışma zamanı 3 gün tutulacak oruç kişinin ailesi haramlara itaat
yapısında değilse 7 gün daha tutup 10a tamamlanıyor. Ailesi haramlara itaat
yapısında olanlar ise 10 gün kalıyorlar. Bu mantıklı çünkü ailesi doğruyu
bulamamış olanlar dönüp onlara duyduklarını anlatacaktır. Böylece, 2:189, 7:142
ve 2:196 ayetlerini birleştirdiğimizde "ehilet"in Hac'ın başlangıcı değil bitişi için
bir zamanlama olduğunu görebiliriz.
İşte hilaller bu şekilde Hac / tartışma için zamanlama sağlar. Böylelikle insanlar yıl
boyunca 4 kere Hac / tartışma için toplanma şansı elde ederler. 2:184 "BİR KAÇ"
(madudat) gün oruçtan bahseder ve 2:185 bu rakamın tamamlanmasından.
Madudat kelimesi "birkaç" demektir ve 3 ile 10 arası bir rakamı ifade etmek için
kullanılır.
Ş imdi haram ayların buna nasıl uyduğunu göreceğiz. İlkten geleneksel görüşe
bakalım:
09:37 O nesi (haram ayları geciktirmek) ancak küfürde ileri gitmektir ki, bununla
kafirler şaşırtılır; Allah'ın haram kıldığının sayısına uydurup da Allah'ın
yasakladığını helal kılmak için onu bir yıl helal, bir yıl haram sayarlar. Bu şekilde
onların kötü işleri kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah ise, kafirlerden
ibaret bir topluluğu doğru yola erdirmez.
Ay takvimi "nesi" den sakınmak için benimsenmiştir. Nesi kelimesi hakkında fikir
birliği yoktur. Bazıları bunun takvime ilave edilen aylar olduğunu düşünür. Tüm
klasik Arapça sözlükleri "nesi"yi "gecikme" olarak alır ve Arapların haram ayları
geciktirdiğini yazar. Kelimenin etimolojisi "gecikme" olduğundan bu bir takvim
değişikliğini gösteriyor olamaz. Artı gelişigüzel ayarlanan "haram ay" güneş
takviminde olduğu gibi ay takviminde de sapmaya sol açabilir.
Ay takvimini haklı çıkarmak için öne sürülen bir başka ayet 9:36dır.
09:36 Gökleri ve yeri yarattığı gündeki yazısına göre, Allah katında ayların sayısı
onikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. Eskimez din işte budur. Artık o aylar
içinde benliklerinize zulmetmeyin. Müşrikler sizinle nasıl topyekün savaşıyorlarsa
siz de onlarla topyekün savaşın. Şunu bilin ki, Allah, takva sahipleriyle beraberdir.
Gürcü güneş takvimi ayı 12'ye tamamlamak için 31, diğerlerinin 30 veya 28/29
gün ile bazı keyfi periyodları vardır. Sözüm ona İslami takvim yıl içerisinde 12.3
ayı var, 12 değil. Şimdi bazıları yıl içinde bazen 13 dolunay olduğunu ileri
sürebilir. Ancak bizi ilgilendiren bunların sayıları değil yıl içindeki toplamlarıdır. Yıl
içinde her zaman 12 ay sayıp bunların 4ünü yasak olarak saymalıyız. Yaz
gündönümünden sonra bu aylar başlayacaktır. Peki yıl içinde 13 dolunay
olduğunda ne yapmalıyız? Cevap bu 13. dolunayı saymamaktır. Böylece ay
sayımını tekrar düzenlemiş ve "ramazan" yaz gündönümünden sonraki ilk ay
olacaktır.
Sonuç olarak, Allah'ın yasak aylar için bize kesin, açık işaretler vermiştir. Bu
işaretler insan elinden çıkmış takvimlere bağlı değil kolayca gözlemlenebilen
kozmik fenomenlere bağlıdır. 2:185. ayette kim buna "şahit olursa" diyor. Kimse
geleneksel ramazana şahit olamıyor. Bu nedenle iman edenler yeni bir başlangıç
yapıp sisteme kendilerini tekrar ayarlamaları gerekir.
KURAN VE EVRİM
Zaman içinde değişme meydana getiren herhangi bir sürece evrim denir.
Biyolojide ise evrim canlıların genetik yapılarındaki uzun vadeli değişmeler
demektir. İlk defa Charles Darwin ve Alfred Wallace'ın "Origin Of Species" adlı
eserinde gündeme gelen bu teori kısa zamanda bilim adamları arasında ilgi
topladı.
Evrim mikro evrim ve makro evrim diye ikiye ayrılır. Mikro evrim;
mutasyonlar, genetik sürüklenme, doğal seçilim gibi küçük değişimleri kapsarken,
makro evrim; bunların birikmesiyle canlıda oluşan büyük değişimler demektir.
03:07 Kitap'ı sana indiren O'dur: Onun ayetlerinden bir kısmı muhkemlerdir
(KÎLÎTLÎ) ki; onlar Kitap'ın anasıdır. Diğer ayetlerse müteşâbihlerdir (BENZEYEN).
Şu var ki, kalplerinde bir eğrilik ve bozukluk bulunanlar, fitne aramak, onun
yorumuna öncelik tanımak için Kitap'ın sadece müteşâbih kısmının ardına
düşerler. Onun tevilini ise bir Allah bilir. Îlimde derinlemiş olanlar: "Ona inandık,
hepsi Rabbimizin katındandır." derler. Gönül ve akıl sahiplerinden başkası
gereğince düşünemez.
39:23 Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer ikili mânalar ifade eden bir Kitap
halinde indirmiştir. Rablerinden korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem
derileri hem de kalpleri, Allah'ın zikri/Kur'an'ı karşısında yumuşar. Bu, Allah'ın
kılavuzudur ki, onunla dilediğini/dileyeni hidayete erdirir. Allah'ın saptırdığına
gelince, ona kılavuzluk edecek yoktur.
41:10-11 Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler
yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir
etti. Sonra, duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki:
"Îsteyerek veya istemeyerek gelin." Îkisi de: "Îsteyerek (Îtaat ederek) geldik"
dediler.
02:35 Ve Adem'e şöyle buyurmuştuk: "Ey Adem, sen ve eşin cennete yerleşin ve
orada dilediğiniz yerde, bol bol yiyin. Ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zulme
sapanlardan olursunuz."
Adem kelimesi İbrani'cedir ve "siyah tenli", "insanoğlu" gibi anlamlara gelir.
Cennet kelimesinin kökü (cim, nun, nun) ise örtü anlamına gelir ve cennet
yeryüzünü yer gözükmeyecek kadar örten yeşillik / bahçelere denir. Kuran'da bu
kelime dünyamızdaki bahçeleri anlatmak için kullanıldığı gibi (6:141, 17:91 ve
18:32-40) ahiretteki bahçeyi anlatmak için de kullanılmış. Bu ayetteki cennette
normal bir bahçe anlamında çünkü:
20:120 Derken, şeytan ona şöyle diyerek vesvese verdi: "Ey Adem! Sana,
sonsuzluk ağacıyla eskimez-çökmez mülk ve saltanatı göstereyim mi?"
Zaten cennette olan birinin saltanata ihtiyacı yoktur. Artı, adem ve "eşi"nin
bulunduğu yerde Güneş vardı:
Kuran ademin ilk insan olduğunu da iddia etmez. Hatta ademden önce dünyada
bazılarının fesat çıkardığını ve İNSANIN halife olduğunu anlatır. Halife Arapça'da
"ardıl, peşinden gelen, izleyen" demektir.
02:30 Bir zamanlar Rabbin meleklere: "Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım."
demişti de onlar şöyle konuşmuşlardı: "Orada bozgunculuk etmekte olan, kan
döken birini mi atayacaksın? Oysaki bizler, seni hamd ile tespih ediyoruz; seni
kutsayıp yüceltiyoruz. " Allah şöyle dedi: "Şu bir gerçek ki ben, sizin
bilmediklerinizi bilmekteyim." 20:121 Nihayet, ikisi de ondan yediler. Bunun
üzerine, çirkin yerleri kendilerine açıldı; üzerlerine cennet yapraklarından
örtmeye başladılar. Adem, Rabbine isyan etmiş, azmış, ziyana uğramıştı.
Dikkatinizi çekerim yedikleri elma değil. "Ondan yediler" olarak geçiyor. Böylece
saltanatı (hür iradeyi) ele geçirdiler yani ilk zeki canlılar olup kendilerini
yapraklarla örtmeye başladılar.
Evrimi destekleyen diğer ayetler:
Allah yarattığı insanı eliyle şekillendirmedi, bunu evrim yoluyla yaptı. Melek
kelimesinin kökü ملكkontrol etmek, hükmetmek demektir. Melekler ile o sıralar
yeryüzünü kontrol eden varlıklar anlaşılabileceği gibi (cinler / homosapienler),
Allah'ın yaratmış olduğu fizik yasalarını da anlayabiliriz. Bu kurallar ademe secde
ediyor / saygı gösteriyor. İblis ise yoldan sapmış bir cin (homosapien sapien)
olabilir.
24:45 Allah, tüm canlıları [külle dabbetin] sudan yarattı. Onlardan kimileri karnı
üzerinde yürür, kimileri iki ayak üstünde yürür, kimileri de dört ayak üstünde...
Allah dilediğini yaratıyor, Allah her şeye kadirdir.
07:189 O, odur ki, sizi bir TEK CANLIDAN yarattı, eşini de ondan vücuda getirdi
ki, gönlü buna ısınsın...
Dabbe (24:45) yaşayan, spontane hareket eden her şey olarak tanımlanabilir. Bu
tüm hayvanları, insanı, bakteri gibi hayvanların hepsini kapsar.
NOT: Bu sadece bir teoridir. Yaratılış ile ilgili ayetler Kitab'ın müteşabih kısmına
girdiğinden çeşitli şekillerde yorumlanabilir. Allah, bunların tevilinin sadece
kendisi tarafından bilineceğini söylemiştir ama şunu unutmayınız ki, Kuran evrime
işaret etmektedir..
06:133 Senin o Ganî Rabbin rahmet sahibidir. Dilerse sizi ortadan kaldırır ve sizi
bir başka topluluğun soyundan vücuda getirdiği gibi, ardınızdan da dilediğini sizin
yerinize getirir.
HURİLER?
Hur kelimesi bir sıfattır ve saf / kristal beyazı anlamlarına gelir. Ayetlerdeki
tanımlamaları incelemeden önce inşallah gidersek cennette kiminle birlikte
olacağımıza bakalım.
36:54-56
Diyanet Vakfı 54. O gün hiçbir kimse en ufak bir haksızlığa uğramaz. Siz orada
ancak yaptıklarınızın karşılığını alırsınız.
Arapçası: Fel yevme la tuzlemü nefsün şey'ev vela tüczevne illa ma küntüm
ta'melun
Diyanet Vakfı 55. O gün cennetlikler, gerçekten nimetler içinde safa sürerler.
Arapçası: İnne ashabel cennetil yevme fı şüğulin fakihun
Diyanet Vakfı 56. Onlar ve eşleri gölgeler altında tahtlara kurulurlar.
Arapçası: Hüm ve ezvacühüm fı zılalın alel eraiki müttekiun
Soylarından inançlarını izleyenler de bu kişilere katılır.
59:21
Diyanet Vakfı 21. İman eden ve soylarından gelenlerde, imanda kendilerine tâbi
olanlar (var ya)! İşte biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Onların
amellerinden de bir şey eksiltmedik. Herkes kazandıklarına karşı bir rehindir.
40:7-8
Diyanet Vakfı 7. Arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar
(melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman ederler. Müminlerin de
bağışlanmasını isterler: Ey Rabbimiz! Senin rahmet ve ilmin her şeyi kuşatmıştır.
O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabından
koru! (derler).
Diyanet Vakfı 8. Rabbimiz! Onları da, onların atalarından, zevcelerinden,
nesillerinden iyi olanları da kendilerine vâdettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz
azîz ve hakîm olan sensin!
Bir not olarak şunu bilmenizi isterim ki Arapça'da isimler eril veya dişil formlarda
olabiliyor ve 3'e ayrılırlar: tekil, ikili ve çoğul. 55. Surede bunların arasındaki
geçişlere tanık olacağız.
55:46-61
Diyanet Vakfı 54. Hepsi de örtüleri atlastan minderlere yaslanırlar. İki cennetin
de meyvesinin devşirilmesi yakındır.
Edip Yüksel 54. Astarları atlastan yataklara yaslanırlar, her iki cennetin
meyveleri pek yakındır.
Arapçası: Muttekiiyne ala furuşim betainuha min istebrak ve cenel cenneteyni
dan.
Diyanet Vakfı 55. Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini
yalanlayabilirsiniz? Edip Yüksel 55. Rabbinizin hangi nimetlerini
yalanlayabilirsiniz?
Arapçası: Febieyyi alai rabbikuma tukezzibani
Diyanet Vakfı 56. Oralarda gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş güzeller var ki,
bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmuştur.
Edip Yüksel 56. Oralarda, daha önce ne bir insan ne de bir cin tarafından
dokunulmamış, bakışlarını dikmiş eşler vardır.
Arapçası: Fihinne kasıratut tarfi lem yatmishunne insun kablehum ve la can
Gördüğünüz gibi 55:47-48 arası iki cennetten / bahçeden bahsediyor. Çift form
olan "Fihinna" (onların ikisinin içinde) 55:50 ve 55:52 ayetlerinde geçen iki
cennetin içindekileri ima ediyor. 55:54 ayeti ise ikiye ayrılıyor, ilk kısım cennetle
mükafatlandırılan erkek ve kadınların durumundan:
"Hepsi de örtüleri atlastan minderlere yaslanırlar."
İkincisi ise bahçelerdeki ağaçların meyvelerinin ne kadar rahat alınabileceğinden
bahsediyor: " İki cennetin de meyvesinin devşirilmesi yakındır."
69:23 ayetinde de "kutufuha daine" (meyveleri sarkmış / yakın) sözcüğüne
rastlıyoruz.
69:22-23
55:50 ve 55:52'de bulunan çift formlardan "fihina" (onlarda) çoğul dişil forma
geçiş görüyoruz, yani bunlar "iki bahçede bulunan" "varlıkları" betimliyor olamaz.
"Tukezzibani" (yalanlamak) fiili ikili yapıda. "Hüna" zamirinin işaret ettiği kalan
tek makul nesne 55:54 ayetinin sonundaki "meyveler"dir.
İffetli olmak Kuran'da her zaman "hifzul ferc" olarak geçer, "kasıratut tarfi" ayete
bakıldığında zorlama bir anlam olarak göze çarpıyor. Bu kelimenin bakışları /
gözleri kaçırmak olduğu var sayılıyor. Ancak gözleri alçaltmak Kuran'da 24:30 ve
31 ayetlerinde olduğu gibi "ğadül besar" olarak geçer. Cennet iffet ve namus
kavramlarının olduğu bir yer değildir zaten. Cennet inananların ödüllendirileceği
ve bir daha yaptıklarından sorumlu tutulmayacağı bir yerdir. "Bakışlarını
alçaltmak" buraya uymadığı gibi Kuran incelendiğinde de tutarsız olduğu
görülecektir. "Kasırat" kelimesinin kökü "kasera" kısaltmak anlamına gelir. "Taraf"
kelimesi ise "uç" demektir, 11:114 ve 20:130 ayetlerinde geçer. Aynı zamanda
kol ve bacak yani insan vücudundaki uzuvlar, "el etraf" (uçlar) kelimesiyle
anlatılabilir. Bu nedenle "kasıratut tarfi" ellerinizi bile uzatmadan veya hiçbir çaba
sarf etmeden kolayca yetişilen meyvelerin tanımlarından biridir.
76:14
55:62-74
Diyanet Vakfı 74. Bunlara onlardan önce ne bir insan ne bir cin
dokunmuştur. Edip Yüksel 74. Daha önce onlara ne insan ne de cin
dokunmamıştı.
Arapça: Lem yatmishunne insun kablehum ve la can
56:15-24
Listedeki diğer nesneler ise inanan kadın ver erkekler için verilecek birer objedir.
22. ayetteki bu "varlıklar" diğelerinin aksine detaylı bir şekilde anlatılmamış,
sadece gözlerinin büyük ve saf olduğu belirtilmiş. Bu da Kuran'ın gerçek manasını
yok etmek için çevirmenlerin ürettiği bir fantaziden başka bir şey değildir.
"Hurun" kelimesi yalnızca saf ve kristal beyazı anlamına gelir. "Ayn" ise hem
"göz" hem de "pınar" anlamına gelebilmektedir. İki kullanımda Kuran'da
yaygındır:
Ayn kelimesinin "göz" anlamına geldiği ayetler için şu ayetlere bakın: 3:13, 5:45,
5:83, 7:116, 7:179, 7:195, 8:44, 11:31, 12:84, 15:88, 18:28, 20:40, 76:6 vb...
"Pınar" anlamları için: 2:60, 7:160, 15:45, 26:57, 55:50, 55:66, 76:18 etc...
Diyanet Vakfı 2:25 İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar
akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık
olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu
rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için
cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî kalıcılardır.
Diyanet Vakfı 4:57 İnanıp; iyi işler yapanları da, içinde ebediyen kalmak üzere
girecekleri, zemininden ırmaklar akan cennetlere sokacağız. Orada onlar için
tertemiz eşler vardır ve onları koyu (tatlı) bir gölgeye koyarız.
Aniden, 55. surede resmi çizilen ve cennetin vazgeçilmez öğesi olan "saf
nehirlerin" 56. Surenin de bir parçası olduğunu görüyoruz.
56. Sureyi tekrar çevirip taşların nasıl yerlerine oturduğunu görelim:
Diyanet Vakfı 54. İşte böyle. Bunun yanısıra biz onları, iri gözlü hurilerle
evlendiririz. Edip Yüksel 54. Bu böyledir; onlara güzel eşler vermişizdir.
Arapçası: Kezali ve zevvecnahüm bi hurin ıyn
Cennette Allah kimse için nikah merasimi düzenlemeyecek. Ayeti çevirenler her
zamanki gibi bu ayete de erkek psikolojisiyle bakmışlar ki kadınların müttakilere
(44:51) dahil olmadığını düşünmüşler. Adil olan daha önce ayetlerde
gösterdiğimiz gibi inananların eşleriyle ve soylarıyla beraber olmasıdır.
44:54 ayetinde geçen "zevvece" fiili "eşleştirdi" anlamına gelir. Bu iki farklı şeyi
birbirine katmak değildir, bunun anlamı Allah'ın hediyelerinden biri olan saf
pınarları daha önce bahşedilenlere (ipek ve satin giysi) katmaktır. İnananlara
temiz pınarlar (44:54), bunlara uyan ipek ve satinden elbiseler (44:53) verilecek
ve huzur içinde her istedikleri meyveden yiyebilecekler (44:55). "Zevece" ile aynı
kökten gelen "ezvece" her zaman "eşler" anlamına gelmez. 38:58 ayetinde de
göreceğimiz gibi "arttırma / ikiye katlama / birleştirme" anlamına da gelir.
38:55-60
Diyanet Vakfı 60. (Liderlere uyanlar ise:) Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin!
Onu bize siz sundunuz! Ne kötü bir yerdir! derler.
Edip Yüksel 60. Onlar da derler ki, "Aslında siz hoş gelmediniz. Bizi bu duruma
siz soktunuz; ne kötü bir son!"
Arapçası: Kalu bel entüm la merhabem biküm entüm kaddemtümuhü lena fe
bi'sel karar Başka
Diyanet Vakfı 21. İman eden ve soylarından gelenlerde, imanda kendilerine tâbi
olanlar (var ya)! İşte biz, onların nesillerini de kendilerine kattık. Onların
amellerinden de bir şey eksiltmedik. Herkes kazandıklarına karşı bir rehindir.
Edip Yüksel 21. Soyları tarafından izlenen inananlara soylarını da katarız ve
onların yaptıklarından hiç bir şeyi eksiltmeyiz. Herkes kazanmış olduğu şeylerin
bir ipoteğidir. Arapçası: Vellezine amenu vettebeathum zurriyyetuhum bi
imanim elhakna bihim zurriyyetehum ve ma eletnahum min amelihim min şey'
kullumriim bima kesebe rahin
52:20 yiyecek ve içeceğin yanında iman edenlere verilecek saf pınarları anlatıyor.
En Kötü Tanım
78:31-36
Diyanet Vakfı 31. Şüphesiz takvâ sahipleri için de başarı
ödülü vardır. Edip Yüksel 31. Erdemliler için kurtuluş vardır.
Arapçası: İnne lilmuttekıyne mefazen
Bir önceki ayetin içeriği (78:32) bahçeler ve bağlar. Kevaib kelimesinin tekili
"kâbe"dir. Bu Kuran'da geçen Kabe'nin dışında tek bir üzümü anlatmak için de
kullanılır.
Bu nadir rastlanan bir anlam da değildir, bulunduğum yerde (Kuzey Afrika); hala
üzüm için bu kelimeyi kullanıyoruz. Artı ayette çevirmenlerin hayal ettiği gibi bir
isim yok (kız, kadın vs...) Kevaib ancak "etraben" (hep aynı kalan / bozulmayan)
sıfatını niteleyen özne olabilir.
38:49-54
Diyanet Vakfı 49. İşte bu, bir hatırlatmadır. Doğrusu Allah'a karşı gelmekten
sakınanlara güzel bir gelecek vardır.
Edip Yüksel 49. Bu bir mesajdır: Erdemliler için güzel bir
gelecek, Arapçası: Haza zikr ve inne lil müttekıyne le husne
meab
Diyanet Vakfı 51. Onlar koltuklara yaslanıp kurularak orada bir çok meyveler ve
içecekler isterler.
Edip Yüksel 51. Orada konfor içinde bol meyve ve içecek
isterler. Arapçası: Müttekiıne fıha yed'une fıha bi fakihetin
kesırativ ve şerab
Diyanet Vakfı 53. İşte, hesap günü için size vâdolunan şeyler
bunlardır. Edip Yüksel 53. Hesap Günü için size söz verilen
budur.
Arapçası: Haza ma tuadune li yevmil hısab
Diyanet Vakfı 54. Şüphesiz bu, bizim verdiğimiz rızıktır. Ona bitmek ve
tükenmek yoktur.
Edip Yüksel 54. Bizim bu rızkımız tükenmez.
Arapçası: İnne haza le rizkuna ma lehu min nefad
37:40-49
Diyanet Vakfı 40. (Bu azaptan) Ancak Allah'ın hâlis kulları istisnâ
edilecek.
Edip Yüksel 40. Kendilerini sadece ALLAH'a adamış kulları hariç.
Arapçası: İlla ıbadellahil muhlesıyn
Diyanet Vakfı 48. Yanlarında güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri
gözlü eşler vardır.
Edip Yüksel 48. Yanlarında da, gözlerinin içine bakan güzel
eşler... Arapçası: Ve ındehüm kasıratüt tarfi ıyn
"Taraf" göz kapağı değil de uzuv olarak aldığımızda, "kasıratüt tarfi" tabiri
"bakışlarını kaçıran" değil de "hemen yakında / ellerin altında" olacaktır. "Ayn"
(göz/pınar) kelimesi de yine pınarları anlatıyor. Yumurtalar olarak çevrilen
"beydun" kelimesi 37:46 ayetinde geçen "beydae" kelimesinin tekilidir. Böylece
37:48-49 yeni çevirisi şöyle oluyor:
56:27-38
56:35-37 arası tekrar "hatalı hüviyet"e örnek. Bu ayetler bir özne içermiyor
(huriler, kadınlar vs...). Sadece 56:35'te dişil çoğul zamir "-hunne" (enşe'na-
hunne) var. Aynı şekilde 56:36'da da birşeye hitap eden -hünne zamiri mevcut
(Fece'alna-hunne). Bu zamir 56:34'te geçen özneyi rahat mobilyalar / yükseltilmiş
döşekleri (furuşin merfu'atin) niteliyor. Gramerdeki hatayı görmüş olacak ki M.
Esed "Message of the Quran" kitabında yükseltilmiş eşler olarak çevirmiş. Aslında
kanepe veya döşek anlamına gelen "firaş" kelimesinin mecaz olarak eşleri
anlattığını not düşmüş.
Kuran'da eşler "ezvec" olarak geçer yani bu çeviri zorlamadır. Üstelik 56:34-37'de
anlatılan "kişi veya kişiler" ödüllendirilmiyor, aksine onlarda ödülün bir parçası ve
cennetteki nesneler ile birlikte listelenmişler.
"Ebraken" kelimesini bakire olarak çevirmek nahoş ve kabul edilmez bir şeydir.
Arapça'da bakire kelimesi "'ıdrae"dir ve Kuran'da geçmez. Bu kelimenin anlattığı
şeyin mobilyalar olduğunu öğrendiğimize göre alternatif anlamlara bakıyoruz:
taze / yeni / temiz. Bu cennetteki diğer nesnelerin tanımı ile tutarlılık gösteriyor
(temiz olmaları).
İlgili kitap hakkında Guardian gazatesinin yapmış olduğu haberi aşağıdaki linkten
okuyabilirsiniz (İngilizce):
http://www.guardian.co.uk/religion/Story/0.2763.631357.00.html
Sonuç:
HANGİ CARİYELER?
Yukarıdaki ayet cariye sapıklığını İslam'a mal etmeye çalışanların yüzüne tokat
gibi vuruyor çünkü ayette kadınların da "sağ ellerinin altında" birilerini
bulundurabildiğini görüyoruz. Erkeklere cariyelerle düşüp kalkma için ruhsat
veren mollalar, imamlar kadınlara niye "sağ ellerinin altındakilerle" münasebet
izni vermiyor?
04:36 Allah'a kulluk edin. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya,
akrabaya, yetim ve öksüzlere, çaresizlere, yakın komşuya, uzak komşuya,
yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, size bağımlı olanlara [ma meleket
eymanüküm] iyi ve güzel davranın. Allah, kasılıp böbürlenen şımarıkları sevmez.
16:71 Allah, rızıkta kiminizi kiminize üstün kılmıştır. Fazla verilenler, rızıklarını
ellerinin altındakilere [ma meleket eymanüküm] aktarıp da hepsi onda eşit hale
gelmiyor. Allah'ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar?
Bu kategoridekilerle cinsel ilişkiye izin var ama dikkat etmemiz gereken Allah'ın,
bazı çevirilerin aksine "eşleri ve yemininiz altındakiler değil" VEYA kelimesini
kullanmasıdır. Bunlar farklı şeyler değildir. Örneğin ülkemizde sadece imam
nikahıyla yaşayan ve evlenmeye gücü yetmeyen insanlar vardır, bu da bir evlilik
yeminidir.
Bazı sapık çevirmenler Allah'a iftira atmak pahasına cariye görüşünü HÜKÜMSÜZ
bırakacağından olacak ayeti "eşleri VE ellerinin altındaki cariyeler hariç" olarak
çevirmişler. Düşünemedikleri şey ise ayette belirli bir cinsiyetten (erkekten)
DEĞİL her iki cinsiyetten (ONLAR DİYE) bahsetmesidir!
33:52 Bundan sonra sana artık başka kadınlar helal olmaz. Bunları, başka eşlerle
değiştirmek de -onların güzellikleri hoşuna gitse bile - helal olmaz. Yeminin
altındakiler müstesna [ma meleket yemınüke]. Allah her şey üzerinde bir
Rakîb'dir, her şeyi gözetlemektedir.
Gördüğünüz gibi İslam esire kadın veya erkek olsun savaş sırasında dahi
işkenceyi, tecavüzü emretmez. Bu kişiler bir ücret veya lütuf karşılığı salınmalı
(47:4) ve esaret sırasında örnek bir hoşgörü sergilenmelidir:
KURAL BİR:
KURAL İKİ:
24:31 Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar;
namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere,
zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.
( خمرhımar TEKİL, çoğulu HUMUR) : örtü, perde; baş örtüsü (*yine bu anlam
hadislerin etkisiyle Arap dinine yerleşmiş olabilir.)
( جتيتبتceyb TEKİL, çoğulu CÜYUB) : gömleğin yaka ve göğüs kısmındaki açık; yaka;
cep (Arap'ların genellikle göğüs cebinde eşyalarını taşımaları nedeniyle bu
anlama geliyor); göğüs; kalp; bir ülkeye giriş yeri
Ve iza kara'tel kur'ane cealna beyneke ve beynellezıne la yü'minune bil ahırati hıcabem
mestura
17:45 Biz, Kur'an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların
arasına gizleyici bir ÖRTÜ çekeriz.
Fettehazet min dunihim hıcaben fe erselna ileyha ruhana fe temessele leha beşaren
seviyya
19:17 Meryem, onlarla kendi arasına bir PERDE çekmişti.
Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine
tastamam bir insan şeklinde göründü.
Ve ma kane li beşerin ey yükellimehüllahü illa vahyen ev miv verai hıcabin ev yurile
rasulen fe yuhıye bi iznihı ma yeşa' innehu aliyyün hakım
42:51 Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya PERDE arkasından
konuşur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona dilediğini vahyeder. O
yücedir, hakîmdir.
Ayette kadınların hangi bölgeyi örtmeleri gerektiği de belirtilmiş fakat "res"
(baş) kelimesi kullanılmamıştır. Kuran bize rehber olarak kafidir ve örtülecek yer
göğüslerdir (jüyub).
Bu ayetteki cilhab kelimesi herhangi bir dış giysi demektir, baş kapanacak
veya saçın bir teli bile görünmeyecek diye bir kayıt yoktur. Zaten bu şekilde
giyinen birini tanımak dahi mümkün olmaz.
Başörtüsünün Tarihçesi
Türbanı bir islami sembol sananlar, yanılıyorlar çünkü türban eski bir yahudi
geleneğidir. İslam'a da diğer çoğu yalan gibi hadis ve sünnet kitapları altında
girdi. Dindar yahudi kadınlar hala sinagoglarda, düğünlerde ve dinsel ayinlerde
saçlarını örtmektedirler.
HIRSIZLIĞIN CEZASI
05:38 Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza olarak ve
Allah 'tan bir ibret olmak üzere ellerini ( eydiyehüma ) kesin. Allah izzet ve
hikmet sahibidir.
( يدyed) : kullanışlı; güç, kuvvet, kudret; faydalı eşyalar; cömertlik; elin üst kısmı,
kol; (bir aletin) kolu; (kuşun) kanadı
yed: bir el
yedeyn: iki el
eydi: (ÜÇ VEYA DAHA FAZLA EL) eller
eydiyehüm: (ÜÇ VEYA DAHA FAZLA el için)
elleri
İbn Kesir : Ves sariku ves sarikatü faktau eymanehüma = ve erkek hırsız ve
kadın hırsız, ikisinin de sağ ellerini kesin
Tebari : Ves sariku ves sarikatü faktau eymanehüma = ve erkek hırsız ve kadın
hırsız, ikisinin de sağ ellerini kesin
Dahası bu ayeti gerçek anlamında anlarsak başka bir sorun daha çıkıyor
karşımıza. O da bundan sonraki ayet:
Elleri kesilen ya da mezhepçilerin yaptığı gibi tek eli kesilen birinin durumunu
düzeltmesi olanaksızdır. Hele gerçek anlamda alıp kişinin iki elini birden kesersek
artık o şahsın yaşaması bile ızdırap haline gelir. Bunun dışında mezhepçilerin
cevaplaması gereken sorular şunlardır:
Ellerin açıl olması cömert olmak demektir. Ellerini kesin hükmü de birçok anlam
içerebilir: hırsızların çalmasını engelleyin, çaldıklarından harcayın veya çaldıklarını
iade edin.
Ceza kelimesi ise bir şey karşılığında yapılan şeylerin verilen benzer bir cezadır.
Ödül, ceza, karşılık anlamlarına gelir.
5.38inci ayette yapılan suça karşılık olarak hırsızın mali gücünü keseceğiz.
Hırsızlık el kesiminin cezası olamaz çünkü bunlar birbirine denk değil. El kol
kesmek 42:40 ve 10:27 ayetlerini dikkate almamaktır.
Şimdi bir de "ceza" kelimesinin yerine "azap" kelimesi kullanılan 24:02 ayetine
bakalım.
24:02 Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a
ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara
acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit
olsun ( velyeşhed azabehüma taifetüm minel mü'minın ).
Aslında Kuran'da örnek bir hırsızlık hadisesi de geçmiş, bakalım cezası neymiş:
Ves sariku ves sarikatü faktau eydiyehüma cezaem bima keseba nekalem minellah vallahü azızün
hakım
05:38 Hırsız erkek ve kadının KAZANDIKLARINA CEZA / KARŞILIK ( bi
ma keseba ), ALLAH'TAN DERS OLSUN DİYE MALİ GÜÇLERİNİ KESİN ve
Allah izzet ve hikmet sahibidir.
İSLAM VE KADIN
O dönemki Romalı kadınlar ise bir tarihçi tarafından şöyle tasvir edilir: "bir
bebek, alt sınıf, kendi başına bir şey yapamayacak durumda olan ve her zaman
kocasının himayesine bağımlı olan kişi."
04:01 "Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan yaratan, ondan eşini vücuda getiren ve o
ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının."
07:189 "O, odur ki, sizi bir tek canlıdan yarattı, eşini de ondan vücuda getirdi ki,
gönlü buna ısınsın.
16:72 "Allah size, kendi benliklerinizden eşler nasip etti. Eşlerinizden de sizin için
oğullar ve torunlar oluşturdu. Ve sizleri güzel ve temiz nimetlerle rızıklandırdı.
Şimdi bunlar, bâtıla mı inanıyorlar? Ve bunlar, evet bunlar, Allah'ın nimetine
nankörlük mü ediyorlar?"
Kuran kadını Adem'in yaptığı hata için suçlamaz. Kuran'a göre Adem ve eşi
Allah'a itaatsizlik etmiş, tövbe edip affedilmiştir. (2:36, 7:20 - 24). Hatta bir ayette
(20:121), özellikle Adem, suçlanmıştır.
Bir kere soru yanlış, bu HER DURUMDA geçerli değildir. Bu konuya birazdan
geleceğim. Kuran'a göre erkek çocuk, kız çocuğun iki misli miras alır ve işte
fırtınalar koparan İslam'ın kadını ikinci plana attığına dayanak gösterilen kısım
budur, gerisine bakılmaz, önemli değildir çünkü. Örneğin ölen çocuklarından
miras alan EBEVEYNLERİN İKİSİ DE mirastan 1/6 pay alırlar. Anne ve babaya
düşen pay aynıdır. Ölen evladın bakacağı çocuğu olduğu ve olmadığı
durumlardaki ebeveyn payları da eşittir. Eleştiren kişiler bu ayetlere nedense
önem vermez, çünkü bu kişilerin kalplerine anti-islamik yazılar okuya okuya ya da
sözüm ona müslümanları göre göre İslam'ın kadını ezdiği fikri kazınmışt ır.
Nefretlerini de ayetleri eksik kopyalayarak bastırmaya çalışırlar. Erkek çocuğa
fazla miras payı verilmesi de erkeğin (hele o dönemi düşünürsek) evinin geçimini
sağlama görevinin olmasından ötürüdür (4:34). Allah cinsiyet ayrımı yapsaydı
bunu ebeveyn dağılımlarında da görürdük. Artı bu konuda bile süregelen bir
ihtilâf vardır. Kimilerine göre (ben dahil) bu kurallar yalnızca VASİYET
BIRAKILMADIĞI ZAMANLARDA GEÇERLİDİR.
04.11 Allah size çocuklarınızla ilgili olarak şunu öneriyor: Erkek için, iki dişinin
payı kadar. İkiden fazla kadın iseler ölenin bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Eğer
çocuk sadece bir kadınsa, mirasın yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, geriye
bıraktığından ana-babanın herbiri için altıda bir hisse olacaktır. Ölenin çocuğu
yoksa ve kendisine ana-babası mirasçı olmuşsa bu durumda anasına üçte bir
düşer. Eğer kardeşleri varsa, anasının payı, yapacağı VASİYETTEN ve
BORCUNDAN ARTA KALANIN altıda biridir. Babalarınız var, oğullarınız var. Siz
bunlardan hangisinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilemezsiniz.
Allah'tan bir buyruğu önemseyin. Hiç kuşkusuz Allah her şeyi bilir, tüm
hikmetlerin sahibidir.
Anlaşıldığı üzere mirasın dağıtımı, ölen kişinin geride bıraktığı borçlar ve
VASİYETİ çıkarıldıktan sonraki aşamadır. Yani üstteki koşullar bir vasiyet
bırakıldığı zaman uygulanabilir. Vasiyeti ise nasıl bırakmamız gerektiği şu ayette
açıklanıyor:
02:180 Birinize ölüm geldigi vakit, bir mal bırakacaksa, babası, annesi ve en
yakıin akrabası için MEŞRU bir biçimde vasiyette bulunması, Allah'a karsı
gelmekten sakınanlar üzerine yapılması gerekli bir hak olarak üzerinize yazıldı.
Anahtar Kelimeler:
Essabirıne ves sadikıyne vel kanitıne vel münfikıyne vel müstağfirıne bil eshar
03:17 Sabreden, dürüst olan, BOYUN EĞENLER / İTAAT EDENLER, hayra
harcayan ve
seher vaktinde Allah'tan bağış dileyenler (içindir).
Ayetin "Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar" şeklinde
devam etmesi bu saygının Allah'a olduğunun açık bir kanıtıdır.
Niye "dövün" olamaz?
30:21 Yine sizin için nefislerinizden kendilerine ısınırsınız diye eşler yaratması ve
aranızda bir SEVGİ ve bir ESİRGEME yapması da O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz
ki bunda düşünecek bir kavim için ibretler vardır.
"Boşanmış bir kadın bekle (iddet) süresi bitmeden önce kocasının ilişkiye yeniden
başlama teklifini reddetme hakkına sahiptir; ama ailenin bakımı erkeğin ellerinde
olduğundan geçici boşanmayı feshetme hakkı öncelikle erkeğindir."
09.20 İman edip hicret eden, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla didinenler
derece bakımından Allah katında daha yücedirler. Kurtuluşa erenler de işte
bunlardır.
02.282 Ey iman sahipleri! Belirli bir süre için birbirinize borç verdiğinizde onu
yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine öğrettiği
şekilde yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Borç altına giren kişi de onu kayda
geçirtsin ve Rabbinden korksun da borcundan hiçbir şey eksiltmesin. Borç altına
giren, aklı ermez yahut zayıf-çaresiz biri ise yahut yazdırmaya gücü yetmiyorsa,
velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki kişiyi de tanık tutun. Eğer iki erkek
yoksa rızanızla kabul edeceğiniz tanıklardan bir erkek ve iki kadın gerekir. Bu
kadınlardan biri şaşırırsa/unutursa (*TEDILLE) ötekisi ona hatırlatsın diyedir.
Tanıklar, çağırıldıklarında çekimser davranmasınlar. Küçük veya büyük, borcu,
süresine kadar yazmaktan üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah katında adalete
daha yakın, tanıklık için daha sağlam, kuşkuya düşmemeniz için daha elverişlidir.
Ancak aranızda döndürüp durduğunuz tamamen peşin bir ticaret sözkonusu ise
onu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Karşılıklı alış-veriş yaptığınızda
da tanık bulundurun. Yazıcıya da tanığa da zarar verilmesin. Böyle bir şey
yaparsanız bu, kendinize kötülük olur. Allah'tan korkun. Allah size öğretiyor.
Allah, her şeyi en iyi biçimde bilendir.
Diğer şahitliklerde böyle bir uygulama yoktur (65:2, 5:106 ve 4:6) ve 24. ayette
bu ayetin tam tersine kadının ŞAHİTLİĞİ ERKEĞİNKİNDEN ÜSTÜNDÜR.
24:06 Kendi eşlerine bir zina isnat edip de kendilerinden başka tanıkları
olmayanların
herbirinin tanıklığı, kendisinin kesinlikle doğru sözlülerden olduğu hususunda
Allah'a
yeminden ibaret dört kez tanıklık ikrarıdır.
24:07 Beşincide, eğer yalancılardansa, Allah'ın laneti üzerine olsun diye söz
söyler. 24:08 İtham edilen eşin, itham eden kocanın kesinlikle yalancılardan
olduğuna ilişkin, Allah adına dört kez yemin şeklindeki tanıklığı, ondan cezayı
düşürür.
24:09 Bu durumda kadının beşinci sözü, suçlayan erkek doğru söyleyenlerdense,
"Allah'ın gazabının kendisi üzerine olması"nı söylemekten ibarettir.
Nedense kimse işte islam kadınları böyle eziyor diye eleştirirken bu ayeti
alıntılamaz.
DARABE’NİN VURMAK OLMADIĞININ DELİLLERİ
2:73
"Sığırın bir parçasıyla ona vurun" dedik. İşte böylece Allah ölüleri diriltir ve aklınızı
kullanasınız diye size ayetlerini gösterir.
“idribûhu biba’dihâ” cümlesi kelimesi kelimesine “ona [eril] vurun onun [dişil]
bazısı ile” olarak çevrilir. Bu bazı tefsirciler için hayal ürünü bir iddiaya neden
olmuştur. Onlara göre ineğin bazı kısımlarıyla vurulan adam yaşama geri dönmüş
ve katilini işaret etmiştir. Bu açıklama reddedilmelidir çünkü idribuhu’daki
zamir erildir, nefs ismi ise dişil. Bu yüzden bu emir cümlesi nefisle ilgili
değildir. Dişil zamir olan ha ise en yakın dişil isime aittir. Yani öldürülen nefs veya
toplumun içinde (fiha) anlaşamadığı cinayetten.
Ç=çoğul
D=dişil
E=eril
8:12
Darabe’nin olası “vurmak” fiiline örnek olarak gösterilebilecek birkaç ayetten biri
de budur. Şimdi ayeti yakından inceleyelim.
Aynı kökten olan malik, kral anlamına gelir. Melakut ise krallık. Melek ise
geleneksel çeviriye göre melek… Peki nedir bu melek? Dr. Shabbir ve Aidid
Safar’a göre bunlar Allah’ın kontrolü altındaki güçler. Allah’ın değişmez
fizik yasaları veya diğer güçler buna örnektir. O yüzden ikisi de “melekler” için
benzer çevirileri kullanmışlar.
8:50
38:44
( ضغثdigsen) hasır yapmada veya çadır kurmada kullanılan bambu benzeri bir
bitkidir. Ayette bu yığınlarla çadır kurması istenmiş olabilir (3:112’de DRB fiili ile
“zillet onların üzerlerine kuruldu” gibi bir benzetme var aynı şekilde 57:13’de ise
“onların arasına bir duvar koyulacak / kurulacak”) ya da bir diğer alternatif
“sözünden dönmek” olarak çevrilen ( حنثhanise) kelimesinin anlamlarından biri
olan “hakka, doğruya meyil etmek8” olarak düşünülecek. Digsen kelimesi de çıra
olacak alınacak ve “eline bir deste al ve onunla ortaya koy / çıkar ve batıla
meyletme” gibi bir çeviri ortaya çıkacak.
20:77
…ve vur (!) / yola çıkar onları denizin içinden bir yol kuru…
8
Kamus El-Muhit
anlamına geldi.
2:60
fekulna-drib bi’asâke-lhacer
…“Asanı kayaya vur” demiştik… (Diyanet Meali)
…Değneğinle şu taşa vur!" demiştik… (Yaşar Nuri Meali)
7:160
eni-drib bi’asâke-lhacer
…“Asânı taşa vur” diye vahyettik… (Diyanet Meali)
…"Asanı taşa vur!" diye vahyettik… (Yaşar Nuri Meali)
26:63
eni-drib bi’asâke-lbahr
… “Asan ile denize vur” diye vahyettik… (Diyanet Meali)
…"Asanla denize vur!" diye vahyettik… (Yaşar Nuri Meali)
43:05
ب
ُ ِضر
ْ ََأَفن
Efenadribu
O zaman vaz mı geçelim
Arapça’ya hakim olmayanlar için yukarıda kökü gösterdik. Kelime aynı kelime,
yine çeviri farklı.
37:93
( راغragha) hile ile yol bulmak, gitmek; dikkatini çevirmek gibi anlamlara sahip.
Yine sağ el ile yapılan bir işaret söz konusu.
Hile ile üzerlerine gitti göstererek / işaret ederek sağ eliyle / yeminle
47:4
…fedarbe-rrikâbi…
(Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları
çökertip etkisiz hâle getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın (sağ kalanlarını esir alın).
Artık bundan sonra (esirleri) ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş
sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi, onlardan öç alırdı. Fakat
sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince,
Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır. (Diyanet Meali)
Kuran’da toplam 22; tam olarak rikab şeklinde de 3 kere geçiyor ve bir tanesi bile
boyunu anlatmak için kullanılmamış. Kullanımları görmek için tıklayın. Bunların
hiçbiri “boyun” anlamında değil. Tebbet Suresinde Kuran’ın boyun için “ciydu”
kelimesini kullandığını görüyoruz. Artı burada niye rikabehum “onların boyunları”
denmemiş? Bu daha doğru olmaz mıydı? Peki geleneksel çeviriye göre “vurulacak
şey” ne?
Bu ayete göre bir inanan başka bir inananı ancak hata ile öldürebilir. Kısas
olayında yolunda gitmeyen bir şeyler olduğu daha bu ayetten anlaşılıyor.
Cinayetin kasten olması halinde ayette dünyevi bir ceza belirtilmemiş; Allah’ın
katili sonsuz bir cehennem ile cezalandıracağı bildirilmiştir.
2:178 Ey iman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre hür,
köleye köle, kadına kadın (öldürülür). Ancak her kimin cezası, kardeşi (öldürülenin
velisi) tarafından bir miktar bağışlanırsa artık (taraflar) hakkaniyete uymalı ve
(öldüren) ona (gereken diyeti) güzellikle ödemelidir. Bu söylenenler, Rabbinizden
bir hafifletme ve rahmettir. Her kim bundan sonra haddi aşarsa muhakkak onun
için elem verici bir azap vardır.
* 4-92 ve 93 gibi iki açık ayet varken neden tekrar öldürülenler ile ilgili
emir geliyor?
ن
ْ م َ
َ ف
femen
ve her kim
ي
َ فِ ع
ُ
‘ufiye
affedilirse
ُ َل
ه
lehu
ona
ه ِ َن أ
ِ خي ْ م
ِ
min eḣîhi
kardeşinden
َ ع بال ْمعروف
ن
ٍ سا
َ ح ِ ْ داءٌ إ ِل َي
ْ ِ ه ب ِإ َ وأ
َ ِ َ ٌيء
ُ ْ َ ِ ٌ فات َّبا َ
ْ ش
şey-un fettibâ’un bilma’rûfi veedâun ileyhi bi-ihsân(in)
bir şey bilinenlere uyun ve ona güzellikle ödeme yapın
Kuran’da kullanılan nefs (can, ruh) ise sadece insan değil bütün canlıları ifade
etmek için kullanılmıştır:
17:33
Ve la taktülün nefselletı harramellahü illa bil hakk ve men kutile mazlumen fe kad cealna li veliyyihı
sültanen fe la yüsrif fil katl innehu kane mensura
Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın.
Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas
yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.
5:32. İşte bu yüzden biz, İsrailoğulları üzerine şunu yazdık: Kim bir kişiyi, bir
kişiye karşılık yahut yeryüzünde bir fesat sebebiyle olmaksızın öldürürse,
insanları toptan öldürmüş gibidir. Ve kim bir kişiye hayat verirse insanlara toptan
hayat vermiş gibidir. Anolsun, resullerimiz onlara açık-seçik kanıtlar
getirmişlerdir. Ama onlardan birçoğu bunun ardından da yeryüzünde zulüm ve
azgınlığa sapmaktadır. (Y. Nuri Meali)
men katele nefsen biġayri nefsin:
kim bir nefsi başka bir nefs İLE/iÇİN/YERİNE olmaksızın öldürürse
Buradaki ile anlamına gelen “bi” değiş tokuşlarda kullanılan kelime. Yerine gibi.
Burada kurtarılan bir insan için öldürülen bir insan anlatılıyor.
İşte Kur'an karşıtlarının en sık alıntıladığı cümlelerden biri. Bu savaş ile ilgili bir
ayet. Allah'a savaş açanların başlarına gelebilecek olanlar anlatılıyor. Burada
ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi de yanlış çeviridir.
5:45 Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa
kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile
cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffaret olur. Kim
Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir. (Diyanet Meali)
Bu ayetteki anahtar kelime ise sadaka vermek (tesaddeka bihi). Hiçbir yara
diğerine eş değildir. Tek gözü olan adamın gözünü çıkaracak olursanız kör kalır,
iki gözü de yerinde olan adam ise yalnızca birini kaybeder. İnsan canı sadakayla
satın alınacak kadar ucuz değildir. Göze göz, buruna burun ise istisnasız bütün
yaralarda kısas (yani adil bir ödeşme) olacağını vurgulamak içindir. Sünnetullah
değişmeyeceğine göre Maide suresinde geçen bu ayette hayvanlar hakkındadır.
NUH VE TUFAN
Uyarı: Bu çalışma bahsedilen Tufan’ın global bir olay olduğu anlayışı üzerine
yapılmıştır. Okuyucu sunulan bulgularla aynı fikirde olmasa bile, makale
düşünmeyi sevk eden içeriği için konmuştur.
Nuh’un Büyük Tufan hikayesi değişik kültür, yazıt ve dinlerde bahsi geçen bir
olaydır. Bu hikayelerin geneline göre Nuh’a bir gemi inşa etmesi vahyediliyor;
daha sonra büyük bir sel gemide kalan insanlar dışındaki herkesi alıyor.
(Sonra Nuh:) Rabbim! dedi, doğrusu ben kavmimi gece gündüz (imana) davet
ettim; Fakat benim davetim, ancak kaçmalarını arttırdı. Gerçekten de, (imana
gelmeleri ve böylece) günahlarını bağışlaman için onları ne zaman davet
ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) elbiselerine
büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler. Sonra, ben kendilerine
haykırarak davette bulundum. Sonra, onlarla hem açıktan açığa hem de gizli gizli
konuştum. Dedim ki : Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır.
(Mağfiret dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin, Mallarınızı ve
oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın. Size ne
oluyor ki, Allah'a büyüklüğü yakıştıramıyorsunuz? Oysa, sizi türlü merhalelerden
geçirerek O yaratmıştır. Görmediniz mi, Allah yedi göğü birbiriyle ahenktar olarak
nasıl yaratmış! Onların içinde ayı bir nur kılmış, güneşi de bir çerağ yapmıştır.
Allah, sizi de yerden ot (bitirir) gibi bitirmiştir. Sonra sizi yine oraya döndürecek
ve sizi yeniden çıkaracaktır. Allah, yeryüzünü sizin için bir sergi yapmıştır Ki, onda
geniş yollar edinip dolaşabilesiniz.(diye). (71:5-20)
(Öğütlerinin fayda vermemesi üzerine) Nuh: Rabbim! dedi, doğrusu bunlar bana
karşı geldiler de, malı ve çocuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka işe yaramayan
kimseye uydular. Bunlar da, büyük hileler, büyük desiseler kurdular! Ve dediler ki:
Sakın ilahlarınızı bırakmayın; hele Ved'den, Suva'dan, Yeğus'tan, Ye'uk'tan ve
Nesr'den asla vazgeçmeyin! (Böylece) onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar.
(Rabbim!) Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır!" (71:21-24)
İnsanlarına vaazda devam eden Nuh bir taraftan da gelecek felaket için uyarılmış
ve gemi inşa etmeye başlamıştır.
Sel Başlıyor
Yine de onu yalanladılar, biz de hem onu hem de onunla beraber gemide
bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık; ayetlerimizi
yalanlayanları da (denizde) boğduk. Bak ki uyarılanların (fakat inanmayanların)
sonu nasıl oldu! (10:73)
Bulgular
Tufan hikayesi ne kadar açık olsa da sorulabilecek veya daha fazla analiz isteyen
birçok problem var.
Sel Küreseldi
Çoğu kişi; Tufan’ın belli bir bölgede vuku bulan lokal bir olay olduğunu düşünse
de, Kuran bize iki sebepten dolayı bunun global bir olay olduğunu söyler:
1. Nuh, Allah’a yeryüzündeki tüm hayatın son bulması için yakardı. (Belli bir
bölgeden bahsedilmedi.)
Nuh: "Rabbim! dedi, yeryüzünde kafirlerden hiç kimseyi bırakma!" "Çünkü sen
onları bırakırsan kullarını saptırırlar; yalnız ahlaksız, nankör (insanlar) doğururlar
(yetiştirirler)." (71:26-27)
Daha önce Nuh da dua etmiş, biz onun duasını kabul etmiştik. Böylece, kendisini
ve (iman eden) yakınlarını büyük sıkıntıdan kurtarmıştık. Onu, ayetlerimizi inkar
eden kavimden koruduk. Gerçekten onlar, fena bir kavim idi; bu yüzden topunu
birden (suya) gömdük. (21:76-77)
Tufan’ın Delilleri?
Küresel Sel fikrini reddedenlerin çoğu böyle bir felaket durumunda var olması
gereken fiziksel delillerin yokluğuna işaret ederler.
Yeryüzünde canlıların ani yok oluşuna dair izlere rastlanmaktadır. Hem de bu yok
oluşlar defalarca meydana gelmiştir.
Dünyanın 4,5 milyar yıllık yaşı boyunca yeryüzünde yaşayan canlıların büyük
bölümü, beş ayrı dönemde ve bu dönemlerin her birinde topluca yok oldu. Canlı
türlerinin üçte ikisinin yok olduğu birinci dönemdeki yokoluşun sorumlusunun,
ozon tabakasındaki delinme olduğu sanılıyor. Amerikalı bilimadamlarının yaptığı
araştırmalara göre, dünyadan 10 bin ışık yılı uzaklıktaki bir süpernovanın 440
milyon yıl önce patlaması sonucunda dünya atmosferi gama ışını
bombardımanına tutuldu ve bu da ozon tabakasını deldi. O dönemde yaşam, ilkel
canlı yaratıklar biçiminde yalnızca suda veilkel bitkiler biçiminde karada vardı.
Sudaki yaratıkların özellikle yüzeye yakın yaşayanları neredeyse tümüyle yok
oldu. Böylece yeryüzündeki tüm canlı türlerinin üçte ikisi, ozon tabakasının
delinmesi sonucu yok oldu. AP'nin bugünkü haberine göre araştırmayı yapan
ekibin başkanı Kansas Üniversitesi'nden astronom Adrian L. Melott, türlerin
topluca yok olduğu "Ordovician" adlı bu dönemin, o çağdaki buzul devrinin de
başlangıcı olduğuna, bunun nedeninin de aynı süpernova patlaması olabileceğine
dikkati çekti. Melott, dünyanın 4,5 milyar yıl boyunca bir çok kez gama ışını
bombardımanına maruz kaldığını belirterek, "Her birkaç yüz milyon yılboyunca
gama bombardımanı oluyor. Bu bombardıman bugün de yeniden başlayabilir,
bundan birkaç milyon yıl sonra da" görüşünü savundu. Ancak bilim adamları,
günümüzde böyle bir felakete yol açabilecek olan, dünyaya yakın bir süpernova
bulunmadığını belirtiyorlar. Türlerin üçte ikisinin yokolduğu Ordovician dönemini
360 milyon yıl önceki Devonian izledi. Bu dönemde türlerin yüzde 60'ı yok oldu.
250 milyon yıl önceki Permian-Triassic döneminde ise türlerin yüzde 90'ı yok
oldu. 220 milyon yıl önceki Triassic döneminde ise türlerin yarısı yok olurken, 65
milyon yıl önceki Cretacious-Tertiary döneminde, dinozorlar dahil, yeryüzündeki
türlerin yarısı ortadan kalktı. Bu son yokoluşa, yeryüzüne düşen bir dev
göktaşının yol açtığı görüşü ağır basıyor.
http://en.wikipedia.org/wiki/Permian-Triassic_extinction_event
Bilim insan yaşantısının kısaldığına dair bir bulgu bulabilmiş değildir. Yani ilk
insanların bizden uzun ömürlü olduklarını düşünmemiz için bir nedenimiz yok.
Peki Nuh’un kavminde 1000 yıl geçirmesine ne demeli? Hiçbir surede yaşından
dolayı insanların şaşırdığını veya buna benzer bir şey okuyamıyoruz.
Cevap çokça bilinen ve basit bir bilimsel gerçekle açıklanabilir: Yeryüzü devamlı
yavaşlıyor.
Yani, bir yılın “Yeryüzünün Güneş etrafında bir kere dönmesi” gibi basit bir
tanıma bakacak olursak Yerkürenin Güneş etrafında dönüşünün çok daha hızlı
olacağından Nuh’un ve o dönemde yaşayan insanların şuan yaşan insanların
yaşam sürelerine benzer yaşam süreleri olduğunu kestirebiliriz.
Kıtasal Sürüklenme
Başka bir bilimsel gerçek kıtaların belli bir hızda birbirinden uzaklaşmasıdır.
Kara parçamızın birleşik olduğu zaman (buna Pangea denir) Paleozik ve Mezozoik
dönemlere yani yaklaşık 250 milyon yıl öncesine denk gelir.
http://en.wikipedia.org/wiki/Pangaea
Kretese dönemine ait fosilleşmiş bir insan parmağı bulunmuştur. (110 milyon yıl
öncesine ait).
http://home.texoma.net/~linesden/cem/finger/finger.htm
•Tarihi El İzi
Bir kireçtaşında yine 110 milyon yıl öncesine ait olduğu düşünülen bir el izi
bulunmuştur.
http://paranormal.about.com/od/ancientanomalies/ig/Most-Puzzling-
Ancient-Artifact/Impossible-Fossils.htm
Lif 20 kez büyütülmüş ve bunun “insan işi” olduğuna karar verilmiştir. Trias
dönemine (213-248 milyon yıl öncesi) ait bir kayadan alınmıştır.
http://en.epochtimes.com/news/5-2-13/26398.html
1885 yılında bir kömür parçasının içinde zeki eller tarafından işlendiği belli olan
ve yaklaşık 100 milyon yıl öncesine ait bir metal parçası bulunmuştur.
Texas, Paluxy Nehri’nin yakınlarında 134 dinazor iziyle aynı platformda ve aynı
döneme ait 14 el izi bulunmuştur.
http://www.bible.ca/tracks/taylor-trail.htm
Birçok bilimsel çalışma 250 milyon yıl öncesinde Yeryüzüne bir meteor veya
kuyruklu yıldız çarptığında hemfikirdir.
Geminin Kalıntıları
Çocuk kurban etme, eski çağlarda yeryüzünde sıkça uygulanan bir ritüeldi.
Arkeologlar Azteklerin tanrıları “Talok” için kurban ettikleri 40 kadar çocuğun
kalıntılarını bulmuştur. Danslar eşliğinde tapınağa götürülen çocukların kalpleri
din adamı tarafından çıkartılırdı. Tapınağa giden yolda kurbanın akıttığı gözyaşları
onlar için “çok yakın” ve “bol” yağmurların işaretleriydi. Bu nedenle ağlamayan
çocukların tırnakları sökülürdü. Benzer şekilde İnca kültüründe, eski İsrail’de ve
cahiliye Araplarında da çocuk öldürme yaygındı. İsrail’de Hinnom (Tofet)
Vadisinde (gehinnom) çocuklar “Molok” tanrısı için yakılarak öldürülüyordu ve
babaların çocuklarının bağırışlarını duymamaları için davullar (İbranice tof)
çalınıyordu.
37:103 ayetinde Diyanet, mealine parantez içinde “Allah’ın emrine” diye ekleme
yapmıştır. Oysa ayetlerde rüyanın Allah’ın emri olduğuna dair bir kanıt
bulunmuyor. Allah’ın çocuk öldürme ile ilgili ayetleri gayet açıktır:
değillerdir. (Diyanet)
6:140 Beyinsizlikleri
ve dinlerini karıştırıp
helâke sürüklesinler
sapmışlardır. Doğru
yüzünden bilgisizce
yapamazlardı. Artık
öldürmelerini güzel
koşanların çoğuna,
öldürenler, Allah’ın
koştukları ortaklar,
kendilerine verdiği
6:137 Yine bunun
sayanlar, mutlaka
onları yanıltsınlar.
ziyan etmişlerdir.
Gerçekten onlar
yolu bulmuş da
dileseydi, bunu
ederek- haram
Eğer Rabbin
başa bırak.
çocuklarını
çocuklarını
sen onları
Allah yasakladığı bir şeyi emreder mi? 37:107 ayetinde ise geleneksel inanışta
İsmail’in yerini alan kurbanlığın bahsi nedense hiç geçmemektedir. Öncelikle
kurban etmek olarak çevrilen zebehe ذبحfiilini inceleyeceğiz.
ذبببح:
yarmak, açmak, boğazı kesmek, boğazlamak, kurban etmek, çok sayıda
öldürmek, kıyım yapmak
Kur’an’a bakıldığında “boğazlamak” daha doğru bir çeviri gibi geliyor çünkü fiil
sadece hayvanlar değil insanlar için de kullanılmış:
ٍ ن ُمِبي
ن ٍ طا
َ حّنُه َأْو َلَيْأِتَيّني ِبسُْل
َ لْذَب
َ شِديًدا َأْو
َ عَذاًبا
َ عّذَبّنُه
َلَُ
27:21 “Bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirmedikçe kesinlikle onu
ağır bir şekilde cezalandıracağım, ya da kafasını keseceğim.” (Diyanet)
Hayvanlar için kullanılınca kurban etmek gibi “dini bir törenle yapılan boğazlama
işi”ni anlayan Diyanet, aynı kelimeyi insanlar için kullanıldığında kafasını kesmek
olarak meallendirmiş.
37:103-104 Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu
(boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!”
Kad saddekte-rru/yâ innâ keżâlike neczî-lmuhsinîn(e)
37:105 “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları
böyle mükâfatlandırırız.”
Rüya’da İsmail’i öldüren İbrahim peygamberin bu ayette rüyayı doğruladığı /
gerçekleştirdiği (saddaka) belirtilmiştir. Oysa rüyasında öldürmüştür. Gerçekte ise
Allah buna müsaade etmemiş ve muhsin bir kulu olan İbrahim’i yapacağı büyük
bir hatayı engelleyerek ödüllendirmiştir.
Ceza kökünün tam anlamının “karşılık” olduğunu ve sadece iyi bir mükafat için
değil kötü bir yaptırımı da kapsadığını görmüştük. Örneğin yine aynı kelime
(nemci = biz karşılığını veririz) (7:40) ayetinde “kezalike nemcil mücrimin” yani
“suçluların karşılığını böyle veririz” şeklinde geçmektedir. Bu kelimeyi “mükafat”
ya da “ceza” yerine “karşılık” olarak çevirmek en doğrusudur.
فدي: bir şey verdi, fidye verdi, satın aldı, serbest bıraktı
عظيم: (azim) güçlü; büyük, muazzam; her şeye kadir; acı, ağır, feci, elem verici