You are on page 1of 130
TURKIYE | GIZEMLERI HALUK EGEMEN SARIKAYA BiLIM ARASTIRMA MERKEZ! iCiINDEKILER 1, BOLUM GIZEMLI Piri REis HARITASI 2, BOLUM ANADOLU'DAKI NUH’'UN GEMISi 3, BOLUM NEMRUD DAGI VE SAKLADIGI SIRLAR 4, BOLUM YERALTI KENTLERI VE AGARTA iLisKisit 5. BOLUM OLAGANUSTU UZAY ARACI MODULU 6, BOLUM ; TURKIYE UZERINDEKI UCAN DAIRELER 7, BOLUM TURKIVEDE SPIRITOLOJL VE PARAPSIKOLOSI @ — Istanbul’'un Fethi’nin Mukadder Plant b — Olaganiistti Igmlama Olaylan c —- Atativk Hakkmda Bilinmeyen Gergekler q@ — Anlamh Tesadiifler ve Olagantistt Ormekler e — Anadolu’nun Gegmis Devirlerindeki Devler { — Bursa ve Uludag’daki Sagirtic: Sirlar rm g — Anadolu’da Yagan Gdksel Yiyecekler h —- Yiksekten Diisenlerin Mucizevi Kurtuluglar1 k — Tlrkiye’deki Manyetik — Gekimsizlik Yokuslar1 1 — Tiirkiye’deki Ruhsal Cerrahi Olaylart mm —- Tirkiye’deki Belgesel Reenkarnasyon Olaylart n— Haci Macit ve Olagantistt Yeteneéi o — Kaya Esin ve Olagantistti Kehanetleri @ — idareci Mekanizma ve Gerceklegen Kehanetleri —- Orijinal Durugérit Olaylari ve Sonuglart + — Nadir Parapsikolojik Koku Olay1 5 — Ote Alem’den Bedenlenme Olaylart + — Turkiye’de Gerceklegen Apor Olaylar1 u — Goklisanla Konusma Fenomenleri ii — Tirkiye’de Belgesel Tekinsizev Olaylari y — Olaganiistii Demat-Mat Olaylari y — Bitkiler Alemi ve Ruhsal Varhklar z — Olagantistih Hayvan Parapsikolojisi Olaylari EK BOLUM — 1 KADIM HARITALAR VE GiZEMLERL ONSOZ Yeryiiziiniin hemen her yaninda, tiim beseriyeti ilgilendi- ren bir Semavi Operasyon, ortalama yiizyidir giiglii bir uygu- lants halindedir. Bunun asil amact, beseriyetin, yeryiizii oku- lundaki evriminin son safhasina girmekte oldugu dénemde, uyarilmast, ve ruhsal kanala atinmasidir. Ue ana kaynak, ki onlar spiritoloji, parapsikoloji ve ufoloji’dir, bu Semavi Ope- rasyon’un temel Ogeleri olarak, Yukarist tarafindan sevk ve~ idare edilmekte ve beseriyet bunlar ile, yeni ve son bir uya- mig gaging sokulmaktadir. Anadolu, yiizyillardir, Dog ve Batt arastnda énemli bir képrii olagelmistir. Pek cok uygarliklar, bu merkezi iilkede, | sayisiz maddi ve manevi hattralar birakmislardir. Bunlar, ya- — kin gelecekte birer birer ortaya cikarilacak ve simdiye degin yapilan akademik arkeolojik calismalar ile bulunan seylerin, bulunacaklarin yaninda gok énemsiz olduklart gériilecektir. — Teknik gelisimin, kendilerini derin cikmazlara yOnelttigini gor mekte olan Batt diinyast, kendilerini tekrar Dogu'ya dénmek zorunda hissettikleri zaman, iste 0 zaman Dogu’nun Kadim Gelenegi'ne bagl: olarak, beseriyetin son Avatarlart’nt ve Yii- ce Kitap't géreceklerdir. 4 Semavi Operasyon, beseriyete, Kdinat’in yatay ve dikey organizasyonlarini belirli Gl¢iilerde tanitarak; bunlarin istZin- 4 da yeryiiziinde bir kardeslik, baris, bilgi ve bilgelik dénemi — olusturmak istemektedir, Bu dénem, yiice bilgi ve bilgeligi il- | ilkemizden ortaya ¢ikarilan bir yiice faaliyetin tiim yer- iii kugatmast ile insa edilecektir. Bu bakimdan olmak © iizere, yeryiizii biinyesinde, giderek yogunlastirilacak olan gorkemli bir arindirilma islemi yiirtirliige konulmustur. Bu uygulamanin sahibi Diinya Rabbi’dir ve Ona karst durmaya | kalkanlar karst konulmaz bir sekilde yol iizerinden cekilecek- ler ve Semavi Kadro ortaya cikincaya devin ise dexisimler siirdiiriilecektir. 4 Halak Egemen Sarikaya 1, BOLUM. Gizemli Piri Reis Haritasi sa a one Piri Reis Haritalari olay, beseriyeti sevki eo ae nae ; ZekAlar’in varbgit ortaya ea Sa ee gasit i ograflarla benzerleri yap) . ae meted Zekalar tarafindan See ‘aie kesfinin, peseriyet ion ee at Ee a en {dareci Mekanizma’nm amacinin bir Sel ae a esti yiimkiin kilacak vasitalard: an. bint Se Ene i sinact ortays karim Tn yiromek sorundad, Bu i: jjinal evrim. ie See ere evrim ihtiyactnm. ve amacimin oe ee oi m de bu evrim olayim kendilerine ahi Tez eee ne ae taareci Mekaniamasrnm amacrdir ve her ikis ¥ difzler. ae eane man!) if Jarindan Piri Reis @ 1 Donanmasi'nin kaptanlat A ee coy her iigit de gizerli mabiyetlenngst Se ae 2 f : iki lan ile denizcilu mn yaratmis olan iki portul pal j noe caer aoe miiellifidir. Pixi Reis, ik no ity ae zs ee es jkincisini de 1528’de hazirlamishr mae il s on a haritastydi. Denizcilik iizerine yazdig1 Kita oe ae eo 1526 yal dolaylarinda tamamlanmisti. Gunes fea hari ay in Ym pir pargaindn are iimya haritasinin elimizde bu on i a cei harita parcasl, 9 Ocak 1929 accent pee f Jan bir gene! ’daki Topkapi Sarayinda yaplian ‘ ay a ae Mit Mizeler Midiirit olan et! ee pee ti rafindan bulunmustur. Halil Eldem, bu kesfi Sri Fe tiirk’ii haberdar etmisti. Haritayt gahsen a re ee ae de, Halil Eldem’e haritanin pie basin yoluy! a a i ee eon ve pilimsel bir incelemeye tabi subarea e sil Piri Reis portulant iizerinde Su ae Ae a 1950’lerin basinda, haritanin hepyelenaae ne " aan ritacilik konusunda uzman olan Ameriki ae a a celine gecmesiyle birlikte sansasyonal bir dons 5 Bu éykiiniin geri geri kalan ky Mallery, ark: ism gayet iyi bili ) arkasin ‘yi bilinm eas rak, ayrintilarn SELES Charles Hapgood, h: aoa Once gular ortaya ko yerde yayimlanmis olai vyla ilgili ola- fen) sina Bae Dolayisiyla, bura iH ae dnemli bul- Piri Reis ‘ uslari tekrarlat a, okuyucunun za- portulan’’nin mak yerine, daha zi tammlayabilecegimi pek fazla bilim » daha zivade, Pint uae konulari etiid tea an pele Olea , artik tine k: etmeye calisacaé Jamis ve dért avusan harit ease yil sonra, 1517’ asm, Gelibolu’d: Yavuz Sultan Seli , 1517’'de, Misir’d: ja hazir- 5 SENG Samer ces rdayken, kendi elleri: ea ee a er Tee pane oe hoe ee tn iri Reis, hem portulan ti a ye'de, diim em portulan tizerinde hi . eee oe deserken Reet ieeab Peay bir kenar i ada, Giiney Amerik: aynaklar agik- yazisinda, Kri a kiyilarini t: . digim: yazar: , Kristof Kolomb’un hari animladigy is : «Bu isimler ki m haritasindan [yukarida bahsedi ler ki mezbur yararlan- hsedilen ada cezairde ve ke; lonbo komuisti i lalarda ve kryil ( narlarda a istur ki anmla 8 tyilarda] kim vard miineccim [astron da maldm otuna. Ve hi ir, Ko- . om] imis. M i em Kolonbo ve cezireler Kit is. Mezbur hartid ulu im vardir, Kolonbo'nun Hee bu kerala in yazilimistir.» Daha sonra, Ki doles ab atehn atsyelde de\ayax iddiayy ck ekrarla- 14 ilye’yi «Varup Antilye’yi eder asikar one in anm geldi bize.» nee ‘iri Reis, Kol " ; eerie , lomb’un harita: aah ed pie Kolomb, 1498 ae re 0 , Ispanya’ i Ni eae niae i, Bu haritamm kepyal. Gear deere tne : fae yalari, bircok denizci Hoenn aritast olarak kullan: see od 4 qe ee artik kaybolmustur. ee ek mast amiralleri ach Fee ae ae O an Dona den séz eder: Pa len iinlii Kemal Reis’in aaie a Boe vardim, oye Pate ll kul, ’Kolonbo ile ite de ee ae hast, Kitabs Bahriye’si Fra aie Candia De yol gemilerinin biri sinde, Akdeniz’de el irdiklert te a Met ei eee mihenk tasina ee ee ye § gordiiklerini anlar. Bu tas, eae ae fil , ika’dan getiril- 6 mistir. Piri Reis, bu objeden, portulanda da bahseder: «.. Bu diyara Antilya Vildyeti derler. Giin batist canibidir. Dort eins tuti [papagan) olur imis, ak, kazil, yesil, kara. Halkt tuti etint yerler ve taglart ciimle tuti yiiniindendir [basliklarmin hepsi papagan tiiyiindendir]. Bunda bir tas olur, siyah mehenk ta- sina benzer, halk nacak yerine ant kullanerlar imis. Gayet de berk tas oldugunu [okunmuyor] biz ol tast gordiik.» Kemal Reis ile yefeni Piri Reis’in, 4501'de, bir deniz sa- yasi sirasinda ispanyollar’la savastigini biliyoruz. Kolomb’un Amerika’ya yaptigi ilk tig gezide, ‘unlarm sonuncusy 1500 yr jinda tamamianmystt, pulunmus olan pir Ispanyol denizci, © tarihte tspanyol donanmasina katilarak, Osman denizcileri- nin eline esir diismiis olabilir, ve cok muhtemeldir ki, ayni sa- vas sirasinda, sozkonusu tasla birlikte, Kolomb’un. 4498'de ¢iz- digi haritani pir kopyast da Piri Reis'le Kemal Reis'in eline gecmis olabilir. Hazirladigi portulan esas itibariyle bir diinya haritasi ol- dugundan, Piri Reis ayrica daha baska hharitalar1 da incelemis- tir, Kenar yaalanmn pirinde, portulanmnt derlerken kullandi- & tim kaynaklarin komple bir listesimi verir: «Bu fast, ison hartinin née tarikle telif oldugunu [ne sekilde cizildigini) be- yan eder. Isbu harti misalinde harti, as iginde [bu yiizylda) di biinyat kimesnede yoktur. Bu fakirin elinde telif olup sim oldu (tamamland:]. Hususan yirmi miktar hartiler ve Yappa- mondolor’dan LMappa Mundi: Diinya Haritastl, yani Isken- deri Ziilkarneyn [Biiyitk Iskender] zamanimnda telif olmus hartidir ki rubu meskan [diinyanin meskin tarafi\ anim igin- de malimdur; Arap taifesi ol hartiye Caferiye derler — ann gibi sekiz Caferiye'den ve bir Arabi Hint hartisinden ve dort Portukal’ur [Portekizli’nin] simdi telif olmus hartilerinden kim Sint ve Hint ve Cin diyarlart, hendese tariki iizerine ol hartilerin iginde mesturdur Lo haritalarda geometrik cizim- le gosterilirler], ve bir dahi Kolombo'nun garp tarafinda yaz- digi hartiden, bir kuyas tigre istihrag edip DU sekil hasil oldu...» Piri Reis, ayrica, Amerika’ya dogru yelken agmasi igin Kolomb’u harekete gecirdifi goriilen ve gauhtemelen de Ko- Jomb’un orijinal haritasinm kaynagint olusturan bir kitap- @ | \ | tan bahsetmektedir. Kitab B: ae olarak cok ee ee LT r denir oranmn adina. ae Dinler isen anlatayim ben s: Nasil bulundu isit o diyar ve ee Ki, olsun asikar e e bir miineccim var imi : fenine onun Kolon derler aa ee Ae ae gecmis bir hos kitap oF nee skender'den, belki evveldir kitaj ae aa ilmini bir bir yazarmis i Wee ay i araya bir ilim yazar imis eee mis bu Efreng iline Ke isler, inanmamuslar haline Sue okumus onu bu Kolon os ipa beyine heman au Hee ae ahvali ona a bir verir sonra een ile amel ederdi ey an xy up Antilye’yi eder asikar ae durmaz agar o ili fo meshur eylemistir o yolu artisi ta kim anin geldi bize ern Efreng ilmine simdi biz oe ee aah olmasin keriz ilmini su Efrencler Bee hem yazarak bilirler fens ‘mezler baskaya kendilerinden a isen sdyleyeyim bak neden H zamanlar Sah iskender benam « zn Adi biitiin deryay1 tamam Ne goriip isitli ise o kisi ee bir yerin her bir tasi Bi sekilde biitiin deryay: tamam & m edip yazdrmisti o adam kitabin tamami Misir’dadir Kalmus orda bir zaman samirsin sirdadir Bir zaman sonra Frencler geldiler Toplanip Misir’m igine doldular ‘Amr-bin As Misia goz diker Dinle, Misir halki da gor ne der Giinkii Misir fethine olur nisan Kacar Musir’dan ekabir yayan Yani hep Efreng eline kagtilar Oteden deryay: beri gectiler O kitabi ki demistim ey yar Kaldi iskender’den orada yadigar Kagarken de kitabi beraber kacirdilar O kitap bilgisiyle nice yerler agtilar Terciime ettiler onu bir bir tamam Kendi dillerince ettiler benam Bunun aslint pilmek istersen ayan Kim terciime eyledi edeyim sana beyan Portolmiye derler imis bir kisi O terciime etmis ilkin bu isi Pusulanin, haritanm ahvalini Sonra 0 yazmnlg her halini Ondan evvel de birgok kimseler Her biri istemisler ki gg ideler Ayn kitaba, portulandaki kenar yazilarinda da deginil- mektedir: «..ezbUur Kolonbo’nun eline bir kitap girmis ki Magrip Denizinin [Atlantik Okyanusunun) nihayeti, yani garp [bate] tarafinda kenarlar ve cezireler ve tiirlii tirlii madenler ve dahi cevahir [kuymetli tas] dage vardir deyu bu kitapta bu- lunur. Mezbur kitabt tamam miitalaa ederek... Meger kim sirga [eam] boncuk ol diyarda muteber idiyin kitapta bul- mus imi...» Anlasildigina gore, bu kitap, yolculu: pulacagma dair Kolomb’a bol bilgi vermis! tiin bunlar sadece enformasyon saglayict pir metinden elde edilemezdi. Kitaptaki materyalin bazt haritalar: da kapsams olmasi gerekir; aksi takdirde, Piri Reis’in iddia ettigi tzre, denizcilik pilimini baslatic1 bir kaynak kitap islevini gore sunun sonunda ne tir; ne var ki, bie a mezdi. Dolayisiyla, Piri Reis portulanmim mevcut pargasimin dayandigi Kolomb haritasmm orijinali’nin o cok yonlii ki- taptan gelmis olmasi cok muhtemeldir. Jacques Bergier, Ebe- di Beser’ adh kitabinda, Kolomb haritasiyla ilgili olarak, cok ilging bir aciklama yapmaktadir: «Alpheus Hyatt, Medinacelli Diiki’niin gizli arsivierini incelemesi igin kendisine izin veril- digini ve bu arsivlerde, Kolomb’un kullandsgr haritalarin yer aldigint yazar. Bu haritalar, Kuzey ve Giiney Amerika'niun kt- yt hatlarmt belirtmekle kalmtyor, ig kisimlara iliskin ayrin- tilart da kapstyordu.» Tabi, Piri Reis’in tiim portulan neye dayandirdigi konu- su, hala daha céziim bekleyen bir muammadir. Onun, Biiyiik Piramit tizerinde odaklanmis olan esit uzaklktaki bir projek- siyon, izdiisiim kullamrken nereden ilham aldigi, béyle bir projeksiyon metodunu biiyiik bir beceriyle uygulamasi bir yana, bunu temelde nasil uygulayabildigi hakkinda en ktictik bir bilgimiz dahi yok. Ne var ki, daha sonra gérecegimiz gibi bu konuda saglikh bir tahminde bulunabiliriz. Piri Reis haritasmin, heniiz komple bir incelemeye tabi tutulmamus olan yanlarmdan biri de, Atlantis gizemiyle ilgili- dir. Piri Reis portulanindaki bazi unsurlar, bize, batik Atlan- tis katasuyla ilgili olarak halihazirda ortaya konulmus olan hhususlari destekleyen yeni kamitlar saglayabilir. Yeni Zelan- dah yazar Robin Collyns, Piri Reis portulaninda bir Atlantis adasimim yer aldigina dikkatimizi gekmektedir: «Piri Reis ha- ritasiun Kongre Kiitiiphanesinden elde ettigim fotokopisini incelerken, Brezilya ile Afrika’nin Batt Ktytlart arasinda gos- terilen (—ve 6teki UFO yazarlarica bu agidan hi¢ deginilme- mis ya da farkedilmemis olan—) bir adayt farkettim. Bu ada- nin Szelligi, bugiin artuk meveut olmamastdw. Piri Reis ha- ritasint, kadim diinyayt gésteren bir Teozofi haritast ile kar- suastirdigimda, Teozofi'de Daitya adtyla bilinen biiyiik bir Atlantis adasmun, sézkonusu adanin bulundugu aynt enlem ve boylam iizerinde yer aldigim saskinlik iginde gérdiim, Fakat, Piri Reis haritastnda, Atlantis’in kendisi batmus gibi gériinii- yor.» (*) Piri Reis portulami, Atlantis’i gosterecek kadar gerilere 10 gitmez, Ancak, Collyns’in séziinti ettisi ada, Mme. Blavatsky” nin belirttigi gibi, Atlantis katasimn bir kaluntist olan ve Gol sonraki bir tarihte yok olan Daitya’nin bir kalintisi olabilirdi. Bircok arastirmacl, Atlantis’in bir anda yok olmayip, farkli zamaniarda boliim béliim battigi teorisinde mutabuk kalmak- tadir. En son batan kisim Plato‘nun Atlantisi olan ve biraraya getirilmis ‘Anadolu ve Libya topraklar1 kadar biiytik olan Po- seidonis’ti. Yaygim olan inanca gore, daha sonra geriye baz kiiciik kara parcalari, yani adalar kalmus, ve uzun bir siireden sonra bunlar da batmustt. Tarihte, Auantis’ten arta kalan ka- ra pargalar. olduguna inanilan ve Antillia adiyla ya da benzer tiirden daha baska adlarla bilinen bu tir adalarin oe stk sik rastlariz. Ornegin Aristo, Atlantik Okyanusuna agian, Kartacalilar’in, Antilia denilen bir adaya rastladiklarindan bahseder. Antilya (Antillia yahut Antilia), Piri Reis‘in notlarinda ve yazilarinda sik sik gegen bir isimdir. Yeni kesfedilmis olan jatanm, yani tiim Amerika Jatasimin adini Antilya olarak belir- tir; Orta Amerika, Antilya vilayeti denilen bir yerdir; Gitney Amerika kiyilarma da, ayni sekilde, Antilya Jnyilari denir; ve Veneziiella’nin dogu Jayilarmin aciklarinda yer alan bir ada da Antilya adasmdan baskasi degildir. Anlasildigina gore, Ko- lomb yeni kara pargalari bulmak tizere engin denizlere None acarken, Atlantik’te yerlesik olan ve Antillia denilen bir a kita ile ilgili kadim tradisyon hala daha yasiyordu. Ashlin la, Prof. A. Afetinan, Piri Reis’in Hayat ve Eserleri adh kitabin- da, Piri Reis haritasmnda gésterilen Antilya adasina deginerek, bu tradisyonun 0 zamanlar canlihgint korudugunu belirtmek- tedir: «..Bu adanim Kristof Kolomb’un sefere basladige st rada zenginligi ve mamur olustt 0 devirde herkesin dilinde do- lasan, efsanevi Antil adasini temsil ettigi anlasimaktadtr. Bue nunla beraber... bu adanin mamur olmadigi tespit edilmis- tir.» Bu Antilya adasi da artik meveut olmadigina gore, Piri Reis haritasmda, bir degil, jki Atlantis adasi var gibidir. Bu adalari tanmmlayan notlarda sunlar yazilidir: i ——-————— Antilya adasi: «Ve bu adaya Antilya Adasi derler. Cana- var ve tuti ve bakkam gayet coktur, veli imaret degildir.» Sigir adasi: «Ve bu karaveleyi firtina bulup getirdi; bu adaya diistii; ismine Nikola Cuvan derler. Ve bu adada vafir birer boynuzlu kav goktur. Ol sebepten bu cezirenin Izle de Vaka derler, yani Sigir Adasi demek olur.» iste, Collyns’in sé- zunii ettigi ada, budur. Bu enformasyon ilging gelmese de, sézkonusu adalarin Bati Atlantik’teki yerleri ve bunlardan birine verilen Antilya adi, bu Konuyu daha fazla arasturmamua gerektirmektedir. Ni- tekim, bu agidan olmak iizere, Piri Reis portulani ile olumlu bir sekilde karsilastirilabilecek olan daha baska haritalarim mevcudiyeti ortaya cikmistir. Bu tiir haritalarin bir Grnegini zaten Collyns vermis bu- lunmaktadir. Bu, Daitya’yi, Sigur adasinin yer aldigi ayn en- lem ve boylam iizerinde gésterdigi séylenen Teozofi haritasi- dir. Juan de la Cosa’nin 16’nci Yiizyil portulanlar1, bugiin ar- tik mevcut olmayan benzer adalar gésterir; ancak, bunlar, daha giineye dogru, Brezilya’nm Sao Roque Burnu agiklarm- da yer almaktadir. Unlii bir haritaci ve usta bir denizci olan La Cosa, ilk iki yolculugu sirasmmda Kolomb’un yanmda bu- Junmus ve ikinei yolculukta da kendi haritalarimi ¢izmisti. 15’nci Yiizyil’in sonlarmda yapilan Benicasa haritasi, At- jJantigin batismda uzanan iki biiyiik ada géstermektedir. Gii- neydeki adaya, Antilia adi verilmistir. Ote yandan, Rahip At- hanasius Kircher’in 17’nci Yiizyilda gizdigi Atlantis harita- sinda, hem Plato’nun Atlantigin ortasinda yerlesik olan At- lantisi, hem de bu kara kiitlesi ile Amerika arasinda kalan iki ada yer alir. Bu adalarm Kircher haritasmdaki konumlarma baktigimizda, bunlarin, Piri Reis portulanmdaki Antilya ve Sigir adalarina tekabiil edip etmedikleri sorusu zihnimizde kendiliginden belirir, Gergekten de ayni kara pargalarmi tem- sil ediyor olabilirler. Rahip Kircher, haritasunm, Kadim Mr siwhlar’mn inane: ile Plato’nun tanimma dayandirildigini acik- Jamastir. Plato, Atlantis hakkinda sdyle diyordu: «... ada, Lib- ya ile [On] Asya’uin [Anadolu’nun) biraraya getirilmig halin- 12 den daha biiyiiktii, ve bteki adalara giden yolu olusturuyor- du, ve bu adalardan, gercek okyanusu cevreleyen karst kita- nin tiimiinii katedebilirsiniz...» Boylece, Plato, bir zamanlar Poseidonis ile Amerika arasinda bir képrii olusturan ayni ada- lardan bahsetmektedir. Rahip Kircher, Atlantis’le ilgili bir bilgi kaynagi olarak, Kadim Misirhlar'n inancina deginmektedir. Plato’nun, Atlan- tis hakkindaki yazismi Solon’a dayandirdigim, ve Solon’un da, Atlantis’le ilgili Gyktiyii, Sais’teki (Misir) rahiplerden din- ledigini biliyoruz. Ayrica, Proclus'tan éSrendigimize gore, Pla- to’nun kendisi de Misir’a gitmis, ve Sais, Ethmion ve Sebenny- tus'taki rahipler ve inisiyatérlerle gériigmiistiir. Belki de Pla- to, bazi Kadim Misir Misterlerini tanuma jmkAnint elde etmis, ve Misir gezisi suasinda Atlantis hakkinda bilgi edinmisti. Her haliikarda, Atlantis hakkinda Grekler’in sahip olduklan bilgilerin Kadim Misir’dan grkmis oldugu, artik kesinlesmis bir husustur. Ve Misir, ‘iskender’den kalan, belki daha evve- line ait olan’ kadim kitabm ortaya ciktigi yerdir. Acaba, Bi yiik Iskender’in limleri, bu kitabi, Sais Mabedi’nin rahiple- rince korunan kadim kayitlardan mu derlemislerdi? Yahut da, kadim bilgelerden kalan ve Iskender’in eline gecmis olan cok daha eski bir kitap mrydi? Dahas1, Piri Reis’in kendisinin, ’Is- kender-i Ziilkarneyn zamanimda telif olmus’ Diinya Haritala- ‘1 ile yirmi kadar harita kullandigini biliyoruz. Muhtemelen, bu haritalarin kokeni, bir zamanlar Iskenderiye Kiitiiphane- sinde mevcut oldugu bilinen kadim kaynaklara dayaniyordu. Mme. Blavatsky, iskenderiye Kiitiiphanesi yok edilirken kur- tarilmis olan binlerce kadim parsémenle ilgili tradisyondan bahseder. Serapis Mabedinde kurulmus olan tali _kiitiiphane. 391 yilinda yok edildiginde kurtarildigi iddia edilen el yaz- masi metinlerin, Misir’dan pek uzak olmayan ve daha 0 Zza- mandan Dogu Roma imparatorlugunun merkezi olarak ‘esis edilmis bulunan Istanbul’a ulasmis olmasi cok muhtemeldir. Mme. Blavatsky’ye gére, Leo Isaurus, 8’nci Yiizyilda Istanbul’ da, Misir kdkenli 300,000 kadar ezoterik eser yakmustir. Ve denilir ki, Osmanlilar Istanbul’u fethettiklerinde, bulabildik- jeri tiim el yazmasi metinleri toplamis ve Topkapi Saray1'nda 13 a Kuttiphane olusturmuslardi (@). Dolayistyla, Piri Reis'in settixi kadim haritalarin Saray Kiitiiphanesinden gelmi olmasi cok muhtemeldir. i Plato ile Solon’un, kendi devirlerinin Inisiyeleri oldukla- n1 ve boylece, Misirht rahiplerin onlara ezoterik bilgi verebil- dikleri bilinen bir husustur. Peki, Piri Reis'in de bir Szelligi var muydi acaba? Eger Piri Reis'in bu tiir dékiimanlar ile bil- glye sans eseri rastladigim diisiinmek gibi bir eSilimimiz varsa, bu gergekten de garip bir sey olacaktir: Kadim Misir’- daki tiirden Mister Ekollerinden nesrolan ve kadim bir bil re- lige dayali olan ezoterik bilgilerin aktarmmi hicbir zaman aa sa birakalmaz, ¢tinkti bu, Yukarisi’nin tasarrufunda Bini Kanuna gore isleyen bir siirectir. Piri Reis de, bir istisnd tes- kil edemeyecegine gore, sézkonusu kadim ve ender bulunur haritalan gormesi igin kendisine izin veren bir ezoterik ok Jun ya bir miiridi ya da Inisiyesiydi a Konuyu daha da derinlestirdigimizde, kadi i muhtemelen Iskenderiye Kiitiiphanesinde Rha tiphane, Romalilar tarafindan ilk kez yrkildiginda, ckabir’in cline Becmis olabilecei hususu agik bir sekilde ortaya cikar, Ekabir sbzii, iskenderiye’de meveut kadim bilgilerin excites ri olan Inisiyeler grubunu belirlemek iizere kullanilmis ola. bilir. Misir'in Miisliiman fatihi olan Amr~ibn el-As Mice girmezden Gnce, Grek kékenli halka (-Piri Reis, Misir’n igi- ne Golan Frengler, derken, bu kisileri ima etmis olabilir) Se sir't terketmeleri igin bir yilhk bir miihlet vermisti. iste ‘ok: bir, a deger verilen o kitabi da yanlarina almay1 unutma- aera tanman bu stire dahilinde Misir’dan kag- . Magribiler'den kacan Ispanyollar hakkindaki bir dykii Inisiyeler grubunun, Misir'dan aynidiklani snare ae 70 yil sonra oldukga faal olduklarm im4 eder mahiyettedir: «Magribiler'den kacan miiltecilerin, bir piskoposun énderli; cae de, battya dogru yelken agtiklart ve sag salim Antilla’ya We a= rak, onda yedi tane kent inga ettikleri anlatilr.» @) ‘ Piri Reis, o kitabin, muhtemelen Grekge’den cevrilmesin- den ve dolayisiyla daha genis bir cevrede dolasmasmdan 6n- 14 ce dahi, birgok kimseyi gé¢ etmeye tesvik ettiZini sdyliiyor- Peki, nereye? Tabi, Atlantik Okyanusunun batismdaki kiyi~ lara, Yukaridaki Sykii, Piri Reis'in iddialarina gerceklik ka- vendirmaktadir: Muhtemelen ayni ekAbir grubun bir iiyesi olan ve dolayisiyla da nereye gittigini bilen bir piskopos or- taya gikiyor, ve 711 yrhnda, Magribiler, Iberik Yarmmadasinin biiyiik bir kismini istila ettiklerinde, Ispanyollar’: Antilla’ya gétiiriiyor. Béylece, Antillia'ya iligkin tradisyonun Ispanyol halklani arasinda yayilmasmdan sanki o kadim kitabin ken- disi sorumluymus gibi gdriinmektedir. Bu durumda, piskopos gibi, Kristof Kolomb da, nereye gittiZini biliyordu. Ciinkt, Kolomb, ’deniz ilmini bir bir ya- zan’ o kadim kitapta yer alan enformasyonla ne yapacagin bilen bir inisiye’ydi. Piri Reis, Kolomb’un bir miineccim, ya- ni bir astronom oldugunu sdylemiyor mu? 15’nci Yiizyil’da, astronomi, okiilt-ezoterik bir bilim dahydi. Beytlehem Yildi- zm izleyen Ug Maj’m da, yildizlari etiid eden sahislar olduk- lari unutmamaltyiz. Piri Reis portulanmm astronomik mahiyetteki veghesi, hdlihazirda, miiteveffa A. T. Robertson taratimdan etiid edil- mis bulunmaktadir. Fakat, Robertson’un Gliimiinden beridir, yarim kalan bu calismasimi stirdiiren olmamistir. Jacques Ber-_ gier, Piri Reis portulanmin ‘bu vechesine kisaca de%inmekte- dir: «Orijinal Piri Reis haritalarinda takumytldizlarinm bu- lunduguna dikkatii gekerim. Iste, Antartika’da, Queen Maud Land bélgesinin temsil edildigi yerde, sadece Giiney Yartkiirede Queen Maud Land'deki 70° -72° enleminde goriilebi- len Yulan Takimytdizint belirleyen bir yulan resmi gormekte- yiz. Ve Arjantin kryilarimin yakinnda, harita, Argo T ‘'akumytl- dizint belirlemektedir. Brezilya’nm merkezinde, Boga Taktn- yildizint goriiyoruz; Brezilya’nn giineyinde ise, bir takimyu- dizin mi yoksa baska bir seyin mi isareti oldugu sorusunu ak-~ la getiren bir kurt var.» (*) Muhtemel takimyildizlari temsil eden hayvan cizimlerinin belirledigi bu tiir gdk haritalarim baska nerede gériiyoruz? Tabi, Peru’daki Nazca diizliigiinde ve Ingiltere’de. Artik iinlit bir yer olan Nazca’nin en Gnde gelen. arastirmacis1 diyebilece- 15, ee Roe une ’diinyanin en biiyiik astronomi ki- a i ledigi Nazca’da, zemine cizilmis olan devasa hayvan re- aa ee poe kuslar, maymunlar, yilanlar, bir lama ve bir ya da dev bir balik yer alyor: Bu hay f iF i, Pirt Reis portulaninda da resmedilmisti cated bam is po da istir. Ayrica, Ingiltere’de, pey- au Be pargasi halinde islenmis olan dev cizimlerden olusel lar kusagi tablolari vardir — bunlarm en iinliisii Pa eee rin en iinltisii, Cone Cen Nazca diizliigiinde hem de ingiltere’de, devasa bo- eae astronomik desenlere diiz cizgiler eslik etmek- i rinin astronomik bir esasa bagli olarak vo: i. aa ea 5s ke Omen ae oldugu tespit edilmis olan Nazca cizgilerinin, bir a we Daa ele alindiklarinda, aynen Piri Reis haritasindaki oe i, ee tas yapilara ait kalintilarm yer aldigi tepecikler { rin leki merkezlerden nesrolan, geometrik bir diizene bag- i bir sebeke olusturduklarim goriiyoruz. Bunlarin, ingiltere Ce gozlemlenmis olan ve yerel olarak, ley cizgileri di- ee inen 6rneklerinin, kozmik gii¢ hatlarm ya da Jobn Mic- ie pe aids Diinyanin yiizeyinde gériinmez halde uza- nye} atlari temsil ettiklerine inanil eee lere, genel olarak, jeodetik gizgi hepa eae : rak, je gizgiler denir, ve bunlarin diigii se jeodetik burclar kusagi yer alr, Ayni ciate in‘de de, astronomik anlami olan tej ee ; de, astro peleri irtibatland: lung-mei, yani ejder yollar1 vardir. Bu tiir diinyasal gii¢ naa ae tc oom noktalarinda yer alan kutsal mahal: ligkin inanglar, Kizilderililer ile Avustrah ileri : ya yerliler’ - sinda yaygindir, Bu halklarin, bu tiir gii¢ hatti Sockets yunca faal hale gegirilen bir iletisi Pro eaian g ir ESP iletisim metodunu kullan- Piri Reis portulanlarinda v __ Pirt Reis e genel olarak portulanlard: ee Rue igiyan ve kerte hatlar1 denilen eat lerden olusmus karmasik bir desen goriirii: ilaigin “ a : a goriiriiz. Denildigi ce béyle bir igara, kiiresel trigonometri eee ye a mus olup, inya kiresinin bu haritalarm iki boyutlu yii- 4 yine izdiistimiintin gikarilmasim miimkiin kilmaktadir, Ve tu projeksiyon sistemi, ézellikle Piri Reis haritalarmda ve 6 ayrica, belirli bir dereceye kadar da, bilinen diger bazi portu- da, sasirtici bir sthhatle kullamimstr. Diinyanim, cesitli yerlerinde ortaya gikan ‘cizgi ve diisiim’ gebekeleri ile Piri Reis portulanlarmdaki aynt tiirden desen- ler arasinda bir iliski olabilir mi acaba? Bu gii¢ hatlarimn, Kozmik-astronomik mahiyetteki imalari ve Jeomanyetik ya- prya dogrudan deginme dzellikleri, ayrica, Piri Reis haritalari- nin izdiisiim izgarasi igin de gecerli olmakta mudir? Miiteveffa George Van Tassel, bir zamaniar, yazilarinda, bu sorulara iliskin olarak cok seye isik tutabilecek mahiyet- te olan son derece ilging bir teoriyi agiklamusti. Van Tassel’e gore, Diinya bir dodekahedron, yiizleri besgen. olan 12 yiizlti bir diizgiin cokgen bicimindeki dev bir kristaldir. Tassel, ay- ni sekilde, 20 eskenar iiggenden olusan ve jkozahedron deni- Jen bir baska diizgiin cokgenin. yerkiirenin fizerine bir kihf gibi gecirilebilecegini de iddia etmistir. O zaman, denildigine gore, ‘Dimya’nn yapisal enerji iskeletini’ gésteren bir desen ortaya cikmaktadu. «Bu yaptsal Grgii,» diyor Van Tassel, «Diinya olarak bilinen bu tuhaf kristalin iizerindeki birgok olayz belirler.» Bu tir olaylar, ya besgentier ile iiggenlerin clug- turdugu cizgiler boyunca ya da sistemin kesisme noktalarmn- da ortaya cikmaktadir. Sézkonusu diizgiin cokgenler, béylece, Jey hatlar: gibi yoresel sebekeleri iiretebilen ana deseni olus- turmaktadir. t i Dodekahedron teorisiniit orijinal miiellifi, muhakkak ki, Plato’nun kendisiydi (°). Plato, Timaeus adh yapitinda, Tan- rimin, gdklerdeki takimyildizlari tanzim ve iertip ederken, Ana Plani’ni, temel geometrik form olarak, dodekahedrona dayandirdigimi belirtir. Dolayisiyla Plato, dodekahedronu, bir Kozmik Form olarak siniflandirmaktadir. Bunun yanisira, Phaedo adi: yapitinda da, bu Kozmik Cokgenin, ay! kiiresel Diinyanin kendisiyle ilgili oldugu goriisth mektedir. Plato, Makrokozmik ve Mikrokozmik Kiirelérin, Kozmik insaatgilar tarafindan ortak bir geometrik forma gére bicim- lendirildigini soylemektedir: Yukarida nasilsa, Asagida da Oy- ledir, Diinyasal 6rgiiniin astronomik iliskisi de boylece agiga lanla F. 2/17. gikmis oluyor. Ciinkii, eSer Tanni, gékler ile yerin insaatmda. aym Kozmik Izgarayi kullanmissa, o zaman Diinya da engin Kozmos’un ufacik bir modeli olarak ortaya cikabilir, ve géksel sistemlerin tanzim ve tertibi de Diinyanin yiizeyinde kolay- jikla gésterilebilir. Ve, dolayisiyla, kiiresel matrisin bir uzan- tist olan herhangi bir yéresel sebeke dahilinde, hepsi de tek bir temel desene bagh kalmak suretiyle, yéresel burg kusak- Jari resmedilebilir. Van Tassel, Proceedings dergisinin 1975 yih 8’nci sayisin- da, yerkiireyi iizerine sézkonusu cokgenler gecirilmis bir hAl- de gésteren bir cizim yaymlamisti. Bu cizimde, Diinyasal kris- talin Atlantik Okyanusundan gecen ’ek yerleri’nden birinin, ashnda, Piri Reis haritasmdaki riizgar giillevini birlestirmek suretiyle elde edilebilen e¥riye tekabiil ettigi agikca gériil- mektedir. Bu tiir bir bagimti, basit bir tesadiif seklinde de- Serlendirilerek bir kenara birakilmayacak kadar barizdir; he- le, bunun daha da Gtesi sézkonusu olursa. Arastirmalari, Van Tassel’in ulasti%1 sonuclara isaret eden bir sahis daha vardir. Smithsonian dergisinin Agustos 1976 ta- rihli sayisinda, tektonik plakalarin olusturdugu desenler hak- kinda bir yazi qikti. Yazar Athelstan Spilhaus, degisik projek- Siyonlu haritalar gizdirmis ve buniarin iizerinde, plAkalarm birlesme sekillerini géstermisti. Volkan ve deprem fdaliyetle- ini gdsteren gizgileri, bu tiir haritalarin tizerine isledigimiz- de, sina oldugumuz Mercator projeksiyonunda gisterildik- lerinde kesinlikle mevcut olmayan ve insani hayretler iginde birakan desenler ortaya gikmaktadir. Spilhaus’un kullandigi haritalardan birinde, Afrika’y1 merkez alan esitaralikh diiz- lem azimutal projeksiyon uygulanmisti, yani Hapgood’un Piri Reis portulam ile kiyasladigi Kahire merkezli haritaya cok benziyordu, Spilhaus, deprem ve volkan faaliyetini, kirmizi benekler halinde bu harita iizerine islediZinde, kendi ifadesiy- le, «Ortaya bir desen ¢ikwerdi: Merkezde yer alan ve besge- ne benzeyen bir plika ile onu gevreleyen bes adet diizgiin es- kenar dérigen vardt.» Spilhaus, sonra, ayni haritanin iizerine bir ikozahedronun izdiisiimiinii gikardi, ve sonugta, «ikoza- 18 hedron ile plakalarin olusturdugu desen arasindaki apacik baglantw gézleri Sniine seriliverdi. Hapgood, Kahire merkezli haritasma, Piri Reis’in riizgar gillerinin yer aldigi noktalan isaret ettiginde, bu noktalarin, merkezi Kahire civarinda bir yerde bulunan bir dairenin ya- yim olusturdugunu gérmiistii. Hapgood’un haritasim Spil- haus’unki ile karsilastirdigimizda, Spilhaus haritasindaki mer- kezi besgen ile Gtekinde yer alan sézkonusu dairenin rahat- likla cakistiklarim gérmekteyiz. Yukardaki baglantilar: ortaya koyduktan sonra, artik, 4513 tarihli Piri Reis portulanimin, yerkiiremizin Kozmik yapr- sal ana plana dayandirilmis oldugunu, ayagimizi saglam yere basarak kabal edebiliriz. Cesitli diinyasal gizgi sistemleri de goriiniise gore béyle bir yerktiresel temel Grgtiden kaynaklan- digina gore, Piri Reis haritalarimm bunlarla olan iliskisi, bariz bir hale gelmektedir. Simdiye kadar sadece Piri Reis’in 1513’te hazirladigi ha- ritayi inceledik. Ancak, ikinci portulanin mevcut parcasl da dzel bir ilgiyi gerektirmektedir. Ciinkii, bu haritanm projek- siyon izgarasinin diizeni etiid edildiginde ortaya gikan husus- Jar, yukardaki beyanlarin lehinde kanitlar olusturmaktadir. Piri Reis, ikinci haritasini, birincisinden 15 yil sonra hazirladi. Bu portulandan da, geriye sadece, Orta ve Kuzey Amerika ile Grénland’1 gésteren bir parga kalmistir. Bu haritann da, bi- rincisini hazirlarken Pirf Reis'in yararlandii ayni orijinal kaynaklara dayandirilmis oldugunu sdyleyebiliriz, sadece mik- yasi farkldir. 1513 tarihli portulanda gésterilmeyen Yenge¢ Dénencesi’nin, bu haritada kalin bir cizgiyle belirtilmis oldu- funu gériiyoruz. Bu haritanin igara-cizgilerinin . kesisme noktalarmdan iigii, ki bunlarin iki tanesi riizgar giiliiyle belirlenmistir, son on yilda hem Ufologlar hem de diinya gizemlerinin arastirma- cilari icin diinyanm en muammal yerleri olagelen bolgeler iizerinde bulunmaktadir: Bu yerlerden biri, diinyaca inlit Bermuda Uegenidir; digerleri ise, Karayib Denizi, ve Ameri- ka ile Kanada’nin Biiyiik Géller Y6residir. 19 1528 tarihli portulanin giineybati késesinde gésterilen riiz- gar giilii, ki riizgar giillerinin igindeki siyah tiggenler kuzeyi iga- ret etmektedir, Karayib Denizinde yer alr, Mevcut parcamn asa&i yukari ortasinda cizili olan biiyiik riizgar giiliiniin ise, haritay1 tamamladigimiz takdirde, biiytik Géller Yoresini kap- ladi$im gérece¥iz. Ve, zgaranm bu riizgar giilleri arasnda, ya- ni Florida’nin dogusunda yer alan kesigme noktasi da, Ber- muda Ucgeninin icinde bulunmaktadir — Bermuda Ucgeni- nin ug noktalarimi olusturan Florida, Bermuda ve Puerto Ri- co, portulan iizerinde acikca gériilmektedir. Ashnda, Bermu- da Ucgeninis, bu noktanm yer aldigi béliimii, Negenin en faal alanidir! 1528 tarihli haritada belirlenmis olan bu yerlerden Kara- yib Denizi, Ufolarm sik sik gézlemlendikleri bir deniz olarak tammuir. Charles Berlitz’e gore, «Karayib Denizi ve Batt Atlan- tigin bu denizle bitisik olan béliimii, diinyanim en fadl volka- nik bélgelerinden birini olusturur ve Gzellikle de, adi, Kara- yib Kizilderililerinin inan¢larina gére Tufan’t meydana geti- ren ytkict bir Tanri olan Hurikan’dan gelen ani ve siddetli de- niz kasirgalartyla [Ingilizce’de bu kasirgalara, huricane deni- lir] tanimir.» (°) Biiyiik G6ller Y6resine gelince, burasi yakin zamanlarda, deniz ve hava felaketleri ile kaybolma olaylan- nin olustugu ve ayrica cok sayida Ufo faaliyetinin gézlemlen- digi bir baska ’Uggen’ olarak iin yapnustir. Bermuda Ucgeni- ni ise tanilmaya gerek yoktur saniriz. Piri Reis portulanimin Ufolojik mahiyetteki imAlari, Ufo- lari ucus hatlar ile bir iliskisi oldugu belirlenmis olan ley hatlarini (7) akimuiza getirmektedir, Ote yandan, manyetik sapma fenomeniyle ilgili olan bir hat vardir ki, bu cizgi, yu- karda bahsedilen muammali yerlerin hepsiyle de bir sekilde iliskili olup, sifir manyetik sapma hatti diye tanimlanir ve ago- ik hat diye de adlandimlir. Bats Yarikiirede, agonik hat, Bii- yiik Goller’den gecerek giineye dogru ilerler, sonra Bermuda Ucgeninin giineybati kismimi kateder ve Karayib Denizine gi- rer. Bu hat boyunca, Ufo faaliyetinin ve ola%andisi kaybolma olaylar ile felaketlerin olduk¢a yogun bir sekilde cereyan et- tigi, bilinen bir gercektir. Ancak, bu tiir bir cizginin bu olay- 20 Jarla ne sekilde ilintili oldugu hususu, heniiz agiklanabilmis defildir. Agonik hat, bu olaylarla bagintiidir, ciinkii, Diinyanm yapisal enerji iskeleti ile gakismaktadir. Ve 1528 tarihli Piri Reis haritasmmm sézkonusu riizgar giillerinin ¢izdigi egri de, bu hatla ayni yolu izler, giinkii, 1513 tarihli harita gibi bu por- tulanin izgarasi da diinyasal giig matrisine uyar. Peki, Piri Re- is portulanlarmda da ortaya gikan, yerkiirenin bu Kozmik ya- pisal enerji deseni, acaba neden ¢esitli seviyelerden anlamla- Diinya gezegeni, sayisiz diinyalardan meydana gelen bir evrim diinyalari grubu’nun ézel bir laboratuvandir. Bu pla- net iizerinde meydana getirilen pek ¢ok ¢esitli maddi ve ma- nevi olaylar icin, bu laboratuvarin sahibi [ahi Planlar, yer- yiiziinde pek cok gesitli enerji cesitleri; bunlari olusturma, depolama, tevzi ve kozmostan cekme teknikleri kullanmakta- dirlar. Yeryiiziiniin ig ige pek ¢gok yapisal 6zelliklerinin geo- metrik sekilleri sonucunda ortaya gikan enerjileri kullandtk- lari gibi, buna benzer sekilde inga edilen cesitli yapilar da, s6z- selimi bilinen ve bilinmeyen piramitler, dikili taglar vb., ener- ji tireteg, rezervuar ve dagitum iiniteleri olarak kullanilmak- tadirlar. Ayrica, 181, 1s1k ve siirtiinme giiclerinin enerjilerini ve mekanik olaylarm potansiyel enerjilerini de degerlendire- bilmektedirler. Sunu iyice bilmeli ki, Nahi Planlar, yeryiizii- nii, her seyinden yararlanmak iizere 6zel olarak ve bir labo- ratuvar amactyla insa etmislerdir. Diinya insanlari, higbir za- man bu laboratuvar gezegenin tiim gizemine vakif olamaya- caklardir. Ciinki beseriyetin bilebilece$i diinya, bilinecek tim gezegensel gizemin ihmal edilebilecek kadar kiigiik bir kasmi olacaktir, ve bu da ancak genellikle tig buut realitesi seviye- sindedir... iste, Piri Reis portulanlarimm, bilinebilir diinyanin sirlari- min paba bigilmez bir rehberi olarak degerlendirilebilen bu meveut parcalarimin Gnemi de bariz bir sckilde ortaya ¢ik- maktadir. Daha énce de deginildigi gibi, bu haritalarda kul- Janiimis olan projeksiyon sisteminin yerktirenin yapisal de- senine dayandirilmis oimasi cok muhtemeldir. Ve, dahasi, ha- 21 vitalardaki izgaranin diiz gizgileri, denizlerde seyir lalavuzu olarak da kullanihyordu. Bunlara kerte hatti denilmesinin se- bebi de budur. Ayni hususlar, belirli bir dereceye kadar, ger- ¢ek portulan drneklerinin hepsi icin gegerlidir. Aslinda, por- tulan fenomeninin kendisi, haritacilik tarihinin bir muamma- J sim olusturmaktadir. Ancak, Piri Reis’in Kitab1 Bahriye’de yazdiklari, en azindan, portulanlarm kékeni hakkinda, cok se- — yi giinisigina ¢ikarmaktadir. Portulanlar ya da denizci haritalari, 13’iincii Yiizyilin son- Jari ile 14’neti Yiizyilin baslari arasmndaki bir dénemde aniden: ortaya cikivermistir. Bu haritalar, denizciler tarafindan ya- piliyordu, ve zamanin cografyacilarmea gizilmis olan harita- © lardan ¢ok ileri bir seviyedeydiler: Portulanlar, giiniimiizde, akil almaz derecedeki dogruluklar ile bizleri sasirtmaktadir- lar. Portulan haritalari, daha ziyade, Karadeniz de dahil ol- mak iizere, Akdeniz bélgesini kapsiyordu. Bazi drneklerde, ayrica, Atlantigin dou kayilari da gosteriliyordu, Portulanla- ri, ilk énce, ltalyan denizciler gizmis, daha sonra onlar1 Por- tekizliler ve 6teki iilkelerin denizcileri izlemistir. Portulan- Jarm diger ortak yanlari ise, su sekilde 6zetlenebilir: 1 — Kokenleri bilinmemektedir. 2 — Ortaya cikislari, manyetik pusulanm yaygin kullani- mu ile cakismaktadir. 3 — Ortak bir Grnege uygun olarak yapuliyorlardi: Riiz- gar giillerinden isiyan diiz gizgilerden olugmus bir izgara, bu haritalarin paylastig1 ana unsurdur. 4 — Portulan adi, denizci kilavuzlarina verilen Portola- no adindan gelmektedir. Portulanlar hakkinda yukarida belirtilen hususlari, Ki- taba Bahriye’nin, kadim kitabm Avrupa’ya gelisini ve ceviri- sinin yapulisint anlatan belirli dizeleriyle iliskilendirdigimiz- de, portulanlarm gizeminin yarismin ¢Gziildiigiinii gorecegiz. Piri Reis’in yazdiklarim bir hatirlayalim: Denizcilik bilimini komple bir sekilde kaydeden kadim kitabin ¢evirisini yapan ilk kisi, Portolmiye adinda bir kisiydi. Bu sahus, cevirisini bir 22 kitapta toplayarak, manyetik pusulayi kullanma ve-harita giz- me teknigini ifsa etmisti: Kim terciime eyledi edeyim sana beyan Portolmiye derler imis bir kisi O terciime etmis ilkin bu isi Pusulanin, haritanin ahvalini Sonra o yazmus her halini Bu enformasyonun isiginda, Portolmiye’nin denizcilik bi- limini kapsayan cevirisinin, prototip Portolano’yu olusturdu- fu, ve daha sonraki tiim portulanlarin bu temel denizci kula- vuzunda yer alan harita ya da haritalardan kaynaklandigint rahatlikla séyleyebiliriz. Aslnda, portolano adimin kendisi, bu teorinin lehindeki bir kamit olarak belirmektedir. Sdyle ki, —ana eki, latin kékenli lisanlarda bir 6zel isimle birlikte kul lanildigmda, «—nin yazilari, eserleri» anlamina gelir. Dolay1- siyla, portol—ana su anlama gelir: «Portol—miye’nin yazila- yi» Hakim olan inancin aksine, portolano kelimesi, liman an- lamina gelen port kelimesinden tiiremis olamaz., Ciinkii, belir- tildigi iizve, —ana eki sadece bir Gzel isimle birlikte kulla- nilabilir. italya’da ortaya cikan portulanlarin tarihinden ve porto- Jano kelimesinin etimolojisinden anladigimiza gore, Portol- miye bir italyan olsa gerekti. Ayrica, Piri Reis, Kolomb’un kadim kitaba Cenova’da, yani Italya’da rastladigin1 belirtir (*). Bu teori, ayrica, zamanin haritacilik teknigiyle hicbir di- xekt iliskisi olmayan, ileri seviyeden portulan haritalarmin aniden ortaya cikisini da agiklamaktadir. Dahasi, ufku agila- ra bélen riizgar giiliiniin yer aldigi pusula kartinm, 13’neit Yiizyilin soniarmda, yani portulanlarin ortaya cuuustyla ea zamanda kullanilmaya baslandigini biliyoruz — ki bu haritala- rim izgaralarinda, denizlerde seyretmede yararlanilan kerte hatlarinm diigiim noktalarm riizgar giilleri olusturuyordu, Ciinkii, Portolmiye, Kitab-1 Bahriye’ye gore, denizcilikte pu- sula kullanmimm komple teknigini de ifsa etmisti. Portulan haritalarmm 4ni ve beklenmedik ortaya cikis- Jari, insaatgilar1 bilinmeyen Gotik Mimarisini akla getirmek- tedir. Beseriyet tarihindeki bu tir tiim érnekler, Yiice Reh- 23 berler’in, zaman zaman beseriyete kiiltiirel gelisim enjekte ederek, béylece beseri evrimi nasil hizlandirdiklarini gdéste- rir. Ve bu tiir asilamalar, diinya tizerinde ilgili gérevleri yi- riiten Inisiyelerin ya da miiritlerin aracilgayla gercellestirili Anlasildigma gore, kadim kitaptaki bilgiler, birbirini leyen kisimlar halinde ortaya ¢ikarilmis, ve ayrica, bazi par- calar da beseriyete verilmemistir. Ciinkii, portulanlardan an- lasildigina gére, Portolmiye sadece Akdeniz bélgesi ile civa- rim ortaya koymus, dodu Atlantik’ten dteye gegmemis gibidir. Sonra, elinde bat: Atlantik’teki kitay1 gésteren ve aymi kitap- tan geldigini kabil ettigimiz bir dizi haritayla birlikte Kolomb ortaya ¢ikmistir. Ve Dogu Diinyasi, bu olagandisi haritalarda higbir zaman gériinmez. Nitekim, 1375 taribli Catalan diinya haritasmin bati pargasi bir portulan seklinde olmasina rag- men, dogu kismi Ptolemy’ye dayanilarak gizilmisti. Demek ki, Piri Reis haritasmm geriye kalan kism1, eSer bulunabilseydi, garpici bir dékiiman olusturacakti. Cok muhtemeldir ki, kadim kitaptaki enformasyonun be- seriyetin evrim yoluna ancak kontrollii kademeler halinde ¢- karilmasini kapsayan ve bizim icin anlasilmaz olan béyle bir metodun kullanilmasindan sorumlu olanlar, kadim kitabi el- lerinde bulunduran ve dogrudan Yiice Giigler’in rehberligine bagi olarak calisan Inisiyeler grubuydu. Neticede, Bat: Diin- yasmin dikkati, Piri Reis’in dedigi gibi, «o kitabur bilgisiyle birgok yeri ortaya ¢ikarabilsinler» diye, daha da batiya dog- ru cekilmisti., Biitiin bunlardan anlasildigina gére, kendisi de bir Inisi- ye olan Piri Reis’in elindeki kadim haritalar ile kadim kitabm kendisi, tek bir orijinal kaynaktan geliyorlardi, Bu da, Piri Reis’in, haritalarim1, hem kadim kitaptan kaynaklanmis olan yeni portulanlardan, hem de kadim haritalardan, ’bir kyas iizre’ nasil ‘istihrag’ edebildigini agiklamaktadir: Ciinkti, her iki grup haritada da esaslar ayniydi. Istanbul’da, Piri Reis’inkilerin yamistra daha baska hari- talar da vardir. Bunlardan biri, Trabluslu [brahim Mursi’nin 1460 yilinda gizdigi ve Akdeniz'i, Karadeniz’i ve Britanya Ada- Jari da dahil olmak iizere Atlantigin Avrupa Kiyisim gésteren 24 bir portulandir. Istanbul’daki Denizcilik Miizesi‘nde bulunan bu harita (), diiz cizgiler ile riizgar giillerinden olusan tipik portulan izgarasina dayali olan, sasirtici dogruluktaki bir pro- jeksiyon sistemine gére yapilmistir. Burada, riizgar giilleri, Akdeniz cevresinde eliptik bir sekilde dizilmistir. Aslmda, Pi- rt Reis’in ilk haritasindan 50 yil 6nce hazirlandigi ve Istanbul’- da bulundugu icin, bu portulanim, kendi haritasim gizerken Piri Reis’in elinde bulunan sekiz Caferiye haritasmdan biri oldugunu varsayabiliriz, Béyle olmasi halinde, Mursi harita- si, derin bir incelemeye tabi tutulmayi bekleyen Gnemli bir dékiiman olarak tebariiz edecektir. 1559’da Hac: Ahmet tarafindan hazirlanan bir baska ha- rita da oldukea ilginctir. Berlitz'in gesitli kitaplarinda tizerin- de durdugu bu diinya haritasi, portulan tiiriinden olmayip, yiirek seklindeki esitalanh projeksiyon sistemine gére yapil- mistir. Avustralya disinda tiim kitalar1 kapsayan Haci Ahmet haritasmda, Grénland, birka¢ ayri ada seklinde cizilmis; yak- lasrk 300 yil sonra kesfedilecek olan Antarktika’nin kuzey ka- yilar1 resmedilmis; en ilginci, Alaska ile Sibirya bitisik olarak gésterilmistir. Gergekten de, Grénland’1 kaplayan buz taba- kasinm altinda bir deSil tig ayn kara parcasmm bulundugu tespit edilmistir. Dolayisiyla, bu haritanm orijinalinin de, tle- ri seviyeden bir uygarhgin temsilcileri tarafindan, Antarkti- ka’nin mevcudiyetinin bilindigi, Grénland’m buzlarla kaplan- masindan ve Bering Bogazinn olusmasindan Gncesine rastla- yan bir devirde cizilmis oldugunu ve Hact Ahmed’in, aynen Piri Reis gibi, béyle kadim bir haritadan yararlandigini du- siinebiliriz. 25 26 Harita — 1: Giiniimiizde Piri Reis haritasi adiyla iin yapmis olan portulan Piri Reis’in 1513 yilinda cizdigi Uk diinya haritasinm elimizde bulunan bir parcasindan iba- rettir. Orijinal Harita, Denizcilik Miizesi’ndedir. Harita — 2: Piri Reis'in, 1528’de hazirladigi ikinci haritasindan da, geriye sadece, Orta ve Kuzey Ame- rika ile Grénland’: gésteren bir parca kalmistir. Harita — 3: 1528 ee tarihli portulanin oe izgara - cizgileri’nin kesisme noktalarin- dan iicii, diinyann en muammah yer- Jerinin tizerinde bu- Junmaktadrr. Berntuda U 1 erm pecan eros Karaip Denizi * 27 Oo 2 4 6 &km. feted Et Ingenio a, Harita — 4: Nazea’nm ana 23 cizgisi ve merkezli yayiimlari. §ekil — 1: Dodeka- hedron : Plato’ya gi- re, takimyildwzlarm tanzim ve tertibi ile Diinya’nin yapisi, bu diizgiin cokgenin for- muna dayandiilms- tr. 2. BOLUM Anadolu’daki Nuh’un Gemisi Wiz, Nub’un gemisi hakdunda, cesitli kaynaklarda bir cok ifa- deler meveuttur, Bunlarda, genellikle bir karigiklik olmakla bera- ber, oriak noktalar da vardir, Hz. Nuh’un gemisi, zamami, gelince ve cok geemeden, halen iilkemizdeki bulundugu yerde, yeniden ortaya eikanlacakt, Bu olay, Yukari‘nm iuniyle gerceklegecek olan bir ézelliktedir. Yukarisi istemeden, bu durumun meveut arkeolojik arastumalar ve tekniklerle olusmasi olanaksizdir. Tiirkiye’nin dogusunda, Sovyetler Birligi ve iran simirla- vinm yakininda iki volkanik dag yer alir: Biiytik Agri, 5165 metre ve Kiiciik Agri, 3925 metre. Bunlardan Biiyiik Agr: ya da Agri Dag, Batr’da Ararat aduyla bilinir ve Batt tradisyo- nunda, Tufan’dan sonra Nuh’un Gemisinin kondugu dag ola- rak gecer, Bu inanctan otiirii, Gemiyi bulma timidi, Agri’nm siirekli olarak buzlarla kaphi tepesine birgok merakliy: ve ha- yalperest kisiyi cezbetmistir. Bildigimiz kadariyla, Geminin Agr: Dag tizerinde kesfe- dildiginden bahseden ilk kisi, Hollandal gezgin Jan Struys olmustur. Struys’un 1684’te yaymmladig: bir kitapta, Nuh'un Gemisini Agri’nm tepesinde gésteren bir resim yer aliyordu. Struys’un, Geminin Agri Daginda bulunduguna dair ikinci el- den edindigi bilginin kaynagi, 1670’de yaptifi gezi sirasinda Ag- yvnin eteklerindeki bir inziva yerinde karsilasti% bir Huris- tiyan kesisti. Kesis, kendisinin Gemiye girditini ileri siirmiis ve Struys’a, sdzde Geminin tahtalarmdan kopardigi bir ahsap parcasindan oyulmus ufak bir hac vermisti. iiciytiz yil sonra, 1876’da, Ingiliz devlet adam Lord Bryce, Agri’nin yaklasik 4000 metre yukarisinda bir tahta pargasi bul- du. Bryce, bu kesfinden bahsederken, bunun, Gemiye ait bir kahit: olabilecefini séyliiyordu: «Ayn sirt boyunca siirekli turmamyordum ki, 4000 metreyi bulan bir yiikseklikte, dagt- ntk kaya parealart iizerinde, yaklasik 1,20 m. uzunlugunda ve 13 em. kalinliginda bir tahta parcast gordiim. Bir letle kesil- digi belliydi. Agaglarin bittizi simrin o kadar yukarisinda yer 29 ahyordu ki, dogal bir aga¢ pargast olmast da miimkiin degil- di.. Geminin insasinda kullanitmis olan gofer agacindan olup olmadtgint bilemem, ama incelemeleri ic¢in meraklilara teslim etmeye hazirim. Dolaytstyla, bu tahta parcast, Hz. Nuh’un Ge- misi olayinin gerektirdigi tiim sartlara uymaktadir.» G2) Lord Bryce’in da belirttigi gibi, Eski Ahit’in Tekvin (6/14) béliimiinde agiklandigi iizre, Geminin gofer agacmdan yapil- digina inanilmaktadir. Gofer agaci, recineli bir agacti; ya se- dir afaci ya da selvi agaciydi. Daha ziyade, ciiritmeye ve kurt- Jar tarafindan yenmeye pek yatkin olmadigi igin eskiden ge- mi yapiminda yaygin bir sekilde kullanilan selvi agaci oldugu sanilmaktadir. Daha sonra, 1883’te, Tiirk yetkilileri, Geminin Agri Dagi lizerinde kesfedildigini acikladilar! Amerika’da yayimlanan, 10 Agustos 1883 tarihli Chicago Tribune gazetesi, Tiirkler’in bu kesfinden su sekilde bahsediyordu: «Istanbul’da gtkan bir gazete, Hz, Nuh'un Gemisinin kesfedildigini ilan ediyor. An- lastldigina gore, Agri Dagt iizerindeki heyelan durumunu aras- tirmak iizere gérevlendirilmis olan baz Tiirk hiikiimet me- murlart, aniden, ucu bir buzuldan disariya dogru gikmus, son derece koyu renkte bir tahtadan yaplma devasa bir yapiya rastlanuslardir. Bélgede yasayanlar arasinda bir sorusturma yapan gérevliler, yerel halkin bu yapuyn alte yildan beri gér- diiklerini, fakat iist pencerelerden disariya bakan korkune yiizlit bir hayaletten bahsedilmesi iizerine yapiya yaklasma- ya korktuklarim 6grenmislerdir. Bu tiir soylentilerden kork- mayan gorevliler, yapiya ulasmaya karar vermislerdir, Yapt- nin, Agrt Dagindaki dar vadilerden birinde stkistp kalmug ol- masindan Otiirii, bulundugu yere erismek cok zor olmus ve bunu giicliikle basarmuslardu.. Gérevliler, kahverengi renkte- ki yapmun kenarinda bir delik agarak igeriye girdiklerinde, donanma yonetmelizinde atlarin tasinmasiyla ilgili olarak yer alan maddelere uygun olan, yaklagik 4,50 m. yiiksekliginde bélmelere ayrildigint gdrmiislerdir. Digerleri buzla kaplands- &indan, bu bélmelerden sadece iigiine girebilmislerdir. Gemi- nin bugul igerisinde ne kadar uzandigint tespit edememisler- dir. Ancak, ortaya gikarilmast halinde, eger [Tekvin 6/15'de 30 belirtildigi iizre] 300 kiibit uzuniugunda oldugu ortaya ¢ikarsa, Hz. Nuh’un Gemisinin mevcudiyetine inanmayanlar zor du- rumda kalacaklardir.» oa 19’ncu Yiizyilm sonlarmda, Gemi bir kez daha goriildi. Nastéri Kilisesinin Basdiyakozu John Joseph Nouri ve miirit- leri 1887’de Agri Da%ina turmandilar ve ‘kayalara saplanip kalmus olan ve yarist kar ve buzla kapli bulunan Gemiye’ rast- ladiklarmi iddia ettiler. Nouri, Gemiyi ortaya gikarmasi igin gerekli olan paray: bulamadi ve gen¢ yasta 6lurken, sirim da kendisiyle birlikte gotiirdti. Ne Agri Dagindaki kayalik bir sirtta bulunan tahta par¢asi, ne Tiirk yetkililerinin resmi aguk- Jamas1, ne de Basdiyakoz Nouri'nin iddialam, muhtemel me- raklilara ilham vermemisti. Nuh’un Gemisini arama ¢aii, 20’nci Yiizyil olacakti. 1916’da, Rus havacisi Viadmir Roskovski, Gemiyi Agr’nin iist yamaclarinda kesfettigini rapor ediyordu. Birinci Diinya Savasi sirasinda Agri Daginin tizerinde ugarken, Roskovski ve yardimei pilotu, bir géliin kiryilarmda karaya oturmus olan devasa bir geminin belirgin bir gekilde ortaya cikmuis olan dis hatlarim gérmiislerdi. Roskovski’nin bu gézleme iliskin Tapo- ru Gar’a ulastiginda, Car, derhal, Agri Daginda yatan bu iri objeyi aramasi icin bir askeri kesif heyetinin olusturulmasini emretti. Rivayete gore, Rus kesif heyeti sézkonusu gemiyi bul- mus ve Nuh’un Gemisi olarak teshis etmislerdi. Gemi iizeri de ayrintil bir inceleme yaptiktan sonra, Car’a, Oletilendiril- mis cizimler ve hatta bir dizi fotografla birlikte komple bir rapor géndermislerdi, Biitiin bu kamtlarim, Rus ihtilali sira- smda ortadan kayboldugu séylenmektedir. Birkag¢ yil sonra Tiirk Kurtulus Savasi (1919 - 1923) basla- di ve Agri Daginin bulundugu bilge, dolasmak igin pek uy- gun olmayan, son derece hassas bir yer haline geldi. Tiirkiye Cumhuriyeti’nin kurulusundan sonra, Agri Daginda ilk ilgine kesfi yapan kisi, Yeni Zelandalt bir dagci olan a Knight ol- mustur. John W. Montgomery, ’Nuh’un Gemisi'nin Arasturtl- mast’ adh kitabinda, Knight’in 1936 yilinda Agri’nin kuzey ya- maglarinda, masif, dikdértgen kalas pargalar gérdtigiinden bahseder. Knight, bu kadar iri kalas pargalarmm ancak de- 31 vasa bir objeden cikabileceSini ve bu yapmin da, muhtemelen, ‘dagin daha yukardarinda bir yerde, ya buztarm icinde ya da alttnda bulunabilecegini’ diisiinmiistiir, ikinei Diinya Savas: sirasinda, Agri Dagmmin iizerinde ucarken Gemiyi gérmiis olan Amerikal, Sovyet ve Avustral- yal havacilar ve ayrica, Sovyet kesif ucuslari sirasmda ¢ekil- mis Gemi fotograflan hakkinda Yivayetler duyuldu. ikinci Diinya Savasi’ndan sonra, Agr1 Daina hiicum basladi, Gemi meraklilarmin adedi giderek artti ve Orgiitlenmis kesif he- yetleri ASrimin yamagiarini aramaya koyuldular. 1948’de, Ge- miyi bulmak amaciyla Orgiitlenen ilk sivil hheyet olan Ameri- kali bir grup, Agri’'ya tirmandi, Ayn yil, Resit adh bir ‘kéylii, Gemiyi Agri’nim karlari arasinda gordiigiinii ileri siirdii. Ayu k6yiin séziine giivenilir kisilerinden olan $iikrii Arsena da Re- sit'in iddialarim onaylaci. Bunun tizerine, Amerikan kesif he- yetini, aralarmda, Jean de Ringuer'in baskanligim yaptigi bir Fransiz kesif ekibinin de bulundugu daha baska gruplar iz- ledi. Ne var ki, higbiri basarih olamamisti. Bat tradisyonuna gére Nuh’un Gemisinin kondugu nok- ta olmasindan Otiirii Agr Dagina ilgi duyanlar sadece gezgin- ler ve kAsiflerden ibaret degildi. Hans Roozen gibi hayalpe- rest kisiler de bu essiz gizemden paylarm aliyorlardi. 1948’de cesitli kesif heyetleri dagin yamaglarinda dolasirken, o tarih- te onalti yasinda bir delikanh olan Hollandali Roozen, riiya- sinda, Gemiyi Agri’nm tepesine konmus bir durumda gordii, ‘Hatta, Geminin bulundugu yiiksekligin, tam olarak 4100 m: oldugunu da iddia ediyordu. Bu riiyanm harekete gecirdigi Roozen, tam on yil siireyle bir kesif heyeti toplamak igin u&- ragmasina ragmen, bunu basaramadi. Roozen, Gzellikle, ’Nuh’- un zamanindan kalma Gletler ya da kap-kacak gibi degerli bazi esyalar kesfetmeyi’ umuyordu. 1949 ve 1950 yilarmda, North Carolinali emekli bir mis- yoner olan Dr. Aaron Smith, bir kesif heyetinin basina gece- tek, Gemi pesinde iki basarisiz gezi diizenledi. Gazeteler, Ge- miyi bulmaya yonelik kesif gezilerine katilmak amaciyla ka- riyerlerini ve is hayatlarim riske sokan mera‘lilari elestirme- ye baslamisti. Basin hedef aldigi bu merakhlardan biri de, 32 iinlii Ingiliz co%rafyacis1 Dr. Egerton Sykes’ti. Dr. Sykes, 1954 yilinda, Dr. Smith’in bir diger basarisiz girisimi olacak olan bir Agr gezisine katilmist1. i 1950’lerde Gemi icin’ yapilan arastirmalarda adi cok du- yulan kisilerden biri de Kum k6kenli, becerikli ve tecriibeli bir Amerikan dagcisi olan John Libi’ydi. Birincisi 1954’te ve sonuncusu da 1969’da olmak tizere yedi kez ASri’ya tirmanan Libi, zirveye ikinci gigi sirasinda hayatmi kaybetme tchli- kesiyle de karsi karsiya kalmusti. Libi de, Roozen gibi, Gemi- nin bulundugu yeri gordiigit bir rliyasma dayanarak, Geminin Agm Dagmda bulunacagina dair samimi bir inang tasrvordu. Bu inancmi destekleyecek herhangi bir seye rastlayamadan, 73 yasinda kGsesine cekildi. 1950’lerde, Fernand Navarra adindaki bir Fransiz sana- yicisi de Dou Anadolu’ya tic kez gelmis, Agni’ya tumanmis, ve diger arastirmacilarm aksine, riiyalarimi gerceklestirmisti: Navarra, kendisiyle birlikte diger bazi kisilerin de Gemiye ait olduguna inandiklari birtakim ahsap kalntilar kesfetmis ve bunlardan bir érnek alarak, déniisiinde beraberinde getirme- yi basarmisti. Bu 6rnek, yani tahta parcasi, daha sonra ciddi bilimsel deneylere tabi tutuldu. Navarra, Agri'ya ilk kez 1952’de, daha sonra 1953’te tur manmis, ve en nihayet, 1955’teki girisimi strasinda, amansiz cabasinm 6diiliinii elde etmeyi basarmisti. Navarra’nin kesif gezilerini anlatti31 kitabindan (") dgrendigimize gére, ilk a manisi sirasinda, dik bir ugurumun dibinde uzanan engin bir buzula rastlamisti. Sonra, birden, buzlarin iginde, net bir se- kilde bir gomi gévdesinin seklini tasiyan ve muhtemelen, ke- raya oturmus bir geminin parcalarmdan olusan koyu bir kiit- le géziine carpmusti: «Bu kalintilarin, Gemiden arta kalan par- calar olmast gerektizini diisiindiim. Belki de bu, iist yapist gevreye dagilnus olan Geminin yasst tabantydt..» y Ucurumun dibine ulasmasi icin gerekli olan techizattan yoksun olan Navarra, bu yeri zihnine naksederek, Agri’dan in- di. Ertesi yil geri geldiginde, amaci, Geminin kalintilari oldu- Buna inandigi koyu kiitleden bir d6rnek almakti, Fakat, elve- rissiz hava sartlarindan Gtiirii, arastrmasim: yarida kesmek F, 3/33 zorunda kaldi. 1955’te, Navarra ile oflu, birlikte tirmanmaya basladilar, ve bu kez, Navarra’nin Snceden kesfetmis oldugu yere erismeyi basardilar. Navarra, ucurumun dibine inmek igin uygun bir yol ariyordu ki, oflu derin bir yari%a isaret et- ti. Navarra, buzulda acilmis olan bu yarizin icine indi ve bu- za gémiilmiis bir halde duran kalintilari, yani gercek ahsap parcalarini buldu. Buzu .kazarak, yaklasik 1,5 m. uzunlugun- da bir pargay1 cekip gikardi. Bunun, Nuh’un Gemisine ait ha- kiki bir kalint: oldugu inancinda samimiydi. Daha sonradan yapulan analizler, koyu renkli bu tahta pargasimmn kesici bir aletle yontulup, dért késeli hale getirildigini ve katranlandi- 81 gosterecekti. Bilim adamlan, bu tahtanin bir qmar aga- emdan geldigi konusunda uzlasiyorlardi. Idaho (Amerika), Caldwell’deki Bible Sciences Associa~ tion, Inc. adh kurulusun cikardigi The Bible Science News- letter dergisinin 15 Nisan 1970 tarihli sayismda, sdézkonusu. ahsap pargasi iizerinde yit legelen tarihlendirme calisma- Jarmin sonu¢lar hakkinda séyle séyleniyordu: «Bu tahtadan alman parealar, Paris’te ve ispanya'da tarihlendirilmis ve 4000 id 5000 yaslarinda olduklart tespit edilmistir. 1963 ytln- da, bazt Ingiliz bilim adamlart bu tahtanin en son, 90 yillik bir tolerans dahilinde I. S. 650 yillarmda canh oldugu sonu- cuna vardilar. Tabii, bu, tahtanin, Geminin bir parcast olma- st ihtimalini ortadan kaldwran gok yakin bir tarihtir. Burada,, radyoaktif tarihlendirme metodlarmim giivenilmez olusunun bir Grnegini gériiyoruz. Bu yaz bir kesif gezisi yapmayt plan- layan SEARCH iiyeleri, bu ikinci tarihi dikkate almamakta, eriyen buzulun ve dagin iginden nesrolan siilfiirlii gazlarm tahtayt kirletmis olmalarindan Gtiirii, Ingiliz bilim adamlar- nin sthhatli bir sonug alamayacaklarin belirtmektedirler.» SEARCH, Bilimsel Kesif ve Arkeolojik Arastzrma (Scien- tific Exploration and Archaeological Research) adh bir kuru~ Jusun adinin bas harflerinden olusmus bir kelimedir, Navar- ra, 1969’da bu kurulusa katilmis, ve Agri Dafindaki kesfinden tam 14 yil sonra, SEARCH kesif heyetini ayni yere gétiirerek,, begs tahta pargasi daha gikartmistir. 1952 Yazi'nda, Navarra Agri'ya tirmanmaya cabalarken,. 34 Amerikali petrol miihendisi George J. Greene de, rivayete go- re, bir yar kenarindaki bir buzuldan disaryya cikan bir ge- mi pruvasim andiran bir objeyi net bir sekilde gésteren bir dizi fotograf ¢ekmisti. Denildigine gore, bu resimleri, Agri’nin kuzey yamagclari iizerinde, 30 metreden daha az bir yiiksek- likte helikopterle bir petrol kesif ugusu yaparken elde etmis- ti. Bunun iizerine, Greene, bir kesif gezisi icin para bulmaya galismis, fakat tiim girisimleri sonugsuz kalmisti. Greene’nin 1962’de Ingiliz Guyanasi’nda dldiiriilmesinden sonra, sézkonu- su fotograflar kaybolmus ve bir efsane haline gelmistir. 1959 yilinda, Tiirk Hava Kuvvetleri’nden Binbasi S. Kiir- tize Agn’nin dik yamaglarimin bir dizi hava fotografi ¢ek- me gorevi verilmisti. Bu resimler, Savunma Bakanhgi’nm Ha- ritacthk Dairesi’ne ulasti. 11 Eyliil 1959 tarihinde, Harita Umum Miidiirliigii’nden Yiizbasi han Durupinar, giinliik fo- togrametri ¢alismalari sirasinda bu foto$raflari incelerken, birden, stereoplanigrafin biiyiitiicii merce%i altinda tic boyut- lu olarak gérdiigii seklin, son derece belirgin bir tarzda, bir gemi g6vdesinin dis hatlarii tasidigimi farketti. O anda akl- na Nuh’un Gemisi geldi ve zaman zaman gazetelerde gérmiis oldugu kesif gezileri haberlerini hatirladi. Bunun iizerine, séz- konusu hava foto%rafi iizerinde dlgiimler yapti. Yiizbasi Durupmar, gemiye benzeyen bu objenin tahmi- ni uzunlugunun, Tekvin’de belirtilen 300 kiibit’lik, yani asagi yukari 135 metrelik uzunluga tekabiil ettigini tespit etti. Ge- nisli3i yaklasik 50 metreydi ve gélgesinden anlasildigina gore, 6 metre kadar bir derinligi vardi. Foto%raflar, Amerika’daki Ohio Universitesi’nin fotogrametri uzmam Prof, Arthur Bran- denburger’e génderildiginde, Profesér, heyecan icinde, fotog- rafta goriilen objenin devasa bir gemiden baska bir sey ola- mayacagini ilén etti! Bu sansasyonel kesif, Gemi merakhlarmun ilgisini bir kez daha alevlendirdi, ve esrarengiz objenin bulundugu yeri aras- tirma izni alabilmek igin birgok kesif ekibi Tiirk Hiikiime- tine basvurdu. En nihayet, 1960 Yazi’nda, Prof. Branderbur- ger ile New York Arkeolojik Arastirma Vakfi'ndan George Vandeman’in baskanhgimdaki bir Tiirk - Amerikan ortak bilim 35 » ekibi, Agri Dagina dogru yola qikti. Yiizbasi Durupinar da ke- sif gezisine katilanlar arasindaydi. Kesif heyeti, hedefe varir varmaz, gézleri Gniinde uzanan, gemi bigimindeki objeyi in- celemeye koyuldular. Objenin, tam bir gemi gévdesi seklin- de kivrilan kenarlani, giriiniise gére, topraga gémiilmiis olup, obje dahilindeki ig birikintilerden viiksekligi 6,5 m., dis bi- rikintilerden yiiksekli§i ise, 4 m. kadardi. Alnan 6lciiler, fo- togrametri calismalariyla ortaya konulan Glciileri dogruluyor- du. Ancak, arazinin volkanik mahiyette olduguna iliskin 6n- ceki bir varsayumin yanlis oldugu anlasilmisti. Ekip iiyeleri, objenin kenarlar1 boyunca delikler agmis ve analiz igin pargalar almuislardir. Agri’dan indiklerinde, ob- jenin mahiyeti haklanda iki ayn gruba ayrilmislardi bile. Za- manin popiiler dergisi Hayat’ 22 Temmuz 1960 tarihli sayi- sinda, sdyle deniyordu: «Vandeman grubu gemi seklinin bir tabiat hadisesi oldugunu ileri siirityordu. Brandenburger bu ise dlgiilerin Nuh’un Gemisine ait din kitaplarindaki 6 lere cok uydugunu sdyleyerek bu konuda daha kazilar yaptl- mast tezini savunuyordu. Bolgeden alinan parealarin labora- tuvarlarda tetkik ve tahlili, duruma 1stk serpecektir.» Sonunda Nuh’un Gemisi, sasirtic: bir gizem olma Gzelli- Bini siirdiirdii. Ciinkii, siirdiiriilen arastirmalar sonucunda, bu ihtilafl: objenin dogal bir formasyondan ibaret oldugu or- taya cikmisti. Gemi avcilari ile kesif gezilerinin adedi 1960’larda artma- ya devam etti. 1966’da gerceklestirilen Arkeolojik Arastirma Vakfi gezisi sirasinda, vakif iiyeleri, 2000’i askin slayt cekmis- ti. Nuh’un Gemisi konusunda en ayrintili kayitlara sahip olan eski meraklilardan Eryl Cummings de bu kesif gezisinde bu- lunuyordu. Cummings, iki yil sonra, bu slaytlari incelerken, bunlarin birinde gemiye benzeyen bir obje bulundugunu far- ketti. Kesfettigi seye teshis edilmemis obje adim veren Cum- mings, objenin Agm tizerindeki tam yerini ancak 1974’te tes- pit edebildi. Ne var ki, objenin gergek mahiyetini tespit et- mek icin artik cok gecti, ciinkii 1974 yilinda Tiirkiye Cumhu- riyeti Hiikiimeti, Ag’m DaSmin bulundugu yeri, ulusal giiven- lik nedeniyle yasak bélge ilan etmisti. 36 1974’ten beridir, Gemi avcih®inin sekli deSismistir. Simdi, Agr Dagini yaya katetmek ya da alcaktan ucan araglardan fotograf cekmek yerine, her ikisinin de’ gergeklesmesi artik imkansiz oldugundan, gemi meraklilan Agri bélgesinin iize- rinde cekilmis olan uydu fotograflarmin analiziyle ugrasmak- tadirlar. Ancak, NASA teknisyenleri, sézkonusu ERTS (Earth Resources Technology Satellite) uydusunun, Nuh’un Gemisi gibi nispeten kiiciik bir objenin gériintiisiinii tespit edeme- yecegini ileri siirmektedirler. Kur’an’n Hiid Siesi’nde, «... Gemi de Cadi dagt iizerin- de durdu...» denilmektedir. Dolayisiyla, islam tradisyonunda, Nuh’un Gemisinin durdugu yer olarak bilinen da$, Cadi Da- gidir. Ancak, El-Cidi’ye deinen tek kaynak, Kur’an degildir. 1.0. 250 yillarinda, Babilli bir rahip olan Berossus, Babilli Majlar’m kayitlarma dayanarak, Grekce bir Babil Tarihi yaz- mist1. Babyloniaca denilen bu eser, ne yazik ki kaybolmus, an- cak Berossus’tan sonra yasamis olan bazi Grek yazarlarca ak- tarilmis olan belirli parcalari giiniimiize kadar gelebilmis- tir 7). Abydenus’un aktardigi sekliyle Berossus’tan Parca- lar’a gore, Tanri Cronus, Sisithrus’a, yani Babilli_Nuh’a Tu- fan’1 Gnceden haber vermis «ve ona, elinde bulunan tiim ya- zilart Sippara’daki Giines Kentinde depolamasint emretmisti. Sisithrus, bu emirleri yerine getirdikten sonra, derhal Dogu Anadolu’ya yelken agt1, ve hemen Tanri'nin [haémi’na mazhar oldu... Halen Dogu Anadolu’da bulunan gemiye gelince, yore halki arasinda, geminin tahtasmdan bilezikler ve tilsimlar yapma ddeti yaygindir.» Alexander Polyhistor’un aktardigi sekliyle Berossus’tan Pargalar’da, ayni konu daha ayrintili bir sekilde islenerek, su enformasyon verilmektedir: «... Béylece, gemide bir delik ac- e digariya baktiginda geminin bir dagin yanina siiriiklen- i gdrmiis oldugundan, yaninda hantmi, kizt ve kaptanla birlikte, derhal gemiyi terketti.. O zaman bulunduklarv yer, Do#u Anadotu'ydu... Gemi béylece Dogu Anadolu’da karaya oturdugundan, bir kismi hala daha Dogu Anadolu’daki Corcy- raean (ya da Cordyean daglart — Corduarum montibus) dagla- 37 rinda durmaktadir; ve halk, geminin dis kaplayan katran kaztyarak, bir muska ve tilsim seklinde kullanir.» Coreyraean yahut Cordyean daglar1 acaba nerededir? Webster Yeni Cografya Sézliigii’ne gore, Gordyene ya da Corduene, «Dogu Anadolu’nun, Van Golii’niin giineyinde ka- lan ktsmundaki daghk bélgesiydi; yerel halk, Gordyaeantar’- dt...» Dahasi, Targumlar’da, yani Eski Ahit’in Arami dilinde ya- zilmis olan versiyonunda, muhtemel Berossus’un kayitlarina dayanilarak, Geminin kondugu yer olarak ayni Cordyean bél- gesine deginilmektedir, iste, Kur’an’daki El-Cfdi ile Beros- sus'taki ve Arami dilinde yazilmis olan Tekvin’deki Cordyean arasindaki iliski, Tiirkiye haritasina bakildigi zaman agi%a gik- maktadir: Van G6lii’niin giineyinde uzanan daglik bélgede, yani Gordyene'’de, Cadi denilen ve 2080 metre yiikseklige ula- gan bir da& vardir. Miiteveffa Alexander Heidel, bu konuyu kasa ve dz bir se- kilde séyle zetliyordu: «Berossus, Gordyacanlar'in daglarint, Xisuthros'un gemisinin kondugu yer olarak belirtir. Suriye ve Arap kokenli tradisyonlarin da konus yeri olarak belirledi- &i Cebel Ciidi'ye, Cadi Dagina tekabiil eden bu daglar, Dogu Anadolu’nun giineybati kismindadirlar.» ce) Bir vakitler Gordyene olan bélgede yasayan halk arasin- da, Hz. Nuh ve Gemisi hakkinda bircok efsane ve dykii dolas- maktadir. Geminin, zaman zaman, C(di tizerindeki bir camur tabakasinin altinda, bir hayalet gemi seklinde ortaya ciktifi sdylenir. Cfidi’nin tepesinde yer alan Seksenler KGyiiniin, Ge- minin yolculari ile onlarm gocuklarmn yerlestikleri ilk yer olduguna inanilr. Cadi Dag1, Agr kadar etrafli bir sekilde arastirilmis de- Bildir. Ancak, Cadi Daginda yiiriitiilmiis olan ender Gemi aras- tirmalarindan biri sirasinda, Geminin kesfedildiginin ileri stirtildiigiinii gériiyoruz. Bu kesif de, Agrvdaki digerleri gibi, kesin bir sonuca baglanamamustir. 1949 Yazinda, Dr, Smith Agri'ya dogru yola gikarken, bir baska kesif heyeti de Ctdi Dagina dogru ilerliyordu. Paris'te yaynnlanan France-Scir gazetesinin 31 Agustos 1949 tarihli sayismda, «Nuh’un Gemi- 38 sini g6rdiik... ama Agri’'da deZil,» seklindeki sansasyonel bin baslik altmda Cadi kesif gezisinin dykiisii gikt1. Cadi Dagin- daki devasa bir gemi kesfedilmisti. Yaklasik 150 m. uzunlu- Sunda, 24 m. genisliginde ve 15 m. yiikseklifindeydi. fi Tiirk gazeteci, ayni yerde deniz hayvanlaria ait bazi kemiklere rast- Jadiklari haberini veriyorlardi. Yakin zamanlarda Ciidi Daginda, Sénemli bir kanit olus- turabilecek olan tahta parcalar1 da bulunmustur. 6 Subat 1972 tarihli gazeteler, bu kesfi, «Nuh’un Gemisinin Cfidi Da- Sinda oldugu tespit edildi» bashSiyla vermislerdi: «Nuh’un Gemisi hakkinda bir Alman bilim adam tarafindan Umschau in Wissenschaft und Technik dergisinin son sayisinda yayimla- nan bir arastirma, Avrupa bilim gevrelerinde ¢ok biiyiik ilgi ve yankt uyandirnustir. Alman Devietler Arastirmast Enstitii- sii bilim adamlarindan olan Friedrich Bender, Tiirkiye’de yap- 1181 arastirma ve incelemeler sonucunda, Cidi Daginda Nuh’- un Gemisinin yeri olarak gésterilen ve mukaddes sayilan bir bélgede bulunan ve katrana benzer bir madde ile yapistiril- mug olan kalin tahta kalintilarimt Almanya’ya getirerek bura- da 6zel laboratuvarlarda esasli bir analize tabi tutmustur. Tah- lillerde, katrana benzeyen maddenin 50 bin yillik ve tahta ka- luntiarinim ise 6 bin 630 yillik oldugu kesinlikle tespit edil- mistir. Bilim adamlart bu hesapta hatd paymin en gok 300 yil olabilecegini bildirmislerdir. Alman bilim adamu, ilk arastir- malarina esas olarak, Gilgamis Destant ile Kur’an+ Keriri ele alnusgtir. Bu kaynaklarda Nuh’un Gemisinin yerinin Dicle ile Zap suyu arasinda ima edildigini géren F. Bender, arastirma- larina eskiden beri Nuh’un Gemisinin yeri olarak bildirilen Agrt Dagindan 300 kilometre daha giineyde olan Cadi Dagint esas olarak almistir.» Simdi, kisaca, Geminin konus yeriyle ilgili farkli goriisle- re deginelim. Tekvin’de (8/4), sadece Geminin Ararat daSla- rinda karaya oturdugu belirtilir. Ararat adi 1.0. 1’nci Binyil- da Urartu Kralliginin tesis edildigi bélgeyi belirleyen ve Asur- lular’m kullandigi Urartu kelimesinin Ibranice’deki karsihgi- dir, Ve bu bilge, az cok, DoSu Anadolu adiyla bildigimiz o ge- nig araziye tekabiil etmektedir. Dolayisiyla Eski Ahit’in, as- 39 linda, bu genis daglik bélgenin herhangi bir dagina ya da hat- ta da& sirasina degil de, genel bir' bdlgeye deSindigini kabul etmek zorundayiz. Biitiin bunlar acik bir sekilde gdstermektedir ki, Eski Ahit yorumlanirken, séyle bir muhakeme yiiriitiilmiistiir: Gemi, Do- 8u Anadolu’daki en yiiksek dagin tepesine konmus olmalidir... Sézkonusu bélgenin en yiice en iinlii dagi hangisiydi? Massis Dagi, yani Agri Daf — demek ki, Gemi, Agri Dagina konmus olmahdir! iste bu yanhs degerlendirmeden dolayidir ki, Mas- sis ya da Agri Dagina Ararat adi verilmistir. Neticede, 11’nci ve 12’nci Yiizyillarin Ermeni edebiyatinda, Geminin Ararat Dagina, yani Massis Dagina konduguna dair yazilar gikmaya baslamistir. Ve Geminin, sézde Ararat olan Agr Daginda bu- Junduguna iliskin inang 0 zamandan beri yayilmis, ve sézko- nusu kesif heyetlerinin Agri’ya cezbolmasina sebep olmustur. Berossus da Dogu Anadolu bélgesinden séz eder ama, Es- ki Ahit’in aksine, bir yerde, Cordyean daglarindan bahsetmek suretiyle, Geminin kondugu daglarm asil adimi belirlemis ol- maktadir. Ve Kur’an’in ilgili ayeti de, Cordyean bilgesinde Geminin bulundugu dagin kendisine 1sik tutmakta, ve bunun, Cadi Dag: oldugunu belirtmektedir. Dahasi, Gilgamig Desta- ninda Gemi’nin konus yeri olarak belirtilen Nisir Dag da, Asurlular’dan kalma bazi tarih kayitlarinda definildigi iizre, Nisir adinin belirlemis olabilecei arazinin tim kapsami géz- Gniine alindiginda, Corduene’deki bir daga atfedilebilir. Aslinda, Tufan 6ykiisiiniin Miisltiman ve ibrani versivon- larinda verilen belirli bir enformasyon, ASri-Cfidi ihtilafina isik tutabilir ve sonucu, Cidi’nin lehine de$istirebilir (4). Bu son derece 6nemli kamit, Hz. Nuh’un saldigi giivercinin, gaga- sinda bir zeytin dali ya da yapragi getirmesidir. Tiirkiye’nin ekonomi haritasina baktugimizda, Cadi Daginin, Tirkiye’nin zeytin yetisen bir bélgesinin yakininda yer aldigim, buna rai- men, Agri’nin, béyle bir bolgeden oldukga uzak kaldigmi gé- rece#iz. Dogu, Anadolu’nun giineybat1 kisminda, yazlarin si- cak ve kurak, kislarm da 1k ve yagish gectifi Akdeniz Iklimi hakimdir. Bu 6zellikleri, Akdeniz Iklimini, zeytin yetistirmek 40 igin elverisli kilmaktadir. Dolayisiyla, Cadi Dagimin batisima diisen arazinin zeytinliklerle kaph oldugunu goérmekteyiz. islam tradisyonunda, Kisas1 Enbiya denilen Peygamber- Jer Tarihi, Geminin kondugu yer olarak Cadi Dagindan bah- seder, ve Hz. Nuh ile Gemide kendisiyle birlikte olan miimin- lerin Cadi Dagina nasil yerlestiklerini anlatir: «Gemi, kuzeye dogru yol almis ve Cidi Dag civarina gelmisti ama, heniiz su- lar cekilmedigi igin dagin higbir taraft gériinmiiyordu. Fakat. Az. Nuh, artik kurtulduklarint Vahiy yoluyla égrenmisti. Hz. Nuh, Cidi Daginin gevresinde on giinii askin bir siire bo- yunca dolastt.. Gézleriyle ufuklart tartyordu ama, ufacik bir kara parcast dahi géremiyordu. Bir seyler yapmast gerekiyor- du.. Sularin iizerinde yiikselecek olan ilk kara parcasim bul- malydt. Agltk baslamadan, topraga ayak basmaltydt..» Hz. Nuh, ilk 6nce bir kuzgunu (kargay1), daha sonra bir giivercini, ve yedi giin sonra gene ayn giivercini saldi. Saldi- & kusun, sularm iizerinde yiikselen ilk kara pargasina ulasa- cami ve déniip kendisine haber getirecedini diisiiniiyor ve iimit ediyordu. Ve béylece, ikinci kez serbest biraktigi giiver- cin, gagasinda bir zeytin dali ile birlikte d6ndii: «Zeytin da- lint her kim gordiiyse, sevindi. Gemi, o yénde yol aldt. En so- nunda, Tufan'in baslangicindan tam altt ay sonra, tiim hey- betiyle bir da gériindii. Bu daz, Alemler’in Rabbi Allah’in Vahiy yoluyla Hz. Nuh’a haber verdigi Cidi Dagtydt..» Hz. Nuh, Geminin ambarinda ne kalmissa, hepsinin ka- ristirilip pisirilmesini istedi, ve béylece, Cidi DaSina ayak bas- madan nce Gemideki son yemekleri olan astireyi yediler: «Gemi, Cadi Dagimin uygun bir yamacina yanasti. Sular der- hal algaldt ve Gemi karaya oturdu. Hz. Nuh, Gemiden indi.. Miiminlerin inmesine de yardim etti. Hepsi birlikte Allah’a ibadet ettiler ve siikranlarmt sundular.» Hz. Nuh, bundan sonra, Gemideki hayvanlar1 ikiser ikiser gikarip, serbest birakti. Cadi Daginda gecirecekleri bu ilk ge- cede kendilerini 4ciz hisseden miiminlere moral verdi. Ertesi giin, miiminlerden bazilam, asailara gocmeyi Gnerdiler. Hz. Nuh, béyle bir fikri uygun gérmemisti. O, daha ziyade, Cadi Dagmda kalmay: tercih ediyor ve yeni uygarlig:, Allah’m onla- 4l a selamete ulastirdigi bu dagin tizerinde insa etmeye basla- mak istiyordu; ¢oZalmalari halinde, daha sonra duruma gore tedbir alacaklardi. O giin, Hz. Nuh tarafindan uygun bir yer segildi, ve seksen miimin, derhal galismaya koyuldu: «Hz. Nuh, segmis oldugu noktada bir kéy insa etmeye basladt. Her- kes igin bir ev yaptyordu. Bahgeler diizenliyor ve fidanlar di- kiyordu. Koy, iki ytlda, tam Hz. Nuh'un diisiinmiis oldugu gek- li aldi. Arttk bu kéye bir isim vermek gerekiyordu. Bunu da Hz. Nuh buldu: Madem ki, diinyayt tekrar beserle dolduracak olan seksen kisiydiler, o halde kéyiin ismi Seksenler olmalzy- di! Koye, Seksenler anlamma gelen Semanin adt verildi. Ug mahalle kurulmus ve Hz. Nuh'un ogullart olan Yafes, Ham ve Sam arasinda paylasilmistt. Hz, Nuh, Cadi Dat yéresinde elli yil kaldt. Niifus arttikga, dagin eteklerine dogru baska koyler de kuruldu. Hz. Nuh, halkint Cadi Daginin tepelerinde dolastirir ve, Ey ogullarim, ne dersiniz? Tufan acaba yalnz bu bélgede mi meydana geldi, yoksa tiim yeryiiziinde mi? di- ye sorardi, Dinleyenler, diisiinmeden, bunun yerel bir afet ol- dugunu sdéyleyince, Hz. Nuh da tiim diinyanin Tufan'’dan pa- yunt aldigini onlara agiklamaya galisirdt. Ite, béyle bir konus- ma strasinda, Hz. Nuh’un oglu Yafes, bir fikir ileri siirdii: — Tufan'in en biiyiik kanttt, Gemidir.. Ey babam, onu higbir zaman pargalamiyalim.. Oldugu gibi birakalum.. Ben de aynt fikirdeyim.. Hatta, ogullarimiza yerini kesinlikie séyleyelim ki, yiizyillarin Stesine erisebilsin. — O zamana kadar saglam kalir m1? — Buradaki karlt iklime baktlirsa, iizerine gok sey ytgt- ir.» Bir elli yil daha gegtikten sonra, Hz, Nuh’un soyundan gelenlerin adedi hatirisayir derecede artmusti. Artik Ctdi Dagina sigamuyorlardi, Sonra, Hz. Nuh, cok diisiindii ve Ba- bile geri dénmeye karar verdi. Déniis yolculugu basladigin- da, Cadi Daginda tek bir kisi dahi kalmamust. Nuh’un Gemi- sinin Cadi Dagma konmasima ve Hz. Nuh ile miiminlerin Cfidi Dagina yerlesmesine iliskin olarak islam tradisyonunda anla- tilan Gykii kisaca béyledir. 42 Hz. Nuh’un gemisi, halen aralarmda bir vadi bulunan ili dagdan birinin uygun bir platosunda muhafaza edilmis bir halde bulunmaktadir ve ortaya cikarilacagi giinii beklemek- tedir. O giinlerde, artik, beseriyetin diinya evrimine ait, ge- reken tiim belgeler, kayitlar, kalintilar ve bilgiler tedrici bir sekilde ortaya konulacaktir. Beseriyet, bu olaganiistti olaya hazirlanmalidi. Resim — 1: «VYiizbasi 1. Durupmar, ste- reoplanigrafin biiyiitiicii mercegi altmda gordiigii seklin, son derece belirli bir tarz- da, bir gemi gévdesinin dis hatlarim ta- sidigini farketti» Resim — 2: «Kesif heyeti, hedefe vari varmaz, gézle- ri jniinde uzanan gemi bigimindeki objeyi incelemeye koyuldular.» Asn ayy ARAL OR a ee Pe Sicek 1:12600000 Harita — 5: Ararat Bélgesi ve kapsamina giren Corduene Yoresi. a4 3. BOLUM Nemrut Dag: ve Sakladigi Swlar Beseri tarih boyunea, pek cok uygarliklarin merkezini teskil etmig bulunan Anadolu, halen buniara ait, bazilari kismen orta- ya cikariimis, fakat cogunlugu hig kesfedilmemis bulunan arke- olojik, teknik ve kiiltiirel degerleri bagrmda gizlemektedir. Bege- ri nefsaniyetlerin firtunalam dagildikea, bunlar birer birer orta- ya qkanlacaktir. Bu bakumdan, cok énemli kadim bilgileri ve kayitlan ihtiva eden Nemrut Dagi, zamam geldiginde, biitiin giz- Jerini ortaya qikaracaktir. Bunun icin Yukari’nm izni gerekmek- tedir ve Yukari’nm izni ise, begeriyetin hal ve hareketlerine ve ihtiya¢ olusturmasma baglidir. Agri Dagt ile Ctidi Dadi, Tiirkiye’nin bir gizem perdesiyle Grtiilii olan yegane da$lari degildir. Nemrud Dag, bizleri bir diger muamma karsisinda hayretler icinde birakir: Nemrud Daginin zirvesinde, Greko-Pers Tanrilar ile bir Tanricayi kap- sayan bir agik hava panteonu’nun cevreledigi, tas bloklardan yapilma, piramit bicimindeki bir héyiigiin olusturdugu bir Mabet yiikselmektedir. Nemrud Dagi, 1.0. 1’nci Yiizyil ile 1.S. 1’nci Yiizyil arasin- da, Commagene Kralligimin smurlar icinde yer alyordu. Com- magene Kralligi, Antitoroslar ile Firat arasindaki bereketli topraklani kapsiyordu. Batida Kilikya’ya, kuzey simirinda ise Kapadokya’ya kadar uzanryordu. Baskenti, bugiin Adryaman’- m Samsat ilcesi olarak bildigimiz Samosata’ydi. Giiniimiizde Tiirkiye’nin giineydo§usunda kalan bu bélgede, Gaziantep, Adiyaman ve Maras illeri yer alr. Commagene, 1.6. 80 yillan- na kadar Selecuid Kralhgina bagli bir bélgeyken, Selecuid Sti- lalesinin i¢ savaslari sirasmda, Commagene valisi 1. Mithra- dates Kallinikos tarafindan bagimsiz bir krallik haline geti- vilmistir. Daha sonra, I. Mithradates Kallinikos’un oglu I. An- tiochos Epiphanes’in hiikiimranlgi (? 1. 6. 61-32) sirasmda kralhk gelismistir. Tam bir yiizyil sonra, I. S. 72’de, Roma im- paratoru Vespasian, Commagene bilgesini Roma’ya ba%lamis ve Roma’nin Suriye eyaletine katmuistir. 45 I. Antiochos'un déneminde, Commagene Krallia, guighit komsulari olan, batidaki Roma Imparatorlugu ile doSudaki Part Devletlerinin dikkatini cekti. Bu, kralligin maddi zengin- liginden ya da askeri giiciinden defil de, Commagene smurla- m1 dahilinde ortaya gikan gizemli ve etkili bir unsurdan kay- naklaniyordu. Sadece, siiper-gii¢ niteliZindeki komsularmin isgalci arzularina karsi I. Antiochos icin koruyucu bir kalkan olusturmakla ve 6liimiinden sonra da bu ufacik kralligin o pa- tirtth dénemde yiiz yil gibi uzun bir siire boyunca ayakta kal- masmi saglamakla kalmayyp, iistelik, do$rudan Roma Alemi- ni etkilemis olan bu unsur acaba neydi? Bu sorunun cevabi, Commagene’nin Kutsal Dagi olan Nemrud Daginda aranma- lidir. 2150 metre yitkseklitindeki Nemrud Dagi, Adryaman ya- Jonlarindaki Eski Kahta kéyii civarmda, Antitoroslar’m bir pargasm olusturan Ankar Daflari tizerinde yer alr. Nem- rud’un tepesine tirmanmak biitiin bir giinii alir. Ciinkii, Nemrud’un, katirlari dahi tékezletebilecek ve binicilerinin sakatlanmasina yol agabilecek tiirden bir arazisi vardir. Bu turmanisin sonunda aniden ortaya ¢ikan zirve, insan elinden gikmis olan tepe noktasi ve yigma tasian yapilma bu ho: Biin eteklerinde duran heybetli heykelleriyle insam sasirtir. Nemrud’da bulunan yazitlari etiid eden arkeologlar, bu Mabed’i Nemrud’un tepesinde tesis eden kisinin, I. Antiochos oldugunu ortaya koymuslardir. Bu yazitlara gére, I. Anti- ochos, baba tarafindan Kadim iran Kral Darius’un (? 1.6. 550-485) soyundan, ve anne tarafindan da, Makedonya Kra- hi Biiyiik Iskender’in (1.6. 356 - 323) soyundan gelmisti. Dola- yistyla, I. Antiochos, Kadim iran ve Grek kékenli bazi kiil- tiirel unsurlar1 Anadolu potasmda harmanlayan bir melez kiiltiir tesis ediyordu. I. Antiochos’un, hiikiimranlgim béyle bir Greko- Pers temele dayandirmakla ne gibi bir amag gue debileceSini az sonra gérecegiz. Bir yandan, Connecticut’taki Do&u Arastirmalar: Ameri- kan Okulu’ndan Bn, Theresa Goell, Ste yandan, Almanya’da- ki Miinster Universitesi’nden Prof. Friedrich Karl Dérner, Commagene kalintilari iizerinde diizenli arastirmalar yiiriit- 46 miis olan iki arkeologdur. Bn. Goell, 1953 ile 1960larin ikin- ci yarisi arasinda, Nemrud Daginda bir dizi inceleme ve kaz1 yapmuistir. Bu arkeolojik calismalar sirasinda, arastirma eki- bi, son derece air ve amansiz sartlar altmda calismak zo- runda kahyor, saghklarmi ve hatta hayatlarm tehlikeye att yorlardi. Zirveye tirmamisin, hig ara verilmeden tamamlan- masi gerekiyordu; cikis sirasmda sigmacak higbir yer yok- tu. Tepede, sicaklik, giindiizleri 50° C’den fazla, geceleri ise, ie C’den azdi. Sik sik rastlanilan yagmur ve dolu safanakla- mi, ayilar ve yaban kedileri de ayri birer tehlike teskil edi- yordu. Her haliikarda, calismaya koyularak, tepeyi karmtr lardan temizlemeye gabaladilar. Bu is igin tahta kizaklar kul- laniyorlardi. Temizleme faaliyetinden sonra, kalintilan bira- raya getirerek, etiid ettiler. Dev heykellerin yere diigmiis olan baslarini yerde birakmak zorunda kalmuslar, sadece orijinal siralarma gére bir diizene sokmakla yetinmislerdi. Sira hé- yiie geldiginde, calgmalarmi durdurdular: Biitiin yapabil- dikleri, héyiigiin altmmdaki kaya tabakasina ulasacak gekild hendekler kazmak olmustu. Sanki, buranin dogal bekcil ni yapan dag yamisira, héyiik de, kendi kendisinin bekgisi gibiydi. 50 metre yiiksekligindeki ve 150 metre ¢apmdaki bu h6- yiik, bati, kuzey ve dogu yonlerinde yer alan ve kayadan oyu- © larak yapilmig olan, kademeli iig teras ile gevrilidir. Cok ga- rip bir yapisi olan bu hiyiik, Misir piramitlerine benzer ama, gene de bir piramit degildir. Koni bigimindeki bu héytik, yumruk biiyiikliifiindeki tas bloklarin iistiiste yigilmasiyla insa edilmistir. Gériintise gdre tabanmda bir temel olmak- sizin, yaklasik ikibin yildir birgok depreme, donma ve erime fenomenine gégiis germistir. Bu dahi basli basina bir olay- dir. Ne var ki, bu ho in insani en cok hayrete diisiiren yani, sirrim korumada gisterdigi egsiz yetenektir: Tas yi- fin o sekilde yigilmistir ki, hig kimse, bu tas Obeginin icine girip, altmda sakli olan her ne ise, onu bulamaz. Héyiige zorla girmeye kalkisildigi anda, bir grup tas yerinden oyna-. yacak, asaji yuvarlanacak ve girmeye ¢alisan kisiyi ezecek- tir. Taslarm asagi yuvarlanmasini Gnlemek imkansiz olacak- AD tir; higbir duvar, cit ya da ‘baska herhangi bir destek, tas- larin muazzam afirhZma dayanamayacaktir, Dahasi, surin bu yiginin neresinde yattigim bilemeyecegimizden, cabalarin stirekli olarak bosa ¢ikmasi da sézkonusudur. Sir, bu yi3ma tastan héyiigiin icindeki herhangi bir yerde yerlesik olabi-. Jecegi gibi, tas yigininin dibinde, ve hatta yiSinin altinda, ze- mindeki kaya tabakasina oyulmus olan bir odaciga yerlesti- rilmis bir halde bulunabilir. Boyle oldugunu varsaysak dahi, sézkonusu oyuga ulasmak icin, dagin zirvesini olusturan ka- yalik tepede bir tiinel agmak gerekecektir ki, bu da imkan- siz bir is gibi gériinmektedir. Arkeologlar da anlamuslardir ki, Nemrud Dai hd ne ne yukaridan niifuz edilebilmekte ne de asagidan girile- bilmektedir. Nemrud Daginm sirrmi agiga cikarmak icin ge- riye tek bir yol kalmaktadir; bu da, yigini olusturan taslari teker teker yerinden almaktr! Béyle bir islemin nasil ger- ceklestirilecegi sorusuna cevap vermek pek kolay olmasa ge- rek. Asikar olan iki sorun vardic: Muhtemel bir tas kaymasi- mi 6nlemek icin, islemin, yi$min tepesinden baslamasi gere- kir. Ve taslar yerinden alindiktan sonra, tepede yigacak yer olmadigindan, dagdan asai yuvarlanmalari gerekecektir. Belki de, taslari oradan kaldirmanin tek yolu, héyiigiin iize- rinde havada asili durabilen bir arag kullanmaktir! Bazi arkeologlar, elektrikli ya da manyetik cihazlar kul- lanmak suretiyle, yiginda sondaj yapmayi teklif etmislerdir. Elektrikle sondaj metodunda, topra$a, aralarmdan bir akim gecirilen iki elektrod sokulur. Yere gémiilii herhangi bir giz- li yapmm bulundugu yerde, akim, daha yiiksek bir direnc- Je karsilagacaktir, Bir potansiyometrenin, arastimlan bilge dahilinde tespit ettigi direng miktarlari grafi%e déniistii lar ve béylece, gémi olan herhangi bir yapinin sckli cizile- bilir, Héyiik iginde gémiilii duran objeler de, manyetik en- tansite degisimlerini ince olarak 6lgen bir proton manyeto- metresi kullanilarak tespit edilebilir. Herhangi bir metal es- ya ya da pisirilmis topraktan canak, cémlek, manyetik alan- da degisimler meydana getirecektir. Béylece, insan eliyle ya- 48 pilmig olan her ne varsa, bu tiir esyalarin kendi manyetik alanlari oldugundan, bu metodla kesfedilebilir. Ancak, bu tiir cihazlardan yararlanmak istedigimiz tak- dirde, g0: de bulundurmamuz gereken bir husus vardir. Gize’deki ik Piramit’le ilgili olarak yiiriitiilen arastirma- lardan biliyoruz ki, piramit bicimindeki yapilar, mahiyeti bi- linmeyen ve bu tiir sondaj calismalarim etkisiz kilan ener- ji desenleri olusturmaktadirlar. Anlasildigina gre, I. Antiochos, sadece zamanindaki ta- lancilara karsi defil, geleceZinin teknik donanmmh davetsiz misafirleri olan arkeologlar ile bilimsel arastirmacilara kar- s1 da tedbir almisti. Bu, Gize’de mevcut olan benzer duru- mu akla getirmektedir. Sadece Biiyiik Piramit dedil, Sfenks de, sirlarm: modern arastirmacilara agmazlar. Sunu unut- mamaltyiz ki, Sfenks'in taban kismmi 6rten kumlar bir ta- rihde kaldirilmis olmasina ragmen, bugiin yeniden olusan ayn kum Grtiisii, Sfenks’in tabanina ulasma gabalarini or leyerek, Sfenks'in, bazi tradisyonlar ile kehanetlere gore, Altin Gag’in baslangicinda ortaya gikarilacak olan sirrin ko- rumaktadir. Nemrud Dagi’nin sir da, acaba, Gize sirlarmin agiga cikisiyla aym zamanda giimsifina cikarak, Yeni Caf’in agiligsim beseriyete bildirmek iizere mi beklemektedir? Ve belki de, bu sur ortaya gikanlisi, uzak bir gelecekte olma- yip, hizla yaklasmaktadir. : Nemrud Dag1 sirrini cok iyi korusa dahi, ve o, bu Sirrl aciklamak icin hazir olmadikea, bunu zorlayarak agiga or karmamiz imk4nsiz dahi olsa, Nemrud Dai Mabedinin bir biitiin olarak islevinin ne oldugunu bulabilecek. kadar bil giye sahibiz, Bunu yapabilmek igin Gnce Mabedin gériintti- siinti_ tamamlayalm: Tepeye, giineybati yamacina tirmanan, ve iig farkl se- viyede olmak iizere héyiigiin gevresinde yerlesik olan teras- lardan en asagidakine, yani bati terasina ulasan bir ‘toren yolu’ izlenerek gikiir. Bati terasi’ndan da, batidan dolanan dar gecis izlenerek kuzey terasi’na ulasilr. Kuzey terasi, ba: ti terasim, héyiigiin kuzeydofusunda yer alan dogu terasi \le irtibatlandinir. Kuzeydogu yamacmdan turmanan bir bas- F. 4/49 ey » figtirleri ve devasa aslan ve kartal heykelleridir. Arkalan ka yol olan propylae holos’un ulasti%i dogu terasi, bati te- i rasimin tam karsisina rastlar ve béylece bir eksen olusturur. ~ iste, hem dogu hem de bati teraslan’nda bulunan ob- _ jeler, Mabed’in Gteki ilging yan: olustururlar: Bunlar, Gre- ko-Pers Tanrilari ile bir Tanricanm oturmus haldeki dev héytige déniik olan bu dev heykellerin sayisi 25'i bulur. Kai- deleri iizerinde yaklasik 10 metreye erisirler. Zamanla, dep- remlerden ve iklim kosullarindan 6tiirii, tiim heykellerin ka- falar yere diismiistiir. Geriye, basi yerinde olan sadece bir tek heykel kalmisti ki, o da Bereket Tanrcasi Fortuna’y: temsil ediyordu. Ne yazik ki, 1964’te bu heykele de bir yil- dirim ¢arpinca, diisiik baslar galerisi tamamlanmis oldu. Bu, iki metreye ulasan, etkileyici, yekpare tastan baslar arasinda, Zeus - Ahura Mazda’y1, Apollo - Mithras’1, Heracles - Artagnes’i, Fortuna’yi (**) ve I. Antiochos’un kendisini temsil eden érnekleri gériiyoruz. Bunlarm arasinda goriilen aslan ve kartal baslari igin, Daniken, ’Kan:tlara Gére’ adh kitabmn- da, «Kartallar ve aslanlar, giizel bir tas isciligi ile, ikiser kez temsil edilmislerdir. Dagin daha asagilarinda, bir kayaya bir Gkiiz resmi oyulmustur,» diyor. Daha sonra da, bu hayvan- lara, yani aslan, kartal ve boga'ya, Eski Ahit'in Ezekiel 1/10 boliimiinde, Ezekiel peygamberin bu hayvanlarm yiizleri ile bir beser yiiziinii gérdiigiinden bahsettii yerde rastlamis ol- dugunu séyliiyor. Ne var ki, bu hayvanlar, Ezekiel’e ézgii degildirler; diger birgok kaynakda da ortaya qikarlar. Orne- gin Yuhanna, onlardan, Incil’in Vahiy 4/7 béliimiinde bah- seder. ’Diinya’ adi verilen 21 no’lu Tarot kartmin késelerin- de, ayni hayvanlar ile bir beserin resimlerini gériiriiz. Aslinda, bu hayvanlar, Nemrud Dagimin yakinmdaki bir baska yerde de ortaya gikarlar. Nemrud Dag: eteklerinde ku- rulmus olan Commagene kenti Arsameia’nin 10 km. kadar giiney batisinda, bir baska héyiik daha vardir, Karakus Te- pesi denilen bu héyiigiin giiney yaninda, her birinin tepesin- de bir hayvan heykeli bulunan ii¢ siitun yer alir. Ve temsil edilen hayvanlar, gene, boa, aslan ve kartal’dir! Ustelik, bu 50 lig siitun, iizerlerindeki heykellerle birlikte, Nemrud Daginin tepesinden de goriinmektedirler. C.G. Jung’un kitaplarinda, bu hayvanlarm anlaminimn agikea ifade edildigi bir béliim vardir: «... Alsimideki Giines, ejder, aslan ve kartal’dan hiinsa'ya dGniisiimiin ¢esitli etap- larimdan gecer. Mithraik kartallar, aslanlar ve giines - haber- cileri, inisiyasyon derecelerini nasil belirliyorsa, bu etaplarin her biri de, yeni bir anlayts, bilgelik ve inisiyasyon derece- sini temsil eder...» (?°) Peki, Mme. Blavatsky’nin Kutsal Hayvanlar (7) dedigi, Mithraik inisiyasyonla ilgili bu hayvanlarim heykellerine Nemrud Dagmda neden rastliyoruz acaba? Ciinkii, bu kut- sal da%, Mithraik Misterlerin canlandirildizi bir Inisiyasyon mahalli olmaliydi. Dolayisiyla, Nemrud Daga Mabedinin ti- mu, Kadim Misir Misterlerinin sahneye kondugu, ve inisi- yasyon adaylarimin belirli inisiyasyon kademelerinden ge¢e- rek bu Misterlere inisiye olduklar Biiyiik Piramit’le aynu is- levi gériiyordu. Mithras kimdi ve Mithraik Misterler neydi? Mme. Bla- vatsky’ye gére, adi, giintimiiz Farscasi’nda ’Giines’ ve ‘Sevgi’ anlamina gelen ’Mihr’ kelimesiyle ilgili olan Mithras, Bordj adindaki bir dagin ogluydu. Tradisyonlar, Mithras’in, bu dag- dan parlak bir isin halinde nesroldugunu anlatirlar: Mithras, «Bilgelik Giinesi’nin daimt yoldastydt.» (1°) Kisacasi Ustad nin Boga Burcu Cagi’nda beseriyete génderdigi Diinya Og- retmeni’ydi. Mithras kiiltiine Gzgii Kadim Misterler,, Mithraik Mis- terlerdi: «Sabasia, baz: Tanrilarin serefine misterlerin sah- neye kondugu, Mithraik Misterlerin bir ¢esitlemesi olan pe- riyodik bir bayramdt. Beseri wrkin tiim evrimi, bu mister- lerde canlandirilirdi.. Sabasia, kékeni tarih igin hala daha meghul olan... gok uzak bir gegmisten gelen en eski kutsai bayramlardan biridir.» (ae): «Celsus... yedi kapist olan, ve tepesinde, daima kapalt duran sekizinci kapmin yer aldig bir yaratilig merdiveni’n- Si den bahseder. Kadim Iran'daki Mithras’n misterleri béyle aguklantr...» 7°) «.. Celsus, Kadim Tranlilar arasinda ve Mithraik Mister- lerde rastlanan, yedi kapt ile tepede yer alan sekizinci bir kapist daha olan bir merdivene iliskin bir fikirden sdz eder. Birinci kapi, Satiirn’ii temsil ediyordu ve kursunla ilgiliydi, ve diger kapilar da belirli bir planet ile madene tekabiil ede- rek bdylece devam ediyordu. Yedinci kapi, altind: ve Gii- nes't belirliyordu. Ayrica, her birine ait renklerden de bah- ' sedilir. Bu merdiven, canin gecisini, animae transitus'u tem- sil eder. Sekizinci kapt, sabit yildizlarin seviyesine tekabiil eder.» (4) Tnisiyasyon adayi igin, Celsus’un anlattigi bu kapilar, Mithraik inisiyasyon derecelerini belirlemekteydi. Bu yedili inisiyasyon, iki grup halinde diizenlenmisti. Hizmetkarlar denilen alt grup, sembolik adlariyla su derecelerden olusu- yordu: 1 — Karga 2 — Griffin ) ya da Damat. 3 — Asker ya da Savas¢qi Istirakeilar denilen iist grup, sembolik adlar tasryan su kademeleri kapsryordu: 4 — Aslan 5 — tranh 6 — Giines’in Elgisi ya da Gimmes Kahramani 7 — Kartal (**) ya da Baba Iste, istirakeilarm dort kademesinin Kutsal Hayvanlar- Ja temsil edildigini agikca gérebiliriz. Ezekiel ile Yuhanna’- min Kutsal Hayvanlardan bahsetmelerinin sebebi de budur. Ciinkii, her ikisi de, boyle yiiksek Inisiyelere gésterilen ar- setipik bir vizyonu deneyimlemekteydi. Rudolf Steiner, Mithraik Misterlerin, fizik dimya tizerinde canlandirilmala- rimin yanisira, astral Alemde(**) de deneyimlenebileceklerini séylemektedir; «.. Simdi, Mithras Mabetlerinden birine gi- relim. Bu mabetlerde, Tali Misterlere katidanlar igin senibo- lik bir olgu canlandiritrdt. Asli Misterlere kattanlar ise, ay- 52 nt olaylart, astral Glemdeki gergek hadiseler seklinde izleye- bilirlerdi.» (7°) 21 no’lu Tarot kart: da, Mithraik Inisiyasyonla ilgiliydi: «Diinya kartinda goriilen resim, muhtemelen halka takdim edilen inisiyeyi belirliyordu. Inisiye, Mithras’in kendisi gibi giyinmistir. Mithraik terminolojide, inisiye artik pater yani ba- ba olarak miitalda edilirdi.» () Kutsal Hayvanlardan biri olan Boga, Boga Burcu Cagi- mi temsil eden Mithras kiiltiinde, kurban edilen hayvan ro- lini iistlenmisti @7). Tali Misterlerin ana sahnesi, Ila4hi Var- jak Mithras tarafindan sembolik Boganm kurban edilmesini kapsiyordu. Mme. Blavatsky’nin de belirttii gibi, 2000 yil énce Nem- rud Daginda sahneye konan Mithraik Misterlerin kokeni, as- landa, gok uzak bir gegmise dayam1yordu — ve bu husus, tiim Kadim Misterler icin gecerlidir (8). Mithraik Misterler, temsil edildiklerinde, beseri urklarin evrimi, Giines Sistemi- nin 7 Kutsal Planeti (*°), beseriyetin evrim yolu, deBisik ha- yat planlari, vb. konular hakkinda bilgi veriyorlardi. Ve il- gili tiim Ayinler, «.. yedi kapist, ve iizerinde, daima kapalt duran bir de sekizinci kapist olan bir merdiven»in iizerinde yapulirdi. ~ Tepede, daima kapal olan bir kapi vardir: Iste, bu hu- sus, Nemrud Dagi héyiigiiniin muammasim yariyariya ¢éz- mektedir. Ciinkii, sézkonusu ‘daima kapali duran kapi,’ bu Mithraik Inisiyasyon mahallinin tam tepesinde tesis edilen ve icine girilemeyen konik tas yigmmdan bagka neyi belir- leyebilir ki! Inisiyasyon merdiveninin geriye kalan kismimi, merasim yolu ile kademeli tig terasi izleyen bir trmanis olusturmak- tadir. Nemrud Daginda, Mabedin islevine iliskin herhangi bir arastirma yapilmamus oldugundan, yedi kap1 hakkmda pek fazla bir sey bilmiyoruz. Ancak, arkeologlarm kayitla- rinda gegen iki kalints, doZrudan 2’nci ve 7’nci kapularla il- gilidir. Bunlardan biri, hem aslan kafasi1 hem de kartal ka- natlari tasryan, ve béylece ikinci inisiyasyon derecesine te- kabiil eden Griffin semboliinii somutlastwan bir heykel ka- 53. Intsidir, Ote yandan, kuzey terasinda, bugiin ancak yikin- ti halinde olan, 80 m. uzunlugunda ve 3 m. yliksekliginde bir sur bulunuyordu. Bu surun ortasmda, bir rampaya aci- lan bir giris vardi. Iste bu giriste, devasa bir kartal heyke- linin bekeilik yaptigimi gériiyoruz. Nihai inisiyasyon derece- sinin sembolii olan Kartal tarafindan korunan bu giris, mu- hakkak ki, Mithraik Misterlerin yedinci kapisim: olusturu- yordu. Andrew Tomas, bilim ve 6zellikle de astronomi ile Asl? Misterler arasinda bir yakin iliski oldugunu soyler. Bu ol- , gu, Mithras 'kiiltiiniin Misterleri icin de gecerlidir. Nem- rud Daginda, diinyanin her yanindaki astrologlarca 6zenle iizerine e%ilinmesi gereken bir obje vardir. Bu, bati terasin- da duran ve bugiin bilinen en eski zayice, astrolojik gizelge oldugu séylenen bir aslan kabartmasidir. Bu kabartma, as- tronomik semboller tasir. Uzerindeki aslanm boyu 2,40 met- re, yiiksekligi de 1,75 metredir. Aslanin bedenine islenmis olan ve Aslan Burcunu temsil eden 19 adet sekiziasinli yildiz vardir. Aslanin iizerinde goriilen 3 tane onaltrismli sekil ise, Jiipiter, Merkiir ve Merih gezegenlerini gostermektedir. Ay- rica, Ay da, aslanin yelesinden sarkan bir hilal ile resmedil- mistir. Amerika’daki Brown Universitesi’nden Prof. Otto Puchstein, bu kabartmanin tizerindeki yazitlari inceleyen ve buna uygun olarak zayigeyi okuyan ilk kisi olmustur, Prof. Puchstein’a gére, I. Antiochos, Aslan Burcundandi, ve tem- sil edilen planetler, Aslan Burcunda kavusum halindeydiler. O ¢agda boyle bir kavusuma tekAbiil eden tarih, £.6. 61 ya da 62 yillarmnda 7 Temmuz giiniiydii. Bu, I. Antiochos’un, Commagene Kralh%mm tahtina gectizi tarihti. Sirayla; téren yolu, bati terasi, hdyiik, dogu terasi ve propylae holos iizerinden gecen ve giiclii bir sekilde vurgu- lanmis olan eksenin de astronomik bir anlami olmasi ihti. mali vardir. Mithras kiiltiine gdre, can, diinyadaki eprév- lerine, Yengeg Burcu Kapisindan gegerek girer, ve sonra, bu eprovler diinyasmdan, Oflak Burcu Kapismdan gikarak gi- der. Dolayisiyla, Nemrud Daj iizerinde yer alan ve bir ucun- dan inisiyasyon adaylarinin Mabete girdi#i ve Steki ucun- 54 dan Inisiyelerin Mabetten qktifi bu eksenin, yihn belirli zamanlarinda Yengeg ve O¥lak Takimyildizlarmin goklerde ortaya cikhgi iki karsit yOne isaret ediyor olmasi cok muh- temeldir. Aslinda, Mithraik Misterlerin Kutsal Hayvanlari da as- trolojik bir anlam tasirlar. Mme. Blavatsky’ye gore, Kutsal Hayvanlar, «fizikt ve maddi acidan, Giines Tanrist’nin, sdz- gelimi, maiyetini ya da kortejini olusturan dort takimyildt- za tekdbiil ederler, ve kis giindéniimii swrasinda, Burelar Ku- saginin dért ana yone bakan béliimlerini isgdl ederler.» (9°) Burglar Kusagimin bu takimyildizlari, Aslan Burcu; Boga Burcu; Kova Burcu, yani Melek-insan; ve Akrep Burcu, yani Kartal’dir (4). Biitiin bu enformasyonun 1sif1 altinda, artyk, I. Al ochos’un maddi ve manevi basarilarinm net bir g6 tii nii ortaya koyabiliriz. Tarih kitaplarinda okudugumuza gore, I, Antiochos, 1.6. 66 yilinda cikan Mithradatik Savas sira- sinda 6nceleri Romali general Pompey’in (1.0. 106-48) kar- sismda yer almissa da, daha sonra taraf degistirmis, ve hat- ta, 1.6. 49 yilnda Roma’da meydana gelen i¢ savasta Pom- pey'i desteklemistir. Ve Romali. general de, I. Antiochos’u tahta cikarmus, ve Suriye ile Filistin’i Roma’ya ilhak etme- sine ragmen, I. Antiochos’un Commagene’yi yénetmesine izin vermistir. Peki, bu iki muhtemel diisman, acaba ne se- bepten Otiirii birbirinin hararetli destekleyicileri haline gel- mislerdi? Ashinda, bu, Roma ile Commagene arasinda orta- ya gikan bir yakinhga bagh olmayip, tamamiyle kisisel se- viyede meydana gelmisti. Nitekim, Pompey’in éliimiinden sonra, I. Antiochos, Romalilar’a karsi Partlar’la anlasmig ve Romahlar da, Commagene’yi ilk firsatta ilhak etmeye yéne- lik arzularmi agiZa vurmuslardir. Yukaridaki sorunun ceva- bi, simdiye kadar géziilememis olan bir muammanin géziimii- nti de beraberinde getirebilir. Bu muamma, Mithras kiiltii- niin Roma birlikleri arasmda yayilisiyla ilgilidir. Yani, Mithraizm’in Roma’ya asagi yukari hangi tarihte ve nereden gittigini, ve sadece Roma ordusunun subaylan ile askerle- 55 rine hitap ettigini bilmemize ramen, bunun tam olarak na- sil meydana geldigini bilmiyoruz. Mithraik kiilt, Roma’ya, Pompey’in zamaninda ulasmis- ti, Ve o devirde, yani 1.0. 1’nci Yiizyilda, Roma diinyasi ile Part imparatorlugu arasinda yer alan ve Commagene’nin de dahil oldugu Devletlerde genellikle Mithras’a ibadet ediliyor- du. Dolayisiyla, bir askeri deha olan Pompey’in, bu bdélge- lere diizenledigi seferler sirasinda Mithraizm’le karsilastrk- tan sonra, Mithraizm gibi cenkgi bir kiiltiin Roma birlikleri igin son derece uygun bir inang¢ sistemi olduguna hiikmet- mis olmasi gok muhtemeldir — ve nitekim, Pompey hakli gikmistir. Ve Pompey’i etkileyen, Mithraik inanca ve inisi- yatik uygulamalaria ilgi duymasim saglayan, ve onu bu imanem yiiceligi ve etkinli$i hakkinda ikna eden kisi, I. An- tiochos olabilir. Su ya da bu sekilde, bu iki sahis bir tiir centilmenlik anlasmasi yapmis olsalar gerek: I. Antiochos’- un Roma birlikleri’nin subaylari igin Inisiyasyon Mabedi’ni saglamasina karsilik, Pompey'in de, Antiochos’un hiikiimran- gi ile Commagene’nin bagimsizhgina dokunulmayacagina dair séz vermis olabilecegine dair bir hipotezi dne siirebili~ riz. Bu tezi destekleyen cok Gnemli bir nokta vardir: Nem- rud Dag Panteonundaki Tanrilar’n, Greko- Pers karakterde, yani iki farkh kiiltiirii uzlasturic: mahiyette olduklarim be- lirtmistik. Yakisikli gehreler ve asil ifadeler tasiyan bu Mithraik [lahlar taslara islenirken, bir yandan Grekler’e ait yiiz ifadeleri verilmis, Gte yandan da Kadim franlilar’a ait tag ve bashklar giydirilmistir. Kisacasi, Kadim iran Kékenli bu Mithraik Tanrilar, Nemrud Dagi tizerinde Greklestiril- mislerdir. Anlasildigina gére, Mithras kiiltiinim Roma diin- yasina yayiligsim izlemeye calismig olan arastirmacilarm. zi- hinlerini mesgil eden baslica sorun, bu kiiltiin, Anadolu’da Grekler’in yasadigi bdlgelerden nasil ge¢tiginin acgiklanmasi olmustur. Ciinkii, Grekler, Kadim iran Tanrisi Mithras’m amansiz diismanlanydilar. Iste, Grek bilgesinden gegisi saz- Jayacak olan yegane metod, Mithraik Panteonun Greklestiril- mesi olsa gerekti. 56 I. Antiochos’un, béylece, hem Kadim franh hem de Ma« kedonyal atalarm soyundan gelmis oldugunu iddia etmek suretiyle, yayacagi kiiltiin uygulanimini iizerine insa edebi- JeceZi saglam bir temel tesis ettigi asikardir. Dolayisuyla, hem Kadim iran hem de Makedonyali atalarimi, Nemrud Dagi’nda gozler Gniine sermistir. Dogu terasmmda, hem ku- zey hem de giiney cephelerde olmak iizere, tas levhalar di kilidir. Bu levhalarda, sirayla, Kadim iran ve Makedonya- hl atalarini gésteren kabartmalar vardir. Nemrud Daginda yer alan bir baska unsur da yukar- daki teorinin lehinde bir kanit sa$lamaktadir: Mithras kiil- tiine, Kadim fran’dan Roma’ya gecisi sirasinda, ugradigi de- Sisikliklerden biri olarak, bir tiir vaftiz uygulamasi da eklen- misti. Nemrud Daginda, tepeden inerek, asagidaki bir vadi- de akan bir kaynaga ulasan bir patika vardir. Bu, muhte- melen, vaftiz uygulamasimin daha o zamandan, Nemrud Da- ganda yapilan inisiyasyon térenlerinin bir pargasi haline gel- digini, ve béylece de, orada inisiye olan Romali askerlerce hemen benimsendigini géstermektedir. Mithraik inancin Roma imparatorlugu’na yayiismm Ba- ti: Diinyasim derin bir gekilde etkilemis oldugunu ruz. C.G. Jung’un bu konudaki sdézleri, insam diisiindiirii- yor: «Anadolu’nun fethinden sonra, Roma, Asyalt oldu; Av- rupa, Asya'dan etkilenmisti ve bugiin dahi etkilenmektedir. Kilikya’dan, Roma birliklerinin dini olan Mithraik Kiilt gel- mis, ve Misir’dan sislerle kaplt Ingiltere’ye kadar yaytlmts- tar.» (8) Hatta, Hiristiyanik ortaya cikmis olmasaydi, Mithra- izm’in simdi Avrupa dini olacagi dahi ileri siiriilmiistiir. Co- lin Wilson, Mithras’tan, «.. Hz. Isa ile birgok ortak yant olan, ve daha sonraki yiizyillarda, kilt, Roma’da neredeyse H1- ristiyanligin yerini alan bir Kurtarici» olarak bahseder (**). I. Antiochos’un, son derece Gnemli ve etkili bir tarihi sahsiyet oldugunu kabul etmemiz gerekir. Bir inisiyasyon merkezi tesis etmek ve zamaninin en Onde gelen askeri gii- ciinii temsil eden bir Imparatorluk’ta belirli bir kiiltii_ yay- mak, ve béylece, yiizyillar boyunca Bati’yi etkilemek gibi de- 57 vasa bir isin altmdan basaryla ¢ikmasinin, sadece tek bir agiklamasi olabilir: I. Antiochos, bir lah? Kral’di; Tanrila- in, yani beseri irkin evrimini sevk ve idare eden Yiice Giic- lerin, Onlar adina bir {lahi Misyonu yiiriiten bir Elcisiydi. Mme. Blavatsky, «Géksel Mekdnlarindan @) inen ve Diinyada hiikmeden Tanriar,» der, «Beseriyete, Astronomi. yi, Mimarhg ve bize kadar gelmis olan diger biitiin bilim- leri Ofretmislerdir. Bu Varliklar, 6nce Tanriar ve Yaraticr- lar olarak ortaya ¢tkarlar; sonra, gelismeye baslayan beser- le kartsip birlesirler, ve en nihayet Iiahi Krallar ve Yone- ticiler olarak zuhur ederler. Ne var ki, bu gercek giderek unutulmustur.» (3°) Diger birgok [lahi Kral gibi, I. Antiochos da, bize, [ahi Vazifesi ile ilgili olarak Yiice Giiclerle yaptigi akte dair ka- mitlar birakmistir: Bunlar, hem bati hem de dogu terasla- rinda yer alan kabartmalardan olusur. Bati terasinda duran ve gayet iyi korunmus olan kabartmalar, I. Antiochos’u, bazi Hahlarla el sikisirken géstermektedir: Antiochos ve Mithras Apollo; Antiochos ve Ahura Mazda- Zeus; Antiochos ve Ar- tagnes - Heracles gibi. : Geriye déniip de, Nemrud Daginm yapay ug noktasi olan bG: in gizemini diisiindiigiimiizde, Antiochos’un Misyonu- nu yéneten [ahi Giicler’in, Mabedin gercek kuruculan olup olmadrgina dair bir soru gelmektedir aklimiza. Bu sorunun cevabi muhakkak ki olumludur: Rudolf Steiner, «... Mithras kiiltii... diinyaya, olusturuldugu yer olan goklerden getiril- mistir,» diye yazar (°°), Aksi halde, asafida ifade edilen tiirden sorular, ortaya ¢ikmaz ve Nemrud Dag Mabedinin kékenini bir muamma haline getirmezlerdi: 1—) Tashk bir arazi boyunca dik ve zorlu bir tirmani- sin ve cok smurl bir calisma sahasmmin sézkonusu oldugu Nemrud Dainin tepesinde o dey heykeller nasil yapilmis ve héyiigiin taslari nasil yigilmisti? Ozellikle, igine girmek igin bir atilimda daht bulunamadigimz béyle bir héyiigiin taslarin. yiZmada kullanilan metod. gergek bir muamma olusturmaktadir, Sanki, taslar, hi tabanindan” doru- guna kadar teker teker yerlestirilerek degil de, daha ziya- 58 de, ucan bir ara¢ vasitasiyla yukaridan bosaltilmak suretiy- le yifilmig gibidir. 2—)Nemrud’un zirvesi, nasil oluyor da, diizlenmis bir plato seklinde ortaya gikiyor? Daflar, ismarlama tepelerle son bulmazlar; tabi, doruklari kasten o sekilde bicimlen- dirilmemisse. 3—)Hoyiik, ashnda ne zaman insa edilmistir? Ciinkii, héyiigiin . Unci Yiizyilda insa edilmis oldugundan emin olamayiz. Mabedin geri kalan kismi onun cevresinde tesis edilirken, héytigiin kendisi halihazirda mevcut olabilirdi. Bu sorularm dogru cevaplari, ancak, Nemrud Dagimin insaatcilar1 olan Yiice Nahi Giicler istedii zaman verilebilir, ve héyiik de ancak o vakit acilabilir, daha Snce defil. Diinya uzayda yol elirken, herhangi bir Kozmik olay meydana geldiginde, iizerinde yol aldi%i spiral'in hangi nok- tasmda bu olay meydana gelmisse, o noktada bu olayin bir kaydi, belirli bir form halinde, Diinyaya birakilir ©). Bir giin, Diinyaya spiralin hangi noktasmdayken ne gibi isaret- ler birakildigi Ggrenildiginde, bu isaretlerin o noktalarda hangi kozmik olay1 belirledigi de agifa cikacaktir (*8). Diin- ya, bu Kozmos’un bir Laboratuvari oldugundan (*), Koz. mos’un tiim Snemli olaylar1 bu Laboratuvarda kayda geciri- lir. Ve gene, Diinya Laboratuvarmda alinan maddi ve ma- nevi sonuglar, Kozmos’un her yaninda uygulanirlar. Aynen, yeni bulunan bir ilacin, diinyanin her yaninda kullanilmasi gibi. 59 MALATYA® Harita — 6: Commagene Kralhgi. lan in 7) Nemrud Dagi Acik Hava Mabedi’n: Sekil — 2: (Bn, Theresa Goell’e gére.) 6L yigma tastan zirvesi, yapilma, piramit bicimindeki héyiigii ve bunun etek- Erste : «Nemrud D: Jerinde duran heybetli heykelleriyle insani sagirtir.» Resim — 3 62 Resim — 4:Daniken: «Kartallar ve aslanlar, giizel bir tag igciligi le, ikiser kez temsil edilmislerdir.» Sekil — 3 : Kutsal Hayvanlar denilen Kartal, Aslan, -Melek-insan ye Boga; Sfenks’te biraraya gelirler. Nemrud Dagi Mabedi’nin ku- rulusunda Mahi Giicler’in a-. rachgmi yapan Commagene- Kralt I. Antiochos. 63; 4, BOLUM Yeralt: Kentleri ve Agarta lliskisi Anadolu, bastan sona, bir yeralti tineller, galeriler ve kent- Jer sistemi ile doludur. Bunlar, gecmisteki uygarhklar icin cesitli amaglaria kullanilmis olduklan gibi, ézellikle de Agarta’ya da hizmet etmis ve etmekte olan ézellikler tasir. Ulkemizde de, hal- lamuzin birbirini yemesi nefsant siireci sona erdikce, nice nice kadim gizler birer birer ortaya qikariacaktsr. Asaf yukari Nevsehir iline tekabiil eden biiyiileyici ve gizemli Kapadokya bilgesi (*°), peri bacalariyla iinliidiir. De- niz seviyesinden 1200 metre yiikseklikteki Kapadokya plato- su, bacaya benzeyen ve tiim araziye diinya dis. bir goriiniim veren, koni bicimindeki formasyonlarla kaphdir. Nevsehir’in dogusunda yer alan ve artik faal olmayan volkanik Erciyes Daginin ardarda patlamalar: sonucunda bu plato volkanik siingertasi ile kaplanmistrr. Bu yumusak ve gézenekli kaya, yoSun bir erozyonla, yiikselen dogal koniler, kuleler ve ara- Jarindaki vadilerden olusan, iirkiitiicii ve gergek Stesi bir araziye déniismiistiir. Kapadokya’nm ilk sakinleri, yumusak kayayt oyarak, evler ve mabetler haline sokmuslardir. Boy- lece, Kapadokya’nin mimarisi, tamamiyle araziyle igige gir- mis bir durumdadir. 1960’larm ortalarninda bir giin, Nevsehir'in 30 km. kadar giineyinde yer alan Derinkuyu’da, sahibinden kagan bir ta- vugun yerdeki bir delige girerek kayboldugu goriilmiistii. Go- riiniiste hig de Gnemli olmayan bu olay, bir dizi gelismeye yol acti, ve en sonunda, orada muazzam bir yeralti kenti’nin agiga crkarimasiyla noktalandi. Ankara’dan gelen arkeolog- lar, bu sansasyonal bulgudan cesaret alarak, arastirmalari- min kapsamini genislettiler ve kasa bir siire sonra, Derinku- yu’nun 10 km. kadar kuzeyindeki Kaymakh’nin altinda, bi- rincisine benzeyen bir difer yeralt: yerlesim merkezi kes- fettiler. Derinkuyu ile Kaymakli'daki kazilarin ekono- mik giicliikler ve diger bazi sorunlardan 6tiirii yavas ilerle- 64 mis olmalarima ra’men, Kapadokya’nin bu yeralti kentleriy- le ilgili olarak bugiine kadar cok sey giimisigma ¢rkmistir. Derinkuyu yeralti kenti, 7 ana kat ve 6 ara kat olmak lizere, toplam 13 kattan olusmaktadir. Tabi, burada belirti- len hususlarm, simdiye kadar ortaya konulan donelere da- yandigini, ve yeni ‘kazilar yapildikea, verilen rakamlar ile bo- yutlarm simdiki degerlerini asabileceklerini g6zéniinde bu- lundurmak gerekir. Derinkuyu yeralti odalarmin farkli se- viyeleri, birbirleriyle, dik basamaklar ve dar dehlizler vasi- tastyla baglanmislardir. Girislerde, deSirmentasi biiyiikliigtin- de, masif defirmi taslar bulunmustur: Siirme kapilar seklin- de calisan bu yuvarlak taslar, igerden kolaylikla yerlerine si iebilecek ve siirgiilenebilecek, fakat disardan gelebile- cek herhangi bir sizma hareketine de gecit vermeyecek g$e- kilde yapulmislardir. Burada sa#lanan barmma imkanlari arasinda, iki ya da iig oda olan ve sira evler gibi yanyana duran aile yasam (initeleri, siitunlu toplanti holleri, ambarlar, biiytik mutfaklar, dinlenme alanlari, pazar yerleri ve bir sarap mahzeni de bu- junur. Ayrica, alt katlarda, mezarlar ve kacig dehlizleri de vardir, Bu, ileri seviyeden yerlesim mahdalli, yaklasik 30.000 kisiyi rahatlkla barindirabilecek kapasitedeydi. Yerin altin- da uzanan bu kentin yaraticilarinm maharetini gézler 6nti- ne seren iki tertibat da, havalandirma ve su saglama sistem- leridir. Elliden fazla havalandirma bacasi vasitasiyla, tim kentte temiz hava dolasimi saglanmaktadir. Bunlardan bazi- lant, 100 metreden uzundur. Tath suya gelince, 7’nci kattan 50 metrelik bir derinlige kadar inen bir kuyu vardir; su, bu kuyudan, bir ciknk sistemiyle yukan katlara basilir ey Kaymakli’daki yeralt: barmak yeri, Derinkuyu’dakine benzer. Kazilar, bugiine kadar, Kaymakh yeralti kentinin 20.000 kisiye hizmet etti¥ini, ve 60 metre derinlife kadar inen 10 kattan olustugunu ortaya koymustur. Kaymakh’nin altm- daki site, tiinellerden olusmus bir labirent ile gok uzun ka- 19 dehlizierine de sahiptir. Bu ana dehlizlerden gikan kol- lar, ya dik yamaglara ya da vadilere agiirlar — buralari, baska tirlii ulasilmasima imkaén olmayan yerlerdir. Yeralt1 F. 5/65 kentinin kendisi, Kapadokya’nin altinda 30 km. kadar uza- nan iki ayri ana tiinelin kavsak noktasinda yer alir. Bu tii- nellerden biri, Kaymakli'yi, Derinkuyu’ya; ve Gteki de, ku- zeye dogru ilerleyerek, Kapadokya’nm merkezinde yer alan Goreme’ye baglar. Derinkuyu ve Kaymakh yeralti sitelerinin sansasyonal kesiflerinin ardindan, Tiirk arkeologlari, Kapadokya'da 10 yeralti kentini daha ortaya cikarmuslardir. Aslinda, yetkili- lerin, bu yeralt1 yerlesim merkezlerinin toplam adedi hak- kinda simdilik One siirdiikleri tahmini rakam, 36’y: bulmak- tadir! Nevsehir'in 30 km. kadar kuzeydogusunda yer alan Oz- konak da, altmda, 9 kilometre karelik bir alan kaplayan bir kenti barmdirmaktadir. Bu devasa yeralti sitesinde 69.000 kisinin yasamis oldugu samlmaktadir. Heniiz belirli bir kis- muindan Gteye girilebilmis degildir. Hepsi de Nevsehir ile Kaymakl- Derinkuyu bilgesi ara~ sinda yer alan Karacaéren, Cardak ve Acigil’deki yeralti yer~ lJesim merkezlerinde halihazirda kazilar yiiriitiilmektedir. Giilsehir’in yaklasik 7 km. giineybatisinda bulunan bir diger yeralti kentine de, timellerinden ikan zehirli gazlardan tii. ri girilememektedir. Yakim zamanlarda, Nevsehir'in batismdaki Tatlarin ka- sabasinin Kale ve Karakaya yérelerinde iki yeralt: kenti da- ha bulunmustur. Kale yeralti sitesinde, genis bir hole acr Jan, 20 metre uzunlugunda bir dehliz vardir. Bu merkezi holden itibaren, kent, dért bir yana doru agilmaktadir. Bu kentin ilging bir 6zelliZi de, Derinkuyu ve Kaymakh’da bu- Junmayan tuvaletlere burada rastlanmis olmasidir. Karaka- ya’daki yeralt: sitesine ise girmek miimkiin olmamaktadir. Giris tiinellerinin tkanmus olmasmdan Gtiirti, 100 metreden. Stesine niifuz edilememektedir. Ue yeralti kentinin daha yerleri tespit edilmis olmasina ra%men, heniiz buralarda kaz1 yapilmamustir. Bu kentler, Mazi, Sigirh ve Karakéy’iin altinda uzanmaktadir. Arkeologlar, Kapadokya’daki tiim yeralt: kentlerinin, ki~ lometrelerce uzanan dehlizler ve tiinellerle irtibatlandcirimis. 66 olan devasa bir yeralti sebekesinin dii$iim noktalarmdan ibaret oldugunu belirtmektedirler. Acaba, bu kentleri, yerin altinda kimler oymuslardir? Bazi arkeologlara gére bu ver- alti sitelerini Hititler, digerlerine gére de ilk Huristiyanlar agmiglardi. Derinkuyu’da, Kaymakh’da ve bu tiir diger ver lerde bulunan komple sistemlerin yaratilmasi igin son dere- ce yiiksek seviyeden bir teknolojinin gerekti$i gézéniine ali- ninea, bu gériislerin her ikisi de ciiriitiilmiis olmaktadir. Bu- glintin teknolojisiyle dahi altmdan zor kalkilabilecek olan bu isi, ne Hititler’in ne de ilk Hiristiyanlar’m basarmis olmala- ri imkansizdi. Kapadokya’ya yerlesen Huristiyanlar bu yer- alti kentlerini kullanmis olabilirlerdi. Fakat, bu, Kapadokya yeralti tesislerinin orijinal mimar ve miihendislerinin onlar ol- dugu anlamina gelmez. Yeralti odalar1, bunlari su ya da bu gekilde kesfetmis olan Hiristiyan topluluklarinin, mezalim- den kagmak igin saklandiklari yerler olarak ise yaramis ola- bilirler. Ancak, Daniken, ’Kanztlara Gore’ adh kitabmda, bu yeralti sitelerinin yaprlismdaki orijinal amag olarak ele alm- diginda bu ’saklanma yeri’ teorisinin nasil giiriidiigiinii, ol- duk¢a ikna edici bir sekilde ortaya koymaktadir: «.. Uzun bir zaman boyunca mesktin olan bu yeraltt te- sislerinin vaktiyle 1.200.000 kisiyi barindirmakta oldugu sa- nulmaktadir. Bu kadar kalabalik bir toplum, beslenme ihti- yacint acaba nasil karsilayabilmisti? Arkeologlar, bu yeraltt kentlerinin, zuliim gérmekten ¢ekinen Htristiyanlar tarafin- dan, LS. ilk yiizyillar strasinda oyuldugunu diisiinmektedir- ler. Fakat, bu agrklama, bana pek inandirict gériinmiiyor. Zorunlu olarak toprak tistiinde tarim ve hayvanciltk yapma- lart gereken bu yeraltt sakinlerinin beslenmeleri igin nen tarlalar, yerin altinda olamazdt. Ciinkii, bitkilerin biiyiime- sini saglayacak olan 1stk, yeraltinda mevcut degildir. Tarla ve otlaklarin toprak iistiinde oldugunu diisiiniirsek, bu du- rumda da, ekilmis tarlalart ve siiriileri kendilerini ele vere- eek; diisman, yeraltt barinaklarinm mevcudiyetini sezecekti. Neticede, bu yeraltt kentlerine saklanma sdzkonusu oldu- funda, aghk, yeraltt sdkinlerini eninde sonunda dtsariva ¢t- kartacagindan, diigman igin, kentlerin ¢tkig yerlerine kamp 67 kurarak, onlarin ya disariya ¢tkmalarim ya da achktan 6l- melerini beklemek yetecek, déviismeye bile gerek giriilme- yecekti. «Ote yandan, béylesine genis yeraltt kentlerinin oxulma- St, toprak iistiinde, ¢rkarilan tas, topraktan olusan dag gibi yiGinlarin ortaya erkmasina yol agacakti ki, bu yiginlar da ge- ne diigmanin dikkatini gekecekti. Bu yeralti sitelerinde ya- sayanlar her kim olursa olsun, surast muhakkak ki, bu kent- ler, ani bir mecburiyet karsisinda alelacele kazilmis olamaz- lard. Ciinkii, bunlarin yapim projelerinin etiidii ve gercek- lestirilmesi, onlarca, belki de yiizlerce yil siirecek bir calis- mayt gerektiriyordu.» Daniken, eger Kaymakh kasabasi’halki ile konusabilme imkanini bulmus olsaydi, onlarin, Kaymakli yeralti kentinin kurucularina iliskin olarak anlatacaklari1 inang, herhalde kendisine gok ilging gelecekti. 1978 yilimda Cumhuriyet ga- zetesinde, Melih Cevdet Anday'n, Kapadokya bdlgesiyle il- gili olan ve bir hafta siireyle yayimlanan bir yaz d: cik- musti. "Kapadokya Yolculugu’ baslikh bu dizinin dérdiincit yazisinda, Anday, Derinkuyu ve Kaymakli'daki yeralt: kent- lerini tanmlryor ve en sonunda da Kaymakli halki arasinda yaygim olan sdézkonusu inanca dejiniyordu: «.. Konu gergekten cok diisiindiiriiciidiir. Bu yiizden olacak, kasabada yeralt: kentini yudizlardan gelen birtakim yarattklarin yaptiklart sdylentisi yaygin duruma gelrnistir. Acaba arada bir gene gokyiiziinden inip bize goriinmeden Kaymakht yeraltt kentine giriyor mu bu yaratiklar? Fakat neden orayi sectiler?» Eger yeralt: kentleri ve tiinelleri konusunda kapsaml bir arastirma yapmayi géze alirsak, bu sorularin cevaplar1 da bulunabilir. Béyle bir arastirma, diinyanin her yaninda, yeralt: gecitleri ile odalarmdan olusan komple bir scbeke- nin meveut oldugunu ortaya koyacaktr. Bircok kadim ezo- terik tradisyonun, ézellikle de Doguya ait olanlarin, ve git nimiiziin giivenilir okiiltistlerinin belirttiklerine gore, bu © yeralti tesislerinde, beseri irkin Agabeyleri yasamaktadir. Bii- tiin bu yeraltt koridorlarmin, Himalayalar’m civarinda yer- 68 lesik olan, ve evrim yolundaki Agabeylerimizin Merkezi Yé- netici Hiyerarsisinin ikamet ettifi ve beseri evrimin ilerle- tilmesi igin bu fizik plan iizerinde faaliyet gésterdikleri bir ana tiinel sistemiyle irtibath oldugu séylenmektedir. Bu Yer- alti Isik Devletine Agarta denilmektedir Cs «Agarta, Himalayalar’in altmda yeraldigt belirtilen ve Bii- yiik Inisiyatérler ile Diinyanin Efendilerinin bu gagda icin. de yasadtklart gizemli bir Yeraltt Kralligidir. Agarta'nin, bir Inisiyasyon Merkezi olup, piramitlerinkine benzer bir pren- sip iizerine islev gordiigi anlasilmaktadir. Himalayalar, dis- sal abideyi teskil ederken, yeraltt mekénini da diinyasal ve Kozmik kirlenmeden uzak tutulan Krallk olusturur.» @) Agarta Ulkesi, Yiice inisiyasyonlar ve Vazifeler Merkezi olmasinin yanisira, ayni zamanda, milyonlarca ve milyonlar- ca kitabi korundugu, binlerce kilometre uzunlugundaki bir Kozmik Kiitiiphane ile egitim tesislerini kapsayan bir Koz- mik Universitedir de. Bu kitaplar, bu kitabin Gnsdziinii ya- zanin gordiigii gibi, cok ileri seviyeden bir holografi, yani 3 boyutlu fotografoik teknigiyle basilmislardir. «Tiim biiyiik ve varhkh Lamaseriler’de, Gonpa ve Ihak- hangin daglarda yerlestikleri yerlerde kayalara ovulmus yeralts odalart ve magara kiitiiphaneleri vardir. Batt Tsay- dam'tn Otesinde, Kuen-len’in issiz gecitlerinde bu tiirden bir takum gizlenme mahalleri yer alr. Topraklarina simdiye ka- dar higbir Avrupali’nn ayak basmadtgi Altin Dag dagstrast lzerinde, derin bir gukurun iginde kaybolmus belirli bir kéy vardir. Burast ufak bir evler kiimesi, bir manastirdan ziya- de bir kéy olup, igerisinde fakir gériiniislii bir mabet ve burayt gozetlemek igin yakmunda yasayan ihtiyar bir lama, bir kesis bulunur. Hactlurin sdylediklerine gore, bu mabedin altundaki yeraltt galerileri ile hollerinde ihtiva olunan kitap- larin adedi, verilen rakamlara gére, British Museum’da da- hi barinamayacak kadar goktur. Ayn tradisyona gire, ku rak Tamin topraklarinwa, Tiirkistan'in ortasmda adeta bir sahra olan arttk terkedilmis bélgeleri, eski giinlerde, geli- jen ve varlikh kentlerle kapliydt. Simdi ise, buranm iirkiing wsuhyine giderecek birkag yesil vahadan baska birsey yok 69 tur. Boyle bir vaha da, goliin kumlu topragt altinda gom olan biiyiik bir kentin mezarint hati gibi Grtmekte, ve hig kimseye ait olmayip, stk stk Mofgollar ve Budistler tarafin- dan ziyaret edilmektedir. Tradisyonlar, ayrica, kiremitler. ve silindirlerle dolu olan genis koridorlarin bulundugu devasa yeralts ikametgdhlarindan bahseder. Diinyanin i¢ kistmlart- nun derinliklerinde insa edilmis olan yeraltt depolart, emni- yettedir; ve bunlarin girisleri bu tiir vahdlarda gizlendigin- den, herhangi birinin bunlart kesfetmesinden korkulmaz... Sdylediklerimizi, dzetleyelim. Gigli Doktrin, kadim ve tarih Gncesi diinyanim, diinyanin her yanina yayilis olan diniydi. Bu dinin yayilisina iliskin kantlar, tarihe ait gergek kayit- lar, her iilkedeki 6zelligini ve meveudiyetini gisteren komp- le bir dékiimantar dizisi, ve bunlarla birlikte, bitin biiviik velileri’nin OBretisi, Okillt Kardeslize ait gizli yeralts kiitiip- hanelerinde giiniimiize kadar meveut olagelmislerdir.» (*4) Agarta’y: kuran ve Agarta Hiyerarsisi’nin Yiiksek Konse- yi'ni olusturan Yiice Varliklar'in, yildizlardan geldikleri s6y- Jenir: «Tibet, azametli Himalayalar'daki bu mistik iilke, Diin- yanin Psisik Merkezi olarak saygt goriirdi. Ustadlar, gozden uzak manastirlarindan, diger gezegenlerdeki Kozmik Efen- diler ile telepatik gériismeler yaparlar, Metafizik Alemlerde Iyilik ve Kotiliik Gicleri (*) beseriyetin ruhu igin carptstr- lard. Hint-Tibet tradisyonlart, yerin gok asagilarinda saklt olan, ve biitiin kitalarda bulunan gizli girislerden tiinellerle yaklasilan Agarta’dan s6z ederler. Yuldizlardan gelen Uzayl Varliklar tarafindan kurulan bu yeralt medeniyetinin tari- hi, anlasudigina gore, diinyamizin ilk giinlerine kadar uzan- maktadir. Burast, Uraniis’iin ogullart ile Satiirn arasinda ¢rktigt sanilan Uzay Savasmdan sonra Elohim ya da Siklop- lar i¢in bir yeraltt siginage teskil etmis olabilecegi gibi, muh- temelen, bir zamanlar gezegenimizi tehdit etmis olan Koz- mik bir afetten kagmak icin de kullanilnns olabilir. Mu (*) ve Atlantis’den uzaklasan gégmenlerin yeraltina kagtiklart sdylenir. Diinyanin her yanindaki Mistik Kardeslikler, yerin kilometrelerce altinda bulunan psisik bir uygarlk ile Tibet’- teki Ustadlar arasinda bir baglantt bulundugunu ileri sii- 70 rerler. Igi Bos Diinya Teorisinin taraftarlart, ugan dairelerin aslinda, yeryiiziindeki iilkeleri gizlemek iizere Kutuplardaki deliklerden gecerek Diinyanuzin iginden ¢ukttklarint iddia ederler. Ezoterik Ogretiler, Agarta’nin Hakimini, Diinyann Kralt riitbesi ile anarlar. Yardumedart durumundaki iki Ra- hip-Kral ile birlikte, insanhizin gelecegini planladiyt séylenir. Sembolii, Hitler tarafindan carpitilarak kullanilius olan Ga- malt Hag’tir.» (47) Yukardaki ezoterik enformasyon ve Anday’mn aktardigi Kapadokya tradisyonu, diinya ¢apindaki yeralt: kentler ge- bekesinin ve bunlari irtibatlandiran gegitlerin gergek yarat- cilar1 hakkinda bize bir fikir verebilir. Kapadokya’daki yer- alti kentleri ile bunlarin arasinda uzanan tiinellerin kesfi, bu tiir bilginin isi%1 altmda oldukga anlam kazanmaktadir. Ve Kapadokya yeralti tesislerinin mevcudiyetini diger bazi hususlarla birlikte deferlendirdigimiz takdirde, Anadolu ile Himalayalar’m altmdaki Agarta [ahi Merkezi arasindaki gi- zemli bir iliskiye isaret eden sasirtici bir gériintii ortaya ¢i- kabilir. Sézkonusu hususlardan biri de, Anadolu’nun, birgok magaramin bulundugu bir kara pargasi olmasidir. Anadolu’ daki magaralarin toplam adedinin, 40.000 civarinda oldugu tahmin edilmektedir. Ve Anadolu halki arasinda bu maga- ralarla ilgili bircok ilging tradisyon dolagmaktadir. Bu tra- disyonlari, iig ana grupta toplayabiliriz: a —) Bir grup tradisyon, maSaralardan gikan tuhaf ki- silerden, yaratiklardan bahseder; b —) Bir digeri, magara girislerinin, herhangi bir da- vetsiz misafirin girisini kesinlikle engelleyen gizemli belki de manyetik mahiyetteki gii¢ler tarafmdan korundugunu anla- tr; c —) Ugiincii grup ise, Anadolu Evliyalariyla, Ermisle- riyle ilgilidir. Bu tradisyonlara gore, Ermisler, giintin birinde bu diinyay: terk etmek istediklerinde, magaralardan birinin igine girip sirrolurlar. Ayrica, bazi peygamberler ile mitolojik kisilerin hayat- larmda énemli bir yer tutan magaralardan bahsedilir. Ura’ nin giineyinde, Hz. Eyiib’e ait oldugu sdylenen ve Hz. Ibra- a him’in dogdugu ve emzirildigi ileri siiriilen iki ayr1 mafara vardir. Mitolojide de, Grnegin, tinlii Erythreia (Ildir) kahine- si, Ege kryilarindaki Kiandag ya da Klasik ca8daki aciyla Korykos dagindaki bir maSarada do&mustur. Bundan baska, kutsal olarak kabti edilen ¢esitli yerlerde de ma§aralara rastlanir: Cadi Dagindaki, 1000 ki: alabilecek genislikteki magara gibi. Kutsal yerlerdeki magaralarm, cogunlukla, halk arasmda ziyaret yerleri olarak benimsendigi goriilmektedir. Benzerlerine diinyanin ‘baska yerlerinde de rastlanan bu tir tradisyonlarin hepsi de, Agarta’nin yeralti koridorlar gebekesine Anadolu’dan girisler oldugunu gii¢lii bir sekilde ima etmektedir. Anadolu’nun bu durumunu teyit eden daha baska isaretlere, Klasik Yunan-Roma Mitolojisinin cesitli yerlerinde de rastlamaktayiz. Ornefin, Homer’in /lyada adh eserinin 13’ncii béliimiiniin basmda, Bozca Ada (Tenedos) ile Gékge Ada (Imbros) arasinda, denizin dibinde, Diinya Sarsicisi sifatiyla anilan Poseidon’un atlarm: birakti&i genis bir magaranin bulundugunu okuyoruz. Bozca Ada ile Gékce Ada, tarihi Troya kenti aciklarmda yer alirlar ve [lyada’da gegen boyle bir ifadenin ne kadar anlamli olabilecesini az sonra gorecesiz. Rodoslu Apollonius’un Argonautica adli eserinde, Ana- dolwnun kuzeybati kiyismda, Acherusias Burnunda ya da bugiinkii adiyla Baba Burnunda, Zonguldak Ereglisi, yeral- ti diinyasina agilan bir magaranin bulundugundan bahsedil- mektedir. Apollonius, Argo’nun sézkonusu kiyi boyunca iler- leyisini lirik bir tislipla anlatmaktadir: «WUeiincii giin, giiniin agarisiyla birlikte, serin bir bate riizgdrt ¢iktt, ve ulu adayt terkettiler. Kuytyt izleyerek, stra- styla, Sangarius Nehrinin agzim, Mariandyni’nin bereketli topraklarint, Lycus Nehrini ve Anthemoeisian kiyt goliinii gordiiler. Hizla yol alwrlarken, geminin halatlart ve diger bii- tiin halat takumlart, riizgdr altinda titrestiler; fakat gecele- yin esinti azaldi, ve stikrederek, giin agarirken Achertisias Burnu yakwinda demir attilar. Bu ulu kara gikimtist, sarp Kayaliklariyla, Bithynian Denizine bakar. Altinda, deniz sevi- yesinde, dalgalarin carpip kiikredi€i, diig kayadan olusmus 2 yekpdre bir platform uzanirken, yukarilarda, tam tepede, gevreye yayilan dallartyla giarlar yer alir. Kara tarafinda, oyuk bir vadiye bakan bir ugurumla biter. Urpertici derin- liklerinden buz gibi bir solugun geldigi ve her sabah, her Seyi, giindiiz giinesi altmda eriyen parlak kira ile drttii¥il Hades Magarast, tizerini kaplayan aga¢ ve kavalarla birlikte, burada yer alr. Kaslarim catan bu buruna sessizlik hicbir zaman ulasmaz; uguldayan denizden gelen bir muriltt, siirek- li olarak, Hades'in Magarastndan gelen riizgdrlarin salladigs yapraklarin tasirtistyla karisir.» Ne ilginctir ki, Baba Burnunun bulundugu Zonguldak Ereglisi yakinlarinda, Tiirkiye’nin, Cumayam denilen ve 10 km, uzunluga erisen en biiyiik magarasi yer almaktadir. Klasik Yunan-Roma tradisyonlarmda yeralti diimyasmm Anadolu’daki girislerinden biri olarak de&inilen bir diger yer de, giineybati Tiirkiye’nin kadim Karya bilgesindeki kutsal Akharaka’da bulunuyordu. Yeralt: diinyasma agilan bir yo- lun az sayilan bu yerden, kiikiirtlii gazlar cikardi, ve bas- talar, sifa bulmak amaciyla, burayi ziyaret ederlerdi. Akha- raka ile Agarta adlarmin benzerligi de tizerinde durulmas gereken bir husustur. Heredot’un, Trakya’da yasayan Getaeler’i inisiye eden ve Pythagoras’in spiritiiel tistadi oldugu séylenilen, Zalmoxis adindaki bir sahis hakkinda yazdiklan, yeralt: diinyasima Trakya’dan da ulasilabildigini gostermesi bakimmdan ilginc- tir: «Zalmoxis, Trakya'da genis bir hol yaptirtt, ve burada topladigt kisilere, kendileri ile gelecek kusaklarin éln:eyip, her seyin bol ve zengin oldugu baska bir yere gidip daima mutluluk iginde yasayacaklarim 6gretti. Yerin altinda insa edilmis bir evi vardt. Yeraltina girip, gdzden kayboldu, ve iig yu siireyle orada kaldt. Herkes, dldiigiine hiikmederek' a¥la- di, Dordiincii yil iginde tekrar ortaya guktt ve bu stratejisi sayesinde de vazettigi Ggretiye inanmalart igin halk ikna et- ti» Okilt kaynaklara gore, Zalmoxis’in indigi yeral. ikamet yeri, Yeralt: Isik Uygarhgi Agarta’ydi. Anadolu’nun sézlii gelenekleri ile Klasik tradisyonlann. bu konuda séylediklerine paralel olarak, asa$ida belirtilen 2B enformasyon, biiyiik bir 6nemi haizdir: Orta Dogu’da, Agar- ta’nin yeralt: diinyasina agilan tig kadim giris, 1— Gize, Mi sir; 2— Elbruz Dagi, Kafkaslar; 3— Troya, Bat: Anadolu’da yer aliyordu (*). ' Bir diya haritasi tizerinde, bu ig yeri birlestirmek su- retiyle bir iiggen cizildiginde (#), kuzey kenar: tam Baba Burnunun iizerinden gegen bu tiggenin iginde kalan kara kiitlesinin Anadolu’dan baskas1 olmadigimi goriiriiz! Aym za- manda, bu ii¢ girisin acildigi baslica tiinel tesislerinin, bir . yeralti gecitleri sistemiyle birbirleriyle irtibatlandiriimis ol- malar. cok muhtemeldir. Eger boyleyse, o zaman Anadolu’- nun altmda muazzam bir dehliz sebekesi bulunmal, ve Ana- dolu da Agarta tiinel sistemlerinin en Gnemli kavsaklarindan piri olarak islev gériiyor olmalidir. Ve, Kapadokya’nin kendi- sinin Anadolu’nun tam ortasinda yer aldigin1 da unutmamak gerekir. Dolayisiyla, yeralt: a{mm Kapadokya altinda yogun- lasmasi ve bu bélge dabilinde tiinellerin yeralti kentlerine acilmasi son derece mantiki gibi gériinmektedir. Ote yan- dan, Anadolu’daki dehliz sistemlerinin geriye kalan kismina iliskin baz belirtiler de vardir. Ornegin, Hititler’in baskenti olan ve Kapadokya’mn kuzeyinde yer alan Hattusas’in, gii- niimiizdeki adiyla Bogazkéy’iin alti, dehlizler ve tiinellerle kaplidir. Simdi, Anadolu’daki mafaralari biraz daha ayrmtil ola- rak inceleyelim. Anadolu’nun, Elbruz Dagimin yeraldigi Kaf- kaslar’a yakin olan kuzeydogu ‘késesine yaklastikca, ma$ara- Jari adedi ortalama sayimin cok iizerine gikmaktadir. Spe- leolojik etiidler, Tiirkiye’nin tam kuzeydogu ucunda yer alan Artvin ilinin, magaralarla dolu bir araziyi kapladigimi géster- mektedir. Peter Kolosimo’ya gére, Sovyet bilim adamlan, «Azerbeycan’da, Giircistan'da bulunan ve Kafkaslar’t bir u¢- tan bir uca kateden daha baska tiinellerle baglantilt olduk- lari meydana ¢ikan komple bir tiineller sebekesinin yer al- digint tespit etmislerdir... Kafkas tiinellerinin yakininda stk stk rastlanan magaralarda, diinyanin her yaninda goriilen motifleri de temsil eden gizimler vardir: Bunlar, Gamal. Hag ve sarmaldir.» Kolosimo, daha sonra, bu galerilerin

You might also like