Professional Documents
Culture Documents
Bir bilim kuruluşu olması gereken tıp fakülteleri, bilimsel araştırma için
eşi bulunmaz bir kaynak olan, Sağlıkta Dönüşüm, bunun sonuçları ve diğer ilgili
konularda hiç bir araştırmada bulunmamışlardır. Üstelik böyle bir çalışma için
dış ülkelerden malzeme ve kit getirtmeye gerek yoktur.
Kendi performansını dahi ölçmeyen ve sorgulamayan tıp fakülteleri bilim
üretmeyen sözde bilim kuruluşlarıdır. Kurulu bir düzen vardır. Bu düzenin
eleştirilmesi ve değiştirilmesi kimsenin işine gelmemektedir.
Tıp Fakülteleri; nasıl bir tıp eğitimi verildiği, hekimlere neler öğretildiği,
verilen eğitimin yeterliliği ve uygunluğu dahil hiç bir konuda çalışması yoktur.
Kendi hatalarını ve eksikliklerini düzeltmek istememektedirler.
Bilimin ve bilimsel bir çalışmanın ön şartı ölçme ve değerlendirmedir.
Ölçme ve değerlendirme yoksa bilim de yoktur. Bunlar olmaksızın “ben
üniversiteyim, en iyi ve üstün sağlık hizmetini ben veriyorum iddiası içi boş bir
iddia olmaktan ileri gidemez. Ne yapıyorsunuz, nasıl yapıyorsunuz, başarı ve
başarısızlık oranları nedir gibi sorularının cevabının verilmesi gerekir.
Sağlık istatistiklerinde yatan çıkan hasta sayısı, doluluk oranı gibi
hastanelerde verilen sağlık hizmetinin tıbbi performansını göstermeyen bilgiler
yer almaktadır. Ortalama yatış süresi, komplikasyon, malûliyet ve ölüm oranları,
enfeksiyon oranları, tedavi maliyeti ve bu maliyetin uygunluğu, gereksizliği ve
fazlalığı üzerinde veri toplanmamakta ve araştırma yapılmamıştır.
Akdeniz Üniversitesi mezuniyet töreninde okul birincisi bir öğrencinin
yaptığı konuşma üniversitelerimizin halini ortaya koymaktadır. Dr. Tuğba Akın
yaptığı konuşmada, hoca yüzü görmeden eğitim aldıklarını, “internlerin (stajyer
hekim) sadece yüzde 2.8’inin gelecekten umutlu olduğunu”; “Kendi
döneminizden bir hekim arkadaşınıza anne babanızı emanet eder misiniz?”
sorusuna “sadece yüzde birimiz ailemizi tam güvenerek, aynı dönemde mezun
olduğumuz hekim arkadaşına emanet” edebilirim dediğini belirtmiştir. (20
Haziran 2009 Cumartesi: http://www.haberform.com/haber/akdeniz-
universitesi-mezun-oldu-mezuniyet-konusmasi-aci-mezuniyet-
konusmasi--20345.htm )
Yeni mezun olan hekimler henüz gözleri ve duyguları köreltilmediği için,
gerçeği tüm çıplaklığı ile görebilmektedirler. Bu hekimlerin çoğu daha sonra
hastaneler, ilaç ve tıbbi malzeme firmaları tarafından kendilerine verilen
performans, promosyon ve kâr payları ile nasıl hekimlik yapacaklarını, kısa bir
sürede ve üstelik özel bir ders almadan öğreneceklerdir. Bu eğitimi aldıktan
sonra onlar da kısa sürede öğrencilikleri sırasında beğenmedikleri hocaları gibi
hekimlik yapmaya başlayacaklardır.
Sağlıkta Dönüşüm ile sağlık piyasası tamamen özel bir piyasa haline
getirilmiştir. Bir dereceye kadar kamuya ait olan SSK hastanelerinin Sağlık
Bakanlığı'na devri ile Sağlıkta Dönüşüm'ün en önemli aşaması geçilmiştir. Bu
dönemde sadece SSK hastaneleri değil, kamu adına sağlık hizmeti veren veya
verebilecek her türlü kuruluşun sağlık piyasasında çalışması engellenmiştir.
SGK sağlık giderlerini tamamını veya bir kısmını karşılayan geri ödeme
kuruluşuna dönüştürülmüştür. Sağlık piyasası özel hastanelerle aynen onlar gibi
kâr amacı ile bir ticari işletme olarak işletilen üniversite ve devlet hastanelerine
bırakılmıştır.
Bütçe veya Sağlık Uygulama Tebliğlerinde (BUT veya SUT) sağlık
hizmeti adı altında geri ödemesi yapılacak bir çok hizmet, tedavi ve girişim için
bir fiyat belirlenmiştir. Bu fiyat listesinde hastane ve sağlık tesislerinde
yapılabilen hemen hemen her türlü hizmet ve uygulama için bir fiyat verilmiştir.
Bundan başka tetkik ve tedavi girişimlerin esas gider kalemini oluşturan her
türlü ilaç, tıbbi malzeme ve ürünün kullanılabilmesi ve için her türlü kolaylık
sağlanmıştır. Ambulans, ağrı takibi, kan takılması, damar yolu açılması, serum
takılması ve serumla ilaç verilmesi, masaj, hasta havlusu ve hasta altı bezi dahil
hemen her türlü hizmet ve ürünün nasıl faturalanacağı ve bedelinin nasıl
ödeneceği belirtilmiştir.
Bütçe ve Sağlık Uygulama tebliğleri, sağlık kuruluşlarına sadece
yaptıkları ve verdikleri hizmetleri değil, yapılanları mükerrer ve gereğinden
fazla oranda faturalamaya imkân vermektedir. Bu sistem ve tebliğ, her türlü
sahtekâlığı, hâyâli faturalamayı, şebekeleşme ve yolsuzluğu teşvik edecek
şekilde hazırlanmıştır.
BUT veya SUT'A GÖRE SAĞLIK HİZMETLERİNİN
FATURALANMA ŞEKLİ
Başlıca iki türlü faturalama vardır:
Yapılan her türlü hizmet ve ürününün kullanıldığı sayıda veya fatura
edildiği şekilde ödendiği hizmet başı ödeme. Bu ödeme şekli alış veriş
merkezlerinde alınan malların ödenmesi veya lokantalardaki a la carte (kart
usûlü veya fee for service) ödemedir. Bu ödeme şekli BUT ve SUT'a göre Ek
8'den faturalama olarak da bilinir.
Paket, götürü usulü faturalama: SUT'a göre Ek 9 olarak bilinen bu
faturalama şekli bazı girişim, tetkik ve ameliyatlarda uygulanabilmektedir.
Piyasadaki götürü veya lokantalardaki menü usulüne göre yapılan ödemedir.
Bazı ameliyat, tedavi ve girişimler için belirli sürelerde geçerli sabit bir fiyat
belirlenmiştir. Her girişimin ve ameliyatın seviyesine göre sadece belirli bir
sürede yapılan tedaviyi kapsayan bu fiyatlandırma şeklinde, uzayan tedavilerin
de hizmet başına ödenmesi için açık kapı bırakılmıştır. Burada belirlenen paket
fiyatları maliyetinin çok üstünde belirlendiği gibi, sarf malzemesi dışında
kullanılan tıbbi cihaz ve malzemelerle bazı pahalı ilaç ve tedaviler bu paket
fiyata dahil değildir.
SUT'de yoğun bakım hizmetleri için de yüksek bir günlük paket fiyat
belirlenmiştir. Her türlü hastayı yoğun bakımda tedavi etmeye teşvik edecek
derecede yüksek olan bu ücretler sayesinde yoğun bakım tedavisi gören hasta
sayısında akıl almaz bir artış olmuştur. Büyük bir çoğunluğu sağlıklı doğan yeni
doğanların bile % 60-70'inin yoğun bakımda tedavi görmesinin nedeni bu tahrik
edici seviyede yüksek olan yoğun bakım ücretleridir.
Hastaneler için hem Ek8 hem de Ek 9'dan fatura tutarını arttırmak için
kullandıkları bir çok yöntem vardır.
Üniversite hastaneleri önceleri sadece bazı ameliyat ve girişimleri paket
fiyat üzerinden faturalama mecburiyetinde idi. Ek 9'da her ne kadar delinme
yolları varsa da ameliyat ve tedavi için bir tavan vardır. Paket faturalama
mecburiyeti de daha sonra bir usulle ortadan kaldırılmıştır. 2008 SUT'ne göre
paket fatura edilme zorunluluğu olan bir hasta eğer yoğun bakım tedavisi
görüyorsa paket faturalama zorunluluğu kalkar. Bunlar da hizmet başı ödeme
yöntemi ile faturalanabilir. Bu şekilde hizmet başı ödemeye bir de pahalı yoğun
bakım hizmetlerinin eklenmesi imkânı sağlanarak fatura tutarlarının daha da
arttırılmasının yolu açılmıştır. Hastaneler bu nedenle kâr marjı çok yüksek
ayaktan tedaviler dışında paket uygulamayı tercih etmemekte ve yatan her
hastada bir kaç yoğun bakım tedavisi ekleyerek hizmet başı tedavi yöntemini
tercih etmektedirler. Paket tedaviler de Ek 8'den fatura edilmesi gereken küçük
cerrahi girişimlerin pakette bulunan yüksek ücretten bir girişim olarak fatura
edilmesi için tercih edilmektedir.
2008 SUT'ne göre hastaneler bir çok hizmet ve tıbbi malzeme için
hastalardan katılım payı almaktadır.
Tıp Fakültesi hastaneleri, diğer hastanelerden farklı olarak paket girişim
ve tetkikler de fatura tutarının % 10'u kadar bir artış ilave edebilmektedirler.
İlaç ve tıbbi malzeme fiyatları: Bir çok tıbbi tetkik, girişim ve ameliyat,
hasta tedavisinden çok, kullanılmak istenen malzemesi için yapılmaktadır. Bazı
tedavi ve ameliyatlarda kullanılan ilaç, tıbbi malzeme ve cihazın ücreti
tedavi ücretini kat kat aşmaktadır. Hastalara yapılan tedavi ve girişimlerde
pahalı ilaç ve tıbbi malzeme kullanılacak girişimler tercih edilmektedir. Bazı
tıbbi malzeme ve ilaçların fiyatı çok fazla olup, firmalar “kaz gelecek yerden
tavuk esirgenmez” mantığı ile kendi ürünlerinin tercih edilmesi için hekim veya
yetkili kişilere komisyonlar ve yurt dışı seyahatleri dahil bazı hediyeler
vermektedir. Pahalı cihaz kullanılarak yapılan bazı ameliyatlar bizzat firmaların
emrinde çalışan gezgin cerrahlarca yapılmaktadır.
Daha önce hastalara aldırılan tıbbi malzeme ve cihazların ticaretinde çok
fazla usûlsüzlükler saptanmıştır. Bir nevi kayıt dışı ticaret olan bu usulde hasta,
firma, hekim ve hastanelerin karıştığı bir çok yolsuzluk, çeteleşme ve
mafyalaşma ortaya çıkmıştır. Bazı malzeme ve cihazların olması gerektiğinin
çok üstünde satılması, ucuz ürünlerin yerine pahalılarının satılmış veya
kullanılmış gösterilmesi veya kullanılmayan ürünlerin fatura edilmesi bu
uygulamanın ortadan kaldırılmasına neden olmuştur.
2008 SUT ile hastanelere her türlü ilaç ve tıbbi malzemeyi temin etmeleri
zorunluluğu getirilmiştir. Burada da bir istisna vardır. İlaç ve tıbbi malzeme
ihalesine kimse katılmazsa bunlar gene dışarıdan alınabilir.
Getirilen uygulama ile kullanılmayan veya alınmayan bir ilaç ve
malzemenin faturalanmasına bir kontrol getirilmiş gibi görünmektedir. Fakat bu
uygulamada ilaç ve tıbbi malzemelerin satın alınmasında bir kontrol ve sınır
yoktur. Hastaneler bunları kendi yaptıkları ihalelerle istedikleri fiyattan
alabilmektedir. Bir cihaz veya ürün, farklı hastanelerce yapılan ihalelerde
aralarında geniş fiyat uçurumları olan fiyatlardan alınabilmektedir. Taban fiyat
yoktur. Alım fiyatının ucu açıktır.
Geçmiş dönemde yapılan sağlık yolsuzluklarının bazıları, bir ilaç veya
malzemenin farklı hastanelere ve SSK'ya piyasa fiyatının çok üzerinden
satılması nedeniyle yapıldığı hatırlanmalıdır. Örnek: 1. SSK'nın ilaç
alımlarındaki yolsuzluk skandalını: Roche firmasının, özel sektöre 88 milyon
liradan verdiği Neorecormon adlı ilacı, SSK'ya tam üç katı fiyatına, yani 230
milyon liraya satılması. (http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?
Newsid=39379&Categoryid=4&wid=102) 2. Gerçek fiyatı 450 dolar olan bir
malzemenin SSK'ya 2 bin 450 dolara alındığı yolsuzluklar gibi.
(http://www.radikal.com.tr/yazici.php?
haberno=37829&tarih=16/05/2002&yollayan_sayfa='http%3A%2F
%2F213.243.28.155%2F%2Fhaber.php%3Fhaberno%3D37829' )
3. 47 üniversite incelendi, tamamında usulsüzlük çıktı (Ahmet Dönmez,
05/02/2007, http://www.zaman.com.tr/haber.do?
haberno=496247&keyfield=343720C3BC6E697665727369746520696E63656C
656E64692C2074616D616DC4B16E646120796F6C73757A6C756B20C3A7C
4B16B74C4B120)
Kamuoyunda tartışmalara neden olan tam gün sayası ile ilgili kanun taslağının
TBMM'ne getirildiğini anlatan Bakan Akdağ, toplumun yüzde 90'nın,
doktorların ise yüzde 75'inin yasaya olumlu yaklaştığını kaydetti.
Yasanın sağlık çalışanlarına önemli avantajlar sağladığına dikkat çeken Bakan
Akdağ, "Kendimizi ve yasayı çok iyi anlattığımızda doktorlarımızın oranının
yüzde 80-90'lara ulaşacağına inanıyorum. Çünkü bu yasa çok büyük kolaylıklar
ve ekonomik avantajlar getiriyor. Bu yasayı tartıştıkça anlattıkça hepiniz daha
iyi anlayacaksınız. Tam gün yasası Sağlıkta dönüşüm Yasası'nın önemli bir
ayağını oluşturuyor. Bu yasa ile birlikte hekim ve hasta arasındaki para ilişkisi
sonlandırılmış olacak. Hekimlerimizin buradaki ekonomik kaybını da biz
bakanlık olarak destek ödenekleriyle kapatacağız" şeklinde konuştu.
nethaber.com
http://www.saglikaktuel.com/index.php?
option=com_content&task=view&id=5266
Başkent Hastanesi'nde 7 bin 797 yolsuzluk
Perşembe, 23 Nisan 2009
Takvim
http://www.takvim.com.tr/Guncel/2009/04/23/baskent_hastanesinde_7_bin_797
_yolsuzluk
Kamu İhale Kurumu, şikâyet üzerine üniversite ihalelerini mercek altına aldı. 4
yılda 690 ihaleye bakıldı. Her üç ihaleden birinde yolsuzluk tespit edildi.
İncelenenler arasında usulsüzlük görülmeyen üniversite yok. En çok tıbbi
malzeme alımlarında sorun yaşanırken, soruşturma izinleri YÖK'e takıldı.
(Ahmet Dönmez, 05 Şubat 2007, Pazartesi)
http://www.zaman.com.tr/haber.do?
haberno=496247&keyfield=343720C3BC6E697665727369746520696E63656C
656E64692C2074616D616DC4B16E646120796F6C73757A6C756B20C3A7C
4B16B74C4B120
http://herkesicinsaglik.blogspot.com/