You are on page 1of 88

TARH YENDEN DNMEK Keith Jenkins

Jenkins, Keith Tarihi Yeniden Dnmek ISBN 975-7501-03-4 / Trkesi; Bahadr Sina ener / Dost Kitabevi Yaynlar ubat 1997, Ankara, 92 sayfa. Tarih-Felsefe-Yntem-Aratrma- retim- Kaynaka-Dizin

ISBN 975-7501-03-4 Re-thinking History KEITH JENKINS Routledge, 1991 Bu kitabn tm yaym haklan ONK Ltd. ti. araclyla Dost Kitabevi Yaynlar'na aittir. Birinci Bask, ubat 1997, Ankara ngilizceden eviren, Bahadr Sina ener Yayn Danman, aya r Yayna Hazrlayan, Raul Mansur Karlatrmal Okuna, Mustafa Ylmazer Dzelti, Ebru Eray Ofset Hazrlk, Halit Ataseven Bask ve Cilt, Pelin Ofset

EKitap Tarama ve Dzelti: efrasiyab Yayn: http://ayrac.org letiim: ayrac.org@gmail.com

Maureen, Philip ve Patrick iin

Bu kitapta ileri srlen savlardan bazlar, biraz deiik biimleriyle baka yerlerde, zellikle de Teaching History'de yaynlanmtr. Ama baslm olsalar da olmasalar da, hepsi, son bir ka ylda eitli renci gruplarnn eitiminde, yar kamusal biimde ortaya konulmulardr ve ben, bazlar olduka geni erimli olan tartmalara katldklar iin kendilerine teekkr etmek isterim. Ayrca, bu kitapta ele alnan pek ok konuyu benimle mzakere eden dostlarma; Keith Grieves'e, John McKenzie'ye, Guy Nelson'a ve Richard Pulley'e de teekkr ederim. Yllardr Peter Brickley'le olan ibirliinin byk yararn grdm ve bu kitapta yer alan satrlar, onun fikirleri ve yapc eletirileriyle geici olmann tesinde bir benzerlik tamaktadr.

Keith Jenkins Ocak, 1991

Sanyorum her disiplin, Nietzsche'nin de ok ak bir biimde grd gibi, uygulamaclarna yapmay yasaklad eylerle oluturulur Her disiplin, dnce ve imgelem zerindeki bir dizi kstlamadan meydana gelir ve herbiri, en az -"tarihsel yntem" denen ey; "yk"nn "olgu"yla ilikisinin ne olabilecei hakknda herhangi bir anlaya varmadan "dosdoru ykye girmemek" ve hem kavramsal stbelirlemeden hem de d gcnn arlklarndan (yani "cokuculuk"tan) ne pahasna olursa olsun uzak durmaktan ibaret olduu lde- profesyonel tarihyazcl kadar tabularla kuatlmtr. Ne ki, bunun karlnda hatr saylr bir bedel denmektedir; kavramsal aygt bastrlm (ki o olmadan, tarihsel bir anlatda sylemsel temsilin nesneleri olan atomik olgular karmak makroyaplar ierisinde biraraya getirmek ve oluturmak olanakszdr) ve tarihsel yazndaki iirsel urak, (tarihsel anlatnn onaylanmam -o nedenle eletirilebilir olmayan ierii grevini gren) sylemin kendisine feda edilmitir Tarih ile tarih felsefesi arasna kesin bir izgi eken tarihiler, her tarihsel sylemin, rtk bile olsa iinde gelikin bir tarih felsefesi barndrdn kabule yanamazlar... Tarih ile tarih felsefesi arasndaki balca fark udur: Tarih felsefesi, olgulara sylem ierisinde bir dzen veren kavramsal aygt metnin yzeyine [dek] tarken, (dendii gibi) 'uygulamal tarih', kavramsal aygt, anlatnn ardna gizler ve kavramsal aygt burada gizli ya da rtk biimlendirici bir ara olarak hizmet eder...

Hayden White, Tropics of Discourse, s. 126-7.

Giri

Bu kitap, esas olarak 'tarih nedir?' sorusunu incelemeye girien rencilere hitap etmektedir. Hem bir giri olarak (ilerleyen sayfalarda, szcn tam anlamyla daha nce karlalmam belli konular olabilir) hem de polemik amacyla yazlmtr. zleyen sayfalarda, kabul edesiniz diye deil, aksine eletirel biimde ele alasnz diye bana gre tarihin ne olduu hakknda bir sav ne sryorum. Ama, kendi tarih bilincinize dayanarak, kendi syleminizin denetiminde olacak biimde ... refleksif [dnmsel] bir gr gelitirmenize yardmc olmaktr.1 inde bulunduumuz zamanda her ikisi de -bir giri metni ve bir polemik- bana zorunlu gibi grnmektedir. Geri piyasada (Edward Carr'n What Is History ?, Geoffrey Elton'n The Practice of History ve Arthur Manvick'in The Nature of History2 gibi popler elkitaplar) tarihe giri nitelii tayan metinler vardr. Ama bunlar, zaman zaman gzden geirilmi olmalarna ramen, hl yazldktan (1950 ve 1960'l yllarda) batac edilmekle birlikte, bugn artk eski saygnlklarn yitirmilerdir. Yine bir anlamyla (John Tosh'un The Pursuit of History'si3 gibi son zaman-

14 TARH YENDEN DNMEK

larda bu tre yaplan yeni eklerde de grld gibi) bunlar, tarihin, yakn zamanlarda ilgili sylemlerde yaanan daha geni ve verimli zihinsel gelimelerden uzak kalmasna neden olmak gibi bir lde talihsiz bir sonu yaratm, tamamen "ngiliz" metinlerdir. rnein gerek felsefe gerekse edebiyat, doalarnn doasnn ne olduu sorusuna ok ciddi bir biimde eilmilerdir.4 O nedenle bu yakn sylemler karsnda tarihin kuramsal olarak geri kaldn sylemek pekl mmkndr. Yanl anlamalar nlemek iin bu konuda sanrm hemen bir aklama yaplmas gerekmektedir. Bir niversite kitaplna giderek felsefe konusundaki metinlerle dolu raflara bakarsanz, 'felsefi olarak' neyin bilinip bilinemeyeceine dair snrlar ve temellerle ilgili sorundan beslenen dizi dizi kitaplar grrsnz: Bunlar, ontoloji (varlk kuramlar), epistemoloji (bilgi kuramlar) ve yntembilimle ilgili metinler; kukuculuk, dil ve anlam, idealist, materyalist, gereki, fenomenolojik- zmleme trleri vs. zerine metinlerdir. Sonra edebiyata ayrlm raflar dolarsanz, edebiyat eletirisinin yannda-edebiyat kuram ile ilgili ayr bir blmn bulunduunu grrsnz. Burada Marksist, feminist okuma biimlerine, Freudu ve Freud sonras zmlemelere; yapzmcle, eletirel kurama, almlama kuramna ve metinler arascla; iir, anlatbilim, retorik, alegori vs. zerine metinler bulunur Durmayn, tarihe ayrlan blmeye gein; burada tarih kuramna hibir blmn ayrlmam olduunu; ancak ansnz varsa, skk dzen sralanm tarih kitaptan arasna her ihtimale kar tktrlm (bugn artk evcilletirilmi olan) Geyl'in, Bloch'un ya da Collingwood'un nadide bir kopyasn, daha da anslysanz "yakn dnem"den bir Hayden White ya da bir Foucault ile birlikte yukarda szn ettiimiz Elton' ve dierlerini bulabilirsiniz (bu ifade olduka tuhaf ve biimsiz grnebilir; yerinde bir allmadk).5 Baka bir deyile yle bir iki adm ilerlemekle, ok yakn gemie ait, kuramsal adan zengin metinlerle, tarihin doas zerine yirmi otuz yl nce (ya da Bloch ve adalar szkonusuysa 1930'lu ve 40'l yllarda) yazlm kitaplar ve iki kuak arasndaki uurumu averirsiniz. Bu, tabi ki tarih ve 'tarih kuram' zerine yazlm yakn dnemlere ait son derece incelikli metinlerin -rnein Callinicos ya da Oakeshott; rnein eitli postmodernist almalar; rnein zihin ve kltr tarihi alanlarnda kaydedilen gelimeler 6- varolmad anlamna gelmedii gibi, tarih kuram ve sonularna ilikin bu ilgi noksanlna dnem dnem dikkat ekilmediini sylemek de mmkn deildir. Uzun zaman nce

G R

15

Gareth Stedman-Jones, ngiliz ampirizminin yoksulluuna iaret etmitir; daha yakn dnemde Raphael Samuel, belge fetiizmi, "olgular"a duyulan saplantl ilgi ve bunlara elik eden "naif gereki" yntembilim yznden pek ok tarihsel almann gecikmeli yaplabildiini belirtmiti. Bir ara meslekten tarihiler David Cannadine'nin, tarihin ana mecrasn ksrlk, katksz sersemlik ve miyoplukla sulayan denemesini dillerine dolamlard. Yaklak 1850'lerden itibaren nde gelen yorumcular tarafndan rnek olarak gsterilen Christopher Parker'n 'ngiliz tarih yazcl gelenei'nin balca zelliklerini konu alan almas, her zerresinde belli bir bireycilik trnn hissedildii bu kkl adeti (kendi ideolojik varsaymlar hakknda bir an olsun dnmemi yntembilimsel bir bak asn) ele alr.7 Ne ki bu gibi anmlar ve zmlemeler, tarihin doasna ilikin daha popler aratrmalara bilgisel temel salayacak malzemeden byk oranda yoksundurlar. Kuramsal tartmalar hl bu grbz uygulamac tarihilerin semtine uramamtr ye kuram zerine tamamen raslant eseri olarak yazlm bir metnin arl, szgelimi edebiyat kuram hakknda varolan ynla metnin edebiyat incelemesi zerinde sahip olduu etkiyle ayn younlukta deildir. Ama su da denebilir: Tarih 'modernleecek' ise bu mesafeyi katetmek zorundadr. Bundan tr ben de burada felsefe ve edebiyat kuram gibi ilgili alanlardan yararlandm. nk 'tarih yapmak', gemii ve bugn nasl okuyabileceiniz ve anlamlandrabileceinizle ilgiliyse, bu durumda anlamlarn 'okunmas'n ve kurulmasn balca sorunlar olarak gren sylemlerden yararlanmak bana nemli grnyor 8 yleyse bir metin nasl yaplandrlr? Bu konuya, bilinli olarak ksa tutulmu blm ayrlmtr.9 lkblmde. dorudan tarihin ne olduu sorusu ile; 'ngiliz' formlasyonlarnn bir tekrar olmayan, ancak bu tr baskn (saduyulu) sylemleri de sorunsaln dnda brakmayan ve tarihi bir lde daha geni bak alarna amaya nayak olacak biimlerde tarih sorununun nasl yantlanabileceim ele alyorum. ('Tarih'in aslnda 'tarihler' olduu akldan kartlmamaldr; nk u andan itibaren tarihi, sanki basit ve apak bir ey gibi dnmeyi brakmamz ve grnrdeki soruturma nesnelerinin, 'gemi' olmas dnda baka herhangi bir ortak zellie sahip olmadklarn kabul etmemiz gerekmektedir.) kinci blmde, tarihin doas hakknda giri nitelii tayan temel deerlendirmelerde yzeye kmas kanlmaz olan baz konulara ve sorunlara 'yant' aryorum. Burada ileri srdm ey u: Dnem dnem ortaya atlm olmakla birlikte bu tr konular ve sorunlar nadiren bir

16 TARH YENDEN DNMEK

balam ierisine oturtulmu ve zmlenmi; genellikle mit krc bir biimde ak ulu braklm ve/ya da gizemli bir kla sokulmulardr. Bu sorunlar unlardr: Gerekte, gemite ne olduunu sylemek, hakikate ulamak, nesnel bir anlaya varmak olanakl mdr? Eer deilse, bu durumda tarih kanlmaz olarak yorumsal mdr? Tarihsel olgular nedir (ve aslnda byle eyler var mdr)? Yanllk nedir ve tarihilerin yanll ortaya kartp yok etmeleri gerektiini sylemek ne demektir? Gemite yaam insanlara yaknlk duymak [empati] mmkn mdr? Bilimsel bir tarih olanakl mdr, yoksa tarih znde bir sanat mdr? Tarihin ne olduuna ilikin btn tanmlarda sk sk boy gsteren; neden ve etki, benzerlik ve farkllk, sreklilik ye deime gibi kavram iftlerinin konumu nedir? nc blmde, hareket ettiim noktaya balayp bu metne bilgisel dayanan verdiini dndm bir balama oturtarak, o zamana dek ortaya koymu olacam btn konulan biraraya getiriyorum. nceden de syledim; bu metnin amac, tarihin nelii etrafnda dnen baz savlarn zmlenmesine bir lde yardmc olmaktr. Bu amac ilerletmek bakmndan, tarih nedir sorusuna baka biimlerde deil de neden bu biimde yaklatm sylerken; kendimi, zerine yorumda bulunduum ve olanaklarn evirip evirdiim sylem iinde konumlandrmamn uygun olacan dndm. unu da hemen eklemeliyim ki; bunu, kendi dncelerimin ille de ok nemli olmasndan deil; bolukta varolmadmza gre, beni reten, deyim yerindeyse "beni yazan" zamanlarn, oktandr sizi de yazm ve yazmaya devam edecek olmas gayet mmkn olduu iin yaptm. Bu zamanlara 'postmodern' diyorum, dolaysyla kitab, kimilerine gre iinde yaadmz dnyann ta kendisi olan- 'Postmodern Dnyada Tarih Yapmak' balkl ksa bir balamlatrc blmle sona erdiriyorum.

Tarihin Nelii

Bu blmde, 'tarihin nelii' sorusunu ele almak ve yantlamak istiyorum. Bunu yaparken ncelikle kuramsal olarak tarihin ne olduuna bakacam; ikinci olarak, uygulamada ne olduunu inceleyeceim; ve son olarak, sadece 'tarih sorunu' hakknda deil, onu kuatan baz grler ve deerlendirmelerle ilgili size akla uygun bir kavray kazandracak kadar kapsaml olmasn umduum yntembilimsel olarak temellendirilmi kukucu/ironik- bir tanm ierisinde, kuram ile uygulamay biraraya getireceim. Kuram zerine Kuram dzeyinde iki noktann altn izmek istiyorum. Bu paragrafta genel hatlarn izip, gelitirmeyi daha sonraya brakacam birinci nokta udur: Tarih, dnya hakkndaki bir dizi sylemden biridir. Bu sylemler, dnyay (grnr olarak zerinde yaadmz fiziksel maddeyi) yaratmazlar; ama onu kendilerine ml ederler; sahip olduu btn anlam ona

18 TARH YENDEN DNMEK

sylemler verir. Dnyann, tarihin (grnrdeki) soruturma nesnesini oluturan blm, gemitir. u halde bir sylem olarak tarih nesnesinden farkl bir kategori oluturur; gemi ile tarih, farkl eylerdir. Bunun yannda gemi ile tarih, gemiin sadece tek bir tarihsel okunuunu kanlmaz klacak biimde birbirine dikilmi de deildir. Gemi ile tarihin seyri birbirlerinden bamszdr; birbirlerinden dalar kadar uzaktrlar. Bu yzden ayn soruturma nesnesi, farkl sylemsel pratikler tarafndan, farkl biimlerde okunabilir (bir manzara, corafyaclar, sosyologlar, tarihiler, sanatlar, iktisatlar vs. tarafndan farkl biimlerde okunabilir/yorumlanabilir) ; bu arada her biri kendi iinde, zaman ve mekn d farkl yorumsal okumalar vardr; tarih szkonusu olduunda, tarihyazcl buna tanktr. Yukardaki, kolay bir paragraf deildir. Hepsi de aslnda gemi ile tarih arasndaki ayrm etrafnda dnyor olmakla birlikte, bir yn nermede bulundum. Dolaysyla ileride onun ve yol at tartmalarn, kuramsal olarak tarihin ne olduu [sorununun] aydnlatlmasna katks olabilmesi iin, bu ayrm anlamanzn yaamsal nemi vardr. Bundan tr gemi ile tarih arasnda varolan farkll ayrntl bir biimde ele alp daha sonra buradan doan belli bal sonulardan bazlarn gzden geirerek nemli grdm bu konular inceleyeceim. Tarihin, gemie dair, ama kategorik olarak ondan farkl bir sylem olduu fikriyle balamama izin verin. Bu ayrm daha nce gz ard ettiyseniz, ya da pek fazla aldr etmediyseniz, bu fikir de imdi size tuhaf grnecektir. Bunun byle olmasnn, bu ayrmn genellikle ilenmeden braklmasnn nedenlerinden biri, ngiliz okurlar olarak bizlerin, gemi hakknda yazlm/kaydedilmi bir ey olarak- tarih ile gemiin kendisi arasnda ayrm olduu gereini gzden karmak gibi bir eilime sahip olmamzdan ileri gelmektedir;1 nk dnya tarihi bizim iin her ikisini de ierir. O nedenle, her yerde nceden olmu olan eyler iin her zaman 'gemi' szcn kullanmakla, tarih yerine de (burada tarihilerin yazdklar eyler anlamnda) 'tarihyazm' szcn koymakla, bu fark tescil etmek daha doru olacaktr. Yine byk harfli Tarih'i, ilikilerin btn toplamn gstermek amacyla kullanmay brakmak ve yerine, tarihilerin ilgi nesnesi olarak 'gemi' [ile] tarihilerin [gemile] ilgilenme tarz olarak 'tarihyazm' kavramlarn kullanmak yerinde olacaktr. Gelgelelim alkanlklar kolay braklamyor; ben de gemi, tarihyazm ve ilikilerin btnln ifade ederken 'tarih' szcn kullanyorum. Ama byle yapsam bile, bu ayrm aklmdan karmyorum. Siz de byle yapmalsnz.

TARHN NEL 19

Ne ki, gemi ile tarih arasndaki ayrma getirilen bu akln nemsiz grnmesi ve kiiye u soruyu sordurmas gayet mmkndr: Ne olmu yani? Bunun ne nemi var? Gemi ile tarih arasndaki ayrmn anlalmasnn neden bu denli nem tadna ilikin rnek anmama izin verin. 1 Gemi, olup bitmitir ve edimsel olaylar olarak deil; ancak rnein kitap, makale, belge vs. gibi son derece farkl yaynlar araclyla tarihiler tarafndan geri getirilebilir. Gemi, olup bitmitir ve tarih, tarihilerin uralarnda ondan karttklar eydir. Tarih, tarihlilerin (ya da tarihi gibi davrananlarn) eseridir ye biraraya geldiklerinde birbirlerine sorduklar ilk sorulardan biri, neyle uratklardr. Siz lerin tarih yaparken ("niversiteye tarih okumak zere gideceim" derken) okuduunuz kitaplarda, dergilerde vs. cisimlemi olan bu itir, uratr. Bu, tarihin tam tamna ktphanede ve kitap rafla rnda olduu anlamna gelir. rnein onyedinci yzyl spanyas ile ilgili bir derse girdiinizde, gerekte onyedinci yzyla ya da span ya'ya gitmezsiniz; elinizde okunacak kitaplar listesi, ktphaneye gidersiniz. Onyedinci yzyl spanyas oradadr; kartoteks numara larnn arasnda bir yerlerde. "Kraat etmeniz" iin retmenleriniz sizi baka nereye yollayabilir ki? Elbette gemiten izler bulabilecei niz baka yerlere de -rnein spanya'nn arivlerine- gidebilirsiniz. Ama nereye giderseniz -gidin, nerede bulunursanz bulunun, 'okumak' zorundasnzdr. Bu okuma, kendiliinden ya da doal deil, rnein eitli derslerde- renilmi ve baka metinlerle bilgisel olarak desteklenmi (anlam-landrlm) bir okumadr. Tarih (tarihyazm); metinler aras, dilsel bir kurulutur. 2 Diyelim, ngiltere'nin gemiinden bir blm -rnein onaltnc yzyl- akademik dzeyde aratryorsunuz. Balca bavuru kayna nz da mesela Elton'n England under the Tudors'u olsun. Snfta onaltnc yzyln deiik grnmlerini ele alyor, notlar tutuyorsu nuz; ama kendi yaz ve dzeltilerinizin byk blmnde Elton'dan yararlanyorsunuz. Snav gelip attnda, yantlarnz buram buram Elton kokuyor. Snav verdiniz, ngiliz tarihi konusunda bir derece, yani 'gemi'in grnmleri zerinde gr ileri srme hakkn ve yeterliliini kazandnz. Oysa aslnda Geoffrey Elton konusunda bir derece aldnz sylemek daha doru olurdu: nk Elton'n ge mi hakkndaki kendi okumalarn kartrsak, ngiltere'nin gemi ine dair sizin 'okumanz'dan geriye ne kalmaktadr?

20 TARH YENDEN DNMEK

3 Gemi ile tarih arasndaki ayrma ilikin bu ksa iki rnek, zararsz gibi grnebilir, ama aslnda ok byk sonular vardr. rnein (Yunanistan'da, Roma'da, Orta ada, Afrika'da, Amerika'da...) milyonlarca kadn yaam olmasna karn, pek az tarihte, yani tarihsel metinlerde yer alr. Kadnlar, deyim yerindeyse "tarihten saklanm", yani ou tarihinin anlatsndan sistematik olarak dlanmlardr. O nedenle, bir yandan hem kadnlar hem erkekler erkeksilii oluturan balantlar aratrrken, feministler bugn "kadnn tarihini yeniden yazma"y grev edindiler.2 Siz de bu noktada durup, baka ka grubun, halkn, snfn tarihlerde ihmale uradklar; nedenleri; ayet bu gzard edilmi gruplar tarihsel anlatnn odana yerletirilseler, u an odakta yer alan gruplar da kenara itilselerdi, bunun ne gibi sonular olabilecei zerine dnebilirsiniz. leride, gemi ile tarih arasnda ayrm yapmann anlam ve nemi ile ierdii olanaklar hakknda daha ok sz edilecek. Ama imdi, daha nceki bir paragrafta (5. paragraf) yer alan baka bir sav ele almak istiyorum. Orada, gemi ile tarihin, herhangi bir grngnn birden fazla biimde okunmasna olanak vermeyecek ekilde birbirine dikilmi olmadklarn; her birinin kendi iinde, zaman ve mekn d farkl okumalar yoluyla, ayn soruturma nesnesinin farkl sylemler tarafndan farkl biimlerde okunabileceini sylemitim. Bu sav bir rnekle aklamak iin, pencereden bir manzaraya bakmakta olduumuzu hayal edelim (tabi pencerenin erevesi, szcn tam anlamyla manzarann da 'ereve'si olduu iin, manzarann tmn gremeyiz). n planda birka yol; arkada evlerin sraland baka sokaklar; ortalarnda iftlik evleriyle uzayp giden tarlalar; bir ka mil tede, ufka yaslanm tepelerin srtlarn grelim. yle ortalama bir uzaklkta da bir kasaba pazar bulunsun. Gkyzne de puslu bir mavi hakim olsun vs. Bu manzarada 'corafi' denebilecek hi bir ey yoktur. Ancak bir corafyacnn, bu manzaray corafi bakmdan anlatabilecei aktr. rnein topra, blgenin ekim adetleri ve tarlalarn yapsna gre okuyabilir; yollar, bir dizi yerel/blgesel iletiim ann bir paras haline gelebilir; iftlikler ve kasaba, belli bir nfus dalm rntsne gre okunabilir; arazinin yapsn gsteren dzey haritalar izilebilir; iklimbilimci corafyaclar, iklimle havay; buradan yola karak diyelim sulama trlerini aklayabilirler. Bu yolla szkonusu grnt baka bir ey oluverir, yani corafi bir ey. Ayn biimde bir toplumbilimci de ayn manzaray toplumbilimsel

TARHN NEL 21

olarak alp kurabilir: Kasaba halk, meslek yaps, aile bykl vs. iin bir veri haline gelir; nfus dalm, snf, gelir, ya, cinsiyet asndan ele alnabilir; iklim, bo zaman etkinliklerini biimlendiren bir etken olarak grlebilir vs. Yine, tarihiler de ayn manzaray kendi sylemlerine dntrebilirler. Tarlalarn bugnk hali, itleme ncesi dnemle; nfusun bugnk durumu 1831'deki, 1871 'deki nfusla karlatrlabilir; toprak mlkiyeti ve siyasal iktidar, zaman ierisinde ele alnarak zmlenebilir; manzarann bir parasnn nasl ulusal bir parka dahil edildii; demiryolu ve kanaln nasl ilevsizletii vs. incelenebilir. Bu manzarada corafyaya, sosyolojiye, tarihe vs. ikin hi bir ey bulunmad verili olduuna gre, unu aka grebiliriz: Bu manzara, ne tarihilerin ne de dierlerinin buluudur (tm bunlar gerekten oradadr); onlarn bulduklar, bu manzarann sahip olduu sylenebilecek betimleyici kategorilerle anlamlardr. Her biri bu hammaddeden yola karak onu okumann ve hakknda konumann bir yolunu bulmak (sylemde bulunmak) iin analitik ve yntembilimsel aralar olutururlar. Bu anlamda dnyay bir metin gibi okuruz ve mantksal olarak bu okumalar bitimsizdir. Bununla unu kastetmiyorum: Dnya/gemi hakknda sadece ykler yaratrz (yani nce dnyay/gemii bilir, sonra onun hakknda ykler kurarz). Kastettiim ok daha gl bir iddia: Dnya/gemi, bize zaten daima ykler olarak sunulurlar ve bu yklerin gerek dnyaya/gemie karlk gelip gelmediklerini, bu yklerden (anlatmalardan) syrlarak bilemeyiz; nk "gereklik"i, "zaten her zaman" [varolan] bu anlatmalar oluturur. Ele aldmz rnekte bu, u demektir: (Ancak bir okuma olarak anlaml hale gelen) szkonusu manzara, bu okumalar bir kerede ve sonsuza dek belirleyemez; demek ki corafyaclar, burada sadece sylediklerini "corafi bakmdan" temellendirerek, manzaray bitmeden tkenmeden yorumlayabilir ve yeniden yorumlayabilirler (okuyabilir ve yeniden okuyabilirler). Bunun yannda, bir sylem olarak corafyann her zaman varolmad bilindiine gre, corafyaclarn okumalar belli bir zaman ve meknda balam ve farkllam olmakla kalmaz; corafyaclarn kendileri de, iinde i grdkleri sylemi oluturan eyleri ok farkl biimlerde anlamlardr/okumulardr; yani dnyay okumann bir yolu olarak corafyann yorumlanmaya/tarihselletirilmeye ihtiyac vardr. Toplumbilim ve tarih iin de durum budur Farkl toplumbilimciler ve tarihiler, hi bir zaman yerinde saymayan; her an dalan ve yeniden oluan/dzenlenen; daima konumlandrlm ve konumlandrlmakta olan

22 TARH YENDEN DNMEK

ve bu yzden onu kullananlar tarafndan sylemler olarak, durmadan yeniden incelenmesi gereken sylemler araclyla ayn grngy farkl biimlerde yorumlarlar. O halde, bir sylem olarak tarihin gemiten kategorik olarak farkl olduu savnn tantlandn varsaymama izin verin. Bununla birlikte blmn banda, tarihin nelii karsnda kuramsal dzeyde iki noktann altn izeceimi sylemitim. imdi sra ikincisine geldi. Gemi ile tarih arasndaki ayrmn nda; gemii, kendi tarihi iinde bir lde ele geirmek isteyen tarihiyi bekleyen sorun udur: Bu iki eyi birbirine nasl uygun klacaktr? En azndan onu sylem yapan, eer tarihin (inan ya da koyuttan ok) bilgi olma savysa, tarihin ne olduuna ve ne olabileceine dair olaslklarn belirlenmesinde bu balantnn nasl kurulduunun, tarihinin gemii nasl bilmeye altnn yaamsal bir nemi olduu aktr (Demek istediim; tarihiler kendilerini kurmaca yazar olarak grmezler ama ellerinde olmadan yle de olabiliyorlar) .3 Ancak gemi ile tarih arasndaki farkllktan dolay; ve tarihilerin zerinde alt soruturma nesnesi aslnda var olmad, sadece gemiten geriye baz izler kalm olduu ve bu nesne davurumlarnn ounda bu izlerden ibaret olduu iin, tarihilerin, [tarihini bilgi [olduu] iddialar nnde pek ok snrlamalar bulunduu aktr. Ve benim iin, gemi ile tarihin birbirine uydurulma [uygun klnma] srecinde, son derece problematik kuramsal alan vardr: Epistemoloji, yntembilim ve ideoloji alanlar. ayet tarihin ne olduunu anlayacaksak, bunlarn herbirinin ele alnmas gerekmektedir. Yunanca epistemeden -bilgi- gelen epistemoloji szc, bilgi kuramlarnn felsefi alann ifade eder. Bu alan, herhangi bir evi nasl bildiimizle ilgilidir. Bu anlamda tarih, baka bir sylemin, felsefenin bir parasdr; kendi bilgi alannda -gemi- neyi bilmenin olanakl olduu genel sorusuna dahildir. Buradaki sorunu hemen farkedeceksiniz; varolan bir eyi bilmek zaten zordur: 'tarihte gemi' gibi edimsel olarak varolmayan bir konu hakknda bir eyler sylemekse ok daha zordur. O nedenle bu tr her bilginin byk lde geici, deneysel bir nitelik tamas ve hi kukusuz gemite yaam insanlar zerinde etkisi bulunmayan her tr varsaym ve bask altnda alan tarihiler tarafndan oluturulmu olmas kesin gibi grnmektedir. Ne ki, yine de tarihilerin, bize 'reel' tarih; ilgili anlatlarnn yanlsz, hatta doru olduu nesnel bir gemi manzaras sunmaya altklarn gryoruz. Bu tr kesinci savlara ulamann olanakl olmadn -ki eskiden de olanakl deildi- dnyorum. u anki du-

TARHN NELG 23

rumumuzda bunun -nc blmde de aklayacam gibi- apak olmas gerektiini sylemeliyim. Yine de bunu kabul etmek, kukuya yer amak, tarihin nelii hakkndaki dncelerinizi etkileyecektir; yani bu durum size, tarihin ne olduuna ve olabileceine dair yantnzn bir ksmn salar. Gemiin gerekte bilinemeyeceini kabul etmek, tarihi (mantksal olarak) olmasn istediiniz bir ey olarak grmek (olgu ile deer arasnda varolan ayrm buna olanak tanr; ayrca da ynla tarih vardr), belli tarihlerin salt epistemolojik deil, yntembilimsel ve ideolojik olarak da, nasl baka trl deil de bu tarzda oluturulduklar sorusunu ortaya kartr. Burada bilebildiklerimizin ve bilebilme biimimizin gle bir etkileimi sz konusudur. Ne ki, bir anlamda bu, sadece tarihin epistemolojik olarak krlgan bir nitelie sahip olmasndan ileri gelir. Bu noktann zerinde durulmas gerekiyor nk bir kerede ve nihai olarak, imdi ve sonsuza dek bilmek olanakl olsayd, birden fazla tarihin yazlmas gerekmezdi; yine, saysz tarihinin o bir tek tarihi ayn biimde tekrar tekrar yazmasnn ne anlam olurdu? Tarih ('gemi/gelecek' deil, tarihsel kurulular) dururdu ve tarihin (tarihilerin) durmas dncesini sama buluyorsanz, vazgein; nk yle deildir: Tarihin durmas [dncesi], rnein sadece Orwell'in 1984'nde yer almaz, 1930'larn Avrupasnda yaanan bir deneyimdir de. Orwel'in byle dnmeye iten de bu yer ve bu zamandr O halde epistemolojik bakmdan krlganlk, tarihilerin eitli okumalarda bulunmasna -bir gemi, bir sr tarih- olanak vermektedir. Peki, tarihi epistemolojik bakmdan bu denli krlgan yapan nedir? Bunun drt temel nedeni vardr. Birincisi (burada David Lowenthal'n The Past is a Foreign Country 4 kitabndaki savlar izliyorum), 'ierikler'i neredeyse snrsz olduundan, hibir tarihi gemiteki olaylarn btnln kapsayamaz ve bu nedenle yeniden kapsayamaz. Gemite olanlarn ancak bir blm aktarlabilir ve hibir tarihinin anlatm, gemie tam olarak karlk gelmez: Gemiin salt oylumu, tek bana btnsel bir tarihin nnde engel oluturur. Gemiin byk blm yazl deildir; olann da byk blm kaybolmutur. kincisi; bir anlatm deil, olaylar, durumlar vs. olduundan, hibir anlatm da gemii olduu gibi yeniden kapsamaz. Gemi geride kaldndan, bir anlatm gemie gre deil ancak dier anlatmlara gre snanabilir. Baz tarihilerin anlatlarnn, dier tarihilerin yorumlarna gre daha "doru" olduundan szederi; bize dier btn anlatmlar kendisi-

24 TARH YENDEN DNMEK

ne gre lmemize olanak verecek, derinlemesine, gerek bir tarih, gerek bir anlat yoktur. Dier yorumlarn salt eitlemelerinden ibaret olaca, temelden doru bir "metin" yoktur; btn varolan bu eitlemelerdir. Kltr eletirmeni Steven Giles, bu konuda ok zl bir yorumda bulunmaktadr: Gemite kalm olan eyler, daima, o zamana dek yaplm yorum tabakalarnn oluturduu keltiden geilerek ve o zamana kadarki yorumsal sylemlerin oluturduu okuma alkanlklar ve kategoriler araclyla anlalrlar.5 Bu igr, bize u sav belirleme olana vermektedir: eyleri bu biimde grmek, tarihsel incelemeyi (gemii) zorunlu olarak bir tarihyazm (tarihiler) incelemesi haline getirir; tarihyazm da bylelikle, tarih incelemesinin dnda fazladan bir ey olarak deil, gerekte onu oluturan ey olarak grlr. Bu konuya 2. blmde geri dneceim. imdi nc noktay belirtelim. ncs; ne denli dorulanabilir, geni kabul grebilir ya da snanabilir olursa olsun tarih, kanlmaz olarak bir kiisel yap; "anlatc" sfatyla tarihinin bak asnn davurumu,olarak kalr. Kendisi de kukulu olan dorudan bellekten farkl olarak tarih, baka birilerinin gzlerine ve seslerine dayanr; tarihi, gemiteki olaylarla bizim onlar hakkndaki okumalarmz arasnda yer alan bir yorumcu araclyla grrz. Elbette Lowenthal'm dedii gibi, yazya geirilmi tarih, okura tarihinin kaynaklarna erime olana tanmakla, "uygulamada" tarihinin bir eyler yazma konusundaki mantksal zgrln kstlar. Ama yine de tarihsel malzemelerin seimine tarihinin bak as ve eilimleri ekil verir ve bunlardan kartlacak anlam da bizim kendi kiisel [anlam] yaplarmz belirler 'Bildiimiz' gemi, her zaman olumsaldr; kendi grlerimize, 'imdimiz'e baldr. Bizler nasl gemiin rnysek, bilmen gemi de (tarih) bizim yapntmzdr. Gemie ne denli dalm da olsa, hi kimse kendini bildiklerinden ve varsaymlarndan syramaz. Gemii aklamak iin diyor Lowenthal, "tarihiler, gerek yazk tarihin tesine geip bugnk dnce tarzmzla hipotezler olutururlar... Maitland: 'bizler moderniz; szcklerimiz, dncelerimiz modern olmaktan kurtulamaz. lk ngilizler olmamz iin artk ok ge' demitir".6 Bu durumda yorumlayc ve d kurduran szcklerin canlandrc gc nnde hemen hibir snr yok demektir. Decrees To The Planet'de air Khlebnikov, "Bak" diyor, "gne bile boyun eer benim sz dizimime".7 "Bak" diyor tarihi de, "gemi boyun eer benim yorumuma". Bu biraz iirsel olduysa, o zaman [herkesin] kaynaklara ulaabilir oluunun, ayn anda tarihinin btnsel zgrln engellemesi, ama ey-

TARHN NEL 25

leri, arkas gelmeyen yorumlara son verecek ekilde kesinlememesi konusunu dnyevi bir rnekle aklayalm. Hitler'in iktidara geldikten sonraki niyetleriyle kinci Dnya Sava'nn nedenleri hakknda bir dolu anlamazlk vardr. A. J. E Taylor ile H. Trevor-Roper arasndaki uzun srm nl bir tartma da bunlardan biridir. Anlamazlk, tarihi olarak deerlerinden kaynaklanyor deildi; ikisi de son derece deneyimli, ikisi de 'yetkin'diler; ikisi de belgeleri okuyabildii gibi, szn ettiimiz rnekte ounlukla da ayn belgeleri okumulard. Ancak yine de anlaamadlar. Demek ki kaynaklar demek deil ayn olaylar/kaynaklar, sadece tek bir okumann izlenmesini salamyor. Epistemolojik krlganlkla ilgili yukardaki neden, tarihin gemiten daha az bir ey olduu; tarihilerin ancak gemiin paralarn kapsayabilecekleri dncesine dayanmaktadr. Ama drdnc nokta; geriye bak yoluyla gemi hakknda, gemite yaam olan insanlardan bir biimde daha fazla ey bildiimizi ileri srmektedir. Gemii modern kavramlara tercme ederken ve belki de o zamana dek varolmayan bilgileri kullanrken, tarihi hem gemi hakknda unutulmu olanlar ortaya kartr hem de daha nce bir araya getirilmemi eyleri bir araya getirir. Bylelikle insanlar ve toplumsal oluumlar, ancak geriye bakla grlebilecek sreler haline sokulurlar ve gemiten kalan izlerle belgeler, diyelim hibir znesine anlaml gelmeyebilecek bir rnty arklamak zere, ilk balamlarndan (ama ve ilevlerinden) kopartlrlar. Ve Lowenthal'n dedii gibi, btn bunlar kanlmazdr. Tarih daima gemiin farkl grnlerini biraraya getirir, deitirir, abartr: "Zaman ksaltlr, ayrntlar seilir ve belirginletirilir, eyleme younlalr, ilikiler basitletirilir; olaylar... (kastl olarak) deitirilmez ama... onlara anlam verilir."8 En ampirik kroniki bile zamana ve mekna biim Vermek amacyla anlatsal yaplar bulmak zorundadr: "Res gestae*, pekl birbiri ardna gelen lnetli eyler olabilir ... ama bu biimde grnmesi olanakszdr, nk daha sonra btn anlam ondan kartlacaktr."9 Daha sonra Lo-wenthal, son sz olarak unlar sylyor: ykler, balantlar ne kardklarndan, krlmalarn, kopmalarn roln nemsemediklerinden; bilindii biimiyle, tarihler bize gemiin aslnda olduundan daha anlalr grnmektedir. O halde bunlar, balca (ve iyi bilinen) epistemolojik snrlardr. Ben bunlar hzl ve izlenimci bir biimde ortaya koydum. Siz de Lowenthal'
* Baarlar.

ay ra

c.o

rg

26 TARH YENDEN DNMEK

ve bakalarn okuyabilirsiniz. Ama imdi daha ileri gitmek niyetindeyim. nk, neyi bilebileceimizle ilgili bu epistemolojik snrlarn, tarihinin elinden geldiince denedii ve ortaya kard yollarla bir balants olduu aktr. Ve epistemolojide olduu gibi tarihilerin yntemlerinde de, doru olmalarndan dolay kullanlmas zorunlu kesin yollar yoktur; tarihilerin yntemleri de, epistemolojileri kadar krlgandr. Buraya kadar, tarihin tarihilerce oluturulan deiken bir sylem olduunu ve gemiteki deneyimlerin mutlaka tek bir okuma biimini gerektirmediini ileri srdm; bak deitirin, grngeyi kaydrn, karnza yeni okumalar ksn. Fakat tarihiler bunlar bilmelerine ramen, ou srarla bilmezden gelmekte; nesnellik ve hakikat iin youn aba harcamaktadrlar. Ve bu hakikat aray, ideolojik ve yntembilimsel konumlar yatay kesmektedir. rnein (bir lde) ampirik sada yer alan G. Elton, The Practice of History'de10, aratrma zerine olan blmn banda unlar sylyor: "O halde tarihsel inceleme, bir hakikat aray demektir." Ve ayn blmn sonunda; -O [tarihi], inceledii eyin gerek olduunu bilir, [ama] gerein tmn asla yeniden ele geiremeyeceini [de] bilir ... tarihsel aratrma ve yeniden kurma srecinin hi bir zaman sona ermeyeceini bilir; ama ayn zamanda bunun, almasn gerekd ya da gayri meru bir hale getirmeyeceinin de bilincindedir- gibi bir dizi kayda yer vermekle birlikte bu tr uyarlarn, Elton'in balangta dile getirdii "hakikat arayn ciddi bir biimde etkilemedii aktr. Bir lde Marksist solda yer alan E. P Thompson, The Poverty of Theory'de11 yle yazyor: "Bir sredir ... materyalist tarih kavram ... kendine bir gven gelitirmitir. Olgun bir pratik olarak... Marksist gelenekten doan belki de en gl disiplindir. Benim yaamm sresince bile ... dikkate deer gelimeler kaydedilmitir ve bunlarn bilgide ilerlemeler olduu varsaylmtr." Thompson, bunun, bu tarz bir bilginin 'bilimsel kantlama'ya tabi tutulabilecei anlamna gelmediini kabul etmekle birlikte, yine de gerek bilgi olduunu savunmaktadr. Bir lde ampirik merkezde yer alan A. Marwick ise The Nature of History'de 12 "tarihilerin anlatmlarnn znel boyutu" dedii eyi ne kartr; ama onun iin bu, diyelim tarihinin ideolojik konumundan deil, kantlarn doasndan ileri gelen bir eydir: Tarihiler, "kaynaklarn eksikliine bal olarak az ok kiisel bir yorum sergilemek zorunda kalrlar" . Hal bu olunca, Marwick, "ahlki" karmalarn en aza indirebilmek iin tarihilerin "sk yntembilimsel kurallar" gelitirmek gibi bir

TARHN NEL 27

grevleri olduunu belirtir. Bu durum Marwick'i Elton'a balar: "Elton, keskin bir grle, tarihsel aklamann evrensel kurallara bal olmamasndan, bu aklamann sk kurallarca idare olunmad anlamnn kartlamayacan belirtir." Demek ki btn bu tarihiler iin hakikat, bilgi ve meruiyet, sk yntembilimsel kurallardan ve ilemlerden tremektedir. Yorumcu aka ket vuran nokta budur Benim savm farkldr. Benim amdan yorumu belirleyen sev, yntem ile kantn tesinde, nihai olarak ideolojide yatmaktadr. nk ou tarihi, kesin bir yntemin nemi konusunda hem fikirdir; ancak hangi kesin yntemden sz edildii noktasnda sorun vardr. Yntem zerine olan blmnde Marwick, (ihtimal ki) iinden seimde bulunulacak bir dizi seenek ortaya koyar. rnein, gnlnz kimi ekiyorsa onu izleyin: Hegel'i, Marx', Dilthey', Weber'i, Popper', Hempel'i, Aron'u, Collingwood'u, Dray'i, Oakeshott'u, Danto'yu, Gallie'i, Walsh'u, Atkinson'u, Leff'i ya da Hexter'i. Veya modern ampiristlerin, feministlerin, Annales Okulu'nun, yeni Marksistlerin, yeni slupularn, ekonometricilerin, yapsalclarn ya da post-yapsalclarn; hatta Marwick'in kendisinin bile izinden gitmek isteyebilirsiniz! En az yirmibe olaslk! Bu listeyi uzatmak da son derece mmkndr. Ama sorun udur: Sizi, "daha gerek ve doru" bir gemie hangi yntemin gtreceini nasl bilebilirsiniz? Elbette her yntem kesin olacaktr; yani isel olarak tutunumlu ve tutarl olacak; ama gelgeldim kendine gndermede bulunan bir nitelik tayacaktr. Yani sadece nasl kendi iinde geerli olacak savlarda bulunulacan anlatacaktr. Btn seeneklerin bunu yapaca dnlrse, yirmibe kadar seenei birbirinden ayrt etme sorunu olduu gibi duracaktr. Thompson net ve titizdir; Elton da yle; o halde neye dayanarak birini tekine yeleyeceiz? Marwick'e mi? Neden ona? Yani, diyelim sak yntemiyle yaptklarndan; tarih yapma nedenlerinden holanld diye Thompson'n yelenme olasl yok mu? Dier herey eitse, neden biri de byle bir gr benimsemesin ki? zetlersek, yntemin hakikate giden yol olduunu sylemek yanltcdr Dizi dizi yntem var; ama aralarndan seimde bulunmay salayacak, zerinde anlalm bir lt yok. Marwick gibileri sk sk, diyelim ampiristler ile yapsalclarn, aralarndaki btn yntembilimsel farklara, ramen, temel ilkeler zerinde anlatklarn ileri srerler. Ama bu da byle deildir. yle grnyor ki Marwick ve benzerleri, yapsalclarn, ampirist olmadklarn en kesin biimde aklamak iin her areye bavurduklarn; kendilerini dierlerinden farkl klmak iin tamamen kendile-

28 TARH YENDEN DNMEK

rine zg yaklamlar gelitirdiklerini bilmezden gelmektedirler. imdi, 'tarihin doas'na giri nitelii tayan tartmalarda dnem dnem boy gsteren, yntemle ilgili baka bir sav ele almak istiyorum. Bu sav kavramlar hakkndadr ve yledir: Yntemler arasndaki farklar giderilemese de btn tarihilerin kulland kilit kavramlar yok mudur? Bu da ortak bir yntemsel temelin bulunduu anlamna gelmez mi? u bir gerektir: Btn tarih trlerinde 'tarihsel kavramlar' denen terimlerle karlalr (bunlara 'tarihilerin kavramlar' denmez; bylelikle sanki bu kavramlar bir biimde kendi kendini yaratan bir tarihe aitlermi gibi, gayr ahsi ve nesnel grnrler). Bu kadarla da kalmaz; bu kavramlardan, muntazaman tarihin "anayurdu" olarak sz edilir. Zaman, tanklk, empati [duygudalk], neden ve etki, sreklilik ve deime vs. bu tr kavramlardandr. Bu kavramlarla "i grmeyin" demiyorum; ama bu belli kavramlar kullanldklarnda, aslnda apak ve zaman dlarm, tarihsel bilginin evrensel yap talarn oluturuyorlarm gibi bir izlenim verdiklerini dnyorum. Halbuki bu ironiktir; nk tarihten sz aan [bir konumann] yapmak zorunda olduu eylerden biri, tarihin kendisini tarihselletirmek; btn tarihsel anlatlar zamana ve mekna bal grmek, dolaysyla bu anlatlardaki kavramlar evrensel anayurtlar [ana kavramlar] olarak deil; zgl, yerel ifadeler olarak grmektir Bu tarihselletirimi, "sradan" kavramlarla gstermek kolaydr. Tarih alannda kaydedilen yeni gelimeler hakknda yazd bir yazda eitimci Donald Steel, 1960'larda be byk kavramn (zaman, mekn, ardklk, ahlki yarg ve toplumsal gerekilik) nasl tarih yapmakla zdeletirildiini gstererek, baz kavramlarn 'ana kavramlar' haline geliini anlatmaktadr.13 Steel, bunlarn; zaman, tanklk, neden ve etki, sreklilik ve deime, benzerlik ve farkllk gibi tarihin 'kilit kavramlar'n oluturmak zere 1970'lerde elden geirildiklerine iaret etmekte; School's Council History, GCSE, Akademik anmlar iin temel oluturduklarn ve gerek niversitelerde gerekse dnda etkin hale geldiklerini anlatmaktadr Anlalaca gibi bu 'eski' ana yurtlar, yirmibe yldan fazla bir zamandr pompalanp durmaktadr. Oysa ne evrenseldirler ne de bu sfatla tarihilerin yntemlerinden doarlar; daha ok genel eitim dncesinin bir rndrler. deolojik olduklar da apaktr; zira unu sormak mmkn: (Egemen [tarih]) alann dzenlemek zere; yap-zne, st belirlenme, konjonktr, eitsiz gelime, merkez-evre, baskn-marjinal, temel-styap, kopu, soykt, mentaliti, hegemonya, sekin, paradig-

TARHN NEL 29

ma vs. gibi kavramlar kullanlsayd, o zaman ne olurdu? Dorudan ideolojiyi ele almann zaman geldi galiba. Bir rnekle balamama izin verin. Bir okul ya da niversite ders programna, gerek anlamda tarihsel denebilecek (dier tarihlerden farksz), ama konu alan ve yntembilimsel yaklam siyah, Marksist, feminist bir bak asna gre seilmi bir ders koymak, zaman ve mekn olarak u noktada mmkn gzkmektedir. Ancak ben byle bir ders bulunabileceinden kukuluyum. Neden? Bunun tarih olmayacandan deil (nk olacaktr), ama siyah Marksist-feministlerin devlet mfredatna byle bir ders koydurtabilecek gce gerekte sahip olmadklarndan tr. Ne ki bu soru, hangi derslerin "uygun" olduuna karar vermi olanlara, ders programnn hazrlanmasn etkileyecek gce sahip olanlara sorulacak olsayd, byk olaslkla hepsi de u konuda ayn fikirde olurlard: Byle bir dersin bulunmaynn nedeni, ideolojik olacak olmasndan ileri gelmektedir: yani byle bir tarihin gdleri,per se tarihe dsal kayglardan gelecek; ikna etmek amacyla belli bir gr kazandrmann, bir konumu iletmenin arac olacaktr. imdi, 'tarih olarak tarih' ile 'ideolojik" tarih' arasndaki bu ayrm, unu ima ettii ve ima ekmesi istendii iin ilgi ekicidir: Baz tarihler (ki genellikle bunlar egemen tarihlerdir) hi bir biimde ideolojik deildir; insanlara gr kazandrmaz ve 'konu'yla ilgisiz gemi manzaralar sunmazlar. Fakat betimlemelerle dolu tarihlere verilen anlamlarn zaten byle bir ey olduunu; bu anlamlarn tarihte ikin olarak bulunmadklarn (biz onlar oraya koymadan nce anlamlarmzn [tarihsel] "manzara"da bulunmadn); anlamlarn gemie dar-da(kilerde)n verildiini daha nce grmtk. Tarih, asla kendisi iin deil, daima birileri iindir. Bundan dolay, zgl toplumsal oluumlarn, zgl konularda sylev vermek zere kendi tarihilerine gereksinim duyduklarn sylemek akla uygun grnmektedir. Yine kendilerine stnlk tannm grlerin. toplumsal oluumlarda varolan gl egemen bloun karna olduunu; bu tr grlere otomatik olarak bir kerede ve sonsuza dek geerli olmak zere ulalmadn; "bu, budur; ite o kadar" denerek, meydan okumadan uzak ya da gvenlikte olmadklarn sylemek de akla uygun grnmektedir. Kendinde tarihin ideolojik bir yap olmas; g ilikilerinden eitli biimlerde etkilenmi kimselerce durmadan yeniden ilenmesi ve yeniden dzenlenmesi anlamna gelmektedir, nk egemenler kadar egemen olunanlarn da gemie ilikin, kendi pratiklerini merulatracak, uygunsuz diye egemen sylemin gndeminden uzak tutulmas gereken

30 TARH YENDEN DNMEK

yorumlar vardr. Bu anlamda verilecek mesajlarda durmadan yeniden dzenlemelerin (bu yeniden dzenlemelerden genellikle akademik 'gr ayrlklar' diye sz edilir) yaplmas gerekir; nk halk(lar) kendi karlar dorultusunda seferber etmeye altklarndan, egemen olanlarla bal olanlarn gereksinimleri gerek dnyada durmadan yeniden ilenmektedir. Tarih, bu tr atmalar ierisinde biimlenir ve tarih [boyunca varolan] bu atan gereksinimlerin, tarihin ne olduu konusundaki ekimeleri etkiledii aktr. yleyse bu noktada 'tarih nedir' sorusuna gereki biimlerde yant aramann yolunun, 'ne' yerine 'kim' szcn geirmek ve sonuna da 'iin' szcn eklemekten getiini grebiliriz. Dolaysyla soru 'tarih "nedir?' deil, 'kim iin tarih?' olmaktadr. Byle yapmakla, tarihin sorunsallatn grebiliriz; nk bu, farkl gruplar iin farkl eyleri anlaml klan tartmal bir kavram/sylem olmaktadr. Bu anlamda baz gruplar, iinde atma ve acnn yer almad, arnk bir tarih olsun isterler; kimileri quietisme [dingincilie] gtrecek bir tarih isterler; bazlar tarihin etin, sert bir bireycilii somutlatrmasn isterler; kimileri devrim iin strateji ve taktikler versin; bazlar da kar devrim iin gerekeler sunsun isterler vs. Bir devrimci iin tarihin, bir tutucunun olmasn istediinden nasl da farkl olacan grmek hi zor deildin Yine tarihten yararlanma yollan zerine bir liste yaplsa, bunun mantksal olmasa bile pratik bakmdan sonsuz olacan grmemek olanakszdr. Demek istediim, herkesin bir kerede ve sonsuza dek zerinde anlamaya varabilecei bir tarih, nasl bir tarih olurdu? Bir rnekle bu sylenenleri ksaca aklamama izin verin. 1984 adl romannda Orwell, bugnn denetimini ellerinde bulunduranlarn gemii, gemii ellerinde tutanlarn da gelecei kontrol ettiklerini sylemiti. Bu saptama kurgu olmann ok tesinde bir eydir. yle ki, bugn yaamakta olanlar, kendilerine imdi ierisinde bir yer bulmak, bugnk ve gelecekteki yaam tarzlarn merulatrmak iin bir evveliyata, maziye ve seleflere gerek duyarlar. (Olgu-deer ayrm verili iken, gemiin "olgular" -ya da baka herhangi bir ey- aslnda hibireyi merulatrmaz; ancak burada dile getirilen konu, insanlarn sanki yleymi gibi hareket etmeleridir.) nsanlar, szcn tam anlamyla bugnlerinin ve yarnlarnn kklerini dnde bulmak ihtiyacndadrlar. u son zamanlarda kadnlar, siyahlar, dinsel gruplar, eitli aznlklar vs. hep bu dnlerin araynda olmular ve -gemiin saysz anlaty besleyebildii ve besleyecei dnlrse- bulmulardr da. Gncel varolulara dair aklamalar ve gelecee ilikin programlar, hep bu gemiler iinde yaplr. Biraz geriye

TARHN NEL 31

gidersek, alan snflar da tarihsel olarak tasarlanm bir yrnge yoluyla kendilerine bir kk bulmaya almlardr. Yine burjuvazi de, biraz daha geriden kendi eceresini oluturmu, kendinin ve bakalarnn tarihini kurmaya balamtr. Bu anlamda btn snflar/gruplar, kollektif zyaamyklerini yazmlardr. Tarih, ksmen insan(larn) kimliklerini yaratma tarzdr. Geri bu tr yerlere girenlerin, btn ilgili taraflar asndan yaamsal neme sahip olduklarn grebiliyoruz; ama tarih, okul ve akademi ders programlar iinde bir yer olmaktan ok daha fazla bir eydir. Bu hep bildiimiz bir ey deil midir? Tarih gibi bylesine nemli 'merulatrc' bir grngnn, gerek ihtiyalardan ve iktidar [ilikilerinden] kaynakland ak deil mi? unun dnda sanyorum yle: Tarihlerin srekli olarak yeniden yazlmasndan sz ederken egemen sylem, bunu gerek ihtiyalar yerinden oynatacak bir biimde yapmaktadr; her kusan kendi tarihini yeniden yazdn sylerken, pek de yumuaktr. Ama nasl ve neden? Bunun Orwell'de rtk bir biimde anlan yant yledir: nk iktidar ilikileri, birbiriyle atan merulatrma hareketleriyle ilgisi bulunan herkes iin "bilgi olarak tarih"in zorunlu olduunu syleyen ideolojik sylemler retir.
Kuramsal adan tarih nedir tartmasna son noktay koymama izin verin. Tarihin, epistemolojiden, yntembilimden ve ideolojiden olutuunu ileri srdm. Epistomoloji gemii gerekten bilmemizin asla mmkn olamayacan; gemi ile tarih (tarihyazm) arasndaki akln ontolojik bir

aklk olduunu, yani bunun tam da eylerin doasndan ileri geldiini ve hibir epistemolojik giriimin bunu kapayamayacan gstermektedir. Tarihiler, yorumcu tarihinin etkisini azaltacak yollar tasarlamlar ve sonralar eitli biimlerde evrenselletirmeye alacaklar (bunlar uygulayan herkes, beceriler, kavramlar, rutinler ve ilemlerden oluan nesnel anayurda ulaabilecektir) kesin yntemler gelitirmilerdir. Ama ynla yntembilim mevcuttur; anayurt denen eyi oluturan kavramlar, gncel ve tarafl bir yap oluturur ve ben, tarih temelde tartmal bir sylem olduundan; iinde halk(lar)n, snflarn ve gruplarn, zyaamyksel yoldan szcn tam anlamyla holarna giden bir gemi yorumu yarattklar bir sava alan olduundan, grdmz farkllklarn varolduunu ileri srdm. Bu basklarn dnda, ne kesin bir tarih ne de egemen seslerin, ak bir iktidar [vaz] ya da rtk bir ibirlii yoluyla birbirlerini dengelemesiyle ulalabilecek (geici) bir mutabakat vardr. Son olarak; tarih, kuramdr ve kuram ideolojiktir ve ideoloji
maddi karlardr.

deoloji, toplumsal formasyonumuzda esas olarak bu amala kurulmu

32 TARH YENDEN DNMEK

kurumlarda -zellikle niversitelerde- tarih yapmann gnlk pratikleri dahil, tarihin her ke bucana szar. imdi tarihe bu tarz bir pratik olarak bakalm. Pratik zerine Az nce, pek ok yerde ve pek ok farkl nedenlerle tarih yapld ve yaplaca; meslekten tarihin de byle bir ey olduu, yani (btn) yksek eitim kurumlarnda, zellikle de niversitelerde alan (genellikle) maal tarihilerin rettii bir tarih olduu sonucuna varmtm. The Death of the Past'ta14 tarihi J. H. Plumb, meslekten tarihi (tpk Elton gibi) gemite olanlarn gereini belirlemeye alma sreci olarak tarif etmitir. Daha sonra bu sre; yolu yarm yamalak, sindirilmemi ve (Plumb'n gznde) i kurgulardan temizlemek iin, popler bellek/ sa-duyu/reete-bilgi trnden "gemiler anlaylarna kar kartlabilecektir. On Living in an Old Country'de 15 Patrick Wright, Plumb'n iinin olanaksz (nk bizim de daha nce grdmz gibi, sorunsal-d tarihsel (ve tarihilerin) hakikatler [i] yoktur); amacnn istenir, arzulanr bir ama olmamakla kalmayp (nk, diyelim popler bellekte, zaman zaman "resmi" tarihe kar karken yararlanlabilecek gler ve alternatif okumalar pekl bulunabilir. Wight, bu noktada Orwell'in 1984'ndeki proleterlerin belleklerini dnmemizi nermektedir) ayn zamanda belleklerin yok edildii bir yer olan eitim kurumlarnn da popler bellek trnn toplumsallama srelerine sk skya bal olduunu ileri srmektedir. yle ki, meslekten tarihiler kendilerini tepeden trnaa akademik ve kardan uzak bir klkta sunsalar, u ya da bu yolla bir "mesafe" braksalar bile; bu uygulamaclarn ideolojik mcadelenin hi de dnda olmadklarn, tersine bu kavgada en egemen konumlan igal ettiklerini; tarih mesleinin, egemen ideolojilerin tarihi gncel olarak 'akademik bir biimde' eklemlemelerinin bir ifadesi olduunu grmek epey aydnlatc olmaktadr. Daha geni bir kltrel ve "tarihsel" adan bakldnda, ulusal niversitelerimize yaplan milyonlarca poundluk yatrmn, toplumsal oluumun yeniden retiminin btnleyici bir paras olduu; dolaysyla bu kurumlarn, kltrel bekiliin (akademik standartlar) ve ideolojik denetimin n saflarnda yer aldklar son derece aktr; ayet yle olmasalard, kim takard onlar! u ana dek tarihi, gerek karlarn ve basklarn arasnda varolan atlaklara yerletirmeye altm dnlrse; sadece 'tarihin gerek

TARH N NEL 33

nelii' ile ilgili alann esas olarak onlarn tarih tarznn tanmlanmasndan dolay deil, ayn zamanda akademi seviyesinde ve lisans derslerinde incelenen tarih tr de bu olduu iin 'bilgince' basklar gznnde bulundurmam gerekiyor. Sizler bu tr derslerle aslnda akademik tarihe sokulursunuz; bylelikle meslekten tarihiler haline gelmeniz salanr. Peki meslekten tarihi olmak nedir ve meslekten tarihiler nasl tarih yaparlar?16 yle balayalm: Tarih, uralarndan dolay kendilerine tarihi denen bir grup emeki tarafndan retilir; bu, onlarn iidir. Tarihiler ie giderken yanlarnda belli tanmlanabilir eyler bulundururlar. Bunlardan birincisi, tarihinin kendi deerleri, grleri ve ideolojik, bak alar gibi kiisel eylerdir. Yanlarna ikinci olarak epistemoloiik nkabul ve varsaymlar, alrlar. Bunlar her zaman bilincinde olunan eyler deildir; ama tarihiler 'bilgi'ye ulamann yollarn "kafalarnda" bulundurmak zorundadrlar. Burada bir dizi -ekonomik, toplumsal, siyasal, kltrel, ideolojik vs.- kategori ve bu kategorilerin iinde yer alan ya da onlar yatay kesen (rnein siyasal bir kategori iinde, diyelim snf, iktidar, devlet, egemenlik, meruiyet vs. gibi) bir dizi kavramla, insanolunun sreklilii (ya da baka bir ey) hakknda kapsaml varsaymlar yer alr Bu kategoriler, kavramlar ve varsaymlar araclyla tarihi hipotezler oluturacak, soyutlamalarda bulunacak ve bazlarn dahil edip bazlarn atarak, malzemelerini dzenleyecek ve yeniden dzenleyecektir. Tarihiler ayn zamanda teknik szlkler de kullanrlar ve bunlar da (kanlmaz olarak anakronik olmak bir tarafa) sadece ne sylediklerini deil, syleme biimlerini de etkiler. Bu kategoriler, kavramlar ve szlkler durmadan elden geirilir; ama bunlar olmasayd tarihiler, eyler hakknda ne lde anlap anlaamadklar bir yana, birbirlerinin sylediklerini bile anlamayacaklar gibi, kendi anlatlarn da derleyip toparlayamazlard. (ncs, tarihilerin, malzemeleriyle daha yakndan almalarn salayan alklar ve ilemleri (szcn dar anlamyla yntemleri) vardr; bunlar, malzemenin kkenini, konumunu, gerekliini, gvenilirliini snamann yollarn olutururlar... Bu alklar, younluk ve kesinlik dereceleri deise de btn malzemelere uygulanacaktr (bir dolu srme ve hata ortaya kar). Burada, bktracak kadar ayrntlarla dolu bir dizi teknik yer alr; bunlar, ou zaman 'tarihinin ustal' olarak anlan pratiklerdir. Geerken, sz arasnda deindiimiz bu teknikler, tarihleri yapan etkenler bilekesi ierisinde hi de stn kr bir yer igal etmezler. (Fakat

34 TARH YENDEN DNMEK

tarih 'beceriler'den ibaret deildir.) yle ki, bu pratiklerle silahlanm tarihi, bir tarih 'kurmaya' ('tarihler yapmaya') ok daha dorudan bir biimde giriebilir Drdncs zerinde alacaklar ve 'gelitirecekleri' eitli malzemeler bulmaya koyulurken, baka tarihilerin (kitaplarda, makalelerde vs. cisimlemi, birikmi emek-zaman oluturan) yaynlanm almalaryla yaynlanmam malzemeler arasnda mekik dokurlar. Bu yaynlanmam, 'az ok yeni' malzemelere, gemiin izleri (szcn tam anlamyla gemiten kalan iaretler; belgeler, kaytlar, eserler) gzyle baklabilir. Bu izler, bilinen (ama ok az kullanlm) izlerle; yeni, kullanlmam ve muhtemelen bilinmeyen eski izlerin bir karmdr. Yani daha nce kullanlm ama az ok yeni/yenice izlerin bulunmasndan tr imdi daha nce igal ettiklerinden farkl balamlara yerletirilebilir olan malzemelerdir. Bu durumda tarihi, -hep 'zgn tezler' bulma-arzusuyla baklan-bu unsurlar, yeni (ve eitli yollarla dzenlemeye ve bylelikle bir zamanlar somut olan bu izleri 'dncede somut'a, yani tarihilerin anlatlarna dntrmeye balayabilir. Bu noktada tarihi, szcn tam anlamyla gemiin izlerini yeni bir kategori iinde yeniden retir ve bu (gemii tarihe) dntrme edimi, onun asl iidir. Beincisi; aratrmalarn tamamlayan tarihiler, bunu yazya dkmek durumundadrlar Epistemolojik, yntembilimsel ve ideolojik etkenler burada bir kere daha ortaya kar, aratrma srecinin her evresinde olduu gibi gnlk pratiklerle birbirlerine balanrlar. Gnlk yaamdan gelen basklar, deien bir nitelik tamakla birlikte unlar ierir: 1 Aileden ve/ya da arkadalardan gelen basklar ("Hafta sonunda yapacak baka bir i yok muydu! ine biraz ara veremez misin?); 2 yerindeki basklar; faklte ve blm bakanlarndan, meslektalardan, kurumsal aratrma politikalarndan ve hadi sylemekten ekinmeydim; rencilere bir eyler retme ykmllnden kaynaklanan basklar; hepsi de kbus gibi ker. 3 eitli nedenlerden dolay yaynclarn yaratt basklar; Szck Says: Szck says zerindeki kstlamalar, yabana atlacak gibi deildir. Kitaplar 'normal' boyutlarndan te bir orannda daha ksa ya da drt kat daha byk olsalard, tarihsel bilginin ne denli farkl olacan bir dnn! Format: Sayfa bykl, bask, kitabn iinde ekil, uygulama vs. olup olmayaca, bibliyografya, dizin, ciltleme, kitapla birlikte kaset

TARHN NEL 35

ya da video verilip verilmeyecei; btn bunlar birer etkendir. Piyasa: Piyasas, tarihinin neyi nasl syleyeceini etkileyen bir gedir; 1789 Fransz Devrimi'nin, kk okul ocuklar, Avrupal olmayanlar, 'uzman devrimciler', meslekten olmayan ama ilgili okurlar iin ne denli "farkl" olmas gerekeceini bir dnn. Son teslim tarihi: Yazarn aratrmasn bitirip yazmas iin gerekli toplam sreyle bu zamann nasl ayarland (haftada bir gn m, hafta sonlar m, yar yl tatillerinde mi), diyelim kaynaklardan yararlanma artlarn ve tarihinin iine younlamasn vs. etkileyecektir. Yine yayncnn da iin yerine getirilmesiyle ilgili koyduu artlar da sk sk belirleyici olabilmektedir. Edebi biem: Tarihinin nasl yazd (polemik amal, sylemsel, ssl, bilgie, ya da btn bunlarn bileimi eklinde), dilbilgisel, szdizimsel ve anlambilimsel bakmdan gc; btn bunlar anlaty etkiler ve yayncnn kendi biem ve format tercihleri vs. nedeniyle, bunlar zerinde oynama yaplmas gerekebilir. Dzeltmenler: Yaynclar el yazmalarn okunmak zere; malzemenin dzenleni biimine bal olarak metinde kkl deiiklikler yapmalar son derece mmkn kiilere gnderirler (rnein elinizdeki bu metnin ilk hali imdikinden iki kat daha bykt); yine baz editrlerin adeta baltalarn biledikleri herkesin malumudur. Yeniden yazmak: Metin baskya gidinceye kadar her evresinde baz ksmlar yeniden yazlr. Bazen blmlerin , hatta bazen on adet tasla olur. Balangta pek parlak olduuna hkmedilen dnceler, on kez yazmaya kalktnzda artk yavan ve skc gelmeye balar; yine balangta yaznza dahil ettiiniz eyleri sonradan kartrsnz, kalanlarn iiyse ou zaman ansa kalmtr. Yazar, ok uzun zaman nce okunmu ve (ounlukla eksik olarak) not alnm btn bu izleri ilerken, kimbilir ne tr yarglar iin iine karmaktadr? Falan filan. Btn bunlar bilinen eylerdir (ka tane d etkenin, yani 'gemi'in dnda kalan etkenin, sizi ve yazdklarnz etkilediini durup bir dnn); ama burada vurgulanan ey udur: Bu basklardan hi birinin, aslnda bu blmde ele alnan basklarn hi birinin, anlatlan olaylarla; yani diyelim Birinci Dnya Sava srasnda insangc planlamasyla bir ilgisi yoktur. Yine burada da gemi ile tarih arasnda dipsiz bir uurum almaktadr.

36 TARH YENDEN DNMEK

Altncs; buraya kadar yazlm, olanlar, tarihlerin retimleriyle ilgiliydi. Ama ayn zamanda metinlerin de okunmas, tketilmesi gerekmektedir. Pastay nasl pek ok farkl yoldan (yava yava ya da tka basa yiyerek), farkl durumlarda (ite ya da arabada) baka eylerle birlikte (ok yerseniz sindirim gl ekersiniz) ve farkl ayarlarla (rejimdeyseniz, dnden dne) tketiyorsanz (ki bunlarn hi biri bir kez daha tmyle ayn yoldan gereklemezler); ayn biimde metinlerin tketilmesi de yinelenmeyen balamlarda gerekleir. ki okumann, birbirine tpatp benzemesi olanakszdr. (Bazen metnin kenarlarna notlar dersiniz, bir zaman sonra dnp baktnzda bunlar neden yazdnz hatrlamazsnz: Oysa ayn sayfada yer alan ayn szcklerdir onlar; yleyse anlamlar anlam nasl muhafaza ederler?) u halde ayn kii tarafndan yaplsa bile hibir okumann ayn etkiyi yeniden yaratmas garanti deildir, ki bu da yazarn kendi niyet ve yorumlarn okura zorla dayatamayaca anlamna gelir. Tersine, okurun da yazarn niyetini tam olarak anlamas olanakszdr.. Ayrca ayn metin nce daha geni bir sylem, sonra bir baka sylem iine katlabilir: Mantksal snrlar yoktur, her okuma eylemi baka bir yazma eylemidir. Bu; her metnin, baka ortak-metinler* ierisinde pek ok anlama gelebildii bir yapzmeci [deconstructionist] metinler dnyasdr. Buras, 'farklln dnyas'dr. Ne ki, bu son szler, ortaya sanki bir sorun kartyor gibidir (ama karnza sorun kartan, sizin okumanzdr; bakalm sizin sorununuz benimkinden farkl m?). Benim karma kan sorun u: Yukarda sylenenlerden, herey yorumsal bir aktan ibarettir, gibi bir sonu ksa bile, aslnda gayet ngrlebilir biimlerde ve yollardan 'okuruz'. O zaman okuma biimlerinin bunca ayrntl olmasnn nedeni nedir? sabet; ayrntlar her zaman yzer gezer olduklarndan -zel eylerden, her zaman kastedilenden daha az ya da daha ou anlalacaktr-, herkes ve herey zerine genel anlamalar olur; ayrntlarda bir anlama sz konusu deildir. Bu genel anlamalar iktidardan kaynaklanr; burada bir kere daha ideoloji konusuna geliyoruz. nk metinlerin tamamen keyfi biimlerde kullanlmasn engelleyen ey, belli metinlerin baz metinlere dierlerinden daha yakn olmas; cinslere, trlere az ok yerletirilebilir olmas; insanlarn (metinlerde ifadesini bulan) gereksinmelerine az ok uygun olmasdr. Bu yzden Orwell'den sonra bu metinler, kendileri de nihayetinde keyfi olan, ama gruplarn ve snflarn daha kalc gereksinim* Con-text: Ayn zamanda "balam" anlamna gelir -n.

TARH N NELG 37

leriyle ilgisi bulunan (kitap listeleri, okuma nerileri, Dewey saylar gibi) belirli yerler ve ilikiler gsterirler: Toplumsal bir sistem ierisinde yayoruz, toplumsal raslantsallkta deil. Bu karmak ama gz nnde bulundurulmas gereken zsel bir alandr. Yine bu noktada, bu meselenin nasl iyi ilenebileceinin ele alnd Scholes. Eagleton. Fish ve Bennett gibi kuramclarn metinlerine bakabilirsiniz.17 Ayn zamanda (mantksal olarak kendini ele vermesi gerekmeyen ama byle olan metin [in yol at]) bu artc, karmak durumun, rencilerde ska grlen yorum kaygsyla ilikisini de dnebilirsiniz. Kayglar udur: Eer tarihin, tarihilerin snrl, yetersiz bir tanklna dayanlarak yaplan; kanlmaz olarak yorumsal bir ey olduunu; ve her savn en az yarm dzine yn bulunduunu, o yzden de tarihin greli olduunu anlarsamz, o zaman ok rahatlkla yle dnebilirsiniz: Tarih madem salt yorumdur, gerei kimse bilmemektedir, o halde bunca sknt niye? Eer herey greliyse bundan ne kar? Bu, 'talihsiz grecilik' adn verebileceimiz bir zihin durumudur. Bir anlamda eylere byle bakmann olumlu bir yn vardr. Eski kesinlikleri reddettiinden ve bu kesinliklerden yarar salayanlar tehir edilebildiinden, zgrletiricidir. Ve bir anlamda herey grelidir (historisisttir). Fakat ister zgrletirsin, ister zgrletirmesin, yine de insanlarda eksiksiz bir ama duygusu yaratr. Ama buna gerek de yoktur. Baka insanlarn tarihlerini zmek [deconstruct], yaptklarnz bilerek yapmanz salayacak (tarihin her zaman birileri iin olduunu size hatrlatacak) bir biimde kendi tarznz oluturmanzn bir ngereidir. nk, dediim gibi, her ne kadar mantksal olarak btn anlatlar problematik ve greli de olsa, asl sorun bazlarnn gerekte egemen dierlerininse marjinal olmasndadr. Hepsi mantksal olarak ayndr, ama gerekte birbirlerinden farkldrlar; (nihai olarak bunun bir temeli olmasa da) hiyerarik bir deer sralamas iinde yer alrlar. Bu durumda soru, 'neden' sorusu olur ve yant da udur: nk bilgi iktidarla ilikilidir ve toplumsal oluumlarda en fazla gce sahip olanlar bilgiyi datrlar, ve bilgiyi ellerinden geldiince karlarna gre merulatrrlar. Kuramsal olarak grecilikten k yolu budur; yani iktidar pratikte zmlemek. O yzden greci bir bak as, aresizlie ve umutsuzlua deil, ilerin ve eylerin nasl ilediklerini genel olarak anlamaya gtrr. Bu, zgrletiricidir. Refleksif olarak, siz de tarih yapabilirsiniz.

38 TARH YENDEN DNMEK

Bir Tarih Tanm zerine leri srdm sadece u: Esas olarak tarih, tarihilerin yaptklar eydir. O zaman bu yaygarann nedeni ne? Tarihin nelii bu deil mi? Bir bakma yle, ama btnyle bu olmad ak. Dar alma anlamnda tarihilerin yaptn betimlemek olduka kolaydr; bir i tarifi yapabiliriz. Ne ki sorun, bu etkinlii, iinden kt toplumsal oluumdaki g ilikileri iine soktuumuzda; farkl insanlar, gruplar ve snflarn kendilerine, "benim/bizim iin tarihin anlam nedir ve ondan nasl yararlanlabilir ya da ktye kullanlabilir?" diye sormalar durumunda (ki bunun yaplmas arttr) ortaya kmaktadr. Gerek kullanm gerekse anlam bakmndan; 'tarihin nelii' sorusu, akladm gibi 'kimin iin tarih' sorusuna dntnde, tarih problematik hale gelmektedir. Hesab kapatan izgi budur; yleyse, benim iin tarih nedir? te bir tanm: lerini; epistemolojik, yntembilimsel, ideolojik ve pratik konumlar asndan karlkl tannan yollarla yapan, rnleri dolama sokulduunda; mantken sonsuz ama aslnda herhangi bir verili anda varolan ve egemen olandan marjinal olana uzanan bir tayf zerinde tarihlerin anlamlarn datp yaplandran g ilikilerine karlk gelen bir dizi yararlanma ve suistimale konu olan, yaadklar zamanlar tarafndan koullandrlm bir grup ii (bizim kltrmzde ok byk oranda maal tarihiler) tarafndan retilen, grnte dnyann bir yz, yani gemi zerine, deiken, problematik bir sylemdir.18

2 Baz Sorular ve Baz Yantlar zerine

Tarihin bir tanmn verdikten sonra, imdi bu tanm, tarihin doas hakknda sklkla karmza kan baz temel sorulara yant verebilecek ekilde ele almak istiyorum. Bu, ksa bir metin olduundan yorumlarm da ksa olacak; ama ksa olsun olmasn, nereceim yantlarn daha incelikli, ayrntl ve nitelikli karlklarn verilmesini olanakl klacak bir yne ve yola iaret edeceini umuyorum. Ayrca bunun gerekli bir rehber ('bir tr kaba tarih rehberi') olduunu dnyorum; nk, tarihin doasna ilikin sorular dnem dnem ortaya atlmakla beraber, 'kararlarnz kendinizin vermesini' mmkn klacak biimde bu sorular ak brakmak gibi bir eilim vardr. Ben de bunu yapmak istiyorum, ama 'tarihin doas' ile ilgili eitli tartmalarn ancak belli belirsiz alglandklarnn farkndaym (buna uyacak ok sayda seenein, temel paralara ilikin pek ok olas dzenlemenin varolduunu kastediyorum); dolaysyla kuku ve zihin karkl hl varln srdrebilmektedir. O yzden deyim yerindeyse bir deiiklik olarak burada belli sorulara ve yantlara yer verilecektir.

40 TARH YENDEN DNMEK

1 Tarih sylemlerinde hakikatin yeri nedir? 2 Nesnel tarih (nesnel 'olgular' vs.) diye bir ey var mdr, yoksa tarih sadece bir yorum mudur? 3 Yanllk nedir ve bundan kurtulalm derken ne gibi sorunlar ortaya kmaktadr? 4 Duygudalk nedir; salanabilir mi, nasl, neden ve eer salanamyorsa bu ynde aba harcamak neden bunca nemli grlyor? 5 Birincil ve ikincil kaynaklar (izler) ile 'kantlar' ve 'kaynaklar' arasndaki farkllklar nedir? Burada sz konusu edilen nedir? 6 Bu kavram iftleriyle (neden ve etki, sreklilik ve deime, benzerlik ve farkllk) ne yaparsnz ve bunlar kullanarak sizden istenenleri yapmanz mmkn mdr? 7 Tarih bir sanat mdr yoksa bilim mi? Hakikat zerine Gemiin hakikatini bilip bilemeyeceimizle ilgili sorunu daha nce ele aldm hatrlarsnz. Tarihsel aratrmann amacn, gerek (doru) bilgi edinmek olarak belirleyen Elton'n ve bakalarnn savlarn aktarm ve bunun, kesin konuursak, ulalabilir bir ey olmadn ileri srmtm. Yine, bunun neden byle olduuna dair epistemolojik, yntembilimsel, ideolojik ve pratik nedenler gstermeye almtm. Ancak imdiye kadar ortaya konan noktalarn gelitirilebilmesi asndan bunlarn dnda iki alann daha incelenmesi gerektiini dnyorum: Birincisi, ayet gemiteki hakikatleri nihai olarak bilmemiz mmkn deilse, o zaman neden onlar aratrmay srdryoruz; ikincisi, tarih sylemlerinde-byle bir eyin varolup olmadna bakmadan- 'hakikat' kavram nasl bir ilev grr? Hakikate neden ihtiya duyuyoruz? Bir adan bunun yant ak gibi grnyor. nk, onsuz -nesnellik, z, zsel, yansz vs. gibi eyleri belirleyen ve rten kesinliki kavramlar gsz kalrd. Nesnellik olmadan, ayn grngnn rakip anlatlar arasnda nasl ayrm yapabiliriz? Daha dnyevi bir rnek verirsek; 1832 Reform Yasas'nn en nemli nedenlerini nasl saptayabiliriz? Bu tr tasalar yakamz brakmayacak gibi grnyor. Ama neden? Dolayszca pratik olann tesine duyulan bu kesinlik arzusu nereden gelmektedir? Bunun, 'bat gelenei'ne dair genellemelerden, belirsizliin ortasnda yolunu yitirmekten duyulan psiko-sosyal kor-

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE 41

kulara dek, pek ok nedeni vardr Platon'un (adalete, erdeme, en iyi devlete dair) mutlak bilginin saf biimleriyle mmkn olduu ve felsefi temellendirme yoluyla soruturulabilecei hakkndaki gr (bunun da yle bir ierimi vardr: Eer erdemin ne olduu bilinirse, erdemsiz davranmak ussal olmaz; iyi/doru bilgi, iyi/doru bir pratie yol amaldr) gz nne alndnda, Filozof A. N. Whitehead'in sklkla anlan batdaki egemen felsefi gelenek ('Bat Gelenei') Platon'a dlen dipnotlar silsilesi[nden ibarettir] eklindeki yorumu, bu bakmdan ok aklaycdr. Tanr kelm, Hakikat'in szdr ve O'nu bilmek Hakikati bilmektir; Hristiyanln, herkesi ve hereyi doru yanl lsne gre yarglamann ltn salad eklindeki Hristiyan savlar da, yaamsal nem tamaktadr. Buna ek olarak; bat dncesinde, (felsefe, teoloji, estetik vs. gibi) pek ok davurumuyla sz ile dnya arasnda hakikatin karlkllk kuramlar araclyla belli bir balant kurmaya ynelik bitmeyen abalar da, ykc kukuculuu (sofizmi, adcl, anti-fundamentalizmi) uzun zaman yanlarna yaklatrmamlardr. Ayrca ussalln ve bilimin gelimesinin ve bilimin 'ie yarar' duruma gelmesinin de bunda katks vardr. Bunun yannda, gnlk yaamda hakikat ile eanlamllarnn ortak olarak kullanlmas ("gerei syle"; "bunu gerekten syledin mi?"; "sana nasl gvenebilirim?"; "kesin olarak emin misin?"); eitimdeki deneyimler ("doru yant bana kim verecek?", "yeniden deneyin, bu yanl"); bunun yannda btn altrma kitaplarnda yer alan belletici uygulamalar; ve yine, 'ierikleri'nin nasl hazrlandn grmemiz olanaksz olduundan, gzmz korkutan btn ders kitaplar; btn bunlarda hakikat, sanki doal bir eymi gibi grnr. Fakat kltrde hi bir ey doal deildir. Bugn Platoncu mutlaklar iin bildiimiz hi bir temel yoktur. Bugn Tanrnn olmad dncesiyle yayoruz. Sz ile dnya arasndaki balantlar [ncel zdk, [sonra da] keyfi ve pragmatik bir biimde [yeniden] kurduk. Bu yzylda akln, usdl tantlayc bir biimde gzden ve gten dremediini grdk. Geri fizikilerle mhendisler almalarna ve varsaymsaltmdengelimsel akl yrtmelerine ara vermeden devam ettiler; ama baarlarnn temelleri bir muamma olarak kald: "Yaln ve apak anlamnda d dnya dzenliliin koyutlaryla, aratrmac ussalln matematiksel ve kurall beklentileriyle neden akmaldr, bunu kimse bilmiyor".1 Ve saduyuyu, bitmeyen tlerini, nedenleri ortadan kalktktan ok sonra anlyoruz: Sanki Kopernik'in gne sistemi, Batlamyusu modeli kknden skp atmam gibi, hl 'gnein dodu'unu ve 'batt'n sylyoruz. i boal-

42 TARH YENDEN DNMEK

m eretilemeler; anlamlan anm, ypranm sz sanatlar, szlmzde ve gramerimizde yer etmitir. Gnlk konuma dilimizin yapsna, kesine, bucana girmitin 2 Btn bunlar, eer hl bu szc kullanmak mmknse, bildiimiz eylerdir. Bizler ahlk-d, kukucu, alayc ve laikizdir; bu bizim kltrmzdr. Belirsizlik bizim can yoldamzdr; hakikati nce bozduk, sonra izini srdk ve dilsel bir iaret, bir kavram olarak yeniden bulduk. Hakikat; grngler dnyasna girmekten aciz, kendine gnderide bulunan bir sz sanatdr: Sz ve dnya, sz ve nesne birbirlerinden ayr durmaktadr. imdi bu noktalar genel terimlerle inceleyelim ve sonra grngsel gemi ile sylemsel tarih arasndaki benzer ayrlkla ilikilendirip, birinci soruya noktay koyalm. The Order of Things'de Michel Foucault, szckler ile eyler arasndaki karlkln sama da olsa pratik bir anlam olduuna dikkat eker: Bu kitap, Borges'de rastladm bir blmden; okuduumda, dncenin -amzn ve corafyamzn damgasn tasa da bizim dncemizin- btn o bildik snr talarn tuzla buz eden (varolan eylerin o yabani bolluunu evcilletirmekte kullanageldiimiz btn dzenli yzeyleri ve btn dzlemleri yerle bir eden ve Ayn ile teki arasndaki eski ayrmmz kertmekle tehdit ve rahatsz etmeyi srdren) bir kahkahadan dodu. Bu satrlarda 'falanca bir in Ansiklopedisinden sz edilmekte ve bu ansiklopedide hayvanlar yle ayrlmaktadr: (a) mparatora ait olanlar (b) mumyalanm olanlar (c) evcil olanlar (d) st domuzlar (e) sirenler (f) masal [hayvanlar] (g) babo kpekler (h) bu snflamada yer alanlar (i) kuduruklar (j) saylamayanlar (k) ok ince deve ty frayla izilmi olanlar (1) vs. (m) biraz nce su testisini krm olanlar (n) sinekler gibi ok uzaklara gidenler. Bu artc snflamada, adeta byk bir srayla yle bir eyin fark-

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE 43

na varmaktayz: Baka bir dnce sisteminin egzotik bys diye aklanan ey, bizim snrmz oluturmakta, bizim amzdan byle bir eyi dnmenin bsbtn olanakszln ifade etmektedir. Foucault'nun meselesi aktr. Tanmlama, keyfi bir itir; buradaki keyfilik bize son derece tuhaf gelmektedir, ama ansiklopediyi hazrlayan iin tamamen anlamldr. Ayn biimde bizim yapacamz bir tanmlama da ona garip gelirdi. u halde burada gzden karlan nokta, szck ile dnya arasnda herhangi bir zorunlu balantdr. Bu anlamda, edebiyat ve kltr kuramcs George Steiner yle yazyor: Bat tarihinde... says ok az olan gerek devrimlerden birini... szck ile dnya arasndaki ... bu kopma ... oluturur. Gl szcnde ne kk, ne yaprak ne de diken vardr. Pembe, krmz ya da san da deildir. Koku da vermez. Kendi bana [per se] tamamen keyfi, bo bir iarettir. Bu szcn sesbilimsel elerinde, kkenbilim tarihinde ya da dilbilgisel ilevlerinde, beylik bir biimde gndermede bulunduuna inandmz ya da tahayyl ettiimiz nesneye karlk gelecek hibir ey bulunmamaktadr.4 Avrupallarn, yaklak iki yz yl nce hakikatin her zaman yaratldn, asla bulunmadn anladklarn syleyen Amerikal pragmatist Richard Rorty de bu "kopma"nn altn izmektedir.5 Ne ki, szck ile dnya arasnda ortaya kan bu kaymaya ve btn anlamlarn/hakikatlerin olumsal durumlar iinde yaratlm olmalarna ramen, eyler hl [szcklere] karlk geliyor gibi grnmektedirler. Ama neden? inde bulunduumuz bu kukucu-ironik durumda byle olmalar gerekmezdi. Oysa yukarda bunun nedenlerini anmtm: Kltrmzde, hakikat ile kesinliin yaratlmadna, bulunduuna inanan (Platonculuk, Hristiyanlk, akl, bilim, gnlk yaam alkanlklar gibi) uzun, baskn bir gelenein varlndan ve son blmde gsterdiim gibi, kesinliki uygulamalar sayesinde kuramsal nihilizmi hl kendinden uzak tutmay baaran Orwelci/ ideolojik yaknlklardan tr. Buna karn, bir eyin sylenmesini engelleyen ve sadece belli eylerin anlatlmasna izin veren ey, nihai olarak, iktidardr: Hakikat, onu doru klacak gce sahip birilerine baldr. (Dediim gibi, bu 'hakikatler' doru olsun, olmasn) hakikat kavramna bir sansrc gibi ilev grdren, budur. Foucault, Pouer/Knowledge'de bu noktay yle belirlemektedir:

44 TARH YENDEN DNMEK

Hakikat, iktidarn dnda deildir ... Ancak ok sayda basklamalar sayesinde retilir ... Her toplumun ... hakikate ilikin kendi 'genel politika's vardr: Yani doru kabul ettii ve ilevsel kld sylem trleri; doru ve yanl nermeleri ayrt etme olana veren mekanizmalar ve rnekler; hakikatin ediniminde onay verilmi teknikler ve ilemler; doru saylan eyleri sylemeyi stlenmi kimselerin stats. ... "hakikat" derken," 'bulgulanacak ve kabul edilecek hakikatler toplam'n deil, 'doru ile yanln birbirinden ayrt edilmesini salayan kurallar toplam' ve, hakikat 'uruna' olmayan; hakikatin stats ve yerine getirdii ekonomik ve siyasal rolle ilgili bir sava konusu olarak anlalan 'doruya biilen gcn zel etkileri'ni kastediyorum. 'Hakikat'; nermelerin retimi, dzenlenmesi, datm, dolam ve ileyiiyle ilgili olarak dzenlenmi bir ilemler sistemi olarak anlalacaktr. 'Hakikat' ... onu reten ve srdren iktidar sistemleriyle ... balantldr ... [Hakikat], bir 'hakikat rejimi'dir6. Btn bu savlar, kolaylkla tarihe de uygulanabilir Tarih, bir sylem, bir dil oyunudur: tarihteki 'hakikat' ve benzeri ifadeler, yorumlar amann, dzenlemenin ve kapamann aralardr. Hakikat, bir sansrc gibi davranr; izgiyi eken odur. Sylemdeki bu tr hakikatlerin, iktidar asndan onlar oraya birilerinin koymas ve orada tutmas gerekir gerekten "yararl kurgular" olduklarn ve iktidarn 'hakikat' kavramn, denetim uygulamak amacyla -hakikat rejimleri- kullandn biliyoruz. Hakikat, dzensizlii nler; onu ilevsel olarak maddi gereksinmelere balayan, bu dzensizlik korkusu ya da olumlu olarak ifade edersek, (zgr olmayanlar iin) zgrlk korkusudur. Olgular ve Yorum zerine Olgular ve/karsnda yorum sorunu, genellikle yle formllendirilir: Kesin olarak bilebildiimiz tarihsel olgular (rnein olay tarihleri) var mdr, yoksa tarih 'salt yorum' mudur? Olgusal olarak doru gibi grnen 'gemi eyler' var mdr? Bu soruya bir anlamda evet diyebiliriz. rnein Byk Sava ya da Birinci Dnya Sava ad verilen [olgunun] 1914 ile 1918 arasnda meydana geldiini biliyoruz. Margaret Thatchet'n 1979'da iktidara geldiini biliyoruz. ayet bunlar olguysa, demek ki bildiimiz olgular vardr. Ne ki, nemli ve 'doru' olmakla birlikte bu tr olgular, tarihilerin ele aldklar daha kapsaml

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE 45

konular ierisinde beylik eylerdir. Buna karlk tarihiler tek tek olgularla (tekil olgular olarak olgularla) ilgilenmezler; nk byle bir ilgi, tarihsel sylemin sadece kronik [vakayinme] ad verilen blmyle ilgilidir. Oysa tarihiler hrsl kimselerdir; sadece olan deil, nasl ve neden olduklarn, bu eylerin anlamn ortaya koymak isterler. Tarihiler bunu kendilerine grev olarak koyarlar. (Kastettiim, tay bu denli yksee karmalar gerektii deil). Bu anlamda szkonusu olan asla kuru kuruya bir olgu meselesi deil, aklamalarn inas srasnda olgularn karlkl olarak tadklar arlklar, konumlar, bileimler ve anlamlardr. Bu, kanlmaz bir yorum boyutudur ve tarihiler, gemiteki olaylar anlam rntlerine dntrdklerinden (ki bu onlarn olgular olarak aynen temsiliyle asla salanamazd), problematik bir nitelik tar. nk 'olup bitenleri' ortaya karmann yntemleri olsa da, 'olgular'n ne anlama geldiinin sylenmesini mmkn klacak bir yntem yoktur. Steiner'i bir kez daha anmamz gerekecek. Bir metin, diyor Steiner; sesbilgisel, dilbilgisel ve szlkbilimsel unsurlarna gre ... analitik ve istatistiksel olarak incelenebilir ... Ama ... bu yaklamlar anlam biimselletirmeye kalktklarnda, sesbilgisel elerden... anlambilimsel elere yneldiklerinde ... ortaya son derece belirgin bir kusur kar ... Bu, analitik-dilbilimci teknikle... asla ikna edici biimde salanamayacak ... bir ilerlemedir.7 Bunun, bir sylem olarak tarih iin de geerli olduu aktr. Gemi, okunacak ve anlam kazandrlacak ('eski' metinlerle dolu) bir metin olduuna gre, herhangi bir metinselliin snrlarnn eletirisi, [tarih-gemi] iin de geerlidir. Deitirilemez anlamlar oluturmann yntemi yoktur; anlaml olmas iin btn olgularn, onlar ierdii besbelli olan, ama basite onlardan kaynaklanmayan yorumlamac okumalara sokulmas gerekir; ampiristlere dert olan, olgu-deer ikiliinin buna olanak vermesi, bunu gerektirmesidir.8 Tarihilerin, almalarnda bu savlar kabul etmeleri gerekir. Ekseriyetle bunu yapmazlar ya da yapsalar bile bu savlan nadiren kullanrlar. Tarihiler, ou zaman yorumlarn 'zaten daima orada olan olgular'dan trediklerini ve gerekten doru-dakik yorumun geici ve ksmi bir yorum olduunu; 'merkez'de, verili ve yorumsuz bir tarzda konunun olgularnn bulunduunu varsayma eilimindedirler.

46 TARH YENDEN DNMEK

imdi, bu size biraz soyut gelmi olabilir; dolaysyla burada sz konusu olan eyi bir rnekle gstermeme izin verin. Geenlerde yaynlanan bir makalesinde 9 tarihi Robert Skidelsky, tam da bizim tarttmz bu sorunu ele ald. Skidelsky, yazsnda tarihsel olgularn ou zerinde bir uyumazlk bulunmadn; greciliin, zerinde temel bir fikir birlii bulunan bilgi klliyatnn kurall tartlmasna bir tehdit yneltmediini; ve gemi hakkndaki 'bizim' yorumlarmzn byk blmne, paylalm deerlerin ve grlerin hkim olduunu belirtmektedir. Yorumlama etkinliinin srdn Skidelsky de kabul etmektedir; ama o bunun, paylalan merkezin tartma gtrmedii kenar alanlarda yer aldn ileri srmektedir; gerekten de rakip (marjinal) bak alar arasnda karar, byle bir merkeze gre verilmektedir. Bu gr son derece ak bir dille ifade eden Skidelsky, pek ok tarihinin adna konumaktadr ve sylediklerini zet biimde, rnekleyerek aklamak mmkn. rnein, Avrupa'da iki sava arasndaki dnemde yaanan temel olgular; olup bitenleri, ne zaman ve neden olduklarn, byk lde bildiimiz sylenebilir. (Yattrma gayretleri, Mnih vs. hakknda) bu genel uylam etrafnda uyumazlklar kmam deildir, ne var ki olgulara sayg gsterilmekte ve yeniden ele alnrlarken zlerine dokunulmamaktadr. Bu uyumazlklarn genellikle (D. C. Watt, A. J. R Taylor gibi) belli tarihilerle balants vardr ve buna tarihyazmsal boyut ad verilmektedir. Yani tarihiler, iki sava aras dnemin tek tk paralarn yeniden yorumlarlar; tarihyazmsal olan budur ve burada renciler tarihilerin sylediklerini inceleyebilirler. Buradan yle bir ey kyor: Tarihyazm ancak bilginin marjinlerinde ortaya kyorsa, btn tarihi tarihyazm olarak gren (rnein benimki gibi) bir yaklam da bu durumda marjinal hale gelmektedir (yani yanl kabul edilmektedir). Hep duyarm; rencilere tarihilerin sylediklerine bakmayp, dikkatlerini gerekten olmu olanlara evirmeleri gerektii sylenir; 'uygulamal' tarih yapmalar gerekir. Ama bu benim btn syle diklerime ters dmektedir. ayet tarih, yorumsa; tarih, tarihilerin eseriyse. bu durumda 'uygulamal' tarih incelemesi denen ey, aslnda tarihyazmdr. Benim savma gre, Skidelskyvari yorumsuz [yorum d] merkez dahil, herey sylemsel bir kurulutur; yani szde merkez, salt donmu, katlam bir yorumdur. Demek ki Skidelsky ve benzerleriyle benim aramdaki fark burada yatmaktadr Kendi grm desteklemek iin aadaki temellendirmede bulunmak istiyorum. Yine iki sava aras dnem rneine devam edersek, benim grm

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE 47

yledir. Bakalaryla birlikte Skidelsky de, 1918-39 yllar arasyla ilgili zerinde anlalan geni bir olgusal bilgi btn olduunu ileri srecektir. Kenarlarda kalan ve ze ilikin olmayan tek tk olgular yeniden elealnabilir, ama ana gvde deimeyecektir. Ayrca bu marjinal uyumazlklar 'sol' ve 'sa' olarak tanmlamak da bu yazarlar iin olaand bir durum deildir. yleyse bu modeli yle gstermek mmkndr:

Burada denge konumundaki merkez, itiraza konu deilmi, tartma dym gibi grnmektedir. Yine, sanki merkezde yer alan 'denge(li)deki' bir tarihinin, solda ve sada bulunan kart grlerin lehine ve aleyhine olan noktalan nesnel biimde grp tartabilecei fikrini uyandrmaktadr. deolojik konumlar onun dnda, solda ve sada yer ald iin, bu merkezde 'liberal' (ideoloji-d) olunabilir; sa ve soldan biri kazanacak olsa, bu durumda denge bozulacak; bir dengesizlik ortaya kacaktr. Bu merkezden bakarak, kardan ve ilgiden uzak bir biimde ('bir yandan ... te yandan' diyerek) hkmde bulunulabilir. Ama dnn ki kendimi imdi sreen bir tayf zerinde sola, merkeze ve saa koyuyorum. Dolaysyla aadaki eski model

u duruma geliyor;

48 TARH YENDEN DNMEK

Burada, merkezin aslnda herhangi bir eyin merkezi olmadn hemen grmekteyiz. Tersine bu kez elimizde, verilmi (mantksal bakmdan sonu olmayan) tayfn bir ucuna doru toplanm sol/merkez/sa konumlar var. Dolaysyla yantlarn merkezden dengeli bir uzaklktan verildii sylendiinde, bunun neyin merkezi olduu bilinmek istenecektir. nk sol/merkez/sa grubunu, tayf zerinde herhangi bir yere kaydrdnzda, btn kavram problematik hale getirmeden, merkezin merkezsizlemediini greceksiniz: Bir tayfn merkezi olamaz. Eer hala anlalmayan bir taraf kaldysa, kemeri biraz daha skmama izin verin. Bugn ngiltere'de marjinal/muhalif yorumlarn (byle syleyebilmemizi ve bu yargda bulunabilmemizi salayacak) MarksistLeninist bir merkez etrafnda dnp dnmedii sorulabilir mi? Bunun yant sanyorum hayrdr Ama neden hayr? 1918-39 arasna ilikin (faizm, Byk Vatansever Savan nedenleri vs. zerine) ynla Marksist-Leninist anlat bulunmaktadr; dolaysyla dier anlatlarn etrafnda marjinal yorumlar olarak yer alacaklar (yorum d/verili) merkez niye bu olmasn? Bu, gerekd bir rnek deildir; zira SSCB'de Marksist-Leninist anlatlar merkezde yer almaktayd. Bizim 'paylalm' merkezimiz SSCB'de 'burjuva' idi; onlarn marjiniydi. Baka bir deyile 'bizim' merkezimiz, sadece 'bizim'dir. Skidelsky'n, bizim merkezimizin herkesin merkezi (evrensel) olduu ve yalnzca bir baka nokta olmayan, gerekten bir merkezin varolduu sav, yanl gibi grnmektedir. Bense tersine byle merkezlerin olmadn, tamamen tarihyazmsal olarak oluturul-mu ve yle okunmas gereken yerel egemenlik ve marjinallik rntleri bulunduunu dnyorum. Hepimiz iin olduu gibi, Skidelsky'nin konumunu da igal ettii, doldurduu o zgl sylem belirlemektedir; hatta bu anlamda onu 'igal eden, dolduran', yani onu tarihi yapan bu sylemdir ve ayet konumlarn ideolojik doas konusunda haklysak, konumlarn ideolojik olduklar konusunda da haklyzdr: Unutmamalsnz ki, tarihler birileri iindir. imdi yanllk sorununa geiyorum. Yanllk zerine Tarihsel yanllk/tarihilerin yanll kavramna, her yerde rastlamak mmkndr: Okullarda, saysz zet tarih kitabnn amalar/hedefler blmnde, niversitelerde ve hemen hemen her tarihsel metin deerlendirmesinde. Yanllk belgelerin, birincil ve ikincil kaynaklarn ve kantlarn okunmas srasnda, aka dile getirilir ya da rtk olarak varsaylr. Asln-

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE 49

da yanllk (ve ortaya kartlmas) son derece anlaml bir ey olarak grlmektedir. Yoksa yle deil midir? Be evreli bir sav ileri srmeme izin verin.10 Birincisi; yanllk, ancak yanszlk, yani bir tr nesnellik, hatta hakikat ile kart olarak kullanlrsa anlamldr. Yanszlk = hakikati [bowlingte topu takip eder gibi] takip etmek; ('yanllk'taki sorunu daha imdiden gremiyor musunuz?). kincisi; tarihsel almada yanllk, en dzenli olarak ampirist tarihte, yani belli bir tip tarihte boy gsterir. Ampirist tarih, gemiin bir biimde nesnel olarak yeniden yaratlabilecei dncesine baldr. Tarihi, zgn kaynaklara gider, bunlar kant olarak kullanr, ince ince dipnotlar hazrlar vs. Ve bu temelde tamamen belgeli bir anlat ortaya koyar. Elbette Elton gibi- ampiristler de kesinlikli anlatlara ulalamayacan bilirler, ama yine de bunu amalamaktan geri kalmazlar. Vantrolou andran (ve byk olaslkla yanl) tarihi tarafndan dolaymlanmadan, olgularn 'kendileri adna' konumalar istenir. Bu tip yaklamn merkezinde nesnellik bulunduundan, yanlln burada bir anlam vardr. Yanllk burada, bir sava uydurmak amacyla kaynaklar arptmak, belgeleri gizlemek, kantlar tahrif etmek anlamna gelir... Fakat tarih, ampiristin tarihinden baka eyler de olabilir, ki nc nokta da budur (sadece Marwick'in sralad yirmibe adet tarih eidini anmsamak yeter). Bu anlamda tarih, rnein gruplarn/snflarn, onu kendilerinin yapmak suretiyle gemii anlamlandrma biimi olarak grlebilir: Burada gemi, Marksistler, sa-radikaller. feministler vs. asndan anlaml olacak biimde oluturulabilir. Elbette bu oluumlarn herbirinde verili okumalarn geerliliinin snanmasn salayan (dipnotlarda kaynak gndermeleri vs. gibi) mekanizmalar olacaktr; ama bu sylemlerde, 'yanllk' szcne neredeyse hi rastlanmaz. rnein, diyelim Marksizmde pek ok farkl izgiden (taraftan) sz edildii grlecektir: radi ya da ekonomist eilimler, Gramsci ya da Althuserci okumalar, Trokici sapmalar vs. Ama bu izgiler, yanllk olarak anlmayacaklardr: nk herkes, Gramsci yanllarnn, gemii ekonomist Marksistlerden farkl bir biimde kullanacaklarn bilir; dolaysyla Gramsci'nin yanl olduunu sylemenin ne anlam vardr? Hangi yansz anlatya gre Gramsci yanl olacak; Trokici mi yoksa burjuva bir anlatya gre mi? Drdnc nokta. Tarihe -hepsi de konumlu bir dizi okuma olarakbu biimde baklrsa, yanlln derecesi hakknda kendisine bakarak h-

50 TARH YEN DEN D NMEK

kmde bulunabileceimiz konumsuz bir lt bulunmad aktr. Aslnda kavramn genel olarak kullanlmasnn -rnein feministlerin yanl olduunu sylemenin- hemen hi bir anlam yoktur; nk feministler de bu yargnn ataerkil bir konumdan yaplp yaplmadn soracaklardr. Sadece bu da deil. Kaynaklarn dilsiz olmalar da, 'kaynaklarn syledikleri'ne titizlikle kulak verilirse, yanll ortaya kartp yoketmek mmkndr- ampirist iddiasn temelsiz brakmaktadr. 'Kaynaklarn syledikleri'ni amlayan tarihilerdir; bu yzden ynla tarihi (kendi tarzlarnda bir drstlk ve titizlikle) ayn kaynaklara bavuruyor, ama oradan farkl anlatlarla ayrlmyorlar m; tarihilerin tmnn de anlatacak kendi anlatlar yok mu? Dolaysyla beinci nokta, bir sorudan ve bu soruya verilen yanttan olumaktadr. Soru u: Fakat durum buysa; yanllk, eer (a) ampirizm iinde anlaml oluyorsa, (b) eer ampirizmin, bir anlatmda kaynan yol gstericiliine bal kalnarak hakikate ulalaca iddias problematikse ve (c) 'feministler yanldr' trnden genel nermelerin pek bir anlam yoksa, bu durumda "yanllk" terimi neden genel olarak kullanlmaktadr? Sanyorum bunun yant u olabilir: 1 Yanllk, ampirizm iinde 'merkezi' bir yer igal etmektedir. 2 Bu ampirist kip (olgular szde kendileri adna konuturmak), sadece mantksal ya da zorunlu olarak deil, tarihsel olarak da (olumsal biimde) liberalizmle balantldr. Burada hkm vermek, eyleri lp bimek ve her iki taraf da grmek renilir; burada gemi, kendi uruna (ona duyulan sevgiden dolay) aranr; olgular grnte kendi balarna, yardmsz konuurlar. Bu kip, okullarda, kolejlerde, niversitelerde adeta yer etmitir: Bu, toplumsal yapmzda [oluumumuzda] da egemen kiptir. 3 Bu kip egemen olduundan, kendi tarz ileri grmenin biricik yoluymu gibi davranr: Kendini evrenselletirir. Ama bunu yaparken ampirizm sadece kendi (greli) baarlarn deil, baarszlklarn da evrenselletirir. Bildiimiz gibi, ampirizmin en byk sorunu, hakikat soruturmasnda kendi hakikatlerini son kertede yorum olarak grmesidir. Ampirizm bu sorunla yzlemek istemez; bu gerei savuturmak iin doru anlat anlayna sarlr ve hakikat denen eyin, yanlln ortaya kartlp yok edilmesiyle elde edilebileceini iddia eder. Fakat herey son kertede yorumsa ve birinin yanll baka birinin hakikatiyse, o zaman ne olacak? Bu anlamda yanllk sorunu zellikle ampirizme

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE

51

ilikin bir sorundur; ama ampirizm egemen yaklam oluturduundan, bu sorununu yaymakta, sanki herkesin sorunuymu gibi gstermektedir. Ama yle deildir. Kukusuz baka sylemlerin isel tutunumla vs. ile ilgili kendi sorunlar yok deildir -bunun da zerinde durulmas gerekir-, ama bu sorunlar ifadelerini yanllkta bulmazlar. Sonu olarak, bizim kltrmzde rencilerin yanllk kavramyla her yerde karlamas ok mmkndr; ancak bu sorun sanki baz yerlerde problematik bir nitelik tamaktadr. lle de kullanlacaksa ve kullanldnda, zgl ve yerel olarak kullanlmas gerekir. (Deyim yerindeyse ideolojik olarak kullanlmaktadr). Bunun dnda tarih farkl biimlerde oluturulduundan, gerekle ilgili sorunlar da farkl biimlerde ele alnrlar. Empati (Duygudalk) zerine Yanllk gibi empati de, kukusuz daha nce karlam olmanz gereken bir terimdir.11 Buradaki temel sorun udur: -Gerek bir tarihsel anlaya ulamak (gemii kendi bak asndan grmek) iin, gemite yaam olan insanlarn ektikleri zorluklarn ve grlerinin bilgiye daval bir biimde deer takdirlerinin yaplmas gerektiini iddia eden- empati, gerekte olanakl mdr? Eer bu olanakl deilse, ki benim grm budur, o zaman olanaksz olan bir eyi neden gndemin ilk sralarna yerletirmek iin urap duruyoruz? 'Empati'yi ele alrken, ilk nce etkin bir empati kurmann olanaksz olduunu dnmeme yol aan nedenleri ortaya koyacam; ikinci olarak, bu sorunu gndemin ilk sralarna oturtan basklar inceleyeceim; ve son olarak da, sonu niteliinde belli dnceler sunacam. Empatinin, drt nedenden dolay ulalabilir bir ey olmadn dnyorum. Bunlardan ikisi temelde felsefeye ait, dier ikisi de pratik nedenlerdir. Wittgenstein ile bakalarnn12 tartt 'teki akllar'la ilgili felsefe probleminde, iyi tandmz ve bakas olan birinin aklna girmenin olanakl olup olmad ele alnr ve olanakl deildir sonucuna varlr. Ne ki tarihiler bu sonucu dikkate almayarak, bir ok -stelik yakndan bilme olanamzn olmad; zaman ve mekn olarak bizden fersah fersah tedeki- akla girmenin gerekte olanakl olduu varsaymndan hareket ederek sorular ortaya atmay srdrmektedirler. Bu problem, felsefeyle ilgili ikinci problemle balantldr. nk, em-

52 TARH YENDEN DNMEK

pati sorununda u nokta gzden karlmaktadr: Her iletiim ediminde sregelen bir evirme eylemi vardr; her konuma edimi (konumak), 'zel dnyalar arasnda bir eviri'dir. Ve buradan da anlalaca gibi, bu evirme edimi 'seninle benim' aramda, burada ve imdi deil de; 'bizlerle onlar' arasnda, baka bir yerlerde ve zamanda olduunda, grev son derece problematik bir hal alacaktr. nk tarihiler imdi tarafndan programlanm kendi akl yaplarn btn gemi olaylara tarlar. Steiner'n dedii gibi; Croce'nin.'btn tarih ada tarihtir' dsturu, dorudan gemi zamann ontolojik paradoksuna iaret etmektedir. Tarihiler giderek, almalarnda kullandklar rtk gereklie ve anlatya ilikin ynelimlerin felsefi adan krlgan olduklarnn farkna varmaktadrlar. En azndan iki dzeyde bir ikilem bulunmaktadr. Birincisi, anlambilimseldir. Tarihinin kulland malzemenin byk blm, gemiten ve gemi hakknda edilmi szlerden olumaktadr. Dilde kesintisiz bir deimenin sadece szlkte ve szdiziminde deil, anlam [yaplarnda da] meydana geldii dnlecek olursa, tarihi kaynaklarn nasl yorumlayacak ve evirecektir ... Tarihsel bir belgeyi okurken; o zamana dek yazlm tarihte varolan anlat tarzlarn karlatrrken; uzak ya da yakn gemite yaplm konuma edimlerini yorumlarken, tarihi giderek szcn teknik anlamyla bir evirmene dntn grr ... u halde ulalan anlamn, 'gerek bir anlam' olmas gerekir. Tarihi ie hangi bakalam bysyle balayacaktr?13 Steiner'in iaret ettii nokta, bana temel gibi gelmektedir. Yine Steiner szlerine baka zamanlarn iine girmenin olanakszln belirterek yle devam ediyor: "Bizler, gemi zaman kullanrken... tarihi, "tarih yapar"ken (nk gerekte yapt budur); belitsel kurmacalar [ariomatic fic-tions]14 ... adn vereceim eylere bel balarz"; yani, esas olarak tarihsel bilgiyi oluturan eyler hakknda ada ve ezici lde egemen olan varsaymlara. O halde gemiin nkoulsuz ve varsaymz bir yorumu szkonusu olmadna ve gemi hakkndaki yorumlar bugn iinde oluturulduklarna gre; tarihinin, baka birinin gemiine, stelik onun artlarnda ulaabilmek amacyla kendi bugnn eski bir elbise gibi stnden atabilmesi, uzak bir olaslk gibi grnmektedir. Bu, Criticism and Ideology'de*
* "Eletiri ve deoloji", ev. C. E. Tar m, leti im Yay.

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE 53

Terry Eagleton'n da sorunudur; ama o, ayn problemi edebiyat eletirisi balamnda ele alr. yle grnyor ki edebiyat eletirisinin ii, incelenmekte olan metnin neye dair olduunu anlatmak; okumay kolavlatracak biimde daha iyi anlalmasn salamaktr. Ama Eagleton unu soruyor: Okuyucunun daha iyi okumasna yardmc olurken (ki tarihinin de, bizim gemii daha iyi okumamza yardmc olmak gibi buna benzer bir grevi olduu farzedilir), yorumcunun btn varlyla ie dahil olmamas olanakl mdr? Tam bu noktada Eagleton, metinlerin okunmas problemine deinir -parantez iindeki szckler bana aittir-; Eletiriyi [tarihi], masum bir disiplin olarak grmek zordur. Kkleri kendiliinden, varl doalm gibi grnr: Edebiyat [tarih] denen bir ey vardr, o halde -onu anlamak ve deer bimek istediimize gre- eletiri de olacaktr... Ama ... edebiyatn [gemiin] hizmetisi olarak eletiri [tarih], [anlamaya] meydan vermemektedir... ayet eletirinin [tarihin] devi, metin [gemi] ile okuyucu arasnda ortaya kan sorunlu pasajlar gidermek; metni [gemii], daha kolay tketilmesini salayacak biimde ayrntlandrmak ise; varln rn ile tketici arasna sokmaktan nasl kanacak; nesnesini kendi glgesinden nasl uzak tutacaktr... yle grnyor ki eletiri [tarih], bu noktada zm olmayan bir elikiye dmektedir.15 Demek ki, 'zel dnyalar arasnda bir eviri'; 'gemi zamann ontolojik paradoksu'; akl bugn tarafndan biimlendirilmi tarihinin, kendisini modern yapan eylerin karmaasn gidermeden 'gemie dnmesi'; btn bunlar empatinin karlat felsefi problemlerden bazlardr Bu problemlere ek olarak empatinin stesinden gelmesi gereken iki de pratik glk vardr. Birincisi, 1. blmdeki kuram/pratik olarak tarih konulu tartmalar hatrlatmaktadr. Kuram asndan alndnda; tarihinin, epistemolojik, yntembilimsel ve ideolojik her trden varsaymla altn grmtk. Yine, tarih yapmann (iten, yayncdan, yazma bieminden kaynaklanan basklar ve uzun hafta sonlar gibi) pratik problemleri olduunu da grdk; ki bunlar tarihinin kafasna adeta kaznm ya da yazlmlardr. Bu durumda bundan nasl kurtulunacaktr, ki tarihi 'gemi'i ('gemi olarak') dnebilsin? [Oysa] tarihinin hereyden nce tarihsel olarak dnebilmesine olanak veren tam da bu malzemedir. Ele alacamz ikinci problem, bu altn izdiimiz noktalar bir snf

54 TARH YENDEN DNMEK

ya da snav durumuna tadmzda ortaya kacaktr. Bir empati sorusuyla kar karya olduumuzu dnelim; Thomas Cromwell'in, Tudor ynetimini slah ederken gtt niyetle empati kurmaya alalm. Karlat sorunlar nelerdi ve durumu nasl grmt? renciler olarak Cromwell zerine okuyabiliriz; (yine) Elton ya da baka yetkin tarihileri okuyabiliriz. Ayn zamanda sorunla ilgili belgeleri de elden geirebiliriz. Kimi yorumlarla anlamazla debilir, tartmaya girebiliriz; ama ne olursa olsun bu sylemsel alanda kalmamz gerekmektedir. Btn bu srete u soru da hep bizimle olacaktr: Cromwell'in niyeti neydi? imdi, ona dolayl yoldan (Elton araclyla) ulatmz iin Cromwell ile dorudan empati kuramayz; o yzden aslnda empatiyi, Cromwell'den ziyade Eltorila kurmaktayzdr. Bizden, Cromwell'in niyetlerini anlam-oluturucu bir balama oturtmamz istendiinde, bu durum daha da belirgin hale gelir. nk, diyelim eitim kurumlarnda eer bu balamn byk blm snflarda veriliyorsa (ki retmenler de bu balam zaten Elton'dan almaktadrlar) ve eer renci olarak bildiiniz btn balam buysa (ve eer btn duyduklarnz retmenin konuma edimlerinden ve bunlar dakik bir biimde evirmekten ibaretse), bu durumda sizden Cromwell'i onaltnc yzyl balarnda bir balama oturtmanz istendiinde; aslnda bu, Cromwell'i snftaki deneyimlerinizin oluturduu bir balama oturtmak anlamna gelir. Burada biz, retmenin kafasnda varolan ve snftaki olumsallklarn dolayanndan gemi eylerle, yani defalarca nakledilmi Elton'la empati kurmaktayzdr. Eer bu, bir snav olursa; gzetmenler, bu biimde verilen yantlar denetlerken, aslnda kendi kafalarnda varolan eyleri denetlemektedirler; ve bu byle uzayp gider. u halde, her zaman anlald anlamda, burada sadece deinip getiimiz felsefi ve pratik nedenlerden dolay, empatinin olanakl olmadn dnyorum. Tarihiler, bir dolu eletirel okuma sayesinde 'deneyimsel anlamalar'a ulaabilirler, ama bu farkl bir meseledir ve bu tr bir bilginin edinilmesinde empatinin hi de kayda deer bir rol olmayabilir. Ama benim burada altn izmek istediim konu, farkldr. Grebildiim kadaryla empati, snamanza ve yapmanza frsat verilmeyen nedenlerden dolay gndemdedir. Empati, epistemolojik/yntembilimsel problemlerden kaynaklanan nedenlerden deil; biri okullama kaynakl, teki akademik ynlendirmeden gelen ve dieri aka ideolojik olan ayr baskdan tr bizimledir Okullamann yaratt baskdan ie balayalm. Bu bask, byk l-

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE 55

de nce ilkokulda balayan sonra giderek genileyen kiisel karma ve konuyla ilgi kurma gibi eitimsel anlaylardan doar. rnein, sizden d gcnz kullanarak kendinizi bir tilkinin, bir kar tanesinin, fkeli bir kraln yerine koymanzn istendiini dnn; bu tr talepler, rencinin kendini derse katlm ve ilgili duyumsamasn salamaya ve retmenin kiiletirilmesine yneliktir. Sonralar bu rgn eitimin, ilkokullardan ortadereceli okullara yaylmas ve bunun, dershane dzeni ve disiplinle ilgili bir takm sorunlar da beraberinde getirmesiyle; hiyerarilerin yklarak, kiilere ders programyla eit haklar tannmas ynnde genel bir eilim belirdi. Bugn pedagojinin (retmeninrenmenin) bu kiilemesi, kiisel deerlendirme [lme] tekniklerine yol at ve baz bakmlardan bu srecin sonu yaklamaktadr: Kiisel profil ve kiinin kendi olumlu/grmeye dayal baar sicili, (bir kerede ve sonuna kadar; insanlar alt ve st olarak belirleyen) hiyerarik snavlarn sonuna gelindiine iaret etmektedir. Buna uygun olarak btn rencilerin geerli/deerli grlerini okula getirebildii bu demokratikletirici balam ierisinde, kendilerini dile getirmeleri iin frsatlar tannmaldr: Gemi hakknda ne dnyorlar; onlar iin tarih ne anlama geliyor; kendi aklamalar var m? Brakn, kendilerini (kendi) ortaa prenslerinin yerine koysunlar. Bu, sipari zerine yaplan, smarlama bir ders programdr. Gnlk pratikte bu; kiisel devler, ayr ayr karalamalar, kiisel konular, kendi kendine yaplan almalar, tezler vs. demektir ... akademiler bu yaklamlarla dolup tamaktadr. kinci bask, akademiktir ngiltere'de bu bask, byk lde tarihi R. G. Collingwood'la anlan tarihe zgl bak tarzna (idealizm) dayanr. z olarak Collingwood, btn tarihin, akln tarihi olduunu ileri srmtr. (Collingwood'un kendi incelikli sylemi iinde kalndnda kavranmas g, ama en azndan byk blm tandk geleceinden, zetlendiinde anlalmas kolay bir savdr bu). zet olarak Collingwood'un sav udur: nsanlar, dil sahibi hayvanlardr. eyler, dil araclyla anlam kazanrlar. Bu simgesel kodlar (diller), dnyaya gnderide bulunurlar; ancak dil ve dnya kategorik olarak farkldr. Farkl toplumsal oluumlarda, farkl kltrlerde insanlar, farkl biimlerde konumu ve konumaktadrlar: Gemi, yabanc bir lkedir; insanlar orada farkl konumulardr. Steiner'n ifade ettii gibi, Farkl uygarlklarn, farkl alarn mutlaka ayn 'hacimde konumu olmalar' gerekmez; baz kltrler, bakalarndan daha az konumakta-

56 TARH YENDEN DNMEK

drlar; baz duyarllk halleri, suskunluu ve zl konumay, bakalar da uzun szleri ve anlambilimsel sslemeleri dllendirir.16 Bu anlamda, rnein bir ortaa kylsnn ya da bir Viking'in edimsel/gizil szl, bizimkiyle karlatrldnda ok kktr. Demek ki ortaa kylsn/Viking'i anlamak demek, onlardan kalan izleri (yerleim rntlerini, manastr kaytlarn, kronikleri vs.) incelemek suretiyle sylemlerini anlamaktr. Bunlar, onlarn niyetlerinin ve ilgilerinin davurumlar; belli eylere zlem duyan bu insanlarn gereksinmelerinin somutlamasdr. O nedenle Collingwood iin tarihi anlamak, aslnda bu insanlarn neden baka eylere deil de o belli eylere zlem duyduklarn anlamaktr: u halde, tek bir cmleyle; btn tarih, bu insanlarn kafalarnda olan eylerin"tarihidir Sonu olarak, tarihsel bilgiye ulamak iin, "dnyay onlarn grd gibi grmek amacyla, bu zihinlerde varolan ve yaamn onlara telkin ettii bu kltrel kalntlarn/izlerin iine girmek gerekmektedir Dolaysyla, empatik yaklam ok sayda tarihinin gznde meru klan, eitli biimlerde yorumlanm olan bu idealist baskdr ve bazlar iin bu akademik sav, empatinin gerekten neliini oluturur. Ama sanrm i bununla snrl deil. nk okullamann ve idealizmin yaplatrd empati, kendisini tamamlayacak bir ideolojiye ihtiya duymaktadr Ve bu onun iin yaamsaldr. nk empatinin belli bal zellikleri bu ideoloji iinde bulunmaktadr. Bu ideoloji liberaldir; ama herhangi bir liberalizm tr deil, J. S. Mill'in karlkl zgrlk fikrine kadar uzanan ve en iyi onunla aklanabilecek bir ideolojidir. Mill'in zgrlk dncesinde u anlayn merkezi bir nemi vardr: Birey. istediini yapabilir; yeter ki bu istein uygulanmas, bakalarnn zgrln azaltmasn. Herhangi bir eylemin byle bir sonu yaratp yaratmayacan hesaplamak iin, kii (fail), ne gibi sonular doabileceini hayalinde canlandrabilmeli; kendini baka insanlarn yerine koymal; onlarn bak alarndan grmelidir. Bunu yaparken bu hesabn ilgili herkes iin mantkl bir karlklla olanak veren ussal ve genelletirilebilir olmas gerekecektir. nk, eer eylemden etkilenen kii(ler) de ayn eyi zneye yapacak olurlarsa, birbirlerine karlkl olarak zarar verebilirler. O nedenle, bak alarnn pragmatik bir biimde tartlmas ve dengelenmesi; (bir yandan te yandan [diyerek]) lehte ve aleyhte olan noktalarn gzden geirilmesi ve btn arlklarn ussal eylem seenekleri arasndan kartlmas nerilmektedir. u halde, kiinin kendini (gemite yaam) baka birinin yerine koy-

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE 57

masna; eyleri onun bak asndan grmesine; onlarn grlerini ussal bir biimde hesaplamasna ve 'ak kafal' olmasna ynelik btn bu taleplerin ardnda bu yaklam (ussal olmak, baka insanlarn bak alarn anlamak ve grlerle ar eylemlerin -arcln- zarar vermesi olas sonular arasnda bir denge kurmak) yatmaktadr. phesiz bu, empati ile ilgili sorunlarn, problem zme altrmalar olmasnn da nedenidir. Demek ki bu etkinliin ortasnda ussallk ve denge bulunmaktadr. Bu noktada empati btn akll, mantkl insanlar merkezinde toplar. Burada liberal ideoloji ibandadr; bizi liberal kiiler olarak kurmaya alr. Bunun sonucunda sz konusu ideolojinin, bu altrmann grnte ilgili olduu eyi -tarihi anlamak- salamas phelidir. Tam tersi, bu yaklamn yapt; -yalnz kar hesabna- son derece yerelve zamanla kaytl bir ideolojiyi (liberalizmi), zamana ve mekna genelletirmek ye bylelikle Mill'in kafasn (liberalizmi bilmeyen ve ne yazk ki hi bir zaman okumann zevkine erememi ortaa kyls ile vikingler dahil) herkesin kafasnn yerine koymaktr. Bu, ironiktir. Gemite yaam ve bizden son derece farkl olan insanlar denetimimiz altna almann yegne yolu, her yerde ussal hesaba gre, liberal bir tarzda davranan bizler gibi yapmaktr. Tarihsel bir anlaya ulamann bu yolu, tarih-d bir biimde dnmenin anlamnn tam da zn ve szkonusu savn can damarn oluturmaktadr. Szcn tam anlamyla anakronik bir durumdur bu. Dolaysyla empatiyi; okullama, idealizm ve ideoloji kurmaktadr; ve bunlar biraraya getirilmeleri kolay olmayan bask biimidir. ou tarihinin kukuyla bakp 'kurmaca' bulduu dgc, kiisel karmann pedagojisinde ne kartlr Yine -gemiin yabancln ne kartanidealizm ile insanlarn/insan doasnn (homo economicus -ekonomik insan-) sreklilii vurgulayan liberal ideoloji arasnda da problem vardr; dolaysyla bunlar, gemiin 'bilgi'sinin nasl (ve neden) olanakl olduu konusunda gerekten son derece farkl grlere sahiptirler. Aslnda bu son nokta, yazma annda, empatinin neden 'tarihin nelii'nin en ok tartlan yanlarndan biri olduunu aklamaktadr ve bu, gerek olup bitenleri gerekse bu meselelerde siyasetin neden bu denli sz konusu olduunu grmek iin anlalmas gereken ideolojik bir tartmadr. Grdmz gibi, gemiin 'tekilik'ine girme abas, idealistler iin tarihsel incelemenin merkezinde yer almaktadr. Ama bu, gemie dair anlaylarla ne denli zenginletirilmi olursa olsun belli bir dgcn gerektirmektedir, ki eletiri konusu olan, dgcne yaplan bu vurgudur.

58 TARH YENDEN DNMEK

Bu eletiri ve saldr esas olarak liberal ve sac ampiristlerden gelmitir. nk (genelletirilecek olursa), onlar empatinin temelde zaman kayb olduunu dnmektedirler. Ampiristler olarak 'olgular'a ulamay ve gemii bu yoldan 'bilme'yi onlar da istiyorlar, ama ayn zamanda olgularn byk blmnn kayp olduunu, dolaysyla bilginin son kertede ellerinden kayp gittiini de biliyorlar. Bu anlamda anlatlarn mmkn olduunca eksiksiz yapmak iin, aklklar kapamak zere dglerine bavurmak zorunda kalyorlar. Buradaki problem udur: Gemite yaam olanlarn aklna en olmadk iler gelmise, tarihiler bunu doru bir biimde nasl tahayyl edebilirler? Yant, gemiteki insanlarn bu tuhafln inkr etmek ve kltrlerinden soyulduunda, gemite yaam ve imdi yaayan btn insanlarn temelde ayn olduklarn syleyen 'insan doasnn sreklilii' savn ne karmak olmutun Bu durumda, kltrel deli gmleklerini zerinden atp doal davrandklarnda, ayn durumla yz yze gelen btn insanlarn ngrlebilir bir biimde davranacaklar varsaymyla hareket ettiinizden, aklklar dakik bir biimde doldurmanz mmkn olabilecektir. Sonu olarak empatiye -idealizme- ihtiyacnz yoktur; nk bu dnceler, gemite yaam olan insanlarn her zaman kltrle bal olduklarn, asla doal olmadklarn ve o nedenle kafalarnda olanlar asla gerek anlamda bilmenizin mmkn olamayacan dnmenize yol aar. Liberal-sa ampirist konumdan bakldnda bu, iki nedenden dolay bir problem oluturmaktadr. lkin, greci bir kukuculua yol aabilir, kincisi, bugn yaayan insanlarn, gemite yaam olanlarn ayn problemlere baka (genelletirilebilir) karlklar (diyelim sosyalist yantlar) vermi olduklarn dnme olaslna yol aabilir. Aslnda empati tartmasnn byk blm, 'sol yorum'dan gelen bu eletirilerle balantldr; doru [bir] 'insan doas' anlay, daima varolacak bu imgesel boluklar doldurabilir mi dolduramaz m? Benim bu ve genelde empati zerine dncelerim yledir. Sanyorum gemite yaayanlar, dnyalarna verdikleri anlamlar bakmndan bizden son derece farklydlar ve onlara, hangi trden olursa olsun bir insan tipinin srekliliinden bakmann hi bir dayana yoktur. Demek istediim; hangi tr insan doasn semek istiyorsunuz? Bunun 'tarih' bilmek konusunda bir kukuculua yol amas gerektiini sanmyorum, nk (yinelemek gibi olacak ama) tarihi alrken, incelediimiz gemi deil, tarihilerin gemi hakknda oluturdular eylerdir. Bu anlamda gemite yaam olanlarn, bizimle ayn ya da farkl bir doaya

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE 59

sahip olup olmadklar, sadece karar verilebilecek bir konu olmad gibi, konu da bu deildir. Bu anlamda gemi buraya girmez. Bizim gerek ihtiyacmz, tarihilerin gemie eilirken kullanacaklar nkabul ve varsaymlar oluturmaktr. O nedenle, ak konuursak sadece tarihilerin kafalarnn eseri olan, gemite yaam insanlarn zihniyetlerinden ziyade, (bu da son kertede olanaksz olmakla birlikte) tarihilerin kafalaryla uramak ve zihinlerine girmek ok daha yararl olacaktr. Elinizdeki kitap da sizleri bu grev iin cesaretlendirmeyi amalamaktadr. u halde 'btn tarih, gemite yaam olan insanlarn akllarnn tarihi' olmak ok, tarihilerin akllarnn tarihi'dir. Birincil ve kincil Kaynaklar zerine; Kaynaklar ve Kantlar zerine Bu birincil ve ikincil kaynaklar meselesi zerinde ok kalem oynatlmtr. Birincil kaynaklar (gemiin izleri) ile ikincil metinler arasnda bir fark olduu aktr. Bildiiniz gibi bu fark, zellikle ikincil metni birincil kaynak gibi kullanmann son derece mmkn olduu ikincil dzeyde ortadan kalkmaktadr. rnein E.P. Thompson'n The Making of the English Working Class' hem sanayi devrimine bir giri olarak hem de Thompson gibi belli bir tr Marksist tarihinin 1950'lerin sonlar ile 60'larn balarnda sylemek zorunda olduklarna dair bir inceleme olarak okunabilir: Yani metin ayn, ama kullanmlar farkldr. Ama bu zaten byleyse, o zaman birincil ve ikincil kaynaklara ayrlm bu blm de neyin nesi; sorun nedir? Sorun, bu ite. Gemii asla gerek anlamda bilemeyeceimizi; merkezler olmadn; eyleri doru yerlerine oturtarak (alt balam) 'derin' kaynaklarn bulunmadn; hereyin yzeyde olduunu ileri srmtm. 1. blmde de grdmz gibi tarihiler aratrma yaparken aa inmezler; karya geerler; yani anlatlar" kurarken bir dizi kaynaktan bir bakasna szcn tam anlamyla gider-gelir, karlatrmal bir alma sergilerler. Eer bu anlalmazsa; eer [gemiten kalanlar anlamnda] 'iz' yerine 'kaynak' szcn kullanrsanz; eer bu kaynaklardan bazlarndan 'birincil' diye sz ederseniz ve zaman zaman 'birincil' yerine 'zgn' (zgn, dolaysyla altta yatan/temel kaynak) szcn kullanrsanz, bu unu akla getirir: (kincil/ikinci el kaynaklarn aksine) sahici gibi grndklerinden ayet zgn kaynaklara ynelirseniz, sahici (gerek/derin) bilgiye ulamak olanakldr. Bu tutum, zgn kaynaa ncelik tanr; belge-

60 TARH YENDEN DNMEK

leri fetiletirir ve btn tarih yapma srecini bozar. Temelde durmakszn bir hakikat aray; ayn zamanda arzularda da empatik olarak anlama aray -grlerinin safln bizimkilerle bulandrmayacak biimde, gemite yaam kimselerin gerek zihniyetlerine geri dnmekszkonusudur. ayet bylesi dncelerimiz yoksa; kesinlik arzusundan uzaksak; tarihin, birincil/belgesel niteliindeki kaynaklarn incelenmesine dayand (ve tarih yapmann sadece bunlar incelemek olduuna ve bu zgn kaynaklardan hareketle, tarihiler arasnda patlak veren anlamazlklar hakknda hkm verebileceimiz) dncesinden bak isek, bu durumda tarihi, genel hatlarn izdiim epistemolojik, yntembilimsel, ideolojik ve pratik konularn bir alam olarak grmekte zgrzdr. Aslnda bu noktalar belirledikten sonra, kantlarla [tanklkla] ilgili bir tartmann bizi fazla alkoymamas gerekir. 'Kant problemi', giri derslerinde tarihin doas konusunda varln hl srdren ve sorun yaratmaya devam eden Carr-Elton ekimesinin bir paras olmasayd, bu sorunun bizi tam da u noktada oyalamas gerekmezdi. Ne ki, asl mesele budur. Gemiin tankl, kar konulmaz bir biimde varln tarihinin zerinde hissettirmektedir; ve Elton'n da dile getirdii gibi, tarihinin elinden gelen ancak olgularn konumasn m salamaktr; yoksa, bu kez tam tersine mutlak anlamda dilsiz olanaklar olarak grlen kantlarn, kendi sesini per se kantlara kabul ettiren ve seslerini kesen tarihi tarafndan szcn tam anlamyla seikletirilmesi mi gerekmektedir? Yine burada, gemiin, bir yorumcu olarak davranmas iin tarihiye tand zgrln tr ve derecesi ile ilgili sorun, bu kez karmza 'tanklk problemi' klnda kmaktadr. Bu problem iki biimde ele alnabilir; birincisi, probleme Carr-Elton cephesinin getirdii yorumun, temel dilbilimsel bir karkla dayandn grmek; ve ikincisi, gemi ile tarih arasndaki ayrm tamamen farkl ve ikna edici bir biimde yeniden eklemlemek.. Kantlar konusundaki bu zgl tartmann terminolojik bir karkla dayanmasnn nedeni udur: 'Kant' terimi, zellikle Elton tarafndan, farkl balamlarda ortaya kan (ki bu durumda farkl eyler olarak anlalmalar ve adlandrlmalar gerekirdi) ayn malzemeler iin kullanlmaktadr. Elton, bu terimi, aratrmasn yaparken tarihinin gittii kaynaklar ('kantlar, belgelerdedir') betimleme amacyla kullanmaktadr; oysa onlardan, diyelim 'gemiin izleri' olarak sz etmeliydi. Ne ki, Ekon bu tr izlere 'kant' adn vermekle, bu ilk kant paralarnn zaten her zaman

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE

61

kendilerini gizli aklamalar ierisinde kurduklar [dzenledikleri]; yle ki, yeter miktarda bulunup, biraraya getirilmeleri halinde, 'arlklar karsnda ezilen' (ki bunlar, hizmetin vs. bir grev sayld gemiin egemenlii asndan bakldnda olaand eretilemelerden baka bir ey deildirler) alakgnll tarihinin tercih ve eilimleri ne olursa olsun, 'kantlara dayanan' aklamalarn kendilerini kolayca ve basite duyurabilecekleri [ne kartabilecekleri] izlenimini -elbette bilerekyaratmak istemektedir. te yandan Carr, 'isteksizce', etkin tarihinin btn yaptnn gemiin izlerini dzenlemek olduunu, (ki bu nedenle her trl takdirin stndedir) ye aklama trlerinin (ki izler bu aklamalar desteklemek amacyla bulunurlar), uygulanan dzenleme tipine bal olduunu dnmektedir. O nedenle Carr'n savnda izler ancak, gemiten gelen ve varolmakla birlikte henz kullanlmam olan paralar nceleyen bir sav (yorumu) desteklemek zere kullanldklarnda kant olutururlar. Bu, benim amdan tamamen kabul edilebilir bir savdr ve Elton'n terminolojisi yznden karanlkta kalan bir durumu akla kavuturmaktadr. Ne ki, Carr'n konumunun szkonusu 'tartma'nn parametreleri iinde sonuca gtrmemesinin (ve o yzden de tartmann bir trl sona erememesinin) nedenlerinden biri, Carr'n kendisinin de zaman zaman 'kaynak' szcn kullanmas gereken yerlerde 'kantlar' terimini kullanmasndan; dolaysyla kendini u aadaki sav ne srmekle paradoksal gibi grnen bir durum iinde bulmasndan ileri gelmektedir: Kant, kullanlmadan nce her iki taraftadr da, ama ancak kullanldnda gerekten kant haline gelir. O nedenle Carr-Elton tartmasndan k yolu, tutarl olmakta ve 'kant' teriminin belirsiz bir biimde kullanlmamasnda yatmaktadr. Sylemek istediim, u belli bal noktalar unutmamak gerektiidir: (a) gemi, olup bitmitir; (b) izleri srmektedir; (c) tarihi onlara gitsin gitmesin, bulsun bulmasn bu izler vardr; (d) kant terimi; bu izlerden, daha nce deil, (u ya da bu) sav (yorum) adna 'kant olarak' yararlanldnda, kullanlr. O nedenle, izlerin aksine kant, sylem kurulmadan nce kantn (tarihin) varolamayaca gibi basit bir nedenden dolay (sadece izler vardr -sadece gemi vard-), daima tarihinin syleminin rndr. Bu noktada kant problemini zmenin ikinci biimine geebiliriz; ya da daha dorusu son paragrafta belirtilen noktalan yeniden biimleyerek ve gemi ile tarih arasndaki ayrm tekrar ileyerek, Carr'nkini andran u savn altn izebiliriz: Gemiin tarih zerindeki gc tarihi-

62 TARH YENDEN DNMEK

nin tarih zerindeki gcdr; gemi kendi bana, sylem ncesi bir ekilde sz hakkna sahip deildir. Carr-Elton tartmas daha kesin temellere gtrldnde, buradaki sav udur: Elton'n ileri srdnn tersine, per se gemiin tanklnn, tarihinin zgr oyunu zerinde bir denetleyici olarak davranmas mantksal olarak olanakszdr. nk sylem tarafndan oluturulduundan, sylemin bir etkisi olduundan, sylemin bir nedeni ya da sylem ncesi (kendi zerinde) bir denetleyici olarak ilev grdrlmesinin olana yoktur. Belki de ok daha g olan bu nokta, The Discourse of History'de, 'gerein [gerek gemiin]* ham maddesi'nce garantilenmi 'gerek anlatlar' aktarmak isteyen bu tr tarihilere saldran Roland Barthes tarafndan aklanmtr. Barthes, bu tarihilerin kala gz arasnda gsterileni (tarihilerin gndermede bulunduklar 'ey'i), sylemin tesinde olduu varsaylan bir alana yansttklarn ve bylelikle bu alann daha sonra, aslnda sylem onu nce gsterilen olarak belirlemi olmasna karn, syleme ngeldiini ve sylemi belirlediini dnmenin mmkn hale getirildiini ileri srmektedir. Barthes'a gre tarihsel sylemi ayrt edici klan bu paradokstur: "Olgu [kant]* ancak, sylem ierisinde bir terim olarak, dilsel bir varolua sahip olabilir ve ancak bu varolu, 'gerek'lik alannda... bulunan baka bir varoluun... sadece tpatp 'kopya's gibidir. Bu sylem tipinde... gsterilenin sylemin dnda bir ey olmas amalanr, ki bu sylemin dnda da ona ulamak her zaman mmkn olabilsin". 17 Onu burada brakabiliriz. Kavram iftleri zerine: Nedensellik vs. zerine Burada sz edilecek olan kavram iftleri; neden ve etki, sreklilik ye deime ile benzerlik ve farkllktr. Yapmay istediim ev, genelde bunlarn 'kilit' kavramlar olarak sorunsal-d bir biimde kabul grmeleri anlamnda deil (ki bunu daha nce rtmtm); biraz daha ileri giderek, bu kavramlarn fiilen sorunsal-d bir biimde kullanlmalarnn olanakl olduu genel varsaymn sorgulamaktr; yani, bir olayn diyelim, neden ve sonularn aratrmak neredeyse rutin bir durumdur. Aslnda sorun bu deildir. Bu kavram iftleri, tarihilerin her zaman kullandklar kavramlar olmakla beraber, bunlar kesin bir baaryla kullanabildiklerini sylemek, son derece phelidir. Dolaysyla ben burada bu kavramlardan
* Yazara ait

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE 63

sadece birini, nedensellik kavramn inceleyecek ve dierleri iin de geerli olabilecek baz sorular ortaya atacam. Bu sorulardan bazlarn sorarak ie balamama izin verin. Size, tarihin ksmen tarihinin gemiteki olaylarn nedenlerini bulma tarz olduu sylendiinde, hangi nedensel aklama kuramlar kastedilmektedir? Marksist mi, yapsalc m, fenomenolojik mi, yorumsalc m? Ya da baka bir kuram m? Nedensel etkenleri, belli bir olay zerinde sahip olabilecekleri arlklarna gre birletirdiinizde; birbirlerine kar grece etkileri ile ilgili bir soru(n) ortaya ktnda, ayrma ilemini nasl yaparsnz? ayet sizden u anda 1789 Fransz Devrimi'nin nedenlerinin aklanmas istense, ne yapardnz? Sonra u soruyu dnn: "1789'un gerekli ve yeterli nedenlerine dair doyurucu bir zmleme yapmanz iin ne kadar geriye ve uzaa gitmeniz gerekir?". Bu soruyu nasl yantlarsnz? Bunun yantn Marksizm mi, yapsalc fonksiyonalizm mi yoksa Annales Okulu mu verir? Diyelim ki Marksizm verdi; ayet Marksizm (kabaca ifade edilirse; yntembilimsel soyutlamalar da dahil edilerek, ekonomik koullarn, snf mcadelesi tezinde styapsal deiikliklerin temel belirleyicileri olarak grlmeleri gerekir gibi) bir yntem veriyorsa, siz bunu nasl ayrntl hale getirirsiniz? rnein iktisadn etkisini ne kadar geriden almanz gerekir (1783, 1760, 1714'den mi, yoksa 1648'denmi?) ve ekonominin bu kategorisi iine tam olarak neleri katacaksnz? Ekonomik yaamda, iktisadn belli ynlerinin belirleyici bir rol oynad ya da edilgin kalp 'son kertede' belirleyici olduu zamanlar nasl saptayacaksnz? Yine, ne kadar uzaa gideceksiniz: Metaforik olarak ifade edersek. Fransa bir ada mdr, yoksa Avrupa'nn genel yrngesine ayrlmaz bir biimde bal mdr? 18. yzylda Avrupa deyince nereler hesaba katlmaktadr? rnein Amerika buna dahil midir? Yine, diyelim ekonomik, siyasal, toplumsal, kltrel ve ideolojik olann birbirlerine nfuz etme dzey ve derecelerini nasl lersiniz; ve bu kategoriler neleri kapsarlar? Yine zmlemeleriniz ne denli gnlk olumsallklara bal olacaktr: Mevcut malzeme trleri neler ve ulamak iin ne kadar zaman gerekli; sorular yantlamak iin size ne kadar zaman tannd, siz kendinize ne kadar zaman bitiniz, vs.? Yine tatmin, zorunluluk, yeterlilik, zmleme bakmlarndan sizi ne gibi felsefi maynlar ve artl tanmlar pusuda beklemektedir? Ve byle devam eder gider... Demek istediim, u bir ka malum sorudan da anlalaca gibi, zmlemenin btn nedensel etkenlerinin ve karmaklnn neresin-

64 TARH YENDEN DNMEK

den tutup ie balayacaksnz? Bu sorularn bir sonu var m? Bu noktada pekl, bu tarz sralanm sorularmz olmadn syleyebilirsiniz. Sorular, rnein "Fransz Devrimi neden 1789'da oldu?" gibi, daha dz ve basittirler. Geri 1789'la ilgili sorularn tipik okunma ekli budur, ama arkalarnda benim sorduum trden sorular yatar; yani "neden 1789?" sorusu, "1789'un nedenleri nelerdir?" demektir ve bu nedenler, geriye ve da doru sonsuz bir zincir halinde uzar gider. Hi bir yntem (ve hi bir deneyim) size, yeterli ve zorunlu bir aklama vermek iin herhangi mantksal ya da kesin bir kestirme yol salamasa bile, sizin bir biimde bu zinciri bir yerinden kesmeniz gerekir. Bu sorun ortadan kalkmayacaktr, o zaman ne yapacaz? Sanrm ounlukla yle bir yant izlenmektedir: Bakalarn kopya etmek. Yani, yantnz, ayn sylem ierisinde i gren baka insanlarnkine benzedii iin -bir iki yenilik ya da hatay saymazsak-, 1789 ile ilgili soruya verilecek aa yukar doyurucu bir yantnz olduunu biliyorsunuz. Tarih renmek; byk lde oyunun, oktandr bu oyunu oynamakta (bu ticareti srdrmekte) olanlarla ayn biimde nasl oynanacan renmektir. Bu anlamyla tarih renmek, bir zanaatta bulunmak, raklk etmektir; bylelikle doyurucu bir zmleme yaptnz bilirsiniz; nk, diyelim Hobsbawm,.Hampson, Schama gibi 1789'u aklamaya alan ustalarn' yaynlanm ikincil metinlerinden kitaplar, makaleleri, denemeleri-yola klarak oluturulmutur. O nedenle ekseriyetle tarih yapmak, olup bitenleri aklamaya almak gibi en merkezi ilgilerinden bazlarnda bile kuramsal adan o denli kesinlik tamamaktadr ve niversitelerde, gerekten ne yaptklarn bilmek isteyenlere pusu kuran, yntembilimsel problemleri sistematik ve derinlemesine ele alan pek az ders vardr Doal olan, tpk benim dipnotlarda yntemi ele alan eitli metinleri anmam gibi, btn derslerde bunun yaplmasdr. Bunu syledikten sonra,' [tarih] terbiyesi'nde byle bir boluun varlna armamak gerektiini kendimize hatrlatabiliriz. nk 1. blmde de dediim gibi, egemen sylem, yntembilimsel bir netlik salamak iin aktan bir sonda yapmakla pek fazla ilgilenmez; zira bu, 'uygulamal tarih' yaplrken (Tanr akna) renilebilecek bir eydir (yani sylenceye gre, birincil kaynaklarda yer alan ve baz ikincil kaynaklarda balamlatrlm olaylar dakik bir biimde yeniden kurarak, yorum gdsn mmkn olduunca bastrarak ya da anlatda yalnzca olgularn sralandklar an ile yorumlandklar an belirtilerek, gemite olup bitenler aklanmaya allrken, kii doal olarak ne yapacan renir).18 Hayr, egemen sylemin ilgilendii husus

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE 65

(geri yine burada da her zaman bilinli deildir), tarihsel kltrn belli bir tipinin aktarlmasdr; yle ki, bu tercihin akademik ifadesi asndan yaamsal olan ey, akademik olanlar kopyalamaya balamanzdr. Bu noktada, iselletirme ve sonra da yazya dkme (snavlar verme, geme) yetenei gsterdiiniz belli bir akademik sylem tipinin iine ekilmeniz yaamsaldr. Yine Terry Eagleton, akademik edebiyat incelemeleri hakknda unlar yazyor (siz bunu, 'edebiyat' yerine 'tarih' diye okuyun): Edebiyat incelemeleri alannda belli biimlerde yazabilmek ve konuabilmek iin devlet tarafndan onaylanm olmak [rnein niversitede kariyeri olmak gibi] gerekir. retilen, aranan ve onaylanan budur ... Belli bir sylem biimiyle badatnz ve onun iinde yer alabildiiniz srece, kimse sizin ne dediinizle ilgilenmez ... Size bu sylem biimini retmek zere istihdam edilmi kimseler, sylediklerinizi unuttuktan ok sonra [bile] sylediklerinizi syleyebilme yeteneine sahip olup olmadnz unutmayacaklardr. Bu anlamda edebiyat kuramclar, eletirmenler ve retmenler ... sylemin bekileridirler. Grevleri bu sylemi korumak, yaymak ve gerektiinde zenle ilemektir... yeni kiiler kazandrmak ve bu syleme baaryla hkmedip edemediklerini belirlemektir.19 Tarih: Bilim mi Sanat m? 'Tarihin doas' tartmalarnda hl canl bir konu olmay srdren tarihin bilim mi yoksa sanat m olduu tartmas, 19. yzyl ideolojisinin bir rndr.20 19. yzylda, bilimin hakikate giden yol olduu yaygn kabul grmekteydi: Ranke'den, Comte'a ve Marx'a kadar pek ok kiinin ortak fikriydi. Ama kimse tarihin bilimsellii zerinde Marx kadar srarl olmad. Bundan tr Marksist sosyalizmin kendini 'bilimsel sosyalizm' olarak adlandrmasyla (ve adlandrlmasyla) burjuva kuramclar da solun bilimsel/kesinliki savlarn alarna drmek iin kendilerini bilimleri baltalamaya adadlar ve bunda da belli bir baar saladlar; ama kendilerinin de isteyebilecei ya da ihtiya duyabilecekleri her bilimsel temeli oyma pahasna. Bunun sonucunda ve ayn zamanda romantik sanatlarn bilime duyduklar soukluun da etkisiyle, tarih giderek bir "sanat" olarak grlmeye balanacakt.21 i sonuna dek gtrmek ve kendini eitli retorik aralar, mecazlar, kurgulamalar vs. eliyle gemiin dzenlenmesine olanak veren

66 TARH YENDEN DNMEK

sadece baka bir anlatmsal sylem olarak ifade etmek iin sktrldklarnda, tarihiler, tarihin hereyden nce bir yar-bilim olduu; bu bilimde tarihinin verilerinin zgr sanatsal ruha kendiliinden sunulmad ye anlatlarnn biim ve ieriinin bir seim konusu deil, 'bizzat tarihsel malzemelerin doas'nn gerektirdii bir ey olduu grne yaslanarak kar koydular. Bu yolla, grltyle n kapdan kovulan bilim, arka kapdan gnlsz bir biimde yeniden kabul edildi. Bunun da, 'bilim ile sanat' arasndaki salnmn, tarihin ana mecrasnn isel sorunsal olmay srdrmesi gibi bir sonucu oldu. Bu bakmdan, tarih bir lde tecrit olmutur; komu sylemlerdeki kuramclar, uzun zamandr yanl anlamaktan kurtulamadklar ve o yzden gerek anlamda bir epistemoloji ve yntem sorunu olmay srdren bu ikiliin ideolojik hattndan bakan 'geleneksel' tarihilerin, sanat ile bilimin dnyay okumann ve anlamann son derece farkl yollar olduklar varsaymyla uyumazlar. O nedenle sz konusu tartmann srme nedeni, en az Giri ksmnda tarihileri mteessir eden (ki Hayden White'n gzlemleri de bunun altn izmektedir) bir zellik olduunu belirttiim kurama kar duyulan antipati kadar, ondokuzuncu yzyln ortalarndan balayarak ou tarihinin bir tr yntembilimsel naiflik zerinde bilinli olarak srarl bir tutum taknmalarndan ileri gelmektedir: tarih giderek profesyonelletii ve uzmanlat iin, kendini, dar biimde tanmlanan bir alanda otorite haline gelmesini salayacak kaypak belgeler arayna kaptrm sradan tarihinin, sanat ve bilimin daha uzak alanlarnda ortaya kan son gelimelerden haberdar olmak iin ayracak zaman kalmamaktadr. O nedenle ou tarihi, sanat ile bilim arasnda, kendine arabuluculuk rol atfettii radikal ayrln, belki de artk meru bir ayrlk saylmadnn farknda bile deildir.22 Dolaysyla epistemolojik ve yntembilimsel adan "sanat-bilim" tartmasnn modas gemektedir: Ancak, bugnk canlln, tarihilerin kurama ve ie baka takndklar laubali tutum nedeniyle hl 'yntem' olarak ifade edilen ideolojik basklar yznden srdren bir ey olarak grlebilir.

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE 67

Sonu Bu blmn sonundan bana dnp bakldnda, tarihin doas kokusunda giri nitelii tayan bir tartmann ana alanlarndan bazlarn oluturduunu dnerek ortaya attm sorularn, hakikat problemi etrafnda kmelendikleri sylenebilir. Bunun byle olmasnn nedeninin, 'tarih sorunu'nun yaratt veya onun etrafnda dnen btn tartmalarn asl yerlerinin buras olmasndan ileri geldiini dnyorum. Tarihinin, bilgisini nesnel bir biimde ve 'uygun pratikler'le mi elde ettii yoksa bunun zneler-aras ve yorumsal m olduu ile ilgili tartmalar; tarihin deerden bamsz m olduu yoksa her zaman 'birileri iin' mi yapldyla ilgili tartmalar; tarihin, masum mu ideolojik mi, yanl m yansz m, olgusal m yoksa hayali mi olduu tartmalar; ya da, yine empatinin bize gemite yaam insanlar gerekten anlama olana verip vermedii; ilk kaynaklara (izlere) giderek sahici ve derinlemesine bilgi elde edip edemeyeceimizle ilgili tartmalar; bu kavram iftlerinin tarihin zn temsil edip etmedikleri ve son olarak gemiin gerek gizlerinin bilimsel yntemin kesinliiyle mi yoksa sanatnn sezgisiyle mi ortaya kartlabilecei hakkndaki tartmalar; hepsi de hakikat sorunu etrafnda toplanmaktadr. Kitapta, bu sorulara, kukucu bir bak asyla yantlar aranmtr. Elbette bu sonu, 1. blmde erevesini izdiim tarihin nelii hakkndaki yaklammdan domaktadr. Orada, gemi ile tarihin farkl kategoriler olduklarn (ve o yzden aralarnda ontolojik bir aklk bulunduunu) belirterek, gemiin tarihe evrilmesini problematik klan epistemolojik, yntembilimsel, ideolojik ve pratik nedenleri gstermitim. Bu yzden, gemi bilinebildii lde, tutarll ok fazla soruturulmu bir dizi sonuca varrken, her tr kesinliki bilginin zerine yrmek durumundaydm. Bu anlamda yukarda sraladm tartmalar karsnda, gemiin hakikat(ler)inin elimizden katn; tarihin zneleraras ve ideolojik olarak konumlandrldn; nesnelliin ve yanszln kuruntu; empatinin sorunlu olduunu; "zgn kaynaklar"n, bir eyin "sahici" olmasn gerektirmediini; tarihin, bir sanat ya da bilim olmann tersine baka bir ey olduunu -sadece szcklerden oluan, gerek yerine oynanan dnyevi bir dil oyunu ve bilim olarak tarih ya da sanat olarak tarih gibi eretilemelerin, bu eretilemeleri oyuna sokan g dalmn yanstan sui generis [ahsna mnhasr] bir ey- olduunu ne srmek zorundaydm. Elbette, tarihsel bilgiye kar bu tarz bir kukuculuun, sinizme ve

68 TARH YENDEN DNMEK

eitli olumsuzluk trlerine yol amas mmkndr. Ama mutlaka byle olmas gerekmedii gibi, benim iin de byle olmad. Hayden White ile birlikte ve ayn nedenlerden dolay, ahlki grecelii ve epistemolojik kukuculuu, toplumsal hogrnn ve farklarn olumlu kabul ediliinin temeli olarak gryorum.23 White'n belirttii gibi: Constable ile Cezanne'nn belli bir manzaraya baktklarnda ayn eyi grmelerini nasl beklemiyorsak, her ikisinin bir manzara resmiyle karlatmzda, aralarnda seme yapmamz ve hangisinin 'daha doru olduunu belirlememiz de bizden beklenemez... bir sanatnn ... ya da bir bilginin [ya da tarihinin] ... almasna baktmzda, ayn genel konuya baktmzda bizim grebileceklerimizi onun da grp grmediini sormayz, ama anlatsna [representation], kullanlan kayt sistemini anlamaya ehil birilerinin yanl bilgi olarak grebilecei bir eyler sokup sokmadn sorarz. Tarihsel yazna uygulandnda, bu kavramlatrmann destekledii yntembilimsel ve biemci kozmopolitanizm, tarihileri, 'yaamn belli bir blmn, doru taraftan ve doru grngden izme abasndan vazgemeye ... ve tek bir doru bak as diye bir sevin olmadn kabule zorlayabilir. ... Bu, bize gemie bizimle ayn ciddiyetle ama farkl ... ynelimlerden ... -bakabilme yeteneine sahip kiilerin bu yaratc tahrifatlaryla ciddi ciddi elenme olana verecektir. Demek ki artk belli bir a ya da gemite yaanm belli olaylarla ilgili nermelerin, nceden varolan "ham olgular" kmesine 'karlk' gelmesini safa beklemememiz gerekmektedir. unu kabul etmeliyiz: Tarihinin ... dnyasna, gemie, bugne ve gelecee eki dzen vermekte kullanaca eretilemeyi semekle zmeye alt problem. b77at olgular neyin oluturduu problemidir.24 Benim buraya kadar temellendirmeye altm yaklam tarz budur; yani olumlu refleksif [dnmsel] kukuculuk. Bu, bilgiyi iyi bir ey olarak gren; ve bugn kltrmzn bir parasn oluturan kukucu bilgi, bize bir zamanlar kltrmzn bir paras olduunu dndmz kesinliki bilginin snrlarn gsterdiinde [bile] bilgiyi kt bir ey olarak grmeyen bir tutumdur. Yine tarihi, onu oluturan glere balamak, tarihin masumiyetini yitirmesine yol am olabilir; ama bu masumiyet ('salt kendisi iin' tarih) eer egemen sylemin kendi karlarn eklemleme tarzn oluturmusa, bu durumda demokratik bir toplumda bu,

BAZI SORULAR VE BAZI YANITLAR ZERNE 69

bilmemiz gereken bir eydir. Her durumda ama, refleksif olmanz; sadece sorulan sorular ve kabul edilen yantlar konusunda deil, neden baka deil de bu tarz sorulup yantlandklar ve ayrca bu srelerin kiinin kendi konumu asndan ne anlama geldikleri konusunda da z-bilinli bir refleksiyon gelitirmeniz iin size yardm etmekti. Byle bir refleksiyon, incelenmekte olan sylemin -tarihin-, grnteki soruturma nesnesinin dnda kalan ve bugn en iyi postmodernizmin dnce ve uygulamalar zerinden anlalabileceini dndm zorlamalar ve basklar tarafndan nasl yazldnn dnlmesini salar.

3 Postmodern Dnyada Tarih Yapmak

Sadece son blmn kapan szlerinde deil, bu metnin hemen yer yerinde eitli kereler, postmodern bir dnyada yaadmz ve bu durumun sizin ve benim tarih hakknda sahip olabileceimiz grleri etkilediini ileri srdm ve/ya da veri olarak aldm. imdiyse, bu sav temellendirmek ve bu grn yol atklar hakknda birka sz sylemek istiyorum. Bu amala bu blm ksma ayrdm. Birincisi; zaten varolan bir postmodernizm tanmn ele almak ve bu tanmda sz edilen durumun nasl ortaya ktna ksaca bakmak istiyorum. kinci olarak, bu postmodernizm tipinin, bugn tarihsel trler ynn meydana kartan bir duruma nasl yol atn ve bunun, tarihin doasyla tarihsel alma asndan ierimlerinin neler olduunu gstereceim. nc alarak da; postmodernizmin yaratt sonular yadsmayan, tersine bunlarla olumlu bir biimde uramann yolunu (yine 'tarih sorunu' zerine k tutan, postmodern dnyada tarih yapmann yolunu) sunan, olmas gereken tarih hakknda bir savda bulunacam. Postmodernizm, zor bir alandr. Postmodernistler, sabit ya da kat hi

POSTMODERN DNYADA TARH YAPMAK 71

bir ey grmezler. Bu durum, neyin bir paras olduklarna ilikin yine kendilerinden gelecek her tanmlama giriimini tehlikeye drmektedir. Tabi (kendilerini postmodernist olarak tarif edenler dnda) kimi yorumcular, tam da byle bir durumun varlna kukuyla bakmaktadrlar. Giderek unu farkettim ki; Fransz filozof Jean-Franois Lyotard'n, The Post-Modern Condition'da verdii tanm, anlamlandrabileceim ve yararlanabileceim bir tanmdr.2 Elbette Lyotard' karalayanlar olmutur; bu kanlmaz. Benim burada Lyotard'n dncelerinden yararlanmam, kimi eletirileri gz ard ettiim anlamna gelmez. Buna karn Lyotard'n, benim de iinde yaadm dnyann bu blmne (laikletirici, demokratikletirici, bilgisayarlatrc ve tketici basklar altnda, bilginin haritalarnn ve statlerinin yeniden izilip, yeniden tarif edildii bir toplumsal oluuma) ilikin zmlemeleri, kabul edebileceim bir yapdadr. Lyotard'n tanm; kendisinden ve iinden bakldnda, gerek genel koullarda gerekse bu durumdan etkilenen alanlardan birinde (yani tarihte) bugn olup bitenleri grmeyi mmkn klar gibi gzken bir dizi kavram ve stratejik nokta sunmaktadr. En temelde Lyotard'n tanm: postmodernizmi, "merkezlerin lm"ne tanklk eden ve "st-anlatlara kar bir kuku"nun ortaya kt [bir durum] olarak niteleyen, minimal bir tanmdr. Bunlar ne anlama gelmektedir ve nasl aklanabilirler? Hereyden nce bunlarn anlam udur: eitli merkezlerin ayrcalkl olduunu varsayan, (rnein, Anglo-merkezli, Avrupa-merkezli, etnomerkezli, cinsiyet-merkezli, akl-merkezli) btn eski dzenleyici ereveler, artk meru ve doal (doal olduundan meru) deil, evrensel olmaktan uzak, tersine son derece zgl bir takm karlarn eklemlenmesi asndan yararl, geici kurmacalar olarak grlmektedirler. "st-anlatlara kar kukuculuk" ise, batl gelimelere anlam(lar) kazandran bu byk yaplandrn (metafizik) yklerin cannn ekildii, hayatiyetlerini yitirdikleri anlamna gelmektedir. Ondokuzuncu yzyldaki Tanr'nn ldnn ilnnn (teolojik st-anlat) ardndan, onun dnyevi vekillerinin bana da ayn ey geldi. Ondokuzuncu yzyl sonuyla yirminci yzyl, akl ile bilimin temellerinin oyulmasna tanklk etti; bu durum, onlara dayanan btn kesinliki sylemleri (btn Aydnlanma projesini; kendini, diyelim hmanizm, liberalizm, Marksizm vs. iinde davuran insann ilerlemesi, reform, zgrleme gibi eitli programlar) problematik bir hale getirdi. Bu sonlar neden yaand? Kukuculuk, neden gnmzn 'saduyu'su

72 TARH YENDEN DNMEK

haline geldi? Btn tarihsel anlatlarn yaplan()m bir doalar olduunun bilinciyle, ksa bir aklayc yk anlatmama izin verin.3 Uzun zaman nce, modern-ncesinin toplumsal hiyerarileri ok byk lde, (tanrlk, rk, kan ve soy gibi) ikin olarak kabul edilen deerlere dayanmaktayd. nsann konumu; doumla sahip olduklar, kendinde bulundurduklaryla belirlenmekteydi: yle ki, kimi insan 'ynetmek iin domutu', kimisi 'hizmet etmek' iin, bazs da bilmek iin vs. Ama bir zamanlar krallara, aristokratlara ve rahiplere meruiyet salayan bu doal dzenlerin, ticari, mali ve sanayi burjuvazisi tarafndan baltaland kesindir. Her tr eyi iml etmekle megul burjuvazi, emellerini liberal faydallk ideali araclyla ifade ederek kendini iml etmeye balad. Bu kurama gre insanlar, bu kez doutan deil almakla deer sahibi olarak grldler; bir kiinin yaamda sahip olaca deer, verilmi deil, kazanlm bir deerdi. Bylece alkan burjuvazi, ok gemeden kendi deerini, abalarn -zel mlkiyetiifade edip somutlayan bu dsal nesnelere yerletirdi. Burjuvazi bu noktadan hareketle, baka herkesten -yani servetlerini ve mlklerini almadan elde ettii dnlen kimselerle (tembel zenginler), sz edilecek hi ya da hemen hi mlkiyeti olmayanlar (grece tembel yoksullar)- farkn ve onlar karsndaki nemini kantlamaya alan iki eletiri gelitirecekti. Ne ki, onsekizinci yzyl sonuyla ondokuzuncu yzyl bana zg bu meruiyet uzun srmedi. Kapitalist retim tarznn geliimine kout olarak burjuvazi de baka eyler -yirminci yzylda, ho olmayan biimlerde yeniden yzeye kmak zere, adeta ekimi bir st gibi sekinci bir can sknts iinde bekleyen romantik, aristokratik bir tepki- gelitirdi.4 Bu arada pekl yoksul olduklarn ama kesinlikle tembel olmadklarn kabul eden iiler, cretli emekiler, alan snflar olarak grlmeyi yelediler. Bunun sonucunda ok gemeden alanlar, burjuvazinin eski rejime kar kulland ayn fayda kavramn, bu kez kendi bak alarndan grece retken olmayan bir konumda bulunan burjuvaziye kar kullanmaya baladlar. Bu sayede fayda ideas, bir tr 'kaba smr klavuzu' oluturur oldu ve zelde Marx, bu ideaya alan snflar proletarya- asndan oluturulmu ok daha seik felsefi ve tarihsel bir anlay kazandrd. Bu, o sayede proletaryann daha sonralar burjuvaziyle ayn biimsel haklara ve zgrlklere (burjuvazinin aldatc saygnlk havucuna) sahip olmasn salayacak, proletaryann mlk sahibi olmasna deer vermeyen bir ideoloji retecekti; ama asl sav uydu: zsel zgrle giden yol, mlkiyetin kaldrlmasndan geecekti. Proletaryann fiilen mlk sahibi

POSTMODERN DNYADA TARH YAPMAK 73

olmad dnlrse, sahip olduklarndan -yani kendilerinden- baka bir eye deer vermesi daha iyi ve uygun olabilirdi. nsanlarn, sadece yayor olmakla deer sahibi olduklar ileri srlmtr. Kapitalizm biiminde varolan mlkiyet blm sistemi, ayet yaam her bakmdan engelliyorsa, bu mlkiyet gitmelidir. Gerek insan zgrlnn ve ortakln (komnizmin) hkim olaca bir dnya dzeni, pek de uzak olmayan bir gelecekte yatmaktadr. SSCB'de, 1917'de komnist deneyim balad. Ama kresel emelleri ("dnyann btn iilerini birletirmek") daha bandan aksiliklerle karlat. Marksizmin evrenselcilii, sratle yerelleerek, ulusal zlemlerin ifadesi haline geldi. zgrletirme amac da ok gemeden, diktatryal aralarn olumsallklar iine kart. Bu sayede aslnda varolan sosyalizm, istemeden kendi potansiyellerini ziyan etti ve bir zamanlar iilerin yce iyimser st-anlats olan Marksizm, giderek ktmserlie brnd. Bu arada batda da, Avrupa kaynakl iki dnya sava, ekonomik bunalmlar, Faizm, Nazizm, dekolonizasyonun sululuk travmalar ve bunlarn yansra (aralarnda Gramsci'nin, Frankfurt Okulu'nun, Althusser'in de bulunduu) "batl Marksistler"in, daha yakn zamanlarda da feministlerin kapitalizm eletirileri; liberal ilerleme, rekabet iinde uyum, ussal insann (burjuvann) akl bandalna duyulan iyimser inan gibi anlaylarn zerine dayand geriye kalan son kuramlar da nihai olarak yok etti. Bu durumda kapitalizm kendine baka bir deer temeli bulmak zorunda kald ve bunu, aslnda ona her zaman dayanak oluturmu, ama bir tr (organist, hmanist, refah) insani bir surat taknmadan, (monetarizm vs. biiminde) kuramsal bir aklkla ortaya konmas uzun zaman son derece riskli bulunmu bir eyin (piyasa glerinin), 1950 sonrasndaki olaand ekonomik retkenlie kout olarak alenen kutsanmasnda buldu. Fakat, kukusuz 'parann deere binmesi'; tketici tercihine tannan bu ezici ncelik, ancak tahmin edilecei gibi greceliin ye pragmatizmin ne kartlmas pahasna yaplabilirdi. Ak piyasada mallarn ikin deerlere sahip olmak gibi bir iddialar yoktur; mallarn deeri, deitoku edilebildikleri eyde, onlarn deiim deerinde yatar. Byle bir pazarda insanlar nesne klna brnrler; deerlerini dsal ilikiler ierisinde bulurlar. Ayn biimde zel ve kamusal ahlk da bu durumdan etkilenir; etik, greli ve serbest bir zevk ve slup meselesi haline gelerek, kiiselleir ve narsistleir: "Herey senin elinde ahbap!". Gnlk yaam aan ahlki mutlaklar yoktur. Epistemoloiik ve yntembilimsel pratiklerin durumu

74 TARH YENDEN DNMEK

da bu grecilik ve kukuculuktan etkilenir; burada sadece konumlar, bak alar, modeller, alar, paradigmalar vardr Sanki bilginin nesneleri keyfi bir biimde oluturulmu; kolaj, montaj ve pasti tarznda bir araya getirilmilerdir; yle ki Lyotard'n dile getirdii gibi, "Modernite... yksek bir olumsallk oran alarak biimde bir uraklar dizisi oluturmann bir yolu ... gibi grnmektedir."5 Burada, bir dizi hesaplama pratiine varan esnek bir pragmatizm (kazanl olan iyidir) sz konusudur. Dolaysyla, byle grecilikle temellenmi bir kltrde, -oktandr reel sol rejimlerce kirletilmi- solcu zgrleimin son yorumu da tutunamamtr. Bunun bir nedeni de solun (nesnel) soruturma/balanma nesnesi olan proletaryann fiilen ortadan kalkm olmasdr. Yeni giriimler/hizmetler karsnda eski sanayi pratiklerinin yeniden yaplanmasndan tr, bileimini borlu olduu ar sanayi gibi proletarya da etkin bir biimde ayrmaya uramtr. Onun yerini imdi bir dizi farkllk (kk bir alan-snf ekirdei, yeni(ce) bir alt snf ile, genlerin, isizlerin, siyahlarn, kadnlarn, ecinsellerin, Yeillerin oluturduu olduka istikrarsz gruplamalar) almaktadr. Bu yknn son szleri olarak unlar sylenebilir: Bu 'postu' (postliberal, post-bat, post-endstriyel, post-Marksist) gnlerde eski merkezler tutunacak dal bulamamakta; yirminci yzyl sonunun kukucu bak alarna inanlmaz, akl almaz gelen eski st-anlatlar, ne gereklik ne de vaad dzleminde yank bulmaktadrlar. ('Bunlara birilerinin inanm olmas ne tuhaf!'). Byk olaslkla hi bir toplumsal oluum, liberal piyasa kapitalizmi kadar (seimle deil, 'ge sermayenin kltrel mant' ile) ikin deerleri kendi kltrnden bylesine sistematik bir biimde srm deildir.6 Bu anlamda, George Steiner'n da dedii gibi, "bugn zihinsel ve toplumsal durumumuzun en byk gerei; hiyerarik (hiyerarisiz deer olabilir mi?), tanmsal deer derecelerinde yaanan az ok bilinli, az ok tamamlanm dtr".7 Postmodernizm, bu durumun ve koullarn genel ifadesidir. Postmodernizm, birleik bir hareket deildir. Temel olarak ne merkezin soluna ne de (tayfn belli bir noktasndaki) sama ait olmad gibi, 1968 sonras entelektel/Parizyen esintilerin bir sonucu da deildir.8 Aksine, (Nietzsche'den Freud'a, Saussure'e, Wittgenstein'a, Althusser'e, Foucault'a, Derrida'ya kadar) aristokratik, burjuva ve sol ideologlar, durumun ve koullarn gereine uygun olarak kymete binmi; sosyoekonomik, siyasal ve kltrel zeminde ortaya kan kaymalara uyduka, grlerinden temeller kurulmu; birbirini apraz kesen bir dizi sylem (felsefe,

POSTMODERN DNYADA TARH YAPMAK 75

dilbilim, siyaset, sanat, edebiyat, tarih) ortaya kmtr. Son derece farkl ve kart nedenlerle yaplsa da, bu takdirlerin hepsi ayn sonuca varmtr. Kendi konum ve grleri iin daha salam temeller arayna girdike, aslnda ne kendileri ne de bakalar iin bylesi temellerin varolmadn, kendilerinin de bylesi temeller ina edemediklerini farkettiler. Her idoln kaidesi kilden yaplmt. Bunun sonucu olarak, 'zamanmz'n egemen, temel zihinsel nvarsaymlarn, kukuculuk ya da daha kesin bir ifadeyle nihilizm oluturmaktadr.9 Elbette (2. blmde de sz edildii gibi) 'Bat Gelenei'nde uzun zaman kukuculuun eitli tip ve dereceleri hayatiyet bulmutur, ama bu zamann farkll uradadr: imdiye dek kenarlarda varln srdren ve ancak aralklarla gze ilien ey, bugn sadece kltrmzn hemen her kesinde bulunmakla kalmamakta, deiik llerde de olsa olumlu karlanmaktadr. Bu anlamda postmodernistler, sadece kendi yok ad var merkezler ve st-anlatlar (ve bunlardan yarar salayanlar) iin yas tutmaya, nostaljisini yapmaya yanamadklar gibi, bir dizi nedenden dolay da 'gerekliin kavramlarla rtmezlii'nin yaygn kabul grmesini kutsamakta ya da stratejik olarak bundan yarar salamaktadrlar.10 te, Postmodern dnyamz derken kastettiim budur. 1. ve 2. blmlerde taslan sunduum 'tarihe bak as'n mmkn ya da zorunlu klan da bu baskdr. Yine, imdi ele almak istediim u eyi yaratan da bu ayn bask, bu buyurucu durumdur: Sonu olarak, bugn bizi kuatan ve tam da bu 'kukucu' nitelikler araclyla ifade edilmeye baland bir srada, tarihin grelilemesi ve tarihsellemesine yardmc olan btn o tarih trleri klliyatnn varl. Richard Rorty'nin yorumlad biimiyle "ironik yeniden betimleme" kavram, zamanmz ve gemi konusunda zamanmzda yaplan eitli almalar, dolaysyla Postmodern bir evreyi ok yerinde bir biimde betimlemektedir ve tarih trlerine girite bize yardmc olabilir. Contingency, Irony and Solidarity'de *11 Rorty, liberal ironist adn verdii bir simay (aslnda kendisini) resmeder. Bu kii, insanlarn birbirlerine yapabilecei en kt eyin zalimlik olduunu dnd iin liberaldir, ama ayn zamanda inanlarn, zamann ve raslantnn tesinde yer alan bir tr gerek temele gndermede bulunduu dncesinden vazgemeye yetecek denli tarihselci ve adcdr ("eyler, szcklerdir"). Liberal ironist
"Olumsallk, roni, Dayanma", Ayrnt Yay., 1995.

76 TARH YENDEN DNMEK

iin, zalimlik etmek isteyen birine bunun yanl olduunu tantlamann bir yolu yoktur. Bu anlamda onsekizinci yzyldan balayarak yle bir manzarann ortaya ktn (ki bugn kltrmzde genel olarak yaanmaktadr) sylyor Rorty: Sadece yeniden-betimleyerek, bir eyin iyi ya da kt, arzulanr ya da arzulanmaz, yararl ya da yararsz grnmesini salamak mmkndr (tpk benim ykmde; deer saylan eyin, aristokrat, burjuva ve proleter iin yeniden tanmlanmasnda olduu gibi). Tabi bu 'yeniden-betimleme dn'nn kuatt ve bizi bu metinde ilgilendiren zgl ey, 'gemi/tarih'tir. Grdmz gibi, bu, bitimsiz bir biimde yeniden-betimlenebilecek bir gemitir; saysz akla uygun ve eit oranda meru tarihleri desteklemitir ve destekleyebilir; tarihiler (ve taklitileri) her ne istemilerse ve isterlerse usanmadan sunar: eitli balanglar, kkenler, merulatrc evveliyatlar, aklamalar ve (Tory, Whig, Marksist vs. gibi) soy izgileri; hepsi de, denetimde bulunmak istedikleri srece yararl eylerdir. Bylelikle gemii kendi gemileri yapabilirler ve Nietzsche ile beraber, "Ben byle istedim" diyebilirler. Bugn her zamankinden ok daha fazla insan daha fazla ey 'istiyor'. Merkezlerin silinmesinin ve st-anlatlarn knn ardndan ortaya kan postmodernist durumlar, demokratik/tketimci kltrmzn her noktasnda karmza kabilecek ok eitli tarihler; muhtelif biimlerde kullanlan ve/ya da ktye kullanlan ynla tarih tr (smarlama tarihler) yaratmtr. Burada, diyelim (alan zerinde hegemonya kurmaya alan meslekten tarihler; tezlerde, monografilerde ve metinlerde ifadesini bulan bir yorum tr olarak) tarihilerin tarihlerini, (meslekten tarihlerin zorunlu popler biimleri olarak) retmenlerin tarihlerini ve daha sonra da ancak sralayabileceimiz bir dizi (ocuklarn tarihi, halk-bellei tarihleri, yasakl tarihler, siyahlarn tarihi, beyazlarn tarihi, kadnlarn tarihi, feministlerin tarihi, erkeklerin tarihi, kalt tarihler, tutucu tarihler, devrimci tarihler, maluplarn tarihi, galiplerin tarihi vs. gibi) farkl tarih biimlerini ayrt edebiliriz. Bunlarn hepsi de yerel, blgesel, ulusal ve uluslararas bak alar tarafndan etkilenen, deien yaplardr. Hepsi bu da deil. Btn bu tarih trlerinin kenarlar, karman orman birbirine dolanm bir haldedir; hepsi de birbirine yaslanr ve kendilerini karsndakilerin olmadktan eylerle tanmlarlar; metinler-araslk. Sadece bu da deil. Hepsi de, birebir bir iliki gstermeyen ama bu trlerin her birine, imdi yapsal ya da fenomolojik, daha sonra da ampirik ya da

POSTMODERN DNYADA TARH YAPMAK 77

varolusal bir biimde; imdi liberalizmin ya da Marksizmin, daha sonra radikal san bak asndan bakabileceimiz bir biimde (ki bu biimlerde mevcut unsurlar birletirilir ve yeniden birletirilir, ama ortaya kan tarihlerden hibirinin kalc olmas kesin deildir); hibir zn ifadesi olmayan, btn alan boydan boya kesen epistemolojik, yntembilimsel ve ideolojik varsaymlarla bombardmana tutulmulardr. O nedenle kesin olan udur: Okumalar ve tanmalar dpedz olumsaldr; diyelim bizim kltrmzn 'merkez'inde yer alan yorumlar, doru olduklarndan ya da yntembilimsel dakikliklerinden tr deil (konu alanlar nahosa en parlak tarihler bile marjinalletirilebilir), egemen sylemsel pratiklere gre hizalandklar iin oradadrlar ve vardrlar. Bir kere daha iktidar/bilgi meselesi. Olumlu bakldnda, bu yorumsal ak, iinde, en marjinal konumda olanlara bile bu [tarihi] bakalarna ml edecek gten yoksun olanlara dahi, en azndan kendi tarihlerini yapabilecek gc verme potansiyeli tar. Peter Widdowson'n ne srd gibi, tarihin, tarihyaznsal olarak ynlendirilmi ve yntembilimsel olarak temellendirilmi yapzmlemecilikten kurtarlmas olas olmamakla beraber, "byle bir ey gerekli de deildir". 12 Tarihinin hakikatinin sorgulanmas; olgularn olgusallklarnn deiken niteliine dikkat ekilmesi; tarihilerin gemii ideolojik konumlardan yola karak yazdklarnn vurgulanmas; tarihin, baka herey gibi yap-zmeye ak olarak yazlm bir sylem olduunun belirtilmesi; 'gemi'in, yenilikilerin gereki kurmaca ierisinde zikrettikleri 'gerek dnya' kadar salt onu eklemleyen mevcut sylemler ierisinde varolan- grsel bir kavram olduunun sylenmesi; btn bunlar, gemiin istikrarl yapsn bozar ve onu paralara ayrr. Bu sayede alan atlaklarda yeni tarihler yaplabilir. Ne ki, te yandan bu alternatif okumalarda bulunma zgrl, ykc, meydan okuyucu bir zgrlk gibi grndnden, hl farzolunan bir nesnellie atfla tanmlanmakta srar edilen, grnte 'tam anlamyla tarih'in snrlarn tayin edecek gc ellerinde bulunduranlarn olumsuz baklaryla karlamaktadr. O yzden yle bir genel durum vardr: Egemen sylemsel pratikler, yaylmasn istemedikleri bu okumalarn defterini drmeye (kapamaya) alrlar. u andaki konjonktrde iki tr kapama grmek mmkndr. Ya egemen sylemler, naho tarihleri ana mecraya tekrar dahil etmeye almaktadrlar (kadnn tarihi olarak kalmalarna izin vermek yerine onlara per se tarih ierisinde uygun ve saygn bir yer vermek suretiyle feminist okumalar 'yeniden evcilletirme' giriimlerinde olan budur); ya da ironik bir biimde, Postmodern gemisizlik

78 TARH YENDEN DNMEK

grngsn tekellerine alarak, (yeniden betimleyerek) kendilerine yarar salayacak bir duruma getirmektedirler. ayet gemii, zden yoksun karlarn ve sluplarn sonsuz bir dngs olarak okumak olanaklysa, o zaman bu sadece egemen okumalar iin deil, yeni alternatif okuma biimleri iin de geerlidir. Ne ki, bir anlamda herkesin ayn gemide olmasna ramen (ki bu gemide bulunan herkesin ayn konumda olmas demek deildir), bazlar oktandr tarihlerini yerli yerine koymu, olduklarndan, tarihsel yapnn temelleri hakkndaki bu problematikletirmenin, yaplarn daha erken bir evrede kurmu olanlara daha byk zarar vereceine inanlmaktadr. Yine Widdowson yle diyor: "Bu senaryoda postmodernizm, kapitalizmin muhalefeti, itiraz ve deimeyi malup etmek iin oynad son byk gambittir... Gsterenlerin iinin kkten boald bir dnyadayz. Anlam yok. Snf yok. Tarih yok. Sadece bitmeyen bir 'm gibiler dnyas; gemi istee bal olarak birletirilme ve yeniden birletirme pratiklerini gsteren elendirici bir biemler, trler alan olarak oynanyor ve yeniden oynanyor ... Burada varolan biricik tarih, gsterenin tarihi, ki bu da hibir biimde tarih deildir ...".13 Postmodernizmin ayn anda hem ortaya kard hem de ifadesine olanak verdii bu 'olaslklar' hakkndaki benim grm udur: Tekrar kazanma ve kapamadan oluan statkodaki giriimlerin, demokratikletirici, kukucu/ironik toplumsal oluumlarn yrngesinde etkili olmas olas deildir ve Widdowson'dan sonra olmamalar da gerekir. Bir yanda resmi tarih ile te yanda postmodern gemisizliin oluturduu iki ate arasnda' mmkn olduu kadar ok insann, dnyada gerek etkiler (gerek bir sz) yaratabilmelerini salayacak biimde kendi tarihlerini yapabilecekleri (ki bu arzulanr bir sonutur) bir mekn vardr. Elbette ynleri ve tesirleri asndan bu etkilerin kesin olarak bir garantisi olamayaca gibi, tam bir kabul de (ki rnein Marksistler bundan ok muzdariptirler) elde edemeyebilirler.14 Ama ortaya kabilir ve destek grebilirler. Bu anlamda gemiin gerek bilgisini amalayan bir disiplin konusu olarak geleneksel klnda deil de; tam da olduu gibi, yani gemiin, ihtiyalara uygun decek biimde belletilip yeniden dzenlendii, yaadklar zamanlar tarafndan koullandrlm insanlarn gemie uzanmalarn salayan sylemsel bir pratik olarak grldnde, tarih, kltr eletirmeni Tony Bennett'in ne srd gibi, gemiin, o zamana dek gizlenmi ya da saklanm, gz ard edilmi ya da oyun d braklm ynlerini gn yzne kartabilen radikal bir inandrcla sahip olabilir

POSTMODERN DNYADA TARH YAPMAK 79

ve -btn tarihin balad ve yeniden geri dnd yer olan- imdi'de varolan maddi farkllklarn gerekten zgrlemelerini salayabilecek yeni grler ortaya koyabilir. imdi bu blmn nc ve son ksmna geliyorum. Yukarda bir zetini sunduum postmodernizmin sonularyla 'tarihsel olarak', olumlu bir demokratik zgrleim (ayrca, ayn anda 'tarihin doas' sorununu da netletiren demokratik bir zgrleim) ynnde yrnmesini mmkn klacak bir yol ortaya koymak istiyorum. The Discourse of History'de Roland Barthes, gemiin; (dikkatleri, amal olarak ve aka kendi retim srelerine ektikleri ve rtk olarak da kendi gsterilenlerinin kefedilmi olmaktan ziyade oluturulmu olduunu ima ettikleri lde) bazlar dierlerinden daha az mitolojik ve gizemletirici olmakla birlikte, tarihilerin kiplerinde ve deimecelerinde temsil edilebilen bir ey olduunu ileri srmt. Benim amdan bu saptamann yararlan ortadadr. Bu yoldan gitmek demek, kesinliki savlar ne sren ve kendi kurulu koullarn sorgulamaktan aciz olan; ak edilmemi karlara olan bamllklarn belirtmeyi unutan, kendi tarihsel uraklarn yanl tanyan ve btn metin boyunca gstermeye altm gibi, gemiin tarihe sokuluuna araclk eden epistemolojik, yntembilimsel ve ideolojik nkabulleri gizleyen btn yorumlan tarihselletiren ve yap-bozan [deconstruction] bir yntemi benimsemek demektir. O zaman tarihe, bu istenir yoldan -ironiyle sslenmi, eletirel bir demokratikletirici zeknn gelitirilmesini amalam bir yaklamlayaklamay baarmak nasl mmkn olacaktr? Bu noktada belki iki ey gerekiyor. Birincisi; refleksif [dnmsel] yntembilim denebilecek bir eydir. Burada sz edilen, siz rencilere rendiiniz tarihi neden rendiinize ve neden bir baka biimde deil de bu biimde rendiinize dair ak bir zmleme yaplmasdr. Bu zmleme, bu metinde sunmaya ve ele almaya baladm 'tarih sorunu' sorunsalndan doan, gemi ile tarih arasndaki ayrm daha verimli klacaktr. Ayrca, imdiye kadarki ve gncel tarihlerin gerek yntem gerekse ierikleri bakmndan nasl kurulduklarn incelemek iin ayrntl tarihyaznsal aratrmalara da gerek vardr. u halde ben, tarihin radikal bir biimde tarihselletirilmesini ('her zaman tarihselletirmek') neriyorum ve bunu, refleksif [dnmsel] bir tarihi iin balang noktas olarak alyorum; buna kout olarak da, bundan sonraki bir tarihsel almada bilinli bir biimde edinilmi (ve bildirilmi) bir konum gelitirmenizi neriyorum.

80 TARH YENDEN DNMEK

Bu noktada, 'konum seimi' hakknda bir yorum zorunlu grnyor. Aka bir konum seimi yapmanz gerektiini sylerken, kastettiim; ayet byle bir seim yapmak istemiyorsanz, yapacanz tarih 'konumsuz' olur demek deildir. Yani seip sememekte zgr olduunuzu sylemiyorum. nk bu, zerine dnlmemi liberal bir savdr. Liberal syleme gre, bir yerlerde bir biimde konumlandrlm bir tr ntr zemin vardr ve sanki seip seemeyeceiniz oradan bakldnda grlr. Bu ntr zemin, zaten igal edilmekte olan baka bir konumdan grlmez; ama nesnel olarak tarafsz seimlerin yaplabilecei, yarglarda bulunulabilecek, ilgiden ve kardan uzak bir yer olarak dnlr. Ama biz bunun byle olmadn grdk. 'Konum d bir merkez' diye bir ev yoktur (bu terimlerde elikili bir eydir); konum d bir yerin olma olasl yoktur. Tek seim, ne yaptnn farknda olan bir tarih ile byle olmayan bir tarih arasndadr. Bu noktada edebiyat eletirmeni Robert Young'n yorumlarna kulak verelim (zira onun 'eletirisi', 'okuma'y okumaktadr): Ak deilse bile rtk kuramsal konumu olmayan hi bir eletiri yoktur. Bu anlamda, 'kuramsal eletiri' denen eye yneltilen -kendi kuramlarn metinlere dayatyor eklindeki- ikyetler; aslnda nasl ve ne iin okunaca hakknda, tarihin 'doas gerei' zgr olduunu alkoyacak denli temel nkabullere sahip szde 'kuramsalolmayan eletiri' iin ok daha geerlidir.15 Demek ki, btn tarih kuramsaldr ve btn kuramlarn bir konumu vardr. O yzden kendi konumunuzu seerken, gemie dair kendi okuma tarzm size dayatmak istemediim de aktr. Ben sizden; seimde bulunurken, her zaman gemi yorumlar arasndan bir tercihte bulunduunuzu ve gemii bu tarz temellk etmenin etkileri olacan; sizi baz okumalardan (okurlardan) yana ve tekilere kar bir ynelime sokacan unutmamanz istiyorum.16 Mesele udur: Tarihin ne olduunun bilindii iddias, bu iddiada bulunanlarn (tabi benim de) her zaman zaten bir yorum ediminde bulunduklar anlamn tar.17 Ve son olarak; hem 'tarih sorununa hem de tarih yapmaya kukucu, eletirel biimde refleksif [dnmsel] yaklamaya yardm olacak ikinci ey, bu pratie uygun bir ieriin seilmesidir. Elbette, yorumcuyu zorlamaya hazr olduu dnlrse, gemiin herhangi bir parasnn buna yeterli olaca gibi bir duygu vardr. Oysa dier eyler eit olmak kaydyla, benim tercihim: iinde yaadmz dnyay anlamamzda yardmc olacak

POSTMODERN DNYADA TARH YAPMAK 81

bir tarih dizisinden ve gerek bu dnyann yaratlmasna yardmc olmu, gerekse bu dnyann ortaya kard tarih biimlerinden yana olacaktr. Bu, yeterince sradan bir iddiadr, ama Foucault'dan birka szckle eletirel bir yn kazandrlabilir: O zaman yaadmz dnyay anlamamza yardm edecek bir tarihten ok, bir dizi 'imdiki zaman tarihi' grrz. Bu seimin nedenini ksa olarak ifade etmek mmkndr. ayet gnmz, en iyi postmodernizm ile anlalabiliyorsa (ve ayet Philip Rieff'in belirttii gibi, modernite denilen bu deneyimden sa kabilirsek18) o zaman aklma yle bir ey geliyor: Bu grngnn aratrlmas, tercih edilmi bir tarihin ieriini oluturmaldr. Yani; modern dnyamzn, yntembilimsel bakmdan temellendirilmi postmodern bak alar araclyla bize yalnzca 'tarihin nelii' (kimin iin tarih?) zerine yaplan bugnk btn tartmalarn yerli yerine yerletirilmesinde yardmc olmakla kalmaz, ayn zamanda eski ile yeni arasnda salnan zaman iinde bir urakta bize, bir anlamda btn bu tartmalarn yoksun olduu eyi verir: Bu soruya, temellendirilmi ve uygulanabilir bir yant olanakl klacak bir balam. Bir dnyada, tarihin ieriini ve balamn, bizzat postmodern tarihlerin yapl biimleri zerine yntembilimsel adan refleksif aratrmalar oluturmaldr.

Notlar

Giri 1 Bu kitap boyunca sylem terimini (rnein, "kendi syleminizin denetiminde olmas"; "tarihin sylemi" gibi), insanlarn tarih hakkndaki dncelerinin, kar ve iktidarla olan ilikisi anlamnda kullanmaktaym. Bu anlamda, Tarihin "kendi syleminizin denetiminde olmas" demek, bakalarnn sylediklerini kabul etmek yerine, sizin olmasn istediiniz tarih zerinde g sahibi olmanz anlamna gelmektedir; sonu olarak bu durum gc size verir, onlara deil. Ayn biimde, 'tarihin sylemi' ifadesi kullanlrken; size hep orada varolan bir eyleri doal ya da apak bir yoldan sadece renmenizi ve masum, nesnel ve kardan uzak bir biimde karlk vermenizi neren, tarihi (okul terimleriyle) bir konu ya da disiplin olarak grmektense, bir 'g alan'; daima bir yerlerden gelen ve yollarnda her zaman yanlarnda bulundurmak isteyecekleri belli gayeler gden ilgi ve kar sahibi taraflarca ve taraflar iin gemii dzenleme biimleri olarak grmeniz kastedilmektedir. Bu alan, bir 'g alan'dr, nk burada farkl ynler atr (bunlar adna mcadele edilmesi gerekir). Onlar destekleyenlerin glerini yanstan biim ve derecelerde gemi hakkndaki grleri eitli ekillerde ieren ya da dlayan; kimilerim merkez kimilerini marjinal yapan bir alandr. Demek ki 'sylem' teriminin kullanlmas unu gsterir: Tarih asla kendisi deildir; ne dile getirilmesi ne de okunmas (eklemlenmesi, ifade edilmesi, sylemletirilmesi) masumdur. O, her zaman birileri iindir. Bu metinde, bunu bilmenin, bilene iktidar kazandraca ve bunun da iyi bir ey olduu varsaymyla hareket edilmektedir. (Not: Terimlerin bu tarzda kullanlmas, Hayden

NOTLAR 83

White'n Tropics of Discourse'un (Londra, Johns Hopkins niversitesi Yaynlar, 1978) giriinde syledikleriyle ayn deildir; zellikle baknz: White'n teknik -ve parlak-Giri blm. 2 E. H. Carr, What is History?, Londra, Penguin, 1963; [Tarih Nedir? ev. M. Grtrk, letiim Yay.]; G. Elton, The Practice of History, Londra, Fontana, 1969; A. Marwick, The Nature of History, Londra, Macmillan, 1970. J. Tosh, The Pursuit of History, Londra, Longman, 1984. rnein; R. Rorty, Philosopy and the Mirror of Nature, Oxford, Blackwell, 1980; R. Rorty, Contingency, lrony and Solidarity, Cambridge, Cambridge niversitesi Yaynlan, 1989; [Olumsallk, roni, Dayanma, Ayrnt Yay., 1995.] T. Eagleton, Literary Theory, Oxford, Blackwell, 1983; [Edebiyat Kuram, ev. C. E. Tarm, Ayrnt Yay.]; J. Frow, Marxism and Literary History, Cambridge (Mass.), Harvard niversitesi Yaynlan, 1986; D. Bromwitch, A Choice of Inheritance, Cambridge (Mass.), Harvard niversitesi Yaynlar, 1989. P. Geyl, Debates with Historians, Londra, Fontana, 1962; M. Bloch, The Historians Craft, Manchester, Manchester niversitesi Yaynlar, 1954; R. Collingwood,The Idea of History, Oxford, Oxford niversitesi Yaynlar, 1946; [Tarih Tasarm, ev. Kurtulu Diner, Ara Yay., 1990.]; H. White, The Content of the Form, Londra, Johns Hopkins niversitesi Yaynlar, 1987; M. Foucault, Power\Knowledge, New York, Pantheon, 1980. A. Callinicos, Making History, New York, Cornell niversitesi Yaynlar, 1988; M. Oakeshott, On History, Oxford, Blackwell, 1983; R. Chartier, Cultural History, Oxford, Polity, 1988; S. Horigan, Nature and Culture in Western Discourses, Londra, Routledge, 1989; E. Wolfe, Europe and the People Without History, Londra, California niversitesi Yaynlar, 1982; M. Berman, All That is Solid Melts into Air, Londra, Verso, 1983; [Kat Olan Herey Buharlayor, ev. mit Altu, Blent Peker, letiim Yay.]; I. Hassan, "Post-Modernizm Kltr", Theory, Culture and Society, 2,3,1985,119-32. G. Stedman-Jones, "Empirizmin Yoksulluu", R. Blackburn'un yayna hazrlad Ideology in Social Science iinde, Londra, Fontana, 1972; R. Samuel, "Byk Anlatlar", History Workshop Journal, 29, 1990; D. Cannadine, "ngiliz Tarihi: Gemi, imdi ve Gelecek?", Past and Present, 116, 1987; C. Parker, The English Historical Tradition Since 1850, Edinburgh, Ronald, 1990. Bu demek deildir ki, tarihin, edebi emperyalizme olas bir boyun emesinin yarataca tehlikelerin farknda olunmasn; rnein Bennett yle diyor: 'Ancak sonsuz bir biimde yeniden metinletirilebilecek snrsz bir metin olarak gemi zerine genel, kapsayc bir bak; edebiyatn kendi nesne ve ilemlerinin gemie tanmasna dayanr. Bu, gemiin edebiyatlamasdr ve edebiyatn, kendi hakikat rejiminin hkmn, tarihin rejimine yayma giriimi olarak grlmesi gerekir". (T Bennett, Outside Literature, Londra, Routledge, 1990, s. 280). Dolaysyla edebiyat ilemlerine, gerektiinde ne yaptnn farknda olan bir baskn stratejisi bana daha uygundur. Bu blmler birka nedenden dolay ksa tutulmutur. Bu nedenlerden balcas, elinizdeki metnin, giri ve polemik niteliinde olmasdr. Bunun anlam udur: Genel temay derinletirmeye kalkmadan {rnein Marwick, age.), bu giri savn, bir bilemediniz iki oturuta okunabilecek ve kafada kalmasn salayacak kadar ksa tutmaya altm. Yine

3 4

84 TARH YENDEN DNMEK

unu sylemeliyim ki, bu metnin temel ve 'retici' olmasndan baka bir ey dnmedim. Bunun, -rnein postmodernizmin tarihi gibi- karmak meseleleri basitletirmenin bir yolu olduunun farkndaym, ama benim amacm savlan ksa bir biimde dile getirmek ve sonra da baklabilecek daha karmak ve bilimsel deerlendirmeleri dipnotlarda anmakt. Baka bir deyile, bir yandan ounu metnin dnda tutarken, bu kitabn sayfalarnn ardnda yararlandm baz metinlerin okunmasn da salamaya altm. 1. Tarihin Nelii 1 2 J. Sturrock, Scructuralism, Londra, Paladin, 1986, s. 56. rnein baknz: 1989 tarihinde yayna balayan History and Gender dergisi, Blackwell; V. Seidler, Rediscovering Masculinity, Londra, Routledge, 1989; E. Showalter, Speaking of Gender, Londra, Routledge, 1989. Tarih ve kurgu arasndaki iliki zerine baknz: H. White, The Content of the Form, Londra, Johns Hopkins niversitesi Yaynlar, 1987; L. Hutcheon, A Poetics of Post-Modernism, Londra, Routledge, 1988; T. Bennet, Outside Literature, Londra, Routledge, 1990; V Descombes, Modern French Philosophy, Cambridge, Cambridge niversitesi Yaynlar, 1980, zellikle 4. blm; H. White, Tropics of Discourse, Londra, Johns Hopkins niversitesi Yaynlar, 1978, zellikle 5. blm, "Olgusal Temsilin Kurgular". D. Lowenthal, The Post is a Foreign Country, Cambridge, Cambridge niversitesi Yaynlan, 1985, zellikle 5. blm. S. Giles, "Yoruma Kar", The British Journal of Aesthetics, 28,1,1988. ok farkl nedenlerle olsa da, Michael Oakeshott, On History'de (Oxford, Blackwell, 1983) ayn nokta zerinde durmaktadr. Oakeshott iin tarihsel olarak anlalm bir gemi; "bir tarih - kitab dnda hi bir yerde bulunmayan" belli bir tipin eletirel bir biimde sorgulanmasnn sonucudur. "... tarih ... gemiten kalan ve doruluu belgelenmi [izlerin], artl bir tanklk ve kant olarak sahip olduklar deerden tr, kendisinden kalklarak, bugne ulaamam bir gemie dair karsamalarda bulunmakta yararlanlmak amacyla, onu oluturan ayrdedici zelliklere zndrld bir soruturmadr. Bu, ilgili tarihsel olay paralarndan oluan ve ... bir tarihinin gemi hakknda ortaya att sorulara yant olarak monte edilen bir gemitir" (s. 33). Lowenthal, age., s. 216 G. Steiner, After Babel, Oxford, Oxford niversitesi Yaynlar, 1975, s. 234. Lowenthal, age., s. 218. Age.,s.218. G. Elton, The Practice of History, Londra, Fontana, 1969, s. 70,112-13. E. E Thompson, The Poverty of Theory , Londra, Merlin, 1979, s. 193. [Teorinin Sefaleti, ev. Ahmet Fehmi Yldrm, Alan Yay.] A. Marwick, The Nature of History, Londra, Macmillan, 1970, s. 187,190.

6 7 8 9 10 11

12

NOTLAR

85

13 14 15 16

D. Steel, "Yeni Tarih", History Resource, 2,3,1989. J. H. Plumb, The Death of the Post, Londra, Macmillan, 1969,passim. P. Wright, On Living in an Old Country, Londra, Verso, 1985. Bu tr pratiklere ilikin daha tam bir deerlendirme iin baknz: M. Stanford, The Nature of Historical Knowledge, Oxford, Blackwell, 1986, zellikle 4. blmn ilerleyen sayfalarnda. R. Scholes, Textual Power, Londra, Yale niversitesi Yaynlar, 1985; T. Eagleton, Criticism and Ideology, Londra, New Left Books, 1976; S. Fish, Is There a Text in This Class ?, Cambridge (Mass.), Harvard niversitesi Yaynlar, 1980; T. Bennett, age. John Frow'un, Marxism and Literary History'de (Cambridge, Mas., Harvard niversitesi Yaynlar, 1986) edebiyat iin de byle bir tanma varm olmas, beklenmedik bir ey olmaz. Frow iin edebiyat, 'toplumsal olarak bir biim olarak sistematize edilmi ve dnp, bu kategoriye giren metinlerin retimini, almlanmasn ve dolamn dzenleyen bir dizi gsterme pratiini" ifade etmektedir. "Bu anlamda edebiyat; her ne kadar farkl snf (ya da rk, cinsiyet veya din) konumlarna ve bunlarn farkl kurumsal temellerine karlk gelen antagonistik gsterme rejimleri, bu ortak mekanda gedikler asa da, biimsel ve zamansal olarak birbiriyle uyumayan metinler iin ortak bir metinsellik biimi oluturur". (s. 84). 2. Baz Sorular ve Baz Yantlar zerine

17

18

G. Steiner, Real Presences, Londra, Faber, 1989, s. 71.

2
3 4 5

Age., s1.
Alnt A. Sheridon'dan; Foucault: The Will to Truth, Londra, Tavistock, 1980, s. 46. Steiner, age., s. 93-5. R. Rorty, Contingency, Irony and Solidarity, Cambridge, Cambridge niversitesi Yaynlan, 1989, s.3. M. Foucault, Power\Knowledge, New York, Pantheon, 1981, s. 131-3. G. Steiner, After Babel, Oxford, Oxford niversitesi Yaynlar, 1975, s. 110,passim. Elbette, bu metinde, gemiin gerekliinin varolduunu yadsmyorum; sadece gemiin kendiyle ilgili tek bir deer hkmn gerektiremeyeceini sylyorum (yeniden: 'olgular'a olanak tanyann olgu-deer aynn olduu kukusuz son derece aktr). Ayrca 'hakikat' teriminin, baz sylemlerde szck anlamyla 'etkin hakikat' anlamna geldiini de yadsmyorum. Ama 'hakikat" sadece analitik balamdaki nermeler (rnein tmdengelim mant) iin geerli olduu, dilbilimsel yapda nermeler ieren daha geni balamlar iin geerli olmadndan, bu tr daha geni savlarla (yorumlarla) uraan tarihiler bu geni savlardan/yorumlardan sz ederken 'doru' diyemezler. Aslnda bir 'yorumun doruluundan sz etmek, daha terimlerde elikili bir durumdur. Baknz: Oakeshott (On History, Oxford, Blackwell, 1983, s. 49, passim) ve F. R. Ankersmit, "Profesr

6 7 8

86 TARH YENDEN DNMEK

Zagorin'e Yant", History and Theory, 29, 1990, 275-96. Ankersmit'in arkaplan iin baknz: F. R. Ankersmit, "Tarihyazm ve Post-Modernizm", History and Theory, 28, 1989, 137-53 ve P. Zagorin, "Tarihyazm ve Post-Modernizm: Yeni Deerlendirmeler", History and Theory, 29, 1990, 263-74. Yine baknz: R. Rorty, Consequences of Pragmatism, Minneapolis, Minnesota niversitesi Yaynlar, 1982 ve H. White, Tropics of Discourse, Londra, Johns Hopkins niversitesi Yaynlar, 1978. 9 R. Skidelsky, "Deerler Sorunu", The Times Educational Supplement, 27.5.1988. Skidelsky, ayn olaylarn farkl yorumlarnn, ideolojik tahrifatlardan ve yetersiz olgusal verilerden kaynaklandna inanan ve ancak ideolojiden kurtulup olgulara bal kalndnda kesin bilgiye ulalabileceini ileri sren tarihilerden biridir. Ama White'n da ileri srd gibi; ilenmemi yazl tarihte ve tarihinin buradan kard olay kroniklerinde olgular ancak daha sonra belli bir matriks araclyla biraraya getirilmesi gerekecek, birbiriyle yakndan ilikili paralar yn olarak bulunmaktadr. Bu, 'olgular' nosyonunu fetiletirmeyen ve 'kuram'a doutan dmanlk duymayan pek ok tarihi iin yeni bir haber olmayabilir. (Bu tr tarihiler iin, tarihsel bir yaptta, olgularla kavramlar arasndaki ilikiyi aklamak amacyla biimsel bir kuramn kullanlmas, o yaptta (kmsenerek) sosyoloji yapldnn sylenmesine ya da tarih felsefesine dmekle sulanmasna yeter, ki bu da birincisi kadar affedilmezdir.) 10 Bu savn byk blm, K. Jenkins ile P. Brickley'den alnmtr: "Yanllk zerine", History Resource, 2,3,1989. Bu blmn ana fikri, K. Jenkins ile R Brickley'den alnmtr: "Empati zerine", Teaching History, 54, Nisan 1989. L. Wittgenstein, Philosophical Investigations, Oxford, Blackwell, 1983; O. R. Jones, The Private Language Argument, Londra, Macmillan, 1971. Steiner, After Babel, s. 134-6. Age.,s. 138. T. Eagleton, Criticism and Ideology, Londra, New Left Books, 1976, s. 3. Steiner, After Babel, s. 18. R. Barthes, bakalaryla birlikte D. Attridge'in yayna hazrlad Post-Structuralism and the Question of History iinde (Cambridge, Cambridge niversitesi Yaynlar, 1987, s. 3). Kant zerine olan blmde grdmz gibi, Elton'n grleri, gerek Barthes'n gerekse benim grlerime ters dmektedir; Elton, 'tarihsel olgular yn'ndan ve emin bilginin hem olgu hem de yorumdan hemen hemen problematik-olmayan bir biimde birikerek olutuunu sylyor; G. Elton, The Practice of History, Londra, Fontana, 1969, s. 84-85. Yine tarihsel tanklk ve ina konusunda baknz: M. Stanford, The Nature of Historical Knowledge, Oxford, Blackwell, 1986, zellikle 5. blm. Baknz: White,age., s. 52. T. Eagleton, Literary Theory, Oxford, Blackwell, 1983, s. 201.

11

12

13 14 15 16 17

18 19

NOTLAR

87

20

Tarih ve bilim konusunda giri niteliinde bir eyler okumak iin baknz: P Gardner, Theories of History , Londra, Collier-Macmillan, 1959. Bu blm, White'n anlan kitabna dayanmaktadr, zellikle 1. blm; "Tarihin Yk". Age., s. 28. H. White, The Content of the Form, Londra, Johns Hopkins niversitesi Yaynlar, 1987, s. 227, dipnot 12. White, Tropics of Discourse, s. 46-7.

21 22 23

24

3. Postmodern Dnyada Tarih Yapmak 1 2 A. Callinicos, Against Post-Modernism, Oxford, Polity, 1989. J. F. Lyotard, The Post-Modern Condition, Manchester, Manchester niversitesi Yaynlar, 1984. Bu aklayc yknn byk blm, Okul Tarihi Boyunca Ulusal Mfredat'n deerlendirilmesinde kullanlmtr; K. Jenkins, P. Brickley, "Always Historicise ...", Teaching History, 62, Ocak 1991. Baknz: G. Steiner, In Bluebeard's Castle, Londra, Faber, 1971, zellikle 1. blm: "Byk Can Sknts" J. E Lyotard, "Zaman Bugn", The Oxford Literary Review, 11, 1-2,1989, s. 3-20, s. 12'de F. Jameson, "Post-modernizm ya da Ge Kapitalizmin Kltrel Mant", New Left Review, 146,1984. Yine baknz: P Dews (yayna hazrlayan), Habermas: Autonomy and Solidarity, Londra, Verso, 1986 Steiner, age., s. 66. Baknz: Callinicos, age., zellikle 5. blm: "Baka Yeni Olan Ne?", s. 121-71. Postmodernizme ilikin genel bir deerlendirme iin baknz: D. Harvey, The Condition of Post-Modernity, Oxford, Blackwell, 1989. Callinicos, age., s. 18. R. Rorty, Contingency, Irony and Solidarity, Cambridge, Cambridge niversitesi Yaynlar, 1989, zellikle Giri yazs. E Widdowson, "Bir Gemiin Yaratlmas", The Times Higher Education Supplement, 3.11.90. Yine baknz: R Widdowson (yayna hazrlayan), Re-reading English, Londra, Methuen, 1982. Widdowson, The Times Higher Edcation Supplement.

5 6

7 8 9

10 11

12

13

88 TARH YENDEN DNMEK

14

zellikle T. Bennett'in, Outside Literature (Londra, Routledge, 1990) kitabnn 3. blmne (Edebiyat/Tarih) ve 10. blme (Eletiri ve Pedagoji: Edebiyat Aydnnn Rol) baknz. Bennett'in, postmodernizme kar bir post-Marksizm tipi ve tesine ilikin sav ilgi ekicidir. Bir yandan sylemsel bir yap olarak gemile didiirken, te yandan herhangi bir sylemsel pratiin onu diledii gibi temellk etmesini nlemeyi ister; bu anlamda 'tarihin doas' meselesini cepheden karlamaktadr. Yine, olumsallk, ironi ve zgrl kabul eden, ancak "ne olsa gider"e dnmesini de nlemeye alan bir dayanma biimi ortaya koyma abas olarak, Rorty'nin gerekten son derece parlak (liberal) almasna bakn, age. R. Young, Untying the Text, Londra, Routledge ve Keagan Paul, 1981, s. viii. Demokrasi, yetkilendirme, hizalanma ve zgrleim gibi gevek yapl nosyonlarn geni- erimli ve dnmeye sevk eden bir deerlendirmesi ve eletirisi iin baknz: Bennett, age., 9. ve 10. blmler. Yine C. Mouffe ve E. Laclau'nun, Hegemony and Socialist Strategy'deki (Londra, Verso, 1985) post-Marksist sylemsel yaklamna baknz Bu konuda, White'n; ampirik tarihi, gereklie ulamann biricik yolu olarak gren yirminci yzyln nyargsndan farkl olarak, (Vico, Hegel, Marx, Nietzsche, Croce gibi) byk tarih-filozoflarnn ve (Michelet, Cariyle, Ranke, Droyson, Burckhardt gibi) byk klsik tarihyazclarnn en azndan "bir olgu dizisinin, hepsi de ayn lde meru olmak zere eitli biimlerde betimlenebileceim; herhangi bir eyin tek bir doru betimlemesi (ki ardndan o eye ilikin bir yorum ortaya konabilsin) gibi bir eyin olmadn kabul etmelerini salayan retorik bir z-bilince sahip olduklar... Ksacas btn zgn betimlemelerin ... zaten yorum olduunu kabul ettikleri"ne ilikin yorumuna bakn. (H. White, Tropics of Discourse, Londra, Johns Hopkins niversitesi Yaynlar, 1978, s. 127). P. Rieff, The Triumph of the Therapeutic, Londra, Penguin, 1973, passim.

15 16

17

18

89

Dizin

kuram 14, 15, 17, 18, 22, 31, 37, 41, 43, 53, 54, 63, 64-66, 72, 73, 80. Lowenthal 23, 24, 25. Lyotard 71, 74. Marksizm 49, 63, 71, 73, 77. Marksist-Leninist 48. Marwick,A. 13, 26, 27, 49. Mill, J. S. 56, 57.

Barthes, R. 62, 79. Bennett.T 37,78. birincil kaynaklar 59, 64. Bloch.M. 14. Callinicos, A. 14. Cannadine 15. Carr,E.H. 60, 80, 81. Cromwell 54. duygudalk 28, 40, 51. Eagleton,T. 37, 53, 65. Elton.G. 14, 19, 26, 27, 32, 40, 49, 54, 60,-62. empati 16, 28, 51, 53, 54, 56-58, 60, 67. epistemoloji 14, 22, 23, 25, 26, 31, 33, 34, 38, 40, 53, 54, 60, 66, 67, 68, 73, 77, 79. Fish, S. 37. Foucault,M. 14, 43, 74, 81. Geyl, P 14. Giles.S. 24. hakikat 16, 26, 27, 32, 40-44, 49, 50, 60, 65, 67, 77. ideoloji 15, 22, 23, 26, 27, 36, 38, 40, 43, 47, 53, 54, 56, 57, 60, 72, 77, 79. ikincil kaynaklar 40, 48, 59, 29, 31-34, 48, 51, 63, 65-67, 64.

nedensellik 63. Oakeshott, M. 14, 27. olgular 11, 15, 16, 30, 40, 44, 45, 46, 47, 49, 50, 58, 60, 64, 68, 77. Orwell 23, 30, 31, 32, 36. Parker, C. 15. Platon 41, 43. Plumb.J.H. 32. ' postmodernizm 69-71, 74, 78, 79, 81. pratik 18, 26, 29, 30, 32, 34, 37, 38, 40, 42, 51, 53-55, 60, 67, 73, 74, 77, 78. Rieff,P. 81. Rorty, R. 43, 75, 76. Samuel, R. 15. Scholes 37. Skidelsky 46, 47, 48. Steiner,G. 43, 45, 52, 55, 74. tarihsel kavramlar 28. tarihyazm 18, 19, 24, 31, 46. Thompson 26, 27, 59. Tosh, J. 13. White,H. 11, 14, 41, 66, 68. Widdowson 77, 78. Wright 32. yanllk 48, 49, 50, 51. Young, R. 80. yntembilim 14, 15, 17, 21-23, 26, 27, 29, 31, 34, 38, 40, 53, 54, 60, 63, 64, 66-68, 73, 77, 79, 81.

kavram iftleri 16, 40, 62, 67. kavramlar 18, 25, 28, 29, 31, 33, 40, 62, 75.

ay ra c.o rg

SON

You might also like