Professional Documents
Culture Documents
GLADIO
Adı gibi esrarengiz olan, casuslar savaşı ve komplolarla simgeleşmiş Soğuk
Savaş döneminin ürünü olan 'Gladio'; geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen ve Türkiye'yi
sarsan menfur Danıştay saldırı ve cinayetinin ardından sıklıkla telaffuz edilmeye
başlandı.
'Gladio' etimolojik olarak Latince kısa ve çift taraflı kılıç anlamına gelmektedir.
Bu bana terörist hareketlerin tarihte bilinen en eski örneklerinden birisi ve ilk gizli
yapılanması olarak kabul edilen Sicarileri hatırlatıyor. Sicarilere de adını veren,
kullandıkları 'sica' isimli, kısa olduğu için kolayca gizlenebilen ama oldukça etkili
suikast kılıçlarıydı. Dinsel bir tarikat olan Sicariler, M.Ö. 73-66 yılları arasında
Filistin'de dini nitelikli ve örgütlü bir hareket olarak ortaya çıkmıştır. Tarihi kaynaklara
göre bu tarikat, faaliyetlerini katı kurallara bağlı olmaksızın, şartlara bağlı olarak
değişebilen taktiklerle yürütmekte, düşmanlarına gündüz ve özellikle kalabalık tatil
günlerinde saldırmaktaydılar. Suikast şeklindeki adam öldürme ve cinayetler,
Sicariler için adeta bir tür sanat olarak telakki ediliyordu. Kendilerini milliyetçi ve
vatansever olarak tanımlıyorlardı. Sicarilerin öncelikli hedefleri ise, Mısır ve
Filistin'deki dönemin Yahudi Barış Partisi'nin ılımlı mensuplarıydı.
2000 yılında sol bir grup olan Gruppo Democratici di Sinistra tarafından
Gladio'yla ilgili ikinci bir parlamento soruşturması gerçekleştirildi. Bu soruşturma
neticesinde de çok açık bir biçimde, bu dönemde uygulanan gerilim stratejisinin PCI
(İtalyan Komünist Partisi) ve PSI (İtalyan Sosyalist Parti)'ın iktidara gelmesini
önlemek amacıyla ABD tarafından desteklendiği sonucuna ulaşılmıştı. Bütün bu
katliamlar, bombalama eylemleri ve diğer birtakım operasyonlar, İtalyan devlet
aygıtı içerisinde yer alan birtakım kişiler tarafından gerçekleştirilmiş ve son
zamanlarda bunların Amerikan gizli servisleriyle bağlantılı bazı yapılarla ilişkili
oldukları ortaya çıkmıştı. İtalyan Karşı-Casusluk örgütünün eski başkanlarından
General Giandelio Maletti de, Mart 2001'de yaptığı bir açıklamada CIA'in İtalya'da
terörizmi desteklemiş olabileceğini doğruluyordu. 12 Aralık 1969'daki Piazza
Fontana katliamı olarak bilinen 16 kişinin öldüğü ve 80 kişinin yaralandığı olaydan
sonra, bombaların bir kısmı ünlü bir solcu editör olan Giangiacomo Feltrinelli'nin
villasına yerleştirilmişti. Böylece olayın sorumlusu olarak komünistler suçlanacaktı.
Zincirin en kanlı halkası: 'Bologna Katliamı'
Bologna katliamı [Strage di Bologna] olarak bilinen olay ise, Bologna Tren
İstasyonu'nun 2 Ağustos 1980 günü sabahı bombalanması olayıdır. Bu olayda 85
kişi ölmüş ve 200'den fazla kişi de yaralanmıştı. Bu olayla ilgili olarak aşırı sağcı
Ordine Nuovo adlı bir örgüt suçlanmış, İtalyan gizli servisinin iki ajanı ve P2 mason
locasının önde gelenlerinden Licio Gelli, soruşturmayı saptırmaktan mahkûm
olmuşlardı. Olayın olduğu sabah tren istasyonu turistlerle doluydu. Üstelik kasaba
bu olay için hazırlıksız yakalanmış, ambulanslar yetersiz kalmış, yaralılar özel ve
toplu taşıma araçlarıyla nakledilmişlerdi. Francesco Cossiga tarafından yönetilen
İtalyan hükümeti ve polis, ilk önce olayın kaza sonucu bir patlama olduğunu
düşündü ve hemen ardından dikkatleri Kızıl Tugaylar örgütüne çekti. Bir süre sonra,
yapılan soruşturmalarda olayın saptırılmaya çalışıldığı açıkça ortaya çıkmaya
başladı. Bu süreçte, benzer olaylarda ülkemizde de olduğu gibi komplo teorileri
havada uçuşuyordu.
Türk Gladiosu ile 12 Eylül 1980 ihtilali öncesi terör ve anarşi ortamı, daha
önceki askeri darbe ve teşebbüsleri, 6-7 Eylül (1955) olayları, 1970'lerdeki ordu
içerisinde generaller Muhsin Batur ile Faruk Gürler ve Faik Türün ile Semih Sancar
ekipleri arasındaki rekabet, faili meçhul siyasi cinayetler, Mehmet Ali Ağca ve
Abdullah Çatlı'nın ilişki ve bağlantıları, yıllardır tartışılan 'derin devlet' olgusu,
Susurluk süreç ve yapılanması gibi hususlar arasındaki ilişkilere yönelik birçok
rivayet ve anlatılar söz konusu olmaktadır.
"27 Eylül 1952 tarihinde 17 sayılı ve Milli Savunma Yüksek Kurulu (Başbakan
ve bakanların imzalarıyla) onaylı kararı ile kurulan bu teşkilatımızın, kurulduğu
tarihten bugüne kadar söz konusu yazı ve yorumlarda bahsi geçen karanlık
olaylarla hiçbir kurumsal ilişkisi olmamıştır... Tamamıyla yetkili makamların onayı ile
teşkil edilen, ilgili yasal mevzuat ve emir-komuta disiplini içinde Genelkurmay
Başkanlığı'na bağlı olarak görev yapan Özel Kuvvetler Komutanlığı adının, bu
tartışmalara karıştırılmasından üzüntü ve endişe duyulmakta, bu tür tartışmaların,
resmi, yasal ve ülke güvenliği için çok gerekli olan birimimizi haksız ithamlarla
yıpratacak seviyeye tırmandırılmamasının gereğine inanılmaktadır." (4)
(3) "Çakıcı'yı dönmesi için ben ikna ettim" Aksiyon Dergisi, Sayı: 510-13.09.2004
(4) "Genelkurmay: Tartışmalar Özel Harp Dairesine zarar veriyor", yENİŞAFAK, 16.
01. 2006
(5) Kemal Yamak, Gölgede Kalan İzler ve Gölgeleşen Bizler, Doğan Kitap, Ocak
2006 s.248
(6) "Özel Harpçi Kürt Laz, Çerkez vardı", Hürriyet, 4 Ocak 2006.