You are on page 1of 197

Hacettepe niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Felsefe Anabilim Dal

SYASAL ALANIN BELRLENMESNDE DDETN ROL ZERNE GR: HANNAH ARENDT, MICHEL FOUCAULT VE GIORGIO AGAMBEN

Feysel Taer

Doktora Tezi

Ankara, 2008

SYASAL ALANIN BELRLENMESNDE DDETN ROL ZERNE GR: HANNAH ARENDT, MICHEL FOUCAULT VE GIORGIO AGAMBEN

Feysel Taer

Hacettepe niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Felsefe Anabilim Dal

Doktora Tezi

Ankara, 2008

BLDRM

Hazrladm tezin/raporun tamamen kendi almam olduunu ve her alntya kaynak gsterdiimi taahht eder, tezimin/raporumun kt ve elektronik kopyalarnn Hacettepe niversitesi Sosyal Bilimler Enstits arivlerinde aada belirttiim koullarda saklanmasna izin verdiimi onaylarm:

Tezimin/Raporumun tamam her yerden eriime alabilir. Tezim/Raporum sadece Hacettepe niversitesi yerlekelerinden eriime alabilir. Tezimin/Raporumun Yl sreyle eriime almasn istemiyorum. Bu srenin sonunda uzatma iin bavuruda bulunmadm takdirde, tezimin/raporumun tamam her yerden eriime alabilir.

25.02.2008 Feysel TAIER

KABUL VE ONAY
Feysel Taggrer tarafindan hazrlanan "siyasal Alarun Belirlenmesinde $iddetin Roli.i Uzerine Ug Gtiriiq: Hannah Arendt, Michel Foucault ve Giorgio Agamben" baqhkh bu galrgma, 25.02.2008 tarihinde yaprlan savunma slnavl sonucunda bagarrh bulunarak jiirimiz tarafindan Doktora Tezi olarak kabul edilmiqtir.

I
,>*'i ,/ \-= '\ Prof. Dr. Kurtuffi DINQER (Baqkan)

VEN (Danrgman)

\*_ t\. Prof.Dr. HarunTEPE

Dog.Dr. Levent. R. AYSEVER

Yukarrdaki imzalannadrgeqen Olretimtiyelerine ait oldulunu onaylanm.

Prof.Dr. irfan QAKIN EnstitiiMiidiirU

,l

Anne ve Babam, Meryem ve Mehmet Taere

ii

TEEKKR
Bu almay yneten ve desteklerini her zaman grdm danman hocam sayn Do. Dr. smail H. Demirdvene, Doktora ders danmanlm yrtp ayn zamanda tez izleme komitesinde gr ve nerilerde bulunan sayn Prof. Dr. Harun Tepeye, tez izleme komitesinde bulunup eletiri ve nerilerde bulunan Prof. Dr. Kurtulu Dinere, Doktora eitimim boyunca desteklerini benden esirgemeyen Prof. Dr. oanna Kuuradiye, Do. Dr. R. Levent Aysevere, Do. Dr. Cemal Gzele, gr ve nerileriyle katklarda bulunan Do. Dr. Halil Turana, tezim sresince dncelerini benimle paylaarak yardmc olan sayn Prof. Dr. Mslm Turana, Yrd. Do. Dr. etin Trkylmaza, Yrd. Do. Dr. Yavuz Kla, Dr. M. Ali Sarya, Ara. Gr. Ycel Dursuna, pek ok kitaba ulamam salayp nerilerde bulunan sayn Ara. Gr. Eren Rzvanoluna, ngilizce evirilerde bana yardmc olan arkadam sayn Dr. Metin Bala, metnin Trke dzeltmelerinde yardmlarn esirgemeyen sayn Yrd. Do. Dr. Faruk Gkeye ve Doktora eitimim boyunca vermi olduu manevi desteiyle bana g veren eim Sevcan Taere teekkr ederim.

iii

ZET
TAIER, Feysel. Siyasal Alann Belirlenmesinde iddetin Rol zerine Gr: Hannah Arendt, Michel Foucault ve Giorgio Agamben, Doktora Tezi, Ankara, 2008. Siyasal alann belirlenmesi dncesi, tarihsel bakmdan, iddetten uzaklam ideal bir toplum zlemiyle birlikte var olmutur. nsanln siyasal bir topluma gemeden nceki durumunu ifade eden doa hali sreci, iddetin herkesi kendi boyunduruuna alan eitsiz ve dzensiz durumuyla bir grlyordu. zellikle szleme kkenli grlerin hemen hemen hepsinde bu varsaym dile getirilmitir. Bu grlerin odak noktasnda formle edilen varsayma gre, iddetin tehdit edici grnmnn yaratt kaotik srecin son bulmas iin ba gsteren ihtiya, siyasal bir toplulua gemenin gerekesini oluturuyordu. Toplumsal dzeyde siyasal alana gei srecini balatan bu sre, doa halindeki dzensiz ve adil olmayan iddeti siyasi iktidarn tekelci ynetimine devrederek ortadan kaldrmay umuyordu. Bylelikle iddet, herkesin herkese kar ykc bir arac olmaktan ziyade siyasal iktidarn dzeni salayc ve slah edici bir enstrman haline gelmitir. Siyasal alann ortaya kma srecini, toplumsal dzeyde adaleti ortak kar adna egemen klma etkinlii olarak da grmek gerekir. Bu anlamda hukuk dzeni iinde iddet, yasa adna tesis edilen birok teknik ve detayl pratiklerin disiplinci uygulamalarnda kendine yer bulur. Gvenlik ihtiyacnn salanmas ile birlikte ideal toplum dnn de elik ettii siyasal alan dncesinin her geen gn iddetten arnm olmas beklenirdi. Bu beklentinin ne denli yerine getirildii sorusu, bu almann balca ilgi konularndan birini oluturmaktadr. Bir dier ilgi konusu ise, iddet olgusunun ister siyasal, sosyal dzeydeki kolektif boyutunun isterse de bireysel anlamdaki geliigzel boyutunun rahatlkla kendine bir meruluk noktasn, nasl ve neye dayanarak kurabildii ile

iv

ilgilidir. Her iki durumda, iddet olgusunun tarihsel nemini de gz nnde bulundurarak, almamz iddet kavramnn adeta birer urak noktas olarak ortaya kp gelien iktidar, egemenlik, siyasal alan, hukuk, adalet, biyosiyaset gibi temel kavramlarla ilikisi balamnda ele alp inceledik. Bu ereve iinde, birinci blmde Arendtin, ikinci blmde Foucaultnun ve nc blmde Agambenin grlerine dayanarak, siyasal iktidarn iddet ile olan ilikilerini inceleyip, iddetin nerede ve hangi balantsal srete siyasal alann belirlenmesinde rol oynadn ortaya koymaya almak olacaktr. Anahtar Kelimeler: iddet, Siyasal Alan, ktidar, Egemenlik, Hukuk, Adalet, Biyosiyaset, Devlet, Disiplinci Pratikler, Totalitarizm.

ABSTRACT
TAIER Feysel, Three Views on The Role of Violence in Determinations of Political Area: Hannah Arendt, Michel Foucault and Giorgio Agamben, PhD Thesis, Ankara, 2008. The thought of the determination of political area, in historical respect existed along with an hope of ideal society free from violence. The state of men, articulated by the process of state of nature before having passed to political society, was considered as the same with the state of unequal and disorganized violence that puts everybody under its yoke. Especially in almost all contract rooted views this supposition is articulated. The supposition formulated in the focus of these views composed justification to pass into a political society: need appeared for ending the chaotic process created by the threatening appearance of violence. This process that starts the pass into political area on social level hoped to cancel violence that is disorganized and injust by turning it over the monopolistic management of political power. Thus violence, became not a destructive tool of everybody against everybody but an ordering and disciplining instrument of political power. It is necessary to see the process of the appearance of political area also as the activity of justice in giving authority to security for the sake of common interest on social level. In this sense violence in law, found its place in many disciplining applications of technical and detailed practices established for the sake of law. It was expected that with ensuring security need, day after day, dream of ideal society and its correspondent thought of political area would be purified of violence. The question of how much this expectation is answered is among the main subjects of this study. Another subject of this study is related to how and on what basis violence, its collective dimension on the political, social level or its haphazard level on individual level, could easily construct its legal status. In both cases the phenomenon of violence is questioned in its historical importance and with respect to its relations with

vi

fundamental concepts such as power, sovereignty, political area, law, justice, biopolitics etc. as destinations of violence in which they are conceived. In this frame, by leaning in the first chapter on Arendts thoughts, in the second chapter on Foucaults and in the last chapter on Agambens thoughts and by investigating relations between political power and violence, is to attempt to put forward where and in which relational process violence plays role in the determination of political area. Key Concepts: Violence, Political Area, Power, Sovereignty, Law, Justice, Biopolitics, State, Disciplining Practices, Totalitarianism.

vii

NDEKLER Sayfa No: ADAMA. i TEEKKR... ii ZET.. iii ABSTRACT v NDEKLER.. vii GR.. 1 I. BLM: HANNAH ARENDT VE DDET SORUNU I.1. iddet Sorununa Giri.. 13 I.1.1. Vita Activa ve Tarihsel Geliimi... 26 I.2. Siyasal Alanda iddetin Yeri... 33 I.2.1. Totaliter Tahakkm... 51 I. 2.2. Modern Devletin Yaps ve iddet... 60 II. BLM: MCHEL FOUCAULT VE KURUMLARDAK NCELTLM DDET TEKNKLER II.1. Modern ktidarn Yaps ve leyii. 70 II.1.1. Hapishanenin Douu: Temsil Nesnesi Olarak Mahkmun Bedeni ve Ceza Pratiklerindeki Dnm. 81 II.1.2. Modern ktidarn Biyopolitik Yaps 94 II.2. Byk Kapatlma: iddetin Etkin Modeli Olarak Panopticoncu Gzetim 105 II.2.1. Disiplin Kurumlarndaki Normalletirme Pratikleri ve ktidar Teknolojilerindeki nceltilmi iddet Biimleri. 112 3.BLM: GORGO AGAMBEN, BYOSYASET VE DDETN YEN MEKNI OLARAK KAMP PRAT III.1. Biyosiyaset. 121

viii

III.1.1. Hukukun Siyaset ve iddete Ak Kaps: stisna Hali.. 132 III.1.2. Egemenlik, Adalet ve iddet zerine Tarihsel Bir liki... 150 III.2. Siyasal Alan Belirleyen Bir atma: Anayasama gc ile Anayasal G Arasndaki liki zerine 155 III.2.1. iddetin Yeni Mekn: Kamp Pratii. 158 SONU... 165 KAYNAKA.. 176 ZGEM 184

Giri

Toplumsal ilikilerin her trnde birlikte yaamann bir biimde olanakl olabilmesi iin, bu ilikilerin birbirleriyle ilgilerinde bir dzen meydana getirip snrlarnn izilmesi gerekmektedir. Belirli bir zamanda ve yerde bu snrlarn nasl ve nelerle izildiine gre bu ilikiler dzeni de somutluk kazanr.

Toplum ve devlet felsefesi tarihine baktmzda, insanlarn birlikte yaamasnn gerei olarak bu snrlarn nasl ve nelerle izildiine / izilmesi gerektiine ilikin eitli grler mevcuttur. Buna Rousseau, Hobbes, Spinoza ve Lockeun insanlarn birlikte yaamalarn szleme ile akladklar grler rnek olarak gsterilebilir. Szlemeyi savunan bu ve benzeri grlere gre, insanlar belirli bir toplumsal ilikiler dzeninde yaamlarn gvenlik iinde kurup koruyabilmek iin szlemeye ihtiya duymaktadrlar. Bu anlamda, szlemenin insann akl sayesinde doa durumundan birlikte yaama durumuna gemesi olarak dnld sylenebilir (Demirdven 2006: 248).

Dzene dair bu dnceler en eski dnemlere kadar uzanr. Nitekim bir arada siyasi bir topluluk oluturacak ekilde yaamann olanaklarn sorgulayan tartmalar, Antik Yunandan bu yana siyasal ve felsefi ilginin konusu olmutur. zellikle, Platonun Devlette ve Aristotelesin Politikada temellerini atmaya altklar siyasi rgtlenme tasarmlar bu tartmalarn ilk rnekleridir. Buna gre, tr olarak insann birlikte / birarada siyasi yaplar kurma ynndeki eiliminin de vurguland bu tartmalar, siyasal tarihin geliimine kaynaklk etmitir. Nitekim Aristotelesin ifadesiyle, dier zelliklerinin yannda insann birlikte yaayan (zoon politikon) bir canl olarak tasvir edilmesi, siyasal topluluk kurma ihtiyacnn insanda doal bir eilim biiminde bulunduuna iaret eder. Bylelikle insann siyasal bir varlk olarak dnlmesi, toplumsal rgtlenmenin nn aan bir gelime olmutur.

Bu erevede gelien siyasal alan dncesi, gerekesini ortak iyi ve ortak kar

ihtiyacnda zetlenebilecek bir ifadede buluyordu. Siyasal alana belirli ortak karlarn korunup gelitirilmesi bakmndan ihtiya duyulmas, ncelikle gvenlik araynn bir sonucudur. Gvenlik ihtiyacnn belirlenmi bir siyasal rgtlenme ebekesi ile korunmas gerei, en temelde can ve mal gvenliinin korunup gelitirilmesi ile ilgilidir. Bylelikle, siyasal alann yurttalarn gven ve huzur iinde bir arada yaamalarnn olana olarak grlmesini douran temel faktr ise, ortak kar ortak rzada birletiren dncenin gelimesi olmutur. Nitekim szleme kkenli teorilerin ortak hareket noktas da burada anlamn bulmaktadr.

ounluun ortak karn gzetip ynlendiren bir egemenin bu srete ortaya kmas, -yasann belirlemi olduu olanakla- eitlik ve adalet talebinin bir sonucudur. Buna kout olarak gelien sreci, szleme kuramclarnn betimledii durumla benzer grmek mmkn. Szlemeye kart olarak dnlen ve doa hali diye kurgulanan srecin kaotik bir aama olarak kabul edilmesi yaygn kany ifade eder. Herkesin herkese kar sava halinde olduu ve herhangi bir yasal tannmann olmad doa durumu, gl olann hakl olduu, gvensiz ve tehdit edici bir sre olarak dnlmtr. Bu srete meydana gelen her trl iddet etkinlii bastrlmam, dizginlenmemi ve herhangi bir meruiyet noktasndan uzak bir durumu yanstyordu. iddetin kabaca her trnn ayrm gzetmeksizin her an herkese kar grnr hale geldii bu sre, tehdit edici ve ykc olarak nitelenmitir.

Siyasal - toplumsal rgtlenme ihtiyacn dayatan bu durum, gvenlik amacyla herkesin bir ve ayn yasa etrafnda tutulduu, yasann meruiyetinin nn aan gelimeyi oluturmutur. Yasann hkm srd bu zemin siyasal alandr. Devlet rgtlenmesi ile tesis edilen siyasal alan, hem gvenliin hem de yurttalarn ortak zorunlu ihtiyalarnn saland bir mekndr. Bu alanda meydana gelebilecek olas iddetin, yasann dzenleyici ve koruyucu gc tarafndan bastrlm, dizginlenmi olduu dnlmtr. Devlet iktidarnn szlemeden ald -hukuksal- g, ortak akl adna insanlarn ounluunun rzasna dayanr. Nitekim bu g, bireylerin haklarn devretmeleriyle ortaya kan en stn dzeydeki koruyucu ve kollayc gc temsil eder. Bu gc elinde tutan egemen erk, kimi durumlarda -adalet ve eitlik adna- iddet ve ldrme cezasyla uyruklarnn zgrln snrlandrabilecek yetkilere sahiptir

(Spinoza 1951: 203). Bylelikle, herhangi bir ayrm gzetmeksizin, her an herkesi kendi iddetine maruz brakan doa halinin adil olmayan, rastlantsal iddetinin karsna, yurttalar arasndaki ilikileri dzenleyen ve bu ilikileri belirli bir hukuksal paradigmada birletiren yasann meru iddeti tesis edilmi olmaktadr. Bu haliyle, siyasal alann kontroln ve dzenini yurttalarn ortak kar etrafnda birletirme amac gden iddet, kolektif -yasal- iddet olarak ortaya kar. Bylelikle, devletin iddet aralarnn tekelini elinde bulunduran yasal organlarnn savunma temelinde ortaya koyduklar iddet, g kullanm veya yasal iddet biiminde anlamlandrlp tanmlanmtr.

iddet olgusunun kolektif ve yasal trlerinden daha baka birok tr ve biimi vardr kukusuz. Nitekim iddet fenomenini daha baka birok tanm veya genel balk altnda ele almamza yardmc olabilecek olan Chesnaisin iddet tipolojisinde kapsaml bir ereve izilir.

Chesnais iddeti, genel hatlar ile zel ve kolektif trden olmak zere iki temel kategoride birletirir. Chesnaisin tablosu, iddeti belirli bir yaptrma / sua tabi tutulan ve henz tutulmayan unsurlar ierecek ekilde betimlenmitir. zel iddet kategorisinde crmsel nitelikler tayan iddetler olarak: lmle sonulanan her trl fiziki mdahaleler (cinayet, suikast, zehirleme, idam vb.), bunun yannda lmcl olmayp ldrme kast da gden bedensel darbe ve yaralamalar, her trl cinsel istismarlar yer alr. Bunlarn yannda crmsel olmayan iddet eylemleri olarak: intihar, intihara teebbs ve trafik kazalar da dhil olmak zere her trl kazalar yer almaktadr.

Kolektif iddet kategorisi de, yurttalarn iktidara kar iddeti ve iktidarn (devletin) yurttalara kar iddeti olmak zere iki alt grupta incelenmektedir: Yurttalarn iktidara kar iddeti terr, grev ve ihtilaller olarak sralanrken; iktidarn yurttalarna kar iddeti devlet terr ve endstriyel iddet olarak birbirinden ayrlmtr1.

iddet olgusunun gerek kolektif gerekse de bireysel, sosyal ve ekonomik trlerinin bir baka analizi iin baknz Interventions -Activists and Academics Respond to Violence- iinde Definitions and Injuries of Violence, Turshen 2004: 2931.

Bu tabloya biraz daha yakndan bakldnda, Chesnaisin iddet tipolojisinde kolektif iddetin her iki alt trn grup iddeti ve devlet iddeti temelinde emalatrd grlr. Kolektif iddetin birinci alt trnde saylan yurttalarn iktidara kar iddetinin iine, her trl grubun bireylere kar olan iddetine medya terr de eklenmitir. Grubun kendi iindeki iddetine airet kavgas, toplu intihar ve rgt kavgas dhil edilirken; grubun kar gruba iddeti ise kan davas, airetler aras sava, stadyum ya da taraftar kavgas, mafya gruplar arasndaki hesaplamalar ve rk ayrm olarak sralanmtr. Bunun yannda, grubun iktidara kar iddetinin iinde terr -siyasal ya da mafya terrisyanlar, sokak atmas, i sava, genel grev, gerilla sava, ihtilaller yer alr. Bir dier alt tr olarak belirtilen devlet iddetinin ekseninde u iddet trleri bulunmaktadr: Devlet terr olarak insan haklar ihlalleri, bask, tek yanl propaganda, soykrm, rk ayrm vb. tutumlar. Burada Chesnais, birey ve toplum iin tehdit oluturan ancak henz iddet saylmayan kronik enflasyon, pahallk ile isizliin de bir tr iddet olduunun altn izer. Devlet iddetinin bir dier kolu olan endstriyel iddetin iine ikazalarn, alma koullarnn salkszln, yetersiz salk ve gvenlik koullarn, ar grlt, tehlikeli iyeri, atom santrali, vb. trleri ilave eder.

Endstriyel iddetle balantl olarak ortaya kan fakat henz iddet olarak kabul edilmeyen doann, tarihsel evrenin tahribi, salksz kentleme de iddet trleri arasnda yer alr. Son olarak devlet iddetine bal olarak gelien sava ise uluslararas iddet iinde deerlendirilir. Burada ortaya kan ve gncel bir nem de arz eden bir sknt olarak grlen u iddet tr de ne yazk ki henz iddet olarak kabul edilmekten uzak grnmektedir: Bu, gl devletlerin daha az gl olanlar zerinde iddete dnen uygulamalardr. Chesnais buna rnek olarak eski Sovyetler Birlii ve komu sosyalist lkelerdeki Amerikann zorla peykini ve buradaki milletlerin -uydu- devlet biimine konulmasn, ham madde kaynaklarnn denetimi ve kullanmn amalayan askeri mdahaleyi ve -daha baka yerlerde de gelien- geici igalleri sralamaktadr (nsal 1996: 35).

Chesnaisin emas, genel erevede fiziksel iddet ve daha ok onunla balantl olarak ortaya kan kolektif ve grup iddetinin kimi spesifik biimlerine yer veren detayl bir analizdir. Ne var ki, insann realite ile ilikisinde ortaya kan iddet, salt bu

kategorilerin dnda daha baka niteliklerle de ortaya kp geliir. Buna rnek olarak, Chesnaisin tablosunda yer verilmeyen, psikolojik ve simgesel iddeti sayabiliriz. Psikolojik iddetin pek ok durumda fiziksel iddeti dourup en az onun kadar etkili travmatik sonulara yol at yadsnamaz bir gerektir2. Psikolojik iddettin yannda gnmzde de sklkla karmza kan - simgesel iddete de hem kolektif dzeyde hem de bireyler ve gruplar arasnda pek ok adan rastlanr. Simgesel iddet, belirli deerler yklenmi kimi sembollere hakaret ve aalama biiminde geliirken, ayn zamanda birok fiziksel ve kolektif iddet eyleminine kaynaklk eden bir nitelie sahip grnmektedir.

Grlyor ki, iddet fenomeni binbir grnm ve onlarca trde geliip ortaya kmakta / kabilmektedir. Btn bu iddet trlerini tek bir almann ierisinde ele alp incelemenin gl bir yana, her bir iddet trn ayn potada birletirebilecek tek bir disiplinin iinde temellendirmek de mmkn grnmemektedir. Bu adan, iddet fenomeninin etraflca bir analizinin yaplabilmesi iin disiplinleraras ibirliine ihtiya bulunmaktadr.

yle ki, iddet olgusunu insandaki ykc davranlarn ve eitli igdlerin bir uzants olarak niteleyen kimi psikologlarn aratrmalarnn yannda, iddeti nronlar arasndaki kimi tepkimelerle aklamaya alan tbbi bilimlerin veya iddeti toplumsal ilikilerde yaanan sorunlardan ileri gelen bir takm verilerle izah eden sosyolojinin ya da bunu salt siyasal alanda grlen pek ok adaletsiz eylemin uzants olarak niteleyen siyasal bilimlerin her biri fenomeni farkl bir balant erevesinde ale alp incelemektedir. iddet fenomeninin tek bir aratrma alan ile snrl olmayan bu niteliini de gz nnde bulunduran bu alma, btn zorluklara ramen ortak bir ereve bulma kaygs da gtmektedir.

Ne var ki siyasal alan sz konusu edildiinde, daha ok aratrlmas gerekenin kolektif iddet olduunu dnyoruz. Her ne kadar dier iddet trlerinin de dorudan veya dolayl biimde siyasal alanda ortaya kt kabul edilse de, toptan bir biimde siyasal
2

Bu almann zellikle ikinci ve nc blmnde, psikolojik iddetin etkili bir biimde modern iktidarn tahakkm iinde nasl ortaya kt ayrca analiz edilmitir.

rgtlenmeyi kurup ykan en temeldeki iddet kolektif niteliklidir. Bu adan, almamzn arlkl aratrma konusunu kolektif iddet oluturmaktadr.

Kolektif iddeti aratrmamzn baka bir nedeni daha vardr: Siyasal alan tarihsel anlamda iddeti snrlayan, yasa ile nleyen bir mekn olarak tasarlanmtr. Birok adan yle olmakla birlikte, iddetin kimi durumlarda klk ve boyut deitirerek siyasi iktidarn dinamikleri iinde gizlenmeye alld durumlar da vardr. rnein, kimi durumlarda siyasi iktidar iddete bavurabilme meruiyetine yaslanarak birer iddet retme ebekesi haline dnebilmitir / dnebilmektedir. Meruluunu verili yasadan alan bylesi iktidarlar yzyln banda kimi zaman kanl birer byk diktatrle dnm, kimi zaman da halklarn soykrmna varan rk uygulamalarla hem i hem de uluslararas savalara yol amtr. Bundan tr, iddet her zaman yasa adna ho grlemeyecek boyutlara varabilmektedir.

Dolaysyla soruturulup akla kavuturulmas gereken esas konu, siyasal alann iddet ile olan ilikisinin snrlarn ve meruluunun kaynaklarn belirlemektir. Bu belirlemede ncelikle yant aranmas gereken soru, siyasal alann iddet ile olan ilikisinin hi deilse asgari dzeyde kalp varln koruyup koruyamayaca ile buna ilave olarak, siyasal iktidarn bugne kadar olduu gibi, k kaynan borlu olduu iddete olan ban snrlandrmak iin salt hukuk etkinliin yeterli olup olmayacadr. nk hukukun istisna ile olan ilikisinden biliyoruz ki, iddet egemenin kararnn bir oyunu olarak hukuk ve siyaset alanna her an tanabilmektedir. Bundan tr, iddetin kontrol edildii varsaymyla bir tutulan siyasal alan, iddetten arnm bir mekn olarak henz yeterince gven verici deildir. Genel olarak, bu aratrmann sorunu da bir ynyle burada belirginlik kazanmaktadr.

Bu anlamda, siyasal alanda yer alp onu belirleyen bir olgu olarak kolektif iddetin siyasi iktidarla ile olan ilikileri tarihsel erevesiyle ortaya konmaldr. Bize gre, siyaset felsefesi incelemelerinin bu konuyu analiz etmelerinin bir baka nemi de urada yatmaktadr: Barbarlk ile bir tutulan iddetin en modern iktidarlarda bile karmza kmas, bu fenomenin etkili bir ara olarak her trl amacn hizmetine koulduunun kantdr. iddetin zellikle de kolektif iddetin siyasi yaplar (arasal boyutuyla) kurup

ykmasnn byk potansiyelini dndmzde, tehdit, kitlesel -ve artk gnmzdekresel aptadr. Dolaysyla byk ve organize yaplar birletiren olgu olarak siyasetin, iddete birok durumda bal olan dokularnn iddetten arndrlmas gerekmektedir. Bu arnmann tam olarak gerekleip gereklemeyecei henz bir ideal gibi grnse de, iddet ile siyasetin kesitii hatlarn btn detaylar ile belirlenmesi bu srecin gereklemesine katkda bulunacaktr.

Bu erevede almamzn amac, gerek Arendtin ve Foucaultnun gerekse de Agambenin grlerine dayanarak, siyasi iktidarn kolektif (yasal olmaya alp henz yasad olan ve pek ok adan yasal olan) iddet ile olan balar sorgulanp incelenirken, iddetin nerede ve hangi balantsal srete siyasal alanda grndn ortaya koymaya almak olacaktr.

Arendt iddet olgusunu siyasal alan ve insanlk durumu ile olan ilgisi balamnda ele alp yirminci yzyln byk totaliter devletlerinin yapsndaki tahakkme dikkat ekerken, Foucault ve Agamben siyasal alanda iddet olgusunu modern -liberal- devlet iktidarnn biyosiyasal yaps iinde incelemektedir.

Arendt iddetin doasn kavramak iin siyaset ve insanlk ile olan ilikilerini, yaam zerindeki yerini ve sonular ile meruiyeti gibi konular da inceleyerek, iddet olgusuna btnsel bir adan yaklamaktadr. nsanlk Durumu eserinde Arendt, insan yaamn yaamaya deecek ve demeyecek biimde tanmlayarak tr yaam tarzndan ve insan tipinden sz eder. Bu yaam tarzlarndan ilki olan animal laborans (alan hayvan) sadece tketim nesneleri retip, kalc bir ey retme yeteneinden yoksun olan, emei ile yaayan en alt yaam tarzdr. Bu tarz bir yaam Arendt modern dnyann egemen tipi olarak grmektedir. Arendt ikinci yaam tarz olarak homo faberi (reten insan), animal laboranstan daha st bir konuma yerletirir. Arendte gre, homo faber kullanm aralar retip, i yapan bir insan tipidir3. nc yaam tarz ise eyleyen insann sahip olduu yaama tarzdr. Bu yaam tarz dierlerine
Arendte gre homo faber aletleri ve aralar -en azndan asli olarak- insann yaam srecine yardmc olmalar iin deil bir dnya kurmak zere icat etmitir (Arend 1994: 207).
3

gre daha yksek bir konumdadr. Arendt bu yaam tarzn en yksek konumda grerek, insann eylemesiyle lml dnyada lmsz yaratabilme potansiyeline sahip olduunu belirtir. Ona gre eylem, dorudan insanlar aras ilikilerde sz konusu olan yegne etkinliktir. Dolaysyla eylem, insanlarn yeryznde birlikte yaadklar ve bu dnyadan olduklar gereini bize gsterir (Arendt 1994: 18). Arendt bu snflandrmay eski Yunanda varolan bios (siyasal hayat) ve zo (biyolojik hayat)nin farkllndan yola karak yapar. Bunu yaparken Arendt eski Yunanda sadece zel hayata ait olan iddetin nasl hayatn btn dier geri kalan alanlarna egemen olduunu gstermeyi amalamaktadr. O, bu ereve iinde tarih boyunca siyasal varoluun gerilemesini homo faber ve animal laborans arasndaki ilikide grmektedir. Ona gre homo faber, animal laborans saf d brakarak tm yaam belirleyici egemen tip olmutur.

Bu srete dikkati eken temel durum udur: homo faber yapaca her ite srekli olarak bir modeli izler. Bu modele gre iin amac ve sonucu nceden bilinebilirdir. Bu bilinebilirlik homo faberin dnyada siyasi alann oluabilmesi iin zorunlu olan ve Arendt tarafndan siyaset ncesi olarak adlandrlan iddetin kullanlmasnn meruiyetini oluturmaktadr. Burada artk iddet kullanma olana, homo faberin yerini animal laboransa terk etmesi durumunda ortaya kmaktadr. Bu ynyle iddet, btn bir hayata yaylan bir ekilde her yerde yzn gstermektedir. iddetten arnm bir hayatn koulu olarak gelien siyasal alan, iyi bir yaamn olanaklarnn ne / neler olduu / olabilecei ynndeki bir emein rndr. Bu biimiyle bakldnda, siyaset snrlar kestirilemez bir bilinmezlikler alan olarak iddetten muaf olacak koullarn hazrlanmasnn olanaklarn sunmaldr bize. Arendtin tespitine baklrsa iddet, siyasetin varolu koulu (bir olana) olmakla beraber, siyasal alanda gereklemesi durumunda onu ykan - datan bir ey olacaktr.

Arendtin yapt analize gre, homo faber siyaset ncesi bir etkinlik olarak ortaya kyorsa eer, siyasal alan homo faberin yerini animal laboransa brakp geri almasyla her an yinelenen bir srece denk der. Buna gre, homo faber hem siyaset ncesi hem de siyasal alan iinde gidip gelen bir sre olarak var oluyorsa, iddet tam da bu diyalektik iinde Arendtin kuramnn temel unsurunu oluturacaktr. Bu ynyle siyaset iddet ile varln kabul ettiren bir etkinlik olarak varolmaktadr. Siyasetin

iddetten bamsz olarak kendini kuramad bu durum, iddetin siyasal alan belirledii kansn glendiren bir olgudur da ayn zamanda. Bu erevede, iddetin siyasal alan ile olan ilikisinin / balantsnn akla kavuturulmas hayati bir nem arz etmektedir.

Foucault Arendtten farkl bir biimde iddetin kaynan ve roln klasik ve modern iktidarn deien pratikleri balamnda ele alr. Foucault iddetin biyosiyaset4 ile bedenlere yaylmn incelerken klasik iktidar ile modern iktidar biimini lm zerinde hak ve yaam zerinde iktidara gsterdikleri tutum bakmndan birbirinden ayrr. Yaam ve lm zerinde hak diye sze geirilen, gerekte ldrme ya da yaamasna izin verme hakkyd. Ona gre klasik iktidar dorudan g uygulayan, gcn hayatta brakmak veya ldrmek yetkisine sahip olmasndan alan mutlak bir iktidardr. Bu hakkn simgesi klt. ktidar bu balamda her eyden nce el koyma hakk olarak geliip, yaam ortadan kaldrmak iin onu ele geirme ayrcalyla doruk noktasna ulayordu.

Foucaultya gre, yaam zerinde iktidarn bu tasarruf hakk klasik adan bu yana iktidar mekanizmalarnda derin bir dnme uramtr. Modern dnemde iktidarn klasik dneme nazaran dnmn simgeleyen bu yapsnda iddet, inceltilmi birtakm teknik srelerin / prosedrlerin iinde geliir. Bylelikle iddet, kurumsal tertibat iinde modern iktidar araclyla belirli bir dzenleme ve yerletirme retorii erevesinde yeniden anlamn bulacak ekilde klk deitirmitir. Eskiden ldrlen ve toptan bir fiziki ikencenin sonucunda lme gnderilen mahkmun bedenine uygulanan iddet, modern dneme gelindiinde yn deitirmitir. Biyosiyasi iktidarn lm deil yaam yneten mekanizmas iinde iddet, toptan bir verimlilikler a ebekesine gre planlanm, kurgulanm ve retilmitir. Btn bu kurgunun zerinde dnp dolat esas nesne alan nfustu. Bylece nfusun cinsellik tertibat bata olmak zere denetim, disiplin ve iktidarn kontrol ebekesini oluturan her trl gzetim

Biyosiyaset anlay ile beraber egemen iktidar biyoiktidar olarak ortaya kar. Biyoiktidarn, snr yaam toplu olarak yokedebilme gc kadar bireyselletirilmi iddeti de ierir. Baka bir deyile biyosiyaset, yaam yeniden dzenlemeden lm zerinde mutlak bir hakka kadar uzanan sistematik bir siyasi anlay olarak ortaya kar (Hardt&Negri 2004: 37).

10

araclyla biimlenen yapsnda iddet, inceltilmi ve teknikletirilmi birtakm srelerle ortaya kar.

Bylelikle, iktidarn temeli olan nfusun biyolojik varlnn bilgisiyle ilgili olarak gelien biyoiktidar, kendisini trle, rkla bir baka deyile, nfusun biyolojik zelliklerinin bilgisiyle var ederek btn bir hayata hkmeder. Bu ynyle siyaset artk nfusun sal ve varl ile ilgili hale geldiinde bu varl tehdit edebilecek her trl ey ortadan kaldrlabilir bir duruma gelir. Buna gre artk iktidar hayatta brakma veya ldrme yetkisiyle deil, hayat desteklemekle glenir. Hayat zerine konumlanan bu iktidarn snr lmdr. Bu iktidar erevesinde ilk hedef bedendir. Bedenin bir makine olarak grlmesiyle beraber disiplininin ve yeteneklerinin artrlmas, gcnn ortaya karlmas, bu yolla bedenin uysallatrlmas, verimlilikler sistemi ve ekonomik kontrol sistemine entegrasyonu amalanr ki buna Foucault insan bedeninin anatomopolitikas demektedir (Foucault 2003: 102).

Foucault, Hobbesun kl olmakszn szlemeler szckten baka bir anlam tamaz ifadesine kar karcasna modern dnemde hukukun kl tehdidiyle deil, dzenleyici, norm oluturucu, normalletirici bir biimde ilediini ifade eder (Foucault 2003: 106). Buna gre de insan olmak artk hukuksal bir zne olmaktan daha fazla bir eyi oluturamaz hale gelir. Bu durumda da siyasi etkinliin alann hukuk deil hayat oluturmaktadr. Genel anlamda biyoiktidar analizi ile Foucault, modern dnemde iddetin bu derece inceltilmi bir biimde yaylmasn deien iktidar biimlerinde grmektedir. Bugn biz modern iktidarn iddetinin deien yzn onun bedene ve dolaysyla hayata hkmeden bak iinde sergiledii tutumda grmekteyiz.

Agamben ise hem Arendti hem de Foucaultyu kimi ynlerden eletirerek iddet sorununu yaln hayat zerinde ileyen biyosiyasi egemenliin yaps iinde incelemektedir. Agambene gre modern a, biyosiyaset araclyla yaln hayat odakl ileyen iddetini hukuk iinde hukukun giremedii bo / belirsiz alanlar kurarak sergilemektedir. Ona gre, modernliin nomosu olarak adlandrlan bu yeni belirsiz eik alanlarnn ortaya kt mekn kamptr. Bylelikle modern dnemin paradigmas

11

olarak ortaya kan kamp pratii, biyosiyaset odakl ileyen iktidarn gnmzde geldii aamann en st boyutunu gstermektedir.

Bylelikle Foucaultnun iddeti deien iktidar paradigmas iinde modern iktidara ikin bir durum olarak grmesi ile, Arendtin iddeti homo faberin yerini animal laboransa gidip gelen bir srece terk etmesi arasndaki ilikide aramas, iddetin siyasal alann belirlenmesinde snrlar gsterilmeksizin belirleyici bir etken olarak karmza kmasna yol amtr. Foucaultnun modern dnemde iddetin biyosiyaset kanalyla bedenlere yayld savn izleyen Agambenin temel amac da, modern dnemde demokrasilerle, diktatrlkler arasndaki hzl geikenliin kodlarn zerek Foucaultnun tezini dzeltmeyi ya da en azndan tamamlamay hedeflemektedir (Agamben 1998: 8).

Agambene gre Foucault, sadece, eski dnyadan modern dnyaya gei srecinde bireylerin bir yandan kendi kendilerini znelletirmelerini ve ayn zamanda kendi kendilerini dsal bir denetimin gcne balamalarn salayarak, benliklerini nesneletirmelerini douran znele(tir)me srelerini aratrmakla yetindi.

Dourabilecei beklentilerin aksine, Foucault bu balamdaki igrlerini, hibir zaman, modern biyosiyasetin rnek meknlar olarak ortaya kabilecek olan eyle, yani yirminci yzyln byk totaliter devletlerinin siyasetleriyle balantlandrmad. Hastaneler ve hapishanelerdeki byk kapatlmann yeniden tanmlanmasyla balayan aratrmalarn sonunda toplama kamplarnn herhangi bir analizi yaplmad. Benzer erevede Arendti de eletiren Agamben, onun da sava sonras dnemin totaliter devletlerinin yapsna ayrd ilgili almalarn bir kusuru varsa bu tam da, analizinin biyosiyasal perspektiften yoksun olmasyd. Agambene gre Arendt, totaliter ynetimler ile kamplardaki zel hayat koullar arasndaki balanty gzler nne seriyordu: btn totaliter devletlerin en byk hedefi uzun vadeli kresel hkimiyet zlemi deil, ayn zamanda mutlak tahakkm abasdr. Agamben de Arendt gibi toplama kamplarn bu mutlak tahakkm amacnn deneye tabi tutulduu laboratuarlar olarak nitelemektedir. Ancak Arendt, insann doasn bilenler unu da biliyor diyerek mutlak tahakkm hedefinin, yalnzca insan yapm cehennemlerin u koullar

12

yaratlarak ulalabilir hale geleceini vurgulamadan geemiyordu. Agambene gre bu aamada Arendtin gznden kaan temel nokta uydu: Sz konusu sre, kendisinin dndnn tam tersi olarak iliyordu; mutlak tahakkm hem meru hem de gerekli klan ey, tam da, siyasetin radikal bir biimde yaln hayat alanna (yani bir kampa) dnmesiydi. Siyasetin bugne dek ei benzeri grlmemi bir derecede totaliter siyaset haline gelmesini mmkn klan tek ey, amzda siyasetin tamamen bir biyosiyasete dnmesiydi (Agamben 1998: 120). Bu ereve iinde Agamben hem Arendti hem de Foucaultyu eletirerek yaln hayat ya da kutsal hayat kavramn odaklayc bir mercek olarak kullanp, biyosiyasetin iddete ikin yapsn analiz etmeye alr. Agambene gre, iinde yaadmz yzylda siyasal sorunlarn artarak gelimesini iktidarn modern adan bu yana deien biyosiyasi yapsnda grmek gerekir. Bu yzden modern a ile birlikte ortaya kan dnmn iyi bir analizinin yaplmasnn nemi, en azndan sonu olarak bizi bekleyen sorunlarn daha baka neler dourabileceini kestirmemize olanak salayabilmesinde yatmaktadr.

Bu almada Arendt, Foucault ve Agambenin iddet olgusuna ilikin dnceleri ayr ayr ele alnacak, bu dncelerin arasndaki farkllklar, benzerlikler aydnlatlmaya allacak ve bir deerlendirme yaplacaktr. Bu ereve iinde iddet sorununu insanlk durumu ile olan ilgisinde incelemi olan Arendtin konu hakkndaki grleri birinci blmde incelenecektir. kinci blmde ise, Foucaultnun iddet grn deien iktidar paradigmalar iinde sakl olan zellikleriyle birlikte modern biyosiyasetin beden zerindeki tahakkmnn ileyiinde ve nc blmde ise Foucaultnun modern biyosiyaset kavramn zgn katklaryla gelitiren Agambenin, iddeti biyosiyasi egemenliin yaps iinde nasl konumlandrd ele alnacaktr.

Bununla, her dnrn siyasal alan belirleyen bir etken olarak iddet olgusunun ve onun siyasal alanda ortaya kan kolektif zelliklerinin iktidar ile olan ilikilerini gstermek amalanmaktadr.

13

BRNC BLM: HANNAH ARENDT VE DDET SORUNU


I.1. iddet Sorununa Giri iddet teriminin ngilizcede ortaa sonlarndaki en eski kullanm biimlerine dek gtrlebilecek ancak gnmzde geerli olmayan armlar mevcuttur. Latince violentiadan gelen terim, birisine karlk fiziksel g kullanmn belirtiyordu. Bu, sonular bakmndan belirli trden bir g kullanmdr. Fiziksel g kullanmnn sonucu, buna maruz kalann rahatsz olmas, alkonmas, kabaca ya da serte mdahaleye uramas, dokunulmazlnn bozulmas, onurunun krlmas, aalanmas ya da kirletilmesidir. Bunun dnda, iddeti insann kendini gerekletirmesinin nndeki her trl engel olarak dndmzde ise geni bir anlam alann ifade etmi oluruz.

Keanee gre, bylesi bir anlam genilemesi, kavram insan gereksinmelerinin karlanmasyla ilgili ontolojik bir deerlendirmeye balar ve sefalet, yabanclama, bastrma gibi kavramlardan ayrlmas olanaksz bir kavram haline getirir. iddet, bir grubun veya bireylerin bakalarnn bedenlerine ynelttii ok, rk, izik, ime ya da ba arsndan krlm kemiklere, kalp krizlerine, kol ve bacaklarn yitirilmesine, hatta lme dek uzanan bir dizi sonucun ortaya kmasna neden olabilecek nitelikteki, istenmeyen fiziksel mdahaleler olarak ele alnrsa, daha iyi anlalabilir. iddet, intihar ya da tenazide olduu gibi elbette insann kendi kendisine yneltmi olduu bir biime de brnebilir ve btn bir grubun ya da baz bireylerin ciddi yaralanmalarla sonulanan bilinli ya da yar bilinli cesaret gsterileri, birey ya da gruplarn kurumsal kaynakl ihlalleri gibi ar u rneklerle de somutlaabilir. Ancak her durumda iddet, iddete maruz kalann, tekilii kabul edilen, sayg gren bir zne olmaktan karlp sadece (potansiyel olarak) bedenine zarar verebilecek, hatta ortadan kaldrlabilecek bir nesne olarak ele alnd ilikisel bir eylemdir (Keane 1998: 6869).

Buradan da anlald zere, iddet kiinin kendi istencini bakasna, eyleme maruz kalann itirazna ramen gerekleen bir eyleme zgrl deildir. Dolaysyla

14

bakasnn bedenine fiili bir saldr veya engelleme olarak ortaya kan iddet, fiziksel ve psikolojik tahribat olarak ne kar. Modern adan nceki dnemlerde, doa durumunda ve barbar toplumlarda iddetin fiziksel yn ar basmaktayd. Ancak modern devletin kuruluundan bu yana iddet, siyasal alann yeniden rgtlenip dzenlenmesinde fiziksel daha ok da psikolojik boyutlar ile ortaya kt. Ancak ister fiziksel isterse de psikolojik arl ne ksn, iddet olgusal bir gereklik ve tarihsel bir sorun olarak gnmze dek varln srdrmtr.

iddet olgusu, kaynaklar nedenleri ve doas bakmdan hem sosyal, hem de doa bilimlerinin inceleme konusu olmutur. iddet sorununu her aratrma alan bu olguyu kendi aratrma snrlar dorultusunda ele alarak anlamaya ve aklamaya almtr. Doaldr ki, her aratrma alan bu sorunu farkl biim ve zellikleri ile inceleyip farkl sonulara ulamaktadr. Buna gre, iddeti ortaya karan pek ok farkl neden ve kaynak gstermek mmkndr. Ancak, hem sosyal hem de doa bilimlerdeki aratrma sonular, iddet ieren davran kalplarn, bizim bu aratrmalar olmakszn varsayacamzdan daha fazla doal tepki olarak gsterme eilimindedir. Bunun gibi, biyolojik ve psikolojik teorilerin savna baklrsa, onlar insandaki iddeti / saldrganl doutan bir eilim ile genetik veya psikolojik anormalliin sonucu olarak grrler. yle ki, bu teoriler iddet / saldrganlk olgusunu nronlar arasndaki balantlardan genetik ve biyolojik faktrlere kadar uzanan bir komplikasyonlar srecine dek incelemeye alyorlard (Turpin&Lester 1997: 3).

Doada, igdsel bir drt olarak tanmlanan saldrganln, beslenme ve cinsellik gdlerinin birey ve trn yaam srelerinde grd ilevin aynsn yerine getirdii syleniyor. Oysa Arendt bir yandan zorlayc bedensel gereksinimlerin ve te yandan d etkilerin harekete geirdii bu gdlerden farkl olarak, hayvanlar lemindeki saldrganlk gdlerinin bu tr tahriklerden bamsz olduunu ileri srer. Arendte gre:

Tahrik yokluu gdlerin engellenmesine, bastrlm saldrganla yol ayor. Psikologlara gre bu durum enerjinin ylmasna neden olur; ylan enerji eninde sonunda patlayacak ve bu da daha tehlikeli olacaktr. Bu yoruma gre tahrik olmakszn ortaya kan iddet doaldr. Eer gerekesi, temel anlamda zkorunma asndan

15

ilevini kaybetmise aklddr ve bunun insann niin dier hayvanlardan daha fazla canavarlaabileceinin yant olduu iddia edilmektedir (Arendt, 1970: 61).

nsan doasna ilikin olarak yaplan akl yetisi olan hayvan (animal rationale) tanmlamas insan dier tm canllardan ayrt eden bir zellik olarak bilinir. Oysa Arendte gre, bu ayrm gzard eden veya farkedemeyerek aratrmalarn srdren ada bilimler, insann hayvanlar leminin baz trleriyle dier tm zellikleri de paylatn kantlamaktan teye gidemedi - tek istisnayla: insana fazladan bahedilen akl, onu dier hayvanlardan daha tehlikeli bir canavar yapar. Bizi tehlikeli bir biimde akld yapan akldr; zira akl, zgn olarak gdsel bir varln niteliidir5. Girard bu noktada iddetin akld olduu varsaymna kar kar. Ona gre iddet, nedensiz deil hatta zincirlerinden boanmak istediinde kendine gayet yerinde nedenler bulmaktadr. Ancak, ona gre bu nedenler ne kadar yerinde olursa olsun hibir biimde ciddiye alnamaz. iddet de zaten, balangta hedef ald konu ya da nesne menzil dna kp iddeti dladnda, o nedenleri unutacaktr. Nitekim doyurulmam iddet her zaman bir yedek kurban aryor, sonunda buluyor da. fkesini uyandrm olan yaratn yerine, birden, zayf ve el altnda olmak dnda fkelenenin imeklerini stne ekecek hibir zellii olmayan birini koyuyor (Girard 2003: 3).

Bu durum, iddetin sadece hayvanlar dnyasnda deil insan dnyasnda da ikame bir kurban dncesine gtrmektedir. Siyasal alanda meydana gelen neredeyse btn iddet eylemlerinin zellii burada yatmaktadr. iddet eyleminin zincirlerinden boalmak zere olan kaba, kr ve dizginlenmeyen fkesi karsnda genellikle dman rolnde bu ikame kurban durmaktadr. Akl varl olarak hayvandan en temel zellii ile ayrlan insann, iddet eylemi sayesinde yine onunla eitlendiini gryoruz. Girard, Bakkhalar6 tragedyasna atfta bulunarak: insanla hayvan arasndaki fark da iddet nedeniyle siliniyor yorumunda bulunmaktadr (Girard 2003: 182). Burada, insanla
Arendte gre, zihinsel varlklar olduumuz iin deil, bunun yansra kadim gdsel varlklar olduumuz iindir ki, teknoloji anda, varlmz tehdit altndadr (Arendt 1970: 62). 6 Euripidesin Bakkhalar: Bakkhos (Baks; tanr Dionysosun dier ad) enliklerinde saa sola saldran, ruhlarn Bakkhosun ele geirdiine inanlan lgn kadnlara verilen ad. Bakkhosu kadnlar, bir inek srsne hcum edip, lgnlklarna engel saydklar erkeklerle kartrdklar inekleri elleriyle paralyorlar. fkeden sayklayan Pentheus, Dionysosu balyorum diye bir boay balyor ahra. Agaue ise bunun tersi olan bir hata iliyor: Bakkhosu kadnlar aralarnda casusluk yapmakta olan olu Pentheusu fark ettiklerinde Agaue onu gen bir aslan sanp ilk darbeleri kendisi indiriyor (Detayl bir okuma iin baknz Girard 2003: 180202 Dionysos blmne)
5

16

hayvan iddet konusunda ayn potada birletiren ironik nokta udur: iddet eylemi her ne kadar zerine dnlm, hesap yaplm ara ve amalarla meydana gelirse gelsin son kertede belirli bir fkeden kaynan almaktadr. fkeye yol aan nedensel faktrler ok eitli olabilecei gibi tek bir ey de olabilir. Ancak her iddet eyleminin kendini devirdii kaynak, genellikle adaletsizlie urama dncesinden hareketle ortaya koyar. iddetin sklkla belirli bir fkeyle ortaya kmasna yol aan bu dnce, iddete kaynaklk eden faktrn tek bir nedene (yalnzca fkeye) balanamayacann bir gstergesidir. iddet daha ok arasaldr ve siyasal alandaki iddet sorunu en bariz biimde bu yn ile karmza kmaktadr. Dolaysyla ara imal eden bir varlk olarak homo faberin iddet eyleminin geliimi zerindeki etkisi, bu ynyle tarihsel bir gereklii bize gsterir. yle ki gemiten gnmze deien tek eyin homo faberin retkenliindeki devasa yeniliin znde bu srele gerekletiini ileri srmek yanl olmayacaktr. Ancak yine de unutulmamaldr ki bu srecin uzun tarihi skntl bir o kadar da karmak birok faaliyete kaynaklk etmitir.

Arendte

gre,

bilimciler

kukusuz

kendisini

hayvanlar

leminin

doal

kstlamalarndan kurtaran tm uzun menzilli silahlar icat edenin, alet yapan insan (homo faber) olduunu ve alet yapmnn alabildiine karmak bir zihinsel faaliyet olduunu biliyorlar. Bu yzden bilim, gdlerimizi maniple ederek akln yan etkilerini tedavi etmeye davet edilmitir. Bunu da genellikle gdlerimizin yaam destekleyen ilevleri ortadan kalknca, onlar iin zararsz boalma alanlar bularak yapmaya alyor. Davran standard, yine hayati gdlerin insan aklnn mdahalesiyle tahrip olmad dier hayvan trlerinden karsanyor. Buna gre, insanla hayvan arasndaki zgl ayrm artk akl deil bilimdir, baka deyile bu standartlarn ve onlar uygulayan tekniklerin bilgisi. Bu gre baklrsa insan, bilimcileri dinlemeyi reddeder ya da son bulgularndan habersiz kalrsa akld bir tarzda ve canavarca davranr. Tm bu kuramlara ve ierimlerine kar Arendt, iddetin ne canavarca ne de akld olduuna inanr (Arendt 1970: 6263).

iddeti akld olarak ilan etmek, bizzat yine akln kendine dayanarak yapt bir eydir. Elbette iddeti salt insan akln bir rn olarak grmek doru deildir. Ancak bizim iin anlalabilir dnya insan dnyasdr. Doada ve hayvan dnyasnda meydana

17

gelen iddet bir lde bizim iin kontrol edilmesi ve nlenebilir olmas asndan ikincil derecededir. Buna ramen iddetin kaynak ve nedenlerine gtren her aratrma sreci, doal olarak insan dnyasnda meydana gelen iddeti anlamak bakmndan onu btnsel bir boyut iinde ele almak zorundadr.

Dolaysyla, iddet bir tepki veya davurum olarak ortaya ktnda onun altnda birok patoloji, igd veya refleksif drt vb. nedenler aranr. Genellikle iddetin hiddetten kaynakland zerinde durulmutur. Arendte gre hiddet akld veya patolojik olabilir, ama bu btn insan duygulanmlar iin geerlidir. Kukusuz insan insanlndan edebilecek olaand koullar yaratmak olanakldr. Toplama kamplarna, ikence ve alk gibi felaketlere bakldnda bunu grmek mmkndr. Arendte baklrsa, insanlarn bylesi kt koullarda yaamasn hiddet ve iddetin varlna deil yokluuna balamak gerekir. Hiddet, hi de tek bana sefalet ve ac ekmeye kar otomatik bir tepki deildir. Arendte gre, hi kimse tedavisi olmayan bir salgna, depreme ya da deimez grnen toplumsal koullara hiddetle tepki gstermez (Arendt 1970: 63). Buna gre, hiddetin de en az iddet kadar ortaya kt nedenler ve koullar vardr. Kiiyi hiddet durumuna srkleyen neden ve koullar ortadan kaldrlmadnda, hiddetin gelimesi kanlmaz olur. Bu trden kiisel hiddet koullarnn gelimesi ve bireysel yaralanma duygusunun btn bir topluma yaylmas durumunda, hiddet byk alkantlara yol aabilir. Bu da bireysel bir tepkiyi aan byk toplumsal bakaldr ve devrimlere dek uzanabilir.

Arendte gre, hiddete neden olan koullar karsnda iddete ikin aciliyetten hareketle bavurmak son derece cazip bir durum gibi grnr. Bundan dolay eyleme gemeden nce olaya kar verilebilecek tepki iin dnmek, hiddet ve iddetin zne aykrdr. Bu aykrlk hiddet ve iddetin akld olduu ynnde yorumlanmamaldr. Nitekim siyasal alanda olduu kadar zel alanda da, hiddet ve iddetin anndalnn uygun -tek are- olduu durumlar vardr. Ancak Arendtin demeye alt ey; baz durumlarda iddetin adaletin terazisini yeniden dengelemenin biricik yolu olarak grlmesidir. Bu anlamda, hiddet her zaman deilse de zaman zaman onunla birlikte karmza kan iddet, doal insan duygulanmlarndandr ve insan buna kar tedavi etmek, onu insanlktan karmak ya da hadm etmek anlamna gelir. nsanlarn adalet adna

18

kanunlar kendi ellerine aldklar bu tr eylemlerin, uygarlam topluluklarn anayasalarna aykr olduu inkr edilemez bir gerektir. Hiddet ve iddetin akld olmas, gerek nedenlerine deil de onlarn yerine ikame edilen baka nesnelere yneldiinde ortaya kar (Arendt 1970: 6364).

Hiddeti tahrik eden, rasyonalitenin arkasndaki karlar deil, mevcut eklidir. Akl bir tuzak olarak kullanlyorken, akl kullanmak rasyonel deildir. Tpk meru mdafaa halinde silah kullanmann irrasyonel olmad gibi. kiyzlle kar bu iddete dayal tepki, kendi terimleriyle nasl gerekelendirilirse gerekelendirilsin, zgl amalara ynelik olarak kendi stratejisini gelitirmeye giritii anda varlk nedenini kaybeder, rasyonelletirildii anda irrasyonelleir (Arendt 1970: 66). Her durumda iddete kaynaklk eden nedensel bir ba olabildii gibi ona kaynaklk eden bir ara ve onun znden gelen etkili bir sonu yaratma amac vardr. iddetin etkin veya verimli bir sonula amacna ulamas her eylemsel srete belirli bir dolaymla gerekleir. Bu dolaym iddet eylemine karakterini veren adeta birincil bir nitelik olarak ortaya kmaktadr.

iddetin etkililii konusu, Arendtin de iaret ettii zere saylara dayal deildir. zellikle amzn teknolojik gelimilii gz nnde bulundurulduunda bu daha da iyi anlalabilir. Kitle imha silahlarnn tehdit edici potansiyeli bir yana, vasat bir silah bile kt niyetli kiilerce kullanldnda kolaylkla bir kyma yol aabilecek niteliktedir. Bir araya gelmi kitle karsnda, silahl kiinin tehditkr stnl tartlamaz bile. Dolaysyla, iddet her zaman saysal bir stnlkle ortaya kan bir ey deildir. Yine de, kolektif iddetin tehlikeli bir biimde cazip olarak ne kmas, sayya duyulan gvenlik deildir. Arendte gre, bu istein altndaki neden daha ok kitle psikolojisinin derinliklerinde aranmaldr. iddet isteminin bireysel rgtlenmeler altndaki birletirici zellii suun bulaclndan ileri gelmektedir. Arendt bu durumu u ekilde aklamaktadr:

Sua ynelik olsun, siyasal olsun tm teebbs rgtlenmelerinde grup, kendi gvenlii adna her bireyin geriye dn olmayan bir eyleme girimesini ister. Bylece birey, iddet cemaatine kabul edilmezden nce kendi saygn toplumuyla olan tm kprlerini yakm olacaktr. Ama birey bir kez cemaate kabul edildiinde iddet pratiinin sarho edici bys altna girmi olur. Bu pratik, tm bireyleri bir btn olarak birbirine balar. Zira her

19

birey byk zincirde edit bir halka oluturur ve ban kaldrm olan o byk organizmann bir paras haline gelir Bylelikle yaamn kendisi bireysel yelerinin ezeli ve ebedi lmyle beslenen insan trnn lmsz hayat, iddet pratiinde ban kaldrr, fiile dnr (Arendt 1970: 67).

Arendte baklrsa, hibir siyasal yap, lm karsnda eitlik ve bunun iddetle fiile dnmesi temelinde kurulmamtr. Ancak kolektif iddetin besledii gl kardelik duygularnn pek ok iyi insan, kolektif iddetin yeni bir insan ile birlikte yeni bir cemaati dourabilecei umuduna srklemitir. Oysa bu umut bir yanlsamadan ibarettir ve bunun basit bir nedeni vardr: Hibir insan ilikisi, bu kardelik trnden daha geici deildir. Bu tr kardelikler, ancak insan hayatna ve bedenine kar fiili olarak mevcut bir tehlikenin olduu koullarda gerekleir (Arendt 1970: 69).

Ne var ki bu durum, yalnzca sorunun bir yann oluturmaktadr. Fanon, iddet pratiinden u sonucu karr: Bu tr mcadelelerde insanlar, yaamn bitmeyecek bir yarma olduunu, iddetin yaamn bir esi olduunu fark ederler. Arendte baklrsa Fanonun bu hkm ikna edici gibi durmaktadr. Zira insanlar genellikle lm ebedi huzurla bir grmlerdir. Buradan karlacak en doal sonu hayatn olduu yerde mcadele ve huzursuzluun olmasnn olaan grlebileceidir. Huzur ve dinginlik, neredeyse canszln ve rmenin belirtisi olarak alglanr. Buna karn iddet eylemleri, genlerin yani tamamen canl olanlarn bir ayrcal olarak grlr. Bu paralelde yaam vmekle iddeti vmek hemen hemen ayn ey demeye gelmektedir (Arendt 1970: 69).

Bu erevede, insandaki iddet eilimini saldrganlk gdsyle / eilimiyle aklamaya alan Freud ve Lorenz birbirinden farkl sonulara ulamtr. Freuda gre, insan kendini ya da bakalarn ykma uratmaya ynelik bir drtnn hkm altndadr ve bu trajik seenekten kurtulmak iin pek az ey yaplabilir7. Fromma gre buradan kan sonu, lm igdsnn konumu asndan, saldrganln esas olarak drtlere
7

Girard, Freudcu anlamda bir igdnn ya da i itilimin insanlar iddete ya da lme ittii fikri, mitik bir geri ekilme konumu almaktan, atalardan kalma bir yanlsamann art kavgasndan baka bir ey deil. O yanlsama insanlar kendi iddetlerini kendilerinin dnda bir yere yerletirerek, sorumluluu kendilerine ait olmayp kendilerini dardan yneten bir tanr, yazg ya igd durumuna getirmeye itiyor. Girarda gre, bir kez daha, iddete cepheden bakamamak, yeni bir kaamak noktas bulmak, gitgide daha rastlantsal bir duruma gelen koullarda bir kurbansal zm daha bulmaktr sz konusu olan (Girard 2003: 206).

20

gsterilen bir tepki deil, insan organizmasnn yapsndan kaynaklanan kesintisiz bir uyarm olduu yolundadr. Lorenz iin ise Freudda olduu gibi, insan saldrganl, srekli akan bir enerji pnarnn besledii bir igddr ve d uyaranlara kar bir tepkinin sonucu olmas gerekmez. Lorenz, igdsel bir harekete zg enerjinin, o davran kalbyla ilikili sinir merkezlerinde srekli olarak biriktiini ve eer yeterince enerji birikmise, bir uyaran olmasa bile, bir patlamann meydana gelmesi olasl, bulunduunu savunmaktadr (Fromm 1993: 35, 37). Lorenze gre, saldrganlk esas olarak d uyaranlara kar bir tepki deil, insann iinde gml, serbest kalmaya abalayan ve d drtlerin yeterli olup olmamasna bakmakszn anlatmn bulacak olan bir uyarlmadr. gdy bu denli tehlikeli hale getiren onun kendiliindenliidir. Lorenzin saldrganlk modeli, tpk Freudun cinsel arzu modeli gibi, kapal bir kapta depolanm suyun ya da buharn uygulad basnca benzediinden tr, hakl bir deyile, hidrolik bir model olarak adlandrlmtr (Fromm 1993: 38). Buna gre iddet, insanda bastrlmas imknsz hale gelen yaam gcnn davurumsal bir esi olarak ortaya kar.

Bergsonun lan vital kavramndan esinlenen Sorel de, retenler iin tasarlanan ve polemik olarak tketim toplumunu ve aydnlarn hedefleyen bir yaratclk felsefesi gelitirmeyi amalamt. Sorele gre, hem tketim toplumu hem de bu toplumun aydnlar parazitti. Sorel iiyi retici olarak grr. retimi iyiletirecek (yeni) ahlki kstaslar yaratacak, hissedarlarn toplantlar kadar dolu olan Parlamentolar ykacak, total felaket tahayylnden baka bir ey olmayan, ilerleme tasavvuruna kar kacak olan onlardr; tm bunlar, bir tr kar konulmaz dalga, eski uygarl avularna aldnda olacaktr. Nitekim toplumsal sava, her trl rgtl orduda doal olarak gelien eref duygusuna seslenerek ahlkn etkisiz kalaca ktcl duygular yok edebilir (Sorel 2002: Daniel Halvyye IV Mektup s. 5862 ve s. 291292). Arendt tek bana bu neden bile iddeti savunanlar lehine belirleyici bir gereke oluturur diyerek, unlar ifade eder:

Her ne olursa olsun, Bergson ve Nietzschenin yaam felsefelerinin Sorelci biimleriyle canlanlar ilgi ekicidir. iddetin, hayat ve yaratcln kombinasyonunun imdiki kuan isyanc zihinsel durumunda ne kadar somutlandn hepimiz grmekteyiz. Ancak hayatn yeni ycelticilerinin, kendilerini anlamasna araclk eden kategoriler yeni deildir. Toplumun retkenliini hayatn yaratcl imgesinden grmek, hi deilse Marx kadar

21

eskidir. iddetin yaam destekleyen bir g olduu inanc, Nietzsche kadar eskidir ve yaratcln insann en byk iyilii olduunu dnmekse Bergson kadar eskidir (Arendt 1970: 7374).

iddetin bu yeni biyolojik hakllatrm, en eski siyasal dnce geleneklerinden kopuk deildir. Arendte gre, genellikle iddet ile bir tutulan iktidar da biyolojik bir yapya sahiptir. O da doas itibariyle byme ve yaylma arzusundadr. Nitekim iktidarn isel bir dinamizmle byme drtsne sahip olmas onu yaratc yapar. Nasl organik hayat alannda her ey ya byr ya da ke geer ve lrse, insan ilikileri alannda da iktidarn kendini ancak yaylarak ayakta tutabildii farz edilir. Aksi takdirde daralr ve lr. Bu ynyle iktidar modern an douundan bu yana hayat ve lm zerinde ekillenen biyoiktidarn yaratc yaylmasnn merkezi noktas olarak ne kar. Biyoiktidarn amzda hayat zerinde doum ve lm odakl gelien yapsnda iddet, biyosiyasi egemenliin ince teknolojisinde ortaya kar8. gtrr. Arendt, bunun zellikle ayaklanmalar Bu durum bizi iddetin bugn yrtlen yaratclk gerekesinin arkasna yaslanarak hakllatrlma yoluna gidilmesine dek konusunda tartmalarda iddete gereke oluturan sylemlerde sklkla karmza ktn belirterek u noktaya vurguda bulunur:

Siyasal terimler yerine biyolojik terimlerle konumay srdrdke, iddeti yceltenler, inkr edilmesi mmkn olmayan u gerei yzmze arpacaklardr. Doann hanedanlnda ykm ve yarat, doal srecin iki yanndan ibarettir; yle ki kolektif iddet eylemi, ikin cazibesinden btnyle ayr olarak, insanln kolektif yaam iin doal bir nkoul gibi grnebilir; tpk hayvanlar leminde trn idamesi iin mcadelenin ve yaamn srmesi iin iddetli lmlerin doal nkoullar olmas gibi (Arendt 1970: 75).

Bylelikle, iddete giden her yol ister istemez meruluk talebine de gider. Meru grlemeyecek en ak iddet durumlarnda bile bu talep dile gelir. Benjamin bunun nedenini meru ve meru olmayan iddet arasndaki ayrmn ak olmamasnda grmektedir (Benjamin 1986: 279). iddet sorununda meruluk krizine deinen bir baka dnr de Baumandr. Baumana gre, iddet meru olmayan baskdr; daha dorusu, meru grl(e)meyen baskdr. Bu anlamda, iddet bir bask edimi olarak insanlar kendi iradelerine aykr eylemeye zorlayan ya da isteyerek veya istemeden eyleme ansn onlardan alan bir edimdir (Bauman 2005: 253). Grlyor ki, iddet her

Biyosiyasi egemenliin yapsnn ayrntl bir zmlemesi iin baknz bu almann 3. Blmne.

22

zaman herhangi bir neden veya amala meruluk erevesinde aklanmaya / anlalmaya allan bir olgu olarak ortaya kar.

iddetin merulua muhta olmas tarihsel ve siyasal bir istemdir. nsan ve toplum dnyasnn karmak yaps bu istemin gerekleme servenini ortaya koyar. Siyasal alan sz konusu olduunda, bu istem kolektif iddet biiminde kendini ortaya koyar. zellikle siyasal alanda yaplacak iler sz konusu olduunda, kolektif iddet siyasal topluluun ortak iradesini devlet araclyla yerine getirir. Devlet, bireysel istem karsnda kamunun ortak, genel istemini temsil eder (Rousseau 1968: 7273). Devlet, kamunun ortak karlarn gzetirken, bu ortakln nndeki her trl tehdidi gerektiinde bertaraf etmekle ykmldr. Hobbesu doa hali sreci, herkesin genel erevede karlarn koruyan byle bir gcn varlyla ancak alabilirdi. te, devlet bunu yapabilecek tek meru dengeyi oluturuyordu. nk bu gcn yasland temel deer yasayd. Yasa, her eyin stnde ve her eye hkim tek g olarak benimsenmiti. Bylelikle, yasa organ olarak devlet iddet aralarnn kullanm ve denetimini elinde bulunduran ortak rzann yegne meru oluumunu ifade etmekteydi.

Devletin iddet aralarna sahip olmas, yasay temsilen gerektiinde yasal iddete bavuru hakkn dourmutur. Yasal iddet, genel istence aykr olan bireysel istenci kontrol etme hakkn genel istencin ortak aklndan alr. Bundan tr, yasal iddet yasaya aykr olarak toplumsal szlemeden doan ortak kar zedeledii durumlarda egemen gcn tekeline braklmtr. Buna kart biimde ortaya kan bireysel istencin ortak istence kar uygulad iddet, tek tek kiilerin kendi karlar sz konusu olduu iin ortak akla ters der. Genel istenci harekete geiren drt, adalet duygusunun genel istencin karna ters dt zaman, onu yeniden genel istencin karna doru dengeleme niyetidir. Dolaysyla devlet, genel istencin edimi olarak yasal iddeti toplumsal szlemeden doan bir hak olarak, genel isten lehine kullanr. Yasal iddetin kendine bitii ama: adaleti genel karn yararna gre tesis etmektir. Bunun karsna dikilen dier iddet trleri de benzer duyguyla hareket edebilirler; ancak yasal iddetin onlar karsndaki stnl meruluundan ve iddet aralarna olan stnlnden ileri gelir.

23

Doas gerei arasal olan iddet, meru ve hakllatrmas beklenen amalara ulamakta etkin olduu lde, rasyoneldir de. Eylem annda, eylemin sonucunu kesin bir biimde ngremediimizden, iddet ancak ksa vadeli amalar gdldnde rasyonel oluunu bize gsterir. Buna gre, dorudan iddet uygulamasna bavurarak beklenen amaca ulamak yanltcdr. Bu gibi durumlarda iddet -hakl grlse bileyine iddeti dourur; her intikam eylemi, dzeltilecek bir baka sula sonulanr. Eylem, suu ilemi kiiye deil, onunla ilikisi olan bir bakasna (kan davasnda olduu gibi ayn aileden, kabileden veya toplumsal gruptan birine) ynelik olduunda ise kkrtma olasl sonsuzdur (Solomon 2004: 65). Bylelikle iddet eylemi yalnzca kartna zarar vermekle kalmaz, buna kalkana da zarar verir. Nitekim Keanee gre, iddet vahi bir ata benzer. Onu srmeye kalkanlar ciddi yaralar alarak, bu arada nlerine kanlara da zarar vererek kendilerini yerde bulabilirler. iddet, iddete bavuranlar da ihlal eder (Keane 1998: 8687). iddet eylemine bavuranlarn dayandklar temel olan, meru iddet eylemi de bu erevede dnldnde tartmaldr.

Siyasi dnce tarihinde iddet eylemi sz konusu edildiinde meruluk sorunu de her zaman bir problem olarak gndeme gelmitir. zellikle meruluk savndaki eylem(ler), iddet aracl ile kendini ortaya koyuyorsa bu sorun daha da iinden klamaz bir hl alr. nk iddet, davalar ne hakllatrabilir ne de destekleyebilir. Sklkla tarihsel ve devrimsel anlarn alkantl dnemlerinde ortaya kmas da haklln gstermez. Keanee gre, iddet meselelerinde, alkantl veya puslu havalarda dalgaya gvenerek yelken aanlar eytan adasnn kayalklarna bindirme riskini de gze almak zorundadrlar (Keane 1998: 92). Bu tr durumlarda ve sonrasnda ortaya kan iddet eylemleri Arendtin de ifadesiyle, skntlar dramatize ederek gndeme getirmekten baka bir ie yaramaz. ster kresel isterse de yerel lekte ortaya kan birok iddet eylemine bakldnda, onun daha ok bu dramatik etkisine vurguda bulunulduu grlr.

Amacn meru olduu bir durumda iddeti ara olarak kullanan bu ynelim, zgrlk, adalet ve eitlik talepleri adna ortaya kar daha ok. Bu yaklam, beraberinde iyi iddet kt iddet ayrmn gndeme getirir. zgrlk, eitlik ve adaletin iar olarak

24

ne kt her iddet eyleminde amacn meruluu iddet ile ifadesini bulunca bir ynyle -doal olarak- karanlkta kalmaya mahkmdur. Nitekim Rousseau, romantik yaklamla kanla elde edilmi zgrln hibir deerinin olmadn vurgularken iddetin hibir koulda iyi grlemeyeceine iaret eder.

Keanee gre, iddet eylemi belirli bir durumda iyi bir ey gibi grlebilir: Ancak kamuya hesap verilebilir nitelikteki siyasal / yasal kurumlarca gvenceye alnan oulcu, iddetsiz bir sivil toplumu kurmaya ya da glendirmeye hizmet eden etkili aralardan biri olduunda bu byle grlebilir. Baka bir deyile iddet, ancak iddeti azalttnda ya da tmyle ortadan kaldrdnda iyi olabilir. Buna karn snrlar nceden izilmi bir amaca ynelik bir ara olarak grlen iddet, arac olduu bu amala hem elitii hem de kontrolden kt veya kullanmna bavurulduu toplumsal balam ya da daha geni siyasal yap ierisinde giderek daha ok iddet olaylarna sebep olduu durumlarda kt olarak deerlendirilebilir (Keane 1998: 90). Arendt iddetin olumsuz olan bu tehlikesine u ekilde dikkat eker:

Aralar amalarla galabe alar. Amalara hzla ulalamazsa, sonu yalnzca bozgun deil, daha kts siyasal alana iddetin girii olacaktr. Eylem geri alnamaz ve yenilgi halinde, statkoya dn daima olaslk ddr. Her eylem gibi iddet pratii de dnyay deitirir; ama en olas deiim, daha iddetli bir dnya dorultusundadr (Arendt 1970: 80).

Siyasal alanda iddetin ikin bir yer edinmesi brokratiklemenin yaylmasyla paraleldir. Siyasal yaamn brokrasi araclyla denetim altna alnd ynetimlerde, hemen hemen herkes siyasal eylemden ve eyleme yeteneinden mahrum braklr. Oysa insann zoon politikon olmasna hayat veren eyleme yeteneidir. Eyleme yetenei sayesinde insan, siyasal bir varlk olarak tanmlanabilmitir. Bu yetenek sayesinde insann, eitleriyle bir araya gelip, birlikte eylemde bulunmak gibi etkinlikleri yerine getirmesi olanakl hle gelmiti.

Felsefi adan, eylemde bulunmak, dourganlk durumuna insann cevabdr. Dnyaya doum sayesinde, yeni gelenler ve balanglar olarak geldik. Bu yzden yeni bir eye balamaya muktediriz. Nitekim doum olgusu olmasayd, yeniliin ne olduunu bile bilemezdik; btn eylem ya davran ya da koruma olurdu. Dil yetisinden baka hibir yeti, ne akl ne de bilin, bizi dier hayvan trlerinden bylesine radikal bir ekilde ayrabilir. Eylemek ve balamak ayn eyler deildir, ama sk bir balantlar vardr (Arendt 1970: 82).

25

Bu erevede bakldnda, hem iddet hem de iktidar, yaam srecinin davurumlar olarak, lm ve doum srecindeki gibi ortaya kar. iddet ve iktidar, insan olaylarnn siyasal alanna aittirler ve bu olaylarn asli insancl nitelii, eyleme yetisiyle birlikte gvence altna alnmtr. Arendte gre, bugnk durumda iddetten uzakta sper glerin kendi devasa byklklerinin arl altnda alaa olduu u aamada, yeni bir rnek oluturulabilecekse, bu ans, kk bir lkede ya da byk glerin kitle toplumlarnn kk ve iyi tanmlanm baz kesimlerinde ortaya kabilir (Arendt 1970: 84). Grece yeni ve kk bir yer veya toplulukta iddetsiz bir siyasal alann yaratlmas iktidarsz deil, bizzat ancak yine iktidar eliyle olanakldr. ktidarn yokluunda, siyasal alandaki uzlamazlk ve atmalar hakemsiz bir ortamda nasl zlrse yine o ekilde zlr.

Bylece, iktidar yokluu veya iktidardaki her gerileme iddete ak bir davetiye ortam yaratr. Ancak her iktidar tesis eden almann iddeti dlad dncesi de yanltr. Kimi durumlarda iddet, iktidara ikin bir zellik olmaktan kp bizzat iktidarn bir zellii haline gelir. Bu tr durumlarda iktidara ikin cazibe, iddetin nne geme idealiyle hareket edenler tarafndan siyasal alana bir kez daha tanm olur. Buna gre iddet, genellikle iktidarn zayflad durumlarda veya muhalif gruplarn iktidar olma heveslerinin kabard durumlarda ortaya kar. Bu gibi durumlarda iddet, iktidar retmenin bir arac olarak grlr ki bu sk dlen evrensel bir yanlgy ortaya koyar. Bu adan, iddet iktidar olmak isteyen her hevesle birlikte siyasal alana tanan bir fenomendir. iddetsiz bir iktidarn siyasal alandaki mevcudiyeti olabildii kadar ksa mrldr. Bylece iddetin her iktidarn mrn uzatan bu yaps, onun baka iktidar odaklarnn gelimesine kart olarak geliir.

Bu yanlg, hemen hemen her dnemde hem kolektif iddet uygulamalarnda hem de bireysel iddet durumlarnda sk sk yaanr. Nitekim Arendtin de vurgulad gibi iddet, iktidar ykma gcne sahip olabilir, ancak onu retme gcnden yoksundur. Bu durumu yakndan grmek iin insan eylem dnyasna, baka deyile Arendtin nemle zerinde durduu vita activann geliim srecine bakmakta yarar vardr.

26

I.1.1. Vita Activa ve Tarihsel Geliimi

Vita activa kavram, insan eylemin temel aktivitesi olan, emek, i ve eylemi iermektedir. Arendte gre bu etkinlik insan durumun genel zellii ile ilgilidir. nsanlarn birlikte yayor olmalar gerei btn insan etkinliklerin kouludur, ama insan toplumu dnda tasarm bile olanakl olmayan yegne insan etkinlik eylemdir. Vita activa olarak insan, ne tam bir yalnzlk iinde iini yapan animal laborans ne de homo faber gibidir. Arendtin srarla altn izdii gibi, sadece eylem insana has bir ayrcala sahiptir. Bylelikle bakalarnn amaz bulunuuna baml olan yalnzca eylem srecidir. Eylem gibi bir baka nemli sre de emek ile ortaya kar. Emein insan dnyadaki yaratc zellii onun tarihsel sreci gz nnde bulundurulduunda daha ok nem kazanmaktadr.

Emek sadece bireyin devamllnn deil, trn devamllnn da garantisidir. Emek kavram, sadece insana zg olmayan, dier canllarla ortak olan zellikleri iermektedir. Arendte gre emek, insan bedeninin biyolojik (srecine) karlk gelen bir etkinliktir. nsann emek harcama durumu hayatn kendisini meydana getirir (Arendt 1998: 7). Emek gibi bir baka nemli sre de i ile geliir. ve iin rn olarak insan eseri dnya; lml hayatn beyhudeliine ve insan zamann geiciliine kalclk ve sreklilik kazandrr. Genel anlamda i, insan varoluun, trn srekli yinelenen hayat dngsne katlmam, lmll bu dngyle telafi edilemeyen doa d oluuna karlk gelen bir etkinliktir. , doal evrenin tmnden tamamen farkl yapay bir eyler dnyas oluturur (Arendt 1998: 7). Arendte gre i sreci, dnyasalln kendisini bize verir. , rn kapsayarak insan rettiklerinin efendisi yapar. Bu ilikinin tersine dnmesi ise ykc durumlara yol aabilecek sonular meydana getirir. Arendte gre:

Burada sz konusu olan bir amaca ulamak iin aralarn kullanlmasyla arasallk deil, daha ziyade kullanmn ve yararn; yaam ve insanlarn dnyas asndan nihai ltleri oluturduu imal etme tecrbesinin genelletirilmesidir. Bir nesnenin imal edilmesinde ama ve arala ilgili tecrbe rnn bitmesiyle ortadan kalkmaz. Tersine, rnn bir nesne olarak hizmet grecei yere kadar uzanmasyla oluan bu yaygnlama, homo faberin etkinliine ait bir zelliktir. Btn dnyann ve yeryznn arasallamas, varolan her eyin bu snrsz deer kayb, her amacn bir araca dnt ve sadece insann kendisinin btn eylerin tanrs ve efendisi yapmak suretiyle durdurabildii, giderek byyen bu

27

anlamszlk sreci, dorudan imalattan domaz.

Zira nasl ki Kantn siyaset felsefesinde insan kendinde bir amatr, ayn biimde retim asndan bakldnda da bitmi rn kendinde bir amatr (Arendt 1998: 155).

Vita activann nc ve en temel esi olan eylem ise, siyasal kurumlarn yapcs ve ynetici aktr olarak tarihsel dnyann inaasn gerekletirir. Bylece insanlar eylemde bulunarak ve konuarak kim olduklarn gsterip, esiz kimliklerini ortaya koyarak insan dnyada boy gsterirler. eylerin veya maddenin aracl olmadan dorudan insanlar arasnda geen yegne etkinlik olan eylem, insann oulluk durumuna, yeryznde insann deil insanlarn yaadklar ve bu dnyadan olduklar gereine karlk gelir. Arendte gre insanlk durumunun bu saylan yanlar siyasi hayatn koulunu zellikle de bir arada olma durumu oluturmaktadr (Arendt 1998: 7 8). Bir topluluk iinde yaamak, insana has eylemin kouludur ayn zamanda. Eylem ile insanlar bu dnyann olmazsa olmaz koulunu yerine getirmilerdir. Zira konuma ve eylem ile insanlar bakalar ile birlikte bir arada olmann gerekli koulunu yerine getirmi olurlar. Nitekim birlikte yaamann olanann yaratld mekn, siyasal alandr. Arendte gre:

nsanlarn btn yaamlarn siyasi alanda, eylem ve konuma halinde gelitirebilmelerinin ancak kent devletinin kuruluuyla mmkn olduu aksa da, bu iki insan vasfn birbirlerini gerektirdikleri ve her eyden daha stn olduklar kanaati polisten9 nce de vard Sokrat ncesi dncede de bulunmaktayd (Arendt 1998: 25).

Eylem ve konumann birbirlerinden ayrlarak gittike daha bamsz etkinlikler haline gelmeleri, imdiye kadar ki btn siyasi yaplarn en konukan olduu sylenen polisin hatta daha ok polisten doan siyaset felsefesinin bir rndr. Arendte gre, polis iinde yaamak, kararlarn zor ve iddet kullanlarak deil, ikna yoluyla alnmas anlamna gelir. Yunanllarn anlayna gre, insanlara kar iddet kullanmak, iknadan ziyade buyurmak, polisin dndaki hayata evin reisinin rzasz, despotik ehliyetlerle ynettii ev ve aile hayatna ya da despotizmleri ekseriyetle hanenin rgtleniine benzetilen Asyann barbar imparatorluklarndaki hayata ait, insanlarla siyaset ncesi
9

Bildiimiz kadaryla, Batda temel ilkeleri dinsel kaynakl olmayan devlet ile ilk kez antik Yunanda karlalmaktadr. Bu, ad polis olan kent devletidir. Gnmzde bize hemen bir gvenlik gcn artran polis, bir kentte oturan zgr ve politik haklara sahip kiilerden (vatandalardan) oluan topluluu imlemektedir. Polis iin hukuk bakmndan kiilerin siyasi varl nemlidir. Bunun dnda kalan halk (etnos) topluluundan olan kiilerin seme ve seilme gibi siyasi haklar bulunmamaktadr (Demirdven 2006: 245).

28

urama biimleriydi (Arendt 1998: 1415). zel alanda yaanan eitsizliklere kart olarak dnlen ve greli de olsa daha adil ilikilerin saland polis eit ve benzer insanlarn ortak kar dorultusunda bir araya gelmelerinden oluur. Buradaki ilikiler eitlik ve zgrlk temelinde kurulur (Kalayc 2007: 54).

Bu erevede iddetin daha ok polis ncesi bir anlamda da siyaset ncesi bir etkinlik olarak grlmesi, siyasal alanda onun darda brakld biiminde dnlmtr. Hobbesun doa durumuyla zde grd iddeti Arendt, polis ncesi barbar toplumda grmekteydi. Ontik anlamda iddet, siyasal alann kurulmasndan nceki srete geerli etkinlik olarak tasvir ediliyordu. Btnyle konuma, diyalog ve iknann siyasal alanda geerli etkinlikler olarak kabul grmesi de bunu gstermektedir. Burada konumann iddete kar ak bir stnl sz konusudur. Konuma ve szn geerli olduu yerde iddete yer olmamalyd. Antik anlamda agorada ve iknann geerli etkinlik olarak kabul edildii siyasal alanda, iddet szn tkendii noktada balyordu. Szn geerli olduu siyasal alanda politik eylem diyaloga dayaldr. Dolaysyla iddetin dilinin olmamasn bu erevede anlamak gerekmektedir. Buna gre iddet, siyasal eylemin dili olamaz. O, siyasal alann snrlarnda dolaarak siyasal eylemin konumaya ve diyaloga dayanan yapsn tahrip eden bir olgudur.

Arendte gre Aristotelesin politikon zon olarak tanmlad insan, hanede varolan doal birlie ilgisiz olmakla kalmaz, ayn zamanda buna zon logon ekhon (konumaya muktedir varlk) olarak yapt ikinci insan tanm eklenmeden tam olarak anlalamayacak bir kartlk da gsterir. Aristoteles bu iyi bilinen iki tanmnda da sadece poliste geerli olan insan ve siyasi yaam tarz hakkndaki kanaatini zetlemitir. Eylem ve konumann siyasi alanda gemiten bu yana tad rol ifade eden bu belirlenim, insanlarn birlikte siyasi yaplar kurmaktaki ihtiyacn da zetliyor ayn zamanda. Bu ihtiyacn gerekliliini bata Antik Yunanllar olmak zere, btn tarihsel alarda izini srdmzde de grmek mmkn.

Tarihsel bakmdan vita activa terimi, siyasi dnce gelenei kadar eskiye dayanrken fazlasyla da gelenek ykldr. Bat insanlnn btn siyasi deneyimlerini kavramak ve kavramsallatrmaktan uzak olan bu gelenek de, belli bir tarihsel kmeleniin, -

29

Sokratesin durumas ve filozof ile polis arasndaki atmann- eseridir. Aristotelesi bios politikosun ortaa felsefesinde standart karl olan bu terim, kamusal - siyasi meselelere adanm bir hayat olarak Augustinus da (vita negotoiosa veya actuosa biiminde), hl zgn anlamyla bulunmaktayd (Arendt 1998: 12). Bu erevede dnldnde vita activa kavram, geleneksel anlamda tarih iinde farkl dnemlerde, farkl anlamlar kazanmtr. Nitekim Aristotelesin politik bir anlama gelen bios politikos nitelemesi Ortaada bu anlamn tamamen kaybetmitir.

Arendt vita activa terimini, bios politikosdan ziyade, Aristotelesin btn etkinlikleri ifade ederken kulland askholia (zorunlu olma -olu ve yok oluun zorunluluu anlamnda-) kavramna yakn bulmaktadr. Bunun nedeni vita activa iindeki doal ihtiyalarn zorunlu olmasndan ileri gelmektedir. Bu zorunluluk kendisini hep bir olu ve yok olu iinde gerekletirir. Burada huzur bulmak mmkn deildir. nk insan, lmlle mahkmdur. Deimeyen evreni anlamak iin deimeyen bir durum iinde olmak gerekir. Bunun iin de vita contemplativaya ihtiya vardr. Arendte gre vita activa terimi, gelenekten gelen anlamn vita contemplativadan almaktadr. nk canl beden ayn zamanda dnceye de hizmet etmektedir. Nitekim filozofun dnce hayatn n plana karmas, polis ile filozof arasnda bir atma gibi grnse de temel fark vita activa terimi ile vita contemplativann ilgilerinin ayn olmamasnda yatar. Arendtin buna iaret etmedeki amac, bu iki etkinliin birbirlerine olan stnlk veya zayflklarn iaret etmek deildir. Onun amac, Aristotelesin felsefi dncesinde yer alan akl / eylem arasndaki kopuklua iaret etmektir. Bylece, Arendt eylem (politik) ile filozofun dnme faaliyeti arasnda da bir ayrmn sz konusu olduuna vurguda bulunur (Arendt 1978: 67). Her ne kadar Arendt byle bir ayrma iaret etmi olsa da, bu ifade siyasal alann dnme faaliyetini snrlad veya dlad biiminde yorumlanmamaldr.

Burada, vita activa kapsamnda dile getirilen tr insan etkinlii iinde emek ve i zel alan olutururken eylem siyasal alann temel bir unsuru olarak nem kazanr. Arendt, zel hayat tarihsel geliimiyle birlikte ele alarak, bu alann neleri ierip iermediini gstermeye almtr. Arendte gre zel hayat antikadan modern aa kadar birok dnmden geerek gnmze gelmitir. zel hayat, antikada ev

30

hayatnda balar. Ev hayatnda, bir araya gelen aile yeleri kendi yaamlarn idame etme ve trnn devamn salamak iin zorunlu bir birliktelik iinde yayorlard. Erkein evin geimini salayc ii ile kadnn trn devamn salayc ileri onlar ev hayatnda birletiren unsurlardr. Dolaysyla ev hayatndaki bir arada olma srecine zorunluluk hkimdir. Buna gre Antikada zel alanda hkim olan zorunluluk, polis yaamnda yerini zgrle brakyordu. Polis yaam, ev hayatnn tersine eitliin ve zgrln hkm srd bir alandr.

Antik dnemin eitlik anlay kiinin akranlaryla bir olmas anlamna gelmektedir. Ne var ki, siyasal alann modern ve antik anlaylar arasnda byk bir fark vardr. Modern dnyada toplumsal / sosyal alan ile siyasal alan arasndaki snr nispeten daha azdr10. Antiklerin zel hayatn dar snrlarn aarak siyasal alana gemek iin uratklar mesafenin ortadan kalkm olmas tamamen modern aa denk der. Ortaada da bu ayrmdan belirli bir dereceye kadar sz edilebilirdi. Sekler alandan dinsel alana gei birok bakmdan Antikitedeki zel alandan siyasal alana geie karlk gelmektedir. Arendte gre, modern ada bu iki alan arasndaki ayrm bulanklatran en nemli unsur toplumsal / sosyal alann ortaya km olmasndan kaynaklanmaktadr. Antikitede zel alanda kalan bireyin mahrem hayat kendi iinde olumsuz bir anlama da sahipti. zel alan, kendi iine kapal en yksek insan eylem saylan politik bir eylemden yoksundu (Arendt 1998: 38).

Arendte gre biz, modern dnemle beraber mahremiyet kelimesini kullanrken temel olarak yoksun olmay kastetmiyoruz. Bunun en nemli nedeni de modern bireyciliin iindeki zenginliktir. Bu noktada artk zel alan kamunun deil toplumsal / sosyal alann kart halini almtr. Modern dnemde birey, toplumsal basklara kar olarak mahremiyetini korumak iin ba kaldrmak zorunda kalmtr. Bakaldr ile birlikte bireyin artan isel atma ve uyumsuzluklar onu toplumsal / sosyal alanda tam bir yalnzla srklemitir.

10

Toplumsal / sosyal alan, Arendte gre modern dnemde ortaya km bir alandr. Ne kamusal ne de zel alan olan toplumsal / sosyal alann ortaya k kkleri modern an douuna dayanan ve politik biimini Ulus-devlette bulan yeni bir fenomendir (Arendt 1998: 28).

31

Bu ereve iinde siyasal alan, bireyin zgr bir biimde kendini ifade etmesine ve eylemesine sahne olmasndan tr temel nem tamaktadr. Arendte gre, kamu yaam tarafmzdan olduu kadar bakalarnca da grlen ve duyulan zel neminden tr, kendimiz ile dnyann gereklii hakknda emin olmamz salar. Kamusal / siyasal alan bize ait olandan farkl olarak, herkes iin ortak olan bir dnyay ifade eder. Bu dnya, birarada yaayanlar arasnda meydana gelen eylemlerle birlikte, insan elinden kan eylerle olumutur. Arendtin ifadesiyle bu dnyada birarada yaamak, eylerden olumu bir dnya evresinde oturmakta olanlarca hem ortak hem de sahip olunan bir masaya benzer (Arendt 1998: 50). iddet bu masa etrafnda toplanm yapy datan ve tahrip eden bir zelliktedir. Bylelikle, insan eylemin kendisinden doan kamusal / siyasal alan yerini yine insan eylemin bir baka olumsuz -kamusal / siyasal alan ykmas anlamnda- ynn oluturan iddet ile deitirebilir. Bu ynyle, iddet etkinliinin siyasal alanda ortaya kan ykc yaps, bizzat belirli bir ortak kar etrafnda birleen insanlarn hassasiyetlerini silip yok eden bir eydir. Siyasal alann tm insanlar iin olan bu hassasiyeti bir defalna veya bir nesil iin sz konusu deildir. Bu alan lml insann yaam sresi ile ilgili olmayp onu aan bir btnle sahiptir.

Arendt bu noktada lml insann kendi yaam sresini aan bir alan nasl oluturabilecei sorusunun yantn insann kendi z ile olan ilikisinde aklamaya alr. Ona gre, bu zn doas, lmszl arzulamas ve onun peinde gitmesi ile olanakl hale gelebilir ancak. Kamu alannda lmszl salayan temel etken eylemdir. nsanlar zgr bir biimde eylemde bulunarak, gerek kimliklerini ortaya koyma olanan yalnzca kamu alannda gerekletirirler. nsanlar, eylem ve konuma sayesinde kim olduklarn gsterirler (Arendt 1998: 179).

Arendt, eylemin konuma araclyla insanlar arasndaki diyalogu balatc grevi ve insann kendini ifade etmesinin koulu olmasndan dolay onu i ve emein bir adm tesine tadn belirtir. Nitekim emek, kiinin farklln deil benzerliini gsterir. Bu srete insanlar, zorunluluklara bal olduu iin rollerini ve fonksiyonlarn yerine getirir. te ise, bireyselliin baka deyile zgrln daha geni bir alan sz konusudur. zgrlk, etik bakmdan sorumluluk duygusuna bal olarak hareket

32

ettiimiz, dier taraftan nedensellik ilkesiyle hareket ettiini dndmz ve d dnya deneyimlerimiz arasnda kalarak yantn aradmz bir sorundur.

Arendt, felsefi bir problem olarak zgrln siyasal alanda her zaman bilindiini savunur. Ona gre, zgrln varolduunu varsaymadan tek bir politik problem incelenemez. Dolaysyla siyasal alann varolu nedeni zgrlktr ve zgrln kendini ortaya koymas ise ancak eylem sayesinde olanakldr. Burada iaret edilmek istenen udur: zgrlk ben ile kendi arasnda bir diyalogda deil, insanlarn bir arada yaamasn gerektiren durumu yanstr. Nitekim insanlarn dsal zorlanmalardan kaarak snabilecekleri ve kendilerini zgr hissedebildikleri i dnyaya dnerek deneyimlenmesi sreci bile, nsel alarak siyasal alandaki zgrln tannmasyla ancak olanakl olur (Arendt 1993: 158). Dolaysyla burada zgrlk kavramndan kastedilen ey, kiinin kendisiyle olan ilikisinde deil ama her zaman bir bakas ile olan ilikide ortaya kar. Buna gre, siyasal alanda ortaya km kamusal alann varl dnlmeksizin zgrlk, kendisini ortaya koyabilecek bir mekndan yoksun olacaktr.

Bugnk politik deneyimlerimiz nda bakldnda zgrlk ile siyasal alan arasndaki ba zayflamtr. Ypranan hatta bozulan bu ba, siyasal alanda her eyin egemenlik altna alnd ve zgrlk ortadan kalkt iin, siyasal alann bittii yerde zgrln balad kans hkimdir genelde. Bunun sonucunda ortaya kan bozulma, sivil haklarn, zel hayata dair olan mahremiyetin siyasal alana tanmas ve totalitarizmin varlyla aklanabilir ancak. Bu erevede Arendt, zgrln eylemle ilikisinin kanlmaz olduunu ve zgrln kamu alan iinde siyaset ile olan ilikisi iinde ele alnmasnn gerekliliine iaret eder. Ona gre ancak zgrlk ve eylemde bulunma yetisi sayesinde insanlar, kendilerine ait bir gereklii kurma gcne sahip olurlar (Arendt 1993: 155156). Bylelikle kamusal alann olmazsa olmaz koulu olan zgrlk, zel alann zorunluluuna kart olarak ortaya kar. Bu durumda siyasal alann temel tzn oluturan eylem, zgrlk sayesinde olanakl hale gelir. zgrlk olmadan gerek anlamda bir eylem ve siyasal alann varl sz konusu bile olamaz.

33

I.2. Siyasal Alanda iddetin Yeri Siyasal alanda iddet sorununu daha ok devlet, iktidar, g, egemenlik ve otorite ile ilgisi balamnda ele almak gerekmektedir. Siyasal alanda meydana gelen deiimleri etraflca analiz etmek iin, ilk nce bu kavramlarn geliimlerini ve birbirleri ile olan ilgilerini gstermek kanlmaz bir ilikiden kaynaklanmaktadr. Bylelikle siyasal alann belirlenmesinde, tarihsel olarak hem yapc hem de ykc bir rol oynayan iddeti, bu kavramlar ile olan ilikisini de gz nne alarak analiz etmek daha aklayc olacaktr.

iddet fenomenini btn aklyla gz nne sermek, ok ynl ve disiplinleraras bir almay zorunlu klar. iddet olgusunu kimi antropolog ve psikologlar hayvanlardaki saldrganlk igdsyle bir tutup doal srecin bozulmas olarak grmektedirler. Bu yaklam, iddetin insan varlnn dnda yer ald izlenimini uyandrsa da; onun, insana zg bir tepki ve olgu olduu gereini deitiremez. nsan dnyasnda ortaya kt haliyle iddet, doyurulmas beklenen bir itepi olarak grlmekten ok, almas beklenen bir olgu olarak kabul edilir.

Bir insan eylemi olarak iddet, siyasal alanda ok eitli biimlerde karmza kmaktadr. Bu konuda amz, iddet olgusunu gzlemek iin tarihsel bir aratrmaya girimemize gerek grmeyecek derecede zengin rnekler sunmaktadr.

Genel bir ereve iinde iddet, insann insana kar uygulad bir bask ve zor arac olarak ortaya kt gibi, daha geni lekli yaplarda ve kurumlarda da karmza kmaktadr. Nitekim devletin - devlete, devletin - topluma, toplumun - devlete ve devletin - devletlere, devletlerin - devlete kar uygulad iddetten sz etmek mmkndr. Siyasal alanda bu trden iddet uygulamalarnn her birini hem gnmzde hem de gemie bakarak grmek mmkn. Bu trden iddet uygulamalarnn en ak rneklerin tm birarada -gelien ve deien sava aralarnn da etkisiyle- yirminci yzylda sahneye konulmutur. Bunun iin iki dnya savanda yaanan kanl atmalara ve yzyln bandaki kimi devrimler ile ayaklanmalara bakmak yeterli olacaktr.

34

Yirminci yzyl sava ve devrimlerin yzyl olarak tanmlayan Arendt de iinde yaadmz an iddete ikin olan yapsna vurguda bulunur. Bu sava ve devrimlerin her birinin ortaya kt koullar ve etkiledikleri sonular farkl da olsa, hemen hemen hepsine karekter veren nirengi noktasnda iddet ortak payday oluturur. On Revolution adl eserinde Arendt, Amerikan devrimiyle Fransz devrimini iddete olan ikinlii bakmndan kyaslar. Ona gre, Amerikan devriminde iddete rastlamak mmkn deildir. Ancak ayn eyleri Fransz devriminde yaananlara baknca sylemek gtr. Arendt iin bir devrimin iddet iermesi pratik problemlerin zm iin yola klp klmamasyla ilgilidir. Nitekim Fransz devrimi sonraki zamanlarda kendi kartna dnp savunduu ilkelere ters decek biimde iddete kap amtr. Benzer aykrlk Rus devrimcilerin eylemleri iin de sz konusudur (Arendt 1965: 79)11.

Camusya gre, savunduu ilkelere ters dmek bakmndan hem Fransz devrimcileri hem de Rus devrimcilerinin amac ilkeyi tesis etmekten ok ar ldrmekti. Daha sonra da ldrdkleri arn yerine kendi krallarn baa getirmek istiyorlard (Camus 2000: 117119). Camusnun ifadesiyle ayaklanm kii klelii yadsr ve efendinin eiti olduunu bildirir. Kendisi de efendi olmak ister. Spartacusun bakaldrs hep bu hak isteme ilkesini aydnlatr. Kleler ordusu kleleri kurtarr, hemen sonra da eski efendilerini kendilerine kle olarak verir (Camus 2000: 114). Bu ynleri ile bakldnda, ondokuzuncu ve yirminci yzyln bakaldrlarnda iddetin en acmasz rneklerini bundan en byk yaray alanlarn uygulamaktan ekinmediinin izleri vardr. Buna gre ilke adna arpanlarn ilkeye aykr davranmalarnn anlamn ya iddetin adil olmayan cazibesinde ya da glnn hakl olduu dncesinde aramak gerekir.

11

Arendte gre, Fransz devriminin liderleri her ne kadar baskc bir rejimden kurtulmay ve zgrl kurabilecekleri yeni bir siyasal alan aabieleceklerini dleseler de, devrime destek olan halkn byk ounluunun amac yoksulluktan kurtulmakt. Bu adan devrimin zorunlu ihtiyalar etrafnda m yoksa siyasal zgrlk etrafnda m geliecei elikili bir srece iaret ediyordu. Arendtin, Fransz devrimini Amerikan devrimi ile yapt bir karlatrmada vard sonu; dnem Avrupasnda sren yoksulluk koullarnn Fransz devrimini ksa srede kitlelerin taleplerine yenik dt ve baarsz olduu ynndedir. Buradan hareketle Arendt, hibir devrimin sosyal sorunlar zemeyeceini, bu ynde siyasal aralar seferber etmek isteyen her giriimin terre yol aacana vurguda bulunur (Arendt 1965: 107 108).

35

Ondokuzuncu ve yirminci yzylda yaanan birok sava ve devrimin yansra, bilim ve teknikteki gelimeler insanlk iin beraberinde birok yenilie ve daha nce hayal gibi grnen birok arasal baarnn gereklemesini salamtr. Ne var ki, teknik gelimiliin getirdii baar, beraberinde ykc ve tehdit edici kimi zellikler ile ortaya kar. nsanlk tarihinin yakalam olduu en byk baarlara imza atan yirminci yzyl ayn zamanda byk ykmlara da sahne olmutur.

Yzyln ilk yarsnda yaanan iki byk sava ve yaanan soykrmlardan sonra, uluslar bundan ders alp barl bir dnyaya ynelmektense stratejik ibirlii anlamalarna ve silahlanma yarna hz verdiler. Bu durum, teknolojik gelimilie paralel olarak gvenlik konusunda ortaya kan kayg ve korkularn bir sonucudur. Gvenlie duyulan ihtiyacn bir gstergesi olarak gelien stratejik amal ortaklklar ve anlamalar, dnyann daha barl politikalarn gelitirilmesinden ziyade kutuplamalara ve gerilimlere yol amtr. Modern ada ba gsteren bu yeni ynelim, doa halinde yaand varsaylan gvensizlik srecinin ok daha kitlesel ve rgtl bir boyutunu gstermektedir. Bylelikle doa hali srecinde iddetin daha blgesel gibi grnen tehdit edici grnm, yzylmzda kresel bir tehdit durumuna gemitir. Bunun sonucunda gelien ey, ortaya karamsar bir tablo kartmtr. Devrimler a olarak ne kan ondokuzuncu yzyl ile byk savalara sahne olan yirminci yzyl milyonlarca insann hayatna mal olacak iddet olaylarna sahne olmutur. Arasal stnln ounlukla n ayak olduu bu manzara ortaya aralarn her zaman belirli amalarn hizmetine koulabileceinin bir gstergesi olarak ne kyor.

Yirminci yzylda teknik ara ve gerelerin geliiminde yaanan deiimler, savalarn da bu deiimlere gre klk deitirmesine yol amtr. Savan yirminci yzylda klk deitirmesi ile birlikte aralarda yaanan deiim amalarn da deimesine neden olmutur. Bu dnemde savalar, siyasal kutuplamalar ve hedefler bakmndan teknik aralar ellerinde barndran byk glerin bir oyunu haline gelmitir. Gnmzde de tanklk ettiimiz zere, savalar artk caydrma, koruma, kollama ve dzenleme retorii erevesinde belirli meruluk lekleri gelitirilerek gerekleir oldu.

36

Yenidnya dzeninin ekillenmesinde olduu kadar, devletlerin kendi i egemenliini yayma ve pekitirmede gelien teknik aralar yeni siyasal hedeflerle birlikte geliiyordu. Byle bakldnda teknik ara ve gerelerin savalarda kullanlmas rasyonel bir tutumun ifadesi olarak karmza kyor. Bylece siyasal alan, benzeri grlmemi bir ekilde yeniden dzenlenir olmaktadr. Bu dzenleme edimlerinin her biri meru veya gayrimeru birok bask, soykrm ve savaa yol amtr. Bir kez daha ve belki de esiz bir biimde iddet, siyasal alanda mekn yeniden dzenleyen ve biimlendiren bir aktr olarak n plana kmtr.

Siyasal tarihe bakldnda, iddete her zaman siyasal alanda bir dzenleme arac olarak bavurulmutur. Szleme teorisyenlerine baklrsa, iddet yalnzca doa durumunun bir sonucu olarak grlse de znde szlemenin kendi ruhunda gizli olarak siyasal alanda yer alr. Bu durumda iddet her ne kadar genel istemin ortak rzasnn egemene devri ile snrlanmsa da siyasal alann etkisiz bir belirleyeni olmaktan ziyade, etkin bir belirleyen olarak ne kar. Siyasal alanda iddet egemenin tekeline devredilmitir. Bylelikle iddet kullanma hakk, yalnzca egemenin tekeline braklarak siyasal alana dhil edilmitir. Meru iddet tekeli olarak egemen, ortak rzann ifadesi olarak siyasal alan gerektiinde iddet kullanarak dzenler. Bu dzenleme ediminde ortaya kan iddet yasal iddet olarak ortaya kar. Bu anlamda Benjamin, siyasal alann dzenleyici hukuksal yapsnda iddetin belirleyici rolne u ekilde iaret eder:

() taraflar sz konusu hukuksal szlemeye ne kadar barl bir tavrla katlrlarsa katlsnlar, szleme nnde sonunda iddet olana getirir. nk taraflardan her birine, anlama bozulduu takdirde, dierine kar bir iddet biimine bavurma hakk tanr. Yalnzca bu da deil; szlemelerin tpk getirileri gibi kkenleri de daima iddete iaret eder. Burada dorudan yasa koyucu iddet olarak varolmas gerekmez; iddetin kendisi szleme ieriine alnmasa bile, her hukuksal szlemeyi gvence altna alan g iddet kkenli olaca iin, onda temsilini bulacaktr. Hukuk kurumunda, gizil iddet varlnn bilinci kaybolduu takdirde, kurum gerileme srecine girer (Benjamin 1986: 287288).

Ancak, tek bana iddeti siyasal alann bir belirleyeni grmek de eksik bir bak ifade eder. Dolaysyla iddet kavramn daha ak klabilmek iin siyasal alann dier dinamiklerine de bakmak gerekmektedir. Nitekim Arendt, iddet (violence) kavramn daha ak klabilmek iin bunun, zor / g (force), kuvvet (strength), iktidar (power), otorite (authority) kavramlarna gre sergiledii farkllklar ncelikle ortaya koymaya

37

almaktadr. Bu trden bir kavramsal ayrmn ortaya konulmas iddet kavramnn akla kavumas iin son derece nemlidir.

Arendte gre, iddetin aralara olan gereksinimini iddete dayal eylemin ara - ama kategorisine dayal olmas itibariyle dier kavramlardan farkl bir zelliktedir. iddetin belirli amalar dorultusunda sahip olduu teknik aralarn ykc boyutu uluslararas ilikilerde de belirleyici bir rol oynar. Bu rol, sava uluslararas arenada bir hakem dzeyine getirmitir. Arendt, savan uluslararas ilikilerde hl varolmasnn nedenini onun yerine siyasal sahnede baka nihai bir hakemin ortaya kmamasnda aramak gerekir diyerek aklar (Arendt 1970: 45). Siyasal alanda savan hakem rolne ilikin olarak Hobbes, kl olmakszn szlemeler kelimelerden baka bir anlam tamaz diyerek, dikkat ekmitir (Hobbes 1985: 231). iddet aralarnn tekelinin meru bir biimde egemenin elinde bulunmas siyasal alanda kamunun ortak karlarn korumak bakmndan nem arz eder. Egemen yasa koyucunun elinde iddet, her zaman merulua ihtiya duysa da yukarda belirtildii gibi yasal iddet olarak ortaya kar.

iddetin ister yasal isterse de yasad olarak ortaya kmas tarihsel bir istemi ifade eder. Tarih boyunca insan ilerinde iddet her zaman zmleyici bir hakem olarak sahneye kmtr. Oysa insan ilerinin dnd dnyada, iddetin belki de her daim yerine getir(e)medii bir eydir hakemlik. Zira adalet klla saland m, klla varln korumak zorunda kalr. Belirli bir durumda adaleti saladna inanlan iddet ayn adaleti muhafaza etmek iin o gc korumak zorundadr. Buna gre iktidar ile iddet arasnda sanlann tesinde bir yaknlk sz konusudur. La Botie bu yaknl daha ileri bir biimde u ekilde yorumlamaktadr:

ktidarn en yaln grnm baskdr, iddettir. nsanlar arasnda dostluk, kardelik balarn kuran dil, iktidar karsnda bu olguyu adlandramayacak kadar aciz kalmaktadr. Hkmetme ile iktidara rza gstererek boyun eme ilikilerinin bir adla tanmlanamamalarnn nedeni, siyasetin dil (konuma) olmadan iletiimi salam olmasdr. Bir baka deyile dil dostluksa, siyaset iddettir. Fakat siyasal iktidarn tam anlamyla gereklemesi, hele gnll kulluun olumas iin yalnzca iddet yeterli olmaz; kuvvet zoruyla, kl zoruyla insanlarn kle yaplmalarna karn onlarn bu klelik durumlarn benimseyip sevmelerini salamak olanakszdr (La Botie 1995: 98).

38

Arendte gre, iktidar ve iddet arasndaki iliki zellikle modern ada btnyle tersine dnmtr. Bu gelimenin yaanm olmas, kk ve byk gler arasndaki gelecee ynelik yaanabilecek ilikilerde de bir tersine dnmenin habercisi olabilir (Arendt 1970: 10). zellikle uluslararas ilikilerde iddet olgusu mphem ve kesinlikten uzak bir ara haline geldiyse de i politikada -en ok devrim konusundacazip hale gelmitir. Maonun iktidar namlunun ucunda byr dedii ve Marxn da tarihte iddetin / zorun oynad role vurguda bulunmalar iddetin arasallna iaret eder. Marxa gre, iddet (gewalt / force)12 her yeni topluma gebe eski toplumlarn ebesidir (Marx 1965: 751).

Arendt, Marxn bu ifadesini modern an bir zeti olarak grrken ayn zamanda Tanrnn doay yapmas gibi, insann da kendi tarihini yaptna duyulan en derin inantan kan bir sonu olarak yorumlar (Arendt 1998: 220). Ancak Arendte gre, Marxn tarihe bitii bu rol ikincil dzeyde bir neme sahiptir; zira eski toplumun sonunu getiren daha ok iddet deil, bizzat kendi i elikileriydi. Yeni bir toplumun ortaya kn nceleyen iddetle ortaya kan bunalmlar ve devrimlerdi. Ne var ki bunlar yeni toplumun ortaya k asndan yeterli nedenler olarak grlemezdi. Marx, bunlar doumu nceleyen doum sanclarna benzetir, ama bunlar doumun nedeni olarak grlemez. Bu yaklam temel olarak ayn damarda ilerleyen devleti, egemen snfn denetiminde bir iddet aygt olarak deerlendiren bir anlaya dayanr. Ancak egemen snfn fiili iktidarn tanmlayan, toplumda oynad roldr ya da daha ak bir deyile retim srecindeki roldr (Arendt 1970: 11).

Marxn tarih boyunca ebe roln verdii iddet, insan dnyann ilkel aamasndan uygar aamasna dek, hazr bir biimde her zaman sahneye kmtr. Keanee gre, bu paralelde bakldnda iddet, insan olaylarda kanlmaz olarak hazr bulunduu inannn iyi bir rneini oluturmaktadr. Leninin yumurtalar krmadan omlet yaplamaz sznde de, Maonun iktidar namlunun ucunda byr ifadesinde de bu inann izlerini okumak mmkn (Keane 1998: 18). Bu grten sonucunu da karmak mmkn: znde her iktidar kkenini iddette borludur ve bundan tr bylesi bir
12

Metnin orijinal Almanca basksnda Gewalt olarak karlanan iddet, ngilizce eviride zor anlamna gelen force szc ile karlanmtr.

39

iktidar ancak iddete boyun eebilir. Bir baka anlamda, siyasal alan devindiren yegne g olarak iktidar kendi meru zeminini iddetten devralp yine iddete yaslamaktadr. Bu krlamazm gibi grnen dng, siyasal tarihin kaderiymi gibi gnmze dek sregelmitir.

iddet olgusunun siyasal alandaki rolne ilikin olarak birbirinden farkl grler mevcuttur. rnein Marxn bu alanda insann ve toplumun kendini gerekletirme srecinde ne ald kavram emektir. Bu srete iddet ancak emekten sonra gelebilecek biimde ikincil bir role sahipti. Sartre ise iddete Marxtan daha farkl bir yer ayrmaktadr. Ona gre, bastrlmas olanaksz olan iddet kendini yeniden yaratan insandan baka bir ey deildir, yeryznn lanetlileri ancak lgn dehetle insan haline gelebilir. Arendte gre bu trden belirlemeler, kendini yaratan insan tasarm, kat bir ekilde Hegelci ve Marxist dnce biimine zg olduundan ok daha arpcdr. Bu tasarm, sol hmanizmin bizzat temelini oluturmaktadr. Ancak Marx ve Sartredan farkl biimde Hegele gre insan, kendini geist yoluyla retir. Arendte gre, insann kendini yeniden yaratmasna ilikin nosyonlarn bizatihi insanlk durumunun olgusallna kar bir isyanda ortak bir olgusallk dzleminde yer alrlar. Dolaysyla Sartre, Hegel ve Marxn ortak noktalarnn, bu kendini yaratma beklentisinin gereklemesine araclk edeceini ileri srdkleri etkinliin (iddet, geist ve emek) farkl olmasndan daha nemli olduu iddia edilebilir. Ancak Arendt iin yine de zde barl olan emek ve dnme etkinlikleriyle tm iddet eylemleri arasnda derin bir uurumun varl da yadsnamaz bir boyuttadr (Arendt 1970: 13).

Btn bu farkl yaklamlarmla karlatrldnda, Arendt iddet sorununu iktidar fenomeni ile olan balantsna dikkat ekerek incelemeye almtr. Ona gre iddet, iktidarn en ok gze batan davurumlarndan daha fazla bir ey deildir. Wright tm siyaset iktidar mcadelesinden ibarettir; iktidarn nihai biimi iddettir diyerek Weberin devlet tanmna gndermede bulunuyordu (Arendt 1970: 35). Weber, devleti iddetin meru kullanmn tekelinde tutan siyasi bir topluluk olarak tanmlar (Weber 1996: 425). Weberin devletin karakterini ifade eden iddet aralar zerindeki meru denetimini destekleyen verili bir toprak (territoriality) ve bunun dzenlenmesini

40

salayan idari anlamda zerk bir ynetimi de buna ilave etmek gerekir13. Ancak Schmitt devlet kavramn siyasal kavramndan sonra gelen bir oluum olarak u ekilde tanmlamt: Gnmzdeki kullanmyla devlet, belirli bir toprak paras zerinde rgtlenmi bir halkn siyasal statsdr (Schmitt 2006: 39).

Devletin siyasal adan ele alnp tanmlanmas, salt devletin deil neredeyse btn rgtlenme biimlerindeki siyasalln bir zelliidir. Dolaysyla devlet gibi ok boyutlu bir organizasyonun tek bir zellie indirgenerek tanmlanmas sz konusu edilemez. Giddensa gre bir devlet, hkm blgesel olarak dzenlenmi olan ve bu hkm srdrmek iin iddet aracn harekete geirebilen siyasal bir rgtlenme olarak tanmlanabilir (Giddens 2005: 32). Byle bir tanmlamayla Giddens her ne kadar devletin iddet aralar zerindeki tekel iddiasn veya meruiyet faktrn telaffuz edemezse de Weberin tanmna yakn bir saptamay dile getirmi olmaktadr. Arendte gre ise, devletin siyasal bir iktidar olarak yalnzca iddetin rgtlenmesiyle bir tutulmas, Marxn da nceleri ne srd devletin egemen snfn elindeki bir tahakkm arac olduu ynndeki dncesi anmsandnda daha anlaml olacaktr.

Siyasal iktidar ve kurumlarnn meru iddet biiminde rgtlenmesi, doa durumunda bireylerin birbirlerine kar rasgele yaanan fiziksel iddetini belirli llerde snrlamtr. Bunun yerine siyasal rgtlenmenin kurumlarnn disipline edici iddeti ve devletlerin birbirleriyle olan iddeti ba gsterir. Devletlerarasndaki iddet etkinlii sava olarak ortaya kar. Sava, devletlerin zne ilikin bir etkinlik olarak kendi iktidarlarn kurmak ve yaymak iin nemli bir aratr. yle ki, sava devletlerin kendi varlk nedenlerini srdrmek iin bir ara olarak da dnmek mmkn. Hegel de
Baker, Weberin Devletin iddet aralar zerindeki tek meru mirass olduu yolundaki dncenin; iddetin dorudan m, yoksa dolayl arac m olduu zerine bir ayrmda bulunmadna iaret eder. Bakere gre, Weberin bu konuda bir ayrmda bulunmamas in uygarlnn ileyiini kavrayamamas sonucunu dourmutur. Nitekim in, tm tarihi boyunca -ki bu tarihten Maoizmin baz ynleri dhil olmak zere- dorudan eylemin deil, dolayl eylemin lkesi olmutur. Buna gre, dorudan temas olmakszn ynetim, in Devletinin ideal mantn oluturur. in tarihinde gerek anlamyla her zaman fiilen ilediini dnmediimiz bu mantk, gelimeye brakmak; bymeye ve refaha engel olmamak olarak tanmlanabilir. Bu durum, in dncesinde temellenen dolayl olumsuz eylem ile Bat uygarlnda n planda gelen dorudan olumsuz eylem arasnda temel bir kartlk oluturmaktadr (Baker 2005: 2430). zellikle, modernizme atfedilen baheci devlet pratiinin Batda gelimesiyle birlikte, iddet Dou-Bat arasndaki siyasal alann biimlenmesine giden bir kartl simgelemektedir adeta. Dorudan ve dolayl olumsuz eylem arasndaki kartl belirleyen ey, iddetin daha ok ynetildii varsaylanlarla ynetenler arasndaki temasn niteliinden ileri gelmektedir.
13

41

sava negatifliin gc olarak bu erevede vmtr. Ona gre sava, herkesin ve her eyin btnle olan balanma gcnn kendisini gsterdii zorunlu bir momenttir (Hegel 1991: 324, 360362). Foucault, sava ile ilgili yaplm genel bir tanm olarak Boulainvilliersinkine dikkati eker: Sava, belirli bir devlet ierisinde, bundan treyen btn kurumsal ve ekonomik dizilerle birlikte, silahlarn genel bir ekonomisidir, silahl ve silahsz insanlarn ekonomisidir (Foucault 2004: 169).

Son tahlilde sava, devletlerin eylem faaliyetlerinin bir esi olarak anlalmaldr. Nitekim devletlerin birbirleri iin sava tehdidi, savaa hazrlk ve savan nlenmesi veya kmasn hzlandrma etkililikleri iddetin arasal yapsna iaret eder. Buna gre, devletlerin btn ilevi bu trden kuvvet aralarna olan gereksinimin istei ile doludur. Sava stratejisi ile birlikte devlet iktidarnn gereklemesinin bir arac olarak iddet, siyasal alann belirleyeni olarak ne kar.

Bylelikle devlet iktidarnn sava temelli bir tahakkmle gereklemesi iddeti siyasal alana dhil etmitir. ktidarn kendini her trl direnie kar olarak dayatmas temelinde gerekletirmesi, Weberin iktidar direnie ramen kendi irademi dayatabildiim srece her yerde mevcuttur deyiini akla getirir. Bu yaklam Clausewitzin sava tanmn anmsatr: Dman bizim istediimiz gibi davranmaya zorlayan bir iddet eylemi (Clausewitz 1984: 75). Bylece iddet, sava etkinlii biiminde devletlerin kendi aralarndaki sorunlar zmek iin bavurulan bir siyaset: iddetin siyaseti olarak gerekleir. iddetin (savan) siyaseti, dman / sreci kendi siyasetimize uymaya zorlamak / evirmek biiminde gerekleen bir stratejidir.

Hardt ve Negriye gre, gnmzde sava daha da geniliyor ve kalc bir toplumsal iliki (siyaset) haline brnyor. Kimi ada yazarlar bu yenilii Clausewitzin yukardaki formln tersine evirerek ifade etmeye alr: Sava siyasetin baka aralarla srdrlmesi olabilir, ama bizzat siyaset giderek baka aralarla yrtlen bir savaa dnmektedir. Baka deyile sava, toplumun rgtlenmesinin ana ilkesi haline geliyor ve siyaset sadece savan bir arac ya da kisvesi oluyor. Dolaysyla i bar dediimiz ey, sadece bir sava biimine son verip bir baka sava balatyor (Hardt &Negri 2004: 29). Gnmzde sava ve savan siyaseti, iktidarn elinde bir tahakkm,

42

kumanda etme arac olarak itaate zorlayarak iler. Bu ileme mekanizmas adeta iktidarn z konumundadr. En gl ve etkili iktidarlarn da bu balamda gl kumanda mekanizmalarna sahip olduunu dndmzde, iddet bu ileyiin en krlgan noktasn oluturmaktadr14.

Btn siyasal iktidarlarn kayna olarak grnen iddet, yasal ve siyasal kurumlarn kurucu unsuru durumundadr. Buradan hareketle yaratlan bar kendi iinde gizli bir sava hattna kar tedirgin bir konumlama iindedir srekli. Bylelikle siyasal alan, deyim yerindeyse bar zamanlarnda bile sava hazrlna kar gizli bir hazrlk ve yaplanma iindedir. Bu erevede, siyasal kurumlarn dokusunda her daim canl tutulmaya allan iddet beklentisi ve arzusu yaama balanmann yegne koulu grnmndedir. Ortak bir dman imgesi etrafnda rgtlenen siyasal yap, yurttalarnn tarafsz olmalarn ve davranmalarn elinden almaya alarak yaratlan imgeye kar onlar her an tetikte tutar.

iddetin iktidar ve iktidarn da iddeti dourduu bu sre siyasal alann sanki doas gereiymi gibi ileyen yapsn ortaya koyar. Bu yapy rgtleyen ve biimlendiren organ olarak ortaya kan Hobbesvari devlet, doa durumundaki rastlantsal sava ilikisini iktidar ilikisine indirgeyerek domutur. Buna gre, devleti douran temel faktr grnmndeki rastlantsal sava ilikisi devletin kurulmasyla sona ermemekte aksine biim deitirerek devam eder. yle ki, tesis edilen yeni iktidar ilikisinde iddet bu kez devletlerin kendi iktidarlarnn snr iinde sregelmitir15. Bu yzden yasa ile siyasal alann meru snrlarnda dolama giren iktidar ve onun kuvvetleri, iktidarn snrndan te aralar konumundadr.

iddetin, siyasal alana ve dolaysyla iktidara ikin bir belirleyen olarak ortaya kmas yasalln hkm srd bir alanda onunla ilikili olarak sk sk zikredilen bir baka kavram;
14

kuvvet

kavramnn

da incelenmesini

zorunlu klmaktadr.

Passerin

Arendte gre, zora dayal iktidar devletin bir ltdr, ama esas deildir. Her eyin stnde bir g olmayan yerde devletin olmad dorudur. Ama gcn kullanm bir devlet kartmaz ortaya (Arendt 1970: 37). Otorite ve taat arasndaki ilikinin hem siyasi hem de sosyal ve psikolojik adan geni bir analizi iin baknz Understanding Violence iinde Obedience to Authority by. Stanley Milgram, 2001: 8897. 15 Hobbesu Leviathan modelinin detayl bir analizi iin baknz Foucault 2004: 98108.

43

dEntrevesa gre, kuvveti hukuka uygun olarak kullanmann bizatihi kuvvetin niteliini nasl deitirdiini ve insan ilikileri konusunda nasl tmyle farkl bir manzara sunduunu grebilmek iin iktidarn kuvvetten ayr olup olmad ve nasl ayrmland konusunda karar vermek gerekmektedir. Nitekim kuvvet, bizatihi koullara balanmas temelinde kuvvet olmaktan kar. Oysa Arendte gre zerinde en ok dnlm bu ayrm bile, sorunun zne inmez (Arendt 1970: 3738). Passerin dEntrevesin anlad anlamda iktidar, koullu ya da kurumsallam kuvvettir. Yukardaki deerlendirmelerde iddet, Arendtin de iaret ettii gibi iktidarn en bariz davurumu olarak tanmlanrken, Passerin dEntreves iktidar, bir tr hafifletilmi iddet gibi tanmlyor. Sonu itibariyle iki yaklam da bir yerde ayn noktaya gndermede bulunuyor.

ktidarn doas ve iddet retme pratii konusunda, birbirinden farkl grler nesren btn dnrlerin ortak noktas yukarda anlan deerlendirmelerden pek farkl grnmemektedir. Arendt de bu ortak noktann siyasal dnce geleneklerimiz balamnda bakldnda, pek ok gerekesinin bulunduunu vurgulamaktadr. Nitekim Avrupa da ulus - devletlerin ortaya kmasnda nemli bir yere sahip olan, 16 yzyl Fransasnda Bodin ve 17 yzyl ngilteresinde Hobbesda ifadesini bulan mutlak iktidar dncesi bu erevede n planda yer almaktayd.

Uygarln ilk dersinin, itaat dersi olduunu dile getiren Mill de, uygarlama yolunda iddetin -rtk biimde- terbiye etme, ehliletirme misyonu ile ortaya ktna iaret etmektedir. Mille gre, uygarlk itaat ve boyun eme sreci iinden geerek kurumsallar (Mill 1958: 59). Buna gre kurumsallamann rasyonel rgtlenmesi srecinde, iddet iktidarn btn bir rgtllk a iinde her yere yaylr. ktidarn yaylarak glenmesi beraberinde iddetin yaylmn da getirir. Arendt Millin bu saptamas ile iki temayle iaret ettiini ne srer: Biri, brleri zerinde iktidar kurma arzusu dieri, kendileri zerinde iktidar kurulmasna isteksizlik (Arendt 1970: 39). Buna gre, ynetme ve ynetilme istenci ya da itaat ve hkmetme ilikisi tarihsel bir istem olarak gerekleir. Modern dnemde bu istem, demokratik rejimlerde: Ynetme isteminde bulunanlarn kendi kendine hkmetmesi olarak ifade edilir. Bu ifade,

44

mutlak egemenliin halkn elinde olduunu anlatr. Bylelikle modern devletin ve kurumlarnn gerek znesi olarak halk kavram nem kazanr.

Bu erevede, siyasal kurumlar iktidarn bir yansmas olarak gerekleir. Buna gre, siyasal kurumlarn ayakta kalabilmesinin koulu, halkn bu kurumlara olan desteine baldr. Halkn desteinin olmad durumlarda, bu kurumlar zlmeye kmeye yz tutar. Arendte gre, Madison, tm hkmetler kanaate dayaldr derken bunu kast etmitir. Bu yaklam demokrasiler kadar monarinin baka biimleri iin de geerlidir. Jouvenalin iaret ettii gibi, ounluk egemenliinin yalnzca demokraside ilediini varsaymak, masals bir yanlsamadr: Tek bana bir bireyden baka bir ey olmayan Kral, toplumun genel desteine baka hkmet biimlerinde olduundan daha fazla ihtiya duyar. Tiran, yani herkese kar yneten tek kii bile, saylar kstl olsa da iddet iinde yardmclara ihtiya duyar (Arendt 1970: 41). Buna gre, iktidarn gc dayand saylara oranla vardr. Nitekim tiranlk, en iddetli ve en iktidarsz hkmet biimlerinden biridir. iddetle iktidar arasndaki en nemli ayrmlardan birini Arendt u ekilde aklar:

ktidar her zaman saylara gereksinim duyar; oysa iddet, aralara dayal olduundan bir yere kadar saylarn gc olmakszn da idare edebilir. Yasal adan snrlanmam bir ounluk ynetimi, yani anayasas olmayan bir demokrasi, iddet kullanmakszn aznlklarn haklarnn boulmasnda hayli etkin olabilir. Ama bu, iddetle iktidarn ayn ey olduu anlamna gelmez. ktidarn ar biimi, Bire kar Herkestir. iddetin ar biimiyse, Herkese kar Birdir ve bylesi iddet aralar olmakszn mmkn deildir (Arendt 1970: 4142).

Arendt, siyaset bilimi terminolojisinde iktidar, g / zor, kuvvet, otorite ve iddet gibi anahtar terimler arasndaki nemli ayrmlara yeterli dikkatin gsterilmediini ne srer. Ona gre bu terimlerin hepsi birbirinden ayr, farkl fenomenleri imler. Bu terimlerin her biri birbirinden farkl zeliklere gndermede bulunurlar. Bunun yle olmamas durumunda varlklarnn da bir nedeni olamayacaktr. Bu terimler, insann insan zerindeki egemenliinin aralarndan baka hibir eye iaret etmezler. ounlukla eanlaml olarak kullanlmalarnn sebebi ayn ileve gndermede bulunmalarndan kaynaklanmaktadr (Arendt 1970: 4344).

45

Bu erevede, iktidar, kuvvet, g, otorite ve iddet terimlerinin her birinin ksaca anlamlarna bakmakta yarar vardr. Arendte gre iktidar, insann yalnzca eyleme yeteneine deil, uyum iinde eyleme kabiliyetine denk der. ktidar bir gruba aittir ve grup birarada bulunmaya devam ettii srece varolabilir. Bir kiinin iktidarda olduunu sylediimizde, aslnda onun bir grup insan tarafndan, onlar adna eyleme kudretiyle donatldna iaret etmi oluruz. Nitekim iktidarn kaynakland grup ortadan kalktnda, bu kiinin iktidar da ortadan kalkyor. Bununla birlikte bugnk kullanmyla iktidar sahibi kiiden ya da gl kiilikten sz ederken, zaten iktidar szcn metaforik olarak kullanyoruz. Metaforu kaldrdmzda sylemek istediimiz ey, gerekte kuvvettir. Kuvvet (Strenght), bireysel olan bir eyi ifade eder. Kuvvet, bir nesne ya da kiide ikin olan ve onun karakterine ait olan bir niteliktir; bu nitelik baka nesne ya da kiilerle ilikilerde kendini gsterebilir, ama zde onlardan bamsz olarak mevcuttur (Arendt 1970: 44).

Bauman iktidarn zn, otorite kullanarak tanmlama hakk olarak betimlerken; iktidar mcadelesinin balca konusunu, tanmlama, hasm kamptan gelen tanmlamalar geersiz klma ve gzard etme hakknn edinilmesi ve elde tutulmas olarak ifade eder (Bauman 2005: 254). z olarak iktidarn otoriteye balanmas, onun iddet aralar tekeli zerinden gcne gnderme yapmaktadr. G / Zor (Force) ise, terminolojik dilde fiziki ve toplumsal hareketlerin serbest brakt enerjiyi belirtmek iin kullanlmaldr. G gndelik dilde genellikle iddetle ayn anlamda (kaba g) kullanlr; zellikle iddet bir bask arac olarak kullanlyorsa. Otoriteye gemeden nce, g, otorite ve iddet konusunda dikkate deer bir ayrmda bulunan Sorelin yaklamna deinmekte yarar vardr: Sorel, otoritenin eylemlerini g, bakaldr eylemlerinin ise iddet olarak tanmlanmasn neren bir ayrmda bulunur. Ona gre, bu iki eylemsel pratiin ilkini devlet, ikincisini ise proletarya gerekletirir16. Bylelikle g belirli bir dzenin sosyal rgtlenmesinin dayatmas olarak dnlrken, iddet bu dzeni ortadan kaldrmaya alan bir dinamik olarak dnlr (Sorel 2002: 183, 187).

16

Ne var ki, Sorelin iddet zerine Dnceler kitabna nsz yazan Jullarda gre, Sorel bu ayrmn hibir zaman benimsetmeyecektir. iddet szc etimolojisiyle yasadlk damgasn yerken, g Katoliklik tarafndan erdeme dntrlmtr (Sorel 2002: 20).

46

Otorite (Authority), her zaman kendisine itaat edilmesini istedii iin, genellikle belli iktidar ya da iddet biimleriyle kartrlmaktadr. Etimolojik adan otorite latincede yaplan iin kalcl anlamnda auctor ile karlanrken, ngilizcede otorite szcnn kkeni yazardr (author), yani otorite retkenlii artrr. Bununla birlikte, otoriter szc, baskc bir kiiyi ya da sistemi tanmlamakta da kullanlr (Sennett 2005: 26 27). Oysa otorite dardan zorlayc aralara bavurulmasn dlar. Zor veya iddetin hkm srd yerde otorite de iflas etmi demektir. Dier yandan otorite, eitlii nvarsayan ve temellendirme sreci iinde ileyen iknadan da farkldr. Argmanlara bavurulduu yerde, otorite askya alnm demektir. O halde otorite hem argmana dayanan iknadan hem de gce yaslanan zor veya iddetle kart haldedir. En genel anlamda ifade etmek gerekirse: Otoritenin, iktidar koullarn yorumlama, bir g imgesini tanmlamak suretiyle denetim ve nfuz koullarna anlam verme abas olduu da sylenebilir (Sennett 2005: 27). Bununla birlikte, otorite birok durumda daha gl birinden duyulan korkuya dayal bir deneyimdir. Ac ektirme veya iddet uygulayabilme potansiyelinin bu gcn somut temeli olduu sylenebilir (Sennett 2005: 105).

Arendte gre, otorite kkeni itibariyle Platoncudur. Platon otoriteyi Polisin kamu ilerine dhil etmeyi dndnde, Yunanllarn gerek i gerekse d sorunlarn hallederken bavurduu mutad metotlara (srasyla ikna, zor ve iddet kullanmak) bir seenek ierisinde olduunun farkndayd. Arendte gre otoritenin yitimi ile birlikte modern adaki genel phe olgusu da, yalnzca insan ilere radikal bir boyut vermekle kalmayp, onlara salt siyasal alana zg bir gereklik de kazandran zemini de (siyasal alan) istila etmitir (Arendt 1993: 93). Bylelikle otorite, iinde insanlarn zgrlklerini gvence altna aldklar ortak bir siyasal alann yasalar vastasyla geerlilik kazand bir birliktelie dnyordu.

Otorite, dnyaya -bildiimiz en deiken ve nafile varlklar olan- insanlarn lml olmaktan dolay ihtiya duyduklar kalcl ve sreklilii kazandrmtr. Otoritenin yitirilmesinin, dnyann temellerini yitirmesinden fark yoktur ve o andan itibaren dnya gerekten de sanki her an her eyin baka bir ey haline geldii Protean bir evrende yayor ve mcadele ediyormuuz gibi durmadan ekil deitirmeye, bakalamaya balamtr (Arendt 1993: 95).

47

Bunun yannda biz otoriteyi en az ikili ilikilerden hareketle gndelik hayatn hemen her tr ilikisinde de gzlemekteyiz. Otorite, rnein ana - baba ocuk ya da retmen renci ilikisinde olduu gibi kiilere de ait olabilir, ya da herhangi bir parlamento, konsey veya dini makama da ait olabilir. Otoritenin en nemli zelii herhangi bir baskya veya zora bavurmakszn itaat etmesi beklenenlerin verilen karar sorgusuz sualsiz kabul etmesidir. Ksaca, insanlarn itaat gstermelerini salayan her eye otorite de diyebiliriz. Otoritenin ayakta kalabilmesi iin, koulsuz itaatin yerine gelmesi tek bana yeterli deildir. Otoriteyi kuran makama duyulan saygy da ayakta tutmak gerekir. iddet ise, daha nce de belirtildii gibi arasal karakteriyle dierlerinden farkl bir zellie sahiptir. Fenomenolojik adan bakldnda kuvvete yakndr. Arendte gre tm baka aralar gibi iddetin aralar da, doal kuvveti oaltmak amacyla tasarlanr ve kullanlr; ta ki geliimlerinin son safhasnda doal kuvvetin yerine geer hale gelinceye dein (Arendt 1970: 46). iddet kimi durumlarda doal kuvvetin yerine getii gibi iktidara ikin bir yere de sahip olabilir. Arendte gre, iktidar emir ve itaat terimleriyle dnmek ve bylece iddetle eitlemek olduka ekici bir durumdur. ilikilerde olduu kadar d ilikilerde de iddet, tek tek meydan okuyanlara kar iktidar yapsn ayakta tutmak iin son are olarak ortaya kar. Bu yzden, gerekten de iddet iktidarn nkouluymu ve iktidar da bir peeden te bir ey deilmi gibi grnr (Arendt 1970: 47).

Buna gre iddet, iktidar kuran bir tr kurucu iddet gibi ortaya kar. Oysa bu durumu tersinden de okumak mmkn: Kurucu iddeti ortaya karan iktidardr. Bu durumda iktidar, iddetin gerisinde sakl, ona yaslanan bir niteliktedir. Gerekte de iktidarlarn devrimlerle dorua ulaan ani, dramatik ve alkantl ini kleri de bunu gsterir. Devrim anlarnda olsun, alkantl siyasal gerilimin dorua kt durumlarda olsun iktidar elindeki iddet aralar ile bu sreci kendini ayakta tutmaya dnk olarak kullanr. Ne var ki tek bana iddet aralarna yaslanmak, iktidarn ayakta kalmas iin yeterli deildir.

Arendtin de iaret ettii gibi, btnyle iddet aralar temelinde ayakta duran bir hkmet hibir zaman varolmamtr. Totaliter ynetimlerde egemen ynetici bile, iktidar iin bir tabana ihtiya duyacaktr -gizli polis ve muhbirler a vb.- ancak insan

48

etkenini tamamen ortadan kaldracak ve belki de bir tek adamn bir dmeye basarak kimi isterse yok etmesini mmkn klacak robot askerlerin gelitirilmesi, iktidarn iddet karsndaki bu temel stnln deitirilebilirdi belki. Nitekim en zorbaca tahakkm biimi, efendinin sayca kendinden daha fazla olan kleler zerindeki egemenlii bile, yalnzca zor aralarnn stnlne deil, iktidarn rgtlenmesindeki stnlne, yani efendilerin rgtl dayanmasna dayaldr. Arendte gre, kendisini destekleyecek bakalar olmakszn tek bir insan, asla iddeti baaryla kullanacak kadar iktidara sahip deildir (Arendt 1970: 5051). Fiili olarak bir savata iddet aralarndaki stnln hkim olduu iktidarlarda iddet ok daha umarsz biimlerde ortaya kmaktadr.

ktidar ile iddet arasndaki ilikide; iktidar daha ok devletin zne ilikin bir durumu yanstrken, iddet byle bir ze sahip deildir. iddet yaps itibariyle arasaldr. Btn aralar gibi, o da amacn hakl gsterme asndan meruiyet peindedir. Arendte gre baka bir eyle (arala) merulatrlma ihtiyacndaki hibir ey, baka hibir eyin temeli olamaz. Bunun gibi savan erei ya bartr ya da zafer. Ama barn erei nedir? sorusunun yant yoktur. Bar bir mutlaktr. Arendte baklrsa iktidar da ayn kategoride olup kendi iinde bir amatr. ktidarn yaps, tm amalardan nce vardr ve onlardan sonra da srer. ktidar, bir amacn arac olmann ok tesinde, fiiliyatta bir insan topluluunun ama - ara terimleriyle dnmesini ve eylemesini mmkn klan koulun ta kendisidir. Dolaysyla devlet, rgtl ve kurumsallam iktidar olduuna gre, devletin erei nedir? sorusu ise anlaml deildir Arendt iin. nk verilecek yant, ya yeni sorulara yol aacak -insanlarn bir arada yaamasn mmkn klmak, ya da tehlikeli lde topyac olacaktr, mutluluu yaymak ya da snfsz toplum veya siyaset d baka bir ideali gerekletirmek- ki bu, drste denendiinde bir tr tiranlktan baka sonu vermez (Arendt 1970: 5152).

Her ne kadar iktidar, siyasal topluluun varoluuna ikin doasndan tr hibir hakllatrmaya ihtiya duymasa da, yapt eyleri merulatrmaya ihtiya duyar. ktidar, insanlarn bir araya gelip uyum iinde belirli ortak deerler zerinde eylemde bulunmaya baladklar yerde ortaya kar. Bu biimde bir araya gelmi topluluk, iktidarn muhta olduu meruiyetin de temelini oluturmaktadr.

49

Meruiyet kavram yakndan incelendiinde, kendi temelini daha ok gemie dayanarak gstermeye alr. Buna karn hakllatrma veya gerekelendirme edimi ise ereini gelecekte gerekletirerek gstermektedir. iddet ise gerekelerini gstererek kendini hakllatrabilir, ama bu gerekelerin dayanak noktalar ne olursa olsun onu merulatramayacaktr. iddetin gerekeleri, niyetlenilen ama gelecekte kendini ortaya koymaya altka inandrcln kaybeder. Ne var ki hi kimse meru amalar erevesinde meydana gelen iddeti sorgulamaz bile. Bunun en ak nedeni, iddetin yalnzca ak olmas deil ayn zamanda varln dayandrd arac hakl klan amacn kendisinde yatmaktadr.

iddet ve iktidar her ne kadar birbirinden farkl fenomenler gibi gzkse de, yukarda da iaret edildii gibi ou zaman bir arada ortaya karlar. ktidarn kendine atfettii meruiyetten dolay, iddet aralarnn denetimi ve uygulamas kendi iradesine braklmtr. ktidarn iddet ile sk sk anlmasnn temel nedeni iddet aralar zerindeki tekelinden kaynaklanmaktadr. Nitekim iddet olgusu da say ve grlerden ok aralara bal olan stnlkle ortaya kp geliir.

amzda, uluslararas alanda yaanan birok mcadelenin temel hedefi artk iddet aralarnn denetimi ve kontrol ile ilgili hale gelmesi bu srece paralel bir gelimedir. Nitekim nkleer silahlarn yarataca muhtemel tehlikelerin yannda uzun menzilli silahlarn tehdit alanlarnn genilii, iddet aralarnn kontrolnn salanmas gerektii ynndeki uluslararas kayglar pekitirmitir. Gnmzde de pek ok siyasal gerilimin ve uluslararas kutuplamann gerisindeki neden burada yatmaktadr. iddet aralarnn tekelinin blnmesi gcn ve iktidarn paralanmasn veya dalmas tehlikesini de beraberinde getirebilir. Bugn birok uluslararas antlamann amac dnya bar nnde tehdit olarak grlen kitlesel lekteki iddet aralarnn kontrol veya denetimiyle ilgilidir. Arendte gre:

iddete salt iktidarla kar koyanlar ksa zamanda insanlarla deil, insan elinden kan aralarla mcadele ettiklerini anlayacaktr. Bu aralarn insanlk d doas ve ykclk asndan etkililikleri, her iki taraf birbirinden ayran uzakla orantl olarak artar. iddet, daima iktidar tahrip gcne sahiptir; bir silahn namlusunun ucunda en etkin komutlar geliir, annda ve en mkemmel itaate neden olur. Ama bir silah namlusunun ucunda iktidar geliemez. iddet ile iktidar arasndaki kafa kafaya bir arpmada ortaya kacak

50

sonu pek kukuya ak deildir. Gandhinin muazzam bir iktidar ieren iddetsiz direnii farkl bir dmanla (ngiltere yerine Stalin Rusyas, Hitler Almanyas) kar karya olsayd, sonu smrgeciliin sona ermesi deil, katliam ve boyun ei olurdu (Arendt 1970: 52 53).

Mutlak anlamda iddete dayal bir ynetim, iktidarn yitirildii bir durumda zafer kazanabilir belki, ama bunun bedelini iktidarn kaybederek deyebilir. ktidar yokluunun iddeti besledii de bir gerektir. Bunu doa durumu srecinden biliyoruz. Ancak iktidarn varl iddetin yokluu anlamna gelmemektedir. Siyasal adan bakldnda ise sorun udur: iktidar kayb, iktidarn yerine iddeti ikame etme ynnde bir hrs haline gelebilir. Bunun yannda bizzat iddet iktidarszlk getirebilir. iddetin artk iktidar tarafndan desteklenmedii ve kstlanmad yerde, ama ve aralar arasndaki iliki tersine dner. Aralar, ykm aralar, artk amac belirlemeye balamtr, sonuta ama, tm iktidarn ykm olacaktr. iddetin iktidar tahrip edici gc, tahakkm korumak iin terrn kullanlmasndan daha bariz deildir. Arendte gre, terrle iddet ayn ey deildir. Terr, daha ziyade iddetin tm iktidar tahrip ettikten sonra geri ekilmedii, tam tersine tm kontrol elinde tuttuu bir anda varolmaya balayan bir hkmet biimidir (Arendt 1970: 5455).

Terrn tam anlamyla hkmetmesi iin kendisine muhalefet edebilecek tek bir rgtl grubun veya yapnn bulunmamasn gerektirir. Totaliter ve tiranik ynetimler bu yapdadr. Karlarnda rgtl bir muhalefetin yaamasna asla tahammlleri yoktur. Gerektiinde snrsz iddete bavurmaktan saknmayan totaliter ve tiranik ynetimlerin terr uygulayclaryla bu ynde ortak noktalar vardr. Ne var ki Arendt, totaliter tahakkm ve iddet yoluyla kurulan tiranlk arasnda belirleyici bir farkn olduuna iaret eder. Ona gre, totaliter rejim yalnzca dmanlarna kar deil, ayn zamanda dostlarna ve destekilerine kar da iler. nk totalitarizm tm iktidarlardan, dostlarnn iktidarlarndan bile korkar. Polis devleti ocuklarn yemeye baladnda, dnn celld bugn kurban haline geldiinde, terrizm doruuna ular. Bu, ayn zamanda iktidarn tmyle ortadan kalkt andr (Arendt 1970: 55).

Bu tabloya baknca, siyasal adan iktidar ile iddetin sadece ayn eyler olmadn sylemek yeterli deildir. ktidar ve iddet birbirlerine kartrlamayacak kadar kart iki olguya iaret eder. Birinin hkimiyetinden sz edildiinde dierinin yok olduunu

51

varsayarz genelde. Akas Arendt asndan bakldnda bunun byle olmas beklenir. Nitekim ona gre iddet, iktidarn tehdit altnda olduu veya hkimiyetini yitirdii anda ortaya kar. Bylelikle iddetin kendi bana brakld durumlarda iktidarn yeermesi imknsz hale gelir. Dolaysyla iddetten iktidar retmesi beklenemez. iddet olsa olsa iktidarszlk dourabilir. Bunun anlam udur: iddetin kartn iddetsizlik olarak dnmek yanltr. Gerekte iddete dayal olmayan iktidar diye bir ey de yoktur. iddet, iktidar ykma uratabilir. Ancak o, iktidar yaratma kabiliyetinden alabildiine yoksundur. Yadsmann gc: Bu sayede kartlar birbirini tahrip etmez, ama yava yava birbirine dnr; nk elikiler geliimi felce uratmaz, tam tersine mmkn klar. Arendte gre Hegel ve Marxn bu kavrama duyduu gven eski bir felsefi nyargya dayaldr. Kt, iyinin olumsuz bir tarzndan baka bir ey deildir, ktden iyi kabilir; ksacas kt, kendini hl gizleyen iyinin geici bir davurumundan baka bir ey deildir (Arendt 1970: 56). Buna gre Arendt iddeti kt ile eitleme amacnda deil; o, yalnzca iddetin kartndan yani iktidardan karsanamayacan ve iddeti olduu gibi anlayabilmek iin kklerini ve doasn sorgulamak gerektiini vurgular

I.2.1 Totaliter Tahakkm Totalitarizm kavram zerine Friedrich ile Brzezinski bir sistemi totaliter yapan eyin ne olduunu saptamakla ilgilenmiken, Arendt daha ok fenomenin kendisinin gerekte ne gibi anlamlar tadn incelemitir. Arendt, ampirik olarak kabul edilebilir bir totalitarizm aklamasn formle etmek yerine, totalitarizmin niin ortaya ktn anlatan bir aklama getirmeyi istiyordu (Tormey 1992: 69). O, ne oldu?, niin oldu?, nasl olabildi? sorularna daha ok yant aryordu (Arendt 1979: XXIV). Arendtin amac, Boleviklerin ve Nazilerin yaratt insanlk d rejimlerin domalarna nasl olup da frsat verildiini aklamaktan baka bir ey deildi. Baka bir deyile, o yirminci yzylda ortaya km bylesi iddet ykl rejimleri ortaya karan nedenleri ve sreci anlalr klmak istiyordu. Arendte gre, totalitarizme yol aan srecin nne gelecekte ancak bu biimde yaklaldnda geilebilir.

52

Arendtin soruna bu biimde yaklamas, birok kiiye aklanamaz ve anlalamaz gibi grnen bir fenomeni kavramak, anlamak ve aklamak ynnde bir abay ifade ediyordu. O, totalitarizmi Avrupa kltr iindeki bir deformasyon olmaktan ok, modernliin kendi iinde yaratt bir srecin sonucu olarak gryordu17. Buna gre Arendt, totalitarizmi yalnzca tarihsel dzlemde, yani modern dnyann kltr iindeki baz gncel eilim ve tutumlarn bir araya gelmesinden doan benzersiz bir fenomen olarak gryordu. Bu erevede, Arendtin Totalitarizmin Kaynaklar eserindeki temel ilgisi, ynetim sisteminin tasvirinden ok, totaliter ynetimlerin yerlemesine yol aan nedenleri aklamaya ynelikti.

Arendte gre, totalitarizmin ortaya kmasnn temel koullarndan biri, bireyin kitle insanna dnerek zlmesiydi. Ona gre, totalitarizm gibi bir fenomen, kitle insannn destei olmadan ortaya kp boy atamazd. Horkheimer ise totaliter faizmin yirminci yzyln bandaki ortaya k biiminin terrist uygulamalarla gelitiini vurgular. Ona gre:

Faizm bilinli insanlar toplumsal atomlara indirgemek iin terrist yntemler kullanmt, nk ideolojilere ilikin olarak gittike artan hayal krklnn sonucunda insanlarn kiisel ve toplumsal gizilglerini gerekletirmeye ynelmelerinden korkuyordu. Gerekten de baz durumlarda toplumsal bask ve siyasal terr, akldna kar o ok insanca direnmenin olgunlamasn salamtr; her zaman gerek bireyselliin nvesidir bu direnme. Zamanmzn gerek bireyleri, kitle kltrnn kof, ikin kiilikleri deil, ele gememek ve ezilmemek iin direnirken, acnn ve alaln cehennemlerinden gemi fedailerdir. Bu arks sylenmemi kahramanlar, bakalarnn toplumsal sre iinde bilinsiz olarak hedef olduu terrist imhaya kendi varlklarn bilinli olarak hedef klmlardr. Toplama kamplarnn adsz kurbanlar, domaya abalayan insanln simgeleridir. Bu insanlarn kendi sesleri zorbaln darbeleriyle susturulmu da olsa, felsefenin grevi, onlarn yaptklarn iitilebilecek szlere dntrmektir (Horkheimer 2002: 167168)

17

Giddens, totaliterliin ortaya kn geleneksel devletlerin deil ulus-devletin bir zellii olarak ortaya ktn belirtir. Ona gre, totaliterlik genel olarak Sovyet-stiline deil bir devlet tipine bile verimli ekilde uygulanabilecek bir sfat deildir. Daha fazla, -birok bakmdan dengesiz-, yine de youn gcnn darbesinden ac eken halklara korkun neticeler getirebilecek bir ynetim trne gnderi yapar. Bu erevede totaliterlik en baat nitelikleriyle talyan Faizmi, Nazizim ve Stalinizm ilikili bir fenomen olmasnn yannda ayn kategori iinde baka rnekler de vardr; Pol Potun Kamboyadaki ksa ynetimi gibi. Giddens iin bu rnekler arasnda nemli farkllklar olsa bile bunlar ok nemli ortak noktalar da paylarlar. Bu ortak zellikler genelde modern devletin zellikleriyle ilgilidir; ona gre ada dnyada totaliter ynetime tbi olma potansiyeline kar tamamen bakl bir ulus-devlet tr yoktur (Giddens 2005: 391).

53

Totaliter tahakkme kar gelitirilen direnmelerin snk kalmasnn nndeki en nemli etken olarak, kitlelerin totaliter hareketin nn aan somutlatrc ilevidir. yle ki, kitle kltrnn sunduu btn olanaklar ve aralar sayesinde, bireyler zerinde gittike glenen toplumsal bask mekanizmasnn derinlik kazanmasn salayp -her trl- direni koullarn modern toplumun atomize edici yapsnda kstlayp yok etmekteydi. Bu bakmdan kitlelerin bu sreteki pasifletirici ilevini akla kavuturmak gerekmektedir. Arendte baklrsa, kitlelerin bu tutumu olmasayd yirminci yzyln zellikle ilk otuz - krk yllk zaman aralnda ortaya kan totaliter hareketlerin etkinlii snrl olurdu. Ona gre, bu dnemde ortaya kan totaliter hareketler belirleyici iki ayr ideolojiden antisemitizm ile emperyalizmden beslenmitir.

Bu iki ideoloji, Aydnlanmann dnyaya yayma savnda bulunduu pek ok olumlu etkiye dorudan kar kan bir tepkiyi ieriyordu. Bireyin egemen karsnda zerk ve zgr olduu inancyla hareket eden aydnlanmac yaklam, siyasal alanda da bireyin siyasi eitlik talebini meru bir hak olarak grr. Oysaki emperyalizm ve antisemitizmin ykselii gibi hareketler, bireyin aydnlanma dneminin kazanm olduu varsaylan temel yurtta haklarnn bir nevi elinden alndnn ak kantlarn oluturuyordu. Bu ideolojilere gre, kii olma, hak ve zgrlklere sahip olma yalnzca insan soyuna ait olmakla elde edilemezdi. Tersine, bir kii, belirli kesin belirlemelere gre tanmlanmalyd. Bunun iin insan olmak yetmezdi, belirli bir inan, rk ve dinsel gruba balanmak gerekirdi. Ancak bu trden zellikleri tayan insan tam anlamyla kii olarak itilmiti. kabul edilebiliyordu. Bylelikle totalitarizmin ykseli dneminde aydnlanmann idealleri, bir soyun ya da kltrn safl ve stnl uruna bir kenara

Totaliter rejimlerin bu biimde etkinlik kazanmas ulus - devletin k, hukukun stnl ilkesinin gerilemesine ve ahlkn siyasal alanda her trl deerini ve nemini yitirmesine yol amtr. Siyasal alann milliyeti ve rk rzgrlar nnde dalmaya yz tutmas, iddetin hemen her yanda ftursuzca boy gstermesi Avrupa iin ve zellikle demokrasinin afandaki birok ulus iin karanln ktn gsteriyordu. Totalitarizmin ykselii ile birlikte, modern toplum iinde yeni dinamikler ortaya kt. Buna gre siyasal alann erdemleri olarak kabul edilen, eitlik, zgrlk ve adaletin

54

evrensel haklar temelinde yurtta odakl siyaset, yerini kitle insannn ykseliine brakmtr. Bylece totaliter rejimlerde kitle insan, her trl bireysel hak ve devden yoksun olduu gibi kendisi gibi olmayan trn de yok eden bir makinenin dilisi roln oynuyordu.

Totaliter ideolojinin egemenlii ele geirmesinden itibaren, aydnlanmann insana verilen deeri ve nemi gzard edilerek toplum iinde birey kitle iinde sradan ve maniple edilmesi gereken, ama iin ara konumuna drlmtr. Horkheimerin ifadesiyle, totalitarizmde, sekinlerin hedef ald bir birey ya da grup sadece geim aralarndan yoksun kalmaz, insann z de saldrya urar (Horkheimer 2002:164).

Bireyin totaliter yap tarafndan zsel anlamda tahrip edilmesiyle hedeflenen, amalar imparatorluu iinde onu bir nesneye dntrmektir. Vassafa gre, ama peinde koma ynndeki tm davranlar totaliterdir; nk biz, davranlarmzn evre ile diyalektik bir iliki iinde kendiliinden evrimleip yepyeni ve beklenmedik davranlara yol amasn beklemek yerine, amalarmz tarafndan belirlenmesine izin veriyoruz (Vassaf 2000: 189).

Nitekim hepimiz birok ama ve hedef peinde kotuumuz iin, ayn anda birok farkl kimlie de sahip oluruz. Ama her durumda totaliter koullarda sonu ya da ama, kiiden daha byktr. Ama ya da sonu, kiiler arasndaki ilikilere hkmeder ve bu ilikinin niteliini belirler (Vassaf 2000: 188). Totalitarizm koullarnda bu ilikinin nitelii bariz bir aklkta cereyan eder. Amaca ulamak sz konusu olduunda, kitlelerin toptan maniplasyonu iin gereken btn bask aralarnn devreye sokulmasnda en ufak bir tereddt bile yaanmaz. artl refleksle donanm kuvvetlerin neyi niin gerekletirdiklerine dair inanlarnda herhangi bir bulank algnn izine bile rastlanmaz. nemli olan, amacn kendisidir. yle ki bireyin elini kolunu balayan, onu boan ve hapseden bir amatr bu. nsan amacn -ne pahasna olursa olsun kendini adayarak, azim ve zveriyle gerekletirmek istedii amacn- bir kez saptad m artk onun boyunduruu altna girmi demektir; totaliter koullarda hayatn kendisi bu boyunduruun hkm altndadr (Vassaf 2000: 192). Vassaf, genel olarak gndelik hayatn totaliter pratik biiminde yaandn ileri srmektedir. Yaamn sanki olaan ve

55

tavsiye edilebilir trden birok pratiinin iinde totalitarizmin izleri bizzat bireyin kendisi, aile, toplum, evre, ahlak, din, gelenek, tarih, devlet ve onun bask kurumlar tarafndan kuatlmtr. Giddensa gre:

Totaliter ynetimin olanaklar tbi halkn ounluunun gndelik faaliyetleri ierisine devletin baaryla girebildii toplumlarn varlna dayanr. Buna karlk, daha evvel incelenen artlara dayanan yksek seviyede bir izlemeyi -halk hakkndaki bilgilerin kodlanmas ve nemli blmlerinin davranlarnn gzlemlenmesi- varsayar. Totaliterlik her eyden nce acil politik seferberlik talep etmek iin devlet yetkililerince istenilen politik amalarn teminine adanm izlemeye olan ar odaklanmadr (Giddens 2005: 392).

Totaliter rejimlerin ksa srede byk kitleleri etkisi altna almas, kendi yandalarn rklk ve milliyetilik sylemi altnda birletiren liderin uygun grd amalar etrafnda hareket ederek byk bir ahlki kaytszl sergilemesi, Arendt iin dikkate deer bir zellikti. Bu zellik yzndendir ki, kitleler liderin ideolojik gdm altnda iddeti kendisi dndaki herkese kar yok etme arac olarak uyguladlar.

Arendte gre, totaliter ideoloji, demokratik sistemlerin tersine, biimsel olarak, merkezinde liderin bulunduu bir soana benzer; lider ne yaparsa yapsn -ister body politici otoriter bir hiyerari olarak btnlesin isterse bir tiran gibi kendi uyruklarn ezsin- bunlar dardan ya da yukardan deil, ieriden yapmaktadr. Hareketin olaanst dzeyde ok katl paralarn oluturan cephe rgtleri, meslek gruplar, parti yeleri, parti brokrasisi, elit yaplar ve polis gruplardr. Bunlarn hepsi birbirleriyle yle bir iliki ierisindedirler ki her biri bir ynyle d cepheyi, dier ynyle merkezi olutururlar, yani bir katman iin normal d dnya, teki katman iin radikal bir arlk roln oynarlar (Arendt 1993: 99). Bylelikle yandalarndan, sarslmaz bir gven bekleyen ve onlar btn alanlar kuatan bir rgtlln iine eken totaliter hareket, onlarn gereklikle olan btn ilikilerini kesiyordu (Tormey 1992: 75). Bu noktada totaliter hareket btn bir halk kendi emellerine alet etmeyi istemekle yetinmez, o, iktidar elinde tutmak iin bunu yapmak zorundadr. Yalnzca bu yolla insanlarn kendi durumlarnn gerekliini kavramasn ve hareketin hegemonyasna kar koymalarnn nne geilebilir. Arendt bu noktada unlar vurgular:

56

ktidarn iddet yoluyla ele geirilmesi asla kendi bana bir ama deil, yalnzca amaca giden yoldaki arac oluturur; belirli bir lkede iktidarn ele geirilmesi honutlukla karlanmas gereken bir gei aamasdr, ama asla hareketin amac deildir. Hareketin pratik amac, olabildiince ok sayda insan kendi bnyesinde rgtlemek ve onlar eyleme sevk edip daima eylem halinde tutmaktr; hareketin sona erdiini gsterecek bir siyasal amacn varlndan sz edilemez (Tormey 1992: 75).

Totaliter hareket, bu ak ama eliinde btn kurumlar, yaplar ve toplumsal birlikleri denetim altna alp maniple etme gcn aksatmadan srdrerek temel siyasal amacna giden sreci balatr. Bu sreci bozmaya eilim gsterebilecek her trl odak, totaliter hareket iin yok edilmesi gereken hedefleri oluturur. Bu bakmdan, totalitarizm otorite biimlerinin gelitirilmesini deil, yok edilmesini temsil eder. Lider, konumunu muhafaza etmek iin rejim ii her trl ekime ve mcadelenin dnda kalarak, rejim iinde ekien btn kii ve kurumlar birbirlerine temizletir. Baka deyile, lider mutlak bir g olarak her trl iddetin ve yer deitirmenin iinde deil dnda kalr. Yasa ve hukuk onun ngrd gibi iler. O, her trl hukuk ve yasann stnde kalarak btn kararlar kendi bana alr. Dolaysyla iddet tekeli bu mutlak organn elinde canl bir kimlie brnr. Yasa ve devletin btn denetim aralar onun refakati ve onay alnmadan ileyemez. Lider karsnda herkes korkuda eittir yalnzca. Liderin hem hareket iinde hem de dnda muhalif seslerin ortaya kmasn nlemek, denetim ve basknn her an ve srekli olarak varln srdrmesi gerekmektedir. Tormeyin ifade ettii zere:

Totaliter sistem iinde rutin bir otoritenin bulunmay, liderin kendi sznn gcne kafa tutan eylerin gelimesine izin veremeyeceinin bir yansmasdr. Totaliter rejim hayatta kalmak iin egemenliini btn halk kapsayacak derecede geniletmenin yollarn arar. Bamsz ya da kendiliinden eylemler rejimin gszln sergileyecei iin, olas btn muhalefet kaynaklar acmaszca ezilmelidir (Tormey 1992: 77).

Totaliter hareket iinde, hi kimsenin verili hakikat ya da sylemin dna kmamasna ramen, rejim kendi iinde kukulu gzlerle hep bir dman arama ihtiyacndadr. Liderin bedeninde cisimleen mutlak ynetimde her trl karar liderin kiisel tutumuna gre deiir. Byle bir ortamda her an herkes muhalif olarak grlp iddete maruz kalabilir veya ldrlebilir.

Arendte gre, bylesi kukulu kategorisi totalitarizm koullarnda btn bir halk kapsar. Resmen ilan edilen ve srekli deien izgiden ayrlan her dnce, insan

57

etkinliinin hangi alannda olursa olsun, doal olarak kukuludur. Buna gre karlkl kuku totaliter lkelerdeki btn toplumsal ilikilere nfuz eder ve gizli polisin zel alan dnda da her taraf kapsayan bir atmosfer yaratr (Arendt 1979: 430). Kuku atmosferinin btn toplumsal / sosyal alan iinde bu derece yaygnlam olmas hemen hemen herkesin sulu kategorisinde grlme olaslna iaret ediyordu. Her an herkesin sulu olarak grlebilecei bylesi bir ortam, sadece siyasal alan iinde kalan bireyi deil zel alan da kuatan bir boyut kazanmtr. Neyin doru neyin yanl olduuna karar verenin lider olmas ve liderin de bu doruluk yanllk snrlarn srekli yeni batan tanmlamas yznden doruluk snrlar iinde kalmak olanakszlamtr. Bylece herkes liderin deien snrlar iinde her an yerinden edilebilir, yokedilebilir.

Btn bu boyun edirme taktikleri Arendt iin henz totaliter egemenlik srecindeki aamada bir nceki aamay oluturmaktadr. Arendte gre, totaliter sistemleri karakterize eden tahakkmn ve halka terr uygulamalarnn tek bana bu rejimin hedefine ulatn gstermez. Totaliter hareketi karakterize eden ey; bireysel varoluun kendi bilimsel dnya grnn ihtiya ve isteklerine gre yeni bir biime girebilecei beklentisi olduundan, ama d dnyann dntrlmesi ya da toplumun devrimci yolla deitirilmesi deil, bizzat insan doasnn dntrlmesi olmutur (Arendt 1979: 458). Bu da totaliter iddetin btn snrlar zorlayarak yok ettii insan ve deerlerini kendi lgn amalar dorultusunda yeniden ina etme arzusunda olduunu gsteriyordu. Nazi Almanyas bu lgn amacn deneye tabi tutulduu laboratuarlarn en somut rneini oluturmaktadr. Agamben, Auschwitzde olanlar anlatrken, burann bir lm kamp olmadan nce bugne dek zerine dnlmemi olan eylere sahne olan bir deney alan olduuna vurguda bulunuyordu (Agamben 1999a: 52).

Totaliter rejimin amalad yeni znenin inasn Arendt, varolmayan bir eyin biricik zgrl trn korumaktan ibaret kalacak bir insan trn yaratarak gerekletirmek istiyor olarak yorumlamaktadr. Bu gerekletirme biiminde sanki btn bir insanlk tek bir rnekten ya da zneden meydana geliyormu gibi dzenlenmektedir. Bu amala totaliter rejim insanlar arasndaki her trl farkll, eitlilii tek ve stn insan

58

tasarmna gre kurgulayarak gerekletirmektedir (Arendt 1979: 438). Bunun yannda totaliter ynetimin nihai amac, salt bireyin bask altna alnp zor aralar ile ezdirmekten te anlamlar vardr.

Totaliter tahakkmn nihai amac, btn bir insan doasn tahrip edip yerine kendi tasarsna uygun stn zneler yetitirmektir. stn bir zneye ulaana dek bireyin paralanmas ve gerektiinde her trl iddete bavurulmas amalanmaktadr. Bu rejimin btnyle baarya ulaabilmesi iin sadece bireyin her ynden bask ve denetim altna alnmas yetmemektedir. Toplumsal varoluun btn elerinin bu bask ve iddetten nasibini almas istenmektedir. Bylelikle totaliter rejim, snrsz bir iktidar istemi iinde kalarak kendi dorusunu oluturmaktadr. Bu tr bir iktidar ancak btn insanlarn yaamlarn her ynyle denetim altna alp hkimiyet kurabilir. Bunu yaratan ey kurumlarn tekellemesi deil, bizzat toplama kamplaryd. Arendte gre:

Totaliter rejimin, kamplarda kurduu lm toplumu, insann btnyle denetim altna alnmasnn mmkn olduu tek toplum trdr. Totaliter egemenliin zlemini duyanlar, ne kadar zararsz ve siyaset d grnrse grnsn bireyselliin salt varoluunun bile her zaman douraca ve en zel biimleriyle gizlenip gn na karaca her tr kendiliindenlii tasfiye etmelidirler. nsan soyunun en temel tepkilere, tamamen ayn davranlar yanstan tepki kmelerine indirgendii Pavlovun kpei rnei, totaliter devletin yurtta modelidir; byle bir yurtta kamplarn dnda ancak kusurlu bir biimde retilebilir (Arendt 1979: 455 456).

Bylelikle birer insan retme laboratuarlar olarak alan totaliter kamp pratiinin gerekletirdii terr btn bir topluma yaylmaktayd. Bu trden bir terr ancak btn topluma etkin bir biimde baaryla uygulandnda, toplumun iinde bu rejimin uygulamalarna kar konulabilecek bilinli ve ahlk tepki biimlerinin nne tam olarak kar konulabilir18. Kamplarda bireysel yaamn btn izleri ile birlikte kiinin psikolojisi de tmyle tahrip edilerek yok edilir. Bu laboratuarlarda retilen insan ruhsuz, deyim yerindeyse canszdr. Birey zerinde yaratlm olan korku, onu her trl zerk tutum ve davranta bulunmaktan alkoyacak derecededir. Btn yurttalar arasndaki eitlik yalnzca korku altnda olma olarak gerekleir sadece. Kii olmann
18

Giddens, Arendtin terrn totaliterliin ynetimi iin ana temel olduu dncesine kar karak; terrn kitlesel destek ierisinde sapkn kategorilere kar kullanlabildii politik kaldrac oluturduunu ne srer. Giddensa gre, burada terr Arendtin dedii gibi kendi keyfi iin korku yaratmakla ilgili olmaktan ok, dardaki ounluun korunmas gereken hapistekilerle ilikilendirilen sapknln arln ifade eder (Giddens 2005: 394395).

59

btn olanaklarnn elinden alnd totaliter tahakkm benzersiz bir despotizm rneidir bylece (Arendt 1979: 466).

Totaliter tahakkm, btn yaama alanna hkmetmeyi arzuladndan siyasal alan ve zel alan ksaca btn her yer varolma dzleminden kaldrlmtr. Bu koullarda, gerek anlamda ne siyasal alan ne de bir zel alandan sz etmek mmkndr artk. Yasa ve hak gibi kavramlar totaliter iddet karsnda anlamn ve deerini yitirir. Btn eitlilii ile halk tek adamn himayesinde tektipletirilmi, insan eylem ve davranma yetisi elinden alnmtr. Bylelikle yaam, yalnzlatrlm ve yaltlm bir halk iin ii bo bir imge haline dntrlmtr. Bunun sonucunda iddet, btn arl ile toplumsalln her alanna tek adamn glgesini yayarak nfuz etmitir. Totaliter rejimde maniple edilmi olan halk, tek adamn dayatt biimde davranma biimine srklendii iin atomize edilmi bir yna benzer. Yn kendi kiiliini ortaya koyma gcnden alkonulmu eksik ve yaltk znelerden kurulu olduu iin totaliter sistemin arzulad tipi karakterize eder.

Totaliter rejimin yirminci yzyln banda zellikle ortaya kmasnn daha baka pek ok neden ve sonucu ortaya konulabilir. Ancak, Arendtin totalitarizmi incelemekteki amacn yukarda da belirttiimiz gibi, bu rejimi tasvir etmek deildi. Arendt iin incelenmesi gereken, zamann belirli bir diliminde bu trden rejimlerin bata ynetsel ileyiinde olmak zere hayatn her alanna yaydklar iddeti neden ve nasl gelitirebildiklerini anlamakt. Modern an en ileri teknik ve aralarnn devreye sokulduu bylesi iddet uygulamalar, yzyln banda laboratuarlarda kitleleri imha etmekten imtina etmedi. Bylelikle iddet, kamplarda kym aralarnn da devreye sokulmasyla btn bir halkn prototipi olacak yeni bir insan ve toplum ideali eliinde hayata gemiti.

Btn bir yaam yeniden retme savndaki bu trden siyasetin ve iddetin yeni insan tasarlama ve kurgulamas, canl beden zerinde biyosiyaset olarak ortaya kar. Ancak Arendt yirminci yzyl banda ortaya kan totaliter rejimlerin yaps zerine olan ilgisini hibir zaman bir adm tesi saylabilecek olan biyosiyaset analizine dek gtrmedi. Oysa modern an balarndan bu yana modern devletin yaps, zellikle

60

biyosiyaset odakl iler. Modern a ile birlikte zne yalnzca totaliter tahakkmn snrlarnda ezilmiyordu. Modernleme srecinden bu yana zne artan bilgi pratikleri iinde zgrln kazand oranda yitirmitir de. Dolaysyla ara - ama dngsnn en ok birbiriyle kartrld yirminci yzylda, her trl iddet pratii modern kurumlarn yaps ve ileyii iine szm bulunmaktayd. Bu ileyie en dikkat ekici ilgiyi -biyosiyaset balamnda- Foucault ve gnmzde de Agamben gstermitir.

I.2.2 Modern Devletin Yaps ve iddet

Modern a, modern dnya ile ayn deildir. Bilimsel olarak onyedinci yzylda balayan modern a yirminci yzyl balarnda sona erdi. Siyasi bakmdan ise bugn iinde yaamakta olduumuz modern dnya, ilk atom bombalarnn atlmasyla dodu (Arendt 1998: 6).

Modern a denilince akla hemen gelen uygarlk ile iddet arasnda sanlann tersine yakn bir iliki vardr. zellikle yirminci yzylda patlak veren nkleer silahlanma, soykrmlar ve toplama kamplar vs. savalarla yaylan uluslararas atmalar, iddetin yzylmzda ne denli giderek kitlesel bir salgna dntn gstermektedir.

Bu erevede modernliin bir uygarlama sreci olduu sklkla vurgulanr. Bu yaklam, zellikle onyedinci ve onsekizinci yzyllarn siyasal literatrnde nemli bir yere sahiptir. Uygarlama srecinin iddeti siyasal alandan btnyle tasfiye ettii ynndeki dnce nemli bir kabul olarak alglanmaktadr. Bu algnn altndaki dnce: iddetin uygarlk projesinin dnda ilkel, modernleemeyen barbar toplumlarn bavurduu bir ara olarak grlmesi fikrine dayanmaktadr. Baumana gre, bizim bugn uygarlk olarak szn ettiimiz ey Bat uygarldr.

Bat uygarl kendi hegemonya mcadelesini, insanln barbarla, akln cehalete, nesnelliin pein hkme, ilerlemenin yozlamaya, hakikatin hurafeye, bilimin byye, aklcln tutkuya kar savann terimleriyle dile getirdi. Kendi ykseliinin tarihini, insann doa zerindeki egemenliinin, doann insan zerindeki egemenliinin yerini yava yava ama durmakszn almas olarak niteledi. Kendi baarsn, insann eylem zgrlnde, yaratc potansiyelinde ve gvenliinde kesin bir ilerleme gibi sundu. zgrlk ve gvenlii kendi toplumsal dzen tryle zdeletirdi. Bat tipi modern toplum uygar toplum olarak tanmland ve uygar bir toplum da hem ou doal irkinliin ve bozukluun, hem de insanlarn doutan gelen barbarlk ve iddet eilimlerinin byk oranda yok edildii ya da en azndan bask altna alnd bir durum olarak anlald. Uygar

61

toplumun yaygn imaj her eyden nce, iddetin bulunmad, kibar, nazik, yumuak bir toplumdur (Bauman 1997: 130).

Bu erevede uygarlamann aracs ve en temel yansmas olarak modern devlet, egemenliindeki insanlar, akln yasalaryla uyumlu, dzenli bir topluma dntrmek iin onlar kapsaml bir ekilde incelemeyi misyon edinmi, kutsal bir cihat gc olarak dodu. Rasyonel bir ekilde tasarmlanan toplum, modern devletin causa finalisi (nihai ama) ilan edilmiti. Modern devlet baheci bir devletti. Benimsedii duru bahvanlk duruuydu. Nfusun mevcut (yabani, terbiye edilmemi) durumunu gayri meru sayp, varolan yeniden retim ve zdengeleme mekanizmalarn elden kard. Bunlarn yerine, deiimi, rasyonel tasarmn ngrd istikamete yneltmek amacyla ina edilen mekanizmalar yerletirdi. Akln yce ve sorgulanamaz otoritesince ynetildii varsaylan bu tasarm, gnn gerekliini deerlendirme ltlerini sundu. Bu ltlere gre nfusu ikiye bld: Beslenecek ve zenle oaltlacak faydal bitkiler ve yok edilecek ya da kknden sklecek yabani otlar. Bu ltlere gre, (bahvann tasarmnca belirlenen) faydal bitkilerin gereksinimleri el stnde tutuldu, yabani ot ilan edilenlerin ise yok sayld. Bu ltler, bu kategorilerin her ikisini de kendi eyleminin nesneleri olarak ald, her ikisinin de kendilerini belirleme haklarn reddetti (Bauman 2003: 34).

Buna gre, uygarlama srecinde modernlik akla dayal srekli bir ilerlemeyi ifade ederken, ilerleme fikrine dayal iyimser beklenti de akla ve aklcla duyulan gvenin bir ifadesi olarak geliecekti. Bu gvenin mihenk noktasn aydnlanma dncesi oluturmaktadr. Aydnlanma dncesinin akl temel alm olmas, beraberinde akldna olan inancn zayflayaca dncesini getirmitir.

Bu paralelde, iddet olgusu da akldnn alannda, baka deyile modernliin henz gir(e)medii alann iinde dnlmtr. Akln egemenliinin hkim olmas, akldnn bir yansmas olarak dnlen iddetin toplumsal siyasal yapnn dna itilmesi ile ayn anlama gelmekteydi. Aklla birlikte yerleen dzenin, akldnn yasad dzensizliini denetleyen, kontrol eden ve gzeten yaps denetimden km bir drty veya barbarl ifade eden iddeti yok edecei kans hkim olmutur.

62

Bylece akl ve aklclk, modern devletin yasland biricik ara olarak uygarlamann kapsn iddete kapayan bir olgu olarak dnlmtr.

Elias, uygarlama sreci ile birlikte siyasal alanda iddetin toplumsal ilikilerden karlmas arasnda baz paralellikler grmektedir. Elias, toplumsal ilikilerden iddetin karlmasn toplumsal edilgenletirme kavramyla formle eder. Ona gre, uygarlama sreci ile birlikte, iddet devletin tekeline geerek onun baat gcn oluturmutur. Elias, devletin iddet kullanma tekeline sahip olmasn, uygarlama srecinde engel olabilecek fiziksel veya daha baka iddet pratiklerini nlemesi sayesinde, uygarlamann pek ok olumlu zelliklerinin ortaya ktn vurgular. Ona gre, iddet tekelinin bu biimde dzenlenmesi sayesindedir ki, insanlararas iddet denetlenebilir, nlenebilir ve hesaplanabilir hale gelmitir. Yasann iddet kullanma tekelini ifade eden bu biim, yasal iddetin kendisini ortak iradenin bir yansmas olarak grr ve onaylar (Elias 1994: 447448)19. Buna gre, modern devlet akl adna akl hakl karmann ve onaylamann bir yansmas olarak ortaya kar. Bylelikle uygarlama sreci, akln kendi kendini dorulad proje olarak evrensel bir temenniyi terennm edip kendini kutsarken, iddeti akldnn alanna iter

Oysa modern ada ortaya kan iddet, akldnn alanna itilen iddetten veya doa durumundaki iddetten daha farkldr. Modern akl, akld olarak ilan ettii alan kontrol edip dzenleyen kurumlar / aralar gelitirmitir. Bu kurum ve aralarn tekelinde ortaya kan iddeti, akld alann rn veya yansmas olarak dnmek yanltc olur. Modern ada iddet, uygarlk srecinin btn kazanmlarn tehdit altnda brakmtr. Toplumsal ilikilerin ve devletleraras iddet tehdidinin varaca yer, zellikle kitle imha silahlarnn gelimilii dnldnde kayg verici dzeydedir. iddet aralar zerindeki aznln hkimiyeti gz nne alndnda, bu kayg sadece devletleraras bir durumun tesinde ayn devletin kendi yurttalar iin de sz konusudur. yle ki, uygarlama srecinde modern devlet yalnzca yabancy deil kendi

Brckling, Eliasn bu vurgusuna karlk yasal iddetin devlet araclyla her zaman psikolojik olarak varolduunu ancak sava dnemleri ile toplumsal altst olular srasnda bunun daha grnr bir ekilde dorudan btn bir hayata yayldna iaret eder (Brckling 2001: 31).

19

63

yurttalarn da yutabilecek dev bir goleme benzemektedir20. Bylelikle devletlerin iddet etkinlii olarak ortaya kan sava, ayrm gzetmeden herkese lm saar.

Weber, modern devletin iddetin tekeline sahip olmasn onun belli bir ilevini deil, bilakis btn ilevini en ince ayrntsna kadar oluturduunu ne srer. Ona gre modern devlet, btn siyasal birlikler gibi, sosyolojik anlamda tanmlanabilir bir yapdadr. Weberin altn izmeye alt nokta, devletin fiziksel iddet ve kullanm konusunda yasal dayanaa sahip tek g olduudur. Bundan dolay iddet unsurunu modern devletin mihenk noktas olarak grmekte herhangi bir abart veya yanllk yoktur21. Webere gre, modern ada gce dayal saygnlk iddias tayan siyasal topluluklara Byk Devletler deniyor. G dinamiinin genel mant nedeniyle, Byk Gler ou zaman yaylmac glerdir. Baka bir deyile iddet, iddet tehdidi ya da ikisini birlikte kullanarak kendi siyasal topluluklarnn nfuz alanlarn geniletmeye alrlar (Weber 1996: 242). Deleuze ve Guattariye gre:

Devlet sk sk iddet tekeli olarak tanmlanr, ama bu tanmlama baka birine gndermede bulunur ve bu da devleti bir Hukuk Devleti olarak belirler. Devletin st kodlamas ki, bu sava olmayan, polislemi hukuksal yapsal iddettir. iddet, zerinde talim yapaca eyi yaratmaya katkda bulunduu zaman veya Marxn sylemi olduu gibi ne zaman kapma kaptn kapar, o zaman hukuk bir iddet ortaya kar. Sulunun iddetinden ok farkldr bu. Bu yzden de ilk iddetin tersine, hukuk veya devletin iddeti her zaman bunu varsayar; nk bu iddet, kendi taliminden nce vardr: Devlet, iddetin doann ilk basit bir grngs olduunu ve kendisinin sadece iddet gsterenlere, sululara, ilkellere, gebelere kar bar salansn diye bir iddet uyguladn syler (Deleuze&Guattari 1993: 75).

iddetin bireyler arasndaki rastgele biimine son veren rgtl yap olarak devlet, modern ada iddetin sava etkinlii ile devletleraras bir fenomen olarak ortaya kmasna neden olmutur. Modern ada devletleraras savan boyutlar bireysel iddet faaliyetleri ile kyaslanmayacak trden vahetlere yol amtr. Devletler sivil yaam her trl iddet aracndan arndrrken, kendileri teknolojiyi de kullanarak akln alamayaca lde silahlanma yarna girmiler. iddet aralar zerinde yaygnlaan
Hardt ve Negriye gre, sava canavar golem dost-dman ayrmn yapamaz Golem gnmzde snrsz savan ve ayrm gzetmeyen ykmn bir ikonu, savan canavarlnn semboldr. Golem miti iin detayl olarak baknz Hardt&Negri 2004: 2728. 21 Giddensa gre ise, modernite ile kurumsallaan drt kurumsal kmeleme vardr: Youn gzetleme, kapitalist giriim, endstriyel retim ve iddet aralarnn merkezi denetiminin pekitirilmesi. Ona gre hibiri, btnyle bir dierine indirgenemez (Giddens 2005: 12).
20

64

uluslararas rekabet, artan gvensizliin de etkisiyle birlikte devlet, uygarlk d olarak addettii iddeti daha derin boyutlar ile iine ekmitir.

iddetin modern aa zg bu isel boyutu, uygarlamann salt ilerlemeyle edeer olduuna olan inanc da kknden sorgular hale getirmitir. En azndan ilerleme idealine yaslanan modern a, barbar yaamda braktn sand iddeti daha farkl ve grnmez tekniklerle uygar hayatn iine tamtr. zellikle, iki dnya sava srasnda yaanan deneyim bir kez daha ilerleme yolundaki uygar dnyann barbarlkla rten uygulamalarn hatrlatr. Toplama kamplar, atom bombas ve soykrma dek uzanan ac deneyimler, modern devletin iddeti dlamadn bizzat kendi dinamikleri iinde muhafaza ettiini gstermektedir.

Bu rnekler bile modern devletin fiziksel iddet ve basky tekelinde tutan gl makinesinin koltuuna oturmu vicdansz bir grubun karsnda, modern uygarln en ok vnd meziyetleri, barbarla kar korumada baarsz olduunu kantlamaya yetmektedir. Baumann ifadesiyle, uygarlk kendi var ettii korkun gcn ahlkl kullanlaca gvencesini veremeyeceini gsterdi (Bauman 1997: 148).

ada uygarlama sreci, rakip iktidar gruplarn silahszlandrmaya; bylece bir lke ve nfusu zerinde iddet aralar tekeli kurmaya alan devletlerin oluum ve geliimleriyle dorudan doruya ilikilidir. Modern devletin, gelimesi, bir nfus zerinde silahl g tekeli kuran egemen ve dolaysyla blnemez bir iktidar aygtnn, Padoval Marsiliusun deyiiyle bir defensor pacisin (barn koruyucusu) kurulmasyla ayn anlama gelir; sz konusu halk, tam da devletin tekelindeki bu iddeti, meru grmeyi az ya da ok kabullendii iin bar iinde yaar. Fiziksel iddet aralarnn bu biimde tekelletirilmesi ve hkmetler tarafndan (ki hkmetler de, bu konuda, icra organlar olarak grdkleri askerle polisin desteine yaslanr) denetlenmesi ve ynetilmesi, baka pek ok insan icad gibi alabildiine mulktr. Eliasa gre, nasl atein kontrol altna alnmas besinlerin piirilmesinde ilerlemeyi salayp ama ayn zamanda kulbelerle evlerin barbarca yaklmasn da kolaylatrdysa, fiziksel iddet aralarn tekeline alan devletin icad da ayn lde mulk bir yeniliktir. Devletler, barllatrmann pozitif anlamda tehlikeli aralardr. Bir yandan kendi

65

topraklarnda bar salar ve kollarlar. Dier yandan, devlete denetlenen ada barllatrma sreci devletlerarasndaki ilikilerde geerli deildir; devletlerarasndaki mzakerelere, diplomasi ve bar anlamalarna ramen bu ilikilerde herkesin herkese kar sava hl sz konusudur. Modern devlet, bir yars ele alnrsa, fazlasyla medenidir. Ancak dier tarafndan bakldnda, merkezi bir tekel durumunun mevcut bulunmad dengeler sistemi iinde birincil gerilim eksenlerini oluturan gl devletler, birbirlerini, g konumlarn geniletmek ve glendirmek ynnde ksr bir dngye itmektedirler. Bu, z iddet olan savan, tek tek devletlerin hem iddet tekellerini (nk darda dmanlar, ierideyse sivil ayaklanmalar karsnda askeri yenilgiye urayabilirler) hem de uyruklarnn iddet iermeyen medeni koullarn srekli olarak tehdit ettii anlamna gelir (Keane 1998: 3233).

Aydnlanmann Diyalektii eserinde Horkheimer ve Adorno uygarlamann ilerleme ynnde arasal akl kategorisine dayandn ileri srerek, barbarln uygarlamann bu kategorisi aracl ile ilediini belirtirler. Buna gre, aydnlanma ile birlikte akl arasal bir boyuta indirgenerek tahakkm aracna dnmtr.

Foucault ve Baumann analizlerini de bu ereve de okumak mmkn. Bauman modernlie ynelik eletirilerinin odak noktasnda, barbarlk ile uygarln iddet dngs karsnda yan yana durduunu ne srer. Ona gre, uygarl insanlarn doutan beraberinde getirdii iddet eilimlerinin nemli oranda bask altna alnd bir dnem olarak grmek; Bat uygarlnn hegemonyasn merulatrma amacna ynelik ideolojik bir sylemden baka bir ey deildir. Bundan dolay modern uygarln iddet iermeyen bir yapya sahip olduunu dnmek yanltc olacaktr22.
Bauman, Febvrenin uygarlatrma abasna ilikin at tartmann izini srerek, uygarlatrma projesinin zgl bir toplum biimine ek olarak onun yrtcleri ile muhafzlarnn kukuya yer brakmayacak derecede ak bir biimde seimini ngryordu. Bu anlamda Civilisation, bilim ve kltr insanlarnn toplumsal dzenin yeniden retim mekanizmasnda stratejik olarak en nemli konuma ulama ynndeki kolektif abalaryd. Baumana gre, uygarlatrma projesinin znde yatan aba, grecilikle, dolaysyla yaam tarzlarnn oulluuyla ilgili her tr izin silinmesi ynndeki bir abayd. Belirginlik kazanan ey, mutlak bir insan uygarl kavramyd, hibir kartl kaldrmayan ve herhangi bir dn ya da kendini snrlama tanmayan tutarl ve niter bir kavramd. Civilisation kavram Batda bilgili kesimin sylemine, bilgili insanlarn yrtt ve vahi kltrlerin -yerel, gelenee bal yaam tarzlarnn ve birlikte yaama biimlerinin- kalntlarn ortadan kaldrmay amalayan bilinli bir ynlendirici hal seferinin ismi olarak girmitir. Civilisation kavram, toplumsal srelerin merkeziletirilmi ynetimi iin bir strateji seimini de dile getiriyordu: Civilisation, bilginin yn verdii bir ynetim, her eyden nce bireysel zihinlerin ve bedenlerin ynetimine verilen bir ynetim olacakt.
22

66

Keane de iddet tehdidinin, medeniyete ynelik ilginin ardnda daima kendini gsterdiini vurgular. Ona gre, medeniyet, normal olarak, iddetten arnma, ondan kurtulma ve onu ycelterek baka bir eyle ikame etme konusundaki daimi problemi zmekle ykml bir proje olarak anlalyordu, medeniyetsizlik bunun kart olarak iddete davetiye karan bir durum olarak betimleniyordu (Keane 1998: 27)23.

Bauman iin ise, modern uygarln iddet iermeyen karakteri bir yanlsamadan ibarettir. Baka deyile onun, kendini kandrma ve ilahlatrmas onun merulatrc mitinin ayrlmaz parasdr. Uygarlmzn iddeti, onun insanlkd, alaltc ve ahlkd niteliinden tr ortadan kaldrd dncesi doru deildir. Eer modernlik barbarln gerekten kartysa, ustaca, serinkanl bir ekilde yok etme, katletme ve ikencenin hi de kart deildir. Dnmenin nitelii daha aklc olduka yok edilenlerin nicelii artmaktadr. rnein gnmzde terrizm ve ikence heyecan aralar deildir. Bunlar siyasi akln aralar haline gelmitir. Buna gre uygarlama sreci, insan dnyada olup bitenlerin iddetten arnmas olarak dnlyordu. Modern akln kendi kendisini kutsamas kendini mitletirmekten baka bir ey deildir. Uygarlama srecinde gerekte olan ey iddetin daha etkili biimde yeniden dzenlenmesi ve iddete yeni alanlar almasdr. Bundan dolay modernleme projesi ina edilirken iddetin varlna son verilmemi, yalnzca gzden uzaklatrlmtr. Deyim yerindeyse iddet grnmez klnmtr (Bauman 1997: 131).

Civilisation kavramna biiminden ok ierii asndan bakldnda, civiliser fiili ile olduka farkl, ancak o da uzun sredir yerlemi bir fiil arasnda arpc bir benzerlik var: Policer fiili, balangcndan itibaren, bir btn olarak topluma ya da siyasal alana ynelik olarak kullanlyordu. Tad anlamlar arasnda, dzenin muhafazas, iddeti insanlar aras ilikilerden kaldrma (daha dorusu iddeti, devlet destekli yasa hizmetinde tekelletirme), kamusal meknlarn emniyeti yakndan denetlenen ve iyi tanmlanm, anlalmas kolay kurallar iinde tutulan bir kamusal alan fikri vard. Civiliser fiilini policer fiiliyle birletiren ve ayn zamanda onu eski civilit fikrinden ayran ey, ilkinin tek tek bireylerden ok, insanlar aras ilikiler a zerinde gerekletirilmesi gereken bir ilemi gstermesiydi; te yandan, civiliser fiilini civilit fikriyle birletiren ve ayn zamanda onu policer fiilinden ayran ey (ki ksa srede policer szcnn yerini alm, bu szc hemen hemen tmyle kamu syleminden karmtr), bireyleri slah etmek suretiyle arzu edilen insanlar aras ilikiler rntsne ulamay gstermesiydi. Uygarlatrmak dolayml bir etkinlikti; bar iinde ve dzenli bir topluma (socit polic [uygarlam toplum] kavramnn ierdii ideale), toplumun yelerine ynelik bir eitim abasyla ulalacakt. Bu noktada Bauman uygarlatrma projesi ile civilit arasndaki nemli ama gizli bir farklla iaret etmektedir. Civilit grdmz gibi bir cila, ehliletirilmi, ancak temel olarak slah edilmemi, tutkunun sard bir bedene zorla geirilen bir davran maskesiydi. Uygarlk bir etiketti: renilmesi ve sadakatle izlenmesi gereken bir davran kodu, seilmiler topluluuna kabul edilen herkesin kabul etmesi ve uymas beklenen bir kurallar dizisiydi; dierlerinden ise, kurallara uymay, gruba sadakatin ve yelie uygun olmann yeterli bir kant olarak kabul etmeleri bekleniyordu (Bauman 1996: 112,113114). 23 Uygarlama sreci konusunda ayrntl bir okuma iin baknz Keane, 1998: 2337.

67

iddetin grnmez hale getirilmi olmas onu dar bir alanla evrili ve zelletirilmi kiisel deneyimin bak asndan grlemez klmtr. Bunun yerine, ya toplumun sradan yelerinin ulaamayaca, ayrlm ve soyutlanm topraklarda kapal tutulmu, ya toplum yelerinin (ya da topluma ye saylanlarn) ounluu iin alacakaranlk alanlara, yasak blgelere atlm, ya da uygar insanlarn yapabilecei hibir ey olmayan uzak yerlere gnderilmitir24. Baumana gre, tm bunlarn nihai sonucu, iddetin younlamasdr. Bask aralar merkezileip rekabetten kurtulunca, teknik ynden kusursuz olmasa bile grlmemi sonulara varabilecek gce eriecektir (Bauman 1997: 132). Yoketme aralarnn teknikletirilmesi, Arendtin de vurgulam olduu ama ara dngsn tersine evirmitir. Ama meru olmadnda aracn onu meru klabilme tehlikesinin yannda, ama meru olduunda aracn onu meru klamamas tehlikesi de iddet aralar zerindeki tekelciliin tehdit edici stnln gstermektedir.

iddetin grnmez bir biimde klk deitirmesi, onu daha da tehdit edici boyutlara getirmitir. Keanee gre uygarlam sivil toplum dncesinin egemen olduu toplumlarn hepsinin iinde iddetin kronik kalcl, (bununla ilikili olarak) sivil toplumlarn sivil olmayan (uygarlamam) toplumlara dnmesi ynnde srekli bir olasln varl (birincisiyle ilikili olarak) cinayet ve tecavz, soykrm ve nkleer sava, disiplin kurumlarnn iddeti, hayvanlara kar acmaszlk, ocuk istismar ve lm cezas gibi farkl fenomenler yirminci yzyl boyunca sregeldi (Keane 1998: 29).

Baumana gre, iddetin uygar toplumlarn gndelik hayatndan arndrlmas hem toplum iinde hem de toplumlararas ilikilerde dzenin tesis edilmesinde militarizmin ykseliine neden olmutur. Bu militarizasyonun sonucu olarak, son bir iki yzylda hibir ada grlmemi felaketlerin ve insan kaybnn yaanmasna yol almtr. Geri, Bauman iddetin gnlk yaam iindeki yerinin azaldn inkr etmese de, bunu bireylerin iddete bavurmalar halinde karlk veremeyecekleri trden bir iddetin varlna balar. Baumana baklrsa, bireyler arasndaki iddetin gndelik hayattan arnmas; iddetin yeni kaynaklarnn ve merkezlerinin toplumsal yap iindeki tahliyesinden baka bir ey deildir. Buna gre iddet, modern iktidarn dardan zor
24

Agamben iddetin grnmez blgelerinin modern ada kamplarda srdn ne srer. Daha geni bilgi iin baknz Agamben 1998: 3. blme.

68

fark edilebilen tekelleme ve merkezileme eilimlerinde sakldr. Bylelikle, iddet artk bireylerin eriebilecei alann uzandaki glerin kendi tekelindedir. Dolaysyla, modern ada bireysel iddet, siyasal alandaki iddet ile kyaslandnda hi olmad kadar nemini ve etkisini yitirmitir. Gndelik hayatta bireysel iddetin gerilemesine karlk, siyasal alanda kolektif iddetin ykselii gereklemitir. Kolektif iddetin modern ada ykselii, gndelik hayatta artan gvenlik ve refahn bedeli olarak gerekleir. Bu bedel yle bir bedel ki bizler yani modernite evinin sakinleri her an bu bedeli demeye arlabilir, ya da haber verilmeksizin dettirilebiliriz (Bauman 1997: 143144).

Yukarda da ifade edildii gibi hukuk adan modern devlet, bir insan topluluunun aklc rgtlenmesi olarak tm bir rzaya dayal yaplan szlemeyle tanmlanr. Buna gre, modern devlet szleme kuramndan bu yana iddet aralarnn tekeline sahip olmasndan tr, iddete ikin bir yap olarak ortaya kar. Siyasal alanda iddet olgusu da bu iki kavrama bal olarak kendine yer bulur. Siyasal alanda iddet sorununun ortaya kmas yalnzca modern aa zg bir durumu ifade etmez. Denilebilir ki iktidar ilikisinin olduu her yerde iddet sorunundan da sz etmek mmkndr.

Genel bir ereve iinde kalarak zetlersek, iktidar ile iddet arasndaki diyalektik iliki tarihsel bir srece dayanr. Modern dneme kadar uzanan bu iliki, birinin varl dierinin yokluu olarak anlalmtr. Bu durumu Arendt, iktidarn kendini dayatt yerde iddet, iddetin ba gsterdii yerde de iktidardan sz edilemez diyerek aklar. Siyasal alan sorununu da bu temelde inceleyen Arendt, iddeti siyasal-toplumsal kategorinin dnda tutar. Ona gre, her trl siyaset yapma biiminin gelitii zemin olarak siyasal alan iktidarn zora / gce bavurusu olarak geliir. Arendte gre, iktidarn iddet aralarna sahip olan meru yznde ortaya kan bu ynelim, iddet retici olmaktan ok iddeti nleyici bir zellie sahiptir. iddet olgusunu, siyaset ncesi yaam biimlerinde animal laborans ve homo faber arasndaki gidip gelen dng iinde dnen Arendt, vita activann (siyasetin olanan douran etkinlik olarak) ortaya kmasyla birlikte btnyle yeni bir srecin baladn ne srer. Ona gre, vita activa (eylem) sayesinde siyasal varlk olarak dnlen insan, tarihte hi olmad

69

denli bir arada yaamasnn yeni olanaklarn siyasal alanda ortaya karabilmitir. Bu ereve iinde kalarak, iddeti iktidarn deil, daha ok iktidar olmak isteyen yaplarn siyaset ncesi bir etkinlii olarak dnmek gerekir. Arendtin izinden gidersek, iktidarn iddetle ile kurduu bu ilk iliki ayn zamanda nedeni olduu eyi yaratt anda onu terk eden bir olguya dnr.

Kaynan iddete borlu bir iktidarn kimi durumlar dnldnde iddet ile olan ban henz koparmam olduu sylenebilir. rnein totaliter rejimlerdeki iktidarn kanl uygulamalarn zora veya gce bavuru olarak m yoksa gcn ve kuvvetin yanl uygulamalar olarak m grmek gerekir? Bunun yannda, meru iddet aralarna sahip bir iktidarn her durumda olmasa da, zellikle amzda terrle mcadele sz konusu olduunda -kimi durumlarda- kartna benzer uygulamalara giriir ve bunu da hukuk, insan haklar veya gvenlik adna merulatrabilmektedir. Bu ve buna benzer uygulamalar da yine ayn ekilde gcn veya kuvvetin yanl kullanm olarak m yoksa iddet olarak m grmek doru olur?

Her ne olursa olsun, iddet iktidar ilikisi tarihsel olduu kadar durumsal bir zellie de sahiptir. Ancak tarihsel bir kopula modern dnemde gelien iktidarn strateji ve planlamalarn iddetten uzakta bir yerde konumlandrmak mmkn gibi grnse de, deien ey bir baka ynyle iddetin klk deitiren biimlerinde sakl olduu dnlebilir.

Arendtin tersine Foucault, modern dnemde iktidarn yn, biim ve el deitiren rgtlenme an iddete ikin olan yaps bakmndan en ince detaylarna kadar inceler. Foucault iddetin kayna ile nedenlerini siyasal alann dnda deil, bizzat iinden geliip deien stratejiler erevesinde ele alr. Ona gre, iddet konusunda modern dnemde deien ey, disiplin ve denetim toplumlarnn her trl basky merulatran normalletirici ilev ve pratiklerinin btn hayata yaylmas oluturur. Bu ynleriyle modern iktidar bireyleri slah edici bir ara olarak siyasal alan boydan boya katederek ortaya kmtr.

70

II.

BLM:

MCHEL

FOUCAULT

VE

KURUMLARDAK

NCELTLM DDET TEKNKLER


II.1. Modern ktidarn Yaps ve leyii

ktidardan sz edilirken, belirli bir devlet iinde vatandalarnn bamlln garanti eden kurumlar ve aygtlar btnn, yani iddeti darda tutup yasay tesis eden yapsal bir birlikten sz edilir ounlukla. Buna gre, kurumsal erevede iktidardan genellikle bir grubun bir baka grup veya toplum zerindeki etkilerini salayan egemenlik biimi anlalr. Ancak, Foucault iktidar kavramnn btnsel birliinden te baka tr ve biimdeki ilikiler a iinde bulunan iktidar zerinde durur.

Foucaultya gre, iktidar bir tz deildir; o, ayn zamanda kkeni uzun uzadya aratrlmas gereken esrarengiz bir ey de deildir. ktidar, yalnzca bireyler arasndaki bir tr ilikidir. Bu tr ilikiler spesifik ilikilerdir; yani mbadeleyle, retimle, iletiimle hibir ilgileri yoktur; ama onlarla birletirilebilirler. ktidarn karakteristik zellii, baz insanlarn baka insanlarn davranlarn az ok btnyle (ama asla tamamen ya da zorlamayla deil) belirleyebilmeleridir. Zincire vurulup dvlen bir adam kendisi zerinde g uygulanmasna maruz kalmaktadr. Ama bu iktidar deildir25. Ne var ki, lm tercih ederek azn amamakta srar etmek gibi kesin bir tavr koyabilecei bir durumda konumaya kkrtlabilmise eer, o takdirde belli bir ekilde davranmaya itilmi demektir. Bu durumda o insann zgrl iktidara tabi olmutur. Ynetime boyun emitir. Eer bir birey zgr kalabilecek haldeyse, bu zgrlk ne kadar dar kapsaml olursa olsun, iktidar onu ynetime tabi klmay baarabilir. Potansiyel bir reddetme ya da bakaldrma olmadan iktidardan szedilemez (Foucault 2005c: 55). Bununla Foucault, iktidarn temel olarak bastrc, dayatmac zelliine; doay, igdleri, bir snf veya bireyleri basks altna alp cezalandran modern yorumuna vurguda bulunur (Foucault 2004: 31). Bask mekanizmasn zmlemeye almak ayn zamanda iktidarn ileyi biimine giden sreci gstermek

25

Deleuze da Foucault ile paralel ekilde, iktidarn gcn baka glerle olan ilikisinde ortaya kabileceine iaret eder (Deleuze 2006: 107).

71

anlamna gelir. Zira iktidarn btn mekanizmasnn z onun bask reten ilikilere dayal yapsndan kaynaklanmaktadr.

ktidarn ortaya kt ilikiler zeminine bakldnda, onu ortaya karan birok etkenden szetmek mmkn. ktidarn gerisindeki oklu ilikilerin temelinde hangi tr etkenler bulunursa bulunsun, o belirli bir rasyonelletirme emas altnda iler. Btn spesifik biimlerine karn, iktidarn almas belirli bir rasyonelleme labirentinin dna kamaz. Bu rasyonelleme emas ekonomide, teknikte ve bilimdeki grnmnden daha farkl bir boyutta hkm srer.

nsann insanlar tarafndan ynetilmesine denk den bu rasyonalitenin kendisi, ister ailede ya da kk gruplar arasnda veya snflar arasndaki ilikiler sz konusu edildiinde ya da daha genel boyutta brokrasinin genel nfus zerindeki etkisinde ortaya kar. oklu ilikiler anda kendini gsteren bu rasyonalite herhangi bir arasal iddeti gerektirmeyecek biimde iler. Ne var ki, bu rasyoneliteyi eletirmeyi veya sorgulamay gerektiren kimi nemli noktalar bulunmaktadr. Foucault, sorgulanmas gereken baz noktalar u ekilde vurgulamaktadr:

Asl sorgulanmas gereken, seilen rasyonalitenin biimidir. Akl hastalar ya da deliler zerinde kullanlan iktidarn eletirisi psikiyatrik kurumlarla snrl tutulamayaca gibi, cezalandrc iktidar sorgulayanlar da btnsel kurumlar olarak hapishaneleri mahkm etmekle yetinmezler. Sorun udur: Bylesi iktidar ilikileri nasl rasyonelletirilir? Ayn hedefler peinde koturup ayn etkilerde bulunan balca kurumlarn onlarn yerini almasn engellemenin tek yolu bu soruyu sormaktr. Devlet yzyllardan beri insann ynetiminin en ok sz edilen, en heybetli ama ayn zamanda en kukulu biimlerinden biri olmutur. En nemlisi, siyasi eletiri, devleti, ayn zamanda hem bireyselletirici bir etken hem de totaliter bir ilke olmakla sulamtr. Salt dou halindeki devlet rasyonalitesine, salt devlet rasyonalitesinin ilk polis projesinin ne olduuna bakmak bile, en bandan itibaren, devletin hem bireyselletirici hem de totaliter bir nitelik tadn aka sergilemeye yeter. Bunun karsna bireyi ve bireylerin karlarn karmak, onu cemaat ve cemaatin ihtiyalaryla kar karya getirmek kadar zararldr. Siyasi rasyonalite Bat toplumlarnn btn tarihi boyunca gelimi ve kendisini zorla kabul ettirmitir. Siyasi rasyonalite ilk dayanan pastoral iktidar fikrinde bulmu, daha sonra devlet aklna yaslanmtr. Siyasi rasyonalitenin kanlmaz etkileri hem bireyselletirme hem de btnselletirmedir. zgrleme de yalnzca, salt bu iki etkiden birine deil; siyasi rasyonalitenin kklerinin ta kendisine saldrmann rn olabilir (Foucault 2005c: 56).

Siyasi rasyonalitenin genel dzeydeki ileyiine bakmaktan ziyade, spesifik rasyonalite biimlerini analiz etmeyi tercih eden Foucault, kendi tarihimizde nasl kapana

72

ksldmz anlamann yolunun buradan getiini belirtir. Buradan hareketle Foucault, u anki durumumuzla dorudan balantl olan ve teori ile pratik arasnda daha fazla ilikiyi barndran bir yol nermektedir. Bu yol, farkl iktidar biimlerine kar direni biimlerini k noktas olarak almaktan baka iktidar ilikilerini gn na karmak; onlarn konumlarn saptamak ve uygulanma noktalar ile kullanlan yntemleri renmek amacyla bu direniten kimyasal bir katalizr olarak yararlanmaktan oluur. Baka deyile, iktidar kendi isel rasyonalitesi asndan analiz etmekten ziyade, iktidar ilikilerini, stratejilerin uzlamazl araclyla analiz etmekten oluur (Foucault 2005c: 57).

Bu direnilerin temel amac u ya da bu iktidar kurumuna kar, gruba, elit kesime ya da belirli bir snfn yelerine saldrmaktan ok, bir teknie, bir iktidar biimine kar direnmektir. Foucaultya gre, bu iktidar biimi bireyi kategorize ederek, bireyselliiyle belirleyip kimliine balayarak, ona hem kendisinin hem de bakalarnn onda tanmak zorunda olduu bir hakikat yasas dayatarak dorudan gndelik yaama mdahale eder. Bu, bireyleri zne yapan bir iktidar biimidir. Foucaultya gre, zne szcnn iki anlam vardr: Denetim ve bamllk yoluyla bakasna tabi olan zne ve vicdan ya da zbilgi yoluyla kendi kimliine balanm olan zne. Szcn her iki anlam da boyun ediren ve tabi klan bir iktidar biimi telkin ediyor. Bu erevede, Foucault tip mcadele biiminden bahsediyor. Ya tahakkm biimlerine (etnik, toplumsal ve dinsel) kar yrtlen mcadeleler, ya bireyleri rettikleri rnlerden ayran smr biimlerine kar yrtlen mcadeleler, ya da bireyi kendisine balayan ve bu ekilde dierlerine tabi klan duruma kar yrtlen mcadeleler (Foucault 2005c: 57). Bu mcadele biimlerini kimi durumlarda birbirinden soyutlamak mmkn deildir. ounlukla iie geen bu trden durumlarda bile yine de birinin daha baskn olup ne kt olur. Grlyor ki, iktidar ilikileri iindeki rasyonaliteye ieriden ve birden fazla noktadan eletiri getirmenin yan sra ona kar direni de gelitirmek mmkn.

Buna gre, modern iktidar belirli bir rasyonalitenin iinde kalarak bireye biim vermenin yan sra daha baka pek ok kimlik, znellik ve konum atfeden bir yap olarak grmek gerekir. Foucaultnun da ifadesiyle, devleti modern bir bireyselletirme

73

arac ya da pastoral iktidarn yeni bir biimi olarak da grmek mmkn26. Bireyselletirilmi ve spesifik rasyonelitelere zincirlenmi birey, ne olduunu kefetmeye alan Descartesn znesinden farkl olarak bugn kendisine dayatlan her trl kstlayc kimlikten ve znellikten kurtulmay, iktidarn gelitirmi olduu rasyoneliteye kar bir mcadele olarak grmektedir. Foucaultya gre, bugnk mcadelede grevimiz: siyasi, etik, toplumsal ve felsefi bir sorun olarak, bireyi yalnzca devletten ve devletin kurumlarndan kurtarmaya almak deil; kendimizi hem devletten hem de devletle ilintili olan bireyselletirme trnden kurtarmaktr. Yzyllardan beri zorla dayatlmakta olan bu tr bireysellii reddederek yeni znellik biimlerine geerlilik kazandrmak durumundayz (Foucault 2005c: 68). nk iktidar ilikileri nceden varolmu olan ve srekli yinelenen bir rzann rn olsa bile, doas itibariyle bir uzlamaya dayanmaz. Uzlamann yokluu iktidarn son tahlilde iddete yasland yolundaki dnceyi akla getirir.

Foucaultya gre, gerek duruma bakldnda, bir iktidar ilikisini tanmlayan, dorudan ve aracsz olarak bakalar zerinde deil, bakalarnn eylemleri zerinde eylemde bulunan bir eylem kipi olmasdr: eylem zerinde potansiyel ya da fiili eylem, gelecekteki ya da u andaki eylemler zerindeki bir eylem. iddet ilikisi bir beden zerinde ya da eyler zerinde uygulanr. iddet ilikisi zorlar, bker, ikence uygular, tahrip eder ya da btn imknlara kapy kapatr. iddetin tam zdd ancak pasiflik olabilir ve herhangi bir direnile karlatnda onu en aza indirmekten baka bir seenei yoktur. br yandan, hakiki anlamda bir iktidar ilikisi iki unsur temelinde eklemlenebilir ancak. tekinin -zerinde iktidar uygulanann- sonuna kadar bir eylem znesi olarak tannmas ve yle kalmas ile bir iktidar ilikisine kar, btn bir karlklar, tepkiler, sonular ve muhtemel bulular alannn alabilmesi. Akas, iktidar ilikilerinin etkili olmas, iddet kullanmn, rza elde edilmesini dladndan daha fazla dlamaz. Kukusuz hibir iktidarn uygulamas da asla biri ya da dieri olmadan, ounlukla ayn zamanda her ikisi birden olmadan sz konusu olamaz.
Foucaultya gre, pastoral iktidar kendi adna deil tebaasnn yarar ve iyilii iin kullanlan bir iktidardr. Pastoral iktidarn bencil amalar yoktur; burada gdlen temel ama tebaann daha iyi duruma gelebilecei koullar hazrlamaktr. Pastoral iktidarda tebaa ile kurulan ba kolektif deil bireysel dzeydedir. Baumana gre, bu durum bireyin kolektifliin zerk bir birimi olarak yorumlanmasndan ileri gelmektedir. Bireyin slahnn anahtar yine bireyin kendisinde sakl olduunu varsayan bu yaklama
26

74

Foucaultya gre, uzlama ve iddet iktidarn aralar ya da etkileri olmakla birlikte, bunun ilkesini ya da temel doasn oluturamazlar (Foucault 2005c: 7374). ktidarn uygulanmas kendi iinde sakl bir iddet veya basky imleyen grnmlerinden ziyade daha ok, mmkn eylemler zerinde ileyen bir eylemsel pratie iaret eder. O, eyleyen bireylerin eylem ve davranlarnn kayt altna alnd bir dzenleme alannda yer alr. Kkrtr, tevik eder, batan karr, kolaylatrr veya zorlatrr, geniletir ya da snrlar, aa yukar olanakl hale getirir; u noktada kstlar ya da mutlak olarak engeller; ancak eylemde bulunduklar ya da bulunabilecekleri lde eyleyen zne ya da zneler zerinde eylemde bulunma biimidir. Baka eylemler zerindeki bir eylem kmesidir (Foucault 2005c: 74). Bu erevede iktidar, tabi klmann meru biimlerinin yan sra bakalarnn eylem imknlarn az ok hesaplayp dzenleyen en geni ve st noktadaki dzenlemeyi imliyordu.

Buna gre, iktidara zg iliki kipini ne iddet ve mcadele alannda ne de szleme ve rza alannda aramamak gerekir. Bunlar en iyi durumda iktidar ilikisinin bireyle kurduu bada aratrlar. Dolaysyla iktidara zg iliki kipini belirli bir sava ve hukuk modelinden treyen ynetimde aramak gerekmektedir.

Ynetsel g, kurumsal tertibatn snrlarnda dolar. En yerel ve blgesel biimleriyle ynetim, kurumsal a ierisinde kendisini teknik trdeki dzenleme edimleriyle hukuk kurallarndan tararak gerekletirir. Hukuktan tama olarak ortaya kan bu tr durumlar genelge, tzk ve istisna gibi gerekelerle hukuk biimin iine yerletirilerek iddet ieren mdahale aralarn meydana getirir. te, iktidar snr veya klcallaan bu blgelerde yakalamak ve analiz etmek gerekir. Buras, iktidarn uygulannn hukukiliinin azald hatta yok olduu eik noktasdr. Buras, her trl bireysel eylem ve tutumun snrland, bask altna alnd ksacas zgr eyleme biiminin ortadan kaldrld gerek yzn gsterdii bir yerdir. Bu durumda;

ktidarn uygulanmas bakalarnn eylemleri zerinde eylemde bulunmak olarak tanmlandnda, bu eylemler insanlarn baka insanlar tarafndan ynetilmesiyle karakterize edildiinde, bu uygulamaya nemli bir unsur dhil edilmi olur: zgrlk. gre, verilen dller ve cezalar bireyi haklar ve sorumluluklar olan, vicdann merkezi, karar verici ve zerk bir fail olarak ekillendirecek biimde dzenliyordu (Bauman 1996: 63).

75

ktidar yalnzca zgr zneler zerinde ve yalnzca onlar zgr olduklar srece uygulanr. Bununla kastedilen, eitli davran biimlerinin, eitli tepkilerin ve deiik tavrlarn benimsenebilecei bir imknlar alanyla yz yze bulunan bireysel ya da kolektif znelerdir. Belirleyici etmenlerin tmyle doyurulduu yerde iktidar ilikisinden sz edilemez. Klelik, insan zincirlenmi olduundan deil (bu durumda sz konusu olan maddi bir kstlama ilikisinin dayatlmasdr) hareket edebilecei ve hatta kaabilecei zaman bir iktidar ilikisidir. Birbirilerini dlayc bir iliki balamnda iktidar ile zgrln yz yze karlamalarndan (iktidarn uyguland her yerde zgrlk yok olur) sz edilemez; aralarnda ok daha karmak bir etkileim vardr. Bu oyunda zgrlk, iktidarn uygulanmasnn koulu (hem iktidarn ileyebilmesi iin zgrlk olmas gerektiinden iktidarn nkoulu; hem de zgrlk iktidardan tmyle arndnda iktidar ortadan kalkaca ve onun yerini salt ve basit iddet zorlamas alaca iin iktidarn destei) olarak grnecektir. Yine de zgrlk iktidarn uygulanmasna yalnzca kar kabilir, nk son tahlilde iktidar zgrl tmyle belirlemek eilimindedir (Foucault 2005c: 75).

Dolaysyla, iktidar ilikisinin merkezi sorununda yatan kkrtma; istencin boyun emeye kar doas itibariyle getirmi olduu tepki ile zgrle istekli inat arasndaki mcadeledir. Mcadeleler ve kar karya gelmeler yoluyla bu ilikileri dntren, glendiren, tersine eviren hareketi anlamak bu g ilikilerinin, bir zincir ya da sistem veya onlar birbirlerinden tecrit eden farkllklar ve kartlklar oluturacak biimde birbirlerinde bulduklar dayanaklar anlamaktr. Nihayetinde, genel izgisi ya da kurumsal saydamlamas devlet aygtlarnda, yasann formle edilmesinde ve toplumsal hegemonyada gelien stratejileri -sz konusu g ilikileri bu stratejilerin iinde etkili olurlar- anlamak gerekir.

ktidarn olabilme koulunu, en azndan ilerliini, en kenar etkilerine dein anlalr klmay ve onun mekanizmalarn toplumsal alann anlalrlk izelgesi olarak kullanmay salayan gr asn, tremi ve kademe kademe inen biimlerin oradan hareketle dallanp budaklanaca tek bir odakta, merkezi bir noktann n varlnda aramamak gerekir. Eitsizlikleriyle iktidar durumlarn, ama hep yerel ve istikrarsz iktidar durumlarn devreye sokan, g ilikilerinin oynak kaidesidir. ktidar her yerde hazr ve nazrdr. Ama bu, her eyi yenilmez birliinin ats altnda kmeletirme ayrcalna sahip olmasndan deil; her an, her noktada, daha dorusu bir noktayla bir baka nokta arasndaki her bantda ryor olmasndan kaynaklanr. ktidar her yerdedir; her eyi kapsadndan deil, her yerden geldiinden dolay her yerdedir. Ve iktidar, srekli, tekrara dayal, cansz, kendi kendini yeniden reten her eyiyle, tm bu hareketliliklerden yola karak beliren, bunlarn her birini destek alan ve geri dnerek onlar sabitletirmeye alan genel bir sonutur. ktidar konusunda Foucault nominalist

76

gibi olmak gerektiini dnr. Ona gre, iktidar ne bir kurum veya yap ne de bazlarnn batan sahip olduu gibi belirli bir g de deildir, -iktidar- belli bir toplumda karmak bir stratejik duruma verilen addr (Foucault 1990: 9293).

ktidar bir a biiminde iler; stelik hibir zaman birilerinin elinde bir zenginlik veya mal gibi sahiplenilemeden. O, ele avuca gelmez bir yapya sahiptir. Bu a iinde bireyler yalnzca dolamakla kalmazlar, srekli olarak bu iktidara katlanmak ve iktidar uygulamak durumundadrlar. Hibir zaman iktidarn rza gsteren ya da atl hedefi olmazlar, her zaman onun araclar olurlar. Baka deyile iktidar, bireylerden dzgei yapar, onlara uygulanmaz. Bu durumda Foucaultya gre, bireyi, kiileri boyunduruuna alacak ya da onlar kracak olan iktidarn gelip arpt, zerinde uyguland bir tr basit ekirdek, atom, saysna ve suskun bir e olarak kavramamal. Aslnda, bir bedeni, jestleri, sylemleri, arzular birey olarak kimlikletiren ve oluturan ey, tam olarak iktidarn ilk etmenlerinden biridir. Buna gre, birey iktidarn karsnda olmaktan ziyade, onun ilk etmenidir ve Foucaultya gre onun ilk etmeni olduu lde de aracs konumundadr. ktidar oluturduu bireyden gei yapar (Foucault 2004: 43). Dahas Foucault, iktidar mekanizmasndan onun bireylerin ruhuna, bedenlerine, hal, tutum ve tavrlarna; baka deyile sylem ve renimine, gndelik aktivitelere yansyan ince klkl varolma biimlerine inmek iin bireyden balanmasnn gereini vurgulamaktadr. Ona gre, onsekizinci yzyldan bu yana iktidardan anlalmas gereken ey, onun toplumsal bedenin ne iinde ne de dnda gelien ileyiinin tam da merkezinde yer alan sinaptik rejiminin bu yapsnda aranmaldr. Foucaultya gre, iktidarn beden etrafnda gelien her trl mimik, tavr ve tutumla iselleen yaps bedeni altrr, davrana nfuz eder, arzu ve zevkle i ie girer, ite onu bu alma iinde sust yakalamak gerekir; yaplmas gereken ey bu analizdir, bu da g bir eydir (Foucault 2003b: 49).

Bu analiz, iktidarn koparlp elde edilen ya da paylalan, korunan veya elden karlan bir ey olmadn tersine birok noktadan geip treyerek eitsiz ve dinamik ilikiler iinde ilediini gsterir. Onun bu dinamik yaps siyasal - toplumsal alandaki ekonomik, bilgi, teknik, ahlk, eitim, cinsel -kurumsal dokudaki- ilikilerin dndan deil, bizzat onlara ikin ilikilerin iinden gelierek gerekleir. Foucault, bu ilikiler

77

a iinde meydana gelen balantlar ile i koullardaki blm, eitsizlik ve dengesizliklerin dolaysz sonular olarak kabul eder. Bunun yannda iktidar ilikileri yaln bir biimde belirli bir yasaklama ya da srdrme rol oynayan styap konumunda yer almazlar. ktidar ilikileri var olduklar her yerde dorudan doruya retici rol oynarlar (Foucault 1990: 94).

ktidarn retici rol onun basit bir hukuksal mekanizmann tesinde, daha baka birok tahakkm prosedr ile birlikte iler. Deyim yerindeyse, hukuksal olarak ileyen iktidarn etrafnda gelien hukuk d bir alan sz konudur. Foucaultnun iktidar ilikileri olarak niteledii daha ok devlet aygtlarnn bireyler zerinde uygulad ilikilerdir, ama ayn zamanda babann kars ve ocuklar zerinde uygulad ilikilerdir; doktorun uygulad iktidar, eraftan kiilerin uygulad iktidar, patronun fabrikasnda iiler zerinde uygulad iktidardr (Foucault 2003b: 162). Buna gre, tek bir iktidardan ok, karmak ve iie gemi bir ilikiler yumandan szetmek gerekir. ktidar ilikilerinin karmak grnen yaps ve eitliliine ramen bir tr btnsel figr olarak rgtlenmeyi baarmlardr. Bundan tr Foucault, tm iktidar ilikilerinin yaylma yoluyla ktklar tek bir odak noktasnn olmadn, ancak toplumsal bir snfn bir dieri zerindeki, bir grubun bir dieri zerindeki tahakkmn btn olarak olanakl klan i ie gemesi biiminde sz konusu olabileceini vurgular.

Foucaultnun iktidar ilikileri hakkndaki analizinin temelinde yatan ikili kartlk dikkati hemen eker. Ancak Foucaultya gre, egemen olanlarla onlara baml olanlar arasndaki ikili kartlk yukardan aaya ve toplumsal bnyenin derinliklerine kadar giden daha kstl gruplar zerinde etkisini gsteren ikilik gibi deildir. Bunu daha ok retim aygtlar, aileler, kstl gruplar, kurumlar iinde oluan ve rol oynayan g ilikilerinin, toplumsal bnyede meydana gelen atlaklara destek olmalarna gre varsaymak gerekir. Ancak o zaman bu ilikiler, yerel atmalarn iinden geen ve onlar birbirine balayan genel bir g izgisi olutururlar; ayn zamanda da yeniden datm, ayn izgiye getirme, trdeletirme, diziler halinde dzenleme, ayn odakta birletirme gibi ilemleri yapmaya giriirler. Foucaultya gre, byk egemenlikler, tm bu atmalarn younluunun srekli destekledii hegemonik sonulardr (Foucault 1990: 94).

78

Genel anlamda belirli bir egemenlik biimi olarak ileyen iktidar hedefsiz, amasz ve rastlantsal biimde ilemez. O, son derece rasyonel biimde ileyen belirli kodlar, ritueller, ynetmelikler ve normlar erevesinde dnen geni ve yaylm bir ebekeler toplamdr. Belirli bir yerde toplanm deil, her yerdedir. Her yerde olarak o, btn toplumsal tertibatn dokusunu ileyen rasyonelliin ince, hassas, kaygan ve hareketli yapsn oluturur. Genel olarak soyut ve iddet ieren haliyle siyasal alanda iktidarn bu trden yap ve ileyi ile doldurulmas, onun belirli yntem ve teknolojilere gre gelitiini gsterir27. Bu teknolojilerin temelinde g ilikileri yatar. ktidarn zerinde ykseldii g ilikileri okluu tersine dnebilen atmalardan geerek geliir.

Foucaultnun iktidar toplumsal - siyasal alann her tarafna szan ilikiler btn olarak tasvir etmesi; her trl direniin imknn dlad eletirilerine maruz kalmtr. Oysa Foucault, yukarda da deinildii gibi iktidar ilikilerinin kanlmaz biimde direnie yol aarak, her an direni arlarna ak olup ona imkn tandn ileri srer. Direni imkn gerek direni olduu iin tahakkm uygulayann iktidar ok daha fazla gle, direni ne denli bykse ona ilaveten iktidar da daha fazla kurnazlkla siyasal toplumsal dokuda tutunmaya alarak karlk verir. Bu trden bir iktidar modeli, tektipletirici bir aygtn donuk ve istikrarl tahakkmnden ok, srekli ve okbiimli mcadeledir. Her yerde mcadele halindeyiz ve her an, isyandan tahakkme, tahakkmden isyana gidilir (Foucault 2003b: 176177).

Bylelikle, iktidar ilikileri okluu iinde kar iktidar odaklar srekli bir yer kapma mcadelesi iindedir. Bu mcadele gndelik yaamdan, cinsiyetler aras ilikilere, ebeveyn ile ocuklar, akl ile akl d olan belirleme noktasnda, hasta ile doktor, renci ile retmen, ii ile iveren arasnda vb. olarak tm bunlarn iinde direniin sakl gerilimi ve iddeti vardr.

Ricoeur, -tarihsel olarak- doru olan iddet kullanarak birletirme [ve birletirme] eiliminin iki merkezden, dinsel ve siyasal alandan geldiini ne srer. Bauman, Ricoeurn bu yaklamn dinsel ve siyasaln hizmetine verilen akldan ya da siyasal ihtiraslar olan akldan baka bir ey deildir diyerek yorumlar. Ricoeurn savna bu biimde yaklamak Baumana gre, onun nermesini bir totolojiye dntrr: Doru ile iddetin evlilii, siyasal alann anlamdr. Bilimin pratii, znde, devlet politikasnnkinden farkl deildir; her ikisi de hkmedilen bir alanda bir tekel yaratmay amalar ve bu amalarna benimseme / dlama aracn kullanarak ular (Bauman 2003: 1819).

27

79

ktidarn toplumsal dokunun btn gzeneklerini doldurmas, ona kar gelien birtakm direnme veya bakaldr odaklarnn nasl tredii sorusunu akla getirebilir. Foucaultnun da kabul ettii gibi, iktidarn olduu her yerde direnme de vardr, ne var ki bu direnme hibir zaman iktidara gre ileyen alternatif bir dsallktan gelmez. Yasann sv ve dinamik biimde ileyen iktidar yapsnn dnda baka bir yer yoktur. Btn alternatif gzken direnme odaklar bizzat buradan, yasann ileyici dinamiinden trer. Foucault asndan bu direnme odaklar okluu iktidar ilikileri araclyla varolabilirler ancak; bu direnme odaklar iktidar ilikilerinde rakip, hedef, destek ya da bir kavga iin atlm roln oynarlar. Nitekim bu trden direnme odaklar, iktidar ebekesinin her tarafnda mevcuttur. Dolaysyla, iktidara kar, ulu bir Reddin tek bir yeri -bakaldrmann ruhu, tm ayaklanmalarn yuvas, devrimcinin saf yasasyoktur (Foucault 1990: 9596). Buna karn trlerinin rneini oluturan, olanakl, zorunlu, olanaksz, kendiliinden, yaban, yalnz, dankl, ykselen, iddetli, uzlamaz, uzlamaya yatkn, kar gden, kurban vermeye hazr direnmeler vardr. Foucaultya gre:

() direnmeler, trde olmayan birtakm ilkelere bal olmamakla birlikte birer tuzak, zorunlu olarak yerine gelmeyen birer vaat de deildir. ktidar bantlarndaki teki merciidirler; bu bantlar iinde yok edilemez karlktrlar. Dolaysyla onlar da dzensiz biimde dalmlardr: Direnme noktalar, dmleri, odaklar kimi zaman gruplar ya da insanlar deimez biimde ayaklandrarak bedenin baz noktalarn, yaamn kimi uraklarn ve baz davran trlerini atelendirerek, az ya da ok younlukla zaman ve uzam iinde yaylrlar. Peki, radikal kopmalar, ikiye ayran ve kitlesel nitelie sahip blmler yok mudur? Bazen vardr. Ama ou zaman, bir toplumda yer deitiren ayrlklara yol aan, birlikleri bozan ve yeniden kmelemelere neden olan, kiileri yoklayan, paralara ayran ve yeniden biimlendiren, onlarda, bedenlerinde ve ruhlarnda yok edilemez blgeler izen hareketli ve geici direnme noktalar sz konusudur. Tpk iktidar ilikileri ebekesinin, sonunda, tam anlamyla iinde yer etmeksizin aygt ve kurumlara giren kaln bir doku oluturmas gibi, direnme noktalarnn salm olmalar toplumsal kademelemelerin ve kiisel birliklerin iinden geer. Ve nasl ki devlet iktidar bantlarnn kurumsal btnlemesine dayanyorsa, bir devrimi olanakl klan da bu direnme noktalarnn stratejik olarak kodlanmasdr (Foucault 2003a: 74).

Foucault, tam da bu noktada iktidar mekanizmalarn ve g ilikilerini analiz etmemiz gerektiinin altn izer. Ona gre, iktidar bu adan zmlemeye almak ancak siyasal dnce tarihi boyunca gzmz kamatrm olan Hkmdar - Yasa sisteminin dna kmamzla olanakl hale gelebilir. Nitekim, Machiavellinin gerekten de hkmdarn iktidarn g ilikileri kavram erevesinde dnmesini de bir basamak daha ileriye gtrerek Hkmdarn kiiliini hesaba katmakszn ve

80

iktidar mekanizmalarn g ilikilerine ikin olan bir stratejiden yola karak deifre etmek gerekecektir (Foucault 1990: 97). Aksi durumda, siyasal - toplumsal dokuda kk salm olan iktidar ilikilerinin tesine uzanmann baka yolu yok gibidir.

Her toplumsal formasyonda iktidarn rgtlenme tarz ve ilikisi kendine zg ebekelere ve ilikilere sahip olduu kesindir. Ancak, her devletteki kendine zg siyasal - toplumsal doku ne ekilde biimlenirse biimlensin, btn iktidar ilikileri eninde sonunda devlete gndermede bulunur. Bunun temel nedeni oklu ve karmak nitelikteki iktidar ilikilerinin her birisinin devletten tremesi deil; aksine bu ilikilerin kendilerinin Foucaultnun tabiriyle devletlemesinden kaynaklanr. ktidar a iindeki ilikilerin devletlemesini yine Foucaultnun altn nemle izdii ynetim kavramnn dar anlamna bakldnda da grmek mmkn: Buna gre, iktidar ilikileri giderek ynetimselletirilirken devletin kurumsal (rasyonel) ann ya gvencesi altna gelitirilip yerletiriliyor ya da merkezi bir planlamann paras haline geliyor. Nasl ve ne trden olursa olsun, modern iktidarn ileyiinden onun yapsna giden sreci anlamak ve zellikle Foucaultcu analizi aklamaya almak, iktidar an btn unsurlaryla gz nnde bulundurmay zorunlu klar. Bu erevede, modern iktidar a srecini potansiyel olarak zellikle strateji kavramyla ilikilendirmek gerekmektedir28. ktidar stratejileri, toplumsal znelerin bedenlerini iselletirirler. rnein biyopolitik, nfus art, doum ve lm oranlar, salk durumu, beslenme, barnma vb. biiminde dorudan toplumsal beden zerine uygulanyor. ktidar, toplumsal zeminde znelerini iki temel teknolojiyle retir: dzeltme ve normalletirme. zneler, bir organizmalar, gler maddeler, arzular, dnceler okluuyla azar azar, derece derece, gerekten ve madden oluturulurlar. Byle zne oluturmann tipik rnekleri anne, yetikin, huysuz vb. gibi kiilik kategorileridir. Kiilik kategorileri, belirli bir evrede varolan kategorilerle uyum iinde somut bir zneyi yeniden retmek iin kullanlan hammaddeler gibi bir ileve sahiptirler (Tekeliolu 1999: 141). Bununla birlikte, iktidar stratejileri ok eitli dispositiflerden getii gibi ona kar ieriden gelitirilmi olan her trl mcadele ve direnme biimlerinden de

Modern iktidarn programlar, pratikte snanmas gerekli ciddi yaplardr. Buradaki anahtar kavram, asl olarak iktidarn programlarnda ve teknolojilerinde ilev kazanan stratejilerdir. Strateji, etkilerin dzenli olarak yeniden retilmi bir modelidir (Tekeliolu 1999:140).

28

81

geerek geliir. ktidar ilikisi iindeki bu gelimeyi stratejik ilikiler, ynetim teknikleri ve tahakkm durumlar dzeyinde ele almak gerekmektedir.

Bu anlamda Foucaultnun iktidar kuramn daha iyi anlayabilmek iin, ok geni bir dzeyde anlalmas gereken ynetim teknikleri kavramn da iktidar oyunlar ve tahakkm durumlar arasndaki bir yere yerletirmek gerekir. Buna gre, her bir iktidar ilikisinden geen rtme ve atmalar -iddet gsterisi-, birbirinin yerine geme stratejilerinin yer deitiren dinamiini oluturur. Her yinelenebilme potansiyeline iaret eden bu mcadele oyununda iddet, bakalarnn davranlarnn hesaplanmasn ve onlarn eylemlerine snr koymann bir arac olarak ortaya kar. Bu biimiyle, dngsel snr izme mcadelesinde iddet her zaman iktidar ilikilerinde kar karya gelen rakiplerin oyunundaki kurucu gc simgeler.

II.1.1. Hapishanenin Douu: Temsil Nesnesi Olarak Mahkmun Bedeni ve Ceza Pratiklerindeki Dnm

Onsekiz ve ondokuzuncu yzyl, cezalarn sulu bedenler zerinde uyarlanmasnda klasik dneme oranla belirgin farkllklarn ortaya kt bir dnem olmutur. Modern dnem, sulu bedene uygulanan cezann niteliindeki bir dnm ifade eden uygulamalar, fiziksel bnye zerinde denenen eski ac ektirme tekniklerinden farkl bir yap gstermekteydi. iddet uygulama nesnesi olarak mahkmun bedenine ynelik ac ektirme pratiklerinde yaanan dnm gzle grnr olmaktan uzaklatrlm, inceltilmi ve teknikletirilmi yeni ve daha etkili bir baka pratie -modern iktidarn biyosiyasi yapsna- iaret eder.

iddet pratiinin dnme uram olmas, klasik dnem ile modern dnem arasndaki farkn hukuk, yasa, su ve adalet gibi olgulara bakn deimesiyle de paralellikler tar. rnein, klasik a hukukunu ineyen herhangi bir yasa ihlali, dorudan kraln kendisine kar yaplm kabul edilirdi. nk klasik dnemde yasa gcn kraln kendisinden almaktayd, yasaya kar gelmek dorudan krala kar gelmek demekti. Yasann gcn kraln kendisinden alm olmasyla meydana gelen herhangi bir sua karlk, kral adaleti salayan hakem olmaktan ok hasm rolndeydi. Nitekim kendisine

82

dorudan saldr olarak kabul edilen su edimi, kraln intikam almas ile karlk buluyordu.

Bylelikle bir biimde dzeltilmeye allan adalet, kraln klcna ihtiya duyularak korunmaya alnyordu. Adaletin kl zoruyla kendini gerekletirdii bu rejim, btn gcn iddet retme kapasitesinden almaktayd. Adalet hem meruiyetini hem de gcn gizemli bir biimde bu iddet kapasitesinden elde etmektedir. Hukukun sululara kar cezalandrc bir ilke olarak ortaya kmas, rejimin kendini ayakta tutmasn salayan biricik ilkeydi. Cezalandrmada gsterilecek en ufak kaytszlk adalete olan inanc zayflataca gibi iktidarn gcnn yetkinliine olan inancn krlmasna yol aabilirdi. Bylece, klasik dnemdeki ynelim kraln en iddetli biimde dmann ortadan kaldrr gibi yok etmesinin de nnn amtr.

Bu ynelim kii olarak mahkmun tekil bedeninden balayp sava meydanna kadar her taraf kapsayacak bir btnlkteydi. Tarihin ikna edici biricik arac olarak iddet, adaletin sesini duyurmakta gecikmemeliydi; aksi durumda yerini bir baka kurucu iddetin adaletine terk etmek zorunda kalacakt.

teden beri iddet iktidarn adaletini hem ayakta tutmada hem de gerekletirmede itici bir rol oynamtr. Nitekim iddet, siyasal alan belirli bir adalet dncesini egemen klmak iin zmleyici yegne g olarak ortaya kmtr. iddetten beklenen zmleyici g, modern dneme gelindiinde etkinliinden bir ey kaybetmi deildir. Kuuradiye gre, gnmzde de adalet talep edenlerin says gitgide artmakta ve bu insanlar adaleti elde etme umudunu yitirince iddete bavurmakta tereddt etmemektedir (Kuuradi 2001: 39). Bylelikle, iddet pratii sadece sava ve devrim zamanlarnn alkantl dnemlerinde deil, bizzat hem cezalandrc hukuk mekanizmann iinde hem de gnlk hayatn olaan pratikleri iinde varln muhafaza etmektedir. Buna gre, iddet siyasal kurumlarn iinde hukuku uygulama biimlerinden biri haline getirilirken, ayn zamanda bireyler arasndaki gndelik ilikilerdeki adaletsizlikleri dzeltmede de ortaya kmaktadr.

83

iddet edimine bu biimde bavurmak, yurttalar arasndaki adalet istemi adna yaplr genellikle. Bu da iktidarn zde ideal olarak temel bir hukuksal durum adna kullanld kimi varsaymlara karlk olarak gerekleir. Foucaultnun da iaret ettii zere, siyasal dnce ve zmleme alannda, iktidar kuramnda hukuk ve iddet, yasa ve yasadlk, isten ve zgrlk, zellikle de devlet ve egemenlik sorununa verilen nem de bu noktadan kaynaklanmaktadr (Foucault 1990: 8990).

Yasaya kar gelen edim, klasik dnemde krala kar gelme ile bir tutularak dorudan sulunun bedeninin ortadan kaldrlmasna veya byk aclarn yaanmasna yol amtr. Modern dneme gelindiinde, yasay ineyen su ediminin karl olarak cezalandrmann biim ve nesnesinin deitiini gryoruz. Klasik dnemdeki cezalandrc ilikide yasay temsil eden kraln bedenine karlk sulunun bedeni yer alr; modern dneme gelindiinde ise yasay temsil eden devletin soyut hukuk birliine karlk mahkmun ele avuca gelmez ruhu yer almaktadr.

Adaleti datan ve uygulayan mekanizmann kendisinde yaanan dnm ceza pratiinin nesnesi olarak grlen failin bedeni yerine ruhunu koymutur. Diyalektik bir belirlemeyle, adalet ve su bu ikisini bir arada dnmemizi salayan iddet toptan bir dnme uramtr. iddetin dorudan fiziki nitelii ile n plana kt klasik dneme karlk olarak modern dnem iddetin grnr olmaktan uzaklatrlm inceltilmi biyosiyasal perspektifi yerlemitir bylece.

Ceza pratiklerinde yaanan dnm ne olursa olsun; klasik dnemde mahkmun bedenini dorudan paralayan, azap ektiren, organlar koparlan, vcuduna damga baslan canl veya l olarak seyirlik bir unsur olarak yaplan tehirci uygulamalar modern dnemde btnyle olmasa bile yaygn olarak ortadan kaybolmutur. Ondokuzuncu yzyl, cezalandrma iinde klasik dneme nazaran gerein ortaya kmas iin iddete soukkanl bir mesafe ile yaklamaya alr. Sulu ile adaleti datan arasndaki kanl hesaplama modern dneme gelindiinde su ile ceza arasnda kanl olma zellii ile n planda deildir. Bu dnemde sula ceza arasnda artk yalnzca meru bir tutarllk ilikisi olacaktr. Yaptrm uygulayan iktidarn kendini, cezalandrmaya kalktndan daha byk bir sula lekelememesi gerekmektedir. Baka

84

deyile, iktidarn verdii ceza konusunda masumiyetini korumas gerekmektedir (Foucault 1979: 5657). Bu adan bakldnda, klasik iktidar cezalandrma iinde dorudan iddete bavurmas ile acmasz bir nitelie sahip olduunu gsteriyordu.

Ceza uygulamalar ile yok edilen veya paralanan bedene ynelik iddet pratii, modern iktidarn ortaya kmasyla klk deitirerek dorudan fiziki olma zelliini terk etmitir. Baka deyile, klasik dnem boyunca cezann uygulanma nesnesinin ana hedefi beden iken, modern dnemde beden ana hedef olmaktan kmtr. Ceza uygulamasnn beden zerinde seyirlik bir unsur olmaktan kmas, yasal iddet pratiklerinin yeni bir yntem ve edime gre yeniden dzenlenmesini beraberinde getirmitir.

Klasik dnemdeki mahkmun bedeni zerindeki seyirlik iddet pratiklerinin uygulama biimi asndan birden fazla amac vard. lkin ve dorudan mahkm bedensel ve seyirlik bir iddete maruz braklmakta, daha sonra ise topluluk nnde topluluun da onu dlamasna izin verilmektedir. kincisi, mahkmun bedeninde iddet uygulayarak hayat bulan iktidarn topluma verdii caydrc, tehdit edici ve acmasz yznn grlmesi oluturur. Azabn planl bir biimde sahneden halka tehir edilmesi Foucaultya gre, en kk yasa ihlalinin bile gl bir cezalandrlma tehlikesi bilincinin uyandrlmas istenmitir. Halkta cezalandrma korkusunun tam olarak uyandrlmas iin sulunun cezas tehir edilerek yerine getirilirdi (Foucault 1979: 58). Bununla iktidar halka ak olarak iddet uygulama tehdidini gstermi oluyordu. Azap ektirmenin yannda kamuya ak tehirin altnda, Foucault bilgince bir reklm ekonomisinin yattn ifade eder. Ona gre, azap ektirme uygulamasnda, yaratlan dehet rnek oluturmann desteiydi: fizik dehet, ortak korku, mahkmun bedenine baslan damga vb. gibi izleyicilerin hafzasna kaznmas gereken imgeler. Bunun yerini modern dnemde ders, sylem, ifresi zlebilen iaretler almtr. Bylece cezalandrma trenini ayakta tutacak olan artk hkmdarln dehet verici ihyas deil de, kanunlarn bizzat kendileri okunarak su belirli bir cezaya balanm olmaktadr. Kamuya ait ak cezalandrmann yerini, kanunun dolaysz yeniden ifreleme treni gemitir (Foucault 1979: 109110). Sonuta, cezalandrmann klasik dnemdeki seremonisinin ziyarete ak meknsal boyutunun yerini, mahkmda her zaman daha

85

isel klnm ekilde aklda tutulmas gereken yazl bir kitaba ve bilince indirgenme sreci almtr.

Her durumda ceza temsili bir hl almaktadr: cezalandrlan mahkmun tesine giden bir amala, cezann en youn etkileri henz herhangi bir sua bulamayanlarn zerinde denenmektedir aslnda. Buna gre, iktidar bir yandan lme gnderdii mahkmun bedeni zerinden hayatta kalanlarn zerinde hkmeden bir iktidar ekonomisi ile denetimini pekitirir.

Kukusuz, halkn cezalandrma srecinde tank olarak bulunmas cezann caydrcl ve iktidarn acmaszln grmekten te anlamlar da vard. Kurbana, mahkma veya suluya uygulanan cezai iddete tank olan halk hkmdarn intikamna ortak klnmaya allyordu. Bylelikle, iddet uygulayan iktidarn yarataca kin ve nefret, halkn da bu srecin bir paras klnmasyla masum grlebilecekti. Herkesin iddete bulat yerde iddet iddet olarak grlmeyecekti. Asl tehlikeli olan ey de buydu: iddet tersine dnp adaletle birleecekti. Hkmdarn iddeti halkn iddetiyle birleince iddet deil adalet ortaya kacakt bylece.

Buna gre, iddet iddeti davet ederek kendine meru bir kullanm olana yaratmaya alyordu. Tarih boyunca meru grlen btn iddet pratiklerinde halk bu srece her zaman davet edilmitir. Bunun sonucunda intikam ceza olarak grlecek, iddet de bunun doal bir paras olacakt. Topluluk nnde cereyan eden yasal iddet pratikleri, klasik dnem boyunca adaletin nasl salanmas ve datlmas gerektii uygulamasnn da kendisini ortaya karmaktadr ayn zamanda.

Klasik dnem boyunca adalet, meydanlarda klcn glgesinde infazlar yerine getirmekteydi. Bu dnemin cezalandrma pratiklerindeki adaletin datm, mahkmun bedenini ortadan kaldran, paralayan, sakat brakan en nihayetinde kesip bien uygulamalar, modern dnemde ortadan kalkar. Foucaultnun da belirttii gibi, modern dnem infazn brokrasinin iine dhil olmasyla adalet mekanizmas da fiziksel iddetle olan i arsndan kurtulmu olmaktadr. Bu dnemde cezalandrmann amacnda byk deiikler ortaya kar. Klasik dnemde ortadan kaldrlan beden yerini

86

ruhu slah edici, iyiletirme tekniklerine brakr. Modern dnemdeki slah edici ve iyiletirici uygulamalar, gelien brokrasinin kurumsal memurlar olarak zellikle ne kan psikolog, psikiyatr ve ahlak ortopedistlerince gerekletirilmektedir (Foucault 1979: 10). Eskiden mahkmun bedenini seyirlik bir oyuna dntren cezalandrma pratikleri, yeni srete bedenin tutuklanmasn ve slah edilmesini amalayarak bambaka bir dzenleme retoriine kavuur. Foucaultya gre, sulu bedene kar modern iktidarn amac uydu:

Bedene dokunmamak veya her halkarda mmkn olduunca az dokunmak ve onda bedenin kendisi olmayan bir eye ulamak. yle denilecektir: hapishane, ieri kapatma, zorla altrma, krek, ikamet yasa, srgn -ki bunlar modern cezalandrma sistemlerinde ok nemli bir yere sahip olmulardr- tamamen fizik cezalardr: para cezasnn tersine, dorudan bedene yneliktirler. Ceza - beden ilikisi, azap ektirmeye ynelik olanlardakilerle ayn deildir. Beden burada ara durumundadr: onu kapatarak veya altrarak bedene mdahale ediliyorsa, bunun nedeni bireyi hem bir hak, hem de bir mal varl olarak kabul edilen bir zgrlkten mahrum brakmaktr. Beden bu cezalandrma yntemiyle zorlama ve mahrum brakma, zorunluluklar ve yasaklar sistemi iine alnm olmaktadr. Fizik ac, bizzat bedenin ac ekmesi artk cezann oluturucu unsurlar olmaktan kmlardr. Cezalandrma, bu dayanlmaz duygular sanatndan, bir askya alnan haklar ekonomisine gemitir. Adaletin mahkmlarn bedenlerine mdahale etmesi ve ulamas hl gerekiyorsa da, bu artk ok daha derli toplu kurallara gre olacak ve daha yksek bir amac hedefleyecektir. Bu yeni tutumun etkisiyle, anatomi zerinde oynayarak azap ektiren celldn yerini koskoca bir teknisyenler ordusu almtr: gzetmenler, hekimler, papazlar, psikiyatrlar, psikologlar, eitmenler; bunlar yalnzca mahkmun yanndaki varlklaryla, adaletin ihtiya duyduu mstesnay ona yapm olmaktadrlar; beden ve azabn canlandrmaya ynelik eyleminin nihai amac olmad konusunda ona gvence vermektedirler. Bunun zerinde durmak gerekir: bugn lm mahkmlarnn son ana kadar hekim gzetiminde olmalar gerekmektedir, bylece hekim onun hayatn sona erdirmekle grevli memurlara, mahkmlarn rahatn salayan bir eza d unsur olarak katlm olmaktadr. nfaz saati yaklanca, mahkmlara teskin edici bir ine yaplmaktadr. Adli ar duygusunun st yaps: hayata acnn hissedilmesine engel olarak son vermek, btn haklardan mahrum brakrken ac ektirmemek, acdan arndrlm cezalar vermek. Sakinletirici ilalara ve eitli teskin etme usullerine bavurarak, bunlarn etkileri geici olsa bile, bu beden d ceza verme sisteminin dorultusu zerinde yer almaktadr (Foucault 1992: 1213).

Modern dnemde cezalandrma sistemindeki bu dnm, ayn zamanda sua kar yasal iddet uygulamasnn ahlk bakmdan da yeni bir srece girdiini bize gstermektedir. Sulunun bedenine uygulanan yasal iddet, klasik dnemde ailesini ve evrede oturan sakinleri de kapsayan seyirlik sre uzun ve birok ritelin tamamlanmasyla gerekleiyordu. Oysa modern dnemde sulunun bedenine verilen ceza -kendine zg bambaka ritellerle devam etse de- ksa bir ana indirgenmitir. Suun bedene uygulanmasnda yaanan dnm, ceza pratiini uygulayan celldn

87

roln de etkilemitir. Suluyla fiziksel bir temas kuran celldn yeri -Foucaultnun da ifadesiyle- zenli bir saatiden baka bir ey deildir.

Klasik dnemin aksine modern dnemin hayat kutsayan hukuk saylts, suun karl olarak mahkmu belirli haklara sahip bir hukuk znesi olarak kabul edip yaamn denetim ve gzetim altna alarak onu kapatr. Foucaultya gre, modern kapatma pratiiyle yeniden oluturulmak istenilen ey, toplumsal antlamann genel ilgi alannn iine alnm olan hukuk znesinden ok; boyun een zne, alkanlklara, kurallara, emirlere, etrafnda ve zerinde ina edilen ve kendinde otomatik olarak ilemesine izin vermek zorunda olduu bir otoriteye tabi klnm olan bireydi. Bylece yasa ihlaline tepki gstermenin, birbirinden iyice farkl iki biimi sz konusudur: toplumsal antlamann hukuk znesini yeniden oluturmak veya herhangi bir iktidarn hem genel, hem de kl krk yaran biimine tabi klnm bir itaat znesi oluturmak (Foucault 1979: 129). Bylelikle, klasik dnemde dorudan bedenle temas kuran yasal iddet pratiinin nesnesi olarak grlen mahkmun bedenine uygulanan fizik iddet, yerini ilke olarak hayatta brakan daha etkili bask teknikleriyle donanm inceltilmi iddet pratiklerine brakm olur.

nceltilmi iddet pratiinde daha az cezalandrma deil de daha iyi cezalandrmak, hatta yumuar grnen bir sertlikle cezalandrmak, bunu daha fazla evrensellik ve gereklilik iinde ceza vermek iin yapmak, cezalandrma yetki ve srecini toplumsal ortopedinin en derinlerine yayma amac vard. Genel olarak deien ey udur: klasik dnemde ne kan cezaevi mi, yoksa modern dnemde karmza kan bask kurumu mu? Bir taraftan tm toplumsal mekna datlm her yerde sahne, seyir, iaret, sylev olarak mevcut ak bir kitap gibi okunabilir. Yurttalarn zihninin yeniden ifrelenmesiyle i gren, suun bastrlmasn su fikrine konulan engellerle salayan, beynin yumuak lifleri zerinde grlmez ve yararsz bir ekilde etki eden bir ceza iktidarnn ileyii. Baka deyile, toplumsal ebekenin tm boyunca koturarak, her noktas zerinde etki ederek ve sonunda bazlarnn bazlar zerindeki iktidar olarak deil de, tmn herkes zerindeki dolaysz tepkisi olarak alglanacak bir cezalandrma iktidar. te yanda ise cezalandrma iktidarnn ileyii sulunun zamanna ve bedenine titiz bir el koyma, onun hareketlerinin, davranlarnn bir otorite ve bilgi sistemi

88

araclyla kuatlmasn amalamtr. Sulular bireysel olarak dzeltmek zere onlara uygulanan, zerinde dnlm tanlm bir ortopedi kendini toplumsal bnyeden olduu kadar, asl adli iktidarda soyutlayan bu iktidarn kendini zerk olarak ynetmesi anlamna gelir. Hapishanenin ortaya knn iinde yklenilen ey, cezalandrma iktidarnn kurumsallatrlmas veya daha da kesin olarak: cezalandrma iktidar ceza kentinde genel bir toplumsal ilevin altna gizlenerek mi, yoksa slah yerinin kapal alan iinde, baskc bir kurumun iine kapanarak m salanabilir? (Foucault 1979: 130).

Her durumda onsekizinci yzyldan bu yana cezalandrc iktidarn tarz ve uygulamalar bakmndan birbirinden olduka farkl biimleri karmza kmaktadr. Bir yanda eski monarik hukuktan destek alarak ileyen iktidar; cezalandrma monarik hukukta bir tr hkmdarlk treni olarak gerekleiyordu, mahkmun bedeni zerinde uygulanan ayinsel damgalar kullanmakta; izleyenlerin gzleri nnde, kuralsz ve youn bir dehet yaratarak hkmdarn bedenini mahkmun paralanan bedeni karsnda yasast bir biimde dayatmaktayd. Ancak cezalandrmann klasik biiminin yerini alan yeni iktidar modelinde, her birey birer hukuk znesi olarak kabul edilerek, damgalar deil de iaretler, ifrelenmi birtakm sylem, bilgi, teknikler ve jestler devreye sokulmutur.

Bylelikle, iktidar ve bilgi birbirlerine tam da sylemsel bir dzen iinde eklemlenerek, eitli stratejiler dhilinde ilerlik gsterebilecek oul sylemsel elere blnrler. Yeni srecin ileyiinde, cezalandrlan bireylerin bask altna alnmasna, bedenin bask kurumlar araclyla terbiye ve slah edilmesi amalanmtr29.

29

Denetim ve bask kurumlarnn gnlk hayat disiplinci siyasetle ele geirmesini inceleyen Goffman da Foucault gibi bu kurumlardaki sosyal normlar yerletiren teknolojilere ilgi duyar. Goffman, denetim kurumlarna total kurumlar adn verir. Ona gre, bu kurum ve kurulular yelerinin gnlk hayatn dnsz bir biimde ynetmelik ve kurallarla kstlarlar. Goffman bu kurumlar kiilii dntren birer laboratuar olarak grr; bireylerin okul hayat, alma hayat, hapishanedeki tutsaklarn tutum ve davranlar, alma kamplarnn kurallar, psikiyatri klinikleri, tmarhaneler, ocuk esirgeme kurumlar, huzurevleri vb. kurum-kurulular bu laboratuarlarn deneysel ortamn oluturmaktadr. Ancak Foucault Goffmandan farkl olarak bireyleri denetlemeye, onlarn kapasitelerini artrmaya sevk ve idare etmeye ynelik disipline dayal gcn kapasite ve yeteneini daha ayrntl biimde sorgular. Goffman ise, denetim kurumlarnn zorlama ve boyun edirme yanna daha ok arlk vermektedir. Goffmana gre, total kurumlar insan aalayarak onun kiiliini vesayet altna alan mekanizmalardr. Bu mekanizmalar

89

Grlyor ki, onsekizinci yzylda balayan ama ondokuzuncu yzyldan bu yana hzlanan cezalandrmann hedefinde artk, daha ince ama btn toplumsal bnyeye yaylm olan cezalandrc iddetin yeni taktik ve tekniklerine tanklk ediyoruz. Tanklk ettiimiz bu sre, klasik iktidarn kendisinden bambaka stratejilerle ileyen yeni bir cezalandrma ekonomisinin iktidarn bize gsterir. Bu ekonomide su genellemi bir biime brnmtr. En kk su toplumun tmne saldr olarak yorumlanarak ceza genellemi bir ileve dntrlmtr. Klasik dnemde kraln bedenine saldr olarak kabul edilen su, modern dnemde devletin soyut birliini temsil eden toplumsal beden imgesiyle yer deitirmitir.

Bylelikle, cezalandrma iktidar hkmdarn intikamndan toplumun savunulmasna kaydrlmtr. Sulu, doas gerei ar olan bir tehdidin elinden ekilip alnmtr, ama imdi neyin snrlandracan grmenin mmkn olmad bir cezalandrmaya teslim edilmektedir (Foucault 1979: 90). imdi, kraln iktidarndan ok daha gl ve ele avuca smaz byklkte bir st iktidarn douu btn hametiyle ykselmeye balamtr. Gemite, hkmdarn snr bilmez iddetine kar, halk bir umut ilkesi beslemenin kayna olarak hep vard, ancak yaanan dnmle birlikte bu umut ilkesinin kendisi daha barbar olabilecek bir iktidar dilisinin paras konumuna gelmitir.

Bedene ynelik mdahalede ondokuzuncu yzylda btnyle fiziki iddetin bir yana brakldn ileri srmek mmkn olmasa da, bir ac ektirme teknii olarak ceza, temel olarak beden zerinde odaklanmamaktadr. Modern dnemde cezann temel nesnesi bir mala veya bir hakka ynelik hale gelmitir. Fakat zorunlu alma ve hapis tam bir zgrlkten mahrumiyet- gibi bir ceza, hibir zaman bizzat bedenin kendini hedefleyen ek bir ceza olmadan uygulanmamtr: gda taynlamas, cinsel yoksunluk, dayak, hcre. Temel olarak, hapishane fiili olarak en ak dzenleri itibariyle, her zaman belli bir fizik acya yer vermitir (Foucault 1979: 1617). Bu da gsteriyor ki,
kii zerinde sosyal denetim a rerek onu disiplin altna alr. Bu denetim a kiiyi kurumun iine alma veya d dnyadan tecrit etme gcyle, onun kimlii zerinde dntrc uygulamalara giriir. Goffmann total kurumlarn karakteri zerine adn verdii srecin detayl bir analizi iin ilgili eserin ayn balkl blmne baklabilir Goffman 1961: 45, 21, 23.

90

modern ceza sisteminde klasik dnemde btn acmaszlyla varln srdren azap ektirme belirli bir lde de olsa devam etmektedir. Ancak bu durum, bedene ynelik olmayan bir cezalandrma anlay tarafndan giderek daha geni lde olmak zere st rtlmektedir. Fakat bu durum uzun zaman btncl bir ekilde, miktara ilikin bir olgu olarak alglanmtr: daha az gaddarlk, daha az ac, daha fazla yumuaklk, insanla daha fazla sayg. Fiili durumda ise, bu dnmlere cezalandrma ileminin bizatihi nesnesinde meydana gelen bir kayma elik etmitir. Bu sre belki bir younluk azalmasndan kaynaklanyor olabilir, ama kesinlikle bir ama deiikliini gstermektedir.

O halde, cezalandrma pratii en kat biimleri itibariyle dorudan bedene ynelmiyorsa, neye mdahale etmektedir? Foucaultya gre sorunun yant yine sorunun kendisinde verilmitir. Mademki bedene deil, o halde ruha mdahale edilmelidir. Bedeni kudurtan kefaret cezasnn yerine kalp, dnce, irade, ruhsal durum zerine derinlemesine etki eden bir ceza gemitir. Deyim yerindeyse, ceza bedenden ok ruha ynelik olacak ekilde yn deitirmitir (Foucault 1979: 17).

Bylece klasik dnemde mahkmun bedeni, hkmdarn zerine damgasn bast ve iktidarn sonularn dvme halinde iledii, krala ait bir nesne haline gelmekteydi. Modern dneme gelindiinde ise mahkmun bedeni daha ok bir kamu mal, ortak ve yararl bir sahiplenmenin nesnesi haline gelmitir (Foucault 1979: 109). Bylelikle, modern dnem temel olarak adaletin cezalandrc iddetinin nesnesinin deitii bir dnemi ifade eder. Bedenin yerine ruhun ikamesi sadece mahkmun temsili ile de deil, iktidar paradigmasnn ceza pratiinin nitelii ve younluuyla ilgilidir.

Siyasal alanda yaanan ceza ekonomisinin dnm, iddetin yasal uygulamalarn derinlerinde klk deitirerek yattnn gstergesidir. Tpk, bedenin ak grnrlnde sergilenen iddetin yn deitirerek ruhta derinlik kazanmas gibidir her ey. Modern dnem bu dnme kout olarak cezai yarglamada bireye ilikin olarak deerlendirmeye, tehise, ngrye, kurallara ynelik bir yarglama ceza adaletinin iine yerletirilmitir. Ancak, Foucaultya gre hukuk mekanizma tarafndan aranan bir baka gerek daha bu alana dahil olmutur: bu gerek, suun

91

dorulanmasn garip bir bilimsel - hukuk kompleks haline getirmektedir (Foucault 1979: 21). rnein delilik sorununun ceza uygulamas iindeki yeri ile ilgili tartmalar bu balamda ele alnabilir. Eer yasay ihlal eden sulunun akl dengesinin yerinde olmadna hkmedilirse, cezadan feragat etmi kabul edilir; bu durumda kii bir baka slah birimine, tmarhaneye veya klinie kapatlarak tedavi srecine alnr.

Bu durum adaletin fail zerindeki mdahalesini ortadan kaldrrken onu dier kapatma mekanizmalarnn mdahalesine sevk edecek bir srece iter. Deliliin Tarihinde Foucaultnun szn ettii gibi: kalmas olanaksz teknenin iine hapsedilen deli, binlerce kolu olan nehre ve binlerce yolu olan denize, her eyin dnda olan byk bir belirsizlie teslim alnmtr. Yollarn en ak olannn ortasnda esirdir: sonsuz dsalla salam bir biimde zincirlenmi olarak (Foucault 2001: 9). Kapatlma ile birlikte deli, kendi gereinden uzakta bir yere iktidarn beden ve ruh zerindeki zorlayc hakikatinin iddetine arl olduu yere tanmaktadr bylece.

Rasyonel dnce, delilii zihinsel bir hastalk olarak kabul ettiinden; hukuk nnde sulu olan deli cezalandrlmaktan ok tedavi edilmeye ihtiyac var ynndeki sayltya dayanarak kapatmay merulatrr. Nitekim psikiyatrik aygt, tedavi amacyla belirli bir kapatmaya ald sulu veya hastay iyiletirmek iin deil, belli bir insan kategorisi zerinde belirli bir iktidar iletmek iin kurulmutur (Foucault 2003b: 49). Kapatma uygulamas delilie tam egemen olmaya almakszn, daha ok sanki ona, kendi sayesinde olabilecei ve srekli bir basknn mutlaka harekete geirdii tm ikincil tepkilerden -iddet, kudurganlk, fke, umutsuzluk- ayklanm bir zgrln iinde belirlemesine izin vermek zorundaym gibi ilemektedir (Foucault 2006: 622). Bylelikle, zihinsel hastalklar tbbn nesnesi haline dntrlerek psikiyatrinin meru kapatma otoritesinin iine atlmtr (Foucault 2005a: 84). Buna gre, delilik bizzat akln sahas iinde kalnarak belirli bir deere ve anlama sahip olur. Buna gre, akl delilie el altndan gsterdii kabulle onu kuatmakta, evrelemekte, onun bilincine varmakta ve yerini belirlemektedir (Foucault 2006: 69). Akln adaletinin gznde deli saln yitirmi yardma muhta hastay, baka deyile anormal olan temsil eder. Bylece, gze grnr biimde akl yetileri yerinde olmadna hkmedilen deli,

92

tehlikeli bir sulu olsa bile ncelikle hasta olarak kabul edilerek psikiyatrinin kapatmasna dhil edilir.

Bu erevede, delinin kapatlmas yetkisi tbba braklmtr; yalnzca o birini delilik lemine sokabilir; yalnzca o normali meczuptan, suluyu sorumsuz deliden ayrabilir. Oysa kapatma uygulamas tamamen baka bir tarza gre yaplanmtr; hibir ekilde tbbi bir karara gre dzenlenmemektedir. Baka bir bilin alanna aittir (Foucault 2006: 201). Sulu deliyi bu kapatmann iine alan karar veren yarglama salt yasal bir karar olmaktan teye gider; karar kendi iinde bir normallik deerlendirmesine giden teknik bir hkme varmaktadr: Deli, hukuk suun znesi olarak grlmediinden hapishane yerine psikiyatrinin hapsedici pratiine dhil edilir. Foucaultya gre:

Gnmz yargc -hkim veya jri yesi- yarglamaktan ok daha baka bir ey yapmaktadr. Bunun da etkisiyle modern dnemde yarg, yarglama srecinde tek bana deildir artk. Ceza usulnn uygulanmas ve cezann infaz srasnda -bilirkii raporlarnn da incelenmesiyle- bir dizi ek kararn kaynamas vardr. Artk yarglamann evresindeki kk adaletlerin ve paralel yarglarn saylar artmtr. Uzmanlar, psikiyatrlar ve psikologlar, infaz yarglar, eitmenler, ceza ynetimi memurlar yasal cezalandrma yetkisini paralara ayrmaktadrlar. Sanki bunlardan hibiri yarglama hakkn gerekten paylamyormu gibidir, sanki bunlarn bazlarnn karardan sonra mahkeme tarafndan saptanan cezay infaz etmekten baka bir yetkileri yokmu ve zellikle de geriye kalanlar -uzmanlar- bir yargda bulunmak iin deil de, yargca kararlarnda yardmc olmak zere mdahale ediyorlarm gibidir (Foucault 1992: 25).

Modern ceza sisteminin bu yaps, hukuk d karar mekanizmalarn iletmesi, yarglamann sadece yasal bir cezalandrma olmasndan kanmak iindir. Adli kararn temelinde her ne kadar bir su unsuru olsa da cezalandrmann nesnesine paralel olarak amacnda da bir deiiklik sz konusudur. Eski cezalandrma srecinde bedenin tesine gidemeyen karar, suun karl olarak bedene etki edecek bir kararla yarglarken; modern yarglama bedenin tesine de giderek ruhu ele alr.

Bylelikle, yeni yarglama sistemi cezalandrmann yanna tedaviyi de ekler. yle ki, bazen tedavinin kendisi bir tr cezalandrmaya dnebiliyordu. Tedavinin devreye girmesiyle, hukuksal olmayan uzmanlk alanlarnn yargnn karar srecine dhil olmas ile ceza adaletine baka unsurlar eklenmitir. Bunun sonucunda Foucaultnun iaret ettii zere, cezalarn uygulama noktalarnn bir kaymasn saptamak mmkn

93

hale gelmitir. Bu kaymann da etkisiyle yeni bir nesneler alan ve yeni bir hakikat rejimi ve ceza adaletinin imdiye dek hi grlmemi bir sr rol ortaya kmtr (Foucault 1979: 22).

Kapatma ve cezalandrma rejiminde yaanan evrim Foucaultnun ifadesiyle, dnyay hastane modeline gre dzenlerken ynetimi ise bir tr tedavi ilevine dntrmtr adeta. Klasik dnemden modern dneme geiin krlgan olan bu noktasnda yneticilerin ii, bireyleri hakiki bir toplumsal ortopediye uygun olarak gelime srecine uyarlamak olmutur (Foucault 2005a: 130). Belirli bir ideale gre tasarlanan yeni toplumsal formasyonda kapatma kurumlarnn temel grevi, siyasal alann dizayn edilmesine giden sreci gelitirmeye yardmc olarak belirir. Kurumsal tertibatn kurulu amacndaki bu trden bir belirlenimle bask, tedavi, kapatma, iyiletirme, sindirme, dlama, cezalandrma, iddet vb. tutumlar siyasal alann meru amacna giden aralar oluturmutur adeta30.

zetle, klasik dnem ve modern dnem temel olarak sulunun bedenine yaklam biimleriyle belirgin bir farklla sahiptir. ki dnemi birbirinden ayran iki farkl nesnelletirme hattnn birisinde suluyu te tarafa gnderen hat, dier tarafta ise sululuu hesaplayp denetleyerek hayatta tutmaya alan bir ceza ekonomisi hatt sz konusudur. Cezalandrmaya ynelik bu yeni siyasetin ad biyosiyasettir. Biyosiyasetin ortaya kmasyla birlikte, siyasal alan benzeri grlmemi biimde iddetin rasyonel rgtlenmeler (kurumlar) araclyla iselletirilmesine sahne olmutur. Her ne kadar, cezalandrma erki iddetin bu trden rasyonel rgtlenmeler iindeki dayanaklarn iddet olarak deil de cezalandrma, g kullanma, dzenleme, dzeltme, tedavi, iyiletirme vb. meruluk noktalar ve kurallarnn iine yerletirse de, iddet olgusu belirli hukuk - bilimsel leklerin arkasna yaslanarak geitirilmeye, gzard edilerek gizlenmeye allyordu.

Reemtsma, uygarlatrmann nemli bir sacayan oluturan kurumsal tertibat dier ilevi ne olursa olsun, potansiyel iddeti herhangi bir biimde kanalize etmek ve izinli olanla izinsiz olan arasndaki izgiyi belirlemek amacyla vardr diyerek aklar. Ona gre, her toplumsal kurumun sanki Leviathann doal bir paras olarak almas kendi varln srdrmesinin bir koulu olarak grnmektedir; aksi halde varolamaz (Reemtsma 1998: 36).

30

94

II.1.2 Modern ktidarn Biyopolitik Yaps

Egemen iktidar(lar)n en nemli hedefini ve zelliini oluturan ey, btnsel bir erevede yaam ve lm zerinde mutlak bir hakka ulamak olmutur. zellikle modern iktidar, biyosiyasi yaps ile bunu merulatrc ve grnmez tekniklerle ele geirmitir. Ancak yaam ve lm zerinde hak, klasik dnemden bu yana koulsuz olarak hkmdarn elinde olmutur.

Hkmdar kendi varln tehlikede grd anda uyruklarndan yaamlarn kendi krallnn veya devletinin savunmas adna vermelerini talep etmeyi bir hak olarak istemekteydi. Hkmdar bununla uyruklarndan dorudan hayatlarn vermelerini talepte bulunmaz, yasadan ve hkmdarlk yetkilerinin kendisine verdii gle yaamlarn tehlikeye atmalar emrini vermekteydi.

Hkmdar, yaam ve lm zerinde dorudan deil dolayl bir hakka sahipti. Uyruklarnn kendi emirlerine uymama ediminde bulunduklar her durumda tereddtsz olarak hkmdar onlarn yaamlarna el koyma hakkna sahipti. Klasik dnem boyunca sregiden bu durumu u ekilde ifade etmek mmkndr: Btn uyruklarn yaam hkmdarn yaamna aktarlmtr. Hkmdarn yaamas adna herkesin lm gerekse bile. Gerekte hkmdarn yaam ve lm zerinde mutlak bir hakka sahip olmas, lm isteme hakkyla ortaya kmaktadr. Bylelikle lme ar niteliindeki istemin yerine getirilmesi, hkmdarn yaam zerindeki iktidarnn gstergesi olarak ortaya kar. Foucaultnun ifade ettii gibi, yaam ve lm zerindeki hak diye sze geirilen, gerekte yaamna el koyma ve yaamna izin verme hakkyd. Bu hakkn da simgesi klt. ktidar bu balamda her eyden nce el koyma hakkyd; bu hak, yaam ortadan kaldrmak iin onu ele geirme ayrcalyla stn bir konuma ykseliyordu (Foucault 1990: 135136).

Agambene gre byle bir hak, kendisini her eyden ok lmden yana kullanmas bakmndan, tanm itibariyle, asimetriktir; hayatla sadece dolayl olarak, ldrme hakkn kullanmada ekimser kaldnda ilgilenir. Foucaultnun egemenlii lmeye terk etmek ve yaamasna izin vermek formlyle tanmlamasnn nedeni budur (Agamben

95

1999a: 82). Bu anlamda iktidar hem yaam zerinde hem de lm zerinde hkm sren mutlak bir el koyma hakk olarak ortaya kyordu.

Klasik dnemden modern dneme kadar iktidarn ileyii, yaam ve lm zerindeki tasarruf hakknda nemli dnmler yaanmtr. Foucault, iktidar mekanizmasnda meydana gelen dnmlerle birlikte bu hakk u ekilde deerlendirir:

Tasarruf hakk, bu mekanizmalarn en nemli biimi olmaktan kp, boyun edirdikleri gleri kkrtma, glendirme, denetleme, gzetleme, oaltma ve dzenleme ilevlerine sahip olan paralar iinde bir para haline; retmeye ve bu gleri silmek, emek ya da yok etmek yerine glendirmeye ve dzenlemeye ynelik bir iktidara dnr. lm hakk, o andan itibaren yaam yneten bir iktidarn gerektirdiklerine doru kaymaya, ya da en azndan bunlara dayanmaya ve bunlarn taleplerine uymaya ynelecektir. Hkmdarn kendini savunma ya da kendisinin savunulmasn talep etme hakk zerine kurulan bu lm, toplumsal bnye iin yaamn salama, ayakta tutma ya da gelitirme hakknn br yz olarak ortaya kacaktr. Bununla birlikte savalar hibir zaman ondokuzuncu yzyldan bu yana yaplanlar denli kanl olmam, hatta btn oransal farklar dikkate aldmz takdirde bile, bu zamana dein hibir rejim kendi nfusu zerinde bylesi soykrmlar uygulamamtr. Ama bu harikulade lm hakk, artk kendini, yaam zerinde olumlu biimde etki gsteren, yaam ynetmeyi, ykseltmeyi, oaltmay ve bu yaam zerinde kesin denetimler ve btncl dzenlemeler yapmay i edinen bir iktidarn tamamlaycs olarak sunar (Foucault 2003a: 100101).

Bylelikle, yirminci yzylda meydana gelen savalar ve soykrmlarla birlikte yaanan kitle kymlar, klasik dnemin savalarndan veya imparatorluk zamanlarnn savalarndan ok farkl deerler, simgeler ve anlaylar adna yaplr hale gelmitir. Bu dnemde meydana gelen savalarla birbirine giren uluslardaki milyonlarca insan hayatlarn hkmdarn hayat adna deil, kendi yaamlarnn varolmas adna yapar hale gelmilerdir. Halklar kendi yaamlarnn gereklilii adna birbirlerini ldrmeye hazr hale getirilmitir.

Foucaultnun ifadesiyle, katliamlar yaamsal olmulardr artk. Onca rejim, yaamn, yaam srdrmenin, bedenlerin ve rkn yneticisi olma sfatyla onca insan ldrterek onca sava srdrebilmitir ve emberi kapatmamz salayan bir dnle, sava teknolojisi bu rejimleri, topyekn yok etmeye ittike, savalar balatan ve bitiren kararlar da gittike yaam srdrme sorununa gre dzenlenir olmutur. Gnmzdeki nkleer durum bu srecin var noktasnda yer alr. Bir halk toptan lme mahkm etme gc, bir baka halkn varln srdrmesini salama gcnn br yzdr. lke

96

udur: Meydan savalarnn dayand taktik olan yaayabilmek iin ldrebilme fikri, devletleraras bir strateji ilkesine dnmtr. Sz konusu olan, egemenliin hukuksal varl deil, bir halkn biyolojik varldr. Eer soykrm modern iktidarlarn dledii bir eyse, bu, eski ldrme hakknn gnmzde geri gelmesinden deil, iktidarn yaam, tr, rk ve kitlesel nfus olaylar dzeyinde yer almas ve kendini orada gstermesindendir (Foucault 2003a: 101).

Foucault, iktidarn yaam zerindeki tahakkmn ve adalet adna savalarn kutsanarak kitlelerin kymna dek uzanan srecine rnek olarak, baka bir dzlemden idam cezas rneini ele alarak analizini srdrr.

Foucaultya gre idam cezas hkmdarn istencine, yasasna, kiiliine saldranlara kar yantn oluturuyordu. Klasik dnemin tersine modern ada daraacnda lenlerin says, savalarda lenlerin tersine gittike azald. Ancak Foucaultya gre, onlarn azalmasyla brlerinin oalmas ayn nedenlere dayanyordu. ktidarn yaam ynlendirme ilevini edinmesinden sonra idam cezasnn uygulanmasn gittike daha zorlatran ey, insani duygularn douu deil, iktidarn varlk nedeni ve ileme mantyd. Asl rol yaam salama, destekleme, glendirme, oaltma ve dzenleme olan bir iktidar, en byk stnln nasl ldrme alannda kullanabilir? Bylesi bir iktidar iin lm cezas, ayn zamanda hem snr, hem skandal, hem de elikidir. dam cezasnn suun kendisinin byklne deil de, sulunun canavarlna, slah edilemez oluuna ve toplumun korunmasna istinaden yaplmas da buradan kaynaklanr. Bakalar iin bir tr biyolojik tehlikeyi temsil edenler meru bir biimde ldrlr (Foucault 1990: 137138).

Klasik iktidarn yaam dorudan ortadan kaldran lmcl uygulamalar, modern dneme gelindiinde bsbtn deiiklie uramtr. Modern iktidar esas olarak gcn lme karar verme yetkisinde grmemekteydi: Tersine, modern iktidar yetki ve gcn yaam ayakta tutarak srdrmek zere kurar; nk lm iktidarn elinden alnan / kaan bir snr durumu olarak grlr.

97

Gerek bir iktidar sz konusu olacaksa bu yaam denetleme, srdrme, ileme ve daha verimli hale getirme durumlarnda sz sahibi olmaldr. lm, iktidarn yaam zerindeki direncini kran onu adeta ilevsiz klan bir durum olarak grlmekteydi. zellikle, iktidarn yaam ynetmedeki direncine bir bakaldr biimi olarak tercih edilen intihar da, iktidarn mutlak stnlne kar olarak grlerek yasaya kar bir edim olarak nitelendirilir.

Genel bir ereve iinde dnldnde, onyedinci yzyldan bu yana iktidarn yaam zerindeki denetiminde meydana gelen btn deimeler; beden odakl ileyen biyopolitika kanalyla gereklemitir. ktidarn bedeni merkez alan iki kutbundan sz edilebilir: lk olarak beden her trl yetenein, glerin, verimliliklerin, itaatkrlnn onun yararllyla kout biimde gelimesi, etkili ve ekonomik denetim sistemleriyle btnlemesi, disiplinleri ortaya karan iktidar yntemleri. kinci olarak onsekizinci yzyldan itibaren, bedeni biyolojik srelerin merkezi olarak gren anlay vardr. reme, doum - lm oranlar, salk dzeyi, yaama sresi vb. oluturan ve etkileyen btn koullar nem kazanmtr. Btn bu sreler iktidarn denetimi altndaki bir dizi mdahale edici ve dzenleyici denetim a araclyla gerekleir. Foucaultnun da belirttii gibi bu sre nfusun biyopolitikasnn olduu bir sretir (Foucault 1990: 139).

Genel anlamda, iktidarn nfus ve beden politikalar konusundaki tertibat bu iki kutup zerinde ekillenir. Beden klasik adan bu yana iktidarn ift tarafl teknolojisine maruz kalmtr. Bylelikle, biyopolitik iktidarn grevi: lme kar yaam yava yava kuatma zerine kurulu bir nitelie dnr.

Butlern ifadesiyle, Foucaultnun bu analizi ynetimselliin bedenler ile kiilerin bakm ve denetimiyle, kiiler ile nfusun retilmesi ve dzene sokulmasyla, nfusun yaamn srdrp kstlad lde mallarn dolamyla ilgilenen bir iktidar tarzn ifade eder31. Ynetimsellik, mnhasran olmasa da, siyaset, idari ve brokratik kurumlar
31

Butler, Foucaultnun bu analiziyle devletin ynetimsellik sayesinde merulamadn, tersine yalnzca canlandn ne srerek, ynetimsellik olmakszn devletin rmeye yz tutacana vurguda bulunur. Foucault devletin bir zamanlar ancak egemen iktidar sayesinde canlandna dikkat ekiyor ki, burada sz konusu olan geleneksel anlamyla egemenliktir, yani hukukun stnl iin meruluk salayan ve devlet

98

zerinden, bir dizi taktik olarak grldnde hukuk, devlet ve iktidarn biimleri zerinden iler. Bylece, ynetimsellik ne dorudan seimler ne de yerleik otorite sayesinde merulatrlan devlet ve devlet d kurum ve sylemler zerinden geliir. Dalm bir dizi strateji ve taktikle kendini belli eden ynetimsellik anlamn ve amacn tek bir kaynaktan, tek bir birlemi egemen zneden almaz. Daha ziyade, ynetimsellie has taktikler zel siyasi hedeflere gre nfusu yerletirmek ve dzenlemek iin, zneleri ve onlarn pratikleri ile inanlarn yeniden retmek iin yaygn bir biimde srer. Butlern da deindii gibi, Foucault iin ynetimsellikten kaynaklanan sorunlar ve tekniklerin ortaya kmas yeni bir siyasi alann ekillenmesine iaret ederek muhalefet etme biimi ve mcadelesinin ynn de bize gstermektedir (Butler 2005: 6566). Bylece egemen iktidarn eskiden simgeledii lm zerine kurulu olan topografya yerini modern dnemde nfus zerinden hareketle yaam kutsayan bedenlerin ynetimine ve hesaplayan ileyiine brakr. Gelien bu yeni srete, egemenlik -ynetim ve disiplin lbirentinde esas ama nfus olmakla birlikte temelde gvenlik sorunu yatmaktadr.

Foucaultya gre, klasik a boyunca hzla birbirinden farkl disiplinler geliir ve ayn zamanda siyasal pratikler ve iktisad gzlemler alannda dourganlk, uzun yaama, kamu sal, konut, g sorunlar belirir; yani bedenlerin boyun emesini ve nfuslarn denetimini salamak zere eitli ve ok sayda tekniin ptrak gibi bitmesine tank olunur. Bylece bir biyoiktidar a balar. Bu biyoiktidarn gelitii iki yn, onsekizinci yzylda ak bir biimde ayrm olarak gze arpar. Disiplin konusunda, ordu ya da okul gibi kurumlar taktik zerine, renme, eitim, toplumlarn dzeni zerine dnceler belirir. Nfus dzenlemeleri ynnde ise, demografi, kaynaklarla nfus arasndaki orantya ilikin tahminler, zenginliklerin ve bunlarn dolamnn, yaamlarn ve bunlarn olas uzunluunun izelgelere geirilmesi sreci balamtr (Foucault 1990: 139). Bu trden tekniklerin gelimesi, byk iktidar teknolojisinin bedeni merkez alarak yaam zerinde kurduu mutlak kuatmay salamlatrmak ve egemen klmak iindir. Foucaultnun iaret ettii zere, bu trden bir biyoiktidarn ortaya kmas kapitalizmin gelimesinin vazgeilmez bir esi olmasndan
iktidarnn temsil iddialarna kefil olan bir egemenlik. Fakat geleneksel anlamyla egemenlik geerliliini ve ilevini yitirdiinden ynetimsellik hem egemenlikten farkl bir iktidar biimi olarak meydana kyor, hem de modernliin son dnemine mahsus bir ekilde (Butler 2005: 65)

99

kaynaklanmaktadr. nk kapitalizm, bedenlerin denetimli bir biimde retim aygtna sokulmas ve nfus olaylarnn ekonomik srelere gre ayarlanmasyla gvence altna alnmtr.

Kapitalizm, bedenlerin kullanlabilirlikleri ve itaatkrlklar ile ayn anda glenmelerini de gerekseyerek, gleri, yetenekleri, genel olarak da yaam artracak ama ayn zamanda da onlar baml klmay daha zorlatrmayacak iktidar yntemlerine ihtiya duyar. ktidar kurumlar olarak byk devlet aygtlarnn gelimesi, retim ilikilerinin srekliliini salamtr. Toplumsal bnyenin her dzeyinde mevcut olan ve ok farkl kurumlar tarafndan (aile, ordu, okul, polis, bireysel tp ya da yerel ynetimler) kullanlan iktidar teknikleri onsekizinci yzylda icat edilen anatomo politikann temel zellikleri de, iktisad sreler, bunlarn ak onlarn iinde yer alan ve destek olan gler dzeyinde etkilerini gsterdi. Ama bunlar ayn zamanda eitli kesimlerin karlkl gleri zerinde etki yaparak, egemenlik ilikileri ve hegemonya etkileri salayarak birer ayrm ve toplumsal hiyerari etkeni olarak ilev grdler. nsan birikiminin sermaye birikimine uygun klnmas, insan gruplarnn bymesinin, retim glerinin yaylmasyla krn diferansiyel blmne eklenmesi, byk lde biyoiktidarn eitli biimleri ve yntemleriyle ilemesi sayesinde mmkn oldu. Bedene yatrm yaplmas, onun deerlendirilmesi ve glerinin datm amal olarak iletilmesi, bu andan sonra zorunlu ve birbirinden ayrlmaz hale geldi (Foucault 1990: 141).

Bylelikle yaam zerinde genileyen bilgi ve denetim teknikleri ile birlikte, beden kamusal dzlemde siyasal alann oluturucu disiplinlerinin bir hammaddesi haline gelmitir. Bedenin toptan bir verimlilikler sistemi iinde deerlendirilmesi ile beraber iktidarn mdahale alan, baka deyile siyasal alan dinamik bir srece dnr. ktidar artk, zerlerinde en u hakkn lm olduu hukuksal znelerle deil canl varlklarla muhatap olacaktr ve bunlar zerindeki en byk etkisi yaam zerindeki egemenlikten geer. Foucaultya gre, eer yaam, hareketleriyle tarihin srelerinin birbirleriyle balamak iin bavurduklar basklar biyotarih diye adlandrrsak, yaam ve yaam mekanizmalarn ak hesaplar alanna sokan ve bilgi iktidarn insan yaamnn

100

dnmnn bir failine dntren olaydan da biyopolitika diye sz etmek gerekecektir (Foucault 1990: 142143).

Foucault asndan bakldnda bu durum, yaamn onu denetimi altna alan tekniklerle btnyle kuatld anlamna gelmemelidir. Ona gre yaam dinamik dokusuyla srekli elden kaan bir eydir ayn zamanda. nsann bir sorun olarak siyasal stratejilerin bahis konusu haline gelmesini Foucault biyolojik modernliin eii olarak adlandrr. Ona gre:

nsan, binlerce yl boyunca Aristoteles iin neyse o olmutur, yani yaayan ve buna ek olarak siyasal bir varlk olma yeteneine sahip olan bir hayvan; modern insan, bir canl varlk olarak yaamn kendi siyaseti dhilinde sz konusu eden bir hayvandr. () nsan sorun olarak ortaya kmsa, bunun nedeni tarihle yaam arasndaki yeni ban kipinde aranmaldr; yani yaamn, hem tarihin dna -biyolojik ortamna konmasna-, hem de bilgi ve iktidar tekniklerinin etkisi altndaki insan tarihselliinin iine konmasna yol aan bu ifte konumda aranmaldr. Ayn biimde, o andan itibaren bedeni, sal, beslenme ve oturma koullarn ve btn varolma dzlemini kuatan siyasal teknolojilerin bollamas zerinde durmamza da gerek yok (Foucault 2003a: 105106).

Biyoiktidarn bu biimde gelimesinin nemli sonularndan biri norm oyununun, hukuksal yasa sisteminin zararna kazand nemde ortaya kar. Yasann kendini garantiye almas iin koruyacak bir takm silahlara, baka deyile kendini gvence altna alabilecek yaptrmlara ihtiya vardr. ktidarn yaam sorumluluunu belirli bir yasann gvencesi altna almasnn yolu lm zerindeki mutlak stnlkten ileri gelir ancak. Yasa iktidarn klc konumundadr adeta.

Yaam btn ynleriyle lebilecek, denetleyebilecek ve disipline edebilecek bir iktidar, yasann gcn ayakta tutabilmek iin klcn varlna ihtiya duyar. Ancak, bylesi ldrc canllyla bir iktidar; itaatkr bedenlerle hkmdarn dmanlarn belirleyen izgiye lmcl yzn gstermekle deil, bizzat normlar erevesinde yaam dzenleyen datmlar disipliniyle ileyecektir. Norm, bireyleri blmlere ayrmann lt halini alarak tpk yasa hkmnde ileyerek kurumsal tertibatn dzenleyici dinamiini oluturur. Normalletirici toplumun yaam merkeze alan ve kuatan biyopolitik ark bu ekilde alr. Foucault, yaamn biyopolitik kuatmann ykselii altna girmesini onsekizinci yzyldan bu yana hukuksal olann norm

101

karsnda gerilemesi olarak yorumlar (Foucault 1990: 143). Bylelikle normlar hiyerarisinin basks altnda birey, kurumsal iddetin iinde iktidarn yenilir yutulur paralar haline dnr.

Biyopolitik teknolojide insan siyasal teknolojinin canl nesnesi olarak durmakszn yeniden retilir. nsann henz yeni saylabilecek bir siyasal alg teknolojisi iinde belirli haklara sahip bir zne olarak dnlmesi, klasik dnemden farkl olarak ileyen hukuksal paradigmann ve iktidarn dnmnden kaynaklanmaktadr.

Modern dnemdeki her trl hukuksal saylt siyasal mcadelelerin bir olumlamas olarak anlalmtr. Bu olumlamann arkasndaki temel niyet: yaamn yceltilmi olmasnda yatmaktadr. te, biyosiyasi projenin bedeni, sal, eitimi, nfusu, doum ve lm orann ksaca her trl yaamsal kategoriyi evreleyen ileyii belirli bir hak idealine gre biimlenmekteydi. Btn bir hayat, bu trden bir siyasal alg teknolojisine dhil edilerek siyasi bir tasarmn nesnesi olmutur. iddet, biyosiyasi teknolojinin bizzat ileyiinin iinde uzanarak iktidar mekanizmasnn bedene, yaama ve insan trn oaltp buna egemen olma yeteneinin cezalandrc gcn oluturmaktadr.

zellikle, cezalandrma tekniklerinde yaanan dnm, iktidarn biim ve tekniklerine kout olarak gereklemitir. Bu sre, iktidar ilikilerinin nesne balantlarnn ve bedenin siyasal alg teknolojisindeki deiimine kout olarak gereklemitir. Cezalandrma teknolojisindeki dnm klasik dnemden bu yana her ne kadar bedenden ruha ynelmi olsa da beden siyasal alandan dlanm deildir, aksine dorudan iktidar ilikilerinin zerinde mdahale edilebilen bir srecin iine atlmtr. Homo criminalisin iktidarn sylem ve bilgi teknolojileri iinden geerek tanmlanmas ve yerletirilmesi uzun bir zaman almtr. Yasalarn derlenmesi, sularn tanmlanmas, usul kararlar, yarglarn rolnn belirlenmesi ve ideologlarn sylem tekniklerinin derlenip gelitirilmesi gerekmitir. Modern dnem bu adan bedeni her zamankinden daha ok damgalamakta, terbiye etmekte, ona azap ektirmekte, ie koturtmakta, trenlere zorlamakta, ondan iaretler talep etmektedir. ktidarn bu tr tasarmlar, iaretler, sylemler ve karlar araclyla yeniden oluturduu diziler ve oluumlar onun insanlar zerinde icra edilmesine ilikin genel bir reete vermekteydi.

102

Semiolojinin ara olmasyla birlikte zihnin iktidar iin hayat yzeyi olmas, fikirlerin denetimi yoluyla bedenlerin tabi klnmas; azap ektirmenin ayinsel anatomisinden ok daha etkin olmak zere, tasarmlarn bir beden siyaseti iinde, ilke olarak zmlenmelerini salamtr (Foucault 1979: 102103).

Klasik an grnr zincirlerine balanm kii, modern ada biyosiyasetin grnmez zincirlerine balanmtr. Biyosiyasetin bedenler zerindeki gerek zaferini salayan ey ise, modern insan / yurtta kendi fikirlerinin zincirleriyle akln sabit halkasna balamas oluturur. Modern iktidarn temel dokusunu oluturan ileyiini btnsel bir erevede gremeyip bunu kendi kurduumuz ey sanmamz durumunda; biyosiyasetin zincirlerine daha da gl biimde balanma tehlikesi iine deriz. Nitekim en salam ve pervasz ideolojik iktidarlarn boy attklar yirminci yzyln, bedenden ok zihni kuatan ileyiinde, bu krlmaz zincirlerin kusursuz balan yatmaktadr.

Bedenin bu biimde siyasal olarak kuatlmas karmak ve karlkl ilikilere gre onun ekonomik kullanmna baldr. Bedenin iktidar ve egemenlik ilikileri tarafndan kuatlmasnn nedeni byk lde, retim gc olmasndan kaynaklanmaktadr. Buna karlk bedenin i gc olarak olumas ancak, onun bir tabiyet ilikisi iine alnmas halinde mmkndr (burada ihtiya ayn zamanda zenle dzenlenen, hesaplanan ve kullanlan siyasal bir aratr). Beden ancak hem retken beden, hem de tabi klnm beden olduunda yararl g haline gelebilmektedir. Bu tabi klma durumu yalnzca ya iddet ya da ideoloji aralaryla elde edilebilmektedir. Dorudan ve fizik de olabilir, gce kar g kullanlabilir, maddi unsurlara ynelebilir ama bu yzden iddete ynelik olmayabilir; hesaplanm, dzenlenmi, teknik olarak dnlm olabilir; ince olabilir ve ne silaha, ne de terre bavurabilir, ama yine de fizik dzlemde kalabilir. Tam olarak bedenin ileyiinin bilimi olmayan bir beden bilgisi, ve onlar yenme yeteneinden daha fazla bir ey olmak zere, onun glerine egemen olma olabilir; bu bilgi ve egemenlik bedenin siyasal teknolojisi olarak adlandrlabilecek eyi oluturmaktadrlar. Bu teknoloji tabii ki dank, srekli sistematik sylemler halinde nadiren formle edilmi durumdadr; ou zaman ok biimli bir dzenlemeden ibarettir. stelik onun yerini ne belirli bir kurumun tarz iinde, ne de bir devlet aygt

103

iinde belirlemek mmkndr. Bunlar ona bavurmakta, onun baz srelerini kullanmakta, deerlendirmekte veya dayatmaktadrlar. Fakat bizzat kendisi, mekanizmalar ve etkileri itibariyle tamamen baka bir dzeyde yer almaktadr. Bir bakma aletlerin ve kurumlarn devreye soktuklar, ama geerlilik alan bir bakma bu byk ileyiler ile maddilikleri ve gleriyle birlikte bizzat bedenlerin arasnda yer alan bir iktidar mikrofizii sz konusudur (Foucault 1979: 2526).

Deleuze bu mikrofizii Foucaultnun dnd gibi, iktidarn yapsnn bir zellii olarak ele grmektedir. Ona gre, bu biimiyle iktidar tam olarak bilgi biimlerinin arasndan ya da altndan geen biimsel olmayan edir. Bu nedenle ona mikrofizik denir. Biim deil, g ve g ilikisidir bu (Deleuze 2006: 112).

ktidarn nesne balantlarnn da etkisiyle, yeni iktidar teknolojilerinin mikrofizik yaps mlkiyet temelli olmaktan ok bir strateji olarak iler. Nitekim modern iktidarn bu oul fiziklerinin egemenlii, sahiplenmeden ok dzenlemelere, manevralara, taktik ve teknik ileyilere bal olarak iler. Foucaultya gre, bu ileyii iktidarn kendini tutmaktan ok icra edildiini, egemen snfn kazanlm veya muhafaza edilmi ayrcal deil de, onun stratejik konumlarnn btnsel sonucu olarak kabul etmek gerekir. te yandan bu iktidar ona sahip olmayanlara yalnzca bir zorunluluk veya yasaklama olarak uygulanmamaktadr; onlar kuatp iinden ve onlarn uzantsndan gemektedir, tpk onlarn ona kar olan mcadelelerinden destek aldklar gibi, bu iktidar da egemen olunanlardan destek almaktadr (Foucault 1979: 26 27). Tekil anlamda her bir bedene inen iktidar pratikleri, siyasal anlamyla bedeni kuatmtr. Her bir beden araclyla siyasal bir anatominin d kurulmutur. Bylelikle kurucu iktidar yeni cezalandrma teknikleriyle makro deil mikro lekte btn kaynaklarn ve glerini devreye koyarak, kk bir devlet gibi kabul edilen bedeni bilgi nesnesi haline getirerek tabii klar. Dolaysyla, bu trden cezalandrma, terbiye ve slah etme uygulamalarn hukuksal olmaktan ok siyasal paradigmann anatomisinin bir paras olarak dnmek gerekir.

Siyasal paradigmann anatomisini zmlemeye ilikin olarak Kantarowitzin kraln bedeni zmlemesi dikkat ekicidir. Orta ada meydana gelen hukuk teolojiye

104

gre, kraln bu bedeni ift ynldr. lml olan fiziki beden dnda, srekli yerinde kalan ve kralln fizik yn, dier yanda ele avuca smayan / gelemeyen nitelikteki bir baka dayana olan unsuru daha iermektedir. Kraln bedenine karlk mahkmun bedeni denk der. Mahkm siyasal alann en karanlk blgesinde Foucaultnun deyimiyle, simetrik ve tersine dndrlm resmi tamamlamaktadr. Mahkmun bedeni ile ikilenen kraln hkmran bedeni. Kraln fizii bedenini ap kralln ruhunun onun yerine ikame edildii kurumsal tertibata karlk, mahkmun fiziksel bedeninden ruhunu ele geirmeye ileyen sre biyosiyasal paradigmada birleirler.

Bu durumda modern iktidarn nesnesi ve kendisi gizemli bir biimde birleerek birbirlerinde erimekte, iddet teknolojisi alabildiine uucu hale gelen bir siyasal alanda btnleerek toplumsal mekanizmann yeni siyasal anatomisini kurar. Bylelikle, toplumsal ortopedi terbiye edilenler, slah edilenler, okullular, ocuklar, deliler, hastalar, yallar vs. kiileri kuatacak ekilde geniletilmi bir gzetim ve denetim iktidarnn kurumsal retim aygtnn iinde eritilerek rafine hale getirilirler.

Ruh teknokratlarn -eitimciler, psikologlar, psikiyatrlar, doktorlar- iktidarn bu yeni yzn oluturan mimarlar olarak grmek gerekir. Bu retimin sonucunda ekillenen ruh, znellik, kiilik, bilin vs. zerinde yeni teknikler ve bilimsel sylemler iinde ina edilerek hmanizmann ahlk taleplerine geerlilik kazandrlmtr. Bu taleple yorulup zgrletirilmeye davet edilen yeni insan, daha domadan kurumsal tertibatn dzeni iinde ldrlmtr. Bu yeni insan imgesi, belki eskinin kaba, barbarln fiziki prangalarndan kurtulmutu ama imdi bir paras klnd, grnmez biim ve klklara sokulmu yeni prangalarn esiri olarak domaktayd. Ruhu elinden alnm modern insan, daha derin bir tabi klmann sonucu olarak modern iktidarn bir sacaya olarak ilev grmektedir artk. iddet, yeni siyasal anatominin iinde bir yerlerdedir artk, stelik znesiz! bir biimde.

105

II.2. Byk Kapatlma: iddetin Etkin Modeli Olarak Panopticoncu Gzetim

Disiplinin icra edilmesiyle, baka sunulmaya zorlanm dzenlemelerle, grmeye olanak veren tekniklerin iktidarn olanaklarn artrdklar ve bunun yansmas olarak, bask altna alma aralarnn, bu basklarn uyguland kiileri aka grlebilir kldklar bir makine gerektirmektedir. Klasik dnem boyunca, insanlarn gzetlendii gzlemevlerinin yava yava kurulduu bir dnem olmutur. Fizik ve evrenbilimin kuruluuyla birlikte bedene brnen byk teleskop, mercek, k demetleri teknolojisinin yan sra, grlmeden grme durumundaki baklarn oklu ve birbirleriyle kesien gzetimlerinin kk teknikleri de yer almtr.

Ia ve grnene ilikin karanlk bir sanat, insana boyun edirmeye ynelik teknikler ve onu kullanmaya ynelik usuller boyunca insan hakkndaki yeni bir bilgiyi sessizce hazrlamtr. Bu gzlemevleri adeta ideal bir rnee sahip olmulardr: askeri kamp. Bu kamp, adeta tamamen keyfi bir biimde kurulan ve biimlendirilen, hzla ina edilen, yapay bir kenttir; olabildiince fazla younlua, ama ayn zamanda gizlilie; silahl adamlarn zerinde olabildiince byk etkinlie ve nleyici deere sahip olmak zorunda olan bir iktidarn st noktasdr. Mkemmel bir kampta iktidarn tm, yalnzca tek bir gzetim araclyla icra edilmektedir ve her bak iktidarn btncl ileyiinin bir paras olmaktadr (Foucault 1979: 170171).

Foucaultya gre kamp, genel bir grlebilirlik etkisiyle hareket eden bir iktidarn diyagramdr. ehircilikte, ii kentlerinin, hastanelerin, tmarhanelerin, hapishanelerin, eitim kurumlarnn yapsnda bu kamp modeli veya en azndan bu modelin ierdii ilke karmza uzun sre kacaktr: hiyerarik hale getirilmi gzetimlerin, admlarn meknsal olarak birbirlerine uydurmalarn. ine kapatma ilkesi. Karanlk oda byk optik bilimi iin ne olduysa, kamp da pek itiraf edilmeyen gzetim sanat iin yle olmutur (Foucault 1979: 171172). Gzetim altna alnan tm bir yaamn aralksz denetimine giden srete gz nnde tutulan biricik ey, tehlikeli ve anormal olan yeni siyasal dzen iin tehdit olmaktan karma dncesidir. Modern iktidarn dzenleme retoriinde kapatma mekn, henz dnmekte olan siyasal alan iin tehlikeli olann zararsz hale getirilebilecei meknlard. Baumana gre:

106

Hapishaneler, dkn evleri, darlacezeler, hastaneler, akl hastaneleri Bunlarn hepsi karanlk olan effaflatrmaya, gzetim yoluyla denetimin geleneksel kullanm koullar giderek daha etkisiz kaldndan, bu denetim yntemini yeniden dzenlemek iin koullar tasarmlamaya ynelik ayn gl itkinin yan rnleridir. Erken modern dnemdeki bu yeniliklerden her birinin belirli bir sorundan kaynaklanan rastlantsal bir bulu olmad, grnte birbirinden uzak ve ilevsel olarak balantsz sahalarda artc derecede ezamanl olarak belirmelerinden anlalmaktadr. Szkonusu olan, yalnzca somut toplumsal sorunlarn zm deildi, ayn zamanda toplumsal iktidar alanlarnn gerekten temelinden sarslmas ve radikal bir biimde deien toplumsal koullarn ve denetim mekanizmasnn yeniden dzenlenmesiydi. Hapishanelerin ya da hastanelerin belirgin varolularnn ardnda gizlenen bu evrensellik, daha sonra Benthamn Panopticonunda belirginlik kazanacakt (Bauman 1996: 58).

Bylelikle, gzetim etkinliinde ne kan kurumsal a yeni bir denetim asimetrisi zerine kurulmu olmaktayd: zleyenler (denetleyenler) ve izlenenler (denetlenenler). Bu dzenleme de izleyenlerin izlenenlere uygulad iddet gzetimin derinliine gre boyut kazanmaktayd. Burada ortaya kan iktidar ilikisinde iddet, izlenene tannan snrlarn alp almamas ve kendisine dayatlan yeni yaam tarzna uyup uymama ile balantl olarak ortaya kmaktayd32. Bunun sonucunda ortaya kan ey, kapatmaya alnanlarn iinden geirildii bir dizi nesneler kategorisidir.

Bu kategorinin grkemli douunu Bauman, istenen toplumsal dzenin korunmasna ayarlanm olan insan davrannn bireysel yarg gcne ya da gemite bu konuyla yeterince ilgilenmi olan doal glere braklamayacann fark edilmesinin bir sonucuydu. Asimetrik gzetimin kurumsallatrlmas, insann yetersizliinin, eksikliinin ya da doas gerei olgunlamamlnn fark edilmesinin pratik eyleme dntrlebilecei, bylece kantlanp, pekitirilebilecei arketip bir yap salyordu (Bauman 1996: 62). Bu arketip yap uzmanlar cemaati araclyla szmona toplumsal ortopedinin yararna olacak ekilde iktidarn zorunlu bir bileeni veya arac olarak i grmekteydi. Bylelikle iktidar ve bilgi arasndaki iliki kalc bir diyagramda zorunlu bir birliktelie dnyordu. Bilgi iktidar doursa da, daha ok iktidara meruluk ve etkililik kazandracak bir hizmete koulmutu. Buna gre, Panoptik modelin iddet ieren ve reten ba dorudan bilginin geliip inceltilmi etkin teknolojisinden beslenir.

32

Salt gzetimin kendisini bir iddet etkinlii olarak varsaymann dnda.

107

Panoptik modelin her eyi grp grlebilir hale getirme ve dzenleme ilkesine karlk, antikite bir gsteri toplumu olmutur. Az sayda nesnenin denetlenmesini ok sayda insan iin mmkn klmak: bu probleme tapnaklarn, tiyatrolarn ve sirklerin mimarisi cevap vermekteydi. Bayramlarn younluu, duyumsal yaknlk, gsteri ile kamusal hayata egemen olmaktaydlar. Kann akt ayinsel oluumlarda, toplum yeniden g kazanmakta ve bir an iin tek bir byk beden halinde olmaktayd. Foucaultya gre, klasik a sorunu tersine evirmitir: byk bir kalabaln anlk grn az sayda kiiye, hatta tek bir kiiye salamak. Balca unsurlarnn artk cemaat ve kamusal hayat deil de, bir yandan zel bireylerin, dier yandan da devletin olduu bir toplumda, ilikiler ancak gsterinin tamamen tersi olan bir biim iinde ayarlanabileceklerdir. Bu ilikilerin garantilerini artrma ve gelitirme ii, ayn anda byk bir insan kalabaln gzetim altnda tutmaya ynelik binalarn yapm ve dalmn bu byk ama iin kullanmaktadr. Bu amaca ynelmek zere modern aa, devletin srekli etkisine, bu devletin toplumsal hayatn btn ayrntlarna ve btn ilikilerine gn getike artan mdahalesine tahsis edilmitir (Foucault 1979: 216).

Nitekim modern toplum Antikitenin gsteri imgesi ile karlanan yapsna karlk gzetim toplumu olarak ne kar. Her trl iliki, iletiim, bilgi ann yaylmas, retimin bedenler zerinden geerek terbiye edilme usulleri, normlar, iaretler oyunu iktidarn siyasal - toplumsal dokunun her taraftan kuatld bir mekanizmay ortaya koymaktadr.

Klasik dnemden bu yana disipline edici kapatma kurumlar, adeta bir hal ve gidi mikroskobu olarak ileyen bir mekanizma salglamlardr; bunlarn gerekletirdikleri ince ve analitik blmeler, insanlarn etrafnda bir gzlem, kayt ve terbiye aygt oluturmutur (Foucault 1979: 173). Foucaultya gre, tam bir disiplinci aygt, tek bir bakla her eyi srekli olarak grmeye olanak verecektir. Merkezi bir nokta ayn anda hem her eyi aydnlatan klarn kayna, hem de bilinmesi gereken her eyin younlama yeri olacaktr. Hibir eyi karmayan mkemmel gz ve tm baklarn ynelik olduu merkez, tm ynetsel, asayie ve gzetime ilikin, denetimin ekonomisine ilikin ve itaat ile almaya ynelik tevikleri salayan dinsel ilevleri kendi bnyesinde toplayacaktr. Btn emirler buradan gelecek; tm faaliyetler burada

108

kaydedilecek ve btn hatalar burada fark edilecek ve yarglanacaktr ve btn bunlar, kesin bir geometrinin dnda baka hibir eyden destek almadan, hemen gerekletirilecektir (Foucault 1979: 173174).

Benthamn Panopticonu bu dzenlemenin mimar biimidir. Burann yaps ve ileyii ksaca u ekildedir: evrede halka halinde bir bina, merkezde bir kule; bu kulenin ve halkann i cephesinde geni pencereleri vardr. evre bina hcrelere blnmtr, bunlardan her biri binann tm kalnln akdetmektedir; bunlarn biri ieri bakan ve kuleninkilere kar gelen, dieri de dar bakan ve n hcreye girmesine olanak veren ikier pencereleri vardr. Bu durumda merkezi kuleye tek bir gzetmen ve her bir hcreye tek bir deli, bir hasta, bir mahkm, bir ii veya bir okul ocuu kapatmak yeterlidir. Geriden gelen k sayesinde, evre binadaki hcrelerin iine kapatlm kk siluetleri olduu gibi kavramak mmkndr. Ne kadar kafes varsa, o kadar kk tiyatro vardr, bu tiyatrolarda her oyuncu tek banadr, tamamen bireysellemitir ve srekli olarak grlebilir durumdadr. Grlmeden gzetim altnda tutmaya olanak veren dzenleme, srekli grmeye ve hemen tanmaya olanak veren birimler oluturmaktadr (Bentham 1995: 35).

Genel olarak hcre yaps tersine dndrlmekte daha dorusu onun ilevi kapatmak, ktan yoksun brakmak ve saklamak- tersine evrilmektedir. Bunlardan yalnzca birincisi korunmakta, dier ikisi kaldrlmaktadr. Tam k altnda olma ve bir gzetmenin bak, aslnda koruyucu olan karanlktan daha fazla yakalaycdr. Grnrlk bir tuzaktr, herkes kendi yerinde bir gzetmen tarafndan cepheden grld bir hcreye iyice kapatlmtr; fakat yan duvarlar bu kapatlm kiilerin kader arkadalaryla temas kurmalarn engellemektedirler. Grlmekte, ama grememektedir; kapatmaya dhil olanlar tahakkmc bilginin nesnesi olmakta fakat hibir zaman iletiim znesi olacak bir konuma asla gelemiyorlard33 (Bentham 1995: 3637).

Panopticoncu gzetim hakkndaki btn detaylar iin zellikle baknz ayn eserin Panopticon Letters blmne.

33

109

Panopticonun yaratt byk etki: tutukluda veya kapatmaya allan kiide iktidarn otomatik biimde dnen ileyiini bilinli ve srekli bir grlebilirlik halinde altn gstermektir. Kapatma rejiminin otomatik olarak ileyen makinesine bakarken konumlar itibariyle iki farkl adan iki farkl deerlendirme ortaya kar. eriden bakan tutsak iin yaltlm bir yalnzlk sreci balarken, gzetlemenin dier ayanda kulede oturan asndan bakldnda oul bir kalabalktan te, tek tek denetlenebilir, saylabilir ve yerleri her an deitirilebilir bir oulluk sz konusudur.

Panoptikoncu iktidar o denli kusursuz iler ki, egemenlik snrlar dhilinde fiziksel etkililiinden ok yukarda da vurguland gibi psikolojikletirici bask mekanizmasyla daha ok ne kar. yle ki, mahkmu iyi davranmaya, iiyi almaya, renciyi disipline etmeye, memuru kurallara uydurup verimlilik sistemine dhil olmaya, hastay tedavi olmaya, deliyi sakin olmaya davet ederken herhangi bir fiziki g uygulamaya gerek yoktur. Kurumsal iktidar a ierisindeki her birey, panoptikoncu bu geometri iinde grev ve i blmnn paras hatta kendisi haline gelmitir. Panoptik a toplumsal bask mekanizmas her kurum araclyla bireylere oradan da btn topluma yaylrken, makro lekte grnr bir iktidarn izine rastlanmaz. Herkes iktidar ann bir vidas haline gelince, iktidar bir yerden baklnca grnr hale gelemeyecek kadar mikro boyutlara blnm ve paylatrlm olmaktadr. ktidar derinlik kazanarak kaamak bir biim almaktadr bylece. ktidarn bu biimi byk bir laboratuardr ve onun deneysel koullarn hazrlayan mekanizma toplumsal yzeyin btn dokusuna szm bulunmaktadr.

Siyasal alan oluturan ve belirleyen kurumlar, panoptic a araclyla iddeti bask mekanizmasnn kendisi olarak btn topluma yaymtr. Denetim ve gzetleme, gndelik yaamn dzenlenmesinden btn bir hayata uzanacak kadar btnsel bir erevede planlanm ve kurgulanmtr. Herhangi bir sapma kurumsal tertibatn bir noktasnda tespit edilmi norm ve cezalarla karlk bulacak ekilde nceden programlanmtr. ktidar mekanizmasnn diyagramnda panopticoncu model bir yap olarak her tr direni, engel veya srtmeye kar kurulmu en saf ve kusursuz bir optik sistem olarak kurulmu siyasal bir teknolojidir. Foucault bu teknolojinin kusursuz bir biimde ilemesini u ekilde aklar:

110

Uygulan itibariyle birok grevlere sahiptir; mahpuslar cezalandrmaya, ama ayn zamanda hastalar tedavi etmeye, rencileri eitmeye, delileri muhafaza etmeye, dilencileri ve aylaklar altrmaya yaramaktadr. Bu bedenleri mekna yerletirme, bireyleri birbirlerine nazaran datma tabi tutma, hiyerarik rgtleme, iktidar merkezleri ve kanallar dzenleme, bir iktidarn aralarn ve mdahale biimlerini tanmlama tarzdr ve bu tarz hastanelerde, atlyelerde, okullarda, hapishanelerde devreye sokulabilir. Bir devin veya bir hal ve gidiin dayatlmasnn sz konusu olduu bir birey oulluunun bulunduu her seferinde, Panopticon emas uygulanabilir. Bu ema -gerekli deiikliklerle birlikte- fazla geni olmayan bir meknn snrlar iinde, belli sayda insann gzetim altnda tutulmasnn gerektii btn kurumlara uygulanabilir34. Bu ema uygulamalarnn her birinde, iktidarn icra edilmesinin mkemmelletirilmesine olanak vermektedir. Ve bunu birok biimlerde yapmaktadr. nk iktidarn zerlerinde icra edildii kiilerin saysn artrrken, bu iktidar icra edenlerin saysn azaltabilir. nk her an mdahale olana verir ve srekli bask hatalarn, kabahatlerin, sularn ilenmesinden bile nce etki eder. nk bu koullarda gc asla mdahale etmemek, kendiliinden ve grltszce icra edilmek, etkileri birbirlerine eklenen bir mekanizma oluturmaktan kaynaklanmaktadr. nk bir mimar ve bir geometriden baka fizik bir araca sahip olmadan, bireylerin zerine dorudan etki etmekte; zihne zihin zerinde iktidar vermektedir. Panopticon emas herhangi bir iktidar aygt iin bir younlatrcdr; onun ekonomisini (malzemeden, personelden, zamandan yana) salamaktadr; onun etkinliini nleyici karakteri, srekli ileyii ve otomatik mekanizmalar araclyla salamaktadr. imdiye kadar hibir rnei olmayan bir miktar iinde iktidar elde etmenin, yeni ve byk bir ynetim arac elde etmenin bir biimidir, mkemmellii uyguland her kuruma verme yeteneine sahip olduu byk gten kaynaklanmaktadr (Foucault 1992: 258259).

Bylelikle, kurumsal tertibat araclyla iktidar ilikileri siyasal - toplumsal alanda anlamn bir ilevden ok bir ilikiler okluuna dntrr. Panopticon tarz, iktidar ilikileri okluunu birok alanda dzenler: ekonomiden sala, eitimden retime, alma hayatndan siyasal organizasyona, zel alandan kamusal alana dek uzanan bir diyagramda panoptik ileyiin normlar, tarzlar ve hkmleri geerlidir. Bylelikle bu iktidar modeli genellemi bir ilevle toplumsal dokuya yayldka glenmekteydi. Gl bir iktidar ebekesinin yaylmas dardan zorlayc bask mekanizmalar araclyla deil; grnmez biimde ve belirli bir meruiyet sayltsnn eliinde gelimeliydi. Nitekim panoptik model de kurumsal bir boyutla dayatt belirli bir normalletirme dncesinin yerletirdii disiplinci mekanizmayla bunu kusursuz biimde yerine getirir.

Disiplinci uygulamalarn toplumsal alan kapsam altna almasyla mikro paralara blnen iktidar ebekesi, her bir bireyin zihninde psikolojik olarak denetimi isel klmtr. Bylelikle, gze grnr iktidar ebekeleri kadar, grnmez biimde oul
Benthamn cezaevi rneini ileri srmesinin nedeni, bunun birok ilevinin (gzetim, otomatik denetim, kapatma, yalnzlk, zorunlu alma, eitim vb.) olmasdr (Foucault 1992: 258).
34

111

iktidar ebekeleri de her bir bireyin zihninin zerinde vcut kazanarak etkisini her tarafa yaymtr. Panopticoncu model, denetimi psikolojik bir boyuta ekerek, gzetlemenin her an ve her durumda gerekletii dncesini bizzat gzetlenen araclyla srdrr. Bununla amalanan ey: kiinin kendisinin gzetlendiini her durumda hatrlamas ve davranlarn buna gre biimlendirmesidir. Bylelikle iktidar isel ya da psikolojik bir boyutla basksn hem belirli bir kapatmaya dhil olanlar zerinde hem de kitleler zerinde psikolojikletirince grnmez bir hale dnmektedir. Buna gre iktidar her yerde hazr ve nazr, her eyi grp grlebilir klma becerisine sahip olup toplumsal bnyeyi kuatp belirli bir alglama alanna dhil etmi olmaktadr. Her yere szm bir gz olarak iktidar, kusursuz biimde i gren saysz grme ebekesiyle dinamik ve uyanktr.

Grme ve denetim altna alma ebekelerinin saysz oklua blnmesiyle birlikte toplum bir eit karantinaya alnm olmaktadr. Panoptik iktidarn genelleen ilevi ile birlikte toplumsal karantina dars ve ierisi arasnda blnmemektedir. erisi ve dars diye bir ayrm sz konusu deildir. Byle bir ayrmn yaplabilmesi iin iktidar ebekesinin belirli bir yerde toplanmas, birikmesi gerekmektedir. Modern dnemde iktidar svlamtr, ele avuca gelemeyecek biimde toplumsal dokunun btn yzeylerine szmtr.

Genel erevede, byk bir hapishane binas yapm programa alnmtr, bunun eitli dzeyleri, merkezi ynetimin katlarna tam tamna denk deceklerdir. Azap ektirilen kiinin bedeninin sergilendii daraacnn, hkmdarn ayinsel olarak da vurulan gcnn, cezann tasarmnn toplumsal bnyeye srekli olarak verildii ceza tiyatrosunun yerine, bizatihi devlet aygtnn gvdesiyle btnleen kapal, karmak ve hiyerarik byk bir mimar gemitir. Tamamen baka bir maddeden olma durumu; tamamen baka bir iktidar fizii; insanlarn bedenlerini kuatmann tamamen baka bir biimi (Foucault 1979: 116). Modern dnemde cezalandrmann gizemli hale gelmi olan ileyiinin zerine kapanan yksek duvarlarla rl snrlar, ondokuzuncu yzyl kentlerinin mimar dokusunun simgesel ama bir o kadar ok yaknnda, hatta bazen ortasnda, cezalandrma iktidarnn ayn anda hem maddi hem de sradan ehresini oluturmutur.

112

II.2.1

Disiplin

Kurumlarndaki

Normalletirme

Pratikleri

ve

ktidar

Teknolojilerindeki nceltilmi iddet Biimleri

Btn disiplinci sistemlerin iinde, grece daha alt dzeyde birer cezalandrc mekanizma olarak ileyen hastane, okul, kla, tmarhane, hapishane vb. kurumlar kendine zg birtakm yaptrm biimlerine sahip olarak bir tr adalet datma sanatn icra ediyorlar.

Bu kurumlar, temel olarak toplumsal ortopedinin btnlne uyarlamaya altklar insanlar belirli bir uygunluk ve normallik fikrine gre kurallara boyun edirmeye zorlamaktadr. Baka deyile cezalandrma meru iddete kapnn almas, uygun ve normal olmann biimini belirleyen kurallardan sapma durumlarnda ortaya kar. Burada cezalandrmann ilevi sapmalar nlemek en azndan azaltmaktr. Disiplinle salanmaya allan ey, iktidar dzeneinin her taraftaki varl tarafndan tanan, hapishane sistemi ve aygtlarndan destek alan normalletirici bir ilevi salamak olarak belirlenmitir. Foucaultya gre:

Normallik yarglar bu iktidarn her yerinde mevcutturlar. retmen - yarg, hekim yarg, eitimci - yarg toplumundayz, bunlarn hepsi de normalletirici olann hkm srmesini salamakta ve her biri bulunduu yerde bedeni, hareketleri, tutkular, hal ve gidileri, yatknlklar, performanslar tabi klmaktadr. Hapishane a bitiik ve dank biimleri altnda; yerletirme, datm, gzetim, gzlem sistemleriyle, modern toplumda normalletirici iktidarn byk destei olmutur. Toplumun hapishane dokusu ayn anda hem bedenin hakiki olarak yakalanmasn, hem de srekli gzleme tabi tutulmasn salamaktadr; bu doku i balantlar araclyla yeni iktidar ekonomisine en uygun aygt ve bizzat bu ekonominin ihtiya duyduu bilgi oluumu iin alettir. Panopticon tarzndaki ileyii ona bu ifte rol oynama olanan vermektedir. Sabitletirme, paylatrma, kayt sreleri araclyla uzun bir sre boyunca, insann tutumunun nesnelletirilmesi iin en basit, en kaba, en maddi, ama herhalde ayn zamanda en vazgeilmez koullardan biri olmutur. Engizisyon tipi adalet andan sonra snav tipi adalet ana girildiyse bundan daha genel olmak zere snav usul toplumu bu kadar geni lekte kapsayabildiyse ve bir ksm itibariyle insan bilimlerine yer verebildiyse, bunun en byk aletlerinden biri eitli hapsetme mekanizmalarnn okluu ve sk kesimeleri olmutur (Foucault, 1992: 389 390).

Dolaysyla modern iktidarn sorunsuz ileyebilmesi iin kurulmu olan kurumsal tertibat slah edici, dzenleyici bir misyona sahiptir. Ayn zamanda terbiye edici de olan bu kurumsal tertibatlar, toplumsal dokunun btn yzeylerini denetimin basksna

113

almtr. Foucaultnun ifadesiyle; normun iktidar ortaya kmaktadr bylece. Bu da modern toplumun yeni yasasym gibi ilev grmektedir.

Normalletirme pratikleri olarak i gren bu ilevsel doku oklu iktidar merkezlerine, yasa iktidarna, sz iktidarna, metin iktidarna, gelenek iktidarna blnmekteydi. Bylelikle, normalletirme tpk gzetim gibi ve onunla birlikte, klasik an sonunda iktidarn byk aralarndan biri haline gelmitir. Statleri, ayrcalklar, mensubiyetleri yanstan iaretlerin yerine koskoca bir normallik dereceleri oyununu ikame etme veya en azndan ilave etme eilimine girilmitir, ama bu normallik dereceleri kendilerinde mertebelerin bir tasnifi, hiyerarik hale getirilmesi ve datm rolne sahiptirler. Normalletirme, iktidar bir bakma trdelemeye zorlamaktadr ama apkalar lmeye, dzeyleri belirlemeye, zellikleri saptamaya ve farkllklar birbirlerine uyarlayarak bunlar yararl hale getirmeye izin vererek, bireyselletirmektedir. Foucaultya gre bu durum norm iktidarnn biimsel bir eitlik sistemi iinde kolaylkla ilemektedir, nk kural olan bir trdeliin iine, yararl bir emrin ve bir lnn sonucu olarak, bireysel farkllklarn tm mertebe d unsurunu dhil etmektedir (Foucault 1979: 184).

z itibariyle normalletirici her tutum ve bak nitelemeye, cezalandrmaya ve snflandrmaya yol aan bir gzetimdir. Bireyleri kendi tekil dnyalarndan alkoyup snfn veya genel beklentinin snrlarna doru iten bir ynelimle iddet, dayatma ve bask klnda gzetim toplumunun her tarafna nfuz etmitir. Bundan tr, btn normalletirici faaliyetlerin ve dzenlemelerinin iinde bu trden inceltilmi iddet pratikleri modern iktidarn modern toplumuna ayinselletirilmi bir btnlk iinde yerleir. Her birey, disiplinci ve normalletirici gzetim ve denetimin eleinde itaate tabi klnan birer nesne olarak terbiye edilir. ktidar, gzetim tekniklerindeki stn konumla, kendini davurabilen bir dayatmayla uyruklar kendi gzlem nesnesi haline getirir.

Bylece, belirli bir mekna kapatlarak iktidarn egemenliine alnan insan, disiplinci gcn davurucu dayatmas karsnda dzenleme retoriinin bir paras haline getirilerek grnr klnr. Her bir bireyin disiplinci iktidarn bir grnm haline

114

getirilen grnrl, hkmdarn zar zor ele geirilebilen grnmnn yerine geer. ktidarn icra edilmesini salayan beden, her bir uyruun bedeninde vcut kazannca, toplumun en alt kademelerine uzanan uzman bir szmayla iktidar her yere yaylr. Bylelikle, klasik anlamdaki iddetin kaba ve grnr fiziki nitelii, bedenin modern biyosiyaset ile kuatlmasndan sonra gelien inceltilmi teknikler iddetin siyasal toplumsal alandaki dnmn gsterir.

iddetin yeni ve inceltilmi tekniklerle toplumsal bnyeye yaylmasn Foucault dispositif olarak adlandrr. Dispositifler toplumsal dokuyu dzenleyen somut tekniklerden oluur. Foucaultya gre, sylemler, dzenleme edimleri, mimar biimler, felsefi, bilimsel ve ahlk sylemsel biimler ile idari ve kurumsal denetim mekanizmalar dispositiflere rnek olarak gsterilebilir.

Dispositiflerin temel ilevi gdmleyici bir stratejiye dayanyor oluunda sakldr: Bylelikle toplumsal ortopedi tasarsna gre oluturulan dokunun farkl bilgi ve sylemler araclyla iktidarn ve ilikilerinin bilgi araclyla retilmesi hedeflenmitir. ktidar ve bilginin birbirini dourduunu dnen Foucaultya gre, ne iktidar hedeflemeyen bir bilgi ne de bilgiyi hedeflemeyen bir iktidar dnlemez. Bu erevede bakldnda, dispositifler bilgi ve sylemsel hakikatlerin temelde iktidarn oklu blgelere yaylmasn ve pekimesini salar.

Hardt ve Negriye gre, iktidarn dispositifler biiminde toplumsal dokunun her tarafna yaylmasn disiplin toplumunun bir ileyii olarak grmek gerekir. Onlara gre disiplin toplumu, toplumsal komuta mekanizmasnn, (adetleri, alkanlklar ve retici pratikleri reten ve dzenleyen) yaygn bir dispositifler ya da aygtlar ebekesi yoluyla kurulduu bir toplumdur. Bu topluma ilerlik kazandrmak ve onun ierme ve / veya dlama mekanizmalarna itaati salamak, siyasal - toplumsal alann yapsn belirleyen disiplin gerekesi iin yeterli mantklar sunan kurumlar vastasyla baarlr (Hardt&Negri 2002: 47). Disiplin toplumuna geite disiplinin en nemli ilevlerinden biri egemenlik kavram ile olan ilikisi bakmndan dnldnde ortaya kar. Toplumsala giden btn hassas gzenekler, disiplinin inceltilmi etkisiyle yorulunca iktidarn manevra kabiliyetinin sevk ve idaresi kolaylamakta; iddet de bu yeni biimin etkisiyle fiziksel

115

grnmnden ve ieriinden baka grnmlere geerek yeni boyutlara gemi olmaktadr35.

Buna gre, dispositif olarak i gren pratiklerin iinde bulunan tek tek znelerin her biri belirli sylem ve hakikatler araclyla makro anlamda iktidarn iddet kullanmasna gerek olmakszn mikro dzeyde bedenler araclyla ilev grmesini salayan aralar konumundadr. Ancak yine de,

Bireyi iktidarn karsnda, temel bir ekirdek, ilkel bir atom, iktidarn uyguland ya da cezalandrd atl bir ey olarak tasarlamamak gerekir; iktidar da bireyleri bastran ya da paralayan bir ey olarak dnmemek gerekir. Aslnda bir bedenin, hareketlerin, sylemlerin, arzularn bireyler olarak tanmlanmas ve kurulmas tam olarak iktidarn birincil etkilerinden biridir. Baka deyile, birey iktidarn ne dnda kalan ne de karsnda gelien bir eydir. Tersine, o iktidarn birincil etkilerinden biridir. Birey iktidarn bir etkisi ve ayn zamanda, bir etkisi olduu lde de bir aracdr. ktidar, kurduu birey zerinden iler (Foucault 2005b: 107).

ktidar, bizzat bedensel dokularn bir arada ilemesi gibi bireyle beraber ve onda ileyen canl bir organizma gibidir. Normalletirme pratiklerinin sonucu olarak gerekleen bu sre aslnda disiplinci iktidarn temel amacn oluturur. Modern a, deyim yerindeyse zorlayc ve baskc nesnelletirme biimlerinin teki ad olarak dispositiflerin iinden geerek geliir.

Foucaultnun iktidarn mikro fizii olarak adlandrd bu durum, hedef olarak iktidar belirli bir yerde gstermemizi olanaksz klar. O, her yerdedir, bizimledir, bizden ibarettir. nceltilmi iddet, yukardan bir yerlerden deil, her yerden bizden reyerek
Disiplin toplumunun kurumsal bir a ebekesi yoluyla btn bir topluma yaylmas, daha baka bir evrede bir st boyutta tam anlamyla gereklik kazanr. Bu boyut, kontrol toplumu denilen ve modern dnemin son evresinde geliip postmodern dneme alan bir eii temsil eder. Kontrol toplumuyla kastedilen sre, komuta mekanizmalarnn giderek daha fazla demokratik, giderek daha fazla siyasaltoplumsal alana ikin hale geldii, yurttalarn beyinleri ve bedenleri zerinden datld bir toplum anlalr. Hardt ve Negriye gre, ynetim iin uygun toplumsal btnleme ve dlama davranlar bylelikle giderek daha fazla znelerde isellemitir. ktidar artk dorudan beyinleri (iletiim sistemleri, enformasyon alar vb. iinde) yaama duyusundan ve yaratma arzusundan otonom bir yabanclama durumuna getirerek rgtleyen mekanizmayla alr. Kontrol toplumu demek ki, ortak ve gndelik pratiklerimizi isel olarak canlandran normalletirici disiplin aygtlarnn glendirilmesi olarak tanmlanabilir; ama disiplinin aksine bu kontrol mekanizmas esnek ve deiken alar yoluyla toplumsal kurumlarn yaplam alan dnda pekl uzanabilir. Kontrol toplumu ile ilgili bu analiz -her ne kadar Foucaultnun eserlerinde ikin bir boyut olarak yer alsa da- bizzat onun tarafndan aka ilenmemitir. Hardt&Negri bu analizi Deleuzeun Foucault yorumuna dayanarak yapmaktadr (Hardt&Negri 2002: 47 48).
35

116

gelien oklu merkezlerden oluur. ktidar bir adan ibarettir ve bunun dnda hi kimse ve hibir ey yer almamaktadr. Bu an en nemli zellii darda kalm olan hemen kendi iine dhil etmesi oluturur.

ylesine etkili bir biimde yaylmtr ki bu a, ilk ocukluktan balayp ilk genlie ve oradan da alma hayat sresince devam edip yallk sreciyle noktalanacak bir denetim, kontrol ve terbiye mekanizmas gelitirilmitir.

Hemen hemen her dnemde kurumsal denetimden geen bireyin birer sicil defteri, karne, ifre ve kimlii bulunmaktadr. Doumdan lme dein, her trl tavr, tutum, gr, duru vb. hareketler modern bask oyununun ariv depolarnda kayt altna alnarak kategorilere ayrlmtr. Bu ariv kaytlar ile dosyalanan birey Foucaultya gre, bir ktan ibaret hale getirilmitir. Bu k, hem bilgi iin hem de iktidarn her an el koymas iin oluturulmu bir ktr. k, artk vicdan ilahiyat veya itihatta olduu gibi, bir eylemi niteleyen ve bir kuraln uygulanmasn deitirebilecek olan bir durumlar btn deil de tasvir edilebilecei, tartlabilecei, llebilecei, dierleriyle kyaslanabilecei ve bunlarn bizzat onun bireysellii iinde yaplabilecei haliyle bireydir. Ayn zamanda terbiye edilecek, tasnif edilecek, normalletirilecek, dar atlacak vs. bireydir ayn zamanda (Foucault 1979: 191).

Buna gre, iktidar teknolojisiyle birlikte tarihsel - siyasal mekna yeni bir insan modeli ikame edilerek, iktidarn biyopolitik mekanizmasnn icras gerekletirilmitir. Bu mekanizmada her bir birey soyut hukuk zne olarak iktidarn ideolojik temsilinde kurucu atomizasyonun kendisini oluturur.

Foucault iktidarn bu trdeki davurumlarn tasvir ederken olumsuz terimlerden kanlmas gerektiini vurgular: ktidar dlamakta, bastrmakta, pskrtmekte, maskelemekte, soyutlamakta, sansr etmekte, saklamaktadr. ktidar fiili olarak ileyip hakikati retmektedir; gerein nesnelerinin ve ayinlerinin alanlarn retmektedir. Birey ve ona ilikin olarak elde edilebilecek bilgi bu retime aittirler (Foucault 1979: 194).

117

Disiplinci erevelemeye zg bu iktidar teknii zellikle ondokuzuncu yzylda uygulanmaya balanmtr. ktidarn kendini dayatt uygulamalara grnrlk kazandran kurumsal tertibatn ileyii ikili ayrm ve iaretler zerinden geerek gerekleir. Tmarhane: deli - deli olmayan, hapishane: tehlikeli - tehlikeli olmayan (sulu - susuz), klinik: normal - anormal vs. tarznda bask altna alc ayrma ve snflandrmalar kanalyla iktidar akl olan ile akl olmayan belirleyerek kendi kendini meru klar. ktidar syleminin bu trden ikili iaretlemeler kanalyla kendini dayatt yerdedir iddet. Bu tr iddeti tanmlamak gerekirse: akln akl ol(a)mayan dlamas olarak veya belirli bir akln belirli trden niteledii akld olana kar kendini kabul ettirmesidir. Bauman akln akl olmayan belirleyen lmcl iddetinden u ekilde sz eder:

Modern koullar altnda lm evcil olmaktan karlp akla uydurulmutur. Toplumsal alanda kendisine ait bir yer, ayr bir yer verilmitir. Bilim alannda aldklar belgelerle bbrlenen seilmi uzmanlarn gzetimine konuldu; ad belirli, bilinebilir nesneler ve olaylarla dolu zihinsel bir mekna yerletirildi; verimlilii ve etkililii llebilen teknikler ve uygulamalar ana baland (Bauman 2000: 201).

Foucaultya gre, akln akld olana kar iktidar tarihsel bir istem olarak kendini dayatmaktadr36. Platondan, Hegele kadar btn siyaset felsefesinde devletin geliim

Akln akld ile olan tarihsel atmasnda iddet herzaman ara - ama diyalektii erevesinde ortaya kmtr. Siyasal-Toplumsal alanda kamusal dzeydeki iler sz konusu edildiinde, akl kurumsal tertibatn biimlenmesini salayan bir ara olarak anlalmaktadr. Bu erevede ortaya kan akl Horkheimerin szn ettii znel akla kar kendini ortaya koyan nesnel akl kategorisinde dnmek mmkn. Horkheimer nesnel akl yalnz bireyin zihninde deil, nesnel dnyada da, yani insanlararas ve snflararas ilikilerde, toplumsal kurumlarda, doada ve doann grnlerinde de varolan bir kuvvet olarak gryordu. Platon ve Aristotelesin felsefeleri ve Alman idealizmi gibi byk felsefi sistemler, nesnel bir akl teorisi zerine kurulmutu. Bu gr, insan ve amalar da iinde olmak zere btn varlklar kapsayan bir sistem ya da bir hiyerari oluturmay amalyordu. Bir insann hayatnn akla uygunluk derecesini belirleyen, bu btnlkle arasndaki uyumdu. Bireysel dnce ve davranlarn lt, sadece insan ve amalar deil, bu btnn nesnel yaps olacakt. Bu akl kavram, znel akl darda brakmyor, ama onu evrensel bir rasyonelliin ksmi, snrl bir ifadesi olarak gryordu. Her eyin lt, bu evrensel rasyonellikten karlmalyd. Arlk aralarda deil, amalardayd. Bu dnce geleneinin balca amac, felsefeye gre akla uygun olann nesnel yapsn, z kar ve varl koruma amalar da iinde olmak zere insan varoluuyla uzlatrmakt. rnein Platon, Devlet adl yaptnda, nesnel akla gre yaayan insann ayn zamanda baarl ve mutlu bir hayat sreceini de kantlamaya alr. Nesnel akl kuramnn odak noktas, davranlarla amalarn birbirine uydurulmas deil, bugn bize olduka mitolojik grnebilecek baz kavramlardr: szgelimi, en byk iyilik, insann kaderi ve en yksek amalarn gerekleme biimi gibi dncelerdir. Akln gerekliin yapsnda bulunan bir ilke olduunu ne sren bu teoriyle, akln sadece insan zihnindeki znel bir yeti olduunu belirten doktrin arasnda ok temel bir farkllk vardr. kinci doktrine gre, ancak znede gerek anlamda akl bulunabilir: bir kurumun ya da bir baka gerekliin akla uygun olduunu sylediimizde, genellikle anlatmak istediimiz, insanlarn onu akla uygun olarak dzenledii ve kendi mantksal, hesaplayc

36

118

srecinde ve gcn kendini dayatmasnda rasyonel rgtlenmenin kendisi hep nplanda olmutur. Bylelikle uygarlk srecinin barbarlkla olan mcadelesinde, akld ilan edilen ey akln iddetinden kanamamtr. Bu erevede btn iktidar sistemleri, iddete dayal, kanl ve barbar bir tahakkm sistemi olmutur. zellikle, modern adan bu yana doruk noktasna kan, tm bir ereklilik, teknik ve yntemler btnnde bu trden tahakkmc sistemin kendisi yatmaktadr. Okulda, orduda, fabrikada, kliniklerde disiplinin ar tahakkmc ve kanl hkm srer37. Foucaultnun tabiriyle Akln iktidar kanl bir iktidardr (Foucault 2005b: 176).

Akln iktidarnn iddetle olan ban Bauman u ekilde aklamaktadr: iddet, dzen fabrikasnn verimli atdr; faydal bir ey haline getirilemeyen, mevcut aralarla ele alnamayan ve retim srecinin maliyetine dhil edilemeyen bir eydir. Eer dzen yaratm, eyleri zorla kurallla sokmak demekse, iddetin anlam kuralsz zorlama, dzenin eanlamls olan kurallln burada ve imdi temelini sarsan bir zorlamadr. te bu zorlama iddettir. Hibir dzen tam istedii noktaya ulaamad iin, bir kiinin dzeni tekinin dzensizlii olduu iin ve de dzen grleri -tpk dzen muhafzlarnn kendileri gibi- srekli deitii iin, bu kart kategoriler arasndaki snr izgileri genellikle bulank oluyor; fakat daha da nemlisi, dzen - koruma ve iddet arasndaki ayrm tartmaldr. Bu ayrm asla tam olarak izilmiyor: [Dolaysyla da] snr tellerinin etkin olmas tamamen bunlar koruyan batan ayaa silahl insanlara baldr (Bauman 2001: 190191). Buna gre, siyasal alann iktidar ve dolaysyla aklla ekillenen yapsnda, iddet bazen bir dayatma, bazen bir bask bazen de eli kanl fiziki bir yok etme veya yer deitirme arac olarak ortaya kmtr.

Dzeni, nizam ve doal olarak saduyuyu temsil eden akln, siyasal alann rgtlenmesinde iddete ikin olmasn bir eliki olarak grmekten ok bir iliki olarak kabul etmek gerekir38. yle ki akln akld ile olan ilikisinde ortaya kan iddetin
yetilerini ona uygulam olduklardr (Horkheimer 2002: 56). Bu konuyla ilgili olarak daha ayrntl bir inceleme iin ilgili eserin Aralar ve Amalar blmne baklabilir. 37 Bylelikle tahakkm, tm toplumun yaamna nfuz edecek ekilde; kurumsal sreklilii temsil eden kurumlarn denetimi araclyla varln pekitirir. 38 Dzen koruma ile iddet arasndaki kartlk ilikisi, denetlenen ile denetlenemeyen, kurall ile kuralsz, ngrlebilir ile ngrlemeyen arasndaki merkezi modern kartlk zerine bindirilen ve byk lde akan ok saydaki kartlklardan (akl ile duygu, rasyonalite ile duygusallk arasndaki kartlklar gibi) sadece biridir. Modern kurumlarn balca elencesi olan dzenleme faaliyeti byk lde

119

meruiyeti, btn gcn yine akla dayanarak almaktadr. Uygarlk asndan bakldnda, akl barbarlk dneminde yaanan iddetin geliigzel ve snrsz bir gler atmas oyununa son veren kurucu g olarak katlr. Bylece, akln akld olan dlayan, dzenleyen kurumsal dinamiinde iddet belirli bir ereve iine dhil edilir. te, siyasal alanda toplumsal ortopedinin sal gzetilerek akln dzen ve uygarlk adna icat ettii kurumsal tertibatta gizlenip inceltilen iddet gsterisi, barbarla dnme tehdidi altnda kendini merulatrarak varln srdrr. Sonu itibariyle, normalletirme pratikleri etrafnda dnen ey: siyasal iktidarn kurumsal tertibatlar araclyla btn bir hayat kuatmasyla ortaya kan iddet; basknn, izlemenin, gzetlemenin ve mdahalenin snr tanmaz eiinde karmza kar.

Bunun sonucunda gelien durumu Lyon, hayatmzn her gn izlenmeye, kontrol edilmeye ve soruturulmaya maruz kaldn ifade etmektedir. Bylelikle, belli bir amaca hizmet eden bir izleme, etiketleme, dinleme, seyretme, kaydetme ya da kimlik belirleme aracna yakalanmadan, gvenli bir ortam ya da yapacak bir ura bulmak gleiyor. Bu gzetlemenin etkileri, daha nce tarihte hi grlmemi biimde, gnlk hayatta alabildiine hissedilmektedir (Lyon 2006: 11). Islah edici olarak ortaya kan kurumsal a, baskc siyasal iktidarn birer ebekesi veya makinas olarak i grmektedir. Egemen iktidar, yarglar, psikiyatrlar, retmenler, sosyologlar, yneticiler ve gzetmenler ksacas uzmanlar arasnda bltrlmtr. Bu adan gnmzde en byk sorun, ileyii itibariyle hapishaneden ok da farkl ilemeyen bir hayat tarznn kurumsal tertibatlar araclyla giderek normalletirme pratii ve nesnellik dncesiyle kendini geerli klmasnda yatmaktadr.

Sonu olarak Foucault, iddeti iktidarn olduu yerde, bizzat siyasal alandaki pratikler iinde kalarak analiz eder. Buna gre, her trl znellii bask altna alp reten ve
monotonluk, tekrarlanabilirlik ve belirlenim dayatmakla ilgilidir. Bu dayatmaya direnen her ey, snrn tesindeki yaban ve fethedilecek ya da en azndan barn gtrlecei bir dman topradr. Denetlenen ve denetlenmeyen blge arasndaki fark uygarlk ile barbarlk arasndaki farktr. Baumana gre, uygarlk topranda (ideal olarak) hibir zorlama aniden ve beklenmedik yerlerden gelmez, bu rasyonel olarak hesap edilir ve Hegelin ardndan giderek syleyecek olursak, kiinin zgrlk olarak kutlayabilecei bir bilinen zorunluluk haline gelir Barbarlk topranda ise zor kullanma (ki bunun bu topraklardaki ad iddettir) dank, serpik ve deikendir; dolaysyla da ngrlemez ve acizletiricidir. Ancak barbarlk topranda uygarln kurallar gemez. Buras, ileyen her yolun mbah olduu bir topraktr. Barbarlar, tanmlar gerei iddete bavuran kiiler olduklar iin, iddetin meru nesneleridir. Uygarlk uygarlar, barbarlk da barbarlar iindir (Bauman 2001: 191).

120

simetrik bir biimde gelien iktidar dokusunda iddet, fiziki olmaktan ok inceltilmi, yani ilk bakta farkedilemeyen psikolojik bir biim kazanmtr. Arendtin tersine Foucault, iktidarn olduu her yerde iddetin de olduunu / olabileceini -fiziki bir yok etme eklinde olmasa da- gstermeye alr. Bylece amac lme deil daha ok hayata hkmetme eklinde olan modern iktidarn yeni yaps psikolojik temelli biyosiyaset olarak ilev kazanr.

Bu dorultu iinde Agamben genel hatlar bakmndan Foucaultcu iktidar analizi iinde kalarak, siyasal alan belirleyen iddet sorununu biyosiyasetin eik noktalarnda ele alp inceler. Agamben, Foucaultnun analizini dayandrd biyoiktidarn tesine de uzanrken, teknikletirilmi ve biyolojikletirilmi iddet olgusunun izini modern egemenliin biyosiyasal yapsndan baka hukuk ile istisna hali arasndaki ilikinin elikili mantn sorgulayarak, siyasal alann iddet ile olan ban gstermeye almaktadr.

121

NC BLM: GORGO AGAMBEN, BYOSYASET VE DDETN YEN MEKNI OLARAK KAMP PRAT
III.1. Biyosiyaset

Siyasal alan Antik Yunandan gnmze kadar birok adan evrim geirmitir. Ancak, siyasal alann evrimi srecini iddet sorunu ve egemenlik stratejileri balamnda temel olarak iki farkl dnemde ele almak mmkn: Egemenlik srecinin ilk evresini oluturan klasik dnem toprak temelli olarak ilerken, kraln hkmran bedeni btn bir ulusun bedenini temsil eder. Buna karn, klasik dnemden farkl olarak modern dnem ise egemenlik stratejisinin yeni fetih alann topraktan ziyade insana ve onun hayatna ynlendirir. nsann bedenini ynetip onu ele geirmeyi hedefleyen bir olgu olarak ortaya kan bu egemenlik biimi biyosiyaset kanalyla geliir.

zellikle onsekizinci yzyldan bu yana egemenlik stratejisinin hakiki nesnesinin nfus haline geldiini imleyen bir olgu olarak ortaya kmaya balayan biyosiyaset, devletin her eyden nce insanlara nfus olarak gz kulak olma srecini betimler. Biyosiyaset kanalyla iktidar, canl varlklar zerindeki egemenliini onlarn canl varlk olduklarn kabul ederek uygular ve siyaseti, sonu olarak, ister istemez bir biyosiyasettir. Foucaultya gre, nfus devletin kendi kar iin gz kulak olduu eyden te olmadndan, devlet, gerek duyduunda nfusu katledebilir. Bylece biyosiyasetin tersi thanato siyasete -lm siyasetine- dnr (Foucault 2005c: 121).

Biyosiyasetin hayat zerinden bir tr lm siyasetine dnmesi sreci, egemenliin klasik biiminde de sz konusuydu. Egemenin hayat ve lm zerindeki tasarruf hakkyla imlenen ey, hkmdarn ldrebilir ve yaatabilir olduuna gnderme yapar.

Daha yakndan bakldnda, siyasi iktidarn ne klasik anlamda tebaay ve ne de modern anlamda -biyosiyaset kanalyla- yurtta kendi yaam zerinde sz hakkna sahip bir varlk olarak dnd ortaya kar. Her an egemenin keyfi kararyla yayor olmak ve toptan yok olacak bir savaa dhil olmaya arl olmak, klasik olsun modern olsun siyasi egemenliin bir zellii haline gelmitir adeta. Gerekte hayat ve lm hakk

122

zerinde ortaya kan egemenin karar, genellikle ldrebilme ve yaatma hakk olarak okumak gerekmektedir. Siyasi iktidarn yaatmaktan ok ldrebilir olma ile ortaya kan gerek yz, siyasal alann iddete olan ak kapsn gsterir.

Bu erevede, siyasetin iddet ve lme kar hayatta kalma istemini dile getiren bir olgu olarak toplumsal szleme dzeyinde ortaya kn analiz etmek gerekmektedir. O halde, bireyler toplumsal kaos ve gvensizlikten kurtulmak iin egemen bir otoriteyi yaratrken neyi hedefliyorlard? Tartmasz bunu hayatlarnn her an tehlike iinde bulunduu bir ihtiyatan yaparken, yaayabilmek iin bir egemene gereksinim duymulardr. Belirli bir anlamda yaam kaygsyla ortaya kan egemen hkmdarn, daha sonra durumu tersine evirerek hayat ynetip istedii zaman ldrme hakkna evirmesi gerek dayanan hangi ihtiyatan almaktadr? Uyruklar tarafndan var edilen egemen, hayat hakk talebinin koruyucusu olarak ortaya karken nasl olur da onlarn zerinde bir ldrme hakknn koruyucusu olarak ortaya kar? Szleme ile gvence altna alnd varsaylan ey gerekte uyruun canl bedeni mi yoksa her trl hayatn zerindeki egemen beden mi? Bu ve buna benzer sorular egemenin varlk nedenine ynelik olarak gelien paradoksal bir sreci gstermektedir. Bu dorultuda gelitirilebilecek bir siyaset felsefesinin arlk noktasn hayat ve lm olutururken, siyasi iktidarn egemenin elinde nasl olup da bir iddet retme mekanizmasna dntn aklamak nem kazanmaktadr.

Genel olarak, hayat zerinde onsekizinci yzyldan bu yana ortaya kp gelien biyosiyaset ile gerekletirilmek istenen eyin ne trden bir sre olduuna ilkin bakmak gerekmektedir. Bu anlamda, analiz edilmesi gereken en nemli nokta biyosiyasetin hayat, lm ve iddet ile olan balarn gstermek gerekmektedir. Bunun yannda, her ne kadar biyosiyaset egemenlik srecinin modern dnemde gerekleen krlma noktasn gsterse de, ilkin siyasi dnme geleneimizin dayanan oluturan Antik Yunanda -zellikle Aristoteleste- siyasal varlk olarak dnlen insana ve hayatna bakmakta yarar vardr.

Siyasi iktidarn egemenliinin geldii en st aamay gsteren biyosiyaset, modernliin geldii eik noktasn ifade ederken nesnesi dorudan hayatn kendisidir. Ancak, hayat

123

ile sz edilen eyin ak klnmas gerekmektedir. Zira Antik Yunanda hayat zo ve bios39 olarak birbirinden farkl iki terimle karlanr.

Biyosiyasetin zerinde dnd hayat ile kastedilenin daha ok zo mu yoksa bios mu olduu ynndeki tartmada hem Foucault hem de Agamben bunun zo olduu konusunda birleirler. Biyosiyasetin etrafnda dnd hayatn nasl gelitiine gemeden nce tartmann ksa tarihsel balamna ncelikle deinmekte yarar vardr. Bu anlamda, zo ile bios arasndaki Antik yorum hakknda ilkin Aristotelesin Politikada dile getirdii birtakm ayrmlara bakmak gerekmektedir.

Siyasal tarihte uzun sre insan Aristotelesin vurgusuna bal kalarak -siyasal hayatnetrafnda dnd hayatn bios ile temsil edildiinden hareketle, zodan olan farkn gstermeye almtr. Aristoteles de Politikada bu ayrmn farknda olarak polisin amacnn iyi bir hayat srmek olduunu belirterek biosun siyasallna ncelikli yeri ayryordu. Bu erevede Aristotelese gre iyi hayat, hem bireysel anlamda btn insanlarn hem de ortak olarak gtm olduklar en yksek amac oluturur. Bylelikle doal hayat gereinin kendisindeki iyi yan, insanlarn bir araya gelip siyasal topluluklarn kurmalarnn yolunu amtr (Aristotle 1998: 1278b 2030). Ortak bir yarar etrafnda poliste ekillenen biosun siyasallna karlk, doal hayat imleyen zo, kesin bir ekilde polisin dnda tutularak oikosun alanna dhil edilmi oluyor. Aristotelese gre, zo anlamnda insann oikosa ekilmesi hayat idame ettiren retici yanndan ileri gelmektedir (Aristotle 1998: 1252a 2535). Bu erevede, Aristoteles ideal bir toplumun amacn zo ile bios arasndaki bu ayrmdan hareketle kurarken; insann politikon zon (siyasal hayvan) olarak tanmlamasnda da biosun siyasallnn nemine vurguda bulunur40.

Zo, btn canl varlklarn -hayvanlarn, insanlarn veya tanrlarn- ortak zelliindeki doal (yaln) hayat imlerken, bios bir birey ya da grubun bir zellii olarak belirli bir hayat tarzna iaret eder. 40 Arendt Aristotelesin politikon zon olarak tanmlad insan, oikosta varolan doal hayatla ilgisiz olmakla kalmaz, buna zoon logon ekhon (konumaya muktedir varlk) olarak yapt ikinci insan tanmnn eklenmeden tam olarak anlalamayacak bir kartlk da gsterdiine vurguda bulunur. Ona gre, Aristoteles bu en bilinen iki tanmnda da sadece poliste geerli olan insan ve siyasi hayat tarz hakkndaki kanaati zetlemitir (Baknz Bu almann birinci blmne vita activa ve tarihsel geliimi ksmna).

39

124

Agamben bu belirlemede ince bir ayrma iaret ederek, Aristotelesin ifade ettii siyasalln tam anlamyla canl varln bir sfat deil zon cinsini belirleyen spesifik farklardan biri olduunu belirtir (Agamben 1998: 23). Nitekim Aristoteles de siyasal hayvan olarak insan dier canllardan ayran bu nitelie iaret ederek, insann siyasal varlk olmasnn konuabilme yetisi sayesinde -dier canllarn ses karmalarndan farkl biimde- yararl ve zararl olan, doru ve yanl ya da adil olan ile olmayan birbirlerine bildirmelerine yaradn belirtir. te bu da bir aile ya da kenti meydana getiren ortak karn olumasn salayarak siyasal topluluun nn aar (Aristotle 1998: 1253 a 818).

Foucault Cinselliin Tarihinde modern an bandan bu yana doal hayatn (zo) siyasal iktidarn mekanizmas iine tandndan hareketle, siyasetin gnmzde biyosiyasete dntn ifade eder. Foucaultya gre, insan uzun bir sre boyunca Aristotelesin tanmlad gibi dier canllara ek olarak siyasal varolu kabiliyeti olan bir hayvan olarak dnlmtr. Oysa modern insan, canl bir varlk olarak hayatn kendi siyaseti dhilinde sz konusu eden hayvandr (Foucault 1990: 143).

Bu nokta, Foucaultnun bir toplumun biyolojik modernliinin eii olarak grlen doal ve canl bedenin siyasal stratejiye dhil edildiini gsterir. Modern an bandan itibaren balayan biyosiyasi sre, siyasi iktidarn egemenlik biimindeki yeni bir aama olarak ortaya kar. Yeni dnemde toprak - mlkiyet temelli egemenlik anlaynn yerini nfus temelli ileyen egemenlik alr. Egemen iktidardaki bu ynelim toptan bir biimde ulusun sal ve biyolojik hayatn nemine odaklanarak insanlarn ynetimine dnyor. Bylelikle, insan yeni siyasi egemenliin nesnesi olarak ortaya kar.

Agamben, egemenlik ilikisinde ortaya kan yeni srecin sonucunda en sofistike siyasal tekniklerin kullanlmasyla baarlann insann hayvanlatrlmas olduunu belirtir. Biyosiyasi egemenlik kipiyle yaanan elikileri ayn anda bir arada grmek mmkn hale gelmitir. yle ki, ayn anda hem hayat korumak hem de bir soykrma yetki vermek mmkn hale gelmitir. Agambene gre, uysal bedenleri yaratan sz konusu yeni biyosiyasi iktidarn ulat disiplinci denetim olmasayd, kapitalizmin geliimi ve zaferi mmkn olmayacakt. O halde, buraya kadarki gelien yeni sre tam

125

olarak u ekilde ifade edilebilir. Aristotelesi yorumla insan, zodan ziyade biosun zellii olarak grlen siyasal varolu kapasitesi, modern adan bu yana dnme uramtr. Agamben bu dnme ilk dikkat eken kiinin Arendt olduunu dile getirir. Ona gre, Arendt nsanlk Durumu eserinde ortaya koyduu kadaryla animal laborans ve yaln biyolojik hayat modernliin siyaset sahnesinin merkezine yerletiren analizi Foucaultdan nceye denk gelir. Arendt nsanlk Durumunda, modern toplumlardaki siyaset alannn dnm ve kn, doal hayatn siyasal eylem karsndaki nceliine yklyordu (Agamben 1998: 34).

Agamben, Foucaultnun Arendtin eserine hi gnderme yapmadan kendi biyosiyaset almasn balatabilmesini bu alanda almann zorluuna iaret olarak kabul etmek gerektiini belirtir. Biyosiyaset alanndaki glk, Arendt ve Foucaultnun ilgili almalarna bakldnda hemen gze arpar. Agamben, Arendtin gerek nsanlk Durumundaki aratrmalarnda gerekse daha nce totaliter iktidara ilikin yapt analizlerde biyosiyasal bir perspektif ve balanty detayl olarak kuramadn belirttikten sonra Foucaultnun da ayn etkideki analiziyle modern biyosiyasetin rnek meknlar olan toplama kamplarna ve yirminci yzyln byk totaliter devletlerinin yapsna hi deinmemesini eletirir (Agamben 1998: 4). Bununla birlikte Agamben, iinde yaadmz yzylda siyasal sorunlarn artarak gelimesini iktidarn modern adan bu yana deien biyosiyasi yapsnda grmektedir. Ona gre, klasik dnemden farkl olarak modern a ile birlikte ortaya kan dnmn iyi bir analizinin yaplmasnn nemi, en azndan sonu olarak bizi bekleyen sorunlarn daha baka neler dourabileceini kestirmemize olanak salayabilmesinde yatmaktadr.

Biyosiyasi paradigmada ortaya kan dnmn analizine dnecek olursak; zonin yaln hayatn- siyasal alana dhil edilmesi olarak gelien biyosiyaset, modern siyasal dncenin klasik dnceden radikal kopuuna iaret eder. Siyasal alanda yaanan bu dnm, tarihte benzeri yaanmam kolektif iddet eylemlerinin kapsn aralam; zellikle yzylmz Nazi Almanyas ve Stalin Rusyasnda vcut bulan iddet histerilerinin nayak olduu byk kitlesel kymlara neden olmutur. Agamben, modern siyaset alannda ortaya kan daha baka kimi kategorilerin (sa / sol, zel / kamusal, mutlakiyetilik / demokrasi, vb.) gnn birinde yitirdikleri anlamlarna veya

126

ortadan kalkp kalkmayacaklarna karar verebileceimiz yerin biyosiyasi ufkun kendisi olduunu dnr (Agamben 1998: 4). Biyosiyasi ufka ynelen nemli kilometre talarndan birini ortaya koyan Foucault, iktidarn znelerin bedenlerine dek nfuz etmesini ve onlarn hayat tarzlarna mdahalede bulunduklarn belirterek bu srecin geliim tarihini ksaca u ekilde ifade eder:

Bireylerin bedenlerini, davranlarn hedefleyen bir teknoloji olan ve iktidarn bireyletirici teknolojisi diye adlandrlan ey, genel hatlaryla, bir tr siyasi anatomidir, anatomo siyasettir, bireyleri anatomikletirmeyi hedefleyen bir anatomidir. () Onyedinci ve onsekizinci yzyllarda ortaya km iktidar teknolojileri familyas; biraz daha ge, onsekizinci yzyln ikinci yarsnda ortaya kan ve zellikle ngilterede (birinci familyann, Fransann yzkaras olarak, zellikle Fransada ve Almanyada gelitirildiini sylemek gerekir) geliir. Bir baka iktidar teknolojileri familyas daha var: Bireylerle birey olarak ilgilenmeyen, ama tersine nfusla ilgilenen teknolojiler. Baka deyile, onsekizinci yzyl u temel eyi kefetti: ktidar sadece tebaa zerinde uygulanmaz; hkmran ile tebaann var olduunu syleyen monarinin temel tezi buydu. ktidarn nfus zerinde uyguland kefedilir. Peki, nfus ne demektir? Bu sadece kalabalk bir grup insan demek deil; biyolojik srelerin ve yasalarn nfuz ettii, emrettii, ynettii canl varlklar demektir. Bir nfusun doum oran, lm oran vardr, bir nfusun ya erisi, ya piramidi, hastalanma hali, salk durumu vardr, bir nfus yok olabilir veya tersine, geliebilir (Foucault 2005c: 151152).

Onsekizinci yzyldan itibaren, siyasi iktidarn nfusu kefi ve onu siyasal alann retilmesinin bir nesnesi haline getirmesi demek, btn bir hayatn iktidar nesnesi haline gelmesi anlamna geliyordu. Nfusun -canl bedenler olarak- iktidar teknolojilerine dhil edilmesi ile birlikte, ynetim stratejilerinde yukarda sz edilen krlma noktalarndan biri ortaya kyor. Eskiden can ve mallar elinden alnabilen hukuksal tebaaya karlk, imdi bedenler ve nfuslar var.

Foucaultya gre, bu durum iktidarn materyalistlemesinin bir sonucudur. znde hukuksal olmann sona erdii bu sre, beden ve hayat gibi gerek nesneleri ele almak zorunda kalmtr. Hayatn iktidar alanna bu ekilde dhil olmasn Foucault, insan toplumlarnn tarihindeki en nemli deiimlerden biri olarak grrken, bir zamanlar siyasal alanda btn deheti ile varln srdren iddetin fiziki yok etme tekniinden daha baka boyutuna dikkatimizi ekmitir bylece. Bu boyut, modern biyoiktidarn disiplin ve denetim kurumlar araclyla nesnelletirme prosedrlerinin znel bireyselletirme teknikleriyle birlemesinin bir sonucu olarak ortaya kar.

127

Agamben,

Foucaultnun

modern

iktidar

yaplarnn

ayn

anda

hem

bireyselle(tir)melerinden hem de btnselle(tir)melerinden domasn gerek bir siyasal ikilem olarak grmektedir. ktidarn bu iki yznn bir noktada birletii yerin bulank kaldn dnen Agambene gre, bu birletirme noktas veya belirsizlik mntkasnn tam olarak neresi olduunun aydnlatlmas gerekmektedir (Agamben 1998: 56). Bu erevede, Agamben La Botiedan bu yana iktidarn ortaya knda birtakm znel srelerin oyna roln gerekliine ramen, siyasal alan gibi hassas bir alanda znel srelerin nesnel iktidarla ilikiye getii yerin tam olarak neresi olduunun bilinmesinin nemine iaret eder.

Siyasal alandaki iktidar ilikilerinin znel srelerle ayrld ve birletii yeri psikolojik birtakm aklamalarla gstermeye almann meru bir olana var mdr? Agambene gre, Foucaultnun almalarnda byle bir mantksal dnme izgisi mevcut olmasna ramen gerek Foucaultda gerekse de iktidar sorunu ile ilgili inceleme yapan Batl dier dnrlerin farkl perspektifteki almalarnda birbiri ile birleemeyen kr bir nokta vardr. te tam da buras, Agambenin ele ald hukuksal - kurumsal iktidar modeli ile biyosiyasal iktidar modeli arasndaki rtk kesime noktasn oluturuyor (Agmben 1998: 6). Bu iki modeli birbirinden ayrmann olanakszlna iaret eden Agamben, burada sakl bile olsa egemen biyoiktidarn orijinal ekirdei olan eyi yaln hayatn (zo) grmek gerektiini ne srer. siyasal alana dhil oluu olarak

Buna gre, yaln hayatn siyasal alana sokulmasndan hareketle, modern iktidarn biyosiyaset ile olan gizli bann sorgulanmas ve bu ban tam olarak nerede nasl gerekletiinin gsterilmesi hayati bir nem arz etmektedir.

Modern an douundan bu yana, iddet biyosiyasal perspektif zerinden egemen iktidarn ikin bir esi haline gelmitir. Arendt, Foucault ve Agambenin analizlerini, zonin (yaln hayat) siyasal alann merkezine ekilmesini biosun zoyu iermesi olarak da okumak mmkn. Aristotelesten bu yana siyasal hayat imleyen bir olgu olarak ortaya kan bios, iyi bir hayat srmenin olana olarak grlrken; yaln hayat (zo) siyasal alandan dlanmt. Biyosiyasi paradigma ile birlikte, daha nce siyasal

128

alandan dlanan yaln hayat (zo) siyasal alann bir paras haline gelmitir. Agamben, Bat siyasetinin ilkin ev hayatn kent (polis) hayatndan neden dlad -ki bu dlama ayn zamanda bir iermedir- sorgulanmasnn gerekliliine vurgu yaparken; hayatn dlanarak ierilmesini siyaset ile hayat arasndaki ilikide grmektedir (Agamben 1998: 7). nsann siyasal hayvan olarak grlmesine ek olarak, Foucaultnun insan teki canllara ek olarak siyasal varolu kapasitesi de bulunan bir hayvan olduunu dile getirmesinde, Agambene gre sorunsallatrlmas gereken nokta, bu ek kapasitenin ne anlama geldiidir. Agambene gre:

Hayat sahibi olarak doan, fakat zde iyi hayat hedefiyle yaayan biimindeki spesifik ibare, sadece varln (ousa) doumu (ginomen) iermesi doal olarak deil; ayn zamanda zonin polisten ilenerek dlanmas (exeptio) olarak da okunabilir. Burada karmza yle bir tablo kmaktadr: Siyaset, hayatn kendi kendini iyi hayata dntrmesinin gerektii ve siyasallatrlmas gereken eyin daima zaten yaln hayatn olduu yerdir. Bat siyasetinde yaln hayatn kendine has bir ayrcal vardr ve bu ayrcalk, dlanmasyla insanlarn yaad kenti douran bir eyin ayrcaldr (Agamben 2001: 1617).

Agamben, Aristotelesin (Politikada 1253a, 818de dile getirdii ksma atfta bulunarak) polisi insann konuabilme kapasitesi ve bir araya gelebilme ihtiyacn grmesinin bir sonucu olarak ifade ederken; konumay ses karma yeteneine sahip dier canllara gre stn bir konumda tutmasn ok nemli bir ayrm noktas olarak deerlendirir. Agambene gre, yaln hayat ile siyaset arasndaki iliki, insan konuan canl varlk olarak tanmlayan metafiziin bu tanmnn phon ile logos arasndaki balantsal iliki ile ayndr (Agamben 1998: 78).

Buna gre, canl varlk hangi ekilde dile sahiptir? sorusu tam anlamyla yaln hayat hangi ekilde poliste yer alr? sorusu ile e anlama gelir. Canl varln logosa sahip olmas, logosta kendi sesini bastrmas ve korumasyla olur; tam da poliste yer almasnn, kendi yaln hayatnn poliste, bir istisna olarak, dlanmasyla olduu gibi. Buradan hareketle, Agamben siyasetin canl varlk ile logos arasndaki ilikinin gerekletii eik mekn igal ettii srece, Bat metafiziinin temel yaps olarak karmza ktn ifade ediyor. Yaln hayatn siyasallatrlmasyla yaplan ey, yaayan insann insanlna karar vermektir. Agambene gre, bu grevi yerine getirirken modernliin yapt i, metafizik gelenein zc yapsna olan balln gstermekten baka bir ey deildir. Bat siyasetinin temel ikiliinin dost - dman

129

ayrm zerine kurulduunu dile getiren Schmittin tersine Agamben, gnmzde bunun yerini yaln hayat / siyasal varolu, zo / bios ve dlama / ierme ikiliklerine braktn belirtiyor (Agamben 1998: 8). Bylelikle, modern devletin biyosiyasi egemenlikle ortaya kan yeni yznde iddet sadece bios ile snrl kalmam zoyu da iine alacak denli btn bir hayata yaylmtr. Buna gre, yaln hayat, ldrlebilen, fakat kurban edilemeyen bir insan olan homo sacer (kutsal insan) olarak nitelendiren Agamben, modern egemenliin biyosiyasi yapsn analiz ederken kutsal insann bu alandaki hayati ilevini gstermeye alr (Agamben 1998: 82).

Homo sacer analizi ile Agamben bir yandan -modern anlamda- yeni siyasal iktidarn kodlarn zmeye alrken, dier taraftan da Batnn siyaset alannn ilk paradigmasn oluturan kutsal ahsiyet muammasn aklamaya alr41. Agamben bununla, Foucaultnun tezini tamamlamay veya en azndan onu dzeltmeyi amalyor. Ona gre, modern siyaseti tanmlayan ey, ne zonin polise dhil edilmesi -ki bu eski bir durumdu- ne de yaln hayatn, devlet iktidarnn hesaplamalarnn temel znesi haline dnmesidir. Btn istisnalarn kural olmas sonucu ile birlikte Yaln hayat,
41

Bununla Agamben bir yandan Bat siyasetinde homo sacerin yerini sorgulamaya alrken, dier taraftan -istisna hali ilikisinde olduu gibi- kutsal insann iine atld ifte dlanma ilikisinde maruz kald iddeti gstermeye alr. Homo sacerin maruz kald iddet -herkes tarafndan ldrlmesinin mbah olmas- ne bir kurban edilmedir ne de cinayet, ne bir idam mahkmunun infazdr ve ne de kutsaln inenmesi. Hem beeri hukukun hem de ilahi hukukun cezai biimlerinin dnda kalan bu iddet, yepyeni bir insan eylem alan yaratyor; bu alan ne sacrum facere [kutsal eylemin] alandr ve ne de profan eylem alandr. Bu alan, istisna ilikisinde hukuku askya alp yaln hayat kendi iine eken egemenin karar alanyd. Buna gre, siyasal egemenlik alan, dinseldeki profan ve profandaki dinsel bir knt olarak, kurban-edilme ile katledilme arasndaki bir belirsizlik mntkas biimini alan bir ifte dlama araclyla oluturuluyor. Egemenlik alan, cinayet ilemeksizin ve kurban etmeksizin adam ldrmenin meru olduu alandr ve kutsal hayat -yani ldrlebilen; ama kurban edilemeyen hayat- da bu alanda zaptedilen hayattr. Agambene gre, egemen yasaklamayla zaptedilen ey, ldrlebilen; ama kurban edilemeyen bir insan-kurbandr: Homo sacer. Egemen iktidarn ilk ieriini oluturan yaln hayat ya da kutsal hayattr. Kutsal olan -yani ldrlebilen ancak kurban edilemeyen- hayat, egemen yasan penesindeki hayattr bu anlamda, egemenliin ortaya koyduu ilk etkinlik yaln hayat retme iidir. Nitekim Agambene gre, gnmzde egemen iktidarn karsndaki mutlak bir temel hak olarak sunulan hayatn kutsallnn orijinal haliyle iaret ettii ey, tam da, hayatn hem lmne bir iktidara tabi klnmas ve hem de mutlak bir terk-edilme ilikisine maruz braklmasayd (Agamben 1998: 8283). Homo sacerin mutlak bir iktidarn kurbanlar olarak sunulduklar Nazi dneminde, Yahudiler yeni biyosiyasal egemenliin ayrcalkl negatif nesnesiydi. Nazi Almanyasnda Yahudiler ldrlebilen ama kurban edilemeyen hayat anlamnda homo sacerin ak bir rneiydi. Agambene gre, bu insanlarn ldrlmesi ne lm cezasyd ne de kurban edilmeydi; bunlarn ldrlmesi, Yahudi olmann ikin sfatlarndan biri olan ldrlebilme zelliinin gerekletirilmesinden baka bir ey deildi. Yahudiler, delice ve dev bir kurbann nesneleri olarak yaklmadlar; Hitlerin ilan ettii gibi, bitler olarak, yani yaln hayat olarak yakldlar. Bu imha, ne din, ne de hukuk boyutunda deil, biyosiyaset erevesinde gerekletirildi (Agamben 1998: 114). Bu ynyle biyosiyaset sreklilik kazanan bir lm siyasetine dnrken, toplama kamplar bu siyasetin zerinde kendini gerekletirecei mekn olarak siyasal alann gerek topolojik yzn oluturuyor.

130

siyasal alann marjinlerinde konumlayan bir olgu olarak gren Agamben, gn getike bunun siyasal alanla rtmeye baladn ifade eder. Yaln hayatn siyasal alann ufkunda grnmesiyle birlikte, dlama /iine alma, dar / ieri, bios / zo ve hak ile olgu durumlar indirgenemez bir belirsizlik mntkasna giriyor. Agambene gre, btn siyasal sistemin gizli temelini tesis eden bu belirsizlik noktasnda yaln hayat yer alr. Bu anlamda, yaln hayat hem siyasal alandan dlayan ama ayn zamanda iine alan durum istisna hali srecidir (Agamben 1998: 9). Bylelikle yaln hayat, siyasal alann bulank snrlarnda belirince, istisna hali sreci sayesinde bu alanda yaanan atmalarn hem znesi hem nesnesinin mekn haline geliyor.

Agamben, yaln hayatn devlet iktidarnn canl bir varlk olarak insan kendi zgl nesnesi yapt disiplin sreciyle birlikte, byk lde modern demokrasinin douuna tekabl eden bir baka srecin balatlm olduunu ne srer. Bu ikinci srete, canl bir varlk olarak insan kendisini artk siyasal iktidarn bir nesnesi olarak deil; bu iktidarn bir znesi olarak sunuyor. te bu nokta, pek ok adan birbirinin kart olan ve birbiriyle sert biimde atan bu iki sre, yurttan yaln hayat balamnda, insanln yeni biyosiyasal bedeni balamnda birleiyor (Agamben 1998: 9).

Modernliin eii olarak tanmlanan ve yeni bir egemenlik yapsn gsteren bir olgu olarak biyosiyaset, gnmzde modern demokrasinin kendini klasik demokrasiden ayrd bir srece iaret ediyor. En bandan beri modern demokrasi kendisini zo nin dorulanmas ve kurtuluu olarak sunarken, kendi yaln hayatn bir baka yaam tarzna dntrmeye ve deyim yerindeyse, zonin biosunu bulmaya alyor. Agamben bu sreci, modern demokrasinin kendine zg spesifik amaznn (aporia) ortaya ktn ne srerek aklamaya alyor. Ona gre, modern demokrasi, insanlarn zgrlk ve mutluluklarn, insanlarn bamllklarnn ve boyun emelerinin sergilendii meknda -yaln hayatta- aryor (Agamben 1998: 910). amzda gelinen aama, demokrasinin insanlarn mutluluunu -elde etmi olduu onca birikim ve kazanlara ramen- salayamamas bir yana, zonin tarihte ei grlmemi kitlesel felaketlere srklenmesini nleyecek herhangi bir irade de ortaya konulamamtr (Agamben 1998: 10).

131

Demokrasinin bu irade eksikliini ve amazn bir yetersizlikten ok daha baka bir eyle aklamak mmkndr. Nitekim Agamben, Tocqueville, Debord, Lwith ve Aron gibi dnrlerin de vurguladklar gibi modern demokrasinin ke doru kayan yapsnda totaliter devlete doru kayn izleri vardr. Bir yanda hayat nemseyen ve onu korunmas gereken stn bir deer olarak gren bugnk siyaset, kendi iinde elikisini de tamaktadr. rnein Nazizim ve faizm ile belirli bir hayatn kutsanmas, bir baka rkn veya ulusun hayat pahasna gerekleir. Yaln hayatn bu biimde belirlenmesi siyasetin ana ilkesine dntnde, daha iyi bir hayat iin insann kalitesinin sorguland toplama kamplarnn almasna gerek duyuldu.

Genel hatlaryla, yaln hayatn halen siyaset iinde bir istisna olarak, yani dlanarak ierilen bir olgu olarak var olmas sreci devam ediyor. Zonin biosa siyasallatrlmas anlamnda- katlmas olanakl mdr? Veya siyaset zaten zonin merkezinde bulunmuyor mu? Agambene gre, hem modern totalitarizmin ve hem de kitlesel hedonizm ve tketim toplumunun biyosiyaseti bu sorulara yant vermekten oluuyor (Agamben 1998: 11).

Yeni bir siyaset ki bu yaln hayatn ilenerek dlanmas zerine kurulu olmayan bir siyaset olana dek, kan ve iddetin yolu siyasal alandan tmyle dlanmas gereklemeyecektir. Bu erevede, modern egemenliin paradigmas olarak ortaya kan biyosiyaset iinde iddet, zonin biosa katlmas olarak veya siyasetin zonin biosla arasndaki atlaklar veya kopukluklar gidermesi srecindeki pratiinde karmza kyor.

Egemenlik alannn hayatn alanyla dorudan kesitii sreci imleyen bir olgu olarak biyosiyaset, gnmzde devlet ve iktidarn yeni yapsn ve snrn belirliyor. Siyasal alanda iddet iki beden arasnda hkm srmektedir artk: Egemenin hkmran bedeni ve itaate mahkm durumdaki yurttan canl bedeni. Foucaultnun analizlerinin de merkezinde yer alan bu disipline etme srecinde iddet, iktidar stratejisinin merkezi konumlarndan birini oluturmaktadr.

132

Agamben, disipline etme srecinin Bat siyasetinde biyosiyaset kanalyla btn bir hayata yaylmasn incelerken; iddetin istisna hali sreciyle birlikte yaln hayat zerinden siyasal alanda nasl ortaya ktn ve gittike bir ynetim sistemi biimine nasl dntn aklamaya alr.

III.1.1 Hukukun Siyaset ve iddete Ak Kaps: stisna Hali

Egemenliin biyosiyasi yapsndaki iddetin kaynan analiz edip gstermeye alan Agamben, incelemesini egemen kiinin hukuk karsndaki konumunu sorgulayarak yrtr. Egemenin hukuk karsndaki konumunu tartmaya aan nokta istisna hali srecidir.

stisna hali siyaset, hukuk ve iddet konusunda birbiri ile ilikili pek ok soruna gebe bir srece iaret eder. Dolaysyla, istisna hali srecinin analizini yapmak hem egemenin hukuk varlnn gcn nereden aldn deifre etme anlamnda, hem de iddetin egemenin kararnn bir oyunu olarak her an siyasal alanda ortaya kmasn anlama bakmndan hayati bir nem tar.

Agamben istisna terimini u ekilde tanmlar: stisna, yesi olduu btn tarafndan ilenemeyen ve zaten her zaman iinde olduu btnn yesi olamayan eydir. Agambene gre, bu snrsal figrn / unsurun karmza kard ey, yelik ile ilenmeyi, dardaki ile ierdekini, istisna ile kural birbirinden kesin biimde ayrma yolundaki btn giriimlerin karlat radikal krizdir (Agamben 1998: 2526).

Bu radikal krizin yannda, istisna hali hem egemenin meru varln hem de yrrlkteki hukuku tehlikeye dren bir paradoksa da gndermede bulunur: stisna halinde egemen ayn anda hukuksal mekanizmann hem dnda hem de iindedir (Agamben 1999b: 161). Bu durumda egemenin ayn anda hem hukukun iinde hem de dnda yer almasn salayan meru konumun yasal dayanan oluturan kaynan gcn nereden aldn gsteren paradoksu aklamak gerekmektedir. Aksi durumda, egemenin hukuku askya alarak iddeti gizemli bir ilikinin -siyasetin ve hukukun-

133

anahtar konumuna ykseltmesini sessiz bir biimde karlamak gerekecektir. O halde, genel bir durumu imleyen yasallk haline geici anlamda bile olsa son verme anlamna gelen- istisna halinin hem yrrlkteki hukuk hem de iddet ile olan balarnn gsterilmesi, egemenin kararnn yapsn anlamamzla olanakl olacaktr. Bu yapy Agamben u ekilde analiz eder:

Egemenin karar, dar ile ieri, dlama ile ierme, nomos ile pyhsis arasndaki bu belirsizlik eiini belirliyor ve bu eii zaman zaman yeniliyor. Hayat, bu eikte, ta en bandan beri hukukun istisnas olan bir eydir. Egemenin karar, kararlatrlamayann konumlandrlmasdr (Agamben 2001: 41).

Egemenin karar ile tartlan istisna hali terimi, nedeni ne trden olursa olsun siyasal belirsizlik / kriz dnemlerinde, yasann askya alnmasnn kanlmaz olduu zorunlu durumlarda, dzenin tekrar salanmas adna hukukun yrtme erki tarafndan askya alnmas sreci olarak ifade edilir. Burada belirsiz olan nokta, istisna hali srecine geilirken egemenin hukuku askya almasnn meru -hukuk- temelini nereden alddr. nk yasama erki istisna halinde yrtme erki (egemen kii) tarafndan hukukun askya alnmasyla karar alma srecinin dna itilir. Egemenin kararnn istisna ile olan ilikisi sanlandan daha karmak bir srece iaret eder. Bu srecin akla kavumas, birbiriyle balantl birtakm sorularn yantlarnn verilmesiyle ancak olanakl olacaktr.

stisna hali srecinde yantlanmas beklenen sorular unlardr: istisna hali btnsel ya da ksmi olarak hukuksal dzenin askya alnmasn ifade ediyorsa -ki yledir- bu durum yasal dzen iinde ne ekilde gerekleir? Hukuk dzen, kendi iinde bir i eliki anlamna gelen istisna hali yetki ilann nasl ve neye dayanarak vermektedir? Hukuksal ilikinin henz yaratlmad yasaszlk haline bir dn anlamna da gelen bu sre, hukuksuzlukla da eanlama gelen hkm neye dayanarak kendi iinde barndrmaktadr? Bunun yannda, yasama kurumlarnn ilerliinin sreli adli tatile girmesi olarak da ifade edilecek olan istisna hali sreci belirli bir yasal boluu ifade ediyorsa, bu sre gerekten de hukuksal bir bolua m yoksa siyasal bir bolua m gnderme yapmaktadr? vb. trden sorularn denk dt ortak zemin hukukun egemenin karar karsndaki ikincil konumudur.

134

Hukukun egemenin karar karsnda ikincil konuma drlmesi beraberinde birtakm daha baka sorunlar da dile getirmektedir. rnein, szleme teorisinden ve zellikle pozitif hukuk kuramlarndan bu yana varsaylan ey, egemenin gcn hukukun stnden veya tesinden deil, bizzat hukuktan ald ynndeydi. Bunun anlam uydu: hukuk egemene bal deil, egemen hukuka baldr. Oysa istisna hali ile deneyimlenen sre bunun tersine evrildii bir durumu yanstr.

Grlyor ki, istisna hali sreci hukuk iinde veya hukuk dnda olsun belirli bir yerletirme ve dzenlemenin ifade edildii bulank, kaotik duruma gnderme yapar. Hukuk iinden bakldnda istisna halinin yerleecei herhangi bir hukuksal balam mevcut deildir. Soruna salt siyasal adan bakldnda da belirsizlik devam etmektedir. Yaplmas gerekenin daha ok ne hukuk iinde ne de hukuk dnda kalarak ama ikisinin eik noktasnda yer alan bu durumu -egemenin kararnn iddetle olan ban- kendine ait zgll iinde kalarak aklamaya almak olmaldr42.

stisna hali i ile dn birbirini dlamad, tersine birbirini belirledii bir eik ya da bir ne o, ne bu blgesi ile ilgilidir. Normun askya alnmas, ortadan kaldrlmas anlamna gelmez ve askya almann kurduu yasaszlk blgesi, hukuk dzeniyle balantsz deildir -ya da en azndan yle olmad iddiasndadr-. Her durumda burada sz konusu edilen konu istisna halinin hukuksal dzen ile olan ilikisi veya ilikisizlii zerinedir. Dolaysyla sorunun mihenk noktas da burada belirginlik kazanmaktadr. stisna hali hukuk dzenin snrnn hangi tarafnda durmaktadr. Buna gre, istisna
Agamben egemenin kararnn iddet ile ban, Benjaminin yasa-koyan iddet ile yasa-koruyan iddet arasnda ne o ne o olan ama ikisine de eit mesafede duran nc bir yer aray bakmndan inceler. Benjamin, yasa-koyan ve yasa-koruyan iddet arasndaki diyalektik ilikiyi krabilecek nc bir ahsiyeti ilahi / mitik iddet olarak dnr. Buna gre, bu nc unsur ne yasa koyar ne de yasay korur. Agambene gre bu nc unsur yasay azlediyor. Bu erevede, istisna halinde meydana gelen iddet ne yasa koyuyor ne de sadece yasay koruyor; bunun yerine, yasay askya alarak muhafaza ediyor ve kendisini bunun dnda tutarak yasa koymu oluyor. Bu anlamda egemen iddet, tpk ilahi iddet gibi iki iddet trne indirgenebilecek bir iddet deildir. Ancak bu, egemen iddet ile ilahi iddetin birbirine kartrlabilecei anlamna da gelmiyor. Gerekte ilahi iddetin tanmlanmasn daha kolay klan ey, tam da istisna haliyle ilikilendirilmesidir. Agambene baklrsa egemen iddet, yasa ile doa, dar ile ieri ve iddet ile hukuk arasnda bir belirsizlik mntkas yaratyor. Dier taraftan egemen ise, bu ikiliklerdeki taraflarn birbirinden ayrlmasnn olanakl olmadn gsteren ve bylece bunlar birbirinden ayran kiidir. stisna hali ile olaan durum birbirinden ayrld srece, yasa koyan iddet ile yasa koruyan iddet arasndaki diyalektik ba kopmu olmuyor, hatta egemenin karar tam da bu ikisi arasndaki geidi oluturan bir kpr grevi grm oluyor. Nitekim Agamben, Benjaminin szn ettii ilahi / mitik iddetin, hukukun tek gerek ieriinin, bu iki iddet arasndaki -ve hatta iddet ile hukuk arasndakibalant olduuna iaret eder (Agamben 1998: 6364).
42

135

halinin yerletirildii yeri -ya da yersizlii- doru olarak belirlemek gerekmektedir (Agamben 2005a: 2324). stisna hali ile ilgili olarak yrtlen btn almalarn odak noktasna bu yerin / yersizliin bulunmas sorunun zn oluturmaktadr. Sorunun z olarak iddete olan ikin yaps, hukukun egemenin karar karsnda gerilemesi veya askya alnmasndan trdr.

iddetin hukuk tarafndan belirli bir yasa / yasadlk balamna oturtulmasnn gvence olarak kabul edildiini varsaydmzda, bu gvencenin istisna hali erevesinde geici bile olsa kaldrlmasnn douraca sorunlar hukuk - istisna hali ilikisi balamnda yeniden dnmek gerekmektedir.

Hukukun askya alnmas sreci olarak anlalan istisna halinde, siyasal toplumsal ilikiler tek yanl olarak kesintiye urar. Siyasal - hukuksal ve toplumsal zeminde yaanan kesintiler dnem dnem darbeler, devrimler, ayaklanmalar, igal veya tehdit edici i / d dmann belirmesiyle ivme kazanr. Hukukun askya alnmasyla ortaya kan bu trden yasal boluk dnemlerine -olaanst hal- siyasal tarihte sk rastlanmtr. Genel bir yasaszln hkm srd bu durumlarda her trl siyasal gvence, hak ve adalet talebi tek yanl olarak askya alnmtr. stisna hali durumu genellikle bu tr srelerin zorunlu sonucu olarak ortaya kar. stisna hali zerine incelemeler yapan siyaset felsefecileri ve hukukular terimin hukuk ile siyaset arasnda kalan snrda olduu konusunda birleiyorlar (Agamben 2005a: 1). Ne var ki, terimin hukuk ile siyaset arasnda kalan ancak hangisine daha ok yakn olduu konusundaki belirsizlik, terimin tanmlanmasna giden sreci belirsiz klmaktadr. Bunun yannda, egemenin istisna haline karar verme srecine belirli bir siyasal duruma ilikin analizin sonucundan hareketle varmasnn da birtakm belirsizlik noktalar vardr.

Her durumda egemen, istisna hali srecine belirli bir siyasal olgunun - durumun veya zorunlu bir halin kendini dayatt ve artk olaan hukukun yetersiz olduuna hkmettii durumlarda ular. Dolaysyla sorunu oluturan hareket noktalarndan biri burada belirmektedir: Sorun siyasal olduu kadar hukukidir. Egemenin belirli bir siyasal ortam veya sorunu yorumlarken, son tahlilde kendi kararn hukukun stnde tutarak tesine tarr. Yasal olmayan ama yasad da saylamayan bu sre hukukun egemenin

136

karar karsndaki ikincil olma durumunu ortaya koyar. stisna hali ile birlikte yrtme erki bir gerei daha hepimize kantlamak ister gibidir. Hukuku kuran erk onu askya alma hakkn yasal olarak deil, ama siyasal karar ile alabilir. Doa haline son veren Leviathan olaan hale de geici olarak pekl ara verebilir.

Bu sreci Agamben, siyasal dzlemden hareketle ortaya kan istisna halini hukuk iinde anlalamayan hukuk nlemler gibi paradoksal bir durumda konumlandn ileri srerek, yasal biimi ol(a)mayan eyin yasal biim halini aldn ifade ederek aklamaktadr (Agamben 2005a: 1). Baka bir deyile, yasa iinde yasaszlk blgesi (istisna hali) yasal (hukuk) olmaya doru kaymaktadr. Dolaysyla istisna hali, hukukun onun vastasyla kendini askya ald, sreksiz bir yasaszla gnderme yapan siyasal olan ile hukuksal olan arasndaki bir tr ara blgeyi temsil eder. Bu belirsiz ara blge siyasal alann iddete ak olan kapsn temsil eder.

Siyasal literatre bakldnda, istisna hali srecinin denk dt belirsiz ara blgenin yrtme erkinin yasamadan ayr olarak karar alma gcn yanstt grlr. yle ki bu sre, yrtme erkinin normal d olarak ilan ettii olaan hukuk uygulamalarnn askya alnmas gerektii ynndeki kanaatini ifade eder. Ne var ki, bu sre yrtmenin kanaatinin de tesinde anlamlara gelir. rnein kimi durumlarda istisna hali, kalc ve acil durum halini ne srerek hukuka dhil olamayacak eylemlerin meru imknn yaratmaya alr. zellikle gnmzde pek ok devlet politikalarnda, istisna halinin yaratm olduu belirsiz eiin hukuk iinde hukuka ramen varln srdrerek neredeyse hukukiletirdii grlr.

Nitekim Agamben de, istisna halini kresel sivil sava olarak tanmlanan bir durumun ortaya k erevesinde ada siyasette hkim bir ynetim paradigmasna dnme eilimi bakmndan her geen gn ilerlik kazandna iaret eder. Agambene gre, geici ve istisnai bir nlemin zemin deitirerek bir ynetim tekniine dnmesi, anayasa biimleri arasndaki geleneksel ayrmn yapsn ve anlamn kkten deitirecek gibi grnmektedir. Bu bak asyla bakldnda, istisna hali demokrasi ile mutlakyet arasnda bir belirsizlik eiine dnmektedir (Agamben 2005a: 23).

137

Belirsizlik eii, egemen otoritenin ynetilmesi gereken snr durumunu imlerken; egemene hayat hukuk dhilinde ol(a)mayacak bir biimde ynetmesi ayrcaln verir. Btn bir hayatn egemen tarafndan istisna hali stratejisi erevesinde yeniden ve benzeri grlmemi bir biimde ynetmeyi olanakl klmas, iktidarn biyosiyasete dnne iaret eder. Buna gre btn bir hayat, hayat ve lm zerinde yegne gce sahip egemenin iktidar oyununa terkedilmi olmaktadr.

Bunun tarihsel rneklerini Nazi iktidar dnemindeki uygulamalarda ve totaliter rejimlerin hkm srd askeri siyasi iktidarlarn mutlak hkimi olduklar yakn tarihli ynetimlerde gstermek mmkn. Ayn zamanda bunun en gncel rneini 11 Eyllden sonraki Bush ynetiminin taknd askeri - siyasi tutumda da gstermek mmkn. Bushun 13 Kasm 2001 tarihli askeri buyruunda terrist eylemlere kartndan phe duyulan ABD vatanda olmayan kiilerin sresiz alkonulmasn ve askeri komisyonlarca yarglanmasna yetki tanrken, btn bir hayatn iktidarn phesi ile yeniden kontrol altna alnp dzenlenmesi ayrcaln verir. Bu yetkinin yeniliini Agamben u ekilde ifade eder:

Hukuk iinde kalnarak bir bireyin btn hukuk statsn radikal olarak ortadan kaldrmas, bylece hukuk adan adlandrlmas ve snflandrlmas olanaksz bir varl ortaya karmtr. Afganistanda yakalanan Talibanlar, Cenevre Konvansiyonu uyarnca sava tutuklusu statsnden yararlanmamakla kalmazlar, Amerikan yasalarna gre herhangi bir sutan sank kiinin statsnden bile yararlanamazlar. Ne mahkm, ne sank olan, yalnzca tutuklu olan bu kiiler, katksz bir fiili egemenliin, yalnzca zamansal anlamda deil, doas itibariyle de belirsiz -btnyle yasann ve yarg denetiminin dna karld iin- bir alkoymann nesnesidirler. Olas tek karlatrma, Nazi kamplarndaki Yahudilerin hukuk durumuyla yaplabilir; bu Yahudiler, yurttalkla birlikte, her trl hukuk kimliklerini de yitirmilerdi, ama hi olmazsa Yahudilik kimliini koruyorlard. Guantanamodaki tutukluda yaln hayat en st belirsizlik noktasna ular (Agamben 2005b: 12).

Guantanamo rneinde de grld gibi, hukukun genel istisna hali erevesinde gvenlik adna hem ulusal hem de uluslararas dzeyde fiilen askya alndna tanklk ediyoruz. Butlera gre, hukukun askya alnmas beraberinde devlet egemenliinin yeni bir icrasn getiriyor. Hukukun dnda, inceden inceye ilenmi bir idari brokrasi zerinden icra edilen bir egemenlik bu. Artk resmi yetkililer kimin davasnn grlp kimin alkonacana karar verdikleri gibi, bir insann sresiz olarak alkonup alkonmayaca konusunda da son sz sylyorlar (Butler 2004: 6465).

138

Bu tutum, egemenin son sz kendi takdir yetkisinde tutarak, hukuk iinde hukuku askya alabileceini ya da kendini hukukun tesine tayan edimi iine geldii gibi davranma iradesinde bulunabileceini gstermektedir. Bylelikle egemen, hukuka dhil edilmesi olanaksz olan karar, hukuku askya alma gerekesini istisna haline atfta bulunarak ama ayn zamanda hukuk iinde kalarak hukuku askya alan yeni bir ynetim biimini balatm oluyor. Butlerin deyimiyle askya alma ediminde icra edilen egemenlik, kendi kendine yasal ayrcalk tanmada da icra ediliyor. Bu da yasast bir iktidarn ileyiine iaret ediyor (Butler 2004: 68). Neticede istisna hali, egemene g sahasnn denetimi ve gzetimi srecinde hukukun dna kmas iin bir ara haline geliyor. Belirli ve zorunlu durumlarda, taktik olarak hukukun askya alnmas egemen erkin yasamann yerine getiini gsterir. Bu durum, egemenin hukukun stnl ilkesini geici de olsa stn bir konum olmaktan alkoyabilme kapasitesine iaret eder. Yalnzca egemene tahsis edilmi olan bu stn konum, istisna hali olarak anayasal demokrasilerin karar verilemez paradoksunu kendi bnyesinde tarken yeni bir ynetim paradigmasn oluturur.

Bu paradigma istisna halini acil durum, kuatma hali, zorunluluk hali, olaanst hal, kresel i sava vb. durumlar istisna haline geite hukukun askya alnmasnn gerekelerini oluturur. Bylelikle, hukukun askya alnmasnn mantksal kurgusu hazrlanm olur. Bu ileyite norm / yasa, egemenin kararn bylesi durumlar karsnda kendine uymaya zorunlu klmaktan muaf tutarak, kararn norma olan stnl ile hukukun eiini / snrn kendisi tayin eder.

stisna hali srecini mutlakyeti gelenein deil, demokratik - devrimci gelenein bir rn olduunu belirten Agamben, kavramn geliim tarihi konusunda stisna Hali eserinde ilgi ekici analizlerde bulunur43. Agambene gre, istisna halinin ilgi ekici yn urada yatmaktadr: Nasl olur da yasama erki belirli durumlarda kendi grevini hukukla elikiye dmeden kendisini askya alabilecek bir organa (egemene) devreder. Bush ynetiminin kresel i sava veya acil durum hali olarak betimledii sre, hukuka aykr ama istisna halinin ilan yetkisi tannmas durumunda hukuka
Kavramn ksa tarihi iin Agambenin stisna Hali eserine zellikle baknz 2005a: 46, ve 1116 ksmlarna.
43

139

aykrl kaldrlm olan bu mistik an rejimin ak iddet tehdidine istedii zaman bavurabilme potansiyeline iaret eder.

Bunun rneklerini yalnzca Guantanamoda deil, tarihsel olarak geriye doru gittiimizde Nazi Almanyas ve sonrasnda acil durum yetkilerinin Fhrere tanndn; keza Fransa da III Napolon zamannda benzer yetkilerin verildiini grmek mmkn. Bunun gibi kuatma hali erevesinde svire, Belika, ngiltere, talya ve Avusturyada farkl tarihlerde anayasal dzenlemelerinde yrtmeye tam yetki kapsamnda istisna halini yrrle koyma yetkisi tannmtr. Bunun sonucunda egemenin istisna halini ilan etme yetkisine sahip olmas yasamann gcn ve saygnln erozyona uratrken hukukun stnde tayin edici bir gcn yerlemesine olanak salamtr. Bunun sonucunda istisna hali mekanizmas, iki dnya sava arasnda ve sonrasnda adeta bir ynetim paradigmas halini almtr. Bunu, Agamben istisna halinin temel niteliklerinden biri, -yasama, yrtme ve yarg gc arasndaki ayrmn geici olarak kaldrlmas- burada daimi ynetim uygulamasna dnme eilimini gstermektedir diyerek aklar (Agamben 2005a: 7). Bylelikle, istisna hali kural haline geldii iin, her geen gn istisnai bir nlem olarak deil, bir ynetim teknii olarak kendini gstermekle kalmayp, hukuk dzeninin oluturucu paradigmas eklindeki doasn da ak bir biimde gstermektedir (Agamben 2005a: 67). stisna halinin bir ynetim tekniine dnmesi anayasaya dayal demokrasiler asndan ak tehlikeler tamaktadr.

Bu srete yalnzca yasamann erozyonu deil, hakl gsterilmeye allan olaanst durumlardaki nlemlerle demokratik anayasann yok oluuna da zemin hazrlamaktadr. Bunun yannda, istisna hali srecinde her trl demokratik kurum acil yetkiler erevesinde devre d brakld iin, acil durum yetkilerinin etkili bir ekilde kullanmn gvenceye almay olanakl klan hibir kurumsal yap yoktur. yle ki, istisna haline gei iin bavurulan olaanst hal, acil durum, kuatma hali vb. gerekeler, istisna halini betimleyen iki temel zellie indirgenebilir: zorunluluk ve geicilik. Bu zellikler, istisna halinin kuraln yerini almasn kolaylatran gerekelerin nn amasnn anlam, egemenin daha fazla yetkisi, yurttalarn ise daha az haklar olacaktr biiminde yorumlanmaldr (Agamben 2005a: 8).

140

Bunun srecin amacna ulamas iin her ey egemen sylemin dedii gibi alglanmaldr: hibir ey demokrasinin gc ve geleceini salamlatrmak ve anayasal rejimi her trl tehlikeden korumaktan daha nemli ve stn grlmemelidir. Bu biimiyle anayasal acil durum arsnn altnda egemen diktatrln sesi ykselirken, gerektiinde yasama yetkilerinin her an yrtmenin elinde gidip gelmesi hukukun doa hali sreci ile olan ban gsterir.

Doa durumunda egemen otorite hukuku kurucu gcn hizmetinde sunarken dzeni ve gvenlii gereke gsteriyordu. Modern ada gelinen nokta, egemen erkin kendi temelini unutmadn kantlarcasna gvenlik ve asayiin tehlikede oluunu gereke gstererek istisna haline geie karar vermekle kazanlan haklar geici bir ekilde geri almak istemektedir. Anayasaya dayal rejimler istisna halini hukukun iinde yasasz bir alan rettikleri srece bu byle grlecektir.

zellikle, amzda demokratik rejimlere dayal anayasal sistemlerde istisna hali ilan etme yetkisi dayanan yeni gvenlik paradigmasndan almaktadr. Kreselleme dalgas ile birlikte deien stratejik, politik ve ekonomik politikalarn yn verdii yeni gvenlik paradigmas, istisna halinin kalc bir politik strateji ile btnlemesi olasln glendirerek kresel olaanst hali evrensel bir hukuk sorununa dntrmektedir.

Yerel olsun evrensel olsun hukuk iinde belirsiz bir alan imlemesi bakmndan, istisna hali srecinin anayasal temsili demokrasilerdeki yerinin tanmszl temel sorunu oluturan bir nokta olarak durmakta. iddetin siyasal alana tanmasnn arac veya siyasal alann iddete uzanmasnn snrn belirsizletiren fenomen olarak, istisna hali srecinde zlmesi gereken temel unsur: Anayasal dzlemde kalnarak tanm gerei norma sokulamayacak olan bir eyin yasa yoluyla dzenlemesinin yaplp yaplamayacadr. Bu doas gerei pozitif hukukun dnda olan bir eyin hukuk olarak dzenlenmesinin mmkn olup olmayaca zerine olan bir sorundur. Schmitt bunun mmkn olabileceini dnen yaklam iddetle eletirenlerin banda gelmektedir. Buna gre, istisna halinin hukuku inemeden ya da yasaya kar gelmeden belirsiz blge olarak kendine bir zemin oluturmasnn yaratm olduu amaz, iki kart tez erevesinde tartlmtr: Hukukla normun rtmesi gerektiini

141

belirten tez ile hukuk alannn normu atn savunan tez. Bu iki tezin odak noktasn hukuk d eylem alannn hukuk anlam oluturur. Son tahlilde iki tez de btnyle hukuk d eylem alannn varln kurala aykr olduu konusunda anlarlar (Agamben 2005a: 11).

Agamben, istisna halini hukuk dzeni balamna dhil etmeye alanlar ile bu hali hukuk dzeni dnda, yani temel olarak siyasal ya da her durumda hukuk d bir olgu olarak deerlendirenler arasndaki gr ayrlklarn u ekilde analiz eder: Agamben birinci grupta Romano, Hauriou, Mortatiyi sayar. Birinci grupta yer alan bu aratrmaclar, istisna halini oluturan zorunluluk, zerk bir hukuk kayna ilevi grd iin, istisna halini pozitif hukukun btnleyici bir paras olarak alglarlar. Bazlar da szgelimi Hoerni, Ranelletti, Rossiter ise istisna halini, devletin kendini korumasna ynelik znel -doal ya da anayasal- bir hak olarak anlarlar. Aralarnda Biscarnetti, Balladore - Pallieri, Malbergin yer ald ikinci gruptakiler ise, istisna hali ile onun temelini oluturan zorunluluu temel olarak hukuk d, fiili eler olarak grrler. Bunun yannda Hatschek, farkl yaklamlar nesnel istisna hali kuram ile znel istisna hali kuram kartl iinde zetlemitir: Nesnel istisna hali kuramna gre, zorunluluk halinde yasann dnda ya da yasayla eliecek ekilde gerekletirilmi her eylem hukuka aykrdr ve bu niteliiyle hukuken sorumlu tutulabilir; znel istisna hali kuramna gre ise olaanst g, devletin anayasal ya da anayasa ncesi -doal- hakkna dayanr (Agamben 2005a: 2223).

stisna ilikisini, hukuksal ilikinin balangtaki formel yapsn ifade etmesi olarak da ele alan Agamben, egemen kiinin istisna konusundaki hkmn hukuksal - siyasal yapnn balangc olarak ele almaktadr. Nitekim hukuk dzeni iinde olan ve bu dzenden dlanan her ey anlamn balangtaki bu yapdan almaktadr. Bu haliyle, istisnai durum, btn hukuksal yerletirmelerin izledii ilkedir; nk belli bir hukuki dzeninin ve belli bir mekn diliminin belirlenmesinin mmkn olduu alan yaratan tek ey, istinai durumdur. Gerekte istisna hali, kimi durumlarda kesin zaman / mekn snrlaryla erevelenebilse de zde yerletirilemeyen / yeri belirlenemeyen bir eydir (Agamben 1998: 19).

142

Buna gre, istisna halinde doa halinin kendini dayatt zorunluluk ve aciliyet bildiren vb. durumlar, egemene tek yanl olarak yasal ol(a)mayan uygulama hakk tanyarak belirsizlik mntkasn hukukun iine yerletirir. Bu durumu Agamben Gratianusun Decretumunda dile getirdii zorunluluk ya da baka herhangi bir neden yznden, yasaya aykr birok ey yaplr diyerek daha aklayc ifadesini aktararak unlar ifade eder: Eer bir ey zorunluluktan tr yaplyorsa, yasal olarak yaplyor demektir, aksi durumda hukukta zorunluluk yasal olmayan yasal hale getirir. Keza zorunluluun yasas yoktur (Agamben 2005a: 24). Burada zorunlulukla ak olarak istisna haline geiin olana kastedilmiir. Ancak, Agamben zorunluluk halini yasann uygulanma olanann olanakszlna iaret etmesi bakmndan ele alarak istisnaya dolayl bir kap atn u ekilde ifade etmektedir:

Zorunluluk kuram, bir istisna (dispensatio) kuramndan baka bir ey deildir; sz konusu istisnaya bal olarak, tekil bir rnek yasaya uyma zorunluluu dnda braklmaktadr. Zorunluluk yasann kayna deildir, yasay askya da almaz; zorunluluk, tekil bir vakay normun lafzna gre uygulanmasnn dnda brakmakla snrldr: Zorunluluk halinde yasann metni dnda davranan kii, yasa hakknda deil, yasann lafzna uyulmamas gerektiini grd tekil vaka hakknda hkm vermi olur. Burada istisnann nihai temeli zorunluluk deil, unu ngren ilkedir: Her yasa, insanlarn ortak esenlii iin dzenlenmitir ve ancak bu yzden yasa gcne ve gerekesine sahiptir; bunu yerine getirmiyorsa, zorlayc etkisi yoktur. Zorunluluk halinde, yasann vis obligandisi (zorlayc gc) ortadan kalkar, nk salus hominum (insanlarn esenlii) amac, sz konusu durumda yoktur. Burada bir statusun, hukuk dzenine ilikin bir durumun (istisna ya da zorunluluk halinin) deil; her defasnda, yasann vis (g) ve ratiosunun (gereke) uygulanma olanann bulunmad tekil bir vakann sz konusu olduu bellidir (Agamben 2005b: 3536).

Modern adan bu yana, zorunluluk hali hukuksal dzeni askya almak iin deil; hukuka dhil edilerek ele alnmtr. yle ki, yasa hkmndeki kararnameler, olaanst hal durumlarnn tannd geici hallerin ilan edilmesi, ulusal gvenlie ve karlara aykr olarak tanmlanabilecek birok siyasi tutum karsnda hukuka gerektiinde istisna haline geiin olanaklarn aacak belirsiz alanlar eklemitir. Zorunluluk halinin belirli bir hukuka entegre edilmesiyle birlikte, istisna hali yasa kadar meru ve en azndan onun kadar ynetimsel bir paradigmaya dnrken, sre zorunluluun yasa olma ve yasa yapma hakk olarak grlmtr. Bunu Santi Romano Zorunluluun yasaya stn gelebilmesi, kendi doasndan ve kkensel karakterinden kaynaklanr diyerek izah eder (Agamben 2005a: 28). Burada ilgin olan nokta hukukun k kaynann unutulmu olmasdr. Hukuk zorunluluktan

143

domutu ancak imdi zorunluluk hali gereke gsterilerek askya alnyor44. Bu srecin geliimini Agamben u ekilde ifade eder:

Zorunluluk hali, hem istisna hali biiminde, hem devrim biiminde, kendi ilerinde hukuk d ya da hukuk kart fiili ileyilerin hukuka getii, hukuk normlarnn ise salt fiil ile birbirine kart belirsiz ve kesinlikten uzak bir blge eklinde kendini gsterir. Baka bir deyile, fiil ile hukukun ayrt edilemez hale geldii bir eik eklinde. Her ne kadar istisna halinde, fiilin hukuka dnt sylenmise de -acil durum fiili bir durumdur, ama burada o ihtilafl hukuk deyii tam yerine getirmektedir- hukuk fiilden doar- bunun tersi de dorudur, yani istisna halinde, fiilde, hukukun askya alnd ve unutulduu tersine bir hareket de kendini gsterir. Buna gre her durumda, temel nokta, factum (fiil) ile iusun (hukuk) birbirine kart bir belirsizlik eiinin oluturulmasdr. Zorunluluu tanmlamaya ynelik her giriimin baarsz olmasna yol aan amazlarn kayna burada yatmaktadr. Zira zorunluluk nlemi, yaln bir olgu deil de zaten hukuk normu ise, niin bir yasa araclyla onaylanmas ve meclisten geirilmesi zorunludur? Zaten hukuk ise, yasama organlarnca onaylanmazsa niin geersiz hale gelmektedir? Buna karlk, eer yle deil de yaln bir olgu idiyse, nasl olur da onaylamann hukuki etkileri yasaya dntrme anndan itibaren deil de, ex tunc (o zamandan) balar? Duguit hakl olarak bu geriye dnkln bir kurmaca olduunu ve onaylamann ancak gerekletii andan balayarak etkilerini gsterebileceini belirtir (Agamben 2005b: 39).

Burada tartlan temel sorun, zorunluluk halinin nesnel mi yoksa znel mi olduu ynndeki tartmann doasnda yatmaktadr. Siyaset ve hukuk kuramclarnn konu hakkndaki tartmalarnn blnd noktalardan biri de burada dmlenmektedir. Zorunluluun nesnel bir veri olarak kendini ak kldn savunanlara karlk bunun aslnda znel bir yargy ima ettiini ne srenler kar koymaktadr. Her iki duruma da zaman zaman kar koyan hukuku argmanlarn itirazlarna rastlamak mmkndr. Balladore Pallierinin konu hakkndaki grlerini aktaran Agamben, zorunluluk halini u ekilde aklar: Zorunluluk kavram, ulalmak istenen amala balantl olarak btnyle znel bir kavramdr. Zorunluluun belirli bir normun karlmasn gerekli kld, aksi takdirde mevcut hukuk dzeninin yok olma tehdidiyle kar karya bulunduu sylenebilir, ama mevcut dzenin korunmas gerektii noktas zerinde gr birlii iinde olmak gerekir. Bir devrim hareketi, yeni gereksinmelere aykr olan yrrlkteki kurumlar ortadan kaldran yeni bir normun
Bunun en tipik rneini henz kendi hukukunu dzenle(ye)memi devrim anlarnn pratiklerine bakarak da anlayabiliriz. Henz herhangi bir hukuksal norma dhil edilmemi hukuk ncesi bu pratikler hukuk d iddet iken, belirli bir hukuka dhil olunca hukuki olarak dzenlenmi iddet olarak nitelenir. Elbette devrim hakl bile olsa ykmaya alt Devletin pozitif hukukuna kar geldiinden tr hukuk d iddet olarak tanmlanr. Ama paradigmatik adan bakldnda kendisi de baka bir devrimsel gle yklmaya alldnda o da benzer edimi paylar. Burada sz konusu edilen hukuk ile fiil arasndaki etkileimde hangisinin nce geldii veya asgari dzeyde fiil ile hukukun zorunluluk hali ile birleiminde
44

144

zorunlu olduunu ilan edebilir, ama yeni gereksinmelere bal olarak mevcut dzenin alaa edilmesi gerektii varsaymnda gr birlii iinde olmak gerekir. Her iki durumda da zorunlulua bavurma, ahlk ya da siyasal (hukuku aan) bir deerlendirmeyi ima eder. Hukuk dzeni bu deerlendirmeye gre yarglanr ve olas bir ihlali pahasna da olsa korunmaya ya da glendirilmeye deer bulunur. Bu yzden, zorunluluk ilkesi, her zaman, her durumda, devrimci bir ilkedir (Agamben 2005a: 2930).

Schmitte gre ise, ne acil bir durumun ne zaman sz konusu olduu kesin olarak belirlenebilir, ne de byle bir durumda nelerin meydana gelebilecei ieriksel olarak tek tek saylabilir, hele gerekten son derece acil bir durum ve bunun bertaraf edilmesi sz konusu olursa (Schmitt 2002: 14).

Buraya kadar srarla aklanmaya allan ey, aka zorunluluk hali kavramnn izini srerek istisna hali kavramnn kendisine nesnel bir kararla ulap ulalamayacayd. Sorunu hem tarihsel hem de egemenin hukuksal konumu erevesinde kuramsal boyutu ile ilk ele alanlardan biri Schmitttir. stisna hali sorunu zerine dikkate deer almalarda bulunan Schmitt, dncelerini temel olarak Diktatrlk kitabnda (1921) ve Siyasi lahiyatta gelitirmitir. Diktatrlk kitabnda Schmitt, diktatrl Temsili ve Egemen diktatrlk olarak ikiye ayrr. Temsili diktatrlk yrrlkteki anayasay korumak ya da dzeltmek amacn gderken, egemen diktatrl, diktatrln istisna figr olarak ifade edilir. Baka deyile temsili diktatrlk, yasann uygulanmad ama yrrlkte kald bir yasa halini temsil eder. Eski anayasann artk var olmad ve yenisinin kurucu erkin asgari biiminde mevcut olduu egemen diktatrlkte ise yasann uyguland, ama biimsel olarak yrrlkte olmad yasa halini temsil eder (Agamben 2005a: 3536).

Schmitte gre, kuatma halini iinde barndran diktatrlk, temel olarak istisna halidir. Bu ayrmn yaplmas ile birlikte, Schmitt yeni bir ynetim biimine:

ortaya kan yeni hukukun nasl olutuudur. Bu konuyla ilgili olarak Benjaminin yasa koyan ve yasa koruyan iddet zerine olan Crituque of Violence makalesinin s. 278280 ksmna baklabilir.

145

egemenliin / egemenin yapsna dikkati eker. Bu durumda kuatma hali, olaanst hal, diktatrlk vb. kavramlarn yerine istisna hali geer.

Her iki kitabnda da Schmittin amac istisna halinin hukuk bir balama yerletirilmesi sorunu oluturur. Schmitt iin her ne kadar istisna hali hukuk dzeni askya alp onun yokluunu imleyen bir anlama gelse de, o anari ve kaostan farkl bir anlama gelir. stisna halinde hukuk anlamda bir dzen olmasa da, yine de bir dzen mevcuttur. Sz konusu dzen istisna haline geie karar veren egemenin varlyla aklanabilir. Normun hkm yrrlkte deilse de, normu askya alabilme hakkn yasal olarak elinde tutan egemenin karar yrrle girer. Dolaysyla burada kaotik ve anarik bir durumdan tmyle farkl bir durumun olduu aka kendini gsterir. stisna halini norm ve egemenin kararna indirgemeye alan Schmitt karar norma olan stnl bakmndan analiz ederek aklamaya alr. Bu durumu Schmitt Siyasi lahiyat kitabnda her dzen bir karara dayanr ve zerinde kafa yormadan ok ak bir kavramm gibi kullanlan hukuk dzen kavram da hukukun bamsz iki unsurunu barndrr. Dier tm dzenler gibi hukuk dzen de bir norma deil bir karara dayanr diyerek aklar (Schmitt 2002: 17).

Yine de Schmitt iin kararn yle veya byle hukuk dzeniyle belirli bir ilikisinin salanmas gerekmektedir. Agamben Schmittin bu dncesinin izinin egemen ve temsili diktatrlk kavramlarna bakarak karlabileceini syler. Ona gre, her iki diktatrlk kavramnda da belirli bir hukuka gnderme istei grlr. Bu istemi Schmittin istisna hali kuramnn hukuk ile olan birleimini kendine ait zgnlnden de karmak mmkn. Ne var ki bu Agamben iin paradoksal bir birleimdir. nk hukuka dhil edilmesi gereken ey, temel olarak onun dnda bir eydir, hatta sz konusu olan, hukuk dzeninin kendisinin askya alnmasdr (Agamben 2005a: 33).

Karar ne ieride ne de darda olan bir uzamn ieri sokulmasn temsil ettii iin, egemen normal olarak geerli hukuk dzeninin dnda kalr, ama yine de bu dzene aittir. nk anayasann btnyle askya alnp alnamayaca kararndan sorumludur. Olaanst halde norm yok edilebilir. Buna ramen olaanst hal, hukuk bilincin eriim alannda kalr; her iki unsur -norm ve karar- hukuk erevesinde varln

146

srdrr (Schmitt 2002: 1920). stisna halinin bu yapsn Agamben u ekilde ifade eder: Darda olmak, gene de ait olmak. Bu istisna halinin topolojik yapsdr ve istisna hakknda karar veren egemen de, gerekte, mantksal olarak varl bu istisna tarafndan belirlendii iin, -darda olma - ait olma gibi- birbirine zt iki ifadeyle tanmlanabilir (Agamben 2005a: 35).

Kararn Schimitin istisna hali doktrinindeki nemi, egemenlik ile istisna halini birletirici yapsndan ileri gelmektedir. Egemen gcn karar mekanizmasyla tam bir dlamay veya -yasaszlk blgesi anlamnda- boluu imleyen istisna halini hukuka dhil eden ayrcalkl otoritesini Derrida Force of Law: Mystical Foundation of Authority adl makalesinde Pascal ve Montaignedan esinlenerek mistik bir durum olarak ele alr. Burada Derrida hukuk, adalet, otorite ve iddeti birbirlerini belirlemeleri lsnde kendi aralarndaki diyalektik dngy tahlil ederek bu mistik temelin dinamiklerini ortaya koymaya alr (Derrida 1992: 1012). Schmittin istisna haline gei tanyan egemenin kararna yasa karsnda atfettii bu stn konum Benjaminin Critique of Violence adl makalesinin temel sorununu oluturan hukuk kuran iddet ile hukuku koruyan iddet arasndaki ayrma tekabl eder. Burada Benjamin, hukukun kendini iddet ile kurma ve iddet sayesinde korumasnn zerinde durarak yasal iddet ile yasal olmayan iddet arasndaki dngnn temelindeki etkenleri serimlemeye alr (Benjamin 1986: 299300)45.

Benjamine gre, yasa koruyan iddeti yasa yapma hakkna, yasa koyan iddeti ise zorunluluk hali durumunda henz yasa olamayann yasa olma talebine -egemenin kararna- denk der. Bu atmada egemen erk ile egemen olmaya alan erkin arasndaki blnmenin kendisi sz konusudur. Schmitt, egemenlik kuramn, kurucu erk ile kurulu erk arasndaki diyalektii analiz ederken, zorunluluk hali karsnda egemenin kararnn tam olarak bu snr durum karsndaki konumunun ak bir biimde belirlenemezliine iaret ederek aklar. Ancak tam da bu noktada Schmitt, egemenin kararnn olanaksz olan ile yzlemesini zorunluluk halinin stratejik temelli tersine

45

Yasa koruyucu iddet ile yasa koyucu iddet arasndaki iliki hakknda geni bir bilgi iin baknz ilgili makalenin s. 285290 ksmlarna.

147

evirmesi sayesinde aar46. stisna hali srecinde egemenin hukuk adan ontolojik yerini grebileceimiz kararnn norma kar olan stnln Schmitt u ekilde aklar:

Olaanst hal snflandrlamayandr; genel kodifikasyondan uzak durur ama ayn zamanda spesifik hukuk form unsurunu -mutlak saflyla karar- aa vurur. Olaanst halin mutlak biimiyle ortaya kabilmesi iin kanun hkmlerinin yrrlk kazanabilecekleri bir durumun yaratlmas zorunludur. Her genel norm, zerinde uygulama alan bulabilecei ve normatif dzenlemesine tabi olaca hayat artlarnn gelitirilmesini talep eder. Norm homojen bir ortama ihtiya duyar. Bu fiili normal durum, yalnzca hukukunun gzard edebilecei yzeysel bir varsaym deildir, daha ok kendi ikin geerlilii ile ilgilidir. Hibir norm yoktur ki bir kaos durumunda uygulanabilsin. Hukuki dzenin anlaml olabilmesi iin bir dzenin oluturulmu olmas zorunludur. Normal bir durum yaratlmaldr ve egemen, bu durumun gerekten hkm srp srmediine kesin bir biimde karar verendir. Her kanun somut olaya uygulanan kanundur. Egemen, durumu kendi btnsellii iinde yaratr ve garanti altna alr. Bu son karar onun tekelindedir. Devlet egemenliinin z burada yatar ve hukuken zorlama veya hkmetme tekeli olarak deil, olmas gerektii gibi karar verme tekeli olarak tanmlanr; burada geen karar kelimesi, gelitirilebilecek olan genel anlamyla kullanlr. Olaanst hal, devlet otoritesinin zn en net ekliyle ortaya koyar. Burada karar, hukuk normdan ayrlr ve (paradoksal olarak formle etmek gerekirse) otorite, hukuk retmek iin hakl olmak gerekmediini kantlar (Schmitt 2002: 20).

Egemenin olaanst hale gei iin normu askya alma / alabilme hakkna sahip olmas, hukuku szde hukuka indirger. Bu durumda istisna hali srecine gei nedeni olarak ne srlen zorunlu hal herhangi bir lye gelemeyecek bir eydir. Buna karn, acil halin olaan hukuk uygulamas ile karlanamayaca dncesinden tr, olaanst durumun alana kadar idarenin geerli hukuk uygulamasndan baka bir eye istisna hali hukukuna da ihtiya vardr. Ancak burada temel sorun yine deimemektedir. Nasl ve hangi gerekeyle hukuk kendini belirli koullarda askya alabilme hakkn iinde barndrr? Veya bu belirli koullar ngrerek, olaan hukuku askya alp olaanst hali ynetme hakkn elinde tutan egemenin kararnn norma mdahalesi, onu normun stnde tutarak hukuk st bir konuma yerletirmiyor mu? Bu sorunu Schmitt u ekilde aklar:

Sistematik birliin ve dzenin somut bir durumda kendisini nasl askya alabilecei anlalmas g bir eydir ve hukuk kaostan, anarinin herhangi bir eidinden ayrt edilebildii srece olaanst hal yine de hukuk bir sorundur. Anayasal dzenin, mmkn olduunca ayrntl bir ekilde dzenleme eilimi, aslnda sadece hukukun kendisini askya
46

Schmitt ile Benjaminin istisna hali hakkndaki dncelerinin detayl bir analizi iin baknz Agamben 2005a: 5264.

148

alaca durumu tanmlama giriimi olarak anlalmaldr. Hukuk bu gc nereden alr ve bir normun, kusursuz bir biimde geree uygun olarak tanmlayamad somut bir durum haricinde geerli olmas mantken nasl mmkn olabilir? (Schmitt 2002: 21).

Agambene gre, Schmittin istisna hali kavrayn, norm ile normun gerekletirilmesi arasndaki kartln azami younlua ulat kartln yeri olarak tanmlanabilir. stisna hali, asgari dzeyde biimsel bir yrrlkteliin azami gerekliin uygulamayla rtt -ve tersi- bir hukuk gerilimler alandr. Ama bu u noktadaki blgede de, hatta zellikle bu blge sayesinde, hukukun iki esi, aralarndaki yakn ilikiyi sergilerler (Agamben 2005a: 36).

stisna halinin ilan edildii olaanst durum ile olaan (norm - karar) durum tam da hem Benjaminin Critique of Violenceda hem de Derridann Force of Law: Mystical Foundation of Authorityde yasann gc ve yasann etkisi olarak adlandrdklar sorunla ayn yere gndermede bulunur. Yasann etkisi, geerli bir hukuk etkiye sahip olup yrrlkteki her yasama kararn dorudan ilgilendirirken, buna karlk yasann gc greli bir kavram olup hukuksal dzenin yasann tesinde (stnde veya altnda) karlan kararnameler ve ynetmeliklerle donatlm yasaya edeer kabul edilen kararlar dile getirir. Ancak yine de biimsel olarak yasa olmayan kararnameler ve hkmler yasann gcn meydana getirirler, en azndan egemenin karar bunu byle arzulad iin yasa hkmne sahiptir. Burada, egemenin kararnn yasa karsnda stnl ve yasann gc gibi kabul grmesi Agambenin de ifadesiyle yasann gcnn yasadan soyutlanmas olarak anlalr. Nitekim istisna hali tam da bu noktada normun yrrlkte olup uygulanmad (gcnn olmad), te yandan yasa deeri olmayan kararlarn yasann gcn edindikleri bir yasa hali olarak ortaya kar. Baka bir deyile yasann gc hem (temsili diktatrlk gibi davranan) devlet otoritesinin, hem (egemen diktatrl gibi davranan) devrimci bir rgtn talep edebilecei belirsiz bir e gibi bir o yana bir bu yana srklenip durur. stisna hali, yasasz bir yasa gcnn sz konusu olduu (bu yzden de yasann gc st izilerek yazlmas gereken) bir yasaszlk uzamdr (Agamben 2005a: 3839)47. Bylelikle stisna hali sreci, hukukun kendi bnyesinde tad bir fictio veya egemenin karar ile ortaya

47

Agamben yasa szcnn stn izerek yazar. Bir anlamda yasann gcnn istisna hali karsnda szde yasa durumuna indirgendiine iaret eder.

149

kp, olaanst gvenlik artlarnn gerektirdii zorunlu halin geerli hukuk buyruklarla ynetilemeyeceine dair hkmle yrrle girer.

Agambene gre hukukun askya alnmasyla balantl olarak ortaya kan ok nemli bir baka sorun, istisna hali srecinde meydana gelen eylemlerle ilgilidir. Ona gre bu sorunun doas, her tr hukuk tanmn dnda kalyor gibi grnmektedir. Ne yasa ihlaline, ne yrtmeye, ne yasamaya ilikin olduklar iin, bu eylemler, hukuk asndan, mutlak bir yok yerde konumlanyor (Agamben 2005a: 51). Yasann egemenin kararyla szde yasaya indirgenmesi yok yere denk dyor gibi grnmektedir.

Egemenin kararyla yasann szde yasaya indirgenerek gerek gcnden yoksun braklmas, istisna halinin hukuk iinde konumlanan yasann sfr noktasn gstermektedir adeta. Bylelikle hukuk, kendi iinde barndrd bu kurmaca szde yasa ile -yasa olamayan gle- kendi yokluunu bnyesine katmakla sanki istisna halinin meru konumunu gvenceye alarak onunla bir tr ilikisiz olan bir iliki kurmaya alr. stisna halinin denk dt bu uzam yasaszln yasa iine yerletirilmesinden baka bir anlama gelmemektedir. Buna gre, istisna hali ile ortaya kabilecek olan her tr yasadan bak eylem kendi yasast konumunu en batan hukuk iine tesis etmi olur.

Grlyor ki, yasast srecin istisna ilikisi olarak hukuka stn gelmesinin anlam, iddetin bizzat siyasal alann kendi dna attn varsayd doa haliyle kurduu ban sonlanmadn ortaya koyar. Bylelikle, egemenin kararnn yasaya stn gelen konumu iddeti bizzat siyasal alann iine tamaktadr. Kararn norma olan stnln imleyen bu sre, yasaszln olaanst durumlarda olaan sreci kesintiye uratabilmesi bir baka anlam daha iermektedir: Hukuk znde siyasettir. Hukukun zde siyaset olmasnn en kesin kantn istisna ile olan ilikisi gstermektedir. Bylelikle, hukukun siyasete olan ak ve ikin yapsnda iddet hukuka istisna ilikisi erevesinde egemenin kararnn yorumuyla dhil olurken, hukuksal alan her an yinelenebilen bir siyasal alana dnmektedir.

150

III.1.2. Egemenlik, Adalet ve iddet zerine Tarihsel Bir liki

Egemenlik, adalet ve iddet arasndaki iliki tarihsel bir srece sahiptir. Bu tarihsellie karn egemenliin hukuka bal bir kategori olduunun dnlmesi ise modern dnemin bir zelliidir. Modern dnemde egemenlik, hukukun egemenlii olarak dnlrken, klasik dnemdeki anlay simgeleyen sreten farkl bir aamann balangc sz konusuydu. Her iki durumda farkll ortaya koyan temel unsur yasa, adalet ve iddet arasndaki ilikiyi temel alan egemenlik tarzndan kaynaklanyordu.

stisna halini egemenin kararnn hukuksal konumu bakmndan paradoksal birtakm sorunlar erevesinde inceleyip gstermeye alan Agamben, benzer sorunlarn adalet ve iddet arasndaki ilikide de sz konusu olduunu ifade eder. iddetin adalet ve hukukla olan bann en eski formlasyonun kkenlerine bakmadan nce, daha yaknlarda -yirminci yzylda- Benjamin tarafndan kaleme alnm olduka etkili bir makalede de iddetin Eletirisinde bu iliki sorgulanyordu. Ksa ve z bir biimde Benjamin makalesine u satrlarla balyordu:

Bir iddet eletirisinin devi, iddetin hukuk ve adalet ile olan bann aklanmas ile zetlenebilir. Bu nedenle, ne denli etkili olursa olsun, bir etkinin, kelimenin gerek anlamyla iddet olarak tanmlanmas iin, ahlk meselelerle balantl olmas gerekir. Bu meselelerin alan hukuk ve adalet kavramlar tarafndan belirlenir. Bunlardan ilkini ele alacak olursak, uras ak ki, bir hukuk sistemi iindeki en temel iliki, ara - ama ilikisidir ve dahas iddet ancak aralar leminde aranabilir, amalar leminde deil. Eer iddet bir arasa, sanki dorudan, onu eletirirken kullanabileceimiz bir lt belirir. Bu lt kendisini, verili bir durumda iddetin adil bir amaca m yoksa adil olmayan bir amaca m hizmet ettii sorusuyla ortaya koyar. Bu durumda iddet eletirisi, bir adil amalar sisteminde ierilmi olur. Ama byle deildir. nk her trl phe karsnda salam durabildiini hesaba katsak bile, byle bir sistemin ierecei ey ilke olarak iddetin kendisi iin bir lt deil, yalnzca iddetin kullanld durumlar iin geerli bir lttr. Bu durumda, bir ilke olarak iddetin, adil amalarda bile, ahlk bir ara olup olamayaca sorusunun yant ak kalacaktr. Bu soruya yant verebilmek iin, ne amaca hizmet edildiini dikkate almadan aralar leminde ayrm yapabilecek daha kesin bir lte ihtiya vardr (Benjamin,1986: 277).

iddetin ahlk bir zeminde meru amalarla ortaya ktn varsayan bu yaklamn krlgan noktasn, hakl iddetin ltnn nasl belirlenebilecei sorusu oluturmaktadr. Bu soru, iddet ve adalet konusunda tarihsel bir noktaya temas etmektedir. te Agamben de, hukukun egemenlii konusunda dile getirilen sorunlarn

151

k kaynan ifade etmesi bakmndan Pindarn48 bir iirinin 169. ktasndaki u ifadelere dikkati eker: Heraklesin yaptklarndan bilirim ki / lml ve lmsz / Herkese egemen olan nomos / En Byk iddeti bile hakl klan / en gl mercidir. Agamben, Pindarn bu ifadelerle nomosun egemenliini, iddetin hakllatrlmas temelinde tanmlandn belirtir (Agamben 1998: 3031)49. Pindarn bu dizelerini Platon Gorgiasta u ekilde aktarr: Her eyin, lmllerle lmszlerin egemenidir nomos, En zorlu ileri bile, iddet ile hakl klabilir; bunu Heraklesin yaptklarndan anlyorum, nk satn almadan [dizelerin bundan sonraki ksm pek emin olunmasa da u ekilde tamamlanyor] -kendisine verilmeden- Geryonun kzlerini alp gtren Herakles, zayflarn, dknlerin kzleri, btn mallar, gllerin, stnlerindir, diyen doa kanununa uyan bir dorulukla (Plato 1989a: 484 110 b-c). Ancak ktann znde asl dikkat etmemiz gereken noktann daha baka bir ey olduunu dile getiren Agamben, Pindarn dizeleri ile ilgili u yorumda bulunur:

Yunanllarn Bia ve Dik dedikleri, zde birbirlerinin tam zdd olan iki ilkenin, yani iddet ile adaletin skandal bir biimde bir araya getirilmesidir. Nomos, en gl merci olarak, birbirinin kart olan iki eyin paradoksal birlikteliini baarma gcdr -bu anlamda, eer muammay Aristotelesi bir yorumla alr ve ztlarn birleimi olarak kabul edersek, bu anlamda Pindarn dizeleri gerekten muammal bir boyut kazanr- (Agamben 1998: 31).

Agamben bu durumu, Pindarla aa yukar ayn zamanlarda yaam yedi bilgeden biri olan Solonun50 nomostan aldm gle iddet ile adaleti birletirdim ifadesi ile hukukun spesifik gcnn, .. 6. yzylda bile iddet ile adalet arasndaki balantnn zdeletirilmi olduuna iaret eder (Agamben 1998: 31). Bunun gibi, Heseidosun51 ler ve Gnler adl eserinde ifade ettii u dizeler Pindarn belirttii iddet ile hukuk arasndaki ilkide belirleyici bir konuma sahip grnyor: Ey Perseus, bunlar aklndan karma ve / Adalet [Dik] datrken iddeti [Biaia] unut / Zeus insanlara u nomosu brakt: / Birbirlerini yemek / Balklar, yabani hayvanlar ve kanatl kular iindir / nk aralarnda Dik yoktur / Oysa Zeus insanlara ok daha iyisini, Dikyi brakt (Agamben 1998: 31). Agamben buraya kadar dile getirilen iddet ve

48

Pindar, .. yaklak 640558 yllar arasnda yaam Antik Yunanl air. Pindarn bu dizeleri ile ilgili olarak Agamben, Hlderlin ve Schmittin ilgi ekici analizlerine de ayn eserinde s. 3233te yer vermektedir. 50 Solon, .. yaklak olarak 640558 yllar arasnda yaam olan Atinal bilge devlet adam. 51 Heseidos, .. yaklak olarak 8. yzylda yaam olan Antik Yunanl air.
49

152

adalet arasndaki ilikiyi betimleyen en eski kaynaklar u ekilde karlatrarak analiz eder:

Heseidosta nomos hl iddeti hukuktan ve bununla birlikte de hayvanlarn dnyasn insanlarn dnyasndan ayran g iken, Solonda ise Bia ile Dik arasndaki balant mulklk ya da ironi iermezken, Pindarda tablo udur (ve zaten Pindarn, Batnn siyasal dncesine miras brakt ve kendisini bir anlamda, egemenliin ilk byk dnr yapan ey bu dmdr): Egemen nomos, hukuk ile iddeti birletirmek suretiyle, bunlar belirsizlikle tehdit eden ilkedir. Bu anlamda, Pindarn nomos basileus hakkndaki ktas, ondan sonra yaplan btn egemenlik tanmlarn ynlendiren gizli paradigmay iinde barndryor: Egemen, iddet ile hukuk arasndaki belirsizlik noktasdr, iddetin hukuka kart ve hukukun da iddete bulat eiktir (Agamben 2001: 47).

Bu erevede, Agamben iddet - adalet ve hukuk ilikisinin en eski kaynaklardaki tartmasnn doasn gsteren Platonun Yasalar adl eserinde dile getirdii u ifadelere dikkati eker: Ynetim bilgili ve zeki kiinin elinde olmal ve bilgisizler onu izlemelidir. Nitekim bu Pindarn dedii gibi, doaya aykr deildir. nk bu doaya uygun olarak, yani hukukun, kendisini tanyanlar (onayanlar) zerindeki hkm uyarnca byledir (Plato 1989b: 690 b-c).

Agamben, Platonun bu ifadelerinin merkezinde yatan eyin Sofistlerin tartmalarnn merkezinde yer alan physis (doa) - nomos (yasa) kartlndan ziyade, egemenliin belirleyicisi balamndaki iddet - hukuk akmasnn olduunu vurgular. Agamben, Platonun Yasalarn onuncu kitabnda physis - nomos ilikisi sorununu ilemesindeki tek amacnn, hem Sofistlerin bu kartlk anlayn hem de doann hukuktan nce geldii ynndeki tezi ykmak olduunu ifade eder (Agamben 1998: 34). Agambene gre:

Platon, ruhun ve ruha ait olan her eyin (zek, techne [zanaat] ve nomos), bedenden ve yanl bir yorumlamayla doaya baladmz (829b) unsurlardan / elementlerden daha nce geldiini syleyerek bunlarn her ikisini de etkisiz hale getiriyordu. Dolaysyla da Platon ve (Platonla birlikte, Leo Strausun deyiiyle klasik doal hukuk temsilcileri), hukuk insanlar ynetmelidir, yoksa insanlar hukuku deil derken, hukukun doal yani, iddet-d karakterini vurguluyor. Bundan dolay, Platondaki doann kanunu, Sofistlerdeki physis - nomos kartln baltalamay ve iddet ile hukukun egemen bileimini dlamay hedeflerken, Sofistlerdeki bu kartlk, tam da egemenlik ilkesini, Bia ile Diknin birliini tesis etmeye alyor (Agamben 2001: 51).

153

Agamben, Batnn siyasal kltrnn kodlarn belirlemi bu kartln daha baka ne gibi anlamlara geldiini sorgular. Agambene gre, Sofistlerin nomosa kar doa lehinde yaptklar savunu [insanln] doa durumu ile commonwealth (toplum devlet) arasndaki kartln (bu kartlk Hobbesun egemenlik anlaynn temelidir) gerekli ncl olarak deerlendirilebilir. Eer Sofistler iin en glnn uygulad iddeti hakl klan nihai ey physisin ncelii ise, Hobbes iin egemenin mutlak iktidarn hakl klan ey, tam da doal durum ile iddetin ayn ey oluudur [homo hominis lupus -insan insann kurdudur-]. Ancak Agambene gre, her iki durumda da Sofistlerin gl insan ile Hobbesun egemenindeki- hukuk ile iddetin belirsizlik alann meru klan nvarsaym, physis - nomos kartl tarafndan ortaya kyor (Agamben 1998: 35).

Buna gre, Hobbesun analizinde ortaya kan gerek u: insanln doal durumu egemenin kiiliinde srerken, egemen zerinden doa durumu sreci topluma ve devlete sokulmu olmaktadr. Bylelikle, bandan beri vurgulanan temel bir nokta aa kmaktadr: Egemenlik, doa ile kltr, iddet ile hukuk arasndaki belirsizlik durumudur. te egemenliin iddete araclk eden ve srdren boyutu da bu belirsizlik noktasdr. Nitekim doal durum gerekten de nomosun dnda bir ey deil, nomosun potansiyelini ieren bir eydir. nsanln doal durumu, hukukun potansiyel olarak varolduu, hukukun kendi kendisini doal hukuk olarak tayin ettii bir srece dnyor (bu sre modern a iin kesinlikle byledir. Muhtemelen Sofistlerin anda da byleydi). Sonu itibariyle Hobbes, Straussun altn izdii gibi, unun tamamen bilincindeydi. Doal durum, illa da gerek bir dnem olarak tasavvur edilmesi gereken bir ey deildi; bunun yerine, devletin sanki yklm olarak grld anda ortaya kan, devletin iinde bir ilke olarak anlalabilirdi. Dsallk -doann yasas ve kiinin kendi hayatn korumas ilkesi- gerekten de siyasal sistemin en merkezindeki zdr ve tpk, Schimitte gre, kurallarn istisnalara dayanmas gibi, siyasal sistem de dsalla dayaldr (Agamben 1999b: 161).

Buna ilaveten Benjamin de, physis - nomos kartl arka plannda iddeti doal hukuk - pozitif hukuk ayrmn eletirel bir balamda ele alarak deerlendirir. Ona gre, devlet kuramna geite insanlarn doa durumunda sergiledikleri iddeti, pozitif hukuk

154

aamasnda brakmalarnn nedenini sorgulamak gerekir. iddeti doal bir olgu olarak kabul eden doal hukuk tezi, iddeti tarihin bir rn olarak gren pozitif hukukun kart kutbunda yer alr. Eer doal hukuk mevcut hukuku kendi amalarn eletirerek yarglayabilirse, pozitif hukuk da evrilen hukuku ve aralarn eletirerek yarglayabilir. Eer amalarn lt adalet ise, aralarn lt de yasalllk olacaktr (Benjamin 1986: 278).

Dier taraftan Benjamin, kart iki tezin ortak bir dogmada bulutuklarn ne srerek unlar belirtir: adil amalara meru aralarla ulalr, adil amalara hizmet eden meru aralar biiminde. Bylece doal hukuk amalarn adillii araclyla aralarn meru klmaya alrken, pozitif hukuk aralarn meru klnmas araclyla amalarn adilliini garantiye alma arayndadr Benjamine gre, bu ortak dogmann yanl olmas durumunda, meru aralarla adil amalar uzlamaz bir atma iinde olsayd sz edilen kartlk alamaz olacakt. Benjamin, pozitif hukuk tarafndan iddetin yasalln deerlendirmek iin kurulan bir lt, anlam ynnden analiz edilebiliyorsa da, uygulama alannn deeri bakmdan eletirilmesi gerektiini vurgular. Aksi durumda, bu eletiri iin hem pozitif hukuk felsefesi hem de doal hukukun dnda bir yerde durmann bir yolunu bulmak gerekecektir (Benjamin 1986: 279).

Doal durumu betimleyen doal hukuk durumundaki iddet ile toplumsal szlemeye gnderme yapan pozitif hukuk durumunda ortaya kan iddetin physis - nomos kartl zerinden gelimesi, iddetin adalet ile olan bann tarihselliine ilikindir. Bu sorunun hem gemite hem de gnmzde ierdii belirsizlikler, hukukun pozitif aamasnda alabildiince devam etmektedir. Meru ve meru olmayan iddet arasndaki ayrmda, pozitif hukuk kkenli iddetin yaratm olduu bir ayrma tekabl ediyor ve eletiriye ak birok unsur barndrmaktadr.

Buna gre, nomosun egemenlii, beraberinde Bia - Dik ayrmnn belirsizliini egemen zerinden siyasal alann merkezine tanm olmaktadr. Dolaysyla iddeti keskin bir dsal hattn tesine yerletirebilmek imknszdr. iddet hukuka istisna zerinden ve egemenin karar ile dhil olurken, doa hali de egemenin kiiliinde cisimleir. Bylelikle doa durumu ile istisna hali Agambenin de belirttii zere, tek

155

bir topolojik srecin iki farkl yznden baka bir ey olmamaktadr. Bu srecin iinden geen belirsizlik noktas, adaletin iindeki kr nokta olarak sakl kalmtr.

Oysa istisnann kural belirlemesinden biliyoruz ki, bu nokta hukuku ve adaleti geersizletiren etkili bir belirsizlik mntkasdr. Bu etkili mntkada olup bitenler iddet olarak ortaya kmaktadr. iddeti nlemenin bir biimi olarak dnlen hukuk veya adalet ilkesinin buna araclk etmesinin -kelimenin gerek anlamyla- anlam soru ve sorunlarla dolu bu paradoksta yatmaktadr.

III.2. Siyasal Alan Belirleyen Bir atma: Anayasama Gc ile Anayasal G Arasndaki liki zerine

Siyasal alanda egemenliin paradoksunu gsteren bir baka iliki, anayasama (constituting) gc ile anayasal (constituted) g arasndaki gerilimde ortaya kar. Bu iki g arasndaki ilikide ortaya kan iddet, yukarda tartlan adil ve hakl iddetin bir baka boyutunu: yasa koyan iddet ile bu yasay koruyan iddeti konu edinir.

Anayasama ve anayasal g arasndaki ilikide ortaya kan iddetin zemin belirleyen yapsnn izini Hegelin Hukuk Felsefesinin lkeleri eserinin 93. fragmanndaki ifade de grmek mmkn. Hegele gre, iddetin kendi kendisini ortadan kaldrmas, bu kavramsal prensibin, realitede bir iddetin baka bir iddet tarafndan yok edilmesinde kendisini gsterir. Bu durumda iddet, u ya da bu artlar iinde yalnz hakl olmakla kalmaz, ayn zamanda zorunlu olur (birinci iddeti ortadan kaldran bir ikinci iddet olarak) (Hegel 1991: 93, 120121).

Agamben hem teorik dzeyde hem de pozitif yasama dzeyinde anayasal g ile anayasama gc arasndaki atma ve ayrmn zorluklarndan sz ederken, Burdeaunun bu zorluklarn nedenini belirten u ifadelerine yer veriyor:

Anayasal g ile anayasama gc iki farkl dzeye yerletirmek gerekir. Anayasal gler varln sadece devletin iinde kazanyor: Bunlar, zaten kurulu bulunan bir anayasal dzenden ayr dnlemeyecek eyler olarak, gerekliini davurduklar devlet yapsna muhtatr. Anayasama gc ise, devletin dnda bulunan bir eydir. Bu g, hibir eyini

156

devlete borlu olmayan ve devletsiz var olan bir gtr. Bu suyu hibir biimde bitirilemeyen bir pnardr (Burdeaudan aktaran Agamben 2001: 5758).

Agamben, bu iki gcn arasnda uyumlu bir ilikinin kurulmasnn olanakszlna iaret ederken, gnmzde her eyin kurallarla dzenlenmesi dorultusundaki u ekildeki bir eilimi savunanlarn saysnn her geen gn azaldna dikkati eker: Anayasama gc asaldr ve indirgenemez; bu g, belirlenmi bir yasal sistem tarafndan koullanamaz ve snrlandrlamaz. Bu g, kanlmaz olarak her trl anayasal gcn dndadr. Anayasay douran g gn getike bir nyarg olarak ya da yaln bir olgusallk dlanyor ve anayasama gc, her geen gn biraz daha, anayasada ngrlen yeniden gzden geirme gcne indirgeniyor (Agamben 1998: 3940).

Benjamin, anayasama gc ile anayasal g arasndaki atmay, yasa koyucu ve bu yasa koruyucu iddet olarak adlandrr. Benjamine gre, iddetin yasa koyucu ve yasa koruyucu zellii onun arasallndan ileri gelmektedir. Bu erevede bakldnda, siyasal alanda iddetin belirleyici rolne ilikin olarak Benjamin unlar syler:

() atmalarn btnyle iddet d bir zm asla hukuksal bir szlemeye gtrmez. Benjamine gre, taraflar sz konusu hukuksal szlemeye ne denli barl bir tavrla katlrlarsa katlsnlar, szleme eninde sonunda iddet olana getirir. nk taraflarn her birine, anlama bozulduu takdirde, dierine kar iddete bavuru hakk tannr. Yalnzca bu da deil; szlemelerin getirileri gibi kkeni de iddette dayanr. Burada dorudan yasa koyucu iddet olarak var olmas gerekmez; iddetin kendisi szleme ieriine alnmasa bile, her hukuksal szlemeyi gvence altna alan g iddet kkenli olaca iin onda temsil edilir. Hukuk kurumunda, sakl iddet varlnn bilinci kaybolduu takdirde, kurum rmeye balar. Parlamentolarn bugn iinde bulunduklar durum bunun en iyi rneini oluturuyor. Tandk, zc bir manzara sergiliyorlar, nk varlklarn borlu olduklar devrimci glerin bilincinde olmay srdremediler. Nitekim parlamentolarn bu rme eilimi, siyasi atmalarn iddet d zm idealinden uzaklaan zihinlerin saysndan daha az deildir. lkesel anlamda iddet d olan siyasi uzla aralar zerinde srdrlen bir tartma parlamentarizme eilemez. nk bir parlamentonun asl ilevi asndan gerekletirdii eyler ancak ve ancak, hem kken hem de sonu asndan, iddet araclyla elde edilen yasal hkmlerdir (Benjamin 1986: 287288).

Agamben egemenlik paradoksu bakmndan bu ilikiyi u ekilde yorumlar: Eer yasa koyucu iddet olarak anayasama gc yasa koruyan iddetten stn bir yerde ise o zaman anayasama gcnn yasay koruyan iddeti merulatrmaktan baka bir nitelii yoktur ve hatta anayasal gle mulk ve sklp atlmas mmkn olmayan bir ilikisi vardr. Bu bakmdan Agamben, Siyesin Anayasa, her eyden nce bir anayasama gcn kabul eder nermesini, Anayasa kendisini anayasama gc olarak tanmlyor

157

biiminde anlamamz gerektiinden hareketle, egemenliin paradoksunun daha ak biimde ortaya ktn ifade eder (Agamben 1998: 4041).

Egemenliin paradoksunda egemen iktidarn anayasal g ile anayasama gc arasndaki belirsizlik alanna ilikin olarak Agamben egemen iktidarn kendisini kimi durumlarda doal durum olarak tanmladn vurguluyor. Bu ekilde de, yasal durum ile girilen bir yasaklama ilikisi araclyla yasal durumda da var olmas gibi, burada da, hem anayasama gcne ve hem de anayasal gce girecek ekilde kendisini ikiye blyor ve bu iki g arasndaki belirsizlik alanna yerleiyor (Agamben 1998: 41).

Her halkarda anayasama gc ile anayasal g arasndaki en temel sorun da bu belirsizlikten kaynaklanmaktadr. Anayasal gcn kendini dayad zeminin yasal kurumsal boyutuna karlk, anayasama gcnn devrimci bir kla -iddet potansiyeli bakmndan- anayasal gce dnme potansiyelini iermesi, srecin bir yznn brne olan balln ortaya koyar. Devrim zerinden gelien iddet ile anayasama gcnn anayasal gc her an yerinden edebilecek yaps, yzyln balarnda Rusya ve Almanyada parlamentolar devirip yerine srekli devrim iaryla anayasama gcnn anayasal gce dntne tanklk edilmitir.

Bu sre, Trokinin srekli devrim ve Maonun kesintisiz devrim kavramlar araclyla amzn iki byk totaliter devletinin (Stalin Rusyas ve Nazi Almanyas) douuyla doruk noktasna varmtr. yle ki, bu dnemde ortaya kan Leninist parti ile Nazi partisi kendilerini anayasal gcn yannda var olan bir anayasama momentinin koruyucular olarak sunuyorlar. Devlet partisinin, kendisini devletin ayns olarak sunmasyla sonulanan bu yap, anayasama gcnn nasl idame ettirilecei sorusunun paradoksal, ilgin ve teknik - hukuksal yant olarak dnlebilir. Ancak Agambene gre, bu iki durumda da, anayasama gc ya egemen bir iktidarn davurumu olarak ortaya kyor ya da egemen iktidardan kolay kolay ayrlmyor. Ne anayasama gc ne de egemenlik, anayasal dzenin ne tamamen iine ne de tamamen dna oturtulabilmitir (Agamben 2001: 4142). te bu belirsizlik eii, anayasama gcnn anayasal gce dnmesini ve anayasal gcn bir zamanlar asl dayanan borlu olduu anayasama gcne olan ban gsterir.

158

Egemen iktidar araclyla ortaya kan gerilim, siyasal alanda iki kart gcn egemen olabilme potansiyelinden ileri gelmektedir. Anayasal gcn kurumsal geerliliine ramen, anayasama gcnn varl bu geerlilik dzlemini belirsiz bir boyuta srkleme olasl devrimci iddiann kaynan meydana getirir. iddetin siyasal alanda devrimci bir tarzla her zaman bu potansiyeli tersine evirebilmesinin olanana sahip olmas, hem anayasama hem de anayasal gcn kayna konumundadr. Bu durumda, iddet her iki boyutun da birbirine gerekte indirgenemez yzn birbirine yaklatrp dntren esas ilikiyi tesis eden esas g konumundadr.

III.2.1. iddetin Yeni Mekn: Kamp Pratii

Kamp pratii, zellikle yzylmza zg meydana gelen yerletirilemeyenlerin gz nnde bir yere yerletirilmeleri dncesinden domutur. Kamp pratii, hukuk yerletirmenin farkl biimde istisnai meknlar olarak olaanst koullarn dourduu bir sretir. Agamben, kamplarda geerli olan yasalarn skynetim koullar ile birlikte kuatma altndaki topran yasalarnn olduunu belirtirken, kamp zerine olan analizleri Foucaultnun Delilik ve Uygarlkta ya da Disiplin ve Cezada ifade etmi olduu yere yerletirmenin imknsz olduunu ifade eder. Mutlak istisna meknlar olarak kamplarn, olaan kapatlma meknlarndan topolojik anlamda farkl olduunu dile getiren Agamben, kamp pratiini yeryznn eski nomosunun krizini belirleyen ey de, yerletirme ile dzenleme arasndaki ban tamamen koptuu bu istisna mekn olduunu vurgular (Agamben 1998: 1920). Bu balamda, birer istisna mekn olarak toplama kamplarnn hukuk srete herhangi bir sua dhil edilmeyen eylemlere sahne olmasn analiz etmek gerekmektedir. O halde, kamp srecini tanmlamak ve onun iinde meydana gelen eylemleri hukuksal - siyasal yapsnn denk dt kodlar ile birlikte ortaya karmak, siyasal alann iddete olan akln anlamamz bakmndan nem tamaktadr.

Toplama kamplar siyasal alanda sadece belirli bir dneme has bir pratie deil, ayn zamanda egemenliin snrlarn belirleyen bir olgu olarak istisna hali erevesinde her an yinelenebilen bir paradigmaya da iaret eder. Nitekim Agamben de kamp pratiini gemite olup bitmi ve kapatlmas gereken bir mesele olarak deil de, bugn hl

159

iinde yaadmz siyasal meknn gizli matrisi ve nomosu olarak dnmek gerektiinin altn izer (Agamben 1998: 166). Toplama kamplarnn geliim srecini inceleyen Agamben, kamplarn ilk kurulu safhasnn Nazilerle zdelemeden nceki bir dneme rastladn ksa tarihsel balam iinde u ekilde aklyor:

Tarihteki ilk kampn, spanyollar tarafndan smrgedeki halk ayaklanmasn bastrmak iin Kbada 1896 ylnda tesis edilen campos de concentraciones [toplama kamplar] mi yoksa yzyl dnmnde [1899 1902] ngilizlerin Boerleri yd concentration camps [toplama kamplar] mi olduu tarihiler iin hl bir tartma konusudur. Burada nemli olan ey udur: Her iki durumda da, bir smrge sava balamndaki bir olaanst durum, btn sivil halk iine alacak ekilde geniletilmitir. Dolaysyla da kamplar, sradan hukuktan deil bir istisna durumundan ve skynetimden domutur. Bu gerek, kkenini Nazilerin Lagerinde [kamp] ok daha ak biimde ortaya kyor. [Alman] kaynaklar[n]a gre, kapatlmann hukuksal temeli rfi hukuk (common law) deil; Schutzhaft (koruyucu gzetim) idi. Nazi hukukular, Prusya kkenli bir hukuk kurumu olan Schutzhaft, bazen, nleyici bir polisiye nlem olarak snflandryorlard; yani bu, kiinin su unsuru oluturan herhangi bir davrantan bamsz olarak, srf devletin gvenliine yneltilebilecek bir tehlikenin nne geilmesi iin gzetime alnmas demekti. Schutzhaftn kkeni, Prusyada 4 Haziran 1851 tarihinde karlan ve daha sonra 1871 ylnda (Bavyera dnda) btn Almanyay iine alacak ekilde geniletilen olaanst durum yasasna dayanyor. Schutzhaftn daha eski bir kkeni de, Prusyada 12 ubat 1850 tarihinde karlan kiisel zgrln korunmasna dair yasalara gtrlebilir. Bu yasalar, Birinci Dnya Sava srasnda ve bar antlamasnn imzalanmasnn ardndan Almanyada ortaya kan karmaa dneminde byk lde yrrlkteydi. unu unutmamak gerekiyor: Almanya tarihindeki ilk toplama kamplar, Nazi rejiminin deil, Sosyal Demokrat hkmetlerin hneriydi. Bunlar, 1923 ylnda Schutzhaft temelinde binlerce komnist militan tutuklam ve ayrca Cottbus Sielowdaki Konzentrationslager fr Auslnderi [yabanclar iin toplama kamp] kurmulard. Bu kamp, ounlukla Dou Avrupal mltecilerin bulunduu ve dolaysyla da, bu yzyldaki (bir yok etme kamp olmasa da) ilk Yahudi kamp saylabilecek bir kampt (Agamben 2001: 217218).

Toplama kamplarnn kurulu tarihinin Nazi dneminin ncesine dayanmas yalnzca srecin balangc bakmndan deil ierdii amalar / anlamlar bakmndan da farkllklar tamaktayd. Bu bakmdan, kamp pratiini anlamak iin ilkin onun istisna hali ile olan bann gsterilmesi gerekmektedir.

Agambene gre Schutzhaftta sz konusu edilen zgrln korunmas, -ironik bir biimde- olaanst hali tanmlayan hukukun askya alnmasna kar bir korumayd. Oysa Nazilerin uygulamasndaki yenilik ise u ekilde ortaya kyordu: Burada Schutzhaft temeli olan istisna durumundan ayrlarak normal durum iin yrrle giriyordu. Kamp, istisna durumunun kurala dnmeye balad zaman alan mekndr. Temel olarak gerek bir tehlike durumu gereke gsterilerek hukuksal

160

ynetimin geici olarak askya alnmas anlamna gelen istisna hali, kamp pratii ile birlikte sreklilik kazanan bir yerletirme biimine dnyor, yine de normal dzenin dnda -istisna- olarak kalyor (Agamben 1998: 168169).

Nitekim istisna hali srecinde benimsetilen olaanst halin, kural ile kusursuz bir ekilde rtt ve u durumun bizatihi gndelik hayatn ideal durumu haline geldii yer toplama kamplardr (Agamben 1999a: 49). Kamplarda olup bitenlerin her trl hukuktan bak olduunu dndmzde, bu meknlarn birer istisna sonucu olarak ortaya kp varln yine bu ekilde srdrdn gzlemlemek olaan bir uygulamann sonucuymu gibi gsterilmeye allr.

Oysaki bir istisna mekn olarak kamp, hukuksal anlamda paradoksal bir statye sahiptir. Kamp, olaan hukukun karsna yerletirilen bir toprak parasdr. stisnann hukuk karsnda dary imleyen yaps gibi kamp da bu anlama gelen bir arm uyandrmaktadr. Fakat kamp darda bir yerde deildir. Agamben, kampa dhil edilenlerin dlanmak suretiyle ilendiini belirtir. Burada gelien ey: darnn istisna hali araclyla hukuksal dzenin iine ekilmesidir. stisna hali, iradi olduu srece, kural ile istisnann birbirinden ayrlamaz hale geldii yeni bir hukuksal - siyasal paradigma ortaya km oluyor. Buna gre kamp, istisna halinin -ki egemen iktidarn temeli bu durumun belirlenmesidir- kural olarak gerekletii yere dnyor (Agamben 1998: 169170). Egemenin hukukun dna taan -ama yasad sayl(a)mayan- bir kararla her trl dlayc pratie sahne olan kamp -istisna ilikisi olarak- ieride kurmas hkmrann konumu ve snr ile ilgilidir. Yine de bu konum tartmal, tartmal olduu kadar birok paradoksa da sahiptir. nk istisna haline yetki tanyan konumun belirsizlii bir yana, kamplarda meydana gelen her tr iddet eyleminin siyasal alanda bir mekna kavumasn aklamak olduka g bir eydir.

Agamben, kamp pratiini quaestio iuris (hukuksal sorun) ile quaestio facti (olgusal sorun) diye birbirinden tamamen ayrlmaz bir sre haline getiini belirtirken, burada meydana gelen eylemlerin yasall sorununun anlamsz olduuna iaret eder. Kamp, bu iki terimin birbirinden ayrlmaz hale geldii hukuk - gerek melezi bir yerdir Kamplarda meydana gelen her eyin mmkn hale gelmesinin yolunu aan ey: hukuk

161

ile gerek olann birbirinin tamamen i ie gemesini salayan istisna halinin bir sonucudur. Agambene gre, hukuk ile gerein i ie gemesini salayan yerler olarak kamplarn grevi daimi bir istisna alan yaratmaktr. Eer kamplarn bu kendine zel hukuksal - siyasal yaplar anlalmaz ise, o zaman oralarda olup - bitenler inanlmaz ve anlalmaz eyler olarak kalacaktr. Bu anlamda kampa dhil edilen herkes, dar ile ieri, istisna ile kural, yasal ile yasal olmayan arasndaki bir belirsizlik alanna girmi oluyordu; burada her trl bireysel hak ve hukuksal kavram btn anlamn kaybediyordu (Agamben 1998: 170171). Kamplarda tutulanlarn hukuksal anlamda herhangi bir hakknn sz konusu bile olmamas egemenliin biyosiyasi yaps ile ilikilidir. Kamp pratiini tarihte kurulmu en mutlak biyosiyasal mekn olarak nitelendiren Agamben, bu durumun nedenini kampa kapatlanlarn hukuksal ve siyasal konumlarnn belirsizlii ile aklyor.

Bu erevede kamp pratii belirlenmi bir belirsizlik mekn anlamnda siyasi iktidarn karsnda saf yaln hayatlarn tutulduu meknlardr. Bundan dolay kamp sreci, siyasetin biyosiyaset olduu ve homo sacerin de yurtta roln oynad siyasal alannn esiz paradigmasdr. Agambene gre, kamplarda meydana gelen vahet ile ilgili sorulmas gereken en nemli soru, insanlara byle bir vahetin nasl yaplabildii biimindeki ikiyzl soru deildir. Daha drst ve daha yararl olan ey, kamp douran hukuksal prosedrlerin ve iktidar datmnn dikkatli bir biimde sorgulanmasdr. Baka deyile, bu nasl bir hukuksal dzen ve iktidar datmdr ki, insanlar her trl haktan mahrum braklrken onlara yaplanlar su tekil etmiyor (Agamben 1998: 171). Kampn kuatma altna ald yaln hayat ve onun maruz brakld iddet u anlama gelmekteydi: Byk biyosiyasal beden olarak egemenin gc, kk birer noktaya dntrlm olan biyosiyasal tekil bedenler zerindeki tahakkm olarak gerekleiyordu.

iddetin siyasal alana tand mekn olarak ortaya kan kamp, hukuksal mekanizmaya gerekliin belirsiz mntkas olarak ekleniyordu. Yaln hayatn en saf haliyle grnd mekn olarak kamp hayat ile siyasetin, gerek ile hukukun hibir anlamnn kalmad bir belirsizlik alanyd. Nazi Almanyasndaki haliyle kampa dhil

162

edilen yaln hayat, Yahudi olann Alman olmayan olarak yaanmaya demez hayat olarak grlmesinin sonucu olarak anlam kazanyordu.

Fhrerin byk biyosiyasal bedeninde Yahudinin kamp dnda baka bir gerekliinin olana yoktu. Bu anlamda, egemenin karar olarak Fhrerin grevi, siyasal alana -ve dolaysyla hukuka- dhil edilemez belirsiz blgeler yaratmakt. Nazi Almanyasnda Fhrerin konumu, yaayan canl bir nomostan ibaretti. Bundan tr her trl normun karsnda egemenin karar olarak kar dikilen Fhrer, hem iddetin hem de siyasal alann etkin bir znesiydi. Bylelikle, siyasetin ve en temelde siyaset d olann en canl biimde Fhrer ile zdelemesi hukukun yaln hayat reten biyosiyasal yapsndan kaynaklanmaktayd.

Yzyln banda, yaln hayatn egemenliin biyosiyasal paradigmas balamnda kamplarda ortaya kmasn sadece Nazi Almanyasna zg bir durum olarak grmemek gerekir. Hukuksal kuraln karsna istisna hali olarak ortaya kan belirsizlik mntkalar gnmzde de varln farkl prosedrler erevesinde srdrmektedir.

Agambene gre, iinde ilenen sular ne denli farkl olursa olsun ve ad ne denli farkl olursa olsun hemen hemen her yerde bir kampla kar karyayz. rnein, 1991 ylnda Arnavutluktan gelen btn yasad gmenlerin lkelerine iade edilmeden nce talyan polisi tarafndan geici olarak kapatldklar Barideki stadyum da, Vichy yetkililerinin Almanlara teslim etmelerinden nce Yahudileri topladklar kapal bisiklet yar pisti de, Weimar hkmetinin Doudan gelen Yahudi mltecileri toplad Cottbus Sielowdaki Konzentrationslager fr Auslnderda (yabanclar iin toplama kamp) ya da Fransann uluslararas havalimanlarnda mltecilik bavurusu yapan yabanclarn tutulduu bekleme alanlar da ayn biimde kamp rnekleridir. Btn bu rneklerde, rnein grnte zararsz bir mekn (rnein, Roissydeki Hotel Arcades), normal dzenin fiilen askya alnd bir meknn snrlarn izmi oluyor. Snrlar izilen masum grnl bu meknda, vahetin yaanp yaanmamas, hukuka deil; orann geici egemeni olarak (rnein yabanclarn, hukuk otoriteleri olaya mdahale edene dek bekleme alanlarnda tutulabildikleri drt gn boyunca orann egemeni olarak) hareket eden polislerin uygarlk ve etik hassasiyetlerine baldr (Agamben 1998: 174).

163

Bu kamp pratiklerine ek olarak, Amerika ile Kba arasnda bulunan Guantanamo kampndan da sz etmek gerekmektedir. Amerikann ou Afganistanl radikal slamc Talibanl militanlar alkoyduu Guantanamo kamp yaln hayatn belirsiz bir mntkada tutulduuna dair en gncel rnei oluturur.

Bu ereve iinde bakldnda, kamp pratii modernliin siyasal alannn kendisine iaret eden bir olay olarak domaktadr. Nitekim Agambene gre kamplar, mutlak bir yerletirme ile mutlak bir dzen arasndaki ilevsel ba zerine kurulan ve hayatn kayd (doum ya da ulus) iin ise otomatik kurallara dayanan modern ulus - devletin siyasal sisteminin daimi bir krize girdii ve devletin de ulusun biyolojik hayatnn gzetimini asli grevlerinden biri olarak stlendii bir zamanda ortaya kmtr (Agamben 1998: 174175).

Kamp sreci, ulus - devletin yaps lke / toprak - dzen - doum ls ile tanmlanmaya alldnda ise, eski nomosun krlmas, Schimitte gre nomosu oluturan iki unsurda (yer dzenlemesi, Ortung ve dzen, Ordnung) deil yaln hayatn (bu ekilde ulus olan doumun) bu ikisine kaznmasn iaretleyen noktada yaratlyor. Agambene gre, bu kaznma artk geleneksel mekanizmalarla yrtlemiyor ve ite kamp, hayatn dzene kaznmasn dzenleyen yeni ve gizli dzenleyicidir (veya sistemin, bir lm makinesine dntrlmeden yryemeyeceinin resmi olarak varoluyor). Kamplarn ortaya k zamann Agamben yeni vatandalk yasalarnn karlmasyla ayn dneme denk gelmesini nemli bir sre olarak grmektedir. Nitekim Reichdaki Nuremberg vatandalk yasalar kmad, ayn dnemde 19151933 arasnda Fransa da dhil olmak zere neredeyse btn Avrupa devletleri de vatandalktan karmayla ilgili yasalar kardlar. Bylelikle aslnda hukuksal - siyasal dzenin geici olarak askya alnmasyla demek olan istisna hali, artk gn getike daha da bu dzene kaznamaz hale gelen yaln hayat iine alan yeni ve daimi bir mekn dzenlemesi (yerletirme) oluyordu. Gnmz siyasetinin kar karya bulunduu yeni gerek, doum (yaln hayat) ile ulus - devletin giderek birbirinden ayrlmasdr ve ite bizim kamp dediimiz ey bu ayrmada kendini gsteriyor (Agamben 1998: 175).

164

Kamp srecinin, istisna hali zerinden hukukun askya alnd yeni ve daimi bir yerletirme srecine dnmesinin anlam udur: Hukuksal dzenleme iinde yerletirilemeyenlerin yerlekesidir kamp. Baka deyile yersizletirilmeye braklanlarn yeridir kamp. Egemen nomosun yeni dzeninin ad olarak kamp, her trl vahetin mmkn klnd meknlar olarak ortaya kyor.

Sonu itibariyle Agamben, iddeti ne btnyle Arendt gibi siyasal alan kategorisinin dnda bir yerlerde ne de sadece Foucaultnun iktidarn btn znelere etki ederken teknikletirilen prosedrlerinin iinde arar. Agamben, amzda iddetin konumland yerlerin izini bizzat biyosiyasetin birer lm siyasetine dnen meknlarnda ve egemenin hukukla badamayan -ama her naslsa hukuka aykr da dmeyenuygulamalar iinde gerekletiini savunmaktadr. Bu ynleriyle Agamben, iddet sorununu siyasal alann dnda deil bizzat onu belirleyen dinamiklerinin snr durumlar iinde aratrr.

165

SONU
Sonu itibariyle, Arendt iddeti iktidarn bir zellii olmaktan ok iktidar olmak isteyen yaplarn bir zellii olarak grmektedir. Ona gre, iktidarn kimi u durumlar haricinde iddete bavurmasn kuvvet veya g kullanma olarak grmek gerekmektedir. Zira iktidar elindeki iddet aralarnn kullanmnn meruiyetini daha ok yasadan almaktadr. Bu durumda Arendte gre, iktidarn belirli bir yasay korumak adna ortaya kan iddetini zora bavuru veya g kullanma olarak nitelendirmek gerekmektedir.

Ancak yine de kimi durumlarda iktidarn dorudan yasay koruma adna iddete bavurduu da olur. Arendt buna rnek olarak, zellikle yirminci yzyln banda ortaya kan Nazi Almanyas ile Stalin Rusyasndaki totaliter rejimleri gstermitir. Bu rneklerde ve daha baka pek ok durumda da olduu gibi Arendt, daha ok iddetin rasyonel bir kategori olarak ara - ama ilikisi zerinde durmutur.

Kitlesel byk kymlarn yaand yirminci yzylda olsun veya daha nce ortaya km olan modern devletin douuna nayak olan gelimelerde olsun, iddet siyasal alanda ara - ama balants erevesinde rasyonel yaplarda daha ok etkili olmutur. iddetin rasyonel yaplar iinde ortaya k srecini tarihsel bir perspektifle ortaya koyan Arendt, bu sreci animal laborans ve homo faber arasndaki gerilime dek gtrmektedir. iddetin bu gerilimde karmza kmas, onun insani yaam biimleri iindeki yerini gstermesi bakmndan nemlidir.

Bu temelde Arendt iddeti bir baka adan emek, i ve eylem kategorileri bakmndan vita activa erevesinde de inceler. iddeti vita activann eylem kategorisi erevesinde ele alan Arendt, byk siyasal yaplarn ve toplumsal birlikteliklerin eylem olmadan gereklemesinin olanakszlna vurguda bulunur. Nitekim eylem ve konuma yetisi sayesinde insan, Aristotelesin iaret ettii politikon zoon varlk olarak bu olanan gerekletirmektedir. Dolaysyla iddet, insann kendi olanaklarn gerekletirme sreci iinde daha ok eylemin iinde ortaya kp gelien bir duruma iaret eder. Bu ereve iinde Arendt, iddeti insani geliim srecini Antik kkeninden

166

ele alp modern an doruk noktas olarak anlam kazanan dnemlere dek uzanan geni bir yelpazede inceler. Bunu iddetin siyaseti olarak betimlemek mmkndr52.

iddetin siyasetiyle betimlenen srecin geliimi u ekilde ortaya kmtr: Szleme kuram ile beraber iddet, doa durumunun geliigzel grnmnden syrlarak ortak rzann bir yansmas olarak, devletin koruyucu - kollayc himayesine devredilmitir. Hobbesun Leviathanda altn izdii bu ynelim, iddeti siyasi oluumun en st organ olan devletin tekeline devreder. Leviathann iddet uygulamay kendi tekeline almas, sosyal alanda herkesin herkese kar savan, herkesin karna uyacak barl bir durum salayarak son vermitir. Bylece genel istenci temsil organ olarak Leviathan, nihai bar salamak iin her trl iddet aralar denetiminin ve kullanmnn tekelini eline alarak kamusal huzuru salama grevini stlenmitir.

Buna gre, devlet en st temsil organ olarak iddet kullanmnn meru temsilcisi olarak anlam kazanmtr. Bu biimiyle bakldnda iddet, belirli bir siyasi ama gzetilerek, ortak iradenin adil ve dzenli bir yaam srecini gzeten, bir nevi yurttalar arasnda hakemlik grevi de gren yaps anlamnda siyasal alana tanm olmaktadr. Siyasal alann belirli amalar dorultusunda hesap yaplarak kurulduunu gznnde bulundurduumuzda, iddet bu yaplanmann dzenleyici, norm oluturucu ilevini salayan devindirici -bir bakma da ikna edici- gc oluturur. Bu erevede iddet, siyasal alann hem kurulmas hem de dzenlenmesinde bizzat siyaseti oluturularak onun bir paras haline gelir.

Tarihsel bir olgu olarak iddetin belirli bir dzeni salama ve koruma paradigmas olarak dnlmesi, sadece klasik dnemin bir yansmas deildir. O, ayn zamanda giderek artan bir titizlilikle modern zamanlarn da sklkla kendisinden yararland bir
52

Bir baka anlamda iddetin siyasetini u ekilde yorumlamak da mmkndr: Bir eylem veya gerilim olarak iddet, her zaman belirli bir ama dorultusunda iler. Bu amacn olanann kanlmaz olduu durum(lar)da siyasi bir planla eylem, ileyi biimini -gerektiinde- radikal bir yne kaydrr. Eylemin bizatihi siyasi olduu dnldnde; iddet de eylem olmadan herhangi bir gereklie kavuamayacana gre, bu sre kanlmaz bir biimde siyasileir. Dolaysyla iddet, ister siyasal alanda isterse de zel alanda olsun bir eylemsel pratik olmadan gerekleememektedir. Buna gre, araama dngs iinde ve eylemsel bir pratik olarak iddet, doas itibariyle belirli bir siyaset biiminde geliir. te siyasal alann varlk koulunun eyleme -vita activaya- dayand gerei de, iddetin bu alanda belirleyici bir role sahip olduuna inanlan siyasetine iaret eder.

167

olgu olmutur. Bylelikle modern devletin douundan bu yana, iddet aralar zerindeki tekelci devlet uygulamalarnn dourduu sonular uygarlk / uygarlatrma sylemi etrafnda toplanr.

Bu ekilde siyasal alann belirleyici olgusu olarak ortaya kan iddet, yasal rgtlenme ann terbiye (slah), kontrol ve denetimini salayan siyasetin bir paras haline gelmitir. Dolaysyla, iddetin siyaseti buradan itibaren artk belirli bir denetim ve disiplinin siyasetiyle birleiyor. Denetim ve disiplinin siyasetini, zellikle Foucaultnun izinden giderek aklamak gerekmektedir.

Arendtin tersine Foucault, iddeti modern iktidarn kurumsal a ierisinde gelien znellik stratejileri erevesinde her yerde grme eilimindedir. ktidarn kurumsal dzeyde, toplumsal tabakann en u yerlerine kadar szmasyla birlikte iddet, normlar, tzkler ve prosedrler araclyla belirli bir kapatma iinde geliir. Panopticoncu kapatma ile disiplin ve gzetleme sistemlerinde yaanan teknik dzenlemeler, bireyi toptan bir kuatmann merkezi nesnesi haline getirmitir.

Bylelikle klasik iktidarn dorudan fiziki zelliklerle ortaya kan iddetine karlk, modern iktidarn yzndeki iddeti inceltilmi ve klk deitirilmi olarak ortaya kar. Klasik dnemde iddetin dorudan nesnesi olan mahkmun bedeninde ikence veya ldrme ile cisimleen iddet, modern dneme gelindiinde yerini fizik olmaktan ok ruhsal / psikolojik, bunun yannda da ldrmeyi hedeflemekten ok hayatta brakan bir iktidara brakr. ktidar pratiklerinde yaanan bu dnm, iddet konusunda da derin bir deiime yol amtr. Buna gre, lme deil daha ok hayata odaklanan modern iktidarn siyasi ilevini biyosiyaset oluturmaktadr. Biyosiyaset bireylerin bedensel olarak denetimi, gzetimi ve toptan bir verimlilikler sistemi iinde maksimum verim alnacak bir biime indirgenmesi srecini, yeni nfus politikalar bakmndan kitlelerin kontroln kolaylatran yntemler olarak geliir.

Foucaultya gre disiplinci iktidar, insanlardan bir eyler szdrmak ekip almak yerine, terbiye (slah) etme grevine veya daha fazla miktarda ey szdrmak zerine kurulu bir iktidardr. Gleri azaltmak iin onlar birbirlerine eklemenin deil de, onlar

168

arttrmak ve onlardan yararlanmak zere birbirlerine balamann peindedir. Kendine tabi klnm olanlar tekdze ve kitlesel bir ekilde dize getirmektense, onlar ayrmakta, zmlemekte, farkllatrmakta, bu ayrtrma srelerini gerekli ve yeterli tekilliklere kadar gtrmektedir. Bedenlerin ve glerin hareketli, kark ve yararsz kalabalklarn, bir bireysel unsurlar oulluu -ayr kk hcreler, organik zerklikler, genetik kimlikler ve sreklilikler, birlemelerden oluan kesitler- halinde terbiye etmektedir. Disiplin birey imal etmektedir, bireyleri kendine hem nesne olarak, hem de icraatnn arac olarak veren iktidara zg bir tekniktir. Bu, bizzat kendi stgcne bel balayabilecek muzaffer bir iktidar deil de mtevaz, kukulu, hesapl ama srekli bir ekonomi tarznn zerinde i gren bir iktidardr (Foucault 1992: 213214).

Disipline etme teknik ve stratejileri eitli kurumlarn iinde zaman zaman birbirini kopya edip zaman zaman da birbirinden bamsz hareket ederek geliir. Denetim kurumlarnn iinde disiplinin tasarlanarak inceltilmi bu geliimi hcresel bir blnme gibi hzla bu kurumlarn dna yaylarak okulda, hastanede, manastrda, klada, fabrikada, hapishanede vb. yerlerde hayat bulur. Bu kurumlarn hepsi toplumsal ortopedinin sal iin birer atlye grevi grrler. Bylelikle ykselen yeni toplum tam anlamyla artk bir disiplin toplumu adn almay hak eder.

ktidarn bu dokusal faaliyeti kurumsal prosedrlerin gerei olarak, tektipletirici biimler (sa kesimi, niforma, tutum ve davranlarn belirli ritellere balanmas vs.) kiilii oluturan zgnlkler ve her trl farkl kltrel kodlarn eitliliini gzard eder. Bunun sonucunda iktidar pratiine maruz kalan her birey inceltilmi iddet teknikleriyle yontularak toplumsal ortopediyle uyumlu hale getirilir.

Kuruma uygun bir kiiliin yaratlmas ancak eski benliinin yok edilmesi ile mmkn olabilirdi; kiinin kurum ii tze uyarlanm yeni kiiliinin salanmas iin btn bir hayatn normlarla, yasaklarla belirli talimat, cezalarla, bilgi ve ihbarlarla salanan geni bir denetim ana ihtiya vardr. Bu biimde ileyen denetim a, kiinin zerinde etkili bir maniplsyonla kiiliin dnen, sorgulayan, phe duyan, aratran yapsn tahrip ederek ortadan kaldrmay veya dntrmeyi hedefler.

169

Bylelikle, siyasal alan denetim ve disiplin kurumlarnn hem aadan yukarya hem de yukardan aaya rgtlenmesi ile birlikte yeniden ve benzersiz biimde dzenlenmi olmaktadr. Bu dzenleme mekanizmas yalnzca meknla snrl kalmayp zaman da kuatan bir btnle sahiptir. Siyasal - toplumsal alan, iktidar kurma pratikleri ile bu iki kategori (zaman - mekn) zerinde disiplinci uygulamalarda bulunur. Bu adan bakldnda, denetim ve disiplinin siyasetinde yeni egemenlik stratejisine kout olarak, Foucaultnun insann anatomo - politika ile biyosiyasetinin iaret ettii sorunun anlam belirlenmi olmaktadr.

Modern iktidarn bir zellii olarak sunulan bu ileyi Agamben tarafndan baka bir adan yeniden ele alnmtr. Agambene gre, modern biyosiyasetin kodlarn klasik felsefenin doum yerine dek gtrmek mmkn. Gerek Arendtte gerekse de Foucault da iddet insani eylemin ve yaamn bir zellii olarak sunulmaktadr. Her iki adan da iddet dorudan insann ve onun yamnn bir paras olarak karmza kmaktadr. Dolaysyla yaamn bu denli nemli olduu bir srete Agamben de iddeti insani yaamn temel bir zellii olarak ele almaktadr.

Bios ve zo olarak yaamn Antik dnemde iki farkl kategori ile karmza kmasn inceleyen Agamben, iddetin zo zerinden gelien doal (yaln) hayatn zerinde konumlandn ortaya koymaya alr. Yaln hayatn saf zo zerinden gelimesini bizzat biosun iinden geen bir sre olarak da okumak mmkn. Bu srete iddet, siyasal alann temel kategorileri olarak sunulan hukuk ve egemenlik ilikisindeki eik noktalarda ortaya kar.

Bu tr eik noktalarn kamp pratii erevesinde ele alan Agamben, iddetin buraya yaln hayatlar olarak yerletirilenlere uygulandn gstermeye alr. Toplama kamplarndan gnmze dek deien eyin kampn genilemesi olduunu savunan Agamben, biyosiyasi paradigmann yeni alannn btn bir hayat kuatacak ekilde her yerde ortaya kabildiine vurguda bulunur.

Siyasetin biyosiyasete kaymas ile birlikte, iddet denetim ve disiplinin zerinden gelierek btn bir hayata yaylr. Agamben, Foucaultnun biyolojik modernliin eii

170

olarak betimledii ve insann biyolojik bir varlk olarak dorudan siyasetin nesnesi haline gelmesi sonucu ortaya ktn belirttii biyosiyaset kavramn hareket noktas olarak alr. Ne var ki Agambene gre, biyosiyaset kavram Foucaultnun ne srd gibi sadece modernliin bir sonucu deildir. Agamben, Bat siyasetinin uzun bir sreden bu yana biyosiyaset zerinde gelitiini savunur.

Agamben, modern anlamda biyosiyasetin kklerinin Aristotelesin Politikada belirtmi olduu ve iki farkl yaam biimini ifade eden bios ve zo ayrm temelinde anlamn kazandn vurgular. Biyosiyaset, her ne kadar temelini bios ve zo zerinden gelierek srdrse de, farkl dnemlerde bambaka biimlerde karmza kmtr. rnein Roma hukukunda, nsan Haklar Beyannamesinde ve yirminci yzylda ortaya kan toplama kamplarna, Nazilerin jenist politikalarnda veya birok soykrm ile savata biyosiyaset hukuk zerinde temellenerek siyasal alan boydan boya kat etmitir.

Gerek yakn tarihin gerekse de en eski hukuk ve siyasi yaplar temsil eden egemenlik ilikilerinde, biyosiyaset bir tr siyaset olarak siyasal alanda etkili olmutur. Siyasal tarihte iddet pek ok durumda rk, ulus, din veya snf temelli olmak zere farkl aidiyet ve kimlik politikalar iinde ortaya kmtr.

Hayatn en temelde iddetle kendini koruyup gelitiren bu yaps, iddeti belirli hayatlarn belirli hayatlar gzden karan / karmak zorunda kalnan kimi durumlar olarak gsterilir. Egemenliin rk, ulus, din, snf vs. temelli olarak gelien yaps iinde iddet hukuktan bamsz bir kategori olarak ortaya kmaz. Bizzat hukuk iinde kalnarak anlam kazandrlmaya allan bir olgu olarak iddet, egemenlik ilikisi ve stratejisi iinde biyosiyasi bir paradigmann iinde ortaya kar.

Hukuk, biyosiyaset, egemenlik ve iddet kavramlarn balantsal bir izlekle ortaya koymaya alan Agamben, bu kategorilerin birbirleriyle girift ilikiler iindeki yapsna dikkat ekmitir. Bu ilikiler balantsnda belirli bir paradigmay oluturan ba, egemenliin biyosiyasal yaps iinde ortaya kar. Egemenlik ilikisinin etrafnda dnd bu ba, belirli hayatlarn belirli hayatlara gre olan kimi ayrmlarla olan farkn gstermek iin kurulur. Hayat iktidar stratejisinin odanda belirlenen yaps

171

iinde analiz eden Agamben, iddeti yaln hayat zerinde gelien bir olgu olarak gstermeye alr.

Egemenlik ilikisinde ve siyasal alanda yaln hayatn konumland yerin belirli bir eik iinde ortaya ktn ifade eden Agamben, iddetin egemenin kararnn belirledii snrda gidip gelen bir srete gelitiini belirler. Hukuk iindeki bu snr hatt istisna ile belirsiz bo bir yere iaret ederken; iddet, istisna hali yetki ilanna sahip biricik otorite olarak egemenin kararnn tekeline devredilmitir. Nazi Almanyasnda, Fhrerin konumu bylesi bir srecin u biimlerini gsteren bir durumu yanstr. Agambene gre, Fhrerin bedeni, zo ile bios, biyolojik beden ile siyasal beden arasndaki kesime noktasnda yer alyordu. Bylelikle Fhrerin ahsnda zo ile bios btnyle iie geiyordu (Agamben 1998: 184). Bu ve buna benzer durumlarda gerek ile hukuk, hayat ile egemen kural, doa ile siyasetin birbirine kart, olaan dzenin olaanst olan ile kesin bir snrda birbirinden ayrlamad belirsiz alanlarda iddete maruz kalan yaln hayat konumlanyor. Nitekim Nazi toplama kamplarnda Muselmannn53 iinde tutulduu durum tam da bunun bir zetini sunmaktadr bize.

Hayat (biyoloji) ile siyasetin kamp pratiinde olduu gibi belirsiz eiklerde birbirine karmas srecinde karmza kan iddet, amzdaki yeni siyasetin yol ve biimleri olarak ortaya kmaktadr. iddet hibir hukuka dhil edilemeyen nceden ilan edilen bu ara meknlarda olduu gibi, hukukla doldurulmu btn bir alanda da istisna halleri biiminde karmza kmaktadr. Sonuta olan ey, hukukun dnda tutulan hayatlarn her zaman isimsiz ve belirsiz blgelere srlmesinin olanan her trl yasann stnde tutan egemenin kararnn balayc hkm oluturmaktadr. Modern iktidarn penesinden kurtulma olanan hibir biimde kazanamayan beden, her zamankinden daha fazla ve daha etrefilli bir konumlamayla iktidar a tarafndan kuatlmtr. Hukuk egemenin -Fhrerde olduu gibi- yaln hayat zerinden btn bir hayat kuatma altna almtr.

Auschwitzden Artakalanlar adl eserinde Agamben, Muselmann tanklk edilmemi, tanklk edilemez olann kamp dilindeki ad olarak tasvir eder. Kamptaki koullarn yaratm olduu fiziksel tahribatla ayakta durmakta glk eken tutsan grnm uzaktan bakanlar tarafndan ounlukla namaz klan Araplara benzetilirdi. te, yetersiz beslenmeden tr len insanlar iin Auschwitzde kullanlan Mslman teriminin kkeninde bu grnt yatyordu (Agamben 2004: 41- 43).

53

172

Agambene gre, kendisini tamamen hayata dntrmek isteyen bir hukuk, bugn her zamankinden daha ok, hukuk kuralna indirgenen bir hayatla kar karya bulunuyor. Bugn Batnn siyasal alann yeniden tanmlamay hedefleyen herkes ie u gerei teslim etmekle balamaldr: Artk zo ile bios, zel hayat ile siyasal varolu, evdeki yaln canl varlk olarak insan ile insann ehirdeki siyasal varoluu arasndaki klasik ayrmn yerinde yeller esiyor. Bundan trdr ki, Strauss ve farkl bir anlamda da, Arendtin klasik siyasal kategorileri restore etme almalar sadece eletirel bir biimde ortaya kabiliyor. Artk kamplardan klasik siyasete geri dn yoktur. Kamplarda ehir ile ev ayrt edilemez hale geldi. Artk biyolojik bedenimizi siyasal bedenimizden bakalarna aktarlamayan ve seslendirilemeyenleri bakalarna aktarlabilen ve seslendirilebilenlerden- ayrma imkn bir daha verilmemek zere elimizden alnd. Ve artk bizler, Foucaultnun szleriyle, sadece canl varlk olarak hayatlar siyasetlerine girmi hayvanlar deiliz. Ayn zamanda da -tersi biimde- siyasetleri doal bedenlerine karm yurttalarz (Agamben 1998: 187188).

Genel bir ereve iinde kalarak zetlersek, Arendt, iddeti iktidarn deil iktidar olmak isteyen yaplarn bir zellii olarak kabul ederek siyasal alanda iddetin yeri olmadn ne srer. Bu dorultuda Arendt, amac bamszlk mcadelesi olan her trl ulusal kurtulu mcadeleleri ile devrimleri siyasal alana gei ncesi dneme denk dtkleri iin siyasal alanda meydana gelen iddetin bir zellii olarak kabul etmemektedir. Ona gre, bu tr mcadeleler siyasal alann kurulumunu nceledikleri iin siyasal alan iinde gelimemektedir. Bize gre, bu ekilde gelien bir siyasal alann varln / doumunu borlu olduu iddetle olan ba belirli durumlarda snrlandrlm olsa bile btnyle kesilmemitir. Bu deneyimi zellikle totaliter iktidarlarn boy att yirminci yzyldaki gelimelere baknca grmek mmkn. Buna gre, iddet salt iktidar olmak isteyen yaplarn deil, ayn zamanda iktidar olmu yaplarn bir zellii olarak da ortaya kabilmektedir.

Arendtin vard nokta, iddetin siyaset ncesi bir etkinlik olarak belirli bir siyaset dhiline giremeyecei ynndedir. Ne var ki, siyasal alan nceleyen bir etkinlik olarak iddet, bizzat arasal bir zellik iinde -iktidarn kayna olmas nedeniyle- gelierek

173

belirli bir siyasetin ad haline gelmektedir. Bunu iddetin siyaseti -amac siyasal olan bir iddet- olarak betimlemek mmkndr.

Totaliter pratikte olduu gibi, iddeti iktidarn disiplinci ebekesinin baskc bir nitelii olarak okuyabileceimiz Foucault ise, iddetin modern toplumlarda toplum ve insanlk adna geliip ortaya ktn savunur. Ona gre, disiplin ve denetimin etkin bir biimde ilev kazanmas, temel anlamda modern iktidarn en baat zelliini oluturmaktadr. Bu ynyle, modern dnemde siyasal alan -btncl bir kuatmayladenetim ve disiplinin siyaseti tarafndan kuatlmtr. Bu ereve iinde, Foucault da Arendt ile ortak bir noktada iktidar ve iddet ilikisini sorgular.

Ona gre, iktidar elden ele geebilen, statik ve sahip olunabilen bir g ebekesi deildir. Arendte benzer biimde Foucault iktidarn ilikisel, retici, dntrc ve deiken bir nitelie sahip olduunu dnr. Bunun yannda, Foucault iktidar toplumsal kurumlar ve zerk bireyler arasndaki ilikileri temsil eden bir yap olarak da ele alr ve iktidara olumsuz bir deer ykler. ktidar da iddet ierebilen mekanizmalar btn olarak grr. Arendt ise iktidara siyasal alann birliini ve dnmn salayan kurucu bir g olarak bakmaktadr. Dolaysyla Arendt iin iktidarn iddet iermesi iddetin siyaset ncesi bir etkinlik olmas nedeniyle- szkonusu deildir.

Foucaultnun biyoiktidar analizininin izinden giderek iktidar ve iddet ilikisini egemenlik stratejileri erevesinde inceleyen Agamben ise, iddetin modern dnemde hukuk, yasa, hak, egemenlik, adalet gibi belirli kategoriler iine yerletirilen eik noktalarda ortaya ktn savunur. Agamben bu kategoriler iinde gizlenen eik noktalarn istisnalar olarak gelien kamplarda hayata getiini belirtir. Kamp pratiindeki iddete maruz kalan hayatlarn saf zo (yaln hayat) -biosun siyasallna kart olarak- zerinde ilediini ifade eden Agamben, egemen iktidarn siyasetinin bu ynyle biyolojik bir nitelie -biyosiyasete- dntn savunur.

Genel olarak her dnrn ortak noktas, iddeti siyasal alann devindirici bir unsuru olarak iktidarn kaynanda grmeleridir. Bu benzerlie karn, Arendt siyasal alann doumuna kaynaklk eden iddet pratiinin temel olarak siyasal alana geildikten

174

sonra darda brakldn savunurken, Foucault siyasal alanda modern iktidarn normalletirici yapsnn iddetsiz ilemediini ileri srer. Agamben ise Foucaultyu tamamlar gibi grnen analizinde, iddeti egemen iktidarn biyosiyasetinin snrlarnda ortaya ktn savunur. Her ynelimde de iddet, siyasal alann hem kurucu hem de ykc bir unsuru olarak -hem olumlu hem de olumsuz anlamda- ilev grr. Buna gre siyasal alan iinde iddet, genel olarak u -snr durumlarda- noktalar olarak tanmlanabilecek srelerde karmza kmaktadr. iddetin bu trden snr durumlar, siyasetin ve hukukun ya henz giremedii ya da herhangi bir siyaset ve hukukun tam olarak kendi dna atamad ara, istisnai durumlar olarak ortaya kmaktadr.

Bu alma boyunca, yantn aradmz temel iki soru unlard: ilkin siyasal alann iddet ile olan ilikisi asgari bir dzeyde tutulabilir mi? kinci olarak buna siyasal iktidarn k kaynan borlu olduu iddet ile olan ban snrlandrmak iin salt hukuksal etkinlik yeterli midir? Bu ve buna benzer sorularn yant iddet kavramndan ne anlaldna bal olarak anlam kazanr. Bize gre, siyaset -ve dolaysyla siyasal alan- iddet ile ban klasik dneme nazaran modern dnem boyunca -greli de olsasnrlandrmtr, ancak iddeti btnyle dlayan bir yap olmaktan henz uzaktr. Dier taraftan hukuksal etkinlik, iddeti snrlandrmada bir yeterlilik gstermi deildir. Buna ramen, iddetin kaotik srelere gebe yaps ile ba etmek ve onu toplumsal siyasal alann uzanda bir yere yerletirmek iin elimizdeki yegne iki ara hukuk ve siyasettir, yoksa daha fazla iddet deil. Tarih boyunca, insanln bir baars ve olgunluu olarak kabul edilen siyaset ve hukukun btnyle iddete kar birer panzehire dnmediyse de, siyasal alann iddetten arnmas iin dayanak oluturabilecek biricik gleri konumundadr. Buna gre, iddeti siyasal alanda azaltacak hatta btnyle ortadan kaldrabilecek bir zeminin yaratlmasnn ancak daha fazla siyaset ve hukuk ile mmkn olaca kansndayz. Yoksa iddeti kendi iinde yaatp ondan beslenen bir siyaset ve hukuk anlay ile iddet sorununu amak olanaksz olacaktr.

Sonu itibariyle bu almay balk altnda toplamak mmkndr: lk olarak, iddetin yasal - kurumsal alanda belirli bir siyaset dhilinde ortaya kp gelitii grlr. Bunu iddetin siyaseti olarak adlandrmak mmkndr. iddetin siyasetine

175

bal olarak gelien ikinci adm ise, daha ok Foucaultnun almalarnn merkezi konularndan biri olan disiplinci kurumlarn ileyi biiminde ortaya kar. Bunu da disiplin ve denetimin siyaseti olarak grmek gerekir. Son olarak, bu iki siyaset biiminin de etki ve birleimi ile iddet, en gelimi haliyle biyosiyaset dhilinde gelimekte ve btnlkl bir yap olarak ortaya kmaktadr.

176

KAYNAKA
AGAMBEN, Giorgio. Homo Sacer -Sovereign Power and Bare Life-, (Translated by Daniel Heler-Roazen), Stanford California: Stanford University Pres 1998

AGAMBEN, Giorgio. Kutsal nsan -Egemen ktidar ve Yaln hayat- (ev. smail Trkmen), stanbul, Ayrnt Yaynlar Birinci Basm 2001

AGAMBEN, Giorgio. State of Exception, (Translated by Kevin Attel), Chicago and London: The University of Chicago Pres 2005a

AGAMBEN, Giorgio. stisna Hali, (ev. Kemal Atakay), stanbul: Otonom yaynclk 2005b

AGAMBEN, Giorgio. Remnants of Auschwitz -The Witness and the Archive(Translated by Daniel Heler-Roazen), New York - Zone Boks 1999a

AGAMBEN, Giorgio. Auschwitzden Artakalanlar -Tank ve Ariv- (ev. Ali hsan Bagl), Ankara, Bamsz Kitaplar 2004

AGAMBEN, Giorgio. Potentialities -Collected Essays in Philosophy- (Edited and Translated by Daniel Heler-Roazen), California: Stanford University Pres 1999b

ARENDT, Hannah. Between Past and Future -Eight Exercises in Political ThoughtUSA: Penguin Boks Ltd. 1993

ARENDT, Hannah. Gemisle Gelecek Arasnda; (ev. B. Sina Sener), stanbul: letisim yaynlar 1996.

ARENDT, Hannah. nsanlk Durumu, (ev. B. Sina ener), stanbul: letiim Yaynlar 1994.

177

ARENDT, Hannah. On Revolution, New York: The Viking Pres 1965

ARENDT, Hannah. On Violence, USA: A Harvest Book & Harcourt Brace Company 1970

ARENDT, Hannah. iddet zerine, (ev. Blent Peker), stanbul: letiim yaynlar 1997

ARENDT, Hannah. The Human Condition, USA: The University of Chicago Pres 1998

ARENDT, Hannah. The Life of The Mind, USA: A Harvest Book & Harcourt Brace Company 1978

ARENDT, Hannah. The Origins of Totalitarianism, U.S.A: A Harvest Book Printed 1979

ARISTOTLE. Politics, (Translated by H. Rackham), Harvard University Pres 1998

BAKER, Ulus. Siyasal Alann Oluumu zerine Bir Deneme, Paragraf Yaynevi Birinci Bask 2005

BAUMAN, Zygmunt. Modernite ve Holocaust, (ev. Suha Sertabibolu), Sarmal Yaynevi 1997

BAUMAN, Zygmunt. Bireysellemi Toplum, (ev. Yavuz Alogan), stanbul: Ayrnt Yaynlar 2005

BAUMAN, Zygmunt. Modernlik ve Mphemlik, (ev. smail Trkmen), stanbul: Ayrnt Yaynlar Birinci Basm 2003

178

BAUMAN, Zygmunt. lmllk, lmszlk ve Dier Hayat Stratejileri, (ev. Nurgl Demirdven), stanbul: Ayrnt Yaynlar Birinci Basm 2000

BAUMAN, Zygmunt. Paralanm Hayat -Postmodern Ahlak Denemeleri- (ev. smail Trkmen), stanbul: Ayrnt Yaynlar Birinci Basm 2001

BAUMAN, Zygmunt. Yasa Koyucular ile Yorumcular, (ev. Kemal Atakay), stanbul: Metis Yaynlar Birinci Basm 1996

BENJAMIN, Walter. Reflections -Essays, Aphorisms, Autobiographical WritingsCrituque of Violence, (Edited and with an ntroduction by Peter Demetz, Translated by Edmund Jephcott), New York: Schocken Books 1986

BENTHAM, Jeremy. The Panopticon Writings, (Edited and ntruduced by Mran Bozovc), New York: 1995

BRCKLING, Ulrich. Disiplin -Askeri taat retiminin Sosyolojisi ve Tarihi- (ev. Veysel Atayman), stanbul: Ayrnt Yaynlar 2001

BUTLER, Judith. Krlgan Hayat -Yasn ve iddetin Gc- (ev. Baak Ertr), stanbul: Metis yaynlar 2004

CAMUS, Albert. Bakaldran nsan, (ev. Tahsin Ycel), stanbul: Can Yaynlar 2000

CLAUSEWITZ, Karl von. On War, (Edited and Translated by Mchel HOWARD & Peter PARET), U.S.A: Princeton University Pres 1984

DELEUZE, Gilles & GUATTAR, Felix. Kapitalizm ve izofreni, cilt II, (ev. Ali Akay), Balam yaynlar 1993

179

DELEUZE, Gilles. Mzakereler, (ev. nci Uysal), stanbul: Norgunk Yaynclk 2006

DEMRDVEN, smail H. Devlet Felsefesi Ansiklopedisi cilt 4-) Ankara 2006

(Editr: Ahmet Cevizci, -Felsefe

DERRIDA, Jacques. Deconstruction and the Possibility of Justice iinde -Force of Law: Mystical Foundation of Authority- (Edited by D rucilla Cornell, Michel Rosenfeld, David Gray Carlson), USA: Published by Routledge, Chapman and Hall, Inc. 1992

ELIAS, Norbert. The Civilizing Process -The History of Manners and State Formation and Civilization- (Translated by Edmund Jephcott), Oxford & Cambridge: Blackwell 1994

FOUCAULT, Michel. The History of Sexuality-Volume 1-, (Translated, Robert Hurley, New York, Vintage Boks A Division of Random House 1990

FOUCAULT, Michel. Byk Kapatlma, (ev. Ik Ergden&Ferda Keskin), stanbul: Ayrnt Yaynlar kinci Basm 2005a

FOUCAULT, Michel. Cinselliin Tarihi, (ev. Hlya Uur Tanrver), stanbul: Ayrnt Yaynlar 2003a

FOUCAULT, Michel. Madness and Civilization -A History of nsanity in the Age of Reason- (Translated by Richard Howard), London&New York: Routledge 2001

FOUCAULT, Michel. Deliliin Tarihi, (ev. Mehmet Ali Klbay), Ankara: mge Kitabevi Drdnc Bask 2006

FOUCAULT, Michel. Entelektelin Siyasi levi -ki Ders inde-, (ev. Ferda Keskin), stanbul: Ayrnt Yaynlar kinci Basm 2005b

180

FOUCAULT, Michel. Hapishanenin Douu, (ev. M. Ali Klbay), Ankara: mge Kitabevi Yaynlar 1992

FOUCAULT, Michel. Discipline and Punish The Birth of the Prison-, (Translated by Alan Sheridan), A Division of Random House, New York, Vintage Boks 1979

FOUCAULT, Michel. ktidarn Gz, (ev. Ik Ergden), stanbul: Ayrnt Yaynlar Birinci Basm 2003b

FOUCAULT, Michel. zne ve ktidar, -Seme Yazlar 2-, (ev. Osman Aknhay), stanbul: Ayrnt Yaynlar kinci Basm 2005c

FOUCAULT, Michel. Toplumu Savunmak Gerekir, (ev. ehsuvar Akta), stanbul: YKY Yaynlar nc Bask 2004

FROMM, Erich. nsandaki Ykcln Kkenleri, (ev. kr Alpagut), stanbul: Payel Yaynlar kinci Basm 1993

GDDENS, Anthony. Ulus Devlet ve iddet, (ev. Cumhur Atay), stanbul: Devin Yaynclk Birinci Basm 2005

GRARD, Ren. iddet ve Kutsal, (ev. Nemciye Alpay), stanbul: Kanat Kitap Birinci Basm 2003

GOFFMAN, Erving. Asylums: Essays on the social situation of mental patients and other inmates, Garden City, New York: Reprint. Originally published: Anchor Books Doubleday&Company, nc. 1961

HARDT, Michael & NEGR, Antonio. mparatorluk, (ev. Abdullah Ylmaz), stanbul, Ayrnt Yaynlar 2002

181

HARDT, Michael & NEGR, Antonio. okluk -mparatorluk anda Sava ve Demokrasi-, (ev. Bar Yldrm), stanbul: Ayrnt Yaynlar 2004

HEGEL, Georg Wlhelm Friedrich. Elements of the Philosophy of right, (Edited by Allen W. Wood, Translated by H.B. Nisbet), UK Cambridge: Cambridge Univerty Pres 1991

HOBBES, Thomas. Leviathan, London: Penguin Boks 1985

HORKHEMER, Max. Akl Tutulmas, (ev. Orhan Koak), stanbul: Metis Yaynlar Beinci Basm 2002

KALAYCI, Nazile. Kamusal Alan Kavram zerine Bir nceleme -Aristoteles, Marx, Habermas- Yaymlanmam Doktora Tezi, Ankara 2007

KEANE, John. iddetin Uzun Yzyl, (ev. Blent Peker), Ankara: Dost Kitabevi Yaynlar 1998

KUURAD, oanna. Adalet Kavram (Editr Adnan Griz), Adalet Kavram Kitabnn inde, Ankara: Trkiye Felsefe Kurumu Yaynlar 2001

LA BOTIE, Etienne de. Gnll Kulluk zerine Sylev, (ev. Prof. Dr. Mehmet Ali Aaoullar), Ankara: mge kitabevi 1995

LYON, David. Gnlk Hayat Kontrol Etmek Gzetlenen Toplum-, (ev. Gzde Soykan), stanbul: Kalkedon Yaynclk 2006

MARX, Karl. Capital Volume I, (Translated by Samuel Moore and Edward Aveling and edited by Frederick Engels), Moscow: Progress Publshers 1965

182

MILGRAM, Stanley. Obedience to Authority (Edited by David P. Barash), Understanding Violence, USA: Allyn&Bacon 2001

MILL, John Stuart. Considerations on Representative Government, New York: Forum Books 1958

PLATO. The Collected Dialogues, -Gorgias-, (Edited by Edith Hamilton and Huntington Cairns), Bollingen Series LXXI, Princeton University Pres 1989a

PLATO. The Collected Dialogues, -Laws- (Edited by Edith Hamilton and Huntington Cairns), Bollingen Series LXXI, Princeton University Pres 1989b

REEMTSMA, Jan Philipp. Vaheti Kavramak -nsan Zulmn Aklama Denemeleri, (ev. Ender Ateman), stanbul: Ayrnt Yaynlar Birinci Basm 1998

ROUSSEAU, J. Jacques. The Social Contract, (Translated by Maurice Cranston), London: Penguin Books 1968

SCHMTT, Carl. Siyasi lahiyat -Egemenlik Kuram zerine Drt Blm-, (ev. Emre Zeybekolu), Ankara: Dost Kitabevi Yaynlar 2002

SCHMTT, Carl. Siyasal Kavram (ev. Ece Gztepe), stanbul: Metis Yaynlar 2006

SENNETT, Richard. Otorite, (ev. Kamil Durand), stanbul: Ayrnt Yaynlar 2005

SOLOMON, Robert C. Adalet Tutkusu

-Toplum Szlemesinin Kkenleri ve

Temelindeki Duygular-, (ev. Ertu Altnay), stanbul: Ayrnt yaynlar 2004

SOREL, Georges. iddet zerine Dnceler, (ev. Anahid Hazaryan), Ankara: Epos Yaynlar Birinci Basm 2002

183

SPINOZA, Benedict. A Theologico-Political Treatise and Political Treatise, (ev: R.H.M. Elwes), New York: Dover Publications, Inc. 1951

TEKELOLU, Orhan. Michel Foucault ve Sosyalojisi, stanbul: Balam Yaynlar Birinci Basm 1999

TORMEY, Simon. Totalitarizm, (ev. Osman Aknhay), stanbul: Ayrnt yaynlar 1992

TURPIN, Jennifer & KURTZ, Lester R. Violence-The micro / macro Link, The Web of Violence From Interpersonel to Global, (ed. by Jennifer Turpin and Lester R. Kurtz), Urbana and Chicago: University of Illinois of Press 1997

TURSHEN, Meredeth. Definitions and Injuries of Violence, (Edited by Elizabeth A. Castelli & Janet R. Jakobsen) nterventions -Activists and Academics Respond to Violence-,USA: Palgrave Macmillian 2004

NSAL, Artun. Geniletilmi Bir iddet Tipolojisi, Cogito, Say 67, K-Bahar stanbul: Yap Kredi Yaynlar, 1996

VASSAF, Gndz. Cehenneme vg -Gndelik Hayatta Totalitarizm-, stanbul: letiim Yaynlar 2000

WEBER, Max. Sosyoloji Yazlar, (ev. Taha Parla), stanbul: letiim Yaynlar 1996

184

ZGEM
Kiisel Bilgiler

Ad Soyad: Feysel Taer

Doum Yeri ve Tarihi: Diyarbakr, 01.11.1973

Eitim Durumu

20012008: Doktora, H.. Sosyal Bilimler Enstits, Felsefe Anabilim Dal, Tez: Siyasal Alann Belirlenmesinde iddetin Rol zerine Gr: Hannah Arendt, Michel Foucault ve Giorgio Agamben, Danman: Do. Dr. smail H. Demirdven

19982001: Yksek Lisans, Dicle niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, Felsefe Anabilim Dal, Antika Grek Felsefesinde nsan Felsefesinin Geliimi ve Kukuculuk, Danman: Prof. Dr. Mslm Turan

19931997: Lisans, stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi, Felsefe Blm

Bildii Yabanc Dil: ngilizce

Bilimsel Faaliyetler

Makaleler:

nsann Durumu ve Sorumluluk, felsefelogos dergisi, Say 24, Kasm 2004, stanbul, 99106

185

Kendi lnde Tank Olarak Entelektel, felsefelogos dergisi, say 3031, Eyll 2006, s. 2738

Kresel Bir Tehdit: Terrizm, kayg dergisi, say 7, 2006, 5866

Hukukun Yok Yeri: Giorgio Agamben ve stisna Hali zerine, felsefelogos dergisi, say 32, Aralk 2006, 725

Bildiriler:

iddet Eylemine kin Adalet Talebi, -Felsefeciler Dernei iddet Konulu Sempozyum-, 2023 Aralk 2006 Ankara

Maskelenen Bir Fenomen: iddet ve Yzylmz, V. Uluslararas Felsefe Sempozyumu, 1012 Mays 2007, Kocaeli niversitesi, ZMT

Konumalar:

Kuku Kavramnn Felsefi Temeli zerine, Dicle niversitesi Fen Edebiyat Fakltesi Dekanl 11.05.2001

alt Kurumlar: 19982001 Dicle niversitesi Fen Edebiyat Fakltesi Felsefe Blmnde ve 20012008 Hacettepe niversitesi Edebiyat Fakltesi Felsefe Blmnde Aratrma Grevlisi.

letiim: feysel@hacettepe.edu.tr / feyseltascier@hotmail.com

Tarih: 25.02.2008

You might also like