You are on page 1of 1770

ORTAÖĞRETİM 10.

SINIF
KİMYA DERS KİTABI

1
ORTAÖĞRETİM KİMYA
10.SINIF 1.ÜNİTE; KİMYANIN
TEMEL KANUNLARI VE
KİMYASAL
HESAPLAMALAR

2
BAŞLIKLAR
• 1.BÖLÜM: KİMYANIN TEMEL
KANUNLARI
• 2.BÖLÜM: MOL KAVRAMI
• 3.BÖLÜM: KİMYASAL TEPKİMELER VE
DENKLEMLER
• 4.BÖLÜM: KİMYASAL TEPKİMELERDE
HESAPLAMALAR

3
1.BÖLÜM: KİMYANIN TEMEL
KANUNLARI

4
• Kimyanın bilim olma sürecine katkı
sağlayan pek çok bilimsel çalışma
bulunmaktadır.
• Bu çalışmaların en önemlilerinden sayılan
Antoine Lavoisier [Antuan Lavoizi (Görsel
1.1.1)], Joseph Proust [Jozef Prust (Görsel
1.1.2)] ve John Daltonʼın [Can Daltın
(Görsel 1.1.3)] buldukları kanunlar
kimyanın temelini oluşturur.
• Bu kanunlara kimyanın temel kanunları
denir.
5
6
KANIMIZ TEMİZLENİYOR,
VÜCUT ISISI OLUŞUYOR HEM
DE KONUŞUYORUZ
• Oksijen, nefes içinde kana temas ettiğinde
kanı kirleten karbonu kendine çeker.
Kimyasal tepkime sonucu ikisi birleşir. CO2
oluşur. Bu birleşme gerçekleştiğinde hem
karbonun hem de oksijenin tamamı da
birleşmiştir. Karbondan da oksijenden de
her ikisinden de artan madde kalmamıştır.

7
• Bu mikro düzeyde de böyledir. Örneğin; 1
adet karbon atomu ve 1 adet oksijen
molekülü arta kalmama kaydıyla birleşir ve
1 molekül karbon dioksit oluşur. Bu iş
hayatımız boyunca devam eder. Böylece
yaşamın sağlıkla devamı temin edilir.
• Kanı kirleten karbon elementinin
tamamının ne kadar oksijenle tepkimeye
girmesi gerekiyorsa o kadar oksijeni
solunumla alıyoruz.
• Hem kanımız temizleniyor, hem vücut ısısı
oluşuyor hem de bu esnada konuşuyoruz.
8
ATOM KÜTLESİ
• Al:27
• C:12
• Na:23
• H:1
• O:16
• N:14
• S:32

9
MOLEKÜL KÜTLESİ
• Molekülü oluşturan atomların atom
kütleleri toplamına eşittir.
• SORU: Suyun molekül kütlesini bulunuz
(H:1, O:16).
• CEVAP
H2O:18

10
KÜTLENİN KORUNUMU
KANUNU (Lavoisier Kanunu)

(Antoine Laurent de Lavoisier, 1774


tarihinde kanunu keşfetmiştir.)

11
Çekirdek tepkimesi dışındaki
tepkime denklemlerinde, giren
madde miktarı ile çıkan madde
miktarı birbirine eşittir.

12
İnsan hiçbir şeyi yoktan var,
varken de yok edemez.

13
• 12 g C ile 32 g O2 birleşir, 44 g CO2 oluşur.
Girenlerin ve ürünlerin kütlesi korunur. Bu
tepkime hem kömürün yanması tepkimesi
hem de solunum tepkimesidir (C:12, O:16,
CO2:44).
C + O2 → CO2 + ısı
12 g C + 32 g O2 = 44 g CO2
1,2 g C + 3,2 g O2 = 4,4 g CO2
2,4 g C + 6,4 g O2 = 8,8 g CO2
6 g C + 16 g O2 = 22 g CO2
14
• (Sn:119, O:16, SnO:135)
1
Sn + O2 → SnO
2
119 g Sn + 16 g O2 = 135 g SnO

• (Mg:24, O:16, MgO:40)


2Mg + O2 → 2MgO
48 g Mg + 32 g O2 = 80 g MgO

• (Fe:56, O:16, FeO:72)


1
Fe + O2 → FeO
2
56 g Fe + 16 g O2 = 72 g FeO
15
• Yanma olayı simya döneminde
açıklanamamıştı. Bunun en önemli nedeni
yanma olayını sağlayan oksijenin ve bazı
yanma ürünlerinin gaz hâlinde açığa
çıkmasıydı. Görsel’de verilen her iki olay
da yanma tepkimesine aittir. Birinde
magnezyum tel, diğerinde ise kömür
yanmaktadır:
Mg(k) +1/2O2(g) → MgO(k)
24 g + 16 g = 40 g

16
Magnezyum telin ve kömürün
yanması

17
C(k) + O2(g) → CO2(g)
12 g + 32 g = 44 g
• Magnezyum ve karbonun yanmasında
havadaki oksijen gazı kullanılmakta,
magnezyum yandığında magnezyum
oksit, karbon yandığında karbon dioksit
gazı oluşmaktadır. Her iki yanma olayı
açık kapta gerçekleştirildiğinde
magnezyumun yanmasında kütlede artış
varmış gibi, karbonun yanmasında ise
kütlede azalma varmış gibi görülür.
18
• Hâlbuki her iki tepkimede de kütle korunur.
Bu iki tepkimede de kütlenin korunduğu
deneysel olarak ispatlanmak istenirse
deneyi yeterince oksijen içeren kapalı
kaplarda gerçekleştirmek gerekir.

19
KÜTLENİN KORUNUMU
KANUNU NASIL KEŞFEDİLDİ?
• Deneylerinde teraziyi titizlikle kullanan
Antoine Lavoisier bir miktar kalay ve bir
miktar hava içeren bir cam balonun ağzını
kapatarak cam balonu tartmıştır. Ağzı
kapalı cam balonu ısıttığında kalayın
tebeşir tozuna benzer bir toza [kalay(II)
oksit] dönüştüğünü fark etmiştir.
• Cam balonu tekrar tarttığında kütlenin
değişmediğini gözlemlemiştir.
20
• Lavoisier yaptığı deneyde, bir miktar koyu
gri renkli kalay metalini içi hava dolu bir
cam balona koyup ağzını kapatarak
tartmıştır.
• Cam balonun ağzını açmadan ısıttığında
balonda beyaz bir toz (SnO) oluştuğunu
gözlemlemiştir. Bu cam balonu tekrar
tarttığında başlangıçtaki ağırlığın
değişmediğini görmüştür.
• Sn(k) + 1/2O2(g) → SnO(k)
119 g + 16 g = 135 g
21
• Lavoisier aynı deneyi kütleleri iki katına
çıkararak tekrarladığında oluşan kalay(II)
oksidin kütlesinin kalay ile kullanılan
havanın kütlesi toplamına eşit olduğunu
görmüştür.
• Sn(k) + 1/2O2(g) → SnO(k)
238 g + 32 g = 270 g
• Bu ve buna benzer deneyler sonucunda
Lavoisier, Kütlenin Korunumu Kanunuʼnu
bulmuştur. Kimyasal bir tepkimede madde
yoktan var, vardan yok olmaz.
22
• Tepkimeye giren Sn ve O2’in kütlelerinin
toplamı, oluşan SnO’in kütlesine eşittir
(Kütlenin Korunumu Kanununu).
• Kalay ile oksijenin birleşmesinde kütlenin
korunması ile beraber aynı zamanda bu
birleşmenin belli bir orana göre olduğu da
unutulmamalıdır (Sabit Oranlar Kanunu).
• Tüm kimyasal tepkimelerde, oluşan
ürünlerin kütleleri toplamı tepkimeye giren
maddelerin kütleleri toplamına eşittir. Buna
Kütlenin Korunumu Kanunu denir.
23
• Kütlenin Korunumu Kanununu Lavoisier
(1743-1794) böylece keşfetmiştir.

24
D 2012-YGS (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

25
Lavoisier Hayatı
• 26 Ağustos 1743 tarihinde doğdu, 8 Mayıs
1794 tarihinde vefat etti.
• Babası, Paris Parlamentosu’nda avukattır.
Lavoisier’in annesi, Lavoisier beş
yaşındayken öldü.
• Lavoisier, babasının isteği doğrultusunda
hukuk eğitimi almaya başladı. Hukuk
eğitimi devam ederken bilime olan ilgisi
nedeniyle hukuk derslerine ek olarak fen
derslerine katılıyordu.
26
• 1764’te ilk bilimsel makalesini yayımladı
ve 1769’da 26 yaşında Fransız Bilimler
Akademisine seçildi.
• Kendi kurduğu kimya laboratuvarında
titizlikle yaptığı deneyler sonucunda
Kütlenin Korunumu Kanunuʼnu bulmuştur.
• Kütlenin Korunumu Kanunu «İnsanlar bir
şeyi yoktan var, varı da yok edemez.»
cümlesiyle ifade edilir. Lavoisier, dip not
olarak “Allah her an yoku var, varı da
yok eder.” cümlesini de eklemiştir.
27
• Modern kimya döneminin öncüsü sayılan
Lavoisier yanma olayını açıklamış,
oksijenin yanma ve solunumdaki rolünü
keşfetmiştir.
• Cabir bin Hayyan, Lavoisier’den önce
Kütlenin Korunumu Kanunu bulmuştur.
• Nükleer tepkimelerde (çekirdek
tepkimelerinde) kütle korunmaz.
• Fransız kimyacı Lavoisier 51 yaşında iken
kafası giyotinle kesilerek Kilise Teşkilatı
tarafından öldürülür.
28
• Lavoisier giyotine giderken matematikçi
arkadaşı Langrange’yi yanına çağırır.
«Kafam sepete düştüğünde gözlerime
bak. Eğer iki kere göz kırparsam, kafa
kesildikten sonra insan beyni bir süre daha
düşünmeye devam etmektedir.» der.
• Kafası giyotinle kesilir, sepete düşer ve
gülerek iki kere göz kırpar.
• Langrange; «Lavoisier’nin son saniyedeki
ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar sürecek
meşalesidir.» demektedir.
29
• Kilise Teşkilatının Lavoisier’yi ölüm
cezasına çarptırmasının nedeni kilisenin
ilme karşı oluşu ve Lavoisier’nin ilimle dini
birleştirmek isteyen inançlı biri olmasıdır.
• Lavoisier, 51 yaşında engizisyon
mahkemesince giyotinle ölüme mahkum
edildiğinde boynunun vurulmasını
beklerken kitap okumaktadır. Cellat onu
giyotine götürmek için yanına geldiğinde,
nerede kaldığını unutmamak için kitabın
arasına bir kitap ayıracı koymuştur.
30
ÖRNEK VE ÇÖZÜM

31
SORU

• Yukarıdaki denklemde yer alan


maddelerin kütleleri altlarına
yazılmıştır.
• Buna göre X3Y8Z2 bileşiğinin kütlesi kaç
gramdır?
A) 120 B) 76 C) 54 D) 44 E) 30
32
ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK
• SORU: X + Y → Z + T denkleminde
başlangıçta 10 g X ile 32 g Y alınıyor.
Tepkime sonunda X tükeniyor, Y’den 8 g
artar. 22 g T oluşuyor. Z kaç g
oluşmuştur?
• ÇÖZÜM
X + Y → Z + T
10 g + 24 g = Z + 22 g
Z =34-22=12 g
33
SORU
• A +2BC → AB2 + C2
Verilen tepkime denklemi gereğince 12 g A
ile 18m g BC artansız birleşerek 47 g AB2 ile
m
g C2 oluşturuyorlar. Kütlenin korunumu
2
kanununa göre değişim öncesi toplam
madde miktarıyla değişim sonrası toplam
madde miktarı birbirine eşit olduğuna göre m
sayısı kaçtır?
34
ÇÖZÜM
• Girenlerin kütlesi = Oluşanların kütlesi
m
• 12 + 18m = 47 +
2
• 17,5m = 35
• m=2

35
36
37
SABİT ORANLAR KANUNU
(PROUST KANUNU)

38
Belli bir bileşiği oluşturmak
üzere birleşen elementlerin
birleşen kütle oranları her
zaman sabit kalır. Buna Sabit
Oranlar Kanunu denir.

39
• Joseph Proust, 1799 tarihinde bu kanunu
keşfetmiştir. FeS bileşiğini oluşturmak için
farklı miktarlarda Fe ve S kullanıldığında
da Fe/S kütlece birleşme oranı her zaman
sabit kalır. Proust, yaptığı deneyler
sonucunda bir bileşiği oluşturan
elementlerin kütleleri oranının her zaman
sabit kaldığını belirlemiştir. Bileşiğin
miktarı değişse de bileşiği oluşturan
elementlerin kütlece birleşme oranı
değişmez.
40
• Bileşiği oluşturan elementlerin kütleleri
arasındaki değişmeyen birleşme oranına
Sabit Oranlar Kanunu denir. FeS bileşiği
oluşurken (Fe:56, S:32);

41
• FeS bileşiğinde mFe/mS oranının 7/4
olması, 7 gram Feʼin 4 gram Sʼle
tepkimeye girerek 11 gram FeS bileşiğini
oluşturacağı veya bu oranların katları
şeklinde Fe ve Sʼün bir araya gelmeleri
gerektiğini açıklar. 22 gram FeS
oluşturmak istenirse 14 gram Fe ve 8
gram S tepkimeye girmelidir.

42
DENEY YAPARAK SABİT
ORANIN BULUNMASI
• Koyu gri renkli Fe tozu ile sarı renkli S
tozunu her ikisini de tartarak ısıya
dayanıklı porselen bir kapta tam verimle
birleştirelim. Siyah renkli FeS bileşiği külçe
hâlinde oluşur.
• 7 g Fe tozu tarttığımızı kabul edelim.
1.durum: Üzerine tam 4 gram S koyup
ateşte ısıtırsak artan olmaz, 11 g FeS
oluşur.
43
• 2.durum: Üzerine 4 gramdan daha az S
koyup ateşte ısıtırsak Fe’den artar.
• 3.durum: Üzerine 4 gramdan daha fazla S
koyup ateşte ısıtırsak S’ten artar.
Fe 7
• = oranı sonuçta bulunur.
S 4

44
SORU
• 14 g koyu gri renkli Fe tozu üzerine 8 g
sarı renkli S tozu konularak ısıtılmıştır.
Tam verimli tepkime sonunda 22 g siyah
renkli FeS bileşiği oluşmuş ve artan
Fe
maddenin olmadığı belirlenmiştir. sabit
S
oranını bulunuz.

45
ÇÖZÜM
Fe 14
• =
S 8
Fe 7
• =
S 4

46
SORU
• 7 g koyu gri renkli Fe tozu üzerine 2 g sarı
renkli S tozu konularak ısıtılmıştır. Tam
verimli tepkime sonunda 5,5 g siyah renkli
FeS bileşiği oluşmuş ve 3,5 g Fe tozunun
Fe
arttığı belirlenmiştir. sabit oranını
S
bulunuz.

47
ÇÖZÜM
• 7 g koyu gri renkli Fe tozu başlangıçta
alınmıştı. Deneyin sonunda 3,5 g Fe
tozunun arttığı belirlenmişti. 7-3,5=3,5 g
Fe tepkimeye girmiştir.
• 2 g sarı renkli S tozunun tamamı
tepkimeye girmiştir.
Fe 3,5
• =
S 2

48
• Sabit oranın tam sayılı olması
gerekliliğinden dolayı 2 ile genişletilir.
Fe 7
• = bulunur.
S 4

49
SORU
• 7 g koyu gri renkli Fe tozu üzerine 6 g sarı
renkli S tozu konularak ısıtılmıştır. Tam
verimli tepkime sonunda 11 g siyah renkli
FeS bileşiği oluşmuş ve 2 g S tozunun
Fe
arttığı belirlenmiştir. sabit oranını
S
bulunuz.

50
ÇÖZÜM
• 6 g sarı renkli S tozu başlangıçta alınmıştı.
Deneyin sonunda 2 g S tozunun arttığı
belirlendi. 6-2=4 g S tepkimeye girdi.
• 7 g koyu gri renkli Fe tozunun tamamı
tepkimeye girdi.
Fe 7
• = sabit oranı bulunur.
S 4

51
• Diğer bir örnek olarak karbon dioksit
örneğini ele alırsak, bu bileşiği oluşturmak
için 1,2 g karbonun 3,2 g oksijen ile
tepkime verdiği, 2,4 g karbonun 6,4 g
oksijen ile tepkime verdiği, 12 g karbonun
32 g oksijen ile tepkime verdiği, 6 g
karbonun ise 16 g oksijen ile tepkime
verdiği görülür. CO2 bileşiği için verilen
1,2 2,4 12 6
oranların tümünün ( = = = )
3,2 6,4 32 16
𝟑
sadeleşmiş tam sayı karşılığının olduğu
𝟖
anlaşılır.
52
• Sabit oran tam sayılı ve sadeleşmiş olarak
𝐂
yazılmalıdır, örneğin CO2 bileşiğinde
𝐎
sabit oranı;
𝐂 𝟑
= yazılmalıdır.
𝐎 𝟖
• Bu şu demektir: 3 g karbon ile 8 g oksijen
tepkime verdiğinde 11 g karbon dioksit
gazı oluşur.
• CO2 bileşiği oluşurken C ve O elementleri
bu orana göre birleşir, bu oran dışına C da
O de çıkamaz.
53
• Sabit oran atom numarası, yoğunluk gibi
ayırt edici bir özelliktir.
• Örneğin 3 g C ile 9 g O’den yine 11 g
karbon dioksit gazı oluşur ve 1 g O artar.
• Verilen rakamlar oran dâhilinde ise artan
olmaz, miktarların tamamı birleşir; 30 g C
ile 80 g O’den 110 g karbon dioksit gazı
oluşur, artan olmaz.
• Sabit Oranlar Kanununu Proust (Prus)
(1754-1826) keşfetmiştir.

54
• Verilen rakamların oran dâhilinde olup
olmadığını, artan maddenin olup
olmadığını, hangi maddenin artacağını
gözümüzle hesap yapmadan her zaman
anlayabilmeliyiz.
• Şayet verilen rakamlar oran dâhilinde
değilse iki giren maddeden biri tam
kullanılır (tükenir), diğer madde artar (tam
verimli tek yönlü tepkimelerde). İkisinden
de artması söz konusu değildir.

55
ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK
• SORU: 1 g hidrojen ile 8 g oksijenin
birleşmesinden kaç g su oluşur ve artan
madde olur mu, olursa hangisi kaç g artar?
𝐇 1
( = )
𝐎 𝟖

• ÇÖZÜM: 9 g su oluşur. Artan madde


olmaz.

56
ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK
• SORU: 2 g hidrojen ile 8 g oksijenin
tepkimesinden tam verimle kaç g su oluşur
ve artan madde olur mu, olursa hangisi
𝐇 1
kaç g artar? ( = )
𝐎 𝟖

• ÇÖZÜM: 9 g su oluşur, 1 g hidrojen artar.

57
ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK
• SORU: 1 g hidrojen ile 10 g oksijenin
tepkimesinden tam verimle kaç g su oluşur
ve artan madde olur mu, olursa hangisi
𝐇 1
kaç g artar? ( = )
𝐎 𝟖

• ÇÖZÜM: 9 g su oluşur, 2 g oksijen artar.

58
Bir bileşikteki elementlerin
arasındaki sabit oranı
bulabilmek için 2 yol vardır:
• 1. Bileşiği oluşturan elementlerin kütleleri
verilmelidir.
• 2. Bileşiğin formülü ve bileşiği oluşturan
elementlerin atom kütleleri verilmelidir.

59
ATOM KÜTLELERİ YA DA MOL
KÜTLELERİ VERİLİRSE
BİLEŞİĞİ OLUŞTURAN
ELEMENTLER ARASINDAKİ
SABİT ORAN NASIL
BULUNUR?

60
• Bileşiğin formülü ve elementlerin atom
kütleleri bilinirse, bileşikteki elementlerin
kütlece sabit oranları bulunabilir.
• Suyun (H2O) molekül formülünden 2
hidrojen atomunun 1 oksijen atomuyla
birleştiği anlaşılır.
• MOL KÜTLELERİ: Hidrojenin atomunun
mol kütlesi 1 g/mol ve oksijenin atomunun
mol kütlesi 16 g/mol’dür.
• MOLEKÜL KÜTLELERİ: (H:1, O:16)
61
• Böylece oran 1/8 bulunur.
• 1 gram hidrojen, 8 gram oksijenle
tepkimeye girerek 9 gram su oluşturur.

62
𝐂
CO2 bileşiğinde sabit oranını
𝐎
bulunuz (C:12, O:16).

63
C 12 12 3
= = =
O 16x2 32 8

64
BİLEŞİĞİ OLUŞTURAN
ELEMENTLERİN KÜTLELERİ
VERİLİRSE BİLEŞİKTEKİ
ELEMENTLER ARASINDAKİ
SABİT ORAN NASIL
BULUNUR?

65
1,2 g karbon ile 3,2 g oksijen
artansız birleşerek 4,4 g karbon
dioksit bileşiğini oluşturduğuna
𝐂
göre CO2 bileşiğinde sabit
𝐎
oranını bulunuz.

66
𝐂 1,2 𝟑
CO2 bileşiğinde = = olur.
𝐎 3,2 𝟖

67
Bileşiği oluşturan elementler
arasındaki sabit orandan
yararlanılarak bileşikteki
elementlerin kütlece yüzdeleri
nasıl bulunur?

68
• Bileşiği oluşturan elementlerin kütleleri
arasında sabit bir oran olduğu için
bileşikteki elementlerin kütlece yüzdeleri
de sabittir.

69
S
SO3 bileşiğinde kütlece sabit
O
2
oranı olduğuna göre bileşikte
3
kütlece % S ve kütlece % O
kaçtır?

70
S 2
olduğuna göre; 5 g bileşikte 2 g S, 3 g
=
O 3
da O vardır.

5 g SO3’ün 3 g’ı O ise


100 g SO3’ün x g’ı O’dur.
x=60 g O
Kütlece %60 O

Kütlece %40 S
71
Bileşikteki elementlerin kütlece
yüzdelerinden yararlanılarak
bileşiği oluşturan elementler
arasındaki sabit oran nasıl
hesaplanır?

72
SO3 bileşiğinde kütlece % 40 S
ve kütlece % 60 O vardır; buna
S
göre; bileşikte kütlece sabit
O
oranı kaçtır?

73
• S + 1,5O2 → SO3
• 4 g S ile 6 g birleştiği soruda verilmiş.
S 4
• Buna göre = olduğuna göre;
O 6
S 2
• = olur.
O 3

74
Bileşiği oluşturan elementlerin
birleşmedeki kütleleri verilirse,
bileşikteki elementlerin kütlece
yüzdeleri nasıl hesaplanır?

75
1 g SO3 bileşiğinin 0,6 g’ı O ve
0,4 g’ı S olduğuna göre
bileşikteki kütlece % S ve
kütlece % O’i bulunuz.

76
1 g SO3’ün 0,6 g’ı O ise
100 g SO3’ün x g’ı O’dur.
x=60 g O
Kütlece %60 O

Kütlece %40 S

77
78
79
80
SORUDA YA SABİT ORAN
VERİLİR YA DA ATOM
KÜTLELERİ VERİLİR (SONUÇ AYNI ÇIKAR)
• 1.SORU: 6 g karbon kaç g oksijen ile
tepkime vererek karbon dioksit gazını
C 3
oluşturur? ( = )
O 8
• 2.SORU: 6 g karbon kaç g oksijen ile
tepkime vererek karbon dioksit gazını
oluşturur? (C:12, O:16)
81
1.SORU: 6 g karbon kaç g
oksijen ile tepkime vererek
karbon dioksit gazını oluşturur?
C 3
( = )
O 8
• ÇÖZÜM
3gC 8 g O ile tepkime verirse
6gC x g O ile tepkime verir.
6𝑥8 48
x= = =16 g O ile tepkime verir.
3 3
82
2.SORU: 6 g karbon kaç g oksijen
ile tepkime vererek karbon dioksit
gazını oluşturur? (C:12, O:16)
• ÇÖZÜM
1 tane C ile 2 tane O birleşerek CO2 oluşur.
(C:12 O2:32)
12 g C 32 g O ile tepkime verirse
6gC x g O ile tepkime verir.
6𝑥32 192
x= = =16 g O ile tepkime verir.
12 12
83
SORU
• H2O oluşumunda H/O sabit oranı 1/8
olduğuna göre 20 g H2 ile 16 g O2
tepkimeye girince geriye hangi maddeden
kaç g artar ve kaç g H2O oluşur?

84
ÇÖZÜM
• 18 g H2 artar.
• 18 g H2O oluşur.

85
ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK
• SORU: X2Y3 bileşiğinde X ile Y elementleri
X 4
arasındaki kütlece sabit oran =
Y 3
olduğuna göre 20 g X ve 20 g Y’den en
fazla kaç g X2Y3 bileşiği elde edilir ve
hangi elementten kaç g artar?
• ÇÖZÜM
mX 4 5 20
• = x =
mY 3 5 15
• mbileşik = mX + mY
86
• mbileşik = 20 + 15 = 35 g X2Y3 bileşiği elde
edilir.
• Artan mY = 20 - 15 = 5 g Y elementinden
artar.

87
ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK
• SORU: 18 g Mg ile 7 g N elementleri
artansız birleşerek Mg3N2 oluşuyor. 100 g
Mg3N2 bileşiği oluşması için Mg ve N
elementlerinden en az kaç g gerekir?
• ÇÖZÜM: 18 g Mg ile 7 g N’tan 25 g Mg3N2
bileşiği oluşur. 100 g oluşması için
miktarları 4 ile çarpmak gerekir.
mMg 18 4 𝟕𝟐 𝐠 𝐌𝐠 𝐠𝐞𝐫𝐞𝐤𝐥𝐢
• = x =
mN 7 4 𝟐𝟖 𝐠 𝐍 𝐠𝐞𝐫𝐞𝐤𝐥𝐢

88
ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK
• SORU: X + Y → XY denkleminde
tepkimeye giren Y kütlesi X’in 8 katıdır.
Tepkimede 72 g XY oluşması için kaç g Y
gerekir?
mY 8
• ÇÖZÜM: =
mX 1
• 9 g XY 8 g Y’den oluşursa
• 72 g XY x g Y’den oluşur.
• x= 64 g Y
89
ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK
7
• SORU: Fe ile N oranında tepkimeye
4
girerek FeN bileşiğini oluşturmaktadır. 55
g FeN bileşiğinin oluşması için en az kaçar
g Fe ve N elementleri tepkimeye girer?
mFe 7
• ÇÖZÜM: = → 11 g FeN
mN 4
55 g 11 g’ın 5 katıdır.
mFe 7 5 35 g Fe
= x =
mN 4 5 20 g N

90
SORU
• SORU: Belirli bir miktar X elementi ile 18 g
Y elementinin tepkimesinden 20 g XY
bileşiği oluşurken 6 g Y elementi artıyor.
Buna göre,
mX
a) sabit oranı nedir?
mY
b) Başlangıçta X elementi ile Y
elementinin toplam kütlesi kaç g’dır?

91
ÇÖZÜM
a) mY= 18-6=12 g
mX= 20-12=8 g
mX 8 2
= =
mY 12 3

b) mX + mY = 8 + 18 = 26 g

92
SORU
• 7 g X elementi ile m g Y elementinin
tepkimesinden 19 g Z bileşiği oluşurken 13
g Y elementi artıyor. Buna göre,
mX
a) sabit oranı nedir?
mY
b) m değerini bulunuz.

93
ÇÖZÜM
X + Y → Z
7 g X + m g = 19 g
a) 7 g X tepkimeye giriyor.
19-7=12 g Y tepkimeye giriyor.
𝐦𝐗 𝟕
=
𝐦𝐘 𝟏𝟐
b) m = Y tepkimeye giren + Y artan
Y artan = 13 g (soruda verilmiş)
m = 12 + 13 = 25 g
94
SORU
• X2Y3 bileşiğinin %36’sı X’tir. 200 g X2Y3
bileşiği oluşuyor. Başlangıçta X ve Y’den
eşit miktarda alınıyor. Sonuçta hangi
elementten kaç g artar?

95
ÇÖZÜM
• Bileşiğin %36’sı X olunca %64’ü de Y olur.
X 36
• =
Y 64
• 36 g X ile 64 g Y’den 100 g X2Y3 bileşiği
oluşur.
• Soruda 200 g X2Y3 bileşiği oluştuğuna
göre 2 misli almak gerekir. Her iki rakamı
da 2 ile genişletelim:
X 36x2=72 g X
• =
Y 64x2=128 g Y
96
• Soruda «Başlangıçta X ve Y’den eşit
miktarda alınıyor.» denildiğine göre
başlangıçta 128 g X ve 128 g Y alınmıştır.
• Y tükenmiştir, X’ten 72 g tepkimeye
girmiştir.
• Artan X miktarı: 128-72=56 g X artmıştır.

97
SORU
• XY3 bileşiğinin %40’ı X’tir. Başta X ve
Y’den eşit miktarda alınıyor. 40 g X
arttığına göre başlangıçta Y kaç g
alınmıştır?

98
ÇÖZÜM
• XY3 bileşiğinin %40’ı X olduğuna göre
%60’ı da Y olur.
• Başta eşit miktarda X ve Y alındığına göre
her ikisinden de 60’ar g alındığını
düşünürsek bu durumda 20 g Y artar.
20 g X artınca Başta 60 g Y alındıysa
40 g X artması için Başta x g Y alınır.
x=120 g Y
99
SORU
• Başta X ve Y’den eşit miktarda alınıyor.
Tam verimle 90 g XY bileşiğinin oluştuğu
X
anda 30 g X arttığına göre sabit oranı
Y
kaçtır?

100
ÇÖZÜM
• Tepkimeden sonra kalan madde dâhil
ortamda 90+30=120 g madde vardır.
• Başlangıçta eşit miktarda alındığına göre
60’ar g X ve Y alınmıştır.
• Soruda X’ten 30 g arttığı belirtilmektedir.
• Sonuç olarak X’ten 30 g, Y’den ise 60 g
tepkimeye girmiştir. Buradan sabit oran;
𝑿 30 𝟏
= = olarak bulunur.
𝒀 60 𝟐
101
B 2010-YGS (10.SINIF KİMYA 1.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

102
C 2005-ÖSS/FEN-1 (10.SINIF
KİMYA 1.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

103
KATLI ORANLAR KANUNU
(DALTON KANUNU)

104
İki element arasında birden
fazla bileşik oluşuyorsa bu
elementlerden birinin sabit
miktarıyla birleşen diğer
elementin miktarları arasında
basit, tam sayılarla ifade edilen,
katlı bir oran vardır.
105
İki element arasında birden
fazla bileşik oluşuyorsa bu
elementlerden birinin sabit
sayısıyla birleşen diğer
elementin sayıları arasında
basit, tam sayılarla ifade edilen,
katlı bir oran vardır.
106
Katlı Oranlar Kanununu Dalton
(1766-1844), 1804 tarihinde
keşfetmiştir.

107
KARBON MONOKSİT (CO) VE
KARBON DİOKSİT (CO2)
ARASINDAKİ KATLI ORAN
• Karbon monoksit (CO) ve karbon dioksit
(CO2) örneklerinde olduğu gibi, aynı
elementlerden arasında farklı bileşik
oluşabilmektedir.
CO bileşiğinde 1 tane C ile birleşen O 1
• = olur.
CO2 bileşiğinde 1 tane C ile birleşen O 2
1
• KATLI ORAN: bulunmuş olur.
2
108
• Karbon monoksit - karbon dioksit
örneğinde, katlı oranın 1/2 olması, karbon
atomu başına oksijen atomu sayısının
sırasıyla “1” ve “2” olması ile ilgilidir.
• Karbon yeterince oksijen olmayan ortamda
yandığında CO, oksijence zengin ortamda
yandığında ise CO2 bileşiğini oluşturur.

109
• Karbon ve oksijen elementlerinden oluşan
iki farklı bileşikte karbon kütleleri eşitken
oksijen kütleleri arasındaki oran 1/2ʼdir.

• Atom sayısı bakımından CO ve CO2


bileşiklerinin formülleri incelendiğinde
karbon atom sayılarının eşit, oksijen
atomlarının sayıca oranlarının 1/2 olduğu
görülür.
110
• Kütlece iki bileşik incelendiğinde ise
karbon kütleleri oranının birbirine eşit,
oksijen kütleleri arasındaki oranın
1/32=1/2 olduğu görülür.
• Kısacası karbon atomlarının sayıca eşit
olması karbon kütlerinin de eşit olduğu,
oksijen atomlarının sayıca oranlarının 1/2
olması kütlece oksijen oranlarının da 1/2
olduğu anlamına gelir.
• Sonuç olarak CO ve CO2 bileşiklerinde
karbon kütleleri eşitken oksijen kütleleri
arasındaki oran ½’dir. 111
• CO ve CO2 bileşiklerinde oksijen kütleleri
sabitken karbon kütleleri arasındaki oran
bulunmak istenirse CO bileşiğinin formülü
2 ile genişletilerek C2O2 elde edilir.

• Bu durumda CO ve CO2 bileşikleri


arasında oksijen kütleleri eşitken I.
bileşikteki karbon kütlesinin II. bileşikteki
karbon kütlesine oranı 2/1 olur.
112
• Sonuç olarak aynı elementlerden oluşan
bileşiklerde bir elementin katlı oranı a/b ise
diğer elementin katlı oranı b/a’dır.
• İki element, birden fazla bileşik
oluşturabilir. Oluşan bu bileşiklerde
elementlerden birinin miktarı eşitken diğer
elementin miktarları arasında tam sayılarla
ifade edilen bir oran vardır.
• Bu oran Katlı Oranlar Kanunu olarak ifade
edilir.

113
İki bileşik arasındaki katlı oranı bulmak
için aşağıdaki sorular cevaplanır:
• 1. Bileşikler aynı iki elementten mi
oluşuyor?
• 2. Basit formülleri farklı iki bileşik mi?
• 3. İlk iki sorunun cevabı evet ise
elementlerden birinin miktarı eşitken diğer
elementin kütleleri arasındaki katlı oran
bulunur.

114
• 1– BASİT FORMÜL=KABA FORMÜL=
AMPİRİK FORMÜL
Bir bileşiği oluşturan elementleri ve bu
elementler arasındaki en basit tam sayılı
oranı gösteren formüldür.
• 2–MOLEKÜL FORMÜLÜ (Kovalent
bileşikler için)= GERÇEK FORMÜL=
KAPALI FORMÜL= KİMYASAL FORMÜL=
FORMÜL
Bileşiği oluşturan temel birimi ve bu
birimdeki atomların sayılarını gösteren
formüldür.
115
BASİT FORMÜL
(KABA FORMÜL)
• Kaba formülden; bileşikte hangi
elementlerin bulunduğu, bileşikteki
elementlerin sayıca oranı, eğer atom
kütleleri verilirse bileşikteki elementlerin
kütlece oranı bulunabilir.

116
MOLEKÜL FORMÜLÜ
(GERÇEK FORMÜL)
• Kapalı formülden; kaba formülden
anlaşılan her şey anlaşılabilir, ayrıca
bileşiği oluşturan elementlerin atom
kütleleri verilirse elementlerin sayıları da
belli olduğundan bileşiğin molekül kütlesi
bulunabilir.
• Her iki formülden de fiziksel veya kimyasal
özellik anlaşılamaz.
117
• C2H6, etan molekülünün gerçek formüldür.
• Formüldeki atomların altında yazılan
sayılar mümkün olan en küçük tam sayıya
dönüştürüldüğünde basit formül elde edilir.
• Etan molekülünün basit formülü CH3’tür.
Anlaşılacağı gibi molekül formülündeki
atom sayıları basit formüldeki atom
sayılarının tam sayılı katlarıdır.

118
119
120
Katlı Oranlar Kanunuʼnun
Uygulanmadığı Bileşik Çiftleri
• 1. Farklı tür atomlardan oluşan bileşik
çiftleri arasında katlı oran aranmaz.
Örneğin NO ve CO bileşikleri arasında
katlı orandan söz edilemez.
• 2. Basit formülleri aynı olan bileşik çiftleri
arasında katlı oran aranmaz. Örneğin
C2H4 ve C3H6 bileşikleri arasında katlı oran
yoktur. Çünkü bu iki bileşiğin basit
formülleri CH2ʼdir.
121
• 3. Bileşik çiftleri ikiden fazla element
içeriyorsa bu bileşik çiftleri arasında katlı
oran aranmaz. Örneğin HClO2 ve HClO3
bileşikleri arasında katlı oran yoktur.

122
123
124
125
ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK
• SORU: I.Fe2O3 II.Fe3O4
I.bileşikteki O’in II.bileşikteki O’e katlı oranını
bulunuz.
• ÇÖZÜM
3/Fe2O3 - 2/Fe3O4 → Fe6O9 - Fe6O8
Fe2O3 bileşiğinde 6 tane Fe ile birleşen O 9
= olur.
Fe3O4 bileşiğinde 6 tane Fe ile birleşen O 8
9
KATLI ORAN: olur.
8
126
ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK
• SORU: Birinci bileşikteki oksijen ile ikinci
bileşikteki oksijen arasındaki katlı oranı
bulunuz (I.Fe3O4 II.Fe2O3).
• ÇÖZÜM
• 2/Fe3O4 - 3/Fe2O3 → Fe6O8 - Fe6O9
Fe3O4 bileşiğinde 6 tane Fe ile birleşen O 8
• = olur.
Fe2O3 bileşiğinde 6 tane Fe ile birleşen O 9
8
• KATLI ORAN: olur.
9

127
ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK
• SORU: Aynı miktar azot ile birleşen birinci
bileşikteki oksijen kütlesi ile ikinci
bileşikteki oksijen kütlesi arasındaki katlı
oranı bulunuz (I.N2O II.NO2).
• ÇÖZÜM
• 1/N2O - 2/NO2 → N2O - N2O4
N2O bileşiğinde 2 tane N ile birleşen O 1
• = olur.
NO2 bileşiğinde 2 tane N ile birleşen O 4
1
• KATLI ORAN: olur.
4
128
KATLI ORAN 1 OLMAZ
• Katlı oran 1 çıkarsa «katlı oran yoktur»
veya «verilen çiftler katlı oranlar kanununa
uymaz» denilecektir; bu durum basit
formülü aynı olan bileşiklerde söz
konusudur.

129
ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK
• SORU: Verilen bileşik çifti katlı oranlar
yasasına uyar mı? (C3H6 - C5H10).
• ÇÖZÜM
• 5/C3H6 - 3/C5H10 → C15H30 - C15H30
15 30
• = 1 veya = 1 olur.
15 30
• Katlı oran 1 olmaz, bu nedenle verilen
bileşik çifti katlı oranlar yasasına uymaz.

130
ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK
• SORU: I.X3Y4 – II.X2Yn bileşiklerinde birinci
bileşikteki Y ile ikinci Y kütlesi arasındaki
8
katlı oran olduğuna göre n sayısı kaçtır?
3
• ÇÖZÜM
• 2/X3Y4 → X6Y8
• 3/X2Yn → X6Y3n
Birinci bileşikteki 6 tane X ile birleşen Y 8
• =
İkinci bileşikteki 6 tane X ile birleşen Y 3n

131
8
• Katlı oran soruda olarak verilmişti.
3
8 8
• =
3n 3

• n=1

132
SORU
• X ve Y elementleri arasında iki farklı
bileşik oluşmaktadır. Bileşiklerdeki X ve Y
kütleleri aşağıda verilmiştir. Birinci bileşiğin
formülü X2Y4 olduğuna göre ikinci bileşiğin
formülünü bulunuz.
X (g) Y (g) FORMÜL
1.bileşik 8 4 X2Y4
2.bileşik 4 3 ?
133
ÇÖZÜM
• 1.YOL: İkinci bileşiğin formülünü XaYb
şeklinde yazalım, a ve b’yi bulalım:
8 2
= → a=1
4 a
4 4
= → b=3
3 b
XaYb
XY3

134
• 2.YOL: 2.bileşikte X, g olarak 8’den 4’e
düşmüş formülde de 2’den 1’e düşer.
2.bileşikte Y, g olarak 4’ten 3’e düşmüş
formülde de 4’ten 3’e düşer. XY3 bulunur.

• 3.YOL: 2.bileşikte X 8 g’dan 4 g’a


düştüğüne göre 2.bileşikte X 2 adetten 1
adede düşer. 2.bileşikte Y 4 g’dan 3 g’a
düştüğüne göre 2.bileşikte Y 4 adetten 3
adede düşer. Bu durumda 2.bileşik
formülü XY3 bulunur.
135
SORU
• X ve Y elementleri arasında iki farklı
bileşik oluşmaktadır. Bileşiklerdeki X ve Y
kütleleri aşağıda verilmiştir. Birinci bileşiğin
formülü XY3 olduğuna göre ikinci bileşiğin
formülünü bulunuz.
X (g) Y (g) FORMÜL
1.bileşik 3 6 XY3
2.bileşik 3 4 ?
136
ÇÖZÜM
• 1.YOL
İkinci bileşiğin formülünü XaYb şeklinde
yazalım, a ve b’yi bulalım:
3 1
= → a=1
3 a
6 3
= → b=2
4 b
XaYb
XY2
137
• 2.YOL
Her iki bileşikte de X’ler 3’er g verilmiştir. Bu
nedenle X, 2.bileşikte de 1.bileşikte olduğu
gibi 1 olur.
Soruda verildiği gibi 2.bileşikte Y,
1.bileşiktekinin üçte ikisi olduğuna göre (6
g’dan 4 g’a düştüğünden); 3’ün üçte ikisi
alınır, 2 bulunur; buradan Y’nin 2.bileşikte 2
olduğu anlaşılır.

İkinci bileşiğin formülü XY2 bulunur.


138
SORU
• X ve Y elementleri arasında iki farklı
bileşik oluşmaktadır. Birinci bileşiğin
formülü X2Y olup elementler arasındaki
X 7
kütlece birleşme sabit oranı = olduğu
Y 4
bilinmektedir. İkinci bileşiğin formülü XY2
olduğuna göre ikinci bileşikte elementler
arasındaki kütlece birleşme sabit oranını
X
( ) bulunuz.
Y

139
ÇÖZÜM
FORMÜL SABİT ORAN
X 7
1.bileşik X 2Y =
Y 4
X 3,5 𝟕
2.bileşik XY2 = =
Y 8 𝟏𝟔

140
SORU
Doğru şık: A

141
ÇÖZÜM
• 1.YOL
• 15,6 g (tepkimeye giren X)
• 20-5,6=14,4 g (tepkimeye giren Y)
X 15,6 156 13
• XY3 bileşiğinde = = =
Y 14,4 144 12
• Buradan X:13, Y:4 bulunur.
X 13x2 26 13
• X2Y3 bileşiğinde = = =
Y 4x3 12 6

142
• 2.YOL
• 15,6 g (tepkimeye giren X)
• 20-5,6=14,4 g (tepkimeye giren Y)
X 15,6 156 13
• XY3 bileşiğinde = = =
Y 14,4 144 12
• X2Y3 bileşiğinde X 2 katına çıkacağına, Y
X 13x2 26 13
aynı kalacağına göre; = = =
Y 12 12 6
bulunur.

143
SORU
• XY3 bileşiğinde X ile Y elementleri
X 7
arasındaki kütlece sabit oranın =
Y 3
olduğu bilinmektedir. Başlangıçta eşit
miktarda X ve Y alınmıştır, 20 g Y
artmıştır.
• a) Başlangıçta toplam kaç g madde
alınmıştır?
• b) Sonuçta kaç g XY3 bileşiği oluşmuştur?
144
ÇÖZÜM
• a) 4 g Y artınca başlangıçta toplam 14 g
madde alındığı verilen sabit orandan
gözümüzle çıkarılabilmelidir. Daha sonra
doğrudan tek orantıyla soru çözülür:
4 g Y artınca Başta toplam 14 g varsa
20 g Y artınca Başta toplam x g vardır.
20x14 5x14
x= = = 70 g (baştaki toplam
4 1
madde miktarı)
145
• b) Sonuçta kaç g XY3 bileşiği oluşmuştur?
1.yol: 70 g baştaki toplam madde miktarıdır,
20 g arttığına göre 50 g XY3 bileşiği
oluşmuştur.
2.yol: X ve Y başta eşit miktarda alındığına
göre 35 g X ve 35 g Y başta alınmıştır. 20 g
Y artmıştır, X’in tamamı tepkimeye girmiştir.
Y’nin 35-20=15 g’ı tepkimeye girmiştir.
Kütlenin korunumu kanununa göre sonuçta
35+15=50 g XY3 bileşiği oluşmuştur.

146
C TYT-YKS 2022 KİMYA 9.SINIF 1.ÜNİTE

147
D 2012-LYS2 (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

148
KİMYANIN DİĞER TEMEL
KANUNLARI

149
SABİT HACİM ORANLARI
KANUNU (AVOGADRO
KANUNU)

150
TANIM
• Denkleştirilmiş tepkime denkleminde tüm
maddeler gaz ise aynı şartlarda
denklemdeki kat sayılar hacim olarak
alınabilir.
• Kimyasal tepkimelerde hacim korunmaz.
• N2 + 3H2 ⇌ 2NH3
• 1 L N2 + 3 L H2 = 2 L NH3

151
SORU (Doğru şık: A)

152
2.BÖLÜM: MOL KAVRAMI

153
• Çöldeki kum taneleri, buğday tarlasındaki
buğday taneleri ya da buğdaydan elde
edilen un taneleri sayılabilir mi? Bu
satırları okurken aldığınız nefesteki oksijen
moleküllerini sayabilir misiniz? Bu taneler
tek tek sayılamasa da tanelerin belirli bir
alandaki sayılarını bulmak için bir yöntem
geliştirilebilir. Bilim insanları atom, molekül
gibi çok küçük kimyasal türleri ölçmek ve
gerekli hesaplamaları yapmak için mol adı
verilen bir kavram geliştirmişlerdir.

154
• 1 mol 6,02x1023 sayısına karşılık gelir. Mol
kavramı sayesinde sayılamayacak
büyüklükteki kavramlar sayılabilecek
birimlerle ifade edilmiş olur. Nasıl ki bir
düzine, 12 sayısına; bir deste, 10 sayısına
karşılık geliyorsa 1 mol de 6,02x1023
sayısına karşılık gelir. Dünyadaki
insanların tümü ömürleri boyunca buğday
taneciği saysalar yine de toplamda 1 mol
kadar buğday taneciği sayamazlar.
• Mol kelimesi Latincede “büyük yığınˮ
anlamına gelmektedir.
155
MOL KAVRAMININ TARİHSEL
SÜREÇ İÇERİSİNDEKİ DEĞİŞİMİ
• Dalton’dan başlayarak kimyacılar atom
sayılarının bileşiklerin yapısı, tepkimeler ve
hesaplamalar için son derece önemli
olduğunu anlamış ve bu konuda birçok
çalışma yapmışlardır.
• Amedeo Avogadro [Amedeo Avogadro
(Görsel)] aynı şartlarda, eşit hacim
kaplayan gazların atom veya molekül
sayılarının eşit olduğunu (Görsel) fark eden
ilk bilim insanıdır. 156
Amedeo Avogadro

157
• Aynı şartlarda eşit hacim kaplayan gazlar
eşit sayıda tanecik içerir.

158
• Avogadroʼdan sonra bilim insanlarının birim
alandaki atom sayısını ölçmek ve
hesaplamak için yaptığı çalışmalar aşağıda
tarihsel süreçte verilmiştir.
• 1. Ortalama molekül hızı ve yarıçap gibi
bilgiler kullanılarak 1 cm3 hacmindeki gazın
standart koşullarda yaklaşık 2,6x1019 atom
veya molekül içerdiği hesaplanmıştır
(1865).
• 2. 1 atm basınç ve 0 °C sıcaklıkta 1 cm3
gazdaki atom veya molekül sayısının
1,9x1019 olduğu hesaplanmıştır (1873).
159
• 3. Belirli bir hacimdeki sıvı ya da gazda
asılı mikroskobik parçacıkların rastgele
hareketi incelenerek yapılan ölçümler
sonucunda tanecik sayısı 6,9 ile 6,4x1023
arasında bir değer olarak hesaplanmıştır
(1909).
• Yukardaki çalışmalardan da anlaşılacağı
gibi birim alandaki atom sayısını ölçmek
ve hesaplamak için tarihi süreçte pek çok
farklı yöntem kullanılmıştır. Farklı yöntem
ve ölçümlere dayanarak günümüzde kabul
edilen sayı 6,02214199x1023’tür.
160
• Bu sayı yuvarlanarak 6,02x1023 şeklinde
kullanılmaktadır. Günümüzde 6,02x1023
sayısına Amedeo Avogadro’nun anısına
Avogadro sayısı denir, NA ile gösterilir.

161
Kütle Spektrometresi
• Kütle spektrometresi, analiz edilecek
maddenin atomlarını elektrik ve manyetik
alan etkisiyle aynı kinetik enerjiye sahip
olacak şekilde iyonlaştırarak hızlandırır.
Hızlanan iyonların kütle veya yük
oranlarından yararlanarak kütlesinin
bulunmasını sağlar. Ayrıca kimyasal
bileşiklerin yapısını belirlemek için
kullanılır.
162
Kütle spektrometresi fotoğrafı

163
Kütle spektrometresinin şematik
gösterimi

164
• Avogadro sayısının deneysel ispatlarından
biri de şu şekildedir: Kütle spektrometresi
ile bir tane karbon-12 izotopunun kütlesi
1,9926×10-23 gram bulunur.

• Uluslararası birim sistemine (SI) göre 12 g


karbon-12 izotopunun içerdiği atom sayısı
kadar tanecik (atom, molekül, iyon veya
diğer tanecikler) içeren madde miktarına
mol denir.
165
• 1 mol (6,02×1023 tane) maddenin gram
cinsinden kütlesine mol kütlesi veya mol
ağırlığı denir. Birimi g/mol’dür.
• Aşağıda bazı maddelerin mol kütlesi, mol
sayısı ve tanecik sayıları arasındaki
ilişkiler verilmiştir:
• 1 mol C atomu = 6,02x1023 tane C atomu
=12 gram C atomudur (C:12).
• 1 mol Au atomu = 6,02x1023 tane Au
atomu = 197 gram Au atomudur (Au:197).
166
• Oksijen doğada iki atomlu moleküler hâlde
bulunur. Bu nedenle O2 şeklinde gösterilir.
• Oksijen atomlarından söz ediliyorsa O
şeklinde, oksijen moleküllerinden
bahsediliyorsa O2 şeklinde yazılır.
• 1 mol O2 molekülü 2 mol O atomuna
karşılık gelir.
• 1 mol O2 molekülü = 6,02x1023 tane O2
molekülü = 32 gram O2 molekülüdür.

167
• H2O molekülü, hidrojen ve oksijen
atomlarından oluşmuştur.
• 1 tane H2O molekülü 2 tane hidrojen
atomu ve 1 tane oksijen atomundan
meydana gelir.
• 1 mol H2O molekülü 2 mol hidrojen atomu
ve 1 mol oksijen atomundan meydana
gelir.
• 1 mol H2O molekülü = 6,02x1023 tane H2O
molekülü = 18 gram H2O molekülüdür.

168
169
BAĞIL ATOM KÜTLESİ

170
• Kütle numarası proton sayısı ile nötron
sayısının toplamına eşittir. Atomun
kütlesini oluşturan tanecikler proton ve
nötronlar olmasına rağmen atom kütlesi,
kütle numarası olarak alınamaz, çünkü
atom çekirdeğini meydana getiren proton
ve nötronlar bir araya gelirken bir miktar
kütle enerjiye dönüşmüştür, bu dönüşüm
hidrojenden başka tüm atom
çekirdeklerinde devam etmektedir. Buna
bağlanma enerjisi (nükleer enerji) denir.
171
• NÜKLEER KUVVET (BAĞLANMA
ENERJİSİ): Protonların birbirlerini
itmelerini önleyerek bağlayıcı rol oynayan
iki unsur vardır: Biri çekirdekteki nötronlar;
diğeri de çekirdekteki nükleer kuvvet, diğer
adıyla bağlanma enerjisidir.
• Protonlar, nötronsuz bir arada bulunamaz.
Bunun tersi de söz konusudur; nötronlar
da her zaman protonlara muhtaçtırlar;
çünkü onlar da tek başlarına kaldıkları
zaman 13 dakikada yarısı bozulmaya
uğrayarak proton ve elektron çıkartırlar.
172
Nükleer kuvveti kavramak için nötronların
özelliklerini görelim: Çekirdekteki
nötronlar, elektrik bakımından yüksüzdür.
Yüksüz oldukları için bir madde içinde
uzun yol alabilirler. Bu ağır parçalar,
ağırlıklarına göre süratlenirler. Hızları, ışık
hızından saniyede birkaç km’ye kadar
değişir. Nötronların bazıları çok ağırdır; bu
ağırlıklarından dolayı öyle hız
kazanabilirler ki, en kesif maddelerin bile
bir tarafından girip öbür tarafından çıkarlar.
173
Nötronlar bu süratle, 30 cm kalınlığındaki
demir ve kurşundan bile geçebilirler.
Ancak atom çekirdeğiyle çarpışmalarında
enerjilerini kaybederler.
Kuş havada ne kadar rahat uçuyor veya
balık denizde ne kadar rahat yüzüyorsa,
nötronlar da o hız sayesinde o kadar rahat
hareket ederler.
Bu özellikleri taşıyan nötronlar, çekirdek
içinde, enerjilerini, protonları bir arada
tutmak için kullanırlar.

174
Hidrojen hariç bütün atom çekirdeklerinde,
mutlaka nükleer enerji bulunur. Hidrojen
atomunun çekirdeğinde proton 1 adet
olduğundan, hem nötrona hem de nükleer
enerjiye ihtiyaç yoktur.
Einstein, çekirdekteki nükleer enerjiyi
E=mc2 formülü ile açıklar. Formüldeki m
maddenin kütlesi, c ışık hızı, E ise
enerjidir. Nükleer tepkimelerde, atom
numarası ve kütle numarası
korunmaktadır; bu durum kütlenin
korunduğu anlamına gelmez. Nükleer
tepkimelerde kütle kaybı olur.
175
Hidrojen dışındaki bütün atomların, bir
tartılan kütlesi bir de hesap edilen kütlesi
vardır. Tartılan kütle, mutlak surette her
zaman daha az çıkmaktadır. Bu azalan
miktar kadar madde, daha ilk oluşumda,
hidrojen hariç tüm atomların çekirdeğinde,
enerjiye dönüşmüştür. İşte bu enerji,
nükleer enerjidir.
Olay, saatin kurulup bırakılması gibi de
değildir: Protonların birbirlerini itmemeleri
için başlangıçta maddenin enerjiye
dönüşmesiyle başlayan görevi, nötronlar
her an sürdürmektedirler.
176
• BAĞIL ATOM KÜTLESİ: Atomların
kütleleri çok küçük olduğu için atom
kütlesinin doğrudan ölçülmesi mümkün
değildir. Günümüzde bütün atomların
kütleleri standart kabul edilen karbon-12
izotopunun kütlesine göre belirlenir. Bir
atomun kütlesi karbon-12 izotopunun
kütlesi ile karşılaştırılarak hesaplanır.
• C-12 izotopunun atom kütlesi 12,00000
kabul edilerek diğer atomların bağıl atom
kütleleri bulunur.
177
• Bir atom kütlesinin karbon kütlesine
kıyaslanması ile bulunan sayıya bağıl
atom kütlesi (ağırlığı) denir.
• Bağıl atom kütlesi kıyaslama sonucunda
bulunan bir oran olduğu için birimi yoktur.
Kütle spektrometresi kullanılarak ölçülür.
• Örneğin kütle spektrometresi verilerinden
yararlanılarak 28Siʼun atom kütlesi 27,98;
56Feʼin atom kütlesi 55,93; 107Agʼün atom

kütlesi 106,90509 olarak bulunur.


• Sayılar, tam sayılı değildir.
178
• Bu küsurlu sayılar yerine hesaplamalarda
kolaylık olması için, küsur tam sayıya
yakın bir küsur olduğundan sayılar tam
sayılı olarak verilir. Atom sembolünden
sonra iki nokta üst üste yazılarak belirtilir,
eşittir yazılarak belirtilmemelidir.
• Bağıl atom kütlesine benzer şekilde,
moleküler bileşikler için bağıl molekül
kütlesi, iyonik bileşikler için bağıl formül
kütlesi ifadeleri kullanılır. CO2’in bağıl
molekül kütlesi: 44, KOH’in bağıl formül
kütlesi: 56’dır.
179
Bazen mol yerine;
• • elementlerde atom-gram,
• • kovalent bağlı bileşiklerde molekül-gram,
• • iyonik bağlı bileşiklerde formül-gram,
• • iyonlarda iyon-gram ifadeleri
kullanılır.

180
• Bir tane karbon-12 atomunun kütlesinin on
ikide birine 1 atomik kütle birimi (akb)
denir. Atomik kütle birimi; gram, kilogram
gibi bir kütle ölçüm birimidir. Aşağıdaki
şekilde grama çevrilebilir:

181
• 1 tane H atomu = 1 akb
• 1 tane C atomu = 12 akb
• 1 tane O atomu = 16 akb
• 1 tane Cu atomu = 64 akb
• 1 tane CO molekülü = 28 akb
• 1 tane H2O molekülü = 18 akb
• 1 tane SO2 molekülü = 64 akb
• 1 tane NH3 molekülü = 17 akb
• 1 tane H2SO4 molekülü = 98 akb
182
• Bir elementin 1 tane atomunun gram
cinsinden kütlesine gerçek atom kütlesi,
bir bileşiğin 1 tane molekülünün gram
cinsinden kütlesine gerçek molekül
kütlesi denir.
• Karbon elementi karbon atomlarından
oluşur:

183
• Altın elementi altın atomundan oluşur:

• Oksijen elementi O2 moleküllerinden oluşur:

184
• Su H2O moleküllerinden oluşur:

185
BAĞIL ATOM KÜTLESİNİN
DİĞER İSİMLERİ
• Atom kütlesi (En çok bu isim kullanılır.)
• Atom ağırlığı (İkinci olarak bu isim kullanılır.)
• Ortalama bağıl atom kütlesi
• Ortalama atom kütlesi
• Ortalama bağıl atom ağırlığı
• Bağıl atom ağırlığı
• Ortalama atom ağırlığı

186
İZOTOP ATOMLAR VE
ORTALAMA ATOM KÜTLESİ

187
• Bilim insanları uzunca bir süre Dalton
Atom Modeliʼnin önerdiği gibi aynı element
atomlarının özdeş olduğuna inanmışlardır.
Ancak kütle spektrometresinin
bulunmasıyla aynı elemente ait farklı
kütleli atomların varlığı tespit edilmiştir.
Kütle spektrometresi ile izotop atomların
bağıl atom kütleleri ve doğada bulunma
yüzdeleri ölçülür. Örneğin kütle
spektrometresi ile neonun doğada üç
izotopu olduğu bulunmuştur.
188
Neon Elementinin İzotopları ve
Doğada Bulunma Yüzdeleri

189
İZOTOPLARIN DOĞADAKİ
YÜZDESİNDEN ATOM
KÜTLESİ HESAPLANMASI
• Bir elementin atom kütlesi hesap edilirken
doğada bulunan izotopların her biri için
atom kütlesi (veya kütle numarası) ile
doğadaki bulunma yüzdesi (%99 ise, 0,99
yazılarak) çarpılır, sonra tüm izotoplar için
bulunan değer toplanarak elementin atom
kütlesi bulunur.
190
• İzotopların doğada bulunma yüzdeleri
dikkate alınarak ortalama atom kütlesi
hesaplanır. Bir elementin izotoplarının
kütlelerinin ağırlıklı ortalamasına ortalama
atom kütlesi denir. Ortalama atom
kütlesinin birimi akbʼdir.
• Bir elementin ortalama atom kütlesi
aşağıdaki bağıntı ile hesaplanır:

191
BİR ELEMENTİN ATOM
KÜTLESİNİN İZOTOPLARIN
ATOM KÜTLESİNDEN
HESAPLANMASI
• SORU: 12C:12,00000 (Doğada %98,90)
13C:13,00335 (Doğada %1,10) (C:?)

• CEVAP
12,00000x0,9890+13,00335x0,110=12,01
C:12,01 akb veya C:12,01
192
BİR ELEMENTİN ATOM
KÜTLESİNİN İZOTOPLARIN
KÜTLE NUMARASINDAN
HESAPLANMASI
• SORU: 12C doğada %98,90 oranında, 13C
ise %1,10 oranında bulunmaktadır. C
elementinin atom kütlesini bulunuz.
• CEVAP
12x0,9890+13x0,110=12,01
C:12,01 akb veya C:12,01
193
Neon elementinin üç
izotopundan Ne doğada
20

%90,51 oranında, 21Ne doğada


%0,27 oranında, 22Ne doğada
%9,22 oranında bulunmaktadır.
Ne atomunun ortalama atom
kütlesini bulunuz.

194
Ne atomunun ortalama atom
kütlesi =
20x90,51 21x0,27 22x9,22
+ +
100 100 100

Ne:20,1871

195
Bakır elementinin iki
izotopundan 63Cu doğada
%80 oranında, Cu doğada
65

%20 oranında bulunmaktadır.


Cu atomunun ortalama atom
kütlesini bulunuz.

196
Cu atomunun ortalama atom
kütlesi =
63x80 65x20
+
100 100

Cu atomunun ortalama atom


kütlesi = 63,4

Cu:63,4
197
Galyum izotoplarından69Ga

doğada %60 oranında, 71Ga ise


doğada %40 oranında bulunur.
Galyumun ortalama atom kütlesi
kaçtır?

198
Ga atomunun ortalama atom
kütlesi =

69x0,60+71x0,40
=41,4+28,4
=69,8

Ga:69,8
199
ELEMENTLERİN ATOM
KÜTLESİNİN TAM SAYI
ÇIKMAYIŞININ İKİ SEBEBİ
• 1.SEBEP: Elementlerin hepsinin doğada
birden fazla, en az iki izotopu vardır.
İzotopların doğada bulunma yüzdeleri çok
hassas olup değişmeyen ve virgülden
sonra çok sayıda rakam içeren
yüzdelerdir. Bu nedenle atom kütlesi tam
sayı çıkmaz.
200
• 2.SEBEP: Hidrojen dışındaki atomların
çekirdeğinde bir miktar kütle enerjiye
dönüşmüştür, bu nedenle de atom kütlesi
tam sayı çıkmaz. Hidrojen dışındaki
atomların bir tartılan kütlesi bir de hesap
edilen kütlesi vardır. Tartılan kütle, daha
az çıkar. Bu azalan miktar kadar madde
enerjiye dönüşür; bu enerji, nükleer
enerjidir. Nükleer enerjinin çekirdekteki
görevi protonların birbirini itmesine karşın
onları bir arada tutmaktır.
201
Einstein, çekirdekteki nükleer enerjiyi E=mc2
formülü ile açıklar. Formüldeki m maddenin
kütlesi, c ışık hızı, E ise enerjidir.

202
KÜTLE SPEKTROMETRESİ
ALETİ
• Elementlerin izotoplarının tabiattaki
bulunma yüzdeleri ve dolayısıyla da
küsurlu ve net olarak atom kütleleri, kütle
spektrometresi aleti ile belirlenir.

203
ATOM KÜTLESİ ÖRNEKLERİ
• Al:27
• C:12
• Na:23
• H:1
• O:16
• N:14
• S:32

204
MOLEKÜL KÜTLESİ
• Molekülü oluşturan atomların atom
kütleleri toplamına eşittir.
• Birimi akb’dir, ama genelde akb yazılmaz.
• SORU: Suyun molekül kütlesini bulunuz
(H:1, O:16).
• CEVAP
H2O:18
H2O:18 akb
205
FORMÜL KÜTLESİ
• İyonik bileşiklerin yapı taşı molekül
değildir, formül-birimdir.
• Bu nedenle iyonik bileşikleri için molekül
kütlesi yerine formül kütlesi denilir.
• SORU: NaCl’ün formül kütlesini bulunuz
(Na:23, Cl:35,5).
• CEVAP
NaCl:58,5

206
MOL KÜTLESİ
• Birim g/mol’dür.
• SORU: Suyun mol kütlesini bulunuz (H:1,
O:16)
• CEVAP
H2O:18 g/mol
• SORU: 1 mol su kaç gramdır? (H:1, O:16)
• CEVAP
18 g
207
MOL HESAPLAMALARI

208
Mol Kütlesi Hesaplamaları
• 1 mol element atomunun gram cinsinden
kütlesine o elementin mol kütlesi denir.
Periyodik tabloda element sembollerinin
sol üst köşesinde verilen ortalama atom
kütleleri o atomların 1 molünün gram
cinsinden kütlesini ve bağıl atom kütlesini
verir (RAKAMSAL DEĞER OLARAK).
Örneğin Mg elementi için verilen 24,305Mg
sayısı hesaplamalarda kolaylık olması
açısından 24Mgʼa yuvarlanabilir.
209
• Bir soruda verilen Mg:24 sayısı; Mgʼun
bağıl atom kütlesinin 24 olduğu, Mgʼun mol
kütlesinin de 24 gram/mol olduğu
anlamlarına gelir.
• 1 mol Mg atomunun kütlesinin 24
gram/mol olması aynı zamanda 6,02x1023
tane Mg atomunun kütlesinin 24 gram
olduğu anlamına gelir.

210
211
• Atomların mol kütlelerinden yararlanarak
moleküler elementlerin ve bileşiklerin mol
kütleleri de hesaplanır.

• Bir bileşiğin mol kütlesini bulmak için bileşiği


oluşturan elementlerin mol kütleleri ile
formüldeki atom sayıları çarpılmalıdır. Bulunan
element kütlelerinin toplamı bileşiğin mol
kütlesine eşittir.
212
213
214
215
216
• Bileşiğin formülünde görülen sayılar mol
sayıları arasındaki ilişkiyi gösterir. Örneğin
1 mol H2O molekülü 2 mol hidrojen ve 1
mol oksijenden oluşmuştur. 1 mol su elde
etmek istendiğinde 2 mol hidrojenle 1 mol
oksijenin tepkimeye girmesi gerekir ancak
hidrojen ve oksijen mol olarak ölçülemez.
Bu nedenle gazların normal şartlarda veya
oda koşullarındaki hacminden veya
kütlesinden yararlanarak mol sayısı
hesaplanabilir.
217
• 0 ºC sıcaklık ve 1 atmosfer basınç
koşullarına normal koşullar denir ve NKA
ile gösterilebilir. Normal koşullarda 1mol
gaz 22,4 litre hacim kaplar.
• 25 ºC sıcaklık ve 1 atmosfer basınç
koşullarına oda koşulları veya standart
koşullar denir. Standart koşullarda 1 mol
gaz 24,5 litre hacim kaplar.
• Bu iki durum da gazın cinsine bağlı
değildir.

218
Mol sayısı hesaplamalarında kullanılan nicelikler,
sembolleri ve en fazla kullanılan birimleriyle
aşağıdaki tabloda verilmiştir.

219
Mol-Kütle Hesaplamaları
• Madde miktarı gram olarak verilmişse mol
sayısı aşağıdaki eşitlikle bulunur:

220
MOL HESAPLAMALARINDA
KULLANILABİLECEK FORMÜL
• n=m/MA
• n=Mol sayısı (Birimi mol)
• m=Kütle (Birimi gram)
• MA=Mol ağırlığı (Birimi g/mol)

• SORULAR FORMÜL KULLANILMADAN


ORANTI KURARAK DA ÇÖZÜLEBİLİR.
221
222
223
Soruda madde miktarı tane
olarak verilmişse mol sayısı
aşağıdaki eşitlikle bulunur:

224
225
226
227
228
9.SINIF KİMYA MADDE
MİKTARI KONUSU

229
• Atom ve moleküller çok küçük
taneciklerdir. Küçük bir miktar madde
örneği bile sayılamayacak kadar çok
katrilyonlarca atom veya molekül içerir. Bu
nedenle maddedeki taneciklerin tek tek
sayılması imkânsızdır.
• Kimyada bir ölçü birimi olan mol; atom,
molekül gibi küçük tanecikleri daha pratik
ifade etmemizi sağlar.
• 1 mol, 6,02x1023 tane taneciğe karşılık
gelir.
230
• Karbon-12 izotopunun 12,00000 gramı
içinde bulunan atom sayısına eşit, atom
veya molekül içeren madde miktarı 1
mol olarak tanımlanmıştır.
• Mol n harfi ile gösterilir.
• 1 mol madde içinde Avogadro sayısı kadar
yani 6,02x1023 tane atom veya molekül
bulunmaktadır.
• Mol kütlesi (mol ağırlığı) MA ile ifade edilir.
Mol kütlesinin birimi mol/g’dır.

231
• 1 mol He atomu 6,02x1023 tane atom
içerir, 4 gram gelir ve mol kütlesi 4
gram/mol’dür (He:4).

• 1 mol N2 molekülü 6,02x1023 tane molekül


içerir, 28 gram gelir ve mol kütlesi 28
gram/mol’dür (N:14).

• 1 mol NH3 molekülü 6,02x1023 tane


molekül içerir, 17 gram gelir ve mol kütlesi
17 gram/mol’dür (N:14, H:1).
232
10 ELEMENT DIŞINDAKİ
ELEMENTLERİN 1 MOLÜ KAÇ
GRAMDIR?
• 10 element dışındaki elementlerin 1 molü
atom kütlesi kadar gramdır.
• SORU: 1 mol Na kaç gramdır? (Na:23)
• CEVAP: 1 mol Na 23 gramdır.

233
YAPI TAŞI MOLEKÜL OLAN 10
ELEMENT
• F2
• Cl2
• Br2
• I2
• At2
• O2
• H2
• N2
• S8
• P4
234
10 ELEMENTİN 1 MOLÜ KAÇ
GRAMDIR?
• 10 elementin 1 molü atom kütlesi kadar
gram değil, molekül kütlesi kadar gramdır.
• SORU: 1 mol oksijen* kaç gramdır? (O:16)
1 mol oksijen 32 gramdır.

*Oksijen denilince O2 anlaşılmalıdır, çünkü


oksijen moleküler element olduğundan yapı
taşı O2’dir.
235
NOT: Soru şu şekillerde sorulursa da sonuç
yine 32 gram olacaktır:
1 mol oksijen molekülü kaç gramdır? 32 g
1 mol O2 molekülü kaç gramdır? 32 g
1 mol O2 kaç gramdır? 32 g

• DİKKAT
1 mol oksijen atomu kaç gramdır? 16 g
1 mol O atomu kaç gramdır? 16 g
1 mol O kaç gramdır? 16 g
236
BİLEŞİKLERİN 1 MOLÜ KAÇ
GRAMDIR?
• Bileşiklerin 1 molü kovalent bileşiklerde
molekül kütlesi kadar gram, iyonik
bileşiklerde formül kütlesi kadar gramdır.

• SORU: 1 mol su kaç gramdır? (H:1, O:16)


CEVAP: H2O:18
1 mol su 18 gramdır.
237
3 mol Na kaç gramdır? (Na:23)

238
69 gram

239
32 gram oksijen kaç moldür?
(O:16)

240
1 mol

241
36 gram H2O kaç moldür?
(H:1, O:16)

242
H2O:18

18 gram 1 mol
36 gram 2 mol

243
• SORU: 0,2 mol CH4 gazı kaç gramdır?
(CH4:16)

• ÇÖZÜM
1 mol CH4 16 gram ise,
0,2 mol CH4 x gram olur.
x = 3,2 gram

244
0,5 molü 11,5 gram gelen X
elementinin;
a) Atom kütlesi kaçtır?
b) Mol kütlesi kaçtır?

245
a) X:23 veya X:23 akb
b) X:23 g/mol

246
XY2 bileşiğinin 0,5 molü 32
gram geldiğine göre Y
elementinin atom kütlesi kaçtır?
(X:16)

247
1 molü 64 gram olur.
XY2=64
X:16 olduğuna göre
Y2=64-16
Y2=48
Y=24
Y:24

248
TANECİK HESAPLAMALARI

249
3 tane H2SO4 (sülfürik asit)
molekülü kaç tane atomdan
oluşmuştur?

250
21 atom

251
1 adet NaCl taneciğinde kaç
tane iyon vardır?

252
2 tane iyon

253
BAZEN MOL YERİNE;
ELEMENTLERDE ATOM-
GRAM, KOVALENT BAĞLI
BİLEŞİKLERDE
MOLEKÜL-GRAM, İYONİK
BİLEŞİKLERDE
FORMÜL-GRAM, İYONLARDA
İYON-GRAM İFADELERİ
KULLANILABİLİR
254
ATOM GRAM
MOLEKÜL GRAM
• 1 atom gram sodyum denilince 1 mol (23
gram) sodyum anlaşılır (Na:23).
• 1 atom gram oksijen denilince 16 gram
oksijen anlaşılır (O:16).
• 1 molekül gram oksijen denilince 32 gram
yani 1 mol oksijen anlaşılır (O:16).
• 1 molekül gram H2O denilince 18 gram
yani 1 mol H2O anlaşılır (H2O :18).
255
0,1 molekül-gram H2SO4 kaç
gramdır? (H2SO4:98)

256
1 molekül gram H2SO4 98 g ise
0,1 molekül gram H2SO4 9,8 g

257
3 formül-gram NaCl kaç
gramdır? (NaCl:58,5)

258
58,5x3=175,5 g

259
3 iyon-gramNa+ kaç gramdır?
(Na:23)

260
69 gram

261
MOLEKÜLDEKİ ATOM SAYISI
İLE MOL MOLEKÜLDEKİ MOL
ATOM SAYISI AYNIDIR

262
3 tane su molekülünde kaç tane
atom vardır?
9

3 mol su molekülünde kaç mol


atom vardır?
9
263
AVOGADRO SAYISI
6,02x1023

264
• 6,02x1023 sayısı Avogadro sayısı olarak
bilinir ve (NA) ile gösterilir.

265
MOL-TANECİK İLİŞKİSİ

266
• 1 mol maddede 6,02x1023 sayısı kadar
tanecik vardır.

267
Kovalent bileşiklerin 1 molünde
6,02x1023 tane molekül vardır.

268
1 mol NaCl bileşiğinde
2x6,02x10 tane iyon vardır.
23

269
Yapı taşı molekül olan 10
elementin 1 molünde 6,02x10 23

tane molekül vardır.

270
10 element dışındaki diğer
elementlerin 1 molünde
6,02x10 tane atom vardır.
23

271
3 mol NaOH bileşiğinde kaç
tane atom vardır?

272
3x3x6,02x1023

=5,418x10 24

273
ATOMUN VE MOLEKÜLÜN
GERÇEK KÜTLESİNİN
BULUNMASI (ADET TANECİK
İLE KÜTLE İLİŞKİSİ)

274
1 tane C atomu kaç g’dır? (C
atomu kaç g’dır?) (C atomunun
kütlesini bulunuz).
(C:12)

6,02x1023 tane C atomu 12 g ise


1 tane C atomu x g’dır.
x=2x10-23 g’dır.

275
1 tane O2 molekülü kaç g’dır?
(O2 molekülü kaç g’dır?) (O2
molekülünün kütlesini bulunuz).
(O:16)

6,02x1023 tane O2 molekülü 32 g ise


1 tane O2 molekülü x g’dır.
x=5,3x10-23 g’dır.
276
1 tane H2O molekülü kaç g’dır?
(H2O molekülü kaç g’dır?) (H2O
molekülünün kütlesini bulunuz).
(O:16, H:1)

6,02x1023 tane H2O molekülü 18 g ise


1 tane H2O molekülü x g’dır.
x=3x10-23 g’dır.
277
80 gram NaOH bileşiğinde kaç
tane atom vardır? (Na:23, O:16,
H:1)

278
NaOH:40

80 gram 2 mol

2x3x6,02x1023
3,612x1024 tane atom vardır.

279
ANCAK CEBİRSEL
DENKLEMLE
ÇÖZÜLEBİLECEK MOL-KÜTLE
İLİŞKİSİ PROBLEMİ

280
CH4 ve C2H6’dan oluşan 1
mollük bir karışım 28,6 g
geliyor. Karışımın kaç molü CH4
kaç molü C2H6’dır? (C:12, H:1)

281
• CH4 mol sayısı x, C2H6 mol sayısı y olsun.
• x+y=1
• m=MAn
• CH4:16
• C2H6:30
• 16x+30y=28,6
• x=0,1 mol
• y=0,9 mol

282
akb İLE TANECİK İLİŞKİSİ

283
16 tane O atomu kaç akb’dir?
(O:16)

284
1 tane O atomu 16 akb ise
16 tane O atomu x akb’dir.

x=256 akb’dir.

285
akb İLE KÜTLE İLİŞKİSİ

286
akb VERİLİP KÜTLE
İSTENİRSE
• Önce verilen akb’nin karşılığı olan tanecik
sayısı bulunur.
• Sonra o tanecik sayısına karşılık gelen
kütle bulunur.

287
320x 23
6,02x10 akb, kaç gram O
atomudur? (O:16)

288
16 akb 1 tane O atomu ise
320x 6,02x1023 akb x tane O atomudur.
x= 20x 6,02x1023 tane O atomudur.

6,02x1023 tane O atomu 16 g ise


20x 6,02x1023 tane O atomu x g’dır.
x= 320 g’dır.

289
KÜTLE VERİLİP akb
İSTENİRSE
• Önce verilen kütlenin karşılığı olan tanecik
sayısı bulunur.
• Sonra o tanecik sayısına karşılık gelen
akb bulunur.

290
320 gram O atomu kaç akb’dir?
(O:16)

291
16 g O 6,02x1023 tane O atomu ederse
320 g O x tane atomu eder.
x=20x 6,02x1023 O atomu

1 tane oksijen atomu 16 akb ise


20x 6,02x1023 tane oksijen atomu x akb’dir.
x=16x20x 6,02x1023 akb
x=320x 6,02x1023 akb

292
EZBERLENECEK BİLGİ

Tüm elementlerin 1 g’ı


6,02x1023 akb’dir.

293
EZBERLENECEK BİLGİ

1 23
akb=1/6,02x10 g

294
1 akb=1/6,02x1023 g
=1,67x10-24 g
• 1 akb, 1 tane H atomunun gerçek
kütlesine eşittir.
• H:1 olduğuna göre;
6,02x1023 tane H atomu 1 g ise
1 tane H atomu x g’dır.
x=1/6,02x1023 g
x=0,167x10-23 g
x=1,67x10-24 g
295
GAZLARIN NORMAL
ŞARTLAR ALTINDAKİ
HACİMLERİ

296
NORMAL ŞARTLAR ALTINDA
1 atm basınç
0 °C sıcaklık

297
Bütün gazların 1 molleri normal
şartlar altında 22,4 litre hacim
kaplar.

298
MOL-HACİM (NORMAL
ŞARTLAR ALTINDA) İLİŞKİSİ

299
N.Ş.A 11,2 litre helyum gazı kaç
moldür?

300
0,5 mol

301
KÜTLE-HACİM (NORMAL
ŞARTLAR ALTINDA) İLİŞKİSİ

302
N.Ş.A 11,2 litre helyum gazı kaç
gramdır? (He:4)

303
2 gram

304
N.Ş.A 16 gram oksijen gazı kaç
litredir? (O:16)

305
11,2 litre

306
GAZLARIN ODA
ŞARTLARINDAKİ HACİMLERİ

307
ODA ŞARTLARI*
1 atm basınç
25 °C sıcaklık
* Bazı sorularda standart şartlar ile oda şartları aynı kabul ediliyor.

308
Bütün gazların 1 molleri oda
şartlarında 24,5 litre hacim
kaplar.

309
AYNI ŞARTLARDA GAZLARIN
EŞİT MOLLERİ EŞİT HACİM
KAPLAR (AVOGADRO
KANUNU)

310
16 gram He (helyum) gazının 5
litre geldiği aynı şartlarda 2 mol
CH4 (metan) gazı kaç litre gelir?
(He:4)

311
16 g He 4 moldür.

4 mol 5 L ise
2 mol x L’dir.
x=2,5 litre

312
ÇÖZÜMLÜ PROBLEM
• Belirli koşullarda 2 mol HCl gazı 12 L
hacim kaplıyor aynı koşullarda 3 mol CH4
gazı kaç litre hacim kaplar?

• A) 12 B) 14 C) 16 D) 18 E) 22

313
AYNI ŞARTLARDA BİRLEŞEN
GAZLARDA SABİT HACİM
ORANLARI KANUNU (GAY
LUSSAC KANUNU)*
*Gay Lusac Kanunu adıyla bilinen 2 farklı kanun vardır, birisi bu kanundur.

314
TANIM
• Denkleştirilmiş tepkime denkleminde tüm
maddeler gaz ise aynı şartlarda
denklemdeki kat sayılar hacim olarak
alınabilir.
• Kimyasal tepkimelerde bazen korunur
bazen hacim korunmaz.
• N2 + 3H2 ⇌ 2NH3
• 1 L N2 + 3 L H2 = 2 L NH3
315
Aynı şartlarda tam verimle 10
litre karbon monoksit gazı kaç
litre oksijen gazı ile birleşir ve
kaç litre karbon dioksit gazı
oluşur?
2CO + O2 → 2CO2

316
• Önce tepkime denklemi yazılır ve
denkleştirilir.
• Kat sayılar hacim olarak kabul edilir.
Orantı kurularak soru çözülür.
• Denkleme göre 2 litre CO gazı 1 litre O2
gazı ile birleşir ve 2 litre CO2 gazı oluşur;
buna göre 10 litre CO gazı 5 litre O2 gazı
ile birleşir ve 10 litre CO2 gazı oluşur.

317
SORU (Doğru şık: A)

318
BİLEŞİĞİ OLUŞTURAN
ELEMENTLERİN KÜTLECE
YÜZDELERİNİN BULUNMASI
(Başlıca 3 farklı tipte soru olabilir.)

1. ATOM KÜTLESİNDEN BULUNMASI


2. SABİT ORANDAN BULUNMASI
3. GRAMLARDAN BULUNMASI

319
BİLEŞİĞİ OLUŞTURAN
ELEMENTLERİN KÜTLECECE
YÜZDELERİNİN ATOM
KÜTLESİ YARDIMIYLA
BULUNMASI

320
SO3 bileşiğinde kütlece % S ve
kütlece % O kaçtır? (S:32,
O:16)

321
SO3:80
O3:48
S:32

80 g SO3’ün 48 g’ı O ise


100 g SO3’ün x g’ı O’dur.
x=60 g O
Kütlece %60 O
Kütlece %40 S
322
BİLEŞİĞİ OLUŞTURAN
ELEMENTLERİN MOLCE
YÜZDELERİ

323
SO3 bileşiğinde molce % S ve
molce % O kaçtır?

324
Molce %75 O
Molce %25 S

325
FORMÜL ÇEŞİTLERİ
• 1– KABA FORMÜL (BASİT FORMÜL)
(AMPİRİK FORMÜL): Bir bileşiği
oluşturan elementleri ve bu elementler
arasındaki en basit tam sayılı oranı
gösteren formüldür.
• 2– KAPALI FORMÜL (KİMYASAL
FORMÜL) (FORMÜL) (Kovalent bileşikler
için MOLEKÜL FORMÜLÜ): Bileşiği
oluşturan temel birimi ve bu birimdeki
atomların sayılarını gösteren formüldür.
326
• 3– AÇIK FORMÜL (YAPISAL FORMÜL)
(YAPI FORMÜLÜ) : Kovalent bileşiklerin
açık formülü yazılır, iyonik bileşiklerde açık
formül yoktur.
• Açık formül tanımı: Kovalent molekülün
Lewis yapısında ortaklaşmış 1 tane
elektron çiftinin atomların sembolleri
arasında bir çizgi ile gösterildiği,
ortaklaşmamış elektron çiftlerinin ise hiçbir
şekilde gösterilmediği formüldür.

327
KABA FORMÜL (BASİT
FORMÜL) (AMPİRİK FORMÜL)
• Kaba formülden; bileşikte hangi
elementlerin bulunduğu, bileşikteki
elementlerin sayıca (molce) oranı, eğer
atom ağırlıkları verilirse bileşikteki
elementlerin kütlece oranı bulunabilir.

328
KAPALI FORMÜL
• Kapalı formülden; kaba formülden
anlaşılan her şey anlaşılabilir, ayrıca
bileşiği oluşturan elementlerin atom
ağırlıkları verilirse elementlerin sayıları da
belli olduğundan bileşiğin mol kütlesi
bulunabilir.
• Her iki formülden de fiziksel veya kimyasal
özellik anlaşılamaz.

329
BASİT FORMÜL-GERÇEK
FORMÜL-MA İLİŞKİSİ

330
(Basit formülün MA’sı)n=Bileşiğin
MA’sı

(Basit formül)n=Gerçek formül

331
Basit formülü CH2O, MA’sı 180
olan bileşiğin gerçek formülü
nedir? (C:12, H:1, O:16)

332
CH2O:30
30n=180
n=6

(CH2O)n=Gerçek formül
(CH2O)6
C6H12O6

333
VERİLEN YÜZDE YA DA
GRAMDAN BASİT FORMÜLÜN
BELİRLENMESİ
1-Elementin verilen kütlece yüzdesi veya
verilen gramından elementin mol sayısı
bulunur.
2-Her bir elementin en küçük tam sayılı mol
oranları bulunur.
3-Mol oranları en küçük tam sayılı olarak
yazılır. Böylece basit formül bulunur.
334
VERİLEN GRAMDAN BASİT
FORMÜLÜN BELİRLENMESİ

335
Karbon ve hidrojen
elementlerinden oluşan 3,2
gramlık bir bileşiğin 2,4 gramı C
elementi, 0,8 gramı ise H
elementidir. Buna göre bu
hidrokarbon bileşiğinin basit
formülünü bulunuz (C:12, H:1).

336
m
• n= formülü kullanılır.
MA
2,4
• nC = = 0,2
12
0,8
• nH = = 0,8
1
• C0,2H0,8
• Mol oranlarını en küçük tam sayıya
çevirmek için 10 ile çarpıp 2’ye bölelim
veya her ikisini de 0,2’ ye bölelim:
• CH4 bulunur.
337
• PROBLEM: Okaliptüs ağacının
yapraklarında bulunan okaliptol maddesi
doğal bir ağrı kesicidir. Okaliptol
maddesinden alınan 9,486 gramlık bir
örnek analiz edilmiş ve bileşiminde 7,38 g
karbon, 1,119 g hidrojen ve 0,987 g
oksijen bulunmuştur. Okaliptoldeki
elementlerin kütlece yüzdelerini bulunuz.
• Karbon yüzdesi =%77,798
Hidrojen yüzdesi =%11,796
Oksijen yüzdesi =%10,404
338
ELEMENTLERİN BİLEŞİKTEKİ
KÜTLECE YÜZDE
ORANLARINDAN BASİT
FORMÜLÜN BELİRLENMESİ

339
BASİT FORMÜLÜN
BELİRLENMESİ
• 4 aşamada belirlenir:
1-Herbir elementin kütlece yüzdesi
2-Herbir elementin mol sayısı
3-Her bir elementin en küçük tam sayılı mol
oranları
4-Basit formül

340
Askorbik asit (C vitamini)
kütlece % 40,92 karbon, % 4,58
hidrojen ve % 54,50 oksijen
elementlerinden oluşmuştur.
Buna göre askorbik asidin basit
formülünü bulunuz (C:12, O:16,
H:1).

341
• Her bir elementin kütlece yüzde değeri
100 gram bileşikteki elementin kütlesi
m
olduğundan n = formülünden
MA
elementlerin molleri bulunur:
40,92
• nC = = 3,41
12
4,58
• nH = = 4,58
1
54,50
• nO = = 3,41
16

342
• Her elementin kütlece yüzde değeri 100
gram bileşikteki elementin kütlesi olarak
kabul edilir ve elementlerin molleri bulunur.

• Bulunan mol değerleri en basit tam


sayılarla mol oranlarına çevrilir. Bunun için
en küçük mol değeri hepsi için ortak bölen
olarak alınır.

• Askorbik asidin basit formülü C3H4O3


olarak bulunur.
343
MOL KAVRAMYLA İLGİLİ
ÇÖZÜMLÜ SORULAR

344
• SORU: NH4HCO3 bileşiğinin 15,8 gramı
kaç tane hidrojen atomu içerir? (N:14,
H:1,C:12, O:16)

• ÇÖZÜM: NH4HCO3: 79 g/mol


79 g NH4HCO31 mol ise, 15,8 g NH4HCO3
0,2 mol olur.
1 mol NH4HCO3 bileşiği 5x6,02x1023 tane H
atomu içerirse, 0,2 mol NH4HCO3 bileşiği
6,02x1023 tane H atomu içerir.
345
• SORU: (CH2O)n bileşiğinin 1 molekülünün
kütlesi 3x10–22 gram olduğuna göre n
kaçtır? (C:12, H:1, O:16 ve bu soru için
Avogadro sayısını 6x1023 alınız.)

• ÇÖZÜM: 1 molekülün kütlesi 3x10–22 g


olduğuna göre, 6x1023 molekülün kütlesi
6x1023x3x10–22 g=180 g olur.
MA:180 g/mol
(CH2O)n=180
346
CH2O=12+2+16=30
30n=180
n=6
2.YOL
1 molekül 3x10–22 g
6x1023 molekül 30n g
6x1023x3x10–22 g=30n g
30n=180
n=6
347
• SORU: 1,8 NA tane oksijen atomu içeren
CuSO4.5H2O bileşiği kaç moldür?

• ÇÖZÜM: 9NA tane oksijen atomu içeren


bileşik 1 mol ise, 1,8 NA tane oksijen
atomu içeren bileşik 0,2 mol olur.

348
KRİSTAL SUYU İÇEREN
BİLEŞİKLERDE MOL KÜTLESİ
BULUNMASI
SORU: CuSO4.5H2O’nun mol kütlesini
bulunuz (Cu:64, S:32, O:16, H:1).
(CuSO4.5H2O bileşiği CuSO4x5H2O şeklinde
de yazılabilir.)
CEVAP: CuSO4: 64+32+64=160
5H2O: 5x18=90
CuSO4.5H2O:160+90=250 g/mol
349
• SORU: 0,4 mol CuSO4.5H2O bileşiği kaç
gramdır? (CuSO4.5H2O:250 g/mol)

• ÇÖZÜM: 1 mol 250 g ise, 0,4 mol 100 g


olur.

350
• SORU: 0,3 mol CuSO4.5H2O bileşiğinde
kaç mol hidrojen atomu vardır?

• ÇÖZÜM: 1 mol CuSO4.5H2O bileşiğinde


10 mol H atomu varsa, 0,3 mol
CuSO4.5H2O bileşiğinde 3 mol H atomu
vardır.

351
• SORU: 6,02x1023 tane atom içeren NH3
bileşiği kaç gramdır? (N:14, H:1)

• ÇÖZÜM
4x6,02x1023 tane atom içeren NH3 17 g’sa
6,02x1023 tane atom içeren NH3 x g’dır.
x= 4,25 gram

352
• SORU: 0,05 mol X2O3 bileşiği 7,6 gramdır.
Buna göre, aynı X atomunun oluşturduğu
Al2(XO4)3 bileşiğinin 0,5 molü kaç
gramdır? (Al:27, O:16)

• ÇÖZÜM
0,05 mol X2O3 bileşiği 7,6 gram ise
1 mol X2O3 bileşiği x gram olur.
x=152 gram

353
X2O3:152
2X +(3x16)=152
X:52

Al2(XO4)3:402
1 mol Al2(XO4)3 bileşiği 402 gram ise
0,5 mol Al2(XO4)3 bileşiği x gram olur.
x= 201 gram

354
• SORU: SO2 ve CH4 gazlarından oluşan 24
gramlık bir karışım 0,75 mol olduğuna
göre;
• a- SO2 kaç moldür?
• b- CH4 kaç gramdır?
(S:32, O:16, C:12, H:1)

355
• ÇÖZÜM
a-
x + y = 0,75
64x + 16y = 24
Üstteki denklem -16 ile çarpılıp alttaki
denklem ile taraf tarafa toplanırsa;
x =0,25 mol SO2 bulunur.

356
b- x+y=0,75 mol
x=0,25 mol ise
y=0,5 mol CH4 olur.

1 mol CH4 16 gram ise,


0,5 mol CH4 8 gram olur.

357
• C3H6 ve C2H2 oluşan bir gaz karışımda
toplam 1,7 mol C atomu ve 2,6 mol H
atomu bulunmaktadır. C3H6 gazının normal
şartlar altındaki hacmi kaç L’dir?

358
• C3H6 gazındaki nC=x mol, C2H2 gazındaki
nC=y mol olsun (x+y=1,7). Buna göre;
• C3H6 gazındaki nH=2x mol, C2H2 gazındaki
nH=y mol olur (2x+y=2,6).
• x+y=1,7
2x+y=2,6
• x=0,9 bulunur (C3H6 gazındaki C
atomunun mol sayısı).
• 3 mol C içeren C3H6 gazı 1 mol ise
0,9 mol C içeren C3H6 gazı x moldür.
x=0,3 mol C3H6 gazı
359
• 1 mol C3H6 gazı 22,4 L ise
0,3 mol C3H6 gazı x L’dir.
x=6,72 L

360
MOL KAVRAMI TYT ÇIKMIŞ
SORULAR

361
MOL-KÜTLE-MA İLİŞKİSİ

ÇIKMIŞ SORULAR

362
E 2011-YGS (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

363
MOL-KÜTLE İLİŞKİSİ

ÇIKMIŞ SORULAR

364
E 2014-LYS2 (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

365
TANECİK-İÇERDİĞİ ATOM
SAYISI İLİŞKİSİ

ÇIKMIŞ SORULAR

366
D 2012-YGS (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

367
MOL- KÜTLE-MOLEKÜL
KÜTLESİ İLİŞKİSİ

ÇIKMIŞ SORULAR

368
A 2012-LYS2/10.SINIF KİMYA 1.ÜNİTE

369
NORMAL KOŞULLAR
ALTINDA HACİM-KÜTLE
İLİŞKİSİ

ÇIKMIŞ SORULAR

370
D 2014-LYS2 (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

371
MOL-HACİM-KÜTLE-TANECİK
SAYISI İLİŞKİSİ

ÇIKMIŞ SORULAR

372
E 2023-TYT (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

373
NORMAL KOŞULLAR
ALTINDA HACİM-MOL-
TANECİK SAYISI-MOLEKÜL
KÜTLESİ-KÜTLE İLİŞKİSİ

ÇIKMIŞ SORULAR

374
E 2012-LYS2/10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE

375
BİR TANE ATOMUN GERÇEK
KÜTLESİNİN BULUNMASI

ÇIKMIŞ SORULAR

376
B 2011-YGS (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

377
ATOMİK KÜTLE BİRİMİ (akb)-
TANECİK SAYISI-KÜTLE-MOL
İLİŞKİSİ

ÇIKMIŞ SORULAR

378
A 2013-LYS2 (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

379
MOL-MOL ATOM İLİŞKİSİ

ÇIKMIŞ SORULAR

380
C 2004-ÖSS/FEN-1 (10.SINIF
KİMYA 1.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

381
MOL ATOM-KÜTLE İLİŞKİSİ

ÇIKMIŞ SORULAR

382
E 2016-LYS2 (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

383
MOL KESRİ-MOL-KÜTLE-MOL
KÜTLESİ İLİŞKİSİ

ÇIKMIŞ SORULAR

384
B 2014-LYS2 (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

385
3.BÖLÜM: KİMYASAL
TEPKİMELER VE
DENKLEMLER

386
KİMYASAL TEPKİMELER
• Kimyasal tepkime bir veya daha fazla
maddenin yeni maddelere dönüşmesidir.
• Kimyasal tepkimeler kimyasal
denklemlerle ifade edilir.

387
BU BÖLÜMDE EN ÖNEMLİ VE
TEMEL OLUŞTURAN 3 KONU
VARDIR
• 1. Sorudaki ifade şeklinden ve verilen
maddelerden yola çıkarak tepkime
denklemini yazabilmek
• 2. Tepkime denklemini denkleştirebilmek
• 3. Verilen tepkime denkleminin çeşidini
belirleyebilmek

388
Kimyasal Tepkime
Denklemlerinin Yazılması
• Doğal gazın %90’ını oluşturan CH4
(metan) gazının O2’le tepkimesiyle CO2 ve
H2O oluşur. Tepkime denklemi şöyledir:
CH4 + O2 → CO2 + H2O
• Tepkimedeki ʻʻ+ʼʼ işareti CH4 ve O2ʼin
tepkimeye girdiğini, ok işaretinin (→) yönü
tepkimenin soldan sağa doğru
gerçekleştiğini ve ürün oluştuğunu
gösterir.
389
• Kütlenin Korunumu Kanunuʼna göre aynı
tür atom sayıları ok işaretinin her iki
tarafında eşit olmalıdır. Yukarıda verilen
tepkime denkleminde atom sayıları eşit
değildir. Tepkimenin sol tarafında, sağ
tarafına göre iki hidrojen atomu fazladır.
Eşitliği sağlamak için su molekülünün
önüne 2 katsayısı yazıldığında sağ
taraftaki oksijenlerin toplam sayısı 4 olur.
Bu eşitsizliği gidermek için sol taraftaki
oksijen molekülünün önüne 2 katsayısı
getirilir. Böylece eşitlik sağlanmış olur.
390
• CH4 + 2O2 → CO2 + 2H2O
• Bu eşitliğin okunuşu, ʻʻ1 mol metan, 2 mol
oksijen ile tepkimeye girerek 1 mol karbon
dioksit ve 2 mol su oluşturur.” şeklindedir.
Tepkime aşağıdaki gibi modellerle de
gösterilebilir:

391
• Tepkimede CH4 ve O2 tepkimeye girenler
(reaktifler), tepkime sonucu oluşan CO2 ve H2O
ise ürün olarak adlandırılır. Kısaca kimyasal
tepkimede girenler ok işaretinin soluna, ürünler
ise sağına yazılır.
• Girenler → Ürünler
• Kimyasal tepkimelerde girenlerin ve ürünlerin
fiziksel durumları kimyasal türün sonuna
parantez içinde yazılabilir. Gaz (g), sıvı (s) ve
katı (k) şeklinde ifade edilir. Suda çözünmüş
maddeler ise (aq) veya (suda) ifadesi ile
gösterilir.
• CH4(g) + O2(g) → CO2(g) + H2O(g)
392
• Bazı tepkimelerde ok işaretinin üzerine
tepkimenin gerçekleştiği koşullar (sıcaklık,
basınç) ve ek bilgiler (katalizör, ışık gibi)
yazılabilir:

• Ayrıca sıcaklığa ihtiyaç duyulan tepkimede


ısı miktarını belirtmek yerine okun üzerine
Latin harfi delta (Δ) yazılabilir:

393
Kimyasal bir tepkimenin
gerçekleştiği;
• • renk değişimi,
• • çökelti oluşumu,
• • gaz çıkışı (Görsel),
• • iletkenlik değişimi,
• • ısı değişimi (Görsel)
gibi gözlenebilen ve ölçülebilen
değişikliklerle belirlenebilir.

394
Gaz çıkışı

395
Fosforun yanması

396
KİMYASAL TEPKİMELERDE
GİRENLERDE VE
ÜRÜNLERDE DEĞİŞMEYEN
ÖZELLİKLER
• Toplam atom sayısı ve cinsi
• Toplam kütle
• Toplam proton sayısı
• Toplam nötron sayısı
• Toplam elektron sayısı
397
• Çekirdek yapısı
• Toplam yük
• Çekirdeğin yapısı
• Toplam enerji

398
KİMYASAL TEPKİMELERDE
GİRENLERDE VE
ÜRÜNLERDE DEĞİŞEBİLEN
ÖZELLİKLER
• Mol sayısı
• Molekül sayısı
• Tanecik sayısı
• Kat sayı
• Madde sayısı ve çeşidi
399
• Taneciğin elektron sayısı
• Hacim ve basınç (gazlar için)
• Maddenin fiziksel hâli
• Renk, koku, tat, iletkenlik vb.

400
KİMYASAL TEPKİMELERDE
DEĞİŞEN ÖZELLİKLER
• Fiziksel ve kimyasal özellikler

401
KİMYASAL REAKSİYON YERİNE
KİMYASAL TEPKİME
DENİLEBİLİR Mİ?
• Eski yıllarda kimyasal reaksiyon denirdi,
günümüzde yaygın olarak kimyasal
tepkime denmektedir. Kimyasal reaksiyon
ile kimyasal tepkime eş anlamlıdır.
• Türkçemizde reaksiyon, tepki göstermek
demektir. Ancak; kimyasal reaksiyondaki,
“reaksiyon” kelimesinin anlamı başkadır.

402
• Kimyasal reaksiyon ile kimyasal tepkime
aynı anlamı taşıyor diye kimyasal
reaksiyon sözcüğünden taneciklerin tepki
göstermesi, karşı koyması gibi anlamlar
çıkarılmamalıdır. Çünkü anlamı başkadır.
• Kimyadaki reaksiyon, batı dillerinden
Türkçemize geçtiğinden batı dillerindeki
anlamını taşımaktadır. Bu anlam şöyledir:
• “Re”, yeniden demektir. “Aksiyon;
hareket, gelişim, bir kuvvetin ortaya
çıkması manalarına gelmektedir.

403
• Reaksiyon, yeniden aksiyon manasınadır.
“Reaksiyondan önce de aksiyon vardı.
Reaksiyondan sonra da aksiyon vardır.”
demektir.
• Kimyasal reaksiyon yerine, kimyasal
tepkime dediğimizde; önce bütün bu
anlamları aklımıza getirmeliyiz. Sonra
kimyasal reaksiyon yerine, kimyasal
tepkime diyebiliriz.

404
• Kimyacılar eskiden, kimyasal
reaksiyondaki reaksiyon kelimesinin,
Türkçemizdeki reaksiyon kelimesinden
başka anlama geldiğini düşünmeden,
“Nasıl olsa Türkçede reaksiyon ile tepki
aynı anlama geliyor. Öyleyse kimyasal
reaksiyon yerine kimyasal tepkime
diyebiliriz.” demişlerdir.

405
KİMYASAL TEPKİME
DENKLEMLERİNİN
DENKLEŞTİRİLMESİ
• Kimyasal tepkime, tepkimeye giren madde
veya maddelerin farklı özellikte madde ya
da maddelere dönüşmesi işlemidir.
Kimyasal tepkime sırasında gerçekleşen
olayları göstermek için kullanılan kimyasal
simgelere kimyasal tepkime denklemi
denir.
406
• Kimyasal tepkime denklemleri her zaman
denkleştirilmiş olarak verilmez. Tüm
kimyasal denklemlerde atom sayısı ve
cinsi korunduğu için kimyasal denklemlerin
denkleştirilmesinde aşağıdaki işlemler
yapılır:
• 1. Tepkimeye girenlerin ve oluşan
ürünlerin formülleri doğru olarak yazılır.
• 2. Genelde en çok atom içeren bileşiğin
kat sayısı 1 kabul edilerek denkleştirmeye
başlanır.
407
• 3. Farklı katsayılar denenerek tepkimenin
her iki tarafındaki atom sayılarının eşitliği
sağlanır. Tepkimedeki H ve O atomları en
son denkleştirilir.
• Formüllerin önündeki katsayılar değişebilir.
Ancak bir bileşiği oluşturan elementler
farklı katsayılarla genişletilemez. Örneğin
su (H2O) molekülünde oksijen atomunun
sayısını iki yapmak için H2O2 yazılamaz.
H2O2 hidrojen peroksit olduğu için sudan
farklı bir bileşiktir.
408
• Eşitleme yapılırken katsayılar tam sayı
veya kesirli sayı olabilir. Ancak Fe, Na, K,
Mg gibi tek atomlu elementlerin ve
bileşiklerin önüne kesirli sayı yazılamaz.
Moleküler elementlerin önüne kesirli sayı
yazılabilir (1/2O2, 3/2H2, 5/2Cl2 gibi).
• Kesirli sayıyla işlem yapmamak için
tepkime uygun katsayıyla çarpılarak tam
sayıya dönüştürülür. H2(g)+1/2O2(g)→H2O(g)
tepkimesi iki ile genişletilirse 2H2(g) + O2(g)
→ 2H2O(g) tepkimesi elde edilir.
409
410
• Denkleştirme yapılırken giren, ürünlerde
bir kez yer alan ve kat sayısı 1 olan
elementlere dikkat edilir.
• Mg + HNO3 → Mg(NO3)2+ H2
• Denkleminde Mg her iki tarafta da denktir.
Bu denkliği bozmamaya dikkat edilerek 2.
basamağa geçilir.
• Eşitliğin her iki tarafında da yer alan ancak
atom sayıları eşit olmayan elementler
önce eşitlenir.

411
• Mg + HNO3 → Mg(NO3)2+ H2
• Denklemde eşit olmayan N atomlarının
sayısını denkleştirmek için girenler
tarafındaki HNO3 bileşiğinin başına 2
katsayısı getirilir.
• Son olarak tepkimeye giren veya oluşan
ürünlerden moleküler hâlde bulunan
element eşitlenir.
• Mg + 2HNO3 → Mg(NO3)2+ H2

412
• Denklemde eşit olmayan N atomlarının
sayısını denkleştirmek için girenler
tarafındaki HNO3 bileşiğinin başına 2
katsayısı getirilir.
• Son olarak tepkimeye giren veya oluşan
ürünlerden moleküler hâlde bulunan
element eşitlenir.
• Mg + 2HNO3 → Mg(NO3)2+ H2

413
• Atom sayılarının eşitliği her iki tarafta da
kontrol edilerek tepkime denkliği
sağlanmış olur:

414
415
416
417
KİMYASAL TEPKİME
DENKLEMLERİNİN
DENKLEŞTİRİLMESİ İLE İLGİLİ
ÇIKMIŞ SORULAR

418
E 2017-LYS2 (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 3.BÖLÜM)

419
B 2010-LYS2/KİMYA

420
E 2010-YGS (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 3.BÖLÜM)

421
D 2009-ÖSS/FEN-1 KİMYA

422
DENKLEŞTİRİLMİŞ TEPKİME
DENKLEMİ KAT SAYILARININ
YORUMU
Denklem kat sayıları;
• Maddelerin tanecik sayısını
• Molünü
• Madde gaz ise hacmini ve basıncını
oranlamamıza yardımcı olur.

423
DENKLEŞTİRİLMİŞ
TEPKİMEDE KAT SAYI
YORUMU
• 2NaOH + H2SO4 → Na2SO4 + 2H2O
• NaOH:40
• H2SO4:98
• H2O:18
• Na2SO4:142
• 2 mol baz+1 mol asit→1 mol tuz+1 mol su
• 80 g baz+98 g asit→ 142 g tuz+ 36 g su
424
BİLEŞİKLERİN SAĞ ALTINA
YAZILAN, FİZİKSEL HÂLİDİR
• NaCl(k), NaCl(s), NaCl(g) ve NaCl(suda) olmak
üzere dört farklı yazım vardır.
• Hâller parantez içinde, küçük harfle, küçük
puntoyla, kısaltılarak yazılır.
• NaCl(k), katı yemek tuzu; NaCl(s), erimiş
yemek tuzu; NaCl(g), gaz hâlindeki yemek
tuzu, NaCl(suda) ise suda hazırlanmış
yemek tuzu çözeltisi demektir.

425
• NaCl(suda) ,NaCl(aq) şeklinde de yazılabilir.
• Aqua, Latince’de su demektir; (aq), (aqua)
kelimesinin kısaltılmışıdır.
• Çözücü, hangi maddeyse o yazılır.
Örneğin; iyot, suda çözünmez. Alkolde
çözünür. Bu nedenle I2(alkolde) şeklinde
yazılır.
• Kastedilen hâl, oda sıcaklığındaki hâl ise
malumu ilam olmaması için yazılmayabilir.
Örneğin; suyu belirtmek için H2O
yazılabilir; su buharı kastediliyorsa
kesinlikle H2O(g) diye yazılmalıdır.
426
• Bazen de hâller yazılmamış olsa da,
tepkime denkleminden anlayabilmelidir:
AgNO3+ NaCl → AgCl(k)+ NaNO3
Girenlerdekilerin oda sıcaklığındaki hâlleri
katıdır. Ancak katı olduklarında tepkimeye
girmeyecekleri malumdur. Bu nedenle
çözeltidirler. İyonik bileşiklerin sıvı
hâlleriyle bir tepkime kimyada zaten
yoktur.
AgNO3(suda)+NaCl(suda)→AgCl(k)+NaNO3(suda)
427
• Bununla ilgili bir diğer husus daha vardır:
• H2 denilince 1 tane H2 molekülü anlaşılır.
• H2(g) denilince ise 1 mol H2 anlaşılır.

428
TEPKİME ÇEŞİTLERİ
• KİMYASAL TEPKİME

• FİZİKSEL TEPKİME

• NÜKLEER TEPKİME

429
TEPKİME TÜRLERİ
• 1-Tek yönlü tepkime (Geriye dönmeyen
tepkime) (İrreversibl tepkime): Tek yönlü
tepkime işaretiyle gösterilir.

• 2-Çift yönlü tepkime (Geriye dönen


tepkime) (Reversibl tepkime) (Tersinir
tepkime): Çift yönlü tepkime işaretiyle
gösterilir.

430
TEPKİME TÜRLERİ
• 1-Homojen tepkime

• 2-Heterojen tepkime

431
TEPKİME TÜRLERİ
• 1-Ekzotermik tepkime

• 2-Endotermik tepkime

432
TEPKİME TÜRLERİ
• 1-Maddenin enerjiye dönüşmediği
tepkime, açığa çıkan veya gereken ısının
maddenin bağ enerjisinin karşılığı olduğu,
kütlenin korunduğu tepkimeler

• 2- E=mc2 formülüne göre maddenin


enerjiye dönüştüğü, kütlenin korunmadığı
tepkimeler (Nükleer tepkimeler=Çekirdek
tepkimeleri)
433
ÇEKİRDEK TEPKİMELERİ
• 1-Fisyon
• 2-Füzyon

434
KİMYASAL TEPKİME
TÜRLERİ
1– ASİT– BAZ TEPKİMELERİ
2– REDOKS (YÜKSELTGENME–
İNDİRGENME) TEPKİMELERİ
3– ÇÖZÜNME TEPKİMELERİ
4– ÇÖKELME TEPKİMELERİ
5– ANALİZ (AYRIŞMA) TEPKİMELERİ
6– SENTEZ (OLUŞUM) TEPKİMELERİ
7– YANMA TEPKİMELERİ
435
8– EKZOTERMİK (ISI VEREN)
TEPKİMELER
9– ENDOTERMİK (ISI ALAN) TEPKİMELER
10– YER DEĞİŞTİRME TEPKİMELERİ
11–METAL– ASİT TEPKİMLERİ
12–AMFOTER METAL– BAZ
TEPKİMELERİ
13–AMFOTER METAL– ASİT
TEPKİMELERİ
14– AKTİF METAL– SU TEPKİMELERİ
436
15– ASİDİK OKSİT– SU TEPKİMELERİ
16– BAZİK OKSİT– SU TEPKİMELERİ

437
KİMYASAL TEPKİME
TÜRLERİNE ÖRNEKLER
1– ASİT– BAZ TEPKİMELERİ: Her zaman
tuz oluşur. Genelde yer değiştirme olarak
görülür ve genelde su çıkar.
2– REDOKS (YÜKSELTGENME–
İNDİRGENME) TEPKİMELERİ: Aynı
elementin yükseltgenme basamağında
ürünlerde farklılık görülür.
3– ÇÖZÜNME TEPKİMELERİ: Ürünlerde
iyon ya da bileşiğin altında suda yazar.
438
4– ÇÖKELME TEPKİMELERİ: Ürünlerde
tepkime işaretinden hemen sonraki bileşik
çökeldiğinden dolayı sağ altında parantez
içerisinde (k) işareti vardır.
5– ANALİZ (AYRIŞMA) TEPKİMELERİ:
Girenlerde bir bileşik vardır. Ürünlerde ise
en az iki madde vardır.
6– SENTEZ (OLUŞUM) TEPKİMELERİ:
Girenlerde birden fazla madde vardır,
ürünlerde ise genelde bir bileşik vardır.

439
7– YANMA TEPKİMELERİ: Girenlerde
oksijen ile birleşme olur. Ürünlerde ya
yalnız karbon dioksit ya da hem karbon
dioksit hem de su çıkar.
8– EKZOTERMİK (ISI VEREN)
TEPKİMELER: Ürünlerde kJ veya kcal
cinsinden belli miktar ısı açığa çıkar.
9– ENDOTERMİK (ISI ALAN)
TEPKİMELER: Girenlerde kJ veya kcal
cinsinden belli miktar ısı vardır.

440
10– YER DEĞİŞTİRME TEPKİMELERİ:
Birinci bileşiğin ilk kısmı ile ikinci bileşiğin
ikinci kısmı, ikinci bileşiğin ilk kısmı ile de
birinci bileşiğin ikinci kısmı birleşir. Bu
birleşmeden oluşan iki bileşik ürünlerde
görülür.
11–METAL– ASİT TEPKİMLERİ
12–AMFOTER METAL– BAZ
TEPKİMELERİ
13–AMFOTER METAL– ASİT
TEPKİMELERİ
441
14– AKTİF METAL– SU TEPKİMELERİ
15– ASİDİK OKSİT– SU TEPKİMELERİ
16– BAZİK OKSİT– SU TEPKİMELERİ

442
443
Yanma Tepkimeleri
• Yanan odun parçaları (Görsel), paslanmış
otomobil (Görsel) ve kararmış meyve
(Görsel) her üçünde de yanma tepkimesi
gerçekleşmiştir.
• Kararma ve paslanma yavaş yanmadır.
Yavaş yanmada ışık görülmez.
• Odunun yanmasında olduğu gibi yanmaya
ışık ve ısı eşlik ediyorsa hızlı yanmadır.

444
Yanan odun parçaları

445
Paslanan otomobil

446
Kararan meyve

447
• Yanıcı maddenin oksijenle tepkimeye
girmesine yanma, tepkimeye ise yanma
tepkimesi denir.
• Yanma tepkimelerinde girenler tarafında
oksijen, ürünler tarafında yanıcı maddenin
oksijenli bileşikleri bulunur. Yanıcı
maddenin oksijenli bileşiklerine o
maddenin oksidi denir.
• 4Fe(k) + 3O2(g) → 2Fe2O3(k) (Demirin
paslanması) demir(III) oksit

448
• CH4(g) + 2O2(g) → CO2(g) + H2O(g) (Metanın
yanması) karbon dioksit
• C ve H’den oluşan bileşikler örneğin doğal
gaz yandığında, oluşan ürün CO2 ve
H2Oʼdur (Görsel).

449
• C3H8(g) + 5O2(g) → 3CO2(g) + 4H2O(g) + ısı
• C2H5OH(s) + 3O2(g) → 2CO2(g) + 3H2O(g)+ ısı
• Bütün kimyasal tepkimelere eşlik eden
enerji değişimi vardır.
• Yanma tepkimeleri, N2 gazının yanması
hariç ekzotermik tepkimelerdir.
• Bazı yanma tepkimeleri demirin
paslanması ve meyvenin kararmasında
olduğu gibi çok yavaş olduğu için sıcaklık
değişimi fark edilemez.
450
YANMA OLAYININ MADDİ ŞARTLARI
• Yanma olayının gerçekleşmesi için yanıcı
madde, hava (oksijen), tutuşma sıcaklığı
gerekir. Bu üç faktörden biri eksik
olduğunda yanma gerçekleşmez. Yanma
gerçekleştiğinde yanmayı durdurmak için
yapılması gereken işlem yanıcı maddenin
oksijenle temasını engellemektir. Bu
nedenle yangın söndürme tüplerinde,
oksijenle tepkime vermeyen ve havadan
daha ağır karbon dioksit kullanılır.
451
Doğal gaz, kömür, odun gibi yapısında C
bulunan yakıtların tam olarak yanmaması
sonucunda oluşan dumanda CO bulunur. CO
tatsız, renksiz ve kokusuz olması nedeniyle fark
edilemez.

452
• Ortamda yeterli oksijen yoksa bileşiğin tam
yanması gerçekleşmez. Bu tür yanmada
CO ve C oluşur.
• 2C3H8(g) + 7O2(g) → 6CO(g) + 8H2O(g) + ısı
• C3H8(g) + 2O2(g) → 3C(k) + 4H2O(g) + ısı

453
Sentez (Oluşum) Tepkimeleri
• İki veya daha fazla kimyasal türün
tepkimeye girerek bileşik oluşturmasına
sentez (oluşum) tepkimesi denir. Sentez
tepkimesi genel olarak aşağıdaki şekilde
ifade edilir:

454
• Tepkimeye giren kimyasal türler element
veya basit bileşikler olabilir. Ürün olarak
elde edilen bileşik genellikle tepkimeye
giren bileşikteki atomların tamamını içerir.
• Kalsiyum oksit katısı ve karbon dioksit
gazının tepkimeye girerek kalsiyum
karbonat oluşturması sentez tepkimesidir.
• CaO(k) + CO2(g) → CaCO3(k)
• Hidrojen ve oksijen gazlarının tepkimeye
girerek suyu oluşturması sentez
tepkimesidir.
455
• 2H2(g) + O2(g) → 2H2O(g)
• Asit yağmuru bileşeni olan sülfürik asit
oluşumu sentez tepkimesinin doğadaki
örneklerinden biridir.
• SO3(g) + H2O(g) → H2SO4(g)
• Aşağıda sentez tepkimesine örnekler
verilmiştir:
• 2K(k) + Cl2(g) → 2KCl(k)
• 4Fe(k) + 3 O2(g) → 2Fe2O3(k)
• N2(g) + 3H2(g) → 2NH3(g)
456
457
Analiz (Ayrışma) Tepkimeleri
• Bir bileşiğin ısı veya elektrik enerjisiyle
daha küçük kimyasal türlere ayrışmasına
analiz (ayrışma) tepkimesi denir.
• Analiz tepkimeleri sentez tepkimelerinin
tersi olarak da tanımlanabilir.
• Analiz tepkimeleri genel olarak aşağıdaki
şekilde ifade edilir:

458
• Suyun elektrolizle kendini oluşturan
hidrojen ve oksijen gazlarına ayrışması
analiz tepkimesine örnektir.

• Analiz tepkimelerine kireç taşı olarak


bilinen kalsiyum karbonatın ısı etkisiyle
kalsiyum oksit ve karbon diokside
ayrışması da örnek verilebilir.

459
• Aşağıda analiz tepkimesine örnekler
verilmiştir:

460
461
Asit-Baz Tepkimeleri
• Kimyacılar genellikle ekşi tada sahip ve
aşındırıcı özellikteki bileşikler için asit, sulu
çözeltisi kayganlık hissi uyandıran ve acı
tada sahip bileşikler için baz terimini
kullanmışlardır. Sirkenin ekşiliği asetik
asitten, limon ve turunçgillerin ekşiliği sitrik
asitten kaynaklanır (Görsel). Sabunlar baz
özelliğinden dolayı kayganlık hissi verir
(Görsel).
462
Turunçgillerin ekşi tadı
asitliğinden kaynaklanır.

463
Sabun baz olduğu için kayganlık
hissi verir.

464
465
466
467
468
Asit-baz tepkimesinden tuz ve
su oluşumu

469
Çözünme-Çökelme Tepkimeleri
• İki ya da daha fazla maddenin birbiri içinde
gözle görülmeyecek kadar küçük
parçacıklar hâlinde homojen olarak
dağılmasına çözünme, oluşan homojen
karışımlara çözelti denir.
• Çözeltide genellikle miktarı az olan madde
çözünen, miktarı çok olan madde
çözücüdür.

470
• İki çözelti birbiri ile karıştırıldığı zaman tüm
çözünenleri oluşturan yeni bir çözelti
oluşabildiği gibi çözelti içindeki maddeler
de birbiri ile tepkimeye girerek katı (çökelti
veya çökelek) madde oluşturabilir. Katı
madde oluşumu çözünen maddelerin
çözünürlüğüne bağlıdır.
• Maddeler az ya da çok çözünebilir.

471
• Çözünürlük belirli sıcaklık ve basınçta 100
gram çözücüde en fazla çözünen madde
miktarı olarak tanımlanır.
• NaCl ve KCl gibi bazı metal tuzları suda
çok çözünürken AgCl, Pbl2 gibi bazı metal
tuzları çok az çözünürler.
• Çok az çözünen tuzlar çözünmez olarak
da kabul edilebilir.
• Az çözünen maddeler çözeltide çökelek
oluşturur. Çökelek çözeltiden ayrılan,
çözünmeyen katıdır.
472
• İyonik maddeler suda çözündüğünde
iyonlarına ayrılır. Bu iyonların birbiri ile
tepkimelerinden suda çözünmeyen katı
oluşur. Bu tür tepkimelere çözünme-
çökelme tepkimeleri denir.
• Sodyum klorür ve gümüş nitrat suda
çözündüklerinde renksiz çözelti oluşturur.
Bu tuzların sulu çözeltileri birbiri ile
karıştırılırsa beyaz renkli gümüş klorür
çökeleği ile suda çok çözünen sodyum
nitrat oluşur.
473
• Tepkime denklemi aşağıdaki gibidir:
NaCl(suda)+AgNO3(suda)→AgCl(k)+NaNO3(suda)
• Tepkimedeki bileşikler iyonik bileşikler
olduğu için suda katyon ve anyonlarına
ayrılır. Çözeltideki çözünen türler iyonlar
hâlinde bulunurken çözünmeyen iyonlar
çökelek oluşturur (Görsel).
Na+ + Cl- + Ag+ + NO3-→AgCl(k)+ Na+ + NO3-
• Çözeltideki Ag+ ile Cl - iyonlarının birbiri
ile tepkimeye girmesiyle AgCl(k) oluşur.

474
• AgCl(k) bileşiği çok az çözünür hatta suda
çözünmez kabul edilir. NaNO3 ’ın
çözünürlüğü fazla olduğu için NaNO3
çözelti içinde Na+ ve NO3- iyonları şeklinde
bulunur. Tepkime vermeyen bu iyonlara
seyirci veya gözlemci iyon denir. Bu
iyonlar tepkimenin her iki tarafında da
bulunduğu için tepkimeden çıkarılabilir.
Tepkimeye katılanlar yazıldığında
tepkimenin net iyon denklemi (net iyon
eşitliği) elde edilir:
475
• Mağaralardaki sarkıt ve dikitler (Görsel),
travertenlerin oluşumu (Görsel), su
borularındaki tortular çözünme çökelme
tepkimelerine örnek verilebilir. Çözünme
çökelme tepkimeleri endüstride bazı
kimyasal maddelerin elde edilmesinde
kullanılır.
476
• Sülfürik asit çözeltisi ile baryum klorür
çözeltisi karıştırıldığında, oluşan tepkimeyi
en iyi temsil eden net iyon denklemi
aşağıdakilerden hangisidir? C
• A) BaCl2 + H2SO4 → BaSO4 + 2HCl
• B) H+(aq) + Cl–(aq) → HCl(g)
• C) Ba2+(aq) + SO42–(aq) → BaSO4(k)
• D) Ba2+(aq) + 2Cl–(aq) + 2H+(aq) + SO42–(aq) →
BaSO4(k) + 2HCl(g)
• E) Net iyon tepkimesi olmaz.
477
Sarkıt ve dikitler

478
Travertenler

479
Kimyasal Tepkime Türü Nasıl Belirlenir?
• Kimyasal tepkime türleri; yanma, sentez,
analiz, asit-baz, çözünme-çökelme
tepkimesi olarak sınıflandırılır. Verilen
tepkimenin türünü anlayabilmek için
aşağıda verilen sorular cevaplanır. Verilen
sorunun cevabına göre tepkimenin türü
saptanmış olur:
• Tepkime denkleminin girenler kısmında O2
var mı?
• Girenlerde O2 var → yanma tepkimesidir.
480
• Basit kimyasal türler daha büyük bileşikleri
oluşturuyor mu?
• Büyük bileşikler oluşuyor → sentez
(oluşum) tepkimesidir.
• Büyük bileşikler küçük kimyasal türlere
ayrışıyor mu?
• Küçük türlere ayrışıyor → analiz
(ayrışma) tepkimesidir.
• Maddelerin sulu çözeltilerinin birbirleri ile
verdiği tepkimede katı (çökelek) oluşuyor
mu?
481
• Çökelek oluşuyor → çözünme-çökelme
tepkimesidir.
• Asit ve baz tepkimeye girdiğinde tuz ve su
oluşuyor mu?
• Tuz ve su oluşuyor → nötralleşme
tepkimesidir.

482
483
484
KURŞUN (II) İYODÜRÜN
ÇÖKMESİ DENEYİ
• Çökelme tepkimesidir.
• KI (potasyum iyodür) ve Pb(NO3)2(suda)
[kurşun(II) nitrat] katılarının sulu çözeltileri
hazırlandığında her iki madde de iyonik bileşik
olduğundan suda iyonlarına ayrışır.
• Pb(NO3)2(suda)+2KCl(suda)→PbCl2(k)+2KNO3(suda)
• K+(aq) + 2I-(aq) + Pb2+(aq) + NO3-(aq) →
• PbI2(k) + K+(aq) + NO3-(aq)

485
• Kurşun ve iyodür iyonları birbiri ile
tepkimeye girerek kurşun (II) iyodür
katısını oluştururken potasyum ve nitrat
çözeltide iyon hâlinde bulunur (Görsel).
Tepkimeye katılmayan bu iyonlar seyirci
iyonlardır. Seyirci iyonlar tepkimeden
çıkarıldığında tepkimenin net iyon
denklemi elde edilir:

486
• Tepkimede oluşan kurşun(II) iyodür katısı
80 ºC’a kadar ısıtıldığında sıcaklık
yükseldikçe çözünürlüğü arttığı için sarı
renkli kurşun (II) iyodür çözeltisi oluşur.
Çözelti oda sıcaklığında soğumaya
bırakıldığında bu sıcaklıkta çözünürlük
azaldığı için kurşun (II) iyodür katısı tekrar
çökmeye başlar.

487
Potasyum iyodür ve kurşun (II) nitratın
sulu çözeltilerinin tepkimeleri

488
KİMYASAL TEPKİME TÜRLERİ
İLE İLGİLİ ÇIKMIŞ SORULAR

489
C 2014-YGS (10.SINIF KİMYA 1.ÜNİTE 3.BÖLÜM)

490
A 2020-TYT (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 3.BÖLÜM)

491
4.BÖLÜM: KİMYASAL
TEPKİMELERDE
HESAPLAMALAR

492
KÜTLE, MOL SAYISI,
MOLEKÜL SAYISI, ATOM
SAYISI VE GAZLAR İÇİN
NORMAL ŞARTLARDA HACİM
KAVRAMLARININ BİRBİRİYLE
İLİŞKİLENDİRİLMESİ
HESAPLAMALARI
493
KİMYASAL HESAPLAMALAR
• Bir tepkimenin gerçekleşmesi, tepkimenin
denklemle ifade edilmesi ve tepkimelerle
ilgili hesaplamaların yapılması kimya bilimi
açısından oldukça önemlidir. Tepkimeye
başlamadan önce verilen madde
miktarlarına göre ne kadar ürün elde
edileceğini bilmek gerekir. Belli miktar
ürünü elde etmek için başlangıçta ne
kadar maddeye ihtiyaç olduğunu
hesaplamak kolaylık sağlar.
494
• Ayrıca kimyasal hesaplamalar sayesinde
maddelerin saf olup olmadığı, maddenin
formülü, tepkimenin verimi de bulunabilir.
• Hesaplamalarda dikkat edilecekler
şunlardır:
• Hesaplama yapmak için tepkime
denkleminin doğru yazılması ve
denkleştirilmesi gerekir.
• Denkleştirme sırasında maddelerin başına
yazılan katsayılar, maddelerin mol sayısını
verir.
495
• Tepkimeye giren maddeler ve oluşan
ürünler arasında miktar olarak bağlantı
kurulurken mol sayılarından faydalanılır.
• Tepkime denklemi; mol, tanecik, hacim ve
kütle açısından yorumlanarak madde
miktarları arasında bağlantı kurulur ve
hesaplamalar kolayca yapılabilir.

496
Kimyasal hesaplamalarda madde miktarını mol,
tane, litre, gram gibi farklı birimlere çevirmek için
aşağıdaki formüller kullanılır:

497
• Kimyasal hesaplama soruları yapılırken
maddelerin tepkimedeki miktarları ile sorudaki
miktarları arasında basit kıyaslamalar yapılarak
sonuca ulaşılır.
• Farklı problemlerde maddelerden birinin miktarı
verilerek tepkimedeki farklı maddelerin;
• Miktarı,
• Yüzdesi,
• Atom kütlesi veya molekül kütlesi,
• Maddenin formülü,
• Saf olmayan madde içeren problemler
sorulabilir.
498
Madde Miktarlarından Birinin
Verildiği Sorular
• Kimyasal tepkime denkleminde maddelerden
birinin kütlesi, hacmi, mol sayısı veya tanecik
sayısı verilebilir. Tepkimedeki farklı
maddelerin herhangi bir cinsten miktarı
sorulabilir. Örneğin CH4 gazının 3 molünün
tamamen yanması sırasında a) Kaç gram O2
gazı harcanacağı, b) Normal koşullarda kaç
litre CO2 gazı oluşacağı, c) Kaç mol H2O
oluşacağı hesaplanabilir (O:16 g/mol, H:1
g/mol).
499
• Önce denkleşmiş tepkime denklemi yazılır.
CH4(g) +2O2(g) → CO2(g) +2H2O (s)

• I. YOL: Tepkimenin altına tepkimedeki


maddelerin kat sayıları (mol sayıları), bu
bilgilerin altına da soruda verilen bilgiler
mol cinsinden yazılır.
• Soruda miktarı verilen madde çözüm için
yol göstericidir. Bu madde kaç kat artıyor
veya azalıyorsa diğer maddeler de aynı
oranda artar veya azalır.
500
• Mol sayıları arasındaki ilişki pratik bir
şekilde tepkime üstünde kurulabileceği gibi
oran orantı denklemleri sonucunda da elde
edilebilir. Bulunan mol sayılarından
yararlanılarak soruda istenilen mol, kütle,
hacim, tanecik sayısı hesapları yapılır:

501
502
• II. YOL: Mol sayısı yerine madde
miktarları, soruda istenilen mol, kütle,
hacim, tanecik sayısına dönüştürülür.
Madde miktarları arasındaki ilişki tepkime
üstünde kurulabileceği gibi oran orantı
denklemleri sonucunda da elde edilebilir.

503
504
505
Azot ve hidrojen gazlarından amonyak gazı elde
edilirken harcanan ve elde edilen madde
miktarlarını farklı birimlerde tablo üzerinde
inceleyerek kimyasal tepkimeyi yorumlayalım:

506
• Tepkimede, maddelerin başına yazılan
katsayılar mol sayısını, tanecik sayısı oranını
ve gaz hâlindeki maddeler için hacim oranını
belirtir. Maddelerin başına yazılan katsayılar
kütle oranı olarak kullanılamaz, çünkü
maddelerin mol kütleleri farklıdır.
• Tepkimede, 1 mol azot gazı 3 mol hidrojen
gazı ile birleşerek 2 mol amonyak gazı
oluşturmaktadır.
• Kullanılan azotun 3 katı hidrojen
kullanıldığına ve kullanılan azotun 2 katı
amonyak oluştuğuna dikkat edilmelidir.
507
• Tepkimede, 5 mol azot kullanılırsa 15 mol
hidrojen kullanılması gerekir ve sonuçta 10
mol amonyak elde edilir (Kullanılan azot
miktarı 5 kat artırılınca kullanılan
hidrojenin ve oluşan amonyağın da aynı
oranda arttığına dikkat edilmelidir.).
• Hacim olarak incelendiğinde N2, H2, NH3
arasında 1, 3, 2 oranının olduğu görülür.
Aynı koşullar altında tepkimede 2 litre N2
varsa 6 litre H2 kullanılır ve tepkime
sonucu 4 litre NH3 elde edilir.
508
• Tepkime normal koşullar altında
gerçekleştiğinde tepkimede 22,4 L N2
kullanılırsa 67,2 L H2 kullanılır ve tepkime
sonucu 44,8 L NH3 elde edilir. Azot hacmi
yarıya indirilirse tepkimede 11,2 L N2 ve
33,6 L H2 kullanılır. Sonuçta 22,4 L NH3
elde edilir.
• Tepkime tanecik sayısı olarak incelenirse
1 tane N2 molekülü kullanıldığında 3 tane
H2 molekülü kullanılır ve tepkimede 2 tane
NH3 molekülü elde edilir.
509
• Kimyasal maddelerin tanecikleri gözle
görülemeyecek kadar küçüktür. Tanecik
sayıları ifade edilirken genellikle 1 molün
tanecik sayısı olan Avogadro sayısı NA
tane (6,02x1023) ile ifade edilir.
Tepkimedeki katsayılardan, NA tane
(6,02x1023) N2 molekülü, 3 NA tane
(3x6,02x1023=18,06x1023) H2 molekülü
kullanılacağı ve 2 NA tane
(2x6,02x1023=12,04x1023) NH3 molekülü
elde edileceği açıktır.
510
• Maddeler arasında hesaplamalar kütle
olarak yapılırsa aynı oran görülmez.
Kullanılan ve oluşan maddelerin molünden
kütlelerine geçildiğinde 28 gram N2 ve 6
gram H2 kullanıldığı ve 34 gram NH3 elde
edildiği görülür. Tepkimede 2,8 gram N2 ve
0,6 gram H2 kullanılsaydı 3,4 gram NH3
elde edilirdi.
• Bir kimyasal tepkimede kütle korunacağı
için girenlerin kütleleri toplamı (28 + 6)
ürünlerin kütleleri toplamına (34) eşit
olmalıdır.
511
• Kimyasal tepkimelerde kütle her zaman
korunurken mol, tanecik sayısı ve hacim
her zaman korunmayabilir. Bu nedenle
girenler ve ürünlerin katsayıları toplamı
eşit olmayabilir.

512
513
514
Artanı Olmayan (Artansız)
Tepkime
• Kimyasal hesaplama sorularında bazı
maddeler için kullanılan ‘‘yeterince-yeterli
miktarda’’ ifadesi o maddenin tepkime
sonunda artmadığını ve tepkimeye girdiği
diğer maddeyi tamamen tükettiğini anlatır.
İki madde de tükeneceği için artanı
olmayan (artansız) tepkime gerçekleşir.

515
MADDE NİCELİKLERİNDEN
BİRİNİN VERİLDİĞİ

ÇIKMIŞ SORULAR

516
C 2018-AYT (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 4.BÖLÜM)

517
E 2007-ÖSS/FEN-1 (10.SINIF KİMYA 1.ÜNİTE 4.BÖLÜM)

518
C 2011-LYS2 (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 4.BÖLÜM)

519
B 2007-ÖSS/FEN-1 (10.SINIF
KİMYA 1.ÜNİTE 4.BÖLÜM)

520
Aynı Anda Oluşan Tepkimeler
• Bazı tepkimeler ile ilgili sorularda iki ya da
daha fazla element veya bileşik içeren
karışımlar bulunur. Karışımdaki
maddelerin miktarını ve yüzde oranlarını
hesaplayabilmek için maddenin
denkleşmiş tepkimesi yazılır.

521
CH4 ile C2H6 gaz karışımının 5 molünün
tamamen yanması sırasında 8 mol CO2 gazının
oluştuğu tepkimede;
• Karışımdaki gazların mol sayılarını,
• Karışımdaki gazların molce yüzdelerini,
• Karışımın NKA’da kaç litre hacim
kaplayacağını,
• Karışımdaki gazların hacimleri ve hacimce
yüzdelerini,
• Karışımdaki gazların kütlelerini,
• Karışımdaki gazların kütlece yüzdelerini
hesaplayınız (C:12 g/mol, H:1 g/mol).
522
523
524
525
526
527
528
AYNI ANDA OLUŞAN
TEPKİMELER

ÇIKMIŞ SORULAR

529
C 2005-ÖSS/FEN-1 (10.SINIF KİMYA 1.ÜNİTE 4.BÖLÜM)

530
Atom ve Molekül Kütlesinin
Hesaplanması
• Kimyasal tepkimede bir elementin atom
kütlesi veya bir bileşiğin molekül kütlesi
sorulabilir. Denkleşmiş tepkimedeki
katsayılardan (mol sayıları) faydalanılarak
sorulan maddenin 1 molünün kütlesi
bulunur. Örneğin,
• X(k) + 2HBr(suda) → XBr2(suda) + H2(g)
tepkimesine göre;

531
• 16 gram X yeterince HBr ile tepkimeye
girdiğinde NKA’da 0,4 mol H2 gazı açığa
çıkıyor. X elementinin atom kütlesi
sorulduğunda:
• Tepkimenin altına problemde verilen
madde miktarları yazılır. Tepkimenin üst
kısmına tepkimedeki miktarlar aynı birim
cinsinden yazılır. Soruda verilen
miktarlardan faydalanılarak tepkimedeki
miktarlar bulunur. Tepkimede 1 mol yani
mol kütlesi kadar X metali kullanıldığında 1
mol H2 gazı oluşur.
532
533
534
535
Bileşik Formülü Bulma
• Hacim-zaman grafiği verilen XaYb
bileşiğinin formülünü bulunuz.

536
• Sorularda maddenin 1 molünün
tepkimesinden oluşan maddeler belirlenir.
Tepkime denkliğinden yararlanılarak
formül bulunur. Grafikten;
• 40 - 10 = 30 hacim X2 ve
• 20 - 0 = 20 hacim Y2 harcandığı,
• tepkime sonucunda 20 hacim XaYb
oluştuğu görülür.
• Tepkimede mol sayısı, tanecik sayısı ve
hacim (gazlarda) doğru orantılı olduğu için
hacim değerleri mol olarak yazılabilir.
537
538
539
540
SINIRLAYICI BİLEŞEN
HESAPLAMALARI

541
• Öncelikle tepkime denklemi yazılıp
denkleştirilmelidir.
• Tamamen tükenen maddeye sınırlayıcı
bileşen denir.
• En az bir bileşeni bitmeyen tepkimelere
artanlı tepkimeler denir.
• Hesaplamalar sınırlayıcı bileşen üzerinden
yapılmalıdır.
• Bazı maddeler yapılarında safsızlık
bulundurur. Bu tepkimelerde hesaplamalar
saf miktar üzerinden yapılır.
542
• «Bir maddenin aşırısı» ifadesi; tepkimeye
girdiği maddeyi tamamen bitirdiğini ve bir
miktar artacağını belirtir. Bu durumda
sınırlayıcı bileşen ve artan bileşenden söz
edilir.

543
20 mol NaOH ile 6 mol H2SO4
bileşiklerinin tam verimle
tepkimesi sonucunda kaç mol
Na2SO4 ve kaç mol H2O oluşur,
hangi maddeden kaç mol artar?
Sınırlayıcı madde hangisidir?
2NaOH+H2SO4 →
Na2SO4+2H2O
544
2NaOH+H2SO4→Na2SO4+2H2O
Başlangıç mol: 20 6 - -
Değişim mol: -12 -6 +6 +12
Sonuç mol: 8 0 6 12

6 mol Na2SO4 oluşur.


12 mol H2O oluşur.
8 mol H2SO4 artar.
Sınırlayıcı madde H2SO4 bileşiğidir.

545
4 L X2(g) ile 3 L Y2(g) bileşiklerinin
tam verimle tepkimesi sonucunda
aynı şartlarda kaç L X2Y(g) oluşur,
hangi maddeden kaç L artar?
Sınırlayıcı gaz hangi bileşiktir?
Tepkime sonunda ortamda toplam
kaç L gaz vardır?

X2(g) + ½ Y2(g) → X2Y(g)


546
X2(g) + ½ Y2(g) → X2Y(g)
• Başlangıç L: 4 3 -
• Değişim L: -4 -2 +4
• Sonuç L: - 1 4

• 4 L X2Y(g) oluşur.
• 1 L Y2(g) artar.
• Sınırlayıcı gaz X2(g) bileşiğidir.
• 5 L toplam gaz vardır.

547
Artanlı Tepkime
• Soruda bir madde için ‘‘aşırı miktarda’’
ifadesi kullanılıyorsa o maddeyle
tepkimeye giren madde tamamen
tükenirken aşırı miktardaki maddenin
artacağı anlaşılır. Bu durumda tamamen
tükenen madde için ‘‘sınırlayıcı bileşen’’,
fazla miktarda kullanılan madde için ‘‘artan
bileşen’’ ifadeleri kullanılır. Böyle
tepkimelere de artanlı tepkime denir.
548
SINIRLAYICI BİLEŞEN
HESAPLARI
• Kimyasal tepkimelerin bazılarında
tepkimeye giren kimyasal türler birbirine
yetecek miktardadır. Tepkime başlamadan
önce tepkime kabında 4 N (2N2) ve 12 H
(6H2) atomu olmak üzere 16 atom (8
molekül) bulunur. Tepkime sonunda 4 NH3
molekülü (16 atom) oluşurken başlangıçtaki
N ve H atomlarının tamamı tepkimede
kullanılır. Tepkime artansız gerçekleşir.
549
• ÖRNEK: Bazı tepkimelerde ise girenlerin
miktarları birbirine yetecek sayıda
olmayabilir. Tepkime kabında 8 N (4N2) ve
12 H (6H2) atomu olmak üzere 20 atom
(10 molekül) bulunur. Tepkime sonunda 4
NH3 molekülü (16 atom) oluşur ve 4 N
(2N2 molekülü) artar. Başlangıçtaki H
atomlarının tamamı tepkimede kullanılır.
Bu nedenle H2 molekülleri tepkimeyi
sınırlandırarak tepkimenin durmasına
neden olur.
550
• Artan maddesi olan tepkimeler giren
maddelerden birisi bitinceye kadar devam
eder. Tepkimede tamamen biten maddeye
sınırlayıcı bileşen denir. Sınırlayıcı
bileşen tepkimeye giren diğer
maddelerden önce tükendiği için
tepkimenin ve ürün oluşumunun
durmasına neden olur. NH3 oluşumu
örneğinde sınırlayıcı bileşen H2
molekülüdür. Hesaplamalar sınırlayıcı
bileşene göre yapılır.
551
552
553
554
555
556
557
558
SINIRLAYICI BİLEŞEN
HESAPLAMALARI

ÇIKMIŞ SORULAR

559
C TYT-2021 (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 4.BÖLÜM)

560
B 2013-LYS2 (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 4.BÖLÜM)

561
A 2017-YGS (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 4.BÖLÜM)

562
C 2015-LYS2 (10.SINIF KİMYA
1.ÜNİTE 4.BÖLÜM)

563
D 2011-LYS2 (10.SINIF KİMYA 1.ÜNİTE 4.BÖLÜM)

564
YÜZDE VERİM
HESAPLAMALARI
• Kimyasal hesaplama yöntemleri ile
tepkimelerde kullanılan madde
miktarlarına göre ne kadar ürün elde
edilebileceği hesaplanabilir. Elde edilen
ürün miktarı hesaplanan ürün miktarı
kadarsa bu tip tepkimeye tam verimli
tepkime denir. Fakat tepkimede elde
edilen ürün genellikle hesaplanan ürün
miktarından daha azdır.
565
• Hesaplanan ürün veriminin elde
edilememesinin nedenleri aşağıdaki
şekilde özetlenebilir:
• İstenmeyen başka tepkimeler
gerçekleşerek istenen ürünün yanında yan
ürünler oluşabilir veya oluşan ürünler
kendi aralarında başka tepkimeler
verebilir.
• Bazı tepkimeler tersinir (geri dönebilir)
tepkimedir. Oluşan ürünlerin bir kısmı
tekrar başlangıçtaki maddeleri oluşturur.
566
• Sulu çözeltiler gibi bazı ortamlardan
ürünün alınması zordur. İşlemler sırasında
madde kaybı olabilir.
• Elde edilen ürünün saf olmayışı,
saflaştırma yapılırken madde kaybı olması
verimi düşürebilir.
• Kullanılan sistem veya cihazlardan
kaynaklanan hatalar olabilir.
• Tepkimenin oluştuğu basınç ve sıcaklık
koşullarına bağlı olarak maddenin bir
kısmı tepkimeye girmeyebilir.
567
• Artanı olan tepkimelerde maddelerden biri
tepkime ortamında gereken miktardan fazla
olabilir. Bu durumda kimyasal tepkimeye giren
maddelerden birinin artması, en az birinin de
tamamen tükenmesi gerekir. Sınırlayıcı madde
bittiği için bir maddenin artması tepkime verimi
ile karıştırılmamalıdır.
• Tepkime verimleri de saflık gibi % ile ifade edilir.
Örneğin 100 gram ürün oluşması beklenirken
%20 verimin oluşması 20 g ürün elde
edilebildiğini, verimin düşük olduğunu anlatır.
Verimin %100 çıkması hesaplanan miktarın
gerçekte de elde edildiğini gösterir.
568
• Teorik (kuramsal) verim: Kimyasal
tepkimede denkleştirilmiş tepkimeye göre
hesaplanan, sınırlayıcı bileşenin tamamen
kullanılmasıyla Kimyanın Temel Kanunları
ve Kimyasal Hesaplamalar 81 oluşabilen
ürün miktarıdır. Teorik verim bir tepkimede
elde edilebilecek en yüksek verimdir.
Gerçek verim: Gerçekleşen tepkime
sonunda oluşan ürün miktarıdır.
Uygulamada gerçek verim kullanılır.
Tepkime sonunda ölçülerek bulunan gerçek
verim çoğunlukla teorik verimden düşüktür.
569
• Bir tepkimenin yüzde verimi gerçek
verimin teorik verime oranı ile hesaplanır
ve aşağıdaki formül kullanılır:

• Örneğin 64 gram kükürdün yakılması ile


0,9 mol kükürt dioksit oluşuyorsa
tepkimenin yüzde verimi aşağıdaki şekilde
hesaplanır (S:32 g/mol).
570
571
572
573
574
575
ÇÖZÜMLÜ ÖRNEK SORULAR
• Öncelikle tepkime denklemi yazılır ve
denkleştirilir.
• Denkleştirilmiş tepkime denkleminden
çıkarılması gereken bilgiler orantının ilk
satırıdır.
• Genelde soruda sorulan orantının ikinci
satırıdır.
• Aynı birimler alt alta getirilir.
576
DENKLEMLİ MİKTAR GEÇİŞ
SORULARI

577
4 mol KOH kaç mol H2SO4 ile
tepkimeye girer?

KOH+H2SO4→K2SO4+H2O

r578
Önce, verilen tepkime denklemi
denkleştirilmelidir.

2KOH+H2SO4→K2SO4+2H2O

2 molle 1 mol girerse


4 molle 2 mol girer.
579
11,2 g KOH ile kaç g H2SO4
tepkimeye girer? (KOH:56,
H2SO4:98)

2KOH+H2SO4→K2SO4+2H2O

580
Tepkime denklemi
denkleştirilmiş olarak
verildiğinden çözüme geçilir.

2KOH+H2SO4→K2SO4+2H2O

112 gramla 98 gram girerse


11,2 gramla 9,8 gram girer.
581
0,2 mol KOH ile kaç molekül-
gram H2SO4 tepkimeye girer?

2KOH+H2SO4→K2SO4+2H2O

582
2KOH+H2SO4→K2SO4+2H2O

2 molle 1 molekül-gram girerse


0,2 molle 0,1 molekül-gram
girer.

583
0,2 mol Al’un tamamının
yeterince H2SO4 ile
tepkimesinden N.Ş.A. kaç litre
H2 gazı açığa çıkar?

2Al+3H2SO4→ Al2(SO4)3+3H2

584
2Al+3H2SO4→ Al2(SO4)3+3H2
2 molden 3x22,4=67,2 litre,
0,2 molden 6,72 litre açığa
çıkar.

585
3 mol NH3 ile kaç g HNO3
tepkimeye girer? (HNO3:63)

586
Önce tepkime denklemi
yazılmalı ve denkleştirilmelidir.

NH3 + HNO3 → NH4NO3


63x3=189 g HNO3 gerekir.

587
MOL-ENERJİ İLİŞKİSİ
PROBLEMLERİ

588
4 g metan (CH4) gazının
yanmasından kaç kcal ısı açığa
çıkar? (CH4:16)

CH4+2O2→CO2+2H2O+212 kcal

589
CH4+2O2→CO2+2H2O+212 kcal

16 g’dan 212 kcal çıkarsa


4 g’dan x kcal açığa çıkar.

x=53 kcal açığa çıkar.

590
AYNI ŞARTLARDA BİRLEŞEN
GAZLARA AİT TEPKİME
DENKLEMİ SORUSU

591
• Önce tepkime denklemi yazılır ve
denkleştirilir.
• Kat sayılar hacim olarak kabul edilir.
Orantı kurularak soru çözülür.

592
Aynı şartlarda tam verimle 10
litre karbon monoksit gazı kaç
litre oksijen gazı ile birleşir ve
kaç litre karbon dioksit gazı
oluşur?
2CO + O2 → 2CO2

593
• 2CO + O2 → 2CO2
• Denkleştirilmiş tepkime denklemine göre 2
L CO ile 1 L O2 birleşir ve 2 L CO2 oluşur.
• Buna göre 10 L CO ile 5 L O2 birleşir ve bu
tepkime sonunda 10 L CO2 oluşur.

594
KATI KÜTLESİNDE ARTMANIN
VEYA AZALMANIN OLDUĞU
HESAPLAMALAR

595
KCl(k) + 3/2 O2(g) → KClO3(k)
tepkimesinde katı kütlesi 9,6 g
arttığına göre oluşan KClO3
bileşiği kaç moldür? (O:16)

596
• Denkleşmiş tepkime denkleminden şu
bilgiyi çıkarırız: 3/2 mol O2 kadar kütle
arttığında 1 mol KClO3 bileşiği oluşur.

• 3/2 mol O2 48 g’dır.

48 g katı kütlesi arttığında 1 mol KClO3 bileşiği oluşursa


9,6 g katı kütlesi arttığında x mol KClO3 bileşiği oluşur.

x=0,2 mol KClO3

597
TEPKİME DENKLEMLERİ
TEMELİNDE % VERİM
HESAPLAMALARI

598
• Tepkenlerden en az bir tanesinin tamamen
tükendiği tepkimelere tam verimli
tepkimeler denir.
• Bazı tepkimeler tam verimle
gerçekleşmez. Bu tepkimelerde verim
yüzdesi bilinmelidir.

599
2 mol Zn üzerine 2 mol H2SO4
içeren bir çözelti ekleniyor,
tepkime %50 verimle
gerçekleşiyor. Buna göre N.Ş.A.
kaç L H2 gazı oluşur?

Zn + H2SO4 → ZnSO4 + H2

600
Zn + H2SO4 → ZnSO4 + H2
Verim %100 olsaydı 2 mol yani
44,8 L H2 gazı oluşurdu, verim
%50 olduğuna göre 22,4 L
oluşur.

601
TEPKİME İÇERİSİNDE
ATOM KÜTLESİ VE MOLEKÜL
KÜTLESİ HESAPLANMASI

602
XlO3(k) → XCl(k) + 3/2 O2(g)
24,4 g XlO3(k) katısı yeterince
ısıtıldığında yukarıdaki
denklemde görüldüğü gibi
tamamen bozunuyor. Katı
kütlesinde 9,6 g azalma tespit
edildiğine göre X elementinin
mol kütlesi kaç g/mol’dür?
(O:16, Cl:35)
603
• (X+83) g’da 48 g azalma
24,4 g’da 9,6 g azalma
24,4 x 48 = 9,6 (X+83)
X+83 = 122
X = 39
X : 39 g/mol

604
FORMÜL BULMA
PROBLEMLERİ

605
606
607
608
609
610
611
612
KARIŞIM PROBLEMLERİ

613
Mg ve Au’dan oluşan 4 mollük
bir karışım HNO3 çözeltisi ile
tepkimeye giriyor, 3 mol H2 gazı
açığa çıkıyor. 4 mollük
karışımın molce yüzde kaçı
Au’dır?
Mg + 2HNO3 → Mg(NO3)2 + H2
Au + HNO3 → Tepkime vermez.
614
Mg + 2HNO3 → Mg(NO3)2 + H2
Au + HNO3 → Tepkime vermez.
3 mol H2 gazı çıktığına göre
karışımın 3 molü Mg’dur. Soruda
toplam 4 mol verildiğinden 1 molü
de Au olur.
Buradan Au molce ¼ olduğuna
göre karışımın molce %25’i Au’dır.
615
Ni ve Cr’dan oluşan 10 mollük
bir alaşım yeterince HCl
çözeltisi ile tepkimeye giriyor.
12,5 mol H2 gazı çıkıyor.
Alaşımın kaç molü Ni kaç molü
Cr’dir?
Ni + 2HCl → NiCl2 + H2
Cr + 3HCl → CrCl3 + 3/2H2
616
Ni + 2HCl → NiCl2 + H2
Cr + 3HCl → CrCl3 + 3/2H2
• Her ikisi de HCl ile tepkimeye girer.
• Ni mol sayısı x, Cr mol sayısı y olsun.
• x+y=10
• x+1,5y=12,5
• 0,5y=2,5
• y=5 mol
• x=5 mol
617
DEĞERLİK PROBLEMLERİ

618
• Asitlerde hidrojen iyonu sayısıdır. Organik
asitlerde karboksil sayısıdır.

• Bazlarda hidroksil sayısıdır.

• Redoks tepkimesi vermeyen tuzlarda + ya


da – yük sayısıdır.

• Redoks tepkimesi veren tuzlarda aldığı ya


da verdiği elektron sayısıdır.
619
1 değerli kuvvetli bir bazın 3
molü ile 2 değerli kuvvetli bir
asidin kaç molü tam verimle
tepkimeye girer?

620
• 1 değerli kuvvetli baz NaOH olsun.
• 2 değerli kuvvetli asit H2SO4 olsun.

• Denkleştirilmiş tepkimede görüldüğü gibi 2


mol baz ile 1 mol asit tepkimeye girer.
• 2NaOH + H2SO4 → Na2SO4 + 2H2O

• Buna göre 1,5 mol H2SO4 gerekmektedir.

621
İLİM ATÖLYESİ

622
DOĞAL KİMYASAL
TEPKİMELERDE GEREKLİ
ŞARTLAR
• Tepkimenin ekzotermik olması
• Birleşme kabiliyeti olması
• Eşik enerjisini aşabilecek gerekli
aktivasyon enerjisine sahip olması
• Birleşecek maddelerin yeterli olması
• Uygun şartlar olması
623
HAYATIMIZDAKİ KİMYASAL
TEPKİMELER

624
ÇAMAŞIR SUYU VE TUZ RUHU
BİRLEŞİNCE AÇIĞA ÇIKAN KLOR
GAZI İNSANI ÖLDÜREBİLİR

NaOCl + 2HCl → NaCl + H2O + Cl2

625
MEYVE SULARINDA ETİL ALKOL
YOKTUR
• %100 doğal meyve sularında etil alkol
yoktur. Meyve suyu nadiren de olsa
bozunabilir. Meyve suyu bozununca, 1 mol
maltozun (meyve şekeri veya malt şekeri)
hidrolizi sonucu 2 mol galaktoz oluşur.
C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6
Meyve şekeri Galaktoz Galaktoz
(Malt şekeri)

626
• Galaktozun fermantasyonuyla da etil alkol
meydana gelir ve CO2 gazı açığa çıkar.
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
• Bozunan kâğıt ambalajlı meyve sularında
açığa çıkan CO2 gazından dolayı kâğıt
ambalajın şişmesi, etil alkolün oluştuğunun
göstergesidir.

627
• Doğala özdeş meyve aroması içeren
meyve sularında etil alkol vardır. Bu etil
alkol çözücü amaçlı ilave edilen etil
alkoldür. Bu tür meyve sularının tadı ve
kokusu doğal değildir. Hoş olmayan
kokusu vardır. Boğazı yakar, genizde
rahatsızlık yapar.

628
ŞARAP ELDE EDİLMESİ
Üzümün posası ayrıldıktan sonra kalan
suyuna şıra denir. Şıra fıçılara aktarılır.
Fıçının tıpası O2 gazının girmemesi
gerektiğinden kapalı olmalıdır. O2 gazı
girerse sirke olur. Bununla beraber tıpa,
karbon dioksit gazının da çıkması için sıkı
kapatılmamalıdır. 3–5 ay sonra şarap elde
edilir.
C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2
629
DİSAKKARİTLERDEN KEFİR VE
KIMIZ İMALİ
Kefir ve kımız imalinde; sütte bulunan süt
şekeri adı verilen laktoz fermente olarak
etil alkole dönüşür.
C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6
Laktoz Glikoz Galaktoz
(Süt şekeri)

C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2

630
DİSAKKARİTLERDEN MUTLAK
ETİL ALKOL ELDE EDİLMESİNE
AİT TEPKİME DENKLEMLERİ
Şeker pancarından mutlak etanol elde
edilir.
C12H22O11 + H2O → C6H12O6 + C6H12O6
Sukroz veya sakkaroz Glikoz Fruktoz
(Çay şekeri)

C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2


631
ÜZÜMDEN ETİL ALKOL ELDE
EDİLMESİNE AİT TEPKİME
DENKLEMİ

C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2


Glikoz

632
POLİSAKKARİTLERDEN MUTLAK
ETİL ALKOL ELDE EDİLMESİNE
AİT TEPKİME DENKLEMLERİ

(C6H10O5 )n + nH2O → nC6H12O6


Nişasta Glikoz

C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2

633
ARPADAN BİRA ELDE
EDİLMESİNE AİT TEPKİME
DENKLEMLERİ
(C6H10O5)n + nH2O → nC6H12O6
Arpa nişastası Glikoz

C6H12O6 → 2C2H5OH + 2CO2

634
BİYOLOJİK SİSTEMLERDEKİ
KİMYASAL TEPKİMELER

635
SOLUNUM

C + O2 → CO2 + 94 kcal

636
FOTOSENTEZ

6CO2 + 6H2O + Güneş enerjisi, klorofil →


C6H12O6 + 6O2

637
ŞEKER PANCARININ ESAS
MADDESİ OLAN SAKKAROZUN
BİTKİDE OLUŞUMUNA AİT
TEPKİME DENKLEMİ
6CO2 + 6H2O + Güneş enerjisi ve klorofil →
C6H12O6 + 6O2

C6H12O6 + C6H12O6 → C12H22O11 + H2O


Glikoz Fruktoz Sakkaroz

638
DİSAKKARİTLERİN SİNDİRİMİNİN
TEPKİME DENKLEMLERİ
C12H22O11+ H2O + Sakkaraz → C6H12O6 + C6H12O6
Sakkaroz Glikoz Fruktoz

C12H22O11 + H2O + Maltaz → C6H12O6 + C6H12O6


Maltoz Glikoz Glikoz

C12H22O11 + H2O + Laktaz → C6H12O6 + C6H12O6


Laktoz Glikoz Galaktoz

639
POLİSAKKARİTLERİN (NİŞASTA,
SELÜLOZ VE GLİKOJEN)
OLUŞUMUNA AİT TEPKİME
DENKLEMİ
6CO2 + 6H2O + güneş enerjisi + klorofil →
C6H12O6 + 6O2

nC6H12O6 → (C6H10O5)n H2O + (n–1)H2O


Polisakkarit

640
MİDE EKŞİMESİNDE KULLANILAN
MİDE PASTİLLERİNİN GÖREVİNİN
TEPKİME DENKLEMİYLE
GÖSTERİLMESİ

Mg(OH)2 + 2HCl → MgCl2 + 2H2O

Al(OH)3 + 3HCl → AlCl3 + 3H2O


641
MİDE EKŞİMESİNDE
KULLANILAN KARBONATIN
GÖREVİNİN TEPKİME
DENKLEMİYLE GÖSTERİLMESİ

NaHCO3 + HCl → NaCl + H2O + CO2

642
MİDE EKŞİMESİNDE İÇİLEN
MADEN SODASININ GÖREVİNİN
TEPKİME DENKLEMİYLE
GÖSTERİLMESİ

– +
(HCO3) + H → H2O + CO2

643
ÇEVRE KİMYASIYLA İLGİLİ
KİMYASAL TEPKİMELER

644
ASİT YAĞMURU
SO2 + ½O2 → SO3

SO3 + H2O → H2SO4

645
SULARIN ACILAŞMAMASI

N2 + 3H2 ⇌ 2NH3 + 22 kcal


NH3 + H2O ⇌ NH4OH

Havada N2 ve H2 bulunduğu ve tepkime


ekzotermik olduğu hâlde NH3 oluşmaz.
Oluşsaydı sular acılaşacaktı. NH3, suları
acılaştıran bir maddedir.
646
Asit Yağmurunun Çinko Olukları
Aşındırması

Zn + H2SO4 → ZnSO4 + H2

647
ENDÜSTRİYEL KİMYA İLE
İLGİLİ TEPKİME
DENKLEMLERİ

648
ASİTLERİN ELDE EDİLMESİ
• SO3 + H2O ⇌ H2SO4
• P2O5 + 3H2O ⇌ 2H3PO4
• N2O5 + H2O ⇌ 2HNO3
• H2 + Cl2 ⇌ 2HCl

649
METALLERİN ELDE EDİLMESİ
2Al2O3 → 4Al + 3O2 (elektroliz)
HgS + O2 + yüksek sıcaklık → Hg + SO2
NiO +H2 + yüksek sıcaklık → Ni + H2O
Fe2O3 + 3C + yüksek sıcaklık → 2Fe + 3CO
PbO + C + yüksek sıcaklık → Pb + CO
ZnO + C + yüksek sıcaklık → Zn + CO
Sb2O3 + 3C + yüksek sıcaklık → 2Sb + 3CO
Cr2O3 + 2Al + yüksek sıcaklık → 2Cr + Al2O3
650
ORTAÖĞRETİM KİMYA
10.SINIF 2.ÜNİTE: KARIŞIMLAR

651
ÜNİTENİN BÖLÜM
BAŞLIKLARI
• 1.BÖLÜM: HOMOJEN VE HETEROJEN
KARIŞIMLAR
• 2.BÖLÜM: AYIRMA VE SAFLAŞTIRMA
TEKNİKLERİ

652
1.BÖLÜM: HOMOJEN VE
HETEROJEN KARIŞIMLAR

653
KARIŞIMLARIN
SINIFLANDIRILMASI

654
KARIŞIM NEDİR?
• Karışım, birden fazla maddenin kimyasal
özellikleri değişmeyecek şekilde rastgele
oranlarda bir araya gelmesiyle oluşan
madde topluluğudur. Saf maddeler
element ve bileşiklerden oluşur. Fakat
maddelerin çoğu ne tek bir elementtir; ne
de tek bir bileşiktir. Maddelerin çoğu saf
madde olmayan karışımlardır.

655
• Karışımı oluşturan saf maddelere bileşen
denir. Bileşen maddeler element veya
bileşik olabilir. Karışımlar oluşurken
bileşenler arasında kimyasal bağ oluşmaz.
Bileşenlerin kimyasal özellikleri
değişmezken karışımın kaynama noktası
ve erime noktası gibi fiziksel özellikleri
değişiklik gösterir. Saf suyun 1 atmosfer
basınçta kaynama noktası 100 ºC iken
tuzlu suda tuzun miktarına göre kaynama
noktası değişir ve 100 ºCʼtan yüksektir.
656
• Aynı cins taneciklerden (atom, molekül...)
oluşan maddelere saf madde denir. Saf
maddeler hâl değişim anında heterojen
görüntüye sahip olabilir. Homojen
görüntüye sahip maddelerin hepsi saf
değildir. Elementler, bileşikler ve çözeltiler
homojendir. Karışım oluşturmadaki temel
şart karıştırılan maddelerin kimyasal
tepkimeye girmemesidir. Karışımların
içindeki istenilen maddeler fiziksel
yöntemlerle ayrılarak saf maddeler elde
edilebilir.
657
KARIŞIMLARIN ÖZELLİKLERİ
• 1- Yapılarında iki ya da daha fazla madde
bulundururlar.
• 2- İstenilen oranda karıştırılırlar.
• 3- Fiziksel olarak karışırlar.
• 4- Kendini oluşturan maddelerin
özelliklerini taşırlar.
• 5- Kendini oluşturan maddelere fiziksel
yöntemlerle ayrıştırılabilirler.
• 6- Saf değildirler.
• 7- Belli erime ve kaynama noktaları yoktur.
• 8- Belli bir formülleri yoktur.
658
• 9- Farklı kimyasal türler (atom, molekül,
iyon) içerir.
• 10- Karışımların kütleleri bileşenlerin
kütleleri toplamına eşittir fakat karışımın
hacmi bileşenlerin hacimleri toplamına eşit
olmayabilir.

659
KARIŞIMLAR
• Karışımlar ikiye ayrılır:
• 1) HOMOJEN KARIŞIMLAR
• 2) HETEROJEN KARIŞIMLAR
• Karışımlar görünüş olarak birbirinden farklı
olabilir. Hava saydamdır, toprak gibi bazı
karışımlar ise değildir. Deniz suyu tek fazlı
(homojen), hava ve kum ile karışarak
beyaz köpükler hâlinde sahile vuran
dalgalar çok fazlı (heterojen) karışıma
örnektir.
660
661
Süzülmüş çay homojen
karışımdır

662
Süzülmemiş bitki çayı
heterojendir

663
HOMOJEN KARIŞIMLAR

664
.

HOMOJEN KARIŞIMLARIN
TANIMI
• Her tarafında aynı özelliği gösteren, tek bir
madde gibi gözüken karışımlardır.
• Karışımı meydana getiren maddeler gözle
veya optik aletlerle görülemezler.
• Homojen karışımlara genel olarak
“çözeltiler” de denir.

665
HOMOJEN KARIŞIM
ÖRNEKLERİ
• Günlük hayatta tuzlu su, süzülmüş çay,
şerbet, kolonya, şekerli su, alkollü su,
çeşme suyu, hava, bronz (tunç) çözeltiye
örnek olarak verilebilir.

666
HOMOJEN KARIŞIMLARIN
ÖZELLİKLERİ
• Bekletildiğinde çökelti oluşmaz.
• Gaz ve sulu çözeltileri süzgeç kâğıdından
geçer.
• Gaz ve sulu çözeltileri genellikle
saydamdır.
• Katı, sıvı ve gaz hâlde olabilir. Homojen
karışımlar çözelti olarak adlandırılır.
667
.

ÖRNEK
SU + TUZ = TUZLU SU
(Bileşik)+(Bileşik)=(HOMOJEN KARIŞIM)

668
ÇÖZELTİ TANIMI
• Çözücü ve çözünenin oluşturduğu
homojen karışımlara çözelti denir.

669
ÇÖZELTİNİN BİLEŞENLERİ
• Çözeltilerin iki bileşeni vardır.
• 1– Çözücü
• 2– Çözünen
• Çözücü: Genelde miktarı çok olan ve
diğerini çözen maddedir.
• Çözünen: Genelde miktarı az olan ve
diğeri tarafından çözülen maddedir.

670
ÇÖZÜCÜ VE ÇÖZÜNEN
MADDENİN FİZİKSEL HȂLİNE
GÖRE 7 FARKLI ÇEŞİT
ÇÖZELTİ VARDIR

671
ÖRNEK
SU + TUZ = TUZLU SU
(ÇÖZÜCÜ) + (ÇÖZÜNEN) = (ÇÖZELTİ)

672
KARIŞIM BİLEŞENLER BİLEŞENLERİN
FİZİKSEL HÂLİ

KOLONYA SU-ETİL ALKOL SIVI-SIVI

SİRKE SU-ASETİK ASİT SIVI-SIVI

TUNÇ BAKIR-KALAY KATI-KATI

TUZLU SU TUZ-SU KATI-SIVI

673
ÇÖZÜCÜ ÇÖZÜNEN ÇÖZELTİ

SIVI KATI TUZLU SU

SIVI SIVI ALKOL-SU

SIVI GAZ GAZOZ

KATI KATI ALAŞIMLAR

GAZ SIVI NEM

GAZ GAZ HAVA

674
ALAŞIMLAR
• Katı ile katı arasındaki homojen
karışımlara alaşım denir.
• Alaşımı oluşturan elementler, kristal
yapılarını kaybetmezler.
• Sıcaklık yükselince metalin kristal formu
değişebilir.
• Yüzey merkezli küp, düzgün sekiz yüzlü
(oktahedral) vb. metal kristal tipleri vardır.
675
ALAŞIM ÇEŞİTLERİ
• Yer değiştirme alaşımları: Alaşımı
oluşturmadan önce kristal yapıları aynı
olan alaşımlardır. Bu çeşit alaşımlarda,
alaşımı oluşturan element atomlarının
yarıçapları en fazla %15 farklılık gösterir.
• Konumlar arası alaşımlar: Kullanılmayan
boşluklara küçük elementler yerleşir.
Örneğin; çelikte boşluklara karbon
atomları yerleşmiştir.

676
ÇELİĞİN PASLANMAMASI
• Çelik, demire göre daha kararlı
olduğundan kimyasal tepkimelere karşı
ilgisiz hâle gelir.

677
BAŞLICA ALAŞIMLAR
ALAŞIMIN ADI BİLEŞİMİ
PİRİNÇ % 63 Cu % 37 Zn
BRONZ (TUNÇ) % 70–95 Cu
% 5–30 Sn
LEHİM % 60 Sn % 40 Pb
SAÇMA % 99,5 Pb
% 0,5 As
MATBAA HARFİ % 73 Pb % 15 Sb
% 12 Sn
AMALGAM DİŞ % 40–55 Hg
DOLGUSU % 45–60 Ag
22 AYAR ALTIN % 91,7 Au % 5 Ag
678
% 2 Cu % 1,3 Zn
HOMOJENİZASYON
• Homojenizasyon; süt içerisinde bulunan
yağ globüllerinin, fiziksel yöntemler ile
çaplarının küçültülerek kolloidal fazdan
homojen faza geçmesi için uygulanılan
işlemdir.
• Başka gıdalarda da uygulanabilir.

679
HETEROJEN KARIŞIMLAR

680
HETEROJEN KARIŞIMLARIN
ÖZELLİKLERİ
• Çoklu madde görüntüsü vardır.
• Karışan maddeler dışarıdan fark edilebilir.
• Bekletildiğinde çökelti oluşturabilir.
• Süzgeç kâğıdından geçemeyebilir.
• Genellikle bulanık görüntüye sahiptir.
• Katı, sıvı ve gaz hâlde olabilir.

681
HETEROJEN KARIŞIM
ÖRNEKLERİ
• Heterojen karışımlara süzülmemiş bitki
çayı, benzin-su, ayran, Türk kahvesi,
meyve salatası örnek olarak verilebilir.

682
HETEROJEN KARIŞIMLARIN
SINIFLANDIRILMASI
• Heterojen karışımlar dağılan ve dağıtıcı
faz olmak üzere iki fazdan oluşur. Karışımı
oluşturan maddelerden biri diğerinin içinde
dağılıyorsa bu maddeye dağılan madde
(dağılan faz), diğer maddeye dağıtıcı
madde (dağıtıcı faz) denir. Dağıtıcı madde
katı, sıvı veya gaz hâlde olabilir. Örneğin
çamurlu suda, su dağıtıcı madde; toprak
dağılan maddedir. Dağıtıcı madde olan su
sıvı, dağılan madde olan toprak katıdır. 683
Heterojen karışımlar dağılan
maddenin ve dağılma ortamının
fiziksel hâline göre aşağıdaki
şekilde sınıflandırılır:

684
HETEROJEN KARIŞIMLARIN
TANIMI VE KOLLOİD KARIŞIM
• Her tarafta aynı özelliği göstermeyen ve
içindeki taneciklerin gözle görülebildiği
karışımlara heterojen karışım denir.
• Süspansiyon, emülsiyon ve aerosol
karışımların bazıları kolloid karışımdır.
Kolloid

685
686
687
KOLLOİD KARIŞIM TESTİ
• Kolloid karışımların bazıları heterojen olmasına karşın homojen
görünüşlü olabilir (tek fazlı). Kesinlikle denildiğinden doğru cevap B
oluyor. Kesinlikle demeseydi III. öncül de doğru olabilirdi.

688
Dağıtıcı ve Dağılan Maddenin Fiziksel
Hâline Göre 8 Çeşit Farklı Kolloid
Örneği

689
JEL, SOL
• JEL: Bir önceki slayttaki tabloda ikinci
sıradakiler jel örneğidir. Katının içinde
sıvının dağıldığı kolloidlere jel denir.
• SOL: Bir önceki slayttaki tabloda dördüncü
sıradakiler sol örneğidir. Sıvının içinde
katının dağıldığı kolloidlere sol denir.
• NOT 1: Sabun köpüğü ve deterjan
köpüğü, sıvının içinde gazın dağıldığı
kolloidlere örnektir, aerosol değildir.
690
• NOT 2: Tüm gaz/gaz karışımlar, homojen
karışım olduğundan dolayı yukarıdaki
tabloda gözükmez.

691
SÜSPANSİYON
• Katı-sıvı heterojen karışımlara
denir.

ÖRNEK
• Tebeşir tozu- su
• Su-talaş
• Ayran AYRAN

692
• Taze sıkılmış portakal suyu
• Çamurlu su
• Kan (Kolloid görünümlü süspansiyon)
• Türk kahvesi

693
YAŞAMIMIZDAKİ
SÜSPANSİYONLAR
• Ca(OH)2 (KALSİYUM HİDROKSİT)
SÜSPANSİYONU: Sönmüş kireç ismiyle
satılan, suda çözünmeyen beyaz tozun
suyla karıştırılması ile oluşur. Kireç
denince, sönmüş kireç anlaşılır. Badana
yapımında kireç süspansiyonu kullanılır.
• Mg(OH)2 (MAGNEZYUM HİDROKSİT)
SÜSPANSİYONU: Magnesi kalsine adıyla
bilinen antiasit mide süspansiyonudur.
694
• BaSO4 (BARYUM SÜLFAT): Ameliyat
esnasında kullanılan sargı bezi, pamuk,
makas vb. steril ameliyat malzemeleri
baryum sülfat çözeltisine batırılmıştır.
Ameliyat esnasında vücudun içinde
unutulan ameliyat malzemelerini, röntgen
çekiminde BaSO4 gösterir. Ayrıca BaSO4
süspansiyonu ve hint yağı karışımı; XM
solüsyonu adındaki ilaçtır. Röntgen filmi
çekiminden az önce hastaya içirilir. İçirilen
sıvının mideden bağırsağa kaç dakikada
geçtiği BaSO4 ile anlaşılır; geçiş süresine
göre hastalığa teşhis konur.
695
EMÜLSİYON
• Sıvı-sıvı heterojen karışımlara denir.
• Lipo ve hidro olmak üzere iki çeşittir.
• Lipo, yağ içindeki su emülsiyonudur.
Bazı kremler örnek verilebilir.
• Hidro, su içindeki yağ emülsiyonudur.
Balık yağı örnek verilebilir.

696
ÖRNEKLER
• Zeytinyağı–su karışımı
• Süt: Sütün içinde yağ olduğundan dolayı
süt, su-yağ karışımıdır (Kolloid görünümlü
emülsiyon).
• Mayonez: Yumurta sarısı ile zeytinyağı
karışımı (Kolloid görünümlü emülsiyon)

697
AEROSOL
• Katı-gaz ya da sıvı-gaz heterojen
karışımlara denir.
ÖRNEK
• Duman (k/g)
• Sis (s/g)
• Spreyli parfümler
• Spreyli böcek ilaçları

698
• Her çeşit sprey (s/g)
• Buhar (s/g)
• Bulut (s/g)
• Tozlu hava (k/g)
• Volkanik kirlilik (k/g)
• Sahile vuran köpükler (s/g)

699
Sahile vuran köpükler sıvı/gaz
tipi aerosoldür

700
KOLLOİD
• Dağılan maddenin dağıtıcı madde
içerisinde asılı kalmasıyla oluşan
karışımlara kolloidal karışım denir.
• Kolloidlerde dağılan madde çıplak gözle
görülmez ancak mikroskopla görülebilir.
ÖRNEK
• Jöle
• Duman
• Boya
• Süt, krema, kan
DUMAN
701
• Katı ya da sıvı taneciklerin sıvı, gaz ya da
katı içinde çıplak gözle görülemeyecek
kadar küçük tanecikler hâlinde heterojen
olarak dağılmasıyla oluşan karışıma
kolloid karışım denir. Kolloid karışımlara
kolloidal karışım da denir.
• Kolloidal karışımlar, parlak bir ışık
demetinin ya da lazer ışınının karışımdan
geçirilmesi ile belirlenir. Kolloidal bir
karışımdan ışık demeti geçirildiğinde ışık,
karışımın içerisinde görülür.
702
• Homojen karışımdan geçirildiğinde ise ışık
görülmez. Işığın kolloidal karışımlar ve
homojen karışımlar üzerindeki etkisini ilk
kez 1869 yılında John Tyndall (Can
Tindel) araştırmıştır.
• Bu nedenle ışığın kolloid karışımlarda
dağılmasına “Tyndall Etkisi” denir.
• Aerosol, süspansiyon ve emülsiyonların
büyük bir kısmı kolloidal karışımdır. Bu
sebeple «Heterojen karışımlar 4 gruba
ayrılır.» da denilebilir.
703
• Yağlı boyalarda boyaya renk veren
pigment katı hâldedir ve bağlayıcısı olan
yağda askıda kalmıştır. Çıplak gözle tek
bir madde gibi görünmesine rağmen
boyalar heterojen yapıdadır.

704
ADİ KARIŞIM
• Süspansiyon ve emülsiyon özelliği
göstermeyen karışımlara denir.

ÖRNEK
• Salata

705
KARIŞIMLARIN ÇÖZÜNENİN
TANECİK BOYUTUNA GÖRE
SINIFLANDIRILMASI

706
707
KARIŞIMLARIN TANECİK
BOYUTU ESAS ALINARAK
SINIFLANDIRILMASI
• Yaklaşık olarak tanecik boyutu 10–9 m’den
küçük olan karışımlar homojen, büyük
olanlar ise heterojen karışımlardır.
Heterojen karışımları da kendi içinde
sınıflandırmak mümkündür. Tanecik
boyutu 10–9 m ile 10–6 m arasında olanlar
kolloid, 10–6 m’den büyük olanlar ise
süspansiyon olarak sınıflandırılır.
708
ÇEVİRİ
• Nanometre (nm) metrenin milyarda biridir.
Atom ve molekül gibi gözle görülemeyen
parçacıkları ölçmek için kullanılır.
• 1 nanometre (nm) = 10-9 metre (m) =10-7
santimetre (cm)

709
ÇÖZÜNME OLAYI

710
Çözünme Üç Aşamada
Gerçekleşen Bir Süreçtir
• 1. Çözünenin kendi tanecikleri arasındaki
etkileşimler zayıflar (Görsel a), böylece
birbirinden ayrılırlar.
• 2. Çözücü taneciği çözünen taneciğe yer
açmak için birbirinden ayrılır (Görsel a),
aralarındaki etkileşim zayıflar.
• Bu iki olay da enerji gerektirir, bu nedenle
genelde ısıtmak suretiyle çözünmeyi
hızlandırırız.
711
• 3. Kimyasal türler arasındaki etkileşimlerin
gücüne bağlı olarak çözünen ve çözücü
tanecikleri arasında yeni etkileşimler
oluşur. Yeni etkileşimler oluşurken
genellikle enerji açığa çıkar (Görsel b).

712
Hidratasyon, Solvatasyon
• Çözünen taneciklerinin su molekülleri
tarafından sarılmasına hidratasyon,
çözünen taneciklerinin su dışında başka
bir çözücü molekülleri tarafından
sarılmasına solvatasyon denir.

713
ÇÖZÜNME
• 1. İYONİK

• 2. MOLEKÜLER

714
MOLEKÜLER ÇÖZÜNME
• Şeker gibi moleküler hâlde çözünen
bileşiklerin çözeltilerinde, çözünen madde
tanecikleri bağımsız moleküllerdir.
Moleküller iyonlarına ayrışmadığı için bu
çözeltiler elektrolit değildir.

715
ÇÖZÜNME
• 1) TEK YÖNLÜ
• 2) ÇİFT YÖNLÜ

• İyonik bileşiklerin çözünmesi genelde tek


yönlü, kovalent bileşiklerin çözünmesi
genelde çift yönlüdür.

716
Birçok İyonik Bileşik Tamamen
İyonlarına Ayrışır

717
Bazı Bileşikler Kısmen
İyonlarına Ayrışır

718
Çözücü ve Çözünen Tanecikleri
Arasındaki Etkileşimler
• Bir maddenin diğer bir madde içinde
çözünmesi, çözücü ve çözünen tanecikleri
arasındaki etkileşimlerle ilgilidir.

719
ZAYIF ETKİLEŞİM
• 1. VAN DER WAALS
• A) DİPOL-DİPOL
• B) LONDON
(İNDÜKLENMİŞ DİPOL-İNDÜKLENMİŞ
DİPOL)

• 2. HİDROJEN BAĞI

720
ÇÖZÜNME YA DA
ÇÖZÜNMEME
OLAYINDA 6 FARKLI
ETKİLEŞİM VARDIR

721
• 1. İYON-DİPOL ETKİLEŞİMİ
• 2. İYON–İNDÜKLENMİŞ DİPOL
ETKİLEŞİMİ
• 3. İNDÜKLENMİŞ DİPOL–İNDÜKLENMİŞ
DİPOL ETKİLEŞİMİ (LONDON
ETKİLEŞİMİ)
• 4. DİPOL-İNDÜKLENMİŞ DİPOL
ETKİLEŞİMİ
• 5. HİDROJEN BAĞI
• 6. DİPOL-DİPOL ETKİLEŞİMİ
722
ÇÖZÜNME VE POLARLIK
• Karışımların oluşturulması sırasında bazı
maddeler birbiri içinde çözünürken bazıları
çözünmemektedir.
• Maddelerin birbirleri ile çözelti oluşturup
oluşturmamaları maddeler arasındaki
etkileşimlere bağlıdır. Çözücü ve çözünen
arasında oluşacak etkileşim, çözünenin
kendi molekülleri arasındaki etkileşimden
daha büyükse çözünme olayı gerçekleşir.

723
• Maddelerin birbiri içinde çözünmeleri
“Benzer, benzeri çözer.” ilkesi ile
açıklanır. Bu ilkede anlatılmak istenen
benzerlik moleküllerin polar ya da apolar
veya organik ya da inorganik olmasıdır.
Polar maddeler polar çözücülerde, apolar
maddeler apolar çözücülerde; organik
maddeler organik çözücülerde, inorganik
maddeler inorganik çözücülerde çözünür.
• Dipol momenti sıfır olan moleküller apolar,
sıfır olmayanlar polar moleküldür.
724
• Aynı tür atomlardan oluşmuş I2 ve CI2 gibi
diatomik moleküller apolardır.
• Çok atomlu moleküllerde ise her bir bağın
uzaydaki dipolleri birbirini yok ediyorsa
molekül apolar, yok etmiyorsa polardır.
• Molekülün polar olup olmadığının
belirlenebilmesi için molekül geometrisi
bilinmelidir.
• Molekül geometrisi, kovalent bileşikler için
söz konusudur.
725
• İyonik bileşiklerde geometri olmaz. İyonik
bileşikler polardır.
• Önce çözücü ve çözünen polar mı apolar
mı olduğu belirlenir. Çözücü ve çözünen
her ikisi de polarsa veya her ikisi de
apolarsa genelde çözünme olur. Biri polar
diğeri apolarsa genelde çözünme olmaz.
• İstisnalar vardır. Ezberlemeniz gerekmez,
siz onlardan sorumlu olmazsınız.
İstisnaların hem bilimsel açıklaması hem
de yaşam için bir gerekliliği vardır.
726
• İkisi de polar ya da ikisi de apolar olsa da
çözünmenin gerçekleşmesi için çözücünün
polarlık gücünün çözünenin polarlık
gücünden yüksek olması gerekir, aksi
durumda çözünme olmaz. Çok sayıda
iyonik bileşiğin suda çözünmemesi buna
örnektir.
• Her bir çözünme olayının özel bir adı
vardır.

727
1.İYON-DİPOL ETKİLEŞİMİ
(İYON–KALICI DİPOL
ETKİLEŞİMİ) (Çözünme genelde
gerçekleşir.)

728
İYON–DİPOL ETKİLEŞİMİ
• İyonik bileşiklerin suda çözünmeleri, iyon-
kalıcı dipol etkileşimine örnektir.

• NaCl çözünürken Na ve Cl ile H2O
+

arasındaki çekimdir.
• İyonik bileşikler polar bileşiklerdir, su da
polar bileşiktir. Benzer benzerini
çözdüğünden dolayı iyonik bileşikler
genelde suda çözünür.
729
• Suyun polarlığı, yemek tuzunun polarlığına
göre çok azdır.

• Na Cl (k) örgü yapısındaki iyonlar
+

arasındaki çekim, en güçlü çekimdir.


• H2O molekülleri arasında dipol–dipol
etkileşimi vardır. İyonik bağın kuvveti 250
birim, dipol–dipol bağının kuvveti ise 2
birimdir.
• Yemek tuzunun suda çözünmesi,
reaksiyon denklemiyle şöyle gösterilir:
– –
• Na Cl (k) + su → Na (suda) + Cl (suda)
+ +
730
• H2O’nun polarlığı 2 birim derecesinde
olduğu hâlde, polarlığı 250 birim

derecesinde olan Na Cl (k)’nin örgü
+

yapısındaki iyonlarını birbirinden ayırıp


yapısını bozarak suda çözünmesini
sağlamıştır.
• H2O molekülü dipol yapıdadır.
• Bundan dolayı H2O’nun pozitif ve negatif
ucu vardır.

731

• H2O’nun pozitif ucu Cl ile H2O’nun negatif
ucu ise Na+ ile etkileşir.

• Böylece Na Cl ’de iyonlar arasındaki
+

iyonik çekim ortadan kalkar.


• Burada düşünülmesi gereken; tuza kıyasla
zayıf polarlığa sahip suyun, bunu nasıl
başarabildiğidir.
• Birlikten kuvvet doğmuş, çözünme olayı
gerçekleşmiştir.

732
• 1 tane Na+ iyonu, en az 125 tane H2O

molekülünün negatif ucu ile; 1 tane Cl
iyonu da, çok sayıda (en az 125 tane) H2O
molekülünün pozitif ucu ile sarılır. Böylece
çözünme olayı gerçekleşir.

733
734
2. İYON–İNDÜKLENMİŞ DİPOL
ETKİLEŞİMİ (Çözünme genelde
gerçekleşmez.)

735
İYON–İNDÜKLENMİŞ DİPOL
ETKİLEŞİMİ
• İyonik bir maddenin polar olmayan bir
çözücüde çözünmesi iyon–indüklenmiş
dipol etkileşimidir. CCl4 gibi apolar olan
maddelerde yalnızca indüklenmiş dipoller
oluşabileceğinden ve iyon–indüklenmiş
dipol etkileşimleri oldukça zayıf
olduğundan bu sıvılarda polar moleküllerin
çözünürlüğü yok denecek kadar azdır.

736
• Çözünürlüğü yok denecek kadar az olan
bu etkileşime, iyonik bileşik olan NaCl ile
apolar bir çözücü olan CCl4 gibi sıvılar
arasındaki etkileşim örnek verilebilir.

737
CCl4 ve Na arasındaki iyon-
+

indüklenmiş dipol etkileşimi

738
3.İNDÜKLENMİŞ DİPOL–
İNDÜKLENMİŞ DİPOL
ETKİLEŞİMİ (LONDON
ETKİLEŞİMİ) (Çözünme genelde
gerçekleşir.)

739
APOLAR ÇÖZÜCÜNÜN
APOLAR MADDEYİ ÇÖZMESİ
• Karbon tetraklorürde iyot molekülleri (I2)
çözünmektedir.
• İndüklenmiş dipol–indüklenmiş dipol
etkileşimi ile bu çözünme açıklanır.
• İyot molekülleri de karbon tetraklorür
molekülleri de apolar yapıya sahiptir.
• Her iki molekülde de London etkileşimi
etkindir.
740
• İyot molekülünün artısı ile karbon
tetraklorür molekülünün eksisi veya tersi
olarak aralarında çekim kuvveti oluşur ve
böylece iyot karbon tetraklorürde
çözünür.

741
CCl4 ve I4 arasındaki indüklenmiş
dipol-indüklenmiş dipol etkileşimi

742
4. DİPOL-İNDÜKLENMİŞ
DİPOL ETKİLEŞİMİ (Çözünme
genelde gerçekleşmez.)

743
DİPOL-İNDÜKLENMİŞ DİPOL
ETKİLEŞİMİ (OKSİJENİN
SUDA ÇÖZÜNMESİ)
• Apolar molekülün polar çözücüde
çözünmesi olayıdır. Oksijen gazının suda
çözünmesini buna örnek verilebiliriz.
• Oksijen gazı moleküleri apolar molekül, su
molekülleri ise polar moleküldür.
• Su molekülleri arasında dipol-dipol bağı
etkindir.
744
• Oksijen molekülleri arasında London
kuvvetleri (indüklenmiş dipol etkileşimi)
vardır.
• Dipol-indüklenmiş dipol etkileşimi polar ve
apolar maddeler arasında oluşan etkileşim
sonucu çözünmedir.
• Suyun artısı ile oksijen molekülünün eksisi
veya tersi olarak aralarında çekim kuvveti
oluşur ve böylece oksijen suda çözünür.

745
O2 ve H2O arasındaki dipol-
indüklenmiş dipol etkileşimi

746
5.HİDROJEN BAĞI (Çözünme
gerçekleşir.)

747
HİDROJEN BAĞI ETKİLEŞİMİ
İLE ÇÖZÜNME OLAYI
• ÖRNEK: H2O – NH3 (Amonyak çözeltisi)

748
NH3 ve H2O molekülleri
arasında hidrojen bağı

749
Etil alkol (C2H5OH) suda
çözünebilir mi?
• Etil alkol molekülü su molekülü gibi polar
yapıya sahiptir.
• Aynı zamanda etil alkol ve su
moleküllerinde oksijen atomuna hidrojen
atomu doğrudan bağlı olduğu için her
ikisinin molekülleri arasında da hidrojen
bağı etkindir.
• Bu nedenle etil alkol suda çözünür.

750
6.DİPOL-DİPOL ETKİLEŞİMİ
(Çözünme genelde gerçekleşir.)

751
HER İKİSİNİN DE HİDROJEN
BAĞI İÇERMEDİĞİ VEYA
BİRİNİN İÇERİP DİĞERİNİN
İÇERMEDİĞİ İKİ POLAR
MOLEKÜL ARASINDA
CEREYAN EDER
• 1.ÖRNEK: H2S – HCl
2.ÖRNEK: H2O – HCl

752
H2O ve HCl arasındaki dipol-
dipol etkileşimi

753
Aşağıda bazı kimyasal tür çiftleri verilmiştir.
Bunlar arasındaki etkileşimleri belirleyerek
çiftlerin birbiri içinde çözünüp
çözünmeyeceklerini yazınız.

KİMYASAL TÜR ÇİFTİ ETKİLEŞİM TÜRÜNÜN ADI ÇÖZÜNÜR VEYA ÇÖZÜNMEZ

KF – H2O İyon–dipol Çözünür

CCl4 – I2 İndüklenmiş dipol–indüklenmiş dipol (London) Çözünür

C2H5OH – H2O Hidrojen bağı Çözünür

O2 – H2O İndüklenmiş dipol–dipol Çözünmez

H2O – HCl Dipol–dipol Çözünür

Na+ – BH3 İyon– indüklenmiş dipol Çözünmez

754
ÇÖZÜNMENİN GENELDE
GERÇEKLEŞTİĞİ ETKİLEŞİM
ÇEŞİTLERİ
• İyon–dipol etkileşimi: NaCl(k) - H2O(s)
arasında
• İndüklenmiş dipol–indüklenmiş dipol
etkileşimi: I2(k) - CCl4(s)
• Dipol–dipol etkileşimi: HCl(g) - H2O(s)
• Hidrojen bağı: C2H5OH(s) - H2O(s)

755
A TYT-YKS 2018 KİMYA 10.SINIF 2.ÜNİTE

756
ÇÖZÜNMENİN GENELDE
GERÇEKLEŞMEDİĞİ
ETKİLEŞİM ÇEŞİTLERİ

• İyon-geçici dipol (İyon-indüklenmiş dipol)


etkileşimi
• İndüklenmiş dipol-dipol (Geçici dipol-dipol)
etkileşimi

757
İYON YAPILI BİLEŞİKLER SIVI
HÂLDE VE ÇÖZELTİ HÂLİNDE
ELEKTRİĞİ İLETİR
–1
NaCl(k) + yüksek sıcaklık → Na+1 (s) + Cl (s)

–1
NaCl(k) + su → Na+1 (suda) + Cl (suda)

758
ÇÖZELTİLERDE DERİŞİM İLE
İLETKENLİK İLİŞKİSİ
• İletkenlik, çözeltinin derişimi arttıkça belli
bir noktaya kadar yükselir.
• Derişim belli bir oranı geçince iletkenlik
azalır.
• Doygun çözeltiye erişildikten sonra
iletkenlik değişmez.

759
SAF SIVILARDA DERİŞİM İLE
İLETKENLİK İLİŞKİSİ
• İletkenlik, saf sıvıların derişimi arttıkça belli
bir noktaya kadar yükselir.
• Saf sıvıların derişimi belli bir oranı geçince
iletkenlik azalır.

760
İLETKENLİK ÇEŞİTLERİ
• 1. Metallerin iletkenliği: Sıcaklıkla ters
orantılıdır. Elektronun aktarımı ile olur.
• 2. Çözeltilerin iletkenliği: Sıcaklıkla doğru
orantılıdır. Farklı yükteki iyonlarla olur.

761
ÇÖZÜNMÜŞ MADDE
ORANLARINI BELİRTEN
İFADELER

762
• Günlük hayatta karşılaştığımız pek çok
madde çözeltidir. Okyanuslar yaklaşık 50
farklı tuz içeren tuz çözeltisi, yeryüzündeki
kaya ve minerallerin birçoğu katı çözeltisi,
solunan hava gaz çözeltisidir. Ayrıca
vücuttaki ve hücrelerdeki sıvıların çoğu da
çözeltidir. Çözelti, çözücü ve çözünenden
oluşur. Belirli bir miktar çözeltide bulunan
madde miktarı konsantrasyon veya
derişim olarak ifade edilir. Bir çözeltinin
derişimi çok önemlidir.
763
• Vücutta su ve elektrolit dengesinin
düzenlenmesi için kullanılan serumlardaki
maddelerin derişimleri hayati önem taşır.
• Vücudun su, tuz ve şeker ihtiyacını
karşılayan serumların üzerinde “%5
dekstrozˮ veya “%30 dekstrozˮ yazısı
görülür. %5ʼlik seyreltik çözeltiyi, %30'luk
derişik çözeltiyi ifade eder. Seyreltik çözelti
daha düşük oranda çözünen madde
içerirken derişik çözelti daha fazla
miktarda çözünen madde içerir.
764
• Bir çözeltinin seyreltik mi yoksa derişik mi
olduğu birbirleriyle karşılaştırılarak
söylenebilir. Bir çay bardağı çaya 1 adet
kesme şeker atıldığında seyreltik, 3 adet
kesme şeker atıldığında derişik olur. Farklı
bir karşılaştırma 5 adet kesme şekerle
yapıldığında bu kez 3 adet kesme şeker
atılan çözelti seyreltik olur. Seyreltik ve
derişik kavramları karşılaştırılan çözeltiye
göre farklılık gösterir.

765
• Konsantre meyve suları ve meyveli sıvı
içecekler karşılaştırıldığında konsantre
meyve sularındaki meyve oranı fazla,
meyveli sıvı içeceklerde meyve oranı
azdır. Bu nedenle konsantre meyve suları
derişik, meyveli sıvı içecekler seyreltiktir.
• Mide asidi seyreltik hidroklorik asit (HCl)
çözeltisidir. Asit oranı arttığında derişik
HCl çözeltisine dönüşebilir. Midedeki asit
oranının artması farklı sağlık sorunlarına
neden olabilir.
766
• Çözeltideki çözünmüş madde oranlarının
bilinmesi oldukça önemlidir. Çözeltideki
çözünmüş madde oranları için kütlece
yüzde, hacimce yüzde ve ppm gibi ifadeler
kullanılır.

767
ÇÖZELTİLERDE DERİŞİM

768
ÇÖZELTİLERİN
SINIFLANDIRILMASI

769
DOYGUNLUĞA GÖRE
ÇÖZELTİ TİPLERİ

• DOYMAMIŞ ÇÖZELTİ
• DOYMUŞ ÇÖZELTİ
• AŞIRI DOYMUŞ ÇÖZELTİ

770
DOYMAMIŞ ÇÖZELTİ

• Belli şartlarda bir çözücüde,


çözünebilenden daha az madde
çözünmüş ise bu tip çözeltilere doymamış
çözeltiler denir.

771
DOYMUŞ ÇÖZELTİ

• Belli şartlarda bir çözücüde, en çok


çözünebilen kadar madde çözünmüş ise,
bu tip çözeltilere doymuş çözeltiler denir.

772
AŞIRI DOYMUŞ ÇÖZELTİ
• Bir çözücüde çözünebilenden daha fazla
madde aynı sıcaklıkta çözünmüş ise bu tip
çözeltilere aşırı doymuş çözeltiler denir.
• Aşırı doygunluk hâli kararsız hâl olup
çözeltiyi aşırı doygun hâle getiren faktörler
ortadan kaldırılırsa çözelti tekrar doygun
hâle döner.
• Bal, pekmez ve reçel örnek verilebilir.

773
• Dipte çökeleği ya da kristalize olmuş
çözünen maddesi olan çözelti, doymuş
çözeltidir aşırı doymuş çözelti değildir.

774
DERİŞİME GÖRE
ÇÖZELTİ TİPLERİ

• SEYRELTİK ÇÖZELTİ
• DERİŞİK ÇÖZELTİ

775
SEYRELTİK ÇÖZELTİ
Çözüneni çok az, çözücüsü fazla olan
çözeltilere denir.

DERİŞİK ÇÖZELTİ
Çözüneni fazla, çözücüsü az olan
çözeltilere denir.

776
B 2013-YGS/10.SINIF KİMYA
2.ÜNİTE

777
ÇÖZÜNEN MADDENİN CİNSİNE
GÖRE ÇÖZELTİ TİPLERİ

• İYONAL ÇÖZELTİ
• MOLEKÜLER ÇÖZELTİ

778
• İyonal çözelti: Genellikle iyonik
maddelerin suda çözünmesiyle oluşan,
iyonlar içeren, elektriği ileten çözeltilerdir.
Örneğin: Su–tuz karışımı.
• Moleküler çözelti: Genellikle kovalent
bağlı maddelerin suda çözünmesiyle
oluşan, moleküller içeren, genellikle
elektriği iletmeyen çözeltilerdir. Örneğin:
Su–şeker karışımı.

779
İYONLAŞAN VE
İYONLAŞMAYAN MOLEKÜLER
BİLEŞİKLERİN SUDA
ÇÖZÜNMESİ
–1
HCl(g) + H2O(s) → H3 O+1
(suda) + Cl (suda)
–1
HCl(suda) → H (suda) + Cl (suda)
+1
𝑆𝑢
HCl(g) H+1(suda) + Cl–1(suda)
𝑆𝑢
C6H12O6(k) C6H12O6(suda)

780
DERİŞİK DEYİMİ HEM
NİTELLİK HEM DE NİCELLİK
İÇERİR
• Derişik deyimi hem nitellik hem de nicellik
içerir.
• Derişik çözelti; çözeni az, çözüneni çok
çözeltidir. Bu yönüyle nitel bir kavram olup
belli bir sınırı yoktur; “Şu yüzdenin
üzerinde olursa derişik çözeltidir, şu
yüzdenin altında olursa da seyreltik
çözeltidir.” diyemeyiz.
781
• Derişik deyimi yerine göre nicel bir anlam
da içerebilir; örneğin, derişik HCl denilince,
kütlece % 36,5’luk HCl de anlaşılır
(Doymuş HCl çözeltisi).

782
DERİŞİK VE SEYRELTİK
TABİRLERİNİN, DOYMUŞ VE
DOYMAMIŞLIKLA İLİŞKİSİ
YOKTUR
• Doymuş bir çözelti, seyreltik olduğu gibi;
doymamış bir çözelti de derişik olabilir.
Örneğin; doymuş kireç çözeltisi, kesinlikle
seyreltiktir. Doymamış H2SO4 çözeltisi,
derişik olabilir.

783
DERİŞİK ASİTLER NİÇİN EN
FAZLA MOLEKÜL KÜTLESİ
KADAR YÜZDEDE OLUR?
• Derişik HCl kütlece % 36,5’luktur (Doymuş
HCl çözeltisi).
• Derişik H2SO4 kütlece % 98’liktir (Doymuş
H2SO4 çözeltisi).
• Derişik HNO3 kütlece % 63’lüktür (Doymuş
HNO3 çözeltisi).
• (H:1, Cl:35,5, O:16, S:32, N:14)
784
• Derişik HCl, derişik H2SO4, derişik HNO3
denince; yalnız yukarıda belirtilen
yüzdelerdeki asitler anlaşılmalıdır.
• Diğer çözeltilerde olduğu gibi; çözeni az,
çözüneni çok olan çözelti
anlaşılmamalıdır.

785
KONSANTRASYON (DERİŞİM)
BİRİMLERİ
• 1– KÜTLECE % DERİŞİM: Kütlece %
derişim 100 gram çözeltide kaç gram
madde çözündüğünü ifade eder. %30’luk
çözelti denince; 100 gram çözeltide 30
gram çözünen madde ve 70 gram su
olduğu anlaşılır.

786
• 2– HACİMCE % DERİŞİM: Hacimce %
derişim 100 mL çözeltide kaç mL madde
çözündüğünü ifade eder.
• 3– ppm (parts per million) CİNSİNDEN
DERİŞİM: Milyonda bir oranında derişim
demektir. Birimsiz niceliktir.
• 4– ppb (parts per billion) CİNSİNDEN
DERİŞİM: Milyarda bir oranında derişim
demektir. Birimsiz niceliktir.

787
DERİŞTİRME, SEYRELTME
• Bir çözeltiye su eklenir veya çözünmüş
madde miktarı azaltılırsa çözelti seyrelir.
• Bir çözeltiden su buharlaştırılır veya
çözünen maddeden eklenirse çözelti
derişir.

788
KÜTLECE % DERİŞİM
PROBLEMLERİ

789
Çö𝑧ü𝑛𝑒𝑛𝑖𝑛 𝑘ü𝑡𝑙𝑒𝑠𝑖 (𝑔)
𝐾ü𝑡𝑙𝑒𝑐𝑒% 𝑑𝑒𝑟𝑖ş𝑖𝑚 = x 100
Çö𝑧𝑒𝑙𝑡𝑖𝑛𝑖𝑛 𝑘ü𝑡𝑙𝑒𝑠𝑖 (𝑔)

790
Kütlece % derişim 100 gram
çözeltide kaç gram madde
çözündüğünü ifade eder.
%30’luk çözelti denince; 100
gram çözeltide 30 gram
çözünen madde ve 70 gram su
olduğu anlaşılır.
791
42 g tuz 158 g saf suda
çözünüyor. Elde edilen çözelti
kütlece % kaçlıktır?

% 21

792
200 g çözeltide 42 g tuz
çözünüyor. Elde edilen çözelti
kütlece % kaçlıktır?

% 21

793
Kütlece %21’lik 200 g tuz
çözeltisinde kaç g tuz
çözünmüştür?

42 g

794
Kütlece %30’luk 300 g tuz
çözeltisinin içerdiği su kaç g’dır?

100 g çözelti 70 g su içerirse


300 g çözelti 210 g su içerir.

795
300 g tuzun olduğu kütlece
%30’luk çözelti kaç g’dır?

30 g tuz 100 g çözeltideyse


300 g 1000 g çözeltide olur.

796
300 g suyun olduğu kütlece
%25’lik çözelti kaç g’dır?

75 g su 100 g çözeltideyse
300 g 400 g çözeltide olur.

797
• 150 mL su kullanarak kütlece %40’lık
şeker çözeltisi hazırlamak için kaç g şeker
almak gerekir? (dsu=1 g/mL)

• 60 g su için 40 g şeker almak gerekirse


• 150 g su için 100 g şeker almak gerekir.

798
ÇÖZELTİ SEYRELTİLİRKEN
YA DA DERİŞTİRİLİRKEN
KULLANILABİLECEK BAĞINTI
• Çözelti kütlesi ile kütlece yüzdesi ters
orantılıdır.

• m1.%1=m2.%2

799
Kütlece %21’lik 200 g tuz
çözeltisine 200 g su ilave
ediliyor. Elde edilen çözelti
kütlece % kaçlıktır?

%10,5’luk
(Çözelti kütlesi 2 katına
çıktığından derişim yarıya
düşer.)
800
Kütlece %20’lik 200 g çözelti
buharlaştırılarak 100 g’lık çözelti
hâline getiriliyor. Yeni çözelti
kütlece % kaçlıktır?

%40’lık
(Çözelti kütlesi yarıya
düştüğünden derişim 2 katına
çıkar.)
801
• Kütlece %40’lık şeker çözeltisine saf su
eklendiğinde oluşan çözelti kütlece %16’lık
olup kütlesi 1000 g geliyor. Buna göre
eklenen saf su kaç g’dır?
• 1.yol
%1.m1=%2.m2
40x=16.1000
x=400 g (Başlangıç çözeltisinin kütlesi)
1000-400=600 g saf su eklenmiştir.

802
• 2.yol
Derişim ile çözelti hacmi ters orantılıdır.
Derişim %40’tan %16’ya azalınca çözelti
hacmi kaç gramdan 1000 grama çıkmıştır?
1000x16
Cevap: = 400 gram (başlangıçtaki
40
çözeltinin hacmi)
1000-400=600 gram su eklenmiştir.

803
• 3.yol
3 aşamada çözülür: Birinci aşamada,
%16’lık 1000 g olan son çözeltinin içerdiği
su ve çözünen kütlesi bulunur.
100 g çözeltide 16 g çözünen 84 g su
1000 g çözeltide 160 g çözünen 840 g su
İkinci aşamada, kütlesi belli olmayan %40’lık
başlangıç çözeltisindeki su kütlesi bulunur
(160 g çözünen içermektedir).
40 g çözünen 60 g su
160 g çözünen 240 g su
804
Üçüncü aşamada, son çözeltinin içerdiği
sudan başlangıçtaki çözeltinin içerdiği su
çıkarılırsa eklenen su bulunur.
840 g su - 240 g su = 600 g su eklenen su
olur.

805
• 400 g kütlece %25’lik şeker çözeltisindeki
suyun yarısı buharlaştırılırsa elde edilen
çözelti kütlece % kaçlık olur?

• 400 g çözeltide 300 g su ile 100 g şeker


vardır.
Suyun 150 g’ı kalır.
Çözelti 250 g olur.
250 g çözeltide 100 g şeker varsa
100 g çözeltide 40 g şeker vardır (%40’lık
çözelti).
806
• 400 g doymamış çözeltiye 50 g tuz
eklenince çözelti doygun hâle geliyor.
Çözeltinin çözünürlüğü 80 g/100 su
olduğuna göre başlangıçtaki doymamış
çözeltideki tuz kaç g’dır?

• 400 g doymamış çözelti + 50 tuz = 450 g


doygun çözelti
• 80/100=x+50/450-(x+50)
• x=150 g
807
FARKLI ÇÖZELTİLER
KARIŞTIRILIRSA
KULLANILABİLECEK BAĞINTI
• m1.%1+m2.%2+……..= mToplam.%Son
• Çözeltiye su eklenirse % derişim 0 alınır.
• Çözeltiye saf çözünen eklenirse % derişim
100 alınır.
• Çözeltiden su buharlaştırılırsa, toplama
işareti yerine çıkarma işareti kullanılır.

808
• 40 g kütlece %40’lık ve 60 g kütlece
%20’lik şeker çözeltileri karıştırılıp üzerine
300 g saf su ekleniyor. Buna göre oluşan
son karışım kütlece % kaçlık olur?

• 40.40+60.20+300.0=(40+60+300)x
1600+1200=400x
2800=400x
x=7 (%7’lik)

809
• 300 g kütlece %20’lik tuz çözeltisinden
çökelme olmadan 140 g su
buharlaştırılarak 40 g daha tuz ekleniyor.
Elde edilen tuz çözeltisi kütlece % kaçlık
olur?

• m1.%1+m2.%2= mToplam.%Son
300x20-0x140+40x100=(300-140+40)x%Son
%Son=50
%50’lik olur.
810
• 150 g kütlece %20’lik şeker çözeltisine 50
g şeker ve 50 g su ekleniyor. Elde edilen
şeker çözeltisi kütlece % kaçlık olur?

• m1.%1+m2.%2 +m3.%3 = mToplam.%Son


150x20+50x100+50x0=250x%S
%S=32
%32’lik olur.

811
• Kütlece %60’lık KOH çözeltisi ile kütlece
%20’lik KOH çözeltisi hangi oranda
karıştırılırsa son çözelti %25’lik çözelti
olur?

• %60’lık KOH çözeltisinin kütlesi x olsun.


%20’lik KOH çözeltisinin kütlesi de y olsun.
60x+20y=25(x+y)
x 1
=
y 7

812
• 200 g %25’lik tuz çözeltisi hazırlamak için
aynı tuzun kütlece %60’lık ve %20’lik
çözeltilerinden kaçar g kullanılmalıdır?
• %1m1+ %2 m2=%S mT
%60’lık tuz çözeltisinin alınan kütlesi x
olsun. %20’lik tuz çözeltisinin alınan kütlesi
(200-x) olur.
60x+20(200-x) =25.200
x=25 g (%60’lık tuz çözeltisinden 25 g
alınır.)
175 g da %25’lık tuz çözeltisinden alınır.
813
• Kütlece %10’luk 150 g tuz çözeltisini
kütlece %30’luk yapmak için kaç g su
buharlaştırılmalıdır?

• 1.yol: %1m1= %2 m2
10.150 = 30(150-x)
1500=30(150-x)
1500=4500-30x
30x=3000
x= 100 g su buharlaştırılmalıdır.
814
• 2.yol: m1.%1+m2.%2= mT.%S
10.150-0x=30(150-x)
1500=30(150-x)
1500=4500-30x
30x=3000
x=100 g su buharlaştırılmalıdır.

• 3.yol: Derişim 3 katına çıktığından çözelti


hacmi üçte bire 50 g’a düşmüştür. %30’luk
50 g çözeltideki suyun gramını bulalım:
815
100 g çözeltide 30 g çözünen 70 g su varsa
50 g çözeltide 15 g çözünen 35 g su vardır.

Başlangıçtaki %10’luk 150 g tuz


çözeltisindeki suyun gramını bulalım:
100 g çözeltide 90 g su varsa
150 g çözeltide 135 g su vardır.

135 g su - 35 g su = 100 g su
buharlaşmıştır.
816
• İşyerlerinde insanların maruz kalabileceği
CO gazı yasal limiti 1 L havada 35 mg
olarak belirlenmiştir. Havanın yoğunluğu
1,75 g/L olarak alındığında izin verilen CO
gazının kütlece % derişimi nedir?

35 mg CO 0,035 g CO
• =
1 L hava 1,75 g hava
1,75 g havada 0,035 g CO varsa
100 g havada 2 g CO vardır (%2’dir).

817
B 2019-TYT KİMYA 10.SINIF
2.ÜNİTE

818
C 2017-YGS KİMYA 10.SINIF
2.ÜNİTE

819
E 2009-ÖSS/FEN-1 KİMYA 10.SINIF 2.ÜNİTE

820
B 2008-ÖSS/FEN-1 KİMYA
10.SINIF 2.ÜNİTE

821
HACİMCE % DERİŞİM
PROBLEMLERİ

822
HACİMCE YÜZDE DERİŞİM
• Sıvılardan oluşan çözeltilerde derişim
belirtilirken kütle yerine hacim değerleri de
kullanılabilir. Bir çözeltinin 100 hacim
biriminde çözünen maddenin hacim
birimine hacimce yüzde derişim denir.
• Kolonya şişesi üzerinde yazan 80° ifadesi
kolonyanın 100 mL’sinde 80 mL etil alkol
olduğunu belirtir.

823
• Hacimce %80’lik 100 mL çözelti
hazırlamak için 80 mL çözünen alınıp su
ile 100 mL’ye tamamlanır.
• Eklenen su hacmi 20 mL’den fazla olur,
çünkü çözünen moleküller su
moleküllerinin arasına girer. Bu sebeple
«20 mL su eklenir.» denilmemelidir. Ancak
soruda parantez içinde «Hesaplamalarda
hacim değişimi ihmal edilecektir.» diye bir
bilgi varsa yukarıdaki soruda «20 mL su
eklenir.» denilebilir.
824
B TYT-YKS 2022 KİMYA
2.ÜNİTE

825
ppm (parts per million)
CİNSİNDEN DERİŞİM
PROBLEMLERİ
(Milyonda bir oranında derişim
demektir. Birimsiz niceliktir.
1 kg çözeltideki çözünen
maddenin mg miktarına ppm
denir.)
826
BİRİMLER
• 1 kg=103 g=106 mg
• 1 ton=103 kg
• 1 dm3=1L=103 mL
• 1 m3=103 dm3
• 1 L= 1 kg (su veya bazı ppm soruları için)
• 1 mL=1 g (su veya bazı ppm soruları için)

827
Havuz Suyu Analiz Raporu

828
Yaygın Kullanılan Çözeltilerin Kütlece
veya Hacimce Yüzde Derişimleri

829
ÇÖZELTİ HAZIRLAMA
• Laboratuvarda kullanılan en yaygın
uygulamalardan biri istenilen derişimde
çözeltiler hazırlamaktır. Bu işlem için
terazi, pipet, beher, erlenmayer, balon joje,
dereceli silindir, baget gibi malzemeler
kullanılır. Çözelti hazırlanırken aşağıdaki
aşamalar izlenir:

830
Çözelti Hazırlanırken İzlenecek
Aşamalar
• Çözünenin yoğunluk, ağırlıkça yüzde,
molekül ağırlığı gibi etiket bilgileri incelenir.
• İstenen derişime uygun miktarda çözünen
ve çözücü madde miktarı hesaplanır
(Görsel a).
• Hesaplanan miktarda çözünen madde
tartılır. Tartımı alınan çözünen madde
balon joje gibi ölçülü bir kaba aktarılır
(Görsel b).
831
• Çözünen madde önce bir miktar saf
çözücü ile çözünür (Görsel c).
• Balon joje ölçü çizgisine kadar çözücü ile
doldurulur (Görsel ç).

832
Kütlece %10’luk 500 g NaOH
Çözeltisi Hazırlanması
• Kütlece %10’luk NaOH çözeltisinin 100
gramında 10 gram NaOH, 90 gram su
bulunur. Buna göre 500 gram çözeltide 50
gram NaOH, 450 gram su bulunmalıdır.
• Bir kap içinde (beher, erlenmayer, balon
joje) 50 g NaOH tartılır, üzerine bir miktar
su katılarak NaOH’ın çözünmesi sağlanır.
Kalan su ilave edilip karıştırılır.

833
• Suyun yoğunluğu d=1g/mL olduğu için 450
gram su yerine 450 mL su dereceli
silindirde ölçülebilir.

834
Bazı Yaygın Tüketim Maddesi
Etiketindeki Derişim Bilgileri
• Günlük hayatta tüketim maddelerinin
etiketlerinde bulunan derişimler insan
sağlığı, güvenliği ve bilinçli tüketim için
oldukça önemlidir.
• Giysilerde, gıda ve temizlik maddelerinde,
boyalar ve ilaçların üzerinde ürünün
içindeki maddelerin derişimini gösteren
etiketler bulunur.
835
836
837
838
839
840
ÇÖZELTİLERİN ÖZELLİKLERİ

841
ÇÖZELTİLERDE BUHAR
BASINCI, DONMA NOKTASI
VE KAYNAMA NOKTASI
• Saf bir sıvıda uçucu olmayan bir katı
çözündüğünde çözeltinin buhar basıncı ve
donma noktası saf çözücününkinden
düşük, kaynama noktası ise büyük olur.
• Bir çözeltinin kaynamaya başlama noktası
(suya göre kaynama noktasındaki
yükselme miktarı) içerdiği yabancı madde
ile doğru orantılıdır.
842
• Bir sıvıda başka bir sıvı çözündüğünde
kaynama noktası yükselebilir de düşebilir
de, ancak genelde donma noktası düşer.
• Yine bir sıvıda gaz çözündüğünde
genellikle kaynama noktası etkilenmez;
çünkü o sıcaklığa kadar gaz uçar. Donma
noktası ise genelde düşer.

843
KOLİGATİF ÖZELLİKLER
• Bu konu TYT sınavında nitel, AYT
sınavında nicel soru olarak soruluyor.

• Koligatif özellikler 3 çeşittir:


1. Buhar basıncı düşmesi
2. Donma noktası alçalması
3. Kaynama noktası yükselmesi

844
BUHAR BASINCI DÜŞMESİ
• Çözeltilerin buhar basıncı saf sıvıların
buhar basıncından farklıdır.
• Tuz, suyun buhar basıncını etkileyerek
kaynama sıcaklığını yükseltmiş, buhar
basıncını düşürmüştür.

845
DONMA NOKTASI ALÇALMASI
(KRİYOSKOPİ)
(TYT)
• Moleküler katılarda donma noktası 1 birim
alçalıyorsa, iyonik katılarda iyon sayısı
kadar alçalır.

846
B TYT-YKS 2020 KİMYA 2.ÜNİTE

847
KAYNAMA NOKTASI
YÜKSELMESİ
(EBÜLİYOSKOPİ)
(TYT)
• Moleküler katılarda kaynama noktası 1
birim yükseliyorsa, iyonik katılarda iyon
sayısı kadar yükselir.

848
E TYT-YKS 2021 KİMYA 2.ÜNİTE

849
A 2013-LYS2/10.SINIF KİMYA 2.ÜNİTE

850
Çözeltilerin Koligatif Özelliğine
Yaşamdan Örnekler
• Çözeltilerin koligatif özelliklerine günlük
yaşamdan birçok örnek verilebilir.
Arabalarda radyatöre konulan antifriz,
etandiol (etilen glikol) ve su karışımından
oluşan çözeltidir. Antifriz kışın suyun
donma noktasını düşürerek motorun zarar
görmesini, sıcak havalarda kaynama
noktasını yükselterek motorun su
kaynatmasını engeller.
851
• Kışın yollara tuz dökülmesinin nedeni yine
donma noktasını düşürmektir. Kış
aylarında hava alanında ve uçaklarda
oluşacak buzlanmayı önlemek için uçak
pistleri ve uçak kanatları alkolle yıkanır
(Görsel). Alkol suyun donma noktasını
düşürerek buzlanmayı belli bir derecenin
altına kadar önler. Dondurmalara, çikolata
şelalelerine bir miktar tuz ilave edilmesinin
nedeni dondurmanın donma noktasını
düşürmektir.
852
Uçak kanatlarının alkolle
yıkanması

853
KARA YOLLARINDA
BUZLANMAYA KARŞI ALINAN
ÖNLEMLERİN ETKİLERİ
• Kara yollarında buzlanmayı önlemek, kar
ve buzu eritmek için sodyum klorür,
kalsiyum klorür, pancar suyu, kepek gibi
ürünler kullanılır. Ülkemizde bu amaçla en
çok tercih edilen ürün sodyum klorürdür.
Her kış, kara yollarına yaklaşık 100 bin ton
tuz atılır. Bu miktar gıda işleme
endüstrisinde kullanılandan 10 kat fazladır.
854
• Buzlanmayı önlemek için kullanılan tuz
trafik kazalarını önler. Ancak kullanılan tuz
buharlaşmadığı ve yok olmadığı için
ekolojik sisteme de zarar verir.
• Tuz suda eriyerek akarsulara ve yer altı
sularına karışabilir.
• Yer altı sularına sızan tuzlu su insan,
hayvan ve bitki sağlığını etkiler.
• Bitki örtüsü üzerinde yaprak hasarına ve
bitkinin ölümüne sebep olabilir.

855
• Buzlanmayı önlemek için kullanılan tuz göl
ve göletlerin alt kısmında tuzlu su tabakası
oluşturarak su bitkileri ve suda yaşayan
canlıların besin maddelerini hapsedebilir.
Yüksek tuz derişimi suda yaşayan
canlıların büyüme, üreme ve hayatta
kalmalarını olumsuz etkiler.
• Memelilerde ve kuşlarda tuzlu su içmek
tuz zehirlenmesine neden olabildiği gibi yol
kenarına sıçrayan tuzu tüketen
hayvanların ölümüne neden olabilir.
856
• Ayrıca tuz topraktan süzülerek ağaçlara ve
bitki örtüsüne zarar verebilir. Tuzun yol
açtığı korozyon nedeniyle köprüler ve
yollar tahrip olur, bu yüzden yenilenen yol
çalışmaları ülke ekonomisine de zarar
verir.

857
HAYATIMIZDAKİ ÇÖZELTİLER

858
SERUM DEKSTROZ
• Serum dekstroz, % 5’lik glikoz çözeltisidir.

859
SERUM FİZYOLOJİK
• Serum fizyolojik, % 0,9’luk NaCl
çözeltisidir.

860
TENTÜRDİYOT
• Tentürdiyot; I2 (iyot) ve KI (potasyum
iyodür)’ün C2H5OH (etil alkol)’deki
çözeltisidir. Radyoaktif izotopu,
hipertiroidizimde kullanılır.

861
2.BÖLÜM: AYIRMA VE
SAFLAŞTIRMA TEKNİKLERİ

862
KARIŞIM AYIRMA TEKNİKLERİ

863
ELEKTRİKLENME İLE AYIRMA

864
• Cam çubuk, plastik çubuk, ebonit çubuk
sürtünmeyle elektrik yüklenir.
• Elektrikle yüklenen bu çubuklar karabiber,
pul biber, kâğıt parçası gibi maddeleri
kendine çekerler, bazı maddeleri ise
kendine çekmezler.
• Karışımlarda bulunan maddelerin,
elektrikle yüklenen çubuklar tarafından
çekilebilme özelliklerinin farklı olmasından
yararlanarak ayrılmasına elektriklenme ile
ayırma denir.
865
MIKNATIS İLE AYIRMA

866
• Demir, nikel, kobalt ve bu elementlerin
alaşımlarını içeren maddeler mıknatıs
tarafından kuvvetli bir şekilde çekilirler.
Bazı maddeler ise mıknatıs tarafından
çekilmezler.
• Karışımlarda bulunan maddelerin mıknatıs
tarafından çekilme özelliklerinin farklı
olmasından yararlanarak ayrılmasına
mıknatıs ile ayırma denir.

867
• Mıknatıs ile ayırma bir bileşenin manyetik
özellik gösteren katı-katı heterojen
karışımları ayırmak için idealdir. Altın-
demir, kobalt-kükürt heterojen karışımları
bu yöntemle ayrılır. Kâğıt endüstrisinde
geri kazanım için toplanan kâğıtlar
arasındaki demir, nikel, kobalt gibi metal
parçaları ayırmak için de mıknatıs ile
ayırma yöntemi kullanılır.

868
D 2010-YGS KİMYA 2.ÜNİTE

869
TANECİK BOYUTU
FARKINDAN YARARLANARAK
AYIRMA

870
Eleme
• Eleme tanecik boyutları farklı katı-katı
karışımlarını ayırmada kullanılan en basit
yöntemlerden biridir. Kum-çakıl, un-kepek
gibi karışımlar karışanların tanecik
boyutuna uygun eleklerle bileşenlerine
ayrılır.

871
Süzme
• Süzme, karışımdaki bileşenlerden birinin
geçmesine izin veren, diğer bileşenin
geçişini engelleyen bir süzgeç ya da
filtreden yararlanılarak yapılan ayırma
işlemidir. Katı-sıvı (süzgeçle ayırma) veya
katı-gaz (hava filtresiyle ayırma) heterojen
karışımlarda katı bileşenin tanecik
boyutuna uygun süzgeç varsa karışımdaki
maddeleri ayırmak için süzme yöntemi
uygulanır.
872
• Süzme işleminde katı bileşenin tanecik
boyutuna uygun gözenekleri olan farklı
süzgeçler veya filtreler kullanılabilir.
• Süzme yöntemi günlük yaşantı, endüstri
ve laboratuvarda sık kullanılan yöntemdir.
Örneğin evlerimizde makarna pişirirken
makarnayı sudan ayırmak için kevgir
kullanılır. Laboratuvarda çökme
tepkimeleri sonucunda oluşan katı
maddeleri sıvılarından ayırmak için de
süzgeç kâğıdı kullanılır (Görsel).
873
Süzgeç kâğıdı ile süzme

874
• Örneğin kalsiyum klorür ve sodyum
karbonatın sulu çözeltilerinin
tepkimelerinden katı kalsiyum karbonat
(tebeşir) elde edilir. Çöken CaCO3 katısı
süzgeç kâğıdı yerleştirilmiş bir huni ile
süzülür. CaCO3 katısı süzgeç kâğıdında
kalırken suda çözünmüş NaCl süzgeç
kâğıdından geçer.

875
• Bulanık sular süzgeç görevi yapan çakıl
taşı, kum, kömür tozu ve ince kum gibi
katmanlardan geçirilerek kullanılır hâle
getirilebilir. Otomobillerde bulunan yağ
filtreleri motor yataklarındaki aşınma
sonucu oluşan metal parçalarını süzmek
için kullanılır.
• Katı-gaz karışımlarını ayırmak için de
süzme yöntemi kullanılır. Örneğin
havadaki toz, duman ve polen gibi katı
maddeleri havadan ayırmak için ev ve
arabalarda hava filtreleri kullanılır.
876
• Endüstride de fabrika bacalarından çıkan
gazları katı taneciklerden ayırmak için
filtreler kullanılır. Ayrıca endüstride tozlu
ortamlarda çalışan insanlar havadaki tozu
tutması için toz maskeleri takarlar.

877
Ayıklama
• İstenmeyen maddelerin elle toplanmasına
ve yararlı olanlardan ayrılmasına ayıklama
yöntemi ile ayırma denir.

878
Diyaliz
• Bir karışımda yer alan farklı boyutlardaki
tanecikleri birbirinden ayırmak için
kullanılan yöntemdir. Bu yöntemde kolloid
karışımlar gözenekli zarlardan geçirilerek
içindeki maddelerin birbirinden ayrılması
sağlanır. Karışımdan uzaklaştırılmak
istenen madde diyaliz yöntemi ile
uzaklaştırılmış olur (Görsel).

879
Diyaliz işleminde kolloidal karışım içindeki büyük moleküller
içeride kalırken küçük moleküller yarı geçirgen zardan
dışarı hareket eder.

880
• Diyaliz, özellikle sağlık alanında kullanılır.
Böbreğin çalışması kanunundan
esinlenerek diyaliz aleti geliştirilmiştir.
• Böbreğimizin görevi zararlı maddeleri
kolloid bir karışım olan kandan
uzaklaştırmaktır. Bazı hastalarda böbrek
bu görevini yerine getiremez.
• Böbrekleri görev yapmayan hastaların
belirli aralıklarla diyaliz makinesine
bağlanması gerekir (Görsel).

881
Böbrekleri görev yapmayan hastalara
diyaliz uygulaması yapılır.

882
• Diyaliz yöntemi ayrıca çözeltileri tuzdan
arındırmada, hücre büyümesinde, hücre
beslenmesinde, virüsten arındırmada, kan
tedavisinde vb. birçok alanda da kullanılır.

883
A TYT-YKS 2023 KİMYA 2.ÜNİTE

884
Santrifüjleme
• Santrifüj cihazıyla yapılan çabuk çöktürme
işlemidir (Görsel). Santrifüj cihazı
merkezcil kuvveti esasına göre çalışır.

885
YOĞUNLUK FARKINDAN
YARARLANARAK AYIRMA

886
Ayırma Hunisi
• Birbiri içerisinde çözünmeyen ve
yoğunlukları farklı olan sıvı-sıvı
karışımların ayrılmasında ayırma hunisi
kullanılır (Görsel). Ayırma hunisine
konulan karışımlardan yoğunluğu büyük
olan sıvı altta, küçük olan sıvı üstte
toplanır. Yoğunluğu büyük olan alttaki sıvı,
ayırma hunisinin musluğu açılarak başka
bir kaba alınır. Yoğunluğu küçük olan sıvı
ise ayırma hunisinde kalır.
887
• Yağ-su, su-karbon tetraklorür, benzin-su
gibi karışımlar bu yöntemle ayrılır.

888
Yüzdürme
• Katı-katı veya katı-sıvı heterojen
karışımların ayrılmasında kullanılan
yöntemlerden biridir. Kum ve talaş gibi
yoğunlukları farklı katı-katı karışımlar veya
talaş-su gibi katı-sıvı heterojen karışımlar
bu yöntemle bileşenlerine ayrılabilir.
• Yüzdürme işleminde yoğunluğu sudan
küçük olan bileşen suyun üstünde kalır.
Suyun üstünde kalan bileşen başka kaba
alınır, karıştırma kabında ise su kalır.
889
• Katı-katı karışımlardan bir bileşenin uygun
bir kimyasal madde ile karışımdan
ayrılarak yüzdürülmesi veya batırılması ile
ayrılmasına flotasyon (yüzdürme) denir.
Özellikle madencilik sektöründe flotasyon
zenginleştirme yöntemi olarak kullanılır.
Zenginleştirilecek cevherin su sevme
(hidrofilik) ve su sevmeme (hidrofobik)
özelliklerinden yararlanılır. Uygun kimyasal
madde kullanılarak ayrılması istenen
bileşenin suda yüzmesi veya batması
sağlanır (Görsel).
890
Flotasyon işlemi

891
• Flotasyon endüstride genellikle sülfür,
bakır, kurşun ve çinko cevherlerinin
ayrılmasında kullanılır (Görsel):

892
ERİME NOKTASI FARKINDAN
YARARLANARAK AYIRMA

893
• Erime noktaları farklı katı-katı homojen
karışımları ayırmada kullanılır. Erime
noktası düşük olan bileşen önce erimeye
başlar. Eriyen bileşen başka kaba
aktarılarak karışımdan ayrılır. Karışımları
bu yöntemle ayırabilmek için bileşenlerin
erime noktaları arasındaki farkın büyük
olması gerekmektedir. Erime noktaları
farkından yararlanarak ayırma endüstride,
metallerin saflaştırılmasında, kurşun-kalay
karışımı (lehim) gibi alaşımları oluşturan
bileşenlerin ayrılmasında kullanılır.
894
KAYNAMA NOKTASI
FARKINDAN YARARLANARAK
AYIRMA

895
Buharlaştırma
• Katı-sıvı homojen karışımlardan sadece
katı bileşen elde edilmek isteniyorsa
buharlaştırma işlemi yapılır. Örneğin tuzlu
su karışımında sadece tuz elde edilmek
isteniyorsa su buharlaştırılır.

896
Basit Damıtma
• Katı-sıvı homojen karışımındaki her iki
bileşen de saf hâlde elde edilmek
isteniyorsa basit damıtma (basit
destilasyon) yapılır. Damıtma yönteminin
uygulanabilmesi için karışımdaki
maddelerin kaynama noktalarının
birbirinden farklı olması gerekir. Damıtma
karışımdaki bileşenlerden birini önce
buharlaştırıp sonra yoğunlaştırarak
saflaştırma esasına dayanır.
897
• Laboratuvarda damıtma balonu, soğutucu
ve toplama kabı kullanılarak damıtma
düzeneği kurulur. Damıtma balonundaki
katı-sıvı homojen karışımından sıvı olanı
buharlaşarak soğutucuya gelir.
Soğutucuda yoğunlaşarak sıvılaşır ve
erlenmayerde saf olarak birikir, katı olan
ise damıtma balonunda kalır (Görsel).
• Bu yöntemde elde edilen saf sıvıya da
destilat denir.

898
Basit (adi) damıtma düzeneği

899
• Yağmurun oluşumu da damıtmanın doğal
hâline örnektir.
• Yeryüzündeki sular sıcak havanın etkisiyle
buharlaşır. Buharlaşan su molekülleri
soğuk hava katmanlarında yoğunlaşarak
yağmur damlaları hâlinde yeryüzüne geri
döner.

900
Ayrımsal Damıtma
• Kaynama noktaları birbirinden farklı sıvı–
sıvı homojen karışımları ayırmak için
kullanılan yöntemdir. Alkol-su karışımı gibi
sıvı-sıvı homojen karışımları basit
damıtma ile bileşenlerine ayırmaya
çalışıldığında saflık yüzdesi düşük olur.
Çünkü buharlaşma her sıcaklıkta meydana
geldiği için verilen ısı etkisiyle bileşenlerin
her ikisi de buharlaşır, bu nedenle istenilen
saflıkta bileşen elde edilemez.
901
• Ayrımsal damıtma yönteminde ise alkol-su
karışımı gibi uçucu homojen sıvı-sıvı
karışımlar bileşenlerine daha büyük bir
saflıkta ayrılabilir.
• Ayrımsal damıtma düzeneğinin basit
damıtma düzeneğinden farkı damıtma
kolonu (fraksiyon) kullanılmasıdır.
Damıtma kolonun içinde genellikle küçük
cam parçaları bulunur (Görsel).
• Ayrımsal damıtmanın diğer adı fraksiyonlu
damıtmadır.
902
Ayrımsal damıtma (fraksiyonlu
damıtma) düzeneği

903
• Damıtma kolonunda cam parçalar
kullanılmasının nedeni kaynama noktası
yüksek olan fakat düşük sıcaklıkta da
buharlaşan enerjisi düşük su
moleküllerinin ortamı terk etmesini
engelleyerek damıtma balonuna geri
gitmelerini sağlamaktır. Böylece kaynama
noktası düşük olan moleküller damıtma
kolonunu önce terk eder ve soğutucuda
tekrar yoğunlaşarak destilat kabında
toplanır.
904
• Sıvı-sıvı homojen karışımı basit damıtma
ile ayrıldığında destilattaki sıvının saflık
oranı düşüktür. Ayrımsal damıtma ile
ayırmada ise destilatın saflık oranı daha
yüksektir. Ayrımsal damıtma birkaç defa
tekrarlanarak destilatın saflık yüzdesi
arttırılabilir.

905
AZOT VE OKSİJEN GAZLARININ
ELDE EDİLMESİNDE AYRIMSAL
DAMITMA YÖNTEMİ
• Hava yüksek basınçta sıvılaştırılır. Sıvı
havanın ayrımsal damıtılmasıyla azot ve
oksijen gazları, linde cihazında elde edilir.
• Azotun kaynama noktası –194 °C,
oksijenin kaynama noktası ise –183 °C’tır.
Bu nedenle önce azot gazı, sonra oksijen
gazı ele geçer. Sıvı hava; dewar (devar)
kaplarında saklanır.
906
HAM PETROL RAFİNERİSİNDE
AYRIMSAL DAMITMA YÖNTEMİ
• Endüstride ham petrol rafinerisinde
ayrımsal damıtma kullanılır. Petrol
kuyularından çıkarılan ham petrol yakıt
olarak veya başka amaçlar için doğrudan
kullanılamaz. Ayrımsal damıtma yöntemi
ile ham petrolün damıtılmasında, damıtma
kulesinin (kolonunun) değişik
yüksekliklerinde petrolün farklı bileşenleri
elde edilir.
907
• Bu bileşenler yakıt olarak veya endüstrinin
birçok dalında ham madde olarak
kullanılır.

908
UÇUCU YAĞLARIN SUYU
ÖRNEĞİN GÜL SUYU, KEKİK
SUYU AYRIMSAL DAMITMA
YÖNTEMİ İLE ELDE EDİLİR
• Bitkisel uçucu yağlar, ayrımsal damıtmayla
elde edilir. Bu yağlar uçucu olduklarından,
ayrımsal damıtma esnasında su üstünde
toplanmalarına özen gösterilir. Böylece
hem israf önlenmiş hem de yeni bir ürün
ortaya çıkmış olur.
909
• Ayrımsal damıtmanın sonunda uçucu yağ
üstten alınır.
• Uçucu yağlar, suda çözünmemelerine
rağmen, su ile temas hâlinde
olduklarından zamanla; doymamış veya
doymuş gül yağı çözeltisi, kekik yağı
çözeltisi vb. uçucu yağ çözeltileri alttaki
kısımda elde edilir ki, işte bunlara gül
suyu, kekik suyu vb. isimler verilir.

910
B 2017-YGS KİMYA 2.ÜNİTE

911
E 2004-ÖSS/FEN-1 KİMYA 2.ÜNİTE

912
ÇÖZÜNÜRLÜK FARKINDAN
YARARLANARAK AYIRMA

913
• Çözünürlük farkından yararlanarak
ayırmayı ikiye ayırabiliriz:
• 1. Karışımda bulunan bileşenlerden biri
çözücüde çözünüyor, diğeri çözünmüyorsa
uygulanacak işlem farklıdır.
• 2. Karışımda bulunan bileşenlerden her
ikisi de çözücüde çözünüyor ama
çözünürlükleri farklı ise uygulanacak işlem
farklıdır.

914
Karışımda Bulunan
Bileşenlerden Biri Çözücüde
Çözünüyor, Diğeri
Çözünmüyorsa
• Karışımlar maddelerin çözünürlüklerinin
farklı olmasından yararlanılarak
bileşenlerine ayrılabilir. Karışımda bulunan
bileşenlerden biri çözücüde çözünüyor,
diğeri çözünmüyorsa bu yöntem
uygulanabilir. İki örnek verilebilir.
915
• Salamura peynirden tuzu ayırmak için
peyniri suda bekletmek yeterlidir.
• Şeker-tuz karışımını ayırmak için karışıma
etanol eklenir. Şeker etanolda çözünürken
tuz çözünmez. Karışım süzülerek tuz
ayrılır, etanol buharlaştırılır, geriye şeker
kalır.

916
C 2012-YGS KİMYA 2.ÜNİTE

917
Özütleme
• Karışımdaki bileşenlerden birinin karışıma
ilave edilen çözücü yardımıyla ortamdan
uzaklaştırılmasına ekstraksiyon
(özütleme, çekme) denir. Özütleme
yöntemi katı, sıvı ve gaz karışımlara
uygulanabilir. Şeker pancarından şeker
üretiminde pancarın yapısındaki şeker,
pancardan suyla çekilir. İlaç ve parfüm
ham maddelerinin elde edilmesinde de
özütleme yöntemi kullanılır.
918
• Örneğin aspirinin ham maddesi olan asetil
salisilik asit söğüt ağacından özütlenerek
elde edilir (Görsel).
• Organik maddeler genel olarak organik
çözücülerde, anorganik maddeler de
anorganik çözücülerde çözünür. Özütleme
yönteminde, karışımın ve özütlenecek
bileşenin özelliğine göre çözücü olarak su,
aseton, karbon tetraklorür, eter, bazı
alkoller ve sıvı yağlar gibi çözücülerden
uygun olanı seçilir.
919
Asetil salisilik asit (aspirin)
salkım söğüt ağacından
özütlenerek elde edilir

920
• Özütleme katı-sıvı karışımlarına da
uygulanabilir. Sıvı fazdan ayırmak
istediğimiz bileşeni daha iyi çözen ama
sıvı bileşenle çözünmeyen çözücülerden
uygun olan seçilir. Örneğin su-iyot
karışımından iyodu ayırmak için çözücü
olarak suyla karışmayan ama iyodu sudan
daha iyi çözen karbon tetraklorür (CCl4)
kullanılır. Böylece su-iyot karışımındaki
iyot, karbon tetraklorür ortamına geçer. Su
ve karbon tetraklorür birbiri içinde
çözünmediği için emülsiyon oluşturur.
921
• Emülsiyon da ayırma hunisiyle ayrılır.
Karbon tetraklorür buharlaştırılır veya
damıtılır, geriye iyot kalır. Karbon
tetraklorür buharları solunum sistemine
zarar verebileceği için işlem çeker ocakta
yapılmalıdır.
• Özütleme yöntemi endüstride zeytinden,
ayçiçeğinden ve kabak çekirdeğinden yağ
elde edilmesinde, parfüm ve ilaç
endüstrisinde, şeker üretiminde kullanılır.

922
Şeker pancarı hasadı

923
Şeker kamışı hasadı

924
Kristallendirme
• Katı-sıvı homojen karışımlarından katının
sıcaklıkla çözünürlüğünün değişiminden
yararlanarak yapılan ayırma yöntemidir.
Katıların çözünürlüğü genellikle sıcaklıkla
artar. Sıcaklık düşürüldüğünde çözeltide
çözünen katı bileşenin çözünürlüğü
azalacağı için çözünen madde tekrar
çökmeye başlar. Çöken madde geometrik
şekilli katılar hâlinde çöker.
925
A 2005-ÖSS/FEN-1 KİMYA 2.ÜNİTE

926
• Belirli geometrik şekle sahip katı
parçalarına kristal, olaya kristallenme
denir.
• Endüstride şeker pancarından şeker elde
edilirken pancarın yapısındaki şeker önce
özütleme ile su ortamına geçirilir. Daha
sonra su-şeker karışımındaki şeker
kristallendirme ile ayrılır.

927
Ayrımsal Kristallendirme
• Çözünürlükleri birbirinden çok farklı olan
katı-katı karışımlarını veya içinde birden
fazla katı çözünmüş olan çözeltilerin
ayrılmasında ayrımsal kristallendirme
kullanılabilir. İki veya daha çok maddenin
çözünürlük farkı ile ayrılmasına ayrımsal
kristallenme denir. Ayrımsal
kristallendirme yöntemi çözünürlükleri
sıcaklıkla artan veya azalan iki bileşeni
birbirinden ayırmak için kullanılabilir.
928
• Örneğin tuz-şeker karışımını bileşenlerine
ayırabilmek için tuz ve şekerin sudaki
çözünürlüklerinin sıcaklıkla değişimlerinin
farklı olmasından yararlanılır.
• Endüstride deniz suyundan yemek
tuzunun elde edilme sürecinde de
ayrımsal kristallendirme yöntemi kullanılır.

929
E 2009-ÖSS/FEN-1 KİMYA 2.ÜNİTE

930
A 2016-YGS KİMYA 2.ÜNİTE

931
KURUTMA İLE AYIRMA

932
• Kurutma ile ayırma etüv cihazı ile yapılır.
Rutubetin giderilmesi, suyun süratle
uçurulması gibi işlere yarayan bir metottur.

933
KARIŞIMLARI AYIRMA
DENEYLERİ

934
935
936
937
938
939
940
941
İLİM ATÖLYESİ

942
Altın Alaşımları
Renk Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri
Sarı 22 Altın 91,67%
Gümüş 5%
Bakır 2%
Çinko 1,33%
Kırmızı 18 Altın 75%
Bakır 25%

Gül 18 Altın 75%


Bakır 22,25%
Gümüş 2,75%

943
Renk Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri

Pembe 18 Altın 75%


Bakır 20%
Gümüş 5%
Beyaz 18 Altın 75%
Palladyum veya Platin 25%

Beyaz 18 Altın 75% Palladyum 10%


Nikel 10% Çinko 5%
Gri– 18 Altın 75%
Beyaz Demir 17%
Bakır 8%
Yeşil 18 Altın 75%
Gümüş 25%
944
Renk Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri

Açık Yeşil 18 Altın 75%


Bakır 23%
Kadmiyum 2%
Yeşil 18 Altın 75%
Gümüş 20%
Bakır 5%
Koyu Yeşil 18 Altın 75% Gümüş 15%
Bakır 6% Kadmiyum 4%
Beyaz– 18 Altın 75%
Mavi Demir 25%
veya Mavi
Mor – Altın 80%
Alüminyum 20%
945
Renk Ayar Alışımdaki Elementlerin Yüzdeleri

Sarı 22 Altın 91,6% Gümüş 5,5% Bakır 2,9%

Sarı 18 Altın 75% Gümüş 16% Bakır 9%

Yoğun 22 Altın 91,6% Gümüş 3,2% Bakır 5,1%


Sarı
Sarı 14 Altın 58,5% Gümüş 30% Bakır 11,5%

Koyu 9 Altın 37,5% Gümüş 31,25% Bakır 31,25%


Sarı

946
Altın Alaşımı Fotoğrafları

Mor Mavi – Yeşil – Pembe Gül

Beyaz
Sarı (24 Ayar)
Sarı (22 Ayar)
947
İYONİK BİLEŞİKLERİN SUDA
ÇÖZÜNMELERİ (İYON-DİPOL
ETKİLEŞİMİ)
• İyonik bileşikler polar bileşiklerdir, su da
polar bileşiktir. Benzer benzerini
çözdüğünden dolayı iyonik bileşikler
genelde suda çözünür.
• Suyun polarlığı, yemek tuzunun polarlığına
göre çok azdır.

948

• +
Na Cl (k) örgü
yapısındaki iyonlar
arasındaki çekim, en güçlü çekimdir.
• H2O molekülleri arasında dipol–dipol
etkileşimi vardır. İyonik bağın kuvveti 250
birim, dipol–dipol bağının kuvveti ise 2
birimdir.
• Yemek tuzunun suda çözünmesi,
reaksiyon denklemiyle şöyle gösterilir:
– –
• Na Cl (k) + su → Na (suda) + Cl (suda)
+ +

949
• H2O’nun polarlığı 2 birim derecesinde
olduğu hâlde, nasıl oluyor da polarlığı 250

birim derecesinde olan Na Cl (k)’nin örgü
+

yapısındaki iyonlarını birbirinden ayırıp


yapısını bozarak suda çözünmesini
sağlıyor?
• H2O molekülü dipol yapıdadır.
• Bundan dolayı H2O’nun pozitif ve negatif
ucu vardır.

950

• H2O’nun pozitif ucu Cl ile H2O’nun negatif
ucu ise Na+ ile etkileşir.

• Böylece Na Cl ’de iyonlar arasındaki
+

iyonik çekim ortadan kalkar.


• Burada düşünülmesi gereken; tuza kıyasla
zayıf polarlığa sahip suyun, bunu nasıl
başarabildiğidir.
• Birlikten kuvvet doğuyor, çözünme olayı
gerçekleşiyor.

951
• 1 tane Na+ iyonu, en az 125 tane H2O

molekülünün negatif ucu ile; 1 tane Cl
iyonu da, çok sayıda (en az 125 tane) H2O
molekülünün pozitif ucu ile sarılır. Böylece
çözünme olayı gerçekleşir.

952
BİRLİKTEN KUVVETİN
DOĞUP ÇÖZÜNME OLAYININ
GERÇEKLEŞMESİNİN
SOSYAL BOYUTU
• Zayıfların bir araya gelmesi, kuvveti
doğurur.
• Kadınlar zayıf, yumuşak huylu, nazik,
halim, selim olduklarından birleşerek etkili,
kuvvetli cemiyet kurarlar.
953
• Kadın hakları, kadın hukuku ve kadın
hürriyeti gibi kadınlıkla ilgili güçlü dernekler
çoktur. Kadınlar, erkek artikel alır; çünkü
kadın cemiyetleri serttir ve şiddetlidir, bu
nedenle bir nevi erkeklik kazanırlar.
Erkekler ise, dişi artikel alır; çünkü
kendilerine güvenirler. Her bir fert kendi
gücüne güvendiğinden, cemiyetleri zayıf
olur. Özellikle kendine güvenen Arap
milletinde buna çokça rastlanmaktadır.

954
• İkinci örnek; Ermeniler ile ilgilidir.
Ermeniler dünyada azdırlar ve zayıftırlar.
Ancak birleşerek büyük bir kuvvet kazanıp
seslerini tüm dünyaya duyurabildikleri
bilinen bir husustur.
• Diğer bir örnek; Kurtuluş savaşında
güçsüz olan Kuvayı Milliyenin, güçlü olan
İngilizleri yenmesidir.
• Zayıflar; birliğe / birleşmeye mecburdur.
• Koyun ve keçiler sürü hâlinde yaşayarak
kurtlardan korunurlar.
955
• “Kurdun olduğu yerde koyun olunmaz.”
denir. İttifak olursa kurt zarar veremez.

956
ÇÖZÜNME OLAYI FİZİKSEL
OLAY MIDIR YOKSA
KİMYASAL OLAY MIDIR?

• H2O’nun pozitif ucu Cl ile H2O’nun negatif

ucu ise Na ile etkileşir. Böylece Na Cl ’de
+ +

iyonlar arasındaki iyonik çekim ortadan


kalkar. Bunun sonucunda suda çözünme
olayı gerçekleşir.
• İyonik bileşiklerin suda çözünmesi buna
rağmen, fiziksel olay olarak bilinir.
957
ÇÖZÜNME VE İYONLAŞMA
İLİŞKİSİ
Çözünme yüzdesini zenginlik, iyonlaşmayı
vermek kabul edersek; çözeltileri dört
gruba ayırırız:
1. ÇOK ÇÖZÜNEN VE % 100
İYONLAŞAN ÇÖZELTİLER (ZENGİN,
TAMAMINI VEREN)
–1
NaCl(k) + H2O(s) → Na (suda) + Cl (suda)
+1

Reaksiyon denklemi yukarıdaki gibi de


yazılabilir.
958
2. AZ ÇÖZÜNEN VE % 100 İYONLAŞAN
ÇÖZELTİLER (FAKİR, TAMAMINI
VEREN): Bu grup, çözünürlük dengesi
konusundaki bileşikler olup iyonlaşma
denklemleri yanlış olarak çift yönlü okla
gösterilir. Bunun nedeni çözünürlük
hesaplamalarının denge mantığıyla
yapılmasındandır. Aslında suda
çözünmezler, bunlar kimyada az çözünen
diye geçer. Çözünmeleri milyonda birkaç
ile trilyonlarda birkaç civarındadır.
–1
Ca(OH)2(k)+ su → Ca (suda) + 2(OH) (suda)
+2

959
3. HER ORANDA ÇÖZÜNEN VE AZ
İYONLAŞAN ÇÖZELTİLER (ZENGİN,
AZINI VEREN)
–1
CH3COOH(s)+su⇌CH3COO (suda)+ H+1(suda)

4. AZ ÇÖZÜNEN VE AZ İYONLAŞAN
ÇÖZELTİLER (FAKİR, AZINI VEREN)
–1
NH3(g) + H2O(s) ⇌ NH4 (suda) + OH (suda)
+1

960
KRİSTAL SUYU İÇEREN
BİLEŞİKLERDE, ORTAMDA SU
OLDUĞU HÂLDE BİLEŞİK
NİÇİN ISLANMAZ?
• Kristal suyu içeren bir bileşik, hafif ısıtılsa
veya güneşte kalsa; külçe hâline gelir,
kristal yapısı bozulur. Normal zamanda
ise kristal yapıdadır. Kristal suyu içeren
bileşiğin içindeki su, toz hâlindeki katıya
zarar vermez.
961
• 0 °C ile +4 °C arasında H2O(s) kristallerinin
bulunabilme özelliği vardır. Kristal yapı,
yalnız buzda değildir. Buzda olduğu gibi,
suda da kristal yapı vardır.
• Kristal yapı, katılara ait bir özelliktir. Su,
kristal olunca, katıyla etkileşmez.
• Demir kabı donduğunda parçalayan su
kristal olduğunda, tam tersine yan yana
olduğu suda çok çözünen toz hâlindeki
katı maddeyi ıslatmıyor bile.
962
EBU'L VEFA (940–988)

• Matematik ve astronomi âlimidir.


• Yoğunluk ölçmeye yarayan piknometre
(pikometre) aletini ilme kazandırmıştır.

963
ÇÖZELTİLERLE İLGİLİ
SOSYAL ALANDA
KULLANILAN KİMYA KELİME
VE DEYİMLERİ
• Yoğunlaşmak (Konsantre olmak):
Herhangi bir işe kilitlenmek, kendini bir işe
istekle vermek, yumulmak, bütün dikkati,
düşünceyi, duyguyu ve gücü bir konu
üzerinde, bir noktada toplamak.

964
• Yumuşak alaşımlı üslup: Herkesin birbirine
karşı ses tonunu yükseltmeden sevgi ruhu
ile hareket etmesi, her söylenene laf
yetiştirme yerine, dövene elsiz, sövene
dilsiz olma hâli (Yumuşak alaşımlı üslup
mevzuu herkesten beklenemez; özellikle
zihniyet değişikliği gereksinimini hissetmek
lazımdır).

965
KARIŞIMLAR ÜNİTESİNDE
SOSYAL ALANDA
KULLANILAN DEYİMLER
• Yumuşak alaşımlı üslup: Herkesin birbirine
karşı ses tonunu yükseltmeden sevgi ruhu
ile hareket etmesi, her söylenene laf
yetiştirme yerine, dövene elsiz, sövene
dilsiz olma hâli (Yumuşak alaşımlı üslup
mevzuu herkesten beklenemez; özellikle
zihniyet değişikliği gereksinimini hissetmek
lazımdır).
966
ÇÖZELTİLER İLE İLGİLİ
SÖYLEM HATALARI
• “Çözündü” yerine “eridi” kelimesi kullanılır.
Örneğin; “şeker çözündü” denmesi
gerekirken “şeker eridi” denmektedir.
• Çözünme olayı fiziksel olay olarak bilinir.
Ancak kimyasal olarak da düşünülebilir.

967
ORTAÖĞRETİM KİMYA
10.SINIF
3.ÜNİTE: ASİTLER, BAZLAR
VE TUZLAR

968
ÜNİTENİN BÖLÜM
BAŞLIKLARI
• 1.BÖLÜM: ASİTLER VE BAZLAR
• 2.BÖLÜM: ASİTLERİN VE BAZLARIN
TEPKİMELERİ
• 3.BÖLÜM: HAYATIMIZDAKİ ASİTLER VE
BAZLAR
• 4.BÖLÜM: TUZLAR

969
1.BÖLÜM: ASİTLER VE
BAZLAR

970
ASİTLERİN GENEL
ÖZELLİKLERİ

971
• Bazı meyvelere ekşi tadı yapılarında
bulunan asitler verir. Örneğin elmaya ekşi
tat veren içerdiği malik asittir. Bazı
üzümlerde tartarik asit, zeytinyağında oleik
asit, ekşimiş sütte laktik asit bulunur.
Sirkenin yapısında asetik asit, limonun
yapısında ise sitrik asit bulunur. Gıda
maddelerinde bulunan asitlerin birçoğu
zayıf asit olduğu için insan sağlığına, mide
rahatsızlığı olanlar hariç, zarar vermez.
Limon suyunun mermeri aşındırdığına,
sirkenin kireç lekelerini çıkardığına şahit
olmuşsunuzdur. Asitler aşındırıcı özelliğe 972
973
BAZLARIN GENEL
ÖZELLİKLERİ

974
• Hardal ve acı biber gibi bazı gıda
maddelerinin tadı acıdır. Bu gıda
maddelerine acı tadı veren yapılarında
bulunan bazlardır. Bazlar sadece gıda
maddelerinin yapısında değil, günlük
hayatta kullandığımız kireç, sabun,
deterjan, çamaşır sodası gibi maddelerin
yapısında da bulunmaktadır. Bu maddeler
ciltle temas ettiğinde ciltte kayganlık hissi
oluşturur. Bunun nedeni bu maddelerin
yapısında bulunan bazların ciltteki yağ
asitleri ile tepkimeye girerek sabun
oluşturmasıdır. 975
976
ASİT VE BAZLARIN
İNDİKATÖRLERE ETKİSİ

977
İNDİKATÖR
• Ortama damlatıldığında ortamın asitliğine
ya da bazlığına göre renk değiştiren
organik maddelere indikatör dedir.
• İndikatörlerin çözeltisi 1 damla kullanılır.
• İndikatörün diğer adı ayıraç veya
belirteçtir. Doğal ve yapay indikatör olmak
üzere ikiye ayrılır.
• Bazı indikatörlerle ortamın nötr olup
olmadığı da belirlenebilir.
978
TURNUSOL İNDİKATÖRÜ
• Filtre kâğıdına turnusol boyası emdirilirse
bu kâğıda turnusol kâğıdı denir.
• Asidik ortamda mavi turnusol kâğıdı,
kırmızı renge döner.
• Bazik ortamda kırmızı turnusol kâğıdı mavi
renge döner.
• Turnusol kâğıdı yerine turnusol çözeltisi de
kullanılabilir, kullanımı yaygın değildir.
979
• Nötr maddenin çözeltisi ise mavi turnusol
kâğıdını hangi renge çeviriyorlarsa kırmızı
turnusol kâğıdını da aynı renge çevirir.

980
FENOLFTALEİN VE METİL
ORANJ İNDİKATÖRÜ
• Fenolftalein, metil oranj yapay
indikatörlerin en çok kullanılanlarıdır.
• Metil oranj çözeltisi 1 damla
damlatıldığında ortam asidik ise çözeltinin
rengi kırmızı olur, ortam bazik ise
çözeltinin rengi sarı olur.
• Fenolftalein çözeltisi 1 damla damlatılınca
ortam asidikse çözelti renksiz, ortam
bazikse çözelti pembe olur.
981
NİŞASTA İNDİKATÖRÜ
• Nişasta doğal indikatörlerdendir.
• Nişasta çözeltisi iyot içeren çözeltilere
damlatılırsa çözeltinin rengi mürekkep
rengine döner.

982
İNDİKATÖR ÖZELLİĞİ
GÖSTEREN MADDELER
(DOĞAL İNDİKATÖRLER)
• Kırmızı lahana ve çay demi, indikatör
özelliği gösteren doğal maddelerdir.
• Karalahana suyu asidik ortamda pembe-
kırmızı, bazik ortamlarda sarı-yeşildir.
• Çay demi asidik ortamlarda turuncu-sarı,
bazik ortamlarda kahverengidir.
983
984
• Yeni demlenmiş çaya sirke
damlatıldığında çay, sirkedeki asetik
asitten dolayı sarı renk, sabun
damlatıldığında sabunun yapısındaki
bazdan dolayı koyu renk alır.
Kırmızılahana suyunun rengi asit
çözeltisinde mordan kırmızıya, bazik
çözeltide ise mordan yeşile döner. Asit
veya baz içermeyen maddeler ise lahana
suyunun renginde değişikliğe yol açmaz.
Çay, üzüm suyu ve kırmızılahana asidik ve
bazik ortamda farklı davranmaktadır.
Renkli maddelerin bu özelliği asit ve 985
• Bir maddenin asit veya baz oluşuna bağlı
olarak renk değiştiren maddelere indikatör
(belirteç) denir. Etkinlik 3.1.1’de kullanılan
çay, üzüm suyu ve kırmızılahana
indikatördür.
• Doğal indikatörler olduğu gibi sentetik
indikatörler de vardır. Kök boyası bitkisinin
kökünde bulunan turuncu renkli alizarin
bileşiği bitkilerden elde edilen doğal
indikatöre; fenol kırmızısı, metil turuncusu
sentetik indikatörlere örnektir.
986
pH ÖLÇÜMÜ
• pH ölçümü pH kâğıdı veya pH metre ile
yapılır.

987
pH Kâğıdı
• Bir maddenin asitlik veya bazlık derecesini
ölçmek için kullanılan üzerine farklı
indikatörler emdirilmiş özel test şeritlerine
pH kâğıdı denir (Görsel).

988
• pH kâğıdı tek kullanımlıktır ve kullanımı
oldukça kolaydır. Şerit şeklindeki pH
kâğıdı asit ya da bazlığı ölçülecek
çözeltiye daldırılır. Çözeltinin asit ya da
bazlık durumuna bağlı olarak pH
kâğıdında renk değişimi meydana gelir.
Test şeridi pH kâğıdı kutusunun üzerindeki
pH ölçeği ile karşılaştırılır ve ölçekte test
kâğıdının rengine uygun bölge belirlenir.
Bu bölgenin pH değeri okunur. Böylece pH
kâğıdı ile pH ölçümü yapılmış olur
(Görsel). 989
pH kâğıdı ile pH ölçümü

990
• pH ölçeğindeki değerler (Görsel) 0 -14
arasında değişir. 0-7 arası çözeltinin asit
olduğunu gösterir. 7 nötr olduğunu, 7-14
arası ise baz olduğunu gösterir.

991
992
ASİTLERİN VE BAZLARIN
SULU ÇÖZELTİLERİ

993
pH

994
pH TANIMI
• Asit ve bazlıkla ilgili nicel bir değerdir.
• pH (power hydrogen) hidrojenin gücü
demektir.

995
pOH TANIMI
• Asit ve bazlıkla ilgili nicel bir değerdir.

996
pH İLE pOH TOPLAMI TÜM
ÇÖZELTİLERDE 14’TÜR

pH + pOH = 14

997
pH 0’DAN KÜÇÜK, pOH DA
14’TEN BÜYÜK OLABİLİR
• H+ iyonu sayısı belirli bir düzeyin üzerinde
olursa pH’ı eksi olur.
• pH + pOH = 14 olduğuna göre bu
durumda pOH da 14’ten büyük olur.
• Bu nedenle skalanın ucu açık olmalıdır.

998
ASİTLİK-BAZLIK ve pH
• pH 0-7 arası olursa o madde asidiktir.
• pH 7-14 arası olursa o madde baziktir.
• pH 7 olursa o madde nötrdür.

999
pH İLE ASİTLİK-BAZLIK
İLİŞKİSİ
• pH 7’den büyükse çözelti baziktir.
• pH 7’den küçükse çözelti asidiktir.
• pH 7 ise çözelti nötrdür.
• pH 0’a yanaştıkça asitlik artar.
• pH 14’e yanaştıkça bazlık artar.
• pH’ı düşük olanın asitliği daha fazladır.
• pH’ı yüksek olanın bazlığı daha fazladır.

1000
pOH İLE ASİTLİK-BAZLIK
İLİŞKİSİ
• pOH 7’den büyükse çözelti asidiktir.
• pOH 7’den küçükse çözelti baziktir.
• pOH 7 ise çözelti nötrdür.
• pOH 0’a yanaştıkça bazlık artar.
• pOH 14’e yanaştıkça asitlik artar.
• pOH’ı düşük olanın bazlığı daha fazladır.
• pOH’ı yüksek olanın asitliği daha fazladır.

1001
Bazı maddelerin pH değerleri

1002
GÜNLÜK HAYATTA
KULLANILAN TÜKETİM
MADDELERİNİN pH
DEĞERLERİ
• Görselʼde ıslak mendil ve içme suyu
ambalajlarının etiketleri verilmiştir.

1003
• Ambalajlardaki bu etiketler tüketiciyi
tüketim maddelerinin özellikleri hakkında
bilgilendirerek tüketicinin uygun ürünü
seçmesini sağlar. Etiketlerdeki bu
bilgilerden biri de pH değeridir.
• pH değeri o ürünün asidik mi bazik mi
olduğunu gösterir. Bu etiketler genellikle
su, şampuan, sıvı sabun gibi tüketim
maddelerinin ambalajlarında bulunur.

1004
HANGİ ÇÖZELTİ ASİDİK,
HANGİ ÇÖZELTİ BAZİK?
• pH + pOH = 14 olduğuna göre;
• pH ˃pOH ise çözelti baziktir.
• pH˂pOH ise çözelti asidiktir.
• pOH ˃pH ise çözelti asidiktir.
• pOH˂pH ise çözelti baziktir.

1005
DERİŞİMİ BİLİNEN VEYA
BİLİNMEYEN ASİDİK VEYA
BAZİK BİR ÇÖZELTİYE SU
İLAVE EDİLİRSE pH
YÜKSELİR Mİ, DÜŞER Mİ
YOKSA KESİN BİR ŞEY
SÖYLENEMEZ Mİ?
• Asidik bir çözeltiye su ilave edilirse pH
yükselir, bazik bir çözeltiye su ilave edilirse
pH düşer.
1006
ASİT ÇÖZELTİSİNE ASİT
VEYA BAZ ÇÖZELTİSİNE BAZ
İLAVE EDİLİRSE pH
• Derişimi bilinmeyen bir asit çözeltisine asit
ilave edilirse veya derişimi bilinmeyen bir
baz çözeltisine baz ilave edilirse pH’ın
yükseleceği veya düşeceği ile ilgili kesin
bir şey söylenemez. Nedenini açıklayınız.

1007
MOLEKÜLER DÜZEYDE
ASİTLİK-BAZLIK

1008
ASİT TANIMI
• Aynı tanımı 3 farklı şekilde ifade edebiliriz:
• Sulu ortamda H3O+ iyonu veren maddeler
asittir.
• Sulu ortamda H+ (hidrojen iyonu) veren
maddeler asittir.
• Sulu ortamda proton (p veya p+) veren
maddeler asittir.

1009
BAZ TANIMI
• Sulu ortamda (OH)- iyonu veren maddeler
bazdır.

1010
H3O+
• H3O+ katyonu, hidronyum veya
hidroksonyum adıyla bilinir.
• Bir H + iyonunun bir su molekülü ile
tepkimesinden oluşur.

1011
H+
• H+ katyonu, hidrojen iyonu veya proton
adıyla bilinir.

1012
(OH)-

• (OH)- ile gösterilen anyon hidroksil adıyla


bilinir.
• Bileşiklerde okunurken hidroksit denir,
örneğin NaOH bileşiği sodyum hidroksit
diye okunur.

1013
pH, pOH, İYONU SAYISI,
H+

OH– SAYISI İLİŞKİSİ


• pH 7’den küçükse ortamdaki H+ iyonu
sayısı, OH– sayısından fazladır.
• pH 7’den büyükse ortamdaki H+ iyonu
sayısı, OH– sayısından azdır.
• pOH 7’den küçükse ortamdaki H+ iyonu
sayısı, OH– sayısından azdır.
• pOH 7’den büyükse ortamdaki H+ iyonu
sayısı, OH– sayısından fazladır.
1014
ASİT VE BAZLARIN
İYONLAŞMALARI

1015
REAKSİYON İŞARETİ
ÇEŞİTLERİ
• Reaksiyon işareti tek yönlü ve çift yönlü
olmak üzere iki çeşittir.

• Reaksiyon işareti tek yönlü ya da çift yönlü


oluşu denkleminin ayırt edici özelliğidir, bu
nedenle doğrusu ne ise öyle yazılmalıdır.

1016
HCl’in H2O ortamındaki
davranışı

1017
1018
NH3’ın H2O ortamındaki
davranışı

1019
1020
KUVVETLİ ASİTLER
• 6 tanedir.
• HCl
• HBr
• HI
• HClO4
• HNO3
• H2SO4

1021
KUVVETLİ BAZLAR
• 8 tanedir.
• LiOH
• NaOH
• KOH
• RbOH
• CsOH
• FrOH
• Ba(OH)2
• Ra(OH)2
1022
ZAYIF ASİTLER
• Kuvvetli asitlerin tümü verilmiştir, onların
dışında kalan asitler zayıf asittir.
• HF (hidroflorik asit)
• HCN (hidrosiyanik asit)
• CH3COOH (asetik asit)
• H2S (hidrojen sülfür veya kükürtlü hidrojen
gazı)
• H2CO3 (karbonik asit)

1023
• H3PO4 (fosforik asit)
• H2SO3 (sülfüröz asit)
• C6H5COOH (benzoik asit)
• HOOC-COOH (okzalik asit) vb.

NOT: Karboksilik asitler zayıf asittir. -COOH


(karboksil) grubu içeren maddelere
karboksilik asit denir. Karboksilli asit veya
organik asit de denir.

1024
ZAYIF ASİTLER İYON DA
OLABİLİR
• HCO3– (bikarbonat)
• HSO3– (bisülfit)
• H2PO4–
• HPO4–2

1025
ZAYIF BAZLAR
• Kuvvetli bazların tümü verilmiştir, onların
dışında kalan bazlar zayıf bazdır.
• NH3
• AgOH
• Fe(OH)3
• Mg(OH)2
• CH3NH2
• Cu(OH)2 vb.
1026
KUVVETLİ ASİT VE KUVVETLİ
BAZLARIN İYONLAŞMASI
• Kuvvetli asit ve kuvvetli bazlar suda tam
olarak %100 iyonlarına ayrışır. Bu
nedenle kuvvetli asit ve kuvvetli
bazların suda iyonlaşma denklemleri
tek yönlü ok ile ifade edilir. Örneğin;
𝑆𝑢
• HCl(g) H+(suda) + Cl–(suda)
𝑆𝑢
• NaOH(k) Na+(suda) + OH–(suda)
1027
İYONLAŞMA DENKLEMİNDE
KISALTILMIŞ GÖSTERİM VE
AÇIK GÖSTERİM
• KISALTILMIŞ GÖSTERİM
𝑆𝑢
HCl(g) H+(suda) + Cl–(suda)

• AÇIK GÖSTERİM
HCl(g) + H2O(s) → H3O+(suda) + Cl–(suda)

1028
ZAYIF ASİTLERİN VE ZAYIF
BAZLARIN İYONLAŞMASI
• Zayıf asit ve zayıf bazlar çok az iyonlaşır,
büyük bir kısmı molekül hâlinde kalır.
Zayıf asit ve zayıf bazların suda
iyonlaşma denklemlerinde bu nedenle
çift yönlü ok ile ifade edilir.
• Zayıf asit olan HCN’in çözeltisinin
iyonlaşma denklemi;
HCN(suda) ⇌ H+(suda) + CN–(suda) şeklindedir.

1029
ORGANİK ASİTLERİN
İYONLAŞMASI
• Organik asitler, yapılarında bulunan
karboksil (-COOH) grubundan dolayı suda
çözündüklerinde suya H+ verir. Örneğin,
sirke asidi olarak bilinen CH3COOH suda
çözündüğünde -COOH grubundaki
hidrojenini suya verir:

• CH3COOH(suda) ⇌ CH3COO–(suda) + H+(suda)


1030
KUVVETLİLİK
• Kuvvetlilik, çok H+ iyonu olmasına göre
değildir.
• Kuvvetlilik, kendinde mevcut olanın
tamamını vermesi ile ilgilidir.

1031
pH’ın KUVVETLİLİK VE H+
İYONU ÇOKLUĞU İLE İLİŞKİSİ
• pH, H+ çokluğuyla ilgilidir.
• pH’ın kuvvetlilikle ilişkisi yoktur,
örneğin HCl kuvvetli asit, CH3COOH ise
zayıf asittir. Seyreltik bir HCl çözeltisinin
pH’ı 6, ona göre daha derişik olan bir
CH3COOH çözeltisinin pH’ı ise 3 olabilir.

1032
ASİT VE BAZLARIN
İYONLAŞMA DENKLEMİ
ÖRNEKLERİ

1033
KUVVETLİ ASİTLERİN
İYONLAŞMA DENKLEMİ
ÖRNEKLERİ
• HBr → H+ + Br–
• HBr + H2O → H3O+ + Br–

• HI → H+ + I–
• HI + H2O → H3O+ + I–

1034
• HClO4 → H+ + ClO4–
• HClO4 + H2O → H3O+ + ClO4–

• HNO3 → H+ + NO3–
• HNO3 + H2O → H3O+ + NO3–

• H2SO4 → 2H+ + SO4–2


• H2SO4 + H2O → 2H3O+ + SO4–2

1035
KUVVETLİ BAZLARIN
İYONLAŞMA DENKLEMİ
ÖRNEKLERİ
• LiOH → Li+ + OH–
• NaOH → Na+ + OH–
• KOH → K+ + OH–
• RbOH → Rb+ + OH–
• CsOH → Cs+ + OH–
• FrOH → Fr+ + OH–
1036
• Ba(OH)2 → Ba+2 + 2OH–
• Ra(OH)2 → Ra+2 + 2OH–

1037
ZAYIF ASİTLERİN
İYONLAŞMA DENKLEMİ
ÖRNEKLERİ
• HF ⇌ H + F
+ –

• HF + H2O ⇌ H3O+ + F–

• HCN ⇌ H+ + CN–
• HCN + H2O ⇌ H3O+ + CN–

• CH3COOH ⇌ CH3COO– + H+
• CH3COOH + H2O ⇌ CH3COO– + H3O+
1038
• H2S ⇌ H+ + HS–
• H2S + H2O ⇌ H3O+ + HS–

• H2CO3 ⇌ H+ + HCO3–
• H2CO3 + H2O ⇌ H3O+ + HCO3–

• H3PO4 ⇌ H+ + H2PO4–
• H3PO4 + H2O ⇌ H3O+ + H2PO4–

1039
• H2SO3 ⇌ H+ + HSO3–
• H2SO3 + H2O ⇌ H3O+ + HSO3–

• C6H5COOH ⇌ H+ + C6H5COO–
• C6H5COOH + H2O ⇌ H3O+ + C6H5COO–

• HOOC-COOH ⇌ H+ + (HOOC-COO)–
• HOOC-COOH + H2O ⇌ H3O+
+ (HOOC-COO)–

1040
İYON HÂLİNDEKİ ZAYIF
ASİTLERİN İYONLAŞMA
DENKLEMİ ÖRNEKLERİ
• HCO3– ⇌ H+ + CO3–2
• HCO3– + H2O ⇌ H3O+ + CO3–2

• HSO3– ⇌ H+ + SO3–2
• HSO3– + H2O ⇌ H3O+ + SO3–2

1041
• H2PO4– ⇌ H+ + HPO4–2
• H2PO4– + H2O ⇌ H3O+ + HPO4–2

• HPO4–2 ⇌ H+ + PO4–3
• HPO4–2 + H2O ⇌ H3O+ + PO4–3

1042
HİDROKSİL İÇEREN ZAYIF
BAZLARIN İYONLAŞMA
DENKLEMİ ÖRNEKLERİ
• AgOH ⇌ Ag+ + OH–
• Fe(OH)3 ⇌ Fe+3 + 3OH–
• Mg(OH)2 ⇌ Mg+2 + 2OH–
• Cu(OH)2 ⇌ Cu+2 + 2OH–

1043
HİDROKSİL İÇERMEYEN
ZAYIF BAZLARIN İYONLAŞMA
DENKLEMİ ÖRNEKLERİ
• NH3 + H2O ⇌ NH4+ + OH–
• CH3NH2 + H2O ⇌ CH3NH3+ + OH–

1044
HERHANGİ BİR BİLEŞİĞİN
ASİT OLUP OLMADIĞINI
NASIL TANIYABİLİRİZ?
• H2SO4, NH3, H2CO3, CH4, C6H5COOH,
C2H2 bileşiklerinden hangileri asittir? Bir
bileşiğin asit olduğunu molekül formülünün
hidrojen elementi ile başlamasından ya da
organik bileşik ise karboksil grubu
içermesinden tanırız.
1045
• Buna göre, H2SO4, H2CO3, C6H5COOH,
gibi bileşikler asitken NH3, CH4, C2H2
bileşiklerinin moleküllerinde hidrojen
atomu başta olmadığı ve karboksil grubu
içermediği için asit olmadıklarını
söyleyebiliriz.
• Yapısında asidik hidrojen atomu
içermeyen ancak asit özellik gösteren
maddeler de vardır. SO2, CO2 ve N2O5 gibi
bileşikler hidrojen atomu içermemelerine
rağmen asit özellik gösterir.
1046
• Bu oksijenli bileşiklere asidik oksit ya da
asidik anhidrit denir. Bu bileşikler su ile
asit oluşturarak reaksiyon verir.

1047
SU İLE ETKİLEŞEREK ASİT
OLUŞTURAN MADDELER
• Asidik oksit (asidik anhidrit) bileşikleri su
ile asit oluşturur.
• SO2(g) + H2O(s) ⇌ H2SO3(suda)
• SO3(g) + H2O(s) ⇌ H2SO4(suda)
• P2O5(g) + 3H2O(s) ⇌ 2H3PO4(suda)
• N2O5(g) + H2O(s) ⇌ 2HNO3(suda)
• CO2(g) + H2O(s) ⇌ H2CO3(suda)
1048
SU İLE ETKİLEŞEREK BAZ
(HİDROKSİL İYONU)
OLUŞTURAN MADDELER
• Metal oksit bileşikleri su ile baz oluşturur.
• O-2 + H2O(s) → 2OH–(suda)
• CaO(k) + H2O(s) → Ca+2(suda) + 2OH–(suda)
• Na2O(k) + H2O(s) → 2Na+(suda) + 2OH–(suda)
• K2O(k) + H2O(s) → 2K+(suda) + 2OH–(suda)

1049
1050
BİLEŞİKLERİN
SINIFLANDIRILMASI
• 1– ASİTLER
• 2– BAZLAR
• 3– OKSİTLER
• 4– TUZLAR

1051
OKSİTLERİN
SINIFLANDIRILMASI
• Oksijenin yanında tek cins elementin
bulunduğu (OF2 hariç) bileşiklerdir.
• 1– ASİDİK OKSİTLER (ASİDİK
ANHİDRİTLER): CO2, NO2, N2O5, SO3,
SO2, Mn2O7, CrO3 örneklerindeki gibi
ametallerin oksijence zengin oksitlerine
denir.
• Asidik oksitlerin suyla tepkimesinden asit,
bazla tepkimesinden tuz ve su oluşur.
1052
• Asidik oksitler kovalent bağlıdır.
• 2– BAZİK OKSİTLER (METAL
OKSİTLER)
• Metallerin oksitlerine denir. Örneğin:
Na2O, CaO, Li2O.
• Bazik oksitlerin suyla tepkimelerinden
bazlar, asitlerle tepkimelerinden tuz ve su
oluşur.
• Bazik oksitler, büyük oranda iyonik bağlı
olup metallerin oksijenli bileşikleridir.
1053
• 3– NÖTR OKSİTLER
• Ametallerin oksijence fakir oksitlerine
denir. Oksijen sayısı ametal sayına ya
eşittir ya da daha azdır (CO, NO, N2O).
• Nötr oksitler; su, baz ve asitlerle tepkime
vermez.
• Oksijenle yanarak asidik oksitlerine
dönüşürler.

1054
• 4– AMFOTER OKSİTLER
• Amfoter metallerin oksitlerine denir.
Örneğin: Al2O3, ZnO, Cr2O3, PbO, SnO,
BeO.
• Amfoter oksitlerin bazlar ve asitlerle
tepkimelerinden tuz ve su oluşur. Suyla
tepkime vermezler.
• 5– PEROKSİTLER
• Oksijenin –1 değerlikli olduğu
oksitlerdir.1A ve 2A grubu metallerinin
peroksitleri vardır. Örneğin: Na2O2, Li2O2,
H2O2, K2O2, CaO2, MgO2, BaO2.
1055
• Peroksitler ısıtıldıklarında normal
oksitlerine dönüşür.
• H2O2 + ısı → H2O + 1/2O2
• 6– BİLEŞİK OKSİTLER
• Birden çok değerlik alan metallerin birden
çok değerliğinin bir arada bulunduğu
oksitlerdir. Örneğin:
• FeO . FeO2 → Fe3O4
• PbO . PbO2 → Pb2O3
• PbO . Pb2O3 → Pb3O4
1056
ASİDİK OKSİTLERLE BAZİK
OKSİTLERİN TEPKİMESİNDEN
TUZ OLUŞUR
• SO3(g) + Na2O(s) ⇌ Na2SO4(suda)

1057
TUZ ÇEŞİTLERİ
• 1– ASİDİK TUZ
Kuvvetli asitle zayıf bazın tepkimesinden
oluşan tuzdur.

• 2– BAZİK TUZ
Kuvvetli baz ile zayıf asidin tepkimesinden
oluşan tuzdur.

1058
• 3– NÖTR TUZ
Kuvvetli asitlerle kuvvetli bazların
tepkimesinden oluşan tuzdur (Denk
kuvvetlerde asit ve bazın tepkimesinden
oluşan tuzdur da denilebilir).

1059
ASİDİK TUZ, BAZİK TUZ,
NÖTR TUZ
• Asidik tuzlara NH4Cl, FeCl3, AlCI3 örnek
verilebilir.

• Bazik tuzlara KCN, NaF, CH3COONa


örnek verilebilir.

• Nötr tuzlara NaCl, KNO3, Na2SO4 örnek


verilebilir.
1060
TUZ ÇÖZELTİLERİNİN pH’ı
• Nötr tuzun sulu çözeltisinde pH, 7’dir.
• Asidik tuzun sulu çözeltisinde pH, 7’nin
altındadır.
• Bazik tuzun sulu çözeltisinde pH, 7’nin
üzerindedir.

1061
ASİT VE BAZLARIN
ÇÖZÜNMESİ İLE İYONLAŞMA
DERECESİNİN İLİŞKİSİ
Çözünme yüzdesini zenginlik, iyonlaşmayı
da vermek kabul edersek; çözeltileri dört
gruba ayırabiliriz:
1. ÇOK ÇÖZÜNEN VE % 100
İYONLAŞANLAR (ZENGİN, TAMAMINI
VEREN)
–1
HCl(g) + H2O(s) → H3O (suda) + Cl (suda)
+1

1062
2. AZ ÇÖZÜNEN VE % 100
İYONLAŞANLAR (FAKİR, TAMAMINI
VEREN): Bu grup, çözünürlük dengesi
konusundaki bileşikler olup iyonlaşma
denklemleri yanlış olarak çift yönlü okla
gösterilir. Bunun nedeni çözünürlük
hesaplamalarının denge mantığıyla
yapılmasındandır. Aslında suda
çözünmezler, bunlar kimyada az çözünen
diye geçer. Çözünmeleri milyonda birkaç
ile trilyonlarda birkaç civarındadır.
𝑆𝑢
Ba(OH)2(k) Ba+2(suda) + 2(OH)–1(suda)
1063
3. ÇOK ÇÖZÜNEN VEYA HER ORANDA
ÇÖZÜNEN FAKAT AZ İYONLAŞANLAR
(ZENGİN, AZINI VEREN)
–1
CH3COOH(s)+su⇌CH3COO (suda)+ H+1(suda)

4. AZ ÇÖZÜNEN VE AZ İYONLAŞANLAR
(FAKİR, AZINI VEREN)
–1
NH3(g) + H2O(s) ⇌ NH4 (suda) + OH (suda)
+1

(İLK İKİSİ KUVVETLİ, SON İKİSİ ZAYIFTIR)


1064
SUYUN İYONLAŞMASI ON
MİLYONDA BİR ORANINDA
OLDUĞUNDAN REAKSİYON
İŞARETİ ÇİFT YÖNLÜDÜR
+1 –1
H2O(s) ⇌ H (suda) + OH (suda)
• 10 000 000 H2O molekülünden 1 tanesi
iyonlarına ayrışır.
• Hiç ayrışmasaydı veya daha fazla oranda
ayrışsaydı ne olurdu?
1065
• Saf su, çok hassas aletlerle
anlaşılabilecek derecede iletkendir.
• Hiç ayrışmasaydı: Elektrikli aletin içine su
kaçarsa kontak yapar. Bu bir sigortadır ve
uyarıdır; tedbirli olmamız, elektrikli aletin
tamirini yapmamız için bir ikazdır. Çünkü;
tedbirsiz ve ihtiyatsız olarak aletin tamiriyle
uğraşılırsa, elektrik çarparak öldürür. H2O
molekülü iyonlarına hiç ayrışmasaydı,
tedbirli olmamız için ikaz meselesi ortadan
kalkacaktı.

1066
• Daha fazla oranda ayrışsaydı: Su hem
asit hem de baz olacağından yaşam
olmayacaktı.

1067
10.SINIF KİMYA 3.ÜNİTE
1.BÖLÜM ÇÖZÜMLÜ
SORULAR

1068
ASİT VE BAZLARIN
ÖZELLİKLERİ

ÇIKMIŞ SORULAR

1069
A 2013-YGS (10.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

1070
ASİT VE BAZLARIN AYIRT
EDİLMESİ

ÇIKMIŞ SORULAR

1071
D 2022-TYT (10.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

1072
MOLEKÜLER DÜZEYDE
ASİTLİK-BAZLIK

ÇIKMIŞ SORULAR

1073
D 2023-TYT (10.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

1074
2.BÖLÜM: ASİTLERİN VE
BAZLARIN TEPKİMELERİ

1075
ASİTLERİN ÖZELLİKLERİ
1. Sulu çözeltilerinde iyonlaşırlar ve elektriği
iletirler. Elektrik akımını ileten çözeltilere
elektrolit çözelti denir.
2. Sulu çözeltilerinde H+ iyonu oluştururlar.
3. Mavi turnusol kâğıdını kırmızıya çevirirler.
4. Bazlarla tepkimeye girerek tuz
oluştururlar.
5. Bazı metallerle tepkimelerinde H2 gazı
çıkartırlar.
1076
6. Bulundukları maddelere ekşilik katarlar.
7. Çözeltilerinin pH değerleri 7’den küçüktür.
8. Asitler genelde yakıcıdır.

1077
BAZLARIN ÖZELLİKLERİ
1. Sulu çözeltilerinde iyonlaşırlar ve elektriği
iletirler.
2. Sulu çözeltilerinde OH− iyonu oluştururlar.
3. Kırmızı turnusol kâğıdının rengini maviye
çevirirler.
4. Asitlerle tepkimeye girerek tuz
oluştururlar.
5. Elde kayganlık hissi uyandırırlar.
6. Bulundukları maddelere acılık katarlar.
1078
7. Çözeltilerinin pH değerleri 7’den büyüktür.

1079
ASİT VE BAZIN DEĞERLİĞİ
• Anorganik asitlerde H sayısı değerliği
verir.
• Organik asitlerde COOH sayısı değerliği
verir.
• Bazlarda OH sayısı değerliği verir.
• Değerliği 1 olan asitler monoprotik asit,
değerliği 1’den fazla olan asitler poliprotik
asittir. Değerliği 2 olan asitlere diprotik
asit, değerliği 3 olan asitlere triprotik asit
1080
denir.
NÖTRALLEŞME
REAKSİYONLARI

1081
ASİT+BAZ→TUZ+SU

1082
Ca(OH)2(suda) + 2HCl(suda) →
CaCl2(suda) + 2H2O(s)
• Yukarıda görüldüğü gibi bir asitle bir bazın
tepkimeye girerek tuz ve su oluşturduğu
olaylara nötrleşme tepkimesi denir.
• 1 mol baz ile 2 mol asit tepkimeye girerek
1 mol tuz ile 2 mol su oluşmuştur.
• Kat sayılar mol olarak alınır.

1083
• Asit ve bazın tepkimeye girerek tuz ve su
oluşturmasına nötralleşme tepkimesi
denir. Asit ve baz, denkleşmiş reaksiyon
denklemindeki mol oranlarına göre arta
kalansız olarak birleşirlerse buna tam
nötralleşme (%100 nötralleşme) denir.
• Tam nötralleşmede asidin H+ miktarı ile
bazın OH- miktarı eşit olur.
• H+ + OH- → H2O
Asit Baz Nötr

1084
• Nötralleşme tepkimesinde denkleşmiş
reaksiyon denklemindeki mol oranlarına
göre arta kalan olursa buna kısmen
nötralleşme tepkimesi denir.
• Kısman nötralleşme tepkimelerinde ortam
hiçbir zaman nötr olmaz.
• Tam nötralleşmede ise ortam bazen nötr
olur; bazen nötr olmaz, asidik ya da bazik
olur.

1085
NÖTRALLEŞME REAKSİYONU
ÖRNEKLERİ
• NaOH + HNO3 → NaNO3 + H2O

• NaOH + HCl → NaCl + H2O

• NaOH + CH3COOH → NaCH3COO + H2O

• 2NaOH + H2SO4 → Na2SO4 + 2H2O


1086
• KOH + HNO3 → KNO3 + H2O

• KOH + HCl → KCl + H2O

• KOH + CH3COOH → KCH3COO + H2O

• 2KOH + H2SO4 → K2SO4 + 2H2O

1087
ASİT-BAZ TEPKİMESİ İLE
NÖTRALLEŞME TEPKİMESİ
FARKI
• Amonyak (gaz) ile hidroklorik asit (gaz)
tepkimesinde su oluşmadığından
nötralleşme tepkimesi denilmez, asit-baz
tepkimesi denilir.

• NH3(g) + HCl(g) → NH4Cl(k)

1088
• Aşağıdaki gibi başka örnekler de verilebilir.
• NH3(g) + HNO3(g) → NH4NO3(k)
• 2NH3(g) + H2SO4(g) → (NH4)2SO4(k)

1089
NÖTRALLEŞME
• Asit ve baz çözeltilerinin karıştırılmasında
iki durum söz konusudur Tepkime
sonunda arta kalan madde olmaz (tam
nötralleşme tepkimesi) veya arta kalan
madde olur (kısmen nötralleşme
tepkimesi).
• Arta kalan madde olmaz: Bu durumda asit
ve bazın tamamı tuz ve suya dönüşür; bu
tepkimeye giren asitle bazın mol sayısının
stokiyometrik olarak eşdeğer olduğunda
olur (eşdeğerlik noktasına ulaşma). 1090
• Zayıf ile kuvvetlinin tepkimesinde arta
kalan madde olmayıp denkleştirilmiş
tepkime denklemine göre tam mol
oranlarında reaksiyona girseler tam
nötralleşme olur ama ortam nötr olmaz.
• Arta kalan madde olur: Ortamda asit ve
bazdan biri arta kalır. Tepkimeye giren
asitle bazın birinden arta kalan olursa
kısmen nötralleşme olur, tam nötralleşme
olmaz, ortam nötr olmaz.

1091
ASİT VE BAZ ÇÖZELTİSİNİN
KARIŞTIRILMASI
SONUCUNDA OLUŞAN
TUZUN pH’ı
• Kuvvetli asit ile kuvvetli baz, mol sayıları
stokiyometrik olarak eşdeğer olacak
şekilde karıştırılırsa oluşan tuzun sulu
çözeltisinde pH=7’dir.

1092
• Kuvvetli asit ile zayıf baz, mol sayıları
stokiyometrik olarak eşdeğer olacak
şekilde karıştırılırsa oluşan tuzun sulu
çözeltisinde pH, 7’nin altındadır.
• Kuvvetli baz ile zayıf asit, mol sayıları
stokiyometrik olarak eşdeğer olacak
şekilde karıştırılırsa oluşan tuzun sulu
çözeltisinde pH, 7’nin üstündedir.

1093
• Zayıf baz ile zayıf asit, mol sayıları
stokiyometrik olarak eşdeğer olacak
şekilde karıştırılırsa oluşan tuzun sulu
çözeltisinde pH, 7’nin üstünde de olabilir
altında da olabilir. Zayıf baz ile zayıf
asitten hangisinin daha zayıf olmasına
göre değişir.

1094
SAF SUYA NÖTR TUZ
ÇÖZELTİSİ EKLENİNCE pH
YÜKSELİR Mİ, DÜŞER Mİ,
DEĞİŞMEZ Mİ?
• Değişmez.

1095
NÖTRALLEŞME
PROBLEMLERİ

1096
1097
1098
1099
1100
1101
1102
1103
4 mol KOH içeren bir çözelti kaç
mol H2SO4 ile tepkimeye girerse
tam nötralleşme gerçekleşir ve
pH kaç olur?

r1104
2KOH+H2SO4→K2SO4+2H2O

2 molle 1 mol girerse


4 molle 2 mol girer.

pH=7

1105
3 mol NH3 içeren bir çözeltinin
tamamını kaç g HNO3
nötralleştirir, ne tür tuz oluşur,
ortam pH’ı 7’den küçük mü
büyük mü olur? (HNO3:63)

1106
NH3 + HNO3 → NH4NO3
63x3=189 g HNO3 gerekir.
Asidik tuz oluşur.

Ortam pH’ı 7’den küçüktür.

1107
20 mol NaOH içeren bir
çözeltiye 6 mol H2SO4 içeren bir
çözelti ekleniyor, tepkime
sonucunda kaç mol tuz oluşur,
hangi maddeden kaç mol artar,
sonuçta ortam asidik mi bazik
mi olur?
1108
2NaOH+H2SO4→Na2SO4+2H2O

6 mol tuz oluşur.


8 mol baz artar.
Arta kalan baz olduğundan
ortam bazik olur.

1109
0,2 mol KOH içeren bir çözelti
ile kaç molekül-gram H2SO4
tepkimeye girerse tam
nötralleşme olur?

1110
2KOH+H2SO4→K2SO4+2H2O

2 molle 1 molekül-gram girerse


0,2 molle 0,1 molekül-gram
girer.

1111
A

1112
1113
1114
1115
MOL-MOL İYON İLİŞKİSİ
PROBLEMLERİ

1116
• Kuvvetli bir baz olan NaOH’in 1 molü suda
tamamen çözününce ortamda kaç mol
iyon bulunur?

1117
• NaOH → Na+ + OH–
1 mol NaOH suda çözününce ortamda 2 mol iyon
bulunur.

1118
• %100 iyonlaşan (NH4)3PO4 tuzunun 1
molü suda tamamen çözününce ortamda
kaç mol iyon bulunur?

1119
• (NH4)3PO4 → 3NH4+ + PO4–3
1 mol (NH4)3PO4 suda çözününce ortamda 4 mol
iyon bulunur.

1120
• %100 iyonlaşan NH4NO3 tuzunun 1 molü
suda tamamen çözününce ortamda kaç
mol iyon bulunur?

1121
• NH4NO3 → NH4+ + NO3–
1 mol NH4NO3 suda çözününce 2 mol-iyon
ortamda bulunur.

1122
DEĞERLİK PROBLEMLERİ

1123
• Asitlerde hidrojen iyonu sayısıdır. Organik
asitlerde karboksil sayısıdır.

• Bazlarda hidroksil sayısıdır.

• Redoks tepkimesi vermeyen tuzlarda + ya


da – yük sayısıdır. Redoks tepkimesi
veren tuzlarda aldığı ya da verdiği elektron
sayısıdır.

1124
1 değerli kuvvetli bir bazın 3
molü 2 değerli kuvvetli bir asidin
kaç molü ile nötralleşir?

1125
• 1 değerli kuvvetli bir bazın NaOH olsun.
2 değerli kuvvetli bir asit de H2SO4 olsun.

• Denkleştirilmiş nötralleşme tepkimesinde


görüldüğü gibi 2 mol baz 1 mol asit ile
nötralleşmektedir:
2NaOH + H2SO4 → Na2SO4 + 2H2O

• Buna göre 1,5 mol H2SO4 gerekmektedir.

1126
1127
TUZ OLUŞUMU
• Sodyum sülfat, laboratuvarda sülfürik asit
ile sodyum hidroksidin tepkimesinden elde
edilir. Sodyum sülfat; deterjan, kâğıt, cam,
tekstil endüstrisinde ve çeşitli kimyasal
maddelerin üretiminde kullanılır. Sodyum
sülfat doğada minerallerden, deniz ve göl
sularından elde edilen bir tuzdur.

1128
1129
GÜNLÜK HAYATTA ASİT-BAZ
TEPKİMELERİ

1130
• Günlük hayatta birçok asit-baz tepkimesi
gerçekleşebilir. Toprağa kireç
dökülmesinde, zeytinyağı üretiminde, diş
macunu kullanımında ve kekin
kabarmasında asit-baz tepkimesi
gerçekleşir.
• Asitli topraklarda bazı bitkiler iyi
gelişemediği için toprağa bazik olan kireç
taşı (CaCO3), sönmemiş kireç (CaO),
odun külü eklenerek toprağın pH değeri
değiştirilir. Zeytinyağı üretiminde asitlik
oranının 0,8-2 arasında olması tercih 1131
• Asitliği düzenlemek için zeytinyağı ile sud
kostik (NaOH) basınçlı ortamda tepkimeye
sokularak ortamın asitliği düzenlenir.
• Ağızda oluşan asidik ortam diş
çürümelerine neden olur. Diş çürümesini
önlemek için alkali yapıdaki diş macunu ile
ağız ortamı nötralize edilir. Midede aşırı
hidroklorik asit salgılanması sonucunda
oluşan mide rahatsızlıklarını gidermek için
bazik alüminyum hidroksit veya
magnezyum hidroksit içeren ilaçlar
kullanılarak mide pH’ı düzenlenir. 1132
• Kek yapımında kullanılan asidik madde
(limon suyu, elma, süt, yoğurt gibi) ile
bazik yapıdaki kabartma tozu (sodyum
bikarbonat) tepkimeye girerek karbon
dioksit oluşturur. Oluşan karbon dioksit,
keki kabartır. Saçların yıkanması sırasında
kullanılan bazik yapıdaki şampuan
saçların taranmasını zorlaştırır. Sorunu
çözmek için kullanılan saç kremleri hafif
asidik yapıda olduğundan saçların kolay
taranmasını sağlar. Saç kreminin aşırı
kullanımı insan sağlığı açısından
zararlıdır. 1133
ASİTLERİN METALLERLE
TEPKİMELERİ

1134
AKTİF METAL, PASİF METAL

• Elektron verme eğilimi hidrojenden büyük


olan metaller aktif metaldir.
• Elektron verme eğilimi hidrojenden küçük
olan metaller pasif metaldir.

1135
PASİF METALLER
• SOY METALLER
• Au
• Pt

• YARISOY METALLER
• Cu
• Ag
• Hg
1136
AKTİF METALLER
• Pasif metallerin dışındaki yaklaşık 70
kadar metal aktif metaldir.
• 1A grubu en aktifidir. 1A grubu metalleri
suyla bile tepkimeye girer.

1137
AKTİF METALLERİN
ASİTLERLE TEPKİMESİ
• Tüm aktif metaller tüm asitlerle tepkimeye
girer, hidrojen gazı açığa çıkar.

• Ni(k) + 2HCl(suda) → NiCl2(suda) + H2(g)


• Fe(k) + 2HCl(suda) → FeCl2(suda) + H2(g)
• Cr(k) + 3HCl(suda) → CrCl3suda) + 3/2H2(g)

1138
• 2Al(k)+3H2SO4(suda)→ Al2(SO4)3(suda)+3H2(g)

• Mg(k) + 2HNO3(suda)→ Mg(NO3)2(suda)+ H2(g)

• Zn(k) + 2CH3COOH(suda) →
Zn(CH3COO)2(suda) + H2(g)

1139
PASİF METALLER HCl, HBr,
HI GİBİ OKSİJENSİZ ASİTLER
İLE TEPKİMEYE GİRMEZ
• Pasif metallerin 5’i de (soy ve yarı soy
metaller) HCl vb. oksijensiz asitler ile
tepkimeye girmez, dolayısıyla H2 gazı
da açığa çıkarmaz.

1140
• SOY METALLER
• Au + HCl → Tepkime vermez.
• Pt + HCl → Tepkime vermez.

• YARISOY METALLER
• Cu + HCl → Tepkime vermez.
• Ag + HCl → Tepkime vermez.
• Hg + HCl → Tepkime vermez.

1141
YARISOY METALLER
OKSİJENLİ ASİTLERLE
TEPKİMEYE GİRER
• Tepkime sonucu H2 gazı açığa çıkmaz.
• Derişik H2SO4 kullanıldığında SO2 gazı
açığa çıkar.
• Seyreltik H2SO4 ile tepkime olmaz.
• Seyreltik HNO3 ile NO gazı açığa çıkar.
• Derişik HNO3 ile NO2 gazı açığa çıkar.
1142
YARISOY METALLERİN
DERİŞİK SÜLFÜRİK ASİTLE
TEPKİMESİ

• 2Ag(k) + 2H2SO4(suda) → Ag2SO4(suda) +


SO2(g) + 2H2O(s)
• Bu tepkimeyi Cu ve Hg da verir.

1143
YARISOY METALLERİN
DERİŞİK NİTRİK ASİTLE
TEPKİMESİ
• Cu(k) + 4HNO3(suda) → Cu(NO3)2(suda) +
2NO2(g) + 2H2O(s)

• Bu tepkimeyi Ag ve Hg da verir.

1144
YARISOY METALLERİN
SEYRELTİK NİTRİK ASİTLE
TEPKİMESİ

• 3Cu(k) + 8HNO3(suda) → 3Cu(NO3)2(suda)


+ 2NO(g) + 4H2O(s)

• Bu tepkimeyi Ag ve Hg da verir.

1145
SOY METALLERİN KRAL
SUYU İLE TEPKİMESİ
• Soy metaller (Au, Pt) yalnız kral suyu ile
tepkimeye girer.

• Au(k) + 3HNO3(suda) + 4HCl(suda) →


HAuCl4(suda) + 3NO2(g) + 3H2O(s)

1146
KRAL SUYU
• 3 hacim derişik HCl (tuz ruhu) ile 1
hacim derişik HNO3 (kezzap)
karışımından oluşan günümüzde de
bütün dünyada hâlâ kullanılan kral
suyunu Cabir bin Hayyan keşfetmiştir.

1147
AMFOTER METALLERİN ASİT
VE BAZLARLA TEPKİMELERİ

1148
AMFOTER METALLER
• Hem asit hem de bazla tepkimeye girer.
• Zn
• Al
• Cr
• Sn
• Pb
• Be

1149
AMFOTER METALLERİN
ASİTLERLE TEPKİMESİ
• Zn(k) + 2HCl(suda) → ZnCl2(suda) + H2(g)

• Al(k) + 3HCl(suda) → AlCl3(suda) + 1,5H2(g)

1150
AMFOTER METALLERİN
BAZLARLA TEPKİMESİ
• Amfoter metaller kuvvetli bazlarla
tepkimeye girer.

• Zn(k) + 2NaOH(suda)→ Na2ZnO2(suda) + H2(g)

• Al(k) +3NaOH(suda)→Na3AlO3(suda) +1,5H2(g)

1151
ASİT VE BAZLARIN
METALLERLE ETKİLEŞİMİ
PROBLEMLERİ

1152
%50 saflıktaki 28 gram Fe’in
tamamının tepkimeye girmesi
için kütlece %18,25’lik
yoğunluğu 1,1 g/mL olan HCl
çözeltisinden kaç mL almak
gerekir? (HCl:36,5, Fe:56)

1153
• Fe + 2HCl → FeCl2 + H2
• 13 g demir tepkimeye girecektir.
• Denkleme göre 56 g demir 73 gram asitle
girer.
• 13 gram demir olduğuna göre 18,25 gram
asitle girer.
• Asit çözeltisi kütlece %18,25’lik olduğun
için 100 g asit gerekir.
• V=m/d
• 100/1,1=91 mL almak gerekir.
1154
2 mol Zn üzerine 2 mol H2SO4
içeren bir çözelti ekleniyor,
tepkime %50 verimle
gerçekleşiyor. Buna göre N.Ş.A.
kaç L H2 gazı oluşur?

1155
Zn + H2SO4 → ZnSO4 + H2
Verim %100 olsaydı 2 mol yani
44,8 L H2 gazı oluşurdu, verim
%50 olduğuna göre 22,4 L
oluşur.

1156
0,2 mol Al’un tamamının
yeterince H2SO4 ile
tepkimesinden N.Ş.A. kaç litre
H2 gazı açığa çıkar?

1157
2Al+3H2SO4→ Al2(SO4)3+3H2
2 molden 3x22,4=67,2 litre,
0,2 molden 6,72 litre açığa
çıkar.

1158
Mg ve Au’dan oluşan 4 mollük
bir karışım HNO3 çözeltisi ile
tepkimeye giriyor, 3 mol H2 gazı
açığa çıkıyor. Au’ın molce
yüzdesi kaçtır?

1159
Mg + 2HNO3 → Mg(NO3)2 + H2
Au + HNO3 → Tepkime vermez.
3 mol H2 gazı çıktığına göre
karışımın 3 molü Mg’dur.
Soruda toplam 4 mol
verildiğinden 1 molü de Au olur.
Buradan Au molce ¼ olduğuna
göre molce yüzdesi %25’tir.
1160
Ni ve Cr’dan oluşan 10 mollük
bir alaşım yeterince HCl
çözeltisi ile tepkimeye giriyor.
12,5 mol H2 gazı çıkıyor.
Alaşımın kaç molü Ni kaç molü
Cr’dir?

1161
Ni + 2HCl → NiCl2 + H2
Cr + 3HCl → CrCl3 + 3/2H2
• Her ikisi de HCl ile tepkimeye girer.
• Ni mol sayısı x, Cr mol sayısı y olsun.
• x+y=10
• x+1,5y=12,5
• 0,5y=2,5
• y=5 mol
• x=5 mol
1162
1163
1164
ASİT VE BAZLARIN
METALLERLE ETKİLEŞİMİ

ÇIKMIŞ SORULAR

1165
E TYT-YKS 2021 KİMYA
10.SINIF 3.ÜNİTE

1166
C TYT-YKS 2020 KİMYA
10.SINIF 3.ÜNİTE

1167
B 2010-LYS2 (10.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

1168
A 2010-YGS (10.SINIF KİMYA
3.ÜNİTE 2.BÖLÜM)

1169
ASİT ÇÖZELTİLERİYLE
TEPKİMESİNDEN
YARARLANARAK
METALLERİN AKTİFLİK
SIRALAMASI

ÇIKMIŞ SORULAR

1170
D 2019-TYT/KİMYA 10.SINIF
3.ÜNİTE

1171
ASİTLERLE ÇALIŞIRKEN
DİKKAT EDİLMESİ
GEREKENLER

1172
• Asitler tepkimelerinde ısı açığa çıkarma
özellikleri nedeniyle dikkatli çalışılması
gereken maddelerdendir. Tepkimeler
sırasında bulundukları kabın cinsine göre
kap eriyebilir veya parçalanabilir. Asit
çözeltileri hazırlanırken asit üzerine su
eklenmez. Derişik asit üzerine az miktarda
su eklendiğinde tepkime sonucu açığa
çıkan ısı az miktardaki suyu
buharlaştırırken asidin etrafa sıçramasına
da neden olur. Asidin üzerine su
eklenmeye devam edilirse açığa çıkan
yüksek ısı cam kabın çatlamasına ve 1173
• Bu nedenle asit çözeltileri hazırlanırken
asit üzerine su değil, su üzerine asit ilave
edilmelidir.
• Asitler aşındırıcı özelliğe sahip olduğu için
çalışılırken koruyucu giysi ve gözlük
kullanılmalıdır. Nitrik asit (HNO3)
metallerin çoğunu çözen kuvvetli bir asittir.
Nitrik asitle hidroklorik asit (HCl) karışımı
olan kral suyu soy metalleri (Au, Pt)
çözebilir. Bu nedenle nitrik asit metal
kaplarda saklanamaz. Genellikle cam veya
plastik kaplarda saklanır.
1174
• Sülfürik asit (H2SO4) soy metallerin (Au,
Pt) dışındaki diğer metallerle tepkimeye
girdiği için genellikle cam veya plastik
kaplarda saklanır.
• Hidroflorik asit (HF); yarı soy (Cu, Hg, Ag)
ve soy metaller (Au, Pt) dışında kalan
metallerle etkileşime girdiği için metallerle
temasından kaçınılmalıdır.
• Hidroflorik asit zayıf bir asit olmasına
rağmen camı aşındırır. Bu nedenle cam
kaplarda saklanamaz.
1175
• Hidroflorik asit aynı zamanda killi
topraktan yapılan porselenin dış
kısmındaki sır (sırça) da bir tür cam olduğu
için HF'ten zarar görür. Bu nedenle
laboratuvardaki porselen malzeme HF ile
temas ettirilmemelidir.
• Derişik sülfürik asit (H2SO4), fosforik asit
(H3PO4) ve asetik asit (CH3COOH)
çözünürken ısı açığa çıkarır. Çalışılan
kaplarda ısı oluşacağı için dikkatli
olunmalıdır. Suyun üzerine asit
konulmalıdır, asidin üzerine su asla 1176
konulmamalıdır.
• Ayrıca bu asitler nem çekme özelliğine de
sahiptir. Ciltle temas ettiklerinde ciltteki
suyu çeker ve asit yanığındaki doku hasarı
ve doku kaybının artmasına neden olur.

1177
3.BÖLÜM: HAYATIMIZDAKİ
ASİTLER VE BAZLAR

1178
ASİT VE BAZLARIN FAYDA VE
ZARARLARI

1179
• Meyve sebze gibi gıda maddelerinin
birçoğu asit ve baz içerir. Asit ve bazlar
günlük hayatta yenilen gıdaların
sindirilmesinden alınan ilaçlara hatta
temizlik malzemelerine kadar birçok yerde
kullanılır. Örneğin asitler vücuda C vitamini
(askorbik asit) alınmasında, otomobillerin
çalıştırılmasında, hazır gıdaların raf
ömrünün uzatılmasında etkilidir. Temizlik
maddelerinde kullanılan bazlar olmadan
kıyafetlerdeki inatçı lekeler çıkarılamaz,
mutfak ve banyolar temizlenemez. 1180
• Asit ve bazların günlük hayattaki faydaları
sadece bunlarla sınırlı değildir. Hayatın
sağlıklı bir şekilde devam ettirilmesi
vücuttaki asitle bazın varlığına ve asit-baz
tepkimelerine bağlıdır.
• Hücreler ve kimyasal tepkimeler pH
değişimine oldukça duyarlıdır. Vücudun
her bölgesinin pH değeri farklıdır. Yenilen
besinlerin asidik veya bazik olması,
vücutta başta kan birçok vücut sıvısının
pH değerine etki eder. Bu değerin altına
veya üstüne çıkılırsa farklı rahatsızlıklara
neden olabilir. 1181
• Vücut, asitlerin ve bazların seviyesini
kontrol etmeye yardımcı olan bir tampon
sisteme sahiptir. Vücuttaki pH seviyeleri
bikarbonat (HCO3-) kullanılarak kontrol
edilir. İnsan vücudundaki bazı organ ve
dokular asit üretir. Örneğin kas dokusu
çalışırken laktik asit üretir. Bu asit
toplandığında bikarbonat iyonuyla
nötrleşir. Vücuttaki pH değeri o kadar
önemlidir ki bu değer değiştiğinde ve kısa
sürede dengelenmediğinde insan hayatı
tehlikeye girebilir.
1182
• Asit ve bazların bitkiler üzerinde faydaları
vardır. Örneğin toprakta bulunan bazı
asitler toprağı daha tanecikli hâle getirir,
toprağın yapısını düzenler, hava ve su
geçirgenliğini artırır. Asitler farklı kullanım
alanlarına sahiptir. Örneğin sülfürik asit
gübre üretiminde kullanıldığı gibi otomobil
pillerinde de kullanılır. Asit ve bazların
insan sağlığı ve çevre üzerine yararlı
etkileri olduğu gibi zararlı etkileri de vardır.
Örneğin doğaya salınan SO2 gazıyla
oluşan H2SO4ʼe (sülfürik asit) maruz
kalınması toksik etkisi olduğundan 1183
• Diğer taraftan H2SO4 asit yağmurları
şeklinde çevreye de zarar verir.

1184
ASİT YAĞMURLARININ
OLUŞUMU

1185
YAĞMUR SUYUNUN ASİDİK
OLMASININ SEBEBİ
• 1.Sebep (faydalı): Saf suyun pH değeri 7,
yağmur suyunun pH değeri yaklaşık
5,6ʼdır. Bu değer bize yağmur suyunun az
da olsa asidik özellikte olduğunu gösterir.
Yağmur suyunun asitliğine neden olan
doğal faktörler karbon dioksit gazıdır.
Havadaki karbon dioksit yağmur suyunda
çözünerek karbonik asit (H2CO3) oluşturur.
Karbonik asit zayıf asittir. Kısmen
iyonlaşarak H+ iyonları oluşturur. 1186
• Termik santralden atmosfere yayılan CO2 gazı
H2O ile birleşerek H2CO3 (karbonik asit) bileşiği
meydana gelir, karbonik asitten gelen H+
iyonları yağmur suyunun pH'ını düşürür.
• H2O + CO2 ⇌ H2CO3
• 2.Sebep (hiçbir zaman olmadı): Yağmur
suyunun asidik olmasına sebep gösterilen
NO, NO2 gibi azot oksitler (NOX) aslında
sebep değildir.
• Havada azot ve oksijen olmasına rağmen
hiçbir zaman azot oksitler oluşmaz.
1187
• Şimşek çaktığında bile gerekli olan yüksek
aktivasyon enerjisi sağlanamaz.
• Sağa doğru cereyan yüzdesi çok düşüktür.
N2 + 2,5O2 + yüksek sıcaklık ⇌ N2O5
• Yanma reaksiyonları ekzotermik olduğu hâlde
azotun yanması endotermiktir.
• Havanın tamamını oluşturan çok miktarda
bulunan atmosferik gaz olan azot ve
oksijen hiçbir zaman yüksek sıcaklık,
güneş ışığı, yıldırım veya şimşek etkisine
rağmen tepkimeye girmemiştir.
1188
• Tepkimeye girmediğinden NO2, NO gibi
azot oksitler oluşmamıştır, kezzap
meydana gelmemiştir.
• Filtresi olmayan fabrika bacalarından çıkan
NO2 gazının hava oksijeniyle birleşip N2O5
gazını oluşturması da ihmal edilebilir
düzeydedir.
• 2NO2 + 0,5O2 ⇌ N2O5
• Diazot pentaoksit (N2O5) bileşiğinin suyla
reaksiyonu da çift yönlü olup ileri reaksiyonun
hızı çok yavaştır.
1189
• N2O5 + H2O + yüksek sıcaklık ⇌ 2HNO3
• Her şimşek çakışında HNO3 (kezzap) oluşması
için şartlar hazır olduğu hâlde konulan
engellerle hayat devam etmekte, nitrik asit
yağmuru yağmamaktadır.
• Kimya endüstrisinde bir dizi reaksiyon
sonucu nitrik asit elde edilir.
• 3.Sebep (tarihte 1 kez yağdı): Yağmur
suyunun pH değeri yaklaşık 5,6ʼdır,
genellikle pHʼı 4,6ʼdan daha küçük değere
sahip olan yağmurlara asit yağmuru denir.
1190
• Asit yağmuru sanayileşmenin ilk yıllarında
İskandinav ülkelerinde bir kez problem
olmuş, hemen gerekli tedbir alınmıştır.
Yağmur suyunun pH düşüklüğü, konulan
birtakım sistemlerle tolere edilmektedir.
Asit yağmuruna kükürt dioksitler sebeptir.
• Asit yağmuruna neden olan en önemli asit
H2SO4 (sülfürik asit) bileşiğidir.
• Endüstride atık madde olarak oluşan SO2 ile
NO2 tepkimeye girerek SO3’e dönüşür.
SO2 + NO2 ⇌ SO3 + NO
1191
• NO nötr oksit olduğundan suyla tepkimeye
girmez, asit oluşturmaz. SO3 atmosferdeki su
buharıyla tepkimeye girer.
• H2O + SO3 ⇌ H2SO4
• Filtresi olmayan fabrika bacalarından çıkan
SO2 gazı; havadaki O2 ile birleşir, SO3 gazı
oluşur.
• SO2 + ½O2 ⇌ SO3
• SO3 gazı; yağmur yağdığında H2O ile birleşir.
Asit yağmuru adıyla bilinen H2SO4 meydana
gelir.
• SO3 + H2O ⇌ H2SO4 1192
• H2SO3 de (sülfüröz asit) asit yağmurlarına
neden olur.
• Sülfürlerin bol hava ile ısıtılarak oksidine
dönüştürülmesi işlemi olan kavurma
sonucunda açığa çıkan SO2 (kükürt dioksit)
gazı, çevre kirliliğine ve H2SO3 oluşumuna
neden olur.
• H2O + SO2 ⇌ H2SO3
• Günümüzde fabrika bacalarına filtre takma
zorunluluğu olduğundan dolayı asit yağmuru
sorunu ortadan kalkmıştır denilebilir.
1193
ASİT YAĞMURLARININ
ÇEVREYE VE TARİHİ
ESERLERE ETKİSİ

1194
• Yağmur-su döngüsünde yağan her
yağmur, su kaynakları ve canlı cansız tüm
varlıklar için yararlıdır. Asit yağmuru
çevreye zararlı etkileri olan, bir dizi
kimyasal tepkimeyi 1930 yıllarında
tetiklemiş, havada oluşan kükürt oksitler
yağmur, karla karışık yağmur ve kar ile
birleşerek yeryüzüne asit yağmuru
şeklinde inmiştir. Asit yağmuru ekolojik
dengeyi bozmuştur, en fazla göl ve
akarsular ile suda yaşayan bitki ve
balıkları etkilemiştir. 1195
• Asit yağmurları suları asidik yaparak
bileşikler hâlinde bulunan ağır metallerin
çözünmesine neden olmuştur. Çözünen
ağır metaller toprak, göl ve derelere
karışarak suyun toksik hâle gelmesine
neden olmuştur. Suların asitliği arttıkça
dere ve göllerde suda yaşayan canlılarının
yaşamı tehlikeye girmiştir. Kıyılarda toplu
balık ölümleri görülmüştür (Görsel).

1196
• Asitli su, topraktaki besin maddelerini ve
yararlı mineralleri çözmüştür. Alüminyum
gibi maddelerin toprakta tutulmasına
neden olduğundan ağaç ve bitkiler
büyümek için gerekli besini
alamamışlardır. Asit yağmurları doğrudan
ağaçları öldürmemiştir ama yapraklara
zarar vererek ağaçları zayıflatmıştır. Yeşil
ve sağlıklı olan yapraklar veya iğne
yapraklar dökülürmüştür. Asidik yağışlar
yaprakların üzerinde bulunan mumsu
tabakayı aşındırarak yaprakları tahrip 1197

etmiştir.
• Yaprak asit yağmurundan zarar
gördüğünde ve bu nedenle zayıfladığında,
zarar veren hastalık ve böceklerden daha
fazla etkilenmiştir (Görsel).

1198
• Asit yağmurunun insan sağlığına da
olumsuz etkisi olmuştur. Asit yağmuru
havada partiküller oluşturmuştur. Oluşan
bu partiküller solunum problemlerine yol
açarak nefes almayı zorlaştırmıştır.
• Asit yağmuru ayrıca yapı malzemelerinin
bozulmasına ve aşınmasına yol açarak
tarihi eserlere de zarar vermiştir. Tarihi
eserlerin, heykellerin ve binaların çoğu
kireç taşı ve mermerden yapılmıştır. Kireç
taşı ve mermerde bulunan kalsiyum
karbonat asitlerle çözünen, suda
çözünmeyen bir katıdır. 1199
• Kalsiyum karbonattaki karbonat iyonları,
hidrojen iyonları ile tepkimeye girerek
karbonik asit oluşturmuştur. Karbonik asit
kalsiyum karbonatın daha fazla
çözünmesine aynı zamanda engel
olduğundan tarihi eserler ve binalar fazla
zarar vermemiştir. Bina ve eserlerde
oluşan hasar derecesi yağmur suyunun
asitliği yanında, yüzeyin aldığı yağmur
suyu miktarıyla da ilgilidir.

1200
• Asit yağmurunun tarihi eser ve bina
üzerindeki etkisi, ince ayrıntıların
kaybolması şeklinde olmuştur (Görsel).

• Bina ve tarihi eserdeki hasar, çatlak ve


parçalanma şeklinde de olmuştur.
1201
1202
• Kostik (NaOH) kuvvetli bazdır.
• Yağ ve saç telini çözebilme etkisinden
dolayı kostik, genellikle yağ ve saçın
sebep olduğu tıkalı giderleri açmak için
kullanılır.
• Ancak kostiğin evlerde kullanımı
tehlikelidir. Su ve diğer kimyasallarla hızla
tepkime verir. Ciltle temasında cildi tahriş
eder. Buharları solunduğunda toksik etki
yapar.
• Gider borularını temizlediği hâlde aşırı
kullanımı borulara zarar verir. 1203
• Kireç denilince Ca(OH)2 formülüyle
gösterilen bazik özellikteki sönmüş kireç
anlaşılır.
• Sönmüş kireç tüy diplerindeki yağlarla
tepkimeye girerek tüyün deriden
ayrılmasını kolaylaştırır.
• Ayrıca kuvvetli bazlar deri üzerindeki
proteinlerle etkileşerek tüylerin
dökülmesini kolaylaştırır. Kireç bu nedenle
deri endüstrisinde kullanılır.

1204
ASİT VE BAZLARLA
ÇALIŞIRKEN DİKKAT
EDİLMESİ GEREKENLER
• Derişik asit ve bazlar gözlere, deriye ve
vücut dokularına karşı son derece
zararlıdır. Derişik asitler ve bazlar
aşındırma ve toksik özelliğe sahiptir,
çalışırken sağlık ve güvenlik önlemlerine
dikkat edilmelidir. Asit ve bazlarla
çalışırken koruyucu gözlük, önlük, eldiven,
kullanılmalıdır. Kapalı ayakkabılar tercih
edilmelidir. Böylece el, göz, vücut ve
kıyafetler asit ve bazların zararlı 1205
• Herhangi bir kaza anında vücudun bir
yerine asit ya da baz gibi kimyasallardan
biri döküldüğünde zaman kaybetmeden en
az on beş yirmi dakika bol su ile
yıkanmalıdır. Tıbbi yardım gerekiyorsa
mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna
başvurulmalıdır. Asit veya bazlarla
çalışırken ortam mutlaka
havalandırılmalıdır. Asitler seyreltilirken
aside su ilave edilmemelidir. Asit ve
bazların buharları kesinlikle
solunmamalıdır. Laboratuvarda asit ve
bazlarla çalışırken mutlaka sağlık ve 1206
• Derişik asit ve bazlar evlerde kesinlikle
kullanılmamalıdır.
• Evlerde kullanılan çamaşır suyu, tuz ruhu
gibi evsel kimyasallar meşrubat şişeleri, su
şişeleri vs. içine konmamalıdır. Bu kapların
içinde kimyasal olduğunu bilmeden
kullanacaklar açısından kötü sonuçlara
neden olabilir.
• Bu tür kimyasallar yiyecek ve içeceklerden
farklı yerde bulundurulmalıdır.

1207
ÇAMAŞIR SUYU VE TUZ
RUHU
• Çamaşır suyu ve tuz ruhu temizlik ve
hijyen amaçlı kullanılan evsel
kimyasallardandır. Ancak ikisinin bir arada
kullanımının getirdiği tehlikeler gazete
haberlerine yansıyacak kadar çoktur
(Görsel).

1208
• NaClO (sodyum hipoklorit) ağartıcı olarak
çamaşır sularında kullanılan kimyasaldır.
Evde temizlik amaçlı kullanılan tuz ruhu
(HCl) hidroklorik asidin %10 - %12'lik sulu
çözeltisidir. Çamaşır suyundaki sodyum
hipoklorit sulu ortamda hipokloröz asit
olarak bulunur.

• Oluşan hipokloröz asit (HClO), tuz ruhu


(HCl) ile karıştırılırsa aşağıdaki gibi toksik
klor gazı oluşur.
1209
• Çamaşır suyu ve tuz ruhu birbiriyle
kesinlikle karıştırılmaması gereken evsel
kimyasallardır. Açığa çıkan klor gazı
keskin ve boğucu bir kokuya sahiptir.
Oluşan klor gazı; gözleri, mukoza zarını,
boğazı ve akciğerleri etkiler. Uzun süre
klor gazına maruz kalınması ölüme neden
olabilir. Sirke ile çamaşır suyu
karıştırıldığında da sirkede bulunan asetik
asitten dolayı yine klor gazı oluşur ve
benzer etkiyi gösterir. 1210
• Evsel kimyasalların, asit ve bazların
ambalajları üzerindeki güvenlik uyarılarına
kesinlikle dikkat edilmeli, kullanım
talimatlarına uyulmalıdır.

1211
EVSEL KİMYASALLARIN
TESİSAT VE ÇEVRE
AÇISINDAN SAKINCALARI

1212
• Lavabo açıcılar evsel kimyasallardan
biridir.
• Lavabo açıcı olarak kullanılan malzemenin
içinde sud kostik (NaOH), potas kostik
(KOH) vardır. Bu bazların derişik çözeltileri
kullanılır. Bu maddeler, lavaboların
tıkanmasına yol açan içinde keratin içeren
kıl, saç ve tüylerin çözünmelerini sağlar.
• Tıkanan lavabolarda, lavabo açıcının
üzerine sıcak su dökülür. Sıcak su
kullanılmasının nedeni tepkimeyi
hızlandırmaktır.
1213
• Lavabo açıcılar, kuvvetli baz çözeltisi
olduklarından kullanılırken dikkatli
olunmalıdır. Tahriş edici olduklarından
çıplak elle dokunulmamalı, cilde temas
ettirilmemelidir. Cilde teması hâlinde cilt
bol su ile yıkanmalıdır. İyi bir çözücü
olduğundan giysi ile temasını engellemek
için mutlaka koruyucu önlük giyilmelidir.
• Kireç ve pas çözücüler fosforik asit ve
sülfürik asit gibi kimyasalların sulu
çözeltileridir.
1214
Bu kimyasallar kullanılırken
gerekli sağlık ve güvenlik
tedbirleri alınmalıdır:
• Eldiven kullanılmalı, cilde teması
engellenmeli, kullanıldığı ortam
havalandırılmalı ve bu ortama bir süre
girilmemelidir. Evsel kimyasallar asit ve
bazların sulu çözeltileri olduğundan aşırı
miktarda kullanılmalarının sağlık açısından
olduğu kadar tesisat ve çevre açısından
da sakıncaları bulunmaktadır.
1215
• Evsel kimyasallar asit ve bazların sulu
çözeltileri olduğundan aşırı miktarda
kullanılmalarının sağlık açısından olduğu
kadar tesisat ve çevre açısından da
sakıncaları bulunmaktadır.
• Aşırı miktarda lavabo açıcı kullanılması
gider borularının bağlantı noktalarına
konan plastik contaların ve PVCʼden
yapılan boruların aşınmasına ve su
sızdırmalarına neden olabilir.

1216
• Kireç ve pas sökücüler asit olduğundan
(H2SO4 ve H3PO4) tesisatlarda bulunan
metal borularla tepkime vererek metal
boruların aşınmasına dolayısıyla büyük
hasarlara yol açabilir (Görsel).

1217
• Temizlikte kullanılan klorlu çamaşır
suyundaki klor insan ve çevre için oldukça
zararlıdır. Bu ürünler atıklarla suya karışır.
Suya karışan klor tehlikeli toksinler
oluşturarak suda bulunan element ve
minerallerle tepkime verir. Oluşan toksinler
suya ve toprağa karışarak toprak ve suda
uzun yıllar kaldığından toprağın ve suyun
organik yapısını bozar. Bu nedenle bu
ürünlere kalıcı organik kirleticiler de
denir. Tehlikeli olan bu kimyasallar
insanlarda kansere, endokrin
bozukluklarına ve diğer ciddi sağlık 1218
• Klorlu çamaşır suyu ile ilgili en önemli
sorun, hava ve su kaynaklarına bırakılan
düşük seviyelerinin zamanla birikmesidir.
• Bazı mikroorganizmalar toprakta veya
suda bulunan klor yan ürünlerini tüketir. Bu
organizmalar daha büyük türler için besin
görevi görürler. Besin zincirine katılan klor,
toksinlerin daha fazla birikmesine neden
olur.
• Klorlu çamaşır suyu üretilirken havaya
bırakılan kimyasallar atmosfer ve ozon
tabakasına ulaşarak ekosisteme zarar 1219
• Mutfak gereçlerinde oluşan kireçlenmeyi
gidermek için kireç ve pas sökücü
kullanmak doğru olmaz.
• Bu kimyasallar kullanıldığında mutfak
gereçlerini aşındırabileceği gibi iyi
durulanmadığı zaman içecek ve gıdalara
bulaşarak toksik etkilere neden olabilir.
• Bu nedenle çaydanlık, su ısıtıcı gibi mutfak
gereçlerindeki kireci gidermek için sirke
kullanmak daha doğrudur.

1220
• Benzer şekilde banyolarda bulunan
kireçlenmiş duş başlıkları ve duşa kabinler
de sirke ile silinebilir (Görsel).

1221
• Mutfak gereçlerinde bulunan pası
gidermek için kullanılacak zararsız
yöntemlerden biri de kabartma tozunun
suyla karıştırılarak karışımın paslanmış
mutfak gerecinin üzerine sürülmesidir.
• Ocak ve fırınlara dökülen kirler tuz
dökülerek temizlenebilir.

1222
4.BÖLÜM: TUZLAR

1223
TUZLARIN ÖZELLİKLERİ VE
KULLANIM ALANLARI

1224
• Mineraller vücutta oluşturulamayan,
besinler yoluyla alınan inorganik tuzlardır.
• Sağlıklı yaşam için minerallere ihtiyaç
vardır.
• Vücut için gerekli olan kalsiyum, sodyum,
klorür, magnezyum gibi iyonlar
besinlerdeki tuzlardan ve minerallerden
sağlanır.
• Tuzlar vücut için önemli olduğu gibi günlük
yaşamda ve endüstride çok kullanılan
iyonik bileşiklerdir.
1225
• Asitlerin bazlarla tepkimelerinde, bazın
suda çözünmesiyle oluşan pozitif yüklü
iyonlar ile asidin suda çözünmesi
sonucunda oluşan negatif yüklü iyonların
birleşmesiyle tuz oluşur.
• Tuzlar asit-baz tepkimeleri dışında
metallerin asit ya da bazlarla verdiği
tepkimeler sonucunda da oluşur.
• Sodyum klorür, sodyum karbonat, sodyum
bikarbonat, kalsiyum karbonat ve
amonyum klorür, tuzlara örnek verilebilir.
1226
Tuzların Genel Özellikleri
• İyonik yapılı bileşiklerdir ve en küçük
yapıları birim hücrelerdir.
• Oda koşullarında genellikle katı hâlde
bulunur.
• Katı hâlde, tuz iyonları belli yerleşim
düzeni içinde bir araya gelerek kristal
yapıyı oluşturur ve farklı renklerde olabilir.
• Saf maddelerdir.
• Erime ve kaynama noktaları yüksektir. 1227
• Tuzların sulu çözeltileri nötr, asidik veya
bazik özellik gösterebilir. Bu nedenle
turnusol kâğıdına etkileri farklıdır.
• Katı hâlde elektrik akımını iletmezler. Sulu
çözeltileri ya da sıvı hâlleri elektrik akımını
iletir.
• Suda az ya da çok çözünerek iyonlarına
ayrılır.

1228
Sodyum Klorür
• Kimyasal Formülü: NaCl
• Sistematik ve Yaygın Adı: Sodyum klorür,
yemek tuzu.
• Doğada Bulunuşu: Sodyum klorür doğada
katı veya çözünmüş hâlde bulunabilir.
Sodyum klorür, kaya tuzunda katı hâlde,
denizlerde, göllerde, tuzlu su
kaynaklarında çözünmüş hâldedir.

1229
• Özellikleri: Sodyum klorür suda kolaylıkla
çözünen ve sulu çözeltisi elektrik akımını
ileten, beyaz, kristal örgü yapılı bir
bileşiktir. Kokusuzdur, kendine has tadı
vardır. NaCl’ün birim hücresinde

(tekrarlanan birim) 4Na ve 4Cl olduğu
+

görülür. NaCl kristali küp şeklindedir.


Küpte 8 köşe vardır. Küpün her bir
köşesine 1 tane Na+1(k) iyonu 1 tane Cl–1(k)
iyonu olmak üzere art arda 8 köşeye
dizilmişlerdir. Böyle bir düzenlemeyle
birim hücre meydana getirilmiştir. 1230
NaCl’de birim hücre (1 tane birim

hücredeki 4Na ve 4Cl olmak üzere 8
+

iyonun 7’si görülüyor, 1’i arkada


kalıyor)

1231
• NaCl’nin koordinasyon sayısı (en yakın
komşu iyon sayısı) 6’dır. Kristal yapının
formülü, Na6Cl6 şeklinde gösterilir. Yemek
tuzunda koordinasyon sayısı NaCl (6 : 6)
şeklinde de yazılır. Birinci rakam katyon
için, ikinci rakam ise anyon içindir. Nasıl ki
sağ, sol, ön, arka, yukarı ve aşağı olmak
üzere 6 yön vardır; aynen onu gibi
NaCl(k)’da 1 tane Na+1(k) iyonu 6 tane Cl–1(k)
iyonu ile, 1 tane Cl–1(k) iyonu da 6 tane
Na+1(k) iyonu ile çevrilidir. 1 tane yeşil küre
etrafında 6 tane mor, 1 tane mor küre
etrafında da 6 tane yeşil küre olduğu 1232
NaCl’de koordinasyon sayısı (en
yakın komşu iyon sayısı) 6’dır. 4’ü
görülüyor, 2’si görülemiyor.

1233
• Elde Edilmesi: Göl ve deniz suyundan tuz
üretimi aynı yöntemledir. Gölden ya da
denizden alınan tuzlu su, buharlaştırma
havuzlarına basılarak buharlaştırılarak
kristalizatörlerde tuz kristalleri şeklinde
elde edilir. Tuz yaz mevsiminde
kendiliğinden de oluşmaktadır. Türkiyeʼde
tuz ihtiyacının büyük bir kısmı göl
tuzlarından elde edilmektedir.

1234
Kullanım Alanları
• Canlılarda birçok vücut işlevinin yerine
getirilmesinde kullanılır. Örneğin sinir ve
kas hücrelerinin işlevlerini yerine
getirmede ve vücudun su dengesinin
sürdürülebilmesinde önemli görevleri
vardır.
• İnsanlarda sindirim sıvısının önemli
parçası olan hidroklorik asit için klor
sağlayarak sindirime yardımcı olur.
• Vücut için önemli bir elektrolit kaynağıdır.1235
• Vücut sisteminin dışında, • Gıdaları
tatlandırmada, • Etlerin ve gıdaların
korunmasında, • Cam, seramik, kağıt,
tekstil boyaları ve sabun yapımında, •
Kışın yollarda oluşan buzları eritmede, •
Kimya endüstrisinde, bazı kimyasal
maddelerin üretiminde ham madde olarak,
• Tıp ve eczacılıkta kullanılır.

1236
Sodyum Karbonat
• Kimyasal Formülü: Na2CO3
• Sistematik ve Yaygın Adı: Sodyum
karbonat, soda külü, çamaşır sodası.
• Doğada Bulunuşu: Beyazımsı renkte,
şeffaf kristal şeklindedir.
• Özellikleri: Suda iyi çözünür. Beyaz,
kokusuz bir tozdur. Bazik özellik gösterir.
Nem çekici özelliğe sahiptir. Endüstride
kullanılan önemli kimyasallardandır.
1237
Kullanım Alanları
• Doğal temizlik malzemesidir. Sodyum
karbonatın su ile seyreltilmesi ile çamaşır
sodası olarak bilinen sodyum karbonat
dekahidrat (Na2CO3.10H2O) bileşiği elde
edilir (tepkime 100 ºC-120 ºC ve vakumlu
ortamda oluşur). Sudaki sertlik yapan
iyonları karbonat hâlinde çöktürür ve
ortamdan uzaklaşmasını sağlayarak suyu
yumuşatır. Kireç önleyici deterjanlarda
katkı maddesi olarak kullanılır.
1238
• Bundan başka, • Cam üretiminde ana
bileşenlerden biri olarak, • Kimya
endüstrisinde çeşitli kimyasalların
üretiminde, • Kâğıt yapımında, • Su
sertliğini gidermede, • Sabun ve deterjan
yapımında, • Fotoğrafçılıkta, • Tıpta bazı
ilaçların yapısında kullanılır.

1239
Sodyum Bikarbonat
• Kimyasal Formülü: NaHCO3
• Sistematik ve Yaygın Adı: Sodyum
bikarbonat, yemek sodası, kabartma tozu,
karbonat.
• Doğada Bulunuşu: Diğer sodyum tuzları ile
birlikte kalker taşları hâlinde veya deniz
tuzları içinde bulunur. Beyaz renkli ve katı
hâldedir.

1240
• Özelliği: Suda çözünen, beyaz granüllü
tozdur. Sodyum bileşikleri arasında en
düşük bazlık değerine sahip olan
maddelerden biridir. Antiasit özelliği
gösterir. Sodyum bikarbonat çözeltileri, pH
değişimlerini hafifletme etkisine sahiptir.
Sodyum bikarbonat çoğunlukla sodyum
karbonattan elde edilir.

1241
Kullanım Alanları
• Sodyum bikarbonat ısıtıldığında karbon
dioksit açığa çıkardığı için kabartma tozu
olarak kullanılır. Olayın kimyasal denklemi
aşağıdaki gibi gerçekleşir.

• İçeceklerde asitlik düzenleyici olarak,


• Temizlik malzemelerinde,
• Mide asidinin fazlalığını nötralize etmek
için (maden suyunun içindeki diğer çeşitli
minerallerle beraber),
1242
• Koku giderici olarak,
• Kimya endüstrisinde,
• Kâğıt üretiminde,
• Yangın söndürücülerde,
• Su ve atık su arıtımında suyun
yumuşatılması amacıyla suya sertlik veren
Ca2+ ve Mg2+ iyonlarını çöktürmede,
• Böcek sokmalarında kaşıntı ve kabarmayı
azaltmak için,
• Mide yanmasını gidermede kullanılır.
1243
Kalsiyum Karbonat
• Kimyasal Formülü: CaCO3
• Sistematik ve Yaygın Adı: Kalsiyum
karbonat, kireç taşı.
• Doğada Bulunuşu: Kayaçlarda ve deniz
kabuklularının kabuğunda bulunur. Kireç
taşı, mermer ve tebeşir olmak üzere üç
formu vardır.

1244
• Özellikleri: Suda çözünürlüğü oldukça
azdır. Kalsiyum karbonat biyolojik olarak
oldukça zararlı bir bileşiktir. Ağız yolu ile
kesinlikle alınmamalı, deri ve göze temas
ettirilmemelidir.

1245
Kullanım Alanları
• Boya, yapıştırıcı, dolgu macunu ve yüzey
kaplama yapımında,
• İnşaat endüstrisinde; çimento, beton,
kireç, sıva, asfalt yapımında,
• Çevreye salınan zararlı kükürt gazlarının
tutulmasında,
• Tebeşir yapımında,
• Cam ve seramik yapımında,
1246
• Plastik ve kompozit üretiminde,
• Tarımda aşırı asitli toprakların pH’ının
düzenlenmesinde,
• Gıda sektöründe kesme şekerin içeriğinde,
• İlaç endüstrisinde kullanılır.

1247
Amonyum Klorür
• Kimyasal Formülü: NH4CI
• Sistematik ve Yaygın Adı: Amonyum
klorür, nişadır.
• Doğada Bulunuşu: Volkanik bölgelerde
oluşan kayaçların yapısında bulunur.
• Özellikleri: Suda iyi çözünen, inorganik,
sulu çözeltisi asidik, beyaz ve kokusuz bir
tuzdur.
1248
Kullanım Alanları
• Bakır yüzeylerinin kalay kaplama
aşamasında oksit tabakasını temizlemede,
• Galvaniz (çinko kaplama) endüstrisinde ve
lehim (kalay-kurşun alaşımı) yapılacak
metallerin yüzeylerini temizlemede,
• Gıda endüstrisinde,
• Gübre yapımında,
• Şampuan, duş jeli, saç kremi, bulaşık
deterjanı, banyo yağları ve tuzlarında,
1249
• Balgam söktürücü özelliğinden dolayı
soğuk algınlığı ilaçlarında,
• Veterinerlikte,
• Kuru hücrelerde (pil) elektrolit olarak
kullanılır.

1250
İLİM ATÖLYESİ

1251
HAYATIMIZDAKİ ASİDİK VE
BAZİK MADDELER
• Her madde ya asidik ya bazik ya da
nötrdür.
• Bazik yerine alkali veya kalevi kelimeleri
eskiden beri kullanılır.
• Asitlerin tamamı asidik, bazların tamamı
da baziktir.
• Asit, Latince ekşi anlamına gelen acidus
kelimesinden türetilmiştir.
1252
• Baz kelimesine günümüzde alkali de
denilmektedir. Alkali kelimesi Arapça
kökenlidir. Bazlara bu adı Cabir bin
Hayyan (721-805) vermiştir.
• Portakal, mandalina, erik, elma vb.
meyveler, limon, sirke, turşu, maden suyu,
kahve, hazır çorba gibi maddeler asidiktir.
• Kabartma tozu, maden suyu, sabun,
deterjan, şampuan, yumurta, kırmızı biber,
diş macunu, bitter çikolata ve deterjan gibi
maddeler baziktir.
1253
HAYATIMIZDAKİ ASİTLER
• Sülfürik asit
• Nitrik asit
• Hidroklorik asit
• Karbonik asit
• Bütirik asit (tereyağı asidi)
• Fosforik asit
• Borik asit
• Asetik asit (sirke asidi)
1254
• Fulvik asit
• Humik asit
• Malik asit (elma asidi)
• Laktik asit (süt asidi)
• Askorbik asit (C vitamini)
• Formik asit (karınca asidi)
• Asetil salisilik asit (aspirin)
• Sitrik asit (limon asidi)
• Folik asit
1255
HAYATIMIZDAKİ BAZLAR
• Amonyak
• Kireç
• Sodyum hidroksit (kostik)
• Potasyum hidroksit
• Alüminyum hidroksit
• Magnezyum hidroksit
• Baryum hidroksit
• Kalsiyum hidroksit
1256
ASİTLERİN KULLANIM
ALANLARI

1257
HCl (TUZ RUHU)
• Hidroklorik asit (hidrojen klorür), asidik
olan mide öz suyunda bulunan asittir.
• Tuz ruhu eskiden tuvalet temizliğinde
kullanılırdı. Zararlı olduğundan
günümüzde kullanımı azalmıştır.
• Tuvalet temizliğinde çamaşır suyu ile
tuz ruhu beraber kullanılmamalıdır;
çünkü açığa çıkan klor gazı öldürebilir.

1258
• Stres sırasında midede fazla salgılanan
hidroklorik asit ağza geldiğinde ekşi bir tat
bırakır.
• Proteinlerin sindirimi ile görevlidir.
• 1.Dünya savaşı sırasında HCl’ten elde
edilen fosgen gazı (COCl2) kimyasal silah
olarak kullanılmıştır.

1259
HİDROJEN SÜLFAT
• H2SO4 (SÜLFÜRİK ASİT): Akülerdeki
asittir. Yapay bir maddedir.
• Kimya laboratuvarında çok kullanılır.
• Zaç yağı olarak bilinir.
• Derişik sülfürik asit nem çekici bir
maddedir.
• Cabir bin Hayyan (721-805) Kıbrıs taşı
olarak bilinen demir (II) sülfatı (FeSO4)
kullanarak sülfürik asidi elde etmiştir.
1260
• Asit yağmuru olarak yağan sülfürik asit
çinko olukları aşındırır:
Zn + H2SO4 → ZnSO4 + H2

1261
HİDROJEN NİTRAT
• HNO3 formülü ile gösterilir. Yapay gübre
üretiminde kullanılır.
• Dinamit gibi patlayıcı madde yapımında
kullanılır.
• Halk arasında kezzap olarak bilinen
madde derişik nitrik asittir.
• Yapay maddedir.
• Derişik nitrik asit beton zemini aşındırma,
delme özelliğine sahiptir.
1262
H2CO3 (KARBONİK ASİT)
• Doğal maden sodalarında en çok oranda
bulunan maddedir. Meşrubat, kola vb.
gazlı içeceklerde de bulunur.

1263
ASETİK ASİT (SİRKE ASİDİ)
• Formülü CH3COOH olup sistematik adı
asetik asittir.
• Sirke, asetik asit içerir.
• Asetik aside sirke asidi de denir.
• Sirke ruhu % 100’lük CH3COOH’tir.
• Sirke ruhunun kimyasal adı, anhidr asetik
asit veya susuz asetik asittir.

1264
• Yapay sirke kütlece % 5’lik CH3COOH’tir.
• Doğal sirke de % 5’lik CH3COOH’tir; ama
içinde yüzlerce az ve eser miktarda çeşitli
maddeler vardır. Bu maddeler mineral
maddeler, vitaminler ve faydalı
mikroorganizmalardır.

1265
HCOOH (Formik asit)
• Karınca asidi olarak de bilinir.
• Karınca salgısında ve ısırgan otunda
bulunur.
• Karınca ısırınca veya ısırgan otuna
dokununca oluşan yanma formik asitten
kaynaklanır.
• Gıdalarda mikrobik bozulmayı önlemek
için kullanılır.
1266
H3PO4 (FOSFORİK ASİT)
• Fosforik asit kolalarda bulunur, kolaya
özgü aromayı verir, sert ve keskin tadı
oluşturur.
• Nem çekicidir.
• Gübre, ilaç ve gıda endüstrisinde kullanılır.

1267
HF
• Hidroflorik asit veya hidrojen florür
sistematik adıdır.
• Hidroflorik asit, camı aşındırmasından
dolayı cam işlemeciliğinde kullanılır:
6HF(suda) + SiO2(k) → H2SiF6(suda) + 2H2O(s)

1268
ASPİRİN (ASETİL SALİSİLİK
ASİT)
• Aspirinin yapısında asetil salisilik asit
bulunur.
• Söğüt yaprağında ve söğüdün dallarında
bulunur. Salkım söğüdün yaprağı veya dalı
kül edilirse aspirin elde edilir.

1269
MALİK ASİT
• Elmada bulunur.
• Elma asidi olarak da bilinir.

1270
SİTRİK ASİT (LİMON TUZU)
• Portakal ve limon gibi turunçgillerde
bulunur. Limon asidi adıyla da bilinir.
Yapay olanı en tehlikeli kanserojen etki
maddesidir. Başlıca bulunduğu hazır
gıdalar; gofretler, bazı meyve suları, bazı
çorbalar, turşular, reçeller ve bazı
şekerlemelerdir. Evlerde yapılan turşu ve
reçellerin çoğuna da yapay sitrik asit
konulmaktadır.
1271
BENZOİK ASİT (C6H5COOH)
• Gıdalarda mikrobik bozulmayı önlemek
için kullanılır.

1272
H3BO3 (BORİK ASİT)
• Alerjik göz kaşıntılarında borik asit
çözeltisi kullanılır.

1273
OKZALİK ASİT
• Kuzukulağında bulunur.

1274
ASKORBİK ASİT (C VİTAMİNİ)
• Kuşburnu, limon, portakal vb. meyvelerde
bulunur. Yapay olanı kanserojendir, bazı
içeceklerde katkı maddesi olarak kullanılır.

1275
SALİSİLİK ASİT
• Nasır ilaçlarında bulunur.

1276
LAKTİK ASİT (SÜT ASİDİ)
• Yoğurtta, ekşimiş sütte ve yorulunca
kaslarda bulunur.

1277
SİRKENİN ELDE EDİLMESİ
• Sıkılıp suyu alınan üzümün kalan
posasına cibre denir. Cibrenin üzerine ılık
su dökülür. 1 hafta beklenir. Daha sonra
cibrenin üzerindeki seyreltik üzüm suyu
diyebileceğimiz kısım üzümün posasından
ayrılarak küplere aktarılır. Hava ile teması
kesilmeyecek şekilde küpün ağız kısmı
ince bir tülbentle örtülür. Yaklaşık 1 sene
sonra sirke olur.
1278
YAPAY SİRKE
(MARKETLERDEKİ SİRKE
SENTETİKTİR VEYA DOĞAL
BİLE OLSA KATKI MADDESİ
İÇERİR)
• Sentetik sirke: Sanayide yapay yolla elde
edilen anhidr asetik asidin % 5’lik
çözeltisidir. Ayrıca katkı maddesi ilave
edilmiştir.
1279
• Marketlerden alınan sirke, ya sentetik
sirkedir ya da doğal yollardan elde edilmiş
olsa bile koruyucu madde içeren sirkedir.

1280
ASETİK ASİT
• Asetik asit yapay maddedir. Piyasada
sirke ruhu veya susuz asetik asit adıyla
bilinir. % 100 asetik asit içerir.
• Günümüzde yapay etanolün 2 basamak
oksidasyonu ile veya asetilene su
katılmasıyla oluşan asetaldehitin 1
basamak yükseltgenmesiyle elde
edilmektedir. Bu nedenle yapay diyoruz.
• Eskiden şaraptan elde edilirdi.
1281
DOĞAL SİRKE (SİRKE)
• Doğal sirkedeki % 5 asetik asit,
doğaldır.
• Ayrıca içinde yüzlerce az veya eser
miktarda çeşitli maddeler vardır.
Bunların başlıcaları; mineral maddeler,
vitaminler ve faydalı
mikroorganizmalardır.
• Doğal sirke ancak ev ortamında
yapılabilir. Marketlerde katkısız doğal
sirke bulmak mümkün değildir.
1282
• Doğal sirkede katkı maddesi yoktur.
• Doğal sirkenin kendine has çok güzel tadı,
kokusu ve aroması vardır.
• Doğal sirkede son kullanma tarihi olmaz.

1283
SİRKENİN FAYDALARI
• Sirke doğal asetik asidin seyreltik hâlidir.
Yemeklerimizde kullandığımız aynı
zamanda sıhhatimize de faydalı olan bazı
maddeler vardır ki çoğunun farkında
değilizdir. Sirke bunlardan biridir.
Salatamıza sirke koyarken sirkenin bize
sağlayacağı faydaları hiç düşünmeyiz.
Hele sirkenin yenmekten başka haricen de
kullanılabileceği çoğumuzun aklına bile
gelmez.
1284
• Karbonhidratların ağızda sindirimi,
salyanın içindeki pityalin enzimi ile başlar.
Sirke, tükürük salgılanmasını arttıran en
mühim yiyeceklerdendir.
• Sirke ile çocuklardaki pişik önlenebilir.
Yıkanan çamaşırların son durulama
suyuna bir miktar sirke katılması çocukta
pişik meydana gelmemesine yardım eder.
• Sirke uygun şekilde sulandırılarak
arpacıkta da kullanılabilir.
1285
• Antibiyotiklerin hakkından gelemediği
başlıca mikroplar pseudomonas ve
proteustur. Sirke bunların hakkından
gelebilir. Sirke kuvvetli bir mikrop
öldürücüdür.
• Orta kulak enfeksiyonlarında kaynamış
sirkenin kullanılması ile başarılı neticeler
alınmıştır. Sirkenin damlatılmasıyla
müzminleşmiş kulak iltihaplarının önüne
geçilip akıntı kurutulabilir.
1286
• Cildiyecilerin önemli tedavi usullerinden
biri banyo tedavisidir. Bu tedaviyi
antiseptik (mikrop öldürücü) amaçlı veya
kaşıntıya karşı olarak kullanırlar.
• Alkali zehirlenmelerinde en mühim tedavi
edici maddenin, sulandırılmış sirke olduğu
eskiden beri bilinmektedir.
• Sirke, ateşli hastalarda ateşi düşürmek için
de kullanılmaktadır.

1287
• Bitli hastalarda %10’luk sirke tedavi
edicidir. Bit tedavisinde Kwell losyonu
kullanılır. Fakat bu ilaç bitin sirkesine ait
kitin tabakasını eritemez. % 10’luk sirke
solüsyonu bu tabakayı eritir.
• Sirke derideki lipit mantoyu eritmek
suretiyle kepeklenmeyi de
önleyebilmektedir.
• Sirke güneş ışınlarına karşı deriyi
koruyucu hususiyete sahiptir.
1288
• Yemekten önce bir kaşık kolesterole iyi
gelir.
• Vitamin ve mineral dengesinin
korunmasına yardımcı olur.
• Hazmı kolaylaştırır.
• Kan dolaşımını düzenler.
• Damarlardaki kalınlaşmaya engel olur.
• Kilo kontrolüne yardımcıdır.
• Vücudu osteoporoza karşı korur.
1289
• Ekleme yerleşen zehirli artıkları temizler.
• Eklem romatizmasına engel olur.
• Diş ve diş eti sağlığı için çok faydalıdır.
• Zenginlik kaynağıdır. Sirke olmayan ev
fakirdir.
• Özelliğini kaybeden mıknatıs, sirkede şarj
olur.

1290
BAZLARIN KULLANIM
ALANLARI

1291
NaOH (SODYUM HİDROKSİT)
• Halk dilinde sud kostik, kostik ya da
kostik soda olarak bilinir.
• Beyaz sabun imalinde kullanılır.
• Güçlü bir dezenfektan olan sodyum
hidroksit temizlik malzemelerinin
üretiminde önemli bir yer almaktadır.
• Sodyum hidroksit lavabo açıcıdır.
• Kimya laboratuvarında, nitel ve nicel
analizlerde çok kullanılır.
1292
• Piyasadaki yeşil zeytinler kostiklidir.
Kostik; zeytini, normal süresinden çok
daha kısa sürede, yaklaşık 5–6 günde
sarartır. Kostikli zeytinlerin farklı
istenmeyen bir kokusu olur.
• Yapay bir maddedir.

1293
KOH (POTASYUM HİDROKSİT)
• Halk dilinde potas kostik olarak bilinir.
• Arap sabunu sentezinde kullanılır.
• Yapay gübre imalinde kullanılır.
• Doğada bulunmaz, yapay olarak elde
edilir.

1294
Ca(OH)2 (KALSİYUM HİDROKSİT)
• Sönmüş kireç olarak bilinir.
• Kireç denilince de sönmüş kireç anlaşılır.
• Beyaz renkli tozdur.
• Badana yapımında kireç süspansiyonu
kullanılır.

1295
• Sönmemiş kirecin (kalsiyum oksit) su ile
reaksiyonundan sönmüş kireç (kalsiyum
hidroksit) oluşur:
• CaO(k) + H2O(s) ⇌ Ca(OH)2(suda)
• Çiftçiler bazen toprağa kireç tozu
serperler. Bunun nedeni, asidik özellik
gösteren toprağın bu özelliğini ortadan
kaldırmaktır.

1296
KİREÇ SUYU
• Ca(OH)2(suda): Kireç suyu, kalsiyum
hidroksitin doymamış veya doymuş
çözeltisidir. CO2 gazının ayıracıdır.

1297
BARİT SUYU
• Ba(OH)2 (BARYUM HİDROKSİT): Diğer
adı barittir. Barit suyu, doymuş veya
doymamış Ba(OH)2 çözeltisidir.

1298
NH3 (AMONYAK)
• NH3 gübre yapımında kullanılır.
• Amonyak, çoğu temizlik malzemesinin
bileşimine girer.
• Piyasada amonyak olarak satılan,
amonyağın sulu çözeltisidir.
• Amonyak, endüstride gübre imalatında
kullanılır.
• Arı sokmalarında, arının soktuğu yere
amonyak sürülür.
1299
• % 17’lik olan derişik amonyak 5–10 misli
seyreltildikten sonra doğrudan temizlik
maddesi olarak koltuk, döşeme, halı
temizliğinde ve kumaş lekelerinin
çıkarılmasında kullanılır.
• Gümüş eşyalar da amonyakla temizlenir.
• Amonyak, yüksek sıcaklık ve basınçta
üretilir.
• Aşağıdaki reaksiyon denklemi amonyağın
elde edilmesine aittir:
• N2 + 3H2 ⇌ 2NH3 + 22 kcal
1300
Mg(OH)2(k) ve Al(OH)3(k)

• Mg(OH)2(k) ve Al(OH)3(k): Antiasit mide


pastilleridir. Mide ekşimesinde kullanılır:

Mg(OH)2 + 2HCl → MgCl2 + 2H2O

Al(OH)3 + 3HCl → AlCl3 + 3H2O

1301
ASİTLERIN ENDÜSTRİ,
TEMİZLİK VE TARIMDAKİ
KULLANIM ALANLARI
• Gıda endüstrisinde organik asitlerin büyük
bir kısmının mikrobik bozulmayı önlemede
kullanıldığını öğrendik.
• Gübrelerin büyük bir kısmının nitrik asitten
elde edildiğini öğrendik.
• Lavabo açıcı olarak sodyum hidroksit
kullanıldığını öğrendik.
1302
ASİTLERİN TAŞINMA,
DEPOLANMA VE
KULLANIMINDA DİKKAT
EDİLMESİ GEREKENLER
• Asitler korozif yani aşındırıcı özellikteki
maddelerdir.
• Asitler bazlarla tepkime verdikleri için asit
ve bazlar ayrı yerlerde depolanmalı ve
taşınmalıdır.
1303
• Asit buharlarının solunması zararlıdır.
Ayrıca asitlerin diğer maddelerle
etkileşiminden tehlikeli ve zehirli gazlar
meydana gelebilmektedir.
• Bu nedenle asitlerle çeker ocak altında
çalışılmalıdır.
• Derişik sülfürik asitten çözelti hazırlanırken
derişik sülfürik asit yavaşça su içine
bırakılmalıdır, asla derişik sülfürik asit
üzerine su eklenmemelidir.

1304
• Derişik sülfürik asit çözeltisi belirtildiği gibi
hazırlandığında bile etrafa çok ısı çıkar,
sıcaklık elimizle cam malzemeye
değemeyeceğimiz kadar yükselir. Dikkat
edilmezse sülfürik asit etrafa sıçrayabilir.

1305
• Sülfürik asit, topraktaki kalsiyum iyonları
ile reaksiyona girerek kalsiyum sülfat
oluşturur. Kalsiyum sülfat suda
çözünmediğinden toprak içinde sabitleşir
ve bitkiler tarafından alınamaz. Asit
yağmurları, göllerin kirlenmesine, mermer
ve kireç taşlarının erozyonuna neden
olmuştur. İnsan sağlığı başta olmak üzere,
ormanları ve tarihî yapıları tehdit etmiştir.
Bitki örtüsü zarar görmüştür. Ciddi
solunum rahatsızlıkları meydana gelmiştir.
1306
ASİT VE BAZ
AMBALAJLARINDAKİ
GÜVENLİK UYARILARI
• Kanunlarla tüm kimyasal maddelerin
ambalajlarında tehlike işaretlerinin
bulundurulması zorunlu kılınmıştır. Bu
işaretler tüm dünyaca kabul edilen ortak
anlam taşıyan işaretlerdir.

1307
ASİTLİ İÇECEKLERİN
SİNDİRİM SİSTEMİNE ETKİSİ
• Asitli içecekler vücut sıvılarının pH’ının
bozulmasına neden olur.
• Diş çürümesinin nedenlerinden biri de
asitli içeceklerdir.
• Asitli içeceklerin tüketimi ülser gibi
hastalıkların oluşumuna neden olmaktadır.
• Asitli içecekler kemik erimesi hatta kemik
kırılmalarına neden olmaktadır.
1308
MADEN SUYU İLE SODANIN
FARKI
• Maden suyu ve soda farklı içeceklerdir.
• Avrupa ülkelerinde mineralli su olarak da
bilinen maden suyu magma tabakasından
aldığı karbondioksit gazının basıncıyla
yeryüzüne çıkar. Bu sırada geçtiği
katmanlardaki mineralleri de çözen maden
suları, yer altından çıkan tamamen doğal
sulardır.
1309
• Soda ise içilebilir nitelikteki mineraller ve
karbondioksit gazı eklenmesiyle elde
edilen yapay içeceklerdir.

1310
MADEN SUYUNUN SİNDİRİM
SİSTEMİNE ETKİSİ
• Maden suları vücudun ihtiyacı olan
sodyum (Na+), potasyum (K+), kalsiyum
(Ca2+), magnezyum (Mg2+), bikarbonat
(HCO3-) ve fosfat (PO43-) gibi mineralleri
içerir.
• Bu minerallerden dolayı maden suları
bazik özelliğe sahiptir.

1311
• Maden suları midenin asitliğini
düzenleyerek mide ve bağırsak
hastalıklarının olumsuz etkilerinin
azaltılmasını sağlar. Sindirimi kolaylaştırır.
• Midenin asit değerinin artmasıyla
gerçekleşen yanma ve ekşimenin
giderilmesine yardımcı olur:
(HCO3)– + H+ → H2O + CO2
• İçeriğindeki sodyum minerali vücuttaki
asit-baz dengesini düzenler.

1312
• Kalsiyum minerali ise birçok sindirim
enziminin salgılanmasına yardımcı olur.

1313
SİNDİRİM SİSTEMİNDEKİ
ASİDİK VE BAZİK SALGILAR
• Sindirim sistemimizdeki asidik ve bazik
salgılarla ortam pH’ı ayarlanmaktadır.

1314
VÜCUT SIVILARINDA pH’IN
ÖNEMİ
• Vücut sıvılarının belli pH değerlerinde
olması gerekir. Aksi hâlde çeşitli
hastalıklar meydana gelir.
• Kanın pH’ı 7’ye düşerse veya 7,8’e çıkarsa
insan ölür.
• İdrarın pH’ı, alınan besin maddelerine göre
değişir.
• Tükürüğün pH’ı ağız mukozasının
fonksiyonlarını en iyi yapabileceği
seviyededir. 1315
• Mide öz suyu pH’ının 2’nin altına düşmesi
ülser rahatsızlığındandır; pH’ın artması ise
hazımsızlık demektir.
• Sıhhatli durumlarda pH belli aralıklarda
tutulmaktadır.
• Hücre içinde her an asidik ya da bazik
özellikte maddeler meydana gelmesine
rağmen meydana gelen asitler, bazlarla;
bazlar ise asitlerle birleşerek tuzları
oluşturur. Böylece hücre içi pH değeri
sabit tutulur.
1316
• Hücre zarının seçici geçirgenlik özelliği
vardır. Hücrede, hayatın devamı için
önemli tedbirler mevcuttur.
• pH’ın sabit tutulması için; zardan belli
maddelerin hücre içine girmesi, bazen de
pH’ı bozan maddelerin hücre dışına
atılması gerekmektedir.
• Bazı hücrelerde her an 2000 kimyasal
reaksiyonun olduğu göz önüne alınırsa
pH’ın sabit tutuluşundaki hassasiyet daha
iyi anlaşılmış olur.

1317
• pH’ın değişmemesi için hücrenin ihtiyacı
olan maddeler hücreye zamanında ve
ihtiyaç miktarında girmekte, zararlı
maddeler de hücreden atılmaktadır;
böylece pH korunmaktadır.
• Vücudun ihtiyacı olan moleküller,
gerektiğinde hücre içinde de
sentezlenebilir. Bu sentez esnasında pH’ın
da korunduğu görülmektedir.

1318
• Her bir molekül için hücre zarında özel bir
şifre vardır. Böylece hücreye girmek üzere
gelen molekülün faydalısı zararlısından
ayrılmaktadır. Yeni ortaya çıkan ve yapay
olduğundan dolayı da sağlığa zararlı bazı
moleküllere karşı da gereksinim
duyuldukça yeni şifrelemeler olmaktadır.
Bu şifreleme, elbette her zaman olmaz.
İnsan, kendi isteğiyle zarara razı olmuş
olabilir. Hastalıklarda ve ölümde
sebeplerin perde olduğu da
unutulmamalıdır.
1319
• Sağlığı bozacak ölçüde pH değişimine
neden olan yabancı moleküllere karşı
hücre zarı karşı koyar; karşı koyamazsa,
hücre ya hastalanır ya da ölür. Ölen
hücreler, vücudun dışına bilinen yollarla
çıkarılır.
• Kanımızdaki harikulade vücut sistemimiz
de, kanımızın asitlik-bazlığın pH değerini
belirli seviyede tutacak şekilde
programlanmıştır.

1320
GASTROENTESTİNAL SİSTEM
VE pH
• Mide ve bağırsak asitliğinin derecesinin
ayarlanmasında çok hassas dengeler
gözetilir. Bu dengeler bozulursa değişik
rahatsızlıklar ortaya çıkar.
• Özellikle insanın ruhsal durumunun, mide
hareketleri ve mide salgısına etkisi
büyüktür.
• Gıdalardan yalnız proteinlerin sindiriminin
bir kısmı midede olur ve kuvvetli asidik
ortamda yürütülür.
1321
• Midede pepsin enzimi ve hidroklorik asit
etkisiyle proteinler peptonlara parçalanır.
• İnce bağırsakta; yağlar, karbonhidratlar,
bir de midede peptona parçalanan
proteinler yapı taşına ayrışır.
• İnce bağırsaktaki sindirimde ortamın; nötre
yakın asidik veya nötre yakın bazik olması
gerekir.
• Her bir besin maddesinin sindirimi için
gereken pH değerleri farklıdır.
1322
• İnce bağırsakta farklı pH değerlerinin
ayarlanmasında; ince bağırsak duvarı,
pankreas ve safra salgısı görevlidir.
• Midenin çıkışında 4–7,2 arasında değişen
pH değeri, ince bağırsağın başlangıcında
5,6 ile 7 arasında, ince bağırsağın
ortalarında 6,8 ile 7,6 aralığında, ince
bağırsağın sonlarında ise 7,2 ile 8,3
arasında olur.
• Mide, salgı yaptığında koruyucu mukusun
altındaki pH, 7’dir. Mukusun üstündeki pH,
2’dir.
1323
• Kör bağırsakta 5,8–7,6 olarak belirlenen
pH derecesi, kalın bağırsakta 6,5–7,8’dir.
• Dışkının (gaita) pH’ı 6 ile 7,3 arasında
değişir.
• Mide ve bağırsakta pH değerlerinin belli
aralıklarda olması, hem sindirimin ve
emilmenin devamı hem de bağırsak
bakterilerinin görevlerini yapabilmeleri için
gereklidir.
• Mideden yemek borusuna geri kaçan
karışımın pH’ı düşük olduğundan reflü
hastalığına sebep olur.
1324
• Reflü; yemek borusundaki ağrı, yanma ve
iltihaptır.

1325
GÜNDELİK HAYATTA
KULLANILAN BAZI
MADDELERİN pH DEĞERLERİ
• İçme sularının pH değeri 7,5-8,0 arasında
değişir. Bu da içme sularının bazik özellik
taşıdığını gösterir.
• Bazı sabunların pH değeri 5,5’tir. Sabun
bazik tuzdur. Bazı sabunlara konulan katkı
maddeleri sabunların asidik özellik
taşımasına neden olmaktadır.
1326
• Cildin pH’ı 7’den küçük olduğu için cilt ile
temas eden çoğu kozmetik ve temizlik
ürünleri de asidiktir. Örneğin ellerimizin
temizliğinde sıkça kullandığımız ıslak
havluların pH değeri de yine 5,5’tir. Islak
havlular cildin pH dengesini bozmadan,
cildi nemlendirilerek hijyenik temizlik
sağlar.

1327
BAZI MADDELERİN pH
DEĞERLERİ
Madde pH Madde pH
Mide öz suyu 2,0 Patates 5,8
Limon 2,3 Süt 6,5
Sirke 2,8 Saf su 7,0
Greyfurt 3,1 İdrar 7,0
Portakal 3,5 Tükürük 7,1
Kiraz 3,6 Kan 7,4
Domates 4,2 Hücre içi sıvı 7,4
Muz 4,6 Kaynak suyu 7,4
Ekmek 5,5 Magnesi kalsine 10,5

1328
ASİT VE BAZLA ÇALIŞIRKEN
SAĞLIK VE GÜVENLİK
AÇISINDAN DİKKAT
EDİLMESİ GEREKENLER
• Çamaşır suyu ve tuz ruhu birleşince
açığa çıkan klor gazı öldürebilir:
NaOCl + 2HCl → NaCl + H2O + Cl2
• NaOCl, çamaşır suyunun, HCl ise tuz
ruhunun formülüdür.
1329
• Sodyum hidroksit halk dilinde kostik
olarak bilinen kuvvetli bir bazdır.
Sodyum hidroksit lavabo açıcıdır.
Kuvvetli bazlar, alüminyum, çinko gibi
amfoter metallerle tepkimeye girer.
Özellikle eski tesisat boruları bu
metallerden yapılmaktadır. Amfoter
metallerden yapılan tesisat borularını
lavabo açıcılar tahrip eder:
Zn(k) + 2NaOH(suda) → Na2ZnO2(suda) + H2(g)
Al(k) +3NaOH(suda)→Na3AlO3(suda) +1,5H2(g)
1330
• Temizlik sırasında temizlik yapılan alanın
kesinlikle iyi havalandırılması
gerekmektedir.
• Aşırı temizlik malzemesi kullanımı başta
insan sağlığı olmak üzere hava, su ve
toprak kirliliğine sebep olmaktadır.
• Aşırı miktarda kullanılan temizlik
malzemeleri kanser, kalp hastalıkları,
astım, diyabet, hormonal bozukluklar,
zayıflamış bağışıklık sistemi gibi ciddi
sağlık sorunlarına yol açmaktadır.
1331
• Aerosol ambalajlarda satılan piyasadaki
temizlik ürünlerinde sıkıştırılmış gazlar
bulunur. Bu gazlar ozon tabakasının
incelmesine sebep olur. Ozon tabakası
bilindiği gibi Güneş’ten gelen zararlı
ışınların Dünya’ya ulaşmasını önler. Ozon
tabakası zarar gördükçe Dünya’ya ulaşan
zararlı ışınlar, canlı organizmaları olumsuz
etkiler. Cilt kanserine yakalanma riskini
arttırır. Gözlere zarar verir.

1332
• Çaydanlıktaki kireç, limon suyu veya sirke
ile çözülür.
• Limonda bulunan limon asidi ve sirke asidi
her ikisi de zayıf asittir.
• Kireci çözmek için kuvvetli asitlere gerek
yoktur.
• Evde kullandığımız metal malzemenin
örneğin kaşıkların pasını çıkarmak için de
sirke veya limon suyu ile silip daha sonra
bol su ile yıkamak yeterlidir. Kuvvetli aside
gerek yoktur.
1333
• Alüminyum ve çelikten üretilen mutfak
gereçlerindeki kireci çözmek için tuz ruhu,
kezzap gibi asitler kesinlikle
kullanılmamalıdır, tepkimeye girer ve
hidrojen gazı çıkar, zaten belirtildiği gibi
kireci sirke ve limon suyu daha iyi çözer.
CaCO3(k) + 2CH3COOH(suda) →
Ca(CH3COO)2(suda) + H2O(s) + CO2(g)
• Bakır demlikteki kireç hidroklorik asit (tuz
ruhu) ile çıkarılabilir, nitrik asit (kezzap)
kesinlikle kullanılmamalıdır.
1334
TUZLAR
• Anyon ve katyon içeren, suda genelde
çözünebilen, suda çözündüğünde veya
sıvı hâlde elektriği iletip katı hâlde
iletmeyen, oda şartlarında katı hâlde
bulunan maddelerdir.

1335
SABUNLAR BAZİK TUZDUR
• Sabunlar baziktir.
• Büyük moleküllü ve çift sayıda C içeren
mono karboksilli asitlerin sodyum ve
potasyum tuzlarıdır.
• Sodyum tuzu beyaz sabun, potasyum tuzu
arap sabunu, kalsiyum tuzu ise terzi
sabunudur.

1336
YEMEK TUZU (SOFRA TUZU)
• NaCl (SODYUM KLORÜR)
• Hastanelerde kullanılan ve halk
arasında tuzlu su olarak bilinen serum
fizyolojik, %0,9’luk NaCl (sodyum
klorür) çözeltisidir.
• Kara yollarında buz mücadelesinde tuzdan
yararlanılır.
• Kaya tuzunda 80 madde vardır. Kaya tuzu
Erzincan, Çankırı ve Kırşehir’de bulunur.
1337
SODA (ÇAMAŞIR SODASI)
• Formülü Na2CO3’tür.
• Sodyum karbonat diye okunur.
• Doğal bileşiktir.
• Van gölü suyu, çamaşır sodası çözeltisidir.
Ancak, içinde her çeşit deterjan da vardır.
Van gölündeki çamaşır sodası, dünyanın
ihtiyacını karşılayacak kadar çokluktadır.
• Soda saf hâlde Beypazarı’nda bulunur.

1338
• Doğada beyazımsı renksiz, şeffaf ve taş
şeklindedir. Piyasadaki sodalar, sodanın
toz edilmişidir.
• Çamaşır sodasına, trona da denir.
• İleride sabun ve deterjanın yerini alacak
kıymette bir kaynağımızdır.
• Soda denildiğinde çamaşır sodası
anlaşılır, yemek sodası anlaşılmaz.
• Cam, kum ve sodyum karbonat
karışımının yüksek sıcaklıkta ısıtılıp
soğutulmasıyla elde edilen bir maddedir.
1339
YEMEK SODASI VEYA
KABARTMA TOZU VEYA
İNGİLİZ SODASI VEYA İNGİLİZ
KARBONATI VEYA
KARBONAT
• NaHCO3 (SODYUM BİKARBONAT)
• Hamur işlerinin temel malzemesidir.
• Dişlerin beyazlatılması ve ağız kokularının
giderilmesinde kullanılır.
1340
• Mide ekşimesi HCl fazlalığından olur.
Kullanılan karbonatın görevi asidi
nötrleştirmektir:
NaHCO3 + HCl → NaCl + H2O + CO2

1341
GÜHERÇİLE
• KNO3 (POTASYUM NİTRAT)
• Yapay gübre üretiminde kullanılır.
• Doğada bulunmaz, yapay elde edilir.
• Potasyum nitrat, kara barut yapısında
odun kömürü tozu ve kükürt ile birlikte
bulunur.

1342
• Potasyum iyonu içeren bileşikler alevin
rengini mor renge dönüştürürler. Bu
özelliğinden dolayı potasyum nitrat havai
fişeklerin üretiminde kullanılır.
• Bunun yanında sigara sarılmadan önce
tütün harmanına eklenerek tütünün
düzgün yanmasını sağlar.
• Et ve et ürünlerinin saklanmasında gıda
koruyucusu olarak kullanılır. Sucuk, salam
gibi ürünlere kırmızı renk vermek için
kullanılır.
1343
İNGİLİZ TUZU
• MgSO4 X 7H2O

1344
ŞİLİ GÜHERÇİLESİ
• NaNO3 (SODYUM NİTRAT)
• Yapay gübre üretiminde kullanılır.
• Doğada bulunmaz, yapay elde edilir.

1345
ALÇI
• CaSO4 x 2H2O (KALSİYUM SÜLFAT
DİHİDRAT)
• Cevher adı jipstir. Doğal bileşiktir.
Piyasada alçı olarak satılır.
• Banyo küvetleri ve duş sistemlerinde
yalıtım malzemesi olarak kullanılır.
• Tıp alanında ortopedik ameliyatlardan
sonra kemik yenilenmesinde görev yapar.

1346
• Tarım alanında toprağın ıslah edilmesinde
kullanılır.
• Ekmekte katkı maddesi olarak kullanılır.

1347
KİREÇ TAŞI
• CaCO3 (KALSİYUM KARBONAT)
• Kalsiyum karbonatın piyasa adı kireç
taşıdır.
• Mermer % 98 ile % 100’lük, kalker % 90 ile
% 98’lik kalsiyum karbonat bileşiğidir.
CaCO3’tan çimento, tuğla, fayans ve harç
gibi çeşitli maddeler üretilir. Çimento,
CaCO3’ın pişirme-soğutma-öğütme
işlemlerinden geçirilmesiyle elde edilir.
1348
• Mermer tezgâh üzerinde limon
kesilmemelidir, çünkü limon suyu
mermerin aşınmasına neden olur.
• Heykeller kalsiyum karbonat taşı
kullanılarak yapılır.

1349
SÖNMEMİŞ KİREÇ
(KALSİYUM OKSİT)
CaO
• Kireç taşından elde edilir.
• CaCO3 → CaO + CO2

1350
SÜLFAT GÜBRESİ
• (NH4)2SO4 (AMONYUM SÜLFAT)
• Fenni sülfat gübresidir. Yapay maddedir.
• Amonyağın sülfürik asit ile tepkimesinden
elde edilir.
• 2NH3 + H2SO4 ⇌ (NH4)2SO4

1351
FOSFAT GÜBRESİ
• (NH4)3PO4 (AMONYUM FOSFAT)
• Fenni fosfat gübresidir. Yapay bir
maddedir.
• Amonyağın fosforik asit ile tepkimesinden
elde edilir.
• 3NH3 + H3PO4 ⇌ (NH4)3PO4

1352
NİTRAT GÜBRESİ
• NH4NO3 (AMONYUM NİTRAT)
• Fenni nitrat gübresidir. Yapay bir
maddedir.
• Amonyağın nitrik asit ile tepkimesinden
elde edilir.
• NH3 + HNO3 ⇌ NH4NO3

1353
NİŞADIR
• NH4Cl (AMONYUM KLORÜR)
• Halk arasında nişadır olarak bilinen
madde NH4Cl (amonyum klorür)
bileşiğidir.
• Kuru pillerde elektrolit olarak amonyum
klorür çözeltisinden yararlanılır.
• Amonyağın hidroklorik asit ile
tepkimesinden elde edilir.
• Öksürük şurupları amonyum klorür içerir.
1354
• Beyaz tozdur.
• Bakır kapların kalay ile kaplanmasında
bakır kabın yüzeyindeki oksit katmanının
giderilmesinde kullanılır. Aynı şekilde
lehim (kalay-kurşun alaşımı) yapılırken de
metal yüzeydeki oksit katmanını gidererek
metalin lehim tutmasını kolaylaştırır.

1355
ADİ ŞAP VEYA KAN TAŞI
KAl(SO4)2x12H2O
• Potasyum alüminyum sülfat, adi şap veya
kan taşı adıyla bilinir.
• Damar büzücü özelliğinden dolayı kan
durdurucu olarak şap kullanılır.
• Boya fabrikalarında mordan maddesi
olarak kullanır.
• Doğal maddedir, doğada bulunur.
1356
ŞAP (ALÜMİNYUM SÜLFAT)
Al2(SO4)3
• Alüminyum sülfat piyasada şap olarak
da bilinmektedir.
• Doğada bulunmaz, suda çözünür.
• Doğada alüminit adı verilen suda
çözünmeyen mineralden elde edilir.
• İtfaiyecilikte suya ve ateşe dayanıklı
kumaşların hazırlanmasında alüminyum
sülfat kullanılmaktadır.
1357
SÜRME
• PbO2: Kurşun(IV)oksit göze çekilen
sürmedir. Gözü radyoaktiviteden korur.

1358
GÖZ TAŞI VEYA GÖK TAŞI
• CuSO4 x 5H2O: Mavi kristallerden oluşan,
suda çok çözünen bir maddedir. Elmanın
kabuğu çok faydalı olmasına rağmen
elma, kabuğu soyularak yenmelidir; elma
ağaçları CuSO4 çözeltisiyle ilaçlanır. Bol
suyla yıkansa bile kabukta Cu+2 kalır. Cu+2
düzeyinin kanda yükselmesi ile Wilson adı
verilen ölümcül karaciğer hastalığı baş
gösterebilir. Yapay bir maddedir.
1359
BORAKS
• Na2B4O7 x 10H2O (SODYUM
TETRABORAT DEKAHİDRAT): Formülü
Na2O.2B2O3.10H2O şeklinde de yazılabilir.
Tabiattaki boraks bileşiğidir. Cam
yapımında ve suların sertliğinin
giderilmesinde kullanılır.

1360
KATI PETROL
• NaBO2H2O2 x 3H2O (KATI PETROL)
• Doğadaki bor filizinin en önemlisidir. Bu
bileşikten elde edilen H2 ile havadaki O2
yakılarak enerji elde edilir.

1361
ASİTLER, BAZLAR VE
TUZLAR ÜNİTESİNDE
KARŞILAŞILAN SÖYLEM
HATALARI
• Bir maddenin baz olması için
formülünde (OH)– bulunması gerekmez.
Formülünde (OH)– içermediği hâlde NH3(g)
bazdır.
• Bir maddenin asit olması için sulu ortam
gerekmez. CH3COOH(s) sulu ortam
olmadan da H+ verebilir.
1362
ASİTLİK-BAZLIK İLE ASİT-BAZ
KELİMELERİNİN FARKI
• Asitlik ve bazlık kimyasal bir özelliktir.
• pH’ı 7’den küçük diye her maddeye asit,
pH’ı 7’den büyük diye de her maddeye
baz denilmemesi gerekir.
• ‘Sabun bazdır’ denilmesi yanlıştır;
çünkü sabun baz değildir, bazik tuzdur.
• Asit–baz denilince HCl, NH3 vb. sadece
asit ve baz maddeler anlaşılır.
1363
ASİTLER, BAZLAR VE
TUZLAR ÜNİTESİNDE
SOSYAL ALANDA
KULLANILAN KİMYA KELİME
VE DEYİMLERİ
• Bazı hadiseler; sap ile samanın birbirinden
nasıl ayrıldığını –bir turnusol kâğıdı gibi–
gösteren önemli olaylardır.

1364
ORTAÖĞRETİM KİMYA
10.SINIF 4.ÜNİTE: KİMYA
HER YERDE

1365
ÜNİTENİN BAŞLIKLARI
• 1. BÖLÜM: YAYGIN GÜNLÜK HAYAT
KİMYASALLARI

TEMİZLİK MALZEMELERİNİN
ÖZELLİKLERİ

YAYGIN POLİMERLERİN KULLANIM


ALANLARI
1366
GERİ DÖNÜŞÜMÜNÜN ÜLKE
EKONOMİSİNE KATKISI

KOZMETİK MALZEMELERİN İÇERDİĞİ


ZARARLI KİMYASALLAR

İLAÇ FORMLARI

1367
• 2. BÖLÜM: GIDALAR

HAZIR GIDALARI SEÇERKEN VE


TÜKETİRKEN DİKKAT EDİLMESİ
GEREKEN HUSUSLAR

YENİLEBİLİR YAĞ TÜRLERİ

1368
1. BÖLÜM: YAYGIN GÜNLÜK
HAYAT KİMYASALLARI

1369
TEMİZLİK MADDELERİNİN
ÖZELLİKLERİ

1370
SABUN VE DETERJANIN
TEMİZLEME ÖZELLİĞİ

1371
• Sabun ve deterjan yapısal olarak birbirine
benzer. Her ikisi de iki kısımdan oluşur. Bu
kısımlar polar (su seven-hidrofil) ve apolar
(su sevmeyen-hidrofob) olarak ayrılır
Sabun ve deterjanın kir ve su ile etkileşimi
aşağıdaki şekilde gösterilebilir:

1372
Sabun ve deterjan yapısal olarak birbirine
benzemesine rağmen eldesinde kullanılan
maddeler ve özellikleri bakımından farklıdır.

1373
• Sabun ve deterjanların ortak özelliği kirlere
etki etmeleridir. Kir vücutta veya herhangi
bir yüzeyde oluşan istenmeyen maddelerin
genel adıdır.
• Kirler toz, toprak, kil, kum gibi anorganik
maddelerden oluşabileceği gibi, yağ ve
apolar organik maddelerden de oluşabilir.
• Anorganik kirler suda çözünerek kolaylıkla
yüzeyden uzaklaştırılırken organik olanlar,
sabun ve deterjan gibi organik kısım
içeren yüzey aktif maddelerle uzaklaştırılır.
1374
D 2013-YGS (10.SINIF KİMYA 4.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

1375
B 2012-YGS 10.SINIF KİMYA
4.ÜNİTE 1.BÖLÜM

1376
C 2016-YGS (10.SINIF KİMYA
4.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

1377
E 2017-YGS (10.SINIF KİMYA
4.ÜNİTE 1.BÖLÜM)

1378
KİŞİSEL TEMİZLİK
MADDELERİNİN FAYDA VE
ZARARLARI

1379
• Temizlik insan sağlığına olumlu katkıda
bulunacak davranışlardandır. Hastalıkların
çoğu yetersiz temizlikten kaynaklanır.
Hastalıklardan korunmanın en kolay ve
etkili yolu temizliktir. Temizlik kişisel
sağlığın temelini oluşturduğu gibi
gelişmişlik düzeyini de gösterir.
• Vücudun temizlenmesi ve bakımı
anlamına gelen kişisel temizlik el, diş, yüz
ve vücut temizliği ile başlar. Kişisel
temizlikte en çok; şampuan, diş macunu,
katı ve sıvı sabun kullanılır.
1380
• Temizlik malzemelerinin yapılarında
bulunan katkı maddelerinin tür ve
miktarına göre fayda ve zararlarının
değişkenlik göstereceği unutulmamalıdır.
• Alışveriş yaparken alınan kimyasalların
yapısında hangi katkı maddesi
kullanıldığına ve bu katkı maddelerinin
fayda ve zararlarına mutlaka dikkat
edilmelidir.
• Aşağıda kişisel temizlik ürünlerinin fayda
ve zararları genel kapsamda verilmiştir.
1381
Katı Sabunlar
• Faydaları
• 1. Ciltteki kiri ortamdan uzaklaştırır.
• 2. Sabunlar biyolojik olarak parçalandığı
için diğer temizlik maddelerine göre su ve
toprak kirliliğine neden olmazlar.
• 3. Eldesi kolay ve ucuzdur.

1382
• Zararları
• 1. Aşırı miktarda kullanmak cilt kuruluğuna
neden olur.
• 2. Alerjik reaksiyonlara neden olabilir.
• 3. Kullanıcılar arasında mikropların
yayılmasına neden olur.
• 4. Islak kalan yüzeyinde bakteri ve mantar
barındırabilir.

1383
Sıvı Sabunlar
• Faydaları
• 1. Ciltteki kiri temizler.
• 2. Katı sabunlara göre daha hijyeniktir ve
kullanımı daha kolaydır.
• 3. pH’ı cilt pH'ına daha yakın olduğundan
hassas ciltler için daha uygundur. Katı
sabuna göre cildi daha az kurutur.
• 4. Kullanıcılar arasında mikrop geçişine
neden olmaz.
1384
• Zararları
• 1. Sıvı sabun ek ambalaj gerektirdiği için
daha pahalıdır ve ülke ekonomisine zarar
verir.
• 2. Kimyasal olarak katı sabundan çok
farklı olmamasına rağmen plastik kaplarda
saklandığı için çevre dostu değildir.
• 3. Elden arınma süresi katı sabuna göre
daha uzundur.

1385
Şampuan
• Faydaları
• 1. Kir, toz ve yağları saçlardan arındırır.
• 2. Kullanımı kolaydır.
• 3. Kullanılan katkı maddelerine göre saçı
onarma, hızlı uzatma ve saçın
dökülmesine engel olma gibi özelliklere
sahip olabilir.

1386
• Zararları
• 1. Yapısında birçok kimyasal madde
kullanılır. Kullanılan kimyasalların alerjiden
kansere kadar çeşitli yan etkileri vardır.
• 2. Fazla kullanılması saç dökülmesine
neden olabilir

1387
Diş Macunu
• Faydaları
• 1. Yiyecek parçalarının asidik özelliğini
nötralize ettiği için diş çürümelerini
engeller.
• Zararları
• 1. Aşırı miktarda kullanılması diş minesinin
aşınmasına neden olur.
• 2. Su kirliliğine neden olabilir.
1388
• 3. Az miktarda florür diş çürüklerini
engellemesine rağmen florürlü diş
macunlarının uzun süre kullanılması kalıcı
diş rengi bozukluğu, mide rahatsızlıkları ve
deri döküntüleri yapabilir.

1389
HİJYEN AMACIYLA
KULLANILAN TEMİZLİK
MADDELERİ

1390
• Hijyen sağlığı korumaya ve hastalıkların
yayılmasını önlemeye yardımcı olan
uygulamalardır.
• Hastalıkların önlenmesinde çevre temizliği
oldukça önemlidir.
• Bu amaçla çamaşır suyu, kireç kaymağı
gibi temizlik maddeleri kullanılır.

1391
ÇAMAŞIR SUYU
• Çamaşır suyu, sodyum hipoklorit (NaClO)
bileşiğinin sulu çözeltisidir.
• Çamaşır, bulaşık, fayans, ıslak zemin,
tuvalet, banyo temizliğinde kullanılır.
• Yükseltgen özelliğe sahip olduğundan
mikrop öldürme ve ağartma işlemleri için
kullanılır.
• Çamaşır suyu etki ettiği maddenin rengini
açar ve maddeyi ağartır.
1392
• Tekstil endüstrisinde boyama işleminin ilk
basamağında kullanılır.
• Mikrop öldürücü özelliğe sahip olduğu için
ev, iş yeri, hastane, okul gibi yerlerde
hijyen amaçlı olarak da kullanılır.
• Hücre zarlarına ve proteinlere etki ettiği
için ciltle temas ettirilmemelidir.

1393
Kireç Kaymağı
• Sönmüş kireç süspansiyonundan klor gazı
geçirilerek elde edilen kalsiyum hipoklorite
kireç kaymağı denir.
• Granül veya tablet şeklinde olan beyaz bir
katıdır.

1394
• Kireç kaymağının (kalsiyum hipoklorit)
kimyasal formülü Ca(OCl)2’dir.
• Mikroorganizmaları parçalayarak yok ettiği
için temizlik amacıyla kullanılır. Gıda
endüstrisinde sebze ve meyveleri
mikroorganizmalardan temizlemek için az
miktarda kullanılır. Havuz suyuna
karıştırıldığında suyu dezenfekte eder,
havuzda yosun oluşmasını önler. Reçel
yapımında yumuşak meyvelerin
dağılmaması için de kullanılır.
1395
TUZ RUHU ÜRETİMİ
H2(g) + Cl2(g) → 2HCl(g)
HCl(g) + su → HCl(suda)
Temizlikte doğrudan kullanılan % 36’lık
derişik HCl (hidroklorik asit), tuz ruhu
adıyla bilinir. Doymuş HCl çözeltisidir.
Fayans, taş vb. ıslak zemindeki ağır
kirlerin temizlenmesinde kullanılır.
Özellikle tuvalet temizliğinde yaygın olarak
yararlanılır. Sağlığa zararlı olduğundan
kullanılmamasında fayda vardır.
1396
ÇAMAŞIR SUYU VE TUZ
RUHU BİRLEŞİNCE AÇIĞA
ÇIKAN KLOR GAZI ÖLDÜRÜR
NaClO + 2HCl → NaCl + H2O + Cl2

Tuvalet temizliğinde aynı anda hem


çamaşır suyu hem de tuz ruhu
kullanılmamalıdır. Açığa çıkan Cl2 öldürücü
dozdadır.
1397
ŞEHİR SULARININ
TEMİZLENMESİ
• Büyük belediyelerde Cl2 (klor) gazı
katılarak şehir suyu temizlenir.
• Küçük belediyelerde NaClO (sodyum
hipoklorit) sıvısı katılarak şehir suyu
temizlenir.
• Eczanelerde musluk suyunun dezenfekte
edilmesi için satılan bileşik ise kireç
kaymağı diye bilinen Ca(ClO)2 (kalsiyum
hipoklorit) tabletleridir.
1398
• En zararlısı Cl2 gazıyla yapılan
klorlamadır.
• Cl2 gazı yeşil renklidir.
• NaClO (sodyum hipoklorit), renksiz ve
saydam sıvıdır.
• Ca(ClO)2 (kalsiyum hipoklorit) ise beyaz
tozdur.
• Suların klorlanması bazı insanlarda
kısırlığa sebep olur.

1399
KLOR YERİNE ÇAM ÇIRASI
KULLANILABİLİR Mİ?
• Çam çırasının sudaki dezenfektan etkisi,
ispatlanmıştır.
• Dezenfektan etki; mikrop üremesini
engelleyen ve mikrobu öldüren etkidir.
• Eskiden su depolarına çam çırası konurdu.
• Çam ağacından imal edilmiş su testileri,
geçmişte çok yaygındı.
1400
AMONYAK ÜRETİMİ
N2 + 3H2 + yüksek sıcaklık ve basınç ⇌
2NH3 + 22 kcal
Amonyak, çoğu temizlik malzemesinin
bileşimine girer. % 25’lik olan derişik
amonyak 5–10 misli seyreltildikten sonra
doğrudan temizlik maddesi olarak koltuk,
döşeme, halı temizliğinde ve kumaş
lekelerinin çıkarılmasında kullanılır.
Gümüş eşyalar da amonyakla temizlenir.
1401
SODA (ÇAMAŞIR SODASI)
• Van gölü suyu, çamaşır sodası çözeltisidir.
Ancak, içinde her çeşit deterjan da vardır.
• Soda saf hâlde Beypazarı’nda bulunur.
• Doğada beyazımsı renksiz, şeffaf ve taş
şeklindedir.
• Piyasadaki sodalar, sodanın toz
edilmişidir.
• Çamaşır sodasına, trona da denir.

1402
• Van gölündeki çamaşır sodası, dünyanın
ihtiyacını karşılayacak kadar çokluktadır.
• Formülü Na2CO3’tür.
• İleride sabun ve deterjanın yerini alacak
kıymette bir kaynağımızdır.
• Soda denildiğinde çamaşır sodası
anlaşılır, yemek sodası anlaşılmaz.

1403
YAYGIN POLİMERLERİN
KULLANIM ALANLARI

1404
• Polimer kelimesinde geçen “poli-’’ çok,
''mer-’’ birim (parça) anlamına gelir.
Polimerse çok birim (çok parça)
anlamındadır. Monomer kelimesindeki
“mono-’’ ise bir demektir. Monomer
kelimesi de bir birim anlamına gelir. İki
monomerin bir araya gelmesiyle dimer (iki
birim), üç monomerin bir araya gelmesiyle
trimer (üç birim), dört monomerin bir araya
gelmesiyle tetramer (dört birim) oluşur. Bu
olay art arda devam ederse çok sayıda
molekülden oluşan polimerler oluşur.
1405
• Kısacası polimerler, monomerlerin art arda
tepkimeye girmesi sonucunda oluşan çok
büyük moleküllerdir. Başka bir ifadeyle
sayılamayacak kadar çok atom ve molekül
içeren çok büyük moleküllere polimer
denir.

• Polimerler doğal süreçlerle (kauçuk)


oluşabileceği gibi laboratuvarda sentetik
(PVC, teflon vb.) olarak da üretilebilirler.
1406
• Polimerler farklı polimerleşme tepkimeleri
ile oluşur.
• Aynı monomerlerin art arda bağlanmasıyla
(A: monomer) -A-A-A-A- şeklinde ya da iki
farklı monomerin (A: monomer, B:
monomer) -A-B-A-B-A-B- şeklinde
bağlanmasıyla oluşabilir.

1407
• Canlılarda proteinler, karbonhidratlar,
DNA, RNA, lipidler, nükleik asitler,
peptidler, polisakkaritler (glikojen, nişasta
ve selüloz) gibi çok sayıda polimer yapı
bulunmaktadır:

DNA molekülü

1408
• Günlük yaşantıda yaygın olarak kullanılan
polimerlere kauçuk, polietilen (PE),
polietilen teraftalat (PET), kevlar, polivinil
klorür (PVC), politetraflor eten (TEFLON)
ve polistiren (PS) örnek olarak verilebilir.

1409
Kauçuk
• Kauçuk ağacı tropikal bir ağaç türüdür.
Kauçuk ağacının kabuğuna çizikler
atıldığında lateks olarak bilinen süt beyazı
bir sıvı elde edilir. Elde edilen sıvı doğal
kauçuğun başlıca kaynağı olan bir
polimerdir.
• Sentetik kauçuk; petrol, kömür veya diğer
hidrokarbonların çeşitli işlemlerden
geçirilmesiyle elde edilir.
1410
• Kauçuk; ayakkabı, paspas, döşeme
malzemeleri, sağlık malzemeleri, oyuncak
toplar, temizlik ve ameliyat eldivenleri,
ambalaj malzemesi, poşet yapımında,
telefon kablolarının yalıtımında kullanılır.

1411
Polietilen (PE)
• Etilen monomerinin polimerleşmesiyle elde
edilen sentetik polimerdir. Farklı özellikte
polietilen elde edilebilir. Naylon poşet,
oyuncak, film, ayakkabı tabanı, çöp sepeti,
dondurulmuş yiyecek paketi, kablo kılıfı,
boru, giysi, çanta gibi çeşitli malzemelerin
üretiminde kullanılır.

1412
Kevlar
• Kevlar, amin ve asit klorür tepkimesiyle
elde edilen sentetik polimerdir. Kurşun
geçirmez ve yüksek sıcaklığa dayanıklı
giysi, zırhlı araç gövdesi, uçak kanadı,
gemi halatı, paraşüt ve dağcılık ipleri, fren
balatası yapımında kullanılır.

1413
Polietilen Teraftalat (PET)
• Polietilen teraftalat (PET), etilen glikol ve
teraftalik asidin polimerleşmesi sonucu
oluşur. Polietilen teraftalat; içecek şişesi,
kavanoz, film, ambalaj yapımında
kullanılır. Pet şişe ismi bu malzemenin
kısaltmasından gelmektedir.

1414
Politetraflor Eten (Teflon)
• Politetraflor eten, tetraflor eten
monomerinin polimerleşmesi sonucu elde
edilir. Politetraflor eten yapışmaz tava ve
tencere yapımında, uçak ve otomobil
endüstrisinde, araçlarda bilye yataklarının
(rulman) iç yüzeylerinde kullanılır.

1415
Polistiren (PS)
• Polistiren, fenil eten (stiren) monomerinin
polimerleşme tepkimesi sonucunda oluşur.
Polistiren; tek kullanımlık tabak, çatal,
kaşık, bıçak gibi araç gereçlerin yapımında
kullanılır. Ayrıca yumurta ve meyve
ambalajları, plastik köpükler, bitki saksıları,
çatı kaplama malzemeleri de polistirenden
üretilir.

1416
Polivinil Klorür (PVC)
• Polivinil klorür, vinil klorür monomerinin
polimerleşmesi sonucu elde edilir. Polivinil
klorür elektrik kablolarının yalıtımında,
kapı, pencere, çatı ve yer kaplaması, su
borusu ve tıbbi malzemelerin yapımında
yaygın olarak kullanılır.

1417
A 2019-TYT KİMYA 10.SINIF
4.ÜNİTE

1418
POLİMERLERİN OLUMLU VE
OLUMSUZ ÖZELLİKLERİ

1419
• Polimerler yapısal olarak birbirlerine
benzemelerine rağmen farklı
monomerlerden oluştukları ve üretim
şartlarındaki farklardan dolayı fiziksel ve
kimyasal özellikler bakımından çok farklılık
gösterirler. Örneğin, metil metakrilat
polimeri optik özelliği çok iyi olduğu için
kontakt lens yapımında kullanılır. Fakat
erime noktası düşüktür. Politetraflor eten
ise, yüksek erime noktasına sahiptir ve
yapışmazlık özelliği vardır.
1420
• Bu özellikleri nedeniyle tencere ve
tavaların iç yüzey kaplamalarında
kullanılır. Çok farklı alanlarda ve farklı
amaçlar için kullanılan polimerlerin olumlu
ve olumsuz özellikleri de birbirinden
farklıdır. Polimerlerin genel olarak olumlu
ve olumsuz yönleri aşağıda verilmiştir.

1421
k

1422
POLİMER KONUSUYLA İLGİLİ
İLAVE BİLGİLER

1423
POLİMERLEŞME TEPKİMESİ
ÇEŞİTLERİ
• Katılma polimerleşmesi tepkimesi ve
kondenzasyon polimerleşmesi tepkimesi
olmak üzere ikiye ayrılır.
• Katılma polimerleşmesi tepkimesine
kısaca polimerleşme tepkimesi de denir.
• Son kimya programında her ikisine de
polimerleşme tepkimesi denildi.
1424
POLİMERLEŞME
TEPKİMELERİ
• Molekül kütlesi az ve ikili kovalent bağ
içeren moleküller; kendi aralarında, ikili
bağın açılması ve art arda dizilme
sonucunda birleşerek büyük molekülleri
oluşturur. Bu oluşan bileşiklere polimer
bileşik, etkileşmeye de polimerleşme
denir. Polimerin yapı taşına monomer
denir.
1425
BAZI DOĞAL VE SENTETİK
POLİMER ÜRÜNLER İLE
KISALTMALARI
• PL polyester (polyester)
• PA poliamit (naylon)
• PE polietilen
• SE silk (ipek)
• WO wool (yün)
• WM moher

1426
• WP keçi yünü
• WS kaşmir
• Lİ linen (keten)
• LY likra

1427
KONDENZASYON
POLİMERLEŞMESİ
TEPKİMELERİ
• Organizmada protein ve polisakkarit
oluşumu kondenzasyon polimerleşmesi
tepkimelerine örnektir. n molekül
monosakkaritten n-1 molekül suyun
çıkmasıyla 1 adet polisakkarit molekülü, n
molekül amino asitten n-1 molekül suyun
çıkmasıyla da 1 adet protein molekülü
oluşur.
1428
• n mol etilen glikolden n-1 mol suyun
çıkmasıyla polietilen glikol, n mol etilen
glikol ile n mol tereftalik asitten n mol
suyun çıkmasıyla poliester, n mol adipik
asit ile n mol hekzametilendiaminden 2n-1
mol suyun çıkmasıyla naylon 6,6
(poliamit) oluşması kondenzasyon
polimerleşmesi tepkimelerine örnektir.
• Bakalit; formaldehit ve fenolün
kondenzasyon polimerleşmesi ürünüdür.
nFormaldehit+(n+1)Fenol→Bakalit+nH2O
1429
• Kondenzasyon polimerleşmesi reaksiyonu
küçük moleküllerin birleşerek büyük bir
molekül ve yanında daha küçük bir
molekül oluşturmasıdır.

1430
MONOMER KANSER RİSKİ
TAŞIR
• Teflon tavalar çizilirse sıcaklığın etkisiyle
polimerden monomer ayrılır.
• PVC fabrikalarında PVC tozunda monomer
bulunur.
• Plastik bardaklar içine konan 70 derece
santigradın üzerindeki içecekler, içinde
bulunduğu plastik malzemeyi ısı etkisiyle
çözüp monomerine ayırır.
1431
• Köpük bardakların ısıya dayanıklılığı daha
yüksektir. Ancak daha yüksek sıcaklıktaki
sıvılar bu materyali de monomerine ayırır.
• Plastik ve köpükten imal edilen
bardaklardan uzun süre sıcak sıvı içenler
kanser tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir.
• Monomerler tehlikeli kanserojen
maddelerdir.
• Plastik bardak yerine kâğıt bardak
önerilebilir.
1432
POLİMER MALZEME
BULUNDURAN OYUNCAK VE
TEKSTİL ÜRÜNLERİNİN
ZARARLARI

1433
• Polimerler oyuncak ve tekstil ürünleri için
ideal ham maddeler gibi görünebilir. Ucuz,
temizliği kolay, dayanıklı ve
şekillendirilebilir olmaları kullanım kolaylığı
sağlar.
• Polimerlerin fiziksel ve kimyasal özellikleri
farklı olduğundan polimerlerin yapısında
kullanılan kimyasallara göre zararlı etkileri
de farklılık gösterir. Bu nedenle herhangi
bir ürün satın alınırken mutlaka içerdiği
kimyasallar araştırılarak gerekli tedbirler
alınmalıdır.
1434
• Ayrıca bir plastik ürünün ömrü boyunca
farklı kimyasallara dönüşebileceği
unutulmamalı, bu kimyasallardan
bazılarının toksik özelliklere sahip olacağı
dikkate alınmalıdır.
• Plastiklerde esnekliğe katkı sağlamak için
kullanılan kimyasalların birçoğu endokrin
sistemini bozarak tümör oluşumuna neden
olur. Ayrıca doğum kusurları ve gelişim
bozukluklarına yol açabilir.

1435
• Oyuncak ve tekstil ürünlerinde kullanılan
bazı polimerlerin ve polimerlerin içine
katılan katkı maddelerinin zararlı etkileri
kısaca aşağıda özetlenmiştir.

Plastikleştiriciler
• Oyuncak, tekstil, ayakkabı ve mobilya
endüstrisinde kulanılan bazı malzemeleri
yumuşak hâle getirmek için polivinilklorür
benzeri polimerlerin içine adipat ve ftalat
katılmaktadır.
1436
• Ftalatlar temas edilen plastikten vücuda
geçebilir. Ftalatlar canlıların hormon
sistemine zarar verdiği gibi kanserojen etki
de gösterir. Sağlığa çok zararlı olduğu için
bazı ülkelerde ftalatların kullanımı
yasaklanmıştır. Sağlamlaştırıcı ve
plastikleştirici olarak bazı oyuncaklara
eklenen kurşun bileşikleri yüksek ısıya
maruz kaldığında solunum yoluyla vücuda
geçebilir. Vücuda alınan kurşun
kanserojen etki gösterirç
1437
Elyaf
• Tekstil ürünlerinin birçoğunda elyaf
kullanılır. Ucuz ve kolay ütü tutması
nedeniyle tercih edilen elyaf doğal ve
sentetik olmak üzere ikiye ayrılır. Elyaf
göz, cilt ve solunum yollarında tahrişe
neden olur. Ayrıca elyafa imalat sırasında
katılan kimyasallar alerji, dermatit ve
solunum yolları rahatsızlığına neden
olabilir

1438
Bisfenol-A
• Oyuncaklarda kullanılan bisfenol-A
obezite, depresyon, göğüs kanseri gibi
sağlık sorunlarına neden olabilir.
Etilen Glikol
• Etilen glikol; polyester, plastik su şişesi,
bebek besleme önlüğü, oyuncak yapımı ve
kostümlerde kullanılır. Gözlerin ve
solunum yollarının tahrişine neden olur.
Yandığında toksik madde açığa çıkar.
Kanserojen etki gösterebilir.
1439
Polipropilen (PP)
• Genellikle renkli oyuncaklarda kullanılır.
Polietilen kadar dayanıklı değildir. Yüksek
sıcaklıkta toksik kimyasallara dönüştüğü
için sağlığa zararlıdır.
Polyester
• Polyester plastik ve naylon karışımıdır.
Vücudun nefes almasını engellediği içinısı
dengesini bozar, enfeksiyonlara neden
olur. İç çamaşırlarda kullanılan polyester
üreme sorunları ortaya çıkarabilir.
1440
Polibromo Bifeniller (PBB)
• Polibromobifeniller alev geciktirici olarak
da adlandırılırlar. Tekstil ürünlerinin ateşe
karşı dayanıklılığını arttırır. Bu bileşikler
bağışıklık ve üreme sistemini olumsuz
yönde etkiler.

Polistiren
• Kolay kalıplanabildiği için lego bloklarının
yapımında kullanılır. Sinir sistemine zarar
verir ve kanserojendir
1441
Polivinil Klorür (PVC)
• Oyuncaklardan kumaş benzeri ürünlere
kadar birçok alanda kullanılan polivinil
klorür polimerlerine üretim sırasında
zararlı katkı maddeleri katılmaktadır.
İçindeki zararlı maddeler insan vücuduna
sızabilir. Katkı maddeleri oyuncaktan
oyuncağa değişir. PVC üretimi kanserojen
olan dioksin ürettiği için sağlığa zararlıdır.
Çevre dostu değildir.

1442
GERİ DÖNÜŞÜMÜNÜN ÜLKE
EKONOMİSİNE KATKISI

1443
• Geri dönüşüm, kullanılmış malzemeyi
yeniye dönüştürme işlemine denir.
Polimer, kâğıt, cam ve metallerin
neredeyse tamamı geri dönüştürülebilir.
Geri dönüştürülebilen hiçbir şey çöp
değildir. Geri dönüşüm sembolü aşağıdaki
gibidir.

1444
• Üzerinde geri dönüşüm sembolünü
taşıyan ürünler geri dönüşüm kutusuna
atılmalıdır.

• Geri dönüşüm çevre kirliliğini de önler.


• İş olanakları sağlar ve yeniliğe teşvik eder.
• Ülkelerin gelişmişlik seviyesi geri dönüşüm
ile doğru orantılıdır.
1445
• Ülkemizde bir yılda polimer, kâğıt, cam ve
metallerin yaklaşık bir milyon tonu geri
dönüştürülmektedir. Geri dönüşüm
yapılarak ülke ekonomisine katkı
sağlanabileceği gibi doğal kaynakların
verimli kullanılması ve enerji tasarrufu
sağlanır.
Metal
• Metaller çeşitli cevherlerin farklı
yöntemlerle işlenmesi sonucunda elde
edilir.
1446
• Cevherlerin çıkarılması ve metale
dönüştürülmesi sırasında bitki örtüsü ve
doğa zarar görür. Bazı metallerin
eldesinde zararlı kimyasallar kullanılır.
Bazı metaller ise doğada eser miktarda
bulunur. Metallerin geri dönüşümü
yapılarak yeryüzü kaynakları verimli
kullanılmış, doğa zarar görmemiş ve
üretim için gereksiz para ve enerji
harcanmamış olur. Örneğin demir ve çelik
tekrar tekrar kullanılabilen metallerdir.
1447
• Bunların geri dönüşümlü olarak
kullanılması daha az üretim gerektiririr.
Yeni üretimin azaltılması nedeniyle karbon
dioksit emisyonu yaklaşık %58 oranında
azaltılır. Böylece iklim değişiklikleri
önlenmiş olur.
Cam
• Camın ham maddesi kumdur. Camı elde
etmek için kum yüksek sıcaklıklarda eritilir.
Bunun için de çok fazla enerji harcanır.

1448
• Oysa tek bir cam şişeyi geri dönüştürmek,
100 watt’lık bir ampülü 4 saat yakmak ve
bir televizyonu 20 dakika çalıştırmak için
gereken enerjiyi tasarruf etmek demektir.
Polimer
• Polimerin büyük bir kısmının ham maddesi
petrol türevidir ve petrol yenilenebilir enerji
kaynağı değildir. Bu nedenle polimer
malzemelerin geri dönüştürülmesi ham
madde sıkıntısını ortadan kaldırarak ülke
ekonomisine katkı sağlar.
1449
• Ayrıca polimerlerin çoğu doğada
bozunmadığı için çevre kirliliği de önlenmiş
olur.
Kâğıt
• Kâğıt selülozdan, dolayısıyla ağaçlardan
elde edilir. Ağaçlar ormanları oluşturur ve
ormanlar dünyanın akciğerleridir.
Ormanların oluşumu da yıllar gerektirir.
Ormanların korunması sera gazlarının
salınımını azaltır. İklim değişiklikleri
önlenebilir.
1450
• Kâğıt kolay dönüştürülebilen bir
malzemedir. Kâğıdın dönüştürülmesi su ve
enerji tasarrufu sağlar. Unutulmamalıdır ki
dünyadaki kaynaklar sınırsız değildir. Bir
Kızılderili atasözü, “Dünya bize
atalarımızdan miras kalmadı,
çocuklarımızdan ödünç aldık.’’ der. Her
birey geri dönüşüme yeterince katkı
sağlarsa dünya kaynakları tasarruflu
kullanılmış olur ve böylece bizden sonraki
nesiller de kaynak sıkıntısı yaşamaz.
1451
KOZMETİK MALZEMELERİN
İÇERDİĞİ ZARARLI
KİMYASALLAR

1452
KOZMETİKLERİN TANIMI
• Kozmetik, bir kimseyi daha çekici hâle
getirmek ya da görünüm sorunlarını
gidermek için kullanılan ürünleri, bakımları
ve tedavileri kapsayan bir kavramdır.

1453
KOZMETİKLERİN ÇEŞİTLERİ
• Ruj, maskara ve fondöten makyaj
malzemeleri yüze ve çevresine
güzelleştirmek veya farklı bir görünüm
vermek için uygulanır.
• Makyaj malzemeleri haricinde saç boyası,
saç spreyi, saç jölesi, parfüm, banyo tuzu,
vücut yağ ve kremleri gibi pek çok ürün
kozmetik sınıfına girer.

1454
KOZMETİKLERİN ZARARI
• Kullandığımız kozmetiklerin içerisinde
bulunan kimyasal maddelerin yan etkileri
vardır, bu nedenle zararlıdırlar.

1455
• Kozmetik, insan vücudunun bakımı,
temizlenmesi ve onu daha güzel hâle
getirmek için kullanılan ürünlerin tümünü
kapsar. Her gün şampuan ve saç kremi,
deodorant, nemlendirici ve daha pek çok
kozmetik ürün kullanılır. Bu ürünler iyi
görünmeyi, güzel kokmayı sağlar. Ancak
bu ürünler kullanıldığında insan en az 200
farklı kimyasala maruz kalır. Kozmetik
ürünlere talep her geçen gün artmaktadır.
Katkı kimyasallarının çoğu tehlikeli ve
sağlığa zararlıdır.
1456
• Kozmetik malzemelerde koku vericiler,
koruyucular, antioksidanlar, ultraviyole
emici, nemlendiriciler, yumuşatıcılar,
emülgatörler ve renk vericiler en yaygın
kullanılan katkı maddeleridir. Örneğin
kozmetiklerde kullanılan koruyucu ve
kokuların bazıları toksik ve kanserojendir.
Bu yüzden kullandığımız ürünlerin
güvenilirlikleri gözden geçirilmelidir.
Kozmetiklerin yapısında yer alan zararlı
kimyasallar aşağıdaki gibi özetlenebilir.
1457
Koruyucular
• Kozmetiklere katılan kimyasalların birçoğu
ürünün raf ömrünü uzatmak ve
mikroorganizmaların çoğalmasını önlemek
için kullanılan kimyasallardır. Bu amaçla
en çok paraben ve formaldehit
kullanılmaktadır. Parabenler, özellikle
krem esaslı kozmetik ürünlerindeki en
yaygın koruyucu kimyasallardır. Kremler
genellikle su ve yağ içeren
emülsiyonlardan oluşur.
1458
• Su içeren kozmetikler mikroorganizmaların
çoğalmasına daha yatkın olduğundan
paraben kullanılmaktadır. Paraben toksik
etkiye sahiptir. Quaternium-15 gibi
formaldehit açığa çıkaran kimyasallar
tırnak ürünleri, saç boyası, şampuanlar,
maskara ve farlarda kullanılır. Formaldehit
kanserojen ve tahriş edici özellikte bir
madde olduğundan pek çok ülkede
kullanımı yasaklanmıştır.

1459
Ağır Metal
• Kozmetik ve kişisel bakım ürünlerine boyar
maddelerden ağır metaller geçebilir.
Kozmetik ürünlerinde tespit edilen en
yaygın ağır metaller kurşun (Pb),
kadmiyum (Cd), cıva (Hg), krom (Cr), nikel
(Ni) ve bakırdır (Cu). Ürünlerin kalıcılığını
ve parlaklığını artırmak için de bakır,
kadmiyum, arsenik , kurşun, antimon gibi
ağır metaller kullanılır.

1460
• Ağır metallerin ürün etiketleri üzerinde
bulundurulması zorunlu olmadığından,
kozmetik ürünleri kullanılırken dikkatli
olunmalıdır. Vücuda alınan ağır metaller
zamanla organlarda birikerek biyolojik
sisteme zarar verir. Ayrıca kansere neden
olabileceği de unutulmamalıdır.

Koku Maddeleri
• Kozmetik ürünlerinde koku vericiler en
yaygın kullanılan kimyasallardır.
1461
• Koku vericiler ham maddedeki hoş
olmayan kokuyu maskelemek için
kullanılır. Kozmetiklerde kullanılan koku
vericiler alerjik reaksiyonların %30- 45'ini
oluşturur. Alerjik reaksiyonlar cilt
hassasiyeti, astım atakları ve migren gibi
yan etkilere neden olabilir.
Ftalatlar
• Deodorant, tırnak cilası, kokulu dudak
parlatıcısı gibi kozmetik ürünlerinde renk
ve kokuyu daha iyi tutmak için kullanılır.
1462
• Ftalatlar hormon üretiminden sorumlu olan
endokrin sisteme zararlı olabilecek
kimyasallardır. Ayrıca gelişim
bozukluklarına, üreme sisteminde ve
nöronlarda hasarlara neden olabilir.

1463
PARFÜM, SAÇ BOYASI,
KALICI DÖVME BOYASI VE
JÖLEDE BULUNAN
KİMYASALLAR

1464
• Kişisel bakım ve estetik amacıyla
kullanılan kozmetiklerde çok zararlı
kimyasal bulunur. Parfüm, saç boyası,
kalıcı dövme boyası ve jölede bulunan
kimyasalların zararları aşağıdaki şekilde
özetlenmiştir.
Parfüm
• Temel maddesi alkoldür, esans, metilen
klorid, metil-etil keton, etanol, benzil klorid,
toluen gibi çeşitli toksik kimyasalları
içerebilen kozmetik malzemedir.
1465
• Parfümlerde genellikle benzaldehit, benzil
alkol, etanol gibi bazı kimyasallar kullanılır.
Bu kimyasalların sağlığa olumsuz etkileri
aşağıda özetlenmiştir.
• Benzil alkol, mide bulantısı, kusma, baş
dönmesi, kan basıncında düşmeye neden
olabilir.
• Etanol, yorgunluk, solunum yollarında
tahrişe, uyuşukluk, görme bozukluğu, kas
seğirmesi ve havaleye neden olabilir.

1466
• Benzaldehit, akciğer ve göz tahrişine,
mide bulantısı, karın ağrısı, böbrek
hasarına neden olabilir.
Kalıcı Dövme Boyası
• Kalıcı dövme boyası, içinde çeşitli metalik
tuz (oksit, selenit, sülfit), organik boya,
plastik içeren pigment ve taşıyıcılardan
oluşan kozmetik malzemedir. Kalıcı dövme
boyasında bulunan zararlı kimyasallar ve
metal bazlı pigmentler alerjik reaksiyonlara
neden olabilir.
1467
• Mavi rengi veren pigmentte kobalt veya
bakır; sarı rengi veren pigmentte
kadmiyum, sülfit ve cıva kullanılır. Bu
maddeler sağlığa son derece zararlı ve
kanserojendir.
Saç Boyası
• Saç boyası saç rengini değiştirmek için
kullanılan çeşitli pigmentler ve kimyasal
maddeler içeren kozmetik malzemedir.
Saç boyanmadan önce saçın rengi
hidrojen peroksit ile matlaştırılır.
1468
• Saç boyalarında genellikle amonyak, PPD,
DMDM hidantoin, paraben, kurşun asetat,
resorsinol gibi kimyasallar kullanılır. Bu
kimyasalların sağlığa olumsuz etkileri
aşağıda özetlenmiştir.
• Hidrojen peroksit, saçlarda sülfür kaybı
ortaya çıkardığı için saçların dökülmelerine
neden olabilir.
• Amonyak saç derisinde yaygın olarak
kaşıntı, tahriş ve yanmalara neden olduğu
gibi akciğerleri de tahriş edebilir.
1469
• PPD (para-fenilendiamin), koyu renk
tonları için boya olarak kullanılır. Saç
diplerinde yaralar, aşırı kepeklenme, kafa
derisinde kızarıklık, şişlik, yüz ve gözlerde
ödem yapabilir.
• DMDM hidantoin (dimetil dimetilol
hidantoin), koruyucu olarak kullanılır.
Doku ve bağışıklık sistemine zarar
verebilir.
• Resorsinol, saç derisinde tahrişe ve
endokrin sistemde zarara neden olabilir.
1470
• Kurşun asetat, koyu tonlu saç boyaları
için renk katkı maddesi olarak kullanılır.
Anemiye ve nörolojik sorunlara neden
olabilir.

Saç Jölesi
• Saç jölesi, saçı şekillendirmek amacıyla
kullanılan ve yapısında polimerler içeren
kozmetik malzemedir. Jöle, saçlara fazla
miktarda sürülür ve suyla temas ettirilirse
yapışkan bir hâl alır.
1471
• Saçta beyaz, kepeğimsi tortular bırakır ve
saç dökülmelerine neden olabilir. İçinde
bulunan boyar madde, formaldehit,
polysorbat-80 gibi bazı maddeler
kanserojen olabilir.

1472
İLAÇ FORMLARI

1473
İlaçlara yararlılıkları veren ve
kullanılınca tesiri yaratan ancak
O’dur.

1474
• İlaç hastalığın tanısı, tedavisi veya
önlenmesi için vücuda alınan veya
uygulanan kimyasal maddedir. Vücutta
bazı tepkimeler oluşturarak vücudun
işlevlerini korur, geliştirir veya düzenler.
İlaçlar vücutta oluşturulması istenen
fizyolojik ve biyolojik etkiye göre çok farklı
formlarda hazırlanır. Ayrıca ilaçların
vücutta uygulanacağı bölgeye göre farklı
formlarda hazırlanması ve vücuda
verilmesi gerekir.
1475
İlaçların farklı formlarda oluşunun
sebebi;
• Doğru dozda alınmasını sağlamak,
• Etken maddesini dış etkilerden korumak,
• Etken maddeleri mide suyu gibi asidik
vücut sıvılarından korumak,
• Etken maddelerin tat ve kokularını
maskelemek (baskılama),
• Vücut dokuları içinde istenen bölgeye
yerleştirmek,
1476
• İdeal ilaç etkisini sağlamak,
• Vücutta dağılım ve emilimini kontrol
etmek,
• İstenilen şekilde çözünmesini sağlamaktır.
• İlaçlar hap, şurup, iğne, merhem formunda
olabilir. İlaçların farklı formlarının temel
özellikleri aşağıda verilmiştir.

Hap
• Haplar bir veya daha fazla dozda etken
madde içerebilir.
1477
• Haplar sert, sıkıştırılmış ilaçlardır.
• Ağız yoluyla vücuda alınır.
• Haplar kolay tanınabilmesi için farklı renk
ve şekillerde üretilebilir.
• Yutulan, dil altına uygulanan, emilen,
çiğnenen veya suda çözünerek uygulanan
türleri vardır.
• Hapın bileşenlerinin tadını gizlemek, kolay
yutulmasını sağlamak, çevreye dayanıklı
hâle getirmek, raf ömrünü uzatmak
amacıyla kaplama veya kapsül yapılır.
1478
Şurup
• Şuruplar çözelti, süspansiyon veya
emülsiyon hâlinde hâlinde hazırlanan sıvı
ilaç formudur.
• Ağız yoluyla vücuda alınır.
• Aromalı şuruplar, etken maddenin
rahatsızlık verici lezzetlerini baskılamak
için uygun bir formdur.
• Süspansiyon veya emülsiyonlar
kullanılmadan önce çalkalanmalıdır.
1479
• Şuruplara antimikrobiyal koruyucu
maddeler eklenebilir.
• Doz hacmi önemli olduğu için belirtilen
miktarda alınmalıdır.
• Toz hâlde olan ve suyla seyreltilen
şuruplarda hazırlanma tarifine uyulmalıdır.
İğne
• Enjektör yardımıyla kas içine, damara, deri
veya deri altına uygulanan steril
çözeltilerdir.
1480
• Genellikle diğer ilaç formlarına göre hızlı
etki gösterir.
• Diğer formlarda alınması ilacın etkisini
azaltırsa tercih edilebilir. Örneğin bazı
ilaçlar ağızdan alınırsa mide asidi
tarafından yok edilir.
Merhem
• Etken maddenin dağıtıcı bir faz içinde
bulunduğu ilaç formudur.
• Cilt veya burun mukozası yoluyla alınır.

1481
• Merhemler, yarı sert, genellikle sürüldüğü
yüzeyde kolay dağılması için yağlı
hâldedir.
• Krem şeklinde yarı katı emülsiyon, jel veya
daha akışkan losyon hâlinde bulunabilir.
• Etken madde genellikle su içermez ve cilt
salgılarıyla karışmaz.

1482
SENTETİK İLAÇLARIN
ZARARI, PİYASADAN
KALDIRILAN İLAÇLAR,
ÖLDÜREN İLAÇLAR

1483
• Teknolojik gelişmeler sayesinde ilaç
endüstrisi hızla gelişmiştir. Bu gelişmeler
ilaçların sentez, üretim ve dağıtım
yöntemlerini hızlandırmıştır. Modern ilaç
bilimi sayesinde etkili antibiyotikler, aşılar
ve ilaçlar üretilmiştir. Bu ilaçlar kanser,
yüksek tansiyon, kolesterol, şeker
hastalığı gibi birçok hastalığın tedavisinde
kullanılır. Fakat bu ilaçların aynı
zamanda birçok yan etkisi olduğu
unutulmamalıdır.
1484
SENTETİK İLAÇLAR
VÜCUDUN HANGİ ORGANINA
EN ÇOK ZARAR VERİR?
• Sentetik ilaçların tamamı sonuçta kimyasal
maddedir. Bu nedenle hepsinin yan etkisi
vardır. En büyük yan etki, böbrek ve
karaciğerde görülür.
• Yüksek dozda alınan kuvvetli antibiyotik
boğazda mantar yapar.
1485
• Kortizon, böbrek ve kanı bozar.
• Kemoterapi ilaçları bağırsakları iflas ettirir
ve kanı bitirir.
• Aşırı antibiyotik alanların karaciğeri bir
süre sonra iflas eder.

1486
Yasaklanan İlaçlar (Vioxx
Piyasadan Kaldırıldı)
• Vioxx, yasaklanan bir ağrı kesicidir.
• Vioxx, kalp krizi meydana getirdiğinden
dolayı yasaklanmıştır.
• Kalp krizinin sebebi Vioxx’un kanı
pıhtılaştırması ve bunun sonucu olarak da
damarlarda tıkanıklığa neden olmasıdır.
• Türkiye’de Vioxx ilacı 2006’da piyasadan
kaldırılmıştır.
1487
ÖLDÜREN İLAÇLAR (PPA
ÖLDÜRÜYORDU)
• Soğuk algınlığı ve zayıflama ilaçlarının bir
kısmında 2005’li yıllara kadar bulunan
PPA (fenil propanol amin) maddesi
özellikle genç kızlarda ani beyin kanaması
sonucu ölüme neden oluyordu.
• Soğuk algınlığı ve zayıflama ilaçlarının
bileşimindeki PPA maddesi Türkiye’de
2005’li yıllarda yasaklandı. Diğer ülkelerde
çok daha önce yasaklandı.
1488
• Türkiye yasaklanmaya karşı direndi.
Resmen yasaklanmadan önce zaten
eczacılar PPA içeren ilaçları satmıyorlardı.
• İlaçlardan PPA maddesi çıkarıldı veya
yerine başka bir etken madde konuldu.
İlaç aynı isimle veya benzer adla devam
etti. PPA’sız hâliyle bu ilaçlar günümüzde
kullanılmaktadır. İlaçların içeriğinde fenil
propanol amin olmadığından
kullanılmasının bir mahzuru yoktur.

1489
2005’Lİ YILLARA KADAR “PPA”
İÇEREN İLAÇLAR
• A-ferin
• Corsal
• Coryban-D
• Katarin
• Kongest
• Parol
• Theraflu
• Triaminic
1490
• Şimdi şöyle bir geçmişi düşünelim: Eski
yıllarda zayıflama hapı veya soğuk
algınlığı ilacı aldığı günlerde ani beyin
kanaması sonucu ölen yakınlarımız var
mı?

1491
BAZI İLAÇLAR NE NİYETLE
ALINDIYSA ONUN TAM TERSİ
ETKİ YAPAR
• Kemik erimesi ilaçları kemik erimesi
hastalığı yapar.
• Sentetik erkeklik hormonları erkekliği
azaltır.
• Şeker düşürücü ilaçlar şeker hastalığı
yapar.
1492
• Kan yapıcı ilaçlar kansızlığı arttırır.
• Antiasit ilaçlar mide asidini arttırır.
• Astım ilaçları astımı kronikleştirir.
• Tansiyon ilaçları tansiyonu kronikleştirir.
• Ağrı kesiciler ağrıyı müzminleştirir.
• Depresyon ilaçları depresyonu arttırır.
• Mutlu olmak niyetiyle alınan ecstasy
(ekstazi) hapı insanı mutsuz eder.

1493
KEMİK ERİMESİ İLAÇLARININ
KEMİK ERİMESİ HASTALIĞI
YAPMASI
• Örneğin; Fosamax ilacı, kemik erimesine
karşı kullanılmaktadır. Başta çene
kemiğinde erime olmak üzere vücutta
kalsiyum azalması sonucu kemik erimesi
yapmaktadır. Yapılan etki kemik erimesini
durdurmak olduğu hâlde zıddı olur ve
vücutta kemik erimesi hızlanır.
1494
• U.S. FDA [United States Food & Drug
Administration] (Yunaytıd Steyts Fuud end
Drog Edministreyşın) (ABD Gıda & İlaç
İşletimi) 2005 yılında Fosamax ilacına
kemik erimesi yaptığına dair etiket
koydurtmuştur. İlaçtan zarar görenler,
ilacın piyasadan kaldırılmasını
istemektedirler. Bu nedenle üretici firmayı
dava etmişlerdir. Bu konuda mahkemeler
devam etmektedir.

1495
ERKEKLİĞİ ARTTIRMAK İÇİN
KULLANILAN İLAÇ ERKEKLİĞİ
AZALTIR
• Dışarıdan alınan sentetik erkeklik
hormonlarına örnek olarak testosterondan
üretilmiş steroitleri verebiliriz. Bu hormon
alındığında; LH (lüteinleştirici hormon) ve
FSH (folikül stümüle hormon)
hormonlarının vücuttaki üretimi azalır. Bu
azalma ilacı bıraktıktan sonra bile 12 hafta
süreyle devam eder.
1496
• LH ve FSH erkeklikle ilgili hormonlardır.
FSH, erkeklerde spermin yapımında
etkilidir. LH ise erkeklerde testosteron
hormonunun salgılanmasını sağlar.
• Steroitler genelde vücut geliştirme amaçlı
olarak sporcular tarafından alınır.
• Alınan steroitler aynı zamanda erkeklerde
östrojen hormonunun artmasına neden
olur.
• Östrojen hormonunun artması, ömür boyu
sürecek kalıcı zarar doğurur.
1497
• Östrojen hormonunun erkeklerde artması
sonucu göğüsler kadınlardaki gibi büyür,
kıllar dökülür.
• “İşleyen demir ışıldar.” atasözü konumuzla
ilgilidir. İşletilmezse, örneğin; hormon
dışarıdan verilirse, hormon yapan bez
durgunluğa düşer.
• Erkeklik hormonu, erkekliği arttırmak için
verildiği hâlde silah geri tepmiş; niyetin
zıddı olmuş ve erkeklik azalmıştır.
1498
ŞEKER DÜŞÜRÜCÜ İLAÇLAR
ŞEKER HASTALIĞI YAPAR
• Tip-2 şeker hastalığında kullanılan şeker
düşürücü ilaçlar, tedaviye yönelik değildir.
Hastalığı ortadan kaldırmaz.
• Şeker düşürücü hap kullanan şeker
hastaları 5 yıl içerisinde ensülin almak
zorunda kalabilirler. Tip-1 şeker hastalığı
ortaya çıkmış olur.
1499
• Pankreasın şeker düşürme görevi vardır.
• Pankreasın şeker düşürme görevi; mecbur
olunmadığı hâlde, dışarıdan verilen bazı
ilaçlarla yapılmaya kalkılınca pankreas
atalete düşmektedir. En iyisi pankreası
tembelliğe atmamaktır.
• Yapılan etki şekeri düşürmek olduğu hâlde
zıddı olmuş ve vücutta şeker artmıştır.

1500
KAN YAPICI İLAÇLAR
KANSIZLIK YAPAR
• Kan, kemik iliğinde yapılır.
• Kansızlık hastalığında kullanılan kan
yapıcı ilaçlar, kemik iliğinde zafiyete neden
olur. Bunun sonucunda da kansızlık ilerler.
• Yapılan etki kanı arttırmak amaçlı olduğu
hâlde zıddı olur ve vücutta kan azalır.

1501
ANTİASİT İLAÇLAR MİDE
ASİDİNİ ARTTIRIR
• Mide ekşimelerinde kullanılan antiasitler,
alındığında iyi gelir; ancak ertesi gün daha
fazla mide ekşimesi olur; antiasit
kullanımının arttırılması zorunluluğu ortaya
çıkar. Belli bir süre sonra daha hiçbir
antiasit etki etmez. Bu nedenle mide
kanamalarında kullanılan antiasit amaçlı
ilaçlar iki günde bir değiştirilerek kullanılır.
Ancak böylece mide ekşimesi geçer.
1502
• Yapılan etki mide ekşimesini gidermek
olduğu hâlde zıddı olmuş ve mide
ekşimesi arttırılmıştır.

1503
AĞRI KESİCİLER HAFTADA
İKİ KEZDEN FAZLA
KULLANILMAMALIDIR
• Ağrı kesiciler haftada iki kereden fazla
kullanılmamalıdır. Kullanılırsa ağrı
müzminleşir.
• Her bir insanın kendine özel bir ağrı eşiği
vardır. Şayet insan, o ağrı eşiğine kadar
sabır gösterip ağrıya dayanabilirse vücutta
doğal ağrı kesici salgılanır.
1504
• Vücudumuzdaki doğal ağrı kesicinin adı
endorfin maddesidir.
• Dışarıdan alınan ağrı kesici ilaçlar insanın
ağrı eşiğini düşürür. Her bir alınan ağrı
kesici ile insan ağrıya karşı daha
tahammülsüz hâle gelir.
• Ağrının kaynağını bulmak ve ağrıya neden
olan sebebi ortadan kaldırmak gerekir.
• Yapılan etki ağrıyı gidermek olduğu hâlde
zıddı olmuş ve ağrı arttırılmıştır.
1505
ASTIM İLAÇLARI, TANSİYON
İLAÇLARI VE DEPRESYON
İLAÇLARI HASTALIĞI
KRONİKLEŞTİRİR
• Astım ilaçları astımı kronikleştirir.
• Tansiyon ilaçları da tansiyonu
kronikleştirir.
• Depresyon ilaçları depresyonu arttırır.
• Bu hastalıklarda da istenilenin zıddı bir
durum ortaya çıkmıştır.
1506
• Astım ilaçları, tansiyon ilaçları ve
depresyon ilaçları hastalığı ortadan
kaldırmaya yönelik değildir. Tedavi edici
özellikleri yoktur. Hastayı o anda
rahatlatmak içindir.

1507
MUTLU OLMAK NİYETİYLE
ALINAN ECSTASY (EKSTAZİ)
HAPI İNSANI MUTSUZ EDER
• Ecstasy (ekstazi), yasa dışı sentetik bir
maddedir.
• Ecstasy (ekstazi), vücutta serotonin
maddesinin salgılanmasını sağlar.
Serotonin, mutluluk meydana getiren bir
maddedir. Serotonin, mutluluk anında
beynin arka kısmında bulunan beyin
sapındaki sinir uçlarından salgılanır.
1508
• Ecstasy (ekstazi) hapının yutulması
suretiyle salgılanan serotonin sahte bir
neşe sağlar. Hapı yutan kişi saatler
boyunca hiper aktif ve uyanık olur. Hap,
dikkati olağanüstü derece arttırır. İnsan
kendisini güçlü ve enerjik hisseder. Bütün
bu etkiler ecstasy (ekstazi) hapının,
serotonin maddesinin bütün depolarını
boşaltması suretiyle olmuştur. Vücudun
dengesiyle oynanmıştır. Vücut, oyuncak
değildir.
1509
• Ertesi gün bir adet daha ecstasy (ekstazi)
hapı almadan, kişi kafasını kaldıramaz.
Hapın etkisi geçtikten sonra ise aşırı
yorgunluk ve tahmin edilemeyecek
derecede bitkinlik görülür.
• Hap almadığı anda kişi aşırı karamsar olur
(ruhsal etki). Bu nedenle kendisini hap
almaya mecbur hisseder.
• Kişi hap aldığı zamandaki gibi hep enerjik
kalmak için hapı tekrar tekrar istemeye
başlar (fiziksel etki).
1510
• Zanneder ki hapı alınca mutlu olacağım.
Ne yazık ki vücutta serotonin kalmamıştır.
Organizmanın dengesi bozulmuştur. Hapı
almasına rağmen mutlu olamaz. Yapılacak
bir şey kalmamıştır. Kişi kendisine, geriye
dönüşü olmayan büyük bir zarar vermiştir.
• Ecstasy hapı, kısa sürede ciddi bağımlılık
yapar.
• Uzun süre kullanan bağımlı kişilerde
zaman içinde ölümler görülür. Bazı
kişilerde ilk kullanımda ani ölüm riski dahi
söz konusudur.
1511
• Şayet kullanan kişide intikam ve nefret
hissi varsa bu his açığa çıkar. Ecstasy
(ekstazi) hapı, aşırı güven ve kontrolsüz
cesaret de oluşturur. Kişi ölümü göze
alarak gösterilen hedefe yönlendirilebilir.
Ecstasy (ekstazi) hapının bu etkisini bilen
çete, mafya, örgüt gibi menfaat şebekeleri
ve şer odakları bu etkiyi terör maksadıyla
kullanırlar. Kullandıkları adamı 8-10 saat
sürecek bir eyleme ve bir takım kötü
amaçlara yönlendirirler. Hatta onları intihar
komandosu bile yapabilirler.
1512
• Mutluluk hapı, mutluluğu bitirmiştir.
İstenilenin zıddı bir durum ortaya çıkmıştır.
• Ecstasy (ekstazi) hapının toleransı yok
denilebilecek kadar azdır. Tolerans;
hoşgörü, müsamaha demektir. Ecstasy
(ekstazi) hapının toleransının zayıf olması,
kullanmaya başlayanların geriye dönüşü
çok zor olan bir yola girdikleri anlamını
taşır.

1513
ÖLDÜREN KANSER İLAÇLARI
• Vücudumuz, kanser hücrelerine karşı bir
dereceye kadar başarılı bir mücadele
vermektedir. Ancak, mevcut bağışıklık
sistemi tek başına yeterli gelmemektedir.
Son derece riskli olan kanser tedavi yolları
denenmektedir. Kemoterapi ilaçları ile
kanser tedavisinde önümüz kapalıdır.
Gelecekte bir kısım antikorların
üretilmesiyle kanser tedavisinde daha
başarılı olunacaktır.
1514
• Radyoaktif sentetik izotopların ve
radyoaktif ışınların kansere karşı kullanımı
önümüzdeki günlerde terk edilecektir.
Böylece hastalar günümüzün kanser
ilaçlarının ölümcül bile olabilen yan
etkisinden kurtulacak ve zarar
görmeyeceklerdir. Kanser hastalığı,
insanlığın korkulu rüyası olmaktan
çıkacaktır.
• “Kanserden öldü.” denilen hastaların çoğu
kanserden değil, kanser ilaçlarının yan
etkisinden ölmektedir.
1515
YANLIŞ VE GEREKSİZ İLAÇ
KULLANIMININ ZARARLARI

1516
• İlaçlar istenmeyen tepkimelerin
oluşmasına neden olabilir. Bu nedenle
ilaçların kullanım şekli, dozu ve gerekliliği
oldukça önemlidir. Yanlış ve gereksiz yere
ilaç kullanılması insan sağlığına zarar
verir. İlaçların vücutta istenmeyen
tepkimelere neden olmaması için ilacın
doktor tarafından reçete edilmiş olmasına,
ilacın dozajına, dozaj aralıklarına,
uygulanma şekline, saklanma koşullarına
dikkat etmek gerekir.
1517
İlacın Doktor Tarafından Reçete
Edilmesi
• Gereksiz veya reçetesiz ilaç
alınmamalıdır. Hastalığın tanı ve tedavisi
sadece uzman doktor tarafından
yapılmalıdır. Doktor reçetesi dışında
kişisel ilaç tedavilerine başvurulmamalıdır.
Örneğin antibiyotiklerin gereksiz kullanımı
mikropların direnç kazanmasına, yan etki
görülmesine ve sağlık harcamalarının
artmasına neden olur.
1518
İlacın Dozajı
• Doktor tarafından belirtilen dozajın altına
ya da üstüne çıkılmamalıdır. Doktorun ilaç
dozajını yaş, kilo, böbrek, karaciğer ve
diğer sağlık durumlarını dikkate alarak
belirlediği unutulmamalıdır. İlaç yazan
doktora gebelik, emzirme durumu, alerji,
kronik hastalıkların varlığı ve başka
ilaçların kullanımı gibi özel durumlar
hakkında mutlaka bilgi verilmelidir.
1519
• Hasta, tedaviyi belirtilen süreden önce
veya sonra sonlandırmamalı; ilaç
kullanımına bağlı alerjik bir durum
gelişmişse zaman kaybetmeden doktora
başvurmalıdır.

1520
İlacın Dozaj Aralığı
• İlacın vücutta etkili olabilmesi için vücutta
yeterli seviyeye ulaşması gerekir. Bu
nedenle dozaj aralığı önemlidir. Vücut
sisteminde yeterli miktarda ilacın kalması
için belirli saat aralıklarında kullanılması
gerekir.

1521
İlacın Uygulanma Şekli
• İlacın uygulanma şekli etki mekanizmasını
değiştirebilir. İlaçlar vücuda belirtildiği
şekilde alınmalıdır.
• İlaç, hekimin veya eczacının önerisi
dışında farklı bir yolla (çiğnenerek,
bölünerek veya suda çözülerek)
kullanılmamalıdır. Unutmayınız ki her ilaç
her kullanım şekline uygun üretilmemiştir.

1522
• Hap formundaki ilaçlar suyla alınmalı,
ilacın yanında alınan gıdalarla ve başka
ilaçlarla etkileşeceği unutulmamalıdır. Bu
etkileşimler ilacın yan etkilerini
arttırabileceği gibi istenmeyen etkilere de
yol açabilir. Bu problemlerden kaçınmak
için alınan diğer ilaçlar hakkında doktora
bilgi verilmeli, kullanılacak ilacın hangi
besinlerle alınması veya alınmaması
gerektiği hakkında doktordan bilgi
istenmelidir.
1523
İlacın Saklanma Koşulları
• Son kullanma tarihi geçmiş olan ilaçlar
kullanılmamalı, ilaçlar kullanma
talimatında belirtildiği şekilde
saklanmalıdır. Uygun olmayan saklama
koşullarında saklanan ilaçların kimyasal
yapıları bozularak etkinliği kaybolabilir.
İstenmeyen etkiler ortaya çıkabileceği gibi
zehirlenmeler olabilir. Kesilmiş veya
açılmış ambalajlar satın alınmamalıdır.
1524
• Ayrıca vitaminlerin de ilaç olduğu
unutulmamalı doktor tarafından
önerilmeyen vitaminler kullanılmamalıdır.
Bilinçsiz gıda takviyesi ve bitkisel ürünlerin
de yan etkileri olabileceği göz önünde
bulundurulmalı, bazı bitkisel ilaçların ve
gıda takviyelerinin olumsuz yan etkilerinin
ölüme neden olabileceği unutulmamalıdır.
• İlaçların gereksiz kullanımındaki artış
hastalara çeşitli zararlar vereceği gibi ülke
ekonomisine de zarar vermektedir
1525
• Sağlık harcamaları ülkeden ülkeye farklılık
gösterse de genel olarak ülke
ekonomilerinin büyük bir kısmını oluşturur.
Bu nedenle ilaç kullanımının bilinçli bir
şekilde yapılması gerekmektedir. Bilinçli
yapılan ilaç kullanımı hem gelişmiş hem
de gelişmekte olan ülkelerde ciddi tıbbi ve
ekonomik sorunların oluşmasını engeller.
• Kullanılmayan ilaçlar büyük bir çevre
sorunu oluşturmaktadır. Atılan ilaçlar hava,
su ve toprak yoluyla doğaya karışır.
1526
• İlacın etken maddesinin özelliklerine göre
doğadaki canlıları olumsuz etkiler. Ayrıca
besin zinciriyle insan vücuduna girerek
çeşitli hastalıklara yol açabilir.
• İlaçlar hiçbir şekilde doğaya atılmaması
gereken maddeler olduğu için katı atık
yöntemiyle toplanmalı, lisanslı şirketler
tarafından özel araçlarla taşınmalı,
standartlara göre paketlenmeli,
etiketlenmeli ve imha edilmelidir.

1527
• İlaçların yanlış ve gereksiz kullanımının
insan sağlığına, ülke ekonomisine ve
çevreye verdiği zararlar unutulmamalıdır.
İlaç kullanımı bilinçli bir şekilde
yapılmalıdır.
• Antibiyotikler ülkemizde en çok kullanılan
ilaçlardır. Antibiyotiklerin önemli bir kısmı
gereksiz ya da yanlış kullanılmaktadır.
Gereksiz kullanım, dozun yetersiz ya da
aşırı olması ve doz aralığına uyulmaması
antibiyotik direncine yol açar.
1528
• Antibiyotik direnci sonucu antibiyotiğin
etkili olduğu bakteriler, antibiyotiğe maruz
kalınca ölmez ve dirençli bakteriler
çoğalmaya devam eder. Bu durum dirençli
bakterilerin insanlar arasında yayılmasına
ve enfeksiyonlara neden olur. Gerçekten
antibiyotiğe ihtiyaç olduğunda da
antibiyotik direnci yüzünden hastalık tedavi
edilemeyebilir.

1529
İLİM ATÖLYESİ
(1.BÖLÜM)

1530
ECZACILIKTA VE TIPTA
KULLANILAN BAZI
ELEMENTLER VE
BİLEŞİKLER

1531
FRANSİYUM METALİNİN
ECZACILIKTA KULLANIM
ALANLARI
• Işın elde edilmesinde kullanılır.

1532
RADYUM METALİNİN
ECZACILIKTA KULLANIM
ALANLARI
• Işın elde edilmesinde kullanılır.

1533
LİTYUM BİLEŞİKLERİNİN
ECZACILIKTA KULLANIM
ALANLARI
• Li2CO3 (Lityum karbonat): Tıpta manik
depresif hastaların tedavisinde kullanılır.

1534
SODYUM BİLEŞİKLERİNİN
ECZACILIKTA KULLANIM
ALANLARI
• NaHCO3 (Sodyum bikarbonat): Yemek
sodası, soda ya da kabartma tozu adıyla
bilinen maddedir. Mide ekşimelerinde
kullanılır.
• NaCl (Sodyum klorür):. Serum fizyolojik, %
0,9’luk NaCl çözeltisidir.

1535
POTASYUM BİLEŞİKLERİNİN
ECZACILIKTA KULLANIM
ALANLARI
• KAlSO4 (Potasyum alüminyum sülfat): Şap
veya kan taşı adıyla bilinir; damar daraltıcı
özelliği vardır.
• KCl (Potasyum klorür): İlaç endüstrisinde
ve fotoğrafçılıkta kullanılır.

1536
MAGNEZYUM
BİLEŞİKLERİNİN
ECZACILIKTA KULLANIM
ALANLARI
• Mg(OH)2 (Magnezyum hidroksit): İlaç
endüstrisinde antiasit mide ilaçlarının
bileşimine girer.
• MgSO4.7H2O (Magnezyum sülfat
heptahidrat): Epsom tuzu yaygın adıdır.
Eczacılıkta kullanılır.
1537
KALSİYUM BİLEŞİKLERİNİN
ECZACILIKTA KULLANIM
ALANLARI
• Ca(ClO)2 (Kalsiyum hipoklorür): Kireç
kaymağıdır. Eczanelerde satılır.
• CaF2 (Kalsiyum florür): Diş macunlarında
kullanılır.
• CaSO4 x 2H2O (Kalsiyum sülfat dihidrat):
Dişçilikte kalıp alınmasında kullanılır.

1538
STRONSİYUM
BİLEŞİKLERİNİN
ECZACILIKTA KULLANIM
ALANLARI
• Suda az çözünen stronsiyum bileşikleri,
strese karşı iyi gelir. Suda çözünmeyen
herhangi bir stronsiyum bileşiği, içme
suyunun içine konur veya odanın bir
köşesinde bulundurulur.
1539
• Ayrıca sinir ilaçlarının içinde etken madde
olarak SrBr2 (stronsiyum bromür) vardır.

1540
BARYUM BİLEŞİKLERİNİN
ECZACILIKTA KULLANIM
ALANLARI
• BaSO4 (Baryum sülfat): Ameliyat
esnasında kullanılan sargı bezi, pamuk,
makas vb. steril ameliyat malzemeleri
baryum sülfat çözeltisine batırılmıştır.
Ameliyat esnasında vücudun içinde
unutulan ameliyat malzemelerini, röntgen
çekiminde BaSO4 gösterir.
1541
• Yutulan çivi, toplu iğne, metal plaka vb.
yabancı bir cismi de röntgen çekiminde
BaSO4 gösterir.
• Ayrıca BaSO4 ve hint yağı karışımı, XM
solüsyonu adındaki ilaçtır. Röntgen filmi
çekiminden az önce hastaya içirilir. İçirilen
sıvının mideden bağırsağa kaç dakikada
geçtiği BaSO4 ile anlaşılır, geçiş süresine
göre hastalığa teşhis konur.

1542
FERROBOR ALAŞIMLARININ
TIPTA KULLANIM ALANLARI
• Ferrobor alaşımları, EKG vb. cihazların
sensörlerinde kullanılır.

1543
BOR BİLEŞİKLERİNİN
ECZACILIKTA KULLANIM
ALANLARI
• Kütahya-Gediz’de bulunan Ilıca Kaplıca’sı
kaplıca suyu doğal olarak metaborik asit
(HBO2) içerir.

1544
ECZACILIKTA KULLANILAN
YAPAY BOR BİLEŞİĞİ: H3BO3
(BORİK ASİT)
• Borik asit H3BO3 veya B(OH)3 formülü ile
gösterilir.
• Alerjik göz kaşıntılarında borik asit
çözeltisi göz damlası olarak kullanılır.

1545
• Borik asitli göz damlalarının antiseptik
özelliği de vardır. Bazı göz pomatları ve
talk pudraları da borik asit içerir. Bu
ilaçların içine genellikle % 5-10
konsantrasyonunda katılmaktadır.

1546
ALÜMİNYUM OKSİT (Al2O3)
İÇEREN DEĞERLİ TAŞLAR
• Rubin: Kırmızı yakut
• Mavi safir: Gök mavisi yakut
• Beyaz safir: Saf korundum
• Amoraid: Yeşil zümrüt
• Bu dört değerli taş da 𝜶-Al2O3 (Alfa
alüminyum oksit) içerir.

1547
ALÜMİNYUM SÜLFAT
BİLEŞİĞİNİN ECZACILIKTA
KULLANILDIĞI YERLER
• Alüminyum sülfat, ilaç endüstrisinde
kullanılır.
• Antipersperant etkiye sahiptir. % 10-15’lik
alüminyum klorür çözeltisi aşırı terlemeye
karşı kullanılır, ter kanallarını tıkayarak etki
eder.

1548
ALÜMİNYUM HİDROKSİT
BİLEŞİĞİNİN ECZACILIKTA
KULLANILDIĞI YERLER
• Formülü, Al(OH)3’tür.
• Antiasit mide pastillerinin bir kısmı
alüminyum hidroksittir.

1549
ANTİASİT MİDE İLAÇLARININ
YAN ETKİSİ
• Mg(OH)2 (MAGNEZYUM HİDROKSİT) ve
Al(OH)3 (ALÜMİNYUMYUM HİDROKSİT):
Talcid, Mucain vb. antiasit mide ilaçlarıdır.
Yapay olduklarından kabızlık yaparlar ve
uzun süreli kullanımlarda fosfat yetersizliği
görülür.

1550
GALYUM ELEMENTİNİN
DİŞÇİLİKTE KULLANILMASI
• Galyum dişçilikte de dolgu alaşımı
yapımında çok az da olsa kullanılır.

1551
İNDİYUM ELEMENTİNİN
DİŞÇİLİKTE KULLANILMASI
• Dişçilik ve kuyumculukta kullanılan
alaşımlara az oranda katıldığında
matlaşmayı önler.

1552
TALYUM ELEMENTİNİN
KULLANILMASI
• Talyum bileşikleri çok zehirli olduğundan
fare öldürücü olarak kullanılır.

1553
RADYASYONU VÜCUTTAN
ATMAK İÇİN: KURŞUN
• Kurşun geniş bir kapta eritilip insanın
etrafında gezdirilir.
• Daha sonra suya dökülür.
• Suya döküldüğünde çıkan sesten sonra
kurşun dağılmadıysa, külçe hâlinde
kaldıysa radyasyon yoktur. Saçma tanesi
gibi dağıldıysa radyasyon var demektir.
• Aynı işleme, kurşun dağılmayıncaya kadar
devam edilir.
1554
RADYASYONU VÜCUTTAN
ATMAK İÇİN GEREKLİ OLAN
BAŞLICA İKİ GIDA
• Kimyon
• Limon

1555
KURŞUN BİLEŞİKLERİNİN
ECZACILIKTA KULLANILDIĞI
YERLER
• PbO2: Kurşun (IV) oksit göze çekilen
sürmedir. Erkekler gece, kadınlar her
zaman kullanırlar. Gözü radyoaktiviteden
korur.

1556
H2O2 (HİDROJEN PEROKSİT)
KULLANILDIĞI YERLER
• Derişik H2O2 % 30’luktur; perhidrol adıyla
bilinir. Eczanelerde oksijenli su diye satılan
çözelti, % 3’lük H2O2 çözeltisidir. Oksijenli
su tıpta yaraları temizlemek için kullanılır.
Saçları da hafif sarartmak için de oksijenli
su kullanılır.
• Saçları boyamadan önce saçın doğal
rengini gidermek için de 3–4 kez
seyreltilmiş perhidrol kullanılır.
1557
• Perhidrol açık renk saçlarda 3 kez
sulandırılır, koyu renk saçlarda ise 4 kez
sulandırılır. Saçı boyamadan önce, rengini
açmak için kullanılan yaklaşık % 10’luk
H2O2 ciddi bir ilaçtır. Bu nedenle sanatkâr,
işinin ehli bir kişilere saç boyatılmalıdır;
insan, saçını kendisi boyamamalıdır.
Dikkatli olmalıdır. Saçın derisine H2O2
değirilmemelidir; çünkü sıcaklık, 50 °C– 60
°C’a çıkar. Temas durumunda; kafada
şişmeler, yaralar, alerjik reaksiyonlar olur.
1558
KÜKÜRT ELEMENTİNİN
KULLANILDIĞI YERLER
• Elementel kükürt tarımsal mücadelede
kullanılır.

1559
TİYONİL KLORÜR (SOCl2)
BİLEŞİĞİNİN ECZACILIKTA
KULLANILDIĞI YERLER
• İlaç endüstrisinde kullanılır.

1560
Po (POLONYUM)
ELEMENTİNİN ECZACILIKTA
KULLANILDIĞI YERLER
• Radyoaktif elementtir. Işın elde
edilmesinde kullanılır.

1561
BROM ELEMENTİNİN
ECZACILIKTA KULLANILDIĞI
YERLER
• Kimyasal ilaçlarda kullanılır.

1562
I2 (İYOT) ELEMENTİNİN
ECZACILIKTA KULLANILDIĞI
YERLER
• Tentürdiyot; I2 (iyot) ve KI (potasyum
iyodür)’ün C2H5OH (etil alkol)’deki
çözeltisidir. Tentürdiyot kullanımı
günümüzde iyottan dolayı büyük ölçüde
bırakılmıştır.
• Radyoaktif izotopu, hipertiroidizimde
kullanılır.
1563
İYOT ZEHİRLENMESİ
• İyot zehirlenmesi, iki tür ortaya çıkar.
• Tentürdiyot çözeltisinin ağız yolu ile
vücuda girmesiyle gerçekleşen türünde
iyot mide çeperini yakar, kusma ve ishal
baş gösterir, hafif bir sarhoşluk görülür,
sinirsel bozukluklar, titremeler ortaya çıkar.
Kalp atışı ve kan dolaşımı zayıflar, nabız
çok yavaş atar. Sonunda hasta bilincini
bütünüyle kaybederek koma hâline girer.
1564
• İyot zehirlenmesi, sürekli iyot buharı ile
temas edenlerde de görülür. Bu çeşit iyot
zehirlenmesinin başlıca belirtileri ise soluk
borusu ve gırtlak mukozalarının yanması,
ruhsal gerginlik, uykusuzluk, zayıflama,
ateş yükselmesi, ergenlikte görüldüğü gibi
deri üstünde meydana gelen sivilcelerdir.

1565
At (ASTATİN) ELEMENTİNİN
ECZACILIKTA KULLANILDIĞI
YERLER
• Işın elde edilmesinde kullanılır.

1566
CIVA ELEMENTİNİN
DİŞÇİLİKTE KULLANILDIĞI
YERLER
• Hg (CIVA): Amalgam alaşımı, diş
hekimliğindeki diş dolgu maddesidir; cıva
ve gümüşten oluşur.

1567
Pt (PLATİN) ELEMENTİNİN
ECZACILIKTA KULLANILDIĞI
YERLER
• Pt (PLATİN): Cerrahide ve diş
protezlerinde kullanılır.

1568
Ti (TİTANYUM) ELEMENTİNİN
ECZACILIKTA KULLANILDIĞI
YERLER
• Ti (TİTANYUM): İlk olarak titan uydusunda
keşfedildiğinden bu isim verilmiştir. Tıpta
beyin tümörlerinin tedavisinde kullanılır.

1569
Ac (AKTİNYUM) ELEMENTİNİN
ECZACILIKTA KULLANILDIĞI
YERLER
• Ac (AKTİNYUM): Işın elde edilmesinde
kullanılır.

1570
Au (ALTIN) ELEMENTİNİN
ECZACILIKTA KULLANILDIĞI
YERLER
• Altın, kadınlarda yüksek ahlakın temini
içindir.
• Altın, hem erkekte hem de kadında
kadınlık hormonunu arttırır.
• Erkek ile kadın arasındaki muhabbeti altın,
şayet kadın takarsa arttırır.

1571
SOY GAZLARIN ECZACILIKTA
KULLANILDIĞI YERLER
• He: Anestezik gazların seyreltilmesinde
kullanılır.
• Rn: Kanser tedavisinde kullanılır.

1572
Rn (RADON) ELEMENTİNİN
ECZACILIKTA KULLANILDIĞI
YERLER
• Rn (RADON): Kanser tedavisinde alfa ışını
kaynağı olarak kullanılır.

1573
KMnO4 (POTASYUM
PERMANGANAT) BİLEŞİĞİNİN
ECZACILIKTA KULLANILDIĞI
YERLER
• KMnO4 (POTASYUM PERMANGANAT):
Antibiyotik, antibakteriyel ve antifungal
(mantar hastalığına karşı) etkilidir. Mantar
pomatları kullanılmadan, sürülecek yer
önce bu çözeltiyle yıkanır.
• Toz hâlinde veya tablet şeklinde satılır.
1574
• Hamamlara ve yüzme havuzlarına
girerken; önce ayağımızı KMnO4
çözeltisinin içine daldırıp sonra gireriz.

1575
H2CO3 (KARBONİK ASİT) VE
KULLANIMI
• H2CO3 (KARBONİK ASİT): Kola, maden
sodası ve gazoz gibi içeceklerdeki gazın
esas maddesidir. H2CO3, CO2 (karbon
dioksit) çözeltisidir.

1576
CH3COOH (ASETİK ASİT) VE
KULLANIMI
• CH3COOH (ASETİK ASİT): Sirke asidi de
denir. Yapay sirke kütlece % 5’lik
CH3COOH’tir. Sirke ruhu ise % 100’lük
CH3COOH’tir. Sirke ruhunun kimyasal adı,
anhidr asetik asit, glasiyal asetik asit veya
susuz asetik asittir. Doğal sirke de % 5’lik
CH3COOH’tir; ayrıca içinde yüzlerce az
veya eser miktarda çeşitli maddeler vardır.
1577
• Sirkede bulunan bu maddelerin başlıcaları;
mineral maddeler, vitaminler ve faydalı
mikroorganizmalardır.

1578
YEMEK SODASI VEYA
KABARTMA TOZUNUN
KULLANIMI
• NaHCO3 (Sodyum bikarbonat), yemek
sodası veya kabartma tozu olarak satılan
maddedir.

1579
SODYUM KLORÜR
BİLEŞİĞİNİN ECZACILIKTA
KULLANIMI
• NaCl (Sodyum klorür), yemek tuzudur.
Serum fizyolojik, % 0,9’luk NaCl
çözeltisidir.

1580
GLİKOZ BİLEŞİĞİNİN
ECZACILIKTA KULLANIMI
• C6H12O6 (Glikoz), kan şekeri adıyla bilinen
bileşiktir. En çok üzüm ve balda bulunur.
• Serum dekstroz, % 5’lik glikoz çözeltisidir.

1581
DEĞERLİ TAŞLARIN TIPTA VE
ECZACILIKTA KULLANIMI

1582
İNORGANİK DEĞERLİ
TAŞLARIN TIPTA KULLANIMI
• AlPO4 x nH2O (HİDRATLI ALÜMİNYUM
FOSFAT): Kıymetli taşlardan turkuazdır.
Firuze taşı da denir. Yeteneği arttırır.
Tansiyonu ayarlar. Kalp ve damar
hastalıklarına karşı iyi gelir. Küpe ve yüzük
taşı olarak kullanılır. Yeşilimsi mavi
renktedir. Saydam değildir.
• TiO2 (TİTANYUM DİOKSİT): Pomza veya
diğer adıyla ponza taşıdır.
1583
• Al2(SiO)3 (ALÜMİNYUM SİLİKAT) VE
BeSiO3 (BERİLYUM SİLİKAT) : Cam
parlaklığında, yeşil renkte, saydam ve
zümrüt adıyla bilinen süs taşıdır.
• % 99 Al2O3 (ALÜMİNYUM OKSİT) VE % 1
Cr2O3 (KROM OKSİT): Yakut taşıdır. Koyu
kırmızı, kırmızı turuncu ve hafif morumsu
renklerdedir. Yakutun pembe olanı safir
adını alır. Kırmızı yakut, meni noksanlığını
tamamlar.

1584
• ZEBERCET: FeSiO3 ve MgSiO3 formülüyle
gösterilen demir(II)silikat ve magnezyum
silikat taşıdır. Sarı renkte ve cam
parlaklığındadır. Kalp çarpıntısı ve korkuya
iyi gelir. Krizalit adıyla da bilinir.
• MALAHİT: CuCO3 ve Cu(OH)2 formülüyle
gösterilen bakır(II)karbonat ve
bakır(II)hidroksit filizi veya değerli taşıdır.
Sol elde bulundurulursa, vücuttaki
elektriğin fazlasını alır.

1585
• FeS2 (FeS + S): Demir(II)sülfür ve S
(kükürt) elementini beraber bulunduran
pirit cevheri veya taşıdır. Altın sarısı
renktedir. İrade gücünü arttırır.
• HEMATİT: Fe2O3 formülüyle gösterilen
demir(III)oksit filizi veya değerli taşıdır.
Diğer adı kırmızı demir taşıdır. Kan
dolaşımını düzenler. Mafsal
romatizmasına iyi gelir. Dalağın sıhhatli
çalışmasını sağlar.

1586
ORGANİK DEĞERLİ
TAŞLARIN TIPTA KULLANIMI
• SEDEF: Midye vb. deniz hayvanlarının
kabuklarının iç kısmını astarlamış olarak
bulunur. Kalker taşı (% 90 ile % 98’lik
kalsiyum karbonat bileşiği) ile organik
madde karışımından ibarettir. Gök kuşağı
gibi görünen, parlak yüzeyli olan bir taştır.
• MERCAN: Mercan iskeletinden elde edilir.
Solunum açıcıdır. Kırmızı renkli bir taştır.
Süs eşyası yapımında kullanılır.
1587
• OPAL: Silisyumlu bileşiklerin tamamını
içeren, çok kıymetli bir taştır. Opalde,
bütün değerli taşların hasiyeti vardır.
Özellikle eklem iltihabına iyi gelir.
• KEHRİBAR, MERCAN, İNCİ, SEDEF:
Organik kaynaklıdırlar ve formülleri
komplekstir.
• KEHRİBAR: Fosilleşmiş reçinedir. Guatr,
astım, bronşit ve alerjiye iyi gelir. Açık
sarıdan kızıla kadar türlü renklerde olan,
yarı saydam, kolay kırılan, süs eşyası
yapımında kullanılan bir taştır.
1588
• İNCİ: İstiridye vb. deniz hayvanlarının
içinde oluşan sedef renginde süs tanesidir.

1589
ELEMENTEL HÂLDEKİ
DEĞERLİ TAŞLAR
• Elementel kıymetli taşlar C (karbon) ve Si
(silisyum) olmak üzere iki çeşittir
• Elementel süs taşlarının önemi çok
büyüktür.
• Elementel kıymetli taşlardan olan elmas, C
(karbon)’dur; kuvars ise Si (silisyum)’dur.
• İnsanın ilk oluşumuna sebep; Si ve
H2O’nun şekillenmesidir.
1590
Si (SİLİSYUM) İÇEREN
DEĞERLİ TAŞLAR VE
ECZACILIKTA KULLANILMASI
• Kuvars, akik taşı ve çakmak taşı silisyum
kristalidir.
• Akik taşlarının her çeşidi stres ve gama iyi
gelir.
• Kırmızı akik taşı meni noksaniyetini
tamamlar, kan dolaşımını düzenler.
1591
• Mavi akik taşı, düşünce yeteneğini geliştirir
ve güzel konuşmayı sağlar.
• Pembe akik taşı, kötü duygulara fırsat
vermez, sempati kazandırır.
• Mor akik taşı, ametist olarak bilinir.
• Kuvars kristali, enerji verir ve tansiyonu
düzenler.

1592
C (KARBON) İÇEREN
DEĞERLİ TAŞLAR VE
ECZACILIKTA KULLANILMASI
• Kömür, elmas ve grafit olmak üzere üç
allotropu vardır. Elmas ziynet eşyasıdır.
• C, canlıların; Si, toprağın esas maddesidir.
• C (karbon) ve Si (silisyum); periyodik
tabloda aynı gruptadır.

1593
POLİSLİKLE İLGİLİ
BİLEŞİKLER
• BİBER GAZI: Toplantıyı belli etmeden
dağıtır. Toplantıya katılacaklarda aksırık
ve öksürük başlar. 1997 yılından beri ABD
ve Brezilya’dan ithal edilen biber gazı,
2010 yılından itibaren MKE’de üretilmeye
başlanmıştır.

1594
• SİHİR OTU VE TATULA BİTKİSİ: Her iki
bitki de mazi ile irtibatı keser.
• VX GAZI: Odaya sıkılır veya uçakla belli
bir bölgeye havadan verilir. Mankafa
yapar. Buna karşı ardıç yağı veya titanyum
kullanmalıdır.
• SİNİR GAZI
• HARDAL GAZI
• SİYANÜR
• ARSENİK (ZIRNIK)
1595
AFYONUN EN ÇOK
BULUNDUĞU ÜLKELER
• TÜRKİYE
• AFGANİSTAN
• İRAN

1596
ETİL ALKOLÜN TEDAVİDE
KULLANILMASI
• Dezenfekte edici olarak kullanılır.
• İlaçlardaki etken maddeyi çözmek için
kullanılır.
• Yüzlerce ilaçta yardımcı madde olarak
bulunur.
• İlaçlarda adı; etanol, ethanol, etil alkol
veya alkol olarak geçer. Sadece “alkol”
denildiğinde etil alkol kastedilmiştir.
1597
• İlaçlarda bulunan izopropil alkol, dikloro
benzil alkol, setil alkol gibi çözücüler
sarhoşluk veren alkol değildir. Etil alkol
dışındaki alkoller için yalnızca “alkol” ismi
kullanılmaz.
• Alkol en çok; şurup, ağız gargarası, sprey,
buğu, enjektabl preparat, losyon ve
damlalarda bulunur.

1598
FULVİK ASİT VE TIPTA
KULLANIMI
• FULVİK ASİT: Bütün elementleri içeren
organik molekül dür.
• HUMİK ASİT: Fulvik asit zamanla humik
aside dönüşür.
• SÜLFATO: Sülfonamit grubundan, fulvik
asit türevi olan bir maddedir. Gelecekte
birçok ilacın yerine geçeceği tahmin
edilmektedir.

1599
BİLİNEN TEK CANLI
MOLEKÜL: FULVİC ASİT
(FULVİK ASİT)
• Fulvik asit; bütün elementleri ihtiva eden
ve molekül kütlesi 500 ile 2000 arasında
olan bir organik moleküldür. Fulvik asit;
Türkiye’de Isparta’nın kazası Keçiborlu’da,
dünyada ise Himalaya dağlarında ve
ABD’nin Utah (Yuta) eyaletinde vb. bazı
yerlerde yer altından çıkar.
1600
• Fulvik asit; magma tabakasından gelerek
yeryüzüne ulaşan suların içinde bulunan
kompleks bir bileşiktir.
• Fulvik asidi 2005 yılı kasım ayında U.S.
FDA [United States Food & Drug
Administration] (Yunaytıd Steyts Fuud end
Drog Edministreyşın) (ABD Gıda & İlaç
İşletimi) ilaç olarak kabul etmiştir.
• Fulvik asit, genetik bozukluğu birinci
jenerasyonda kalıcı olarak düzeltir.

1601
• Fulvik asit organizmaya girdiğinde, acilen
vücutta ihtiyaç olan maddeler sentezlenir.
• Fulvik asit; lağım suyu, ağır metal iyonu,
kimyasal kalıntı, kimyasal atık madde,
kimyasal artık madde ve çeşitli zehirlerin
karıştığı kirlenmiş suları 2 ay içerisinde
berrak hâle getirir.
• Fulvik asit zamanla humik aside dönüşür.
Humik asit, siyah renktedir ve molekül
kütlesi 1 000 000’dur.
1602
• Sülfato adıyla bilinen sülfonamitler, fulvik
asit türevidir. Gelecekte birçok ilacın
yerine geçeceği tahmin edilmektedir.
• Fulvik asit, ölümcül olan en ağır gıda
zehirlenmelerini, birkaç dakikada ortadan
kaldırabilir.
• Fulvik asit; bilinen sanki canlı gibi organik
bir molekül olarak literatüre geçen tek
organik maddedir.

1603
• Fulvik asidin bulunduğu sıvıda, 5 grup
faydalı mikroorganizmaların tamamı
bulunur.
• 5 grup faydalı mikroorganizma; fotosentez
bakterileri, laktik asit bakterileri, mayalar,
küf mantarları ve aktinomiset adıyla bilinen
toprak mikroorganizmalarıdır.
• Bu faydalı mikroorganizmalar, yeryüzüne
çıktığında ısı, ışık ve oksijenle aktif hâle
gelerek eşeysiz ve eşeyli üreme ile
probiyotikleri üretirler.

1604
• Probiyotikler; doğal amino asit, vitamin,
nükleeik asit, enzim, hormon, esansiyel
yağ asidi, antioksidan, antibiyotik,
antifungal, nano gıda zerresi, keton, sterol,
tanen, flavon, flavonoit vb. biyoaktif
maddelerdir.
• Fulvik asidin bulunduğu sıvıda bu
bileşiklerin tamamı doğaldır.

1605
MİDE EKŞİMESİNDE
KULLANILAN MİDE
PASTİLLERİNİN GÖREVİNİN
REAKSİYON DENKLEMİYLE
GÖSTERİLMESİ

Mg(OH)2 + 2HCl → MgCl2 + 2H2O

Al(OH)3 + 3HCl → AlCl3 + 3H2O

1606
MİDE EKŞİMESİNDE
KULLANILAN KARBONATIN
GÖREVİNİN REAKSİYON
DENKLEMİYLE
GÖSTERİLMESİ
NaHCO3 + HCl → NaCl + H2O + CO2

1607
MİDE EKŞİMESİNDE İÇİLEN
MADEN SODASININ
GÖREVİNİN REAKSİYON
DENKLEMİYLE
GÖSTERİLMESİ
– +
(HCO3) + H → H2O + CO2

1608
ALTERNATİF TIP

1609
KÂİNAT ECZANESİ İLAÇLARI
• Sara nöbetinde mıknatıs kullanılır.
• Rahim kanamalarında şerbetçi otu
kullanılır.
• Tansiyonu düşürmek için üzerlik tohumu
kullanılır. (Toz edilip günde bir kez aç
karna bir bardak su ile çeyrek çay kaşığı
yutulmalıdır. Kaynatılıp içilirse zehirleyerek
öldürür.)
• Ateşi ve yükselmiş lökosidi ardıç yağı
düşürür.
1610
• Meni noksanlığı için kırmızı yakut taşı iyi
gelir.
• Hafızanın kuvvetlenmesinde; 20 gram
günlük, 1,5 litre suda sabaha kadar
bekletilip üzüm hoşafı yapılarak içilir.
• Habis kanser için saf gül suyu, söğüt külü
ve kantaron yağı karışımı kullanılır.
• Kekik yağı; alkol ve sigaradan vazgeçtirir.
• Karabaş yağı, sigaradan vazgeçtirir.
• Kekik ve karabaş otu, pipo ile içilirse
sigarayı bıraktırır.
1611
• Göz hastalıklarına gül suyu iyi gelir. Gözün
iyi görmesi, kuvvetin ölçüsüdür. Görmede
eksiklik olunca, gözaltlarına göze
değirmeden karabaş yağı sürülmelidir.

1612
KİREÇLENME VE VARİS
İLAÇLARI
• Yağsız peynir, yağsız süt, yağsız yoğurt ve
kireçli su kireçlenme yapar.
• 1. Kuyruk yağı yenilmelidir. Kuyruk yağı
ihmal edilmemelidir. Hiç yemeyenlerde
kireçlenme görülür. Kuyruk yağı
kireçlenmeyi önler. Varis ve varikosel de
damar içindeki kireçlenme sonucu
meydana gelen hastalıklardır.
1613
• 2. Aynısefa merhemi sürülmelidir.
• 3. Üzerlik tohumu kullanılmalıdır. (Toz
edilip günde bir kez bir çay kaşığı 12 gün
boyunca aç karna bir bardak su ile
yutulmalıdır. Kaynatılıp içilirse zehirleyerek
öldürür.)

1614
SAÇKIRAN İLACI
Aşağıdaki yağlar karıştırılıp günde birkaç
kere saçkıran olan yere sürülür:
• 20 gram ardıç yağı
• 20 gram kantaron yağı
• 20 gram susam yağı
• 20 gram kekik yağı

1615
DİŞ ETİ HASTALIĞI İLACI
Aşağıdaki maddeler beraberce karıştırılıp
10 dakika kaynatıldıktan sonra süzülür.
Günde birkaç kere gargara edilir:
• 1 litre sirke
• 50 gram – 100 gram sumak yaprağı (tetra
otu)
• Fındık içi kadar tel nişadır
• 10 gram –20 gram şap
• 1 avuç çıra kıyımı
1616
ÜZERLİK TOHUMU
• Üzerlik tohumu kaynatılıp içilmemelidir;
şayet kaynatılıp içilirse zehirleyerek
öldürür.
• Üzerlik tohumu toz edilip günde bir kez aç
karna bir bardak su ile çeyrek çay kaşığı
yutulursa tansiyonu düşürür.
• Üzerlik tohumu toz edilip günde bir kez bir
çay kaşığı 12 gün boyunca aç karna bir
bardak su ile yutulursa varise iyi gelir.

1617
• Böbrek taşını düşürme için üzerlik tohumu
toz edilip günde bir kez yarım çay kaşığı
düşene kadar aç karna bir bardak su ile
yutulmalıdır. Birkaç günde böbrek taşını
düşürür.

1618
ARDIÇ YAĞI
• Ardıç yağı maske vazifesi görür. Havadaki
zararlı maddelerden insanı korur. Bu
yönüyle savunma sanayisi gibi görev
yapar.
• Kalp hastaları dilaltı tablet gibi yanlarında
taşımalıdırlar.
• Bağırsaktaki kurtlara karşı ardıç yağı su ile
karıştırılıp içilmelidir; birkaç seferde bütün
kurtları döker.
1619
• Ateşi ve yükselmiş lökosidi ardıç yağı
düşürür.

1620
GIDANIN EN İYİSİ HEM GIDA
HEM DE İLAÇ OLANIDIR
• Yoğurt en iyi antibiyotiktir.
• Muzda beyin için faydalı olan serotonin
maddesi vardır.
• Lahana tiroit bezi aktivitesini azaltır.
• Soğan kanı sulandırır.
• Ezilmiş sarımsakla beraber süt
kaynatıldıktan sonra içine bal konulup
içilirse öksürüğe çok iyi gelir.
1621
• Soğan suyu kansere karşı kullanılır.
• Mart ve nisan aylarında acı günevik, acı
marul, fincan otu, karamık, yemlik,
madımak, dede sakalı vb. kır otları mart
ayında bolca yenmelidir. Atalarımız “mart
ayı dert ayı” demişlerdir. Bu otlar, insanı yıl
boyunca hastalıklardan korumaya
vesiledir.
• Çin gribine şalgam suyu iyi gelir.
• Kabak çekirdeği, kurtları düşürür.
1622
• Kötü kolesterolü (LDL) ve total kolesterolü
elma, badem, fındık, antep fıstığı, yer
fıstığı, ceviz, şalgam suyu, keten tohumu,
üzüm çekirdeği yağı, çörek otu yağı,
susam yağı, çemen yağı, haşhaş yağı,
kabak çekirdeği ve çavdar ekmeği
düşürür.
• Badem ve üzüm çekirdeği yağı, iyi
kolesterolü (HDL) kanda arttırır.

1623
KANDAKİ YÜKSEK GLİKOZ
DÜZEYİNİ NE DÜŞÜRÜR?
• Kandaki yüksek glikoz düzeyini kekik
suyu, kantaron yağı, böğürtlen kökü,
papatya çayı, defne yaprağı çayı, mersin
yaprağı çayı, kekik çayı, acı çam sakızı,
maydanoz, limon düşürür.
• Bol su içmek ve içerisine çam çırası
konulmuş içme suyunu tüketmek gerekir.

1624
• Yemekten yaklaşık 2 saat sonra yürüyüş
yapmak da yüksek glikoz düzeyinin
düşmesine yardımcı olur.
• Üçte bir demet maydanoz ile yarım limon
1-1,5 su bardağı suyla kaynatılıp her gün 1
bardak içilirse yüksek glikoz düzeyinin
düşmesine yardımcı olur.
• Tam buğday ekmeyi tercih edilmelidir.
Makarna, pirinç pilavı, beyaz ekmek,
baklava, börek vb. gıdalar yenilmemelidir.

1625
KURU ÜZÜM İLAÇ GİBİ
• Kara üzüm, sarı üzüme göre daha
faydalıdır.
• Kara üzümde bulunan resveratrol maddesi
kalp damarlarındaki pıhtılaşmayı ve damar
sertliğini önleyerek kalp krizi riskini azaltır,
beyin damarlarını açar.
• Aminoasit, B1 ve B2 vitaminleri, potasyum,
magnezyum ve demir açısından zengin
olan kara üzüm bağışıklık sistemini
güçlendirir.
1626
• Böbrek ve karaciğerin çalışmasını
hızlandırdığından yağları eritir.
• Cildin bakımlı bir görünüm almasını
sağlar.
• Kuru üzüm sabah kalkınca hayat boyu
alınırsa zekâyı arttırır.
• Uyuşturucu ve sigaraya karşı tiksinti
uyarır.
• Kuru üzüm çok iyi bir gıdadır, yemeğe
devam etmek gerekir.
1627
• Balgam söktürücüdür.
• Ağız kokusunu güzelleştirir.
• Yenirse şarap fabrikalarına engel olur.
• Kara üzüm düzenli yenirse yapısında
bulunan flavonoit kansere iyi gelir.
Resveratrol ise kanser hücrelerinin
oluşumuna engel olur.

1628
Anti Aging (Yaşlanmaya Karşı)
• Çekirdekli kuru üzüm yeme
• İyi beslenme
• Balık yeme
• Az yeme
• Günde 2 öğün yeme
• Yeşil çay içme
• Stres, şeker ve kanserojen maddelerden
uzak kalma
1629
• Eksersiz yapma
• Mutlu olma ve iyi bir evlilik yapma

1630
KORTİZON VE ENSÜLİN
HORMONLARI YAŞLANMAYI
HIZLANDIRIR
• Streste kortizon hormonu salgılanır.
Şekerde ensülin hormonu salgılanır.
Kortizon ve ensülin hormonları yaşlanmayı
hızlandırır. Bu nedenle stres ve şekerden
kaçınmalıdır.

1631
SPOR YAPARKEN
SALGILANAN HORMON
MUTLULUK ANINDA
SALGILANANLA AYNIDIR
• Kas hareketlerinde endorfin hormonu
salgılanır.
• Endorfin hormonu, mutluluk anında
salgılanan hormondur.
• Spor yapma insanı mutlu eder.
1632
CEP TELEFONU
KULLANIRKEN DİKKAT
EDİLECEK HUSUSLAR
• Cep telefonu, yatak odasında şarj
edilmemelidir.
• Yatarken başucunda cep telefonu
bulundurulmamalıdır.
• Cep telefonuyla uzun süre konuşulmamalı,
konuşulacaksa hiç değilse kulaklık
kullanılmalıdır.
1633
• Cep telefonu, kalbe yakın gömlek cebinde
taşınmamalıdır.

1634
OKULDA KİMYA

1635
KIRTASİYE MALZEMESİ
ÇEŞİTLERİ
• Etiket, yazı tahtası, fotokopi kâğıdı, klasör,
kalem, poşet dosya, silgi, kâğıt, kalemlik,
büyüteç, okul çantası, ataş, dosya

1636
BAZI KIRTASİYE
MALZEMELERİNİN
ZARARLARI
• Çocuklar, kullandıkları kırtasiye
malzemelerini ağızlarına götürebilmekte,
kullandıktan sonra ellerini ağızlarına veya
gözlerine sürebilmektedir. Bu ürünlerde
yer alan boyar maddeler ve uçucu
kimyasal maddeler, çocukların sağlığı için
büyük bir risk oluşturmaktadır.
1637
• Toksik etkileri vardır.
• Deri döküntüleri tarzında alerjik
reaksiyonlar gelişebilir.
• Solunum sıkıntısı oluşabilir.
• Özellikle boya maddelerinin bu ürünlerde
kullanılması sonucu kanserojen etki ortaya
çıkabilir.
• Özellikle mesane kanseri gelişiminde bazı
boyar türevlerin etkili olduğu bilinmektedir.

1638
KIRTASİYE MALZEMELERİNİN
ZARARLARINDAN KORUNMA
• Kırtasiye malzemesi alırken mutlaka TSE
damgalı ve yaş grubuna uygun ürünler
tercih edilmelidir.

1639
SANAYİDE KİMYA

1640
KEZZAP
• HNO3 (NİTRİK ASİT): Yapay gübre
üretiminde kullanılır. Kezzap; derişik nitrik
asittir. Yapay maddedir.

1641
AMONYAK
• NH3 (Amonyak): Gübre yapımında
kullanılır.

1642
POTAS KOSTİK
• KOH (POTASYUM HİDROKSİT):
Teknikteki adı potas kostiktir. Yapay gübre
kullanılır. Doğada bulunmaz, yapay elde
edilir.

1643
ŞİLİ GÜHERÇİLESİ
• NaNO3 (SODYUM NİTRAT): Yapay gübre
üretiminde kullanılır. Şili güherçilesi de
denir. Doğada bulunmaz, yapay elde edilir.

1644
GÜBRE ÇEŞİTLERİ
• Başlıca 3 çeşit gübre vardır.

1645
SÜLFAT GÜBRESİ
• (NH4)2SO4 (AMONYUM SÜLFAT): Fenni
sülfat gübresidir. Yapay maddedir.

1646
FOSFAT GÜBRESİ
• (NH4)3PO4 (AMONYUM FOSFAT): Fenni
fosfat gübresidir. Yapay bir maddedir.

1647
NİTRAT GÜBRESİ
• NH4NO3 (AMONYUM NİTRAT): Fenni
nitrat gübresidir. Yapay bir maddedir.

1648
YAPI MALZEMESİ ÇEŞİTLERİ
• Küvet, banyo mobilyası, musluklar,
klozetler, kapı kolları, kilit, tel, vida, çivi,
kulp, menteşe, boya malzemeleri, el
arabaları, eldiven, kürek, yağlı boya, saten
boya, dış cephe boyası, çimento, kireç,
demir, beton, kum, mıcır, tuğla, kiremit,
plastik, galvaniz, polietilen, zımpara,
yağmurluk, endüstriyel yağlar, fayans,
fayans yapıştırıcısı, laminant parke.

1649
CAM
• Cam ile borat karışımı pyreks camını
oluşturur, pyreks camından yapılmış
mutfaklarda kullanılan kaliteli cam kaplar
borcam adıyla bilinir.
• Na2B4O7 x 10H2O (SODYUM
TETRABORAT DEKAHİDRAT): Formülü
Na2O.2B2O3.10H2O şeklinde de yazılabilir.
Tabiattaki boraks bileşiğidir. Boraks
bileşiği, cam yapımında kullanılır.
1650
• NaBO3 X 4H2O (SODYUM PERBORAT
TETRAHİDRAT): Otomobil camı imalinde
yaygın olarak kullanılır.

1651
HARÇ
• Harç; Ca(OH)2’in kum, çimento ve suyla
olan karışımıdır.

1652
ÇİMENTO
• Çimento; CaCO3’ın pişirme, soğutma ve
öğütme işlemlerinden geçirilmesiyle elde
edilir.

1653
SÖNMEMİŞ KİREÇ
• CaO (KALSİYUM OKSİT): Sönmemiş
kireçtir.
• Kireç feldspat: CaO . Al2O3 . 6SiO2
(kalsiyum oksit) (alüminyum oksit)
(silisyum dioksit)

1654
SÖNMÜŞ KİREÇ
• Ca(OH)2(k): Sönmüş kireçtir. Yalnız kireç
denince de sönmüş kireç anlaşılır.
• Ca(OH)2(süspansiyon): Badana yapımında
kullanılan kireç bulamacıdır.

1655
KİREÇ TAŞI
• CaCO3 (KALSİYUM KARBONAT):
Kalsiyum karbonatın piyasa adı, kireç
taşıdır. Mermer taşı, % 98 ile % 100’lük;
kalker taşı ise % 90 ile % 98’lik kalsiyum
karbonat bileşiğidir. CaCO3’tan; çimento,
tuğla, fayans ve harç gibi çeşitli maddeler
üretilir. Çimento; CaCO3’ın pişirme,
soğutma ve öğütme işlemlerinden
geçirilmesiyle elde edilir.
1656
PORSELEN
• Kil adıyla bilinen birçok mineral vardır.
Bunlardan en saf olanı kaolindir.
Yapısında demir oksitleri içeren kaolin, adi
kil adı ile bilinir.
• Porselen yapımında kil kullanılır.

1657
SERAMİK
• Bor, seramik imalinde yaygın olarak
kullanılır.
• Kil adıyla bilinen birçok mineral vardır.
Bunlardan en saf olanı kaolindir.
Yapısında demir oksitleri içeren kaolin, adi
kil adı ile bilinir.
• Seramik yapımında kil kullanılır.

1658
2. BÖLÜM: GIDALAR

1659
HAZIR GIDALARI SEÇERKEN
VE TÜKETİRKEN DİKKAT
EDİLMESİ GEREKEN
HUSUSLAR

1660
HAZIR GIDALARIN DOĞAL
GIDALARDAN FARKLARI
• Hızla artan nüfus ve yaşam koşulları,
zamandan kazanma, farklı lezzetleri
deneme, tüketme tutkusu, hazırlamak için
zahmet gerektirmemesi, tüketime hazır,
ayaküstü tüketilebilir ve el yapımına göre
ucuz olması nedeniyle hazır gıdalar son
yıllarda çokça tercih edilmektedir.

1661
• Üretiminde hiçbir kimyasal gübre ve katkı
maddesi kullanılmayan, kaynağından elde
edildiği gibi kullanılan herhangi bir
işlemden geçmemiş gıda maddelerine
doğal gıda denir. Doğal gıdalar
oksitlenme, mikroorganizmalar vb.
nedenlerle uzun süre saklanamaz.
• Tüketilmesi kolay, raf ömrü uzun,
koruyucu, renklendirici gibi çeşitli
kimyasallar içeren besin maddelerine hazır
gıda denir.
1662
• Hazır gıdalara bozulmayı önlemek, göze
güzel görünmesini sağlamak amacıyla
birçok kimyasal madde katılır. Bu kimyasal
maddeler koruyucular, renklendiriciler,
emülsiyonlaştırıcılar, tatlandırıcılar
şeklinde sınıflandırılabilir.

1663
Koruyucular (Antimikrobiyal
Maddeler)
• Hazır gıdalarda oluşabilecek bakteri, küf
ve maya bozulmasına karşı gıdayı
korumak, raf ömrünü uzatmak, doğal renk
ve aromayı korumak, pH değerini
ayarlamak amacıyla kullanılır. Sosis,
salam gibi birçok hazır gıdada kullanılır.
• Kanserojen etkiye sahip koruyucular nitrit,
nitrat, kükürt dioksit, benzoik asit,
propiyonik asit, sorbik asittir.
1664
Renklendiriciler (Gıda Boyaları)
• Hazır gıdayı çekici hâle getirmek için
kullanılan doğal ve sentetik kimyasallardır.
Şekerleme, dondurma, sakız, sosis, reçel
gibi birçok hazır gıdada kullanılır.
• Astım, deri döküntüleri, migren, erken
doğum, kanser, tiroid tümörü, kromozom
zedelenmesi, çocuklarda hiperaktivite,
davranış bozukluğu gibi hastalıklara ve
aşırı duyarlılığa neden olabilir.
1665
Emülgatörler
(Emülsiyonlaştırıcılar)
• Genel olarak tüketiciler heterojen gıda
görüntüsünden hoşlanmazlar. Bu nedenle
hazır gıdalara homojen görüntü
kazandırmak için gıda emülgatörleri katılır.
Emülgatörler; gıda-su, yağ-su-gıda gibi
hetereojen bileşenlerin birbirine
karışmasını sağlar. Emülgatörler hazır
çorbalar, tatlılar gibi birçok hazır gıdada
kullanılmaktadır.
1666
Tatlandırıcılar
• Hazır gıdanın lezzetini ve aromasını daha
çekici hâle getirmek ve gıdanın tatlı
olmasını sağlamak amacıyla kullanılır.
Sakız, şekerleme, bisküvi, soda,
meşrubat, enerji içeceği, diyet ürünü, kolalı
içecek, hazır köfte harcı, et suyu tableti,
hazır çorba, cips, kraker, salam, sosis,
hamburger gibi birçok hazır gıdanın
üretiminde kullanılır.
1667
• Tatlandırıcılar doğal (pancar şekeri gibi)
veya yapay olabilmektedir. Hazır gıdalarda
gıda maliyetini düşürmek için genellikle
sentetik tatlandırıcılar kullanılır. Çünkü
yapay tatlandırıcılar, doğal tatlandırıcılara
göre daha ucuz ve daha tatlıdır.
• Tatlandırıcılar alerji, kalp ve sindirim
sistemi hastalıkları, tümör oluşumu ve
kansere neden olabileceği gibi toksik etki
de göstermektedir. Hamile veya emziren
kadınlarda da hastalıklara neden olabilir.
1668
Pastörizasyon ve UHT
• Genellikle süt ve süt ürünleri
pastörizasyon veya UHT ile işlenerek
dayanıklı hâle getirilir.
• Pastörizasyon, besinlerdeki mikrobik
büyümeyi yavaşlatır fakat patojen (hastalık
sebebi olan) mikroorganizmaları tamamen
yok etmez. Pastörizasyonun amacı
kullanma tarihine kadar, pastörize ürünün
içinde yaşayan patojen sayısını, hastalığa
neden olmayacak şekilde azaltmaktır.
1669
• Pastörizasyon iki şekilde yapılır.
• Birincisi: Patojen bakterileri ortadan
kaldırmak için düşük sıcaklık-uzun süreli
pastörizasyon (LTLT) yöntemi kullanılarak
ürün 30 dakika boyunca 63 derece
santigratta tutulur.
• İkincisi: Yüksek sıcaklık-kısa süreli
pastörizasyon (HTST) işleminde ise 15
saniye boyunca 72 derece santigrata
kadar ısıtılır.

1670
• Patojen mikroorganizmalar 70 °C’ın
üzerinde yaşayamaz. Bu yüzden,
pastörize olmamış sütü 70 °C’a kadar
ısıtmak yeterlidir, kaynatmak gereksizdir.
Bu konu genelde yanlış bilinir.
• Pastörize süt, sağıldıktan sonra belirtilen
sıcaklık ve sürede tutulan süte denir.
• UHT işleminde ise sütün yapısındaki bütün
mikroorganizmalar öldürülür. Ürünün raf
ömrü artarken besin değeri kaybolur.

1671
• Ultra yüksek sıcaklıkta (UHT)
pastörizasyonda ise süt ve süt ürünleri 2
saniye boyunca en az 138 derece
santigrata kadar ısıtılır.
• Ultra Heat Treatment (Yüksek sıcaklıkta
işlem)
• Ultra High Temperature (Çok yüksek
sıcaklık)
• UHT yönteminde süte hiçbir katkı maddesi
eklenmez.

1672
• Süt, UHT yöntemi sayesinde her zaman
herkesin elinin altında olabilir.
• UHT yönteminde süt yüksek sıcaklıktaki
ince boruların içerisinden geçirilir.
• Aylarca bozulmadan taze süt gibi içilir. Bu
yüzden, yazın bile buzdolabına koymaya
gerek yoktur.
• UHT ile bozulmadan saklanabilirlik, sadece
süte verilen bir özelliktir. Bu yüzden UHT
müthiş bir yöntemdir.
• Pastörizasyon düşük sıcaklıkta, UHT daha
yüksek sıcaklıkta olur.
1673
HAZIR GIDALARIN SAĞLIĞA
ZARARI
• Hazır gıda içindeki maddeler insan
sağlığına zarar verebilir. Başta obezite
olmak üzere birçok hastalığa neden olur.
Yeterince vitamin içermedikleri için vücut
direncini düşürebilir, hafıza gelişimini
engelleyebilir. Hazır gıdalarda kullanılan
yağlar, genellikle ucuz ve sağlıksız olduğu
için damar tıkanıklıklarına yol açarak kalp
krizine neden olabilir.
1674
• Birçok katkı maddesi sentetik olduğu için
vücutta alerji ve toksik etki gösterebilir.

1675
HAZIR GIDA ETİKETLERİNİN
ÖNEMİ
• Hazır gıdalardaki etiketlerde ürünün
üretildiği yer, içeriği, besin değerleri,
saklanma koşulları gibi birçok bilgi
bulunduğu gibi üretim ve son kullanım
tarihleri de bulunur. Ürünün üretim tarihi
ürünün ne zaman üretildiği hakkında bilgi
verir. Böylece tüketici, ürünün kendine
ulaşıncaya kadar geçen zamanı öğrenerek
ürünün tazeliğini değerlendirebilir.
1676
• Son kullanım tarihi (SKT), mikrobiyolojik
açıdan kolay bozulabilen ve bu yüzden
kısa bir süre sonra insan sağlığı açısından
tehlike oluşturabilecek gıdaların
tüketilebileceği son tarihi gösterir. Son
tüketim tarihi geçmiş olan gıdalar güvenilir
olmayan gıda olarak kabul edilir.
• Tavsiye edilen tüketim tarihi (TETT) ise
uygun şekilde saklandığında, gıdanın
özelliklerini koruduğu süreyi gösteren
tarihtir.
1677
• Bu bilgiler dışında gıdanın saklanma
koşulları okunarak gıda bu koşularda
saklanmalı, belirtilen kullanım koşullarına
dikkat edilmelidir. Ayrıca hazır gıdaya
bağlı alerjik durumların oluşmaması için
gıdanın içeriğine, obeziteyi engellemek
için de etiket üzerindeki besin değerlerine
dikkat edilmelidir.
• Hazır gıdalarda bulunan etiket bilgilerine
dikkat etmenin sağlık açısından oldukça
önemli olduğu unutulmamalıdır.
1678
KORUYUCU, RENKLENDİRİCİ
VE YAPAY
TATLANDIRICILARIN SAĞLIK
ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
• Hazır gıdalarda kullanılan koruyucu,
renklendirici ve yapay tatlandırıcıların
sağlık üzerinde birçok olumsuz etkisi
vardır. Koruyucu olarak kullanılan nitrat ve
nitritler kanın oksijen taşıma yeteneğini
azaltır, kanser oluşumuna neden olur.
1679
• Benzoik asit ise deri döküntüsü, astım ve
hiperaktiviteye neden olmaktadır.
• SO2 ise ciddi alerjik reaksiyonlara ve astım
ataklarına neden olmaktadır.
• Bazı renklendiriciler toksik ve kanser
yapıcıdır. Sağlık örgütlerince izin verilen
düzeylerin üstünde kullanılması dikkat
eksikliğine, hiperaktiviteye, alerji, deri
döküntüsü ve astıma neden olabilir.

1680
• Hazır gıdada ve ilaçlarda, maliyeti
düşürmek amacıyla doğal tatlandırıcı
yerine yapay tatlandırıcılar kullanılır.
Yapay tatlandırıcıların kan şekerinin
yükselmesine etkisi düşük olduğundan
diyabetli veya gözlem altında olan kişiler
tarafından tercih edilir. Yapay
tatlandırıcılar, doğal tatlandırıcı ihtiyacını
ortadan kaldırarak kalori kontrolü sağlar
ancak sıfır kaloriye sahip olduğu
yanılgısına düşülmemelidir.
1681
• Her şeyden önce yapay tatlandırıcıların
doğada bulunmayan kimyasallar olduğu
unutulmamalı ve bu kimyasalların vücuda
zararlı olabileceği göz önünde
bulundurulmalıdır.
• Yapay tatlandırıcılar şeker yerine aşırı
kullanıldığında hastalıklara yol açabilir.
Yapılan araştırmalar da yapay
tatlandırıcıların kullanımına bağlı olarak
gelişen hastalıkların olabileceğini
göstermektedir.
1682
• Tatlandırıcıların toksik ve alerjik
reaksiyonlara, deri, sindirim sistemi ve
kalp rahatsızlıklarına, tümör oluşumuna;
lenf, böbrek, mesane ve kan kanserlerine
neden oldukları belirtilmektedir. Özellikle,
hamile veya emziren kadınları olumsuz
etkileyebilir.

1683
GÜNLÜK TÜKETİM
MADDELERİNDEKİ KATKI
MADDESİ İÇERİĞİ VE KATKI
MADDESİ KODLARI
• Marketlerden aldığımız pek çok ürün
işlenmiş gıdalardan oluşur. Bu gıdaların
raf ömrünü uzatmak, açıldıktan sonra
hemen bozulmasını engellemek, lezzetini
artırmak için üretici firmalar ürünün içine
çeşitli katkı maddeleri koyarlar.
1684
• ‘‘E’’ harfinin yanında birçok rakamdan
oluşan kodlarla gösterilen katkı
maddelerinin bazıları insan sağlığı
açısından faydalı değildir. Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının tüketim
maddeleri için belli standartlar getirmesinin
nedeni budur.

1685
TÜKETİLMESİ UYGUN
OLMAYAN GIDALAR
• Bisküvi, çikolata, kola vb. sentetik ve katkı
maddeli gıdalardan kaçınmalıdır.
• Hormonlu meyve ve sebze mümkünse
yenmemelidir.
• Geni değiştirilmiş yiyeceklerden uzak
durulmalıdır.
• Yapay tatlandırıcı içeren gıda ve
içeceklerden kaçınılmalıdır.
1686
• Elmanın kabuğu, çok faydalı olmasına
rağmen yenmemelidir. Elma, kabuğu
soyularak yenmelidir; çünkü elma ağaçları
CuSO4 çözeltisiyle ilaçlanır. Bol suyla
yıkansa bile kabukta Cu+2 kalır. Cu+2
düzeyinin kanda yükselmesi ile Wilson adı
verilen ölümcül karaciğer hastalığı baş
gösterebilir.
• Yapay gübre ve tarım ilacı kullanılmadan
yetiştirilmiş organik sebze ve meyve
tüketilmelidir.

1687
• Yapay gübre ve tarım ilacı kullanılmadan
yetiştirilmiş organik sebze ve meyve
tüketilmelidir.
• Gemilerle gelen pirinç vb. ithal gıdalar
radyasyon içerdiğinden bunlardan
kaçınılmalıdır.
• Tedavide sentetik ilaçlardan mümkün
olduğu kadar kaçınılmalıdır.
• Ispanak ve patates bir öğünlük
pişirilmelidir. Beklemiş ıspanak ve patates
yemekleri tüketilmemelidir.
1688
• Meyve ile beraber su içilmemelidir.
İçilecekse önce içilmelidir.
• Ham toplanarak kimyasallarla
olgunlaştırılmış meyve yenmemelidir;
turfanda meyve fazla paraya satıldığından,
narenciye hile amacıyla erken toplanmakta
ya karpit ile muamele edilerek ya da etilen
gazı odalarında bekletilerek olgunlaşmış
gibi gösterilmektedir.

1689
YENİLEBİLİR YAĞ TÜRLERİ

1690
YAĞLARIN
SINIFLANDIRILMASI

1691
TEREYAĞI, SIZMA
ZEYTİNYAĞI, KUYRUK YAĞI,
İÇ YAĞI, HAŞHAŞ YAĞI,
HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI,
MARGARİN, AYÇİÇEĞİ YAĞI,
MISIR ÖZÜ YAĞI, FINDIK YAĞI
VE RİVİERA ZEYTİNYAĞI
• Bu yağlar yenilebilir yağlardandır.

1692
YAĞLAR
• Yağlar saf hâldeyken renksiz, kokusuz ve
tatsızdır. Yağa karakteristik özelliğini
(koku, renk, tat) üretildiği madde verir.
Yağlar organik maddelerdir. Yağlar birçok
gıda maddesine tat katar. Fakat aşırı
tüketimi sağlık için zararlı olabilir. Bu
nedenle yağları yakından tanımak gerekir

1693
Katı Yağlar
• Oda sıcaklığında katı hâlde bulunan,
doymuş yağ asidi oranı yüksek olan
yağlardır. Tereyağ, margarin gibi çeşitleri
vardır. Katı yağlar hayvansal kaynaklardan
veya bitkisel yağların hidrojenle
doyurulmasından elde edilir.

1694
Tereyağı
• Doymuş yağ sınıfında olan, taze veya
fermente kremadan veya sütten ayrılmış
süt ürünüdür. Lezzeti yüksektir ve ağızda
eriyen bir dokusu vardır. Tereyağı
yapısında protein ve az miktarda şeker
içerir; bu nedenle yüksek ısıda yanma
eğilimi gösterir. Kızartmalarda kullanımı
uygun değildir.

1695
Margarin
• Margarin yüksek erime noktasına sahip
katı yağların, krema, A vitamini ve
renklendiricilerle işlem görmesi ile elde
edilir. Margarinler trans ve doymuş yağ
içerir. Çoğu margarinde soya fasulyesi,
pamuk tohumu ve mısırdan elde edilen
bitkisel yağlar kullanır.
• Soya fasulyesi ve mısırdan elde edilenlerin
GDO’lu olup olmadığı araştırılmalıdır.
1696
Sıvı Yağlar
• Oda sıcaklığında sıvı hâlde bulunan,
doymamış yağ asidi oranı yüksek olan
yağlardır.
• Zeytinyağı
• Ayçiçeği Yağı
• Mısır Özü Yağı
• Fındık Yağı

1697
Zeytinyağı
• Zeytinlerin ezilerek macun hâline
getirilmesi ve ardından karışımdaki fazla
suyun uzaklaştırılması ile elde edilir. Saf
zeytinyağı en yoğun yağdır ve güçlü
aromaya sahiptir. Zeytinyağında
doymamış yağ oranı yüksektir. Bu nedenle
zeytinyağı kalp rahatsızlığı, diyabet ve
bazı kanserlerin gelişme riskini azaltabilir.
Yüksek E vitamini içeriğinden dolayı güçlü
bir antioksidandır.
1698
Ayçiçeği Yağı
• Ayçiçeği bitkisinin tohumlarının presleme,
ekstraksiyon vb. işlemlerinden sonra rafine
edilmesiyle elde edilir. Ayçiçeği yağı
yüksek kalorili olmasına rağmen vitamin
ve minerallerden yoksundur. E vitamini ve
K vitamini içermesine rağmen içinde çinko,
kalsiyum, magnezyum, manganez, bakır
veya selenyum bulunmaz.

1699
Mısır Özü Yağı
• Mısır bitkisi tanelerinden elde edilen
yağdır. Mısır özü yağı yüksek ısıya
dayandığı için kızartmalarda kullanılır.
• GDO’lu olup olmadığı araştırılmalıdır.

1700
Fındık Yağı
• Fındıktan elde edilen maliyeti yüksek bir
yağdır. Doymamış yağlar açısından
zengindir. Yüksek sıcaklıkta toksik
kimyasallara dönüşür.

1701
YAĞ ENDÜSTRİSİNDE
KULLANILAN KAVRAMLAR:

SIZMA, RAFİNE, RİVİERA VE


VİNTERİZE KAVRAMLARI

1702
• Sızma: Doğal
• Riviera: Asitliğin düşürülmesi
• Rafine: Yeniden iyileştirme
• Vinterize: Donan molekülleri ayıklama
işlemi

1703
Sızma Yağ
• Yağın yapısını değiştirmeden saflığını ve
tadını koruyarak mekanik yöntemler ve ısı
uygulaması ile elde edilen yağdır. Yağı
saflaştırmak amacı ile ürüne sadece su ile
yıkama, çöktürme, süzme ve santrifüjleme
işlemleri yapılır.
• Sızma yağ; asit oranı yüksek, keskin ve
güçlü bir tada sahip olan yağdır.

1704
Rafine Yağ
• Yağın yapısı değiştirilmeden ağartma,
koku, asitlik ve reçine giderme gibi
işlemlere tabi tutulmasıyla elde edilen
yağdır. Yağa yabancı madde eklenmez.
• Kokusu ve asitlik derecesi daha az olan,
açık renkli rafine yağların gıda değeri
azdır.

1705
Riviera Yağ
• Rafine yağa belirli oranlarda (%15-40)
sızma yağ karıştırılması ile elde edilen
yağdır.
• Sızma yağa göre tadı ve kokusu daha
hafiftir.

1706
Vinterize Yağ
• Yağlarda bulunan yağ asitlerinin aşamalı
olarak soğutularak dondurulması sağlanır.
Donmuş yağ asitlerinin süzülerek yağdan
uzaklaştırılması sonucunda elde edilen
yağa vinterize yağ denir. İşlem sonucunda
yağın bulanıklığı giderilir.

1707
YENİLEBİLİR YAĞLARIN
YANLIŞ KULLANIMININ
SAĞLIK ÜZERİNDEKİ
ETKİLERİ

1708
• Yağlar canlılar için enerji verici olması,
hücre zarı ve hormonların yapısına
katılması gibi önemli işlevlere sahiptir.
• Ayrıca yağda çözünen vitaminlerin (A, D,
E, K) vücuda alınmasını sağlar.
• Ancak bilinçsiz kullanım yağları zararlı
hâle getirebildiği gibi sağlığı da olumsuz
etkiler.
• Yağların yanlış kullanımının sağlık
üzerindeki etkileri aşağıdaki şekilde
özetlenebilir.
1709
Yağların gerekenden fazla
kullanılması;
• Gereksiz enerji artışına,
• Şişmanlığa,
• Kalp hastalığına,
• Tip 2 diyabete,
• Karaciğer yağlanmasına,
• Kanda kolesterol yükselmesine,
• Damar tıkanıklığına
neden olabilir.
1710
Yağların yüksek sıcaklıklarda
kullanılması;
• Kimyasal yapısının değişmesine,
• Yağın yanarak zehirli hâle gelmesine,
• Zararlı maddelerin oluşmasına,
• Kanserojen etki oluşturmasına
neden olabilir.

1711
Yağların defalarca
kullanılması;
• Kanserojen madde oluşmasına,
• Oksijen ile reaksiyona girerek zararlı yan
ürünlerin oluşmasına,
• Bağışıklık sisteminin zarar görmesine
neden olur.

1712
Yağların yanlış koşullarda
saklanması da;
• Sağlığı olumsuz etkileyebilir.

1713
Yağların Bozulmasındaki
Başlıca Etkenler
• Yağların bozulmasındaki başlıca etkenler
ısı, oksijen ve ışıktır.
• Bu nedenle yağlar serin, kuru, karanlık bir
yerde saklanmalıdır.

1714
İLİM ATÖLYESİ
(2.BÖLÜM)

1715
AYÇİÇEĞİ YAĞI, MISIR ÖZÜ
YAĞI, FINDIK YAĞI VE
RİVİERA ZEYTİNYAĞI
• Ayçiçeği yağı, mısır özü yağı, fındık yağı,
riviera zeytinyağı gibi yağlar katkı maddesi
içerdiğinden sağlığa zararlıdır. Ayçiçeği
yağı ve mısır özü yağının aslında
yenmelerinde mahzur yoktur.

1716
• Fakat içlerine bozulmayı önleyici olarak
katılan kimyasal maddeler damar
tıkanıklığı yapar. Bu sebeple yenmesi
tavsiye edilmez.

1717
SIZMA ZEYTİNYAĞI

• Zeytinyağının içinde diğer yağlarda


bulunmayan ve her biri farklı bir fayda
sağlayan çok sayıda bileşik bulunur. Bu
yararlardan bazıları tansiyonu
dengelemeleri, sindirimi kolaylaştırmaları,
antibiyotik özellikleri, damar açıcı ve kan
yapıcı olmaları, böbreği korumaları ve
kansere karşı koruyucu olmalarıdır.

1718
• Sağlık için en iyisi sızma zeytinyağıdır.
• Zeytin ağacı; zeytinin ve zeytinyağının
belirtilen çok sayıdaki faydalarından, hem
gıda hem de ilaç olma gibi özelliklerinden
dolayı verimli, bereketli, kutlu ve kutsal bir
ağaç sayılmıştır.
• Zeytin ağacının meyve ve çekirdeğinin
yağı temel gıda maddesidir.

1719
TEREYAĞI
• Tereyağı vücut hücrelerinin
yenilenmesinde rol oynar.
• Vücudun temel yapı elemanıdır.
• Faydalı diye aşırı yenmemelidir.
• Kolesterol dengesini sağlar.
• Vücuda kuvvet verir.
• Akciğer, karaciğer, böbrek ve boğaz
sağlığı için özellikle faydalıdır.
1720
YAPAY TATLANDIRICILAR VE
ZARARLARI
• Yapay tatlandırıcıların tamamı kimyasal
maddedir. Bu nedenle bunlara kimyasal
tatlandırıcı da denir.
• Hepsi vücuda yabancı ve zararlıdır.
• Şeker hastalarının bile kullanmaması en
iyisidir. Kullanıldığında da günde 30
tabletin aşılmaması gerekir.

1721
• Doz aşımında kanserojen olduğu iddia
edilmektedir.
• Aspartam ve sakarin, şeker hastalarının
kullandığı yapay tatlandırıcıların
başlıcalarındandır.
• Türk Şeker Kurumu verilerine göre şeker
hastalarının kullandığı aspartam ve
sakarin ithalatı son 8 yılda 13 kat artmıştır.
2000 yılında 162 ton, 2008’de 2190 ton
ithal edilmiştir.
1722
• 2003 yılında Türk Şeker Kurumu’nun
yaptığı araştırmaya göre ithal edilen
sentetik tatlandırıcıların yalnız % 4,8’i
sağlık sektöründe, % 95,2’si ise gıda
sektöründe kullanılmıştır. Son yıllarda gıda
sektöründeki kullanım oranı ürkütücüdür.
• 20 kuruşluk kimyasal tatlandırıcı, 2 liralık
şekerin işlevini görmektedir.
• Türk Gıda Kodeksi 1 kg baklavada 1 g
yapay tatlandırıcı kullanılmasına izin
vermiştir.
1723
• Türk Gıda Kodeksi’nin belli miktarı
geçmemek kaydıyla müsaade ettiği, yapay
tatlandırıcıların kullanıldığı başlıca gıdalar
şunlardır: Meyve suyu, şekerleme,
dondurma, reçel, diyet gıda ve içecek, tatlı
çeşitleri.
• Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Koruma ve
Kontrol Genel Müdürlüğü Gıda
Bölümü’nden izin alınmadan üretim
yapılamamaktadır.
1724
• Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı denetimlerini
sürdürmektedir. Ancak; merdiven altı
üreticiler, yapay tatlandırıcıları kaçak
olarak kullanmaktadır.
• Sahtekârlıkları denetim esnasında
anlaşılınca, dükkân mühürlenerek
kapatılmaktadır, ancak gidip başka yere
gizli bir imalat yeri daha açmaktadırlar.
Buralarda baklava, helva, süt tatlıları ve
reçel imalatı yapılmaktadır.

1725
ÇAY ŞEKERİ (SAKKAROZ
DİĞER ADIYLA SUKROZ)
YERİNE KULLANILAN YAPAY
TATLANDIRICILARIN
BAŞLICALARI
• Aspartam (E 951)
• Sakarin (E 954)
• Asesülfam–K (E 950)
• Neohesperidin (E 959)
1726
• Siklamat (E 952)
• Sukraloz (E 955)
• Tautamin (E 957)
• Neotam (E 961)

1727
YAPAY TATLANDIRICILARIN
SAKKAROZDAN KAÇ KAT
DAHA TATLI OLDUĞU
• Aspartam (E 951) sakkarozdan 180 kat
daha tatlıdır.
• Sakarin (E 954) sakkarozdan 300 kat daha
tatlıdır.
• Asesülfam–K (E 950) sakkarozdan 200 kat
daha tatlıdır.
1728
• Neohesperidin (E 959) sakkarozdan
1500–1800 kat daha tatlıdır.
• Siklamat (E 952) sakkarozdan 30–50 kat
daha tatlıdır.
• Sukraloz (E 955) sakkarozdan 600 kat
daha tatlıdır.
• Tautamin (E 957) sakkarozdan 2500 kat
daha tatlıdır.
• Neotam (E 961) ise sakkarozdan 10 000
ile 13 000 kat daha tatlıdır.
1729
HAZIR GIDALAR, KATKI
MADDELERİ
• Mahalle aralarında satılan sütte, su ve
sütün kesilmemesi için çeşitli kimyasal
katkılar da olabilir.
• Siyah zeytinin katkısız ve boyasızı, yeşil
zeytinin de kostiksiz ve limon tuzsuzu
tercih edilmelidir.

1730
• Gıdaların içeriklerindeki katkıların
menşeinin yazılı olduğu etiketleme
yaygınlaştırılmalıdır ve zorunlu hâle
getirilmelidir; bununla ilgili başlatılan
çalışmalar gerekli yasal düzenlemeler
yapılarak en kısa zamanda bitirilmelidir.

1731
JELATİN NEDİR?
• Gıda katkı maddesidir; kodu E 441’dir.

1732
HAYVANSAL JELATİN
İTHALATI YASAKLANDI

1733
JELATİN NELERDEN ELDE
EDİLİR?
• Jelatinin kaynağı kesinlikle araştırılmalıdır.
Kaynağı belirtilmeyen jelatinli hazır gıdalar
asla tüketilmemelidir.
• Bitki kaynaklı jelatin üretimi büyük bir
zorunluluktur.
• Ülkemizde hayvansal jelatin ithalatı
yasaklanmıştır.
• Ülkemizde hayvansal jelatin üretimine
başlanmıştır.
1734
ÜRÜNLERDEKİ JELATİNİN
MENŞEİ KESİNLİKLE
BELİRTİLMELİDİR
• Ürünlerdeki jelatinin menşei kesinlikle
belirtilmelidir. Gıdaların içeriklerindeki
katkıların menşeinin yazılı olduğu
etiketleme yaygınlaştırılmalıdır ve zorunlu
hâle getirilmelidir; bununla ilgili başlatılan
çalışmalar gerekli yasal düzenlemeler
yapılarak en kısa zamanda bitirilmelidir.

1735
JELATİN NEDİR?
• Gıda katkı maddesidir; kodu E 441’dir.

1736
JELATİNİN YAPISI (JELATİN
BİLEŞİMİ)
• Jelatin, % 83 protein içerir.

1737
JELATİN ÇEŞİTLERİ
• Jelatin, bitkisel jelatin ve hayvansal jelatin
olmak üzere ikiye ayrılır.
• Soya fasulyesi jelatininin GDO kökenli
olma, hayvansal jelatinin de domuz kökenli
olma riski vardır.

1738
JELATİN ÜRETİMİ
• Bitkisel jelatin soya fasulyesinden ve
ayçiçeğinden elde edilir. Hayvansal jelatin
ise domuz, sığır ve balıktan elde edilir.
• Hayvansal jelatin, hayvanın kemiğinden ve
derisinden elde edilir.

1739
BESİN MADDELERİNDE NİÇİN
JELATİN KULLANILIR?
• Gıdalarda kıvam arttırıcı ve jelleştirici
özelliğinden dolayı kullanılır.
• Üreticiler jelatin kullanmak suretiyle
dondurma, yoğurt vb. besin
maddelerinden daha çok kazanç
sağlamaktadırlar.

1740
JELATİN HANGİ BESİN
MADDELERİNDE VARDIR?
• Draje şekerleme, tablet şekerleme,
puding, meyve jölesi, krem şanti ve
meyveli sakızların çoğunda kullanılır.
• Dondurma, yoğurt, tatlı, pasta, eritilmiş
peynir, kalitesiz kaşar peyniri, hazır reçel,
fındık ezmesi, fıstık ezmesi, marmelat,
pekmez, tahin, helva, meyve suyu, salam,
sucuk, sosis, jambon ve margarin gibi gıda
maddelerinin bir kısmında bulunur.
1741
JELATİN GIDA
ENDÜSTRİSİNDEN BAŞKA
NERELERDE KULLANILIR?
• Jelatin özellikle gıda endüstrisinde yaygın
olarak kullanılır.
• Eczacılıkta başta kapsül yapımı olmak
üzere bazı tablet ve film tabletlerde, ayrıca
kozmetik sanayisinde, temizlik
endüstrisinde, hayvan yemlerinde,
karbonlu kâğıt yapımında ve fotoğrafçılıkta
kullanılır.
1742
DOMUZ JELATİNİ
• Avrupalıların bir kısmı domuzu çok yerler,
eşlerini kıskanmazlar.
• Bazı gıdalara domuz jelatini katıldığından
dikkatli olunmalıdır. Türkiye’de hayvansal
jelatinlerin üzerinde aksi bir bilgi yoksa
domuz jelatini olma şüphesi vardır.
• İçindekiler kısmında yalnız jelatin veya
yalnız hayvansal jelatin yazan ürünlerde
özellikle çok dikkatli olmak gerekir.
1743
• İçeriğinde jelatin yazan ürünlerde ayrıca
“Ürünlerimizde domuzdan elde edilmiş
maddeler yoktur.” yazısını da muhakkak
aramak lazımdır.
• Jelatin yazan ürünlerdeki jelatin genelde
hayvansal jelatindir; bitkisel jelatin içeren
ürünlerde bitkisel jelatin diye yazar.
• Ülkemizde hayvansal jelatin ithalatının
yasaklanmış olması çok sevindirici bir
durumdur.
1744
DOMUZ JELETİNİNDEN NASIL
KURTULURUZ?
• Dünyada bazı insanlar ömürlerinin
sonunda 60-70 yaşına gelince küçük bir
domuzu jelatinden dolayı farkında
olmadan yemiş oluyorlar.
• Ürünün üzerinde domuz jelatini yazılmış
olsa hiçbir kimse o besin maddesini alıp
yemez.

1745
• Avrupa ve Amerika’daki ürünlerin üzerinde
soya fasulyesi jelatini, domuz jelatini, sığır
jelatini, balık jelatini diye yazmaktadır.
Avrupa ve Amerika’daki insanlar bizden
daha dürüst, Müslümanlarda olması
gereken dürüstlük sıfatı bizden onlara
geçmiş.
• Muasır medeniyet düzeyinin daha da
ilerisine geçmek için yönümüzü Batı’ya
çevirmemiz, onların güzelliklerini almamız
gerekir.
1746
DOMUZ JELATİNİ
PROBLEMİNİN ÇÖZÜMÜ
• Avrupa ve Amerika’daki gibi jelatin içeren
besin maddelerinin üzerinde hangi jelatin
olduğu yazmalıdır. Alan insan soya
fasulyesi jelatini mi, domuz jelatini mi, sığır
jelatini mi yoksa balık jelatini mi yiyeceğini
bilmelidir.
• Ülkemizde hayvansal jelatin ithalatının
yasaklanması, domuz jelatini problemini
ortadan kaldırmıştır.
1747
BAZI GIDALARDA JELATİN
KULLANILMASI
ZORUNLULUĞU VAR MIDIR?
• Gıdalarda jelatin kullanılması zorunluluğu
yoktur.
• Jelatinsiz dondurma, jelatinsiz pasta,
jelatinsiz tahin, jelatinsiz yoğurt bulmak
mümkündür; daha lezzetli ve daha
doğaldır.

1748
KIVAM ARTTIRICILAR VE
JELLEŞTİRİCİLER
(JELATİNDEN BAŞKA KIVAM
ARTTIRICI VE JELLEŞTİRİCİ
VAR MIDIR?)
• Kimyasal madde olmakla beraber domuz
jelatinin alternatifi olan yenilmesi
sakıncasız çeşitli kıvam arttırıcı ve
jelleştiriciler vardır.

1749
JELATİNSİZ YOĞURT
• Jelatin içermeyen yoğurtlarda çok daha
fazla süt kullanılmıştır. Problem çözülene
kadar üzerinde “şu kadar sütten şu kadar
yoğurt elde edilmiştir” diye yazı olan
yoğurtlar tercih edilebilir.

1750
JELATİNSİZ TAHİN
• Bazı marka tahinler, jelatin içermez; bu
markalar araştırılıp bulunmalıdır.

1751
JELATİNSİZ DONDURMA
• Bazı pastanelerde satılan dondurmalar,
jelatin içermez. Dondurma alınırken imalat
esnasında jelatin kullanılıp kullanılmadığı
sorulmalıdır. Dondurma jelatinsiz daha
lezzetli olur.

1752
HOMOJENİZASYON
• Homojenizasyon; süt içerisinde bulunan
yağ globüllerinin, fiziksel yöntemler ile
çaplarının küçültülerek kolloidal fazdan
homojen faza geçmesi için uygulanılan
işlemdir. İnek, koyun, keçi gibi hayvanlar
bir süt çeşmesidir. En güzel, en hoş, en
temiz, en pak sanki abıhayat (ölümsüzlük
sağlayan su) gibi bir besini bizlere
sunarlar. Canlılar içinde ömür boyu süt
içen tek varlık insandır.
1753
YAĞLAR VE KORUYUCU
HEKİMLİK
• Yağ olarak tereyağı ve sızma zeytinyağı
kullanılmalıdır.
• Zeytin ağacı; zeytinin ve zeytinyağının çok
sayıdaki faydalarından, hem gıda hem de
ilaç olma gibi özelliklerinden dolayı verimli,
bereketli, kutlu ve kutsal bir ağaç
sayılmıştır.
• Siyah zeytinin katkısız ve boyasızı, yeşil
zeytinin de kostiksiz ve limon tuzsuzu
tercih edilmelidir.
1754
• Zeytinyağı olarak sızma zeytinyağı
yenmelidir. Sağlık için en iyisi sızma
zeytinyağıdır. Zeytin ağacının meyve ve
çekirdeğinin yağı, temel gıda maddesidir.
Zeytinyağının içinde diğer yağlarda
bulunmayan ve her biri farklı bir fayda
sağlayan çok sayıda bileşik bulunur. Bu
yararlardan bazıları tansiyonu
dengelemeleri, sindirimi kolaylaştırmaları,
antibiyotik özellikleri, damar açıcı ve kan
yapıcı olmaları, böbreği korumaları ve
kansere karşı koruyucu olmalarıdır.
1755
• Sızma zeytinyağı yemeğe piştikten sonra
konmalıdır.
• Kalan sızma zeytinyağlı yemekler tekrar
ısıtılmamalıdır.
• Tereyağı vücut hücrelerinin
yenilenmesinde rol oynar. Vücudun temel
yapı elemanıdır. Faydalı diye aşırı
yenmemelidir. Kolesterol dengesini sağlar.
Vücuda kuvvet verir. Akciğer, karaciğer,
böbrek ve boğaz sağlığı için özellikle
faydalıdır.
1756
• Beyin ve kalp–damar sağlığı için tereyağı,
ceviz ve yumurtanın yeri önemlidir.
• Kuyruk yağı ihmal edilmemelidir. Hiç
yemeyenlerde kireçlenme görülür. Kuyruk
yağı kireçlenmeyi önler. Varis ve varikosel
de damar içindeki kireçlenme sonucu
meydana gelen hastalıklardır.
• Kuru yemişler kabuklu satın alınmalı ve
yenecek kadarı kırılıp mümkünse
kavrulmadan, kavrulacaksa yiyeceğimiz
kadarını kavurarak yenmelidir.
1757
• Sert kabuklu kuru yemişler, kalbe
faydalıdır.
• Ayçiçeği yağı, mısır özü yağı, fındık yağı,
riviera zeytinyağı gibi yağlar katkı maddesi
içerdiğinden sağlığa zararlıdır. Ayçiçeği
yağı ve mısır özü yağının aslında
yenmelerinde mahzur yoktur. Fakat
içlerine bozulmayı önleyici olarak katılan
kimyasal maddeler damar tıkanıklığı
yapar. Bu sebeple yenmesi tavsiye
edilmez.

1758
• Margarin genelde kalitesiz sıvı yağlardan
kimyasal yolla elde edilir. Sıvı yağlar
hidrojen ile doyurulur. Sıvı yağın
karbonları arasındaki çift bağlar açılarak
hidrojen bağlanır. İç yapı değişime
uğradığından sağlık açısından son derece
tehlikelidir. Hücreleri etkileyerek kansere
yol açar. Margarinin zemin hazırladığı
kanser en çok mide ve bağırsaktadır.
Vücudun sıcaklığı normalde 36,5 °C’tır.
Margarinin erime sıcaklığı bu derecenin
çok üzerindedir.
1759
• Yapay olduğundan hidrojene bitkisel yağ
da yenmemelidir. Margarin ve margarinli
gıdalara karşı sürekli perhizde olmalıdır.
Yapay olduğundan eskiden beri
yenmemesi tavsiye edilir. En önemli zararı
kandaki kolesterol oranını yükseltmesidir.
Yüksek kolesterol damarların iç çeperinde
birikerek kan akışını zorlaştırır; damarların
tıkanmasıyla kalp krizi, felç başta olmak
üzere birçok hastalığa zemin hazırlar.

1760
• Ceviz içinin görünümü, beyne benzer.
Gıdaların şekliyle organların şekli arasında
ilişki vardır. Yerli ceviz, tatlıyla beraber
yenirse müthiş hafıza kuvvetlendirir ve
zekâyı açar.
• Zayıf düşünce kuş sütüne devam
edilmelidir. Kuş sütü, yumurtadır. Yumurta
rafadan veya çılbır şeklinde yenmelidir.
Sarısının tamamı sıvı, beyazının tamamı
ise katı olmalıdır. Beyazı katılaşmazsa
alerji yapar; sarısı katılaşırsa hazımsızlık
olur.
1761
• Badem, yumurta ve üzüm çekirdeği yağı
iyi kolesterolü (HDL) kanda arttırır.
Tereyağı, kaymak ve kaymak yağı iyi
kolesterolü arttırmakla beraber bu yağlar
fazla yenirse kanda trigliserit de yükselir.
• Kötü kolesterolü düşürmek için ot
çaylarından kafa süpürgesi otu, rezene,
kekik, mısır püskülü, mersin yaprağı ve çin
nanesi karışımı her gün sıcak veya soğuk
1 litre içilmelidir.
1762
• Kötü kolesterolü (LDL) ve total
kolesterolü elma, badem, fındık, antep
fıstığı, yer fıstığı, ceviz, şalgam suyu,
keten tohumu, üzüm çekirdeği yağı,
çörek otu yağı, susam yağı, çemen yağı,
haşhaş yağı, kabak çekirdeği, kekik
suyu, posalı gıdalar, kepekli ekmek, tam
buğday ekmeği ve çavdar ekmeği
düşürür.
• Kötü kolesterolü düşürmede sabah
kahvaltısının rolü büyüktür.

1763
• Hile amacı ile zeytinyağına pamuk yağı
veya kanola yağı karıştırılmaktadır.
Piyasadaki kanola yağlarının ve pamuk
yağlarının çoğunluğu GDO’ludur, bu
nedenle rastgele zeytinyağı almamalıdır.
• Türkiye’de GDO’lu 4 ürün vardır: Bunlar
kanola yağı, pamuk yağı, soya fasulyesi
ve mısırdır.

1764
ETLER ARASINDA BULUNAN
YAĞ, KARIN KISMINDAKİ İÇ
YAĞI VE HÜCREDEKİ GOLGİ
AYGITI
• Alınan bazı besin maddeleri, bir dizi
kimyasal reaksiyon sonucu yağa
dönüştürülür. Şahm (etler arasında
bulunan yağ) ve mideye yakın yerlerdeki iç
yağı suretinde depolanır. Depolanan bu
şahm ve iç yağı, ihtiyaç anında sarf edilir.
1765
• Aynı tasarruf ve depolama, bütün
hücrelerde de golgi aygıtı suretinde vardır.
• Görüldüğü gibi canlıların bedenine
gönderilen rızkın bir kısmı ihtiyat için şahm
ve iç yağı suretinde depolanmaktadır.
Hatta her bir beden hücresine gönderilen
rızkın bir kısmı, yine o hücrenin bir
köşesinde bulunan golgi aygıtında
tutulmaktadır. İleride, dışarıdan herhangi
bir besin maddesi gelmediği zaman sarf
edilmek üzere bir ihtiyat zahiresi (tedbirlilik
azığı) hükmünde saklanmaktadır.
1766
• Depo edilen rızık, kırk gün hatta seksen
günden fazla devam etmektedir. Bu kadar
süre yemek yememesine rağmen sıhhatle
hayatı devam eden insanlar tarihte
görülmüştür. Bazen harika bazen de
olağanüstü bir durum diyebileceğimiz
onların bu harikuladelikleri kitaplara da
geçmiştir.

1767
MARGARİN VE MARGARİNLİ
GIDALARA KARŞI SÜREKLİ
PERHİZDE OLMALIDIR
• Yapay olduğundan eskiden beri
yenmemesi tavsiye edilir.
• En önemli zararı kandaki kolesterol oranını
yükseltmesidir. Yüksek kolesterol
damarların iç çeperinde birikerek kan
akışını zorlaştırır; damarların tıkanmasıyla
kalp krizi, felç başta olmak üzere birçok
hastalığa zemin hazırlar.
1768
• Margarin genelde kalitesiz sıvı yağlardan
kimyasal yolla elde edilir. Sıvı yağlar
hidrojen ile doyurulur. Sıvı yağın
karbonları arasındaki çift bağlar açılarak
hidrojen bağlanır.
• İç yapı değişime uğradığından sağlık
açısından son derece tehlikelidir. Hücreleri
etkileyerek kansere yol açar. Margarinin
zemin hazırladığı kanser en çok mide ve
bağırsakta görülür.
1769
• İnsan vücudunun sıcaklığı 36,5 °C’tır.
Margarinin erime sıcaklığı bu derecenin
çok üzerindedir.
• Bazı margarinler pamuk yağından elde
edilir, pamuk yağlarının çoğunluğu ise
GDO’ludur; bu nedenle de margarinden
uzak durulmalıdır.

1770

You might also like