You are on page 1of 100

ERF MARDN

deoloji
BTN ESERLER 3

iletiim Yaynlar 191 erif Mardin Btn Eserleri Dizisi 3 ISBN 975-470-278-0 1. BASKI iletiim Yaynclk A. . Eyll 1992 KAPAK mit Kvan DlZCl Maraton Dizgievi DZEITITrkan Demir KAPAK BASKISI Ayhan Matbaas BASK ve CLT efik Matbaas

letiim Yaynlar
Klodfarer Cad. iletiim Han No. 7 34400 Cagaloglu stanbul Tel. 516 22 60-61-62 Fax: 516 12 58

NDEKLER

NSZ 9 SUNU 11 BLM I deoloji kavramnn tarihsel geliimi 9


Kavramn tarihsel geliimi 20 Condillac (1715-1780) ve Helvetius (1715-1771) 21 Anlam ve insan 49 Kiliazma 58 Liberal hmaniter gr as 59 Tutucu fikir 60 Komnist-sosyalist gr as 60

BLM II deoloji ve bilim felsefesi 7i BLM III Bilgi, sem bol ve kltr 89
Simge, renme ve bilisel evren 91 Snflandrma 98 Bir toplum haritas olarak simge: kltr 101 Kendini ifade etme 106 Deer balama ve bir olayn nemini belirtme 108 Bilisel bir "btn"yaratma abas 109 Mitos ve kltr kodu 112 Kltr kodu 115

BLM IV deoloji ve sosyal deim e 121 BLM V Sim gelerin datm ve bilginin retilm esi 141
ngilteredeki gelimeler 151 ngilterede kahvehanelerin kltrel rol 153 ngilterede dergiler 156 Fransa 156 Rus "Intelligentsia's 162 Eitim 166 Yaym 168

BLM VI am zda ideoloji: deolojinin "gerilem esi" sav 171 SONU 185 BAVURULAN KTAPLAR LSTES 187 EK BBLYOGRAFYA 193

"Science and common sense inquiry alike do not discover the way in which events are grouped in the world, they in vent ways o f grouping." Jerome Bruner

nsz

Bu kitap son yllarda verdiim bir seminerde ele alnan baz tema lar yanstmaktadr. Eseri okuyarak fikirlerini belir ten Berent En, Mete Tunay, Gke Cansever, Doan Cceolu ve Taha Parlanm nerilerinden yararlandm. Orta ya kan metindeki hatalar ise pek tabii ki bu eletirilerin sonucu deil de, kendi almalarmn zellii olarak deer lendirilmelidir.

Sunu

Bu eser bir bakma orijinal fikirleri iermektedir, bir bakma da orijinal bir eser deildir. nce niin orijinal olmadn be lirtelim: kitap dnce sosyolojisinde bir asrdanberi srege len almalar zerine kurulmutur. Bu almalar kmesine Marxn toplum kuram, bilgi sosyolojisinin katklar, modern analitik felsefe, sosyal antropoloji ve fenomenolojinin baz ynleri girer; bunlarn hepsi bilinen yaklamlardr. al mann yenilii bu ynelimleri anlaml bir btn iinde deer lendirmeye alm olmasdr. Tabii, bu ok aprak konu larn "ideoloji" ile kesien ynlerinin hepsinin birden sunul mas mmkn deil. Tasarladmz yaptn "btnln srdrmek de, bundan dolay, ancak ksmen baarl olabil mitir. lkemizde "ideoloji" konusunda ok ey sylenmitir ve sylenmektedir; fakat bu incelemeler daha ok bir ideolojinin niin iyi veya kt, stn veya anlamsz olduunu anlatma ya ynelir; ideolojik dncenin zelliklerinin ne olduunu, hangi etkenler sonucunda ortaya ktn incelemez. Hele yazarn kendi dncesinin hangi taraflarnn ideolojik oldu unu hi aratrmaz. Bu eserin gstermeye alt nokta, dnce srelerimizde bizi "objektiflikten uzaa iten un surlarn saylmayacak kadar ok olduudur. Bu "yanl"lk bir dereceye kadar kontrolmzn dnda olan bir sretir. Bu durumda yapabileceimiz bir tek ey vardr, o da olanaklan11

mz orannda toplum hakknda bilgilerimizin yanllnn (bias) kaynan aratrmaya almaktr. Burada bunun iin bir "envanter" salanmtr. Eserin sonundaki ek bibliyografya, aratrmann metnin de kullanlmam birok kayna sralamaktadr, fakat bu da eserin amacna uygundur. Aratrma, "ideoloji" konusunu merak edenlere ve sosyolojinin ve siyasal bilimlerin balan g dzeyinde olanlara bir "giri" olarak sunulmutur. Konu yu daha da derinden incelemek isteyenler iin de bavura caklar bir eser listesi hazrlanmtr. Bibliyografya bu yak lam yanstmaktadr. Dnmemin ekillenmesinde her eyden ok -dolayl ve ya dolaysz- Alman felsefesinin kard sorunlar ciddiye alan fikir akmlarnn ar bast grlecektir. Bunlarn iinde toplum yaamnn bir sembolletirme srecinden ge tiini belirten Em st Cassirer ve Alfred Schutz gibi kimsele rin etkisi zellikle seilecektir. Fakat bunun yannda bu ki tapta ileri srlenlerin Durkheimdan beri sregelen bir tar tmay izledii grlecektir. O da Durkheimdan sonra sos yal bilimlerin bir odak noktasn oluturan ve "inanlarn toplumsal yapda yeri nedir?" eklinde nitelendirilebilecek sorundur. ada toplum bilimlerinde, bu sorun "bilgi daar cmzn toplumsal rol nedir?" sorunundan ayr bir sorun olarak grlmemektedir.1 Kitabm sosyal bilim alanlarna yeni gelen kimselerin s klmadan okuyabilecei bir ekilde yazmaya altm. Sosyal bilimlerin zerinde durduum alanlarndaki gelimeleri ak ve seik olarak anlatabiliyorsam, ok zaman kark savlar olarak ortaya atlan bu bilgilerin nasl birbirine dayandn gsterebiliyorsam almalarm baarl sayacam.
1 Mary M. Black, "Belief Systems," Handbook o f Social and Cultural Anthropology iinde (John J. Honigman, Chapel Hill, 1973) s. 511.

B lm I

deoloji kavramnn tarihsel geliimi

DEOLOJ, devrimizin olaylarndan ve dnce akmlarn dan bahsederken gittike sk kullandmz bir kelime oldu. "deolojik akmlar", "Marksist deoloji", "San deolojisi" ga zete ve kitaplarda -Avrupada ve Asyada- son elli ylda sk sk grlen deyimler arasnda yerald. Trkiyede de bu kav ram son on ylda toplum meseleleriyle yakndan ilgilenen kimselerin szlnde bataki sraya geti. "deoloji" dendii zaman bundan ne anlyoruz? Trkiyede, 1974 ylnda kk bir grup niversite rencisi zerinde yaplan ok basit bir uygulama bize bir ipucu temin ediyor. Yaplan anketten, "ideoloji"nin denekler arasnda iki anlam tad anlalyor. rencilerin byk ounluu iin "ideoloji" "sistematik bir fikir yaps veya anlatsdr. Gerekten de ideolojinin bu an lam konunun bir ynn tekil ediyor. Deneklerin ok daha kk bir grubu "deoloji dendii zaman aklnza ne gelir" sorusuna, "Gerekleri olduu gibi yanstmayan bir fikir yap
13

12

s veya buna benzer deyiler kullanyor. "Gerekleri olduu gibi yanstmamak" Marxin ideoloji tanmna ok benziyor ve gerekten ideoloji adn verdiimiz olayn ikinci bir eksenini oluturuyor.2 Komnizm veya faizm gibi belli bal ideoloji lerin ieriinin ne oranda sistematik olduunu incelediimiz zaman konuya birinci adan yaklayoruz. Tabii, ideolojinin "sistematiklii" az veya ok olabilir. Faizmde sistematikliin bir hayli azaldn grrz, zaten faizm sistematik olma makla, insann eylemci potansiyeline dayanmakla vnr. Baz kimselere gre ideolojilerin aratrlmas iin an laml bir yaklam, bunlar i -yapsal "younluk"- dereceleri ne gre snflandrmaktr. rnein Shilsin snflandrmas en youn biimden balayarak- yle: ideoloji, gr as, inan sistemi (creed), sistem, fikir hareketi (movement o f thought) ve program.3 Shilse gre bunlar u noktalarda bir birlerinden sistematikleri bakmndan farkldr: a) anlatm kesinlii (explicitness o f formulation), b) merkez bir ahlk veya bilisel (cognitive) eksen etrafnda sistematik olarak k melenme derecesi, c) gemiin veya an dnce trleriyle yaknl, ) yeni unsurlara veya eitlilie kapallk derecesi, d) davran etkilemeye alma derecesi, e) beraberinde ge tirdii etki, f) katlanlardan istenen fikir birlii, g) fikrin meruluunun ne oranda bir otoriteye baland (authorita tiveness o f promulgation), h) inanc gerekletirmeyi stne alm bir kurumla ilikisi. Shilse gre "ideoloji ancak bu zelliklerin youn olarak belirlendii oranda btnleme gsteren dnce yaptlardr. Bunun yannda, "gr as", rnein, tam bir ideoloji saylamaz. Shilse gre "Gr A sn n zellii, meruluk salayc belli bir otoriteye bal ol

mamasdr; bunun rneklerini Protestanlkta ve Budizmde bulabiliriz. Shilsin "inan sistemi" veya "mezhep" olarak ta nmlad ideolojiye benzer fikr yaptlar da, "ideoloji"den toplumsal ierikten yoksun olma noktasnda ayrlr. Bu d ncenin zaman iinde deiebildiim de grrz, Shils buna bir rnek olarak Katoliklii gsteriyor. Shilse gre "fikir ha reketi" ayn alanda alan kimselerin vardklar benzer bir gr asdr, bunun rnei olarak da Hegelcilii ve varo luuluu veriyor.4 Biz, Shilsin snflandrmasn kabul etmek zorunda dei liz, fakat gzmze derhal arpan bir nokta kendi sunuun da "ideoloji" ile "mezhep"in ayn kalplar iinde incelendii dir. Shilse gre bunun sebebi her ikisinin "insan, toplum ve insann kainatn iindeki yeri konusuna deinen geni kap saml bilisel ve inan sistemleri"5 olmalarndan ileri geliyor. deolojinin, gerei "maskeleyen", doruyu olduu gibi yanstmayan bir sistem olarak nasl altn aratrdmz zaman, bu grngy artk sistematii asndan deil de ikinci bir anlamda, Marxm altn izdii manada ele alyoruz. Bu eserde ikinci tip sorunlar zerinde ok duracaz. Na sl oluyor da baz dnceler "bilimsel" olarak tanmlanr ken, baz dnceler "ideolojik" olarak tanmlanyor? Niin bu iki anlam birbirinin zdd olarak kullanlyor? Bir antro pologun deyimiyle: "neden benim ileri srdm zaman sos yal felsefe adn verdiim dnceyi bakalarnda grdm zaman bunlar "kan" olarak nitelendiriyor, benim dnce lerime katlmayan birinde bu eit dnceleri bulduum za man bunlara "ideoloji" damgasn basyorum."6

2 3

E. Shils, "The Concept and Function of Ideology" International Encyclo pedia o f Social Sciences, VII, 74. a.g.e., s. 66.

4 * 6

a.g.e. a.g.e. Clifford Geertz, "Ideology as a Cultural System Ideology and Discontent iinde (D. Apter, New York, 1964), s. 74.

14

15

deolojilerin ve ideolojik dncenin niin kendi zaman mzda birden artan bir nemle ortaya ktn merak eder sek, o zaman nc trden bir soru sormu oluyoruz: deo lojilerin fonksiyonu nedir? Baka bir ifade ile zerinde olduk a uzun duracamz bir konu yle: "deoloji" adn verdii miz olayn ada yaantmzla bir ilgisi var m? deoloji an cak zel toplumsal koullar altnda m ortaya kar? Bu ko ullarla balantl bir gelime midir? deolojinin hangi koullarda etkin olmaya baladn aramamzn bir dier ekseni de yle: Acaba ideoloji belirli bir kiilik yaps gsteren kimseler arasnda daha m iyi "tu tuyor"? Onlar zerinde daha derin bir etki mi yapyor? rne in, Erik H. Eriksona gre ergenlik a ideolojiler iin bil hassa uygun bir ortam yaratr, ergenlik andaki genlerin baz aramalarn cevaplandrr, bundan dolay bu ya gru bunca kolay benimsenir.7 Aratrdmz bu soru kadar mhim drdnc bir soru da u: Sosyal bilimler alannda, inceleyenin evre veya kii zelliklerinden arnm bir sosyal bilim mmkn mdr? deolojilerin asl nemli inceleme sorunu birok ideoloji nin bilimsellik iddialaryla ortaya kmalarnda toplanyor. rnein, Marksizm bazlar iin gerekleri arptan "yanl bir retidir, bazlar iin de gerekleri ortaya karmaya ya rayacak bilimsel bir ara. Bunu faizm iin de syleyebiliriz. Zamanmzda faizmin bilimsel ieriini artk ciddiye alan ok az kimse kald, fakat bir zamanlar, 20. asrn banda, fa izmle birlikte gelen "rk" kuram faizmin sarslmaz bir bi limsel temeli olduunu iddia edenlerce, bu iddialarn kant lamak iin kullanlyordu. Dier taraftan, John Maynard

Keynesin, kukusuz bilimselliine inanarak ortaya att Keynesci iktisat kuram, Keynesden sonra, baz kimseler iin gerek bir ideoloji fonksiyonu grm, kapitalizmin bera berinde getirdii baz ktisad sistem zelliklerini savunmak iin kullanlmtr. Bundan dolay "ideoloji" grngsn ele aldmz zaman, "ideoloji'nin bilimle e anlaml m yoksa farkl m bir yapt olduu kanlmaz bir sorun olarak kar mza kyor. Bizce bu konular, belirli bir ideolojinin hangi fikirleri kapsad konusundan daha nemli konulardr ve, bundan dolay, ideolojinin bilimle kesime alanlarna bu ya zmzda olduka geni bir yerayrdk. Genel bulgumuzu imdiden zetleyebiliriz: ideoloji ile bilim arasnda nemli farklar mevcut. Bu farklarn belki en nemlisi "bilim"in ideal olarak formel ilemlerden kurulu bir ynteme bal ol masdr. Her ne kadar, bugnk bilim anlaymzda artk bilimsel kuramlarn "mutlak" bir geerlilii olmadn, za manla bunlarn deitiini biliyorsak da bilimin formel tu tarllnn i mant greli deildir. Setiimiz formel kal bn i mantnn gereklerini yerine getirmezsek "yanl" yapm oluruz.8 deoloji adn verdiimiz fikir kmeleri bu noktada ok daha kaypak. Formel ilemlerle zorunlu bants yok. deo lojinin de kendi iinde bir mant var, fakat bu mantk for mel mantk deil, duygularn veya ekillenmemi araylarn mant. Bu sav bizi yle bir sorunu cevaplandrmak zorun da brakyor: O zaman "ideolojinin toplumun deiik "kat"lannda birok kimseler arasnda "tutma"snn sebebi nedir? Bunu yaptmzda yle cevaplandryoruz: insanlarn top-

8 7 Erik H. Erikson, "The Problem of Ego Identity", Journal o f the American Psychoanalytic Association IV (1956) s. 102. Biz bu kitapta konuya iste diimiz kadar yer ayramadk.

Burada nemli fakat inceleyemeyeceimiz bir konu hangi ilemleri "for mel" ilem olarak kabul edeceimizdir. Bunun saptanmasnda bir belir sizlik varsa gene partiyi kaybediyoruz. Bk. P. VVinch, The Idea o f a Social Science (1958) s. 100-126.

16

17

lumsal yaamlarn belirleyen temel elerden biri, bu insan larn iinde yaadklar toplumu alglama ekilleridir. Her insan kendi toplumu iindeki dier kiilerle ve zellikle ya kn olduu gruplarla bir "toplum haritas" paylar. Bu top lum iindeki insanlar byle bir temel "harita"dan hareket et tikleri iin anlaabilirler ve iinde yaadklar toplumun ge reklerini yerine getirirler. Fakat belleimizde tadmz bu "toplum haritas" gerek bir haritada olduu gibi kesin izgi lerle izilmemitir. "Harita nn tad anlamlar esnektir ve deiime -az veya ok- ak bir "simge daarc" yoluyla top lumdan insana, kuaktan kuaa geer. Bu simge sisteminin almasna "Kltr" diyoruz. "deoloji" gerei "kltr" ger ei ^e ok yakndan ilintilidir, ideolojinin saygnl da "kl tr" mekanizmasnn esaslarna dayal olarak geliir. deolo ji, geleneksel "toplum haritalan'nn modern alarda fayda larm yitirmelerinin sonucudur: yeni bir toplum anlamlar "haritas" tretme abas olarak grlebilir.9 deolojiyi, balangtaki renci anketinde ortaya kt boyutlaryla, a) temel bilisel ve deersel ynelimlere dayal sistematik bir fikr yapt, b) yanl alglamann yaratt, ger ei maskeleyen fikr yapt anlamlarnda ele alrsak, fikir karmaklna dmek kolay, zira iki konu arasndaki ba dorudan bir ba olmayp dolayl bir badr. Herhangi bir yanl anlamaya yolamamak iin bu iki blmn ilikisinin nasl ortaya ktn belirtelim. Marx "ideoloji" kavramn "yanl fikir" anlamnda kullan mt. Alman ideolojisi adndaki kitabnda bu yanlln, dev rinin Alman dnrlerini ne kadar etkilediini gstermeye
9 "deoloji, insan eyleminin amacn, bu amalara nasl varlacan ta nmlayan ve sosyal ve fiziki realitenin niteliini belirleyen bir deerlen dirici prensipler sistemi olarak grlebilir." Erik Allardt, "Finland: Ins titutionalized Radicalism," Decline o f Ideology iinde (M. Reiai, New York, 1971) s. 117.

almt.10 Bunun yanmda, Marxm kendisinin de sosyal realite hakknda grleri vard. Marx bu fikirlerine "ideolo ji" dememiti. Marx, Marksizme bir ideoloji olarak bakma mt. Ona gre Marksizm dnyay doru alglamay mm kn klan arat. Marxm "Marksist deilim" deyiini byle anlamak gerek: Marx kendi grnn -sonradan kan tabirle- bir "izm olmad kansndayd. Bu adan ideoloji deyimi Marksistler arasnda bile uzun zaman tamamen olumsuz bir armla yaad. 20. yzylda bu deimiti, ideoloji Marksistler arasnda olumsuz armlarn kay betmiti. Metinde bunun nasl olageldiini anlatyorum. Bu noktada galiba u husus ar basmt: verilen bir kavgada, felsefeye deil de Marxin saladndan daha ak bir ey lem arsna ihtiya belirmiti. Leninin ideoloji szcn olumlu anlamda kullanmaya balamas, bu eylem zorunlu luunun ve Leninin yeni eylem yntemleriyle ortaya k nn rn olmutu. Bylece, Leninle birlikte "ideoloji'nin olumsuz armlarnn ok azaldn, Marksist eylemin bir paras haline geldiini gryoruz. Lenin de Marx gibi phesiz kendi fikirlerinin "gerek" gerei yansttndan emindi: fakat Marxin stili ile Leninin stili arasndaki b yk fark grmemek mmkn deil. Bu yeni Marksistlerce onaylanm ekliyle, ideoloji bir eylem arac oldu. Aslnda 20. yzyln ba faist veya Marksist olsun deiik hareket lerin bir eylem arsn imal etmeye nem verdikleri bir devirdi.1 1 Demek oluyor ki bu noktada "ideoloji" sistematik bir fikir yapt anlamyla ortaya kmaya balyor. Fakat dikkat edilirse ideolojinin bu yeni anlam kitle toplumunu
10 Marxm "ideoloji"yi "doru fikir" anlamnda da kullandn ileri sren bir Sovyet yazarnn bu konuda Marxdan ald pasajlar pek ikna edici deil. Bk. L. M. Moskvichov, The End o f Ideology Theory: Illusions and Reality (Moskova, 1974) s. 64-65. 11 Bk. Alfred G. Meyer, Leninism (New York, 1957) s. 37 v.d.

18

19

eyleme srkleyecek bir arya ihtiya duyulmakszn, 20. yzyln zel artlarnn bir sonucudur. te burada ideoloji ile ilgili u yeni soruya gelmi oluyoruz: "Hangi artlar al tnda kitlelere yn veren fikir yaptlarna ihtiya duyulur"? te, idelojinin "i yapsal younluu" olarak belirlediimiz nitelii burada nem kazanyor. deolojinin kitle toplumundaki etkinlii bu koullarda Shilsin sayd "younluk" un surlarndan bazlarna zellikle baldr. Biz de daha ok kitlelere ynelik ve bu younluu tayan yaptlara "ideolo ji" diyeceiz. Sorunu incelerken nce kavramn nasl geliti ini ele alacaz ve bu inceleme bizi "Aydnlk a'na ka dar geri gtrecektir.

Condillac (1715-1780) ve Helvetius (1715-1771)1 2 Condillac, ana eseri olan Traite des Sensationsda (Duyumlar zerine nceleme) (1754) insanlarn dnyay alglamalarn mmkn klan mekanizmann "ite" bulunan bir "zihn" veya "ruhsal kalp" olmadn gstermeye alyordu. Bu kalba eskiler "ruh" demiler ve insann ruh vastasyla d alemi al gladn ileri srmlerdi. Condillaca gre byle bir ey yok: Yalnz dtan gelen etkileri, deneyi alglayan insan var. Her duyumun alglanmas bilincin tamamen pasif olarak ilenme sidir, bir inenin mumun zerinde ekiller izdii gibi. Bu et kilerden biri btn dier duyumlar geride brakacak kadar kuvvetli ise o zaman "dikkat" yaratlm olur, iki ayr duyumu ayn zamanda alglarsak o zaman insanda "mukayese etme", "ayrma", "karlatrma", "yarglama" (judge) yetenekleri or taya kar.13 "Dikkat" bizim duyumlar arasnda bir ayrm yap mamz mmkn klar. Bu ayrm kelimelerle simgeletirdii miz zaman ortaya "dil" kar. "Dil" bilgimizi sistematikletiren simgeler sistemidir. Bundan kan bir sonu da u: bu simge ler sistemi ne kadar rasyonel alrsa dtan gelen etkileri o kadar doru alglam oluruz. Dilde veya kullanlnda bir prz olursa o zaman gerekleri yanl olarak alglarz. Fakat rasyonel bir dil kurmak mmkndr. Hakikatlere varabilmek onlar przsz olarak alglamak iin "dirimize hkim olarak, onunla ancak rasyonel bantlar kurmalyz. Bir dier aydn lk devri filozofu olan Helvetius, De lEsprit (1758) ve De VHomme (1773-74) gibi eserlerinde Condillacm ileri srd tezi, insanlarn benliklerini iten gelen ekillendirici tesirlerle deil de, dtan gelen etkenlerle kazandklar teorisini daha

K avram n tarihi geliim i Her ne kadar "ideoloji" szc, bugn, beraberinde "nesnel olmayan bir fikir rn" armn getiriyorsa da, kav ram, Bat Avrupann fikir tarihinde bunun tam tersi bir anlamla ortaya kt. Dorusu, bu arm da uzun srme di, fakat, balangta, "ideoloji" "doru dnme" bilimine verilen add. "deoloji" szc insan zihninde fikirlerin be lirme srecinin nesnel olarak incelenmesinin mmkn ol duunu ve bundan dolay istenirse "doru" dnceleri d ndrmenin bir yolu bulunduunu iddia eden bir grup d nr tarafndan ortaya atlmt. deologlar olarak bilinen bu grubun ileri srd temel gr, fikirlerin uyum (sensation) rn olduklaryd. Bu dnrlerin ne demek iste diklerini, onlarn fikirlerinin kaynan oluturan Fransz filozofu Condillacm teorilerini incelemek yoluyla belki daha kolay anlayabiliriz.

12 Buradaki bilgiler zetlenerek u kaynaktan alnmtr: Harold Hffding, A H istory o f Modern Philosophy, 2 Cilt (1955), Cilt I, 466-471. 13 Bak. Macit Gkberk, Felsefe. Tarihi (stanbul, 1974), s. 363.

20

21

da ileri gtrd. Ona gre insanlarn yetileri (melekeleri) tec rbeyle ve d etkenlerle oluur. rnein bir insandaki, ahlk seviyeyi ve dnce kudretini, (anl lesprit, lintellect) olu turan eitim sistemidir ve Tu sistemi de saptayan devletin po litikasdr. Bu adan bakld zaman insanlar arasndaki ye tenek farklarnn kaynan byk apta ayr eitim grm olmalarnda aramak gerekir. Bundan dolay insanlarn birey sel ktln knadmz zaman hata ediyoruz: ahlkszlk iten gelen bir ey deil, farkl d etkenlerle olumu bir sonu tur. Ktlk sistemin bir rndr ve sistem devletin kontrol altndadr. Sistem deitirilirse sonular da deiik olur. deologlar ite bu fikirlerden harekat etmilerdi. Onlara gre fikirlerin kaynan "ruh" gibi bir kavramda aramak ge reksizdi. Fikirler insanlarda da hayvanlarda da ayn temel den, "zoolojik", yani biyolojik, bir temelden geliyordu.14 Ge nellikle 18. yzyl aydnlk devri dnrleri de insann ev resini alglamada yapt yanllan yanl eitime, yanl bir dil kullanmna yani heyecanl veya maksatl bir kullanmaya balyorlard. ki tarafl bir reTormla yani doru fikirlerin ya pm yollarn bulmakla ve bunlarn eitimde uygulanmas ve eitimin genelletirilmesiyle durum dzeltilebilirdi. deologlar Fransz devriminin son aamasnda Konvansi yon idaresi esnasnda ortaya kmlard. lerinden biri, Destutt de Tracy, 1797de ilk defa "ideoloji" kavramn herkese doru dnme imknlar salamak iin kullanlacak fikir bi limi anlamnda kulland. Destutt, Fransz devriminin Condillacn fikirlerinin uygulamas iin esiz bir frsat kardna inanyordu ve bu frsatn yitirileceinden endieliydi: nsanla rn yanl dncelerini dzeltmeye yarayacak fikir bilimini yaymann zaman gelmiti. deologlarla yakn balan olan Napolyon iktidara geince bu olana ideologlara salad.
14 H. M. Drucker, The Political Usese o f Ideology (Londra, 1974).

deologlarn yerald "Institut de France" adnda bir kurulua aydnlanma felsefesinin ilkelerine dayanan bir eitim sistemi gelitirme grevini verdi.15 Fakat, Napolyon, bir mddet son ra, deologlar karsnda buldu. Bu atmaya yolaan geli me, imparatorun rejimini pekitirmek iin ihtill zamannda konmu, dinsel kurumlann eitim yapma yasam kaldrm olmasyd.16 Napolyonun sosyal ve siyasal sistemi pekitir mek iin verdii bu tavizi ideologlar beenmemiti. deologla rn vc bir anlamda kullandklar "ideoloji" kelimesi bun dan byle Napolyonun dilinde alay ve knama konusu oldu.1 7 lgin olan taraf Napolyonun imdi ideologlar "metafizik" yapmakla sulamasyd. Bylece, "ideoloji", birtakm egzantrik insanlann acaip fikirleri anlamn kazand. Bu atma incele nirken genellikle zerinde durulmayan, fakat gerekten nemli bir nokta da, aydnlarn bir grup olarak bu konuda gsterdikleri davrant. Bundan nce aydnlar ancak baz "ham'lere snarak hayatlarn srdrebilmilerdi. Geri Fransada, Aydnlanma devrinde Parisin entelektel salonlannda asil bir kkten gelmeyen aydnlar etkin olabilmiler, bir dereceye kadar toplum iinde kendilerine bir yer edinebilmi lerdi, fakat onlara -rnein papazlarmkine benzer- bir fikir ve inan nderlii tannmamt. Fransz aydnlar da, kendileri ni istedii zaman kullanan, istemedii zaman a brakan mo nariye cephe almlard. Napolyon, ideologlara lke dze-

15 George Lichtheim, "The Concept of Ideology" The Concept o f Ideology and Other Essays iinde (New York, 1967) s. 4 ve Drucker, The Political Uses, s. 3-5. Drucker, The Political Uses, s. 12. 17 "Cest a lidologie, cette tnbreuse mtaphysique qui, en cherchant avec subtilit les causes premires veut sur ces bases fonder la lgisla tion des peuples, au lieu dapproprier les lois la connaissance du coeur humain quil faut attribuer tous les malheurs de ntre belle France." Na polyonun bir nutkundan, Lichtheim, "The Concept of Ideology," s. 5, not 5, Hans Barth, Wahrheit und Ideologie'den naklen.

22

23

yinde etkin olma imknlarn tanynca, bu ynelimin orta dan kalkmas beklenirdi. Fakat beklenenin aksine, ideologla rn devletin karsna ktklarn ve Napolyonun ampirik ynelimiyle attklarm gryoruz. Bundan da aydnlarn yeni (ve ok zaman devleti sarsc) fikirlerle ortaya kmala rnn yalnz "karn doyurmak veya toplumda yeralmam ol makla ilgili olmadn anlyoruz. Aydn, fikirlerle alt iin bir ideoloji reticisidir, davrann belirleyen toplumda ki rol kadar fikirlerinin i-mantksal gerekleridir.18 lerdeki bir blmde aydnlarn grup olma niteliklerinin ideolojik dnce zerindeki etkilerini inceleyeceiz, o srada aydnlarn zel dnya grlerinin de konumuzun bir para s olduunu greceiz. Fakat imdilik "ideoloji" kavramn in celemeye devam edelim. Anlattklarmzdan, ortaya kt andan itibaren, "ideoloji" kavramnn arm yarattn gryoruz: birincisi, gerein, insanlara yansmada, iinden getii ortamlarn etkisiyle, bir sapmaya urad ve insan larda yanl imge ve izlenimler yaratabilecei, baka bir de yimle baz insanlarn "gerek" olarak bildiklerinin aslnda daha derin ve doru bir gerei maskeledii; ikincisi, bu sap malar ortadan kaldrabilecek bir yntemin varolduu; ncs -Napolyonun szce balad anlam- aydnlarn ger ekten ok uzak olan soyutlamalar zerinde durduklar, uy gulamaya ynelmi giriimlere oranla bir "rya" aleminde ya adklar, fikirlerinin bir soyutluk tutkusunun izini tad. Bat tarihinde "ideoloji" kavramn "deolo'lardan sonra Marxin fikirlerinde olaanst bir nem kazanyor. Marxin ideoloji konusundaki dncelerini anlamak iin de gene ay

dnlanma felsefesinin bir dier ynn, Kant, Hegel ve Feuerbachm fikirlerini gzden geirmek gerekli. Zira Marx, Kantla balayan ve kendinden bir kuak nce yaayan Feuerbacha kadar uzanan bir felsef speklasyon ortam iinde yetimi ti, kendi fikirleri bu zincirin son halkas saylabilir. Kant da, Condillac gibi insanlarn d evre konusundaki bilgilerinin geleneksel anlatmn eksik bulmutu. Condillac bu anlatmdan ileri giden ilk adm atm, d evre hakkndaki bilgilerinin insanlarn bu evre ile oluturduklar etkitepki ilikileri iinde ekillendiini sylemiti. Kant, bilgi edinmede byle bir srecin varln inkr etmiyordu, ancak bilginin ekillenmesini anlamak iin bunun bir balangtan ibaret olduunu belirtiyordu. Condillacn anlatmnn ger ekten de bo brakt bir yn vard: d lemden gelen etki ler arasndaki balantnn nasl kurulduunu ok inandrc bir ekilde anlatmyordu. rnein, atein yanmasyla duyu lan snn, insann ate grd zaman ondan saknma iste ini bir dereceye kadar anlatabilir. Fakat insanlarn bu ate le "yakma" iinin yaplabileceini sezmelerini, duyumdan bir soyutlama karmalarn, atei kendi amalan iin kullana bileceklerini nasl anladklarn ok ak bir ekilde anlat maz. Kanta gre bu anlay dzeyine geebilmek iin insa nn kavrama yetisinin duyumdan baka elerce de ekillen mesini varsaymak gerekiyordu: Mekanik alglama fonksiyo nunun yannda bir "soyutlayc" bulunmas gerekirdi. Dtan gelen etkilere alg katnda biim veren, duyularmz bir "za man ve "uzay" boyutu iinde altrmamz mmkn klan bu ekillendiricilerdi.19 Kanta gre insan bunlar kendi iin19 "teden beri allm olan bir anlayn tersine olarak, Kant, duyu bilgi sine temel olan entelektel bir bilgi kabul eder. nk, ona gre, bizim deneyden nce olan birtakm ana kavramlarmz (kategorilerimiz) var: biz bunlar deneyin iine yerletiririz, deney ancak bu salt kavramlar ile bir dzen kazanp bir bilgi olur", Gkberk, Felsefe Tariki, s. 411.

18 Bunu son zamanlarda Polonya asll bir ngiliz siyaset bilimcisi ok nemli bir makalesinde ileri srmtr. Bkz. J. P. Netti, "Ideas, Intel lectuals and Structures of Dissent," On Intellectuals: Theoretical Stu dies, Case Studies iinde (New York, Garden City, 1970) s. 57 v.d.

24

25

de tayordu. Ona gre "bilme" ve "inanma" gibi insan dn cesi zellikleri bu ekillendiricilerin biim verdikleri zellik lerdir. Kant, insann kendi belleinde tad bu ekillendi ricilere "kategori" adm vermiti. Dnyann dzenlilii konu sundaki fikirlerimizi de onlarn varlna balamt. Bu d zenlilii anlayabilmek iin nce bu ekillendiricilere ihtiyac mz olduunu anlatmak iin de bunlara. nsel (a priori) olarak tanmlamt. Kantn felsefesinden kan sonulan ylece zetleyebili riz: 1) nsann bir deimez "tabiat" vardr, bu "tabiat" kate gorilerin insanlara verdii imknlarla erevesi izilen bir tabiattr. 2) Etrafmzdaki dnyay "olduu gibi" deil, "usumuzun bize verdii imknlarla snrl olarak" alglayabili riz.20 Bu adan "gerek" gerei aramaya almamz bo bir abadr. Bir bakma Kantn devamn salayan Hegelin Kantdan ayrld noktalardan biri de budur. Hegele gre temel ger ekleri arama rn verebilir, zira, gerek ile grng (appea rance) ayn dnyann paralandr ve grngleri anlamak bunlarn dnyada nasl ortaya ktklarn anlamaktr."2 1 Hegelin Kantdan ok daha kesin bir ekilde aynld bir nokta "fikir"den szettii zaman tek tek insanlarn beyinle rinde kan dnceleri deil bir birikimi amalamasdr. Ona gre "fikir" kamusal diyebileceimiz bir srecin rn dr. Kant toplumdaki somut insan ilikilerini ve tarihsel ge limeleri felsefenin arka planna brakmt. Hegel bunlan n plana geiriyordu. Hegel iin "soyut dnce" diye bir ey yok tur, insanlarn tarih boyunca dnm olduklar fikirler ve bu fikirlerle yaratm olduklan toplumsal kurumlar vardr.

Hegelin Kantdan ayrld nc nokta insann geirdi i bu tarihsel geliimin insan istencinin bir rn olduu ka dar, istencinin tesinde alan glerin rn olduu fikri dir.22 Hegele gre, her ne kadar, insan doa ile olan karla masnda kendi kaderini kendi tayin ediyorsa da, baka bir adan ancak tarihin iindeki gizli ve daha "yksek" bir kuv vet ve ama iin alr. "nsan" bu yksek amacn gerekle mesine yarayan bir aratr, amac belirleyen dinamik unsur ise Geist (Tin)dir.23 nsanlarn zaman iinde tabiatla kar lamalarnn toplam -yani insanlk tarihi- aslnda "soyut us" olan "Tin'in kendini dnyada idrak ediinin bir grntsn den ibarettir. Tarihin bir izgisi vardr, fakat bu izgi "Tin"in kendini yeryznde gerekletirirken izdii izgidir. nsan tarih iinde nereye gittiini ancak kendi dnce tarihine geriden bakt zaman, ortaya kard dn rnlerini de erlendirdii zaman bir dereceye kadar anlayabilir. Grlyor ki, Hegel, Kantn aksine insann "deimez" bir z olduuna inanmyor. Aksine, Hegele gre insann an lam zamanla deiir. te burada Marxn "ideoloji" kavra mna bir derece yaklam oluyoruz ve Marxn Hegelden ne kadar faydalandn grebiliyoruz. Bu noktay biraz daha aklamaya alalm. nsanlar kendi tarihleri iinde yarattklarna bugn var m olduklar aamadan baktklar zaman, tarihin bundan nceki devirlerinde "perspektif ksal" dolaysiyle greme dikleri hususlar seebilirler ve o zamanki durumlann daha mkemmel bir ekilde deerlendirebilirler. Bylece, insan kendi tarihine bakarak tabiat ve toplum hakknda bir za manlar besledii eksik ve yanl dnceleri zamanla dzelt me imknna kavuur. Bunun baka bir biimde deerlendi22 a.g.e., s. 36. 23 Gkberk, Felsefe Tarihi, s. 450.

20 John Plamenatz, Ideology, (Londra, 1970), s. 32-35. 21 "And to understand appearances is to understand how they arise in that world" a.g.e., s. 35.

26

27

rilmesi de yle: insan usu insann iinde bulunduu tarih sel artlan anlamasn snrlandrmtr. nsan kendi duru munu ancak o andaki gr imknlarnn snrlan iinde de erlendirebilir. Hegel buna Weltanschaung diyor, yani "dn ya gr". Bu kavram da Marxm "ideoloji" adn verdii d nce biimine ok yakn bir anlam tayor. Hegel almalannn bir ksmnda din grngsn ele alyordu. Hegele gre din, tarihsel bir ak iinde hapsedil mi olan "Tin"in bu yabanclamasnn, kendini ak olarak ifade edemeyiinin bir rndr. Tin kendi zn ancak in sann kltr varlnda gsterir, din "Tin'n bulunduu bu durumu sembolik olarak ifade eder. Bilhassa insann ilhn dan aynlmlmn altn izen dinlerde, "din", Tinin iinde bulunduu bu durumu ifade eder. Grld gibi, "Tin'in kendini insanolunun servenle ri yoluyla tarih sahnesinde gerekletirmeye alt fikr, ok soyut bir insan, tarih ve din anlamn ilemektedir. Hegelin felsefesindeki bu soyutlua, sistematik olarak kar ko yan filozof da Feuerbachdr. Feuerbacha gre din olay Hegelin anlattndan ok da ha basitti.24 Hegel gibi filozoflarn o zamana kadar devaml olarak yanlmalannn sebebi de, birtakm hayalleri gerek nesneler sanmalarndan ileri geliyordu. Din olaynn felsefe nin bir konusu olup olmad da pheliydi. Din, aslnda, in sanlarn beyinlerinde oluan baz zlemlerin hayal haline ge tirilmi ekliydi. Dinin asl temeli insanlann arzul anyd. Mesele burada bitmiyordu: gerei dinsel verilere dayandr madan karmaya alan felsefe akmlar bile dinsel izahla rn yapt hataya derek insan soyut "z u asndan de

erlendirmeye almt. Geri, Hegel insanla tarih arasnda bir ba kurmutu. Fakat Hegel bile insann yeryzndeki durumunu incelerken en bata gelen unsurun, "bamsz deiken'in, insann soyut z, veya Tin olduunu ileri sr mt. Somut gnlk yaam Hegele gre "baml deiken'di. Feuerbacha gre bu dnce temelinden yanlt. znesi "Tin" olan dnce veya his bir "olmaz nesne" (unthings, undinge) idi.25 Feuerbach yle diyordu: bu denklemde bamsz deiken olarak gzkeni baml ve baml deikeni bamsz yapar sanz o zaman geree yaklam oluruz, yani bir medeniyetin kltr rnlerini anlamak iin onlar somut yaam zellikleri ne balamak, nce insan yaamn ele almak, bunun nda da fikirleri incelemek gerekir. Kendi ifadesiyle "insan btn nyarglardan kurtaracak tek ey nesnelerin ve deneylerin nesnel edimsellik iinde alglanmasdr. lkden geree ge i ancak klg (praxis) felsefesi yoluyla olur.26 Feuerbachn bir program olarak ortaya koyduu bu ne riyi Marx kulland, Hegelin Hukuk Felsefesi Kritii adl ese rinde sistematik olarak tatbik etti. Hegel, Hukuk Felsefe sinde mlkiyet, sivil toplum, devlet gibi kavranlan kullan mt. Marx, Feuerbachn teklif ettii dntrme metodunu kullanarak bunlara deiik bir anlam verdi. Marx, bu meto du, rnein, "monari" kavramna yeni bir anlam vermek iin kulland. Hegele gre, monari, 19. asrn banda ald ekliyle devletin temel prensiplerinden birini temsil ediyor du. Kraln iradesini kullanmas tebaasnn iradelerini kulla nabilmelerinin simgesiydi. Marxa gre gerek bunun tersiy25 a.g.e. 26 Anekdota, II 71den a.g.e., s. 12. Only the perception of objects and ex perience in their objective actuality can free man from all prejudices. The transition from the ideal to the real takes place only in the philo sophy of praxis".

24 Feuerbach hakkndaki bilgiler u kaynaa dayanmaktadr: Shlomo Avineri, The Social and Political Thought o f Karl Marx (Cambridge, 1970) s. 11 v.d.

28

29

di: her ne kadar teoride hkmdarn iradesi tebaasnn ira desinin ifadesi saylyor idiyse de, aslnda, monark istedii kararlar kimseye danmadan alyordu. Bu durumu incele yen kimsenin syleyebilecei tek bir ey vard: 19. asnn siya sal artlan iinde en son karar mercii monarkn iradesidir. O kadar.27 Hegel hakkmdaki bu eletiriyi ok daha genel anlamda da yapmak mmkn diyor, Marx. Gene "devlet" kavramn ele alalm: Hegel ve ekol modern toplumu anlamak iin mo dem devletin olumasn ve mekanizmasn anlamak gerek tiini ileri srmlerdi.28 Marxa gre ise, "devlet" kavram kavram olarak devletin gerek uygulamasn yanstmayan soyut bir yapttr. nemli olan devletin iine yerletii kti sad erevenin saptanmasdr. rnein, Prusya devlet siste mi ile ABD devlet sistemi birbirleriyle karlatrldnda ortaya ok byk farklar kyordu. Fakat mlkiyetle ilgili kanunlara bakld, iki devletin mlkiyet yaps karlat rld zaman bunlann birbirine ok yakn olduu grlecek ti.29 Bu bakmdan, dta baka olarak gzken iki yap "ier den" bakld zaman birbirinin aynyd. Marxin da "ierden" gr olarak anlad, toplumsal ve zellikle, ktisad zellik lerin toplum dinamiinin zembereini tekil etmesidir. Marxa gre toplumu harekete geiren bu ktisad ilikilerdir. Mesele d grne aldanmamakt. te, ideolojinin Marx iin birinci anlam bu noktada toplanyor. "deoloji'mn bu anlam Marxin Engelsle birlikte yazd Alman ideolojisi adndaki eserinde yle ifade ediliyor: filo zoflar ve bu arada Hegeli izlemi olan filozoflar, toplumun iindeki ktisad ilikileri inceleyeceklerine insanlar "soyut

z"leri asndan deerlendirmeye alyorlar. Gerek ise bu nun tam tersidir: Marksizmin bir dier temel yaptnda ge en szcklerle sosyal yaam, "toplumsal varolu" bilinci be lirler.30 Bilinten sosyal yaam karmaya alan bir filozof "ideolojik" bir dnceye saplanmtr, glgeleri gerek ola rak deerlendirir. Marxm "sosyal yaam bilinci belirler" eklinde zetledii gr imdiye kadar rastladmz sorunlarn hepsini z myor, bir ksmn zerek bir ksmnn yerine yenilerini karyor. Fakat bizim buradaki iimiz Marxin fikirlerinin eletirisini yapmak deil, bundan dolay Marxin bu fikirleri ni bir veri olarak kabul edeceiz ve Marxin "ideoloji"den ne ler anladn aramaya devam edeceiz. Marxin "sosyal yaam bilinci belirler" sav kendisinin "ideoloji'yi hangi anlamda kullanm olduunu anlatmakta nemli bir tutamak salyor. Buraya kadar, biz, Marxm "ne gibi" dncelere ideolojik dediini anlatmaya altk. Bu savdan karak ikinci bir ileme giriebiliriz: insanlarn "na sl oluyor" da byle hataya dtklerini Marxin asndan arayabiliriz. deoloji kavramnn incelenmesinin bu ynne Marxin "yanl bilin" kuram asndan yaklaacaz. Bu konuyu anlayabilmek iin de nce Marxin bilgi kuramndan szedeceiz. Marxa genellikle atfedilen bilgi kuram "salt yansma" kuram olarak biliniyor. Kendisine yaktmlan bu kuram da Condillacnkine benzeiyor: bilginin unsurlar dardan ge liyor ve insan ses dalgalannn bir pln zerine getii gibi etkiliyor. Son zamanlarda yazlan bir kitap bu kuramn ger ekte Marxin deil Engelsin teorisi olduunu inandrc bir

27 Avineri, The Social and Political Thought, s. 14-15. 28 Drucker, The Political Uses, s. 17. 29 Avineri, The Social and Political Thought, s. 19.

30 Karl Marx, Ekonomi Politiin Eletirisine Katk (ev. Sevim Belli, 2. bas. 1974), s. 23. Fakat bu tezin eletiri ekli iin Alman deolojisine bakmak gerekir.

30

31

ekilde ileri srmtr.3 1 Marxin daha Feuerbach zerinde Tezler adndaki yapt zerinde alt zamanlarda bile "salt yansma" teorisinin basitliine kar yneldii anlal yor. Marxin "salt yansma'y reddetmesi tabi daha nce Kant ve Hegel felsefesiyle karlam olmasnn bir sonu cuydu. Marx "salt yansma'y reddediyor, zira insann bilgisi, salt madd bir ortamn beyninde yansmasndan ibaretse o zaman insann kendini evre artlarndan kurtarmas, onla rn tesine gemesi mmkn deil. Ortaya kan bir denge devam edip gidecek veya insann ok fazla bilinci olmadan d lemin deimeler gstermesiyle deiecek. Halbuki toplumlann yalnz d etkenlerin etkisiyle deil insann irade siyle ve yaratc gcyle deitiini biliyoruz. Bu deime im kn nereden kyor? Marx bu soruya Hegelin Tinin Fenomenolojisinden esinlenerek cevap veriyor: realite insann d ndaki madd toplumsal etkenlerin dourduu bir sonu ol duu kadar, insanolunun kendi z yaratclnn rndr, insanlar yalnz mekanik bir ekilde d etkilerin saptad ynde giden yaratklar deildir, yaptklarnn bilincine sahip olarak ve etkili olmaya alarak yaarlar. Ancak, sosyal ya am artlan iinde yleleri vardr ki, insan o artlarn iinde gml bulunduu zaman dnyay ancak buulu gzlkler arkasndan grebilir ve dnyay bu buulu gzlklerin gs terdii ekilde ele alr, bu gzlklerin arkasndan etkili ol maya alr. Marxin "buulu gzlkler arkasndan dnyay algla mak" diye anlattmz yanl bilin teorisi ok ynl ve anla lmas zor bir teoridir, bundan dolay bizi anlattklanna yaklatrabilecek ve ayn zamanda kendi toplumumuzdan alnm bir rnek zerinde duralm. Bu rnei Marx verme

31 Avineri, The Social and Political Tkought o f Karl Marx, s. 66-67.

mitir. Biz burada onu oluturduk, fakat Marxin fikirlerini yanstabileceine inanyoruz. Osmanl elit tabakasnn yaamnn bir zellii konak hayatyd. Bu konaklarda olduka dk cretle, fakat gene de ailenin bir nevi uzants olarak alan bir grup hizmetkr vard. Kalfa, bac, stnine gibi isimler tayan bu hizmeti ve yar-hizmeti grubu konaklar dalnca bann aresine bak mak zorunda kald. Bazlar ok zorluk ekti, i bulamad. Fakat bu zlme ve aile dnda i arama, bu personele pe derah bir kanadn altndan karak ilk defa insanln ba msz olarak idrak etme ansn verdi. Bu elit tabakann ka lan fertlerine sorulacak olursa bu yeni artlar konak perso neli iin bir gerileme idi. Personelle aile reisi arasnda ko naktaki "scak" ve "yakn" ilikiler bir eit "sosyal sigorta" olarak alyordu ve bunun yannda ahs ilikiler aileninkine benzer bir hava yaratyordu. Bu fikirlerin samimiyetle sa vunulduu phe gtrmez. Savunucular konak hayatnn belirli bir kesiminden geldiklerinden, konak hayat iinde "gml" olduklarndan, insann kendini bamsz bir yara tk olarak ibanda idrak edebilmesinin ne demek olduunu anlayamazlar. nsanln insanlk potansiyelini kendi "yanl bilin"leri asndan deerlendirirler. "Yanl bilin" kavramn "hata" kavramndan ayrmak gerekir. Yanl bilin geri bir hatann sonucudur, ama siste matik bir hatadr. ki ynden sistematik bir hatadr: bir kere hatann kayna insann iinde gml bulunduu baz top lumsal zelliklerdir, bunlar bir btndr, "konak hayat", "burjuva yaam" gibi. Bunun tesinde "buulu gzlk insa nn birok eyleri topluca yanl alglamasyla sonulanr. Bi zim rneimizde, yanl alglanan tek ey "insanln idrak etme" deildir. Bunun yannda, ticareti hor grme, Anado luya kar zel bir tutum bahis konusu ettiimiz davranla birlikte gelir. Marx bu sistematik hatann nasl sonular ver
33

32

diini en ok burjuva yaamn bir sonucu olarak grmt. rnein, biri burjuva snfndan geldii iin yalnz burjuvazi yi destekleyen partiye oy verirse ve itenlikle bu partinin herkese en ok fayday salayacana inanrsa bu tam bir yanl bilin rneidir. Marxin ifadesiyle: "Ama kk burju vazinin sadece bencil snf karlarn elde etmek iin yola koyulduu gibi dar bir gre varlmamaldr. Bu snf daha ok kendi kurtuluunun zel koullarnn modem toplumun kurtanlabilecei koullar olduuna inanmaktadr."32 Marxin sylediini baka biimde yle anlatabiliriz. n san iinde bulunduu grubun ihtiyalarn ve tutkularn ve ya karlarn yanstan deerlerle sahneye kar. Hakikati yourmas bu grubun deerleriyle yormasdr. nsan, bylece, iinde gml bulunduu grubun deerlerinin dna den toplum unsurlarn alglamaz. Marxa gre yanl alg lama bu "yanl" alglamadr. Mesel, Marxa gre, kapitalist srf kapitalist olduu iin, kapitalist kaldka uydurma bir dnyada yaamaya mahkumdur.33 Bunu da yle aklayabiliriz: kapitalistin ilgisi kesif bir biimde iinin gerei olarak alm ve satmda toplanr. Onun iin nemli olan birtakm eylerin retilmesi, satlmas ve satn alnmasdr. Bu itibarla, dnyann kendi asndan bir alm-satm mekanizmas olarak grlmesi olaandr. Marx buna "meta fetiizmi" adm veriyor. Gerekte, bir alm-satm muamelesinde alnp satlan ey iine girdii daha geni top lumsal srecin ancak bir parasdr. Satlan retmek iin baz insanlar almtr. Bu kimseler patronlaryla ilikilere girmitir. Bu ilikiler de satma - satn almann bir paras dr. Biz alnp satlan maddenin yalnz bir madde olduunu

dnrsek, beraberinde getirdii insan ilikilerini unutur sak o zaman alnp satlan "feti"letiriyoruz. Bundan da Ri cardo gibi, klasik ngiliz iktisatlarnn niin deimez, ma tematiksel, insan unsurundan syrlm, iktisat ilikileri ve kanunlar aradn anlayabiliriz. Onlar dikkatlerini yalnz pazar mekanizmas zerinde toplamlard. Btn iktisadn bu mekanizmada toplandna inanyorlard. i-iverenin g, kudret, bask konularndaki ilikileri onlar iin ikincil ilikilerdi.34 Bu yanlma srecinin, ayrntlaryla incelendii zaman, bir hayli aprak olduu anlalyor. rnein Marx, Ricardonun yanlgsyla bir dier ngiliz iktisats olan Malthusun yanlgs arasnda nemli bir fark grmt. Hatrlayaca mz zere, Marx, Ricardo ve Ricardonun temsil ettii klasik iktisat ekolne kar byk bir hrmet besliyordu. Marx bu yazarlarn zek ve derin grlerine hayran olduu iin byle dnyordu. Fakat bunun yannda Marxin hayranlnn bir dier nedeni vard: Marx, ayn zamanda, bu dnrlerin "na muslu" birer entelektel olduklarna inanyordu. Onlar ii s nfn aldatmaya almamlard. Bunun da tarihsel bir sebe bi vard: Marxa gre klasik ekole mensup iktisatlar eserleri ni yazdklarnda burjuvazi daha hakim snf durumuna gel memiti. Gene Marxa gre, daha sonra burjuvazi hakimiyeti ele geirince snf mcadelesi kzt (bu kzmann niin "ta rihsel bir zaruret" olarak bu noktada ortaya kt ayr bir so run). Bunun sonucunu da Marx yle anlatyor: "Bundan byle burjuva ekonomi politii kesin bir deiim gsteriyor. Fransada ve ngilterede burjuvazi siyasal iktidar fethettikten sonra snf mcadelesi

32 Karl Marx, Louis Bonapartem Onsekiz Brumairei (ev. Glen Fndkl, stanbul, 1975) s. 47. 33 Werner Stark, The Sociology o f Knowledge (Londra, 1958, 1971) s. 308.

34 a.g.e.

34

35

pratikte olduu gibi teoride de gittike ak ve tehdit edici ekiller ald. Bu gelime bilimsel burjuva ekono misinin lm an oldu... kar asndan hareket et meyenlerin aramalarnn yerini para ile tutulmu d vler ald, gerek bilimsel aratrmann yerme apolojetiin (hakl klmaya almann) vicdanszl ve kt niyeti geti...35 Bundan dolay da, Marx, Ricardo kadar kabiliyetli olan Bentham ve Malthusa ate pskryor. Bunun sebebi her iki dnrn de burjuva snfnn amalarna hizmet ettik lerine inanmas. rnein, Marxa gre burjuva aleminin nemli bir zellii btn insan ilikilerine -ak, eref, gzel lik gibi- ancak kar saladklar oranda deer vermesidir. Benthamm fikirleri ise saknlmas gereken bu karc gr n felsefesini yapar, burjuva dnyann zelliklerini ezeli gerekler gibi gstermeye alr. Bundan dolay Bentham "namussuz" bir aydndr.36 A.Marxin "ideoloji'ye balad anlamlar, bylece u nok talarda zetleyebiliriz: 1) "deolojik" ekilde dnmek top lum dinamiini insann iinde gml bulunduu gnlk ha yatnn "madd" unsurlaryla izah etmemek, bunun yerine fi kir hayatn n plana geirmektir, 2) Tarihsel bakmdan s nrl bir grevi olan bir Weltanschaungu her zaman iin ge erli saymaktr, 3) karlarn paylat grubun etkisi altn da i grmektir. Fakat Marxin "deolojik" sayd dier davranlar var. Bunlar aklamaya alalm. Bir grubun fikirlerinde kendi

menfaatlerini yanstaca tezinin yannda Marxin daha ge nel bir yaklam, bir an sosyal yapsnn o an fikir rnlerinde yansyaca dncesidir. Mesela, ortaan kat kat oluan feodal sosyal yapsyla birlikte, bu yapdan esin lenmi bir toplum ideali yaar, bu modele gre toplumlar aa mal (hiyerarik) bir katlar dzeni gsterir ve bunun baka ekli dnlemez. Baka bir ifade ile ortaan toplum teori si, iinde yaratld ortamn izini tar. "Yanl bilin" bir an lamda insann toplumdaki yeri dolaysiyle fikir yapsnn stilini etkileyen ynleri ile de kullanlyor. Bir rnek verelim: burjuva, burjuva dzeninin tarihin son aamas olduuna inand iin deiimin devaml bir sre olduunu anlaya maz, bu arada tarihin ekillendirici etkisini kavrayamaz,37 Marxin ideoloji hakknda bir dier gr de yle: insan top luluklarnda nceleri iblm gelimemiti. Mesela kasabal hem retimde bulunuyor, hem kendi aletlerini yapyor, hem ozan veya kasaba filozofu olarak bir fonksiyon grebiliyordu. blmnn gelimesiyle bu durum deiti. Bir taraftan re tim aralar kiinin elinden alnd. Bir dnr grubu da re timle ilikilerini keserek salt dnceyi kendine meslek edin di. reticinin elinden dncii fonksiyonlar alnd. Dnce sistemi ihtisaslam bir grubun gerekten ayrlan speklas yonlar olma yoluna girdi. Bu anlamda "ideoloji" iblmnn insanlara dnyay ancak bir tek ynden grmelerine imkn verdii bir toplum yapsnn yaratt arpk dncedir. Son olarak da, Marxin zerinde durduu, ideolojinin top lumsal "k geirmez"likle ilintili bir ynn inceleyelim. Marxa gre, belirli bir toplum yaps iinde "gml" olan kimsenin dnyaya belirli bir gzlkle bakmasnn zorunlu ol duunu grdk. Fakat bir sorun daha zmlenemedi: acaba

35 Drucker, The Political Uses... s. 26. Kaynak olarak Kapital, "nsz l vesi" gsteriliyor; Druckerin kulland kaynak: K. Marx, Theories of Surplus Value (Moskova, 1954) Blm I, s. 25. 36 Drucker, The Political Uses, s. 27.

37 Stark, The Sociology o f Knowledge, s. 308 v.d.

36

37

insanlar niin byle bir gzlk takyor? Hangi derin yapsal zellik onlar gzlk takmaya zorluyor? Marxa gre toplumlar arasnda toplumsal amac transparent (saydam) olanlarda, in sanlar toplumsal olaylar dorudan -yani "gzlksz" olarak alglarlar. Yanl alglamann balad yer, toplum yapsnn "k geirmez (opaque) olmaya balad noktadr. "Saydam" toplumlar retim biimi ile insanlarn ihtiyalarnn gideril mesi arasndaki ilikinin ak olduu toplumlardr. rnein, bir toplayc airet, aln gidermek zere brtlen topla mak iin yola karsa, birlikte yola koyulmakla aln gideril mesi arasndaki iliki "saydam" bir ilikidir. Toplum iinde i blm arttka ama deiir, bu iblmn ayakta tutma ya, sonra da iblmnn yaratt snfsal topluluklar yaat maya ynelir. Bu aamada kiinin ihtiyalarnn giderilmesiy le toplumun kendine tayin ettii amalar arasndaki ilinti ar tk kolay anlalr bir ilinti olmaktan kmtr. nsanlar sor gulayan adkl an ve karlanyla dorudan ilintili olmayan s releri srdrmeye koulmulardr. Bu toplum k geirmez (opaque) bir toplumdur. nsanlar bu toplumda gnlk hayat,lan iin dorudan doruya anlam tamayan srelere inan maya alktr. "deoloji"ler bu k geirmez toplumsal iliki lere yalanc bir geerlilik salayan fikirlerdir, anlatmlardr. Bunlarn en grkemlisi ise din fikridir.38 Grlyor ki Marx "ideoloji"den olduka deiik eyler kasdediyor, bundan dolay da Marxin ideoloji konusundaki grlerini bir btn olarak deerlendirmek gerekli. Yanl bilin, insann sosyal yap iinde bulunduu zel yerinin yaratt gr asnn yanlgya yolaan yndr. Buraya kadar Marxi izlemek nisbeten kolay. Ancak, hemen baka bir problem ortaya kyor: Nasl oluyor da Marx haki
38 Bk. Reinhold Niebuhr, Marx and Engels on Religion (New York, 1964) s. 134-135, 147-149.

kati grebilmi? Kendi objektifliini nereden alm? Nihayet kendi geldii tabaka da orta snf. Niin o snftakilerden farkl dnebiliyor? Ya Marxm doruyu grebileceini sy ledii proletarya: o bu ayrcal nereden alyor? O da bir grup deil mi? O da dnyay kendi buulu gzlklerinin ar kasndan grmeyecek mi? Bu sorulara Marxin yazlarnda ak bir cevap bulmak mkl. Cevab sistematize eden ve bize ak olarak veren kii 20. yzyln belki en kuvvetli Marksist dnr olan Lukacs. Lukacsm izah da yle: belli bir grup mevcut sosyal sistemi muhafaza etmeye ynel mise, mevcut dzenin deimesi ihtiyacn hissetmiyor ve istemiyorsa, o zaman daima "yanl bilin" halkas iinde hapsolmu kalacaktr. Fakat birisi mevcut dzeni beenme meye balarsa o zaman o ksr dngnn iinden kmak im kn belirmi olur. Marxin proletaryaya balad ayrcal n kaynan burada buluyoruz. Proletarya, burjuva sistem den memnun olmad oranda onu deitirmek istedii iin yeni, o zamana kadar sakl hakikatler arayacaktr. Gerek ten de bir sistemi en iyi inceleyenler genellikle bu dzenin "kenarnda" yeralan kimselerdir. Bunun rneini Marksizmin gelimesinden bile verebiliriz: Marx burjuvazinin en ra hatsz blm olan alt burjuvaziden geliyordu. Marksizme yaplan en nemli teorik ilaveler "klsikletii yerlerin d nda ortaya kmtr: 20. yzyln banda Rusyada Lenin, sonradan da Mao bunun iki rneini tekil eder. Modern sos yal bilim bunu genelletirerek yle diyor: sosyal deimenin itici gc ok zaman "marjinal", "iki cami arasnda binamaz" insanlardan geliyor. Fakat burada bir sorunu daha zmle medik: kii veya grup iinde gml bulunduu toplumdan syrlp geree "gzlksz" bakyor diyelim. Ya kendinden nce gelen uygarlklardaki insanlarn kendilerine nasl bak tklarn, kendi uygarlklann deerlendirmelerini nasl an layacak? Burada Marx daha sonra zerinde duracamz We39

38

berin dncesini hatrlatan bir cevap veriyor: us, her eye ramen, bize, baka toplumlarda yaam insanlarn kuram larn anlamamz salyor. Marx bunu bir benzetimle peki tiriyor: insann anatomisine bakarsak bu dizge bize maymu nun anatomisini anlamamz mmkn klacak ipular veri yor. Bu adan, rnein, "retim" kltrleraras ve "zamanlararas" kullanlabilecek bir kavramdr.39 Leninin fikirlerinde ideoloji konusunda Marxtan ayrlan nemli bir anlay gryoruz: Marx "ideoloji'yi en ok olum suz bir anlamda kullanmt, Leninde "ideoloji" olumlu bir armla kullanlmaya balanyor. rnein, 1902de kan Ne Yapmaldr adndaki eserinde, Lenin "ideoloji yi olumlu bir anlamda kullanmtr. Leninin bu kitaptaki ana hedefi tarihe "ekonomistler" adyla gemi olan bir grup Marksistti. Bu okula gre prole tarya ile ayrca zorlamalara ve proletaryay devrime doru yneltme gibi bir zorunluluk yoktu, zira ktisad artlar ge rektii zaman devrim kendiliinden oluacakt. Lenin bu te ze iddetle itiraz ediyor, iiler arasnda snf bilincinin az gelitiini ve bir ndere muhta olduklar grn gelitiri yordu. Bu tezleri ileri srerken de ideoloji szcn aada grlen rnekte ortaya kaca gibi olumsuz bir kelime ola rak deil, olumlu bir armla kullanmt. "Hareketlerinin sreci iinde ii ynlarnn ken dilerinin bamsz bir ideoloji formle etmeleri szkonusu olmadna gre yaplacak tek ey, ya burjuva, ya da sosyalist ideoloji arasnda seim yapmaktr. Baka yol yoktur (nk insanolu bir "nc" ideoloji ya ratmamtr ve stelik snf elikileriyle blnm
39 Anthony Giddens, Capitalism and Modern Social Theory (Londra, 1971) s. 43.

olan bir toplumda, smf nitelii tamayan ya da snf lar st bir ideoloji olamaz)."40 Burada karlatmz soru yle: Marx "ideoloji" szc n yalnz "yanl bilin'in yaratt yaptlar iin kullan yorsa, nasl oluyor da Lenin "ideoloji" kelimesini sosyalist dnce iin kullanyor? H. M. Druckere gre bunun cevab Marxm ideolojiyi iki anlamda kullanm olmasndan geliyor. Birincisi "yanl bilin" anlamnda, ikincisi snf mcadele sinde kullanlan ara anlamnda. Leninin de bu ikili kulla nmdan ve burjuvazinin bir ideoloji gelitirmi olmasndan kard sonu da u: bir taraf ideolojik silahlar kullanyorsa dier taraf da kullanabilir. Marksizmin de kendine gre, ii snfnn bilincini gelitirmesine yarayacak fikirler kullan maya hakk vardr, bunlar propaganda niteliini tasa bile. Herhalde burada hatrlamamz gereken bir dier unsur Le ninin eserinin yazl tarihidir. 1900lerde btn Avrupada hkim olan fikir o sralarda etkisini gsteren kitle hareketle rinin sosyal ve siyasal bilimde yeni bir durum ortaya kar dklaryd. Endstride toplanan binlerce ii, siyas partile rin yelerinin milyonlara varmas, toplu halde yaplan hare ketler, btn bu grntler dnrlerin dncelerini yeni bir olaya, "kitle" psikolojisine ekmiti. Bunun psikolojik ek senlerini Gustave Le Bon, brokratik sonularn Roberto Michels inceliyorlard. Kitle hareketleri karsnda alnan tu tumlardan biri de kitleleri ynetmek iin yeni inanlara ihti ya olduu noktasnda toplanyordu. lerde fikirlerini incele yeceimiz Sorelin mitosu bu rnlerden biriydi. Leninin o srada "havada" olan bu fikirlerden esinlendii muhtemeldir. Bahis konusu ettiimiz "kitle" hareketleri bilinciyle para40 V. I. Lenin, Ne Yaplmal (ev. M. Kabagil, Ankara, 1968) s. 51-52. Dik katimizi bu konuya eken Druckerdir.

40

41

lel gelien bir genel eilim de 18. ve 19. yzyllarn yzeysel usuluuna, basit bir fizik bilimler tutkunluuna kar ba kaldrmayd. Bu bakaldrmay en iyi ekilde ifade eden Al man yazan Friedrich Nietzsche olmutur (1844-1900). Nietzschenin fikirleri Schopenhauera dayanyor. Schopenhaura (1788-1860) gre insanlann kurduu fikr yaptlarn arkasn da bu fikr yaptlara zn veren ve ok zaman unuttuumuz, mevcudiyetinden haberdar olmadmz bir unsur yatar. Bu unsur, insan iradesinin (istencinin), isteklerinin, ahsiyetinin itici kuvvetidir. Marx ideoloji kavramnn ortaya karlmasn da bir kutuptaysa, Schopenhauer, Nietzsche ve bunlann ente lektel varisi olan Freud dier bir kutupta yeralyorlar. Marxin eletirisi u: kendi zamannn dnrleri dnceyi gerektii kadar madd ortam iine, tarih artlar erevesi ne yerletirmiyorlar. Schopenhauer ve ondan sonra gelenlere gre ise insan dncesinde kiilik katndan gelen ve gere in yanl bir ekilde alglanmasna yolaan itiler var. Gere i bunlar maskeliyor. Schopenhauer, bu kiilik unsurunun altn izmekle grnen gerein bazen bir "maske" tadn anlatyor, bu maskenin arkasna bakmak gerektiini syl yordu. Ancak Schopenhauer da Marx gibi dncenin "do ru" veya "yanl" olarak iki kesin kategoriye aynlabileceine inanyordu.4 1 Greceiz ki, 19. yzyln sonuna doru ve ge ne 20. yzylda dnrler "gerek" hakikati bulabilecekle ri noktasnda eski gvenlerini kaybediyorlar. Schopenhauerm izinden giden Nietzsche, Schopenhauerdan ileri giderek nesnel gereklere varmann imknsz olduunu syleyen ilk dnrlerden biri, Nietzschenin ifadesiyle "Ebed gerekler olmad gibi ebed olgular da yoktur."42 Nietzschenin gerek korusundaki bu grlerinin yann
41 Lichtheim, "The Concept of Ideology" s. 28. 42 a.g.e., s. 29.
.

da dncelerinde daha derine gidenleri de var. rnein, u savn ele alalm: "Gerek, bir tr yaayan varln yaamas iin olanak yaratan yanlmadr."43 Nietzsche bundan unu kasdediyor: "Hayattan korkanlar kendilerini koruyan yanl samalar (illusions) kurarlar ve bunlara "gerek" adn verir ler, fakat gerekte bunlar bilinli olmayan yalanlardr." Bu radaki "gerek" kiiye gven salayan fikirlerin tmdr. Nitekim , Nietzscheye gre birok filozofun fikirlerine bakl d zaman, bu fikir rnleriyle filozofun psikolojik ihtiyala r arasnda bir ba grlr.44 nsanln tarihinde grlen btn fikirler ya saplantdr ya ahs karlann gizlenmesidir ya da an moda tutkular nn ifadesidir. Yaplmas gereken, bunlarn temelinin zayf olduunu kabul etmek, fikirlerin d grnne aldanma maktr. Bundan dolay, insan fikir kalplarna, ussal yaptla ra kanp inanacana, onlar rehber olarak kullanacana, fikrinin gerek zemberei olan, kendi iindeki "tahakkm is tein i (will to power) harekete geirmelidir. Nietzschenin dncesinin bu son merhalesi devrinin bir bkknln, so yut kurgulara kanksamhn ifade ediyordu. Bundan son ra 20. yzylda insann fazla teoriye kamadan kendi iinde ki itileri dinlemesi ve onlar teori yerine kullanmas gerekti i fikri faizm adn verdiimiz akmlarn hazrlanma safha snda nemli bir roloynayacaktr.45 deoloji kavramnn "yan l bilgi" asndan ele alnd zaman - faizmle olan ilgisi bu rada toplanr.
43 "Truth is that kind o f error without which a certain species of life could not live. The value to life is ultimately decisive." Will to Power, Sec. 493, p. 272. Buradaki Kaynamz: Maurice Mandelbaum, History, Man and Reason: A Study in Nineteenth Century Thought (Baltimore ve Londra, 1971) s. 340. 44 a.g.e., s. 341. 45 H. Stuart Hughes, Consciousness and Society (New York, 1958) s. 6, 7, 24, 39, 388, 414, 430.

42

43

Marx, ideolojik dnceyi basit bir "yalan" saymann sat hiliini ortaya atm, insanlarn kltr kalplarnn, toplum sal artlanmalarnn kasdi yalana nisbetle ok daha derin bir sapma unsuru olduunu anlatmt. Freud, bu gibi bir sapmann yalnz kiinin toplum iindeki "sosyal durumu" dolaysiyle deil, ahsiyet katlarnn itiiyle ortaya kabilece ine dikkatimizi eken kimse oldu.46 Bunu da "bilin" ve "bi linalt" kavramlaryla izah etti. Freuda gre insann kendi hakknda bilinli olarak bildikleri ahsiyetinin yalnz bir y n ve belki de en yzeyde grnmdr. Her insann iinde, ancak ksmen isten kontrolne girmi bir itici g mevcut tur. nsann davranlar ve bu arada fikirleri yalnz "kendi ni bilerek" yaad hayatn sonucu deildir. Bir de bunun yannda kiinin iinde onu harekete iten ve iticilii hayat izgisine gre ekillenmi bir dinamik unsur var. Bu unsur muhtelif kiilik "kat"larmn birbiriyle etkileimi sonucunda ortaya kyor. Yeni doan ocukta kiinin ftursuzca geni leme, her eye sahip olma, bakalarn kaale almama itile rinden hzn alan bilin ncesi kiilik katma Freud "d" ad n verdi. Freud, din "baka" ile karlamasndan ve bunu kendi dnyasna iermesinden doan kiilik sorunlarnn k melendii alana "Ego" adn verdi. Freudun dncesinde, son olarak, toplum deerlerinin ocua empoze edilmesi s reci srasnda bu deerleri ocukta "balayan" ve onlar gerektiinde- kiinin davranna yn vermek iin bir szge gibi altran super ego katn gryoruz. Freuda gre kii lik, bu katta oluan karlkl ilikilerin, srelerin tm dr. Id katndan gelen ekillenmemi, yaama, zevk alma, hakimiyetini kurma ve genileme eilimlerini gerekle kar lama sonucu ekillendiren egonun yannda, hangi deerle
46 Buradaki bilgiler iin esas kaynak Ruth L. Munroe, Schools of Psychoanalitic Thought. New York; 1955. Henry Holt and Company, Inc. s. 85-87.

rin stn tutulacan belirten super ego vardr. Sper ego nun alma mekanizmasnn etkin yn de ocuun ana ve babasnn dnya grlerini ierdikten sonra kendi iinde canlandrd bir "baba'nn deerlerine gre hareket etmesi, bu imgeyi kendine rehber etmesidir. ekillenmemi kii igdlerinin bu ekilde "adam edil mesi" zahmetsiz bir ey deildir. d, ego ve sper ego arasn da devaml bir eliki srp gider. Ego, sper egodan gelen nerilere ve geree uyma zorunluluunun uyarlarna idi uydurmaya alr. Bu gerilim patlayc bir ortam yaratr. deoloji bakmndan en temel mekanizma olan "projeksi yon" mekanizmas bu ekilde ortaya kar. Projeksiyon, insa nn kendi iindeki bir dengesizlik unsurunu, baka bir hede fe ynelterek ve burada "hzn almasn" salayarak telafi etmeye almasdr. Mesel, id katnda ok kuvvetli bir "bakalarn hkimiyeti altna alma" eilimi olabilir. Sper ego bu eilimin eyleme gemesini yasaklyorsa, o zaman id, ego, sper ego arasnda bir gerilim yaratlmtr. Ego areyi zddeki saldrgan istei bastrmakta bulabilir. Fakat bu is tek bastrlmazsa o zaman ikinci bir savunma aresi vardr: Bu defa "Ben bakalarn ezmek istemiyorum, sen istiyor sun" eklinde bastramad istei da vurur, bakalarna yaktrr. Projeksiyon mekanizmasnn en ak olarak alt nok ta Freudun bir ideolojik nitelik tadna inand dinsel inanlardr.47 Freuda gre din, kiiliin ekillenmesi esna snda geirdii bir safhann eksiklerini rtmek iin kullan lan bir aratr. Din, ocuun dnya ile kar karya kald zaman duyduu ilkel korku ve gszlk duygusundan kar. Bu hissi duyan ocuk kendine bir yardm ve destek arar.
47 Bak. Philip Rieff, Freud: The Mind o f the Moralist (New York, Double day Anchor Books, 1961), s. 291-295.

44

45

Bu yardm da baba ve ana otoritesinde bulur. Bydkten sonra bu yardmlardan vazgemesi ve dnya ile karlama sorumluluunu kendi omuzlarna aktarmas gerekir. Fakat bu sorumluluk yklenme ego ya kolay kolay kabul ettirilebi lecek bir ey deildir. Btn kararlarn bakalar tarafndan verilmesi ok daha rahat bir durumdur. Bylece, baz kimse lerde, zaman zaman ocuksal davranlara dnme, tmc bir otorite kayna arama gibi bir eilim belirir. Din, kiinin kaybettii biyolojik baba yerine kendini sorumluluktan ar tan soyut bir baba yaratr: sorgulanmadan yerine getirilmesi istenen emirler veren bir kaynak. Bylece Freuda gre dinin psikolojik temel direi daima eksiklii hissedilen babann ye rini tutmasndadr. Gene Freuda gre din, gcn yaratan psikolojik kaynaklar gizledii oranda ideolojiktir, gerekleri rten bir "maske"dir. Bir dier projeksiyon rnei bizi tam politikann "gbei ne' getiriyor. Harold Lasswelle gre baz kimselerin kiilik lerinin gelimesindeki eksiklikleri telafi etmek iin kullan dklar yollardan biri kiinin "hz"n politika alannda alma sdr. Bylece, kii, kiisel itilerinin tatminini kamusal he deflerde arar. Kendi problemlerini kamusal bir hedefe evi rir.48 Bu adan politika, kiinin kendi iinde halledemedii problemlerin aa karlp, "hall-i hamur edildikleri alan haline geliyor.49 Fakat Freudun fikirlerinin ideolojileri en yakndan ilgi lendiren taraf Grup Psikolojisi ve Ego Analizi 50 adndaki eserinde beliriyor. Bu klasikte Freudun amac kitle psikolo jisini anlatmak. rnein, niin bir kitlenin iinde bulunan
48 Harold Lasswell, Psychopathology and Politics (New York, 1960). 49 The rational and dialectical phases of politics are subsidiary to the pro cess of redefining an emotional consensus" a.g.e., s. 184. 50 Bak. Sigmund Freud, Group Psychology and the Analysis o f the Ego (Londra, 1949).

insanlar tek tek yapmayacaklar hareketleri yapabiliyorlar? Freudun izah uzun ve olaanst salam bir mantkla bir birine balanan mantk bakla"larndan oluuyor. Geri bu gn artk konunun Freudun anlattndan daha aprak ol duunu biliyoruz. Fakat kitab bir klasik niteliini tamaya devam ediyor. Burada ayrntl olarak incelenmesine imkn yok. Gene de konuyu ok kabaca akladmz hatrda tutu lursa kuramnn yle olduu sylenebilir: Kii gelimesinin aamalarndan biri insann kendine bir "rehber" seerek "onun gibi" olmaya almasdr. Fakat bazen bu rehber se me ii kiinin kendi kendini aldatmas eklinde cereyan edi yor. Kii aslnda kendi erimek istedii gayelere en uygun olan birini seiyor ve bylece kendi ego idealine bir rehber semi oluyor. Freuda gre kitle hareketi birok kiinin ideallerini gerekletirmek iin birden ayn rehberi semele rinden ileri geliyor. Bu rehber bir insan olabilecei gibi bir kavram, bir anlam veya bir fikir olabilir. Bylece, Freud, da ha sonra tarihsel anlatlarda greceimiz bir gelimenin psi kolojik izahn veriyor: toplum ve kltr yaps dald za man insanlar yeniden bir lider (veya onunla eanlaml baka bir nirengi) etrafnda toplanyor.5 1 Grubun dalm olan yap sn yeni bir "tutkal"!a yeniden oluturabiliyor. Max Weber, retisinde yap yerine geen, liderle kendini bir grebilmenin yaratt bu toplumsal "tutkal"a "karizma" adn veriyor. Freudun "ideoloji" kavramna getirdii yenilik, "yanl" alglamay, buulu gzlk arkasndan hakikate bakmay bir kiilik sorunu saymasdr. Onun retisinde gerei bizden saklayan iinde gml bulunduumuz toplumsal yap deil, kendi btnlmz kazanmaya almamzla ilgili zm-

5 1 Freuda gre kiinin kiiliini bulmas ve toplumdan ayrlabilmesi de ay n srecin bir dier safhasnda oluur. Bk. Sigmund Freud. Group Psychology and the Analysis o f the. Ego, s. 113-114.

46

47

lenmemi kiisel sorunlarmzdr. Daha sonra Wilhelm Reich gibi kimseler Marxm ideoloji retisiyle Freudunkini birle tirmeye almlardr.52 Marx, ideolojiyi Freud gibi "isel" bir anlamda deil, "d sal" bir anlamda, sosyal yapnn fikrin ekillenmesine katk s anlamnda ele almt. Freud ise ruhsal gelime dinamii nin insanda dnceleri yaratan ortam ne ekilde etkiledii ni aratrmt. Her iki yazar da insan dncesinin bu zel liklerinin onlar bazen yanl, aldatc fikir kmelerinin, "ideolojilerin" peinden srkleyebileceine parmak basm t. Her iki dnr iin de "gerek" insana doann dorudan sunduu bir ey deil. Birok zamanlar gerei bulmak iin nce gerek gibi grnen bir grntnn "maskesini dr mek" gerekiyor. Fakat gerek Marxin gerek Freudun bilgi edinmemize ait bu bulular ancak 20. yzylda sistematik olarak deerlendirildi. Freud zaten bulgularn 1890da orta ya karmt. Marxin ideoloji hakkndaki dncelerinin ge nem kazanmas ise ideoloji konusunda en nemli gen lik yazlarnn 20. yzylda ortaya kmasndan domutur. Bu arada 19. yzyln son yllarnda "ideoloji" ile ilgili nemli sorunlar ortaya kmaya devam ediyordu. Asl "deoloji a" byk kitlelerin politikaya katlmasy la balar. 19. yzyln sonuna doru gerekleen bu siyasal yap deiiklii byk siyaset demagoglarnn politika are nasnda ok etkin olmaya baladklar bir devirdir. rnein, 1880lerde, General Boulanger, Fransann 1870 harbinde Al nanlara yenilmi olmasnn Franszlar arasnda yaratt kzgnlk ve kinden faydalanarak peine nemli bir kitleyi katm, Fransz politikaclarn parlamento hayatna son ve recek bir hkmet darbesi yapacana inandrarak titret-

miti. Oysa, bir mddet sonra Boulangernin bir balon gibi snd grlecekti. Bu, ve buna benzer hadiseleri izleyen baz dnrler arasnda yle bir dnce belirmiti: nasl oluyordu da iiler ve orta snflar birtakm demagoji stad tarafndan kandrlyordu? 19. yzyl sonu nl dnrle rinden Vilfredo Pareto ve Georges Sorel bu amala "ideoloji" konusuna eildiler. Buna paralel bir akm da Nietzschenin sradan fikirler hakkndaki kukularn devam ettiriyordu: insanlarn fikir lerini ve davranlarn pozitif bilimlerin, yani doa bilimleri nin metodlaryla incelemekle vnen baz 19. yzyl d nrleri gerektii kadar derine inmiler miydi? Fizik bilim lerdeki yaklamlar bize insan davran ve dncelerini an latmak iin yeterli miydi? Dilthey, Rickert ve Weber ve Mannheim bu konular incelediler. Her iki akmn ideolojik dnceyi anlamakta katks ol duu iin burada ikisini de gzden geireceiz.

Anlam ve insan Nietzschenin eserlerini vermeye balad yllarda "ideoloji'yi incelemeye balayan bir dnr kmesi, sonradan "bil gi sosyolojisi" adn vereceimiz bir bilimin temellerini atma ya balyorlard. Bu bilimin ncleri "ideoloji'nin anlamn o zamana kadar yapldndan daha bilimsel bir ekilde ara trmaya, daha geni bir toplumsal davran erevesine yer letirmeye alyorlard. Bunlarn iinde bilhassa Wilhelm Dilthey (1833-1911), Heinrich Rickert (1863-1936) ve Max Weber zerinde duracaz. Wilhelm Diltheyin ana fikri, fizik bilimlerde 19. yzyl da fizik, kimya ve biyolojide bu kadar parlak sonular vermi olan bilimsel metodun, insan bilimlerinde kullanlmasnn imknsz olduu noktasnda toplanyordu. nk fizik bi
49

52 Wilhelm Reich, The Mass Psychology of Fascism (I enguin Books, 1970).

48

limler olgular zerinde kuruludur, kltr bilimlerinin ierii ise anlamdr. Bunu yle izah edebiliriz: Fizik bilimlerden, rnein, kimyay alalm; kimyadaki izahlar atom, molekl gibi kavramlar yoluyla yaplr. Fakat molekllerin etki ala nnda ortaya kan deimelerin molekln veya atomun "iradesi" ile ilgisi yoktur. Halbuki insan birimlerinin nitesi olan insan "atom" gibi bir varlk deildir. Sosyal davran atomda olduu gibi "dardan" anlamak mmkn deildir. nsan harekete iten ve sosyal eylemi meydana getiren, insa nn iinde tad, ona klavuzluk eden baz "deer'ler ve "anlam"lardr. Tabii, bu arada d koullar da insanlarn top lumsal davran zerinde etkin oluyor, fakat insanlarn "de erleri" de hesaba katlmadka sosyal davranlar anlala maz.53 Bunun bir dier sonucu da yle: insanlar d alemi algladklar zaman, bunun tmn deil, yalnz kendi de erlerinin szgecinden geen ksmlarn alglarlar. Diltheyin fikirlerini zetlemi olan birinin deyiiyle: "nsan ilimlerde btn dnce (axiolojik) bir de er retisidir. Hi kimse tarihin veya toplumun b tnn inceleyemez, bir seme yapmas gerekir. Hi kimse yapt belirli bir incelemede edindii btn bilgileri aktaramaz; seim yapmas ve editrlk etme si gerekir. Her iki durumda da nemli saydmz ayryoruz. Bir eyin nem derecesini de deerli say dmz, oluturduu veya devam ettirdii oranda bi iyoruz. Dierlerini brakyoruz. Bylece, deer iki adan insan bilimlerinin temelinde bulunur. Tarihi
53 Diltheyin fikirlerini izlemek iin en iyi kaynak H. A. Hodges, 'Wilhelm Dilthey: An Introduction (Londra, 1944) dr. Esas itibariyle bu eserden faydalanmakla birlikte sosyoloji iin deerini en iyi zetlemi olan Don Martindalei burada kullandm. Bak. Don Martindale, The Nature and Types o f Sociological Theory (Londra 1961), s. 377-78.

yaratanlarn deer tanmlar ve bunlar gerekletir meye almalar aratrmalarmzn bir parasdr, bunun yannda kendi aratrmalarmzn yn ve biimi kendi deerlerimizi belirtir."54 Bylece, fizik bilimlerdeki dnce "anlatm" (Explanation-Erklrung) eklini alrken, sosyal bilimlerde mesele "an lama" (Understanding-Verstehen)d\r.55 "Anlatm olaya d tan bakan ve hadiseyi "kanun'lar ekline balamaya alan bir aklamadr. "Anlama" bir durumun zelliklerinin nerede toplandn, o duruma girmi kiilerin hangi alardan bu durumu deerlendirdiklerini anlamaya almaktr. Farzedelim ki, Merihli bir sosyolog dnyaya gelip Trkiyede aratr ma yapmak iin yerleiyor ve kimseye grnmedii iin ko layca aratrmalarn srdrebiliyor. Merihli Cuma gnleri iki messeseye giden insanlarn oaldn grecektir: Ca miler kalabalklayor ve bankalara girip kan artyor. Me rihli bunlar kaydedebilir, fakat "hafta sonu" ve "slm dini" messeselerinin Trkler iin "anlamn" saptayamazsa, top lumun analizini pek ileriye gtremez. Rickert, aslnda Diltheyin bu grlerine genellikle ka tlmyordu. Ona gre insan davran olgular pekl fizik bilimlerin metodlaryla incelenebilirdi. Belki psikoloji hak knda bildiklerimiz daha gelimemiti, fakat problem teorik olarak halledilmesi mmkn olmayan bir problem deildi. Rickertin problemi tarihsel olaylarn tarihsel olmayan olay lardan ayrld noktasnda toplanyor. rnein Pariste 18 Temmuz 1850de saf su kaynatmaya alrsanz 100 derece de kaynar. Pariste 18 Temmuz 1900da saf su kaynatmaya kalkarsanz gene 100 derecede kaynar. Fakat 1850deki
54 Hodges, Wilhelm Dilthey, s. 80-81. 55 a.g.e., s. 159-160.

50

51

"Fransz iisi" 1900daki "Fransz iisi'nden farkldr. Rickerte gre fizik bilimleri tarihten ayran, zaman ekseninin toplumsal konularda olduka nemli farklar getirmesidir. Fi zik bilimlerdeki esas "kanunlar bulmaktr, tarihsel sre iin kanunlar bulmak mmkn deildir. Tarih iin tekerrr yoktur, yalnz belirli bir zamanda ortaya km milyonlarca sosyal olgudan oluan "biim" vardr. Tarihin amac bu "biim"lerin zelliklerini anlamaktr. Dnrlerimizin bu yeni fikirlerinin "ideoloji" iin ne mi urada toplanyor. Diltheyin ileri srd doru ise, biri si bir sosyal hadiseyi ancak "iinden yaad" zaman anlar sa, onu yaam olanlar asndan anlamas gerekiyorsa, "ha kikat" ok ynl oluyor: Alman tarihisi Meineckeden ald mz, fakat Diltheyin tutumunu yanstan u rnek, fikri ok iyi anlatyor. Voltaire ve Montesquieu gibi hemen ayn za manda yaam olan iki dnr alalm:56 bunlarn ikisi de tarih yazm, fakat farkl sosyal ortamlardan tarihe baktk lar iin tarihin farkl ynlerini alglamalarn bekleriz, ger ekten de Voltairein tarih anlay Fransz "Grande-Bourgeoisie"snn (byk burjuvazi) tarih grdr: Voltaire iin tarih iinde nemli olan Avrupada ehir medeniyetinin ge tirdii retim, ticaret art, alkanlk ve bunlarn temin ettii refah ve medeniyettir. Tarihten, "medeniyet" olarak setii bu olgulardr. Bunun aksine Montesquieunun anlay kendi aristokrat kkenini gsteriyor. Montesquieunun ta rihin iinden seerek zerinde durduu olay aristokratik d zeninin insan hrriyetini koruyucu unsurlardr. zetle, Rickert ve Dilthey iin sosyal bilimlerin hakikati zaman ve me kna baldr, bir devrin hakikati dier bir devrin hakikati deildir. Bu iki dnrn ortaya kard "izafilik" prob

56 Stark, The Sociology, s. 133-134.

lemlerini Max Weber halletmeye alt. Max Weber (1864-1920) Diltheyden u fikri almt: Ger ekten sosyal olguyu anlamak iin olguya katlm olanlarn deerlerinin anlalmas zorunludur. Weber, Rickerte de hak veryordu: Tarihsel olaylarn kendi devrinin btn iinde anlalmas gerekir. Fakat Weber, buna ramen, sosyal ger eklerin yalnz kendi zaman ve mekn iinde anlalabile ceini dnmyordu. Webere gre, bir deeri anlamak, belirli bir zamandaki bir yaantyla ilgisini saptamak, o deeri incelemeye, lme ye, elde edilen bilgilerin baka devirler iin ne gibi bir anlam tayacan aramaya mani olmaz. Bunu adan ispatlaya biliriz: Tarihselcilerin en kuvvetli dayana u: her devrin kendine zg, bizim iin anlalmas zor deerleri olduu gi bi, aratrcnn da kendi deerleri olacak. Bylece anlamlar arasa bile ancak kendi buulu gzlklerinin arkasndan alg layacak. Weber buna kar unu sylyor: bir kere "deer" dediimiz zaman iki eyi birbirinden ayralm. Birincisi kl tr rnlerinin, yani deer balayc nesnelerin iki ekli var: iradeye bal olan ekilleri ve iradeye bal olmayan ekille ri. rnein matematik nermeleri kltrn iradeye bal ol mayan ekilleridir. Bunlarn birbiriyle mantksal ilikisini anlamak kltr anlamaya bal deil. Bunun yannda bir de iradeye bal kltr anlamlan mevcut. Weberin bundan ne kasdettiini anlatmak iin slm medeniyetinde namaz klma bir rnek olarak verilebilir. "Namaz" olaynda, gerek ten, kiinin "niyeti" ile tam eklini bulan bir kltr rn gryoruz. nsann dnd yaptna tesir ediyor. Tarih selcilerin problemi de yle ifade edilebilir: namaz klma ola ynn anlamn anlayabilmek iin bir dier kltrde bunun tamamen aynn bulmak gerek. Ayn kltr rn -yani na maz klma- baka bir medeniyette (veya tarih bahis konusu olduu zaman baka bir zamanda) mevcut deilse, o zaman
53

52

namaz btn incelikleriyle "tercme etmek", namaz klma yan iin anlamak, dier kltr iin de ona bir anlam vermek mmkn deil. O zaman "namaz" anlalsa bile ancak ortaya kt kltr iinde anlam kazanan bir kavramdr, namaz anlatmak iin "slm" ayrntlaryla anlatmak gerekli. Ayn yaklam Bat Avrupa kapitalizmi iin kullanrsak, kapita lizm yalnz belirli bir sreler btn iinde anlalabilecek bir kavram olarak belirir. Kapitalizm, bu yaklama gre, r nein geleneksel in kltrnden tamamen ayr ve bamsz olarak aratrlmas gereken bir rndr. Webere gre bu metodun abartlm bir taraf var. Yaklamn yanl olan ta raf, incelediimiz deeri anlamak iin o deerin yerald kltr btnyle anlamamz gerektii beklentisidir. O de erin ancak iinden kt kltrn dier zel anlamlar sa yesinde manlandrlabilecei doru deildir. Kltrler bu kadar da kendine zg yaplar deil. Bilim, pekl "namaz" ve "dua" gibi birbirinden olduka farkl, fakat bir dereceye kadar da benzer olan kavramlar arasnda bir kpr kurabi lir. Aratrc toplumsal kurumlar arasnda olduka geni a kma alanlar bulabilir.57 Deerler probleminden kurtulma yolunda Weberin bir dier teklifi de u: fiziksel ilimlerin son asrlardaki byme sine baktmz zaman bu gelimenin yalnz bulgu toplama dan ileri gelmediini grrz. Fizik bilimler ayn zamanda teori yarattklar oranda gelime imknn buldular. Bu du rum sosyal bilimler iin geerlidir. Webere gre tarihselciliin hatas bir durumu anlamakla onu izah ettiimizi san
57 Fakat bunu yapmann metodu, VVeberin "ideal tip" yaklam, bizi zorunlu olarak sosyal yaplan "gerekte olduklar gibi" deil en kesin izgi lerini vurgulayarak soyutlatrlan ekilleriyle karlatrmaya gtr yor. akma varsa "gerek" kurumlar arasnda deil "idea!" yaplar ara sndadr. Weberin tamamen aksine bir yaklam iin bk. Rodney Need ham, Belief, Language and Experience (Oxford, 1972) bilhassa s. 169.

makta toplanyor. Webere gre anlamak baka ey, izah et mek baka ey. Bir sreci izah edebilmek iin onun teorisini ortaya karm olmamz gerekir. rnein havasz bir odada kibritin niin sndn izah etmek iin, oksijenin yanma daki rol hakkndaki teoriyi bilmek gerekir. Weber bu teori karma abasn kendi eserlerine rehber etmitir. Bat kapi talizminin Bat medeniyeti iinde dou sebeplerini aradk tan sonra, tpk bir laboratuvar tecrbesi yapar gibi ayn s recin niin Hint ve in medeniyetlerinde oluamadn ara trmtr. Bylece kendisi yalnz kapitalizmin Bat medeni yetinde nasl doduunu anlamakla kalmam, kapitalizmin ortaya kma anslarnn genel teorisini yapmaya alm tr. Demek oluyor ki Webere gre, tek bir kltrn anlal mas, o kltr hakknda bildiklerimizi daha geni bir toplum teorisi atsn kurmamza engel olmuyor.58 Yeter ki bilim adam olarak rolmz saptayalm ve buulu gzlklerimize ramen kendimizi bilimsel bir disiplin iine sokalm. Kullan dmz kavramlarn ak ve anlalabilir olmasna alalm, tutarl olalm, genellemelerde eldeki verilerden msaade et tii oranda ileri gidelim, verileri toplarken dakik olmaya a lalm ve dorulanabilirlie dikkat edelim. Grld zere "bilim" burada baz formel ilemlere sadk kalmak eklini alyor.59 Btn bunlarn tesinde tabidirki sosyal bilimci kendi evresiyle iliki kurmutur. Bir fildii kulede yaamaz. Bir kere ele alaca problemler ok zaman evresinin nem ver58 Bu bilgiler iin bk. Talcott Parsons, "Value Freedom and Objectivity" in Max Weber and Sociology Today (Otto Stammer, Trs. Kathleen Morris, New York, 1972). 59 Yalnz burada bir noktay gzden karmamak gerek, hata payn azalt maya almak "gr asna sahip olmamak demek deil, "gerek", bir yaklamn erevesi iinde kalan bir gerektir. Bunun iin bk. Max We ber: The Interpretation o f Social Reality. (J. E. T. Eldridge Londra 1971) s. 12-13.

54

55

dii problemlerdir. Bilim adam ancak iinde yaad evre nin deerleriyle uyumluluk halinde i grebilir. Trkiyeden bir rnek verecek olursak, Trkiyede askerliin tamamen ortadan kalkmasn nerecek olan bir bilim adam kendi evresiyle diyalog kurmamtr demektir ve bilim adam olarak bile i gremez. Bu gibi alardan Dilthey, Webere gre hakldr. Weberin tesiri altnda kalp objektif, sosyal duruma ba l olmayan bilginin mmkn olup olmadm inceleyen bir dier dnr de Kari Mannheim olmutur (1893-1947). Mannheima gre belirli ve konkre bir sosyal dzenin karak teristiklerini belgeleyen e Marxm ileri srd gibi yalnz o dzenin ktisad -ya da siyas- nitelikleri deildir. Ayn d zenin gene kendine zg ve tm zerinde etkin sosyal etki leim ekilleri ve "dnya grleri" mevcuttur. Dier taraf tan, belirli bir dizgenin (sistemin) iinden yalnz o sisteme uyan toplumsal fikirler kmaz. Sistemin iinden her trl toplumsal fikir kabilir ve biroklar da yaymlanabilir. An cak sistemin yapsal nitelikleriyle uyum halinde olmayan toplumsal fikir her ne kadar sistemin iinden kabilirse de, belirdiinde kendi potansiyelini ancak ksmen gerekletire bilir. Bu son derece yaygn bir olaydr, ok grlr. Sistemin yapsyla uyum halinde olmamalarna ramen o sistemin iinden kan fikirler iki trdendir: deoloji ve top ya.60 deoloji, sistemle uygunluk halinde olmayp, ayn za manda vaat ettiklerini pratikte btnyle ortaya karama yan, potansiyelini oluturamayan fikirlerdir. Hristiyanlarn kardelii fikri bunlardan biridir. Feodalizmin hkm sr d ve sertliin kabul edildii bir ortamda Hristiyanlarn kardelii fikrinin gnlk kii yaam asndan bir blm

sonular yitirilmitir. Fakat buna rpmen serilik kurumuyla birlikte Hristiyanlarn kardelik fikri ayn ortamda yaa mtr. Toplum dnda dnlen bir "cennet" gene byle "yap d" bir fikirdir. Bu anlamdaki ideolojilerin eitli tr leri mevcut. rnein, Hristiyan kardelii yle geni bir ka bul grm bir uyumsuz fikir ki, insan ortaa toplumunda yaarsa o fikrin toplumda tatbik edilmemekte olduunu akl na bile getirmez, veya aklna getirse bile bunlarn "tabu'landm bilir, dnmemeyi tercih eder. deoloji bazen de salt yalan eklini alr. Baz propaganda tipleri ideolojinin bu tarifine uygundur, fakat deiik kar hesaplar, ileri s rlen fikirle toplum yaps arasndaki uyumsuzluun aa vurulamamasyla sonulanr. topya da belirli bir sistemle uygunluk halinde olmayan bir dnce trdr. Fakat topya, iinden kt sosyal realiteyi deitirmeye alr. rnein, baz gruplar "cennet fikrini ele alp bundan kasdedilenin yeryznde bir cennet olduunu sylemeye balarlarsa "cennet" fikr bir "topya'ya dnm demektir. Mannheima gre ideoloji ile topyay birbirinden ayrmak, pratikte olduka zordur. rnein, belir li bir egemen snfn karsna kan fikirleri* o snf, ok za man uygulanmas imknsz fikirler olarak grecektir. Bun dan dolay, gemite egemen snflar kendi dzenlerini orta dan kaldrmaya ynelen fikirlere "topya" demilerdir. Buna karlk egemen snfa kar ynelen snf ayn fikri uygula nabilir bir fikir olarak grr. Bu deerlendirmelerin hangisi nin "doru" olduu, gr asna gre deiiyor: "Ykseli halinde olan Burjuvazinin topyas "Hr riyet idealiydi. Bu fikir ksmen gerek bir topyann zelliklerini gsteriyordu, baka bir ifade ile yeni bir sosyal nizam kurmaya, eski sosyal nizam ortadan kal drmaya ynelik ve gerekten de sonradan ksmen rea
57

60 Bk. Kari Mannheim, Ideology and Utopia (Londra, 1936) s. 194.

56

lite olmu bir giriimdir. Hrriyet o andan itibaren Ba tl lonca ve kent sistemini kertici bir unsur olarak, fikir ve inan hrriyeti olarak da, siyas hrriyet ve ahsn ahsiyetini snrsz olarak gelitirebilmesi anla mnda da, feodal topluma nisbetle gerekletirilmesi iin olanaklar bulan bir ynelim oldu. Bugn bu topyalarn nasl gerekletiklerini izle yebiliyoruz, fakat ayn zamanda, o devrin hrriyet ideallerinin topyac elemanlarnn yannda nasl ideo lojik unsurlar ierdiklerini de anlyoruz." Mannheimin bu satrlar 1920lerde yazdn hatrlar sak, burada ne anlatmak istediini daha ak olarak anlarz. O devirlerde hrriyetlere bir sosyal ierik vermeye almak yeni bir giriimdi. Mannheim, kendi devrinde hrriyetin bu sosyal ieriini daha kabul etmemi olan grlere "ideolo jik" diyor. Mannheima gre modern tarihte drt nemli topya r nei ortaya kmtr. 1. Anabaptistlerin "Orgiastik Kiliazma"s, 2. Liberal-Hmaniter gr as, 3. Tutucu Gr As ve 4. Sosyalist-Komnist topya.6 1

lerde proletarya ayaklanmalarna kadar giden bir sre ba lam oldu diyor, Mannheim. Kiliazma, kendi bana bir topya oluturmaz, fakat bu fikir Anabaptist adn alan H ristiyan tarikatta topyac bir nitelik kazand. Zira, bu tari kata katlanlar arasnda sosyal sistemden ekvac kimseler ekseriyetteydi. Bu ortamda kiliazma devrimci, topyac bir biime dnt. Mannheimin "Orgiastik"den kasdettii bu devrimci eilimin bir dier nitelii oluyor: bir eyi baka bir dnyada deil de bu dnyada elde etme istei. Bunun bir y n kendini ihtilalcilerin toplum doktrininde gsteriyor: dze ni ortadan kaldrmak ve "u anda adalet istiyorlar. "Orgias tik" zellik o devrimci grubun bir dier niteliinde aa k yor: bu dnyada zevklere kavumak ve onlar tketmek iste i. Bazen, yeme, ime, seks davran konularnda onlar if rata gtrm bir anlam.

2. Liberal hmaniter gr as Liberal-hmaniter fikirde Anabaptistlerin kiliazmasnda g rlen "eylemciliin" yerini "doruyu saptama alyor. Mannheimm bununla kasdettii, aydnlanma devrinin fikir vur gusu ve liberal aydnlarn ancien rgime (eski rejim)e kar kuramsal planda ynelmeleri, onun sistemini krmaya, yan llarn gstermeye alm olmalardr. Toplum dzenine kar ynelme siyas mcadele biimini alrsa, o zaman Fransada aydnlanma devrinin dnrleri arasnda olduu gibi ok kesin hatl, izgileri belirgin topyalar gryoruz. Kiliazma, ortaan paralanmasyla belirmi, en dk ta bakalarn kar koyma ekliyse, Liberal gr de orta taba kalarn sisteme kar ynelimlerinin ifadesidir. Liberalinsancl dnce biiminin "topyac" yn "fikir'dir, yani li beral yaklamn temelindeki insanlk tarihine "dnce" ile ekil verilebilecei inanc yatar. Bylece, "kiliazma"nn "bu
59

1. Kiliazma Kiliazma "bin" ylnda, dnyann eklini deitiren olaans t gelimelerin olagelecei inancdr. Bu inan ortaada ol duka yaygnd, fakat yaygn olduu kadar dankt, ak bir toplumsal hedefe ynelmiyordu. nan, ortaa sonlarnda bir alt snfn devrimci eilimlerini yanstmaya balad za man kendine etkin bir ortam buldu. Bylece, modern devir

61 a.g.e., s. 211 v.d.

58

gne" dnk ynelimlerine gre liberal-insancl dnce s nk, soluk ve kuramsal kalr. Bu dncenin bir zellii de gerek Bat burjuvazisi gerek devleti tarafndan benimsenmi olmasdr.

Mannheimin bu fikirleri yannda ideoloji hakknda bir yeni teorisi de ideolojinin "zele dnk" (particular) ve "tm se!" (total) ayrmnda toplanyor. deolojinin zel anlam karmzdakinin fikirlerin den phe ettiimizi anlatan kullanmlarda ortaya kar. O zaman bunlar gerei bilerek veya bilmeyerek saklamaya alan fikirler olarak grrz. Kartmz bunu, gerekler ortaya kt zaman karlarna zarar gelecei iin yapmaktadr... Bu dnce trnn zel lii, daha kapsayc olan tmsel ideoloji kavramyla karlatnld zaman ortaya kar, burada belirli bir zamann veya bir sosyo-tarihsel grubun, rnein bir s nfn, ideolojisi bahis konusudur...62 "Tmsel" ideolojinin incelenmesi, "her trl dncenin sosyal yanll nereden gelir ve nasl oluur?" eklindeki so ruya dnr. Bu aramaya zamanla "bilgi sosyolojisi" ad ve rildi. Mannheimm fikriyatnn gerisinde yatan "p irler arasn da Marxm zel bir yeri olduuna phe yok. Bu etkiyi Mannheimn u kansnda bulmak mmkn: her devrin ve her "somut sosyo-ekonomik zelliin" kendini fikirlerde gs teren bir yan vardr. Fikir rn belirli bir devir veya snf asndan "doru yu arar. Tmden doru olamaz. Mesela fai ze kar "tabuyu dnelim. Faiz karl para vermenin kt olduu kuram ancak insanlann birbirlerini iyice tan dklar ve komuluk ilikilerini srdrdkleri bir ortamda belirir. Demek ki faiz yasann belirli bir sosyal yap ile ili kisi var. Faiz yasa Hristiyan kilisesi tarafndan formel bir

3. Tutucu fikir Tutucularn gerek anlamda bir topyas yoktur, fakat dier akmlarn yaratt toplumsal hareketliliin karsna kar dklar fikirlere bir kontr-topya diyebiliriz diyor Mannheim. Bylece, tutuculuk bile toplumu deitirmek isteyenlerin et kisiyle kendi kendini deitirmeye mecbur ediliyor. Mann heim bizim vereceimiz rnei vermiyor, tabi, fakat anlatt srecin en mkemmel bir rneini Trkiyedeki dinsel fi kirlerin son on yl iinde kendilerini ksmen yenilemelerinde grebiliriz. Batnn endstriyel yaam iinde Mslmanla yeni bir temel kurmay amalayan bu fikirler Bat Endstri toplumuna bir tepki olarak ortaya kmtr.

4. Komnist-sosyalist gr as Bu gr asnn zellii daha nce gelmi olan topyalarn zelliklerini kendinde birletirmesidir. Kiliazmadan ald gr sosyal artlan "u anda" deitirmeye balad nem dir. Liberalizmden ald unsur "fikir"; dnce, "program", "kuram" gibi soyut unsurlara verdii deerdir. Tutuculuktan ald da, bir "kar ynelme" tutumudur. Sosyalist-Komnist topya bu topya dizisinin sonuncusu olduu, daha n ceki topyalann etkinlik alanna kar koymas gerektii iin doktrinlerin "ideolojik" ynlerine hassastr. "D oruyu "yanl"tan ayrmak iin gelitirdii savlar kendinden nce gelmi olan dnce kmelerinin "yanlln" gstermek iin kullanr, bu uurda byk abalar sarfeder.
60

62 a.g.e., s. 55.

61

kural haline getirildi. Fakat zamanla toplum strktr dei ince, bu kuraln mahzurlarmrf. faydalarndan ok olduu anlald. Kapitalizm tam teekkll bir hal alnca kilise bile bu kuram brakt. Mannheim, bir zamanlar toplumun iliki lerini gerekten yanstrken daha sonraki bir devirde toplum yapsyla artk uyum halinde olmaktan kan fikirlere de ideoloji diyor. Mannheimm yazlar, daha sonra Mannheimm paradok su olarak bilinen bir konuyu ortaya karmtr: btn haki katler tarih adan yanl hakikatler olursa, "gerek" gerei hibir zaman bulamayacak myz? Mannheim diyor ki: ben fikirlerin tm olarak greli olduklarn sylemiyorum (rela tivism), fikirlerin ancak tarih bir perspektiften "doru" ve ya "yanl" olarak deerlendirilebileceini iddia ediyorum (relationism). 63 Tabi Mannheim relationizmden bahseder ken bunu sosyal bilimler iin ileri sryor, fiziksel bilimler iin deil. Mannheim bahsini bitirirken bir konuyu unutmamak ge rekir: tarihte olup gemi btn olgular tamamen greli kl mak olanaksz: Romallar zamannda Sezar adnda bir siya set adamnn yaadn biliyoruz, bu olgunun "yanll" v.s. yoktur; muhtelif "a"lar, deerlendirmeler Sezarn ne yapt n anlamaya almamzla szkonusu olmaya balyor. Ge ne Patrice Lumumba veya III. Selim adnda bir Roma h kmdar olmadn kesin olarak biliyoruz. Mannheimla ideoloji grngsn "felsef" diyebilecei miz bir adan incelemi olan ve 19. yzylda alm bir tar tmay izleyen dnrlerin sonuncusuna gelmi oluyoruz. imdi de bu kfcnuyu daha ok "siyasal" bir adan ele alm baz dnrleri gzden geirelim.

Max Weber zamannda yaam olmakla beraber ideoloji problemini biraz deiik bir adan incelemi olan biri de Vilfredo Paretodur (1848-1923). Paretonun problemi haya tn grngs ile gerekleri arasndaki farklar ortaya kar maya almasyd. Problemin niin bu srada kendisince bu kadar nemsendiini anlamak iin de 19. yzyl sonu talyan politikasna bir gzatmamz gerekir. Pareto, genliinde romantik bir talyan liberaliydi. l klerinin samimiyetinin milletvekili seilmek ansyla oran tl olduunu dnyordu. Fakat sonu byle kmad.64 Pa retonun politikas baarsz oldu. Bu aksay Paretonun gz lerini devrindeki talyan politikasnn grn ile gerekle ri arasndaki uuruma ekti. Bu elikiler o zamann Avru pasnn liberal demokrasisinin genel elikileriydi. Demok rasiyi "liberalizm"le e anlaml klan kimseler, devletin kti sad hayata karmasna cephe alyorlard. Sosyalistler ise gene demokrasinin gerei olduunu ileri srerek- devletten ktisad hayat kontrol altna almasn istiyorlard. Liberaldemokratik olduunu iddia eden devletin kendisi ise bu iki istein bulutuu yerde, kollektivist bir politika uyguluyor du. Kendi imaltlarn gmrk muafiyetleriyle koruyor, di er taraftan da az ok organize olmu iilerden gelecek tep kilerden ekinerek, ne kadar balang eklinde de olsa sos yal politikalar gelitirmeye alyordu. Liberal demokrasi, parlamenter hayat politikann ana mihrak haline getirir ken, parlamento iindeki kiiler kliklemeler, manevralar, sistemi ktye kullanmalarla parlamentonun kuyusunu ka zyorlard. Dreyfs meselesi bunun bir rneini tekil ediyor du. Dreyfs Yahudi olan bir Fransz subayyd. Fransz ordu sunda Almanya hesabna casusluk yapan bir albay kendi
64 Bu bilgiler iin bk. Vilfredo Pareto, Sociological Writings (Yaymlayan ve nsz yazan S. E. Finer, New York, 1966) s. 4-5.

63 a.g.e., s. 78-80.

62

63

faaliyetlerinin ceremesini Dreyfse yklemeyi salamt. Konu Fransay ikiye ayrd. Sonradan Dreyfsn susuz ol duu anlald, fakat partiler bunu kendi dar karlar iin kullandlar. talya Fransann bir karikatryd. Kk bir politika c grubu, geri kalm, fakir, okur yazar oran ok dk bir memleketi kyasya smryordu. nsanlk idealini siyas hrriyet yoluyla gerekletirdiini iln eden parlamenter demokrasi, gerekte bir idareci zmrenin siyasal gc elin de tutabilmesi iin kulland bir aletti. Pareto politika tec rbesinde bunlar renmiti. 1900de Pareto tam bir antidemokrat olmutu. Byle bir ortam iinde Paretonun ak lnda ekillenen soru u oluyordu: "demek ki insanlarn ve kurumlarm gerekleriyle grnleri arasnda gerekle riyle rettikleri fikirler arasnda bir elime var." Pare tonun vard bir dier sonu da yle: "nsanlar btn ha reketlerini kendilerine ve bakalarna mantkl olarak gs termeye alrlar, bu uurda kuramlar gelitirirler, fakat geree baklrsa insanlarn ancak baz davranlarna mantk diyebiliriz. Bir kuramn, stelik, mantk veya mantk d olmasyla onun topluma yararl veya zararl ol mas arasnda bir iliki yok. Bir toplumsal kuramn bilim sel deeri ne olursa olsun, bazen mantk kaidelerine sma yan inanlarn sosyal bir deeri oluyor." Mesel, din bunlar dan biriydi. Paretoya gre nemli olan mantksal, mantk d ayrm deildi. Sosyal davrantaki en nemli zellik baz insan davranlarnn gerekten ok derine giden, tari hin her aamasnda beliren, deitirilmesi olanaksz davra nlar olmasyd. Pareto, her gn kullandmz, "halkn ira desi" gibi, sosyal kuramlarn geree deindiini sand ynlerine insan davrannn, kendine gre, ok kkl un surlarn belirleyen eksenine, "tortu" adn verdi. "Tortu en temeldeki insan igdlerinin kendini eylem olarak gster
64

mesiydi.65 Bu gibi temel eilimleri mantklatrmaya alan, fakat esas itibariyle elde etmek istenen amala balants mantksal -yani bilimsel- olarak anlatlamayan davranlar da, (fikirlerde, ideolojilerde) temellenen insan eylemlerine "trev" (derivation) adn verdi. Trev tortuyu biimlendirir, onu hislere dayanmasn salayarak saygnlatrr.66 Pareto, "tortu'lar iinde en nemli saydklarndan birine "kombinas yon igdleri" adn vermiti. Bu da yle bir fikrin ifadesiy di: insan hakikati bir btn olarak alglamaz. Kk para lar olarak alglar. rnein, insan etrafnda bir "tabiat" gr mez. Bitkiler, iekler, aalar, yapraklar grr. Bilim insa nn bundan sonra paralarn arasndaki ilikilerini arama sndan doar. kinci bir tortu birincisinin kart olan "top lamlarn kalcl" idi (persistence o f aggregates). Pareto bu tabirden unu anlyor: toplum yaplan da aslnda btnler olarak ortaya kmaz. Aile, irket, parti gibi daha kk top lumsal birimlerden oluur. te bu paracklar bir kere "yap p" byk kurumu meydana getirdikten sonra onu dat mak kolay deildir. rnein, Mukaddes Roma Germen m paratorluu, fiilen asrlar nce dalmaya balad halde, bu imparatorluun "kalb" uzun zaman ortada kald. Son za manlara kadar bamsz Alman prensliklerinin hviyetinde kendini gsterdi. Bu "yapklk", bir fikri yapt iin de geerlidir. Bu a dan bir bilim adamnn son zamanlarda ok konuulan bir bilim tarihi teorisini "Paretovari" olarak isimlendirebiliriz. Bu gr Kuhnun The Structure o f Scientific Revolutions adndaki kitabnda ileri srd grlerdir.67
65 "Tortu"nun igdye mi yoksa toplumca biimlendirilmi eye mi da yand ak olarak anlalmyor. Bunun iin Bk. a.g.e. s. 42-43, 72. 66 a.g.e., s. 44. 67 Thomas S. Kuhn, The Structure o f Scientific Revolutions (2. bas. Chica go, 1970).

65

Kuhnun Paretonun tesirinde kalp kalmadn bilmiyo ruz, ancak fikirleri sanki "toplamlarn kalcl" teorisinin tesiri altnda ortaya karlm gibi. Kuhna gre bilim teori leri yeni bulular ortaya ktka kolayca deien yaptlar de ildir. Bir bilim teorisi ortaya kar: mesel, Newtonun ev ren hakkmdaki gr gibi, bu teori bilimcilere nemli ko laylklar salad, bilimi gelitirmelerini mmkn kld iin birok kimseler tarafndan kullanlr. Zaman zaman bu teorinin kapsamna girmesine imkn olmayan yeni bulular kar. Bunlar bir tarafa itilir ve "hasr alt" edilir. Teoriye smayan bu yeni bulularla "ileri kartran" bilim adamla rna itibar edilmez. Bir "ekol" teekkl etmitir ve bu "ekol" kendi grlerini sonuna kadar savunmaya alr. Artk teo riye smayan bulular ok artt zaman byk bir atma sonunda yeni bir teori ortaya kar. Kubnda sz edilen bi limsel "ekol"lerin bir trl kendilerinden baka bir ekilde dnen bilim adamlarn kabul etmemeleri Paretonun an lamnda "toplamlarn kalcl" olaynn bir rneidir. Paretonun "ideoloji" konusu ile ilikisi urada kuruluyor: Paretoya gre insan davrann anlatan btn kurumlar ye niden gzden geirilmeli, nk bunlarn iinde "tortu" ksm bir eit yalan olan "trevlerle karm, bunlar birbirinden ayrmak gerek. Bunun yannda da imdiye kadar toplum ko nusunda sylenenlerin byk bir ksm yanl: bize toplu mun gerek mekanizmas hakknda bilgi vermiyor. Bu yanl (yani "ideolojik") dncelerden syrlp yeni bir toplum bili mi karmak gerek. Pareto kitaplarnn bir ksmnda bunu yapmaya almtr. Georges Sorel (1847-1922) de Pareto gibi68 devrinde par lamenter demokrasinin syledii kadar parlak bir grnm
68 Sorelin Pareto ile iyi anlat biliniyor. Bak. Hughes, Consciousness and Society, s. 90-92.

gstermediine inanan birisiydi. Zaten Pareto ile eyrek yz yllk bir mektuplamas mevcut. Dreyfs tutarken de bu nun taraflarca istismar edilmesinden en ok tiksinenlerden biri. Ona gre, insanln gelimesi fikri, politik kuramlarn tarihi bir geliimle gittike iyiye gittikleri kuram, hatt in sanln daha genel anlamda, "terakki" ettii fikri yanl: 19. yzyl Avrupasnda herkese kabul edilen insanln zaman la bir st uygarlk aamasna varaca dncesi "adi bir ya lanlar st yaps". "Terakki" fikri, sosyalizm, demokrasi, ii hareketleri gibi eleri "iyimser bir rya iinde" birbirinden kopuk ekilde ele alm, Avrupada siyas pasiflik yaratmt. Mesele bu ryann iinden kmakt. Bizi "ideoloji" bakmn dan ilgilendiren soru ise u: bu pembe rya nasl olumutu? Sorele gre insana yanl bir toplum imgesi veren bu ideolo jiler maddi ortamdan balantsz olarak ortaya karlar. On dan sonra da muhtelif kar gruplar tarafndan kendi kar lar ynnde kullanlrlar.69 Sorelin gstermeye alt husus, burjuva toplumda "terakki-gelime" fikrinin o toplumu devam ettirici bir roloynaddr. "Terakki" inanc burjuva toplumunun en ok paylalan inanc: zamanla insanlar daha iyiye gidecek, medeniyet sevi yesi ykselecek, toplumu "ilerletecek, daha etkin aralar bu lunacak. Bu inan, aslnda, burjuvazinin toplum iindeki ayr calkl yerini pekitiren bir inan. Bundan dolay "Terakki" fikrinden g alan Fransz ihtilalinin ortaya kard dn ce sistemi "eski rejim"i ykmamtr: Terakki ile birlikte dev let yapsnn geliecei fikri bu devletin "eski rejim"den libe ral demokrasiye, hatta parlamenter sosyalizme kadar zede lenmeden gemesine yaramtr. Bylece, "terakki" fikri ile birlikte devletin gittike glenmesi paralel yrmtr.
69 Bk. Georges Sorel, The Illusions o f Progress (ngilizceye ev., John Charlotte Stanley, Berkeley v.d., 1969) s. XXVIII.

66

67

Devletin st tabakas, bundan dolay, Fransz ihtilli n cesinden amza kadar fazla deimeden gelebiliyor. Devle te "terakki" urunda tannan iktisadi kudret gene ayn yap y devam ettiriyor. iler g kazanan bu "ilerici" devleti ka bul ettikleri mddete kendi durumlarn dzeltmek iin devletin tand olanaklardan teye geemeyeceklerdir. "Te rakki" fikrinin beraberinde getirdii bir dier fikir de "poziti vizm". Fakat bu fikir akmnn ok tehlikeli bir yn var: pozitivizmde gzlemciye grnen nesne gerektir, gerek de g rlendir.70 Baka bir deyimle mevcudun tesinde baka tr den bir gerek olabilecei pozitivizmin gizledii bir husustur. "Bilimsellik" insanlar dar bir ereve iinde hapseden bir tutkudur. i snf da bylece gr asn bir trl geniletemez. Oysa insanlarn gerek eilimlerini bu "usluluk"la izah edemeyiz. Hele insan davrann "kendi karlarm gzetmek"le anlamak mmkn deil. nsanlar birok zamanlar "kar" savyla anlatlamayacak kadar cesaret ve nefis fera gati gsterirler.7 1 Onlar bylesine iten kuvvet edir? Sorele gre bu kuv vet byk bir inandrc gcn yaratlm olmasdr. Sorel bu yaptlara da mitos diyor. Mesel, Mancn proleter devrimini bekleyii byle bir mitos"dur. Aslnda Sorele gre mitos'un iki yn olduu anlalyor: bir taraftan yanl anlamalar ve yanl toplum imgeleri insanlarn davrann belirlemekte nemli bir yer tutuyor; dier taraftan insanlar ok zaman bir mit uruna inanlmayacak gler elde ediyorlar.72

Mitosa zelliini balayan unsur "bugn'e bir anlam veren bir "yarn" anlatmasdr.73 Sorele gre "Mitos" bir topya deildir, ondan farkldr. topya bir reform program dr. Mitos, ise imrenilebilecek bir sosyal dzeni deil, bir "kargaa'y anlatr. Bu "kargaa'ya inan bir grup insann bekleyilerini harekete geirir. Bu noktada da Freuda ne ka dar yaklatmz hatra getirmemek mmkn deil. Sorelin Mitos'u insann yalnz usu deil, usd bir yaratk ola rak varolduunu anlatyor.

70 Sorel, The Illusions, Editrn Girii, 1. XXXIV. 71 Henry Tudor, Political Myth (Londra, 1972) s. 14. 72 Bu fikri biraz deiik bir ekilde Rus ihtilalcisi Pisarevin bir yazsnda grebiliriz: "Ryam gerek olaylar zincirine yaklaabilir ya da gerekle ilgisi olmayan bir yne dorulabilir. Birinci kta ryamn herhangi olumsuz bir etkisi olamaz, hatta insan, kendine setii abada eneji salayarak destekler... Bu ekilde zankan zaman rya grmek olana

insandan alnsayd, kii, kendi yaptklarnn ilerisine koup ekillendir meye balam olduu eyi tmyle grme olanana sahip olmasayd, hibir g kendisini sanat, bilim ve pratik hayatta uzun ve ypratc a balara girmeye itemezdi." N. Bukharin ve E. Preobrazhensky, The ABC o f Communism (Londra, 1970) E. H. Carrn nsznden. 73 Tudor, Political Myth, s. 15.

69 68

B l m II

deoloji ve bilim felsefesi

KONUMUZU bir daha belirleyelim: gerek Marx gerek Mannheim ideolojik dncenin iki ayr tanmn yapyorlar: bir taraftan insanlar kiisel karlar asndan fikirlerine bir "yn" verebilirler, rnein, bir kii kendi karlarn savun mak iin fikirlerini hep "kendi tarafna yontarak" ortaya ata bilir. Bu ilkel anlamda "ideolojik" bir dncedir. Dier ta raftan, bir kimse belirli bir grubun veya kltrn iinden dnya olaylarna bakt iin bu grubun veya kltrn du varlarn aamyorsa -varsaymlarnn tesine geemiyorsabu "sistematik" bir ideolojidir. Bu ikinci fikri Marx dolayl bir ekilde belirtmi, Mannheim ise iki kavram arasndaki farklarn altn izerek ayrm ok daha ak bir ekilde yap mtr. Mannheim, Marxm fikirlerinin iinde yatan, fakat ok belirgin olarak anlatlmam bir dier unsura aklk ka zandrd: ondan nce "ideoloji" geni anlamda "siyasal" adn verebileceimiz toplum olaylaryla ilintili bir dnce tarz
70 71

iin kullanlmt. Marx "ideoloji'yi bu anlamda incelemiti ve Mannheim bu konuda da Marxi izlemiti. Fakat Mannheima gre "ideoloji" bizi yalnz siyasal hayatmzda etkile miyor. "deolojinin toplumsal kaynandan kan bir dier zellii, toplumu anlamaya yarayan tm kavramlarmzn "yanl"ldr, toplumsal eylemimize yn veren bir ekilde a lmasdr. Bundan dolay da kavramlarmzla yaantmz arasndaki ilikileri saptamak sosyal bilimlerin nemli bir grevidir. Mannheim, toplum hakkmdaki bilgilerimizin, top lumsal kkeninin aratrlmasna ve ne gibi etkilerinin oldu unun anlatmna "Bilgi Sosyolojisi" adn verdi. Mannheim bunu kendi bana karmamt. Devrinin balca filozoflar nn, Scheler gibi dnrlerin sorunu ortaya atmasna nemli katklar olmutu, fakat bu konuyu en ak bir biim de ortaya atan Mannheim oldu. Mannheimn "Bilgi Sosyolojisi"nden anlad, rnein, "zaman kavramnn ayn kltrlerde ayr ayr armlar getirmesidir. Ortaadaki insanlar iin "zaman" ayn zellik lerin sre getike bir dzen iinde inip kmasdr. Yazn gne parlar, kn kar yaar, bir kral lr yerine bir kral ge er, herkes doar, yalanr, lr; genler "delikanl" olur, ih tiyarlar daha "arif1ve tedbirlidir. Bu statik "zaman" anlay modem devirlerde deiti, yerini daha dinamik bir zaman anlay ald. Ahmet Haini bunu Osmanl Toplumu iin pek gzel anlatyor: "Eskiden kendimize gre yaaymz, dn mz, giyiniimiz ve kendimize gre dinden, rktan ve ananeden hayat alan bir zevkimiz olduu gibi, bu ha yat uslbuna gre de "saatlerimiz ve "gnlerimiz var d. Mslman gnnn balangcn afan parlts ve sonunu akamn klan tayin ederdi. Madenden salam kapaklar altnda sakl tutulan eski masum
72

saatlerin yelkovanlar yorgun bcek ayaklan tarznda gnein sema zerindeki hareketiyle az ok ilgili bir hesaba uyarak, minenin rakamlan zerinde yrrler ve sahiplerini, zamandan aa yukan bir dorulukla haberdar ederlerdi. Zaman sonsuz bahe ve saatler, orada aan, kh saa, kh sola meyleden, gneten rengrenk ieklerdi. Yabanc saati alkanlndan evvel bu iklimde, iki ucu gecelerin karanlyla simsi yah olan ve srt eitli vakitlerin krmz, sar, lcivert ateleriyle yol yol boyal, byk bir canavar halinde, bir gece yansndan dier bir gece yarsna kadar uza nan yirmi drt saatlik "gn" tamlmazd. Ikta bala yp kta biten, on iki saatlik, ksa, hafif, yaanmas kolay bir gnmz vard. Mslmamn mesut olduu gnler, ite bu gnlerdi, erefli gnlerin vakalarh bu saatlerle ltler. Geri, astronomi hesaplarna gre bu "saat" iptida ve hatal bir saatti. Fakat bu saat htralann kuts saatiydi. Alafranga saatin adetlerimiz ve ilemlerimizde kabul ve alaturka saatin geri safa dp camilere, trbelere ve muvakkithanelere bra klm battal bir "eski saat" haline gelii hayata bak tarzmz zerinde korkun bir tesire sahip olmam de ildi."

Burada artk "ideoloji" yalnz bir siyasal konu ile ilgili ola rak deil, tm toplumsal mekanizmay belirleyen "anlama'larla ilgili olarak karmza kyor. deolojinin zerinde durduumuz bu ekseni, yani "kaba" anlamda ideoloji, "sis tematik" ideoloji ve toplum iinde elde edilen bilgilerin bizi za man deitike daha baka "gzlk'lerle gerelendirmesi dik katimizi bir drdnc soruna ekiyor. Bu sorun da yle: ma dem ki insanlann evren hakkmdaki bilgileri zaman zaman deitirdikleri "gzlk"lere gre deiiyor, dnyada varabile
73

ceimiz bir "temel gerek" var m, yoksa btn gerekler "gzlk" arkasndan grlmesi zorunlu olan gerekler midir? Mannheima genellikle yaktrlan fikir onun toplum gereklerini belirli bir devrin "gzlkleriyle" artlanm gre li gerekler olarak grddr: "Bilen", toplum konusundaki bildiklerini "bilenin toplum iindeki yeri'nden alglar.74 Marx da, hatrlayacamz zere, insann toplum iindeki ye rinin dndklerini etkilediine inanyordu, ancak Marxa gre toplum konusunda nesnel bir bilgi mmkndr. Top lumdan yararlanamayan kii veya gruplar, toplumun dna atlm olanlar toplumu nesnel olarak deerlendirebilme ansna sahiptirler. Bu tek bir kii olabilir veya proletarya gibi bir grup olabilir. Fakat Marxin anlatsnda bir noktay ak olarak anlayamyoruz: "Nesnel" olarak kavranan toplu mun tm zellikleri midir, yoksa zelliklerinin bir paras mdr? Bana yle geliyor ki, Marxa gre, toplum gereklerini nesnel olarak grebilenler bile geree Marxin "bir devrin dncesinin snrll" eklinde bahsettii gr asndan baktklar iin gerein ancak bir blmn grebiliyorlar. Fakat grdkleri gerek nesnel bir gerek. Mannheima gre mesele biraz deiik. Mannheimn dncesinde dnya en derin anlamnda nesnel bir yapya sahip,75 fakat insan dncesi bu derinlik lerin ok sathnda gelien tarihsel boyutlarla ortaya kyor. Bu anlamda bugnk sosyal alglamamzda "olgu" diye bir eyden bahsedilemez. Ancak, insanlarn kendi gr alar na gre birok toplumsal olgunun arasndan setikleri ve kendi alarndan "olgu" olarak grdkleri ve toplum kuram

larnda yer verdikleri hadiseler var. Bylece, dn sreci daima bir devrin, bir kuan, bir grubun kendi alglarnn izgileriyle snrlandrlmtr. nsan dncesi hakknda bil diimiz bir tek ey var: insanlar eitli gr alarn hep badatrmaya almlardr, bir "btn grmeye alma" eilimi gstermilerdir. Uzun vadede, byle bir eilimin so nucu olarak dnyann byle nesnel bir gerek yaps karm za kabilir, fakat bu anda byle bir yapnn mevcudiyetini varsayamayz.76 Mannheim btn bu anlattklarnn yalnz toplum konu sundaki dncelerimiz iin mi, yoksa doa konusundaki d ncelerimiz iin de geerli olup olmadn ak olarak be lirtmiyor. Fakat, konu nemli, zira felsefe tarihinde yalnz toplum kuramlar iin deil doa, fizik, kimya kuramlarnn da greli olduklar ileri srlmtr. Konunun kapsam top lum hakkndaki bilgilerimizin de snrn geiyor. Konu, bu genel adan, yle belirlenebilir: dnyadaki doa veya top lum olaylarn anlatan kuramlar ancak kendi zamanlarnn dnce zelliklerini yanstan yaptlar mdr, yoksa her za man iin geerli hakikatler mi ortaya karyorlar? Bu konu yu anlamann belki en kolay yolu, bu noktada gemi tart malar ksaca hatrlatmak olacaktr.77 19. yzylda bilimsel kuramn kullanlmasyla elde edilen ilerlemeler, bu kurama bal bir dnce eklinin ortaya k masna neden olmutu. Fiziktesi aklamalar anlamsz bu lan, olgular aka incelemeye dikkat edildii oranda "ger ek" dnyay kavrayabileceimizi ne sren bu yaklama "pozitivizm" (olguculuk) ad verildi. Daha nce zerinde dur duumuz aydnlanma devri fikirlerine kadar geri yrtlebi len bu gr as, August Comte, J. S. Mili, Spencer gibi 19.
76 a.g.e., s. 103. 77 Bak. Mandelbaum, History, Man and Reason, s. 10-11.

74 Edward Shils "Ideology and Utopia-by Karl Mannheim," Daedalus (Win ter, 1974) s. 85. 75 From Karl Mannheim (Yaymlayan ve nsz yazan, Kurt H. Wolff, New York, 1971) s. XXV.

74

75

yzyl dnrleri tarafndan sistematik bir hale getirildi. Bu akmn zelliklerini yle anlatabiliriz: 1. Metafizik bilgi, yani gerein gzlem d bir anlatma dayanabilecei fikri yanltr. Bilimin temeli gzlemdir. Baz pozitivistler gzlem dnda insann alglayabilecei bir ger ek alan olsa bile, bu tr gerekleri alglama olana olmad iin, bunlarn, aratrma konusu olamayacak bir alan olutrduklann belirtirler. 2. Bilgimizin geerlilii, fizik ilimler gibi daha sistema tik bir mantksal yap gsteren ilimlere yaklatka artar. 3. Bilimsel bilgi belirli bir olgu ile bir dier olgu arasn daki ilintiyi bir "doa kanunu" eklinde ifade edebilmektedir. Belirli bir olgunun beraberinde dzenli olarak bir dier olgu yu getirdiini saptayabilirsek, bu, bilgimizi ilerletmi bir bu lutur. Bylece, ilerde olacak bir gelimeyi nce gelen bir ol gudan karabiliriz.78 19. yzyl btnyle bu yaklamn damgasn tar. Bili min gvenilir, kurallar ve ilemleri ak bir yntem olduu en geni ekilde yaylan bir dnce olmutu. John Stuart Mili gibi birinin pozitivizmi desteklemesi, bu kuramn "za rarl ve yanl" sosyal doktrinleri ortadan kaldraca inanc na dayanyordu.79 Pozitivizmin biyolojik ilimlere uygulan mas Claude Bemardm 1865de yaymlanan Introduction a lEtude de la Mdecine Exprimentale (Deneysel Tbbn nce lenmesine Giri) adndaki eserinde savunulmu, bu akm 1870lerde Claude Bernardn rencisi olan akir Paa yo luyla Trkiyede tp reniminde etkili olmaya balamtr.80
78 a.g.e., s. 10-13. 79 a.g.e. 80 akir Paann grlerini ifade ettii Drs- Hayat- Beeriye adnda ki ders notlan ilk defa olarak 1894de baslmtr, fakat bu fikirlerin da ha nce rencilerine Asker Tbbiyede intikal ettirildii muhtemeldir. akir Paanm bu fikri Drs- Hayat- Beeriye de yle anlatlr

Ayrca Darwinin kuramlar da pozitivizmin damgasn ta yordu. . Bu ekilde sistematik bir bilim -ya da felsefe- yaps orta ya karmak isteyenlere "sistematik pozitivist"ler diyeceiz. Pozitivizmin 19. asrda yaylmasnn bu felsefi ekoln fikir lerine dayanmayan daha dolayl bir kkeni de mevcuttur. Pozitivistlerin felsefe sistemini kabul etsinler veya etmesin ler, birok kimseler 19. asrda pozitivistler gibi dnmeye baladlar. Bu akma da "ikincil" pozitivizm diyebiliriz. Bu ekilde geni bir kabul gren pozitivizm, 19. asrda ok etkili bir dnce akm oldu. Fakat bu dnce tek etkili dnce akm deildi. Pozitivizmin karsnda insann dnya gr nn "greli" olduu, insanlarn dnya hakkndaki bilgileri nin bir devrin veya bir medeniyetin rn olduu fikri yeralmt. Bu fikir bazen "yumuak" bir ekilde, bazen de daha kesin olarak ortaya atlyordu. En genel anlamnda, pozitivizme kar kan her trl kuramn aslnda tarihsel bir ek seni olduu fikrine genel olarak "tarihselcilik" adn verebili riz. Bu iki kart gr etrafndaki tartmalar son derece aprak felsef analizleri gerektirdii ve son yetmi yl iin de grkemli bir literatr ortaya kard iin, biz burada bu konuda dnlenleri ancak en genel anlamyla yansta bileceiz. Bu genellemenin yanltc olmamas iin de baz tartmalar anlatmaya alacaz. Marxm fikirleri tarihselciliin "yumuak" ekli saylabi lir, zira Marx, bir taraftan insanlarn toplum hakkndaki bil gilerinin iinde yaadklar devirle greli ve kstl olduuna inanrken, dier taraftan bu kstllktan kurtulabilmenin bir
(1909): "Yalnz vaka-i uzviyye deil, belki kinatta tahadds etmekte olan kavanin ve bilcmle asar, kuvay hikemiyye ve kimyeviyeye tabi olup hibiri kavanin-i hikemiyye ve kimyeviyenin haricinde zuhur et mez." Fmdkolu Z. Fahri (sie), timaiyat, nc Kitap, Metodoloji Nazariyeleri, (3. Bas., stanbul, 1950, s. 449, Drs, s. 10dan naklen).

76

77

yolu olduuna da inanyordu. Bu da iki ekilde oluyordu: Bi rincisi, baz insanlar -toplumdan honut olmayanlar- toplu mu nesnel olarak deerlendirebiliyorlard. kincisi, doa bi limlerinde insanlar artk tek geerli metod olan "bilimsel metod"u bulmulard ve bu metod insana doa konusunda mut lak karsna geilmez bilgiler veriyordu. Yaknda, insanlar toplum iinde Marxin toplum iin bilimsel metodun bir uzants sayd "diyalektik'1 metodu kullanacaklar ve greli olmayan gereklere varabileceklerdi. "Diyalektik metod" Marxin 19. yzyl bilimcilerinin kulland metoda bir eklentisiydi. Hegelden ald bir yaklama gre doa ve toplumun iindeki dinamik hareket "zt"larn atmasndan geliyordu. Mesele, bu "zt"lar bulup onlardan sonu karmakt. Diya lektik metod bir yana, Marx insanlarn "gerek" gerei alg layabileceine inanyordu. Bylece, Marxin felsefesi, iinde ayn zamanda greli ve "mutlak" unsurlar olan bir dnce olarak karmza kyor. Bilimsel kuramlarn ancak "greli" olarak gerei yanst tn ileri sren ikinci kuram kmesi Rickert ve Diltheyin fikirlerinden ve bu tartmalara girenlerden olumutu. Ha trlayacamz zere, bu dnrler, bilimsel kuramlar iki ye ayryorlard. Bir taraftan fizik bilimleri kmelendiriyor, dier taraftan insan bilimlerini ayryorlard. Onlara gre, fi zik bilimlerin yaklamlar ile insan bilimlerinin yaklam lar bir deildi. nsan bilimlerinde "anlam" ve "zaman" gibi unsurlar bu konularda ileri srlenleri "zaman" veya "sosyal yap" ile greli klyordu. Tarihselciliin nc kkeni bizzat pozitivist akmn iinden kyor: 19. asrn sonuna doru baz fizik bilimcileri kendi kullandklar kuramlarn ne denli genel kuramlar ol duu konusunda pheye dyorlar. Bunun tarihsel gelii mi de yle: 19. yzyl pozitivizminin nemli rneklerinden biri Darwinin "Geliim" kuram idi. Gerekten, bu kuramda
78

canllar arasndaki farklarn eskiden olduu gibi "Allahn Ni yeti" gibi bir etkiye balanmadan yalnz doa olaylarnn bir sonucu olarak nasl ortaya kt anlatlyordu. Darwinin fi kirleri 19. yzyln son eyreinde inanlmayacak kadar ge ni bir etki gsterdi, her tarafa yayld, hatta birbirinden ok farkl kuramlar desteklemek iin kullanld. Darwinin fikir lerinde "hayat mcadelesi" ve bu kavgada doann artlarna uyabilenlere zamann ak iinde tannan imknlar nemli bir yer tutuyordu. rnein, insan zeksnn geliimi, bu a dan, evreye uyabilmesinin bir rn saylmaya baland. Fakat bir defa insan zeks byle bir adan deerlendirilince insanlarn bulduklar bilimler iin de ayn eyi sylemek mmknd: bilim de insanlarn evreye uyma abalarnn bir parasdr. Bu adan bakld zaman bilim sistematik pozitivist teoride olduundan ok daha esnek, zamann ve meknn artlarn yanstan bir yap haline geliyordu. Dier taraftan, balangta pozitivizmin bilgi teorisi Condillacnkine benzer bir biimde iken, zamanla byle bir yaklamn i tutarllk bakmndan baz eksiklikleri olduu grld. Condillac, kullandmz kavramlarn dtan gelen etkilerin sonucunda ekillendiini sylemiti. yleyse, bu et kilerin kmelenmi ekli olan kavramlarmz ve kurduu muz kuramlar "mutlak" bir gerei deil bir "kmelenme eklini yanstyor. Bu kmelenme ekli bize bir gn "atom" kavramn, ertesi gnse bambaka bir kavram tretebilir. Dtan gelen ve dnya hakkndaki bilgimizi oluturan du yum kmeleri insann iinde oluan bir kmelenmeden ba ka bir ey deilse o zaman; 1) teki kmeleme sreci dtn gelen duyu kadar nemli, 2) "Bilim" dediimiz ey ileride ola bilecek olan bir olay nceden kestirmeye yarayacak kalplar sa, bu kalplardan yalnz biri "doru" deildir: Hangi kalp larla ileriyi kestirebilirsek bunlarn hepsine "bilimsel" adn vereceiz. Gerekten de, zamanla, deiik temel varsaymla
79

r birbirinden farkl olan fizik sistemlerinin ortaya kt g rlmt. 19. yzyl sonunda ve 20. yzyl banda Mach ve Avenariusun ileri srdkleri bu grler, daha sonra Henri Poincarenin fikirlerinde daha da geliti. Poincareye gre gzlem kendi bana bir ey ifade etmez. nemli olan gzlemlerin iinde birletirildii kuramdr. Kuramlar ise tarihsel bir geli im gsterir ve yerlemi bir kuram bir mddet iin "doru'dur, fakat bir mddet sonra insanlarn gzlerini baz nemli gelimelerden zorla ayrc, yanltc bir fonksiyon grmeye balar. O zaman zararl olmaya balar. Bizim iin nemli olan bu noktada, 20. yzyln banda artk Diltheydeki gibi yalnz "insan ilimleri" kuramlarnn bile "greli" sayldklar bir noktaya gelmi olmamzdr. e itli skillerini ksaca anlattmz "tarihsel"ciliin zellikle rini ylece zetleyebiliriz: 1. Duyu verilerinin dorudan doruya alglanmay: Po zitivizmin 19. yzyldaki biimine gre insan nce alglar, sonra dnr. Bylece alglama "arnm" bir etkenlik (faa liyet) olarak dnlr. Dnce kalplarmz ona etkide bu lunmaz. Bunun kart olan tarihselciliin bilim kuram d ncesiz bir alglamann mmkn olmaddr. nsann etra fndaki olaylar anlayabilmesi iin "iinden" ekillendirilmi kalplar varsaymak gerekir. D dnya ile olan ilikimiz dorudan bir iliki deildir, bu adan, biz ancak dnce ka tegorilerinin bize gsterdiklerini alglarz. Bellek kalplar mz da temel veri olduuna gre, "gerek" gerei alglamak gibi bir ey olamaz. 2. nsan dncesinin tarihsellii: Bu gre gre her dev re veya kltr kendi zelliini tayan bir dnya gr geli tirir. Bir kltrden bir dierine geerken de dnya grnn deitiini grrz. Bilgi, bylece bir "a"dan elde edilen bil gidir, o gr asnn, o perspektifin damgasn tar.
80

3. Gerein grelii: Felsefe uzun zamandanberi "gereki aramaktadr. nsan belleinin tarihsellii zerinde duranlar ise son bir "gerek'e varlabileceine phe ile bakarlar. Marxm bu sorunu nasl zdn yukarda grmtk. Ta rih sekilere gre gereklerin bir gr asndan deerlendi rilmesi o kuramdan karlacak sonularn "yanl" olduu sonucunu karmaz, ancak bu sonular gerein yalnzca bir blmn aydnlatacaktr. Newton fizii snrl bir fizik olay lar kmesini dzene sokar, Einstein fizii Newtonun iddet le kar koymu olaca anlamlardan hareketle baka bir fi zik olay kmesini anlatr.8 1 Diyebiliriz ki pozitivizm 19. yzylda ne kadar yaygn bir hale geldiyse, 19. yzyln sonuna doru da "grelilik" o denli bir etki yapmaya balamt. Bundan ilk kukulanan kimse Gottlob Frege adnda bir dnr ve matematiki olmutu. Fregeye gre 19. yzyl boyunca gerein greli olup olmad konusundaki tartmalar bir noktada ak ve seik deildi: filozoflar "kavramdan szederken bundan mantksal balan tlar m, yoksa grgn (ampirik) ilikileri mi kasdettiklerini ak olarak belirtmemilerdi. Fregeye gre formel "dnce kanunlar" (yani mantk ilemlerinin kanunlar) ile "dn me kanunlar'n, insanlarn gerekte nasl dndklerini birbiriyle kartrmamak gerekirdi. Frege ayn zamanda kavramlarn tarihle snrl olduklar fikrine kar kyordu:

81 Bu bilgiler ve tarifler iin bk. Eugene F. Miller, "Positivism, Historicism and Political Inquiry," APSR (66) Eyll 1972, s. 796-817. Bu makalede ve makalenin eletirileri olan aada kaynaklarda pozitivism ile tarih sellik iin son derece zengin bibliyografik kaynaklar verilmitir. Bk. Da vid Braybrooke and Alexander Rosenberg. Comment: Getting the War News Straight: The Actural Situation in the Philosophy of Science," APSR a.g.e., s. 818-826, Richard S. Rudner, "Comment: On Evolving Standard Views in the Philosophy of Science," a.g.e., s. 827-845, Martin Landau, "Comment: On Objectivity," a.g.e., s. 846-856.

81

Her eyin nasl baladn aratrp bu adan nes nelerin z konusunda bilgi edinmeye alan tarih ta bii ki meru bir yaklamdr; fakat bu yaklamn s nrlar da vardr. Her ey her an deimekte olup za man iinde biimini durmadan deitirseydi ve hibir ey zamann etkisinden arnm olarak eklini muha faza etmeseydi, o zaman dnya hakknda herhangi bir bilgiye sahip olmamz imkn dnda olur ve her ey karklk iinde bulunurdu.82 Fregeye gre, filozoflar grgn bilimlerin bulularn bir tarafa brakp salt ve saf "kavram"lardan karabileceklerini aratrmaldrlar. Bir matematiki olan Frege iin bu neri nin izlenmesi kolayd, fakat izinden giden baz filozoflar iin bu tutum uzun vadede ok zor problemler yaratt ve bu yaza ra gre, sosyal bilimlerin gelimesi iin zararl oldu. Fregenin nerileri 1890lferda Bertrand Russelln mate matik ve mantk konusundaki almalar iin bir rehber ol du. Daha sonra yarm yzyl kadar bu felsef etki ile geliti ve Viyanada ve ABDde nemli bir iz brakt. Russel ve birlikte alt Whiteheadin matematik ve mant birletirmee alma abalar 20. yzyln ban da olumakta olan bir felsefe akmn etkiledi. Matematik mant gerek fizik bilimlerde gerek insan bilimlerinde kullanmaya alarak yeni bir gr ortaya karmaya a lan bu akma "Viyana evresi" diyoruz. Bunlarn bir ks m "mantksal pozitivizm" adnda bir yaklamla ortaya ktlar. Bu kimselerin arasnda A. J. Ayer, M. Schlick, Rudolf Carnap, Carl Popper, C. G. Hempel gibi dnrleri

sayabiliriz.83 Bu pozitivizmi yeniden canlandrma hareketi zamanla bilim felsefesinde ok etkin oldu. Akmn asl abas dilin ifa delere deer balayan (yani kiisel veya kltrel tercihler ifade eden) etkilerini ortadan kaldrmak iin objektif bir bi lim dili ortaya karmakt. Mantn bir ekli olacak olan bu dille gnlk dilimizin mphemlii ortadan kaldrlacakt. Yanllara yolaan biiminin yerine nesneler arasnda iliki leri matematiksel bir kesinlikle ifade eden bir dilin yaratl masna gidilecekti. Bu, bir bakma, Condillacm programnn ada bir ekli oluyordu. Gerekten de mantksal pozitivistlerin kullandklar sembolik mantk nceleri nemli felsefe problemleri olarak grlen baz sorunlarn sama sorunlar olduunu gsterdi. Fakat asl mesele iki noktada toplanyor du: Bunlardan birincisi "ey"ler arasndaki ilikileri mantk sal ifadelere indirgemek, teknik bakmdan, mantn kendi asndan imknszd. Mantksal pozitivizmin nderlerinden Reichenbach bunu yle ifade ediyor: [(Geen blmde incelenen)] sembolik mantk bir tmdengelim mantdr... Bu mantk yalnz mantksal zorunlulukla nitelenen dnce ilemleri ile urar. Grgn (ampirik) bilim, tmdengelim ilemlerini geni lde kullanmakla birlikte ayrca ikinci bir mantk biimini de gerektirmektedir. Bu mantk trne, t mevarm ilemlerinde kullanld iin tmevarm mant ad verilmitir. Bir tmevarm karmn bir tmdengelim kar mndan ayran zellik "bo" olmay, ncllerin iinde tamad sonulara gtrmesidir. rnein, btn
83 Bir kaynak iin Bk. The I^egacy o f Logical Positivism (Peter Achinstein ve Stephen R. Barker (Baltimore 1969).

82 G. Frege, The Foundations o f Arithmetic (Breslau, 1884), s. VII., ng. Tercmesi Austin, 1950, zikreden Stephen Toulmin, Human Understan ding Cilt I (Oxford, Clarendon Press, 1972) s. 55.

82

83

kargalarn kara olduu, grlen btn kargalarn ka ra olduu nclnn mantksal ieriinin iinde deil dir: ncl doru, sonu yanl olabilir. Tmevarm bvndan nceki gzlemlerin zetinin tesine gidecek bir ey kefetmek isteyen bir bireysel yntemin aracdr.84 Gene Reichenbacha gre "tmevarm karmnn ince lenmesi" olaslk kuram iinde yeralr, zira gzlemden tre tilmi olan bilgiler bir kuram mmkn klabilir, fakat bun dan ileri gidemez. Bir teoriyi kat (absolutely certain) hale getiremez.85 Reich enbachn bu satrlar yazd zamandan beri bilim felsefesi bir hayli geliti, fakat ileri srd grler tazeli ini hl muhafaza ediyor. Bugnk yaklamlar ok daha dikkatli ve bunlarn zn yle anlatabiliriz: belli bir bilim sel kuramn doruluu ispat edilemez, fakat yanll ispat edilebilir hatta, ok zaman bir bilimsel kuramn ne denli doru ya da yanl olduunu anlamak bile zordur. Bu anlay ancak zamanla ortaya kar. Lakatos bunu nemli bir fizik deneyi olan Michelson-Morley deneyi iin ok ak bir ekilde gstermitir.86 Bizim bu konudaki yaklammz Stephen Toulminin Human Understanding (nsanda Bilme)87 adndaki yaptn dan esinleniyor. Toulmine gre bilim iinde mantk zorun luluk konusu bilimin "gerek"leri aklamasndan ayr bir konudur. "Bilim"in gerekleri aklamas greli ve tarihle s nrl bir ilemdir. rnein, 19. yzyl kimyasnn zellii 19.
84 Hans Reichenbach, The Rise of Scientific Philosophy (Berkeley ve Los Angeles, 1962) s. 229. 85 a.g.e., s. 231. 86 Bak. Criticism and the Growth o f Knowledge (Imre Lakatos ve Alan Musgrave, Cambridge, 1970) s. 159. 87 Stephen Toulmin, Human Understanding, Cilt I (Oxford, 1972).

yzyldaki kimyaclarn "atom", "molekl" gibi kavramlar kullanmakta ortak bir gre sahip olmalarnda toplanyor. Atom kavramna dayanan bir kimyay kabul etmek berabe rinde belli birtakm grngeler etrafnda toplanan sonular zorunlu olarak getirir, fakat 20. yzylda kimya bunun tesi ne gemitir ve baklar "atom" ve "molekl kimyasyla gr memize imkn olmayan yeni grngelere ynelmitir. Bu ay r grng kmelenmelerini incelemek iin kullanlan kav ramlar pekl birbiriyle uyumayabilir. Bunun yannda be lirli bir bilim dal hibir zaman birbirine tamamen uymu "paralardan olumaz. Her bilimde birbirinden ayr gelien aratrma alanlar vardr, bunlarn birbiriyle ilikisi olduka "yumuak" bir ilikidir, mantksal bir btn ortaya kar mazlar. Bu paralarn bazlar birbirleriyle ters ynde bile olabilirler. Bylece bilim bir dn giriimi (intellectual en terprise) olarak dnlebilir. Fakat bu teebbs tarihsel artlara gre deiedursun, bu bilim dalnn snrlar iinde alanlarn kullandklar ilemler mantk metodlarndan ayrlamayan ilemlerdir. Belirli bir mantk ilemi ise -koyduu ncllerin erevesi iinde- kesin sonu verir.88 Bu blmn banda Mannheim ile ilgili olarak ortaya attmz bir sorunun, bylece modern bilim felsefesince bir bakma "Mannheimvari" bir ekilde cevaplandrldm gr yoruz. Fizik bilimler bile, bir adan, tarihsel bir sre iin de gelien bilimlerdir. Ancak, burada, Dilthey ve Rickertin fizik bilimlerle insan bilimleri arasnda yaptklar temel ay rm zerinde bir daha durmak istiyorum. "deoloji" gibi ya ptlarda fizik bilimlere nisbeten "gerei" daha "renkli" gz lklerle alglamamz zorunlu klan bir zellik mevcuttur: ideoloji, toplum konusundaki bilgi ve grlerimize dayanan

88 Toulmin, Human Understanding, s. 25, 28, 72-73, 84-85, 168.

84

85

bir fikir kmesidir. nsanlarn toplum konusundaki bilgileri nin tretilmesi ise "fizik bilimlere" oranla kaba anlamnda "mantk d" elere ok daha arlk veriyor. Bu bilgiler toplumun bize hazr olarak verdii nyarglardan kolayca kurtulmuyor. Fizik bilimlerde snrlayc olan "kavramsal a"dr; toplum bilimlerinde snrlayc eler daha da derine, baz konulardaki duygularmza, toplumun bize ocukluu muzdan beri kabul ettirdii elere gidiyor. "Kaba anlamda" mantk d deyiim de undan dolaydr: insanlarn duygu mekanizmas anlald zaman, belirli baz toplumsal olay lara ne gibi deerler baladklar belirdiinde, bunlarn da bir "mant" olduu anlalr, fakat bu mant bilmek iin nce mekanizmay anlamak gerekir. Tpk Arapay ren mek iin salk verilen usul gibi: Arapa bir cmleyi okumak iin nce anlamn bilmek gerek... Toplum konusundaki bilgilerimizin tretilmesinde mate matik "mantk" nisbeten az bir yer tuttuu iin, mantksal pozitivizm toplum olaylarn aydnlatmakta az baarl ol mu, ve bu yazara gre toplum bilimlerinin ilerlemesine ba ya engel olmutur. Bu da yukarda belirttiimiz, mantksal pozitivizmin "asl sorun'unun ikinci ynn oluturuyor. Zi ra, mantksal pozitivizmin bir zellii ok "arnm", "soyut" bir dile dayanarak sonu aramasdr. Kulland "dil tama men sun nermelerden oluan "sembolik mantk"tr.89 Oy sa, gnlk hayatmzda yaantmz hi de soyut olmayan gnlk konumaya dayanr. rnein, "kapitalizm batacak tr" ifadesinin bu soyut, matematiksel dile uyan bir taraf ol89 Bundan dolay da mantksal pozitivistler arasnda iki u belirdi: Schlick nderliindeki grup insanlarn duyduklarndan tmn ifade edecek olan her eyi temel veri olarak kabul ediyordu. Carnap ile Neurathin nderlik ettikleri bir grup ise mantklarn fiziksel nesnelerle snrl kl mak istiyordu. Bk. Bryan Magee, Modern Brilish Philosophy (Londra, 1.971) s. 50 "A. J. Ayerle konuma '.

madii iin sembolik mantkla ne doruluu ve ne de yanl l ifade edilebilir. Sorun bilim felsefesinin kulland "dil"de ifade edilemeyen ifadelerin gnlk hayatmzda nemli bir yer tutmasndan ileri geliyor. rnein, bizi toplum hayatn da harekete geiren "Din insan kurtarr", "Kapitalizm bata caktr", "Smrye son" gibi fikirlerdir. O zaman bunlar fel sefeci olduumuz iin "saymamak" toplum hayatnn nemli bir ynn inkr etmek anlamn tayor. Bu sonucu, daha derin ve dil olanaklarnn snrlandrd bir planda mantk sal pozitivistlerle bir zamanlar beraber alm olan ve belki de yzylmzn en nemli felsefecilerinden olan L. Wittgenstein grmt. Balangta sembolik mantkla doruyu sap tayabileceine inanan Wittgenstein, hayatnn sonuna doru felsefe problemlerinin "sembolik mantk" problemleri olarak ortaya konmadan nce, daha tabanda olan bir dzeyde, gn lk dilimizin -ve beraberinde getirdii yaam erevesi- ka tnda zmlenmesi gereine inanmaya balamt. Dorothy Emmet, Rusel, Rles and Relations adndaki kitabnda, kul landmz gnlk dilin bizi hakikati "yanl" bir ekilde alg lamaya gtren bir dier unsuru zerinde durmutur.90 Emmete gre, toplum hakkndaki grlerimizin ounluunun normatif bir ierii vardr. Baka bir anlatmla "Blent Ecevit babakandr" cmlesi kendi bana deer tayan bir cm ledir. Zira, "babakan" szc "vatandalara hizmet etmek le ykml bir kii" anlamn ierdiine gre, "Blent Ecevit babakandr" dediimiz zaman "Blent Ecevit halka hizmet le ykmldr" diyoruz. Emmetin zerinde durduu konu bize ideoloji kavramn incelerken yeni bir kap ayor: gnlk dilimizdeki kavram larn bazlarnn bir ahlki sorumluluk "yk" tadklarn
90 Dorothy Emmet, Roles, Rules and Relatiom ^Kurallar, Roller ve liki ler) (Londra, 1966) s. 145 ve s. 138 v.d.

86

87

hatrlatyor. Szcklerimizin bu yk bazen de "duygusal" olabiliyor. "Duygusal yk" tayan bu kelimelerin bir ksm "yuh" kelimeleri, bir ksm da "yaa" kelimeleridir. Bir ksm belirli bir ortamda kendinden olumlu bir yk tar: rnein Trkiyede "bayrak", "Atatrk" gibi. Bir ksm bunun aksine, olumsuz bir yk tar: "Rum", "Yahudi, "Vahdettin", "CIA" gibi. Fakat Emmetin zerine parmak bast konudan daha mhim olan bir zellik, kullandmz kelimelerin bir "dnya gr" iinde yeraldklar ve o adan bakld zaman ok nemli bir toplumsal fonksiyon meydana getirdikleridir. n sana etrafndaki kinat alglamaya yarayan bu "gr e "kltr" diyoruz ve kltrn olutuu paralara da "simge" diyoruz.9 1 "Simge'ler bize toplumun iki alannda rehberlik eder, birincisi "bilgi"lerimizi sistematikletirmemizi mm kn klan bilisel ereveyi salar: "zm"le "bac"y birbi rinden ayrmamza yarar; ikincisi, ahlk ve duygusal haya tmza bir dzen verir: "hrsz' "aziz"den, "iyi"yi "ktu'den ayr tutmamz salar. imdi bu konuyu ele alalm.92

B l m III

Bilgi, sembol ve kltr

91 Kltr kavram iin bk. Fred W. Voget, "The History of Cultural Anthro pology," Handbook o f Social and Cultural Anthropology iinde (John H. Honigman, Chicago, 1973) s. 1 v.d. 92 Burada konuyu basitletirebilmek iin bir nokta zerinde durmadm: toplum iinde oluan "anlamlar" herkes iin tamamen ayn deildir. Bunlar bir skala zerinde deiir. rnein "Atatrk" Trkiyenin btn vatandalar iin ayn anlam tamaz. Okullardaki "Atatrk" kylnn evindeki, son zamanlara kadar "padiah" kavramnn armlarn be raberinde getiren "Atatrk'le bir deildir. Bu anlam farkll imkn ve vurgunun zaman zaman deiebilmesi sosyal deimeyi mmkn klan toplum zelliklerinden biridir. Bunun iin bk. Ernest Gellner, "Concepts and Society" in Sociological Theory and Philosophical Analysis (Dorothy Emmet and Alasdair Macintyre, New York, 1975) s. 115-149.

BUNDAN nceki blmde, Dorothy Emmetin fikirlerinden bahsederken, toplumsal eylemi ortaya karmakta ok nem li bir fonksiyon gren baz kelimelerin deer armlar "ta dklarn" grmtk. Bu bulgu aklmza yle bir soru ge tiriyor: Acaba kullandmz kavramlarn hangileri bu ekil de "ykl" kavramlardr? Bunu da anlamak iin Simgesel (sembolik) sosyolojinin baz ynlerini gzden geirmemiz ge rekecek. Bir kere Trkiyede genellikle zerinde durulmayan bir noktay ele alalm: "simge ile "iaret" arasndaki fark.93 "aret" toplum iinde kullanlmakla beraber anlam ntr olan bir soyutlatrmadr. Asfalt yolun zerinde baz yerler de, tarlalardan hayvanlarn birden otomobil srcsnn
93 Bu fark iin bak.: Beattie, Other Cultures (Londra, 1964) s. 69. Bu b lmde Beattie, s. 65-77den zellikle yararlanlyor.

89

karsna kmas ihtimali karsnda, onu uyarmak iin yol kenarna ereve iine bir inek resmi koyarsak, bu bir "iaret"tir: bir inein mevcudiyetinin yerine geen "inek"le e an laml bir simgedir. Krmz trafik bir iarettir. Fakat k zl ihtill bayra bir "iaret" deil bir "simge"dir; bu bayra n beraberinde getirdii birok kark ve uzantl arm lar vardr. Bazlar iin bu bir sevin vesilesidir, bazlar iin hzn. Mill bayrak bir iftihar, sevin ve katlma simgesidir, beraberinde bu armlar getirir. Bylece, toplum iinde kullandmz tm kavramlatrmalar bu iki ana grup iine koyabiliriz. Bunlardan bir ksm "iaret"tir, bir ksm "simge"dir. Toplumsal hayatmzda kullandmz kelimelerin b yk bir blm "simge" tipindedir. rnein "parti", "ilerici lik", "din", "Kbrs" gibi. Bunun yannda, iaret niteliini ta yan baz kelimeler de zaman zaman "simge" olabilir: "emek", "toprak", "deniz", "ufuk" gibi. Demek oluyor ki, insanlar yaadklar ortam algladk lar zaman onu tarafsz bir armla deil, ok zaman ta rafl bir armla nitelendiriyorlar. "Kuran" kelimesi yal nz bir kitaba deil "mukaddes" bir kitaba arm yapar. "Vatan" yTnz toprak parasnn tarifi deildir, "ahlk" bir yk tayan bir kelimedir. simler iin bu daha da geerlidir: rnein Rusyada Lenin yalnz 1870-1923 arasnda ya am bir siyas lider deildir. O, ayn zamanda "rm arlk Rejiminin Tasfiyecisi", "Sovyet Genliinin Rehberi", "Felsefede Esiz Bulularyla Yol Gstermi Bir Dnr'dr. Rusyada Lenin ad kullanld zaman beraberin de bu armlar getirir. Belirli bir toplumun yapsal "ekli'ni devam ettirmeyi salayan unsur, bu toplulukta yaayan herkesin banda ta d bu gibi simgelerden oluan daarcktr. Simgeler nesil den nesile insanlara ayn toplumsal davranlarda bulunma y retir. rnein "katil" szc beraberinde daima "nefret
90

edilmesi gereken bir insan" arm ile beraber gelirse, "ka til" szc kaldka "katile kar nefret" messesesi de ka lacaktr. Bu adan bakld zaman "kanun" dediimiz top lumsal olaym toplumu ayakta tutan bir "simgeler sistemi" olduu grlr. Yukarda anlatlanlardan anlalyor ki, dnyay algla dmz zaman Marxn ve Freudun taktmza iaret ettik leri gzlklere -grup veya igd gzlne- bir yenisini ila ve etmek gerek: "Simge" sistemi gzl. nsanlar bilgiyi "tabiat"tan almazlar, toplumdan alrlar ve toplumdan alman bilgi ekillenmi bilgidir. Geleneksel toplumda anne ocuu na "padiah 'tan bahsettii zaman, o simgeyi gereken "hr met" arln vererek intikal ettirir, bugn de baba "dev let"! and zaman ayn armn olunun dncesine ge mesine dikkat eder. nsanlarn simgeler araclyla kurduklar toplumsal ile tiimi derinliine inceleyen ilk dnr grubu "sembolik etkileimciler" adyla tannan bir gruptur. Bu grubun iine, tm gr alar bakmndan, birbirleriyle yakn ilikileri olmayan G. H. Mead (1863-1931), Emst Cassirer (18741945), Jean Piaget (1896- ) gibi kimseler girer. Bu d nrlerin ortak taraflar insanlarn alglarnn Condillacn felsefesinde olduu gibi yalnz d ekenlerin sonucunda deil, bir "simgeletirme" sreci sonunda ortaya ktn ne sr meleridir.

A - Simge, renme ve bilisel evren Bylece, simgenin toplumsal hayatmzda adan nemli olduunu anlyoruz: renme sreci bir yerde simgeye bala nr, simgeler birden ok kimsenin paylat bir "toplum ha ritas" oluturur, simgeler toplumsal eyleme iten baz ar mlarn taycsdr, simgeler bu adan "ykl" simge (con91

densation symbols) olarak alr.94 Bugn renme safhasnda "simge'nin nemli bir yeri ol duu anlalm. renmeyi simgesel bir sre olarak gren ler de, renme teorisine artk Condillacn renme teorisin den olduka farkl bir ekilde yaklayorlar. Jerome S. Bru ner ve Jean Piaget gibi psikologlara baklrsa renme sre ci, hi de dostumuz Condillacn anlatt kadar basit deil. n san,kafas zerinde ekiller izilen bir balmumu deil. Za ten Marx, kendisine zg sezgisiyle bunu ok nceden gr mt. Bundan birinci blmde bahsetmitik. Bugnn renme teorilerine gre Condillacm fikirleri ocuklarn belki en ilkel renme kademeleri iin geerli olabilir, fakat, o cuk, gelimesinin belirli bir aamasnda "simgeleme" ad ve rebileceimiz yeni bir retim dzeyine giriyor. Bu dzeyin zellii ocuun etrafndaki drtleri "resim" halinde bey ninde tekilatlandrabilmesidir. Bundan sonra da ocuun bilgileri arttka, bu simgesel "demir'in etrafnda toplanr. Bruner kendisinin de gelitirdii bu teoriye Piagetin kat ksn yle anlatyor: Piaget (sensorimotor) zeknn birinci ksmndan bahsederken, onu, eylerin dnlmekten ok bera ber yaand bir devre olarak tanmlar. Zeknn bu aamasn tek ynde oluan ve her biri zel karakter ler tayan [fixed], her biri bir eyleme bal bir statik imaj silsilesine benzetir.95

Bruner, Piagetnin bundan sonraki aamayla ilgili bulgu larn yle zetler: "konik tasavvur, tasavvurlarda ikinci bir aama dr. Bu, ocuk dnyay eylemden bir dereceye kadar bamsz olan bir imge veya mekn emasyla tasav vur edebildii zaman belirir. Birinci yan bitirmekte olan ocuk bu ii yapmakta yolalmtr.96 Bruner kendi bulgularn yle anlatyor: "Tasavvurun gelimesinde arlk verilen unsurlar zaman zaman arpc bir ekilde deiir. nceleri, bir ocuk, dnyasn o dnyaya hakim olmak iin kullan d adetler (habitual action) asndan bilir. Zamanla aksiyondan az ok bamsz bir imgeler daarc ile tasavvur etme teknii buna ilve olur. Yava yava bu na aksiyon ve imaj dile geirmeyi mmkn klan yeni ve kudretli bir metod ilve edilir. Bylece (enactive) ve (ikonik) sistemlere bir ncs, hadiseleri kendine zg bir ekilde tasavvuru mmkn klan sembolik sistem ilve edilir.97 Bylece, nce dolaysiyle dokunduumuz bir konuya geli yoruz: "Dil" de kendi bana bir "simgeletirme" ilemidir ve simgesel sistemimizin esasn tekil eder. Bunun da -gene daha nce zerinde bir miktar durduumuz gibi- ideoloji ile ve bilginin kltrel ekillenmesi ile ok yakn bir ilgisi mev cut... Konuyu belki en ak ekilde Alman dnr Wilhelm von Humbold -daha 19. asrn balarnda- ortaya koymutu.
96 a.g.e., s. 21. 97 a.g.e., s. 1-2.

94 Edward Sapir "Symbolism", Encyclopaedia o f Social Sciences (New York, 1934) s. 492-495. 95 Jerome S. Brumer, Rose R. Olver ve Patricia Greenfeld; Studies in Cog nitive Growth (New York, 1966) s. 7.

92

93

Humbolda gre "insan, bir dereceye kadar, hatta denebilir ki, mnhasran, d evresini dilinin o evreyi sunduu gibi yaar."98 Humbolda gre, bylece, simgeler dnyasn bir te mel unsur, dil unsuru belirler. Bu ipularn 20. yzylda iki Amerikan antropologu, L. Whorf ve Edward Sapir sistematik olarak deerlendirmeye baladlar. 1940 ylnda Whorf konuyu u ekilde anlatyordu: "... Her dilin iinde mndemi [the background lin guistic system] sistem, yani gramer, fikirleri ifade et mek iin bir iletici ara olmakla kalmaz. Daha dorusu udur: dil kendi kendine fikir ekillendirir, kiinin d n faaliyeti, alglarnn analizi, fikir daarcnda ta dklarnn sentezi iin bir program ve rehber salar. Fikirlerin meydana gelii -eski tabirle- tamamen ras yonel, bamsz bir sre deil, fakat belirli bir grame rin parasdr ve gramerler aras farkllklar az olabil dii gibi ok da olabilir."99 Whorfun verdii ipularnn arkasndan giden ok oldu, fakat dille davran arasndaki iliki pek ak bir ekilde or taya kmad. Oysa bunun olduka basit bir izah mevcut: sosyal psikologlar "kltr" kavramn "iinden anlayarak" kullanmadklar iin, Diltheyin altn izmeye alt bir metod hatasna dmlerdi: aralarndaki pozitivistler iin

98 Zikreden J. A. Fishman, "A systematization o f the Whorfian hypothesis," Culture and Cognition iinde (J. W. Berry ve P. R. Dasen, Londra, 1974) s. 63. 99 a.g.e., s. 74, B. L. Whorf, "Science and Linguistics," Technological Re view, 44 (1940) s. 229-231, 247-248den. Bu konuda en yeni grlerin bir sentezi iin Bk: Aron V. Cicourel, Generative Semantics and the Structure of Social Interaction, Cognitive Sociology iinde (New York, 1974) s. 74 v.d.

bir kltr anlamak (Verstehen) nemli olmamt. "Behavio rism" ad verilen bu psikolojik basitletirmeye gre, nemli olan insanlara tesir eden d etkenlerdir. Bu etkenlerin orta ya kard sonuca baklr. Arada kiinin bu etkeni kendine nasl malettii, nasl yorumlad nemli deildir. Bundan dolay birok psikolog belirli bir d etkenin o kltrde yaa yanlar iin tad anlamlan sistematik olarak karmt. Aslnda, dilin kavramsal yetimize verdii biim konusu d nceye etki eden unsurlardan ancak birine deiniyordu. Dilcilerin ve psikologlarn ihmal ettikleri sembollerin deersel "yk" tamas ok daha dorudan insan etkileyen bir unsurdu. Bu "yk 'lerle bir dereceye kadar psikolog Osgood ilgilenmi,100 fakat o da inceledii kavramlar bir kltrn btn iinde tad anlama balayamamt. Bulularn gerek gnlk hayatn deney olarak yaanmasyla ilikilendirememiti. zellikle kltr antropolojisinin katklarndan insanlarn d alemden gelen etkileri ancak simgesel daar cklarnn verdii deerlere "vurduktan" sonra, onlar deer lendirdikten sonra harekete getiklerini anlyoruz. Bundan dolay da toplumsal davran anlayabilmek iin, simgeleme nin kltr erevesi iinde nasl altn aratranlar, Os good gibi psikologlardan ok daha ilgin sonular elde etme ye baladlar. Son yllarda bir kltr anlamaya alan iki akm, ba his konusu ettiimiz 19. yzyldan kalma, kaba ve yanltc pozitivizm ve behaviorismi bir dereceye kadar yeni bir yne evirebilmitir. Bunlardan biri psikolojide "emik" yaklamla "etik" yaklam arasnda bir ayrlk gren ekol, dieri sosyo lojide "etnososyoloji" olarak bilinen yeni daldr. Birinci akm da insan davrannn "her toplumda geerli" saylan ynleri100 Bak. C. E. Osgood, G. Suci, and P. H. Tannenbaum, The Measurement of Meaning (Urbana, 1957).

94

95

ni incelemeye insan davrannn etik yn denmitir. Belli bir kltrn gereklerine gre ekillenen zel toplumsal dav ran unsurlarna da emik yn deniyor.101 Buna benzer bir yaklam da etnososyoloji veya etnohilim ad verilen alma larda grlebilir. Etnobilimin ana tezi u: "Bir kltrn ince lenmesi, bu kltrn yerlilerinin snflandrma ve kavramlatrma sistemlerinin kefedilmesiyle ilintilidir ve kltre a priori (ncel) kavramlatrma modelleri yaktrlmamaldr."102 Bahsettiimiz sosyal bilimciler, Alman filozofu Ernst Cassirerin 1920lerde ve 30larda kan eserlerini daha ya kndan izleselerdi, bu hakikatlere ulamak iin bu kadar uzun beklemezlerdi. Cassirer, daha 1920lerde eserlerinde insan bilgisini temelde ilkel topluluklarda "mitos dncesi" biimini alan simgesel bir srece balamt. Daha sonra, Cassirer, Devletir Mitosu, nsan zerine Bir Deneme 103 adl eserlerinde bu fikirleri daha geni bir kitleye sundu. Geri Cassirere gre ada bilimle mitos uyumsuzluk halindedir, fakat bu filozofa gre yaammzdaki mitik (mitosu) unsur hl ok nemlidir. Sembolik daarca birinci derecede nem veren d nrlere gre simgelerin fonksiyonu yle: insanlar iinde ya adklar toplumu karmakark, anlalmas zor buluyorlar ve olgularn daha basite indirgemek zorunluluunu duyu yorlar. Toplum da kendilerine hazr bir simge dizisi vererek bu eilimlerini karlyor. Zaten, daha nce grdmz gibi, simgeye balama insan beyninin alma tarzna, renme srecine uygun bir zm. Toplum hayatnn simgesel ieri
101 H. K. Rorrmey ve R. G. DAndrade, "Cognitive Aspect of English Kin terms, Transcultural Studies in Cognition American Anthropologist 66 iinde (1964) II. Bl. s. 3, burada Culture and Cognition, Giri, s. 16dan. 102 a.g.e. 103 Ernst Cassirer, The Myth, o f the State (New Haven, 1946); Are Essay on Man (New York, 1946).

ini destekleyen yn, insann doal olarak iinde yaad toplumla ilgili olaylar bildii nesnelerin zelliklerine bala mas, soyutlamalarn bile somut rneklere gre yapmasdr. Sokaktaki adam "mesafe'yi deil "arn', "arl deil "kilo"yu bilir. Onun iin "devlet" bir jandarma onbas veya kaymakamdr. Devlet"in niteliini uzun teorik aklamalar la anlatmak, bilgilik taslamayan sokaktaki adam iin ok "hava"da kalr. Vasat vatanda -ve Trkiyede bu bilhassa geerlidir- evrenini bir "felsefe" haline getirmez: Onu bir hi kye, bir fkra, kssadan hisse olarak hatrlamay tercih eder, elle tutulmas zor toplum zelliklerini de gzle grl mesi mmkn "simge"lere balar. rnein, beraber retim yapan, ayn yerde yaayan, erkekleri beraber ava kan ilkel bir grup dnelim. Bu insanlar birlik halindedir, fakat bun larn birlii grubun iindeki insanlara nasl bildirilsin ve ha trlarda kalmas nasl salansn? O topluluun hayatnda nemli olan bir eyi, bir nebat veya bir hayvan simge ola rak, "totem" olarak kullanmak yoluyla. Fakat bunun yalnz ilkel topluluklar iin geerli bir sre olduunu sanmayalm. Herhangi bir toplulukta "ortak yaam" kavramn simgele yen elere rastlanr. Belirli bir kyde kullanlan yeldirme lerdeki rnt, o kyn btnln simgeler, bu birlik ba ka bir dzeyde "bayram" veya "milli mar" gibi bir simge ile simgelenir. Gene siyasal sistemin ne olduunu toplum iin deki kimselere anlatmak, baz kimselerin idareci rolnde, baz kimselerin de idare edilen rollerinde bulunduklarnn altn izmek iin derhal bir simgeye bavurur, "toplum bir insan vcuduna, benzer" deriz. Bu, gerekten de, ortaada siyasal yetkileri eli1 de toplayan toplum katnn kalcln anlatmak iin ok kullanlm bir simge. Bylece, insanlarn daima bir siyas nderler grubu tarafndan yneltilecekleri, yneltilmeleri gerektiini, halka kolay anlalr bir ekilde aktarm oluruz. Zira, "toplum insan vcudu gibidir" deyince
97

96

arkasndan da u dnce gelir: tpk insan vcudunda oldu u gibi toplumda bir "ba" gereklidir ve emirlerin "ba tara fndan verilmesi gerekir. Yoksa kollar "ba"a kumanda eder se, o zaman vcudun dier uzuvlarnn ihtiyac yerine getiril meyecektir. Ancak "ba" btn ihtiyalar koordine ederek, btn uzuvfara hakkn verir. Toplum hayatmzn kkeni ne bakarsak, belirli bir deerler erevesine gre yneliimizi mmkn klan ey, kafamzda tadmz buna benzer sim geler daarcdr. Simgelerin bu merkez nemi, simgelerin toplum iinde drt nemli i yapmamz mmkn klmalarn dan ileri geliyor. Bu ileri yle tanmlayabiliriz: dnyamzn iindeki nesneleri snflandrma, yaadmz toplulukta nemli tutulan deerlerin neler olduunu hatrlatma ve onla ra uymay zorlama, bu deerleri ierme, baz hislerimizi bo altma ve aa dkme, son olarak da bilisel evren kurma.

Snflandrma Etrafmzdaki alemi snflandrmadan yaamamz mmkn deil. u grdm prl prl parlayan, koyu lacivert renkte, dikenli alnn iinden gzken kk tomurcuk, brtlen galiba, kuku duymadan yiyebilirim. Fakat u alnn ze rindeki krmz tomurcuun zehirli bir meyva olduunu bana rettiler. Onu brtlenle e tutarsam lrm. Bylece meyvalan ikiye snflandryorum: zehirli, zehirsiz. Bunu o cuklara retmek istesem, okulda meyvalardan birini gste rerek "zehirsiz", dierini de gstererek "zehirli" diyebilirim. Fakat bundan da iyi bir yol var. Krmz meyvalarn zerin de bir kurukafa ve apraz iki kemik tayan bir ienin iin den gsterirsem, daha uzun sren bir etki yaratrm. Kelle ve kemikler "lm'u simgeliyor, fakat szckten daha ykl bir anlamda simgeliyor. Bu simgeleme benim yarattm ve benim aklmla ortaya koyduum bir simgeleme, fakat yaa
98

dmz toplumlarda binlerce "hazr" simge var. Bunlar zaten toplum iinde yaayan, srekli olarak kullanlan simgeler. Yaamak, bir anlamda bu simgeleri kullanmak demek. Top luma tretilmi, kullanlmaya hazr olan bu simgeler arasn da nemli bir tr "kelimeler"dir. "Dil" bir simge sistemi ola rak bize dnyay alglamay mmkn klyor. "Zehirli" - "ze hirsiz"; "kayk - otomobil" - "uak"; dn-bugn"; "okul" - "fab rika"; "pilav" - "rosto" - "trl", kullandmz btn bu keli meler dnyamzda birbirinden ayrlmas ok zor olan olgula r, onlarn etkilerini, geceyi, gndz, imei, frtnay, do umu, lm anlalabilir birer hadise haline getirir; olgula rn doal karkln bir sraya koyar. Kltrleraras fark lar, belki en temel dzeyde dillerin kavramsal vurgularnda ki farklarda grmek mmkn. Dilin snflandrma fonksiyonunun eitli toplumlarda nasl deiiklik yaratacan kolayca grebiliriz. rnein, Eskimolarn kar ve souk ve bir dereceye kadar da denizle ilgili geni bir szck daarc mevcut; fakat kum iin byle bir imknlar yok. Bedevi Araplarda ise evrelerini saran kum iin, nemli bir tat aralar olan deve iin veya nemli bir besin maddeleri olan hurma iin deiik eanlaml szckler mevcut. Her iki toplum da kendi evresi iin nemli olanlar isimlendirmi, yaam iin en nemli olanlar daha da derin liine giderek ilemi. Bu rnekte dilin snflandrma fonksi yonu ak, fakat bu kadar ak olarak belirmedii durumlar da var. Yunancada kullanlan "flo-timo" kavram iin Bat Avrupa dillerinde bir karlk yok. Bir nevi "kabaday, "eli ak", "erefli" karm bir kavram. Deiik toplumlarda ay n nesnelerin deiik anlamlan snflandrma iinin ne kadar tm kltre bal bir ilem olduunu gsteriyor. Bizim iin ve baka birok toplum iin- "buday" gdann ta kendisidir. Fakat Dou Asya iin bu byle deil. II. Dnya Savandan sonra ABDnin Dou Asyada datt retim fazlas buday,
99

Dou Asyann birok yerinde hi de baarl bir ekilde da tlamamt. Alna ramen Dou Asyal gda olarak nce "pirin! dnyordu. Ona gre buday bizim gzmzdeki keiboynuzu gibi bir eydi. Gene, Hindistanda bir Hindu yambanda duran inei kesmektense lmeyi tercih eder. nek "gda" deildir. Toplumlararas kavram "evrilmezliinden" kan sonularn daha da belirsiz olduu durumlar da olabili yor. rnein, ABDde bir kimsenin belirli bir fikre katlp ka tlmayacan belirleyen skalalar gelitirilmitir. Denee so rulur: Bu fikri ok doru mu buluyorsunuz, bir dereceye ka dar m doru buluyorsunuz, ne doru ne yanl m buluyor sunuz, bir dereceye kadar yanl m buluyorsunuz, yoksa ta mamen yanl m buluyorsunuz? Iskala aslnda ngilizceden tretilmi, Trke en yakn bir tercmesinin yaplmasna a llm. Uygulamada anlalyor ki, Trkiyedeki denekler iin "ok doru" veya "ok yanl' n tesinde de kullanlan bir snflama var: "Pek ok" ve "pek az". ABDli denekler bu ay rm yapma ihtiyacn duymuyorlar. Trkiyede "pek ok" ve "pek az" kullanlmazsa deneklerin gruplamas tam .olarak ortaya kmyor.104 zetle, snflandrma, simgeler zerine kurulu ve top lumdan topluma deien bir ilemdir. Bunun tesinde, belirli bir kltrn iinde her grubun kendine gre bir snflamas vardr. rnein, 1975 yl Ocak aynda Ankarada konutu umuz bir renci, renci derneklerini "militan" yani eylem ci, ve "kitle, yani daha ok mnakaa ve mzakere dernek leri olarak ikiye ayryordu. Bu renci kitlesinin kendi zel yaantsnn ortaya kard ve bu ereve iinde anlam ka zanan bir snflandrmayd.

Bir toplum haritas olarak simge: kltr 105 Toplum iinde anlaml simgelerin btnne toplumun sim geler sistemi veya kltr adn veriyoruz. Burada "btn" kavram zerinde biraz daha durmamz yerinde olacak. Sim geler sisteminin bir "btn" tekil ettiini sylediimiz za man unu kastediyoruz: Bu sistemin iindeki anlamlar az ok birbiriyle uyumu haldedir. rnein Trkiyede, klt rmzn bir blmnn "vatan", "bayrak", cengaverlik", "ce saret" kavramlar etrafnda kurulmu olduunu syleyebili riz, bundan da tabi olarak "ordunun toplum iinde nemli bir yeri olacan karabiliriz. Bir kltrn tm iin de byle bir btnleme dn lebilir. Fakat bundan da daha nemlisi udur: kltrn b tn elerin toplamndan baka, onlarda olmayan nitelik lerle ortaya kan bir dizge olarak grlebilir. Osmanl toplu mu slm dininin, askerce yaamn, devlet ynetimi konu sunda zel bir biimin toplamndan baka bir varlk olarak grlebilir. Btnden bunu anlyoruz. Kltr btn fikrinin beraberinde getirdii bir dnce birden ok kltr olduudur. rnein, Zululann kltr ile Trklerin kltr ayn zellii gstermez. in kltr Japon kltr ile bir deildir. 20. yzyl Fransz kltr ngiliz kltrnden nemli noktalarda ayrlr. Burada bir soru he-

104 Hacettepe niversitesinden Dr. Doan Ccelolunun baslmam bir aratrmasndan.

105 Toplum haritas kavram iin bk. E. D. Tolman, "Cognitive Maps in Rats and Men", Psychological Review 55 (1948) 189-208; A. F. C. Wallace Cul ture and Personality (2. bas., New York, 1970) fakat benim buradaki kullanm daha ok "reprsentation collective"den esinlenmi. Bk. Emi le Durkheim, Les Formes Elmentaires de la vie Religieuse (Paris, Pres ses Universitaires de France basks, 1968), s. 604. "Car une socit nest pas simplement constitue par la masse des individus qui la composent, par le sol quils occupent, par les choses dont ils se servent... mais avant tout, par lide quelle se fait delle mme." Gene bk. Steven Lukes, Emi le Durkheim (Londra, 1973) s. 440.

100

101

men karmza kyor: Acaba her kltr insana baka trl dnya grleri vermez mi? Veriyorsa o zaman ideoloji prob lemimizi yakndan ilgilendiren bir sorunla karlam oluyo ruz. 1936 ylnda, Gregory Bateson Naven ismindeki eserin de, topluluklarn kendilerine zg bir "bilisel stilleri" (dn yay alglama ekli) olduunu sylemiti: acaba bu doru mu? imdiden ifade edelim ki konu tam olarak bugn bile aydnlanm deil, fakat Bateson hakl bulanlar her gn o alyor. Biraz da bu konuyu inceleyelim. Marx, insanlarn belli bir sosyal grubun iinde "gml" olduklar iin, dnyay bu grubun karlar asndan gre ceklerini sylemiti. Bunun doru olduuna phe yok. Freud insanlarn dnyay igdleri ile ekillendirdiklerini, dnyay kendi tutkular asndan grdklerini anlatmt. Bunun da doruluunu gsteren rnekleri gzden geirdik. Bunun yannda, dnyay alglamada "yanllk yaratan n c bir srele karlamtk, hatrlarsnz. Kuhna gre bilim adamlar dnyay en ok deer verdikleri bilimsel kavramn iinden gryorlar. rnein, Newton fiziine inanyorlarsa, dnyay Newton fiziinin kuramlar iinden grecekler. Bu kuramlarn eksikliini ifade eden farkl grleri kabul et meyecekler. Dnyay Einstein fizii asndan gryorlarsa, bu kuramn savlarna gre deerlendirecekler. Bilimciler, bylece Kuhna gre dnyay kendi " ekollerinin ortaya kard kalplarn iinden gryorlar. Galiba bu "yanl"lk et kenini de kabul etmek gerekecek. Zira "bilimsel"liin ne de recede bir "ekol" meselesi olduu, bilimcilerin eksikliklerini gsteren yeni teorilere ne kadar kar geldikleri tarihsel aratrmalarla saptanm. Fakat Kuhnun bize anlattklar nn bilim adamlar dzeyinin tesinde de etkili olduunu bi liyoruz: insanlar, genel olarak, etraflarndaki dnyay bir "kalp" iinden alglarlar. Buna bir "model" de diyebiliriz. Bu model bir nevi "harita" fonksiyonu grr: karlalan hangi
102

olaylarn "olumlu", hangilerinin "olumsuz" saylacan gs terir. Mesela burjuvazinin dnya haritasna gre almak, kazanmak, didinmek "iyi"dir. Tembellik, aylaklk, servetini arttrmaya alacana servetini tketmek "ktu'dr. Tr kiyenin kk tara ehirlerinin deerlerinde bakalaryla iyi komuluk ilikileri devam ettirmek, byklere hrmet et mek, dindar olmak "iyi"dir, Mslman olmayanlar taklit et mek, "mahalleden kopmak" "ktu'dr. Her ne kadar yukarda gerekleri bize yanstan szge de birer hakikate iaret ediyorsa da, nn de "yaya kald " bir nokta var: alglamaya tesir eden bu unsurlar belki her toplumda mevcut, fakat her toplumda ayn ekilde alm yor.106 rnein, Marxin sosyal snflarn nasl kendine zg al glama ekilleriyle ortaya ktklar fikrini alalm. 19. yzyl da Avrupada bunun nasl altn grmek mmkn, fakat 19. yzylda Fasta bunu izlemek mmkn deil. Sebebi de u: 19. yzyl Fasnda Marxin bahsettii sosyal snflarn ei snflara rastlanmaz. Hatta Fasn sosyal tabakalama siste mine baklrsa bunun uzaktan dahi 19. yzyl Avrupas ile bir ilgisi olmad grlr. Marx, bunu biliyordu ve Asya tipi retim tarz adyla bilinen bir teorisinde konuyu ele almaya almt.107 Gene Freudun teorisine bakarsak ayn sonucu elde edebiliriz: belki tm toplumlarda kiilik "id", "ego" ve "sper ego" mekanizmasyla teekkl ediyor, fakat bu meka nizma deiik toplumlarda deiik ekiller alyor. Son olarak, deindiimiz "harita"lan ele alrsak, burada
106 Milletler plannda da "Dnya Haritalar deiiktir. U. Dnya Harbinde Hitlerin "Germen rknn medeniyeti misyonu" kuram herhalde mt tefiklerin "demokrasinin misyonu" eklinde zetlenebilecek toplum hari talar ile bir deildi. 107 Bk. Sencer Divitiolu, Asya Tipi retim Tarz ve Osmanl Toplumu (s tanbul, 1967).

103

da "toplum harita"larnm yalnz toplum btnlerinde deil, toplumun iindeki alt gruplar iinde de ortaya ktn gr yoruz. Bir toplum aslnda eitli "haritalardan" oluuyor, fa kat bu "harita"lar arasnda geni akma alanlar var. rne in, bir "toplumsal deime" haritas alalm. Marxlara gre toplumun deiiklikleri belli bir srece gre olur, nce tekno loji deiir, sonra "retim tarz", sonra da "retim ilikileri". Marx "harita" birok toplumlarda yalnz bir aznln "harita"sdr, fakat, buna ramen Marksistler o toplumdad kii lerle gnlk iletiimlerini kurabilirler. 15. yzyl Maribli Arab filozof ve tarihi bn Haldunun da bir deime teorisi vardr, bu teori toplumsal deimeyi Marksist teoriden ba ka ekilde anlatr. nce ehir d yaayan bir kabile ehir deki bir slaleyi devirir. Bunu yapmasn mmkn klan ka bilenin inan birliidir. Kabile balan yeni bir slale kurar. ehir hayatna alr, lkse dalar, birletirici unsurunu yiti rir ve yeni bir kabileye "yem" olur. Bu fikir de bn Haldunu tutanlarca nemsenmiti. Kendi toplumunda herkes "bn Haldun'cu deildi. Fakat bn Haldunun kendini ciddiye al mayanlarla da paylat ortak kltrel anlamlar vardr. Toplumlararas farkllktan neyi kasdettiimizi bir defa daha belirtelim. Batda bir endstri toplumu iinde yaar sak, bir bakma dnyay iinde bulunduumuz snfn asn dan alglarz; fakat Afrikal bir kabile olan Yaklerden isek, dnyay iinde bulunduumuz "ya grubu" asndan algla rz. Japonyada yaarsak dnyay iinde bulunduumuz "di key" grubun asndan gryoruz.108 13. yzylda Konyada esnaf ileri gelenlerinden biri olarak yaasaydk, dnyay bir "ftvvetname'nin koyduu kurallar asndan deerlendire cektik, 1930larda renci olarak bir Trk niversitesinde

yaasaydk, dnyay Atatrkln Batclk ve Batya ye time anlay iinden alglayacaktk. Dnyay alglamakta "ego' muzun bir rol varsa bu alglamada egonun etkisi 19. yzyl Viyanasnda baka, 1975in ininde baka olacak. Demek oluyor ki, btn toplumlardaki insanlarn ortak sayabileceimiz davran kkenleri var, fakat bunlar temel de birbirine benzemekle birlikte toplumdan topluma' deiik ekiller gsteriyorlar. Hele "dnyay alglama haritalar" bir toplumdan dierine ok deiiyor. Bunun nedeni birbirinden ayr olan toplumlann ayr koullar iinde olumu olmalar dr. nsann dnya hakkndaki bilgileri bu evre artlarnn etkisini srdryor. nsan bilgisi de bir defa ekillendi mi kolay kolay deimiyor. Bu kalcln esas sebebi, bilgimizi "donduran" aralarla, simgelerle zaptettiimizden ileri geli yor.109 Bu simgeler bir tek ahsn deil, bir topluluun btn olarak bir olay nasl anlayacan saptyor. rnein "bulut yamur getirir" bir topluluun bir btn olarak rendii bir savmadr. "Ninelere hrmet edilir" de ayn ekilde, tatl ve saygdeer nineler imaj ilenerek tutturulan bir deerdir. Bunun yannda toplumsal hayatmzda nemli binlerce sim ge var: Mehmetik, fedakr ilkokul hocas, Cami (baka ba ka ortamlarda baka baka anlam olan bir simge), emperya list smrc v.s. Bu rnekler bize basit gelebilir, fakat bu kadar basit ol mayan bir dier rnek verelim: "Bykannem bir timsahtr." Baz topluluklarda bu cmle hi de yadrganacak bir ey de il: bir insann ld zaman ruhunun baz hayvanlara gir dii ve etrafta dolatklar "herkese bilinen" bir ey. Trki109 Burada konuyu "Durkheimci" bir ynde basitletiriyorum: Gerekte sim ge dizgesinin kendi iindeki anlam kaypaklnn toplumsal deiime bir kap at Gellner tarafndan gsterilmitir. Bak. Ernest Gellner, "Con cepts and Society", Rationality iinde (Bryan Wilson, Harper Torchbooks, 1970) s. 18 v.d.

108 Bk. Chie Nakane, Japanese Society (Londra, 1973).

104

105

yede de son zamanlara kadar Trkiyede sosyal snf olmad "herkese bilinen bir ey" idi. Trkiyede "Snn-Alev" ay rlnn nemli bir atma ekseni olmad da "herkese bi liniyor." Demek ki kltrel daarcmzn bir zellii top lumsal olaylar iinden bir seme yapmas, onlar bize zel bir biimde yanstmasdr. Bu, birbirinden deiik btnleri ortaya karan simge sistemlerinin her birine verilen ad "kltr'dr. Kltr y le tanmlayabiliriz: bir toplumun mevcut rntsn devam ettirmeye yarayan, ksmen esnek fakat normal olarak nisbeten yava deien simgeler sistemi. imdi de kltr meyda na getiren bu simgelerin toplum iinde etkinliklerini nasl kazandklarnn bir dier ynn grelim.

Kendini ifade etme Hangi toplulukta olursa olsun insanlarn hayatlarn damga layan nemli toplumsal olaylar arasnda merasimleri say mak gerekir. Dn, cenaze, kutlama, bitirme merasimleri gnlk hayatmzn ayrlmaz paralardr. Bunlarn hepsi simgesel ierik bakmndan zengindir. rnein, dnde zel giysiler giyilir, evlenme dairesine zel ekilde bezenmi otomobille gidilir, evlenme memuru zel bir konuma yapar ve yzkler taklr. Bu toplumsal simgeler bir taraftan mera simin nemli olduunu belirler. Ortaya kan yeni durumun hayatta bir "geit" tekil ettiini anlatrlar. Merasime katlanlar iin bu "unutulmaz" bir olay olacaktr. Fakat yalnz bu kadar m? Bunun yannda dne gelmi olanlar bir bakma evlenenlerle birlikte "dn yaarlar". Orta yal akrabalar iin bunu anlamak olduka kolaydr, fakat dier davetliler de dnn yaratt his aleminden bir pay alrlar. Cenazeye itirak edenler lmle kar karya gelirler ve korkularna merasimin yardmyla hkim olmay renirler. Merasimin
106

sembolik ierii, merasime itirak edenlere hislerini kanallatrarak da vurma imknn temin eder. Gene ayn sem bolik da vurma srecini "kem" gzatmak isteyen birinin bycye gidip dmann temsil eden bir bebek yaptrp ona bir ine batrmasnda da grebiliriz. Mitingde sevilmeyen bi rinin ottan yaplm benzerinin yaklmas, sevilmeyen ahsi yetin heykelinin krlmas ve bakalar tarafndan heykelin yeniden dikilmesi yine insanlarn hislerini sembolik aralar la da vurmann rneklerini tekil eder. Leninin mumya lanm cesedinin nnde Kzl Meydandan geen kimseler hareketleriyle hislerini ifade etmektedirler, Ekim Devrimini bir daha yaamaktadrlar. Toplumsal hayatn merasim ieriinin bir dier rneini brokratik yaamdan verebiliriz. Rahmetli Ahmet Hamdi Tanpnardan esinlenerek "Saat leri Ayarlama Enstits" adnda ve grevi saatlerin doru altn saptamak olan bir brokratik kurulu dnelim. Bu kuruluun asl grevi her ne kadar saatleri ayarlama ola caksa da, kuruluun iindeki memurlar grevlerini bu ayrn tl iin yaplmas olarak grmeyeceklerdir. Grev bir kez tesbit edildikten ve bu amala almalara balandktan son ra, "Enstitnn kendisi saatleri ayarlama grevinin dnda ve tesinde bir anlam ve fonksiyon kazanmaya balayacak tr. Enstitnn hangi gaye ile balangta kurulmu olduu belki yava yava deiecek ve unutulacaktr. Fakat, buna ramen, Enstity ayakta tutmaya devam edecek olan oto nom bir unsur mevcuttur, o da Enstit memurlarnn arala rndaki ilikileri, alt-st mnasebetlerini, ilerini, dosyalar n mhimsemeleri, gnlk hayatlarn bu iler etrafnda kur malardr. Broya gelme, gazetesini ama, kt imzalama, bazlarna "gel" bazlarna "git" deme, maalarn ykselmesi veya dmesi, memurlara tannan imknlar, Enstitnn gemii ve gelecei konusunda bilgiler, inanlar, mitler;
107

Enstitnn toplum iindeki prestijli yeri ve memurun bun dan ald pay, Enstitnn grd hayal veya gerek hiz metler; Enstitnn hayatiyeti her gn yaanan bu unsurlar etrafnda toplanacaktr. Buna da brokrasinin dramatik muhtevas diyebiliriz.110 Burada bulunan memur hayatn "Saatleri Ayarlama Enstits" kurulu kanununun gerekle rine gre deil, oyuncusu olduu bir piyesin kurallarna gre yaar. Daha genel anlamda, kuramsal ve toplumsal hayat ayn zamanda bir merasim olarak yaanan bir yapttr.

Deer balama ve bir olayn nemini belirtme 19. yzyln nl antropologlarndan Sir James Frazer, Yu nan kyllerinin sarl tedavi etmek iin altn kullanmala rn yle yorumlamt: kylye gre sarlk da san bir renk yaratr, altn da, demek ki bunlar ayn trden nesnelerdir ve birbirleriyle etkileim halindedir. Sonradan anlald ki, Fra zer kyllerin dncelerini yorumlarken yanlm ve ok aprak bir dnceyi ok basite indirgemiti.111 Sarlkla altn arasnda kurulan denklemi anlamak iin sanln "sim ge" fonksiyonuna bakmak gerek, simgenin bir fonksiyonu da bir olayn "altn izmek", bu olaya nem verildiinin unutul mamas gerektiini anlatmaktr. Burada "altn"n kullanm sanln nemsenmi olduunu simgeler, dikkati taze tutma ya yarar, hastaya yardmn amade tutulmasn salar. are sizlie gmleceine onu kltr iinde bir anlam olan bir faaliyete iter. Gene buna benzer ekilde yamur duasna kanlar baz toplumlarda yamur veya bulutlar hatrlatan
110 Bk. M urray Edelman, The Symbolic Uses o f Politics (Urbana, 1964) Passim. 111 Bk. Beattie, Other Cultures, s. 66. Fakat Frazerinkine yaklaan bir a da dnr iin Bk. Monica Wilson, Religion and the Transformation of Society (Cambridge, 1971) s. 35.

nesneler kullanrlar. rnein, bir su kabndan su dkme ve ya ot yakma gibi. Yamur duasna kanlar arasnda bylece yaptklar merasimin anlam simgelenir. Bu izah verdiimiz zaman yamur duasna kanlar hareketlerinin yamur ya ratmayacan bilirler demek istemiyoruz. Yamurun yaa bilecei daima bir mittir. Konuyu daha iyi izah edecek ba ka bir rnek verelim: Bir kyl dnelim, bir taraftan ekti i topran iyi rn vermesi iin bir ziraat mhendisinin ya paca btn ilemleri yapyor. Zamannda ekim, sulama, gbreleme gibi. Ardndan ekinin iyi olmas iin de dua oku yor. Duann bu artlar altndaki anlam nedir? Madem ki kyl gne, su ve gbrenin ekini karaca na inanyor, dua burada ne gibi bir roloynuyor? Bunu anla mak iin kylnn yamur ve duay ayn alemin iki paras saydn hatrlamak gerekir. Btn gereken ilemlerin iin de "dua" da bir yeralyor. Kyl bizim "ans" veya "ihtimal" adn verdiimiz gelimeyi de bylece hesaplarna katm oluyor. Karlaabilecei tm ihtimalleri "dnya haritas'nda belirtmi oluyor. Burada ideoloji iin son derece nem li olan bir noktaya gelmi oluyoruz. O da simgeler daarc nn bir "btn" meydana getirmesidir.

Bilisel bir "btn" yaratma abas nsanlar arasnda yaygn fakat zerinde az durulan davra nlar arasnda, kendi dnyalarn anlaml klma abalan gelir. Her toplumda ancak zorlukla merulatrlabilecek toplumsal yap eleri mevcuttur. rnein, bir "elit" tabaka nn toplum iindeki ayrcalkl yeri. Nasl oluyor da en geni imknlar bu gruba veriliyor? Dier toplum gruplan niin bunlara tbi? Bunu izah etmek iin, daha nce zerinde dur duumuz, toplumu insan bnyesine benzeten simge kullanl mtr. Gene, lm ve lmn bitii kimseler. Neden ahlk
luu

108

l, namuslu, iyi huylu olan birini lm gtryor da ahlksz, gaddar bir smrcnn zevk iinde yaamasn mmkn klyor? Bunlar hibir zaman izah kolay olmu olan eyler deil. Yeryznde ktlk, "er" problemini halletmenin yol larndan biri, bu dnyada yaananlarn yalnz bir balang olduunu ve iyilik etmi olanlarn bir baka dnyada dl lendirileceini dnmektir. Bir dier zm yolu ihtillci ol maktr. Fakat dine dnenin de, ihtilli yapann da davran nn altnda onlar birletiren ortak bir nokta var. Her ikisi nin bulduu are insann evrenini izah etmek ve onu yeniden yaratmakla ilgili. htillci iin ktlk "smr dzeni"dir, dindar insan iin ktlk "Allahn koyduu ve insanlar iin nfuz edilmesi ancak kutsal kitaplar yoluyla mmkn olan" bir husustur. Her iki yaklamn yapt ey, insan hayatnn beklentileriyle uyum halinde olmayan eyleri anlaml bir b tn iine yerletirmektir. Dine dnen kimse, bu dnyann zerinde yeralan bir lemi gnlk hayatn uzants sayarak karlat olaylarn tmn kapsayan bir evre kuruyor. htillci, ktln kkenini toplumun yapsnda aramakla gene karlat tm olaylar anlatc bir bilisel ereve ku ruyor. Fakat bu durum yalnz zerinde durduumuz iki tip iin geerli deil. Btn insanlar, yaamak iin etraflarnda olanlar mantklatran bir ereveye muhtatrlar. Bu ere ve bazen ok basit olabilir. "Sinekli Bakkal"da oturan, bunun ok ilkel bir rneini kullanr. Hayat ksa ve cefaldr, dei mesine pek olanak yoktur; memleketi elit tabaka ynetir, fa kiri vurguncu soyar, Allah insana kara gnlerinde yetiir. Bunlarn tm, Sinekli Bakkalda oturann "Dnya gr dr". Soyut ya da Somut, kapsaml ya da gdk, basit ya da incelikli herhangi bir dnya grne sahip olmayan kimse yoktur. Bu dnya grleri kkldr, fakat onlar bile deiir. Ba zen hadiseler bir dnya grn yle sarsar ki, artk onu
110

yeniden yapmak ihtiyac ortaya kar. Bu gibi buhranlar in sanlar eskiden beri bilirler. rnein, Osmanl Devlet adam lar bir zamanlar kendi devlet ve ordu yaplarnn en ileri bir dzeyde olduuna inanyorlard. Dnya grleri tm dn yann slm Osmanl uygarlyla en yksek dzeye ulama ansn kazanm olduu noktasnda toplanyordu. OsmanlI lar dnyay kendi dnya grlerinin iinden alglyorlard. Zaman geldi Osmanl mparatorluu Batnn karsnda ye nilmeye balad. Bu yenilgi dneminin balangcnda Osmanl devlet adamlar, kendi devlet mekanizmalarnn ge rektii gibi almadn, fakat dzeltilebileceini dn yorlard. Bir zaman sonra baka bir devlet mekanizmas olan Bat ulus-devletinin taklit edilmesi gerektiini dndler. Bu, onlarn "dnya grnn bir parasnn deimesi an lamn tayordu. Oysa, bu gibi inanlarda, paralardan biri deitikten sonra eski yaklamn btnln muhafaza et mek gittike zorlar. Bundan dolay dncenin n safha snda yeralan 19. ve 20. yzyl Osmanl dnrleri zaman la, Batnn yalnz devlet anlaynn deil, tm "dnya gr nn", olay kendilerininkinden daha doru olarak izah et tiini, daha faydal olacan dnmeye baladlar. Bunun gibi deiiklikler ada dnya tarihinde sk sk grlr. Bu duruma den milletler iinde bir ksm insanlar da, tam ak sine, eski grlerini kurtarmaya alrlar. Eski grle ye ni dncelerin badaabilecei uygun bir forml aramaya karlar. Buna, Anthony Wallace "revitalization movements" (Eski grlere yeniden canllk kazandrma giriimleri) ad n vermitir.112 Fakat gene balang noktamza dnersek, bu trden "dnya grleri'ni eski olsun veya yeni olsun top lumun bize hazr olarak verdii, fakat deiime bir dereceye
112 Anthony Wallace, "Revitalization Movements, American Anthropologist 58 (1956) s. 264-281.

Ill

kadar msait simgeler araclyla imal ederiz. Trkiyede Namk Kemalin siyas ideolojisinde slm eleri kullanma ya almas bunun bir rneidir.

Mitos ve kltr kodu Her topluluun efsaneleri vardr. Efsaneyi yalnz "eskilerde grmek ok yanl bir dncedir. Dede Korkut efsanesini biliyoruz; fakat bir de krk yl ncesine kadar Almanyada ok etkin olan Alman rknn stnl efsanesi vard. 19. yzyl ngilteresinde "Beyaz Irkn Yk" efsanesi mevcut tu: bu efsaneye gre Beyaz Irka bu dnyada Allah tarafn dan verilen grev, muhtelif "renkli"(siy,ah, sar) rklar Bat Medeniyeti seviyesine getirmekti. Rusyada Stalini putlatrm a'ya kar bir kampanyaya giriilinceye kadar "Ekim htilli Kahraman Stalin" efsanesi Sovyet okul ocuklarna okutuluyordu. Aslnda, insanlararas ilikilerde "us" hi de sandmz kadar etkin deil. Modem diktatrlklerin geliimi bize bir ok kimselerin toplumun en iddetli atmalara sahne oldu u, byk buhranlarla kar karya kald ve tutarszlk larla dolu gelimeleri gslemeleri gerektii zaman kendile rini rahat ettiren bir sembol tercih ettiklerini anlatyor. "Bana katlrsanz dnya gllk glistanlk olacak" eklinde bir forml kimse kolay kolay reddetmez. "htill metodu dnyay ktlkten arndracaktr" ifadesi bundan pek farkl deil. Mitoslar biim bakmndan dnya olaylarnn dalgal ln ve tutarszln yanstrlar, fakat kesin bir sonuca da varrlar: rnein Hristiyan retisinde Apokalips insanlk tarihinde "iyi'nin hkim olduu devirlerin, "ktln" ege men olaca devirlerle birbirini izleyeceini gsterir; fakat sonunda "iyi'nin yerleeceini de gsterir. Bylece dnya olaylar realist olarak yanstlrken, bir taraftan da kesin bir
112

sonuca gidilir ve insanlar bu reti yoluyla umutlu yarnlara kavuabileceklerine inanrlar.113 Burada Mitos u ayrntl bir ekilde ele almamzda fayda var. Mitos bir sosyal hadisenin kutsallatrlmasyla ilgili, r nein, "Mitoloji" Yunan ilahlarnn hayatlar konusunda hi kyelerdir. Fakat "Mitos" bundan ok daha geni bir alan kapsar: siyasal bilimlerde en nemli yaptlardan biri "Kuru culuk Mitoslar"dr, Romann kuruluunda Romls ve Roms efsanesi gibi. Osmanllar iin bunun kart bir Mitos Osmanllarn Kay airetindeki kkenidir. Bugn biliyoruz ki, Osmanllarm Kay aireti ile akrabalk iddialar prestij bakmndan durumlarn perinletirememi olduklar bir s rada, bu prestiji elde edebilmek iin ileri srlm bir "Mitos"dur. Herkes gemiinin asil ve ulu bir gemi olmasn is ter. Bundan dolay da kendi gemii ile ilgili olarak bir Bozkurtun evlad olduu veya Trk Mezopotamyasmn prestijli bir aireti ile akraba olduu nerisini kolaylkla kabul ede cektir. Fakat efsanenin fonksiyonu yalnz "azgelimi" lke lerde grlmez. amzda da insanlar nereden geldiklerini renmek isterler ve bunun prestijli bir balang olmasn tercih ederler. Bundan dolaydr ki, Hitler, Almanlara kendi gemileriyle ilgili olarak stn Germen rknn modern Al manyann temelinde bulunduunu iddia etmiti. Mitosun "balang mitosu" ekli, dnyay alglamada s nflandrmalar yapan, rnein tarihi anlalr bir ekle so kan, bir bilisel aratr. Fakat Mitosun bazen bundan farkl fonksiyonlar var. Baz aratrmaclar Mitosun toplum iinde insanlara klfet ykleyen noktalarda toplandklarn gr mlerdir. rnein baz toplum katlarndaki kiilerin dier lerine nisbetle daha varlkl olmalar, bu toplumun iindeki113 John G. Gager, Kingdom and Community (Englewood Cliffs, 1975) s. 50-51.

113

ler iin -ne denli "ilkel" olursa olsun- kolayca kabul edebile cekleri bir ey deildir. Mitos, insanlarn toplum hayatnda karlatklar ve kabul etmeleri kendilerine kolay gelmeyen durumlar merulatrmann bir yoludur. rnein bir st s nf merulatrmak iin, onun topluma gemiteki hizmetle rini anlatan Mitoslar ok yaygndr. Mitosun nc bir zellii de, hayatn dram olarak ya anmasn mmkn klmasdr. Bu son unsur zerinde me rasimlerle ilgili olarak durmutuk, fakat Mitos la ilgili olarak incelememizi biraz daha derinletirebiliriz. Mitosun dram ieriini yle tanmlayabiliriz, insanlar toplum iinde birok toplumsal rolleri zerlerine alrlar. 1975 ylnda Ankara niversitesinde profesrlk yapan ve evli olup bir ocuu olan bay Xin rnein baz rolleri unlar dr: retici, memur, aydn, koca, baba. Bu rollerin her biri nin beraberinde getirdii baz ykmllkler vardr: ret men retmenliini gstermelidir, aydn aydnln vs. te "retmen retmenliini gstermelidir", dediimiz zaman koskoca bir toplumsal davran alann ve beraberinde getir dii sorunlar am oluyoruz. retmenin toplumca onay lanm biimleri olduu iin Profesr bunlara uymaya ala caktr. Orta yal,>eski bir niversite geleneinden gelen biri ise, rencilerine fazla "yz" vermeyecektir. "Krs" onun iin nemli simgesel bir ara olacaktr. Snfa kravatl olarak gelecektir. .niversitede "hoca" grnmn srdrmeye a lacaktr. Kartvizitine zellikle "Prof. Dr." yazlmasna dik kat edecektir. Btn bunlarda da hakldr, zira bu rol ayn zamanda kendisini toplum iinde etkin ve prestijli bir.insan yapmaktadr. Bundan da anlyoruz ki Trkiyede bir profesrlk "rol'u ve bir profesrlk Mitosu vardr. Yani, otoriter, arbal, saygn profesr Mitosu. Profesrlk ideal olarak bu Mitosun iinden yaanr. Bu Mitos Osmanl mparatorluundan akta114

nlm bir edir. lim, yani ulemadan olan kimse, sekin din adam yalnz bir bilgin deil ayn zamanda olaan olarak devletin nemli memuriyetleri iin hazrlanan bir kiiydi. "Bilim"le "Devlet" arasnda ok ilek bir kap vard. Bu ko ullar iinde bahsettiimiz "hoca" Mitosu toplum yapsyla badamt. ada Trkiye bu "hoa"lk Mitosunu devral d. Bir zaman sonra toplum yaps, bu arada niversite yap s deimeye balad, fakat "hoca" Mitosu deimedi. Bu da Paretonun "btnlerin kahcl'n hatrlatyor. Tpk "hoca" Mitos unda olduu gibi toplum iindeki mev kilerin, rollerin birounun beraberinde gelen Mitosa ben zer armlar vardr. rnein Cumhurbakanl mevkii nin arm gibi. Bunlarn gereklerini yerine getirmeye a lrken Mitosun yaratt imgeden de faydalanarak otorite lerini kullananlar Mitosu dram olarak yaarlar. Mitos un uydurma olmas gerekli deildir. rnein Sov yet Rusyada Lenin yaamtr ve Sovyet tarihinde yeri ol mutur. Fakat bunun yannda Leninin bir Mitosu mevcut tur. yi adam Lenin, teorisyen Lenin, mezarna gidilip nn de buket braklan Lenin, bu ikinci Lenin, Mitosun Leninidir. Bylece Mitos toplum iinde toplumsal olaylarn duygusallnn yaratt bir yapttr. Biz bu gibi yaptlar tam "ideoloji"nin iinde yerletirmeyeceiz, fakat bu gibi ha diselerin "ideoloji" hadisesiyle yakndan ilintili olduuna da phe yok.

Kltr kodu Bir toplumun Mtioslann saptamak nisbeten kolay bir i. Ef sanelerine, gazetelerine ve kitaplarna baklr ve bunlardan topluluun hangi temalarnn mitolojik oldiu saptanr. Bir de toplumda baz etkin sembol kmelemeleri vardr ki, topluluu Mitos tan daha kapsaml bir ekilde belirler, fa
775

kat saptanmalar ok daha zordur. Bunlar, toplumun tarih iinde ilenmi, toplumun tmne malolmu ve kurumlar yoluyla devam ettirilen "kltr kodlar"dr.114 Gene Osmanl mparatorluundan bir rnek alalm. Osmanllarda en eski zamanlardan beri "l" olarak bilinen bir toplumsal deer vardr: bunu ksaca yle ifade edebiliriz: toplum iinde beli ren zenginlikler bir kiide toplanmamaldr. Bunlarn bir de receye kadar topluma datlmas gerekir. Balangta harp te elde edilen ganimetin datlmas eklinde gzken bu de er, daha sonra baka baka ekiller altnda, fakat temelde ayn gr ifade etmek zere, Osmanl toplumunda kald. Ald ekillerden biri "dervie" yaayn kuramlardr. Bu kurama gre "d kisve'ye nem vermemek gerekir. nsan insan yapan servet deil insanldr. Ayn deerin bir dier grnts Osmanllar arasnda servet biriktirmeye daima phe ile baklm olmasdr. Servet, devlet hizmeti gren ve bu oranda topluma hizmet eden kimselerin elinde toplanma ldr. Bylece, Osmanl tarihinde en zengin insanlarn niin devlet hizmetinde olan kimseler olduunu, imparatorluun ykselme devrinde olduu gibi bat devrinde bile st seviye deki idarecilere niin nisbi olarak ok nemli mal imknlar verildiini anlyoruz. Fakat bu servet birikmesi, ideal olarak devlet adamnn lmyle ortadan kalkar. deal olarak diyo rum, nk btn toplum ilerinde olduu gibi bu deerler ancak bir dereceye kadar uygulanr. Her eye ramen, serve tin dier vatandalardan nce asker veya devlet hizmeti g ren kimselerin bir hakk olduu gr bizde kalc olmu tur. Buna bir "kltr kodu" diyebiliriz. Bu kltr kodunun ideoloji ile ilgisi nerede? urada ki, 20. asrn bandan beri Trkiyede aydnlar
114 Kltr kodu kavram iin bk. S. N. Eisenstadt, Tradition, Change and Modernity (New York, 1973) Passim.

arasnda en ok tutunan akm "halklk" olmutur. Bunun asl nedeni de "halklk"n eski bir kltr kodunu yeni bir ekilde yanstmasyd. Cumhuriyet Halk Partisinin "Halk lk" ilkesinin kkenleri tabii ki burada anlatldndan daha karmak. rnein, Fransada 19. yzylda "Tesantlk" ad verilen bir akm da "halk" deerleri yksek tutuyordu. Trkiyedeki halkln kuramsal dayana bu kaynaa gi der; fakat Batya giden Trk aydnlarnn Markslktan et kileneceklerine "tesantlk'u semi olmalar bir tesadf eseri deildir. "Tesantlk" onlarn kolayca kabul edebile cekleri, eskiden beri bildikleri, kendi toplumlarnda hkim olan deerlere benzeyen sosyal deerler getiriyordu. Tabii, yeni "halklk" temeldeki kltr kodu zerinde kurulmu ol makla beraber 20. yzylda kendine zg elerle ortaya k t: kltr kodu her devirde yn deitirir. Fakat temelde ya tan eski Trk kltr kodudur: "Halk iin" i yapmak, serve tin birikmesine msaade etmemek ve devlet memurlarna mill gelirin nisbeten yksek bir payn vermek. Trkiyede memurlarn reel gelirlerine baklrsa 1946da mdr, mste ar ve bakan seviyesinde ele geirilen gelire bu yldan sonra hemen hibir zaman eriilemedii grlr. Pek tabii ki, me murlar yeni dzenden hont olmayacaklard. 1960 hareketi bir oranda bu deimelerin bir sonucu olmutur. Kltr kod lan bylece gizli yaplar olmakla birlikte tesirleri de inkr edilmeyecek kadar somut.115 Burada anlatlanlarla ideoloji arasndaki kpry bir daha ve bu defa dorudan kuralm: deoloji byk apta simgesel dncenin hayatmzdaki neminden kan, ona

115 "Kltr Kodu" krzamm kullanmadan 1960 hareketini ok benzer bir adan deerlendirmi bir yaklam iin bk. Celal Bayar, Bavekilim Adnan Menderes (Deri. smet Bozda, Birinci Bas., stanbul, tarihsiz) s. 12-14.

116

117

dayanan bir grngdr (Fenomen). Bunu ok nce Pareto, Marksizm iin sylemiti. Ona gre, Marx, "sembolletirme srecini bilmeden kullanmt, fakat fikirlerini hemen her zaman hedefini bulan, zetli ve sembolik formllerle ifade etmiti."116 Simgeletirme srecinin hayatmzda bylesine nem ta masnn sonularndan biri de u: gnlk hayatmz, man tksal pozitivistlerin dndnn aksine, soyut nerilerin pek az nem tad bir hayattr. Gnlk yaammz duygu larla, hkim klmaya altmz deerlerle, kltrmzn bize zorunlp kld davranlarla dolu bir yaam. Gnlk yaantmzn bu kltr ierii birka kmede toplanyor. Bunlardan birini grdk: Tarih iinde genel bir davrann izgisini savunmaya yarayan kltr unsurlarna "kltr ko du" diyoruz. Kltrmzn bizi baz merasimler etrafnda birletiren, hayat merasim olarak grmemize yolaan bir ikinci kmesine sosyal hayatn merasim (ritual) ierii adn veriyoruz. Bu merasimin ve dier simge daarcnn birle tii dier bir kmeyi "Din" olarak nitelendiriyoruz. Din, top lum hayatnn toplum olarak yaanm eklinin bir zetidir, bir anlamda. Topluluun bir btn olduunun bir eit hatrlatldr. Deer ve simgelerin topland odak noktasdr, bu adan "ideoloji" ile rekabet halinde olan bir kurumdur. Mi tos biraz farkl bir kltr kmelenmesidir; Mitos bir toplulu a ortaklaa paylatklar deerleri hatrlatc bir roloynayan bir ykdr. Bu ekli ile ksaca insanlara topluluklar hak knda hatrlamalar gereken temel unsurlarn altn izer. rnein, Seyyid Battal Gazinin destan kendini "Gazaya, Bizans snrlarnda harbetmeye yneltmi olan bir toplulu un bu ynelimini hatrlatr, nesilden nesile geirir. Kapita
116 Hughes, Consciousness and Society s. 96. Pareto, SaggVye 'Giri ten, s. 13; La Dcomposition du Marxisme (Paris, 1910) s. 50, 59.

list toplumun byk bir atrt ile yklacan ve byle orta ya kacak olan devrimde insanlarn artk ideal bir hayata kavuacaklar ayn trden bir Mitosdur. Devrimi yapmaya hazrlananlara devrimi hatrlatr. deoloji de bu kltr k melenmelerinden biridir, yalnz ok zel tarihsel ve toplum sal koullarn bir rndr. Son bir uyar: daha nce zerinde durduumuz gibi kl tr deerleri sabit deildir, devaml olarak -bazen ok da ya va olsa- deiir. Kltrn deimesini salayan zellikler ise yalnz d etkenler deildir. Bunun nedenlerini yle sra layabiliriz: 1) Hangi toplumda olursa olsun kltr esi ve ideolojik e anlam bakmndan tamamen "kapal" deildir, baz tef sirlere aktr. Bundan dolay, rnein Atatrklk bugn ayr ular tarafndan ayr yorumlanabilmektedir. 2) Her insan kltr deerlerini ayn ekilde iermez. Etki bazen yzeyde kalr, bazen ok derin olur. 3) Kltr ve ideoloji yalnz empoze edilen bir kalp deil dir. nsanlar kltr kendi amalar iin kullanrlar.

118

119

B lm IV

deoloji ve sosyal deime

BUNDAN nceki blmde ideolojiyi kavranabilir bir nesne haline getirebilmek iin, bu kavramn iine koyduumuz ol gular snrlam, kltr ve sembolletirme etrafnda topla mtk. Fakat burada daha zemediimiz bir dier sorun var: din, dnya gr, hatta bir bakma bilim gibi eitli unsurlar ieren alann tmne mi ideoloji diyeceiz? Bu alan ok geni, geni olduu derecede de hangi kltr belirti sinin ideolojik bir nitelik tadn ayrmamz mmkn kl myor. Bundan dolay ideolojiyi kltr olay iine yerletir dikten sonra, bir de ideolojiden ne biim kltr olaylarn anladmz saptamak gerek. Buradaki tutumumuz yle olacak: "deoloji" bize gre her trden sembolletirme olayn iermiyor. Bir kere ideolojinin siyaset olgusuyla yakndan bantl olduunu grdk. Bu zellik "ideoloji'nin bir yn n vurguluyor. kinci bir vurguyu da yle anlatabiliriz: Bat toplumu endstri devrine girerken ve girdikten sonra yle
121

alkantlar geirdi ki, bu alkantlarla dorudan doruya il gili bir sembolletirme tr ortaya kt: "ideoloji" dediimiz zaman bu zel yapy (construct) kasdedeceiz. Belirli bir aamadan sonra insanlarn toplumsal bayat yle yeni nite likler gstermeye balad ki, bunlara tarihte o zamana kadar rastlamak mmkn deil: rnein bir lkede yirmi milyon insana ayn anda bir mesaj ulatrabilecek radyo veya televiz yon gibi bir aracn etkisine benzer bir durum tarihte grlme mi. Bizim devrimiz iin radyo nasl bir etki yapyorsa 18. yzylda kitap ve 19. yzylda gazetenin toplum zerindeki et kileri o derece sarsc olmutur. te bu toplumsal iletiim artlar altnda alan, geni kapsaml iletiim "a"lar iinde ekillenen simgeletirme kmesine "ideoloji" adn vereceiz. Komnizm ve Faizm gibi belirgin bir ideolojik nitelik gsteren, insanlarn dncelerini artlamaya alan ve on lara bir sosyal harita salayan fikirlere benzer yaptlar nce leri yok muydu? Vard tabi, fakat bu yaptlar ideolojilerden baz noktalarda ayrlyordu, bundan dolay bunlara ideoloji demiyoruz. imdi eski siyasal inan sistemlerini ideolojiden ayran zelliklerin neler olduunu arayalm. Eski kltrlerde de bugnk ideolojilere benzer bir ekil de insanlara belirli bir "toplum gr salayan az veya ok sistematik "toplum haritalar" grlr. slm kltrlerde bir dereceye kadar din kalplarla ekillenen siyas eitim byle bir ama gdyordu. Fakat, bunun yannda slm kltrlerin de devlete kar belirli tutumlar yerletirmek amacn daha da ak olarak amalayan yaptlar mevcuttur. rnein, Siyasetnme trnden eserler. Seluk Veziri Nizam-l Mlkn Siyasetnmesi bunlarn en mehurlarndan biridir.117 Siyaset-

nmede bir hkmdarn tebaas ile ilikilerini nasl dzenle mesi gerektii anlatlmaktadr. Bu arada da, tabi, Padiah tebaa ilikilerinin ideolojisi de yaplmaktadr. Padiah daima tebaann karlarn gzetmeli, fakat onlara fazla "yz" ver memeli gibi. deolojilere daha yakn bir klasik slm kltr rn bir nevi "sosyal ahlk" kural anlatan ahlk kitaplar dr. 20. asrn bana kadar Rdiyelerde -Ortaokullarda- ah lk dersinin temel kitab Glistan da byle bir eserdir. Trk devrim tarihinde nemli bir yeri olan Ahmet Aaolu, bakn Sadinin yazd bu kitap hakknda neler sylyor: "eyhin ideali nedir? Bize ve bizden evvelkilere ne gibi dnceler, duygular alamtr? Bu meseleyi bi raz derinletirelim. nk eyhin prensipleri slm medeniyet zmresinin zel ve itimai hayatnn bir e it zeti mahiyetindedir. eyhten evvel ve sonra, bizim zamanlarmza ka dar, o prensipler hkm srmtr, hayatmzn eit li ekillerini belirtmitir. Blmlerden birincisi padiahlardan bahsediyor. Bu blemde eyh, slm medeniyet zmresinin hk mete ait idealini gstermitir: Salh- memleket-i h Hsrevan dnend (kendi memleketlerinin salhn hkmdarlar bi lir). Teba, padiaha kar mutlak itaat, mal, can ve hatta rz fedakrlklaryla bal ve mkelleftir. Fakat ah tebaya kar hibir vazifeyle mkellef deildir. Btn hukuk orada, btn vazife de tebada. te ey hin hkmranlk, hkmet ve hkmet felsefesi hakkmdaki esas fikri."118
118 Ahmet Aaolu, Medeniyet (stanbul, 1972) s. 65.

117 Bk. Nizam-l-Mlk, Siyasetnme (ev. Muhemmed erif avdarolu, stanbul, Tarihsiz); Kabusnme (2. basl, stanbul, 1966) bir dier r nektir.

122

123

Burada bizim iin neml; olan husus geleneksel Osmanl kltrnn 19. asrda dahi eyh Sadinin fikirleriyle ocuk larn zihinlerini erkenden kalplatrmaya alm olmas dr: nasl ki bir fidan bahevan tarafndan bklr... Glis tan (1250-1260) yllar dolaylarnda yazldna gre anlyo ruz ki, o zamanlar dahi bizim iin bugnk ideolojilerimize benzer dnce trleri varm. Fakat bu eserlere de ideoloji demeyiimizin esasl bir dayana mevcut: dikkat ederseniz o zamanlar yazlan bu gibi fikirler be asr sonra Osmanl okullarnda hl kullanlyor. Demek ki Glistan kullanan lar insana bir "toplum haritas" salama bakmndan Glistanm deerini kaybetmediine inanyorlar. Aaolu Glistanm zamanla deimemi bir fikir kmesi tekil ettiini yle anlatyor: Yine o mahut hilfet merkezi olan stanbul okulla r program dzenlenirken ben yukarda ileri srd m fikirleri bildirerek Glistan ve Bostan szgeten geirmeyi ve maksat mkemmel Farsa rnei ise, Sa dinin pek yksek ve insani olan birtakm iirlerini ay rca toplamay ve bu suretle okullarn dzeltilmesi ve slahyla, takip ettiimiz gayenin bozulmamasn teklif ettim. Sarkllardan birisi byk bir hiddetle: "Efen dim, eyh Sadi hakknda Molla Cami O din sahibi de ilse de kitab vardr demitir. Biz kimsenin eyh Sa diyi szgeten geirmesine msaade etmeyiz" diye teklifimizi reddettirdi. te gryorsunuz ki yirminci yzylda ruhlarmz zerinde alt yz bu kadar yl nce yaam eyh Sadiler, Molla Camiler hkimdirler. Nasl istersiniz ki iler leyelim.119
1 1 9 a.g.e., s. 69.

Ahmet Aaolu, eyh Sadinin fikirlerinin biraz da olsa deitirilmesine kar gsterilen tepkinin altn izmekte hak l. Gerekten bizim "ideoloji" olarak tanmladmz fikirleri eyh Sadinin fikirlerinden ayran bir husus, eyh Sadinin fi kirlerinin her zaman iin ifade edilmi olmalardr. Sanki dn yada ne kadar deime olursa olsun esas insan ve devlet dze ni deimeyecekmi gibi. Bunu da, yani Sadinin tutumunu da anlamak gerekir. Gerekten, ok fazla deimeyen, ancak ok yava ekil deitiren bir ortamda, insan tarihsel deime fikri ni aklna getirmez. Bundan dolaydr ki Yunanllar iin tarihsel deiim "devrev" bir ekilde ifade edilmitir. rnein Aristoda "devre'ye monari ile giriliri, monarinin bozulmas oligariyi yaratr, oligari demokrasiye dnr ve demokrasideki aksak lklar tekrar bizi monariye gtrr. Bu ksr dngy byk sosyolog bn Haldunun (1332-1406) tarih anlaynda da (/r mek mmkndr: Bedevi kabileler iinde yeni bir birle akm gzkrse, bu "asabiyya" kabilelerin tesandn salar birlemi olan kabileler ehirlerde yerlemi olanlarn daha ge ni refahna gz dikip ehirdeki idareyi ykmaya ynelirler, ehre yerleen bedeviler ehirleirler, bir mddet sonra liderleri liderlik vasfn kaybederek ehir hayatnn zevklerine dalarlar, bylece onlar devirecek olan bir dier Bedevi kmesinin taar ruzuna kendilerini ak brakrlar, byle bir saldr gelir \ d > -\ re yeniden balar. Bu gibi bir durumda gerekten "tan bir tekerrr"dr. Tarih aknn bir birikimle sonulandm belirli bir birikim devresinden sonra nitelik bakmndan far> bir aamaya geildiini ilk defa olarak anlaml ve sistematik bir ekilde ortaya atan Giambattista Vicodur.120 Viconun

120 Bk. R. G. Collingwood, The Idea o f History (New York, 1956) s. 68. Fakat bu yeni bilin toplumlarn eskiden hi deimedii anlamn tamaz. Toplumlarn deimesi olaynn Renaissance ncesi toplumlarda alt izilmemitir; aksine deime kural d bir gelime olarak anlatlmtr.

124

125

(1668-1774) 17. yzylda yaam; olmas bir tesadf eseri de il. Gerekten o devirde feodal sistemin yklmaya balama s, basmn icad, o zamana kadar kefedilmemi ktalarn ve lkelerin bulunmas, dnrlere yeni ve tarihte grlme mi bir aamaya gelindiini dndrmeye balamt. Renaissanceda ortaya kan, insanlarn kaderlerine h kim olabilecekleri fikri aydnlanma devrinde daha da geliti. Endstri devrimi bu fikri pekitirdi. Bu gibi yeni bir dnce vurgusunun nedeni bizzat toplum ilikilerinin hzla deime siydi. Aydnlanmann nderleri bu deiikliin eitim siste minin ya da siyas sistemin insanlarca kontrol altna alnma syla gerekleebileceini ifade etmilerdir. Bu ada baz hkmdarlarn i politikalarnda bile bu vurgunun etkili ol duunu grebiliriz. rnein, Avsturyada II. Joseph'in "her kye bir okul" politikas bu fikirlerin rnyd. 19. yzyln ortasnda ekillenen Marksn toplum ilikileri hakkmdaki grleri bu fikr gelimenin bir dier ucu olarak grlebilir. Ezelden ebede kadar uzanan bir "st" ve "alt" snfn ayrm na kar koymas, bu artlarn deimesi programn kendi toplumsal kuramnn temel ta haline getirmesi bunun ka ntdr. zetle, eitimden siyasete ve ekonomiye kadar uza nan yeni bir vurgu, "deiim" vurgusu, imdi dnce tarihi nin de temelini oluturmaya balamt. 19. yzylda toplum ilikilerini bu yeni adan deerlendirme daha da yaygnla t, eitim sistemlerinde, siyas katlm ekillerinde ve ktisa d kurumlarda byk deiiklikler grld. Bu deiiklikler yeni bir orta snfn kendi kaderine hkim olmak zere ald tedbirlerden oluuyordu. Fakat birok alanda bu tedbirler or ta snfn menfaatlerinin tesinde bir ivme kazand. i ha reketleri buna bir rnek olarak gsterilebilir. "Deiim" vurgusu yalnz nicelikle ilgili deildi, bu vurgu toplum ilikilerinin dnlmesinde ve yaplanmasnda bir nitelik deiiklii getirmiti, tarihsel bir aamayd. Bir Fran
126

sz tarihisi bu etkenin n plana gemesine, nemi dolaysy la "Tarihin hzlanmas" adn vermitir.1 2 1 Aaolunun kendisine kar yaplan muhalefeti "yobaz" olarak nitelendirmesi tabiidir, fakat "gerici" szc bilimsel bir isimlendirme deildir. Burada Aaolunun ikyet ettii "yobaz"lm arkasnda bir dier unsur bulunur. Daha derin de olan bu zellik 1250de geerli olann 1920de de geerli olaca dncesidir. Bir bakma buna da bir "ideoloji diye biliriz: fakat eskidenberi devam eden bu gr ada Bat dnyasnn gelime sreci iinde yeni bir hviyet kazanyor, o alkantl devrin zelliklerinden etkileniyor. Mannheimin tabiriyle karmza "tutuculuk" olarak kyor. Biz yalnz ada dnyann alkantlarnn ve altnda yatan nemli top lumsal yapsal deiikliklerin gerekli kld fikr yaptlara "ideoloji" adn vereceiz. Bylece, kelimeyi, Rnesansdan iti baren geen sosyal deimeye yaktran Mannheimn anla mna benzer bir anlamda kullanyoruz. "deoloji" bu anlamda kullanld zaman ieriklerinden biri de "tarih uuru'dur, zamann gemesinin beraberinde kkl deimeler getirdii dncesidir. zet olarak "ideoloji", ancak ok alkantl ve ak hz lanm ada devrin bir zelliidir. O zaman da yle bir so ru sorabiliriz: bu alkantl devir ne zaman balad ve bu devrin fikr rnlerine "ideolojik" nitelik balayan nelerdir? Acaba bahis konusu ettiimiz "hzlanma" ne zaman ve hangi artlar altnda balad ve beraberinde ne gibi yapsal sorun lar getirdi? Avrupada feodalizmin k 13. yzyla kadar geri gtrlebilir, fakat bu k balangta nisbeten dzenli, faz la atrt karmayan bir kmeydi. Asl Avrupay bir ucun dan dier ucuna kadar sarsan byk, atrdatn sosyal de121 Daniel Halevy, Essai sur VAcceleration de UHistoire (Paris, 1948).

127

ime kilisenin zayflamas, yeni belirer devlet yaplarnn kilise ile atmas ve kilisenin zayflnn yaratt yeni dinsel akmlarn siyasal bir grnm almasndan dodu. zellikle protestanlk ile katolikliin amansz sava, Avru pay inanlmaz derecede sarst. Dinsel atmalarn merkezi ni (1618-1648) tekil ettii 30 yl harbinde, rnein, bugn adna Almanya adn verdiimiz topluluk nfusunun yzde 30unu kaybetti. Harpler ve katliamlar byk nfus hareket lerine sebebiyet verdi. Avrupada birtakm yersiz yurtsuz kimseler kendilerine snacak bir yer arad. Bunlarn bir ksm ngiltereye yerleti. ngilterede dinsel alkantnn ya ratt Kalvinist (Protestanln bir kolu) akn ngiliz klt rn ve (daha derin bir ekilde) Amerikan kltrn etkile di.122 Birok kimseler bu gelimeya ada dnyamzn ilk ideolojik hareketi olarak bakarlar. Bunun sebebini burada aklarken, ayn zamanda ideolojilerin ortaya kma koulla r zerinde duracaz. Kalvinizmin ngilterede ekillenmesinden yle bahse dilmitir: Kalvinin peinde gidenlerin snf veya ikolu ola rak bir tanmn yapmak gerekiyorsa, tccarlar zerin de o kadar durulmayp onlarn dnda kalan iki grup zerine dikkatimizi toplamamz gerekir. Bunlar kk toprak sahipleri (gentry) ve esnaftr (the artisanate). Fransada ve Hollandada ve daha sonra ngilterede Kalvinistlerin liderliini yapanlar etkin fakat gene de para sknts eken gayri memnun kk asilzadelerin arasndan kyordu... Bunlar elite i tekil etmekle bir likte Kalvinisit mminler (faithful) ordusunun saflar
122 Jean Calvinin (1509-1564), kurumlatrd protestanla "Kalvinizm deniyor.

m (rank and file) tekil edecek ounlukta deildi. Bu kat oluturanlar, Bat Avrupa ehirlerinde gittike ar tan sanatkrlar arasndan kyordu. Gand ve Ypres gibi Gney Hollandada gerilemekte olan baz imalt merkezleri mevcuttu. Bunlar istihdam ve fiyat dalga lanmalarnn ykledii bunalmlar srtnda tayan dengesiz ve abuk parlayan bir ehir nfusuna sahipti. Dinsel bask (persecution) bunlar yurtlarndan itince, bunlar Kuzeyde Hollandann, Fransann ve ngilte renin liman ve endstri merkezlerine doru katlar... Dindar, alkan ve ok zaman okur yazar olan bu in sanlar Kalvinizmin safna getiler. Bir taraftan da Menonitler gibi dier tarikatlara ve Anabaptist ad al tnda birleen acaip ve deiik inanlara tatlar.123 Kalvinizmin saflan bu gibi sosyal-yapsal zellikler ta yan kimselerden olumutu ve bu mezhep sosyal alkantla rn sarst bu gruplar iin bir "hayat yntemi" salyordu. Manev ve maddi yer ve yurtlarndan edilmi Kalvinistler, dinsel inanc bir sosyal organizasyon arac haline getirdiler. Buna ngilterenin sosyal artlan da yardm etmiti. nk ngilterenin de toplumsal dzeni pek parlak saylmazd. Feodal sistemin yklmas nemli sosyal problemler yarat mt. "pini koparm" avare dolaan geni bir "serseriler" grubu olumutu: inden atlm hizmetkr, yurtsuz kyl, terhis edilmi asker. Yaygn bir krsal fakirlik mevcuttu. e hirlerin genilemesiyle, yeni bir iktisadi sistemin belirleme siyle, geleneksel ehir kuramlarnn massedemedii geni bir kitle ehirlere veya ehir civarlarna yerlemiti. ehir

123 C. H. Wilson, 'Trade, Society and the State", The Cambridge Economic History o f Europe iinde Cilt. IV: The Economy of Expanding Europe in the Sixteenth and Seventeenth Centuries (Cambridge, 1967) s. 488-489.

128

129

varolar kanun d insanlarn yerleme merkezi olmutu. Katolik kilisesi kyordu. zetle diyebiliriz ki ngiltere iin 16. yzyl bir sosyal dezorganizasyon devriydi.124 Bylece ortaya bir soru kyordu: insanlar balayabile cek bir organizasyon prensibi nereden bulunacakt? nsanlar nasl birbirlerine gvenli birikimlerden oluan gruplar kura caklard? Bu sorularn nemi dolaysyla ngilterede 16. ve 17. yzyl yeni kurumlama ekillerinin, insanlar balayc tedbirlerin yzyl oldu, ortam birok toplum anlamas pro jesi yaratt.125 Kalvinizm de bu noktada yol gsteriyordu: insanlar kendi ilerine ekilecekler ve "serseri"lerin dnyasna karmaya caklard. Kalvinizmde alkanlk Allaha yaklamann tek yolu olarak saptanarak, bu "gzel huy" dinsel bir emir haline getiriliyordu. Bu yeni din ve dnya gr asl gcn ce maatin bir organizasyon yntemi olarak almasndan al yordu. Kalvinizm, disiplin, uzun ve srekli alma, kendi nefsinden fedakrlk etme, biriktirme zelliklerini kutsalla trd ve yeni dinsel grubun kurulmaya balanm olan kapi talist dzeninden en etkin bir ekilde faydalanmasn sala d.126 Dinsel bir akm, fakat ayn zamanda toplumsal bir g r olarak ortaya kt. Bylece, Avrupann ilk byk alkantsnda ve ayn za manda kapitlizmin iti ve kaklar erevesi iinde (fakat ayn zamanda da balad olanaklar ortamnda), bir "ideoloji'nin nasl ortaya ktn ve ne gibi fonksiyonlar yerine getirdiini gryoruz. zerinde durduumuz gelimeler orta zamanlarn daha

durgun ortamnda -kapitalizm balanglarndan nceki de virde- ortaya ksayd, ktisad deime bu kadar ykc ol mazd, dinsel aznlk daha kolay kontrol altna alnrd, ayn grup egemen kiliseye kar 17. yzyla kadar ak bir dinsel "program"la kamazd, bu program yaym imknlar olma d iin "ideolojisi'ni yayamazd, olsa olsa halk katlarnda bir zamanlar yaplm bir hareketin izleri gizli olarak -halk arasnda anlatm yoluyla- kalrd. Fakat burada grdmz durum bambaka, ve yeni artlar, "ideoloji'nin ortaya kma sn destekliyor. Bu rnekte ideolojinin ortaya kmasn destekleyen b tn unsurlar daha da iddetlenmi ekliyle "endstri devri mi" dediimiz ada grebiliriz. Walzerden aldmz ilhamla "ideoloji yi, kklerinden kopmu olan insanlara yeni bir yn vermeyi, dengelerini kurmay amalayan neriler olarak kullanacaz. Ancak Walzerin ve bakalarnn ngiltere iin sylediklerinden an lyoruz ki, bu neriler o zamanlarda herkes iin geerli deil: protestanlar nisbi bir okur-yazarlk seviyesinde olduklarn dan dolay dertlerine ideolojik bir "deva" bulabilmilerdir. Aksi takdirde dinsel inanlarn bu kadar mkemmel bir e kilde yeniden ekillendiremezlerdi. Baka bir ifade ile ideolo jilerin ortaya kmasna msait ortam hi olmazsa asgari bir okur yazarln bulunduu bir ortamdr. En son zerinde du racamz bir sonu u: ideoloji tamamen ezik insanlar ara snda en iyi ortamn bulan bir fikir tr deildir: ideoloji nin ideal yaylma ortam az okumu insandr ve (Kalvinistlerde grld gibi) gelir bakmndan da en dk tabaka deildir. deolojinin 19. ve 20. yzylda yeni bir genileme ortam bulduunu grdmz zaman, bunu hatrlamamz gerekecek. imdiden ilerde syleyeceklerimizi zet olarak belirtebili riz: ideolojinin 19. yzylda ve 20. yzylda geni yaylma

124 Michael Walzer, The Revolution o f the Saints: A Study in the Origin o f Radical Politics (New York, 1970) s. 199-200. 125 a.g.e., s. 300. 126 a.g.e., s. 300.

130

alan ana gelimenin sonucudur: yeni yaym aralarnn ve yeni eitim sistemlerinin gelimesi ve 19. yzyla yakla tka aydnlarn fikir reticisi olarak toplumda giderek nem kazanan bir fonksiyonda yeralmas. Bunlarn yannda, pek tabii ki 19. yzyln sosyal alkantlar da ideoloji yaratc ko ullan ortaya karmakta nemli bir roloynuyor. Endstri toplumunun insanlar kkszletiren etkileri burada bata gelir, ancak endstri toplumunun gelitii ada aydnlar bir grup olarak zerklik kazanmaya balamasayd, ideolojik d ncenin temellendirilmesi, devaml ve kmlatif bir ura olma ans geni oranda azalrd. 19. yzylda ve 20. yzylda zor kk salard. "deoloji" bu deimelerin birinin deil t mnn rndr. Tarihin aknn hzlanmas, sosyal yapnn knlmas gibi zellikleri sayarak, bunlarn ideoloji olayn yaratan temelde bulunduklarn grdk. Fakat bu gibi hkmlere "sosyolojik deerlendirme" adn verebilmemiz iin bir dier soruyu ce vaplandrmamz gerekli: "sosyal yapnn krlmas" karm za ne gibi yeni bir toplumu karyor, yani toplumun yaps eskisinden ne anlamda farkl oluyor? Tarihte daha nce g rlen sarsntlar niin ideoloji iin gerekli ortam yaratma m da, bu ortam ancak Rnesansdan sonra ortaya km? Bunun en nemli cevabn "farkllama" kavram etrafn da toplayabiliriz. Bu toplumsal farkllama endstri toplu luklarnn zelliklerinden biridir. deoloji ise farkllam toplumlann bir fikir yaptdr.127 "Farkllama" ile anlatlmak istenen, nce birok toplum fonksiyonlar birbirinin iine girmiken, Ortaalarn feodal dzeninin ortadan kalkmasyla birlikte, bunlarn birbirinden farkllamas ve ayrlmas olaydr.
127 S. N. Eisenstadt, Modernization, Protest and Change (Englewood Cliffs, N .J ., 1966) s. 156-157.

rnein, Ortaalarda bir tccardan yn alp bunu kendi evinde, kendi sahip olduu tezghlarda ileyen kimseler var d. Bunlara "fabrikatr" diyemeyiz, tam anlamyla "ii" de diyemeyiz. Zaman geldi bu fonksiyonlarda bir ayrlma oldu, bu ekildeki ev endstrilerini iletenlerin bir ksm ortaya kan daha kurumlam kapitalizm balangc retim birimle rine dayanamad ve ii oldu. Dier taraftan "fabrikatr'lk daha belirgin izgilerle ortaya kt. Hatta ada toplumlarda farkllamay daha da arttran bir dier zellik belirdi: uz manlama. ada toplumda artk "ii" diye bir ey yoktur. "Dz ii", "vasfl ii", "yksek yetenekli ii" gibi, ihtisas lamann yaratt alt blnmeler vardr. Farkllama iin dier bir rnei mzik tarihinden alabi liriz. Bir zamanlar Avrupada "musikiinaslk fonksiyonu hizmetilik grevinden aynlm deildi. Salzburg piskoposu nun mzikisi olan Mozart, piskoposun hizmetileriyle bir likte yemek yerdi. Genel olarak aydnlarn sosyal yap iin deki yerleri "hizmeti'ninkine yaknd. Zaman geldi okuma yazmann daha geni bir kitleye yaylmasyla aydnlar kendi kalemlerinin rnlerini satarak yaamaya baladlar, o za man "mziki" rol hizmetkr rolnden ayrld. Buna benzer bir ekilde, bir zamanlar "din adam" ile "retmen fonksi yonlar ayn kiide toplanyordu. Bir zamanlar eczaclk ile doktorluk bugnk kadar kesin izgilerle birbirinden ayrl mamt. ada toplumda bu "para' lara blnmenin iki sonucu kyor, her iki sonucun da ideolojiyi destekleyen ynleri var Birincisi, bahis konusu blnmeden nce kii kendini br< "btn" iine yerletirebiliyordu. Geri, geleneksel toplum do parasz bir toplum deildi, burada da "kmelemeler" bul mak mmkn, fakat bu kmeler arasnda -iletiim sistemi nin ilkelliine bal- kopmalar vard. Her kme kendi iinde btnlemiti. rnein, 14. yzylda Fransann kuzeyi ile

Fransann gneyi iki ayr memleket gibiydi. Fakat bu ere venin iinde kendi dar kysel veya ehirsel evresi iinde ya ayan kii kendini iinde bulunduu kk toplum biriminin dier katlaryla bal gryordu. Bu duyguyu yaratan top lumsal zelliklerden biri geleneksel toplumda smflararas farklarn her eye ramen belirli bir dzeyde tutulmasyd. Baz tarihiler feodal beyin gnlk hayat tarznn kylnn hayat tarzndan ok farkl olmadn hatrlatarak bunu ka ntlar. ada farkllama bu sk sosyal ilikileri ortadan kaldrd, toplum iinde kiileri birbirine balayan yresel kltrn dar erevesinden kard. nsanlar birbirlerine "i" ilikileriyle balandlar. rnein, muhtelif yrelerden kopan iiler bir fabrikada birletikleri zaman hayatlarnda "hemeri" kavramnn yerini "ii" kavram ald. Bu gibi durum larda insanlar iine dtkleri bu yeni artlara, aile, soy, ky birimlerinin tesinde bir hayatn zelliklerine uygun inanlar aradlar. deolojinin kkenlerinden biri bu yeni du rumdur. Yeni "fonksiyonel blnme'nin ideolojinin belirmesine yardm eden bir dier taraf, bu blnmenin ortaya kard "paralardan birinin aydn grubu olmasndan kyor. Ay dn, daha nce zerinde durduumuz sebeplerden dolay a da dnyada yeni bir etkenlik kazand. Fakat bu etkenliin yannda ada aydnn bir dier zellii, fikir leminin tam ortasnda bulunmas dolaysiyle alt tabakalara nisbetle daha srarl bir ekilde bir "anlaml btn" aramaya alm ol masdr. Bu arama abas aydn ada dnyann en mut suz ve rahatsz kiilerinden biri haline getirmi ve ayn za manda yeni toplum modellerini teklif etmekte kendisine bir nclk salamtr. Aydn, bir ideoloji imalats olmutur. Dikkat ettiyseniz ilk defa gerek anlamda bir ideoloji or taya karan protestan gruplar, toplumun tmnden kop mu, kendi bana kalm bir gruptu. Bu grup kken bak
134

mndan da bizim "fonksiyonel blnme" adn verdiimiz bir srecin balangcnn yaratt bir gruptu. Bu grubun sorun lar bir anlamda yeni olduu iin Kalven kendi dinsel doktri nini ortaya karrken lh kudretin bu dnyann tesindeki belirtileri zerinde ok fazla durmamt. Amac Kalvinistlere yeni bir toplumsal kuram salamakt. Mitingleriyle, in sanlar eyleme arsyla, sosyal disipliniyle Kalvinizm ger ekten modern ideolojilerin ncs olarak ortaya kt. deolo jinin zellii -dinle karlatrld zaman- bu noktada topla nyor: deoloji, nemli toplumsal ayrmlarn belirmeye bala d ada toplumun kendine bir yaam erevesi bulma a basdr. Bu toplumda beliren artlar iinde insanlarn toplum dan koparak "yabanclamas" olay da ortaya kyor. deolo ji, gerek yabanclam aydnn gerekse yabanclam so kaktaki adamn kaygu ve korkularna getirilmi bir cevaptr. Yeni toplumda yeniden ereve kurmann iki ynnden bahsedebiliriz: bir taraftan sarslan toplum dzeninin yerine yenisi aranmaktadr. Dier taraftan, eski simgeler daarc, eski toplumun sarslmasyla inandrcln yitirdii iin ye ni bir simgeler daarc oluturulmas gerekmektedir. Fa kat bu iin temel bir zorunluu var: "farkllam" toplum iinde kurulacak yeni ereve ada toplumda oluan btn toplum "kat 'lanna m, yoksa yalnz birine mi anda bulun sun? ada ideolojiler bu zorlukla kar karya kalnca farkl yaklamlarla ortaya kmlardr. Marksizm proletar yaya seslenmi, burjuvaziyi dman olarak grmtr. Fa izm (ve tesantlk olarak bilinen bir dier akm) snf a tmasnn yzeyde bir grnt olduu noktasndan hareket ederek halk "birlemeye'^davet etmitir. Fakat her iki akm da yeni bir toplum btn ve imgesi yaratmaya almtr. Marksizm iin bu imge devrim ve sonras etrafnda toplanr, faizm ise "atmasz" toplumu yaratmaya alr. deolojinin sosyal deime ile olan ilikisi aratrlrken

nemli bir konu da ideolojinin gelimekte olan lkelerdeki roldr. Bilindii gibi, gelimekte olan lkelerin nemli toplumsal zelliklerinden biri aydnlarnn btn dier toplum unsurla rndan nce Bat ada dncesini renmesidir. Geli mekte olan lkenin aydn, bylece, bir taraftan kendi klt rn "geri" bulmaya balar ve halk ile balarn koparrken, dier taraftan yeni bir toplum dzenine ihtiyac iddetle his seder. Kendi kaderlerine hkim olabilmi olan nc dnya lkelerinde, bamszlk sreci aydnlarn itiiyle kuvvet ka zanmtr ve aydnlarn zel damgas bu lkelere yn veren ideolojilerle ortaya kmtr. Bylece, Trkiyede "Kema lizm", Endonezyada Sukarnonun Marhaenizm"i, Msrda Cemal Abdulnasrn "Msr Sosyalizmi" bamszlk kazanan lkenin belirleyicisi olarak siyasal szlmzde yeralmtr.128 Gelimemi lkelerde de ideolojilerin ortaya kmasn da zerinde durduumuz "farkllama'nn zel bir yeri oldu unu gryoruz, fakat bunun yannda "geleneksel" adn ve rebileceimiz bir blnme de, bu lkelerdeki ideolojilerin ya ratlmasnda nemli bir roloynamtr. Bat toplumlarnda da adalamadan nce rastlananbir zellik, toplumun etnik, dinsel ve blgesel kmelere ay rlm olmasdr. Osmanl mparatorluunun toplumsal ya ps bunun iyi bir rneini verir. Osmanl imparatorluu Laz, erke, Trkmen, Krt gibi adlarla bilinen etnik grup lara blnmt. Bunun yannda Mslmanlar Snni-Alevi, Bektai gibi kmeler ve bu kmelerle kesien dier dinsel gruplara ayrlmt. Son olarak yreler de zellikler gsteri yordu: Ankarada eski Ahi tekilat etkisini Bayramiye tari katyla devam ettiriyordu; Konya Mevlevilerin etkin olduu
128 Bk. The Ideologies o f Developing Nations (Ed. Paul E. Sigmund, New York, 1967).

bir yre idi. Bu durumda, Mslmanlk bu gruplarn bera berce almalarn mmkn klan bir odak noktas, bir bay rak gibi fonksiyon gryordu. Buna benzer kmeler btn geleneksel toplumlarda grlr. Fakat Osmanllar bu kme leri birletirmekte olaanst bir baar gstermilerdir. Bir zamanlar ada topluluklarda dinsel, blgesel ve et nik ayrlklarn ortadan kalkaca ve yerine "fonksiyonel" adn verdiimiz blnmelerin geecei sanlrd. Zamanla bunun byle olmad, her iki blnme trnn ada top lumlarda bulunabilecei grld. Gelimemi lkelerde bu iki tip blnmenin yanyana oluunun zel bir ekliyle kar layoruz. Bir taraftan gelimemi lke ii-patron ya da aydn-ii gibi ada dnyada grlen fonksiyonel blnmeleri olutururken, dier taraftan da eski blnmeler de zaman zaman yeni bir kesinlik kazanabiliyor. rnein, yeni politik faaliyetler siyas parti gibi bir kurumu ortaya karmsa, bu siyasal kurum bazen eski blnmelere dayanmaya balyor. Bir siyasal parti kendi "mteri'lerini, rnein, bir kabilenin tmnden alabiliyor. Bunun sonucu da "yeniden kabileleme" oluyor.129 Trkiyede douda bunun bir trn de gr yoruz. Bylece geleneksel grubun "benlii ortadan kalkaca na ada parti politikas yoluyla canlandrlyor. Trki yede politikann dinsel iletiim mekanizmalarn devam etti ren bir rneinden de bahsedebiliriz. MSPnin kulland ile tiim a yalnz gazete deil. Bunun yannda, ok muhtemel olarak, MSP eskidenberi devam eden bir haberleme an dan yararlanmaktadr. Bu a dindar kiiler arasnda kulla nlmasna devam edilmi iletiimdir, bu an iinde tarikat lardan arta kalan unsurlar da bulunaca muhtemeldir: ar tan kullan, bylece snmeye ynelmi bir iletiim an
129 Bu olay iin bk. Abner Cohen, Custom and Politics in Urban Africa (Londra, 1969) s. 2.

136

:tv

ayakta tutuyor. Gene, Hatayda esnaf tabakasndan Alevler bir zamanlar Snn mahall aalara tabi idiler. Zaman geip de ticaret, esnaflk zenginlik yaratan bir faaliyet olmaya ba lad. Her ne kadar bu konuda ok seyrek bilgilerimiz varsa da, grgn bir aratrmann Alev benliinin bu yeni ortam iinde canlandn gstermesi beklenebilir.130 Gelimekte olan lkelerin aydnlar, genellikle, Bat tari hini okumu olmaktan Batdaki "fonksiyonel" ayrlmalarn snf farkllklar yarattklarn, byk toplumsal srtme ler getirdiklerini bildirmektedirler. Bunun yannda da eski blnmelerin de ortadan kaldrlmasnn gerekliliini anla maktadrlar. Bundan dolay gelimekte olan lke iin yeni bir ereve kurduklar zaman bunu gznnde tutmulardr. Eski blnmelerin devam etmesine engel olmak iin ideoloji lere bir milliyeti eksen vermiler, blnm olan paralar milliyetilik ideali etrafnda taplamaya almlardr. Dier taraftan, modem toplumlarm snf atmalarna mani ol mak iin, ideolojilerini sosyalizan fikirler etrafnda toplama ya almlardr. Her iki fikir de (milliyetilik ve snf fark yaratmadan gelimeye almak) ilk defa Kemalizmle ortaya kmtr. Trkiyenin ada tarihine bugnmzden baktmz zaman, tarihimizde iki nemli ideoloji devri gryoruz. Bun lardan birincisi Kemalizmin ortaya kt devredir ve bu dev re nc dnya lkelerinin ideolojik devrelerine benziyor. kinci "ideolojik" dalgalanma 1960larda ortaya kyor. Bu defa ideolojinin itici gc deiik. Trkiyenin yaps de imi ve farkllam. ok sayda gen okullama anda ve birok gen iin okul hayatta belki en nemli etki. Bu genler benliklerini artk geldikleri ky veya ehir yresin
130 Bk. H. Z. lken, "De lhtrognit ethniquevers lhomonit culturel le", Sosyoloji Dergisi 9 (1954) s. 1-11.

den deil "renci" olmaktan alyorlar. Bu benlik deiimi "hemerilik" ilikilerinin yerini "i" ilikilerine brakt ve Bat Avrupa ortamnda ele aldmz deimeye ok benzi yor. Gene, Trkiyede 1940lardan beri kyde ehire nemli bir g akm vardr. 1960larda gecekondunun ikinci kua yetimektedir, bu kimseler kyle ilikileri kopan, kendilerine ehir hayat iinde bir anlam arayan kimselerdir. iler iin de ayn eyi syleyebiliriz. Dier taraftan vatandalarn bir ksm gelien her lkede olduu gibi okumuluk seviyeleriyle orantl grmedikleri ilere yerlemektedirler. Bu iler umut larnn gereklemesine bir trl imkn vermemektedir. Ay dnlar ise artk devlet memurluu ile bir zamanlar ok kesif olan dorudan balarn koparmlardr, kendi kalemleriyle hayatlarn kazanmaktadrlar. Bylece ideolojilerin yaylma s iin gereken farkllam toplumsal ortam yaratlm oldu. Gnmzde ideolojinin Trkiyedeki fonksiyonu daha n ce Kalvinizmin ngilterede oluturduu fonksiyona ok ben zemekte, farkllam, kmelemi bir topluluun her kme si kendine rehber olacak yeni inanlar aramaktadr. lgin olan ve imdiye kadar aratrlmam olan nokta bu inanla rn her birinin ne gibi mteri"leri ektiidir. rnein, Marksizmi bir dnya gr olarak seenler genellikle han gi toplumsal karakterleri tayorlar? Marksizmin belirli bir alt daln seenler, mesel Mao Ze Dungu anlaml bulanlar nasl bir grup oluturuyorlar. Bu seim tamamen bir rastlan t mdr? Yalnz renciler iin geerli olan bir aratrmaya gre ti pik "solcu", orta ve yksek gelir katlarnda bulunan "brok ratik" kkenli kk aile birimlerinin en yal ocuudur; ti pik "sac", dk gelir katlarndan, krsal kkenli geni aile birimlerinin birka ocuunun en genlerinden biridir.1 3 1 Bu
131 Selma Mirci, yaynlanmam doktora tezi.
/.'V

138

aratrmalarn nmzdeki yllarda TiirkiyeV n yapsn da ha anlalr bir hale getirecei beklenebilir. Bu vesile ile kitabn balangcnda zerinde durduumuz bir noktann altn izmek istiyorum: hzl sosyal deimenin etkiledii herkes bir "ideolog" kesilmez. Baz kimseler ara snda bu "a" daha nemsiz bir oranda "tutar". Bir antropo log bunu yle anlatmtr: "Baz kimseler bir ideoloji hakknda fikir edinirler, baz kimseler bu ideoloji hakknda fikir edinmekle kalmazlar onu anlarlar, yani bir anlatmn yapabilecek duruma gelirler. Baz kimseler buna ilveten rendiklerinin doru olduuna inanmaya balarlar, baz kimseler evrelerinde olup bitenleri bu adan deerlendirmeye alrlar. Baz kimseler ise ideo lojiyi ierirler, yani yalnz deerlendirme arac olarak deil kendilerini eyleme iten kimliklerinin derinliinde yatan bir zemberek haline getirirler.132

B lm V

Simgelerin datm ve bilginin retilmesi

132 Melford E. Spiro, "Buddhism and Economic Action in Burma", American Anthropologist 68 (1966) s. 1163. Zikreden James P. Spardley Culture and Cognition: Rules, Mapsand Plans iinde (New York, 1972) s. 22.

MDYE kadar bilgilerimizin ekillenmesinde iki ana "yan llk unsuru ortaya kardk: bunlardan biri insann iinde gml olduu "grup'un etkisi, ikincisi "kltr" gzl. Bunlara imdi de bir ncsn katmak gerekiyor: o da toplumun simge daarcn koruma grevini stlerine alan kimselerin etkisidir. Simgelerle uramay kendi zel uz manlk alanlar yapan kimseler ada toplumda geni bir grup olutururlar. Bunlarn iinde dinsel kiileri, retmen leri, yazarlar, bir ksm niversite retim yelerini sayabi liriz. Bu uzmanlarn simgelerle olan ilikileri ayn trden bir iliki deildir: dinsel kiinin kendi toplumunun simge daar c ile ilikisi, niversite retim yesinin simge kmeleriy le olan ilikisinden deiiktir. Toplum simgeleri daarc ile ilgilenen aydn, iinde bu lunduu toplumun ekillendirdii kurumlarda i grr. Bun lar aydnn "stil"ini biimlendirir. Bir anlamda Fransz ayd141

140

nnr dncesini "lise" ekillendirir. Amerikan aydnnn dncesini ise "niversite" oluturur. stelik belirli bir ay dn kmesinin "dnya gr" zaman deitike baka ekil ler alyor. rnein Trkiyede retmenlerin ounluunun 1930lardaki gr "milliyeti" olarak tanmlanabilir. Bu gn bu grn iine "sosyalizme yaklaan" (sosyalizan) bir ierik girmitir. Pek tabi ki bugnk retmenlerin dnya ve toplum hakkndaki retisi 1975de, 1935dekinden farkl olacak. te simge aktarclarn bu farkllklar ideolojinin incelenmesinde bizim iin birinci derecede nemli. Balangta biz aydnlarn iini toplumun bilisel daar cn "koruma" olarak tanmlamtk. Gerekten de fikirlerle uraan kimseler, bir bakma, toplumun kendilerine verdii simgeler kmesini hazr bulurlar, bilgilerini toplumdan e killenmi olarak alrlar. ok zaman da, en eski devirlerdenberi kendilerine verilmi olan greve sadk kalarak, bunlar kendilerinden sonra gelecek kuaklara olduu gibi aktarma ya alrlar. Bylece bir sosyal grevi yerine getirirler. An cak, daha nce zerinde durduumuz ve 17. yzyldan sonra Avrupada belirdiini sylediimiz "deime art hz'yla birlikte, eskiden saylar ok snrl olan bir tr simge uzma n bundan sonra daha sk belirmeye balad. Bu, sosyal "yer'inde rahatsz olan ve bundan dolay toplum yapsn de vam ettirmeye ynelen fikirleri sorgulamaya balam olan kiidir. Daha hzl gelien toplumsal deimenin toplumsal ilikilere yansmasyla, geleneksel kurumlarn dalmasyla bu gibi bir kimsenin ortaya kmasna neden olan koullar yaratlmt. Bir bakma, Mannheim, ada dnyay etkile yen drt tip ideolojik davrantan bahsettii zaman, bunu kasdediyordu: ada dnyann deime hz dnyaya yeni alardan baklmasn gerektirmiti, fakat bu da beraberinde sorgulaycl, gittike kktenleen (radikalleen) bir aydn tipini yaratyordu. Sonunda kktenlik, en uta, yeni bir
142

inan arama biimini alacakt. Bu olgu modem zamanlarn dn hayatna getirdii nemli deiikliklerden biridir. te amzda simge aktarclarn bir grup olarak gznne getirdiimiz zaman iki nemli noktay unatmayacaz: birincisi simge aktarclar arasnda birbirinden farkl "grupuklar" var, ikincisi, amzda "aktarma" fonksiyonu ok za man ana simge kmesine deiiklik getirilerek yaplyor, "koruma" fonksiyonunun yannda bir oranda "deitirme" fonksiyonu yeralm. rnek olarak Hristiyanlk prensipleri nin bugnk ekliyle elli yl nceki ekli arasndaki farka bakabiliriz. Din, nihayet en deimez bir semboller kmesi oluturur diye dnrz. Halbuki bugnn katolik kilisesi nin de 50 yl ncesine nisbetle ok daha geni bir "sosyal ie rii" mevcuttur, ve baz katolik papazlarnn bugnk sosyal eylemleri herhalde elli yl nce ortaya ksayd, onlarn afo roz edilmesi iin yeterdi. Saydmz bu iki zellie, bir ncsn eklemek gerekir, bu da fikir konularyla uraan kimselerin zaman getike daha da ihtisaslamalardr. Bu gelimenin sonucunda bir zamanlar az ok herkes simgelerle uraabilirken bugn, ^imgeler dnyas artk eskisine nis betle ok daha az kimsenin izleyebildii bir ura olmutur. Uur Mumcunun zaman zaman Yeni Ortam stunlarnda yaknd zere, Trkiyede bir ksm solun kl krk yaran mnakaalara girimi olmas bunun bir rneini tekil eder (1975). Bir dier rnei bugn lise edebiyat retmeninin formel felsefe tartmalarn -uzmanlamamsa- izleyemez hale gelmi olmas tekil eder. Bu kesiklik aydnlarn gerek ten uzmanlat ABD veya Almanya gibi lkelerde geerlidir. Trkiyede daha tam ortaya kt sylenemez. imdi de ksaca unsurlarn ortaya dktmz aydnn toplumsal ro lnn tarih iindeki geliimine bir gzatalm. Trkede kullanlan "aydn" szc Batda ortaya kan "entelektel" tabirinin evirisidir. Fakat "aydn" tam anla
143

myla "entelektel"in ar]mlarn tamaz. Bat medeniye tinde "entelektel, dnce dnyasn tm ama olarak g ren, kendini bu dnyaya tamamen adam kimselere denir. Bu artlarda, aydn, toplum zerinde etkin olmay isteyebi lir, fakat bu etkinliini dn urasnn iinden srdrr. Trkiyede, "aydn" memleket konularyla ilgilenen ve bunla r dzeltmeye uraan "nizam- lemci'ye verilen addr. Fa kat bu toplumu dzeltme abas ok zaman brokratik bir roln icaplarnn iinden yaplr. Demek byle, batan itiba ren iki lkedeki grup arasndaki farklar var. Bir bakma Mannheimn hakl olduunu anlyoruz. Trk aydn, eski de virlerde "brokrat"tan ayr bir kii deildi. Bunun izi bugn de devam ediyor: Trkiyedeki tarihsel gelimeler "aydn fonksiyonunu Batdaki kadar farkllatrmam. Trk aydn kendini devletin ilerisi iin sorumlu gren yneticilerinden biri saymaya devam ediyor. Fakat te yandan da bu iki sz cn anlam farkna ramen "aydn" veya "entelektel kav ramlarnn az ok ayn faaliyetleri yerine getiren kimseleri ierdii de bir gerek. Bu adan da Weber hakl: iki kavram arasndaki farklara ramen bir "ayniyyet", bir "akma" bul mak olanaksz deil. Bat aydnn Trk aydn ile karlat rabiliriz. "Entelektel"lerin toplum iinde belirmesi ok geriye gi der. lkel bir i blm olutuktan sonra "simgeler" lemi olarak tanmladmz toplum hayat kesimini srdrebile cek uzmanlar da ortaya kt. Simgeler dnyas hatrlanaca zere, toplumun inan, bilgi ve dnya grlerine ekil ve ren nisbeten tutarl simgeler kmesidir. Bahis konusu "sim geler" kesitinin kapsad giriimler arasnda toplum deer lerinin yeni nesillere aktarlmas (eitim), kinat grleri nin anlatlmas (din), toplumu pekitiren merasimlerin de vamlln salama saylabilir. Yaznn icad bu gibi kltr zelliklerinin anlaml bir simge btn haline gelmesini sa
144

lad. blm bir kere ortaya ktktan sonra da simgeler aleminin kurulmu olan erevesi kendi varln devam et tirdi. Blnmeler bu ereve iinde olutu: eitim uzmanl din uzmanlndan ayrld, rahip-eitmen gibi iki ayr insan tipi ortaya kt. Konuya dnya uygarl acn-km bakarsak, aydnlarn ortaya kmasna, yaznn icad kadar yaram olan ikinci bir gelimenin "felsef aama" ad verilen dnce devriminin rn olduunu grrz.133 Bu gelime Milattan nce birin ci binde -ayr ekiller almamakla birlikte- Yunanistanda, Beni srail arasnda, Hindistanda ve inde olutu. Ortaya kan yenilik de uydu: artk kinat hakkndaki grler da ha ak ve daha ayrntl, kendi iinde tutarl olmaya al lan fikir sistemleri eklini alyordu. Yunanistanda bu akm Yunan felsefesi denen dnce etrafnda topland. Beni s rail arasnda bu yeni dnce akm Tevratn yazl ve in san yaratan ve onunla diyalog halinde olan bir ilh kavra myla sonuland. Bu yaklama gre, insan, Allahn dnya zerinde kendi plann gerekletirmek iin yaratt aratr. Bu temel inan daha sonra tek ilhl dinlere intikal etti. Hin distanda bu yeni kinat kavramlatrmas dnyann yalanc bir "grn"ten ibaret olduu, insanlarn dnyev hayatnn varlklarnda bir "aama" tekil ettii biiminde ortaya kt ve Hindu ve Budist dnceye zelliini verdi. inde toplum dzenini, nsan dzeni ve fizik dnya dzenini aktrma ya alan gr, bu sre arasnda paralellikler gren d nce ortaya kt. Toplumun ayn biimde srdrlmesi iin bu kinat g rnn korunmas gerekiyordu. Bu ise kltrle ilgili ilerin bir uzmanlk alan olmasyla salanabilirdi. te, bahis konu133 Bk. Talcott Parsons, "The Intellectual: A Social Role Category", On Intel lectuals, iinde s. 6.

145

su ettiimiz deerlerin btnlnn korunmasn grev olarak zerine alan kimse, birok aamadan sonra "dnr" olarak karmza kacaktr. Kutsallatrlan gelenekleri koruyanlar balangta ra hipler veya onlarla e anlaml fonksiyonlar grenlerdi. Fa kat bu noktada zamanla nemli bir gelime ile karlayo ruz: kutsal simgeler aleminin anlamlarn bakalarna ak tarabilmek iin rahibin fonksiyonlarndan biraz farkl bir fonksiyon gren "retici nin ortaya kmas gerekiyordu. Gene ayn simgeler topluluundaki anlamlarn kt niyetli kimseler tarafndan deitirilip deitirilmediini anlamak iin bir yorumcu fonksiyonunun, yani hukuku fonksiyonu nun yaratlmas gerekiyordu. Bylece geleneklerin srd rlmesi abas ayr tipte insan ortaya kmas iin bir or tam hazrlad: rahip, eitici, hukuku. Bunlar her ne kadar ayn simgeler leminin yorumcular idiyseler de menfaat bakmndan da, dnya gr bakmndan da bir yol ayr mna gelmilerdi. Bundan sonraki bir aamada aydn, te mel uras simgeler lemini anlamak ve onlar bakalar na anlatmak olan retmenin grevinin bir tek ynne, "doru" ile "yanl" arasndaki ilikilere eildi. Bunun da yle gelitiini tahmin edebiliriz: retici, retmek iin mevcut metinleri kulland zaman, bu simgeler leminin anlalmas zor veya boluklar olan blmlerinde simge sisteminin eksikliklerinin farkna varyordu. Bu eksiklikle ri de -bakalarna sylemese bile- kendi kafasnda yorumla maa alyor, eksikliklerin ok fazla olduu kanaatine va rrsa sisteme kar kmasna yolaan ortam yaratlm olu yordu. te bu noktada retmen grevi "aydn" fonksiyonu na dnmt. Eletiri fonksiyonunun ortaya kmasn kolaylatran bir gelime de retici rolnn kurumlamas olmutur. Bu kurumlamann ald biim, bahis konusu et tiimiz "felsef aama" devrinden sonra ortaya kt. Yapsal
146

farkllamasnn ok daha ak olarak ortaya ktn be lirttiimiz ada dnyada reticilik giderek bir dzene baland. Anlattmz simgesel deerlerin en "yksek" e killerinin korunmas iin Batda yaratlan ilk kurumlar, manastrlar, ve sonra da okullar oldu; bunlar "dzene ba lama nn en pekimi biimiydi. inde Konfys felsefesi nin retilmesi iin yaratlan merkezler, Eflatunun "akademi"si, Tevrat reten okullar, slmda medreseler bu ge limenin paralellerini oluturdu. niversiteler, Batda r neklerini nce Ortaan banda grdmz kurumlama akmnn devamn oluturur. Burada zerinde nemle du rulacak bir nokta da u: kurumlama sonucunda, "bilgi" mevcut siyasal glerden bir dereceye kadar "zerklik ka zanyordu. Orta zamanlarda Batda Kilise-Devlet ilikileri zaten bilgi retimi iin olduka muhkem bir "snma yeri" salamt: O da "manastr'd.134 Bu kurumsal "zrh"m ne kadar nem tadn "manastr' "medrese ile karlatr dmz zaman grrz. Osmanl mparatorluunda kendisi devlet kesesinden para almasa bile, "lim", Ulema snfn dan olan kii, eninde sonunda devlet glerinin kontrolndeydi. Aslnda, Ulemay "Osmanl Aydn" olarak sayarsak, bunlarn byk bir ksmnn devletten maa aldn hatrla mamz gerekir. Batda ise kurumsal zerklik "aydn" rol nn kurumlamas iin yapsal unsurlar salarken, fikirsel eitlilik iin de ilk ortam yaratmt. rnein, Bat manas tr dncesi bile Hristiyan dncesiyle lik Yunan felsefe si arasnda bir kpr atabilmi, felsefeden bir dereceye ka dar faydalanabilmiti: Batda nce manastrlarda sonra ni versitelerde felsefeye ve fen bilimlerine nem verildi. Skolas tik ise, lkemizde yerlemi bir anlayn aksine bilimin ge134 C. Warren Hollister, Medieval Europe (3. bas., New York, v.s., 1974) s. 53-54.

147

litii bir ortam yaratt.135 slm aleminde buna benzer ge limeler gryoruz. Fakat devletin fikir hayatna kolayca sz mas bu trden zerklik salayan dnce merkezlerine sek te verdi. rnein, orta zaman sonu Hristiyanlnn Aristo felsefesini Hristiyan retisi ile aktrmaya almasn hatrlatr abalar slm aleminde gdk kald. Bunun sebebi "aydna douda devaml olarak devlet iinde yer verilmi ol mas, omuzlarna "toplum pekitiricisi" grevinin yklenmi olmasdr. Batda "aydn'n ortaya kmaa balad srada byle bir "devlet" yoktu. Dier taraftan Batda, Ortadouda bulunmayan bir ehir yaps vard. Batda, ehirlerin gelimeye balamasyla retmenleri nin bir ksmn kiliseden alan, fakat gene de bilime daha ge ni zerklik tanyan bir retim kurumu belirdi: niversite. Bat niversiteleri balangta her ne kadar kilisenin gzeti mi altnda almlarsa da, bazen dinsel fikirlere kar yeni dinsel nerilerle ortaya kabiliyorlard. niversitenin do rudan doruya kiliseye kar koyabildii de oluyordu. Bunun bir sebebi feodal dzenin ortadan kalkmaya yz tutmasyla nemli bir yeni kurumun belirmesiydi: bu kuruma "modern merkeziyeti devlet" diyebiliriz. Devletin zellikle kilise ile olan mcadelesinde -hukukuya, notere, ktibe, yazma ida re eden kimselere ihtiyac vard. Bunlarn da kiliseye ok fazla bal olmayan kurumlardan kmas devletin iine geli yordu.136 Bundan dolay devlet, niversitelerin dinsel ere venin dna taan uralarn: hukukuluu, kalem oynat ma sanatn, doktorluu destekliyordu. Bat ehir hayat ise,
135 Bk. Benjamin Nelson "Sciences and Civilizations, "East" and "West": Jo seph Needham and Max Weber" Philosophical Foundations o f Science iinde (Raymond J. Seeger and Robert S. Cohen, Dordrecht - Boston, 1974) s. 445 v.d. 136 Jacques Le Goff, Les Intellectuels au Moyen Age (Paris-Bourges, 19571972), s. 104-115.

bunlarn tabii olarak yetitii yeni bir imkn yaratmt. Bir Fransz tarihisine gre Rnesansn Batda aama tekil eden bir dier etkisinden bahsedilebilir: Rnesans dev rine kadar "aydn'n bilgi daarc kstlyd: kitaplar son derece pahalyd; fakat aydnn kulland kavramlar oku mu kimsenin, hatt bazen eitim grmemi bir kimsenin anlayabildii kavramlard. Rnesans ve sonras aydnn ar tk abalarn giderek bir "fildii kulede yrtmeye balad devredir.137 Rnesansdan sonraki gelimeler aydn kendi fildii kulesine kapatmaya doru iterken, bunun tersine al an akmlar da mevcuttu. Bat aydn ortaya kan kitle ha reketlerinin bir bakma hazrlaycsyd. Bunlar olutuklar zaman onlara katlmak isteyecek, fakat ok zaman bunda baarya ulaamayacakt. Bu durum aydnlarn ada dn yamzdaki elikili yapsal ortamn belirliyor. Bu elikili durum aydnn ideoloji imalats olarak oynad roln nemli bir temelidir. Bundan nceki blmde Kalvinistlerin yeni bir "nizam- lem teklifiyle 16 ve 17. yzylda Avrupada nasl etkin hale geldiklerini grmtk. Bu devirlerin Avrupann tm iin belki en nemli sonularndan biri de u: devletle kilise ara snda olan atmalar Batda din inan zgrlnn ilk belirtilerini ortaya kard. Din kavgalarnn sonunda Protes tanla baz toplumlarda meru bir yerayrld. Dier taraf tan, Avrupada din kavgalarnn sonularndan biri dinsel metinlerin baslmas ve daha geni bir kitle tarafndan okun mas oldu. Zaten eskidenberi kar atmas bakmndan ki lisenin karsnda olan, kilisenin elinde tuttuu retim geli ri kaynaklarna sahip olmak isteyen lik aydnlar bundan yararlandlar, dinsel kaynaklarn bir eletirisine girierek bu metinlerdeki boluklar gstermeye altlar. Aydnlarn bu
137 a.g.e., s. 187-188.

148

149

konudaki abalarn kolaylatran bir gelime vard. Aydn, kitlelerle kiisel balarm koparm, fakat yazdklar yoluyla onlara yeniden ulamay baarmt. Rnesanstan sonra aydnlar geim kaynaklarn iki yer den salyorlard: kiliseye bal dnrler kiliseden; kiliseye bal olmayan, niversitelerde ekillenen lik dncenin sa vunucular ise Avrupada yeni oluan siyas glerden, devlet ten. Merkez bir devletin kurulu halinde olmad yerlerde aydnlarn geimlerini salayan prensler, dkler veya prensiklerdi, yani aristokrasiydi. rnein, Makyavelli Floransay idare eden prenslerin hizmetinde almt. Fakat bunun bir mahzuru vard: geim bir prensin keyfne bal olduu zaman, prensin keyfinin deimesiyle geim kayna da kuruyordu. Gerekten de Makyavellinin bana gelen bu olmutu. Basmn icadyla ve kitabn daha ok kimseler tarafndan okunmaya balamasyla, kitap yazarl -az da olsa- zerk bir gelir kayna oldu. Bunun gerekten gvenilir bir geim kayna haline gelmesi iin 18. yzyl beklemek gerek. te bu srada okur yazarln artmasyla aydnlar iin yaz yaz mak -yava yava da olsa- bir gelir kayna olmaya balad. 17. yzylda eskiden kullanlan adal dilin yerine halk ara snda daha ok anlalabilecek bir dil kullanlmaya balan mas bu etkiyi hzlandrd. Bu gelimenin ngilteredeki tari hi 18. yzyln sonudur.138 Bat Avrupann aydnlan bak mndan mterek unsurlar saptayan bu gelimelerin dn da Avrupada aydnlarn rgtlenme ekilleri onlar, ayn ynlere itti. Bu ayr yn ve kurumlamann nedeni Avru pada 18. ve 19. yzylda deiik lkelerde ortaya kan dei ik toplum - devlet ilikileridir. Bahis konusu deiik geli meler ngilterede toplumla nisbeten btnlemi aydn,
138 Lewis Coser, Men o f Ideas, A Sociologists View (New York, 1965, 1970) s. 6.

Fransada elit tipinde -ve bu arada "sekter"- aydr, ynelimle rini ve Rusyada adna "intelligentsia" dediimiz grubu mey dana kard. Burada anlatlmak istenen bu gruplarn birbi rinden tamamen ayr nitelikler gsterdii deildir. Birok bakmlardan bu aydn gruplar baz temel niteliklerde birleiyorlard, fakat buna ramen bahis konusu ettiimiz lkele rin aydnlarnn bu temel benzerlikler dnda temel farkl lklar da mevcuttu.

ngilteredeki gelimeler ngilterede monari endstri toplumunun ortaya kmasn dan nce kstlanmt. Orta snflara verilen kanun yapma, parlamentoda etkin olma olanaklan bu toplumun kesitleri iin, toplumun merkez faaliyetlerine katlma imknn ver miti. Bylece, toplumun orta katlannda kendini ifade etme, zgrce yazma olanaklannm bir ksm gereklemiti. Orta snflann bu ekilde rahatlamasnn nemli sonulanndan biri devlet sansrnn kstlanmasyd. Bundan byle, orta snf kltrnn palazlandn ve genilediini gryoruz. Fizik bilimlerin de bu srada hzla gelitiine tank oluyo ruz. Bunun bir sonucu da endstri devriminin tabannn ku rulmas oldu. Bu kltrel genilemenin dorudan doruya tekniin ve ticar genilemenin rn olduu, ok zaman bi limsel bir ekilde desteklenmeden, iddia edilmitir. Robert Merton, nl aratrmasnda, bunun byle olmadn, duru mun ok daha aprak olduunu gstermitir. Mertona g re, ileri srlenlerin tam aksine ngilizlerin 17. yzylda fi zik bilimlerde nemli admlar atmalarn temin eden unsuru Kalvinizmin fikri yneliminde aramak gerekir.139
139 Robert Merton, Science, Technology and S<x:iety in 17th Century England (Brugcs, 1938).

150

15 !

Mertonun ne demek istediini daha nce semboller hak knda sylediklerimiz asndan ele alrsak belki daha iyi an larz. Kltrle ktisad gelime veya deime ile -uzun vade de- bir tr ilikinin olduuna hi phe yok; fakat asl sorun bunlarn arasndaki ilikinin ne trden bir iliki olduunu anlamaktr. Bu iliki "bilginin sosyal ekillenmesi" adn ver diimiz sreten geen bir ilikidir. Daha nceki blmlerde bilgilerimizin toplumsal ekillenmesi zerinde durmutuk: Belli bir kltrdeki simge daarcnn bilgilerimize nasl bir ufuk izdiini belirtmitik. Bunun da bir insann iinde bu lunduu grupla ve bu grubun deeriyle ilgili olduunu gs termeye almtk. te Merton da bundan baka bir ey sylemiyor. Protestanln toplumsal yaps, belirmee bala m olan kapitalizmin gelimesine msait bir ortam hazrla mt. Protestanln deer yaps da reym halinde belir mi olan yaklam ve ynelimlerin ok daha kuvvet kazan masyla sonuland. Demek oluyor ki bilimin gelimesi belki "ktisad" bir tabandan hareket ediyor, fakat simge daarc , deer yaps, toplumsal rgtlenme tr gibi szgelerden geerek asl zelliklerini toplumsal srecin bu katnda kaza nyor. rgtlenmenin ne kadar nemli olduunu ngiliz bili minin bundan sonraki gelimesinde de gryoruz, zira 17. yzyl kapsayan bu devirde ngiliz biliminin gelimesi Bilim Dernekleri yoluyla olmutur. Bunlarn en nemlisi de Royal Societydir. 1662de kuru lan bu rgtn; 1) toplumun muhtelif katlarndan gelen kim selerden, 2) amatrlerden teekkl ettiini gryoruz. Kuru cularn sosyal terkibi yle: 14 asilzade, 18 kk toprak sa hibi, 18 doktor, 5 ilhiyat doktoru, 2 piskopos ve "kalabalka bir grup tccar ve i adam".140 Grubun iinde gerekten bilimsel gelimelerin kendileri
140 Coser, Men o f Ideas, s. 28.

iin bir "frsat" yaratp yaratmayacan arayanlar vard. Fa kat bu dorudan doruya kiinin gnlk hayatn kazanma kaygsyla bilimi birletiren bir izgide toplanmyordu. Kuru cularn genel yaklam daha ok "merak", dnyada olup bi tenlere kar bir ilgi, tabiat olaylarnn oluunu anlamaya doru bir eilim olarak nitelendirilebilir. ngilterede ngiliz devriminden sonra ortaya kan genel "hava'nn da burada rol vard: ngilterede siyas gler bu gibi giriimlere yar dm ederek, onlardan -kar koymaya oranla- daha ok isti fade edebileceklerini anlamlard. Royal Societyde alan larn bulular kuruma zamanla byk bir prestij salad. Ayn zamanda da bilimsel aratrma yntemlerinin ve ahl knn ortaya kmasn ekillendirdi. Zamanla fizik bilim lerle uraan dnrler bir ihtisas grubu oluturmaya ba ladlar.

Ingilterede kahvehanelerin kltrel rol ngilterede orta snfn Kralc glere kar kazand zafe rin bir sonucu sosyal ilikilerin ferahlamas, eskisi kadar asilzade ile orta snf arasndaki farklara baklmamasyd. Bunun 18. yzylda toplum hayatndaki nemli rnlerinden biri dilimizde ancak "mahalle kahvesi" (Coffee Houses) adyla tercme edebileceimiz yeni toplant yerlerinin ortaya k mas olmutu.1 4 1 Bu "kahvehaneler" muhtelif snflardan kimselerin, gn lk hadiseleri tartmaktan holananlarn toplandklar yer lerdi. Bu "aydn kahvehanelerinde" grlenler ise eskiden olduu gibi sarayn veya asilzadelerin muhitlerinin tesiri al tnda ekillenmiyordu. Burada fikirler mnakaa ve mza141 Bk. Lewis Coser, "Coffeehouses in Eighteenth Century London", Men of Ideas, iinde s. 19-25.

152

153

kere srecinin sonucunda hi de beklenmedik ynlere gidebi liyordu. Daha nce edebiyat elit tabakasnn kaygularn yanstrken, imdi daha mtevazi bir sosyal kkenden gelen lerin kaygulan konumalarn zn tekil ediyordu. Aydn kahvelerinin herbirinin bir zellii vard, bazlarnda politi ka, bazlarnda edebiyat, bazlarnda sanat konuuluyordu. Bylece, daha nce "hayat stilinin belirledii bir yaamann yerine, ayn fikirlerin yaratt bir dayanma ortaya kyor du."142 Fikirlerin -bir nevi kar gibi- insanlararas balan ve bilhassa "intelligentsia" denen grubun toplumsal balarn kurmas konusunda sosyologlarn neler sylediklerini daha nce anlatmtk. imdi de noktay vurgulayalm: ayn ynde dnen insanlarn ayn snftan gelmeleri zorunlu deildir. Geni bir fikir serbestlii olan bir yerde eitli toplumsal kat lardan gelen kimseler bu serbestlie kendi bana bir deer verebilirler. Hele sosyal snflar arasnda akn balad toplumlarda aydnlar grubu bir eit "snflar st" gruptur. Bir bakma "fikirle urama" bu gruba niteliini balamakta "sosyal kken' den daha nemlidir. Fakat insann iinde gml bulunduu grupla fikirleri arasndaki balann yumuak balar olmas yalnz sosyal ha reketliliin yaratt bir sonu deildir. Bir dier sosyal olgu dolaysayla da saptamak istediimiz ilikiler dolak ve yumu aktr: bu da insanlann iinde gml bulunduklar gruplann yalnz "yelik" gruplan olmamasndan ileri geliyor. imdiye kadar sosyal gruplarn kiinin dncesine yn veren etkisinden bahsederken, bu gruplar yalnz "yeleri nin toplumsal nitelii asndan tamamlamtk. rnein, Osmanl mparatorluumdan bahsederken "esnaf' niteliini tayan herkesi ayn gruba yerletirmitik. Halbuki grup yeliinin kendi bana insan belirli bir dnceye sevket142 a.g.e.

mediini biliyoruz. Bunun sebebi basit, siz insanlar ne ka dar bir grubun yesi sayarsanz sayn, onlar kendilerini bu grubun bir yesi saymayabilirler. Basit bir rnek: ngilte rede "ii" kategorisine giren insanlarn yzde 30a yakn kendilerini "ii" saymayp oylann Muhafazakr Partiye ve riyorlar. Bir dier rnek: Friedrich Engels zengin bir fabrika c olmakla kendini "bourgeois" snfndan saymamt, onla rn dncelerini dnmemiti. Szn ksas insanlarn yesi bulunduklar gruplar dncelerini ekillendiren tek grup deil. Bunun yannda insanlann iinde olmak istedikle ri, kendilerini iinde saydklar grubun da dnce ve eylem zerinde ekillendirici bir etkisi mevcut. te, bu ekilde "is tek "ten meydana gelen gruplara insanlann "referans grubu" denmitir. adalamann zelliklerinden biri insanlarn "referans grubu" mekanizmasnda da bir deiiklik belirmi olmasdr. Daniel Lerner143 adalama ile birlikte insanla- rn eskiden iinde olmay tasavvur edemeyecekleri referans gruplar kullanmaya baladklarn syler. ok muhtemeldir ki kahvehanelerde teekkl eden birletirici "hava", "kamuo yu" adn verdiimiz yeni bir "referans grubunun ortaya k masyla ilgiliydi. Oradaki insanlar kendilerini bir "dnr ler" grubu iinde gryorlard. Fakat bir mddet sonra "ka muoyu" varsaymndan "i" kmad grld zaman, d n rnleriyle uraan insanlarn bir ksmnn kendini "s mrlm" olarak grmeye balam olmalan, ihtimal dahi ndedir. Zira, dnce hayat, uzmanlama ile birlikte, ya va yava kaplann uzman olmayanlara kapamaya bala mt. Artk Rnesansn "her eyi bilen" dnr ortadan kalkyordu.

143 Daniel Lerner, The Passing o f Traditional Society: Modernizing The Middle East (Glencoe, 1958) Passim.

154

155

ngilterede dergiler 19. yzyl her tabakadan insan arasndaki ah-veriin ka panmaya balad bir zaman oldu. Bunun sebeplerinden biri yeni yaym aralarn kullanmann artk profesyonellemesiydi. Bir taraftan kitap satclar datma iini zerlerine al mlar, dier taraftan da ayrntl konular zerinde duran, bunlar derinliine inceleyen aydnlar kendi yayn organlar n gelitirmilerdi. Bylece, belirli baz konular inceleyen baz aydnlarn yeni kurumsal eksenler etrafnda toplanmas imkn ald. Politik faaliyetin bir hayli ak olduu Ingilte rede bunun dorudan siyas maksatlar kapsamadn gr yoruz. ngiliz dergileri daha ok siyasetin dolayl olarak ge tii, siyasetle ilgili daha genel nerilerin topland merkez ler oldu. Bylece, ngilterede de entelektelliin 18. yzyl dan farkl bir yne doru ihtisaslama ve bir bakma "kapanma"ya doru gittiini gryoruz. Fakat her eye ramen n giliz entelektelleri ne Fransada ve ne de Rusyada grlen siyas "kapanma dzeyine varmamlardr.

Fransa ngilterede entelektellerin genel durumu ngiliz toplumunda asilzadelik ve krallk dzenindeki deiikliklere bal ol mutu. Fransada ise Kraliyet ve asalet 1789a kadar toplum daki merkez yerini ngiltereye nisbetle daha iyi korudu. ngilizlerin iki snf arasnda salanan dnce iletiimi, "kah vehane" gruplar ve bilim dernei gibi kurumlarda kendini belli ediyordu. Fransz aydnlarnn toplandklar gruplar da bize sosyal durumlar hakknda ok ey anlatyor. Bu toplu luklarn en belirgini "salon"du. Franszca "salon" bizim dili mize getii ekilde olduu gibi misafir kabul odas anlamn tar. Fransz aydnlar da aydnlk devrinde faaliyetlerini
156

asilzadelerin misafir kabul faaliyetinin zerine kurdular. Fransada XIV. Louisnin korktuu asilzadeleri gzetimi al tnda bulundurmak iin Versay Sarayna toplamas, buraya toplanan kimseler iin yeni tipte bir sosyal hayatn temelini atmt. Saraylarda zerinde durulan adab- muaeret, kl trl laf etme nitelikleri bylece daha geni bir st tabaka evreye yaylmt. Versayda toplanan kimselerin ancak bir ksm politikann iinde olduklarndan, geriye kalanlar va kit geirmek iin, fikir alveriinin zn tekil ettii bir "hava'y oluturdular. Fransz asilzadelerinin veya zengin burjuvalarn salonlarna zeklar, fikirleri ve nktedanlkla ryla parlayan dnrleri davet etmeleri moda oldu. Byle ce, Diderot, Rousseau gibi kimseler bu muhitlere hayatiyet katarken, ayn zamanda salon sahiplerinin maddi yardmla rndan da yararlanyorlard. Salonlarn sosyal faaliyetlerini genellikle asilzade snfndan kadnlar idare ediyordu. Bun lar arasnda Mme. du DefFand, Mme de Tencin, Mme Geoffrin saylabilir. Zamanla bunlarn iinde gerek asilzadeler azald, onlarn yerini zengin burjuvalar ald. Bugn okuduumuz btn ansiklopedilerin Fransz pro totipi olan Grande Encyclopdie bu muhitlerde bulunan d nrler tarafndan hazrlanmt. Helvtius ve dHolbach gibi materyalist felsefenin nderleri fikir rnlerini byle bir ortamda verdiler. Artk, fikir, asilzadeleri elendiren bir ara olmaktan km, kendi bana deer tayan bir ura ol mutu. Fransz aydnlarnn "salon"larda toplanmalar Fran sz Devrimi devrinde de devam etti. Fakat aydnlk a Fransz aydnlarnn bir zellii, gerek ideologlar arasnda, gerek sonraki Fransz aydnlar arasnda devam etti: o da dnyada bir tek hakikat olduu ve bu hakikatin ancak Fran sz aydnlarnca bulunabilecei fikriydi. Bu zellik dn u rasnn Fransada batan itibaren bir asilzade-elit zmresi nin glgesinde ve toplumsal modeline uygun olarak yaplma157

sma balanabilir. ngiliz burjuvazisi kadar palazlanamayan Fransz burjuvazisi entelektel faaliyete kendi yaamnn damgasn vuracak gte deildi. Burjuvazi de, dnrler de geleneksel toplumun zelliklerini taklit etmekten holan yordu. Fransz fikir faaliyeti bu "elitist" damgay bugne dek tamaktadr. 20. yzyln banda bir Alman dnrn bu konuda, "Allah Fransz mdr?" adyla yazd kitap hl ne mini yitirmemitir. 18. yzylda ise Fransz aydnlarnn "gerein" temsilcileri olduklar Franszlarca olaan karla nyordu. deologlarn toplumu temelinden yeniletirici kaygusu "gerek" gerei bulduklar veya bulabilecekleri inanc nn bir rnyd ve bu inan da beraberinde bir sekinlik getiriyordu. Bir tek gerek varsa o gerei "bilenlere" arat mak ve sonra topluma empoze etmek gerekir. Grnte ay rlan ideologlar ve Napolyon bu noktada birleiyordu. Bu oto riter yaklam ideologlarn toplumsal otoriterliinde, btn Fransz eitim sistemine hakim olan bir eitim yaps kurma isteklerinde belirir. Siyasal hayata sekinler kanalyla kat lan Fransz aydnn bu kkene balanabilecek zellii bugn de devam etmektedir; soyluluk, hayat bir kavram olarak ya ama ve gnlk hadiselerin "baya"lndan kopma: Emile Zolamn gerekilii bile bu zelliklerin izini tar. Geni ap ta sosyal planlar ortaya atp toplum yapsn ona gre dei tirmeye almak, hl Fransz toplum teorilerinin karakte ristii olarak kendini gstermeye devam ediyor, fakat bu zellii belki en belirgin ekilde 19. yzyl Fransz dnr Saint-Simonda buluruz.144 Napolyon sonras Fransasnda bir taraftan Napolyon devrinin coturucu havas dinmi, dier taraftan Fransaya yava yava endstriyel gelime girmeye balamt. Bu or tamda Fransa bir taraftan bir ynelim buhran geirirken,
144 Coser, Men ofldeas, s. 199.

dier ynden feodal-aristokratik-zira bir yapnn yerine bir endstri toplumunun gemesine tank oluyordu. retim top lum iinde merkez bir sre halini alyordu, bankalar nem kazanyordu, demiryolu ebekesi yaplyordu. Kendi ann gelimelerini yakndan izleyen aristokrat kkenli dnr Henry de Saint-Simon, Napolyon sonras Fransasnn idari sorunlarna bulduu zm yle aklyordu: Fransann en nemli be yz yazarn, asilzadesini, avu katn veya idarecisini ortadan kaldrsak onlarn yerine gee cek, grevlerini kt de olsa yapabilecek kimseler buluruz. Fakat Fransann en nemli be yz mhendisini, kimyageri ni, doktorunu ortadan kaldrsak onlarn yerine koyacak kim seyi bulamayz. Halbuki bu kimseler Fransay idare etmekte sz sahibi deiller. Fransay idare edenler kolayca yerlerini dolduracak kiiler bulabileceimiz teknik bilgisi olmayan ay dnlardr: Bunu tersine evirmek gerek: Toplumun idaresini teknokratlara vermeliyiz. Yeni bir teknokratik grn kurucusu olan SaintSimona katlan gen kuaktan kimselerin fikirlerinde yalnz bu teknokratik unsur olsayd, onlar gnmzde de beliren teknokrat-aydn grubunun iine sokabilirdik. Fakat bu gen leri birletiren unsurlardan biri de planlarnn kapsaycl idi. Saint-Simoncular toplumu temelinden ve tmden dei tirmek iin bu neriyi gelitirmilerdi. Fikirlerinin bir baka zellii dnyadan kalkan "kardelik" ve "sevgi'yi yeniden ge litirmeye kalkmalaryd. Onlar iin, Saint-Simon iin olduu gibi, altn a gemite deil istikbaldeydi. Katolik Kilisesinin her ne kadar hiyerarisini takdir ediyorlarsa da Kilisenin ha kimiyetine bir dn dnemiyorlard. Etraflarnda grdkleri anarinin yerine geecek yeni ve dengeli bir dzeni dnyorlard, fakat bu dzen intizam ve te
159

158

rakkiyi yani okulda taptklar ilhlar ierecekti. On lar iin bilim, endstri gibi, kutsald. Fakat onlar iin en kutsal grev Fransaya btn vatandalarn ieren yeni bir dzen getirmekti. Bilhassa birok dnr ve btn devlet adamlar tarafndan o zamana kadar ih mal edilen binlerce kudretsiz ve acnacak insan, yk selen burjuvazinin basamak olarak kulland kimse ler toplumun iine yeniden yerletirilmeliydi.145 Saint-Simoncular arasnda kurucularn meslekleri de il gin: Henri Fournel, mhendis mektebi mezunu, bir metal fabrikasnn mdr. Fournel 1828de 2500 ii altran Creusot adndaki elik sanayiinin bana gemiti.146 Michel Chevalier, Kuzey Vilayeti madenlerinin banda bulunan bir mhendis. Enfantin, eski mhendis mektebi rencisi. Ban kerlik mesleinde nemli bir yeri olan Pereire kardeler, ite bu teknoloji nderleri 1826 ile 1829 arasnda gelitirdikleri doktrinleri daha sonra bir "iman" veya "din" haline getirmek iin ibirlii yaptlar. Kendilerinin katolik kilisesinin men suplar kadar bir "din"i temsil ettiklerini ileri srerek kato lik papazlarnn muafiyetlerinin eini devletten istediler.147 Burada kitabmzn balangcnda zerinde durduumuz bir noktaya gelmi oluyoruz: aydnn davrann "grup nitelii'nin yannda belirleyen ikinci bir e dncesinin yaps dr. Saint-Simoncular mhendis olarak, fizik ve matematik bilimlerinin disiplininde yetimi kimseler olarak, toplum planlarna fizik kanunlarnn kesinliini, kapsaycln ve soyutluluunu balyorlard. ngiliz dnrleri ise toplum konusundaki fikirlerine somut hayat tecrbelerinin damga

145 a.g.e., s. 103-104. 146 a.g.e., s. 106-107. 147 a.g.e., s. 105.

sn vuruyorlard. Her iki milletin aydnlar arasnda "aydn zellii, ayn ynde alan "grup nitelii" ve "fikir stili" kat larnn kmlatif sonucuydu. Bu aydnlarn toplum hayatnda "inanlarn nemini grmeleri sosyal bilimlerin bir aamas saylmaldr. Bylece aydnlk devri dnrlerinin basitliine parmak basyorlar d. Fakat topluma doru grdkleri inanc empoze etmeye almalar Fransz aydnnn ne kadar "sekinci" bir aydn olduunu gsteriyordu. Frank Manuel ve Lewis Coser zamanlarnn fikir dnya snda ve halk katlarndan koparak i gren bu gibi aydnla rn nasl bir "tarikat olarak (sect) almaya temayl ettikle rini anlatmlardr. Byle bir tarikatn da fikirleri bir "din" olarak ortaya kacakt. Saint-Simoncular bunu hi olmazsa saklamadan yapmlar, ak ak fikirlerinin yeni bir "din" olduunu sylemilerdir. Auguste Comte da, btn pozitiviz mine ramen, sonunda yeni bir "din" kurmaya altn syleyecekti. Bu, zellikle Fransz aydnlarnn "tmc" yn lerini olduka iyi vurguluyor, fakat bu nitelikler Fransz ay dnlarn bugn de etkilemeye devam ediyor. Simone de Beauvoir, Mandarenler adndaki kitabnda 1950lerin Fran sz aydnlarnn "tarikat" niteliine tekrar parmak basmtr. Bizim iin nemli olan nokta, aydnlarn fikr rnlerinin geirmi olduklar tarihsel evrime gre ekillenmesidir. Saint-Simonculann istikbal planlarnn geni kapsaml bir din olarak ortaya kmas, Fransz aydnlarnn tarihsel geli imlerinin bir sonucuydu: Fransz aydnlan fikirlerinin siya sal gler tarafndan kabul edildii bir ortama ancak nadi ren kavuabilmilerdi. deologlarn birka senelik hakimiyeti bu zamanlardan biriydi. Fakat bu gibi frsatlar ellerine nadi ren getii iin, Fransz toplumunu temelden deitirici ne rilerle ortaya kmlard. Aksine, fikir adamlarnn, burju vazinin de zaferiyle, devlet yaps iinde etkin olabilecekleri
161

160

dncesiyle yaadklar ngilterede lml siyasal ve sosyal reform yaklamlar n plana gemiti. Bylece, ideolojilerin entelektellerin genel hayat artlarna bal olan bir taraf olduunu gryoruz. Bunun iki rneini daha verebiliriz: Rus intelligentsias ve 19. yzyl Batllam Osmanl ayd n ve Cumhuriyet aydn.

Rus Tntelligentsia"s Rusyann adalamas bir elikiler portresi tekil eder. Byk Petro zamannda balanm olan adalama hare keti gemii topyekn inkr eden bir hareketti. Bir uznnlann szleriyle "Petro Rusyasnda tutucu tutum ve davranlar dan baka her ey mbaht. Petro Rusyasnda gerekten eletiri olan davranlar bu tutucu davranlard".148 Petro zamannda bir gemicilik okulu kurulmu, renci ler Avrupaya tahsile gnderilmiti. Petro tutumlarndan phe ettii kiliseyi glgede brakm ve kilisenin tesirini da tmak iin kendi devlet ynetimindeki retim kuramlarn ortaya karmt.149 Fakat bu radikalizm arn 1725deki lmyle son buldu. Rusyada aydnlar hukuken devlet personeli statsndeydiler, fakat bilimsel almalar Petersburg Akademisinde ve Moskova niversitesinde (kuruluu 1755) kurumlam t.150 1830lara kadar bu yapnn pek deitii sylenemez. 1830 ve 1840larda Rusyada daha atak bir dnrler grubu belirdi, ancak bu grup sonradan "intelligentsia" ad verilen tipte kimseleri tam anlamyla iermiyordu.

Rus toplumunu en radikal ekilde eletiren aydnlar 1860larda ortaya kt. Bunlarn bir ksm geleneksel Rus st snflarndan, bir ksm ise daha dk tabakalardan ge liyordu, fakat iki grubu birletiren gr 1830larn aydnla rnn gereksiz derecede hareketsiz kalm olduklaryd. Bir blm "nihilist" adyla tannan yeni grubun nerisi "harek e fti..Babalarnn kua Rus toplumunu eletirmiti. Bu yeni nesil, bir taraftan sosyal ve siyasal sistemi eletirirken, dier taraftan sistemin kurallarna baemey kabul etmi yordu. Bylece, Rus toplumunda uzun zamandanberi devam eden toplum ve siyaset kurallarndan kopma unsuru, "red detme", "krma" tutumu Rus fikir adamlarna- damgasn vurmaya balad. Michael Confinonun gsterdii gibi bu tu tum bundan sonraki devrede ele devam etti. Bu devirde, "in telligentsia" hem dnrleri ve hem de siyasette etkin ol mak isteyenleri ieren bir grup olarak kristalleti. 1880 ve 90larda ise Rus intelligentsias blnerek bir taraftan pro fesyonel devrimcileri, te yandan profesyonel dnce ada mn ortaya karacakt.151 Bundan sonra ortaya karlan fikr yaptlar da "intelligentsia" iinde gittike artan farkl lamay yanstyordu. Rus "intelligentsia'sn kendi zel ura alan yapan fi kir tarihisi Confinoya gre "intelligentsia tabiri Rus d nrlerinin yalnz bir safhas iin, ihtisaslama ortaya kma dan, nisbeten mtecanis olan grup iin kullanlabilir. Confnonun almas aslnda eskidenberi Rus intelligentsiasna zel bir karakter balamak iin yaplan almalarn mesele yi basitletirdiini anlatmak amacn gtmektedir. 1950lerde ileri srlen tezlerden biri 1860lar kuann -kendilerine zellikle intelligentsia ad verilen gruplarn- alt snflardan
151 Bu zellik iin bk. Franco Venturi, Roots o f Revolution (New York, 1966) s. 639 v.d.

140 Michael Confmo, "On Intellectuals and Intellectual Traditions in Eighteenth-and Nineteenth Century Russia", Daedalus , lkbahar 1972, s. 120. 149 a.g.e., s. 119. 150 a.g.e., s. 121.

162

163

geldikleriydi.152 Confino bunun byle olmadn gsteriyor. Aratrmalar Rus dnrnn zelliklerinin devlet ile olan ilikilerinde ortaya ktn bir daha nmze seriyor. Ay dnlarn bir blm devlet yaplar iinde gml olduklar oranda pasif kalmlardr. Bir blm de niversite iinde bulduklar nisb zerklik havas iinde devlet aleyhtar teo rilerini imal etmilerdir. Bu ortamda devletin yklmas ge rektii fikri ok ak ve ok radikal bir ekilde geliti. Bu nun gelimesini salayan niversite zerklii olmutu, fa kat "byk kyam" fikri eskidenberi Rusyada dolaan bir fikirdi. Mannheimn tabiriyle fikir imdi kendine bir sosyal temel bulmutu. Bylece arlk Rusyas aydn kesitinin zelliinin pasiflik-radikallik kutuplamasnda belirdiini gryoruz. Rusyadaki gelimeleri Osmanl mparatorluumdaki ge limelerle mukayese ettiimiz zaman, bu ikili yapnn zerk lii daha belirgin bir ekilde ortaya kar. Osmanl mpara torluunda, Rusyada ortaya kan niversitenin gelimesine bal nisb kurumsal otonominin yaratt ikili yapy gre miyoruz. Trk aydn, son zamanlara kadar, devlet hizmetin de olsun veya niversitede olsun devleti incitmemek iin ok daha dikkatli davranmtr. Bir bakma niversiteler Trkiyede ge gelitii iin Trk aydn niversitenin kendi bana verdii zerklik imknlarndan ge istifade etmitir. ada Trk intelligentsiasn devlete daha dorudan bala yan bir dier ilikiden szetmek gerekir: Trk aydn ok da ha dorudan geimi iin devlete bal olmutur. Kitap ve der gi okuyucusunun kalabalk bir grup oluturmas daha olu um halindedir. Osmanl intelligentsiasnn nderliini ya pan Namk Kemal ve Ziya Paa gibi nl dnrlerimizin mektuplamalarna bakld zaman ok ak bir ekilde ge
152 Markin Malia, "What is the Intelligentsia", Daedalus, 89 (Yaz 1960).

im derdinin onlar kukulandrd grlr.153 Bu kuku ay n zamanda iki taraf keskin bir kltr: Yeni Osmanllar maiet derdine dtkleri zaman devlet de onlar kolayca "affederek" onlar devlet memuru kalbna yeniden sokmak tan bir endie duymamaktadr. Herhalde bu ikili durumun dibinde yatan e, Osmanl mparatorluunda devletin ver dii maa verebilecek bir grubun devlet dnda teekkl et memi olmas ve byle bir grup teekkl etmemi olduu iin devlete kar isyan eden aydnn devlete kar etkin olabile cek sosyal bir gruba bel balayamamasdr. Oysa, Rusyada Osmanl mparatorluunun aksine, geleneksel "kyam" fikri, niversitenin zerklii, bununla birlikte burjuvazi ve daha sonra proletaryann saysal geliimi devrimci aydnn devri mi gelitirmesini salayan drt farkl e salamtr. Osmanl mparatorluunda Yeni Osmanllar iin izdii miz tablo, onlardan sonra 1890larda devlete kar durmu olan Jn Trkler iin de geerlidir. Jn Trkler arasnda yksek sayda saray jurnalcisi bulunmu olmasn da bu top lumsal yapsal karaktere balamamz gerekir. Osmanl ayd nn Osmanl devletine balayan bir dier nemli unsur da mparatorluun o zamanlar dalma durumuna gelmi olma syd. Fakat gene de bu tutumda Osmanl kltryle ilgili bir yn bulunabilir. Avusturya-Macaristan mparatorluu da 20. yzylda dalmaya balamt; fakat bu dalma Avus turya entelektellerini devleti desteklemeye doru itmemiti. Herhalde Osmanl kltrnn haksz olarak yenik dt hissi, Trk aydnlarn devletin yannda yeralmaya y neltti. Aydnlarn devletle yakn ilikisinin bir sonucu Trki yede aydnlarn ele alamadklar birok konularn hl "ta bu" kalmas olmutur.
153 Bk. erif Mardin, The Genesis o f Young Ottoman Thought, (Princeton, 1962) Passim.

164

165

Her lkenin aydnnn bir stili olmas giderek o lkede ileri srlen fikirlerde etkin olmu ve bylece de ideolojilerin retimine damgasn basmtr. Rusyada 19. yzylda kendi iine dnk, sorgulayc, devleti tmden inkr edici trden ideolojilerde Rus kltr tarihinin izini bulmak mmkndr. Trkiye aydnlarnn devletle sevgi - krgnlk ilikileri gene aydnlarn sosyal tarihin bir sonucu saylabilir ve Trkiyede geerli ideolojilerde izini brakmtr. rnein Trkiyenin solcusu hibir zaman Rusyadaki kadar devleti inkr edici bir tutum alamamtr. deolojiye aydnlarn zel stili kadar tesir eden iki unsur da eitim sisteminin deimesi ve kitap, gazete gibi yaym organlarnda grlen gelimedir. rnein, kitabn son derece mahdut bir zmre tarafndan kullanlan bir ara olduu yer de "kitle'yi hedef alan ideolojilerin ortaya kmas imknsz dr. Gene, her kye kadar inebilen bir eitim sisteminden devletin elde edebilecei vatandalarn artlama imknlar ortaada yoktu. Bundan dolay bu iki unsurdan ksaca da olsa burada bahsetmek yerinde olur.

Eitim Bugn bildiimiz okul sisteminin balangc Rnesansa gi der. O sralarda manastrlarda veya baka messeselerde k stl bir ekilde yaplan eitim bugnkne benzer bir ekil al maya balad. Bir taraftan ehirlerde manastrlarn verdikle ri yeteneklerden baka yetenekler veren retim kurumlan ortaya kt. ehirler de ticaretin gereklerine daha yakndan bal hesap, muhasebe bundan dolay da aritmetiin gelitii merkezler olarak belirdi. Modern devletin yava yava orta ya kmas ve kiliseyi kendine rakip grmesiyle, modern dev let de kendi karlann gerekletirecek okullar destekleme e balad. Devlet ilerinin yrtlmesini mmkn klacak
166

bir genel kltre sahip kimselerin yetimesini istedi.154 Me sel, Alman Gymnasialarmn kayna bu olmutur. ngilte rede Tudorlar zamannda ortaya kan yeni asilzadeler, yeni geldikleri toplum katnda yeteneklerini arttracak ve ellerine geen olanaklardan istifade ettirebilecek bir eitim sistemi gelitirdiler. Pratik eilimleri, onlara bir taraftan hesap, geo metri gibi mparatorluun denizar atlmlann salam bir esasa oturtan155 ve dier taraftan insan olarak karakterleri ni pekitiren, onlara bakalaryla olan ilikilerinde stnlk tanyacak beceriler veren sistemler kurdurdu. Eitim yava yava Avrupada lkeler apnda bir giriim oldu. Prusyada 1770 ile 1803 arasnda giderek mill bir kurum halini ald.156 19. yzyl ortasndan itibaren devletin kontrolnde olan okullar bir bakma rencilere devletin uygun grd dn ya grn alamak iin kullanlyordu. rnein Alman mekteplerinde Almanyann stnl temas ileniyordu. Almanlara yenilmi olan Fransada eitimin Fransz milli yetiliinin amalar iin kullanlmasnn yambamda "tesantlk" (solidarsme) grnden ilham alan bir sosyal ah lk alanyordu. Bu gre gre Fransa btnlemi ve snf mcadeleleri olmayan bir memleketti, aksine herkes herkese yardm etmeyi ve grevini eksiksiz olarak yerine getirmeyi rendii takdirde Fransa ideal bir ortamda geliecekti. Bu grte bir zamanlar Trkiyede de hakim olmu olan bir sosyal ahlkn anahtarlann grmek mmkn. Bize bu gr Ziya Gkalp yoluyla intikal etmiti ve zamannda, Trkiye iin Fransaya nisbetle gereklere daha yakn bir grt. Eitimin ideoloji zerindeki belki en kesin rneini Sovyet Rusyada gryoruz. Sovyet Rusya Marksist deerlerin en

154 William Boyd, The History o f Western Education (6. Bas. 1952) s. 191. 155 a.g.e., s. 231-232. 156 a.g.e., s. 311.

167

kk yatan itibaren kafalara yerletirilmesi iin en siste matik bir abay gstermi bir memlekettir. Herhalde eiti min yaylmasyla "ideoloji" yeni bir etki alan kazanmtr.

Yaym Gerek aydnlarn tesirlilii, gerekse eitimin "ideoloji" iin yeni bir zemin temin etmesi ancak yaym aralarnn geli mesiyle mmkn olmutur. Bu olduka aprak bir geliim dir. Kitap, kendi bana ayr tip gelimenin rnyd: k dn inden Batya yaylmas, yal mrekkebin icad ve bask harflerinin gelitirilmesi. deolojinin ve ideolojik d ncenin belki en derinde yatan nedeni kitaptr. Kitabn son zamanlara kadar zerinde durulan etkisi belirli bir fikri el yazmalarna nisbetle ok daha ucuza yayabilmesi olmutu. Marshall McLuhan bu gibi bir yaylmann tesinde kitabn ok daha ince, fakat daha nemli etkileri olduunu gsterme ye almtr. McLuhana gre kitap temel alglama rntsn ekillendirmiir. Bir ozann anlatt destan, anlatm bittikten sonra yalnz bir iz olarak kafalarda kalr, fakat ki tap bu anlaty yanmzda tutar. Ona zaman zaman mra caat etmemizi imkn dahiline koyar. Bizi bir fikrin niin be lirli bir biimde ifade edildiini, nasl olup da baz eksiklik lerle ortaya ktn merak etmeye sevkeder.157 Bir ozan dinlemek eftali yemee benzetilebilecek bir faaliyettir: tke tiriz ve holanrz. Fakat kitapla ortaya kan iletiim tr buna benzemez. Kitap ideolojiye iki ynden baldr: toplumca kabul edilen dnya gr kitap yoluyla yaymlanyorsa o zaman bu kitap daima eletiriye aktr, metni ortadadr; di er taraftan kitap, gene, eletirilen ideolojinin yerine bir ye157 McLuhanm fikirleri iin bk.: Marshall McLuhan, The Gutenberg Galaxy (1968). Passim.

niini yerletirmek iin ok etkin bir aratr. Kitap kafamza bir sorunlar alemi getirir. pheye davet eder. Filozoflarn daha mahdut ekilde yaptklarn kendi yapsyla ortaya karr. Kitap medeniyeti bize kitaplar leminde, fikirler le minde ve baz kimselerin oktan iddia ettii gibi, hayaller leminde yaama kapsn aar. Kitaplarn ok okunduu bir yerde kitabn hakikati tabiatn elle dokunulur hakikatine tercih edilir. Kitapsz insan bir teori iin kendini feda etmez, fakat kitap sahibi pekl bir teoriyle btn yaantsn tayin edebilir. McLuhann ok aprak ve tarafl olan teorisini phe siz ki burada kaba ve basit bir ekilde ifade ediyorum. Fakat bu anahatlar bile "ideoloji" retimi bakmndan yaym ara larnn, nce kitabn, daha sonra gazetenin, daha sonra rad yo ve televizyonun ne kadar nemli olduklar konusunda bi ze bir ipucu salyor.

168

B lm V I

amzda ideoloji: deolojinin "gerilemesi" sav

DEOLOJNN amzn yaratt toplumsal alkantlarn ardndan geldiini, bu karklklarn ypratt ve erittii deersel ve bilisel evrenleri yeniden kurma abalar olduu nu grdk. Ancak, "toplumsal alkant" olduka esnek bir de yim. Bazen, toplumun temelden sarslmas, bu toplumun de iik katlarnda deiik biimler alyor. Bunun yannda, "al kant" olarak tanmladmz bir deiikliin yanklarnn ne kadar devam edeceini nceden kestirebilmemiz mmkn deil. Trkiyede Atatrkln getirdii deersel deime 1920-1938 arasnda olutu, fakat bu deimeye kar dinsel planda bir "yeniden can verme" (revitalization) hareketi olan Nurculuk ancak 1960larda gittike artan bir gle karm za kt. deolojilerin toplumsal deime temeline oturmas, ideolojileri sosyolojik adan ele alanlarn eskidenberi bildik leri bir sretir. Bundan dolay sosyolog ve bilhassa antropo loglar ideoloji ve benzer fikir hareketlerinin ada dnyam171

zn kalc zelliini oluturduunu belirtirler. Buna ramen bir zamanlar, 1950lerde baz bilim adamlar "deolojinin Sonu'nun geldiini iddia ediyorlard. imdi bu gelimeye bir gzatalm. deolojilerin bir zellii de etkin olduklar insan grupla rnda ok inatla savunulan, kan dkme pahasna da olsa vaz geilmeyen inanlar olarak yerlemeleridir. deoloji insann tm duygularn harekete geirir, onu "seferber" (mobilised) duruma getirir. Rus ihtillinde Bolevik ideolojisini tayan lar, "kzllar", kar gr tutan "Beyazlarla amanszca sa vamlar, bu ideolojik atma byk bir harbe yolamtr. spanyada "sol" ile "sa" arasnda 1936dan 1939a kadar s ren savata yaklak olarak bir milyon kii lmtr. kinci Dnya Savandan kldnda, Avrupada, 1921leri ve 30lar vurgulayan ideolojik atmalarn devam edip etmeyecei merakla bekleniyordu. Fakat 1955 ylna doru, Avrupay eskiden paralayan ideolojik atmalar asndan, hi deilse ortamn ve belirtilerin deimesi bakmndan, ye ni bir durumla karlald kans yaygnlamaya balad. Bir taraftan d politikada "sa" ve "sol"u temsil eden iki "sper devlefin "devlet" karlarnn, ok zaman, "sa" "sol" zelliklerine nisbeten daha ar bast grld. Dier taraf tan da Avrupann i politikasnda "ideolojik kamplara ayrl ma" etkeni yerini yeni etkenlere brakyormu gibi bir grn t belirdi. Birok devletler bir zamanlar "ideolojik" bir konu olarak damgalanan ktisad planlamay toplumun ktisad dzenliliini salayan bir "teknik" olarak grmeye balad lar.158 Bunu kendi lkelerinde uygulamaya koyuldular.

Fransada, De Gaullecu bir rejimde, sava ncesi Fransz sosyalistlerinin en geni planlarn aan bir endstri millile tirmesi hareketine giriildi. Birok lkede eskiden sosyaliz min "sivri bir nerisi olarak grlen ,sosyal gvenlik tedbir leri imdi olaan grlmeye baland. Dier taraftan, gele neksel "braknz yapsnlar" ideolojisine bal partiler gide rek glerini kaybetmeye baladlar.159 O yllarda ideolojik nitelik tad aka belirlenebilecek "Pujad - Poujade" ha reketi gibi gelimeler bir nevi istisna olarak grnyordu.160 Bu durumda "snf atmas'na dayanan ideolojilerin si yas partiler iinde daha az nem tamaya balad gzlen di. Partiler kendilerine birden ok snf balayabilecek, s nflar aan programlar gelitirmeye baladlar. Endstride, endstrinin genilemesi ile birlikte ayakta tutulmasn sa layacak, "menecerlik" gereklerini yerine getiren politikalar uygulanmaya baland. 1960lann banda S. M. Lipset bu gibi gelimelerin ideolojik atmalar yumuatma ynnden altn yle ifade etmiti: "Solun ii snfna ynelik partileri, Avrupann birok yerinde, 1960larda glerini arttrmlardr. Bu gelimeler birok kimsenin Amerikan veya Avrupa po litikas konusundaki bir nyargsnn -yani mill gelir seviyesinde bir artn sol partiler iin semenin deste ini yitirecei fikrinin- yanl olduunu gstermitir. Bugn bir lke gemiiyle mukayese edildiinde, ne kadar zengin olursa olsun, Akdeniz Blgesinin hl fa kir olan lkelerinden svee, Avustralyaya ve ABDye kadar btn demokratik lkelerde, ok belirgin top lumsal "k aflar oluturmaktadr.
159 a.g.e., s. 82. 160 a.g.e., s. 83.

158 Seymour Martin Lipset, "Europe: the Politics o f Collective Bargaining", Decline o f Ideology, iinde, s. 80. Bu makale daha nce u balkla k mtr: "The Changing Class Structure and Contemporary European Po litics", Deadalus 93: 1 (K 114) 271-303.

172

173

Bu lkelerde eitime, ktisad olanaklara, kltre ve istihlak maddelerine alan kaplar (toplum katlar na gre deien) ok ilkel eitsizlikler gstermektedir. Bu eitsizliklerin tr deiik olabilir. Genellikle, bir lke ne kadar fakir olursa smflararas tketim stan dard arasndaki farklar o kadar byktr. Fakat b tn lkelerde, gelir ve stat lekleri asndan daha fakir olan toplum katlar kzgnlklarn -veya dalm devam ettirecek politikaclar tarafndan temsil edilme isteklerini- yanstrken refah devletine zg giriimle rini arttrmaya eilimli, isizliin nlenmesi iin al an, varlkl katlara nisbetle varlkszlarn gelirlerini arttrmay amalayan ve bu yolda devletin ktisad ya pya karmasn ngren partilere oy vermektedirler. Artan mill servet ve smflararas farklarn belir ginliinin azalmas, sa partilere nisbetle sol partile rin gcnn azalmasyla sonulanmamtr; mill ser vet ve snf yapsndaki farklar kendini ideolojik fark larn azalmasnda gstermitir... Sol partiler ktisad reform nerileriyle daha lml bir hale gelmi, radikal liklerini azaltmlardr." Lipsetin bu grleri 1950lerin sonunda ve 1960larda ortaya srlen genel bir dncenin olduka yumuak bir ifadesiydi. Daha kesin biimlerini bulmak da mmkndr. rnein 1960da kan bir kitabn bir blmnde, Daniel Bell, "Batda deolojinin Sonu nun geldiini mjdeliyordu.1 6 1 Belle gre "Sa" ve "Sol" szckleri ne dnyann ne de ABDnin karlat aprak sorunlar zmlemeye yeterli yak lamlar vermiyordu. Hi kimse mphem bir "yarm" iin "bugn'u feda etmeye hazr deildi.
161 The End o f Ideology (Glencoe, 1960).

Bahis konusu ettiimiz savlar, genel hatlaryla 1955de Milanoda toplanan "Kltr Hrriyeti Kongresi'nde ortaya kmt. Bu Kongrede toplanan delegeler u noktalarda br lemilerdi: 1) "Tmc" veya ar ideolojiler gerileme halindeydi, 2) Bu gerileme Batda eriilen yeni bolluk dzeyinin bir sonucuydu, 3) Bu gerilemenin iareti "sa" ve "sol" ularn son otuz yl iinde farkllktan ok benzerlik gstermi olmalarnda toplanyordu.162 "deolojinin gerilemesi" tezi, karsnda derhal bir grup sosyal bilimci buldu.163 "deolojinin Sonu savna kar gelenler bunu iki adar eletiriyorlard: bazlarna gre (LaPalombara) "deolojinin Sonu" yanl gzlemlerden elde edilmi bir sonutu; bazlarna gre de bu savn "analitik erevesi" ilkel olduu iin, "deolo jinin Sonu na inananlar konuya nfuz edememilerdi. Her iki eletiri de "deolojinin Sonu nu bir yeni ideoloji olarak deer lendiriyordu. LaPalombara, rnein, talyan Komnist Partisinde o yllarda alan yeni tartmalar "deolojinin Sonu" sa vna sdramyordu. Ona gre, "deolojinin Sonu" dendii za man herhangi bir ideoloji deil, fakat ncelikle Marksizm, Le ninizm, Maoizm, ksaca, devrimci ideoloji dnlyordu.164

162 M. Rejai, W. L. Mason, D. C. Beller, "Empirical Relevance of the Hypot hesis of Decline", Decline o f Ideology, iinde s. 270. 163 Bk. Joseph LaPalombara, "Decline of Ideology: A Dissent and An Interp retation", American Political Science Review 60: 1 (Mart, 1966) 5-16. Decline o f Ideology, iinde s. 243 v.d. Ayn makale u derlemede de k mtr: The End f Ideology (Chaim I. Waxman, New York, 1969) s. 315 v.d. Ayn derlemede gene bu konu ile ilgili makaleler unlardr: C. Wright Mills, "Letter to the New Left, s. 126 v.d., Robert A. Haber, "The End of Ideology as Ideology", s. 182. Henry David Aiken, "The Revolt Against Ideology", s. 29 v.d. 164 a.g.e., s. 332.

174

775

Robert Haber de bu tip ideolojilerin parti ideolojisi olarak ni in ortadan kalkmaya yz tuttuunu, politikann yeni baz zelliklerine balyordu: 1) kinci Dnya Savandan sonra radikal bir kar y nelmeyi zerlerine alacak muhalefet partilerinin yaama ans azalmt. Bunlar yeni artlarda bir partinin almas iin gereken byk rgtsel ve parasal imknlar salyamyorlard. 2) Devletin kontrol imknlar devrimci muhalefeti im knsz klmt. 3) Kii ile politik kararlarn verildii odak noktalar ara sndaki mesafe artmaktayd. Kitle haberlemesi idarecilerin elindeydi. kinci Dnya Savan izleyen yllarda, sorun, mu halefet yapmaktan ok politika iinde kendine bir yeredinebilmekti. 4) D Tehlike" devrimci hareketleri lekelemek iin kul1an l maktayd.165 Bu kar savlarn ortaya atlmasndan az sonra da ren ci ayaklanmalar ile ideolojinin sonuna gelinmedii anlala cakt. "Yeni Sol", Maoculuun Bat Avrupada baz gruplar iin ekicilii, toplum sorunlarnn sevgi ve efkatle halledi lebileceine inanan "iek insanlar", btn bunlar, ideoloji nin gerilemekte olduunu ileri srenlerin tezlerinin aksine alan gelimelerdi. "deolojinin Sonu", bu gelimelere bak lrsa, daha gelmemiti. Fakat burada yle bir itiraz akla gelebilir: aslnda ideo lojiler en genel anlamda, yumuamaktadr, fikir sistemleri nin militanl azalmaktadr; deolojinin srdn ispat et mek iin verilen rnekler de istisnai olaylardr. Buna da y le bir kar sav ileri srlebilir: Portekizde 1975de geen olaylarda ideoloji btn bir lkenin geleceini belirliyor: O
165 a.g.e., s. 190-191.

zaman buna bir istisna diyebilir miyiz? Buna kar gene de nebilir ki Portekiz kendi tarihsel zellikleri dolaysiyle dier Avrupa lkelerinin geirdii "ideolojik dnem"den gememi tir: Portekizde mill servetin snflar arasnda nasl blleceine dair bir dengeye varlmam, Portekiz bundan dolay "ideoloji" an yayor. Bu grlerden hangisinin doru ol duunu saptamak mmkn deil. Ancak, unu biliyoruz ki Almanya gibi artk mill servetin bllmesi konusunda bir dengeye varlmas gereken bir lkede, hl, eylemlerini ideo lojinin belirledii Bader-Meinhof grubu gibi gruplar mevcut. Bunlar da "istisna" m saymak lzm? Bunun byle olmad btn gelimi lkelerde kendilerini toplum d sayan, ideo lojik ierii gl gruplarn varlndan anlalyor. Bu olay da Bat endstri lkelerinde ideoloji "taycs" olarak fonksiyon gren gruplarn toplumsal niteliini incele mekle zmleyebiliriz. deoloji tayc gruplarn birinci zellii, bunlarn mutlak bir fakirlie batm olan kimseler den olumamasdr. deoloji tayclar iiler arasnda dz iilerden deil, vasfl iilerden oluuyor: "beyaz yakallar, hizmet personeli ve memurlar arasnda bunlar memur pira midinin en alt katndan gelmiyor, biraz "okumu" memurlar katndan geliyor. deoloji tayclar belirli bir stat dzeyi ne erimi, kendini daha yksek bir dzeyde grebilen, fakat ykselme yolu tkanan kimselerdir. zellikle, bu eilim, gr d retimle toplumun kendisine verdii mevki arasnda bir dengesizlik olan kimseler arasnda ok yaygndr. Bunun nedenini ada (kapitalist?) toplumun baz zel liklerine balayabiliriz. Bu toplumda toplum katlar iinde ykselme en ok eitim yoluyla olmaktadr. Belirli bir diplo may elde eden kimse "diplomasna lyk" bir i aramakta ve ou zaman bulamamaktadr. Bu toplum iinde okumularn girebilecei yerlerin gittike teknik nitelik istemesinden gel mektedir. Oysa eitim sistemlerini teknik bir yne evirmek
177

176

ok byk yatrmlar istemektedir. Fakat bu deiikliklerin yapld yerlerde "iki cami arasnda binamaz" kimsenin so rununun zmledii anlalyor. lgin olan nokta -1976 ylnda beliren niversite renci leri gsterilerinde grld gibi- bir diplomaya aday olan kimselerdir. Bu adan rencinin istei "geim derdi'ni hal letmekten ok sekinlerin arasna girmektir. Kendine "in sanca" bir stat salamaktr. Bu ise kolay deil. ada toplumda okuma o kadar gelimi ki, belirli bir toplum katma gelmek iin lise, hatt niversite tahsiline zel bir beceri katmak gerekiyor. Ksaca, diyebiliriz ki mo dern toplumda ncl sektr olarak bildiimiz hizmetler sektr, beraberinde getirdii nitelikleri dolaysiyle sekinler katna girmesi ok zor olan bir "ara insan gc" yaratmakta dr. Demokratik lkelerdeki toplum Mitosu ise "herkesin Cumhurbakan olabilecei"dir. ncl sektrn bu soruna katksnn bir de baka bir kayna var: hizmet sektrnde alan ve memur olmayan -mstahdem gibi- kimseler de sekinler tabakasnn hayatn srdrmesine yarayan iler yapyorlar; bu da onlar, elitlerin hayatn srdren, fakat o hayat fiilen yaayamayan insanlar haline getiriyor. Bunun, gene denge bozucu bir etkisi olduunu anlamak zor deil. Zi ra, ada toplum hayatmz bir taraftan kendini bir yere oturtamayan insanlar yaratrken, ayn zamanda onlara git tike artan bir "kendini bakalaryla mukayese etme" zgr ln veriyor. Nihayet, ada toplumlarn en yaygri Mitosu insanlarn eit yaratlm olduklardr. Ru Mitos ok et kin, gl bir fikir olmas bakmndan da insanlar gittike toplumsal ayrcalklar sorgulamaya yneltmektedir. ada ideolojik iti, radikal davran gcn en ok buradan al maktadr. Fakat toplum iinde "tam" bir snfsal "denge"ye gelindi ini varsaysak, ideolojiler ortadan kalkacak m?
178

Daha nce ideolojinin kaynaklarndan birinin Mitos oldu unu belirtmitik. Mitosun yalnz bir toplum fonksiyonu gr mediini, ayn zamanda "ruh okayc" bir fonksiyonu oldu unu, insanlarn affektif-duygusal ynelimlerine de karlk verdiini grmtk. deolojilerin kalcln da "toplumda yerini bulamam insanlar" asndan olduu kadar bu a dan incelememiz gerekir. Toplumlarda snf problemi halle dilebilir; fakat bu insanlararas ilikilerin btn sorunlar halledilecektir anlamn tamaz. Sosyolog Max Webere gre modern toplumlar gittike "brokratiklemekte"dirler. Yani brokratik bir yapnn "iin icaplarna" gre ynelimi, duy gusal ynelimlerin yerini alacaktr. Fakat grdk ki brok ratik teekkller iinde bile, iin brokrata yrtlmesinde "hayatn dram" olarak yaanmas ok etkin bir unsur. Bu gi bi bir yaklamla "brokratikleme"nin bile hayatn ideolojik ieriini tamamen ortadan kaldrmaya yeterli olmad anla lr. Bunun dnda genel olarak, toplumlarn brokratikletii, Weberin tabiriyle "hayatn efsununun azald" belki dorudur. ki yl nce (1974) hippilerle yaadktan sonra Trkiyeye dnen bir Trk kz, Trklerin "cmert ve duygu sal" olduklarn, fakat onlarda usun ar basmadn, Avrupallarn ise bunun aksine zellikler gsterdiini anlatyor. Belki bu bulgu Weberin tezinin basite indirgenii. Herhalde insanlarn daha ok robota benzedikleri toplum trlerinin ancak ok uzak bir gelecekte belirecei akla yakn geliyor. Fakat bu da insann, beenmedii takdirde, kontrol altna alabilecei bir gelimedir. Endstrilemi lkelerin yukarda anlattmz zellikle rine karlk "nc dnya" lkelerinde bir "ideolojinin so nu" sorunu yok. Kendi lkemizin sorunlar da bu grupta olan bir lke olarak anlam kazanyor. imdi de bu lkelerin a da ideoloji sorunlarna bir gzatalm. nc dnya lkelerinde ideolojiyi belirleyen bir ekseni
17!)

biraz nce ele almtk. Buna "aydnlarn katks" diyeceiz. Hatrlayacamz zere aydnlarn katks kendi lkelerini ada bir yapya kavuturmak ve iindeki kii ve birimlerin tmn bir amaca balayabilmek iin milliyeti ideolojileri ne srmeleri, bunlar "mill" amalar haline getirmeleriydi. Bunun yannda bu milliyetiliklerin ok zaman "sosyalizan" veya "devleti" ierikli olduunu grmtk.166 Ancak, bu ideolojilerin milliyeti olduunu sylemekle, sorunun ancak bir boyutuna deinmi oluyoruz. ok zaman, milliyetilik, ortaya karken zlmesi olduka zor bir ikilemle karla yor: lkenin geleneksel kltrnden gelme eler milliyeti lie alnsn m, alnmasn m? rnein, Atatrkn karla t bir ikilem uydu: Trkiye Cumhuriyetinde geerli olacak milliyetilie Osmanlln anndan, 600 yl bir devlet yaat m olmas gururundan, gaz ve ftvvet armlarndan faydalanacak myd, yoksa bunlan geriye mi itecekti? Ata trk bu ieraalan ilememee karar verdi. Trklerin tarih iinde daha eski, Osmanl ncesi kkenine dayand. Birok gelimi lkede bunun aksine karar verilmitir. rnin, Ju lius Nyerere, 1967 ylnda, Aruzu Deklarasyonu olarak bili nen bir aklamada Tanzania iin bir Afrika sosyalizminin esaslarn ortaya karrken, bunu, bizim "cemaat" olarak bildiimiz onun da "ucmaa" olarak tanmlad bir kavrama dayandryordu. Milliyetiliinin sosyalizme giden ynlerin den bahsederken Nyerere yle diyordu: "Ucmaa, ya da "ailecilik" bizim sosyalizmimizi ta nmlar. (Bu sosyalizm) insann insan tarafndan sm

rlmesi esasna dayanarak mutlu bir toplum kurmaya alan kapitalizme karttr. Ayn oranda da insanla insan arasnda zorunlu bir atma felsefesine daya nan doktriner sosyalizme karttr. Biz, Afrikada de mokrasinin "retilmesine" muhta olmadmz gibi, sosyalizm bakmndan "imana getirilmee" de muhta deiliz. Bu iki ynn de gemiimizde, bizi ortaya ka ran geleneksel toplumda kkleri vardr. ada Afrika sosyalizmi "toplum un aile birimi nin bir uzants olduu bilgisini geleneksel mirasndan tretebilir. Fakat artk sosyal aileyi airetin ya da mil letin erevesi iinde hapsedemez. Zira hibir Afrikal sosyalist bir haritaya izilmi bir izgiye bakarak "bu hattn bu tarafnda oturanlar kardelerimdir, fakat di er tarafta oturanlar beni ilgilendirmez" diyemez. Bu ktada oturan herkes onun kardeidir".167 Nyererenin "Cemaatilii" semi olmas bize Atatrk ln, btn geleneksel Osmanl toplumunu geride brakma abalarna ramen, tesantl felsef esas olarak semi olmasnn ve bunun geleneksel Osmanl toplumu ile nasl a ktn hatrlatr. Gene, Cemal Abdul Nasr Msrda kendi milliyetilik ve sosyalizm karmn ortaya atarken slm di nine bir yerayrmt. Bu da geleneksel kalplar ciddiye alan bir biimdi. slm dinine bal bir kmede toplumun bu yne doru zorlayc itileri olduu da kukusuz. Atatrklk, aksine, dinin toplumsal yap ile kesitii ynleri arka plana atm; dini kii ile Allah arasnda zel bir ba, bir alveri olarak grmtr. Atatrkn slm dinini

166 Gregor bu ierii "faizan" olarak gstermektedir. Bk. James A. Gregor, "African Socialism, Socialism and Fascism: An Appraisal," Review o f Po litics (Temmuz, 1967), Cilt 129, No. 3, s. 324-353. Bu bilgiyi T. Parlaya borluyum.

167 Julius Nyerere, Ujmaa (Dar es Salaam, 1968) s. 12. Zikreden Peter L. Berger, Brigitte Berger ve Hansfried Kellner, The Homeless Mind (Penguin Books, 1973) s. 154.
SI

180

tamamen kiisel planda brakma isteinin rasyonelini anla mak mmkndr. Atatrkler -ve onla ada, dine bal baz dnrler- iin slmiyet olay ikiye ayrlabilirdi: 1) Smrc, cahil, aya kokan hurafeci imamlar, tekke, zaviye ve medrese personeli. 2) Kiinin Allahla kutsal dorudan ilikisi. Birinci kme ortadan kaldrlnca ikinci kme ortaya kacakt. Ancak, buradaki yanl, dini toplumsal bir kurum olarak gren insanlar bir topluma balama ve tekilatlan drma, kurumlatrma eklidir. Bunu iki adan ele alabili riz: birincisi slm dininin aka ortaya koyduu emirler asndan, ikincisi de Kuranda veya dier dinsel kaynaklar da sz gemedii halde slm toplumunun zellii olarak ortaya kan ynlerden. 1) slmn temel artlarnn hepsi (savm, salt, hac, ze kt, kelime-i ahadet) bir kii faaliyeti deil bir toplum faali yetidir. slmda dinin siyasal otorite ile ba tarihsel ve g l bir badr. slmda cemaatin gnlk ilerinin yerine geti rilmesinin byk bir ksm dine bamldr: doum, eitim, i ahlk, ev hayat, toplumsal araclk, hukuk, miras, ceza az veya ok dinsel erevelerin balad faaliyetlerdir. 2) slm topluluklarna baktmz zaman bu topluluk lardaki kurumsal mekanizmann Batnn kurumsal meka nizmalarndan farkl olduunu gryoruz. Marx "Asya retim Tarz", Durkheim "Mekanik Tesantl Toplum" kavramlarnda bu fark daha belirgin bir analitik ereve iine yerletirmemizi mmkn klacak ipular vermiler dir. Fakat bu ipular kullanlmamtr. Bildiimiz bir ey varsa o da slmi topluluklarda kurumlarn deil, insan ilikileri alarnn (networks) temel birim olduudur. Bu adan, rnein, mezhepler yalnz dinsel gr as fark n saptayan bir fonksiyon grmezler, bunlar ngiliz sosyo logunun tabiriyle birer nim-grup, "quasi-group" oluturur
182

lar.168 Mezhep, belirli bir ihtilf ortaya ktnda bir siyas parti gibi alr, bir taraftarlar kitlesi kmelendirir. Bundan dolay da slmm sosyal tarihinde snf atmasnn yerini bir oranda- mezhep atmas alr. Bylece, 1970lerde AlevSnn atmasnn niin sol-sa atmasyla e anlaml ol duu anlalyor. Atatrklk bu ayrlklar ortadan kaldrmak istedii iin dini bir "kii olay" olarak kurumlatrmak istemitir, fa kat bir lkeyi yzyllarca blm olan atlaklar, veya aksine pekitirmi olan sosyal kurumsal deerler, pek de yle kolay ortadan kalkmyor. Ancak ada ideolojilerden dine yer vermi olanlar bile gene btn sorunlar zmyorlar, karlarnda "yerlici" hare ketler buluyorlar: Bat uygarlnn arpt ve arptnda da tt uygarlklarda Batya kar bir kzgnlk uyanmtr. Ba t toplumunun bir yaama dizgesini tmyle ortadan kaldrma y ve yerine bir dierini koymay amalayan ynlerine baklrsa, bu kar koymay doal saymak gerekir. Baty "tmden inkr"m tepkisiyle ortaya kan, geleneksel uygarln deiikli e uramadan yeniden yaamasn amalayan ideolojilere de 'yerlici" (nativistic) ideolojiler diyoruz. Bu kavram, daha nce kullandmz "revitalization movement" (geleneksel kltr elerini canlandrma hareketleri) ile geni apta akr. "Yerlici" hareketlerin zellii istilc kltre ynelip onu yoketmeye almasdr. Japonyada 17. yzylda Hristiyan l kabul edenlerce kar bastrma hareketi bunun bir rne idir. Ayn trn bir dier rnei Sudanda 19. yzyln so nunda kan MehdiMk hareketidir.169 Sudanda, Allah tara-

168 Bk, Morris Ginsberg, Essays in Sociology and Social Philosophy V. II, Reason and Unreason in Society (Londra, 1947) s. 13. 169 P. M. Holt, The Mahdist State in the Sudan 1881-1898 (Londra, 2. Bas. 1970).

183

fndan gnderildiini syleyen Mehdi bir mddet iin ngilizleri Sudandan karmay baarm ve kendi dinsel devletini kurmutur. Mehdilik, Trkiye dahil, zaman zaman Batya ve Batclara kar hzl sosyal deime geiren slm lkele rinde bir giriim olarak ortaya kmtr. Yeniden canlandrma hareketleri bunlardan biraz farkl dr: Her ne kadar Cemal Abdul Nasr slma kendi rejimin de yer verdiyse de, zaman zaman bu payn daha geni olmas gerektiini ileri srenlerle karlamtr. Mslman Kar deler bunlarn iinde bata gelmektedir. zetle "yeniden canlandrma" hareketleri eski ile yeniyi birletirmee al m hareketlerdir. Bugn, Mill Selmet Partisinin slm ve endstriyel medeniyeti bir btn olarak grmesi bunun bir rneidir. Grld zere ideolojilerin zamanmzda "tkenmesi" diye bir ey yoktur. Fakat en sert ideolojilerin toplum iin de yerini bulamam kimseler arasnda rabet grd de bir gerek. Bu yabanclam gruplara ideolojinin hangi se beplerden dolay cazip geldii konusunun aratrlmas da zamanmz sosyoloji ve antropolojisinde nemli bir yer tut maktadr.170

Sonu

170 A. F. C. Wallace, "Revitalization Movements", American Anthropologist 58 (1956); Peter L. Berger, Brigitte Berger ve Hansfried Kellner, The Homeless Mind (Penguin Books, 1973).

BUNDAN nceki sayfalarda ideoloji olaynn ne gibi yapsal elere dayandn gstermek istedim. Bunlarn bazlar de rin felsef konulara girmektedir ("gerek" bir gerek var m?), bir ksm dncenin toplumsal temelleriyle ilgili (Simge da arc), bir ksm kendi devrimizin koullarna bal (sosyal deimenin hzn arttrmas, toplumsal farkllama, aydn larn zel bir toplum kat oluturmalar, yeni iletiim imkn lar, kltr karlamalarnn kltrlere darbesi). deolojik sreci anlayabilmek iin bu elerin tmnn birden grafii ni izmek gerekir. Bu da uzun ve derin aratrmalarla ola caktr. Bu kk kitapta daha ok ideolojik sre zerinde dur mu olmam, ideolojilerin ieriinin nemsiz olduundan de ildir. Fakat bir ideolojinin kapsam ve i tutarll hakkmdaki bilgiler toplum iindeki baars konusunda belirsiz bir ipucu salar. deolojinin sosyolojik adan ele alnmasnn

184

esas konusu ise fikir ile toplumsal eylem arasndaki badr, bir bakma ideolojilerden bazlarnn belirli devirlerde niin "tut" tuun un aratrlmasdr. Burada konunun bu ekilde kavramlatrlmasm salayacak eleri ortaya koyduk. Bu rehberin konuya yaklam kolaylatracak bir ara olabile ceini mit ederiz. Burada zerinde nemle durmak istediimiz bir noktay bir daha hatrlatalm: toplumsal eylem, yani insanlarn top lum iinde nasl davrandklar, bir tr psikolojinin ileri sr d gibi birtakm ieriksiz drt ve tutumlarn sonucu de ildir: Belirli bir ekil gsteren belirli bir kltr btnnn sonucudur. Bundan dolay bir toplumsal eylemi inceledii miz zaman, rnein 1975-76 ylnda renci olaylarn incele diimizde bunlar yalnz nfus art, eitim sistemi, "sosyo-ekonomik kken" gibi her topluma uygulanabilir kavram larla inceleyemeyiz. Bunlara 'Trk kltr, "Trkiyede b rokratik deerler", ya da "kk tara ehirlerinin deerler kmesi" gibi kltr deerlerini katmak zorundayz. Bu ise imdiye kadar lkemizde kullanlmam bir yaklam. Ancak bu konuda birok aratrma ortaya ktktan sonra Trki yenin toplum mekanizmasn anlayabileceiz.

BAVURULAN K TAPLA R LSTES ACHINSTEIN, Peter and Stephen R. Barker (ed.)., The Legacy o f Logical Positivism. Baltimore: Johns Hopkins Press, 1969. AAOLU, Ahmet, Medeniyet. Yeni Bask stanbul: Mill Eitim Bas mevi, 1972. AIKEN, Henry David., "The revolt against ideology", The End o f Ideology Debate, (ed. Chaim , L Waxman) New York: Simon and Shuster Clarion Books, 1969, s. 229-258. ALLARDT, Erik. "Finland: institutionalized radicalism", Decline o f Ideology. (ed. M. Rejai) New York: Aidine Atherton, 1971. s. 116-139. AVINERI, Shlomo. The Social and Political Thought of Karl Marx. Camb ridge: Cambridge University Press, 1970. BEATTIE, John. Other Cultures. New York: The PYee Press, 1964. BELL, Daniel, The End of Ideology. New York: Collier Book, 1962 BERGER, Peter L., Brigitte Berger and Hansfried Kellner., The Homeless Mind. Pplican Books, 1974. BERRY, J. W. ve P. R. Dasen., Culture and Cognition: Readings in CrossCultural Psychology. Londra: Methuen, 1974. BLACK, Mary M. "Belief systems", Handbook o f Social and Cultural Anth ropology ed. John Honigman, Chicago: Rand McNally, 1973, s. 509-577. BOYD, William ve King Edmund. The History o f Western Education . Lond ra: Adam and Charles Black, 1952. BRAYBROCKE, David ve Alexander Rosenberg. "Getting the war news straight: the actual situation in the philosophy of science", American Po litical Science Review , Eyll 1972, 66:818-826, BRUNNER, Jerome, S., Ros R. 01 ver and Patricia Greenfield, Studies in Cognitive Growth. New York: John Wiley, 1966. BUKHARIN, N. ve Preobrazhensky. The ABC o f Communism, Londra; Pen guin Books, 1970. CASSIRER, Erast. An Essay on Man. New York: Yale University Press, 1946. COHEN, Abner, Custom and Politics in Urban Africa. Londra: University of California Press, 1969. COLLINGWOOD, R. G., The Idea o f History. New York: Oxford University Press, 1956. CONFINO, Michael, "On intellectuals and intellectual traditions in eigh teenth and nineteenth centuiy Russia," Deadalus, lkbahar 1972, 101: 117-150. COSER, Lewis, Men o f Ideas, A Sociologists View. New York: The Free Press, 1970.

186

187

DVTOLU, Sencer. Asya retim Tarz ve Osmanl Toplumu. stanbul: stanbul niversitesi ktisat Fakltesi Yaynlar, 1967. D RUCKER, M. H., The Political Uses o f Ideology. Londra: Barnes and Nob le, 1974. DURKHEIM, Emile., The Division o f Lahor in Society, (ev.) George Simp son. New York: The Free Press, 1964. DURKHEIM, Emile., Les Formes Elmentaires de la Vie Religieuse. Paris: Presses Universitaires de France, 1968. EDELMAN, Murray., The Symbolic Uses o f Politics. Urbana: University of Illinois Press, 1964. EISENSTADT, S. N., Tradition Change and Modernity. New York: Wiley, 1973. EMMET, Dorothy., Rules, Roles and Relations. Londra: St. Martin Press, 1966. ERIKSON, Erik H., "The problem of ego identity," Journal o f the American Psychoanalytic Association, 1956, s. 56-121. FINDIKOLU, Z. Fahri., timaiat, nc Kitap, Metodoloji Nazariyeleri. stanbul: 1950. FISHMAN, J. A., "A systematization of the Whorfian hypothesis," in Culture and Cognition, (ed. J. W. Berry ve P. R. Dasen) Londra: Methuen, 1974. FREUD, Sigmund., Group Psychology and the Analysis o f the Ego. Londra: The Hogarth Press, 1949. GEERTZ, Clifford., "Ideology as a cultural system," in Ideology and Discantent. (ed. Apter). New York: The Free Press, 1964. GELLNER, Ernest., "Concepts and Society," in Rationality, (ed. Bryan R. Wilson) New York: Harper Torchbooks, 1970, s. 18-49. GIDDENS, Anthony., Capitalism and Modern Social Theory. Londra: Camb ridge University Press, 1971. GINSBERG, Morris., Essays in Sociology and Social Philosophy. Vol. II. Reason and Unreason in Society. Londra: 1947, 1956. GKBERK, Macit., Felsefe Tarihi. stanbul: Bilgi Yaynevi, 1974. HA LEVY, Daniel., Essai sur VAcclration de l'Histoire. Paris: Pion, 1948. HABER, Robert A., "The end of ideology as ideology," in The End o f Ideology Debate, (ed. Chaim I. Waxman) New York: Simon and Shuster Clarion Books, 1969. HODGES, A. H., Wilhelm Dilthey; An Introduction. Londra: Routledge and Kegan Paul, 1964. HFFDING, Harald., A History o f Modern Philosophy. New York: Dover Publications, Inc. 1955, cilt. I. HOLT, P. M., The Mahdist State in the Sudan 1881-1898. Oxford: Oxford

University Press, 1970. HONIGMANN, John J. (ed.), Handbook o f Social and Cultural Anthropo logy. Chicago: Rand McNally, 1973. HUGHES, Stuart H., Consciousness and Society. New York: Random House, 1958. KEYKVUS [bin skender]., Kabusnme. stanbul: 1966. KUHN, Thomas S., The Structure o f Scientific Revolutions. Chicago: Univer sity of Chicago Press, 1970. LAKATOS, Imre ve Alan Musrave (ed.), Criticism and the Growth o f Know ledge. Cambridge: Cambridge University Press, 1970. LONDON, Martin., "Comment on objectivity," American Political Science Review, Eyll 1972, 66: 846-856. LA PALOMBORA, Joseph., "Decline of ideology: a dissent and an interpre tation", American Political Science Review, Mart 1966, 60: 5-16. LASSWELL, Harold D., Psychopathology and Politics. New York: The Vi king Press, 1960. LE GOFF, Jacques., Les Intellectuels au Moyen Age. Paris: Les Editions du Seuil, 1972. LENIN, V. L, Ne Yapmal? (ev.) M. Kabagil. Ankara: Sol yaynlan, 1968. LERNER, Daniel., The Passing o f Traditional Society: Modernizing the Middle East. Glencoe: The Free Press, 1958. LICHTHEIM, George., "The concept of ideology," in The Concept o f Ideology and other Essays. New York: Vintage Books, 1967. LIPSET, Seymor Martin, "Europe: the politics of collective bargaining" in Decline o f Ideology (ed.), Rejai M., Chicago, New York: Aidine Atherton, 1971. LUKES, Steven., Emile Durkheim. Londra: Allen Lane, 1973. MAGEE, Bryan., Modern British Philosophy. Londra: St. Martin Press, 1971. MALIA, Martin., "What is intelligentsia," Daedalus, Yaz 1960, 89: 441-458. MANDELBAUM, Maurice., History, Man and Reason: A Study in Nine teenth Century Thought. Baltimore ve Londra: Johns Hopkins Press, 1971. MANNHEIM, Karl., Ideology and Utopia. An Introduction to the Sociology o f Knowledge. New York: Harvest Books, Harcourt, Brace and World Inc. Birinci bask, 1936. [MANNHEIM, Karl], From Karl Mannheim, (ed. Kurt H. Wolft.) New York: Oxford University Press, 1971. MARDN, erif., The Genesis o f Young Ottoman Thought. Princeton, Prince ton University Press, 1962.

188

189

MASTIND ALE, Don., The Nature and Types o f Sociological Theory. Londra: Rout ledge and Kegan Paul, 1961. MARX, Karl, Ekonomi Politiin Eletirisine Katk, (ev.) Sevim Belli. Anka ra: Sol Yaynlar, 1970, 1974. MARX, KarL, Louis Bonaparte7 m Onsekizinci Brumairei (ev.) Glen Fn dkl, stanbul: 1975. [WEER, MAX], Max Weber: The interpretation o f Social Reality, (ed.) J. E. T. Eldridge, Londra: Michael Joseph, 1970. MC LUHAN, Marshall., The Gutenberg Galaxy. Toronto: University o f To ronto Press, 1965. MERTON, Robert K., "Puritanism, Pietism and Science in Social Theory and Social Structure, s. 574-606. Glencoe: The Free Press. 1957. MEYER, Alfred G,, Leninism. New York: Praeger, 1957. MILLER, F., "Positivism, historicism and political inquiry," American Politi cal Science Review, Eyll 1972. 66: 796-817. MILLS, C. Wright, "Letters to the New Left," in The End o f Ideology Debate, (ed. Chaim I. Waxman), New York: Simon and Shuster Clarion Books, 1969. MONROE, Ruth L., Schools o f Psychoanaly tic Thought. MOSKVICHOV, L. N., The End o f Ideology Theory: Illusions and Reality. Moskova Progress Publishers, 1974. NAKANE, Chico., Japanese Stxdety. Londra: Penguin Books, 1973. NEEDHAM, Rodney., Belief, Language and Experience. Oxford: Basil Blackwell, 1972. NETTL, J. P., "Ideas, intellectuals and structures of dissent, in On Intellec tuals: Theoretical Studies, Case Studies, (ed.) Philip Rieff, Garden City, New York: Doubleday Anchor Books, 1970, s. 57-134. NIEBUHR, REINHOLD., Marx and Engels on Religion. New York: Schock e n ,1964. NZAMLMLK., Siyaset nme, (ev.) Mehemmed erif avdarolu. stan bul: dare Hukuku ve dar limleri Enstits Yaynlan, tarihsiz. OSGOOD, C. E., G. Suci ve P. H. Tannenbaum., The Measurement o f Mea ning. Urbana: University of Illinois Press, 1957. PARETO, Vilfredo., Sociological Writings, (ed. E. E. Finer) New? York: Prae ger, 1966. PARSONS, Talcott., "The Integration of social systems," in Essays on Socio logy and Philosophy, (ed. Kurt H. Wolff.) New York: Harper Torchbooks, 1960. PARSONS, Talcott., The intellectual: a social role category," in On Intellec tuals: Theoretical Studies, Case Studies (ed. Philip Rieft) Garden City.

New York: Doubleday Anchor Books, 1970, s. 3-26. PARSONS, Talcott., "Value freedom and objectivity," in Max Weber and So ciology Tcxlay, (ed. G. Stammer) ev.: Kathleen Morris. New York: Har per and Row, 1972, s. 27-50. PLAMENATZ, John., Ideology. Londra: McMillan, 1970. REICH, Wilhelm., The Mass Psychology o f Fascism. Londra: Pelican Books, 1975. REICHENBACH, Hans., The Rise o f Scientific Philosophy. Berkeley ve Los Angeles: University of California Press, 1962. REJAI, M. W 7 . L. Mason, D. C. Beller., "Empirical relevance of the hypothe sis of decline," in Decline o f Ideology, (ed. M. Rejai.) Chicago, New York: Aidine, Atherton, 1971, s. 268-285. REJAI, M. (ed.), Decline o f Ideology. Chicago, New York: Aidine, Atherton, 1971. RIEFF, Philip., Freud: The Mind o f the Moralist. New York: Doubleday Anc hor Books, 1961. RUDNER, Richard S., "Comment: on evolving standard views in the philo sophy of Science," American Political Science Review, Eyll 1972, 66: 827-845. SAPIR, Edward., "Symbolism", Encyclopedia o f Social Sciences. New York: 1934, 14: 492-495. SHIIjS, Edward., "The concept and function of ideology", International Encyclopedia o f Social Sciences. 1968, 7: 66-75. SHILS, Edward., "Ideology and utopia by Karl Mannheim", Daedalus, K 1974, 103: 83-90. SIGMUND, Paul E., (ed.), The Ideologies o f Developing Nations. New York, Praeger, 1967. SOREL, George., The Illusions o f Progress, (ev. John ve Charlotte Stanley.) Berkeley: University of California Press, 1972. STARK, Werner., The Sociology o f Knowledge. Londra: Routledge and Ke gan Paul, 1958, 1971. TALMON, E. D., "Cognitive maps in rats and men, Psychological Review. 1948, 55: 189-208. TUDOR, Henry., Political Myth. Londra: Macmillan, 1972. LKEN, H. Z., "De lhet^rognit ethnique vers rhomog6nit6 culturelle", Sosyoloji Dergisi, 1954: 9: 1-11. VENTURI, Franco., Roots o f Revolution. New York: Grosset and Dunlap, 1966. VOGET, Fred W., "The history of cultural anthropology", in Handbook o f So cial and Cultural Anthropology, (ed. John J. Honigman) Chicago: Rand

190

191

McNally, 1973, s. 1-88. WALLACE, A. F. C., Culture and Personality. New York: Random House, 1970. WALZER, MICHAEL., The Revolution o f the Saint: A Study in the Origin of Radical Politics. New York: Athenum, 1970, WAXMAN, Chaim I. (ed.), The End o f Ideology Debate. New York: Simon and Shuster, Clarion Books, 1969. WILSON, Bryan, Rationality. New York: Harper Torchbooks, 1970. WILSON, C. H., "Trade, Society and the State," in The Cambridge Economic History o f Europe: The Economy o f expanding Europe in the Sixteenth and Seventeenth Centuries. (1967), s. 488-489.

velopment. New York: Frederick A. Praeger, 1967. ARON, Raymond, "Nations and Ideologies," Encounter, IV: I (January 1955), 23-33. ARON, Raymond., The Opium o f the Intellectuals. New York: W. W. Norton and Co., 1962. ARTHUR, Cris, "Two Kinds of Marxism", Radical Philosophy, No. 1, 1972, pp. 25-8. AVINERI, S., The Social and Political Thought o f Karl Marx (Cambridge, 1970). BARNES, Samuel H., "Ideology and the Organization o f Conflict: On the Re lationship between Political Thought and Behavior," Journal o f Politics, 28-3 (August 1966), 513-530. BARTH, H., Wahrheit und Ideologie (Zurich, 1961). BELL, Daniel, Marxism-Leninism: A Doctrine on the Defensive; The "End o f Ideology" in the Soviet Union? New York: Columbia University Research Institute on Communist Affairs, 1955. BELL, D., The End o f Ideology: On the Exhaustion o f Political Ideas in the Fifties (New York, 1961); Ideology and Soviet Politics, Slavic Review (XXIV, No. 1, March 1965), pp. 591-621; The Radical Right (Garden City, 1963). BELL, Daniel, and Henry, D. Aiken, "Ideology - A Debate," Commentary, 37 (October 1964), 69-76. BENDA, Julien., The Betrayal o f the Intellectuals. Boston: Beacon Press, 1955. BENDIX, Reinhard, "The age of Ideology: Persistent and Changing." In D. BERGMAN, Gustav. "Ideology", Ethics, LXI (April 1951), 205-218. BIRNBAUM, Norman, "The Sociological Study of Ideology (1940-60). Cur rent Sociology, IX: 2 (1960), 91-172. BOTTOMORE, T., (ed.), Karl Marx: Early Writings (London, 1953). BOURN, J. B., "Philosophy and Action in Politics" Political Studies, 13 (October 1965), 377-385. BROWN, Bernard E., "Elite Attitudes and Political Legitimacy in France" Journal o f Politics, 31: 2 (May 1969), 420-442. BROWN, Steven R., "Consistency and the Persistence of Ideology: Some Experimental Results," Public Opinion Quarterly, 34-1 (Spring 1970), 60-68. BURKE, K., The Philosophy o f Literary Form (Louisiana, 1941); A Rhetoric o f Motives (Berkeley and Los Angeles, 1969). BURKS, R. U., "A Concept of Ideology for Historians", Journal o f The His tory o f Ideas (x, 1949).

EK BBLYOGRAFYA*
ABRAMS, Mark, "Party Politics After the End of Ideology," in Erik Allardt and Y. Littunen, eds., Cleavages, Ideologies, and Party Systems. Helsin ki: The Academic Bookstore, 1964. ACTON, H. B., The Illusion o f the Epoch; Marxism-Leninism as a philosop hical Creed (London, 1955). ADORNO, T. W., Else Frenkel-Brunswik, Daniel J. Levinson, and R. Nevitt Sanford. The Authoritarian Personality. New York: Harper and Bros., 1950. AIKEN, Henry D., The Age o f Ideology. New York: Mentor Books, 1956. AIKEN, Henry D., "The Revolt against Ideology," Commentary, 37 (April 1964), 29-39. ALLARDT, Erik, "Patterns of Class Conflict and Working Class Conscious ness in Finnish Politics." In E. Allardt and Y. Littunen, eds., Cleavages, Ideologies and Party Systems. Helsinki: The Academic Bookstore, 1964. ALMOND, G., The Appeals o f Communism (Princeton, 1964). APTER, David E., "Introduction: Ideology and Discontent." In D. E. Apter, eds., Ideology and Discontent. New York: Free Press, 1964. ARENDT, H., The Origins o f Totalitarianism (London, 1958). ARON, Raymond, The Industrial Society: Three Essays on Ideology and De

(*) Bu bibliyografya u iki kaynaktan derlenmitir: A) Decline o f Ideology (H. Rejai. Chicago, New York: Aldine-Atherton, 1971). * B) The End o f Ideology Debate (Chain I Waxman) New York: Simon and Schuster, 1968.

192

193

BURNS, James MacGregor, "Political Ideology". In Norman MacKenzie, ed., A Guide to the Social Sciences. New York: Mentor Books, 1966. CAMUS, A., The Rebel. (Harmondsworth: 1962). CARR, E. H., What is History ? London: 1962. CASSINELLI, C., "Totalitarianism, Ideology and Propaganda", Journal o f Politics (XXII, 1960) pp. 69-92. CHAPMAN, P. C., "Stresses in Political Theory", Ethics, 1969, pp. 38-49. CHOMSKY, N., "The Responsibility o f the Intellectuals" in American Power and the New Mandarins (Harmondsworth, 1969). CHRISTOPH, James B., "Consensus and Cleavage in British Political Ideo logy," American Political Science Review, 59 (September 1965), 629*642. COHN, N., The Pursuit o f the Millennium, New York. CONNOLLY, William E., Political Science and Ideology. New York: Ather ton Press, 1967. CONVERSE, Philip E. "The Nature of Belief Systems in Mass Publics." In D. E. Apter, ed., Ideology and Discontent. New York: Free Press, 1964. CORBETT, Patrick, Ideologies. New York: Harcourt, Brace and World, 1965. COX, Richard H., ed. Ideology, Politics, and Political Theory. Belmont, Ca lif.: Wadsworth Publishing Co., 1969. CRANSTON, M., The New Left: Six Critical Essays, London: 1970. CRIOK, B., In Defence o f Politics, Harmondsworth: 1964; "The World o f Mic hael Oakeshott: On the Lonely Nihilist", Encounter, June 1963 (XX, No. 6), pp. 65-73. CROSLAND, C. A. R., "The Conservative Enemy", London: Jonathan Cape 1962. CROSLAND, C. A. R., "The Future o f the Left," Encounter, 14: 3 (March 1960), 3-12. CROSSMAN, R. H. S., "The Spectre of Revisionism: A Reply to Crosland," Encounter, 14: 4 (April 1960), 24-28. DAHL, Robert A., "Epilogue," In R. A. Dahl, ed., Political Oppositions in Western Democracies. New Haven: Yale University Press, 1966. DAHRENDORF, RALF: Class and Class Conflicts in Industrial Society. Stanford, Calif.: Stanford University Press, 1959. "The Diffusion o f Ideologies," Confluence, II (March, June and September 1953). DRUCKER, H., Marxs Concept o f Ideology, Philosophy (XLVII, 180, 1972), pp. 152-61. DION, Lon. "Political Ideology as a Tool o f Functional Analysis in SocioPolitical Dynamics: A Hypothesis." Canadian Journal o f Economics and Political Science, 25: 1 (February 1959), 47-59.

EDINiGER, Lewis J. "Political Change in Germany: The Federal Republic After the 1969 Elections," Comparative Politics, 2: 4 (July 1970), 549578. FEUERBACH, L., The Essence o f Christianity, London: 1854. FRIEDRICH, Carl J. "Ideology in Politics: A Theoretical Comment," Slavic Review, 24: 4 (December 1965), 612-616. FRIEDRICH, Carl J., Man and His Government: An Empirical Theory o f Po litics, New York: McGraw-Hill Book Co., 1963. GEIGER, T., On Social Order and Mass Society, Chicago: 1969. GELLNER, E, Words and Things: A Critical Account o f Linguistic Philo sophy and a Study o f Ideology, London: 1959. GERMINO, Dante. Beyond Ideology: The Revival o f Political Theory. New York: Harper and Row, 1967. GOLDMANN, L., The Hidden God: A Study o f Tragic Vision in the Pensees o f Pascal and the Tragedies o f Racine, London: 1964. GRAMSCI, A., The Modern Prince and Other Writings, New York: 1957. GURIAN, W., Totalitarian Religions, Review o f Politics (XVI, 1952), pp. 3 ff. HACKER, A., Sociology and Ideology in Demerath, N. J., and Peterson, R. A., System, Change and Conflict, London: 1967 pp. 481-98. HACKER, Andrew. Political Theory: Philosophy, Ideology, Science. New York: Macmillan, 1961. HALPERN, B., "Myth" and "Ideology" in Modem Usage, History and Theory (I, 1961), pp. 129-49. HARRIS, Nigel, Beliefs in Society: The Problem o f Ideology. London: C. A. Watts and Co., 1968. HOFFER, Eric, The True Believer, New York: Mentor Books, 1958. HUGHES, H. Stuart, "The End of Political Ideology," Measure, II: 2 (Spring 1951), 146-158. HOWE, I., Politics and the Novel, New York: 1957. ILLICH, I., De-Schooling Society, London: 1971. JANOWITZ, M., Content Analysis and the Study o f the "Symbolic Environ ment", A. A. Rogow, (eds.), Politics, Personality Honour o f Harold Lasswell (Chicago, 1969). JANOWITZ, Morris, and David R. Segal, "Social Cleavage and Party Affilia tion: Germany, Great Britain and the United States," American Journal o f Sociology, 72: 6 (May 1967), 601-618. JANSSON, J., "The Role of Political Ideologies in Politics", International Re lations (I, 1959), pp. 529-42. JENKIN, Thomas P., The Study o f Political Theory. New York: Random House, 1955.

194

195

JOHNSON, Harry M., "Ideology and the Social System, International Encyclopedia o f the Social Sciences. New York: MacMillan and Free Press, 1968. Vol. 7, pp. 76-85. KARIEL, H. S., The Decline o f American Pluralism (Stanford, 1961); Fron tiers o f Democratic Theory (Vermont, 1970). KIRCHHEIMER, Otto., "Germany: The Vanishing Opposition," In Robert A. Dahl, ed., Political Oppositions in Western Democracies. New Haven: Ya le University Press, 1966. KIRCHHEIMER, Otto., "The Transformation of the Western European Party Systems," In Joseph LaPalombara and Myron Weiner, ed., Politi cal Parties and Political Development. Princeton, N. J.: Princeton Uni versity Press, 1966. KIRCHHEIMER, Otto, "The Waning of Opposition in Parliamentary Regi mes, Social Research, 24 (Summer 1957), 127-156. KOHN, H., Political Ideologies o f the Twentieth Century, New York: 1949. LANE, Robert E., "The Decline of Politics and Ideology in a Knowledgeable Society," American Sociological Review, 31 (1966), 649-662. LANE, Robert E., Political Ideology. New York: Free Press, 1962. LASSWELL, Harold D., and Abraham Kaplan, Power and Society. New Ha ven, Conn.: Yale University Press, 1950. LERNER, Daniel, Ithiel de Sola Pool, and Harold D. Lasswell, "Comparative Analysis of Political Ideology: A Preliminary Statement," Public Opinion Quarterly, XV (Winter 1951-52), 715-733. LEVY-BRUHL, L., History o f Modern Philosophy in France (London, 1899). LICHTHEIM, G., "Comment, Slavic Review (XXIV, 1), pp. 591-621; New York. 1967); Marxism: An Historical and Critical Study (London, 1961). LOEWENSTEIN, Karl, "Political Systems, Ideologies, and Institutions: The Problem of Their Circulation," Western Political Quarterly, 6: 4 (Decem ber 1953), 689-706. LOEWENSTEIN, Karl, "The Role of Ideologies in Political Change," Interna tional Social Science Bulletin, V: 1 (1953), 51-74. LUKCS, G., The Historical Novel (Harxnondsworth, 1969, originally 1937); History and Class Consciousness (London, 1968, originally 1923). MACINTYRE, A., Against the Self-Image o f the Age: Essays on Ideology and Philosophy, London: 1971; Marxism and Christianity, Harmondsworth: 1971. MACKENZIE, W. J. M., The Study o f Political Science Today (London, 1971). MACRAE, D., Class Relationships and Ideology, Sociological Review (VI, 1958), pp. 261-72.

MACRAF Duncan G., Ideology and Society, London: Heineman, 1961 MACIVER, Robert M., The Web o f Government, rev. ed. New York: Free Press, 1965. MANNHEIM, Karl, Ideology and Utopia. New York: Harcourt, Brace and Co., 1936. MANUEL, F., The Prophets o f Paris, Cambridge, Mass.: 1962. MERELMAN, Richard M., "The Development of Political Ideology: A Frame work for the Analysis o f Political Socialization," American Political Science Review, 63: 3 (September 1969), 750-767. MARX, K. and Engels, F., Gelrman Ideology, Moscow, 1965, originally 1845-

6. MAYER, J. P., Political Thought: The European Tradition (London, 1939). MAYER, Alfred G., "The Function of Ideology in the Soviet Political l? ^ , >tem," Soviet Studies, 17: 3 (January 1966), 273-285. MERLEAU-PONTY, M., Humanism and Terror: An Essay on the Commu nist Problem (translated with notes by John ONeill), Boston: 1969.
MILL, J. S., Comte and Positivism, London: 1865. MINAR, David W., "Ideology and Political Behavior," Midwest Journal o f Political Science, V: 4 (November 1961), 317-331. MONTEFIORE, A., "Fact, Value and Ideology" in Williams, B., and Montefiore, British Analytical Philosophy. MUKERJI, Krishna P., Implications o f the Ideology Concept. Bombay: Popu lar Books, 1955. NAESS, A., Democracy, Ideology and Objectivity, Oslo: 1956. OSSOWSKI, S., Class Structure in the Social Consciousness (London, 1963). PARKIN, F., Class Inequality and Political Order, London: 1972. PARTRIDGE, P. H., "Politics, Philosophy, Ideology," Political Studies, 9 (Oc tober 1961), 217-235. PLAMENATZ, J., Ideology, London: 1970. POSPISIL, L., Legal Levels and Multiplicity of Legal Systems In Human Societies, Journal o f Conflict Resolution (XI, 1, 1967), pp. 2-26. PRINTZ, A. M., Background and Ulterior Motives o f Marxs "Preface o f 1859 Journal o f the History o f Ideas (XXX, 3, 1969). REJAI, Mostafa, "Ideology." In Philip P. Wiener, ed., Dictionary o f the His tory o f Ideas, 6 vols. New York: John Scribners Sons, 1972. REIS, R., Social Science and Ideology, Social Research (XXXI, 1965) pp. 234-43. ROSENBURG, M., Misanthrophy and Political Ideology, American Sociolo gical Review (XXI, 1956) pp. 690-5. ROGOW, Arnold A., and Harold D. Lasswell. Power, Corruption and Recti

196

197

tude. Englewood Cliffs, N. J.: Prentice-Hall, Inc., 1963. ROKEACH, Milton, The Open and Closed Mind. New York: Basic Books, 1960. SARTORi, Giovanni, "Politics, Ideology, and Belief Systems," American Poli tical Science Review. 63: 2 (June 1969) 398-411. SARTRE, J. P., The Problem o f Method, (London: 1963). SCHWEITZER, Arthur, "Ideological Strategy," Western Political Quarterly, 15: (March 1962), 46-66. SELIGER, M., The Concept of Ideology: The Case Against a Restrictive De finition, Political Studies Conference (U. K., 1971). SHILS, Edward. "The End of Ideology?" Encounter, V (November 1955), 5258. SHILS, Edward, "Ideology and Civility: On the Politics o f the Intellectuals," Sewance Review, LXCI (July-September 1953), 450-480. SHKLAR, Judith N., Political Theory and Ideology. New York: MacMillan, 1966. STEINER, T., The Death o f Tragedy, London: 1961. STECK, Henry J., "The Re-Emergence of Ideological Politics in Great Bri tain: The Campaign for Nuclear Disarmament," Western Political Quar terly, 18 (March 1965), 87-103. SUTTON, Francis X., Seymour S. Harris, Carl Kaysen, and James Tobin. The American Business Credd. Cambridge, Mass.: Harvard University Press, 1956. TALMON, J. L., The Origins o f Totalitarian Democracy (London, 1952). TARROW, Sidney, "Economic Development and the Transformation of the Italian Party System, Comparative Politics, 1: 2 (January 1969), pp. 161-183. TINGSTEN, Herbert. "Stability and Vitality in Swedish Democracy," Politi cal Quarterly, 26: 2 (1955), 140-151. TUCKER, Robert C., "The Deradicalization of Marxist Movement," Ameri can Political Science Review, 61 (June 1967), 343-358. VAN Duzer, CHARLES H., Contribution o f the Ideologies to French Revolu tionary Thought. Baltimore: Johns Hopkins University Press, 1935. WAHLKE, John C., and Avery Leiserson. "Doctrines, Ideologies, and Theo ries o f Politics." In J. C. Wahlke and Alex N. Dragnich, eds., Government and Politics: An Introduction to Political Science. New York: Random House, 1966. WALTZER, Herbert. "Political Ideology: Belief and Action in the Arenas of Politics." In Reo. M. Christenson et. al., Ideologies and Modern Politics, New York: Dodd, Mead, 1971.

WALZER, Michael, "On the Role of Symbolism in Political Thought," Politi cal Science Quarterly, 82: 2 (June 1967), 191-204. WATERMAN, Harvey, Political Change in Contemporary France. Columbus, Ohio: Charles E. Merrill, 1969. WATKINS, F., The Age o f Ideology-Political Thought 1750 to the Present (New Haven, 1964). WILLIAMS, B., "Democracy and Ideology", The Political Quarterly (XXXII, 1961) pp. 374-84. WILLIAMS, M., "Up the Polls, New Society (9 July 1970), pp. 61-72. WOLFF, R. P., Moore, B., and Marcuse; H., A Critique o f Pure Tolerance (London, 1969). WOLFF, R. P., The Poverty o f Liberalism, Boston: 1968. WOLFINGER, B., WOLFINGER, R., PREVITT, K. and ROSENBACK, S., Americas Radical Right: Politics and Ideology, in Apter, D., Ideology and Discontent, London: 1964, pp. 262-93. WO LIN, S Politics and Vision, London: 1961. WORSLEY, P., The Trumpet Shall Sound: A Study o f Cargo Cults in elanesia, London: 1957. YOUNG, James P., The Politics o f Affluence: Ideology in the United States Since World War II. San Francisco: Chandler Publishing Co., 1968. ZEITLIN, Irving M., Ideology and the Development o f Sociological Theory. Englewood Cliffs, N. J.: Prentice-Hall, Inc., 1968.

198

199

rkiyede dnce tarihi, din ve siyaset sos_ yolojisine yapt nemli katklar nedeniyle dnce hayatmzn en ndegelen isimlerinden biri olan erif Mardin, toplumumuzda yzyl akn bir sredir gn

deoloji

erif Mardin'in deoloji si lkemizde alannda yaymlanm ilk kitaptr. Mardin bu almasnda, ideoloji zerineyaplagelen uiyi ve kt de erlendirmelerin dna kyor. .de olojik dncenin zelliklerini, ideolojik dnceyi oluturan etkenleri, bu d nce tarznn yapsal zelliklerini, kavramn tarih geliim sreci iinde tartyor. erif Mardin'in incelemesi, ideoloji ve bilim felsefesi, ideoloji ve sosyal deime ve simgelerin datm ve bilginin retilmesi ba lklarndan meydana geliyor

demde kalan din, mo dernleme, Batllama gibi olgulan resm yo rumun da yerleik mu halif sylemlerin de d nda kalarak, toplumsal zemin ve arka planlaryla bidikte inceler. erif Mardinin pozitivist Bat dncesinin Trkiyede egemen grle birleerek

biimlendirdii, kabul edilmi eilim ve ynteme kaplmay, toplumsal deiim di namiklerini genelgeer kalplara sokmay, resm ideoloji ve Kemalist sylemin etkilerinden uzak kal, onu Cumhuriyet aydnlarnm nemli bir kesiminden kaln izgilerle ayrr ve Mardinin btn eserlerini toplumbilim dnyamzda ayrcalkl bir yere koymay gerektirir.
LETM 191 E R F M A R D N / T O P L U E S E R L E R 3 I S B N 9 7 5 - 4 7 0 - 2 7 8 - 0

You might also like