You are on page 1of 220

RUDA

FELSEFE EL KiTABI SElAHAlTlN HilAY


GENiLETiLMi

4.BASI<I
GERCEK _ YAYlNEVI

100 SORUDA DIZISI : 20 Birinci Bask: Mart 1970 Ikinci Bask: Ekim 1975 Yeniden Yazlm nc Bask: Ocak 1981 Gzden Geeiriimi ve Geniletnm Drdnc Bask: Ocak 1985 Kapak: Salt Moden Kapak Basks: Reyo Ofset ot.zgi ve Bask: Gl Motbaas

SElAHATTIN HILAV

100 SORUDA

FELSEFE EL KITABI

GEREK.'U\YlNM
Cc1ol~u Vokuu, Saadet I Hon. Kat 4 istanbul

Felsefe. kendini bilineli hale getiren

dilncediu

Hegel (Lecons sur l'histore de la phiJo. sophie, s. ~09. Gallimard, 1954)

"'!"

1. BLM
FELSEFE NEDiR?

_,.
.r

Soru 1

Felsefe

szcnn kayna

ve

anlam

nedir?

Felsefe szc, eski Yunancadan Arapayo ve bu dilden Trkeye gemitir. Szcn Yunanca asl cphilosophiadr ve iki ayr szckten oluur: Philia. sevgi anlamna gelir: csophia se. bilgelik ya da genel olarak bilgi demektir. yleyse, cphilosophia_; bilgi ve bilgelik sevgisi, ak anlamna geliyor. cPhilosophost (filozof) da, bilgelii seven, bilgiyi arayan ve ona ulamak steyen kiidlr. Eski Yunanca csophia szcnn, yalnzca kuru ve soyut bilgi anlamna deil, akllca davranmak, arlklardan kacnmok, kendine egamen olmak ve kt durumlara gs germeyi bilmek anlamna geldiini de zellikle belirtmeliyiz. Demek ki filozof, yaamn onla~ mn bulmaya ve bu anlama uygun biimde yaamaya calan kim:sedir. Felsefenin amac da, yalnzca kuramsal (teorik) bilgi elde et~ mek ve vermek deil, ama ayn zamanda, doru davranlarda bu lunmamz salamak: ahlakl yaamann yollarn retmektir. Eski Yunan dncesi, bilgi ile bilgelik; bilmek ile iiemek (ahlak) arasnda sk bir llinti gryordu. Sokrates, bundan . tr, kimse, bilerek k tlk Ilemez diyordu. Demek ki felsefe szcn, balangta ta d anlam icinde ee alrsak, yalnzc!] bilmenn de{jil, ahlaka uyg.un ve mutlu bir yaam srmenin de sz konusu olduunu: felsefe denince, salam bilgller edinme abas kadar, doru, ahlakl ve mutlu yaama cabasnn da gz nnde tutulduunu kavrarz. Yukarda belirttiimiz gibi, szckteki temel anlam, cphllospphio nn. bilgi ve bilgelie duyulan csevgi yo da dostluk olmasdr. cPhllosophos yani filozof. u ya da bu koula, duruma, ya do kiiye bal olarak deiiklik gstermeyen, yani una ya da buna cgre o!moyan cmutlak dorular ve kesin bilgileri bildiini ller-i sren bir kimse deildir. Bunun tam tersine, bilgiyi ve bilgeli arayan, seven, ele geeirmek isteyen kimsedir. cPhilosophos szcnn, ilk olarak, isa'dan nce altnc yzylda yaayan Yunan dnr Pythagoras'n

kendiBf n kulland{) sylenir. Pythagoras, bu sOzcil kullanrken. mutlak doOrular elde etmi bir kimse deil, bir bilgi araycs ve bilgeilk l) oldul)unu belirtmek Istiyordu. (Bu szc, lik olarak Heraldeltos'un kullandl da sylenir.) Demek ki filozof, herhangi bir eye ve kimseye; ortaya ktQ zamana ve yere gre deimeyen mutlak bilgileri ve doi:Jrular buldtunu dnerek mutluluk duyan bir kimse deildir. Ama hlcbir ey.in billnmeyeceini dnerek snrsz bir kukuya (pheye) den bir kimse de deildir. Felsefe tarihi boyunca, mutlak bilgilere ula tklarn dnen ve son sz sylediklerine inanan birok byk filozofun ortaya ktn grecel}iz. Her eyden kuku duyan ve hicbir eyin billnemeyecelni ileri sren dnrlerle de karlaaca!)z. Ama felsefenin gercek ilerleylinin, kesin ve mutlak bilgiler ortaya koyduklarnt syleyen filozoflarn grlerindeki yanl ve eksik yarlarla; her eyden kuku duyduklarn ve hicbir ey bilmediklerini syleyen dnrlerin grlerindeki doru yanlardan geerek kendini ortaya koyduunu da greceiz. Bu filozoflara ve dnrlere ramen ve ayn zamanda onlar sayesinde, felsefetnin kendini srekli olarak derinle trmesre; yan insan dncesinin srekli olarak kendisine &!)ilip, kendisini bilincil duruma getirmeye ynelmesine tanklk edeceiz. Bu bakmdan, gercek filozofun, edindii bilgiler yetersiz bulan, 1edlrginlik duyan, ama yine de arayan ve srekli olarak eletren bir kmse olduunu greceiz. inanclarn, trelerio ve alilageimi dnce blcfmlerinin dna ckamayan; bunlara kr krne yan bilinsizce bal olan kimse, doruluun (hakikatln) ve bilginin ne olduunu kesinlikle bildiine Inanr; bunlardan kuku duymaz. Filozof sa, kendisine u ya da bu biimde kabul ettirllml olan va da sunulan inanlar, grleri, bilgileri irdeler ve eletirir; doru olan. gerek bilgiyi, bil.gelii arar; insan yaamn anlaml klacak. yaamaya dei)er duruma gotlrecel< ve mutluJua ulatracak ilkeleri ve kurallan bulmak ister; btnlara uygun olarak yaamaya alr. Bu Ilkeleri ve kurallar~ Iyice Ciratrp okila bulunmu temeller zerinde kurmaya ynelir. Felsefesel dnce, kk bakmndan, genellikle btn bildiklerlmlzl ve zellikle tnondklarmz; eylem (ahlak) alannda yol gsterici olarak kabul ettiimiz deerleri (iyi ya da ckt dediimiz eyleri); toplumun blze kabul ettirdii nyarglar (pein hkmleri), tutkularmz. duygulormz, alkanlklarmz, zgr dncenin szgeclndcn gecirmektir; bunlardan uzak durup, bunlara dardan bakmak, bunlar lrclelamek, zmlemek, i yzlerini ortoya koymak ve eletirmektir. Ksaca s, bilginin temeli olacak doruluklara ve davranmz ynetecek soolam ilke ve kurallara ulamak abasdr; araydr.

Tarih boyunca eitli filozoflar gelip gecml, farkl ve kimi zana birbirine taban tabana kart sistemler kurulmutur. Bu sistemlerio bazlar, uzun ya da ksa sreler boyunca_, nsan dncesine ve ya<Jmna egemen olmutur. Ne var ki, felsefenin znde, yukarda ak tanaya calti:jmz cphilosophia szcnn kkel (temel) anlam her zaman varolagelmitir. Yani felsefe her zaman, bir doi:jruluk sevgisi ve aray; bir eletiri, bir yaay, davran ve ahlak sorunu olarak: doOru olana ve iyiye ynelmi bir aba olarak ortaya kmtr. Felsefe sistemlerinin ve eitli felsefesel d~nlerin dgrnn ap derinine inilince, bu sevgiyi, aray, eletiriyi ve abay grmek her zaman olanakldr.

.Soru 2 : Felsefe lle din liyor?

arasndaki badamazhk

nereden Ileri ge-

Yukarda sylediklerimizden anlalaca gibi, felsefe ve din, bir birine kart iki dn ve davran biimidir. Mitasiarda ve ilkel din lerde olduu gibi, gelimi dinlerde (Musevilik, Hristiyanlk, Msl manlk) de, nan yani iman temeldlr. Herhangi bir dini benimseyen kii, evren ve insanolunun yaam konusunda belli bir takm gr' ve yarglar (aklamalar) kabul etmi; bunlara inanm bir kimsedir. Baka bir deyile, doruluun (hakikatin). kendisine verilmi olduunu ve kendisinin doruyu bildiini sanan kimsedir. l_nanl kii (dindar). evreni, insanolunun yaamn ve yazgsn, dinde belirtilmi temel yarglar ve aklamalar, yani dogmalar (naslar) acsndan gren; onlara gre tasariayp dnen ve deerlendiren kimsedir. Dinde, ebu. acaba byle midir? diye sorulmaz. Cnk dinde, hemen her eyin cevab verilmi ve inanan kimse, bu cevaplar, tartlmaz doruluklar olarak kabul etmitir; onlar doru diye beliemi ve benimsemitlr. cEvren kim yarotmtr?, cinsanoru nerden ve nasl tremitlr: dnyadaki yeri nedir; teki insanlarla ve Tanr lle ilikiler nasl olmaldr?, lmden sonra insanolunun bana neler gelecektir; yazgs nedir?, iyi ve kt nedir?, eBudnyada v~ tednyada mutlu bir yaam neye baldr? gibi sorulara, dinlerde (zellikle gelimlf dinlerde), inceden ineeye cevap ve~Hmiti. Bunlar, her gelimi dinin kutsal kitabnda ve din retisinde aklanmtr. Oysa felsefe, bunlara ve benzerleri olan btn teki sorulara, zgr akla ve manta dayanarak cevap vermeye alr. Hazrlop cevapiarn hibirini kabul etmez; dinleri, dogmalar, inanlar, nyar. glan, geienekleri, srekli olarak irdeler ve eletirir. Ite bundan trl

din lle felsefe. varlk ve gerekler karsnda beolan ve birbiriyle ba!)damayan Iki ayr dn biimidir. Olnin, nereden, nasl ve ne cn ortaya ktn: etkili oluunun nedenlerini felsefe aratrabillr. Bu tr aratrmalar ve incelemeler din felsefesinin konusunu oluturur. Ama din ve dinsel dn, felsefeyi kapsayamaz ve aklayamaz. Din. telseteye kar sadece belirli bir tavr taknr. Ve genellikle, felsefenn dinsizlik olduunu: insan aklnn, Tanr ve evren konusunda bilgi edinemeyeceini: felsefenin gereksiz ve bo bir caba olduunu ya da ancak dine hizmet etmesi; onun cdoOruluklarrnr pekiiirmesi gerektiOinl ileri srer.
nimsenmi

bu Iki

tavr, yan

Soru 3 : Felsefe lle bilimler

arasnda

ne tr bir

Iliki

ve

kariiakla

etki

vardr?

Felsefenih sa!)lam t.agiler edinmeyl amac edindiinl, doru olan bulup ortaya ckarmaya altn syleyebiliriz. Ancak, btn bilimlerin ortak amacnn da bu olduunu biliyoruz. Bilimler de, kendi ara trma alanlarnda doruluklara ulamak amacn gderler. Demek ki, amac bakmndan, fels!llfe ile bilimler arasnda fark yol<tur. (Nitekim. bi Ilmierin barmszlap kendi balarna ortaya ckmalarna kadar felsefe, en geni anlamyla akla dayanan bilgi olarak anlalmt ve btn bilimleri kapsyordu.) yleyse fark nerededir? Fark, bilimlerin, ele aldklar olaylar arasndaki iliki ve bantlar belirimekle yetinmeleri: felsefenin ise, bu ilikileriri daha derinine: incelenen alann kkne, temel ilkelerine ynelmesindedir. Bilim, duyularmrzn ve deneylerlmizin bize tanrttr!) olaylarn. birbirini cnasrl izlediini, hangi ycsalar uyarnca ortaya ktn belirtmakle ve ocrklamakia yetlniyor. Oysa felsefe, bu olaylarn ne olduunu: kkn, zn, temelini bulmaya alyor. rnein toplumbilim, toplumsal olaylar arasndaki ili k:vi. bu olaylarn ortaya erknn hangi yasalara uyduunu bulmaya yneliyor. Oysa felsefe, toplumun cne oldu!)unu soruyor. Biyoloji, ya ,am (canllk) olaylar: ruhbllim, ruh olaylar arasndaki ilikileri inceliyor. Oysa felsefe, yaamn ve ruhun ne oldu')unu soruyor: zn acklemaya alyor. Bilimlerin hepsi doruluu bulmaya ynellyor; oma doruluun (haklkatin) ne olduunu yalnzca felsefe aratrrryor. Bylece felsefe. bilimlerin ele almadklar en genel sorulara cevap vermek .Istiyor. 9u acdan baknca felsefenin, cbtn varolanlarn temel Ilkelerini vu ilk nedene~lni aratran bilgi dal olarak ortaya ktn gr yoruz. Gercekten de, felsefenin en genel ve yaygn tanmnn bu ol

du:iunu syleyebiliriz.

Nitekim Desccrtes yle der: ilk nedenler ve ilkeleri aramak... Filozof diye edlendrlan kimseler, zellikle, te bu uurda aba harcam kimselerdir. Temel ilkeleri ve nedenleri, varln tmnde olduu gibi, snrl bir alanda ya da bir bilgi delnda (rnein tarihte, sanatta, hukukta) da crayp ortaya koycbiliriz. Bylece, ele aldmz alanda, az sayda ilkeye dayanan genel bir acklamc; yani tarih, sanat ya da hukuk felsefesi yapm oluruz. Dikkat edilecek olursa burada felsefeyi, Soru 1'dekl gibi szck anlam ve bu anlamn getirdii tavr (zgr akl ve dnceyle doru ya ynelme) ve ama (eletiri, doru yaamann ve mutluluun bulunmas) acsndan deil; elde etmeye alt bilginin zellii ve onu, bir baka bilgi eidinden, yan bilimden ayrt eden yanlar acsndan tanmladk. Felsefeyi bir bilgi olarak ayrt eden bir baka temel zellik de onun, evreni bir btn olarak grmeye, btnsel bir senteze ynelmesi; parasal deil, tm bir acklarnc salcmcya calmcsdr. Bcka bir deyile, felsefenin amac, snrl ve birbirinden kopuk bilglleri (bilimlerin salad bilgiler ya da deneyimsel [ampirik) bir tamele doyanan geleneksel ve gnlk bilgiler byledir) birletirmek, bir btn Iinde ilintill duruma getirmektir. Ooru olann bulunmas gibi ortak bir amaca ynelen felsefe ile bl:m arasnda. tarih boyunca karlkl bir alveri ve etkileme olmu tur kul?kusuz. zellikle modern doa bilimlerinin ortaya ckmasndan ve bu bilimlerin felsefeden kesinlikle ayrlmasndan nce. felsefe ile bilim arasnda daha sk bir iliki ve icice geemilik durumu vard. Bu acdan. o dnemlerde, felsefeden tamamen syrlm bir bilimden ve bilimden tamamen syrlm bir felsefeden sz etmek olanakszd. Bu .etkileme ve alveri. gnmzde de srmektedir. Ama bilim ve felsefenin snrlar, eskisine oranla cok daha belirginletii Icin, artk bir icce geme deil, karlkl etki sz konusudur. zellikle ondokuzuncu yzyl oolarndan bu yana, felsefe lle blIlmin kkten farkl olduunun dnlmesi. felsefeyi, evren ve insan konusunda, son sz sylediini ileri sren genel acklamalar yapmaktan cak; zihnin ve dncenin, bilginin ve deerlerin (iyi, hoklt gzel vb.) aratrlmasna ve incelenmesine yneltti. Bylece, bilgikuram, bilim felsefesi, deerler felsefesi ar bast. Bu durumda felsefe, bilgi vermekten ok, edinilmi bilgi (rnein bilimlerin sal}lad!') bilgiler) ve insann verdl!')i yarglar (deer yarglar) konusunda bir lrdeleme ve eletirme olarak ortaya kt. Yan felsefesel dnme de, zihnin kendi zerine dnmesi, kendine ve rnlerine ynelen bir derin- dnme (creflexion) nitelii edinmas ar bast. Felsefe, bil-

gllerlmlzin kaynan (kkenini) ele alyordu artk; bilgideki kesinlik ilkelerini lrdeliyor, bilimlerin temellerini ve yntemlerini inceliyordu. Ama bilimlerin llerley.ip gelimelerine, kesin ve evrensel doruluklar olarak kabul edilen zmler ortaya koymalorna, olanlarn genileterek b ymelerine karlk felsefe, eitli biimlere brnseler de yine ayn kolon sorunlarn erevesi cnde kapal kalyordu. Bu sorunlann ayrt edici ortak zellii, deneyin denetimine sunulamoylaryd. Ama btn bi.mloro raQmen, felsef~nn de kendine zg bir ilerleyiit vard. Bu llerleyi, felsefenin, ele ald sorunlar srekli olarak tartma iinde tutarken, sorunlarn terimlerini de srekli olarak cderinletirmesiydl. Geri felsefe, olaslk tayan bireysel. grler ortaya koymakton ileri gidamlyordu ve bu bakmdan sanata benzlyordu. Ama bilimlerin ilkeleri ne i~ikin aratrma v.e incelemeleri ve bilimlerin parasal sonuclarn yani saladklar bilgileri, bir sentez lcinde toplamas dolaysyla onla ra yararl oluyordu. (1) Bylece, felsefe ile bilimler arasndaki iliki ve alverii aklar ken, f_elsefenin bu erceve cinde kendine ne gibi bir amac belirledi Oine ve felsefe szcnn edindii anlam ceitlenmelerine de indik .. Dikkat edilecek olursa bu anlam .eitlenmeleri, gittikce geli en, ortak bir ynteme dayanan ve deneyle denetlenen kesin bilgiler veren bilimler karsnda, daha ok tek tek filozoflarn rn olan, dorulanabilir salam bilgiler vererneyen ve farkl bicimlere brnse da hep balang noktasna dnyormu, yan bir ilerleme ve birikim gercekletirmiyormu gibi grnen felsefenin, kendine zg bir yer bulma: snrlar belli ve ba!)msz bir aratrma alanna yerleme co
basndon domaktadr.

Soru 4 : Bilimler, felsefeden ne zaman

ayrld?

ilkcada, felsefe lle billmler arasnda kesin bir fark yoktu. Felsefe bi:itn bilimleri kapsyordu ve bilimler, genellikle kendi snrl ve zel alanlarn: yntemlerini henz ortaya koymamlar ve felsefeden ayr. lp bamsz duruma gelmemilerdi. Yalnzca geometri ve mekanik bl Ilmi, bu acdon farkllk gsterir. Gerekten de geometri, Eutcleldes'in (i.. lll. yzyl): m~konik bilimi de Arkhlmedes'in (i.. 287212) aba laryle bamszla yneldi. Fizik bilimi, Galileo (1564-1642) ve Newton (16431727) tarafndon kuruldu. Daha sonra, XVII. yzylda Lavoisier

(1)

Antcine Cournot, sance, XXI, 320.

Essal sur les fondemenis de la Conna..

10

lle kimya, XIX. yzylda Claude Bemard lle biyoloji ba!'jmsz blUm durumuna geldi. Ruhbilim ve toplumbilim, insanla ve toplumla lllntill konular ve sorunlar. kendi zel yntemleriyle Incelemeye ba!adlar. Do~a bilimleri gibi, insan bilimleri de, inceleme konularn, lye vurup nicel olarak dile getirmeye ve bylece kesin bilgiler ortayt koymaya yneldiler. nceki Soruda akladmz gibi, bilimlerin bu ilerleyii, bir zamanlar btn bilgileri kapsayan evrensel bir bilim olarak kabul edilen felsefenin alann gittikce daraltt. Bilimlerin, inceledikleri olaylar ve bunlar:n ilikileri konusunda salam ve kesin bilgiler verdikler.i, ama felsefenin bu eit bilgilere ulaamad ve bundan tr a1k alm ve ie yaramaz bir aratrma tarz oldu!'ju da ileri srld. Hele felsefenin, evren, Tanr ve insan ruhu konusunda bilgi vermeye calan blmnn yani metafizikin bilgi ba.kmndan hibir deer tamad sylendi. (Felsefenin, bu durum karsnda. kendine zg bir aratrma alan ve varln hakl ckaracak bir etkinlik buimak amacyla derlenip toplandn 've felsefe szcnn zamanla nasl farkl anlamlar edindiini bir nceki Soruda grdk). Soru 5 : Metafizik nedir? Metafizik, felsefenin belirli bir blmdr. Bu blmde, a:Varlk nedir?, Bir ddnya var mdr?ll, Beden ile ruh arasndaki Iliki ler nelerdir?, Tanr var mdr?ll, cRuh lml mdr, lmsz mdr? gibi sorulara cevaplar aranr. Ayrca, bilginin nereden geldii, neleri bilebileceimlz de aratrlr. Ama metafizikteki asl aratrma konular. evren, tanr ve ruhtur. Filozoflar tarih boyunca, metafizik szc!')ne farkl anlamlar verdiler; metafizikten yana oldular ya da onu eletirdiler ve yerdller. Metafizik szc, ilk olarak isa'dan nce birinci yzylda, Rodostu Andronlkos tarafndan ortaya atld. Andronikos, byk Vuna: fllbzofu Arlstoteles'ln (i.. 384-322), yazlarn bir araya getirdii zaman. flzie ilikin blmden sonraki yazlara, metafizik, yan lfizikten-sonra-gelen:t, ya da cfiziktesi adn verdi. Arlstoteles'ln bu yaptnda inceledll konular daha sonra. metafiziin konular olarak kabul edildi. Metafizik konular deyince, duyularmz ve alglarmz aan konular . anlald. Arlstoteles, bu yaptnda incelenen konulara Ilk felsefe diyordu. lk felsefe, yani metafizik, varl, varlk olarak Inceliyor; genel olarak var olmann koullarn, koc ceit nedentden sz edilebileceini, varolanlarn en st katnda bulunan yetkin varl!'j yan Tcnry ele alyor ve acklyordu. Ortocan sonuna kadar, felsefenin temel blmn metafizik oluturdu

. 11

Bilimlerin ilerlemesiyle, felsefe cnde de. metafizl!}e kar olumsuz ve eletirici bir tavr ortaya kt. Duyularmz ve olglarmz aan konular inceleyen metafiziin. salam bilgiler verarneyecei ileri srld. Her eyden nce, bilgilerimizin kaynann. ortaya ckabilma koullarnn, deerinin (gecerliinin) aratrlmas gerektii ileri srld. Bylece. daha nceki Sorularda da akladmz gibi, felsefede, metafizle oranla cbilgikurom ar bast. Giderek, felsefe eletirlcl bir tutum .benimsedi v; ilkeada felsefe (phllosophia) szcnn tad lik anlama, yani doruyu arama, hazr zm ve oc.kloma Jarlo yetinmeme tutumuna. yeniden oma baka bir dzeyde, bir kere daha dnld. ilerde, felsefe tarihini ksaca gzden gecirirken, eitli filozoflarn, hem metofizik alannda, hem felsefenin teki dallarnda, hem de metafizik dncenin eletirilmesl konusunda getirdikleri zmleri topluca greceoiz.

Soru 15 : Felsefe ne gibi blmlere

ayrlr?

Ele oldt: ve Iledii konular gz nnde tutularak. felsefe eitli blmlere ayrlmtr. rnein. liselerdek-I felsefe retiminde, genellikle, be ayr daln birbirinden ayrldn grrz. Bunlar: metafizik, mantk. bilgikuram, etik (ahlak felsefesi) ve estetiktir (cgzel>i ve sonat konu alan felsefe). Kimi zaman ruhbilim de felsefe cercevesl cnde yer alr: kimi zaman do. tpk mantk gibi, bamsz bir bilim olarak grlr ve felsefeden ayr retilir. Gercekten de mantk, gnmzde, dncenin, iceril)i (muhtevay) bir yana brakorak sadece biimini (formunu) inceleyen ctorme mantk; bilimlerin ynteminin ilkelerini ve kurallarn ele olan cyntembillm ve yzylmzda yaygn ve etkili dlon matematik mantk ya da clojistik gibi blmleriyle, felsefeden baOmsz bir bilgi kolu durumuna gelmitir (ruhbilim icin de ayn ey sylenebilir). Felsefe. mantn kendisini kapsamaz ama, dayand Ilkeler bilgikuram ya da mantk felsefesi cercevesi iinde Inceleyebilir. Bylece yukardakl blmleme. u biime giriyor: Metafi.ik, bilgikuram. etik, estetik. Ama retim alannda, kesin bir blmlere ayrmadon sz edilemez; lkelere ve retim anlayna gre, farkl blmlemeler ortaya ckar. Bir baka blmleme. felsefeyl, genel olarak varln ne olduOUnu aratran contololiye (varlkbilim): bilgiyi ve doruluu Inceleyen cgnozeolo!lye ve iyi, kt, gzel, chakl g.Jbi deerleri inceleyen aksiyolojiye (deerler felsefesi) ayrr. Bir baka blmlemede, felsefe ikiye ayrlr. Bu blmlarn birin-

12

cisl, esistematik felsefedlr. Burada metafizik ya da varlkbilim (ontololi), mantk, bilgikuram, ahlak felsefesi, sanat felsefesi, tarih felsefesi, toplum felsefesi, kltr felsefesi, dil felsefesi, din felsefesi, da ,'ja felsefesi ve benzerleri yer alr. ikinci blm ise, filozoflarn yaam larn ve Oretiierini, felsefe dnemlerini ve akmlarn, felsefe sorunlarn tarihsel art arda gelileri iinde ele alan felsefe tarihidir. Ceitli aclardan yaplan bu blmlernelerin altnda, felsefesel dC ncenin znn bulunduOunu ve blmler~n hepsinde, ortak noktay. bu zn oluturduunu unutmamak gerekir.

Soru 7 : Felsefe ve cfeylesof (filozof) gl anlamlara gelir?

szckler

dfllml.zde han

cFelsefe yapmak ya da felsefe gnlk dilimizde, derin ve angc szler sylemek demektir. Counlukia, alayc ve kk drc bir anlamda kullanlr. Yani bo ve anlalmaz eyler sylemek; safsata ya da mugalata yapmak anlamna gel.fr. cFeylesof szc ise, felsefeyle uraan kimse~den baka, dnyay umursamayan kii ve dinsin demektir. ikinci anlamda, Yunanca csophia yani bilgelik kavramnn kalntlarn grmek olanakldr. cPhilosophos un (filozof), o:yaygn dnce ve del'lerleri eletiren, ken dine zg bir yaam biclmi bulmaya ynelen bilge insan anlamna geldiini Soru 1'de belirtmitik. Umursamazlkta, yine Yunancadaki kkn cdnya ilerine ve deerlerine nem vermeyen kimse anlam da vardr; yani kabullenfimi dnceleri ve deerleri ounlukla nemsemeyen bir insan tipidir cfeylesob. cDinsiz anlamnda se, feyiesofun. Inanca deil akla ve zgr dneeye nem vermesi dile getiriliyor; Bylece, Arapeadan dilimize geen felsefe ve feylesof szcklerinin pek olumlu bir biimde yorumlanmamakla birlikte, Yunanca kkteki anlamlar tadOn gryoruz. Kltr dili olarak Osmanlcada, felsefenin, bu anlamlarn yan sra, ilk nedenleri ve ilkeleri aratran bilgi dal, cbir bilim alannn ana ilkelerinin incelenmesi ve aklanmas, byl< filozoflarn ortaya koyduklar retiler gibi anlamlar kapsadn gryoruz. Ayrca, islm dncesi dorultusunda, Osmanlcada, filozoflara, felsife d~;ndli gibi chkem yani chakimler (bilgeler) de deniyordu. Osmanicada o:hikmeh felsefeden daha gen kapsamlyd ve gizli ve bilinmeyen nokta, neden, _!tahlako ilikin ksa sz anlamna geliyordu. Bu acdan, hakim yani hikmet sahibi de varln ve yaamn gizli nedenlerini kavram bilge kli anlamna geliyordu. Bugnk kltr dilimizde, felsefe szc, daha nceki Sorularda
tclmas

akladmz anlamlar

dnceyle doruya,

kapsar. Yani hem kk anlamn (akl va zgr iylye ynelme: snama va eletirmal hem de gz nnde tuttuu bilgi trn (varln ve bilginin ilk neden ve ilkelerini ortaya koyma: btnsel bir aklama verme) dile getirir. (2) Ayrca bir filozofun ya da bir akmn ve an felsefi retisi ve son olarak do felsefe dersit eniarniarna gelir.

Soru 8 : Felsefe, gnmzde ne gibi anlam ve 6nem

tar?

Felsefe szcljnn, dil acsndan tod(j kk anlam ele alarak, cbllglyl ve bilgelii sevmek: dorulu!}u (hakikoti) aratrmak, zgr dunce ve eletirmeyle, salam bilgilere ulap, eylemlerimizi bunlara gre dzenlemek va gerekletirmek demek olduunu belirttik. Felsefenin yalnzca bir soyut ve kuru bilgi de!}ll, bir doru yaoma ve mutlulua ulama cabas oldu)unu belirttik. Bir bilgi dal olarak felsefenin, evren, Tanr, insan ruhu ve nsann yazgs gibi konulara ilikin genel ve btnsel bir bilgi vermeye yneldil'jini: lik nedenleri ve ilkeleri ara trd)n syledik. Metafizik ad altnda, bu en genel ve derin konular Trk Dil Ku.rumu'nun Trke Szlk'nde, cFelsefe yle Madde ve yaamay ve bunlarn acun, toplum, ruh gibi trl belirtilerini neden, ilke, erek bakmndan Inceleyen zihin al mas ve b.i calmann verimi. Bu tanmda, cacun, toplum, ruh gibi trl belirtilerin, maddenin belirtileri olduu, yan maddeden kaynrklond syleniyor. Oysa byle bir Ileri sr, ancak maddeci fr.lsefeyi benimseyenler kabul edebilirler: :dealistler ve ruhcular Ise reddederler. Demek ki, Szlk'teki tani'J\,. felsefenin tmn deil, sadece belli bir crn, tek ve belirli bir felsefe anlayn kapsyor. Ayrca tanmda, cacun, toplum, ruh gibi belirtilerin, cyaamonn belirtileri olduu da syleniyor. cYoomann, cacuno nasl kaynaklk ettl~inl: cocunun nasl olup da, onun bir belirtisi olduunu anlamak hcyll g. Hele eyaamat szc, yine Szlk'te tanmland onlam iinde gz nne alnne<, yani cyaomak eylemi ve canl varlklarn, bulunduklar evrenin her trlti zorluu karsnda yao yabilmek Icin yaptklar aralksz didlnme:. olarak anlalnca. karmza anlamsz bir tonmiama kyor. Ne var ki, btn bunlara kar'lk okur, Prof. Bedla Akarsu'nun yine ayn Kurum tarafndon yaym lonon Felsefe Terimleri Szl'nde, felsefenin, kltr dilimizde tad genel anlam ve eitli anlam ayrmlarn salam ve apak bir biimde .tanmlanm olarak bulacaktr. (2)
tanmlanm:

14

ete aldt(ln belirttik. Bilimlerin gelierek, kendi alanlarnda. bir zomt'nlar felsefenin sunduOu aklamalardan ok daha salam ve denetenebilir bilgiler verdi(jinl ve bundan tr. felsefenin, insan zihnine v,~ rnlerine ynelerek, bilgiyi ve del)er yarglarn, aratrmasnn a!lrlk noktas yapt zerinde durduk. Felsefenin, yeniden eletiricl bir der1n -dnmeye kaydn; bilimlerle. yeni bir ibirlil)lne glrdi(ilnl; onlarn verdii bilgilere dayanarak yine de genel bir varlk tablosu izmeye, kapsayc bir aklama yapmaya yneldilini ileri srdk. Bylece felsefenin, btn aj:llarda, hem elde edilmi bilgiler, hem de kendisi konusunda, daha eletirel, daha ak ve bilineli bir kavraya ulomaya ynelen bir aba olduj:lunu anlatmak Istedik. Gercekten de, felsefenin z ve lmsz yan. tarih boyunca kurulup, zamanla ve koullar deitike yklan felsefe sistemlerinde deil, bu sistemler yaratan aba ve ynelitedir. Felsefe, yen gerekiere ak olan, onlar Irdeleyen ve eletiren; her konuyu kknden ele alarak aydnla kavuturmak isteyen derinlemesine duncenin rbasdr. Baka bir deyile, varlj:ln tm gibi, felsefenin bulgular ve aklamalar da srekli olarak ortaya kan, deiiklie urayan. bir blm ortadan kolkon ve bir blm bir baka biimde varl')n srdren eylerdir. Ama btn bu deimenin altnda, sregelen ve kalan bir ey de vardr. Bu kalan ey, son sz sylediklerini Ileri sren eitli felsefe sistemlerini yaratarak ilerleyen ve srekli bir eletiriyle, kendi kendini daha fazla akl!}a ve bilince kavuturan, nsan dncesidir; bilgileri, yaratlar, umutlar, zlemler zerinde srekli olarak derlnleen insanolunun dnsel abasdr. Felsefe tarihini ksaca gzden gecirirken, bu srekli eletirme, derinleme, bilinelenme ve zgrleme abasn gr~cej:llz. Bu sreklilik dolaysyla, felsefe, her zamanki nemini, bugn de cok daha yoQunlam olarak
ltorumaktadr.

. 15

ll. BLM

ILKAGDA FELSEFE

Soru 9 : Bugnk anlamyla felsefe, nerede ve nasl balad? Felsefeye ve dnce tarihine Ilikin bugnk bilgilerimiz, felseeski Yunanistan'da balam oldu!}unu sylememizi gerektiriyor. Gercekten de, felsefenin cevap vermeye alt evrenin kayna!} ve temeli nedir?1, cinsan yaamnn anlam ve amac nerededir?, g;bi sorulara, akla dayanarak karlk bulmaya calan ilk dnrlere, eski Yunanistan'da rastlyoruz. Bu dnrler, mitasiarn (efsanelerin) ve dinlerin bu ceit sorulara verdikleri cevaplario yetinmemiler: akla ve kavramiara dayanan felsefesel-bilimsel karlklar bulmaya almlard. ister Cin'den, Hint'ten, nasya'dan, ister Yunanistan'dan kaynaklanm olsunlar, mitoslar, bu ceit sorulara cevap verirken dinsel dncenin kendine zg zelliklerinden kurtulamyorlard. Mitoslarda ele alnan en genel sorulara (rne!}in, evrenin kayna nedir? sorusu) verilen karlklar inanca dayanyor: inan zerinde temelleniyordu. Baka bir deyile, mitosiarda, akla dayanan zgr dncenin ileyii grlmyordu. stelik mitoslarda, kavramlar deil imgeler (imajlar) ar basyordu. Yani sunduklar aklamalarn temelinde, kavramlar (genel ve soyut dnceler) deil, somut varlklar ve bunlarn insan zihnindeki yanslar (tasarmlar) yer alyordu. Demek ki mitoslar, insan gibi tasarladklar (insan suretinde .ve kii ciarak kavradklar) baz gleri, yani eitli tanrlar Iin iine sokarak, evrenin ve insanolunun ortaya kn acklamay_a alyorlard. Evenin kaynanda (kknde) ne vardr? diye sormuyorlard: kim vardr? diye soruyorlard. Mitoslar, evreni ve tm doa olaylarn, ki olarak tasarlanan ve inanc konusu oJ.an glerle aklama cafenn basndan baka ey deildi.

mitoloiisi, evrenin yarodln yle acklyordu: Daha gk ve yer yaradlmadon nce her ey sudan ibaretti. Ne tcprtk, ne gne, ne de ay vard. Btn tanrlarn en by: her varln balangc ve insanolunun atas Tanr Kara-Han, nce ken-

rnein Trk

18

dislne benzer bir mahluk yaratt ve lsmine KI.I dedi. Kara Han ve Kii, iki siyah kaz gibi rahatca, su zerinde ucuuyorlard. Fakat Kii, bu mesut skunetten memnun deildi. O, Kara-Handan daha ykseQe ucmak istiyordu. (3) ite felsefe, Trkistan'da. Cin'de, Hint'te, Msr'da, eski Yunanistan'da ve baka bircek yerde rneklerine bol bol rastlad!')mz imgeye dayanan bu mitoscu dncenin eletirilmasinden ve imgelerin ya da tasarmlarn yerine, inanca deil, akla dayanan felsefesel-bi Jimsel kavramlarn ve acklamalarn konmaya callmasndan do!]mutur. Demek ki felsefe, diniere kaynaklk etmi olan ve z bakmn dan dinden farkl olmayon mitesiarn almasyla; evrenin kayna ve insan yaamnn anlam gibi en genel soruniara. dinsel dncenin etkisinden syrlarak kavramlarla ve aklyrtmeyle cevap verme cabasyla birlikte ortaya ckmtr. Bu trden ilk cevaplara ise, yukarda belirttiimiz gibi eski Yunanistan'da rastlyoruz. (4 )

Soru 10 : Eski Yunan'dan nce felsefesel ve kesinlikle yok muydu?

blllmse

dince

Eski Cin, Hint ve Iran dinlerinde ve mitoslarnda, hem doa hei de insan yaam konusunda derin felsefesel dnceler bulunduu bir gerektir. Hatta Cin ve iren dinlerinde, varlklar ve olaylar kartlk lario ve birbiriyle catan gerceklerle aklama eilimi de grlyor. Yani eski Dou dncesinde, diyalektik gre benzer ilkel bir dne rastland bile sylenebilir. (5 ) Her ne olursa olsun, burada dikkatimizi eken nokta, felsefesel dneeye oranla din dnce sinin ar basmasdr. Baka bir deyile, eski Dou dncesinde felsefe, dinden tamamen syrlarak bamszl-n elde edememi va kendini yalnzca akla ve manta dayanan zgr bir aratrma olarak ortaya koyamamtr. Oysa eski Yunan dnOrleri, baz felsefesel dnceleri olduu gibi baz bilgileri de DoQudan ya da baka yerden ald:klar halde, bambaka bir bicimde ilemi, gelitirmi ve dzenlemilerdi. rnein eski Msr'da geometri, Nil rmann belli zamanlarda dourduu taknlar nlemek ve bu amaca kanallar acmak Bahcet Necatigil. 100 Soruda Mitologya, Gercek Yaynev. Prof. Macit Gkberk, Felsefe Ta'rihl, BiOm 1. Bkz. S. Hilv, Diyalektik Dncenin Tarihi, Birinc Blm.
Yaynlar,

(3)
(4 )

(") Sosyal

1966.

17

F.: 2

zorunluOundan doOmutu. Yan. pratik bir amac gz nnde tutuyordu. Ve bu pratik amaclardan hibir zaman syrlamam, baOmsz ve derll toplu yani sistemli bir bilgi haline gelememiti; blk prck kalmt. Oysa Yunan dnrleri ve zellikle Eukleides, yalnzca teknilt ve pratik zellik tayan bu bilgileri, sistemli ve-kuramsal (teorik) bl; bilim (geometri bilimi) durumuna getirmeyi baardlar. Ayn eyi, Babil'lilerin dinsel amaclar gzetmekten doan astronomileri icin de syleyebiliriz. Su bilgi dal da, eski Yunan dnrlerinin ve bilginleriln elinde, derli toplu, dzenli ve yalnzca pratik amalara deil kuramsal amaciara da ynelen, yani bilmek icin bilmek isteine cevap veren bir bilim durumuna geldi. Yunan dnrleri, din ve mitoslarda, dank ve birbiriyle llintisiz durumda bulunan; iingelerle ya da simsclerle (sembollerle) dile getirilmi olan felsefesel dnceleri de, mantksal ilintilerle birbirine balanm, amacn kendi iinde tayan bamsz ve kummsal bir bilgi durumuna ~etirmeye altlar. Felsefeyi, yalnzca dine ya da pratik amacara yararl bir caba olarak deil, doruluu (hakikati) salt doruluk olduu icin arayp bulmaya alan bir aba olarak benimsediler. Bundan tr bilgi ve bilgelik sever dnr tipine, yani bilimsel aklamalar yapmaya calan zgr dneeli filozofa da, ilk olarak eski Yunanistan'da rastlyoruz. (Cl) Soru 11 : ilka felsefesi hangi blmlere ayrlir? IJka!'), lsa'dan nce drdnc blnyldan, lsa'dan sonra beinc yzyln sonlarna kadar uzanan tarih sresini kapsar. ilkeada bugnk anlamyla felsefenin, eski Yunanstan'da ortaya ktn syledik. Felsefenin lika tarihi, isa'dan nce sekizinci yzyldan isa' dan sonra beinc yzyla kadar uzanyor. Felsefe tarihinin bu ba lang dnemi, Antik felsefe diye de adlandrlr. yleyse, Antik felsefe iinde, hem eski Yunan hem de Roma felsefesnn ele aln mas gerekir. Ne var ki Romallar, eski Yunan felsefe dncesine kkl ve byk deiiklikler getirememilerdi. Bundan tr, bu ki tapta vermeye altmz felsefe tarihi zetlnde, Roma felsefesine deinilmekle birlikte, arlk noktasn eski Yunan felsefesi tarihi olu turacak. Antik felsefe ya da llkaO felsefesi, kabaca u blmlere ayrlr: 1. Sokratesncesl filozoflar aO: Sokrates'ten nce yaam btn filozoflar bu dnemde yer alr; 2_. Klasik felsefe a: Bu caO. Sokra(B)

Bkz. Prof. Macit Gkberk. Felsefe Tarihi, Blm

18

tes, Platon ve Arlstoteles gibi byk filozof temsil eder; 3. Helfe.. nistik co!): Arlstoteles'in lmnden (.. 322), iso'nn douuno. kodar uzanan sre; 4. Roma ca: Iso'nn douu ile beinci yzyln sonlan orasndaki dnem. .Antik felsefenin ilk dneminde ele alnon temel soru, evrenn nereden geldii, varolonlarn nereden ve n<sl tredil sorusudur. Bu ilk dooemde, Yunan felsefesi, doaya ynelmi olon ve doann srlarn aco vurmaya calan bir dnce abasdr. Bundan tr, doo felsefesi diye de adlandrlr. ikinci dnemde, Sofistler ve zellikle Sokrates ile birlikte, cinson nedir? sorusunun ve ahlak sorunlarnn nem kazandn grrz. Bylece felsefesel dncenin nesnesi, yani yneldii ve inceledii konu, doadan Insana; insan yaamna, iyilik ve mutluluk gibi deerlere koyar. Yeni bu dnemde bir tr cinson felsefesi ar basar. Yine ayn d nemde, Platon ve Arlstoteles ile birlikte, felsefe hem insann hem doann kavranimosna ynelir; an btn bilgilerini kuatmak, senteze (bireime) ulamak amacn gder. nc dnemde ise, Stoacl:k, Epikurosuluk ve Kukuculuk ckmiaryia felsefenin, ahlakl (erdemli) yaam nedir? ve zelllkle cinsann mutluluu nerededir? son.:suna yneldiini gryoruz. Drdnc dnemde, bir nceki dnemn ortaya att sorunlar zerinde durulmas ve bunun yan sra, felsefe ~re Hristiyanlk inancnn kar karya gelmesi sz konusudur.
koyno, doann

Soru 12 : lik filozoflar kimlerdi ve nerede yetitiler? Sokratesncesi an ve felsefe tarihinin ilk filozoflar olan Thales, Anakslmandros ve Anakslmenes'e gemeden nce, evrenin ve tanrlarn ortaya kna ve ahlaksal konulara deinmi baz ozandl!nrlerden ve bilgelerden ksaca sz etmek gerekecek. Bunlarn yaptlar ve szleri, mitosu dnce lle doa zerine dnen ilk filozoflarn grler arasnda bir ba oluturmu: bir geit devi grmtr.

Ozan d~nrlerin yaptlar thegonla (tanrlarn douu) ve kosmogonia (evrenin douu) adlarn tar. Bildiimiz en eski thegonla yazar Hesiodos'tur (i.. 700 yllar). Tanrlar ie kartrma don ve grp rendiklerine dayanorak varolanlar acklamoyo alan bu ozan, balangta bir boluun (Khaos) bulunduunu; bunun yemnda analar-anas Toprok ile Tanr Eros'un yer aldn sylyor. Kaos ile, dourucu ilke Toprak ve dol)urtucu Ilke Eros'tan, tanrlar

.19

ve. btn teki varolanlar tryor. Syros'lu Pherekydes'ln (1.0. 550 yllar). de, dzyazyle bu tr bir yapt verdi~inl biliyoruz. (T) Ahlaksal konulara de~inen zdeyiler, tler ve kurallar ortava koyan Ilk Yunan dnrleri ise, Yedi Bilgeler diye tannr. Kim olduklar kesin olarak saptanamamakla birlikte, Yedi Bilgeler olarak en ok Atina'l Solon'un, Undos'lu Kleobulos'un, isparta'l Khllon'un, Milet'li Tiales'in, Lesbos'lu Plttakos'un, Priene'li Bios'n ve Korlnthos'lu Perlcndros'un adlar anlr. Heslodos da, iler ve Gnler adl yaptn da, ahlak konularn ele alr. Bilgelerin tlerine rnek olarak un lar gsterebiliriz: Hicbir eyde ar olma (Soldn): Kendini bil, (Khilon); Yapt:n dn. Cok dinle, yerinde konu (Bios): eYasalarn eski, yemein taze olsun (Perlandros): Kendine ktlk hazr lar, bakalarna ktlk hazrlayan (Hesiodos). s Evren, tanrlar ve ahlak zerinde dnen ama din ve mitos e lerinden tam anlamyla yine de syrlamayan bu ozan ve bilgelerin temsil etti!}i gei dneminden sonra ilk filozoflarn. yani Thales, Anakslmandros ve AnaksimEnes'in. ortaya ktn gryoruz. Bu filozof da, izmir'in gneyinde bulunan Milet'te yetitiler. O caiarda Milct, Yunanistan ynetimindeki lonia'nn yani lzmir-Ske blgesinin ky kentlerinden biriydi.
Szrn etti~imiz c filozof da, btn varlklarn temelinde bulunan ve onlara kaynaklk eden anamaddenin ya da temel varl!)n ne olduQunu bulmaya altlar. Evrende, birbirinden farkl sonsuz soyda varolan bulunduunu gryorlard. Acaba btn bu varolanlarn, bu coklul'jun temeli, kayna ve ilkesi neydi? Bunlar hangi ilk ve tek varlktan (birlikten) tremiti?

Aa!'l yukar i.. 625-545 yllar arasnda yaad sanlan Thales, bu anamaddenin, su olduunu syledi. Cann bilgilerini renmi alen Thales, zellikle gkyznde ve yeryznda ortaya kan olaylar aklamaya alm ve bu olaylarda suyun cak nemil blr rol oynadQn grmt. Bundan tr varolanlarn oluumunda ve eitli olaylarn kayna~nda de~imez bir anamadde olarak suyun bulunduunu Ileri srd. Varolanlar, bu anamaddeden tryer ve sonunda yine ona dnyordu. Demek ki Thales, evrendeki cisimleri ve olaylan nce gzleyip inceliyor, daha sonra akl ve mantk yoluyla bunlan genel bir ilkeye balyor ve bu genel ilkeyle acklyordu. Bu cabasndan tr Thales, filozoflarn Ilki sayld ve felsefe tarihinin banda yer ald.
(T)

(8')

Walther Kranz, Antik Felsefe, Onceki yapt, s. 18.

s. 10, cev. S. Baydur, 1976..

Anaksimcndros (1.0. 611545) ise, varolanlarn kayna(ilfido ve temelinde. snrsz ve sonsuz bir lik madde bulunduunu syledi. Anamadde, snrsz ve sonsuz bir yaratclk gsteriyordu; bundan tr, kendisinin de snrsz ve sonsuz olmas gerekliydi. Btn ev renin kayna ve sonu olan bu anamaddeye Anakslmandros, Apeiron (snrolmayam) cd'u verir. Dikkat edilecek olursa Anaksimandros,' Thales'in . yapt gibi, somut ve sonlu bir maddeyi. yani suyu onomadde olarak kabul etmiyor. nk su, teki maddelerden trernekte ya da teki maddelere dnmektedir. rnein kat bir cisim. su ha~ line gelmekte ya da su, kat bir cisme dnmektedir. Bundan tr su. snrldr. Oysa anamaddenin snrsz omas gereklidir. Anakaimon.dros'un bu dncesi, l'hales'in dncesine oranla biiyk bir llerlemedir. nk Anaksfmandros'ta, eitli somut cisimerin, soyut, snrsz ve sonsuz bir varlk kavram ile ackland(jn gryoruz. Bu kavramsol aklama, felsefesel dncenin ilerlemesi ynnda ileri atlm cak nemli bir odmd.

Anaksimenes (.. 585525) de, anamaddenin. chava olduQunu ileri sryor ve bir hava (soluk) olan ruhumuz. bizi nasl bir btn olarak ayakta tutuyorsa, soluk ve hava da, tm evreni ylece sarp tutan diyordu. (ll) Anaksimandros'un, evrenin kaynan acklarken, l'halas'e oranla ok daha soyut bir kavram (Apeiron) ileri srdQn ve bundan tr, felsefesel dnce bakmndan byk bir ilerleme gerekletirdiini syledik. Oysa Anaksimenes'in, yeniden somut bir varlia yani chovaya dndQn gryoruz. Anaksimandros'un Qroncisi olduu halde bu filozof, varolanlarn temelinde havann bulunduunu syleyerek, Thale-s'in ilkel acklamasno yaklayor. Bu nunla birlikte Anaksimenes'in de, felsefesel dncenin ilerlemesine J((i bakmdon katkda bulunduunu belirtmeliyiz. Bunlarn birincisi, Anakslnenes'in cruh kavramn ilk olarak ortaya atmasdr. Filozof, bir hava (soluk) olarak grd ruhun, canl bir ey olduunu dn m ve bylece onun, bedeni, dalmaktan ve cansz bir madde ha~ line gelmekten kurtardn; etkileyici ve dzenleyici bir ilke olduOunu sylemitir. Canl, etkiieyici, dzenleyici ve taparlayc bir Ilke ola rak cruh kavramnn, felsefe tarihinin daha sonraki aamalarnda byk bir nemle ele alndn greceiz. Anaksimenes'in felsefesel dneeye getirdii ikinci yenilik, onomaddenin nasl deiikiiCle urad ve birok varl nasl ortaya kard sorusu zerinde durmasdr. Tholes, canl madde ile cansz madde arasnda bir ayrm yapmyordu. Onun gznde anamadde.
(D)

John Burnet. Early Greek Phllosophy, s. 73, Meridian Llbrary.

21

kendill!llnden deOien canl bir varlkt. (Maddenn canl olarak dC nlmesine hylozoizm denir. Bu gr, yan hylozoizm, ile felsefe tarihinde daha sonra ortaya kan ve ruha kart olarak dnlen madde, kavram ve cmaddecilik gr arasnda byk fark vardr.) Bu ayrm ilk olarak ortaya koyan Anakslmenes, anamaddenln, hP.m kendisiyle zde kalp, hem de eit1l grnlere brnerek, deiik biimlerde nasl ortaya kt!}n sordu. Bu soru, evrendeki deiikler ve olu zerine, baOmsz bir sorun olarak dikkati ekmesi bakmndan nem tayordu. Filozof, havann, eitli derecelerde yollunlamas ve gevemesl sonucunda: ate, rzgr, bulutlar, su, toprak ve talarn ortaya ktOn syleyerek, bu soruyu zmeye alt.

Soru 13

Pythagoras'clanrt

anamadde konusundaki

grleri

nelerdl?
Jika felsefesinin balangciarnda yer alan bir baka Yunan filozofu da, evrenin ve varolanlarn kaynann, yani anamaddenn ne olduunu sormu ve buna. saylar diye cevap vermiti. Bu filozof, Sisarn adasnda doan, daha sonra Gney italya'ya g ederek Kroto kentinde yaayan Pythagoras't (i.. 585-500). Gizli bir din tarikatinn de kurucusu olan bu filozofun dnceleri, tarikata bal kimseler tarafndan benimsenmi ve savunulmu olduu icin, Pyttagoras felsefeslnden ok, Pythagoraslktan sz edilir. Bu ak.ma gre, vor olan her eyde bir uyum (ahenk) ve oran vardr. Tarikatn dintensel zevklerden sel kurallarna sk skya uyan Pythogoraslar, eletek ekerek disiplinli bir yaam sryorlard. Bu arada, zellikle matematik ve mzikle Ugilendiler. Pythagoras, kendi yapt incelemelere dayanarak, bir alg telinin uzunluu deitirildii zaman, c kard sesin perdesinin de deitii ve bu ikisi arasnda belli bir oran bulunduu sonucuna vard. Bylece, matematik ile mzik arasnda bir lllntl de kurmu oluyordu. Pythagorasclar, btn gkcisimlerinin ve krelerin, ateten yaplm bir merkez (gne) evresinde ve belirli yrngeler izerek dndklerini de ileri srdler. Cisim!erin kaplad yeri, byklklerini, biimlerini ve aralarndaki uzaklklar, birtakm saylar olarak dndler. Varolanlarn biimlerini ve oranlarn, say lario dile getirmenin ya da saylara indirgeme'nln olanakl olduuna Inandlar. Herhangi bir nesne, belli bir biime brnmeden var olamayacaOna ve biim de say olduuna gre, saylar, bu nesneler~n temel likeel yani anamaddesi olarak kabul etmek gerekiyordu. Demek

22

ki, var olan her eyin temelinde saylar vard. ('O) Ama Pythagorasrnu olan soyut varlklar olarak grmyorlard. Bundan tr, onlarn anamaddesi de tam anlamyla soyut bir ilke deildi. Onlarn gznde saylar, maddesel bir yan olan ve cisimlere benzeyen temel gerceklerdi. Varolanlar, bu temel ilkelerden (saylordan) tremiti. Ne var ki, varln temelinde saylarn ve nicel oranlarn bulunduunu ileri srmeleri, felsefesel dnce bak rnndon nemli bir yenllikti. Bylece varl, matematik acdan incelemenin ve dile getirmenin ilk rnei verilmi oluyordu. Pythagoras lann, bedenden ayrlan ruhun, baka insan ve hayvan bedenlerine gecebildiini ileri sren ruhgc dncesi de, daha sonra, felsefede etki gsterdi.
lar, saylar, dncemzin

Soru 14 : Bugnk anlamda diyalektik

gr

lik kim ortaya

att?

Milet'li filozoflar, evrendeki btn varolanlarn temelinde bulunan ve deimeyen anamaddeyi aramlard. Gerci Anaksimenes, bu anamaddenin, eitli varlklar haline nasl geldiini sorarak deime ve olu sorununa dikkati cekmiti; oma Milet'li filozoflarn asl aradklar, evrenin iinde deiip duran ey deil, de!)imeyen ve temeli oluturan eydi, yani varln tzuyd (cevheriydi). Pythagoraslar da ayn araya yneldikleri icin, Milet'lilerden pek farkl bir dn ce dorultusu ortaya koymamlard. Bu filozoflarn grlerine kart olarak Herakleltos (i.. 540-480), evrende temel olan eyin, varolonlarn kaynanda bulunan ve deimeyen bir tz deil; deimenin. akn_ ve oluun kendisi olduunu ileri srd. Milet'e yakn Ephesos kentinde doan bu filozof, evrenin srekli bir olu, deime ve akf olduunu syleyen ve deimenin, kartlklardan, yani birbiriyle catan gerceklerden doduunu ileri sren ilk dnrdr. Baka bir deyile, bugnk anlamda diyolel<tik gr ilk olarak Herakleltos ortaya atmtr. (Diyalektik szcnn, farkl ve birbirine kartrl mamas gereken anlamlar tadn ilerde greceiz.) Filozofa gre, hibir ey, kendisiyle zde kalmaz (kendisinin ayn olarak kalmaz); her ey deiir ve gelip geer; farkl varlklar ve biimler, birbiri ardnca ortaya ckar ve kaybolur; yaamdan lm, lmden yaam do!)ar. lierakleitos'un temel dncesi, u nl sznde zet olarak dile gelmitir: Her ey akar. Ayn rmaa iki kez glremezsin, nk
(o

Albert

Sclwegler,

A History of Philosophy, s. 30-31,

New

York, 1899.

23

her giriinde. zerinden yen sular geer. Sular aktl') Icin, biz Icin deyken, rmak bir baka rmak haline gelmitir; ama bu orada biz de deimiizdir. Bu bakalam, zdeolann (ayn olann), kendi kartma dnmesinden baka ey deildir. Grnen grnmeyen haline gelir; byk kckle, kk bykle beslenir. Doada da, in sen yaamnda da byledir bu. l:kla karanlk, iyiyle kt, yksekle olcak, balangcla son, bir ve ayn eydir. Canl l haline gelecek, l canlanp yaama kavuacaktr. Aslnda, olutan baka ey yoktur. Olu, kartlarn (eliik glerin ve gereklerin) atmasnn sonu cudur. Savan her ey icin geeerli olduunu, atmann adalet ol duunu ve her eyin atma icin ortaya kp gtn bilmek gerekir. p.
kalyor

Ama srekli olui ve de{jime icinde, baz eyler de de!)imeden gibi grnmektedir. Dha dorusu biz, srekli deime ve olua ro{jmen, baz eylerin deimeden kold{!n sanrz. Bu olda nn nedeni, btn varlklar kapsayan deimenln, belli bir dzene. lye ve kurala uygun olarak gereklemesidir. Yani de{!ime, bir kurola ve dzene uymakszn ortoya kmaz~ Deimenin uyduu bu kural <ogostur, yani okldr. Logos, varolanlarn tmn taparlar ve dzenler. Olu ve deime, srekli etkinlik gsteren bu taparlayc gc zerinda temellenr. Logos yani akl. ayn zamanda, Insanolunun gercek zdr; temel ve ayrt edici zelliidir. Logos'un bilgisini elde etmek, yani varl ynaten yasay bilip tanmak, insann, ahlaksal davranlarn gerektii gibi yrtabilmesi iin zorunludur. insanolu, logosu (akl), eylemlerinin (ahlaksal dovranla_rnn) temeli olarak benimsemelidir. Bu dnceleri izleyince, Herakleitos'un, varlk konusundaki acklamalorndon, ahlak falsetesine nasl getiini gryoruz. Filozoflaro gre insano::u, yalnkat dncelerden ve inanciardan kur tularak varlOn temelinde bulunan logosu bilip tonmal ve ona uygun hareket etmelidir. Byle yaparsa ahlakl olabilir ancak. kartlk ve Herakleltos, varla ilikin olarak. olu, deime, eliki kavramlarn ileri srerek bugnkne yakn bir diyalektik gr sovunmakla birlikte, evrendeki an<maddenin ne olduu soru suna da eilmitir. Filozofo gre bu ilk ve temel madde, ate,tir. Ama Horakleltos, atei, Milet'li dnrlerin SU ya do chovas gibi deimeyen bir tz (cevher) olarak deil; deiiklik ve olu olarak, yan bir sre olarak dnr. Anamadde olarak atei semesinin nedeni de budur. nk ate, ortoya kt yerde srekli olarak dfiikl!k douran; dedii her eyi deiiklie uratan (rnein ale(ll)

John Burnet, Early Greek Phllosophy, s. 137. Meridian Library.

24

vln, tahtay srekli olarak duman ve kle evirmesi gibi) bir gctr. Herakleitos atei, deiikliin ve oluun canl bir rnei; bir simgesi (sembol) olduu icin seer: bundan t.r, onun onomadde olduunu sylet. Evren canl . bir atetir; bitimsiz bir yanma sreci, varolanlarn tmn kapsamaktadr. Ama bu ate, kimi zaman hafifler ve sner gibi olur: katlaarak maddesel eleri oluturur (hava. su, toprak): sonra yeniden alevlenir. Filozofa gre, atein bu snmesi ve yeniden alevlenmesi, srekli olarak art arda gelen dnemlerdir ve evren bu yanp kl olma ve yeniden doma evrelerinden gocip durur. deime, kartlk ve celime kavramlar Herakleitos'un olu, zerinde durmas, felsefe tarihi bakmndan byk nem tar. Doa zerino (12) adl yaptndan, gnmze yalnzca baz poralar kalm olon ve anlalmas hayli gc derin dnceler ileri sren bu byk filozof, varl, celikilerin harekete getirdii ve srekli olarak deien bir btn olarak gren diyalektik dncenin ortoya konmasnda ilk bCyk caboy harcam ve yzyllar sonra, oado onlamda yeniden canlanmasnda da etkili olmutur. ilerde greceimiz gibi, zellikle Hegal ve dalayl olarak Karl Marx zerinde, Herakleitos'un derin etkisi vardr. Herakleitos, evrenin bir logos (akl) tarafndan ynetildiini syleyerek, daha sonraki tmtanrc (panteist) felsefeler ve zellikle Stoaclar da etkiledl. Ayrca, vorln srekli olarak deitiini ileri srmesi, baz dnrlerin srekli olarak deien varlk konusunda kesin bilgiler elde edemeyeceimiz sonucunu :karmalarna yol act ve bylece Sofistlerln kukucu felsefesinin olumasna zemin ha.
zrlad.

gr, ayn

Heraklettos'un olu ve deime felsefesine taban tabono kart bir dnemde, yine Yunanistan'da Elea Okulu tarafndan ileri sC.rld. Bylece, daha sonra btn felsefe tarihi boyunca sregidecek olcn iki temel kart grn (bu grlerin ikisi de varla Ilikindir) tohumlar atlm oluyordu.

Soru 15 : Elea Okulunun,

Herakleltos'a kar sawnduu gr

ter
Herakleitos, ileri
srmt.

nelerdi?

varln temelinin cdeime, colu ve ok olduunu Bu filozofa gre, ckendi kendisiyle zde kolon (ayn

(12) Bu parcalarn Trke evirisi icin bkz. Wolther Kronz, Antik Felsefe, s. 48-54, cev. S. Boydur, 1976.

25

kalan) ve
bc.ka

bir kuruotudan ve yanlgdan Gercek ve temel olan cdeime>>ydi; deimez lik dncesi ise, sadece bir hayaldi; yalnkat bilgi ve grler mizden doan bir sanyd. Elea Okulu, Herakleitos'un bu grlerinin tam tersini savundu. Bu okulun grlerinin temelini oluturan ilk dnceleri, Ksenophanes'ln (i.. 569-477) ileri srd sylenir. Efes yaknlarnda, Kolophon'da yetien bu. dnr, daha sonra gney tal ya'da yaad. Elea Okulunun asl kurucusu olan Parmenides'e -. retmenlik yapt. Tm varlk, Bir'dir ya da btn varlklar bir Tek'tirt biiminde dilimize aktarabileceimiz sz, ilk olarak Ksenophanes' in syledii ileri srlr. Filozof, zellikle, Yunan dilindeki tanr kavramn ele ald ve eletirdi. Homeros ve Heslodos gibi Yunan ozanlarnn, tanrlar insanolu biiminde tasariayarak insanlar gibi eitli ktlkler yaptklarn anlatmalarnn yanl ve glne olduunu syledi. Ksenophanes'e gre Tanr tepeden trna{ja gr, duyu ve anlaytr; hareket etmez ve blnmez; her eyi, yalnzca dncesiyle ynetir. Biimi bakmndan da, anlaygc bakmndan da insana benzemez. Aristoteles, Ksenophanes'in, evreni bir btn olarak ele ald:n ve evrende grd varl, Tanr diye adlandrd{jn syler. Tanr, Bir'dir. Elea'llarn Bir ve Tm kavramnn kklerine, dinsel bir anlay iinde de olsa Ksenophanes'te rastlyoruz. Filozof, Tanr konusundaki bu dncesiyle, tektanrclk grnn ortaya ck mcsna neyak olmutur. Nitekim bu etki altnda, daha sonraki filozoflar da, Yunan dininin tanrlar insanoluna benzetmesinl, yani bu dinin insanbicimcilikini (antropomorfizm'ini) eletirdiler.
ey deildi.

cde{jimeyen:t varlk kavram

Elea Okulunun gercek kurucusu Parmenides (i.. 540-480), dncelerini, Doa zerine adl iirinde aklad. (13) Parcalar gn-

mze

ulaan

bu felsefesel ve {jretici

iir,

iki blme

ayrlr.

Filozof,

birinc blmde varlkn ne oldu!)unu aratrr: Ksenophanes'in diAncelerini gelitirip


kavramna ular.

iyice soyutlayarak, katksz ve yaln bir varlk Bu varln, duyularmzla tandQmz gerein tam kart olduunu ileri srer. Duyularmz, durmadan deien ve icinde bircol< varolann bulunduu bir gerei tantmaktadr bize. Ama deien ve cakluk gsteren bu gerek, aslnda bir hayaldir; bir kuruntu ve aldantr. Asl varlk, ne ortaya ckan ne de yok olup giden bir eydir. Asl varlk, kendikendisiyle zdetir (ayndr); tmdr, icine ka paldr, deiiklie uramaz, snr yoktur, blnemez; zaman iinde bulunmad{) halde yine de vardr. Parmenldes buna, Bir ya da
(13)

ev.

s.

Trke evirisi icin bkz. W. Kranz. Antik Felsefe, s. 60-66, Baydur, 1976.

28

cBJrolan der. a:Birden baka eyin var olduOunun sylenemeyeceinl ileri srer. Parmenldes, iirinin ikinci blmnde Ise, duyularn tanttt de (jime ve okluk dnyasnn nereden tremi olduunu aklar. DuyLlorn tantti:l gelip geici olaylar dnyasnn, var olmadn ve aslnda, yalnzca deimeyen tek bir varln var olduunu Ileri srmesine ramen, byle bir aklama yapma zorunluu duyar. Bunu da insanlarn zihinlerindeki aldanlar ve csanlar ortaya dkmek icin yaptn syler. Filozofa gre, doadaki varolanlar ve olaylar, scak lle so!:luk ya da ate lle taprak .gibi Iki deimez enin birbirine karma sndan meydana gelir. Arlstoteles'in sylediine gre Parnenides, s ca cvarlkla, sauu da varlkolmayanla Hintili olarak dn mtr. Atein oran arttka, varlk, yaam ve biline de artar; sou un ve hareketsizliin oran arttkca, lm ar basar. Parmenides'in gercek {asl) varlk lle duyularn tantt gelip geec ve aldatc dnya konusunda ileri srd bu grler arasnda bir celime ve tutarszlk vardr. nk, yaptnn birinci blmnde, deien va okluk gsteren duyusal dnyann var olmadn syledii halde; ikinc blmnde, bu dnyann hi olmazsa, Insanlarn dnlerinde yani csanlarnda var olduunu kabul etmekte ve aklamaya almakta dr. Parmenides'in felsefesinde, varlk ile varhkolmayan, bir ile cok {cokluk), yanyana bulunmakta ve bu celime acklanmamaktadr. (1 4 ) Bununla birlikte Parrnenldes, duyularmzn bizi aldatabileceine dik~ kati cekmi bir dnrdr. Duyu, deien ve okluk gsteren bir gercel)l tantmaktadr bize. Ve bylece. asl varln bilgisini deil. varlkolmayann aldatc bilgisini vermektedir. Asl varl kavramamz salayan ara, duyu deil dncedir; ancak dncemize gvenebiliriz. Parmenldes'in kendisi, duyulardan ve deneyden kacnarak, dol)ru olan yalnzca dnceyle bulmaya alt icin soyutluktan sy rlamoyan ve bilimsel bakmdon verimli olmayan bir felsefe ortaya koymutu. Ama, duyularn salad bilginin deeri konusunda ileri srdl) eletiriler, bilgikuram bakmndan baz sorunlara dikkati cektl. Ayrca. bilginin olumasnda, dncenin ve aklyrtmenin nemi zerinde duran Parmenldes, mantk aratrmalarnn ncs oldu. Sertrend Russell, bu filozofun felsefe tarihindeki nemini, tz (cevher) dncesini ilk olarak ackca ortaya koymasna balar. (15)

Parmonides, tam
(1)

anlamyla tutarl

bir felsefe ortaya kayabilmek

(15)

A. Schwegler, A History of Phllosophy, s. 34, New York, 1899. A History of Westem Philosophy, s. 71, Londra, 1948.

27

Iin, duyularn bize tantt deime ve okluk dnyasn kknden inkar etmek zorundayd. Ama yukard.a belirttil)imiz gibi bunu yapa mamt. Parmenides'in yarm brakt bu ii, rencisi Elea'l Zenon (i. O. 490-430), soyut dnce ve mantk alannda gercekletirmeye alt. Zenon'un amac, de.ime, hareket ve okluun grldO du yular dnyasnc ilikin dncelerimizin ve yarglarmzn, mantk bakmndan zlmez elikilerle ykl olduunu gstermekti. Bundan tr Zenon, dncenin iine dt celiki:eri aratran ve ackle yan bir l')reti olarak diyolektikin kurucusu olarak kabul edilir. (Bu anlamda diyalektik, Herakleitos'un tm varl deime, olu ve celime ile a:klayon bugnk anlamdaki diyalektiinden farkldr ve daha nce de belirttiimiz gibi -soru 14- bu iki anlamn birbirine kartrlmamos gerekir). Baka bir deyile Zenon'un amac, deimenin, hareketin ve ok luun dnlemeyeceini; bunlarn gerekte var olmadn ve asl varln, deimeyen Bir olduunu ortaya koymakt. Varln, okluk halinde olmasnn dnlemeyeceini tantcmak (ispat etmek) iin Zenon, yle akl yrtyor:
Varolan oluturan paralar ya blnmezler (bu durumda okluk sz konusu deildir) .ya da sonsuz olarak blnrler ve byklkleri yektur; yani sonsLz olarak kktrler. Sonsuz olarak kkseler; yani byklkleri yoksa, onlarn bir araya gelmesinden de bir byklk elde edilemez. Oysa varolan nesneler, uzayda yer kaplamoktadrlar. yani beiirli bir byklkleri vardr. Parcalarn herhangi bir byki oluunu kabul etsek; yani uzayda yer kapladklorn sylesek; bu sefer, bunlarn bir araya gelmesiyle, sonsuz bir bykln (belirli bir byklk deil) ortaya ktn da kabul etmemiz gerekir. Demek ki, blnme ve bunun sonucu olan okluk. bir yanlgdan ve hayelden baka ey deildir; mantksal olarak kavranamaz.

Cokluun dnlemiyeceini
d

nl

kantlardan

bir

bakas

gstermek icin Zenon'un Ileri srda udur:

Varolan nesnelerin okluk olduunu kabul edince, bir saylan oldu!)unu da kabul etmemiz gerekir. Ama saylar hem sanlu hem sonSl!Zdur; yani burada manta aykr bir eliki vardr: Cnk saylar sorlu .ise, eksiksiz fazlasz ne kadarsalar, o kadardrlar. Amc iki nesnenin ciabilmesi icin. aralarnda bir ncnn; nenn olabilmesi icin de erolarnda bakalarn:n bulunmas ve bunun sonsuza kadar srmesi gerekir, yani saylarnn ayn zamanda sonsuz olduunu kabul etmemiz zorunludur. Gerek varln, kendi cne kapal ve dopdolu olduunu tantc-

28

mak Isteyen Zenon, termeye alyor:


Vorlk bulunmas,

bo

uzay fikrinin

mantksz

oldus')unu

yle

gs-

bir uzay icindeyse, bu uzoyn do bir baka uzay iinde onun da bir baka uzayn icind_e bulunmas ve bunun son suzo kadar srmesi gerekir. Zanon, en nl
kontnda.

hareketin

dnlemeyeceinl

ve ola

nc.ksz olduunu gstermeye ynelir. cAkhilleus ve koplumbo!)a kant

diye bilinen bu
ra

ilerisr yle aklayabiliriz:

Akhillous ile kablumboa yara girmilerdir ve kaplumbaa yabiraz ilerdan balamtr. Bu durumda, cok hzl kotu!) u halde Akhilleus, kapl.umbaaya hibir zaman yetiemez. Cnk, nce kap lumbaann bulunduu yere varmas gereklidir; ama oraya vard zaman, kaplumbaa biraz daha yol alm olacaktr; Akhllleus'un bu fr.rk yeniden kapatmas gerekecektir; oma bu arada kaplumbaa yine biraz yol alacaktr ve bu sonsuza kadar byle srp gidecektir. Zenon, hareketin
alr:

olanakszln

do

Ok

kontyla

gstermeye

Atlan bir oku.n hareket ettiini sanrz. Oysa, ok hedefe varmak Icin, atld yer ile hedef orasndaki uzakln her noktasn bir bir gecmek, yani her noktada ayr ayr bulunmak zorundadr. Bulunmak. durmak demek olduuna gre, ok btn ucu sresince duruyor, yan hareket etmiyor demektir.

Zt-non'un doru gibi grnen bu kantlar, aslnda, hareket csreksin bir gercek olarak dnmenin sonucudur. Baka bir deyile, d ncenln sonsuz olarak blc ve sreksizlik ortoya koyucu gcnn. srekli bir gercek ya da bir iliki olon horeket!3 uygulanmas. bu ol dctc aklyrtmeleri ortoya karmaktadr. Oysa bir dostluun, dostluklordan deil de, dost olan kimselerden; ya da bir soyaacnn (e ceenln), soya!)aclarndan de!) il de insanlardan ortaya ckmas gibi, hareket te, hareketlerden deil, chareketedenden ortaya kmakta
dr.

(16)

Demek ki Zenon'un, ontinomiolar diye n salan bu kantlar, filozoflar tarih boyunca u!)ratrm olduu halde, usta bir mantk oyunundan baka ey deildir. Zenon'un diyalektiinin, daha sonralar, zellikle Arlstoteles'te grld gibi aldatc aklyrtmele rio mant olarak grlmesinin ve diyalektiin, bugn yaygn olanden cok farkl zel bir anlam kazanmasnn nedeni de buradadr.
(16)

Onceki Yapt, s. 834.

Soru 16 : Herakleltos'un ve Elea Okulunun ortaya koyduu grlerden sonra Yunan felsefesinin karsna kan ona sorun neydi?

Herakleltos, evrenin ve varolaniann temelinde deime ve oluun Elea Okulu ise, buna tam anlamyla kart bir gr ileri srerek, deime ve oluu, varolmayan bir ey, bir d grn, bir aldatmaca saym; gerek varln, deimeyen, tek bir varlk olduunu savunmutu. Bu iki kart grten sonra, Yunan felsefesinin, bunlarn her ikisini de aarak daha yksek bir senteze (bireime) varmas gerekiyordu. Bu grlerin tadklar doru yanlar, yeni ve daha yksek bir dzeyde kaynotrmak zorunluydu. Sunden tr, Herakleitos ve Elea Okulundan sonra Yunan felsefesinin karsna c~kan ono sorun uydu: temelvarlk, deime ve olu haline nasl geiyor; anamadde ya da tz, okluk ve farkllk haline nasl dnyor? Klasik felsefe terimleriyle ayn soruyu yle dile getirebiliriz: Varlk tan, olu nasl ortaya kyor; varlkton, coluu nasl aklamak gerekir? Yunan dncesi, bir yandan, Parmenides' in. duyular dnyasn hie sayan ve soyut nitelik tayon cbir va deimeza varln olduu gibi kabul edemiyor, ama onamadde ya da tz kavramndan da vazgeemiyordu. te yandan, doa olayianna byk nem verdii iin, bilimsel aklamolar (bu tr aklamalarn srekli ve bir lde deimez gerekiere ilikin olmas zorunluydu; yoksa bilimden szedilemezdi). bir yana brokomyor, ama cdei me ile colu kavramlarndan . do yz eviremiyordu .. ite bylece, ortaya kan ono soruna verilen cevaplar, Empedokles'in, Demokri tes'un ve Anok:sagoras'n felsefelerinde buluyoruz.
bulunduunu sylemiti.

Soru 17 : Empedokles, Demokrltos ve Anaksagoras'n bu soruna getirdikleri zmler nelerdir?

Sicilyo'nn gneyindeki Agrigentum'da yaam olon Empedokles (I.. 492-432), Elea felsefesinin deimez varlk kavramn gz nnde tutarak, deimeyen drt onomaddenin (enin) voro!ogeldiinl syledi. Herakleltos'un deime kavramna da nem verdii icin, bu elerin, birbirine karorak olu ve okluu: duyularn bize tantt olaylar ve grngleri (fenomenleri) ortaya koymu olduunu ileri srd. Bu drt e (toprak, su, ate, hava), belli bir zamanda ortoya kmam, ama her zornon varolagelmilerdi. eler birbirlerinden

30

1 DoQmszdlar

ve birbirlerinden

tremlyorlard.

Filozof,

sevgl

ve

'latmo ya da .nefretD adn verdii iki gcn bu eleri birletir


ayrdn sylyordu. Bu eler, birbirlerine de dnemi yani birisi, teki haline gelemlyordu ve bunlarda kendiliinden br deiiklik de ortaya kamyordu Evrendeki varolanlarn sonsuz ooltlili')i, bu temel elerin, u ya da bu lde birbiriyle karma nrn sonucuydu. Demek ki Empedoldes, olu ve deimeyi, yalnz ,On yer deitirmenin (drt enin yer deitirerek birbiriyle karmann) sonucu olarak gryordu. Ve bundan tr de, doa varklarn ve olaylarn, iten gelen canl ve dinamik bir deimeyle dell, mekanik bir deimeyle acklyordu. Gercek varln kendisindo, yan drt ede, kendiliinden deiiklie yol aacak bir dinanikiik vo canllk yoktu; bunlar her zaman hareketsiz duran anancddclerdi. Ama Empedokles, olu ve deimeyi inkar etmedii ve b nlar da aklamak zorunda olduu icin, bu elerin yanna, onlar harekete geeiren bir gc eklemek zorunda kald. Bunu yapmasayd, duyularn bize gsterdii deimeyi, oluu, farklli) ve ooklul)u acklayamazd. Anamaddeleri (eleri) harekete getiren bu gc. Empedokles'e gre iki ynlyd. Y,nlerln biri itici, teki tblrloliriciydi. Baka bir deyile, sevgi ve dmanlk ya da crolrota, bu eleri kimi zaman birletirip kimi zaman ayryor ve vcrolanlarn okluunu, ceitliliini, deitirmeyi ve oluu meydana gtliriyordu. Burada, tam anlamyla bir kavram haline gelmemi de olsa, Empedokles'in, maddeyi harekete geeiren gc, ondan ayr blf Ilke olarak dnmeye yneldiini gryoruz. Milet'li filozoflarn, ou, ve del)imeyi icinde tayan canl anamadde dncesine (bu gre chylozoizm denir) oranla bu ilkenin, felsefe tarihi acsndan bir llori adm olduu sylenebilir. Bat Trakya'da Abdere'da yetien Demokrltos ('i. . 460-370) ise, l!lea Okulu retisi ile Herakleltos'un felsefesini, atomculuk diye l.lr salan gr iinde uzlatrmaya alt. Yaam konusunda kesin bilgller olmayan Leuklppos'un, Demokritos'a retmenlik ettii sylonlr. Atomculuk retisine gre, gercek varlk belli bir zamanda ortaya kmamtr; yok olamaz, deiiklie ui:jramaz ve her zaman na ela yle kalr. Bu temelvarlk, yani anamadde, saylar sonsuz olan ve nilelik bakmndan aralarnda fark bulunmad halde nicelik bak mndan farkl olon parcacklor, yan atomlardr. Atomlar yer kaplarlar, nma blnemezler ( atom, blnemeyen anlamna gelir). Yalnzca buyklk, kcklk, biim ve ai:jrlk bakmndan birbirinden farkldr lnr Atomlarn nitel bir de:;jiiklii)e u:;jramalor da olanakszdr: Bundcn tr, varolanlarn .oklul)u ve ceitliliOi. bu atomlarn iclerinde

IOini ve

orlard;

tl1

gerekleen dinamik bir deOime lle aklanamaz. Evrendeki okluk ve ceitlilik, atomlarn biimleri, durular ve yanyana geli dzen leri ile yani eitli birleme dzenleri ile aklanabilir. Dikkat edilecek oh.orsa Demokrltos da, Milet'li filozoflara ve Herakleltos'a kart olarak, tpk Empedokles gibi, mekanik bir doa gr ileri srmektedir.

Atomlar uzay icinde, eitli hzlaro ve 'kendiiiklerinden hareket ec!erler (yer deitiririer). Uzciyda (bolukta) birbiriyle karlaan ve ylan bu atomlardan, ceit!i eler ve elsimler meydana gelir. Ev ren, birbirine carparak bir anafor (evrinti) douran ve savrulan atomlardan oluur. Bu anaforda, kaba ve ar atomlar ortada bir araya gelir ve topra oluturur; ince ve hzl atomlar ise yukarya itilir; suyu, havay, atei dourur. Demek ki, .evrende, mekanik yasalar ve zorunluk egemendir. Rastlant diye bir ey yoktur. Biz, nedenlerini bilme diimiz eylere rastlant deriz. Burada, Demokrltos'un, her ey zorunluk iinde gerekleir derken, . hem rastlantnn evrende nesnel bir etkinlii o:madn (yani sadece bizim baz eyleri rastlant san dmz), hem de evrenin, bir eree (belli bir amaca) gre ortoya ck mam olduunu ileri srdn belirtmek gerekir. Demokritos't.in bu grleri, doaya ilikin bilgilerin, bilimsel bir temele oturturmas olonan icinde tayordu. nk olaylar sadece mekanik bir zorunlukla aklamaya ynelmiti. Ama ayn grler, biraz sonra greceOimiz gibi, Anaksagoras'n belli belirsiz bir biimde ileri srm olduu cerek kavramna ters dyor ve rasiant ile erek sellie byk nem veren Aristoteles'in insan dncesini yzyllar boyunca egemenliinde tutan felsefesiyle uzlamad icin de, ancak cok daha sonralar yeniden ele alnp deerlendiriliyor ve benimsanyordu (zellikle onyedincl yzyldan sonra ve giderek doa bilim lerinin ilerleyiiyle birlikte gnmze kadar. farkl bicimler ve ele tiriler icinde de olsa. bir kurarn olarak atomculuun benimsendiini gryoruz). Oemokritos'a gre. ruh da atomlardan yaplmtr (kurulmutur). Btn bu aklamalar. Pemokritos'un. ilkeada yaam en bilineli ve tutarl maddeci (materyalist) dnr olduunu acka ortaya koyuyor. Bu tutarllk, maddesel parcacklorn (atomlarn), herhangi bir erek sz konusu olmadan (yani Tanr ya da daha baka bir deest gc tarafndan belirlenmi bir amac sz konusu olmak szn). mekanik bir biimde ve zarunlua uyarak (yani, rasiant ya dc baka trl olabilme dncesini bir yana atp, nedenseilikle acklayarak). btn varolanlar oluturduunu Ileri srmesinden douyor.

Atomculuun

babas

olan Demokrltos, ahlak felsefesi ile de il

32

gllendi. O gne kadar Yunan felsefesinde cvarotanlarn kaynaO nedir? sorusu, ahlak sorunlarna oranla cok daha ar basyordu. Oysa Demokritos, insanolunu, doru ve mutlu bir yaama ula tracak kurallarn ve ilkelerin ne olduu sorusunu da nemle ele ald. Filazofa gre, insan ruhunun dingin (sakin) ve dengeli bir du rumda bulunmas; doru, ahlakl ve mutlu bir yaamn temelidir. Ruh bu durumdaysa, Insanolu, iyilikten sevine duyar, tat alr ve ktlt'j dnmez. Ruhun bu durumda bulunmasn, daha doO rusu bu duruma ulamasn salayan ey de, korkulardan ve bo Inanciardan syrlm olmasdr. Korkulardan ve bo inancardan ise ancak. bilgelikle; bilgiyle kurtulabiliriz. Herakleitos ve Elea felsefelerinin ortaya koyduu sorunun c zlmesi yolunda aba harcam ve belli bir yenilik getirmi bir baka dnr de izmir yaknlarnda Klazomenai'de yetimi olan Anaksagcras'tr (i.. 500 yllar). Bu filozof, btn varolanlarn, ba belli olmayan zamanlardan beri varolagelmi ncesizsonrasz elerin bir araya gelmesinden ve ayrlmasndan doduunu ileri srd. Ama Anaksagoras da, Empedokles va atomcular gibi bu elerin (anamad delerin), nasl harekete geldiini ve eitli varolanlar nasl meydana getirdiini aklamak zorundayd. Ne var ki, Empedokles'e uyarak, e leri, sevgi ya da dmanlk gibi glerin, harekete geirdiiiii ya da Demokritos gibi, atomlarn, uzay iinde kendi kendilerine hareket halinde bulunduklarn ve mekanik bir biimde bir araya geldiklerini ya da ayrldklarn sylemedi. Anaksagoras'a gre, varolanIcnn temelini oluturan eleri harekete geeiren ve bylece evrende grdmz okluu, deimeyi ve oluu douran ey, varl yoliran, varla bicim kazandran bir akld; yani kendi deyiiyle cNoustu. Evrenin amacn bu Nous belirlemiti; onu belli bir eree, belli bir dzene gre bicimlendirmi ve oluturmutu. (Burada. yukarda belirttiimiz gibi, Anaksagoras'n, evrenin oluumunda bir erein rol oynadn ileri srmek istediini ve bylece, zorunluktan bC'ka eyin sz konusu olmadn syleyen Demokrltos'a kart bir anlay savunduunu gryoruz.) Anaksagoras'a gre Nous, kendi liinden etkin olan ve hareketin temelini (kaynan) salayan varlkt. Filozof, Nous'u, tam anlamyla maddesel olmayan bir gc olarak tasarlyor gibi grnmektedir. Bununla birlikte, Anaksagoras'n bu gc, yine de. maddesel bir gc olarak dndnii sylememiz gerekiyor. Nous, iyice incelmi ve arnm bir maddedir. Nous'un harekete geirdii ve varolanlarn ortaya ckmasn sclayan anamadde ise, Anaksagoras'a gre, sonsuz derecede kk olan ctohumlardr (cspermata). Duyularn bize tanttl nesnelerde

33

F.: 3

rltel bakmdan ne kadar etliiik varsa, bu tohumtarda. yani sper~

ma'larda da o kadar nitel eitlilik vardr. varlk olan tohumlardaki nitelik farkll), sonsuz saydadr. (17)

Baka tpk

bir deyile. temelvarolanlardaki gibi

Soru 11 : Sofistler kimlerdi va felsefe tarihinde ne gibi bir rol


oynadlar?

Yunan felsefesinin Sokratesnces dneminde, buraya kadar d tncelerlnl akladmz filozoflardan sonra, Sofistler diye tannan dGnrler ortaya kt. cSofist szc!)nn Yunancadaki kk an lom, ebilgili kiidir (:safsatac anlam daha sonra ortaya km tr.) Sofistler, eski Yunanistan'n belli bal kentlerini gezerek paray la ders veriyorlar; gzel konumay (hitabet) ve politik yaamda bo orl olmay retiyorlard. O alarda, toplum yaamnda demokra si o!)r basmaya bolam!; gzel konuma ve topluluklar etkileyip lnandrma nem kazanmt. Bundan tr Sofistler, herkes icin geerli olon doruluklarn aratrlmasndan cok, clnondrmay reti ler!ne temel yaptlar. Sofistlere gre, herkesin kabul etmesi gereken genel doruluk lar (hokikatler) yoktu; doruluk dediimiz ey, tek tek insanlara gre deien bir eydi. Benim Icin do)ru olon, bir bakas icin yanl: iyi olan kt olabilirdi. Bu dnrlerden nceki felsefe, Insan bilincinin (znesinin) dmzdaki dnyaya yani nesnel (objektif) dnyaya dayond!ln: bu nesnel dnyann, btn bilgilerimizin kayna olduunu ka bul etmiti. Oysa Sofistler, bilincin ve znenin ddnyaya deil: d dnyann, bilince ve zneye bal olduunu ileri srdler. Baka bir deyile, cddnya ve nesneler, bize nasl grnyorlarso, yledirler dediler. Kendilerinden nce ortoya atlm olan felsefe retilerinde, ayn konu zerinde (rnein, anamaddenin ne olduu sorunu). farkl ve k;mi zaman taban tabona kart grlerin Ileri srlm olmas, Soflstlerin doruluk diye bir ey olmadn sylemelerine yol aan bir zemin hazrlam bulunuyordu. Sofistler, doruluun ve bilginin in sondan insana deitiini sylemekle vetinmediler yalnzca. Ayn za. manda, iyilik, ktlk, adalet, namus gibi deerlerin de tek tek insanIcra gre olduunu, yani toplumdan topluma ve insandan insana d<:.iiklik gsterdiini savundular. Bylece. hem bilgi hem de deer
(17) Empedokles, Demokrltos ve Anaksagoras'tan Trke eviri ler icin bkz. Walther Kranz. Antik Felsefe, s. 76-90/127135/110-113, ev. S. Boydur. 1976.

ler (ahlak, hukuk, vb.) alannda bir cgrecilik (rlatlvizm) ve cku kuculuk (phecilik) felsefesi ortaya koydular. Solistterin en nls Protagoras (i. . 482-411), doruluun bize cgre olduunu, yani bir grelilik tadn u nl sznde dile getirdi: cinsan, her eyin lcsdr. Bylece Protagoras, her hangi bir konu zerinde kesin bir yarg veremeyeceimizi; herkesin dnd nn doru olduunu, yani herkes iin doru olmad icin yanl da olmadn belirtmek istiyor ve yle diyordu: Her ey bana nasl grnrse benim icin byledir, sana nasl grnyorsa, senin iin de yle... yen icin rzgar souk, meyen iin souk deildir.: Din konusundaki phecilii de u szlerde dile gelir: cTanrlor zerine bilgi edinmeda coresizim; ne varolduklar, ne de varolmodklon, ne de ne ekilde olduklar zerine (bir ey syleyemem). nk bilgi edinmeyl engelleyen cok ey vardr: duyularla alglanmamolar, nsan yaamnn ksa oluu. Ayrca Prota~oras, bilginin dorulua deil cyararo dayandn; bir dncenin bir baka dnceden daha doru olmadn, ama daha yararl olabileceini; daha yararl dncesi olan kimsenin daha bilgili saylmas gerektiini ileri surer. Burada, Soflstlerin bilgi konusunda benimsedikleri cgrecl ve ku kucu tutuma bir yenisinin yani cpragmoc anlayn do eklendili grlyor. Nitekim cdorulu!}un, cyararllkta aranmas gerektiini savunan cpragmaclkn belli bal kurucusundan biri olan F.C.S. Schiller, Protagoras'n rencisi oldul'junu sk sk tekrarlamaktan geri kalmamt. (18) Bir baka nl sofist olan Gorglas (i. . 483375) da, hibir eyin var olmadn; var olsa da bilinemeyeceini; bilirise de, bu bilginin Empebir bakasna aktarlamayacan (iletilemeyecelni) syler. dokles'in rencisi olon bu dnr, gzel sz syleme sonatnn bOyk bir ustas olarak tannm:; dil ve yaratt heyecanlar zerindeki orotrmalaryla dikkati cekmiti. Soflstlerin, zellikle ahlak, din, hukuk gibi deerler alanna getirdikleri kukuculuun byk nem tadn belirtmeliyiz. Gerek ten de, Kritlas'n ve Sokrates'in hacas Prodlkos'un din: Antiphon, Pc;.las, Thrasymakhos ve Kallikles'in toplum ve hukuk (yasalar) konusunda ileri srdkleri grler, tadklar eletirici ve devrimci nitelik ter dolaysyla, dnce tarihinde ilgi ekici zel bir yer tutarlar. Prodikos, tanrlarn varlnn ancak nsann ruhsal yaants bakmdon aklanabileceini; yani dinin, insanlar tarafndon pro(18)

16.

basm,

Bertrand Russell, A lilstory of Western Philosophy, s. New York.

n,

35

tik amaclar gz nnde tutularak ortaya konmu olduunu ileri srd. Ayn dnceyi gelitiren Krltias, tanrlarn ve dinin, zeki krallorm ve prenslerin, uyruklarn ba edirmek icin ortaya attklar uydur malardan baka bir ey olmadn syledi. Thrasymakhos, yasa ve adalet denilen eyin aslnda, gclye ve egemen olana yararl ol duunu: gcsze de zarar verdiini ileri srd. Kaliiides ise, btn yasalar:n, gszler tarafndan, kendilerini korumak ve glterin elini kolunu balamak amacyla ortoya konduunu savundu. (Bu ac lardan, Thrasymakhos ile, hukuku, egemen snflarn bir iktidar arac olarak gren Marx ve Kallikles ile kle ahiok ve efendi ahiok ara snda ayrm gzeten: yasalar, gszlerin bir tuza gibi gren Nletzsche arasnda hakl bir benzerlik bulunmas ilgi ekicidir). (HI) Antiphon ise, insanlarn koyduu hukuk kurallar (yasalar) ile doal hukuk arasnda kartlk bulunduunu: doal hukuk kuratornn daha deerli olduunu ileri srer ve insanlarn aslnda eit olduklarn: snf, soyluluk, ynetici ve ynetilen ayrmlarnn, kurulu dzeni sr drrnek icin yapay olarak konmu ayrmlar olduunu ve qyrcalk larn bunlardan kaynaklandn syler. Hukuk olanndaki bu diln celerden, Soflstlerin, doal olan ile insan tarafndan konmu ya pay kurallar arasnda fark gzettikleri ackca grlyor ve bu efe tiri, toplum felsefesi bakmndan, ileri bir adm olarok byk nem
tayor.

tmann

Sofistler, konuma ustali:jn, genel bilgileri, dnmenn ve tar inceliklerini (bir tartma sanat olarak diyalektiki) reten halk eiticileri olarak genel eitime byk lde yararl olmu !ard. te yandan, bilginin grece oldui:junu, ancak yararl olmas bakmndan deer tadi:jn: ahloksal, dinsel, hukuksal deerlerin, herkes iin geeerli nesnel bir nitelikten yoksun bulunduunu ve in sonlarn koyduklar gercekler (yopntlar) olduunu sylemeler dolay syla da. o gnk toplum dzenini ve egemen snflarn ayrcalklarn kknden sarsmlard. Sofistler, her eyi akl szgecinden geciriyorlar ve her eye kukuyle yokloyorlordt. Bu olumsuz denebilecek tutum, honutsuzluuna yol amt. zellikle egemen snf ve zmreterin Felsefenin, herkes icin geerli doruluklar ve deerler ortaya koyma sn Isteyen filozoflar do Soflstlere iyi gzle bokmodlor (rnein Platon, Sofistleri olaya olmoya ve kk drmeye ynelmi, onlar konusundaki en Iyi dncesini de, sofist, filozof ile politikac arasnMehmet Koroson, Efiotun'un Devlet
Gr,

(19)

s. 21 ve 26,

Milll

Eitim Bosmevl, ~947.

36

do bir eydir diye belirtmiti). (20) Ama Soflstlerln, daha nceki filozoflar gibi sadece doann ne olduunu (kaynann ve anamaddenn ne olduunu) sarmakla yetinmeyip ve hatta bundan vazgeerek; In sana. bilince. zneye dnmeleri, felsefenin odak noktasnn, do!'jadan nsana kaymas acsndan byk nem tayordu ve bu yneli, Sakrotes'te ve daha sonraki felsefede cinsan sorununun ar basmasna yol act. Yani Sofistlerin olumsuz, cykc celetirici yan, .dolayh olarak bir columlulua zemin hazrlad. Her eyi akl szgecinden geirmeye calmalar ve kukuyu temel olarak olmalar, Sofistlerln, onsekizinci yzylda Avrupa'da ortaya ckon Aydnlanma Felsefeslnin ilkadaki ncleri olduunu da gsteriyor. Bu bakmdan, kurulu dzenin bilerek ya da biimeyerak etkisinde kolon resmi felsefe tarihcilerinin, Sofistler, sadece Sokrat&-S ya da Platon'un kar kp eletirdii ve kcrnsedil kimseler gibi gstermeye kalkmalar yanltr. Soflstlerin felsefesinde doru olon yon; znelliin ve bilincin icin deki doruluklu (hakikatti); yani, kabul etmem gereken her eyin, bilincim karsnda, akla uygun bir gercek olarak konulmasnn zorunluuydu. Bu felsefede yanl olan yan ise; znellii, snrl, gzlemlere ve deneyimlere dayanan yzeysel bilgilerle yetinen ve bencil bir znellik olarak ele almas. yani yle ya da byle olabilen santarmn ve iStencimin (irademin). akla uygun eyin ne olduunu belirleyebileceini Ileri srmesiydi. Baka bir aeyile, zgrlk ve znel kan ilkesini, bir temel oldrak ortaya koymas, by felsefenin doru yanyd; yle ya do byle olabilen rastlantsal Jstencimizi ve sanlarmz, en yce gercek gibi kabul etmesi de, yanl yanyd. (21) Bu durumda, Sofist~

(20) Soflstlerln ve zelllkle Gorglas'n, Elea Okulu'nn mantk aratrmalarn~an yola cktklarn Ileri srmek yanl olmaz. lk So-

fistler mont!), karsndakini inandrmaya gtren bir tartma ve lrdeleme olarak, yani bu anlamda bir diyalektik olarak gr-;orlard. Bu bakmda.n onlarn cdiyalektiki, Zenon'un edncenln iine dt celikilerin retisi olarak onlad diyalektikten farklyd. Nitekim bu mantk ve yntem u!)ra Sofistlerl, Zenon'un gz nnde tuttuu amoclarn ok tesine ve farkl bir yere. yani bir bilgi va deer grecelii anlayna, kukuya ve eletiriye gtrmt.. Ne var ki, tpk Zenon'un cdiyalektiki gibi, onlarnki de, bugnk yaygn anlamda dlyalektikten farklyd ve zamanla yozlaarak, bir kavga ve ekime sa.:. notna, yani didiime (eristike} dnt. (21) Albert Schwegler, A History of Phllasophy, s. 61. New York,

1899.

37

lerin getirdii ve belli bir yere kadar hakl olan zgrlk dncesini ve znellii gercek yerine oturtmak, hakk olan pay ona vermek ve bu znellie ramen ve onun iinden, nesnel istenci (iradeyi), akla uygun ve herkes icin geeerli dnceyi, herkese gre deimeyen deerleri ckarmak ve temeliandirmek gerekiyordu. Bundan sonra greceimiz gibi, Sokrates'in baarmak istedii i, zmek istedii sorun buydu. Daha sonraki filozoflar da (Piaton, Aristoteles gibi); mantk. bilgikuram, dil ve toplum telsetesi alanlarnda Sofistlerin ortaya koyduklar grecl, kukucu, eletirici ve genel kurallara kar kan sarsc dncelerin zemini zerinde ve bu dncelerin getirdii sorunlar aarak felsefelerini kurmulard. Soru 19 : Sokrates'in dnndekl zgn dedlr ve temel zellikler nelerdir?
~p gCnlk

(oriJinal) yan nere.

Felsefe tarihinin en n! dnr olduu ve ad efsanelere kadilde bile yaygnlk kazand halde Sokrates, yazl tek satr brakmamtr. Onun grlerini rencisi Platon'un ve Ksenophon'un yazlarndan reniyoruz. i.. 469-399 yllarnda Atina'da yaayan Sokrates, kendisinden nceki dnrlerin tuttuu yolun. tersin; benimsedi; dgerekle ve do!}ayla deil, insanla ve ahlak sorunuyla ilgilendi. Filozofun aratrma ve irdelemeleri, ahlaksal yaaya. erdemlere (faziletlere) yneliyor ve felsefe tarihinde ilk olarak ve kesin bir biimde insan zihni ve znesi, kendisine dnerek kendisini inceliycrdu. Sokrates icin gercek deer tayan bilgi, insann kendi z varlna Ilikin olan bilgiydi. Bundan tr kendini tan szne cok nem vermi ve bu sz bir ilke olarak benimsemiti. Sokrates, ahlaksal yaamn (erdemin) ne olduunu aratrrkan hibir ey bilmediini .syleyerek ie balyordu .. Her eyden kuku duyuyor, her eyi irdeiiyor ve eletiriyordu. Bu aklamalar. felsefesindeki yneli ve aray acsndan Sokrates'in, Soflstlere benzediini gsteriyor. Gercekten de, evreni ve doay bir yana brakarak insanolunu aratrma konusu yapmas, byk bir kukuculukla davranmas, Sokrates'l, Sofistlere yaklat ryordu. Ama filozofun asl amac, Soflstlerln. felsefesini, onlarn alanndlJ, onlarn yntemiyle ve aralaryla yenilgiye uratmakt. Bylece Sokrotes, nceki soruda belirttiimiz gibi, Sofistlerin, insa.n bilinci ve znesinin. ~erinde nemle durmalarnn hakl olan yanndan hareket ederek, hem znenin kendisine den pay tanmaya, hem de herkes icin geeerli dncelere ve deerlere varmaya alt. ~ofistierin, kiiden kiiye deien, yzeysel grg bilgilerine dayanan

38

zneiliilinin yerne: u ya do bu bireye boOi olarak gstermeyen, salt (mutlak) ve aklsal (rasyonel) bir znellik koymaya yneldi. Bu znelliin de darda deil, yine insan znesln de, bireyin dncesinde aranmas gerekiyordu. Yani, bireysel zne deki (kiiden kiiye deien, gr, san ve istenedekil de!}imeyen yan: herkes icin geerli olan aklsal nitelii, doruyu ortaya ckar mak, Sokrates'in amacyd. Demek ki, Sckrates btn felsefesini, akl l bir varlk oi'Cln insann znelliinin de, kiiden kiiye de!}imeyen va herkes icin ayn olan bir znellik olduu dncesi zerinde temellendirdi. Baka bir deyile, her dnen bireyin, hakl, iyi, kt ve yapl~ mas gereken (ciev) konusunda benimsemi olduu dncenin sa dece kendisine byle grnmediini; bu dncenin her akll varlk Icin de geeerli olduunu fark ettiini; dncesinin genel bir gecerlie schip olduunun yani nesnel olduunun bilincine varm bulundu!}unu temel bir ill<e olarak kabul etti. Bylece, nesnel dnce felsefesi, Sokrates ile balam oluyordu. Ve Sokrates'in dncesinin (gr nn) zgn olan ve onu Sofistlerden ayrt eden (onu Soflstlerln kars na diken) yan do buradayd. keyfi,
de!}iiklik

rastlantsal

r>emek ki Sokrates'e gre. iyilik, ktlk, erdem gibi ahlaksol gerekler, toplurnlara ya do insanlara gre deien eyler deildi. Bunlar, dncenin yntemli bir biimde yrmesiyle bilgisi salam olarak elde edi.lebilecek herkes icin geeerli doruluklard (hokikotlerdi). Gercek bir filozofun devi, kuku, inkar etme, aratrma ve eletirme yoluyla; iyilik, ktlk, erdem, adalet gibi kavramlarn tom bir bi~gisine ulamak; bunlarn kesin tanmlarn ortoya koymakt. Sokrates'e gre bu bilgiler, aslnda Insan ruhunda gizli, rtli halde bulunuyordu. nemli olan, bu bilgileri uyandrmak; ortaya ck malarno, demalarna yardm etmekti. Bundan tr Sokrates, kendi yntemine maieutike (dourtma sanat) adn vermiti. Bun salamak icin de, herhangi bir konu zerinde, bir kimseyle karlkl olarak konumaya giriiyordu. Bu karlkl konuma, yani diyalog, balad zaman, Sokrates, konuya ilikin hibir ey bilmediint syleyerek ie giriiyer ve sorular soruyordu. Karsndaki kimse, zerinde tartian konuya (rnein cadalet nedir? sorusu) ilikin bilgilerini ya do kanlarn ortoya dknce, Sokrates alayc bir ta vrla, onun salam bilgiler ileri srmedi!}ini gsteriyor; dt!}. elikileri bir bir gz nne seriyordu. Sokrates'in nl alaycl, yn teminin olumsuz. yani ykc yanyd: bilgiler dourtma sonat maleutike ise, olumlu, yan yapc yanyd. Bunlar, Sokrates'in d nnn temel zelliklerini oluturuyordu. Sokrates'in, her eyden nce ahlak zerinde durduunu; bu ko-

39

nuda kesin tanrnlara ve bilgilere ulamak istedi!linl biliyoruz. Bu alan da Ileri srd temel dnce, ahlakl olmann, yan erdemin, bilgiye dayand; ondan kaynaklandd;r. Ayrca filozof, erdemli kimsenin mutlu bir yaama kavuacan da ileri sryordu. Sokrates'in, erdemli (ahlakl) olmakla, mutlu olmann ayn ey olduunu savunmas, b;gn bize garip gelebilir. Ne var ki bu gr, btn ika dn cesinin kabullenml olduu mutculuk (ceudaimonismos) gr dr. Hibir ey yazmam olmakla birlikte, Sokrates'in ahlaka ilikin olarak u szleri sylemi olduu genellikle kabul edilir: cErd~m bil gidir ve Kimse, bile bile ktlk yapmaz. Sokrates, ileri srd ilkeler ve kulland yntem ile, ahlak felsefesinde, k bilimsel inceleme !rn aet. Ne var ki, gelitirilmi ve ayrntl bir ahlak retisi ortaya koymad. Ama ahlak felsefesindeki bu aklc [rasyonalist) tutumu ve felsefeyi, bir eit kendi kendine dnm ve bilinelenmi nesnel dnce (herkes icin geeerli d'nce) olarak ortaya koymas, felsefe tarihinde lmsz bir yer olma~
sn salad.

Sokrates, aQdalar ve zellikle genelik zerinde byk etki gsterdi. Dncelerine uygun olarak tam bir bilge yaam srmesi; cdoruluku aramaktan baka bir tutkuya kaplmam olmas, bunun balca nedeniydi. Dncesi lle davranlar arasnda salam bir uyuma bulunmas, Sokrates'i gnmz dncesine ve felsefesine yaklatran ok nemli bir baka zelliktir. Sokrates, Iinde yaad toplumun inanclarn, trelerini, nyarglarn, sahte yanlarn derinle~ mesne irdeleyip eletirdii ve akldan baka bir yol gsterici tan mod icin, kurulu dzene kar gelmekle ve o gnk genel ahiok bozmakla sucand ve lme mahkum edildi. Hapishaneden kamay kendine yediremeyerek ve aslnda kendisini mahkum edenlerin hkm gfyeceini dnerek lm kabul etti. Iyiyi ve doruyu arayarak, insanolunun yaamn daha mutlu kl maya calan gercek filozof tipinin yetkin bir rnei olduunu, yaam VP lmyle apak bir biimde ortaya koyan ilk dnr olarak &okrates, ayrca ilgi eken ve hayranlk duyulan bir kimsedir.

Soru 20 : Sokrates'ln

grleri,

Izleyleisi olan okullar

tarafndon

nasl yorum.Jand?

Sokrates'in dncesini, farkl dorultularda ele alarak geliti ren Kynlkler okulunu, Atina'l Antisthenes (i.O. 444-368): Kyrene Okulunu ise, Arlstlppos (1.0. 435355) kurdu. Eukleides'in kurduu ve

.co

Sckrates retisi lle Elea felsefesini kaynatrmaya calan ve Soflstlerln didiim (cekime ve kavga zellii tayan tartma sanat yan eristik) yntemini gelitiren Megara Okulu ile dnce tarihi bak mndan pek nemli olmayan Elis-Eietrla Okulu da Sokrates'i izleyen rlar arasnda yer alr. Kynikler, Sokrates'in erdem kavram zerinde durdular; erdemin, her eyden daha stn ve deerli olduunu savundular. insann hibir karlk beklemeden erdemli olmas gerektiini ileri srdler. Bu dnrlere gre, btn gereksinimlerden ve eilimlerden kurtu Bundan tr larak erdemli .kii haline gelmek insann deviydi. Kynikler, disiplinli ve sert bir yaam srdler; uygarln salad eylere, toplum deerlerine, zenginlie, an ve erefe nem verme diJer; ile cekerek yaamay amac edindiler. Bu tutum Kyniklerl, uygar ycamn btn yapay yanlarndan yz evirmeye ve doal duruma ynelmeye gtrd. Kynik szc, eski Yunancada kpek onla mna gelen kyondan tretilmitir. Hibir treye ve grg kuralna uymadklar; toplum, politika ve aile yaamndan yzevirdikleri, tam anlamyla bamszla ve kendi kendine yeten bir kiilik edinmeye yneldikleri Icin bu dnrlere kpek gibi. davranan; kpeksi onlam nrJ gelen kynik szc yakt r ld. Kyrene Okulu ise, Sokrates'in szn ettii mutluluu, tat alSokrates, doruluun aratrlmasndan, mada, chazda bulmutu. mutluluk duyulduunu sylemiti. Kyrene Okulu, bu gr yorumlayarak, erdemli olmanli ve iyiye ulamann yani mutlu bir biimde. yaamann, ac!dan kanorak elden geldiince haz duymak demek olduunu ileri srd. Kyrene'nin bu gr hazclk (Yunanca hedone haz'dan, hedonizm), diye tannr. Demek ki insan, en yo;'jun ve doyurucu hazlar duymaya calmalyd. Ama hazz elde etmek Icin bilgi gereklidir. Cnk kuruntulardan, korkulardan, bo Inan lardan ancak bilgi sayesinde kurtuluruz. Ancak bilgi sayesinde, kenzgrle ulaabiliriz ve dimize ve yaammza egemen olabiliriz; varolmann tadn karabiliriz. Bundan tr, haz duymak icin, yan erdemli ve ahlakl bir yaam Icin bilgi gereklidir. Sokrates'in etkisinde kalan bu iki felsefe okulu; aralarndaki kartla ramen, kiinin mutluluunu ama olarak grmeleri bakmn dan ortak bir noktada birleiyorlard. Ama okullardan biri, bu amaca, hczlara ynelmekle; teki, hazlardon kanp sadece erdemli olmakla ulalablleceinl savunuyordu. Bu Iki okul ahlak felsefesinin daha sonraki geliimini etkilemitir. Nitekim Kyrene Okulunun haz retisi Eplkurosulukta; Kyniklerln erdem retisi de Stoa felsefesinde gelimi olarak daha sonra ortaya ckar.

41

Soru 21 : ik byk felsefe ssteminin kurucusu Platori kimdir ve grleri nelerdir? Platon felsefesi, tek bir ilke zerinde btn do~a ve insan dntemeliandirmek ve aklamak amac gden ilk byk sistem olduu Icin, filozofun kiiliine ve grlerine, kitabmzn lcsn biraz aarak ve ayrntlara inerek geni yer verece!}iz. Felsefe tarihi boyunca srekli olarak ele alnacak sorunlarn bireounc cevap getirdii ve ilk byk met-afizik dnce yaps oldt;u icin, Platon felsefesini, okurun her zaman zerinde durup, gen~ Ilikle felsefeyi kavramasnda bir dayanak olarak yeniden ele alabilmesi amacyla gireceiz bu ayrntlara. Platon'un, i.. 427'de Atina'da da ya da Aigina'da (Pire Krfezinde bir ada) doduu sylenir. Kkl bir ailenin cocuuydu. Babas Ariston gene yata ld. Platon, cocukluunu kyde geeirdi ve daha sonra eitim icin kente geldi. Soylu bir aileden geldii icin titizlikle yetitirildi. nce din bilgileri edindi, daha sonra resim renimi grd Felsefe derslerini, Herakleitos'un rencilerinden biri olan Kratylos'tan ald (Diyaloglarndan biri, Kratylos adn tar.) iir konusundll byk yetenek gsterdi. Ceitli tragedyalar, lirik paralar ve Ilahiler yazd. Yirmi yana doru Sokrates ile karlat. Bunun zerine, tragedyalarn yakt ve yalnzca felsefe lle uramaya balad sylenir. Sokrates, yurttalarna, erdemin ne olduunu retmeye alyordu. Bireylerin daha iyi kiiler durumuna getirilmesiyle, site'nin (devletini mutlu bir yaar sreceine inanyordu. Platon da ayn amac gercekletirmeye calt. nce politikaya atlmak istedi. Ama Sokrates'in lme mahkum edilmesinden tr politikadan nefret etti. Politik y_a am.n iyiletirilemeyeceini dnerek bu ilere karmamaya kesin olarak karar verdi. Bununla birlikte site'nin daha iyi bir duruma geti rlimesi, balca ilgi konularndan biri olarak kald. Yaptlaryla, ideal toplumun kurulmasn salamak istedi. BU toplum dzeninde filozoflar, nsanln yneticisi olacak ve btn ktlkleri ortadan kaldracakt. Sokrates baldran zehri icerek yaamna son verdii zaman. Platon hastayd. Bundan tr hocasnn son saatlerinde yannda bulunamad. Sokrates'in lmnn ardndan Megara'ya gitti; bir sre sonra Atina'ya dnd ve savalara katld. Daha fazla bilgi edinmek icin gazilere ckt. i.. 390'da Msr'a gitti. Bu lkede binlerce yldan beri deiiklie uramam sanatlar ve treler ile karlat. Bu gerceklerden etkilenerek, insanlarn, deQimez bir yaam dzenine bal olduklar zaman mutlulua ulaayesn

42

coklarn; duunu;

mzik ve iirin yeniilkler ortaya koymasnn gereksiz olen iyi anayasay benimsemanin yeteceini ve halkn bu anayasaya bal olmaya zorlanmas gerektiini d~nd. Msr'dan Kyrene'ye gitti. Daha sonra itcilya'ya gectl ve Pythagoras Philolaos ve Arkytas ile dostluk etti. Ruhg dncesini, bu filozoflardan renmi olduu kesin olarak sylenemez. Ama felsefesinin temel ta olan ruhun lmszl grn onlardan Orendii kesin olarak ileri srlebilir. Ruhun lmszl gr. Platcn'un, bilgi sorununu zmesine yardmc olmutur. Platon, bu Pythagoras dnrler arasnda, aritmetik, astronomi ve mzik konularnda bilgisini artrd. Daha sonra Sicilya'ya geti; Syrakusa'da, kraln akrabas Dlon lle yakn dostluk kurdu. Politika alannda reform yapmas icin Dion, Platon'u iki kere Sicilya'ya card. Ama filozofun bu konudaki calma lar elle tutulur bir sonuc vermedi. Ayrca bana bircek tatsz olay da geldi. Atina'ya dnen Platon, ders vermeye balad. Hocas Sakrates gibi, her yerde ve herkesle konuarak retisini yaymaya al yordu. Akodamos denilen yerde kurduu okulu Akademia adyla anld. Burada, yaamnn sonuna kadar (i.. 347} ders verdi. {Akademia, 529 ylnda kapatlmtr.)
.snflandrmtr:

Platon'un yaptlar, uzun tartmalardon sonra, genellikle yle 1. Genelik diyaloglar: Kk Hipplas, Byk Hipplas, ion, Krlton, Birinci Alklblades, Khcirmides, Lakhes, Lysls, Euthypron, So.krates'in Savunmas, Protagoras, Gorgias; 2. Olgunluk diyaloglar: Meneksenos, Menon, Euthydemos, Kratylos, len, Phaldon, Devlet; 3. Yallk ~iyaloglar: Parmenldes, Thealtetos, Soflstes, Tlmalos, Kritias, Yasalar. Bunlara, hangi dneme alt olduu kesin olarak bellrlenemeyen Phaidros'u ve diyalog biiminde yazlmam olan Mektuplar' da katmak gerekir. (22)' ikinci Alkibiades'in Platon'a ait oldul')u kukuludur. Bu yaptlarn hemen hepsi dilimize evrilmitir. Platon, temel bakmdan Sokrates'in etkisinde olduu halde, Yunan bilim ve felsefesinin tmn renmekten de geri. kalmad. Herakleitos, Pythagoras ve Parmenides gtbl filozoflarn grlerine Ilgi duydu. Cann btn bilgilerini bir sistem iinde kaynatran Platon' un felsefesinin temel ilkesi ve belkemii ldealar kuramdr. Platon, ldeolar kuramn, bilgilerimize bir temel salamak ama cyla ortaya koyar. Ayn zamanda, duyularmzn bize tantt grn ve bu grnn ardndaki gerceklik (varlk) arasndaki ilikiyi
(22)

Prof. H. Vehbi Eralp, Platon

s. 19, 20, Istanbul, 1953.

43

da aklamak amacn gder Platon, Herakleltos'un dncelerini Incelerken, onun, btn varolanlarn deitiini, srekli bir alt iinde bulunduunu ileri sren ana gru zerinde durmu ve her an, kendisinden baka bir ey haline gelen, yani durmadan deiime u rayan varolonlar konusunda kesin bir bilgi edinemeyeceimiz sonucuna varmt. Cnk salam bir bilgi, ancak, deimeden kalan ve srekli olan varlklara ilikin bir bilgi olabilirdi. te yandan, bu deOiip duran varolanlar yakndon ve derinlemesine incelendii zaman, ayn tr icinde yer alan vorolanlann, btn. deimelere ramen olduu gibi kalan belli bir takm temel zellikler gsterdiklerini de fark etmiti. Bu zellikler bireyden bireye, kuakton kuaa gecip devam ediyordu. Baka bir deyile, deiiklie urayp duran, srekli olarak oluan varolonlarn ardnda, deimeyen birer rnek ya da z bulund:u sonucuna varan Platon, bu rneklere idea adn verdi. Her gn rastlad:mz. grdmz ve tandmz varolanlar, bu ana rneklerin birer kopyosndon. resminden, suretinden baka ey deildi. ldealar, tpk Elea Okulunun rBirolon gibi balangcsz olarak vorolagelen; deimeyen, blnmeyen, baka bir eye dayanmadan kendi balarna varolan gereklerdi. Bunlar, evrendeki btn varolanlarn ilk rnekleriydi. Duyular dnyasnn varolanlarna kar, idealarn ayr bir dnyas vord. Dnen ve bilen insan acsndan .ele alndk lar zaman, idealar, doru bilgi edinmemizi salayan kaynaklar ve ilkelerdl. Ama ideolar, duyularla kovranlamazd; onlar duyularla alglayp bilgilerini edinmemiz olanakszd. idealar, ancak akl yoluyla, aklgzyle grp bilgilerini edinebilirdik. Aklla kavranabilir bu dnyann kk ve z olan idealarn bilgisine erimemiz icin, duyular dnyas ancak bir Iaret verabiiirdi bize. Yani. salam ve doru bilgi, aklgzyle kavranabilen bu ideolardan ckarlabilirdi ancak. Demek ki Platon, idealor, duyularn tantt deime ve okluk dnyasnn deimeyen ilkeleri. kaynaklar ve asllar olarak gryordu. idealar, oklua kar birlii, deime ve geclcilie kar kalclO temsil ediyorlard. Bylece evrendeki sonsuz soyda tek tek varolann her biri konusunda bilgi edinmemizin olonaksz olnosno karlk. bunlarn asllar ve zleri yani birlikler konusunda bilgi edinebiimemiz olana yani salam bilgilere ulaobilme olana temellendirllmi V9 aklanm oluyordu. Bylece, Yunan felsefesinde daha nce ele alnan okluk ve birlik, anamadde ve tek tek varolanlar arasndaki ilikinin ne olduu ve oklle edinilebilecek herkes icin geeerli genel bilginin, hangi koullara dayand sorunlarn, Platon'un nasl zdn gryoruz.

44

Idealarn zelliklerinden biri de, elsimsel ve maddesel olmay


lar:

zaman ve uzayla ilintilerinin


Baka

bulunmayyd.

bir deyile, Platon'un ideala r, bugn, genel dnler (fikirler), kavramlar ya da snflar dediimiz eylerdir. evramizde eitli aaeler grrz: bu aacar duyumlarmz ve alglarmzla tek tek tanrz, biliriz. Ama btn bunlardan genel bir dn, kapsayc bir kavram da tretiriz. Ite bu, caac kavram ya da aac tr dediimiz eydir. Tek tek aaciar aan ve onlarn zn, ilkesini dile getiren genel bir dundr (fikirdir) bu: aa kavramdr ya da aa trdr. Yani Platon'un idea derken gz nnde tuttuu eydir. Ama ayn zamanda, kavram Platon, idealarn sadece kavramlar cieil; olduklar varolanlar treten birer kaynak: temel ve anamadde olduklarn da dnmt. Hatta aac ideasnn, tek tek aalardan ok daha salam bir gereklii olduunu: ok daha hakiki olduu nu ileri sryordu. nk Ploton, duyutarmzla tandOmz somut (tek tek) aalarn, bir gn ortaya ckp bir baka gn ortadan kaybolmasna (yani varken yok olmasna) karlk, aa ideasnn zaman Iinde, ba ve sonu olmakszn varolup gittiini sylyordu. Tek tek aalar, maddesel bir varla sahip olduklar ve deimeye boyun eerek ortaya kp gtkleri halde, maddesel olmayan, yani Ideal bir varla (dnceye dayanan bir varla) sahip .olon ve deime yen aa ideasnn. her zaman varolagelmekte olduunu Ileri sryordu. Maddesel gereekiere oranla, maddesel olmayan ilkelerin (tanr, ruh, dnce) daha salam ve kkl bir varl olduunu syleyen ve maddesel varlklarn, bu ideal (ideal szc, bu anlam iinde, dilimizde, dnsel ya da cdncelt ile karlanabilir), varlklar dan tredi!'jini ileri sren felsefe grne (crna), Idealizm ad verilir. Bundan tr Platon, idealizmin ilk ve en byk temsilclsidir. llerde grlecei gibi, idealizm ile realizmin (d dnyann, bilineten ve zneden bamsz olarak var olduunu Ileri sren felsefi gerekilik) ya da maddeciliin (varolanlarn, maddesel bir kaynaktan ya da ilkeden trediini savunan gr) sava, btn felsefe tarihi boyuneo srp gitmitir. Platon, idealar kuramn iyice acklayabilmek icin, nl maara:t benzetmesinden yorarlanr. imdi bu benzetmeyi acklayal!m: Filozofumuza gre insanlar, bir maarada bulunan ve arkalarma bakomayocak biimde zincire vurulmu olan tutsaklara benzerler. Bu tutsaklar, yzlerinin dnk olduu maorann dibinde, bir takm glgeler grmektedirler yalnzca. Bu glgeler, tutsaklarn arkasndan geen ve uzakta bulunan bir kla aydnlotlan gercek nesnelerin glgelerldir. Glgeleri, duyularmzla grp tandmz (algladmz) hal45

de, onlarn kaynaklar kavrayabiliriz. Burada. olanlarn kayna olan teki ldeolar zerinde

olan nesneleri ancak dncemizle (aklmzla) nesneleri aydnlatan k, tm bilgilerin ve var'iyi ideasdr. Platon'a gre, iyi ideas, saysz yer alr. idealar. belli bir kademelemaya gre dzenlenmitir. Do'jadaki btn varolanlar ve hatta insan elinden kan eya bile, varlklarn, bir ideadan alr. idealarn sonsuz sayda olmasnn nedeni de budur.
Duyularn bize tantt'j okluk ve de!)ime dnyas, yan grngler (fenomenler) dnyas, idealara katld lcde vardr. Baka bir deyile, grngler dnyas. btn varoluunu, bu dnya iinde kendini gsteren idealara borcludur. Bundan tr Platon, idealar, tem~l ve gercek varlk; deimeyen, lmsz b!r tz (cevher) olarak grd halde, grngler dnyasn (maddeyi). varolmayan bir ey, ya da varla benzeyen (benzemekle kalan) bir ey olarak grr. Anaksagoras'n cnous kavramn benimsayerek gelitiren Platon, btn doann belli bir eree (belli bir amaca) gre ortaya km olduunu; akll bir varlk olan nous'un, idealar rnek alarak do'ja dnyasn ve btn varolanlar dzenledi!}ini syler. Nous, varolon her e yi, en Iyi olacak biimde ortaya karr. Bundan tr, nesnelerin saysz ideasnn stnde, cEn Yce iyi ideas bulunur. Yukarda belirttiimiz gibi, en tepede yer alan bu ciyi ideas btn teki varlk lar ynetir. Ve bundan tr, Iinde yaadmz evren. en iyi, kusursuz ve yetkin evrendir. Platon'un, organik bir btn oluturacak biimde evreni dzenlediini ileri srd bu cnous:tun ya do caklir varlkn, Tanrdan baka ey olmadn da sylemeliyiz.

ideolar retisi, canmsama (canamnesis) ve ruhun l-mszgrne sk skya ba!)ldr. Platon'o gre, ruhumuz, biz domadan nce var olmutur ve bizden sonra da baka bedeniere geecektir. Pythagoraslarda da rastlanan ve cruhgc diye bilinen grtr bu. Doutan nce var olan ruh, baka bir dnyada idealar apock bir biimde olmoso da grp tanmtr; onlar, belli belirsiz bir biimde anmsar. Felsefimin grevi, ite bu anmsamay beiirgin ve kesin duruma getirmek ve salam bilgilerin elde edilmesini :.olamoktr. Bilimlerin temeli ve amac do, ruhun daha nce grd idealar konusunda onmsamo araclyla ve hem akln hem de dn cenin yardmyla bilgi ortaya koymak; ruhta gizli alarak bulunan bu bilgiyi ock ve besbelli duruma getirmektir. Bylece Plcton'un, varln te- maline ilikin acklamalarndan. yani varlkbilimsel (ontoloiik) ackla molorndan, bilgikurom:no geemi oluyoruz. Bilgilerin insan ruhunda gizli ve rtk bir durumda bulunduunu ve dourtma yntemi ile ortaya karlmas gerektiini ileri sren Sokrates'in dncesinin nasl
l

46

geMtlrlldil)inl

dn

ve baka aklamalara ba)lanarak temellandirilip a da yine burada akca gryoruz. Gizli bilgiyi ak duruma getirmek Iin Platon'un kullandl yn tem (teknik) Ise, konumaya (diyaloa) dayanan cdiyalektiktir. Daha nce, Elea'h Zi!non'un, cdiyalektiki, . dncenin Iine dt celikilerin retisi olarak ele aldn; Soflstlerln, inandr maya gtren bir tartma sanat olarak diyalektiki kullandklarn (yan doruyu deil. inandrmay gz nnde tuttuklarn) ve bunun zamanla artma, ekime ve kavga nitelii tayan bir tartma sanat olarak diyalektike yan cdidiime (ceristike) dntn grdk. Bugnk anlamda cdiyalektikin (yan. elikiler Icinden geerek ilerleyen varln ve dncenin yasas ya da mant olarak di yalektlin) de Herakleitos tarafndan ortaya konduunu .syledik. im" di, bugnk anlamda diyalektike yakn olmakla birlikte belli bir takm zelliklerle ondan ayrlan ve eitli anlamlara gelen Platon cdiyalektiki zerinde duracaz. Platcn, cdiyalektiki anlamda kullanr: 1. Genel olarak kabul edilegeldii gibi, csoru ve cevaplario bilgiyi gelitirme ve ortaya koyma yntemi; 2. Ama karlkl konuma iinde baz eyleri doru olarak anlatmak (iletmek), ayn zamanda doru dnmek olduuna vv dnmek ile konumak biribirinden ayrlmayacana gre, konu may doru bir sonuca ulatran; ele alnan trleri, gerektii gibi birbi rirden ayran ya da bu trlerin birliini ortaya koyan bilim olarak, yani ncelenen nesnelerin (varolanlarn) kavramn doru olarak belirleyen b:l'm olarak diyalektik; 3. Ama bu trler ya da kavramlar, yani idealer. biricik gercek ve asli varlk olduklarna gre, varln, yani dei meyenin ve doru olann bilimi olarak diyalektik. Bu sonuncu an larnda cdfvalektik, Platon'un gznde, felsefeyle zdetir (bir ve ayn eydir). Yani bu anlamda diyalektik, varalanlarn hibir kou la bal olmayan gercek (mutlak) varlnn; idealarn bilimidir. (23) Ne var ki Platon'a gre, bu diyalektik yntem, biricik bilgi edin me yolu deildir. nk akln ve mantn ulaamayaca baka sr lar ve gercekler de vardr. Tanrlar, kendilerinin mal olan bu srlar, baz seekin kimselere de iletirler. Siliciler (khinler) ve azanlar. bu tr kiilerdir. Tam anlamyla felsefenin kurucusu olmasna ve aklcl (rasyonalizmi) temsil etmesine ramen Ploton'da dinsel ve mistik d nceye ynelen bu tUr bir ei!im de vardr ve bu zellik anun. aklc filozoflar kadar, sezgici ve mistik dnrler tarafndan da hayranlkla anlmasna ve benimsenmesine yol amtr.
(23)

A. Schwegler. A History of Phllosophy, s. 97, New York, 1899.

47 .

Ploton'un, varla i!ikin aklamalarndan (idealar kuram) . ve sonra, ruh konusundaki dncelerine geebiliriz: Platon'a gre ruh, maddeye oranla daha temel ve nemli bir varlktr. Daha nce idealar dnyasnda bulunmu olan ruh, tanr scl bir nitelik tar. Sonradan yeryzne srklenmi, kknden ayr dm ve bir bedenin iine hapsedilmek zorunda kalarak alcal mtr. Bundan tr ruh her zaman, kendi kaynana, ocana dnrr.ek hasretiyle yanar; iinde bulunduu kt duruma ilikin belli belirsiz bir bilinci vardr. Bilgi icin duyulan sevgi ve gzellik icin duyulan coku, ruhun bu tanrsal niteliinin ve bir baka dnya ile ruhunu, llintili oluunun belirtileridir. Bundan tr insanolunun, anayurduna yani kopup geldii kaynaa dndrecek biimde yaamas; temizlemesi, inceltmesi ve yceltmesi gereklidir. Bu da, dnya zevklerinden ve maddesel hazlardan uzak durmakla; onlardem syrlmakla; idealar dnyas ve ruhun kayna konusunda bilgi ed:nmekle, yani felsefeyle gercekletirilebilir ancak .. Ama bilgiyi, erdem ve yaant durumuna, yani canl, somut ve elle tutulur duruma getirmek gereklidir. (Bu grler, yzyllar boyunca mistik dncenin ve zellikle islm dnyasnda tasavvufun temelini oluturmutur). Bylece Platon'un ahlak felsefesine geerken, bu felsefenin cak nemli ;bir yan zerinde hemen durmam:z gerekecektir. Platon, daha nceki dnrler gibi, tek insann yani bireyin doru ve mutlu yaa mesn gz nnde tutmaz yalnzca; insan trnn ahlakl ve mutlu bir yaam srmesinin koullarnn neler olduunu da aratrr. Demek ki, P!aton'lln ahlaknda toplumsal bir yan. vardr; ahlak ve mutluluk, sadece bireyin sorunu olarak deil, ondan ok daha fazla, toplumun sorunu; bir toplumsal sorun olarak ele alnmtr. Bundan tr, Kyniklerin va Kyrene Okiunun bireysel ahlakna kart olarak Platon'un, toplumsal bir ahlak ileri srdn syleyebiliriz. Bu dnce ler Piaton'll, toplumun ahlaklln ve mutluluunu salayacak bir ara olarak grd devlet zerinde dnmeye, bir ideal (kusursuz) devlet tasarm ortaya koymaya yneltmitir. Burada, Platon'un ahlak ve devlet retileri arasndaki ekiemienmeyi (ilintiyi) ele almamz gerekiyor. Platon'a gre erdem (ahlakllk), nce devlette ortaya kma Jdr. Ancak ondan sonra vatandan erdemli (faziletli) olmasndan sz edilebilir ve vatandan ahlaksal davranlarda bulunmas istenebilir. Flaton, ideal bir toplumun ve ynetimin nasl olmas gerektiini Devlet adl kitabnda ac;klar. Dnce tarihinde, bu konuyu daha nce ilemi bir baka yapt yoktur. Bundan tr, Devlet'in i!k topya olduunu syleyebiliriz. Ama Platon, ideal bir devlet tasarlarken, yan calan deil de calmas gereken bir ynetim yapsn belirlerbilgikuramndan

48

ken, caOnn tarihsel, toplumsal ve politik koullarnn etkisinde kalm ve onlar gz nnde de tutmutu. Platon doduu srada, Perlkles cann gz kamatrc Atina dflmokrasisi sona eriyordu. ld tarihten on yl sonra ise Make donyal Phillppos, btn Yunan dnyas zerinde egemenlik kurmutu. Ploton, Yunanistan'n byk kent-devlet yani site uygarlnn yklma sna tank oldu. iinde yaad a, kkl deimelerin, deer kargaasnn ve tartmalarn ayd. Felsefenin genellikle doayo ilikin sorulardan ok insana ve odeletil bir devletin nasl olmas gerekti!}! sorusuna ynelmesinin nedeni buydu. Platon, Insanlarn, zerinde anlaabiiecei akla uygun bir ynetim bulunabileceine inanyordu Bu felsefesel inancn yan sra, Atina demokrasisinin yaziamas ve Sokrates'in bu ynetim tarafndan lme mahkm edilmesi de Platon zerinde byk etki yapmt. Devlet'te, aristokrotik ve tota)iter bir ynetimin en adoletli ve kusursuz ynetim olarak ileri srlmesinin nedenlerinden birini, bu sonuncu olaylarda aramak gerekir. Soylu bir aileden gelmesi de filozofun devlet felsefesi zerinde etki yapm olmaldr.

Platon'un ideal devleti, besleyenlerden (halk). koruyanlardan (save retenlerden (yneticiler) oluur. Devleti yneten ve yaso koyanlarn filozof olmalar g.erekir. Yneticilerin ve savalarn aileleri ve zel mlkleri yoktur; kadn, cocuk ve malda ortaktrlar; e: timleri ve gereksinimleri de dev.let tarafndan salanr. (Filozof. son yapt olan Yasalar'da devlet konusundaki baz dncelerini de!}itir mi; evlenma ve zel mlkiyat kabul etmitir). insan ruhunda nasl o blm varsa (itkiler, isten - Irade ve akl) ve ahlakllk nasl bu o blmn kendilerine den ileri yapmalar ve denge halinde bulun malar ise; herkesin ve her snfn kendisine den Ii yapmas, tekine karmamas ve denge cnde bulunmas da, adaletli ve doru bir devletin temelidir (Piaton'un ahlak felsefesi ile devlet felsefesi orasndaki paralellik burada akca grlyor). Ahlakl kiide, ruhun aa kesimleri (itkiler, istekler, tutkular), daha yksek ve tanrsal kesimin, yani akln buyruklarna uymaldr. Insan insan klan akl egemen olmadkca, adaletten (doruluktan), erdemden ve mutluluktan sz edilemez. Bundan tr, adaletli ve mutlu bir toplumda ynetilenler. yneticilerin buyruuna ba emelidirler.
vaclar)

Platon'un ideal devletinde, mal mlk, cocuk ve kadn konusundrJki m:kiyetin ortak oluu, byk ilgi cekmi ve filozofun bir tr komnizmden yana olduu Ileri srlmtr. Szckleri, gercek on c:mlar iinde kullanmak gerekirse, Platon'un byle bir gr ileri srd!l sylenemez. nk filozof, mal mlkte, ocukta ve kodnda

49

F.: 4

sadece ynetici snflar Icin kabul ediyor. Ayrca, ada komnizm kuramnn temeli olan retim aracarnn kamu mlkiyetine verilmesi, Piaton icin sz konusu deildir. Yurttolarn, eitlik i(:inde devlet ynetimine katlmas ve bundan yararlanmas, da sz konusu d~ildir; Bilimsel sosyalizmin, ileri bir ekonomik-toplumsal aama olarak grd komnizmin ekonomik ilkesi olon herkesten yeteneklerine gre almak ve herkese gereksinimlerine gre vermek Ise. Platon'un aklndan bile gecmemitir. Platon'un toplum yaamn da yapmak istedii kkl deiiklik, ekonomik ve toplumsal olmak" tan cok, ahlaksol ve politik bir amac gder. Nitekim ar~oca Hris tiyanlndo; papalk, kilise ve rahiplik kurumlarnda Platon'un etkisi !:)yk olmutur. (2 4 ) Demek ki, Platon'un grn komnizm olarak deil de, cilkal bir ortaklaaclk olarak tanmlamak daha doru olur. Platon'un adaletll va doru devletinin, eitlik ve zgrlk kavramna yer vermeyen totaliter bir devlet olduunu gryoruz. Bu tr bir adalet kavram, adaleti, eitlik ve zgrlkten ayrmayan bugnk dncemize ters dyor. Bundan tr, Ploton'ui dnmesini dot-: iyi kavramamz icin adaletten ne anladn yakndon grmemiz gerekir. Platonun adalet derken gz nnde tuttuu ey, Yunan d'ncesinde, felsefenn ortaya ckndan nce de varotagelen cok nemil bir anlaytr (2 5 ). Evrene ilikin bu dinsel ve ahlaksal anlaya gre, herkesin ve her eyin belirlenmi bir yeri; belirlenmi bir grevi ve ilevi vardr. Baka bir deyi~le, evrende, btn varlklar (tanrlar do dahil) kapsayan bir alnyazs ya da yasa geerlidir. Ama, gc ve enerji tayan varlklar, bu alnyazsnn kendileri icin cizmi olduOL! snrlarn dna ckabillrler. O zaman atma balar. Ne var ki, stn bir yasa, bu haddini bilmeyen, doru davranmayan varlklar cezalandrarak her zaman varolagelen dzeni yeniden kurar. Bu gr, felsefcyl de etkilemi ve hem doada hem de nsan yaamnda g~erll bir yasann bulunduu inancna kaynaklk etmitir. Platonun ileyerek gelitirdii adalet kavramnn temelinde de, bu felsefe-ncesi gr yatmaktadr. Demek ki adalet ve doruluk, herkesin kendi yerinde bulunmas, kendi snrlor_n amamas, kendi grevini yerine getirme(24)

ortaklC

..

E)itim Bosmev,

Mehmet Karoson, Efiotun'un Devlet 1947.

Gr,

s. 11-31, Milll

(25)

135. 16.

Bask,

Bertrand Russell, A History of Westem Phllosophy, s. 134, New York.

50

sidlr. Bundan tr de, Platon'un kavramanna ters dmemektedir. Platon, devlet


kuramnda.

dnceslnde,

zgrlk ve

eitlik

zgrl ve bireyi, genel bir dzeeden bir filozof olarak ele alnm ve ele tirilmitir. ada dnce bakmndan, hakl bulunobilir bu. Ama burada nemli olon nokta, vard sonular, gnmz dncesindeki eilimiere tamamen uymasa da, filozofun, soruna yoklama bakmn dan bugn de geeerli olan bir tutum benimseyip benimsemediidir.

ne,

akln buyruuna

feda

Platon, ele alnan herhangi bir konuyu va da sorunu, yalnzca bunlara ilikin dncelerini sylemekle yetinmeyen; zmlerini okila temellendirmeye ve yasallotrmoyo (hakl karmaya) da ynelen ve bu ii tam anlamyla yapan ilk filozoftur. Biraz sonra yeniden deineceimiz gibi Platon, devlet felsefesinde de konuya aklsol lk (rasyonolite) acsndan yaklar. Burada nemli olon ve bugn bizi il etkileyen zellik, insan mutlu ve erdemli bir yaoma kavutura cak olan ideal devletin, bilgi ve doruluk (hakikat) ile beslenen akln abasyle kurulabileceinin ileri srlm olmasdr. Demek ki Platon'un gznde insanolu, akl ve akla uygun eylemiyle; adaletli, nLtlu, erdemli bir toplum; bir devlet ynetimi kurabilir. Demek ki akl, yalnzca varolan aklamakla kalm<z; bu varolana dayanarak, varolmas gerekeni de acklayabilir; doal bir dzen sanlan toplumu, szgecnden geirir ve ona, belirli bir biim verebilir; Insanca bir anlam kozandrabilir. ada devletin, belirli ynetim modelleri, ekonomi ve eitim planlomoloryla, hemen her lkede ayn caboy yani toplumu oklsallkla bicimlendirme abasn (ynelinen amaclar farkl da clsa) gsterdiini hatrlarsak, Platon'un yzyllarca nce, ideal devlet sorununa yaklarken benimsedii dnce tarznn nemini kolayca kavrar ve yukarda szn ettiimiz eletirmelerin yzeyde kaldn
anlarz.

Piaton'un estetii de, ldeolar kuromna dayanr. ldeolar, de!')l meyen, ncesizsonrasz varlklordr. ideolar gz nnde tutmamz, onlara uymomz gerektiine gre, gzel sanatlarn da onlar gibi deimez gerekler olmas zorunludur. Bundan tr Platon, iirde ve teki sanatlarda hicblr yenilik kabul etmez. ideal gzellik bir kere ele geirildikten sonra, srekli olarak kopyo edilmeli ve olduu gibi canlandrlmaldr. Zaten sanatn amac, ahlaka ve siyasal yaama hizmet etmektir. Bundan tr filozof, yalnzca belli birtakm mzik eitlerinin deerli olduunu Ileri srm; insan yreini yumuatan tragedyalor ve arballa aykr den komedileri eletirmi; ok sevdii Homeros'u bile; tanrlar, Insanlar kadar ahlaksz olarak canlandrd Iin ideal devletinin dnda brakmtr. Ressamlar ve

61

heykalelleri ise. idealarn kopyolar olan nesnelerin ikinci ve kusurlu kopyalarn yapan kimseler olarak grd icin bilgisilikle suclamtr. Platon, evreni, kendine benzer biimde dzenleyen iyi bir Tanr nn .var olduunu ileri srer. Ama bu Tanr, evreni yoktan var etmemitir. Cnk Tonrnn yan sra, onunla birlikte iki tz (cevher) de varologelmltlr. Bunlar, maddesel _olmayan ve blnmeyen ruh blnebllen maddesel tzdr. Platon'un Demiourgos dedii bu Tanr, nce duyular dnyasn biimlendirmitir. Daha sonra, blnebilir ve bolnmez tzleri kartrorak nc bir tz ortaya koymutur. Bu, evrenin ruhudur. Evrenle birlikte zaman do ortoya kmtr .. Demiourgos, yldzlar ve mitolojik tanrlar do ortoya karm ve hunloro, canllan yaratma grevini vermitir. Pkton'un Tanr kavramnda bi.r tutartlk olduu sylenemez. Baka bir deyile filozof, birbirinden farkl Tanr kavramlar ileri srmtr. rnein son yoptlarnda, Tanrnn, rnek olarak ald ideolara bakarak duyular dnyasn yarattn ileri srer. Ama daha nceki yaptlarnda, iyi ideo;nn, hem btn bilgilerin hem de varolanlarn kayna olduunu, yani onlardan farkl ve ayr olmadn syler. iyi ideas ise, Tanrdon baka ey de!}ildlr. Bylece Platon'un eitli alanlara ilikin grlerini zetlemeye altk. Bilgi sorununu zmek ve okluk gsteren varolonlar ile bunlarn altnda bulunan gercek varln ilikilerini aklamak icin idealar kuramn ortaya attn; ahlak. devlet, ruh, evren .ve tanr sorunlarn bu kuramsal temele dayonarak aklamoya yneldi!}ini syledik. Platon, Sokrates'in herkes icin geerli nesnel tanmlar ve buna dayanan salam bilgi; Herakleltos'un evrensel deime ve Parmenides'ln her zaman olduu gibi kalan tek varlk~ kavr;.mlar zerinde duruyor ve bunlar yeni bir senteze ulama abas lcinde ileyerek idealar kuramma voryordu. Platon'un idealar kuram gibi. eitli alanlara ilikin felsefesel aklamalar do, daha sonra bircok d.nr tarafndan eletiri Idi. Nitekim ideal devlet anlayna . ilikin eletirileri yukarda grdk ve Platon'un getirdii zmden ok, sonn!on ele al tarznn nem tadi zerinde durduk.

ile

da bul

Gerekten de Platon'un nemi, aslnda dorulul')un aratrlmasn yol ve yntemdedlr. Biricik klavuz olarak akln kaediinesi; gerein akl zerinde temellendirilmek ve akla gre (.:ygun olarak) biimlandirilmek istenmesi yani aklsollk (rasyona lite), Plcton'un dncesindeki en nemli ve ileri yandr. Btn aklc felsefelerin ve bilimin temeli de buradadr. Ve bundan tr, kendisini arayp durduunu grdmz felsefenin, ilk olarak, kesin anlamy-' la Piaton'da kimliini edindiini syleyebiliriz.
benimsedii

52

PJaton'dan nce de, doruluka (hakikate) ynelen ve herkes ICin geerli olmaya alan bir dnce vard kukusuz. Tanr, insan, evren ve oralarndaki ilikiler konusunda belirli grler ileri srlm t. Ne var ki, kimi zaman hayranlk uyandran bu grlerin cak nemli bir eksii vard. Piaton bu eksii tamamlam ve bunun cok nemli bir eksiklik olduunu da ortaya koymutu. Platon'don nceki (meru felsefelerde eksik olan .yan, bunlarn cyosallatrlmam" lctrlmam) ve hakl ckarlmam olmasyd. Yani bu felsefe n- cesi delsefeler, bir takm dersler ya da iirler halinde, dogmatik ya do llrik bir zellik tayarak sunuluyorlard. Y'Jni burada, akla dayanarak yasallatrma ve hakl karma sz konusu deildi. Baka bir deyile, Platon ncesi dnya grleri, csylemenln: dcmenin etevesi iinde kalyordu. Kendi kendine yeten ve iine kapank olan bu syleme, dinlerdeki. cvahiyden ya da kehanetten kkce farkl deildi. Bir belli eyi deil de, bir baka eyi nicin Ileri srdn yasallatramayon bu syleme'nin yetersizliini cak iyi kavrayan Platon, dncesinin taycs olarak baka bir acklama ve dile getirme biimi bulmak zorundayd. Bu biim ise, kendini hakl ckarabilen yan yasallatrabilen bir bicim olmalyd. Bundan tr Platon, felsefesel dncesini iletmenin arac olarak csylemeyi deil cdiyalogu yani karlkl konumay seti (26). Diyalogda, iki syleme, iki dn ce ya do kan, iki tutku kar karya gelir. Iki kiinin karlkl konumasndan, cnc ve ok daha yksek bir gercek ortaya ckar. Bu gerek, diyalektik araclyla varlan ve iki kii icin de geerli oian bir dncedir. Yani akl zerinde temellenen, onun tarafndan yasallatrlan ve bylece herkes icin zorunlu olarak geerlik ve nesnellik niteliini kazanan, evrenselleen bir dncedir; baka bir de yile cdoruluktur. Platon'un varmak iStj)dii bu aklsallk ve yasollatrma, felsefesini yalnzca tarih sayfalarnda kalan bir merak ko nusu olmakton ckorp, gnmzde de etki gsteren canl bir dn oo ve ilgi olan haline getiren temel zelliktir. Son olarak, Bat felsefe tarihi ve zellikle Idealizm zerinde derin ve srekli etki yapm olan Platon'un, bize cok daha yakn olan bir baka kltr evresi yani 1slm dnce dnyas zerindeki etkisini kisaco acklemaya alacaz. Plcton, zellikle iskanderiye Okulu ve Plotinos'un yaptlar araclyla islm dncesini kkl bir bicimde etkiledi. Daha nce Sryoniceye evrilmi Yunanca yaptlar Arapaya aktarlrken, bunlarn
(~6)

Francois Chtelet, Platon, s. 23, Collectian idees, Golilmard

1005.

53

arasnda

YeniPiatoncu Plotlnos'un kitaplar da yer ald. Ayrca Arlstoteles'in felsefesel dnceleri de Yeni-Piatonculuk yorumundan geeerek lsim kltr dnyasna ulat. te yandan, zerinde nemle du ru!an Kltab-ui-Esolocya (Teoloji), Arlstoteles'in sanld halde, asln da Plotlnos'un yaptlarndan yaplm bir zetti. Bylece Platon'un grleri, iskanderiye Okulunun yorumlarndan geeerek yani Yeni-Plotoncu erceve icinde ve ayrca baka filozoflarn dncelerini de yo ruma uratarak islm dncesini belirleyen temellerden biri oldu. Platon'un baz Bundan baka, dokuzuncu ve onuncu yzyllarda, yaptlarnn Arapca'ya. dorudan doruya cevrildiini de biliyoruz. Bunlara rnek olarak. Yasalar'. Devlet'i. Tlmalos'u, vb. sayabili- riz. zellikle Devlet, Aristoteles'in pek bilinmeyen Politika'snn yerini tutarak is.lm dncesinde byk etki yapt. Bu etki zellikle Forabi'de grlr. Aral Ehli Medinet-l Fazla ve Esslyaset-i-Medeniyye adl yaptlarnda Farabi, Aristoteles'in de etkisinde !<almakla birlikte, devlet felsefesinde, genellikle Platon'u izledi. Gorgias ve Yasalar'n da etkisinde kalan bu islm filozofunun amac, Devlet'teki grleri, Mslmanln temel ilkeleriyle uzlatrmakt. Toplumun ku rulmas, snf ve zmrelerin zel grevleri, ideal devletin grevi, uyum ve yardmlama, toplum iinde insann mutlu yaam, belli bir d zene uyma ve buyruk altnda bulunma, yneticinin (kraln) zellikleri ve yetiYe tarz, kt devlet ve erdemli devlet arasndaki farklor konusunda Platon'un, Farabi zerinde kesin bir etki yaptn gryoruz. (:!7). Farabi, gercek toplumu gz nnde tutan bir topya kuruyor ve stelik kent-devlet snrlarn ve ulus kavramn aan; insanl kapsayan bir ideal devlet (toplum) tasarlyor.
Ayrca YeniPiatonculuk, lbni Sina, ibnl Rd gibi byk islm filozoflarnda son ve kesin biimini buldu. Bylece, islmi bir Yeni

Platonculuk ortaya ckt. Bu dnce akm Ise, lslm mislisizmini yeni tasavvufu derinden etkiledi; Hint ile iran'dan gelen etkilerle bir~ likte. bu akmn kuramsal temelini oluturdu. Ayn etki, Gazzali, Muhyiddln ibnl Arobi, Mevln ve ibnl Cabirul gibi nl dnrlerde de grld ps. Bylece, Oelphoi tapna zerinde yazl olan Kendini bii! sz. Yeni-Piatoncu yorum araclyla islm dnyasna geti ve
(27) Prof. Abdlhak Kemal Yrk, Farabi'nin Cemiyet ve Hukuk Felsefesi; Prof. Hilmi Ziya lken, Farobi Meselesi, Farabi Telkikier l'de. istanbul 1950. (ZS) De Lacy O'Leary, islm Dncesi ve Tarihteki Yeri, s. 62. 63, 99, 127, cevirenler: H. Yurdaydn V. Kutluay, Ankara, 1959.

54

Hz. Muhammed'e ya da Hz. All'ye atfedildl. Nitekim, .Nefsinl bilen, Rabbini bilir sz de btn mutasavvflar tarafndan bir ilke olarak benimsendi (211). isarn felsefesinin nemli crlarndan biri olan lraki felsefesi de, Yeni-Platonculuu tasavvufla kaynatrd. cirakilerin, Isarn felsefesi Platoncular olduklar ileri srlmtr. Osmanl imparatorluu ercevesinde, Platon'la dolayl ya da dorudan ilinti kuran bilineli bir kltr hareketine rastlamyoruz. Ama Divan Edebiyatnda ve zellikle tasavvufun etkisinde kalan Tekke Edebiyatnda. yukarda ack lanan dalayl yollardan gelerek genel isarn kltr iinde zmlenan Yeni-Platoncu elerin varl ve bunlarn gnlk yaama ve dile kadar yaylm olduu, her zaman gzlemlenebilir. Soru 22 : Madde ve form11
kuram

nedir?

gr, Arlstoteles

kuram diye n kazanan Felsefe tarihinde madde ve form (i.. 384-322) ileri srd. idealar kuram, Platon felsefesinin belkemiini olu.turuyordu. Madde ve form kuram da. Arlstoteles'in felsefesinde ayn yeri tutar. Aristoteles, yalnzca akla dayanan, mantkl ve bilimsel bir sistem kurmak istedi; yaad a da edinilmi bilgilerin tmn bir btn icinde toplayarak evnme ilikin .genel bir aklama cercevesi ortaya koymaya alt. Arlstoteles, yine ayn amaca ynelmi olan Platon'a oranla, maddesel olmayan varlktan cok, duyularmzla tandmz somut dnyaya nem verdi; bu dnyay aklamaya yneldi. Platon'un ldealarnn, maddesel dnyadon apoyr ve uzak gercekler olduunu; somut maddesel dnyay: tek tek varlklar, gerektii gibi acklayamadklarn ileri srd. Platon'un, somut duyular dnyasn soyutlayarak gereksiz bir Ikinci ldealar dnyas yaratm olduunu; yapay bir soyutlamann sonucu olon bu ideolar dnyasnn, bilgi edinmeyi gletiren, bir yk ve engelden baka ey olmadn syledi. Aristoteles'e gre ideolar, Platon'un ileri srd gibi nesnelerin dnda; zaman ve uzayn (mekann) tesinde deillerdir. idealar. varlklarn iinde bulunan; onlara ic.kin olan ZIerdir. Duyularn bize tantt varlklarn iinde ortaklaa bir Z, bir form vardr. B ortak nokta, varolanlarn okluu iinde birlii temsil eden eydir. Form ayn zamanda, maddeye bicim kazandrarak, tek tek varolanlarn ortaya kmasn; grdmz bicime brnmesini salar.

~o Prof. Dr. T.J. de Boer. islmda Felsefe Tarihi, s. 15-20, cev. V. Kutluay, Ankara J960.

55

Platon, aslolan varl!)n, gerek varl!)n, yani tzn (cevherin), ldealar olduunu sylemiti. Aristoteles ise, tzn tak tek varlklar, yeni bireyler olduunu syler. Demek ki Aristoteles'e gre, en temelde kaynakta bulunan gerek, yani tz, bireydir. Form ve madde, bu tz Iinde; bireysel varlkta, somut olarak varoluan varolanda kayna m durumda bulunur. Form, madde olmakszn varolamaz; madde nin de, varolumak icin bir forma gereksinimi vardr. Demek ki tz, madde ve formun birlii; kaynamla deildir; tz, bu birlii gerekli klan (icap ettiren) eydir. (30) Tz, madde ve form kavramlaryla Arlstoteles'in birlik ve .cokluk, deimezlik ve olu, gercek varlk ve grn sorununa (Yunan felsefesinin, batan beri bu sorun zerinde nemle durduunu syledik) yeni bir zm salad grlyor. Demek ki madde, bir olabilirliktir; cgizil durumda (kuvve halinde) bulunan bir eydir. Form,. bu maddeye biim kazandrorak onu bir somut gercek durumuna; ortada bulunan, gercek varla sahip olan bir eye dntrr; yani cedimt durumuna (fiil haline) getirir. Madde, balangta, herhangi bir belirlenma sahip deildir; cu ya da bu varlk durumuna gelmemitir; snrl ve kesin bir varolu kazorimamtr. rnein bir mermer paras, o mermerden yaplan heykale oranla, henz belirlenmemi, biim kozanmom ve belll bir varolon durumuna gelmemi bir olabilirliktir. Heykel formuna gre biimlendii zaman, belirli bir varo:an, yani heykelin kendisi olarak ortoya ckar. Yani olmu olan bir ey durumuna gelir; olabilirlikten, cedimsellike geer. Tpk bu rnekte grld gibi, her eyin temelinde de, eitli formcra gre biimlenerek evrendeki belirli .varlklarn olumasna yol aan madde bulunur. Aristoteles, madde ve form kuram ile, varlkteki deime ve oll!U, dardan gelen bir etkiyle ya da mekanik bir biimde deil. diFormun. maddede namik (organik) bir bicimde ocklamaya colr. kendini gercekletirmesi, harekettir. Bylece Aristoteres, form, madde vo hareketi, birlik oluturacak biimde dnmekte ve evrendeki coluu, bu ilkelere dayanarak aklamava ynelmektedir. Bu konuyu daha yakndan inceleyecek olursak, oluun ortaya k masnda, Aristote:es'e gre drt nedenin etkili olduunu grrz. Bunlar, maddesel neden, formal neden, hareket ettirici neden ve erekse! (amocsal) nedenlerdir. Yine heykal rneine dnersek, mermerin mc:.ddese neden; heykelin biiminin, formel neden; heykeli yapan sa
,ao Jean-Paul Dumont, La Phllosaphie Antique, s. 70, 71: Presses Universltaires de France, 1965.

56

notcnn, hareket ettirici neden; sanatnn, heykeli yaparken gz r.nde tuttuu amacn ise ereksel neden olduunu syleyebiliriz. Heykelin ortoya ckmas yani columos icin bu drt nedenin bulunmas zorunludur. Evrendeki btn varolonlarn ortaya ck icin de ay.n ey. geerlidir.

Arlstoteles evreni, madde ve form bakmndan kademelemi_ bir btun olarak grr. Bir alt derecede bulunan varlk, kendi s tndeki derecede (kodemede) bulunan varlk icin cmaddedir: ama kendi altndakine gre dormdur. rnein inaat kerestesi eve gre maddedir (ev onun formudur), ama aaca gre formdur. Varolanlann, madde ve form bakmndan bu kademelemesinin en altnda tamamen formsuz olan ilk madde vardr; en stnde de katksz form bulunur. Katksz formun, maddeye gereksinmesi diye bir ey sz konusu deildir. Kendisi hareket etmedii halde, maddeyi harekete getiren ite bu ilk kot:ksz formdur. Katksz form kavram, Platon' ur Nousuna ya da En Yce iyisine benzer. EJaka bir deyile kolksz form, Tanrdr. Kendisi hareket etmedii halde, evren onu zledii ve ona yneldii icin, tek tek varlklar ortaya ckmakta; de ime ve olu gereklemektedir. Demek ki, evren ve doa, Tonrya - ycnelmekte, ona ykselrnek istemektedir. Baka bir deyile Tonr,' evrenin ynelmi olduu erektir (amatr). Arlstoteles'in varlk felse fesinde, erek kavramnn ok nemli bir rol oynadi, burada ockca griyor. Arlstoter,s'in bilgikuram do, tz . madde ve form kavramiarna bai:jldr. Varolonlarn ortak noktasn, zn, formunu oluturan ger~ ek, ayn zamonda onlarn kavramdr. Kopsayc ve btn (tm) dile getirici bir kavramdr bu. Tek tek varolanlarn z olon; onlarn tmnde bulunan zelliktir. Bu tmel kavramdon tek tek eylerin nasl ktn; tek tek eylerin yani tekil olann ya da bu tek tek eylerin bir blnn yani o:tikelin, tmele nasl dayandn gs termek bilimin devidir. Ama asl amac, tmelin bitinmesi deildir; tmel, bize, tekilin kavranmasn salad icin nemlidir. .. Oysa Platon icin. idealor; genel kavramlar, yani tmeller, tek tek varlk !ardan, yani tikelden daha nemliydi. Arlstoteles'in, duyular dnyasna; telt tek varolanlara, Platon'dan daha fazla nem verdii bura do da grlmektedir. Aristoteles, bilimin amacnn, tmelden tekilin zorunlukla nasl ktn gstermek (ispat etmek) olduunu sylemiti. Bu gstermeyl, yani tantlamay salayacak yollar ortoya koyacak olan insann bilim de montk'ti. Bundan tr mantn temel konusu, aklyrtmesinin Izledii belli bir yolun; yani tmden gelerek tekili ortaya koymannt ya da tmdenpelimin incelenmesi ve kurallarnn

57

... :.;.~011~

ortoya konmosdr. Aristoteles'e gre bu aklyrtmenin ileyiinin temel formu tasmdr (syllogisme-kyas). Tosm, bir nermenin ba ka nermalerden karlmasdr; bu ckarmann biimidir; formudur. Aristoteles bu alandaki aratrmalarnn sonucunda, formel mantk diye tannan ve dorulua (hakikate) ulamak icin, dnmenin ne gibi biimsel kurallara uymas gerektiini gstermek amacn gden bilimi. tek bana ortaya koydu. Formel mantk ya da bizde eskiden dendii gibi csuri mantk, insanolunun dncesini yzyllar boyunca etkisinde tuttu ve dorulua ulatran biricik yol ve yntem olarak grld. Ne var ki Aristote!es'in,_ eitli varik alanlarna ilikin aratrma V6 incelemeler yaparak felsefesini kurarken tmdengelim ynteminden ok tmevarm yntemini kullandn; yani tek tek somut varlklar gzlem ve deneyle inceleyerek bunlardan genel bir sonuca vardn da unutmamak gerekir. Baka bir deyile, yeni bir bilgi salamaktan ok, eldeki bilgiyi pekitirmeye ynelen formal mantk yerine tmevarm kullanyordu Aristoteles. Bilimsel aratrmalara her eyden fazla nem vermi ve anda, bilimlerin geliimine nayak olmutu. Byle bir aratrma yntemi yani tmevorm, Aristoteles'in, genelin tek tek varlklarda bulunduunu ve bilimin amacnn bu somut bireysel variklarn yani tzlerin bilgisini salamak olduu nu ileri sren grne, tmdengelimden cok daha uygun dyordu. Nitekim bundan tr Aristoteles'in metafizii (madde ve form kuram) ile formel mant arasnda mantksal bir iliki ve eklemlenme bulmann gc olduu sylenmitir. (31) Aristoteles'in doa felsefesi de. madde ve form kurarn'na bal dr. Doadaki formlar, Tanrya yaklatklar lde gerceklik kazanrlar. Doadaki grnglerin (fenomenlerin) yukarya (Tanrya) da ru ykselileri iki ynldr. Bu iki yn, yeryzndeki dzensiz olay .lardan gkyzndeki dzen: hareketlere ykseli ve yalnzca mekanik olan yer deitirme hareketlerinden balayarak, ruhun, aklbilgisini edinmesine varan ykseli olarak kendini gsterir. Demek ki Aristoteles'e gre. doadaki varlklar, belli yerlerde ve kademelerde bulunurlar. Veryzndeki en aa formlar; toprak, su, ha~a ve atetir. Her enin kendisinde, bir doal hareket ynelimi vardr; her enin kendine zg bir yeri vardr ve bu e, o yere ynelir. Bu aklama. Aristoteles'in fiziinde, bir varln niceli.'iinden cok, niteliinin nemH olduunu gsteriyor. Bir varln niteliini salayan, yani o varl tekilerden farkl klan ey se, varln znn ve formunun dourA. Schwegler, A History of Philosophy, s. 131. New _York.

(31)

1899.
58

dliu

zelllktlr. Baka bir deyile, herhangi bir varlO fizik bakmndan incelemek stersek, on: matematik acsndan (yan nicelik olarak ele alp aklamak) deil, formu ve z, yani niteli_i. acsndan incelememiz gerekir. Varlklar, matematik araclyla inceleyip belirlemek isteyen modern fizik biiimi lle Arlstoteles'in bu gr arasnda; tam bir kartlk vardr. Ne var ki, Aristoteles'in fizik alanna ilikin bu gcr, insan dncesini yzyllar boyunca (Rnesans'a kadar)
egemenlii altnda tutmutu.

Aristoteles, ruh ile beden arasndaki Hintiyi de, madde ve form kuram bakmndan ele alr. Filozofa g_re beden madde, ruh da formdur. Bedendeki deimeler formun ortaya !kmas amacna ynelir; bundan tr, bedendeki deime ve gelimeleri belirleyen ve bedeni canl bir beden halinde ayakta tutan ruhtur, yani formdur. Toplum ve devlet felsefesinde, Aristoteles'in Platon'a oranla daho gercekci davranarak, ideal bir devlet tasarlamadn, ama varolagelmi devlet ve ynetim biimlerini lnceleyip eletirdiini gryoruz. Filozofa gre en iyi devlet, vatandalar, ahlakl ve iyi yetimi kimseler olacak biimde eiten devlettir. Bundan tr devlet, eitim iini ele almal ve dzenlemelldir. Ayrca Arlstoteles, ynetimin biiminden (demokrasi, aristokrasi, vb.) ok, yneticilerin ahlaksal niteliklerinin nemli olduunu ve topluluun mutlu yaamnn, ynetim blcimine deil, yneticilerin ahlakl davranp davranmamalarna bal ol~ duunu syler.. Arlstoteles de, daha nce grdmz bircek Yunan filo:eofu gibi, ahlakl ve erdemli yaamn amacnn, mutluluk olduunu ileri srer. Ama bir varln mutlu olabilmesi icin, zn ya da formunu, gerektii gibi gerekletirmesi zorunludur. insana zg olan, onu insan klan ve ereini oluturan z ise, akldr. yleyse mutlu yaamak, akim kullonabilen; aklyla hareket eden kiinin uloobilece!}l bir durumdur. Arlstoteles'e gre arlklordan kamak; !ml davranmak ve orta yolu benimsemek, ahlakl ve mutlu yaamn dayand temel ilkelerden biridir. Aristoteles, doay ve insann btn rnlerini, felsefesine konu ynpp bir sistem iinde toplamoya ynelirken, sanatn z nedir sorusuna da cevap verdi. Filozofa gre sanat, taklide (yknmeye): cb~"nzer yaratmoya dayanan bir etkinliktir. Ceitli sanotlar birbirinden ayran, taklit ettikleri ey ve bu taklidi gercekletirirken kullandklar aratr. rnein edebiyat, insan ve yaamn taklit eder; onlarn bir benzerini ortaya koyar; kopya ederek yeniden canlandrr. Bunu gercekletirirken kulland aralar do; sz, ritm ve uyumdur. Sanotrn amac, ohlcksoldrr. Sanat yapt, nsanlar belli bir biimde

duygulandracak arnmosn.

ve bylece tutku ve korkulardon kurtulmasn; ruhun temizlenmesini sa(jloyocoktr. Aristoteles, gzel nedir?D sorusuna do cevap verir. Filozofa gre bir eyin gzel olabilmesi icin u z!311ii tamas gerekir: Dzen, oran ve simetri, belirli ve salam bir biimde snrlnmlk.

Soru 23 : Arlstoteles'ten sonra yneldi?

Yunan felsefesi hangi konulara

Platon ve Arlstoteles'in sistemlerinden sonra. Iso'nn dol')uundon nceki yz yl sresince, felsefenin zerinde durduu balca kcnu ahlak sorun uydu. Bu dnemin, toplumsal ve politik bakmdan bir kargaa ca olmas, felsefesel dnceyi, kuramsal aklamalardon ok, pratik zm yollar aramaya yneltti. insan, yaamn nasl dzenlemeli, hangi kurallara uyarak yoomoldr? ya da mutlu bir yaom:n gerekletirilebilirlii neye baldr; bunun yollar nelerdir? gibi sorular, bu dnem filozoflorn, btn teki sorunlardon daha fazla ilgilendirdi. Stoa felsefesi diye tannon akmn kurucusu Kbrs'l Zenon (i.. 336-264), insann, doru, erdemli ve mutlu yaomasnn temelini. dnyaya bal olmamakta buluyordu. Bu filozofa gre insan. ne devlete, ne de tanrlora balanorak yoamoldr. insan, yalnzca kendine dayanarak ve gvenerek yaamak; kendi kendisine yetmesini bilmek zorundadr. Byle yaamosn salayacak bir gce de sahiptir. Bu g, akl gcdr: okila dnebilmesidir. Tutkularn ve duygularn tm, Insana zararl olan eylerdir. nk tutkular ve duygular, insanolu nun oki'n karartr; iyice ilemesini engeller. Oysa kiinin, tam anlamyla zgrlne ulamas ve yaamaktan tat almas iin okin kullanmas gereklidir. Gerek mutluluk, dteki varlklara gereksinim duymak; onlara nem vermek. onlara ba(jlanmak de(iil, kendi kendine yetebilmek~ir. Bylece insan, dnyann geici ve deersiz yanlarndan syrlarok, kendine dner. gerek varl!)na ular. Demek ki, bamszl(ja ve mutlulua ulamamz salayan orac. bir cduygusuzluk durumuna girmektir; yani, tutkulardan, e!)ilimlerden. duygulardan kurtulm::ktr. cDuygusuzluk sayesinde, btn kuruntulardan ve bo inanlardon syrlrz. zgrlk de budur. Ama zgrlk. insann istedi!}ini yapmas demek deildir. zgrlk, zorunluu; yani, varl(ln yasalarn' grp tanmak ve onlar, olduklar gibi kabul etmektir. Bundan tr, ahlakl ve erdemli olmak. okila uygunluk iinde bulunmak ve evrenin yasasna;. doaya gre yaamak demektir. Stoac

60

larn bu ahlak !}rets. lsa'dan sonra beinci yzyla kadar etkili oldu ve zellikle Roma'da yaygnlk kazand. Cak uzun bir tarih sresini kapsayan, hem bir felsefe hem de dneeye dayanan bir din nitelii tayan ve dnya yurttal dncesini savunan bu akm, genellikle yukarda szn ettiimiz Zenon ve can belirtmek icin Eski Stoa; daha sonraki geliimlerini ayrt etmek icin Orta Stoo ve Roma Stoas dite adlandrlr.
Ayn dnemde n kazanan ve yaygntaan bir baka ahlak fetsafesi de Epikuro~.uluk'tur. Demokritos'un atomculuunu, felsefesine temel olarak alan Epikuros (i.. 341-278), erdemli ve mutlu bir hoyct, dnyadan eletck ekerek, bo inanetardan kurtularak ve yaa mn tadn ckararak yaamakta buluyordu. Bu filozofa gre, kiinin gerektii gibi yaayarak zgr ve mutlu olmas, zellikle trelerden ve cinlerden kaynaklanan bo inanetardan kurtulmasna baldr. Filozof, tanrlarn, insan yaamna egemen olmadklar, cnk bu dnya ile uramadklar konusunda ileri srd dnce zerinde bundan tCr nemle durur. Epikuros'a gre, evrendeki olaylar, belli yasatar uyarnca ortaya ckar. Doast glere inanma, bo bir kuruntudan baka ey deildir. Nitekim lm korkusu da. bu eit bir kuruntudur. Biz yaadka, lm diye bir ey yoktur; lm gelince de biz artk ver olmayacaz der Eplkuros. insan, mutlulua ancak tat (haz) elde ederek, tat duyarak ulaabilir. Ama Eplkuros'un felsefesindeki tat. ac dan kurtulmak anlamna gelir. Burada sz konusu olan, sradan ve kolayca elde edilen tat deildir. Tat (haz) almak icin lcl bir yaam srmek gerekir. Filozof, Insan istencinin (iradesinin) zgrl konus.nda da ilgi ekici bir gr ileri srer. istencin; yani insann seme ve ycopma (eylem) etkinliinin bircak i ve d neden tarafndan belirlenC:iinl inkar etmez. Ama bunun mutlak bir belirlenma olmadn; Insan istencinde, zgr bir yan da bulunduunu, hibir nedene ba!}l olmadan, yani nedensiz olarak da baz eyleri seebileceimizi ve yapabileceimizi ileri srer. Bu gr, ahlak felsefesinde istencin be~ tirlenmemilii diye bilinen grn ilk olarak dile getirilmesidir ve bylece ahlak yaamnda bellrlenimci!ik ve belirlenmezci!ik sorununun ve tartmasnn kaynan oluturur.

Arlstoteles'ten sonraki felsefe akmlar arasnda, kukuculuk da nemli bir yer tutar. Bu rn balca temsilcileri olan Pyrrhon (i.. 320-230) ve rencisi Timon (320-230). vartk konusunda doru bilgller elde edemeyeceimizi sylerler. Daha nce Sofistlerln de, cinsan bilgisinin kayna ve gecerlii nedir? sorusunu ele alarak kuku culua dtklerini grmtk. Ama Pyr:rton'un kukuculuu, bu ca~n genel dnce eilimine uygun olarak, her eyden nce, ahlak

61

sorununun aratrlmas dolaysyla ortoya km bir kukuculuktur. Pyrrhon, Yunan felsefe gelene:)ine bal olarak, erdemin ve mutluluun temelinde bilginin bulunduunu kabul ediyordu. Bundan tr, erdemli ve mutlu bir yaama ulamamz icin, nce bilginin ne olduu nu aratrmak gerektiini dnyordu. (Dikkat edilecek olursa, buro da bilgi sorunu, kendi bana bir sorun olarak deil, ahlak sorununo ilikin bir sorun 9larak, ono ilikisi acsndan ele alnyor.) Pyrrhon ve kukucular, bilgi sorununa, voroianlar, bize grndkleri gibi (olduklar gibi deil) bilip tandmz syleyerek cevap verirler. Yani grece bir bilgi anlayn savunurlar ve varolanlara ilikin tasarlar mzn ve dncelerimizin ne doru ne de yanl olduunu sylerler. Bc~ka bir deyile, kukuculara gre, duyularmz ve kanlarmz. ili kili olduklar herhangi bir ey konusunda, doru bilgi veremezler bize. Bundan tr, kart grler ve deerlendirmeler ayn lde deer tar. Demek ki, nesnel bilgi ve bilim diye bir ey olanakl deildir. yleyse, gerek bir filozof, varolanler karsnda, btn yarglarn askya almaldr; yani herhangi bir yarg vermekten ko cnmaldr: herhangi bir ey ileri srmemelidir. Kukuculorn, yarg vermekten kanmak iin, olabilir, belki de yledir. hibir ey ileri srmyorum, hatta bir ey ileri srdm de sylemiyorum gibi deyimler kullanmalar ok nldr. Yargy bu biimde askya a!makla kukucular, pratik amalarna, yani mutlulua ulaabile ceklerini dnyorlard. nk onlara gre, herhangi bir ey ileri srmemek, btn zihinsel kargaa ve rahatszlklardon (rnein, lm ve lmden sonra bamza geleceklerden korkmak gibi) kurtulmaya v-e dolaysyla zgrle ulamay sahyordu. Bylece kukuculuk, gonl rohotlna, tasaszlo, duygusuzlua dayanan bir huzura gtryardu insan. Pyrrhon'un. salk ile hastalk, yaam lle lm arasnda hibir fark olmadn ileri srerek kukucu duygusuzluun temelini oluturan retiyi pekitirdii de sylenir.

Soru 24 : Roma dneminin

balca

felsefe

akmlar

nelerdir?

Felsefenin gelimesine ve derinlemesine, Roma anda zgn ve bamsz bir katk yapld sylenemez. Genel olarak Roma felsefesi, eski Yunan dncesinin etkisi altnda kalm ve onu aama mtr. Yunanistan, Roma'nn bir eyaleti durumuna girince, iki lke arasndaki kltr alverii, Yunan felsefesinin ortaya koyduu ~itll felsefe grlerinin, Roma'da yaygnlamasna ve etkili duruma gel-

62

meslne yol act. zellikle Epikurosuluk ve Stoaclk, teki dnce sriarna oranla ar bast. Evrenin Yaps (32) adl uzun felsefesel iiri yazan Lucretlus (9655). Epikurosuluun en etkili temsilcisiydi. Demokrltos'un atom kuramn benimseyen Epikuros'un retisini temel gr olarak ele alan Lucretlus da, ilk tohumlar, kurucu paracklan dedii atomlarn eitli bileimiere girerek evrendeki saysz varolan oluturduunu ileri srd. lm korkusu ve benzeri bo inanlardan kurtulmay, Insenolunun mutlulua ulamasnn temel koulu olarak grd. Insan istencinin (iradesinin), zgr olduunu ileri srd. ilkel bir biimde de olsa, canllarn ortoya ckna ilikin bir evrim kuram ortaya kc.ymu olon Lucretlus'un yapt, maddeci bir felsefeyi, lmsz bir ir araclyla aklamas bakmndan ayrca dikkati eker. Clcero (105-143), byk bir hatip olduu kadar, Latince'nin bir fe!sefe dili durumuna gelmesini salam seekin bir yazar, eitli felsefe grlerini bir araya getiren secmeci (eklektik) bir dnr d. Clcero'da, bilgi olannda kukuculuk, ahlak felsefesinde Ise Stoaclk ar basar. Roma Stoas ya do Son Stoa denilen rn en nl temsilciler Seneca (i. .. 3 - i.s. 65), Epiktetos (50-130) ve Marcus Aurelius'tur (121-180). Bu dnrlerin c de. doaya ve akla uygun yaamann erdemiilii ve mutluluu saiayocan; zorunluklar ve felaketleri bilgece ve soukkanllkla karlamak gerektiini ileri srerler. Roma ca felsefesinde dinsel dncenn ar basmaya bala masyla, iki nemli akm daha ortoya ckar. Bunlarn birincisi iskenderiye Okulunun Yeni-Piatonculuu, teki Patristik Felsefe'dir. Birinci rn kurucusu Musevi dnr Phllon (i.. 25 - i.S. 50) -ve en nl temsilcisi Plotinos'tur (203-270). Plotinos'o gre, gercek varlk Birdir. Bin, nceszsonroszdr: yani zornon iinde belli bir anda ortoya kmam, her zornon vorologelmitir. Birden nous (akl) ckar; akldon do evren ruhu trer. Madde ise, bu evren ruhundon kmtr ve duyulormzlo tond l)mz gereklii meydana getirir. Bateki ilk c varlk ise, okila kav ranabifen manevi dnyay oluturur. Plotinos'un felsefesi, yukardan aaya doru bir treme; bir trm felsefesidir. (Maddesel olann, gittikce aleolan manevi bir ilkeden trarnesi dncesi, daha sonraki bircek ruhcu ve mistik felsefenin temel gr olmutur). Plotinos'un Bir!, Tanrdan baka ey deildir. Birin alealarak maddesel
f32) Lucretius, Evrenin Yaps, cevirenler: Tomris Uyar - Turgut Uyar, Hrriyet Yaynlar, 1974.

ortaya karmasna (dnya haline gelmesine) kart olan bir hareket daha vardr. Bu hareket, duyular dnyasndan, eBI ne . yani Tanrya ykselen insan ruhunun hareketidir; yan yukarya do!)ru bir harekettir. insan ruhunu Bire ykselterek onunla kaynamasn sa!)layan ey, varlklarn gnlgzyle grlp tannmas; her eyin, aslnda Bir (tek) olduunun ve btn varlklarn Tanrnn yansla rndan baka ey olmadnn cvecd, yani kendinden ge~me hali i!nde yaanmas ve kavranmasdr. Platon'u belli bir biimde yorumlayarak kendi felsefesini yani Yeni-Piatonculuu ortaya koyan Plotlnos'un. daha sonra Bat'da ve islm dnyasnda ortaya ckan tmtan. rc (panteist) ve mistik grleri ve ahlak felsefelerini etkiledii grlyor. Bu dnemin ikinci cr olan Patristlk Felsefe (Kilise Babalar felsefesi), o an yaygn grleri ve inanciar acsndan eletirilen Hristiyanl savunma ve yeni bir Hristiyan retisi kurma cabasn dan baka ey deildir. Bu felsefenin temsilcileri, genellikle, Hristi- t yanlk ile Yunan felsefesini uzlatrmaya ynelirler. rn en nl ve nemli temsilcisi Augustlnus (354-430), Yeni-Piatonculuk ile Hris tiyan dogmalarn; dinsel inan ila akl uzlatrmaya calr. Akln en salam biimde, yalnzca kendini bilip tanyabildiini; kiinin varl~ndan kuku duymasnn, var olduunun kesin kantn verdi!Jinl Ileri srer ve yanlyorsam, varm demektir dncesinden yola ckar. (Burada. Augustlnus'un. dnyorum, yleyse varm diyen Descartes'tan nce, ayn dnceyi Ileri srdn gryoruz). Augustlnus'a gre, kuku duymak, doruluun (hakikatin) var olduuna doloyl ciarak inanmak ve onu bilmek istemektir. Doruluk ise, btn celimeleri ortadan kaldran Tanrdr. Anlamak icin incmyorum s6z, Augustinus'un dnce dnyasnn temelidir. Augustnus'un bu dn celeri. Ortaa Hristiyan felsefesinin kaynan ve zellikle Katalik dncesinin ilkelerini oluturmutur.
bar<:a

varlklar

ll. BLOM

ORTACAGDA

FELSEFE

Soru 25 : Bat'da ve islm Dncesrnde, Skolastlkten ayn an, larnda sz edilebilir mi?
dncesinin, genelllkle bir Skolastik olduu sylenir. temel sorunu ve amac, dinin ilkeleri (domalar) ile akl uzlatrmaktr. Baka bir deyile, inan (iman) ile bilgiyi uzlatrmak tr. Skolastik, belli snrlar ve ilketer iinde dnmektir, yani zgr, eletiricl ve aratrc olmayan bir dncedir. Derine inmeyen soyut bir karlatrma yap!lacak olursa. islm dncesinin de tpk Batt Hristiyan dncesi gibi bir Skolostik olduu ileri srlebilir. Aralarnda, grmezlikten gelinarneyecek ortak noktalar vardr kukusuz. Ama islm dncesi, islam uygarlnn gelime dneminde, zgr dnce olarak balamtr. Ayn dnce, eitli tarihsel ve toplumsaf nedenlerden tr dnya ile ilintisini kesrnek ve iine kapanmak zorunda kald zamandr ki, Skolastlk bir dnce durumuna girmitir. ('3) Bu bakmdan, ism dncesi ile Hristiyan Skolastii arasndo belli bir fark vardr. Ayrca, islm dncesinin Ortaada ele ald sorunlar da, Hristiyan Skolostiinin sorunlarndan farkldr. islm felsefesi zerinde yaplan son aratrmalarda, bu felsefeyi, Bat felsefesi gibi dnem, yani ikca, Ortaca ve Yeniaa ayrmann doru olmad; bunun Bat dncesi icir: geeerli saylabilecei; islm felsefesinin ise. farkl dnemler geirmi olan kendine zg bir dnce tr ya da tipi (34) olduu zerinde duruluyor.
Skolastiln

Ortaa

Soru 26 : islm dncesinin nelordi?

ono sorunu ve temel zellikleri

Yunan dncesi, her eyden nce, varln ne olduu sorunu zerinde duruyordu. Evrende, bir ~zenln egemen olduunu; varolanProf. H.Z. lken, islm Dncesi, s. 5, Istanbul, 1946. Henry Corbin, Hlstoire de la Philosophle samique, s. 511. Galllmard.
(33) (3 4 )

.65

F.: 1

larn,

belli deimez yasalara ve biimlere bal bulunduunu ileri. sryordu. Phytagoras'n saylar, Platon'un ideolar, Aristoteles'in madde ve formu, varln temelini oluturan deimez gerceklerdi. Bu felsefede, deiene oranla deimeyen, genellikle ar basyordu. Evren, deimez rnekiere (kalpiaro) gre dzenlenmi ve bicimlenmiti. Modern alarn Bat dncesinde ise, genellikle gelime ve colu dncesinin ar bast sylenebilir. Duyularn ve oluun dnyas, Bat dncesini srekli olarak ilgilendirmi bir konudur. Duyular:n ve oluun somut dnyasna ynelme, Bat dncesini, ister istemez, bu dnyann nasl biiinip kavrand sorununa yneltmiti. BylE-ce, Yeniado, Bat dncesinin arlk noktasn oluturan ona sorun da ortaya kmt. Bu sorun, insan bilgisinin hangi kaynaktan geldii; snrnn vo deerinin ne oldLu sorunuydu. Baka bir deyile, Bat felsefesinde bilgikuram nplana geiyordu. islm felsefesinde ise, formsuz, deimesiz ve hareketsiz, tam bir dinginlik (skOn) iindeki ncesizsonrasz an dncesi (fikri) ar basar. (35) Bu temel dnce de, en nemli ve ilk sorun olarak insan ile mut.lak varlk (Tanr) arasnda ne gibi iliki vardr? sorusunu ortaya karr. Baka bir deyile, insan istencinin (iradesinin) zgr olup olmad, islm dncesinin ana sorunudur. Bylece, istenc zgrl, yaam:n anlam, doru ve gercek yaamann yollar, isiCim dininin ilkeleri gz nnde tutularak eitli biimlerde aklanmaya allmtr. Bundan tr isCim dncesinda, her eyden nce, din ve ahlk felsefesinin nplana getii grlr.

Soru 27 : lslm dncesinin ana sorununa verilen ilk cevaplar hangilerldir?


lslm dininin akl acsndan ele alnnda ortaya ckan ve zerinde tartlan ilk ve nemli sorun, insan istencinin (iradesinin) zgr olup olmod, yani insann zgrl sorunuydu. Bylece, Allah, bizim yaptmz ileri, davronlarmz, eylemlerimizi nceden belirlemi midir?, yoksa, insan, istenciyle unu ya do bunu yaparken zgr mdr? gibi sorulara, insann zgr olduunu syleyerek cevap vererylcre, koderiye dendi: Bu szck, kaderi akla getirdii ic-in ileri srlen gre uygun dmyormu gibi grnebilir. Ama buradaki kader szc, alnyazs ya d:: yazg anlamna deil, ckudret., yapabilme gc, istenc anlamna geliyor. Vapt:mz
(3~)

Prof. H.Z. iken,

Islam

Dncesi, s. 7, Istanbul, 1946.

66

bulunduunu,

daha nceden belirlenmi olduunu; Tanrnn lstenclne ba!')l ondan kaynaklandn yani insann zgr olmadn syieyen dnrlere ise ucebriye ad verildi.

ilerin

Soru 28 : Kelm nedir? Kelm, Isarn dininin, eitli felsefe, inanc ve mezheplere kar gereksiniminden damu bir dnce ve aratrma ca~ basdrr. Baka bir deyile, islm dininin akla dayanan temellere otu~ tulma abasdr; yani islm tanrbilimidir (ilahiyatdr). Keamclar. dinin temelleriyle ve Tanr ile Hintili kavramlar, akl szgecinden geirir; okila ilerler. Bundan tr kelmda, islam dncesinin baka alanlarnda rastlanan mistik ve kapal bir bilgi; ancak yaa~ makla ve duymakla ulaiiabiiecek bir ccicbilgi ya da gnl bilgisi sz konusu deildir. isarn filozoflarndan Farabi ve !bni Sina'nn belirttii gibi, kelamclar (mtekeilimin), her eyden ()nce, islam di nini akl yoluyla savunmaya calan dnrlerdir. Kuran'n metnin~ den tutarl bir dnce btn c:karmak; bu kutsal kitapta, birbiriyle elien yarglar yorumlayarak uzlatrmak ve tutarl bir sistem duru muna getirmek, keamclarn amacdr.
savunulmas

Din sorunlarn yalnzca akl yoluyla zmeye ilk alanlar, ke~ lmclarn Mutezile ad verilen bldr. Bu dnrler. bilgikura mnda, kukuculua varocak lwdar ileri gittiler vo iman edilecek eyi, iman edilmeyecek eyden ayran ltn ne olduunu aratrdlar; bireyci ve liberal bir dnyagr savundular. Ayrca Demokrltos, Zenon, Empedok.les vo Eplkuros'un dncelerinden yararlandlar. zellikle Denokri:os'un atomculuu, bu dnrler zerinde byk etki yapt. Ama atomlar, her zaman varolage!mi, ncesizsonrasz varlklar olarak grmediler. Bu bakmdan Demokritos'tan ayrldlar. Onlarn gznde atomlar, yaradlmlard ve ortadan kaldrlabi!irlerdl. ncesizsonras.z ve yaratc biricik varlk Allah't. Kelm erevesi Iinde ortaya ikan en etkili ve yaygn akm Earillktlr (X. yztiJ. Bu ak=ma gre, insanolunun ak!, varln na olduu konusundaki sortya cevap verecek gte deildir. Eariler, akln bilgi edinme gcne inanmadklar iCin Mutezile'den ayrlrlar. Akln, birbirine kart birtakm genel yarg 11ara varmaktan baka ey yopmad ,n; dorulua (hakikatc) ulamasnn olanaksz olduunu s.y~ lcr[er. J!.k,ldan ok, dine (vahye) ve inanca (imana) nem veren bu ekm, yz yllar boyunca, isim dncesi zerinde derin etki yapt ve !;ir bakma resmi dnce nitelii edindi.

67

Soru 29 : Tasavvufun, nelerdir?

lsam dncesindeki yeri ve zellikleri

Dlnin gercek anlam, bu anlama uygun ve ahlakl yaomann il keleri, insan istencinin (iradesinin) zgrl, varlklarn ve Tonr nn ilikisi gibi konularda. isirn dncesinin verdii cevaplarn en ilgi el<icilerine ve zgnlerine tasovvufto rostorz. isrn mistisizmi diye tanmlayabileceimiz tasovvuf, her eyden nce bir eylem (action), yaama, davranma felsefesidir; bir bilgeliktir. Ama ayn zamanda, bir bilgi, bir dnyagr ve felsefe sistemidii'. Tasavvufta, Hint mistisizminin dnyadan uzaklama, varlktan sy rlma ve yoklukla bir olma (kaynama) dncesi ar basmaz. Tasavvufta, dgrlerden. bunlarn altndaki gercek varla ulamak dncesi vardr; ama doru olana bylece ulatktan sonra. yeniden dvarl~o dnmek; oigulua ulam bir kimse olarak, gnlk yao ma katlmak ve insanlarn cirosna girmek dncesi de vardr. islm mutasavvfior bunu terk i dnya, terk i ukbo, terk i terk (dnyay terk etmek, ahireti terk etmek, te;ki terk etmek) szyle dile getirirler. Burada, eitli ve kart oamalardan geeerek daha yksek dzeylere ulamay ve yeniden dnyaya dn ngren diyalektik bir manevi (ahlaksal) ilerleyi sz konusudur. Prof. lken'in belirttii gibi bunu, Hegel'in olumsuzlamonn. olumsuzlonmosno ( negction de la negation - inkrh inkr) benzetrnek olanakl dr. (30) Diinyaya dn, Hristiyan mistisizminde de genellikle grlr. Ama bu mistisizmde. felsefesel ve metofizik yon, iyice gelimemitir. va.rla ilikin sorunlar. tasavvufta ok nemli bir yer tuttuu halde, Hristiyan mistlsizminde, hemen yalnzca pratik sorunlar (ahlak) nem
tar.

Genel ve ortak bir dnya gr olarak tosavvuf, bir yandan, belli bir yoay tarzm, te yandan sezi ve dnmeye dayanan kuramsal abalar kapsar. Tasavvuf yoluyla doruya ulamak isteyen kiinin geirmesi gereken ruh yaants. eitli ve belirli dnemiere ayr'lmtr. Bir yol gstericiva (mrid'e) uymak, belli mistik uygula malar (rnein uzikir gibi) yerine . getirmek gereklidir. Bylece eriabtan, yani !slm dininin temel ilkEierinden, hakikate, yan Isirn dininin i ve gercek anlamna varlacak; bu anlama gre yaa nacak ve davraniacaktr. Ama tosavvuf. Tanr, varl;k, insan, insann ortaya ck gibi konulara ilikin kuramsal acklamolar da kapsar. Yalnzca akl yoluyla
(30)

Islam

Dncesi, s. 23, istanbul, 1946.

doQruya ulamann oianaksz olduQunu kabul ettlg n, felsefenn ie yaramaz bir aba oldul')unu ileri srmesine rai;jmen, tasawufun belli bir felsefesi vardr ve bu felsefe hem mutasawf dnrlerin hem de tasavvufu kuramsal acdan ele alarak gelitiren ve sistemletiren filozoflarn yaptlarnda dile gelir.

So'U

30

Tasavvufun
varlk

varlk

konusundaki

gr

nedir?

genellikle cvahdet-i vcddur; yani, Tanr vardr ve her ey Tanrnn varlndan ibarettir; Tanr btn varlklarda kendini ortaya koyar, bu varlklarda grnr. Bu anlay, tmtanrclk (ponteizm) diye adlandrlan ve Tanr ile evrenin zde olduunu savunan g rn bir yorumundan ortaya kmtr. Isarn dini asndan, Tanr lle evrenin zde olduunu (bir ve ayn ey olduunu); Tanrnn, ev renden ayr ve bamsz bir varl bulunmadn kabul etmek olanakszdr. nk isan dinine gre, Allah evreni yaratmtr; evren den ayrdr, ba;mszdr. te yandan, tmtanrcl:k, evren ve do!)a dmda bir Tanr bulunmod!); evren ve doann, Tanrnn kendisi ol duu biiminde de yorumlanabilir. Ve bu yorumlama, maddeci, yan tanrtanmaz bir gre ulaabilir. Bundan tr, tasavvuf felsefe sinde, varln ne olduu incelenirken, Tanr ile evren arasndaki ili ki zerinde durularak sonu gelmez tartmalar yapld. Vahdet-i v cd'u savunanlar, Tanrnn evrende grndn, ama bu grn lle zde (bir ve ayn ey) olmadn ileri srdler. Evren ile Tanr nn bir ve ayn ey oldui;junu savunanlarn grne Ise vahdeti mevcut (varolanlarn birlii) ad verildi. Mutasavvflardan bazlar da bu gr benimsedi. Bundan tr, tasavvuf felsefesinde. kimi zaman maddecilie kayan grler ortaya kt. Tasavvufun
gr,

cvarlk

birliidir.

Varolanlarn

kaynanda

Soru 31 : Tasavvufun~ felsefe asndan taid!l gerek 6nem nlfreden geliyor? islm dini, toplum yaamn, Insann neyi bllebilece!)lnl, eylemini, umudunu, alnyazsn. kesin aklamalara ve kurallara ba}lam bir dindir. insanolunun hem maddesel hem de manevi yaamn. en nce ayrntsna kadar belirlemi, ilke ve kurallarla snrlamtr. islm dininde, Hristiyanlkta grc;t!)mz kilise yoktur; Tanr lle kii ara

sna blr baka. kurum girmemi gibi gorunur. Bununla birlikte, lslm dininde, salkl yaamak icin ne yapmak gerektiinden, hukuk ilem lerinin nasl olmas gerektiine; cinsel yaamdan, lmden sonra bamza neler geleceine kadar her eyin kesin olarak aklanm, donmu yarglar durumuna getirilmi, kurollatrlm olmas, kii ila Tanr arasna biimsel eler sokmu; kiinin znel din yaants ve deneyimleri karsnda, din acklamalarnn ve kurallarnn ar basmas sonucunu dourmutur. (Bu zellie, kukusuz, yalnzca Islam dininda rastlamyoruz. teki gelimi dinlerde de, farkl dereceler de olmakla birlikte, tek insana kar. genel acklamo ve kurallarn egemenlii sz konusudur.)

Tasawufun felsefe acsndan nemi ve zellii, ite, bu biimsel ercevelere, donmu yorglara ve kstlayc kurallara ramen, tek insann yaantsn, deneyini. doruyu arama ve bulma hakkn yani bicimci nesnellie kar znelliin nemini, bir ilke olarak ileri srmesi ve sa((Unmasdr. Tasovvuf, dinin dogmalarn, ileri srd ilke ve kurallar; ycni, yasaklamolor, buyruklar, devleri, yapt acklamolor ve kulland szckleri, altnda bombaka ve derin anlamlar yatan dgrn ter, rtler, kabuklar olarak grr. Bu rtleri kaldrarak, simgelerin tesine geip derin ve gercek anlama ulamak: insan yaamnn ve alnyazsnn iyzn kavramak, tosavvufun balca omacdr. Burada, daha nce ilka felsefesini ele alrken zerinde durduumuz felsefesel bir tavrla kar karyayz. Yani doruluun (hokikatin) verilmi olmadn; ortoda bulunmadn, aranmas ve orteye ckarl mas gerektiini dnen filozofun abasn gryoruz burada. Mutasavvf da, allagelmi kurallar, deerleri ve inancar ap, yan yzeysel otonn tesine geip bilgelik dolu, anlaml, adaletli bir yaam gercekletirmeye ynelmitir.

Bundan tr tasavvuf, btn gercek felsefesel abalar gibi, genel kurallar. aklamalar, buyruklar ve yasaklar aarak, doru ya, insanca olana ynelen. onu arayan bir bilgelik abasdr. Geri tasavvufta, dgrnten ic dorulua gtren yolda ilerlemek icin baz kurallara (bunlar her tasavvuf crnn. her tarikatn belirledii kendine zg kural ve uygulamalardr) uymak gereklidir ama, bu manevi yolculuk ve serven, yine de tek kiinin, bireyin yapt, kendisinin yaad, kesinliini kendisinin bildii bir yaantdr. Burada. kendine dnen, derinleen ve kendini tanyp bilincenen znenin, dorulua ve iyiye ulaabilecei dncesiyle karlayoruz. By!ece tasovvuf, bireye (insanoluna) gvenme, insana Inanma ve insan yceitme ilkelerine dayartan bir felsefe olarak ortaya kyor,

70

Mutasawf air

Nesimi, bu

gr,

lmsz

msralarnda yle

dile

getirir: Can mlknn armaan sensin Tendir bu cihan, ki can sensin. Tosavvuf, islm dini erevesi iinde ortaya ikt Icin hem onunla beslenmi hem de bu dinin dogmalarn ve kurallarn, pek az deiiklie uratarok ve dondurup olduu gibi kabul ederek, en kk kuraldan kmay, din sopknl olarak gren ehli snnet anlayyla catm:tr. Yzeysel ve aldatc dnya nimetlerinden ve deerlerinden yz evirdii; kiinin z yaantsn, sezgisini, anlaml ve gerek bir yaama ulamann temelleri olarak kabul ettii; bi reyin hem kendisi hem evresi ile srekli bir atma ve hesapla ma iinde bulunmasn ilke olarak benimsedii iin tasavvuf, felsefesel dncenin ve davrann zne uygun, ilgi ekici ve bir de receye kadar zgn bir dnce abasdr. Bu aba, dogmalarn ve kurallarn; kr krne kabul edilmi inanciarn ve yalnzca biimsel dncelerin tesinde; insanolunun daha adaletli ve doru bir toplum dzeni istemesi, iyilik zlem:eri VG beklentileri ile, bu omaclara gtrecek eylemin bir btn oluturmas gerektiini ou za man aka ortoya koymas ve toplumsol kaynomalara ve deiim lere yol amas bakmndan da ayrca ilgi ekicidir.

Soru 32 :

eyh

Bedreddin, maddeci bir filozof mudur?

Dorunun aranmasna ve gerekletirilmesine ynelmi bir cabo olarak tasovvufun, islm kltr erevesi iinde, bir felsefesel tutumu dile getirdiini belirttik. Bu akmn bir baka yan do, kimi zaman batnilik akmyla iie geerek, eitli inanlar ve tarikatler hclinde, Yakndou islm halklarnn yaamnda ok nemli bir rol oynam olmasidr (37). Satnilik ve tosavvuf, bir bakma, halk kt lelerinin, egemen toplumsal snfiara ve onlarn ideolojilerine kar dnce, duygu ve inan alannda giritikleri bir kar kma, bir protesto nitelii tayor gibi grnmektedir. Bu konu, daha cak, dnce tarihini ve din toplumbilimini ilgilendirdii icin, bizm ackla malarmzn dnda kalyor. Biz yalnzca, hem tasovvufla hem de ba-

(3i) Abdlbaki Glpnarl, s. 12 - 29, Eti Yaynlar.

Smavna

Kodsolu eyh

Bedreddin,.

71

tnilikle illntisi olan ve Trk Osmanl toplumu iinde yetien ok nl bir islm dnrnden, yan SmGvna Kodsolu eyh Bedreddin'den (XIV - XV. yzyllar) sz edeceiz. zerinde bunca tartlan Bedreddin'in felsefesinde mistik ve ruhcu yann m, yoksa maddeci anlayn m ar bastn Glpnar1, aratrmaya alacaz.

Bedreddin'in, evren ile tanry bir ve ayn evrenin dnda bamsz (akn) bir Tanr fikrini benimsemediinl, yani maddeci bir felsefe savunduunu sylyor ps. Bu grn de, islm dininin temel inanlaryla badamayacan belirtiyor. Glpnarl'y: gre, pek az bir yana braklrsa, mutasavvf larn tm, evrenin Tanrdan kaynaklandn, ama Tanrnn evrenden ayr ve bamsz olduunu kabul ederler. Bundan tr, Bedreddin'e tasavvuf icinde yer vermemek gerekir. Prof. H.Z. lken Ise, Bedreddin'de maddeci anlayn ar bast :n syledii halde, felsefesini tasavvuf cercevesi iinde inceler (39). Bu iki deedi bilgin, nl mistik dnr Muhyiddin ibni Arabi (X. yzyl) konusunda da, birbiriyle ayn acdan atan yorumlar ileri srerler. Bir dnrn tasavvuf akm Iinde ele alnmasnn hangi ite balanmas gerektii sorununu uzmanlara brokarak, biz, Anadolu tarihinin nemli bir dinsel ve politik ayaklanmasna nayak olmas; cann en byk bilgin ve dnrlerinden biri olarak kabul edilmesinin yansra, resmi islm dncesinin dna ckorak felsefesel bir aba, bir eletiri ortaya koymas bakmndan eyh Bedreddin zerinde ksaca duracaz ve yukarda belirttiimiz gibi grlerini Abdlbaki
ey sayd1n;
aklamaya alacaz.

Bedreddin'in sosyalist bir toplum felsefesi Ileri srd sylenir. nayak olduu hareket, bu eit bir felsefeden kaynaklanm gibi grnmektedir. Ayrca genel olarak botnilikte ve tosovvufta, eitlik fikrinin, toplum gereeklerine ynaltilmesi ve uygulanmas konusunda bir eilim ve devrimci bir tutum bulunduunu do sylemeliyiz. Bununla birlikte, eski tarihcilerin Bedreddin'e atfettiklerl bu toplumcu dncelere, bugne kadar bilinen yaptlarnda rastlanmlyor. Hukuk yntem ve felsefesine ilikin Cmi-l-fusuleyn'de bu tr grleri benimsediini belirten hibir aklama yok. Yalnzca nl yapt Vridat'ta, ekonomi sorunlarna, dalayl olarak u szyahut dirhem!ere, lerle deiniyor Bedreddin: insanlar, birbirlerine
(38) (39)

100 Soruda Tasavvuf, s. 51, Gercek Vaynevl. islm Dncesi, s. 187-197, istanbul, ~946.

72

dinariara (paraya), rtbe ve mevkilere, yiyecek ve iceceklere ibadet ediyorlar da, Allah'a ibadet ettiklerini sanyorlar. (40) Vrfdat, Bedred::lln'in, mutlak varlk ve birlik, Insan Istencinin (iradesinin) zgrl, dnya ve ahret, cesetlerin hari, dnyadan eletek ekme ve ile, ibadet, tasavvut, rya gibi konulara ilikin konumalarnn ve acltlamalarnn derlenmesinden oluuyor. Dnr, bu yaptma peygamberlerin, kutsal kitaplarda sylediklerinin, birer simge (sembol) olduunu ileri srerek balyor. Bedreddin'e gre, kutsal kitaplar. halkn aniayabilmesi icin, dorular, sfmgeler ve benzetmelerle dile getirirler. Bu simgelerin ve benzetmelerin bir ic anlam vardr ve tadklar gercek anlam da. bu ic anlamdr. Cennet ve cehennem, yeryzndeki yaammzda var olan eylerdir. Yani, iyi ve gzel olan her ey cennet. cirkin ve kt olan her ey cehennemdir. Doruluun (hakikatin) biiinmesinde, kesinlik derecesi vardr. Bedreddln'in burada, mutasavvflar tarafndan genelllkle kabul edilen. dereceleri benimsedii grlyor. Bunlar: 1. <dlmelyakin, 2. Ayneiyakin>, 3. Hakkelyakindir. Bir nesnenin nitelikleri konusunda duyarak (iiterek) bilgi edinirsek, bu ilmelyakindir, yani bilgi yoluyla kesinlik elde etmektir, yani bilmedir. Ayn nesnenin niteliklerini, biz kendimiz grrsek, bu aynelyakindir, yan grmedir. Ayn nitelikleri, kendimiz yaayp onlar edinir, o nitelikler haline dnr sak. bu da hakkelyakindir, yani olmadr. insann. Tanrya yaklamasnda ortaya kan kesinlik dereceleri (aamalar olarak, tasavvufun, bilme, grme ve olmay art arda gelen basamaklar olarak kabul ettiini biliyoruz (41). Bedreddin, mutlak varlktan (Hak'tan) baka eyin var olmad Btn farklar, kartlklar ve celimeler, bu mutlak varlk iinde eriyip kaybolur. Mutlak varlk, etkileyi olarak Tanr: etkileni olarak kuldur (insandr). Doa ve Tanr arasnda fark yoktur. Varlk, birlik acsndan ele alnd zaman Tanr: okluk acsn dan ele alnd zaman evren ya da doadr. Mutlak varlk, madde ve ruh biimlerine brnerek ortaya ckar: bunlar, ayn gerein iki ayr yzdr. Bedreddin'in, maddeyi de ruh mertebesinde tuttuu grlyor. Baka bir deyile, madde ile ruhun kknn tek ve bir ol duunu sylyor. Bu grlerden, onun, maddeci yan ar basan bir tmtannc (panteist) olduunu anlyoruz. Varln btn mertebeleri, elsimler
O_n sylyor.

(40) (41)

nceki nceki

Yapt, Yapt,

s. 189. s ..191.

73

lemlnin iinde ortaya kar; elsimler leminin iindedir. Hatta cisimler !emi topyekn ortadan kalkarsa, ruhlar ve soyut gerekler lemi de ortadan kalkar, diyor Bedreddin( 4 ~). Demek ki; cisimierin ve maddi gerein d1nda, tesinde ve stnde, ba!msz ruhlarn ya do manevi ve soyut varlklarn bulunduunu kabul etmiyor. Bilindii gibi, maddeci grn ana zellii de budur. Eededdin'in ahlak gr de, varlk konusundaki temel gr ne yan metafiziine baldr. insan, varlklarn en kusursuzu olarak gren filozof, en kart kuvvetlerin de insanda bir araya gelinsan ruhu olmi olduunu; en byk ve keskin atma alannn duunu ileri sryor. eytan ile melein, kt ile iyinin atmas ve mcadelesi, asinda insann ruhunda (nefsinde) olup bitmektedir. Gercek varla, rriutlaa, dorulua (hakikate) ulamamz salayan r.er ey melektir (iyiliktir); yanla, dgrne, aa dnyaya ba lanmam:za yol acan her ey de eytandr (ktlktr). Insan nefsinin kt yan ile iyi yannn; tutkularla, vicdann atmasdr bu. Ol gun, ahlakl ve bilge kii, bu catmadan, zafer kazanarak kan kimsedir. Tasavvuf ahlaknm felsefesel yan ve nemi Bedreddin'de aka grnr.

Soru 33 : isitim dncesinde, Feltisife ya da Hkema denince ne anlalr? isirn dncesinin ana sorunlarnn. daha ok din ve ahlak felsefesinde ve bundan tr tasavvufta kendini gsterdiini belirttik. Ama, islm dncesinin zgn yann ve zelliini oluturan bu abalarn yan sra, eski Yunan felsefesinin etkisinde kalarak, tamamen akl yoluyla ve bilimsel aklamalarla, felsefe sorunlarna ceyap verBunlara, felsife meye alan islm dnrler! de yetimitir. denir. Genellikle (hakimler-bilgeler) (filozoflar) ya da hkem Aristote!es'in etkisinde kalm olan bu dnrlerden baka. isarn dncesinde, doa felsefesine ve maddeci:ie ynelen bir rn ve ayrca dinin temel ilkelerini ve yarglarn, zgr bir yorumdan geirerek ic gercekleri ve dorular bulmaya calan batni bir felsefe akmnn temsilcilerine de rastlyoruz. Doa felsefesinin ilk temsilcisi Ebu Bekir Zekeriya Razi (841-926). Bat dnyasnda da tannmtr. Razi doann aratrlmasna, bilimsel incelemelere nem verir; bilgilerimizin, yalnzca duyu verilerin(42)

nceki Yapt, s. 192-193.

74

den geldiQini ileri srer ve Sokratesncesi filozoflarn dnceler zerinde durur; salam bilgileri ancak trnevarm yoluyla _elde adebileceimizi syler. Razi ve doa felsefesini benimsemi olan teki dnrler, varlk konusunda bilgi edinmemizi sal.ayan aracn, duyularmz olduunu syledikleri gibi, ruhun ve Tonrnn varln da kabul ederler. islm maddecileri Ise. doa felsefesini benimsemi olanlar!a, hemen her konuda anlatklar halde, Tanrnn varln kabul etmezler. Bu dnrlere. yalnzca zaman ( dehri), ncesizsonrasz varlk olarak kabul ettikleri ve Tanr ile ruhu reddettikleri icin dehriyyun denmiti. Akmn en nl kiisi ibni R:ivendi'dir (lm: 910). Filozofa gre, evren yaratlmamtr; ncesizsonraszdr; din ve peygamberlik aldatmacaya dayanr (43). Rcvendi, bu grleri yznden nce hapse atlm, daha sonra da srgn edilmiti. Bu tr bask lar ve baz kelmclar ile filozoflarn srekli eletirileri karsnda maddecilik, batni grler ya da tmtanrchk iinde gizlenmek zorunda kalmtr. islm felsefesine ilikin incelemesinin birinci blmnde Henry Corbln, botnilie, yani ii inancna ve felsefesine; bu akmn ba lca iki kolu olan On iki imama inanma ve ismaililike byk nem verir ve yer ayrr (44). Corbin'e gre, ii felsefesi, islm dncesinin en ilgi cekici ve zgn yanlarndan biridir. iiler. Kuran' serbest bir biimde yorumlayarak, kimi zaman, islm dininin temellerine tamamen aykr den sonuelara varmlar ve islmiyetten nceki Yakndouda yaygnlam din ve dnya grlerinin etkisinde kalmlardr. Batniler, kendilerine zg yorumlama yntemleriyle (Corbln, bu yntemlerde diyalektik bir zellik bulur), isiCim dini cercevesi icinde, zgr dnceleri savunma olanan bulmulardr. Kukucu bir gr benimseyen; doruya ulamak icin yalnzca bilmenin deil, yaamann yani o!mann gereklilii zerinde duran ve bundan tr mistik bir zellik tayan bu akm icinde, mer Hayyam gibi nl bir ozan ve ibnl Maymun gibi tannm bir filozof yetimitir. Batniler, hilafet yerine imameti, yani bir tr islm papaln koymay, politik bir ideal olarak benimsemilerdl.
(43) Prof. H.Z. lken, La Pensee de l'lslm, s. 352, 354, Istanbul. 1953. (44) Histoire de la Phllosophie lslamlque, s. 41 152, Gallimard, 1964.

75

Soru 34

Meai

felsefesinin en nl

temsilciler klnlerdir?

Aristoteles'in etkisinde kalan islm filazoflarna ve onlarn gben imseyeniere meaiyun (c gezinen ler) ad verilir. Bu szck, derslerini gezinerek veren Aristoteles'in okulunu belirten cperipatosun Arapeadaki karldr. Ne var ki Meailer, yalnzca Arlstoteles'in deil, Platon'un ve bu iki filozofun yorumcularnn da etkisinde kaldlar. Meai felsefesinin en nl temsilcileri, Farabi, ibni Sina ve ibni Rd'dr. Aklc bir felsefe olan meailik, islm dini ve Yakndou kitr evreleri iinde gelitii iin, kayna olan Yunon felsefe anlaylarndan farkl zellikler kazand. isarn dini ih'3 her zaman hesaplamak zorunda olmas, bu felsefeyi, dinsel inanctarla uzlamak ve kimi zaman resmi bir gr durumuna girmek zorunda brakt. Bundan tr, meai felsefesi, ayn sorunlarla ve durumla kar karya bulunan Hristiyan Skolastiinin dikkatini ve ilgisini ekti; bu Skolastiin olumasnda etkili oldu. islm dn cesinde, genel olarak btn filozoflarn ve zel olarak meai felsefesine bal dnrlerin karsna kan glk, evrenin ncesizsonrasz olduu dncesi (bu, Yunan felsefesinin temel bir dn cesiydi) ile isarn dininde, evrenin Allah tarafndan yaratlm olduu ilkesinin (indncnn) uzlat:rlmasyd. Meai felsefesi bu soruya, evrenin (maddenin), zaman bakm'ndan Allah'tan sonra ortaya k m (yaratlm) olmadn; Allah'la birlikte ncesizsonrosz olarak varolageldiini, ama Allah'n, z bakmndan, evrenden nce geldiini ileri srerek cevap verdi. Bylece, evrenin ncesizsanrasz olduu dncesi ile islm dininin, evreni Tanrnn yaratm olduu
I'lerini
inancn uzlatrmaya altJ.

Soru 35 . Farabi'nin temel

grleri

nelerdir?

Farabi (872-950), varlk sorununu, zorunlu varlk kavram ile zmeye alt. Filozofa gre, en gerek, en yce varlk, var olmasn bir baka eye borlu olmayan; varlm bakasndan cimayan Tanrdr. Onun z ile varoluu, bir ve ayn eydir. Bu zorunlu varln dndaki btn teki varolonlarda ise, varolu, ze sonradan eklenmitir. Bundan tr, bu varolanlar kendi kendilerine ortoya kamayan; varoluamayan; bir bakasna gereksinim duyan, bir ba kas tarafndan varoluturulan varlklardr. Farabi'nin evren ile Tanr

76

bu ayrmlar. onun metafiziinin nemli bir yandr ve doha sonraki felsefeyi ve zellikle ibnl Sina'y etkilemitir (4G). Farabi'nin bir baka nemli gr de akllar kuramdr. Varl, Tanrdan ckorak (treyerek), gkler lemini ve daha aada bulunan bizim dnyamz ortaya koyacak bir kodemeleme olarak gren Farabi, Tanrdan bir ilk akln ktn, ondan da yeni bir akln doduunu ve bylece her seferinde, yeni bir akln. ruhun ve gk'n olutuunu ileri srer. Varlk kademelerinin (basamaklarn;n) birbirinden bu biimde ckiar (tremeleri) zorunluk iinde olur. Doa olaylarnn aklanmasnda ise Forabi, Aristote!es'ir madde ve form kuramn benimser. Tanry hem z, hem de varolu olarak kabul etmesi, yani madde ile Tanr ikiliini kaldrmas, onu, tmtanrcilara yaklatrr. Bundan tr, Farabi'nin feisefesinde, tasavvufa yaklaan bir yan vardr. Birok alanda yapt vermi bir bilgin olan Farabi'nin, bir ideal toplumun (devlet) nasl olmas gerektii konusunda da zgn gr 7 leri vardr. zellikle Plat:>n'un, Devlet, Gorgias ve Yasalar gibi yaptlarndan etkilenen Farabi insanl kapsayan toplum dncesini ileri srer. B: insanc;l toplum gr, :- 'Jnanllarn kent-devlet temeli zerinde kurduklar topyalora oranla bir yenilik getiren dnya devleti kavramn iinde tar. [40J

orasnda yapt

Soru 36 : ibnl Sina ne gibi grler ileri srd? ibni Sina (980 - 1037) da, tpk Farabi gibi, doann ack:anma smda, madde ve form kuramn temel olarak ald ve btn varlk larn Tanrdan km bir kademeleme olduunu Ileri srd. Filozofa gre, balang:c.to sadece Tanr. vardr; zorunluk tayan ve gercek olan Tanrdan, Katksz bir rlh ;kar. Bu katksz ruh, ilk nedendir. Yani, teki varlklarn ilk nedenidir. Bu nedenden. evrenin btn ruh ve bedeni trer. ibni Sina buna faal akl (etkin akl) diyor; bu akldan da gkler ve onlarn akllar doar. Bugn bize garip gelen ve daha sonraki. felsefe tarihinde nemini kaybeden bu akllar kuram (Farabi'nin de bu konu zerinde durduunu grm tk), evrenin kademeler (basamaklar) halinde dnlmesinden ve nceki yapt, s. 236. Prof. Abdlhak Kemal Yrk, Farabi'nin Cemiyet ve Hukuk Felsefesi, s. 96 ve Prof. H. Z. lken, Farabi Meselesi (Farabi Tetkiklerl l'de, istanbul, 1950); isam Dncesi, s. 242-243, istanbul 1946.
(4G) (46)

n.

her kademenin (yery;z, gkler, yldzlar, vb.). ayn zamanda akll bir varlk gibi gf:mesinden domutur. Btn bu kademeiemenin doruunda da, Tanr bulunmaktadr. Farabi ve ibni Sina'nn bu kurama nem verme:eri, evreni, kademelemi organik bir yap gibi gr melerinin sonucudur. Nitekim ibni Sina, ruhbilimsel aklamalarnda da, insan ruhunun bilgiye ve doruya ynelirken, eitli akl aa malarndan (kademelerinden) getiini syler. Bylece, varlk konusundaki metafizik aklamalar ile insan ruhu konusundaki ruhbilim sel aklamalar arasnda bir bitime ve birleme salar. ibni Sina'ya gre, insan ruhu, bilgi acs!ndan gerekletirdii gelimenin son aamasnda, varliklarn zn oluturan en genel kavram:ar, yani zleri grp kavrayacak duruma girer. Bu kavray salayan ey. ile ilintiye faal akl yl<sek aamada, ruhun bu en son ve girmesi; onunla iliki kurmasdr. Bundan tr ibni Sina, tasavvufu inceledii zaman, mutasavvflarn, akl dna karak yalnzca yaa ma ve duyma ile mutlak leme ulama abasn doru bu!m:z. Yukarda ackladm;z akllar aras iliki, ibnl Sina'nn kendine zg tasavvuf grnn temelini oluturur. ibi Sin;: icin, tasavvufta grld gibi, mutlakla birlemek, onun icir:de erirnek sz konusu deildir. Yalnzca faal aklla ilinti durumuna girmek; dgrnle rin ardndaki gercek ve mutlak varl grmek; okluk lemini birlik olarak kavramak sz konusudur. itni Sina'nn ahlak felsefesi de metafiziine dayanr ve bir baFilozof, mutluluk ve doru olan yaam kma tasavvufa yaklar. nedir? sorusuna, mutluluk, insan ruhunun kendini artmasdr. temizlemesidir; faal akla ynelmesidin diye cevap verir. yilik, ancak bu yolla bilinip tannacak ve gerekietirilebilecektir. iyiliin bu gerekletirilmesinde ve mutlulua varta, ruhun antlmasna ollr ken, tasavvuftakine benzer bir eylem ve yaama yntemi uygulanacaktr.

Soru 37 : !boi Rd'n neml nereden gelir?


Bat dncesi zerinde en fazla etki gstermi !slm filozo'flan'dan biri, belki de birincisi ibti Rd'dr (1126-1198). ispanya'da yuam olan bu nl filczof, Meai felsefesinin sekin bir tem3ildsidir. Baka bir deyile, Aristoteles'in grlerini, aklam V3 zgn bir biimde yorumlam!tr. ibni Ri.id'n, dinde c:klanrr ol.:m her eyin, akl yoluyla tantlanabileceini (ispat edilebileceini) ileri srmesi; kutsal kitaptaki (Kuran'daki) szlerin d anlamlarnn altnda

78

bir i anlamn do bulunduunu ve buna varmak gerektiini sylemesi, Bat dncesi zerinde byk etki yapt. Bununla birlikte ayn dncelerin, islm felsefesi icinde, ibni Rd'den .ok nce ve ayrntl bir biimde ileri srldn biliyoruz. Filozofun ispanya'da yetimi olmas ve Bat dnyas ile yakn iliki icinde bulunmas, etkisinin byklnn bir nedenidir. Bu etkinin byk lde ibnl Rd'den gelmesinin bir baka nedeni de, eitli koullardan tr, Bct dnce dnyas:nn, islm felsefesini tm olarak gerektii gibi tanyamam olmasdr. Durum ne olursa olsun, ibni Rd, byk bir aklc filozof olarak ortaya ckyor. Gazzcli'nin, filozoflar eletirisine, kesin bir eletiriyle cevap veren; maddenin ve hareketin ncesizsonrosz olduunu, hareket olmakszn zamann dnlemeyecei ni. insan ruhunun lmsz olmadn; lmsz:n, bir kimsenn n.hunun, :dl<ten sonra sonsuz olarak yaamak anlamna gelmeyip, arcak insanlk iinde, yani gelecek kuaklarda yaamak anlamna geldiini savunan ibni Rd'dr. Filozofun her eyden nce al<l ve deneye dayanarak, islm dini dogmalar karsnda bu grleri savunmas, onun felsefesel dneeye ballnn kesin kantlardr. Boty etkilemi olmas:na ramen, ibni Rd'n bu grlerinin, Katalik kilisesi tarafndan 1240'tan 1513'e kadar yasaklanm olduunu da belirtmek gerekir.

Soru 38 : Gazzali, felsefeyl

nasl eletirdi?

lslm dncesinde, bilgikuram alannda yaplm en Ilgi ekici lrdeleme ve eletiri, qazzali'nin (1058-1111) yaptlarnda grlr. Gazzali, kesin bilgiye nasl ulaabiliriz?, hangi bilgi alannda, kesinlikten sz edilebilir?, duyularn ve akln salad bigilerin salam l ne ldedir?, felsefe ve metafizik, kesin bilgiler verebilir mi? gibi sorular sorarak, bunlara cevap vermek istedi. Daha gene yala rnda, nl bir bilgin, kelcmc ve filozof olan G:zzoli, zamanla, felsefenin zmlerinden kukuya dt, bunlardan uzaklat ve sonunda, tasavvufa ve mistik dneeye yneldi. Gazzali, her eyden nce, bilgilerimizde kesinlii, salaml arar. Motematiin ve mantn, zerinde herkesin birletii, herkesin kabull&ndii bilgiler verdiini syler. Bunlarn kesinlii, arat:rm:: alanlarnn iy;ce snrlanm olmasmdan gelmektedir. Buna karilk Gazzali, felsefenin; varlk, Tanr, ins:n ruhu, Tanr ile varln ilikisi. insan yacmnn anlam gibi konular arot<ran blmnn, yani metafiziin selam bilgiler verernediini syler. nk filozoflar, bu konular ze-

79

rinde bir anlamaya ve uyumaya varamamlard; her biri, ayn kobir baka gr sovunmutur. Ayn genel grten. hareket eden iki filozof bile, birbiriyle anlaamamokta; farkl sonuelara varmdo,
maktadr.

Gazzali, bilgi konusundaki genel eletirisine, duyularn bizi alortaya koyarak balar. Metafizik konularda akl n, kesin doruluklara varabileceinden de kuku duyar. Ve bunu, daha nceki filozoflarn, keimclarn, mutasavvflarn ve batnilerin leri srEn zorlu dkieri grleri inceleyerek ve eletirerek temellendirir. eletirilerini filozoflam yneltir. Akl:n, felsefe ve metofizik olannda ele ald sorulara cevap vermeye alrken, kendi kendisiyle celime Yf.' dtn; zerinde herkesin birleebilecei salam zmler ge~ tirernediini syler. Ayrca, filozoflarn, akl ile inanc (iman) birle tirmeye cal~.malarnn da bir baarszlk ve yanlma olduunu ileri srer. Gczzali'ye gre, dindeki yaradl fikri, felsefeyle acklona maz. Akln ve bilginin eletirilmesiyle ie balayan Gozzali, bu ele tirilerden yeni bir telseteye yne:mez. Bilgi konusundaki kukuculuu, dne ve inanca ynelmesiyle ve sonunda, tosovvufu benimsernesiyle sonuclanr. uGazzali icin, okila iman arasndaki bu dromda, snla cek bir yer kalr ki, o da tasavvuftur. (H) Grzzali, akl lle inanc (felsefe ile dini) kesin olarak ayrarak, sonunda inanc secer. Ahlakl yaam, Tanr ile birlemenin ve doruya ulamann bir hazrl olarak grr. insanolunun, ahlakl yaam boyunca, ktlklerden or narok, doruyu grp kavrama ve sevme (ak) yoluyla Tanrsal birlie ulnoca:n dnr. Gazzali, bu grleriyle, Bat dncesi ze rir.de derin etkiler yapm zgn bir dnrdr.
d(.tabileceini

Soru 39 : iraki felsefesi nedir?


dncesinin, eski Dou din ve felsefelerinin etkisinde ilgi ekici bir baka akm do, iraki feisefesi diye anlan c rdr. Ak mn kurucusu ahobeddin Shreverdi (1155-1191), Zel'd~t dininin etkileri ile meai felsefesinin ve tasavvufun grlerini yeni bir sentez iinde birletirmeye alt. rak, nur felsefesi> anlam:na geliyor. (lS) Bu szck, gnein, douu srasndaki aydnln, parlakln da dile getiriyor. Bu bakmdan irak i<elimesi, mecaz olarak, ayn zamanda, bilgelik va isarn
olumu
{ 47 )

(4S)

Prof. H.Z.iken, lslm Dncesi, s, 291, Istanbul, 1946. nceki yapt, s. 306.

so

Tanr-bilimi; Tanr gereini

ya

mistik yolla kavramak: bu bilgeliin ortademek oluyor. Bu anlamda irak, varlr. i gereini ortaya koyan kaynak olduu gibi, bilincin, bu ortaya ka salayan cabas ve ynelii de oluyor. Ayrca irak szc, okila kavranan en yce gereekierin douundan (Dou'sundan) gelen bir bilginin gnl gzyle ulat kavramlar ve mistik deneyleri ortaya koyan bir felsefeyi de belirtiyor. Bu szck, Doulularn mistik bilgisi olarak da anlalabilir. Henry Corbin, irak szcnn, Dou, cdou anlamlar zerinde nemle durarak, lraki felsefesinin, Dou bilgeliine zg ve onun zgn bir biimde gelitirilmesinden doan bir felsefe olduunu ileri srer. (49) iraki felsefesi, mutlak doruluun (hakikatin), ne mutasavvflarn sand gibi yalnzca mistik deney ve yaantyla, ne de meai felsefesinin ileri srd gibi, yalnzca dncenin mantksal bir biimde ve adm ad1m ilerlemesiyle elde edilebileceini syler. Shreverdi'nin felsefe yntemi, akl-sezgisi'dir. Shreverdi, Zerdt dininin etkisinde kald gibi, YEni-Piatonculuun da etkisinde kalmtr. Nitekim idealar ve varolanlar, iraki felsefesinde, nur ve karanlk kavramlar ile dile getirilir. Gerekleri, aklsezglsi ile kavramak, insanlor, karanlktan nura, yani aydnla yava yava yaklatrr. Btn nurlarn birletii en yce nur, yani nurlarn nuru ise Allah'tr. Burada, doru olana ulamak asndan, Shreverdi'nin, muttasavvflar tarafndan kullanlan yntemleri benimsedii grlyor. insan, bu ynt~mler araclyla, benliini (nefsini) eiterek ve artarak, bu yksek nurlar kavrayacak duruma gelir. insan ruhunun bu ineelmesi ve Tanrsal gercekleri kavramas, yalnzca peygamberlere vergi deildir; benliini temizleyen herkes bu mertebeye ulaabilir. Bylece, varlk konusunda snrl bir bilgi' deil: gelmi geemi ve olacak her eyin bilgisi elde edilebilir. Shreverdi, akl, sezgiyi ve Insan benliinin arnmasn, doruluk lara ulamann yolu olarak grd{l halde, elde edilen bilgileri. yol~ nzca varln bilgisi olarak deil, zamanst ve gelmi geemi ve olacak her eyle ilintili bir bilgi olarak dnmektedir. Bu bakmdan onun bilgi anlay. kehanet, mneccimlik, gaipten haber alma gibi olanaklar da iinde tad iddia edilen bir bilgi anlawdr. lrakt felsefesinin ilgi ekici yan, tpk meailer gibi, Insan aklnn kavroycbilecei kesin bilgilerle ie balad halde, sonunda Tanrsal bir bilgiye, yani her eyi bilen evrensel bir akln bilgisine vanlabilececk (douu)

(49)

Hlstol-e

de la Philosophle

Jskmique,

s. 284-304, Gallimard.

1964.

81

F.: 8

(!ini Ileri srmesidlr. Bu bakmdan lraki felsefesi. oklclktan, akti dclk'a ynelen bir bilgikuram zerinde- temellenmitir.

Soru 40 : lbnl Haldun'un tarih felsefesi, maddeci bir tarih griii mdr?
Bat dncesini etkilemi bir baka 1slm bilgin ve dnr de ibni Haldun'dur (1332-1404). Toplumlarn ortaya k, gelime ve k yasalarn aratrm olan bu filozof, tarih bilimi ve felsefesi olannda nemli bulular ortaya koydu. Toplumlar ve tarihsel -olaylar incelerken, Tanry ya da herhangi doast gizli bir gc deil; incelenmesi, gzlenmesi olanakl olan doal olaylar iin iine sokan ve aklamalarn yalnzca bu olaylara dayanarak yapan bni Hadun. tarih biliminin ve felsefesinin kurucusudur. bnl Haldun'la birlikte, tarihsel olaylarn aklanmasnda temel olarak alnan gereklerin. deneyst akl ve gzlem alanna kaydn; aknlktan ve akld alandan, ikinlie yneldiini ve bylece tarihin, yazg ya da Tanr gcyle deil, somut olaylarla (corafyann, ekonominin etkisi gibi) akland n gryoruz. Demek ki, doada olduu gibi, tarihte de akl, dn bir akilsallk ce ve gzlem yoluyla kavranabilen bir beiirlenne, (rationalite) bulunduu ileri srlyor.

ibni Haldun, toplumlar, biyolojik varlklar. organizma!ar gibi grr. Yani toplumlar da, tpk organizmalar gibi doar, byr ve lrler. Uygarlklar ve imparatorluklar, kocnlmaz bir biimde ykseli ve ykl dnemlerinden geerler; tarih, art arda gelen ve kapal bi rer ember izerek, balad yere dnen toplumlar gsterir bize. Bu grlere dayanarak, ibni Haldun'un ktmser ve bir bakma ncedenbelirlenmilik dncesine dayanan bir tarih felsefesi ileri srd sylenebilir. Ne var ki, bu grlerine ramen ibnl Haldun, toplumlarn temelinde corafya koullarnn ve ekonomik koullarn bulunduunu, tarih olaylarnn bunlar tarafndan belirlendiini syleyerek, zamannn ok ilerisine uzanan; gnmzde de, geerliini koruyan dnceler ileri srm ve aklamalar yapm bir dlnrdr. ibni Haldun'o gre, insanlar toplumlar kurmaya yneiten neden, icgdlerinin. tek balarna retim yapamamalar ve nsanolunun Insanlarn birlikte yaamak hayvana oranla daha gsz olmas; zorunda bulunmasdr. Toplumlarn aralarndaki farklar ise, corafya koullarnn farklarndon gelir. Ayrca ekonomik koullarn ve olaylarn da, toplumlar zerinde kkl bir etkisi vardr. ibni Haldun, kavimleri ve toplum biimlerini, ekonomik retim tarziarna gre ayrr

82

ve snflandrr. Kavimlerin trelerinde ve kurumlarnda grlen farklar, bu kavimlerin geimlerini salay tarzlannn farki~ olmasyla aklar. Toplumun manevi yaamn ve insanlarn ruhsal zelliklerini, o toplumdaki geeimin (maddesel yaamn) solan tarzna. retimin biimine, ekonomik koullara yani maddesel koullara balar. Bilindii gibi, maddeci tarih felsefesi de, toplumlarn bicimlenmesini. toplumsal olaylar, kurumlar ve insann manevi yaamn, ekonomik kouJ1 larla, retim tarzlaryla acklar. Bu bakmdan ibnl Haldun'un, mad df:ci bir tarih gr ileri srd ve Karl Marx'a nclk ettii sy lenebilir. uo

Soru 41 :

Hristiyan

Skolastiinln

zelilkleri nelerdir?

s,

Hristiyan dininin, Yunan felsefesi ile daha balangta karlama bu dinin felsefe karsnda savunulmasn ya da din ile felsefenin uzlatr:lmosn gerektirdi. Hristiyanln yaygnlat ilk yzyllarda, bu dini savunan dnrlerin ortoya ckt grlyor. Bylece, H ristiyon dini cercevesi icinde, bir Patristik Felsefa olutu (bkz. Soru 24). Dokuzuncu yzylda, Scottus Eriugena, Hristiyanlk ile Yeni-Piatonculuu uzlotrmaya cat. Bununla birlikte gercek Hristiyan Skolastii denebilecek dnce hareketi, a:cak onbirinci yzylda ortaya ckt. Daha nce de belirttiimiz gibi Skolastiin amac. imanla akl, dinle felsefeyi uzlatrmakt. Bylece, Kilisenin ileri srd dogmalar (din ilkeleri), felsefe ve bilgi acsndan yorumlanarak dinselbilimsel bir sistem haline sokulmaya alld. Hristiyan Skolastik dnrlerinin hepsi de, zerinde tartlmaz din ilkelerinden hareket ediyorlard; bunlarn doru olup olmadn aratrmyor ve tartma ya girimiyorlord. Bunlar, yalnzca iman edilmesi gereken ilkelerdi.

Soru 42 :

Hristiyan Skolastilnln

byk temsilcileri kimlerdir?

Skolastiin ilk byk temsilcisi ve bir bakma kurucusu, Anselmus'tur (10331109). Bu dnrn benimsedi!'ji nl anlamak icin inanyorum sz, Skolasilin dnme tavrn ve felsefe ile din ara

(OO) Prof. H.Z. lken, islm Dncesi, s. 341, istanbul. 1946; R. Garaudy, Sosyalizm ve islmlyet, s. 55-64, cevirenler: D. Avcolu. E. Tfekci. Yn Yaynlar.

83

snda nasl

bir

Iliki

kurduOunu

.akca gsterr. Tanrnn varlt)n

ve

Hristiyan dogmalarn savunmak icin Skolastlk, ibnl Sina ve lbnl Rd gibi lslm filozoflarnn yaptlar araclyla tand Platon ve

Aristoteles felsefelerinden yararlanarak kl krk varm. akl almaz mantk oyunlarna girimitir. Skolastik dncenn en byk temsil cisi Aquino'lu Thomas'tr (1225-1274). Bu dnr, anlay gcne nem verir, inanaym diye biliyorum, kavryorum, der. Ama bitginin yine de inancn yerini tutamayacan ve ona, sadece bir hazrlk olduunu ileri srer. Bir baka pyk Skolastik dnr, yani Duns Scotus (1270-1308), Istence (iradeye) nem verir; onun, akldan nce geldiini, Insann, isteyen bir varlk olduunu syler. Oncnc yz ylda. Skolastik byk temsilcilerini yetitirmi, ama ayn ca{lda, ya va yava yklmaya da yz tutmutur.

Soru 43 :

Skolastlln yklmasn

.la

tartlan

dile getiren ve zerinde en faz sorun neydi?

Skolastlln gelimesi ile birlikte ortaya ckan ve onun ykln dile getiren sorun, felsefe tarihinde tmeller sorunu diye tannr. Burada sz geen tmeller, daha nce Platon ve Aristoteles fel sefelerini ele ald{lmz zaman zerinde durduumuz varlklarn zle rldir; idealardr; onlarn tmnde bulunan ve ortak noktay oluturan genel kavramlardr; baka bir deyile, varolonlarn Iine girdii (icinde topland) snflardr: trlerdir. Platon, bu tmellerin, varlklardan n ce, onlarn dnda var olduunu; bir bana ve nesnel bir varl{la; lmsz bir gereklie sahip bulunduunu ileri sryordu. Platon'un bu grn benimseyenlere, Hristiyan Ortaa felsefesinde, ger cekciler; bu gre de gerekilik denir. Buradaki gercekcilik, tmellerin gerek olduunu kabul etmek anlamna gelir. Oy~a tmeller, maddesel deil ruh ve dnceyle ilintili manevi bir gercek olduk lar Iin, aslnda bu gre idealizm demek gerekirdi. nk bu grte, maddeye oranla dnselin ve manevinin yani kavramn, her eyden nce geldii ileri srlyordu; Bunun tersini, yani mad~enin ya da evrenn dnce ve ruhtan (manevi bir ilkeden) nce geldiini ve bamsz olduunu syleyeniere ise gercekci demek doru olur. Nitekim bugnk felsefe terminolojisinde de, gercekci (realist) ve idealist terimleri, bu anlamda kullanlr. Bundan tr, Ortaada tmellere Ilikin olarak ileri srlen gercekci grle, bugnk anlamda gercekciliki birbirine kartrmamak gerekir. TOmelierin gercek olduunu kabul edenlerin banda Anselmus

84

geliyordu. Skolastlk cnde Arlstoteles felsefesi a!')r basp, tmellerln. Proton'un ileri srd biimde varolanlardan apayr bir gerceklikleri olmad, ama oncak varolanlarn iinde bulunduklar savun.iunca, bu soruna ilikin yeni bir gr ortaya kt. Bu gr savunan Aquino'lu Thomas, gercekcilii lml duruma getirerek, tmelierin nesnel olduunu, ama varolanlarn icinde bulunduklarn ileri srd. Bu grlere kart olan adclk (nominalizm) ise, tmelierin varolonlarn dnda var olmadiklar gibi, bir gerceklike de sahip olmadklarn yani nesnel deil znel olduklarn ve sadece birer ad olarak grlmeieri gerektiini ileri srd. Adeln nl temsilcileri, Duns Scotus ve Occar'l William'dr (1300-1349).

Soru 44 : Bu

tartmann

nemi nereden geliyordu?

Tmeller tartmasnda. adclk, genel kavramlarn (genelin),. tek tek varlklarn dnda bir gereklii olmad!')n syiyor; cgercekciler Ise bunun tersini savunuyorlard. ilk bakta, sadece bilgiye Ilikin gibi grnen bu tartma, aslnda Hristiyanln, bu dinin tanrbilimi nin ve Kilisenin temellerini sarsacak bir nitelik tayordu. nk genelin, sadece ad olduu kabul edilirse, Kilisenin genel dogmalar ve tek tek insanlar karsndaki stnl ve daha yksek olduu Ileri srlen gereklii inkr edilmi olcakt. Baka bir deyile, cgercekciler, Tanr ya da ruha ilikin dogmalarn (genel kavramlarn} nesnel varl olduunu syleyerek Hristiyan dinini ve buna bal o!arak Kilisenin varl~n savunuyor ve pekitiriyorlard. Buna karlk adclor, dogmalar. dini ve bylece kilisenin temellerini crtmeye yreliyorlard. Adclk, savunduu bu grle, felsefe ve bilimi, akl ve deney olanna yneltiyor; dogmalardon syrmoya cal!yor ve bundan tr daha ock ve ilerici bir dnyagrnn temelini oluturu yordu. Ortacado, bu sorunun ve tartmann bylesine nem kazanmasnn nedeni de, ite bundan dauyordu.

85

IV. BLM
YENiCAGDA FELSEFE

Soru 45 : Rnesans
Skolastlin yklmas

dncesinin

temel zellikleri nelerdir?

ile birl.ikte, bilgi sorununun yeniden ete btn kabullenilmi bilgil~rin ve aklamalarn tesinde gzlem ve deneyle yeniden incelenmesi; doru dnmenin ve salam bilgilerin elde edilmesini salayan yntem zerinde alma: bilginin, insanolunu doaya egemen klan en gl ara olduunun anlalmas, Rnesans dncesinin belli bal ayrt edici zellikleridir. Bylece bu dnemde, dinsel inan ve otoritenin yerine, akl ve deney geer. Rnesans insan, doa ile kendi arasndaki btn perdeleri kaldrarak, hem doaya. hem de kendine yeni bir gzle bakmak; do cy ve kendini yen bir gzle incelemek isteyen insandr. Rr.esansla birlikte, matematik ve fizik bilimlerinin byk bir gelime gstermesi, bu tr bir dn tarznn -ortaya kmasna yardmc olmutu. Ayrca bu dn tarz. Ortaadan nce, insanolunun bilgi ve kltr alannda vermi oldu!)u rnlere byk bir ilgiyle dnlmesine, bunlarn incelenmesine ve benimsenmesine yol at. (Buna, Hma nizma hareketi denir.) Bu arada Yunan felsefesi ve bilimi zerinde nemle duruldu. Rnesans dncesi, dogmalarn, inancn ve otoritenin tesine geerek, insann kendine yeniden dnnn ve bam sztamasnn nemli bir aamasdr. Bundan tr Ortaaa oranla. Insan dncesinin yeni bir ileri atln ve zenginlemesini dile ge tirir. Bilginin sadece kuramsal br ey olmad; doa yasalarn kavramann, doaya egemen olmay salayablecei dncesi de, yukarda belirttiimiz gibi, Rnesansn en belirgin zelliidir.
alnmas; doann,

Soru 46 : Bilimsel ampirlzmin kurucusu kimdir? Ingiliz filozofu Francis Bacon (15611626), tmevarmc mant, bilgikuramnn temeli olarak ele alm ve bu adan Skolastle kar
eletrmelere girimitl.

felsefesinin

balangc

Bundan tr Bacon, olarak kabul edilir.


86

hakl

olarak,

Yenia

Bacon'a gre bilimler, yzyllar boyunca kt bir durumda kal- gzlem ve deneye dayanacaklar yerde, birtakm ie yaramaz mantk oyunlarna kapldklar icin, doann kavranmasnda, yasclarn bulunmasnda ve insanoluna yararl olma konusunda baan gsterememilerdi. Bilim doaya dnmeli: doa olaylarn gzlem va deneyle; trnevarm yntemleri ile incelemeliydi: salam bilgiler elde Bundan tr, deneyle ve etmemizi salayacal< biricik yol buydu. maddesel varlklarla uramonn kt bir i oldut grn bir yana brakmak gerekiyordu. Ayrca, nyarglar ve yobazl da bir yana atmak zorunluydu. Romallar anda olduu gibi sadece ahlak ve siyaset felsefesiyle uramak da yanl bir tutumdu. Ortaa da ise sadece tanrbilimle uralmt: oysa bu da yanl bir tutumdu. Bilimlerin bu engellerden kurtularak ilerlemeleri icin, onlar sa lam temeller zerinde kurmak gerekiyordu. Bilim, gzlem ve deneyden baka kaynak tanmamal; baka bir otorite kabul etmeme!iydi. Ayrca, salam bilgiler edinebilmek iin, eski soyut kuramiar ve nyarglar, btn dnce yaamndon karp atmak gerekiyordu. Bylece bilim, tmevanrn zerinde, yani doa olaylarnn tek tek incelenmesinden genel yasalar karma yntemi zerinde kurulabilirdi. Bacon, gzlem ve deneye dayanan trnevarm ynteminin temel kurallarn ayrntl bir biimde ilk olarak ortaya koymutur. Bundan tr, bilimsel cmplrizmi, felsefe acsndan ele alarak aklam ve temellendirmi d nr olarak kabul edilir.
mlard;

Soru 47 :

Descartes'n

Yntemsel

Kukusu

nedir?

Bacon'un yan sra, Yenia felsefesinin bir baka byk temsilcisi, Fransz filozofu Rene Descartes'dr (1596-1650). Bu dnre gere filozofun grevi, salam bilgilerin elde edilmesini salayacak temelleri almaktr. Filozof, bilgi alannda, her eyden kuku duyo cak, her eye yeniden balayacaktr. Duyularn salad kesin olmayen, aldatc bilgilerden; evremizin etkisinde kalarak kabul ettiimiz basmakalp grlerden, inanlardan, deerlerden ve btn geleneklerden syrlmamz zorunludur. Filozof, doruluu tek bana bulmaya almaldr. Ama bu, filozofun, soyut ve dnya ile ilintisiz bir dn ct> yaps kurmas demek deildir. Asl amac, insana yararl olacak salam bilgilerin ortoya konulmosdr; bu bilgilere ulatracak yolla rr ve ilkelerin belirtilmesidir. By!ece. hem felsefe, hem doa bilimi, hem de ahlak alannda, insanolunun Iine yaroyacak ve mutlu bir yaam srmesini salayocak temeller ortaya konmu olacaktr. Des..

87

cartes, tpk kukucu filozoflar gibi Ie balar. Bildi~imiz her ey den kuku duyar; her eyi inkar eder; dmzdaki varlklarn var olup olmadn bile bilemeyeceimizi ileri srer. Ama filozofun amac, insan dncesinin salam bilgiler elde edemeyece~ini gstermek deildir. Descartes, tpk matematikteki gibi apock bilgilere, felsefe clan!nda da ulamak icin kukuya bavurur. Onun kukusu, salam bilgilere vormomz olanakl klacak bir aratr. Filozofa gre, bu kuku aracl ile, felsefede de kesin bilgilere ularz. Demek ki Descartes'n kukusu. ynteminin bir parasdr; bir yntemsel
kukudur.

Soru 48 : Kuku sonunda vardmz Ilk, hangisidir?

apak ve kesin bilgi

eitli Descartes, cevremizde, eitli biimlerde ve yaplarda, zellikleri olan nesneler grdmz syler. lk bakta, bu nesneter nasl grnyorlarsa yleymi gibi gelirler insana; onlarn var olduklar!na inanmzdr. Ama sorunu daha yakndan irdeleyince ku kuya kaplmamamz olanakszdr. Bu nesneleri bize tan!tan duyular. mzdr; onlar hakknda, grerek, elleyerek, tadarok, iiterek. koku yoluyla bilgi ediniriz. Ama duyularn. her zaman salam bilgiler ver mediklerini, bizi aldattklarn da biliriz. Bir eyi grdm sanrm. oma kimi zaman o eyin, aslnda, grdm sandm ey olmadn fark ederim. Duyular bizi arasra aidatkiarna gre, belki de her zaAldatmadklarndan emin olamayz. yleyse, man aldatmaktadrlar. dmzdaki nesneler dnyas, belki de sadece bir hayal ve kuruntudur; herhangi bir gereklii yoktur. Cevremizde grdmz insanla rn da, kendimiz gibi duyan ve dnen yaratklar olduunu kabul etmiizdir; ama bunlarn ruhtan yoksun. bir eit makina olmas olasl(j de vard:r. Onlarn canl ve ruhlu varlklar olduundan emin olamoyz: sadece yle olduklarn sanrz. Ryalorda, bir yere gittiimizi. u ya da bu ii yaptmz gryoruz. Ne var ki. uyandmz zaman, bunun bir kuruntudan ileri gitmed 1 inl; bir aidan olduunu da farkediyoruz. Ama belki de btn yaamm:z bir ryactan baka ey deil dir: belki. t;pk ryada olduu gibi, btn yaammz boyunca bir yanlma iindeyiz; demek ki kendi varl!':jmzdan do emin olamoyz. Tanrnn bizi yanlttn do dnebiliriz; matematik bilgilerin kesinlii bile kukulanlacak bir eydir. yleyse geriye ne kalmaktadr? Geriye kalan ve artk kendisinden kukulanamayaca(jmz kesin bilgi, bu kuku duyuumuzun ken

88

disinden

kukulanamayacamz

duyduOumuz srece, kendisinden artk duymakta oluumuzdur. Ama kuku duymak, dnmek demektir. yleyse dnmemizden kuku duyamayz; onun yani dncemizin varln, bir kesinlik ve apocklk olarak kabul e~memiz gerekir. Dndmze gre, dnen bir varlk olarak var olmamz zorunludur. Dndmz halde var olmamomz olanakszdr. Bundan tr Dnyorum, yle ise varm senucuna ulam oluruz. Bu kesin bilgi, Descartes felsefesinin temelidir.. Filozof bu kesin ve apock ilkeden hareket ederek, Tonrnn v.: d;dnyann var olduu sonucuna varr; bylece eitli varlk alan larn incelemeye devam ederek felsefesini kurar. Descartes, duyulardan ve deneylerden deil; dnceden, bilineten ie balar; doOruluklar akl ve dnce yoluyla ortoya koyar. Bundan tr Descartes, ampirik deil aklc (rasyonalist) bir filozoftur. Ayrca, insan dnce sinin salam bilgilere; kesin doruluklara ulaabileceine inanr; bundan tr de kukucu deil, felsefesel anlamda dogmatik bir filozoftur.
ey, kuku

kmaktadr.

Kuku

Soru 49 : Descartes,

Tanrnn varMn

nasl

tantlar

(ispatlar)?

Filozofun, btn kukulardan sonra, dnce ve bilincin varln don kuku edilerneyecei sonucuno vardn grdk. Ama. bilincimiz konusundaki bu apock ve kesin bilgiy!e yetinemeyiz yalnzca; bilinten dar kmamiz ve ddnyadaki nesnelerin varl ve zellikleri konusunda kesin bilgiler edinmem!z zorunludur. Oescartes, biline ile ddnya arasnda kpr kurabilmek icin Tanr fikrinden yararlanr. Filozofa gre, insan ruhunda doutan bulunan (yan doutan sonra. duyular aracrl ile dardan gelmemi olon) fikirler vardr; Tonr fikri de, yani sonsuz ve yetkin bir varlk hakkndaki fikir de, bu trdendir. Bu en yetkin ve en gercek varlk fikri. bize nereden ge:mltir? Bu fikir, duyularmz yoluyla gelmi olamaz, nk duyularm!z bize tantt eyler, yetkin (kusursuz) varlklar deillerdir. Biz kendimiz de yetkin bir yaratk de:liz; eksik ve snrl bir vorlz. yleyse, bu fikri bizim ruhumuza koyan, Tanrnn l;en(lisidir; demek ki Tanr vardr. Oescartes, tanrnn varln tantlamol< icin, ik:nci bir kant (delil) daha kullanr. Bu kant, felsefe tarihinde varlkbilimsel kan:t (conto!oiil< kant) diye n kazanm ve Ortaada Ar.selm.s tarafndan ileri sr!mtr. (:> 1 ) Bu kant yle zetle(M) Prof. H.Z. lken'e gre. varlkbilimsel kanb ilk kullanan filozof lbnl Sina'dr: islam Dncesi, s. 257, istanbul, 1946.

89

yebiliriz:

Tanry

en yetkin, cen gerek

varlk

olarak

kavryoruz.

Tanrnn var olmadn dnrsek, ondan bir zellik eksiimi olur;


varla sahip olmamokla, yetkin olmaktan ckmtr o: nk yetkin olanda, hicbir eyin eksik olmamas, varln da bulunmas gerekli dir. Demek ki, en gercek ve en yetkin varlk kavramn, varl da Bu olan bir eyi gsteren kavram olarak dnmek zorundayz. kavram. varl olmayan bir ey olarak dnrsek kavrarnda bir celime ortoya ckar. En yetkin ve gercek varln var olmamas dncesi, mantk bakmndan bir celime olduuna gre, bunun kartnn yani en yetkin varlin varolmas dncesinin doru olmas zorunludur; demek ki Tanr vardr. Tanrnn varlnn tantlanmas, Descartes'n felsefesi asndan byk nem tar. nk ddnyann varln kabul etmek icin, filozofun, Tanrnn varln tantcmaya calmas zorunludur. Bylece, dGncenin ve kendi varlm:n kesinliinden ve apacklndan, d dnyann varlna gecebilirim: ddnyann var olduunu, ona ilikin salam bilgiler edinebileceimi syleyebilirim. Nitekim Descartes, Tonrn:n insan yanltabileceinden korkmutu. Bu korkusu her ey den kuku duyduu zaman ortoya ckmt. Ama yetkin bir Tanrnn vcrolduunu ileri srp temellendirdikten sonra, filozof, bu yetkin varln yanltc olamayacan do ileri srer: nk Tanr yanltc olsa yetkin olmaz. yleyse, ddnya vardr ve ono ilikin salam blgiler elde edebilirim. Bylece filozof, felsefesinin teki olanlarna geer.

Soru 50 : Descartes felsefesinin temel zellikleri nelerdir? Descartes'a gre, doada iki temel varlk; iki tz (cevher) vardr: bunlar, btn varlklarn ilkesi ve kaynadr. iki tz de, yaratlm tzlerdir. Asl tz ise kendi kendisinin nedeni olan Tanrdr: ve Tanr scnsuz tzdr. Varatlm tzlerden biri dnce (ruh, bilin) teki yer-kaplamadr (madde, beden). Filozofun dnd evren, ikiye ayrlm bir evrendir: bundan tr felsefesinde bir ikicilik vardr. Dncelerinde, Ortaca:n etkisi ile Yenico dncesinin kaynaklar; idealizm ile maddecilik (materyolizm) yanyana yer alr. Maddenin ve doa dnyasnn mekanik nedenlerin etkisinde olutuunu. deiiklik ler gsterdiini kabul eder. Hatta hayvanlar da, tamamen mekanik nedemlere balar; bir makina gibi ruhsuz varlklar olarak dunr. In son bedeni icin de ayn eyi ileri srer. Ruhun ve duncenin, bam s: ve kendi bana bir tz olduunu syledii gibi, bilincin ve dn-

90

cenln dnda, maddesel bir ddnyann da ba!')msz olarak var olduOL:nu kabul eder; bu bakmdan, gercekcidir, yani realisttir. Ama filozof, birbirinden bamsz bu iki tz arasndaki ilikiyi gerektii g!bi ac:klayamamtr. rnein insanda bu iki tz, ruh ve beden olarak bir arada bulunmaktadr ve ruhun beden, bedenin ruh zerinde etkileri sz konusudur. iki ayr tzn, nasl olup da iliki haline girebildikleri ve birbirlerini etkiledikleri sorunu, Descartes tarafndan salam bir zme ulatrlamam ve daha sonraki felsefeyi bir hayli uratrmtr. Soru 51 : Descartes'tan sonra, felsefe hangi ynlerde
geliti?

Descartes, dorulua ulamada, salam bilgller edinmede, dn cenin ve bilincin tad nemi artaya koymutu. Varla ilikin ack l:malarn. bu dnceden ve bilinten. yani ben'den ve zneden kalkorak yapyordu. Ona gre. bir eyin varl ve doru olmas. bilince dayanlarak ortaya konabilirdi. Biline ve dnce, yalnzca duyularn verdikleriyle yetinmek, onlarn saladklar bilgileri yalnzca kabul et mek durumunda deildi; bu verileri ilemek, bicimlendirmek, bir sis-. tem haline sokmak zorundayd. Biline ve dneeye Descartes felsefesinde verilen bu nem, daha sonralar felsefesel dncenin ken di kendisi zerine dnmesi; bilince ve dneeye ynelmesi sonucunu dourmutur. Ama Descartes'n ayn zamanda, dnceden bamsz ve mekanik nedenlerle ileyen bir madde dnyasn da kabul ettiini syledik. Filozofun bu gr de gzlem ve deneye dayanan; elde ettii bilgileri matematik formller halinde yani nicelikler halinde ack Inmak amacn gden doa bilimleri zerinde olumlu bir etki yapm tr. Felsefe acsndan ruha, dneeye ve bilince verilen nem, idea list ya da spiritualist akmlarn gelimesine n ayak oldu. MalebHusserl gibi filozoflar, ronche, L~ibniz, Maine de Biran, Bergson, Descartes'n felsefesindeki bu yan yorumlayarak gelitirdiler. Filozofun maddeci yan ise Diderot, Helvetius, Marx gibi dnrlerin fikirleri zerinde etkili oldu. Bundan tr. Descartes'tan sonra Bat felsefesi, gnmze kadar, genel olarak bu iki ayr dorultuda gelime gsterdi. Soru 52 : Ingiliz felsefesinin temel eitimi neydi?
Bacon'n,

her

eyden

olaylarnn saptanmasna

nce duyulara, gzleme, deneye ve doa ve yasalarnn bulunmasna nem verdiini

91

grmtk. Bu zellik, daha sonraki ingiliz felsefesinde de a~r basmt. Bundan tr. Avrupa ktasnda felsefe, aklc ve dogmatik bir ynde geliirken, ingiltere adasnda, ampirik, maddeci ve kukucu bir renge bnd. Nitekim l'homas Hobbes (1588-1679), Tanr vt: ruh gibi metafizik konulardon ok, doa olaylarn ele alan bir felsefe ortaya koydu. Hobbes'o gre, insan icin nemli olan ey, doa olaylarnn ceden bilinmesidir (kestirilmesidir). Bunun icin zlem ve deney yapmal: doa olaylar, matematiin yardmyla acklanmaldr. Felsefe, dorudan doruya ve yalnzca Cisimlerle uramaldr; cisimlerin hc:reketini incelemelidir. Filozof, var olan her eyin bir elsim olduunu ve cisimlerin de doal ve yapay olmak zere ikiye ayrldn syler. Yapay cisimlerin en nemlilerinden biri, devlettir. Hobbes'un toplum ve devlet kuram, byk etki yapt. Bir doa yarat olan ;nsann, her eyden nce kendisini dndn, kendi varln korumeya altn nl insan, insann kurdudur szyle di!e getiren fi:ozof, insanlar aras nda srekli ve karlkl bir sava bulunduunu ve balangta var olan bu ilkel ve doal durumun, daha sonra yine insanlar_ arasnda bir szlemeye, yani devletin yaratlmasna yol act n syledi. Bylece, Hobbes'a gre insanlar, kendi tek tek istenelerinin (iradelerinin) yerine, hepbirlikte baeecekleri bir istenci, yan devleti koyarlar. Hobbes, bu dncelerden hareket ederek mutla kiyetci ynetimi savundu. Ahlak bakmndan da, devlete yararl ola nn Iyi, zararl olann da llkt olduunu syledi.

Soru 53 : Spinoza

tzt

deyince ne

antyordu?

Spinoza (1632-1677), Descartes'n ileri srd tz kavramndan yola ckar. Tzn, var olmak icin kendinden bakasna gereksinimi olmayan ey oiduunu syler. Ama bu tanm gereince, bir tek tz kabul etmemiz gerekir. nk, yalnzca kendisi dolaysyla var olan ey, zorunlu ciarak sonsuzdur: nk, herhangi bir ey tarafndan belirlenmemitir ve snrlanmamtr. Bundan tr Doscates gibi birden fazla tzn olduunu sylemek yanltr. Yalnzca bir tane sonsuz tz var olabilir. Bu mutlak tz, btn varlklarn gercek nedenidir; her ey ondan tremitir. Madde ve ruh, bu tzn iki yz gibidir. Spinoza, bu sonsuz ve mutlak tz yani Tanr kavram ile, D"scartes'n telsetesinde daha nce sn ettiimiz ikilii amaya
cclyordu.

(tremitir).

Spinoza'ya gre, her varolan, Tanrdan zorunlu olarak ckmtr Bu mutlak tz, yani Tanr, kendi kendinin nedenidir; yan

92

z, var olmasn gerektirir. Spinoza, Tanry ve evreni birbirinden ayrmaz, bundan tr onun metafiziinde, tmtanrclk (panteizm) eilimi ar basar. Btn evrenin Tanrdan; ncesiz ve sonrasz olan mutlak tzden nasl km olduunu, bu tzn tanmndan balaya rak, geometrik bir kesinlikle ortaya koymaya alr. Btn varlklar belli bir dzen ve koullanma iinde ortaya ckmlardr ve bu k zorunludur; baka trl olamaz. Bu gr, Spinoza'nn Insan istenci ve. zgrl konusunda u aklamalar yapmasna yol amtr: Evrensel tz, eitli tek tek varlklar haline girmitir; insan da, bunlardan biridir. Ve bundan tr, belirli nedimler tarafndan oluturulmu tur. yleyse insanda, zgr bir istenc olduundan sz edilemez. insanlarn kendilerini zgr sanmalar, yaptklar ilerin farknda olmalarndan, ama bu ileri belirleyen nedenleri bilmeyilerindendir. Bun dan tr, gercek zgrlk, kendi doamzn zorunluunu bilmek, bum ayak uydurmaktr. Yani zgr olma, zorunluklar bilmedir; onlarn bilincidir.

Soru 54 : Locke,

cdojiutan

fikirlerl

(ideleri)

nasl

eletirdi?

'Ingiliz filozofu Locke'un (1632-1704) bilgikuram, iki temele daBunlardan biri, ruhumuzda, doutan fikirler denilen eylerin var olmad;nn, ikincisi de, btn bilgilerimizin duyulardan, alglardan ve deneylerden geldiinin ileri srlmesidir. Birinci gr, Descartes'n doutan fikirler kuramnn eietirilrnesidir. Bu filozofun. rnegn Tanr kavram gibi baz fikirlerin, ruhumuda doutan bulunduunu ileri srdn grmtk. Descortes bu eit fikirlern. ruhumuzda, duyularn verilerinden ve deneyimden nce var olduunu; ack ve seik bir biimde bilinip. tanndklarn sylemiti. Felsefede, bu ceit deneyimncesi. fikir ve bilgilere o priori (nsel) denir. Matemat-ii n ilkeleri ve tormel mantn temelleri de, Descartes'a gre, ruhumuzda douton bulunan fikirlerdir. rnein bir ey ne se odur yani A A'dr diye dile getirilen ve formel mantn temeli olan zdelik ilkesi ya da bir ey ayn zamanda hem kendisi hem de kendisinden baka bir ey olamaz diye dile getirilen celimezlik ilkesi, Descartes'a gre, ruhumuzda doutan bulunan fikirlerdir. Bu ilkeler, herkes tarafndan kabul edilmi olan ve bundan tr doutanlk r:itelii tayan tikirlerdir. Locke, Descartes'n bu grlerini kabul etmez. nk cocuklar ve budalalar, mantn temelleri olan bu ilkeleri bilmezler; demek ki bunlar btn nsanlar icin geeerli deildir. Bunlarn do!}utan varolduu, ama ancak insanlarn akllarn kullanr kullanmaz
yanr.

93

ortaya cktklar da sylenemez. Cnk bunlar, birok bilgi elde edll~ dikten ve akln kullanlmasna balandktan ok sonra ortaya kan fikirlerdir. Cocuklarn bu ilkeleri farketmeden nce akllarn kullandk lar, birok davranlarnda akca grlr. Cocuk, tatlnn ac olmad!n elimezlik ilkesini renmesinden ok daha nce renir ve bilir. Oysa, matematik ve mantkta grdmz bu genelgeer fikirler do(Juton olsalard, cocuun bilincinde nce onlarn ortaya ck mas gerekirdi. Ahlak alannda da herkes Iin geerli tmel fikirler olduu ileri srlmektedir. iyinin ve ktnn herkes tarafndan ay n ey olarak bilindii, insanlara gre deimedii, bunlarn da dou tan fikirler olduu savunulmaktadr. Oysa, bu eit fikirlerin, tek tek Insaniara ve toplumcra gre byk deiiklikler gsterdikleri apak bir gerektir. Bundan tr doutan olduklar sylenemez.

Soru 55 : Locke'a gre fikirlerimizin ve bilgilerimizin nedir?

kayna

Demek ki ruhumuzda, doutan yani duyum ve deneyim ncesi fi kirler (ideler) ya da bilgiler yoktur. yleyse, bu fi.kirler nereden geliyor? Locke'un sorduu temel soru ite budur. Filozofa gre btn fikirler ve bilgiler, duyulardan ve deneyimlerden gelir. En katkszn den en kormana kadar, bilincimizdeki btn fikirler duyulardon gelmitir. insann anlaygc, zerinde yazl hibir ey bulunmayon beyaz bir kt gibidir; her ey. deneyimlerden trer; bylece zihinde belli birtakm fikirler ortaya ckar. Zihin, balangta bombotur ve d gerei yanstan bir ayna gibidir; duyular araclyla edindiimiz izlenimleri alr; saklor. Deneyim ikiye ayrlr: d nesnelerin duyumu ve r.hun iinde olup bitenlerin duyulmos; fark edilmesi. Btn bilgimiz, bu duyulardan ve duyumlarn ilenmesinden artaya kar. Anlayg cnde bulunan hibir ey yoktur ki. duyularda bulunmam olsun sz, Locke'un bilgikuramnn apak bir zetidir. Ampirizmi kesin bir biimde benimsemi ve dile getirmi olon Locke, kendisinden sonraki ingiliz felsefesinin ve genellikle gerekilik ve maddecilik akmlarnn gelimesine zemin hazrlad.

Soru 56 : Lelbnlz, monad deyince ne anhyordu? Splnoza, Descortes'n temel varlk yani tz anlayndan yola kendi tz anlayna ulamt. Onun gznde mutlak tz.

karak,

94

sonsuz ve kendi kendinin nedeni olan belirlenmebir eydi. Leibniz (1646-1716) felsefesinde de temel kavram, tzdr. Ama Lelbniz, Spinoza'nn tek, , sonsuz ve hibir belirlenim ta mayan (yani yle ya da byle olduu sylenemeyen tz kavramna kar kt; tz, bir etkinlik, enerji ve etki gsteren bir g olarak grd. Oescartes, tane; Splnoza da bir tane tz olduunu sylemiti; Lelbniz, tzlerin sonsuz sayda olduunu Ileri srd. Leibnlz'in bu sonsuz saydaki tzlerinin herbiri, blnmez bir variktr: bir o:moncddr; yani bir birlik tir. birolandr. Ama filozof, tzn eikinliini ve gcn, maddesel bir ey olarak deil, maddesel olmayan bir ey olarak dnr. Ayrca monadlar, kendi ilerine kapanm lardr; birbirleri zerinde etki gsteremezler. Manevi dnyanin dct, maddesel dnyann da temeli; bu tek tek, iine kapal, bireysel ve ok sayda monadlardr. Leibniz, monadlan, otornlara benzeyen tr mel variklar olarak dnr: Ama monad ile atom arasnda fark vardr. Geri her ikisi de d kuvvetlerden bamszdrlar ve d bir gi.le ortadan kaldrlamazlar, ama atomlar birbirine benzedikleri yani aralarnda nitelik bakmndan fark olmad halde, monodior bir birlerinden tamamen farkldrlar, yani aralarnda nitelik fark vardr. Bundan tr Leibniz, evrende, birbirine benzeyen iki eyin bile bulunmadn dnr. Ayrca atomlar, yer kaplayan ve blnebilir gercekler olarak dnrebildikleri halde monodlar, maddesel olmoyan gerekler olduklar icin blnebilirlik zelliine sahip deil lerdir. Bundan baka, manadlar canldrlor; duyarlklar vardr. Filozofa gre, evrenin her bucanda, tek tek varl.klarn canlly!a kar larz. Her monad, kendi zelliine uygun olarak deiiklikler geirir. Her monad, btn teki varlklar kendi iinde yanstr; her monad, evrenin tmnn bir aynas gibidir; kendisi ve teki varlklarn tm hakknda pek ak olmasa da srekli olarak alglan vardr. Demek ki evren, bu manadlarn topluluudur. Monodlar, dnyay tasarmlama lar, yani alglarnn karanlk ya da ak oluu bakmndan derecelenirler (kademeleirler). Bu bak.mdon en alt basarnokta madde, en stte de Tanr bulunur. Manadiann birbirlerini etkilemediklerini, kendi ilerinde kapal olduklarn ve yalnzca kendi zlerine gre hareket ettiklerini syledik. yleyse, evrenin karmakark ve dzensiz bir ey olmas gerekir. Oysa evrende, srekli bir dzen ve uyum vardr. Manadlarn bu eit bir uyum iinde bulunmalorn, Tanr n~ ceden belirlemi ve kurmutur. Felsefe tarihinde, bu gr, Leibniz'in cnceden-kurulmu-uyum kuram diye n kazanmtr. Bylece filo zof. evrenin hem kesin bir mekanik zorunlua bal olduu hem de bir eree (amaca) ynelmi. bulunduu konusunda ileri srlen dmi nceleri uzlatrmaya almtr.

nceslzsonrasz,

95

Soru 57 : Berkeley'in, eelsimler demektir?

dnyasn

ortadan

kaldrmas

ne

Leibniz, Idealizm grn air bir noktaya kadar gtrmt. Mtlnevi gerein, maddesel dnya karsnda ar bastn; hareketin ve maddesel varlklarn sadece koranlk tasarmlar olarak var olduklarn sylemiti. Ama cisimsel dnyann varln tamamen n~ kr etmemiti; menadlarn temelinde bulunan bir gerceklik olarak ka bul etmiti bu dnyay. Demek ki Leibniz, gereklikten tamamen vazgecmemiti. Tam anlamyla katksz bir znel idealizm ortaya koymak icin, duyusal ve nesnel dnyann gercek olduunu kknden lnkr etmek; maddesel ve elsimsel varlklarn yalnzca bir grn olduunu, yalnzca znel fikirlerden ibaret bulunduunu, hibir nesnel temele Eohip olmadn ileri srmek gerekiyordu. Locke'un felsefesi; bir yandan, tamamen ampirist ve maddeci bir telsereye ula tracak biimde yorumlanmaya eliteriii olduu gibi; tam anlamyla ruhcu (spiritualist) bir felsefeye, yani insan ruhunun ve zihninin maddeden tamamen ayr ve ondan daha temel ve stn bir gercek oldLunu ileri sren bir felsefeye ulatracak biimde yorumlanmaya da elveriliydi. Bu Ikinci yorum, Ingiliz filozofu Berkeley (16841753)
tarafndon yapld.

Berkeley, duyumlarmzn tamamen zneyle ilintili olduunu, znei olduunu ileri srer. Dmzdaki varlklarn duyumunu edindii mizi ve onlar algladmz sanmamz, bir aldanten baka ey de ildir. Biz yalnzca kendi duyumlarmz alglayabiliriz. Btn fikirleri miz ve kavramiarm z, yalnzca bizim duyumlormzdr; _nesnelerle Ilin tiii deildir; nesnel bir zellik tamaz. Duyumlar edinen znenin d nda bir duyum olamayaca gibi; bir fikre sahip olan znenin d nda, bamsz bir nesne- de var ola-maz. Demek ki, bizim nesne dediimiz eyler yalnzca fikirlerimizde, kavramlarmzda vardr: ve an cak alglandklar srece varlklarndan sz edilebilir. Maddesel var Irklarn ve d: dnyann, alglayan ve kavrayan zihnin dnda bam sz bir varl olduunu sanmak; byk bir yanlgdr. yleyse, d mzda bulunan bir maddesel dnya yoktur. Varolan biricik varlk, ;:ihindir (ruhtur); z, dnmek ve stemek olan dnen varlklar vardr yalnzca. Yani gercek varla sahip olanlar, yalnzca ruhlar e bu ruhlarn icindeki fikirlerdir. Berkeley'in ldealizmi ve rulculuu. bu dncede apock ve kesin bir bicimde dile gelir. Bylece filozof, eelsimler dnyasn, yan maddesel va nesnel dnyay ortadan kaldr maya almaktadr. Ama ruhumuzdaki tasarmlar, fikirleri biz yaratm olamayz. Bunlarn kayna(j . maddesel bir neden de olamaz.

96

yleyse, manevi bir varlOn, bizim ruhumuzdaki tasarmlar ve fikirleri yaratm olmas gerekir. Bunlar yaratan csonsuz ruhtur: Tanrdr. Doa yasas dediimiz ey, duyumlarn ve tasarmlarn dzenli bir biimde Tanr tarafndan bizim ruhumuzda . oluturulmasdr. Berkeley, nesnelerin, bizim alglarmz dnda bamsz ve maddesel bir varl olduu dncesini kkten reddederken ve elsimler dnyasn ortadan kaldrrken, dinsel dneeye ve dogmalara hizmet etm&. dinsizlikle ve maddecilikle savama amacn gz nnde tutuyordu.

Soru 58 : Hume, cnedenselllk llkeslnl Locke,

nasl eletJrlr?

btn bilgilerimizin duyumlardan geldiOini sylemiti: temelinde deimeyen bir gercek ya da bir toz bulunduu nu dnmemizin; baz duyumlar her zaman bir arada edinmemizden ileri geldiini belirtmitl. Yani belli duyumlarn srekli olarak bir arada ortaya ckmalarnn, buni!Jrn altnda deOimeyen bir tz bulunduunu dnmemize yol actn sylyordu Locke. Bunlar bir arada gre gre, yan alkanlk yoluyla tz kavramna ulayorduk. Ingiliz filozofu Hume (1711-1776), Locke'un bu aklamasndan hareket ederek, nedensellik ilkesn eletirdi. Nedensellik ilkesine gr9, her eyin bir nedeni vardr. ve belli koullar iinde, ayn neden her zaman ayn sonucu (etkiyi) dourur. Bu ilke, dncenin ve bilimsel acklamalarn dayand apak bir ilke olarak kabul edilmiti: kesin bir kural olarak grlyordu. Hume, iki olay arasnda bu eit bir nedensellik ilikisi bulunduunu nereden bildiimizi; bu ilkenin kesinliinin nereden geldiini aratrd. Bu ilkeyi, deneyimlerden nce yan co priori olarak bilemeyeceimizl syledi. nk, herhangi bir nedeni ele alrsak, bu nedenin icinden sonucunu (etkisini) ckarmamz olanakszdr. rnein, scakln, mcdenleri geniletti!)inl sylyoruz. Burada scaklk neden, genileme csonuctur. Ama deneyimlere ba vurmakszn, yalnzca scaklk kavramndan hareket ederek madenierin geniledii sonucuna varamayz. yleyse bu ilke konusunda deneyimncesi yani a priori bilgimiz -yoktur. Ne var ki, deneyim de bize b... ilke hakknda bilgi veremez. nk deneyim, bir nedenin zorunlu olarak bir sonuc do!'urdu!'unu gstermez; ' yalnzca neden ve sonucun zaman Iinde art arda geldiini gsterir. Bu iki olay her zaman art arda ortoya kt icin, aralarnda bir nedensellik bants olduuna inanrz; bu, kesin bir bilgi de!)il, bir cinanctr.Hume'un bu eletirisi. doa 15ilimlerinin temellerini sarst!) icin felsefe tarihlida byk bir rol oynam ve Kant' etkilemitir.
varlklarn

97

F.: 7

&oru 59 :

Aydnlanma

Felsefesi nedir?

Onsekizinci yzylda Bat lkelerinde, felsefe ve kltr alannda, diye adlandrlan bir akm ortaya ckt. Bu dnme biiminin temeli, insan aklna kar snrsz bir gven duyulmas; ter eyin akl szgecinden gecirilerek eletirilmesi; lclp, bicil mesidir. Aydnlanma felsefesi, insan aklnn, bamsz bir gc ol duunu; kendinden baka hibir eye hesap vermek durumunda buJunmad'On, kendi kendine yettiini ileri srer. Akla kar duyulan bu kesin inan, toplum yaamna, devlete, ahlaka, dine ve Insan akln snrlayorak boyunduruk altna almak isteyen her trl otori teye kar iddetli bir eletiri ve mcadeleye giriilmesine yol act. zellikle Fransa'da byk temsilciler yetitirmi olan bu dnme biimi, onsekizinci yzyl!n nl maddeci Fransz filozoflarnn or tcya ckmasna zemin hazrlad. Aydnlanma felsefesi, ingiltere'de. zellikle din, ahlak ve politika konusunda, otoritelerden kurtulmu bireyci ve liberal bir anlayn yaygnlamas:na yol at. cVahye deil de insan aklna dayanan bir din anlayn. ilk olarak ingiliz cdeistlerl l:yaradanclar) savundular. Bu din anlaynda, Tanrnn varl inkr edilmiyordu. Ama Tanr, evreni yarattktan sonra hibir ie karmayan bir evren-mimar gibi grlyordu. Fransa'da Voltair& (1694-;-1778), hemen her olanda dnce yobazlna kar ckorak eletiri'leriyle derin ve geni bir etki yapt. Diderot (1713-1784), maddeci bi_r fetseteye yneldi; ruhun lmsz olmadn; insan' Icin lmszln, daha sonraki kuaklarn dCncesinde yaamak demek olduunu il~ri srd. D'Alembert (1717-1783), deneyst ko' nularla. yani Tanr, ~vrenin yaps va insan ruhunun lmszl glbi konularla uraan r.etafiziin, hibir ie yaramodn; felsefenin devinin. bilim tarafndon ortaya konan sonuclar topariomak ve bir senteze ulamak old!unu savundu. J. - J. Rousseau. (17121778), Insan mutlu klmodOn syleyerek uygarl!} eletirdi; doaya Clnmek ve bilgiden cek, duygu yaa:n:na nem vermek; mutluluu onda aramak gerekti!)ini syledi.
Aydnlanma

Soru 60 : Onsekizinci yzyl Fransz maddeci felsefesinin temsilelleri kimlerdir?

balca

La MettrJ.e (1709-1"151), maddeden bamsz bir ruhu dnme nin, sama bir ey olduunu; Tanrya Inanmann hibir temele dayandrlamayaca gibi hicbir ie da yaramadn syleyerek, mad

decl felsefeyl apock bir biimde dile getirdi. Filozofa gre, maddesel tatlar, insan yaamnn biricik ve en yce amacdr. Yeryznde, mutluiuun gerekletirilmesi icin, tanrtanmazln yaygn lamas gereklidir; bylece bo inanlardan kurtulma ve insano lunun doal ve gercek durumuna geri dnme olana elde edilecektir. Ruh ancak, bedenimizin dnen blm olarak ele alna bilir; bunun dnda, ruh szcnn hibir anlam yoktur. Baynimiz, bilgi edinmemizi ve diinmemizi salar. Beden da(llp ortadan kalknca, onun bir paras olan ruh da zlp ortadan kalkar. Bundan tr, ruhun lmszlnden sz edilemez. Baron d'Hoibach (1732-1789), La Mettrie'nin bu grlerini geli tirerek, daha ince, ayrntl ve kesin bir sistem ortaya koymak IStedi. Bu dnre gre madde ve ruh, bir ve ayn eydir. Hareket ve madde, evrenin temelidir. insanolu; z, duymak, dnmek ve eylemde bulunmak olan maddeden yaplmtr. Evren kesin yasalara uyar; her varlk ve her olay belirlenmitir; belli nedenlerden ortaya kar. insanlar, balarna gelen ve nedenlerini bilip anlayamadklar felaketleri, tanrsal bir varla balarlar; bunlar, onun yaptna inanrlar. Bundan tr, Tanr kavramnn (dncesinin) kayna, insanolunun duydu()u acda, korkuda ve tedirginliktedir. Ruhun lmszlne inanmayan bu dnr, salam bir sistem durumuna getirdii maddeci felsefeyle, her eyden nce, dinin ve dinden doan zorbaln eletirisini yapmak amacn gder. Helvetius (1715-1771) da, teki maddeciler gibi Locke'm etkisinde kald; tm bilgilerin, duyulardan geldiini syledi. Bu dnre gre, ilisanlar eit olduklar halde, egitim yznden aralarndo farkler ortaya ckm;tr. Hsh.-et!us'un felsefesinde de, teki maddeci d:nrlerdekl gibi, derinle:mesine bir toplum eletirisi; eitliin ve z gi.irlwn savunulmas vardr.

Soru 61 : Kant ortayG neydi?

kt

zaman,

felsefenn

genel durumu

Descartes'tan sonra felsefenin Iki ayr do)rultuda gelitilnl syledik. Bunlardan biri, dneeye ve biiince nem veren; maddesel gerce!)e kar dncenin ve ruhun stnln savunan idealist ya da ruhcu (spiritalist) grlin dorultusuydu. ikinci dorultuda yer alan maddeci ya da gereki gr ise; maddesel varln ve . duyular dnyas: nn nceliin i ve stnl<ii savunuyordu. Bu Iki yniii gali,me en ar uelara varmt. Maddecilik ve gerekilik. varlQR

99

yalnz: bir yann gz nne alarak, maddeyi biricik v~irolan durumuna getirmiti. idealizm ise, ayn tek yanl grle, dnceyi ve bilinci, mutlak ve biricik gercek olarak ileri srmt. Her iki akm da, d nce lle varlk ve ruh ile madde arasndaki bu kesin blnmeyl oa cak ve yen bir sentez ortaya koyacak yerde, yalnzca, doru diye beUedikleri temel dnceler (ilkeler) zerinde srar etmekle yetinl~ yorlard. nemli olan nokta, bu iki kart grn her birinin ta d do(lruluk payn, edinilmi yen bilgilerin (bilimlerin) de n do. bir sentez iinde eriterek, sorunlara zm' getiren kapsayc ve taparlayc bir felsefe . ortaya koymakt. Alman mozofu lmmanuel Kant (1724-1804), felsefe tarihinde, bu sentezi gerekletirmi d nr olarak tannr.

Son.

62 :

Kant'n

felsefesi niin

celetlrel

(ckritik) felsefe diye

adlandrlr?

Kant, zihnin, bilgi edinmek icin giriti!)l coboy; deneyimlerin nereden geldi)ini: neleri bilmemizin olanakl oldu!)unu, temel sorunlar olarak ele ald. Bundan tr Kant felsefesi, ilkin, bilginin lncelen rreslyle ve eletiriimesiyle balar: amac, bilme gcmzn irdelen mes, zmlenmesi, eletiriden gecirilmesidir. Kant'n felsefesne, eletirel (kritik) felsefe ya da celetricilik denmesi Ite bundan trdr. Ayrca Kant, insan (zne) ile ddnya (nesne) arasndaki alg ve bilgi . ilikisi zerinde dnmeye, transaridontal dnme der. Bu dnmenin sa!)lod! bilgi tse, nesnelere de!)il, bu nesneler konusunda bilgi edinme tarzmza ilikin olan, transondantel bilgidlr. Kan'n amac da, Ite bu bilgiye ulamaktr. Bundan tr, felsefesine ctransandantal felsefe de denir. Bu aklamalar, Kant'n, felsefesine temel olarak bilgikuramn aldtjn: bilginin nasl ortoya ktn, geerliinin ve snrnn ne olduunu oratrdn gsteri

yor.
Son

63 : Bilginin temel Oelerl nelerdir?

ICant'o gre, btn bllgllerimiz, Iki kaynaktan: Iki etkenden (foktr) do{)ar. Bunlarn biri. bilgi edinen zne: teki d dnyadr. D

dnya, bilgilerimizin maddesini. malzemesinl, cerlinl: baka bir deyile ch<murumu verir bize. zne ise, bu karmakarik maddeyi (iert(IJ) dfiz:enler, belli bir biime sokar: bylece, duyumlarmz ve olg-

100

sayd, duyularn

dzenli ve ankmh bir bilgi haline girer. D dnya Yar olmobize bildirdl!)l (tanttJil) grngler (fenomenler) ve olaylar do Yar olamoyacakt. Ama bizim anlaygcilmz, (anlOmz) olmasayd, d dnyaya Ilikin btn alglarmz, anlaml bir btn ha Una giremeyecek: deneyim ve bil,gl edinmemiz olanakszloocaktL

larmz,

Soru 14 : Ozne, bilgiye ne gibi 6eler ve formlar (biimler) kab'l


Bilgilerimizin btn maddesinin (lcerl!)inin) duyulardan, alglardan, deneyiMden geldiQinl sylyordu Kant. Ama bu verilerin, yan l<:er10in anlam kezanabilmesi icin, znenin, bunlar belli bir Ilernden gecirmes zorunluydu. Yen zne, bu iceri!)i, belli bir formla alglyor; belli bir form iinde ele alyor ve dzene sokuyordu. yleyse, bilginin ne oldu(lunu Incelemek Icin, znedeki bu for'mlcrn neler oldu)unu: d dnyann, hangi formlardon geeerek alglond')n Incelemek gerekliydi. Salt Akln Eletirilmesi adl nl kitabnda Kant, Ite bu konuyu ele cilr. nce duyular, daha sonra anlaygcn (anhO) lnceler; cnkl btn bilgilerimizin temeli bu iki yetidir. Kant, duyum edinme gcmze, cduyarlk adn verir. ilk olarak u soruyu sorar: cDuyarlOmz, ddnyay, hangi formlar iinde alglar? Ayn soruyu bir baka biimde yle dile getirebilirlz: Duyarl!)mzdo, deneyim den gelmeyen ne gibi deneyimncesi (o prior-nsel) yanlar vardr? Kont bu soruya, duyarlmzn, deneyimncesi yani deneyimden gelmeyen Iki formu olduunu syleyerek cevap verir. Bunlar, zaman ve uzaydr (mekndr). Btn duyu verilerini, bu iki form arach()yla olglarz: d dnyay, bu iki form araclyla biliriz. Kent, insan zihninde, yani znede, deneyimden nce bulunan bu formlarn varlOn, zneyi ve bilgi srecini inceleyerek ve ayrca bu formlarn deneyimncesi olduklarn kabul etmezsek, kesin bilimlerden bozlarnn (rnein matemotQln) geeerli soylamayacoOn, yan salaml!)n kaybedeceQinl Ileri srerek tantlamcya (ispat etmeye) alr. Bylece, bilginin maddesine f<1uyularn verilerine), zihnin kattr ilk formlar (bicimlerl) ocklom olur. Kant, bu formlarn icinin bo oldu(junu; duyu verilerinin, bu formlar iolne Qtklerini, onlar doldurduklarn, ama onlar torotndan d~ zene so;;ulduklorn syler.

Son

65

AnlayJtgik:umlzn (anlOmzn)

bilgiye katiuel nedlr1

k<lmaz;

Demek ki Insan zlhnl (zne), yalnzca duyu verllerini otmaklo onlara kendi etktnll(llnl de uygular; onlar kendi larmlan

101

(kavramlar) aracl ile dzenler; anlaml klar ve dnlecek dun, ma getirir. Bilgi, ancak bu etkinlik sonunda ortaya ckar. 'yleyse, duyarlktan sonra, bilgi edinmenin ikinci etkeni (faktr) olan anlay gcmzn formlarn, yani kavramlarn da incelemek gerekir. Bun lar _tpk. duyarln deneyimncesi formlar olan zaman ve uzay gibi, anlaygcnde deneyimden nce bulunan formlardr; dn tarzla rdr. genel kavramlardr; Kant, bu kavramlar bulabilmek ve akla mak icin, yorglarmz ele alr ve lnceler. Yarglarmzn biimleri ve eitleri, mantk biliminin inceleme konusudur. Kant da, buradan hareket ederek yapt incelemeler ve zmlemeler sonunda, onla ygcmzde u temel kavramlarn (formlarn) bulunduOunu syler:

.Nicelik Btnselilk Cakluk Birlik

Nitelik Gerceklik Olumsuzlama


Snrlama

Ba!}nt

Kip Olanak ve
olanakszlk
Varlk

Tz ve llin&k Nedensellik ve
bamllk
Karlkllk

ve

varlkolmayan Olumsallk

Demek ki, deneyimlerin

soOiad

ce!1i. bu kavramlar;

anlaygcnn
dnr

btn verileri, yani btn gerbu kategorileri aracl ile

dzenler, biime sok(Jr,

ve

kavrarz.

Soru 66 : Bu genel kavramlarn (kategorilerin), ne gibi zeUik leri vardr?

Anlaygcnn bu formlar, kavramlar, kategorileri; deneymn cesidirler; zihnin kendisinde bulunurlar. Bundan tr herkes liR geerlidirter ve zorunluk tarlar. Ne var ki, bunlar yanzca duylt verilerine, alglara uygulanabilir. yleyse biz, ancak duyulorlo veril,. mi ve anlaygcnn ilemi, bicimlenditmi, dzene sakmu ol duu eyleri bilebiliriz. Bu kategoriler tmel olduklar. yani btn insan znelerinde bulunduklar icin, onlarn saladklar bilgi de kesin ve zorunludur; yani tmel gecerlie sahiptir. Anlaygc, duyurnlara boyun eremekte, ama onlar, belli bir bicime sokmakta; herkes lciM geerli zorun bilgiler haline getirebilmektedir. Kant bu aklamalary la, genel olarak doa bilimlerini ve zel olarak fizik bilimini, salam bir temel zerine oturtmaya almaktadr. rnein kendisini ok et kilemi ofan Hume gibi, nedensellii, yalnzca bir inanc olarak gr memeltto; tmel gecerlii olan kesin bir kavram olarak ele almakta-

.102

bir bakma, doQa billmlerinin saQiamhOn ve temeliandirmek amacyla Hume'a vermeye alt bir cevap olarak grlebilir. Bundan tr, anlaygc ve bu gcn tmellik tayan deneyimncesi zorunlu kavramlar, Kant felsefesi acsn dan byk nem tar.
kesiniiini

dr. Kai'lt'n bilgikurom,

Soru 67 : Duyu verilerinin ve deneyimlerimizin dnda yer alan kendinde nesneler konusunda bilgi edinebilir miyiz?
Hayr, edlnemeyiz! Cnk, duyularn ve deneyimlerin bize d dnyadan aktard ve bilgilerimizin vazgeilmez maddesi (ierii) olan veriler, nce duyorlin, sonra da anlaygcnn formlarndan geer; onlarn iine dklr ve onlar tarafndon biimlendirilir. Biz onlar, ancak bu yolla bilebiliriz. Oysa, duyarl;!n formlar ve anlaygc nn kategorileri (kavramlar), insan znesinde (zihninde) bulunan ey lerdir; yani znel eylerdir. Bundan tr d: dnyay, olduu gibi, yani kendinde naslsa yle ve hi deiiklie uramam olarak bHmemiz olanakszdr. Yani biz kendinde nesneleri bilemeyiz.. Nesneleri, yalnzca. bize cgrndkleri biimde; bize gre olduklar biimde bilebiliriz. Teknik felsefe terimleriyle bunu, biz ancak grngleri (fenomenieri) bilebiliriz; bunun ordnda ve altnda yatan eyi, yani kendinde-ey'!; znemize gre biimianmami ve koul lanmam eyi, yan noumen'i bilemeyiz diye dile getirebiliriz. Bundan tr, Kant'a gre bilgimiz, nesnelerin, bize gre oluuna ili kin bir bilgidir; yani greli bir bilgidir; hibir eye gre olmayan, 1<oul tanmayon mutlak bilgi deildir. Kant'n bilgi konusundaki bu grne, eletirel grecilik de denir. Ama Kani'n greciliini, bilginin tek tek insanlara, yani u ya da bu bireye gre deiiklik gsterdiini, greli olduunu syleyen (Soflstler ya da kukucular gibi) dnrlerin grleriyle kartrmamak gerekir. Kant'ta bilgi, insan znesine gredir. Ama buradaki insan znesi, kiilere gre deiiklik gsteren bireysel znel deil, btn insanlarda ortak olarak bulunan: tmel gecerlii olan deneyimncesi eleri (formlar, kavramlar, kategoriler) iinde tayan znedir.

Soru 88 : yleyse, duyu ve deneyim st mutlak gerekleri tran metafizik olanaksz mdr? Btn bilgiler, bu
duyularn saladQ

ra.-

anlaygcnn

Ierii Ilemesinden

erikten (matzemeden) v. elde edildiOine gre, duyu-

tarn

ve deneyimin bize vermediQI. blldlrmediOi nesneler konusunda Bundan tr, Kant'a gre, evrenin, Tonrnn ve r.;hun z gibi deneyimst nesneleri inceleyen metafizik, olanaksz dr: yan bize salam bilgiler veremez. Kant, metofizii eietirirken, aklgcn ele alr. Anlaygcnn kategorileri (kavramlar) gibi, akln da cldelerl vardr. Ama akln ldeleri, deneyimst nesnelere liikindir. Yan aklgcnn inceledii nesneler, deneyimde verilmemi tir. Demek ki burada, bilginin ortaya ckmas icin zorunlu olon bir koul: yani, deneyimin salad ierik yoktur. Bundan tr de akl, hcoyali ve aldatc zmler getirir. Metofizik alannda, deneyimin stne yksaimeye calan akl, celimelere der. Akl ayn sorun konusunda, ileri srd bir tezin, hem kendisini hem de bu teze taban tabana kart bir ikinci tezi ayn kesinlikle savunabillr. Am ayn soruna ilikin iki eeliik tezi savunmak. bu soruna gercek bir zilm getirmernek demektir. Yani bu konuda salam bilgi edine miyoruz demektir. rneon, cevrenin balangc ve snr vardr tezini; e:evrenin balangc ve snr yoktur tezi kadar kesinlikle savunabiliriz. Nitekim Ikinci tezi de birincisi kadar kesinlikle savun mak olanakildr. Oysa. bu tezlerden yalnzca birinin doru olmas gerekir. Bu durum, Kant'a gre, metafizikte, gercek bilgi diye bir eyin olmadn akca. gstermektedir. bilgi
edinemeyz.

Soru 69 lnsanolu, deneylmiist mutlak ve koullanmam, varlkla lllntl kuramaz m? gibi Kant, kendinde-eyle, yani mutiakla illntl kura bilgi yetisi olarak akln, yani kuramsal akln bunu saQiayamayacaOn; ancak deneyim dnyas konusunda bilgi edinebi lece!}imizl sylyor. Ama yine Kant, bir baka alanda: yan, ahlak alannda. pratik akln ve vicdann, deneyimst ile ve mutlakla ilintl kurduunu ileri srer. Bylece Kant, bilgi yetisi olarak akla tanma d hakk, ahlak yetsi olarak akla (pratik akla) tanmakta ve kendisine kadar sregelmi olan aklc metafizii ykt halde, ahlaka layanan bir metafizik kurmaya almaktadr. <.ant'a gre. ahiakn terkes icin geerli temelleri ve ilkeleri olmaldr. Bundan tr ahlak, tamamen deneyimncesi temeller zerne kurulmaldr. Duyular mzn verllerini (e!}ilimler. Igdler, ltkiler, tutkular) amakszm. terkes Icin geeerli bir ahlak kurulamaz. Bundan tr pratik akl, ahlak alannda, duyulara dayanmak zorunda deildir. Pratik akl, yasalarn kendisi koyar ve bu yasalara ynelir; onlar gerekleti rr. Pratik oktn (vicdann) koyduu bu ahlak buyru~u ve dev, dlf
moyacaQmz:

Grdmz

104

gerceOe baOi olmadan yine bu akl tarafndan konulmutur: yan 6zgr olarak konulmutur. Demek ki ahlaksol istencimiz (lrademlz), zgr ve mutlak bir lstenctir; koullardon syrlmtr. Aldn idelerl, ahlak okmnda, kesinliklerini do!'jrudon dol)ruyo ortaya koyarlar. Bu alanda, akln d nesnelere olan bajlnts aratrlmaz; tamamen Ite bulunan bir eyle, yan isten ile olan bants aratrlr. Ak ln, tamamen kendne dayanarak istenci belirleyebilmesi dolaysy lo. zgrlk ve ruhun lmszl gibi ideler kesinlik kazanr. Oy sa kuramsal akln, bilgi bakmndan, bu keslnli!)l sa!)layamad!)n daha nce grdk..

Soru 70 : Kant, bu Istiyordu?

aklamatanyla,

ne gibi bir sonuca varmak

Kant, bilgi gcmzn

snrl

olduf:junu;

akl

yoluyla metafizik

sorunlar zemeyeceimizi ileri srm ve bylece insan aklnn, mut-

lak varl kavramasnn olanakl olduunu ileri ren dogmotizme kesin bir darbe vurmutu. Ama ahlak alannda, akln yasa koyucu ve zgr olduunu; yalnzca kendisi tarafndan koullandrldn (belirlendi!'jini) syleyerek, mutlak ile insan arasnda yeni bir ilintl kurmu ve ahlaka dayanan bir metafizie zemin hazrlomt. Felse~ fGsinin bu genel ynelilerine bakarak, Kant'n bilgi olan ile ahlak ve din alann birbirinden ayrmak ve her ikisini de, birbirine kor mayacak biimde temeliandirmek lstedi!')ini ileri srebiliriz. Baka bir deyile Kant, bilginin snrlarn izerek, Inanca (Imana, dine), oyn ve baQmsz bir alan brakmak istiyordu; ulamak Istedii sonuc buydu.

Soru 71 : Kant'lan sonra Alman felsefesi hangi ynlerde gell,ll? Kuramsal akl e pratik akl (ahlak eylemnn temeli olan akl), birbirinden ayran Kant'n felsefesinden sonra ortaya kan gelime ler, bu ayrmn ortadan kaldrlmasna yne!di. Joeobi (17431819), akln bilgi yoluyla ldeler tantlayamayacaOn (Ispat edemeyece}inl) kabul etti ama Tanr ve ruh gibi konularda, bunun doal olduf:junu; nk tanrsalll')n tantcmaya gelmediini: z dolaysyla onun dnda kaldOn Ileri srd. Bylece Jacobl,

105

daha nemli sayd; onun gznde inan, bilgiden daha stnd. Fichte (1762-1814) ise, Kant'n, pratik alanda, yani ahlakta, zneyi, yasa koyucu, etkin bir varlk olarok grmesi zerinde durdu. Kuram~ sal akln, d dnyaya bal olmasna karlk, pratik akln zgr ve etkin olmas arasndaki ikilii, yalnzca pratik akl kabul ederek ve gelitirerek ortadan kaldrmaya alt. Onun gznde akl, yalnzca pratikti: yalnzca Isten (irade) ve kendiliinden etkin!ikti. Pratik akl, kendinden baka ve kendi dnda bir baka varlk tanmyordu. Pratik akl icin var olan ey, yalnzca kendisinin ortaya koyduu eydi. Bylece Fichte, her eyi zneye, Ben'e indirgiyordu. Filozofun bu gr, tom anlamyla bir znel ideafizmdi. Schelling (1775-1854) ise, btn evreni ve tek tek varlklar Ol"' toya ckaran ve kopsayan zneyi, yani mutlak varl, her eyin temeli kabul ederek nesnel ldealizme ulat. Bylece, Kent'tan sonra, felsefe tarihinde, Alman ldeolizmi diye tonnan ve kendine zg yonlar tayan bu akm iinde, sistem kurmaya doru genel bir ei: lim ortoya kt. Bu obann en belirgin ve nemli rnei olon Hegel 'felsefesini zetlemeye olocomz icin Fichte ve Schelling zerinde ayrca durmuyoruz (52),
eletirel dnceden

tnanc!,

ter eit

Soru 72 , Hegel

felsefesnn

'neml nereden gelir?

George Wilhelm Frledrch Hegel (1770-1831), Alman Idealizmine kesin biimini vermi; onu mantksal sonuclarna kadar gelitirmi~ tir; kendinden nce, Fichte ve Schelllng gibi filozoflarn ileri srdkleri grleri ileyip deiiklie uratarak bir sentez iinde ve evren ile insann tmn kopsoyocak biimde ortoya koymutur. Hegel'in sistemi. felsefe tarihinde grdmz son byk c:istemdir. Ayrca Hegel, uzun yzyllar boyunca bir yana braklm olan ve ancak Alman ideolizmi iinde deerlendirilen diyalektik yntemi de gercek anlamnda ve btn acklamalorn temelini oluturan bir yntem olarak uygulamtr. Bylece Hegel, celime, cdeime ve colu kavramlarn, yeniden ve etkisi bir daha kaybolmayacak bilmde fet~ scfe alanna sokmutur. zellikle diyalektik yntem acsndan Hegel felsefesinin, Morksclk zerinde derinlemesine bir etkisi olmutur. (52)Bu konular icin baknz Prof. Macit G''kberk, Felsefe Tarihi, s. 427-447, 3. Basm; S. Hllv, Diyalektik Dncenin Tarihi, Drdnc Blm, Sosyal Yaynlar, 1966.

Bundan tr, Markscln gerektili gibi kovronmas icin, Hegel'in ynteminin ve felsefesinn iyice sindirilmi olmas zoruniudur.

Soru 73 : Diyalektik szc, felsefe tarihi boyunca ne gibi anlamlar edindi? Diyalektik szcnn, felsefe tarihi boyunca geirdii servende, balca i drt anarn edindii sylenebilir: 1. Balangta (eski Yunon'du) ve en genel anlamyla diyalog (karlkl konuma) ve tartma sanat; 2. Belli bir aklyrtme ve dnme biimi; 3. eFormsi ma'tk (ortocoda ve Skolastikte); 4. Hem dncede hem de vorlikta, deimcnin, oluun ve ilerleyiin ceiimcyle ortoya kt dncesi; evrenin temel yasas ve valikiarn inceienme, yr.temi. Bunlarn ilk nde, zneye ve dneeye ilikin bir ey dile getiriliyor. Drdncde ise, diyalektik, hein zne ve dneeye hem da varla ilikin bir yasa ve yntem olarak ele alnyor. Yunan dncesinde, diyalektik, temel bakmndan tartma saolarak anlalyordu. Ama diyalektik, yukarda szn ettiimiz 1., 2. ve 4. anlamlar kapsayan eitli farkllkfar gstererek gelimi tir rnein Elea'l Zenon, diyalektii, dncenin iine dt celikilerin retisi olarak ele alr; crtmek istedii bir kavramn ya da grn, mantk bakmndan sama olduunu; dnlemeyeeei ni ortaya koymaya alr. Yani onun diyalektiki, olumsuz bir diyalektiktir. Platon ise, diyalektiin, duyular dnyasndan, okila kavranan dnyaya yani idealar dnyasna ykselrnek icin gerekli ve yararl bir yntem, bir dnme bicimi olduunu syler ve bir anlamda onu felsefe ile zdeletirir; en yce- bilim olarak grr (2. anlam). Yani Platon'da diyalektik, olumlu anlamdadr. Aristoteles ise, diyalektii, kesin ve bilimsel dne kart bir aklyrtme ve acklama yntemi olarak grr. Doru gibi grnen kanlar savunduunu syler diyalektiin. (Bu anlam farklarna, Soru 14; 15, 18 ve 21'de deinmi tik.) Aristote:es ile, diyalektik szcnn daha nceki olumsuz an lamnn katmerletiini gryoruz. nk bu filozofa gre diyalektik, bir kavramn bilimsel ve salam incelenmesinin dnda kalr; beyhu ae inceliklere, kl krk yarmalara dalar. Ortaada ise, diyalektiin, kendi genel anlamnn dna karak, formel mantk yerine kulla n!dn gryoruz. Burada, bir anlam eitlennesi deil, bir. ad d& iiklii sz konusu. Kant, diyalektik szcn, Aristoteles gibi arr lar ve kullanr. Salam bir aklyrtme olmad halde, yleymi gibi grnen dnme biimine cdiyalektik der. Kant'a gre duyu ve alg
nat

101

ve zlmesi olanaksz tezlerle kar karkalarak diyalektie der. Kani'tan sonraki filozoflar, bu kanlmaz oelimelerln, yalnzca . akln ortaya koyduiju en soyut metafizik sorunlarda de')ll, hemen her yerde ve hatta deneyimlerimizin kendisinde ortaya kt!:ln ileri surduler. Bylece diyalektik, olumsuz ve kt anlamndan kurtularak: kartlklarn, bir arada bulunmalar: daha yksek bir duzeyde (urakta) birlemeler ve bunu kavrayan, gren dncenn ilerleyil, ileyii; ksacas varl')n nesnel ve temel bir belirleniml, yasas olarak onla ld (Fichte, Schelling, Hegel). Ben'den hareket eden Fichte, hem olumlu hem de olumsuz yan Iinde tayan bir diyalektii. felsefesine temel yapt. Onun felsefesinde, znel diyalektik ar basyordu; ama bu zne yani Ben, zaten btn gerekliin kayna ve temeliydl.
ya

olann aan akl, allmeli

Yunan felsefesini aklarken Herakleltos'un, deime ve olu diyalektik bir acdan yaklatn: evrende, temel ilke olarak bir diyalektik de}ime buldu}unu belirtmitik. Ama dnce lle varln bir ve ayn ey olduunu ileri srerek. dncenin diyalektii ile varl!')n diyalektiini apak ve kesin bir bicimde Ilk olarak birbirine balayan: onlarn ayn kkten geldiini, ayn gerein iki yan olduunu syleyen Hegel'dir. Filozofa gre, diyalektik yalnz~a bir akl yrtme tarz deildir: doada ve tarihte kendini gsteren lde'nin, Tin'in (Geist'l"! - Zihnin) deimesini ve gelimesini dile getiren temel yasadr.
kavramlarna,

Soru 74 : Hegel'ln knoktas nerecklctr? Flchte,


Kont'n

pratik

aklna

dayanarak, zneyi, Ben'l, temel ola-

rak

alm; btn varl, bu Ilkeden tretmeye almt. Schelllng

se, her eyin temelinde, kendi kendisiyle zde olan: u ya da bu bicime girmemi. belirlenmemi mutlak varl temel olarak alm; felsefesinde bu ana kavram ar basmt. Hegel, Flchte'nin, btn vorl, bireyden, Ben'den karmaya (tretmeye) kalkmasn doru oolmaz. Btn varlklarn kendisinden ktklar eyin, tmel (evrensel) bir gercek aldu')unu ve btn tek tek varlklar (bireyleri) kapsodQn Ileri .srer. Bu bakmdan, Schelllng'ln hem Ben'l hem d dnyay kapsayan mutlak varlk kavramn benimser. Ama bu mutlak ve evrensel varl!'), kendi kendisiyle zde kalan: farkllamaya urarnoyan bir ey aarak da kabul etmez; bir gelime olarak grr. Her eyi kapsayan bu vari!')n zunde, farkllama ilkesi de bulunur. Bundan tr evrensel varlk, del}imeye ve gelimeye UCrar:

.108

ve Insan dnyasn ortaya koyacak biimde eitli grnrnIere brnr. Her eyin temelinde bu evrensel varlk. yan ide vardr. ideden daha y.ksek bir ilke yoktur; ondan ayr, onun dnda b1r ey . de yoktur. nk varolmu olan her ey, onun ortaya k. belirmesi, belli bir bicim almasdr;. tenlemesidir. ide, bu cokluk, eitlilik ve tek-teklik iinde kaybolup gitmez; dnen Tinde (Zihinde), yen den kendine dner; yeniden kendini bulur. Dnen ve kendibilincine (zbilincine) dnm ide olarak, yeniden zne uygun hele gelir; kendisi olur. Hegel, Tini, ~emel varln yeni mutlak varln bir formu (biimi) olarak deil, mutlak varln kendisi olarak; yan. kendini bilip tenyon mutlak varlk olarak ele alr. Tin, kendi ne dnm, kendi Icindeki doruyu kavram; doann zn oluturduunu fark etmi; doay yneten zgr gc olduunun bilincine varm olan idedir. 'ide, insanolunun bilincinde kendini bilip tanayarak bu aamaya ular. Soru 75 : Mutlak varlk lle diyalektik gelime arasnda ne gibf bir iliki vardr? Hegel'in yntem, yan diyalektik yntem de, kendinden nceki (Fichte, Schelling) yntemlerinden farkldr. Hegel'e gre mutlak varlk (temel varlk) (53), yalnzca varolmaklk deildir; bir deime, gelime ve ilerlemedir. Mutlak varlk, farklarn ve kart 'lklarn (antitezlerin) ortaya konulmasdr. Ama farklar l(e antitezler, mutlak varlktan tamamen baOmsz deillerdir; ona kart da deOil lerdir. Farklar ve antitezler, mutlan kendi kendine gerekletirdi gelimesinde, yalnzca birer duraktr; birer uraktr (Moment'tir). Urak kavram, gerceo. adm adm Ilerleyen bir ey olarak gren Hegel felsefesi bakmndan byk nem tar (ayn kavramn, Marksc felsefede de nemli bir rol oynadn grrz). nk varlk, bir takm aradurumlardan, dnemlerden, uraklardan geeerek kendini ortaya koymakta ve gerekletirmektedir. Demek ki, Hegel felsefesinin en nemli amaclarndan biri, mutlak varlk iinde, bir gelime ve ilerleme ilkesi bulunduunu ve bu ilerlemenin, mutlan yalnzca uraklar olan farklar tarafndan gerekletirildiOinl gstermek ve acklamaktr. Farklar, mutlak varlOn kendisinden (iinden) ckmal ve sonunda yine bu tmel ve mutlak varla dnmeli; onun iinde erimali ve onun yalnzca uraklar olarak ele alnmaldr.
filozoflarn

doOay

(53)

Hegel'in Mutlak Varlk, ddeasl, Tinl, cKavrama, ge-

nit onlamda Tonmya benzetilebilir.

Hegel'e gre, her kavramn kendine zg bir antitezi vardr; her kavram, kendi olumsuzlanmasn (negation'unu-inkr'n) kendi icinde tar. ,Her soyut kavram tek yanldr ve bir ikinci kavrama gtrir bizi. Ama bu ikinci kavram, onun kartdr. Bu ilk iki kavram, yani tez ile antitez, bir cnc kavrarnda kaynar; daha st bir dzeye ckar. Bu cnc aama yaii sentez, tez ile antitezdeki gerek yanlar, daha zengin bir biimde icinde tar; ortaya koyar. rneOin, var! n ne olduunu dnmeye kalksak, ilkin, hicbir ni tetii olmayan, kendi kendisiyle her zaman ayn kalan soyut bir varlk kavram aklmza gelir. Ama bu kavram, ayn zamanda, kartn da birlikte getirir. Yani hicbir belirlenimi (yle ya da byle oluu) iinde tamayan soyut varlk kavramndan sonra, yokluk ya da hilik kavramn da dnrz. Ama bu ikinci kavramla da yetinemeyiz ve giderek hem varl hem yokluu iinde tayan ve onlarn doru yanlarn daha yksek bir dzeyde birletirmi olan colu (deime) kavramna varrz. Bylece dncemiz, tez-antitezSEontez aamalar:ndan .geer. Bu ilerleyi, dncenin temel bir yaSOS!dr. Ayn zamonda varln do yasasdr. Varolan her ey, bu blcimde c aamadan geeerek ortaya ckar. Mutlak varlk da ayn aamatardan geer. Mutlak vorlk, kendini olumsuzlayarak, tek tek varlklar ve cekluk haline gelir. Ama cokluk, yani doada grd mz tek tek varlklar, gelimenin bir uradr yalnzca. Bu tek tek varl,klar ura do, kendisini olumsuzlayarak, btnsellio yani birlie ynelir ve insan bilincinde, yani kendini tanyon bi!lncte, maddesel ve manevi btn varlklar yani evren, yeniden buluur ve birteir. Bylece, bolongc noktasna, yani mutlak varla, daha yksek bir dzeyde; biline dzeyinde yeniden ulolm olur. Bundan tr insan bilinci, Fichte'de olduu gibi, evreni yarotmaz: yalnzca, varoluageten btn evreni; mutlak varll), kendi iinde yeniden g rr, bulur, yanstr ve kavrar.

Soru 76 : Hegel,

mantk

bilim!nl

nasl

anlar?

Filozofa gre mantk bilimi, akln yalnzca kendisinden trettl(il ortaya konmas (ack!onmas) ve gelitirilmesidir. Ama bu kavramlar ve kategoriler, hem dncemizin hem de varl!)n en genel belirlenimleridir; ilkeleridir. Yani bunlarda, madrJosel olanla, maddeset olmayon bir araya gelmitir; ortak nokta, bunlarda dil9 gelir. (Yukarda verdii)imiz varlk-yokluk-olu rneinde grld gi bi, mutlak varln kendisi de, nsan dnmesi de, bu ortak oa malardan gocer). Hegal'e gre mantk, doruluun (hakikatin) rl
kavramlarn

110

plak

grndO alandr. Baka bir deyile mutlak varl()n, evrens ortaya koymadan nce, kendi -ncesizsonrasz varl iinde grndr. Btn evren, mantn bu kavramlar yani genel belirlenmeleri iinde kurulmutur. Bunlar, hem dncemizin hem de evrenin ilkeleridir; yasalardr. Bylece Hegel, varlk kavramndan hareket ederek bilgimizin btn temellerini ortaya koymaya alr. Soru 77 : Hegel'e gre
doa

nedir?

Dol')a, farkllam olan, yani kendisinden farkl duruma giren ldedir (mutlak varlktr). Soyut ve farkilamam durumda bulunan Kavramn (idenin), tek tek varlklar durumuna girerek, yani tikelleerek, kendi dnda bir varlk; bir dvarlk olmasdr. Bundan tr idenin gercek birlii. doada ackca g_rlmez; saklanm ve rtlm durumdadr. Doada birlik deil, okluk vardr. Ayrca, doadaki tek tek ve birbirinden farkl varolanlar, varolularn kendilerinden almazlar (ideden alrlar) ve ideye, tam anlamyla denk d mezler; ldeyle aralarnda tam bir uygunluk yoktur. Bundan tr. doa alannda, yle ya do byle olurluk, yani olumsallk egemendir. idenin kendi dna k, kendine cyobanclamas. doada grnr. Mutlak varlk doada, kendisinden baka bir ey haline> gelmi; kendine yabanclamtr. Hegel'de ve daha sonra Markset dncede byk nem tayan yabanclama kavramnn kk buradadr. Evrenin alt ucu ideye tamamen diam ve yabanclam olan doadr; st ucu ise, idenin kendisine dnerek biline halinde ortaya kt varlk, yani insanoludur. Insanolu da doa iinde ortaya ckar. Ama insanoi:jlu, doadon yava yava syrlarok. kendibitemelindeki ideye, mutlaa ynelir: lincine ular; btn varln onu kavrar. Bylece diamlk ve yabanclama ortadan kalkar; yeniden birlie ulalr; yani mutla!)n birlil')i, insanolunun dn cesinde yeniden kavranr ve ortaya konur. Baka bir deyile doa. lnsonol')lunun dncesinde, kendi bilincine (zbilince) ulamak; kendi kkn (mutla) tanmak icin harcanm byk bir abadr. Doa felsefesinin amac da, Ite bu gelimeyi, adm adm gerekleen bu llerleyii acklamaktr. Soru 78 : T!n (Zihin)
nasl geliir?

Doann ldeden ayr dmlnn, yabanclamasnn. insan billncinde ortadan kalktn syledik. Demek ki doann icindeki cdo(jru, Tinde ve dncede bulunmaktadr. Doa, insanolunun
111

bilincinde, kendisini bilen varlk haline gelir; yani yalnzca kendinde varlk deildir, kendisi icin de varlktr artk. Ama linin kendini tcnyp bilmesi, birden bire gereklemez. Birok admn 'atlmas, birok uraktan geeilmesi gerekir. Tin (insano!}lunun dncesi ve ayn zamanda mutlak varlk yani ide), kendisine ynelmi zgr bir yarlk; kendisini bilip tanyan bamsz bir gereklik, yani kendisi icin varlk haline gelmek icin, doadan yava yava syrlr. Bundan t r Tin, balangcta, tarih alannda, kendini gsterdii (ortaya k t) iklim koullar, corafi yer, rk ve ulus tarafndan belirlenmi tir. Baka bir deyile Tin, henz gelimemi bir cruh halindedir ve bu haliyle, antropolojinin aratrma ve Inceleme konusudur. Ti nin, henz doadan tamamen syrlmad bu aamada, ona denk den kavray biimi duyumdur. Tin, daha sonraki aamada. cduyguya ya da cduyua geer. Duyu'un en gelimi ve tamam lanm biimi, ckendiniduyutur. Kendiniduyu ise, bilince gtren bir arabasamaktr. Biline bylece, duyum, olg ve anlay oama larndan geerek, kendini zgr bir Ben (ruh, tin) olarak tanr. Ba ka ben'leri de tanr ve kabul eder. Bylece, ahlakllk ve devlet ortaya ckar. Bu durum, ben'in, kendi iinde kalmaktan kurtularak, znellikten nesnelfie ve genel kurallara ykselmesi demektir. Byle ca herkes icin geeerli olan, herkesi kapsayan nesnel Tin ortaya km olur. Nesnel Tin, kendini, hukuk, ahlakllk, devlet biiminde ortoya koyar ve gelitirir. Tarih dediimiz ey, halklarda beliren (ortaya kan) linin geliiminden baka ey deildir. Tarihin belli bir annda, belli bir halk, Tinin geliimini zerne alr (yklenir) ve gerekletirir. linin, hukuk, devlet, ahicik ve tarih alanndaki bu nesne!emesi boyunca; kendine dn, kendini tanmas; mutlak ideye dnmesi ve -onun bilincine varmas da sz konusudur. zel isteklerin, tutkularn, eilimlerin alannda, herkes icin geerli nesnel Ilkeleri ortaya koyarak, bunlar hukuk, ahlak, devlet biiminde kabul eden Tin, btn koullardan syrlarak kendini tanmaya, kendi maddesel olmayan zn bilip grmeye; bunun mutlak bir varlk olduunu fark etmeye balar. Bylece Mutlak Tint haline gelir. Mutlak Tinin birinci aamas csanabtr. Sanat, idenin, sezgiyle ve doru dan doruya tannp bilinerek ortaya konmasdr (gercekletirilme sidir). ikinci aamas ise dindir. Din, idenin, dorudan doruya grp kavradmz varlklara stn olduunun kesin olarak kavranmasdr. Sonlu ve tek tek (tikel) olan varlklarn, mutlak varlk tarafndan kapsondnn; bu varlklarn, ona boyun edilnin kabul edilmesidir. Mutlak linin nc aamas ise, felsefe.dlr. Felsefe hem sanatn hem de dlnin tadl dorulukun (hakikatn), daha

112

Ost bir. dzeyde kavranmasidr. Felsefe; ldeyl, mutlak varlk olarak kavrar ve onu, hem maddesel olmayan bir dnce hem de elle tutuiup gzle grlebilir btn varlklarn birlii olarak anlar.

Soru 79 : Hegel, kendi

felsefesn

Mutlak

Tn

olarak

grr?

olmayan ve lde, (bir onlamda Tanrnn) bulunduunu ileri srdn grdk. Bu mutlak varlk farkllama ve cel.ime (olumsuzlama) ile tek tek varlklar haline ge liyor; evreni, tarihi, toplumu ve insanolunun btn rnlerl.ni orta ya koyuyor; eitli grnlere brnerek ortoya kyordu. Sonunda, insanolunun dncesinde, kendi kendisini tanyor, kendi bilin cine ulayordu. Btn gerceklik de, tez-antitez-sentez ceminden geeerek gercekleiyordu; yani diyalektik bir ilerleyi gsteriyordu. En byk clem, ide (mutlak varlk) Doa insanbilinci biiminde dnlyordu. Bu oamalarn her birinin icinde de birok gelime aamas vard ve bunlar da, saysz clemden geerek, yani diyalektik bir biimde gerekleiyordu. Mutlak varlk, en sonunda, insann bilincinde, kendisine dnerek kendi btnln kovryor, yabancla madan kurtuluyor, zgrle ulayor ve Mutlak Tin haline geliyordu. Hegel'e gre Mutlak Tin, en kusursuz biimiyle, felsefede ortaya kyordu. Hegel , burada, felsefe derken, kendi felsefesini kastetmcktedir. Nesnel Tinin, yani hukuk, ahlak, devlet gibi gercekler icin de genellemi, znellikten kurtulmu ve kendini gerekletirmi olan Tinin, en son ve kusursuz biimini Prusya devletinde grd gibi; Mutlak Tinin en kusursuz gereklemesi olan felsefeyi de, ken di felsefesinde gryordu. Hegel, varln, srekli bir deime ve diyalektik bir ilerleme olduunu kabul ettii halde, bi. gelimeyi belli bir yerde (Prusyo devletinde ve kendi felsefesindel sona erdiriyordu. Bu zellik, Hegel'in hayranlk uyandrc derin ve kopsoyc felsefesnn en byk kusurudur. Hegel, varln temelinde, ide diye adiondrd ve Tanr ile bir tuttuu temel bir ilkenin bulunduunu sylemekle, maddesel olann, manevi bir kaynakton ve varln dnce den tremi olduunu ileri sryordu ve bylece idealist bir felsefe ortoya koymu oluyordu. te yondon Hegel, somut gercekler zerinde nemle durmasna ve btn bilimsel abasna ramen, felsefeyl yeryzne indirememiti; dinsel ve bir bakma da mistik soylabilecek dncelerden kurtulamamt. Bu da, felsefenin bir kusuruydu. Ama diyalektik yntem btn genilii ve ayrmlar ile ilk olarak ortaya
Akl, Tin, Ruh diye adland.rd mutlak bir gerein

Hegel'in, btn varln

temelinde, maddesel

113

F.: 8

lmsz ve deerli yan aka gz nne seriyordu. zerinde durulmas gereken nokta, Hegel'in varla ilikin acklamalar ile (idealist gr ile), diyalektik yntemi arasndaki celimeydi. Yani bir yandan, varln geliimini bir yerde durdurmak, sona erdirmek istemesi; bu geliimin bir yerde, yani Prusya <l(jvJetinde ve kendi felsefesinde kapanm olduu sonucuna varmas; te yandan, z bakmndan irdeleyici, eletirici ve yeni gereekiere ock bir yntemi, yani diyalektii uygulam olmasyd. Engels, Hegel'i eletirirken, bu tutars:zli btn aklyla gzler nne serdi. Gercekten de Hegel'in, idealist bir filozof da olsa, diyalektik yntemine uygun olarak, varln geliimini, sonsuz bir deime sreci olarak dnmesi gerekirdi. Ama iinde yaad Prusya devleti ve ortaya koyduu dahiyana felsefesi, onun gznde, her eyin sonu ve insanlk tarihinin kapanyd. Gerekler, bunun byle olmadn gstererek, Hegel felsefesine en byk darbeyi indirdi. . Byiece telsefe tarihinde grdmz en son ve belki de en byk sistem, yklp dald. Marksc felsefenin, Hegel'in ortaya koyduu bu kusurlu zm yolunu eletirerek ie baladn, ama bu filozofa byk ey ler borlu olduunu (zellikle diyalektik yntem bakmndan) ilerde
lcoymu olmas, dncesindeki

oc;;klamaya alacaz.

Soru

ao :

Hegel'den sonra felsefesel dnce lara girdi?

hangi dojlrultu-

Hegel sonras felsefe, ilerde ele olacamz MarksclOn ve etkisini daha sqnra gsteren varoluculuun (Egzistansiyalizm) yan sra. iki temel dorultuyu benimsedi. Her iki dorult. da, Hegel felsefesine tepki olmalar bakmndan birleiyorlar, ama temel grleri b::;kmndan da birbirlerinden kesin olarak ayrlyorlard. Birinc do rultu. Kani'n bilgi yoluyla kavranamayacan syledii kendinde-eyi (mutlak varl) aratrmaya ynelmiti. Geri Hegel de ayn amac gz nnde tutuyordu. Ama H~gel, caklsal olan her eyin gerek; gercek olan her eyin aklsal olduunu sylemiti. Baka bir deyi le, dnyann, anlaml bir dnya olduunu ileri sryordu. Oysa szn ettiimiz birinci dorultuda yer alan dnrler ve zellikle Schopenhauer, dnyann anlaml olmadn; felsefe yoluyla bir anlam ve insan icin bir k yolu bulmak gerektiini ileri srdler. Ikinci dorultuda yer alan dnrler ise (Auguste Comte, J.S. Mill ve Spencer), doa bilimlerine ve ampirizme nem vererek, felsefelerini bu temeller zerinde kurdular.

1.14

Schopenhauer (1788-1869), felsefesinin knoktas olarak Kant' Ama bu filozofun retisini eletirmekten ve belli bir dorul tuda yorumlayarak gelitirmekten de geri kalmaz. Schopenhauer'a gre, Kant'n telseteye yapt en byk katk, duyularla alglanan grnler, yani grngler (fenomenler) ile bunlarn arkasnda va bal olmayan, onun temelinde bulunan kendinde-ey; yani zneye tmatndan koullandrlmayon mutlak varlk arasnda kesin bir ay rm yapmasdr. Kant, duyusal gerceklil)i, znedeki formlar, kalplar duyumlarn ve olglorn bu (kategoriler) araclyla kovradmz; dzenlendil)ini ve kategorilerin . icine tn, onlar tarafndon anlalabilir eyler haline getirildiini ileri srmt. Btn bilgiler ve ze:likle bilim, insan znesindeki kotegorilere, formlara bamly d; onlara cgre oluuyordu. Bundan tr ancak grngleri (fenomenleri) bilmemizin olonakl olacan; kendinde-ey'in, yo:i m.it lon bilgisini edinemeyeceimizi ileri sryordu Kant. Baka bir deyile, bilgimizin bize-gre, yani greli bir bilgi olduunu syl yordu. Bylece, zneye bal ve ono gre olmayon Itendinde varl, mutla bilebilecel)imizi ileri sren ve bu ko:uda acklomalor yapan aklc metofiziin bo bir cabo olduunu ileri sryordu. Kant'a gre, znenin bilgi oluturan bu formlar (kolplor), duyu yetimizdeki, yani duyorl:mzdoki zaman ve uzay (mekn) ve anlaygcmz deki on iki kategoridir (bunlar Soru 64, 65, 66'do grdk). Schopenhouer do, zaman ve uzay kolplar icinde kavronon gercekliin (dnyann), zneye bal, ono gre olduu grn benimsiyordu; varln, benim olglodm, tosormlodm ey olduunu ilke olarak kabul ediyordu. Bundan tr felsefesini, dnya, benim tosormm dr szyle balatt. Baka bir deyile, duyulormzla ve zamari-uzay kalrplor iinde alglayp kovrodmz evrenin, bir bamszl, kendi bana bir varl olmadn ve ancak alglandnda, tasarm haline geldiinde var olduunu ileri sryordu. Bundan baka, btn bu grngler (fenomenler) dnyasnn arkasnda baka bir eyin, bir koynon, bir dayonon bulunmas gerektiini de dnyordu. Yani Schopenhauer'o gre, grnglerin dayand bir kendinde-ey, bir mutlak, bir !Z vard. Filozof, buraya kadar Kant'n grlern benimsiyor, oma bu noktadon sonra ondan ayrlmaya balyordu. nk Schopenhauer'a gre Kant, burada iki yanl yapmt. Yanllardan birincisi uydu: Kant, kendinde-ey'i, bir kendinde e:nesne olarak gryordu. Yani, snrl ve teklik nitelii tayon bir ey; tikel bir ey olarak gryordu. Demek ki kendinde-ey, tmel ve kopsayc bir varlk, tmel bir varlk deildi; bir nesneydi. Oysa Kant, zne ile nesne arasndaki ilikinin, yani tek tek (tikel) varolarlarnrf
alr.

115

temelinln, zaman ve uzay formlarna; duyu etkinliine ba!ll oldu unu sylemiti. Baka bir deyile, nesne, yalnzca form asndan, yani duyu vetisinin formlarn edinmesi ve onlar .tarafndan dzen lenip biimiendirilmesi bakmndan deil, varl bakmndan da znenin kalplarna ba!)lyd; onlar tarafndan koullandrmt. Yan bir eyi, hem kendinde-nesne, hem de zneden bamsz mutlak bir gerceklik olarak dnmek oianaksfzd. Demek ki Kant, bir kendin de-ey.den sz . ederek, felsefesel gryle ceiikiye dm ve yan!mt. Yanllardan ikincisi de uydu: Kant, kendinde-ey ile g rngler (fenomenler) orasndaki ilikiyi, neden ile etki (sonu) ara sndakl iliki olarak gr.yordu. Oysa yine bu filozofun felsefesine gre, nedensellik salt bir znel kotegoriydi (anlaygcnn bir ko tegorlsl) ve bundan tr, znenin duyu ve alg dnyasnn tesine uygulanamozd; yani zneye cgre olan bir alann dnda, bu ka tegorlnin bir geceriiOi olamazd. yleyse, Kant'n dndl) bicimiyie kendinde-nesne, varln kendisinden olon gerek bir kendinde-ey ya da mutlak olarak dnlemezdi. Kendinde-ey, zne ye ve formlarna ba!)l olmomolyd ve varln kendisinden alan bo.. msz bir gerceklik olmalyd. Ite bu gercek kendinde-ey, yan mutlak varlk, Schopenhauer'o gre, bir istencti (irodeydi) yalnzca. Ama bu tstenc, bilineli olarak ya da bir Kii (rnein Tanr~ olarak dnlemezdi. Bu 'istenc. kr ve bilinesiz bir G't. znenin formlarna bal olmayan, on.lorlo koullanmam olan bir varlk olarak bu tz ya da mutlak varlk; bu isten vard yalnzca ve btn otekl varolanlar, bN.in evren, onun belirimlerinden, ortoya - klarndan, nesnelemelerinden ba~ko ey deildi. Tek tek olma. yan tikellik yalnzca grnglerde ve tasarmda sz konusu olduOuna gre, varolaniann hepsinin ncesizsonrasz tz olan ve her eyi kapsayon bu lstencte, farkllama ve ayrlp blnme, yani tikellik diye bir ey d nlemezdi. Bundan tr istenc, tek ve btnd. Demek ki, dnyann (grnglerin, d gereklerin) zneye ve formlarna boOmlt oidu!)unu ileri. srmesi bakmndan, Schopenhauer'in sistemi, Kantc felsefeden kaynaklanyordu. Ama bu sistem, ayn zamanda, znenin dndaki mutlak bir gercekliOin, tm varl kuaton ve onun t~mell ni oluturan bir kendinde-ey'in, yani nesneleerek dnya holinde grnen bir istencin var oldu!')unu da ileri sryordu. Schopenhauer'n felsefesi bylece, gercekci (reaiist) bir yon da tayordu ve bu yan onun dncesinde ar basyordu. Nitekim bu adan ele ahndOn da, onun felsefesinin Glardano Bruno'nun ve Splnoza'nn sistemlerin yaklatn ve bir eit tmtanrclk olduunu sylemenl gerekir. Ama bu arada, Schoponhauer'n, Kant' eletirirken .tek

116

ve bu filozofun dncelern bir btn olarak ele da belirtmeliyiz. Gercekten de Kani, bilgiyi oluturan formlar (kategorileri) inceden ineeye temellendlrml, bun larn forklarn ve eitlerini akca ortaya koymutu. Oysa Scho penhauer, bu kotegorilerden yalrzca bir tanesini, yani nedenselli)l gz nnde tutorak tekileri bir yana brakyordu. Ayrca, Kant'n, bilginin dzenleyici ilkeleri olarak grd ve karmak kanticrio te mellendirdii akln idelerini de grmezlikten geliyor. Schopenhauer, Kant felsefesinde anlaygcnn bir kategorisi olan nedensellil; zaman ve uzayla egdm iine koyarak, yani duyarln bir formu gibi ele alarak, yaln;zca bu kategorinin deneyimncesi (a prlori) olduunu Ileri srmekten de cekinmiyordu. Bu tutum yznden, Kant n dneeye tand) kendili)indenlik ve etkinlik zelliklerini orta den kaldryor; deneyim ve algnn nemini hioe sayyor ve bilgiyi, yalnzca, dorudan do!)ruya duyumlanabilir-olana indirgiyordu. Bu bckmdon onun felsefesinin, bilgikuram bakmndan, bir tasarmcl~ a vo duyumculua vard sylenebilir. te yandan Schopenhauer, bigi kuramn ve varlk felsefesini, yukarda belirtti)imiz gibi dnyu, benim tasarmmdr ve cznesiz nesne yoktur szlerinde zetlemi ve dile getirmiti. Tek tek varlklarn, yani varolanlarn, duyumlar araclyla bilgisi edinilen grnglerden (fonomenlerden) baka ey olmadOn ileri sren bu gr, VenicaO filozoflar or~ s~nda yaygndr ve en kesin bloimiyle Berkeley tarafndan dile getirilmitir. Nitekim Schopenhauer. bu filozofa cok ey borolu olduunu syler'. Ama onun gznde Berkeley ve teki filozoflar yanl maktadrlor. Bu yanlgnn nedeni de ldealistlerin, birer grng, bi rer grn olmalar dolaysyla tek tek varlklar, tikel varolonlor, zneilikle bir ve ayn ey saymalar ve bylece zdeletlrmeerldir. Oysa tasarm, idealistlerin sand gibi tomitamna znel de)ildlr: nesnel olarak var <Xan bir eyin zihnimizdekl bir simgesi de dolldlr. Tasarm, znede ortaya kan ve nesnel karl olmayan bir del}l im, bir etkilenim olarak dnmek de doru deildir. Tam tersin:e, tasarmda bulunur. zne ve zr.e ile nesnenin ba!)nt:s, yalnzca nesne. karlkl bant icindeki iki edir ve tasarm onlarn birli~l dir. Bundan tr, &znosiz nesne yoktur sz ne kadar dol')ruy~ s~. cnesnesiz zne yoktur sz de o kadar dorudur. Grng (lr:nonon) ya da tasarm szc. zneyi de nesneyi de, biribirinden farkl cma znde icerdii iki terim olarak kapsar. Yani znenin nes neye bont'S, grng!er dnyasnn temelidir. nk hem zne hem de nesne, sonsuz tzdon, yani istencten kaynaklanrlar ve ontin bellrimleridirler; grnr duruma gelmi olmolardrlcir. Ama kendin
olmayp soyutlad')n

yanl davrand')n

117

snttl!:!tt' :lltt':Lttrt ~.tni''

de ele

alndnda;

yani belirlmleri, ortaya

klar,

grngler ve

grnler bak:mndan ele alnmadnda bu sonsuz tz, yani istenc

zne de. deildir nesne de deildir. Schopenhauer bu ocklamalary la, maddeciliin de Idealizmin de yanl olduunu temellendirmeye ynelmektedir. Ona gre, zne ve nesne, farkl yanlardan grlen bir ve ayn eydir. Felsefesel acdan ele aidmzda, dnyay, d nceye ve yer-kaplamayan ya da zihne (tlne) ve maddeye -blemeyiz. Felsefesel gr acsndan, dnyay, kendinde-ey (lstenc) ile tc:sarma blebiliriz: bu iki yan birbirinden ayrt edebiliriz ancak. te yandan tasarm, hem znel hem de nesnel olan btn grng ve grn dnyasn kapsar. Ama znenin biricik ilevi, kuramsal etkinlikte bulunmak deildir yalnzca. Yani zne. tasarmlamakla ve bilmekle yetinmez. Pratik yan, yani eviemierde bulunmak da znenin temel yanlarndan, ona belirlenimlerinden biridir. Yani zne, Istencini uygular, eylemlerde bulunur, bilineli olarak bir eyler ister. Ama bu tr eylemlerin ve isekierin temelini oluturan bir mutlak etkinliin bulunmas gereklidir. Bu etkinlik ya da istenc, grng dnyasnn belirlenimlerinden, koullarndan bamsz olmaldr: on lcrn dnda yer almaldr. Gerci belli bir bilineli istek, yani tek tek (tikel) istel{ler ancak byle olduklar icin, yani tikel olduklar icin ortc:ya ckabildiklerinden, yalnzca tasarmlarda bulunurlar ve bundan tr de biz onlar, znenn ileyii ve dzenlemesi icinden, yan nedensellia bal olarak kavrayabiliriz. Ama, istencin etkileri ve edimlerl olarak kendilerinde ve bamsz olarak ele alndklarnda ya dc znenin ic varlnn belirimler olarak grldkierinde, bu istekle>rin nedensiz ve mutlak (koullanmam) olduunu syleyebil:riz. Yani zne kendini, bir kendinde-ey, bir lstenc olarak kavrar. Ba ka bir deyile Schopenhauer, znenin, grngler dnyasn aan bir bilgi edimiyle, lstencin mutlakln ve kendi znel varlnn bir grng olmayp temeli ve z olan bir ey olduunu kavradn ileri srer. Ama yalnzca duyularla verilmi olan, tasarm, grngiiy kavrayabilen zne, byle bir bilgi edimini nasl gerekletir mekte ve mutlak olan istenc konusunda nasl bilgi edinmektedir? Schopenhauer, bu soruya gerektii gibi cevap verilemeyeceini syler; ve bylece bilgikuram ile metafizii arasnda bir kopu ortaya km olur. Ama Schopenhauer, sisteminin tutarllndan ok, bir varsaym olarak ileri srd istenc kavramryla ve bu kavram somut yaam deneyimlerine uygulamasndaki baaryla etkili olmu ve hakl bir n kazanmtr. Filozofa gre istenc, genel olarak bir varolma-istencidir: yaana-istencidir !isteidir). Bu istenc. srekli olarak eyaamaya ynelir ve akar: z gerei, kendini nesnele tir-

118

meye yneliktir. lstencin ilk ve dolaymsz nesnelemas ideolardr (burada. Platon'un etkisi akca grlr). idealar, duyularn konusu olon ve zaman ile uzayda nesnelemi olan tek tek varolanlarla istonc orasndaki bir basam:k gibidir. Bundan tr, bu tek tek varofanlor, tosar:mlor halinde ve insan dncesi araclyla nesnele milerdir. Yani bunlarn nesnelemesi dolaymldr ve bunlar, idealarn birer kopyas:dr. Var olma ve yaamaya ynelik istenc dolaysyla birbiriyle savaan saysz varolan ortaya ckar. Bunlarn her biri kendi ~r!eas:n gerekletirip somutlotrmok zorundadr. Ama her birinin 'bu cabas, tekilerin ayn dorultudaki cabalorylo engellenir ve s-. rrlanr. Bundan tr idealor, kusursuz ve tam olarak hibir zaman 9ercekleemez1er. Her yotdo kusur ve eksiklik grmemiz bundan trdr. Her yanda srekli bir ortoya ckn ve silinip gitmenin nedeni de budur. Bilinete de, istekler, drtler, itkiler srekli bir kaynama halindedir. Burada amac. bireysel stekierin ve drtlerin doyLma ulatrlmosdr; bireyin varltn korumas ve srdrmesidii'. iOoyumo ulamak, mutluluktur. Ama mutlulua ulolabilir mi? Schopenhauer, bu soruya olumsuz cevap verir. istencin, yneldii omo <CJ ulamasnn. istekleri ve drtleri ortadon kaldrp bir hareketsiz,ie yol acaco:n ve bylece yaama-istenci olarak ortadan kalk:rcs sonucunu vereceini syler. Ama istenc. hibir zam:::n ortadan 1wlkmamaktadr. yl~yse, doyuma ulamann olanakszl, yaama-' istencinin doas ve z gereidir. Bundan tr yaam, srekli bir ccdon baka ey deildir; ktlkten baka sonuc vermeyen davranlara srkler bizi. Aslnda nemli olan bireysel varlmz deil dir, insan trnn devomdr; insanolu, evrensel istencin oyuncadr ve srekli bir oldan iindedir (54). Schopenhauer'n ktmsertil ite bu temel dncelere dayanr. Mutluluk olanakszdr, ama <!nyann ktlklerinden syrlmak olanaksz deildir. D etkilerden ve ic gdlenmelerden kurtularak ve istenci olumsuzloyarak b11 tr bir zgrle uioabiliriz. Yani btn isteklerin, drtlerin, ictepilerin ortadan kaldrlmas zgrle ulatrr bizi ve bu dnyadan syrr Bu duruma da, ancak, felsefesel ve estetik sezgiye ben:zer bir edimle ulaabiliriz. Yaama-istencinin olumsuzlanmasnn birinci aamas. bakalarna acrnek ve efkat duymoktr. Bylece in san bencil bireyselliini unutur ve genel yarar dorultusunda yer olan davranlarda bulunur. Toplumsol ahlaklln ve adaletin temeli ac ma duygusudur. Yaama-istencinin olumsuzlanmasnn ikinci oamasa
(54) Bkz. Schopenhauer'n Felsefesi ve .ev. S. Hilv, Vazko, 1983.
Akn Metafizii

evirisi

:119

ise, btn staklerin sona ermesi, her eit kiisel va toplumsal yarar dncesinin ortadan kalkmas ve znenin tam bir Ic rahatl no ve dinginlie kavumasdr. Demek ki gerek ahlakllk, dnyadan eletek ekmek, her trl istek ve hazdan yz evirmektir. Bu gr, Schopenhauer'in genellikle etkisinde kald eski Hint dncesinin va zellikle Buddha'cln ilenip gelitirilmesinden baka ey deiidir. Schopenhauer'in estelii de idealar kuromna dayanr. Ona gre, sanatn amac, tek tek nesneler yani bireysel ve tikel varlklar araclyla, tmel olan, mutlak olan grmek ve kavramaktr. Tek tek tek nesneler, bir cinsin, bir tipin, bir ideann kusurlu kopyolor dr, somutlanm grnmleridir. Ama idealar acsndan baktmz da, bu tek tek varolanlarda, geiciliklerinin ve bir d grn olmalarnn yan sra, lmsz ve deimez bir ey bulunduul'lu da kavrarz. Sanatn amac bunu sezgiyle yakalamak ve canlandrmaktr. Bu lmsz ve mutlak ey (idea ya da onun temelindeki mutlak ve evrensel gerek), zaman ve uzay dnda yer ald icin tasarmla deil sezgiyle kavranr ancak Bundan tr de, gercek sanat yapt (bir resim ya da heykel), doadaki bir tikel varln tekiidi deildir. Sanat, mantksol dnceyi aarak nesnesini dorudan doruya kavrar. Bylece estetik sezgi de, zamandan uzaydan ve nedenseliikten syrlr; bu sezgi iinde, zne ve idea arasnda bir kaynama gerekleir. Baka bir deyile sanat sezgisi ve yaants bizi mutlaa; k mltsz ve dingin bir ruh haline ulatrr. Estetik haz, ckendinde ve ckendisiicindin. Bundan tr, bir ckar ya da yarar iin Iine girince, estetik haz do ortadan kaybolur. Schopenhauer, varlk, ahlak ve sanat felsefesiyle, zellikle Nietzsche ve genellikle ada bilim, dnce ve edebiyat cianlarnda dalayl da olsa, derin izier brakt. ikinci dorultunun balca temsilcilerinden Auguete Comts (17981875), cpozitivizmin kurucusudur Bu anlay, btn bilimleri. doa bilimine ve btn bilimsel yntemleri fiziin yntemine indirgeme olarak grlebilir. Filozofa gre, bilgi .acsndan nem tayan tek ey, olgulord r; yani gzlemin ve deneyin bilimsel yntem erevesi icinde bize sunduu ve darulod olgular aras llikilerdir, yani yasalordr. Baka bir deyile, pozitivizme gre, olgulara ilikin her tr aklama ya da bilim. tek tek grngler (fenomenler) ile belli birtak:m genel olgular arasmda iliki kurmak, yani yasalar ortaya koymak demektir. Biricik ve gvcmiiebilir biigi yetisi, duyusal alg;dr. B:r olguyu dile getiren bir ileri-sre indirgenemeyen horhangi bir nermenin anlaml olduu sylenemez. Yani biz, ancak bilimsel yntemle denetlenebilen olgular oras balqntlur, yasalar bilebiliriz; buJlun dnda, salam bilgidan sz edile~ez. Bu temel dncelerden

yola

dnce aamasna.

en son ve en yksek iin, geemi teki btn bilgikuramlarnn, dinlerin, tanrbilimlerin aba harcadk lern ileri srer ve insan dncesinin getii aamalar, nl c hal kanununda ya da c aama yasasnda dile getirir. Comte'un Ileri srd bu yasaya gre insan dncesi ya da zcks, bir btn olarak ya da tek tek bilimler iinde, aamadon geer. Bu gelime oamalar ya do koullar, zorunlu olarak ort ordg gelirler. Bunlarn birincisi rtanrbilimsel, ikincisi metafizik, ncs do pozitif aamadr. Birinci aamann temel zellii hayalgcne, ikin cininki soyutamaya, cncnnki ise bilime dayanmasdr. insan dncesi, tanrbilimsel aamada, varolonlarn zn ve doasn bulmaya alr; kkenierini ve amaclarn ortoya ckarmak icin aba amacndodr. Ve bu amaca horcar. Yani, mutlak bilgiye ulamak ulamak icin de, insanbiimcilie bo vurur. Yani, btn alaylarn ve gnglerin (fenomenlerin), insanbiiminde dnlen doast varlklarn etkisi altnda ortaya ktn syler (rnein mitasarda bunu grrz); ya da tektannc dinlerde oiduu gibi. olaylarn ve fenomenlerin kayno;ndo tek ve yce bir varln bulunduunu ileri srer. Demek ki, tanrbilim ya do din, genellikle, bir nedensellik kurnmdr ve bu anlay, varln en derin nedenlerini, doast kiisel gcler olarak tasarlar. Metofizik aamada ise, insanbiimciliin ortadan kalkt sylenebilir. Bu aamada, do!':last variklarn yeri no, soyut gler geemitir ve bu gler, deiik!i!':le uramaz gercekler olarak dnlr. Ama bu sefer, kiiletirilmi soyutlamalar olarak grlen bu glerin btn varolanlar;n lcinde bulunduu ve btn olaylara kaynaklk ettii ileri srlr. Bylece, gercek bilgi edinmenin olana da ortadan kalkm olur. Bundan tr, ikinci aa mann. birinciden ancak biim bakmndan farkl oldu!':lunu syleyebiliriz. cnc ve en yksek aamada, yani pozitif aamada ise Insanbiimcilik tomtcmna ortadan kalkt gibi, nedensellik dn cesi da ortadan silinmi ve bunun yerini yasa kavram a:mtr. Artk. nicin?:t ve cnasl? diye sormak sz konusu deildir. Deneyimierimize konu olan olaylarn ve olgularn gzlemtenmesi ve birlikte-bu1unmalor, art arda gelmeleri ya da benzerlikleri asndon snflandrlmas, yani yasalarn ortaya konmas sz konusudur yalnzca Cornto'o gre felsefe, deneysel bilimiere Ilikin genel bir kuramdr; onlarn genel yntemlerinin, ilintilerinin ve ayrldklar noktalarn saptanmas amacn gdar. Comte'un bilimler snfcmas da n!dr. Buna gre bilimler, soyutluk ve somutluk derecelerine gre, belli bir sralanma Iine girerler Soyut bilimler, yaln olgular ya da
kan aklad

Comte, kendi felsefesinin

yani

cpozitift

aamaya

ulamak

121

grngleri ele alp iledikleri ve yasalar bulduklar icin, somut bt~ limlerin temelini olutururlar. Somut bilimlerin inceledii konu ise, bu yaln olgularn ya da grnglerin bileiminden ortoya ckan da ho karmak gerceklerdir. Bilimlerin en soyulu aritmetiktir ve ondan sonra, geometri, mekanik, kimya; biyoloji ve en sonunda da sos yo!oji (toplumbilim) gelir. Sosyoloji> szcn, Comte'un kendisi olmamas dikkati eker, tretmitir. Bu srnflamada ruhbilimin yer B.nun nedeni Comte'a gre yalnzca grngeleri alglayabilmemiz ve onlar:n bilgisini elde edebilmemizdir. Oysa ruhbilimin konusu olan algy alglayamayz ve gzlemleyemeyiz. Bundan tr ruhbilim baBilimler sralanmasnda en stte ve msz bir bilim dal deildir. nemli yerde bulunan toplumbilim, aileyi ve toplumu inceleyen top umsal statik ile toplumlarn geliimini inceleyen toplumsal dinamik>>e blnr Comte'a gre toplum'lar pozitif yani gereki ve bi~ timsel acdan rgtlernek gerekir. Toolumda, siyasal iktidardan farkl bir manevi iktidar bulunmaldr. Toplu'm, dnce ve bilimle uraan dnr ve sanatlar ile Ciftcilerin, sanayicilerin ve tccarlarn olu turduu etkin snftan olumaldr. Comte, insanlk dininin kurucu sudur. Bu dinde Tanr yoktur; tapnmann konusu, Byk Varl:ktr yani !nsanl'ktr. Comte, bu dinin kurallarn btn ayrntlaryla ortaya koymu ve ahlak anlayn da u zdeyilo dile getirmitir: Bakas icin yaamak. J.S. Mill (18061873) de, bilgilerimizin duyulardan ve deneylerden geldiini savundu; carmn nemi zerinde durdu zellikla doa bilimlerinin yntemleri zerinde incelemeler yapt; yntembilim diye adlandrlan doa bilimleri mant:n, yani trnevarm yntemlerinin ilkelerini ve kurallarn, derli toplu ve ayrntl biimde or. tC'ya koydu. Ahiakn da tmevanma dayandn ve deneyden kaynaklandn syledi. Aramamz ve varmaya almamz gereken ge ne! mutluluun, bireysel mutlulukla icice geemi olduunu; bir eylemin iyiliinin mutluluu dourmas'ndan; ktlnn de mutsuzlua yol amasndan belli olduunu ileri srd. Politika alannda, sosya lizme yatkn oluu ve kadn haklarn savunmas, geni bir etki yaratt.
retisini kuran d Herbart Spencer (1820-1903), evrimcilil< Spencer'e gre btn evren, maddenin mekanik bir biim de younlamasnn ve gittikce badak (mtecanis) duruma gele rek, kademe kademe evrilmesinin ve gelimesinir_ sonucudur. Evrim iinde madde, belirsiz ve tutarsz bir bada!klktan, belirli ve tu tart bir badakla doru iterler. Dllenmi bir yumurtann, bir canl organizma haline gelmesi bunun bir rneidir. Evrim yalnzca
nrd.

122

biyoloji alannda deil, ruhbilim ve toplumbilim alannda da geerli dir. Madde evrildikce. cok daha byk bir younlua ve kormokla ula~r. Madde, canllar, ruh ve toplum aamalar, kesintisiz olon bu evrilmenin sonucudur. Hegel'den sonra ve ona bir tepki olarak ortoya ckan akmlar ele alrken, yine bu erceve iinde yer alan Marksc la gemeden nce, zgn ve .ilgi ekici bir filozofo ksaca dein memiz gerekir. Bu filozof, din konusundaki irdelemeleri sonucundo, maddeci bir felsefeyi savunan Ludwig Feuerbach'tr (1804-1872). Filozof, tanrtan~maz bir hmanizmann kurucusudur ve felsefenin grevinin, maddesel olon doann bir paras olan insanolunu, ol duu gibi kavramak olduunu syler. Feuerbach'a gre, doay, Tan rnm yaratt bir ey olarak grmek, kavranlr olan, kavranlmaz olanla acklamaktr. Bylece Hegel'i eletren filozof, Tanrnn insanolunu deil; Tanry ve dini, insanolunun yarattn ileri srer. Tanr kavram, insanolunun, isteklerini ve zlemlerini, farkna var makszn yanstmasndan; kendi dncesi-nin rn olan bir varla oktarmasndan baka ey deildir Bylece Feuerbach, dinsel yabanc:l:::ma kavramn ortoya atmas; evrensel. manevi bir ilkeya yani Hegel'in idesine kar. somut insann ve etkiniiinin zerinde durmas ve maddec.i bir felsefe ortaya koymas acsndan Marx' kesin olarak etkiledi ve Hegel ile Marx arasnda bir balant olarak nemli rol oynad. ve
dnrleri

Soru 81 : Marx ve Engels, Hegel'l

nasl eletirdiler?

Hgel, ldenin, kendine yabanclaarok doa haline geldiini ve dohc sonra insan bilincinde, yeniden kendine dndn; zgrle u!at::n sylyordu. Yani bylece insan. yabanclama durumunden ve insanca olmayan her eyden kurtulmu oluyordu. Akln egemenliinde bulunan ve Insana yarar dzenli bir dnyayer bylece ula;Iyor ve bu ulama, biline olarak Hegel'in felsefcsindo, toplum yaam olarak da, Prusya devletinde gercekleiyordu Dikkat edilecek oiLJrsa. liegel felsefesi btn byklne ve olumlu yanlarna ramen, sonunda, kurulu dzeni savunan bir felsefe; tutucu ve gerici bir dnyagr nitelii tayordu. Toplumun ogn!< !<urulu d zenini savunmann (hakl ckarmann olanaksz olduunu grer: insanca bir yaamn gereklemi olmadn, ama gerekletirilmesi

123

gerekti~ini

ileri sren dnrler, cGen HegelcilerD denilen grubun sol kanadnda toplandlar. Bunlar, Hegel felsefesini, devrimci bir grle eleiiriyor ve yetersizli~ini ortaya koyuyorlard. Ne var ki, bu grubun yeleri. her eye ra~men, Hegel felsefesinden tam anlamyla syrlamyorlard. Bu felsefeyi, kkl bir biimde eletirmek, onu amak ve yeni bir aklamalar btn ortaya koymak gerekiyordu. Karl Marx (1818-1883) ve Frledrlch Engels (1820-1895), Hegel' In dncesindeki aksayan yanlar (yukarda belirttik), ele alarak daha geni ve derin eletirilere giritiler ve bylece, kendi felsefelerini, HEgal'den kalkarak ama ona kart olarak ortaya koydular.

Hegel gibi, tarihin ve toplum yaamnn, celimelerle yani diyaiektik bir geliim gsterdiini kabul ediyordu. Ama Marx'a gre bu eiimeler idede ortaya kmyordu: idenin celimeleri deildi. Bu celimelerden geerek, tarihi ortaya ckaran ey ide deildi. Canl ve somut insann ve etkinliinin soyutlanmas; insandaki ve etkinliindeki zelliklerin, maddesel .olmayan bir ilkeye oktar.mas, ide kavramn ortaya ;karmt. ideyi v-:rlktan (gereklikten) neeye alarak, bu idenin btn varln ve etkinliin kayna~ hatta kendisi olduunu sylemek, yani maddesel olmoyan vorl~n, maddesel gere~i ortaya kardn ileri srmek idealist bir gr t. Bu grte, yani Hegei'in felsefesel drcesinde, dinsel ve mistik anlay cr basyordu. Hegel, blimssl abalarna ramen, dinsel dnten tamamen syrlomamt. Hegel'in felsefesi, dinin soyut ve aklsal bir duruma getirilmesinden; bu dorultuda gelitirilmesinden baka ey deildi. Tarihsel ve toplumsol yoam;n ortoya ckmosn vo deiimlere uramosn so~layan atmalar ve elimeleri, elle tutulur somut bir gerekle, maddesel bir ilkeyle aklamak gerekliydi. nemli olan nokta da, bu ilkenin nerede bulundu~uydu; bu ilkeyi bulup ortoya karmakt. Marx,
gelitiini,

tpk

Soru 82 : Tarih ve toplum gelimesinin gerek temel ilkesi nedir? Marx, tarihi ve toplumu yaratonlarn, gercek ve somut insanlar ileri srd. Yani tarih ve toplum gelimesinin temelinde, bir ilke olarak somut insann bulunduunu syledi. Tarih. idenin rn dc]i!di; b<lii koullar iinde yaayan; Jec:merini salamak zorunda olcn insaniann rnyd; onlar tarafndan yaratlmt. insanolu bir doa varlyd; doa iinde yaomasn salamak ve bunun Icin
olduunu

124

de

emek harcamak; eitli rnler ortaya koymak zorun (i), insan insan klan eydi; onun zyd. Hegel, maddesel olmayan bir manevi ilkeyi ve dnceyi tarihin temeline koyuyordu. Oysa tarih ve dnce, insan etkinliinin rnyd: daha sonra ortaya kmt; kaynak deil sonuctu. Bundan tr, Hegel fel sefesinde, temelde ve kaynakta bulunan ilkeyi (dnceyi, bilinci), gerek yerine, yani alta deil ste gelecek biimde ~oymak, baaa duran bu yapy (Hegel felsefesini), ayaklar zerine oturtmak gerekiyordu. Maddesel varlk alta ve temele, dnce yani sonuc ve rn Ise, ste gelecek biimde yerletirilmeliydi.
dayd. Calma

colmak,

Insanolu bir doa yaratyd. ama edilgin (pasif) bir yaratk de-. Oildi. Duyduu gereksinimleri karlamak ve gidermek icin, calmas (emek harcamasl gerekiyordu. Ama insanolu, emek aracl ile doay deiiklie uratrken, kendini .de deiiklie uratyordu; kendini de oluturuyor ve gelitiriyordu. Insan, doann bir blmnu ondan ekip alarak iliyor, bicimlendiriyor; ona bir baka biim kazandryordu. rnein, bir ta parasndan, bir ara yapyordu; ama bu aracn kullanlmas, onu yapan insan elinin gelimesini et kiliyordu; eli daha gelimi duruma getiriyordu. insann, gereksinimlerini gidermek i.cin giritii her calma (i}, hem doay, hem de kendi biyolojik, toplumsal ve zihinsel varln de!)iiklie uratyor du. alma. yani ekonomik etkinlik, maddesel bir etkinlikti ve tari hin, toplumun ve insann gelimesinin ve ilerlemesinin temeliydl.

Soru 83 : Marx'a gre, daha nceki maddeci ve Idealist felsefelarin eksik yanlar ve yanlglar nelerdi? Marx'a gre, kendinden nceki btn maddeci felsefelern yanl insanolunu. doann edilgin (pasif) bir rn, sonucu, yanss olarak grmeleridir. Bu tr maddecilik, insann etkin (aktif) bir varlk oldu!)unu, doay ve kendini deiiklie urattn fark edememitl. Insan lle doa ve calma (rn) ile insan arasndaki karlkl dlya lektik etkiyi kavrayamamt. Doay ve nsanolunu birbirinden ayr m; doann, Insanolu zerinde etkili olduunu, ama nsann doa karsnda edilgin kaldn sanmt. Buna karlk idealizm, Insann etkin yann ele alm; bu yan zerinde durmu ve bu yann nemini belirtmiti. Ama idealizm, bu etkin yan. yalnzca, bilincin ya da insan dncesinin bir etkinlii olarak gryordu. Insanolunun, somut, gerek ve maddesel etkinliini gremlyor; bu etkinlik zerinde durmuyorgs,

125

du. Insanolunun bu maddesel ve duyusal etkinlii, idealizmin gznde tiksindirici bir eydi. Marx, kendi felsefesel grnn temelini ve daha nceki felsefelere ynelttii eletirinin zn yle aklar: de dahil olmak zere, geemiteki maddeci anlatemel k us uru; nesneyi,. gereklii, duyusal dnyay, kaba nesnellik ya da duyusal sezgi (alg) olarak ele almalar; somut insan etkinlii olarak, pratik olarak grmemeleridir; yani, nesnel acdan ele almamalardr. Bundan tr, etkin (aktif) yan, maddecifie kart olarak, idealizm tarafndan, soyut olarak ele alnm ve ilenmitir. Ama idealizm, gercek ve duyusal etkinlii grememitin> (5G). Bu a:klama, Max'n kendi maddeci grn nasl anladn apock belirtnesi bakmndan ok nemlidir. Demek ki Marx, soyut olduklar icin, hem idealizm! hem de kendinden nceki maddecilii, yani di yalektik o:mayan maddecifii reddetmektedir. yleyse kendi maddecilii, eletirdii bu iki anlayn doru yanlarn icinde tayarak va her ikisinin de tesine geeerek yeni bir senteze ynelen bir maddecilik, yani diyalektik bir maddecilik ya da maddeci bir diyalektik oimaldr. Bylece Marx, klasik felsefeyi reddeder. Metafizik diye nitelendirdii bu iki grn (mekanik maddecilik ve idealizm) de, Markscl;k icinde yeri yoktur. Bundan tr, Markscln, klasik anlamda bir felsefe olmadn sylemek gerekir (57). Marx'a gre felsefeler soyut dnceferre yetinip, nsan ve toplum sorunlarn bunlarla zmeye calmlardr. Yaptklar acklamalar, gerein yalnzca bir yanin alp, onu, gerein tmne yaymaktan baka ey deildir. Felsefeler. mutla ve deimeyen dorular ererken; dei eni, dinamik olan, somut varl grememilerdir. Yani varl, btn yanlar iinde, elikileri ve deimeleriyle; ksacas tam anlamyla diyalektik bir gzle grememilerdir. idealizmde olduu gibi, her eyi, maddesel olmayan etkin bir ilkeyle aklamoya almlar ya da eski maddecilikte alduu gibi, etkinlii ve dinamizmi gremeyerak mekanik bir gre saplanmlardr. Buna karlk Marx va temelinde, insanolunun Engels'in dncesi, tarihin ve toplumun etkinliini yani praksisini grerek, eski felsefelerin soyut ve yetersiz
ylarn Feuerbach'nki

anlayn. amaya

ynelmitir.

(56) K. Marx, Feuerbach zerine Tezler, 1, Die Frhschriften, s. 339, Krner. (57) Bu konu icin bkz. Marx-Engels, Alman ideolojisi, s. 27-51, cev. S. Hi!v, Sosyal Yaynlar; H. Lefevbre. Marx'n Sosyolojioi, Blfm 1-11. ev. S. Hilv, nc Yaynevi
~26

Soru 84 :

Marksc:lk bakmndan yabanclama uzaklaarak;

nedir?

kendi dna kp ozune Bu yabanclama kavram, Marx taralndon da ele alnd. Ama Marx, ideyi readetti ve insanolunun maddesel etkinliini temel olarak ald icin, yabanclama y da bu maddesel temel iinde orod. Marx'a gre insanolu, doayla Hikisinde. gereksinimlerini karlamak icin, birtakm rnler ortaya koyar. Bu rnler, yen gereksinimierin domasna yol acar ve bu yen gereksinimierin yeniden giderilmesi gerekir ve bi. sonsuz olarak srer gider. Bylece, tarihsel gelime, uygarlk ve toplum yaam dediimiz ey ortaya kar. Ama insan bu rnleri ortaya koyarken, bu rnlerin iinde, kendini de kaybetmektedir. Bu rnler, insann yaratt eyler olduu halde, insana kart, yabanc ve ezici gercekler haline gelmektedir. rnein insan, ekonomik etkinlikte bulunarak zenginlikler yaratr; ama bu zenginlikier, para olarak onun karsna dikilir; onu boyunduruuna alr; paray yaratan insan, parann oyunca haline gelir. Bu, ekonom;k yabanclamadr ve btn teki ya. bonelama biimlerinin temelidir. insann yaratt ekonomik nesneler, bylece yabanclaarok, kendi bana buyruk bir dnya kurarlar; bu dnyann yasalar vardr ve biz bunlar, ekonomik yasalar olarak tcnrz (klasik ekonomipolitik bilimi, bu yasalar inceler); insandan apayr, yabanc ve nesnel gercekler olarak grrz. Oysa bu yasalarn altnda, insanolunun kendi yaratmo gc ve insanlar aras ili kier vardr. Ama yabanclama sonunda, bu insanlar aras ilikiler gzden kaybolmu; onlarn yerini, nesnel ve bamsz varl;klar gibi grnen ekonomik rnler arasndaki ilikiler, yani ekonomik yasalar Hegel, idenin, kendinden
aykrloarak yabariclotn sylemiti.
almtr.

t dnyann

Tarih boyunca, yabanclama srecinden tr, insann yarat (ekonomik ve manevi dnyann), durmadan zenginle tii halde; insann kendisinin, genellikle, hem maddesel hem manevi bckmdon yoksullatn gryoruz. Ama bu yabanclama ayn zo manda, kendisinin sona ermesini; yani yabanclamann almas ve ortadon kaldrlmas olanan da birlikte getirmektedir. Baka bir deyile, ancak yabanclamann dayanlamayacak duruma gelmesi, yabanclamann tannp bilinmesini, bilincine ulalmasn ve ortadan kaldrlmasnn yol ve yntemini salar. Nitekim Marks dnce ve yntem, yabanclama olgusunu ve bu olgunun bilincini apak bir biimde ortaya koyduu gibi, yabanclamann ortadan kaldrlmasn salayacak devrimci yol ve yntemi de belirlemekte ve aklamakta-

127

dr.

gre, sosyalist Oretme gelldikten sonra. ekonomik insana deil de, insann ekonomik yasalara egemen olmas saland zaman yabanclama ortadan kalkacaktr. Bylece Insan olu, yabanclamay aarak, varln btn genilii ve deriniii'li ila gelitirip gerekletirecek; btn maddesel ve manevi glerine ve bu glerin rnlerine yeniden sahip olacaktr. Bireyin zelllkle s nfl toplumlarda grlen kstl, eksik, sakat ve kalp yaamnn yerini; btn yeteneklerini gelitirmi, toplum yaamna egemen olmu ;;:gr insann yaam alacaktr. Markser dncede buna btnsel lnsana. varmak. denir. Marx, genelik yaptlarnda, tarihsel gelime nin amacn, btnsel insana ulama olarak grdn aklam tr. Yabanclama ve yabanclamann almas dncesi, Marksc ln bir hmanizma olmasn salayan dncedir. Bu kavram, kk lerini ekonominin ve tarihin saptanmasndan alarak, ahlaksal bir gre ynelir. Insan yaamnn, yetkin ve mutlu bir duruma gelmesinin koullarn ve bu koullarn gerekletirilmesi icin giriilmesi gereken eylemi ve etkinlii aklar. Dikkat edilecek olursa, Markser hmanizma, soyut bir insan sevgisi plannda kalmamakta; bilimsel ve eylemsel bir temele oturmaktadr.
yasalarn

Markscl!}a

Ekonomi rnlerindeki yabanclama gibi, din ve felsefe alanda. insann gercek varlnn, soyut fikirlerde yabanclama ya uradn gryoruz. Marksc dneeye gre din, insana zg yaratcln, Tamda grlmesi; ona aktarlmasdr. :Varatc varlk Insanolu olduu halde, Tanrnn Insanolunu yaratt dnlmek tedir. Bylece insann zellikleri, onun dndaki bamsz bir varlkta bulunuyor gibi grnmektedir. Bu varlk da, ncesizsonrasz, her eye gc yeten ve evrenin dnda bulunan bir yaratc olarak dOnl mektedir. Tpk bunun gibi filozoflar da, insann ve etkinliinin ze liklerini ele alarak, soyutlamakta, genelletirmekle ve bamsz varlklar haline sokmakta; btn evreni ve insann yaamn bu soyut varlklarla aklamaktadrlar. Nitekim filozoflar, Insann bilincini ve tad zellikleri soyutlayarak, tanrsal bir biline ya da dnce kavrcmna varrlar. Oysa bilin, insann bilincidir; onun bir zelli!}idir. Bu zellik. insann dnda ve bamsz bir varlk gibi dnlemez. Ne var ki filozoflar. soyutladklar ve bamsz bir varlk yaptklar bilincin; insann ve evrenin yaratcs, kayna!} olduunu ileri surerJer. idealist felsefelerln, btn evrenin ve varlklarn temelinde grdkleri ve bilin, dnce ya da ruh dedikleri ey, ite bu biimde soyutlanarak ortaya konmu hayali bir kavramdr, yani bir yabanc lamadr. Marx'n kendinden nceki felsefelere ynelttii eletrnn
larnda

128

ot)rlk noktas canl gerei,

ve ynteminin temeli ite buradadr. Marx, somut ve btn atmalar, elimeleri, deimeleri iinde kavramak amac gden bir yntem benimsemi ve uygulamtr. Bu yntem, maddeci diyalektik yntem ya da diyalektik maddecilik diye adland:rlabilir. Daha nce de belirttiimiz gibi Marx, eski felsefelarn yerine, klasik anlamda yEmi bir felsefe koymu deildir; yukarda akladmz temel eletirilerden kaynaklanan bilimsel bir inceleme yntemi ve belli bir takm temel kavramlar getirmitir.

Soru 85 : Maddeci diyalektik, evreni

nasl

grr?

Maddeci diyalektik acsndan evren, hareket halinde maddedir. Bu madde, atma ve celimelerden geerek, btn varolanlar ortaya ckarr. Maddesel vari'klar (cisimler), canllar, insan ve toplum bu srecin rnleridir. Ama evrendeki deimeler, yer deitirmeye Indirgenemez yalnzca; yani bunlar mekanik deimeler deildir. Onsekizinci yzyl Fransa mekanst maddecilerl, btn gelimeyi ve oluu, yer deitirmeyle, yani mekanik hareketle aklayacaklarn sanyorlard. Maddenin, kendi kendine, yani kendi Icinden bir deiiklie urayarak, dinamik bir biimde, eitli ve farkl varlklar ortaya koyabileceini kavrayamyorlard. Oysa maddeci diyalektik, mekanik ha raketin yetersiz olduunu ve deimenin, maddedeki dinamiklikten gelen ani dnmler, sramalar, nitel forkllklarrn ortoya ckmas olarak grlmesi gerektiini ve ancak byle aklanabileceini ilert srer. Bylece, maddenin dinamik g~limesinde, birbirinden nitelik olarak farkl alanlar ve yaplar ortaya ckar. rnein, organik varlk <lan. inorganik varlk alanna oranla nitel bir farkllk gsterir. Organik alanda, inorganik alandakinden bambaka yasolar geerlidir. (Oyso, mekanst maddeciler, nitel fark kabul etmedikleri icin, organik <lann yani biyolojinin yasalarnn, inorganik alanin yasalaryla, rnein fizlin ya da kimyann yasalaryle ac.klanabileceini ileri srerler). Bundan tr, nitel bakmdan farkl olan her varlk alannn yasclarn ayrca ele alarak ve zgl, yani yalnzca kendilerine zgn yanlarn gz nnde tutarak incelememiz gerekir. Demek kl. inorganik olann yasolar ile, organik alann yasolarn ocklayamoyz. Ni tekim ayn eyi, organik alann (biyolojinin) zerinde yer olan tarih, toplum ve kltr icin de syleyebiliriz. Tarih, toplum ve kltr alanmn da kendine zgl yasalar vardr; bunlar biyololl yasolaryla aklanamaz. Diyalektik gelime. maddenin, scramolar ve niteliksel

129

F.: 9

dnmler

yoluyla, yen varlk olanlar (kademeleri) artaya kayacak: biimde .srekli olarak ilerlemesidir. Varlk srekli bir deimedir; her ey deiir. Ancak, en genel diyalektik yasalarn (karlkl etkile. me, celine, yeni nitelikler douracak biimde daha st bir dzeya ykselme) deimeden kald sylenebilir. Bunlar hem varln, hem de insan dncesinin en genel yasalardr. nk dnme (bilin), gercek (maddesel) hareketin (deimenin), nsan beynine devirilme s!dir; aktarlmasdr. Ama diyalektiin yasalarnn deimezlii. gerein :deiirliine oranla sz edilebilecek bir deimezliktin: yani, cmutlak bir deimezlik deil greli bir deimezliktir. Bilim !erin geliimi, diyalektik ilkelerin kavrannda ve dile getiriliinde deiikliklerin, evrilmelerin ortaya kmasna yol acar ve kesinlikle yol aacaktr. Aslnda, deimeyen yalnzca deimedir.

Soru 86 : Maddeci diyalektik yntemn zellikler nelerdir?


Marksc dneeye gre, varolanlarn hepsi, birbiri zerinde etkide bulunur. Her ey birbiriyle ilinti halindedr ve birbirini etkiler. Bundan tr, maddeci diyalektik yntem. herhangi bir nesneyi, tek bana ve soyutlayarak deil, teki varolanlara ilikisi icinde ve bir bGtnn paras olarak e!e alr. Buna, diyalektik yntemin btnsellik Hkesi denir. Oysa, daha nceki felsefelerin co!)unda, ortak yn tem olarak benimsenmi olon metofizik gr. Inceledii nesneyi, btnden syrarak, tek bana ele a:yor ve hibir deiiklie ura myormu gibi ince!iyordu. Bu bakmdon metafizik yntem, diyalektil-: yntemin, tom kortdr.

Yine bir
baka cdeime

Marksc

dneeye gre, varolon her. ey, bir durumdan, duruma geer; srekli olarak deiir. Buna da, diyalektiin Ilkesit denir.

nicelik deiimlerinin, belli bir birikime ve younluQa sonra, bir nitelik deiiklii yarattn (suyun yz dereceye kadar kaynotlnco, bulcra dnmesi gibi), gryoruz. Bu do. diya lektik yntemin, nice! deimelerin, nitel deimelere dnmesi il kesidir.
ulatktan Deime her zaman, kartlklarn cotmosndon doar. Kartlk lar, birbirinin dnda deildir; bir orada ve birlik oluturocak bicim de bulur.urlor. Btn deimalerin temelinde, bu kartlklarn biroro-

Ayrca,

130

yani cayrlmazl ve celime vardr. Celime olmasayd. varolan her ey, naslsa yle kalrd. Oysa herhangi bir varlkta (varolanda), onu, hem kendisi, hem de kendisinden baka bir ey olmaya yneiten (zorlayan) ters kuvvetler vardr. Bu elien kuvvetler, varolonn ve genellikle varln srekli olarak deimesine yol acar. Yani varlk, dardan bir gcn etkisiyle deil, icindeki celimenin harekete getirmesiyle deiiklie urar. Buna da, diyalektiin ccellme ilkesi denir. Varolon herhangi bir ey, kendi olumsuzlonmosn (bir baka ey yol aan gc) icinde tar. Ama bu olumsuzianma do, yeniden olumsuzlonarok, balangta varolon eyi, daha yksek bir dzeyde ve gelimi bir biimde ortoya :karr. Bundan tr, celime yoluyla gerekleen diyalektik deime, kortlarn, srekli olarak birbirine dnmesi, yani yeni bir varln ortoya ckmamas demek deildir. Yan diyalektie gre, deime srekli olarak balo d noktaya dnen bir cember cizmemekte; sarmal bir biimde (bir helezon gibi) genileyerek ykselmektc ve ilerlemektedir.
olmasna

dal

rnein, topraa atlan tohum, hem tohum otarak kalmak hem de bir bitki haline gelmek (kendinden baka bir eye dnmek) e!)illmlerlni, yani atan (elien) gcleri icinde tar. Tohum. olumsuzlanorak bitki durumuna gelir. Ama bitki de geliir ve rnn vererek kendini ortadon kald:rr, yan kendini otumsuzlor. Bitkinin bir baak verdi!';jini kabul edersek, bu baak bitkinin, yan tohumun olurnsuzlanma; olan bitkinin yeniden olumsuzlanmaya uramas demektir. Ama baak, kendinden nceki iki kaderneyi (tohum ve bitkiyi), mutlak olarak (artk bir daha ortaya ckmayacaklar bir biimde) ortadan kaldrmamtr. Baak (meyve), hem tohumu, hem de yen bitkiler icinde tamaktadr. Demek ki, olumsuzlomann olumsuzlonmas> bir gell~meyl, Ilerlemeyi ve zenginlemeyi ortaya koymaktadr; gerekletirmektedir. Morksc dncede cok nemli bir yeri olan bu kavram ama ya da om diye adlandrlr.
varl!)rn, eelima ve olumsuzlanmalardan geeerek ve gercekler yaratarak diyalektik bir blcimda ilerleyiidir. imdi, toplum alanndan bir rnek olalm: Toplumlarn en Ilkel biimlerinde, mlkiyetin ortakloa (mterek) olduunu gryoruz. Tarih boyunca bu ortaklaa mlkiyet, genellikle, zel mlkiyete doru bir gell!m gstermi ve zel mlkiyete dnfmstr. Ama ortoya kan bu zel mlkiyet (rnein, kapitalizmde grld gibi), kendi olumsuzlanmasn da iinde tamtr; yan kendi kartn, elikenini ()rta~ yen Ama,

131

karmtr.

ilerin)

Bu mlkiyet, aslnda, topluca alan Ii snfnn (emekbir varlk oldu!)u halde, bu mlkiyetn kendisi. toplumsallk, yani ortaklaalk zell1i ta.maktadr. Bu m:kiyeti yaratan gc (ici snf ve emekiler), ayn mlkiyelin (zel mlkiyetini kendinden baka bir eye; kendi tersine dnmesi icin belli bir etki (basnc yapmaktadr. Marx'a gre bu celimenin almas gereklidir ve de zorunludur; yani ii snfnn, zel olarak deil da, topluca alarak ortaya koyduu (yaratt) rnn mlkiyet biimi de, topBu celimenin lumsal yani kollektif (ortaklaa) olmak zorundadr. almas icin, mlkiyet biiminin (zel mlkiyetin), calma biimine denk decek duruma dnmesi (kamusal, toplumsol ya da ortakleac mlkiyete dnmesi) gerekmektedir. Ama bu cnc aa mada ortaya kocak olan mikiyet, ilkel toplumlarda grdmz, ortaklaa mlkiyete benzemeyecektir. Bu yeni mlkiyet biimi, zel mlkiyetn insan icin tad yararl btn yanlar da kapsayan, ama ayn zamanda sosyalist (kamusal. toplumsal) bir karakter tayan bir mlkiyet olacaktr. (Marx'n ve bilimsel sosyalizmin mlkiyet anlaynn, eldeki zenginlikler paylamak ve insanlar bireysel mlkiyetten de yoksun klmak amacn gttn ileri srenlerin, nasl yanldklar, burada akca grlyor.) Demek ki, acklemaya al t'mz bu gelimede, ilkel ortaklaa mlkiyet (tez-olumlama); ka pitalist zel mlkiyet (antitezolumsuzlama); ve sosyalist mlkiyet biiminde, diyalektik bir (sentez-olumsuzlamanrn olumsuzlanmas} ilerleme gryoruz. Markser diyalektie gre doa, tarih, toplum ve kultr alanndaki btn gelimeler, bu atmalardan, elikilerden ve amalardan geeerek ilerler. Tarihin ve toplumun diyalektik acdan incelenmesi: temel ilkelerinin ve belirlenmelerinin ortaya konmas, Markserln zel ama en temel felsefesel-bilimsel alann oluturur ve bu alana ilikin acklamalarn btnne, ctarihsel maddecilik kuram ad; verilir. Tarihi, snf mcadelelerinin tarihi olarak gren; retim tarzlarnn ve onlarn btn styapy (insann dnyasn ve kltr) nasl oluturduunu aklayan; retim gcleri ile retim ilikileri ara sndakl ilikiyi (atmalarn ve daha sonra uygunluk durumuna girmeleinl) czmleyerek, devrimierin tarihte aynadklar rol gz nne seren; retim tarzlar ve bunlar zerinde temelienan tOj)lumsal oluumlar (klecilik, feodalite, kapitalizm gibi} ayrntl bir biimde zmlemeden (analizden) geiren: ideoloji, sanat, toplumsal psikoloji gibi olgularn toplumbilimsel ocklanmasnn temellerini atan tarihsel maddeciliin, bir bakma tarih felsefesi saysa da, bilimsel yannn daha ar basmas dolaysyla. kitabmzn erevesi iinde deQil, bir baka yerde ve bamsz olarak ele alnmas gerektiini
yaratt

132

dndmz

nuya

ilikin

Icin zerinde durmoyacaz. yeterince yapt bulabilir. (58) pratikten


ayrlmaz

Okur, dilimizde bu

kt

Soru 87 : Kuram, nedir?

ne demektir ve

bilgl

Marx, Insan dncesinin, dorulua (hakikote) ulap ulaama sorunu, soyut olarak deil, insan etkinlii yani pratii (praksis!) gz nne alnorak zlebilir, der. Yani bir bilginin doru olup olma~ dn anlamamz icin, onu pratikte Sinomamz gerekir. Pratik, doru ile yani; salam bilgi ile yonlgy birbirinden ayran lcttr. Bilgile rin deeri (gecerlii) pratik etkinlik ile olan ilikilerinde kendini gsterir. Pratik dorulanmaya dayanmayan ileri srlerin de!)eri yoktur. Pfatikten ayr dm kuram; kt konulmu ve zlmesi olanaksz sorunlar, srlar ve mistisl;zm iinde kaybolup gider. Filozoflar yzyl larca uraran doru bilgi sorununa, Marx'n nasl yaklat grlyor. Marksc- dnce, bilgi sorununda praksisi bir temel olarak ele ald icin, bu kavram zerinde durmamz gerekiyor: Praksis, doa, toplum ve bilim alannda, insanolunun gsterdii nesnel etkinlik ve yoratclktr. Doa ve bilim alannda teknik ve deDeneydir; toplum alannda snf mcadelesi ve politik eylemdir. mek ki doru dediimiz ey, bu praksisin darulod (doru olduunu gsterdii) eydir. Bilim alannda, gzlem, deney ve uygulama praksisi ile snanan; onlarn szgecinden geirilen, deneUanerek ve dorulanarak ortoya konan eydir. Toplum yaamnda do, snf mcadeleleri praksisinin dorulod; ileriye aclan gercek toplumsol hareketin ynne uygun den bilgi, doru ve salam bilgidir. Bundan tr, doa alannda olduu gibi, toplum alannda da, salam bilgilerimiz, gercek zerinde etki yapma, onu deiiklie urotma olana verir bize. Toplumu deiiklie uratmak istiyorsak ve bunun Icin devrimci eyleme girimisek, grlerimizin, bu toplumdaki praksis ile do rulanmas gereklidir. te yandan, bu praksisi gz nnde tutarak, grlerimizi ve aklamalarmz, srekli olarak dzeltnek ve deitir mek zorundayz. Bundan tr, genel aklamalarn, . yani kuramn. pratikten (praksisten) uzaklamomas; onu adm adm izlemesl, kendisini, bu praksisle her an snomas, dzeltmesi ve gelitirmesi zorunyaca (5~) Bk. G. Politzer, Sosyalist Felsefenin Temel Prensipleri, C. Gn, Sosyal Yaynlar; H. Lefebvre, Sosyalist Dnya Gr, E Aydnlk, Hr Yaynevi; Kusinen, Tarihi Materyallzm, cev. K. Sosyal Yaynlar; V. Kelle - M. Kovalson, Tarihsel Maddecllik. D. Ufuk. nc Kitabevi; vb.

ev. ev. Sel; ev.

133

ludur Bylece elde edilen bilgiler (ister doaya ister topluma ilikin olsun) bize, d gerei deiiklie uratma olana verir dedik. B tn bu aklamalar Marx'n, bilginin bir gc olduu grn benimsediini akca gsteriyor. Marx, doa ve toplum yasalar konu sundaki bilgimizin, bu yasalar ynetme olanan da birlikte getirerek insan zgrle ynelttiini; zgrl gercekletirne olanan yarattn da sylemek istiyor. Filozoflar imdiye kadar. dnyay eoysa nem:1 olan, dnyay itli biimlerde yorumlamakla yetindiler, deiiklie uratmaktr (59 ) sznn gerek anlam burada oran
maldr.

Kurarn ile pratiin ayrlmazl grnn bir baka yan da, diyalektik yntemin, aratrma ve inceleme:erde, belli bir biimde kullanlmasnn nemini ortaya koymosdr. Diyalektik yntem, var Jm deimesinin genel yasalarn vermektedir bize. Bu yasclar, herhangi bir aratrma konusuna uyguland zaman, yani diyalektik yntemle bir konuyu incelediimiz zaman, konunun kendisindeki belir lenimleri, kendine zg yanlar bulup karmamz gereklidir. Yalnzca diyalektik yasalar gz nnde tutup, inceleme konusunu somut olarak yani kendi belirlenimleri ve zellikleri asndan ele olmoyacak olursak, canl ve etkili bir kuram yerine, soyut bir emaya taklm; gerei, ynteme ve kurama zorla uydurmu olu ruz. Bir toplumu Incelemek . istediimiz zaman, o toplumun retim glerini, retim tarzn, snf mcadelelerini, tarihsel etkileri, styapnn niteliklerini, toplumsal psikolojiyi, dnce dnyasn. snflarn ve zmrelerin oluumunu, bu oluumun hangi aamaya gelmi olduLmu somut bir biimde, yani kendine zg yanlarn bulup ckararak oratrmamz gerekir. Yrtemimizi ve kurammz, incelediimiz toplumun pratii (praksisi) ile srekli olarak snamamz: doruluunu, Bundan tr, toplum yaamndaki pratik ile gstermemiz gerekir. yntemn ve kuramn, bir baka aratrma alannda (rnein, tarihsel ve ekonomik koullar farkl bir toplumda) ortaya koymu olduu ve yalnzca o toplum icin geerli (doru) olan sonular, bizim kendi dorularmz bulmamz salamaz. Yntem, incelenen konuya bilim sel olarak, yani konunun somut varl ve zellikleri gz nnde tutularak ve srekli olarak smanorak uygulandndan sonradr ki, bu konuya ilikin salam bilgiler edinmi ve etkili bir devrimci eylemin dunce zeminini belirlemi oluruz. Bundan tr, Markslk bir dogma deil, eylemin yol gstericisidir denmitir.
(59) Karl Marx, Feuerbach zerine Tezler, Xl. Die Frh6chriften. 339, Krner.

a.

134

Soru 88 : N!etzsche, James, Vaihlnger, Bergson ve Croce ne gibi felsefesel grleri savmdular?
Schopenhauer'n etkisinde kalan Alman dnr Friedrlch Nletzsche (1844-1900), Markscln ve varoluculuun yan sra. a da dnce ve edebiyat zerinde tek bana, byk etki gsterdi. Nietzsche, felsefesine k noktas olarak Schopenhauer'n, vorolma ya da yaama isteini ald. Ama Nietzsche'ye gre, btn verln temelinde, varolmoya deil de, daha g.( ve kudretli olmaya ynelik bir istek ve istenc- (irade) vardr. insanolu, yalnzca kendini korumak ve yaamak istemez; asl istedii. daha gl da ha kudretli olmaktr. Mutluluk, hazda (tat almada) dei!, kudretli olmakta ve bu kudreti, yaratc bir bicimde uygulamaktadr. Byle bir mutlulua varmak ise, sert bir disiplini gerektirir. nk hayvansal itkilere. basit haziara kapldmz srece, gercek ve stn kudretten yoksun kalrz. lkilerini ve eilimlerini yceiten insan, hayvann Iinde bulunduu durumdon syrlr, ykselir ve gercek insanvarlna ular. Bu trden ideal insan, gemite de zaman zaman ortaya ck mtr. Nietzsche, bu ideal insana, insanst der ve onu, insanln amac olarak grr. Hristiyanlm acma ve hemcinsini sevmeye dayanan ahlak anlayn sert ve kkl bir biimde eletirir. Hristiyanln ve gene:likle idealizmin ahlak anlaynn, bir sahtekrlk ve yanitme olduunu syler.. Acma ve sevgi ahlakn, gl insan yolundan eviren: onu, gsz insanlar derekesine indiren ve kclten bir tuzak: zayiflarn ve kle ruhlularn Iki yzll olarak grr. insan doasna yaraan. gl, korkusuz. ac masz olmaktr: yaratcla ve ileriye ynelmektir. Nietzsche, btn manevi deerlerin yeniden ele alnp eletirilmesi ve deitirilerak yerin_e yenilerinin konulmas gerektiini ileri srer. insanoluna, iyinin ve ktnn ne olduunu aklayacak ve kabul ettirecek stn otoriteler yoktur artk. Tanr lmtr ve insanolu yapoyolnzdr. Yaam nn anlamn: balanaca deerleri. zgrlk icinde yeni baton yaratmak zorundadr. Pragmaclkn en nemli temsilcisi Amerikal William James (1842-1910), doruluun; yararl olando, etkinlik tayonda, Ie yararlktc aranmas gerektiini ileri srd. Filozofa gre, bir kuramn ya da yasann doru olduunu gsteren ey, bu kurarn ya do yasadan pratik uygulamalar yaplmas ve sonuclar elde edilmesidir. Evrenin ve insanln kkenierini -ve ereklerini bilemeyiz. Bundan tr geleneksel onlamda metafizik yaplamaz. Ahlaksal yaammza bir yn verebilen ve yararl olan bir metafizik anlam tayabllir ancak.

135

Mantksal

ve ahlaksal de~erlerl yarar acsndan ele alan teki iki temsilcisi, C.S. Peirce (1839-1914) ve F.C.S. Schil!er'dir (1864-1937). Bir dncenin deerini ya da doruluunu, ci grmesinde crayen ve crccclk (instrumentolism) felsefesinin kurucusu olan John Dewey (1859-1952) de, bl! r iinde yer
pragmacln
alr.

da!'rular

Kant'n ve Nietzsche'nin etkisinde kalan Alman filozofu Hans Vaihinger (1852-1933), insan dncesinin temel zelliinin, evreye uymo ve yaam icin yorar salama olduunu ileri srd. Valhinger'a gre dnce, gerei kavrayorak deil, bir takm yapntlar (fic tionlor) ortoya koyorak yararl olur. Bundan tr, gerei, olduu gibi deil csonki yleymi gibi kavrarz. Valhlnger'in bu grleri, yapntclk (Fiktionolismus); mgibi ya do sanki (als ob) felsefesi diye bilinir. rnein fizikte, enerjinin belli biimlerinin ilet mini daha kolayca kovroyobilmek icin, elektrik akm varm gibi dnrz; byle bir kavram kurarz. Hukuk yasalar, bir irketi, kiiymi gibi ele alr. Ahlak ve dinde, belli davran kurallar ve buyruklar; bir Tanr, tednya ve cezalandrma varm gibi ortoya konmutur. Vaihinger'e gre insanolu, bu mgibilerle ya do sonkilerle, dnyay, kavranabilir bir ey; icinde yadrgamadan yaayabl !ecei bir evre durumuna getirir. Fransz filozofu Henri Bergson'un (1859-1941) zerinde durdu:;u temel sorun ise, insan ruhunun ve zgrlnn, maddesel dnya ile olan ilikisidir. Bergscn'un felsefe yntemi sezgidir. Filozofa gre varln gercek zn, zek ve kavramlarla deil, sezgiyle kavrarz. Sezgi, dorudan doruya bilgi salar. Bergson, bilincin yaad zaman Ila d zaman birbirinden ayrr. Birincisini sre diye adlandrr. S re, kesintisiz bir yarattr ve tpk biline gibi, yaam da sredir; kesintisiz yarattr ve zgrlktr. Tm varln temelinde bir yaama atlm vardr. Bu kavram ve bellek, Bergson felsefesinde byk nem tar. Her bilin, bellektir; yani gemiin, imdide saklanmas "e biriktirilmesidir. Yaama atlm acsndan ahlak alannda, toplumun bireylere kabul ettirdii kopal bir kurallar btnnn ve bunun yan sra, kahromanlarn ve byk insanlarn temsil ettii bir ak ahiakn bulunduunu gryoruz. Bergson bu ikiiii, dinde de, dogmo larn ve kurollarn dile getirdii yan ile ermilerin temsil ettii dinamik ve yaratc yon arasnda bulur. Maddecilie ve mekanizma kar c kan Bergson, yzylmzn dnce ve edebiyat yaamnda derin izler brakt. halyan filozofu Benedetto Croce (1866-1952), G.B. Vica ve He gel'in etkisinde kald. Daha cak, edebiyat eletirisi ve estetik alann

136

da etki gstermi olan Croce, somut telsefe lle tarihin zde oldu~unu syler. Soyut felsefenin grevi ise, tarihin c.indeki (tarihe ickin olan) yntembilimi bulmak ve dile getirmektir. Croce icin, tarihin somut Ierii byk nem tar ve aratrmalarnn konusunu oluturur. Filozofa gre, somut (olmu olan va olmakta . olan) tarih ile verilmi! yorumlayan tarih, ayn Tin'in (Zihnin) ortaya koyduu gereeklerdir ve Tin bu gereekerde dile gelir. Bir tm olarak ve blnmez biimde varolan ve etkinlik gsteren Tin, yalnz insanolunun tarihinde deil, deneyimin son snrlarna kadar her ynde kendini gsterir. Blnmez olmasna ramen, linde drt uderece (dzey) ayrt edebiliriz. Bunlar, estetik, mantk, ekonomi ve ahlak kuramlarnn .konusunu (ieriini) oluturur. Croce'ye gre, tam anlamyla mutlak denebilecek biricik gereklik, balangc ve sonu olmayan, kendi kendini dou ran ve ac:klayan tarihtir. Tarihin rolnn, zgrln tarihi olmak olduunu syleyen' Croce, ileri srd kuramlar, mutlak tarihselcllik diye adlandrr. Soru 89 : Fenomenololl nedir? Yirminci yzyln balarnda, felsefeyi, bir bilim ve metafizik ola rak yeniden kurma deneyleri yapld. Bylece, Kenteln ya da pozitivizmin, felsefesel aratrmaya kapam olduu alann yeniden ac:ma sna; do:: bilimlerinin kars!nda, bamsz bir felsefenin temellerinin atlmasna alld. Bu denemelerin en nemlilerinden biri, Edmund Husserl'in (1859-1939) fenomenolojisidir. Husserl'e gre felsefe, bir bilimdir; zihne verilmi zlerin tasvir edilmesinin bilimidr. Husserl, bilincin temel zelliini ortoya koymaya calerak felsefesine balar. Filozofa gre, bilinc. her zaman bir eyin bilincidir; bir nesnenin bilincidir ve bir uynelitir. Biline kendi alg edimiyle (akt'yla) bu verilmi eyi grr ve kavrar. Bize verilmi olan zler, d dnyadan y<J da l<endi i varlmzdan gelebilir. nemli olon nokta, fenomenolojinln yntemiyle, bilince kendini gsteren (aan) varl tasvir etmektir; zleri ortaya koymaktr. Husserl'in, felsefeyi bir tr zlerin bilimi olarak temellendirmeye ve bamsz bir bilgi dal olarak ortaya koymaya altn syleyebiliriz. Fenomenoloji ynteminin Iki temel zelli~i vardr. Bunlarn blricisi, yarg vermekten kacnma; yargy askya olmaodr (epokheo); varolanlarn, var olup olmadi sorununun paranteze alnmasdr. Bu yapld zaman karmza tam bir hilik kmaz; yepyeni bir varolu alan ckar ve bu alana da yen bir deneyimle, yani transandantal deneyimle ulaabiliriz.

!:

137

........................................

___,

____

Fenomenoloii ynteminin, birinciyle llintili olan ikinci zelli!)!, duyu verilerinin btn ampirik (deneyimsel) yanlarndan ayklanmalar va bylece, verilerin, katksz nesnel zlerine indirgenmeleridir. Feno menoloji dilinde buna, ze ilikin indirgeme denir. Bir bakma Doscartes gibi davranarak, bilincin, dolaysz ve k!sin bir biimde kavrad zler (gerekler) zerinde duran Husserl, btn varlklarn temelinde bulunan ve bilimlerin zeminini oluturan bu zler! inceleyen fenomer.olojinin, bilimlerin bilimi olduunu syler. Sistemini tom olarak gelitirmemi olmasna ramen Husserl ve fe nomenolojisi, bota .varoluuluk olmak zere, eitli dnce okm larnda ve bilimlerde by!< etki gsterdi. Bircak dnrn yan sra. b etki; nsann durumunun greli olmas ile manevi deerlere mutlak br inan beslernesi arasndaki kartla; biyolojik itk!ler ve e~iiimlcr ile zgrlk arasndaki atmaya dikkat ceken: insann, dnya icin deki yerinin ve yaamnn anlam zerinde nemle duran; insanolu un, hem dnyaya hem de kendine stn olarak kendini ortaya ko yabilen biricik varlk; bir Tin ve Kii olduunu belirten, ahlak yaa mnda duygularn ve gnl mantnn byk nem tadna deinen; pratik, kltrel ve metafizik bilgi biimlerini bir birinden ayrt eden ve sonunda bilgi toplumbilimiyle uraan Max Scheler'de (1874-1928) akca grlr. Soru 90 :
Varoluuluk

nedir ve

balca

temsilelleri kimlerdir?

Vzylmzda, hem dnce hem de edebiyat dnyasnda byk etki ve yaygnlk gsteren voroluculuun (egzistansiyolizm) kkleri Poscal'a (1623-1662), Nietzsche'ye ve zellikle Klerkegaard'a (1813 1855) uzanr. Bu c dnrn balca ortak yan, kiiyi, znellii, bireysel yaam, felsefenin kayna ve konusu olarak grmelerldir. Bundan tr varoluculuu, bireyin somut varln ve yaantsn betimleyen (tasvir eden) ve zmleyen (analiz eden) bir felsefe olarak kcbaca tanmlayabiliriz. . Danimarkah filozof Sren Klerkegaard (1813-1855), Hegel felsefesinin her eyi kapsayan tketici acklamalarna ve bireyin zgrlne yer vermemesine kar karak, Hz. isa'y ve Socrates'i usta olarak benimsedi. Kierkegacrd, doruluun (hakikatin), znellikte bulunduu nu dnyordu. Sorunlar, dinsel bir erceve icinde ele alan bu filozofa gre, Kilisenin dogmalarna kar ckmak; kalplardan kurtulmak: ermi ve din kurban olmak: bu deneyi sonuna kadar yaamak gerekiyordu. Yalnzca soyut dneeye dayanan felsefe yntemleri yeterslzdi: insann dnyadaki durumunu ortaya koymak ve aklamak ;e-

138

reklyordu. Insanolunun, ald: tatlar (zevkleri) biricik gerek gibi


grd estetik aamay; sadece devlerini gz nnde tutup, son-

suzluk zlemini ve yneliini unuttuu etik (ahlaksal) aamay; ve zaman iinde, sonsuzluun gerekletirilmesi demek olan gerek dinsel yaamay birbirinden ayran Kierkegaard, bu sonuncusunu asl Hristiyanca yaam olarak grd; insan yaamnn, ciddiyetten ve kaplktan uzaklaarak trajik yaantide hasla kavuacan savundu. Bylece, varoluculuun temel dncesinin ortaya kt grlmektedir. Bu dnce daha sonra kesinlikle dile getirilmitir ve insann nceden belirlenmi bir z olmadn; varoluun (somut bi reysel varl:n ve znelliin) zden nce geldiini ileri srer. Bu temel dnce, Almanya'da, tam anlamyla bu ra girmep malerine ramen, Heidegger ve Jaspers'te; Fransa'da ise, Gabriel Marcel, Merteau-Ponty (1908-1961), Simone de Beauvoir (1908) ve Sartre gibi tam anlamyla varolucu dnrlerde etkisini gsterdi. Kart Jaspers (1883-1969), insan varlnn tarihsel, somut ve ellmell yonlar zerinde durdu. insansal varoluun acklanamayaca n, ama ancak aydnlatlabileceini savundu. Jaspers'in felsefesi,. baarszlk ve car felsefesi olarak tannr. Filozofa gre, varolu, bilim, iletiim, anlama, birer baarszlktan baka ey deil dir. Varolusal baarszlk, bir bilgisizliktir; ama bu baarszlk lc.r, ayn zamanda, bir ama ve bir cardr. Bizi. sonsuzlukla ilintiye sokan, belki de bu baarszln kendisidir. Husserl'in rencisi ve tanrtanmaz varolucu dncenin en byk temsilcisi Martin Heidegger (1889-1976), cvorlk olarak varlkn ne olduu sorunu zerinde durdu. insanolunun znn, onun varoluunda bulunduunu ileri srd. Filozofa gre, varolanlar arasnda yalnzca insan, kendi kendini sorguya eker. insanolu yrtl m bir varlktr; dnyaya atlmtr ve .endie (bountu, tasa) iindedir. Bu bountu, bize, varln i zn ac'Jr; gEterir. Bountu, chiliin tehdidi altndaki insan varlnn gvenlikten yoksun durumda btlunuudur. insanolu, kendini srekli olarak yaratmak, tasar yapmak, kendinden tamak ve sonra hu durumu egemenlii altna almak cbas icindedir. Kiilik d, sradon ve gnlk yaam, insana z varln unutturur. Bylece insan haslk durumundan uzaklar; dzmece bir varlk icine girer; kendi bilincine varamaz; ne olduunu bilmeden yaar ve lr. insann has varl, im-icin-varlktr; lme ynelmilik Icindeki yaamdr. Buna ramen, eylemin insan yaamn daki nemi zerinde durmu olan Heidegger, sonunda, yine de ktmser bir felsefeye ulamtr.

139

Hristiyan varoluculuOunun balca temsilcisi saylan Gabrlel Mareel (1889-1973), zellikle Kierkegaard'n etkisinde kald. Soyut zne ve birey kavramn eletirdi ve somut yaantnn nemi zerinde d,rarak, teki varolucu filozoflar gibi, felsefesini bu temel zerinde kurdu. cSonsuzluu yanstan ayna, zel ve i yaantmzdan baka .ey deildir, der Marcel. Bireysel varlmz kovradmz lde, varln kendisini kavramaya yaklcacarmz ileri srer. Marcsl'in, a da toplumda, insanlarn, z varlklarn gelitirip zenginletirmeleri yerine, una ya da buna sahip olmaktan; maddesel varikla uramaktan honut olmalar zerinde durmas ve olmak lle sahip olmak durumlar arasnda insanaOlunun gercek varl bakmndan byk bir kartlk olduunu beiirtmesi, ok ri kazanm ve etkili olmutur.

Soru 91 : Sartre'a gre, kendinde varlk, kendisi lc:ln varlkl, hilik, zgrlk ve usorumluluk ne demektir? Jean-Paul Sartre (1905-1980), Husserl fenomenolojisinin ve Heldegger'in tanrtanmaz varo;uu!uunun etkisinde kendi felsefesini gelitirdi. Sartre'n varoluuluunun balca k noktalarndan biri, Insann varl ile teki nesnelerin varl arasndaki forkn incelenmesidir. Filozofa gre insanolu, nce Tanr tarafndan z d nlm, sonra bu ze gre yaratlm deildir. insanolunun, kendinden nce gelen ve onu belirleyen bir z yoktur. Herhangi bir ara yapacak olsak, Ilkin, bu aracn nasl olacan tasarlarz; zihnimizde, bu araca ilikin bir taslak; bir tasarm vardr; yani aracn z. nceden belirlenmitir. Aracn varoluu da, buna uygun olarak ortaya konur; gerekletirilir. Ama insanolunda, durum byle deildir. Yani insanda z, varolutan nce gelmez, varolu, zden nce gelir. insen yalnzca vardr; kendinden nceki bir modele, bir taslaa, bir ze gre ve belli bir amac gz nnde tutularak yaradlmamtr. insan. kendini ne yaparsa, o olacaktr. Demek ki Sartrc'o gre. insann, nceden belirlenmesine yol aan bir z yok. Oysa bir ta paras belirlenmitir; yani, ne sa cdur. Tan varl, iine kapank, dopdolu ve kendinden baka ey olmayon bir varlktr. Sartre buna, kendinde varlk der. Ta, sam ve dopdolu bir varla sahip olduu icin, tan icinden sz edemeyiz. Tan, cyle ya da byle oima olana da yoktur; ne ise, her zaman odur. Oysa insan, varoldu()unun bilincindedir; nsan yalnzca kendinde var deildir; ayn zamanda ckendisiicin de vardr; varl, bilincinde, kendine dnmekte; kendi kendini grmekte ve bilmektedir.

Sartre, insan, varlOnn bilincindedin derken bunu sylemek istiyor. Bundan tr, insana, nceden verilmi ve deQimeyen bir z ykleyomeyiz. (Burada, genellikle varoluculuun ve zellikle Sartre'n, lnsano:una bir z ykleyen dinlerden ve eski felsefelerden nasl ayrld grlyor). Skntl olduurnun farkna varmam, bu durumun bilincine ula mam; kend:m ile skntm arasna bir uzaklk koymam; onu bir nesne olarak grmem demektir. Bundan tr, skntlY1m diyen ben ile, yalnzca skntl olan ben arasnda fark vardr. Oysa, bilineten baka varlklarn temel zellii, yalnzca ne ise. o olm~sdr. Buna kart oiarak Sartra, insan, ne deilse odur: ne ise. o deildir diye tanmlar. Kendisi icin varlkn ayrt edici zelliini burada grr. Biline bizi, her zaman bir bakaya, bir teye doru gtrr. Bl _lincin, kendi kendisiyle hibir zaman cakma (rtme) durumunda bulunmamas; ne isek. olduumuz O eyden her zaman ayrlma mz ve kaymamz, hicliktir. zgrln teme!i de, kendisiiCin varln bu zelliidir. Yneli ve zgrlkten baka ey olmoyan bilin, bir hiclemedir. Hicleme, bilincin. kendinde varl dnerek, kendini. bu kendinde varlktan syrmasdr; kurtarmasdr... Kendisiiin varlk, kendinde varln hiclenmesi olarak ortaya kar. Demek ki, insanolu, kendisiicin varlktr, yani biline ve zgrlk tr. Sartre, bu dnceyi ve zgrln kacnmazln. insan, z grle mahkOmdur szyle dile getirir. Hangi koul altnda olursak olalm zgrzdr ve yaammz, kendi kararlarmzia yaratrz. icinde bulunduumuz belli bir duruma kar olacamz tavr. bizim, gelecee ilikin tasarmzla (projemizle) anlam kazanr; davranmiz da, bu tasarya uygun olarak ortaya ckar. Tm zgrlk, tm sorumluluu getirir (dourur). Bundan tr insanolu, hem kendinden hem de herkesten sorumludur. Bir eyi seeerken (yle deil de byle devran rken). herkesin de yle davranmasn isterim ve bund'Jn tr herkes hesabna sorumluluk yklenirim. Belli bir durum karsnda, neyi seeceimizi de ancak biz karorlatrabiliriz. Hi.cbir ey yapnamay seciim de, aslnda bir semedir ve bunun hesabn vermek zorundaymdr. Secerken, yalnzca kendi yaammz belirlemi olmuyoruz: ayn zamanda, bu secmemizin temelini oluturan ilkeleri ve deerleri de belirlemi ve ileri srm oluyoruz. Ahlaksol idealler ve deerler. yalnzca benim zgrlm zerinde temellenebilir; bu konuda hibir yerdon yardm bekleyem em; hibir yol gsterici yoktur. insan n z grle mahkum oluu ve sorumluluunu farkodii ise, bountu yu ortoya ckarr. Nesnesiz bir korku, endie. toso olarak tanmloya bileceQimiz bountu, nsan varoluunun temel duygularndan biridir.

141

Soru 92 : Sartre, kendi


ilikiyi nasl

varoluulu}u

lle

Markslk

arasndak\

yorumlar?

Sartre, ikinci Dnya Sava sonunda, felsefesel yaptlar kadar, rove oyunlaryle do, yalnz Fransa'da deil, btn dnyoda yark uyond:rd ve geni etki yaratt. (1960'tan sonra, yzeysel bir bcimde de olsa, bu etki bizim dnce ve edebiyat yatJmmzda da grlr). Satt''n mutlak zgrlk ve sorumluluk ahlak, onu; cogunlukla, Marks ve ilerici hareketlerin yonnda yer olmaya gtrd, Sartre, vorolucu rn etkisinde kolon nl Fransz yazar Albert Camus'nn, bir tel< nemli felsefesel soru varsa. o da intihardr S" zn doru bulmuyordu. nk Sartre'a gre intihar, zgr bir davran; (edim) deildir. zgr olmamosnn nedeni, zgrln ancak gelecee ilikin bir tasar ile birlikte ortaya kmasdr. Oysa lme tasars yapmak (kurmtk) ve bu tasary gerekletirmek, btn tasarlar ortadan kaldrmaktr. Baka bir deyile, cyokluk tasars, tasarlarn yokluuna varr. B.undan tr intihar, zgrln olumsuzlanmasdr (yok edilmesidir). Sartre'n voroluculuu, bu eletiri do ru!tusunda, devrimci harekete katlma ve eylemde bulurlmaya ynelmi oluyor. Nitekim, kapitalist dnya iinde, insanolunun yalnzl n; braklmlk, tedirginlik ve bountu icinde crpnn; has insan varl ile yapay (kalp) ve dzmece varolu ve yaarn arasndaki kartl ve yrti!; insann. has ve gercek varoluu arayn esiz bir biimde dile getirmi bir dnr ve yazar olan Sartre, dncelerine yeraan bir nom.slo, ezilenden,. hor grlenden ve smrlenden yam kt. Sartre bu bakmdan, smr ile smrden kurtulma arasn da srp giden sava, yani camzn savan derinlemesine kavram ve smrnn kaldrlmas; Insanca bir yaamn gercekletiril mEsl Icin btn gcyle alm bir dnce adam olma niteliini hcblr zaman kaybetmedi. Ne var ki, Sartre'n daha nce szr. ettiimiz felsefesel erk noktas ve fenomenolojik ynteminin temelindeki idealist gr, onu. dlince asndan, Morksclktan her zaman ayryordu. Eylemde. Marksc:!or ve teki devrimcilerle ayn safto yer olsa bile, temel fels'9fe gr ve yntemi, onu. Marksclkton ayr ve hatta Morksc:la kcrt bir dnr olarak belirliyordu. nk Sartre icin, tpk Husf:e!'da olduu gibi, temel gerek, bilincti; kesin doruluklar (hakikotlflr) ancak bilince verilmi olan ve bilincin dolaysz olarak grp kavrad!} doruluk!ard, .gerceklerdi. Sartre'n gznde, bilineten bam sz bir maddeden, ya do bamsz maddei konusunda bilgi edinebileceim~zden sz etmek gct. Maddenin zellii olan kendinde varlk,
mcnlar

142

ancak. bilincin temel belirlenrncsir.e, yan! kendisiicin varlk olmasna gre tanmlonyordu. Bundan tr Sartre, insan dnyas:nda (bilinc te. bir diyalektik gelime bulduu halde, doada. byle bir gelimenin olup olmadgn syleyemey~ceimizi: hatta byle bir gelimenin o modOn ileri srd. Btn bunlara ramen Sartre'n, son byk felsefe yap:tnda, Markscl, yaadmz an almaz felsefesi olarak grdn ve kendi varoluculuunu, Markserlk iinde kapal bir alan olarak ele aldn belirtmemiz gerekir. (GO) Sartre, Markserla bylece dah~ fazla yaklamakla birlikte, kendi te:safesi acsndan Marksc!a ynelttii eletiriler gelitirmekten; bu gr, yenile timeye ve zenginletirmaya colmaktan da geri kalmamaktadr. Sartre, eletirilerinde, Marl<scln, omzn felsefesi olduu halde, aratrmalarda ve incelemelerde, baz sorunlar gerektii kadar derin lemasine ele olmam oldLunu: baz eleri, kendi ic.inde yeterinca eitip amadn syler. rnein, Markscin, bireysel varlk olgusu iizerinde yeterince durmadn; insanlar, bal olduklar snflarn edilgin (pasif) bir arac olarak grdn: fenomenolojinin kavrama ynteminden ve psikanalizden yorarlanmadn; yeni yntemlerin ve bilimsel bulgularn Markserlk cnde zmlenip yerlerine konmadn Ileri srer. Sartre'n, btn bu eletirllerl, Markser yntemin zne deil: Marksclk adna ortaya konmu olan resmi ve kalpc retiye (dok trine) ynelttiini de sylemeliyiz. Bu eletiriler. resmi ve kal:pc dnceyi aarak, Marx'a dnmek gerektiini; maddeci diyalektik yntemin, taparlayc ve ac bir biimde kullanlmas gerektiini ileri srenlerin (Gyrgy Lukacs, Karl Korsch, Wilhelm Reich, Henri Lefebvre, Frankfurt Okulu dnrlerl, vb) eletirileriyle belli birtakm noktalarda birleir.

Soru 93 :

Russell'n

ve Viyana evresi'nin felsefesel zellikleri nelerdir?

grlerinin

Felsefeye Hegel'in etkisinde kolorak balayan, ama ksa blr sre sonra bu etkiden syrlan Betrand Russell (18721970), yzylmz ilk onyllarnda. zellikle matematik ve mantk alanndaki ince:emeleriyle tannd. Russell her eyden nce bir mantkdr ve n~atematii mcmta indirgE:meye ynelir. Felsefe sorunlarna mantk acsndan yaklaan Russe!l, filozofun asl iinin, kavramlar, yarglar ve yar
(&O)

Critique de la ralson dlalect1que, s. 9, 10, Gallimard. 1960.

143

gllar

dile getiren ileri-srleri (nermeeri) incelemek olduOunu syler Benimsedi!'li yntem, ementksal pozitivlzm diye tannmtr. Ma tematik mantn geliimine de nemli katk;s bulunan Russell'n gznde bu yeni felsefe anlay, baya bilginin ve biimsei bilginin lrcelenmesi; dilin, insan dncesine kurduu tuzaklarn ortaya cka rlmas amacn gder. Russell, duygulardan gelen ve bilimin sala d kavramlar iyice inceleyip temizlemek gerektil'}ini syler. Felsefe diye adiandniocak zel bir bilgi yoktur. Yalnzca, adm adm Ilerleyen, analizden geeiren ve eletiren aklyrtmeler vardr. Felsefenin balca ii, klasik felsefede ve doa bilimlerinde kullanlan zihin, madde, nedensellik, isten (irade), zaman gibi kavramlar temizleyip aydnlatmaktr. Russell'n kuku duyarak ie ba ladn, mantk yaplarn ve dnceleri ackleyan dilin sentaksn eletirdiini ve akca kavranabilir kavramlar ortaya koymaya al tn gryoruz. Bu zellikler, Russell'n, mantn temellerini, gene! olarak bilgiyi ve zellikle bilimi irdeleyen eletirici bir filozof olduunu gsteriyor. Gercekten de, Russell'a gre felsefe, bir kurarn deil bir eylemdir (aksiyondur). Russell, mantk ve matematii:jin yan sra, alglarmz lle fizik nesneler yani d dnya arasndaki ilinti sorLmu zerinde de nemle durmu ve bu konuda belli bir tutumu savunmutur. Russell, sorunu C:.yie e:e alr: Gnei grmek ya da bir kedi grmek ile, unla rn ilintili olduklar fizik nesneler, yani gneli ve ukedi arasnda ne gibi bir iliki vardr? Gnei grmek diye adlandrabileceimiz birok deney yapmzdr. te yandan, astronomiye gre, gne diye adlandrlan koskoca ve son derece scak bir madde parcas var dr. Bu madde parasnn, gnei grmek dediimiz olayla ne gibi bir ilikisi olabilir? Bu soruya, gne ile gnei grmek aras!nda bir benzerlik olabilecei sylenerek cevap verilebilir. Gne, benim grme-uzay mda, deirmi olarak 'grnmektedir' ve fizik uzayda 'deirmidir', diyor Russell. Algnn nedeni olan ve belki de bu algya, yani algda verilmi olana benzeyen bir fizik nesnenin varl, yani varolduu, tmevarml aklyrtmeye dayanmaktadr. Bundan t r, 'bir kedi grdm' zaman, kedinin gercekten varolduunu ... ileri $Grmem icin elimde neden vardr. Ama bunun yalnzca 'olas' oldu unu syleyebilirim; nk insiJnlarn, kimi zaman, ryalardaki gibi. gerek olmayan kedileri grdklerini de biliyoruz. Demek ki d ger ein yani fizik nesnelerin varl konusunda gereki (realist) bir tutum benimsiyer Russell. Yani d gercefn dncemizden bo:)msz olduunu; bu gerei ya da nesneleri alglamadmz zaman da, bunlarn var olmaya devam ettiklerini ileri si,irebileceimizi sylyor.

144

Russell, ahlak ve politika alannda, zgrlkO ve bireyel bir felsefe benimsedi. Sosyalizme yaklaan ve anarizmin Izlerini de tayan bl gr, onu, sava dmanlna; _eitlik ve zgrlk haklarnn savunulmasna gtrd. Filozof, yaamnn sonuna kadar, bu mOcadelesini, yaz ve eylemle yrtmekten geri kalmad. Daha .ok, 1ngiliz ampirizml gelenei icinde yer alan. Locke; Berke!ey, Hume ve John Stuart Mill'e yakn olan Russell (Gl), mantk ve matematik incelemeleriyle, btn bir felsefe !)rn yani czmteylcianalitik-felsefeyi, cyeni pozitivizni ve zellikle Viyana evresi'ni etkiledi. Nitekim Russell'n rencisi va czmleyicl felsefenn nclerinden biri olan Wittgenstein (1889-1951), yle diyordu: Felsefenin nesnesi, dncelerin mantksal aydnlatldr. Felsefe, bir reti deil, bir etkinliktir. Bir felsefe yapt, temel bakmndan, aklamalar., dan oluur. FelSefenin sonucu, birtakm 'felsefesel nermeer' deildir: nermaleri aydnla kavuturmaktr. (G2) Metafizie kar kan ve mantk ile doa bilimler yntemi konusunda aratrmalar yapan bilgin ve filozoflarn oluturduu Viyana evres de felsefenin, nermaleri analizden (czmlemeden) gecirip aydnlatmakle grevli olduunu savundu. Bu r, doruluktun biricik lctnn, deneyle dorulanmak olduunu llerl srd. Matematik mantn gelimesine katkda bulunan ve mantksal pozitivizmi benimseyen Viyana 3vresl'nin balca temsilcileri, ahlak ve estetik gibi dallarla ilglenmeyen; bilgikuram zerinde duran: dolaymsz ve dile getirilemez olanla, tasvire dayanan ve dil tarafndan aklanabilen gerek bilgiyi birbirinden ayran Moitz Schlick (1882-1936); matematik mantk ve doa bilimleri yntemi konusundaki calmalaryla n kazcnan Hans Reichenboch (1891-1953); dil alannda calan ve felsefeyl dilin mantksol sentaks olarak tanmlayan: fizik bilimi dilinin, evrensel bir dil olmas gerektiini savunan Rudolf Camap (1891 1970), toplumbilim ve yntemi zerinde duran Otto Neurath (1882-1945) gibi dOnrlerdir. Soru 94 :
Markslktan-

etkilenen ada dnrlerden bazlan kimlerdir ve :=rankfurt Okulu'nun Eletirel Kuraml nedir?

Marksclk, ondokuzuncu yzyl sonunda ve daha sonra, yaln-zca bir siyaset va devrim kuram olarak deil, bir felsefesel ve bilimsel

(61)

(62)

A.J. Ayer, Russell, s. 35, Fontana/Collins. 1972. Tractatus loglco phllosophlcus, s. .112.
~45

F.: 10

geldii

olarak da geliti. Kurulu dzenin niversitelerinin grmezlikten ya da arptt ve resmi-dogmatik Markserln da genellikle muhkOm ettii bu geliimin tad nem ve bu dorultuda aba harccm; belli bir takm dnrler zerinde bugn yeniden duruluyor. Bu dnrler arasnda, italyan filozofu Antonlo Labrlola (18431904), Markscil ackled ve savunduu yoptlarnda. zellikle ideolojiler ile tarihsel maddeciliin kartl sorununa deindi. Labrlola' ya gre, yeni bilimsel anlay ve yntemin, yani Markscln ortaya atimasna kadar ileri sr!m tarih grleri, bilimsel ve eletiricl dt'illerdir. insanlar, yaptklar iler konusunda, ideolojinin sunduu a pl'c kavrOylar aracl ile, geree 'uymayan ve eksik bir biline edinmi: kendi ilerini ve rnlerini, bunlar kendllerine ait deiimi gibi grerek acklamlardr. Bundan byle, tarihin, ekonomik gercekler acsndan aklanmas gerekir ve Marksc ynteme dayanacak olan b6yle bir ac:kloma, hem gercek bir tarih bilgisini oluturacak hem de dvvrimci eyleme zemin hazrlayacaktr. Ama Marksc yntemin. e malik bir tarih gr haline gelmemesi gereklidir ve yeni bir ideolojiye dnmesi tehlikesi karsnda her zaman dikkatli davranl maldr. Lobriola, btn toplumsal olgular, ekonomik geree do rudan doruya balamaya vP. onunla aklamaya kalken ekonomik maddeclllkl kkl bir eletirmeden geirir ve ekonomik gerein etkisinin dorudan deil, dalayl olduunu ileri srerek, tarihsel ve topll:msal a;kiamalordo dolay'mn (mediation'un) nemini belirtir. Sanat, din, vb., gibi styap elerini, ekonomik geree balayan dotcy:mlarn zellikle de toplumsal psikolojinin nemi zerinde srarla durur. (G3) Labriola, Marx'n emtiann fetiizmi yani ekonomik yabanc konusundaki aklamalarn da gelitirmi ve klasik ekonomi zerinde paliliin inceledii yasalarn tad caldotc nesnellik durmu: insanlarn kendi oralarndaki somut ilikileri, ekonomik rnle~i arasndaki d ve yabanc bir iliki olarak grdklerini ve gerC&klere uymayan yanl bilincin buradan kaynaklandn aklam tr. Tarihte, gercek temelin ve kmldatc gcn, doay, toplumu ve kendini deiiklie uratan insanolunun etkinlii olduunu syleyerek, bir praksis felsefesi ortaya koyan Labriola, diyalektik maddecilik lle tarihsel maddecilii, kapsayc bir dnyagr ve devrimci bir siyasal pratik olarak yorumlamtr.
tama

(63) Essais sur la conceptlon matericliste de l'histolre, s. 101 114, Paris. 1928.

146

etkisinde kalan Antonio Gramsel (1891 1937), bir praksis felsefesi olarak gelitirmeye yneldi. Markscln, dnyaya ilikin kapsayc bir ackiamay ve toplumu yepyeni bir biimde rgtlemeyi saioyacak temelleri iinda tad n ve hem kendi icindeki mekanst nlaylcra hem de burjuva ideolojilerine kar savunulmas gerektiini ileri srd. Gramsci'ye gre Marksclk, bir cdnyagrdr. Tarihsal maddeciilk de, bir &yaset bilimidir ve emeki kitlelerin devlet haline geliini nceler ve hazrlar. Marksclk, an sorunlarna srekli cevaplar getirmesi gereken bir genel kuromdr. Bu siyaset bilimin!, praksis felsefesinin ayr bir blm olarak grmemek gerekir. Tarihte ilk olarak bir ii devietinin ortaya k, kuramsal dzeyde, yeni bir felsefenin, yeni bir dnyagrnn de ortaya kn birlikte getirmitir. Bu dn yogr. yani praksis felsefesi, retimin toplumsal ilikilerinin, kolleKtif ve znel istenc haline dnmn dile getirir. Bun den tr, altyap ile styap arasnda yalnzca ekonomist-mekanst bir iliki gren anlaylarn kkl ve canl bir eletirilmesidir. Gramsci' ye gre L~nin, kuramsal ve pratik etkinlii boyunca, retim Ilikile rinin, yabanclam glerin donmu ve durmadan ynelenan bir nes neliii olmadn kavram; imdi'nin, gemiin otomatik bir yine. lenmesi olmadn, ama insanlara etkin giriimlerde bulunma ola na veren ve yeni bir dzenin kurulmasn salayan koullar icin de tadn grmtr. Gramsci, Marksclk cnde Lenin'den sonra ortaya kan kuramsal blnmeyi eletirir. Bu blnme sonunda Markslk, tarih yasalarna ilikin positif bir bilim ile genel bir falseteye ya do maddeci bir varlkbilime (ontolojiye) ayrlmtr. Oysa Gramsci'ye gre, tarihsel maddecilii, tarihteki srelerin ce!tliliinl nedensel yinelenmelere dayandran ve szde yasalardon oluan bir toplumbilim iine hapsetmek yanltr. Bu tr bir anlay . s{] belir lcnimcilie, ekonomizme ve mekanizma dmek tehlikesiyle kar kcryadr. Ayrca bu anlay, retim ilikileri kavramnn iinde tad: eitliilkierin ve olabilirilkierin oluturduu alan dnmemiz olanan da ortadan kaldrr. Yani, retimin toplumsal Ilikilerinin, toplumsal durumlarn etkin bir biimde deiiklie uratlmasn sa layan bir iliki olduunun grlmesini engeller. Baka bir deyile, nesnellik ile znellik arasndaki bantnn gzden kanlmasna yol aar. Tarihsel maddecili!)in toplumbilime indirgenmesi, pratik alanda ise, siyasal ynetimin ve sosyalist iktidarn ilevini bir yana at mak, ondan yz evirmek demektir. Marks felsefeyi, tarihsel mad decilie ceklenmi diyalektik maddecilik olarak ileyip ortaya koymak, cimdinin ve tad olanaklarn zmlenmesini ve ynlanMarkscl

Labrlola'nn

.147

dirlimesini engeller ve gerektiOi gibi kavranmayan retimin toplumsol Ilikilerine edilgin bir biimde ba emekten baka sonuc vermez. Bundan tr sosyalist iktidarn (hegamonyann) bilimi ancak. Marks1n kendi kendine yeten ve bamsz bir felsefe olarak, yani PfOkSIS felsefesi olarak gelimesine d~yanmak kouluyla geliti rllebilir. Gramsci'ye gre, bu felsefe, btnsel ve tamlam bir dnya grnn, kapsayc bir felsefenn ve doa billmlerine ilikin bir kuramn kurulmasn sal)lad gibi, toplumun tamlam ve pratik bir rgtlenimini, btnsel ve tamlam bir uygarlk haline gelmesini do salayan temel eleri iinde tar. Gercek Markstk, hem felsefesel gelenei hem de Markscln kend icinde gelitiritmi c Qrlar eletirrnek zorundadr. nemli olan, retim Ilikilerine oranla felsefenin tad diyalektik zgnl saptamaktr. 'insann etkinli Qinin (praksisinin) dnyasn ve snrlarn toplumsal ilikilerin belir lediini unutmamak gerekir. Toplumsol ilikilerin snrlar, ayn za manda dncenin de snrlardr. Bu snrlarn grlp kavranmas, etlm ilikilerinin ortaya koyduu gerekleebilir dnmlerin olu turdu')u alann snrlarnn ve bu alann etikslyasa alan olarak bir cdolaymt oluturduunun kavranmasn salar. Praksis felsefesine gre, her tr kavray, bu olana baldr; onun bir ilevidir. Bu fel sefe, snrlar iinde kalarak bu alann dnme uratlmasna etkin bir gc olarak katlr. retimin toplumsal ilikilerindeki nesnellik, onlarn, znel bakmdan dnme uratlmalar olanan da icinde tor. Yani burada sz konusu olan, bu ilikilerin ortoya ckard glerin znel olarak ortaya konmasdr (kurulmasdr): bu nesnel liOin, bu gcler tarafndon zmlenmesidir. Byle bir kurulma (Ina) ve bu tr bir dnyogr, snrlarn srekli olarak genilettil31 dn yann dnme urotlmasna katk!da bulunur. Bu anlamda prak kurulmas demektir ve praksis sis, aretirnin toplumsal ilikilerinin felsefesi de bu dnyann kurucu bir esidir. Gercek diyalektik g r, toplumsol srelerin nesnelliini gz nnde tutar ve kavrar; ama znel-kollektif eyleme dnmeleri zerinde de nemle durur. Buna kart olarak, dlyolektiin hareket halindeki madde kavramna dayanan bir varlkbilime (ontololiye) Indirgenmesi, znel etkinlik s reelnin "va da etik-siyasal ynetim etkinlii srecinin salad dola ymn ortadon kaldrlmas ya do otomatik, mekanik ve durmadan ylneleoon bir nesnellik anlay iinde eritilmesi demektir. Bylece Marksclk, geleneksel felsefenin snrlar lcine decek ve altyap lle styap arasndaki bonty gerektii gibi kavroyomayacaktr. Praksis felsefesinin ilevi. retim ilikilerinin zdelil Iinde tarihsel hareketin durmadan yinelenmesnn nne gecmek ve eyenitnin or-

taya kmasna n ayak olmaktr. Bu felsefenin, diyolekti!')l yalnzca insan ile insansal madde (rnler ve evre) arasndaki bontya indirgediinl ve bylece pratil)e ve tarihsel-insansal dnyaya ilikin bir idealizme dtn sanmamak ,Qerek1r. nk praksis felsefesi, insan ile insansal evre arasndaki bantrnn, ayn zamanda, insan ile doa arasndaki bir ba!)ntr do olduunu ve dolaysyla hem kart l hem de elikiyi icerdiini ileri srer.. Maddesellii kimi zaman ikinci plana itmesine ramen, bu felsefenin, btnsel tarihi anlay, idealizme karttr. nk, gercek sorunlar, toplumsal praksis iinde ve bu praksisten yola karak saptar. insan tr, doay la calma (emek) araclyla (dolaym!yla) bant kurar ve bu bir tarihsel sretir. Bundan tr nesnellik, tarihsel bir rndr. Gramsci, tpk Marx gibi, insanolunun bir doa varl olduunu, ama bu doasalln, insansal tarihseilikle ve toplumsallkla btnletii ni; ona bal bir Ilev olduunu dnr. Bylece praksis felsefesi, dnyan:n dnlebilirliinin snrlarn saptar; canl celikilerin lncelenroosini konu alan siyaset biliminin temelini oluturur. Bu eli kileri, salt mantksal bir biimde zmeye ynelmez; bunlar grnr hale getirmek, kmldcitmak grevini . yklenir. Markser kuramm, retim ilikileri iie arasndoki bant dolaysyla edinmi olduu eitli anlaylar zeletiriden geirir. Marx ve Lenin dnemn den ve bilimden bilim-eyleme getikten sonra Marksclk, yalnzca yliksek kltr dnyasnn snrlar iinde kalamaz; az bulunvr de!)crlt bir rn olarak grlemez. Morkscl!)rn, bir dnyagr holine gelmesi; milyonlarca Insan yani kitleleri etkin varlklar olduklarnn bilineina kavuturacak biimde yaygnlamas; retim Iliki l&rinin nesnelliOi iinde kendi z varlklarnn ne oldu!)u konusunda onlara doru bilgiler vermesi; bu ilikilerin belirledi!)i olanak alan Iinde de ne olabileceklerini gstermesi gerekir. Baka bir dey~le kitielerln, toplumsal dnyann yapsn kovramalarn; kendilerine ne gibi bir yer ayrlmf olduunu anlamalarn; bu yerin snrlarn g~ nlotme!erlni; daha gelimi ve yksek dzeyden bir dnya . kurmann nesnel olanaklarn grmelerini salayan genel ve kopsayc bir kltr olarak yaygnlamas zorunludur. Ksacas, Morksclr temel ozellii, yaygn bir dnsel ve manevi reform olarak yaygnlomak tr. Bylece kitlelere. ekonominin va siyasetin sosyalizasyonu demek o:on iktidar (hegemonyay) grp kavramak ve kurmak iin gerekli olon croclar saianm olacaktr. nemli olan, Markscln, yaam;n ortaya ckard gercekler eletirmosl. onlarn etkileyici bir bilimi haline gelmesidir. Ayrca, yaamn bu gerekleriyle kurduu ilintiler ve bantlar icindeki ken<li kuramsal rnlerini de eletirmas gerekli-

148

dir. Gramsel yle diyor: Praksis felsefesi, celikilerin tam anlamy la bilincine varlm olmakl~ dile getirir. Bu felsefede filozof (bir birey ya da toplumsal grup olarak e:e alnabilir), elikileri kavramakla yetlnmEmekte, ama kendini de elikinin elerinden (terimlerinden) biri olarak ortaya koymakta ve bu eyi de, hem bilginin hem de eylemin i!kesi olmak gibi st bir dzeye ykseltmektedir. Marx'n dnce tarihindeki roln de yle aklar Gramsci: Marx, yzyllarca ve belki de siyaal toplumun ortadan kalkp dzenlenmi toplumun ortaya kaca zamana kadar srecek bir d\):sel dnem balatmtr. Marx'n dnyagr, ancak o zaman alm o!.acaktr. Gramsci'nin, Marksc dneeye at'lgan ve yepyeni bir hava getirdii griyor. zellikle pozitivizmi, mekanst maddeci anlaylar, diyalektiin ksrlatrr lmasn ve ortodoks Marksc grleri eletir- mesiyle dikkati ekiyor Gramsci. Morkscl, kendi kendine yeten, kapsayc. cc ve bamsz bir felsefe, genel bir kltr hareketi ve yeni bir uygarlk biiminin ortaya kmas olarak gren d9nce dorultusunda yer alan dnrlerle Gramsel arasnda birok ortak nckta var. Bu dncelsri ve eletirileri, Gr:mscl'nin belki de ilk ortaya koyan kimse olmas, nemini daha da artryor. lukocs'ta, Bloch'ta, Korsch'ta, Lefebvre'de, Goldmann'da ve daha bireokiarn da rastladmz zgn dncelerin, baka bir balam iinde ve zgtn terim!erle acklanm~ da olsa. Gramsci'nin yaz!l:rnda bulun duunu gryoruz. Sartre'n, Markscl. amzn almaz felsefesi olaral< grmesi ve ancak bu an kapanmasyla yerini bir baka felsefeye brekacan dnmesi ile Gramsci'nin yukarda Marx'n dnyagr ve almas konusundaki dsncesini dile getiren alntdaki ocklamalar orasndaki alacak benzerlik, bu adan ilgi ekicidir. Rusva'da Plehanov (1856-1918), zelllkle eletirileri ve tartma sorunu zerinde aklad ve yntem Markscr~ savundu, durdu. Ekonomik ve toplumsal gercek ile biline arasnda dalayl ve karmask ilikiler bulunduunu; bunlarn somut ve bilimsel olamk ele alnmas ve zellikle toplumsal psikoloji zerinde durulmas gerektiini belirterek ekonomik maddecilikJ i e!estirdi. Plehanov' un, edebiyat, sanat ve din konusunda yapt aratrmalar ve Marksr;: bir sosyoloji kurma dorultusunda harcad caba, zellikle dikkati eker.
laryla,
adan

Len!n (1870-1924). doa bilimlerindeki son gelimeleri, Marks ele alarak inceledi ve Idealizm ile maddecilik dnda bir cnc felsefesel yol bulduklarh ileri sren baz ada filozoflar bir idealizmi savuneletirerek, bunlarn, aslnda, klk depitirmi duklarn Ileri srd. Bilinci, gerekliin yanss: maddeyi de cd

150

mzdaki nesnel gereklik olarak tanmlad. Lenin'in felsefesel d ncesi,. bu iki tanrri zerinde temellenir. Ayrca diyalektik yntem ve .celi9menin, bilimsel aklamalar ve devrimci kurarn bakmndan tcd: nem zerinde durdu. Hegel'in mantnda idealist erceve iinde yer olon maddeci ze ve bu mantn, Morks yntemin daha iyi kavronmas konusunda oynayaco olumlu role dikkati ekti.

Macar filozofu Gyrgy Lukacs (1885-1971), Markscln bilimsel bir yntem olarak gelitirilmesini, felsefesel almalarnn temel amac olarak benimsedi. Lukacs, felsefesine knoktas olarak btnselliki alr. Btnsellik deyince de, toplumsal etkinliin (praksisin) ve snf mcadelesinin oluturduu ve aa vurduu tarihsel toplumsal deneyim (yaam) srecinin btnln onlar. insanolu nun rn olan btn olgularn oluturduu btndr bu. Felsefesinde, tarihseilik boyutu tayon diyalektik ve maddeci gr ar basar. Bu gr ayn zamanda, toplumsal pratik (praksis) kuramdr ve proletarya snrn~n bilinci zerinde temellenr ve ondan kaynaklanr. Lukacs, felsefesel aratrmosnda balca ara olarak doloym:t (mediotion) kavram:n kullanr. Dolaym, bize dorudan yani dolaymsz olarak verilmi bulunan ve cevremizi kuatan saysz olupbl te ile, olu halindeki btnsellii birbirine balayon bo1drr; halkadr. Tarih ve toplumda gerekleen srekli ama sreci, bu doloym sayesinde gerekleir; doloym bu amann aracdr. Dolaym S!Z gercekten btnsellie ulatran, kurarn ile praksisi birletiren ve proletarya s:nfnn edinmi olduu bilincin formundan baka ey olmoyan bu ba (halka) ise, Portidir. Lukacs, aratrmalarnda, kapitalizmin dourduu eyleme qlzerinde nemle durur. eyleme, Insanolunu ve rnlerini, cansz, zsz birer eya, birer meto haline dntrr. Suniann . yerine aldatc bir nesnellik ortaya koyar. Baka bir deyile, eyleme sonucu, Insanolunun etkinliinin; rnlerinin ve retiminin olu turduu btnsellik, insana yabanc, ona dman gerekler haline gelir. (Lukacs, eyleme kavramn, Hegel ve Marx'taki yabanc la9moy temel olarak ve gelitirerek ortaya koyar.) Kapitalizmin ve b.rjuvo dnyasn:n doruuna ulatrd eylemeyi ise, proletarya smf ortadan kaldrabil!r ve koldrmakla grevlidir.
g.;su

nf

nl yapt Geschichte und Klassenbewustsein'da (Tarih re S Bilinci) bu grleri ileri sren Lukacs, ortodoks bir Marksc. olduunu syler ve ortodoksluunun Marx'n retisini, Marx dorultusunda yorumlamaktan baka bir ey olmadn srarla be

151

llrtir. Bununla birlikte Lukacs, resmi ve ortodoksi) Markslarn eletirisine uradi. 1924'te, Lukacs'n bilgikuramnn, maddeci yans kuram ile Hegel'in znenin ve nesnenin birlii kuram arasnda ka rarsz bir durumda bulunduu; doada diyalektiin geerliini ka bul etmedii ve yabanclama ile genellikle nesnellemeyi zdele tirdii ileri srld. 1949'da, y'aptlarnda burjuva etkisi ve kozmopo litlik olduu sylendi. Lukacs, yanldn kabul ederek zeletiri sini yapt. 1956'da bir kere daha zeletiri yapmas istenince, bu istei geri evirdi. Lukacs, siyasal Inanc ve balliyla, felsefesel-bilimsel namus ve titizliinden hibirini kaybetmeden srmee alt trajik yaam boyunca, zellikle edebiyat tarihi ve estetik alannda art arda ya ptlar verdi ve Morks bir filozof olarak uluslararas byk n ka ;zand ve hayranlk uyand!rd. Uzun sredir zerinde alt Estetik'i, 1960'1arda yaymlanma.,-a balad. Seksen alt yanda ld zaman, maddeci bir ontolojinin temeliendirilmesi zerinde alyordu.

sndaki

Ernest Bloch (1885-1977), zellikle Marksc kurarn ile topiler ara iliki zerinde durdu. Bloch'a gre, geemiteki topiler, bi limsel sosyalizmin bir nceden grlmesi ve kestirilmesidir. ~undan tr de, topiler, bilimsel sosyal izni de, en yetkin biimlerini ve ta mamlanlarn bulurlar. Bloch, Marx ncesi soyut topiler ile somut bir topi olarak grd Markscl birbirinden ayrt eder. topinin ieriinin, tarihsel bak;mdan deiken olduunu, oma topik olana ynelimin, ileriye gitme dnn~. umut ilkesinin, gelecee yneliin ve nceden tasarlamann deimediini savunur. Filozo fa gre Marksclk, soyut topinin yerini alm olan gercek topidir.
Karl Korsch {1886-1961), Hegel etkisinde Marx' yeniden okuyarak, tarihsel maddeciliin ortoya knn ve gelimesinin koul lar zerinde durdu, Lukacs ve Bloch'ta da grld gibi, Marksc dncenin donmasnn ve kalplamasnn nne gecmek iin ta rlhsel maddeciliin, tarihsel maddecilie uygulanmas dncesini savundu. Marks dncenin, zellikle bir politika retisine indir yenmesini eletirdi. Wilhelm Reich (1897-1957) zellikle psikanaliz ile Markserlk araRelch'n temel sorunu, psil<analizl, smdaki iliki zerinde durdu. Marksl:n iine oturtmaktr. Daha sonra ele alman bu soruna ilk o!arak deinen Reich, Markscln nevrozlam tedavi edcmeyece~ ini ama psikanallzin de, kitle hareketlerini aklayamayacan ve

152

bir toplum kuram getiremeyeceini Ileri srd (64). Freud'un, pslkanalizi, btn toplumlar icin geerli bir acklama ilkesi olarak ller! srmeye kalkmasn, Malinowski'iin ilkel toplumlarda cinsel yaeletirdi ve Oidipus incelemelerine dayanarak am konusundaki Kompleksinin evrensel olmadn ileri srd. Fransa'da Georges Polltzer (1900-1942). Be1gson felsefesini id d6tle eletirdi. Psikanalizin somut ~nsan psikolojisini ele aldm, ama ada felsefedeki eitli aksal<lklardan kurtulamadn Ileri srd. ve ruhbilimdeki burjuva eilimlerine kar kan Polizer'in amac, bir somut ruhbilim kurmakt. kavramlar Henrl Lefebvre (1905), Marx'ta, rn ve praksis zerinde durdu. Diyalektik yntemin, kapsayc, yaratc ve bilimlerin yeni verimleriyle hesaplalarak ac bir bicimde uygulanmas geedebiyat ve dil cianlarndaki rektiini belirtti. Mantk, toplumbilim, aratrmalarnda bu ilkeyi izledi. zellikle, yabanclama kavramnn felsefe ac:srdan tad nemi belirtti. (1913-1972), felsefe ve Lucien Goldmann lukacs'n izleyicisi edebiyat alanlarnda, jenetik yopsalclkt adn verdii yntemini uygulad. Yopsalcln, gerei gelime olarak deil de kesintili btnler olarak grmesini eletirdi. Tarih gerceklerinin hem geliim ler! hem de iinde ortaya :ktklar yap ya da btn acsndan incelennesi gerektiini ileri srd. Lukacs'n, temel grlerini geliti ren Goldmann'n edebiyat toplumbillmine Ilikin aratrmalar geni~ Ilgi ekti. Louis Althusser (1918) Marksc cr iinde yapsolcln uygutayc,s olarak tannd. Dnce tarihindeki byk Ilerlemeler ve aamalar, her biri ayr bir yap, bir btn oluturan birbirinden kopuk gercekler olarak gren Althusser, tarihsel gelime ve ilerleme kavramn geri plana otarak yntemini Marx'o uygulad ve Mant'n bilim tc:rihinde gerekletirdii aamann, kendisinden ncekilerin etkisiyl~ acklonomayacok bir kopu. yeni bir btn ve yap olduunu ileri srd. Althusser bylece, Marksc dnceyi, Hegel'den apoyr ve yepyeni bir btn olarak yorumlad. Amac, Bachelanfn ortoya att , Foucault'nun kulland ebilgisel kesiklik ya da bilgisel kesintit kavramyla. Hegel ve Mant arasnda tom bir kopukluk ve kesinti olduunu gstermekti. Nitekim bu aklamalarna uygun olarak, Hegel'den Markscia gemi o!on yabanclama ve amo, gibi geersiz olduunu syledi. Bu konuya kavramlarn bilimsel acdan
(64)

Dialectical Mcterla!is:m ar.d Psvchoanalysis, s. 5-11.

Sex-

Po!, Essoys 1929-1934, Randem House, New York.


153

Ilikin tartmalarda Lucien Goldmann. bir olay va da gerei, icinde ortaya kt btn ya da yap bakmndan ele alrken, tarihsel ve diyalektik boyutu bir yana ittiini syleyerek Althusser'i e:etirdi ve byle bir grn, derine inemeyerek, cpozitivizme dmek tehlikesiyle karlat; n ileri srd. Frankfurt Okulu, geni anlamda Marksln ada evrilmesinde ayr ve bal bana bir yer tutar. Okulun temelini oluturan Toplumsal Aratrma Enstits 1930'1arn banda kuruldu; daha sonra ABD'ye tand: ikinci Dnya Savandan sonra Frankfurt niversitesinin bir blm olarak yeniden kuruldu. Aralarnda gr farklar bulunan bilginleri ve dnrler! barn drmasna ramen bu okulun temel gr, Eletirel Kuram diye adlandrlr ve ortak bir dnce alan oluturur. Eletirel Kuramn temel ilkelerinden biri. toplumsi'JI yaamn tek bana ele alnan bir yannn ya da yaltlm bir olayn, ancak tarihsel btnle; topyekn bir gercek olarak grlen toplumsal yapyla ilikisinde incelendii zaman kovranabilmesidir. Kuram benimseyenler. Hegel, Marx ve Lukacs'a dayanyorlar. Amalar, ada toplumun ve zellikle tek6lci kapitalizmin sorunlarn, toplumsal ruhbilim ve kltr zerinde durarak irdelemek: ampirik saptamalarla yetinmeyerek, bir toplum kuram ve bilimi ortaya koymak. Eletirel ze:lik tayan bu tr bir bilgi, kurarn ile pratik orasndaki raksamay kapatmak amacn gdyor. Bilimlerin yeni bulgular ve zellikle psikanalizle hesaplamak dr sz konusu. Frankfurt Okulu, Marx'nkini rnek olan bir eletiriyi benimsiyor. Hegel'in de etkisinin grld bu eletiri anlaynn tomali, nsanolunun kendisinin rettii ksrtlamalar zerinde dn mek. Ayr:ca, insanolunun, kendine iliskin hayallerden ve yanlsama lardan kurtulmas da Eletiri kapsam iinde yer alyor. Bylece Ele tirel Kuram, ya!nzca soyut ve yzeyde kalan saptamolara d~yanan bir bilgi deil; insanolunu toplumsal adan zgrle yneltecek ack lamalar da getirmek istiyor; kuromla pratik arasnda iliki kurmaya yncliyor. Eletirel l<uramrn, eletiri derken. bir baka kaynaktan daha bslendiini gryoruz. Bu kaynak, Kant'n, bilgiyi olanakl klan zorunlu znel koullan saptomaya ynelen eletirisldir. Ki:nt'n bu eletirisinin. duyumlar ve alglar biime ve dzene sokan: nesneyi kuran bir zne kavram:no ulatn biliyoruz. Nesneleri o:duklor gibi deil de, bize grndkleri gibi grmemiz, znenin bu kurucu gcnden kaynaklanyor. Demek ki, herhangi bir eyi bilebilmemizin oltnonr, bu eletiriyle ortaya koyuyoruz. Yzylmzda, dil olgusuy-

154

la gittike daha fazla ilgilenilmesi, Kant'n bu mode:inin yeniden ele alnp uygulanmasna yol at. Bylece, Wlttgensteln, Chomsky ve Levi-Strauss'un almalar, dili, bilmeyi ve eylerneyi olanakl klan koullarn aklsalla doyon:larok belirlenmesi olannda yeni bir ilerlemeye n ayak old u. Demek ki, bilmenin, dilin, eylemin koullarnn ortoya konmas anlamndaki eletiri ile; Hegel, Marx ve Freud'da grlen, insann kendi kendisini k:stlamosnn ve yanitmesnn eletirilmesi ve ic y;:nn ortoya konmas anlamndaki eletiri, Frankfurt Okulunun Ele tirel Kuramnn temellerini oluturuyor.
Eletirel Kuram, kapitalist toplumda ortaya kan yeni egemenlik biimleri zerinde nemle duruyor. Bu yenilikler asndan, Marx' r cemticnn fetiizmi eletirisini ve rekabet ekonomisine ilikin klesilt aklamalar yeterli bu:muyor. insan gereksinimlerinin carptlmas ya da inkr demek olan piyasa ekonomisinden sonra, zellikle foizmde grld gibi, elektronik araciarn kesin sonuc alc bir rol ovnamas dolaysyla, toplumsal-ruhbilimsel adan, bo zaman ve elence piyasasnn da gdml duruma getirildii; bu alandaki insan gereksinimlerinin de arptld zerinde duruyor. Baka bir deyile, Eletirel Kuram, rgtl kapitalizmde ve faizmde. kiinin r;hsal yaamnn do, istenen biime sokulmos ve yabanclatrl mas olgusunu ele alyor. Bylece, politik propaganda ve pazarlama psikolojisinin, bireysel yaamn en zel olanlarna szd; belli bir politik sistem yararna, bireydeki ruhsol atmalar smrdO ileri erlyor. 8u acklomalar, Frankfurt Okulunun. klasik Marksc Ideoloji ele tirisini, toplumsal-ruhbilimsel alana yaydn gsteriyor.

Frankfurt Okulunun iki nl temsilcisi; Hork:heimer (1895-1973! ve Adomo (1903-1969), bu genel erceve iinde daha genel ve soyut bir felsefesel temellendirmeye ynelerek, iki kart akl kavram ileri sryorlar. iki akl kavramndan ya da iki akl trnden birincisi, pratik akl, ikincisi aracsal (instrumentol) akldr. Pratik akl, InsanaOluna dton kabul ettirilen zorlamalardan syrlmada (kurtulmada) kendini gsteriyor; bireylerin ve yurttalarn zel ve koliaktif iyi yaam ieriyor; amalyor. Araesai akl ise. doa bilimlerinde ve tekno!ojide kendini gsteriyor. Zamanla, ikinci akl, birinci aklr glgede brakyor. Doann egemenlie alnmasna ynelen bu akl, insann egemenlie alnmasna da yneliyor; araesai akl, pratik akl.n yolunu tkyor. Horkhelmer, felsefeye, ite bu Iki akl eletirme grevn verir.

1515

akl orasnda gercek ve somut olarak salanacak bir uzla daha nceden dnsel alanda hazrlanabileceini dnr. . Horkheimer ve Adorno, potansiyel olarak devrimci bir proletaryann ortadan kalkm olduunu da ileri srerler ve bundan tr, zgrli:k isteminin, kitle temelinden yoksun ve politik acdan gsz duruma dtn sylerler. Bu durumda, kapitalizmin ada koul lar iinde, iyi ileyen ve bolluk iinde bulunan bir toplumun bask s ndan kurtulmak gerektiinin nasl ileri srlebilecei sorununun ortaya ktn belirtirler. Tekelci kapitalizmin Bat'ya zg durumunun ortaya karm oldLJu bu sorun, Frankfurt Okulu dnrlerini derinden ilgilendirmi tir. Nitekim Macuse (1898-1979), bu soruya belirli bir cevap vermesi dGlaysyia geni n kazand. Marcuse'ye gre, zgrlk istemi ve eletiri (devrimci tutum), belli bir kitle ya da grup tarafndan temsil edilmediQine gre, bu istem ve eletirinin temelini bir baka dzoyde aramak gerekir. Bylece Marcuse, eskiden beri ileri srteA ama artk yetersiz olan ekonomik eletirinin yerine, yeni bir yorumdan geirilmi olan psikanalizi ve Marx'taki cekonomik smrnn yerine igdsel bastrmay koyarck, bu yeni dzeyin temelini bulduunu syler. Marcuse'ye gre, imdiye kadarki toplumlar, bolluk icinde olmadklar icin icgdsel ilkileri (cinsel yaam) bastrmak ve bylece gerekli gc ve enerjiyi salayarak varlklarn srdrmaya ve uygarlk denilen eyi yaratmaya yelmilerdir. Baka bir deyi. le. Freud'un zerinde durduu igdlerin bastrlmas, bu igdlerin znden gelen bir ey deildir; zgl ve geici tarihsel koul larn bir sonucudur. Bugn toplumda (Bat toplumunda), bir bolluk sz konusu olduuna gre, toplumun varln srdrmek cn gerekli gc sa(llomak amacyla igdlerin bastrlmas da zorunlu deildir. Toplum bu icgdleri hl bastrmakla, gereksiz bir i yapffi(lkto ve kendi mezarn kendisi kazmaktadr. Bylece Marcuse, aracsal okla ve teknolojiye dayanan ve gereksiz icgdsei bostrmalar srdren toplumun karsna, lgdsel enerjinin boalabilirl:inl koyarak. devrimci bir temel buldu!)unu dnyor. E!etlrel Kuremn ikinci kuak temsilcilerinden Habermas {1929) zeilikle ciletiim .sorunu zerinde duruyor. Bu dnre gre icin de yaadmz toplumun ktlkleri, insanlar aras anlamann (iletiimi:>) aksakl:ndan ileri geliyor. Bilimin ve teknolojinin. kamu denotimine gccmosi ve zgr bir tartma yaplmas icin emekcilerin zarkli!nln ve sorumluluunun gvence altna alnmas salanma dka, biiimsei-teknolojik bir toplum, aklsal (rasyonel) bir nitelik kc.zanomaz, diyor Habermas. Ayrca, arptlm iletiimin, nasl or-

Bu Iki

mann

156

tc.C:an kaldnlaca~ zernde ntmle duruyor. Burada, Frankfurt Oku lunun birok baka yesi gibi Hoberm::s'n da Freud'o bavurduunu gryoruz. Ayrca, Dilthey'dan koynaklanan cyorumsomaclktan da yararlanyor. Bundan tr, Habermas'n. Marx ile Dilthey arasnda bir sentez gerekletirmeye alt sylenmitir. Ha':>emas'a gre Freud yeni bir yorumsamaclk ortaya koymutur. Freud, iletiimi carptl m ryalar ele alr; onlarn aldatc dgrnlerinden, kaynaklandklar geree ular; bu gerei biline dzeyine getirir (karr), bylece arpk iletiimi ortadan kaldrr. Demek ki Freud'un psikonalizl, bir eit dilbilimsel zmlemedir (analizdir). Bylece Habermas, psikanalizcinin, hastay, belli dnmalere ve anmsamalara ynel terek, bastrlm gereksinimlerinin ve gdmlenmelerinin bilincine vardrarak, bunlarn, kendi gereksinimler ve gdlenmeler olduunu kcvramasn salad!J gibi; toplumsol kuromenn da, insanlara. toplumsol dnyadaki yerlerinin ne olduunu kovratorok, onlar kst lamalardan ve yanlglardon kurtarmas gerektiini ve kurtorobllecelni savunuyor. Morks dnceden hareket eden ama kimi zaman ondan uzak loarak ters durumlara den Eletirel Kurom. ampiril aratrmalar Iinde yitip giden ve yalnkat bir progmatizme ynelen Angiasakson toplumbilimine oranla, kuroma nem vermesi ve ayn zamanda. yalnzca bilmenin deil. toplumsal eletirinin ve aldatmacalardan syrl mcnn gereklilii zerinde durmas bakmndan dikkati eker. Fra.nkfurt Okulunun teki nl yeleri arasnda. ekonomi bilgini Frledich Pollock'u (18941970); psikanaliz konularn irdeleyen Erlch Fromm'u (19001980), in tarihi uzman Karl Wittfogel' (1896), edebiyat toplumbilimeisi Leo Lowenthal'i (1900). eletirmen ve estetikci Walter Ben(amin'l (1892-1940), vb. saymak gerekir. Soru 95 : insan bilimleri ve felsefe olannda son yllarda kendini duyuran balca akmlar hangilerldir? Felsefe alannda kesin kimliklerini ortaya koymam olduklan halda bilimsel bir yan tayan ve son yllarda sz edilen iki okma ksa ca deineceiz. Bunlar yapsalctlk (structuralisme) ve lmbilim dir (semiologie). Son olarak da cyorumsamaclk (hermeneutlcsJ
u::erinde duracaz.

ondokuzuncu yzylda bilimlerin temelini oluturan ve evrimci anlaya bir tepki olarak son zamanlarda ortaya kt. zelllkle ikinci Dnya Savandan sonra, bilimsel aklama tageliirnc

Yapsolclk,

157

mell olarak, geliirnci yani cjenetik goru karsnda yapya nem veren grn ar bast grld. Bylece tarih, toplum insan ve kltrle ilgili sorunlarn, gelimeleri bakmndan deil scromalorn oluturduu ve birbirinden kopuk ve nite bakmdan farkl yaptar ve birlikler acsndan daha iyl kavronabilecei ileri srld. rnein yap~ salclk, insan gerei gibi tanmak icin, onu gelimi maymuncra ba lemann ya da yetimi insann ruhsal yaamn, ocukluundaki ruh sal yaantyle acktcmaya kalkmann yetersiz ve tehlikeli olduunu Ht-ri srd. nemli olan, geliimden ve evrimden cok, bu arada ula lan ve geeilen yap!lar, btnleri, birlikleri gz nnde tutmakt. (G5) Fardinand de Saussure'n (1857-1913) bir imler (iaretler-gstergeler) sistemi olarak grd dil olgusuna ilikin olarak ortaya att yap solclk, daha sonra baka bilim!erde ve zellikle etnolojide etkili oldu. Bu gr, Fransz Michel Foucault'nun dn ve bilim tarihine uygulamas zellikle nldr. Bir bilgi arkeolojisi yapmak s teyen Foucault, bilgi tarihi iinde birbirine indirgenemeyen bilgisel yaplarn (episteme'lerin) yer aldn ve bunlar arasnda kkl bir kesinti olduunu syledi. Her can belli bir tpisteme'si olduunu, bu yapnn ya da zeminin bilgi biimlerini ve dnmeyi buyruu altnda tuttuunu savundu. Bir cado yazlan ve yaymlanan her eyin, daha nce sylenen ve dnlenden bamsz olarak ele. alnmas gerektiini ileri srd. Yapsalclk olonnda Levi-Strauss'un (1908) toplumsal olaylara ilikin ackamolar, bu akmo hem kaynaklk etti hem de etkili olmasnda byk rol oynad. Bu C!r icinde, yaplsalcl psikanalize uygulayan Jacqut:s Lacan' (1901-1981) ve Marksc Lauls Athusser'i de soymak gerekir.
Yapsolclklo Iliniili olan ve yine Fardinand de Saussure'den kaynaklanan imbilim ise, daha cok, genel bir im (iaret-gsterge) bilimi olmaya ynelir. Saussure, imbilimi yle tanmlyor: Dil, fikirleri dile getiren bir imler sistemidir ve bu bak;mdan, yazya, sar- dilsiz alfabesi ne, simgesel dinsel trenlere, kibarl: k biimlerine, askeri ia retlere, vb., benzer. Bundan tr, toplumsal yaamn Iinde, Imierin yaamn Inceleyen bir bilim tasarlanabilir; bu bilim, toplumsol ruhbi tirnin bir blmn ve dolaysyla genel ruhbilimin de bir blmn oluturucaktr ve biz onu, imbilim (greke semion, imden) diye cdlondracoz. Bu bilim, imierin ne olduunu, hangi yasalara uyduu nu ~eretecek bize. Henz ortoda olmad~:l icin, bu bilimin nasl bir

(6a)

Bkz. Nusret

Hzr,

Vordam Dergisi,

say.

2, 3, (1969).

158

ey oloca(j

ceden

belirlenmitir.:.

sylenemez: ama var olma hakkna sahiptir o; yeri de n(66)

Roland Barthes (1915-1980) da. imbilimin, gepel ve formel (bic!insel) bir bilim olduunu: yapsalcln, psikanalizin ve ada baz edebiyat eletirisi giriimlerinin bu bilime ba vurduklarn ileri srer. (6i) Daha cak, Barthes'n da corp~c rneklerini verdii yazn alan eletrmesi zerinde younlam olmakla birlikte, imbilim. z gerei btn im olann kapsayon bir bilim olmoya ynelmek zorunda gibi grnyor.
Yorumsamaclk ise, genellikle anlam u ya da bu biimde ak olmayan bir metinde ya da metin-benzerinde, derinde bulunan bir tu tcrll: ya do anlam ortaya kartmay amaclayan yorum sanat olarak tcnmlonyor. Bununla birlikte, tek bir yorumsema biliminin var olup olmad, zerinde hayli tartlan bir konudur. insan biiimlerinde. yorumlamann. ackloma icin vazgeilmez bir ey olduunu ilk ileri sren filozof Dilthey'dr (1833-1911). Tarihsel yoantya ilikin sa lam bilginin olanan gstermek isteyen Dilthey, bireysel yaant den. artk hibir birey tarafndem dorudan yaanmayacak bir ya antya nasl gecilebileceini gstermenin zorunlu olduunu ileri sr mt. Bu gr daha sonra. ceitli dnrler tarafndon geliti rildi. Bunun yan sra, yorumsomoclkta iki ayr tavro bulunduu da Ileri srld. rnein Paul Ricoeur (1913). yorumsamaclk. anlay larndan birinin, yorumlomocyo. bir mesaj ya do duyuru bic:minde yonaltilen anlamn dzeltilip ortaya konmas; ikincinin ise yalanlar ve yanlglar ortadan kaldrma; yanlmalarn ve aldatmacalarn ic yznu ortaya dkme sreci olduunu syledi. Ricoeur'n, aralanndaki bliyk farkiara ramen, Marx, Nietzsche ve Freud'un. deiik olan larda, yanlmalarn ve aldatmacalarn ic yzn ortoya koyarak ikinci anlaya uygun den bir yorumsamaclk yapm olduklarn ileri . srmesi ayrca ilgi ekicidir. Ricoeur'e gre bu dn r, ideoloji (Marx), ahlaksal deerler (Nietzsche) ve ryalorla s!nir hastalklar belirtileri alannda (Freud), d ve aldatc grnlerin ic yzn va bunlarn altndaki gerei ortoya koyarak, yorumsomacln en giil rneklerini vermilerdir.

(66) (67)

Cours de lingulstfque generale, s. 33. Mythologles, s. 195, 196, Editions du Seuil.

:159

V. BLM

TARiHSEL GERCEGIMIZ VE FELSEFE


Soru 96 : Trk Osmanl

toplumunda

felsefenn

yeri nedir?

Felsefenin ne olduOunu ve belli bal felsefe sorularna verilmi zet olarak grdk. Burada, en bata ileri srdmz tan mu dnerek feisefein, srekli bir aray ve eletirme; dorular akl yoluyla bulmaya calan. bilgiyi ve bilgelii elde etmeye ynelen zg bir aba olduunu tekrarlayacaz. Ceitli felsefe grlerinin ve sistemlerinin altnda yatan, ama tarihsel ve toplumsal koullara gre deiik grnmler edinen z budur. Felsefesel dnce deyince, bu z. bu aray, bu eletirmeyi anlamamz gerekir. Ksacas. felsefesel dnce. zgr dncedir; evrene ve varolanlara kar kendi ni koymu olon insann. topluma kar bireyin, nesneye kar znenin akla dayanan kayt tanmaz dncesidir. Felsefe, srekli bir a:hayr doyi aracl ile evet! bul.maya calmaktr. Evet bulunduu za men, onu irdeleyip eletirerek amaya ynelme, yani yen bir ha yrt araclyla daha da derinleme abasdr. Felsefe, bir olumsuz insan duncesiniri, lama. olumlama ve yeniden olumsuzlamadr; kendini ve nesnesini srekli olarak evirip evirmesi, dnmesi, r delemesi, eletrmesi ve kendinden uzaklamlnn farkna vararak kendine yeniden dnmesi; kendini bilineli klmasdr. Akla dayanan zgr dnce olarak bir 'boyutunu tanmlodO mrz felsefenin, belli tarihsel dnemlerde, belli toplumlarda ve kltr evrelerinde ortaya kp boy attn da daha nce grdk. Buradan yola karak; tarihsel ve toplumsal gercekler (koullar) ile felsefe ara sndaki bant sorunu zerinde durabiliriz. Ama kitabmzn erceve Si iinde bizi dorudan ilgilendirmedii iCin bu genel sorunu snrl olarak ve tikel bir tarih-toplum olan bakmndan ele alacaz. Yani kendi tarihsel gereairniz ile felsefe orasndaki bant sorununa deineceiz. Baka bir deyile, Trk Osmanl toplumsal gerei lle felsefe arasndaki iliki zerinde duracaz ve Ilkin, bu toplumda fet sefanin yerinin ne oldu!':junu; fetseteye ne gzle bakldn irde.Jemeye
cevaplar eaJacaz.

Trk - Osmanl toplumunun bal bulunduu lslam dnce ve

.160

kltr Iinde, andrdnc yzyldan sonra, cfelsefeJ diyebileceimiz zgr dnce abasna rastlanmadn syleyebiliriz. Demek ki bu toplumun rgtlenip yerine oturma sreci, aa yukar, islm felsefesel dncesinin kapanna rastamaktadr. Gercekten de, onbeinci yzyldan balayarak islm dncesi ve dolaysyla Trk Osmanl toplumu erevesi icinde zgn felsefesel dncelerin ortaya kt, yeni grlerin ortaya atld grlmemektedir. Bu dnemde, eski felsefesel dncelerin u ya da bu biimde tekraryla yetinilmi: ya da dinsel dncenin ve banazln ar basmas dolaysyla, falseteye gvensizlik gsterilmeye balanm ve felsefesel aba da, batni ak:mlar ve tasavvuf iinde klk deitirip gizlenerek varln srdrmek zorunda kalmtr. Felsefe, tehlikeli ve bo bir aba olarak i:)rlm; islm tanrbilimi (ilahiyat) olarak niteleyebileceimiz cke .lmn aklamalar, bu dnemde, zgr dncenin ve felsefesel arayn yerine gemi; mutlak dorular olarak kabul edilmi, dinsel inano ve dnceyle birlikte, ideolojik dnyay oluturmutur. Gercek felsefesel dneeye duyulan bu gvensizlik, baka birok yazar ve al tin yaptlannda (rnein Mevln'da) grld gibi, Nbi'nin u ms .-alarnda da akca dile gelir: Hikmet- felsefeden eyle hazer Evliya zmresine eyle nazar. Demek ki Trk - Osmanl toplumunda keldm ve dinsel dnce, felsefenin yerine gemi; felsefe tehlikeli ve kocnlmas gereken blr .aba olarak grlmtr.

Soru 97 : Toplum, birey ve felsefe


Kitabmzda

arasnda

ne gibi

Iliki vardr?

dnce cabas

felsefeyl, kendi bana bamsz olarak gelien bir olarak ele aldk. Felsefenn toplumsal kklerlne, felsefeyi belirleyen toplumsal koullara deinmedik. Okurun dikkatini datmamak ve felsefesel dneeye dorudan yneltmek istediimiz Icin yaptk bunu. Asl:nda, en kuramsal felsefesel dncelerin bile. kkleri, tarihsel-toplumsal koullardadr. Felsefesel dnce bir kere ortaya ktktan ve birikimini yaratp geleneklerini pekitirdikten sonra, maddesel, yani ekonomik koullarn ve toplumsal gerein etklsi.nde deilmi gibi grnr. Felsefenin bu bamszl ve zgll belli. bir dereceye kadar dorudur. Ama iin derinine lnildiinde, felsefenin tam (mutlak) anlamda bamsz olmad ve kendisini dou ran tarih-toplum koullarnca bellrlendii, dorudan doruya olmasa d.: dotayl olarak yani bu maddesel kounarn eitli dolaymiardan

161

F.: 1.t

(medlation'lardan) geen etkisi altnda bulundu~u: son kertede onlar biimfendirildii grlr. Felsefe ancak belli bir toplum. sal oluumda ortaya kabilir; belli felsefesel grler, belli toplumsal ve kltrel koullarda boy atp geliebilir. Gerekli ekonomik-tarih sel-toplumsal koullar yoksa, felsefenin de gerei yoktur.
tarafndan

rnel}in eski Yunan felsefesi. kleci bir toplumun rndr. Vanr klecilik aamasna ulam olan, Iblm hayli gelimi bu luntin; birbirinden ayrlm ve birbirine kart snflar kapsayan ve bireyin belli bir dereceye kadar toptumdan kopmu. kendini toplumun karsna dikebiimi olduu bir toplumun rndr. Marx bu du rumu, insann. gbekban toplumdan kopartm olma szyle dile getirir. Gerekten de bireyin, gbekban toplumdan koportmam olduu durumlarda zgr dncenin; kendini toplumdan ayrt ederek sorular soran, kendine verilmi olan eletren insann. kendisi icin varln, ksacas bamsztam bilincin ve dolaysyla felsefenin sz edilemez.
Kitabmzn en banda ele aldmz br soruya burada yeniden dnmemiz gerekiyor. insanolunun, cevren. kuran, varolanlarn kkn de bulunan anamadde nedir? sorusunu' sorabilmesi icin toplum ta~ rofndan, yani mitolojiler ve din tarafndan evrene Ilikin olarak yaplm
c

(verilmi) aklamalardan

syrlp

uzaklamas, onlar

eletiri

bir biimde bilinele ele alabilmesi; kendini, toplum karsnda bir cbirey ve kii olarak koyabilmesl zorunludur. Toplumun do r olarak ileri srd. ve genellikle kabul edilmi bir grf ya do deer yargsn irdelemek. eletirrnek yani hayr diyebilmek ve bako bir cevaba varabiirnek Icin kendini hem d dnya hem de yine kendisi karsnda ba!lmsz bir zne olarak kavrayan bireyin ortaya kmas zorunludur. Oysa bu durum, 9enellikle Vakndo!'ju ve zeilikle Trk - Osmanl toplumunda grlmyor. Gercl Trk Osmanl toplumu, insanla toplumun tom anlamyla birlik ve btnlk oluturduu bir toplum deildir. Bu tr bir topluma ancak, ilkel topluluk ya do airet dedi!')!miz yaplarda rastlyoruz. Ama Trk Osmanl toplumu; kleci, feodal ya da kapitalist toplumlar gibi, snf larn birbirinden -iyice ayrlacak bicimda olutuu ve bireyin giderek tam anlamyla ortoya Cikti) bir toplum da dei)ildir. Trk Osmanl toplumu, bunlardan farkl bir snfl toplumdur. ilkel toplum i!e art arda ortaya ktklarn Bat'da grdmz toplumsal oluumlardon <yn uzaklkta bulunan bir toplumdur. Bu toplumda, birey ile toplum ortsndaki kaynamik ve birlik tam ve mutlak de\'jildir; ama birey .l<endinl topluma balayan gbekban da tamamen kopartmamtr.

Bu toplum, yapnn st blmnde yer olon ve merkezci ynetimin, (devletin) taycs olan ynetici yani egemen kii ve zmrelorle (sulton, ynetim grevlileri, askerler, dinadam - bilginler, vb) ky topluluklornda yaoyan retici kyllerden olumutur. Bu toplumda geni anlamda snflar (yneticiler, zanaatkrlar, kyller) vardr, ama bu snflar arasnda kesin snrlar olmad gibi herhangi bir snfn bir baka snf devinirak iktidar ve ynetimi ele olmas gibi bir. durum do yoktur. Yani tek tek snftoro karlk toplumun l!irl~l ve btnl ar basar. Bu toplumda, kendinde snflar sz konusudur. Bat'da grlen kendisiicin snflar, yani toptumsal varlnn bilincine vararak z mcadelesini yrten ve lm kalm savana giren snflar sz konusu deildir~ Toplumun birlik ve btnlk olarak arbasmas ve snf mcadelelerinin iktidara ynelik bir lCm kohm sorunu durumuna gelmemi olmas, Trk - Osmanl toplumundeki bireyin de Batdaki gibi bir birey durumuna gelmemesi sonucunu dourmutur.

Soru 98 : ldeolollnln farkltomamtlO, felsefe asndan ne glbi 6nem


tclfr?

Tom oolamyla birey haline gelemeyt tse, felsefesel dncenn ortqyo kamayn aklar. te yandan zgr ve eletirici dncenin ortoya ckamay, bu tr bir dneeye gereksinim duyulmamas, Ideolojinin farkl:lamomlnn (yekporelilnln) do sonucudur. retim biimi deiikliklerine gtrecek olan snf mcadelelerinin keskin ve amansz olmay, ideolojinin (din ve onun zerinde temelienan geleneksel ve yoyg;n dnce ve deer sisteminin), btn snflan kapsayon ve farkl snflarn bireylerini aralarnda fark yokmu gibl topluma bai:jioyan bir manevi dnya nitelii kazanmasna yol acar." Buradaki ideolojik yabanclama. Bat'da grlenden hayli farkldr ve ayrca Incelenmesi gerekir. Bylece tam anlamyla gelimemi olori ve yekpare bir idealpjik dnya k:inde yaayan bireyi, yesi olduu Hkel topluluktan kendini ayromayan insana ya da aile evres iCin Din tedo bamszlktan yoksun yaayan ocua benzetebilirlz. meli zerinde eitlik caldan yaratan bu Ideolojinin. yine de, bQtn ideolojiler gibi varolon retim biimini ve snf egemenll{)ini pekitirici bir rol oynadn unutmamak gerekir. Snf mcadelesi, felsefenin yer ald styap kesiminde, dGnya grlerinin ve ideolojilerln atmas olarak dile gelir. Felsefe, bu mcadeleye, Ideoloji aracl ile yani ideolojinin so!)lad doloym

163

(medlatlon) aracll)yla katlr. Kesin ideololf ve dnyagr at felsefenn de kendini topariayp yen knoktalar ortaya koymas, nltel diyebilecel'jimiz del'liiklikler ve yenilikler gercekletirmeSi bundan trdr. Kendi birikimine ve geleneine dayanarak ba!jmszl~n belli lde koruyan felsefe ile ideoloji arasndaki etkileim, bu ereve iinde ortaya ckar ve kkl toplumsal del'jiim lerin gereklemesine katkda bulunur. Herhangi bir snf, bir baka snfn egemenli!}ine son vermek Istedii'li zaman, onun ekonomik gcnn temellerine saldrdl kadar Ideolojik dnyasna da saldrmak ve onunla hesaplamak zorundadr. rnein Rnesans diye adlandrlan ve zgl dnce ve kltr belirlenimleri tayan olay, Bat tarihinde belli bir zamanda zorun- lu olarak ortaya ckm bir olaydr. Rnesans, feodallzme kar mcadele eden burjuvazinin kltr. dnce ve her eyden nce ldeolot olanndaki mcadelesinin rndr; bu mcadelenn grnmdr. Descartes'n bir yandan dinsel dneeye dn vermesi. bir yandan da fizik bilimlerinin geliimine yol aabilecek bir do!ja gr ilen srmesi ve bu ikici grten kurtulomay da bir rastlant de!jildlr (ayn ikllll, yani Inan ile bilgi arasndaki ikil!l Kent'ta da grm tk.) Descartes, dol)makta olan yen bir dnyann dnsel mcadelesini, Ideolojik atma alannda ve felsefenin zgl silahlaryla yuruten bir cblrey olarak (burjuvazinin yaratmal'ja yneldi!)! yen maddesel ve dolaysyla manevi dOnyann aracl ve etkisiyle kendini daha nceki dnyann karsna diken ama ykselen snfn mcadelesine -prakslslnekendi alannda katkda bulunan bir birey olarak) dine dn verirken, burjuvazinin hem kendini hem de smrdl'l snflar aldatmasna yarayan yen bir Ideolojik gr saliunuyor hem de mekanik ve bilimsel bir dol)a gr .ileri srerek. ayn burjuvazinin doay boyunduruk altna almak ve smrsn temel . lendlrmek Icin gereksinim duydu~u bilimlerin gelimesna zemin hazrlyordu. Baka bir deyile, snf mcadelesin,der kaynaklanarak ldeolalik atmada yansyan toplumsal praksis, belli bir cbireyde (Descartes'ta) kkl eletirmeye dayanan yeni bir felsefesel abann gercekletirdi!)l zgn bir k noktas buluyor ve yen bir ldeolojlnH zeminini oluturuyordu. os
malarnda,

(OB) Toplumsal gercek lle felsefe arasndaki bal)nty, burada, bile bile soyutlayarak ve en kaba izgileriyle belirtmeye alyo ruz. ()ysa bu ba!}nt somutta, ok daha ayrntl ve karmak biimde gerekleir. Bant ve etkileim, cal)lara, dnemlere, toplumsol yaplaro, snflaroras ve snfii ilikilere, ldeolojilere, styapnn te-

Oysa yukarda ocklad(jmz nedenler (kesin snf mOcadelelerlnln ve derinlemesine bireyselliin bulunmay), Trk - Osmanl toplumunda idaplojilerln ve dnyagrlerinin atmasn ve kkiQ ele tirileri olanaksz klm; bunlarn yerini tutan kapsayc ve yekpare bir ideoloji, felsefe gereksinimine var olma hakk tanmamtr. Bu acdan baknca, felsefenin niin ortaya ckmadn kavrad(jmz gibi kapitalizmin darbesi altnda Batllama ynnde daha sonra gsterilen abalar srasnda felsefenin niin gerektii gibi toplumumuza olanamod(jn ve bir aklc dnce geleneinin gercekleemediinl de kavrayabiliriz. soru 99 : Batllama akm Iinde yer alan felsefesel grlerin ayrt edici zellikleri nelerdir? TCirk - Osmanl toplumunun, yaps gerei. felsefeye ve aklc dinsel grlere ve bunlar zerinde temelienan kapsayc ve yekpare bir ideolojiye olanak tanyan bir toplum olduunu aklamaya altk. Ne var ki bizde, aa yukar iki yz elli yldr srdrlmekte olan ve cslahatll, cmuasrlama, batllama gibi eitli adlar verilen bir akm (hareket) vardr ve bu akm iinde baz dnrler ortaya km, baz felsefesel grler ortaya atlmtr. Acaba bu grler ile gercek felsefesel dnce arasnda ne gibi bir llinti vardr? Baka bir deyile bizde, son yzyllarda ortoyo km felsefelerden ve filozoflardan sz edilebilir mi? Batllama hareketinin, Osmanl imparatorluunu hem payio mak hem belli bir biimde ayakta tutmak isteyen kapitalist Avrupa devletleri ile onlara boyun een icerdekl ynetici ve smrc zmre ve kadrolarn etkilerini ve egemenliklerini srdrmek amacyla giri tikleri bir hareket olduu, bilimsel aratrmalarla Iyice gsterilmi tir ve bizde ancak son yllarda akca sylenebilmektedir. Batllama, bizde, egemenliklerini yeni ekonomik ve tarihsel koullara uydurmak ve pekitirrnek Isteyen snf ve zmrelerin ideolojik silahdr. Bu okdneeye deil,

ki tikel

bunlarn oluturduu

geleneklere, toplumsal ve kiisel psikolo(Jye va yaplanmalara (btnselliklere-totalite'lere) gre deiiklik ve eitlilik gsterir. Her belli felsefe ya da filozof, bu karmak btnsellik, bu btnsellit oluturan tikel dolaymler ve katmerli belirlenimler gz nnde tutularak incelenmelidir. Toplumsal gercekten telseteye ynelen etki dolaysz olmad gibi tek ynl ve dnsz de deildir.
yanlarna,

165

ttn nesnel ve ayrt edici zellii, gercek ve kkl siahat hareketler na (reformlara) girimeden cslahat yapmak, devrimci hareketin gereklerini yerine getirmeden cdevrimleD yapmaktr. Baka bir deyile Batllama, olmayan eyi oluyormu gibi gsteren, rten, ba ka kla sokan ideolojik ve aldatc bir grtr. Trkiye'nin Batl loma ile kalknaca:na gercekten inenan ve itenlikle caba harcayon kimselerin bulunmas, bu gerei deitirmez. Herhangi bir l kenin kalknmos, insanlarn sadece iyi niyetleriyle va zlemleriyle gerekletirilebilecek bir ey deildir.

Kapitalizm canda bir lkenin kalknmas, ancak, gercek kapitalist dzene gemesi ya da sosyalizme ynelmesiyle gercekletirilebi lir. Tarih, bugne kadar bir baka olabilirlik gstermemitir. Demek ki, kalknmann nkoulu, toplumun altyapsnn (ekonomik dzeninin) kkl (nitel) bir deiiklie uratlmasdr. Bu deiiklik, kapitalist dorultuda da sosyalist dorultuda da olsa. mlkiyet bloiminin dev rimsel dnme urumasn zorunlu klar. Ne var ki egemen bir s nf, egemenliini tam olarak ortadan kaldracak altyap deiiklikleri ni bile isteye hibir zaman yapmaz. (Bu, hakkn die di bir m cadeleyle koparp olan halk kitleleri yoksa, devrim de yok demektir.) Egemen snf ancak, u ya da bu lde etkili olan baz cslahatJ (reform) hareketlerine giriir. Bu hareketlerin amac, egemen snfn Iktidarn pekitirerek yeni koullara uydurmak ve uzun mrl hale getirmektir. Bye bir siahat hareketi iinde, egemen snfn ya da zmrelerln, kendilerine bir yardakc yaratarak yani yen bir snf treterek iktidar bltkler ve bylece egemenliklerini, kstlanm bicimde de olsa gven altna aldklar~ ve yeni koullara belli bir sre uydurduklar grlmtr (Rusya'da, feodallarn burjuvazlyi olu~ turarak ibirlii yapmas ya da Japonya'do, babaarkli aile yapsnn burjuvoziyi tretmesi gibi). Gecikmi olarak kapitalizme katlan lkelerde grlen bir toplumsal deiim mekanizmasdr bu. (Bizde de, zelllkle son altm yilda denenmitir). Ama yeni bir snfn yaratl mas, toplumun ic yatknlklarna uygun dt gibi tarihsel durum ve koullara da uygun dmelidir. Yan belli bir lde altyap deiikliklerine yol acarak, zamanla bu deiiklikteri yapan snfn da denetiminden kocan ekonomik ve dnsel kkl deiimierin gercekletirilebllmesi icin, toplumun her eyden nce bu deiimlere yatkn olmas gerekir. Ayrca, kapitalizmin bir dnya sistemi haline gelmeye ve kendine yen bir ortak yaratmaktan kanmaya yneldii ta~ rlhsel durumda, zaman bakmndan da gee kalmam olmak zorunludur. Bu tr kkl bir deiiklik, kapitalizmin iyice gclenmedil bir zomando gerekleebilir ancak. Kkl deiiklii gerekletirmek iste-

166

mamas

kapitalist dnyann tam karsnda yer olan bir lke ol (bu lke, ya kapitalist lkelerin arasnda ve yan banda ya da ok uzanda olmaldr) da bir baka zorunluktur. Demek kl bir yeni snfn (ulusal burjuvazinin) yaratlmas ve kapitalistlemenin baarva ulamas icin, aklamaya olt:mz ckatmerli belirlenimin ilemesi gerekir. Oysa Trk - Osmanl toplumunun i yapsnda, bu tr kkl deiiklii olanakl klacak yatknlk yoktu. Bu toplum zellikle, ulusal bir burjuvazinin ortaya kmasn engelleyen nbelirlenimleri iinde toyordu. Devletin yani merkezci iktid_arn her eyi kuaton geleneksel gc, yeni bir snfn ortaya ckorak bomszlamosn; yeni bir nsan tipinin olumasn olanaksz klyordu. zel mlkiyetin ve bl rlkimin, bir burjuva snfnn (dolaysyla da ie i snfnn) dayonaca temeli oluturacak kadar gelimemesi ve bu gelimenin srekli olarak engellenmesi bu olanakszl~n ekonomik kaynan oluturuyordu. Engels yle diyor: Gerekten de, tpk btn teki Dou egemenlikleri gibi Trk egemenlii de, kapitalist bir toplumla uzlamayacak bir eydir; nk elde edilen art-de!)er, zorba-valilerin ve gz doymaz paalarn penesinden kurtarmak olonakszdr; burada, burjuva mlkiyetinin ilk temel koulunu yani tccarn ve malnn gven altnda bulunmas halini grmyoruz., (69) Osmanl imparatorluu ve Trkiye Cumhuriyeti, bir burjuva snf yaratarak kapitalistleme konusundo, zaman bakmndan da ge kalmt. nk kesin siahat hareketlerine giriildii zaman (on dokuz.:ncu yzyl) ve daha sonra kapitalizm, bir yeni ortak kabul etmeyecek kadar yaygnlama ve glenma yoluno girmi bulunuyordu. Trkiye'de ancak, yabanc kapitalistlerte ibirlii yapabilecek kkQ darda ve derme catm bir ticaret burjuvazisinin olumasna Izin verilebilirdi. (Nitekim Trk burjuvazisi bugn de genellikle ulusal ni telik tamaz; ticaret alannda ithalater ve vurguncu, sanayi alann do montajcdr. Siyasal olanda d buyrua bal ve kiiliksizdir. Kl tr alannda s bir toklitcilik, cehalet, grmemilik ve kuntluk iinAyrca Osmanl lmparatorlu!')u, kapitalist lkelerin orasnda dedir). ya da uzanda (bu sonuncu durum, gee kalm do olsa Japonya'nn ondokuzuncu yzyl sonlarnda ve yirminci yzyl banda otuz-krk yl iinde kesinlikle kapitalistlemesn olanakl klan belirlenimle~ den biridir) bulunmuyordu; kapitalist dnyann tom korsndayd ve bu dnyann youn mcadelelerinin yneldii en nemli nesneydl. yen
(69) Das Auswaertlge Politik des russischen Zarentum adl makaleden, Neue Zeit, 1890, Bkz. K. Marx, Trkiye Ozerlne, S. Hilv - liTokotl, s. 9, Gercek Vaynevl.

lkenn

--------------------

BtA gerekler, bizdeki siahat hareketlern (Cumhuriyet dnem de bu hareketler Iinde yer alr ve sadece biimsel ve nicel farkllk gsterir) ve kapitalistleme abalarn (Batllamonn altndaki gerek ekonomik anlam budur) belirlemi ve bu hareketlerin boorszl(jno yoamtr. Baka bir deyile bizdeki Batllama akm, i dinamikler; ve snf mcadelelerinden yani aadan gelmedii gibi egemen zmrelerin (nce padiah ve ynetici evrelerin daha sonra brokr'ot larn ve toplum yaamnda etkili zmrelerini iktidarlarn pekitirrnek ve srdrmek iin giritikleri halde herhangi kkl ve toplumsal blr yap deiikliine yol ocacak nitelik da tamayan yalnkat bir hareket olarak kalmtr. Batllamann ekonomik, toplumsal ve siyasal alandaki bu yalnkatl, dnce dnyasnda ve felsefede de aynen yonsm ve benzerini yaratmtr. Batllama, ekonomik ve toplumsal acdan de riniernesine etki gsteren bir hareket deildir; toplumun temellerine de, halkn yaamna da ilememltir; Tehlikeyi savuturma, vazl yeti idare etme, cyobanclara rezil olmama, toklitcilik ve ithalat lk gibi davran ve anlaylarn tesine geememitir. Hibir gercek felsefesel gereksinimin karl olmadan sadece taklitcilik!e; Bo tc!aki u ya do bu feisefeyi Trkiye'de tantmokle yetinmek, yani fikir lthalatcl yapmak ve Batl gibi grnmeye almak do, kltr ve dnce yaammzn temel zelliklerinden biri olmutur. Batllama hareketi iclnde herhangi bir gercek felsefesel davranton ve rnden; bir filazofton. sz edilemez. Ancak, Osmanl toplumunun eski ldeololik yapsnn yerine konmak zere siyasal ve pratik bir amala ok torlm olan ve gnn gereksinimleri olduu sanlan eylere cevap verme amac gden yalnkat dnceler ileri sren ideologlardon ya do mesnetsiz baz dnce fantezilerinden sz edilebilir. N~ var ki, bu durumu ve dnrler! fazla knomamak gerekir. Isiahat aOnn oydn iki dnya arasnda kalm; eski dnyasn kaybetmi ama yen dnyasna do henz uloomom bir aydn tipidir. Kendi durumunu akca gremez; kendibilincine ulamasn salayacak kO ullor ve birikim henz ortaya kmamtr. Taklitle ve ekendini u ya da bu sanmo lle doyuma ular; dncesini derinletirmeye, kkl eletirilere ynelmeye, kendini amaya gereksinim duymaz. Henz Iyimserliin! kaybetmemi, dnceleri ile toplumsal gercek arasn dakl rtmezlii, icinde bulunduu ckmaz fark etmemitir. (Bu fark etmeylin, ok uzun srdn de sylemeliyiz). Le Play'nin ctoplumsa! bilim yntemini ya do Durkhelm'in csosyolojislnl Bat'dan aklarmakla, her de(de deva t:ulabileceinl sonr. Isiahat a aydn hem iyimser hem de felsefe bakmndan cldeallshtir. Yani eitim, d

nce

ve bilgi yoluyla, toplum yaamnn dzene kavuturulaca~na, benimseditil toplum idealine varlacaOna inanr: temel sorunun, her eyden nce bir kltr ve ahlak sorunu olduunu syler. Kltr ve ahlakn, bir neden deil bir sonu olduunu gremez. Felsefesel lde alistlii (eski dinsel dncenin yzeysel bir kolntsdir) ve cvolontarizml (eski gl merkezci iktidardan arta kalan bir dnyaya bak ve olkanlktr), siyasal alanda, buyrukla ve zorla. tepeden inme cdevrim yaplaca!)n sanmasna yol acar: halkn, bu cdevrimleri benimsemeyiini bir trl anlayamaz ve hayretle karlar. Ksacas bu aydn tipi ve dnr, kendi yalnkat dncelerinin tesine geememi; kendini, iinde yaad toplumu ve bu toplumun teki top lumlarla olan ilikisini nesnel ve bilimsel bir biimde kavrayamam tr. Byle bir durum ve davran. felsefesel dncenn ortoya kp boy atmasna: bir felsefesel grn yaratc biimde slndirilmeslne engeldir.
Soru 100 : Bizde felsefenin gorevi ve leyebiliriz?
gelece~l

zerine neler syya-

Isiahat hareketine n ayak olan siyasal

iktidarlarn dnce

amn yasaklario ~e buyruklaro ynetmekten hibir zaman vazgemediklerini de unutmamalyz. iktidarlar, Batl bir yaam istedikler

halde, bu yaamn vazgeilmez temeli olan aklc ve aratrc d ncey kendi akllarnca zararl ve yararl diye blerek ksrla trmaya ve kleletirmeye ynelmilerdir. Nitekim Osmanl dnemi din ve ideolojisinin grd i, Cumhuriyet dneminde resmi ideolo liyle ve onu biricik doru dnyagr olarak sunan, koruyan ve pekitiren yasaklamalarla srdr~mtr. Bu tutum, aklsol bir dn ceye ynelmek isteyen iktidarlarn akld zn aa vurur. Belli felsefesel ve bilimsel grlerin yasaklanmas ve aza alnmaz oluu. zlenen cada dnceye ulalmasn kanlmaz biimde olanak sz klan bir beyin ykamayla sonulanmtr. Altm yl gibi uzun bir sre sonunda genel kltr dzeyinde bugn grlen dklk (zellikle siyasal yaamda apak bir bicimde grlr bu), kocrlm bir tarihsel trsatn en belirgin kantdr. Duruma hangi adan baksak, resmi obann, Trkiye'yi hem eta rlh d brakmav zleme!< hem de tarihsel evrme katmav stemek gibi bii' eliki iinde debelendiini akca grrz. Ama tarih, bu abaya ramen, kocnlmaz ekonomik ve toptumsal de!'}iiktiklerini gerekletrerek Trk toplumunu kavrayc akna bir baka biimde sakmu ve Ideolojiyi paralamtr. Bugn, resmi Ideoloji lle Trk toplumu gerekliinin rtemezliQI, bu geliimin sonucudur. Bylece, s-

169

rekll hayal krklklarnn doruk noktasna ulalmasnn yorattO a hibir toporlayc gc olmayon blk prck ldeololl .paralarndan, dnce kargaasndan ve akldlndan oluan bir tab lo karmza c:km bulunuyor. Bu durumda, falsafeye vo bilimsel d nceye ne gibi grevler yklenecek? Yzeyde kalan siyasal bicim deiikliklerinden sonra Trk toplu munun son otuz yldr cortalama tarihsel zamanc girmek ve hzla deirnek zorunda kald bu dnemde felsefe, her zamanki temel grevn yerine getirmek zorundadr kukusuz. Bu grev, kkl ele tiridir. Felsefesel eletiri, geleneksel akld dnce alkanln ve resmi ideolojiyi bu eletirinin nesnesi olarak kacnlm::z bir bicimda karsnda bulmaktadr. Baka bir deyile bugn telseteye ve blllmsel dnceye, her eyden nce, ideolojiyi zmleme, ayklamo, atetir me, deerlendirme ve yerine oturtma ve bylece Ideoloji olarak ortadan kaldrma grevi dyor. Nitekim son onyllarda, felsefenin va bilimset dncenin ideolojiden ba:mszlaorak olumsuzlayc, ve eletirici bir dneme girdiini gryoruz. Dnr ve bilgin, eskiden olduu gibi s bir takliteilik ve iyimserlikle yelinemiyor artk. zellikle toplum ve tarih felsefesi ve bilimi alannda, resmi Ideolojinin tesine gecerek, onun sunduu hozrlop tabioyu eletirerek kklere ve gerceklere, hie saylm dorucra ve deerlere dnme eilimi ar basyor. Felsefenin gelecei ve baarl olabilme derecesi de, bu ele tiriyi derinletirme derecesine bal grnyor. Felsefenin, kendi z alannda zerine decek grevi yerne getirmesi iCin gerekli olan birikimi, son onyllarda nemli lde gerekletirdiini de sylemeliyiz. Bu birikim zellikle, felsefenin varolabilmesinin nkoullorndan biri olan dilde grlyor. Snrsz g'lkterin yenilmesini salayon uzun ve zahmetli cabclcr, felsefe dilinin bugn byk lde duruluo ve kesinfie kavumasn salam bulunuyor. (70) te yandan. bu bicimse birikime oranla, Ideolojik nedenlerden ve yasaklamalardan tr daha geride kaldn grd mz icerik birikimi de son yirmi be yldaki dnce aclm ve gr eitlilii ile giderilme yoluna girmi gibi. zellikle camzda her felsefesel dncenin kendisine oranla bir tavr almak zorunda olduu Markser yazn oluturan yaptlarn ve baka grlerin Trkeye oktorlmcs ve bir felsefe olarak ilenmesi. bu eksikliin giderilmes nin en nemli boyutlarndan biri olarak ortaya kyor.
krnlkton,

(10) Dil ve ierik birikimini sa!'jlayan Ilk almalan yaparak cTrkce felsefenin zeminini hazrlayonlar arasnda zellikle Prof. Nusret Hzr', Prof. H. Z. lken'i, Prof. Macit Gkberk'l ve Prof. Nennl Uygur'u anmak gerekir.

170

ZEL ADLAR DIZiNI


(Dnrler ve Crlar)

(S harfiyle birlikte yazlan rakam, zel adn bulundus:iu soruyu, Iki noktadan sonraki rakam ya da rakamlar da, paragraf gsteriyor. rnein, 514:3/8; c5oru ondrt, cnc ve sekizinci paragraflan anlamna geliyor.]
A
Adorno (Theodor), 594:19/21 Akademia, 521:8 Akarsu (Bedia), 57:dipnot Akhilleus, 515:12/13 Alembert (Jean d'), 559:1 Ali (Hz.), 521:39 Althusser (Louis), 594:18; 595:2 Anaksagoros, 516:1; 517:3/6/7 /dipnot; 521:15 Anaksimondros, 512:1/4/7/8 Anaksimenes, 512:1/4/8/9; 514:1 Andronikos (Rodos'lu), 55:3 Anselmus, 542:1; 549:1 Antlphon. 518:6/7 Antisthenes, 520:1 Aristippos, 520:1 Ariston, 521:3 Aristote!es, 55:3; 511 :2/3; 515: 1/4/17; 517:3; 518:10; 521:38; 522:1-15: 523:1/4; 526:1; 53~ 1; 534:1; 535:2; 537:1; 542:1; 543:1/2; 573:3 Arkhimedes, 54:1 Arkhytas, S4:1 Augustinus, 524:8 Aurelius (Marcus), 524:4 Aydnlanma Felsefesi, 518:9. S59:1 Ayer (A.J.), 593: dipnot

B
Sachelard (Gaston), 594:18 546:1/2/3; Bacon (Francis), 547:1; 552:1 Barthes (Rolond), 595:4 Beauvoir (5imone de), 590:4 Bedreddin (eyh). 532:1-9 Benjomin (Wolter), 594:31 Bergson, 551:1; 588:4; 594:15 6erkeley, 557: 1/2: 580:1: 593:4 Bios, 512:3 Bloch (Ernst). 594:4/12/13 Bruno (Giardono). 580:1 Surnet (John), 512:dipnot: 514: dipnot

171

c
Camus (Aibert), 592:1 Carnop (Rudolf), 593:4/6 Cebriye, 527:1 Chotelet (Francois), 521:dipnot Chomsky, 594:22 .Cicero, 524:3 Claude Bernard, 54:1 Comte (Auguste), 580:1/3 Corbin (Henry), 525: dipnot; 533:4; 539:3 Cournot (Antoine), 53:dipnot Croce (Benedetto): 588:5

D
De Boer (T. J.), 521:dipnot Demokritos, 516:1; 517:2-6; dipnot; 523:3; 824:2; 828:2 Descortes, 832; 524:8; 847:1; 548:1/2; 849:1/2; 850:1/2; 551:1; 553:1; 554:1; 556:1; 561:1; 589:3; 598:3
E
Elea Okulu, 514:6: 815:1; 516 :1; 517:1/2/6; 818: dipnot; 520:1; 521:11 Elis-Eietria, 520:1 Empedokles, 816:1: 517:1/2 /6/dipnot: 518:5; 528:2 Engels (Frledrich), 579: 1; 581:2; 583:2: 599:4/dipnot Epiktetos, 524:4 Epikuros, 523:3; 528:2 Epikurosuluk, 511:3; 520:4; 523:3; 524:1/2 Eralp (Vehbi), 521:dlpnot Eriugena (Scottus). 541:1 Earilik, 528:3 Eukleides, S4:1; 510:1; 520:1 Dewey (John), 588:2 Diderot, 851 :1; 859:1 Dilthey. 594:30; 595:5 Dion, 521:8 Dumont (Jean 7Paul), 822:dip not Ouns 5cotus, 542:1; 543:2 Durkheim, 599:6

F
Farabi,, 521:38; 528:1; 534:1; 535:1/2/3: dipnot; 536:1 Feuerbach, 580:6; 583:2 Fichte, 571:3/4: 572:1; 573:4; 874:1, 575:1/2 Foucault (Michel). 594:18: 595:2 Frankfurt Okulu, 892:3; 594: 19/21/23/25/26/29/30/31 Freud, 594:7/16/22/23: 595:5 Fromm (Erich), 594:31

G
Galileo, 54:1 Garaudy (Roger), S40:dipnot Gazzoli, 521:39; 537:1; 538:1/

2/3
.172

Goldmann (Lucen). 594:4/17 /18 Gorgias, 518:5: dipnot Gkberk (Macit). 59:dlpnot: 510:dipnot: 571:dipnot: 5100:

dipnot
Glpnarl

(Abdulbaki), 532:2/ dipnot Gramsci (Antonlo), 594:4

H
t-abermas

(Jrgen); 594:30 Hayyam (mer), 533:4 Heidegger (Martin), 590:4/6: 591:1 1-'egel, 529:2: 571:4: 572:1: 573:4/5; 574:1: 575:1/2/dipnot: 576:1; 577:1; 579:1; 580: 1/2/6: 581:1/2/3: 582:1; 584: 1: 588:5: 590:2; 593:1: 594:6/ 9/10/18/20/21/23 Helvetius. 851:1: 560:3 Herakleitos, 81:3: 514:1/6; 815: 1/5; 516:1: 517:1/2/6: 521:3

9/10:/18/34; 573:5 Hesiodos, 512:2./3: 515:1 Hzr (Nusret), 595 : dipnot; 5100:dipnot Hilv (8eihattin). 510:dlpnot: 571:dipnot Hobbes, 552:1 Holbach (Baron d'), 550:2 Homeros, 515:1 Horkeimer (Max), 594:19/20/2:t Hume, 558:1; 566:1; 593:4 Husserl, 851:1: 589:1/3: 590:6; 891:1/2

Ib ni lbni lbni ibnl lbnl

Cablrul. 521:39 Haldun, 540:1/2/3 Meymun. 533:4 Ravendi, 533:3 Rd, 521:39; S34:1; 837:1:

542:1

ibni 5inci. 521:39: 528:1: 534: 1: 535:1; 536:1/2: S42:1: 549: dipnot isa (Hz.), 590:2 Iskanderiye Okulu, 524:5 lraki Felsefesi, 839:1/3/4

J
Jacobl, S71:2 James (William), 588:2
..:

Jaspers. 590:4/5

K
Kaderye, 827:1 Kallikles. 818:6/7 Kant, 858:1: 561:1: 562:1; 864:

1; 565:1; 566:1; 567:1: 868:1: 869:1; 570:1; 571:1/3/4; 573: ;3/4: 574:1; 880:1; 888:3; 594:

173

22: 598:3 Karasan (Mehmet). 518:dlp not: 521 :dipnot Kelm, 528:1: 596:3 Kelle (V.). 586: dipnot Khilo, 512:3 Kierkegaard, 590:1/2 Kleobulos, 512:3 l<'orsch (Karl), 592:3; 594:4/13 Kovalson (M.). 586:dipnot

Kranz (Walther), 512:dlpnot; 514:dlpnot: 515:dipnot; 517: dipnot Krotylos, 521:3 Ksenophanes, 521:3 Ksenophon, 519:1 Kusinen, 586:dipnot Kynikler, 520:1/2/4; 521:23 Kyrene Okulu, 520:1/3/4: 521: 23

t
Labrlola (Antonio), 594:2/3/4 Lacan (Jacques), 595:2 La Mettrie, 560:1 Lavoisier, 54:1 Levebvre (Henrl), 583:dipnot: 586:dipnot: 592:3: 594:4/16 Leibniz, 551:1: 556:1; 557:1 Lenin, 594:4: 594:6 Le Play, 599:6 Leukippos, 517:2 Levi-5trauss. 594:15: 595:2 Locke, 554:1; 555:1; 557:1; 558: 1; 560:3/5: 593:4 Lowenthal (leo), 594:31 Lucretus, 524:2/dipnot Lukacs (Gyrgy), 592:3; 594:4/ 7/8/9/10/11/17

M
Maine de Biran, 551:1 Malinowski, 594:14 Mareel (Gabriel), 890:4/7 Morcuse (Herbert), 594:29 Marx, 518:17: 540:3: 580:6: 581:2/3; 582:1: 583:1/2: 584: 1/2/3: 586:7; 587:1/2: 594: 3/4/9/10/12/13/ 16 /18 /20 21/23/24/29/30; 595:5; 597:2 Megara Okulu. 520:1 . Merleou-Ponty, 590:4 t.Jieai felsefesi, 534:1; 539:1/ 3/4 Mevln, 521:39; 596:3 Mill (J.5.), 580:1/4; 593:4 Moore (G.E.), 593:4 Muhammed (Hz.), 521:39 Muhyiddin lbni Arabi, 521:39; 532:3 Mutezlle, 528:2/3

N
Nbi, 596:3 Necatigit (Behet), 59:dipnot Nesimi, 531:3 Nourath (Otto), 593:6 Newton. 54:1
Nietzsche. 518:7:

580:2: 588:

1/3; 590:1; S95:5

174

o
O'Leary (De Locy), S21:dipnot

p
Parmenides, 515:1-5; 516:1; 521:34 Poscol, 890:1 Patristik Felsefe, 524 6/8; 841:1 Peirce (C.8.), 588:2 Periandros, 812:3 Pherekydes, S12:2 Philippos (Mokedonyo'l), 521: 25 Philoloos, S21 :7 Philon, 824:6 Pittokos, 812:3 Platon. 811 :2/3; 818:8/9/10; 819:1; 821:1-40; 522:1/2/3/8/ 9/13; 823:1; 524:7; 826:1; 834: 1; S35:3; 842:1; 843:1/2; 873: 3; 880:1 Plehanov. 894:5 Plotinos, S21 :38; 824:6/7 Politzer (Georges). S86:dipnot; 894:15 Pallock (Frisdrich), 894:31 Prodikos, 818:6/7 Protagoros, S18:4 Pyrrhon, 823:4/5 Pythagoros. 81 :3; 513:1; 821:7 /16 Pythagorasclk, 513:1; 521:7 /16

R Razi (Ebu Bekir), 833:2 , Reich (Wilhelm). S92:3; 894:14 Reichenboch (Hons). 593:6 Ricoeur (Paul), S95:5
Rousseau, 859:1 Russell, 815:4; 818:dipnot; S21:dipnot; 893:1-5

s
Sortre, 890:4; 591:1/2/3/4; . 892:1/2/3; 594:4 Soussure, 595_:2/3 Scheler (Max). S89:3 5chelling. S71:4; 572:1; 573:4; 874:1; S75:1 Schiller. (F.C.8.), 818:4; S88:2 Schlick (Moritz). S93:6 Schopenhouer. 880:1/2; S88:1 Schwegier (Aibert). S13:dipnot; 815:dipnot; 818:dipnot; 819: dipnot; S21:dipnot; S22:dlpnot 8eneco. 524:4 ::<. fistler. 511 :3; 514:5; 518:1-10 /dipnot; 819:2/3; 520:1; 521: 18; S23:4; 867:1 8kolastik. S25:1; 534:1; 541:1; 842:1; S43:1; 845:1; S46:1; 873:1 8okrates, 81:2; 811:2/3; 818:a

175

/9/10; 519:1-9; 520:1-4; 521: 4/5/8/9/16/25/34; 590:2 5olon, 512:3 Spencer (Herbert). 580:1/5 8pinoza, 553:1/2; 556:1; 580:1

5toaclk,

511:3; 514:5; S20:4; 823:2; 524:1/3/4 Shreverdi (ehabeddln), S39:1 /3/4

T
Tasavvuf, 529:1/2/3; 531:1/2 Thales, 512:1-9 530:1; Thomas (Aquino'lu), 542:1; 543:2 Thrasymakhos, 518:6/7 limon, 523:4

u
Uygur (Nermi), 5100:dipnot

o
lken (H.Z.). 821 :dipnot: 525: dipnot; 826:dipnot; 532:3/33/ <'ipnot; S35;dipnot; S38:dipot 540:dipnot; S49:dlpnot; 5100: dipnot

V
Valhlnger (Hans), 588:3 Vico (G.B.), 583:5 Viyana evres, 593:4/6 Voltaire, 559:1

w
William (Occam'l), 543:2 Wittgenstein, 893:4/5; 594:22 Wittfogel (Karl), 594:31

y
Yedi Bilgeler, 512:3 821:38/39/ Yeni-Platonculuk, 40; 524:5/7/8; 539:3; S41:1 Yrk (Abdlhak Kemal), 521: dipnot; S35:dipnot

z
Zenon (Eiea'l), 815:5-17; S18: dipnot; 528:2; 873:3 Zenon
(Kbrs'l),

S23:2

Zerdt,

539:1/3

176

KK FELSEFE SZLG

A
AGNOSTiSiZM, bkz. BILiNEMEZCiLiK AKADEMiA. Atina'nn kuzeydousunda bulunan koru. Ploton, derslerini burada veriyordu. Bundan tr, Plo.ton'un felsefe okulu, bu adla anld.

AKlL. Bilgi edinmeyi,


salayan

davranlarmz dzenlemeyi ve nermaleri bir araya geti rerek, adm adm ilerleyen aklyrtmeyi salayan yeti olara!( kabul edilmi ve bu anlamda insanolunun en temel zellii olarak grlmtr. cinsan akll bir yaratktr yargsnda akl, bu anlamda kullanlr. Descortes'ta, ciyl yarglama yani iyiyi ktden, doruyu yanlgdan ayrt edebilme gcdr. Dinlerde, inancn konusu olan vahye kart bilgiyi sa loyon yeti anlamna da gelir. Leibniz'de, duyulardon bamsz dorular yani deneyimncesi (a priori) dorular kavrama gcdr. Akiclar. akl bu anlamda ele alrlar ve ampirizme (deneyimcilie) kart olarak ortoya koyarlar; akl, mutlak do ruian dolaysz kavramamz salayan yeti olarak da kabul edilir. Kent, akln mutla kavrayamoyocan syler; bununla birlikte, kendisinden sonra gelen Alman filozoflar ve zellikle Schelling, aklda mutla kavrama gc olduunu ileri srerler. AKILCILIK. Nedeni olmakszn hibir eyin var olamayacan ve bundan tr, her eyin kavranmasnn alanakl olduunu ileri sren gr. (Szcn metafizikteki bu anlam, aklcl n. bilgikuramnda ampirizme kar kan bir gr savunmasha yol acar.) 1 Btn kesin bilgilerin, apock ve zorunlu deneyimncesi ilkelerden geldiini ve bu tr bir bilgiyi ancak akldaki bu ilkeler sayesinde elde edebileceimiz!: nk, duyularmzn geici ve bulank bilgiler verdiini Ileri sren gr. (Bilgilerimizin yalnzca duyular. alglar ve deneyimlerden geldiini ileri sren ampiristlere kar kan bu gr, Descartes, Spinoza, Hegel gibi filozoflar tarafndan benimsenmitir.) l Akln, salam bilgiler elde etmemizi sa layan gvenilir ve etkili bir arao olduunu savunan gr.

yarglar

vermeyi,

yeti.

Akl, kavramlar

177

F.: 12

(Bu, 'mlstlsizm', 'gaybi Jlimler', 'duyu felsefesi' gibi akla gvenmeyen yani akl-kart (irrasyonel) felsefelere kart bir cklclktr.) 1 Bilginin edinilmesinde, deneyimin bilyk nem tadn ileri srerek ampiristlerin grndeki doru yan benimseyen ama akla da gvendikleri icin bu anlamda akl cl benimseyen dnrler. ve akmlar de vardr. (rnein Marksclk. bilginin edinilmesini. insann somut etkinlii, yani praksisi acsndan ele alarak ampirizmin ileri srd de neyimin nemini kabul ettii gibi, znenin .etkinliini ilert sren klasik aklcl:n, akla tand hakl pay da benimser ve bu iki gr daha yksek bir btn iinde kaynatrp aarak kendi bilgikuramn kurar.)
AKILYOROTME. Dncenin, adm adm ilerleyerek belli birtakm ner

melerden, belli bir sonuc karmas; yani yeni bir nermeye (Bylece. bilinen nermalerden bilinmeyeniere varlm olur. Akiyrtme, genel olarak, tmevarm ve tmolaylardan ya da dengelim olarak ikiye ayrlr. Tek tek varlklardan kalkarak genel bir nermeye ya da yasaya var mak, tmevarmdr. Tmel bir nermeden yani tmelden kalkarak tikele yani tek tek olana varmak ise o:tmdengelimdir. Aklyrtme yoluyla bilgi edinme, sezgi yoluyla bil gi edinmenin kartd!r; nk sezgi, adm ad!m ilerlemeden yani eitli nermalerden gemeden dorudan doruya bilgi edinme abasdr.)
varmas.

AKSiYOLOJi. Deerler kuram; yani iyilik, adalet, gzellik gibi


deerleri

konu olarak ele

alp

inceleyen felsefe

dal.

AKSiYOM. bkz. BELiT AKSiVOMATiK. Bir kuramn tantionmas icin zorunlu ve yeterli koul

lan
ALGI.

alu!uran

belillerin

(aksiyomlarn)

tm.

Duyularn salad duyumlar,


anlarla tamamlayp

imgeler ve daha nce edinilmi yorumlayarak, dmzdaki varlklar ya da olaylar hakknda bilgi edinme yetisi. (Duyu verilerini enlam olarak kavramamzn bu biimine dalg denir. Bu alg, bize d gercek hakknda bilgi verir. Gnmzde alg den dii zaman genel ve yaygn olarak anlalan budur.) 1 znenin, biline yoluyla kendinde olup bitenleri .ve ortaya c kan durumlar kavramas, bunlarn bilgisini edinmesi. (Bu alg trne de, lcalg denir.)

178

AMPIRIK. Duyulara. alglara ve duyu

deneyimlerine ve deneylerine dayanan, bunlarla ilintili olan; bunlardan gelen. (Bu anlamda, aklsabn ve :deneyimncesi,nin kartdr. Fizik, ampirik bir bilimdir dediimiz zaman, fiziin, deneye dayandn, ondan yararlandn belirtiriz ve bylece onu. deneye dayanmayan matematikten ayrm oluruz. 1 Yntemli gzlem ve deneyima dayanmayan, blk prck, sstemsiz bilgi, gr, vb. dan, deneyimden geldiini savunan insan zihnine zg ilkeler ve yasolar olmadn ileri sren gr. 1 Ampirizm, _9ene1 olarak aklcla (rasyonalizme) ve zellikle insan ruhunda doutan kavramlar ve ilkeler bulunduunu ileri sren gre karttr. (rnein Locke'un ampirizmi, Descartes'n doutan fikirlerini kabul etmez.) 1 Ampirizm, doutan ilkeleri kabul etse bile, bilgisini edindiimiz varlklarn bal olduu yasalardan farkl ve kendine zg zihin yasalar olduunu reddeder. Bundan tr. dorunun ancak deneyimle elde edi lebileceini ve deneye dayandn ileri srer. (Demek ki, bilginin dayand deneyimden bamsz ilkelerin ve yasolarn varln kabul etmeyen felsefe retilerinin tm, camplrlzm diye adlandrlr. rnein Epikuros'ulara gre, bilimsel ilkeler yalnzca deneyimden gelir: Locke'a gre, btn fikirlerimizin kayna ic ya da d deneyimdir.)

AMPIRIZM. (Deneyimcllik de denir). Bilgilerimizin, duyularda", alglor

ANALIZ. bkz. ZMLEME ANIMiZM. Btn varolanlarda bir ruh bulunduunu ve bu ruhun,
varolanlar ynettiini

ileri sren

gr.

ANLAYIGOC. insan zihninin kavray gc, anlay yetisl. (Anloygc,

duyuiara, duyum edinebilma yetisine kart olarak Kent, anlaygcnn hem dtyuma hem de akla kart olduunu ileri srer. Filozofa gre, bu yetinin devi, kategoriler aracl lle, duyumlar diziler ve sistemler haline sokmak ve dzenlemektir. Bu yorum, felsefe tarihinde, anlaygcnn ampirik olarak verilmi-olan Ileyen ve dzenleyen bir yeti olarak grlmesine ve akln yalnzca mutla aratrdn yani metafizik konulara yneldiini ileri sr meye yol amtr.)
dnlr.

ANLlK. bkz. ANLAYlGC AN'TiNOMl. Kant'a gre, duyu ve alg verilerini yan duyusal dn-

.179

yay aan v.e mutla~ bilmeye calan akln Iine dtt) c~


likiler. (Akl, duyudnyas tesinde yer alan Tanrnn, evrenin ya da ruhun mutlak varll) hakknda bilgi edinmek steyince, birbirine taban tabana kart tezleri ayn kolaylkla ileri srer ve tantlar gibi gorunur. Ama bu durum, mutlak hakknda yani metafizik konularda, akln salam bilgi edinemeyeceini gsterir.)

ANTiTEZ. Iki nerme orasndaki kartlk. 1 Bir nermenln, bir Ileri srn, bir varln kart (eliil) olon. (Bu anlama ge neliikle Hegel ve Marx'ta rastlanr: Bir dnce ya do var ln icinde, ona kart ya da eliik olarak ortaya ckan ve bu dnce ya da varl olumsuzlayorak kendinden farkl bir varl!a dntren ve senteze yneiten belirlenma ya da gc. cantitezdir. ilk ileri srlm dnce ya da varik Ise a:tezdlr.) ANTROPOMORFiZM. bkz. INSANBiClMCILIK ANTROPOSANTRiZM. bkz. iNSANiCiNeiLiK A POSTERiORi bkz. DENEYiMSONRASI A PRJORi bkz. DENEYiMNCESI ARAZ bkz. ILiNEK ATARAKSIA. Ruh dinginUl (sknet), I rahatl(l, huzur. (Eplku ros'ularda, fizik aclarn ortadon kalkmas, yokluu. Stoa felsefeslnde, btn tutku ve heyecanlardan syrlm Olma hall.) ATEiZM, bkz. TANRlTANlMAZLlK ATOM.
Variklarn blnebildii en son !)eler (unsurlar}; en kk maddesel paracklar. (Temel zellikleri, yer kaplama ve b tnmezlik olarak dnlr.)

ATOMCULUK. Btn evrenin atomlardan kaynaklandn ileri sren filozoflarn gr. (ilk olarak, Leuklppos ve Demokrltos to rofndan ileri srld; Epikuros ve lucretius tarafndan gelitlrildi. Maddeci bir gr olan otomculuk, yalnzca blclm leri ve boyutlar bakmndan birbirinden farkl olan atomla rn, hareket etkisiyle, eitli bileimler oluturduklarn. bylece btn varolanlar meydana getirdiklerinl, ama d~iik

180

JiOe uromadklorn Ileri srer. Evrenin bir amaca gre mekanik bir zorunlukle olumu oldui)unu savunur.) AYNIVET bkz. ZDELiK

d&OII.

B
BELIRLEME. cBelirlenime ya da belirlenmeye yol acon etkinlik, ey. lem, etki. BELIRLENIM. Bir kavram ya da bir varolan ne ise o klan niteliksel ya do niceliksel zellik. 1 Bir olayn ya da grngnn (fenomenin) bir baka olaya ya da grngya olan bants. BELlRLENiMCiLiK. Her grngnn (fenomenin), bir bakas lle ack lanmas gerektiini; ayn nedenlerin her zaman ayn sonuclar dourduunu ileri sren gr. 1 Ruhbilimde, insan davranlarnn ve eylemlerinin, deimez yasalara bal oldu unu ve bundan tr maddesel grngler gibi zorunluk tadn ileri srerek, insan zgrlnden sz edilemeyeceini savunan gr. 1 Metofizikte, evrendeki her eyin daha nceki ya do o andaki nedenlerce kesin olarak ynetildiini ve belirlendiini; evrenin, zaman ve uzay (mekn) iinde mutlak bir zorunlua boyun ediini ileri sren an
lay .

BELIT. Tantionmas gerekneden kendiliinden apak olan ner me. (Bu tr nermeler, zellikle matematik bilimlerin temelini olutururlar. rnein, bir cnc bykle eit olan Iki b yklk, birbirine eittir ya da, btn, paralarndan byk tr gibi. Mantn czdelik ve celimezlik ilkeleri de en geni ve kopsoyc belitlerdir.) BiLGI. Psikoloji bakmndan, bir nesnenn duyulara ya da anlayg cne verilmi olmakln; onlarca bilinip tannmasn salo yan ruhsal etkinlik. 1 Mantkta, Ileri srdmz yarglarn gerceklik ile uyumas, uygun halde olmas. 1 Metafizikte, eneleri bilebiliriz? sorusu ele alnm, buna verilen cevaplar, cdogmatizm, ckukuculuk, celetiricilik, prog. moclk gibi felsefe okullarnn ortoya kmasna yol ocmtr. Bilgi szc, bilme edimini fiilini dile getirdii gibi, bilinen eyi de dile getirir. Bir eyi hem tasarmla mak, hem de kavramak anlamna gelir. (BiLGiKURAMI, bil me'de, zne lle nesne arasnda ne gibi Ilikiler bulunduOunu

181

aratrr. ilk ve Ortaca;:!da, bilgi kuramnn temel sorunu genel olarak yle ortaya konuyordu: insanlarn zihinlerin

de '

bu tasarmlardan baOmsz olan gerekendisine ne lde benzemektedir? Yeniada ise sorun, genellikle yle konmaktadr: Bilen znenin belli bir yaps olduuna gre, dnme etkinliinde, bu yapnn etkisi (belirlemeleri) ve tasarmiara ekiedii nedir? Her iki soruda da nemli olan nokta, bilginin cdeerinin ve csnrnn
tasarmladklar,

in

oratnlmasdr.)

EiiLGIKURAMI. bkz. BiLGi

BILiN. Ruhumuzun durumlar ve etkinlii hakknda edindi(jimlz az


ok ak ya do az ok kapsayc ve tamamen kiisel sezgi. (Ruhsal yaammz hakknda dorudan ve topyekn edin di im iz bilince, . kendiliinden bilin denir. zne kendine evrilip -dnp dnmeyle kendini kavrarsa, yani kendini bir nesne olarak ele alrsa. bu bilince, derin-dnmeli bilint denir. Bu durumda, bilip tanyan ile bilinip tannan arasn da kartlk vardr. Felsefesel bilin, bu ikinci anlamdaki bilintir. Bilin, Aristoteles'te, iimizde geen btn olaylardr: Stoa felsefesinde, ruhun kendi gerilimi hakkndaki sezgisldir; Veni-Piatonculorda, ancak, anladmz onlad;mz zaman, anlamomzdr; Oescartes'do, dnce diye adlandrlan ve ruhun z olan eydir; Hegel'de, eitli aa malardon geerek, kendine dnen ve kendini tonyon cldat dir.)

BILINEMEZCiLiK. Insan dncesinin, varlklarn


konusunda bilgi
larn tantt

zn, gercek do-

asn kavrayamoyacan ileri sren gr. (insann, mutlak

ancak duyularn ve alg yani bilginin snrl olduunu ileri sren btn felsefeler bu gr Iinde yer alr. rnein, Berkeley'in idealizmi, Mach'n ampriokritisizmli, Kent'n ctransandantal idealizmi, Comte'un pozitivizml gibi.)
gerei bilebileceini,

edinemeyeceinl,

BlRCILiK. Evreni tek bir ilke


nzca

ile aklayan grler. (Evreni, yol madde ile aklayan moddecilik ya da yalnzca ruh lle a;kloyan ruhuluk -spirltualizm-, bircili!)in rnekleridir.)

BIREiM. bkz. SENTEZ

BIREY. Veroluu kendine zg olan ve kendisini oluturan eler bir-

birinden ayrld zaman ortadan kalkan varlk. (Genellikle caniy ve tek insan anlatmak icin kullanlr. Birey kavramnn temeli, somut bir btn ofuturmas ve kendisi ortadan kalkmadan, elerini ayrmann olanaksz ofuudur. insan bi'reyi yani kii ise, kendini bilip tanma, d ve ic dnyadon ayrabilme, bilince sahip olma; dnce, duygu ve eylem olarak bakalarndan farkl ve somut bir btn oiuturma gibi zellikler tar.)
BO~UNTU. Metafizik ve ruhsal tedirginlik,
daralmas.

endie. sknt, yrek(Szc!}n kk, skma, daralma anlamna gelen Latince angustiadr. Varofucu felsefede nemli yeri olan bu kavram, insanolunun, icinden km olduu hilik ve yneldii gelecek karsnda duyduu yrek-darafmas n. endieyi, tedirginlli dile getirir. Heidegger'de bo!}untu, hiliin tehdidi karsndaki insan varoluunun icinde bulun duu gvensizliktir; insan evreleyen hicliktir. Sartre'da bountu duygusu, zgrlmzUn kendi kendini kavramasn: dan; kendi kendini farkedip bilincine varmasndan doar.)

IBOTONSELLiK. Diyalektiin temel ilkelerinden biri. (Btn varlkla rn birbiriyle ilinti halinde bulunduunu, birbirini etkilediini, bundan tr, herhangi bir eyi incelerken, o eyin baka eylerle olan btn ilintilerini. bantlarn, gz nne olmak gerektiini ileri srer.) 1 ilikilerden ve bantlardon oluan, ama bu ilikilerle birbirine balanon eleri aan, onlardan daha st bir gereklie sahip olan btn, cyap.

c
CANLICILIK. bkz. ANiMiZM CE.VHER. bkz. TZ C0Zi. bkz. TiKEL

c
AGRIIM. lstenc (irade) Ie karmakszn. bir ruhsal gerein. bir
baka
baka

ruhsal gerei biline alanna getirmesi; bir fikrin bir fikri otomatik olarak. ortoya karmas: Anmsatmas. (Carmlor, .benzerlik, ckartlk ve bitiiklik bansn

don

doar.)

183

A~RIIMCILIK.

Dncenn ve bilginin iley: ve dayandl) Ilke leri, fikir ca~rmar He acklayan gr. (Ampirizme bal olan bu gr, dnce ve bilginin dayand ilkelerin, deneyimler boyurca o~taya ckan fikir carmlar tarafndan olu turuldu~unu ileri srer.)
suzlanmas arasndaki bant. !Biri tekinin olumsuzlc"lmas olan iki terim arasnda bu eit bir celime bulunabilir. r nein A ve A-olmayan orasndaki bant, bir celimedir. Daha ack sylemek gerekirse Masa ile Masa-olmayan arasnda bu eit bir eliki vardr. nermeler orasnda da cyn celime ba~nts bulunabilir. rnein 'masa siyahtr' lle 'masa siyah deildir' arasnda olduu gibi. Bu ceit terim l.er birbirlerini dta brakrlar ve bu tr nermalerden biri do;lru Ise teki yanltr ve biri yanlsa teki dorudur. Yan cnc bir k ya da olaslk sz konusu deildir. Bunlara Celiik terimler, kavramlar ya da nermeler denir. Formel mantkta. bir ey hem kendlsl. hem de kendisinden baka .bir ey olamaz, ya da bir ey, hem var hem yok olamaz di ye dile getirilen ve dncenin ana ilkelerinden biri olan CELiMEZLiK ILKESi, bu temele dayanr.)/Hegel ve Marx'a gre eliki, yalnzca fikirlerimizde, kavramlarda ve yarglarda deil, ayn zamanda varolann kendisinde de vardr. Varlk bu elikilerin etkisiyle geliip aclarak kendini ortaya koyar: ~rekll bir deiiklik gsterir. Her varlkta, o varl kendisi olmaya (yan A A'dr) iten eilimin yannda, baka bir varla dnmeye iten (yani A A deildir) bir eilim de vardr ve bu iki kart eilimin bulunuu (rne(jln yabanclamado, yobanclamadan syrlma ve onu ama ei limi de vardr) elikiyi oluturur. Demek ki cellme, hem dncenin hem de varl!n temel gelime yasasrdr. Diyalektikte buna ELIME ILKESI denir. (bkz. zdelik, Tez. Antltez, Olumlama, Olumsuzlama, Sentez.)

ELIME ya da ELiKi. Bir bilgi konusunun olumlanmas ve olum-

ELiME iLKESi. bkz. ELiME


CELiMEZLiK iLKESi, bkz. CELiME

CiLECILiK. Ruhun, igdler zerinde egemen olmasn ve bireyin ahlak bakmndan yetkinlemesini salamak amacyla duyusal zevkler ve beden gereksinimlerini kcmseyerek yaa mak. Mutluluun ve erdemli (faziletli) olmann, dnya zevk-

184

Ileri sren ahlak lerinden yz evirerek elde edllece!)lnl mistik grlerde ve genellikle tasavvufta. cileellik eilimi yaygndr. ZMLEME. Herhangi bir btnn ya maddesel bakmdan ya da dncede, paralarna, elerine ayrlmas, ayrtrlmas . (Kimya zmlemesi dediimiz zaman, bir cismin maddesel olarak elerine ayrtrlmas, kavram zmlemesi dediimiz zaman ise, dnceyle ve dncede gercekletirile bir ayrma ve ayrtrmo sz konusudur.) 1 Bir btn, adm adm ilerleyerek parcalarna ayrma yoluyla inceleme yntemi.
onlaylarnda,

DASEiN. Varolucu felsefede nemli yer olan kavram (Almanca). cDosein insann tekil ve somut varl'dr: tekil ve somut olmas acsndan insan varoluudur (Heidegger). Dasein'n temel zellii, hibir zaman. tamamlanm bir btn olutur
moydr.

DEiZM. Vahyi lnkr etmesine ramen, Tanrnn varln ve doal bir dinin varolduunu kabul eden gr. (Bu grte, Tanr nn peygamberlere aklamalarda bulunduu kabul edilmez. ~yrca, vahye dayanan dinlerin kurollar ve tapnma biimleri gereksiz saylr.)

DENEYIM. Olgular ve gercakleri duymamz, yaamamz: onlar hakbilgi edinmemiz. 1 Dar anlamda, duyu ve olglarmzn ve bilgi salamas. (D deneyim, alglar yoluyla d. gercek hakknda bilgi salar. icdeneyim bilin ve derin-dnme demektir. Bu her iki anlamda do deneyim, bellek& (flafzaya) yaratc hayalgcne ve akla karttr. Deneyim. genel olarak, deneyimncesi bilgiye de karttr. Ampiristier, deneyim!n ana zelliini dorudan doruya ya da alg sayesinde carac:sz olmasnda grrler ve deneyimin gerekletiini ve salam bilgiler verdiini ileri srerler. Akl c!lar, zihnin etkinlii olmadan, deneyimin bilgi salayamaya ca;n, nk tek bana olgnn, herkes iin geeerli nesnel bilgiler veremeyeceini ileri srerler.)
knda

Ilemesi

DENEY.

Bir varsaym dorulomak, ya da bir doa yasasn bulmak amacyla gzlem yapabilmek iin deneye girimek. (r-

185

nein

olay

bir laboratuvarda, yapay koullar yaratarak, fiziksel bir gzlernek amacyla deney yapmak. Deney, doa bl Jimlerinin aratrma yntemlerinin temellerinden biridir.)
(rnein, Descartes'n doutan fikirleri,

DENEYIMNCESI. Deneyimden nce bulunann, deneyimden bamsz


olann zellii.
Kan'n duyarlktc

(mekan formlar

kavramlan yan rnekleridir.)


olann zellii.

zaman ve uzay ya da yargtara temellik eden anlaygc kategoriler deneyimncesi bilgi ve ilkenin deneyimin sonucu

bulunduunu

syledii

DENEYiMSONRASI. Deneyimden sonra gelenln,

DiNAMiK. Hareket, deiim ve olu zellikleri tayan. DiNAMiZM. Varl~klarda, kitleye ve harekete indirgenemeyecek ckuvvetlerin, glerin:& bulunduunu ileri sren gr. Mekoniz me kart olan bu gr, genel olarak, madde lle kuvvet ve enerji arasnda bir ;delik olduunu, yani madde lle kuvvet ve .enerjinin bir ve ayn ey olduunu savunur. (Bu gre, Herakleitos, Aristoteles ve Stoa'da rastlanr.) DIYALEKTiK. Tartma sanat. 1 Dorulara varmak icin kartlklar dan geeerek ve bunlar aarak aklyrtme tarz. 1 Dnce nin ve varln celimelerle deiip Ilerleyerek gelimesi ve yeni gereklerin ortoya kmas; bu ortaya k ve deime nin yasas ve bunlarn ineelenme yntemi. (Zenon'da, reddedilrnek istenen grn ya do tezin olanaksz ve sacma olduunun gsterilmesi; Sokrates'te, alay ve :dourtma yntemi yoluyla, bir tartmada kart tezlerin ortaya karlmasnn salanmas: Platon'da, duyu verilerinden oklfa kavranan do rutoro ykselme yolu; Aristoteles'te, salam olmayan ve do ru gibi grnen aklyrtmeler ve tantlomalar, bat Skolostiinde formel mantk: Kant'to, akln, duyutesi gerei yani mutlo kavradn sonorak icine dt yanlg: dnce ile varl bir ve ayn ey olarak ele alan Hegel'de evrenin, tez - antitez - sentez aamalarndan geeerek gelimesi: Kierkegaard'da, insanolu ile tanr arasnda bulunan ve gnah ileme korkusunda ya da bountusunda dile gelen kartlk: Berdyaev'de, Tanr ile insan arasnda, insann yaants acsndan dile gelen varolusal kartlk ve deime; Marx'ta, dncenin ve varln gelime yasas ve Ineelenme yntemi; Engels'te, gelimenn en genel yasalar;

se

varln

Lenin'de. eyann znde elikinin Incelenmesi: Lukacs'do, bir btnsellik o:arak grlp incelenmesi.)

DiYALEKTiK MADDECiLiK. bkz. MADDECiliK DOGMA. Herhangi bir dinin mutlak doru olarak ileri srlen ve inanlan ilkeleri. (rnein, Tanrnn evreni ve insan yaratm olduu, ya da tek tek insanlarn ruhlarnn, lmden sonra da yaayaca: dlfendirilecei ya da ac cektirilerek cezalandrloca, din dogmalar arasnda yer alr.) DOGMATiK. Dogmatzmle iliniili olan, dogmatizml benimseyen. kelerine kr krne bal olan: kalpc.

1 Il-

insan aklnn ve dncesinin, mutlak varl; mutDOGMATiZM. lak doruyu, tanrnn, evrenin ve ruhun z gibi metafizik konular kavrayabileceini: bu konularda salam bilgller edi (Kuktculuk, bilinemeznebileceini ileri sren gr. cilik, Kani'n eletirici felsefesi ve pozitivizm, dogmatizme karttrlar.) DOGRULAMAK. Belli bir nermenin. doru olup olmad:n anlamak icin, bu nermeyl, olgutarla karlatrarak incelemek: sna mak, gzlem ve deneyden geirmek. DOGRULUK. zne ile nesnenin: sylenen ile zerine sz edilenin uygunluu. (Doruluk insann bir etkinlii olarak bilgiye, insan lle dnya arasndaki ilikiye degin bir belirlenimdir. Bundan tr, nesnel varlk anlamna gelen gerek ya do gereklik ile kartrlmamaldr. Alglar, kavramlar ve bi Jimsel kurarnlar ile gercek arasndaki uygunluk olarak tainsann tarih boyuneo gerekleen nmlanobilen doruluk, etkinliiyle (praksisiyle) ve bu etkinlii iinde gittikce derinleir ve geniler.) DOLAYIM. Btnsellil (btn) oluturan eklemlenmeler; bir sreci kuran ve birbiriyle bantl olan eler, basamaklar, aratt lar. 1 Dolaym, iki gerein arasna giren bir baka gercek olarak do tanmlanabilir. (rnein. bilimsel bilginin olumas icin, yalnzca duyularn salad dolaymsz verilen> yetmez: yani dorudon edindiimiz duyumlarn dolaymlanmas, kavramlar olarak ilenmesi gerekir. Bilgi sreci ya da bilgi ancak bu dolaymdan getikten sondediimiz btnsellik,

ro

Sanat, edebiyat, hukuk, din gibi toplumsal sttoplumsal biline biimleri, ekonomik gercek taraf!ndan belirlenir. Ama ekonomik nedenlerin bu belirleyici ve bicimlendirici etkisi dorudan yani dolaymsz deildir; ceitli dolaymardan (rnein toplumsal psikoloji dolaymndan) geeerek kendini gsterir. Varlklarn ve kavramlarn birbiriyle iliki icinde olduu dncesine dayanan dolaym kavram, Hegel felsefesinde ve Marksclkta byk nem tar.)
yap eleri. yan eitli

oluur.

DUYU. Duyumlar edinmemizi salayan yeti; duyum alma gc. (Insann be

duyusu vardr: Grme, iitme, dokunma, tadalma, koku.) 1 Felsefede, icduyudan da sz edilir. lcduyu, ruhu yani muzda olup bitenlerin duyulmasn salayan yetidir; psikolojik bilinc ya da derin-dnme anlamna gelir.
altnda kald zaman ortaya psikolojik grng. (Herhangi bir nesnenn kokusunu duymamz ya da bir rengi grmemiz, duyum edinmemiz de~ mektir.)

DUYUM. Herhangi bir duyu'nun, bir etki


kan

EDIM. Aristoteles'e gre, varl!'n tam olarak ortaya kmas: olmu


olmas.

(Bu anlamda edmi


varoluudur;

-actus-,

gizibin

-potens-

kartdr. rnein cicek, meyvenin gizil olarak yani bir ola-

bilirlik olarak

olmu olmas, gereklemi

ama tomurcuun edimidir, yani halidir.)

ELETIRICiLIK. Bilginin eletirllmesinl, snrlarnn ve deernn or-

taya konulmasn, her ceit felsefe aratrmasnn ilk koulu olarak gren akm. 1 zel olarak Kent'n felsefesine verilen ad.

EPISTEMOLOJI. Nesnel de;lerinl ortaya koymak


bilginin
eletlrilerek ncelenmes:

amacyla bilimsel

bllimkuram.

ESTETiK. Gzel'in na olduunu; sanatn zn ve kaynan aratran


felsefe dal. (Genellikle sanat felsefesi anlamna glen estetik. kimi zaman. bir bilim olarak da tantlmtr. Bilim olarak tantimosnn nedeni, sanat alan dnda da, gzellik duygusu yaratan nesnelerin bilimsel yntemlerle incelen Bu anlamda mesi amac;yJa calmalar yaplm olmasdr. cestetik, sanat felsefesinden daha geni k~psamldr.)

188

ETIK. Ahlak bilimi ya da ahlak felsefesi; ahlak~at davran kumi


larnn

incelenmesi ve belirlenmesi,

ahiakn

znn

ara

trlmas.

ETKI. bkz. SONUC EVREN. Zaman, uzay ve

bunlarn

iinde var

olanlarn

tm.

EVRiM. Balangta gizli olan bir ilkenin, yava yava gerceklee


va

rek, sonunda ortaya erkmas eklinde beliren gelime. 1 Ya yava ve kolayca farkedilmeyen deiim. (Bu onlamda hem cayn kalmaya hem de kesikli ve sert de!}imeyo karttr). 1 Ayn ynde gerekleen deiimler dizisi. 1 Ba dak (mtecanis) bir gerein badak olmayan (gayri salayan deiim. mteconis) bir gercek haline gelmesini (Spencer, cevrimi zeilikle bu ekilde anlar). 1 Bir canl trnn, srekli ya da ani deiimlerle, bir baka canl tr haline dnmesi.

EVRIMCILIK. Varolanlarn, maddenin,

zihnin ve toplumlarn yasas olarak evrimi kabul eden gr. (Evrimcilik, varlri:j, dei melerden gemeyen bir gercek olarak gren felsefelere karttr; zellikle, varirklarn genel gelime yasasn, tamla mann elik ettii bir farkllamada gren felsefe anlay dr. Bu anlay, gelimi ekliyle, Spencer tarafndan ack . land. Evrimciliin gelime yasasna gre; gne sistemi, kimyasal trler, canl varlklar, zihin yetileri ve toplumsal kurumlar, birbiri ardnca ortaya kmtr.)

FENOMEN. bkz. GRNGO FERT. bkz. BiREY FiDEiZM. bkz. IMANCILIK FiiLI. bkz. EDiM
FORM. Maddeye kart olarak. bir varolann doasn, zn belirleyen; ona, temel zelliini kazandran ilke. (Bu anlam, Aris toteles felsefesinin form anlaynn etkisinde ortaya k m ve yaygnlamtr. Aristoteles'e gre form ya da formal neden, maddeden f.arkldr; form, edimdir, yetklnliktir, bir e yin yneldii amactr. rnein ruh, canl bedenin formudur: bedeni. bir arada tutan, gelitiren ve onun beden haline gel-

189

llkedlr. 1 Bir nesnenin evre clzgllerinln grnt. (Bu anlamda da form, sz konusu nesnenin yaplm olduu maddeye karttr.) 1 Birinci anlamn geniletilmesi ve baka alanlara uygulanmas sonunda, genel olarak maddeye ve icerie kart olan form kavramna varlmtr. (rnein, bir aklyrtmede, bu aklyrt menin konusu olan terimler arasndaki soyut iliki, formdur. Burada terimierin kendileri deil, yalnzca oralarndaki soyut bant sz konusudur. Btn insanlar lmldr. Ahmet lnsandr, yleyse Ahmet de lmldn biimindeki bir akl yrtmedeki bant, yani form, yle dile getirilebilir: Btn A'Jar B'dir, C A'dr, yleyse C B'din. FORMEL MANTlK, aklyrtmenin sadece formunu ele alan, inceleyen ve doru olmasn salayan kurollar ortoya koyan bilimdir. Ama bir maddesi .yani aklyrtmenin formu doru olduu haldq, ierii bakmndan verdii sonuc yanl olabilir. rnein, Btn metaller katdr, Cva bir metaldir, yleyse cva katdr biiminde bir oklyrtme, form bakmndan doru olduu halde ierik bakmndan yanltr; nk cva kat deildir. Bundan tr formel mantn, doru olan her akl yrtmenin uymas gereken kurallar gsterdii, ama bu uygunluun doruluu (hakikat) bulmak Icin yeterli olmad sylenmitir. Yani doru bir aklyrtme, forme mantn kurallarna uymak zorundadr, ama bu kurallara uyan her akl yrtme mutlaka doi:jru deildir. Doruluun, aklyrtmedeki nermalerin ieriinde Ce bulunmas gerekir. Bu ise oun lukla, ancak deney yoluyla, deneye ba vurorak denetlenebilir; yani deneysel yntemlerin kullanilmasn gerekli klar.) 1 Kant'a gre bilgide, duyularn sa;Jiad!':l cerl!':lin yan sra bir de form vardr. zneden gelen bu form, icerii dzenler; kavranabilir ve anlaml klar. Bilginin bu formal ve Duyarlkteki zaman ve deneyimncesi yanlar unlardr: uzay, anlaygcndeki kategoriler, akldaki cidelen.) masini
salayon oluturduu ekil;

FORMEL. Form'la ilintili, forma dayanan. FORMEL MANTlK. bkz. FORM


G

GENEL. Bircak bireye uygun

den, bircak bireyde bulunan ~llik, niteiik. (Bu anlamda genel, tekil ve tikel in kartdr.

190

Tmevarm, tikelden genele giden bir oklyrtmediD dedi Qimiz zaman, tikel!, tek tek varlklarda bulunan bir zellik; geneli de, birok bireyde bulunan bir zellik olarak anlyo ruz ve ikisini birbirinden ayrt ediyoruz.) 1 Bir snfa (kav rama) bal bireylerin ounluuna uygun den, ounlu jJunda bulunan zellik. (Bu anlamda genel, hem tmele hem de kuraldna karttr. Genel olarak ya da genel Jiktea dediimiz zaman, szc bu onlamda kullanrz ve kurald durumlarn bulunduunu delayl olarak anlatrz.)

GENELLEME. Bir snfa ba!}l tek tek bireylerde ya da birka birey de grlen zellikleri, bu snfn tmne uygulamak ve yay mak. GERCEK, GEREKLiK. Dncede ya da kavramlarda deil de so mut olarak (durum, nesne, nitelik olarak) varolan; eya nitelii tayan ya da eyaya ilikin. (,Gerek, kavramsaln, idealin ve colanaklnn kartdr. Kimi zaman, d grnn ve hayalinin de kartdr. Varln bir varolu tarz, bir durumu olan gereki, zne ile nesne arasndaki belli bir ilikiyi yani uygunluu belirten dorulukla (hakikatle) kartrmamak gerekir.) 1 Gerek, sfat olarak, sahte olmayan, has, asl anlamna da gelir. GERCEKClLiK. Ddnyann, zneden (bilinten) bamsz bir varl olduunu ileri sren gr. 1 Varln, yaps (doas) gerei, dnceden farkl olduunu ve dnceden tretileme yecei gibi mantk ilkeleri ve kavramlar tarafndan da ta mamen dile getirilemeyeceini savunan gr. (Gerekilik yani realizm, yukardaki her iki onlamda do idealizma karttr.) 1 Platon'un uidealar gerek varlklar olarak ele alan gr de, eski felsefede gerekilik diye adland rlr. Ne var ki ldealar, yanslar ve kopyolar olan ve du yularla tandmz tek tek varlklara oranla daha gerek olarak dnlmlerdir. Ama idealar, maddesel varlklar deil dnsel varlklardr. Bundan tr Platon'un idealar kuram, aslnda nesnel bir ldealizmdir. GiZIL. Tam anlamyla gereklememi olan, ama gereklema ola nan icinde tayan; kuvve (potens) hallnde olan. (Edimin
kartdr.)

GNOZEOLOJi. Kavramlarn olumasn ve bilginin deerini aratran felsefe dal. (Bilgikuram anlamna gelir.)

191

GRNG. Duyularn ve bilincin gorup kavrad:lt ev; duyutoro va bilince verilen ey; ortaya kan, grnen ey. (Grngler, fizik dnyaya bal olduklar gibi ruhsal dnyaya da bal olabilirler. Yani, fiziksel ve ruhsal grngler vardr. Bilimlerin aratrma ve inceleme konusu olan btn olgulara, genel anlamda, grng (fenomen) denir.) GZLEM. Bilimlerde kullanlan yntemin temel elerinden biri. (Gzlem, genel olarak, eitli araciarn yardmyla, grnglerin -fenomenlerin- gzlenmesi ve incelenmesidir. Gzlemin, deneyden fark, grngler karsnda daha edilgin bir tavr dile getirmesidir. Gzlemci, olup biteni gzlemledii ve saptad: halde, deney yapan, belli bir denetleme gerekletirmek icin olay, yapay koullar icinde, rnel)ln bir la boratuvarda yeniden meydana getirir.) GZELLIK. Estetik duygu uyandran doal ya da sanatsol nesnelerde bulunan nitelik. (Filozoflar, ilkadan bu yana,. gzelliIlin ne olduunu aratrdlar. Bizim dmzda ve bizden bamsz bir varll) olup olmadn sordular. Gzellik kavramnn tek ve somut nesnelerin dnda bamsz olarak var olduunu dnen Platon, bu dnyada, duyular ve alg lar yoluyla kavrodmz ve hayron olduumuz gzelliklerln, okila kavranan idealar dnyasnda bulunan gercek gzelliin soluk taklitleri olduunu syledi. Baz filozoflar, uyum ve oran gibi zelliklerin, gzellik duygusu dourdu!)unu; gzelliin, duyular dnyasndaki nesnel zelliklere dayandn Ileri srdler. Gzelliln, toplumsal snfiara ve tarihsel cal) laro gre deitiini savunan dnrler de vardr.)

H
HAKiKAT. bkz. DOGRULUK HASLIK. Birey ile varoluunun gercek anlam arasnda uygunluk bulunmas. (Bireyin, dzmece, kalp ve yzeysel varoluuna kart durumu dile getiren bu kavram, varoluculukta nemil bir yer tutar. rnein Heidegger'e gre, insanolunun hasl, yani has bir varolu edinebilmesi, ancak lm-icin-varlk, yani lme gre yaam durumunda olanakldr. Birey d durum ve koullarn; toplumsal yaam belirlenimlernn herkesi kapsayan ortak ve kiisel olmayan olan icinden syrla-

192

mad

srece, has olmayandan kurtulamaz; kendinin olmayan kalp bir yaam srer.)

HASSE. bkz. DUYU HAYALGC. Nesnelerin tasarmlarn cailandrmay, imgelerin z~ hinde yeniden ortaya kmasn, kurulmasn salayan ruhsal yeti. HEPTANRICILIK. bkz. TMTANRICILIK

ICERIK. Herhangi bir

eyin maddes, hamuru; biimine kart olarak biim iinde bulunan, onu dolduran ey. 1 Bilgikuram bak mndan, dncemizin ileyiinde formdan ayrt edilebi Jen somut yan; muhteva. (Form, dzenleyici bir genel erevedir; ierik ise, bu formun somut bir biimde uygulanma sn salayan birtakm tikel belirlenmelerdir. rnein btn insanlar lmldr nermesinde form, btn tmel olumlu nermalerin kalbdr, amasdr ve Btn A'lar B'dir biiminde dile getirilebilir. Bu soyut formun icini dolduran ey yan ierik ise Insan ve lmllk fikirlerldir.) 1 Mantkta, bir kavramn tanmn oluturan temel zelliklerin tm, iciemi. kavramn temelini, znil oluturan belirlenimler, nitelikler. (rnein, ccanl kavramnn cemi bymek ve coalmakl!r. Hayvan kavramnda Ise bu belirlenmerin yan sra cyer deitirme, zellii de vardr. Hayvann iclem, canlya oranla daha genitir; ama ucanlnn kapiarn da yani bu kavramn icine giren bireylerin says da hayvana oranla daha genltir. Demek ki, iclem ve kaplam arasnda ters orant vardr; yani biri genilayince teki daralr ve biri daralnca teki geniler.)

ICLEM. Bir

IDE.

Tasarm, kavram, fikir; dncenin yneldii ey; zihnin, bir ey

konusunda doi)rudan edindii fikir ya da kendi etkinliiyle or taya koyduu kavram. (Piaton'a gre ide yani IDEA, duyularo tandmz varlklarn, okila kavranabllen nceszson rosz ve duyu-st asllardr; modelleridlr. Descartes'a gre tr fikir -ide- vardr: 1. Ruhumuzda hazr durumda bu-

193

F:

~3

lunan ve derin-dnmeyle kavradmz doutan fikirler. 2. Zihnimizin yaratt yapma fikirler, 3. Duyulardan gelen gelme fikirler. Locke'ta, zihnin dorudan kavrad btn nesneler; Hume'da, izlenimlerin, dncede brakt gsz izler; Hegel'de, eitli varlklar olarak ortaya kan ve doa ya da ruh haline brnen evrensel ilke. Genel olarak insan zihnindeki bir kavram va da dnce nesnesi olarak grlen ide, Platon ve Hegel'de zihnin dnda da bulunan ve varl'n kaynan oluturan maddesel olmayan bir ilke olarak dnlr. Bu sonuncu gre nesnel ideolizmH denir. Platon'a gre insan, dnme gcyle dealara ulaabilir; Hegel'de ise lde, insan dncesinde kendi bilincine ulaarak kendini tanr.)

iDEA. bkz. iDE iDEAL. Yalnzca dncede bulunan, dneeye ilikin olan. 1 En
yetkin ve kusursuz rnek;
ulalmas

istenen rnek, ama.

IDEALiZM. Varolan her eyi dneeye balayan; dnceden treten;


dnce dnda nesnel gerekliin var olduunu kabul etmeyen; maddesel gereklii inkar eden felsefe retileri. (idealizm, maddenin dnceden bamsz olduunu kabul eden gerekilik ve maddecilikin kartdr. Varlr, bireyin d. ncesine balayan ve ondan treten gre znel idealizm; evrensel bir manevi varla ya da tanrsal akla ba !ayan gre ise nesnel idealizm denir. 1 Benimsenen manevi amac ve lkye tutkuyla bal olmak ve onu en yce var! k olarak grmek. (Bu, ahlaksal idealizmdir ve madde sel ckariara deil. manevi deerlere ball belirtmek icin kullanlr. Bata akladmz felsefesel idealizm ile ahloksal idealizmi birbirine kartrmamak gerekir. Bunlarn bi rincisi dnce ile varlk arasndaki iliki konusunda ileri srlen belli bir gr, ikincisi ise, davranlarmzia ilikili bir zelliktir. Felsefesel idealizmi benimseyenlerin hepsi, ahlaksol bakmdan idealist o!mad;klor gibi, felsefesel maddecilii benimseyenlerin hepsi de, ahlaksal bakmdan maddeci (maddiyat) deillerdir ve bunlar arasilde zorunlu bir paralellik yoktur.) 1 Estetikte, sanatn amacn, doann ve gerein taklit edilmesi olarak deil de, dnce ve hayale dayanan rnlerin ortaya konmas olarak gren gr. (Bu an lamda, sanatteki gerekilikin kartdr.)

.194

IDRAK. bkz. ALGI iHSAS. bkz. DUYUM iKiCiLiK. Evrenin temelinde, birbirine indirgenemeyen iyi ayr ll kenin, kaynan bulunduunu ileri sren gr. (rne!;lin Pla ton'da, idea ile madde arasnda bu tr bir ikilik vardr.) ILINEK. Kendi bana varl olmayan ve var olmak Iin bir tze (cevhere) gereksinimi olan zellik ya do nitelik. 1 Herhangi bir nesnede bulunan, oma deiiklie urad ya da ortadan kalkt zaman, bal bulunduu nesnenin kkl bir de iiklie uromosna ya da ortadan kolkmasna yol cemayan zellik: Renk, hareket, scaklk, vb. gibi.) ILKE. teki eylerin. kendisinden tredii temel, kaynak. (Demokritos'ta atomlar: Pythagoros'ta saylan; Platon'do ideali lar.) 1 Dncenin ya da akln ilkeleri dendii zaman da, yine bu anlamda, btn dnce ve aklyrtmelerin dayand en genel temeller, kaynaklar ve yasolar anlalr. IMAJ. bkz. iMGE IMANCILIK. Temel dorularn oncak iman (inanc ve tanrsal vahy yoluyla verilmi (salanm 1 ) olabileceini Ileri sren gr. IMGE. Bir duyuma yol am olon nesne ortada bulunmod(l halde, bu nesnenin, bilinete yeniden ortoya kan duyumu, grn ts. iMKAN. bkz. OLANAK iNSANBiCiMCiLiK. Tanrya, insann duygularn ve dncelerini atfeden: insandan gayr varlklar, insana zg zellikle
aklayan gr.

iNSANiCiNC!LiK. Insan, evrenin eden grp. iRADE. bkz. iSTENC iSPATLAMA. bkz. TANllLAMA

merkezi ve

amac olarak kabul

ISTENC. Bir eylemin bilinli olarak belirlenmesinl ve ynetilmeslnl salayan ruhsal yeti, gc. iYi. iYiLiK. Ahlak acsndan doru olon; ahlaksaln temelini ve oma195

cn oluturan. (Filozoflar clyiyl, eitli biclmlerde tanmlar lar. Kimi zaman mutlulu~un, Tanr ile birlemenln, dnya hazlarndan eletek cekmenin, ba:msz bir kiilik edinmenin; kimi zaman da yalnzca ahlaksal devi gz nnde tuta rak, czgecl (feragat) ile davranmann, bakalarnn mutlu luu ICin yaamann iyi ve iyilik olduunu !ler sre~ ler. rnein, Aristoteles'e gre, akln kullanlmas: Hedo.nlst'lere gre, haz duymak; Malebranche'a gre, dzen; Leibniz'e gre, rvarln ve kavranabilirliin en yksek de recesb; Kant'a gre, evrensel istencin nesnesi cMabilecek ey; Spencer'e gre, evrensel evrime uymak, lylliktlr.)

KAPLAM. Bir kavramn kapsad, yan o kavram cne giren tek tek
varlklarn tm. (rnein, conl kavramna, canl olan b tn tek tek varlklar girer. Kaplam, icemin kartdr.)

KART. Dlyalektikte, cceliki


tlklarn ayrlmazl

celime anlamnda. (rnein, kar

ilkesi. bir nesnede bulunan celime nln, kartlk oluturan iki yannn ayrlmaz olduunu ve bundan tr nesnenin bu iki yan, yani celikl acsndan ele alnarak Incelenmesi gerektiini anlatr.) 1 Formal mantkta, kart nermelerden sz edilir. Masa siyahtr ve Masa beyazdm gibi.. nk bu iki nermede,' siyah ve cbeyaz gibi iki kart kavram bulunmaktadr. Ama bu kavramlar cellik deildir. nk bunlarn dnda baka renkler de vardr, masann bir baka renk tamas olanokldr. Bundan tr, kart nermalerden biri doruysa teki mutlaka yan ltr; ama ikisi birden de yanl olabilir. Oysa celiikt nermalerin dnda doruluk bakmndan cnc bir ola nak yoktur.)
KARISAV. bkz. ANTiTEZ

KATEGORI. Bir ey konusunda syleneblleeeklert ya da yarglan kap sayan en genel kavramlar. (Aristoteles'e gre, bir ey konusunda syleyeblleceklerimlzin hepsi, u on kategori iclnde yer alr: z, yer, zaman, edilginlik, nitelik, nicelik. bant, .durum, eylem, malikolu. Kent'ta anlaygcnn temel
kavramlar.)

196

KATHARsiS. Aristoteles'e gre. sanat yapt arach(lyla tutkulardon


arnmak

ve

syrlmak.

KAVRAM. Zihin (tin) tarafndan kavranm nesne; genel ve soyut lde (fikir). (Filozoflar, cdeneyimncesi ve cdeneyimsonras kavramlardan sz ederler. Kont'a gre, deneyimden gelmemi yani saf kavramlar vardr. rnein, birlik ve coklukl kav~ romlar gibi. Bunlar, bilgi salayan anlaygcnn temelinde bulunurlar. Deneyimler yoluyla, nesneler belli snfiare soka. rak oluturulan deneyimsonras kavramlar da vardr. Ampirlst- . ler bu tr kavramlarn dnda kalqn yani deneyimden gelmeyen ve daha nce zihnimizde bulunan kavramlarn varln kabul etmezler.)
KAziYE bkz. NERME KENDINDE. Varl bir bakasnda bulunmoyan ya da bir bokas

na gre olmayan; bantsz; mutlak. Kont'a gre kendinde ey, deneylerimizin tesinde bulunan, btn grnglere (fenomenere) temellik eden ve bilgisi edinilemeyen ,fiYdlr. (Kendinde, genel olarak bizim-icinin kartdr. 1-lerhan~ gl bir eyin, kendi z, bomsz ve gercek doas Iinde bu~ tunuunu anlatmak icin kullanlr. Bundan tr, herhangi bir eyin, yanlglar, hayaller, bireysel grter dnda, kendi zne ve gereine uygunluunu dile getirir. Ama daha zel bir anlamda, bilgi denilen bant iclne girmemiilk niteliini de kendisinde tayan bir kavram olduu Icin, Insan bilgistnin dnda kalan cmutlak varlk . anlamna da gelir. cKendinde, ayrca, zgrlk ve yarat olarak dnlen bilincin yani ckendlslilnln de kartdr.)
KENDiSIICIN. cKendislnde-varlk:a
kart olarak, bilineli varJ!')n. kendi hakknda edindii bilgiye zg zellik. 1 Baka varlk lardan ayr ve kendi icine ynelik, kopank okn. (Hegcl'de bu anlama rastlanr.) 1 Sartre'a gre. kendini har. zaman aan ve zgrlk iinde bulunan bilinc.

KESiN BUYRUK. Kant'a gre ahlak yasas; herhangi bir koula b~-. h olmayan mutlak ve evrenset rdev, kesin buyrukn ola rak u bic!mlerdo dile getirilir: yle devran ki, eyleminin kural, istencin liradan) torotndon evrensel bir yasa olarak ortoya konabilsln. Kendinde ve bokasnda, insanl hibir zaman arac olarak deil, amac otorak ele alacak btctm-

197

de davran. zgr ve akla uygun istenelerin cumhuriyetinde, hem yasa koyucu, hem yasaya uyucu olacak biimde devran. KIYAS. bkz. TASIM KONU.
Mantkta,
ey

bir nermenin temelini . ileri srlen terim.

oluturan

ve

hakknda

bir

KONUT.

Tantionmas (ispatlanmas) gerekneden kabul edilen, oma beiit gibi apock ve zorunlu olmayon nerme; iki noktadan ancak bir doru geen> gibi.

KURAM. Bi!imlerde, deneyle denetlenmi olan ve deneyin verilerinf alan kapsoyocak biimde kubirletirerek daha geni bir rulan ve belli bir ada, bilginierin ounluunca kabul edilen genel gr: atom kuram~>, hcre kuram gibi. (Varsaym don daha salam bir bilgi olarak kabul edilir.) 1 Felsefede, yalnzca dnmeye dayanlarak, belli bir gercak olann ac:klamak amacyla ileri srlen genel ve soyut gr. (Pioton'un idealar kurom', Leibniz'in, Monodlar kuram gibi. Kurom, genel olarak, hem teknik hem de ahlak anlamnda pratike karttr; ayrca, yntemli ve sistemli olmayan bilgiye de kart bir. anlam tar.) KUWE. bkz. GiZiL

KOLLI

bkz. TMEL
insann, hibir kesin bilgi edinemeyeceini ve bun~
yarg vermekten ileri sren gr. kanmann

KUKUCULUK.

dan tr
olduunu

yerinde bir

davran

MADDE. Evrenin temelinde, insan dncesinden bamsz ve ncesizsonrasz olarak bulunduu ve yer kaplad dnlen tz (cevher). ilke. (Aristoteles ve onun etkisinde kolanlara gre madde, do rm un kart dr. Descartes'to, cisimlerin temelindeki tzdr; Kant'ta, uzay icinde harekette olant dr; Boutroux'ya gre, maddenin eleri, yerkaplamaya va

198

harekete indirgenebilir; Lenin'e gre, bize duyumlarla verilmi olan nesnel gercekliktir.)

MADDECiLiK. Evrenin ve varolanlarn temelinde maddenin bulunduunu, her eyin maddesel olduunu, maddeden tredi!ni ileri sren gr. (Maddecilik, manevi ve ruhsal varln bamszln; Tanry ve bireysel ruhun lmszln kabul etmez: evrende, fiziksel bir belirlenmenin egemen olduunu ileri srer: psiko!oji alannda, ruhsal olaylarn, onlara temel o:an fizyolojik olaylara geri gtrlerek incelenebileceini, nk ruhsal olay>> denen eyin, aslnda, fizyolojik olaylarn bir uzants, bir glgesi olduunu syler. Maddecilie gre, nce madde, sonra da ondan tremi olan ruh gelir; madde, d:mzda ve dncemizden bamsz olarak vard!r; dnce beynin bir rndr: evren maddeden kurulmutur ve madde hareketlidir. Vogt, Moleschott, Buchner gibi maddeci dnrier, kuvvet olmakszn madde sz ko nusu olamaz. madde olmakszn do kuvvet sz konusu olamaz diyerek, maddecilie dinamik bir zellik kazandr maya caltlar. Bununla birlikte, maddecilik genel olarak, hareket ya da kuvveti maddeden ayr bir ey olarak grm ve DiYALEKTiK MADDECiLiK'e gelinceye kadar bu mekanst grten kurtulamamt. Bundan tr diyalektik maddecilik ya da cmaddeci diyalektik, btn evreni, birbiriyle iliki iinde bulunan, elikilerden geeerek deime ve olu halinde gelien ve yeni niteliklerin ortaya kmasna yol acan varl.klarn tm olarak grd icin, hem metafizikten, hem de maddenin dinamik yann gremeyen mekanist maddecilikten ayrlr. Cnk metafizik gr, varolanlar, birbirinden tamamen ayr, ilintisiz ve iine kapank eyler olarak ele alr: birbirleri zerindeki etkilerini. birbirlerine dnmelerini ve bu olu iinde yeni gereekierin ve varlklarn ortaya ckn gzden karr. Mekanis maddecilik ile, evreni, deimeyen parcalarn oluturduunu ve bu parcalarn yer deitirme ve d glerin etkisiyle eitli varolanlar ortaya ckard!n ileri srer: deimeyen parcalardan kurulmu olduklar icin, varolanlarn tmnn ayn nitelikte olduunu ve ayn yasalarn egemenliinde bulunduunu syler. Oysa madde, diyalektik maddecilie gre, ce~ikilerden geeerek oluurken (deiiklie urarken), nite bakmdan yepyeni varbklar ortaya karr ve bu yeni varlk olonlarnn birbirinden kkce farkl yasolar vardr. Bundan

199

tiir, biyolojik olaylar, yalnzca kimya yasalaryla, toplum sal olaylar da, yalnzca biyoloji yasalaryle acklayamayz. Her alann kendi zgl yasalarn gz nnde tutmamz gerekir. Deimeyi yalnzca cyer deitirme olarak gren: karlkl etkiyi kavrayamayan ve nitel deimeler zerinde durmayan mekanst maddecilik de, aslnda metafizik bir grtr. Diyalektik maddecilik, bu eletirileriyle, kendini, da ha nceki btn maddeci grlerden ayrr ve bir yeni anlay olarak ortaya koyar.} MANTlK.
Dncenin, cdoruluka (hakikate) varmak icin, ne gibi ll kelere ve kurallara uymas gerektiini inceleyen bilim. (Formal Mantk, Matematik Mantk, Diyalektik Mantk, Olaslk Mant gibi ceitleri vardr.)

MATE!RVALiZM. bkz. MADDEciLIK MEDiATiON. bkz. DOLAYIM MEFHUM. bkz. KAVRAM MEKANiST MADDECiLiK. bkz. MADDECiLIK MELEKE bkz. VETi
varlklar, duyu METAFiZiK. Duyularmzla bilip tanyamadmz st dnyay aratran felsefe dal. Evrenin, Tanrnn, ruhun ne olduu sorusuna cevap vermeye alt gibi bilginin alan ve deerinin ne olduunu da Inceler ve. bu konularda akl yoluyla bilgi edinilebilecei Inancna dayanr. Yenica Iarda metafiziin eletirilmesi, felsefenin arlk noktasn oluturmu ve cbilgikuram gittikce daha byk nem ka
zanmtr.

METOT. bkz. YNTEM METODOLOJi. bkz. YNTEMBILiM MEVZUA. bkz. KONUT MiSTiSiZM. Varl;n znn sezgiyle ve mistik deneyle (yaantylat dorudan kavranabileceini savunan gr. Mistikler, genellikle, Tanrnn, evrende grndn ya da onuflla ayn ey olduunu; sezgi ve deneyle Tonrya ulalobileceini va onunla kaynolabileceini dnrler ve bu durumu er yksek amac olarak grrler.

200

MUHAKEME. bkz. AKlLYRTME MUHAVYiLE. bkz. HAYALGC MUHTEVA. bkz. ICERiK MUTLAK. Herhangi bir eyle bal)nts olmayan. 1 Kendi varolu nedenini kendinde tayan ve var olmak icin baka bir varla gereksinimi olmayan. (rnein, Spinoza'nn kendinin nedeni olarak grd ve Tanr ya da doa diye adlandrd ey.) 1 Kendisine ilikin olarak edindiimiz tasarmlarn d. nda bamsz olarak kendinde var olan. (Herakleitos'un coluu, Platon'un en yce iylsi, Kent'n kendinde - eyi}. 1 Kusursuz, eksiksiz varlk (Parmenides'in cvarlk yani cBiri, Spinoza'nn doa ya da Tanrs, Descartes'n
Tanms.}

MUTLULUK.

kendisiyle uygunluk, doygunluk durumunda buduymos. (ilkca ahlak felsefelerinde mutluluun, ahiakllk ve erdemli olmak kavramlarndan, genel olarak ayr tutulmadn gryoruz. Hristiyanlk ve Kantclk, ahlak alannda, mutluluktan ok. cdeve nem verirler. ada ahlak felsefelerinde mutluluk ve yararllk nplana geer. Ahlakl yaam, genellikle, kendini ve bakala rn mu~lu klmak olarak anlalr. Mutluluk, Demokritos'ta lcrahatl ve dinginlik (skun}; Platon'da, erdem; Aristippos'ta, duyularn salad haz; Anthistenes'te, aba harcamak ve almak; Epikuros'ta, . icrahathmn salad haz: Kant'ta, btn eilimlerimizin, hem cokluk hem de iddet bakmndan doyurulmas; Mill ve Spencer'ds, lnsanl!}n mutluluu ile kendini bir ve ayn ey olarak gren bireyin
lunmas; honutluk

Kiinin,

duyduuidur.)

M0CERRET. bkz. SOYUT MMKN. bkz. OLANAKLI MAHHAS bkz. SOMUT MTEARiFE. bkz. BELiT MTENAY.IZ. Caliik (bkz. Celime) NAZARiVE. bl<z. KURAM N NEDEN. Herhangi bir eyin ortaya sonuc douran.
kmasna

yol acan; bir etki ya da

201

NEDENSELLiK iLKESi. Her eyin bir nedeni vardr ve ayn koullar

iinde ayn neden, ayn sonucu (etkiyi) dourur biiminde dile getirilen ve mantksal dncenin temellerinden biri ola rak kabul edilen ilke. (Descartes'a gre, neden ile sonu arasnda, birbirinden kma ilikisi vardr; Spinoza, bir nedenin ardndan, mutlaka belirli bir etki geldiini syler; Leib niz'e gre, neden yoksa hibir ey ortaya kamaz. Nedensellik ilkesi tartlm ve eletirilmitir. Hume'a gre, bu il ke, kesin ve zorunlu deildir; alkanln sonucudur.)
NESNE.
a!d.

ele olarak ele alnd nda dnlen ya da tasarmanan ey. 1 znenin gr acs:ndan, isteklerinden ya da kanlarndan bamsz olarak. deimez ve srekli bir gerek olarak alg tarafndan ve rilen.
ey.

Dncenin

karsnda

bulunan,

dncenin yneldii,
ayr

Dnme

etkinliinden

NESNEL. Nesneye ilikin olan.

1 zneden bamsz olarak kendinde var olan nesneye ilikin olan. (Bu anamda, znelin genel olarak kartdr.) 1 Bireysel znel gr ve dncelere kar:t olarak btn zneler icin geeerli olan. (Bu anlamda, u ya da bu bireyin zelliine karttr.)/Fiziksel olaylarda grld gibi istencten (iradeden) bamsz ve ona kart olan. Bilincin ve dncenin kendi kendine kavrad ilke ve fikirlere kart olarak, gzlemden ve deneyden gelen.
oluturan

NESNELLEME.

Metafizikte, maddesel olmoyan ve evrenin temelini ilkenin, nesnel duruma gelmesi, gereklemesi. 1 Marx'ta, insanolunun yaratc gcnn rnler hqlinde or taya kmas; nesnel bir dnya haline gelmesi. insanolu. cal'ma, emek, i yoluyla, yaratc gcr nesnelletirir ve Yabanclama, bu nesnellemenin rnler ortaya koyar. zel bir biimidir. Her .yabanclama bir nesnellemedir oma ler nesnellema bir yapanclama deildir. eyleme ise yabanclamann zel bir biimidir. '
dr?,

NiCELiK. llebilenin ya da l!m olann zellii. (Ne kadar-

Koc tanedir? sorusuna cevap verince. sorunun k"J nusunun niceliini aklam oluruz.)
verdi:miz

NiTELIK. Var olma tarz; yle ya da byle olu, vasf. (Nasldr?

sorusuna cevap
teliini aklam

zaman, sorunun konusunun ni-

oluruz.)

202

o
OBJE. bkz. NESNE OBJEKTiF bkz. NESNEL OLANAK. Bir eyin gereklemesi icin gerekli koullarn bulunuu ya da gereklemesini engelleyecek koullarn bulur.may, olabilme, gerekleebilme durumu; olabilirlik, imki. OLANAKLI. Gerekleebilir, olabilir, mmkn. OlASillK. Doru olabilmeklik ya da gerekleebilmeklik durumu. OLGU. Deneyimin salad gercek veri; dncenin dayand verilmi gerek. (Olgu, hayali olam)a ya da olanakllya karttr. nk gereklemitir ve gerektir. Deneysel yntemde, olgulara dayanlr ve bu olgutarla denetleme yaplarak belli bir bilimsel sonuca varlr.)

Bir nermede, terimler orasndaki bantnn olumlu OLUMLAMA. (mspet) olduunu, ilinti bulunduunu ileri srmek. Btn insanlar imldr dediimiz zaman, insan) ile lml arasnda ilinti bulunduunu, ilinti olduunu ileri sreriz. Bu, bir olumlamadr. Bu tr nermelere, mantkta, olum lu nermeler denir. Bunlarn kart olumsuz nermelerdir. 1 Diyalektik mantkta, kendini ortaya koyan varlk ya da dnce; bir eyin kendisi olarak kalma eilimi ya da gc. Varl:n kendisiyle eit ve zde kalma eilimi. Bu eilim tez)>dir ve ayn varl bir baka varla dnt recek olan olumsuzlaman~n yani antitezin kartdr.
OLUMSALLIK. Olmas da olmamas da olanakl olann tad zellik. (Oiumsallk, zorunlukun ve olanakszlkn karrtdr.) OLUMSUZLAMA. Bir nermede, terimler arasndaki bantnn olumsuz (menfi) olduunun ileri sr!mesi. Baz insanlar, erdemli deildin> dediimiz zaman, baz insanlar ile erdem, orasnda ilinti bulunmad,nr, <<olmadn, bantnn <<olum suz olduunu sylemi oluruz. Mantkta, bu eit nermalere <<Olumsuz nermeler denir. 1 Diyalektik mantkta, bir dnce ya da varlk iinde. onu kendinden baka bir varla dntrecek yann ya da gcn bulunuu. Bir varl!n, kendine eit ve zde kalmamasma yol aan ve yaratc bir rol oynayan elumsuzlama, tezin yani olumlamann karisn daki antitezdir.

203

OLU.

Deimalerin

art arda gelii, del')lme dizisi, sreklili1)1. (Bu anlamda, eski telsefelerde, cvarlk kavramna karttr. Cnk bu tr felsefeler, varlk deyince, deimeyen!, naslsa yle kalan gz nne alrlar. Olu, genel olarak deime anlamnda, ilk olarak Herakleitos tarafndan nemle ele aln m; Yenia felsefesinde Hegel ve Marx'la nplana ge.rni bir kavramdr.)

o
DEV. Ahlak felsetesinde,

bizi maddesel olarak zorlamadan, belli bir biimde davranmakle ykml klan ilke ya da yasa. 1 Kant'a gre, mutlak ve evrensel buyruk (bkz. Kesin Buyruk)
olduunu ileri sren cmle. (Bitki canldr dersek ile canl kavramlar arasnda belirli bir bant kurmu oluruz. Burada bitki konudur, canl yklemdir; ise ckoacotr, bu ikisini bant durumuna sokan dr cbitki bant

NERME. iki ya da Ikiden fazla terim (kavram) arasnda belirli bir

yan

balaycdr.)

NSEL. bkz. DENEVIMNCESI

Z. Varln kkel yan; lcgerce!)lni oluturan, srekli ve derin zellikler. Yzeyde kalan ya da geici olarak gerekleen deiikliklere, cgrne kart olan belirtmek icin de kullanlr.

ZDE. Farklym

gibi kavrand halde aslnda ayn olan ey. 1 Zaman iinde deiiklikler geirmesine ramen kendisiyle cayn olarak kalan varln nitelii.

ZDELiK. zde olma durumu. (bkz. zdelik lkesl)

ZDELlK iLKE;SI. Dncemizin dayand(l en temel ve zorunlu Hkelerden biri (bkz. Celimezlik ilkesi, Nedensellik Ilkesi) Bir ey ne ise odur; cVar olan ey, kendisinin zdeidir>, yani A A'dn biiminde dile getirilir. (Formel mantk, bu tr temel ilkelere dayanr. Diyalektik mantk ise. zdelik ilkesinin, ancak soyut ve kaba gercek iin geeerli olduunu ileri srer; bylece. bu ilkenn va formal mantn geerlik alann snrlar. Gerce(lin derinine ve somuta inlldiinde, zdellkten daha nemli bir ilkenin, yan (bkz.) Cellme ilkesi

204

nn .nem kazandi; bir eyin kendisiyle zdeli)lnl gz nnde tuttuumuz gibi kendi elikenine ynelme ve deime eilimini de gz nnde tutmamz gerektiini 11e1 srer.)

ZNE. Bilen ve tanyan varlk; bilinen eye karlk bilen./ insann kendisine zg tm ruhsal ve bireysel i varl, ZNEL. zneye dayanan, ona bal ve ait olan. (znel szc, teki znelere ye nesneye kart olarak ele alnm tek bir znenin fizik dnyaya kart olarak ele zelliklerini belirttii gibi. alnm genel insan dncesinin zelliini de belirtebilir. Ama genel olarak, bireydeki dnsel ve duygusol yanlan belirtir ve nesnelin kartdr.)
p

PANTEiZM. bkz. TMTANRICILIK POS'fULAT. bkz. KONUT POZITIViZM.


salam bilgilere, yalnzca olincelenmesi yoluyla ulalabileceini; kesin bilgileri yalnzca deneye dayanan bilimlerin saladn; deneyden baka eye gvenmanin yanlgya dmemize yol aacan: insan dncesinin, ekendinde -eyl ve mutlak kavrayamayacan; ancak olaylar arasndaki bantlar ve yasalar bulabileceinl ileri sren gr.
gularn

Metafizii reddederek,

PRAGMACILIK. Dorunun lt olarak yarar ve baary ka bul eden gr. Bu anlaya gre bir dncenin ya da bilglnin doruluu, baam ve yarar. salamas lle llr. PRENSIP. bkz. iLKE RASYONALIZM. bkz. AKILCIUK REALiZM bkz. GEREKiLiK RUH. Yaamn ve dncenn temeli olarak dnlen ve maddesef olmayan tz (cevher.) (Maddeciler, bedenden ve maddeden bamsz cruhun varln kabul etmezler. Bireysel ruhun, lmden sonra var olmaya devam edecelne de inanmazlar. Ruhular ise ruhun, bamsz temel ve lmsz bir varlk ol duunu: maddeye ve bedene gre nceilk tadi)n ileri sQ..
205

dr;

rerler. rnein Platon icin aslnda yalnzca ruh dnyas va~ bundan tr, varlk dediimiz ey ruhsal bir gerektir.)

RUHCULUK. Evrenin ve btn varolanlarn kknn ve ilkesinin ruh. olduunu ileri sren gr. {Ruhculuk, maddeciliin kart dr.) 1 Psikolojide, dncenin ve istenc (irade) eylemlerinin, fizyolojik olaylarla tamamen aklananayacan savunanlarn gr.

s
SACMA. Anlam tamayan, eliik. {iinde elime tayan bir fikir sacmadr. rnein, yanaplar birbirine eit olmayan bir daire gibi.) 1 Varoluu felsefede, dnyann ve insan yaam nn anlam tamoyn, tutarszln belirtmek icin kullanlr. (Kierkegaard, Heidegger ve Camus'ya gre sama, irisano lunun dnya Icindeki yabancldr. Sartre'a gre, evrenin anlamszldr, anlamdan yol<sun oluudur.) SALT, SAL TlK, bkz. MUTLAK SAV. bkz. TEZ SECMECiLiK. eitli felsefe sistem!erinin, birbiriyle uyumayan tezlerini bir yana attktan sonra geri kalan bir araya getirmek ve doru bir gr olarak benimsemek. 1 iskanderiye Felsefe Okuluna (i.S.IV. yzyl) verilen ad. SENTEZ.
Ayr ayr verilmi eitli eleri, bir btn kuracak biimde bir araya getirmek. 1 Basit kavram ve nermelerden, daha karmaklam ynelme; ayrntlardan btne ulama yntemi. 1 Diyalektik mantkta, tezin kart olan antitezden sonra, bunlar her ikisini de daha st bir dzeyde kaynatran aa ma. Tezi olumsuzlayan antitezi de olumsuzlamaya uratan sentez, balangtaki varln ya da dncenin st bir dzeyde ve daha zenginlemi biimde ortaya ckmasn salar. (bkz. zdelik, Antitez, Oiumlama, Oiumsuzlama.)

SEZGI. Aklyrtme ie karmakszn, bir nesnenin dorudan alg lanmas ve kavranmas. (Sezgi. duyusal olabilir. Bu durumda, duyurnun ieriklerini, verileri, dorudan kavramamz sz konusudur. Akl ve dnce yoluyla soyut gerekleri kavramamza da aklsezgisi denir. Mantk ve matematik bilimleri-

206

nin dayandklar ilkeler bu sezgiyle kavranr. Sezgi, adm adm ilerleyen aklyrtme araclyla salanan kavramaya kart olan dorudan -dolaymsz- kavramadr.) SE.ZGiCiLiK. Bilgi edinmede, temel rol sezginin oynadn ileri sren gr. (Homilton'a gre sezgi, deneyin salad:klarndan ok daha stn dorular salar. Bergson'o gre, varln zn, mutla, aklyrtmeyle deil, ancak sezgiyle kavrarayobiliriz.) SINIF. Birlik oluturacak biimde ortak zellikler tayan varlklarn (bu zellikler yalnzca onlarda vardr) meydana getirdii btr. (Snflar, soyutiomayla ortoya konan, canl, hayvan, insan gibi kavramlardr.) SiSTEM. Mant,ksal bir btn oluturan ilkeler ve dnceler topluluu. (Felsefe sistemi dedi:miz zaman. mantk bakmndan birbirine uygun dlien ilke ve dncelerden kurulmu tutarl bir fikir yapsn kastederiz. Ama bir sistemin mantksal bakimden tutarl olmas, doru olmas!n mutlaka gerektirmez.). SKOLASTiK. Ortaa'da zellikle Bat'da, belli bir telseteye bala narak ve bu okulun gr;,lerini mutlak dorular gibi kabul ederek yayan reti. (Dou'da da grlen Skolastik, eletiri nin ve zgr dncenin yokluu olarak da tanmlanabilir. Sl<olastik, genellik!e Aristoteles felsefesini kaynak olarak al mt ve dinsel inancn alanna girmiyar ya da onu savunma amac gdyordu.) 1 zgr ve eletirici yanlar tamadan, sadece ilkelerine bal kalarak kl krk yoran soyut tartmala ra ve mantk oyunlarna dayanan dnme tarz. SOMUT. Duyular, alglar ve deneyimler taratndan verilmi olan ve soyutlamadan gememi bulunan nesne ya da gereklik; tekil ya da bireysel olan. SONSAL. bkz. DENEViMSONRASI SONU. Bir. neden tarafndan meydana getirilmi her grng (fenomen) ya da olay.
olduu dnlen

SOYUT. Soyutlama sonunda ortoya ckann zellii. 1 Yalnz bir a dan ya da bir tek ze!lii bakmndan ele alnm olann ya da bu adan ele alann zellii. (rnein, csoyut bir nesne,

207

csoyut bir gr gibi. Bu anlamda, cgercel her yanyla di le getirmeyen, dar, cyanltc demektir.) SOYUTLAMA. Herhangi bir eyin, belli birtakm niteliklerini ya da bir niteliini, teki niteliklerinden ayrarak bir bana ele al mak. (Genel kavramlar ya da fikirler, soyutlama dediimiz bu zihinsel etkinlik sonunda ortaya ckar; bu etkinliin rndr. rnein, ~eometridekl nokta kavram dncenin bir soyutlamasdr. Soyutlama, matematik ve fizik gibi billmlerde zorunlu ve yararl olduu halde, felsefede ve Insan bi Jimlerinde, yerinde ve doru kullonlmad!) zaman, dn- ceyi yanlgya srkleyebilir.)
SPiRiTALiZM. bkz. RUHULUK SBJEKTiF. bkz. ZNEL SOJE. bkz. ZNE sOREC. Belli sonuclar do(juran deiimierin ve dnmlerin art arda gelii; bunlarn oluturduu dizi.

EY.

Ahlak felsefesinde, bireyin (kiinin) kart; kliolmoyan. (Bu anlamda ey, bilinesiz ve edilgindir, kii gibi bir amac olarak ele alnamaz, yalnzca bir aratr.) Metofizi.kte, tz (cevher) ya da kendinde -ey anlamna gelir. (Descortes'ta ruh, dnen bir eydir, yan bir tzdr. Kant'ta, grngnn -fenomenin- kart olan cnoumendir, yani hakknda edindi!'ji miz tasarmlardan bamsz olan akendinde-eydlr ve bllinerriez.) felsefede, yabanclomann belli bir eidi. (ey insanla ve manevi varl ile dorudon Ilikili olan ya banclamadr. Yani nsano!'jlunun, zgr bir kii olmaktan karak, edilgin ve tutsak bir ey haline gelmesi; eya derekesine dmesidir; bir omao olarak deil bir ara olarak kullanlr hale gelmesidlr. Kapitalizmin ve yabanclamann sonucu olon bu .durum, Insann duygu ve dnce dnyasnn kkl bir yozlamosdr.)
leme,

EYLEME. Marksc

UUR. bkz. BiLiN MUL. bkz. KAPlAM

PHECiLiK bkz. KUKUCULUK

206

T
TAHLIL bkz. ZMLEME TANIM, TANlMLAMAK. Bir kavramn icleminl belirlemek ve dile getirmek amacyla yaplan kesin aklama. 1 Bir kavram ya da gsterdii varl, ayrt edici zelliini bulup aklayarak belirtmek: tarif etmek. TANITLAMA. Doru olduu kabul edilmi ya da gsterilmi ilkelere dayanarak, bir baka nermenin doruluunu ortaya koyan aklyrtme. (Arlstoteles'e gre tantiama, bilimsel tasm11 ya da zorunlu tasmdr ve bilgi lle bilim bunlardan trer.. Tantama, deneye dayanlarak da yaplabilir ve doa bllimlerinde kullanlan yol budur. Aklgzyle kavranan apock ve zorunlu ilkelerden kalkarak. yaplan tanrtlemalar Ise~ matematik bilimlerde yer alr. Felsefe de bu et tanrtlamalar yapmak ister. Demek ki tanttamalar, deneye. yani tek tek varlklarn ele alnmasna ya da tmele; .yan zorunlu Ilkelere dayanlarak yaplmasna gre tmevarml ve ctmdengelimli olarak Ikiye ayrabiliriz.) TANRI. Mitolofilerde ve dinlerde nemli rol oynayan bu kavram, felsefede eitli alardan ele alnr: 1. Evrenn ve varolanarn aklanmasn salayan bir ilke olarak, a " Tanr, varlklarn Icindeki tzdr (cevherdir), zdr, temeldir; varolanlarla bir ve ayn eydir (tmtanrclarn gr), b -Tanr, evreni, bu evrenin dnda bulunan ve onu aan (akn) bir neden olarak yaratmtr; evrenden bamszdr ve evren onun yaptdr, c - Tanr, evrenin amacdr, ereidir: evren ona ynelmitir, d - Tanr, evrendeki dzenin Ilkesi ve kaynadr; n sann akl ve dnme gc; dnce ile varolan eyler arasndaki uygunluk (doruluk) Tanrdan gelir, onun tarafndan salanmtr. 2. Etkin bir .varlk olarak, a - Tanr, insanlktqn. yksek bir vartktir; buyruklar verir vaatlerde bulunur; kendisine yakarlr ve gerekirse yakariar kabul eder. (Bu anlamda, dinsel yan ar basmakle birlikte, baz felsefelerde bu ceit bir tanr anlayna da rastlanr), b - Tanr, ahiakn Ilkesi ve gvencesidir, temelidir. Ahlaksal davranlar, kiiset bir varlk olarak dnlen ve hesap verilmesi gereken bir Tanr tasarmna dayanr. (Bu Tanr kavramna, dinset ya da mistik yan ar basan ahlak felsefelerinde rastlanr.)

209

F.: 14

TANRITANIMAZLIK. TAR!F. bkz. TANIM

Tanrnn

var oldu(lunu kabul etmeyenlefln

gr.

TASARlM. Bir nesnenin ya da varln dnce ya da hayalgcndeki varl; zihindeki canlan; tosavvur. (Nesnelere ilikin tasarmlarmz, bunlarn zihnimizdeki grntleridir ve dn celerimizin somut ieriini, maddesini olutururlar.) TASARIMLAMAK. Dncede ya da hayalgcnde savvur etmek. TASAVVUR. bkz. TASARlM TASIM. Tmdengeiimii aklyrtmenin en ack biimi. Tas1m nermeden kurulur: 1. Byk nerme, 2. Kck nerme, 3. Sonuc. (rnek: 1. Btn insanlar !mldr, 2. Ahmet insandr. 3. Ah met lmldr.) TAZAMMUN. bkz. iCLEM TECRiT. bkz. SOYUTLAMA TECRBE. bkz. DENEYiM TEDAi. bkz. CAGRIIM TEiZM. Kii olarak dnlen bir Tanrnn varln ve evren zerln de etkili olduunu kabul eden gr. (Tanrnn kii olarak dnlemeyeceini ve niteliklerinin bilinemeyeceini ileri sren deizme kar ckar.) TEKAML. bkz. EVRiM TEKiL. Tek bir somut varla ilikin olan; bireyi gsteren ya da bireye ilikin olan. (Tekil, tikel, cgenel ve ctmelden fark lidr. Tikel, birka taneye ya da etek teklere; genel, cokluka; tmel ise, chepsine ilikin alandr. Mantkta, tekil nerme dendii zaman, !<Onusu belli bir bireyi gsteren yani zel isim olon nermeler kastedilir: Ahmet aklldr gibi.) TENAKUZ. bkz. CELiME TEORI. bkz. KURAM TERKiP. bkz. SENTEZ
canlandrmak,

ta

218

TEZ. Ileri srlen dnce. 1 Aristoteles'te, bir tantlamoya k noktas devi gren ve tantionmas gerekli olmayan nerme. 1 Diyalektikte, ontitezin etkisiyle kendinden baka bir varla dnecek olon balangtaki varlk ya do dnce; ilk ba teki: ilk ortoya srlm olan. TIKEL. Bir snfa bal bireylerin hepsine deil, yalnzca birka tonesine ve hatta bir tekine uygun ve ait olan. 1 Mantkta, bir s nfn yalnzca birkoc bireyi ya da belirlenmemise, bir tek bi reyi konusunda ileri srlen nerme. (Tikel, tmelin kart dr, birkoc bireyi dile getirdii zaman da tekil in kartdr.)
dnen ve kavrayan yan, TiN. znedeki, alglayan, anmsayon, zihin. (Genellikle bilinci de kapsoyon manevi etkinlik yetisi; dar anlamda dnme gc olarak anlalr. Alman idealizml, tinin etkin. yani eylemsel yan zerinde durmutur. rnein Hegel'de tin, hem dnsel hem de eylemsel etkinlii icerlr, ancak etkinlikle ve etkinlikte var olur.)

TZ. Deiiklie urayan varlklarn kknde, onlarn dayand bir eitli nitelikler temel olarak kendi kendisiyle ayn kolon: edindii halde, z bakmndan deiiklie uramayan; cevher. 1 Bir baka varla gereksinim duymadan kendi bana girmeksizin) var ve kendinde (baka varlklarla bontya var olmak Iin olan, (Aristote!es'te birey; Descartes'ta. bal<o eye gereksinimi olmoyacak biimde var olan: Spinozo'do, kendinde var olon ve kendisi tarafndon kavronan, yani kavramn ortaya koymak icin bir baka eyin kavram na gereksinim duymadmz ey.) TMDENGELiM. Genel bir kavromdan, bir tanmden ya do bir kr miden kalkarak tikel (ozel) bir durumu acklomak; tontla aklyrtme yoluyla genelden, tikelin mak, ortaya koymak; (tek tek olann) bilgisine varma; genelden tikeli ckanno yntem.

TOMEL. Ele alnon varlklarn ve dncelerin tmn kapsayan. 1 Mantkta, bir snfa bal btn bireylere uygun gelen ve ait olan zellik. (Tmel nerme, konusunun kaplomna giren tek tek bireylerin herbiri hakknda gercek bir bonty dile getiren nermedir. Btn insanlar lmldn tmel nermesi, nerede olursa olsun ve ne zaman yaarsa yaasn. insan kavram iine giren bireyler ile lmllk arasnda bir Hinti olduunu ileri srer. Tmel, tikelin kortdr.)

211

TMEVARIM. Tek tek olaylarn ve varlklarn gzlemlenmest ve de neyden geirilmesi yoluyla, bunlara ilikin genel yasalara varma yntem. (Doa bilimler bu yntemi kullanr. rnein eitli metallern scak karsnda genilediini gzlemlernem ve denemem, birbirinden farkl bu metallerin hepsinin scak Bylece, karsnda geniledii sonucuna varmam salar. tek tek varlklardan yola ckorak onlara ilikin genel bir ya saya ularm. Tmevarm, tmdengelirnin kartdr.) TOMTANRICILIK. Tanrnn btn varlklarda bulunduu ve Tanr lle evrenin bir ve ayn ey olduunu savunan gr. (Stoa'ya gre, Tanr hem ruh hem maddedir. Plotin'e gre evren, Tanr dan ckar ve Tanrdadr. Tasavvufun varlk ve Tanr gr de bir tr tmtanrclktr.)

USAVURMA. bkz. AKILY0R0TME

V
VARLIKBiLl M. Varl kendinde ele alarak kaynan, zn, niteliklerini, kategorilerini aratran felsefe dal, ontoloji.
VAROLU.

Somut olarak bulunu, etkin varla sahip olu, gercekle olarak varolmak. 1 Soyutlamolara ve kuramiara kart olarak canl gereekli k ya da yaanm gereklik. (Varoluculuktaki anlam, zellikle buradan gelir ve bireyin so- . mut, yaanan, canl gerekliini dile getirir. Varolu kavnk, ram, genellikle, Zn ve olanaklnn kartdr; somutluu, ortaya ckml, gerceklemilii dile getirir.)
mi

VAROLUCULUK.

Bireysel varoluun felsefe acsndan byk nem ileri sren grler. Bu grler, bireysel varl, lndirgenemeyen zellikleri icinde ve bu zellikler acsndan ele alarak incelerler. Varoluculuk, bilgi yetimizi soyutlayp bir bana ele almaz ve ona dayanarak felsefe yapmaz. Felsefe aratrmasna, bireyi tm olarak katar; bireyin, yaam daki btn duygusal ve tutkusal tepkiler zerinde durarak bu aratrmaya giriir; onu temel olarak alr. Varoluculuk. soyut zlerin incelenmesine kart olarak, somutun ve ya anmn irdelenmesidir.
tadn

212

VARSAYlM. Billmlerde, doijrulanmak Icin ortaya atlan ve olaylar kapsayc bir biimde acklemaya ynelen genel gr. (Olaylar zerinde yaplan gzlemler. bu olaylarn tmn kapsayan va aklama amac gden bir varsaymn ortaya atlmasna yol acar. Ama varsaymn, do!}ru olmasndan cok, yen sonuc larn elde edilmesine ve bilginin geniletilmesine yardmc otmas nemlidir. Darulonan bir varsaym, kuram haline gelir. Demek ki varsaym, kurama oranla daha az kesinlik tayan genel bir acklamadr. Deneysel ynteme dayanar bl llmler, vorsaymlarla ie balarlar, kuramara ularlar ve yasalar artaya koyarlar.) dneeye do()rudan VERi. Duyular araclyla ya da aklgzyle, sunulan ve zerinde tartlamayan apock ey (nitelik, nicelik, bicim, vb.) Bilgi edinmemizi ya da bir sorunu czmemtzi salayan aratrmalar ve aklyrtmeler, bu verilere dayanr. Duyu verileri dediimiz zaman, duyumlarn bize sundu!)u renk, koku, ses, vb. anlalr. Akln apock ve dol'jrudan grp kavrad ilkeler (rnein, mantn ve matematin Ilkeleri) ise, akln verileri diye adlandrlr. VOLONTARiZM. Varln temelinde, lstencin (iradenin) bulundul)unu Ileri sren gr. 1 Kararlarn ve isteklerini, tartma kabul etmeden ve hakl ckarmaya calmadan zorla kabul ettrme eilimi ya da alkanl.

V
YABANClLAMA.

Bir varln, kendinden baka olana, teklye dkendinden uzaklamas, ayr dmesi, kendini yitirmesi, kendine yabanc hale gelmesi. (Hegel'de, Tirin ya da ldenin, kendi zne yabanc hale gelecek biclmde cdo!}a olarak ortaya kmas; Feuerbach'ta insan etkinliklerinin dinsel tasarmlar haline girmesi; insanoluna zg niteliklerin, hayali ve dinsel varlklara atfedilmesi ve genelllkle Tanrda grlmesi. Feuerbach, bu olguyu irdeleyip eletirirken, Tanr Insan yaratmamtr, insan Tanry yaratmti'J diyordu. Mrx'ta, insanolunun, denetim altna alamad calma yani emek rnlerinin, nesnel, bamsz ve ezici bir gerceklik haline gelmesi. Markscla gre. yabanclama, din, dil. hukuk, sanat, dnce vb., alanlarnda da grlr.) YARADANCILIK. bkz. DEiZM
nerek

213

YEt.

Tinln (zihnin) ya da ruhun gleri, etki yapma ya da etki 'alma yatknl. (Duyarlk, zek, isteme, karar, alg, dnce, dikkat, eylem, vb.)

YNTEM. Doru bilg-iler edinmek Icin Izlenen yol, kural ya da ku rallar topluluu. (Felsefede, adm adm ilerleyen aklyrtme ya da sezgi yntemi, bilimlerde doa ve toplum olaylarn -g rngleri inceleme amac gden ve gzlem ile deneye dayanan drnevarm yntemili kullanlr.) YNTEMBiLiM. Bilimsel bilgi salayan yntemleri inceleyen man(Genellikle, ctmevarmn: yani gzlemin, deneyimin. deneyin ilkelerini 1te kurallarn ortoya koymaya ynelir). 1 Belirll bir bilirnde kUllanlan yntemlerin tm.
tk dal.

YOKLEM. Mantkta, nermenin. konusu hakknda ileri srlen, ya ni olumlanan ya da olumsuzlanan kavram, zellik, belirlenim. (Gkyz mavidir dediimiz zaman, mavi, .konunun,' yan cgkyznn yklemidir.) 1 Metafizikte, konu ile ayn zden, ayn yapdan olan zellik. (Bir tzn -cevherin- temel zellii anlamna gelir. rnein, Tanrnn yklemleri sznde olduu gibi.)

z
ZIHiN. bkz. TlN
ZORUNLU. trl olamayan; olmamas olanakl olmayan. 1 ele alnd zaman, eitli anlamlara gelir: Temel ilkelerin gerekli kld bir dnce, belli nedenlerin gerekli kld sonuc, belli bir amacn gereklemas icin mutlaka gerekli olan arac. zorunludur. 1 Metafizikte, . var olmak icin, kendinden baka bir nedene ya da koula gereksinimi olmayan varlk. (Descartes'ta Tanr: Spinoz'da, tz -cevher-. Zorunlu, genel olarak olumsalttn kartdr.J
Baka
Bant bakmndan

214

ICINDEKILER

1.

BLM

FELSEFE NEDiR?

Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru

1 : Felsefe szcnn kayna ve anlam nedir? 2 : Felsefe ile din arasndaki badamazlk nereden ileri ................................................... geliyor? 3 : Felsefe ile bilimler arasnda ne tr bir iliki ve kar lkl etki vardr? .................................... 4 : Bilimler, felsefeden ne zaman ayrld? .............. . 5 : Metafizik nedir? .................................... 6 : Felsefe ne gibi blmlere ayrlr? ................... .. 7 : Felsefe. ve feylesof (filozof) szckler. dilimizde hangi anlamlara gelir? ............................. . 8 : Felsefe, gnmzde ne gibi anlam ve nem tar? ...
ll.

7
8 10

11 12
13 14

BLM

ILKCAGDA FELSEFE

Soru Soru Soru Soru Soru


oru

Soru Soru

Soru

9 : Bugnk anlamyla felsefe, nerede ve nasl balad? .10 : Eski Yunan'dan nce felsefesel ve bilimsel dnce kesinlikle yok muydu? .............................. 11 : ika felsefesi hangi blmlere ayrlr? ............... 12 : ilk filozoflar kimlerdi ve nerede yetitiler? ............ 13 : Pythagoras'clarn anamadde konusundaki grler nelerdi? ......................................................... 14 : Bugnk anlamda diyalekiik gr ilk kim ortaya att? ......................................................... 15 : Elea Okulunun, Herakleitos'a kar savunduu gr ler nelerdi? ............................................. 16 : Herakleitos'un ve Elea Okulunun ortaya koyduu grlerden sonra Yunan felsefesinin karsna kan ona sorun neydi? .......................................... H : Empedokles, Demokritos ve Anaksagoras'n bu soruna getirdikler zmler nelerdir? ........................

16 17 18
~9

22 23 25

30 30

215

Soru Soru Soru Soru Soru ' Soru Soru

18 :

19 : 20 : 21 :
22 :
23 :

24 :

kimlerdi ve felsefe tarihinde ne gibi bir rol ...................... ............... ........ Sokrates'ln dnndeki zgn (orijinal) yan nerededir ve temel zellikler nelerdir? ..................... Sokrates'in grleri, izleyicisi olan okullar tarafn.................................... dan nasl yorumlond? lk byk felsefe sisteminin kurucusu Platon kimdir ... ........................ ......... ve grleri nelerdir? Madde ve form kuram nedir? ........................ Aristoteles'ten sonra Yunan felsefesi hangi konulara .............. ... .......... ............ ......... yneldi? Roma dneminin balca felsefe akmlar nelerdir?
oynad lar?

Sofister

34

38
40
42 55
60. 62

lll.

BLM

ORTACAGDA FELSEFE

Scru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru

25 : Bat'da ve lslm dncesinde, Skolastikten ayn an................................ . lamda si_)z edilebilir mi? 26 : ism dncesinin ana sorunu ve temel zellikleri .................................................. . nelerdir? 27 : ism dncesinin ana sorununa verihim Ilk cevaplar .............................................. .. hangiieridir? ........................................ .. 28 : Kelm nedir? 29 : lasavvufun islm dncesindeki yeri ve zellikleri nelerdir? 30 : Tasavvufun varlk konusundaki gr nedir? 31 : Tasavvufun felsefe acsndan tad gerek nem ........................................ .. nereden geliyor? 32 : eyh Bedreddin, maddeci bir filozof mudur? 33 : lsim dncesinde uFelsife ya da Hkem de........................................ .. nince ne anlalr?

65

65
66 67

68
69

69
71

74
76 76

Soru 34 : Meai felsefesinin en nlll temsilciler kimlerdir? Soru 35 : Farabi'nin temel grleri nelerdir? ................... .. Soru 36 : ibni Sina ne gibi grter ilerJ srd? ................. . Soru 37 : ~bni Rd'n nemi nereden gelir? .................... . ....................... . Soru 38 : Gazzali, felsefeyi nasl eletirdi? ................................ . Scru 39 : iraki felsefesi nedir? Soru 40 : ibni Haldun'un tarih felsefesi, maddeci bir tarih g............................................... . r mdr? Soru 41 : Hristiyan Skolastil')ihin zellikleri nelerdir?

77
78 79 80
82
83

216

Skolasti(linin byk temsilciler kimierdlr? yklmasn dile getiren ve zerinde en fazla tartlan sorun neydi? ........................... Soru 44 : Bu tartmann nemi nereden geliyordu? . .. Soru 42 :
oru

Hristiyan

83
84 85

43 : Skolastillin

IV. BLM
YENICAGDA FELSEFE

Soru Soru Soru Soru

45 46 47 48

Soru 49 Soru 50 Soru 51 Scru 52 Soru 53 Soru 54 Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru
Son~

: Rnesans dncesinin temel zellikleri nelerdir? ... : Bilimsel ampirizmin kurucusu kimdir? .................. : Descartes'n Yntemsel Kukusu nedir? : Kuku sonunda vardmz ilk, apock ve kesin bilgi hangisidir? .. .... ...................................... : Descartes, Tanrnn varln nasl tantlar (ispatlar)? : Descartes felsefesinin temel zellikleri nelerdir? . : Descartes'ton sonra, felsefe hangi ynlerde geliti? : ingiliz felsefesinin temel e!')ilimi neydi? ............ ... : Spinoza, tz deyince ne anlyordu? .................. : Locke, doutan fikirler! (idelerl) nasl eletirdi?

86 86 87 88 89 90 91 91 92 93

Soru Soru Soru Soru

55 : Locke'a gre fikirlerimizin ve .bilgilerimizin kaynd!') nedir? ................................................... 94 56 : Lcibniz. cmonad deyince ne anlyordu? ............... 94 57 : Berkeley'in cisimler dnyasn ortadan kaldrmas ne demektir? ............... ........... ....... ... 96 58 : Hume, enedensailik llkesini nasl eletirir? 97 59 : Aydnlanma Felsefesi nedir? ..................... 98 60 : Onsekizinci yzyl Fransz maddeci felsefesinin balca temsilcileri kimlerdir? .............................. 98 61 : Kant ortaya kt zaman, felsefenin genel durumu neydi? ...................................................... 99 62 : Kent'n felsefesi niin eletirel (kritik) felsefe diye adlandrlr? ................................................ 100 63 : Bilginin temel (;jeleri nelerdir? ...... .................. 100 64 : zne, bilgiye ne gibi eler ve formlar (biimler)_ katcir? ..................... ...... ... . ............... ........ 101 65 : Anlaygcmzn (anlmzn) bilgiye katks nedir? o 66 : Bu genel kavramlarn (kategorilerin), ne gibi zellikler vardr? .......................................... .... .. 102 ~7 : Duyu verilerinin ve deneyimlerimizin dnda yer alan kendinde:~ nesneler konusunda bilgi edinebilir miyiz? 103

217

Soru Soru Soru

68 : yleyse, 69 : 70 :

Soru 71 : Soru 72 : Soru 73 : Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru Soru 74 : 75 : 76 77 78 79 : : : :

duyu ve deneyim st mutlak gercekler metafizik olanaksz mdr? ..................... insanolu, deneyimst mutlak ve kouttanmom var.................................... lkle ilinti kuramaz m? Kent bu acktamoloryla, ne gibi bir sonuca varmak ....................................... istiyordu? Kent'tan sonra Atman felsefesi hangi ynterde geliti? Hegel felsefesinin nemi nereden gelir? .......... Diyalektik szc, felsefe tarihi boyunca ne gibi ........................ anlamlar edindi? ..... ..... Hegel'in knoktas nerededir? Mutlak varlk ile diyalektik gelime orasnda ne gibi ................................ bir iliki vardr? ..................... Heget, mantk bilimini nasl onlar? . . ... .... .. ... Hegel'e gre doa nedir? .................................... Tin (Zihin) nasl geliir? He.9el, kendi felsefesini Mutlak Tin olarak m grr?
aratran

103 104 105 105 106 107 108 109 110 111 111 113 114 123 124 125 127 129 130 133 135 137 138 140 142 143

80 : Hegel'den sonra felsefeset dnce hangi doruttulora ............................................. girdi? 81 : Marx ve Engels, Heget'i nasl eletirdiler? ..... gercek temel ilkesi 82 : Tarih ve toplum gelimesinin ..................................... nedir? 83 : Marx'a gre. daha nceki maddeci ve idealist felsefeterin eksik yonlar ve yanlglar nelerdi? 84 : Marksclk bakmndan yabanclama nedir? 85 : Maddeci diyalektik, evreni nasl grr? ........... 86 : Maddeci diyalektik yntemin zellikler nelerdir? 87 : Kuram, pratikten ayrtna ne demektir ve bilgi ................................. nedir? 88 : Nietzsche. James, Vaihinger, Bergson ve Croce ne . gibi felsefesel grteri savundulor? ............................... 89 : Fenomenoloji nedir? 90 : Varotuculuk nedir ve balca temsilcileri kimlerdir? 91 : Sortrea gre kendinde varlk, kendisiicin varlk,, chiclik, zgrlk ve sorumluluk ne demektir? .. 92 : Sartre, kendi varoluuluu ile Marksclk arasndaki ................. ilikiyi nasl yorumlar? 93 : Russell'n ve Viyana evresi'nin felsefesel grtart.. .. .... .. .......... .. ....... nin zellikleri nelerdir? 94 : Morksctkton etkilenen ada dnrlerden bozlar kimterdir ve Frankfurt Okulu'nun Eletirel Ku218

Soru

ram nedir? ..................... ................. 95 : Insan bilimler ve felsefe alannda son yllarda kendini duyuran balca akmlar hangileridir? ............

145 157

V.

BLM

TARIHSEL GERCEGiMIZ VE FELSEFE

Soru 96 : Trk-Osmanl toplumunda felsefenin yeri nedir? ...... Soru 97 : Toplum, birey ve felsefe arasnda ne gibi iliki vardr? ......................................................... Soru 98 : ideolojinin farkllamaml, felsefe acsndan ne gibi nem tar? .......................................... Soru 99 : Batllama akm icinde yer alan felsefesel grlerin ayrt edici zellikleri nelerdir? ..................... Soru 100 : Bizde felsefenin grevi ve gelecei zerine neler syleyebiliriz? ZEL ADLAR DiZiNi ................................................. .. KCK FELSEFE SZLG

160 16.1 163 165 169


~71

177

Selhattin Hilv 1928'de istanbul'da dodu. 1951'de istanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Felsefe Blmn bitirdi. 1954-1959 yllarnda Paris'te felsefe ve sosyoloji renimine devam etti. Yurda dnnce eitli gazeteler-. de alt . Bu arada Franszca ve ingilizceden dn ve edebiyat rnle.rini dilimize evirdi; ayn konular zerinde denemeler, incelemeler ve ele tiriler yazd . 1966'da Diyalektik Dtncenln Tarihi, 1970'te Felsefe El KI
tab adl yaptlar yaymland .

You might also like