You are on page 1of 13

-- A -aback -- (be taken aback) aalamak, arakalmak abandon -- terk etmek, brakmak abate -- 1. azalmak, dinmek; 2.

azaltmak, dindirmek abbreviate -- ksaltmak abdicate -- feragat etmek, taht brakmak abduct -- bir kimseyi zorla karmak (veya, uzayllar tarafndan) aberration -- sapma, anormallik, sapknlk, yanla dme abhor -- nefret duymak ve irenmek; fikrinden bile dehete dmek abide (by) -- uymak, riayet etmek abject -- sefil, dkn ablaze -- tutumu, alevler iinde abolish -- yrrlkten kaldrmak abominable -- iren, nefret uyandrc aboriginal (=native) -- bir yerin yerlisi (zellikle Avustralya yerlileri iin) abridge -- ksaltmak, zetini karmak (isim: abridgement) abrogate -- sona erdirmek, feshetmek (bir yasa veya anlamay, gibi) abruptly -- ani, beklenmedik, sert veya kaba bir tarzda absent -- u anda burada yok absence -- u anda burada olmay/bulunmay absolute -- mutlak, kesin; tamamen abstain (from) -- kanmak, uzak durmak, yapmamak abstract -- 1. soyut; 2. zet abstract (from) -- zmleyerek karmak, ayrarak karmak absurd -- sama ve gln abundant -- bol miktarda (abundance 1. bol olma; 2. bolluk, refah) abuse -- 1. ktye kullanmak; 2. fiziki iddet uygulamak; 3. cinsel tacizde bulunmak accelerate -- hzlandrmak access -- giri, girme, ulama acclimatize -- iklimine altrmak accommodate -- 1. iine uydurmak veya yerletirmek; 2. iine alabilmek, mesken olmak accomplice -- su orta accomplish -- baarmak, baaryla tamamlamak accord -- uyum, anlama, uzlama accost -- yoluna kmak, rahatsz etmek, szel tacizde bulunmak

anchor -- 1. gemi demiri; 2. demirlemek (= demir atmak) anew -- yeniden, tekrar, en batan anguish -- tedirginlik, ac ekme ve keder animosity -- dmanlk, kin ve nefret duygular annex -- ilhak etmek, kendi blgesine veya topraklarna katmak annihilate -- imha etmek, hepsini tmyle yeryznden silmek anniversary -- yldnm annotate -- yazl bir metne aklayc notlar eklemek annoy -- kzdrmak, cann skmak, rahatsz etmek (annoyance = rahatsz edilmilik ve can sklmlk duygusu) annual -- yllk annul -- feshetmek, yrrlkten kaldrmak antagonism -- dmanlk (antagonize = kendine dman etmek, dman olmasna yol amak) anticipate -- ngr ile beklemek (ve ona gre davranmak) antiquated -- modas gemi anxiety -- tedirginlik, endie (sfat: anxious) apathetic -- ilgisiz, kaytsz apologetic -- zr dileyen bir tavrla apparel (clothing) -- giysiler, klk kyafet, giyim kuam grnm apparent -- 1. apak grlen; 2. zahiren (grnte) apparently -- "yle anlalyor ki" -"grnd kadaryla". appetite -- itah, istek (appetizer = aperatif, meze) applaud -- alklamak (isim: applause = alk) appraise -- deer bimek (isim: appraisal) appreciate -- 1. takdir etmek (teekkr); 2. anlamak, anlayla karlamak appreciable -- farkedilebilir derecede apprehend -- 1. yakalamak, tutuklamak; 2. anlamak, kavramak apprehension -- 1. (fear) korku, endie; 2. anlama, kavrama; 3. yakalama, tutuklama apprentice -- rak approach -- yaklam, tarz approval -- 1. onay (=beenme); 2. onayn verme (=tasdik) approximately -- yaklak olarak,

account for -- 1. hesabn vermek; 2. nedenini anlatmak veya aklayabilmek accountant -- muhasebeci accumulate -- birikmek, biriktirmek accurate -- doru, yanlsz (isim: accuracy) accusation -- sulama (the accused = sank) accustomed (be accustomed to) -alkn, alm acknowledge -- varln onaylamak, kabul veya itiraf etmek (olumsuz nans deil) acquaint (be acquainted with) -- daha nceden tanm olmak, aina olmak acquit (be acquited) -- beraat etmek acumen -- zeka keskinlii, abuk kavrama adamant -- srarl ve inat, direngen, kararl, geri adm atmaz (olumsuz nanslar) adapt -- uyarlamak veya uyarlanmak addict -- baml, tiryakisi (sfat: addicted, be addicted to; isim: addiction) address -- hitap etmek adequate -- yeterli (isim: adequacy) adjacent -- bitiik, kap komusu niteliinde adjourn -- geici olarak ara vermek veya ileri bir tarihe ertelemek adjustable -- ayarlanabilir, ayarl administer -- 1. ynetmek; 2. (tp) ila vb. vermek, uygulamak admirable -- takdire deer, hayranlk uyandrc admonish -- uyarmak, ihtar etmek, azarlamak adopt -- 1. benimsemek, kabul etmek; 2. evlat edinmek advent -- geli, gelme adversary -- dman, hasm advertise -- genele duyurmak veya reklamn yapmak advocate -- savunmasn yapmak, lehine neride bulunmak affect -- etkilemek affection -- sevgi, ballk affectionate -- sevecen, efkatli affidavit -- yazl ve yeminli ifade affinity -- yaknlk, benzerlik affirm -- onaylamak affluent (rich, wealthy) -- varlkl, zengin, refahl aggravate -- ktletirmek, azdrmak agreeable -- ho, latif, dost akin -- yakn benzer alabaster -- bir cins mermer alacrity -- eviklik, canllk

ortalama deerlerle apt -- 1. uygun, yerinde; 2. eilimli, eiliminde; 3. zeki (aptitude tests = yetenek testleri) arable -- tarma elverili arbitrary -- keyfi olarak, racon keserek (arbitration = aralarn bulma, racon) arbitrate -- hakem sfatyla karar vermek (=racon kesmek) arboreal -- aalara ilikin archipelago -- takmada ardent -- itenlikli ve cokulu, hevesli ve gayretli arduous -- zahmetli, ok gayret isteyen argument -- 1. tartma; 2. sav, savunulan tez armament -- silahlar, silahlanma armistice -- silah brakma, mtareke armour -- zrh (armoured = zrhl) arrogance -- kibir, kendini beenmilik, kstaha gurur (sfat: arrogant) arsenal -- silah fabrikas, cephanelik arson -- kundaklk articulate -- anlalr ekilde dile getirmek artillery = topuluk, topu kuvvetleri (askeriye) artisan -- zenaatkar, esnaf ascend -- yukarya kmak (tersi: descend... isim: ascent X descent; sfat ascending X descending) ascertain -- aratrp soruturarak bulgulamak, bu yoldan kesinlemek assassinate -- sikast yapmak (assassin = sikast... isim: assassination) assault -- 1. saldr; 2. saldrda bulunmak assemble -- 1. toplamak; 2. monte etmek, kurmak (assembly = meclis) assert -- (kanta gerek duymakszn) kuvvetle ileri srmek, iddia etmek assess -- deerlendirmek (=deerini lmek bimek) assets -- deerli varlklar, bilanodaki pozitifler (tersi: liabilities) assign -- tayin veya tahsis etmek, veya dev/grev olarak vermek assimilate -- zmlemek ("asimile" etmek) assume -- 1. varsaymak; 2. zerine almak (hak ve sorumluluunu) assure -- karsndakine bir konuda teminat etmek (="emin olunuz ki" demek) astonishment -- hayret, aknlk (fiil: astonish... sfat: astonished) astound -- hayret ve aknla drmek (sfat: astounding,

alarming -- endie verici alert -- uyank, teyakkuz halinde alibi -- su ilendii srada baka bir yerde olma kant align -- hizalamak alimony -- nafaka allegation -- sulayc iddia (fiil: to allege) allegiance -- ballk, biat alleviate -- hafifletmek, dindirmek alliance -- ittifak ally -- mttefik allocate -- tahsis etmek, herbirine bltrmek alter (change) deitirmek, deimek altruism -- sencillik, yardmseverlik (tersi: egotism = bencillik) amaze = hayrette brakmak (isim: amazement = hayret, aknlk) ambassador -- bykeli ambiguous -- anlamca belirsizlik tayan, mphem, birden fazla anlama gelebilen (isim: ambiguity) ambush -- 1. pusu; 2. pusuya drmek ameliorate -- iyiletirmek amend -- deitirme (dzeltme ve ekleme nanslar ile) (isim: amendment) ammunition -- cephane amnesty -- genel af ample (abundant, profuse) -- bol bol, bolca yetecek dzeyde amputate (bir organ) kesmek (isim: amputation) anachronism -- ait olmad bir aa ilikilendirme veya o durumda olma, adlk analogous = benzer ancestor -- ata, ced (sfat: ancestral; isim: ancestry = soy, ailede kendinden ncekiler)

astounded) astray -- yoldan km, sapm (to go astray) astute -- keskin zekal asylum -- snlacak yer (lunatic asylum = tmarhane; to seek political asylum = siyasi snma istemek) atavism -- atalara ekme (sfat: atavistic) atonement -- kefaret atrocious -- canavarca gaddar ve vahice (atrocity, atrocities = kan dkme, kym, byk mezalim) attain -- (amacna) ulamak, erimek attainment -- amaca ulama/erime, baar, elde etme attentive -- dikkatli, dikkatini veren attitude -- tutum, tavr attribute -- 1. atfetmek, nedenini ona balamak; 2. zellik, nitelik, sfat auction -- ak arttrma ile sat, mzayede audacious -- cretli, lgnca cesurane audit -- denetleme, murakabe, hesaplar tefti augment -- destek vererek arttrmak veya oaltmak auspice -- under the auspices of = ----'n himayeleri altnda (davetiye vb) auspicious -- uurlu, uygun, hayrl, talihi gler durumda austere -- 1. sert, hogrsz; 2. sssz, sade (austerity measures = kemer skma nlemleri) authentic -- otantik (isim: authenticity) autonomous -- otonom auxiliary -- yardmc, destek, ikinci dereceden available -- elde mevcut, piyasada var, istenirse alnabilir avalanche -- avarice -- para hrs, agzllk, tamah avenge -- c almak avert -- kanmak ve atlatmak aviary -- kuhane aviation -- havaclk avidity -- agzllk awe -- sayg ve hayranlkla kark korku, huu ve korku awkward -- 1. beceriksiz, hantal; 2. skntl (durum vb)

-- B -bachelor -- bekar (erkek) (single = erkek veya kadn) backfire -- geri tepmek background -- 1. arka zemin, arka plan; 2. gemii, deneyimi (kii, kurum, olay) backpay -- demesi gecikmi cret(ler) backyard -- arka avlu, arka bahe backbencher -- siyasi partide n planda olmayan milletvekili backward -- 1. geriye doru, gerisin geri; 2. geri kalm, ilkel bad-tempered -- huysuz, aksi, terslii stnde baffle -- artmak, akln kartrmak bait -- yem (yakalamak iin aldatc/cezbedici tuzak yem) banal -- ok sradan ve skc, hibir incelik tamayan banish -- srmek, kovmak, o yerden veya blgeden yasaklamak (isim: banishment) barbed wire -- dikenli tel bard -- saz ozan bargain -- 1. pazarlk etmek; 2. kelepir ey, pek ucuz ey. (It was a bargain.) barge -- mavna barracks -- kla veya kla tipi yap barter -- 1. trampa, deitoku; 2. trampa etmek battalion -- tabur bayonet -- sng beacon -- iaret amal k kayna beast -- hayvan, canavar, kaba ve iren adam beggar -- dilenci belittle -- kmsemek, hakir grmek bellicose -- kavgac, kavgasever belligerent -- kavgac, saldrgan bellows -- krk beneficial -- yararl, faydal, iyi gelen bequeath -- miras olarak brakmak bereavement -- byk kayp (bir lm dolaysyla), matem beseech -- yalvarmak, istirham etmek besiege -- kuatmak (bir kenti, kaleyi, vb) best man -- sad bestial -- hayvani, hayvanca, aalk bestow -- ihsan etmek, vermek (dilenciye vermeyi kapsamaz) betray -- ihanet etmek, ele vermek (isim: betrayal) beverage -- merubat bewilder -- ok artmak, akln kartrmak (sfat, bewildering, bewildered) bewitch -- 1. bylemek; 2. hayran

blush -- mahubiyetle kzarmak board of directors -- ynetim kurulu boarding-house -- pansiyon boarding-school -- yatl okul bohemian -- kalender merep, kaygsz ve biraz da derbeder hayat felsefesi olan boisterous -- grltl patrtl ve taknca ne'eli bold -- cesur (= courageous) bolt -- 1 srg (kap); 2. srglemek bolt -- hzla frlamak, hzla frlayp gitmek veya kamak bombard -- bombardman yapmak bombastic -- yksekten savurarak (konuma ve yaz tavr) bona fide -- hakiki, sahte deil bonanza -- zengin maden damar vb gibi yksek kazan kayna bond -- 1. ba, yapma; 2. senet, tahvil bondage -- klelik, serflik bonfire -- enlik atei booby trap -- bubi tuza book-keeping -- muhasebe book-maker -- at yarlarnda bahis dzenleyicisi boost -- hzla arttrmak booty -- ganimet booze -- 1. kafay ekmek; 2. iki border -- 1. snr; 2. devlet snr; 3. kenar, bordr bore -- 1. delmek, delik amak; 2. skc olmak, can skmak boring -- skc (isim: boredom = can sknts born and bred -- doma byme bosom -- sine, kucak (bosom friend = can dost) bottommost -- en alttaki, en aadaki boulder -- byk kaya paras bounce -- sramak, zplamak, birden stne atlamak bouncer -- bar fedaisi boundary -- snr bountiful -- cmert, bol, verici box-office -- tiyatro vb giesi boxing day -- Noel yortusunun ikinci gn ("Noel kutularnn" verildii gn) brag -- yksekten atmak, bbrlenerek konumak (sfat: braggart brake(s) -- 1. arabann fireni; 2. firen yapmak breadth -- en, genilik breakthrough -- 1.yarp gemek; 2. byk bulu (byk ura sonucu) breakwater -- dalgakran breed -- yetitirmek, beslemek, oaltmak (well-bred = iyi yetitirilmi,

brakarak cezbetmek bid -- fiat teklif etmek, pey srmek bidding -- bir mzayedede teklif verme / arttrma ilemleri biennial -- iki ylda bir olan bigot -- dar / geri kafal kimse bigamy -- iki ele evlilik, kuma getirme (kadn veya erkek) (isim: bigamist) binocular -- drbn bizarre -- garip, acaip blackmail -- 1. antaj; 2. antaj yapmak blame -- 1. kabahat, sorumlu olma; 2. sulamak, kabahati ondan bilmek bland -- yumuak huylu, blaspheme -- kutsal eylere ynelik alay veya kfr (sfat: blasphemous) blast -- iddetli patlama blast furnace -- yksek frn blatant -- apak; grlmemesi / anlalmamas olanaksz; kstaha bleak -- plak (bitki zor yetiir), souk, kasvetli, umutsuz, rzgarlara ak bleach -- aartmak, beyazlatmak, rengini yok etmek bleed -- kanamak / kanatmak (bleeding = kanama veya kanatma) blemish -- kusur, leke blend -- 1. karm, harman (=karm); 2. (with) iine karp gzden kaybolmak; uyum salamak bless -- kutsamak. (blessings = tanrnn / kaderin verdii ansllk ve mutluluklar) blight -- bitki hastal, bitkilerin mahf blindfold -- 1. gzleri balanarak kapatlm; 2. gzlerini balamak blink --1. aralklarla yanp snmek (k iin); 2. gzlerini krpmak bliss -- saadet; huzur ve mutluluk blizzard -- tipi blockade -- 1. abluka; 2. ablukaya almak blood curdling -- tyler rpertici blood pressure -- kan basnc, tansiyon bloodshed -- kan dkme, kan dklmesi bloom -- iek amak blossom -- 1. iek amak; 2. bahar dal blow -- darbe (=vuru) (ynetim darbesi = coup, coup d'etat) bludgeon -- cop blueprint -- temel proje veya esaslar bluff -- 1. blf; 2. blf yapmak blunder -- pot krmak, am devirmek blunt -- 1. kr azl (bak, vb.); 2. szn esirgemez blurring -- bulanklama, bulanklk (iyi grememe, hatlarn birbirine karmas) blurt (out) dnmeden uluorta

terbiyeli; tersi: ill-bred) breeze = hafif rzgar, esinti brevity -- ksalk (sre olarak; "brief" ten geliyor) bribe -- rvet (bribery = rvet alma verme; briber = rveti) bridal -- gelin olmaya ilikin (bridegroom = damat -- bir gnlktr, bir akrabalk terimi deildir) brigade -- tugay brigand -- haydut, ekiya brilliant - parlak (isim: brilliance) brimful -- azna kadar dolu (brim: bir cismin az, kenar) briskly -- canl ve enerjik tarzda brittle -- kolay krlr broad-minded -- geni grl, hogrl brood -- kara kara, arpac kumrusu gibi dnmek brook -- dere, ay broom -- sprge brothel -- genelev bruise -- yara bere, morart, rk brutality -- vahet, acmaszlk (sfat: brutal) budget -- bte buccaneer -- 1. korsan; 2. korsanlk etmek bucolic -- kr yaamna ilikin budding -- tomurcuk verme budget -- bte buffer -- tampon (araya konulan koruyucu) bulb -- lale soan, elektrik ampul, veya benzeri ekilde olan herhangi bir ey bulky -- hacimli, kocaman bullet -- mermi bullion -- altn veya gm klesi bully -- zorba, kabaday bulwark -- siper, istihkam, kar duracak tahkimat bundle, demet, deste, kn, boha, tostoparlak sarlm ey bump -- 1. arpmak, toslamak; 2. toslama; ilik; tmsek buoy -- amandra (buoyancy = su yzeyinde kalabilirlik, yzezebilirlik) burglar -- gizlice giren hrsz burial -- gmme, defnetme (to bury fiilinden) burlesque -- komik ekilde taklit etme veya abartarak alaya alma burly -- iriyar ve kuvvetli, babayani bury -- 1. gmmek (=defnetmek; stn kapatmak) buttres -- payanda vurmak, desteklemek

syleyivermek / azndan kvermek

by-election (veya, bye-election) -- ara seim by-law (veya, bye-law) -- yerel ynetim tarafndan konulan kural ve yasaklar bygone -- gemite kalm, mazi olmu by-product -- yan rn bystander -- kenarda durup olay seyreden ve karmayan kimse

-- C -calamity -- byk felaket, afet (sfat: calamitous -- Pekos Bill'in sevgilisi Jane Calamity / Afet Felaket Jane'den anmsaynz!) calculate -- hesaplamak (sfat: calculating = kendi karlar iin ince hesaplar yapan veya tedbirli, ihtiyatl) calendar -- 1. takvim; 2. gerekletirilecek olaylarn listesi calibrate -- ince ayar yapmak, apn belirlemek, derecelendirmek caliph -- halife calling -- meslek, i, doutan yeteneinden dolay kaderinin kiiyi ard hayat yolu calligraphy -- gzel yazma sanat, hattatlk callous -- kat ve kt, yrei katlam, acmasz cancel -- iptal etmek (isim: cancellation) candid -- ak, gizlisi yok, itenlikli candidate -- aday (isim: candidacy = adaylk) cannibal -- yamyam (isim: cannibalism) cannon -- askeri top (cannonade = oklu top at) canvass -- siyasi veya ticari amala dolaarak birebir grme yapmak capitulate -- teslim olmak / etmek (isim: capitulation... Bylece "kapitlasyonlar" n da temel anlamn renmi oldunuz) captivate -- cezbetmek ve bylemek (cazibesiyle bylemek) captive -- esir alnm kii, tutsak (captor = esir alan; to capture fiilinden) carefree -- kaygsz, keyfince caress -- okamak, mfik davranmak carnivorous -- etobur (tersi: herbivorous = otobur... omnivorous = hereyi yiyen; rnek: insan)

compile -- derlemek (isim: compilation) compromise -- 1. uzlamak, yar yolda bulumak; 2. zor duruma drmek compromised -- zor durumda veya zor durumda braklarak kendisinden istenilen elde edilmi concession -- dn, taviz conceptualize -- kavramsallatrmak (concept = kavram, "konsept") conceive -- 1. kafasnda oluturmak, kavramlatrmak; 2. gebe kalmak (conception: 1. kavramlatrma; 2. gebe kalma) conciliate -- gnln almak, yattrmak (isim: concliation; sfat: concliatory) condescent -- tenezzlde bulunmak, ltfen seviyesine inmek confidential -- gizli, sr (fiil: to confide in smb) confirm -- teyid etmek, dorulamak confiscate -- el koymak, elinden almak conflict -- anlamazlk, atma (armed conflict = silahl atma) confront -- kar durmak, geit vermemek congenial -- dosta, canayakn congenital -- doutan congratulate -- tebrik etmek congragate -- toplanmak conjecture -- tahmin, zan conscientious 1. vicdanl; 2. sorumluluunu bilen ve alkan consequence -- sonuta ortaya kan durum, sonu consecutive -- ardk consent -- rza gstermek, onayn vermek considerably -- olduka, epeyce, nemlice miktarda consistent -- uyumlu, istikrarl, eliki oluturmayan

cast iron -- dkme demir caste -- kast (kast sistemi olan toplumlarda) castrate -- hadm etmek casual -- teklifsiz, ylesine, resmi olmayan casualty, casualties -- zayiat [ller (the dead); yarallar (the wounded) ve kayplar (the missing)] catastrophe -- byk felaket (sfat: catastrophic) causality -- neden-sonu ilikisi ("cause" = neden, szcnden) cautious -- temkinli, tedbirli (isim: caution) cavity -- oyuk, boluk, maarack cease -- sona ermek veya erdirmek (isim: cessation) celebrate -- kutlamak (celebrations) (fakat, celebrated = nl, tannm) celerity -- hz, srat celestial -- semavi, gksel cellular -- hcresel cement -- imento cemetery -- mezarlk censor -- 1. sansrlemek; 2. sansr memuru (censorship = sansr) censure -- knamak census -- nfus saym chagrin -- znt, umudun yitilmesi challenge -- 1. meydan okumak; 2. almas gereken bir glk charity -- 1. hayr ii; 2. hayr kurumu (charitable = hayrsever) charm -- bylemek, gnln almak chase -- kovalamak, peinden gitmek chasm -- byk yark, uurum chaste -- iffetli (chastity = iffet) civil -- 1. yurttala ilikin (rnek: civil rights); 2. uygar, kibar civil engineering -- inaat mhendislii civil servant -- kamu grevlisi (civil service = devlet memurluu) civil war -- i sava civilian -- sivil, askeri olmayan clandestine -- gizli clarify -- akla kavuturmak clue -- ipucu (Fakat, "Biliyor musun?" eklindeki bir soruya karlk olunca, "I don't have a clue." = "En kk bir fikrim bile yok.") coach -- 1. antrenr; 2. antrenrlk yapmak; 3. atl araba, wagon, otobs coincidence -- rastlant collaborate -- ibirlii yapmak, birlikte almak collar -- yaka; tasma collide - arpmak, birbirine arpmak (isim: collision)

consolidate -- salamlatrmak construct -- ina etmek consult -- danmak; kafakafaya verip birbirine danmak constitute -- "oluturmak" szc ile eviriniz. constitution -- 1. bnye; 2. anayasa contaminate -- kirletmek; mikrop bulatrmak contented -- halinden memnun, mutlu context -- balam contiguous -- bitiik contradict -- aksini sylemek ve savunmak; yanl olduunu syleyerek meydan okumak contribute -- katkda bulunmak convene -- toplant dzenlemek / toplanmak convention -- 1. det, gelenek; 2. toplant, meclis (conventional = geleneksel, allm) convert -- dntrmek conversion -- 1. dnme / dntrme; 2. din deitirme convince -- inandrmak, ikna etmek coronation -- ta giyme correspond -- 1. karl konumda olmak, edeeri olmak; 2. mektuplamak, haberlemek corroborate -- dorulamak counsel -- danmanlk hizmeti vermek courteous -- nazik, kibar, saygl covenant -- mukavele, ahit coward -- korkak cradle -- beik craze -- lgnlk derecesinde moda credentials -- itimatname, gven mektubu credible -- inanlr (tersi: incredible = inanlmaz, olanak d) creditable -- erefli creditor -- alacakl (tersi debtor = borlu) crescent -- hilal critique -- eletiri yazs crooked -- eri, arpk, virajl, hilekar crop(s) -- rn(ler), mahsl cross-examination -- kar sorgu crossroads -- drtyol az crux -- asl nemli nokta (crucial = yaamsal nemi olan) cue -- ipucu, iaret, sinyal culminate (in) -- ile sonulanmak cultivate -- yetitirmek cumulative -- birikimli (to accumulate = birikmek / biriktirmek) cupidity -- (maddi eyler iin) agzllk curriculum -- mfredat program

colossal -- devasa commemorate -- hatrasn anmak, anma treni yapmak commend -- vmek commerce -- ticaret compensation -- tazminat, telafi compete -- 1. yarmak; 2. rekabet etmek (isim: competition, competitor) competitive -- rekabeti, ucuz competent -- "kompetan"

curse -- kfretmek, bela okumak, lanet okumak cursory -- ylesine, yzeysel, det yerini bulsun diye curtail -- ksaltmak, ksmak, snrlamak custom -- det, gelenek, grenek (customary = det olmu) (Dikkat: customer = mteri... customs = gmrk) cutlery -- atal bak takm

-- D -dairy... dairy farm -- sthane, st iftlii, mandra damage -- hasar, zarar, ziyan damp -- rutubetli, slaka daring -- cesaret, cret, meydan okuma (fiil: to dare) darkness -- 1. karanlk; 2. (renk) koyuluk dawn -- afak daydream -- 1. hlyalara dalmak; 2. hlya deadline -- son vade tarihi, izin verilen son tarih veya saat death duty -- veraset ve intikal vergisi debase -- alaltmak, adiletirmek, ayarn bozmak (isim: debasement) debate -- tartma (genellikle bilimsel nitelikte) debit -- muhasebe defterinde pasif, bor, verecek, zimmet (debit card = banka kart, ATM kart) debris -- dknt, erp, yknt art debt -- bor (debtor -- borlu) decade -- on yl decapitate -- kafasn kesmek deceased -- merhum, l (fiil: decease = vefat etmek) deceive -- hile yapmak, aldatmak (deceit = hile, aldat; deceitful = hilebaz, hilekar) decency -- terbiyelilik, edeplilik, efendilik (decent = doru drst, terbiyelilie yakr ekilde; tersi indecent = yakksz, mstehen) deception -- aldat, hile (deceptive -aldatc, yanltc) decimate -- byk bir ksmn ldrmek decipher -- ifreyi zmek / okumak decisive -- kesin, kat'i

desolate -- ssz, terkedilmi, viran, perian desperate -- 1. aresiz durumda; 2.mitsiz, gz dnm despondent -- mitsiz ve hzn iinde destination -- gidilmesi amalanan yer, yolculuun hedefi destitute -- ok yoksul, dkn ve aresiz durumda (destitution = byk yoksulluk, aresizlik) detention -- alkoyma, tutuklama deteriorate -- ktye gitmek, ktlemek (tersi: improve) (deterioration X improvement) determine -- niteliini belirlemek, karar vermek (determined -- azimli, kararl; determination = 1. niteliini saptama; 2. kararllk) detriment -- zarar (to the detriment of --- = ---'e zarar vererek, aleyhine olarak) detect -- izini bulmak ve ortaya karmak detest -- nefret etmek, tiksinmek devastate -- mahfetmek, yerle bir etmek, harap etmek devise -- tasarlamak, icat etmek device: alet, dzenek, aygt devote -- adamak, hereyini ona vermek diagnose -- tan koymak, tehis etmek diffuse -- yaygn, dank dilemma -- ikilem, aa sakal yukar byk durumu diligent -- gayretli ve alkan (isim: diligence) diluted -- sulandrlm, sv katlm dimension -- boyut diminish -- giderek azalmak veya azaltmak (diminutive = minicik, ufack) discourteous -- kaba, nezaketsiz

decline -- 1. azalmak, gerilemek; 2. reddetmek decorous -- terbiyeye uygun, saygl decrease -- azalmak veya azaltmak (tersi: increase) dedicate -- adamak; ithaf etmek (dedicate oneself = kendini btnyle o amaca vermek) deduce -- verilere dayanarak sonu karmak (deduction, deductive = tmdengelimci; tersi: induction, inductive = tmevarmc) defeat -- 1. bozgun; 2. bozguna uratmak defer -- sonraya brakmak deficient -- yetersiz, defolu, bozuk definite -- kesin deflate -- havasn boaltmak (tersi: inflate = iirmek) defy -- meydan okumak, boyun ememek (isim: defiance; sfat: defiant) dejected -- kederli, sngs dm delegate -- delege deliberate -- 1. ayrntlaryla zerinde durmak / titizlikle dnmek (isim: deliberation); 2. bile bile, kasten (zarf: deliberately; tersi: unknowingly) delicate -- narin, hassas, dikkatle korunmas gereken delicious -- pek leziz delight -- haz, mutluluk duyma delinquency -- yoldan kmlk, yasalara ters den hareketler (juvenile delinquency = ocuk sululuu) (sfat: delinquent) delirious -- akl bandan umu, hezeyan iinde, sayklyor deliver -- 1. teslim etmek: 2. tevzi etmek, datmak; 3. kurtarmak; 3. doum yapmak (isim: delivery) delusion -- hayal grme, kendi yaratt hayallere inanma, aldanma (fiil: delude = hayallere srklemek, aldatmak) deluge -- tufan, iddetli yamur ve sel demand -- talep (tersi: supply -- arz) demolish -- ykmak (rnein istimlak edilen binalar) denial - 1. inkar etmek, reddetmek; 2. vermemek (fiil: to deny) denounce -- herkesin iinde sulamak ve knamak depict -- tasvir etmek, gstermek, iaret etmek deplete -- tketmek, boaltmak (isim: depletion) deplore -- acmak, zlmek, esef veya teessf duymak (deplorable: 1. acnacak, esef duyulacak; 2. naho, teessfe vbe knamaya layk

discreet -- saygl, dikkatli ve nazik discrepancy -- uyumsuzluk, uymazlk, birbiriini tutmazlk, eliki discretion -- 1. basiret, saduyu: 2. tedbir, ihtiyat disgraced -- gzden dm; itibarsz; yz karas dishonest -- sahtekar disintegrate -- paralamak, paralanmak, ryp unufak olmak dismiss -- huzurundan karmak, git demek, kovmak, iten karmak dispense (with) -- vazgeebilmek, onsuz yapabilmek (kiiler iin kullanlmaz) display -- 1. sergi, sergileme, gsterim; 2. sergilemek, gsterime sunmak, gsteriyor olmak disposition -- eilim, miza disprove -- rtmek (=tersini kantlamak) dispute -- anlamazlk (srp giden) disregard -- aldrmamak, kulak ard etmek disrespect -- sayg gstermemek/duymamak dissect -- incelemek amacyla kesip bimek dissent -- ayn fikirde olmamak, fikir ayrlndan dolay bir gruptan kopmak dissolve -- bir sv iinde eriyerek veya eriterek zmek/zlmek distinguish -- farkn grebilmek, ayrt edebilmek distinguished -- sekin, nl distrust -- 1. gvensizlik, itimatszlk; 2. gvenmemek divert -- baka yne evirmek; saptrmak (diversion = akln baka eylere ynlendirmek iin megul olunacak birey veya elence) diverse -- eitli (diversity = eitlilik) docile -- uysal donate -- bata bulunmak (donor, donation) dormant -- "uykuda" (harekete geecei gn bekliyor) dormitory -- yatakhane draft -- taslak drastic -- acil, kapsaml ve sert (rnek: "drastic measures" = ok sert nlemler drift -- srklenmek drill -- 1. matkapla delmek; 2. talim veya egzersiz yapmak drought -- kuraklk dubious -- 1. phe duyan/eden; 2. phe veren/douran (= doubtful) (indubitably = undoubtedly = hi phesiz)

deploy -- yaymak, konulandrmak deport -- lke dna srmek/karmak, snrd etmek depraved -- bozuk ahlakl, ahkali deerlerini yitirmi deprive (of) -- elinden almak, yoksun brakmak deserve -- hak etmekm (deservedly = hak etmi olarak) design -- yap ve dzen plann oluturmak, plann izmek designate -- iaret etmek, adlandrmak

duplicate -- kopyasn yapmak, aynsn yapmak duplicity = ikiyzllk durable -- dayankl dwarf = cce (fiil: to dwarf = yannda cce brakmak, ok ok stn olmak) dwindle -- giderek azalmak dynasty -- hanedan, hkmdarlk slalesi, hkm srme

-- E -eager -- istekli, heves ve evk dolu (isim: eagerness) earmark -- belli bir ama iin planlama yaparak bir kenara ayrmak (bykba hayvanlarn kulana vb yaplan iaret kavramndan) earshot (within earshot) -- iitilecek mesafede ear-splitting -- kulaklar sar edecek derecede iddetli earnest -- ciddi, itenlikli (isim: earnesty, earnestness; zarf: earnestly) earthenware -- toprak anak mlek earthquake -- deprem ebb -- sularn ekilmesi (gelgit olaynn cezir safhas); mecazi olarak aaas snmek, kaderi ktye gitmek, azalmak, vb. eccentric -- egzantrik (isim: eccentricity) ecclesiastical -- kiliseye ilikin eclipse -- 1. gne veya ay tutulmas; 2. glgede brakmak ecstasy -- coku, cokunluk, vecd edge (away) -- yava yava ve "kenar kenar" uzaklamak edible -- yenebilir, besin olmaa elverili (= eatable) edict -- irade, ferman edify -- ahlaki bakmdan eitmek retmek (isim: edification; sfat: edifying -- ahkaken retici, ders verici) edit -- 1. yayna hazrlamak; 2. gazete ynetmek (isim: editor; editorial = bayaz) edition -- 1. yayna hazrlama; 2. say, nsha ("evening edition", gibi); 3. bas ("first edition, second edition" gibi)

enumerate -- numaralandrmak, birer birer saymak enunciate -- aklkla dile getirmek envelop -- tamamen iinde kalacak ekilde sarmak (evresini kuatmak deil); kapsamak, iine almak envisage -- gelecee ilikin olarak zihninde canlandrmak, tasavvur etmek envoy -- eli; zellikle de, belli bir i iin ksa sreyle gnderilen eli envy -- kskanma (gpta etme) (cinsel, vb kskanma iin: jealousy) epidemic -- salgn epilogue -- bir eserin sonuna konulan "sonsz" blm epitaph -- mezar kitabesi epitome -- tam ve en iyi rnei, znn z epoch -- a, devir (tarihsel) equalize -- eit duruma getirmek (equality = eitlik, eit olma durumu, yasa nnde eitlik) equate -- eit klmak veya ayn ey olarak grmek (equation = eitlik, denklem) equip -- donatmak (isim: equipment = tehizat, donanm) equitable -- adilane, insafl (isim: equity) equivalent = edeer, edeerli (isim: equivalence) equivocal -- her iki kart anlama da gelebilen, ikiyzl era -- dnem, a (tarihsel) eradicate -- kknden yok etmek erase -- silmek, yoketmek erect -- 1. dikmek, ina etmek; 2. dikilmi, dikine duran, ayaklarnn

educative -- terbiye edici eel -- ylan bal eerie -- rpertici, cinli perili gibi effervescent -- kabarcklarla kpren (gazoz vb gibi) efficient -- etkin ve yeterli, verimli, randmanl, usta (isim: efficiency) effigy -- bir kimsenin heykel eklinde timsali, temsili insan modeli, heykel, manken vb effrontery -- yzszlk, kstahlk ejaculate -- anszn fkrmak veya fkrtmak (isim. ejaculation) eject -- dar atacak ekilde frlatmak (isim: ejection) elaborate -- zenle, titizlikle ve inceden inceye ayrntlaryla yaplan veya yaplm (fiil: elaborate = zerinde ayrntlaryla durmak ve titizlikle oluturmak; zarf: elaborately) electorate -- semen kitlesi, semenler electrocute -- 1. (elektik tarafndan) arpmak; 2. elektrikli sandalyede idam etmek elegance -- zariflik (isim: elegant: zarif; grglye yakr) elevation -- 1. kaldrma, ykseltme; 2. ykselti, tepecik (fiil: to elevate) eligible -- sekin, adaylk iin tercih edilir nitelikte eliminate -- "elimine" etmek, elemek, dlamak, bertaraf etmek elocution -- gzel konumak sanat (eloquent = gzel ve etkili konuan, iyi hatip; isim: eloquence) elongate -- gererek uzatmak elope -- birlikte gizlice kamak (klar) elucidate = aydnla (= akla) kavuturmak elusive -- kolay ele geirelemeyen, parmaklarn arasndan kayp kaan, zor anlalr (rnek. "an elusive reply" = kaamakl cevap) emaciate -- bir deri bir kemik kalmak emancipate -- azad etmek, kleliine son vermek (isim rnei:women's emancipation = kadn zgrl) embark (on) -- 1. balamak; 2. gemiye binmek embarrass -- utanmak, mahup drmek (isim: embarrassment) embellish -- sslemelerle (oyma, kakma, boyama) gzelletirmek embittered -- dnyaya ksm, fke ve hatta nefret duygusu dolu emblem -- amblem embroidery -- nak emerge - ortaya kmak, olumak, "zuhur" etmek (isim: emergence)

stnde ergo -- (latince) bu nedenle, o sebeple, dolaysyla erode -- anmak/rmek, andrmak/rtmek (isim: erosion) err -- yanla dmek, hataya dmek (isim: error; sfat: erroneous) erudite -- ok bilgili ve verimli, lim erupt -- patlak vermek (rmek, yanarda, sivilce, vb) (isim: eruption) escapade -- kaamak, genlik lgnl; ka, firar esoteric -- gizli, gizemli, batn espionage -- casusluk essence -- z, asl, temel varlk (sfat:essential -- vazgeilmez, esas, temel gerekli) establish -- kurmak, tesis etmek estate -- malikne, emlak, tanmaz mal, sahip olunan varlklar ("vriyet") (estate agent = emlak) esteem = sayg gstermek (selfesteem = zsayg, kendine verilen deer) estimate -- tahmin etmek (verilere dayanarak kestirmek) (isim: estimation: tahmin, takdir, hesaplama) estrange -- soutmak, yabanclamasna neden olmak estuary -- bir nehrin denize dkld yer, hali eternal -- sonsuz, ebed... eternity = sonsuzluk, ebediyet ethical -- 1. ahlakbilime ilikin; 2. ahlak, ahlakl etiquette -- grg kurallar (= dab muaeret) eugenics -- rk slahna ilikin eulogize -- methiye dzmek, meth senada bulunmak (birazda yaclkla) (isim: eulogy = metih, kaside) eunuch -- 1. hadm; 2. haremaas euphony = ses ahengi, kulaa ho gelme evacuate -- tahliye etmek (isim: evacuation) evade -- kanmak, yapmamak, grnmemek (isim: evasion) evaporate -- buharlamak, buharlatrmak (isim: evaporation) eve -- arife Eve -- Havva (Havva anamz) eventful -- olaylarla dolu, hadiseli, maceral eventually -- sonunda, bitiminde evergreen -- kn yapraklarn dkmeyen everlasting -- bitmeyen, sonsuza kadar srecek/yaayacak

emergency -- acil durum emetic -- herhangi bir kusturucu madde emigrate -- yurt dna g etmek (emigrant, emigration... tersi: immigrate, immigrant, immigration) eminence -- nemli mevkide, ileri gelen ve tannr kii olmak (sfat: eminent) emit -- karp yaymak, oluturarak da doru evreye yaymak (n, sinyal, vb) (isim: emission) emphatic -- vurgulu (isim: emphasis; fiil: emphasize) empathize -- kendini bakasnn yerine koyarak durumunu anlamak (isim: empathy; sfat: emphatetic) employ -- 1. ie almak; 2. kullanmak (employer = iveren) employment -- istihdam; (unemployment = isizlik) enable -- muktedir klmak enact -- yasa karmak enchant -- cezbetmek, bylemek (enchantress = cazibesiyle byleyerek kendine balayan kadn) encounter -- karlamak, rastgelmek encourage -- tevik etmek, cesaretlendirmek encouraging -- tevik edici, cesaret verici, umut verici encumber -- yk olmak endeavour -- 1. aba, gayret; 2. aba gstermek, gayret etmek endorse -- onaylamak, onayn vermek endure -- dayanmak, tahamml etmek (endurance = dayanma, sineye ekme) enforce -- zorla yaptrtmak, uyulmasn zorunlu klmak engage -- angaje olmak veya etmek engagement -- 1. "angajman"; 2. nianlanma, nianllk engrave -- hakk etmek, oyarak yapmak enhance -- arttrmak, zenginletirmek (deerini, gcn, grntsn) enigma -- muamma, anlalmaz ey enlarge -- bytmek, genilemek enlighten -- aydnlatmak (the Enlightenment = Aydnlanma a) enlist -- askere almak, kendi kadrosuna/davasna katmak enmity -- dmanlk, di bileme enormous -- kocaman, ok byk enslave -- kle yapmak, kleletirmek ensure (make sure) -- olmasn salamak entail -- ardndan getirmek (= neden olmak) entangle -- karmakark dolak hale getirmek entente -- andlama, itilaf

evidence -- kantlar evil -- er, kt, ktlk, eytani ktlk evocation -- hatrlatma, artrma, akla getirme evolve -- evrilmek, evrimlemek (isim: evolution) exaggerate -- abartmak (isim: exaggeration) exalt -- ykseltmek/yceltmek, gklere karmak exasperate -- sabrn tarmak (exasperation = sabr tamlk) excavate -- kaz yapmak (excavation = kaz) excerpt -- bir kitap vb'den alnt yaplan kk blm excessive -- ar; (fiil: exceed) exchequer -- devlet hazinesi (the Chancellor of the Excheqyer = Maliye Bakan) exclude -- dnda brakmak, ekarte etmek (isim: exclusion. tersi include, inclusion) exclusive -- 1. zel; 2. sekin ve/ya yelikle girilen ("etrafn cm, ayrn mn") (rnek: exclusive interview = yalnz bizin gazete veya dergiye verilmi olan bir grme) excrutiating -- inanlmaz derecede ac veren execute -- 1. yapmak, yerine getirmek, ifa etmek; 2. idam etmek execution -- 1. ifa, icra; 2. idam executioner -- cellat executive -- 1. yrtmeye ilikin, icrai; 2. ynetici exempt -- muaf; katkda bulunma veya yerine getirme sorumluluu olmayan exile -- 1. srgne gndermek; 2. srgn (kii) 3. srgn yeri exhaustion -- ar yorgunluk, tkenmilik (sfat: exhausted, exhausting) exhaustive -- son derece ayrntl, deinmedik/aratrmadk yer brakmayan exhibit -- sergilemek, gstermek (isim: exhibition -- sergileme, sergi) exhilarate -- keyif ve ne'e vermek, ruhunu amak exotic -- pek rastlanmayan, garip, ilgin, "Uzak Dou'dan" expand -- genilemek veya geniletmek (isim: expansion) expedition -- yolculuk; sefer, kk lekli askeri sefer expel -- kovmak (rnein okuldan, veya dman) (isim: expulsion)

enterprise -- giriim, teebbs (iktisat) (entrepreneur = mteebbis, giriimci) entertain -- 1. elendirmek; 2. konuk arlamak enthrone -- tahta oturtmak, ta giydirmek (tersi: dethrone) enthusiasm -- evk, istek, heves, fevkalade scak bakma entice -- cezbetmek, tatllkla ayartmak entitle -- hakve yetki vermek (entitled to do sth = bir eyi yapmaya yetkili entreat -- yalvarmak, srarla rica etmek entrench -- siper kazarak yerlemek

expire -- sresi dolmak, mddeti dolmak explicit -- ak, izaha gerek gstermeyen (tersi: implicit: ima edilen veya ima yoluyla) exploration -- dolama ve keif, inceleme gezisi (fiil: to explore) explorer -- kaif, seyyah express -- ifade etmek exquisite -- enfes, pek latif, fevkalade ince ve zarif extemporaneous -- irticalen, hazrlksz extensive -- geni lekte, kapsaml exterminate -- tamamen imha etmek, kkn kazmak extinct -- soyu tkenmi, yaayan rnei kalmam extinguish -- sndrmek (atei, alevleri veya mecazi) extract -- seerek/zmleyerek ayrp karmak extravagant -- msrif, atafatl (isim: extravagance) extremely -- fevkalade ok, ar derecede evaluate -- deer bimek exultance -- ok byk sevin ve iftihar

SZCK LSTES ANASAYFA

F--K S--Z

L--R

. DESTEK SET ANASAYFAYA DN .

You might also like