You are on page 1of 196

Charles Dickens - Byk Umutlar Byk Umutlar Babamn soyad Pirripti, benim adm da Phillip olduundan ocukluumda bu iki

ad bir trl bir arada syleyemezdim. Sedece "Pip" diyebiliyordum. Bylece adm "Pip" olarak kalm. Herks de beni "Pip" diye tanm. Soyadmzn Pirrip olduunu, babamn mezartandan reniyoruz. Bir de kyde evli olan ablam Joe Gargery yle syler. Babamla annemin ne fotoraflarn ne de kendilerini grmediim iin (o zamanlar henz fotoraf filan yokmu) onlar gzmn nnde canlandrdm zaman zihnimde beliren, mantksz hayallere beni onlarn mezar-talar kaptrmt. Babamn mezartann stndeki harflerden anladm kadaryla onun kaln yapl, tknaz, esmer bir adam olduuna dair garip bir inanca kaplmtm. "Yukardakinin ei Georgiana" diye geen yaznn karakterinden de annemin illi, marazl bir kadn olduu gibi ocuka bir dnce dourmutu bende. Mezarlarnn yanbanda dzgn bir ekilde dizili duran, herbiri er kar uzunluunda olan o be tane kk ta kutu ise benim kafamda bsbtn baka hayaller canlandrrd. Btn insanlann yaayabilmek iin giritikleri o yaam kavgasndan erken ayrlm olan be kk erkek kardeimin kutsal antyd bu talar. Ben, bu kardelerimin hepsinin srtst, ellerini ceplerinden hi karmam olduklarna, btn kalbimle inanrdm. Nedenini imdi bile bilmiyorum. Yaadmz yer, bir rmak boyunda, bataklk bir yerde kurulmutu. Denizden yirmi, otuz mil kadar uzaklktaydk. Hayatmdaki ilk izlenimlerim, kendi kiiliime dair canl ve geni bir anlaya eritiim gn, hl, dnm gibi aklmdadr. Souk bir akam zeriydi; dikenlere brnm ssz, bakmsz yerin kilise avlusundaki mezarlk olduunu anladm. "Bu kyde oturanlardan Philipp Pirrip ve yukarda ad geenin kans Georgiana"nm lm olup mezarlkta gml olduklarn, "ve yukarda ad geenlerin ocuklan olan Alexander, Bartholomew, Abraham, Tabias ve Roger'in de bu mezarlkta gmlm olduklarn anlam oldum. Mezarln gerisinde uzanan, setler, kprler, tepeciklerle, tepelerin stnde otlayan sr srleriyle beneklenen bu alak, karanlk dzln bir bataklk ve batakln tesindeki o kuruni alak izginin bir rmak esen deli rzgrlara maarahk eden o vahi, korkun uzakln ise deniz olduunun farkna vardm. Btn bunlardan korkmaya balad iin gzlerine ya gelen, tiril-tiril titreyen bu kk ocuk Pip'tir. Kilise tarafndaki mezarlarn arasndan bir adam frlam ve "Kapa eneni!" diye barmt. "Kes sesini, yoksa ktr ktr keserim seni!" Bacann birinde kocaman bir demir paras paavralarla sarl olan korkun bir adamd bu! Ayakkablar param-para olmu, apkasz bana eski psk bir bez sarmt. liklerine kadar srlsklam slanm, batan aa amurlara bulanm, talardan, kayalardan bacaklar yara-bere iinde kalm, drt bir yanna dikenler yapm, srtn-dakiler al rpya taklmaktan para para olmu olan bir adam... Souktan titreyerek topallaya topallaya yryen, gzlerini devire devire homurdanp, souktan dileri birbirine arpyordu adamn.

enemi tutup yzm yle bir kaldrnca dehet iinde kaldm: "N'olur kesmeyin beni, efendim! N'olur" diye yalvardm. "Adn ne senin? Haydi syle!" dedi adam. "Pip, efendim" diye cevapladm. Byk Umutlar Adam yzme dik dik bakarak: "Ne dedin?" diye sordu. "unu doru syle!" "Pip, efendim. Pip." "Evin nerede senin? Gster bakalm!" Irmak boyundaki dzlkte kurulmu olan ky iaret ettim. Kiliseden bir miktar kadar tede, tepeleri rzgrdan kopmu kzlaalarn arasndayd kymz. Bana yle bir dik dik bakt, sonra beni tutup tepesi st evirip ceplerimi boaltt. Ceplerimden bir para ekmek boald sadece yere. Gzlerimin nnde kilise gene yerli yerine gelince (beni yle aniden tersine dimdik evirince kiliseyi de tepe taklak ettirmiti adeta, kilise kulesini bir an ayaklarmn dibinde grmtm) kilise yeni batan karmda dorulunca, yksek bir mezartann stne oturmu, tir tir titriyordum. Adam cebimden ald ekmei, ktlktan kmasna mideye indiriyordu. Bir yandan azn yalyor, bir yandan da hem kfrediyor, hem de "Amma tombul yanaklarn var be!" diye syleniyordu. Geri o srada yama gre elimsiz, kuvvetsizdim ama, yanaklarm tombulmu demek! Adam ban rktc bir ekilde sallayarak: "Allah canm alsn ki yiyesim geliyor yanaklarm!" diye sylendi. "yle apur upur iyi yenir, vallahi!" "nallah byle bir ey yapmazsn" diye iten gelen dileimi ciddi ciddi kendisine syledim. Ve oturmu olduum mezartana sk sk sarldm... hem dmemeye, hem de alamamaya alyordum. "Bak bakaym bana! Annen nerde senin?" dedi adam. "urada ilerde efendim!" dedim. Adam balad komaya. Biraz kotuktan sonra durup arkasna bakt. O zaman ekinerek: "te surda," diye aklamaya altm. "Annemin ad Georgiana, ite, oradaki." Adam, dnp yanma geldi. "Annenin yannda yatan da baban m?" "Evet, efendim. O da babamdr. Bu kyde oturuyor" dedim. "Hm, demek yle..." diye dalgn dalgn sylendi. Sonra sordu: "imdi seni brakrsam kimin yanna gideceksin? Ama, sa brakaca-_ ma henz daha bir karar vermedim. Ama eer brakrsam, nereye gideceksin imdi?" "Ablamn yanna giderim. Bayan Joe Gargery, demirci Joe Gar-gery'nin kars, efendim." "Demirci ha?" diyerek ayana doru bakt adam. nce bacana, sonra bana birka defa kt kt baktktan sonra stnde c.urdugum mezar tana adamakll sokuldu, beni iki kolumdan yakalayp arkaya doru yatrabildii kadar yatrd. Gzlerini olanca kuvvetiyle gzlerime dikti. Benim gzlerim de aresiz, rkek, onun gzlerine aklp kalmt. Adam: "Sen bana iyice bir bak bakalm. Seni sa brakacak mym, yoksa brakmayacak mym, asl sorun bu. Eyenin ne olduunu bilir misin sen?" dedi.

"Evet efendim." "Peki yemek nedir, bilir misin? "Evet, efendim." Her sorudan sonra iime daha ok bir aresizlik ve tehlike iinde olduum hissini uyandrmak iin beni iyice arkaya yatnyordu. "Bana bir eye bulup getireceksin" dedi ve iyice yatrd beni yere "Yiyecek bir eyler getireceksin," dedi. "Yoksa yreinle cierini deerim senin, anladn m?" dm kopmutu. yle de bam dnyordu ki ona smsk sarlarak, "Ltfen beni ayaa kaldrn, yoksa iim dma kacak," dedim. Bunu syleyince, bu kez beni ters evirdi. Karmdaki kilise adeta takla att. Sonra kollarmdan smsk tutup tan stnde dorulttu, Byk Umutlar korkun konumasna devam etti: "Sen imdi yarn sabah erkenden bana bir eye ile biraz yiyecek getireceksin. Hepsini birden alp u karki harabeye getireceksin. Bu dediklerimi yaparsan ve kimselere benim hakkmda bir ey sylemezsen, baka hi kimseyi grdn kimseye belli etmez, sesini karmazsan, seni affedebilirim. Eer yapamazsan dediklerimi, ya da u szlerimden dar karsan, o zaman yreinle cierini deip kebap yapp yerim. Sakn beni yalnz zannetme, iin asl yle deil. Benimle birlikte gizli birisi var ki, ben onun yannda melek gibi kahrm.Benim bu szlerimi duyuyor imdi. Senin gibi ocuklarn yreini, cierini deip karmakta stne yoktur. Ondan saklanmaya almak da bounadr. stediin kadar kapn kilitle, scack yatana gir yat; hatt istersen yorgan bana ek... Tehlikeyi atlattm, artk kurtuldum sanrsn, ama bo! O yavaa srne srne gelir, seni bulur deiverir karnn. Hatta u srada bile sana dokunmasn diye ben raz ettim onu, hem de zorla. Onu senden uzak tutmak iin neler ekiyorum. Anlyorsun beni deil mi? Ne diyorsun imdi sen?" Ne diyebilirdim ki, istedii eyeyi, toparlayabildiim kadar yiyecei alarak ertesi sabah erkenden, harabeye getirip ona vereceimi syledim. "Szmde durmazsam, Allah canm alsn" diye yemin etmemi istedi. Bylece yemin ettim. Bunun zerine beni tatan aa indirdi. "Sakn yapacan ileri unutaym deme," diye tembih etti. "Dediklerimi sakn aklndan karma. Hadi imdi, ko git bakalm" dedi. Adam gzlerini etrafndaki o souk, bataklklarda gezdirerek: "Ne gzel bir gece!" diye sylendi. "Kurbaa olmak varm bu bataklkta... ya da slk!" Titreyen vcudunu iki koluyla, kendi kendini dalp gitmekten korur gibi sararak, topallaya topallaya, kilisenin duvarna doru yrd. Yeil tmsekleri brm olan ptrdakl, dikenli allarn, fundalarn arasndan, dikenleri sakna sakna yrd. Mezarlardaki ller de yattiklan yerden yavaa dorularak onun bacan tutup ekivermek iin uzanyorlar gibi geldi bana. Adam dikenlere deil de, onlarn ellerine taklmamak iin yk sakna iakna yrm gibi grnd benim ocuk gzlerime. Kilisenin duvarna vard zaman bacaklar tutuk, arhym gibi bir hareketle te yana atlad, bana bakmak iin geriye dnd. Onun dndn grnce hemen eve doru ynelip btn kuvvetimle komaya

baladm. Biraz sonra tekrar dnp baktm. Adam rmaa doru gidiyordu. Kendi kendini hl kollaryla sarmt, yamurdan sular kabard, ya da gelgit dalgalan bast zaman insanlar yryebilsin diye batakln stne serpitirilmi kocaman talarn birinden dierine atlaya atlaya yryordu. Bataklklar ufukla ayn ynde uzanan bir uzun, siyah izgi halindeydi. Irmak da batakla benzer bir uzun izgiydi ama, onun kadar geni ve o kadar kara grnmyordu. Gkyz karmak izgilerin birbirine karmasndan ibaret bir tablo gibiydi. Btn bu manzara iinde rmak kysnda, dikine duran yalnz iki ey var gibiydi ki: Biri gemicilere yol gsteren deniz feneriydi (direk stne dikilmi fy andran, yakndan pek irkin olan bir ey). Dier dik duran ey ise bir eski daraac idi. zerindeki zincirlere bir zamanlar bir korsan balam olduklarn duymutum. Adam aksak admlarla bu daraacna doru ilerliyordu imdi. Eski alardaki o korsan yeniden dirilmi de kendini gene zincirlere balamaya gidiyormu gibiydi. Bu dnce aklma gelince dehet verdi bana. Yaknlardaki srlarn da balann kaldrarak ona baktklann grdm, acaba onlar da ayn eyi mi dnyorlar diye merak ettim. Giden adamn bahsettii o korkun gizli adam grebilir miyim diye etrafma gz gezdirdimse de hibir belirtisine rastlamadm. Ama, iime bir korku salmt. Eve vanncaya kadar hi durmamacasna kotum. ok korkmutum. Byk Umutlar Bayan Joe Gargery (ablam), benden en az yirmi ya kadar daha bykt, beni kendi ellerinde bytm olduu iin hem kendi gznde, hem de komularn gznde ok saygnlk kazanmt. Ben kkken bu "ellerinde bytme" tabirinin ne olduunu pek anlayamazdm. Ablamn ellerinin ar ve sert olduunu, benim kadar kendi kocasnn-da bu elleri hissettiini bildiimden, ikimizin de ablamn ellerinde bytlm olduumuzu zannederdim. yle pek fazla gzel bir kadn deildi ablam. Joe Gargery'yle evlenmesini kendi eliyle salam olduunu sanyordum. Joe sansn bir adamd. Dzgn tenli ehresinin iki yanna doru den sar salar vard. Gzleri uuk bir mavi renkteydi, sanki kendi aklaryla karmt gzlerinin rengi. Yumuak bal, iyi huylu, uyumlu, biraz saf ve ok sempatik bir insand. Hem Herkl gibi kuvvetli, hem de safcayd. Ablam kara gzl ve kara salyd. Cildi ylesine kpkrmzyd ki, bazen kendi kendime, acaba ykanrken sabun yerine baka bir ey mi kullanmal diye dnrdm. Uzun boylu, iri kemikliydi, zerinde daima kaba bezden bir nlk bulundururdu. nlnn st ksm ise, hep dikiineleri, toplu ineler saplanm olduu iin adeta drt keli bir zrh gibi grnrd. Ablam hep bu nlkle dolamasndan kendine byk bir vnme pay karr, kocasn da knard. Ama bana kalrsa bu nl hi giymese daha iyi olurdu. Ama mutlaka giyecekse.her gn karmasna bir engel yoktu. Ablamn kocas Joe'nun demirci dkkn evimizin hemen yanndayd. Evimiz de, dier evlerin pek ou gibi tahtadand. O akam koa koa eve dndmde demirci dkkn kapanmt. Joe tek bana mutfakta oturmaktayd. Joe ile ben dert orta olduumuz iin srlarmz aardk birbirimize. Kapnn mandalm kaldrp bam ieri sokar sokmaz, kapnn

karsnda ocak kesinde oturmakta olan Joe'nun baklaryla karlatm. eri girer girmez, hemen bana bir srnn syledi Joe. "Ablan defalarca kp seni arad, Pip'ciim. imdi de darda, yine seni aryor." "Ya, yle mi?" dedim. "Evet. Hem de iin kt yan elinde bir kaa var" dedi. Bu haberi alnca, yeleimin tel dmelerini parmaklarmn arasnda bkp durarak gzlerimi ocaktaki atee diktim. ime bir arlk kmt. "Kaa" dediimiz ey, mum ulu bir kam parasyd, benim vcudumu gdklya gdklya ypranmt, cilal gibi olmutu. Joe: "Yerinde duramyor" diye anlatyordu. "Sonunda kaay kapt gibi dar frlad, fkeyle. Byle oldu ite." Ocan nndeki parmakln arasndan bir masayla atei kartrarak, gzlerini atee dikti. "Rzgr gibi kt darya" dedi. "ok oldu mu dar kal?" diye sordum. Joe bana hep, iri yapl bir cins ocukmu gibi gelirdi. Onu kendimle bir tutardm. Joe ban kaldrp duralad. Felemenk ii saate bakarak: "Bu son gidii be dakika oluyor, Pip'ciim," dedi. Sonra, "Geliyor" diye haykrd. "Ko kapnn ardna, ahbap, keye saklan." Onun dediini yaptm. Ablam kapy ardna kadar ap da arkasnda bir eyler olduunu farkedince hemen kaay ortaya kard. Sonunda da beni tuttuu gibi Joe'dan yana frlatt. Kocasna kar bir koz olarak ok kullanrd beni. Joe ise beni yakalaynca hemen ocan kesine sktrd, o uzun, iri bacaklarn nme siper gibi ekti. Ablam ayaklaryla yere vurarak: "Nerelerdeydin, sen bakaym, ocuk?" diye haykryordu. "Nerelerde srttn, beni korkudan, meraktan atlatacaksn sonunda. Syle hemen, yoksa bir deil, elli tane Pip olsan, bir deil, elli tane Gargery'nin elinden eker alrm seni!" Kedeki sandalyeye oturmu yal gzlerimi outurarak: "Mezarlktaydm," diye hkrdm. Ablam: "Mezarlktaym!" diye sylendi. "Ben olmasaydm sen Byk Umutlar oktan mezarl boylamtn, hem de kazk akmtn oraya. Kim bytt seni ha?" "Sen byttn" dedim. Ablam: "Neden uratm seninle sanki?" diye bard. Ben gene hkrarak, "Bilmem!" dedim. Ablam: "Asl bilmeyen benim!" diye haykrd. "imdiki aklm olsa yapar mydm hi? Sen dodun doal u nmdeki nl birgn olsun karamadm stmden. Gargery olacak bir demirci parasnn kars olmak yetmezmi gibi, bir de sana analk ettim!.." Ben hl zgn zgn atee bakyordum ama, dncelerim dalmt. Bataklklardaki baca demirli kakn, bahsettii o esrarl yaratk, eye, yiyecek meselesi, kendi barndm evde hrszlk etmek zere vermi olduum yemin sanki atelerin iinden ykselerek kafam sarmt. Ablam kaay yerine koyarak, "Hh!" diye burun kvrd. "Me-zarlkm! Siz ikiniz de, o mezarl ne kadar ansanz yeridir!"

Oysa ikimizden birisi o mezarln adn hi anmamt ama... Ablam: "kiniz bir olup beni gndereceksiniz o mezarla yaknda," diye sylendi. "Bensiz ne yapabileceinizi grmek isterdim dorusu!" Biraz sonra ablam sofra hazrlna balamt. Joe bacaklarnn arasndan bana doru yle bir bakt. Sanki, ablamn szn ettii artlar altnda neye benzeyeceimizi gznde canlandrmak istiyordu. Sonra, byle zamanlarda adeti olduu zere, u sapsar, kvr kvr salaryla akaklarndaki sakalnn sa tarafn elleyerek karsnn hareketlerini gzleriyle izlemeye balad. Ablamn ekmek kesip ya srmekte pek ustaca bir teknii vard ki, hi beenmezdi. nce, sol eliyle bir ekmei nlnn st trafna smsk bastnrd (bazen bu nle batrm olduu bir toplu ine, diki inesi ekmee girerdi, oradan da azmza tabii ki). Sonra bir bakla biraz tereya alarak, bir eczac tavryla sanki ila kartrp macun yaparm gibi bir ustalkla, ban iki yann da kullanarak, somunun zerine gzelce srerdi. Daha sonra ba somunun kenannda yle bir silip temizleyerek kaln bir dilimi testereyle keser gibi keserdi. Dilimi ayrmadan bu dilimi ikiye blerdi. Dilimin bir yans Joe'nun payna derdi, dieri de bana. Bu akam karnm ok a olduu halde payma den ekmei yemeye bir trl cesaret edemedim. Bataklktaki o korkun dostumla onun kendinden de korkun olan orta iin yedekte biraz yemeim bulunmas gerektiini dnyordum. Ablamn elinin pek sk olduunu, mutfakla kilerde yapacam kt niyetli aratrmalarn belki de hibir sonu vermeyeceini biliyordum. Onun iin, kendi tereyal ekmek dilimimi pantolonumun cebine atp saklamaya karar vermitim. Bu amaca erimek iin gsterilmesi gereken abann ne kadar byk olduunu az sonra anladm. Yksek bir damdan atlamaya, derin sulara kendimi brakmaya karar vermekle birdi bu! Hibir eyin farknda olmayan Joe ise, ii bsbtn gletiriyordu. Dediim gibi, dert orta olduumuz iin, kafadarlmz belli etmek zere her akam dilimlerimizi nasl srdmza bakmay adet edinmitik. Hi sesimizi karmadan arasra dilimlerimizi birbirimize gsterir, birbirimizden hz alarak bsbtn gayrete gelirdik. Bu akam da Joe abucak klen dilimini bana gstererek birka defa beni her akamki dosta yarmamza davet etti, ama her seferinde beni bir dizimde sar ay bardam, br dizimde el srlmemi ekmeimle oturur gryordu. Sonunda tasarmn artk mutlaka bir sonuca balanmasnn gerektiini dndm. Joe'nun bana bakp ban evirdii bir andan yararlanarak tereyal ekmeimi hemen pantolonumun cebine attm. Joe benim itahszlma sklmt herhalde. Kendi ekmeini dalgn dalgn yle bir diledi ama, onun da itah kamt galiba. Lokmay aznda her zamankinden ok inedi, inedi, sonunda hap gibi Byk Umutlar yutuverdi; Bir lokma daha srmak zereydi... tam iyice dilemek iin ban yle yana evirmiti ki, gzleri bana takld, benim ekmeimin yok olduunu grd.

Tam ekmeini srmak zereyken byle merakla, tasayla durup gzlerini aarak bana bak ablamn gznden kamad. Elindeki ay bardan hemen masann stne brakarak sert bir tavrla: "Ne oldu gene?" diye sordu. Joe ban bana doru gayet ciddi bir ekilde, t verircesine sallayarak: "Bana bak, ahbap, Pip'iim, iki gzm!" diye mrldand. "Piman olursun sonra. Tkanp kalrsn bak!" inemeden yutuverdin kocaman lokmay." Ablam bu kez daha sert: "Ne oldu gene diyorum size?" diye sordu. Dehet iinde kalm olan Joe: "Pip'iim, yle bir ksrp de bir ksmn geri getirebilirsen iyi olur," dedi. "Evet yemein bir terbiyesi var ama, salk meselesi daha nemlidir." Ablamn akl bandan gider gibi olmutu. Lafn dihletemeyince Joe'nun stne atld gibi sakallarndan tutarak kafasn arkadaki duvara birka kere arpt. Ben, kemde oturmu, sulu sulu onlara bakyordum. Soluk solua kalm olan ablam: "imdi artk sylersin ortada neler dndn, seni akr gzl koca domuz seni!" diye bard. Joe aresiz baklarla karsna bakt; sonra, ne yapacan bilememi gibi, ekmeini srarak bana bakt. Lokmasn azna atarak odada ikimiz yapayalnzmz gibi, ciddi ciddi konutu: "Pip'iim, iki gzm, bilirsin ki ben senin dostunum, senin srrn dnyada ele vermem. Ama..." Sandalyesinin ayan yere srterek bir yere, bir bana bakt. "O ne grlmedik yutu yle!" Ablam: "inemeden yuttu yemeini, yle mi?" diye bard. Joe karsna deil de hl bana bakarak: "Bak, ahbap, senin yandayken ben de inemeden yutardm yemeimi," dedi. Kendi lokmas ise hl azndayd. "ocukluumda ok grdm inemeden yutanlar, ama seninle boy lebilecek kimse grmedim dorusu! Pip'i-im, sa kaldna kret sen!" Ablam zerime atlad gibi samdan tutup kaldrd. "Gel de ila i" dedi, baka bir ey sylemedi ama, bu szler ne korkuntu! O gnlerde kendini bilmez bir tp canavar zift gibi bir eyi ila diye ortaya karmt. Ablam da bu suyun, tad ne kadar ktyse o kadar ifal olduuna inand iin dolaptan eksik etmezdi. imdi de, ben rahat edeyim diye olsa gerek, kafam koltuunun altna sktrarak boazmdan aa belki de bir litre zifti boaltt. Zavall Joe'ya da yarm litre imek dt. nk ablam onun "zerine bir haller gelmi" olduunu sylyordu. Tecrbeme dayanarak syleyebilirim ki, ila imeden nce gelmediyse bile ilac itikten sonra Joe'nun zerine "bir haller" mutlaka gelmitir! Bir erkein, ya da bir ocuun vicdan tarafndan sulandrlmas korkun bir eydir. Ama, insann vicdannda tad gizli ykle pantolon cebinde tad gizli yk birleince ekilen ac ok ardr. Hrszlk yapmak zorunda kalm olduumu bilmenin verdii sululuk duygusuyla bir elimi hep dardan ekmeimin stnde tutmak zorunluluu beni nerdeyse deliye eviriyordu. Sonra, bataklktan bu tarafa doru esen rzgrlar ocaktaki korlar parlatp alevlendirdike danda o baca demirli adamn sesini duyar gibi oluyordum. Bu ses ertesi sabaha kadar a gezemeyeceini, mutlaka bu

gece yemek istediini sylyordu sanki. Bazen de iime bir korku doluyordu: Ya ellerini benim yreimle cierlerime daldrmak iin o kadar sabrszlanan o teki adam baskn karsa? Ya da saati anr da yanna kadar beklemeden yreimle cierime hemen bu gece sahip kmaya kalkrsa? Hani dehetten insann tyleri sahiden diken diByk Umutlar ken olursa o gece benim tylerim dikenlemitir herhalde.Ama kimbi-lir, belki de kimsenin tyleri diken diken olmaz aslnda! Ylba ncesi olduu iin ertesi gne hazrlanan tatly saat yediden sekize kadar bakr bir denekle kantrma ii bana kalmt. Ama bu ii yaparken ekmeimin pantolonunun cebinden dmemesine imkn yoktu. Neyse ki, bir ara svmak frsatn buldum da vicdan ykmn bir ksmn bylece, at arasndaki odamda brakabildim. Tatlnn kantnlma ii bittikten sonra, gidip yatmadan nce ocak kesinde son bir defa srtm styordum ki anszn: "Ay! Joe!" dedim. "Top sesi miydi o?" Joe: "Evet," dedi. "Hapishaneden yine birisi kat, herhalde!" "Ne demek bu, Joe?" diye sordum. "Kat, demek, kat!" Ablam ban dikiine emiti. Kardan karya, azm ap kapayarak, sesimi karmadan Joe'ya sordum: "Hapis nedir?" Jo da ayn ekilde azn ap kapayarak yle uzun bir cevap verdi ki, ben sadece "Pip" kelimesini anlayabildim. Sonra Joe yksek sesle anlatt: "Dn gece de bir mahkum kam, akam topundan sonra. Toplar atp haber verdiler. Baksana imdi de bir baka firar haber veriyorlar. "Topu kim atyor?" Ablam iinden ban kaldrp atk kala bana bakarak: "u olandan da!" diye lafa kant. "Soru makinesi sanki! Soru sorma, yalan syletme bana!" Bunun zerine Joe azn iyice aarak bana sessizce bir ey sylemeye alt ama, hibir ey anlamadm iin tamamen merakm tr-plemi oldu. Son bir areye ba vurdum: "Abla, ne olur syleyiver u toplar neden atlyor?" Ablam: "Allah senin iyiliini versin iyi mi, ocuk!" diye bard ama sesi bana bu sylediinin tam tersini dilediini belli ediyordu. "Mahkumlar gemisinden, mahkumlar!" dedi. Ben Joe'dan yana bakarak: "Ha! Mahkumlar," diye sylendim. Joe: "Ben sylemitim sana" gibilerden dargn dargn yzme bakt. Ben: "Kusura bakmayn ama, mahkumlar gemisi ne demektir?" diye sordum bu kez. Ablam: "Al sana, bu velet byledir ite!" dedi. "Sorusunun bir tekine cevap vermeye gelmez, hemen on tane daha sorar! O dediimiz bir eit yzen zindan demektir, bataklklarn gerisinde demir atp beklerler'" dedi. Gece yatmaya karken elime bir mum filan vermek ablamn adeti deildi. O gece de iin iin titreyerek, karanlkta yukar karken mahkum gemilerinin byle bizim oralarda demirlemelerinin bir bakma ne byk

kolaylk olduunu dnyordum. Bu gece hrszla balayacam iin benim de eninde sonunda gideceim yer herhalde bir "mahkumlar gemisi" olacakt. O gece gzme uyku girmedi. Birazck dalar gibi olduum zamanlarda gemilere, korsanlara, rmaklara dair kbuslar gryordum. Ama, zaten uyumaktan korkuyordum. Sabah daha gn doarken kileri soymam gerektii hi aklmdan kmyordu. Bu ii gece yapmak mmkn deildi, k yakmak gerekiyordu. Sabaha kar, kck penceremin dndaki o kapkara matem rts gm ipliklerle ilenmeye balar balamaz yataktan kalkp aaya indim. Sanki merdivenin her gcrts, "Hrsz var! Kalk, Joe!" diye haykryordu. Kiler, mevsim gereince, her zamankinden daha zengindi. Hi vakit geirmeden biraz ekmek, biraz peynir kabuu, biraz da ceviz iiyle zm ardm. Bunlar bir akam nceki ekmekle birlikte bir peeteye baladm. Konyak iesinden de, cebimdeki bir ieye birazck boaltByk Umutlar tim. Sonra eksildii belli olmasn diye, konyaa dolaptaki bir testiden su kartrdm. Son olarak da stnde azck eti olan bir kemikle yu-varlack, iyice kabarm mis gibi bir etli sahan pidesi aldm. Bu sonuncusu yksek bir rafn kesinde kapakl bir tabak iinde durduundan, herhalde bugn yarn ortaya kmayacaktr diye dndm. Mutfakla dkkn arasnda bir kap vard. Buradan geerek Joe'nun takmlar arasndan bir eye aldm. Sonra kaplar gene bulduum gibi brakarak yan kapdan dar ktm, sisler iinde uzanan bataklklara doru hzla ilerledim. Sisli ve nemli bir hava vard darda. Havadaki nem, sanki eytann gzyalanym gibi geliyordu bana. imdi de, seyrek otlarn, plak tmseklerin, aalarn zerinde, daldan dala, yapraktan yapraa bocalayan rmceklerin alanym gibi salkm salkm grnyordu gzme. Sis yle youndu ki, yol zerinde bizim ky gsteren diree akl levhay ancak dibine varnca seebildim. Bataklklara varnca sis daha da younlar gibi oldu. Sanki kml-tsz duran bendim, etraftaki eyler deil. Koan da ben deildim de etrafmdaki eyler son hzla zerime yrmekteydiler sanki. Anszn inekler, kzler bitiveriyordu nmde. Burunlarndan buhar tte tte, gzlerini devirip yzme bakyorlard. Ormana yaklamaktaydm, ama ne kadar hzl koarsam koaym, ayaklarm bir trl snmyordu. Harabenin yolunu biliyordum, bir pazar gn Joe'yla oraya gitmitik. Joe da byyp ona rak olduumda buraya gelip nasl gzel vakitler geireceimizi, ne enlikler yapacamz anlatmt. imdi harabeye ok yakn olduunu bildiim bir hendei tam atlam, hendein gerisindeki yamac tam trmanmtm ki, karmda yerde oturan bir adam grdm. Srt bana dnkt. Kollarn kavuturmu, uyuklar gibi ba durup durup nne dyordu. Gidip yavaa elimi omzuna dokundurdum. Adam hemen yerinden frlad, ama bir bakasyd bu, dnk adam deildi. Ama bu adamn da srtnda tpk yle kaba saba bir giysi vard, ayanda da yle koca bir demir. Bu da

topallyor, souktan bouklam bir sesle konuuyordu, tpatp dierine benziyordu. Ancak yz bakayd, banda da geni kenarl, yass tepeli bir apka vard. Btn bunlar gz ap kapayncaya kadar grdm, nk adam hemen bir kfr savurarak bana bir yumruk att. Ama, yumruu bana gelmedii gibi nerdeyse dengesi bozulup kendisi yere kapaklanyordu. Sonra topallayarak, koa koa sislerin arasna kart, gzden kayboldu. Yreim azma gelerek, "o esrarengiz yaratk bu herhalde!" diye dndm. Sonra harabeye ulatm. Bir gn nceki adam gene kollarn kendine sarm, aksak admlarla bir aa, bir yukar dolaarak beni bekliyordu. ok m olduu belliydi. Karnnn al da gznn bakndan anlalyordu. Bu kez cebimdekileri almak iin tepe taklak etmedi beni. Ben de getirdiklerimi nne koydum. "Bu iedeki nedir, evlat?" diye sordu. "Konyak" diye cevap vredim. Ceviz iiyle zm elinden kapan varmcasna byk bir hzla mideye indirmeye balamt bile. Ama biraz ara vererek konya iti. ylesine titriyordu ki, ieyi azna koyduu zaman birbirine arpan dilerinin arasnda cam nasl krlmad, ona atm. "Sende stma var galiba" dedim. "Bana da yle geliyor" dedi. "Stmalktr buralar," dedim. "Bataklarn arasnda yatp kalmsn, stma yuvasdr bunlar. Romatizma da yapar." Bu hastalklar yakama yapmadan nce u kahvaltm bitireyim" dedi. "Zaten u yukanki daraacnda aslacam bilsem gene kahvalByk Umutlar timi ederim de yle giderim. Stmayla da yar kazanacam ben, greceksin!" Getirdiklerimin hepsini birden attryordu adeta. Bir yandan da, kukulu gzlerle, evresindeki sislere doru gz atp duruyordu. Arada bir durup etraf dinliyordu. Herhangi bir ses duysa, ya da ona ses duymu gibi gelse iddetle irkiliyordu. Anszn: "Yanl bir hareket yapmadn deil mi? Yannda kimseyi getirmediini umarm," dedi. "Yok efendim. Yemin ederim!" "Kimseye haber bile vermedin ya?" "Hayr, asla!" "Pekl, inandm sana!" dedi. "Zaten bu krpe yanda benim gibi bir sefile tuzak kurarsan eer ne olur sonra... peinde bir sr kpek kovalayan, ecel teri dken benim gibi bir sefil!" inde saat ark gibi bir ark varm da tkrdyormu, saat ban vurmaya hazrlanyormu gibi, boaznda bir ses koptu, o kaba ceketinin yeniyle gzlerini sildi. Onun bu zavall hali iime dokunmutu. O srada etli pideyi yemekte olduunu grerek: "Afiyet olsun," dedim. "Bir ey mi syledin?" "Afiyet olsun, dedim." "Saol, getirdiklerin ok gzel." Kpeimizi ok seyretmitim yemek yerken. Bu adamn yemek yiyiyle kpein yiyii arasnda ak bir benzerlik vard. O da ani, sert sert srarak yiyordu yemeini, tpk kpek gibi. Her lokmay o da hemencecik yalayp

yutuveriyordu. Yemek yerken ba nne eikken sanki dardan biri gelip nndekini kapacakm gibi hep yan gzle iki yanna bakp duruyordu. Bir sre sustuktan sonra: "Galiba ona hibir ey kalmayacak," dedim. "Baka eyler getirmeme de imkn yok." "Ona kalmayacak ne demek? Kime kalmayacak?" "Szn ettiin biri daha vard ya. Seninle birlikte olan." Adam iin iin, bouk bir kahkahaya benzer bir ses kararak: "O mu? Elbette ya. Ama o yemek yemez." "Bana yemek yiyebilirmi gibi grnd," dedim. Adam pideyi yemekten vazgeerek gzlerini son derece byk bir dikkatle, aknlkla bana dikmiti. "Nerede grnd? Ne zaman?" "Biraz nce." "Nerede?" "urada" diyerek elimle iaret ettim. lerde onu uyuklarken grdm. nce sen sandm." Adam beni yakamdan kavrayarak yzme yle bir fena bakt ki, beni yeniden ldrmeye niyetliymi gibiydi. Tiril tiril titreyerek: "st ba senin gibiydi, hani, ama apka vard banda" diye anlattm. "Sonra... sonra..." Kabalk yapmamak iin byk g sarfediyordum: "Onun da senin gibi eyeye ihtiyac vard. Dn gece atlan toplan duymadn m sen?" Adam: "Topmu duyduklarm demek!" diye mrldand. "Nasl olur da anlamazsn, tuhaf ey!" dedim. "Biz evden duyduk. Bizim evimiz hem buradan uzakta, hem de ierideydik. Adam: "Sen bilmezsin," dedi. "Bu Allahn krnda, adam yorgunluktan can km, buz kesmi bir halde, bo mideyle gezerken kulaklar vn vn eder durur. Hep anlar alyormu, toplar atlyormu gibi gelir. Toplan duymak ne demek! Peinden gelen askerlerin, meale nda parlayan krmz ceketleriyle kendisini kuattklann gzyle grr gibi olur her an. Sanki askerler onun numarasn anrlar. Silah akrtlar olur. Eller yapr yakasna. Oysa, hibir ey yoktur etrafta! Dn gece bir deil, on blk asker grdm ben. Top seslerine gelince... daha biraz nce sisler dalgalanr gibi geldi top gmbrtsnden... Byk Umutlar Ama, sen bana u adam syle...Baka bir ey gzne arpt m, halinde tavnnda?" "Yz fena halde yaralyd" dedim. O elinin tersiyle sol yanana vurarak: "Bu yan m?" diye sordu. "Evet," dedim. "Nerede o?" diye kkreyerek elinde kalan birka lokma yiyecei koynuna sokuturdu. "Syle bana, ne yne gitti? Tilki peinde tazlar gibi gideceim peinden. u bacamdaki deminde Allah kahretsin! Ver u eyeyi bakalm! abuk ol, hadi!" Adam sisler iinde grdm yn iaret ettim. O, ban kaldnp bir an o yana bakt, sonra slak, san otlann arasna diz kerek ayan daki demiri deliler gibi trplemeye balad. Beni unutmu gibiydi. Yaral, kanl olan kendi bacan da unutmutu sanki. Onun bu fkeden kudurmu hali

karsnda benim de korkulann yeni batan canlanyordu. Zaten artk bir an nce eve dnmem de gerekti. Bunu kendisine syledim ama, oral bile olmaynca, en iyisi hemen svp gitmek diye dndm. O hl ban dizinin stne emi, ayandaki ba eyeleyip duruyor, bir yandan da hem bu demire, hem de kendi bacana lanetler savuruyordu. Mutfakta, beni yakalamak iin bekleyen bir polis bulacam dnyordum. Ancak, ortada bir polis olmad gibi, akam yaptm hrszlk da ortaya kmamt. Ablam, evi bayrama hazrlyordu. Joe da, ya evin tozundan kurtulmak iin, ya da ablam tarafndan dan -kanlmt. Ablam, o i g ierisinde bana dnerek: "Sen nerelerde kaldn aksi eytan?" dedi. Ona Noel sarklan dinlemeye gittiimi syledim. O da: "Demirci kans olmasaydm, kleler gibi byle her Allah'n gn nlm nmde gezmeseydim, belki ben de ark dinlemeye gidecek zaman bulurdum," diye sylendi. "Ben arklar severim. Onun iin de, gidip dinlemek bana ksmet olmaz." O gn noel yemei yiyecektik. Tuzda yatm domuz butuyla yeil sebzeler, bir de hindi dolmas. Bir gn nceden cevizli, zml bir tatl yaplmt, tatl da ateteydi. "Yapacak bunca i dururken sizin tknmanza gz yumamam," diyordu. "Bir de kahvalt bula alacak deilim bama!" Bylece bize gene birer dilim tereyal ekmek verdi. zr diler gibi tavrlarla dolaptan stle su alp itik. Bu arada ablam pencerelere temiz beyaz perdeler asyordu. Ocan stndeki eski rty alp yerine yeni bir ieklisini rtt. Sofann br yanndaki misafir odasnn da kapsn at. Ancak bayramdan bayrama alrd bu oda. Yln geri kalann da telli kttan resimli rtlerle brnm bir halde geirirdi. Ocan stnde duran, birbirinin ei, azlan iek sepetli, kara burunlu drt beyaz kpek biblosu bile bu telli ktlarn altnda kalrd. Pek temiz bir ev hanmyd ablam, ama temizlii pislikten daha rahatsz, daha sevimsiz hale getirmekte pek ustayd. "Temizlik Tann'ya yaklamaktr" diye bir sz vardr. Ablamn temizlikte ulat sonucu baz kimseler de dinde elde ederler. i bandan akn olduu iin ablam kiliseye ylesine gidiyordu; yani Joe ile ben gidiyorduk. kyafetiyle Joe gzel yapl, demirci ustas olduu belli olan bir demirci ustasyd. Bayramlk giysilerini giydii zaman ise anszn paraya konmu bir korkuluu andrrd. Bu sabah da keyifli bir Noel anlar alnp dururken zavallck, srtnda bayramlklar, yznde hznl baklar, odasndan dar kt. Bana gelince, ablamn gznde ben, dnyaya gelmeye hakk olmayan bir yaratktm. Akim, mantn,dinin, ahlkn btn kurallanna aykr olarak dnyaya gelmitim. imdi byyordum da, Joe ile benim o noel sabah kiliseye giderByk Umutlar ken meydana getirdiimiz manzara herhalde yrekler acs olsa gerekti. Ama, elbisem yznden ektiim rahatszlk iimdeki kuruntunun yannda hiti. Zaten sabahtan beri ablam ne zaman kilerden yana yol-lansa yreim azma gelmiti. imdi de gizli gnahm papaza amay

dnyordum. Yalnz, o esrarl yaratn gelip karnm demesine engel olacak kadar gl myd kilise? Beni ondan koruyabilir miydi acaba? Kilise ktibi Bay Wopsle, le yemeine bize gelecekti. teki davetliler de tekerleki ustas Bay Hubble ile Bayan Hubble, Pumblec-hook Amca idiler. Bu amca geri Joe'nun amcasyd ama ablam ona sahip kmt. nk amca bize en yakn kasabada oturan, pay tonu olan varlkl bir zahire tccanyd. Yemek yanm saat sonra yenecekti. Joe ile ben kiliseden dndmzde masay kurulmu, ablam giyinip kuanm bulduk. Evin ancak misafir gelecei zaman alp baka zaman kilitli duran sokak kaps almt, her ey ok gsteriliydi. Henz soygundan tek kelime sz edilmemiti. Ben bunlan dnrken misafirler gelmeye balamt. Bay Wosple Roma'l tipi bir burunla kocaman pml pnl plak bir kafay kendinde birletirmiti, pek vnd de gr bir sesi vard. Papazlk meslei tartmaya ak olsa, dncelerini syle deseler, dua okuyup vaaz vermekte papaz efendiye ta kartacan yakn dostlan-na ima etmekten geri kalmazd. Ak dnceli olmad iin Bay Wosple papaz yama olmaktan teye gidememiti. Misafirlere kapy ben ayordum. nce Bay Wosple, sonra Bay ve Bayan Hubble, en son olarak da Pumblechook Amca geldiler. (Benim ona yzne kar Amca demem yasakt). Orta yal, iri yan, hantal, sesli soluklu bir adam olan Pumblechook Amca: "Merhaba Bayan Joe," diye ablam selamlad. Balk az gibi bir az, bo bo bakan donuk gzleri, diken diken kzlmtrak kumral salar .vard. Birisi boazn skarak onu ldre-cekmi de bunun verdii baygnlktan yeni yeni kendine geliyormu sanrdnz. "Bugnn erefine sana bir ie beyaz arap getirdim" diyordu. "Ayrca bir ie de siyah arap getirdim." Zaten her noel ayn szlerle iki ie arap getirmek adetiydi. Ablam da her noel verdii cevab tekrar etti: "Ah, niye zahmet ettin, Pum-ble-chook Amca!" Byle gnlerde yemeimizi mutfakta yer, sra meyve yemee gelince misafir odasna geerdik. Bugn ablamn neesi stndeydi. Zaten Bayan Hubble geldii zaman ablamn da naziklii tutard. Bayan Hubble'yi ufak tefejc, kvr kvr, ac dilli bir kadn olarak hatrlyorum. En ok gk mavisi giyerdi. ok eski gemite Bay Hubble'yle evlendii zaman ya pek kkm, kocas da bir hayli bykm ondan. Bu yzden Bayan Hubble'ye hep bir gen kz gzyle bakarlard. Bay Hubble'yi ise dik omuzlu, srt hafif kamburla-m, son derece uzun bacakl bir yal olarak hatrlyorum. evresine hep yeni yontulmu tala kokusu saard. O sabah kilerden bir eyler almam olsam bile, bu nemli kimselerin arasnda kendimi herhalde yadrgardm. Bir kez sofrann en u kesine skm kalmtm. Masann sivri ucu brme saplanm, Pumblechook Amca'nn dirsei gzme girmi durumdayd. Sonra beni tabama hindinin en sert, en kemikli yerleriyle domuzun hayattayken herhalde hi vnmedii ad anlmaz yanlar konmutu.

Ama, gene de bunlar beni zmezdi... tek beni rahat braksalar. Ne gezer! Her frsatta sz dndrp dolatrp bana getirmeseler, arada bir ineli bir sz sylemeseler sanki gnaha girerlerdi. Yemee oturur oturmaz ikence balad. Bay Wopsle tiyatro sahByk Umutlar nesindeymi gibi bir tavrla dua okudu, duay hepimizin kretmemiz dileiyle sona erdirdi. Bunun zerine, ablam hemen beni baklaryla ineleyerek, alak, dargn bir sesle sylendi: "Duydun mu? kret!" Bay Pumblechook da: "Hele seni kendi ellerinde bytenlere kretmen gerekir mutlaka!" dedi. Bayan Hubble ban sallad, sonumun kt olacan imdiden grrm gibi yasl gzlerle bana bakarak iini ekti. "Neden, bu ocuklar hep byle nankr olurlar?" dedi. Bu ahlki sorun masa bandakilerin zemeyecei kadar kankmcasna herkes sustu. Sonunda Bay Hubble ksaca: "Yaradltan," diyerek konunun zmn yapt. O zaman herkes: "ok doru!" diye sylendi. Ve bana doru anlaml anlaml baktlar. Joe'nun evdeki itibar misafir olduu zamanlar iyice derdi. Ama, o beni avutmann bir aresini bulurdu. imdi de etin scak, koyu salasndan tabama bol bol koyarak gnlm ald. Daha sonra Bay Wopsle o sabah papaz efendinin vermi olduu vaaz hayli sert bir dille eletirdi, "Serbest dnceye yer verseler kendisi nasl vaaz ederdi?" diye soru getirdi ortaya. Vaazlara konu olacak pek ok konu olduunu syledi. Pomblechook Amca: "Doru syledin, baym, tam stne bastn. rnein u nmzdeki domuzu ele alalm. te sana bir konu! Konu isteyen domuza baksn!" Bay Wopsle: "Haklsnz, efendim," dedi. "Bu konudan genlerle ocuklar iin bir sr hayat dersi karlabilir." Ablam hafif ama, sert bir sesle bana: "yi dinle konuulanlar!" diye fsldad. Bay Wopsle: "Domuzlarn pisboazl genlere en iyi derstir" dedi. imden yedii domuzun pisboaz olmasa byle etli, yal olmayacan dndm. Bay Wopsle szne devam etti: "Domuzlarda insan irendiren bir huy olan ocuklarda daha bile iren saylr." Bay Hubble: "Kz ocuklarda da yle," diye fikir yrtt. Bay Wopsle biraz sinirli bir tavrla: " Elbette, kz ocuklar da yle ama, aramzda kz ocuu yok ki!" diye cevap verdi. Bay Pumblechook bana doru dnerek: "Oturup kalkp dua etmen gerek" dedi. "Baka bir varlk olarak yaratlm olabilirdik." Joe bana biraz daha sala verdi. Bay Pumblechook: "Dnyaya domuz gelseydin imdi burada olabilir miydin acaba? Asla..." dedi. Bay Wopsle masadan yana bayla iaret ederek: "Eer yle olsayd..." diye onun szn kesti. Sznn kesilmesini hi sevmeyen Bay Pumblechook hemen atlarak "Ben onu demek istemiyorum, efendim," dedi. "Demek istediim, byle kendinden byk, yksek kimselerle bir

arada, bir eli yada, bir eli balda olabilir miydi? Elbette ki olamazd." Gene bana dnerek: "Sonun ne olacakt, biliyor musun?" diye sordu. "Piyasaya gre be kurua satacaklard seni. Sonra, bir sabah kasap gelip seni sol kolunun altna yle bir sktracakt. Sa eliyle ban karp kann dkecek, cann alacakt. Byle, ablann elleriyle gl gibi yetitirilmeyi ryanda gremezdin sen o zaman! Ne gezer!" Joe bana biraz daha sala vermek istedi ama, bende yiyecek durum kalmamt. Bayan Hubble ablamn dertlerini paylamak amacyla: "Kimbilir ne glklerle bu yaa getirmisindir?" dedi. "Glk m?" dedi ablam, "Glk m dedin?" Sonra, bana atm belalar birer birer sayp dkt. Tuhaftr ki her eye karn, her eyden ok beni sinirlendiren Bay Wopsle'nin o Romal burnuydu. Ablam benim yzmden ekmi olduklarn sayp dkerken benim iimden Bay Wopsle'nin burnunu tutmak, bartncaByk Umutlar ya kadar ekitirmek geliyordu. Ama, yemein bandan beri geirdiim skntlar birden solda sfr kalverdi. Ablam szn bitirdikten sonra Bay Pumblechook'a dnerek: "Biraz konyamzdan buyrun Pumblechook Amca" demiti. Ben, "Eyvah, imdi mahvolduk. Bu adam konyan sulu olduunu anlayacak ve ben yakalanacam" diye iinden geirdim. Masann bacana iki elimle smsk sarlarak, bama gelecekleri beklemeye baladm. Ablam gidip testiyi ald, getirdi. Bardaa konyak koydu. Ondan baka konyak isteyen olmamt. O krolas adam da oyalandka oyalanyor, konyan alp kta rengine bakyor, sonra gene yerine koyarak ektiim ikenceyi uzatp duruyordu. Joe ile ablam da zofray temizlemekteydiler. imdi pidelerle tatllara sra geliyordu. Gzlerimi o adamdan ayramaz olmutum. En sonunda, pis herif, bardan yle bir salladktan sonra, kaldrd, srtt, ban arkaya att gibi konya bir yudumda iti. te o an ortalk birbirine kart, odadakilerin akl bandan gitti: "Adam yerinden sram, korkun bir ksrkle ayaa kalkp frl fini dnmeye balamt. Sonra kapya koup dar kt. Baheye ktn grdk. iddetle sarslyor, kollarn sallyor, yzn pek korkun klklara sokuyordu. Akln oynatmt gibiydi. Ben masann bacan brakmyordum. Ne olmutu, ne yapmtm, bilmiyordum ama, Pumblechook Amca'nn benim yzmden lmek zere olduunu sandm. Neyse ki Joe ile abla onu sa salim yeniden masa bana getirebildiler. Bay Pumblechook sandalyesine kt, azndan hrlt halinde bir tek kelime kt: "Katran!" ieyi katranla ben doldurmutum. Ablam armt. "Katran m?" diye bard. "Fakat, katran oraya nasl girmi olabilir ki?" dedi. Artk bu ii kapatmak gerektiin syleyenler oldu. Olup biteni unutalm diyorlard. Ksa bir sre iin paay kurtarm gibiydim.

Zamanla biraz yatarak masann bacan braktm, herkesle beraber ben de bireyler yedim. Scak cinin etkisi Pumblechook amca'nn yzn gldrmt. O gnlk kurtulduumu, suumun hemencecik meydana kmayacan dnmeye balamtm ki ablamn Joe'ye dnerek: "Tabaklan deitir!" dediini duydum. Duyar duymaz da masann bacana yaptm gene. Ne olacan biliyordum; bu kez iim sahiden bitikti!" Ablam en nazik tavryla misafirlerine dnerek: "Mutlaka tadna bakmanz art," diye glsedi. "Eksik olmasn, Pumblechook amca geen gn gndermi, nefis bir pide... hem de domuzun beyaz etiyle yaplm." Dier misafirlerden bir honutluk mrlts ykseldi. evresinin takdirini hakl olarak kazanm olduunu dnen amca, keyifle: "Ge-ter bakalm u pideyi, Bayan Joe," dedi. "Ne gerekirse yapacaz elbet." Ablam pideyi almaya gitti. Kilere doru yryen ayak seslerini duyuyordum. Gzmn nnde o amca eline ban ald. Bay Wops-le'nin o Romal burnunun delikleri yeni bir itahla kabard. Bay Hubble domuz etli pidenin faydalan hakknda bir eyler syleniyordu. Joe: "Korkma, sana da kalr, Pip'iim," diye fsldad kulama. O gnden bugne, iimden gelen o l sahiden kopardm m koparmadm m hl emin deilim. Yoksa ruhumun feryad olarak sessiz mi kald? Dayanamaz bir haldeydim artk. Kamak geliyordu iimden. Masann bacan braktm gibi, kendimi can havliyle dar attm, kamaya baladm. Ama, sokak kapsndan ileri geemedim. Orada elleri tfekli bir sr polisle karlatm. En ndekinin elinde Byk Umutlar kelepe vard. Kelepeleri bana doru uzatarak: "Bana bak, gel bakalm buraya!" diye bard. Ne yapacam armtm. Arkadan da daha birok polisin gelmesiyle misafirlerimiz heyecanland, merakla yerlerinden frladlar. Mutfaktan, eli bo olarak, pidenin ortadan kaybolduunu grp, sinirli sinirli gelen ablam olduu yerde kalakald gelen polisleri grnce. Bu arada ndeki polisle ben mutfaa girmitik. Ortaln byle birbirine karmas benim biraz aklm bama getirmeye balamt. Polis sol elini omzuma koydu, sa elinde tuttuu kelepeleri sallayarak odadakilere dnd: "Afedersiniz, bayanlar, baylar... Biz bir firariyi anyoruz. Demirci ustasj, burada oturuyormu, onunla grmek istiyorum." Ablam sinirli bir tavrla: "Demirci ustasn niin istediinizi sorabilir miyim?" diye sylendi. Pek kibar, hazrcevap bir adam olduu belli olan gen memur hemen karlk verdi: "Kendi hesabma demirci ustasnn hanmyla tanmann zevki ve erefi bana yeter de artar bile ama, Kral adna kendisinden ufak bir yardm dileyeceiz." Memurun byle asilane szleri odadakilerin houna gitmiti. Amca atlarak: "Akolsun!" diye mrldand. Bu arada memur gzleriyle Joe'yi semi bulunuyordu.

"Ustaba, bu kelepenin bana bir kaza geldi, birinin kilidi iyi kapanmad iin hibir ie yaramyor," dedi. "Ve bizim bunlara acilen ihtiyacmz var. lgilenir misiniz?" Joe bakverdi, tamir iinin oca yakmak gerektirdiini, bir saatten ok, iki saatten az sreceini bildirdi. Memur: "yleyse hemen balayabilir misin?" dedi. "Kral'n ii bu nk. Adamlanmm da ellerinden gelecek bir ey varsa syle, yapsnlar." Byle diyerek askerlerini ard. Askerler birer birer mutfaa girerek silahlarn bir keye brakt;!-ir. Btn bunlar ben korkudan iim iime geerek seyrediyordum. Ama, kelepenin benim bileime taklmayacan anlaynca biraz rahatlamtm. Askerlerin geliiyle pide konusunun da araya karm olduunu dnp kendimi toparladm. Memur, bizim amcaya dnerek: "Syler misiniz, saat ka?" "Bir buuu geiyor." "Eh,fena deil. Burada iki saat bile kalsak pek ge saylmaz. Bataklklardan ne kadar uzaklkta bu ky? Bir buuk, iki milden ok olmasa gerek." Ablam: "Bir buuk mil kadar," dedi. "yidir. Akam karanl basmadan baskn yapmak iin emir aldk. Tam zamannda yetieceiz." Bay Wopsle: "Gemideki mahkmlardan biri mi?" diye sordu. "Evet. ki tanesi birden. Hl bataklklarda olduklarn sanyoruz. yice karanlk bastrmadan da bir yere kmldamaya cesaret edemezler. inizde acaba bunlar gren olabilir mi?" "Drt bir yanlarndan kuatacaz onlar," diyordu memur. "Bu kadar erken pelerine deceimizi beklemiyorlardr. Haydi bakalm, ustaba, ie balamaya sen hazrsan, balayalm." Bu arada Joe ceketiyle, yeleini, boyun ban karp mein nln takmt. Dkknna girdi. Erlerden biri dkknn kepenklerini at, biri oca yakt, bir ncs krkleri iletti. Ocaktaki ate ok gemeden harl harl yanmaya balad, btn askerler atein karsna geip durdular. Joe de ekiciyle rse vurmaya balamt. Hepimiz durmu, onu izliyorduk. Biraz sonra balayacak olan kovalamaca herkesin yalnz zihnini sarmakla kalmam, ablama da bir cmertlik vermiti. Fdan askerler iin bira kard, konutuu memura da bir kadeh konyak isteyip isteByk Umutlar mediini sordu. Bay Pumblechook hemencecik: "Bir bardak arap verin en iyisi" diye sze kart. "Eminim ki araplar katranszdr." Memur da bunun altnda kalmayarak ikisini katransz imeyi tercih ettiini syledi. Eline verilen barda Kral Hazretleriyle Noel'in erefine havaya kaldrarak bir yudumda dikti, sonra hafife dudaklarn aprdatt. Bay Pomblechook: "yi bir iecek deil mi, ne dersin?" diye sordu. Nabza gre erbet vermesini bilen bu memur hemen: "Size bir ey syleyeyim mi? Bence bu arab siz semisiniz," dedi. Bizim amca iyice gerinerek bir kahkaha att: j'yle mi? yle mi? Nedenmi bakalm?"

Memur elini onun omuzuna vurarak: "Sizin zevk sahibi bir insan olduunuz belli de ondan," dedi. Bay Pumblechook gene biraz nceki gibi bir kahkaha savurarak: "yle-mi dersin?" dedi. "Hadi, i bir bardak daha!" Memur: "Siz de ierseniz," dedi. "ecekseniz beraberce ielim! Benim kadehimin tepesi sizinkinin dibine... sizinkinin dibi benimkinin tepesine... Varan bir... varan iki! Dnyann en tatl namesidir bu krt. Haydi bakalm. Bin yana kadar yaasanz yine de her eyin iyisini semekten hibir zaman amazsnz!" Memur bardan gene bir yudumda yuvarlad. Bir ncye hazr bir hali vard. Bakyordum da, bizim Pumblechook amca araplar ablama hediye getirmi olduunu unutuvermiti. Byk bir neeyle coarak, kendi mal gibi datp duruyordu. Bana bile pay dd arada! ylesine comutu ki ilk ie tamam olunca hemen ikincisini istedi, onu da ayn cmertlikle temizledi. En sonunda, Joe'nun ii bitmi, demir akrtsyla krn harlts kesilmiti. Joe yeniden ceketini giydi, btn cesaretini toplayarak bizim de bu kovalamaya katlmamz teklif etti. Bay Pomblechook'la Bay Hubble pipo tttrp hanmlarn yannda kalmak istediklerini syledilerse de Bay Wopsle, Woe giderse kendinin de gitmek istediini bildirdi. Joe da gitmek, ayrca ablam brakrsa beni de gtrmek istediini syledi. Ablam byle eylerle izin falan vermezdi ama, bu macerann nasl bir sonuca balanacan merak ediyordu. Onun iin, yalnz: "Kurun gelir de olann kafas paralanrsa ben karmam ha!" demekle yetindi. Memur hanmlarla nazike vedalat. Bay Pumblechook'tan ise bir yol arkadandan ayrhrmcasna ayrld. Ortalk daha kurak olsayd bizim amca pek snabilir miydi, artk orasn bilmem! Polisler tfeklerini takarak sraya getiler. Bay Wopsle ile Joe'ya da, bana da geriden gelmemiz, kyden ktktan sonra hi konumamamz iin sk emir verildi. Darya ktk, bataklklara doru yola koyulduk. Ben Joe'nun kulana: "Umarm bulamazlar onlar" diye fsldadm. Joe da fsltyla: "nallah kap uzaklamlardr, Pip'iim," dedi. Kyden aramza katlan olmad; nk hava souktu, frtna kopacaa benzerdi. Ortalk zaten bulutlu, skntlyd, yaknda karanlk da kecekti. Herkes evinin iinde scack ateini yakm, noel'i kutluyordu. Biz geerken kl pencerelerde birka yz belirip arkamzdan bakt ama, dar kan olmad. zeri parmakl direi gemi, mezarlk yolundaydk.Mezarlkta polisin bir iareti zerine durduk. Bazlar hemen dalp mezarlarn arasn, kiliseyi aratrdlar. Hibir ey bulamaynca mezarln yan kapsndan dar karak dosdoru bataklklara daldk. imdi doudan esen rzgrla birlikte buz gibi bir tipi balamt. Joe beni srtna ald. O i karartc. ssz boluklarn iindeydik imdi. Daha sekiz, dokuz saat nce benim buralara gelip kaaklarn ikisini de grm olduumu tekiler nereden bilebilirlerdi! Anszn iime byk bir korku doldu: Ya onlar bulursak... acaba benim konutuum adam askerleri oraya ben getirdim sanr myd? "Adam aldatmazsn ya sen?" diye sormutu. Onun gibi bir dkne tuzak kurByk Umutlar

mann u krpe yama gre pek vahice bir ey olacan sylemiti. Ya benim onu aldattm, ona vahice tuzak kurduumu sanrsa? Ama, imdi kendi kendime bu sorulan sorup durmakta bir yarar yoktu; Joe'nun omuzunda ilerleyip durmaktaydm nk. Askerler nmzden gidiyorlard. Sabahleyin ben de bu yolu tutturmutum ama, sonradan, sis yznden, baka yne sapmtm. Rzgrlar sabahki sisi datm olduklar iin batan gnein kzl klar iinde fener, daraac, silah deposu apak meydandaydlar; hatta kurun renginde olmakla beraber, rman kar kays bile grnyordu. Joe'nun o geni omuzunda oturmu olduum yerden yreim onun rsne vurduu ekiz gibi vurup durarak gzlerimle drt bir yanda, kaaklar aradm. Ne bir ey grdm, ne de duydum. nceleri Bay Wopsle sk ve derin solumasyla beni hayli rktmt ama, imdi onun soluk seslerine, altm iin, artk aldr etmiyordum. Bir keresinde de gene bir eye sesi duyar gibi olunca dm koptu. Neyse ki koyun ngraklarym. Polisler harabeye doru ynelmilerdi. Biz de onlarn biraz arkalarndan gidiyorduk ki anszn hepimiz durduk. imdi yamurla kark esen rzgrn kanatlan zerinde kulamza upuzun bir haykr gelmiti. Haykr bir daha duyuldu. Dou tarafndan, hayli uzaktan geliyordu ama, uzun, kuvveli bir hayknt bu. Daha dorusu, baran tek deil, birka kiiymi gibi karmakarkt bu sesler. Kendilerine yetitiimizde polisler baranlarn birden ok olduklarna karar vermilerdi. Biran kulak verdikten sonra Joe ile Bay Wopsle de onlara hak verdiler. abuk, kesin kararlar vermeye alk olan polis imdi de kimsenin ses karmamasn, dierlerinin son hza, barlarn geldii yana doru gitmelerini emretti. Bylece hepimiz saa, douya doru kotuk. Joe ylesine koar adm gidiyordu ki omzundan dmemek iin smsk boynuna sarlmak sorunda kalyordum. Herkes kouyordu, imdi. Yoku aa, yoku yukar, itlerden atlayarak, su dolu hendeklere dalarak, fundalar, allar yarp geerek son hzla ilerliyorduk. Heyecandan, hi kimse nereye bastnn farknda deildi. Bansn geldii yere yaklatka seslerin birden ok olduu iyice ortaya kyordu. Bazan sesler duruyorlard. Sesler yeniden duyulunca polisler, eskisinden daha hzl yeni batan komaya balyorlard... biz de arkalanndan! Biraz sonra barlara ylesine yaklamtk ki seslerden birinin "Katil var!" dediini duyduk. Bir ikinci ses de: "Mahkmlar, kaaklar burada! abuk bu tarafa gelin!" diye baryordu. Sonra seslerin ikisi de bir bouma iinde kesilir gider gibi oluyor, yeniden duyuluyordu. Polisler de, Joe da alabildiine hzla ilerliyorlard. Seslerin hemen yanna varmtk imdi. En nden polisler kouyordu. Hepsinin silahlar hazr durumdayd, hepsi tetikteydi. Bir hendein iine atlam olan bir polis nefes nefese: "kisi de burada!" diye bard. "Teslim olun! Lanet herifler, siz hayvan msnz ne? Hadi bakalm, brakn birbirinizin yakasn! Dn nmze" dedi. Hendekten dan sular, amurlar, kfrler, tokat sesleri salp duruyordu. Birka adam daha yardm etmek iin hendee atladlar, biraz sonra benim mahkmla brn ayn ayr dar srklediler. kisi de kan iinde, soluk soluaydlar. Hl kfrler savurup duruyor, birbirlerinin stne atlmaya

alyorlard. Benim mahkm kolunun yrtk yeniyle yznn kanlarn sildi, parmaklannn arasnda kalm olan tutam tutam salan silkip att. "Onu ben yakaladm, tamam m?" "Ben teslim ediyorum onu size! Unutmayn bunu!" diyordu. Polis:"vnelecek bir ey deil ki bu," dedi. "Sana da hibir faydas olmaz... ayn yolun yokuusunuz! Kelepe getirin." Benim mahkm kt, agzl bir glle: "Fayda mayda umduum yok. Ama ben, yakaladm onu. Bunu o da biliyor. Bu kadar bile yeter bana! diyordu. Byk Umutlar teki mahkmun korkun bir hali vard. Sanki yznn yalnz sol yan yaralyken imdi batan aa yara bere iindeydi. Konumak yle dursun, soluk bile alamaz haldeydi. Eline kelepe taklrken dr-memek iin polislerden birine yaslanmak zorunda kald. Azn aar amaz, ilk sz: "Bakn, bu adam az daha beni bouyordu," demek oldu. Benim mahkm: "Az daha m?" diye burun kvrd. "Sanki bomak istesem elimden sa kurtulabilir miydi? Ben onu yakaladm, imdi de teslim ediyorum. Kap gitmesin diye yakalayp buraya kadar getirdim; srkleye srkleye geri getirdim onu buraya kadar. Bu grdnz canavar kibar bir eydir. Mahkmlar gemisi gene centilmenine kavutu tabii... benim sayemde. Bomak m? Evet, onu bomak da benim hakkmd. Ama, ben onu zorla geri getirdim... kendim ele gemek pahasna olsa da!" Dieri hl soluk soluayd: "Bouyordu beni, az daha ldryordu..." deyip duruyordu. "Hepiniz gzlerinizle grdnz." Benim ki dnerek: "Tek bama katm ben bu gemiden. stesem ben bu Allah'n cezas buz lnden de kaar giderdim. Bak u ayama, demirin ounu kopardm. Bu adamn da kam olduunu ren-mesem, size yakalanmaz ve oktan kurtulmutum buralardan. Ama, onun kap kurtulmasn iim kaldrmad. Benim yaptm yaparak, benim sayemde o da zgrle kavuacakt ha? Bir kez daha, yle mi? Avucunu yalar o! O hendein iinde leceimi bilsem gene brakmazdm onu!" Korku iinde olduunu saklamayan dier kaak: "Beni ldrecekti," diye homurdanmaya devam ediyordu. Benim mahkm: "Yalan sylyor!" diye haykrd. "Doutan yalanc zaten. Yalan syleye syleye lp gidecek. Doru sylyorsa yzme baksn bakalm." Dier mahkm kmser gibi glmsemeye alyor ama, beceremiyordu. Arkadann yzne de hi bakamyordu gerekten. Benimki: "Grdnz m?" dedi. "kimizi yan yana mahkeme ederlerken de byleydi... byl yzsz, byle korkak! Bir kez bile bana bakmad o zaman da!" Arkada gene: "Beni ldrecekti!" diye sylendi. Korkudan titriyordu. Korkusundan dudaklarnda sulu kan gibi tuhaf, beyaz kpk-kler meydana geliyordu.

Polis: "Yeter artk, geveze herifler, kesin artk" dedi. Elinde tfek yerine sepet tutan bir polis diz kerek sepeti amaya balaynca benim mahkm ilk kez olarak durup evresine baknd, beni grd. Hendein ucuna gelince Joe'nun srtndan inmi, bir daha da hi yerimden kmldamamtm. Adam ban bana doft evirince ben de heyecanla onun yzne baktm. Belli belirsiz ellerimi ap bam salladm. Susuz olduumu kendisine anlatmak iin ne zamandr bana baksn diye bekliyordum zaten. Demek istediimi anlad m, anlamad m bilmiyorum. ok ksa bir bakma oldu. Ama, benim yzme byle biran deil, btn bir saat boyunca bile baksa yznde herhalde o ankinden daha dikkatli bir ifade belirmesine imkn yoktu. Elinde sepet olan polis ok gemeden bir k yakmt. Bununla , drt meale tututurup birini kendi ald, dierlerini de arkadalarna verdi. Daha yola ktnzda hava alacakaranlkt, birdenbire koyu karanlk bastrd, az sonra da her taraf zifiri bir karanla brnd. Hendek bandan ayrlmadan nce drt polis halka olup durarak havaya iki el ate ettiler. Bunun zerine biraz ilerimizde, suyun teki kysnda da klar yand. Yrmeye baladk. ok gitmemitik ki ilerimizden st ste top atld. Az daha kulamzn zar patlyordu. Polis benim suluya dnerek: "Gemiden bekliyorlar sizi" dedi. "Oyalanmayalm!" Byk Umutlar Kaaklar birbirlerinden ayr olarak yrtyorlard. Ben Joe'nun elinden tutmutum. Joe br elinde de bir meale tayordu. Nehir boyunca az ok dzgn bir yolda ilerliyorduk. evreme baktka teki mealelerin peimize taklmakta olduunu gryordum. Mealelerden yere iri iri kvlcmlar dyordu. Baka her ey zifiri karanlkt. Hzl ilerleyemiyorduk, nk mahkmlarmz aksak adm gidiyorlard. Hem zaten o kadar yorgun hadeydiler iki kez onlar dinlensin diye mola vermek zorunda kaldk. -Bylece, bir saatten fazla yol gittikten sonra bir iskeleyle tahta bir kulbeye geldik. Kulbede muhafzlar vard. eriye girdik. Kulbe si gara duman kokuyordu, badana kokusu da vard. Ocakta gzel bir ate yanyordu. Dier kaan, benimkinden nce gemiye bindirilmesine karar verildi. Biraz nce o baklarmzn karlamasndan sonra benim mahkm bana hi bakmamt. imdi de ocak banda durmu dalgn dalgn alevleri seyrediyordu. Birdenbire polise doru dnd. Ve: "Syleyeceim bir ey var. Bazlarnn benim yzmden sulu durumuna dmesini istemem." Polis, souk bir ifadeyle: "stediini syleyebilirsin ama, burada syleyemezsin," dedi. "Her eyin yeri var, sras var." "Biliyorum ama, nemli bir konu bu. Alktan lmeyi kimse istemez. u batakln ilerisindeki kyden biraz yemek bulabilmeyi istemitim dn gece." "aldn m yani!" dedi, polis. Adam: "Nereden aldm da syleyeyim," diye szne devan etti. "Demirci ustasnn evinden aldm." Polis: "Vay canna!" diyerek Joe'ya bakt.

Joe da: "Bak hele, Pip!" diyerek bana bakt. Adam: "Birka lokma bir eyler aldm,biraz da iki, bir de pide." Polis Joe'ya dnerek: "Ustaba, pideniz alnd m sizin?" diye sordu. "Tam siz geldiiniz srada karm farkna varmt... Deil mi, Pip?" Sulu hl benden yana hi bakmayarak gzlerini Joe'ya evirdi. "Kyn demirci ustas sensin demek? Hell et, senin pideni yemiim." "Hell olsun," dedi Joe. "lediin suu bilmiyoruz ama, ne de olsa alktan lmeni de istemezdik. Deil mi, Pip?" diye sordu bana. Sulunun boazndan gene tuhaf, bouk bir ses koptu, adam ban teye evirdi. Kayk gelmiti. Hep birlikte iskeleye ktk. Kayn kreklerini ekenler de hep mahkmlard. Adam grnce ne aknlk, ne ilgi, ne sevin, ne zgnlk gsteren olmad. Herkes sessizce izliyordu. Yalnz muhafzlardan biri: "ekin krekleri, itler" diye k-rktekilere emir verdi. Mealelerin nda, Nuh'un Gemisi'ne benzeyen mahkmlar gemisini grdk. Her taraf demir parmaklklarla evrilmi, kocaman, pasl zincirlerle smsk sarlp balanmt. Sanki iindeki sulular gibi, gemi de zincire vurulmutu. Kayn gemiye yanatn grdk. Benim mahkm yandaki merdivenden kp ieri alnd. Sonra mealeleri suya attlar. Iklarn suda sndn grdke ben de her ey artk bitmi gibi bir hisse kapldm. Yaptm hrszln yknden byle hi umulmadk bir ekilde kurtulmam bana bir rahatlk salad. Bylece bir aklama yapma istei duydum. Suumun ortaya kma korkusu zerimden kalktktan sora, ablama kar bir sululuk duygusuna da kaplmadm. Yalnz, Joe'ya gelinByk Umutlar ce, i bakayd. Ona kar iim pek rahat deildi. Joe'yi ok severdim nk. Sevgimin en nemli nedeni uydu: Joe kendisini sevmeme izin veriyordu. Onu hemen her grmde -hele eyesini ararken grdm zaman- iimden bir ses ona doruyu olduu gibi sylemem gerektiini emrediyordu. Buna ramen, gene de Joe'ya hibir ey sylemedim. Ona gvenmediim iin deil; ama, her eyi aklarsam onun gznden dmekten korkuyordum. Joe'nun gvenini kaybetmek, bundan sonra akamlan ocak kesinde sonsuza kadar yalnz bama oturup ona uzaktan bakmak dncesi azm, dilimi balamt. Ksacas doru yolu seecek cesaretim yoktu. Bir gn nce de zaten yaln yola sapmaktan kendimi kurtaramamtm. . O gece rmaktan dnmzde benim uykum geldii iin Joe beni gene omzuna almt. Eve gelip beni yere braknca dalm olduum derin uykudan yan uykulu olarak mutfaa girdim. Ablam, srtma bir yumruk indirip: "Bu ocuk gibisini grmedim!" diye haykrnca uyanabildim ancak. Joe, sulunun yiyecekler hakknda yapt itiraf anlatyordu. Misafirler de adamn kilere nasl girmi olabileceini konuuyorlard. Bay Pumblechook adamn mutfak bacasndan aa inmi olduunu sylyordu. Bay Pumblechook payton sahibi olduu iin herkes onun bu dncesine katld. Bay Wopsle: "Yok, yok!" diye direniyordu ama, hrszln nasl

olduu hakknda pek bir ey syleyemedii ve paytonu da olmad iin ona kimse aldr etmedi. Biraz sonra da ablam beni ensemden yakalayarak yatak odama kard. Mezar talann okumaya uratm sralarda pek okur yazarlm yoktu. Yazlan yanm yamalak okumaya alyordum. Ne anlama geldiklerini karamyordum bir trl. "Yukarda ad geenin kars" szcnden babamn mezarda iyi bir durumda olduunu karyordum. Eer baka bir mezar tanda "Aada ad geen" diye bir ey grsey-dim, onun da durumunun kt olduunu karrdm. Okulda rendiimiz eyleri de iyice anlayamyordum. rnein, okulda "Doru yoldan ayrlmayacam!" diye bir ey sylerdik, ben bunun, evden kiliseye giderken en doru, en ksa yoldan yrmek anlamna geldiini sanrdm hep. Bu yzden dier yollardan hi yrmezdim. Byynce Joe'nun ra olacaktm. Bu zamana kadar hibir ekilde "martlmama" ablam raz olmazd. O yzden daha o yalarda altrlmaya balamtm. Komulardan biri bahesindeki kular kovalatmak, ya da talar temizletmek isterse beni arrd. Yalnz, ablam, herkes benim almak zorunda olduumu sanmasn diye, bir kumbara alp mutfaktaki ocan zerine koymu, herkese kazancmn bu kumbaraya atldn sylyordu. Anladma gre burada biriken paralar bir gn gerek duyulunca kullanlacakt. Yalnz benim elime hibir ey gemeyeceinden kesinlikle emindim. Bay Wopsle'nin byk teyzesinin kyde bir akam okulu vard. Ama, okul deyince okul sanmayn. yle anlatmak daha doru olur: Bay Wopsle'nin byk teyzesi fakir ve hastalkl bir kadnd. Her akam saat alt ve yedi arasnda bir oda dolusu ocuun gzleri nnde uyuklard. Bu ocuklarla genler de onun uyuklamasn seyretmek iin para verirlerdi. Byk teyzenin kirayla tuttuu kk evin st katnda Bay Wopsle otururdu. Biz renciler onun yukardaki katta yksek bir sesle iirler okuduunu duyardk. Bay Wopsle rencileri ylda drt kez, snav yapar deniyordu. Aslnda Bay Wopsle ylda drt kez yakasn kaldrp san kabartarak bize Shakespeare'nin bir piyesinden bir eyler okurdu sadece. Byk teyze okulunun bir kenarnda bir de kk bir dkkn varByk Umutlar di. Dkknda neler bulunduundan, neyin kaa satldndan hi haberi yoktu. Onun iin, ekmecelerin birinde kirli bir defter bulundururdu. Fiyat Katalogu denilen bu kitaba bakarak btn alveri ilerini Biddy yrtrd. Biddy, Bay Wopsle'nin teyzesinin torunuydu. Bay Wopsle'nin nesi olduunu bir trl kavrayamyordum. Benim gibi kszd o da. Benim gibi baka birilerinin ellerinde bytlmt. Biddy'nin en gze arpar taraflar bence gvdesinin en u taraflaryd: Salan hep taranmaya, elleri ykanmaya ayakkablar yamanmaya muhtat. Ama, bu, onun hafta iindeki grnyd. Pazar gnleri kiliseye, zenip hazrlanm olarak giderdi. , Byk teyzeden ok Biddy'nin yardmyla ama en ok hi yardmsz kendi kendime okuma yazmay rendim. Dikenli bir tarladan geercesine getim alfabenin bir bandan br bana. Harflerin her biri iyice batt

bana, beni ezdi, kanatt. Sonunda yarm yamalak, ar ar, en aa dzeyde bir okur yazar olabilmitim. Bir gece ocak banda, kk yaz tahtam dizime koymu Joe'ya bir mektup yazabilmek iin urap duruyordum. Bataklk macerasnn zerinden en az bir yl gemi olmalyd. Kt, kar yayordu. ki saate yakn bir zaman iinde drt, be satrlk bir mektup yazp Joe'ya gsterdim. Joe bunu bir bilgi mucizesiymi gibi kabul etti. O mavi gzlerini aarak: "Pip, iki gzm, sen sonunda bu iin ustas olup ktn!" diye hayranlk gsterdi. "Bak hele, bir J harfi! nnde de O! Yani Joe!" dedi. ok beenmiti. Joe'nun bu tek heceli kelimeden baka pek bir ey okuyamamt galiba. O Pazar kilisede dua kitabmz kazara ba aa tuttuum zamanda Joe'nun dzelttirmediini grmtm. Onun iin, imdi onun okuma yazma derecesini iyice renmeye karar vermitim. Kendisine pek tepeden bakmamaya alarak: "Gargery'yi nasl yazarsn, Joe?" diye sordum. "Hi yazmam" dedi. "Yazacan varsay." "Olmaz. Ama, bak, okumaya baylrm." "Sahi mi, Joe?" "Evet, tabii. Elime bir kitap, ya da gazete versinler, beni atein karsna oturtsunlar, dnyada baka hibirey istemem!" Joe zevkle dizlerini ovuturarak: "Gzel Tanrm!" diye szne devam etti: "nsann sayfada bir j harfi, nnde de bir o harfi grp de 'te Joe yazyor!' demesi yok mu! Okuma gibi gzel bir ey yoktur!" Onun bu son szlerinden, onun bilgisinin henz ok yetersiz olduunu anlamtm. "Sen hi okula gitmedin mi, Joe, ocukken?" diye sordum. "Gitmedim ya, Pip." "Neden hi okula gitmedin, Joe?" Joe eline maay ald. Dnceli olduunda demirlerin arasndan ocaktaki atei kartrd hep. imdi de byle yaparak: "Pip'iim, dinle bak anlataym. Rahmetli babam, iyiydi, hotu ama, ikiye dknd Pip'iim.kiliyken de annemi hep dverdi. Dkknda demir dvmeyi hi sevmezdi. Bir annemi, bir de beni dverdi. Demir dvmekten ne kadar nefret ediyorsa, bizi dvmekten o kadar zevk alrd. Anlayabiliyor musun?" "Evet, Joe. Anlyorum seni." "Sonunda yle zamanlar oldu ki ben ve annem bir ok kez babamdan katk. Her katmzda da annem ie giderdi. 'Joe,' derdi bana. 'lk frsatta seni okula gndereceim,' derdi. Okula gnderdi de beni. Aslnda babam iyi kalpli bir adamm. Bizden ayr kalmaya dayanamaz yanna bir kalabalk toplayp bizim kaldmz evin kapsna dayanrd. yle bir kyamet kopanrd ki ev sahipleri bizimle ilgiyi keserlerdi. O zaman babam da bizi tekrar eve gtrp, rs yerine kullanmaByk Umutlar ya balard. Joe dalgn dalgn atei kartrmaktan vazgeerek bana bakt:

"te btn bu durumlar... gryorsun ya, Pip... okumam biraz yanda brakt benim..." "Evet, haklsn Joe!" Joe: "Yaln anlaman istemem Pip," diye szne devam etti: "Kimsenin gnahna girmemek iin unu da belirtmeliyim ki babam aslnda bir hayli iyi kalpliymi anlyorsun ya?" Anlamamtm ama, sesimi karmadm. Joe: "Ekmek paras bu, Pip!" dedi. "Ekmek parasn karmak artt, deil mi ya?" Bunu hakl grdm iin "Evet" dedim. hOnun iin babam benim almam isterdi. Ben de u gnk mesleime baladm ki, ayn zamanda onun da mesleiydi. ok alrdm, Pip'iim, bundan emin ol. Az zamanda babamn ekmek parasn da ben karr oldum. Sonunda inme inip gidene kadar ben baktm ona. Mezar tana yle yazdrmay dnrdm: "Ne kadar sert idiyse bilei, o kadar da inceydi yrei!" Joe bu iiri yle bir gururla sylemiti ki kendisine ait olup olmadn sordum. "Ben yazdm" dedi. "Kendiliimden. Bir rpda karverdim. Bir vurutu btn bir at nal yapar gibi. mrmde hi byle armam-tm. Kendi yazdma kendim inanamadm. Dediim gibi, Pip'iim, babamn tana yazdracaktm bunu ama, iir dediin para tutuyor. Olmad, bu yzden. Eldeki btn para anneme gitti. Hastalanmt. O da pek dayanmad ya! ok gemeden ld, sonunda rahata kavutu. Joe'nun o mavi gzleri biraz sulanmt. Bir birini, bir brn yumruuyla sk sk sildi. "Ondan sonra bir ssz oldu evin ii. te bu srada senin ablanla tantm." Joe kendisiyle ayn dncede olmayacan nceden biliyormu gibi sert sert gzlerimin iine bakarak: "Senin ablan tam drt drtlk bir kadndr, Pip," dedi. Ben ocaktaki atee bakyordum. Joe elindeki maayla ocan demirlerine vurup szlerine tempo tutmaya balad: "Dier aile yeleri ne derse desin... Umurumda bile deil. Ben senin ablann drt drtlk bir kadn olduunu dnyorum." Buna kar ne syleyeceimi bilemediimden yalnz: "yi ki byle dnyorsun, Joe," dedim. "Evet, byle dnyorum, byle dndmden de, ok memnunum. Ufak tefek kusurlar herkeste vardr." Ben de felsefe yapar gibi bir tavrla: "Senin gznde nemi yoksa kimin gznde nemi olabilir ki?" diye bir eyler syledim. O da beni onaylayarak "haklsn" dedi. "te ablanla tantmda, seni nasl kendi ellerinde bytt herkesin dilindeydi. Ne iyi kadn, diyordu herkes Ben de yle demeye baladm herkesle birlikte. Sana gelince..." Joe kt bir eyler syleyecekmi gibi yzn buruturmutu: "Senin nasl kk, sska, huysuz biri olduunu bilseydim kendi kendime kzardm." Bu sz houma gitmemiti. "Aldrma sen bana, Joe" dedim.

Joe: "Aldrmamak elimde deildi ki," dedi. "Ablanla beraber gezmeye balaynca, her frsatta, 'K de getir, gezdirelim,' derdim. 'Yanmza onu alabiliriz,' derdim ablana." Alamaya balayarak Joe'nin boynuna sarldm. O da maay elinden atp benim boynuma sarld. "lnceye dek dostuz, deil mi, Pip? Alama, canm!" Bu ksa aradan sonra Joe anlatmaya devam etti: "Pip'iim, ite byle! Durum aa yukar byle! imdi sen okulda rendiklerini bana da reteceksin. Bak, imdiden sylyorum, kafam kalndr benim, iyice kalndr. Hem sonra, bizim okuyup yazmamz ablann pek gzne arpmasa daha iyi olur. Akas, gizliden Byk Umutlar gizliye yapacaz bu ii, Pip'iim. Neden mi gizli yapacaz? Dur anlataym. Senin ablan evin iinde okumu yazm bir adam sevmez. Hele benim okuyup yazmama hi raz olmaz. Okur yazarsam bakaldrnn diye korkar nk. Hani isyan etmek gibi bir ey, anlyorsun ya?" ok iyi anlyordum. Joe'ya bir soru sormak zere azm amtm ki o beni hemen susturdu. "Dur biraz. Ne syleyeceini biliyorum ben senin, Pip. Ablann ara sra fkeyle ayaa kalktn inkr etmiyorum. Bize bask yapmyor, nmze set ekmiyor diyemem! Ablann byle zamanlarda bir hayli yrtc olduun da kabul etmek gerekiyor, ne yazk ki, ac ama, gerek." Je bu "yrtc" kelimesindeki "y" harfini uzatarak sylemiti. "Btn bunlara karn niin ayaklanmyorum? Szn kestiim zaman saracan soru buydu, deil mi, Pip?" "Evet, Joe." Joe maay sol eline ald. Sa eliyle de yanandaki sakaln svazlayarak, "Senin ablan kafaca stndr," dedi. "Kafaca stndr." "Ne demek o?" "Kafaca benden daha stndr, demek. Ancak asl sorun u, Pip'iim, od ciddi olarak dinlemeni istiyorum, canm. Benim annem btn mrnce alt, didindi, san sprge etti, yine de gn grmedi, hayatnda. Hep ile ekti, hi rahat etmedi. Onun ektikleri hep gzmn nnde olduu iin kadna cefa ektirmekten yle dm kopar ki bir hata yapp kadn incitmektense kendimi incitmeyi yelerim. Ama, keke, bu byle olsayd. Keke u kaa denen sopa hi olmasayd da senin cann skmasayd. Keke hepsini ben, kendi stme alabilseydim. Ama ite iin uzunu, ksas, olan, biteni bu, Pip'iim. Umarm sen de insanlarn kusurlarn balarsn bundan byle." Yaamn kklne karn o akamdan sonra Joe'ya kar iimde yepyeni bir hayranlk uyandn hatrlyorum. Geri yine eskisi gibi eittik onunla ama, kalben onun stnln o akam kabul ettim. Joe atee odun atmak iin a; ^^a kalkarak bu arada bizim emektar saat sekizi vurmaya hazrlanyordu ki "ablan daha dnmedi" diye sylendi. Ablam ara sra, pazar kurulduu gnlerde Pumblechook amca ile arya kar, alverilerinde ona yardm ederdi. Bizim amca'hem bekrd, hem de evdeki yardmc kadna pek gvenmezdi. O gn de kyde pazar kurulmu olduu iin ablam bizim amcayla pazara gitmiti.

Joe atei yeniledi, ocan nn sprd, sonra bakalm araba grnd m diye bakmak iin kapya kt. Kuru, souk bir geceydi. Rzgr esiyordu. Yerler bembeyaz, prl pnl krayla kaplyd. Joe: "Ksran nal seslerini duyuyor musun? Bak, nn tyor." Biraz sonra ablam ieri girdi,bizim amca da arkasndan geldi. Kapn almasyla ieriye o kadar ok souk dolmutu ki ierinin btn scakl yok olmu gibiydi. Ablam: "yle haberlerim var ki, sormayn!" diyerek heyecanla, acele acele paltosunu kard, apkasn arkasna att. "Bu ocuk, eer bu gece yapp elimi pmezse artk ne zaman per bilmem!" Ben, ne olduundan tamamen habersizdim, ama yzme, elimden geldii kadar, oradaki atmosfere uygun bir ifade vermeye altm. Ablam, benim iin: "nallah bunlan duyunca burnunu bytmez ama, nerede o gnler!" diye sylendi. Bay Pumblechook: "O hamn burun byklne gz yummaz," diye sze kart. "Akl bandadr onun." Hanm m? Hangi hanm acaba? Soru sorar gibi bam kaldrarak Joe'ya baktm. Joe da ban kaldrarak bana bakt. Onun bu bakn grnce ablam hemen: "Ne oldu yine?" diye homurdand. Joe nazik bir tavrla: "Bir hanmdan sz eden mi oldu?" diye sordu. Byk Umutlar Ablam: "Ne yani, bir beyden mi szedecektik?" diye sylendi. "Bayan Havisham'dan szettiimize gre bey diyemezdik herhalde!" Joe: "Kasabadaki Bayan Havisham m?" diye sordu. Ablam: "Kyde de Bayan Havisham var m?" diye sylendi. "Bayan Havisham bizim ocuun gidip evinde oynamasn istiyor, gidecek, elbette. Gidecek, oynayacak, yoksa ben ona yapacam bilirim!" Kasabadaki Bayan Havisham'n nn duymutum. Kasabadaki Bayan Havisham'n nam epeevre btn kylere yaylmt: "Hrszlar girmesin diye smsk kapatlm byk, karanlk bir evde hi darya kmadan oturan son derece zengin, garip bir kadn. Joe ablamn szleri zerine hayretler iinde, "Vay canna!" diy_ sylendi. "Bu hanm Pip'i nereden tanyor acaba?" Ablam: "Ahmak!" diye bard. "Pip'i tandn nereden kardn?" Joe yine nazike dokundurarak: "Birtakm kimseler Pip oraya gidip oynayacak dediler de!" "O hanmn mutlaka Pip'i bilmesi gerekmez. Ne biliyorsun, belki Pumblechook Amca'y grmtr de tand iyi bir ocuk var m diye sormutur. Amca bey Bayan Havisham'dan toprak kiraladna gre ara sra kira demek iin onun evine gidiyor olamaz m? Bayan Havisham da o zaman ondan byle bir ocuk bulmasn istemi olamaz m? Geri sen hibir zaman Amca beyin deerini anlamadn, Joseph, ama o hep bizim iyiliimizi dnr. Uruna hizmetiler gibi didindiin, u bizim ocuu Bayan Havisham'a tavsiye etmi, saolsun." Pumblechook Amca: "Bravo!" dedi. "yi dedin. Tam stne bastn. te durum budur, olum Joseph." Ablam: "Dahas var," diye atld. "Bayan Havisham'n yanna girmek bu ocuun geleceini salama balayabilir. Bunu iyi bilen Amca bey, eksik

olmasn, Pip'i hemen bu akam kendi arabasyla kasabaya gtrecek. Bu gece kendi evinde yatrp yann sabah da Bayan Havisham'n evine gtrecek. Hay Allah, ben burada durmu bu aptallara laf anlataym derken, Amca bey gecikiyor. ocuk da kir pas iinde!" Ablam byle diyerek, hzla zerime atld. Souk suyla, sabunlarla yle bir yoruldum, kazndm, ovuturuldum ki kendimdem geer gibi oldum. Temizlenme treni sona erdikten sonra srtma kaskat ketenden amarlar geirildi. En dar, en biimsiz, en korkun takmlarm giydim, Amca beye teslim edildim. Amca bey, ieri girdiinden beri vermek iin can att haberi verebilmek frsatn en sonunda buldu. Szlerini yle bitirdi: "Bak yavrum, btn dostlarna, otur, kalk, dua et, ama zellikle seni kendi elleriyle bytm olanlara!" Ben: "Hoakal Joe!" dedim. "Yolun ak olsun, gle gle, Pip'iim, canm!" Joe'dan imdiye kadar hi ayrlmamtm. Hem duygularmdan, hem de gzme kam olan sabunlardan dolay alamamak iin bir sre sk sk gzm yummu olmalym ki gkteki yldzlan falan gremedim.Sonra yldzlar birer birer parlamaya baladlar yeniden. Ama, iinde bulunduum durumu onlar hi anlayamadlar. Bayan Ha-visham'n evinde oynamaya niin gidiyorum ki? Oraya gittiim zaman nasl bir oyun oynayacaktm? Onlar bunu aydnlatamyorlardi. Bizim Amca'nn bir st sokaktaki dkkn unlu, baharl bir koku yayyordu. Dkknnda kk kk, saysz ekmeceleri vard. En alttaki ekmeceleri anca kahverengi kasap kdna sarl iek tohumlan, iek soanlan grdm. Acaba gneli gnlerde bu tohumlar, bu soanlar atlayp fkrmak, iek amak isterler mi diye merak ettim. Sabah erken bir saatti. Bir akam nce Amca beyin evinde tavarByk Umutlar lan eik bir at arasnda erkenden uyuya kalmtm. Sabah erkenden de Pumblechook amcayla birlikte st sokaktaki dkkna geldim. Gzme ilk arpan, izgili kadifeyle tohumlar arasndaki yaknlk oldu. Amca bey de, yardmcs da izgili kadifeden takmlar giymilerdi. Daha sonra farkna vardm ki Bay Pumblechook'un btn ii, kap nnde durup yolun karsndaki semerciye bakmakm. Semercinin almas da Amca beyinkine pek benziyordu: Onun da gzleri arabacnn dkknndayd. Arabac ise, iki elini cebine sokmu, frncy seyretmekle zamann geiriyordu. Frnc kollarn gsnde kavuturmu, bakkaldan yana bakyordu. Bakkala gelince, kapsnn nnde durmu, esneye esneye eczacya bakyordu. Gzndeki zel gzlkle durmadan masann stndeki saatlerle uraan saati bu esnaf arasnda iiyle uraan tek kiiydi sanki. Amca beyle ben saat sekizde dkknn arkasndaki odada kahvalt ettik. Yardmc ay tayla tereyal ekmeini dkkndaki bir bezelye uvalnn stne koymu, oradan yiyip iiyordu. Bay Pumblechook'un arkadal hi de ho deildi. Kendisi domuz pastrmasyla scak, yal rek yerken bana iine biraz st katlm lk suyla birka lokma tereyal ekmek vermeyi iyilikten sayyordu. Sonra, matematikten baka bir ey konumak bilmez gibiydi. Daha ben "Gnaydn" der demez o, kendini beenmi bir tavrla: "Yedi kere dokuz ka eder bakaym?" diye soruyordu. Azma aldm

yudumlarla lokmalar yutmama zaman kalmadan: "Yedi kere yedi? Drt? Sekiz? Alt? ki?" diye sorup duruyordu. Bundan dolay, saat on olup da yola knca baya sevindim. Yalnz, Bayan Havisham'n karsnda ne yapacam kestiremediim iin de iim rahat deildi. On be dakika sonra Bayan Havisham'n evine geldik. Tuladan yaplma, eski, karanlk bir yerdi buras; kaps bacas demir parmaklk iindeydi; hatta pencerelerden bazlan rlp kapanmt. Ak olanlara da demir parmaklklar ekilmiti. n avlu demir parmaklkla evriliydi. Kapnn ngran alp bekledik. Bu Pumblechook hl: "Peki on drt?" diye sorup duruyordu, ama ben duymamazlktan gelerek ieriye bir gz attm. Evin yannda oktandr almayan bir bira fabrikas vard. Bir pencere ald. Net bir ses: "Kim o?" diye sordu. Amca bey: "Ben Pumblechook," dedi. Ayn ses: "Peki bekleyin" dedi, pencere kapand. Birka saniye sonra avluya, elinde bir anahtar destesi olan bir kz geldi. Amca bey: "te, Pip'i getirdim," dedi. ok gzel ve ok gururlu olan kz: "Pip buymu, yle mi?" diye mrldand. "Gel bakalm, Pip," dedi. Pumblechook amca da geliyordu, ama kz onu bahe kapsnda durdurarak: "Bayan Havisham' m grmek istiyorsunuz?" diye sordu. Amca bey bir hayli bozulmutu. "Kendileri beni grmek isterlerse" dedi. Kz: "Ne yazk ki o sizi grmek istemiyor," dedi. Bunu yle kesin bir ekilde sylemiti ki Pumblechook amca, fiyakas bozulmu durumda olduu halde, sesini karamad. Bunun acsn benden almak iin, sanki, ben bir su ilemiim gibi: "Oul, terbiyeni takn, seni kendi elleriyle bytm olanlarn yzn kara karma!" diye t verdi. Matematik zerine bir soru daha soracak diye korkup duruyordum. O gen ve gzel yolu gsterenim, bahe kapsn kilitledi, eve doru yrdk. Yerler tula deliydi, tertemizdi, ama her yarktan otlar bitmiti. Bira fabrikasna doru da bir yol ayrlyordu; bu yolun zerinde ak duran eski, tahta bir kap vard. Her taraf bombotu. Fabrikann bo binalarnn iinden esen rzgr frtnada gemi direklerinin gcrts gibi sesler karyordu. Byk Umutlar di: Kz benim fabrikaya doru baktm grnce alayl alayl sylen"Sen imdi burada yaplan biralarn hepsini isen ban bile dnmez!" Ben, skla skla: "Tabii, efendim," diye mrldandm. "Bu evin biraya ihtiyac yok. Bodrumlar f f bira dolu." "Bu evin ad iftlik evi mi, efendim?" "Yalnz bir ad bu, ocuk." "Demek ok ad var, yle mi, efendim?" "ki tane, dier ad Satis. Eski Yunancaym, ya da Ltince, yoksa branice mi yle bir ey! Yeter anlamnda." "Yeter iftlii. Garip bir isim dorusu, efendim."

Kz: "Evet," dedi. "Ama, anlam derinmi. Bu eve sahip olan dnyada baka ey istemez, anlamna gelirmi. Eski zamanlarda insanlar ok az eyle yetiniyorlarm. Her neyse, biraz abuk yr." Bana kk bir ocuk gibi hitap ediyor ve yle davranyordu. Oysa kendisinin ya da benim kadard. Yalnz, kz olduu iin daha byk gsteriyordu. Hem gzeldi, hem de kendinden emin, souk bir duruu vard. Bana da yle bir tepeden bakyordu ki yirmi yanda bir kralie gibi davranyordu. Eve bir yan kapdan girdik, kocaman sokak kapsnn nne iki sra zincir gerilmiti nk. Gzme ilk arpan btn koridorlarn karanlk oluuydu. Kz kapnn arkasna yanan bir amdan brakmt. Bunu eline ald, birlikte birok koridordan geip bir de merdiven trmandk. Her getiimiz yer kapkaranlkt; yalnz, mumun getiimiz yerleri aydnlatyordu. Sonunda bir kapnn nne geldik. Kz: "Gir ieri," dedi. Ben, dorusu, kibarlktan ok, utangalktan: "nce siz buyurun, efendim," dedim. Kz: "Samalama ocuk!" diye bard. "Ben gelmiyorum." Sonra, ban yle bir havaya kaldrarak yrd, gitti. in kts, amdan da gtrd. Ortalk karanla boulmu, dorusu iime bir korku girmiti. Ancak, kapya vurmaktan baka yapacak bir ey olmad iin kapya vurdum. eriden: "Gir!" diye bir ses geldi. Ben de, girdim, kendimi mumlarla olduka iyi aydnlatlm, geni bir odada buldum. Odaya gn nn hi girmedii belliydi. Eyalarn birounun biimi, grd i bana yabancyd, ama ortalk bir yerde aynal bir masa gze arpyordu. Ayna yaldz ereveliydi, masann evresine de ipekli rtler sarlmt. Bunun ssl bir tuvalet masas olduu anlald iin bu odann da kibar bir hanmefendinin tuvalet odas olduuna karar verdim. Masann yanndaki koltukta bir dirsei masaya, ba da eline yaslanm, mrmde ne o gne kadar, ne de ondan sonra grmediim kadar acayip bir bayan oturuyordu. Srtnda ar kumalardan bir giysi vard: Atlas, dantel, ipek... hepsi de beyazd. Kadnn ayaklar da beyazd. Bandan aa uzun beyaz bir duvak sarkmaktayd, sanda gelin iekleri vard ama salar aarmt. Boynunda, ellerinde, kollarnda mcevherler ldyordu. nndeki masann stnde de mcevher parltlar gze arpyordu. Srtndaki kadar deilse bile yine gsterili, birok elbiseler, yar ak bavullar drt bir yana salm duruyordu. Hanmefendi giyinmesini henz tamamlamam gibiydi. Ayakkabsnn birini giymi, dieri masann stnde duruyordu. Duva sana yle bir ilitirilivermiti. Mendili, eldivenleri, bir demet iekle bir tutam tl, kk bir dua kitab, karmakark, aynann nnde duruyordu. Btn bunlar ilk bakta farkedememitim. Ama, her eyin beyaz olduu, daha dorusu bir zamanlar bembeyazken imdi solup donuk-laarak sarard gze arpyordu. Gelinliin iindeki gelin de giysileriyle birlikte solmu sararm, burumutu, ukura kam gzlerinden Byk Umutlar

baka hibir canllk kalmamt zerinde! Bir zamanlar gen bir kzn yuvarlack endamn sarsn diye yaplan gelinlik imdi buru buru sarkyordu, nk iindeki vcut erimi, bir deri, bir kemik kalmt. Bir keresinde panayrda mumdan yaplma, tannm bir kiinin tyler rpertici bir mankenini grmtm. Birinde de bataklktaki eski kiliselerden birinin avlusunda bulunan bir iskeleti grmeye gitmitik. imdi ite o mumyayla iskelet sanki birlemi, bana bakan canl, kapkara gzler olumutu. Sesim ksa baracaktm. Ama baramadm. Masa bandaki bu ekil: "Kimsin sen?" diye sordu. "Pip, efendim." "Pip mi?" "Bay Pumblechook'un akrabas, efendim. Oynamaya geldim." "Yakn gel yle, yzne bakaym. Daha yakla." Gzlerinle bakmamaya alarak karsna getim. Masa stndeki eyleri, saatinin dokuza yirmi kala durmu olduunu, duvardaki saatin de dokuza yirmi kala durmu olduunu farkettim. Bayan Havisham:" Yzme bak" dedi. "Belki de sen daha dnyaya gelmediin bir gnden beri gne yz grmemi bir kadna bakmaktan korkmazsn sannmm, yle deil mi?" Byk bir yalan kvrarak, "Hayr, korkmam" dedim. Ellerini birbiri stne, sol gsne kapayarak sordu. "Ellerimin altnda ne var tahmin edebilir misin?" "Evet, efendim." "Ne var?" "Kalbiniz." "Evet, ama krk bir kalp!" dedi. Hanmefendi bu szleri zerinde dura dura sylemiti, sylerken gzlerinde heyecanl bir bak, dudaklarnda bir garip gl belirmiti ki bir tr vnmeyi andryordu. Ellerini bir sre gsnde tuttu, sonra ok armlar gibi yava yava ekti. "Yorgunum, hayatmdan bkknm," dedi. "Oyalanmak istiyorum. Byklerin arasnda zevk almyorum. Haydi, oyna! Seni seyretmek istiyorum." Bu, benim iin yerine getirilmesi ok zor bir emirdi. Bayan Havisham szn srdrerek: "Bazan garip eyler isterim ben" dedi. "Bu gnlerde de ocuklarn oyun oynamasn seyretmek istiyorum. Hadi, hadi!" Sa eliyle, sabrszlk gsteren bir hareket yapt. "Oyna bakalm, oyna, oyna!" Oynamazsam ablamn bana yababilecekleri aklma geldi. Biran Pumblechook amcann arabasymm gibi, odann iinde drt dnmeyi dnd im ama yapamadm. Bayan Havisham'a bakakaldm. Benim aksilik yaptm sanm olacak ki biraz baktktan sonra: "Yoksa sen inat, sz dinlemez bir ocuk musun?" diye sordu. "Hayr efendim. Sizi elendirmek isterdim, ama imdi oynayamam. Sonra benden ikyet ederseniz ablam kzar, bam derde girer. Onun iin oynayabilsem, oynardm. Ama buras bana yle yabanc ki, her ey yle deiik, yle gzel...."

ok konumu olmaktan korkarak sustum. Gene baktk. Sonra hanmefendi gzlerini evrede gezdirerek: "Onun iin her ey ylesine yabanc, benim iin ylesine tandk," diye sylendi. "kimiz iin de ylesine hznl. Estella'y ar" dedi. Aynada kendi hayaline bakmakta olduu iin kendi kendine konuuyor sanarak hi kprdamadm. Ama o parl parl gzleriyle bana dnerek: "Estella'y arsana!" dedi. "Bunu yapabilirsin herhalde. Kapya git. Estella'y ar." Bu garip evin karanlk koridorunda durarak grnrlerde olmayan kibirli bir kzn adn armak, Bayan Havisham'n yannda oyun oynamak kadar zor geldi bana. Neyse ki biraz sonra Estella ses verdi, ko-, ridorun ucundaki karanlklarn iinden elindeki amdann yldz gibi parlad. Byk Umutlar Bayan Havisham onu yanna ard. Masann stnden bir tak alp kzn gsne, sana doru, yakp yakmayacana bakt. "Bir gn bunlarn hepsi senin olacak gzelim," dedi. "Sen de, layksn bunlara. Hadi, bu ocukla iskambil oynayn da ben de seyredeyim." "Bununla m? Ama baya, kaba bir ii ocuu bu!" Bayan Havisham Estella'ya eilerek bir eyler syledi. Yanl duymu olmalym, diye dndm nce. nk: "Ne nemi var bunun? Onunla biraz dalga geersin?" diyor gibi gelmiti. Estelle son derece kmser bir tavrla bana doru dnerek sordu: "Hangi oyunlar bilirsin sen, ocuk?" "Papaz kaldan baka bir ey bilmem, efendim." Bayan Havisham Estella'ya: "Haydi bala!" dedi, oyuna oturduk. Bu odadaki btn hayatn, tpk saatler gibi, ok zaman nce durmu olduunu farketmeye balyordum. Bayan Havisham masann stnden.alm olduu taklan tekrar eski yerlerine koymutu. Estella iskambil ktlarn datrken gzm tuvalet masasnn stndeki ayakkabya iliti. Bir zamanlar beyazken imdi sararm olan bu tek ayakkabnn hi giyilmemi olduunu farkettim. Hanmefendinin plak ayandaki, bir zamanlar beyaz olan ve imdi sararm olan ipek orap da para parayd. Zamann, hayatn ak byle durmam olsayd odadaki o solgun, eski eya, o km vcut, o rm gelinlik, ne kadar eski, ne kadar dklm, zlm olurlarsa olsun yine de byle bir mezarlk, lm havas vermezlerdi insana. O gelinlikle duvak, kefeni andramazlard byle. Biz iskambil oynadk, Bayan Havisham da kefeni iinde bir ceset gibi oturmaya devam etti. Hani ok eski alardan kalma ller vardr, kazlp meydana kmalaryla dalp toz haline gelmeleri bir olur; Bayana Havisham da yle gibiydi. Sanki zerine bir damla gn vur-sa dalp gidecek, ortadan kaybolacak gibiydi. Estella: "Ne kaba bu ocuun elleri!" diye burun kvrd, "Ayakkablar da yle!" O zamana kadar ellerimden, ayakkablarmdan utanmak aklma gelmemiti: ama Estella'nn bana kar duyduu kmseme yle kuvvetliydi ki bulacyd sanki. Ondan bana geti hemen. lk oyunu o kazand. Bu kez ktlar ben dattm. Estella ben bir yanllk yapaym diye drt gzle bekliyordu. Bunu bildiimden elim ayama

dolat, o da kaba saba, grgsz bir ii ocuu olduumu yzme vurmaktan geri kalmad tabii ki. Bizi seyretmekte olan Bayan Havisham bir ara bana dnd: "Sen ona bir ey sylemiyosun. O sana o kadar ar eyler sylyor, ama sen susuyorsun. Syle bakalm, nasl buluyorsun onu?" "Syleyemem," diye kekeledim. Bayan Havisham bana doru eilerek: "Kulama syle," dedi. Ben de: "ok kibirli," diye fsldadm. "Baka?" "ok gzel." "Baka?" "ok hakaret ediyor." "Baka?" "Ben evime gitmek istiyorum." "Hem o kadar gzel diyorsun, hem de bir daha hi grmemek mi istiyorsun onu?" "Orasn bilmem, ama artk evime gitmek istiyorum." Bayan Havisham yksek sesle: "Yaknda gidersin," dedi. "imdi oyunu bitir." lk geldiimde o garip glmsemesini grmemi olsam Bayan Havisham'm yznn hi glmediine inanrdm. Bu yzde odadaki her ey ok nce donup kalm, dnceli, atk bir kalp halini almt sanki. Byk Umutlar Bu oyunu da Estella kazand. Sonunda benim elime demi olduklar iin iskambil ktlanndan bile tiksiniyoimu gibi kartlan yle bir elinden att. Bayan Havisham: "Buraya bir daha ne zaman geleceksin?" diye sordu. Ben o gnn aramba olduunu sylemeye balamtm ki hanmefendi yine sabrsz bir iaretle beni susturdu. "Haftann gnleri ilgilendirmez beni! Aylarn bile adlarn unuttum. Alt gn sonra gel. Olur mu?" "Olur efendim." "ndir unu aaya, Estella, yiyecek bir eyler ver. Brak biraz dolap baknsn. Gle gle, Pip!" amdan nn pei sra yukar km olduum gibi yine ayn n arkasndan aa indim. Estella amdan gene kap arkasndaki yerine brakt. " Hl gndz olduunu unutmutum. Kap alp ieriye gne dolunca epey ardm. Estella: "Burada bekle beni, ocuk," diyerek beni dar kard. Sonra kendisi yine ieri girip kapy kapad. Bahede yalnz kalnca yaptm ilk i kaba saba ellerimle adi ayakkablarma bakmak oldu. "Keke Joe daha kibar bir adam olup da beni de daha kibar yetitirseydi," diye dndm. Estella biraz ekmekle et, bir de kk bir tas birayla geldi. Barda yere koydu. Ekmekle eti de elime, ok pis bir kpekmiim gibi yzme bakmadan verdi. Yerin dibine gemitim, iim szlyordu, g-cenmitim, kzmtm, zlmtm, kahrolmutum. O anda duyduum acya isim

veremiyorum. Bu acnn ad var mdr, yok mudur, bilmem! Ama gzlerim ya iindeydi. Bunu grnce kzn yz birden sevinle parlad. Bu sevin parlts da benim onuruma dokunduu iin hemen gzyalarm tuttum. Meydan okurcasna kza baktm. Bunun zerine o ban kibirli bir hareketle yle bir arkaya atarak yanmdan ayrld. O zaman ben yzm saklayacak yer aradm. Fabrikaya giden yolun stndeki kapnn arkasna saklanp, kolumu duvara, yzm koluma dayadm, alamaya baladm. Bir yandan da duvar tekmeliyor, kendi salarm ekiyordum. Yreim ylesine yanyordu, iimdeki o isim veremediim ac ylesine derindi ki bir eyler yapmak gerei duyuyordum. Ablamn yetitirmesi beni ok ekingen ve duyarl yapmt. ocuklar kendi yaadktan dnyann iinde en abuk olarak hakszl sezerler, en derin olarak hakszl duyarlar. ocuun urad hakszlk bize kck bir eymi gibi gelebilir, ama ocuk da kk olduu iin kendi dnyasnn btn lleri kendi boyuna gredir. Tahtadan at ocuun gznde safkan bir at byklnde grnr. te ben de ok kklmden beri kendi kendimi hep hakszlklarla kar karya bulmutum. Eskiden beri, o her rzgrda deien, fkeli tutumlaryla ablamn bana daima hakszlk ettiini ok iyi far-ketmitim. te ok ekingen, ok sklgan, duyarl oluumun en byk nedeni budur. O gn iimdeki acnn bir ksmn bylece tekmelerimle duvara yedirip ellerimle samdan kopardm. Sonra kolumun kenaryla yzm silerek geri dndm. Ekmekle et bana iyi geldi, bira da kanm stt. ok gemeden neelenerek evreme baknmaya baladm. Gerekten de ok ssz bir yerdi buras. Farbikann avlusunda direi erilmi bir gvercinlik bombo duruyordu. Ahrlarda ne at, ne domuz, ne de depolarda hayvan yiyecei vard. Havadaki bira kokusu eksikliini insan adeta kokluyordu. Yandaki bir aralkta bo flardan meydana gelmi bir harman yeri vard. Birden Estella'nn en utaki flarn stnde yrmekte olduunu grdm. Arkas bana dnkt. O gzel, uzun kestane rengi salarn iki tuByk Umutlar tam halinde iki eline alp kollarn am, hep nne bakarak fdan fya, adm adm ilerliyordu. Fabrikann yksek tavanl ana binasna girdim. Bira yapmakta kullanlan ara gere hl oradayd. Arkada, tavana doru ykselen ince, dar bir merdiven vard. Estella imdi de buraya gelmi, bu merdivenin basamaklarn kmaktayd. Yksek bir balkon kapsndan dar ktn grdm. Uup havaya karr gibi oldu. Tam o srada son derece garip bir ey oldu. Balkonun kl kapsna bakarken kamam olan gzlerimi sadaki tavan atksna evirmitim ki, anszn, bu atkya boazndan aslm bir ey grdm. Batan aa sararm beyazlar iinde bir eydi bu. Ayaklarnn yalnz birinde ayakkab vard. Elbisesinin eskilikten kda dnm ssleriyle dantellerini grdm. Bu sallanan eyi grnce korkuya kaplmtm. eklin az nce orada olmadn bildiim iin duyduum korku daha da artt. Ne yapacam bilemeyerek nce kapya doru, sonra dnp onun asl durduu yere

doru kotum. Korkularn en korkuncuna ite o zaman kapldm. nk, imdi, grnrde hibir ey yoktu. Hemen dan frladm. K havasnn souk ama parlak gneiyle sokaktan geen insanlarn sesleri biraz aklm bama getirdi. Tam o srada Estella yanma yaklamam olsayd yine de kendimi toplamakta zorluk ekerdim. Estella korktuumu anlarsa bana tepeden bakmasna yeni bir frsat km olurdu, ben ona hibir frsat vermemeliydim. Estella kapy at, tutup benim kmam bekledi. Yzne bakmadan gidecektim. Ama o beni ldrtmak ister gibi eliyle koluma dokundu. "Neden alamyorsun?" "stemiyorum da ondan." "stiyorsun ite! Alamaktan gzlerin kapanyor ama. imdi de kendini tutmasan alayacaksn." Alayl bir kahkaha atp beni dar doru itti, sonra bahe kapsn arkamdan kilitledi. Doru Pumblechook amcalara gittim. Evde olmadn duyunca da sevindim. Bayan Havisham' grmeye bir daha ne zaman gideceimi dkkna bildirerek kyn yolunu tuttum. Yolda yrrken grdklerimi dnyordum. Beni en ok dndren bir ii ocuu oluum, ellerimin kabal, ayakkablarmn adiliiydi. Bir gn nce kendimi ne kadar akll sanyorsam, imdi de o kadar aptal buluyordum. Eve gelir gelmez, ablam beri sorgulamaya balad. Bayan Havisham' soruyordu. Fazla bir ey sylemedim. Eer Bayan Havisham', gzlerimle grdm ekilde anlatrsam, szlerimi yanl anlayacandan emindim. Yalnz bu deil, Bayan Havisham da yanl anlalacakt. Geri onu ben de hi anlamamtm. Ama yine de onu, Estella'y ablamn merakl gzlerinin nne serersem kabalk etmi olacaktm sanki. Onun iin, sorulanlara elimden geldii kadar ksa karlklar verdim, ablam da dl olarak kafam tekrar tekrar duvara vurdu. i en kts o Pumblechook olacak koca arlatan da merakna dayanamayp akama doru arabasyla eve geldi. Donuk gzleri, ak az, soru iareti gibi dikilmi salaryla, boazndaki problemlerin gazndan inip kalkan yeleiyle bu eytan karmda grr grmez benim de konuma istemeyiim tuttu. Pumblechook amca ocak bandaki eref koltuuna kurulur kurulmaz sorguya balad: "Evet evlat, nasl zaman geirdin bakalm? Ben: "Fena deildi, efendim," deyince ablam kardan bana yumByk Umutlar ruuu sallad. Pumblechook amca: "Fena deil mi?" diye grledi. "Cevap deil bu. Ne demek fena deil?" Biraz durduktan sonra aklma yeni bir ey gelmi gibi: "Yani fena deil demek," dedim. Ablam bir lk kopard. stme atlmak zereydi, ama Amca bey: "fkelenme," diyerek onu durdurdu. "Bana brak bu ocuu."

Sonra kollarn smsk gsnde kavuturup ban burgu gibi yle bir evirerek gzmn iine bakt. "Doru drst cevap ver bakalm, ocuk! Bayan Havisham' anlat bize." "Uzun boylu, esmer," diye anlatmaya baladm. Ablam hemen: "yle mi, Amca bey?" diye sordu. Pumblechook, onaylar gibi ban sallayp bir gz krpt. Onun Bayan Havisham' mrnde grmemi olduunu ben daha yeni anlamtm, nk Bayan Havisham ne uzun boyluydu, ne de esmer! Pumblechook amca: "Syle bakalm, ocuk" diye sorgusuna devam etti. "Bugn sen yanna gittiinde Bayan Havisham ne yapyordu?" Ben hemen: "Siyah kadifeden bir paytonda oturuyordu" dedim. Bay Pumblechook'la ablam faltas gibi alm gzlerle birbirlerine baktlar. Sonra ikisi bir azdan konutular: "Siyah kadife araba m?" Ben: "Evet" dedi. "Bir de Estella diye bir kz vard, yeeni galiba. Estella ona arabann penceresinden arapla pasta veriyordu, altn tabak stnde. Hepimiz altn taslardan arap iip altn tabaklarda pasta yedik. Ben arabann arkasndaki uak yerinde durup yedim, nk Bayan Havisham yle istemiti." Amca bey, "Bakalar var myd?" diye sordu. "Drt kpek vard," dedi. "Kocaman kpekler onlarn nne de gm bir sepet iine dana pirzolalar koydular, onlar da bunlar kapmak iin kavga ettiler." Pumblechook'la ablam yine akn akn baktlar. Ben ise deliden farkszdm. kenceye dayanamad iin aklna ne gelirse syleyen bir ahit gibiydim. Ablam: "Nedere duruyordu bu araba?" diye sordu. "Bayan Havisham'n odasnda" dedim. Sonra gzlerinin aldn grnce hemen: "Yalnz, at falan yoktu" diye durumu kurtardm. Ablam: "Olamaz" diye Amca beye dnd. "Neler diyor bu ocuk?" Amca bey: "Bence bu tahtrevan gibi bir eydir," dedi. "Bu hanm esintilidir, biliyorsunuz, pek esintilidir... Koltuk yerine tahtrevana oturmak isterse, bunu yapabilir." "Sen kendisini orada hi grdn m?" Sonunda her eyi aklamak zorunda kalan Pumblechook: "Nasl grebilirim? Kendisini mrmce grm deilim ki! Bir kez bile grmedim!" diye aka syledi. "yle mi? Ama yleyse nasl konutunuz?" Pumblechook can biraz sklm olarak anlatt: "O eve girilince hanmefendinin kapsna gidilir. Kap aralk durur, yle konuulur. Herhalde bu kadanndan olsun haberin vardr. Her neyse, ocuk oraya oynamaya gitti. Ne oynadnz bakalm olum?" "Bayraklarla oynadk," dedim. O gn uydurduum yalanlan dndke bugn bile kendime yayorum, bunu aka syleyebilirim. Ablam birden: "Bayrak ha!" diye soludu. Ben: "Evet," dedim. "Estella'nn elinde mavi bir bayrak vard. Bana krmz bir bayrak verdiler. Bayan Havisham'da st boydan boya altn yldz

serpili bir bayrak sallyordu arabann penceresinden. Hepimiz bayraklarmz salladk. Sonra kllarmz sallayp Bravo! diye bardk." Byk Umutlar Ablam: "Kl m?" diye bard. "Klc nereden buldunuz?" "Dolaptan oldk. Dolapta tabancalar da vard. Reel kavanozlar, hap kutulan falan. Sonra, odaya hi gn girmiyordu. Hep mumlar yakmlard." Pumblechook amca bilmi bilmi ban sallayarak: "yledir" dedi. "Sahiden yledir. Ben de grdm." imdi ikisi de bana bakyorlard. Ben de pek saf bir tavr taknarak onlara baktm. Baka ey sorsalar kendimi ele verirdim mutlaka, arka bahede bir balon durduunu sylemeyi dnyordum nk, yoksa fabrikada bir ay m var desem diye duraksamasam syleyecektim neredeyse. Onlar imdiye kadar dinlemi olduklarnn tartmasna dalarak sorgunun arkasn getirmediler. Az sonra Joe ikinci ay iin ieri geldi. Ablam da ona benim btn sylediklerimi anlatt. Joe'nun o masmavi gzlerinin aknlktan devrilip durduunu grnce iim burkuldu. Ama tek dncem oydu, dierleri deil. Joe'ya yalnz Joe'ya kar bir su ilemi olduumu dnyordum. Joe yeniden rsnn bana dnd. Amca bey arabasna binip gitti. Ablam ay bulaklarn ykarken ben de Joe'nun yanna gittim, dkkn kapayncaya kadar onun yannda kaldm. inin bitmek zere olduunu grnce konumaya baladm: "Atei sndrmeden, sana bir syleyeceim var, Joe." Joe sandalyesini ekip oturarak: "yle mi?" dedi. "Syle bakalm Pip'iim, neymi?" Gmleinin kolunu alp iki parmamn arasnda ovuturarak: "Joe," dedim, "Az nce o Bayan Havisham hakknda anlattklarm var ya?" "Var, hem de nasl!" "ok kt, Joe, ama hepsi yaland onlarn." "Ne diyorsun, Pip? Yani.." "Evet, yaland hepsi." "Hepsi mi, Pip? O arabalar, pastalar? Ama kpekler doruydu, deil mi? Hi olmazsa kpekler? Pip'iim hiz olmazsa bir tek, minicik, yavru kpek?" Bunun zerine her eyi anlattm Joe'ya. Estella'nn nasl bana baya, kaba dediini. Bunun nasl arma gittiini, amca beyle ablamn nasl stme dtklerini, nasl nedenini bilmeden o kocaman yalanlar uydurduumu... hepsini syledim. kimiz iin de zor bir durumdu bu. Joe durumunu anlad ve bana yardmc olmaya alt. Biraz dalgn, dnceli durduktan sonra: "Kesin olan bir ey varsa, o da udur Pip: "Ksacas, yalan yalandr. Nedeni ne olursa olsun, yalan sylememek gerekir. Bir daha sakn yalan syleme, tamam m, Pip? Kaba maba olmaya gelince kabalktan kurtulmann aresini de yalanclkta bulamazsn. Hem zaten bu ie pek

aklm ermedi benim. Neden baya olacakmsn sen, bak okuyup yazan bir ocuksun." "Hibir ey bildiim yok, Joe. Sadece sen beni bir ey sanyorsun, ama ben fazla bir ey bilmiyorum." "Pip'iim, daha yan kk. Elbet reneceksin. Banda tacyla tahtnda oturan Kral bile meclisteki kararlann yazabilmek iin nce alfabeyi renmek zorunda kalmtr. Joe'nun syledikleri bana ok anlaml, bilgece geldi ve bana bir umut verdi. Joe dalgn dalgn: "Zanaat, kazan bakmndan biraz aa tabakadan olanlann, daha yksek tabakadan gelenlerin evlerine gidip oyun oynamalan uygun mudur, deil midir, dnmek gerek" diye sylendif"Oyun oynamak dedim de aklma geldi. nallah sahiden bayrakla oynamsnzdr, Pip'iim?" "Hayr, Joe." Byk Umutlar "zldm bu ie, Pip. Aa, yukar tabakasna gelince dnmek gerek ama, u srada dnmenin bir deeri yok, nk ablan hemen ayaklanr. Bunu da bile bile gze alamayz, deil mi, Pip? imdi, iki gzm, sana bir dost nasihati syleyeceim. Kabalktan kurtulup incelme iini doru yoldan beceremezsen, eri yoldan hi beceremezsin. te bunun iin sakn bir daha o yalanlan uyduraym deme, Pip'iim. Doru yaa, rahat olarak lrsn." "Bana kzmadn ya, Joe?" "Yok, canm. Hani o dana pirzolalar, kapan kpekler falanlar-; dan szetmek istiyorum. Senin iyiliini isteyen bir dostun olarak dilet rim ki yukar kp yattn zaman, bu kuyruklu yalanlann dualannn arasnda hatrlayp bunlardan vazgeersin." Tavan arasndaki kk odama kp dua ederken, Joe'nun tavsiyelerini unutmadm. Unutmadm, ama kktm henz. Aklm da ylesine kanmt ki byle eyleri kavrayacak durumda deildim. Duam okuyup bitirdikten sonra hl uyank yatyordum. Estella grse, kimbilir Joe'yu ne kadar kaba bulur, diye dnyordum. Kimbilir Joe'nun ayakkablarn ne kadar kaba, ellerini ne kadar sert bulurdu! Ablamla Joe hl mutfakta oturmaktaydlar. Ben de biraz nce mutfaktan gelmitim. Bayan Havisham'la Estella ise mutfakta oturmak nedir bilmiyorlard. Byle eylerden ok uzakt onlar! Uykulu uykulu: "Miss Havisham'lardayken neler yapardm..." diye dnmeye balamtm. Orada yalnz birka saat deil de haftalar, aylarca kalmtm sanki... Haftalarca, aylarca kalm, o gnleri sk sk anmay huy edinmitim sanki... Unutulmaz bir gn oldu bu benim iin; hayatmda ok byk deimeler yapt nk. Ama zaten herkesin hayatnda yle deil midir? mrnzdeki sayl gnlerden bir tekini yaanmam sayalm.... kaderinizin ak kimbilir ne kadar baka olurdu. Bu satrlan okurken bir an durun, hayatnz saran o uzun zinciri dnn... ister demirden olsun, ister altndan, ister dikenden olsun, neden olursa olsun... o sayl gnlerden biri yaanmayp da ilk halkas meydana gelmeseydi bu zincir belki de hi rlmezdi.

Birka gn sonra... Bir sabah pek mutlu bir dnceyle uyandm: Bu kabalktan, bayalktan kurtulmak iin yapabileceim en iyi ey Biddy'den ders almak, onun btn bildiklerini renmekti. O akam Bay Wopsle'nin Byk teyzesinin okuluna gittiimde, sabahki dncelerimi gerekletirmek iin Biddy'nin yanna sokuldum. Birtakm nedenlerle hayatta ilerlemek istediimi, Biddy btn bilgisini benimle paylarsa ok memnun kalacam syledim. Biddy herkesi memnun etmek isteyen, pek uysal bir kzd, istediimi kabul ettii gibi be dakika iinde uygulamaya balad. Bay Wopsle'nin Byk teyzesinin okulundaki eitim yntemi yleydi: "renciler elma geveleyip birbirlerinin srtndan ieri p sokmakla zaman geirirken Byk teyze uyuklard. Derken kendini yle bir toparlar, elindeki sopayla rencilerin zerine, kimseyi ayrdetme-den saldrrd. renciler onun bu saldrsna karlk alay ederlerdi. Sonra sraya dizilir, paavralam bir kitab elden ele gezdirerek ar vzlts gibi bir sesle okurlard. Bu kitabn iinde bir alfabe, birka say, bir de arpm tablosu vard. Kitap elden ele dolamaya balar balamaz Byk teyze kendinden geerdi, renciler bunun zerine, bakalm kim kimin ayana daha hzl basabilecek diye bir yarmaya balarlard. ok zihin ac olan bu faaliyete Biddy, snfa tane eski psk ncil datarak son verirdi. ncil'e meydan okuyan rencilerle Biddy yumruk yumrua arpmak zorunda kalrd. Ama sonunda hep o stn gelirdi. Sonra bir sayfa numaras verir, o sayfay yksek bir sesle okumaya balard. Bizler de hep bir azdan o sayfay okurduk. Bu amata zamanla Byk Teyzeyi ayltrd. Sendeleyerek kalkar, rastgele bir ocuu gidip kulaklarn ekerdi. Bu artlar altnda kaba sabalktan kurtulmak bana ok g olacak Byk Umutlar gibi geliyorsa da bir kez denemeye karar vermitim. Zaten Biddy de hemen o akam bilgilerini benimle paylamaya balad. Bizim kyde bir meyhane vard. Joe da bazan orada pipo imeye giderdi. O akam okula giderken ablam sk skya tembih etmiti: Dnte oraya urayp Joe'yu alarak eve getirecek, yoksa kafam umu bilecektim. Onun iin, okul dn doru meyhanenin yolunu tuttum. Meyhanenin iinde bir iki tezgh vard. Yandaki duvarn zerinde de upuzun hesap tablolar yazl dururdu. Bu tablolar hi ksalmaz, bu hesaplar hi kapanmaz gibi gelirdi bana. Kendimi bileli bu tablolar bu duvardayd, yllar boyunca benden daha ok boy atmlard. Cumartesi akam olduu iin meyhanecinin bu hesaplara ters ters baktn farkettim. Kendisine iyi akamlar diledikten sonra geidin te yanndaki odaya gittim. Bu odann ocanda grl grl bir ate yanyor, Joe ocak banda piposunu tttryordu. Yannda Bay Wops-le ile bir de yabanc vard. Joe beni her zamanki gibi: "Hogeldin, Pip'iim," diyerek selamlad. O byle der demez yanndaki yabanc dnd, bana bakt. imdiye kadar hi grmemi olduum biraz sinsi durulu bir adamd. Boynu sakat olduundan ba hep yana dnkt, gzlerinden biri de tfekle nian alrm gibi yan kapalyd. Aznda da bir pipo vard. Piposunu ekti, havadaki dumanlan yava yava fleyerek bana bakt, selamlar gibi ban

sallad.Ben de bam sallaynca adam yine ban sallad, yanbanda oturmam ister gibi kanepede yer at. Ama ben meyhaneye gittiim zaman Joe'nun yanna oturmaya alk olduum iin: "Te- ekkr ederim, efendim," diyerek Joe'nun kar kanepede am olduu yere getim. Yabanc adam Joe'ya bakt, onun baka eyle megul olduunu 70 . grnce bana yine ba sallad, yle bir ekilde bacan ovuturmaya balad ki dorusu ok garip geldi bana. Yabanc sonra Joe'ya dnerek: "Az nce demirci ustas olduunu sylyordun, ahbap," dedi. Joe: "Evet, yle," dedi. "Ne iersin... adn sylememitin sanrm." Joe bu kez adn syledi. Yabanc da: "Ne iersin, Bay Joe Gargery?" diye sordu. "Bunlar benden! Kalkmadan nce bir eyler ielim." Joe: "Dorusunu istersen kimseden iki imek benim adetim deildir," diye reddetti. "Adetin olmasn varsn... ayda ylda bir... hem de bir Cumartesi gecesi iiver ite! Hadi, Bay Gargery, ne istiyorsan i." Joe: "Oyun bozanlk etmek istemem," dedi. "Rom olsun." Yabanc: "Rom" dedi. "Acaba dier bey ne ister?" Bay Wopsle de: "Rom" deyince yabanc meyhaneciye seslendi: " rom bize!" Joe Bay Wopsle'yi yabancya tantmak gerei duyarak: "Bu beyi bir dinleseniz iiniz alr," diye anlatt. "Bizim kilisede rahip yardm-csdr kendileri." Yabanc adam bana doru boyun bkerek hemen, "Hah, tandm" dedi. "u ssz kilise, hani mezarl batakla bakan?" Joe: "Tamam," dedi. Yabanc derin bir oh ekerek yle yan dnd, yannda kimse olmad iin bacaklarn kanepeye uzatt. Atee bakan gzlerinde gene sinsi bir bak, yznde bir yan srt grr gibi oldum. "Buralar pek tanmam, ama rmak yaknlar ok ssz ve ok orak" diye sylendi. Joe: "ou bataklklar sszdr," dedi. "Elbette, elbette... Hi ingeneler falan gelip konaklar m oralarda, serserilerin sakland olur mu?" Byk Umutlar Joe: "Yok," dedi. "Ara sra hapishane gemisinden bir iki firari kar, o kadar. Onlan da, kolay kolay ele geiremeyiz., deil mi ha, Bay Wopsle?" Bay Wopsle "evet" der gibi ban sallad. Yabanc: "Demek firari kovaladnz oldu?" diye sordu. Joe: "Bir kez olduydu," dedi. "Zavalllar yakalamak istediimizden deil, seyretmek iin gitmitik. Deil mi, Pip?" "Evet, Joe." Yabanc o grnmeyen tfeiyle tam bana nian alrcasna yine bana doru boyun krmt. "Aslan gibi delikanl bu, maallah! Ad ne?" Joe: "Pip," dedi. "Asl ad m Pip?" "Yok, yok, asl ad deil." "Soyad m Pip?"

Joe: "Yok," dedi. "Bir eit takma isim... kkken kendi kendine koymutu bu ad." "Olun mu oluyor senin?" Joe dnceli bir tavrla: "Yok," dedi. "Yok, olum deil." Geri bu konuda yle derin dnmesine gerek yoktu, ama o havada, insan dnceli, filozof olmaya sevkeden bir ey var gibiydi. Adam: "Yeen falan?" diye sordu. Joe gene derin derin dnerek: "Hayr," dedi. "Yeenim desem yalan olur." Bu kez yabanc: "Peki yleyse neyin oluyor?" diye bard. Bunun zerine Bay Wopsle atld. Akrabalk konularnda her trl bilgisi olan, bir erkein hangi kadn arkabalanyla evlenip evlenemeye-cei konusunda meslekten uzmanl bulunan bir kii olarak, Joe ile benim aramdaki balan inceden inceye aklad. Btn bu sre boyunca yabanc adam baka bir kimseye bakmyor, hep bana bakyordu. Yalnz, artk hi konumuyordu. Ancak romla su kadehleri geldikten sonra bir harekette bulundu... hem de son derece garip, artc bir hareket! Sadece ben seyretmem iin dzenlenmiti bunu. Adam romla suyunu bana gstere gstere, uzun uzun kartrd. Ama meyhanecinin getirdii kakla deil de bir eye ile kartryordu. Bunu yle bir kulland ki eeyi benden baka gren olmad. Sonra adam eyeyi silerek gs cebine soktu. Ama bunun Joe'dan alm olduum eye olduunu, bu adamn benim mahkmu tandn ben aleti grr grmez anlamtm. Oturduum yerden bylenmicesine onu seyretme cteydim. Ama o imdi bana pek aldrmayarak arkasna yaslanm, daha ok pancar rnnden konuuyordu. Yarm saat sonra rom kadehleri boalnca Joe ayaa kalkarak beni elimden tuttu. Bunun zerine, yabanc adam: "Bir dakika, Bay Gar-gery," dedi. "Cebimde yanlmyorsam bir ilinim var. Bulabilirsem u delikanlnn olsun!" Cebinden kard bir avu bozukluun arasndan ilini ald, buruuk bir kt parasna sard, bana uzatt. "Al bakalm, senin olsun," dedi. "Bakasna vermek yok ha! Senin olacak!" Ben Joe'nun eline smsk sarlm, yabancnn yzne, terbiye kurallarna smayacak ekilde bakarak teekkr edip paray aldm. Yabanc adam Joe ile Bay Wopsle'ye iyi geceler diledi, bana o ksk nianc gzyle yle bir bakt. Ama hayr, bak deildi bu; daha dorusu, gzn ar ar kapamt. Bazen bir gz yummak o gzle bakmaktan daha etkili olur. Eve girdiimizde ablamn keyfi olduka yerindeydi. Joe, bu az rastlanr durumdan cesaret alarak ilin olayn ona anlatt. Ablam da Byk Umutlar zafer kazanm gibi bir tavrla hemen atld: "Sahte olsa gerek, yoksa neden durup dururken, karsn ocua versin! Ver unu bakaym!" ilini sargsndan karp gsterdim. Sahte olduu anlald, ama ablam paray yere frlatp sarg ktlarn kaparak: "Bu da nesi?" diye bard, "iki tane be liralk kt bunlar!"

Gerekten de bizim ilin, benim ocuk gzlerime baya pek scak, pek iman grnen iki tane kt paraya sarlmt. Joe hemen apkasn kapt gibi kt paralan sahibine geri vermek zere meyhaneye kotu. Ben ise kedeki sandalyenin zerine oturmu, bo gzlerle ablama bakakalmtm. Meyhanedeki yabancnn oktan kp gitmi olduuna emindim. Az sonra, Joe dnd geldi. Yabancy bulamam, ama meyhaneye banknotlara dair haber brakm. Bunun zerine ablam paralar bir baka kda sarp zamkla yaptrd, misafir odasnda ss diye duran bir aydanln iindeki kurutulmu gl yapraklarnn altna saklad. Banknotlar bu aydanln iinden geceler gecesi bana ryalarma girip uykularm dattlar, gnlerce rahatm kardlar. O gece yattm zaman da doru drst uyuyamadm. O grnmeyen tfeiyle bana nian alan yabanc bir trl aklmdan kmyordu. Mahkmlarla gizliden gizliye ilgili bulunmann ne kadar adi, ne kadar kaba bir ey olduunu dnyordum. Gnlerdir evremin bayalna zlrken kendi gemiimin bu lekesi nedense aklma gelmemiti. Hele o eye gzmn nnden hi gitmiyordu. En ummadm anlarda bu eye karma kverecekmi gibi bir korku benliimi sarmt. nmzdeki arambaya yine Bayan Havisham'lara gideceimin avuntu-suyla kendi kendimi uyuttum. Ama ryamda oda kapsnn aralandn, eyeyi, hi grmediim birinin ieri doru uzattn grdm, byk bir lk atp uyandm. Bayan Havisham'lara gittim, ngra ekine ekine aldm. Kapy Estella at. Ben ieri girince kilitledi, nme geerek amdann durduu o karanlk koridora gm. amdann eline alncaya kadar hibir ey sylemedi. Bana omzunun stnden bakarak: "Bugn byle geleceksin," dedi, beni evin baka bir yanna gtrd. Bu ok uzun bir koridordu, iftlik Evi'nin zemin katn boydan boya geer gibiydi. Koridorun br ucuna vardmzda Estella durup amdan yere koydu, bir kap at. Gne yla karlatm, kendimi ta deli, ufak bir bahede buldum. Bahenin karsnda ayn bir ev vard. Bir zamanlar bira fabrikasn idare eden khyann oturduu yer olacakt. Evin d duvarnda bir saat vard, Bayan Havisham'm odasndaki saatler gibi o da dokuza yirmi kala durmutu. Ak duran kapdan eve girdik, alt katn br ucunda alak tavanl bir odaya getik. eride birka kii vard. Estella: "Sen gidip urada duracaksn, arlncaya kadar bekleyeceksin, ocuk," dedi. "uras" dedii bir pencereydi. Gidip orada durdum, ok sklm olarak darya bakmaya baladm. Yere kadar inen bir pencereden bakmsz bahenin harap, irkin bir kesi grnyordu. rm bir sr lahana sap vard. Gece hafif bir kar yam, gne doar domaz erimiti, ama bu kuytu bahenin glgeli kelerindeki kar hl duruyordu. Rzgr estike savrulup pencereye arpan bu karlar, orada durduum iin zerime atlan birer ta gibiydiler. Benim giriimle odadakilerin szlerini yarm brakm, bana bakmakta olduklarnn farkndaydm. Odann iine bakmadm iin yalnz ocaktaki

atein cama vuran parltsn gryordum, ama inceden inceye szlmekte olduumu bilmek btn sinirlerimi alt st etmiti. Seslerden anlayabildiime gre odada kadnla bir erkek vard. Pencere bana getikten be dakika sonra konumalarndan hepsinin de iki yzl kimseler olduunu anlamtm. Hepsi de karsndakilerin Byk Umutlar iki yzl olduunu bilmemezlikten geliyorlard, nk byle bir eyi kabul etmek kendi iki yzllklerini kabul etmek olacakt. Hepsi de bir bakasnn keyfini bekler gibi skntl, sabrszdlar. En gevezeleri, gevez hanm bana kendi ablamn hatrlatyordu. Ablamdan daha yalyd, en sonunda yzne baktmda yznn de ab-lamnkinden daha sert izgileri olduunu grdm. Ama iyi ki Camil-la'nn yznde izgiler vard. nk ruhu da o derece donuk ve o derece lyd. Konumas da ayn ablamnki gibi sert ve acyd. Camilla'dan baka odada Bayan Sarah adnda bir kadnla, Ray-mont dedikleri bir erkek vard. nc kadn hi konumuyordu. Ama Camilla, Sarah, Raymond durmadan bir baka akrabay ekitiriyorlard ki orada bulunmad halde onlar megul eden bu kiinin ad Matthew idi. Estella odadan kmam, ara sra konuulanlara katlarak beklemiti. Sonunda derinden derine bir ngrak ald, bir ar sesi geldi. Estella bana: "Hadi, ocuk!" dedi. Dnnce btn odadakilerin son derece kmseyen baklaryla karlatm. Arkamdan Sarah'nn: "Bu kadar da olmaz!" dediini duydum. "Ne yapacan akl almyor!" Camilla da fkeyle: "Aklna akl ermiyor, ama bu kadarn dorusu beklemezdim!" diye sylendi. amdan nda, o karanlk koridor boyunca giderken Estella anszn durdu. Bana doru dnd, yzn benim yzme iyice yaklatrarak o kkrtc tavryla: "Ey?" diye sordu. yle anszn durmutu ki onun zerine kapaklanmamak iin kendimi zor tutmutum. "Evet, efendim," diye mrldandm. Durmu bana bakyordu. Ben de onu bakyordum. Sonunda Estella: "Gzel miyim ben?" diye sordu. "Evet. ok gzelsiniz." "ok haraket ediyorum demek?" "Geen sefer ki kadar ok deil." "O kadar ok deil, demek?" "Hayr." Bunun zerine elini kaldrd, var hzyla yanama bir tokat vurdu. "Ya imdi? Seni pis, kaba domuz, ya imdi ne diyeceksin bana?" "Hibir ey demeyeceim." "kp yukarda ispiyon edeceksin, deil mi?" "Hayr," dedim. "Hi de deil." "Neden, alamyorsun yine, mendebur?" "Beni bir daha alatamazsn!" diye bardm.

ok yanl bir szd bu, bir bakma. nk bu szleri sylerken bile iin iin alyordum. Sonradan yllar yl bana neler ektirdiklerini de imdi biliyorum. Bu tokat faslndan sonra yolumuza devam edip yukar ktk. Biz karken merdivenden inmekte olan bir adamla karlatk. Bu adam durup bana bakarak: "Bu da kim?" diye sordu. Estella: "ocuun biri," dedi. Son derece esmer, iri yar bir adamd bu. yice byk bir kafas, kocaman elleri vard. enemi tutup kaldrd, mum nda yzme bakt. Tepesindeki salar sanki zamanndan nce dklmt, gr kara kalar al gibi dimdik duruyordu. Gzleri iyice ukurdayd, yle keskin, yle kukulu bir bak vard ki hi houma gitmedi. yi tra olmutu, ama sakal dipleri koyu siyah benekler halinde kendilerini belli ediyordu. Yeleinin gsnde kaln bir saat zinciri vard. mrmde grmemitim onu, benim iin o anda bir hiti. Gn gelip ne kadar yaknm olacan da o anda kestiremezdim. Ama o beni incelerken ben de ister istemez onu byle yakndan grmek frsatn bulmu oldum. Byk Umutlar "Yakndaki kylerden geldin yle mi?" diye sordu. "Evet, efendim," dedi. "Nasl oldu da geldin buraya?" "Bayan Havisham artt, efendim." "Pekala yleyse, uslu dur bakalm! Olan ocuklarn iyi bilirim ben., yaramaz olursunuz siz! Unutma da, uslu dur! Tamam m?" O iri iaret parmann yann kemirerek bana dik dik bakt, sonra beni brakt. Ondan kurtulduuma sevindim, nk ellerindeki sabun kokusu houma gitmemiti. Adam aa indi, biz yukar ktk. Bir yandan da, acaba doktor muydu, diye dnyordum. Ama yok, doktor olamazd. nk doktorlarn daha tatl, daha yattrc halleri olurdu nk. Bunun zerine daha ok dnmeye zaman kalmad, Bayan Havisham'm odasna varmtk. Her ey aynen braktm gibiydi bu odada. Estella beni kapnn hemen iinde brakp ekildi. Ben de, tuvalet masasnn banda oturmakta olan Bayan Havisham dnp bana bakncaya kadar bekledim. Kadn beni grnce: "Ey?" dedi. "Demek gnler geldi, geti yle mi?" "Evet, efendim. Bugn gnlerden..." "Yeter, yeter..." diye parmaklarnn sabrsz bir hareketiyle beni susturdu. "Bilmek istemiyorum. Oyuna hazr msn bugn?" Sklarak: "Hayr, efendim," dedim. Gzlerini ksp yzm szerek, "skambil de oynamaz msn?" diye sordu. "Oynarm, efendim, siz isterseniz." Bayan Havisham sabr tkenmi gibi: "Bu ev sana eski, karanlk geliyor, cann oyun istemiyor," diye sylendi. "Peki almak ister misin?" Bu evde almak, bana, oynamaktan daha kolay grnd iin "Evet" dedim. Bayan Havisham o kupkuru eliyle arkamdaki kapy gsterdi. "yleyse, u karki odaya gir, ben gelinceye kadar orada bekle,"

diye emir verdi. Merdivenin aralndan geerek onun gstermi olduu odaya girdim. Bu oda da gn almyordu. eride insann ruhunu skan havasz bir koku vard. Eski tip ocakta bir sre nce ate yaklmt, ama ate tutuaca yerde ttm olacak ki duman hl havadayd, bu duman yznden odann ii insana darsndan bile soukmu gibi geliyordu. Bataklklarn stnden ykselen sisin insana ak havadan daha souk gelmesi gibi. O yksek ocan stne konmu, k aalarnn plak dallarn andran amdanlarn baz kollarnda mumlar yanyor, odaya hafif bir k serpiyordu... odann karanln hafife dalgalandryordu demek daha doru olur. Byk, geni bir odayd. Eskiden pek muhteem olduu anlalyor. Ama imdi gze grnen her ey tozlanm, kflenmi, para para olup dklmeye balamt. En gze arpan ey odann ortasndaki uzun yemek masasyd. zerine ar bir masa rts rtlmt. Evdeki saatlerle birlikte btn hayat durduu zaman bu masada bir len hazrl yaplmakta olduu belliydi. rtnn orta yerinde yksek bir ey duruyordu: bir meyve taba, bir iek vazosu olabilirdi, ama rmcek alaryla ylesine sarlmt ki ne olduu belirsizdi, rutubetli, kuz kelerde yetimi bir kocaman, kapkara mantar andryordu. Bacaklar benekli, i karnl rmceklerin acele acele bu nesnenin zerinde, evresinde koutuklarn, iine girip ktklarn grdm. rmcekler sanki ok nemli bir toplantya hazrlanyorlard... Duvardaki tahta kaplamalarn ardndan fare tkrtlar geliyordu. Sanki onlar da rmceklerin toplantsna katlmak iin hazrlanmaktaydlar. Ama kara bcekler bu telala ilgilenmiyorlard. Yal kimseler gibi hantal hantal yryerek ocak banda dolayorlard. Gzleri iyi grmeyen, kulaklar iyi duymayan, birbirleriyle pek geinemeyen Byk Umutlar bir sr huysuz yal gibi... Bu kk yaratklar beni sanki bylemi, btn dikkatini ekmilerdi. Anszn Bayan Havisham elini omzuma koydu. teki elinde koltuk denei gibi bal bir baston tutuyordu. Bu bastona dayanm duruuyla bu eski, ssz evin hortlan andryordu. Bastonuyla ortadaki len masasn gsterdi: "te lnce beni buraya yatracaklar. Hepsi gelip benim lm burada ziyaret edecek." Onun hemen imdi masaya uzanp lvereceinden dm kopmutu. Bayan Havisham bastonuyla bu kez masann orta yerindeki eyi gsterdi: "Bu nedir, bil bakalm," diye sordu. "Hani u rmcek alaryla sarlm olan ey?" "Bilemedim, efendim." "Kocaman bir pasta bu. Dn pastas. Benim dn pastam." Oday dik baklarla szd. Bir eli hl omzumda duruyor, par-maklar sinirli sinirli oynuyordu. "Hadi, hadi, hadi! Yrt beni, yrt!" diye sylendi. Ben de yapacam iin Bayan Havisham'a destek olup odada gezdirmek olduunu anladm, hemen yrmeye baladm. O da benim omzuma

yasland, Pumblechook amcann paytonunu andran bir yryle odann iinde dnmeye baladk. Kadnm gc abuk kesildi. "Daha yava," dedi. Biraz daha sonra: "Estella'y ar," dedi. Ben de dar kp: "Estella" diye bardm. Estella'nn grnnce Bayan Havasham'n yanma gidip odann iinde yeniden dne dne dolamaya koyulduk. Bizim gezintimize seyirci gelen yalnz Estella olsayd, canm sklacakt ya, hele aadaki hanmla beyi de getirmi olduunu grnce ne yapacam ardm. Bana kalsa nezaket olsun diye duracaktm, ama Bayan Havisham omzumu skt, yolumuza devam ettik. Sarah: "Sevgili Bayan Havisham, ne kadar iyi grnyorsunuz!" dedi. Bayan Havisham: " Hi de iyi grnmyorum," diye onu tersledi. "Sapsarym... bir deri, bir kemik kaldm" dedi. Bayan Pocket'in terslenii Camilla'nn yzn parlatmt. Bayan Havisham'a doru bakarak: "Zavallck, bu ackl haliyle baka trl olmasna imkn var m?" diye mrldand. Bayan Havisham bu kez Camilla'ya dnerek: "Ya sen naslsn?" diye sordu. Bu srada Camilla'nn nnden getiimize gre ben yine duracaktm, ama Bayan Havisham durmad. Camilla: "Teekkr ederim," dedi. "yi diyelim de iyi olalm," dedi. Bayan Havisham son derece aksi bir ses tonuyla: "Neyin var ki iyi olmayacaksn?" diye sordu. Camilla: "ok nemli bir ey deil," dedi. "Duygularm ortaya vurmak istemem, ama geceleri sizi dnmekten gzme uyku girmiyor." Bayan Havisham: "yleyse dnme beni!" diye kt. Camilla hkrklarn tutmaya alarak: "Sylemesi kolay!" diye sylendi. Dudaklar titredi, gzlerinden yalar boald. "Geceleri ne kadar ilalar itiimi Raymond gryor." Camilla geceleri daha nasl fenalklar geirdiini uzun uzun anlatarak alyordu. Camilla'nn kocas olduunu tahmin ettiim Raymond: "Camil-la'cm, senin duygularnn nasl saln sarstn artk ailemizde herkes biliyor" diye sze kart. O zamana kadar hi konumam, ciddi bir kadn olan nc haByk Umutlar nm: "Bir insan geceleri dnmek, o insan zerinde hak iddia etmek iin bir neden deildir, hayatm," dedi. Sarah da: "Doru, doru," diye sylendi. Ciddi hanm: "Dnmek kolay!" dedi. Bayan Pocket: "Dnmekten kolay ne var ki?" diye ona katld. imdi Sarah'nn ufak tefek, yz buruuk bir yal kadn olduunu grebiliyordum. Surat ceviz kabuklarndan yaplmt sanki, o geni aznn kedi az olmas iin bir byklar eksikti.

Camilla duygu dalgalan iinde rpnarak: "yle yle!" diye bard. "Yerden ge kadar hakknz var. Bakalarn sevmek bir zayflktr. Ama ne yapaym, elimde deil ite!" Sonra yine hkrmaya balad. Bu srada Bayan Havisham'la ben hi duraklamadan odann iinde dnp durmutuk. Camilla: "rnein Matthew'i ele alalm," diye szlanmasna yeniden balad. "Aile arasna hi karmyor. Bir kez olsun uraya gelip Bayan Havisham'n hatrn sorduu yok. Onun yznden saatlerce fenalk geirdiim oldu. Ama kimse bununla ilgilenmedi, bir teekkr bile etmediler." Ciddi hanm: "Bir de teekkr m edilecekti yani!" diye sylendi. Sarah: "ekerim, sen teekkr kimden bekledin?" diye sordu. Matthew ad geince Bayan Havisham durmu, beni de durdurmutu. Sert ve ac bir sesle: "Eninde sonunda Matthew beni grmeye gelecek," dedi. "u masaya uzatldm zaman gelecek. te uras onun yeri olacak..." Bostonuyla masnn br ucunu gsterdi: "Sen urada duracaksn, Camilla... kocan urada! Sarah urada, Georgina da burada duracak. Cesedimi kemirmeye geldiinizde nerelere geeceinizi ite rendiniz. imdi artk gidin!" Sonra bana dnd: "Gezdir beni gezdir!" diye bard, yeniden gezinmemize baladk. Estella amdanla misafirleri aa indirirken biz gezinmeye devam ediyorduk. Sonunda Bayan Havisham ocan nnde durdu. Birka saniye kendi kendine bir eyler mrldanarak atee bakarak: "Bugn benim ya gnm, Pip" dedi. "Kutlamak istedim", ama bastonunu kaldrarak: "Adn bile azna aldrmam ben bugnn," dedi. "Ne biraz nce burada olanlara, ne de baka bir kimseye! Her yl doum gnmde buraya gelirler, ama doum gnmden szetmeye korkarlar." Bayan Havisham bastonuyla ortadaki rmcek yuvas ynn gsterdi: "u kf yn bundan yllarca nce, daha sen dnyada yokken, bir yl ayn gnde getirilip buraya konmutu. O da, ben de ryp kflendik. Onu fareler kemirdi... benim ruhumu kemiren diler ise farele-rinkinden keskin! Bir gn gelip bu rme sona erince, beni srtmda gelinliimle bu dn sofrasna yatrdklar zaman ne gzel olur o da ayn gne rastlasa!" Masaya bakarken kendi kendinin l olarak bu masa zerinde yatna bakyordu. Ben hi sesimi karmyordum. Dnp yanmza gelmi olan Estella da sesini karmyordu. Uzun zaman byle sessiz durduk gibi geldi bana. Odann o ar havas iinde, uzak kelere sinmi olan o koyu glgelerin arasnda Estella'yla ben de ok gemeden ryp kflenmeye balayacaz diye iime bir korku doldu. Bayan Havisham o hznl halinden bir anda syrlarak: "Hadi iskambil oynayn bakalm siz!" dedi. "Ne bekliyosunuz?" Odasna dnp yine tuvalet masasnn bana oturdu. Ben yine oyunda yenildim. Bayan Havisham bizi seyrettikten sonra bana Estel-la'nn gzelliinden szetti. Estella'nn sana, gsne mcevherleri ilitirerek bu gzellii bsbtn zenginletirdi. Estella'ya gelince, bana yine tepeden bakt. Yalnz, bu kez benimle konumay bile gururuna yediremiyordu. Be alt el oyun oynadktan sonra yeniden geleceim gn kararla-

Byk Umutlar trld. Beni yine geen seferki gibi baheye gtrp kpee verir gibi biraz yemek verdiler. Estella ekilip gitti, ben de biraz gezindim.. Bahede duvarlarnn birinde geen sefer gzme arpmam olan bir kap ak duruyordu. Kapnn ak durmasndan cesaret alarak arkadaki eski, harap sebze bahesine girdim, kendimi biraz nce pencereden grm olduum o perian kede buldum. Gzlerim birden kardaki evin bir baka penceresine takld. Bu evin u anda bo olduunu sandm iin pencereden bakmakta olan soluk yzl, san sal bir delikanlyla gz gze gelince epey ardm. Delikanl hemen pencereden ekildi. Biraz sonra yanma geldi. Anlalan ieride ders alyormu, st ba mrekkep iindeydi. "Merhaba!" dedi. Merhabasna karlk verdim. "Seni kim ald ieri?" diye sordu. "Estella" dedi. "Ortalkta dolamana kim izin verdi?" "Estella." "Benimle dvr msn?" dedi. "Tamam, olur," dedim ve onun arkasndan yrdm. Ancak birka adm gittikten sonra anszn bana doru dnd: "Ama, dur bir dakika," dedi. "Dvmek iin sana bir bahane bulmal. te, al sana!" Sinirlendiren bir tavrla ellerini birbirine srttkten sonra atlp salanm ekti. Sonra, yine ellerini birbirine srtt ban yle bir edii gibi karnmn tam orta yerine vurdu. Bu anma gitmiti. Hemen bir yumruk salladm. Bir daha sallayacaktm ki: "Ya, demek cann dvmek istiyor?" diyerek dizlerini krd, oyun oynar gibi ileri, geri sramaya balad. Hayatmda ben imdiye kadar byle bir eye rastlamamtm. "Bunlar oyunun kurallan!" diyerek sa bacann stnden bol bacann stne hoplad. "Her iin bir kural var" derken de sol bacann stnden sa bacann stne srad. Derken, ne, arkaya zplamaya balad, daha bir sr eyler yapt. Ben akn akn bakp duruyordum. Onun bu pire gibi evik halini grnce iimi gizli bir korku doldurmutu dorusu. Ama o sansn kafasn karnmn orta yerine tosla-m olmasna ok kzmtm. Onun iin, hi ses karmadan, onun arkasndan bahenin kuytu bir kesine yrdm. Dvmeye hazr olup olmadm sordu. "Hazrm" deyince izin isteyerek birka dakika iin ortalktan kayboldu. Sonra sirke ve bir sngerle, bir ie de suyla dnp geldi. Bunlan duvarn dibine koyarken: kimiz de kullanabiliriz" dedi. Bu i de tamamlannca soyunmaya balad. Yalnz ceketiyle yeleini deil gmleini de kard. Ayn yalarda gibiydik, ama boyu benden uzundu, topuunun zerinde de yle fini fini bir dn vard ki ok gsteriliydi. Ban yana eip beni szp hangi kemiklerimi kracan daha nceden seer gibi beni gzden geirii yreimi azma getirmiti. Onun iin, ilk yumruumu savurur savurmaz onun srt st yatp kaldn, burnunun kanamakta olduunu

grnce yle bir ardm ki mrm de bylesine aknla dtm bilmiyordum. Ama srt st yatmasyla yeniden ayaa frlamas bir oldu. ok usta ve tecrbeli yumruklarn skp, ileri geri gidip gelerek hazr duruma geti. mrmn ikinci en byk aknlna, onun yine srt st yatp kaldn, bir gznn iip morardn grnce aknla uradm. ocuun gzpeklii, bende byk bir sayg uyandrd. Hi gc kuvveti yokmu gibiydi; bana bir kez bile vuramayp hep kendisi devrilmiti, ama yine de gk demeden yerinden kalkyor, sngerle silindikten sonra yle tecrbeli, yle usta bir grnle zerime atlyordu Byk Umutlar ki ben "Artk canma okuyacak!" diye dnmekten kendimi alamyordum. ocuk bir hayli yaraland, berelendi. Benim vurduka vuracana geliyordu, o da hep dt, kalkt, dt, kalkt... ama sonunda yle kt dt ki, kafasn duvara arpt. Bundan sonra bile yatp kalmad. Kalkt, benim nerede olduumu gremeyecek kadar sersemlemiti, birka kez dnd, durdu. En sonunda diz st kerek uzand, sngeri alp havaya att. Hrltl bir sesle, soluk solua: "Sen kazandn!" dedi. yle yiit, yle susuz bir tavr vard ki dv ben kendim istememiken, kazanm olmaya yine de sevinemedim. Hatta giyinirken kendi kuvvetimden nefret ederek: "Yardm edebilir miyim?" diye sordum. "Yok, saol," dedi. Bunun zerine ben de: "yi gnler," dedim. O da: "Sana da," dedi, aynldk. Baheye ktm zaman Estella, elinde anahtarlar, bekliyordu. Ama nerede olduumu, kendisini niin beklettiimi hi sormad. Yz kzarm, gzleri parlyordu. Houna giden bir ey olmutu sanki. Bahe kapsna gidecei yerde eve girdi, bir iaretle beni de ard: "Gel, istersen pebilirsin beni." Bana doru uzatt yanan ptm. Bu yana pebilmek iin baka zaman olsa kimbilir ne fedakrlklara katlanabilirdim. Ama o anda Estella'nn bana yanan, baya, kaba bir ii ocuuna sadaka verircesine verdiini sezdiim iin bu hareket gzmde hiti. O gnk ziyaretim her zamankinden daha uzun srmt. Yine rahatszdm. Bu kez de o ocuk rahatm karmt. Onun o srt st dlerini, yznn gitgide daha ok kzanp morarp imesini gzmn nne getirdike, bu yaptklarm yanna brakmayacaklarn dnyordum. Elim onun kanna bulanmt, kanun yakam brakmazd herhalde. Benim gibi ky ocuklarnn byle efendi ocuklarn dvmmesine gz yumulamazd. Nasl bir cezaya arplacam tam olarak bilmiyordum, ama birka gn evden darya kamadm. Oraya yeniden gideceim gn gelip atnca bende de bir korku balad. O ocuun benden ikyet etmi olabilecei hibir zaman aklma gelmedi. Onun yiitliine, erkekliine kar iimde yle bir sayg vard ki ondan hibir zaman kukulanmadm. Onun yara bere iindeki halini gren ana babasnn fkesinden korkuyordum.

Bayan Havisham'lara gitmek zorundaydm, gittim de. Ama, kimse yakama yapmad. O ocuk da grnrlerde yoktu. Ziyaret sona erip de baheye ktm zaman o tahta kapy ak bulup ieri getim. O ayr eve doru baktm, ama pencereler ieriden kapanmt, grnrde hibir hayat izi yoktu. Yalnz, dvtmz o kuydu kede ocuun kan izlerine rastladm, biraz toprakla zerlerini rttm. Bayan Havisham'n tuvalet odasyla dm sofrasnn kurulu olduu oda arasndaki geni salona tekerlekli, hafif bir sandalye konulmutu. O gnden sonra kadn bu sandalyede gezdirmeye baladm. Tuvalet odasnda, salonda, dier odada drt dnyorduk. Bazen bu dolamalarn iki saat srd oluyordu. O gnden sonra Bayan Havisham' gezdirmek iin gn ar konaa gitmeme karar verildi. Aradan sekiz dokuz ay geti. Bayan Havisham benimle daha ok konumaya balamt. Akam okulunda neler okuduumu, byynce ne olacam soruyordu. Nasl Joe'nin ra olacam, ne kadar bilgisiz olduumu ona anlattm. Nasl her eyi renmek, hayatta ilerlemek istediimi de, belki bana yardm eder diye, kendisine anlattm. Ama o tersine, benim cahil kalmam daha uygun buluyor gibiydi. Her geliByk Umutlar simde bir n yemekten baka, ne para, ne de baka hibir ey vermiyordu. almamn karl olarak para vermenin lafn bile etmiyordu. Estella her geliimde, gidiimde kapy at halde peyim diye yanan bir daha bana uzatmad. Bazen ok souk bir tavrla bana zor tahamml ettiini belli ediyordu. Bazen tepeden bakyor, bazen srnayordu. Bazen hrsla benden nefret ettiini sylyordu. Bayan Havisham da sk sk: "Nasl, Estella her gn biraz daha gzelleiyor mu, Pip?" diye sorup duruyordu. Bu sorulara: "Evet," diye karlk veriyordum, nk gerekten de Estella her gn biraz daha gzellemekteydi. Estella'yla ben iskambil oynarken, Estella'nn deien yz ifadelerine, zevk alarak bakyordu Bayan Havisham. Bazen kzn tavrlar yle sk, yle abuk deiir, yle aprak olurdu ki, ben karsnda adeta sersemler, ne diyeceimi, ne yapacam arrdm. Bu durumlarda Bayan Havisham kza derin bir sevgiyle sarlr: "Yarala yreklerini, benim gzmn nuru, gzlerinin yana bakma!" diye sylenirdi. Tekerlekli sandalyeyle dolamaya baladmzdan az sonra Badyan Havisham bir gn anszn, parmaklarnn iaretiyle: "Hadi, hadi, ark sylesene, ne duruyorsun!" diye barmt. Ben de ilk aklma gelen, daha nce Joe'dan duyduum trky sylemeye balamtm. Houna gitmi olacak ki, o da uykusunda ark syler gibi, dalgn, yava bir sesle bana katlmt. Bundan sonra gezinmelerimiz srasnda bu tekerlemeyi syleyip durmamz bir alkanlk oldu. ok zaman Estella da bize katlyordu. Ama, o kadar yava, durgun seslerle sylyorduk ki kii olduumuz halde o koca konan iinde bir rzgr esintisi kadar bile grlt etmiyorduk.

Byle bir evrede ben nasl olduum gibi kalabilirdim? Kiiliimin deimemesi imknszd. O sararm, lo odalardan gn na knca gzlerim kadar zihnimin, duygularmn da kamam olmasna amamal. Daha nceden o kocaman yalanlar kvrm olmasaydm herhalde Joe'ya dvtm ocuu anlatrdm. Ama, imdi azm aarsam, Joe'nun bu ocuu o kpeklerle, bayraklara birlikte siyah kadife pay-tona bindireceinden korkarak, hibir ey sylemiyordum. Yalnz, Biddy btn srlarm biliyordu. Bir Biddy'ye her eyi olduu gibi sylyordum., bu da bana ok olaan geliyordu. Biddy'nin benim ilerimle, dertlerimle niin byle yakndan ilgilendiini merak etmek hi aklmdan gemiyordu ama, zavall Biddy'nin vefal ilgisinin nedenini imdi anlyorum. Bu arada bizimkiler evin mutfanda sk sk toplanp tahminler yrtyordu ki, zaten gergin olan sinirlerim bu toplantlara dayanamyordu. Pumblechook olacak o ay hemen her akam bizim eve gelir olmutu. Ablamla karlkl geerek benim geleceim hakkndaki mitlerini konuuyorlard. ,Onlara gre Bayan Havisham bana parlak balarda bulunup geleceimi salayacakt. Tahminleri, mitleri ylesine sama, ylesine lgnd ki, bara bara alamak, Amca beyi yumruklarmla ezmek geliyordu iimden. Hele, "Bu ocuk inallah, bir gn gelir, bizlere teekkr eder," diye salarn kartrmyor muydu, btn cinlerim bama toplanyordu. Kendi kendini daha imdiden benini velinimetim olarak grd belliydi. Bu konumalara Joe hi katlmyordu. Artk Joe'ye resmen rak olacak yaa gelmitim, Joe da benim dkknda alacak yerde Bayan Havisham'lara gitmemi doru bulmuyordu. Bunun farknda olan ablam da Joe'yi tersleyip azarlamak iin frsat aryordu. te bylece aradan aylar geti. Bu gidi hi deiecee berizemiByk Umutlar yordu. Bir gn Bayan Havisham, eli omzumda, durdu, yzn buruturarak: "Adamakll boylandn, Pip!" dedi. Yzme dalgn bir ifade vererek bunun elimde olmayan bir durum olduunu anlatmaya altm. Bayan Havisham da baka bir ey demedi. Ama, az sonra durup beni szd. Durup durup beni szmeye, her szte de yzn ekitmeye balad. Birka gn sonra,gezintimiz bitip de kendisini tuvalet masasnn bana getirip braktm zaman kadn, elini kaldrarak, beni yanna ard. "Bana u senin demircinin adn bir daha syle bakalm." "Joe Gargery, efendim." "Yani u rak olacan usta?" "Evet." "Olacaksan bir an nce ol bari. Gargery buraya gelip ktlarn da yannda getirir mi dersin?" Joe'nun bunu bir eref sayacan birka kelime ile mrldandm. "Gelsin yleyse." "Ne gn gelsin?" "Benim iin gnlerin birbirinden fark yoktur, bilmiyor musun? Bir an nce gelsin ite, seninle gelsin.

O akam eve gelip de Joe'ya bu haberi verince, ablam o zamana kadar grlmedik bir fkeyle ayaa kalkt, Joe ile bana, kendisini kap paspas m sandmz sordu. Buna benzer daha birok ey sorup tkettikten sonra Joe'nun kafasna bir amdan frlatt, hkra hkra alamaya balad. Sonra bizi arka baheye karp btn evi batan aa sildi, sprd. Gece yansnda Joe ile ben cesaretimizi toplayp yavaa ieri girebildik. O zaman da ablam nnde nlyle i grerek mr tkettiini syledi, Joe'ya, "Sana kar olacama niye bir Zenci kle olmadim?" diye atmaya balad. Zavall Joe, hi karlk vermedi, ama "Gerekten de yle bir ey yapsaydn belki hakknda daha hayrl olurdu," diyen bir bak var gibiydi. Bir sre sonra Joe benimle gelmek iin en gzel elbiselerini giyiniyordu. Joe'nun gnlk i klnn ona daha yaktn syleyeme-dim. Hele kendi kendini byle skntya sokusunun, salarn kabartmasnn benim hatrm iin olduunu bilmek bsbtn azm, dilimi balyordu. Kahvaltda ablam da bizimle birlikte kasabaya inmeye karar verdi. Amca beyler inecekmi, biz "Kibar hanm dostlarmzn" yanndan ayrldktan sonra gidip kendisini oradan alacakmz. Joe dkknn o gnlk kapad. inin bandan ayrld nadir zamanlarda hep yapt gibi kapsnn stne tebeirle "kapal" yazd ve gittii yne doru umakta olan bir ok resmi yapt... Amca beylerin nne geldiimizde ablam arabadan inip ieri girdi. Vakit leye yaklamakta olduu iin biz doru konaa gittik. Estella kapy anca bizi hi umursamayarak yukar kard. Ben Estella'nn arkasndan yryordum, Joe de benim arkamdam geliyordu. apkasn elinde, dikkatle tartyormucasna tutmutu, nedense ayaklarnn ucuna basa basa, uzun admlarla ilerliyordu. Estella Bayan Havisham'n odasna ikimizin birden girmemizi syledi. Ben de Joe'yu yakasndan tutup ieri gtrdm. Bayan Havisham tuvalet masasnn bandayd. Hemen dnd, bize bakt. Joe'nun, byle kendinden geeceini, bir tuhaf cins kua dneceini syleseler inanmazdm! Ama, ite tepesindeki o bir tutam ty dimdik havaya dikilmi, az da iine solucan dsn diye bekler gibi almt. Byk Umutlar Bayan Havisham: "Bu ocuun ablasnn kocas oluyorsun, yle mi?" diye bir daha sordu. Ama, Joe ona doru bakamyordu. Btn konuma boyunca Bayan Havisham'a deil de bana doru konuarak, beni ileden kard. imdi de soruyu soran benmiim gibi: "Yani demek istediim, Pip'i-im," diye anlatmaya balad. zerinde hem zorlu bir ii savar gibi, hem de sr paylar gibi bir hal vard, pek de kibar konuuyordu. "Tutup ablanla evlendiime gre, evlendiim srada da, bekr bir erkek olduuma gre, artk tesini sen kar" dedi. Bayan Havisham: "Pekl," dedi. "Bu ocuu byynce kendine rak almak iin yetitirdin, yle mi, Bay Gargery?" Joe buna karlk: "Biliyorsun, Pip'iim, lnceye kadar dostuz biz" dedi. "Bana rak olmana gelince, bu ikimizin de isteiyle oldu. Babaa ok iler yapacaktk."

Bayan Havisham: "ocuk buna hi olmaz dedi mi?" diye sordu. "Senin mesleini seviyor mu?" Joe fikir yrtyor ve sr sylyor gibi, ok kibar haliyle: "Senin de pekl bildiin gibi, Pip'iim, bunu sen de istiyordun," dedi. "Olmaz demek yle dursun, btn kalbinle dilediin aka ortadayd." Bayan Havisham'a doru konumas gerektiini anlatmak iin ne yaptmsa boa gitti. Ben kam, gzm oynatp ellerimle iaret ettike Joe bana doru iyice dnyor, ciddi, samimi, kibar bir tavrla bana laf anlatyordu. Bayan Havisham: "ocuun ktlarn getirdin mi?" diye sordu. Joe bu kadarn biraz an bulmu gibi bir tavrla: "Pip'iim, apkamn iine koyduumu kendin grmedin mi?" diye sylenerek ktlar apkasnn iinden kard, Bayan Havisham'a deil de, bana uzatt. yi kalpli Joe'nun halinden ne yazk ki utanmtm. Hele Bayan Havisham'n arkasnda duran Estella'nn alayla prldayan gzlerini grnce iyice yerin dibine getim. Ktlar Joe'nin elinden alp kadna uzattm. Bayan Havisham ktlar gzden geirerek: "rak almana karlk ocuktan sermaye filan umduun yoktu, deil mi?" diye sordu. Joe'dan t kmyordu. Ben: "Joe, neden cevap..." diye sze baladm ama, o gcenmi bir tavrla, szm kesti: "Yani unu sylemek istiyorum ki Pip, bizim ikimizin arasnda byle eyin laf olmaz. Vereceim cevap "hayr"dr, bunu pekl biliyorsun Pip. Sen de bildiine gre, benim arzetmeme ne gerek var?" Bayan Havisham Joe'ya doru yle bir bakt. Joe'nun oradaki haline ramen asl huyunu suyunu anlam gibiydi. Masann stnde duran kk bir keseyi eline ald. "Pip benim hizmetimde bir hayli para kazand" dedi. "Bu kesede yirmibe tane altn var. Hadi, al da yeni ustana ver bunu, Pip!" Bu acayip konan acayip odasndaki acayip kadn sanki Joe'nun akln bandan btn btn almt; nk Joe hl bana doru bakmakta srar ediyordu. "Bu senin yaptna cmertlik denir, Pip'iim. Dorusu byle bir ey beklemiyordum. Ne senden, ne de baka birinden. Ama, kabul ediyorum. Artk bundan sonra hep beraberiz, elimizden geldii kadar canla bala birbirimiz iin aln teri dkeceiz." Bu son szleri sylerken kan sesini o kadar beenmiti ki bir kez daha syledi. Sonra Bayan Havisham: "Glegle, Pip," dedi. "Yol gster, Estella!" "Yine gelecek miyim?" diye sordum. "Hayr. Bundan byle Gargery'nin hizmetindesin. Gaygery, bir dakika! Sana bir ift szm var!" Bylece Bayan Havisham ben dan karken Joe'yu yeniden ard. eriden sesini aka duyuyordum: "Benim yanmda alt zamanlar ocuktan memnun kaldm. Byk Umutlar

Kesedeki paralar da onun karldr. Drst bir insan olduun iin, bundan daha fazlasn beklemezsin elbette. Bundan baka hibir ey de istemeyeceksin. Joe nasl kt o odadan, bilmiyorum. Bildiim bir ey varsa o da u ki, odadan kt zaman aa inecei yerde dosdoru merdivenden yukar kt. Ne kadar seslendiysem duyuramadm. Sonunda kendim gidip kolundan tutarak dndrmek zorunda kaldm! Bir an sonra kendimizi darda bulduk. Sokak kaps arkamzdan kapanm, kilitlenmi, Estella gzden kaybolmutu. Gn nda ba-baa kaldmz zaman Joe gidip srtn bir duvara dayad, yzme bakt. Hayretler iindeydi. O kadar uzun zaman orada durduk ki, bir daha hi iyilememek zere akln karm olduundan korkmaya baladm. Sonunda: "Pip'iim, inan son derece artc bir ey bu!" diye bir cmle kurabildi. Yava yava doru drst konumaya balad ve oradan uzaklaabildik. Byle beyninden vurulmua dnmek galiba Joe'nun zihnine sonradan geri bir gelime kazandrmt. Bayan Havisham'lardan dnerken pek incelikli, kurnazca bir dzen kurmu olduunu sanyorum. Amca beyin misafir odasna girip oturduumuz zaman beni hayretlere drd. Ablam hem Joe ile bana dnerek: "Vay, efendim, vay, nerelerde kaldnz, ayol?" diye sylendi. "Bizim gibi hakir kullarnzn yanna dnmeye nasl tenezzl ettiniz!" Joe bir eyler hatrlamak ister gibi gzlerini bana dikerek: "Bayan Havisham srar etti, "Hanma selam" m dedi, yoksa "sayglar" m dedi, Pip?" diye sordu. "Sayglar dedi," dedim. Joe hemen: "Evet ben de byle hatrlyorum. Bayan Gargery'ye sayglarm sunarm demiti," dedi. I Joe bir eyler hatrlamak ister gibi gzlerini bana dikerek: "Bayan Havisham ayn zamanda zntlerini de bildirdi" diye szne devam etti. "Salk durumu uygun olmad iin ne yazk ki, Bayan Gar-gery'nin ziyaretini... nasl dedi orasn, Pip?" "Ziyaretinden yoksun kalmak zorunda olduunu syledi." "Evet, ziyaretinden yoksun kalmak zorundaym," dedi. Joe bu cmleyi bitirdikten sonra derin bir soluk ald. Ablam, Amca beye doru yle bir bakp hafife glmseyerek: "Demek yle," diye sylendi. "Bunlar daha nceden sylese daha nezaket gstermi olurdu, ama hi olmamasndan daha iyidir. Peki, size herhangi bir ey vermedi mi?" dedi. Joe: "Hibir ey vermedi," dedi. Ablam azn ap patlamak zereydi, ama Joe hemen szlerini yle balad: "Hanmefendi ne verdiyse ocuun dostlarna verdi. Dosttan da kast, kendi deyiiyle, "ocuun z ablas Bayan Gargery'nin eline teslim edilmek zere." Ablam Pumblechook Amca'ya dnp bakt. O ise bu ii nceden biliyormu gibi bir tavrla ban sallyordu. Ablam: "Ne kadar verdi?" diye glerek sordu.

Joe: "On altna ne dersiniz?" Ablam ksaca: "Eh, fena deil" dedi. "ok deil, ama fena da saylmaz." Joe: "On taneden biraz fazla desem" dedi. Pumblechook denilen o arlatan da hemen bilgi bilgi ban sallayarak: "Daha fazla," diye srtt. "Sen devam et, Joe, devam et!" Joe: "Yirmi tane desem?" Ablam: "Dorusu ok yerinde, efendice," dedi. Joe: "Yirmi tanedende fazla," dedi. O Pumblechook olacak ikiyzl utanmaz, kmseyen bir glle: "Elbette daha fazla," diye araya kart. "Devam et, Joe, devam et!" Joe sevinle: "yleyse szn balla keseyim, tam yirmibe tane Byk Umutlar altn!" diyerek keseyi ablama uzatt. O dolandrc, dzenbaz Pumblechook da hemen: "Evet, tam yirmibe tanedir," diyerek kalkt, ablamla tokalat. "Senin fedakrlna gre ok deil bu para. Fikrim sorulduu zaman da zaten byle dedim, ok deil dedim. Gle gle harca." Btn bu bilgilik numaralar yetmezmi gibi bu kez de beni kanadnn altna almak numarasna giriti. Kolumu dirseimin hemen stnden kavrayarak: "imdi dinleyin beni! Ben bir eye baladm m sonunu getiririm. Bu ocuu resmen Joe'ya rak yazdracam ben, ama resmen!" Ablam para kesesini avucunda skarak: "Tanr biliyor, sana ok ey borluyuz, Amca bey," diye mrldand. "Siz beni bir kalem gein. Benim istediim u ocuu yerine yerletirmek." Bylece beni ite kaka Belediye'ye gtrdler. Ktlarm burada resmi olarak imzalanp mhrlendi, ben de "resmen" Joe'ya rak verildim. Oradan Amca beylere dndk. Yirmibe tane altn ablam yle bir heyecana getirmiti ki, parann birazn yemeden ii rahat etmeyecei belliydi. Kutlamak iin bir yere yemee gittik Benim iin son derece dertli bir gn oldu bu. Her nedense herkes beni bir asalak sayyordu; hatta enlii bozuyor muum gibi bir halleri vard. Ama, yine de sk sk bana "Neden glmyorsun? Neden elenmiyorsun?" diye sormaktan geri kalmyorlard. Bende mecburen keyfimin yerinde olduunu sylyordum. O geceki ziyafetle ilgili olarak en iyi hatrladm, uykusuzluktur. Brakmyorlard ki uyuyaym! Ne zaman bamn ne dtn grseler hemen drtp uyandrarak: "Elensene!" diyorlard. Sonra gecenin ge bir saatinde B. Wopsle bize bir iir okudu. Ondan sonra eve dnm olacaz. Odama ktm .zaman son derece zntl olduumu hatrlyorum. imde Joe'nun mesleini hibir zaman sevip benimsemeyecekmiim gibi bir duygu vard. Bir zamanlar holanyordum demire" olmaktan. Ama artk deil. Ablamn aksilii yznden bizim ev gzmde hibir zaman rahat, sevimli bir yer olamamt. Kendi evimden utanyordum. Ama, Joe'nun varl bu evi gzmde kutsal bir yuva yapm, iime bu yuvaya kar bir inan vermiti. Misafir odamzn son derece kibar bir salon olduuna inanrdm. ndeki sokak kapsnn, her alnda hindiler, tavuklar kurban kesilen

esrarengiz bir geit olduuna inanrdm. Mutfamz gsterili olmasa da temiz bir ke, dkkndaki rsn de insan erkeklie, bamszla ykselten erefli bir basamak olduuna inanrdm. Tek bir yl iinde btn inanlarm altst oldu. imdi bana evimizdeki her ey baya kaba geliyordu. Bayan Havisham'la Estella'nm bizim evi grmelerine lrdm de raz olmazdm. Bu nankrce duygularmn ne kadarndan ben kendim suluydum, ne kadarna Bayan Havisham'la ablam yol amlard, imdi bunlarn hi nemi yok. Ben deimitim, bir kere... olan olmutu. yi, kt, doru, yanl... olmutu ite. Bir zamanlar kollarm svayp rs bana gemeyi drt gzle beklerdim. Sanrdm ki Joe'nun ra olunca bam ge erecek, mutlulua kavuacam. imdi Joe'nun ra olmutum, ama mutluluktan ok uzaktm. zerimde yalnz ocakta yaktmz ufak kmrlerin tozunu duyuyordum. Yreimin zerindeki hatralarn ezici arl yannda ekicin rse vuruu ty gibi kalyordu. Sonralar ok kereler pazar akamlan kilise bahesinde durup karmda uzanan rzgrl bataklklarn manzrasyla kendi hayatm, geleByk Umutlar ceimi kyaslamtim. Benim mrm de bu bataklklar gibi dz, bo, i karartc grnrd gzme. imdi o gnleri anarken yalnz duygularm Joe'ya belli etmemeye alyordum. Evden kap bir gemici, bir asker olmadysam bu benim vefal oluumdan deildir... Joe'nun vefasdr. Skldm halde rs banda canla bala altysam, aln terinin deerine inandm iin deildir... Joe'nun aln terine verdii deer, onun inancyd beni altran. yi kalpli, drst ruhlu, alkan bir tek insann etkisi evresine ne derece dalr bilmem. Yalnz kendi stmdeki etkiyi biliyorum. raklk devremde herhangi bir iyi davranm olduysa bunun kkn, dnyayla bark, sade bir kii olan Joe'da aramak gerekir. Yoksa gz en ykseklerde olan, huzursuzluk iinde kvranan bende deil! stediim neydi, kimbilir! Ne diyebilirim, kendim de bilmiyordum. Belirli olan bir korkum varsa o da uydu: Gnlerden bir gn en kirli, en baya klmla dkknda alrken bam kaldracam, pencereden bakmakta olan Estella'mn beni byle, elim yzm kapkara, bir ii paras olarak kaba iler yaparken yakalayacan, bayal-mm karsnda sevinerek beni bsbtn hor greceini dnmek hi peimi brakmayan bir korkuydu. Baz akamlar Joe'yla alrken trk sylyorduk. O zaman hemen aklma bu trky Bayan Havis-ham'larda syleyiim geliyordu. Gzmn nne Estella geliyordu. O zaman bam kaldrp karanlk pencerelere baknca Estella darday-m ve ben bam kaldrdm iin yzn pencereden ekivermi gibi bir duyguya kaplrdm. Yam ilerledii iin okula gidemiyordum. Kendi edindiim her trl bilgiyi Joe'yla paylamak istiyordum. Ama, hayr, byle demek doru deil... Joe'yu bilgisizlikten, kabalktan biraz olsun kurtarmak istiyordum. Estella'nn fazla kmseyemeyecei bir insan olmasn istiyordum.

Bataklklarn tesindeki harabe, bizim okulumuzdu; krk, kk bir kara tahtayla ufack bir tebeir paras da eitim aralarmz. Joe bu aralarn arasna ttn dolu bir ubuk katmay hi ihmal etmezdi. Onun bir pazar rendiklerini teki pazara hatrladn hi bilmiyorum. Yine de harabeye gittiimiz zaman pipo tttrne bile daha filozofa, adeta bilgince bir hal gelirdi. Sakin, gzel birkeydi buras. Oradan rmaktaki gemilerin yelkenlerini grrdk. Sular ok alalnca yelkenlerin ancak ular grnrd; gemiler batm, yalnz yelkenleri meydanda kalm gibi olurdu. Pupa yelken denize alan gemileri, bulutlarn, sularn, yeil yamalarn zerinde ne zaman gzel hir k glge oyunu olsa, nedense aklma Bayan Havisham'la Estella gelirdi. Gzel olan, zevkimi okayan her ey sanki onlarla, onlarn o garip evleriyle, garip yaaylanyla ilgiliydi. Bir pazar gn Joe kafasnn her zamankinden kaln olduunu ilan ederek kendini ubuk tttrmenin keyfine vermiti. Ben de retmenlikten vazgeerek yere uzanmtm. enemi elime dayam, etraf seyrediyor, yerde, gkte, her yerde Bayan Havisham'la Estella'nn izlerini buluyordum. oktandr zihnimi kurcalayan bir dnceyi Joe'ya amaya karar verdim. "Joe," dedim, "Ne dersin, Bayan Havisham' gidip bir ziyaret etsem mi?" Joe dnceli bir tavrla: "Vallahi, Pip'iim bilmem ki... niin gideceksin?" "Herkes birbirini ne iin ziyaret eder?" "yle ziyaretler vardr ki amalar hi de hayrl deildir, Pip'iim. Gidersen belki senin ondan bir eyler istediini, bir eyler filan umduunu sanr." Byk Umutlar "Ben de bir ey istemek iin gelmediimi kendisine sylesem olmaz m, Joe?" "Olur elbette. Belki inanr. Ama, belki de inanmaz" Joe ubuundan birka nefes ekti, sonra: "Pip'iim" dedi. "Mesele u ki, Bayan Havisham sana kar efendice davrand. Sonra da beni geri evirdi, bakaca bir ey beklemeyin, dedi." "Biliyorum Joe. Duydum onun sylediklerini." "Yani, Pip'iim, unu demek istiyorum ki, o gn kendisi o trl konumakla belki unu dokundurmutur. Keselim burada, demek istemitir. Evli evine, kyl kyne demek istemitir. Bu kadarla kapansn, bu ii burada keselim, demek istemitir belki de." Bunu ben de dnmtm. Joe'nun azndan duymak bana hi de cesaret vermedi. kimizin de aklna geldiine gre doru olmas daha kesinleiyordu. "Bak, raklmn ilk yl dolmak zere. Bunca zamandr Bayan Havisham' ne aradm, ne sordum. Yani, bugnlerde iler az. Yarn leden sonra bana izin verirsen gider Bayan Est... Havisham' bir ziyaret ederim. Joe hi bozmadan: "Onun ad Estavisham deil, Havisham sanyordum, yoksa yeniden vaftiz olup ad deitirdiyse bilmem," diye mrldand. "Dilim srt! Sen ne diyorsun, onu syle!" Uzun lafn ksas Joe: "Sen nasl istiyorsan yle olsun," diyordu. Yalnz, bu ziyaret bkdeneme saylacakt. Konaktan yz bulmazsam, hatta herhangi

bir ekilde souk karlanrsam bir daha gitmeyecektim. Bu artlar tutacama ben de sz verdim. Joe'nun haftalkla tuttuu bir demirci kalfas vard. Kstah bir adamd. Geni omuzlu, iyice esmer, son derece gl kuvvetliydi. Hibir ite hibir zaman acele etmez, hep vakit ldryormu gibi davranrd. e gelii bile, almaya gelmiyormu da, rastgele dolarken, yle urayvermi gibiydi. Akam zeri iten kp gidiini grnce, nereye gittiini kendi de bilmiyor sanr, bir dahada hi gelme-yecekmi gibi bir duyguya kaplrdnz. Bataklklardaki kanal kprlerinin birinde, kpr bekisinin evinde kalrd. Sabahlan, yemeini kn yapp srtna sallandrm, elleri cebinde, yava yava bir gelii vard. Tatil gnlerini ise kprlerin zerine uzanp yatarak ya da duvar diplerinde uzanarak geirirdi. Gzleri hep yerde gezer, bir ey syleyince yar sinirlenmi, yar am gibi, insann yzne bakard. Bu somurtuk, kstah adamla yldzmz hi bark deildi. Kklmde, dkknn en karanlk kesinde eytan'n oturduunu, kendisinin de onunla yakndan dost olduunu syleyerek dm koparrd. Sonra demirci dkknlarndaki atee her yedi ylda bir kere diri diri bir ocuk atmann art olduunu benim bu i iin kullanlacam sylerdi. Joe'ye rak girdiimde ileride onun iini elinden alacam diye mi korktu, nedir bilmiyorum. Yalnz, beni eskisinden daha az sever oldu. Geri dmanln belli edecek bir ey sylemiyor, yle bir davranta bulunmuyordu, ama demir dverken kvlcmlar benden yana srattnn farkndaydm. O pazartesi gn Joe'ya leden sonraki izin meselesini hatrlattm zaman bu adam da oradayd. Tam o srada Joe ile birlikte kzgn bir demir parasn dvmekteydiler. Ben de kr altryordum. Orlick denen bu kalfa nce sesini karmad, ama biraz sonra ekicinin sapna dayanarak "Olmaz byle" diye sylendi. "Bu ocuk ya-nm gn izin yapacaksa ben de yapmalym" dedi. Orlick yirmibe yalarndaydi ama hep ok ihtiyarm gibi konuurdu. Joe: "zni ne yapacaksn sen?" diye sordu. "Yapacan bir i mi var?" "Ne mi yapacam? O ne yapacaksa ben de onu yaparm elbet." "Pip kasabaya gidiyor" dedi. Byk Umutlar kisi de sinirlenmilerdi. Bir sre sonra Joe "fken geti mi bakalm?" diye sordu. Orlick: "Geti, geti," dedi. "yleyse ben de sana yarm gnlk izin veriyorum." Meer ablam, bahede durmu, bizi dinliyormu. imdi de ban pencereden uzatarak: "Aptallna doyma, emi, koca sersem! diye Joe'ya haykrd. "in yok da byle haylaz takmna izin veriyorsun! Byle bo yere haftalk dattna gre sen zengin olmusun! Bu haylaz benim emrimde olsayd ben gsterirdim ona!" Orlick pis pis srtarak: "Elinde olsa sen btn dnyay emrine alrsn zaten!" diye sylendi. Joe: "Sen karma!" dedi. Ama, ablamn tepesi atmt. yice fkelenmeden yatmayaca belliydi.

"apallarla serserilerin hakkndan gelmesini bilirim ben!" diye barmaya balad. "u senin ustan olacak avanak da aptallarn kral zaten! Sana gelince, senin gibi serserinin benzeri yoktur!" Orlick: "Sen de om azl, eli maal irkefin birisin!" diye homurdand. Ablam lk la: "Ne dedi bana? Ne dedi? Bu Orlick serserisi ne dedi bana?" diye baryordu. "Kendi kocamn gz nnde nasl dil uzatt bana? Oy! Oy! Oy!" Bu oylarn herbiri bir lkt, ablam gitgide fkelenerek kendinden gemeye balamt: "Nasl hakaret etti bana, kocam olacak vicdanszn gz nnde!" Demirci dilerini ksarak, "Ah, ah!" diye sylendi. "Sen benim karm olsan ben sana gsterirdim." Joe, araya girmeye alyordu, ama baarl olamyordu. imdi ablam elleriyle gsn, dizlerini dvmeye balamt. Sonra bandaki ev baln atp salarn zd. yice fkelenmiti. Kapya doru atld, ama bu ilerde tecrbeli olduum iin ben kapy daha nceden kilitlemitim. Btn bu olanlardan sonra Joe'nun elinden ne gelirdi? Orlick'i delloya armak zorunda kald. Orlick, dvmekten baka kar yol olmadn anlamt. Bylece, kvlcmlardan yer yer kararp yanm olan nlklerini bile karmadan iki dev gibi hemen kaptlar. Ama, oralarda Joe'nun karsnda uzun zaman dayanabilecek bir dv varsa bile ben grmemitim. Orlick ok gemeden benim dvtm ocuk gibi yerdeki kmr tozlarnn arasna serilip kalmt. Bunun zerine, Joe gidip kapy at. Ablam pencereden dv seyrettikten sonra dp baylmt. Joe onu ald, kucanda eve gtrp ay ht. Ablam nce rpnp kocasnn salarn ekiyordu. Sonunda her frtna gibi bu da geti. Gnlerden pazarm ya da bir len olmu gibi bir sessizlik, bir durgunluk kt ortala. Yukar, odama kp giyindim. Yeniden aa indiimde Joe ile Orlick hibir ey olmamasna ortal spryorlard. Ortaln byle st liman oluu Joe'un filozofluk damarlann kabartmt. Beni uurlamak iin sokaa kadar kt. "Bayan Havisham'n konana giderken ne kadar gln duygularla dopdoluydum! (Byk insanda ciddiye aldmz duygular ocukta gln buluruz). Bahe kapsnn nnde bir aa bir yukar ka defa dolatktan sonra zili alacak cesaret bulabildim! Kapy Es-tella deil de Pocket at. Ziyaret iin geldiimi syleyince biraz dnd. Beni kapdan evirip evirmemek konusunda kararszd. Ama sorumluluk yklenmek istemedii iin ieri ald. Biraz beklettikten sonra da: "Yukarda bekliyorlar," diye haber getirdi. Yukarda her ey braktm gibiydi, Bayan Havisham yalnzd. Gzlerini zerime dikerek hemen: "Ho geldin!" dedi. "Bir ey istemeye gelmemisindir inallah! nk sana hibir ey verecek deilim." Byk Umutlar "Hayr Bayan Havisham! Size teekkr etmeye geldim. almaya balayal uzun zaman oldu. imden de memnunum."

O ihtiyar parmaklarnn sabrsz bir sallanyla: "yi, iyi!" dedi. "Byle arasira gelebilirsin. Yagnnde filan gel." Sonra anszn sandalyesini de bana doru dndrerek: "Estella'y aryorsun, deil mi?" Gerekten de gzlerim Estella'y aryordu. Kekeleyerek: "yidir ya inallah?" diye mrldandm. Bayan Havisham: "Avrupa'da," dedi. zel bir okulda eitim gryor. Her zamankinden daha gzel. Grenler hayran oluyor. Onu elinden kardn iin yanyor musun, syle?" Bu szleri yle bir zevkle sylemiti, o kadar kt bir kahkaha atmt ki, ne diyeceimi bilemedim. Zaten o da bir karlk vermeme frsat brakmadan beni dar gnderdi. Pocket kapy arkamdan kapayp da kendimi gene gn nda bulduum zaman evime, mesleime, hayatma kar duyduum honutsuzluk iyice artmt. Sokak boyunca yava yava yrmeye baladm. Vitrinlere bakyor, zengin, kibar bir adam olsam ne alrdm diye hayal ederek oyalanyordum. Tam o srada kitap dkknndan Bay Wopsle kt. Yeni bir kitab alm, Bay Pumblechook'un kafasn iirmeye gidiyordu. Beni de gtrd. Eve gitmek canm istemedii iin onunla gitmek bile bana kendi bama olmaktan daha iyi geldi. Sokaklarda lambalar yanarken Pumblechook amcann evine geldik. Kitaptan bir eyler okudular. Daha sonra kalkp ktk. Bay Wopsle ile birlikte kymzn yolunu tuttuumuzda, hava kararmt. Kasabann dndaki krlar koyu bir sis iindeydi. osenin kvrmndaki sokak lambasnn klar sisin zerinde elle tutulur sar ubuklar gibi duruyordu. Tam biz bu a bakarken yolun zerindeki beki kulbesinin yannda, elleri cebinde bir adam grdk. Bu adam Orlick'ti. "Ge kalmsn" dedim. Orlick hakl olarak: "E, sen ge kalmadn m yani?" diye terslendi. Hl biraz nceki okuyuunun heyecan iinde olan Bay Wopsle: "Kendimize bir iir ve fikir ziyafeti ektik biz bu gece" dedi. Orlick biraz homurdand, ama sonra mz birlikte yolumuza koyulduk. Biraz sonra Orlick'e iznini kasabada m geirdiini sordum. "Evet, hemen senin arkandan ben de kasabaya indim" dedi. "Ha sahi, haberiniz varm bilmem, yine toplar atlyor. Yine firar var galiba." Gerektende ok gitmeden o gmbrt kulamza geldi. Sislerin iinde daha bouk kyordu, kaaklarn ardndan kovalar gibi rmak boyunca gmbr gmbr bir yuvarlan vard. Orlick: "Tam tylecek gece," diye sylendi. "Bu havada kimseyi yakalayamazlar." Onun bu szleri aklma birok eyler getirdii iin dnceye dalmtm Bay Wopsle yksek sesle akam okuduklarnn baz ksmlarn tekrarlyordu. Orlick de kendi kendine bir ark mrldanyordu. nce ikili olduundan kukulanmtm, ama sarho deildi. Bylece, kymze vardk. Meyhanenin nnden geerken burasnn ses, k, hareket iinde olduunu grerek atk, nk saat gecenin on biriydi. Kaak bir mahkumun yakalanm olacan tahmin eden Bay Wopsle bilgi

almak iin ieri girdi. Ama girmesiyle tela iinde, koa koa kmas bir oldu. "Pip, sizin evde bir kaza olmu, abuk ko!" dedi. Komaya baladm. Orlick de kouyordu. Bay Wopsle hem kouyor, hem konuuyordu: "Tam anlayamadm. Eniten darda olduu bir srada evinize galiba bir mahkum girmi... ya da mahkumlar. Says belli deil. Galiba bir yaralanan filan da varm." O kadar hzl konuorduk ki, daha fazla konuamadk. Bizim eve Byk Umutlar girinceye kadar da hzmz kesmedik. Evin ii insan doluydu. Btn ky oradayd sanki. Bir doktor vard, bir sr kadn vard. Joe da oradayd. Ben ieri girince seyirciler kenara ekildiler. Ablam grdm. Taban tahtalannn zerinde baygn bir halde yatyordu. Yz ocaktan yana dnk dururken bann arka yerine vurulmu byk bir darbeyle yklm kalmt. Hayat kurtulsa da ayaa kalksa bile bir daha asla dzelemeyecek gibi grnyordu. Joe, o akam meyhanedeymi. Orada bulunduu srada ablam gren tek kii, tarladan evine dnen bir iftiydi. Ablam mutfak kapsnda duruyormu, merhabalamlar. Adam bunun ne zaman olduunu tam olarak bilemiyor, ancak saat dokuzdan nce olduunu sylyordu. Joe saat ona doru eve geldiinde karsn yerde baygn bulmu, hemen yardm armt. amdann mumu sndrlmt, ama ocaktaki ate hl alevli olduuna gre olayn zerinden pek uzun bir zaman gememi olduu anlalyordu. Evden hibir ey alnmam,umun sndrl bir yana, hibir eye iliilmemiti. Ama, son derece dikkat ekici bir ipucu hemen ablamn yan banda duruyordu: Mahkumlarn bacaklarna taklan bir demir halka vard. Bir eye ile trplenip koparlmt. Herhalde ablama saldranlar onun kafasna ve srtna bu demir parasyla vurmular. Joe bu demiri demirci gzyle inceleyince, bir hayli zaman nce eyelenmi olduunu syledi. Subaylar da ayn fikirdeydiler. O gece iki mahkum kamt, ama demir bunlarn hibirine ait deildi. Zaten bunlardan biri ayandaki demir halkayla yakalanmt. Ablamn yannda bulunan demirin de o gemiden km olduuna phe yoktu, ama ne zaman ktn bilemiyorlad. Ben hemen kendimce bir karara varmtm: Bu, benim mahkumun ayak demiriydi... o sabah bataklklarda, sisler iinde eyeleyip kopard halka. Ancak byle canavarca ii onun yapm olabileceini sanmyordum. Eyenin baka bh'nin dim gemi olduunu bu ayak demirini de bir bakasnn alp kullandn dnyordum. Ben, bir Orlick'ten, bir de meyhanede eyeyi bana gstermi olan yabanc adamdan kukulanyordum. Orlick sahiden de hemen benim arkamdan kasabaya inmiti, akama kadar birok kii onu surda, burda grmt. Sonra Orlick kye bizimle birlikte dnmt. Ondan kukulanm yalnz ablamla atm olmasndand. Ama, o gne kadar ablam hem Orlick'le, hem de nne

kan herkesle bir kere kavga etmiti. O meyhanedeki yabanc adama gelince, banknotlarn almaya geldi desek ablam hrpalamasna gerek yoktu, nk kadncaz onun parasn geri vermeye oktan razyd. Hem zaten odada hibir atma filan olmad da belliydi. Sulu kimse kapdan ieri yle birdenbire, yle sesiz girmiti ki, ablam arkasna dnp bakmaya frsat bulamadan darbeyi yemi, yere ylmt. Ne kadar masumca olursa olsun, ablam yaralayan aletten ben sorumluydum, bunu dnmek ok anma gidiyordu. Acaba ocukluumdan beri dilimi balam olan byy en sonunda zsem de Joe'ya her eyi sylesem mi diye kararszlk iinde, ne anlatlmaz ikenceler ektim! Btn gn kendi kendimle arpyor, her gece hibir ey sylememenin en doru yol olduuna kendimi inandryor, ama ertesi sabah yine kararszla dyordum. Doru ile yanl arasnda abaladmz zamanlar daima vicdanmzn sesini kesecek bir yol buluruz. Ben de imdilik bu eski sun dememeye, ancak son durumu aydnlatmak iin bir ie yarayacana inanrsam aklamaya karar verdim. Bir iki hafta evin ii hej trl polis memurlaryla, mfettileriyle doldu tat. Bu kiiler her zamanki gibi bir sr olmayacak adamn ifaByk Umutlar desini alp gereksiz yere akntlara kar krek ektiler. Durumdan bir sonu karmaya alacaklar yerde, kendi icat ettikleri hazr baz sonu taslaklarna uysun diye durumu, olaylar deitirmeye kalktlar. En byk marifetleri, sr kp durularla, bilgi baklarla meyhanenin kapsnda oyalanmakt. ki iilerinde bile sulu yakalar gibi bir tavrlar vard ki, kylleri hayran brakyorlard. Ablama saldran ise bulamadlar. Polis kuvvetleri dalp gittikten ok sonralara kadar ablam yatakta kendinden geirmi olarak yatt. Hafzasn kaybeder gibi olmu, kula ok arlamt, konutuu pek anlalmyordu. Sonra nndeki eyalar birka tane olarak gryor, bu yzden hibir eyi uzanp tutamyordu. Sonunda bizim yardmmzla yataktan kalkp mutfaa indii zaman bile kk kara tahtam hep yannda bulundurmak gerekiyordu: Szle syleyemediini yazyla anlatsn diye. Ama, yazs kt olduu gibi imlas da yanllarla doluydu. Joe'nun ise okumaktaki ustal belliydi! Onun iin, aralarnda sk sk yle karklklar kyordu ki, zmek iin bana bavurmak zorunda kalyorlard. Kadncaza ila yerine stla, Joe yerine ay ok verildi! Tuhaftr ki, bu felaketten sonra ablam ok deiti, kuzu gibi oldu. El, ayak hareketleri ok titrek, ok sarsak olarak kald. Sonra iki, ayda bir, sanki dnyayla iliiini kesiyordu. Ona bakacak yle uygun birisini bulmaktan midimizi kesmek zereydik ki iyi bir rastlant oldu. Bay Wopsle'nin teyzesi ld ve Biddy gelip bizim eve yerleti. Hayatmza bir kurtarc melek gibi girdi Biddy! Ablamn bu durumu Joe'yi ok sarsmt. Adamcaz her akam onun hizmetini grrken ara sra bana dnp, mavi gzlerinde yalarla: "Ah, Pip, ne mkemmel bir kadnd bir zamanlar!" diye iini ekerdi. imdi ise Biddy, sanki doutan hastabakcym, ablamn da btn huyunu biliyormu gibi her ii zerine alverince Joe rahatlad. Hep karsnn hastaln dnecei yerde kafasnn sakinliini, evin sessizliini farkedip tad-

n karmaya balad. Artk meyhaneye can istedii zaman kp gidiyor, bu deiiklikler ona iyi geliyordu. Evimize geldikten sonra Biddy'nin ilk baars o ana kadar benim zemediim bir dm zmek oldu: Kara tahtann zerine ablam durup durup T harfine benzer bir ey iziyor, her defasnda heyecanlanarak bunun ok istedii bir ey olduunu belli ediyordu. Ben ba harfi T olan ne varsa sylemeye, getirip vermeye almtm, ama nafile! Sonunda bu iaretin T harfi deilde bir eki resmi olabilecei aklma gelmiti. Kulana eilip: "eki mi istiyorsun?" diye bardm zaman ablam heyecanla "Evet" der gibi ban sallam, elleriyle, ekile dvercesine, masaya vurmaya balamt. Bunun zerine, dkknda ka eki varsa hepsini birer birer getirip nne sermitim, ama ablam bu sefer de "Hayr" der gibi ban sallamaya balamt. Biddy gelip de ablamn isteklerini abucak kavramaya balaynca bu anlalmaz iaret yeniden ortaya kt. aretin tarihesini ksaca anlattm. Biddy bir bana, bir ablama bakt. Biraz dnd, sonra kalkt, dkkna gitti. Orlick rs banda demir dvyordu. Biddy'nin yz parlamt. "O elbette" dedi. "Onu istiyor!" Orlick'mi meer ablamn kastettii! Adn hatrlayamad iin eki iaretiyle anlatmak istemi. Orlick'e durumu anlattk, ablamn yanna gelmesini syledik. Elindeki ekici brakt, alnnn terini nce koluyla, sonra nlyle sildi. Hi sesini karmadan, o kendine zg ar, aksak yryyle mutfaa geldi. Ablamn onu yzne kar sulayacan sanmtm. Tersine, ablamn ona her trl dostluk gsterisinde bulunduunu grnce baya hayal krklna uradm. Ablam onun geliine son derece sevinmiti. ecek bir ey ikram etmemiz iin iaret etti. Ondan sonra hemen her gn tahtasna eki iareti izerek Orlick'i artmaya balad. O da Byk Umutlar hep geliyor, ask bir yzle sessiz sedasz ablamn karsna geip oturuyordu. Bu ie onun da bizim kadar arm olduu anlalyordu. Monoton bir hayat sryordum. Ablamn yaralanmasndan, Biddy'nin geliinden sonra olan tek nemli ey doum gnmde Bayan Havisham'n konana yaptm ziyaretti. Hl Pocket nbetteydi. Bayan Havisham' braktm gibi buldum. O da Estella'dan ayn ekilde, belki de ayn kelimelerle bahsetti. Giderken elime byke bir banknot verdi, bir dahaki ya gnmde yine gelmemi syledi. Paray almamak istedimse de: "Yoksa az m geldi?" diye sorunca hemen kabul ettim. Ondan sonra benim bu ziyaretlerim, bu para hikayesi her yl aynen tekrarlanr oldu. Bu iine gn girmeyen, zamann durmu olduu garip ev, aklm, duygularm artmakta devam ediyordu, bu aalamann etkisiyle mesleimden tiksinip evimden barkmdan gitgide daha souyordum. Ben byle devam ederken, Biddy srekli deimekteydi; hatta, ben farkna varmadan deimiti bile. Pabular yenilenmi, salar dzelip parlam, elleri tertemiz olup kmt. Gzel deildi... Estella gibi olmasna imkn yoktu; ama, derli toplu, iyi huylu, gz okayan bir kz oluvermiti.

Teyzesi iin tuttuu yastan yeni kt sralarda bir akamd; yani, bizim yanmza gelmesinin zerinden bir yl dan fazla bir zaman gemiti. O akam onun gzlerinde nasl tuhaf bir ekilde dalgn, derin bir bak olduunu farkettim: Gzel gzlerdi bunlar; hem de iyi gzler. Yaz yazmaya dalm bulunduum bir srada tesadfen bam kaldrm, Biddy'nin baklaryla karlaarak, gzlerinin ne kadar anlaml ve gzel olduunu farketmitim. Kalemi elimden braktm. Nak ilemekte olan Biddy'nin de inesi bir an havada kald. "Anlat bana, Biddiy," dedim. "Nasl oluyor bu i? Ya ben ok budalaym, ya da sen ok akllsn." Biddy gld: "Hangi i?" "Her bakmdan benim kadar bilgilisin, Biddy. Evimizi gl gibi ekip evirmekle kalmyorsun, her trl bilgide benimle baaba gidiyorsun." Son aylarda haftalklarmla kitap almaya baladm iin okumamla vnmeye balamtm. Biddy: "Sen de btn gn alyorsun, ama yine de okuyup yazacak zaman buluyorsun," dedi. "Ama ben dkkndan gelir gelmez kitap bana oturuyorum. Se-ninse byle bir ey yaptn yok." Biddy: "Belki de bulac bir eydir, nezle filan gibi, senden bana gemitir," dedi ve nak ilemeye devam etti. Gerekten de alacak kzd Biddy! Bilgi bakmndan denk gittiimiz gerekti. Bu son yl iinde Biddy demircilik hakknda bile adamakll bilgi edinmiti. "Biddy, sen her frsattan faydalanmasn bilen bir kzsn. Bizim eve gelmeden nce ilerlemek iin eline hibir frsat gememiti. Ama bak, bir yl iinde nasl parlayverdin!" dedim. Biddy bir an ban kaldrp yzme bakt. Sonra yine naksnn stne eildi... "Senin ilk retmenin bendim, ama deil mi?" diye mrldand. armtm: "Biddy! Yoksa alyor musun?" diye sordum. Gld: Byk Umutlar "Yok canm! Onu da nereden kardn?" Naksnn stne damlayan bir tek gzyandan karmtm! Ama, imdi alamyor, glmsyordu. Sonra yine naksna dnd. Ben ise hl onu seyrediyordum. Az sonra; "Evet, Biddy, ilk retmenim sendin!" dedim. "Bir gn gelip byle bir aile gibi olacamz o zamanlar hi aklmza gelir miydi?" Pazar gn leden sonra ablamn banda Joe bekledi, Biddy ile ben dolamaya ktk. Mevsim yazd, hava ok gzeldi. Kyden ktk, kilisenin nnden geip krlara aldk. Irman zerindeki yelkenleri grnce aklma Bayan Havisham'la Estella gelmiti. Biddy'ye almak, iimi dkmek ihtiyacn duydum. Suyun kysnda bir yer bulup oturduumuz zaman Biddy'ye srrm aklamamas iin yemin ettirdim, sonra, aka syledim:

"Ben ykselmek, byk adam olmak istiyorum, Biddy." Ben senin yerinde olsam istemezdim" dedi hemen. Biraz sert: "Elbet bir eyden tr istiyorum" diye Sylendim. "Sen bilirsin yine, ama bu halinle daha mutlu deil misin?" Sabrszlanarak: "Hi deilim hem de!" diye bardm. "Mesleimden de, yaaymdan da nefret ediyorum. Alamadm bir trl." Biddy hafife kalarn kaldrarak; "Samalyorum herhalde," dedi. "Kusura bakma. Ben hep senin iyiliini isterim, baka bir ey de-." "yleyse unu kafana sok ki ben o dkknda hibir zaman rahat etmedim, edemeyeceim de! Ne yalan syleyeyim, Biddy, bambaka bir hayat srmek istiyorum ben! Bu trls beni ok rahatsz ediyor!" Biddy zgn zgn ban sallayarak: "Ne yazk!" dedi. "Sahiden yazk!" dedim. "u hayata alabilseydim, ocukluumdaki gibi imdi de sevseydim demircilii, benim iin ne kadar daha iyi olurdu!" Bir zamanlar konan bahesinde kendi salarm tutup ektiim gibi imdi de elimin altndaki otlan yolup duruyordum. "O zaman Joe, sen, ben mz gl gibi geinir giderdik. Belki seninle aramzda bambaka bir arkadalk olurdu. Sen beni beenirdin Biddy, deil mi?" Biddy: "Benim gzm pek yle ykseklerde deildir." diye iini ekti. Geri bu szler yle gurur okayc bir ey deildi, ama Biddy'nin safa konumu olduunu bildiim iin sesimi karmadm. Birka tutam daha ot koparp birka imen sap ineyrek devam ettim: "imdi ise bak, ne haldeyim! im rahat deil, mutlu deilim. Kaba olsam, baya olsam ne kard sanki? Yzme vurmam olsalar haberim olmazd; o zaman da, hi farketmezdi!" Biddy ban birden bana doru dnerek dikkatle yzme bakt: "Kim demise hem sana hakszlk etmi, hem de terbiyesizlik!" diye mrldand. Sonra yine dnd, yelkenlere doru bakt: "Kim bunu syleyen?" Biraz nce szler azmdan biraz da istemeyerek kmt, ama artk aka sylemekten kanamazdm. "Bayan Havisham'm yannda oturan o gzel kz," dedim. "Dnyann en gzel kz o. ok beeniyorum, o yzden kibar bir adam olmak istiyorum." Biddy biraz dndkten sonra: "Ona nisbet yapmak iin mi, yoksa onu elde etmek iin mi?" diye sordu. Somurtarak: "Bilmem!" dedim. Biddy: "Ona nisbet yapmak istiyorsun herhalde, sen bilirsin, ama bence en iyisi ona, onun szlerine hi nem vermemen daha doru olur. Eer, onu elde etmek istiyorsan, sen bilirsin, ama demez sanrm." Ben de birok kez byle dnmtm. Bu o kadar belli, o kadar gzle grlr bir gerekti ki! Ama, en bilgili, en olgun erkeklerin bile J\ Byk Umutlar ak olduklarnda dtkleri bir kmazdr bu! Benim gibi cahil ky delikanls, bu kmazdan nasl kurtulabilir? "Belki de sylediklerin dorudur Biddy, ama onu ok seviyorum" dedim.

ok anlayl bir kz olan Biddy bana daha fazla akl vermeye kalkmad. Yalnz, elini uzatt, yavaa omzumu okad. Ben de yzm koluma gmerek aladm biraz. Biddy: "Bir eye seviniyorum, Pip," dedi. "O da, bana gvenip byle alm olman. Biliyorsun elbette, srrn kimseye vermem ben. ocukluumuzdaki gibi imdi de senin retmenin alsaydm, sana iyi bir ders verirdim. Ama o gnler geti artk!" Biddy hafife iini ekerek ayaa kalkt, dnceli tavrn brakarak, neeyle: "Biraz daha yryelim mi, yoksa artk evimize mi dne-lim?"diye sordu. Ben de kalktm, boynuna atlp onu ptm. "Ah Biddy, sana her eyimi syleyeceim bundan sonra!" "Ta ki kibar bir adam olana kadar." "Hibir ey olacam yok benim. Bunu sen de biliyorsun!" Biraz daha dolatk. Yaz akam ok gzeldi. Hibir eyimin eksik olmadn dndm. Mum nda Estella'yla papazkat oynamak zenilecek bir ey miydi? Btn o anlar, hayalleri hevesleri kafamdan atp kendimi mesleime versem, hayatn tadm karmaya alsam daha akllca olmaz myd? u anda yanmdaki kz Biddy deil de Estella olsa, bana ikence edecekti. Bu apakt. "Pip, ne sersemsin sen!" diyordum kendi kendime, ama yine de Estella'y istiyordum. O akam dolarken Biddy ile, uzun uzun konutuk. Her sz, her dncesi doruydu. Deimeyen, insana hakaret etmeyen bir kzd Biddy. Birisini incitecek olsa kendisi daha ok ac ekerdi. yleyse niin tekini istiyordum? Eve dnerken: "Ah, Biddy, keke sen beni akllandrp uslandrabuseydin!" diye iimi ektim. O da: "Keke!" dedi. "Eski dost olarak ak konusam kzmazsn, deil mi? Keke ben sana ak olabilseydim!" "Sen bana asla ak olamazsn!" dedi. O akam, iimde Biddy'ye ak olabilirmiim gibi bir duygu vard. Onun bana cesaret vermeyii bir hayli arma gitti. Geri her eyde olduu gibi bunda da hakl olduunu biliyordum, ama kabul edemiyordum yine de. Birazdan karmza Orlick kt. "Vay, merhabalar! Nereye byle ifte kur rular?" dedi. "Eve," dedik. "Ben de sizinle geleyim" dedi. Biddy bunu istemedi, bana: "Gelmesin" diye fsldad. "Hi sevmiyorum onu" dedi. Orlick'i ben de sevmediim iin yzm buruturarak, "Saol, biz eve kendimiz gideriz," dedim. O bunu kahkahayla karlad, yanmzdan ayrld. Ama, biraz arkamzdan gelmeye devam etti. Ben imdi acaba Orlick'in ablamn bana gelenlerde parma olmasndan Biddy de kukulanyor mu, diye meraklanmtm. Bu demirciyi neden sevmediini sordum Biddy'ye.

Arkasna doru bakarak: "Ondan korkuyorum, bana iyi gzle bakmyor" dedi. Canm sklmt. "Sana bundan hi szetti mi?" diye sordum. Biddy arkaya doru bir gz atarak: "Hayr," dedi. "Hibir ey sylemedi. Ama, ne zaman gzlerimiz karlasa yiyecek gibi bakyor!" Orlick'in kstahlna yle fkelenmitim ki! Ancak bu kadar fkelenebilirdim! Byk Umutlar Biddy: "Ama, bu seni ilgilendirmemen!" dedi. "Biliyorum, Biddy. Karmak iin deil ama, houma gitmedi bu i, hi houma gitmedi. Biddy: "Benim de houma gitmiyor," dedi. "Ama, seni bu da ilgilendirmez." "Haklsn canm, ama u kadarn syleyeyim ki, ona cesaret vermi olduunu bilsem, gzmden derdin." O geceden sonra Orlick'i gz hapsine aldm. Biddy'ii gzleriyle yemesine frsat vermemeye altm. Dkkndan ayan kaydrmak aklma geldi, ama ablamn anszn stne dmesi yznden herif adeta rs bana kk salmt. Hakkndaki benim duygularm, taanlarm anladnn farkndaydm. c almak iin nasl frsat kolladn ise sonradan renecektim! Sanki eski aknlm yetmezmi gibi imdi bir de Biddy'ye kar beslediim duygular beni allak bullak etmeye balamt. Durup durup Biddy'nin Estella'dan stn olduunu dnyor, basit, temiz bir sanatkr hayatnn utanlacak bir ey olmadna, insana pekl mutluluk, i huzuru verebileceine inanmaya balamtm. O zamanlar raklm dolunca Joe'nun orta, Biddy'nin nianls olacama iyice inanyordum. Sonra yine konakta geen gnlerin ans kurun gibi dyordu iime. Aklm, fikrimi datp perian ediyordu. Dalan zihni yeniden derleyip toplamak kolay olmuyordu. Ben daha bu ii baarmadan bir dnce geliyor, kafam alt st ediyordu: "Belki de gerekten Bayan Havisham bir gn beni kanadnn altna alr da geleceimi salar," diye bir mide kaplyordum. Bylece, raklk devrem sona ersin diye drt gzle bekliyordum. Ama ne yazk ki, raklm tamamlayamadm. raklmn drdnc ylyd. Bir cumartesi gecesi ben de meyhanedeydim. Son gnlerde halk heyecanlandran bir cinayetten sz ediliyordu. Bay Wopsle bu cinayeti yaar gibi anlatyordu. Katile yklenen her sfat ballandra ballandra sylyor, durumann ayrntlarn gazeteden okurken tanklarla birlikte sanki kendisi de ifade veriyordu. lenle birlikte lyor, ldrenle beraber katil oluyordu. Hele doktorun ifadesini okurken bizim ky dokturunun konumasn yle bir taklit tti ki, bayldk. Sonradan Bay Wopsle bizi jri seti, biz de san soukkanllkla adam ldrmekten sulu bulduk. te tam o srada karmdaki kanapenin arkasnda ayakta durmu bizi seyreden bir adamn farkna vardm. Esmer yznde kmseyen bir bak

vard, parman kemirerek karsndaki yzleri gzden geiriyordu. Kendisine baktmz farkedince, Wopsle'ye dnd. Souk, alayl bir tavrla: "Gryorum ki bu cinayet konusunda kendinizce bir karar verdiniz" dedi. "Sulu buldunuz, deil mi adam?" Bay Wopsle: "Sizi tandmz sanmyorum, ama madem sordunuz syleyelim" dedi. "Evet, sulu bulduk." Bizler de bundan cesaret alarak "evet" gibilerden sesler kardk. Yabanc: "Biliyordum" diye alayla glmsedi. "Ama, imdi size unu syleyeyim ki, ngiliz kanunlar her san suu kesin olarak ortaya kncaya kadar susuz sayar" dedi. Bay Wopsle: "Bakn baym, ben de bir ngiliz vatanda olarak..." diye sze balad. Ama, yabanc parmann kenarn kemirerek: "Hadi, hadi!" diye onun szn kesti. Bir sann suu isbat edilene kadar kanunca susuz sayldn ya biliyorsunuz, ya da bilmiyorsunuz. Hangisi?" Ban, hatta btn vcudunu, canl bir soru iareti gibi yana doru emiti. aret parman Jopsle'ye doru uzatarak: "Syleyin!" dedi. "Biliyor musunuz, bilmiyor musunuz?" Byk Umutlar Wopsle: "Elbette biliyorum," dedi. "Madem biliyorsunuz, neden sylemiyorsunuz?" Bay Wopsle bir eyler geveledi aznda. Ama, yabanc adam ona frsat vermeden: "imdi size bir eydaha syleyeyim. Bu cinayetin durumas daha yeni balamtr, tanklarn hibirini henz sann avukat sorguya ekmemitir?" Bay Wopsle: "Ben sadece..." diye sze balad. Yabanc yine szn kesti. Bay Wopsle'nin bu adamn karsnda sklm pklm oluu bizi artm, adeta bunca yllk Bay Wopsle'yi gzmzden drmt. Yabanc parman sallayarak: "Siz," dedi, "Henz doru drst savunmaya frsat bulamam bir insan, henz suu kantlanmam bir adam idama mahkum ettiniz. Sonra da bir ngiliz vatanda, vicdanl bir insan olduunuzu nasl syleyebilirsiniz?" Biz Bay Wopsle'nin neredeyse yreksiz bir canavar olduuna inanmaya balyorduk. Bu yabanc adamn yle kendinden emin bir hali vard ki, kar koymann, etkisi altnda kalmamann imkan yoktu. Bizleri yine gzden geirdi. Sonra adam ilerledi, iki kanepenin arasna, orta yere geldi, durdu. Bizler ise onun karsnda sinmi oturuyorduk. O yine bizleri szerek konumaya balad. "Edindiim bilgiye gre demirci Joseph, ya da Joe Gargery'nin aranzda olduunu sanyorum, Joe Gargery hanginiz?" Joe: "Ben!" dedi. "Senin bir de ran varm. O da burada m?" Ben hemen: "Buradaym," diye atldm. O beni tanmamt, ama ben onu tanmtm. Bu, Bayan Havis-ham'n konana ikinci gidiimde, merdivende karlatm esmer adamd. Daha grr grmez tanmtm. Adam beni uzun uzun gzden geirdikten sonra: "Sizin ikinizi yalnz grmek istiyorum," dedi. "Konumamz uzun srecek. sterse-

niz sizin eve gidelim. Burada hibir ey sylemek istemiyorum, nk sonradan konuyu evrenize aklayp aklamamak konusunda karar vermek size decek." Ortaya ken merak dolu sessizlik iinde eve gittik. Joe bizden nce eve giderek hemen n kapy at, konumamz, bir tek mumun snk yla aydnlanan misafir odasnda yaptk. Yabanc "Adm Gaggers," dedi. "Londral bir avukatm. Sizinle grlecek iim biraz garip. Birisi gelip bu i iin bana dant. Ben de kendisinin vekili olmay kabul ettim." Oturduu yerden bizi iyi gremedii iin kalkt, bir ayan koltuklardan birinin arkasndan arp oturulacak yerine dayad. Dirseklerini de koltuun kenarna yaslad, sonra konumasna devam etti: "Joseph Gargery, senin rana bir teklifim var. Bu teklifi kabul ederse raklk devresini daha doldurmadan onu serbest brakabilir misin? Ve buna karlk bir ey ister misin?" Joe adama dik dik bakarak: "Pip iin iyi olacak bir eye engel olur muyum ben hi!" diye sylendi. "Yani ran, karlnda hibir ey beklemeden serbest brakyorsun, yle mi?" Joe sert sert: "Evet dedik ya," diye haykrd. Jaggers, Joe'ya "Bu dnya kar dnyas" der gibilerden yle bir bakt. Benim ise meraktan, aknlktan dilim tutulmu, soluum kesilmiti. Jaggers: "Pekl yleyse, Joseph Gargery," dedi. "Bu sylediklerini unutma ve vazgeme." Joe ve ben, azmz ak kalm, birbirimize bakyorduk. Jaggers parman bize doru sallayarak, anlatt: "Pip, sana byk bir miras brakld. Bu servetin imdilik sahibi olan kimse onun hemen buradan, bu yaaytan ayrlp tam bir centilmen olarak yetitirilmesini istiyor." Byk Umutlar Hayallerim gerek olmutu. Hem de bu gerek benim en lgn hayallerimi de ayordu. Avukat: "Beni iyi dinle, Pip" diye parman sallad. "Geleceini salam olan bu kimse senin Pip diye tannman istiyor." Kalbim ylesine atyor, kulaklarm ylesine uulduyordu ki, syleyecek hibir ey bulamyordum. Bana Bay demeye, biraz daha sayg gstermeye balamt, ama yine de zerinde biraz tepeden bakan, biraz gvensiz bir hava vard. "imdi sra anlamamzn ayrntlarna geldi. urasn belirtmek isterim ki, teklifimiz yalnz gelecei ilgilendiren konularla kalmyor. Senin imdiki geimine, eitimine, bol bol yetip artacak bir para da verilmi bulunuyor. Ben senin vasin olacam." Benim teekkr edeceimi anlayan Bay Jaggers hemen, "Yok, bu ii ben i olarak yapyorum, iyi de bir cret alyorum, yoksa kimsenin hatr iin byle zorluklara katlanacam sanma" diyerek teekkrlerimi boazma tkt. "Eitimine derhal balaman gerekiyor." Ben bunun zaten eskiden beri istediim ey olduunu syledim. Jaggers: "Tandm bir retmen var, sana uygun gelebilir" dedi. "Bu adam sana tavsiye ediyor deilim; nk kimseyi tavsiye etmek adetim

deildir benim. Sadece bilgi olarak sylyorum. retmenin ad Matthew Pocket'tir." Bu ad derhal tandm. Bayan Havisham'n akrabas... Camilla ile tekilerin bol bol ekitirdikleri adam. Bayan Havisham lnce, gelinliiyle dn masasnn stnde yatarken, baucunda duracak olan insan. Jaggers keskin keskin bir bakarak: "Tanyorsun, yle mi?" dedi. "ster misin onu?" Ben: "Tavsiyenize teekkr...".diye sze balamtm ki, o ban sallayarak, hem glmser, hem ka atar bir bakla: "Yok, dostum!" diye benim szm kesti, "Az nce konutuklarmz hatrlaman rica ederim. Sana kimseyi tavsiye etmi deilim. Ona gre konu." Ben de bu retmenden bana szetmi olduu iin kendisine teekkr ettim, bu retmeni bir kere denemeyi seve seve kabul ettiimi syledim. "En iyisi senin ona gitmen. Bunun iin de Londra'ya gelmen gerekiyor." Hi kmldamadan bizi seyretmekte olan Joe'ya baktm, herhalde hemen yola kabileceimi syledim. Jaggers: "nce yeni elbiseler gerekiyor" dedi. ,"Bir hafta sonra geleceksin diyelim. Sana para da gerekir, yirmi altn braksam yeter mi?" dedi. Son derece serinkanl bir ekilde cebinden uzun bir kese kard, yirmi altn alp masann zerine brakt. Sonra Joe'ya bakt. "ran serbest brakmana karlk hibir ey istemeyeceini sylemitin, ama aldm talimat gerei sana bir tr teselli dl vereceim." Joe: "Neyin tesellisi?" diye sordu. "ran kaybetmenin, elbette." Joe elini bir kadn okay kadar hafif bir dokunula omzuma koydu. "Pip'in zerinde ufack bir hakkm varsa hell olsun," dedi. "Geleceinin bylece salandna nasl sevindiimi szle anlatamam ki! Ama, sen sanyorsan ki para beni teselli eder Pip'ten ayrlnca... elime kck geldi o benim... Sonra rak oldu, lnceye kadar dostuz biz onunla... Ah, sevgili, tertemiz yrekli asil Joe! "Size bir ey soracam, Bay Jaggers" dedim. "evredeki dostlarma Allahasmarlada gitmemde bir saknca var m?" "Hibir saknca yok." "Sadece ky deil, kasabadakiler de var." Byk Umutlar "stediinle git vedala!" Onu sokaa kadar uurladm. Dndmde Joe mutfaktaki ocan karsnda oturmu, ellerini dizlerine dayam, dalgn dalgn atee bakyordu. Ben de yanna oturdum. Hi sesimizi karmyorduk. Ablam kedeki koltuuna gmlmt. Biddy onun yannda diki dikiyordu. Joe Biddy'nin yanna oturmutu, ben de Joe'nin yanbandaydm. Atee bakyordum, dilim tutulur gibi oluyordu. Sessizlik uzadka konumak iyice g geliyordu. Sonunda; "Joe," diyebildim. "Biddy'ye syledin mi?" Hayr, Pip'iim. Sana braktm." "Sen syle, Joe, sen syle daha iyi." "Sylerim yleyse. Bizim Pip byk bir mirasa konup kibar bir bey olacak, derim."

Joe, Biddy'ye sylemiti. imdi Biddy olup biteni ablama anlatmaya alyordu. Ablamn hibir ey anlayabildiini sanmyorum. "Pip", "servet", "miras", "gelecek" kelimelerini ka kere tekrar ettiysek bounayd. Akam yemeimizi yerken: "Cumartesiye kadar vaktim var," dedim. "Bir hafta dediin gz ap kapayncaya kadar geer." Joe: "yle!" diye hak verdi. Biddy, "Hafta dediin nedir ki!" dedi. "Joe, dnyorum da, pazartesi gn gidip yeni takm smarladm zaman terziye syleyeceim... yani, akas, kyde o klkla grnmek istemiyorum, Joe. nsan alaya alrlar, ben de buna dayanamam." Biddy: "Ama, yeni kyafetini hi olmazsa ablanla Joe'ya, bana gstereceksin, Pip deil mi?" diye sordu. Bam sallayp, iyi geceler diledikten sonra odama ktm. Bu kck, fakir odadan kurtuluyordum artk! Ama, kk, fakir olmakla birlikte, tatl anlan da vard bu odann. Birbirine zt iki duygunun arasnda bocalamaya balamtm. Pencereden dar baktm. Az sonra Joe dar kt, bahede yava yava dolamaya balad. Biddy de onun arkasndan gelerek piposunu eline verdi. Sonra baba-a, alak sesle konumaya baladlar. Beni konutuklarn, hem de sevgiyle konutuklarn biliyordum. eri ekildim, yatan kenarna oturdum. Bama devlet kuu konduunu rendiim u akam, ne tuhaftr,mrmn en yalnz akamyd! Ertesi gn kahvaltdan sonra Joe misafir odasndaki dolapta duran raklk ktlarm getirdi. Bunlar ocakta yaktk. Byle ku gibi zgr olmaya alamam bir halde, Joe ile birlikte kiliseye gittim. Kilisede de, daha sonra ky mezarlnda tek bama dolarken de, mrlerini bu yerlerde geirmek zorunda olan kimselere kar derin bir acma duyuyordum. leride bir gn onlara byk bir iyilik yapmaya karar verdim: Herkese byk bir len ekecektim. Bu mezarlar arasnda karma kan o mahkumla olan gizli ilgimi aklmdan karamyordum. Hele o sabah iyice utandm mrmn bu dneminden. Avunmak iin, aradan ok yllar gemi olduunu dndm Benim mahkum herhalde uzar yerlere srlmt. Belki lmt bile. Oh, artk bu alak, orak, ssz yerlerden, bu bataklklardan, setlerden, hendeklerden, bu skc insanlardan kurtuluyordum! imdi amacm bambakayd. Demirci ustas olmak deildi alnmn yazs, ykselecektim. Hatta belki Bayan Havisham benim Estella'nn kocas olmam tasarlyordu! Bu. gzel dncelere dalm olarak, eski silah deposuna kadar yrdm, orada uzanp uyuyakaldm. Uyandmda Joe'yu yanmda oturur grnce ardm. Joe piposunu tttrmekteydi. Gzlerimi atm Byk Umutlar grnce glmsedi. Bu son pazarmz, Pip'iim" dedi. "Onun iin, peinden geldim." "ok sevindim, Joe!" "Saol, Pip." "Sevgili Joe, seni hibir zaman unutmayacam."

"Elbette Pip'iim, elbette. Ben eminim buna. Yalnz, adamn biraz almas gerek. Damdan dercesine oldu da bizi artt bu i ama artk altk, deil mi?" Joe'nun benden bu derece emin oluu nedense pek houma gitmemiti. Joe'dan "ok alak gnllsn, Pip" filan gibilerden bir sz bekliyordum. Joe'ya nasl eskiden beri bir byk adam olmak istediimi, kendimi bir bakma buna hazrladm anlattm. "yle mi? Hayret yahu!" dedi. Daha sonra kalkp yrdk. Eve dnp aylarmz itikten sonra Biddy'yi baheye ardm. lk nce, kzcaz sevindirmek iin onu asla unutmayacam syledim. Sonra kendisinden bir ricam olduunu syleyerek laf atm: Biddy'ciim, Joe'ya elinden geldii kadar yardm etmelisin." Biddy ciddi baklarla gzlerimin iine bakarak: "Nasl?" diye sordu. Joe ok sevimli, ok temiz bir insandr. Dnyann en iyi adamdr diyebilirim. Ama ne yazk ki, baz bakmlardan biraz geri. Bu sefer Biddy gzlerini iri iri at, ama yzme bakmad. Ertesi sabah neem yerine geldi. Biddy'ye onu baladm, artk bu konuyu kapamamz syledim. Sonra erkenden asabaya inip terzi Trabb'a gittim. "Merhaba" dedi. "Naslsn bakalm? Bir istediin mi var?" Londra'ya gidiyorum" diye cebimden, gya tesadfen birka altn karp elimde krdattm. Bu duruma uygun, k bir kostme ihtiyacm var. Bedelini pein demek istiyorum. Trabb hemen belini krarak nmde eildi. Ellerini hafife kollanma dokundurarak: "Aman, beyefendiciim, ne nemi var!" diye sylendi. "Ltfen zahmet edip dkkna kadar buyurmaz msnz?" Bu terzi Trabb'n bir ra vard ki, o evrenin en arsz ocuuydu. Ben geldiimde dkkn sprmekteydi, tozlan bana doru sp-rerek keyfini karyordu. imdi de demirci raklanyla eit olduunu gstermek ister gibi sprgenin sapyla oraya buraya vurmaya balad. Ama, ustas son derece sert bir sesle: "Kes u grlty, yoksa kafan kranm!" diye bard. "Beyefendiciim, ltfen yle oturun. Oturun da u kumaa bakn. Mal, ama ne mal! Size tavsiye ederim, nk ekstra kalitedendir. Ama, baka toplar da gstereyim isterseniz..." Seim ii bittikten sonra beni arka odaya ararak lm ald. Onda eskiden lm vard, ama "Bu artlar altnda iimize yaramaz," diyordu. Bylece, yeni batan.llerim alnd. Trabb takm Perembe akam Pumblechook'lara gndermeye sz verdi. Son olarak da: "Beyefendiciim, geri sizin gibi Londral beyler byle tara esnafyla i grmezler, ama" dedi. "Hemeri olmamz dolaysyla sizi yine de mterilerimin arasnda grmekle eref duyanm. Ara sra bir eyler smarlarsanz, beni mutlu edersiniz." Btn ilerimi tamamladktan sonra Yukan Sokaa ktm. Zahire dkknna yaklarken adamn kapda durmakta olduunu grdm. Adam haberi duymu, drt gzle beni bekliyordu.

tki elime birden sarlarak: "Aziz dostum!" diye beni selamlad. "Seni candan tebrik ederim. Uurlu olsun! Ama, zaten sana da bylesi laykt, dorusu, bylesi yarard sana!" Ben: "Elbette," der demez Amca bey yine ellerime sanld: "ok sevgili gen dostum, senin karnn ackmtr, yorulmusun-dur. Buyur, otur. nallah irenmezsin de tatlarna bakarsn. Ne mutlu bana! Elimde dodu, ocukluunda birlikte glp oynadk, imdi de bu gnleri grmek ksmet oldu. zin ver, efendim, izin ver..." Byk Umutlar Bir kere daha ellerime sarldktan sonra kadehleri doldurdu. Kendi arabn bir yudumda yuvarlad. Tepesi st gelmiim gibi bam dnd. Pumblechook amca imdi yemeklerin en iyi yerlerini bana yediriyor, birka lokmada bir "zin ver, efendim, izin ver," diye yerinden kalkarak ellerime sarlyordu. Bir sre sonra onun yznn kzarm olduunu farkettim. Amca beye yeni elbiselerimin onun evine gnderileceini evrede gvenebileceim tek insann kendisi olduunu syledi, yine ellerime sanld. Hatrlyorum, bir ara hakknda eskiden beri meer ok yanlm olduumu, onun aklbanda, becerikli, iyi kalpli bir adam olduunu dnmeye baladm. O da imdi bana o derece gvenmeye balamt ki, ticaret ileri hakknda fikrimi bile sormaya balad. Tahl ilerinde bir tekel kurmak iin grlmedik bir frsat varm elinde. Bu tekel sayesinde ok para kazanmak iten bile deilmi, yalnz, biraz sermayeye ihtiya varm. Diyormu ki, bir ortak olsa, sermayeyi yatrsa, o da ortakln i yann idare etse... ama, ben ne diyormuum? Benim fikrime ok saygs varm, benim fikrim neymi bu konuda? Ben de fikrimi syledim: "Biraz beklemek gerek!" dedim. Bu fikrin sadelii, derinlii Amca beyi kendinden geirdi. Buna o kadar hayran kald ki, bu kez izin filan istemeden ellerimi skt. Ne kadar arap varsa hepsini iip bitirdik. Pumblechook'a sorarsanz, o daha ben kkken benim iin: "Bu ocuk yle sradan ocuk deil! Bu szm unutmayn, bir gn kendini belli edecek," dermi. Bunca yl bu fikirlerini benden nasl gizleyebildiine dorusu atm! Belki yznc defa tokalatktan sonra ondan aynldm. Ben yolun kesini dnnceye kadar arkamdan el sallad. Eve gider gitmez antam hazrladm. Hatta sabrszlmdan, o akam kullanacam eyleri bile antaya koydum! Sal, aramba, Perembe gnleri de geti. Cuma sabah yeni elbiselerimi giyip Bayan Havisham'la vedalamak zere kasabaya indim. Soyunup giyinmem iin Pumblechook amca bana kendi odasn vermiti. Ykanmam iin de temiz havlular karmt. Yeni giysilerimi giyince hayal krklna uradm biraz. Byle pek fazla zenilen, pek heyecanla beklenen her giysi, giyeni herhalde bir para hayal krklna uratr. Ama, Pumblechook amcann kck aynasnda btn boyumu iyice grmek iin eilip bklerek yarm saat kadar kendimi seyrettikten sonra srtmdakilere almaya baladm.

Yakn kasabalardan birinde pazar kurulmu olduu iin Pumblechook amca oraya gitmiti. Ben de gcr gcr yeni giysilerimle sokaa ktm. Dkknlarn nnden geerken utanyordum. Acaba gln m oldum diye bir kuku vard iimde. Joe'nun bayramlk giymi haline mi benzemitim yoksa. Hep arka sokaklar seerek, dolak yoldan Bayan Havisham'ri konana gittim. Elimdeki eldivenin dimdik parmaklan yznden kapnn zilini glkle aldm. Kapy Sarah Pocket at, beni byle deimi grnce adeta sendeledi. O ceviz surat srasyla karard, yeil-leti, sarard. "Sen ha!" dedi. "Sen ha! Ne istiyorsun bakalm?" "Londra'ya gidiyorum da Bayan Havisham'a Allahasmarladk demeye geldim, Bayan Pocket." Bayan Havisham sofral odada koltuk deneine dayanarak dolamaktayd. Ben ieri girince durdu, bana dnd. Tam gelin pastasnn nndeydi. "Gitme. Sarah" dedi. Ben szlerimi byk bir dikkatle seerek: "Yarn Londra'ya gidiyorum Bayan Havisham," dedim. "Sizinle vedalamama izin vermek Byk Umutlar ltfunda bulunursunuz diye geldim." Bayan Havisham sanki periymi de bysyle beni dilencilikten kurtarp prens klna sokuyormu gibi, deneini sallayarak konutu: "ok haval olmusun Pip!" "Son grmemizden sonra ansm ald, Bayan Havisham. Byk bir servete varis oldum." Pocket kskanlndan atlayacak gibi olmutu. Bayan Havisham, "Oh, ne iyi, ne iyi!" dedi. "Haberim var zaten, Pip. Bay Jaggers'le grtm. Yarn gidiyorsun, demek?" "yle, Bayan Havisham." "Demek ok zengin birisi seni bir tr manevi evlat edindi, yle mi?" "Evet, Bayan Havisham." "Ama galiba kendini tantmam?" "Hayr Bayan Havisham." "Bay Jaggers vekilin olmu." "Evet." Zengin kadn Sarah Pocket'in gizleyemedii kskanlndan yle bir zevk alyordu ki, bu son oyununun iyice tadn kard belliydi. "Pekl yleyse" dedi. "Gelecein parlak demektir. ok al, iyi yaa, buna layk olmaya al. Bay Jaggers'in de sakn sznden dar kma." Bir bana, bir de Sarah Pocket'e bakt. Zavall Sarah glmsemek zorunda kald. Bayan Havisham: "Glegle Pip," dedi. "Demek adn bundan sonra hep Pip olarak kalacakm, yle mi?" "yle, Bayan Havisham." "Gle gle, Pip." Elini uzatt. Ben de nnde diz kp elini ptm. Onunla nasl vedalaacam hi dnmemitim O anda byle diz kp elini pmek kendiliinden oluverdi. Kadn o garip gzlerinde bir zafer parlt-syla Sarah'a bakt. te peri anam byle, o eski, lo odada o rmcek yuvas haline gelmi gelin pastasnn nnde brakarak dar ktm. Pocket beni aa indirdi. Ama hl hayalet grm gibi bir hali vard. Kapda, "Hoa kaln, Bayan pocket," dediim halde bn bn yzme bakmaktan baka bir ey yapamad. Ben de yine arka yollan seerek

Pumblechook'lara dndm. Yeni giysilerimi karp paket yaptm. Eskilerini giyerek -dorusu daha da rahat ederek- eve dndm. Hi gemeyecekmi gibi gelen gn ite gelip atmt. Zaman yaklatka Joe ile Biddiy'den ayrlmaz olmutum. Son akam srf onlar grsn diye giysilerimi giydim, ge saatlere kadar oturdum. Son akam erefine pili kzartlmt ama, hibirimizin neesi yerinde deildi. Neeli grneceiz diye kendimizi zorladka iimiz bsbtn karanyordu. Sabah, kyden saat bete ayrlacaktm. Joe'ya tek bama gitmek istediimi sylemitim. Bu isteimin pek utan verici bir nedeni vard: Kasabaya Joe ile birlikte inersem benim kyafetimin yannda onun klnn yakk almayacan dnerek yalnz gitmeye karar vermitim. nce bu karanmn hakl olduuna kendi kendimi inandrmtm, ama bu son gece odama ktm zaman iim szlad. Bir an aa inip Joe'ya sabahleyin benimle gelsin diye yalvarmay dndm, ama sonra vazgetim, inmedim. Ryalarmda hep tekerlekleri krlarak devrilen, Londra'ya deil de bambaka yerlere giden, koumlarna at yerine kedi, kpek, domuz gibi hayvanlar balanm olan arabalarla uratm durdum. Gn doup kular tmeye balaynca yataktan kalktm. Kye son bir kez bakByk Umutlar mak zere pencere bana oturdum. Orada uyuyakalmm. Mutfak bacasndan tten dumann kokusuyla uyandm, ge kaldm, arabay kardm diye yreim azma gelerek yerimden frladm. Vakit daha erkenmi. Biddy anncaya kadar odamda oyalandm. Kahvaltdan hibir tat alamadm. Masadan kalknca, sanki o anda aklma gelmi gibi: "Eh, artk yola kmalym," diye sylendim. Hibir eyin farknda olmayan ablam, sonra Biddy'yi ptm, Joe'nun boynuna sarldm. Sonra o ufack bavulumu elime alp dar ktm. Biraz sonra arkama baktm: Joe, yolum ak olsun diye, arkamdan eski bir pabu atyordu. Biddy'nin de bir eski pabu frlattn grdm. Durup apkam salladm. Joe da kolunu kaldrd, bouk bir sesle, "Gle gle!" diye bard. Biddy ise nndeki nlkle yzn kapad. Evden ayrlmak umduumdan daha kolay olmutu. Joe'yu yanma almamakla iyi yapm olduumu da dnyordum. Yoksa btn sokan gz nnde arabann ardndan eski pabu frlatmaya kalksay-d, beni rezil ederdi. Byle dnp slk alarak, hibir ey umurumda deilmi gibi yryordum. Ama, sabahn bu erken saatinde kymz yle sakin, yle gzeldi ki! ocukluk, masumluk gnlerim burada gemiti. nmde uzanan dnya ise yle byk, yle bilinmez bir eydi ki! Birder gsmden bir derin hkrk koptu, gzlerimden yalar boand. Kyn ucundaki parmayla iaret eden el biimindeki levhann yanndan geerken elimi levhann tahtasna bastrdm, "Allahasmarladk" diye fsldadm. Bu dnyada hibirimiz gzyalarmzdan utanmamalyz; nk, kat kalplerimizi lletiren kumlarn zerine dklen yamur gibidir gzlerimizin ya. Bu kadarck alamak bile beni daha iyi bir insan yapmt... kendi nankrlmn daha ok farkndaydm, daha piman, daha yumuaktm imdi. Bir gece nce alam olsaydm Joe u anda herhalde yanmda olurdu!

Arabaya bindikten sonra yreim szlayarak dndm: Acaba dnp gitsem, evimde bir gece daha geirsem de Joe ile daha doru drst vedalasam daha iyi olmaz myd? Ama, ben dnp kararsz kalrken, araba hzla ilerliyordu. Birka kere araba deitirdik. Her durakta birok kimseleri uzaktan Joe'ya benzetiyordum, yreim azma geliyordu. Artk kasabadan ylesine uzaklamtk ki, geri dnmem mmkn deildi. Sabah sisleri dalmt, btn dnya nmde uzanyordu sanki. Be saat sonra Londra'daydk. Jaggers bana adresini gndermi ve kartn zerine "Araba durana ok yakndr" diye yazmt. Brosunun bulunduu semtin ad Kk Britanya idi. Bir paytona binip adresi verdim. Yal arabac kapy sanki uzun yolculua kyormuuz gibi titiz bir zenle smsk kapad. Epey yksekte olan kendi yerine k da uzun srd. Her yan para para dklmekle birlikte, yine de byk bir arabayd. Ben daha evreme baknmaya zaman bulamadan araba durdu. Karanlk, dar bir sokaktaydk. Karmzdaki kapnn zerinde "Jaggers" yazs vard. "Borcum ne kadar?" diye sordum. Arabac: "Bir ilin" dedi. "Bahi vermek istersen o zaman deiir." Ben bahie gerek olmadn syledim. O azman arabac: "yleyse ver bir ilin," dedi. Kapnn stndeki "Jaggers" adna doru gz atp "Ben bu adam iyi tanrm" dedi. Parasn aldktan sonra da hi Byk Umutlar oyalanmadan uzaklat. Ben de antam alp ieri girerek Bay Jaggers'i sordum. Sekreter, "Yok mahkemede" dedi. "Siz Bay Pip olmalsnz." "Bay Jaggers, kendi odasnda beklemenizi syledi. Ne zaman gelecei belli deil, nk mahkemeye gitti. Yalnz kendisinin zaman son derece az olduu iin ilk frsatta geleceini tahmin edebiliriz." Sekreter byle diyerek bir kap at, beni arkadaki bir odaya ald. Burada dizine kadar inen kadife pantolonlu, tek gzl biri gazete okumaktayd. Sekreter: "k darda bekle, Mike," dedi, tek gzl Mike'yi adeta yaka paa dar itti. Adamn kalpak gibi bir bal kalmt. Sekreter onu da arkasndan frlatt. Sonra kapy ekip beni odada brakt. Jaggers'in odas yalnz tavandaki bir delikten giren kla aydnlanyordu. Byk bir avukatn brosunda daha ok kt, kitap bulunacan sanrdm. Ama, grnrlerde ok az kt, kitap vard. Buna karlk ne ie yaradktan anlalmayan birtakm eyler gzme arpt: Eski, pasl bir tabanca, kn iinde bir kl, zarif biimli bir sr kutu, bir rafa dayanm duran iki tane korkun maske. llerin yz kalplarndan dklm olduklar anlalan bu maskelerin suratlar tuhaf bir ekilde ikin, burunlar bir acayip erilmi gibi duruyordu. Bronun arkasnda, Jaggers'in kendi sandalyesi olduu belli olan sandalye, yksek arkalkl, kapkara bir eya parasyd. Sra sra akl pirin bal ivilerle bir tabutu andryordu. Bu sandalyeye yle bir yaslanp sa elinin iaret parman kemirerek karsndakilere bakn grr gibi oldum. Adamlar herhalde bu bakn karsnda sinerek geri geri bzlmek zorunda kalyorlard. Masann kesine, ziyaretiler iin konmu olan sandalyeye oturdum. Odann skntl havas beni sarm, adeta bylemiti. Maskeleri alnm

olan o iki i suratn sahipleri Jaggers'in akrabalar myd acaba? Ama, insann bu deree irkin akrabalar varsa bile onlarn resimlerini byle orta yere koymas gerekmezdi. Londra'nn yaz havasna henz alamamtm. Belki de ehrin zerindeki ar, pis hava beni ezerek iime bir karamsarlk vermiti. erde sklmtm. Sekretere biraz oralarda dolaacam syleyerek kendimi sokaa attm. ehrin bu blgesinde manzara, hi de Jaggers'in odasndan daha i ac deildi. Smithfield diye anlan mezbaha semti oraya ok yakndayd. O kan, ya, kpk, pislik iindeki sokaklardan nasl getiimi anlatamam. Bu yerden bir an nce uzaklamak iin hzl hzl yryordum. Bir ara uzaktan nl Saint Paul Kilisesi'nin o kocaman, kapkara kubbesini grp seerek o yne yrdm. Az sonra insana korku veren, kocaman ta bir bina kt karma. Yoldan geen birine sordum: Buras Londra'nn mehur Newgate Cezaevi'ymi. Duvarlarna baknarak yrrken st iyice kir pas iinde, yan sarho bir adam yanma yaklat, ieri girip ndeki mahkeme salonlarnda grlen davalar dinlemek isteyip istemediimi sordu. Biraz para verirsem bana n srada bir yer bulacakm. Buradan Adalet Bakan'n banda perukas, srtnda cbbesiyle grebilirmiim. Adam beni pek istekli grmeyince fiyat biraz daha indirdi. Sonunda hi parasz beni daraacnn kurulmu olduu baheye sokmak dostluunu gsterdi. Bylece, kamlanmaya mahkum olan sulularn, herkesin gz nnde krba yedii yeri, idam edilecek olanlarn karldklar kapy da grm oldum. Korkun bir gezinti oldu bu! ster istemez Londra hakknda sevimsiz, hatta iren bir izlenim edindim. Broya dnerek avukat sordum, daha dnmemi olduunu renince yine sokaa ktm. Bu kez fazla uzaklamayarak dolatm, bylece Jaggers'i benden baka kimselerin de beklemekte olduunu far-kettim. Broya yakn kk bir meydanlkta sinsi durulu iki adam bir aa bir yukar dolayorlard. Yanmdan geerken birinin dierine: "Jaggers halledemezse baka kimse halledemez" dediini duydum. Bir Byk Umutlar baka kede erkek iki kadn duruyordu. Kadnlardan biri, bandaki kirli rtnn ucunu yzne rtm, alyordu. Jaggers'in ne denli saygn bir adam olduunu gsteren bu sahneler benim zerimde derin bir etki yaratt, dava vekiline kar rkntyle hayranlk kark bir merak duymaya baladm. Sonunda kar keden Jaggers grnd. Bekleyenlerin hepsi de onu grm, ona doru komulard. Jaggers bana hibir ey sylemedi, ama elini omzuma koydu, bylece biz yan yana yrrken, o dierleriyle konumaya balad. lk nce o sinsi durulu iki adama dnd. Parman onlara doru sallayarak: "Sizinle konuacak hibir eyim yok!" diye kt. "Kazanmanz ancak yzde elli diye size daha ilk batan sylemitim Mahkeme bitmeden hibir ey belli olmaz. Wemmick'i grdnz m?"

"Evet, efendim, paray bu sabah tamamlayp biraz nce Bay Wemmick'e teslim ettim." "Paray nasl tamamladnz beni ilgilendirmez. Wemmick'e yatrdnz sylemeniz yeterli. Bundan baka da bir iiniz kalmad burada. Bir daha gelirseniz davanz yan yolda brakrm!" Adamlardan biri: "Bay Jaggers, bizim dncemiz..." diye balad, ama avukat hemen onun szn kesti: "Sizin dnceniz be para etmez bu ite! Tersine kstekler bizi. Sizin yerinize ben dnyorum, ben dneceim. te bu kadar! Grmek istersem yerinizi biliyorum, haber gnderirim. Gidin artk, sizi bir daha burada grmek istemiyorum." ki adam yle birbirlerinin yzne baktktan sonra, sessizce ekilip gittiler. Jaggers anszn dier yanda duran kadnlara dnerek: "imdi gelelim sizlere!" dedi. "Sen misin, Amelia? Seni serbest braktrmak iin elimden geleni yapmadm m? Hl ne aryorsun burada?" Alayan kadn: "Evet, ama Bill'den haber yok!" diye yalvarrcasna sordu. "Sana batan da syledim, Amelia, Bill gvenlikte diye. Bana gvenin, ama isterseniz gidip bir bakasn bulabilirsiniz. Azn aar da bir kelime, bir tek kelime sylersen Wemmick'e paran geri verdiririm!" Bu korkun tehdit zerine iki kadnla o adam hemen oradan uzaklatlar. Bu arada dier adam avukatn ceketinin eteklerini pp durmaktayd. Jaggers ona doru dnerek insann kanm dondurucu bir sesle: "Ben bu adam tanmyorum," diye haykrd. "Ne ister bu adam benden?" "Gzn sevdiim Bay Jaggers, ben onun kardeiyim." "O dediin kim? Brak u ceketimi!" A'dam ceketin ucunu elinden brakmadan nce son bir kez perek: "Lazarus," dedi. "Kalpazanlktan sank." Jaggers: "Bouna urama!" dedi. "Senin kardein sulu." Adam sapsar kesilerek: "Sakn onun aleyhinde olduunuzu sylemeyin." "Kardein sulu dedim ya, baka ne syleyebilirim?" "Bay Jaggers, bir dakika, Bay Jaggers, ne olur biraz dinleyin beni... Ne isterseniz veririm, Bay Jaggers, ayaklarnz..." O hi oral olmayarak adam yle bir kenara itti ve yrd. Baka yolumuzu kesen olmad iin ieri girdik, o tek gzl, krk apkal, kadife pantolonlu adamla sekreter odadayd. Sekreter: "Mike birini bulmu, efendim," dedi. Jaggers: "yi" dedi. "Bugn akam zeri tana ihtiyacmz olacak." Mike nezleli bir sesle: "Epey zor oldu ama sonunda birini bulabilByk Umutlar dim," diyordu. Jaggers: "Bu adam hangi konularda tanklk edecek?" diye sordu. Mike burnunu silerek: "Her konuda, efendim," dedi. Jaggers anszn sesini ykselterek: "Her konuda ne demek? Ka kere syledim sana! Utanmadan bir de gelmi, her konuda, diyorsun!"

Mike hem rkm, hem de sersemlemiti. Suunun ne olduunu pek kavrayamad anlalyordu. Sekreter onu dirseinden tutarak, alak sesle: "Hey dangalak!" diye sylendi. Adam kendini toparlar gibi oldu: "Efendim, bu tank zaman ve yer konusunda yemin edecek; yani suun ilendii gece bizimkiyle birlikte olduunu syleyecek. Bir an bile yanndan ayrlmadm, diyecek." "Pekl. Kim bu adam? Dikkatli cevap ver soruma." Mike yere bakt, tavana bakt, yzmze bakt. Sonra dili zlerek rkek rkek: "Frnc klna soktuk," dedi, ama demesiyle Jag-gers'in kkremesi bir oldu: "Ne dedin? Ne dedin?" Mike akn akn bakndktan sonra yine akln bana toplayp: "Yani kendisi frnc klndadr" diye szn dzeltti. "Nerede imdi?" diye sordu. Mike: "Birka ev tede, bir kap nnde oturuyordu." dedi. "Git adamna yle, u pencerenin nnden gesin, grmek istiyorum." Mike dar knca biz mz pencereye gittik, az sonra Mi-ke'nin gezintiye km gibi kar kaldrmdan getiini grdk. Yannda da iriyan haydut suratl birisi vard. Frnc gibi beyaz bir gmlekle beyaz bir apka giymi olan bu adam biraz da sarhotu. stelik, bir gz de imi, morarmt, Jaggers son derece sinirlenerek sekreterine dnd: "Syle Mike'ye, tann alp ortadan kaybetsin. Byle bir herifi tank diye tutup getirmekten utanmyor musun, diye de sor." Bundan sonra beni arkadaki kendi odasna ald, bir kutudan kard bir sandvile karnn doyurup arap ierken bir yandan da benim ilerimi konutu: Hazrlklar tamamm Bernad'n pansiyonu denilen yere gidecekmiim. retmenim olan Matthew Pocket'in olu burada kalyormu. Benim iin de bir yatak hazrlanm. Pazartesi gn gen Bay Pocket beni babasnn evine gtrecekmi. retmenimden holanrsam derslere balayacakmm. Alacam harln miktarn da syledi. Bir hayli iyi bir harlkt. Sonra Jaggers bana alveri yapacam dkknlarn kartlarn verdi. Alveriimi buralardan yaparsam faturalarn gzden geirip harcadn paray kontrol edebilirim" dedi. "Fazla alrsan kulan bkebilirim, bylece." Sekreterin ad Wammick'mis. Beni, kalacam yere o gtryordu. Ksa boylu, ince bir adamd. Kemikli, ifadesiz bir yz vard. Gmleinin kol ularnn ypranm olmasndan kendisinin bekr olduunu tahmin ettim. Kk, prl prl, keskin siyah gzleri, ince dudaklar, geni bir az vard. Krk, elli yalarnda gsteriyordu. "Demek Londra'ya bu ilk geliiniz?" diye sordu. "Evet." "Bir zamanlar ben de yabancydm burada. nanlacak gibi deil." "Demek artk iyice rendiniz?" "Her eyini bilirim Londra'nn."

Ben, daha ok laf olsun diye: "ok mu kt bir yer buras?" diye sordum. Byk Umutlar "Londra'da adam soyarlar, dverler, boazlarlar. Ama, baka yerlerde de olan eyler bunlar." apkasn kafasnn arkasna doru itmi ileriye bakyordu. O geni aznn alp kapanmasn nedense bir posta kutusunun alp kapanmasna benzettim. Az sonra Bernard'n pansiyonuna geldik. Byk ehre geldik geleli iime km olan sknt kalacam yerin manzaras karsnda daha da artm gibi oldu. Tahta parmakln kapsndan ieri girdik. mrmde byle tozlu, irkin aalar, tozlu, isli kular, sska kediler, sefil binalar grmemitim. Pencerelerde gzme arpan "Kiralk" levhalarna baklrsa Bernard ana drecek birilerini bulmakta glk ekiyordu. Burnuma da bir kf, rme, rutubet, pislik kokusu geliyordu. Umutlarm ylesine krlmt ki, znt, rknt iinde Wemmick'e bakakaldm. Ama, o benim duygularm tamamen yanl anlamt. Buralar size galiba kynz hatrlatt!" diye mrldand. Wemmick: "Sizin byle erkenden geleceinizi herhalde beklemiyordu" dedi. "Bana ihtiyacnz yoksa izninizi isteyeceim. Para ilerine ben baktm iin birbirimizi sk sk greceiz. yi gnler." Ben de: "yi gnler" diyerek elimi uzattm. "Tantmza memnun oldum, Bay Pip" diyerek ayrld. O gittikten sonra pencereyi atm. Az kalsn kellemi uuruyor-dum. nk pencerenin ipleri kopuktu. Cam, giyotin gibi dt birden. Neyse ki, daha bam pencereden uzatmamtm. Kendi kendime, "Londra, hi de yle dedikleri gibi bir yer deilmi" diye dndm. Tam yarm saat pansiyon bahesini seyretmekten ldracak gibi oldum. Parmamla btn pencere camlarnn stne adm yazm, yapacak baka ey aryordum ki, merdivende ayak sesleri duydum. Gzmn nnde nce bir apka, sonra bir kafa, bir gmlek yakasyla boyun ba. bir yemek, daha sonra bir pantolonla bir ift kundura belirdi. Bu benim yalarmda bir delikanlyd. Her iki koltuunun altna birer kesekd sktrm, bir elinde bir sepet ilek tutuyordu, soluk soluayd. "Bay Pip, siz misiniz?" diye sordu. Ben de: "Bay Pocket siz misiniz?" diye karlkta bulundum. Sizi beklettim!" diye sylendi. "ok afedersiniz. Arabanz daha ge gelir sanyordum. Ben de sizin iin alverie ktm. Kyden geldiinize gre taze meyve seversiniz diye dndm. yi bir eyler alabilmek iin Covent Garden Pazanna gittim." Ben, gzlerim falta gibi alm, ona bakyordum; neredeyse rya gryorum sanacaktm. Pocket: "Hay Allah cezasn!" diye syleniyordu. "Bu kap da hep taklr nedense!" Bir yandan kapyla urarken, alm olduu meyvelerin hoaf haline gelmekte olduunu farkettiim iin sepetle kesektlarn bana vermesini rica ettim. Tatl bir glle meyveleri bana teslim etti, kapyla, vahi bir hayvanla bouuyorcasna uramaya balad, sonunda kap ylesine

anszn alverdi ki, dengesini kaybederek benim stme ykld, ben de az daha dyordum. Bylece karlkl gltk. Ama, benim gzlerim hl falta gibi alm duruyordu, hl kendimi ryada sanyordum. Pocket: "Buyrun" dedi. "Burada biraz eksiklerimiz var ama pazartesiye kadar halledeceiz. Kusurumuza bakmazsnz umarm. Babam, Londra'daki ilk gnlerimizi kendi yatlarmzdan biriyle geirmenin daha houmuza gideceini dnd. sterseniz yle bir kar ehri gezeriz. Soframza gelince, beeneceinizi umarm. Kendi geimimi kendim salamak zorundaym. Olsayd da ben almazdm. Buras salonumuz. uras da benim yatak odam. Biraz havasz ama, ne yaparsn, btn pansiyon havasz, zaten. Sizin yatak odanz da ite buras. EyaByk Umutlar lan kiraladk. Bir iki gn iinde herhalde idare eder. Bakaca bir istediiniz varsa hemen gidip alaym. Grdnz gibi buras bir hayli sapa bir yer olduu iin ikimiz babaa kalacaz. Ama, kavga edeceimizi sanmyorum. Ah, afedersiniz, paketler sizin elinizde kald! Ne kadar ayp ettim! Verin onlar bana. Hi kusura bakmayn." Paketleri benden alrken belki de ilk kez doru drst yzme bakyordu. Onun gzlerinin de benimkiler gibi aknlkla aldn grdm. Bir adm geriledi: "Aman Allahm!" diye sylendi. "O bahedeki ocuksunuz siz!" dedi. Ben de onu tanmtm. Kavga ettiim ocuktu. Birbirimize akn akn bakyorduk. Az sonra ikimiz de kahkahayla glmeye baladk. O: "Sensin ha, ne garip rastlant!" diyordu. Ben: "u Allann iine bak!" diyordum. Yine bir sre birbirimizin yzne bakyor, sonra kahkahalarla glyorduk. Sonunda kibar dostum: "Kavgamz sona ermitir umarm!" diyerek bana elini uzatt. Ben de kavgada kazananlara yakr bir alakgnlllkle biriki ey syledim, hararetle tokalatk. Herbert Pocket: "O karlamamzda henz bu paray almamtn, deil mi?" diye sordu. "Son zamanlarda olmu diye okudum. Dorusunu istersen o sralarda ben de birtakm eyler umuyordum." "yle mi?" "Evet. Bayan Havisham beni grmek istemiti. Bana kan kaynar-sa bu frsat bana salayacan umuyordum. Ama olmad." Nezaketi elden brakmayarak, bu ie atm syledim. Herbert gld: "Benden holanmamas dpedz zevksizlik, ama bu da bir gerek. Benden holansayd geleceimi salayacakt. Belki Estella bile benim olabilirdi." Ben anszn ciddileerek: "ok hayal krklna uradn m?" diye sordum. "Hayr, zaten pek aldrdm yoktu," dedi. "Zalimin biri o." "Bayan Havisham m?" "Bayan Havisham da yle ama, ben Estella'y diyorum. O kz dnyann en kat yrekli, en kibirli, en kaprisli kz! Bayan Havisham, onu zellikle, erkeklere cefa ektirsin diye yetitirdi." "Nesi oluyor Bayan Havisham'n?" "Hibir eyi. Bir tr evlatlk." "Ama, erkeklere niin bunu yaptrsn?" "Allah, Allah, Pip, sahi bilmiyor musun?" "Hayr, hibir ey bilmiyorum."

"Garip ey! ok merakl bir hikaye bu. Bekle, yemekte anlatrm. imdi kusura bakmazsan sana bir ey soracam. Sen o gn konakta ne atyordun?" Bayan Havisham'la olan ilgimi batan sona kadar anlattm. Herbert: "Demek Jaggers senin vekilin?" diye sordu. "Bilmem farknda msn, ama Jaggers ayn zamanda Bayan Havisham'n da avukatdr. Bayan Havisham dnyada kimseye gvenmez, yalnz Jaggers'e gvenir." Bu konuyu tehlikeli bularak Jaggers'in beni eskiden tanmadn syledim. "Jaggers, saolsun, senin retmen aradn duyunca babamdan szetmi" dedi. "Babamla da bu konuda konutu. Babam Bayan Havisham'dan dolay tanr. Bilmem haberin var m, babamla Bayan Havisham karde ocuklar olur. Ama aralan hi iyi deildir. nk babam etek pp dalkavukluk yapmaz. Bayan Havisham'n kaprislerine boyun emez." Bu delikanlnn zerinde yle ak kalpli, rahat, samimi bir hava vard ki, insann son derece houna gidiyordu. Onu grp dinledike Byk Umutlar hibir zaman gizli kapakl, kt bir ey yapamayacana inanyordunuz. Son derece iyimser ve mitliydi. Ama, yine de onunla konutuktan az sonra bu delikanlnn hibir zaman zengin, hretli, gl bir kimse olamayaca nedense iime dodu. Hl soluk yzl, kibar duruluydu. Btn neesine gevezeliine ramen zerinde yine de gizli ve geveklik seziliyordu. Yz gzel saylmazd, ama gzelden stnd: sevimliydi, gleti nk. Grnnn ise sonsuza dek gen, hafif kalaca belliydi. Bir hayli eski olan giysisi bile zerinde benim yeni takmlarmdan ok daha zarif duruyordu. Onun ak szll yannda benim ekingen durmamn yakk almayacan sezerek, bama gelenleri anlattm. Velinimetimin kimliini ortaya vurmak istemediimi de belirttim. Bir ky demircisi olarak yetitirildiim iin pek yol yntem bilmediimi, bu konudaki yanllarm ve eksiklerimi dzeltirse kendisine minnettar olacam da syledim. "Hay hay," dedi. "Ama, senin pek dzeltmeye ihtiyacn olmayacan sanyorum." Sonra bana asl admn ne olduunu sordu. Syleyince: "Phillip adn hi sevmem," diye glmsedi. "Okuma kitaplndaki o can skc ocuklar getirir aklma. Anladm! Ben sana Handel diyeceim, sence bir sakncas var m?" "Yok, bir sakncas yok, ama niin Handel?" "Handel'in Demirci diye ok tatl bir bestesi vardr." "yleyse, benim de houma gitti." "Pekl, dostum Handel. Yanlmyorsam yemeimizi getiriyorlar. Parasn sen vereceine gre, ltfen masann baucuna otur." Ben, buna asla raz olmayarak masann baucuna onu oturttum. Yemekler fena deildi; hele bana, o akam prenslere layk bir ziyafet gibi geldi. Byle Herbert'le babaa olmamz, yanmzda bakaca bir byk filan bulunmay, tek bama Londra'da oluum yemein zevkini iyice artryordu. Biraz sonra,Herbert'e Bayan Havisham'n hikayesini anlatmak zere verdii sz hatrlattm.

"yle ya" dedi. "Yalnz hikayeme.girerken, unu belirtmek isterim ki, Handel'ciim, Londra'da insann ban azna gtrmesi uygun deildir. Yemei aza gtrmek grevi atala braklmsa da atal azn ta gerilerine kadar sokmak gerekmez. Byle ufak tefek eylerin zerinde durulmaz, ama herkes gibi hareket etmek daha iyidir. Sonra, kan sapn avulamak da Londra'da ho karlanmaz. Burada ka tutarken insann eli sapn aasnda kalr. Bunun iki faydas vardr: Bir, byle tutulursa kak aza daha kolay girer; ikincisi, byle midye kabuu amak daha rahattr." Bunlar yle dosta, yle en bir tavrla sylyordu ki, kzanp bozarmak aklma bile gelmedii gibi, ikimiz de glmekten katlyorduk. "imdi gelelim Bayan Havisham'a" diye anlatmaya balad. "Bayan Havisham ocukluundan beri ok martlm bir kzm. Annesini kkken kaybetmi, babas da onun bir dediini iki etmemi. Babas bira yaparm. Birada ne hikmet var bilmem, ama rnein bir adam frnc olup ekmek yaparsa kibarlar srasna giremiyor da, bira yaparsa, arap yaparsa ok kibar saylyor. Her neyse, Bay Havisham ok zengin, ok gururlu bir adamm. Kz da yle." "Ondan baka ocuu yok muymu?" "Sonradan bir de olu olmu. kinci bir evlilii olmu. Konaktaki a kadnla evlenmi?" "Hani ok gururluydu?" "Gururluymu, dostum Handel, onun iin ikinci karsyla gizlice evlenmi. Bir sre sonra kadncaz sizlere mr. O zaman Havisham ikinci evliliini kzna haber vermi, olan ocuu bylece ailenin bir yesi olmu. Bu olan bydke asi, israf, deer bilmez bir gen olup km. ok kt bir insanm. Sonunda babas onu evlatlktan Byk Umutlar reddetmi, ama, lrken ii dayanmayp mirasnn bir ksmn da ona brakm. Kzma daha ok para brakm, elbette... Handel'ciim, doldur bir kadeh arap daha. Sras gelmiken belirteyim, insann kadehini bir dikite bitirmesi her zaman beklenmez. Hele kadehi, kenar insann burnuna yapacak ekilde kaldrmas hi olmaz." Herbert'in bu tlerine teekkr ettim. "Bir ey deil" dedikten sonra hikayesine devam etti: "Bayan Havisham mirasa konduktan sonra ne kadar talibi ktn tahmin edebilirsin. vey kardeine gelince, varlkl bir adam olacakken, konduu miras har vurup harman savurduu gibi, bir de borlanm. Babasyla geinemedii gibi ablasyla da geinemezmi. Babasyla arasnn ak olmasndan ablasn sulu tutar, ona byk bir kin beslermi. imdi, hikayenin en ac yerine geliyoruz. Bir dakika ara vererek una dikkatini ekeyim sevgili Handel, insann peetesinin su bardana smas mmkn deildir." Peetemi su bardana niin sokmak istediimi imdi hatrlamyorum. Ama, kendisine yine teekkr ettim. O da tekrar neeli neeli: "Bir ey deil" dedi, sonra hikayesine devam etti: "Efendim, gel zaman, git zaman Bayan Havisham'n hayatna bir gen adam giriyor. Yarlarda m, bir baloda m, nerede tantklarn

bilmiyorum, ama bu gen Bayan Havisham'a kur yapmaya balyor. Bu adam ben hi grmedim. Btn bunlar bundan yirmi be yl nce, yani daha sen, ben domadan olup bitmi eyler. Babamn dediine gre pek gsterili bir adamm. Ama, efendi bir adam olmad hemen belli oluyormu. te bu adam Bayan Havisham'n iyice stne dm. Delice ak olduunu sylyormu. Bayan Havisham da o gne kadar kimseye yz vermedii halde, bu adama iyice tutulmu. Adam onu avucunun iine alm. Kzdan byk miktarda paralar koparm. Hatta onun sraryla Bayan Havisham bira fabrikasnn vey kardeine kalan hissesini de kendisi alm. vey karde bunu ablasna ok pahal bir fiyatla satm. Jaggers o zaman Bayan Havisham'n avukat deilmi. Zaten ak, kzn gzlerini ylesine kr etmi ki, kimseye sz syletmiyormu. Aynca,akrabalar da fakir, kendi karlarna bakan, korkun, dalavereci kimselermi. Yalnz babam onlara benze-mezmi. Babam da fakirdir ama, hi kskan deildir. Akrabalarn arasnda Bayan Havisham'n kulan bken tek babam km. Bayan Havisham'a, bu adama pek fazla gvendiini, szn ok fazla dinlediini aka sylemi. O da, ilk frsatta, ann gz nnde babam evinden kovmu. te babamla Bayan Havisham o gn bugndr birbirlerini grmemiler." Bayan Havisham'n Matthew Pocket hakknda sylediklerini hatrlayarak, "Peki, baban kadna kar bu kadar ok mu kin beslemiki hi gitmiyor?" diye sordum. Herbert Pocket: "Sorun o deil" dedi. "Bayan Havisham babam, nianls olan o adamn da yannda karc olmakla sulam. 'Kendi karn iin bu adam benim gzmden drmek istiyorsun' demi. Babamda dnyor ki, imdi kalkp gitse Bayan Havisham onun yine kendi karna geldiini sanacak. Onun iin, gitmiyor. Biz gelelim aklara. Bayan Havisham'n dn kararlatrlm, dn hazrlklar, gelinlik yaplm, balay planlar tamamlanm, davetiyeler gnderilmi. Dn gn gelmi atm, ama damat bey gelmemi. Damat bey yerine mektubu gelmi..." Szn keserek: "Kz bunu tam gelinliini giymi, hazrlanrken, tuvalet masasnn banda, tam saat dokuza yirmi kala alm, deil mi?" "Tamamen doru! Sonradan btn saatleri o saate getirip durdurmu. Mektupta adamn neler yazdn bilmiyorum, ama Bayan Havis-ham' tamamen yzst brakm, o da yataklara dm. ok ar olan hastalndan kurtulunca evi o grdn hale getirmi, o gnden sonra da bir daha gn grmemi." Byk Umutlar "Bu kadar m?" "Benim bildiim bu kadar. Yalnz bir eyi unuttum. Bu acmasz an Bayan Havisham'n vey kardeiyle birlikte olduunu herkes sylyormu. Birlikte kz Soymak iin dzen kurduklarna, szdrdklar paray paylatklarna herkes inanm." "Acaba adam evlenip de servetin hepsine konmay neden istememi?" "Kimbilir! Belki evliydi. Belki de vey kardei zaten di biledii ablasn byle mahvetmek, herkesin gz nnde kk drmek istemitir. Burasn kimse bilmiyor."

"Ya onlara ne olmu, yani akla vey kardee?" "ok gemeden yine parasz kalmlar." "kisi de sa m imdi?" "Bilmiyorum." "Biraz nce Estella'y Bayan Havisham'n evlat edindiini sylemitin. Ne zaman gelmi Estella onun yanna?" Herbert omuz silkti: "Ben kendimi bildim bileli Estella oradadr. Onun hakknda bakaca bir bilgim yok. Benim hikayem de burada sona eriyor. te, azizim Handel, Bayan Havisham hakknda ben ne biliyorsam imdi sen de biliyorsun." "Ben de onun hakknda btn bildiklerimi sana syledim." "Biliyorum. Aramzda hibir sr olamaz artk. Sana koulan o gizlilik artna gelince, bana gvenebilirsin. Kendisinin kim olduu hakknda ne bir soru, ne bir kuku... Sana o konuda hibir zaman, hibir ey sylemeyeceim. Ne ben, ne de benim yaknm olan herhangi bir kimse." Bunu o kadar tatllkla sylemiti ki, esrarengiz velinimetimin Bayan Havisham olduuna onun da inandn derhal anladm. Yeni arkadam bana, byk bir incelikle, bunu sezdirmek istemiti. Bundan sonra o bilmediim velinimetimin, ya da ayrca Bayan Havisham'n sz getiinde benim herhangi bir kayg duymama, aramza herhangi bir gerginlik olmas mmkn deildi. te Herbert Pocket byle ince, duygulu, nazik bir insand. Ona ne i yaptn sordum. "Gemi sigortacl," dedi. "Ama btn mrm gemileri yalnz sigortalamakla geirecek deilim. Ticarete atlmay dnyorum. Birka bin tonluk bir gemiyle Hint adalarndan mal getirtmeyi dnyorum. pek ticareti yapmak istiyorum, baharat, boyalar, kabuklu aalar f lan." "Krlar da ok mudur?" "Ne diyorsun? Korkun kr getirir bu i." imdi de Seylan'a gemiler gnderiyor, eker, rom, ttn, fildii alp satyordu. Bam dnmt. Acaba demin iime gelen o duygu beni yanltm olabilir miydi? Belki de ok parlakt bu ocuun gelecei, ilerleyecek, byk adam olacakt. Sigortalad gemilerin nerelere gidip geldiklerini sordum. "Daha sigortaya tam olarak balamadm" dedi. "imdi aratrma yapyorum." "Bir muhasebecinin yannda alyorum" diye anlatmaya balad. "Geri elime bir ey gemiyor, ama deneyim kazanyorum, etraf gzden geiriyorum... nemli olan da bu zaten. Aratrrsn. Zaman gelince, eline frsat geti mi hemen atlrsn... ondan sonra artk iin i!" Onun bu szlerini dinlerken Bayan Havisham'n bahesindeki o eski dvmz aklma geldi. Anlalan dostumun alma tarz da o gnk dvmesi gibiydi. Hep iyimser, hep mitli ve ta batan da yenilgiye uram. O gnk yenilgisini nasl neeyle, efendilikle karla-msa, fakirliini, hayattaki gsterisiz yerini de yle ikayetsiz, yle gleryzl kabul etmiti. Byk Umutlar

Hayalinde kazanm olduu servet de, an da hi burnunu bytmemiti! Benimle hl samimi olduu iin ona kar neredeyse min-netlik duyacaktm. Ksacas, her haliyle tatl biriydi. O akam birlikte sokaa kp dolatk. Tiyatroya gittik. Ertesi gn mehur Westmister Abbey'deki sabah ayinine katldk. Sonra da Londra'nn mehur parklarn dolatk. Yollar payton doluydu. "Btn bu atlan acaba kimler nallyor?" diye merak ettim. "Joe burada olsayd!" diye dndm. Sanki Joe ile Biddy'yi arkamda brakah aylar olmutu. Kymzle Londra arasnda da dnyalar vard sanki. Daha bir pazar nce ky klmla kydeki kiliseye gitmi olmam imdi her bakmdan imknsz gibi grnyordu. Pazartesi sabah dokuza doru Herbert ie gitmek zere yola kt, beni de yanma ald. le zeri iten kt zaman buluacak, onun babasnn evine gidecektik. Herbert'in alt muhasebeci brosu tozlu, dar bir sokakta, sefil bir binann arka tarafndayd. Gelecein fildii tacirlerinin, gemi sahiplerinin yetimesine uygun bir yere benzetemedim. Hele, aratrma yapmaya hi de elverili gibi grnmedi bana. Ama sesimi karmadm. le tatilinde Herbert iten knca Londra'nn en nl lokantalarndan birine gittik. Pahal diye duymutum, ama peetelerdeki, masa rtlerindeki, atal baklardaki yalara para almadklarn hesaba katarsanz yediimiz yemek bize bir hayli ucuza kt diyebilirsiniz. leden sonra evlerine gittik. Pocket'lerin evi araba durana yaknd, bir rmak kysndayd. Evin kk bahesinde, bir aa altnda Bayan Pocket, oturmu, kitap okuyordu. Ayaklann karsndaki bir sandalyeye dayamt. Etrafta ocuklar oynayor, dad olduklar anlalan iki kadn onlan seyrediyorlard. Herbert: "Anneciim, bak sana Pip'i getirdim" dedi. Bayan Pocket de, beni nazik ama dalgn bir tavrla karlad. Tam o srada dadlardan biri: "Alicle Bey, Jane Hanm!" diye ocuklara seslendi. "Oralarda oynamayn suya der, bolursanz. Sonra ben babanza ne cevap veririm?" Dier dad Bayan Pocket'in mendilini yerden alarak: Mendilinizi yine drdnz" dedi. Bayan Pocket glerek: "Saol Flopson!" dedi ve kitabna dald. Yznde son derece dikkatli, merakl bir anlam belirdi. Dnyay unutmu gibiydi. Ama, birka dakika sonra ban kaldrarak bana bakt: "Annenizin sal yerindedir umarm," dedi. Bu hi beklemediim soru beni yle zor duruma drd ki, ne diyeceimi ararak, "Sa olsayd iyi olurdu, size de sayglarn gnderirdi" gibilerden gln bir eyler kekelemeye baladm. Tam o srada, dad yine yerden den mendili alarak: "Bakn, yine dt" dedi. "Kendinize gelin" diye sylendi. Bayan Pocket kendine uzatlan mendile mrnde hi grmedii bir eymi gibi yle bir bakt Sonra tanyarak gld. Frsattan yararlanarak, yerde oynayan Pocket'leri saydm: Deiik boylarda alt tane vard. Tam ben saymay bitirmitim ki, ieriden kopan haykrlar bir yedincisinin varln da haber verdi.

Flopson: "Eyvah, bebek!" dedi. "Millers, abuk!" Ad Millers olan dad eve girdi, ocuun haykrlar da azalarak dindi. Bayan Pocket ise durmadan okuyordu. Okuduu kitab merak etmitim. Herbert'le ben Bay Pocket'in gelmesini bekleye duralm, biraz Byk Umutlar sonra Millers, kucanda bebekle dar kt. Bebei Flopson'a uzatu, Flopson da: "Bayan, ltfen kitabnz bana verin de bebei aln biraz" dedi. Bayan Pocket bebei beceriksiz bir tavrla dizinde biraz sallad. Dier ocuklar da en kk kardelerinin etrafn alm oynayorlard. Bu ok ksa srd, nk birka dakika sonra Bayan Pocket btn ocuklarn, odalarna girip le uykusuna yatmalarn emretti. Flopson'la Millers ocuklar, koyun srs gdercesine ieri gtrdkten az sonra Bay Pocket baheye kt, onun sevimli ama biraz akn ifadeli bir adam olmas bana ok doal geldi. Hibir eyi dzene sokamayacana oktan karar vermi gibi, salar bile darmadand Bayan Pocket, benimle tantna memnun olduunu syledi. Tpk olunun glne benzeyen tatl bir glmseme vard yznde. akn, tasal bir tavr vard, salar da iyice beyazlamt, ama yine de gen durulu bir adamd. Benimle biraz konutuktan sonra, ok gzel olan o gr, kara kalarn biraz tasayla atarak karsna dnd: "Bay Pip'le tantn,deil mi, Belinda?" Bayan Belinda Pocket ban kitaptan kaldrp: "Evet," diyerek bana bakt, dalgn dalgn glmsedi, portakal erbetinden holanp holanmadm sordu. Bayan Pocket tesadfen soyluluk unvanna sahip olmu bir adamn kzym. Babas onu byynce en aa bir lorda vermeyi dnyormu. Bylece ev ynetim gibi baya ilerden habersiz, el bebek, gl bebek yetitirmi. Bayan Belinda hibir ie yaramayan, hibir iten anlamayan bir ss gibi olup km. Gen kzla eritiinde fakir bir gen olan Matthew Pocket'e ak olmu. Kendisi de son derece gen olan Matthew Pocket de Belinda'ya vurulmu, iki gen gizlice evlenmiler. Belinda'nn babas bunu renince biraz direnmise de sonunda gen evlilerle barm. Bay Pocket beni salona gtrd. Buras sevimli bir yerdi; hem yatak odas, hem oturma odas olarak kullanlabilecek biimde denmiti. Sonra Bayan Pocket beni evinde kalan iki renciyle tantrd. Bunlar, biri Drummle, biri Startop adnda iki genti. ri yapl, ihtiyar durulu olan Drummle, biz kapsna vurduumuzda ierden slk sesi geliyordu. Startop ise ban elleri arasna alm, kitap okuyordu. Bay Pocket de. Bayan Pocket de yle beceriksiz, gndelik ilerden yle habersizdiler, kendilerini yle bir bakasnn ellerine brakm durumlar vard ki, insan onlar da, evlerini de gerekte kimin ynettiini merak etmekten kendini alamyordu. ok gemeden btn ynetimin hizmetilerin elinde olduunu anladm. Belki de iin en kolay yolu buydu, ama bunun olduka pahalya ml olduu bir gerekti. Zamanla, daha ok Herbert'in anlattklarndan, Bay Pocket'in Harrow ve Cambridge niversitelerinde okumu olduunu rendim. Okuldayken sayl rencilerdenmi, kendinden ok ey bekleni-yormu, ama ok gen

yanda evlendii iin almalarna devam edememi, ailesini geindirmek iin zel dersler vermek zorunda kalm. Bir ka gn sonra yeni odama iyice yerletim. ehre inerek alveriler yaparak dier eksiklerimi tamamladm. Bayan Pocket beni karsna ald, uzun uzun konutuk. Jaggers ona, benim belirli bir meslek Byk Umutlar sahibi olmayacam, ancak herhangi bir varlkl kibar ocuundan geri kalmayacak kadar eitime ihtiyacm olduunu anlatm. Bay Pocket de benim nasl eitim greceimi tasarlamt. Bunlara bir itirazm olup olmadn sordu, hibir diyeceim olmadn syledim. Bay Pocket bana her konuda yol gsterip akl reterek ok gemeden btn gvenini kazanmasn bildi. Birlikte altmz srece retmenim olarak o kadar titiz, candan, drst davrand ki, ben de iyi bir renci olmak iin elimden geleni yaptm. Sradan bir retmene dseydim ben de ona gre davranrdm. Bay Pocket ise bana gevek durmak, kaytarmak iin hi frsat vermedi, ben de onun bilgisinden, deneyimlerinden elimden geldii kadar yararlanmaya altm. Biraz dank, beceriksiz, biraz da glnt, ama retmen olarak kendini saydrmasn, ciddiye aldrmasn bilirdi. Drst ve iyi bir insand. Onun klavuzluu altnda ciddi olarak almaya baladktan bir sre sonra zamanmn bir ksmn da Herbert'le birlikte geirmek herhalde daha iyi olacakt. Bay Pocket bu fikrime kar gelmemekle birlikte, nce vekilime danmam gerektiini syledi. Bylece Kk Britanya'ya gittim ve dileimi bildirdim. "Handaki odam elde tutabilir, kiraladmz eyay da satn alrsam bana yeter" dedim. Jaggers gld: "Gen Bay Pocket'le uyuacanz anlamtm zaten. Olabilir. Ne kadar para istiyorsun?" Ne kadar para gerekeceini bilemediimi syledim. Jaggers: "Aa yukar, ne kadar? Elli paund yeter mi?" "Yok, o ok!" "yleyse be paund?" "Hayr, biraz daha fazla olmal." Jaggers ellerini cebine sokup ban bir yana emi, gzlerini arkamdaki duvara dikerek beni pusuya drmek iin frsat kolluyordu. "Bein ne kadar stnde?" diye sordu. ekine ekine: "Tam olarak bilemiyorum ki!" diye mrldandm. "Biliyor musun, sylemek gerek. Bein ne kadar stnde olsun? ki belik yeter mi? Ne kadar istiyorsun?" Yirminin herhalde yeteceini syledim. Jaggers kalarn att: "Herhalde yeter, yle mi?" Jaggers yazhanesinin kapsn aarak: "Wemmick!" diye seslendi. "Bay Pip'in imzasn al, sonra kendisine yirmi paund ver." Jaggers hi glmyordu, ama bazen insanla konuurken ayaklarnn ucunda yaylanmaya balar, ayna gibi cilalanm ayakkablann yle bir

gcrdatrd ki, onun yerine ayakkablar glyormu, sizinle alay ediyormu gibi gelirdi. Paray alrken Wemmick'e, akna dndm, avukat beyin tavr ve szlerine ne anlam vereceimi kestiremediimi syledim. "Duysa bunu iltifat sayar" dedi. "Onun amac da zaten karsnda-kilerin kendisini anlayamamalar, karsndakini artmak. stnze alnmayn. Meslek gereince taknd tavrdr bu." Jaggers dar kmt. Sekreter masasnda le yemeini yiyordu. Biskvileri o ince dudakl, geni azna, mektup kutusuna mektup atar gibi bir at vard. "Patron sanki hep tuzak kurmu, banda bekliyor gibidir" diye yeniden anlatmaya koyuldu. "Anszn at!., tuzak kapanr. Bir de bakarsn yakalanmsn!" "ok kurnaz bir adam!" "Derya gibi derindir,." "i iyidir yleyse." "Mkemmel." "ok kimse altrr m yannda?" Byk Umutlar "Hayr, nk Londra'da bir tek Jaggers vardr, Jaggers'i avukat olarak tutan Jaggers'in kendisiyle i grmek ister, yoksa suyunun suyuyla deil. Benden baka iki sekreter daha var, o kadar!" Wemmick'in konukanlndan cesaret alarak patronunun odasndaki o iki maskeyi sordum, bunlarn Jaggers'in idama gnderdii iki azl katil olduklarn rendim. Yzlerindeki ikinliin, burunlann-daki o kvrkln da neden ileri geldiini anlam oldum: Bunlar sahipleri asldktan sonra karlm maskelerdi. Bu konuma samimiyetimizi bir hayli ilerletmiti. "Bir gn frsat bulup evimizi ziyaret ederseniz memnun kalrm Bay Pip" dedi. "Walworth'da oturuyorum. Gece yatsna buyurursanz eref verirsiniz." Davetini seve seve kabul ettim. "Ne zaman vaktiniz olursa bir akam beklerim" dedi. "Bay Jaggers sizi yemee davet etti mi?" "Daha etmedi." "Yaknda eder. yi de arlar insan. Yalnz aklmdayken, evine gittiinizde kahya kadna dikkat edin." "Neden?" "Evcillemi bir canavardr! Zamannda yle bir canavard ki anlatamam. imdi ise tamamen kuzu kesildi. Yine de dikkat etmenizi neririm." Onun bu szleri merakm uyandrmt. sterseniz size, patronu alrken gstereyim" dedi. Kabul ettim. Sokaa kp kalabalk bir mahkemeye gittik. Tank yerinde bir kadn oturmaktayd, Jaggers de onu sorguya ekiyordu. Kadndan yana myd, yoksa deil miydi, bilmiyorum, ama hem ona, hem de btn etrafna dehet sald kesindi. Kapda durup dinledik. Herhangi bir kimse houna gitmeyen bir ey syledi mi hemen: "Kaytlardan ilinsin!" diye diretiyordu. Herhangi birisi onun istedii eyi itiraf etmezse Jag-

gers: "Ben sana syletmesini bilirim," diye di gcrdatyordu. Birisinin azndan laf alnca da: "te imdi ksldn kapana!" diye baryordu. Drummle ve Startop'la da gryor, konuuyordum, ama en samimi arkadam Herbert'ti. O Hammersmith'e geldii zamanlar sandalm ortak kullanyorduk. Ben de sk sk Londra'ya, onun yanna gidiyordum. Gnn, gecenin her saatinde Hammersmith'le Londra arasnda yrr dururduk. imdi bu yollarn eski gzellii kalmad ama, oralara kar genliin hayal ve umut dolu gnlerinde domu olan sevgi hl iimdeydi. Pocket'lerin evine yerletikten bir iki ay sonra Bay ve Bayan Camilla geldiler. Camilla Bay Pocket'in kzkardeiymi. Kasabadaki konakta onlarla birlikte grm olduum Georgiana dedikleri kadn da geldi. Bu yine akrabadan, evlenmemi bir kadnd. Fakirliini tanr sevgisi, irkinliini namus sayard. Bunlarn hepsi de karlarna dokunulan a gzl insanlarn btn hmcyla bana di biledikleri iin yzme glyor, bana en adi ekilde dalkavukluk ediyorlard. Bay Pocket'i kendi karn bile bilmeyen bir koca bebek saydklar belliydi. Bayan Pocket'i ise sevmedikleri halde asaletini vmekten geri kalmyorlard, nk bylelikle kendilerine de bir eref pay kyordu. te byle bir evre iine yerleip eitimime baladm. ok gemeden pahal zevkler edindim, ylesine para harcamaya baladm ki, birka ay nce syleseler inanamazdm. Neyse ki, ne yaparsam yapaym almay elden brakmadm. Bunu da vnmek iin sylemiyorum. Kendi kusurlarmn farknda olduum iin alyordum. Bir yandan Bay Pocket'in, te yandan Herbert'in yardmyla abucak geliip ilerledim. Yolumdaki engelleri gidermek, bana hz vermek iin ikisi Byk Umutlar de ok aba harcyorlard. Bay Wemmick'i de oktandr grmemitim. Gidip kendisini ziyarete karar verdim, kararlatrdm bir gnn uygun olup olmadn sormak iin mektup yazdm. Beni evinde grmekten byk zevk alacan, o akam saat altda broda beklediini bildirdi. Saat tam altda brosuna gittiimde Wemmick iini henz bitirmiti. "Walworth'a kadar yrsek mi, ne dersiniz?" diye sordu: "ok sevinirim,"dedim. "Hem de ok iyi olur. Btn gn masa banda oturduktan sonra yrmek iyi geliyor. imdi size yemee ne hazrladm anlataym Bay Pip. nce halanm sr, kzarm souk tavuk var. Yola ktmzda: "Bay Jaggers bugn sizin bana misafir geleceinizi duyunca syledi. Yaknda o da sizi davet edecekmi. Hem de arkadalarnzla birlikte aracakm. Dediim gibi, deiik eyler beklemeyin onun sofrasnda. Ama, her eyin en iyisini bekleyebilirsiniz. Sonra patronun evinde bir ikinci garip ey daha vardr." Wemmick'in bahsettii birinci garip eyin geen gn anlatt o khya kadn olduunu anlamtm. "Nedir bu ikinci garip ey?" diye sordum. "Geceleri hibir kapy kilitlemez." "Evine hrsz girmez mi?"

"Girmez ya! Kendisi herkese ilan etmitir: "Benim evimi soyacak adam varsa ksn meydana" der durur. Ama, bu ie kalkacak adam imdiye kadar ne kt, ne de kaca var." "Demek o kadar korku salm herkese?" "yledir. Sahiden korku salmtr. Bir adam ksn, onun bir tek pn alsn, bizim patron adam astrtmaya kadar gtrr. Bunu da herkes bilir." Bylece, bir sre Jaggers'in ne yaman bir adam olduunu konutuk. Sonra daha genel konulara daldk, bylece Walworth semtine geldik. Buras kk baheli, sakin bir yerdi. Wemmick'in evi de bahe ortasnda kck bir ahap tahta evdi. Wemmick: "Kendi eserim" dedi. "Gzel, deil mi?" vp gklere kardm. Gerekti bu, mrmde grdm evlerin belki de en kyd. Pencereleri ise kilise pencerelerine benzetilmiti. Wemmick: "u grdnz direk bir bayrak direidir," diye anlatyordu. "Pazar gnleri bayrak ekerim. Sonra u kprye bakn. Hendei getikten sonra kaldrrm bu kpry, dnyayla iliiimi kesmi olurum." Wemmick'in dnyayla iliiini kesen bu uurum aslnda bir metre eninde, yarm metre derinliinde su arkyd. Ama, adamn kpry kaldrp balaynda yle bir gururlu hal vard ki, insann houna gidiyordu. Yanda sazdan siperle evrili bir kk imenliin ortasnda bir de ufak top duruyordu. Wemmick: "Her akam, Greenwich ayaryla saat dokuzda bu top atlr," dedi. Topun zerindeki emsiye biimli siper ok houma gitmiti. Sonra beni bahenin arkasndaki kameriyeye gtrd. Btn bahe avu ii kadar bir yerdi, ama yol kurnazca kvrmlarla uzatlm olduu iin insana kameriye daha uzaktaym gibi geliyordu. Kameriyenin nnde bir havuz yaplm, orta yerine de bir odack kondurulmu-tu. Havuzun birde fskiyesi vard. Ben btn bunlar vdke Wemmick: "Hepsini kendi ellerimle yaptm." diyordu. "Burann mhendisi, marangozu, muslukusu, demircisi, bahvan her eyi benim. Biliyor musunuz, iyi bir ey bu, nk bunlarla uramak mahkeme koridorlarnn tozunu silip sprr gibi oluyor. Yal babam da memnun ediyor. imdi ieri girip sizi babamla tantrmak istiyorum. Cannz sklmaz, deil mi?" Wemmick'in evi yle houma gitmiti ki, babasyla da tanmak Byk Umutlar iin sabrszlanyordum. Bunu kendisine syledim. eri girdik. Ocaktaki atein banda ok yal bir adam oturuyordu: Derli toplu, tertemiz, gler yzl, ama ta gibi sar bir dede. Wemmick neeli, sevgi dolu bir tavrla babasnn elini skt. "Baba, naslsn bakalm?" htiyar: "yiyim, John, iyiyim" dedi. John Wemmick: "Bak, baba, sana Bay Pip'i getirdim" dedi. "Kulan duysayd, ad senin de houna giderdi." Ben ihtiyara glmseyip bam salladm. htiyar: "Olumun evini beendiniz mi, efendim?" diye sordu. "Panayr yeri gibi gzel, deil mi? Bence bu gzel keyi de, zerindeki gzel

tesisleri de hkmet korumal, milletin faydalanmas iin halka amal, efendim, deil mi?" Wemmick sevgi dolu gzlerle babasn szyordu. ehirde o kadar sert, donuk duran yz iyice yumuamt. Durup durup ban sallyor, bana da: "Ltfen banz sallayp, onaylyormu gibi yapar msnz?" diyordu. "Yabanclar biraz yorar bu, ama bizim u yal babamz ne kadar sevindirdiini anlatamam size!" Ben de aklma estike bam sallamaya baladm. htiyarn keyfine diyecek yoktu. O tavuklara yem atmak iin yerinden kalknca biz de kameriyeye giderek havuzda soutulmu merubatlarmz itik. Wemmick bir pipo yakarak evini bu hale getirebilmek iin yllarca nasl altn anlatt. "Kendi yeriniz mi, Bay Wemmick?" diye sordum. "Evet, kendimin." "ok gzel. Herhalde Jaggers de hayrandr buraya?" Wemmick: "Patron burasn hi grmedi" dedi. "Haberi yoktur buradan. Babamn da varln bile bilmez. Oraya gidince evi aklmdan karrm. Buraya gelince de oray unutmak isterim. Sizce hibir saknca yoksa, sizden de bunu rica edeceim yani, broda buralarn szn etmezseniz memnun olurum." ' . Bu konuda hemen eref sz verdim. Konumaya devam ediyorduk. Bu arada saat dokuza yaklamt. Wemmick piposunu elinden brakarak: "Vakit geliyor, top atlacak," dedi. "Bizim yal babamzn en byk elencesidir." Yeniden ieri girdiimizde yal babay bir uzun sapl maay atete kzdrmakla urarken bulduk. Yaklaan byk olay drt gzle bekledii yznden belliydi. Wemmick de, saati elinde, bekliyordu. Yal adamn nar gibi kzdrm olduu maay tam dakikasnda ald, hemen topun yanna gitti. Birka saniye sonra da top, o kibrit kutusu boyundaki evi, evin btn camlarn, raflardaki bardaklar filan sarsan bir gmbrtyle patlad. Yal baba da neredeyse havaya frlayacakt, ama koltuunun kenarlarna sk sk yapm olduu iin yerinde kald. Ama ok comutu. "Patlad, patlad, kulamla duydum!" diye sevinle baryordu. Ben de karsnda glmseyerek bam yle bir hzla sallyordum ki, etrafm gremez olmutum. Top atlmasyla yemek arasdaki zaman Wemmick'in koleksiyonlarna bakarak geirdik. Wemmick'in, meslei gereince tand nl sululardan eitli hatralar alp toplu-yormu. Aslan bir katilin yz, nl bir sahtekrn yalanc imza atarken kulland dolma kalem, birka kiinin grtlan kesmi olan usturular, salar, zindanda yazlm itiraf belgeleri ve daha pek ok ey... Bunlar Bay Wemmick porselen biblolarn, kk, billur ss eyalarnn arasna zenle yerletirmiti. Gndzleri yal babaya bakan bir kzcaz soframz kurdu. Sonra hendein zerindeki kpr yeniden indirildi, kz kendi evine gitti. Yemekler de, salata da mkemmeldi. Bu ziyaretimden ok memnun kalmtm. Wemmick ertesi sabah erkenden kalkt, baheyle uramaya balad. Yal babas da yanndayd. Wemmick'in onu oyalamak iin sByk Umutlar

zm ona babasna i buyurduunu, ban sallayp durduunu gryordum. Kahvaltmz da akamki yemeimiz kadar nefisti. Tam saat sekiz buukda evden ayrldk. Kk Britanya'ya yaklatka Wemmick de gitgide resmileiyor, yzne kuru, sert bir ifade geliyordu. Az yine posta kutusu gibi dz, glmez bir izgi olup kt. Broya varp da kapnn anahtarn cebinden karnca yine Jaggers'in sekreteri ortaya kmt. Btn o burlar, asma kprler, gller, odalar, o yal baba, imenlikteki topun patlamasyla havaya umu, bin para olup dalm, gitmi sanrdnz. Wemmick'in syledii gibi avukat Jaggers beni ve arkadalarm evine davet etti. Jaggers: "Resmiyet istemiyorum" dedi. "Yani gece kyafeti giymenize gerek yok." Evinin nerede olduu hakknda hibir fikrim olmad iin: "Nereye gelelim?" diye sordum. Karsndakine hibir bilgi vermemek onda huy halini alm olmalyd. "Buraya gelin, hep birlikte gideriz" dedi. Jaggers biriyle konuup, konumasn bitirdikten sonra mutlaka ellerini ykard... hastasn muayene etmi olan bir hekim, bir dii gibi. Bu i iin zel olarak yaptrm olduu bir lavabo odas vard. Ertesi akam arkadamla birlikte brosuna gittiimizde lavaboda ellerini ykyordu. Her zamankinden daha karanlk bir davayla uram olmalyd. Yalnz ellerini sabunlamakla kalmamt; btn yz boynu kpk iindeydi, gargara yapyordu. Sokaa ktmzda, Jaggers'le konumak midiyle bekleen birka kii grdk. Ama onu kale gibi saran o lavantah sabun kokusunda yle yanalmaz bir ey vard ki, hi kimse onu rahatsz etmedi. Bylece, Soho semtinde Gen-ard Soka'na geldik, sokan gney ucunda muhteem, ama olduka eski, bakmsz bir eve girdik. Karanlk bir merdivenden ikinci kata ktk. Bu kattaki koyu kahverengi boyal odann bir yemek, dieri yatak, ncs de tuvaletti. Yemek odasnn tahta kaplamal duvarlarnda oyma elenkler vard. Bunlar ister istemez cenaze elenklerine benzettim. Jaggers evin yalnz bu katn kullandn sylyordu. Sofra ok gzel dzenlenmiti. Ev sahibimizin sandalyesinin yannda byk bir dner bfe vard. Bunun zerinde eitli ieler, kavanozlar ve birka eit de meyve duruyordu. Yemekle birlikte gerekli her ey Jaggers'in elinin altnda duruyordu. Odann bir duvarnda da kitaplk vard. Kitaplarn hepsi mesleki kitaplard. Bir kede de st kt yl kk bir yaz masas vard. Jaggers yol boyunca hep benim yanmda yrm, benimle konumu, dier misafiriyle pek megul olmamt. imdi ocan yanndaki ngra aldktan sonra dnd, arkadalarm inceden inceye szmeye balad. Onu en ok ilgilendiren Bentley Drummle oldu. Bir ara beni pencerenin yanna ekip elini omzuma koydu: "Pip, kimin kim olduunu henz ayrd edemiyorum," dedi. "rmcein ad ne?" "rmcek mi?" dedim.

"u yatar gibi oturan, somuttuk, iman olan" dedi. "O Bentley Drummle" dedim. nce yzls ise Startop." "Bentley Drummle, yle mi?" diye mrldand. "lgiye deer bir ocuk." Hemen Bentley'in yanna gidip konumaya balad. Onun ters, ksa karlklar Jaggers'in cesaretini krma yerine, onu konuturmak iin tm inadn kabartm gibiydi. Ben onlann arasndaki bu konumay uzaktan seyrediyordum. Jaggers'in khyas olan kadn ieri girerek ilk Byk Umutlar yemei sofraya koydu. Wemmick bu kadna kar iimde bir merak uyandrmt. Onun iin, belli etmemeye alarak onu dikkatle szdm. Krk yalarnda gibi grnd gzme. Uzun boylu, ince, kvrak yapl, son derece solgun renkli bir kadnd. Ak mavi gzleri, gr, uzun salar vard. Yznde heyecanlym, birden rkm gibi bir anlam okunuyordu; dudaklar da hep soluk soluaym gibi, yar aralkt. Birka gece nce tiyatroda "Macbeth"i grmeye gitmitim. Oyunun alnda Mac-beth'in grd, kazan bandaki byc kadnlarn, alevlerin rzg-ryla dalm, salar, kazanda grdkleri hayallerin etkisiyle parlayan gzleri hl hatrmdayd. Bu kadnn zerinde ite yle bir hav vard. Hi sesini karmadan elindeki taba sofraya koydu, parmayla Jaggers'in koluna dokundu, sonra ekildi gitti. Sofraya oturduk. Ev sahibimiz, bir yanna Drummle'yi, br yanna Startop'u almt. Kadnn sofraya koyduu yemek nefis bir balkt. Bunun arkasndan bir koyun butuyla bir pili geldi. Etlerin yannda gerekli olan btn ikileri, salalar ev sahibimiz yanndaki dner bfeden kendisi datyordu. Bunlarn da hepsi harikayd. ieler, kavanozlar, tuzluk biberlikler elden ele dolatktan sonra Jaggers'e veriliyordu, o da bunlar bfenin zerine, yerli yerine yerletiriyordu. Tabaklarmz, atal, bak, kaklarmz da o deitiriyordu. Yardmc kadn mutfaktan yemekleri getiriyor, sofraya koyduktan sonra sessizce ekilip gidiyordu. Odada bulunduu srece bu kadn gzlerini efend sinden hi ayrmyordu. Hep tetikte duruyordu. Yemeimiz ok neeli geiyordu. Ev sahibimiz ortaya yeni yeni konular ataca yerde, bizim atmz konular konuuyordu. Ama, konumay yle kurnazca ynetiyordu ki, hepimizin en kt taraflarmz ortaya vurmaya baladmz ok gemeden anladm. rnein, ben daha ne yaptmn farknda bile olmadan, bol para harcamay sevdiimi aklamtm. Herberte kar biraz tepeden bakan bir tavr taknm, geleceimin parlaklyla vnmeye balamtm. Hepimiz bylece i yzmz ortaya koyuyorduk. Ama, kendini en ok belli eden Drummle oldu. Durup durup bizlerle uramaktan, bizi ineleyip bize hakaret etmekten holanan taraf daha yemeklerimizin birincisini yiyip bitirmeden ortaya kmt bile. Ev sahibimiz, srrn anlayamadm bir taktikle onu kztrm, kkrtmt. Drummle bizlere kar nedense duyduu btn hncn boaltyor, bizimle birlikte olmaktan holanmadn sylyordu. Biz de onun krek ekerken hep geride kalyla alay ettik. Drummle, kasten, bize sokulmamak iin byle yaptn, yoksa krek ekmekte bizden ok stn olduunu iddia etti. Kollarnn ne kadar

kuvvetli olduunu gstermek iin hemen gmleinin kolunu syrd. Bizler de ayn komik iddiayla kollarmz svadk, pazulanmz lmeye baladk. Tam o srada kahya kadn sofray topluyordu. Jaggers, onunla hi ilgilenmiyor gibiydi. Arkasna yaslanm, parman kemirerek devaml Drummle'yi seyrediyordu. Derken, elini birden uzatt, kahya kadnn bileini yakalad. Bunu yle birdenbire, yle beklenmedik bir ekilde yapmt ki, bizler o gln tartmamz keserek ona baktk. Jaggers: "Kuvvetten bahsediyorsunuz madem, size kuvvetli bir bilek gstereyim de grn," dedi. "Molly, a u parmaklarm!" Kadnn, Jaggers'in tuttuu kolu masann zerindeydi. Dier kolunu ise hemen arkasna saklamt. Yalvaran baklarn efendisinin yzne dikerek, alak sesle: "N'olur efendim brakn!" diyordu. Jaggers onun yalvarna aldrmadan: "Bilek grn, baylar!" dedi. "Kurtar u bileini Molly!" Kadn: "Efendim n'olur!" diye mrldand. Jaggers odann kar duvarna bakarak: "Molly, iki bileini de grmek istiyorum" dedi. "Hadi." Elini kadnn kolundan ekmiti. Ama, kadn imdi iki kolunu birden masaya koydu, dndrp uzatt, srayla hepimizin yzne bakmaByk Umutlar ya balad. Demin arkasna saklam olduu bilekte, halka halka yara izleri vard. Jaggers, parmann ucunu onun bileklerinde gezdirerek: "te size kuvvet, bilek kuvveti, baylar!" dedi. "Bu kadnn bileindeki kuvvet ok az erkekte vardr. Kska gibi kavrar bu eller kavradn. mrmde ok el grdm ama, byle kuvvetlisini baka ne bir kadnda, ne de bir erkekte grmedim dorusu." O sohbet eder gibi ar ar konuurken, kadn bizim yzlerimize bakyordu. Jaggers susar susmaz kadnn gzleri hemen onun yzne evrildi. Jaggers ban belli belirsiz eerek: "Bu kadar, Moly, artk, gidebilirsin dedi. Kadn, ellerini masadan ekerek dar kt. Jaggers de bardaklarmz yeniden arapla doldurdu. "Saat dokuz buukta sohbetimizi kesmek zorundayz, baylar" dedi. "Onun iin, elimizdeki zamandan mmkn olduu kadar faydalanalm. Gelmenize memnun oldum. erefinize iiyorum, Bay Drummle." ' Drummle'ye byle iltifat etmekteki amac onu bsbtn kkrtmakt ve bunda da baarl oldu. Drummle hem somurtuk, hem zafer kazanm gibi bir tavrla bize yklenmeye balad, hakaretleri ok gemeden dayanlmaz oldu. Jaggers onun bu tavrlarn hep ayn ilgiyle seyrediyordu. Drummle'nin kaba, ters tavrn yemeinin iine tuz gibi, biber gibi katyordu sanki ev sahibimiz. Drummle ise, ellerini cebine sokmu, omuzlarn yuvarlam, yar oturur, yar yatar bir durumda, bizim yzmze kar glyordu lk olarak toparlanan Startop oldu. Glmseyerek Drummle'yi biraz daha yumuak davranmaya davet etti. Drummle iimizde en ok Startop'a sinirlenirdi, nk yaradl bakmndan birbirlerinin tam tersiydiler.

Startop'un canl, zeki, neeli tavrlar, Drummle her zaman kendine kar bir hakaret sayard. imdi Startop sz deitirip havay dzeltmek iin kk bir espri yaparak hepimizi gldrd. Onun bylece yzmz gldrmeyi baarm olmas Drummle'yi her eyden ok sinirlendirdi. O iri yan, kaba adam anszn ellerini cebinden kard, omuzlarn gevetti, bir kfr savurarak byk bir barda tuttuu gibi az kalsn Startop'un kafasna frlatyordu. Neyse ki, ev sahibimiz, bunun byle olacan nceden anlam gibi, hemen, ama telasz, uzand, barda Drummle'nin elinden ald, sonra gayet sakin bir tavrla saatini kanp bakt. "Ne yazk ki saat dokuzbuuk oldu baylar" dedi. Bunun zerine hepimiz ayaa kalktk. Startop, aralannda hibir ey gememi gibi, Drummle'ye "dostum" deyip duruyordu. Ama, dierinin "dostlua" hi niyeti yoktu. Hammersmith'e giderken bizimle bile yrmedi. Yolun hep kar tarafndan, evlerin glgelerine sma sna geldi. Jaggers'i yeniden grdmde: "O rmcek houma gitti" diye Drummle'den sz at. "Onun adna memnun oldum efendim, nk kendisinden ben hi holanmyorum" dedim. "Sakn ha!" diye parman sallad. "Elinden geldii kadar uzak dur ondan. Ama, tip olarak houma gidiyor Pip, nk tam kalbnn adam. Falc olsaydm derdim ki..." Sustu, sonra, "Ama yazk ki falc deilim," dedi. "Benim ne olduumu sen iyi bilirsin, deil mi Pip? Hadi, iyi geceler." "Size de, efendim." Ondan bir ay kadar sonra rmcein eitim devresi sona erdi. Drummle, Pocket'in evinden ayrlarak, kendi evine dnd. Evdeki herkes buna sevindi. Yalnz Bayan Pocket zld. nk Drummle ok kkl ve zengin bir aileden geldii iin Bayan Pocket'in gznde yksek bir yeri vard. Byk Umutlar Biddy'den bir mektup almtm. Beni ertesi sabah iin aryordu. Joe'nun geleceini de sylyordu. Joe'nun Londra'ya, benim Londra'daki evreme gelmesinin hi yakk almayacan dndm. Onun gelmesini para filan vermekle nleyebilecek olsaydm avula para dkerdim. En byk avuntum Hammersmith'e deil de, Pansiyona gelmeye karar vermi olmasyd. Bylece, hi olmazsa Bentley Drummle onu grmemi olurdu Pansiyondaki odalarmz o snk yere hi uymayan ar pahal eyalarla dolduruyordum. Son zamanlarda kendime bir uak bile tutmutum. Uama sal sabah saat sekizde i ba yapmasn syledim. Kendim de sabah erkenden kalkarak ortal derleyip toparladm. Saat dokuzbuua yaklatka benim de iimden kamak geliyordu. Ama, bamn belas uak koridorda nbet beklemekteydi. Ondan ekinmesem belki de kaardm! Derken merdivende Joe'nun ayak sesleri duyuldu. Ayak seslerinden tanmtm. Bayramlk kunduralarn nedense hep byk alrd. Her katta uzun zaman oyalanp kap stlerinde yazl adlar bin glkle, yksek sesle hecelemesi de onun kimliini belli ediyordu. Gelip bizim kapnn

nnde durunca, kapnn stnde yazl benim admn harflerine parmayla dokunduunu, hzl hzl soluk aln bile duydum. Sonunda kapya yavaa vurdu, bizim uak "Bay Gargery"nin geldiini" bana haber verdi. Joe ayaklarn paspasa yle uzun uzun sildi ki hi sonu gelmeyecek, kolundan tutup ieri ekmek gerekecek sandm. Ama en sonunda ieri girdi. "Joe! Naslsn, Joe?" "Pip! Ya sen naslsn Pip?" apkasn yere frlatverdi. O temiz, iyi yz sevinten parlayarak iki elimi birden tutup sallad uzun uzun. ; "Ne iyi ettin de geldin, Joe'cuum! Ver u apkan." Joe apkasn, iinde yumurtalar bulunan bir ku yuvasym gibi dikkatle yerden almt. Elinden brakmaya da raz olmad. "Demek istediim, yle bymsn ki, yle kibarlam..." Joe, buraya gelince, durup bir an dnd, sonra arad kelimeyi bularak: "yle efendilemisin ki," dedi. "Ya sen Joe, sen de ok iyi grnyorsun." "Eh ite, iyiyim, bir ikayetimiz yok. Ablan da eskisinden daha kt deil. Biddy ise her zaman alkan, her yapt, her dedii yerinde. Btn tandklar, e dost braktn gibidir. Bay Wopsle'in dnda herkes bildiin gibi." Btn bunlar sylerken Joe hl apkasn dikkatle elinde tutuyor, gzlerini odann eyasndan, benim hrkamn kumandan alamyordu. "Wopsle'ye ne oldu, Joe?" "Kiliseden ayrlarak aktr oldu. Londra'ya gelirken beni de yannda getirdi. Zahmet olmazsa kendisini aramanz rica ediyor." Odadaki eyalar, zerimdeki hrkann ar kuma Joe'nun "siz"li, "efendim"li konumasna yol amt. Sonra yznde hayalet grm gibi bir ifade belirince Herbert'in ieri girdiini anladm. Herbert Joe'ye doru elini uzatt, ama Joe adm adm gerilemeye balad. apkas hl elindeydi. "Saygyla selamlarm, efendim" dedi. "nallah siz beyefendi ile Pip..." Joe bu srada sofra hazrlamakta olan bizim ua grd, hemen onu da bizden sayarak: "Birde u kkbey" diye szne onu da ekledi, "nallah burada rahatnz iyidir, afiyettesinizdir umarm. nk ben de biraz havasz gibi bir izlenim brakt. Londra'ya gre belki iyi bir yer, herhalde n de iyidir, ancak bana sorsalar ben burada domuz bile beslemem. Yani imanlamasn, etinin yumuak olmasn istiyorsam, lezzetli olsun diyorsam,demek istiyorum, efendim." Byk Umutlar Joe'ya oturmasn syledik. Oturmadan nce evresine bakarak apkasn koyacak yer arad. apkasn koyaca yer ok seme, ok nadir bir yer olmalyd. Sonunda ocan stndeki rafn u tarafna apkasn yerletirdi. Kahvalt masasnda servisi Herbert yapyordu. Joe'ya dnerek: "ay m arzu edersiniz, kahve mi, Bay Gargery?" diye sordu. Joe: "Teekkr ederim efendim, siz hangisini uygun grrseniz," dedi. "yleyse kahveye de dersiniz?"

Joe neesi kaarak, "Eksik olmayn, beyefendi, seim yapmak lt-funda bulunduunuz iin sizin fikrinizin aksi bir ey sylemek haddime dmemise de, sabahlan kahve iince hararet yapyor" dedi. Herbert: "ay olsun yleyse" diyerek aylar boaltt. Tam bu srada, apkas yere dnce Joe kalkt, apkay ald, yine ayn keye zenle yerletirdi. apka tekrar yere dt. Ksacas, bu apkayla urat durdu. Bu ite son derece byk bir eviklik, ustalk da gsterdi. apkann yuvarlann gzleri daha balangta farkediyor, bylece apkasn bazen yar yolda, havada tutuyor, bazen tam yere demesine az kalmken yakalyordu. Joe'nun kyafeti, Londra giyimine alm olan gzlerim tuhaf grnyordu: Gmlek yakasyla ceket yakas ok yksekti. yi giyimli olmak iin kendi kendini bomay niin gerekli bulmutu? Sonra zavallck durup dururken ataln azna gtrmek zereyken yan yolda brakarak ya dalyor, ya da bir ksrme nbetine tutuluyordu. Ta-bandaki yemeklerin yarsndan ou yeri boyluyordu. Neyse, Herbert ie gitmek iin yanmzdan ayrlnca ben de rahat bir soluk aldm. Oysa btn su bendeydi. Ben Joe'nun karsnda rahat, doal dursam, Joe da benim karmda rahat olacakt. Ama, ben bunu farketme-yecek kadar aklszdm o anda. Ona sinirleniyor, bir an nce gitsin istiyordum. Herbert gittikten sonra Joe: "Efendim, u anda ikimiz babaa, yalnz kaldmza gre..." diye sze balad. "Niin efendimli, sizli bizli konuuyorsun benimle, Joe?" diye sylendim. "kimiz yalnz kaldmza gre..." diye tekrar etti, "bendeniz de daha fazla kalmaya ne zamanm, ne de niyetim olmadna gre hemen konuya geleyim. Bu ziyaretimin sebebini aklayaym, efendim. Byle yksek ahsiyetlerin arasna karmama tek sebep size faydal olmak dileidir, efendim, yoksa rahatsz etmezdim. Yani, Pip'iim, iki gzm, geen akam meyhanede otururken Amca bey geldi." Bundan sonra Joe bazan "beyefendi, siz" diyor, bazen de samimi-leip, "Pip'iim, iki gzm, sen" diye hitap ediyordu. "Yani, senin anlayacan u Pumblechook denilen adam tepemi attryor, zira her gittii yerde kklnde seni en yaknn olduunu syleyip duruyor. Sen hep onunla oynar, onunla gezermisin Pip'iim." Olur mu yle ey? ocukluumda benim en yaknm sendin. Bunu sen de iyi biliyorsun" dedim. "Biliyorum, Pip'iim, ancak artk bunun bir nemi kalmad efendim. Her neyse, iki gzm, diyeceim, bu adam bbrlenmekten hindi gibi kabararak geziyor. Meyhanede bana gelip, "Joseph, Bayan Havis-ham seni grmek istiyor" dedi. "Evet Joe? Sonra?" "Ertesi gn ben de ykanp giyinerek Bayan Havisham' grmeye gittim. Bana, "Bay Gargery, siz Bay Piple mektuplayor musunuz?" diye sordu. Son zamanlarda sizden mektup almtm. Ben de "evet" dedim. O zaman: "Ltfen Bay Pip'e yaznz, Estella seyahatten dnd. Bay Pip'i grmek istiyor" dedi. Yzm alev alev yanmaya balamt. ok heyecanlanmtm.

Byk Umutlar "Niin geldiini bilseydim, Joe'ya daha samimi davranrdm" diye dnyordum. Keke bu dncemden utansaydm da yzmn kzarmasnda biraz da utan pay bulunsayd." Ama, bu gibi duygulardan ok uzaktm. Joe anlatyordu: "Eve dnte size mektup yazsn diye Biddy'ye rica ettim ama, o istemedi. Biddy dedi ki, "Pip bu haberi senin azndan duyarsa daha sevinir" dedi. "Sen de zaten onu zledin. Tatil zaman da olduuna gre, git kendini gr" dedi. te bunun iin buradaym." Joe bunlar syleyip yerinden kalkt: "Pip'iim, sana mutluluklar dilerim. Yldzn hep parlak olsun." "Ne o Joe, hemen kayor musun, yoksa?" "Gidiyorum, efendim." "Ama yemee geleceksin, deil mi?" "Gelmeyeceim, efendim." Gzlerimiz karlat. Btn o resmilik, o "siz"ler, "efendim"ler Joe'nun bakndan utu, gitti. Asil, yrekli adam elini uzatarak: "Pip'iim, iki gzm, hayat dediin nedir ki! Birok ayrllarn birbirine kaynaklanmasndan rlm bir zincirdir" diye konutu. "nsan olunun kimi demirci ustasdr, kimi tenekeci, kimi bakrc, kimi de kuyumcu olur. Zaman gelince insanlarn birbirinden kopup ayrlmalar gerekir. Bunu byle kabul etmek gerek. Bugn sulu olan biri varsa o da ben. Senle ben, Pip'iim, bizim Londra'da grmemiz doru deil. Baka hibir yerde deil, ancak babaa grebiliriz biz. Gururum yoktur benim ama, gittiim yere uygun olmak isterim. Bu kyafetle bu yere yakmadm, bunun da farkndaym, Pip. Ben rs banda, bizim kyde, bataklarmzda rahatm. Beni orada, rs banda, elimde ekicimle dn; ya da ocak banda, pipomla dn. O zaman benden utanmazsn. te byle... Beni grmek istersen kymze gel, dkknn penceresinden ban uzat: nnde yank nlyle, elinde ekiciyle ustaba Joe oradadr. Kaln kafalymdr ama, mesleimin ustasym. Tanr seninle beraber olsun, Pip'iim, iki gzm, yolun ak olsun, hoakal." Joe bunlar sylerken, klnn, kyafetinin glnl tamamen ortadan kalkm gibiydi. Sadece ruhunun asillii, kiiliindeki o sadelik kalmt ortada. Eildi, yavaa alnmdan pt, dar kt. Olduum yerde kalakalmtm. Kendime gelir gelmez dar frladm. Yakndaki sokaklarda koarak onu aradm, ama bulamadm. Hemen ertesi gn kasabaya gitmeliydim artk. Vicdan azab iinde olduum iin doru kye, Joe'nun yanna inmeyi dnyordum. Ama, vicdan azabnn ilk hz getikten sonra iler deiti. Posta arabasnda yerimi ayrtp, Bay Pocket'le ders yapmaya gidinceye kadar, Joe'nun yanma gitmek fikri, o kadar mantkl gelmemeye balad. Eve gidersem Joe'nun iine engel, Biddy'ye yk olacaktm; yatam gider gitmez hazr bulamayacaktm; Bayan Havisham'dan uzak olacaktm, sinirli kadn belki bundan holanmazd, falan, filan. te byle uydurma bahanelerle kendi kendimi aldattm. Yeryzndeki btn dolandrclarn iinde en azls kendi kendini dolandran adamdr. Bir bakasnn verdii sahte paray, sahte olduunu bilmeden alp aldanmay insan anlayabilir. Ama, ben

kendim sahte para basp kendi kendime yutturmaya kalkm, sahte olduunu bile bile bu paray alp kabul etmitim. Bylece kasabada kalmaya karar verip ktm. Uam yanma alp almamay dndm. Onu terzi dkknna gtrp Trabb'n rann o arsz suratna arparcasma ortaya karmay hayal ediyordum. Ama Bayan Havisham benim bir uak tutmu olduumu duyarsa fazla lks sayp sinirlenebilirdi. Sonunda onu Londra'da brakmaya karar verdim. leden sonraki arabada yer ayrtmtm. Mevsim kt. Kasabaya Byk Umutlar hava karardktan iki, saat sonra ancak varacaktk. Herbert ve uamla saat ikide depoya gittim. O zamanlar mahkumlar ehirden baka yerlere gtrrlerken posta arabalarnda tayorlard. Bizim arabadaki iki sulunun gtrleceini rendim. Ama o an daha nce yaadklarm hatrladm. Herbert: "Sence bir sakncas yok ya, Handel?" diye sordu. "Hayr, niye olsun?" dedim. "Yzn ekittin gibi geldi de, belki holanmazsn diye dndm." "Mahkumlar severim diyemem. Ama fazla da aldrmam." Herbert: "te, geliyorlar!" dedi. ki sulu bileklerinden birbirlerine kelepelenmilerdi. Bacaklarnda da daha nceden ok iyi bildiim demirler vard. Srtlarndaki elbiseyi de iyi biliyordum. Muhafz, beline sra sra tabancalar asm, koltuunun altna da koca topuzlu bir denek sktrmt. Ama, mahkumlarla arasnn iyi olduu belliydi. birden konuarak atlarn arabaya koulmasn seyrediyorlard. Sululardan biri clz, ufak, dieri ise daha geni bir adamd. lerinden birini hemen tanmtm. te karmda, meyhanede bir cumartesi gecesi grnmeyen tfeiyle bana nian alan adam duruyordu! O, beni tanmamt. Bir ara beni tepeden trnaa szd. Hele cep saatimin zincirine iyice alc gzyle bakt. Yanndaki arkadana bir eyler syledi. Sonra baka tarafa dndler. Srtlarndaki kocaman numaralar, elbiselerinin kaba saba, biimsiz duruu, demir kstekli bacaklar, kelepeli elleri onlar dier insanlardan ayryordu. Son dakikada arabann i, d btn arka ksmn Londra'dan tanmakta olan bir ailenin tuttuu, bylece mahkumlarn, n sraya oturacaklar anlald. Yolcular arasndan buna itiraz edenler olduysa da yapacak baka bir ey yoktu. Sulular en n sraya yerletiler. ocukluumdan beri yakam brakmayan bir garip rastlantlar zinciri burada da kendini gsterdi. Meyhanede bana para vermi olan ksk gzl adam tam benim arkamdaki yere dmt. yle ki, soluunu ensemde duyuyordum. Araba yola kp da Herbert: "Gle gle, Handel!" dedii zaman ok sevindim: yi ki Herbert beni kendi admdan baka bir adla aryordu! Hava souktu, arkamdaki iki sulu da durmadan soua svp sayyorlard. Konutuklarn aka duyabiliyordum. O ksk gzl adamn nefesi sadece ensemi rpertmekle kalmyor, sanki btn srtmdan aa souk su gibi dklyordu. O gece meyhanede bana herhalde yanllkla vermi olduu paray ona geri vermenin tam srasyd. Bu ii nasl becereceimi dnrken uyuyakalmm.

Uyandm zaman ortalk kararmt bile. Arabamzn nda yer yer bataklklar grnp kayboluyor, slak, souk bir rzgr esiyordu.Rzgrdan korunmak iin iyice bzlm olan mahkumlar bana iyice yaklam gibiydiler. Konutuklarn imdi daha iyi duyabiliyordum. Ne gariptir ki duyduum ilk sz kendi kafamdaki dncenin ifadesi oldu: "ki tane banknot!" Clz sulu: "Nereden bulmu bu banknotlar?" diye sordu. Ksk gzls: "Ne bileyim ben!" dedi. "Nereden bulmusa bulmu, bir yerine saklam. Benim vaktimin dolduunu renince iskelede, bir kereste ynnn arkasnda yanma geldi. "Taburcu mu oluyorsun sen?" diye sordu. "Evet" deyince yalvard, yakard. yle bir kyde, u adda bir ocuk varm. Bir zamanlar onun hayatn kurtarm, ekmek getirmi. Bizimki yalvard, "Bu ocuu bul, bu paralan bir bahaneyle ona ver" diye. "Ben de sz verdim." Clz mahkum: "Ben olsam o paralan ocua vermezdim. Dostun filan myd da sana gvenip verdi paralan?" "Hayr, baka bir yerden getirmilerdi onu. Hapisten kama suByk Umutlar cundan mr boyu kree mahkum olmutu. Bana nasl gvendiyse gvendi. Kendi kp gidemeyeceine gre, taburcu olan herhangi birine paray verip, ii kadere brakmak zorundayd." "Aptallna doyma! nsan o paracklan yer, ier. Demek senin buralara bu ikinci geliin. Nasl yerler buralan?" "Son derece berbat. amur, sis, bataklk, hepsi var. Sonra, adam eek gibi altnrlar bu gemilerde. amur, yamur sis, bataklk, sonra da i, i, i!" kisi birden bataklklara kfrler savurup daha bir sre homurdan-dktan sonra sustular. imden hemen arabadan inip karanlklara karmak geliyordu. Ama, adamn beni tanmam olduunu dnerek kendi kendimi yattrdm. Beni bu halimle tanyamazd. Bu adamn benimle, hem ayn arabaya, hem de tam arkamdaki yere dm olmas yle bir rastlantyd ki, bir baka aksi rastlantnn beni ona tantmayacan nereden bilebilirdim? Tesadfen benim adm duyup kim olduumu renirse, bunca yl gizlemi olduum eski srrm da ortaya kacakt. Onun iin, ne olur ne olmaz, kasabaya girer girmez, duraa gelmeyi beklemeden arabadan atlamaya karar verdim. Karar verdiim gibi de yaptm. Kasabann iine girer girmez antam alp aa atladm. Karanlk bir kede durdum, bir an arabann arkasndan baktm. Mahkumlarn nerede ineceklerini, hangi yoldan rmak kysndaki iskeleye gideceklerini biliyordum. Yosun skm rhtm merdivenlerine yanam duran kay, kreklerdeki sulular grr gibiydim. Kulaklarmda muhafzn kpee banlan nlyordu: "Hey asln bakalm!" leride rman karanlk sularnda bekleyen, drt yanna zincirler sarlm o gemi gzlerimin nndeydi. Neden korktuumu bilemiyorum. Bir sulunun beni tanmas, ocukluk srrmn ortaya kmas beni bu adar korkutacak bir tehlike saylmazd. Bu tehlikeyle kyaslanmayacak bir korkuya kaplmtm.

Herhalde ocukluumda, o bataklklarda geirmi olduum byk korkunun yeniden iimde uyanmas gibi bir eydi bu. Kahve tenhayd. eri girer girmez, daha yemeimi smarlamaya kalmadan, garson beni tand. Hemen yanma koarak Bay Pumblechook'a haber gndermek isteyip istemediimi sordu. Haber gndermek istiyorsam rak ocuu hemen gnderecektim. Bay Pumblechook'a haber gndermek istemediimi sordu. Haber gndermek istemediimi anlaynca bir hayli at. Biraz sonra bir bakasna, insanlarn nankrlnden, baz kimselerin kibarlatktan sonra burunlar bydnden sz ettiini duydum. Bana duyurmak iin yksek sesle konutuu belliydi, "baz kimselerin" ocukluklarnda en yaknlar olan, kendilerine geleceklerini hazrlayan kimseleri aramamasna atn sylyordu. Sabah kalktmda ilk iim krlara kp dolamak oldu. Joe'ye ertesi gn giderim, diye dnyordum. Krlarda Bayan Havisham'n bana yapt iyilikleri gelecek iin kimbilir daha ne kadar parlak taanlar olduunu dnerek hayaller kurdum. Estella'y evlat edinmiti. Beni de bir bakma evlat edinmi olduuna gre herhalde ikimizi birletirmeyi tasarlyordu. O ssz, karanlk odalara gn sokmak, saatleri yeniden kurmak, bo ocaklarda ate yakmak, konan durmu olan hayatn yeniden canlandrmak benim grevim olacakt. Beni bekliyordu bu iler, eski zaman masallarnda Prens'in geliini beklerken uyuyan saraylar gibi. Gen Prens gelip saray uyandracak, Prenses'le evlenecekti. Estella bu masaln prensesi, bu hikayenin ilham perisiydi (her eyin balangc Estella'yd) her eyin sonu da ancak Estella olabilirdi. Ama, Estilla'y bir masal prensesi olarak dndm u romantik anlarda bile onun hakknda kendi kendimi asla aldatmyordum. Evet, Byk Umutlar Estella benim ruhumu eline almt, ocukluumdan beri yaradlma biim veren g oydu, btn hayallerim, umutlarm ona balyd. Estella'y iyi, asil, merhametli sandm iin seviyor deildim. Sevmemek elimde deildi. Onu sevmek akllca bir i deildi. Onu sevmek delilikti, zntyd, onu sevmek mitsizlikti, budalalkt. Btn bunlar bilmek ona kar duyduum sevgiyi hi eksiltmiyordu. Kusursuz bir melek olduuna inansam Estella'y ancak bu kadar sevebilirdim. Gezintimi konan kapsna eskiden gittiim saatte varacak ekilde ayarladm. Elim titreyerek ngra aldm. Sonra kalbimin vuruu yatsn, sklaan soluum dzelsin diye bekleyerek kapya arkam evirdim. Ama, sokak kaps almad. Yan kapnn aldn, ayak seslerinin ne doru dolandn duydum. Duymamazlktan geldim. Sonunda omzuma bir el dokundu, irkilerek dndm. Koyu renk elbiseli adam grnce tamamen irkilmekten kendimi alamadm. Bayan Havisham'n konanda kapc olarak grceimi hi ummadm bir adamd. "Orlick!" diye barmm. "Kk beyefendi, meslei brakp giden bir tek sen deilsin ya! Hadi bakalm gir ieri." eri girdim. Orlick bahe kapsn kapad, kilitledi, anahtar ald. nmden birka adm yrdkten sonra dnd, yzme bakt.

"Evet, ite ben de buraya kaplandm!" dedi. "Nasl geldin buraya?" " Yriiy e yrye geldim." "Dkkn braktn demek?" Orlick: "Dkkna benziyor mu buras?" diye ters ters sylendi. "Burada olduuma gre dkknda deilim demek." Bu kez de dkkn ne zaman braktn sormak aptalln yaptm. ' "Burada gnler hep birbirine benzedii iin zaman unuttum" dedi. "Sen kyden ayrldktan sonra geldim." "Bu kadarn ben de bilirim!" "Elbette okumu bir adamsn sen artk!" Evin kapsna geldik. Orlick'in yan kapnn hemen orada bir odas olduunu grdm. Penceresi baheye bakan kk bir odayd. Bu odada, yan insan, yar hayvan biryaratn iniymi gibi pasakh, pis kokulu bir hava vard. Orlick de gerekten yan insan, yar hayvana benziyordu. "Eskiden konakta kapc yoktu" dedim. "Kaaklar buralarda fink atmaya baladktan sonra herkes korkmaya balad. O zaman beni buraya gl kuvvetli diye nermiler... benim de iime geldi. Ne olsa krk iletip eki vurmaktan daha kolay..." Gzlerim ocan ztndeki duvarda asl duran kocaman bir tfee taklmt. Orlick benim baktm yere bakt. "Doludur" dedi. Sz uzatmak istemediim iin, "Artk Bayan Havisham'n yanna ksam m?" dedim. Orlick uzun uzun gerindikten sonra omuz silkerek: "Valla ne desem yalan!" dedi. "Benim iim burada biter, kkbeyim. u ngraa yle bir vururum, sen de koridora karsn. Seni bir karlayan bulunur." "Geleceimi biliyorlar deil mi?" "Hi bilmiyorum." Bunun zerine ben daha fazla oyalanmayarak koridora (ilk olarak o kaba, kaln kunduralarmla inemi olduum o koridora) ktm. Orlick ana vurdu. ann alnmas daha dinmeden koridorun sonuna vardm. Sarah Pocket orada beni bekliyordu. Zavall Sarah, benim yzmden yz sararmt. Byk Umutlar "Ha, sen misin, Bay Pip?" "Benim, Bayan Pocket. Bay Pocket'le ailesinin selamlarn getirdim." Sarah ban sallayarak: "Akllan balarnda m, sen ondan haber ver" diye sylendi. "Ah, Matthew Matthew! O hi akllanmayacak, Bay Pip! Gidecein yeri biliyorsun, deil mi?" O merdiveni daha nce de trmanmtm! Bu kez Estella'nn dudak bkemeyecei hafif, zarif pabularmla basamaklar ktm, yine Bayan Havisham'n kapsna vurdum. erden onun hemen: "Pip'in vuruu bu!" dediini duydum. "Gel, Pip!" Eskisi gibi tuvalet masasnn banda, o eski gelinliinin iinde oturuyordu. Ellerini deneinin sapna dayam, enesini ellerine yaslam, gzleri alev alev. Yannda ise imdiye kadar hi grmemi olduum zarif, k bir gen kadn vard. Bu gen kadn elinde Bayan Havisham'n hi giyilmemi olan beyaz gelin terliini tutuyordu. Terlie bakmak iin ban iyice nne emiti.

Bayan Havisham: "Gel, Pip, gel" diye sylendi. "Naslsn Pip? Kralienin elini per gibi pyorsun elimi, hayrola?" Ban hi kmldatmadan gzlerini yle bir kaldrarak gzlerimin iine bakt, "Hayrola?" dedi. Ben biraz bozulmutum. "Beni armak nezaketinde bulunmusunuz, Bayan Havisham" dedim. "te ben de hemen geldim." Bayan Havisham: "Evet?" dedi. O zaman imdiye kadar hi grmemi olduum o gen kadn ban kaldrd, Estella'nn gzleriyle bana bakt. Evet, Estella'yd bu. Ama, o kadar deimi, o kadar daha gzellemi, yle kadnlamt ki, onun karsnda yine ocuklar gibi oldum. Ona baktka eskiye dnyor, o kaba, baya ii ocuu olup kyordum sanki. Ah, ona baktka kendimi iimde beliren yetersizlik duygusu (ona baktka gya onun benden uzaklamas, eriilmez, yetiilmez olup kmas!) Estella bana elini uzatt. Onu yeniden grdme ne kadar sevindiimi, bunu nasl oktandr beklediimi anlatmak zere bir eyler kem km ettim. Bayan Havisham deneiyle bir sandalyeye vurarak oraya oturmam iaret etti. O a gzl baklaryla bana bakt. "Estella'y ok deimi mi buldun, Pip?" diye sordu. "lk grdmde ok deimi gibi geldi ama, imdi yava yava eski Estella olup kyor." "Ne! Eski Estella m? Ama, hani o ok gururluydu, insana ok hakaret ederdi? Hani sen ondan kamak, uzaklamak isterdin?" Ben k' keleyerek, o zaman ok ocuk olduumu, hibir eyden anlamadm syledim. Estella ise gayet soukkanl, kendinden emin bir tavrla glmseyerek eskiden ondan kamak istemekte yerden ge kadar hakl olduumu, kendisinin herhalde ok sevimsiz bir ocuk olduunu syledi. Bayan Havisham ona dnerek: "Pip deimemi mi?" diye sordu. Estella beni szerek: "Hem de ok" dedi. Bayan Havisham: "Yani eskisinden daha az kaba, daha az baya, yle mi?" diye sordu. Estella gld, elinde tuttuu terlie bakt. Sonra glerek bana bakt, elindekini brakt. Bir bakma bana yine kk ocuk gibi davranyordu, yapyordu, ama bir yandan da cesaret verici bir tavn vard. Beni ilk batan bylemi olan o garip, aslsz odann loluunda oturup konumaya baladk. Estella Fransa'dan yeni dnm. Ksa bir sre sonra da Londra'ya gidecekmi. Eskisi gibi gururluydu, kaprisliydi, ama ok gzeldi. ocukluumu bana haram etmi olan o zenginlik, kibarlk hayallerini, beni Joe'dan uzaklatrm olan o sefil isteklerimi Estella'dan, Estella'y bu hayal, mit ve dileklerden ayrdetmeye imkn yoktu. Ksacas, onu gemiimden, geleceimden, canmn canndan, hayatmn znden ayramyordum. Byk Umutlar O gn orada geirip ertesi sabah Londra'ya dnmeye karar verdik. Az sonra Bayan Havisham bize biraz bahede dolamamz syledi. Herbert'i ilk grdm gn gzme arpan o kapdan geerek o ssz baheye girdik. Benim iim titriyor, Estella'nn eteini pmek isteiyle

tutuuyordum. O ise son derece kendindeydi, benim eteimi pmek isteiyle ii titremedii de belliydi. Bizim o gn Herbert'le dvtmz keye yaklatmzda Estella: "Ben herhalde ok tuhafmm kkken" dedi. "O gn bir yere gizlenip sizin kavganz izlemitim!" "Sonradan da bana byk bir dl vermitiniz." Utanga, umursamaz bir tavrla: "yle mi?" die mrldand. "Dvtnz ocua ok kzgndm, getirip bama brakmlard." "Onunla imdi ok iyi arkada olduk." "yle mi? Onun babasndan ders alyormusunuz diye duymutum." "yle" dedim, ama istemeyerek, nk henz renci olmak beni onun gzne iyice gen gsterecek diye korkuyordum. Estella: "Durumunuz deiip yldznz parladktan sonra arkadalarnz da deitirdiniz, yle mi?" diye sordu. "Elbette" dedim. O gayet gururlu: "Bu gerekliydi" dedi. "Eskiden dostunuz olan kimseler, yeni evrenize yakmaz ki! dedi. Hl, Joe'yu gidip grmeyi dnmyordum. Birazck niyetim varsa bile Estella'nn bu szleri zerine kayboldu, gitti. Onun kendi stnlnden, btnlnden emin, tamamen kendini bilen davranyla benim kk bir ocuk gibi tamamen ona ram oluumun arasnda byk tersliin farkndaydm. Bu beni kahrediyordu, ama Bayan Ha-visham'n bizi birbirimiz iin yetitirdiini dnerek kendimi avutuyordum. Bahe ot, diken iindeydi. Uzun zaman dolamann bir tad yoktu. ki, kez dolatktan sonra bira fabrikasnn avlusuna getik. imdi ok gerilerde kalm olan o ilk gn onun bo flar zerinde yrd yeri gsterdim. Yine dalgn, souk bir tavrla: "yle mi?" diye mrldand. "Unutmuum." "Her eyi mi unuttunuz? Beni alattnz da m?" diye sordum. Estella: "Onu da," diye ban sallad. Onun sahiden de her eyi unuttuuna, nk bana hi aldr etmediine inandm, bu inan beni yine iin iin alatt. Estella ok yksek, ok gzel, ok byk bir kadn tavryla bana dnd: "unu bilmelisiniz ki, ben tamamen kalpsiz bir insanm. Unutkanlm da herhalde bundandr." Buna nezaketle "Hayr!" dedim. Estella: "Madde olarak bir yreim var, elbette" dedi. "Yani kurunla, bakla vurulabilecek bir kalbim var. arpyla beni yaatan bir kalbim var. Bir gn gelip, o durunca ben de leceim. Ama, anlyorsunuz ne demek istediimi. Hibir scaklk yok benim iimde. Ne bir yumuaklk, ne bir anlay... acma, evgi... bu samalklarn hibiri yok bende." Byle durmu konuurken bana kimi, neyi hatrlatyordu? aklmda bir tany kprdand halde bulup karamadm. Uzun zaman baba-a yaam kimselerin benzerliiyle Estella zaman zaman Bayan Ha-visham' andrmyor deildi, ama u anda aklm kurcalayan benzerlik bu deildi. Bir daha baktm. O da dikkatle bana bakyordu; yalnz, biraz nceki benzeyi kaybolmutu. Ne olabilirdi bu?

Estella: "Ciddi konuuyorum" dedi. Kalarn atmamt, aln dzd; ama ehresi kararm gibiydi. "Birbirimizi sk sk greceksek bu sylediklerimi iyi anlamanz gerek." Ben inanmyormuum gibi bir ey sylemek zere dudaklarm kprdattm; ama o ahane bir tavrla: "Hayr!" diye beni susturdu. "Ben Byk Umutlar sevmek nedir bilmiyorum. imdiye kadar hi kimseye kar herhangi bir yaknlk duymadm." Bira fabrikasna gelmitik Estella, naslsa o yksek balkona trmandn, hatta benim aada durup rkek rkek baktm bile hatrlad. O beyaz eliyle merdiveni iaret ederken iimde yine biraz nceki hatrlaya, benzetie benzer duygu belirdi; gene ne olduunu bulup karamadan utu, gitti. Sonra baheye ktk. Estella srtndaki gzel giysilerin eteklerini, yerlere srnmesin diye, bir eliyle toplam, yle yryordu. br elini de, hafife omzuma koymutu. O harap bahe duvarnn yanklann-daki sarl yeilli yosunlar, mantarlar yeryznde aan en deerli iekler olsa o anda gzmde bundan daha deerli olamazd. Estella'yla aramzda birya fark yoktu. Kz olduu iin o daha byk gsteriyordu, ama zerinde yayla kyaslanmayacak bir eriil-mezlik vard. Sonunda eve dndk. Jaggers'in Bayan Havisham' grmeye geldiini renince ardk. Jaggers biraz dar km, ama yemee d-necekmi. Bayan Havisham o rm, kflenmi dn sofrasnn banda beni bekliyordu. Tekerlekli sandalyesiyle geni odada dolatrrken sandalyeyi gemiteki gnlere doru iter gibiydim O lm kokan odada, mezardan frlama benzeyen yal kadnn yannda Estel-la'nn genlii, gzellii her zamankinden daha ok gze arpyordu, ben de her zamankinden daha fazla bylenmi gibiydim. Zaman geip gitti; yemek saati yaklanca Estella hazrlanmak zere aynld. O kapdan karken Bayan Havisham kupkuru, sapsar eliyle bir pck gnderdi. Bu harekette yle derin.yle a gzl bir anlam vard ki, tylerim diken diken oldu. Babaa kaldmz zaman kadn bana dnd, fsldayarak sordu: "Gzel mi? Zarif mi? Asil durulu mu? Beeniyor musun onu?" "Onu grp de beenmeyen olamaz, Bayan Havisham." Kadn kolunu boynuma dolad, beni kendine doru ekerek: "Sev onu!" diye, soluk alr gibi sylendi. "Sev onu, sev! Nasl sana kar?" Daha ben bu soruya karlk veremeden (nasl bir karlk verecektim bu g soruya, orasn da bilmiyorum ya) Bayan Havisham yine: "Onu sev!" dedi. "Sev, sev onu! Yzne glyorsa sev. Seni zyorsa sev. Yreini param para ediyorsa yine sev onu, sev, sev!" mrmde yle ihtirasl bir heyecan grmemitim. Boynuma dolanm duran o kupkuru kol bu heyecann iddetinden kaslm, kalmt. "Dinle benim szlerimi Pip! Sevilsin diye aldm onu ben. Sevilsin diye byttm, yetitirdim. Sevilsin diye bu grdn hale getirdim onu. yleyse, sen de sev!"

Durmadan tekrar ettii bu kutsal kelime onun dudaklarndan Bir lanet sz gibi dklyordu. Hep o heyecanl, ateli fsltyla konumasna devam etti: "Gerek akn ne olduunu syleyeyim sana. Kr krne balanmak, kaytsz artsz kendini vermek, yerlerde srnmek, her eye, herkese ramen inanmak, gvenmek, karndaki zalime btn kalbini, btn varln vermektir. Ben byle sevdim ite!" Dudaklarndan korkun bir lk boand. Baylacak diye korkumdan hemen onu tuttum, arkasna doru yasladm. Tam o srada da burnuma tandk bir lavanta kokusu geldi. Dndm Jaggers'in ieri girdiini grdm. Bayan Havisham da onu grmt. Onun da herkes gibi Jaggers'den rktn hemen sezinledim. Jaggers: "Naslsn Pip?" dedi. "Bayan Havisham, sizi biraz gezdireyim mi? Demek sen de buradasn, ha Pip?" Bayan Havisham'n istei zerine Estella'y grmeye geldiimi syledim. Jaggers: "Evet, Bayan Estella ok ho bir gen hanm" dedi. Sonra tekerlekli sandalyeyi itmeye balad. Odann evresini bir kere dolaByk Umutlar tktan sonra karmda durdu: "Pip, Bayan Estella'y bundan nce ka defa grmtn?" diye sordu. "ki defa m?" Bayan Havisham imdadma yetierek: "Pip'i rahat brak, ltfen Jaggers!" dedi. "Hadi bakalm, siz gidin yemeinizi yiyin." Karanlk merdivenden aa indik. Bahenin br yanndaki eve doru yrrken Jaggers bu kez de, Bayan Havisham'n yemek yediini imdiye kadar ka def grm olduumu sordu. "Hibir zaman" dedim. "Hibir zaman da gremeyeceksin! Byle dnaydan elini, eteim ekti ekeli yiyip itiini kimseye gstermemitir. Geceleri filan kp evin iinde dolar, bir eyler bulur yermi." "Efendim, izin verirseniz size bir ey sorabilir miyim?" "Sorabilirsin. Karln verip vermemek benim bileceim ey." "Estella'nn soyad Havisham m, yoksa?" "Yoksa ne?" Gafil avlanmtm. Bu kez sadece: "Havisham m?" diye sordum. "Havisham" dedi. Estella'yla Sarah Pocket sofrada bizi bekliyorlard. Yemekleri Jaggers datt. Estella'yla karlkl oturmulard. Ben de o ceviz yzl dostumla karlkl dmtm. Yemekler ok iyiydi, hizmetimi?'* imdiye kadar hi grmediim bir hizmeti bakyordu. Yemekten sonra bu kadn Jaggers'in nne kaliteli bir ie siyah arap getirdi, iki hanm bizi masada ikimizle babaa brakarak dar ktlar. Sonradan Bayan Havisham'n odasna gittik. Sarah Pocket grnrlerde yoktu. Biz drdmz iskambil oynadk. Oyun arasnda Bayan Havisham durup durup tuvalet masasnn zerinden bir ss alyor, Estella'nn sama, gsne, kollarna takyordu, Estella'yla az konuan, hi ilgilenmez gibi grnen vekilimin bile kzn bu sslerle parlayan

gzellii karsnda kalarn kaldrarak baktn grdm. Saat dokuza kadar oynadk. Sonra vekilimle beraber oradan ayrldk. Yattm yerde hep Estella'y dnyordum. Londra'ya geleceini bana bildirecekti, ben de onu gidip arabadan karlayacaktm. Bayan Havisham'n szleri kulamda nlyordu: "Sev onu, sev, sev, sev!" Ben de yzm yasta gmerek, "Seviyorum" diyordum. "Onu seviyorum, seviyorum, seviyorum!" Sonra iim minnetle, kranla dolup tayordu. Ben ki, bir zamanlar bir demirci raydm... Estella benim olacakt! Sabah kalktmda, Orlick hakknda bildiim her eyi Bay Jag-gers'e anlattm. Onun hakkndaki kukularm da anlattm. Szlerimi bitirince hemen: "Pekl Pip," dedi. "Hemen gidip dostumuzun iine son vereyim." Onun byle kesip atvermesi karsnda ben telaa kaplmtm. Orlick'in bamza bela olabileceini syledim. Ama, o kendinden emin bir tavrla: "Bir ey yapamaz," dedi. Posta arabasyla Londra'ya birlikte dnecektik. Kahvaltmz ederken ben Pumblechook amca kp gelecek diye korku iindeydim. Jag-gers'e arabacya beni grnce durmasn syleyip hemen oradan katm. Amca beye yakalanmadan kasabay dolamak istiyordum. Onun dkknnn yanndan gememek iin krlara saptm. Burada Pumblechook amcann gzlerinden uzaktm. Bu eski, durgun kasabay yeniden gezmek hotu. Gelip geenlerin beni tandka durup bakmalar da houma gidiyordu. Esnaftan birka beni uzaktan grnce hemen dkknlanndan frlayarak bir sre Byk Umutlar nmden yrdkten sonra, bir ey unutmular gibi yapp dnerek beni yz yze grmek frsatn buldular. Bu karlamalar srasnda onlar da, ben de numara yapyorduk: Onlar bakmyormu gibi, ben de onlarn baktklarn grmyormuum gibi davranyordum. Tannm bir kimse olmak dorusu zevkliydi, ben de bunun tadn karmaya bakyordum. Birden Trabb'n ra olan o yumurcak karma kt. Onu nce ben grdm. Yolun karsndan, elindeki bo mavi bir torbay bacaklarna vura vura geliyordu. Onu hi grmemezlikten gelerek gururlu bir tavr taknmann iyi olacan, onun bir hnzrlk etmesine engel olacam dndm. Yzme byle bir ifade vererek yrdm. Durumu iyi kurtardm diye tam kendi kendime bravo diyordum ki, Trabb'n ra anszn beyninden vurulmucasna durdu. Dileri birbirine arpt. Bandan apkas dt. Vcudu batan aa tiril tiril titreyerek yolun ortasna dort sendeledi. Bir rknt; bir baygnlk nbetine tutulmu gibi, gzlerini evirip ellerini at. Yanndan geerken dilerinin birbirine arptn duyabiliyordum. Son derece saygl, dkn bir tavrla yerlere kapanp yzn tozlara srd. Yirmibe, otuz adm gittikten sonra kardan yine Trabb'n ran grdm. Kapldm aknl ve fkeyi anlatamam! Torbasn omzuna asmt. Gya ustasnn dkknna gidip canla bala almaktan baka bir niyeti yokmuasna masum, neeli, yryordu. Sonra anszn beni grm gibi yapt.

Yolun biraz ilersinde daha postaneye varmamtm ki, Trabb'n ran yine grdm. Benim yolumu kesmek iin, arka sokaklarn birinden yldrm gibi geliyordu. Bu kez, o torbay palto gibi omzuna sarmt. Kar kaldrmdan bana doru knta knta, alml bir tavrla geliyordu. Peinden de oluk ocuk. ocuklar onun bu haline glmekten baylyorlard. O, arada bir onlara doru elini sallayp yzlerine bakmayarak: "Tanmyorum, sizleri, hi tanmyorum!" diyordu. Hele benim yanmdan geerken iyice cotu. Gmleinin yakasn yukar ekip bir elini beline dayad, kalann kaldrp burnunu iyice kvrd, evresini sarm olan ocuklara, krlp dklen bir sesle: "Tanmyorum sizi, tanmyorum" diyerek knta knta geti, gitti. Bununla da kalmayarak hemen dnd, horoz gibi guguklayarak peimden gelmeye balad. imdi dnyorum da, Trabb'n rann yaptklarn bilmemez-likten gelmekten baka ne yapabilirdim? Sokakta onunla baa kmaya kalkmak hem bouna, hem de alaltc bir ey olurdu. Kald ki, onu bir kak suda bomaktan ya da cierini skmekten baka ne yapsam az gelirdi hnzra. Zaten kimsenin kolay kolay incitemedii, yldrama-d dayankl bir yaratkt bu Trabb'n ra. Ylan gibi kayp adamn elinden kurtulur, bir keye sktrsanz bile yznze kar slk alarak bacaklarnzn arasndan ok gibi frlar, yine kaard. Onun iin, o sabah hi sesimi karmadm. Ama ertesi sabah terzi Trabb'a mektup yazarak Pip'i artk mterileri arasnda saymamasn, nk o derece iren bir rak kullanmasnn terzi Trabb'n topluma kar olan grevlerini bilmediinin bir belgesi saylacan kendisine bildirdim. O gn hibir ey olmam gibi yoluma gitmitim. inde Jaggers, posta arabas biraz sonra bana yetiti. Bylece, Londra'ya sa salim varabildim. Daha dorusu, sa vardm, ama iim, kafam hi rahat deildi. Perian bir durumdaydm. Herbert'i sofrada buldum. Souk etle karnn doyuruyordu. Beni grnce sevindi. Ben de ona almak, iimi dkmek istiyordum. Ama, uam evde olduka konumamz imknszd. Bamdan savmaki in onu bir tiyatroya gnderdim, bylece Herbert'le babaa kaldk. Yemekten sonra ayaklarmz atee doru uzatm oturuyorduk. Byk Umutlar "Herbert, sana syleyecek ok zel bir eyim var" diye laf atm. "Handel, syleyeceklerini can kulayla dinleyeceinden de, konumamzn burada kalacandan da emin olabilirsin" dedi. Elimi onun dizine koyarak: "Herbert," dedim. "Ben Estella'y seviyorum... tapyorum ona." Herbert'in akna dneceini sanmtm. Oysa, gayet sakin: "Evet, ne olmu?" diye sordu. "Ne demek istiyorsun, ne olmu? Baka bir diyecein yok mu?" "Canm, Estella'y sevdiini zaten biliyorum. Demek istediim yeni bir eyler var m?" "Nereden biliyorsun onu sevdiimi? Ben sana hi sylemedim ki!" "Sylememi! San kestirip geldikten sonra da bir ey sylemezsin, ama ben grrm deil mi? Ben seni bildim bileli sen Estella'ya vurgunsun.

Sevdan da antanla birlikte getirdin Londra'ya. Seni daha yakndan tanr tanmaz Estella'y sevdiini anladm." "Peki, yleyse. ocukluumdan beri hep sevdim onu. Avrupa'dan dnm... hem de nefis, zarif, k bir gen hanm olarak. Dn beraberdik. imdi ona daha ok tapyorum." "yleyse ne mutlu sana, Handel! Senin bir gn Estella'ya koca olmak zere yetitirildiini dnyorum Bunu herhalde sen de dnmsndr. Estella'nn duygular ne aamada, renebildin mi?" zgn zgn bam salladm: "Bana kar uzak duruyor." "Sabret. Henz vaktin bol." "Herbert, demin bana mutlu dedin. Bir bakma evet, ok anslym. Bir demirci ra olarak kalabilirdim. Deitim, ama kim, ne, nasl bir insan oldum?" Herbert glmseyerek ellerimi tuttu: "Ksacas, iyi bir ocuksun, diyelim. Ho ocuksun, hem atlgan, hem ekimser, hem' gzpek, hem utanga, hem hareket, hem hayal adam... yani, bir tuhaf bileimsin." Bir an durup onun dediklerini dndm. Kendi kendimin bu tanmn pek anlamamtm, ama sesimi karmadm. "Evet," dedim yalnz. "Ne mutlu bana! Hayata ykselmek, bir eyler olmak iin ben hibir ey yapmadm. Sadece ans eseri olarak ilerledim. Gerekten anslym bu bakmdan. Ama, Estella'y dndm zaman... ah, Herbert, anlatamam sana nasl silikleiyorum, nasl klyorum kendi gzmde! Geleceim gerekten belirsiz, kararsz saylr. Bir tek kimsenin isteklerine bal benim btn hayatm. Btn mitlerim ona bal. O kadar belirsiz ki, hepsi de! Bu biim yaamak da yle zor ki!" Herbert her zamanki en, iyimser tavryla: "Karasevda senin gerekten gzn karartm" dedi. "Hem zmn yiyor, hem de ban sormaya kalkyorsun. Ayrca, iin hep kt yanlarn gryor, iyi yanlarn unutuyorsun. Hatrladma gre Bay Jaggers senin geiminin de salandn sylemi. in iinde kuku duyulacak hibir ey yok." Herbert haklyd. Ama, ruhum ylesine kararmt ki, kabul etmek istemiyordum. Avunmak deil, kendi kendime acmakt istediim. Herbert: "Yani kukuya, ktmserlie kaplmaya hi hakkn yok" dedi. "Ne iyimsersin Herbert!" Herbert: "O olsun bari, baka neyim var ki?" dedi. "Babamn senin durumun hakknda tek bir kez konutuunu duydum. O zaman da "Bu i salam kaza balanm olsa gerek, yoksa Jaggers byle bir ii stne almazd," dedi. Yalnz, aklma baka bir ey geliyor ki, bu hi iyimser bir ey deil dostum Handel. Belki de bunu ortaya attm iin benden souyacaksn. Ama, madem konuuyoruz, ak konumamz gerek." Byk Umutlar "Nedir aklna gelen?" "Jaggers'ten sz ederken birden aklma geldi. Jaggers Estella'dan hi szetmediine gre, Estella senin alacan mirasa giremez, Han-del. Jaggers Estella'dan ne dorudan doruya, ne de ima yollu filan hi sz etmedi, deil mi?"

"Hibir ey sylemiyor." "yleyse ben durumu kt buluyorum, Handel. Bu kz sana yaknlk filan gstermiyorsa, bu kz unutsan?" Bam yana evirdim. ime sanki ate dmt. Bir sre sessiz kaldk. Sonra, Herbert arad karl benim sessizliimde bulmu gibi: "yle, ama Handel'ciim, dn biraz" dedi. "Estella'nn yetime tarzn dn. Bayan Havisham' dn. Ktye varabilir bu iin sonu." "Biliyorum, Herbert, ama elimde deil." "Biraz aba gstersen?" "mknsz." Herbert: "Pekl!" diye ellerini birbirine vurarak ayaa kalkt. "Biraz da neeli eyler konualm." Odada dolaarak ortal dzeltti. Ocaktaki ateleri kartrd, sonra eski yerine oturdu. "imdi de sana ksaca babam, babamn olunu anlatacam, Han-del. Baba evimin ok scak, ok dzenli bir yuva olmadn sana sylememe gerek yok. Bu konuda birbirimizi aldatmann gerei yok. Belki bir zamanlar, balangta babam evin idaresinden bu kadar elini eteini ekmi deildi. Bilmiyorum. Ben bildim bileli midini kesmi, ipin ucunu elinden brakrvermi gibi. Handel'ciim, mutlu olmayan yuvalarn ocuklar nedense'bir an nce evlenmeye kalkrlar." Bu ok ilgi ekici bir fikirdi.. "yle mi?" diye sordum. Herbert: "yle olsa gerek" dedi. "nk bizler iin bu byle. Ablam Charlotte bunun iyi bir rneiydi. Zavall daha ondrdne varmadan ld. Evlenmek iin sabrszlanr dururdu. Kk Jane de yle. Evlenmek iin bu kadar istekli olduunu gren de onun baba evinde ok mutlu olduunu sanr. Daha tulum giyen kk Alick bile Kew'li bir kzla evlenme konusunda anlam Yani, hepimiz ya nianl, ya szl gibiyiz." "yleyse sen de szlsn, yle mi?" Herbert: "yle, ama gizli tutuyoruz," dedi. Srrn kimseye amayacama sz verdim, bana her eyi anlatmasn rica ettim. Benim zayf taraflarmdan o kadar akl banda, o kadar dost olarak konumutu ki! imdi ben de onun kuvvetli taraflarn renmeye can atyordum. "Ad nedir?" diye sordum. "Clara." "Londra'l m?" "Evet." Benim zntlerimden konuurken o kadar neeli olan dostum, kendi mutluluuna gelince nedense sngs dk, endieli bir havaya brnmt. "Annemin sama sapan llerine gre Clara bana hi de uygun deilmi, nk babasnn yolcu gemileriyle bir iliii varm. Galiba bir zamanlar ba kamarot gibi bir eymi." "imdi ne i yapyor?" "imdi sakatlanm, oturuyor. Kendisini ben hi grmedim, nk hep odasnda oturur." Sonra Herbert biraz para biriktirip Clara ile evleneceini syledi. Byk Umutlar Pocket'in evinde ders alrken postac bir mektup getirdi. Mektubun banda hibir szck yoktu: Ne "Sayn Bay Pip", ne "Sevgili Pip", ne de

sevgili hibir ey! Yalnz "Yarn deil br gn Londra'ya geleceim. Sizin beni karlayacanz zannediyorum. Bayan Havis-ham byle diyor, ben de onun istei zerine yazyorum. Kendisinin selamlar var. sayglarmla, Estella" diyordu. Estella'nn geleceini renince nce itahtan kesildim. Estella'nn gelecei gn tamamen zvanadan ktm. Daha posta arabas bizim kasabadan ayrlmadan ben Londra'daki deponun eiini andrmaya balamtm bile! Saatten, arabann kata kalkp kata geleceinden iyice haberim olduu halde, depoyu be dakikadan fazla gzmden ayrrsam bir terslik olacakm gibi geliyordu. Bylece, be saat kadar orada bekledim. Bu nbetin ilk yarm saatinde Wemmick'le karlatk. "Merhabalar, Bay Pip, naslsnz? Ne aryorsunuz buralarda?" Yolcu beklediimi syledim. Evinin, babasnn nasl olduklarn sordum. "kisi de iyi, teekkr ederim" dedi. "Hele yal baba ak gibi. Yaknda seksen ikisini dolduracak. Komular raz olursa seksen iki pare top atmay dnyorum. Ama, Londra'da konuulacak ey deil bunlar. Nereye gidiyorum, biliyor musunuz?" "Herhalde broya gidiyorsunuz." "Onun gibi bir ey, ama tam deil. New Gate Cezaevi'ne gidiyorum. Vaktiniz varsa oray yle bir dolamak ister misiniz?" yle ok zamanm vard ki bu teklif beni sevindirdi. Birka dakika sonra o nl cezaevine ulamtk. Sulularn yaama koullar ok ktyd. Wemmick'le birlikte ieri girdiimizde yemek saatiydi. Hcreden hcreye karavana dolatryorlard. Demir parmaklk arkasndaki mahkumlarn durumu irkin, yabani, dank, rktc, i karartcyd. Wemmick'in mahkumlar arasnda dolamas, bir bahvann kendi yetitirdii fidanlar arasnda dolamasna benziyordu. Yeni gelmi bir mahkumu grnce: "Ne! Sen tu/ada msn, Yzbam?" dedi. "Kara Bili mi u arkadaki? ki aydan beri grnrlerde yoktun, Bili. Naslsn bakalm?" Tandk sulularla birer birer konuur, fsldarken hep byle, gelimelerini gzden geirir gibiydi. Sulular Wemmick'i ok seviyorlard. Dar ktmz zaman, koluma girerek: "Bay Pip, bence bizim patronun en byk ustal, evresinde yle eriilmez bir hava yaratm olmasdr. O kadar yksektir ki, bu adamlar onunla konumaya bile cesaret edemezler. O da kendi yksekliiyle onlarn alakl arasna beni sokuturup srlarn, kendi anndan hibir ey kaybetmeden renir, bylece onlar avucunun iinde tutar." Buray gezdiim iin pimandm. ocukluumda, mezarlktaki kaakla karlatm o k akamndan beri hayatma byle yerlerin glgesi dm gibiydi. Bu glgeden kurtulamyordum bir trl. Bu yle bir lekeydi ki, silinir gibi oluyor, sonra durup dururken yeniden beliriveriyordu. Oradan uzaklap arabalarn durak yerine doru ilerlerken, u anda bana yaklamakta olan gen, gzel Estella'y dnyordum. Ceza-eviyle onun arasndaki ztlk iimi bulandryordu. Keke Wemmick'le gitmemi olsaydm. Hi olmazsa byle bir gnde zindann glgesi dmemi olurdu zerime!

Bana yaklamakta olan duru, kl arl dndke kendimi yle kirlenmi, yle lekelenmi buluyordum ki, bir aa bir yukar dolaarak, zerime sinmi olan bu havay datmaya alyordum. Bylece zamann nasl getiini anlamadm Ben daha Wemmick'in o uursuz fidanlnn zehirli dumanlarndan kendimi kurtarmaya alrken posta arabas geldi, pencerede onun yzn, bana doru sallad elini Byk Umutlar grdm. Onu grr grmez iimde doup sonra hemen kaybolan o bilinmez felaket duygusu ne olabilirdi? Estella bana her zamankinden ince, her zamankinden gzel grnd. Bana kar da eskisinden daha iyi davranyordu. Belki de Bayan Havisham ona byle davranmasn sylemiti. Bana bavullarn gsterdi. Adam bulup onlar getirttim. Onu grdm greli ondan baka hibir ey dnememitim. Gidecei yeri sormak bile ok sonra aklma geldi. Estella: "Richmond'a gidecekmiim" dedi. "ki Richmond varm. Birisi Surrey'de, dieri Yorkshire'de. Benim gideceimse Surrey Richmond'uymu. Buradan onbe kilometre uzaklktaym. Araba tutacak mm, beni siz oraya gtrecekmisiniz. te para antam. Masraflarm bunun iinden grlecekmi. Yok, olmaz, alacaksnz! Siz de, ben de kendi bamza karar verecek durumda deiliz. Ancak bize verilen emirlere boyun eeceiz. Kendi bildiimizi yapamayz, siz de, ben de." antasn uzatrken yle bir yzme bakt. Bu szleri gizli bir anlamla sylemi olmasn diledim; nk, tatl, ho bir ifadeyle konumutu. "Araba artacaz, Estella. Hazr oluncaya kadar biraz oturup dilenmek ister misiniz?" "Evet, aldm talimatta bu da var. Burada biraz oturup dinlenecek, ay iecekmiim. Siz benimle ilgilenecekmisiniz." Bu da talimatta varm gibi bir tavrla koluma girdi. ayhanenin garsonunu ardm, ayr bir oda atrdm. Bu odada at ahnyla mutfak karm bir koku vard. Estella'yla olduum iin benim gzmde dnyann en gzel odasyd bu. mrm orada geirsem kendimi mutlu ,sayabilirdim. Ama, o anda hi de mutlu deildim, bunun da farkndaydm. "Richmond'da nerede kalacaksnz?" diye sordum. "Bir hanmefendinin yannda kalacam. Bu hanmn ok tand varm, beni evresiyle tantracak, yksek evrelere sokacakm." "Biraz deiiklik, elenceler, birok hayranlarnz olmas filan hounuza gidecektir sanrm." "yle sanyorum." O kadar umursamakszn konumutu ki: "Kendinizden bir baka-sym gibi sz ediyorsunuz" dedim. < Estella son derece ekici bir glle: "Benim bakalarndan nasl sz ettiimi siz nereden biliyorsunuz?" diye sordu. "Sakn BayPoc-ket'ten aldnz dersleri bana retmeye kalkmayn! Ben canm nasl isterse yle konumalym. Bay Pocket'le aranz nasl?" "ok iyi. Hayatmdan memnunum. Yani sizden uzak memnun olabileceim kadar memnunum demek istiyorum"

Estella hi istifini bozmadan: "Budala ocuk!" dedi. "Sama bu laflar! Arkadanz Mathew Pocket'i sevdiiniz belli." Estella: "Bir de dier akrabalarn bilseniz!" dedi, sonra hem ciddi, hem alayl bir bakla ban sallad. "Bayan Havisham'a sizi gizli ak ekitiriyorlar. Her an gzleri sizin zerinizde. Her yaptnz ii ktye ekiyorlar, Bayan Havisham'a bazen sizin hakknzda imzasz mektuplar yazyorlar. Ksacas, hep sizinle urayorlar. Bu kiilerin size nasl kin beslediini anlayamazsnz." "Ama, bana bir zararlar dokunamaz, deil mi?" Estella bir kahkaha att. Onun byle kahkahayla gldn hi duymam olduumdan akn akn yzne baktm; nk gerek bir zevkle, coarak glmt. ekingen bir tavrla: "Bu insanlarn bana yapacaklar ktlk hounuza gitmez,\deil mi Estella?"^ diye sordum. Byk Umutlar "Yok, yok, buna emin olabilirsiniz. Size hi iliemedikleri iin byle glyorum emin olun. Ah, u Bayan Havisham'n akrabalar! Zavalllar neler ekiyorlar, neler!" Yine bir kahkaha att. Sebebini bana anlatm olduu halde bu kahkahas yine de tuhaf geldi bana. ten glyordu, oras muhakkak; ama duruma gre biraz fazlayd bu kadar keyif. Herhalde iin iinde bana sylemedii bir baka eyler vard. Estella benim aklmdan geenleri okumu olmalyd. "Bu kiilerin byle bo yere abalayp durmalarn grmek baa yle derin bir zevk verir ki, bunu siz bile tam olarak anlayamazsnz! Onlarn gln duruma dtklerini grdke yle zevklenirim ki anlatamam! Ne de olsa siz yle acayip bir evde byyp yetimediniz. Kck, aresiz bir ocukken bu insanlarn yzne glerek kuyunuzu kazdklarn grmediniz. Yoksa sizin e gzleriniz alr, yreiniz katlard." Estella artk glmyordu. Sylediklerini ok derinden duyduu belliydi. "Size iki ey syleyebilirim" dedi. "Birincisi, bu insanlar sizi Bayan Havisham'a bin yl ktleseler yine de size bir ey yapamazlar. kincisi, size ktlk etmek iin bo yere rpndklarn seyrederek o kadar eleniyorum ki size teekkr etmem gerekir." Byle diyerek bana elini verdi. Yine neelenmiti. Elini dudaklarma gtrdm. "Ah, sama ocuk!" dedi. "Hi sz dinlemeyecek misiniz siz?" "Bir zamanlar yananz uzatmtnz bana." "O dvdnz ocuu da Bayan Havisham'n dier akrabalaryla bir tutuyordum. Onu yendiiniz zaman dzenbazlara, karclara kar bir stnlk kazanmtnz." "Bu baary bir daha kutlasak olur mu?" Estella glmsedi: "Elimi pmeden nce dnmeliydiniz. Ama, mademki istiyorsunuz." Ona doru eildim. Yz heykel gibi durgundu. Dudaklarm tenine deer demez yanan ekti. "imdi benim aymla ilgileneceksiniz, sonra beni Richmond'a gtreceksiniz."

ki kuklaymz gibi oturup babaa konumamz bile bir bakasnn emriymi gibi bir tavr taknmas bana ac verdi. Ama, zaten onunla bir arada bulunurken her an ac iindeydim. Ona hibir zaman inanamyordum, ne zaman, nasl deieceini hibir zaman kestiremiyordum. Her eye ramen seviyordum onu. Bin kere sylemeye ne gerek! Hep byle olmutu, hep byle olup gidecekti. aymz iinceye kadar paytonumuz hazrlanmt. Binip yola ktk. ok gemeden New Gate Cezaevi'nin o yksek duvarlar nnden geiyorduk. Estella: "Nedir buras?" diye sordu. lk nce bilmiyormuum gibi aptalca bir numara yaptm. Sonradan szde tanm gibi burasnn ngiltere'nin en byk cezaevi olduunu syledim. Estella bir an bakt. Sonra, ban evirerek: "Sefiller!" dedi. Kafam kesseler, o sabahki ziyaretimi o anda Estella'ya anlatamazdm. Kabahati bakasna yklermicesine: "Bu cezaevinin srlarn en iyi bilen kiinin Jaggers olduunu sylerler" dedim. ) Estella: "Jaggers'in bilmedii sr yok zaten," diye gld. Satis Kona'ndayken Jaggers'i sk sk grp grmediini sordum. Estella kesin bir tavrl: "Onu pek seyrek grrm, birlikte hemen hi zaman geirmeyiz" dedi. Bana kendini ekici gstermek istiyordu. Beni bylemek istiyordu. Ama, bu beni sevindirmiyordu; nk kendiliinden karar veremeyeceini, bakasnn emriyle hareket ettiini kendisi sylemiti. KenByk Umutlar cliliinden yapsa bile, amac kalbimi iyice avucunun iine almak, sonra ezmek, krmak, bir kenara atvermekti. Hammersmith'teri geerken ona Pocket'in evini gsterdim, Richmond'a uzak olmadn syledim. "nallah birbirimizi ara sra grebiliriz" dedim. "Elbette, beni grmeye geleceksiniz" dedi. "Zaten misafirleri olacam ailenin sizin geleceinizden haberleri var." Bu ailenin kalabalk olup olmadn sordum. "Yalnz iki kii" dedi. "Bir ana bir kz. ok kibar kirnselermi." "Bayan Havisham'a ayorum. Size yeni kavumuken byle hemen nasl ayrlabildi?" "Bayan Havisham planl hareket eder. Gittiim yerden ona her gn mektup yazacam. Kendisini sk sk gidip greceim. Benim ve mcevherlerin kazand baarlarn raporunu istiyor, Pip. Mcevherlerin hemen hepsi benim oldu." lk kez bana Pip demiti. Bunu da hesapl sylediinin, benim buna nasl deer vereceimi nceden bildiinin de farkndaydm. Richmond'a gelmitik. Gideceimiz yer, meydana bakan byk, eski bir evdi. Ay nda kapya yryp ngra aldk... Kapy iki hizmeti kz at. Sevinli bir telala Estella'y karladlar. Kzn bavullan ieri girip gzden kayboldu. Kendisi de kapda durup bana elini uzatt. Glmsedi, sonra o da ieri girip gzden kay- . boldu. Ben, kapnn nnde birka dakika durup kona seyrettim. "imdi ben de onunla birlikte bu eve girseydim ne mutlu olurdum!" diye dnyordum.

Ama, onunla nereye gidersem gideyim, hibir zaman mutlu olamayacam biliyordum. Yreim yanarak arabaya bindim. Pocket'lerin bahe kapsna geldiimde kk Jane ile karlatm. Kk kavalyesiyle birlikte bir ya gn toplantsndan dnyordu. Bay Pocket evde yoktu; konferans vermeye gitmi. Onun ev ynetimi konusunda verdii konferanslar ok nlyd. Aile btelerine, ocuklarn, hizmetkrlarn ekip evrilmeleri konusunda yazd yazlar en iyi ders kitab olarak kabul edilirdi. Evin iinde ise iler karmt. Dad Millers haber vermeden dar km olduu iin bebee oyalansn diye bir kutu diki inesi vermilerdi. neler eksilmiti. Bu miktar diki inesini o yata bir kimsenin ne ieriden, ne dardan almas faydal, olmayacana gre bir eyler yapmak gerekiyordu. Bebek hemen yatana yatrld. Bayan Pocket kitabn at, okumaya dald. nce, Bay Pocket geldiinde b durumu kendisine sylemek iimden geti, ama sonra dndm, hibir ey sylememeyi daha uygun buldum. Deien hayatma yava yava alyordum. Bu deiikliin kendimin ve evremdekilerin zerlerindeki etkisini imdi farketmeye balyordum. Joe'ya kar nankrlk ediyordum. Biddy de vicdanm rahatsz ediyordu. Geceleri uyandm zamanlar keke Bayan Havis-ham'n yzn hi grmeseydim diye dndm oluyordu. O zaman Joe'nun yannda, demirci dkknnda byr, Joe'nun orta olmakla yetinir, rahat ederdim. imdi borca girmeye de balamtm. ok gemeden Herbert de bana ayak uydurdu. Startop'un teklifiyle Koru Kular adnda bir klbe ye olmak iin adaylmz koymutuk. Bu klbn amac, anlayabildiime gre, yelerini masrafa sokmaktan baka bir ey deildi. Her on be gnde bir son derece pahal bir akam yemei yeniyordu. Bu yemein en byk elencesi yeleri yemek srasnda birbirleriyle ellerinden geldii kadar kavga etmeleri, sonra da sarho olmalaryd. Byk Umutlar Bentley Drummle de bu sekin klbn yelerindenmi. Drummle son zamanlarda bir payton satn almt. Paytonu kendisi srd iin, sokak kelerindeki lamba direklerine ok zarar veriyordu. M Haftann yarsn Hammersmith'te geiriyordum. Oradayken de Richmond'dan hi ayrlmyordum. Ben Hammersmith'deyken Herbert de babasnn evine gidiyordu. Pocket olunun hl aratrma yaptnn, bekledii frsatn hl eline gemediinin farkndayd sanrm. Ama adam hibir eyle yakndan ilgilenemiyordu. Herbert'le birbirimize daha bal olsaydk herhalde birbirimizden nefret etmeye balardk, nk gitgide daha ok borca battka hayatmz da daha tatsz olup kyordu. Eskiden neeli bir tren olan kahvaltlarmzn eski tad kalmamt. Bazen aklma esince, byk bir bulu yapm gibi "Herbert'iim, ilerimiz kt gidiyor!" derdim. O da bana: "Dostum Handel, inanr msn ben de imdi sana ayn eyi syleyecektim" diye karlk verirdi.

"yleyse Herbert'iim u hesaplarmz bir gzden geirelim." Bu karar bize byk bir i rahatl verirdi. dediin byle yaplr diye dnrdm. Dmanla bylece yz yze gelir, yaprsn yakasna Ben de Herbert de, byle zamanlarda koltuklarmz karabrd. ; O akam ok sevdiimiz bir yemek smarladk. Zihnimiz alsn da iyi alalm diye bir ie de arap aldrdk. Bir kt alp, stne dzgn bir yazyla "Pip'in borlar" diye yazardm. Herbert de benim yaptklarm yapard. Bundan sonra ekmecelerde, ceplerimizde, anv-dan altlarnda, ayna arkalarnda haftalardan beri srnm olan bir sr makbuzu nmze yar, balardk borlarmzn listesini karmaya. Borlarmn listesini karmakla borlarm demek ayn eymi gibi hafifler, bu iki ii zihnimde birbirine kartrrdm. Biraz sonra Herbert'e ne durumda olduunu sorardm. Herbert kafasn kayarak: "Epey ykl oluyor bu liste, Handel" ipi. diye sylenirdi. Herbert benden cesaret alp, yazmaya devam ederdi. Az sonra bilmem hangi esnafn, lokantann, gazinonun faturasn bulamadn bahane ederek kalemini elinden brakmaya kalkrd. Ama, ben ciddiyetle akl verirdim: "Makbuzu yoksa, yle yuvarlak rakam yaz, olsun bitsin!" Yine byle hesap yaptmz bir akam postac kapmzn altndan bir mektup atp gitti. Herbert mektubu ald. "Sana Handel," dedi. Trabb ve Ortaklan'ndan geliyordu bu mektup. "Saygdeer baym" diyordu bana, sonra Bayan J. Gargery'nin pazartesi akam saat alty yirmi gee hayata gzlerini yumduunu, nmzdeki pazartesi gn leden sonra saat te cenazesinin kaldrlacan haber veriyor, trene katlmam rica ediyordu. Hemen Joe'ya mektup yazarak basal diledim, cenazeye geleceimi bildirdim. O sabah erken arabayla kasabaya indim, yryerek kye gittim. Yolda yrrken ocukluumun o yalnz, aresiz gnleri, ablamn kat yreklilii, gzlerimin nnde canland. Ama artk iimde ne kin vard, ne hn. Her soluk alta iime dolan iek kokular bir gn gelip benim de leceimi bana fsldar gibiydiler. Benim de ne kusurlarm olmutu! Ablamn ansn yumuatmak istiyordu ki, bana gelince benim anm da yumuasn, tatllasn. Eve geldiimde Trabb ve Ortaklan'nn ok gsterili bir tren dzenlemi olduklarn grdm. Kapya karalar giymi nbetiler dikilmiti. Kyn btn ocuklaryla hemen hemen btn kadnlar da bizim kap nne birikmi, olup bitenleri seyrediyorlard. Nbetilerden Byk Umutlar biri bana kapy at, kolumdan tutarak misafir odasna kard. Burada Bay Trabb yemek masasnn bana gemiti. Beni grr grmez, apkam almak iin elini uzattysa da ben sersemlemi olduum iin apkam vereceim yerde elimi verdim. Tokalatk. Trabb Joe'yu lenin kocas olmas dolaysyla eref yerine geirmi, yani odann ba kesine tek bana oturtmutu. Joe'nun srtnda uzun, bol bir

pelerin vard. Vcudunu gizleyen bu pelerin enesinin altnda kocaman bir fiyonkla balanmt. Gidip ona doru eildim. "Sevgili Joe, naslsn?" dedim. "Pip'iim, sen hatrlarsn ablan nasl iyi biriydi..." diye balad, ama konuamayarak sustu, elimi skt. Biddy etrafta dnp dolanyor, herkese yardm ediyordu. Gidip ona da merhaba dedim, sonra Joe'nun yanna oturdum. Acaba ablam evin hangi odasnda yatyor diye merak ediyordum. Misafir odasnn havas pasta kokusuyla baygnlamt. Bay ve Bayan Hubble de odadaydlar. Hepimiz cenazenin ardndan gideceimiz iin Trabb imdi bizi teker teker kara bezlere sarmaya balad. Bu i bitince hepimizi ikier ikier sraya dizdi. Benim yanmdaki Joe kulama doru eilerek: "Bana kalsa onu mezara kendim tamak isterdim. , drt tane yakn dost bulup sessizce gtrmek isterdim." Bylece hepimiz de mendillerimizi karp, burnumuz kaniyormu gibi yzmze bastrarak, ikier ikier d' ar ktk. Joe ile ben, Biddy ile Amca bey, Bay Hubble ile Bayan Hubble sraya dizilmitik. Zavall ablamn tabutunu yan kapdan kardlar. zerine beyaz kenarl korkun bir kara kadife rt rttler. Btn komular, btn kyl treni ok beenmiti. ocuklar bizim ar, yasl admlarmza uymaya sabredemedikleri iin nden koup ke balannda bizi bekliyorlar, biraz bizimle yrdkten sonra frlayp gidiyorlard. leriki sokak banda onlarn heyecanla: "Geliyorlar, ite grndler!" diye haber vermelerini duyuyorduk. Yani bir alklanmadmz kald! Bu yry boyunca o Amca bey olacak alak beni canmdan bezdirdi: Tam arkamda geldii iin apkamn uzun siyah sarglarn, pelerinimin eteklerini dzeltip duruyordu. Kyden kmtk. Bataklklar nmzde uzanyordu. Irman zerinde beyaz beyaz yelkenler vard. Mezarla vardk. imizi bitirdikten sonra eve geldik Biddy yemei benim erefime misafir odasna hazrlamt. Joe yemek yerken ataln, ban, tuzluu, biberlii yle dikkatle kullanyordu ki, zerimizde ister istemez bir gerginlik vard. Ama, yemekten sonra birlikte dkkna gidip, kap nndeki o kocaman tan stne oturduumuz zaman kaynaverdik. Ona piposunu yaktrdm, bu gece eski odamda kalp kalamayacam sordum. Benim bu isteim Joe'yu ok sevindirdi. Dorusu yaptm kendimin de houna gitmiti. Byklk yaptm dnyordum. Akam zeri ortalk kararrken Biddy ile baheye kp dolatk. "Ablamn fenalatndan beni haberdar etmen gerekirdi, deil mi ya, Biddy?" "yle mi Bay Pip? Ben yle dnmedim. Yoksa, yazardm" "Seni azarlamak istediimden deil, Biddy, ama yle dnmen gerekirdi." Biddy: "yle mi, Bay Pip?" dedi. yle sakin, yle temiz, ho, yle sevimliydi ki... Onu zmek istemediim iin sz deitirdim. "Senin artk burada kalman biraz zor olur, deil mi Biddy'ciim?"

"Yarn Bayan Hubble'nin yanma tanyorum, Bay Pip. Bay Gar-gery'nin hizmetine bakacak bir ocuk bulmaya alacaz." "Ya sen nasl geineceksin, Biddy? Paraya filan..." Biddy, yz kpkrmz, szm kesti: "alacam, Bay Pip. Kyde yeni bir okul alyor. Oraya retmen olmay dnyorum." Byk Umutlar Ona baarlar diledim, byle bir greve ondan daha iyi birini tanmadm syledim. Sonra ona ablamn nasl ldn sordum. "Son zamanlarda gitgide iyileiyor gibiydi" diye anlatmaya balad. "Krizler azalyor, daha ksa sryordu. Bu kez de yle bir krizden sonra, akam ay ierken kendine geldi. Gayet ak olarak: "Joe" dedi. oktandr hi konumamt. Hemen koup eniteni ardm. Ablanz onu yanna oturttu, kollarn boynuna dolatt, ban omzuna koydu. ok rahat, mutlu bir hali vard. Az sonra yine "Joe" dedi. Bir kez "Af, bir kez de, "Pip" dedi. Ama, ban hi kaldrmad. Uyuyor sandk. Sonra yatana yatrmak iin kaldrdmzda bir de baktk ki lm..." Biddy alyordu, benim gzlerim de ya iinde kalmt. "Onu vuran hakknda hibir ey renilemedi, deil mi Biddy?" "Hibir ey." "Orlickne oldu!" "Galiba ta ocaklarnda alyor." "Demek onu hl gryorsun? Neden baknp duruyorsun, Biddy? Ne var o byk aata?" "Ablann ld gece Orlick'i o aacn arkasnda grdm." "imdi de orada m yoksa?" diyerek frlamak zereydim ki, Biddy elini koluma koyarak beni durdurdu: "Bouna gitme Pip. Biraz nce oradayd, ama hemen kat. Kimse yok imdi." O herifin hl Biddy'nin peinde olduunu bilmek beni yine fke den kudurtmutu. Orlick'i buralardan uzaklatrmak elimden gelse her eyi yapacam, btn param bu ie dkeceimi Biddy'ye syledim. O, beni yava yava yattracak Joe'dan bahsetmeye balad. Joe'nun beni ne kadar sevdiini, Joe'nun nasl hibir eyden ikayet etmediini sylyordu. Bilei sert, kalbi yumuak, dili yerine iiyle konuan bir insan olduunu anlatyordu. Ben de: "Joe'yu vmek iin ne sylerse azdr" dedim. "Buraya geldiim zamanlar seninle hep byle uzun uzun konumak isterim, Biddy. Artk sk sk geleceim. Joe'yu yalnz brakmayacam." Biddy azn ap da bir tek kelime bile sylemedi. "Biddy, duyuyor musun beni?" "Evet, Bay Pip." "Bana Bay Pip deyiinin imdilik stnde durmuyorum, Biddy. Geri bir hayli zevksizlik, ama imdilik onu geelim. Buraya sk sk geleceimi, Joe'yu yalnz brakmayacam syledim. Sen, bu szlerimi gizli anlaml bir sessizlikle karladn. Bunun sebebini bana anlatr msn, Biddy?" Biddy durdu, o gzel, derin gzleriyle gzlerimin iine bakt:

"Peki yleyse... Buraya artk sk sk geleceine, Joe'yu yalnz brakmayacana emin misin?" "Biddy'ciim, demek hl vazgemedin o kt huydan?" diye derin derin iimi ektim. "Rica ederim, kapatalm bunu. nk seni ok aypladm dorusu ok, ok zldm." O akam Biddy'den elimden geldii kadar uzak durdum, o gece sk sk uyanarak Biddy'nin bana kar ne byk bir hakszlk yaptn, nasl gnahm.aldn dnerek kendi kendime acdm durdum. Sabah, arabayla Londra'ya dneceim iin erkenden kalktm. Baheye ktm, dkknn penceresinden ieri baktm. Joe iba yapmt. Dakikalarca onu seyrettim. Sonra: "Allahasmarladk, Joe'cuum" dedim. Yaknda tekrar geleceim. Sk sk gelir, seni grrm artk, Joe." Joe: "Bamzn stnde yeriniz var, efendim" dedi. "Bekleriz, Pip'iim." Biddy mutfakta beni bekliyordu. Ayrlrken: "Biddy'ciim, sanma ki kzgnm" dedim. "Yalnz, ok krldm." Byk Umutlar "Sakn krlma sen. Eer hakszlk ettiysem brak, ben zleyim." Kyden ayrlrken sabah sisleri duman duman kalkmaktayd. Sanki bu sisler benim yreimin zerinden kalkarlarm, gerei meydanda brakrlarm gibi ben de Biddy'nin yerden ge kadar hakl olduunu, Joe'yu arayp sormayacam anlyordum. Yirmi bir yama girmitim. Yagnmden bir gn nce Wem-mick'ten bir mektup aldm: Bay Jaggers'in ertesi gn saat bete beni beklediini bildiriyordu. nemli bir eyler olacan tahmin ettik. Gittiimde, Wemmick yagnm kutlad, sonra ieri girdim. Aylardan kasmd, Jaggers ocaktaki atein banda oturuyordu. "Bugnden sonra sana artk Bay Pip demem gerek herhalde. Kutlu olsun, Bay Pip." Tokalatk. Teekkr ettim. "Otur Bay Pip." Oturdum. O zaman sorguya ektii ahitlerden biriymiim gibi: "Gen dostum, seninle konuulacak bir ift szm var" diye giri yapt. "Buyrun, efendim." Jaggers nce eilip yere, sonra dorulup tavana bakarak: "Aylk, haftalk ya da yllk geiminin ne kadara geldiinden haberin var m-Bay Pip?" diye sordu. "Ne kadara m?" "Evet, ne kadara?" Hesaplarm o kadar ok gzden geirmi, yle saysz masraflar yapmtm ki, aklm karmt. stemeyerek, bu soruya karlk veremeyeceimi aka sylemek zorunda kaldm. Bu karlm Jaggers'in houna gitti. "Ben de yle tahmin ediyordum zaten" dedi. "imdi, dostum, ben sana bir ey sordum. Senin bana sormak istediklerin var m?" "Efendim, size birok eyler sormaya can atyorum elbette. Ama, sormann yasak olduunu unutmu deilim." "Sor birini bakalm."

"Velinimetimin kim olduunu renebilecek miyim?" "Hayr. Bir tane daha sor." "Velinimetimin kim olduunu yaknda renecek miyim?" "Bilmiyorum. Bu tamamen ona kalm bir ey. Hadi, bir ey daha sor." Kamak ister gibi evrene bakmdn. Ama, bu soruyu sormaktan artk kanamazdm. "Elime geecek bir ey var m?" diye istemeye istemeye sordum. Jaggers: "Aha!" dedi, "Biliyordum iin ucunun buraya varacan!" Sonra Wemmick'i ararak "o kd" istedi. Wemmick geldi, ona bir kt verdi, sonra kt. "imdi dikkatini ekerim Bay Pip. stediin gibi para ekiyorsun. Wemmick'in hesap defterinde adna sk sk rastlyorum. Buna ramen bortasn deil mi?" "Ne yazk ki evet, efendim." "Ne kadar borlu olduunu sormuyorum, nk senin de haberin yok. Zaten haberin olsa da bana sylemezdin... daha az gsterirdin. Sen imdi doruyu syleyeceine inanyorsun, ama gerekte syle* mezdin. Kusura bakma, ama ben bu gibi ilerde senden daha grm geirmiim. imdi al u kd. A bakalm neymi." "Para! dedim. "Be yz paund." Jaggers, "Para... beyz paund..." diye benim szlerimi tekrar etti. "Bir hayli yksek bir miktar. Sen ne dersin?" "phesiz, efendim." Byk Umutlar "Gzel. phesiz yksek bir miktar dediin bu para senin Pip. Bundan byle her yl eline be yz paundluk bir para geecek; sen de, bu parayla geineceksin. Bu miktar da amayacaksn, ta ki velinimetin ortaya ksn, sana verecei parann btnn versin; yani ksacas bundan sonra para ilerini kendi eline alacak, kendin idare edeceksin, Pip. Her drt ayda bir gelip Wemmick'ten yz yirmibe paunt alacaksn. Daha nce de sylediim gibi ben yalnz senin velinimetinden aldm talimat zerine hareket ediyorum. Bu kadar parann ok olduunu, ama yine de bortan kurtulamayacan ben iyi biliyorum. Ama, benim grevim yalnz onun dediini yerine getirmektir." Ondan ne velinimetim ne de varisi olduum servetin miktar hakknda hibir bilgi edinememi olmann znts yzmden belliydi. Jaggers: "Sana velinimetinle olan anlamam hakknda bir ey daha syleyeyim de gnln olsun" dedi. "O, ortaya knca ben aradan ekileceim. Bana hi i kalmayacak artk. O, ortaya knca benim hibir eyden haberim olmasna da gerek kalmayacak. Siz ilerinizi kendi aranzda, babaa halledeceksiniz. te bugnlk bu kadar." Paray elime alr almaz aklma bir ey gelmiti, bu konuda Wem-mick'e danmak istiyordum. "Size akl danmak istiyorum Bay Wemmick," dedim. Wemmick hemen posta kutusunu kapatp ban iki yana sallad.

"Bu dostum ticarete atlmak istiyor, ama sermayesi yok" diye anlatmaya baladm. "te ben ona bu konuda ufak bir yardmda bulunmak istiyorum." Wemmick, "Londra'nn kprlerini ben ezbere bilirim, Bay Pip" dedi. "sterseniz birer birer sayaym: Londra Kprs bir; Sauthwak, iki; Blackfriars, ; Waterloo, dorr; Westminster, be; Vauxhall, alt... Eh, bu kadar kprnn iinden de bir tanesini seebilirsiniz. Anlamyorum, Bay Wemmick." "Akas, beendiiniz kpry sein, Bay Pip. Sonra setiiniz kprye kn, paranz buradan Thames rmann sularna atn." Ben biraz sinirlenerek: "Yani size insan hi..." diye sze balamtm. Wemmick szm kesti: "nsan hibir dostuna para yardm etmemeli. Evet, bence yle; nk dosta para yatrmak demek o dostu kaybetmek demektir." "Dnceniz gerekten bu mu, Bay Wemmick?" "Bu broda sorarsanz dncem budur, Bay Pip." O zaman ben de: "Ya Walworth'ta sorarsam dnceniz nedir, Bay Wemmick?" diye sordum. "Onu renmek iin Walworth'a kadar gelmeniz gerekir" dedi. "yleyse gelip sizi orada grebilir miyim?" "Ne zaman isterseniz, Bay Pip." Jaggers'in kulaklarnn nasl keskin olduunu bildiimiz iin ok alak sesle konumutuk. imdi Jaggers'in dar ktn grnce Wemmick ayaa kalkp paltosunu giydi, amdanlar birer birer sndrd. mz birden dar ktk. Wemmick'in Walworth'taki dncesini almak iin pazar gnl oraya gittim. "Olum sizin bugn geleceinizi tahmin etmiti; onun iin beklemenizi syledi" dedi. "Biraz yrye kt, imdi dner. Yrylerini hi aksatmaz, benim olum. Zaten, Allah iin her ii ok dzenli, tertiplidir benim olumun." Sevimli ihtiyara glmseyerek bam salladm. Birlikte ieri girip ocak bana oturduk. Beni elendirmek iin konumaya balad. Olunu anlatyordu. Wemmick'in eskiden bir arap deposu sahibi olduunu renince atm. Sonra, babasnn kulaklar sar olunca Wemmick hukuk okumu, Jaggers'in yanna girmi, para biriktirerek arsa alp, Byk Umutlar Yal babann deyiiyle, "bu gzel, zarif yaplar" kurmu. htiyarn anlattklarn tatl tatl dinlerken ocan yanndaki duvarda bir trt duydum. Sanki bir tlsmla ocan sa yannda bir tahta kapak ald. Kapan zerine "John" yazlmt. Benim baktm yere bakan ihtiyar kapa grnce, sevinten coarak: "Olum geldi!" diye bard, ikimiz birlikte dar ktk. Wemmick'in yannda bayan Skif-fins vard. Bayan Skiffins bir hayli sert izgili, Wemmick'ten birka ya kk gsteren bir hanmd. ok iyi bir kza benziyordu, yal babaya da ok dkn olduu belliydi. Onun buraya sk sk geldiini rendim. O apkasn karrken Wemmick'le ben baheye ktk. Wemmick bana adann k mevsiminde nasl olduunu gstermek istediini sylyordu, ama ben aslnda geen gnk konu zerinde konuabilmemiz iin zemin hazrladn anladm, dar knca hemen bu konuyu atm. Ona

Herbert'in durumunu, ailesini, yaradln, Clara'syla nasl sermayesizlik yznden evlenemediini anlattm. Ona imdilik ylda yz lira kadar bir yardmda bulunabileceimi, sonradan btn param elime geince iyi bir ite bir ortaklk bile salayabileceimi syledim. Yalnz Herbert benim bu konuyla iliiim olduunu hi bilmemeliydi, kukulanmamalyd. Sonunda elimi Wemmick'in omzuna koyarak: "Gvenerek ba vurabileceim sizden bakasn tanmyorum" diye szlerimi bitirdim. "Byk zahmet verdiimi biliyorum, ama su sizin! Beni buralara davet edip martmayacaktnz." Wemmick biraz sustu. Sonra: "Bay Pip, bir ey syleyeyim mi, ok iyi kalplisiniz siz!" dedi. "Yani benim iyi kalpli olmama yardm edecek misiniz?" "Evet. Miss Skiffins'in kardeinin bir muhasebe brosu var. Hemen onunla konuup ie balayacam." "ok teekkrler." "Ben size teekkr ederim, Bay Pip, mahkeme koridorlarnn tozunu zerimden silmeye yarayacak, o dnyay unutturacak her hareket, her ey benim tercihimdir. Az sonra eve dndk. Bayan Skiffins ay hazrlyordu. Yal babaya da son derece nemli bir grev dmt: Ekmek kzartmak. Sevimli ihtiyar sorumluluunu o kadar derinden duyuyordu ki, ekmeklerin zerine eilmekten neredeyse boynu krlacakt. Bylece, koskoca bir yn kzarm dilim hazrlad. Zaman gelince top da atld. Bahenin evresindeki hendek on metre geniliinde olsa d dnyadan kendimizi ancak bu kadar uzak hissedebilirdik. erde derin bir sessizlik vard. Bayan Skiffins'in ev sahiplii yapsndaki doal davranlarndan her pazar akam orada ay hazrlamaya alk olduu anlalyordu. Gsne takt klasik bir yontma ta inenin de ona Wemmick'in hediyesi olduunu anladm. Gzme o kadar ok grnen o ekmek dilimlerinin hepsini yiyip btn ay itik. zerimize bir geveklik kmt. Bayan Skiffins ay bardaklarn kaldrp bulaklar ykadktan sonra yal baba yksek sesle bize gazete okudu. Arada bir durup bize bakyordu. Biz de ilgimizi, merakmzn bykln belirtmek iin bamz sallyorduk. Bayan Skiffins ile Wemmick yan yana oturuyorlard. Kendi oturduum kuytu keden bir aralk Wemmick'in o geni aznn iyice uzamaya baladm farkettim. Onun kolunu hanmn beline dolamaya alt iime dodu. Gerekten de bir sre sonra Wemmick'in eli Bayan Skiffins'in belinin te tarafndan kt. Ama, kar kmaz Bayan Skiffins yeil eldivenli eliyle (bulak ykadktan sonra, benim erefime olacak, eldivenlerini yine giymiti) Wemmick'in elini tuttu, kolunu belinden kemer karrcasna zp kard, nlerindeki masann zerine koydu. Bayan Skiffins'in bu srada gsterdii soukkanllk kadar artc bir sahne mrmde grmemitim. Az sonra Wemmick'in kolu masadan kalkt, yava yava geri ekiByk Umutlar lerek ortadan kayboldu. Derken, aznn yine yayldn farkettim. Beni adeta byleyen, heyecandan soluumu kesen bir bekleyiten sonra

Wemmick'in eli bir kez daha Bayan Skiffins'in belini dolad. Bayan Skiffins de hi istifini bozmadan, hemen eli tutup yine masaya gtrd. Yal babann gazete okuduu srece bu byle tekrar edip durdu. Sonunda, ihtiyar uyuklamaya balaynca, Wemmick kalkp bir tepsi iinde scak su ile rom takmlarn getirdi. Az sonra uyanan yal babann da bize katlmasyla hep birlikte scak rom itik. Suyla romun kartrlmasn Bayan Skiffins yapyordu. Wemmick'le ayn kadehten iiyorlard. Bu koullar altnda Bayan Skiffins'i evine gtrmeyi teklif edemezdim. Uygun zamanda hepsine iyi geceler dileyerek oradan ayrldm. Gerekten tatl bir akam geirmitim. Aradan bir hafta gemeden Wemmick'ten bir mektup aldm. Beni aryordu. Gen bir armatr bulmutuk. Namuslu bir adamd, iini geniletip ilerletmek %in bir ortak aryordu. Herbert'ten habersiz anlamaya vardk. lk olarak ikiyz elli lira yatrdm. Her yl da belli bir miktar deyeceime sz verdim. Aracl Miss SJcifFftsSn kardei yapt. Herbert'in hibir eyden haberi: olmad, bu ite benim parmam olduundan. Bir gn akam zeri yz sevinten parlayarak dnn asla unutmayacam. Bana mjdesini vermek iin komu gelmiti. O gn Clarriker adnda gen bir armatrle tanm. Clarriker ona kar alacak bir yaknlk gstermi. Herbert bekledii frsatn en sonunda eline getiini sanyordu. Her gn midi biraz daha artt, yz biraz daha parlad. Onu byle grdke ben bazen sevinten gzyalarm tutamyordum. Sonunda bir gn Herbert, Clarriker'in firmasna girdi, o akam gelince bana mutluluunu, bana konan devlet kuunun bykln anlatt durdu. Gece yatama yatnca kendimi tutamayarak ansm hi olmazsa bir tek dostumla paylam olmann sevinci iindeydim. Gece gndz aklm Estella'dayd. Kald evin sahibi Bayan Brandley adnda bir duldu. Estella'dan hayli byk bir de kz vard. Anne gen grnl bir kadnd. Kz ise yal gsteriyordu. Ana elenceden holanyordu, kz kendini dine vermiti. Bayan Brandley Bayan Havisham'm dnyadan elini eteini ekip bir kenara ekilmeden nceki gnlerinden arkadaym. Estella ile ev sahipleri arasnda hibir yaknlk yoktu. Estella, Richmond'da kald srece, beni inletmek iin her elinden geleni yapt. Aramzda ne olsa bir dostluk vard. Onun yakn olmadm halde olduka samimiydik. Estella da bu samimiyetimizi dier hayranlann kskandrmak iin kullanarak beni de ldrtyordu. Sonra bu samimiyetimiz onun elinde bana kar da bir silaht; nk benim akm ciddiye almamak, kmsemek iin bu samimiyetimizden faydalanyordu. Bylece, onu adyla armak, senli benli olmak bile srekli bir znt oluyordu. Onun benimle senli benli olmas dier aklarn kudurttuu gibi, samimi olduum halde ona hi yaklaamamak beni de mahvediyordu. Saysz hayranlar vard Estella'nn. O kadar kskantm ki, herhalde yanna sokulan herkesi hayran olarak gryordum. Ama, byle abartmasam da aklar oktu. Richmond'da onu sk sk gryordum. ok zaman kaykla kardk. Kr yemekleri, tiyatro, opera, konser... Her trl elencede onu gryor,

evresinde pervane gibi dnyordum. Onun yannda mutlu bir an geirdiimi hatrlamyorum... Yine de gece gndz hep lnceByk Umutlar ye kadar onunla olmay hayal ediyordum. O ise babaa olduumuz zaman hep iki kuklaymz gibi konuuyordu. Hep dalgn, umursamaz, alayl bir tavr vard. Bazen de anszn bu tavr brakyor, sanki merhamete geliyordu. Bir akam: "Pip, Pip, hi gerei olduu gibi grmeyecek misin sen?" diye sordu. Akam zeri Richmond'daki konan glgeli bir penceresinde babaa oturuyorduk. "Hangi gerei?" diye sordum. "Beni." "Yani sana hayran olmamal mym?" "Soruyor, hl soruyor! Benim ne demek istediimi anlamadysan krsn sen!" "Akn gz krdr derler" diyecektim, ama sesimi karmadm. Akmla onu rahatsz etmek istemiyordum. Bayan Havisham bizi birbirimiz iin semise bunu bilmek Estella'ya ar gelebilirdi. "Gerei grmemi nleyen biraz da sensin" dedim. "Buraya beni sen armadn m?" Estella yine deiiverdi, o kanm donduran souk umursamaz g-lyle: "Oras yle" dedi. "Satis'e yapacam ziyaretin zaman geldi. Bayan Haeisham beni bir gnlne oraya istiyor. Sence bir saknca yoksa beni Satis'e gtrecekmisin, sonra da buraya getirecekmisin, olur mu?" "Niye olmasn, Estella?" "yleyse, yarndan sonra gidiyoruz. Masraf yine ben karlayacam." "Biliyorum, ba emek zorundaym da." Bayan havisham kararlarn hep byle birdenbire verirdi. nsana hi ans tanmazd. Bir gn sonra yola ktk. Satis Kona'n, Bayan Havisham' eskisi gibi bulduumuzu sylemeye gerek yoktur sanrm. Ama, Estella'ya eskisinden de dkn gibiydi; gen kz kucaklaylarnda, seyredilerinde tyler rpertici bir ey vard. Estella'ya yiyecek gibi bakyor, her sznn zerinde duruyordu. Kendi yaratt bu nefis eyi iine sindirmek ister gibiydi. Sonra da ta iimi, yreimdeki yaralan grr gibi keskin bir bakla bana bakyor, Estella'nn duyduuna bile aldr etmeden, hep o uursuz heyecanla, titreyerek: "Nasl davranyor bu kz sana kar Pip, nasl?" diye soruyordu. Hele akam, ocak banda oturduumuzda son derece garipleti. Estella'nn elini kendi eline alarak ona Richmond'dayken kendine ak ettii btn erkekleri tekrar tekrar anlattrd. Hasta ruhu bu kurbanlar listesinden byk zevk alyordu. O gelinlikten kefeniyle, o ukura batm ateli gzleriyle bir hayaletten farkszd. Artk inkr edilemezdi ki: Estella nce erkeklerden Bayan Havis-ham'n cn alacak, bana verilecekse ondan sonra verilecekti. Bu arada ben de sapka bir ustalkla ileden karlyordum. Estella'nn beni "gerei" grmemekle sulamas bouna deildi. Bay Jaggers'in Estella'dan hi sz

etmemesi... Bu karanlk, hasta evin glgesi olduu gibi benim zerimdeydi, kendimi kurtarmam mmkn deildi. O gece ilk kez Bayan Havisham'la Estella arasnda bir tartma olduunu grdm. Ocak banda oturuyorduk. Bayan Havisham kolunu Estella'nn koluna geirmi, elini tutuyordu. Estella, onun o korkun sevgisine hi karlk vermiyor, yalnz boyun eiyordu. Ara sra sabrszland da oluyordu. Sonra elini Bayan Havisham'n elinden kurtard, biraz teye ekildi. Kadn gzlerini ona evirerek hemen: "Nasl, benden bkmaya m baladn yoksa?" diye kt. Estella atee bakarak: "Galiba kendi kendimden bktm biraz" dedi. Bayan Havisham deneini fkeyle yere vurarak: "Doruyu syByk Umutlar le, nankr!" diye haykrd. "Benden bktn, deil mi?" Estella soukkanllkla ona bakt, sonra gzlerini atee doru evirdi. Yal kadnn lgn fkesi karsnda Estella, gzel yzyle, uyumlu ekiciliiyle o derece kendini bilir, serinkanl duruyordu ki! Bu sakinliinde zalimce bir ey vard. Bayan Havisham: "Sen kayadan, tatan yaplmsn!" diye haykrd. "Buz gibi, buz gibi senin kalbin!" Estella ocan yanna yaslanmt. Kl bile kprdamad. Yaln gzlerini ona evirdi: "Nasl?" dedi. "Siz mi beni souk olmakla suluyorsunuz? Siz mi?" Kadn hrsla: "Deil misin sanki?" diye ona kt. Estella: "Siz daha iyi bilirsiniz" dedi. "Siz nasl yaptysanz ben oyum. vnrseniz vnn, yerinirseniz yerinin. Baar varsa sizindir, yanl varsa o da sizin. Ksacas ben sizin eserinizim." Bayan Havisham ac ac: "Allahm una bak, u haline bak!" diye bard. "Ne kat yrekli, nasl nankr, yarabbi! En yaral gnlerimde barma bastm onu ben! Yllarca stne titredim." "Bunda benim bir paym yok," diye Estella umursamadan konutu. "Beni aldnz zaman benim dnyadan haberim yokmu. Ama, benden beklediiniz nedir? Bana annelik ettiniz. Her eyimi size borluyum. Onun iin, syleyin, benden ne bekliyorsunuz?" Kadn, "Sevgi," dedi. "Btn sevgim sizindir." "Yalan!" Estella o zarif, sakin duruunu hi bozmadan, sesini hi ykseltmeden, ne fkeye, ne de sevgiye kaplmakszn; "Analm benim, her eyimi size borlu olduumu syledim," dedi. "Neyim varsa siz verdiniz bana. stediiniz anda hepsini geri alabilirsiniz. Ama, bana vermediiniz bir ey istiyorsunuz benden!" Bayan Havisham bu kez de, bana dnerek lgnlar gibi: "Ona hi sevgi vermemiim!" diye bard. "Ben ki onu btn ateimle, kskanlmla, iim burkularak sevdim, imdi byle konuuyor benimle!"

Estella: "Bu ate banda geceler boyu oturduk," diye dalgn dalgn sylendi. "Verdiiniz dersleri ezberledim. Doru syleyin: Hi sznzden ktm m? rettiklerinize hep sadk kalmadm m?" Bayan Havisham ellerini salarna daldrarak: "Nasl gururlu ya-rabbi, bu ne gurur!" diye inledi. "Bana gururlu olmasn kim retti? Dersimi iyi rendim diye kim vd beni?" Bayan Havisham: "Ne kat yrekli, yarabbi, ne kat yrekli!" diye yine inledi. Estella: "Ya kat yrekli olmasn bana kim retti?" diye sordu. "Ama, bana kar da kat yrekli, bana kar da byle mi olacaktn?" Bayan Havisham kollarn uzatm, adeta lk lk haykryordu imdi. "Bana kar ha, Estella, bana kar?" Estella bir an durgun bir aknlkla ona bakt. Sonra gzlerini atee dikerek: "Niin byle kendinizi zyorsunuz bilmiyorum," dedi. "Sizin isteinize ters davranmadm. Yanlmyorsam hibir zaman yanl bir ey yapmadm." Bayan Havisham: "Bana kar biraz sevgi gstersen ne olur?" diye sordu. Estella: "Beni yarattnz biimde kabul etmek zorundasnz" dedi. "nk ben sizin elinizin emeiyim." Bayan Havisham sesini karmad, ben de bu bir anlk yatmadan faydalanarak dar ktm. Bir saatten fazla yldzlarn altnda dolatm. Odaya dndmde Bayan Havisham yine masasnn bandayd. Estella da onun dizinin dibine oturmu, gelinliin skklerini dikiyordu. Sonradan ikimiz isByk Umutlar kambil oynadk, ama imdi papazkat deil de ustalk isteyen Fransz oyunlar oynuyorduk. O gece orada yattm. Satis'te geirdiim ilk geceydi bu. Bir trl uyku tutmad. Sabaha kar yatakta yatmaya daha fazla dayanamayarak kalktm. Kendimi sokaa atmak, biraz ferahlamak istiyordum. Yalnz, konan alt katndaki tala gerer girmez elimdeki mumu sndrdm. leride Bayan Havisham' grdm. Bir hayalet gibi adeta kayarak ilerliyor, garip, bouk sesler karyordu. Elinde mum vard. Odasndaki amdanlarn birinden ald bu mumun nda hortlak gibiydi. Sonra merdivenden yukar kt. Onun yukar katta bir aa bir yukar dolatn, inlediini duyabiliyordum. Dar kamadm, gn aarncaya kadar orada durup onun yukarda inildeyerek dolamasn dinledim. Ertesi gn Estella'yla Londra'ya dndk. Bayan Havisham'la evlatl barm gibiydiler. Bundan sonra drt kez daha Estella'y Sa-tis'e gtrdm. ki kadnn arasnda baka bir atma grmedim. Birbirlerine kar takndklar tavr da hi deimedi. Yalnz Bayan Havisham artk evlatlndan biraz korkuyordu galiba. Klp toplantlarndan birinde her zamanki gibi birbirimize atp sylenerek geinip gidiyorduk. Klp kurallar gerei her ye bir sre sonra toplantlarn birinde bir hanm erefine kadeh kaldryordu. O akam Drummle'nin Estella erefine kadeh kaldrdn, herkesi de Estella erefine imeye davet ettiini duyunca ok fkelendim.

"Hangi Estella?" diye soruvermiim. Drummle: "Sen karma!" diye homurdand. Bunun zerine: "Nereli bu hanm?" diye srar ettim. "Bunu sylemelisin, Drummle." Gerekten de klp kurallarna gre byleydi. Drummle hi nazlanmadan: "Richmond'lu Estella'nn erefine ielim, baylar!" diye yeniden kadehini kaldrd. "Gzeller gzeli Estella!" Ben Herbert'in kulana eilerek, "Sanki gzelden anlarm gibi ayolu ay!" diye fsldadm. Sonra hepimiz erefe itik. Herbert: "Ben bu hanm tanyorum," dedi. Drummle: "yle mi?" diye karlkta bulundu. Ben kpkrmz kesilerek: "Ben de tanyorum," diye atldm Drummle: "Sahi mi?" dedi. "Aman tanrm!" Zaten aptal herif "Aman tanrm"dan baka laf bilmez, sknca karsndakinin kafasna bir eyler atmakla fkeyi alrd. Ama onun bu bir ift laf, dnyann en ac alayym gibi benim kanm oynatt. Hemen yerimden frlayarak tanmad bir hanmn erefine kadeh kaldrmak terbiyesizliiyle suladm onu. O da yerinden frlayarak, ne demek istediimi sordu. Ben, hesaplamak istiyorsa adresimi bildiini syledim. Drummle'den Richmond'lu Estella'nn onu tandna dair kk bir mektup getirmesi istendi. Drummle byle bir mektup getirebilirse Bay Pip ondan zr dileyecek, bylece kavga edilmeyecekti. Ertesi gn mektubu getirdi. Estella, BayBentley Drummle ile birok kez dans ettiini bildiren nazik bir pusula gndermiti. Benim iin de o hayvandan zr dilemekten baka are kalmamt. Drummle'den zr dilemek zorunda kalmak ok ard. Ama, Estella'nn byle deersiz, kaba, huysuz bir odun parasyla dans etmeye katlanm olduunu renmek bana o kadar ac verdi ki, anlatamam! Kime yz verirse versin benim iin ac oluyordu. Ama, karmda Estella'ya daha layk birini bulsam ekeceim acnn cinsi, daha baka olurdu. Estella'nn gzelliinden Londra'da da sz edilmeye balanmt. Onun iin, Drummle'nin onu tanr tanmaz peine dtn renByk Umutlar dim. Hep peindeymi, Estella da buna izin veriyormu. ok gemeden Bentley Drummle ile sk sk karlamaa baladk. Kafasz hayvanlarn inadyla bu adam, Estella'nn evresinde dnp duruyordu. Kzn da onu silkip atmak istemedii anlalyordu. Bir bakyorsunuz mit vererek onu ekiyordu, bir bakyorsunuz yz evirerek onu kkrtyordu. Bazen iltifat ediyor, bazen aka hor gryordu. Bazen onu ok iyi tanyormu gibi yaknlk gsteriyor, bir baka zaman souk, resmi duruyordu. Jaggers, Drummle'ye "rmcek" adn ok iyi takmt; nk rmcekler gibi an kurduktan sonra kesine ekilip bekleyen bir yaratkt bu; btn rmcekler gibi de sabrlyd. Acaba tam zamannda bacaklarn ap silkinerek avnn stne atlmasn becerebilecek miydi? Richmond'daki balolardan birindeydi. Estella gzelliiyle gzleri kamatrm, dier btn gzelleri glgede brakmt. Bentley Drummle de oradayd. Bu kaln kafal sersem Estella'nn evresinde o kadar pervaneye dnm, Estella da buna kar yle hogrrlk gstermiti ki,

daha fazla dayanamadm, Estella'yla bu konuda konumaya karar verdim. Bayan Brandley evine dnmek iin hazrlanyordu. Estella byk iek vazolarnn arasnda oturmu, onu bekliyordu. Ben de yanndaydm; ou toplantlara onlar ben gtrp getiriyor-dum. "Yoruldun mu, Estella?" diye sordum. "Biraz," dedi. "Ne kadar yorulsan azdr." "Tersine, hi yorgun olmaman gerek; nk yatmadan nce daha Satis'e mektup yazlacak." Bu gece kazandn baarlan anlatacaksn, yle mi? Ama, bu geceki pek de yle vnlecek bir ey deil." "Neden bahsediyorsun? Baarnn filan farknda deilim ben." "Estella, u kar kedeki adama bak." Estella gzlerini bana dikerek: "Neden bakacakmm ona?" diye sordu. "Benim renmek istediim de bu ya! Btn gece peinden ayrlmad." Estella, Drummle'e yle bir bakarak: "Pervaneler, daha bir sr irkin bcekler n evresinde dnerler" dedi. "n ne suu var bunda?" "In elinden bir ey gelmez, ama belki Estella'nn gelir," dedim. Estella glerek: "Belki haklsn" dedi. "Evet. Belki dorudur." "Estella, beni dinle. u Drummle gibi herkesin hor grd bir adama yz vermen beni perian ediyor. Ondan herkesin nefret ettiini pekl biliyorsun." Estella: "Eee?" diye mrldand. "Adamn iinin de d kadar irkin olduunu biliyorsun. Zekas kt, kaba adamn biri." Estella yine: "Eee?" dedi. Biliyorsun ki bu adamn parasndan baka hibir eyi yok. Bir de ailesi eskiymi; yani hepsi kendi gibi kaln kafal olan dedelerinin gln bir listesi!" "Aptall brak Pip" dedi. "Perian olmaya filan kalkma. Benim yaptklarm belki bakalarn perian edebilir. Belki amacm bu olabilir. Ama, seninle bir ilgisi yok, tartmaya da demez" Ben: "Pekl deer," dedim. "Herkes senin gzelliini yabana attn syleyecek... ben buna dayanamam!" Estella: "Ben dayanrm," diye karlk verdi. "Estella, bu gururu, bu dikkafahl brak!" Estella, aresiz kalm gibi, elini aarak mrldand: "Hem bana gururlu diyor, hem de gzelliimi yabana attm sylyor!" Byk Umutlar "Atyorsun ya! O herife nasl bakp gldn kendi gzlerimle grdm. Oysa bana ne yle bakarsn, ne de glersin." Estella anszn bana doru dnd. Kzgn deildi, ama son derece ciddi, samimiydi. Gzlerini gzlerime dikerek: "Sana da yle bakp gleyim mi istiyorsun?" dedi. "Demek seni de kandrp aldataym istiyorsun?" "Onu kandrp aldatyor musun, Estella?" "Hem onu. hem de baka biroklarn. nme kan herkesi aldatyorum... senden baka. Hadi, Bayan Brandley geliyor, kapatalm bu konuyu." Estella byleydi. Deieceede hi benzemiyordu.

Yam yirmi olmutu. Pansiyonundan bir yl kadar nce ayrlmtk. Irmak kenarnda Gadencourt denilen bir yerde ev tutmutuk. Pocket'ten ders almay da brakmtm; ama, onu hl sk sk gryor, ok kitap okuyordum. Herbert'in ii de yolunda gidiyordu. Herbert i iin Marsilya'ya gitmiti. Evde yalnzdm, yalnzlktan sklmtm. Her gn durumum aklanacak, ilerim bir kesinlik bulacak diye beklemekten iime bir bezginlik gelmiti. Odamda kitap okuyordum. Gece saat on birde kitabm kapatm yatacaktm. Derken, ehirdeki saatlerin on biri vurduklarn duyarak kitabm kapadm. an sesleri rzgrda dalp gidiyordu. Rzgrn adeta seslere atlp onlar paraladn dnyordum ki, merdivende bir ayak sesi duydum. Bir an irkildim, bu ses ablamn ayak sesiymi gibi aptalca bir korkuya kapldm. Sonra yine kulak verdim. Bir sendeleme oldu O zaman merdiven klarnn frtnadan snm olduklarn hatrladm. Lambam alp koridora ktm. Merdivendeki kimse benim m, grr grmez durmutu. Karanlk merdivenden aa bakarak: "Kim var orada?" diye seslendim. "Nereyi aryorsunuz?" Bir ses: "Bay Pip'i istiyorum." "Benim. Bir ey mi oldu?" Ses: "Hibir ey olmad" dedi, sonra merdivenleri trmanmaya balad. Lambam aa sarktm bekliyordum. Bir an sonra adam lambann na kt. Tanmadm bir yz grdm. Beni grnce sevindi. Adam denizciler gibi giyinmiti. Uzun, beyaz salar vard. Altm yalarnda gsteriyordu. Gl kuvvetli bir adamd. Derisi uzun zaman ak havada kalmaktan yanm, sertlemiti. Son basamaklar da trmand zaman iki elimi birden cokun bir sevgiyle bana doru uzattn grerek sersemce bir aknla kapldm. "Beni niin aryorsunuz?" diye sordum. Adam duralayarak: "Niin mi?" dedi. "Ha, sahi! zin verirsen anlataym." "eri girmek ister misiniz?" "Evet," dedi. "eri girmek isterim, evlat." Oysa ben bu daveti hi istemeyerek yapmtm, nk bu yabancnn bana yle yakndan tandymm gibi sevgiyle bakmas sinirime dokunuyordu. Ama, onu ieriye aldm, lambay masann zerine braktm, elimden geldii kadar nezaketle kim olduunu, ne istediini sordum. Adam garip bir tavrla etrafna bakmyordu. Grd eyleri beendii belliydi. Ama, uzun yolculuklardan sonra kendi evine dnm biri gibiydi. Paltosuyla apkasn kard. O zaman bann plak olduunu, beyaz salarn yanlarndan uzatm olduunu grdm. Yine de bana yabancyd. Ama ben ona yabanc deilim. Yine ellerime sarlmak iin iki elini birden uzatt. Adamn aklndan filan zoru mu var Byk Umutlar diye kukulanmtm. "Ne istiyorsunuz benden?" diye sordum. Adam sa eliyle yava yava tepesini outurarak: "Bunca zamandr dnp bunca yol geldikten sonra byle karlanmay beklemiyordum,"

diye sylendi. "Ama, sende su yok. Hibirimizde yok su. imdi anlatacam sana her eyi. zin ver bana." Ocan nndeki koltua oturdu, o damarl, esmer ellerini alnndan geirdi. Ona yine dikkatle baktm. Bana hl yabancyd. Biraz sonra adam omzunun zerinden bana bakarak: "Ortalkta kimse yok ya?" diye sordu. "Sen benim evime gecenin bu ge saatinde gelmi olan bir yabancsn," dedim. "Bana ne hakla bunu soruyorsun?" Misafirim bana doru ban sevgiyle sallayarak: "Yamansn!" diye mrldand. "Byle yaman ktna sevindim dorusu. Ama, bana numara yapmaya kalkma, sonra piman olursun." Numara yapmak istesem de yapacak halim kalmamt... nk artk tanmtm onu. Yznn, vcudunun bir tek izgisini hatrlamadm halde tanmtm. Sanki darda esen frtna aradaki yllar sprp gtrmt de ben yine bizim ky mezarlnda o kaakla kar karyaydm! Kendisini tandm o da anlamt. Kalkt, yanma geldi. Yine ellerimi tutmak iin uzand. aknlmdan aklm bamdan gider gibi olmutu. Ne yapacam bilemeyerek ben de ellerimi ona verdim. Smsk sarlarak ellerimi pt, bir trl brakmad. "ok asildi yaptn i, evlat!" dedi. "Asil ruhlu Pip! Bana yaptn iyilii hi unutmadm!" Bana yine sarlmak ister gibi yapnca elimle onu biraz iterek: "Dur!" dedim. "Uzak dur biraz! iyiliimi unutmadysan, o kt hayatndan kurtulduysan senin iin iyi olmutur. Bana teekkr etmeye geldiysen, buna gerek yoktu. Ama, beni arayp buldun, seni geri evirecek deilim. Bununla birlikte herhalde anlarsn ki ben..." Bana yle bir dikkatle bakyordu ki cmlemin arkasn getiremedim. Bir an ses karmadan baktk. Sonra o sordu: "Anlarsn diyordun. Neymi benim anlayacam?" "Yllarca nce tesadfen karlamtk diye imdi seninle dostluk kuramayacam anlarsn. Grdn gibi, benim hayatmn artlan imdi ok deiti. Senin de pimanlk getirip doru yolu setiine inanyorum. Bana teekkre gelmek nezaketine katlandn iin ben sana teekkr ederim. Nede olsa yollarmz birleemez...Bunu sylemek istemitim. Islanmsn, yorgunsun, besbelli. Gitmeden nce biraz iki ister misin?" Adam boynuna balad mendilin bir kesini ineyerek beni szyordu. Mendilin ucunu azndan ekmeden gzlerini benden ayrmadan: "Evet" dedi. "Gitmeden nce biraz iki iyi olur." Bfenin zerinde hazr duran iki tepsisini getirdim, misafirime ne imek istediini sordum. Hi sesini karmadan parmayla rom iesine dokundu. Biraz scak suyla rom hazrladm. Soukkanl olmaya alyordum. Ama, arkasna yaslanm olduu yerden hl mendilinin ucunu ineyerek beni yle dikkatle sz karsnda ellerim titremeye balamt. Sonunda ikisini yapp gtrdm zaman onun da gzlerinin ya iinde olduunu grerek ap kaldm. Bu zamana kadar, onun bir an nce kp gitmesini istediimi saklamayarak hep ayakta durmutum. Ama, onun bu beklenmedik

duygulu hali karsnda ben de fena oldum. Hemen kendime de biraz iki boaltp bir sandalye ektim, onun karsna oturdum. "Biraz nce kabalk ettiysem kusura bakma" dedim. "Kabalk etmek deildi amacm. Seni zdme ben de zldm. Hadi, salna, erefine!" Kadehimi dudaklarma doru kaldrdm. O da ikisini imek iin azn anca mendilinin ucu dilerinin arasndan dt. Adam, deminden beri inediinin farknda deilmi gibi akn akn mendiline Byk Umutlar bakt. Sonra elini uzatt bana. Elimi sktktan sonra ikisini yudumlad. Sonra da kolunun tersiyle nce gzyalarn, sonra alnnn terini sildi. "Ne yapyorsun imdi?" diye sordum. "Koyun, sr yetitiriyorum bir iftlikte buralardan binlerce kilometre tede, frtnal sulann ardnda." "lerin iyi gidiyor mu?" "Hem de ok iyi gidiyor. Orada birok kiiler ykn tuttu, ama benim kadar tutan olmad. n saldm oralara ben, evlat!" "Sevindim senin adna." "Bir gn gelip senden bu szleri duyacam bekliyordum." Bu szlerini tam olarak anlamadm halde aklma gelen baka bi eyi sordum: "Sen ok eskiden biriyle bana bir emanet gndermitin. O adam sonradan hi grdn m?" "Bir kere bile grmedim. Ama zaten grmeyeceim belliydi." "Sana verdii szde durdu. Gelip o paralar bana verdi. O zamanlar ben, bildiin gibi ok fakirdim. Benim iin bir servetti o para. Ama senin gibi benim de ilerim yolunda gitti. Onun iin izin verirsen borcumu deyeyim. Belki baka bir fakir ocua yardm edersin." Adam hi sesini karmadan, beni czdanm cebimden alp iindekilerin arasndan iki tane banknot ayrm seyretti. Bunlar yeni, gcr gcr paralard. karp ona uzattm. Misafirim gzlerini benden ayrmakszn paralan elimden ald, uzunluuna katlad, yle bir bkt sonra lambann stne tutup yakt, kllerini de tepsiye att. Sonra hem glmser, hem kalarn atar gibi bir ifadeyle konutu: "Haddime dmeyerek sorsam olur mu? Seni Tann'nn o buz l bataklklarnda grdmden sonra nasl oldu da byle ilerledin, ykseldin?" "Nasl m?" Adam: "Ah," diyerek bardan boaltt, o iri esmer elini ocan stne dayayarak durdu. Bir ayan atein nndeki parmakla dayadi. Islak izmesi scaktan hafife ttmeye balad. Ama ziyaretim ne izmesine bakyordu, ne de atee; yalnz bana bakyordu. Ben ise ancak imdi titremeye balamtm. Konumak iin azm atm halde sesim kmad. Sonra, kendimi zorlayarak bouk bir sesle, ona byk bir servete miras seilmi olduumu syleyebildim. "Benim gibi adi bir mahkmun bunu sormak haddine dmemi, ama ne trl bir servet?" diye sordu. "Bilmiyorum," diye kekeledim.

Mahkm: "Dur bakaym ben bir tahminde bulunabilir miyim?" diye glmsedi. "Erginlie eritiin zaman gelirin ne kadar oldu, onu bileyim. Bu gelirin ilk rakam, rnein be mi?" Yreim, aksak, ar bir eki gibi vurarak ayaa kalktm, ellerimle sandalyemin arkasna yaptm, korku dolu gzlerle ona baktm. "imdi de vekilini tahmin edeyim," diyordu. "Bir vekilin falan vardr elbette... erginlie falan erene kadar. Bu avukatn ilk harfi j midir?" Btn gerek olduu gibi gzlerimin nne serilmiti artk. Bu gerein getirdii hayal krklklar, tehlikeler, yerin dibine gemeler... hepsi birden zerime nce kendimi kaybeder gibi oldum. Soluk almakta bile glk ekiyordum. O hl konuuyor, Jaggers'ten, Wemmick'ten dem vuruyordu. Kafam kesseler konuamazdm o an. Bir elimi kalbime bastrm, br eliml sandalyenin arkasna yapm, ylece duruyor, lgn baklarla ona bakmaya devam ediyordum. Birden gzmn nnde her ey evrilip dnmeye balad. Mahkm dmeyeyim diye beni kucaklad, kanapeye oturttu. Arkama yastklar koydu, sonra nmde dize geldi. u anda artk ok iyi hatrladm o tylerimi diken diken eden yzn bana iyice yaklatrd. Byk Umutlar I "Evet, Pip'iim, evet, asil kalpli evlat!" dedi. "Ben seni bey yaptm ite! O zaman yemin etmitim, elime geen btn paray sana vereceim diye. Seni zengin etmek iin para biriktirdim. 'Ben nasl ile ektiysem o yle sefa srsn1 dedim. altm, didindim, sadece sen almak zorunda kalma diye. Neden baktn yle, evlatm? Yoksa seni yk altnda brakmak iin mi syledim sanyorsun? Yo, evladm. Senin renmen iin syledim! lmek zereyken bulup ekmek verdiin o kpek, adam oldu da adam yaratmaya kalkt. Bir bey yaratt, hem de., seni yaratt, Pip!" Bense ondan ylesine tiksiniyor, ylesine nefret ediyordum ki sanki karmda insan deil de yabani bir hayvan vard. "Bak buraya, Pip. Ben senin bir ikinci baban saylrm. Sen de benim olumsun... olumdan da ileri. Para biriktirdim... sadece sen har-cayasn diye. Yeni Dnya'ya gittiim ilk sralarda beni bir iftiye yardmc diye kiraladlar. O ssz kulbemde koyun, kuzu surat gre gre insan yznn neye benzediini unuttum gittim. Ama senin yzn bir an bile unutmadm. Her an gzmn nndeydin. Bazen yle gerek gibi grrdm ki inanacam gelirdi. Kendi kendime yemin ederdim, 'hele bir beni serbest braksnlar,Tann izin verir de zengin olursam o ocuu bey yapacam' diye yemin ederdim. Dediimi de yaptm. Bak u haline! Lord'lar gibisin. u evine, odana bak, Lord'lara layk. Lord mu dedim? Lord da kim oluyor senin yannda! Benim olum Lord'larla tepeden bile bakacak!" Neyse ki mahkm sevincine, heyecanna o derece kaplmt ki [kendisinin, szlerinin bende uyandrd etkiyi grmyordu bile! Saa-himi, yzklerimi, elbiselerimin kuman elliyor, rtleri evirip evirerek hepsini "oluna" yarar derecede kibar, pahal olup olmadn gzden geiriyordu. Hele kitaplarm grnce koltuklan kabard, gnn birinde, bu

kitaplar ona okumam istedi. Hele anlamad yabanc bir dille yazlm olanlar okumam istiyordu. Yine ellerimi tutup pt. Boaznda saat tkrtsn andran o hknk sesini yllar sonra yeniden duydum. Kolunun ucuyla yine gzlerini sildi. "Hibir ey syleme, Pip," diye sylendi. "Kendimi yllar yl altrdm gibi seni altrmadm. Hi hazrlamadm seni. Ama hi aklna gelmedi mi benim olabileceim?" "Hi aklma gelmedi!" dedim. "Ama bendim ite, hem de tek bama! Bir benden, bir de Jag-gers'den baka Tanr'nn tek kulunun haberi bile olmad!" "Baka kimseye sylemedin demek?" O biraz aarak: "Baka kime syleyebilirim ki?"diye omuz silkti. "Ah, olum, ne de serpilmi, ne yakkl olmusun! Bu yaa geldin, vardr elbet gnlnn ektii biri, deil mi? Vardr bir ay gzln elbet, bir sevdiin? Ah, Estella! Estella!" "Varsa senin olmu bil, evlat... parayla olacak ise olmu bil! Senin gibi biri hangi kz dilerse kendiliinden kazanr. Ama srtn paraya dayanacak senin. Dur, nce deminki szm bitireyim. O szn ettiim ssz kulbede yaarken efendim ld. Bana biraz para brakm. Ben de bununla zgrlm satn aldm. Sonra kendi bama ie atldm. Ama kendim iin deil... ne yaptysam hep senin iin yaptm. Hangi ie atlsam daha balangta and iiyordum: 'Kazancm o ocuun olacak, yoksa Tanr iimi yrtmesin,'derdim. Tann da hangi ie el attysam, yr ya kulum dedi! Demin de syledim ya,n saldm bu yzden. Birka yln krn toplayp bir araya getirince Jaggers'e mektup yazdm. O da seni arad, buldu!" "Ah, keke hi gelmemi olsayd! Keke braksalard beni rs banda! O zaman da hayatmdan memnun deildim, ama imdikine gre o kadar mutluymuum ki!" "Oralarda gizliden gizliye seni dnmek kendi paramla senin yetitiini bilmek bana yle kvan verdi ki.... o smrgecilerin safkan Byk Umutlar atlar bile sanki tepeden bakard insana. Ayaklarnn amurunu sratverirlerdi adamn stne. Ben de o kibirli adamlara bakarak iimden: 'Benim olumun trna olamazsnz siz!" derdim. Sonra kendi aralannda beni yerdiklerini duyardm. Ben de iimden, 'Geri bey deilim, okumam yazmam da yok, ama benim beyefendi bir olum var' derdim. 'Sizin varsa varsa hayvanlarnz, topranz var. Benim gibi, Londra'l bir beyefendi kimseniz var m?' derdim iimden. Sonra da bir gn gelip olumu Londra'da grmeyi hayal ederdim. te bu dncelerle altm; izdiim yoldan hi mi hi amadm!" Elini omzuna koydu. Batan aa rperdim. yle ya, kimbilir, belki de kana bulanm bir eldi, bu. "Oralardan ayrlp gelmek kolay olmad! Tehlike de vard. "Ama aklma koymutum bir kere! Btn zorluklara direndim. te sonunda da yaptm bu ii, olum." Zihnimi toplamaya altm, ama sersemlemitim.

"Nereye yerletireceksin beni?" diye sordu. "Bir ke bulman gerek bana, evlat." "Uyumak iin mi?" diye sordum. "Evet, hem de uzun uzun uyumak iin; nk aylardan beri denizlerde alkalandm durdum." Kanapeden kalkarak: "Burada benimle kalan arkada darda. Onun odasnda kalrsn," dedim. "Hemen yann dnmeyecek umarm?" "Hayr, yann deil." Adam iaret parmayla gsne bastnp sesini alaltarak: "Haberin olsun, evlat," diye sylendi, "Ayamz denk almalyz..." "Neden?" "lm var bu iin ucunda nk." "Ne lm?" "Beni mr boyu srdler oraya. Dnp gelmenin cezas lmdr. Son yllarda kaanlar ok oldu diye iyice sert davranyorlar imdi. Yakalanrsam asarlar beni." Bu sefil yaratk o kirli altnlardan rlm bir zincirle yllardr beni balad yetmezmi gibi imdi de gelip beni grmek iin hayatn tehlikeye atm, sanki cann getirmi bana emanet etmiti. Ondan tiksinme yerine, onu sevmi olsaydm, ona kanm snm olsayd durumum bundan daha kt olamazd. Hatta belki daha iyi bile olurdu. Hi olmazsa sevdiim biri yznden tehlikeye atlm olurdum. Dardan k grnmesin diye pencereleri rttm. Sonra kaplar kapayp kilitledim. Bu arada misafirim masa banda, ayakta durmu, rom ierek pasta yiyordu. Onun bu halini grnce bataklklardaki o mahkm iyice gzlerimin nnde canland. Neredeyse yine iki bklm olup bacandaki demiri eeleyecekti. Herbert'in odasna gidip oradaki pencereleri de skca kapadm. Sonra misafirime yatmak isteyip istemediin sordum. ok yorgun olduunu syledi, gecelik ve sabahlk amar verdim. "yi geceler" derken yine ellerime sarlarak tylerimi rpertti. Kendimde olmayarak oradan ktm. Ocaktaki atei yenileyerek bana oturdum. Yatp uyumaktan korkuyordum. Aklm biraz bama toplayncaya kadar bir iki saat geti. Dnmeye balaynca ne derece mahvolduumu, bindiim geminin nasl karaya oturup paralandn anladm. Bayan Havisham'n benim hakkmdaki szleri, benim kurduum bo hayallerden baka bir ey deilmi. Estella'nm benim olaca falan yokmu! Satis Kona'nda beni bir eit kolaylk olarak kullanmlar, uysal bir kavalye, a gzl akrabalan kudurtmak iin bir alet, knlacak baka kalp olmad zaman ie yarayan bir manken... Ama o anda bana en keskin, en derin acy veren dnce uydu: ne Bayan Havis-ham, ne de Estella iin deil, bir mahkm iin, belki de sehpada can Byk Umutlar verecek bir sulu iin Joe'yu braktm. imdi artk nasl gidip de Joe'nun, ya da Biddy'nin yzne bakacaktm. Onlann o sade yaay, o vefal gnlleri u anda benim en ok aradm

tek avunmayd. Benim yaram en iyi onlar sarard, ama karlarna kacak yzm yoktu. Yapm olduumu ne geri alabilirdim, ne de kapatabilirdim. Rzgrn, yamurun grlts arasnda hep danda ayak sesleri varm gibi geliyordu. Sanki d kapya vurulmu gibi geldi ara sra. Bir fsldamalar oldu sanmtm. Daha sonra iimi bir baka korku brd. yle ya, kim olduunu, gerek suunun ne olduunu bilmiyordum. Belki de byle vahi bir gecede bu sessiz yerde onunla ayn yerde kalmak doru deildi. Bu korku byd, byd, btn oday doldurdu. Kalktm, elime bir mum aldm, korkun misafirime bakmaya gittim. Kafasna bir mendil dolamt. Yannda da bir tabanca duruyordu, ama deliksiz bir uykuya dalmt. yice derin uyuduunu anladktan sonra kapy yavaa kilitledim ve gidip ate bana oturdum. Biraz sonra koltuktan yere inerek halnn zerine uzanp uyudum. Uyandmda, mumlar dibine kadar yanm, ate snmt. Gizli tutmak pek ok bakmdan daha iyiydi. Ama ok zordu. Uamdan yakam syrmtm, ama imdi de hizmetime bakan kadn vard. Bu kadn, yannda yardmc olarak, "yeenim" dedii birini getiriyordu. kisinin de anahtar deliini gzetlemekten gzleri bozulmutu. Onlardan hibir ey saklayamazdk. Aradmz zaman ortada olmazlar, aramadmz zaman ayamza taklrlard. Zaten onlara ancak bu konuda gvenilebilirdi. Bir de ellerinin uzun oluuna. Bunlann merakn ekmek demmek, her eyin ortaya kmas demekti. Onlara, bu sabah geldiklerinde, taradaki amcamn anszn geldiini sylemeye karar verdim. Ate olmad iin amdanlar nasl yakacam bilemiyordum. Bizim binaya bitiik olan kapc kulbesine gidip kapcdan fenerini isteyecektim. Merdivenlerin da bir gece nce frtnadan snmt. Karanlkta el yordamyla merdivenden aa iniyordum ki ayam bir eye takld. Bu ey keye bzlm duran bir adamd. Kim olduumu, ne aradn sorunca adam hibir ey sylemedi. Yakalamak istedim, elimden kat. Ben de hemen kotum, kapcy alp geldim, ama, adam ortadan kaybolmutu. Acaba adam gizlice benim daireye girmi olabilir mi diye dndm. Kapcy kapda brakp fenerinden bir mum yakarak daireyi de batan aradm. Misafirimden baka kimse yoktu. Byle bir gecede bizim merdivenin dibinde pheli birinin saklanm oluu beni iyice kukulandrmt. Kapcya biraz rom ikram etti, o gece bahe kapsndan ieri sarho birini alp almadn sordum. Kapc, o gece kiraclardan nn ikili olarak geldiklerini, nn de kendi dairelerine gittiklerini syledi: "Zaten havann berbath yznden fazla giren, kan olmad. Saat on birde bir efendi gelip sizi arad. Onu grdnz m?" "Evet, taradan gelen amcam," diye mrldandm. "Arkasndan gelen adam da grdnz m?" "Arkasndan gelen adam m?" "Evet. Amcanzn biraz arkasndan geliyordu. Ua falan sandm." "Nasl bir adamd bu?"

Beki pek dikkat etmediini syledi. Ama galiba srtnda boz renkli elbiseler varm. Biraz da iiye benziyormu. Kapcya daha fazla soru sormamalydm. Onu da kukulandrmak istemiyordum. Ama imdi benim kukum iyice artmt. Byk Umutlar Oca yaktm, atein karsnda uyuklamaya baladm. Saat alty alarken uyandm. Sonra iyice uyumuum. Gn ynca srayarak yerimden kalktm. Kendimi dnecek durumda deildim. Bama gelen felaketin bykln biliyordum. Pencerelerin kepenklerini atm. Atein bana oturdum. Yal hizmetimle yeeni kp geldiler, beni byle ayakta grnce ardlar. Amcamn gece habersizce geldiini, kahvalty hazrlamalarn syledim. Ben de ykanp giyindim. Ama hep ryadaymm, ya da uykuda geziyormu gibiydim. Ocan banda, "Amcam" kalksn diye beklemeye baladm. Biraz sonra kaps ald, dar kt. Gndz nda surat bsbtn irkin grnd gzme. Doru drst yzne bile bakmadm. Kahvalt sofrasna oturduumuz zaman: "Seni ne isimle aracam bile bilmiyorum," dedim. "Herkese amcam olduunu syledim." "yi yapmsn, evlat, Amca de bana." "Oradan gelirken kendine bir isim bulmusundur." "Evet, evlat. Provis adn aldm." "Hep bu ismi mi kullanacaksn?" "Evet, evlat. Nesi var? Pekala isim ite! Ama sen baka bir isim uygun grrsen o baka!" Fsldayarak: "Asl ismin ne?" diye sordum. O da fsltyla: "Magwitch," dedi. "Abel Magwitch." "Daha nceleri ne yapardn?" "Serseriydim." Bunu byk bir ciddilikle sylemi, serserilii bir meslek gibi sylemiti. "Dn gelip kapcya beni sorduun zaman yannda baka biri var myd?" "Baka biri mi? Hayr!" "Peinden gelen varm, ama." "Dikkat etmedim. Geri arkamdan birisi yrr gibiydi, ama peimden birinin geldiini pek dnmedim." "Londra'da seni tanrlar m?" "nallah tanmyorlardr, evlat!" diyerek parman bak gibi yle bir grtlana dayad. "Yreim azma geldi." "Eskiden tannr miydin Londra'da?" "Pek o kadar deil. Daha ok taradayd benim iim." "Mahkemen Londra'da m grld?" "Hangisi?" "Sonuncusu." "Evet" der gibi ban sallad. "Jaggers'i yle tandm, zaten. Jag-gers benim savunmam yapt."

Tam ben suunun ne olduunu soracaktm ki Provis sofradan bir bak alp kaldrarak, "lediim suun cezasn kat kat dedim, bunu da byle bil!" dedi, kahvaltya balad. Bataklktaki gibi insan tiksindiren bir a gzllkle yemek yiyordu. Btn hareketleri kaba ve grltlyd. Son karlamamzdan beri dilerinin bazlan da dklm olduu iin lokmasn aznn iinde dndrdke ban da dndryordu. tahm yoktu, olsa da onun karsnda kapanr giderdi. Ondan son derece tiksinerek, yzne bile bakamadan, gzlerimi sofra rtsne dikmi, ylece oturuyordum. Provis nndekileri silip sprnce zr diler gibi: "Boazma pek dknmdr, ben, evlat," dedi. "Eskiden beri bu byledir. Daha az yiyen biri olsam belki bam daha az belaya girerdi. Yeni Dnya'ya gnderip beni oban yaptklar zaman u ttn olmasa herhalde bir koyun da ben olup kardm." Kalkt, ceketinin cebine elini sokup bir tutam ttn kard. Piposunu doldurduktan sonra geri kalan ttn, cebi bir kutuymu gibi ceByk Umutlar bine koydu. Ocaktan maayla bir para kor alp piposunu yakt. Sonra srtn atee dnd, ellerime sarlmak zere uzand. Bir yandan, dilerinin arasna kstrd piposunu tttrrken bir yandan da benim ellerimi sallyordu. "Hey gzn sevdiim!" diye sylendi. "u benim oluma bak hele! Tam bir beyefendi. Sana baktka iim alyor, Pip! mriimce durup seni seyretsem doyamazmm gibi geliyor!" lk frsatta ellerimi kurtardm. O genizden gelen bouk sesini duyduka, o kabak kafasnn yanlarndan aa sarkan beyaz salarn grdke beni kskvrak balayan zincirin aresizliini hissediyordum. "Senin ayaklarnn tozlanmasna raz olamam. Sana bir at almalyz, paytonla gezmelisin. Sade sen mi ya? Uan bile atl olmal senin. O denizin te yanndaki smrgeciler safkan ata binip gezecekler de benim olum gezmeyecek mi? Biz onlara gsteririz Londra'l beylerin nasl yaadn, Pip?" Cebinden bir czdan karp masann stne frlatt. ikin bir czdand. "Al, evlat, senin btn masrafn karlar bunun iindekiler. Hepsi senin, evlat! Benim neyim varsa hepsi senin! Sakn bitecek diye korkma. Arkas da hesapsz bunun. Buralara geldim ki olum sonsuz paralar harcasn, pen de seyredeyim. Benim tek isteim bu. Tek zevkim bu benim." O konutuka ben tiksintiden, rkntden neredeyse ldnyor-dum. "Dur biraz," dedim. "Seninle konuacaklarmz olmal. Ne yapacaz? Ne kadar kalacaksn? Neler yapacaksn? Btn bunlar bilmeliyim. nce unu soraym: "Seni nasl koruyacaz." "Bence tehlike o kadar byk deil," dedi. "Eer birisi ihbar etmezse tehlike olmaz. Benim geliimi bilen de bir Jaggers var, bir Wemmick var, bir de sen varsn. Baka kimse yok beni ihbar edecek?" "Tesadfen tanyan karsa?"

"Sanmyorum. Aradan yllar geti. Kimse tanmaz beni. Ama zaten vzgelir bana. Bundan elli kat tehlikede bile olsam ben yine seni grmek iin gelirdim!" "Ne kadar kalacaksn?" Provis piposunu ekip az bir kan alm olarak bana bakakal-d. Sonra: "Ne kadar m?" diye sordu. "Geri dnmeyi dnmyorum." "Nerede oturacaksn?" diye inler gibi sordum. "Ne yapacaz seni? Nasl saklayacaz?" "Ah, evlat" diye gld. "Bu yeryznde takma sa var, gzlk var. Klk kyafet deitirmek iin de giysiler alrz. Bu ilerin kolay vardr, evlat. Nerede oturacama gelince, sen ne dersin, ne dnrsn?" "Bu sabah ii hafife alyorsun, ama dn gece byle deildin. lm var iin ucunda, diyordun." Piposunu dilerinin arasna kstrarak: "lm gerekten var iin ucunda," dedi. "Sen, bunu byle bilmelisin. kp gelmiim bir kez. imdi geri dnmeye kalkmak burada kalmaktan daha kt olur. Hem yllar yl byle gelip seninle beraber olmak gzmde ttt. Onun iin ktm, geldim. Benim gzm pektir. ok tehlikeler atlattm. Kaderde lm varsa, ksn karma, lmden kamam ben. Ama yz yze gelmeden de pabu brakmam ona. Sen imdi bunlar ge, bir kez daha bakaym benim oluma!" Yine iki elimi tuttu, kendisinin olan bir eye bakar gibi tepeden trnaa beni szd. Keyifli keyifli pipo tttrmekten de hi vazgemiyordu. Herbert'i iki, gne kadar bekliyordum. O gelince Provis'i yakByk Umutlar nmzda bir yere aktarmak gerekecekti. Herbert'e srrmz syleyecektik. Ama Provis bunu pek istemiyordu. Ancak benim srarmla Herbert'i bir kez grp yzne bakmaya raz oldu. Grdkten sora karar verecekti. "Ama yine de ona ncil'e el bastrmazsak olmaz," diyordu. Cebinden yalanm, kirlenmi, kara kapl bir ncil kararak gsterdi. Korkun babalmn, bu kitab, srf insanlara el bastrp yemin ettirmek iin yannda tadn rendim sonralar. Yllarca nce o mezarlkta bana nasl yemin ettirdiini hatrladm. Nasl bir kyafet semek istediini sordum. Dnd bir eyler olmalyd. Bana tarif ettii eyleri alp giyse, niversite hocasyla dii aras bir ey olup kard. Epey dil dkerek onu zengin bir tara iftisi klna girmeye ikna ettim. Bu kyafete girinceye kadar bizim hizmeti kadnla yeenine de grnmeyecekti. Sersemlemi ve aklm karm olmasna ramen bu kararlara varabilmek hayli zor oldu. "Amca" ma da ben dardayken bir yere kmldamamasn, kapy kimseye amamasn syledim. Essex Soka'nda temiz bir pansiyon vard. Bu pansiyonun arka pencereleri bizim baheye bakard. Hemen oraya gittim, kinci katta bir oda bulabildim. Sonra dkknlar dolaarak amcama elbiseler aldm. Oradan Jaggers'e gittim. Jaggers brosunda masasnn bandayd. Beni grr grmez hemen ayaa kalkp ocan banda durdu. "Dikkat et, Pip, szne dikkat et," dedi.

"Ederim, efendim," dedi. "Syleyeceklerimi yolda gelirken iyice tasarlamtm nk." Jaggers: "Dnmeden konuarak kendini zor durumda brakma," dedi. "Sonra herkesi de zor durumda brakr, kmaza sokarsn. Anlyorsun, deil mi? Herkesi. Bana hibir ey sylemeni istemiyorum. Hibir ey bilmek istemiyorum ben." Provis'in dnnden haberi olduu anlalyordu. "Duyduklarmn doru olup olmadn renmek istiyorum" dedim. "Geri doru olduklarna ne yazk ki eminim. Ama yine de bir sormak istiyorum." Jaggers, "Anladm" demek ister gibi ban sallad. "Ama," dedi, "Duydum mu dedin, yoksa haber aldm m dedin? nk duydum dersen konutun demektir. nsan Yeni Dnya'da srgn olmu olan birisiyle konuamaz, deil mi?" "Evet, Bay Jaggers. yleyse yle diyorum: "Abel Magwitch adnda bir kii bana kendisinin yllardr bilmediim velinimetim olduunu haber verdi. Bu haberin asl var m?" "Dorudur. Senin velinimetin Abel Magwitch'dir." "Bakas deil, yalnz o, yle mi?" "Evet." "Sizi herhangi bir ekilde sulamak istemiyorum, Bay Jaggers... ama eskiden beri ben velinimetimi Bayan Havisham sanrdm." Jaggers sakin sakin; bana bakarak sa elinin iaret parmann yann kemirdi. "Dediin gibi, Pip, senin yanlmanda benim hi suum yok," dedi. im szlayarak: "Yamlmamak da imknszd ama, deil mi?" diye mrldandm. Jaggers ban iki yana sallayarak: "Hibir delil yoktu, Pip," dedi. "Grne aldanma. Delillerle kantlanmayan hibir eye inanma... kulana kpe olsun bu senin." Bir an sustum. Sonra: "Hepsi bu kadar, efendim," dedim. "Aldm haberi dorulam oldum. te bu kadar." Jaggers: "Bunca yldr seninle konuurken hibir zaman yalan ve aslsz bir ey sylemediimi imdi anlyorsun, Pip," dedi. "yle, deil mi?" "yle, efendim." Byk Umutlar "Yeni Dnya'l Magwitch'in oradan mektupla yapt teklifi kabul ettiim zaman zaten yazmtm hibir zaman yalan syleyemem diye. Kendisine baka bir uyarda da bulundum. Uzak bir gelecekte ngiltere'ye gelip seni grmeyi dndn ima eder gibiydi. Kendisine bu konuyu bir daha amamasn syledim. Mebbet olarak srldn, bu lkeye yeniden ayak basmaya kalkarsa kanunen en ar cezaya arplacan ona yazdm. Magwitch benim bu uyanlarm dikkate alm olmal." "Evet, efendim. " Jaggers gzlerini yzmden ayrmakszn: "Wemmick bir mektup alm. Mektubu yazan Purvis adnda bir Amerika'l...." "Provis olmasn, efendim?" "Teekkr ederim, Pip. Belki de Provis'tir. Sen Provis diye mi biliyorsun?" "Evet." "Demek sen Provis diye biliyorsun? Ne diyordum? Provis adnda bir Amerikaldan mektup alm bizim Wemmick. Provis Magwitch senin

adresini soruyormu. Wemmick de adresini bildirmi. Sen Magwitch konusunu Provis kanalyla renmi olmalsn." "Evet, Provis kanalyla rendim." Jaggers elini uzatarak: "yi gnler, Pip," dedi. "Grtmze memnun oldum. Yeni Dnya'ya, Magwitch'e mektup yazacak olursan, ya da Provis kanalyla haber gnderirsen ltfen benden de selam syle. Makbuzlanm, bizdeki parann geri kalann sana gnderiyoruz. Gle gle, Pip." Tokalatk. Avukat benden gzlerini hi ayrmamt. Kapda dndm, baktm. Hl gzleri benim zerimdeydi. Dar ktm. Wemmick grnmyordu. Olsa da u anda bana yardm olmazd. Hemen eve dndm, Provis romla su iip pipo tttryordu. Onun iin smarladm elbiseler ertesi gn geldi. Onun, kyafetini ne kadar deiitirirse deitirsin, kimliini asla gizleyemeyeceini dnyordum. Kln dzelttike o mezarlktaki tipine daha ok benziyordu sanki! O ssz oban hayatnn izleri de hl zerindeydi, ona hibir elbisenin rtemeyecei vahi bir hava veriyordu. Akamlan o damarl, iri elleriyle koltuunun yanlarna smsk yapm olarak uyuduu zaman ona bakyor, acaba iledii su neydi, diye merak ediyordum. Aklma gelen, gelmeyen her trl ktl yklyordum ona, kalkmak, hemen oradan kap gitmek geliyordu iimden. Her geen saat ona kar duyduum tiksintiyi biraz daha artryordu. Herbert'in yaknda geri dneceini bilsem belki de panie kaplp, kaardm. Hatta bir gece yars yatamdan kalktm giyindim bile! Gizlice kap asker olarak Hindistan'a gitmeyi dnyordum! Sonra vazgeip yine soyundum, yatama yattm. Provis zamannn ounu uyuklayarak ya da cebinde tad eski bir deste iskambil kadyla kark bir eit fal aarak geiriyordu. Geri kalan zamanlarda da bana kitap okutturuyordu: "Yabanc dilden evrilmi olsun, evlat!" diyordu. Ben okurken o mzede eserini gsteren birinin gururuyla beni seyrediyordu. O eski masallardaki kendi yaratt biimsiz canavar peine den gen doktorun felaketi herhalde benimkinden byk olamazd... yalnz, benim peime beni yaratm olan canavar dmt. O beni vp sevdike ben ondan iyice tiksiniyordum. Aradan be gn gemiti. Hi dar kmyordum. Herbert her an gelebilirdi. Hava karardktan sonra Provis'i yle bir hava alsn diye gezdiriyordum, o kadar. Bir akam yemekten sonra ocak banda uyuyakalp dururken merdivende Herbert'in ayak sesini duyup sevinle yerimden frladm. Provis uyuyordu. Benim kalktm duyar duymaz o da sendeleyerek kalkt, ayn anda elinde o aknn parltsn grdm. Byk Umutlar "Herbert geliyor!" dedim. Herbert ieri girdi, Fransa'nn serbest, neeli havasn da beraberinde getirdi. "Handel, dostum, naslsn naslsn? Sanki seni grmeyeli bir yl olmu gibi zledim, inan. Yoksa gerekten o kadar zaman m geti? Ne kadar deimisin sen! Zayflam, solup sararmsn. Handel'ci-im.. ah... afedersiniz!"

Provis'i farketmiti. Provis gzlerini arkadama dikmiti. Bir eliyle aksn dimdik tutarken br eliyle cebinde bir eyler aratryordu. Ben hemen kaplar smsk rterken Herbert odann orta yerinde durup kalmt. "Herbert, dostum, ok garip bir ey oldu," diye sze baladm. "Benim bir misafirim var." Provis: "Bu ii bana brak, evlat!" diyerek Herbert'e doru ilerledi. O kara kapl kk kitabn ona uzatarak: "Al bunu sa eline," dedi. "Sznde duracana dair yemin et.p unu imdi!" Ben: "Dedii gibi yap, Herbert," dedim. Herbert akn akn, ncil'i pt. Provis hemen onun elini skarak: "imdi artk sen de bizdensin," dedi. "Seni de Pip gibi destekleyeceim." Herbert'e yemin ettirdikten sonra olup bitenleri anlattk. Herbert'in dinledike aknl artt ve ok rahatsz oldu. Provis'i Herbert'le benden ayran hibir ey olmasa bile ben anlattka artan sevinci, gururu aramzda perde gibiydi. Beni yetitirdii iin yalnz kendi adna deil, benim adma da vnyordu. Benim de kendisi kadar memnun olduumu sanyordu. Benim rahatsz olduumu aklna getiremiyordu. O ilk gece merdivende grdm adam unutamyordum. Dar kp ieri girerken evreme baknp duruyordum. Ama phe uyandracak kimse grmedim. Havuzun yanndan geerken karya, Provis'in odasnn kl arka pencerelerine yle bir baktm, sonra ieri girdim. (Provis'i o gece oraya yerletirmitik.) Herbert beni kucaklayp barna bast. Arkadalk duygusunu hi bu kadar yakndan duymamtm. Ba baa verdik, kara kara dnmeye baladk. Ne yapacaktk? Provis'in oturduu koltuk bo duruyordu.Herbert nce oraya oturdu. Ama oturur oturmaz kalkt, koltuu itti, baka yere oturdu. "Ne yapacaz imdi, Herbert?" diye sordum. Herbert ban ellerinin arasna alarak: "Zavall, sevgili Handel'ci-im benim," dedi. "Beynimden vurulmua dndm, dnemiyorum." "Ama bir eyler yapmak gerek. Bu adam atlar, arabalar, daha bir sr lks eyler almay aklna koymu. Bir eyler yapp ona engel olmalyz." "Yani onun parasn kabul etmeyecek miyiz?" "Nasl kabul edebiliriz?" diye arkadamn szn kestim. "in en korkun taraf da u: Bu adam beni gerekten evlat biliyor, Herbert. ok bal bana. Hi byle bir ey grdn m sen! Bundan sonra ne i yaparm ben? Belki gider asker olabilirim, o kadar! Bu da aklmdan gemedi deil, Herbert; ama seni bekledim, konumak iin." "Askerlikte olmaz," dedi. "Bundan sonra ondan hibir ey kabul etmeyeceine gre bugne kadar alm olduklarn da bir gn demek istersin. Asker olursan byle bir ey yapamazsn. Carriker'in firmasna girmek daha iyi bir fikir bence. Kk bir firma, ama olsun. Nasl olsa beni zamanla ortakla alacaklar, biliyorsun!" Zavall ocuk! Bu ortakl kimin saladndan hi haberi yoktu. "Baka bir ey daha var," diye szne devam etti. "Cahil bir adam Byk Umutlar

bu. Yllardr hep ayn saplantyla yaam. Sonra, (belki yanlm olabilirim ama) kendisinin azl birisi olduunu da sanyorum. imdi bir dn. Byle bir adam kellesini koltuuna alyor, buralara geliyor. Bunca zaman bu hayalle yaayp bekledikten sonra imdi sen onun bindii dal kesersen, hayallerini ykm olursun... byle bir adamn neler yapacan hi dnmedin mi?" "Dnmez miyim, Herbert! Bana kzp teslim oluverecek de gnah benim boynuma kalacak diye dm kopuyor." "Yapar m yapar! Bunun iin de burada kaldka sen onun avucu-nun iindesin demektir. Onu brakp kaarsan da rahat gidemezsin, nk hayal krklna urad iin polise teslim oldu mu, olmad m diye mrnn sonuna kadar kuku iinde yaarsn." Provis'in byle bir ey yapmas beklenebilirdi. Bylece, ben de kendime hep onun katili gzyle bakp vicdan azab ekecektim. Yerimden kalkarak bir aa, bir yukan dolamaya baladm. Herbert konumaya devam ediyordu: "Yaplacak ilk i onu ngiltere'den uzaklatrmaktr. Bunu becere-bilmek iin de sen onunla gitmek zorundasn. Nasl bir bahane bulalm onu buradan uzaklatralm?" "Onun hakknda hibir ey bilmiyorum. Gece gndz onu grp, hayatma byle karm olan bu adam hakknda hibir ey bilmemek ne garip bir durum... ocukluumda iki gn, bir gece beni dehete dren bir sefil olduunu biliyorum sadece." Herbert kalkp koluma girdi. Birlikte bir aa, bir yukar dolamaya baladk. Biraz sonra Herbert durdu. "Handel'ciim, Provis'in bu katklarn daha fazla kabul edemeyecek misin?" "Edemeyeceim, Herbert. Benim yerimde olsan sen de ayn eyi yapmaz miydin?" "Yani, kesin olarak iliiini keseceksin, yle mi?" "Byle bir soruyu nasl soruyorsun, Herbert?" "Onun hayatndan kendini sorumlu tutacan anlalyor. yleyse ilk yapacan i onu ngiltere'den karmak olmaldr. Sonra bir yolunu bulup kendini kurtaracaksn. Ama daha sonra. Sen nce onu buralardan uzaklatr, gerisini birlikte dnp bir aresine bakarz." Onun bu szleri beni rahatlatmt. "Herbert," dedim. "Bu adamn gemiini renmenin tek yolu, aka sormak galiba." Herbert: "Evet," dedi. "Yarn sabah kahvaltda sorarsn." Ertesi sabah Provis kahvaltya geldi. aksn kard, yemee balad. Bana verdii o czdann iindekileri bir an nce harcatmak istiyordu. imdi kaldmz yerleri geici bir barnak sayyor, yaknda daha lks yerlere tanmamz istiyordu. Kahvaltsn bitirdi, aksn pantolununa silerek kaldrd. O zaman ben dorudan doruya bir giri yaptm: "Dn gece sen gittikten sonra arkadama da syledim: Senin hakknda hibir ey bilmiyorum. Birbirimizi daha iyi tanmalyz, deil mi? Bana gelenleri bize anlatmalsn." Provis bir an dnd. Sonra: "Olur," dedi. "Pip'in arkada yeminli olduunu unutmuyorsun deil mi?"

Herbert: "Elbette," dedi. "Benim sylediklerim burada kalacak." "Evet." "Peinen sylyorum: Su ilediysem cezasn kat kat ektim." "Buna eminiz." Piposunu ald. Cebinden biraz ttn kard. Sonra ttne bakp yine cebine koydu. Sonra balad anlatmaya. Byk Umutlar "Btn mrm hapislere girip karak geti, srgn oluncaya kadar. Bama da aslmaktan baka her ey geldi desem yeridir. Nerede doduuma gelince, bunlar sizler gibi ben de bilmiyorum. Kendinr bildiim zaman Essex eyaletinde tarlalardan pancar alarak yayordum. Birisinin beni brakp katn hayal meyal hatrlyorum. Galiba babamd. Babam tenekeciydi sanrm. Admn Abel Magwitch olduunu biliyordum. Yeryznde kimsem yoktu, beni her gren yzn buruturuyordu. Ev nedir bilmiyordum. Aynaya hi bakmamtm. Souktan titreyen zavall bir eydim. Serserilik, dilencilik, hrszlk yaparak srnp gidiyordum. bulabildiim zamanlar alyordum. Ama i bulmak kolay deildi. Bylece bin trl i yapp hibirinde diki tutturamadan, bam dertten kurtulmadan bydm. Bir asker kaandan okuma yazma rendim. Yam bydke bam daha az derde giriyordu. Ama yine de zaman zaman hapse giriyordum. Bundan yirmi yl kadar nceydi. At yarlarnda bir adamla tantm. Ad Compeyson'du. te bataklklarda boutuum adam buydu. Efendi bir adama benziyordu. Bana yaklap: "Grne gre ilerin yolunda gitmemi," dedi. Ben de: "Ben, anssz bir adamm," dedi. Compeyson: "ans dediin deiir," dedi. "Kimbilir, belki senin de ansn deimek zeredir," dedi. Ben de: "Umarm," dedim. Compeyson: "Ne i yaparsn sen?" diye sordu. "yi yerim, iyi ierim, sen smarlarsan," dedim. Adam gld, beni yle bir szd. Elime biraz para sktrd. Eril tesi akam iin ard. Ayn yer, ayn saat. Ertesi akam gittim, Compeyson'la anlatk. Onun adam oldum, li dolandrclkt. Sahte imzalar, alnm banknotlar, buna benzer eyler. Kafasnda planlar kurar, ama kendi elini hi bulatrmazd. i bana yaptnr, tehlikeye beni atar, yalnz kazanca sahip kard. Duygusuz acmaszd. Compeyson'un orta olan bir adam daha vard, ad Arthur'du. Arthur'un sal bozulmutu. Yllar nce, Compeyson'la Arthur zengin bir kadn dolandrmlar, byk bir para gemi ellerine. Ama Compeyson'un kumarna, har vurup harman savurmasna, para dayanmyordu. Onun iin, yeni yeni iler peindeydiler. Arthur'un lm yaknd. Akl da yerinde deildi. Compeyson'un bir kans vard. Bu kadn Arthur'a acrd. Ama Compeyson kimseye acmazd. Arthur, Compeyson'larn evinin st katnda oturuyordu. Compeyson onun yediini, itiini hep hesap ediyordu. Belki iyileip para kazanrsa burcunu detecekti. Ama Arthur ok gemeden ld.

Onu belki de nc grmd.Bir gece Compeyson'larn misafir odasnda oturuyorduk. Arthur srtnda pijamayla deli gibi odasndan dar kp aa indi: Terden salar kafasna yapmt. Compeyson'un karsnn ellerine sarld. "Sally, o kadn yukarda, benim odamda!" diye soluk solua haykrd. "Bamdan atamyorum bir trl. Tepeden trnaa beyazlar giymi, bana da beyaz iekler takm. ok fkeli! Kolunda bir kefen var, sabaha kar bu kefeni sana giydireceim," diyor. nim inim inliyordu zavall Arthur. Compeyson: "Sersem herif, o da senin gibi insan; buradan gemeden senin odana nasl girebilir?" diye kt. Arthur, korkusundan titreyerek: "Bilmiyorum," dedi. "Ama gzlerimle grdm. Yatan ucunda durmu, ate pskryor. zerinde kan lekeleri var." Compeyson atar, tutard, ama bir korkak da oydu. Karsna dnd: "u hasta sersemle k da grsn kimsenin olmadn," dedi. Bana da: "Sen de git, Magwitch," dedi. "Kendisi yerinden kprdamad." Compeyson'un karsyla beraber Arthur'u odasna karp yatrdk. Byk Umutlar Sayklayp duruyordu. "Bakn, grmyor musunuz?" diye baryordu. "Kefeni nasl da sallyor bana! Gzlerine bakn, nasl ate pusturuyor! Grmyor musunuz? Saracak kefeni bana, saracak, aln elinden unu!" diye haykryor, tepiniyordu. Bize sarlm, yle bir konuuyordu ki o hayaleti neredeyse benim bile grdme inanacam geliyordu. Compeyson'un kars onun bu durumuna alkn olmalyd. Sonra Arthur uykuya dald. Sabaha doru bir lkla uyand. "Yine geldi! Kefen de elinde! Ayor kefeni! stme geliyor, s tme geliyor!" diye haykryordu. O sabah lp gitti. Compeyson onun lmn pek umursamad. "Hem kendi kurtuldu, hem ben," diyordu. lerimize devam ettik. u ncil'i bana o vermiti. Bunun stne el bastrp bana ne yeminler ettirdi. O yeminlerin klesi oldum adeta. Hep ona borlu durumdaydm. Tehlikeden tehlikeye atyordum kendimi onun yznden. Ya benden kkt, ama kurnazd, bilgiliydi. Bir gn yakalandm, mahkm oldum. Drt, be yl iinde birka kez de pheli olarak yakaladlar, ama delil bulamayp braktlar. Compeyson kendini korumasnn biliyordu. Ama sonunda ikimiz birden yakalandk. Jaggers'i tutabilmek iin elbiselerimi bile sattm' Compeyson hi yardm etmedi. Mahkemeye getirdikleri zaman kendimi onunla kyasladm. Beyaz mendiliyle, tam bir beyefendiydi o. Ben ise serserinin biriydim. Btn deliller de benim aleyhimdeydiler. Ortada ben grnmtm, ileri ben evirmitim. Compeyson'u gren olmamt. Bylece kendini temize kard. Sabkal olan bendim, yaa byk olan, cahil olan bendim, o deil! Sonunda ona yedi yl verdiler... beni de on drt yla arptrdlar. Mahkemeden karken: "Elime bir frsat geerse, senin kafan

ezeceim!" dedim. Alak, hemen beni ikyet etti, kendisiyle benim arama iki tane nbeti diktirdi! Provis anlatrken iyice heyecanlanm, fkelenmiti. Ama kendini tuttu. "Korkmayn kendimi kaybetmem," dedi. Ter iinde kalmt. Mendilini karp elini, yzn, sildi. Sonra szlerine devam etti: "Compeyson'un kafasn ezeceim" diye yemin etmitim. "Ayn hapis gemisine dtm, ama uzun zaman bir frsat bulup yanna yaklaamadm. Sonunda bir gn arkasndan yaklap ensesine vurdum. Ne oluyor diye ban evirir evirmez var gcmle vurmaya baladm. Beni yaka paa tutup ayrdlar. Geminin ambarna attlar beni. Ama bir yolunu bulup katm. Ky mezarlnda saklanmtm. te orada, karma u olum kt, bana yeniden can verdi. Yzme, sevgi dolu baklarla bakt. "Olumun sylediklerinden anladm ki Compeyson da kam. Belki de benim korkumdan kamt. Arayp buldum onu. Yzn paran para ettim. Yakasndan tutup gemiye gtrecektim? Bana ne olursa olsun vz geliyordu. leceimi bilsem gtrp teslim edecektim onu." "Ama yine ucuz kurtuldu. yi adam diye biliniyordu. Ben onun peini brakmam, ldrmek iin elimden geleni yapmtm. O da bu yzden lgna dnmt. Bylece, cezas hafif oldu. Ben mr boyu srgn oldum. Ama duramadm ite, kp geldim buralara." Ben, onun sa olup olmadn sordum. "Kim sa m?" "Compeyson." "Hi haberim yok. Ama eer sasa benim lmm istiyordur." Byk Umutlar Herbert hem dinliyor, hem de nndeki bir kda bir eyler karalyordu. Provis gzlerini atee dikmi, piposunu tttrrken Herbert bu kd benim nme itti. yle yazmt: "Bayan Havisham'n vey kardeinin ad Arthur'du. Compeyson ise Bayan Havisham' aldatan adam olmal." Hafife bam sallayp kd kaldrdm. Hi sesimizi karmadan Provis'i izliyorduk. Provis'ten holanmaymn asl nedeni Estella'yd. Ama Estella'y dnecek frsatm yoktu. Provis'in anlattklar iimde yeni korkular uyandrmt. Compeyson sasa, Provis'in dndn de haber alrsa ne yapaca apakt. yle bir adamn ok korktuu can dmann, polise ihbar etmeye kalkmas beklenirdi. Provis'e Estella'dan hi szetmemitim. Hibir zaman da szetmeyecektim. Ama ngiltere'den ayrlmadan nce Estella'y da, Bayan Havisham' da son bir kez daha grmek istiyordum. Ertesi gn Richmond'a gidecektim. Brandley'lere gittiimde Estella'nn hizmetisini ardlar. Kadn bana hanmnn Satis Kona'n gittiini syledi. "Ne zaman gelecek?" diye sordum. Hizmeti bilgi vermek istemiyordu. Hanmnn imdilik yakn bir zamanda gelmeyeceini syledi. Herhalde beni artmak istiyordu.

Ertesi gn, Joe'ya verilmi szm olduunu, onu ziyarete gideceimi syledim. Kasabada bir gece kalp dnecektim. Sonra, Provis'e Avrupa'y hi grmediimi syleyecek, gezmek, alveri etmek iin beraber gitmeyi teklif edecektim. Onu lkeden uzaklatrmak iin en iyi yol buydu. Sabah daha hava aydnlanmadan yola ktm. Arabadan iner inmez ilk grdm ey Bentley Drummle oldu. O beni grmemezlikten gelince ben de. onu grmemezlikten geldim. kimiz iin de son derece gln bir numarayd bu; nk biraz sonra yine karlatk. Masamda kahvaltmn gelmesini beklerken eski bir gazeteye dalm gibi yapyordum. Ama Bentley'in kalkp ocak banda durduunun farkndaydm. Dakikalar getike onun byle ate banda duruu beni rahatsz etti. Ayaa kalktm. Bentley'in bacaklarnn arkasndan uzanp maay alp odunlar kartrmaya baladm ama hl onu tanmamazhktan geliyordum. Drummle, birdenbire: "Ne yapyorsun sen?" diye sordu. Ben, elimde maa: "Ha, sen misin?" dedim. "Ben de merak ediyordum, atein scakln kesen kimdir byle diye." Baladm atei kartrmaya. Sonra gidip Drummle'nin yannda durdum. Omuzlarm iyice dikletirmi, srtm atee vermitim. Bentley omzuyla beni kenara iterek: "Demin ki arabayla m geldin?" diye sordu. Ben de omzumla onu kenara iterek: "Evet" dedim. "Rezalet bir yer. Galiba sen de bu yaknlardansn deil mi?" "Evet," dedim. "Dyuduuma gre bizim buralar sizin Shropshi-re'a ok benziyomu." Drummle: "Hi benzemez," dedi. Sonra ban eerek ayakkablarna bakt.Ben de ayn eyi yaptm. Arkasndan Drummle benimkilere bakt. Ben de onunkilere... "ok oldu mu sen geleli?" diye sordum. "Eh, skntdan patlayacak kadar oldu," dedi. Skntsn gstermek iin esniyordu, ama ocak ban brakmamak iin o da benim kadar kararlyd. "ok kalacak msn?" diye sordum. "Bilmem," dedi. "Sen?" Byk Umutlar "Bilmem," dedim. "Buralarda bataklk yerler var galiba, deil mi?" "Evet," dedim. "Ne olmu yani?" "Hi. Birazdan at gezintisine kyorum da! Bataklklar gezmeyi dnyorum. ok tipik kyler varm. Kylerde de olduka ilgi ekici yerler grlebilirmi. Kck irin meyhaneler, demirci dkknlar, falan filan... Hey, garson!" "Buyrun, efendim." "Atm hazr m?" "Kapda bekliyor, efendim." "Bak olum, hanmefendi bugn benimle at gezisine kmyor. Hava bozuk." "Bastne, efendim." "Akam yemeine de beklemeyin, nk hanmefendinin evine davetliyim."

"Bastne, efendim." Sonra Drummle, bana nispet eder gibi bir ifadeyle yzme bakt. Bu bak, yle tepemi attrd ki eytan dedi tut domuzu, at ocan iine! Drummle: "Klbe uradn m son zamanlarda?" diye sordu. "Hayr," dedim. "Son gittiimde tiksindim oradan!" "Aramzda tartma kt akam m sylyorsun?" Ksaca: "Evet," dedim. Drummle alayl alayl: "ansn varm, ucuz kurtardn yakan!" diye glmsedi. "Olur olmaz yerde fkelenmenin gerei yok!" Ben gayet souk: "Bay Drummle, siz bu konuda kimseye t verecek durumda deilsiniz," dedi. "Ben ara sra fkelenirim, ama hi olmazsa fkelendiim zaman karmdakine bardak falan frlatmam." Drummle: "Ben frlatrm," dedi. i i yiyecek gibi bakarak: "Sizinle konumay isteyen ben dey ilim," dedi. "Bu konuma houma gitmiyor. Seni grmek bile istemiyorum." "Bence de yle. Zaten sen sylemesen ben syleyecektim. Yalnz, bundan sonra ne olursa olsun, sakn fkelenip kendini kaybetme. Kaybettiklerin sana yeter de artar bile." "Ne demek istiyorsun." Drummle garsonu ard. "Garson! Hanmefendinin at gezisine kmayacan, anlyorsun, deil mi? Akam yemeini de hanmefendinin evinde yiyeceimi." "Anladm, efendim." Garson benim masamdaki aydanl, soumakta olduun gstermek iin elleriyle tutup yalvarrcasna yzme baktktan sonra dar kt. Bentley benim omzuma dayal duran omzunu oynatmamaya alarak cebinden bir puro karp ucunu dileriyle kopard. Gitmeye hi niyeti yoktu. Bense iin iin kpryordum, soluum kesilir gibi oluyordu. Estella'nn adn sylemek istiyordum, ama bu ad onun azndan duymay dayanamayacam da biliyordum. Onun iin, ta ke-silmicesine kmltsz, gzlerimi kar duvara dikmi duruyor, hi sesimi karmamak iin kendimi zorluyordum. Bu gln durumda daha ne kadar kalacaktk. Neyse ki ieriye tane zengin grnml ifti girdi. Bunlar, zavall garsonun zellikle gnderdiini sanyorum. de paltolarn karp souktan kzarm ellerini ovuturarak ocak bana yrdler. Biz de ekilmek zorunda kaldk. Kahvaltmn bana oturdum. Pencereden Bentley'in beceriksiz, hantal, kaba hareketlerle atna bindiini grebiliyordum. Tam atn srmek zereyken purosunu yakmak iin akmak istedi. Bir adamn gidip onun purosunu yaktn grdm. Arkasndan bu adam Orlick'e benzettim, ama yzn gremedim. im yle skntlyd ki, aldrmadm. Byk Umutlar Bayan Havisham'a gittim. Her ey braktm gibiydi. Bayan Ha-visham ocaa yakn kanepede oturmu ayaklarn bir yasta dayamt. Estella onun dizinin dibinde rg ryordu. Ben ieri girince ikisi de balarn kaldrp baktlar. Yzmde byk bir deiiklik grm olmallar ki yle

bir baktlar.Sonra Miss Havisham: "Gel bakalm, Pip," dedi. "Hangi rzgrlar att seni buraya?" Gzlerimin iine bakyordu ama aknla uradn sezmitim. Estella bir an rgsn brakp yzme bakm, sonra yine rgsne dnmt. Parmaklarnn hareketinden anlalyordu ki Estella durumu sezmiti. "Dn Estella'y grmek iin Richmohd'a gittim, Bayan Havisham. Onu buraya atan rzgra ben de kapldm, geldim ite." Bayan Havisham oturmam iin iaret edip duruyordu. Tuvalet masasnn bandaki, her zaman onun oturduu masaya oturdum. Btn hayatmn, umutlarmn mahvolduu u srada, ancak bu sandalyeye oturabilirdim. Bayan Havisham gzlerini yzmden ayrmyordu. Estella, ban emiti, ama rg ren parmaklarnn temposundan, beni can kulayla dinledii belliydi. "Beni koruyan kiinin kim olduunu rendim. yi olmad bu benim iin,yle bir kimsenin himayesinde olmak hi de vnlecek bir ey deildir. Bu konuyu burada kesiyorum, bir bakasnn srrna sayg gstermek zorundaym. Beni buraya ilk aldnz zaman, gerekten tesadfen aldnz, yle mi? Bir eit uak gibi, hizmetinizi grdrmek iin,parayla tuttunuz beni, deil mi?" Bayan Havisham ciddiyetle: "yle, Pip," diye ban sallad. "Aynen yleydi." "Bay Jaggers de..." diye sze balamtm, Bayan Havisham kesin bir tavrla szm kesti. "Bay Jaggers'in bu ile hibir ilgisi yoktu. Seni tanmad gibi seni tuttuumu da sonradan rendi. Hem senin velinimetinin, hem de benim avukatm oluu tamamen bir rastlantdr." Yalan, ya da kaamakl konumad yznden anlalyordu. "Kastla yaplmam olabilir," dedim. "Ama ben yle sandm. Siz de bunu bildiiniz halde benim yanlm dzeltmediniz; ve bundan yararlandnz." Bayan Havisham ban sallayarak: "Evet," dedi. "yle yaptm." "Zalimlik deil miydi bu bana kar?" Deneini yere vurdu, ani bir fkeyle haykrd. "Ben kimim ki merhamet beklersin benden? Ben kimim Allah akna, ben kimim ki bakalarna acyaym?" "Benim o yanlm dzeltmemekle, kar dkn akrabalarnz bir bakma cezalandrmay dndnz, deil mi?" "O da doru. Ama anak tuttular onlar buna. Sen de yle. Ben kim oluyorum ki onlarn, ya da senin gzlerinizi aacam. Kendi tuzanzn kendiniz kurdunuz hepiniz; ben deil!" Bakaldrarak, hrsla konumutu. Yatsn diye bekledim, sonra konumama devam ettim: "Londra'ya gittiim zaman sizin akrabalarnzdan birinin evinde kaldm biliyorsunuz. O zamandan bu yana bu adamla da, onun yaknlaryla da hep beraberim. Onlar hakkndaki fikirlerimi size sylememek alaklk olur. Siz isterseniz renmekten kann, isterseniz szlerime inanmayn, ama unu bilmenizi istiyorum ki Matthw Pocket de, olu Herbert de son derece cmert, drst, ak kalpli kimselerdir. Bayan Havisham: "Onlar, sizin dostlarnz," dedi.

"Dostum olmak istediler," dedim. "Sizin beni kendinize varis setiinize onlar da inanyorlard. Bayan Pocket, Bayan Georgiana, Bayan Camilla bana di bilerken onlar beni dost olarak kabul ettiler." Bu szlerimin onu etkilediini grnce sevindim. Bir an gzlerini ksarak beni szd. Byk Umutlar "Onlara ne yapmam istiyorsun?" "Sadece onlar tekilerle kartrmayn. Ayn kan tayorlarsa da yaradllar tamamen ayr." Hl beni szerek: "Ne istiyorsun onlar iin?" diye sordu. . Ona Herbert'in Clarriker firmasna giriini anlattm. Herbert'e daha ok yardm edemeyeceimi, benim vadetmi olduum paray gizlice tamamlarsa ok memnun olacam syledim. Dalgn dalgn yzme bakarak beni dinliyordu. Yava yava dalgnl kayboldu, dikkat kesildi. Estella, rgden ban kaldrmyordu. Sonunda Bayan Havisham: "Baka?" diye sordu. O zaman Estella'ya dndm. Sesimin titremesine engel olmaya alarak: "Estella, seni sevdiimi biliyorsun," dedim. "Seni ne kadar uzun zamandan beri, ne kadar ok sevdiimi biliyorsun." imdi Estella ban kaldrmt. rgsn kesmeden, duruunuzu hi bozmadan yzme bakyordu. Bayan Havisham da bir ona, bir bana bakp duruyordu. "Ta balangta o hatay yapmam olsaydm sana sevgimi oktan aka sylerdim. Nasl olsa kaderimiz ortak diye, bu konuda Bayan Havisham'n szyle hareket ettiini sandm iin seni rahatsz etmekten ekindim. Ama imdi artk sylemenin sras geldi." Estella hl rgsne bakyordu. Durgun bir yzle bana dnerek ban sallad. "Biliyorum, Estella, biliyorum," diye onun bu ba sallamasna karlk verdim. "Asla benim olmayacan biliyorum. Bugnden sonra ne yapacam ve nereye gideceim hi belli deil. Ama seni yine de seviyorum. Seni bu evde grdm gnden beri sevdim." Estella anlamsz bir yzle, rgsn aksatmadan bana bakyordu. "Zavall bir fakir gencin duygularyla oynamak, onun umutlarn bo yere krkleyerek aslsz hayaller peinde komasna gz yummak... Bunun ne byk bir zalimlik, ne korkun bir zalimlik olduunu dnememiti Bayan Havisham." Estella da, kendi acsndan benim acm hi dnmedi." Estella: "yle hayaller, duygular var ki ben bunlar hi anlamyorum," dedi. "Seni seviyorum" dediin zaman bu kelimelerin szlkteki anlamn biliyorum, ondan te hibir ey anlamyorum. imde, kalbimde hibir yank uyandrmyor bu szlerin. Hi nem vermiyorum. Sana bunu sylemeye altm, yle deil mi?" im yanarak: "Evet," dedim. "Evet, ama sen inanmak istemedin?" "Evet, inanmak istemedim. O kadar gensin, gzelsin ki! Duygusuz olman beklenemez, Estella!"

"Benim yaradlm byle," dedi. "Benim hamurum yoruldu. Seni btn tandm erkeklerden ayr tutuyorum, Pip. Seni uyarmaya altm. Ama daha fazlas elimden gelmez." "Bentley Drummle'nin burada senin peinde olduunu inkr edemezsin, deil mi?" Estella son derece kmser, umursamaz bir tavrla: "Evet, kendisi burada, benim peimde," dedi. "Sen de ona yz veriyorsun, at gezintilerine kyorsun. Hatta bu akam birlikte yemek yiyeceksiniz. Yalan m?" "Hepsi doru." "Ama sen onu sevemezsin, Estella?" Parmaklan durdu: "Ben sana ne syledim?" diye sordu. "Her eye ramen benim duygusuz olduuma inanmyor musun?" "Ama onunla evlenemezsin, deil mi, Estella?" Estella bir an Bayan Havisham'a bakt. Dnr gibi durdu. Sonra: "Yalana gerek yok! Evleniyorum onunla," dedi. Yzm ellerime gmdm. Ama duyduum acnn korkunluuna ramen, kendimi tutabildim, bam kaldrp karmdaki iki kadna Byk Umutlar baktm. Bayan Havisham'n yznde yle cansz, yle ackl bir ifade vard ki duyduum ac kasrgas arasnda bile dikkatimi ekti. "Estella, Estella, sevgili Estella, sakn Bayan Havisham'a kaplp byle korkun bir ey yapma," diye yalvardm. "Benim nemim yok; zaten bu konuda beni hibir zaman hesaba katmadn biliyorum. Ama kendine Drummle'den daha deerli birini bul! Seni isteyen ondan ok daha iyi erkekler var. Bayan Havisham, onlarn hepsini krmak, zmek iin seni Drummle'ye veriyor. Kimbilir, Estella... seni benim kadar uzun zamandan beri seven olamaz, ama belki de benim kadar iten seven bir erkek vardr. Onu se, ben senin uruna buna belki d yanabilirim." Benim bu itenliim Estella'y aknla uratmt. Szlerimin yalnz szlkteki anlamn deil, iindeki duygulan da anlayabilseydi bana acyacan sanyorum. Daha yumuak bir sesle: "Drummle ile evleniyorum," dedi. "Dn hazrlklarm yaplyor, yaknda evleneceiz. Benim kendi isteim bu." "Kendini bir hayvana vermek senin istein olabilir mi, Estella?" Gen kz garip bir glle: "Baka kime vereyim kendimi?" diye bana karlk verdi. "Benim duygusuzluumu iten duyacak bir erkee mi vereyim? Bu kadar, ite! Pekala bir evlenme saylr bu benim iin... kocam da olup gider." "Bayan Havisham'a kanma," diyorsun. O b^ nim hemen evlenmemi istemiyor. 'Biraz daha bekle' diyor. Ama ben bu srdm hayattan bktm. Zaten canm skyordu. Hi olmazsa bir deiiklik olur. Artk bu kadarla keselim bu konuyu. Seninle ben birbirimizi hibir zaman anlayamayacaz." "yle adi bir hayvandr ki o, yle aptal bir hayvan!" diye inledim. Estella: "Onun beni zeceini sanma," dedi. "Benim de sam ona sprge edeceimi sanma. Hadi, gel, ver bana elini. Artk vedalaalm. Ah, hayalperest ocuk... yoksa hayalperest adam m demeli sana artk?"

"Ah, Estella!" diyerek elinin stne eildim. Gzyalarn elinin stne damlyordu. "ngiltere'de kalacak olsam bile, senin Drumm-le'yle evlenmene nasl dayanabilirim?" "Samalk bu!" dedi. "Samalk, geer gider bu zntler." "Hibir zaman!" "Haftaya kalmaz beni dnmez olursun." "Seni dnmemek mi? Sen benim canmdan bir parasn, Estella! Buraya ilk geldiimde, kaba bir ii ocuu diye beni krmtn. O gn bugndr okuduum her satr yazda, grdm her manzarada sen varsn. Sen her trl gzelliin rneisin benim iin. stesen de, iste-mesen de, son nefesime kadar benim bir param olarak kalacaksn, Estella. Tanrm seni korusun, sevgilim! Tanrm affetsin seni!" Elini uzun uzun dudaklarma bastrdm, sonra oradan ktm. Ama o ayrltan kalan ey, Estella'nn yzndeki aknlktan, inanmazlktan ok, Bayan Havisham'n gzlerindeki lgn acma, pimanlk bak oldu. Her ey bitmiti artk! Hibir ey kalmamt elimde! Konaktan knca uzun zaman kasamann arka sokaklannda dolatm durdum. Sonra yaya olarak Londra yoluna ktm. Drummle'nin yzne bakmaya dayanamazdm artk. Arabaya binip yolcularla dostluk da yapamazdm. En iyisi yry yaparak yorulmakt. Londra Kprs'ne geldiimde gece yansn geiyordu. stm bam slak, amur iindeydi, yorgundum. Kapc beni kulbesinin nnde durdurdu. "Siz6 bir mektup var, efendim. Benim fenerin nda okuyacak-msnz. ararak mektubu aldm. Bay Phillip Pip'e diye yazlmt. Kenarnda da "Ltfen burada okuyun," diyordu. Zarf atm, kapcnn fenerinin nda, Wemmick'in el yazsyla yazlm olan cmleyi okudum: "Eve gitmeyin!" diyordu. Byk Umutlar Bunu okur okumaz oradan uzaklatm. Hemen bir arabaya atlayp baka bir pansiyona gittim bir oda tuttum. Saat yedide uyandrmalann syleyerek yattm. Sabah Wemmick'i grmeliydim. Londra'da deil Walworth'ta grmeliydim. Berbat bir gece geirdim. Saat yedide gelip kapma vurduklan zaman hemen yataktan kalktm. Saat sekizde Walworth'a gelmitim. Kk hizmeti kz karlad beni. Onunla beraber ieri girdim. Wemmick, kendisi ve Yal Baba iin ay yapyordu. Wemmick: "Gnaydn, Bay Pip!" dedi. "Demek kasabadan dndnz?" "Dndm, ama eve gitmedim." "ok iyi. Zahmet olacak, ama artk kusura bakmayn. Yal Ba-ba'nn sabah kahvaltsn hazrlyorum." "Olur, siz iinize bakn." Wemmick hizmeti kza dnd. "yleyse, sen iinin bana gidebilirsin, Mary Anne," dedi. Kzn arkasndan da bana gz krpt: "te gryorsunuz ya, Bay Pip, bylece biz de ba baa kalm oluyoruz." Ona, bu dostluu iin teekkr ettim. Alak sesle konumaya baladk. Ben de bir taraftan ekmek kzartyordum.

"Bay Pip, beni anladnz belli. Bu, konuyu konumak iin Walworth'a geldiinizden de anlalyor. zetle, dn, duyduuma gre olduka zengin bir adam, smrgelerden buraya gelmi." Wemmick: "Smrge'de olmas gerekirken, bu adamn ortadan kaybolmas tedirginlek yaratm. Sizin eviniz de ya gz hapsine alnm, ya da alnabilirmi." Kimler alacakm?" diye sordum. "in orasn kantrmayalm. Size bunlar bir ihbar olduu iin sylemiyorum. Kulama alnan baz sylentileri aktaryorum." Wemmick'le kahvaltya oturduumuzda: "u benim evimin gzetlenmesi szn ettiiniz smrgeyle ilgili kii yznden olmal, deil mi?" diye sordum. Wemmick'in yznde son derece ciddi bir anlam belirdi: "Byle bir ey sylemeye cesaret edemem, nk benim hibir bilgim yok. Ama byle bir tahmin yrtebilirim." Wemmick'in sylediinden daha fazla bir ey syleyemeyeceini biliyordum, bu kadarn sylemesinin bile, byk bir zveri olduunun farkndaydm. Kendisine bunu syledim, izin verirse son bir soru soracam syleyerek cevap verip vermemeyi ona braktm. "Ad Compeyson olan, kt n olan birini tanyor musunuz?" Wemmick "evet" der gibi ban edi. "Bu adam sa m?" Yine, ban edi. "Londra'da m?" Wemmick yine ban edi. Dudaklarn ksp bir kez daha ba sallad, sonra kahvaltsna, konumasna devam etti: "imdi, gelelim dn benim yaptklarma. O yerde o sylentiyi duyduktan sonra doru sizin eve gittim. Sizi bulamaynca Bay Her-bert'i bulmak iin Clarriker firmasna gittim. Hibir isim ve ayrntya girmeden Bay Herbert'le konutum. Kendisine, sizin dairenizde, ya da o yaknlarda oturan bir kimseden haberi varsa, onu hemen oradan uzaklatrmasn syledim." "Herbert ne yapacan armtr." "Bir hayli telaland; nk kendisine bu adam uzaklatrmasn, ama fazla uzaklara gtrmemesini syledim. Byle durumlarda saklanmak iin byk bir ehirden daha iyi yer bulunmaz. Hemen harekete gemek doru deildir. Bir keye saklanrsn. Ortalk yatncaya kadar beklersin. Ondan sonra harekete geer, rnein bir yabanc lkeye gemeye alrsn." Bu durum karsnda dn Herbert'in nasl bir ey yaptn sor"Yanm saat kadar bocaladktan sonra bir ey tasarlad. Bana gizlice szl olduu bir gen hanmdan szetti. Bunu sizin de bildiinizi sylediine gre hanm kz tanyor olmalsnz." "Biliyorum, ama tanmyorum onunla." "Bu hanm kzla yatalak babasnn oturduu evin sahibi temiz, drst bir dul kadnm. Evin st kat da kiralkm. O adam buraya yerletirmenin uygun olup olmayacan bana sordu. Ben de uygun olduunu syledim." ok hafiflemi olarak Wemmick'e tekrar tekrar teekkr ettim, daha sonra ne yaptklarn sordum.

"Bay Herbert bocalamaktan kurtulduktan sonra hemen ie balad. Dn gece saat dokuz olmadan o adam oraya yerletirdi." Wemmick kahvaltsn bitirmiti. Kalkt, ceketini giydi. "imdi Pip, elimden geleni yaptm sanyorum. Size daha baka yardmda bulunabilirsem, buraya kadar zahmet ederek sylemenizi rica ederim. Bay Herbert'in szls olan hanmn adresi burada. Bu gece oraya gitmenizde bir saknca olmadn sanyorum." Minnetle sarlmtm. "Hibir ey deil, Bay Pip, emin olun hibir ey deil," dedi. Sonra ellerini omzuma koyarak konutu: "Size son derece nemli bir ey syleyeceim, Bay Pip. Bu akam o adamn btn maln, servetini elinize almaya bakn. Yann ne olaca onun bana ne gelecei hi belli olmaz." Ben byle bir ey yapmay hi dnmyordum, ama sesimi karmadm. "Zaman geldi. Yola kmak gerek. Bugn yapacak iyice nemli iiniz yoksa akama kadar burada kalmazn tavsiye edeceim. ok yorgun ve endielisiniz." Bu davetini kabul ettim. Saat akam sekiz sralarnda, rmak kysnda, gemi tezghlarnn bulunduu mahalleye geldim. Burann havasnda bir kereste, tala kokusu vard ki insann houna gidiyordu. Bu havaliyi hi bilemediim iin Wemmick'in vermi olduu adresi glkle buldum. Yeni yaplan, onarlan, boyanan, hurdaya kan bir sr gemi arasnda defalarca yolumu kaybettikten sonra anszn bir keyi dndm, kendimi Deirmen skelesi denen meydanlkta, yani aradm yerde buldum. Buras ok cana yakn bir yerdi. Irmaktan esen rzgrn dnp dolaabilecei kadar geniti. Yal aalarda bir yel deirmeninin harap gvdesi vard. Akama doru Wemmick'in verdii adrese gittim. Bayan Whimp-le'nin evini kolayca buldum. Kapy alnca gler yzl, temiz bir kadn karma kt. Ama daha o azn amadan Herbert grnd, beni hemen misafir odasna ekerek kapy kapad. Onun tandk yzn bu yabanc yerde grmek o kadar garip ki! "ler yolunda, Handel," dedi. "Dostumuz hayatndan memnun. Yalnz, seni grmek iin can atyor. Clara babasnn yanna kt. ndii zaman sizi tantrrm." Yukar katta anszn rktc bir homurtu ykselmiti. Herbert: "Yukarda huysuz bir ihtiyar var. Bizim Provis'in buraya gelmesi zavall Bayan Whimple iin ok iyi oldu" dedi, "nk bu homurtuya dayanacak kirac bulabilmesi kolay olmuyor. Bayan Whimple ok iyi, ok temiz bir hanm. Clara'yla o ana kz gibidirler. Zatan Clara'nn kendi annesi yok, yukardaki ihtiyardan baka kimsesi yok. Ama ben bundan memnunum. Akrabas olmad iin evlenince hem onun ba din olur,hem benim, diye dnyorum." Herbert'le Clara Barley, Hammersmith'te tanmlar. Clara orada okula gidiyormu. Birbirlerini sevdiklerini Bayan Whimple'ye sylemiler. O da iki sevgiliyi kanadnn altna alm. Biz Herbert'le konuurken yukan kattan gelen homurtular durup Byk Umutlar

yeniden balyordu. Derken, oda kaps ald, yirmi yalarnda, ok gzel, ince yapl bir kz ieri girdi. Elinde bir sepet vard. Herbert hemen sepeti elinden ald, onu bana "Clara" diye tantt. Son derece zarif bir kzd. Sanki yukardaki o homurtulu devin eline esir dm bir periyd'. Tam o srada Koca Barley'in homurtusu yine duyuldu. Bunun zerine Clara, Herbert'e: "Babam beni aryor, canm," diyerek kotu. Herbert: "Clara'y armas hi bitmez!" diye sylendi. "Bil bakalm, Handel, imdi ne istiyor bu kudurmu deniz canavar?" "Bilmem ki! ki mi istiyor acaba?" Yukarki homurtular kesilmiti. Herbert: "Tamam," dedi. "Koca Barley ikisini iti. Artk rahatlamtr." Az sonra da Clara aa indi. Az nce koluna asl olan sepette babasnn o akamki yemek iin verdii eyler vard. Onlar hazrlamak iin mutfaa girince Herbert'le ben de Provis'in yanna ktk. Onu evin en st katndaki aydnlk, havadar iki odal bir ksma yerletirmilerdi. Buras rahat bir yerdi. Koca Barley'in grlts daha az duyuluyordu. Provis sakin grnyordu. Fazla telaa kaplmad anlalyordu. Yalnz szle anlatlamaz, ama yine de kesin bir ekilde yumuam, incelmiti; ya da bana yle geldi. O gn bam dinlemek frsatn bulduum iin salam kafayla dnebilmi, Provis'e Compeyson'dan hi sz etmemeye karar vermitim. Onun Londra'da olduunu renirse belki de kzp eski dmannn peine dmeye kalkarak kendi kendini tehlikeye atabilirdi. Onun iin Herbert, ben ve o ocan bana oturduumuzda Provis'e o sabah Wemmick'in anlattklarn, Compeyson konusuna dokunmadan syledim. Bir sre sonra ngiltere'den ayrlp baka bir yere gitmemiz gerektiini anlattm. Ondan sonra ne yapacamz hi amadm. Zaten onu byle benim yzmden lm tehlikesiyle kar karya, deimi, yumuam bir ekilde grdm greli ben de armtm, onu bir kez ngiltere'den alp gtrdkten sonra ne yapmak istediim karar vermemitim. Btn konumamz boyunca gayet mantkl davrand. "ngiltere'ye dnm tehlikeli bir macerayd, bile bile yola ktm, ama burada gz gre gre kendimi atee atmann gerei yok," diyordu. Herbert de: "kimiz de usta birer kayk saylrz Handel," dedi. "Provis'i bir kaykla kendimiz karabiliriz. Bylece kaykla kayk kiralayarak, kimse grmeden, hibir kuku uyandrmadan yapabiliriz bu ii. Geri mevsim elverili deil ama olsun. Hemen bir kayk alp bizim bahenin iskelesine balasan iyi olur. Birka kez ksa geziler yaparsak, daha sonra ne yaptmz kimse anlayamaz." Onun bu dncesi houma gitmiti; hele Provis iyice sevindi. Hatta bir parola bile kararlatrdlar. Biz kaykla rmaa alp Deirmen skelesi'nin nnden geerken Provis ilerin yolunda olduunu gstermek iin, douya bakan penceresinin perdesini indirecekti. Eve gideceimiz zaman Herbert'le birlikte kmamzn doru olmayacan syledim. Ben nce kacaktm, Herbert yarm saat sonra gelecekti. Provis'e: "Seni byle brakp gitmek istemem, ama burada daha gvendesin," dedi.

Ellerime sarlarak: "Geri bir daha ne zaman greceimiz belli deil, ama, Allah'a smarladk demek zoruma gidiyor," dedi. "Herbert aramzda hep haber getirip gtrecek. Yolculuk zaman gelince de birlikte gideceiz. Bundan hi kukun olmasn. Hadi imdi hoakal. yi geceler." Provis, yolumuzu aydnlatmak iin lamba tutarak uurlad. Arkama dnp ona baktm, bana geldii ilk gece benim ona st kattan lamba tutuumu hatrladm. Bir gn gelip ondan ayrlmann beni bu kadar Byk Umutlar zeceini o gece syleseler hi inanmazdm. Yolda ve eve geldiimde, arkamdan gelen olabilir diye iyice dikkatli davranmtm, ama kukumu eken hibir ey olmad. Yanm saat kadar sonra Herbert de gelince ayn eyi syledi. Iklan sndrp pencereden darsn gzetledik. Ertesi gn hemen kayk bulmaya ktm, aldm sandal bizim bahe yaknnda kk iskeleye baladm. Sonra hemen her gn kree ktm. Bazen tek bama, bazen Herbert'le birlikte kyordum. Kar, yamur, rzgr demiyordum. lk birka seferden sonra btn evredekiler bana altlar, artk dikkat bile etmez oldular. Gezintilerimi gitgide uzatarak en sonunda bir gn Deirmen ske-lesi'ne kadar gittim. Herbert de yanmdayd. Hem gidite, hen dnte o penceredeki perdenin yavaa aa doru ekildiini grdk. Herbert haftada en az kez Clara'y grmeye gidiyordu, Provis hakknda getirdii btn haberler iyiydi. Buna karn ben hep kukulu, hep iim rpertili geziyordum, beni gzetleyen biri varm gibi geliyordu. Gnler getike, iimde Estella'nn evlenmi olduuna dair bir inan kklemeye balamt. Onun evlenmi olduuna emindim ama, yine de kesin olarak renmemek iin gazete filan okumuyordum. Es-tella hakknda ne duyarsa duysun bana gelip sylememesi iin Her-bert'e yalvardm. Hayatm imdi ok tatsz, zntl geiyordu. Hibir i yapam-yordum; hep bir huzursuzluk, hep bir bekleyi iindeydim. Baz havalarda sular ykseldii zaman Deirmen skelesi'ne doru almsam, dnte Londra Kprs'nn altndan gemek, hemen hemen imknsz oluyordu; nk burada sular aknt ve anafor yapyordu. Byle zamanlarda sandalm Gmrk skelesi'ne ekip bir kaykya teslim ediyor, kendim yaya olarak eve dnyordum. Sular alald zaman benim sandal evimin yanndaki iskeleye getiriyorlard. Bylece rmaktaki kayk i a, gemiciler benim her havada sandalla kmam daha olaan karlamaya balamlard. mrmdeki en nemli karlamalardan birine, ite byle sularn ben rmaktayken ykselip de kaym Gmrk Iskelesi'ne brakmam neden oldu. Akam zeriydi. Hangi semtte, hangi lokantada yemek yiyeceimi bilmeden dolayordum. Bir ara Cheapside'ye saptm. O kalabalk caddede herhalde benden daha kararsz, daha zgn bir kimse bulunamayacan dnerek ar ar ilerliyordum ki, arkamdan biri yetierek elini omzuma koydu. Bam evirince Jaggers'i grdm.

Avukat, koluma girerek: "Ayn ynde yrdmze gre birlikte yryelim bari" dedi. "Nereye byle, pip?" "Eve galiba." "Yani bilmiyor musun?" Bu kez altta kalmaya hi niyetim yoktu. "Bilmiyorum, nk henz karar vermedim," diye atldm. "Akam yemeine gidiyorsun, deil mi? Kimseye szn var m?" "Hayr, kimseye szm yok." "yleyse gel, yemei bizde ye, Pip." Kabul etmeyecektim ama, tam o srada: "Wemmick de geliyor," deyince dncemi deitirip onun yemek davetini kabul ettim. Broya gittik. .Taggers, Wemmick, ben, bir arabaya atlayp patronun evine ittik. Gider gitmez yemee oturduk. Geri byle bir yerde Wemmick'le zel olarak konuamazdm. Hi olmazsa ara sra onunla gz gze gelip glmsemek istiyordum. Ama, Wemmick hep ya nndeki yemee ya da patronuna bakyordu. Benimle konumak zorunda kald zamanlar ise son derece resmi, souk davranyordu. Sanki benim bildiim Wemmick'in sevimsiz, yaradltan ters bir ikiz kardeiydi. Byk Umutlar Yemee oturduktan biraz sonra Jaggers: "Bayan Havisham'n mektubunu Bay Pip'e gndermi miydin, Wemmick?" diye sordu. "Hayr efendim. Postaya verecektim, ama Bay Pip'in bizimle yemek yiyeceini renince yanma aldm." Wemmick zarf karp, patronuna verdi o da bana uzatt. Bayan Havisham Londra'daki adresimi bilmedii iin mektubu Jaggers'in eliyle gnderdiini, bir i konusunda benimle konumak istediini sylyordu. Jaggers: "Gidecek misin, Pip?" diye sordu. "Evet, efendim" dedim. "Ne zaman gidiyorsun?" "u sralarda beklediim bir haber var, onun iin kesin bir ey syleyemiyorum. Ama, ilk frsatta gideceim." Bunlar sylerken, Wemmick'e baktm. O, yzndeki posta kutusuna balk sokuturmakla meguld. Bana hi bakmayarak patronuna dnd." "Bay Pip Bayan Havisham' hemen imdi gidip grecekse cevap yazmamza gerek kalmaz." Wemmick benim kasabaya derhal gitmemi sylemek istiyordu. Ben de biraz daha dnm, sonra karar vermi gibi yaparak ertesi gn gidip Bayan Havisham' greceimi syledim. Wemmick hibir ey sylemedi, ama memnun bir tavrla bir bardak arap iti. Jaggers: "Pip, dostumuz rmcek sonunda oyunu kazand, deil mi?" diye mrldand. Fslt gibi bir sesle "Evet" diyebildim. "Ama asl oyun imdi balyor. Her oyunda olduu gibi evlilik oyununda da kuvvetli olan kazanr. imdi, i kimin daha kuvvetli olduunu bulmakta. Bizim rmcek tutar karsn dvmeye kalkrsa..." Yzm ve kalbim cayr cayr yanarak: "Onun byle bir ey yapabilecek kadar alak olduunu dnmyorsunuz deil mi, Bay Jag-gers?" diye sordum. "Hayr, Bay Pip; yalnz, bu bir varsaym. Karsn dverse kadn sindirerek kendisi kuvvetli duruma geebilir. Dier yandan, i zekaya kalrsa

rmcein ans yok. Byle bir adamn ne yapaca nceden kestirilemez. Yapaca iki ey var. "Nedir bunlar?" "Dostumuz rmcek gibi kimseler ya dverler, ya sinerler. Kimisi homurdana homurdana siner, kimisi de ses karmadan siner. Ama, Wemmick'e sor bak, ya dverler, ya sinerler." Wemmick bana hi bakmadan: "Ya dverler, ya sinerler," diye patronunun szlerini tekrarlad. Jaggers yanndaki bfeden bir arap seip kadehlerimizi doldururken: "Hadi, Bayan Bentley Drummle'nin erefine ielim!" dedi. "nallah bu oyunda stn kan o olur. Nasl olsa ikisinin de kazanmas olanaksz." Sonra sofraya yemek getiren khya kadna dnerek: "Ah, Molly!" diye ban sallad. "Molly, Molly, Molly! Ne kadar da elin ar bugn!" Kadn kendini mazur gsterecek bir eyler mrldanarak geriledi.Konuurken sinirli sinirli oynatp durduu parmaklarnn hareketi anszn dikkatimi ekmiti. Yzm deimi olmal ki Jaggers: "Ne var, Pip?" diye sordu. "Hi," dedim. "Yalnz, konutuumuz eyler benim iin bir hayli ac verici." Molly'nin parmaklarnn hareketi rg ren bir kadn andryordu. Bu elleri, birinin ellerine benzetiyordum. Jaggers iinin bittiini syleyince khya kadm sessizce dar kt, ama hayali gzlerimin nnden gitmiyordu. rg rer gibi oynatp durduu ellerini, karsndakinin yzne dikilmi duran gzlerini hep grr gibiydim. Baka bir ift elle, baka bir ift gzle karlatnyorByk Umutlar dum bunlan. Vahet, ile, iddet dolu bir mr srecek olsa Estella da tpk Molly'ye benzeyecekti. Estella'yla birlikte o ykk bahede dolarken, bir de onun yzn araba penceresinden grdm zaman iimde doup hemen snen o tuhaf duygu sevdiim kz bu karanlk gemili kadna balayan zincirin birer halkasym demek! u anda Estella'mn annesinin Molly olduuna emindim. Jaggers benim Estella'ya kar olan duygularm biliyordu. Konunun bana ac verdiini syleyince, "Anladm" der gibi ban sallad, hafife arkama vurdu, sonra yemeine devam etti. Khya kadn bir iki kez daha yanmza geldi. Jaggers ona her zamanki gibi sert davrand, Molly de iini bitirir bitirmez dar kt'. Ama, elleri Estella'mn elleriydi, gzleri Estellanm gzleri! Yanmza iki kez deil, yz kez girmi km olsa dncem ancak bu kadar kesin olabilirdi. Yemek elenceli geti diyemem. Wemmick sras gelince, iinin gereiymi gibi arap ierek laf ediyordu, broda ay ba gelince maan alr gibi. Ne ok konuuyordu, ne de az. Ne ok iiyordu, ne de az... sras gelince, gerektii kadar. Benimle ise hemen hi ilgilenmez gibiydi. ok gecikmeden Jaggers'e teekkr ederek, ikimiz birlikte ayrldk. Sokaa knca koluma girerek: "Eh, bunu da atlattk!" diyordu. "Bizim patron dorusu dnyada ei bulunmayan harika bir adamdr. Ama, onunla babaa yemek yerken sanki yerin dibine geerim."

Molly'den sz amak istiyordum, ama damdan der gibi konumu olmamak iin nce yal babadan, Bayan Skiffins'ten sz ettim. Bayan Skiffins zerine konuurken dostumun yzne yle bilgi bir ifade geldi ki; yle bir gizliden gizliye horozlanr gibi gerdan kn da vard ki! Bundan sonro Molly'den sz amakta saknca grmedim. "Hatrlar msnz?" diye sordum. "Jaggers'in evine ilk kez yemee gideceim zaman bana khya kadna dikkatli bakmam sylemitiniz." Wemmick: "yle mi demitim?" diye mrldand. "Onu Jaggers'in evcilletirdii vahi bir canavar olarak tarif etmitiniz. Nasl evcilletirmi Jaggers onu?" "Patronun srrdr bu! Yllar gemi aradan." "Bildiiniz kadarn bana syleyin! Bu kadnn gemiiyle ilgileniyorum, nk bir nedeni var. Hem zaten syleyecekleriniz benim bildiklerimden ileri gemeyeceine emin olabilirsiniz." Wemmick: "Elbette," dedi, sonra anlatmaya balad: "Bundan yirmi yl kadar nce Molly cinayet suundan yarglanm, sonra susuz km. Son derece gzel bir kadnd o zamanlar. Galiba kannda biraz ingenelik de varm; yani, kafas kznca gz dnyay grmez-mi." "Ama susuzmu yle mi?" Wemmick: "Avukat Jaggers'mi," dedi. "Harika bir savunma yapm Kadnn durumu mitsiz olduu halde, o kurtarm. Jaggers mesleinde olduka yeniymi henz. Bu dava sayesinde n kazand sylenir. ldrlen kimse de kadnm... Bir kskanlk sorunu varm. kisi de serserice hayat sriiyorlarm. Molly ok kk yata kendisi gibi serseri bir adama kam. Deli gibi kskanrm kocasn. Adamn da ldrlen kadnla dp kalkt biliniyormu. Yani Molly'den baka kimseden kukulanlmasna gerek olmad halde Jaggers, Molly'nin ufak tefekliini ne srerek, onu kurtarm. Dier kadn mthi bir boumadan sonra boaz sklarak ldrlm nk. Jaggers Molly'yi yargcn karsna karrken, giyimine yle dikkat edermi ki, kadn gayet zayf, cansz grnyormu. imdi bizim patron ara sra Molly'nin bileinin kuvvetinden sz eder, ama yarglanma srasnda bu konuya hi dokunmadna emin olabilirsiniz!" "Bu kadnn, yani Molly'nin, ocuu filan var mym?" Wemmick yle bir bakarak: "Evet, varm," dedi. " yalarnda Byk Umutlar bir yavrusu varm. Hatta kocasnn dier kadnla kendini aldatmasndan sonra kocasndan c almak iin, "Bu ocuu ortadan kaldracam" diye tehditler savurmu. Adam bu ocua ok dknm.Mahkemede kar taraf kadnn karakterini ktlemek iin bu konudan faydalanmaya almlar, ama Jaggers onlar da susturmasn bilmi. Ksacas, Molly'yi gz gre gre lmden kurtarmas sihirbazlk gibi bir eymi." "Molly o zamandan beri Jaggers'in yannda alyor, yle mi?" "yle." "Peki, ocua ne olmu?" Wemmick hibir ey bilmediini sylemek ister gibi omuz silkti. "ocuk kz mym, erkek mi hatrlyor musunuz?" "Kzm, bildiime gre." Benim de renmek istediklerim bundan ibaretti. Az sonra ayrldk. Eve doru yrrken kafamdaki dnceler iyice bym, arlam gibiydi.

Ertesi gn, Bayan Havisham' ziyarete gittim. Ama baka kimseye grnmek istemiyordum. Eskiden grdm hizmeti kadn bana konan kapsn at. Karanlk koridorun banda, yine eskisi gibi bir amdan yanyordu. Ama, amdan bu kez kendim elime aldm, merdiveni yalnz bama ktm. Bayan Havisham dn sofrasnn kurulu durduu byk salondayd. Kap aralk duruyordu. Uzun uzun vurdum, ama duyuramadm. Sonunda ieri baktm. Yal kadn ocan nnde, eski bir koltua gmlm, alevleri seyrediyordu. Onun byle dalgn zamanlarnda sessizce ieriye girip ocan kesinde durup beklemek houma giderdi. Bayan Havisham ban kaldnr kaldrmaz beni grd. imdi de gidip eski yerime durdum. zerinde yle yapayalnz bir hal vard ki, ister istemez iim szlad. Ben de yllar boyunca bu uursuz konan felaketleriyle kaynamam, bu evin bahtszlklarna ortak olmam mydm? Tam o srada Bayan Havisham gzlerini kaldrd, beni grd. Bir an gzlerini aarak bana bakt, sonra: "Gerek mi?" diye fsldad. "Benim, Bayan Havisham," dedim. "Dn Bay Jaggers'e gnderdiiniz notu oldum, hemen geldim." "Teekkr ederim." O eskimi koltuklardan birini de ben ektim, karsna oturdum. Kadnn yznde, o gne kadar hi grmediim bir anlam vard: "Geen geliinde dokunmu olduun bir konuyu tazelemek, ana kalbimin tam bir ta olmadn gstermek istiyorum. Ama, belki de sen artk benim kalbimde bir yumuaklk olabileceine inanmak istemezsin, kimbilir?" Birka nezaket sz syledim. Kadn o titrek, kemikli elini, bana dokunmak istercesine uzatt, ama sonra daha ben bu harekete ne anlam, nasl bir karlk vereceimi dnemeden, elini geri ekti. "Arkadana yardm etmemi, iyilikte bulunmam istemitin. Nasl yapabilirim bunu, bana anlatr msn?" Ona Herbert'in Clarriker firmasna giriini, ortaklk mitlerini, bandan sonuna kadar, uzun uzun anlattm. Kimseye aamayacan sebepler yznden arkadama daha fazla yardm edemeyeceimi, bylelikle Clarriker'e vadetmi olduum paray da veremeyeceimi syledim. Kadn anladn belirtmek iin bam sallad, ama yzme bakmadan: "Demek byle!" dedi. "Peki, ne kadar para gerekir arkadann! ortakla girebilmesi iin?" ok fazla bulacandan korkarak: "Dokuz yz paund" dedim. "Sana bu paray vereceim, ama beni de gizli tutacaksn," dedi. Byk Umutlar "Kendi paym gizli tuttuum kadar!" "Seni biraz olsun rahatlatacak m bu i?" "Hemde ok." "ok mu mutsuzsun, Pip?" Bu soruyu, yine yzme bakmadan, ama ondan duymaya hi alk olmadm bir dert orta gibi sormutu. Konuursam alayacamdan korkarak, karlk vermedim. Sol kolunu deneinin stne koydu, ban yavaa koluna yaslad.

Biraz sonra: "Hi mutlu deilim, Bayan Havisham," dedim. "Ama, u anki zntmn sebepleri sizin bildiklerinizden bambaka eyler. Bir bakasnn sim dediim eyler." Bir sessizlik oldu. Sonra Bayan Havisham ban kaldrp atee bakt. "zntmn baka nedenleri var diyerek benim vicdan ykm hafifletmek istiyorsun. ok asilce bir davran bu. Ama, doru mu bu? Ancak arkadana yardm etmekle mi faydal olabilirim sana, Pip? Senin kendin iin yapabileceim hibir ey yok mu?" "Hibir ey yok. Bunu dnp sorduunuz iin ok teekkr ederim, ama gerek, hibir ey yok." Bayan Havisham yerinden kalkt, o odada kalem, kt arad. Bulamaynca cebinden fildiinden yaplma, altn ereveli, eski birka yaz levhas kard. Boynunda da zincir ucunda bir altn kalem aslyd. "Bay Jaggers'le aran hl iyi, deil mi?" "Evet. Dn gece yemekte beraberdik." "Ona istediin paray sana vermesi iin bir not yazyorum. nk burda hi para tutmam. Ama, Bay Jaggers'in haberi olmasn istersen." "Saolun, Bayan Havisham. Bay Jaggers'in vermesinde hibir saknca yok." Yazdklarn bana okudu. Paray kendi karm iin deil, kendisinin bir iini grmek iin kullanacam Jaggers'e aka belirtmiti. Uzatrken parmaklan titriyordu. Sonra boynundaki kalemi kard, yzme bakmadan, bir ikinci ktla birlikte elime verdi. "Bunun stne adm yazdm," dedi. "Sen de benim admn altna, "Balyorum" diye yazabilirsen ne mutlu bana!" "Ah Bayan Havisham, elbette yazarm!" dedim. "Ben de yle ac yanllar yaptm ki hayatmda! yle krlk, yle nankrlk ettim ki! Benim balanmaya ihtiyacm varken size kin duyabilir miyim?" Bu kez bam evirip bana bakt. Sonra nmde dize geldi. armtm... hayr, dehet iinde kalmtm. Ellerini kavuturmu, bana doru kald.rmt. Bir an onun kck bir kzken, annesinin yannda diz kp ellerini kaldrarak dua ediini grr gibi oldum. Onun o dank beyaz salarn, o harap yzn ayaklarmn dibinde grmek beni batan aa sarsmt. Kalkmas iin yalvararak, kalkmasna yardm etmek iin kolumu omzuna sarmaya altm. Ama, o yalnz ellerimi tuttu, ban eip alamaya balad. imdiye kadar tek. bir gzya dktn grmemitim. Alarsa alr diye dnerek ben de ona sarldm, sesimi karmadan bekledim. Hkrklarnn arasndan: "Ah, ne yaptm ben!" diye inliyordu. "Ne yaptm ben!" "Bana yaptnz demek istiyorsanz bunun iin zlmeye demez. Ben Estella'y nasl olsa sevecektm... Syleyin, evlendi, deil mi?" Sanki sormaya gerek varm jdbi! Zaten tahmin etmesem bile, evin zerine inmi olan yepyeni bir sszlk bana gerei anlatmaya yeterdi. Bayan Havisham: "Evet," dedi. Sonra, "Ah, ne yaptm ben! Ne yaptm!" diye yine inlemeye balad. Ellerini ovuturup o beyaz salarn datarak hep: "Ah, ne yaptm ben!" diye inliyordu, "Ne yaptm ben!" Byk Umutlar

Onun bu yaknmasna kar ne syleyeceimi, onu nasl avutacam bilemiyordum. Kk bir kz ocuunun krpe ruhunu kendi lgn kininin kalbna sokmakla byk bir gnah ilemiti. Ama, u anda ona acmamak elimde deildi. Kendini, dnyadan ayrmakla, hayatn, zamann her derde verdii ifalardan da yoksun etmi, hep felaketiyle uraa uraa saptmt. Bakalarna yapt ktlklerin en byk cezas kendi durumuydu. evresindeki her ey gibi rm olan byk acsnn hiliiydi onun en byk cezas. "Geen gn Estella'ya sevgini sylediin zaman sanki senin aynanda kendi eski durumumu grdm. Yaptm iin korkunluunu ite o zaman anladm. Hey Tann'm, ne yaptm ben! Ne yaptm, ne yaptm!" Belki yirmi, otuz kere, elli kere tekrar etti: Ne yapmt, ne yapmt! Onun yaknmalar durunca ben: "Bayan Havisham," dedim. "Benim yzmden vicdan azab ekmenize hi gerek yok. Estella, baka bir konu. Ama, gemite yaplan hatalar yznden diz dvmekle ona da yardm edemezsiniz. Yllar boyunca onun ruhuna iirdiiniz zehiri bir damlack olsun gidermeniz mmknse bunu yapn, ok daha faydal olur." "Biliyorum, biliyorum, ama Pip, yavrucuum..." Beni byle arnda yepyeni, kadnca bir efkat vard. "...nan bana, Estella'y aldm zaman amacm onu korumakt. Kendim gibi bir felaketten kurtarmak istiyordum onu. lk dncem buydu. Ama, bydke, nasl gzel bir kadn olaca ortaya ktka ben sapttm. Yava yava kalbini aldm, yerine bir buz paras koydum, braktm." "Keke braksaydiniz kalbini de, varsn yaralansa, krlsayd!" Bayan Havisham yine bir ara: "Ne yaptm, ah, ne yaptm!" diye dvnd. Sonra yalvarrcasna: "Benim bama gelenleri buseydin bana biraz acrdn, daha iyi anlardn beni," dedi. "Banza gelenlerden belki de haberim var, Bayan Havisham. Londra'ya ilk gittiim zamanlar rendim. Eskiden beri iimi szlat-mtr bu yk. Felaketinizi de, sizin zerinizde brakt etkiyi de anladm sanyorum. Btn bunlardan, aramzda bugn geenlerden cesaret alarak size, Estella hakknda bir soru sorabilir miyim? imdiki Estella deil de evinize yeni gelen kk Estella hakknda?" Bayan Havisham yere oturup kollarn koltuun iltesine yaslam, ban da kollarnn zerine koymutu. Gzlerimin ta iine bakarak: "Sor bakalm!" dedi. "Estella kimin kzyd?" Bayan Havisham bam sallad. Ben: "Bilmiyorsunuz ha?" diye sordum. Yine "Hayr" der gibilerden ban sallad. "Ama, Bay Jaggers onu buraya getirdi, ya da gnderdi, deil mi?" "Kendi getirdi." "Peki, nasl oldu?" Bayan Havisham bir duyan olabilir gibi bir fsltyla anlatmaya balad: "oktandr eve kapanm durumdaym. Ne kadar zaman olduunu bilmiyorum; bu evde saatlerin hangi zaman gsterdiini sen de biliyorsun. Waggers'e bir kz evlatlk edinmek istediimi syledim. Kk bir kz ocuunu yetitirmek, efkat gsterip byterek kendi bama gelen felaketten korumak istiyordum. Dnyadan elimi eteimi ekmeden nce Jaggers'in adn gazetelerde okumutum. Jaggers byle bir yetim kz arayp bulacan syledi. Bir sre sonra da bir gece kucanda bir kz ocuuyla geldi. ocuk ml ml uyuyordu. Adna Estella dedim."

"O zaman Estella ka yandayd?" "ki, yalarnda. Estella da gemii hakknda hibir ey bilmiyor." |W' Byk Umutlar Estella'nn annesinin Molly olduuna ben o kadar emindim ki, baka hibir delil istemiyordum. Ama, btn bu kiilerin arasndaki ba yle apakt ki, kim olsa ayn sonuca varrd. Daha fazla kalmayp ayrldm. Hizmeti kadna, biraz bahede dolamak istediimi syledim. Her taraf dolatm. Herbert'le dvtmz ke, Estella'yla yan yana yrdmz yollar. Hepsi de ne kadar, sszd! Dnte bira fabrikasna uradm. Fabrika bahesinin kk kapsnn pasl engelini ap ieri girdim. O yksek tavanl yerin bir kapsndan girmi, dier kapsndan kmak zereydim ki, ocukluumdan kalma bir duyguyla bam arkaya evirdim... Yine Bayan Havis-ham'n tavan atklarndan birine aslm, sallandn grr gibi oldum, tepeden trnaa rperdim bir an, sonra dar ktm. u tahta kapnn nnde bir zamanlar Estella kalbimi krmt. Ben de iimin acsn unutmak iin salarm ekmitim. u anda, ortaln sszl, akam saatinin durgunluun, biraz nce grdm hayalin korkunluu iimi korkuya benzer bir duyguyla doldurmutu. n baheye geince, nedense, evden hemen aynlamadm. Yeniden yukar karak, acaba Bayan Havisham iyi mi, rahat m, diye bakmaya karar verdim. Demin oturmu olduumuz odann kapsndan ieri bir gz attm. Ocak bandaki eski koltua gmlm, arkas kapya dnk oturuyordu. Sessizce ekilip gitmek istedim. Tam ekilmek zereydim ki kocaman bir alev parlts grdm. Ayn zamanda, Bayan Havisham bana doru komaya balad. Her taraf alev, ate iindeydi, lk la haykryordu. Onu saran alevlerin ykseklii kendi boyunun iki kat kadar vard. Srtmda ift pelerinli bir pardes, kolumda da kaln bir palto vard. Bunlar ap kadnn stne atm, onu yere ykm, iyice sarp sarmalamm. O dn sofrasnn stndeki btn rm dknty, iren bcekleri yere dkerek kocaman rty ekip alm, bunu da kadnn stne sarmm. Ama, o anda btn bunlar yaptmn farknda bile deildim. Bildiim tek ey, ikimizin birden yerde, ziyafet masasnn ayak ucunda oluumuzdu. Havada parl parl korlar uuuyordu. Bunlar Bayan Havisham'n gelinliinin paralaryd. Sonra rahat kaan kara bceklerle rmceklerin yerlerde koutuklarn grdm. Aa katlardan bar ar, hizmetiler, uaklar koup geldiler Ben hl btn kuvvetimle Bayan Havisham' yere bastrmaya alyordum. Sanki bir haydut yakalamtm da kamasndan korkuyordum O anda onun kim olduunu, niin boutuumuzu sorsalar bilemezdim Yanp kl olmaktan korumak iin sarp sarmalam, yere bastrmtm, ama bunlann hibirini hatrlayamyordum. Bayan Havisham baygnd. Onu yerinden kmldatmalarn, hatta ona dokunmalarn istemiyordum. Hemen doktor arttm, doktor gelene kadar onu kucamdan brakmadm. Brakrsam yine yangn kacak, onu yakp kl edecek diye korkuyordum galiba. Doktor gelince ben de ayaa

kalktmda iki elimin de yank iinde olduunu grerek ardm kaldm. Elimin yandn ne hatrlyor, ne de duyabiliyordum. Doktorun muayenesine gre Bayan Havisham birok yerinden ar yanmt, yanklar mitsiz deilmi. Asl tehlike geirmi olduu sarsntdaym. Doktor onun iltesini yatandan aldrp o koca len masasnn zerine serdirdi. Yanklarn ilalanp sarlmas iin burasnn en uygun yer olduunu sylyordu. Birka saat sonra onu yeniden grdmde Bayan Havisham dn sofrasnn zerine uzatlm yatyordu. Gelinlii olduu gibi yanmt, ama yine de zerinde o eski, korByk Umutlar kun gelinlik hali vard. Vcudunu batatf aa sarglarla sarmlar, zerine de beyaz bir araf ekmilerdi. Estella'nm Paris'te olduunu rendim. Doktor hemen ona mektup yazp ilk postaya yetitireceine sz verdi. Bayan Havisham'n akrabalarn, ben, Matthew Pocket araclyla haberdar edecektim. O akam bir ara Bayan Havisham kendine geldi, olup biteni hatrlad. Ama, olay anlatmdaki canllkta ok korkun bir ey vard. Gece yarsna doru, sayklamaya balad, zamanla yine kendinden gemiti. Alak sesle hep: "Ne yaptm ben!" diyordu. "Hey Ulu Tann'm, ben ne yaptm!" Sonra: "lk dncem onu felaketten korumakt," diye syleniyor, daha sonra: "Kalemi al, admn altna, 'Balyorum' diye yaz," diyordu. Bu cmlenin srasn hi deitirmiyordu. Konakta benim yapabileceim bir ey kalmamt. Londra'da ise, btn bu korkun olaylarn bile aklmdan silemedii bir tehlike vard. Onun iin sokaa kp Londra'ya doru yola ktm. ok ac ekiyordum ellerimden, ama daha kt olabilirdi. Sa elimi biraz kullanabiliyordum; sol elim kadar batan aa sarglanm deildi. Sol kolumu askya almlard. Bu yzden, paltomu da peler1-gibi omzumda tamak zorundaydm. Sam biraz yanmt, ama yzmle bama bir ey olmamt. Herbert hemen gidip babasna haber verdi, sonra yanma dnd, o gn bana hastabakclk etmekle geirdi. Son derece iyi, itinal bir hastabakcyd dorusu! Saati gelince sarglarm ayor, serinletici ilalara batmp yeniden saryordu. Beni kanepeye yatrmt. O ate parlts aklmdan gitmiyordu. Her yerde alevlerin n, o tela grp duyar, o keskin yank kokusunu hep koklar gibiydim. Bir an uyuklayacak olsam Bayan Havis-ham'n lklarn duyarak uyanyor, evresindeki o yksek alev erevesiyle kotuunu grr gibi oluyordum. Zihnimin, ruhumun duyduu ac, yanklarmn acsndan ok daha keskindi. Herbert bunu sezdii iin beni oyalamak, dnmemi nlemek iin elinden geleni yapyordu. Bu arada gemi konusundan szetmiyorduk, ama ikimizin de akl bundayd. Szsz bir anlamayla ikimiz de yaralarm bir an nce iyiletirmeyi dnyor olmalydk. O sabah Herbert'e ilk sorduum soru, Deirmen skelesi'nde ilerin yolunda gidip gitmedii olmutu. Herbert, gayet tasasz bir ekilde, her eyin yolunda olduunu syleyince ben artk bu konuyu amamtm.

Akam zeri Herbert kendiliinden o konuyu at. "Handel'ciim, dn gece Provis'le tam iki saat konutuk. Biliyor musun, Handel, bu adam tandka sevmeye balyor insan." "Ben sana sylemitim, son grmemizde bana da bir hayli sevimli geldi." "Dn gece gemiini anlatt durdu. Eski gnleri, karanlk, frtnal maceralar, hayatndaki kadnlar, hele karsndan ayrln anlatt... Acttm m elini?" "Anlat, Herbert," dedim. "Provis'in btn sylediklerini anlat bana!" Herbert sarglarm deitirmeye devam ederken anlatyordu: "Dediine gre, Provis'in kans kendinden hayli genmi, ama ok kskanm. Hem de kinciymi. Son derece kinciymi, Handel... her bakmdan son derece." "Nasl son derece?" "Adam ldrecek derecede! ok mu souk geldi ila?" "Yok, farknda bile deilim. Kimi ldrm bu kadn?" "Aslnda kendi cann korumak iinmi galiba, ama adam ldrme Byk Umutlar suundan yarglamlar. Savunmasn Jaggers yapm. Ve bylece Jaggers byk n kazanm. Provis de onu byle tanm. Karsnn ldrd, daha dorusu len kadn daha yal, daha iri, daha kuvvetliymi. Jaggers bunu ne srerek Provis'in karsn kurtarmay baarm... Zavall Handel'ciim, yine acttm galiba?" "Hayr, hi actmyorsun, Herbert. Anlatmaya devam et." "Provis'le karsnn bir ocuklar varm. Provis bu yavruya ok dknm. O gece kars bir ara Provis'in karsna km, ocuu ortadan kaldracana, babasnn onu bir daha asla grmeyeceine and imi, sonra kap gitmi... Tamam... asl acyan kolunu yine askya taktk, imdi sa el kald ki, o da hibir ey deil! Sakn yangnn dumanlan iine kam olmasn? Soluk aln hi beenmiyorum." "Geer, Herbert. Ne olmu, kadn dediini yapm m?" "te bu Provis'in hayatnn en karanlk dnemi. Kadn dediini yapm. ocuu ldrm." "Yani bu, kadnn dedii mi, yoksa Provis'in baka bir bildii var m?" "Kadn yle sylemi. Provis ocuun lmne kan alad kadar korkmaktan da kendini alamam. ocuun lmnden onu da sorumlu tutarlar diye d koparak kap saklanm. Kadn da, susuz bulununca ortadan kaybolmu. Bylece Provis hem ocuunu, hem de ocuunun anasn kaybetmi." "Acaba bu ocuk..." "Bir dakika azizim, daha bitmedi. Compeyson namussuzu Provis'in bu srrn renmi, korkusundan faydalanarak adamcaz boaz tokluuna, en kt ilerinde kullanm. Bizimkinin de fkesi bu yzden iyice artm Compeyson'a kar." "Btn bunlar hangi tarihte olup bitmi?" "Dur bakaym... laf arasnda, aa yukar yirmi yl oluyor, dedi. Hatta sonunda mezarlkta karlamasnn laf geti. Ka yalarndaydin sen o zaman?"

"Yedi galiba." "Evet. ocuunu kaybedeli o zaman , drt yl olmumu. Seni grnce aklna kendi kz gelmi, nk kz yaasaym senin kadar filan olacakm." Ksa bir sessizlik oldu. Sonra ben heyecanla: "Herbert" dedim, "Pencerenin aydnlnda beni iyice grebiliyor musun, yoksa atein karsna m geeyim?" "Atein karsna ge daha iyi." "Bana bak, Herbert." "Bakyorum, dostum." "Dokun bana." "Dokunuyorum." "Atein filan yok deil mi? Geen akamki felaket yznden aklma bir ey mi oldu yoksa?" "Samalama! ok heyecanlsn ama demir gibisin. Akln da banda." "Aklmn banda olduunu biliyorum. Artk Deirmen skele-si'nde sakladmz adamn Estella'nn babas olduuna da eminim." Estella'nn gemiini niin ortaya karmtm, bilmiyorum. Ama yukarda anlattm konumadan sonra iimi yakc bir istek sard: Ne yapp yapp bu iin asln Jaggers'ten renmeliydim. Belki de nme son dakikada km olan Provis'e, eskiden beri hayatm doldurmu olan akn havasndan bir pay karmak istiyordum. Az kalsn hemen o gece kalkp Jaggers'in evine gidecektim. Herbert byle bir ey yaparsam mutlaka yataa deceimi, Provis'in hayatnn, benim salma bal olduunu syleyerek beni yola kmakByk Umutlar tan vazgeirdi. Ne olursa olsun, ertesi sabah Jaggers'e gitmek artyla o gece evde kaldm. Ertesi sabah Jaggers'in brosuna gittiimde Wemmick'le ierde hesaplan gzden geiriyorlard. Onlar byle babaa bulunca sevindim. Srdalmz ele vermeden konutuumu Wemmick kendi gzleriyle grecekti. Byle kolum askda, ellerim sarg iinde ieri girmem de benim iin iyi oldu; nk, grnm, anlattklanmn yaratt heyecan Jag-gers'i bir dereceye kadar yumuatmaya yarad, konumamz delillere, tanklara her zamanki kadar bal kalmad. Satis Konai'ndaki felaketli olay anlatp bitirdikten, onlarn soru-lanna da karlk verdikten sonra, Bayan Havisham'n bana para verilmesi iin yazd kart kardm. Bunu grnce avukatn gzleri ukura batm gibi olduysa da birka dakika sonra dokuz yz paundluk bir ek yazmas iin Wemmick'e talimat verdi. "Senin kendin iin bir eyler yapamadmza zlyorum, Pip." "Saolun, Bayan Havisham da bana ayn eyi syledi," dedim. "Ama, ben istemedim." Jaggers: "Ben olsam isterdim, ama herkes kendi iini kendisi bilir" dedi. Artk asl konuya gemenin zaman gelmiti. Jaggers'e dndm. "Yine de Bayan Havisham'dan bir isteim oldu, efendim," dedim. "Manevi kz hakknda bana bilgi vermesini istedim, o da btn bildiini syledi."

Jaggers nce eilip yle bir ayakkablarn szd, sonra doruldu. "Ben olsam sylemezdim, ama herkes kendi iini kendisi bilir," dedi. "Efendim, ben, manevi kz hakknda Bayan Havisham'dan daha ok ey biliyorum. Bu kzn annesini biliyorum." Jaggers soru sorar gibi yzme bakarak: "Annesini mi?" diye mrldand. "Bu anneyi u son gn iinde grdm." Jaggers: "yle mi?" dedi. "Onu siz de grdnz, hem de benden sonra bile grdnz." "yle mi?" "Belki de Estella hakknda da sizden daha ok ey biliyorum, efendim," dedim. "Ben onun babasn da biliyorum." Jaggers belli belirsiz irkildi. O derece kendini kolluyordu ki, Ekildiini belli etmedi, ama yine de zerine gelen belli belirsiz bir dikkat kesili bana tahminimde yanlmam olduumu gsterdi: Estella'nn babasn bilmiyordu Jaggers! "Ya, demek hanmefendinin babasn biliyorsun, yle mi, Pip?" "Evet efendim. Provis... Yeni Dnya'dan gelen adam." Bu szlerim zerine Jaggers aka irkilmekten kendini alamad. Sonra kendini toplad, cebinden mendilini kararak bu irkiliini belli etmemeye alt, ama benim gzmden kamamt. Bu szlerimi Wemmick nasl karlad, bilmiyorum; Waggers aramzdaki sr ortakln sezer diye korkumdan ona bakmamtm. Jaggers artk kendini iyice toplamt. Serinkanl bir tavrla sordu: "Provis bu iddiasn ne trl delillere dayyor, Pip?" "Provis'in byle bir iddias yok, hibir zaman da olmad," dedim. "Kendisi kznn sa olduunu ne biliyor, ne de dnyor." Sonra btn bildiklerimi anlattm, bana Wemmick'in anlatm olduu eyleri Bayan Havisham'dan renmi olduumu, aka sylemedim, ama ima ettim. En sonunda, Wemmick'e bakmaya cesaret bulabildiimde, o elinde kalemi, harl hani bir eyler yazp iziyordu. Jaggers de bir anlk bir duraklamadan sonra yaz masasna doru ilerledi. "Wemmick," dedi, "Bay Pip geldiinde biz neredeydik?" Byk Umutlar Bylece beni batan savmasna izin vermeyecektim. Biraz fkeli bir tavrla karsna getim. Benimle erkeke, ak ak konumasn syledim. Benim, kendisine gvendiim gibi, onun da bana gvenebileceini, bunca yldan, bama gelen bunca eyden sonra gerei renmeye hakkm olduunu syledim. O hl ta gibi duruyordu. Bu kez Wemmick'e dndm: "Bay Wemmick, sizin duygulu bir insan olduunuzu biliyorum. Scak yuvanz, ihtiyar babanz grdm. hayatnn yorgunluunu nasl tatl, en bir biimde giderdiinizi grdm. Yalvarrm size, Bay Jaggers'e benimle biraz daha ak konuinas gerektiini anlatn!" Jaggers'le sekreteri baktlar. mrmde iki insann birbirlerine bu kadar garip baktklarn hi grmemitim! Wemmick hemen o an orada iini kaybedecek diye dm koptu. Ama, Jaggers'in yzndeki ifadenin yumuayarak glmsemeye dntn grnce korkum geti.

"Bu ne, Wemmick? Neler duyuyorum, senin ihtiyar baban, en, tatl almalarn filan m varm?" Wemmick, korkusuz bir tavrla: "Varsa ne kar!" dedi. "imi aksatmyor bunlar!" Jaggers elini benim koluma koyup glmseyerek: "Pip, bu adam Londra'nn en byk sahtekr olmal" dedi. Wemmick: "Hi de deil," diye atld. "Ben sahtekrsam, siz de benim kadar sahtekrsnz." Jaggers hl inanmyormu gibi: "Senin mi scak yuvar var?" diye sordu. Wemmick: "ime zarar dokunmadktan sonra varsn olsun," dedi. "Bana yle geliyor ki, bir gn siz de kendinize bir kede scak bir yuva kurmak istiyorsunuz, ama aklamak istemiyorsunuz!" Jaggers: "Hay Allah!" dercesine birka kere daha ban sallad. Sonra bana dnp anlatmaya balad: "imdi Pip, dn ki bir gen kadn senin anlattn gibi bir durumda ocuunu kocasndan kampbir yere gizliyor. Ama, avukatnn srar zerine, gerei avukatna anlatyor. yle bir avukat ki, Pip, mr sulular arasnda gemekte, bu hayata doan ocuklarn felaketini yakndan grmektedir. Bu evrede yetien ocuklarn cellada yem olarak bydklerine inanmaktadr." "Anlyorum, efendim." "Bu avukat, bir gn bu anssz yavrulardan birini kurtarma imkanyla karlayor. Zengin bir kadn manevi bir evlat istemektedir... bir kz ocuu. Avukat, annesi adam ldrme suuyla yarglanan o gzel yavruyu dnyor. Babas ocuu l bilmektedir; annesi de, daraa-cndan kurtulsa bile, ocuuna doru drst bakacak durumda deildir; nk, geirmi olduu sarsntlar, lm korkusu biraz akln bozmutur. ocuunu avukatnn eline verir; sonradan, beraat edince, kendi de onun evine snr." "Anlyorum, efendim." "imdi de, bu kzn bydn, zengin bir adamla evlendiini varsay. Hi tanmad, varlklarn bile bilmedii gerek annesi ve babas sadr; hem de birbirlerine olduka yakn yerdedirler. Btn bunlardan kimsenin haberi yoktur. Yalnz sen naslsa renmi bulunuyorsun. yi dn byle bir durumu." "Dnyorum, efendim." "Ltfen Bay Wemmick de dnsn." "Dnyorum, efendim." "Byle bir srr bunca yldan sonra demek kime yarar? Babaya m? Anneye mi? Kza m? Sorarm size, baylar, kime yarar?" Wemmick'e baktm. Yznde son derece ciddi bir ifadeyle, parman dudaklarna bastrd. Ben de ayn eyi yaptm. Jaggers de bizim gibi yapt. Sonra "Wemmick," dedi. "Bay Pip geldiinde nerede kalmtk?" Byk Umutlar Oradan ayrlnca Bayan Havisham'n kardeine gittim. O da hemen gidip Bay Clarriker'i bana getirdi, paray Clarriker'e devrederek byk bir ykten kurtulmu oldum. Byk bir servetin beni beklediini renip byk mitlere kapldmdan bu yana yaptm ilk iyi i oldu. Clarriker'den rendiime gre firmann ileri ilerliyormu, yaknda Dou'da bir ube aabileceklermi. Bu ubeyi de Herbert idare edecekmi. Ben Londra'da kalacak olsam bile, arkadamdan ister istemez ayrlmak

zorunda kalacaktm! En son tutunduum daln da krlmakta olduunu, yaknda bolukta kalacam seziyordum. Yalnz, akam Herbert eve gelip de firmaya ortak olarak kabul edildiini, artk Clara ile evlenebileceini syleyince, onun sevincine ortak olarak kendi zntm unuttum. Herbert'e kalrsa yaknda ben de onlarn yanna gelecektim, hep birlikte Nil boyunca yolculuk edecektik. Mart geldi, att. Sol kolumun iyilemesi umduumuzdan uzun srmt. Hl palto giyemiyordum. Sa elim, iyilemi saylrd. Yank yerleri kalmt, ama kullanabiliyordum. Bir pazartesi sabah Herbert'le kahvalt ederken postac Wem-mick'ten yle bir mektup getirdi: "Bu mektubu okur okumaz yak. Ve derhal o dndmz ii gerekletir. " Mektubu Herbert'e gsterdim. Kelimesi kelimesine ezberledikten sonra hemen yaktk. Herbert: "Bunun zerine ok dndm," dedi. "Baka kayk alacana bizim Startop'u al. yi ocuktur, bizi sever, iyi denizcidir, atlgandr, hem de kendisine gvenilir." Startop'u ben de aklmdan geirmitim. "Ama, ona her eyi nasl anlatrz?" Herbert: "ok bir ey anlatmaya gerek yok!" dedi. "Provis'i gizli bir nedenle yurt dna karmak zorunda olduunu sylersin. Startop kimsenin iine burnunu sokmaz. Demek, sen de gidiyorsun?" "Elbette!" "Nereye?" Bana kalrsa gideceimiz yerin nemi yoktu. Hamburg, Rotterdam, Anvers... hangisi olursa... Yeter ki ngiltere'den uzaklaalm. Provis'i uzaklatrtabildiim kadar uzaklatrtmak istiyordum. Londra'dan kalkan, bizi alabilecek olan yabanc bir gemiyi daha nceden kararlatracak, kuytu bir kede o gemiyi bekleyecektik. Kahvaltdan sonra Herbert'le dar ktk, limana gittik. Hamburg'a giden bir gemiyi setik. Ne olur, ne olmaz diye ayn saatlerde kalkacak olan baka yabanc gemilere de baktk. Sonra, ben gereken ktlar karmak, Herbert de Startop'la konumak zere, birka saatliine ayrldk. leden sonra saat birde yeniden bulutuumuzda ben pasaportlar hazrlatmtm, Herbert de Startop'la konumu, onun byle bir maceraya hazr olduunu renmiti. Herbert iine gitti, ben de eve dndm. Kutuda bana yazlm bir mektup duruyordu. Yaz olduka dzgnd ama, zarf ok pisti. Elden gnderilmiti. Mektupta yle deniyordu: "Yarn gece, bataklklardaki beki klbesine gel. Amcan Provis hakknda bilmen gerekenler var. Kimseye syleme. Mektubu da yannda getir" diyordu. Ne yapacam bilemiyordum. Hemen karar vermek zorundaydm. Ertesi gece gidemezdim. nk yolculuk zamanna kadar ok az zaman kalyordu. Ama sz edilen bilginin yapacamz yolculua da nemli bir etkisi olabilirdi. Dnecek zamanm yoktu, gitmemek elimde deildi. Provis'den sz edilmesi bana baka seenek brakmyordu.

Byk Umutlar Herbert'e, alelacele bir not braktm. Dn belirsiz bir yolculua kmak zere olduum iin son bir kez olarak gidip Bayan Havisham' grmek istediimi syledim. Bu mektup aklm darmadan etmiti. Mektubun bir tuzak olmas olasl vard. Ama, ya gerekten Provis hakknda bilmem gereken bir ey varsa? Bunu renmeyiim yznden u en son dakikada Pro-vis'in bana bir ey gelirse kendi kendimi nasl balayabilirdim? ok uzun, skntl gelen bir yolculuktan sonra akam zeri kasabaya gelmitim. Bu arada da Satis Kona'na gidip Bayan Havisham'n nasl olduunu sordum. Bir para iyileir gibi olduunu, ama hl ok-hasta yattn sylediler. Gece yola kp batakla gittim. Beki kulbesine yaklap kapy aldm. Kire ocann boucu dumanlan, sinsi bir hayalet gibi zerime yryordu. Hi ses kmaynca bir daha vurdum. Yine ses veren olmad. Bu kez kapnn engelini kaldrdm. Kap ald. eride masa zerinde bir mum yanyordu. Bir tahta sra, bir de yatak grdm. Yukarda balkon gibi bir yer vard. "Kimse yok mu?" diye seslendim. Ses veren olmad. Saatime baktm. Tam zamanyd. Tekrar, "Kimse yok mu burada?" diye bardm. Ses yok. Ne yapacam armtm. Yamur yamaya balamt. "Kulbeye biraz nce gelmi ve tekrar geri dnmek zere dar km olmal; yoksa, amdan yank brakmazd," diye dnyordum. Aklma mumun yeni anlamak iin fitiline bakmak geldi. Dnp amdan elime almtm ki iddetli bir sarsnt mumu sndrd, kendimi arkadan atlan bir kementle kskvrak balanm buldum. Birisi, karanlkta, ksk sesle bir kfr savurdu. "imdi elimdesin!" dedi. Kurtulmaya abalarken: "Ne oluyoruz? Kimdir bu? mdat! Yetiin! Kurtarn beni!" diye baryordum. Kement yalnz kollarm smsk balamakla kalmyor, yank yaralarm keserek bana korkun bir ac veriyordu. Karanlkta bo yere rpnarak barp duruyordum, zerimde hep gremediim dmanmn scak soluunu duyuyordum. ok kuvvetli bir adamd; beni susturmak iin azm kapatmaya alyordu. Sonunda beni duvara balamt. Adamn acelesi olmad anlalyordu. Yeniden ate yakmaya balad. Dudaklarn ve ellerini grebiliyordum. Derken, talalarn tu-tumasyla bir alev parlad, bunun nda Orlick'i tandm. amdan yakt, masann zerine brakt. Beni iyice grebilmek iin amdana arkasn dnerek, kollarn kavuturup oturdu, bana bakt. Ben de imdi duvarn hemen nndeki dimdik bir merdivene balanm olduumu anladm. Bir sre Orlick'le birbirimize baktk, sonra o: "te elimdesin!"dedi. "z u balarm! Brak beni." "Korkma, brakacam! Salvereceim seni, git gidebildiin kadar. Ama, zaman gelince." "Neden kandrp getirdin beni buraya?"

Orlick korkun bir bakla: "Bilmiyor musun?" diye sordu. "Neden byle tuzaa drdn beni?" "Kimseden yardm istemeyip her ii kendim yapacam. Kimse srrm bilmeyecek!" Karma gemi, kollarn kavuturmu, ban sallayarak beni seyrediyor, benimle alay ediyordu. Orlick elini kulbenin kesine doru uzatt, pirin dipikli bir tfek ekip ald, bana dorulttu. "Bunu biliyorsun deil mi? diye sordu. "Daha nce grdn yeri Byk Umutlar hatrlarsn herhalde?" "Evet," dedim. "O yerden ettin beni. Sen sebep oldun. Konu!" "Baka ne yapabilirdim?" "Sadece o hareketin bile yeterdi. Ama, sen onunla kalmadn. Sevdiim kzla benim arama ne cesaretle girdin?" "Ne zaman girdim?" "Ne zaman girmedim ki! Hep benim aleyhimde konutun ona." "Sen kendi kendini hatrdn." "Yalan sylyorsun! Bir de beni buralardan uzaklatrmaya altn. Gryorsun ya, duydum ona sylediklerini o gece! Hem, sana bir ey daha syleyeyim mi, beni buralardan sreceksen bu gece sr, tam zamandr, yoksa, ok ge kalrsn!" Parman bana doru uzatm sallyordu, az, homurdanan bir hayvann az gibiydi. Gerekten ok ge kalm olduumu anlyordum. "Ne yapacaksn bana?" diye sordum. Yumruunu olanca hzyla masaya vurup kendi de sanki o hzla ayaa kalkarak: "Cann alacam senin!" diye haykrd. ne doru eilmi, gzlerini bana dikmiti. Yumruk yapm olduu elini yavaa at, bana baktka az sulanyormu gibi yle bir dudaklarnn stnden geirdi. Sonra yine yerine oturdu. "Ta ocukluundan beri Orlick babann bana bel oldun!." Gerekten de mezarmn bana geldiime inanyordum. Bir an aresizliin verdii bir lgnlkla evreme bakndm, ama ksldm kapandan kurtulacak hibir yol yoktu. Orlick kollarn kavuturarak: "Seni yalnz ldrmekle kalmayacam!" diye sylendi. "Tmyle ortadan kaldracam seni! Tek bir kemiin, tek bir tel san kalmayacak dnya yznde! Kire ocana atacam. Varsn geride kalanlar bana ne geldi diye merak edip dursunlar. Hibir ey bilmeyecekler." Provis, Estella'nn babas, kendisini yzst brakp katma inanacakt. Herbert bile kukulanacakt benden. Joe, Biddy kendilerini ne kadar sevdiimi, pimanlmn, zntmn derinliini asla renemeyeceklerdi. nmde bekleyen lm korkuntu, ama ldkten sonra kt ad brakmak dncesi o anda lmden de korkuntu! Beynim o kadar hzl iliyordu ki, yalnz dostlarmn deil, henz domam kuaklarn bile beni lanetle, tiksintiyle andklarn grr gibi oluyordum... Estella'nn Biddy'nin ocuklar, torunlar...

"imdi, seni hayvan vurur gibi vurup gebertmeden nce son bir kez gzden geireceim. Son bir kez alay edeceim seninle." "mdat!" diye barmak aklmdan gemiti, ama onun bu son szleri zerine, keyifle karma geiini grnce, barmay gururuma yediremeyerek, sustum. Gzleri kanl, kpkzl parlyordu. Boynuna ast teneke bir kupay kaldrp azna dikti. Keskin bir ispirto kokusu duydum, yzne parlak bir renk yayldn grdm. Orlick yine kollarn kavuturarak homurdand: "Seni kpek seni! Orlick babann sana syleyecei bir ift sz var. Senin o ablan olacak irreti tahtal kye gnderen de benim." Hl o korkun hzla ileyen beynim, daha onun homurtusu dinmeden, ablamn hastaln, sakatln, lmn yeni batan yaam, bitirmiti. "Sen olduunu biliyordum, katil!" diye haykrdm. Orlick tfei kapt, dipiiyle havay dverek: "Ama, sebep sensin! Senin yznden oldu!" diye bard. "Bu gece seni nasl yakala-dysam ona da arkadan saldrdm o gn. ld sandm, katm. Yaknlarda bir kire oca olsayd bir daha canlanabilir miydi o eli maal rfnt! Ama, Orlick babann bir suu yok bunda. Sulu sensin. Eskiden beri yz gren, kayrlan sensin, yzne tkriilen, eekler gibi Byk Umutlar altrlan da ben." ki kupasn tekrar azna dayad, iyice kudurur gibi oldu. Kupay kaldnndan, iinde fazla bir ey kalmadn anlyordum. Sarho olup beni ldrecek cesareti bulmaya alyordu. Bu kupann iindeki her damla benim canmdan bir damla demekti. Biraz sonra ben de kulbeyi saran o boucu dumandan bir para olacaktm. Orlick, ablam yaraladktan sonra yapt gibi hemen kasabaya koacak, insan iine karacakt. O birka kelimelik bir cmleyi tamamlayncaya kadar ben hayalimde hayatmn geen yllarn yeni batan yaayp bitiriyordum. lmn yaknl, kolumun korkun sancs bana garip bir heyecan vermiti. Bu heyecan iinde grdm hayallerin canlln ne kadar anlatsam azdr. Ayrca, btn dikkatim de Orlick'in stne toplanmt, kirpiini oynatsa farkna varyordum. imdi yerinden kalkm, masay kenara doru itiyordu. amdan alp bana doru tuttu. "Sana bir ey daha syleyeyim! O gece merdiven dibinde grdn de bendim!" Lar balan snm, karanlk merdiveni, bekinin fenerinin yla duvara vuran trabzan glgelerini grdm. Pansiyonun oda kaplarn grdm... kimi aralk, kimi kapal... ortalktaki eyalar... "Ne mi aryordum orada? Senin yznden iimden olduktan sonra, kendim baka iler, baka dostlar buldum. Bu dostlar benim adma mektup bile yazyorlar. Anlarsn ya, hani o mektup! Hem de ka trl yaz gelir bu ahbaplarn elinden! ablann cenazesine geldiin zaman senin cann almaya and imitim. Seni tek bana bir yerde kstrmak iin her hareketini izlemeye baladm. Er ge elime geecektin! te bu arada amcan Provis'i de grdm."

Deirmen skelesi, evler, aalar, tersanedeki gemiler... apak gzmn nne serildi. Odasnda Provis, yavaa indirilen perde, o gzel Clara, iyi kalpli ev sahibi kadn... Koca Bili Barley'in homurtular... hepsi de mrmn tkenmek zere olan akntsna kaplm gibi hzla gzmn nnden getiler. "Amcasn sevsinler! Joe Gargery'nin gzbebei olduun gnlerde amcan m vard senin? Yllarca nce, bataklklarda gezerken demirden bir kstek bulup saklamtm. Sonradan ablann canna okudum demirle. Daha sonra da Provis amcacn grnce, bir zamanlar o kstein sahibi olduunu anladm." amdan yzme yle bir yaklatrd ki korkudan bam yana evirdim. Orlick mumu yeniden yzme yaklatrd, korkum karsnda kahkahalarla gld. "Ateten korkar olmu, kkbeyim!" diye alay etti. Provis amcan karacandan da haberim var! Bu gece senin buraya tp tp geleceini biliyordum. Ben burada, senin hesabn nasl greceksem, bakalan da amcan yle temizleyecek! Abel Magwitch'in buralarda bulunmasn istemeyen dostlarm var. Orlick, u anda her zamankinden daha iri, daha kuvvetli grnyordu. Ona baktka son dakikalarm yaadm anlyordum, nk beni ldrmeye gerekten niyeti olmasa btn bunlan anlatmazd, diye dndm. Orlick boynundaki kupay kaldrd mantarn kard. Hafif bir mantar olmasna ramen yere kurun der gibi dtn duydum. Orlick kupay azna dayad, yava yava iiyordu. Bana bakmyordu artk. Tenekenin dibinde kalan son damla ikiyi de avucuna boaltp ordan yalad. Sonra korkun kfrler savurmaya balad. Tenekeyi boynundan kanp frlatt, yere eildi. Elinde uzun, kaln sapl bir eki grdm, ta ocaklannda alan iilerin ekilerinden. Elimden geldii kadar direnmeye, ama ona hibir ekilde yalvar-mamaya karar vermitim. Yalnz bamla bacaklarm oynatabiliyordum, ama o zamana kadar farknda olmadm bir kuvvetle rpnmaByk Umutlar ya, barmaya baladm. Tam o srada, benim haykrma karlk veren haykrlar duydum, kapdan ieri dalan glgeler ve bir fener grdm. Bir grlt, kargaalk oldu, boumalar balad. Sonra, Orlick'in bunlan silkip atarak ayaa kalktn, bir admda masann zerinden atlayarak darya katn grdm. Ondan sonra hibir ey hatrlamyorum. Kendime geldiimde balarm zlm, merdivenin dibinde yatyordum, bam birinin dizine dayalyd. Bu dizin kimin dizi olduunu merak bile etmeyecek kadar dalgndm. Derken, gzlerimin nnde bir yz belirdi: Trabb'n rann yz! Trabb'n ra, ciddi bir sesle: "Bir ey olmam sanrm" diyordu." O zaman bamn dayal olduu dizin sahibi eilip yzme bakt. "Herbert!" diye haykrdm. "Yava konu, Handel, yava! Sakn heyecanlanma." "Startop da burada ha?"

Herbert: "Startop'la birlikte neler yapacanz dn, sakin dur," dedi. Onun bu szlerini duyunca yerimden sramaya kalkmtm bile! Ama, sol kolum yle bir zonklad ki, uzanp kaldm. "Ge kalmadk deil mi Herbert? Hangi gece bu? Ne zamandr buradaym ben?" "Daha zamanmz var Handel. Pazartesi gecesi daha. Yarn sal gn, akama kadar dinlenir, kendine gelirsin Vah, zavall Handel'ci-im, nasl da inliyorsun! Neyin var? Yryebilecek misin?" "Evet, evet, bacaklarmda bir ey yok. Yalnz, u sol kolum yle zonkluyor ki! Gmleimi yrtp kolumu atlar. Sol kolum imi, kzarmt. Dokununca, ldracak gibi oluyordum. Mendillerini yrtp sarg yaptlar, kolumu askya aldlar. Biraz sonra o karanlk, bo kulbenin kapsn kapam, kasabaya doru yola kmtk. Trabb'n ra 'imdi boylu boslu bir delikanlyd), elinde fener nden yryordu. Yolda yrrken Herbert nasl imdadma yetiebildiini anlatmaya balad: Yola karken, o mektubu evde drmm! Herbert, akam zeri Startop'u da alp eve dnnce mektubu bulmu. Ne anlama geldiini karamamlar, ama kukulanp peimden gelmiler. Trabb'n ra onlara yardmc olmu. Bylece bataklklara dalp kire ocann yanndaki bo kulbeye gelmiler. Ben de kendi bamdan geenleri anlattm. Herbert hemen karakola gitmeyi, Orlick'i yakalatmak istiyordu, ama bunu yaparsak kasabada oyalanmamz demekti ki, bu planlarmz aksatacakt. Hemen o gece Londra'ya dnmeye karar verdik. Trabb'n ra bamzdan geenleri btn kasabaya yaymadan nce uzaklamak en iyisiydi. Herbert kolumun yan iin bir ie melhem ald, yol boyunca koluma damlatarak, araba sarsntsnn verdii acya dayanmama yardmc oluyordu. Londra'ya geldiimiz ilk gn uyuyarak geirdim. Yattm yerden dndke, hastalanp ertesi geceki frsat karmaktan korkuyordum. Herbert'le Startop beni btn gn yataktan karmadlar. Ne zaman uyuklasam, hl o kulbedeymiim, gnler gemi de Provis'i kurtarma frsat kam gibi korkulu bir duyguyla srayarak uyanyordum Neyse ki gece yarsndan sonra derin bir uykuya daldm, sabaha kadar.rahata uyudum. Sabah olmutu. Herbert kendi yatandayd. Startop da kanepeye yatmt. kisi de uyuyorlard. Kendi kendime giyinemezdim, ama atei tazeledim, kahve piirdim. Biraz sonra onlar da uyandlar. PencereByk Umutlar leri atk, taze, serin sabah havasn ieri aldk. Irman sulan bizden yana akmaktayd. Darda hava fena deildi. Srtmza kaln gemici ceketlerinden giymitik. Ben elime de bir torba alm, gerekli birka eyam iine koymutum. Nereye gidiyordum, ne yapacaktm, ne zaman dnecektim, hi mi dnmeyecektim? Bu sorularn hibirinin karln bilmediim gibi, dnerek kafam yormak da istemiyordum.

skeleye gelince, acaba kaya binsek mi binmesek mi diye karar-szmz gibi grnmek iin bir sre oyalandk. Bizim bu numaramz grecek birka kaykdan baka kimsecikler yoktu ya. Onun iin, fazla zaman geirmeden, sandala bindik. Arkadalarm kree geti, ben de dmene. Sularn en yksek olduu zamanlard. Saat dokuz sralarnda sular ekilmeye balayacak, bu aknt leden sonra e kadar bize yardm edecekti. Aknt ters yne dnnce de akntya kar krek ekecektik. Karanlk basmadan, gmrk iskelesi olan Gravesend'i gemi, Kent'le Essex arasndaki sulara ulam olacaktk. Irmak kysnda bir yer bulup geceyi orada geirecektik. Hamburg'la Rotterdam'a giden gemiler Londra'dan perembe sabah saat dokuz sularnda kalkyorlard. Onlar bizim bulunduumuz yere yaklatklar srada, yeniden kaya binecektik. lk gelen gemiye binmeye alacaktk. Herhangi bir sebeple bizi almazlarsa, baka bir gemiyi bekleyecektik. Bu gemilerin renklerini, biimlerini iyice ezberlemitik. ok gemeden eski Londra Kprs'n getik. Billingsgate'e midye tayan kayklara kantk. leride sko ilepleri yk doldurup boaltyorlard. Yanlanndan geerken boylar bize ok yksek grnyordu. Kmr ileplerinde, kmr kayklarnda kmr tartlyor, boaltp tanyor. Rotterdam'a, Hamburg'a doru ertesi sabah kalkacak gemilerin de, gizli bir dost gibi, yanlarndan getik. imdi uzaktan Deirmen skelesi grnmt, yreim hzl hzl arpyordu. Arkas iskeleye dnk olan Herbert: "Orada m bizimki?" diye sordu. "Yok henz." "Biz iyice grnmeden dar kmayacakt." "te imdi kt! Kreklerin ikisini birden aln. Yava Herbert!" skelenin merdivenine hafife dokunduk, sonra yolcumuzu alp yolumuza devam ettik. Provis'in zerinde bir gemici pelerini, elinde siyah bir torba vard, tpk bir gemiciydi. Kolunu yavaa omzuma dolayarak: "Olum benim!" dedi. "Vefakr olum, aferin sana! Tanr senden raz olsun!" Gemilerin, kayklarn arasndan getik. Suyun yznde amandralar, zincirler, bo sepetler, kutular, kereste kmr paralan doluydu. Kulaklarmz gvertelerden ykselen bar, ark, kfr sesleriyle nlyordu. Sonunda bunlar da geride braktk, daha sessiz yerlere geldik. Provis'i kaya aldmz zaman bizi izleyen var m diye, gizlice baknmtm, kuku uyandracak hibir ey grmemitim. Her ey yolundayd. Engelsiz, takntsz, yolumuza gidiyorduk. Provis'in grnnde dikkati ekecek hibir ey yoktu. Ve iimizde en sakin de oydu. Belki geirmi olduu sefil hayat onu byle maceralara altrmt. Tehlikeyi nceden dnmek, tehlikeye hazrlanmak diye bir ey bilmiyordu. Tehlikeyle karlarsa gereine bakard, ama daha nceden kendine hi dert etmiyordu. "Ah, olum! Drt duvar arasnda kapanp kaldktan sonra seninle urada oturup tttrmek benim iin ne zevktir bilsen, herhalde bana imrenirdin," diyordu. Byk Umutlar

"zgrln tadn bilirim," dedim. "Ama, benim kadar bilemezsin. Benim kadar bilebilmen iin kilit altna girmen gerek... Neyse, bunlar konumann sras deil!" Ben, dnyordum... zgrln deerini bu kadar bilen bir adam nasl olmu da hem zgrln, hem de hayatn tehlikeye atmt? Belki de tehlikesiz zgrlk bu adamn o derece bilmedii bir eydi ki, eline gese tadn karamazd. "Her ey yolunda giderse birka saat sonra kurtulacaz," dedim. Derin bir gs geirerek: "Umarm!" dedi. "Nasl, kaacamza inanyor musun?" Elini kayn kenarndan suya soktu, son zamanlarda zerindeki o yumuak haliyle glmsedi: "nanyorum, evlatm. Ama, u sularn dibini grmemiz nasl mmkn deilse, nmzdeki saatlerin dibini grmemiz de o kadar imkansz. u suyun akn durdurmamz ne kadar imkanszsa, bu saatlerin gidiini deitirmemiz de yle. kisi de parmaklarmn arasndan kayp gidiyorlar... ite byle!" Sular damlayan elini grmem iin, havaya kaldrd. "Bakn bu kadar neeli olmasa, seni duyan karamsarsn sanr," dedim. "Hi de deil, evladm. Kadere boyun emek gerek. Hem galiba benimkisi artk biraz da yallk." Hava souktu, ama gkyz berrakt, parlak gne insann iini ayordu. Aknt kuvetliydi. dmeni akntdan iyice yararlanacak ekilde kullanyordum, hzla yol alyorduk. Provis pelerinine sarlm, yle doal duruyordu ki. Az sonra aknt durulmaya, ters yne dnmeye balad. Demirli duran kayklar, gemiler de yava yava, olduklar yerde dnyorlard. Londra ynne gitmek iin aknty bekleyen tekneler harekete getiler, zerimize gelir oldular. Kyya yakn giderek akntya kar krek ekiyorduk. Krek ekmek glemiti, ama Herbert'le Startop ylmyorlard. Derken, gne batt, ortal mor bir duman kaplad, sonra karanlk bast. leride, bataklklarn bittii yerde, tepeler ykseliyordu. Bu uzak tepelerle bizim aramzda hibir canl yok gibiydi. Karanlk bastryordu. Ay ge doacakt. Ksa bir danma toplants yaptk, nmze kan ilk yerde konaklamaya karar verdik. Arkadalar yeniden kreklere sarldlar, ben de grnrde bir bina arayarak baknmaya baladm. Drt, be mil daha gittik. Hava ok souktu; sular gkyznden daha aydnlk gibiydi. Bu ssz akam saatinde hepimizin ii kabarm, hepimize peimizde dman varm gibi bir korku kmt. Durup durup: "Neydi o ses?" "uradaki glge nedir? Kayk m?" diye soruyorduk. Sonunda bir iskeleye geldik. nce ben karaya ktm. Pis, bakmsz bir yerdi; kaaklarn urad bir yere benziyordu. Ama, ierisi scakt, mutfakta da bize yetecek kadar sucukla yumurta, birka eit iki vard. ki tane ift yatakl odalar olduunu sylediler. Jack diye birisi vard orada. Onun yardmyla kay boalttk, kyya ektik. Mutfaktaki ocak banda karnmz doyurduk. Bu arada Jack

ayandaki kunduralar gstererek, birka gn nce karaya vuran bir gemici lsnn ayandan karm olduunu anlatyordu. Yemekten sonra ate banda biraz dinlenirken bana drt krekli bir kaya rastlayp rastlamadmz sordu. Rastlamadmz syle-yincce biraz ard. "Akntyla geri dneceklerdi. Demek sonra vazgemiler." "Drt krek mi dedin?" "Evet. ki de yolcusu vard." "Konakladlar m burada?" "Hayr, sadece bira almaya geldiler." Soluk gzl, durgun bir adam sze kart: Byk Umutlar "Jack, onlar senin sandn kimselerden deildi." "Ben grnce anlarm." "Onlar gmrkyd!" "yle diyorum." "Yanlyorsun, Jack." "Yanlyorum ha!" Bu konuma bizleri pirelendirmiti. Hele ben ok kukulanmtm. Biraz sonra Provis'i yatp uyumaya zorladk. Onu yatrdktan sonra biz dan ktk. Londra'dan sabah kalkan gemi buralara leden sonra saat bir sularnda geliyordu. O zamana kadar beklesek mi, yoksa sabah erkenden alsak m diye konutuk. Gemiyi burada beklemeye karar vardk. Startop'la Herbert bir odada yattlar, ben de Provis'le bir odadaydm. Hi soyunmadan yattm. Birka saat dalgn uyumuum. Yatamdan kalkp pencereden dar baktm. Gzlerim darsnn karanlna alnca iskelede iki karalt setim. ki adam bizim kayn yanna sokulmu, iine bakyorlard. Baka hibir eyle ilgilenmediler. skele bo olduu iin nehir yoluyla gelmedikleri belliydi. Zaten giderken de bataklklara doru gittiler. Herbert! uyandrp adamlar gstermeyi dndm, sonra vazgetim. Herbert'in iki adam karanlkta, pencereden grmesi hibir ie yaramayacakt. Karaltlar gzden kaybedinceye kadar seyrettim, sonra yatp uyudum. Sabah erkenden kalkp kahvaltnn hazrlanmasn beklerken, gece grdklerimi bizimkilere anlattm. imizde en az korkuya kaplan Provis oldu. Adamlarn kaak peinde koan gmrk memurlar olduunu tahmin ediyordu. Akla yakn bir ihtimaldi bu; imdeki korkuyu bylece yattrmaya altm. Yine de, ne olur, ne olmaz diye bir dndm: Uzakta sulara doru knt yapan bir burun vard. Provis'le ben oraya kadar yryecektik, kayk bizi oradan alacakt. Kahvaltdan sonra Provis'le ikimiz oradakilere hibir ey sylemeden yola ktk. Provis keyifli keyifli piposunu tttryor, ara sra elini omzuma koyuyordu. Sanki tehlikede olan o deil, bendim de o beni avutuyordu. Buruna yaklatmzda Provis'e kenarda bir yerde beklemesini syledim. Bir gidip ortal kontrol etmek istiyordum; nk, gece o karaltlar da bu ynde gzden kaybolmulard. Buruna kp evreye baktm. Ne burunda,

ne de o yaknlarda kaya benzer bir ey yoktu Ayak izlerine de rastlamadm, ama sular kabarmt. amurda ayak izleri varsa suyun altnda kalmt. Provis'e doru apkam salladm. O da yanma geldi, su kysnda kaymz beklemeye baladk. Bazen ceketlerimize sarlp yere uzanyor, bazen de snmak iin aa, yukar yryorduk. Sonunda, kaymzn geldiini grdk. Bindik, suyun ortasna doru aldk. imdi saat bire geliyordu. Neredeyse geminin duman grnecek diye gkyzne bakmaya baladk. Duman grdmzde saat bir buuktu. Hemen arkasndan bir baka geminin de duman grnd. kisi de son hzla geliyorlard.Provis'le ben torbalarmz hazrladk, arkadalarla vedalatk. Herbert'in de, benim de gzlerimiz yaarmt. imdi beklediimiz gemi de rman dirseini dnm, grnmt. Son hzla zerimize geliyordu. Herbert'le Startop'a akntnn biraz tesinde durmalarn, Provis'e de hi kmldamamasn, pelerinine iyice sarnmasn syledim. Provis gayet sakin, neeli: "Sen hi merak etme, canm olum," dedi, pelerinine sarlp oturdu. Bu arada baka bir kayk da bize yanam, arada ancak kreklerin rahata ekebilmesine yetecek kadar yer brakmt. Krekilerinin ok usta olduu anlalyordu. Onlardan baka iki adam daha vard iinde. Bunlardan biri dmeni kullanyor, hep bizim kay gzetiyordu. Yalnz, dier adam, Provis gibi bir pelerine sarnm, kendini gstermiyordu. Dmendeki adamn kulana bir eyler fsldad. Ne bizim Byk Umutlar kayktan, ne de onlardan t kmyordu. Birka dakika sonra Startop ilk gelen gemiyi tand, "Hamburg!" diye fsldad. ok hzl geliyordu gemi. Tam onun glgesinin stmze dt bir srada dier kayktan seslendiler, ben ses verdim. Dmendeki adam: "Yannzda srgnden kam bir sulu var sizin," dedi. "te u, pelerine sarnm adam, Abel Magwitch. Bu adam kanun adna tutukluyorum. Teslim olsun, siz de yardm edin." Ayn zamanda, kayt bizimkine yanat, biz daha ne olduunu anlamadan krekiler bizim sandaln kenarna futundular. yice yaklaan gemidekiler bizim durumumuz karsnda aknla dmlerdi. Gverteden bize seslendiklerini, kaptanan pervaneleri durdurmak iin verdii emri, pervanelerin durduunu duydum. Gemi, akntnn hzyla zerimize geliyordu. O srada, dier kayktaki dmencinin uzanp Provis'i omzundan kavradm grdm. Kayklarn ikisi de akntya kaplm, dnp alkalanp duruyorlar, gemideki tayfalar ba gvertede telal telal kouuyorlard. Provis'in dorulduunu, omzundaki eli itip bzlm adama doru uzandn grdm.Provis bu adamn pelerinini bir ekite at, yllarca nce bataklklarda grdm dier mahkumdu bu. Geminin gvertesinden barlar ykseldi, sularda bir aprt oldu, bizim kayk devrildi. Ksa bir an iinde suyun iinde rpnp durdum. Sonra beni sudan kardlar. Dier kayn iindeydim. Herbert'le Startop da oradaydlar. Bizim kayk batmt, iki mahkum da grnmyordu.

Gemidekiler hl baryorlard. Ddkler tyor, dumanlar savruluyordu. Gemi yeniden yol almt, kayk da onun yolundan ekilmeye alyordu. Gemi uzaklayordu. Bize doru srklenen bir nokta grdk. Kimseden k kmad. Dmendeki adam eliyle bir iaret verdi, o noktaya doru ar ar yanatk. Provis'ti bu. Hemen onu kaya aldlar, ellerini ayak bileklerini kelepelediler. Rotterdam gemisi de geldi, geti. Biz sularda dier adam aramaya altk, ama bounayd. Aramaktan vazgeip geri dndk, o sabah ayrldmz yere geldik. eri girince Provis'i rahat bir yere yatrdm. Gsnden yaralanm, ba da yarlmt. Suya dnce geminin altna srklendiini, su stne kmaya alrken de kafasn tekneye vurduunu sanyordu. Suyun altnda olup bitenleri, Provis bana fslt halinde anlatt. Compeyson'la, birbirlerine smsk sarlm olarak batmlar. Suyun altnda bir bouma olmu. Boumann sonunda Provis kendini kurtarm, suyun stne km. "Bouma srasnda Compeyson'a neler yaptmn farknda deilim," diyordu. Provis'in slak giysilerini deitirmek iin izin istedim. zni verdi ama, mahkumun stndeki btn eyann kendine teslim edilmesini istedi. Bylece, bir zamanlar benim elimde olan o ikin czdan da verdim. Mahkumun yannda Londra'ya gitmeme de izin verdi. Jack denilen adama Compeyson'un batt yeri syledik. Boulan adamn iyi giyinmi birisi olduunu renince Jack'n gzleri parlad. Sular ekilmeye balayncaya kadar orada oturduk, sonra Her-bert'le Startop'a veda ettik, gmrk kayna bindik. Bundan sonra artk Provis'in mrnn sonuna kadar onun yannda olacaktm. Kendisine kar duyduum o tiksinti, nefret kaybolmutu imdi. Elimi elinde tutan bu zincirli, yaral varlk benim gzmde yllardan beri beni vefayla, cmertlikle, fedakrcasma sevmi olan bir insand. Benden ok daha stn bir insan... nk ben imdiye kadar ancak nankrlk, bencillik yapmtm. Akam, Provis soluk almakta glk ekmeye balad. Ara sra inliyordu. Onu koluma yaslayp biraz rahatlatmaya alyordum. DuyByk Umutlar duu acdan hem yreim paralanyordu, hem de byle ar yaralanm olmasna adeta seviniyordum; nk nasl olsa leceine gre, bir an nce kendi eceliyle lmesi daha iyiydi. Provis'in elini tuttum, benim yzmden bu topraklara dnm olduunu dndke zldm syledim. "Olum benim, kaderime razym ben," dedi. "Olumu grdm / ya, bu bana yeter. Olumu, bir bey yaptm. Ben gittikten sonra da o bir bey olarak yaayacak." Hayr! Jaggers'le Wemmick'in telalarn, tasalanmalarn imdi anlyordum: Bir mahkumun btn varlna devlet el koyacakt. Provis: "Bana bak evladm" diyordu. "Senin gibi bir beyin benim gibi biriyle ilikisi olduunu artk hi kimse bilmese daha iyi olur. Ara sra

Wemmick'le birlikteymisin gibi, gelir, beni grrsn. Mahkemede de seni grebileceim bir yerde otur, hem de en sonunda, hkm giyeceim durumaya gel. Bu kadan bana yeter." "Ben senin yanndan ayrlmam artk," dedim. "zin verdikleri kadar yannda kalacam senin. Senden grdm ilgiyi karlksz brakmayacam." Elinin titrediini hissettim. Ban evirdi, boazna eskisi gibi bir hkrk dmlenmiti. Para konusuna dokunmas iyi olmutu, nk bir an nce kararm vermitim: Beni zengin yapmak iin kurduu hayallerin nasl boa ktn hibir zaman renemeyecekti. Sabah, onu karakola gtrdler. Hemen mahkemeye sevkedecek-lerdi, ama eski hapis gemisindeki muhafzlardan birinin gelip, onun kimliine resmen tanklk etmesi gerekiyordu. Londra'ya geldiimiz gece Jaggers'in evine gidip yardm istemitim. Provis'e kendi eceliyle lmek frsatn vermekten baka are bulamamt. Onun iin, karakoliti da Provis adna konumu, onun asl adyla Abel Magwitch olduunu ne kabul, ne de inkr etmiti. mahkemeye dnce dostumuzu kurtarma imkn kalmamt. Para konusunu Provis'ten gizli tutmak istediimi syledim Jag-gers'e. Byle bir serveti gz gre gre elimden kardm iin beni azarlad. Yargtan bir eyler koparmaya alacakt, ama hi midi yoktu; nk mahkumla hukuki hibir ilgim yoktu. Abel Magwitch (Provis) beni varis tayin ettiine dair imzal hibir belgesi yoktu. Tutuklandktan sonra bir ey yazmasnn da anlam yoktu. Bu konuda, bouna uramak istemiyordum. Provis, btn mirasnn "bey olu"na kalacandan emindi. gnlk bir bekleyiten sonra tank geldi, tutuklanan kiinin Abel Magwitch olduunu belirtti, bylece i mahkemeye aktarld. Davaya bir ay sonra baklacakt. Herbert bir akam eve olduka durgun bir tavrla dnd. "Handel'ciim, ne yazk ki, seni brakp gitmek zorunda kalacam galiba," diyordu. "Kahire'ye gitmeyi daha fazla gecirtirirsem ok byk frsatlar karacaz. Onun iin gitmek zorundaym, Handel." "En sevdiim dostum sensin. Onun iin u srada gitmenin baka zaman gitmenden hi fark yok." "Yapayalnz kalacaksn.!" "Yalnzlm hissetmeye zamanm yok!" dedim. "Biliyorsun, onun yannda kalabildiim srece kalyorum. Braksalar hi ayrlmayacam onun yanndan." Provis'in korkun durumu ikimizi de perian etmiti. Baka bir ey dnecek durumda olmadm Herbert biliyordu. Byk Umutlar "u srada kendini dnmek bile istemediini biliyorum Handel. Ama, yaknda ayrlacamz iin sormaktan kendimi alamyorum: Gelecekte ne yapacan hi dndn m?" "Hayr. Gelecei dnmek beni korkutuyor." "Ama, dnmemek olmaz, Handel'ciim. stersen imdi konualm biraz." "Olur."

"Bizim bu Kahire ubemizde bir yardmcya ihtiyacmz olacak, Handel. imdi, Handel, acaba sen... yani ksacas, benim yanma gelir misin? Clara'yla uzun uzun konutuk bu konuyu. Hatta bu akam grtmzde senin de bizimle gelmeni istiyordu. Gelince bizim yanmzda oturman istiyor. Benim arkadamn onun da arkada olduunu sylyor. Herhalde mz bir arada ok iyi geiniriz. Handel." Teekkr ettim. u anda tekliflerini kabul edecek durumda deildim. Provis'ten baka hibir ey dnemiyordum; son gnlerde belli belirsiz bir hayal kurmaya balamtm. Bu konuda da bir karara varmadan Herbert'e herhangi bir sz veremedim. "Ama, iinizi aksatmadan biraz bekleyebilirseniz..." "Biraz deil, senin iin uzun zaman beklerim, Handel! Alt ay, bir yl, ne kadar istersen." "O kadar deil, Herbert. ki, ay yeter." Bylece anlap tokalatk. Herbert ok memnun kalmt. Hafta sonunda yola kacan syledi. "Ya Clara?" diye sordum. "Oraya gidip yerletikten sonra gelip onu alacam. En yakn kiliseye gidip evleneceiz." Bylece, Cumartesi gn Herbert'e veda ettim. Benden ayrld iin zntlyd. Onu uurladktan sonra bir kahveye girip Clara'ya yolcumuzun, ona tekrar tekrar sevgiler gndererek yola ktn bildiren kk bir not yazdm, sonra eve dndm. Ama, bu yalnz odalar benim gzmde bir ev, bir yuva olmaktan kmt artk. Kendimi dnyada tamamen yersiz yurtsuz hissediyordum. Merdivende, beni bulamayarak dnen Wemmick'le karlatm. oktandr babaa konumamtk. Yukar kp oturduk, anlatmaya balad: "Compeyson, Abel Magwitch (Provis) hakknda hemen hemen her eyi renmiti. Ben cezaevini gezerken Compeyson'un adamlarna rastladka az aryordum. Gnn birinde onun bir sre iin Londra'dan ayrlacan haber aldm. Abel Magwitch'i bu frsattan yararlanp karmay dndm. Ama, Compeyson'un Londra'dan aynlaca aslszd. Kimseye gvenmeyen, kendi adamlanm aldatan bir adamd. Yolculuk haberini de byle bir amala karm olduunu sanyorum. Bu konuda beni sulamyorsun ya, Pip? Elimden geleni yaptm. Buna emin olabilirsin." "Bana gsterdiin yaknla, fedakarla ne kadar teekkr etsem azdr, Wemmick." Byle sonulanmasna zldm dorusu. En ok canm skan da parann gidii oldu." "Ben ise en ok o paralarn sahibine yanyorum, Wemmick." "Elbette, dostum, elbette yle. Onu kurtarabileceimizi bilsem ben de elimden geleni yaparm. Ama, imkansz. Compeyson onu adm adm izlemi. Ne yapsak kurtaramazdk onu. Paray belki kurtarabilirdik. te parayla parann sahibi arasndaki fark bu, Pip." Kendisine bir bardak arap ikram ettim. Sonra damdan dercesi-ne: "Pazartesi gn ie gitmeyip tatil yapacam sylersem ne dersin, Pip?" diye sordu. "yi olur", dedim. "Aylardr byle bir ey yapmamsndr." "Yllardr desen daha doru olur. Evet, tatil yapacam. Yalnz, o deil, bir deyrye

kacam. Yalnz bu da deil, senden de benimle yrye kman isteyeceim." Byk Umutlar O gnlerde keyifsiz olduum iin cannn sklacan ileri srerek teklifine "hayr" demek zereydim ki, Wemmick: "Durumunu, zntn bilmez deilim, Pip," dedi. "Ama, gelebilirsen beni ok sevindirirsin. Uzun bir yry deil. Saat sekizden leye kadar olan zamann bana ayramaz msn?" Ondan o kadar iyilik grmtm ki, bu kadar basit bir isteini krmak olmazd. Seve seve geleceimi syledim. Sevindi. Onun sevincine ben de sevindim. Bylece, Pazartesi sabah saat sekiz buukta Hi-ar'da bulumak zere ayrldk. Pazartesi sabah gittiimde kapy Wemmick at. Bir masann zerine iki bardak romlu stle iki rek hazrlamt. Romlu stle, rekleri yedikten sonra yola ktk. Wemmick'in bir olta kam alp omzuna vurduunu grerek ardm. "Hayrola, bala m kyoruz?" diye sordum. Wemmick neeyle: "Hayr ama, ben yanmda olta bulundurmay severim," dedi. Biraz garipti, ama sesimi karmadm. Yrmeye baladk. Bir sre sonra Wemmick anszn: "Hoppala, u kiliseye bak!" dedi. Kilisede alacak bir ey yoktu. Wemmick, aklna ok parlak bir fikir gelmi gibi: "Hadi, girelim bari!" dedi. Kiliseye girdik. Wemmick oltasn kapnn nnde brakt. eri girince ceplerini aratrd. "Hoppala, bak bir ift eldiven kt! Giyelim bari!" dedi. Eldivenlerin beyaz gderiden olduunu, Wemmick'in aznn kulaklarna vardn grnce durumu anlamaya baladm. Tam o srada yandaki bir kapdan, gen bir hanmla Yal Baba knca durumu tam olarak kavram oldum. Wemmick: "Hoppala! Bayan Skiffins de buradaym! Evlenelim bari!" dedi. Bu terbiyeli hanm her zaman ki kyafetiyle gelmiti. Yeil eldivenini karp yerine beyazlarn giydi. Sonra sra Yal Baba'ya geldi. Ama bu saygdeer kii eldivenlerini giymekte yle glk ekiyordu ki yardmna komak zorunda kaldk. Srtn bir stuna dayadk. Ben onu smsk belinden tutarken Wemmick stunun arkasna geip eldivenleri ekitirerek babasnn eline geirdi. imdi papazla katibi de gelmilerdi. Bylece, nikhlarn kyld parmakln nne dizildik.Wemmick'in yelek cebinden bir eyler kararak: "Hoppala, yze bak, takalm bari!" diye kendi kendine mrldand. Ben sad oldum. Kilisede alan kzlardan biri de gelinin nedi-meliini yapt. Gelini damada teslim etmek grevi Yal Baba'ya dt, bylece nikh kyld, tren sona erdi.

Kiliseden dar karken yeni evliler beyaz eldivenlerini karp kaldrdlar. Bayan Wemmick yeniden yeil eldivenlerini takt. Bay Wemmick de oltasn kapnn nnden alp omzuna att. Kilisenin birka kilometre tesinde bir yama stndeki irin bir lokantada dn kahvalts hazrlanmt. Gelinle damat yan yana oturdular. Yiyecekler ok gzledi. Neeyle kahvalt ettik. Yeni evlilerin Yal Baba'nn erefine kadeh kaldrdm. Sonunda gelin hanmn erefine ierek oradan ayrldm. Wemmick beni kapya kadar geirdi. Elini bir daha skarak mutluluklar diledim. Sevinle ellerini ovuturarak: "Saol," dedi. "Bizim hanm kmes hayvanlar konusunda yle usta ki bilemezsin! Ama gnn birinde yemee gelir buna kendin karar verirsin," dedi. Byk Umutlar Birka adm gitmitim ki Wemmick beni geri ard, alak sesle: "Bu iin bir Wolworth olay olduunu hatrlatmak isterim," diye mrldand. "Anlyorum. Kk Britanya'da bu olup bitenlerden hi sz amam, korkma!" Wemmick ban sallad: "Geen gn azndan kardn bakladan sonra Jaggers'in bundan haberi olmamal." Provis ok hastayd. Soluk alrken ektii glk, ac gnden gne artyordu. Bu yzden, sesi de ancak fslt eklinde kt iin az konumaya alyordu. Ama benim konumam dinlemeyi ok seviyordu. Onun iin, birlikte olduumuz zamanlar, onunla konuuyor, kitap okuyordum. Hastal arlanca onu cezaevinin hastanesine kaldrdlar. imdi ba baa daha ok zaman geirebiliyorduk. Her gn geliimde bir akam nce braktndan daha zayf, daha soluk buluyordum. Derken, duruma gn gedi. Onu sulu yerine oturttular. Benim de parmakln dibine oturmama izin verdiler. Zaman zaman parmakln arasndan elini uzatp benim elimi tutuyordu. Duruma ksa srd. Jaggers onun lehine sylenebilecek ne vars" syledi: yaptklarna pimanlk getirip aln teriyle altn, namusuyla para kazandn belirtti. Ama srgn olarak gnderildii yerden kap gelmiti. Yargcn onu karsnda grp de sulu bulmamas imknszd. O zamanlar korkun bir adet vard: Durumann bir oturumu btn lm cezalarnn okunmasna ayrlrd. te byle korkun bir gn tam otuz iki kiinin, lm kararn dinletmek iin yarg karsna getirildiini grdm. Bu otuz iki kiinin en nnde Abel Magwitch vard. Daraacna kadar dayanabilsin diye onu, ayakta tutmam, oturtmulard. O manzara hl btn canllyla gzmn nndedir. Mahkeme salonunun pencerelerine vuran gnele prl prl yanan nisan yamurunun damlacklarn bile grr gibiyim. Bu otuz iki kadnla erkekten bazlar meydan okur gibi bakaldrm, bazlar da korkuya kaplm, kimi hknp alyor, kimi yzlerini elleriyle rtyor, kimi donuk baklarla bakmyorlard. Yamur yap dinmi, gne amt. Pencereden vuran geni bir k demeti yargla sulular arasnda ktan bir yol gibiydi, insana bu

yargtan daha byk bir yargc, bu mahkemeden daha yksek bir mahkemeyi hatrlatyordu. Yarg, konumasn yapp bitirdi. Anszn Provis (Abel Magwitch) ayaa kalkt. Pencereden giren gne yzne vurmutu. "Bay Yarg, beni Tanr'm zaten lm cezasna arptrmt," diye konutu. "Ama sizin verdiiniz cezaya da boyun eiyorum." Sonra hkm giyenler darya ktlar, seyirciler, tiyatrodan, ya da kiliseden kar gibi salarn, eteklerini dzelterek oradan ayrldlar. Hkm yerine getirilmeden nce Abel'in leceini umuyor, hatta bunun iin dua ediyordum. Ama bir taraftan da yetkili yksak rtbeli memurlara dilekeler yazyordum. Ondan sonra gnler, geceler boyunca bu dilekeleri dndm durdum. Gidecekleri yere ne zaman gideceklerini, ne etki brakacaklarn, ne gibi karlklar olacan dnp duruyordum. Abel'i her gn grmeye gidiyordum, ama imdi onun yannda beni daha az brakyorlar, bizi daha sk gzetliyorlard. Mahkma zehir, ya da baka bir silah getireceimden kukulanarak, ieri girerken stm aryorlard. Ama hi kimsenin ne ona ne de bana kar sert,kaba davran olmad. Abel'in yumuakl, benim ona ballm herkesi yumuByk Umutlar satyordu. Gnler getike Abel hi kmldayamaz oldu. Yatt yerden snk bir yzle tavan seyredip duruyordu. Bazen benim bir szm yzne bir an iin renk, k getiriyordu, ama bu hemen snp gidiyordu. Konumas da iyice glemiti. Hi konuamad zamanlar oluyordu. O zaman ben konutuka o hafife elimi skarak karlk veriyordu. Durumu iyice ktlemiti. Yanma oturdum bir gn. "Olum benim, ge kaldn sandm , ama ge kalmadn da biliyorum." "Hayr," dedim. "Tam zaman. Hatta biraz kapda bekledim." "Hep erken gelip kapda bekliyosun, deil mi,evladm?" "Evet. Birlikte geirebileceimiz anlarn bir tek dakikasn bile kaybetmek istemiyorum." "Canm olum. Tann senden raz olsun. Bir an bile beni yalnz koyup gitmedin." Hi sesimi karmadan elini sktm; nk, balarda onu brakmak istediim zamanlar olmutu. Srt st yatm , son derece glkle soluk alyordu. Bana iyi grnmek iin abalyorsa da, gzlerinin bak durup durup donuklayordu. "ok mu sancn var bugn?" "ikyet etmiyorum, evladm?" Son szleri bu oldu. "Evet, hi ikyet etmiyorsun," dedim. Buna karlk yalnz glmsedi. Elimi gsne koydum. ki elini birden benim elimin stne kapad. Ziyaret saati sona ermi, biz hl bylece oturuyorduk. Cezaevi mdr ieri girdi. Yanma gelerek: "Biraz daha kalabilirsiniz," diye fsldad. Candan teekkr ettim: "Beni duyup anlayacak durumdaysa onunla konuabilir miyim?" diye sordum. Mdr izin verdi. Nbetilere de iaret etti. Beni Abel'le yalnz braktlar. Bu deiikliin farkna varm gibi Abel'in gzlerindeki donukluk kayboldu.

"Sevgili Abel, sana sylemek istediim bir ey var. Beni anlayabiliyor musun?" Elimi yavaa skt. "Bir zamanlar senin bir yavrun vard. Onu ok severdin^ ama kaybettin." Elimi daha kuvvetle skt. "Kzn lmemiti, Abel. Zengin, tannm insanlarn arasnda byd. ok gzel, kibar bir hanmefendi oldu. Ben onu tanyorum, seviyorum da." Son bir gayretle Abel elimi ekti, dudaklarna bastrd. Sonra yine iki eliyle benim elimi gsne koydu. Gzleri huzur iinde tavana doru evrildi. Sonra bak snd, ba yavaa nne doru dt. Artk dnyada yapayalnz kalmtm. Szlemem biter bitmez evden kmaya, o gne kadar da baka bir kirac bulup devretmeye karar verdim. Hemen pencerelere kt astm, nk bor iindeydim, be paraszdm. Abel'in lmnden sonra salk durumum birdenbire bozuldu. Birka gn evden kamadm. Bam aryor, vcudum szlyordu. Koltuklarn, hallarn stne ylp ylp kalyordum. Ne dnecek, ne de bir ey yapacak durumum vard. Sonra, bir gece, sabah hi olmayacak sandm. Saatler, korku, kbus dolu , uzad uzad. Sabah olup da yle yatan iinde oturarak durumu dneyim dediim zaman ne dnebildim, ne de dorulup oturabildim. Byk Umutlar Yattm yerden bir an iinde binbir hayal, binbir kbus gryordum, o kire ocann beyaz dumanlan durup durup beni saryordu. Dumanlarn bir an iin daldklar bir srada ba ucumda durmu bana bakan iki kii grdm. rkilerek: "Ne istiyorsunuz?" diye sordum. "Ben sizi tanmyorum!" Adamlardan biri eilip elini omzuma koyarak: "Beyefendi, ne yazk ki sizi tutuklamak zorundaym," dedi. "Bir borcunuz var." "Ne borcu?" "Kuyumcu hesab." "Ne yapacam imdi?" "Benimle geleceksiniz, efendim." i Kalkp giyinmeye altm. Dumanlar dalnca baktm ben yatamda yatyorum. Onlar, biraz geride durmu, beni seyrediyorlard. Sonra kire ocann dumanlan beni sard, bu iki adam bir daha hi grmedim. Ateler iinde yanyordum, hi kimse yanma sokulmak istemiyordu. Kendimi kaybediyor, ateten adeta aklm kanyordum. Bazen kendimi duvarda bir tula sanyor, skp kaldm yerden beni sksnler, karsnlar diye yalvaryordum. Bazen derin bir uurum kenarnda dnen kocaman bir arkn elik bir ubuu olduumu sanyor, ark durdursunlar diye haykryordum. Bunlar iyi hatrlyorum. O zaman da biraz olsun farkndaydm. Bazen yanna insanlar yaklayordu. Ben dman sanarak onlarla bouuyordum. Derken, anszn onlann dost olduunu farkederek kendimi kollarnn arasna atveriyordum. Btn bunlar yaptm srada da biliyordum. Bildiim bir baka ey de btn bu yanmdaki insanlarn, bazen hayali ekiller alyorlarsa da, eninde sonunda hep Joe'ya benzi-yorlard.

Hastalmn dnm noktasn getikten sonra kbus, hayal falan grmez oldum. Ama Jou'yu grmekten vazgeemedim. Geceleri gzlerimi asam baucumdaki koltukta Joe'yu gryordum. Gndz uyandm zamanlar pencere banda piposunu tttrrken Joe'yu gryordum. Serin bir bardak su istediim zaman suyu veren el Joe'nun eliydi. mem iin bana yardm eden el Joe'nun eliydi. mitle, sevgiyle yzme bakan yz Joe'nun yzyd. Sonunda bir gn cesaret bulup sordum: "Joe, gerekten sen misin?" ocukluk yuvam hatrlatan o sevgili ses: "Hem de ta kendisi, cancazm!" dedi. "Ah, Joe, perian ediyorsun beni! Niin bu kadar iyisin, Joe? Vur-sana bana! Kzgn baksana! Nankrlm yzme arpsana!" Joe onu tandm diye sevincinden kolunu boynuma dolam, eilip yanamdan pmt. "Biz seninle lnceye dek dostuz, Pip'iim, iki gzm! yileip de dan ktn zaman, artk ne alemler yapacaz!" Byle diyerek Joe bana srtn dnd, pencereye doru yryp gzlerini sildi. Sonra yanma geldi. Uzanp elini tuttum. "Ne kadar oluyor, Joe?" "Hastalm ne kadar srd diye mi sormak istiyorsun?" "Evet,-Joe." "Mays'n sonundayz, Pip. Yarn Haziran'n biri." "Bunca zamandr hep bamda bekledin, yle mi?" "Eh, hemen hemen. Biddy'ye dedim ki senin hastalnn haberi gelince... postac getirdi haberi. Postacy bilirsin. nce bekarken imdi evlenmi olduu iin maa hi yetmiyor zavallya, ama parada gz yoktu eskiden beri. Evlenip yuva kurmak istiyordu yalnzca." "Ama haber gelince Biddiy'ye dediini sylyordum." "Dedim ki, byle hastalk srasnda seni gidip grmek bana d-er,"dedim. "Biddiy'nin ise szleri u oldu: 'Hi zaman kaybetmeden git!' dedi bana. "Aynen byle syledi." Byk Umutlar Duyduum minneti belirtmek zereyken Joe beni susturdu. ok konumamn, ok sz dinlememin benim iin yasak olduunu anlatt. Dzgn aralklarla, ama sk sk, hafif yemekler yiyecekmiim, Joe'nun dediklerine harfi harfine boyun eecekmiim. Biddy'ye benim kendime geldiimi mjdeleyen bir mektup yazmaya balad. Joe'ya okuyup yazmay herhalde Biddy retmiti. Yattm yerden onun ne kadar byk bir kvanla yaz yazdn seyrederken gzlerim yaard. Joe benim yaz masamn bana gemi, kalemlerin ara-.sndan eki seer gibi bir kalem semiti. Sonra rs bana gemeye hazrlanyormu gibi kollarn svad, kalemi mrekkebe batrd. Durup durup hokkann nerede olduunu unutuyor, yana uzatp bolua batryor, mrekkebe batrm kadar rahatlkla yazsna devam ediyordu. Mektubu bitirip kurutma kadyla iyice kuruttuktan sonra ayaa kalkt, masann evresinde dolaarak eserini hayranlkla seyretti.

ok konumamza izin olmad iin Bayan Havisham'dan ancak ertesi gn haber sorabildim. "Nasl?" diye sordum. "Yoksa ld m?" "Vallahi, iki gzm," diye aznda gevelemeye balad. "Daha fazla ileri gitmek istemiyorum, nk bir hayli ar bir konu bu. Ama kendisi hlen hayatta da saylmaz." "ok yatt m, zavallck?" "Senin hastalanmandan sonra, aa yukar birk hafta daha dayand diyebiliriz." "Sevgili Joe, acaba miras nasl pay edildi?" "Bayan Havisham mirasnn byk bir ksmn Estella'ya brakm. Ama o parann ounu da Matthew Pocket'e devretmi. Hem de biliyor musun niin dvretmi Matthew'e? Senin iin Pip. Evet, Estella kendisi sylemi. Pip'ten Matthew hakknda duyduklarmdan sonra, bu paray onun hak ettiine karar verdim, demi." Bu haber beni son derece sevindirdi, Bayan Havisham'n dier akrabalarna bir ey kalp kalmadn sordum. Joe anlatt: "Bayan Havisham, Bayan Sarah'a bir miktar brakm. Safra kesesini tedavi edecek ila alrsa belki biraz yznn ekilii de azalr," demi. "Georgina'ya da biraz brakm. Camilla'ya da. Geceleri uyku tutmad zaman yakmak iin mum olsun, " demi. Bunlar gerekten de tam Bayan Havisham'dan umulacak szlerdi. Joe'ya baka haber sordum. "Daha tam iyileemedin," dedi. "Onun iin bugnlk baka bir haber daha syleyemem, yeter. Bizim Orlick birinin evine girip soygunculuk yapm. Hem de bizim Amca beyin evinde." "Kasasn masasn soyup soana evirmiler. arabn iip kilerini temizlemiler. Sonra da suratn tokatlayp burnunu ekmiler. Karyolasnn direine balamlar. Azna bir avu tohum tkayp sopa ekmiler. Ama Amca Bey Orlick'i tanm. Sonradan Orlick'i yakalayp kafese tktlar. te byle yava yava bana kyn, kasabann btn haberlerini anlatt. Joe yanmdan hi ayrlmyordu. Sanki kyden hi ayrlmamtm. Sanki yine o eski kk Pip'tim. Bir zamanlar ona rak olacam gnn hayllerini kurduumuz gibi imdi de ak havada araba gezintisine kabileceim gnn haylini kurup duruyorduk. Bu byk gn en sonunda gelip att. Joe beni bebek gibi sanp sarmalad, ard st ak paytona kadar kucanda tad. Birlikte krlara ktk. Aalar, imenler yemyeildi, her taraf yaz bann tatl, baygn kokularyla doluydu. Gnlerden Pazar'd, ortalk cvl cvl nee doluydu. Bam Joe'nun omzuna yaslamtm. Tpk ok eskiden, beni rmak kysna, kasabaya, panayra gtrd gnlerdeki gibi. Zamanla kendimi daha ok toparladm, eski cephaneliin yannda, otlarn arasna uzandmz zamanlardaki gibi konumaya baladk. Byk Umutlar Aradan bunca yl gemi, ben bu kadar deimiken, yine de Joe'nun hi deimemi oluu ne kadar harika bir eydi! Beni kucanda eve tarken, hayatmn akn deitiren o noel akamn, Joe'nun omzunda bataklklara gidiimi hatrladm. Benim durumumu henz

hi konumamtk. Bama gelenlerin ne kadarn bildiinden haberim yoktu. Kendimi hi gvenim kalmam, her konuda Joe'nun nderliini bekler olmutum. Onun iin, oturup her eyi anlatmaya cesaret edemiyor, o laf asn diye bekliyordum. O akam Joe pencere banda piposunu ierken belki onun da beni zmemek iin o konuyu amadn dnerek bir balang yapmaya karar verdim. I "Benim asl velinimetim kim olduunu duydun mu, Joe?" diye sordum. "Bayan Havisham olmadn biliyorum." "Kim olduunu duydun mu diyorum sana." "Meyhanede sana o banknotlar veren adamn bir tandym diye kulama alnd, Pip." "yleymi Joe." Joe gayet sakin bir tavrla: "Bu adamcazn ldnden de haberin var m, Joe?" diye sordum. "Hangi adamcaz, Pip? Banknotlar veren mi, yoksa ki gnderen mi?" "Gnderen." Joe uzun uzun dnd, sonra kaamakl bir ekilde pencereden dar bakarak: "Sanrm adamcazn aa yukan yle bir eyler olduunu duymutum," dedi. "Kim olduundan haberin var m?" "Ayrntlar bilmiyorum, Pip." "Joe renmek istersen ben..." diye sze balamtm ki Joe yerinden kalkt, gelip nmde durdu. "Bana bak, iki gzm, biz lnceye dek dost deil miyiz keseninle?" Ona bir karlk vermekten utanarak sustum. Ama o, karlk vermiim gibi: "Tamam yleyse" diye szne devam etti. "ki dost arasnda bu trl aklamalara gerek var m? Bizim konuacamz o kadar ok ey varken, baka bir ey sylemen gerekmez. Hey Tanr'm! Zavall ablann ayaa kalklarn hatrlar msn, Pip?" "Unutur muyum hi?" "Bana bak, Pip'iim, iki gzm, o gnlerde seni kurtarmak iin elimden geleni yapardm. Ama elimden gelenler, ne yazk ki iimden gelenlerden daha az olduu iin her zaman kurtaramazdm seni. Sen kck bir ocukken ufak bir eyi korkundan gizli tutmusan, ben anlamaz mym? Onun iin, aramzda byle eylerin szn bile etmeyelim artk." Joe'nun bu konuyu kapayndaki incelie hayran kalmtm. Ama benim ne kadar parasz olduumdan, btn o byk mitlerimin, gne knca dalan bataklk sisleri gibi dalp gittiinden acaba haberi var myd? Bunu anlayamadm. imdi Joe'da bir deiiklik olmaya balamt ki bunu da nce anlayamamakla birlikte ok gemeden anladm. Ben gitgide iyileip kuvvetlendike Joe'nun bana kar gsterdii o yaknlk da azalyordu. Hasta, zayf olduum gnlerde birbirimize kar tpk ocukluk gnlerimizdeki gibiydik. Onun bana, "Pip'iim, iki gzm, canca-mz," diyen sesi kulama ark sesi gibi geliyordu. Ben de ona kar ocukluumdaki o kaytsz artsz gveni, sevgiyi yeniden kazanmtm

Ben bu gveni, sevgiyi bir daha hi kaybetmeyeceimi biliyordum. Joe ise bana kar yava yava deimekteydi. Bu deiiklii ilk nce hi anlamadm, ama ok gemeden suun bende olduunu sezdim. yle ya, Joe benim vefamdan, sevgimden kukulanrsa su bende deil miydi? aresizken ona bal kalm, durumum deiip zenginletiim zaman onu brakm deil miydim? Joe'nun o saf kalbi ben kuvvetlendike ondan uzaklaacamdan korku duyuyorsa su bende deil miydi? Aramzdaki balar ben koparmadan Joe kendiliinden zp beni serbest brakmak istiyordu. Artk evin bahesinde, Joe'nun koluna yaslanarak dolamaya balamtm. Bir sre sonra Joe'daki deiiklii aka grdm Gnete oturmu rman sularn seyretmitik. Ayaa kalknca: "Bak Joe artk iyice yryorum! stersen kendi bama yryeyim de gr!" dedim. "Fazla ileri gitmemek doru olur, Pip!" dedi. "Ama iyiletiine seyiniyorum, efendim!" Bu "efendim" sz yzme tokat gibi indi, ama ne diyebilirdim ki! Biraz yrdm. Sonra yorulmu gibi yaparak Joe'nun koluna asldm. Ama o artk deimiti. Ben ise ondaki, bu gitgide byyen deiiklii nlemenin arelerini dnmeye baladm. im pimanlkla dolup tayordu. Bu arada durumumun ktln, parasz kalm da ona sylemekten ekiniyordum. Ama gururumdan deil! Durumumu renirse, kendi be kuruunu bana vermeye kalkacan biliyordum. O akam ikimiz de dalgndk. imden ona btn btn almak geliyordu. Ertesi sabaha kadar beklemeye karar verdim. Sabah konumak daha iyi olurdu. Joe'ya durumumu aka anlatrdm. Sonra ona Herbert'in teklifini dorudan doruya kabul etmeme engel olan hayalimden szederdim. Belki, bylece benden uzaklamaktan vazgeerdi. "Hastalma rkediyorum, Joe," dedim. "Eh, artk iyiletin saydr." "Bu gnleri hi unutmayacam, Joe!" . "Ben de yle, efendim." "Seninle ba baa geen bu gnleri unutmam imknsz. Zaman oldu, seni unuttum. Bunu biliyorum, Joe. Ama o gnler geti artk." Joe benim daha ok konumam istemiyormu gibi hemen: "Olmu bitmi eylerin stnde durmann hi gerei yok, efendim." Yattm zaman Joe her zamanki gibi ba ucuma geldi. Sabahki gibi, iyi olup olmadm sordu. "Daha iyiyim, Joe." "Gn gn iyileiyorsun, deil mi?" "Evet, Joe, gittike iyileiyorum." Joe o iri eliyle omzumu okad. "Sana iyi geceler!" derken sesi biraz bouk kar gibi geldi. Ertesi sabah iyice dinlenmi , zinde bir ekilde yataktan kalktm. Hi zaman kaybetmeden Joe'ya her eyi anlatacak, olduu gibi aklayacaktm. Kahvalty bile beklemeyecektim. Hemen giyinip odasna giderek onu artacaktm, ilk kez byle erkenden kalkyordum nk. Joe'nun odasna gittim, ama Joe odasnda yoktu. antas da yoktu. Hemen dar kotum, yemek massnn stnde bir not buldum. Ksa bir nottu,

yle diyordu: "Yk olmamak iin veda ediyorum; artk iyiletiine gre bana ihtiyacn kalmad, Pip'iim._Joe Not: lnceye dek dostuz." Bir de makbuz ilitirilmiti. Borlarm demiti. Alacakllarmn ben iyileip kalkncaya kadar bekleyeceklerini sanyordum. Joe'nun deyecei aklma bile gelmemiti, ama ite makbuz onun adnayd. Artk benim iin yaplacak bir tek ey vard: o da, Joe'nun peinden kye gitmek. Ona eski ocamzn banda alacak, itiraflarm orada yapacak, hayallerimi orada syleyecektim. Bu hayaller ki belli belirsiz bir ekilde balam, imdi kesinlemiti. Kye gidince Biddy'yi arayp bulacaktm. Ne kadar piman olduumu,, eski gururumun nasl yok olduunu gsterecektim. Ona, benim ilk retmeni, ilk srdam olduunu hatrlatacaktm. Diyecektim ki: "Biddy, bir zamanlar beni biraz severdin. Benim gnlm baka yerlere kayp gittii zamanlarda bile, ancak senin yannda huzura kavuurdum. Suunu anlam, cezasn ekmi, balanm bir ocuk gibi kabul et beni... Sana layk olamam, ama olmaya belki de eskisinden biraz daha yaknm... stersen yine Joe ile birlikte rs banda alrm. stersen kasabada, ya da ehirde baka bir i bulurum. stersen birlikte uzak lkelere gideriz. Orada beni bekleyen gzel bir frsat var. Ama senin diyeceini renmeden gitmek istemedim. te, sevgili Biddy, hayatm paylarsan bu dnya benim iin daha gzel bir dnya olur. Ben de daha iyi bir insan olurum, dnyay senin iin daha gzel bir dnya yapmaya btn itenliimle alrm." Bu dncelerle, kasabaya gitmek zere yola ktm. Akama doru kasabadaydm. Otele gidip o gece yattm. Sabah erkenden kalktm, kahvaltya kadar biraz dan karak Satis Kona'na doru yrdm. Kapda, pencerelerde, ev eyasnn bir hafta sonra ak artrmayla satlacan bildiren ilanlar vadi. Konan yklacan, malzemesinin satlacan renmitim. Kahvalt iin dndmde Pumblechook'u grdm. "Delikanl!" diye seslendi. "Bu duruma dtne dorusu zldm. Ama baka ne umulurdu ki!" Elini bana doru uzatt. Ne de olsa hastalk yznden zayf dmtm, kavga edecek gibi deildim. Elini tutup sktm. Amca Bey garsona dnd: "William, bir rek ver delikanlya," dedi. Suratm ask, kahvaltya baladm. Pumblechook, grd btn nankrle, her eye ramen bana gcenmeyen, asil ruhlu bir byk adam tavryla, aym doldurdu. "Tuz getir, William. O eski mutlu gnlerde, yanlmyorsam, ayn bol ekerli ierdin, deilmi? St de koyar miydin? Stle eker getir, William. Biraz da tere ver." Ben ters bir tavrla: "Teekkr ederim, ben tere yemem," dedim. Amca Bey: "Demek tere yemezsin?" dedi, iini ekerek ban sallad. Sanki tere yemeyiimle fakir dm birbirine balyd. "ok doru. Dnya meyvalar. Yok, tere getirme, William." Ben kahvaltma devam ettim. Pumblechook da eskisi gibi sesli sesli soluk alp,snk gzleriyle bana bakyordu. "Bir deri, bir kemik kalmsn. Buradan seni hayr dualarmla uurladm zaman, fstk gibiydin," dedi.

Zayflma acm gibi bana ekmekle tereya uzatarak sordu: "Joseph'e gidiyorsun, deil mi?" Ben, btn abama ramen kendimi daha fazla tutamayarak: "Allah akna, sana ne, benim gittiim yerden?" diye patladm. "u aydanl da brak elinden!" Yapabileceim en kt ey buydu. nk Amca Bey'e arad frsat vermitim. aydanl hemen elinden brakp adm adm geriledi, William'in duyabilecei ekilde sesini ykselterek haykrd: "Pekala, delikenl, pekala, brakaym senin aydanln! Hakkn var, delikanl. Senin salnla, beslenmenle ilgilenmek ne byk hata! Bunu imdiye dek renmem gerekirdi benim." Amca Bey garsona dnd, kolunu uzatp beni gsterdi: te kck bir bebekken dizimde hoplattm insan bu!" diye bard. "nanlr gibi deil, ama o ite, ta kendisi diyorum size." Dinleyenlerden hafif bir mrlt ykseldi. Hele garson Willam sarslm gibiydi. Amca Bey: "te arabamda gezdirdiim ocuk bu! Kendi ellerimle byttm yavru bu!" diye banp duruyordu. "nkr edebilirse etsin bakalm!" Benim bunu asla inkr edemeyeceime garson William inanmt. Amca Beyi ise susturmak artk imknszd. "Peki, delikanl, peki, git sen Joseph'e! Git, benden de ok, ok seByk Umutlar lam syle. Joseph'e, de ki bu sabah kahvaltda birisine rastladm, de. Kkken beni dizinde hoplatan, sonradan hayatta ilerlemem iin emek veren birine rastladm, diye syle ona. De ki, Jopeph, bu adam grdm, kendisi sana dargn da, krgn da deil, de. De ki, Joseph, benim nankrlm sen bilmezsin, ama bu adam bilir, bu adam yine de bana ksm deil, diye syle, Jopeph'e..." Amca bylece uzun konutu durdu. Bitirip oradan ayrlnca derin * bir soluk aldm, ok gemeden ben de ktm. Joe ile Biddy'ye doru yola ktm iin sevinliydim, heyecanlydm. Bacaklarm henz yeterince iyilemedii iin yava yava yryordum, ama her attm adm beni biraz daha hafifletir gibiydi. Sah-, telii, gururu tamamen geride brakyordum sanki. Gzyz masmaviydi; yeil buday tarlalarnn zerinde tarla kular uuuyordu. Krlar hi bu kadar gzel grmemi olduumu dnyor, bundan sonra buralarda sreceim temiz, basit, mutlu hayat zerine hayaller kuruyordum. Sanki yuvamdan ok uzaklara gidip yllarca ayn kalm da imdi onca yolu yaln ayak, yrye yrye ap geliyor gibiydim. Yumaadm, deiip bambaka bir insan olduumu hissediyordum. Biddy'nin retmenlik yapt okulu imdiye kadar hi grmemitim. Ama bir yan yola girince binann nne ktm. Grnrlerde ocuk falan yoktu, kaplar da kapalyd. Okulun tatil gn olacakt. Hayal krklna uradm; nk, Biddy'yi i banda, evresi kk ocuklarla sanl greceimi ummutum. Joe'nun dkkn yaknd. Ihlamur aalarnn altnda, oraya doru ' yrdm. eki sesini duymak iin kulam kiriteydi. Ruhum bu sese yle

susamt ki nceleri duyuyormu gibi oldum. Bu, haylden baka bir ey deildi; nk ortalktaki tek ses, ku tleriyle yaz rzgnnda yeil yapraklarn hrtysyd. imdi nedense iimi bir korku brmt. Admlann adeta geri geri giderek dkknn nne geldim, kapal olduunu grdm. Ne bir ate parlts, ne kvlcm lts, ne krk hrlts. Her taraf sessizdi, bombotu. Ev bo deildi.Misafir odasnn perdeleri rzgrda dalgalanyordu, pencereye de iekler konmutu. Pencereden ieri bir gz atmak zere eve yaklamtm ki kap alt, Joe ile Biddy kol kola dar ktlar. Biddy ilk nce hayl grm gibi bir lk kopard. Ama sonra hemen boynuma sarld. Alamaya balad. Ben de alyordum. Ben onu karmda byle gzel grmenin sevinciyle alyordum; o ise beni karsnda '.yle bitkin, soluk grd iin alyordu. "Biddy, ne kadar ksn bugn!" "Evet, sevgili Pip." "Joe, sen de iki dirhem bir ekirdeksin." "Evet, Pip'iim, iki gzm!" Geriledim, Bir ona,bir brne bakyordum. Sonra Biddy sevincini daha ok kendine saklayamayarak: "Bugn benim dn gnm!" diye ark syler gibi haber verdi. "Joe ile evlendik biz!" eri girdik. Beni ocak bana oturttular. Biddy elimi tutmutu. Joe'nun eli ise omzumdayd. "Byle anszn sylemek bsiki iyi olmad, daha ok zayf nk," diyordu. Biddy: "Biliyorum," dedi, "Daha nceden dnsem iyi olurdu, Joe'cuum; ama o kadar sevinliyim ki!" kisi de beni grdklerine o kadar seviniyorlard ki! Tesadfen dn gnlerinde kp geliim mutluluklarn tamamlamt. Byk Umutlar lk dncem, iyi ki kendi hayllerimden Joe'ya sz amamm diye sevinmek oldu. Hastalm srasnda az kalsn ona syleyecektim. Evimden bir saat daha ge gitseydi ona sylemi olacaktm. "Biddy'ciim, senin kocan dnyann en iyi adam," dedim. "Ben hastayken ba ucumda grseydin onu daha ok ... ama hayr, onu herhalde imdi sevdiinden daha ok sevemezdin." Biddy: "Evet!" diye tekrarlad. "Sen de, Joe, dnyann en iyi kzyla evlendin. Layk olduun mutluluu ancak o verebilir sana, benim sevgili, asil ruhlu Joe'cuum!" Bu szlerim zerine Joe koluyla gzlerini silmekten kendini alamad. "Joe, Biddy, ikinizden de byk iyilikler grdm, ancak nankrlkle karlk verdim. Suumu balayn, nk ben artk bam alp uzak yerlere gidiyorum. Oralarda alnmn teriyle alacam. lk iim u son zamanda hapse girmemi nlemek iin verdiiniz paralan de-, mek olacak. Ama bu parann bin katn bile kazansam size olan borcumun bir tek kuruunu demi saylamam. Bunu ben biliyorum. Sizin de bilmenizi istiyorum." Benim bu szlerim, ikisini de etkilemiti. Byle konumamam iin yalvardlar.

Ben: "Ama syleyeceklerim bitmedi ki!" dedim. "nallah Tanr size ocuklar verir. Onlar seveceksiniz, kendiniz gibi iyi insanlar olarak yetitireceksiniz. Onlara beni anlatrken, yalvarrm size, nankrlm, gururumu anlatmayn. Yalnz, sizleri sayp seven bir insan olarak tantn." Sizin kalbiniz byktr. Beni oktan balam olduuzu biliyorum. Ama aznzdan duymak istiyorum ki uzak yerlere gittiim zaman sesiniz, szleriniz kulaklarmda nlasn." Joe: "Ah, Pip'iim, iki gzm, balanacak bir ey yok bizim aramzda," diyerek gzlerini sildi. "Ama baladm diyeyim de gnln olsun." Biddy: "Al benden de o kadar!" diye atld. "imdi izninizle biraz yukar kp eski odamda, kendi bama dinlenmek istiyorum. Ondan sonra, sevgili Joe, sevgili Biddy, beni kyn snrna kadar geirin, orada ayrlalm." Her eyimi sattm, elime geen parayla borlarm dedim, sonra Herbert'in yanna gittim. Kahire'ye geliimin drt ay dolmadan broyu kendi bama ekip evirecek duruma geldim. Herbert de Clara'sn alp getirmek zere ngiltere'ye gitti. Herbert ve Clara'yla birlikte mutlu yllar geirdim. Param biriktirip Joe'ya olan borlarm dedim. Joe ve Biddy ile sksk mektupla-yordum. Sonunda firmaya beni nc ortak olarak aldlar. Herbert'e-yaptm yardm o zaman akladlar. Herbert'in srrm renmesi aramzdaki dostluu pekitirdi. ok byk bir kurulu durumuna geldiimiz, kasalar dolusu para kazandmz sanmayn. imizi byk lde baarm deildik. Ama iyi tannyorduk. Namusumuzla alyorduk, ilerimiz de yolundayd. Baarmzn nemli ksmn Herbert'in alkanlna, atlgal-na borluyduk. yle ki ok zaman kendi kendime sorardm: nasl olmutu da bir zamanlar onun hayatta hibir zaman ilerleyemeyeceini dnebilmitim? u sonuca vardm ki, beni byle dndren, o zamanlar yanl eylere deer verip hayat, insanlar hi anlamam oluumdu. Herbert'te grdm sandm beceriksizlik kendi kendimin beceriksizliiydi. Byk Umutlar Aradan on yl kadar geti. ngiltere'ye gidip Joe ve Biddy'yi grememitim. O yl, aralk aynda bir akam yine kymze dndm. Eski yuvamn kapsna geldiimde karanlk kmt. Kimseye farkettirmeden ieri baktm. Ocak bandaki eski yerinde Joe pipo iiyordu. Salar biraz aarmt. Ocan kesinde, bir zamanlar benim olan sandalyenin stnde ise... yine ben oturuyordum! Bir iskemle de ben ekip ocuun yanna getim. Joe: "Senin adn verdik ona," diye sevinle anlatt. "Adn Pip koyarsak sana benzer dedik. Gerekten de seni andryor, deil mi?" Ben de ayn fikirdeydim. Ertesi sabah iki Pip, babaa kp biraz dolatk, uzun uzun konutuk. Birbirimizi ok iyi anlyorduk. Kilise mezarlna gittik, kk Pip bana, bu kyde oturanlardan Phillip Pir-rip'le, Georgiana'nn mezartalann gsterdi.

Akam yemeinden sonra Biddy'nin yanna gittim. Biddy kk i, kzn kucanda uyutmutu. "Bu gnlerde bir gn kk Pip'i bana ver, Biddy, diye yalvardm. "Hi olmazsa bir sre iin, dn olarak ver." "Yok, yok, Pip. Senin de evlenmen gerek, artk." "Herbert'le Clara da ayn eyi sylyorlar, ama ben evleneceimi hi sanmyorum, Biddy. Srdm hayata yle altm ki artk! Yal , bir bekr olup ktm! Biddy kucanda uyuyan ocua bakt. Yavrunun o kck elini alp dudana gtrd. Sonra elini yavaa benim elimin stne koydu. Nikah yznn serin katln duydum. Biddy'nin bu hareketi yle inceydi, yle anlamlyd ki! "Pip, gnln hl onda olmasn?" "Ah, Bidd, yok, sanmyorum!" "Bunca yllk arkadalmzn hatn iin syle... onu unuttun mu?" "Biddy'ciim, hibir ey iunutmadm ben. Ama, zavall bir hayaldi o. oktan uup gitti, oktan!" Ama, bu szleri sylerken bile, o akam gidip o eski konan yerinde tek bama dolamay kuruyordum... Estella'y anmak iin. Etella'nn kocasnn zulmne, ktlne dayanamayarak katn duymutum. Sonradan kocasn, kamlad bir atn ldrdn de haber almtm. Bunun zerinden iki yl gemiti. Estella'nn yeniden evlenmi olduunu zannediyordum. Joe'nun evinde yemek erken yendii iin, daha karanlk kmeden kasabaya gittim. Ama, ben kasabann yollarnda, oyalanp gemii anarken, akam oldu. imdi o konan, bira fabrikasnn, o eski bahenin yerinde yeller esiyordu. Yalnz bahe duvar kalmt. Kapy ak bulunca ittim, ieri girdim. Sarmaklar yeniden kk salm, yerleri taze yeil yapraklar brmt. Konan bombo brakt yerleri gezip, odalar hayalimde canlandrrken anszn ssz bahe yolunda bir karalt belirdi. O da benim farkma varmt Durdu. Daha yaklanca bunun bir kadn olduunu grdm. Birka adm daha attm. Dudaklarmdan akn bir bar koptu: "Estella!" "O kadar deitim ki, beni tanyabildiine ayorum." Gerekten de gzelliinin taze havas uup gitmiti, ama o szle anlatlamaz, sultanlar gibi edas, o szle anlatlamaz ekicilii yerli yerindeydi. Bu ekicilie eskiden grmediim, bilmediim yeni bir eyler de eklenmiti: Bir zamanlar gururla bakan o gzlerdeki hznl, yumuak bak, ifade, bir zamanlar hissiz, souk olan ellerinin scak, candan dokunuu. Bir bahe srasnn zerine oturduk. "Ne tuhaf, Estella! Bunca yl sonra yine ilk karlatmz yerde Byk Umutlar birbirimize rastlyoruz. Sk sk geliyor musun buraya?" "Kazadan sonra ilk geliim." "Benim de yle."

Ay douyordu. Aklma nedense hastanenin tavanna dikilmi bir ift gz, elimi tutan bir el geldi. Sustum. Estella da susuyordu. Sonunda ilk konuan o oldu: "Hep aklmda, gelmek istiyorum. Ama, hep bir engel kyor. Zavall, zavall eski konak!" Yeni doan ayn Estella'nn gzlerinden dklen yalara vurmutu. O gz yalarn benim grm olduumdan habersiz, kendini tutmaya alarak konutu: "Burasnn neden byle kaldn merak ediyor musun?" "Elbette." "Bu arsa bana ait. Elimden karmadm bir bu kald. Sonunda onu da braktm. Son bir kez veda etmeye geldim." Sonra bana dnd: "Ya sen, Pip, hl gurbette misin?" "Evet." "Durumun iyidir sanrm." "ok alyorum, sakin bir hayat sryorum. Onun iin, evet, durumumun iyi olduunu syleyebilirim." Estella, "Seni ok dndm, Pip," dedi. "yle mi?" "Hele son zamanlarda... Bir zamanlar seni dnmemeyi kendime grev bilirdim. Cahilliim yznden yitirdiim bir eyi dnmek o zamanki durumumda doru deildi. Ama, o durum deitikten sonra senin hatrana kalbimde yer vermekten artk ekinmez oldum." "Ben de, senin hatran kalbimden hibir zaman karmadm." Sustuk. Sonra yine o konutu. "Senden, yine ayn yerde ayrlacam hi aklma gelmezdi! Ama, bir bakma iyi bu." / "yi mi, Estella? Ayrlk benim iin hep ac verici olmutur. Seninle son ayrlmamzn acs, kederi daha iimden kmad." Estella iten gelen bi sesle. "O zaman bana, tanr seni balasn, demitin," dedi. "imdi de ayn eyleri syle bana. Bu kez senin szlerindeki anlam kavryorum; nk, ac en iyi retmenmi, bana ok ey retti. Edi beni, bkt, ama daha iyi bir biime soktu galiba. Onun iin, bana eskisi gibi beni baladn, dost olduumuzu syle." "Dostuz," dedim. Estella ayaa kalkmt. Ben de kalktm, ona doru eildim. Estella: "Uzakta da olsa dost kalacaz," dedi. Elini tuttum, birlikte o ykk yerden dar ktk. Ay akam sislerini datyordu. Estella ayrlmaktan sz ediyordu, ama ortal saran durgun a bundan sonra hibir ayrlk glgesinin dmeyeceinden emindim. SON (1812-1870) Portsmouth, Hampshire'da dodu. Victoria dneminin en byk yazar kabul edilen ngiliz romanc, Romanlarnda Sanayi Devrimi srasnda geni kitlelerin ektii aclar ve yoksulluu gereki bir dille anlatm, XIX yzyl edebiyatnn en nl yazarlar arasnda yer almtr.

En baarl romanlarndan biri olan bu yaptta Dickens, gerek bireylerin zaaf ve baarszlklar, gerekse an deerleri zerinde durmu, "byk umutlarn" boa kn ilemitir.

You might also like