You are on page 1of 9

1.

GİRİŞ VE AMAÇ
Kromatografi; bir karışımın bileşenlerini, bunlara seçimsel ilgi gösteren iki ya da daha
çok evreden oluşmuş sistemler arasında farklı göçlerine bakarak tanımak, gerektiğinde
niceliklerini belirlemek amacıyla yapılan ve ayırma işlemine dayanan analitik yöntemdir.
Kromatografi, bir karışımın gözenekli bir ortamda, hareketli bir çözücü etkisiyle, karışım
bileşenlerinin farklı hareketleri sonucu birbirinden ayrılması olgusuna dayanır. Hareket eden
faza hareketli faz, bahsedilen gözenekli ortama ise adsorban veya sabit faz denir.
Kromatografi yardımıyla başka metotlarla birbirinden ayrılmaları çok zor ve hatta imkânsız
olan maddeleri saf olarak ayırmak mümkündür
Deneydeki amacımız, sıvı ürünün (katran) içerdiği hidrokarbonları ve polar bileşikleri
ayırabilmek amacıyla çeşitli çözücüler kullanarak (n- pentan, benzen, metanol) sütun
kromatografisi yöntemi ile fraksiyonlarına ayrılmasıdır.

1
2. KURAMSAL TEMELLER

Kromatografi; laboratuarlarda pek çok organik ve anorganik maddenin tayininde


(karbonhidrat, lipit, yağ asitleri, aminoasitler, proteinler ve türevleri, vitaminler) doping
kontrollerinde, kanda, alkol ve zehirli gazların tespitinde, sentezlenen veya ayrıştırılan
maddelerin saflıklarının kontrolünde başarıyla kullanılan bir metottur. Kromatografik
çalışmaların ortak amacı; madde karışımlarını analitik veya preparatif amaçla birbirlerinden
ayırmaktır ve kromatografik metotların bütün farklı modellerinde esas olan; hareketli (mobil)
bir fazın, sabit (stasyoner, hareketsiz) yapıda bir faz içerisinden akması veya geçmesidir.
Bütün kromatografik metotlar numune içerisindeki maddelerin sabit ve hareketli fazla
etkileşimi sonucu ayrışmaları esasına dayanır. Bu ayrışmanın nedeni, maddelerin hareketli
veya sabit faza olan farklı afiniteleridir.

Kromatografi tekniğinin temelinde üç ana unsur yer alır.


Sabit faz: Bu faz daima bir "katı" veya bir "katı destek üzerine emdirilmiş bir sıvı
tabakasından" oluşur.
Hareketli faz: Bu faz daima bir "sıvı" veya "gazdan" oluşur.
Sabit faz, hareketli faz ve karışımında yeralan maddeler arasındaki etkileşimin türü:
Kromatografide "yüzey tutunması veya adsorpsiyon" ile "çözünürlük" olguları temel
etkileşim türlerini oluştururlar. Şayet basit faz bir "katı" ise, karışımdaki maddelerle sabit faz
arasında "yüzey tutunması (adsorpsiyon)" etkileşimi gerçekleşir.

Bir kantitatif analiz tekniği olan kromatografide ayırmayı etkileyen parametreler:


Kolon ile ilgili olanlar;
• Kolonun türü
• Kolonun boyutları
Hareketli faz ile ilgili olanlar;
• Hareketli fazın türü
• Hareketli fazın bileşimi
• Hareketli fazın akış hızı
Ölçüm ile ilgili olanlar;
• Detektör türü
• Dalga boyu vb
Örnek ile ilgili olanlar
• Örneğin derişimi
• Örneğin hacmi

Kromatografi 1897–1906 yıllarında ilk kez Doy ve Tswett tarafından geliştirildi


Kromatografi terimi başlangıçta, örneğin bitkisel pigmentlerde olduğu gibi cisimleri
renklerine göre ayırma işleminden kaynaklandı, ama zamanla uygulama alanı oldukça
genişledi. Kromatografi günümüzde son derece duyarlı ve etkin bir ayırma yöntemi olarak
kabul edilmektedir.

2
Kromatografi

Sıvı Kromatografisi Gaz Kromatografisi

Adsorpsiyon Gaz-sıvı kromatografisi


kromatografi (Durgun faz: sıvı)
(sıvı-katı)

Partitisyon kromatografi Gaz-katı kromatografisi


(sıvı-sıvı) (Durgun faz: katı)

İyon
Değişimi
kromatografi

Jel filtrasyon kromatografi

Şema–1 Kromatografi Çeşitleri

2.1. ADSORPSİYON (SIVI-KATI) KROMATOGRAFİSİ

Ayrılacak bileşenlerin sabit katı faz üzerinde


tersinir olarak adsorblanmaları esasına dayanır. Burada
hareketli faz, adsorban üzerinde sıvı olarak hareket eder.
Bileşenler birbirlerinden katı yüzeye olan farklı derecede
ilgileri nedeniyle ayrılırlar. Adsorpsiyon denge sabiti
büyük olan bileşen yüzeyde daha uzun kalırken, küçük
olan daha kısa sürede kalmakta, hiç adsorplanmayan
bileşen ise kolonda hiç geciktirilmeden hareketli faz ile
taşınarak dışarı çıkmaktadır. Yüzeye adsorplanan
bileşenler ise yüzeyle etkileşmelerine bağlı olarak farklı
kalma sürelerinde kolonu terk etmektedir.
Adsorpsiyon kromatografisi de sabit faz olarak
adsorplama yapabilecek bir katı kullanılır. En çok
kullanılan yüzeyleri polar sabit fazlar alümina ve
silikajeldir. Sabit faz olarak genellikle polar katılar
kullanıldığından, hareketli faz olarak apolar veya çok az
polar sıvılar kullanılır; benzen, oktan, kloroform gibi.
Ayrılacak bileşenin sabit fazla etkileşmesi dipol-dipol
çekmeleri, Van Der Waals kuvvetleri veya hidrojen
bağları sonucunda gerçekleşir.
Adsorpsiyon kromatografisi, polarlıkları farklı
bileşenlerden oluşan karışımların ayrılmasında iyi sonuç
verir. Şekil-1 Kolon Kromotgrafisi

3
2.2. PARTİTİSYON (SIVI-SIVI) KROMATOGRAFİSİ

Bu kromatografi türünde ayrılacak bileşenin, durgun sıvı ile çözücü arasındaki


dağılma oranı ayrılmanın ne kadar başarılı olacağını belirler. Bu nedenle dağılma
kromatografisi olarak da adlandırılır.
Destek katısı üzerine kaplanan bir sıvı sabit fazı oluşturur, diğer sıvı da hareketli fazı
oluşturur: Bu kromatografi, bu iki sıvı fazda çözünürlüğü farklı olan her bileşeni ayırmada
kullanılabilir. Ayırma, bileşenin iki fazdaki dağılma oranına göre gerçekleşir. Burada sabit faz
ve hareketli faz karışmamalı ve birbirlerini çözmemelidir. Durgun fazda çözünürlüğü yüksek
olan bileşenler kolonda uzun süre kalırken, çözünürlüğü düşük olanlar daha kısa süre kalır.
Sabit faz ayrılacak bileşen için iyi bir çözücü, fakat hareketli faz için kötü bir çözücüdür; yani
iki fazın polarlıkları farklı olmalıdır

2.3. JEL-FİLTRASYON KROMATOGRAFİSİ

Kimyasal olarak inert olması gereken katı faz, bir jel ya da gözenekli bir organik
bileşiktir. Hareketli faz katı gözeneklerini doldurmuştur. Ayırma, örnek bileşenlerinin molekül
büyüklüklerine göre olur. En içteki gözeneklere ulaşabilen küçük moleküllü bileşenler,
kolonda uzun süre kalırken, büyük moleküllüler daha kısa süre kalırlar.
2.4. İYON DEĞİŞİMLERİ KOLON KROMATOGRAFİSİ
İyon değişimi, katı maddede bulunan, değişebilen iyonlarla, çözeltide bulunan aynı
yüklü iyonların değiştirilmesidir.

—İnorganik iyon değiştiriciler: En çok kullanılanları zeloit denilen silikat yapılardır(Na2,


Al2, Si4, O12). Örneğin; Na değişebilir iyon çözeltide bulunan Mg+2, Mn+2, Fe+2 ile yer
değiştirir.
—Organik iyon değiştiriciler: anyon değiştirici ve katyon değiştirici reçineler olarak ikiye
ayrılır. Sabit yük (-) ise katyon değiştirici, yapıda sabit yüklü grup (+) ise anyon değiştirici
reçinedir.

Na Katyon Değişimi:

Mg+2 (HCO3)2 Mg+2 (HCO3)2


SO4 + 2NaR R2 +Na2 SO4
Ca+2 Cl2 Ca+2 Cl2

İyon değiştirme kromatografisiyle, ayrılmaları çok güç olan bazı iyonları ve asitleri
birbirinden ayırmak mümkündür. Karışımdaki maddelerin ayrılması için önce bütün maddeler
hareketsiz bir (sabit) faz oluşturan reçineye bağlatılır, sonra her bir iyon türü ortamdan elue
edilerek ayrılır. Her bir iyonun elektriksel özellikleri(pH ve iyonik kuvvet gibi) birbirinden
farklı olduğu için kolonu farklı zamanlarda terk ederler.

4
2.5. KAĞIT KROMATOGRAFİSİ
Sıvı-sıvı kromatografisinin farklı bir şeklidir. Burada hareketli faz sıvı, sabit faz kağıt
üzerine emdirilmiş sıvıdır.
—Normal sıvı kromatografisi: Sabit faz selüloz tarafından tutulmuş sudur.
—Zıt faz kağıt kromatografisi. Su yerine likit parafin, silikon yağı, formomid vb.
kullanılır. Sabit faz hidrofobik sabit fazdır. Genellikle kalitatif amaç için kullanılır. İstenirse
yarı kantitatif tayin yapılabilir.
Kağıt kromatografisinin kullanım alanları: Gıda analizinde(baharatlarda fenol
analizinde, katkı maddesi teşhisinde, bitkisel yağlara koza yağının katılıp katılmadığı
tespitinde), ziraatta tarımsal ürünlerde ilaç artığı analizinde, meyve suyu analizinde(organik
asitlerin varlığı analizinde).

DOLGU MADDELERİNİN ÖZELLİKLERİ


1. Kullanılan çözücü içersinde çözülmemeli
2. Uygun (yüksek) adsorpsiyon kapasitesine sahip olmalı
3. Belli tanecik boyutunda olmalı, uniform olmamalı
4. İnert olmalı
5. Beyaz olmalı, renkli madde ayrımı için
6. Çözücünün uygun hızda hareket etmesine engel olmamalı

5
3. DENEYİN YÖNTEMİ
3.1. DENEYİN YAPILIŞI
Deneyimizde şeker küspesinden piroliz ile elde ettiğimiz sıvı ürünün içerdiği
hidrokarbonları ve polar bileşikleri ayırabilmek için sütun kromatografisini kullandık.
Deneyde öncelikle 70–230 mesh parçacık boyutundaki silika jeli 600oC de 8 saat aktive edip,
alüminyum folyo ile kapatılıp
desikatör içerisine yerleştirdik. Piroliz
sıvısından 1gr numune alarak 24 saat
önce bu ürün için belirlediğimiz n-
pentan içerisinde çözmeye bıraktık. 24
saat sonra n-pentan içerisinde çözünen
kısın ayrılır. Çözünmeyen kısmın
ağırlık yüzdesini hesapladık. Çözünen
kısımdan da çözücüyü tamamen
uzaklaştırıp tarttık ve ağırlık yüzdesini
hesapladık. Sütun olarak 100 ml. lik
bir büret aldık ve en alt kısmına cam
yünü yerleştirdik. Üzerine sabit faz
olarak silika jeli hava kabarcıkları
oluşturmayacak şekilde yerleştirdik.
Silika jeli bürete rahat ve hava
kabarcıkları oluşmasın diye
yerleştirirken n-pentanla sıkıştırdık.
Üzerine n-pentanda çözünen kısmı
silika jel ile karıştırarak sütuna
ekledik. Polariteye bağlı olarak
eulatropik seriye göre belirlediğimiz
çözücülerden sırasıyla 150ml olmak
üzere n-pentan, toluen ve metanol
geçirdik. Sütundan sırasıyla alifatik
hidrokarbonlar, aromatik hidrokarbon-
lar, eterler, esterler, toluen eluatı ve son
olarak da polar bileşikleri(metanol
eluatı) aldık
Fotoğraf–1 Sütun Kromatografisi
3.2. DENEY VERİLERİ
Kolon kromatografisinde elde edilen veriler;
Katran miktarı (g) 0,98g
n-pentanda çözünenler (g) 0,42g
Asfaltenler (g) 0,56g
n-pentan eluatı (g) 0,027g
Toluen eluatı (g) 0,13g

6
Metanol eluatı (g) 0,26g
Tablo 2 - Kolon kromatografisinde elde edilen veriler
4. DENEY SONUÇLARI

4.1. SONUÇLAR VE HESAPLAMALAR

4.1.1 YAZILI SONUÇLAR:


0,56
% Asfalten miktarı= x100 = % 57,14
0,98
0.42
% n-Pentanda Çözünenler= x100 = % 42,86
0,98
0.027
% n-Pentan eluatı= x100 = % 6,43
0,42
0.13
% Toluen eluatı= x100 = % 30,95
0,42
0.26
% Metanol eluatı= x100 = % 61,90
0,42

4.1.2. ÇİZELGELER VE ŞEKİLLER:

% n-pentanda çözünenler 42,86


% Asfaltenler 57,16
% n-pentan eluatı 6,43
% Toluen eluatı 30,95
% Metanol eluatı 61,90
Tablo 3 -Deney Sonuçları

4.2. DENEY SONUÇLARININ TARTIŞILMASI:


Yapmış olduğumuz deneyde katranın içinde bulunan asfaltenleri, n-pentan, toluen ve
metanol bileşiklerini sıvı-katı kolon kromatografisi yöntemini kullanarak ayırdık. Ve bunların
%’delerini bulduk. Yapmış olduğumuz bu deneye göre n-pentanda çözünenlerin içimde en
fazla miktarda metanol, sonra toluen ve en son olarak da n-pentan olduğunu gördük.

7
Elde ettiğimiz verilerden n-pentanda çözünenlerin toplamı 0.42g olması gerekirken
0,417g’dır. Bunun nedeni katranın içerisinde n-pentan, toluen ve metanol çözücülerinin
çözemediği, çok az miktarda başka bileşiklerin var olmasıdır.

5. DENEYİN ELEŞTİRİSİ VE ÖNERİLER

Deneyin yapılışında tüm aşamaların izlenememesi gözlem kısıtlamasına yol


açmaktadır. Bunun için zaman sorununun bir şekle ortadan kaldırılması gerekir.
Yaptığımız bu deney çok hassas çalışmalar gerektirmektedir. Ölçümler çok dikkatli
yapılmalı ve bileşiklerine ayrışırken bir bileşikten diğerine çok az da olsa geçişine izin
verilmemelidir. Yapmış olduğumuz ölçümlerin hassasiyeti nedeniyle hatalar oluşmuş olabilir.
Bu deneyle (kromatografi yardımıyla) başka metotlarla ayrılması çok zor ve hatta
imkansız olan maddeleri, saf olarak ayırmak mümkün olduğundan oldukça yararlı bir
yöntemdir.

8
6.KAYNAKLAR
• Gündüz, T., 2004, “İnstrümental Analiz”, 7. Baskı, Gazi Kitabevi, Ankara.
• Laboratuar Föyü
• Çelik, M:, 2003
http://www.kimyasanal.net/konugoster.php?yazi=lf18fh31b9
• Wikipedia, Özgür Ansiklopedi,2009
http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Kromatografi&oldid=4930904 (11 Mart 2009)

You might also like