You are on page 1of 176

Oktay zel

D N SANCS
Trkiye'de Gemi Algs ve Akademik Tarihilik

KtaDYAYINEV

DN SANCS T R K I Y E ' D E G E M I ALGS VE A K A D E M I K T A R I H I L I K

KTAP YAYINEV - 207


I N S A N VE T O P L U M DIZISI - 4 6

D N SANCS; T R K I Y E ' D E G E M I ALGS VE A K A D E M I K TARIHILIK / O K T A Y Z E L 2009, OKTAY ZEL

2 0 0 9 , K I T A P Y A Y N E V I LTD. DZELTI GKHAN GENAY

KITAP T A S A R M YETKIN BAARR KITAP KAPA UMUT SDAK TASARM DANMANL BEK GRAFIK U Y G U L A M A VE BASK M A S M A T B A A C L K A.. KT H A N E BINAS HAMIDIYE MAHALLESI, SOUKSU CADDESI NO. 3 34408 KTHANE SERTIFIKA NO. 12055 T: 0 2 1 2 2 9 4 1 0 0 0 F: 2 1 2 2 9 4 9 0 8 0 E: I N F O @ M A S M A T . C O M . T R

1. B A S M EKIM 2009, ISTANBUL ISBN 978-605-105-033-1

YAYN YNETMENI AATAY A N A D O KITAP Y A Y N E V I LTD. KT H A N E BINAS H A M I D I Y E MAHALLESI, SOUKSU CADDESI NO. 3 / L - A 3 4 4 0 8 K A T H A N E ISTANBUL SERTIFIKA NO. 2 3 4 8 T: 2 1 2 2 9 4 6 5 5 5 F: 2 1 2 2 9 4 6 5 5 6

E: kitap@kitapyayinevi.com w: www.kitapyayinevi.com

Dun Sancs
T T ^ j f l

Trkiye'de Gemi Algs ve Akademik Tarihilik


OKTAY Z E L

KtapYAYINEV

IINDEKILER
T EEKKR SUNU 13 II

A KADEMYANN IINDEN B I R T AR H O KUMA VE Y AZMA P RAT O LARAK T RKIYE'DE O SMANLI T AR H L 25 40

B R B IANO D E N E M E S I : T RKIYE'DE O SMANLI T AR H L N N S ON EYREK Y ZYILI X I I I . T R K T AR H K ONGRES VE O SMANLI T A R H 76

B I R ELETIREL DEERLENDIRME: MODERN OSMANL TARIHYAZMNDA "KLASIK D N E M "

91

YAPLRKEN T A R I H YAZMAK ( M ? ) T A R H , TAR H VE ENTELEKTEL: K AMUSALLIK B ALAMINDA T RK YEDEN G N C E L D E NMELER 119 140

TOPLANAMAYAN B R K ONFERANS V ES LES YLE: " E R M E N S O R U N U " T AR H S N A R I Y O R B R K RDM ZLD: D ARISI T AR H L N, T AR H L M Z N B AINA! E M N LAAN'A A I K M E K T U P B ELGELEME M ERAKI 156 150 146

S ONU Y E R N E H RANT'DAN S ONRA T AR H.., 1 6 3

OKTAY ZEL
acettepe niversitesi Tarih Blm'ndeki 'tesadfi' renciliinde tarihi sevip, biraz fazla ciddiye alnca "tarihi" oldu. Ayn blmde yksek lisans, Manchester'da doktora yapt. 1998'e kadar mezun olduu blmde alt. Birka kez akademyadan el etek ekip ok uzaklara gitmeyi ya da el zanaatlar dnyasna gemeyi dndyse de, sonunda kendini iki adm tede, yandaki tepede, Bilkent niversitesi Tarih Blm'nde buldu. yi de oldu. Pasaportunda "mstafi retim yesi" yazyor, ama o halen ayn blmde tarihilie devam ediyor. alma sahas: Bidayetinden nihayetine Osmanl tarihi. Daha dar uzmanlk alan: Demografi ve iskn tarihi, krsal dnmler ve kitlesel gler. Eski tabirle bir eit 'sosyal tarih' yapmaya alyor.

I Hayat her an yeniden kurulurken tarih yazmak nasl bir eydir? O kurulu ve yapl anlarnn paras, belki de faillerinden biri olarak tarihinin yaptna ne demeli! Bilim mi? yleyse, bilimin hayata akn olduunu syleyebilir miyiz? II Yoksa tarihinin yapt, II. Bayezid'in ya da I. Selim'in "l-i Osmancnn tarihini yazan vakanvislerinkine mi benziyor? Biz tarihiler belki de birer Neri, bn Kemal ya da Cevdet Paa'yz; en iyi halde Cantimir veya Hammer'iz; ya da Iorga! Onlar da devirlerinin aklna kulak vermediler, zamanlarnn vicdann dillendirmediler mi? "Modern" tarihiliimizin kurucusu Fuat Kprl farkl myd? Braudel Akdeniz'i neden ok sevdi? O halde, biz niye farkl olalm?
DN SANCISI

III

Tarihi gemii aratryormu gibi yapar; bir gz, kula hep bugnde, yaad andadr. Belki de buradan kaynaklanyordur Atatrk'n Trk Tarih Kurumu'nun duvarn ssleyen sznn retorik gc: "... tarih yazmak, tarih yapmak kadar mhimdir, yazan yapana sadk kalmazsa, deimeyen hakikat insanl artacak bir mahiyet alr." Ve elikisi elbette: Tarih yazmann imknszl! Nasl yazlr, "yazann yapana sadk kald" bir tarih? IV Yazdmz kendi hikyemizdir, o halde! Kendi zamanmzn kanonunu ina ediyoruz el birliiyle; "tarihlerimiz'le kendimize ve bugnmze ayna tutuyoruz. Gerisi, belki de, tmden bahane... Bir bahaneye tutunmak; ve onunla oyalanmak..! V Olsun..! Yine de gzel!

H RANT D NK'E

TEEKKR
u yazlarn kaleme alnmasnda ve kitaba dnmesinde bir ok dost ve meslektamn dorudan katks var. Tanl Bora, kylarnda dolamay tercih ettii akademyaya mmkn olan en salih ve olumlu anlamyla dardan ayna tutma, gayet incelikle tam zamannda mdahale edip dolaylca 'ayar verme'yi kendine misyon edinmi tutumuyla bu yazlarn ounun kaleme alnmasnn dorudan msebbibi oldu. yi de yapt. Kendisine borcum bir kuru teekkrn ok tesindedir. Olduu gibi var oluuyla, yaptklarn yap tarzyla biz akademyadakilere her zaman g verdi; destek oldu btn dost scakl, anlay, keskin muhakemesi, etik ve estetik duruuyla. Akademi dnda da nasl anlaml iler yaplabileceini gsterdi cmlemize. Sanrm kendisine epeyce borluyuz. Ve bunu bu vesileyle dile getirmekten sadece mutluluk duyuyorum. ok yaasn! Akademinin iinden Tayfun Atay yazlardan birine vesile oldu; Gkhan etinsaya ise birinin yazlmasna ortak. Kendileriyle akademi iinde birlikte bydk, iyisiyle ktsyle ok ey paylatk, ehvetle ve iddetle tarttk, konuadurduk, yer yer birlikte rpndk. Entelektel ve akademik niteliklerine sonsuz sayg duyduum bu dost ve meslektalarma borcum da bir teekkrn tesindedir. Belki arzuladmz trden bir akademya yaratamadk; ama birlikte hayal etmesi bile gzeldi. Bu kitapta bu hayalin neden gerekleemediinin de yant var aslnda. Akademyada baaramadmz ortam kendileriyle darda yarattmz zaman iinde mutlulukla farkettiim sevgili kardelerim bata Kudret Emirolu, Suavi Aydn ve Sha nsal olmak zere, Sahaflar Prensi Ahmet Yksel'in sabrl ve fedakarane ama renkli ve elenceli patronluundaki Kebike ekibinden bu yazlarn kaleme alnd yllarda sonsuz g aldm. Ancak kendilerinin bundan haberleri bile olmad! Hakiki 'yol arkadal' ettiler; hl da ediyorlar. Byle bir yoldaln karlk kaldrmayacan hepimiz biliyoruz. Ne diyebilirim? Derin muhabbet, daima. Kitaptaki yazlarda dolayl ama benim zerimde dorudan emei ve iten tevikleri olan sevgili hocalarm Bahaeddin Yediyldz ve Ahmet Yaar Ocak ahsnda eski okulumdaki dost ve meslektalarm anmazsam hakszDN SANCISI

II

lk yapm olurum. Gnl 'mnferiden' yapmay baardklarmz 'mtemian' da yapabilmeyi arzu ederdi. Ama olsun, samimi scaklklar devam ediyor. Ve daha gen dostlarm, meslektalarm da var, ki kitabn sonunda szn ettiim yeni kuak tarihilerimizi ve tarihiliimizi temsil ediyorlar. Bir ksm ile hoca-renci olduk. Daha iyisini daha cesaretle yapacaklarna inancm ve kendilerine gvenim sonsuz. Onlar tanm olmak, onlarla dostluk ve meslektalk etmek, benim iin adeta geen yllarn telafisi hkmnde. Her biri akademyanm gelecei iin ayr bir ans. Sanrm onlara sevgili Gltekin Yldz zerinden selam gndermemi kimse yadrgamayacaktr. Nihayet, Kerem nvar ve brahim Kaya ahin yazlarn bir araya getirilmesi fikrine ok scak yaklap, cesaretlendirdiler. Heyecanm en az benim kadar sahici hissettiler, paylatlar. Yazlarn daha anlaml bir sralama ile son eklini almasna katkda bulundular. Fuat Dndar da btn samimiyetiyle takipisi oldu srecin. Gerek birer dost ve meslekta scakln eksik etmediler. Mteekkirim. Son olarak yazlarn byle bir derlemede yeniden yaynlanmasn anlayla karlayan letiim, Metis, Dou Bat, Tarih Vakf ve Sanat Kitabevi yaymevleriyle, kitabn basmn tereddtsz stlenen Sayn aatay Anadol'a ve basm srecinde gsterdikleri zen iin Kitap Yaynevi editrlerine teekkr ederim.

12

TEEKKR

SUNU
atan syleyelim; bu kitaptaki yazlar, bu lkenin ve insanlarnn kendileri ve d dnyayla kurduklar o garip, fakat o lde de problemli ilikinin rettii yazlardr. te yandan, epeyce kendine zg bu ilikinin toplumsal ve ideolojik bunalm dnemlerinde daha keskin ekilde kendini da vuran olumsuzluklarna kar ve onlara ramen tarihin ve tarihilik mesleinin bir savunusudur. Ama bunu tarihiliimizi de eletirerek yapmaktadr. nk Trkiye'de ciddi bir tarihilik sorunun da olduuna inanmaktadr yazar. Elinizdeki kitap bir derlemedir. erdii yazlar ise yaklak son on yl iinde kaleme alndlar. Tm, Trkiye'de tarihilik yapmaya alrken, meslein gerekleri ve gndelik, dnemsel gelimelerin etkisi altnda yazld. Trkiye'de yaamann kendine zg bir hazz, gzellikleri var elbette. Ancak, yazlarn ounun daha ziyade naho taraftaryla, hayatn tarihiyi kar karya brakt zorluklarla yakndan ilgili olduu belirtilmelidir. Dolaysyla, en akademik olanndan en gnceline kitaptaki yazlar, okuyucuya, her eyden nce yaadmz hayatn dnem dnem tarihi zerinde ne gibi basklar kurduu konusunda bir fikir verecektir. Bir yandan da sorunlu, yer yer marazi bir "tarihilii" nasl besleyip pekitirdiini greceiz. Neden bu zorluklar ve basklar? stelik bunlar yalnzca Trkiye'ye mi zg? Sadece bizim toplumumuzun mu tarihiyle bu derece zoru var? Bu problemli ilikinin yaratt zorluklar sadece tarihileri mi canndan bezdiriyor ou zaman? Bu sorularn cevab "elbette hayr!" olmal. Bu ok ak. Genelde sosyal bilimlerin, zel olarak da tarihiliin kendilerine zg zorluklan hep olageldi; olmaya devam edecek de. Bilgi retme sreci kadar retilen bilginin bnyeye etkisi ve kamu tarafndan hazm da her zaman kolay olamayabiliyor. Bir meslek adam olarak tarihinin, malzemesiyle urarken bir gz hep dardadr; etrafn kolaan eder gayriihtiyar. Bulgular, ortaya kardklar yer yer kendisini de rahatsz edebilir. Doruluundan emin olamad anlar vardr nndeki malzemenin sunduklarnn. stelik mensuDN SANCISI 1 3

bu olduu topluluun, ulusun veya daha geni insanlk leminin yerleik bilgi kalplar ve yarglaryla da boumak durumunda kalabilir. Bazen onlara kar kendini aresiz hisseder, bazen de korkusuzca sava aar btn glklere. Her corafya ve topluluk tarihle veya tarihiyle kendine gre iliki kurar. Bazlar bunu normalletirmesini bilir; medeni, entelektel veya akademik bir fikir tartmasna indirgeyerek "bilgi lemi" ile daha demokratik, dzeyli ve saygl bir iliki kurmay baarr. Kimi corafyalarda ise tarihle bugn o derece i ie gemitir ki, "gereklik duygusu"nun yitirilmesine yol aar. Trkiye'nin durumu biraz buna benziyor. Tarihini fazla ciddiye ald iin mi bu derece gncelletiriyor; bugnnden ve geleceinden emin olamad iin mi aresizce tarihe bu derece abartl bir ekilde smyor? Ya da tarihsel bilgi adna uzun sredir kendisine retilen ve belletilenlerin arkasnn ok zayf olduunun giderek daha fazla ortaya kmasnn yaratt ani ve fiili bir "cahilleme"ye, ezber bozulmasna ve gven kaybna verilen bir tepki midir bu garip hal? Her birimizin bilgiye dayanmasa da "tarih"e dair syleyecek bir sz, tarihsel olaylarla ilgili bir yargs var gibi. Ancak, bundan pek de emin deiliz ki gzler ve kulaklar bir yandan da "tarihi'lerdedir. te taraftan, tarihinin her sylediine gvenilemeyecei de tecrbeyle sabittir; kamu nnde koca tarihilerin bitmeyen ve sonunda bir yere zor balanabilen tartmalar bunu yeterince gsteriyor. Bu durumda i gz karartp bir limana snmaya, orada bir tarihsel "hakikaf'e iman gcyle tutunmaya kalyor ou durumda. Tarihinin durumunun sade yurttatan ok da farkl olduu sanlmamal. O da her yandan gelen deiik talepler, arzular ve bizatihi kendi hissiyatnn arasnda skr, ekitirilmekten adeta bunalr zaman zaman. Herkes cevap bekler, dahas iin "dorusu"nu, "hakikat"ini bilmek ister. Galiba Trkiye yakn ve uzak gemiine dair yepyeni bir tarih anlats ina etmek, daha sakin ve normal bir tarihilik gelitirmek durumunda; yaananlar bir yandan da bunun iaretleri saylabilir. Bu yazlarn sahibi de fikri ve mesleki kimlii, kiiliiyle Trkiye'nin son otuz ylnn bir rndr. Tarihilii de yazdklar da tarihsel bilginin belli bir versiyonunun zoraki dayatld, bir yandan da kreselleme14
SUNU

nin etkisiyle zemberei boalan toplumsal dinamizm ve eitlenmenin yaratt zgrleme patlamalarnn yaand bir dnemde biimlendi. Ztlarm bir arada rettii zaptedilemez kaotik bir akn damgasn vurduu bu dnemin koullar ve gelimeleri erevesinde kendine gre ierik kazand. Kitapta bir araya getirilen yazlarn ou bu dneme, bu dnemin tarihiliine ve tarihiliini etkileyen gncel gelimelere ynelik deerlendirmelerdir. Bizzat bu gncellik iinde, etkisinde ve arl altnda icra edilen bir tarihilie dairdir. Kendi tarihiliinin biimlendii ve olutuu bir dneme, o dneme damgasn vuran tarihsel balama ayna tutmay hedefleyen eletirel metinlerdir. Bir yandan da etik-akademik bir zorunluluun sonucudur bu yazlar; gerekli bir hesaplama, belki bir tarihiler kuann sorumluluk hissi, belki de yazarnn icra ettii meslee saygsn muhafaza edebilmesinin tek mmkn yoluydu. Bu yzden epeyce "zor", sancl ve yer yer ardrlar ierik asndan. Zorluk sadece deinilen konuya, kurumsal, siyasi, ideolojik eilimlere ynelik deil; ou zaman yazarnn kendisinden de kaynaklanmtr. Zor zamanlarda ve srelerde konumak kolay deildir, bilinir. zellikle fazlasyla ie kapal, tara terbiyesi vurgusuyla "iyi ve efendi" ya da "bizden, salam!" bir akademisyen olmann her eyin nnde seyrettii bir cemaat ruhunun egemen olduu ortamda. Ama yazmann daha da zor ve sorumluluk isteyen bir ura olduunu yazarna bir kez daha belletti bu yazlar. Dolaysyla, en akademik grneninden en gnceline, okuyacaklarnzn ou zor anlarda, byk karn arsyla kaleme alndlar. ok daha fazlas ise daha yazlmay bekliyor. Yazabildikleri ve bu derlemede bir araya getirilen yazlar sadece akademik bir mesainin masa ba rnleri deil. Yazarn halen srmekte olan aktif tarihilik serveni boyunca byk lde bizzat yaadklarnn, gzlediklerinin ahitliine de dayanyor. Yazlarn birini kendisiyle birlikte kaleme ald, ayn srecin bir baka ahidi olarak yazarn ou zaman ortak dnceler gelitirdii sevgili dostu ve deerli meslekta Gkhan etinsaya'nm bu yolculukta kendisine sessizce elik eden ok sayda tarihiden yalnzca birisi olduunu da biliyor aslnda bu satrlann yazan. Okuyacaklarnzn yalnzca akademik bir mesaiye deil gzlemlere de dayanmas bir yanyla iyi bir ey. nk birincil malzeme tarihiler iin
DN SANCISI

15

her zaman en deerli malzemedir. Gelecein tarihi ve sosyal bilimcileri bu malzemeyi mutlaka deerlendireceklerdir; bundan hi kukum yok. Dier taraftan da risklidir, nk yaanlan ve ahit olunan srecin iinden yazmann sadece sorunlaryla deil, zaaflaryla da maluldr. Her ne kadar kendince "doru/namuslu!" bir tarihilik adna zerinde titizlenilmeye allsa da, yazarn nesnelliinin snrlar doal olarak tartmaya aktr. Tpk tarihilik mesleinin doasnda olduu gibi. zellikle "Yaplrken Tarih Yapmak (m?)" blmndeki yazlar her ne kadar dorudan gncelle bouarak ve gncelin ar dayatmalanna kar belirgin bir kzgnlkla kaleme alnm ve yer yer muhataplarn arca eletiriyorsa da, okuyucu bunun dar anlamda "kiisel" bir mcadele olmadn kolayca fark edecektir. Evet bir mcadele var; yer yer kavga da. Ancak bunun, yazarn kiilerle deil, kurumsallam hegemonik sylemlerle, hoyrat mdahalelerle ve bunlarn altnda sessizce i yapmaya alm ya da buna epeyce 'tene' bir tarihilik ve sosyal bilimciler camiasyla olan doku uyumazln da vuran bir gerilimden kaynakland sanrm yeterince aktr. Bu yzden, byle bir camiay ksm- kllisi itibariyle pek rahatsz etmeyen gazeteci Emin laan'm yazdklar kadar Profesr Aysel Eki'nin syledikleri de bu satrlarn yazarmca, tarihilik mesleine yneltilmi en ar ve densiz mdahaleler olarak alglanmtr. O halde neden? Bu yazlar bunca karn artyorsa, neden saklandklar kede kaderlerine terk edilmediler? Bunun birka nedeni var. Birincisi, tarihilik mesleiyle ilgili. Trkiye'de ve dnyada, tarihilik ve tarihyazm ciddi bir dnm yayor derinden derine. Pozitivizm sonras dnemin sarsntlarndan, sosyal bilimlerin genel epistemolojik ve metodolojik krizinden tarihilik de payna deni alyor. Her ne kadar postmodern eletiri, tarihide, yapt iin doas ve snrlar zerine belli belirsiz bir farkmdalk yaratmaya balamsa da, u sralar yaanann daha ziyade bir kafa karld olduunu sylemek daha doru olur. Meslein icrasna ynelik ciddi bir ameli yenilik henz sz konusu deil; dolaysyla tartma daha ok snrl bir tarihiler grubu iinde kendi doal mecrasnda devam ediyor. 16
SUNU

Bu yzden, deerli sosyal bilimci ve tarihimiz lhan Tekeli'nin aa yukar bu kitaptaki yazlara ezamanl olarak kaleme ald, yeni dnemin "yeni" tarihiliinin epistemolojisinden diline kadar uzanan geni bir yelpazede karmza kan farkl perspektiflere dair derinlikli zmlemeleri ve etkileyici bir aklkla fomle ettii nerilerini "meslekten" tarihilerin pek kulak ard etme lkslerinin olduunu sanmyorum.1 Bu makaleler, tarihiliin basit bir "tarihi ve belgesi" sylemine indirgenemeyecek lde devasa boyutlar ierdii, gemile bugnn (hatta henz yaanmam "yarm"m) "tarihinin alann" nasl birlikte kuatt ve belirledii gereine arpc bir ekilde dikkat ekiyor. Yaynlandklar kelerinden kaldrlp bu kitabn iinde bir araya getirilen makaleler ise bir bakma Tekeli'nin iaret ettii teorik ereveye, Trkiye'de icra edilmekte olan tarihiliin ieriden ekilen bir fotorafn yerletiriyor. Bu tarihiliin merkezindeki zneye, i yapma tarzna, kavramsal donanm ve terminolojisine, gncelle, siyaset kurumuyla ve nihayet devletle kurduu "tehlikeli" ontolojik-pragmatik ve paradigmatik ilikiye, bu balamda kulland bilimd dilin ideolojik keskinlii ve iddetine daha yakndan bakyor. Bir yandan da son eyrek asrda tarihiliimizi dorudan etkileyen konjonktrel faktrlere, bu arada yaanan dalgalanmalarn yaratt keskin yalpalanmalara, savrulmalara iaret ediyor. Belli bir i tematik ve eletirel btnl olan bu yazlarn topluca bir arada sunulmasnn, bu iki dnya arasndaki farklarn ve paralelliklerin daha belirgin klnmasna katkda bulunacan umuyorum, inancm odur ki, bu makalelerin tarih merakls okuyucularn sadece tarihsel meselelere deil tarihilerin dnyasna dair de bir alg ve farkmdalk gelitirmelerine, bu konuda kendi kiisel deerlendirmelerini daha rahat yapabilmelerine yardmc olacaktr. kincisi, Trkiye'de akademik eletiri geleneinin byk ve kronik zaaflarna dairdir. Her ne kadar 20. yzyln balarnda, imparatorluun k srecinin en alkanl anlarnda ilk rneklerini grdmz metodolojik adan yksek dzeyli modern tarihilik rnleri ve akademik eletiriler yine bu topraklarda ortaya kmsa da, Trkiye tarihinin sonraki dramatik gelimeleri ve iine girilen ulus-devlet ina srecinin savrulmalar bu teDN SANCISI

17

mel zerinde salam ve saygn bir eletiri geleneinin olumasn engelledi. Siyasi, ideolojik alkantlar ve neredeyse periyodik kesintiler srekli olarak yeni kopular yaratt. 1950'ler sonrasnn hzl modernlemesi, kentlere ynelik kitlesel ve daimi g ve daha gerilimli, atmal olarak yaanan smfsallama akademik alan da etkiledi. Bir ucu gnmze kadar gelen ve hl devam eden bu srete, tarihsel olarak kent kltrnn bir rn olan niversiteler ve akademik faaliyet de dinamik ve hareketli geni kitlelere ald. Poplist nitelii hayli baskn bu demokratiklemenin (evet, bunun bilimsel etkinliin sosyal, snfsal taban ve ufku asndan bir demokratikleme olarak grlmesi gerektiini dnyorum) beraberinde bir eit tarallamay getirdii ise bugn daha net grlyor. Bir yandan da yeni kurulan ok sayda niversite bizzat taraya gidiyor. Sz konusu gelimenin niversiteye ve akademik alana kimi olumsuz yansmalarnn olduu da yeterince aktr. Bunlarn en nemlilerinden biri akademik hayatn bir trl arzu edilen derecede oturmu rafine bir akademik dil yaratamam olmasdr. Bu eksikliin en yakc hissedildii kulvarn ise akademik eletiri alan olduunu sylemek yanl olmaz. Fazlasyla kiisel kavgalarla malul, bir fikir temeli iermeyen, vg ile yergi arasnda salnp duran kaba ve yer yer olduka taral bir szde "eletirel"lik, son otuz yln en nemli alametifarikalarmdan biri olmutur ne yazk ki. Son yllarda aksi ynde olumlu bir eilim filizlenmeye baladysa da, popler magazinel medyatik slup veya Trkenin imknlarn da epeyce daraltan kuru bir dilin hkim olduu akademik tarihilik bugn hl baskn grnyor. Bu derlemede yer alan makalelelerin bir ksm, zellikle "Akademyanm inden" blmndekiler, yapc olmayan, ksr ve popler eletiri yazlarnn sahip olduu zaaflardan uzak durmaya alan, hatta bu tarz eletirme kaygs ieren deerlendirmelerdir. Okuyucu bunlarn bir ksmnn keskin dilli, ama ounun belirgin bir zeni ve her eye ramen meslektalk duygusunu ciddiye alan bir eseflenme, hayflanma yazlar olduunu fark edecektir. Anlan almalarn hepsi, bir bakma Trkiye'deki Osmanl tarihiliinin bnyesel zaaflaryla ilgilidir. artc derecede kendini yeniden retme kabiliyetine sahip sz konusu zaaflar, tarihilik alannn belki de en nemli sorunudur. Bu noktalara iaret eden eletirel almalarn 18
SLN

toplu okumasnn, ileride yaplacak daha kapsaml almalara, bilano denemelerine bir miktar malzeme sunmas umulur. ncs ise, dorudan Trkiye'nin entelektel hayatyla ilikilidir. "Yaplrken Tarih Yapmak (m?)" blmnn ilk makalesi bu problematii ayrntl bir ekilde ele alyor. Burada u kadarn sylemekle yetineceim: Trkiye'deki entelektel hayat esasnda ezeli-ebedi bir tarih tartmas, yani atan gemi alglar zerine kuruludur. En ok gelecekle ilgiliymi gibi grnenler de bir rpda tarihe ilikin tartmalara dnebilmektedir. nk, tartmann taraflar bu konularda kiisel veya grupsal kendi zel tarihlerinin yk altnda gelecei tartmaktadrlar aslnda. Yakn gemiin uygarlk ve retim tarz tartmalar, gelimilik-azgelimilik meselesi, gnmzde demokratikleme, seklarizm ve kimlik tartmalar pekl bu trden tartmalar olarak grlebilir. Bunun (belki de hakl ve anlalr) sebepleri zerinde ayrca dnmek gerekir. phesiz, tarihsel boyut entelektel faaliyetin vazgeilmez bir parasdr. Tarihilik de temelde bugnden yaplan, bugne ait, fakat dne, gemie dair bilgi retme, deerlendirme, yorumlama etkinliiyse eer (ki yledir), bu etkinliin temel nitelii en veciz ifadesini Carr'da bulmutur: Gemi ve bugn arasnda bitmez tkenmez bir diyalogdur tarih. Trkiye'de olan ise bundan te bir eymi gibi grnyor. Profesyonel tarihiliin bu mottosuyla gndelik tarih tartmalarnn bu "diyalog"dan anlad ey, veya bu diyalogu kendince "kurma" biimi arasndaki garip farklla dikkat ekmek istiyorum. Bir trl normalleemeyen ve srekli bir ideolojik ve/veya demagojik hesaplama niteliindeki bu "negatif' ve her dzeyde tekiletirici, dman arayan ve yaratan tarih tartmas, farknda olmadan entelektel hayat da, bu ortam iinde tarihinin mesleini icra ediini de olumsuz etkiliyor. Vurgulamak istediim udur: Srekli geriye bakan ve onunla bouan bir entelektel hayat (bunun da kanlmaz bir sre olduunu dnebiliriz elbette) gemi, gelecek alg ve kurgular arasnda bugn adeta bouyor. Entelektel siyaset belki de baka trl mmkn deil; gndelik siyaset de belki bundan memnundur. Ancak sonunda siyasetin asl alan, yaadmz hayatn daha yakc somut sorunlar, ekonomi, isizlik, yoksulDN SANCISI

19

luk, sosyal gvenlik, eitim vs. kolaylkla ikinci plana dyor, tarih tartmalar ve negatif tarihsel dilin gndemi bu derece belirledii ortamda btn toplum bu trden tartmalar zerinden enerjisinin ok byk bir ksmn yanl ekilde ve beyhude harcyor byk lde. En rafine olanndan en ucuz ve gndelik iddet ierenine kadar tarih tartmalar, ve tabii ki gemi, bugn zerinde bu derece tahakkm kurduka, bu bask en fazla bedeli ou zaman tarihilere detiyor. Bu ne kadar fark ediliyor, bilmiyorum. Ama bu ykn, ne tarihilerin ne de entelektel hayatn temel aktrlerinin tek balarna kaldrabilecekleri kadar hafif olmadn biliyorum. Yaplabilecek, ya da umulabilecek tek ey u gibi grnyor: Bir yandan iini laykyla yapamayan siyaset kurumunun tarihe kullanm deeri zerinden bu kadar sklkla ve hoyrata el atma, mdahale etme alkanlnn giderek trplenmesini mit eder ve beklerken, bir yandan da tarihiler camias ve entelektel hayatimizin katalizr ilevi gren kesimleri ve aktrlerinin kendi kulvarlarnda daha sk durmalar, siyasetin gncel dili ve maniplasyonlar karsnda daha soukkanl ve mesafeli bir tutum gelitirmeye almalan. Ayn zamanda, bu durulanyla, siyasetin tarih tartmalarndaki roln makul dzeye indirecek, siyaset kurumunda tarihsel bilgi alannn zerklii ve saygnlna dnk bir farkmdalm yerlemesine katkda bulunacak bir sorumlulukla retmeli, yazmal ve tartmaldrlar belki de. Bu balamda anlan deneme, entelektel ve tarihi tipolojileri zerinden Trkiye'deki siyasetin ve entelektel hayatn tarihle olan ilikisinin normallemesi, ve bunun gerekliliine iaret etmektedir. Profesyonel bir meslek alan olarak grlen tarihin, mesleki boyutu sakl kalmak artyla, hi de o kadar tamamen tarihilere braklmas gerekmediini, braklmayacak vs'atte, hayatn ve bilme etkinliinin btn kulvarlarna ak bir alan olduunu vurgulamam gerekir. Bu vurgunun, tarihle birlikte tarihilie dair alglarmzn da tehlikeli bir biimde karmakark hale geldii bir dnemde bir tarihi tarafndan yaplmasnn, tarih almalar alan zerinde tahakkm kurma eilimi ve tehlikeli algsna sahip tarihilere kar da uyarc bir ilev grebileceine inanyorum. Okuyucularn, bylece, tam da bu noktada tarihiliin ne kadar "bak srtnda" bir ura haline gelebildiini grmelerini umuyorum. 20
SUNU

Son olarak, kitabn "Yaplrken Tarih Yapmak (m?)" blmndeki yazlan boydan boya kesen bir ortak kulvara iaret etmek isterim. Bata belirtildii gibi, Trkiye'nin son on ylnda kaleme alman yazlar bu tarihsel srecin temel gelimeleri ve tartmalanyla dorudan ilgilidir. Dolaysyla Trkiye'de yaayan bir tarihinin kendi mesleki, toplumsal evresine ve paras olduu tarihsel balama verdii tepkileri ifade etmektedir. Bu blm oluturan yazlar anlan sre boyunca yaanan en byk tartmalardan biri olan, "Ermeni Sorunu"yla ilgilidir. Her ne kadar dorudan bu konu zerinde alyor olmasa da, sz konusu makaleler, yazann kendiliinden kucanda bulduu, kaamad, btn toplumu kuatc boyutu yznden uzak durma ans da, lks de olmayan bir tartmaya tarihi refleksiyle nasl mdahil olduunu gstermektedir. Kitaptaki dier deerlendirmeler gibi, bu "refleks", bu mdahaleyanlan ve biimleri de kukusuz nemlidir ve tartmaya aktr. Bu durumda bir kez daha u noktaya m geliyoruz? Tarihi de son tahlilde yaad dnemin rndr. Tarihin her nesilde "al batan!" yeniden yazldn syleyen el kitaplan doru ise eer, bunun bilim alanndaki ilk kurban "hakikat"in bilgisi olacaktr ister istemez. Byle bir hedefin ulalmazl kabul edilecekse, bu idealin peinde sevgili hocamz Mehmet Gen'in kanncas misali sadece komakla, gayret etmekle yetinecek bir bilimsel faaliyette, ve tabii ki tarihilikte, geriye bu etkinlii meru klacak iki temel nokta kalyor demektir: Asgari insani hassasiyet ve "meslek ahlak"nm temel ilkelerini unutmamak; ona uygun bir dil kullanmak. Ve, akademik tartmalarn bir hakikate, mutlak bilgiye gtrmeyebileceini bilerek, aratrmann, tartmann bizatihi kendisini nemsemek; her zaman ve her konuda saygl, ierikli ve dzeyli tartabilmenin yollarn ak tutabilmek. Bu dili Hrant Dink kendi kulvarnda belki tarihilerden daha etkili kulland. Dolaysyla, yazarn tarihiliimizin bugn ve geleceine dair son szlerini yine onun zerinden sylemesini okuyucunun fazlaca yadrgamayacan umarm. Bu kitaptaki yazlar, hem tarih ve hayat ilikisinde sylenmek istenenlerin zn kendi pratiinde ok arpc bir ekilde ortaya koyan, hem bu corafyann kendi gcyle rettii kendine zg
DN SANCISI

21

kltrn, tutunulabilecek ortak payday ahsnda hepimizden daha fazla ve laykyla temsil ettiini dndm Hrant Dink'e, onun hatrasna adanmtr. Ekim 2008

Not: Yazlar bu derlemede esasen yaynlandklar orijinal ekliyle muhafaza edilmelerine ramen, ifadelerin aksad dnlen kimi yerlerde kk dzeltmeler, birka yerde de baz ksa eklemeler yaplmtr. Eklemeler [ ] iinde gsterilmitir. 1 Bkz. lhan Tekeli, Tarihyazm zerine Dnmek, Ankara: Dost Yaynlan, 1998; Birlikte Yazlan ve renilen Bir Tarihe Doru, stanbul: Tarih Vakf Yurt Yaynlar, 2007.

22

SUNU

AKADEMYANN IINDEN

B R T A R H O K U M A VE Y A Z M A PRAT OLARAK

TRKYE'DE OSMANLI TARHL*


-jr ki yz ksur yllk Aydmlanmac-pozitivist gelenein temel ontolojik 1 ve epistemolojik argmanlarnn yeniden gzden geirilmekte olduJ L u, byk lde bu gelenek zerine ina edilen modern bilimin zellikle ideoloji ve teknoloji balamnda ok ciddi bir sorgulamaya tabi tutulduu bir dnemden geiyoruz. Sz konusu sorgulamadan en fazla etkilenen sosyal bilimlere Trkiye'den bir bak, ya da sosyal bilimlerin Trkiye'deki durumu zerine bir yeniden dnmeyi amalayan bu sempozyumu ok nemli bulduumu belirterek balamak istiyorum. Toplantnn, tartmaya uluslararas boyutta orijinal katklar yapmasn temenni etmekle birlikte, en azndan bu lkedeki sosyal bilimcilere kendileri ve nesneleri zerine daha alc ve eletirel gzle dnme frsat yaratacana inanyorum. Ayrca, sosyal bilimlerin kendi iinde sorunsallatrlmasma ve sonunda byle bir sempozyumun dzenlenmesi srecine sosyal bilimler pratiinin gerekletirildii neredeyse yegne kurum olan niversitelerimiz yerine iki saygn derginin nclk ediinin bu sempozyumun temel sorunsal balamnda bal bana anlaml bir gsterge olduunu dnyorum. Balarken belirtmek istediim ikinci nokta, sunuumun erevesi ile ilgili. Sempozyumun ana temas, bu oturumun balnn ve ieriinin formlasyonu ve nihayet alma alanm ile bilgi birikimim erevesinde en anlaml sunuun ne olabilecei konusunda hayli zorlandm belirtmeliyim. Sempozyumun ana sorunsal iinde tarih ve tarihilie en uygun balam belki "bir sosyal bilim olarak tarih",1 ya da sosyal bilimler-tarih ilikisi erevesinde son birka on yln en kayda deer gelimelerinden biri olarak "sosyal bilimlerin tarihsellemesi/tarihin sosyallemesi" olabilirdi.2 Oturumun temasndan hareket edildiinde ise, "gemii okuma ya da okuyamama" sorunsa* Sosyal bilimlerin temel sorunlarnn yeniden tartld bu sempozyum (Defter ile Toplum ve Bilim dergileri tarafndan dzenlenen "Sosyal Bilimleri Yeniden Dnmek" Sempozyumu, stanbul, 1998) balamnda, Trkiye'de sosyal bilimci olmann anlam ve zorluklan zerinde kendi bilim ve yaam pratiiyle ok ey syleyen, uzun yllar asla olmamas gereken bir yerde ikamete zorlanan bir sosyal bilimciyi, smail Beiki'yi, burada saygyla anyorum.
DN SANCISI

25

min, 19. yzyl ncesi Osmanl tarihiliimiz iin, daha ziyade, zerinde allan "belgenin (doru) okunup okunamamas" eklinde tezahr ettiini grrz. zellikle klasik dnem Osmanl tarihilii sz konusu olduunda, 19. yzyl Rankeci tarih ynteminin olabilecek en olumsuz yorumu zerine oturmu bu anlay yerli tarihiliimizde hayli kkl bir gelenek oluturmaktadr. Biraz d buradan hareketle, toplantya yaplabilecek en anlaml katknn, gemii okuma denildiinde bir refleks olarak "belge okuma"y anlayan ve bu temelde bir tarihilik pratii ortaya koyan kiinin, yani bu tarihinin bir "sosyal bilimci" olarak portresi zerinde durmak olacan dndm.3 Byle bir sunu bana iki adan anlaml grnyor. Birincisi, sosyal bilimlerin byk paradigmalarnn glgesinde genellikle gzden kardmz nemli bir olguyu, bilimsel etkinliin znesi olarak bizzat "sosyal bilimci"yi zgn yetime ve alma koullar iinde daha yakndan tanma frsat verecektir. Tarihilik balamnda giriilecek byle bir denemenin, Trkiye'de icra edilen tarihiliin, byk blm itibariyle, sosyal bilimsel etkinliin neresinde olduu konusunda bizlere baz nemli ipular verecei aktr. Ayrca, bu tarz bir denemeyle, tarihinin "nesne"sine hangi etkenlerle, ne gibi koullar altnda, hangi bilin dzeyinde yaklat, ne tarz bir tarihilik yapt, alt alann genel problemleri ve sorunsallaryla ne lde tant, bu problemleri daha st dzeyde sosyal bilimsel (veya tinbilimsel) epistemolojinin sorunsallaryla ne lde ilikilendirme eilimi tad, vb. noktalarda da kapsaml bir eletiriye baz yeni katklar getirilebileceini dnyorum. kincisi, byle bir denemeyle, bata Halil Berktay olmak zere birok tarihinin sk sk dile getirdii "kuru bir dar belgeciliin cenderesi"nde i gren "klasik, akademik, ortodoks Osmanl tarihiliimiz"in,4 yani Trkiye'deki profesyonel-akademik tarihiliin byk bir ksmnn merkezindeki zneyi de daha yakndan tanm olacaz. Trkiye'de tarihilik, akademik bir disiplin olarak belki de en sorunlu alanlardan birini oluturuyor. 1975'ten bu yana aka tartlmaya balanan, eitli toplantlar ve sempozyumlarda deiik boyutlaryla ele alman tarihiliimizde, Salih zbaran ve Halil Berktay gibi tarihilerin srarl eletirilerine ramen genel olarak durumun pek deimediini gryoruz.5 1975'te tartanlar sorunu ok ciddi bulmulard; 1994'te tartanlar da ay26
TRKIYE'DE OSMANL TARIHILII

n sonuca vardlar. Ve nihayet bugn, 1998'e baktmzda akademik tarihiliimizin durumunun, baz ilerlemelere ramen, ana ekseni itibariyle eskisinden daha parlak olmadn sylemek zorundayz. Trkiye'de yalnzca tarihiliin deil, bir btn olarak sosyal bilimlerin genel durumunun pek i ac olmad ortadaysa da, tarihin bu konuda daha talihsiz bir alan olduu rahatlkla ileri srlebilir. Bu talihsizliklerin nereden kaynakland konusunda ok eyler sylenebilir. Bunlarn bir ksm bu sunu esnasnda ya da sonunda kendiliinden ortaya kacak, nemlice bir ksm ise oturumun dier konumaclarmca dile getirilecek. Ama burada bir defa daha, ne tr bir alanla kar karya olduumuz konusunda nemli olduunu dndm bir temel noktaya, bir zihinsel altyapyla yakndan ilintili olduu anlalan, tarihiliimizin kronik bir rahatszlna dikkat ekmek istiyorum. Daha nce baz tarihilerin deiik dnemlerde nemle vurguladklar gibi,6 sz konusu zihinsel altyapnn ana aya belirgin bir ekilde ortada durmaktadr; bunlarn hepsi Trkiye'de modern tarihiliinin ilk yllarndan bugne gelen sre iinde olumu, zamanla da iyice pekimitir. Bu ayaklardan birincisi, imparatorluun k srecinde yzyln balarna damgasn vuran devletin bekasna ynelik kayglarn tarihilik zerindeki derin etkisi; ikincisi, cumhuriyetin ilk dnemlerine damgasn vuran bir ulusal kimlik inas abasnda tarihilie biilen misyon; ve nihayet, bu ikisiyle i ie gelien ve pekien, Trk tarihinin kendine zg ve dierleriyle mukayese edilemez bir tarih olduu dncesi, yani mzmin bir "sui generism", "biz bize benzeriz"cilik. Bu tespitlere katldm belirtmek istiyorum. Bugn Trkiye'de sosyal bilimler balamnda icra edilen tarihilik, ana gvdesi itibariyle, balca bu ayak zerinde biimlenen bir akademik tarihilik geleneinin devamndan ibarettir ve kanmca, tarihiliimizin kronik zaaflarnn kkenini bizzat bu gelenein kendisinde aramak gerekir. Anlan gelenek iinde karmza kan tarihi devletin bekas kaygsyla alan, dolaysyla devlet merkezli, ama siyasi-ideolojik duruu ve kltrel refleksleriyle balantl olarak Trk tarihinin bir dnemini dieri aleyhine yceltme, dolaysyla tarihi bir bilgi alanndan ziyade bir "inan alan" olarak grme, yaama eiliminde, ve nihayet ilk iki noktadaki tutumundan baDN SANCISI

27

msz olarak Trk tarihini dnya tarihinden soyutlayarak ele almaya yatkn, dolaysyla ie kapank, milliyeti savunma refleksleri gl bir tarihidir. Hayli kuvvetli bilim d kayglar ve n kabulleri, korkular ve tabular olan bu tarihi, ayn zamanda bir "devlet memuru"dur;7 sz konusu zelliiyle uzun asrlarn birikimi bir imparatorluk-cumhuriyet geleneinin yaratt niemur tipinin bir baka rnei olarak karmza kmaktadr. Bunun ne anlama geldii, aada, bu portrenin bir ayann oluum srecine yakndan baktmzda daha iyi anlalacaktr sanyorum. yle bir tespitle devam edebiliriz: Anlan tarihi portresi bize akademik tarihiliimizin tarihe nasl bakt, onu nasl okuduu konusunda nemli ipular vermektedir. Ayn zamanda, Trkiye'de akademik tarihiliimizin ana beini oluturmaktadr; popler tarihiliimiz de byk bir ksmyla bu damardan beslenmektedir. te yandan, bu portre Trkiye tarihiliinin tamamn temsil etmemektedir. Genel iinde olduka marjinal grnse de nominal anlamda giderek byyen, iinden geldikleri kltrel ve toplumsal kesimlerin inanlar ve kltrel refleksleriyle deil bilimsel etkinliin doasna daha yakn ve yatkn zihinsel bir tutumla, ou zaman uluslararas standartlarda ve platformlarda, zaman zaman disiplinleraras nitelikte i yapan daha da ak bir tarihi kesimini de zikretmek gerekir. Trkiye tarihiliini uluslararas lekte temsil eden bu tarihilerin iinden geldii gelenein ise baka trden zaaflarn grmek mmkndr. Bunlarn banda, belki Bat'da gelien Avrupamerkezci ve oryantalist tarihiliin temel argman ve modellerini yeterince eletiri szgecinden geirmeden Trk ve Trkiye tarihine aktarma, dolaysyla zgllkleri gzden karma eilimi zikredilebilir.8 Bununla birlikte, son yllarda bu eilimin byk lde ortadan kalkma yoluna girdiini de hemen eklememiz gerekir. Yukardaki tespite hemen unu da ilave etmeliyiz: kinci tarz tarihinin, tarihe bak, gemii okuyu biimi, ana ekseni oluturan ve yukarda genel portresi izilen tarihiden hayli farkldr. ok az bir ksm "meslekten", ounluu ise kken itibariyle sosyal bilimlerin deiik disiplinlerinden gelen ve sonradan tarihe geen sz konusu tarihiler grubunun, Trkiye tarihiliinin sosyal bilimlerle olan balantsn salayan yegne 28
TRKIYE'DE OSMANL TARIHILII

kanal oluturduunu sylemek fazlaca bir abart saylmamaldr. Popler tarihilie katklar ise henz emekleme safhasndadr. Trkiye'de akademik tarihiliin son birka onylda genel Trk tarihinden Osmanl arlkl bir Trk(iye) tarihi ynnde bir gelime gsterdiini gryoruz. Bunda phesiz Osmanl merkezi arivinin ve birka yl ncesine kadar ok nemli belge koleksiyonlarn (siciller gibi) barndran mahalli mzelerin sunduu olaanst zengin malzemenin neminin giderek daha fazla farkna varlmas nemli bir faktr olmutur. Buna ek olarak, 1960'larda, lke genelinde gelien siyasal nitelikli bir entelektel hareketin de katksyla Trkiye'nin toplumsal yaps ve bunun tarihsel geliimine artan ilgi, niversite dnda da bymtr. Bu yaygn ilginin sonucunda, 1970'lerden itibaren akademik tarihiliimiz zellikle "klasik dnem" diye bilinen 15-16. yzyllarla 19. yzyl Osmanl tarihi zerinde younlamtr. lgintir, Cumhuriyetin ilk dnemlerinden beri zerinde ciddiyetle durulan ve nemli tarihiler yetitiren Orta Asya ve Seluklu dnemi Trk tarihiliinin akademik alanda itibar ve ilgi kaybetmesinin de bu dneme denk dtn gryoruz. Nihayet 1980'lerden itibaren gerek ince, Rusa, Arapa, Farsa gibi temel kaynak dillerini renme gereklilii, gerekse bu dillerde yazlm kaynaklara, aratrmalara ulama konusunda karlalan eitli glklerin de belirleyici etkisiyle bu alanlar Trkiye akademik tarihiliinden neredeyse tamamen silinmitir. Onlarn yerini ise, zellikle son dnemde kendine niversite bnyesinde daha geni bir ideolojik ve kurumsal dayanak bulan Cumhuriyet dnemi Trkiye tarihi almtr.9 niversitelerimiz bugn her zamankinden daha fazla sayda Osmanl ve Cumhuriyet tarihisi retmektedir. Sonu olarak, neredeyse Osmanl ve Cumhuriyet dnemi Trk(iye) tarihine indirgenmi olan akademik tarihiliimiz, Cumhuriyet'in ilk dnemlerine nazaran ok ciddi bir ufuk daralmasyla birlikte adeta iine kapanm, byk ksm itibariyle yalnzca Trke (modern veya Osmanl versiyonu) ile rahatlkla icra edilebilen hayli "yerel" bir bilimsel disiplin haline gelmitir. 19. yzyl ncesi, zellikle de "klasik dnem" Osmanl tarihi, bir aratrma alam olarak akademik tarihiliimizin belki de en geni kesimini oluturmaktadr. Yzyln ortalarnda mer Ltf Barkan, Mustafa Akda
DN SANCISI

29

ve zellikle almalarn halen uluslararas lekte ve olaanst bir verimlilikle srdren Halil nalck gibi tarihilerimizin temelini atp atsn kurduu bu dnem Osmanl tarihilii, 19. yzyl Osmanl tarihine gre esasen bir "sosyal ve ekonomik" tarihilik olarak gelimitir. Bandan beri Avrupa, Amerika, Balkan, Ortadou ve Kafkas-Rus lkeleriyle, bunlara son zamanlarda eklenen Japonya'da giderek kkleen, ileri derecede "uluslararaslam" bir alma alam olarak karmza kan Osmanl tarihilii baz lkelerde hl Avrupamerkezci ve oryantalist gelenekler erevesinde, fakat byk ksm itibariyle giderek sosyal bilimlerle daha i ie gemi bir tarihilik eklinde icra edilmektedir. Trkiye'de bu alanda alan ve rn veren tarihilerin ise, ounluu itibariyle, birok adan hayli kendine zg bir tarihi ve tarihilik tr oluturduklarn dnyorum. Burada, Osmanl tarihiliinin Trkiye d boyutu ile, yukarda zikredilen ve ne kadar az sayda da olsa uluslararas dzeyde ve platformda alan Trkiyeli tarihileri bir kenara brakp, aada zellikle, deyim yerindeyse "Trkiye'ye zg" bu Osmanl tarihisi zerinde duracam. Genellikle 1970'lerden, fakat ounlukla 1980'lerden itibaren Trkiye akademik tarihiliine daha fazla damgasn vurduunu dndm tarihi kua gerek toplumsal kken, kltrel donanm, gerekse iinden getikleri temel ve akademik eitim sreleri ile tarihilik pratii asndan ilgin baz ortak zellikler gstermektedirler. Akademik almalarn byk lde klasik dnem ve hemen sonrasnn temel problemleri zerinde srdren ve ksmen ayn camiaya mensup bir tarihi olarak, bu kendine zg tarihiliin ve onun znesi konumundaki tarihinin birok adan ciddi eletirel analizinin yaplmas gerektiini dnyorum. Byke bir ksm yapsal, bir ksm ise konjonktrel bir dizi problem ieren bu tarihiliin temel baz zaaflar bir arada ele alndnda, karmza, ortaya konulan pratiin "bilimsel" nitelii de dahil olmak zere, nemli soru iaretleri kmaktadr. Anlan tarihi tipinin ve onun icra ettii tarihiliin bir btn olarak eletirisine giri olmak zere aada, Trkiye'de klasik dnem ve hemen sonrasn (15.-18. yzyllar) alan Osmanl tarihisi kimdir, nasl yetiir, nasl alr ve ne retir sorularnn cevabn bulabileceimiz bir tarihi portresi izmeye alacak ve sonunda ortaya kan sonucun nmze koy30

T R K I Y E ' D E O S M A N L IT A R H L N NSONEYREKY

duu baz nemli noktalar tarihilik ve sosyal bilimsel etkinliin baz temel esaslar erevesinde deerlendirerek bitireceim. Toplumsal/kltrel adan genellikle krsal kesimden, en iyi durumda bir memur, belki ounlukla bir kyl ocuu olarak dnyaya gelen mstakbel Osmanl tarihisi, temel eitimini biraz ansl ise yresinin kalburst okullarnda, ama genellikle son derece yetersiz koullarda hizmet veren eitim kurumlarnda alr. lk tarih bilgisi ve/veya bilincini eitli tarihsel ahsiyetler tarafndan rlm "efsane"-bilgi temelinde ya ders kitaplar ve popler yaynlar, eer okumaya merakl ise ilk okuduu tarihsel romanlar, ya da iinden geldii aile ve sosyal evrenin aktard szl kltr araclyla edinir.10 Byk lde tesadflerle belirlenmi hayli eksik bir temel eitim sonunda genellikle kararsz, nadiren "bilinli" ve ounlukla da tesadfi bir "seim" sonucu kendisini bir niversitede bulan tarihi aday, ounlukla Ankara ve stanbul'un geleneksel tarzda eitim veren tarih blmlerinde yksek renime balar. Bu blmlerde hemen hemen tamamen "milli", kendine zgc perspektiften ve genellikle apolojetik (yceltici) hikyeci temelde verilen bir eitim sz konusudur. Bu sre iinde bir taraftan ilk tarih "bilinci" zerine ina edilmi beklentilerine uygun bir tarih tedrisatn srdren tarihi aday, genellikle bir veya birka hocann etkisinde tarihimiz ve tarihiliimizde milli ve gayrimilli unsurlar ayrmn renir." Bu ayrm ou zaman onun ilk (ve ounca ebedi) "bilimsel" tarih uurunun temelini oluturur. Genellikle mevcut ideolojik/siyasi durula da rten bu tarz bir temel tarih eitiminin sonlarna doru nadiren bir tarihsel problemden hareketle, fakat ounlukla bir hoca teviki, hatta bazen siyasi-ideolojik duru erevesinde bir misyon bilinciyle akademik kariyer yapmaya karar verir (kliantel/patronaj ilikisinin balangc). Byle bir karar alma srecini kolaylatran dier faktrler de vardr kukusuz. Bunlarn banda, artk "profesyonel" dzeyde icra edecei tarihilik mesleinin neredeyse tamamen Osmanl tarihinin yerli ariv kaynaklarnn dili olan Osmanlca bilgi ve becerisiyle srdrlebilecek bir "bilimsel" ura olduuna dair gl inan gelmektedir; zaten drt yllk lisans eitiminden kazanlan yegne ihtisas becerisi budur.
DN SANCISI

31

Bu temel zerinde balanlan "akademik" alma hangi ynde srdrlecektir? Uzmanlk alan seiminde ounca kendisini tevik eden hoca veya hocalarn tavsiyesiyle, en kolay yoldan ve en ksa srede stesinden gelinebilecek bir konu/alan seme ve bu balamda genellikle lisans eitimi esnasnda rendii ve, eer varsa, bitirme tezinde daha yakndan tand belli bir tr belge koleksiyonu zerinde alma eilimi ar basar. Temel tarih eitimine elik edecek kaynaklar, problemler ve yaklamlar ieren herhangi bir klavuz kitabn ya da ciddi danmanlk messesesinin yokluunda, bu ekilde yaplan alan/konu seimi, pratikte kanlmaz olarak bir belge seimi eklinde tezahr eder. Bu noktada, klasik dnem Osmanl tarihini seen tarihi aday genellikle Osmanl devletinin mir toprak sisteminin yrrlkte olduu blgelerdeki (Anadolu ve Rumeli) vergiye tabi insan unsuruyla ekonomik kaynaklarn/etkinliklerin geni envanterlerini ieren tahrir defterleri zerinde almay tercih eder. 17.-18. yzyllarda karar klanlar ise genellikle iki ana belge koleksiyonu arasnda seim yaparlar. lki, blgesel lekte tutulan ve genellikle bu yzyllardan itibaren daha ok sayda sahip olduumuz kad mahkeme sicilleri, ikincisi ise kiisel servet sahibi Osmanl brokrat, ulemas ya da kkl ailelerce bu servetin bir kamu hizmetine ya da aile iinde muhafazas ve sultann msaderesinden kurtarlmas amacna dnk olarak tahsisiyle oluan vakf kurumlarnn ayrntl gelirleri ile bunlarn kimler tarafndan nasl kullanlacana dair artnameleri ieren vakfiyelerdir. Seilen belge tr zerinde yaplan bir transkripsiyon almasyla master tezi, yine seilen belge trnn ierdii verilerin belli bir blge baznda bol tasnifli, bol tablolu, bol rakaml tasvirinden ibaret bir almayla da doktora tezi hazrlanr. Bu akademik aratrma ve yazma faaliyetinde tarihi adaynn nnde daha nceden yaplm benzer almalarn varl ii daha da kolaylatrr; bu durumda yaplacak ey, genellikle bunlardan birini nne alp kendi verilerini bu ablona gre dzenlemek ve yazmaktan ibarettir. Byle bir srete haliyle tarihi adaynn zgn deerlendirme ve analiz abasna, yani yaratclna pek gerek kalmamaktadr. Tarihilik mesleine daha girite belli bir tr belgeye angaje olmann yaratt snrllk, o belge trnn nasl kullanlaca ynnde rnek oluturan mevcut a32
TRKIYE'DE O S M A N L TARIHILII

lmalarm sunduu ablonlarla daha da artmakta, sonu olarak tarihi aday ok dar bir alanda, hayli snrl bir "zanaat" icrasyla yetinen bir uzmanteknisyen olarak karmza kmaktadr. Bu tr bir tarihiliin bir iki kuak iinde iyice yerlemesiyle kendi "lonca" terminolojisini yarattn ve bu balamda n ad "defterci" (bir Amerikal tarihimizin icad olan terim kullanlacak olursa, "defterolog"), "sicilci" ya da "vakf" olan Osmanl tarihilerinin ortaya ktn grmek elbette ki pek artc olmamaktadr. Bu tarz bir tarihiliin bilimsel etkinlik olarak ve ortaya koyduu nihai rnn, yani "bilgi"-tarihin, bilimsel bilgi balamnda bir deerlendirmesine daha sonra gelmek zere, tarihimizin doktora sonras kariyerine ksa bir gz atacak olursak, burada mmkn olan en ksa ve kestirme yoldan ykselme ve ekonomik refah artrmaya ynelik abalarn n plana kmasyla karlarz. niversitelerin kendi bnyelerinde yaplan smavl-deerlendirmeli atamalarla hi gecikmeden retim yesi snfna dahil olan tarihimizi en zorlu snav bu aamada beklemektedir: Doentlik yabanc dil snav. SYM'nin dzenledii bu merkezi snav geebilmek iin ilk ciddi dil almas genellikle bu evrede yaplr. Birok tarihi iin bu ilk ve son yabanc dil renme giriimi olarak kalr ve birka denemeden sonra sz konusu snavn almasyla da son bulur. Bir sonraki adm doentlik "bilim" snavdr. Jrili, mlakatl bu snavn geilmesi yetkinlik, ans ya da "ilikiler" faktrlerinin arlna gre bir ile yllk bir zaman alr. Doentlik nihayet derin bir nefesin alnd bir aamadr ve bundan sonras uygun kadro aray iinde ya yetitii niversitede ya da ounlukla yeni kurulan niversitelerin birinin yeni kurulan Tarih Blm'nde devam eder. Temel akademik faaliyetlerin byke bir ksmn genellikle yine uzman olunan belge trnden yeni semelerle, sk sk dzenlenen "Tarih Boyunca Filanca ehir Sempozyumu" trnden etkinliklerde sunulan tebliler, yerel popler ve akademik dergilerde yaymlanan benzer almalar oluturur. Eer yeni kurulan niversitelerin birine uygun kadro ile geilmise, burada yaplan ilk i bol miktarda retim ve aratrma grevlisi istihdamn salayarak bir ekirdek "kadro" kurmaktr, ikinci adm, YK'n kstaslarna uygun miktarda retim yesi temin edip yeni tarihiler yetitirmek zere yksek lisans ve doktora program amak; nc adm ise,
DN SANCISI

33

yetersiz ekonomik koullan iyiletirmenin en yaygn yolu olarak ikili eitime gemektir (Trkiye'de hangi niversitelerin, hangi gerekelerle, hangi donanmla ikili eitim yaptklarn aratrmak yalnzca niversiter yapnn, yksek retim sisteminin bugn geldii nokta asndan bile hayli ilgin sonular ortaya koyabilir). Bu sre yeni tr bir akademik anlayn, yeni tr bir tarihiliin niversite bnyesinde yaygnlamasna ve iinde kendini yeniden retebilecei kapal devre alan bir kurumsallamaya hizmet etmektedir. Sonu olarak, bir meslektamn arpc ifadesiyle, 19. yzyl da dahil olmak zere bugnk Osmanl tarihiliimiz, szgelimi Yozgat niversitesi Tarih Blm'nde okuyup ayn blmde Yozgat tarihi alan Yozgatl tarihiler retmektedir. Bu katksz "yerel" tarihi tipi, sz konusu yerelliin beraberinde getirdii ya da artrd her trl handikapla mcehhez olarak, bugn akademik tarihiliimizin en hzl oalan, en byk ksmn oluturmaktadr. Fuad Kprl, . L. Barkan, Mustafa Akda ve Halil nalck gibi byk isimler karm, stelik son otuz krk yldr byk lde uluslararas nitelik kazanm, sosyal bilimlerin kavram, model ve kuramlaryla zenginlemi bir akademik disiplin haline gelmi olan modern Osmanl tarihilii Trkiye'de anlan trde bir tarihiliin ivme kazanmasyla, nemlice bir ksm itibariyle adeta 30'lu ve 40'h yllarn Halkevi dergilerinde ilk rneklerini grdmz "belge"-bilgi aktarc salt betimsel bir tarihilie geri dn yapmaktadr. Bu balamda, tarihimizin ve tarihiliimizin ortaya koyduu rnn, yani "bilgi"-tarihin temel zelliklerine baktmzda sz konusu almalarn neredeyse btnyle tasvir/betimsel olduklarn grrz. Tarih almasnn esasen tikelden hareketle tmele dnk karmlarda bulunan bir bilimsel ura olduu gz nne alndnda belki anlayla karlanabilecek bu zellii ele aldmz tarihilik rneinde problematik klan asl nokta, bu tarihiliin belgelerin ierdii verilerin bazen aynen, ounlukla da farkl tasnifler, tablolar ve grafiklerle tespit ve tasviriyle balayp, tarihsel/dnemsel/problematik bazda ciddi bir kavramsal analize girmeden, yine bu aamada sona ermesidir. Bu, k noktasnda bir problematii ya da kavramsal/kuramsal bir erevesi olmayan, yalnzca belli tr bir belgeden
34

T R K I Y E ' D E O S M A N L IT A R H L N NSONEYRE

hareketle giriilip o noktada taklp kalan tarih almasnn kanlmaz akbeti olarak grlebilir. Dier bir ifadeyle, bu tarihilik esas olarak byk lde ilenmemi bir "belge"-bilgi tarihiliidir. Bununla balantl olarak, ayn tarihiliin uluslararas tarihyazclmn karlatrmal tarih aratrmalar balamnda ortaya koyduu temel kavramlar, modeller, kuramlarla fazlaca bir nsiyeti, alverii yoktur. Buna karlk, esasen yine kullanlan kaynaklarn ve belgelerin diliyle ilintili terminoloji erevesinde karlalan baz problemleri vardr. Bunlarn balcalar bir "hane"nin byklne dair tahminlerde hangi arpann kullanlaca, bir "avarz-hane" sinin ka gerek haneden olutuu, vb. problemlerdir. Aina olunan ya da zikredilen balca model/kuram 16.-17. yzylda Osmanl ynetim anlaynn formlasyonunda Osmanl brokrat/ulemasmca tekrar tekrar vurgulanan "daire-i adliye" ya da bununla balantl olarak kkenleri slam dnrlerine kadar giden bir "Trk-slam hkimiyet telakkisi" kuramdr. Zaman zaman modern sosyal bilim kuramlar balamnda Marksist "feodalite" kavram ve tartmalarna genellikle . L. Barkan zerinden ve mutlaka reddiye niteliinde, nadiren de Weber'in "patrimonyal" devlet kavramna H. nalck zerinden ylesine bir deinilerek geilir, hepsi o kadar. Byk lde 194olarda kaleme alnm Z. V. Togan'm Tarihte Usul'ne dayal bir tarih metodolojisine dayal snrl bir mesleki "ilmihal bilgisi"yle donanm bu tarihilerimizin ok az bir ksm modern tarihyazclmdaki balca ada eilimler ve ekollerden ksmen haberdardr, ounluk ise bu konulara genellikle ilgisizdir. Disiplininin temel yntem sorunlar ve epistemolojik problemlerine bu derece ilgisiz, kendisini byk lde dar bir belge uzmanlna hapsetmi byle bir tarihiliin genel olarak sosyal bilimlerin son yllarda tekrar canlanan ezeli/ebedi ontolojik ve epistemolojik sorunlaryla doaldr ki pek bir alp veremedii yoktur; muhtemelen byle bir sorunsaln farknda da deildir. Bu balamda, Gulbenkian Komisyonu'nun "Sosyal Bilimleri Am" adl raporunda zerine hayli fazla vurgu yaplan "disiplinleraraslk", en azndan imdilik, genel yaklam ve sosyal bilimsel donanm olarak Osmanl tarihisinin ve tarihiliinin gndeminin ok uzanda gibi grnyor. Bu haliyle, anlan "yerli" taDN SANCISI

35

rihiliimiz, gerek ortaya koyduu tarihilik pratii gerekse bir paras olduu "bilimsel" etkinliin doas zerine gelitirebildii zihinsel/dnsel tutumun ierii ve seviyesiyle henz moderniteyi dahi yakalayamam bir grnm ortaya koymaktadr. Dolaysyla, sosyal bilimleri derinden sarsan postmodern depremin sarsntlarnn ulamad bu uzak adackta hayat imdilik "olageldii zre", kendi halinde devam etmektedir. Halil Berktay, yzyln bandan bugne uzanan bir perspektifte Trkiye tarihiliinin drt sekin simasndan hareketle tarihiliimiz zerine 1991'de kaleme ald ve bu sunuta deinilen birok sorunun ok daha kapsaml analizi zerine dayandrd tespit ve deerlendirmeleri ieren biyografik denemesinin sonunda, sz konusu zaaflardan kurtulmu bir tarihiliin geleceinden bahisle zetle yle bir "ideal" (ya da istendik) tarihi portresi izer: Geni bir kltr ve bilgi birikimi temelinde, iyi eitim grm, uluslararas standartlarda ve platformlarda i yapan, sosyal bilimlerin eitli disiplinlerine ak ve ayn zamanda arivlere ve ariv belgelerine vakf; ne ampirisist ne de teorisist -ampirik temelde teorili tarih yapabilenbir tarihi. Bu tarz tarihiliin canl rnekleri olarak, sanyorum, bu sunuun balarnda dikkat ekilen ve Trkiye tarihiliinin marjinal fakat uluslararas lekte etkin kesimini oluturduu vurgulanan tarihi tipine gnderme yapmaktayd. Sz konusu tarihi tipinin ve tarihilik pratiinin bir aya Trkiye'de olmak zere etkinliinin bugn de artarak srd bir gerek. Ancak bu sunuta ana hatlarn kabaca izmeye altm tarihi portresi ve tarihilik tarznn, deyim yerindeyse, "i piyasa"ya byk lde hkim olduunu vurgulamak gerekir. Hayli retken ve canl olan bu piyasann gerek ideolojik gerekse toplumsal ve kurumsal dayanaklarnn zellikle 8o'lerden itibaren Trkiye'nin yaad siyasi ve toplumsal dnmlerle i ie olutuunu ve pekitiini sylemek sanrm pek yanl olmaz. Bu akademisyen tarihi tipinin ykseliinin, genel siyasi-ideolojik eilim olarak hayli belirgin bir devleti-milliyetiliin (40'larm Barkan'm yaratan ortamn bir benzerinin) yeniden ykselii ve bir ayan tarann Trkiye pastasndan her alanda daha fazla pay talebiyle belirginleen dinamizminin oluturduu bir toplumsal hareketliliin ivme kazanmasyla ayn dneme denk d zerin36
TRKIYE'DE OSMANL TARIHILII

de ayrca dnlmelidir. te yandan, YK'n damgasn vurduu yksek retim anlayyla yeniden yaplandrlan ve ksa srede lke apnda yaygnlatrman niversitelerin bu tr bir "yerli" akademisyen kua iin, bnyesinde kendini yeniden retebilecei uygun birer istihdam alan yaratt da bir gerektir. Trkiye'de genelde sosyal bilimlerin zelde ise tarihiliin yakn gelecekte, "postmodern" dnyada yaanmas muhtemel gelimelerin gndeme getirecei temel eilimlerin izdmlerine ahit olacan tahmin etmek g deil. Bu erevede, yle grnyor ki, temel ayrma yeni yorumlaryla modernist, ilerlemeci, evrenselci bir sosyal bilim anlay ile postmodernizm temelinde, belki bir lde partiklarizmi besleyecek yeni bir tr "oulcu" yaklam arasnda yaanacaktr. te yandan, byk bir ihtimalle bunlardan ikincisine eklemlenerek, global lekte ekillenmekte olan yeni "dnya dzeni"nin hem merkezinde hem periferisinde farkl biimlerde filizlenebilecek "yerelci", "yeni milliyeti" bir tepkiselliin, genel olarak sosyal bilimleri, belki daha da fazla tarihilii etkileyecek bir nc kulvar olarak ortaya kabilecei uzak bir ihtimal olarak grlmemelidir. Bu durumda, Trkiye'de tarihiliin, zel olarak da bu sunuta zerinde durulan Osmanl tarihiliinin ana eksenini oluturan kesiminin ksa vadede ulaabilecei en "evrensel" perspektifin bu nc kulvar olaca rahatlkla ileri srlebilir.

NOTLAR I Burada, zellikle son yllarda postmodernist eletiriyle yeniden gndeme gelen, tarihin hem kendi epistemolojisi hem genel olarak sosyal bilimlerle ilikisi balamnda karmza kan baz temel soru(n)larmm tartlmasn kastediyorum. Bu konularla ilgili genel bir fikir verebilecek iki almann son zamanlarda Trke'ye evrilmi olduunu belirtelim (bkz. Keith Jenkins, Tarihi Yeniden Dnmek, ev. Bahadr Sina ener, Ankara, Dost Kitabevi Yaynlan, 1997; Pauline Marie Rosenau, Postmodernizm ve Toplum Bilimleri, ev. Tuncay Birkan, Ankara, Ark Yaynlar, 1998). Ayn sorunlan ele alan iki deerli yerli almay da burada mutlaka zikretmek gerekir: Birincisi, tarihin doas, tarihyazclmm sorunlan zerine Trkiyeli meslekten bir tarihinin, Salih zbaran'n kaleme ald ilk ciddi alma, Tarih, Tarihi ve Toplum, stanbul, Tarih Vakf Yurt Yaynlan, 1997; ikincisi, bu bildiriye yaymlanmak zere son eklinin verildii sralarda okuyucuya ulaan, lhan Tekeli'nin deiik tarihlerde yazd ya da konferanslarda sunduu, dnyada ve Trkiye'de tarih-

DN

SANCISI

37

yazclnn son otuz ylnn evrimini bu evrime elik eden entelektel ve sosyal bilimsel dnmler nda hayli berrak bir ekilde ortaya koyan almalarndan derlenen kitab: Tarihyazm zerine Dnmek, Ankara, Dost Kitabevi Yaynlar, 1998. II. Dnya Sava'ndan sonra zellikle Fransz tarih okulu Annales'in kuramsal ve pratik almalarnn etkisinde dnya leinde giderek yaygnlaan ve genellikle tarihin sosyal bilimlere "szmas" (infiltration) eklinde ifade edilen gelime, bir yandan sosyal bilimlerin tarihsellemesi dier yandan tarihin sosyallemesi ynnde ilev grmtr. Bu srecin tarihilie yansy bu dnemden itibaren "sosyal tarih"in siyasi tarih aleyhine nlenemez ykselii ile genel olarak sosyal bilimlerin daha fazla tarihsel analize ynelmesi eklinde olmutur. Her iki boyutun en tipik ve en etkili sonucu, 1970'lerin sonlarndan itibaren Amerika'da Binghamton'da faaliyete balayan "Fernand Braudel Center"da Immanuel Wallerstein'm nclnde ortaya ktn grdmz ve 1992'de yeniden formle edilen "Tarihsel Sosyal Bilim" (Historical Social Science) anlay ve pratiinin nemli bir mesafe katediidir (bkz. Review, 1/1 (1977) ve XV/ (1992)). Bir yandan da spesifik olarak tarihsel antropoloji ve tarihsel sosyoloji almalar byk bir ivme kazanmtr (Charles Tilly, Theda Skocpol gibi isimler bu balamda zellikle zikredilebilir). Esas olarak ABD'de karmza kan bu gelimeler ne yazk ki Trkiye'deki sosyal bilimcilerin gndemine, ok snrl bir kesim dnda, pek fazla girmemitir. Sempozyum srasnda ve kapan oturumunda sz alan sosyal bilim rencilerinin bir ksmnn sosyal bilimleri bireysel varolu mcadelesinde heyecan kayna ya da srarla bir ontolojik ve ideolojik-siyasal konum araynn nemli bir "arac" gibi alglamalar ve bu balamda sosyal bilimcilere adeta, bir taraftan mesiyanik beklentiler iinde, dier yandan da yeni bir tr entelektel show business'm aktrleriymiesine yaklamalarnn, daha da nemlisi baz sosyal bilimcilerin bu beklentilerden beslenen ya da onlar besleyen bilinli veya bilinsiz performanslarnn, lkemizde sosyal bilimlerin olduu kadar bizzat sosyal bilimci tipinin de objektif altna yatrlmas ve demistifiye edilmesini acil bir ihtiya olarak nmze koyduunu dnyorum. Burada, sosyal bilimcinin gelecek-zamanlann ihtiya duyabilecei postmodern khinlie soyunma (ya da itilme) tehlikesine dikkat ekmekle yetiniyorum. Halil Berktay, "Bat ve Trk Ortaa Tarihiliinin Kylle Baknn Temel Deformasyonlar", Toplum ve Bilim, say 48/49, K (1990), s. 63. Osmanl tarihiliinin sekin rneklerini deil, Trkiye'de bu alanda faaliyet gsteren daha "ordinary" byk kitlesini ele alan bu sunuun, Berktay'm daha nce nde gelen drt byk tarihimizin ve onlarn tarihiliklerinin analizini yapt almasna ("Drt Tarihinin Sosyal Portresi", Toplum ve Bilim, 54/55 (1991), s. 19-45), ok kapsaml olmasa da, ek katk olacan dnyorum. Bu konuda 1975'te Felsefe Kurumu Seminerleri balamnda dzenlenen "Trkiye'de Tarih Eitimi" konulu toplantdan (bkz. Felsefe Kurumu Seminerleri, Ankara, 1977), 1993-94 ylnda gerek Yap Kredi Bankas'nm kltr etkinlikleri erevesinde dzenledii tarih panellerine (bkz. Anatomi Dersleri: Osmanl Kltr, stanbul, 1995), gerekse ayn yl Trkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf ile Dokuz Eyll niversitesi'nin birlikte gerekletirdikleri tarih retimi ve ders kitaplar zerine sempozyuma (bkz. Tarih retimi ve Ders Kitaplar, 1994 Buca Sempozyumu, stanbul, 1995) uzanan srete, her ne kadar daha ok tarih eitim ve retimi zerinde durulmusa da, Trkiye'deki tarihilik zerine nemli deerlendirmeler yapldn hatrlatalm. Yine ayn dnem-

38

T R K I Y E ' D E O S M A N L IT A R H L N NSONEYR

10

11

de, 8o'lerden itibaren daha youn olmak zere, zellikle iki deerli tarihimiz Salih zbaran ve Halil Berktay tarafndan ciddi eletiriler ieren birok yaz kaleme alnd (rnek olarak bkz. Salih zbaran, Tarih ve retimi, stanbul, Cem Yaynevi, 1992; Halil Berktay, "Tarih almalar", Cumhuriyet Dnemi Trkiye Ansiklopedisi, cilt 9). zellikle bkz. Berktay, "Drt Tarihinin Sosyal Portresi"; Christoph K. Neumann, "Tarihin Yarar ve Zarar Olarak Trk Kimlii: Bir Akademik Deneme", Salih zbaran (haz.), Tarih retimi ve Ders Kitaplar, 1994 Buca Sempozyumu iinde, s. 103. Ak veya rtk bir memurluk niteliinin Trkiye'deki profesyonel tarihilie giriinin ilk dnemlerine dair bir deerlendirme iin bkz. Berktay, "Drt Tarihinin Sosyal Portresi", s. 40. [Akademik tarihiliimizin esas olarak "devlet memuru" oluu ve ona uygun davrannn u ve en tipik rnekleri 2000'li yllarda yaanan ve "milli dava" haline getirilmi olan Ermeni Sorunu konusundaki saldrgan tutumunda ve medyann lmpen popler diliyle kolayca rten iddet ve seviyesizlikteki klarnda daha iyi grld; halen de devam ediyor. Bu kitabn "Yaplrken Tarih Yapmak (m?)" blmndeki yazlar bir bakma bu tarz bilim d tutuma kar kaleme alndlar.] Bu konuda yakn zamanlarda kaleme alman bir eletiri iin bkz. Haldun Glalp, "Universalism versus Particularism: Ottoman Historiography and the "Grand Narrative", New Perspectives on Turkey, 13 (1995), 151-170. Burada anlalaca zere, 1980'lerin hemen banda belli bal niversitelerde kurulup hemen Yksek Lisans ve Doktora eitimi vermeye balayan, dolaysyla da ksa srede Trkiye'ye zaman zaman "kitlesel" denilebilecek sayda tarihi kazandran Atatrk lkeleri ve nklap Tarihi Enstitlerini kastediyorum. Bunlar duruma gre, Hz. Ali'nin Cenk Hikyeleri ya da Dede Korkut Hikyeleri olabilecei gibi, Atatrk ve "dava arkadalar" etrafnda oluturulmu efsanevi bilgiler de genellikle ayn ilevi grrler. lk tarih "bilinci"ni besleyen dier kaynaklar arasnda Feridun Fazl Tlbenti, Abdullah Ziya Kozanolu, Atsz gibi yazarlarn tarihsel romanlar ile popler tarihiliimizin arlkl olarak milliyeti-muhafazakr kanadndan Ylmaz ztuna, Mehmet Doan, Sadk Albayrak vb. isimlerin, daha az oranda olmak zere de sol kesimden evket Sreyya Aydemir, Doan Avcolu ve smail Cem gibi yazarlarn kitaplar saylabilir. Klasik dnem Osmanl tarihi sz konusu olduunda, bu genellikle, mslman-gayrimslim ve Trk-dnme/devirme kartlklar erevesinde karmza kar.

DN

SANCISI

39

B I R BILANO D E N E M E S I

TRKYE'DE OSMANLI TARHLNN SON EYREK YZYILI*


Bu yazy, anlan btn maddi ve manevi olumsuzluklara ramen, onlara katkda bulunmadan ve onlarn kurban olmadan azimle ve halis niyetle elinden gelenin en iyisini yapmaya alan 'gen' meslektalarmza ithaf ediyoruz.
GR

rkiye'de Osmanl tarihilii iin 1977 nemli bir yld. Bu yl, daha sonra gelenekselleecek olan Osmanl Sosyal ve Ekonomik Tarihi Kongrelerinin ilki Ankara'da topland.1 Olduka kapsaml ve geni katlml toplantya Trkiye'den ve yurtdndan nemli tarihiler katkda bulundu. Toplantnn dzenleyicilerinden ve Osmanl tarihiliinin byk isimlerinden Halil nalck al konumasnda gelien Osmanl sosyoekonomik tarihiliinin bir deerlendirmesini yapyor, yeni aratrma alanlarn iaret ediyordu.2 Ayn yln dier nemli gelimesi, ABD'de Binghamton niversitesi'nde kurulan Fernand Braudel Center'in byk iddiayla ya* Bu yaz Gkhan etinsaya ile birlikte kaleme alnd. Trkiye'de modern tarihilik ve Osmanl tarihilii zerine daha nce yaplan deerlendirmelerden bazlar iin bkz. Zafer Toprak, "Trkiye'de ada Tarihilik (1908-1970)", Sevil Atauz (der.), Trkiye'de Sosyal Bilim Aratrmalarnn Geliimi, Ankara: Trk Sosyal Bilimler Dernei Yay., 1986, iinde, 431-438; Mehmet Gen, "Tarih Aratrmalar Oturumu zerine Yorum", Trkiye'de Sosyal Bilim Aratrmalarnn Geliimi iinde, 439-446; Halil Berktay, "Tarih almalar", Cumhuriyet Dnemi Trkiye Ansiklopedisi (CDTA), Cilt 9 (1985), 2456-74; Orhan Kololu, "Tarih almalar: 1980-95", CDTA, Cilt 15 (1995), 1352-1360; Erturul Tokdemir, "1980 Sonrasnda Trkiye'de ktisat Tarihilii", CTDA, Cilt 15 (1995), 1356-1357; Salih zbaran, "1980'den Gnmze Tarih almalar", CTDA, Cilt 15 (1995), 1358-1359; Salih zbaran, Tarih, Tarihi ve Toplum, stanbul: Tarih Vakf Yurt Yay., 1997; Gkhan etinsaya, "Abdlhamid'i Anlamak: 19. Yzyl Tarihiliine Bir Bak," Sosyal Bilimleri Yeniden Dnmek (Sempozyum Bildirileri), Haz. Tanl Bora, Semih Skmen, Kaya ahin, stanbul: Metis Yay., 1998,137-146; Oktay zel, "Bir Tarih Okuma ve Yazma Pratii Olarak Trkiye'de Osmanl Tarihilii", Sosyal Bilimleri Yeniden Dnmek, 147-160; Tayfun Atay, "zmlenememi Bir Tarih Sorunu: eyh Bedreddin," Sosyal Bilimleri Yeniden Dnmek, 161-179. Ayrca, henz teblileri baslmam olsa da olduka verimli bir sempozyum olan TDV slam Aratrmalar Merkezi'nin dzenledii, Dnden Bugne Osmanl Aratrmalar: Tespitler-problemler-teklifler, 24-25 ubat 2001, sz konusu edilebilir.

40

TRKIYE'DE O S M A N L I TARHLNN S O N EYREK YZYILI

yna balayan dergisi Reviev'm ilk saysnda Osmanl tarihine de yer amas, gen kuaktan biri tarihi iki sosyal bilimcinin kaleminden Osmanl tarihiliinin gelecek gndemini iaret eden iddial yazlarn yaymlamasyd.3 Sz konusu yaznn Trkesi, ayn yl Trkiye'de yaymna balanan bir baka iddial sosyal bilim dergisinde, Toplum ve Bilim'de yaynland.4 Bu manzara bir tesadfn sonucu deildi. Uzunca bir sredir Avrupa'da tarihiliin gndemini belirleyen "sosyal tarih" yazmnn birikim ve almlar, Halil Berktay'm deyimiyle, Marksist olmayan ama ondan esinlenen ve beslenen Fransz Annales Okulu zerinden Amerika Birleik Devletleri'ne tanm ve burada Immanuel Wallerstein'in neo-Marksist izgisiyle birlemiti. Bu birleme bir bakma Marksist retim tarz tartmalar iinde bir sredir gndeme arln koyan Asya Tipi retim Tarz yaklam ile Wallerstein'in gelitirdii Kapitalist Dnya Sistemi yaklamnn senteziydi. Wallerstein, ABD'deki bir grup Trk sosyal bilimciyle olan ortak mesaisi zerinden Ankara'da yaplan toplantya da bizzat katlm, Osmanl tarihinin/tarihiliinin dnya tarihi ve tarihiliiyle nasl eklemlenebilecei zerine baz neriler getirmiti.5 slamolu ve Keyder'in anlan makalesi tam da byle bir balamda gndeme gelmi, Halil nalck dnya leindeki bu "sosyo-ekonomik tarih" eiliminin iinden bir tarihi olarak konumutu. Halil nalck' daha gen kuaktan slamolu ve Keyder'le yaknlatran bu ortam, dile getirdikleri gr ve yaklamlar arasndaki derin farkllklar ortadan kaldrmyordu phesiz. nalck Trkiye'deki modern akademik tarihiliin en nemli isimlerindendi. slamolu ve Keyder ise 1970'ler boyunca Trk entelektel solunun akademik kanadn temsil etmekteydiler. nalck gibi almalarn AB D'de srdrmekte olan her iki sosyal bilimciden slamolu, grubun Osmanl ariv kaynaklan zerinde almaya balam belki de ilk ismiydi. nalck'm, ondan nce mer Ltfi Barkan'm kulland kaynaklan kullanyor, ayn temalar zerinde duruyor ama onlar tamamen farkl bir kuramsal erevede deerlendiriyordu. Bu srada Trkiye'deki akademik Osmanl tarihilii bir kanadyla Barkan-Akda-nalck izgisinde sosyo-ekonomik tarih ynnde geliirken,6 stanbul niversitesi Tarih Blm'nde odaklaan bir baka grup Tayyip Gkbilgin ve Cengiz Orhonlu zerinden ayn kulvarda aratrmalar
DN SANCISI 4 1

yrtyordu.7 Osmanl sosyo-ekonomik tarihinin nalck kuandan bir baka byk ismi Mustafa Akda'm vefatnn (1972) zerinden epeyce yl gemi ama onun zellikle geni halk kitlelerinin sosyal ve iktisadi yaamlarn belirleyen koullar zerine younlaan zgn ama tartmal tarihilii Ankara'da Dil ve Tarih Corafya Fakltesi'nde snrl da olsa kendi takipilerini yaratm. 1976'da lisans eitimine balayan Hacettepe niversitesi Tarih Blm ile ayn yllarda gelien Ege niversitesi Tarih Blm bir boyutuyla Annales zerinden Osmanl sosyal tarihine alan yeni pencereler olarak dikkati ekerken, ODT Tarih Blm'nde Suraiya Faroqhi ilk yazlarn henz kaleme almaya balamt. Ama Trkiye'deki Osmanl tarihilii bunlardan ibaret deildi. Ankara'da Trk Tarih Kurumu evresinde odaklanan Cumhuriyet'in ilk tarihi kuandan Enver Ziya Karal ve Bekir Stk Baykal nderliinde bir grup tarihi, stanbul'dan katlan Reat Kaynar ve Tark Zafer Tunaya gibi isimlerle birlikte daha ziyade pozitivistAydmlanmac bir yaklamla son dnem Osmanl tarihine younlamlard. stanbul niversitesi Tarih Blm de Mnir Aktepe ve 1968'de kaybettiimiz Cavit Baysun gibi isimleriyle bu dnem zerinde oktandr bir baka ekol yaratmt. Manzaray toparlayacak olursak: Snrl sayda Tarih blmleri, Ankara'da Trk Tarih Kurumu (TTK) ile Trk Kltrn Aratrma Enstits (TKAE), stanbul'da Trkiyat ve Trk ktisat Tarihi Enstitleri gibi kurumlar ve nihayet bu kurumlar etrafnda odaklam snrl sayda akademik dergi.8 Dnemin en nemli gelimelerine baklacak olursa, nce olumlu bir gelime: Bu fotoraf karesine kysndan girmeye balam olan, niversitelerin dier sosyal bilim disiplinlerinden gelen akademisyenlerin kurduu tarih ve iktisat arlkl sosyal bilimler dergisi, Toplum ve Bilim. Akademik ortodoksiye sol mdahalenin bu bamsz tek akademik platformu kurulduu 1977 ylndan itibaren ksa bir kesintiyle kendi kulvarn yaratt, halen daha esnek ve kapsayc bir izgide gelierek devam ediyor. Ve nemli kayplar: Osmanl sosyo-ekonomik tarihiliinin nemli isminin, Cengiz Orhonlu'nun (1976), . L. Barkan'm (1979) ve 8o'lerin hemen banda Tayyib Gkbilgin'in (1981) lmleri. Akda'm ardndan, yeni yeni oturmaya ve kendine yer amaya balayan sosyal ve ekonomik tarihiliin bu se42
TRKIYE'DE O S M A N L TARIHILIININ S O N EYREK YZYL

kin isimlerinin de lmyle Osmanl tarihiliinin Trkiye ayann neler kaybettii 1980'lerdeki slama dneminde daha iyi anlalacakt. Halil nalck ise 1970'lerin balarndan beri almalarn Trkiye dnda srdrmekte ve Osmanl tarihiliine asl kalc damgasn ABD'de vurmaktayd. Trkiye'de akademik Osmanl tarihilii 1980'lere aa yukar byle bir manzara iinde girdi.
1 . 1 9 8 0 ' L E R : DEVLETIN DAYANILMAZ A I R L I I

12 Eyll 1980'in Trkiye'nin yakn siyasi ve toplumsal tarihindeki en nemli dnm noktalarndan biri olduuna phe yoktur. Bu tarihle birlikte sivil siyaset devre d kalm, siyasetiler ve geni toplum kesimleri uzunca bir sre siyasal yaamn belirleyici aktrleri olmaktan km, kurulan askeri rejim baskc politikalarn yeni oluturduu kurumlar vastasyla btn topluma dayatmaya balamtr. "Devletin bekas" ve "milli birlik ve beraberlik" sylemi her eyin nne gemi, siyasetin yansra bilim, edebiyat ve sanat alanlar da bu balamda sk bir bask ve denetim altna alnmtr. Atatrklk resmi ideoloji olarak dayatlmaya allm, sa ve sol dnce hareketleri ve entelektel faaliyetler ak veya dolayl olarak yasaklanmtr. Atatrklk etrafnda dayatlmaya allan devlet merkezli sylem, olduka pragmatik bir yol tutturarak bir taraftan "ada uygarlk" ve "Atatrk milliyetilii" bir yandan da manevi-dinsel deerlere gzle grlr bir vurgu yapmtr. Toplumun belli kesimleriyle birlikte kimi bilimadamlar ve entelektel evreler bu syleme destek vermi, devleti ycelten, toplumu ve hatta kltr otoriter bir zihniyetle tektipletirmeye, teksesliletirmeye dnk politikalarn oluturulmas srecinde faal grev almlardr. 1980'lerin ilk yars boyunca devam eden bu resmi ideoloji oluturma abalarna, sylemin doas gerei bir taraftan laik-pozitivist (Aydmlanmac) dier taraftan da muhafazakr milliyeti-maneviyat bir kesim damgasn vurmaya alm, ilki "Atatrklk" ikincisi ise genel olarak "Trk-slam Sentezi" eklinde tezahr etmitir. Sz konusu zihinsel ve ideolojik ortam iinde 12 Eyll askeri ynetimi bilimsel alana, 12 Eyll ncesi "anari"sinin kayna olarak grd niversiteye de dorudan mdahale etmi, ilk planda bu anariyle doruDN SANCISI

43

dan zdeletirdii sol akademisyen kadrolar tasfiyeye ynelmitir (1402'likler). Buna nemli kurumsal deiiklikler eklenmi, 1981'de Yksek retim Kurumu (YK) oluturulmu, Atatrk'n bizzat kurduu zerk Trk Dil ve Tarih Kurumlar yeni ideoloji erevesinde 1983'de Atatrk Kltr Dil ve Tarih Yksek Kurumu (AKDTYK) adyla resmi yaplanma iinde bir devlet dairesine dntrlmtr.9 Bu yeni kurumlarn ilkiyle niversiteler bilimsel ve inzibati kontrol altna alnmaya, ikincisiyle de "Atatrk milliyetilii"ne vurgu yapan devleti resmi ideolojiyi besleyecek nemli bir kaynak oluturulmaya allmtr. Bu iki gelimeye ayn yllarda byk ve merkezi konumdaki niversitelerde kurulan Atatrk lkeleri ve nklap Tarihi Enstitleri eklenmitir. Ama YK'n kurulu kanununda ilk sralarda yer alan Atatrk nesiller yetitirmek hedefinin somut adm olarak, Atatrk', devrimlerini ve Milli Mcadele'yi bir yandan rencilere daha iyi ve etkin anlatmak bir yandan da bu alanlarda "bilimsel" aratrmalar kurumsallatrmak, ok sayda uzman yetitirmekti. Dnemin egemen ruhuyla uyum iinde gerekletirilen bu kurumsal dzenlemelerin 1980'ler boyunca Trkiye'deki sosyal bilim aratrmalarnn yapld yegne platform olan niversiteleri bilim kurumlar olmaktan ciddi ekilde uzaklatrd aktr. Bir tarafta Aydnlar Oca, dier yanda da gemii 1960'lara kadar uzanan TKAE gibi her ikisi de bilimi aka Trklk ve slam idealleri etrafnda arasallatran bamsz kurumlar da dnemin egemen ruhunun pekitirilmesi ynnde gnll katklaryla ne ktlar. Aslnda bu kurumlann "akademik" kadrolarn oluturan insanlarn ok byk bir ksm zaten niversitelerdeki hocalard. 12 Eyll ynetiminin att en kritik adm, bugne kadar uzanan kalc etkileri itibariyle, belki de bu kadrolarn niversitelerin kilit noktalarnda ve zellikle AKDTYK'da hkim klnmalar oldu. Sz konusu kalc etkinin bir tezahr 1980'ler boyunca niversitelerin ve AKDTYK'nm bilim kurumlar olmaktan ziyade tam anlamyla resmi ideoloji reticilii ve tayclnn n plana kmasyd. Dier nemli tezahr ise, gerek 8o'ler boyunca, fakat daha ziyade 1990'larm "niversite" patlamas srecinde zellikle devlet niversiteleriyle aratrma kurumlarnda yaanan belirgin sa, milliyeti-muhafazakr kadrolamann byk lde bu ekirdek kadronun eseri olmasdr.
44
TRKIYE'DE O S M A N L I TARHLNN S O N EYREK YZYILI

Kimilerine gre "devletine sadk", "zkltrmzn evlatlar", "milli deerlerimizin bekileri", kimilerine gre en basitinden "taral" olarak nitelendirilen insan unsuru etrafnda gerekleen bu kadrolamann niversiter yaam ve bilimsel retim balamnda getirip gtrdkleri gnmz sosyal bilimcileri iin ciddi bir tartma konusu olarak deerlendirilmeyi bekliyor. Bu aamada yaplacak en anlaml ey, bu gelimenin, daha uygun bir terim bulunana kadar sosyolojik anlamda "tarallama"ya, akademik gelenein sreklilii balamnda ciddi bir kopua (hem gelenekten* hem dnyadan), bir "kkszleme"ye tekabl edip etmedii sorusunu sormak olabilir. 1980'lerde yaanan bu kritik kurumsal dnmn akademik faaliyetler ve bilimsel retim balamnda yaratt sonuca baklacak olursa, yaplacak ilk tespit herhalde ak bir eksen kaymas yaanddr. Bir taraftan sz konusu kurumlarn dayatt dar erevelerin dier yandan niversitelerde artakalan potansiyel sahibi akademik kadrolarn uygulad youn otosansrn bu dnemde gerek akademik ruhun ve aratrmalarn niversite dna kaymasna yol at rahatlkla sylenebilir. Bu kaymann temel aktrleri 12 Eyll ynetiminin ya da baskc ortamn dorudan (i402ikler) veya dolayl (sakal kesmeye yanamayanlar gibi) olarak niversite dna att veya ittii, siyaseten sol gelenee mensup, ya da yle bilinen bilimadamlar idi. Bu bilimadamlannm bir ksm 1983-85 yllarnda Yapt gibi bir sosyal bilimler dergisi etrafnda bilimsel etkinliklerini ve egemen ortama muhalif entelektel sylemlerini devam ettirmeye altlar. te yandan Toplum ve Bilim kk aksamalarla da olsa yaymna devam etti. Yine ayn dnemlerde letiim Yaynlar yayn etkinlikleri balamnda yeni bir platform olarak ortaya kt, ksa srede Trkiye'nin niversite d bilimsel ve entelektel hayatna gerekletirdii byk ve kalc yaynlaryla kayda deer bir hareket getirdi. Bilhassa Tanzimattan Cumhuriyete Trkiye Ansiklopeisi'm, ardndan Cumhuriyet Dnemi Trkiye Ansiklopedisi'ni yalnzca sosyal bilimler asndan deil, zellikle de tarih alannda 1980'lerin en nemli kazanmlar arasnda saymak gerekir.
* Aslnda 1933 niversite Reformu, 27 Mays ve 12 Mart dnemlerinin ak mdahaleleri gznne alndnda Trkiye'de yerlemi bir akademik "gelenek"ten bahsetmenin ne derece mmkn olduu da olduka tartmaldr.
D N S A N C I S I 47

te yandan 1980lerin zellikle ilk yansnda yaanan devlet basks ve bu balamda oluturulmaya allan devleti-milliyeti sylem, Atatrk'n doumunun 100. yldnm gibi vesilelerle Cumhuriyet dnemi tarihi zerinde resmi tarih tezlerinin yeniden ekillenmesi ve canlanmasna yol at. Dier yandan, yine ayn sylem Osmanlya ve hatta Orta Asya Turk tarihine kadar uzanan tarih ve corafyay "milliletirme"ye giriti. Okullarda okutulan tarih ve corafya kitaplarnn ve derslerinin nne "milli" sfat eklendi, iindeki gayrimilli unsurlar aykland, Avrupa tarihiyle ilgili blmlerin oran drld. Bu balamda 8o'lerin ortalarnda zellikle "Trk-slam Sentezi" tartmalar ekseninde "millet" ve "ulus" terimlerinin tanm zerinden nemli bir tartma yaand. Bu tartmann "ulus"u, ya da evrenselci pozitivist Aydmlanmac kanad bu dnemde Trk-slam Sentezi'ni benimsemi grnen devletin resmi sylemine ilk ciddi entelektel-akademik kar klardan birini ortaya koydu.10 Bununla birlikte, 1980'ler boyunca toplum ve devleti byk lde bir noktada birletirecek, kimi "ortak tehlike" ya da "milli davalarn ortaya kmas bu gerilimlerin tam bir cephelemeye dnmesine engel oldu. Bu balamda 8o'lerin balarnda ASALA rgtnn eylemleriyle birden gndeme gelen Ermeni Sorunu, 1984'ten itibaren PKK ile farkl bir boyut kazanan Krt Sorunu ve nihayet 8o'lerin sonlarnda yaanan Bulgaristan'daki Trkler sorunu, "milli birlik ve beraberlik" syleminin arln hissettirdii nemli duraklar oldu. Bu gelimelerin her biri hem niversite ve dier devlet kurumlarndaki hem de bu kurumlarn dnda kalan sosyal bilimci ve zellikle de tarihileri dorudan etkiledi, farkl konum ve tutumlara itti. Bu sorunlarn herbiriyle ilgili dneme zg bir "tarih" literatr olutu." Bilimsel ve entelektel etkinliin ekseninin niversite dna kayarak aka kamuya dnk bir retim yapmas ve yukarda anlan "milli dava"larm yaratt ortam, 12 Eyll basksna kar toplumun deiik kesimlerinde ortaya kan tepkiyle de birleince, 1980'lerde Trkiye daha yaygn ve daha keskin bir popler tartmaya ahit oldu: Resmi tarih-alternatif tarih. Tartmann bu dnemdeki ekseni, tahmin edilecei gibi, Atatrk ve bu balamda yakn tarih, yani Cumhuriyet dnemi oldu. Tartmalar ksa srede 12 Eyll'n yenilenmi niversite ve kurumlarndaki resmi ideoloji
4 6 TRKIYE'DE O S M A N L TARIHILIININ S O N EYREK YZYL

reticisi ve taycs akademisyenleri de iine ekmekte gecikmedi. Tabiri caizse bu noktada toplum ve devlet "tarih" zerinden kar karya geldi. Bu gelimelerin, zellikle Ermeni Sorunu'nun Trkiye'deki tarihilie belki de en nemli katks Osmanl arivinin daha geni lde almas, arivdeki alma ortam ve imknlarnn gelitirilmesi oldu.12 Bu balamda, 8o'lerin ortalarndan itibaren arivlerde altrlmak zere ok sayda uzman kadrosunun almas, youn bir tasnif, kataloglama ve yayn faaliyetine giriilmesi nemli sonu dourdu: Birincisi, Osmanl arivi, tarihinde grlmedik lde geni bir yerli ve yabanc aratrmac kitlesine daha etkin hizmet vermeye balad. kincisi arivde istihdam edilen uzmanlara yksek lisans ve doktora yapma hakknn tannmasyla, bu yoldan yetien, arivin karmak zenginliini herkesten daha iyi kavrayan birok gen tarihi zellikle 1990'lardan itibaren byk ehir ve tara niversitelerinde retim grevlisi olarak almaya balad. Son olarak, anlan siyasi sorunlarn tarihsel kkenlerine dair ok sayda ariv belgesinin yaynlanmaya balamas, ariv ynetimini dier nemli belge serilerinin de dzenli olarak yayma hazrlamaya cesaretlendirdi. Devlet arivlerinin btn bu yeniden yaplanma srecinde ve anlan faaliyetlerinde dnemin babakan Turgut zal'm pragmatizmi, dnemin babakanlk mstear Hasan Celal Gzel'in giriimciliiyle* Halil nalck ve Kemal Karpat gibi etkili tarihilerin uzman bilgi ve nerilerinin hayati rol oynadn da belirtmek gerekir. Bu gelimelerin ve onlarn yaratt ortamn, bu dnemde trih ve Osmanl tarihi alanndaki retimi ve retilenlerin ieriini, niteliini byk lde belirlediini syleyebiliriz. Bu balamda ilk deinilmesi gereken, dnemin akademik tarihiliine dorudan katkda bulunan Yapt, Toplum ve Bilim gibi dergilerle Tanzimat ve Cumhuriyet Dnemi Trkiye Ansiklopedile* Hasan Celal Gzel'in aktif politikadan neredeyse tasfiyesiyle sonulanan sonraki dnemlerde tarihe ahsi ilgisi byk bir sebat ve inatla kard Yeni Trkiye dergisi zerinden devam etmitir. Bu ilginin 1990'larm sonlarnda Osmanl Devleti'nin 700. Kurulu Yldnm etkinlikleri balamndaki tezahr ise, Kemal iek gibi gen tarihilerin de katksyla yine kendisinin dzenledii 12 ciltlik Osmanl tarihi ve uygarl derlemesi olmutur (bkz. Gler Eren, Kemal iek, Cem Ouz (der.) Osmanl, 12 cilt, Ankara: Yeni Trkiye Yaynlar, 1999). Dnyann her tarafndan yzlerce tarihinin orijinal katklarn ieren bu son giriim, akademik hayatmza dardan yalnzca olumsuz deil, gerekirse olumlu mdahalelerin de yaplabilebileceinin gzel bir gstergesi olmutur. [Ayn ekip daha sonra Trkler adyla Trke ve ngilizce bir dier derlemeye imza atmtr. 47

DN

SANCISI

ri'nin genellikle dnemin arlkl gndemine paralel bir ierie sahip olduklar ve dayalan dar ereveleri sonuna kadar zorladklardr. Bu "gncel"liine ramen, zellikle sz konusu ansiklopediler zengin kapsam, olgusal zenginlii ve analitik niteliiyle bugn de temel birer bavuru kayna olma zelliini srdrmektedirler. 1980lerde akademik tarihiliin topluma dnk yznde gerekleen belki de en nemli gelime Tarih ve Toplum dergisinin kyla popler tarih dergiciliinde yeni ve ok daha ierikli bir dnemin almas olmutur. Tarih ve Toplum'un baars, ksa srede toplumun farkl kesimlerinde ve bu arada resmi ideolojiyle flrt eden akademik evrelerde de benzer giriimlere yol at. Bu giriimlerin baarsyla da kendini gsteren toplumsal talep ve bu alanlardaki boluun farkedilmesi, daha baka projeleri beraberinde getirdi. Bir 12 Eyll kurumu haline gelen Trk Tarih Kurumu'nun halka dnk bir Osmanl-Trk tarihi yazdrma projesi kh kurumun yapsndan kh ii stlenen kadrolarn akademik-entelektel zaaflar yznden akim kalrken, Sina Akin editrlnde byk lde yine "dardakiler'ln marifetiyle be ciltlik orijinal Trkiye Tarihi ksa srede yaymland ve halen de nemli bir boluu doldurmaya devam etmektedir. Osmanl tarih ve medeniyeti balamnda TTK'nm baaramadnn bir benzerinin, stelik ayn kadrolar tarafndan darda gerekletirilmesi iin bir on yldan daha fazla beklemek gerekecekti.13 niversitelerdeki tarihilere gelince, onlar iin 1980lerin ilk yarsnn 12 Eyll ynetiminin, YK ve AKDTYK gibi kurumlarn beraberinde getirdii yeni gelime ve dzenlemelere uyum salama uras iinde getiini sylemek pek yanl olmaz. Bir st kadrolara atanmay dzenleyen yeni hkmlerin uygulamaya gemesinin hemen ncesinde ve yeni uygulamalarn ilk dnemlerinde akademisyenlerin gndemini byk lde bu kayglar belirledi. Bununla ilintili olarak profesr kadrolarna atanmann rotasyon kouluna balanmas mevcut kadrolarn Trkiye apnda hareketlenmesine yol at. byk ehrin niversitelerindeki ylma ksmen mevcut tara niversitelerine atamalarla hafifletilmeye allmasna ramen, byk niversiteler arasnda da bo kadrolar zerinden ilgin bir eleman deitokuuna ahit olundu. Taraya gidenlerin azmsanmayacak bir blm zellikle YK sonras dzenlemelerle ortaya kan yeni blmler,
4 8 TRKIYE'DE O S M A N L I TARHLNN S O N EYREK YZYILI

dekanlklar ve enstitlerin yneticileri olarak atandlar. Ksacas gidenlerin de kalanlarn da ncelikleri arasnda idari kayglarla akademik ykselme abalar bilimsel aratrmann nne geti. Bu gelimelere ilaveten, ayn yllarda yeni ihdas edilen bol miktarda aratrma grevlisi kadrosu geliigzel, bilimd ve siyasi kstaslarla hzl bir ekilde dolduruldu. 12 Eyll sonrasnn yukarda deinilen genel milliyeti-muhafazakr kadrolamasnn dier nemli aamasnn bu balamda gerekletiini sylemek yanl olmaz. Bylesine bir kadrolamann uzun vadede douraca olumsuz sonular ksmi olarak telafi edecek bir gelimeyi hemen bu arada zikretmek gerekir. O ana kadar Milli Eitim Bakanl bnyesinde snrl olarak uygulanan yksek lisans ve doktora amal yurtdna renci gnderme uygulamasna esasen Dnya Bankas'nm salad imknlarla YK de katkda bulundu ve 8o'lerin ikinci yarsndan itibaren mevcut aratrma grevlisi kadrolarndan ok sayda gen tarihiye eitimlerini yurtdnda devam etme imkn salad. Bu imknn kullanlmasndaki btn ilkesizlik ve geliigzellie ramen, uygulama 1990'larm akademik tarihiliine esas olarak olumlu bir katk olarak deerlendirilmelidir. Btn bunlara ramen, niversiteler ve bilim kurumlarndaki akademik tarihiliin nceliklerinde yaanan kritik kayma, sonu olarak Trkiye tarihiliinde rn baznda byk bir slamaya yol amtr. 1980'lerde yazlan ve byk bir ksm yaynlanmam yksek lisans ve doktora tezleri zerinde yaplacak bir aratrmann sz konusu slama ve siyasallamann deiik boyutlarna dair ilgin sonular ortaya koymas artc olmayacaktr. Ksacas, bu dnemde kaybeden bizzat tarih olmutur. Bu kayp yllarn en kayda deer gelimelerinden biri Osmanl tarihinin belli ariv kaynaklar zerine odaklam, belli ablon ve klielerin yeniden retimi eklinde tezahr eden yeni tarz bir tarihilik trnn belirgin bir ekilde ne kmasdr. Bu trn zellikle tahrir defterleri ve eriye sicillerine dayal kolu 8o'lerin ikinci yansndan itibaren btn 9 0 l yllar da kapsayarak gnmze gelen srete niversitelerdeki Osmanl tarihiliinin en hzl gelien alann oluturmutur. Hibir analitik boyutu olmayan s belgeci tarihilik eletirisini belki de en fazla hakedecek rnlerin bu alanlarda verildiini sylemek pek yanl olmaz. 1980'lerde bu genel erevenin
DN SANCISI

49

dna kan az saydaki alma arasnda 8o'lerin banda Trke olarak yaynlanan Heath W. Lowry'nin almasyla Bahaeddin Yediyldz ve Feridun Emecen'in kitaplar zikredilebilir.14 Bu balamdaki en nemli istisna, 1970'lerin sonunda ABD'de doktorasn tamamlayan Huricihan slamolu'nun tezinin 1990'larm banda Trke yaynlanmas olacakt.15 ierdii farkl sorular, kuramsal ve analitik boyutuyla Osmanl tarihiliinin bu zgn almasn, Trkiye'nin anlan tarihiliinin pek dikkate almad ya da onun dilini pek anlayamadn sylemek zorundayz.16 leride de deinilecei gibi, bu alandaki genel gidiat ok az istisnasyla 1990'larda da aynen devam etmitir.17 TTK'nm bu balamda devreye girmesi ve anlan almalardan balcalarm 8o'lerin sonlarndan itibaren yaynlamaya balamasn, o ana kadar mevcudu kalmam kimi eski almalarn yeni basklaryla idare edii gz nne alndnda olumlu bir hareketlilik olarak grmek gerekir.18 Osmanl tarihiliinin kurumsal adan hi de parlak olmayan bu dneminde, yine de birka ismin kiisel gayretleriyle ne ktn grmekteyiz. mer Ltfi Barkan'm almalarnn nemli bir ksmnn hemen 8o'lerin banda bir kitapta derlenerek yaynlanmasnn zellikle bu dnemde azalarak da olsa devam eden retim tarz tartmalarnn devamnda ve yeni nesil tarihilerin formasyonunda nemli bir katks olmutur.19 Cumhuriyet dneminin bir baka byk iktisat tarihisi Sabri F. lgener'in yllar nce yaynlanm en nemli almasnn yeniden yaym ve bunu takip eden yeni eserleri Osmanl sosyal ve ekonomik tarihinin iinde tartlabilecei kuramsal erevelerin eitliliini gstermesi asndan dnemin dier kayda deer bir gelimesidir.20 8o'lerin ortalarnda ve ikinci yarsnda bu isimlerin tezghnda yetimi Osmanl iktisat tarihileri Yavuz Cezar, Ahmet Tabakolu ve Ahmet Gner Sayar'm almalar dnemin en nemli rnleri arasnda saylmaldr.21 Ankara'da ise 1980'lerin sonlarna kadar ODT'de ders veren Suraiya Faroqhi'yi zellikle zikretmek gerekir. Daha ok darda ve ngilizce yayn yapan Faroqhi'nin her biri alannda nemli birer katk olan kitaplar ile Osmanl tarihini dnya tarihinin temel problematikleri erevesinde ele alan yaratc ve retici makaleleri bu dnemde birbirini takip etmitir.22 Yine ayn dnemde Hacettepe'de Ahmet Yaar Ocak Babailer syan'nn ardndan 52
TRKIYE'DE OSMANL TARIHILIININ SON EYREK YZYL

zellikle Kprl'nnkine benzer metodolojik boyutuyla ne kan ilk dnem Osmanl tarihine dair almalaryla dikkat ekmi, adeta 1990'lardaki daha byk almalarnn iaretlerini vermitir.23 19. yzyl tarihiliine baktmzda ise, Osmanl ve Bat arivlerini veya Osmanlca ve Bat dillerindeki birincil kaynaklar kullanarak Tanzimat, Abdlhamid ve Merutiyet dnemlerine odaklanan almalarn (yksek lisans ve doktora tezlerinin) belirginlemeye baladn gryoruz. Bunun en nemli rnekleri kr Haniolu'nun doktora ve doentlik almalar olan Doktor Abdullah Cevdet (1981) ve ttihat ve Terakki Cemiyeti ve Jn Trklk (1985) kitaplardr.24 Hem Osmanlca hem de her dildeki yabanc kaynaklar birarada kullanarak, hem teoriden kalkarak hem belge kullanarak, mevcut btn kaynaklar sonuna kadar tketen Haniolu bu almalaryla Trk tarihiliinde mevcut eilimlerden bazlarn deitirmitir. Yine bu izgide Zafer Toprak ve Mim Kemal ke'nin tezlerinden bahsedebiliriz.25 Bu ismin de doktora almalarn stanbul niversitesi ktisat Fakltesi'nde yapmas ve 8o'lerde bayapt Trkiye'de Siyasi Partiler'in geniletilmi basksn yaynlayacak olan Tark Zafer Tunaya'dan bizzat etkilenmeleri tesadf olmasa gerek.26 zellikle Osmanlca birincil kaynaklardan (ariv, gazete, dergi, yazma) kalkarak 19. yzyl Osmanl tarihini yeniden yazma ve yorumlama giriimi Boazii'nde Engin Akarl ve Selim Deringil, Ankara'da ise lber Ortayl ve Sina Akin'le devam etmitir. 27 1980'lerin ortalarnda 19. yzyla ait yeni ariv koleksiyonlarnn almasyla birlikte daha da hz kazanan bu eilim zellikle II. Abdlhamid dnemine ilgiyi artracak ve asl rnlerini 1990'larm bandan itibaren vermeye balayacaktr. Geni kitlelere dnk yaynlarda olduu gibi, dneme damgasn vuran nemli almalarn byk bir ksm niversite dnda gerekleti. Bu balamda bir taraftan Mete Tunay, Cemil Koak ve Hikmet zdemir, Atatrk'ten 12 Mart'a kadarki dnemin tarihinin o zamana kadar "resmi tarih" erevesinde ele almagelen pek ok boyutunu tartmaya aan orijinal almalaryla nemli bir r aarken, Asaf Sava Akat ve Ahmet nsel ayn tartmaya iktisat ve sosyoloji boyutunda nemli eletirel katklarda bulundular.28 Cumhuriyet dnemi tartmalarnn da ard ardna yaynlanan Trkiye zerine Tezlef iyle aktif bir katlmcs olan ve daha ziyade alternaDN SANCISI 5 1

tif tarih yazma iddiasyla ortaya kan Yaln Kk'n yine geni yanklar yaratan Aydn zerine Tezlefi tartmay daha gerilere, Osmanl'nn son dnemine tad. Osmanl tarihi balamnda bir baka kol Osmanl'nn kapitalistle[e]me[me] ya da Dnya Kapitalizmine eklemlenme srelerine eilirken,29 Halil Berktay ve Mehmet Ali Klbay birbiri ardnca baslan kitaplar ve yazlaryla Osmanl retim tarznn zgll sorununu gndemde tuttular.30 Orijinal Osmanl kaynaklarn kullanmayan, tartmalarn Barkan, Akda ve nalck'm sunduu olgusal bilgiler zerinden yrten bu almalar balamnda Berktay, daha da ileri giderek Cumhuriyet dnemi tarihiliinin topyekn sistematik eletirisine giriti ve bu arada 8o'lerin sonlarnda ve zellikle 1990'larm balarnda Osmanl tarihiliine yneltilmi en kapsaml ve iddetli eletirileri kaleme ald.31 Mehmet Ali Klbay ise bir taraftan tek bana Bat orta ve yenia tarihiliinin en nemli eserlerini Trkeye kazandrmaya balad; zellikle Annales Okulu'nun Trkiye'de tannmasna byk katkda bulundu.32 Trkiye'de niversite d tarihiliin 1980'lerde dikkat eken dier almalar arasnda Necdet Sakaolu'nun Kse Paa Hanedan ile lber Ortayl'mn mparatorluun En Uzun Yzyl adl almalaryla Taner Timur'un bata Osmanl Kimlii olmak zere kaleme ald mesafeli ve eletirel yazlarn da mutlaka anmak gerekir.33 Sakaolu'nun almas Tabakolu ve Cezar'mkilerle birlikte o zamana kadar Osmanl tarihiliinin en fazla ihmal ettii dnemlerinden 17. ve 18. yzyllar tarihine zgn bir katk olarak olumlu tepkiler alrken, Ortayl'nm almas Osmanl'nn son yzylna en zgn ve ihatal baklardan biri olarak alannda bir klasik nitelii kazanmakta gecikmedi. Meslekten tarihi olmamasna ramen daha 70'lerin sonlarndan itibaren Osmanl tarihine dair nemli sentetik rnler vermeye balayan, 12 Eyll tasfiyesiyle kendini niversite dnda bulan ve 8o'li yllar Fransa'da geiren Taner Timur'un bu dnemdeki almalar zellikle Osmanl klasik dnemi ve 19. yzylnn kimi boyutlarna dair olduka zgn deerlendirme ve yorumlaryla dikkati ekmitir.34 Yine niversite dndan Orhan Kololu ise popler konular belirli bir akademik standartta ilemesi ve retkenlii ile basn tarihinden Masonlua kadar farkl konularda nemli almalara imza atmtr.35
5 2 TRKIYE'DE O S M A N L I TARHLNN S O N EYREK YZYILI

II. 1 9 9 , L A R : ZEL VE Z E R K SEKTRN Y K S E L I I

12 Eyll dneminde YK'n belirli uygulamalar bundan sonraki on yla damgasn vuracak hzl bir geliim ve dnmn zeminini oluturdu. Esas olarak 1982 anayasasnn eitim ve retimi dzenleyen temel hkmlerini dayanak alarak uygulamaya konulan iki nemli adm 1990'larm akademik faaliyetlerinin kurumsal erevesini hem pekitirdi hem geniletti. lki, 1980lere damgasn vuran niversiteleri kontrol altna alma abas (I. YK Dnemi), ikincisi ise daha ziyade 1990larda ne kan ve Yksek retim Kurulu'nun "kantitatif taknt" s olarak adlandrlabilecek hedef tanmnn Trkiye siyasi tarihindeki nc Demirel Dnemi'nin poplist politikalaryla birlemesi sonucu yaanan "niversite patlamas" (II. YK Dnemi). Bu patlamann hem olumluyu hem olumsuzu iinde barndran iki farkl boyutu, dolaysyla ikili bir karakteri sz konusudur. YK'e hakim olan kantitatif taknt daha 8o'lerde mevcut kadrolar ve niversiteler bnyesinde renci kontenjanlarnn artrlmas gibi grece masum bir ihtiyacn karlanmasna dnk bir arlkla balam, bu ise beraberinde kanlmaz bir faklte, blm ve retim grevlisi artn getirmiti. Bu amala giriilen sadan soldan retim grevlisi devirme uygulamasna aratrma grevlisi kadrolarnn ar iirilmesi ve onlara ders verdirilmesi eklenmiti. Bu aceleciliin ve hazrlksz uygulamalarn ahikas 1992 ylnda 3837 sayl yasa ile Trkiye sathnda bir seferde yirmi bir niversitenin almas kararyla yaand.36 Toplumsal gelime ile yksek renim ve bilimsel retim arasndaki denklem tersinden kurulmu, niversite toplumun geri kalm blgelerinin ekonomik ve kltrel gelimesinin nn aacak bir vasta olarak grlmt. O gnden sonra benzer niversiteler benzer ekillerde ou il merkezinde almaya, ilelere kadar faklte ve yksek okullar girmeye devam etti. Yukarda deinilen akademik anlamda "taralama" srecinin en nemli kurumsal gelimesini ifade eden bu teritoryal genileme srecinde "tabela niversiteleri" olarak anlmaya balanan bu okullarn retim grevlisi ihtiyac byk lde 1980lerin sonlarnda doktoralarn bitirmi 12 Eyll kadrolaryla karland. Bu bir nceki dnemin siyasi kadrolamasnn Trkiye sathnda yaylmas anlamna gelmekteydi. Trkiye'nin 1990'larda iine girdii olduka seici ve kontroll liberalleme sDN SANCISI

53

recinde "bir anda kontrolden kan" oklu ve oulcu talepler zerinden kendi iinde ayran ve eitlenen bu kadrolarn, bu srece kar giriilen 28 ubat mdahalesinin bir dier nemli hedefi haline gelii, 12 Eyll rejiminin Trkiye'ye dayatmaya alt politikalarn da bir kmazna iaret etmekteydi. Bu yaananlar aslnda bir bakma kendini toplumun zerinde konumlandran "devlet" ile kendisini iktidardan dlanm gren ve 12 Eyll rejiminin zel koullarnda "ar siyasallaan" toplum kesimlerinin kamusal alana hkim olma mcadelesinin niversiteler balamnda yaanan bir tezahr olarak deerlendirmek mmkndr. II. YK Dnemine damgasn vuran niversite patlamasnn dier ayan ise gemii yine 8o'lerin ortalarna kadar uzanan zel/vakf niversitelerinin kurulmas oluturmaktadr. 8o'li yllarn byk blmne YK bakan olarak damgasn vuran hsan Doramac'nm giriimleriyle byk bir tartma yaratarak 1984 tarihinde Ankara'da kurulan Bilkent niversitesi, zel/vakf niversiteler zincirinin ilk halkasn oluturdu. Bu niversitenin ve ardndan gelecek dier vakf niversitelerinin kurulu gerekeleri arasnda ne kan gelimi dnyann byk niversiteleriyle her adan yarabilecek niversitelere ihtiya olduu argman, bir bakma byle bir yara eldeki devlet niversiteleriyle klamayacann da bir itiraf demekti. Bu ayn zamanda sz konusu niversitelerin YK mdahalesiyle bile "adam edilemeyecei" anlamna gelmekteydi. Bunun anlalmas iin fazla sre gemedi, 1990'lar boyunca saylar yirmilere ulaan vakf niversiteleri kendi retim kadrolarn byk lde devlet niversitelerinin geriye kalan kaliteli elemanlar zerinden devirdiler. Sonu daha batan belliydi: Geriye kalan kadrolaryla artk iyice gzden karlan ve kaderleri giderek keyfleen YK ynetiminin eline braklan, gncel siyasi mcadelelerin iine gmlen devlet niversiteleri, byk ehirlerdeki birka hari, iyice dibe vururken, yurtdndan da nemli oranda bilimadam transferiyle bata Bilkent, Sabanc, Bilgi gibi vakf niversiteler ksa srede Boazii ve ODT ile yarr hale gelip, hatta kimi dallarda onlar da geerek Trkiye'nin nde gelen niversiteleri arasnda anlr oldular. 90 l yllarda niversiter hayatta yaanan bu nemli kurumsal ve idari deimeler genelde sosyal bilimleri, konumuz asndan da tarih aratr54
TRKIYE'DE O S M A N L TARIHILIININ S O N EYREK YZYL

malarn dorudan etkiledi. YK'n ezeli ve ebedi taknts kantitatif adan bakldnda ilk kayda deer gelime uluslararas standartlarda yaplan yayn saysndaki art oldu. Bu gelimede bir yandan da YK'n devlet niversitelerinin zel niversitelerle rekabet edebilirliini ve buralardaki bilimsel retimin kalitesini de artraca dncesiyle akademik atama ve ykseltmelerde aranacak ltler arasna daha fazla sayda yayn kouluyla yabanc dilde ve yurtd bilimsel platformlarda yaplacak etkinlikleri de ilave ediinin nemli bir rol vard.* Bu uygulamann ortaya kard en nemli gerek, bir kez daha devlet niversitelerindeki bilimsel faaliyetlerin kalitesinin belli bir dzeyin zerine kmasn engelleyen baz temel yapsal sorunlarn varl oldu. Bilhassa tara niversitelerinde younlaan ve 12 Eyll kadrolamasyla genel iindeki oran hayli artan akademisyen kadrolarn, zellikle de sosyal bilimlerdekilerin, alanlarndaki uluslararas literatr bile takip edecek donanmda olmadklar, mevcut niversiter yapnn da bu haliyle bu temel sorunu daha uzunca bir sre aacak durumda olmad ortaya kt. Tarih aratrmalarmdaki durum da bundan pek farkl deildi. Bu konuda yaplan sistematik bir incelemenin de ortaya koyduu gibi, 1990'larm zellikle ilk yarsnda Trkiye'de niversitelerdeki tarihilerin yaptklar yayn saysnda byk bir art yaand.37 Bunun temel sebebi olarak hem tarih blmleri ve kadrolarmdaki hzl art hem de doentlik snav kriterlerinin deitirilmesi vurgulanabilir. Bu artn beraberinde getirdii akademik ykselmelerin kahir ekseriyeti sadece yurtii dergilerde saylar birden artan Trke ve yabanc dildeki yaynlar sayesinde oldu. Yurtdnda yaplan yaynlarn ise ok byk ksm yabanc dilde retim yapan niversitelerin, devlet veya zel, yine byk lde yurtdnda akademik kariyer yapm elemanlarnca gerekletirildi. Ksacas, YK'n bu dzenlemesi daha sk uygulanma ortam bulduu zel niversitelerdeki standartlarn daha da ykselmesine katkda bulunurken, devlet niversitelerinde yayn saysn kabartmann dnda pek bir deiiklie yol amad; tabiri caizse, bir kez daha kendimiz alp kendimiz oynadk. YK'e de bu arada toplanan parsann kantitatif reklamn yapmak kald.
* Burada zellikle doentlik snavlarnda tez zorunluluunun kaldrlarak hakemli dergilerde makale yaynlatmaya nem verilmesinin pay da zikredilmelidir.
DN SANCISI

55

Devlet niversitelerinin saysnn ksa srede kat art ve bu arada zel/vakf niversitelerinin kuruluunun tarih alanna bir dier yansmas buralarda kurulan yeni Tarih Blmleri oldu. YK'n kantitatif takntsnn asl tatmin sahas bir kez daha yeni alan devlet niversiteleri oldu. En temel sorunlarla bouan, standart bir ktphanesi bile olmayan bu niversitelerin birounda birden fazla Tarih Blm kuruldu; bir Fen-Edebiyat Fakltesinde, bir Eitim Fakltesinde. Daha da ilginci, 1990'larda yaygnlaan ikili eitim (gndz ve gece eitimi) neredeyse tamamen bu niversitelerde uygulama alan buldu, ya da daha dorusu hocalar iin ek ekonomik kaynak anlamna gelen bu uygulamaya en ok talep bu niversitelerden geldi. Bu blmlerdeki says zaten snrl olan tarihi, daha akademik hayatlarnn banda retmenlie mahkum edildi, ya da kendileri bunu ciddi akademik ararmalara tercih ettiler. Yine de akademik ykseltmelerin gerei olarak yapmak zorunda kaldklar yaynlar iin yeni faklte dergileri kmaya balad. Bu aslnda hem eitimin hem akademik almann kalitesizlie ya da sla mahkm edilmesinden baka bir anlama gelmiyordu; btn bunlar mmkn klan, tevik eden ise bir kez daha YK'n kendisiydi. te yandan, 1980'ler ve 1990'larda Trk tarihiliinin niversite kanadnda baz yeni dergilerin nispeten daha titiz yaynlaryla ne ktn sylemek mmkndr. Bunlar arasnda, Ege niversitesi'nin Salih zbaran ve Zeki Arkan nclnde 1983'te karmaya balad ve fakat sonra el ve nitelik deitiren Tarih ncelemeleri Dergisi, Marmara niversitesi'nin 1985'te Hakk Dursun Yldzla yaymna balad Trklk Aratrmalar Dergisi ve Ankara niversitesi Osmanl Tarihi Aratrma ve Uygulama Merkezi'nin Muzaffer Arkan ve Yavuz Ercan'n abalaryla 1990'da yaynlamaya balad OTAM birer akademi dergisi olarak ortaya ktlar. Ksa sre nce kaybettiimiz Nejat Gyn'n Halil nalck ve Heath Lowry ile 8o'lerin banda karmaya balad Osmanl Aratrmalar/The Journal of Ottoman Studies ile Yavuz Cezar editrlnde 1991'de yaynlanmaya balayan Dn ve Bugnyle Toplum ve Ekonomi, daha bamsz akademik nitelikleriyle ne kan dier nemli dergiler oldu. 1990'larda niversitelerimizin tarih blmlerinde verilen rnlere genel olarak baktmzda en ok rnn eriye sicilleri ve tapu-tahrir def5 6 TRKIYE'DE O S M A N L I TARHLNN S O N EYREK YZYILI

terleri alannda verildiini gryoruz. Yazmzn banda belirtilen sosyoekonomik tarihilik ynndeki eilimin Osmanl tarihi balamndaki karln neredeyse tamamen bu kaynaklar zerinden yrtlen aratrmalar oluturdu. zellikle tara niversitelerindeki tarih blmlerinin oalmasyla birlikte daha da genileyen bu alanda iki tr alma ortaya kt: Ya belli bir eriye sicilinin veya tapu-tahrir defterinin tam transkripsiyonu, ya da bunlardan kalkarak yaplan ok snrl bir sosyo-ekonomik analiz abas.38 Byk ounluu yksek lisans ve doktora tezi olarak hazrlanan bu almalar arasnda son yllarda klasik dnemin yan sra 18. yzyl sonu ve 19. yzyln ilk yarsna ait almalarn da oalmaya baladn grmekteyiz.39 En ok rn verilen dier bir alan ise Osmanl tarihiliinde kullanlan temel yazma metinlerin (vakanvis tarihleri, sefaretnameler vb.) edisyon-kritikleri oldu. Baz niversitelerde belli bir dneme ait olmak zere ve belli bir proje dahilinde yrtldn grdmz bu almalara, stanbul niversitesi Tarih Blm'nde Kemal Beydilli danmanlnda yaplan ve 18. yzyl sonu-19. yzyl ba yazma metinlerine odaklanan bir dizi doktora tezini rnek gsterebiliriz.40 nc olarak en ok gze arpan ise, ilk nemli rneklerini nalck'm rahle-i tedrisinden gemi Ortayl'nm 1970'lerde ortaya koyduu, tekilat ve kurumlar tarihilii diyebileceimiz alandr. Bu alanda Marmara niversitesi Tarih ve ktisat blmlerinde gerekletirilen almalar bilhassa dikkat ekmitir.41 Anlan dnemde Osmanl tarihilii balamnda deinilmesi gereken bir baka nokta ise, yksek lisans ve doktora tezleri dnda niversite tarih blmlerinde yaplan almalarn genel olarak 'yldnmleri' veya 'sempozyumlar' odakl olmasdr. Tarihilerimizin doktora (ve belki doentlik) sonrasnda rettiklerinin nemli bir ksm daha ok eitli yldnmleri ve sempozyumlar vesilesiyle kaleme aldklar almalar olmutur. Bu zellikle tara niversitelerinin oalmasndan sonra hkim bir eilim halini alma benzemektedir. .Bir yanda 1981 Atatrk Yl'ndan 1989 Tanzimat'n 150. Yldnmne,42 1998 Cumhuriyet'in 75. Yl kutlamalarndan 1999 Osmanl'nn 700. yldnm kutlamalarna43 (muhtemelen 2003'de stanbul'un fethinin 450. yldnmne) uzanan bir izgi, dier yanda sadece tara niversitelerinin deil hemen hemen her il valiliklerinin, baz kayDN SANCISI 5 7

makamlklarm ve belediyelerin dzenledikleri eitli (ya o yrenin tarihine ya da o yrede yetimi bir Trk byne hasredilmi) sempozyumlara uzanan izgi.44 ounlukla kitaplatrlan bu faaliyetlerin ok sayda tarihiyi cezbettii, bunun giderek snrl uzmanlk alanlar dnda bir 'tarihi turizmine' dntn sylemek herhalde abartma saylmaz. niversitelerimizin tarih blmlerinde yaplan Osmanl tarihiliinin bir ulus-devlet ya da yre tarihiliine indirgenme eilimi de 90'h yllarn bir dier nemli zellii olarak karmza kt. Ele alman konular/kiiler/olaylar byk lde 'milli tarih ve corafya'nm snrlar ierisinden seildi. stisnalar olsa bile bunlar genellikle ya 'milli mesele' saylan (Bulgaristan Trkleri gibi) ya da kiinin doduu/gt (veya aile kklerinin olduu) yer itibariyle seilen konulard. Bu bakmdan Osmanl mparatorluu'nun Anadolu corafyas dnda kalan blgeleri zerine ok az sayda alma yapld; bu konudaki istisnalar ise ya yurtdnda yaplan doktora almalarnn devam niteliindeydi ya da o blgelerden gelip Trkiye'de master/doktora yapan rencilere aitti. Son yllarda her ne kadar bu istisnalarn says artmaya baladysa da, sz konusu eilimi arttran zellikle tara niversitelerinde Seluklular'dan Cumhuriyet'e sadece o ilin veya blgenin tarihini almak eklinde beliren izgidir. Bunun dnda kalan alanlarda ise, aralarnda gerekten kaliteli almalara rastlanan, bata Ermeniler olmak zere gayrimslimler, misyonerlik, yabanc okullar gibi ('milli mesele' addedilen) konularn ne kt grld.45 Gze arpan bir baka ilgin nokta, allan konulardaki etnik/cinsel/mesleki tercihlerle ilgili snrllklar oldu. yle ki, ounlukla kadnlar kadn, erkezler erkez, Museviler Musevi, askerler askeri tarih^) alr gibi bir 'grnmez yasa' sz konusuydu. Bir baka snrllk ise, tarih blmlerinin genellikle sadece belli konular al(tr)mas, dierlerini niversitenin dier blmlerine brakmasdr. rnein, iktisat tarihi iktisatlar, eitim tarihi eitimciler, hukuk tarihi hukukular tarafndan allr/allmaldr gibi bir anlay egemenliini bu dnemde de srdrd. Bat'daki rnee aykr ve multidisipliner eitim ve donanm eksikliinin bir sonucu olan bu durumdan kn ilk adm olarak tarih blmleri mfredatnda sosyal bilimlerin (sosyoloji, siyaset bilimi, iktisat gi58
TRKIYE'DE O S M A N L TARIHILIININ S O N EYREK YZYL

bi) dier dallarna daha arlkl yer verilmesinin gerei bir kez daha kendini hissettirdi. 1990'larda devlet niversitelerinde yaplan tarih almalarna genel olarak baklacak olursa, belirtilmesi gereken ilk nokta bu balamda en verimli alann ounlukla iktisat veya iktisadi ve idari bilimler fakltelerinde ya da bunlara bal enstitlerde yaplan iktisat tarihi almalar olduudur. Bu alanda bir yandan gen kuak tarihilerin ok sayda makale ve kitap yaynladn hem de hocalarn toplu eserlerinin baslmaya balandn gryoruz.46 Finans tarihi almalar da bir baka verimli alan oldu.47 Ayn ekilde, kendi bilimsel terminolojisini, paradigmalarn oluturmu ve kaliteli rnler vermeye balam bir baka alan da bilim tarihilii olarak gze arpmaktadr. zellikle, stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi bnyesindeki (aada IRCICA vesilesiyle de szedilecek olan Ekmeleddin hsanolu bakanlndaki) Bilim Tarihi blmnn faaliyetleri kvan vericiydi.48 Ancak almalaryla uluslararas alanda n yapm bu blmn anlalamaz bir nedenle kapatl gerekten znt vericidir. 1990'lar (8o'lerde balayan yeniden canlanmann bir devam olarak) Tanzimat, Abdlhamid ve Merutiyet dnemleri zerinde siyasi, idari ve dnce tarihi almalarnn oalmaya balad yllar oldu. dare ve tekilat tarihilii sekin rneklerini Tanzimat zerinde verirken, en ok ilgiyi Abdlhamid ve Merutiyet dnemleri grmtr.49 19901ar ayn zamanda g ve nfus almalarndan ocuk ve kadn almalarna sosyal tarihin eitli konularnda kayda deer almalara sahne oldu.50 Dnce tarihi alannda ise 8 o'1er ve 1990'larda letiim Yaynlarnn art arda yaymlad erif Mardin'in toplu almalar 19. yzyl balamnda nemli bir yeniden dnme vesilesi olurken,51 Osmanl tarihinin belki de en az allan bu alanndaki asl hareketlilik neredeyse tek bana Ahmet Yaar Ocak'm 1990'larda zirve noktasna ulaan orijinal almalaryla yaand. nce Kalenderiler, ardndan da Mlhidler ve Zndklar, yalnzca Trkiye tarihiliinin deil genel Osmanl tarihiliinin son yllardaki en nemli almalar arasndaki yerini ald. 52 1990'larda Osmanl tarihilii adna yaplan olduka sorunlu ama nemli ilerden biri, tarihilii ve yntemi hakl olarak tartlan Ahmet Akgndz'n 1990'dan itibaren yaynlamaya balaDN SANCISI

59

d dokuz ciltlik Osmanl Kanunnameleriydi.53 Osmanl ariv ve ktphanelerinde bulunan btn kanunnameleri orijinalleri ve evrimyazlaryla kapsama iddiasndaki bu alma bu bakmdan ierdii sorunlar ve belki daha da nemlisi, tek kiinin gayretiyle altndan kalklamayacak cesamette bir i olmaktan kaynaklanan dier handikaplaryla, Trkiye'de ekip almas ruhu ve pratii eksikliini bir kez daha ortaya koyan gzel bir rnek olarak da tarihiliimizdeki mstesna yerini ald. 9 o'l yollarn en nemli gelimelerinden olan zel/vakf niversitelere gelince, bunlarn bir ksm lisans eitimini de ieren tarih blmleri aarken, dier bir ksm yalnzca yksek lisans programlarndan ibaret tarih blmlerini tercih ettiler. Bunlardan biri olan Bilkent niversitesi Tarih Blm'n ABD'den getirdii Halil nalck'a kurdururken, ayn ie Bilgi niversitesi Mete Tunay, Sabanc niversitesi ise Halil Berktay ile giriti. 1980'lerde niversite dnda kalan ve aratrmalarn bir nceki blmde anlatlan yayn faaliyetleriyle ya bamsz ya da zel sektrde srdren Berktay ve Tunay'm yansra, Cemil Koak, M. Ali Klbay, lber Ortayl gibi daha biroklar 1990'larda bylece byk lde zel niversitelerin iddial tarih blmlerinde almaya ya da oralarda ders vermeye baladlar. 8o'lerle karlatrldnda karmza kan bu ilgin gelime iki noktay iaret etmekteydi: Birincisi, kimi yasal dzenlemelerle 12 Eyll tasfiyesinden pay alan sosyal bilimci ve tarihilerin niversitelerde alma haklarnn geri verilmesi her eyden nce itibarlarnn iadesi anlamna geliyordu. ikincisi, daha esnek yaplar ve daha olumlu alma koullar ile vakf niversiteleri Trkiye tarihiliinin en eletirel kadrolarna kaplarn amakla devletten gelebilecek ideolojik mdahaleler karsnda akademik zerkliklerine ciddi bir ekilde sahip ktklarn gsterirken, sz konusu tarihiler de yalnzca mesleklerini asli ortamlarnda/niversitelerde srdrmekle kalmayacak, bylece ok problemli tarih eitimine de dorudan katkda bulunma imknna kavuacaklard. Bu ayrca, 1990'larda devletin akademik hayata mdahalesinin bir nceki dnemdekine oranla nemli lde krldnn da bir gstergesi olarak deerlendirilebilir. Bir baka ilgin nokta ise, 8o'lerde bir ksm zorunlu bir zel sektr tecrbesi yaayan, bu arada kendi alanlarnda proje gelitirme ve ynetme tecrbeleri de artan bu 60
TRKIYE'DE O S M A N L I TARHLNN S O N EYREK YZYILI

her anlamda dnyaya ak tarihi kadrolarnn yeniden akademiye dnlerinin byk lde zel niversitelerde noktalanmasdr. 1990larda Trkiye'deki tarihilie ve zellikle de Osmanl tarihiliine asl damgasn vuran gelime ise vakf niversitelerin dnda ayr bir kulvarda gelien zel ve zerk sektrn bu alana el atmas oldu. zel sektre daha sonra gelmek zere bu noktada ncelikle "zerk" sektrle ne kastedildiinin aklanmas gerekir. Bununla esasen devlet kurumlaryla ilikili ya da devlet destekli zel statl kurumlar kastediyoruz. Bir ksm 1990'lardan ok nce de var olan, bir vakf, enstit ya da aratrma merkezi olarak karmza kan bu kurumlar, dorudan zel giriim olarak kurulan benzerleriyle birlikte, bu dnemde bilhassa ekip almasnn, byk projelerin ve verimli bir yayn politikasnn hayata geirildii asl platformlar oldular. 1990'larda Trkiye'de tarihiliin ve tarih aratrmalarnn hem eitlenmesi hem nitelik deitirmesinde lokomotif grevi gren bu tr merkezlerin ban 1980'de kurulan slam Tarih, Sanat ve Kltr Aratrma Merkezi (IRCICA), 1985'te kurulan Trk Arap ncelemeleri Vakf (TAV) (sonradan Ortadou ve Balkan ncelemeleri Vakf, OBV), 1988'de kurulan Trk Diyanet Vakf slam Aratrmalar Merkezi (SAM) ve Devlet statistik Enstits (DE) gibi kurumlar ekmitir. Devlet statistik Enstits, Tarihi statistikler serisiyle nemli bir ie girimi, nemli yaynlar yapmtr. Btn bu zerk kurumlara, Devlet Arivleri de kendi faaliyetleriyle katlm, 1980'lerde balad nemli belge koleksiyonlarndan seki yayncln bu dnemde daha da genileterek, bunlara Tahrir Defterleri, Muhasebe Defterleri ve Mhimme Defterleri serilerini de eklemitir.54 Anlan kurumlarn gerekten byk baarlar bir yana, 1990'larda Trkiye'deki akademik ve popler tarihilie ve bu arada tabii ki Osmanl tarihi aratrmalarna en byk damgay vuran, en nemli katky yapan zel kurumun Trkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakf (ksaca Tarih Vakf) olduunu sylemek yanl olmaz. 1991'de bir sivil toplum kuruluu olarak kurulan ve ksa srede faaliyet erevesinin genilemesiyle birlikte yalnzca lkenin kltrel hayat deil toplumsal alandaki etkisi ve etkinlii de artan Tarih Vakf'nm belki de en byk hizmeti tarih etkinliinin boyutlarn geniletmek olmutur. Vakf, tarihsel aratrmann eksenini merkezi
D N S A N C I S I IOI

63

devlet ve kurumlarndan yerelin ve sradan insann, sivil kurum ve kurulularn tarihine, kitlesel veya marjinal toplumsal hareketlere kaydrmtr. Alternatif bir Trk Tarih Kurumu gibi alan Tarih Vakf, yaynlad ansiklopediler, tematik bilanolar, eviri ve telif yzlerce kitap, Toplumsal Tarih gibi yar popler, New Perspectives on Turkey gibi akademik dergilerin yan sra, dzenledii kongreler, atlye almalar, kent ve kurum tarihi projeleri, son derece modern sergi etkinlikleri, 75. Yl ve Habitat gibi dev projelerdeki katksyla tarihi bir yandan topluma sevdirmi, bu tr etkinliklerin nemini bizzat devlete kabul ettirmi, bir yandan da ksr akademik tarihiliin ve bizzat tarihilerin ufuklarnn zenginlemesine muazzam bir katkda bulunmutur. stelik btn bunlar son derece profesyonel bir ciddiyet iinde yrtmeyi baarm, rn baznda 1990l yllara damgasn vuran ampirik ve kuramsal tarih almalarnn pek ouna Tarih Vakf ya proje sahibi ya da yaync olarak imzasn atmtr.55 Btn bu faaliyetleriyle Tarih Vakf, bu dnemde "tarihi sevdiren kurum" olmann yan sra tarihi halka gtren ve halk tarihin iine eken kurum olmay da baarmtr. 1980lerde Trkiye'deki tarihiliin gndemini nasl devlet belirlemise, ayn rol 9 0 l yllarda neredeyse tek bana Tarih Vakf'nm oynadn sylemek pek abartma saylmamaldr. Bu bir anlamda devlete kar sivil toplumun, hkmet d kurumlarn (NGO) bir zaferi olarak da grlebilir. Daha da ilginci, bu baarnn altndaki ekirdek kadronun byk lde daha 12 Eyll ncesinden tarih alanna sosyal bilimlerin dier disiplinlerinden giren, Toplum ve Bilim, Yapt, Tarih ve Toplum gibi dergileri karan, 80'lerde byk lde niversite dnda braklan ve nihayet 1990'larda daha donanml olarak en kaliteli niversitelerde daha etkin konumlarda karmza kan ayn isimlerden olumasdr. Bu, ayn zamanda 1960-70'lerin sorgulayan eletirel dnsel zenginliinin Trkiye tarihiliinde eyrek yzyllk maceras, marjinallikten merkezi bir konuma ykseliinin hikyesi olarak da okunabilir. 1990'larda Osmanl tarihiliine nemli katklar yapan niversite d kurululara ikinci rnek olarak Trkiye Diyanet Vakf slam Aratrmalar Merkezi'ni (SAM) anmak gerekir. Bu kurumun en nemli rn, ilk cildi 1988'de kan ve u ana kadar yirmi cildi yaynlanm olan s62
TRKIYE'DE O S M A N L TARIHILIININ S O N EYREK YZYL

lam Ansiklopedisi'dir. Osmanl tarihi ile ilgili ok sayda madde ieren ansiklopedi, genellikle stanbul'daki tarihilerin kontrolnde, ama yurtii ve yurtdndaki dier uzmanlara da ak bir yayn politikas izlemektedir. Toplam krk ciltte bitirilmesi planlanan ansiklopedideki Osmanl tarihi ile ilgili maddeler genellikle sk bir literatr taramas sonucunda, literatrde varlan son aamay tespit eden yazlar olmaktadr. Ansiklopedide yaynlanan almalar, bu balamda Bat'da ve Trkiye'de yaplan Osmanl tarihi aratrmalarn birletiren bir envanter hviyetini de kazanmaktadr. zellikle Azmi zcan ve Tufan Buzpmar'm bakanlklar dneminde hzla byyen SAM, her geen gn (balar ve satn almalarla) zenginleen ktphanesi ve dokmantasyon arivinin yan sra Osmanl tarihi ile ilgili makalelerin de yer ald islam Aratrmalar Dergisi'ni (Say i, 1997- Say 4, 2000) karmaktadr.56 slam Konferans Tekilat'na bal olarak 1980'de faaliyete geen slam Tarih, Sanat ve Kltr Aratrma Merkezi (IRCICA) ise, Ekmeleddin hsanolu'nun ynetiminde bir ekip almasyla zellikle Osmanl bilim tarihi alannda olmayan literatr yoktan var etmenin tesinde, alandaki mevcut problematikleri adeta yeniden ina etmitir. IRCICA'nm Osmanl tarihiliine bibliyografya alannda yapt katklar da unutmamak gerekir.57 Ayn ekilde, belli bir organizasyon, mali kaynak ve koordinasyon ile bir ekibin neler baarabileceinin bir baka rnei stanbul Bykehir Belediyesi'ne bal stanbul Aratrmalar Merkezi oldu. Ahmet Tabakolu, Ahmet Kala ve Salih Aynural ynetimindeki bir ekiple stanbul'a dair btn arivleri tarayan merkez, toplad belgeleri tasnif ederek, bunlarn asllarn ve transkripsiyonlarn seriler halinde neretmeye balamtr.58 stanbul Aratrmalar Merkezi ayrca smail Kara'nm editrlnde stanbul Aratrmalar dergisini karmtr (u ana kadar 7 say). stanbul Bykehir Belediyesi bu kentin tarihiyle ilgili nemli yaynlar da gerekletirmi, toplant ve sergiler dzenlemitir.59 1990'lara damgasn vuran btn bu zel/zerk kurulularn belki de en byk katks, belli bir zerk kurumlama, mali kaynak ve ibirlii (ekip almas) ile ksa zamanda neler baarlabileceini kantlamalardr. En byk sorunlar ise mali kaynaklarnn sreklilii ve devlet
DN SANCISI
IOI

kontrol noktasnda yaanmtr. Trkiye ekonomisindeki olumsuzluklar ya da genel olarak dayandklar mali kaynaklarn istikrarszl bu kurulularn almalarn dorudan etkilemi, halen de etkilemektedir. kinci olarak, zellikle 28 ubat sonrasnda devletin zellikle belli vakflar zerindeki denetimini sklatrmasmm bu kurulularn almalarn da olumsuz bir ekilde etkiledii ortaya kmtr. rnein, IRCICA eski parasal gcn yitirmekten dolay birtakm skntlar yaarken, stanbul Aratrmalar Merkezi'nin faaliyetleri Ali Mfit Grtuna'nm belediye bakanl dneminde gsterilen kaytszlk nedeniyle durma noktasna gelmitir. slam Aratrmalar Merkezi ise mali sorunlarn yan sra, bal olduu Trkiye Diyanet Vakf hakknda kamuoyunda yaplan tartmalar sebebiyle srekli olarak denetim altnda tutulmakta, almalar her geen gn kstlanmaktadr. 90'h yllarda Trkiye'de genel olarak tarihilie zel olarak Osmanl tarihiliine nemli bir katk da bankalardan, byk irketlerden ve tarih almalarna ynelmi yaynevleri ve kitap-sahaflardan gelmitir. lk iki grup byk lde Tarih Vakf vastasyla kendi kurum tarihlerini ya da iinde serpildikleri kent tarihlerinin yazlmasna dorudan finansal katk salamlardr/Osmanl Bankas, Kentbank, Interbank ve Egebank Tarihleri, Tekel, Tari ve zmir Ticaret Borsas Tarihleri, Mardin ve evresinin tarihine dair aratrmalar bu etkinliklerin ne kan rnekleri olmutur. Daha nceki dnemlerdekinden belki de daha fazla sayda yaynevi, kitabevisahaf ciddi tarih almalarnn yaymna yneldiler. Bu balamda letiim Yaynevi 8o'lerde balayan etkinliini ayn ciddiyet ve tempoyla 1990'lara da tad. Eren ve ISIS Yaynlan faaliyetlerini neredeyse tamamen tarih almalarna hasrettiler. Yap Kredi, mge, Metis, Sarmal, Ayra, Dergah, Akademi, Yeni Trkiye, Kitabevi gibi yaynevleri ciddi tarih serileri oluturarak, bu alanda nemli katklar saladlar. 1990'larda birok yaynevi ve kitap-sahaf daha ziyade tarih arlkl ciddi dergiler karmaya baladlar (Yeni Trkiye, Trkiye Gnl, Mteferrika, Kebike, Tepekule, Simurg, Dergah, Divan gibi). Bu dergiler bir yandan akademideki tarihiler iin zgn almalarn yaynlayabilecekleri ilave bir akademik vasta ilevi grrken, bir yandan da faklte dergilerinin snrlayc ereveleri iinde tam olarak
64
TRKIYE'DE O S M A N L TARIHILIININ S O N EYREK YZYL

kullanma frsat bulamadklar entelektel kapasitelerini serbeste ortaya koyabilecekleri dnce platformlar ilevi grmtr. Yukarda anlanlarn yan sra daha birok yaynevinin giderek artan lde tarihe ynelmesinde 1990larda alklar niversitelerin bunaltan ortamnda ok erken bir noktada heyecanlarn yitirme noktasna gelen ok sayda gen tarihinin retici enerjilerini kanalize edebilecekleri yeni alanlar aray srecinde zaten yakn iliki iinde olduklar yayn sektryle giderek daha organik bir iliki kurmalarnn da nemli bir rol olduu kukusuzdur. Hatta, anlan yaynevlerinin birou sz konusu etkinliklerinde dorudan bu tarihilerden editoryal destek alm, bunun en nemli sonucu 1990'larda temel rnlerini veren gen kuak tarihilerin doktora veya yksek lisans almalarnn giderek artan lde yaynlanma frsat bulmas olmutur. Bu balamda bir baka nemli katk ise, tarih alannda yaynlanan eviri kitaplarn saysndaki gzle grlr arttr. Yaynlanan ya da Trkeye evirilen tarih almalarnn saysndaki art otomatikman kalite art anlamna gelmese de, bu sayede daha nceki dnemlerle kyaslanamayacak sayda ve eitlilikte akademik alma bu dnemde irili ufakl, kalc veya geici onlarca yaynevi vastasyla okuyucusuna kavuma frsat yakalamtr. Hatta bu gelimenin, akademik tarihiliimize yeni bir motivasyon kayna olarak olumlu bir katks olduu bile ileri srlebilir. zel/zerk sektrn ykseliine paralel olarak, Osmanl tarihilii bakmndan 1990'lara damgasn vuran en nemli ikinci gelime popler tarihiliin yaygnlamas oldu. Bunda hi phesiz Trkiye'de yaanan iletiim patlamas (medya ann balamas), zellikle zel televizyon kanallarnn oalmas etkili olmutur. Bu poplerlemenin ya da medyatiklemenin eitli tezahrleri oldu. Trkiye'de hep varolagelmi (ama o gne kadar belli sa ya da sol evreler iinde snrl kalm) resmi-gayriresmi tarih tartmasnn (dier favori konular olan cinsellik ve din ile birlikte) bir yandan ok satl haber-magazin dergileri dier yandan zel televizyon kanallarndaki eitli tartma programlar yoluyla her kesimden ve yatan kiinin gndemine girmesi oldu. Resmi devleti Atatrklk dayatmasna tepki olarak zaten varolan slamc sa ve farkl sol gruplarn dile getirdikleri 'gayriresmi' ya da 'alternatif tarih tezleri kendilerini duyuracak byk bir
DN SANCISI
IOI

zemine/ imkna kavutu. Osmanl ve Cumhuriyet tarihinde tabu kabul edilen, merak uyandran ne kadar konu varsa (Ermeni meselesinden varlk vergisine, karde katlinden padiahlarn nesebine kadar) toplumun her kesimi tarafndan tartlmaya baland. Talebin art arz da hzlandrd. Bu alternatif tarihe malzeme olacak ok sayda kitap (zellikle ok sayda an) yaynlanmaya balad. Gemite yaynlanp unutulanlar tekrar basld; yastk altnda saklananlar ortaya karld. Pe pee kutlanan Cumhuriyet'in 75. Yl ve Osmanl'nn 700. Yl (1998-1999) bu eilimin zirvesi oldu. Medya kendi kahramanlarn yaratt.60 Bu balamda en ok konuulan isimler lber Ortayl, Ahmet Akgndz ve Cemal Kutay oldu. Bu eilim, kendini edebiyatta ve sinemada gstermekte gecikmedi. Hem yerli hem yabanc tarihi romanlar ya da romansal tarihler, aile tarihleri, tarihsel biyografiler ok satan kitaplar arasna girdi. Orhan Pamuk'tan Ahmet Altan'a pek ok rnei grlen bu romanlar (ve konusunu tarihten alan sinema filmleri ve belgeseller) medyadaki tartmay daha da krklediler. Ancak btn bu sre (Trkiye'de iletiim patlamasnn genel eilimine de uygun olarak) slkla (hatta seviyesizlikle) sonuland demek herhalde hakszlk olmaz.
SONU Y E R N E

Son eyrek yzylda Trkiye'deki Osmanl tarihiliinin yukarda ana hatlar izilen serveni zerinden toplu bir deerlendirme yaplacak olursa, bu tarihiliin, iinde gerekletii toplumsal ve siyasal ortam bir yana, akademik anlamda balca temel gelime ekseninde biimlendii, bir seyir takip ettii sylenebilir: a) Arivlerin yeniden yaplandrlmas, b) Yeni Tarih blmleri ve ie kapanma, c) Ykselen standartlar ve da alma. 1980'lerde Osmanl arivlerinin yeniden yaplandrlmas ve bu balamda belge tasnifi ve kullanma sunulmas konusunda yeni bir personel politikasyla da desteklenen yeni ileyii Osmanl tarihiliinin zerinde geliecei temel kaynak ve bu kaynaa ulama sorununun almasnda ok nemli bir adm olmutur. Dzenli olarak kullanma alan her yeni koleksiyon, zellikle 1990'larda saylar hzla artan tarihilerin bir yandan iini kolaylatrm dier yandan zerinde allan konularda dikkate deer bir eitlenmeye yol amtr. 1990'lara kadar lkenin deiik yerel ktphanelerinde muhafaza
66
TRKIYE'DE O S M A N L TARIHILIININ S O N EYREK YZYL

edilen eriye sicillerinin, stanbul'dakiler hari, Ankara'da tek merkezde (Milli Ktphane'de) toplanm olmas tarihilerin iini kolaylatran bir baka nemli gelime olmutur. Bu, zaten kimi byk ariv koleksiyonlarna sahip Ankara'nn bir aratrma merkezi olarak nemini daha da artrmtr. 1990'lardaki niversite patlamasna paralel olarak yaanan Tarih blmlerinin saysndaki artn bir nemli sonucu tarihi saysndaki ykseli ise dieri de Osmanl tarihiliinin Trkiye sathndaki icraat sahasnn genilemesi ve iledii konularn eitlenmesi olmutur. Sz konusu yaygnlamann ve konu eitlenmesinin Trkiye'deki tarihiliin kalitesine henz olumlu bir katksnn olduunu sylemek ok zor. Aksine, bu gelimenin kapal devre yaplan, zihinsel erevesi ve yntemleri bakmndan bu dneme zg olduka s bir tarihiliin de yaygnlamasna yol am sylemek mmkndr. Bununla birlikte, gnmzde iyice uluslararaslaan Osmanl tarihilii iinde pek bir arl olmayan fakat Trkiye'deki Osmanl tarihiliinin olduka byk bir kesimini temsil eden bu tarihilik tarznn Osmanl tarihinin olgusal bilgisinin daha eitli ve daha ayrntl bir ekilde nmze dklmesi gibi nemli bir katks olduunu da bu arada belirtmek gerekir. Hakkyla ilenmemi de olsa, byk lde bu yaygn tarihiliin ortaya koyduu bilgiler sayesindedir ki, bugnk Osmanl tarihilii alan ve konu itibariyle stanbul ve saray snrlarnn dna km, merkez- tara ilikileri artk tara zaviyesinden ilenmeye, imdilik Anadolu'yla snrl da olsa, kapsayc Osmanl emsiyesinin glgesi alndaki blgesel farkllklar, eitlilikler kendini daha fazla gstermeye, tarihilerimizin gndeminde kalc olarak yer almaya balamtr. Kapsam olarak sosyal ve ekonomik tarih balamnda deerlendirilebilecek bu gelimelerin zamanla ortaya kacak drt ba mamur bir "sosyal tarih"in habercisi olmas umulur. Btn bu potansiyel zenginliine ramen szn ettiimiz yaygn slama ve ie kapanma olgusuyla ilk bata tezat tekil eden nc gelime ise, zellikle 90l yllarda Osmanl tarihiliinin dier yzn ortaya koymaktadr. Madalyonun teki yzndeki bu gelime, 8o'li yllarn ortalarndan itibaren artan bir ivme kazanan belirgin bir da almadr. Burada da almadan kast, belki Cumhuriyet devrinin hibir dnemiyle kyaslanamayacak sayda Osmanl tarihisinin, bu alann uluslararas standartlarna
DN SANCISI
IOI

yakn veya bu standartlarda bir tarihilik donanm ve pratii ortaya koymasdr. Son eyrek yzyln bu nemli hamlesinin bir ayan yukardaki sayfalarda zikredilen, Trkiye'deki tarihilik alanna sosyal bilimlerin dier disiplinlerinden giren ve sre iinde en azndan snrl bir erevede ve belli niversitelerde yaplan akademik tarihiliin ehresini olumlu ynde deitiren isimler oluturmutur. Bu gelimenin dier ayanda ise, bir yandan Trkiye'nin da ak tarihiler kuann nemli isimlerinin rahle-i tedrisinden gemi olmann avantajyla meslee nisbeten iyi ve ansl bir balang yapan, bir yandan da zerinde durduumuz dnemde gerek MEB gerekse YK gibi kurumlarnn salad imknlarla uzmanlk eitimlerini dorudan yurtdnda gerekletirme frsat bulan artan saydaki gen tarihiler kua vardr. Anlan deiik kulvarlardan bu gruba giren tarihilerin iki ynl bir ilev grd, bir yandan Trkiye'deki Osmanl tarihiliini dnya tarihiliine bir yandan da Osmanl tarihini dnya tarihine ortak standartlar ve temalar zerinden eklemlemeye gayret ettikleri sylenebilir.61 Trkiye'nin akademik tarihiliinde 1980'li yllardan itibaren yaanmaya balanan, olumlu ve olumsuz boyutlarna yukarda dikkat ekmeye altmz niceliksel patlamann birbirini btnleyen bu nemli gelimelerinin, i ie gemi bu srelerin ortak sonucu olduuna phe yoktur. Osmanl tarihiliindeki sz konusu hareketlenmenin, bu almann analitik kurgusuna da aka yansd gibi, ana kulvarda, niversitelerde, niversite d zel/zerk kurumlarda ve popler alanda farkl yansmalar olduu yeterince aktr. Bu balamda karmza kan byk ehir ve tara eksenli bariz ikilik, biraz daha derinlemesine incelendiinde, aslnda basit bir tarabyk ehir farkllamas olmaktan ziyade (zira tara niversitelerindeki kadrolar da baz byk ehir niversitelerindeki tarih blmleri tarafndan yetitiriliyor), d dnyaya, uluslararas Osmanl tarihiliine ak ve kapal zihinsel/mesleki tutumlar arasndaki kritik farkllk olarak grlmelidir. Sz konusu farkl zihinsel tutumlar ve bir lde bununla ilikili farkl tarihilik tarzlar arasndaki makul snrlarn ok tesinde seyreden ve hl byk lde temel yapsal sorunlar da ieren bu uurumun, yeni yzyla girerken Trkiye'de yalnzca tarihin deil genelde sosyal bilimlerin nndeki en nemli problemlerden biri olarak zerine gidilmeyi bekledii sylenebilir.
68
TRKIYE'DE OSMANL TARIHILIININ S O N EYREK YZYL

NOTLAR j Kongreye sunulan bildirilerin bir ksm daha sonra yaynland. Bkz. Trkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1071-1920), Ed. Osman Okyar-Halil nalck, Ankara: Hacettepe nv. Yay., 1980. Aslnda bu toplant daha nce 1973 ylnda yine Hacettepe niversitesi'nce dzenlenen Trkiye ktisat Tarihi Semineri'nin (bkz. Trkiye ktisat Tarihi Semineri, Metinler/Tartmalar, 8-10 Haziran 1973, ed. Osman Okyar-H. nal Nalbantolu, Ankara: Hacettepe nv. Yay., 1975) bir devam gibi de grlebilir. Halil nalck, "Ottoman Social and Economic History: A Review", Trkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1071-1920) iinde, 1-8. Huricihan slamolu and alar Keyder, "Agenda for Ottoman History", Review, I/i (1977), 31-55. Huricihan slamolu-alar Keyder, "Osmanl Tarihi Nasl Yazlmal? Bir neri", Toplum ve Bilim, 1 (1977), 49-80. Bu yazya ayn dergide verilen bir yant iin bkz. Toktam Ate, "Osmanl Tarihi Nasl Yazlmal? Bir neriye Yant," Toplum ve Bilim, 4 (1978), 93-102. Bkz. I. Wallerstein and Reat Kasaba, "The Ottoman Empire and Capitalist World Economy: Some Questions for Research," Trkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1071-1920) iinde, 117-122. Bu izginin balca isimleri arasnda Ankara'da Yaar Ycel, Muzaffer Arkan, Yavuz Ercan, zer Ergen, Ycel zkaya, Musa adrc, lber Ortayl, stanbul'da zellikle ktisat Fakltesi'nde Ltf Ger, Sabri lgener, Halil Sahilliolu, Mehmet Gen, Yavuz Cezar, Tevfik Gran anlabilir. stanbul'da ne kan isimler arasnda, bir ara Hacettepe niversitesi'nde de grev yapm olan rahmetli Nejat Gyn ve halen almalarn byk bir verimlilikle srdren Mbahat Ktkolu ile bir sre sonra zmir'de Tarih Blm'n kuracak olan kadrodan Salih zbaran ve Zeki Arkan zikredilebilir. Dnemin balca akademik tarih dergileri unlard: TTK Belleten, Belgeler, Dil ve Tarih Corafya Fakltesi Dergisi, Tarih Aratrmalar Dergisi, Vakflar Dergisi, stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Tarih Dergisi, Tarih Enstits Dergisi, ktisat Fakltesi Dergisi, Trkiyat Mecmuas, Gney-Dou Avrupa Aratrmalar Dergisi. Trk Kltr, Trk Kltr Aratrmalar ve Trk Dnyas Aratrmalar dergileri ise akademideki baz milliyeti-muhafazakr tarihilerce niversite dnda karlan dergilerin balcalaryd. Bu dnm bu kadarla kalmam, AKDTYK'nm bana dorudan bir emekli general atanm, TTK'nm ynetiminde de benzer ekilde emekli askerler grevlendirilmitir. Bkz. Bozkurt Gven, Gencay ayian, lhan Tekeli, erafettin Turan, Trk-slam Sentezi, stanbul: Sarmal Yay., 1991. Ermeni Sorunu balamnda yaynlananlara rnek olarak bkz. Kamuran Grn, Ermeni Dosyas, Ankara: TTK, 1983; M. Kemal ke, Ermeni Meselesi, 1914-1923, stanbul: Aydnlar Oca, 1986; inasi Orel-Sreyya Yuca, Ermenilerce Talat Paa'ya Atfedilen Telgraflarn Gerek Yz, Ankara: TTK, 1983. Bulgaristan Trklerine rnek olarak bkz. Bilal imir, Bulgaristan Trkleri, 1878-1985, Ankara: Bilgi Yay., 1986. TKAE'nin yaynlad Dou Anadolu ve Krt Sorunu'yla ilgili almalar ise ayr bir dzlemde deerlendirmek daha doru olur. Bunlardan tipik iki rnek iin bkz S. Ahmet Arvasi, Dou Anadolu Gerei, stanbul, 1986; Bahaeddin gel, Hakk Dursun Yldz, Fahreddin Krzolu, Mehmet Erz, Bayram Kodaman, M. Abdulhaluk ay, Trk Milli Btnl erisinde
IOI

2 3 4

5 6

9 10 11

DN

SANCISI

12

13 14

15

16 17 18

19

20 21

22

Dou'Anadolu, Ankara, 1986. TKAE'nin ayn dnemde farkl bir isimle tekrar basmm yapt Laszlo Rasonyi'nin Tarihte Trklk adl almasnn Trke evirisinde orijinalindeki ekliyle Krt ismini her getii yerde "Krttrkleri"ne evirmesi, dnemin bilimd atmosferine szde bilimsel kurumlarn nasl katkda bulunduunun tipik bir rnei olarak hafzalarda kald. Bunun bir eletirisi iin bkz. Halil Berktay, "'ntihal'den de te", Yapt, 5 (1984), 97-101. Bu yeniden yaplanma giriiminin nemli admlarndan biri olarak 1985'te dzenlenen sempozyum iin bkz. Osmanl Arivleri ve Osmanl Aratrmalar Sempozyumu, stanbul: Trk-Arap likileri ncelemeleri Vakf, 1985. Bkz. Osmanl Devleti ve Medeniyeti Tarihi, der. Ekmeleddin hsanolu, 2 cilt, stanbul: IRCICA, 1994-1997. Heath W. Lowry, Trabzon ehrinin slamlamas ve Trklemesi, 1461-1583, Boazii niversitesi Yay., 1981; Bahaeddin Yediyldz, Ordu Kazas Sosyal Tarihi (1455-1613), Ankara: Kltr Bakanl Yay., 1985; Feridun M. Emecen, XVI. Asrda Manisa Kazas, Ankara: TTK, 1989. Bu almalara 1990'larda eklenebilecek bir baka rnek iin bkz. Mehmet z, XV-XVI. Yzyllarda Canik Sanca, Ankara: TTK, 1999. Burada tahrir defterlerini bilgisayar teknolojisinin imknlaryla deerlendirme konusunda Hacettepe niversitesi Tarih Blm'nden Ramazan Acun'un nc almalarn hatrlatmak yerinde olacaktr. Huricihan slamolu-nan, Osmanl mparatorluu'nda Devlet ve Kyl, stanbul: letiim Yay., 1991. yl sonra bu almann ngilizcesi de yaynlanacaktr: Huri slamolu-nan, State and Peasant in the Ottoman Empire, Leiden: E.J. Brill, 1994. Bunun bir istisnas iin bkz. Mehmet z, "Osmanl mparatorluu'nda Devlet ve Kyl likileri Hakknda bir Kitap", Trkiye Gnl, 16 (1991), 151-156. Osmanl tarihiliinin bu tr zerine bir eletiri iin bkz. Oktay zel, "Bir Tarih Okuma ve Yazma Pratii Olarak Trkiye'de Osmanl Tarihilii", Sosyal Bilimleri Yeniden Dnmek, 147,160. Bu arada mer Ltf Barkan'm Enver Merili ile yllar nce hazrlad Hdavendigar Livas Tahrir Defterleri' nin de nihayet yaynlanmas kurumun bu dnemdeki en nemli yayn faaliyetleri arasnda saylmaldr. Bkz. . L. Barkan-Enver Merili, Hdavendigar Livas Tahrir Defterleri, I, Ankara: TTK, 1988. mer Ltf Barkan, Trkiye'de Toprak Meselesi. Toplu Eserler, stanbul: Gzlem Yay., 1980. Barkan'm makalelerinin nemli bir ksmnn yaynland stanbul niversitesi ktisat Fakltesi Mecmuas'nm, 1985 ylnda kard Ord. Prof. mer Ltf Barkan'a Armaan says (41/1-4 (1982-83)) bu balamda bir baka nemli yayn oldu. Sabri F. lgener, ktisadi zlmenin Ahlak ve Zihniyet Dnyas, stanbul: Der Yay., 1981; Zihniyet ve Din: slam, Tasavvuf ve zlme Devri ktisat Ahlak, stanbul: Der Yay., 1981. Yavuz Cezar, Osmanl Maliyesinde Bunalm ve Deiim Dnemi, stanbul, Alan Yay., 1986; Ahmet Tabakolu, Gerileme Dnemine Girerken Osmanl Maliyesi, stanbul, Dergah Yay., 1985; ayn yazar, Trkiye ktisat Tarihi, stanbul: Dergah Yay., 1986; Ahmet Gner Sayar, Osmanl ktisat Dncesinin adalamas, stanbul: Der Yay., 1986. Suraiya Faroqhi'nin bu dnemde baslan balca kitaplar iin bkz. Towns and Townsmen of Ottoman Anatolia. Trade, Crafts and Food Production in an Urban Setting, 1520-1650, Cambridge: Cambridge University Press, 1984 (Trkesi: Osmanl'da Kentler ve Kentliler, stanbul: Tarih Vakf Yurt

70

TRK'IYE'DE O S M A N L I TARHLNN S O N EYREK YZYILI

23

24

25 26 27

28

29

30 31

32

Yay., 1993); Men of Modest Substance. House Owners and House Property in Seventeenth Century Ankara and Kayseri, Cambridge: Cambridge University Press, 1987. Ahmet Yaar Ocak, Babailer syan, stanbul: Dergah Yay., 1980 (Geniletilmi ikinci basm: Babailer syan. Aleviliin Tarihsel Altyaps Yahut Anadolu'da slam-Trk Heterodoksisinin Teekkl, stanbul: Dergah Yay., 1996); Veysel Karani ve veysilik, stanbul: Dergah Yay., 1982; Trk Halk nanlarnda ve Edebiyatnda Evliya Menkabeleri, Ankara: Kltr Bakanl, 1983 (Geniletilmi ikinci bask: Kltr Tarihi Kayna Olarak Menkb-nmeler. Metodolojik Bir Yaklam, Ankara: TTK, 1997); slm-Trk nanlarnda Hzr Yahut Hzr-lyas Klt, Ankara: TKAE Yay., 1985. M. kr Haniolu, Bir Siyasal Dnr Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Dnemi, stanbul: dal Neriyat, 1981; Bir Siyasal rgt Olarak Osmanl ttihad ve Terakki Cemiyeti ve Jn Trklk, stanbul: letiim Yay.., 1985. Zafer Toprak, Trkiye'de "Milli ktisat" (1908-1918), stanbul: Yurt Yaynlar, 1982; Mim Kemal ke, Osmanl mparatorluu, Siyonizm ve Filistin Sorunu, stanbul: dal, 1982. Bkz. Tark Zafer Tunaya, Trkiye'de Siyasi Partiler, 3 cilt, stanbul: Hrriyet Vakf Yay., 1984-1989. Bu almann ilk basm tek cilt halinde 1952'de gerekletirilmiti. Sina Akin, 100 Soruda Jn Trkler ve ttihad ve Terakki, stanbul: Gerek Yay., 1980; ayn yazar, stanbul Hkmetleri ve Milli Mcadele, stanbul: Cem Yay., 1983; lber Ortayl, II. Abdlhamid Dneminde Osmanl mparatorluunda Alman Nfuzu, Ankara: SBF, 1981. Bu noktada, kr Haniolu'nun anlan almalaryla yeni bir hareketlilik kazanan Jn Trk dnemi zerine almalara 1990'larda eklenen ve orijinal yorumlaryla dikkat eken (ilki tarih yazcl bakmndan tartmal) iki incelemeyi zellikle zikretmek gerekir: Aykut Kansu, 1908 Devrimi, stanbul: letiim Yay., 1995; Kudret Emirolu, Anadolu'da Devrim Gnleri. kinci Merutiyet'in lan, Temmuz-Austos 1908, Ankara: mge Yay., 1999. Mete Tunay, Trkiye'de Tek Parti Ynetiminin Kuruluu, 1923-1931, Ankara: Yurt Yay., 1981; Cemil Koak, Trkiye'de Milli ef Dnemi, 1938-1945, Ankara: Yurt Yay., 1986; Hikmet zdemir, Yn Hareketi, Ankara: Bilgi Yay., 1986; Asaf Sava Akat, Alternatif Byme Stratejisi. ktisat Politikas Yazlar, stanbul: letiim Yay., 1983; Ahmet nsel, Trkiye Toplumunun Bunalm, stanbul: Birikim, 1990. rnek olarak bkz. Seyfettin Grsel, "Osmanl Toplumsal Yaps ve Kapitalizm", Yapt, 1 (1983), 1935, Reat Kasaba, "Osmanl mparatorluunun zlmesi ve Dnya Ekonomisi", Yapt, 10 (1985), 37-50; Toplum ve Bilim'in "Osmanl mparatorluu ve Dnya Sistemi" zel says, 23 (1983). Halil Berktay, Kabileden Feodalizme, stanbul: Kaynak Yay., 1983; Mehmet Ali Klbay, Feodalite ve Klasik Dnem Osmanl retim Tarz, Ankara: G....B.F., 1982. Bkz. Halil Berktay, Fuad Kprl ve Cumhuriyet deolojisi, stanbul: Kaynak Yaynlar, 1983; "Osmanl Devleti'nin Ykseliine Kadar Trklerin ktisadi ve Toplumsal Tarihi", Sina Akin (der.), Trkiye Tarihi, 1- Osmanl Devleti'ne Kadar Trkler, iinde 23-136; "deolojik Milliyetilikten Propaganda Gdmllne", Tarih ve Toplum, 35 (1986); "The Feudalism Debate: The Turkish End", The Journal of Peasant Studies, 14/3 (1987); "Bat ve Trk Ortaa Tarihiliinin Kylle Baknn Temel Deformasyonu", Toplum ve Bilim, 48/49 (1990). Bkz. Marc Bloch, Feodal Toplum, Ankara: Sava Yay., 1983; Henry Pirene, Hz. Muhammed ve Charlemagne, Ankara: Birey ve Toplum Yay., 1984; Marc Bloch, Tarihin Savunusu ya da Tarihilik MesIOI

DN

SANCISI

lei, Ankara: Birey ve Toplum Yay., 1985; L. Febvre, Rnesans nsan, Ankara: mge Yay., 1995; Fernand Braudel, Tarih zerine Yazlar, Ankara: mge Yay., 1992; F. Braudel, Akdeniz ve Akdeniz Dnyas, 2 cilt, stanbul: Eren, 1989-1990; F. Braudel, Maddi Uygarlk, Ekonomi ve Kapitalizm, 3 Cilt, Ankara: Gece Yay., 1993; G. Duby, Ortaa nsanlar ve Kltr, Ankara: mge Yay.,, 1990; G. Duby, Ortaada Entelekteller, stanbul: Ayrnt Yay., 1994. Ayrca bkz. Tarih ve Tarihi: Annales Okulu zinde, der. Ali Boratav, stanbul: Alan Yay., 1985. 33 Necdet Sakaolu, Anadolu Derebeyi Ocaklarndan Kse Paa Hanedan, stanbul, 1984; lber Ortayl, mparatorluun En Uzun Yzyl, stanbul: Hil Yay., 1983. 34 En nemli almalar iin bkz. Kurulu ve Ykseli Dneminde Osmanl Toplumsal Dzeni, Ankara: Turhan Yay., 2. Bask, 1979; Osmanl Kimlii, stanbul: Hil Yaynlar, 1986; Osmanl almalar, Ankara: Verso, 1989 (2nci bask, mge, 1996). 35 almalarndan rnekler iin bkz. Takvim-i Vekayi, Ankara: ABS, 1981; Ne Kzl Sultan Ne Ulu Hakan: Abdlhamid Gerei, stanbul: Gr Yay., 1987; Abdlhamid ve Masonlar, stanbul: Gr Yay., 1991; ttihatlar ve Masonlar, stanbul: Gr Yay., 1991; Osmanl'dan Gnmze Trkiye'de Basn, stanbul: letiim Yay., 1992; Osmanl Basnnn Douu ve Blak Bey Ailesi, stanbul, Mteferrika, 1998; Avrupa Kskacnda Abdlhamid, stanbul: letiim Yay., 1998. 36 Yksek retim Kurumu'nun kendi kaytlarna gre, 1981'de yalnzca on sekiz olan olan niversite says 1992'ye kadar otuza yaklam, anlan tarihten itibaren yaklak iki kat bir art gstererek 1998'de elli e ulamtr. Bu rakama i984'ten sonra kurulan on dokuz zel/vakf niversite dahil deildir. Bkz. Oktay zel-Pmar Emiraliolu, "A Report on the Issues of Documentation and Information in Historical Studies in Turkey: Problems and Potentials", Abduljelil Temimi (ed.), Modernisation et Modernism dans les pays Arabes et en Turquie au XXe sicle, Zaghouan: Fondation Temimi pour la Recherche Scientifique et l'information, 2001, iinde, 100-101. 37 Halil nalck-Bahaeddin Yediyldz, "Trkiye'de Osmanl Aratrmalar", XIII. Trk Tarih Kongresi, 4-8 Ekim 1999, Ankara'ya sunulmu bildiri. 38 rnekler iin bkz. Murat Koraltrk, Osmanl Ekonomik ve Toplumsal Tarihine likin Trke Makaleler Bibliyografyas Denemesi, go-fgy, stanbul: Creative Yaynclk, 1998; Cokun akr, "Osmanl Ekonomik ve Toplumsal Tarihiyle lgili Tezler Bibliyografyas, 1933-1999" Divan, 7/2 (1999) 251-379; Osmanl, 12, Ankara: Yeni Trkiye Yaynlar, 1999; www.obib.hacettepe.edu.tr; www.yok.gov.tr/web4/tezmerkezi.html. 39 rnek olarak bkz. Rifat zdemir, XIX. Yzyln lk Yansnda Ankara, 1785-1840, Ankara: Kltr Bakanl, 1986; Musa adrc, Tanzimat Dneminde Anadolu Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Yaplar, Ankara: TTK, 1991; Said ztrk, Tanzimat Dneminde Bir Anadolu ehri: Bilecik, stanbul: Kitabevi, 1996; brahim Ylmazelik, XIX. Yzyln lk Yarsnda Diyarbakr, 1790-1840, Ankara: TTK, 1995; ayn yazar, XIX. Yzyln kinci Yarsnda Dersim Sanca, Elaz, 1999. Dier rnekler iin dipnot 38'deki kaynaklara baklabilir. 40 rnek olarak bkz. Mehmet Ali Beyhan, Cabi Tarihi, Yaynlanmam Doktora Tezi, stanbul niversitesi, 1992; III. Selim'in Srkatibi Ahmed Efendi Tarafndan Tutulan Ruzname, haz. Sema Arkan, Ankara: TTK; 1993; Ahmed Cavid, Hadika-i Vekayi, haz. Adnan Baycar, Ankara: TTK, 1998. 41 rnek olarak bkz. Ali Akyldz, Osmanl Merkez Tekilatnda Reform, stanbul: Eren, 1993; Erhan Afyoncu, 'Osmanl Devlet Tekilatnda Defterhane-i Amire (XVI-XVIII. Yzyllar)', Yaynlanmam 72

TRKIYE'DE O S M A N L TARIHILIININ S O N EYREK YZYL

Doktora Tezi, Marmara niversitesi, 1995; Recep Ahshal, Osmanl Devlet Tekilatnda Reislkttablk (XVIII. Yzyl), stanbul: Tarih ve Tabiat Vakf, 2001; Erol zvar, 'XVII. Yzylda Osmanl Tara Maliyesinde Deiim, Rum Hazine Defterdarlndan Tokat Voyvodalna Gei', Yaynlanmam Doktora Tezi, Marmara niversitesi, 1998. Kurum tarihinin iki nemli rnei iin bkz. Bahaeddin Yediyldz, Institution du Vaqf au XVIII Siecle en Turquie -etude socio-historique-, Ankara: TTK, 1985; dris Bostan, Osmanl Bahriye Tekilat: XVII. Yzylda Tersne-i Amire, Ankara: TTK, 1992. 42 43 rnek olarak bkz. Tanzimat'n 150. Yldnm Uluslararas Sempozyumu, Ankara: Milli Ktphane Yay., 1991,350. Ylnda Tanzimat, yay. haz. Hakk Dursun Yldz, Ankara: TTK, 1992. Hemen hemen tarih blmleri olan her niversitede gerekletirilen geni katlml 700, Yl toplantlarndan bildirileri baslm bir rnek olarak bkz. Uluslararas Kuruluunun 700. Yldnmnde Btn Ynleriyle Osmanl Devleti Kongresi, 7-9 Nisan 1999, Seluk niversitesi, Konya, 2000. En son birka rnek iin bkz. Merzifonlu Kara Mustafa Paa Uluslararas Sempozyumu, 8-11 Haziran 2000, Merzifon Kaymakaml ve Merzifon Belediyesi, Merzifon, Amasya, Ankara: Merzifon Vakf Yay., 2001; ebinkarahisar 1. Tarih ve Kltr Sempozyumu, 30.6-1.7.2000, Bildiriler, ebinkarahisar Belediyesi, stanbul, 2000; 1. Babada Sempozyumu, Tarihte ve Gnmzde Babada, 1-3 Aralk 1999, Pamukkale niversitesi, Denizli, 1999; Birinci Kastamonu Kltr Sempozyumu Bildirileri, 21-23 Mays 2000, Kastamonu Valilii ve G.. Kastamonu Eitim Fakltesi Dekanl, Kastamonu, 2001. Ermeni Sorunu ile ilgili almalar bu dnemde de devam etti. rnek olarak bkz. Azmi Ssl, Ermeniler ve 3915 Tehcir Olay, Ankara, 1990; Yusuf Halaolu, Ermeni Tehciri ve Gerekler (1914-1918), Ankara: TTK, 2001. Ermeni Sorunu konusunda Trkiye'de yaynlanan ve resmi tezleri eletiren almalardan biri iin bkz. Taner Akam, nsan Haklar ve Ermeni Sorunu. ttihat ve Terakki'den Kurtulu Savama, Ankara: mge Yay., 1999. Gayrimslimlerle ilgili almalara rnek olarak bkz. Yavuz Ercan, Kuds Ermeni Patrikhanesi, Ankara: TTK, 1988; Bilal Erylmaz, Osmanl Devletinde Gayrimslim Tebaann Ynetimi, stanbul: Risale Yay., 1990; Glnihal Bozkurt, Alman ve ngiliz Belgelerinin ve Siyasi Gelimelerin I Altnda Gayrimslim Osmanl Vatandalarnn Hukuki Durumu (1839-1914), Ankara: TTK, 1989; Feridun Emecen, Unutulmu Bir Cemaat: Manisa Yahudileri, stanbul: Eren Yay., 1997. Misyonerlik faaliyetleri ve yabanc okullar iin bkz. Uygur Kocabaolu, Anadolu'daki Amerika. Kendi Belgeleriyle 19. Yzylda Osmanl mparatorluu'ndaki Amerikan Misyoner Okullar, stanbul: Arba Yay. 1989 (Ankara: imge Yay., 2000); lknur Polat, Osmanl mparatorluumda Yabana Okullar, Ankara: 1990. Gen kuan almalarn burada saymaya imkn yok; ancak dipnot 38'deki bibliyografyalara ynlendirebiliriz. 'Hocalara gelince u rnekler verilebilir: H. nalck, Osmanl mparatorluu. Toplum ve Ekonomi, stanbul: Eren, 1993; Essays in Ottoman History, stanbul: Eren, 1998; Osmanl mparatorluumun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, 1300-1600, stanbul: Eren, 2000; Halil Sahilliolu, Studies on Ottoman Economie and Social History, stanbul: IRCICA, 1999; Mehmet Gen, Osmanl mparatorluumda Devlet ve Ekonomi, stanbul: tken Yay., 2000; . L. Barkan, Osmanl Devleti'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi. Tetkikler ve Makaleler, 2 cilt, haz. Hseyin zdeer, stanbul: stanbul niversitesi Yay., 2000; Tevfik Gran, 19. Yzyl Osmanl Tarm zerine Aratrmalar, stanbul: Eren, 1998. lber Ortayl, Osmanl mparatorluumda ktisadi ve Sosyal Deiim, Ankara: Turhan Kitabevi, 2000.
IOI

44

45

46

DN

SANCISI

Bkz. Haydar Kazgan, Galata Bankerleri, stanbul: Trkiye Ekonomi Bankas, 1991; ayn yazar, Osmanlda Avrupa Finans Kapitali, stanbul: Yap Kredi Bankas, 1995; Edhem Eldem, Osmanl Bankas Arivinde Tarihten zler, stanbul: Osmanl Bankas, 1997; ayn yazar, Osmanl mparatorluu Banknotlar, stanbul: Osmanl Bankas, 1998; Ali Akyldz, Osmanl Finans Sisteminde Dnm Noktas: Kat Para ve Sosyo-Ekonomik Etkileri, stanbul: Eren, 1996; ayn yazar, Osmanl Dnemi Tahvil ve Hisse Senetleri, stanbul: Trk Ekonomi Bankas, 2001; evket Pamuk, Osmanl mparatorluu'nda Parann Tarihi, stanbul: Tarih Vakf, 1999; Metin Berke, Selanik Bankas'ndan nterbank'a 110 Yllk Mazi, stanbul: Tarih Vakf-nterbank, 2000. 48 1984'te kurulan bu blmle ilgili ayrntl bilgi iin bkz. Osmanl Bilimi Aratrmalar, stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Bilim Tarihi Blmnn Kuruluunun 10. Yldnm Mnasebetiyle Ekmeleddin hsanolu'na Armaan, yay. haz. Feza Gunergun, stanbul: EF, 1995. 49 rnek olarak bkz. Ali Birinci, Hrriyet ve tilaf Frkas, stanbul: Dergah, 1990; Azmi zcan, Pan-slamizm: Osmanl Devleti, Hindistan ve ngiltere, 1877-1914, stanbul: SAM, 1992; Cezmi Eraslan, II. Abdlhamid ve slam Birlii, stanbul: tken, 1992; Mehmet Seyitdanlolu, Tanzimat Devrinde Meclis-i Vl, 1838-1868, Ankara: TTK Basmevi, 1994; GlTokay, Makedonya Sorunu: Jntrk htilalinin Kkenleri, 1903-1908, stanbul: Afa Yay., 1995; Sabri Yetkin, Ege'de Ekiyalar, stanbul: Tarih Vakf Yurt Yay., 1996; Zekeriya Kurun, Necid ve Ahsa'da Osmanl Hakimiyeti, 1800-1914, Ankara: TTK, 1998; A. Nkhet Adyeke, Osmanl mparatorluu ve Girit Bunalm, 1896-1908, Ankara: TTK, 2000. 50 rnek olarak bkz. Ahmet Halaolu, Balkan Harbi Srasnda Rumeli'den Trk Gleri, 1912-1913, Ankara: TTK, 1995; Nedim pek, Rumeli'den Anadolu'ya Trk Gleri, 1877-1890, Ankara: TTK, 1999; Sleyman Erkan, Krm ve Kafkasya Gleri, 1878-1908, Trabzon: KT, 1996; Abdullah Salam, Krm ve Kafkasya Gleri, 1856-1876, Ankara: TTK, 1997; Cneyd Okay, Osmanl ocuk Hayatnda Yenilemeler, 1850-1900, stanbul: Krkambar Yay., 1998; ayn yazar, Belgelerle Himaye-i Etfal Cemiyeti, 1917-1923, stanbul: ule, 1999; ayn yazar, Merutiyet ocuklar, stanbul: Bordo, 2000; Serpil akr, Osmanl Kadn Hareketi, stanbul: Metis Yay., 1996; Ali Akyldz, Refia Sultan, stanbul: Tarih Vakf, 1998. 51 Dier nemli almalar iin bkz. Mmtazer Trkne, Siyasi deoloji Olarak slamcln Douu, stanbul: letiim, 1991; smail Kara, slamclarn Siyasi Grleri, stanbul: z Yay., 1994. Basm-yaym tarihi ve biyografi alanlarnda yaplan titiz tarihiliin en nemli rnekleri iin bkz. Ali Birinci, Tarihin Glgesinde: Meahiri Mehuleden Birka Zat, stanbul: Dergah, 2001, ve Tarih Yolunda: Yakn Mazinin Siyasi ve Fikri Ahvali, stanbul: Dergah, 2001. 52 Bkz. Ahmet Yaar Ocak, Osmanl mparatorluu'nda Marjinal Sujlik: Kalenderiler (XIV-XVII. Yzyllar), Ankara: TTK, 1992; Osmanl Toplumunda Zndklar ve Mlhidler, stanbul: Tarih Vakf Yurt Yay., 1998; Trk Sufiliine Baklar, stanbul: letiim Yay., 1996; Trkler, Trkiye ve slam, stanbul: letiim Yay., 1999. Ahmet Yaar Ocak yalnz kendi almalaryla kalmad, Hacettepe niversitesi'nde Fahri Unan ve Hulusi Lekesiz gibi gen kuak tarihileri de bu alana ynelterek, bu blmde Osmanl dnce ve ilim tarihinin ciddi bir aratrma konusu olarak yerlemesine nemli katkda bulundu. Bu alanda gerekletirilen bir baka nemli alma iin bkz. Cevat zgi, Osmanl Medreselerinde lim, 2 cilt, stanbul: z Yay., 1997. 53 Aslnda hukuk formasyonu olan, slam Hukuku zerine almalaryla ne kan Ahmet Akgndz'n byk metodolojik sorunlar ieren aka ideolojik "tarihilii" 1990'lann sonlarnda, zel74

47

TRK'IYE'DE O S M A N L I TARHLNN S O N EYREK YZYILI

54

55 56 57

58

59

60 61

likle Osmanl Devleti'nin 700. Kurulu Yldnm etkinlikleri balamnda sk sk kt televizyon ekranlarnda ve popler Osmanl tarihiliinin 20. yzyln sonlarndaki ahikas saylabilecek Bilinmeyen Osmanl (Said ztrk'le birlikte, stanbul: Osma:nl Aratrmalar Vakf, 1999) kitabnda bir kez daha kendini gstermitir. Bu dnemde geni halk kitlelerine szde "hakiki" Osmanl tarihi en fazla bu kitapla sunulmutur demek pek yanl olmaz. Bunun kar cepheden aksi sedas ise Erdoan Aydn'm Osmanl Gerei. 'Nizam- Alem'in Gayr Resm Tarihi (stanbul: Su Yay., 1999) olmutur. Arivlerimizin btn cephelerinde maalesef ayn baar salanamamtr. rnein, uzunca bir sredir bir bilim ve aratrma komisyonu tekil eden Tapu ve Kadastro Genel Mdrl, bnyesinde barndrd Kuyud- Kadime arivindeki tahrir defterlerinin bir ksmn yayna hazrlamsa da, bunlar basmay bir trl baaramam, son yllarda da bu grubun almalarn sessizce askya almr. Tarih Vakfi'nm gerekletirdii olduka kapsaml yaym etkinlikleri iin vakfn web sayfasna baklabilir: www.tarihvakfi.org.tr Ayrntl bilgi iin bkz. www.isam.org.tr rnein, Hasan Duman, Salnameler ve Nevsaller, stanbul: IRCICA, 1982; ayn yazar, stanbul Ktphaneleri Arap Harfli Sreli Yaynlar Toplu Katalou (1828-1928), stanbul, IRCICA, 1986. Zengin bir ktphane ve arive de sahip olan IRCICA'mn btn yaynlar ve faaliyetleri iin bkz. www.ircica.org stanbul Bykehir Belediyesi'nin yaynlar, her biri birka ciltlik kitap halinde stanbul Esnaf Tarihi, stanbul Ticaret Tarihi, stanbul Tarm Tarihi, stanbul Vakf Tarihi, stanbul Finans Tarihi, stanbul statistikleri, stanbul'da Sosyal Hayat gibi ok deiik alanlar iermektedir. Ankara Belediyesi bir ara benzer faaliyetlere giritiyse de bu alanda stanbul'unkiyle kyaslanamayacak derecede fakir ve gdk kalm, uzunca bir sredir gndemde olan Ankara Ansiklopedisi fikri bir trl kuvveden fiile geememitir. Henz stanbul rneinde grdmz almalarla kyaslanacak apta olmasa da, zmir Belediyesi giderek artan bir tempoyla zmir kentinin ve yresinin tarihine dair nemli almalar finanse etmekte ve yaynlamaktadr. Bir televizyon tartmasnn metni iin bkz. Ali Krca ile Siyaset Meydan: 700. Ylnda Osmanl, stanbul: Sabah Kitaplar, 1999. Bu balamda 1990'larda belli ki dnya apnda gerekleen byk konjonktrel deimelere paralel olarak Trkiye'de ilgin bir gelime yaand: Bu yaznn banda Trkiye'deki Osmanl tarihiliini ve bu erevede Osmanl tarihini dnya tarihi ve tarihiliiyle eklemleme gayretlerinin ilk nemli rnei olarak tarihiliimize yeni bir boyut getirdiini sylediimiz "retim tarz tartmalar" sessizce gndemden kt; tartmann halen yaayan ve her biri farkl kulvarlarda nemli akademik konumlarda bulunan aktif katlmclarndan geriye retrospektif ciddi eletirel bir deerlendirme bile brakmamacasma. 90'h yllarda byle bir bilanoya vesile yaratmay amalad anlalan ilgin bir giriim iin bkz. Kebike, Say 1 (1995).

DN

SANCISI

IOI

XIII. TRK TARH KONGRES VE OSMANLI TARH


lki 2-11 Temmuz 1932 tarihleri arasnda Ankara Halkevi'nde gerekletirilen Trk Tarih Kongresi Yeni Trkiye'nin kltrel-ideolojik oryantasyonunun belirlenmeye balad bir dnemde toplanmt ve bu kongreyle "Trk Tarih Tezi"nin ve tarih retiminde tutulacak yolun retmenlere anlatlmas amalanmaktayd. Kongrenin dzenleyicisi olan Trk Tarih Kurumu'nun kaytlarna gre, on niversite retim yesi ve yz doksan alt tarih retmeni olmak zere toplam iki yz otuz iki kiinin katld bu kongreye otuz bildiri sunulmutu. II. Tarih Kongresi bundan be yl sonra 20-25 Eyll 1937 tarihlerinde stanbul'da Dolmabahe Saray'nda yaplm, bu defa artk uluslararas nitelik kazandrlan kongreye krk alts yabanc bilimadamlarmm olmak zere toplam doksan yedi bildiri sunulmutu. Her iki kongre de Atatrk'n yakn ilgisi altnda gereklemi, Atatrk her iki kongreyi de bizzat izlemitir. Sz konusu tarihlerden bugne Trk Tarih Kurumu'nun dzenledii kongreler, her drt ylda bir olmak zere giderek artan sayda katilmcmm katksyla adeta uluslararas "Trk ve Trkiye" tarihi panayrna dnmtr. Nihayet sonuncusu, aslnda geen yl yaplmas gereken XIII. Trk Tarih Kongresi, Osmanl'nn 700. kurulu yldnm kutlamalarna denk getirilerek bu yl, 4-8 Ekim tarihleri arasnda Ankara Sheraton Oteli'nde gerekletirildi. Yine Tarih Kurumu'nun verdii rakamlara gre, dnyann drt bir yanndan yz yirmi civarnda bilimadam kongreye katlma bavurusunda bulunmutu. Tabii ki, bu tr her kongrede olduu gibi, son dakika mazeretleri dolaysyla katlamayanlar yznden rakamlarda baz kaymalar olmutur. Sadece bildiri ile katlanlarn saysndaki bu keskin arta bir de artk bir niversiteler kenti olan Ankara'nn en az be Tarih Blm'nn rencileri ile tarihe ilgi duyan dier dinleyiciler de eklendiinde, Trk Tarih Kongrelerinin 'panayr' havas daha da bir ortaya kmaktadr. Bu ylki Tarih Kongresi'nin bir zellii vard: 700. yl kutlamalar dolaysyla, kongre tamamyla Osmanl tarihine hasredilmiti. Normal ola76
XIII. T R K T A R H K O N G R E S VE O S M A N L I TARH

rak Trk Tarih Kongreleri, Orta Asya'dan bugne Trk tarihi ile Eski alardan itibaren Trkiye tarihini iine alan geni bir kapsama sahipti ve bugne kadar da byle olagelmiti. Bu sefer, "Osmanl Yl" dolaysyla Osmanl tarihi gndemin tek maddesini oluturmaktayd. Bunun aslnda, iki sebepten yerinde bir karar olduunu sylemek gerekir. Birincisi, bu vesileyle son birka on ylda iyice uluslararas bir nitelik kazanan Osmanl aratrmalarnn bugn geldii nokta ve dzey aka sergilenebilirdi. kincisi, ilkinden hareketle, dnyann farkl kelerinde alan Osmanl tarihilerinin, bir yandan kendi kiisel almalarnn dier yandan da genel Osmanl tarihiliinin gidiat zerine durup bir ara deerlendirme ya da baka bir ifadeyle 'nefis muhasebesi' yapmalarna uygun bir zemin oluturabilirdi. Byle bir kongrenin bu byklkte ve kapsamda dzenlenmesi, geni bir katlmla gereklemesi kendiliinden bir baar saylmaldr. stelik, yine ok yerinde bir kararla, kongrenin ilk gn tamamen byle bir bilanoya ayrlm, yaklak yirmi lke ve/veya blgede yrtlmekte olan Osmanl tarihi aratrmalar tarihsel sreklilii iinde ounlukla bizzat o lkelerin/blgelerin nde gelen tarihilerince zetlenmitir. Zaman yetersizliinden be paralel seksiyonda gerekleen ve her biri yirmi dakikaya sdrlmak zorunda kalan bu 'bilano' sunular her ne kadar sz konusu lkelerdeki Osmanl tarihiliini tam olarak yanstamamsa da, konumaclarn nceden hazrlayp Trk Tarih Kurumu'na sunduklar zaman zaman elli sayfaya varan asl metinlerin ksa srede yaynlanacan duymak olduka sevindiriciydi. Bu kongreden baka hibir ey kmasa bile, anlan bilano almalar, yirmi birinci yzyla girilirken yaklak bir asrlk uluslararas Osmanl tarihiliinin bugn geldii noktay gstermesi asndan bal bana bir baar, bir 'tarihsel belge' olarak deerlendirilmelidir. Sadece bu belge bile, yaynlandnda, yukarda anlan nefis muhasebesi iin iyi bir temel oluturabilir. [Bu bildiriler sonradan TTK tarafndan yaynland]. te yandan, byle bir muhasebenin zerine ina edilebilecei ikinci ve kanaatimce belki daha somut ya da gereki temel ise Kongre'nin geri kalan gnlerinde ok deiik konularda sunulan yzlerce bildirinin bizzat kendisidir. lk gnn bilano sunularmdaki daha ok olumlu noktalar ne karan 'kadirbilir' tutum ve yaklamlarn yaratt genel iyimserlik
DN SANCISI
IOI

havas iinde ciddi bir (z) eletiriden sakmld gz nne alnacak olursa, takip eden gnlerin sz konusu bildirileri eletirel bir gze bardan yarsnn hl ve her eye ramen 'bo' olduu izlenimini verebilirdi. rnein, byle bir gz, aada deinilecek olan birok olumlu gelimeye ramen, gnmzdeki "global Osmanl ehri"nin baz mahallelerinde hayatn ve icra edilen zanaatn hl geleneksel kalplar iinde her tr gelime ve yenilie kapal bir ekilde sregitmekte olduunu grp zlebilirdi. Tarihe bilgisayar teknolojisinin olanaklarn btn incelikleriyle uygulayabilmek iin gecesini gndzne katan birka bilimadam iin, bilgisayarn yalnzca daktilo niyetine kullanld ve konularn adeta 'harcand' bildirileri dinlemek, ya da tarihi bir yanyla hl bir edebi tr olarak alglayan, ya da bal bana bir "dil" sayp, ierik kadar bilimsel slup ve ifade gcne de nem veren az saydaki 'rafine' tarihi iin, yerli yersiz, doru yanl kullanlarak iyice anlamszlam szde bilimsel kalplarla doldurulmu bir bildiriyi anlamaya ve skmeye almak ayn derecede dayanlmaz bir ikence halini alabilirdi. Gen yal demeden, sz konusu handikaplardan biri ya da hepsine sahip kimi meslektalarn izah edilmesi gerekten g bir tutumla, dnya yklsa kendi bildiini okuyan, her gittii yerde ayn konular ayn skclkta tekrar eden ve bunu da gerekten ok nemli bir i yapyormucasma bazan kt bir ifadeyle, bazen zenti bir mizah duygusuyla ya da tam bir vaiz edasyla kraat, takrir ve vaaz etmeleri ise, bu tr kongrelerin mdavimlerince uzun sredir artk vaka-i diyeden saylp mazur grlen, iyice kanksanm bir olguydu. Bu yazda, XIII. Trk Tarih Kongresi, tek tek tarihilerin kiisel zelliklerinden ve i yapma tarzlarndan kaynaklanan anlan olumsuzluklaryla ele alnmayacaktr. Tpk, son aylarn zc deprem felaketinden sonra sk sk duyduumuz "depremle yaamaya almak" sznde olduu gibi, yle anlalyor ki bizler de bu problemlerle daha uzun sre yaamaya almak durumundayz. Bu konuda sylenebilecek tek ey, sz konusu zaafyetlerin her kuakta kendini yeniden retmesi yerine, ksa srede uluslararas standartlarn tamamyla yerlemesini mit ve temenni etmek olabilir. Kongrenin geneline bakldnda insan bu ynde mitli olmaya sevkeden kimi olumlu ve nemli gelimelerin de grmezden gelinemeyecei aktr.
78
XIII. T R K T A R H K O N G R E S VE O S M A N L I TARH

Btn yazy ve Kongre deerlendirmesini byle bir iyiler-ktler eksenine sktrmak yerine, olduka youn geen ve alt paralel seksiyon halinde devam eden XIII. Trk Tarih Kongresi'nde nemli grdm kimi noktalar ve ne kan baz tartma alanlarn doal olarak bizzat takip edebildiim kadaryla, dinleyemediim kimi bildiriler hakknda ise dier meslektalarmn aktardklar bilgiler erevesinde eletirel bir gzle deerlendirmeye alacam. Dolaysyla, aadaki gzlem ve deerlendirmelerin kongrenin tamamn kapsayan hkmler olamayaca aktr. 19. yzyl ve sonras Osmanl tarihi seksiyonlarnda sunulan bildiriler ve ortaya kan tartmalar ise, grlecei zere, bu deerlendirmenin tamamen dndadr.
BAZI GZLEMLER

Her eyden nce XIII. Trk Tarih Kongresi'nin son iki kongre ile karlatrldnda daha kaliteli bir kongre olduu belirtilmelidir. Sz konusu kalite art, kanmca, ncelikle yukarda anlan 'bilano' almalarndan, ikinci olarak da gen kuak tarihiler arasnda ncekilere kyasla daha fazla sayda nitelikli ve ne yaptnn farknda bildiri sahibinin varlndan kaynaklanmtr. Hemen hemen btn niversitelerden dolgun bildiriler kmasna ramen, Marmara, Hacettepe ve Mersin niversitelerinin zellikle ne kt rahatlkla sylenebilir. Kukusuz hatrlanacak ok deiik boyutlar olan bilano bildirilerinden zellikle dikkati eken birka noktaya ksaca deinmek gerekirse, en bata Osmanl tarihilerinin duayeni Halil nalck hocamzn yapt genel deerlendirmede, yine ve srarla, Babakanlk Osmanl Arivi'nin aratrmaclarn iini gletiren 'gereksiz' baz uygulamalar dile getirii anlmaldr. Dikkatli gzler, olduka yararl yaynlar yaplmasna ramen, son birka yldr arivlerde ok boyutlu bir ktye gidie dikkat ekmektedirler. Bu olumsuzluklarn bir 'Osmanl Yl'nda bu derece gndemde olmasnn yadrgatc ve dndrc olduunu belirtmek gerekir. Anlmaya deer ikinci nemli nokta, Hacettepe niversitesi Tarih Blm'nn bir sre nce balatt geni kapsaml bir almann sonularn rakamlar ve tablolarla ortaya koyan Bahaeddin Yediyldz'm ilgin sunuu olmutur. Bugnlerde internet araclyla btn dnyann kullanDN SANCISI
IOI

mma alacak olan, Cumhuriyet Dnemi'nde Trkiye'de yaynlanan Osmanl tarihi aratrmalarnn yaklak yirmi bin maddeden oluan toplu bibliyografyas projesinin ilk sonularna gre, uzun sre snrl bir erevede devam eden Osmanl tarihi aratrmalarnda zellikle 1980'lerden sonra dikkate deer bir hareketlenme olmu, bu haraketlilik 1990'larda adeta bir yayn patlamasna yol am, 1997'den itibaren ise tekrar keskin bir de ahit olunmutur. Yediyldz'a gre, ilk eilim niversitelerde YK sonras yaplan yeni dzenlemelerin retim elemanlarn yayn yapmaya zorlamas, atama ve ykseltmelerin buna gre yaplmasyla, ikinci ve aksi yndeki eilim ise, mevcut kadrolann artk tamamyla dolmas, dolaysyla herkesin ulat yerde yeniden bir 'atalet' havasna girmesiyle ilikilidir. niversitelerin i mekanizmalarna az ok aina olanlara pek anlaml grnen bu izah, ayn zamanda mevcut niversiter yapnn temel zaaflarna iaret eden ilgin bir olgu olarak hatrlanacaktr. Osmanl tarihi aratrmalarnn genel seyrini etkileyen niversiter yapyla ilgili bir dier ilgin rnek Amerikal Osmanl tarihisi Heath Lowry'den gelmitir. Son birka on yldr disiplinleraras yaklamn adeta bir moda haline geldii Amerika'da Osmanl tarihi alannda alan gen kuak aratrmaclarn niversitelerde i bulabilme anslarn artraca dncesiyle bu ynde, yani sosyal bilimlerin genel kavramlar, modelleri ve kuramlaryla i yapma eilimlerinin arttna dikkat eken Lowry, bu eilimin olumlu taraflar olmakla birlikte, her 'moda' akmda olmas muhtemel kimi olumsuzluklara dikkat ekmitir. Sz konusu olumsuzluklarn neler olduunu belirtmeyen Lovvry'nin bu szleri, bir yandan muhtemelen kastettii tarihsel sosyoloji almalarnn Osmanl tarihilerince 'temkinli' okunmas yolunda bir uyan olarak grlebilirken, dier yandan da deiik lkelerin akademik kurumlardaki konjonktrel dnmlerin sosyal bilimlerin i yapma tarz ve yntemlerinde ne gibi etkileri olabileceinin bir baka rnei olarak deerlendirilebilir. Bu ksmda deinilebilecek bir baka husus, Ahmet Yaar Ocak'm Osmanl Devleti'nin karakteri, bir slam Devleti olarak deerlendirilip deerlendirilemeyecei (ki kendisi, bunun mmkn olduu kansndadr), Osmanl Devleti'nde slam'n, toplumsal bir gereklik olarak slami hare80
XIII. T R K T A R H K O N G R E S VE O S M A N L I TARH

ketlerin konumu ve nihayet devletin bu konudaki tutumunun nasl bir erevede incelenmesi gerektiini ele alan ksa ve zl bildirisi etrafnda yaanan tartmann niteliiydi. Bu tartma, tarihsel-toplumsal bir gereklik olarak slam' meru bir bilimsel aratrmann nesnesi haline getirmenin hl ne denli zor olduunu gstermekte, bir yandan da, slam gznden tarihe yaklamann ya da, baka bir ifadeyle, bir bilimsel aratrma alan olarak tarihe slam'n normatif erevesinden yaklama noktasndaki srarlarn kmazn da bir kere daha gzler nne sermekteydi. Ayn ekilde, Osmanl Devleti'ndeki milliyetilik hareketlerini deerlendiren lber Ortayl'nm her zamanki gibi renkli, speklatif ve provokatif sunuunun sonlarnda, eski Osmanl corafyasndan kan gnmz komu devletleri halklarn kastederek sarfettii "istesek de istemesek de, beensek de beenmesek de hepimiz Osmanlyz!" sz ilginti. Bu sz zerine kalabalk salonun daha ok Trk kesiminden gelen kesif alk, bir bilimsel sempozyum havasnn, hele 'gemiimiz' ve bu gemiin 'en grkemli' sayfalarn oluturan Osmanl asrlar sz konusu ise, nasl bir anda baka bir dzleme kayabildiini gstermesi asndan dikkat ekiciydi. Sayn Ortayl'nm provokatif tarz ve slubunun da bylesi bir tepkide nemli pay olduu kukusuzdur.
Y N E ' K U R U L U ' , Y N E KAYNAKLAR... V E Y N E YNTEM SORUNU

zellikle son on yldr byk lde Britanyal tarihiler Colin Heywood ve Colin Imber'in Osmanl'nn ilk dnem kaynaklar zerine gelitirdikleri eletirel yaklamn byle bir kongrede yank bulmamas dnlemezdi elbette. Nitekim byle de oldu. Bir sredir tekrar Osmanl'nn kurulu dnemine geri dnen Halil nalck'm gerek metin gerekse saha aratrmalar yoluyla Akpaazde gibi ilk Osmanl kaynaklarndaki tarihsel bilgileri efsaneden ayklama abasnn son yllarda Trkiyeli tarihilere yeni bir yol at gzlenirken, bir yandan da zellikle Imber'in sz konusu kaynaklardan ok fazla bir ey ummamak gerektii ve Osmanl'nn kurulu devrinin mevcut kaynaklarla bir 'kara delik' olarak kalmaya mahkm olduu yolundaki 'mitsiz' tutumuna genel bir tepkinin doduu anlalmaktadr. Metin almalarndaki titizliiyle bilinen Imber'in 1980'lerden itibaren yaynlamaya balad ve genellikle sessiz karlanan eletirel almalarnn
DN SANCISI
IOI

katksnn, 1991'deki bir sempozyuma sunduu ve 1993'te yaynlanan bildirisinin sonunda sarfettii bir cmle ile bir kalemde silinip, zellikle Trkiye'de her naslsa olduka saldrgan ve zaman zaman kiisel boyutlar kazanan topyekn bir kar saldrnn nesnesi haline geldii iyi bilinmektedir. Eletiri tabii ki iyi bir eydir ve bilimsel aratrmann vazgeilmez bir unsurudur; bu hakkn kullanan Imber'in kendisi de doal olarak eletiriden masun deildir. Ancak Trkiye'deki genel havann, meru bir Imber eletirisinden tehlikeli bir 'Imber dmanl'na dnme ve bu balamda asl tartma konusu Osmanl'nn kurulu dnemi ve bu dneme dair ilk Osmanl kaynaklarnn gvenilirlii sorununun adeta ikinci plana drlp, arasallarlma eilimine girdii grlmektedir. Bu konuda yaplmas gerekenin ne olduunu H. nalck'm yine ayn sempozyumda sunduu bildirisi aka ortaya koymaktayd: lk Osmanl kaynaklarnn birok efsaneyi ierdii, sonradan eklenmi ya da uydurulmu birok hikyeyle dolu olduu bir gerektir. Ancak bu gerek, sz konusu kaynaklarn tarihiler iin kaynak deerini tamamyla ortadan kaldrmaz; bunlarn toptan reddi ise asla sz konusu deildir (kald ki, Imber'in anlan almasndaki szleriyle byle bir eyi kastettii de olduka phelidir). Dolaysyla, yaplacak ey, bu kaynaklardaki bilgilerin dier kaynaklarla ve bilhassa Osmanl'nn kurulduu blgede, Bizans Bytinia's ya da Osmanl Hdavendigr blgesinde yaplacak titiz bir saha aratrmasyla snanmasdr. Ancak byle bir aratrmann Imber'in doru ynde balatt eletirel sreci, mecrasndan saptrmadan nihai hedefine ulatrabilecei aktr. Bu tarz bir almay ilerlemi yama bakmadan ve heyecanla srdren nalck'm Trkiye'de at yolun ciddiyetle takip edilmesi, byle bir abann uygun olmayan ortamlarda, ayakst, miyane bir slup iinde yaplan 'saldrlarla bilim d mecralara srklenmeden ve henz 'inan alan' olmaktan tamamen kurtulamam yerli tarihiliimizin ve gen kuak tarihilerin kiileri hedef alan ilkel hezeyanlarn kucana atlmamas gerektiini, sanrm bu kongre bir defa daha ortaya koymutur. Oysa, soukkanl bir yaklamla, Imber'in mensubu olduu tarih ekolnn (filolojik temelli metinsel zmleme) snrllklarna dikkat ekilebilir, tarihin yalnzca yazl metinlerden ina edilemeyecei hakl olarak 82
XIII. T R K T A R H K O N G R E S VE O S M A N L I TARH

vurgulanabilir ve bu balamda corafya, arkeoloji, antropoloji gibi dier disiplinlerin kavramsal, yntemsel donanmlarndan yararlanmak gereine dikkat ekilebilir, bu ynde yaplan ilk almalarn nmzde at yeni almlarn nda giriilecek salkl (=bilimsel) bir eletirel abayla hem Osmanl tarihilii kazanr hem de ilk dnem Osmanl tarihinin 'daha doru' bilgisine ulama konusunda olumlu bir adm atlm olurdu. XIII. Trk Tarih Kongresi'ne sunulan kimi bildiriler bu tarz bir eletirel tutumun gzel rnekleri olarak karmza kmtr. zellikle irene Beldiceanu-Steinherr ile yine bir Britanyal Keith Hopwood'un bildirileri sz konusu kroniklerin yan sra, bata tahrir defterleri olmak zere kimi ariv malzemesinin bir saha aratrmasyla desteklendiinde Osmanl Devleti'nin kurulu dnemiyle ilgili aydmlatlabilecek daha birok hususun olabileceini aka gstermitir.
KLASK DNEM: DEFTEROLOJ VE SORUNLARI.

Birka seferdir olduu gibi, XIII. Trk Tarih Kongresi de youn bir ekilde tahrir defterlerine dayal, adn da bu defterlerden alan "defteroloji" almalarna ahit oldu. Son yirmi ylda yerli Osmanl tarihiliimizin en hzl gelien alanlarndan biri olan ve 15-16. yzyl Osmanl tarihinin kimi tarihilerce "Tahrir Defterleri a" olarak adlandrlmasna yol aan geni kapsaml periyodik nfus ve vergi saymlarnn sonularn ieren tahrir defterleri zerine yaplan incelemeleri ifade eden defteroloji birok bakmdan Osmanl tarihiliinin belki de en sorunlu alan olarak bilinmektedir. Bununla birlikte, bu alandaki aratrmalar yllardr hakettii titizlik ve eletirellikten uzak yrtlm, belki de modern Osmanl tarihiliinin en s, ve kimi tarihilere gre anlamsz rnleri bu alanda verilmi, Trkiye'de en az iki kuak tarihi bu defterlerden 'ekmek yiyerek' yetimi, mevki sahibi olmutur. Uzunca bir sredir defteroloji almalarnn Trkiye d kanadnda ve genellikle yabanc dillerde yrtlen eletiri ve tartmalar bu alan kendi iinde olduka rafine bir uzmanlk sahas haline getirmise de, yerli tarihiliimiz ok byk bir ksm itibariyle bu gelimelerin dnda kalmtr; bu alanda yazlp izilenler, yzlerce kongre, konferans ve sempozyumda sunulan bildirilerle kendini yeniden reten Trkiye'ye zg 'deftercilik'
DN SANCISI
IOI

ayr bir yol tutturmutur. Sonu olarak, defteroloji kendi iinde birbirini anlamakta glk eken iki farkl gelenek, iki farkl dil yaratmtr. Bu iki farkl gelenek ve dil sanrm ilk defa olarak bu kongrede bariz bir ekilde yan yana gelmi; bununla da kalmayp birbirleriyle cepheden karlamlardr. Trkiye kanad yllar sonra nihayet kendi iinden ak ve keskin bir eletiri dourmutur. Marmara niversitesi'nden Erhan Afyoncu, bugne kadar yaplan yaynlanm veya yaynlanmam, ou doktora tezi olan almalardaki ok ynl yanllk, tutarszlk, savrukluk ve yntemsizlii arpc rneklerle ortaya serdiinde kimi tarihiler hayret ve aknlk iinde kalakalrken, btn bunlar uzun sredir bilen, gren ama bir trl aka dile getiremeyen kimi meslektalar ise dnce ve hislerine tercman olan ak szl bir tarihinin kyla ferahlamlard. Bu duyguyu ince ve nazik bir ekilde dile getirmek de Macar tarihi Geza David'e dmt. Ayn oturumun dier konumaclarndan Osman Gm, tahrir defterlerinin tarihi corafya bakmndan nemini, bir corafyac gzyle zetlerken ve Trkiye'nin tek profesyonel bilgisayarc-tarihisi Ramazan Acun ise ayn kaynaklarn bilgisayar teknolojisiyle nasl ilenebilecei konusunda yllarn emeiyle gelitirdii veri taban tasarmn aktarr ve tartmaya aarken, Trkiye defteroloj isinin geleceiyle ilgili mit n artran isimler oldular. Daha sonraki oturumlarda bu olumlu hava deiiklii Fatma Acun'un siyaset biliminden tahrir defterlerine uyarlad bir model denemesi ve Yunus Ko'un 16. yzyln nemli bir demografi ve iskn sorununu, kylerin paralanmas olgusunu Bursa kazas rneinde inceledii orijinal bildirisi ile artarak devam etti; her iki konumac da modern defterolojinin en son gelimelerini yerli tarihiliimizin gndemine tadlar. Ve nihayet, bu alann sessiz ve derinden giden emekilerinden Mehmet z'n 15-16. yzyllarda Anadolu'da tarmsal retimin yaps gibi olduka karmak bir konu zerine sunduu yetkin bildirisi, XIII. Trk Tarih Kongresi'nin kanmca en parlak bildirilerinden biri olmakla kalmayp, ayn zamanda Trkiye defterolojisinin ierik ve yntem asndan gelecekte alaca ya da almas gereken yn konusunda ok gzel bir rnek oluturmutur. Btn bu bildirilerin yan sra, ilk defa olarak aka eletiriye urayan, geleneksel tarz ve ierikte sunulmu tahrir defteri almalar yine de
84
XIII. T R K T A R H K O N G R E S VE O S M A N L I TARH

sayca daha oktular. Ayn ekilde, artk iyice allageldii zere, ayn konular zerinde anlamad bir 'dil'de sunulan bildirilere kimileri olup bitenlerin farknda deilmiesine, bildikleri yegne dille itirazlar ve eklemelerde bulundular; kimbilir belki de Afyoncu'nun eletirilerini hi kimse kendi zerine almad. Her eye ramen bu kongrenin Osmanl tarihinin defteroloji alannn Trkiye kanad bakmndan tarihsel bir dnm noktas olma potansiyeline sahip bir toplant olduu rahatlkla ileri srlebilir. Israrla bardan dolu olan yarsn grmeyi tercih eden mzmin iyimserler, bu andan itibaren en azndan bu alanda ele gne kar daha gvenli olarak dolaabileceklerdir. 17.
VE

18.

YZYLLAR:

HL

KARANLK!

XIII. Trk Tarih Kongresi'nin dikkati eken bir baka zellii, uzun sredir birka tarihinin ismiyle anlan 17. ve zellikle de 18. yzyllar Osmanl tarihinin deiik boyutlaryla ilgili bildirilerin sayca okluu ve nispeten yksek kalitesiydi. Uzun Osmanl tarihinin belki de en nemli dnm dnemlerinden biri olan ve desantralizasyon, iltizam-malikne sistemi, ayanlk vb. gibi birka kalp-klie ile geitirmeye altmz, 'grkemli' klasik devir ile 'sansasyonel' 19. yzyl arasnda skp kalan bu dnem, belki de Osmanl tarihinin gerek 'kara delii' olarak tanmlanabilir. Ancak kurulu dneminin aksine, aydnlatlmas, arivde aratrlmay bekleyen yz binlerce belgenin sistematik analiziyle, uzun dnemde de olsa, daha mmkn gzken 17. ve 18. yzyl Osmanl tarihinin son zamanlarda gen kuak tarihilerin artan ilgisine mazhar olduu bu kongrede iyice ortaya kmtr. lgi artnn her derde deva olmad yerlerde, alann her zamanki saygn isimleri hem kendi bildirileri hem de dier bildiriler balamndaki tartmalara katklaryla hazr ve nazrdlar. Bu balamda ok deerli iki tarihi ve hocamz zer Ergen ile Suraiya Faroqhi'yi zellikle anmamz gerekiyor. Geni perspektifleri, derin bilgi ve tecrbeleriyle hibir zaman elden brakmadklar eletirelliklerini her frsatta, yeri geldiinde birbirlerine kar da, ortaya koyan bu rnek tarihilerimizin gzetimi ve klavuzluunda daha anlaml tartmalara ahit olunan kongrede, anlan dnemle ilgili bildiriler kapsam asndan nceki kongrelere kyasla daha eitliydi.
DN SANCISI
IOI

16. ve 17. yzyl boyunca Avrupa'da gelien ve dnen Osmanl imajn deerlendiren Asl rakman ile 1645'den 1669'a kadar devam eden uzun ve kanl Girit Savalarnn, askeri adan yava yava inie geen Osmanl dnyasnda bir eit 'gaza ruhu' dourup, takip eden yzyllarda defalarca kaleme alman fetihnamelerce destanlaarak nasl kamuya mal olduunu anlatan Nuri Adyeke'nin bildirileri, klasik dnem ve sonrasnda Osmanl'nn iinde ve dnda gelien ruh hali zerine ilgin gzlemler sundular. 'teki' ve 'kendi' imajyla ilgili ideolojik-kltrel kodlarn egemenlik alanna ilikin bu ilgin bildirilerden Osmanl'nn daha somut ve ele gelir gereklerine dnldnde ise baka tartmal konular gndeme geldi. Bu balamda ilk dikkati eken husus, anlan dnemin temel kaynaklarndan birini oluturan kad sicillerine dayal almalarn n plana kmasyd. Kaynaklardan hareketle bir tanmlama yapldnda, Osmanl tarihyazcl asndan bir eit 'siciller a' olarak nitelendirilebilecek 17. ve sonras yzyllarn toplumsal ve ekonomik tarihinin byk lde bu eriye sicillerine dayal gelimesinde pek yadrganacak bir durum yoktu aslnda. Bu kaynaklar zerinde yaplacak her yeni almann, Osmanl tarihinin somut gereklerinin yerel lekte btn eitliliiyle nasl tezahr ettiine dair olgusal bilgimizi zenginletiren birer katk olduu aktr. Her ne kadar 'analitik' adan eksikleri, zayflklar olsa da, bu balamda anlabilecek birka bildiri sz konusu kaynaklarn zenginliini gstermesi asndan anlmaya deer. 1643-1656 yllar arasnda Trabzon'da ynetici-ynetilen ilikilerini ele ald bildirisinde Kenan nan, Osmanl kent toplumunun gndelik yaamnda karlalan ilgin ve her zaman 'klielere smayan ayrntlara deinirken, bir yandan da sicillere yansd kadaryla 17. yzyln kimi 'Celali dnemi' gereklerini Trabzon rneinde tespit etmi oldu. Sorulan bir soru zerine her ne kadar ak bir yant vermekten kamdysa da, nan'm bildirisinde ortaya koyduu olgusal bilgilerin Mustafa Akda'm yllar nce izdii genel tabloyu teyit eder nitelii aslnda olduka barizdi. Kemal iek'in 18. yzyl balarnda Kbrs toplumunda kadnn konumuna dair, yine sicillere yansd kadaryla, sunduu bilgiler bir sredir iyice belirgin bir ekilde ortaya kan bir hususu, Osmanl kentlerinde kadnn hi de o kadar edilgen bir konumu olmad ve evin dna taan birtakm etkinlikler iine
86
XIII. T R K T A R H K O N G R E S VE O S M A N L I TARH

girebildiini gsteren yeni bir katk oldu. Yalnz, sicillere yansyan rneklerden hareketle giriilen baz oranlamalarn neyi ne lde temsil ettii ve bunlarn yorumu konusunda, tarihiliimizin daha eletirel bir tutum ve yntem gelitirmesinin gerei bir kere daha kendini hissettirmitir. Yine sicil aratrmalar balamnda dikkati eken bir baka tema, nan'm bildirisinde de ksmen deinilen, Osmanl adli-idari sisteminin ve her trl noterlik ilemlerinin yegne mercii olan kadmn konumu idi. Maalesef dinleyemediini bildirisinde Nurcan Abac Bursa, Tokat ve Konya rneklerinde 16.-18. yzyllarda Osmanl kadsnn zellikle toplumsal konumunu ele alm, anlaldna gre, bu dnem Osmanl kads ve adalet sisteminin temel zelliinin 'bozulmuluk' olduu yolundaki genel yargy yeniden gzden geiren bir bildiri sunmutur. Bu balamda, kadlarn ekonomik konumlaryla ilgili baz temel yapsal dzenlemelerin, rnein miktar belli nakit maa yerine suistimale ok ak bir cret ynteminin, daha batan itibaren o ok zerinde durulan Osmanl 'adalet' anlay ve uygulamasna ynelik sonular belki yeniden ele alnp deerlendirilmesi gereken kritik bir baka nokta olarak karmza kmaktadr. XIII. Trk Tarih Kongresi'nde 17. ve 18. yzyllarla ilgili ne kan bir baka konu, anlan dnemde Osmanl devlet ve toplum dzeninde yaanan temel dnmlerin u veya bu derecede ilikili olduu kimi mali dzenlemelerdi. Mehmet Gen, Yavuz Cezar ve Ahmet Tabakolu gibi iktisat tarihileriyle Ariel Salzmann, Eftal kr Batmaz gibi tarihilerin almalar, merkez ve tara maliyesinde, yani merkezi ve yerel dzlemde arta el koyma mekanizmalarnda yaanan baz nemli deiimlerin, bu yzyllarda imparatorluun i bnyesinin geirdii ciddi niteliksel dnmlerin ksmen nedeni, ksmen ise birer yansmas olduunu gstermiti. Klasik dnemin ilgili alanlarda ok ynl ilev gren temel kurumu olan tmar sisteminin hzl bir zlme srecine girmesiyle e zamanl olarak iltizam sisteminin yaygnlamas, tmar gelirlerinin merkez hazinesine aktarlarak byk mukataalara dntrlmesi ve ardndan giderek sancak leine ulaan bu gelir kalemlerinin toptan veya paralanarak nce ksa sreli, 17. yzyln sonlarndan itibaren de hayat boyu kiilere iltizama verilmesi bu balamda kritik bir gelimeydi. Bu deiimin bir taraftan merkezi ynetiDN SANCISI
IOI

min acil nakit ihtiyacn karlama konusunda gndeme getirdii yeni politikalarn sonucu olduu fakat, bununla birlikte, paradoksal olarak gerek merkezde gerekse tarada merkezi hkmetin siyasi ve ekonomik gcne ortak olan yeni toplumsal g odaklarnn douuna ve/veya glenmesine de zemin hazrlad artk iyice anlalmaktadr. Bilgilerimizin bugnk ok kaba durumu, btn bu gelimelerin, 17. ve 18. yzyllar Osmanl mparatorluu'nda bir yanda merkezi devlet ve onun yksek grevlileri, dier yanda her eidiyle palazlanan tara aristokrasisi ve bu ikisi arasnda anahtar rol oynayan byk sarraflar ve ticaret burjuvazisi geninde, kurulan ve bozulan ittifaklarla, kzan ekonomik arta el koyma mcadelesinin eitli tezahrleri olarak okunabileceini gstermektedir. Bu mcadelenin Rifa'at Ali Abou-El-Haj ve ksmen Madeline C. Zilfi ile Metin Kunt gibi tarihilerin almalarna konu olan siyasi, ideolojik tezahrlerinin pek gndeme gelmedii XIII. Trk Tarih Kongresi'nde, bu ok ynl idri, siyasi ve ekonomik dnmn kilit noktasn oluturan, mutlak devletin yeni rant datm mekanizmasn ifade eden mukataa-iltizam sistemini ele alan birka bildiri, bu alanda yaplacak ok ey olduunu bir kez daha gsterir gibiydi. Sz konusu tema, bu kongrede bir dnemlerin popler konusu ayanlaryla deil, bu defa 'voyvodalk' kurumuyla tartld. brahim Ylmazelik'in Diyarbekir, Erol zvar'm ise Rum Eyaletleri rneklerinden hareketle sunduklar bildiriler, bu kurumun, devletin 17. yzyldan itibaren merkez ve tara mali tekilatnda giritii yeni dzenleme ve uygulamalarda olduka merkezi bir yer tuttuunu teyit ettiler. Her iki konumac da, daha ziyade taraya atanan yneticilerin grev yerlerine bizzat gitmeyip, kendi adlarna gnderdikleri vekil yneticiler olarak bilinen voyvodalarn, ilk balarda merkezi ynetimin tara hazine defterdarlklarnn ilgas (16. yzyl sonlarnda ilk rneklerine ahit olunan, ancak yaygn olarak 17. yzyl ortalarndan itibaren grlen bir olgu) ve bir eit zelletirilmesiyle kaza ve/veya sancak leinde oluturulan mukataalarm (= voyvodalklarn) mltezimleri olarak karmza ktklarn vurgulamtr. Bununla birlikte, iltizam ileminin denetimden uzak olmayan, gnbirlik hesaplarn dnem sonunda merkez hazinesine rapor olarak sunulmas olgusuna dikkat eken Ylmazelik, buradan hareketle voyvodalar neredeyse birer 'devlet memuru'
88
XIII. T R K T A R H K O N G R E S VE O S M A N L I T A R H

olarak tasvir ederken, zvar'm ifadeleri, daha doru olarak, iltizam sisteminin ve mltezimin doas itibariyle byle bir tanmlamann snrlar iinde deerlendirilemeyeceine iaret etmitir. Bu nemli farkn aka ortaya kmasna ramen, her iki konumacnn da, sz konusu olguya byk lde merkezi ynetimin maliye brokrasisinin 'formel' kaytlar erevesinde, birer mali ilem olarak yaklamalar, voyvodalk, ya da bir btn olarak malikne-mukataa-iltizam olgusunun dier boyutlarnn gzden kamasna yol amtr. Oysa biliyoruz ki, bu sistem erevesinde tara leinde devreye giren voyvodalarn nemli, belki de ok byk bir ksm zaman zaman klasik dnemin sancakbeyi konumunda mlki ve askeri nitelie sahip birer 'tara hkimi' konumundaki yerel ayan ve eraftan idi. Malatya'da Rivanzdeler, Diyarbakr'da eyhzdeler, Mardin'de Millizdeler, Orta Anadolu'da Caniklizdeler ve Cabbarzdeler (apanoullar) vb.nin, ou zaman 'voyvodalk vastasyla, pek de devlet memuru snrlar erevesine smayan bir ekilde hkm srdklerini gsteren olduka fazla kant mevcuttur. Bununla birlikte, uras da hemen belirtilmelidir ki, zer Ergen'in voyvodalk etrafnda dnen btn bu gelimeleri 17. ve zellikle de 18. yzyln byk 'pre' mukataalar erevesinde, dnemin genel balamna oturtma ynndeki uyan ve deerlendirmelerine ramen, ilerleyen tartmalarn sonunda izleyiciler salondan kafalar daha da kark ayrldlar. Bu, kanmca, anlan dnemin Osmanl devlet ve toplumsal yapsyla ilgili salam bir terminolojik ve olgusal bilgi temelinden hl ne kadar uzak olduumuzun, bu balamda tarihiler arasnda ortak bir dilin henz gelimemi olduunun bir baka gstergesiydi. Bir baka nemli nokta ise, eksik bilgi birikimi zerinde kurulacak genel kavramsal erevelerin de her zaman ok anlaml olmayabilecei, belki bu ynde byk genelleme ve hkmlerde bulunmadan olgusal bazda rnek aratrmalarn saysn hzla artrmak gerektii gereiydi. Olgusal zenginliin, kavramsal ereve ve derinliin neminin bir kere daha vurguland bu noktada, dnemin Osmanl iktisat tarihinin nemli isimlerinden Mehmet Gen'in heyecanla beklenen bildirisini sunmaya gelememi ve bu tartmalarda derin vukufundan bu en fazla ihtiya duyulan anda mahrum kalnm olmas, her halde bu kongrenin en nemli ansszlklanndan biri olarak hatrlanacaktr.
DN SANCISI
IOI

17- ve 18. Yzyllar balamnda dikkati eken dier bildiriler arasnda Suraiya Faroqhi'nin, Ankara'da retilen sofun Avrupa pazarlarna uzanan macerasn anlatt bildirisi, bir yandan sz konusu dnemde, bu bir zamanlarn nemli Osmanl rnnn uluslararas ticaretteki seyrine, bu erevede deiik lke tccarlarnn Ankara'daki ikamet ve faaliyetlerine dair ilgin gzlemler sunarken, dier yandan zellikle Osmanl ticaret tarihi balamnda Avrupa'nn kimi yerel arivlerinin nemini de bir kez daha ortaya koymu oldu. Dier ilgin bir bildiri ise mer Demirel'den geldi. almalarn byk lde Sivas kent tarihinin eitli boyutlarna younlaran Demirel'in, Sivas'n 16. yzyln sonlarnda kurulan bir kenar mahallesinin kurulu ve sonraki dnemlerdeki gelimesinin yksn eitli boyutlaryla aktard bildirisi, bu tr almalarda tek bir tarihteki kesitsel betimleme yerine, uzun dnemli deiimleri gzleyerek tarihi donmu bir resim olmaktan kurtarp yaayan, dinamik bir sre olarak ele almak gerektiinin de gzel bir rneini oluturdu. Bata da vurguland gibi, XIII. Trk Tarih Kongresi'nin btnn kapsama iddiasnda olmayan bu deerlendirmenin olduka snrl ve znel olduu ortadadr. Kald ki, bu byklkte ve alfa paralel seksiyonda gerekletirilen bylesi toplantlarn tam bir panaromasm ortaya koymann imknszl da aktr. Dolaysyla, burada anlmayan dier konular ve alanlardaki bildirilerin daha nemsiz olduu anlamnn karlmamas gerektiini belirtmek bile yersiz. 19. yzyl tarihiyle ilgili onlarca bildiri arasndan birka dinlenebilmise de, bu snrl gzlemlerin bu alann toplu ve anlaml bir deerlendirmesi iin yeterli olmad ortadadr. En dorusu, belki kongrenin bu ksm ve/veya btnn baka gzlerden ve farkl alardan deerlendirilmesi olacaktir. Her ne kadar uluslararas nitelikte olsa da, bu tr deerlendirmelerin, burada yapld gibi, Trkiye tarihiliinin de birer dnemsel panaromik deerlendirmesine, durum muhasebesine vesile olaca aktr. Ayn ekilde, her ne kadar kendi hcrelerimizde bireysel almay seviyorsak da, ara sra ayamza gelen byle frsatlar kullanp, dikkatlerimizi aatan ormana evirmek, evre ve ruh sal asndan btnyle yararsz olmasa gerek.

90

XIII. T R K T A R H K O N G R E S VE O S M A N L I

TARH

B I R ELETIREL D E E R L E N D I R M E

MODERN OSMANLI TARHYAZIMINDA "KLASK DNEM"


odern Osmanl tarihyazmmda kabaca 1400 ile 1600 yllar arasn kapsayan, ancak farkl tarihilerce deiik bak alarndan snrlar bazan Tanzimat'a uzanan, hatta Tanzimat' da ieren hayli uzun bir dnem "klasik dnem" olarak ifade edilegelmitir. Bununla birlikte, en yaygn yaklam Fatih'ten Kanuni Sleyman dneminin sonuna kadar uzanan dnemin "klasik dnem" olarak adlandrlmasdr. Her ne kadar Osmanl Devleti'nin tarih sahnesine kt yllardan, 1300'lerden balasa da, Halil nalck'm kendisi de artk bir klasik olmu The Ottoman Empre, the Classical Age, 1300-1600 (1971) adl kitabnn yaymlanmasnn bu yaklam pekitirdii de dnlebilir. Daha sonralar bu terim modern Osmanl tarihyazmmda bir dnem zerinde oluan sessiz bir mutabakatn ifadesi olarak geni kullanm alan bulmutur. Toplumlar ve devlet yaplar gibi uzun tarihsel oluumlarn analizini kendisine ura edinen tarihilerin, dnemsel karakteristikler, deiim
* Osmanl tarihyazmmm ok kullanlan ancak zerinde az dnlen bir boyutunu tartmaya aan bu yaz Bilim ve Sanat Vakf tarafndan 8-12 Ekim 2004 tarihlerinde stanbul'da dzenlenen "Klasii Yeniden Dnmek" konulu sempozyuma sunulan bildiriden domutur. O toplantda dile getirilen ana fikirler daha da gelitirildi ve sonunda bu ekli ald. Sempozyum dzenleyicilerine bildiriler kitabnda yaynlanmak zere sunulan daha erken bir versiyonun bu zamana kadar yaynlanmam olmas, bu tartmay Tarih ve Toplum sayfalarnda tarihilerin dikkatine daha dorudan sunma fikrini dourdu. Osmanl tarihiliinin sorunlarna ilgi duyan tarihi ve sosyal bilimcilerin daha farkl boyut ve derinliklerde bu tartmaya katlmalar yazarn samimi arzusudur. Bu metnin ortaya kna vesile olan Bilim ve Sanat Vakfi'ndaki deerli sosyal bilimci meslektalara, zellikle tartmann temel sorunsallarnn gelitirilmesine ynelik katklar iin Sayn Yunus Uur'a ok teekkr ederim. Metnin birka yerinde sempozyuma sunulan kimi bildirilere atflar grlecektir. Sz konusu bildirilerden ve sempozyumdaki dier tartmalardan ilham aldm ve kimi kavramlar dnledim. Yeri geldiinde isimleriyle belirttiim bu meslektalarma en azndan gyaplannda teekkr etmeyi bir bor biliyorum. Okuduunuz metnin nihai ekillenmesinde Tarih Vakf'nm Ankara Tartmalarnda ayn konuda yaptm sunuta dile getirdikleri eletirel deerlendirmeleri ve sorularyla katkda bulunan sosyal bilimci ve tarihi meslektalara, bilhassa Sayn lhan Tekeli, zer Ergen ve Ferdan Ergut'a ayrca mteekkirim. Sz konusu eletirel katklarna ramen, bu, anlan isimlerin okuduunuz metindeki argmanlara tamamen katldklar anlamna da gelmemektedir phesiz. Bu gibi noktalar ve daha birok boyutun mteakip yazlarla tartlmasn dileyebilirim ancak.
IOI

DN

SANCISI

ve dnmlerdeki tarihsel sreklilik ve kopular zerinden belli dnemlendirmelere girimeleri ya da zaman zaman bu balamda ne srlen genel kabul grm yaklamlara bavurmalar anlalr bir eydir. Hatta, bu kanlmaz ve gereklidir de. En azndan, "neyse odur!" kolayclyla tarihsel olgunun ulalan snrl bilgisini alt alta sralamakla yetinmeyen tarihinin anlama ve anlamlandrma abas bal bana saygdeer bir aba olarak grlmelidir. Belki de tarihilie atfedilen "bilimsellik" en fazla bu noktada karmza kar. te yandan, her dnemlendirme giriiminin bir derece znellik tad da aktr; zira bu esasen bir kavramsallatrma, bir st dil ina etme, dolaysyla bir yorumlamadr.1 Yorumun kendisinde isel olarak var olan znelliin boyutu bir yana, her dnemlendirme giriiminin bir tartmay beraberinde getirmesi de o derece kanlmazdr. Tartma sadece belli dnemler iin nerilen sfatlar veya terim/kavramlar zerinden deil, dnemlendirmelerin kronolojik snrlan ve ierii zerinden de gelitirilebilir. Uzun Osmanl tarihinin dnemlendirilmesi de, doal olarak, bizzat Osmanl tarihilerinden balayarak gnmz modern tarihiliine kadar tartlagelen bir konudur. Son yllarda daha da canlanan tartmalar, esasen 17. ve 18. yzyllarla (ki zaman zaman klasik sonras -postclassical- olarak da anlr), 2 19. yzyln nereye oturtulaca ve nasl bir dnemlendirme iinde anlamlandrlabilecei zerinde younlamasna ramen, bu tartmalarn nemlice bir blm kanlmaz olarak "klasik dnem" terimiyle neredeyse eanlaml hale gelen 15-16. yzyllar da iermektedir. Osmanl tarihini "klasik dnem" ekseninde tartan bu panel erevesinde Osmanl "klasik dnem"inin nelii, bu tanmlamann ve onunla paralel olarak ska kullanlagelen "altn a" yaklamnn yaratt ciddi tarihyazm problemlerinin nasl alabilecei gibi nemli konular panelin dier konumaclannca ele alnacaktr.* Benim katkm ise "klasik dnem" tanmlamasnn Osmanl almalarndaki kullanmyla, bu kullanmn tarihyazmma etkisini tartmaya amakla snrl olacak. Sunuun tamamna hkim olan eletirel yaklamm, drt temel soru/balk zerinden gelitireceim. lle soru "klasik dnem" tanmlamasnn Osmanl tarihiliinde
* Panelin dier konumaclar, deerli tarihilerimiz Mehmet Gen, Mehmet pirli ve Gemal Kafadar'd. 92
M O D E R N O S M A N L I T A R I ' H Y A Z I M I N D A "KLASI'K DNEM"

hangi balamlarda ve anlamlarda kullanldyla ilgilidir. Byle bir sunuun doal balang noktas olarak grdm bu ksm, dier konumaclarn zerinde durduklar/duracaklar noktalarla muhtemelen byk lde rtecektir. kinci soru, bu tanmlamann, konu edindii zel dnemin allmasna analitik, yntemsel bir katk ve derinlik kazandrp kazandrmadn tartmaktadr.3 nc soru, "klasik" tanmlamasnn "altn a" vurgusuyla kullanlmasnn a) Genel olarak modern Osmanl tarihyazmna olumlu bir etkide bulunup bulunmad, ve b) Dnemler aras ilikilerin kurgulanmasnda ne gibi sorunlar dourduu/dourabileceiyle ilgilidir. Son soru ise, yukardaki sorulara ynelik deerlendirmelerin ortaya koyduu sonular balamnda "klasik" teriminin tarihsel dnemselletirmeler erevesinde nasl kavramsallatrlabileceine dairdir.
. OSMANL ALMALARNDA "KLASIK DNEM"

a) "Klasik dnem"in kronolojik balam4 Osmanl tarihiliinin "klasik" dnemi hangi kronolojik zaman aral iin kullandna bata zetle deinmitik. Oradan da anlald gibi, bu konuda tam bir fikir birliinden bahsetmek mmkn deildir. Yaklamlar bak as farkllklarna, durulan yere, cevab aranan sorulara ve vazedilen problemlere gre hayli farkllamaktadr.5 Kimi almalar nalck'm anlan kitabnn etkisi altnda Osmanl'nn tarih sahnesine kyla birlikte klasik dnemi balatmakta ve genellikle 1600 civarnda da bitirmektedir. te yandan, ciddi bir analitik kaygs, temel sorunsal olmayan ou alma "klasik" terimini basit bir sfat olarak kullanmakta, bizzat nalck'm kitabnn ieriindeki analitik derinlii ve kitabn kronolojik zet ksmna aka yansyan isel bir dnemlendirme abasn gzden karmaktadrlar.6 Daha yaygn ve Osmanl tarihiliindeki egemen yaklam ise bu tanmlamay yaklak 1400-1600 veya 1450-1566 dnemi iin kullanmaktadr. lki kabaca yzyl dnmlerini, ikincisi ise daha belirgin bir ekilde Fatih'ten II. Selim'e uzanan dnemi esas almaktadr. Fakat her ikisi de, analitik bir deerlendirmeyle, bir u devletinden merkezi devlet veya imparaDN SANCISI
IOI

torluk yapsna geie ve bu erevede Kanuni dnemi sonlarna kadar gerekleen kurumsal, hukuki, ideolojik gelimelere vurgu yapmaktadr.7 Sanat, mimari ve brokrasinin geliimi asndan konuya yaklaanlar ise 17. yzyl da Osmanl'nn "klasik" dnemi iine dahil etmektedirler. Kimi tarihilerse, Tanzimat'tan nceki dnemi yekpare "klasik dnem" olarak tanmlama eilimindedirler. Elbette bunun deiik versiyonlar sz konusudur ve birkana biraz aada deineceim. Bu balamda hemen vurgulanmas gereken bir baka nokta ise, Osmanl tarihinin dnemlendirilmesini bu tanmlama dnda yapanlarn yan sra, Osmanl'ya zel bir dnemlendirme abasna girmenin gerekliliini sorgulayan yaklamlarn da mevcut olduudur. rnein, Kemal Karpat bu konuda kaleme ald nemli makalesinde,8 genellikle klasik dnem balamnda deerlendirilen 1421-1596 tarihleri arasn, yapsal-toplumsal dnmlerin nitelikleri zerinden "merkezi yar feodal dnem" olarak tanmlarken, Linda Darling tamamen farkl bir dnemlendirme nererek, 1300-1550 arasn "Genileme", 1550-1718 arasn "Tahkim (consolidation)", sonrasn ise "Dnm" olarak grmektedir.9 Eleni Gara ise, Osmanl'ya zg bir dnemlendirme abasn pek anlaml bulmamakta, Avrupa tarihinin Ortaa, Erken Modern ve Modern alar dnemlendirmesinin yeterli olabileceine dikkat ekmektedir.10 Bir baka Osmanl tarihisi Jane Hathaway ise, Osmanl'nn tarihi geliiminin dnemlere ayrlarak incelenmesinin potansiyel tehlikelerine dikkat ekmektedir. Bu giriimlerin deer yarglarn pekitirdiini belirten Hathaway, byk dnm anlarnn uzun oluum ve hazrlk dnemleri olduunu ve bunlarn da ancak kopulardan ziyade srekliliklere vurgu yaparak hakkyla deerlendirilebilecei grndedir." Btn bu farkl yaklamlarn kendi ilerindeki doruluk paylarn ve dnemlendirmenin gerekliliini tartmaktan ziyade, aadaki sayfalarda Osmanl klasik dnemi balamnda en yaygn yaklam esas alarak, 1516. yzyllar zerinden bir deerlendirme yapmaya alacak ve bu dnemin "klasik dnem" olarak alglannn tarihyazmma etkileri zerinde duracam. ncelikle bu dnemin Osmanl tarihyazmmda hangi zellikleriyle vurgulandna bakmakta yarar var.
94
M O D E R N O S M A N L I T A R I ' H Y A Z I M I N D A "KLASI'K DNEM"

b) "Klasik dnem"in ierii Hemen sylemek gerekir ki, "klasik dnem" olarak tanmlanan 1516. yzyllar, aslnda egemen tarihyazmmda Osmanl dendiinde akla ve dile gelen btn temel zelliklerle klie tanmlamalarn atfedildii tarihsel dnemdir. Bu dnem z itibariyle her bakmdan Osmanl gcnn, dolaysyla Trkln ihtiamn ifade eder. Bu ihtiamn ahsnda btnletii simgesel ismi ise Batllarca "Muhteem", Trklerce "Kanuni" olarak resmedilen Sultan Sleyman'dr.12 Sz konusu bykln boyutlarna gelince; 15-16. yzyllar, her eyden nce merkeziyeti patrimonyal devlet ve onun temel kurumlarnn (Umar, devirme-kul sistemi ve onlar etrafnda gelitirilen fi hukuk) ortaya kp pekitii dnemdir. Bu boyutlar ncelikle . Ltf Barkan ve ardndan da Halil nalck tarafndan ilenmi ve genel kabul grmtr. Burada kurumsal ve hukuki-idari yapda mkemmelleme ve farkl geleneklerin zgn sentezine de vurgu vardr.13 Askeri, siyasi, idari alanlardaki ykselie ilveten, "klasik dnem" sanat, bilim ve edebiyat, mimari ve hatta sanayi14 alanlarnda da zirvenin yaand dnemdir. Bu balamda, 17. yzyl da kapsayan "klasik dnem" Osmanl'nn kendi zgn maddi ve manevi kltrn, uygarln yaratt ve en tipik rneklerini ortaya koyduu dnemi ifade eder.15 "Klasik dnem"de Osmanl ekonomik ve ticari alardan da bir dnya gcdr. Osmanl Devleti dou-bat ticaret yollarna egemen konumu ile dnya ticaretinde nemli bir aktrdr. Ayrca, tarmsal alanda mlkiyet ve retim ilikileri kodifye edilmitir; tarm ve uluslararas ticaretle paralel giden fetih ekonomisi de Osmanl'nn bu alandaki gcnn dier bir ayan oluturmaktadr. Kimilerine gre, bu g topluma "refah" olarak da yansmtr. Her ne kadar, Mustafa Akda'm izdii 15. ve zellikle 16. yzyl tablosu pek byle bir manzaraya iaret etmiyorsa da/ 6 16. yzyln hzl nfus artn aklayan nedenler arasnda greli siyasi istikrar, toplumsal dzen ve ykselen refah da zikredilir. mer Ltf Barkan'm ayrntl kanun klliyatndan yola karak "imparatorluun her kesinde muntazam alan muazzam bir devlet tekilat"na yapt ar vurgu ile,17 Halil nalck'm ifi-hane sistemi zerinden tanmlad kk ifti retimine verdii
DN SANCISI
IOI

nem,18 yine bu dnemi "klasik'letiren nemli unsurlar arasnda zikredilmelidir. Mehmet Gen'in Osmanl iktisadi dncesinin temel ilkelerinin daha bu dnemlerden itibaren nasl biimlendiine ynelik nc kavramsal deerlendirmeleri,19 tarihyazmmda imdiden kendine hakl bir yer alrken, sz edilen iktisadi dzenin rasyonellii ya da irrasyonellii ise tartlmaya devam etmektedir.20 Ayn ekilde, "klasik dnem" Osmanl Devleti'nin uluslararas ilikiler alannda bir eit "Sper G" olarak dnya politikasnda sz sahibi ve belirleyici olduu, her daim hesaba katld bir dnem olarak da ele alnmtr.21 Bu deerlendirmenin "cihan devleti/imparatorluu", "dnya gc" vb. gibi deiik biimleri olduu gibi, daha blgesel bir sper g ya da slam dnyasnn egemen gc eklinde daha ihtiyatl deerlendirmeler de esas olarak Osmanl'nn ykselen politik gcne atfta bulunmaktadrlar.22 Mehmet Ali Klbay ise, Akda'm toplumsal ve ekonomik problemlerine dikkat ektii bu dnemde, Osmanl'nn uluslararas alanda, zellikle denizlerde hi de bir "sper g" olmad kanaatindedir.23 Dolaysyla tarihyazm Osmanl'nn ierde ve dardaki gc konusunda farkl bilgi ve yorumlar ortaya koymaktadr. Bununla birlikte, egemen sylem, bu dnemin Osmanl gcnn zirve noktasn temsil ettii yolundadr. Osmanl'nn bu dnemdeki itibari gcn, snrlarn da belirterek elbette, teslim eden Murat Belge, vurguyu deiik bir noktaya yapmakta ve anlan dnemde Osmanl Devleti'nin artk padiahlarn ahsi zellikleriyle ynn deitiremeyecek derecede anonimletiine, nesnelletiine ve yerli yerine oturduuna dikkat ekmektedir.24 Osmanl "klasik dnemi"nin belki de ii en iyi doldurulabilecek, zerinde en fazla ittifak edilen boyutu, bir "imparatorluk dili"nin, slubunun ynetimde, edebiyat, sanat ve mimaride tipik yansmalarn buluudur. Halil nalck'tan Murat Belge'ye birok tarihi ve sosyal bilimcinin vurgulad bu emperyal sylem 15. yzyln ikinci yarsndan balayarak btn 16. yzyl ve hatta birok adan ciddi sorunlarla bouulan ve "klasik" Osmanl kurumlarnn zlmeye balad bir dnemi ifade eden 17. yzylda da geliimini srdrmtr. Bu sylemle imparatorluk kendi ontolojik ve epistemolojik dnyasnn temel parametrelerini oluturmu, kendine
96
M O D E R N O S M A N L I T A R I ' H Y A Z I M I N D A "KLASI'K DNEM"

dair bir bilinlilik durumu (self-consciousness) yaratm, bu erevede kendisini bakalaryla deil kendine atfla tarif eden (self-referential) bir devlet ve evren telkkisi ortaya koymutur.25 Cemal Kafadar bunu "klasik Osmanl uygarl" eklinde ifade etmekte ve bunun edebiyat ve mimari de dahil olmak zere deiik alanlardaki sembolik ifade ve tezahrlerine dikkat ekmektedir.26 Halil nalck slam dnyasnn siyasi gelenekleri zerinden "adalet" eksenli ve padiah merkezli bir ynetim anlaynn nasl daha net bir ekilde formle edilmeye balandna, Cornell Fleischer ise bu balamda Kanuni Sleyman'n nasl insanst bir konuma yceltilerek mehdiletirildiine dikkat ekerler.27 te yandan Ahmet Yaar Ocak bu emperyal sylemin kendi ortodoksisini yaratarak nasl bir resmi ideolojiye dntne, Colin Imber ise Ebussuud zerinden eriatla rf arasnda nasl ince bir denge, hatta rf lehine formller karldna vurgu yapar.28 Emperyal slubun diplomatik ina dilindeki standartlarnn olumas da btn bunlara paralel bir baka gelime olarak gittike daha fazla tarihinin dikkatini ekmektedir.29 "Klasik" dnemde bu alanlardaki gelimeler iki nemli sonuca hizmet etmitir: Meruiyet ve idealizasyon. Osmanl siyasi kltr kendi meruiyet erevesini izmi, ieriini kendince doldurmu ve buna paralel olarak da bir bakma kendi kapal devre sistemini idealletirmitir. Btn bunlar byk lde yine anlan dnemin gelimeleridir.30 Baz tarihilerin bu "sistem"in ileyiini, ona bir eit olumsallk da katarak dinsel terminoloji ile ele almas, rnein Ahmet Tabakolu'nun n ve 18. yzyllar aras Anadolu Trk tarihini nizam- kadimin ifadesi olarak "klasik dnem" eklinde tanmlamas ve bunu da slami "tevhid" inanc ve onun siyasi/kurumsal yansmas olan "niter devlef'le zdeletirmesi,31 ne kadar farkl dzlemlerde yoruma ak bir tarihyazm problemiyle kar karya olduumuzun gzel bir gstergesidir. Ayn tanmlamay kurulu devrinden 19. yzyl ortalarna kadarki dnem iin neren Erol zvar ise, daha sekler bir ereve izmekte, bu balamda "klasik dnem"i Mehmet Gen'in vurgulad temel iktisadi prensipler zerinden yine bir kadim nizam olarak grmektedir.32 Sz konusu meruiyet erevesi ve ideal sistemin hem Ebussuud gibi akil adamlar, hem Molla Ltfi ve Mustafa li gibi eletirel muhalifleri de
DN SANCISI
IOI

yine 15-16. yzyllarda ortaya kmtr. Adil ve zalim ynetimin ilk kapsaml formlasyonlar yine bu dnemde kaleme alnmaya balamtr. Osmanl sistemi bir bakma bu dnemde kendi zerine dnmeye balam, bu temel zerinde 17. yzyln nasihatname literatrnde bir eit "altn a" olarak resmedilmitir.33 Bylece "klasik dnem" hem Osmanl'nn kendi imgelem dnyasnda hem modern tarihyazmmda bir "ideal/altm a" olarak tasvir edilmitir.34 Bu balamda, bir gelimilik ve soyutlama dzeyinin durumsal ifadesi olarak "klasik"ten farkl, bir tavr al, tutumu ifade eden bir Osmanl "klasizmi"nden bahsedilebilir. Bu daha ziyade 17. yzyl ve sonrasnn gelimesidir ve "klasik"in geleneksellemesine iaret eder. Baka bir ifadeyle, 15 ve 16. yzyln klasik Osmanl sistemi ve retimi, btn kltrel sembol ve kodlaryla sonraki yzylda kalpla(trl)m, giderek muhafazakrlamtr. Kimi tarihilerin sonraki dnemlerde ve hatta 19. yzyl reformlarnda da egemen zihniyetin bu gelenein ihyasndan baka bir ey olmad dncesi,35 bu adan da deerlendirilebilir. Dolaysyla hem geleneksel hem modern Osmanl tarihyazm "klasik dnem"i ele alrken genellikle bu dnemi bir medeniyet ve kltr dnyasnn belirleyici ideolojik, etik ve estetik kurallarnn vcut bulduu, kurumsal ileyiin saland ve bu temellerde bir gelenein ina edildii dnem olarak resmeder. nc blmde tarihyazm asndan bunun yaratt sorunlara, son blmde ise "klasik"in kavramsallatrlmas bahsinde bu konuya, yani gelenek yaratma konusuna, tekrar gelmek zere bu noktada duralm ve ikinci sorumuza geelim.
2 . "KLASK DNEM" TANIMLAMASI 15 VE l 6 . YZYIL ALIMALARINA ANALTK, YNTEMSEL BR DERNLK KAZANDIRMI MIDIR?

Bu soruya olumlu cevap vermek zor grnyor. "Klasik dnem" tanmlamasnn Osmanl tarihindeki yaygnlna ramen, terim esas olarak basit bir sfat olarak kullanlmann tesine gememitir.36 En iyi halde, "klasik" terimi, yukarda deindiim gibi, Osmanl gcnn ve merkeziyeti ynetiminin btn boyutlaryla kurumsallat, kendi geleneini yaratt dnemi ifade eden bir araf terim olarak alglanm, bu alglama zerinden tarihiler arasndaki ortak dilin bir kliesi olagelmitir. Bununla birlik98
M O D E R N O S M A N L I T A R I ' H Y A Z I M I N D A "KLASI'K DNEM"

te bu yzeysellii aan almalar da eksik deildir hi phesiz. Cornell Fleischer'in dnemin ideolojisini yine dnemin kimi ahsiyetlerinin yazdklar zerinden deerlendirdii, kulland kaynan kendisini maniple etmesine izin vermemeye alan mesaisini;37 Ahmet Yaar Ocak'm yine bu alanda klielere itibar etmeyen mesafeli tarihilii38 ile, Colin Imber'in Osmanl mparatorluu'nun her eyden nce bir "hanedan devleti" olduunu ve her hanedan devletinde grdmz "merulatrma" mekanizmalarna bavurduunu vurgulayan eletirel almalarn bunlarn sadece ne kan birka rnei olarak zikredebiliriz.39 Tarihiliinin kimi problemli yanlarna ramen, Mustafa Akda'm toplumsal sorunlara ve ynetim-halk gerilimine belki herkesten daha fazla eilen almalar, zer Ergen'in 18. yzyla kadar uzanan dnemin iktisadi, idari ve mali tarihiyle kent tarihi zerine analitik tarihilii40 ve nihayet Suraiya Faroqhi'nin dnemin hemen her boyutu zerine sosyal bilimlerin geni perspektifinden kaleme ald iyi bilinen uyarc, eitici ve retici kitap ve makaleleri, Rifa'at Ali Abou-ElHaj'm Osmanl tarihinin "klasik dnem"ini de iine alan uzun bir blmnn Avrupa'daki Erken Modern Dnem muadilleriyle ayn kuramsal ve kavramsal dzlemlerde ele alnmas gerektiini srarla vurgulayan eletirel katklar yine bu dnemin tarihyazmma analitik derinlik katan almalar balamnda mutlaka zikredilmelidir.41 Cengiz Orhonlu, Machiel Kiel, Salih zbaran, . Metin Kunt, Cemal Kafadar, Michael A. Cook, Colin Heywood, Heath Lowry, Huricihan slamolu, Amy Singer, Leslie Peirce, Karen Barkey, Linda Darling, Mehmet z ve daha biroklarnn nitelikli tarihilikleriyle bu liste daha da uzatlabilir sphesiz. Ancak, bu balamda Halil nalck' istisnai bir yere koymak gerekir, nalck'm gerek Osmanl merkeziyetiliinin oluum srecine, gerekse tmar ve kul sistemi zerinden gerekleen kurumsallamann dinamiklerine dair Barkan' tamamlayan nc almalar iyi biliniyor. Bunlar bir yana, nalck'm Osmanl mparatorluu'nu ve tarihini daha geni evrensel kategoriler erevesinde anlama ve anlamlandrma ynndeki mesaisinin sonunda "ift-hane sistemi" adn verdii daha teorik bir formlasyona ulam olmas konumuz asndan nemlidir. Bu formlasyonuyla o, Osmanl mparatorluk tecrbesini hep dikkati ekegeldii "yakmdounun antik imparatorDN SANCISI
IOI

luk gelenei"nin bir paras olarak karlatrmal tarih dzleminde daha da somutlatrmta. nalck burada, "klasik dnem" zerinden Osmanl mparatorluu'nun sosyo-ekonomik formasyonunu ziyadesiyle sui generis bir tarih tecrbesi olarak deerlendiren Barkan'dan ayrlr ve Osmanl tarihinin "klasik" dneminin daha derinlikli bir analizini gerekletirir. Aslnda benzer toplumsal ve ekonomik analizlerin daha erken rneklerini Marksist tarihyazmmda da grrz. Bu balamda ilk ciddi formlasyonlar 1960'larm sonlarndan itibaren Sencer Divitiolu gibi iktisatlarca gelitirilmi, gerek o dnemin gerekse sonraki dnemlerin egemen eilimlerine paralel olarak Asya Tipi ya da Feodal retim Tarz'nm deiik varyasyonlar Osmanl tarihine uyarlanmaya allmt.42 Konumuz asndan nemli nokta urasdr: Marksist tarihyazmnm rettii literatrn ok byk ksm ile Osmanl toplumsal formasyonunun doasna ynelik temel formlasyonlarmm neredeyse tamam "klasik dnem"e dair bata Barkan, nalck, daha az derecede de Kprl ve Akda gibi nde gelen tarihilerimizin rettii olgusal bilgiler zerine ina edilmitir. Hatta 19. yzyla dair ekonomik bamllk ve yar-smrgeleme gibi tartmalar bile, byk lde "klasik dnem"in temel kurumsal yapsnn daha ziyade dsal faktrler vastasyla zl sreci olarak ele alnmtr.43 Halil nalck'm Marksist olmayan tarihiliinin son dnemde rettii "ift-hane" modeli esas olarak klasik dnem kurumsal yaps zerine kurulu olsa da, bu noktada Tanzimat dnemine kadar Osmanl toplumsalekonomik yapsnn temelinin bu sistemin sreklilii zerinden ele alnmas gerektiini ileri srer. Bylece, analizinde i dinamikleri ve sreklilik unsurlarn n plana karr. Bu, Halil nalck'm Osmanl tarihyazmmdaki belki de en kalc katksnda merkezi konumu neden Osmanl "klasik dnem"inin aldn da bir bakma aklar. Gerek Marksist tarihiler, gerekse Halil nalck bu erevede yazdklaryla esasen "klasik dnem" tanmlamasn kavramsallatrmaktan veya ondan yola karak bir analiz gelitirmekten ziyade, Osmanl mparatorluu'nun sosyo-ekonomik dzeninin doasn zmlemeye almlardr. Bylece yukardaki sorunun cevab da zannederim kendiliinden ortaya km oluyor: Zikrettiim bu almalar (ve tabii ki anamadm da100
M O D E R N O S M A N L I T A R I ' H Y A Z I M I N D A "KLASI'K DNEM"

ha biroklar) tarihileri kanlmaz olarak 15-16. yzyllara gtrm, dolayl olarak bu ve benzeri analizlerle Osmanl "klasik dnemi"nin iinin doldurulmasna nemli katkda bulunmutur. Yani bu dnemin tarihsel analizine bir derinlik kazandrmlardr. Ama, bunda anlan dnemin a priori "klasik" olarak tanmlanyor oluunun herhangi bir analitik katks olduunu sanmyorum. Bu anlamda "klasik" terimi analiz arac olarak bizatihi kavramsal bir boyut kazanmamtr. Aksine, bu gibi almalar 15-16. yzyllarn "klasik dnem" olarak tanmlanmasna, yani "klasik" teriminin bir sfat olarak daha da pekimesine katkda bulunmutur. Madalyonun bir de br yz var ki byle bir deerlendirmede en azndan deinilmeyi hakediyor: Yukarda andm ve "klasik" dnemin ieriini derinletirmeye alan bata Barkan ve inalck olmak zere az saydaki tarihinin katklarna ramen, Osmanl almalar belki de en klie ve s rnlerini yine bu alanda retmitir. Benim de paras saylabileceim ve dorudan "klasik dnem"i kapsayan defteroloji alann kastediyorum. Bu noktada sz konusu dnem ile tarihinin kaynak malzemesi arasndaki iliki o derece organiktir ki, Bahaeddin Yediyldz tam da bu dnemin "tahrir defterleri a" olarak da tanmlanabileceini ileri srer bir almasnda.44 Bir bakma hakldr da. nk tahrir defterleri, Osmanl klasik dneminin en temel kurumlarndan timar sisteminin ileyii asndan hayati neme sahip bir brokratik takip ve kontrol mekanizmasnn rndr. erdii toplumsal, ekonomik ve demografik veri ynn bir an yok farzederseniz, bu dneme dair ne Barkan'm ne de nalck'm yukarda andm almalar ortaya kard. Dnemin "klasikliinin byk ksm gider, geriye elimizde hanedan ve onun sadk askerlerinin askeri baarlarn ve faziletlerini ycelten, ya da entrikalarn yeren vakanvis tarihleriyle genelde merkezi ynetimin ban artan taradaki rutin yaam bozan gelimelerden bizi haberdar eden mhimmelerin ortaya koyduu insicamsz bir manzara kalrd. Bu dneme ait az saydaki kad sicili de tek bana tahrir defterlerinin yerini dolduramazd. Tahrir defterlerinin btn bu nemine ve anlaml analizlere izin verebilecek potansiyeline ramen Osmanl almalarnda hakettii derinlikte kullanldn sylemek zordur. Barkan ve inalck'm nc analizlerinin zerine yeni boyutlar katan incelemelerin saysnn bir elin parmaklarndan
DN SANCISI I O I

daha fazla olduunu sylemek de ne yazk ki mmkn deil. yle ki, klasik dnemin merkeziyeiliinin temel kurumlarndan timar ve devirme-kul sistemlerinin ileyii zerine dahi yarm yzyl veya daha nce kaleme alman birka alma dnda esasl monografilerden hl mahrumuz. Bu niin byle? Burada yine bir tarihilik zaaf ile kar karya olduumuzu dnyorum. Yukarda andm isimlerin btn abalarna ramen, zerinde alklar dnemin, eksii gediiyle gerekten Osmanl tarihinin "klasik" a olduuna dair inanlar, onlardan etkilenen, eletirel okuma ve yazma zaaf iindeki yeni kuak tarihi kitlesinin byk ounluunun katmerli zensizliiyle birleince ortaya kan sonuca pek armamak gerekir aslnda. M. Belge'nin, yer yer ayn terim eliinde bu dnemi ele ald kapsaml almasnda "klasik" terimini sk sk bu dnemi alan tarihiler iin de kullanmas, burada yine bir tarihyazm sorunuyla kar karya olduumuz konusunda bir baka uyar olarak da grlebilir.45 Dnemin ihtiamnn zellikle Barkan tarafndan Osmanl merkeziyeti ynetiminin kurumsal tekilatlanmasnn mkemmeliyetiyle izah edilmesi, sanat tarihilerinin byk ksmnn bu dnemi neredeyse Mimar Sinan ve onun muhteem eserleri ile e tutmas gibi rnekler oaltlabilir. te yandan, zellikle yirminci yzyl bann kimi yabanc tarihilerinin sz konusu dnemdeki Osmanl gcn devirme-kul sistemi zerinden gayri-Trk unsurlarn ve kurumlarn katksyla izah etmeye almalar, buna kar gelien tepkisel tutumun da btn bir Osmanl tarihini basit bir hata-sevap cetveli zerinden okumas, genellikle sevaplar Trk ve Mslmanla, hatalar da devirme ve dnmelere maletme eilimi iinde tarih yazdklar da ayn ekilde bir gerektir. ou tarihinin ykselme ve askeri genileme dnemine tekabl eden Osmanl "klasik" dneminin yukardaki sayfalarda deinilen ihtiamn, dorudan dnemin "muhteem" sultanlarna atfla izah etme yolunu tuttuu da bu arada belirtilmelidir. Birok alma ise, bunlarn tmne veya bir ksmna bir arada vurgu yapmtr. Bylece, olduka tek boyutlu bir "klasik dnem" manzaras zellikle 'modern' yerli tarihiliimize ve zihinlerimize nakedilmitir. Eletirel bir gz iin problem ya da yanllk dnemin bu boyutlarn almakta deil, bunu tekdze, ounlukla abartl, duygusal, yani bilimd bir haletiruhiye ve zihinsel yaklam iinde yapyor oluumuzdadr.
104 M O D E R N O S M A N L I T A R I ' H Y A Z I M I N D A "KLASI'K DNEM"

Bir dier ilgin nokta ise Trkiye'deki modern tarihyazmmm Kprl, Barkan, nalck ve Akda gibi nde gelen pratisyenlerinin hemen hepsinin mesailerinin neredeyse tamamn ya da arlkl bir ksmn bu dneme hasretmi olmalardr. Akda'm hayli zgn ve fakat tartmal tarihiliini bir yana brakacak olursak; dierlerinin modern tarihyazmmm mesafeli, eletirel, analitik yaklam ve yntemlerini Trkiye'de yerletirmeye alan en nemli tarihiler olmasna ramen, Osmanl tarihinin zellikle bu dneminin, bir sonraki blmde deineceim, gnmz tarihiliindeki egemen yaklamn nasl deerlendirmek gerekir? Genel olarak Osmanl tarihi, bilhassa da "klasik dnem" almalar zellikle Trkiye'de soukkanl bilimsel bir analizin nesnesi olmaktan hl neden ok uzak? Bir dizi aklama getirilebilir, Trkiye'nin yaad siyasal, toplumsal ve ideolojik srelerin, eilimlerin tarihyazm zerindeki konjonktrel etkisi zerinde durulabilir. Kt eitim ve zensiz yetitirmeye vurgu yaplabilir. Kurumsal/yapsal sorunlara dikkat ekilebilir.46 Ama bunda bizzatihi Osmanl "ihtiam"nm (kendi grelilii iinde elbette) ve ayn derecede gz kamatrc rnlerinin cazibesinin de nemli bir rol olduunu dnyorum. Tarihilerin, bunlara bigne kalamad yeterince ak. Sadece bu dnemin mimari ve edebi rnlerini kastetmiyorum. Sanat ve edebiyat sz konusu olduunda estetik haz, takdir ve hayranlk duygulan son derece masum, insani ve hatta meru grlebilir. Ama i burada kalmyor. Tarihiler olarak artk sadece dnemin baanlanm ven vakanvis tarihlerinin cokulu ve coturucu dili karsnda deil, Babakanlk Arivi'nin nmze serdii bir imparatorluk brokrasisinin ba dndrc mkemmeliyetiliinin zengin ve karmak rnleri karsnda da gardmz kolayca dryoruz. Adeta imparatorluk brokrasisine teslim oluveriyoruz. Ve tarihiliimiz bu noktada da bir yara alyor. Osmanl brokrasisinin ktip ve akirtleri, kvrak kalemleri, fahi hatalara pek rastlanmayan titiz hesaplamalan ve bitmek bilmez enerjileriyle bizleri esir alyor. Kimi tarihilerin "belge fetiizmi" diye bahsettikleri ey, ksmen biz tarihilerin Osmanl kalem ehline olan bu an gven ve hayranlmzdan ileri geliyordur belki de. Yukanda deindiim defterolog tarihilerimizin malzemeleriyle olan ilikisi de biraz buna benzer. 1450'lerden 1580'lere uzanan dnemden kalma binlerce defterin format ve ierik olarak nmze serdii dzenlilik sanki
D N S A N C I S I IOI

bizlere Osmanl "klasik" dneminin bir baka alametifarikas olarak dillendiregeldiimiz nizm- leminin en ak delili olarak grnyor. Defterlerin boy ve ierik olarak giderek bymesi, serpilip zenginlemesi, bize baka alardan bir klasik dnem turu attryor. Osmanl'nn rettii defterlerin 17. yzylda bile deimeyen bu nitelikleri, ulalan zirvenin yalnzca sanat, edebiyat ve mimaride deil brokraside, kayt tutma sanatnda bir sonraki yzylda da srdn, hatta gelierek srdn dndrtr. Alanna ve malzemesine tutkulu bir defterolog, bu dnemin temsil ettii kurumsal gelime ve yaplanmann neredeyse tek bana tahrir defterleri zerinden okunabileceini bile ileri srebilir. Bu adan bakldnda Osmanl klasik dnemi defterolog tarihiler iin "tahrir defterleri" demektir. Oysa, sorun tam da burada balamaktadr: Tarihinin temel ariv kaynana dnk bu tutkusu, ayaklar kolayca yerden kesebilmekte, "grme" yeteneini ciddi lde dmura uratabilmektedir. Malzemeye duyulan ak, giderek onu reten sisteme, dzene hayranla dnebilmekte; bu hayranln tarihyazmmdaki yansmas ise, bir dneme ve o dnemi yaatan devlete vg, onu yceltme olmaktadr. Byle bir etkinin altnda eziliyoruz adeta. Tahrir defterleri zerinden Osmanl merkeziyetilii, ve onun iki temel kurumu timar ve kul sistemi gzlerimizi kamatryor. Buradan kusursuz ileyen bir devlet mekanizmas, saduyu ve dirayet timsali sultanlarn kartt ayrntl kanunlarla olabildiince gzetilen ve iftinde ubuunda asudehal yaayan mutlu bir "reaya", kendisine verilen timarlarla en uzak taralarda devletin gcn temsil eden, sava zaman cebelleriyle savaa "een"* kul sipahilerden oluan bir nizm- lem tablosu iziliyor. "Klasik dnem"in zihinlerimizdeki bu "nizam" Osmanl tarihinin nceki ve sonraki btn dnemlerini glgesi altnda karartyor, hatta onlara da nizam vermeye alyor, ki burada nc temel sorunumuza geliyoruz.
3. OSMANLI T A R I H N E "KLASK DNEM" GZLYLE BAKMAK

"Klasik dnem"in glgesinin dierleri zerinde yalnzca bir karartma etkisi yarattn sylemek yetersiz olur. Bu dnem, tarihilerce ar bir
* Osmanl brokratik dilinde savaa giden -ed.n.
106 M O D E R N O S M A N L I T A R I ' H Y A Z I M I N D A " K L A S I ' K DNEM"

ekilde merkezi konuma yerletirilmesi sonucu, kendi iinde ak veya rtk bir tarihyazmsal taknt (historiographical obsession) nesnesi haline gelebilirken, kendisini nceleyen ve ardndan gelen dnemlerle ilikilerin salkl kurulamamasma da yol aabilmektedir. Bundan, dnemleraras sreklilik ve kopukluk unsurlaryla, iyice belirginleen bir eit hiyerarik ilikiyi kastediyorum. Ne demek istediimi nce ilkinden balayarak amaya alaym. "Klasik dnem" tanmlamas ona atfedilen ieriiyle esas olarak btncl bir olumluluk tamaktadr. Bu, dnemin yekpare bir ykselme dnemi olarak grlmesine yol aabilmekte, tarihinin bilisel tavr dnemin kendi iindeki krlma, gerilim ve atma unsurlaryla dinamiklerini, zaman zaman iine dt yapsal zaaf noktalarn gzden karmasna yol aabilmektedir. ok sayda rnek verilebilir: Karde katli ilkesi ile ehzade kavgalarnn yaratt kronik istikrarszlk ve bunun toplumun deiik kesimlerini de etkilemesi klasik dnemin zerinde yeterince durulmayan bir boyutudur. erafettin Turan'm yllar nce kaleme ald mkemmel alma bile bu konuda yeni kuak tarihilerde kalc bir ilgi uyandramamtr.47 Ayn ekilde, "klasik dnem"in neredeyse mottosu olarak srekli tekrarlanan 'adalet' ilkesi ve onun icra rgtnn merkezinde bulunan kadlar iin uygulanan maa/gelir sisteminin z itibariyle yine ciddi bir istikrarszlk ve yozlama potansiyeli tad dikkatlerden kamaktadr. Nihayet, dnemin bir kanunlar ve kanunnameler dnemi olmasna ramen, vergi deyen reaya kitlesinin her frsatta Osmanl ynetimine, en azndan Anadolu'da, bakaldrmaktan vazgememi oluu bu dnem tarihilerinin yeterince zerinde durmadklar bir dier gerilim/atma unsurudur. Bu balamda, Osmanl-Safevi rekabetinin ok ynl etkileri ise ancak son zamanlarda yeniden ilgi oda olmakla birlikte, hl yeterli deildir. Ayrca, Osmanl tarihinin Fatih ncesi dnemiyle sonraki "klasik" dnem arasndaki sreklilik ve kopu unsurlarnn yeterince incelendiini, ciddi ve yaratc sorularla aratrldn sylemek ok zor. "Klasik ncesi" dnemin, birka istisna dnda, gnmz Osmanl tarihiliinin ilgi odann ok dnda kaldn, bu konularda neredeyse elli yl ncesine kadar yaplanlarn boluu doldurduunu sylemek mmkn. Bunun belki tek istisnas, Osmanl kurulu dnemi tartmalarnn 1980'lerden sonra bir
D N S A N C I S I IOI

hayli canlanm ve orijinal aratrmalarla olduka yeni yorumlar retmi olmasdr.48 Bu balamda, "klasik dnem'le organik ilikisi iinde ele alman belki de tek husus, bizzat Osmanl tarihyazm geleneinin bu gei dneminin rn olmas ve kendi iinde hayli ilgin analizlere imkn vermi olmasdr. Bununla birlikte, genel olarak sylemek gerekirse, bu dnemler arasndaki ilikiye egemen tarihi bak olduka kompartmantalisttir. Ayn durum, "klasik sonras" dnemle ilikiler iin de sz konusudur; ancak bu nispeten daha iyi ilenmi olduu iin burada daha fazla zerinde durmay gereksiz gryorum.49 Sonu olarak vurgulamak istediim nokta, gnmz Osmanl tarihiliinin byk bir ksmnn esas itibariyle, ak veya rtk, "klasik dnem" parametreleri ile alan bir zihinsel tutum iinde olduu, ve dnemler aras sreklilik ve kopulara, veya Hathaway'in de hakl olarak dikkat ektii gibi, belli tarihsel anlarn uzun ve karmak hazrlk dnemlerine yeterince eilmediidir. Bu balamda, dnemlendirme abalar, btn tartmal yanlarna ramen daha da nem kazanmaktadr. Bunun iin belki de Kemal Karpat'mkine benzer, yapsal, toplumsal dzlemdeki deiim ve dnmlere, aralardaki krlma noktalarna daha fazla eilmek gerekmektedir. Bu anlamda "klasik dnem"in tarihinin gznde dier dnemlerden niteliksel bir farkllnn olmamas gerekir. Yukarda bahsettiim hiyerari konusu burada nem kazanyor. Osmanl tarihinin bir dneminin, ki kanlmaz olarak kendi iinde sistemini en iyi oturtmu olduu dnleninin, "klasik dnem" olarak tanmlamasnn, bu uzun tarihin deiik dnemleri arasnda tehlikeli bir zc (essentialist) hiyerari yaratlmasna bilinli ya da bilinsiz bir katk yapti dncesindeyim. Bu, tarihi akn srekliliinin anlalp kavranmas nnde ciddi bir engel olduu gibi, her eyi "klasik" dnemden balatmak, oradaki kurumlar ve hkim prensipler zerinden btn Osmanl tarihini aklama eiliminin pekimesi anlamna gelir. Hl ciddi zaaflarla mall olan tarihiliimizin, yukarda deindiim, aratrma nesnesi ile duygusal iliki kurma eilimi de hesaba katldnda, durum daha da vahimleebilir. Byle bakldnda, "klasik dnem"in kahramanlar ve ihtiamyla, 17-18. yzyllarn sefahata dm sultanlar, yolsuzluu gmlm yneticileri ve askeri baanszlklaryla, 19. yzyln ise Batllama gaflet, dalalet ve hatta hyanetiy106
M O D E R N O S M A N L I T A R I ' H Y A Z I M I N D A "KLASI'K DNEM"

le tam bir izmihlal dnemi olarak dnemler hiyerarisinde kendilerine atfedilen deer yarglaryla yerlerini almalarna fazla amamak gerekir. zellikle Trkiye'deki akademik tarihiliin dilinin neden en ziyade bu noktalarda popler tarihin diline yaklat bu balamda daha iyi anlalabilir sanyorum. Yukarda deindiim gibi, tabii ki burada da kabahat "klasik" teriminde deildir. Sylemek istediim, terimin kendisinin doutan problemli olduu deil, terimlere atfedilen ya da onlara elik eden isel anlamlarn tarihyazmma potansiyel etkisine dikkat ekmektir. Belki de burada yaplmas gereken, Hathaway'in ok yerinde szleriyle, "kolayc bir yol tutup Sleyman a zerindeki gizemi kaldrmaya, nceki veya sonraki dnemin 16. yzyl kadar retken, yaratc, aydnlk olduunu ispat etmeye almak deil, her eyden nce bizleri bir "altn a"dan bahsetmeye zorlayan (zihinlerimizdeki) niteliksel hiyerariyi topyekn terketmektir."50 "Klasik dnem"i Osmanl tarihinin adeta mihenk ta, mild gibi alma eilimi yzndendir belki de, rnein, ou tarihimizi 19. yzyl alrken bile, zellikle mlkiyet/retim ilikileri konusunda "klasik" dnemin verileri zerinden analiz yrtrken grmemiz. Eer bu ilikilerin btn bu srete esasta deimeden kald ileri srlyorsa, bu tr bir argmantasyon tabii ki gelitirilebilir. Ama bunun doru yolunun, aradaki 17. ve 18. yzyllarn esasl deiim ve dnmlerini atlayarak, grmezden gelerek, ya da kolayca klasik dnem kurumlarnn talihsiz bir bozulma/zlme sreci olarak grmek olup olmad tartlr. Ayn ekilde, 17. yzyl sonrasnda timar sistemine ne olduu sorusunun hl sorulmay, cevapsz kal, hibir ciddi aratrmaya konu olmay da belki yine "klasik dnem" merkezli bu zihinsel tutumla ilgilidir. Dahas, klasik dnemin bu derece merkezi bir kurumunun ne zaman ve nasl ortadan kalktn bile doru drst bilemiyoruz. Benzer bir soru devirme-kul sistemi iin de geerlidir. Yenieri Ocann 1826'da kaldrldn hepimiz biliyoruz. Ya bu tarihe kadar devirme uygulamasnn ve yenieriliin pratikte ald ekiller, geirdii dnmler? Sorular istediimiz kadar oaltabiliriz. rnein, Halil nalck'm klasik dnem zerinden formle ettiini belirttiim ifi-hane sistemi balamnda syleyecek hibir szmz yok mudur? En azndan, bu sistemin 17. yzyldan sonraki macerasn da taD N S A N C I S I IOI

kip etmek, bu maceray 18. yzyln dnmleri zerinden 1858 Arazi Kanunu'na giden sre iinde deerlendirebilmek ok mu anlamsz olurdu? Tabii ki bunu nalck'm kendisinden beklemek hakszlk olur; bu anlamda tarihiliimizin bireysel koular kadar bayrak yarma da ilgi gstermesinin gerei ortadadr. Klasik dnemdeki ileyilerini bile henz laykyla inceleyememi tarihiliimizin, bu kurumlarn "bozulma" ve "yozlama" servenlerini incelemeye deer grmediini syleyebilirsiniz. Ya da tarihiliimize egemen olan tarzn daha ziyade bilindik, kolay ulalan, kolay allan, kolay anlalan, klie veriler ieren (tahrir defterleri gibi) kaynaklara olan dknlne de dikkat ekebilirsiniz. Her iki durumda da soru ya da problematik retmekten adeta kaman tarihilerimizin iin kolayna kap kendine bir dnem ya da kaynak grubu seerek ie balama ve hep yle kalma eilimini de grmezden gelemeyiz. Osmanl tarihiliinin, ele alman farkl dnemleri problematik baznda boylamasna kesen ve bir yandan da her dnemi kendi iinde anlaml sorularla aan, boyutlandran ve derinletiren bir zihinsel devrime ihtiyac olduu kanaatindeyim. Bunun rahatmz biraz karaca kesindir. Ama inanyorum ki, bu daha heyecan verici ve doyurucu kulvarlar aacaktr nmzde. Ancak o zaman "klasik dnem"in dier dnemler karsndaki eitsiz arln tartma gerei ortadan kalkacaktr.
4 . SONSZ YERINE: " K L A S I K " I N KAVRAMSALLATRIMAS M M K N OLABILIR MI? M M K N OLDUUNDA SORUNUMUZ ZLR M?

Btn bu sylediklerimde belli bir doruluk pay olduunu dnsek bile, buradan "klasik" tanmlamasndan topyekn vazgemek gerektii sonucu kar m? Hi zannetmiyorum. Tam olarak ulaamadmz, kendini belli belirsiz grebildiimiz, ama her halinden, tavrndan etkileyici bir cazibe akan bir sevgili (bunun cinsiyetinin pek nemi var m? Divan iirinde mahbubun kimlii/cinsiyeti ok mu nemliydi?51) karsnda iine dtmz bir platonik ak durumu gibi grebiliriz Osmanl tarihinin bir blmne yaktrdmz "klasik" tanmlamasn. Szcn kendi dsal anlam, etkileyicilii, mzikalitesi tek bana yeterli olabilir mi? Bu son blmde, Osmanl balamnda bu kadar konuup, kendi isel anlamn hi 108
M O D E R N O S M A N L I T A R I ' H Y A Z I M I N D A "KLASI'K DNEM"

sorgulamadmz bu sfat-szce biraz yakndan bakp, ondan bir terimkavram yaratlp yaratlamayacana deinerek bitirmek istiyorum. Nedir "klasik?" Bu yaznn balam iinde ondan ne anlalabilir? Ya da ne anlalmal? Buna bal olarak sorulacak ikinci soru, dorudan bu yaznn problematiiyle ilgili: "Klasik" teriminin tarih aratrmalarnda bir analiz arac olarak kavramsallatrlmas mmkn mdr? Ya da bu terim, kendi bana bir aklayc deere sahip olabilir mi? Bu sorunun karlatrmal tarihin zengin kulvarlarna dalmay gerektiren bambaka bir tartmay gerektirecei aktr ve tatminkr bir cevabn ipular belki de bu sempozyumun dier seksiyonlarnda bulunabilir. Bununla birlikte tartmay tarihilerin de gndemine tayacak bir iki nokta zerinde durmak yararl olabilir. "Klasik" szcnn herhangi bir szle bakldnda karmza kacak anlamlar bu konuda bize yardmc olabilir: Biim, slup ve ierik itibariyle geleneksel olan; uzun bir dnem boyunca kullanlan ya da oluan bir slup; bizatihi standart olan ve oluturan. Klasik szcnn bu terimsel anlamlarnn daha ziyade sanat, edebiyat ve mimari almalarda kullanldn hemen belirtmek gerekir. Bu anlamlaryla "klasik" terimi Osmanl balamnda da geerlidir ve bu alanlardaki almalarn bu terim-kavram kullanlmadan yaplmas neredeyse mmkn deildir. Ayn terimi Osmanl tarihinin bir dnemi iin de benzer bir ierikle kullanmak ne derece mmkndr? Bu yazda ele alman ve zaman aral bazen daralan bazen genileyen "klasik dnem" de bir "gelenek" olarak grlebilir her eyden nce: "Kendi geleneini yaratan" dnem. Baka paralel veya yan anlamlar da nerilebilir: Kendi geliim sreci iinde bir nihai aamay temsil eden, ve sonraki dnemler iin "norm, model, deer oluturan" dnem. Bu adan bakldnda, "klasik" dnemin gelenek oluturan, kurumsallaan, kalclaan boyutlardr sonraki dnemlerde ya olduu gibi ya da ksmen dntrlerek rnek alnan. Bunun daha ileri aamasnda ise, deien aa yaratc dinamizmiyle cevap verme konusundaki bir aczin ya da reaksiyoner bir tutumun ifadesi olan "gelenei ihya" abalarnn da kendine rnek alarak idealletirdii dnemdir "klasik dnem".52 Bu boyutuyla bir anlamda "kendi kendini aklayan" (self referential), bu derece merkezi konumuyla da, phesiz ki, "imtiyazl" dnemdir.53
DN SANCS

Yukardaki boyutlar zerinden gittiimizde, "klasik" kavram tarihsel dnemlendirmeler balamnda daha ziyade retrospektif niteliiyle ne kar. Osmanl'nn "klasik" tabir olunan dneminin, yaratt kltrn deiik alanlarnda kendi klasiklerini de retmi olduunu sylemek mmknse de, bu oturumdaki sunuunda Cemal Kafadar'm hakl olarak sorduu gibi, bunlar bizatihi bu dnemde "klasikletirilmi'ler midir?54 Eer, "klasik" terim-kavrammm iinde kendine dnk bilinlilik durumu (selfconsciousness) temel bir zellik olarak grlecekse, bu soruya olumlu cevap verilmesi gerekir. Ancak, bu durumda "klasik" tanmlamasmdaki retrospektif boyutla, kendi dneminde klasikle(tiril)me durumu nasl badatrlabilir? "Klasik"in her iki zellii birlikte iinde barndrd ya da barndrabileceini dnmek de mmkn olabilir elbette. Btn bu tanmlamalar ve onlara elik eden sorular (tabii ki daha fazlasn da) Osmanl "klasik dnem"i balamnda dnmek ve sormak gerekir. Her birine verilebilecek cevaplara gre "klasik" szcnn, ierii belirsiz bir sfat olmaktan kp, kendi iinde analiz deeri olan bir kavrama dntrlmesi ve Osmanl tarihinin dnemlendirilmesi abalarnda anlaml bir yer almas pekl mmkndr. Kavramsallatrma sorunu kendi iinde bylece bir lde zlebilir. Ancak bu durumda bile, sz konusu terim-kavramm tarihyazmmda sorunsuz bir ekilde kullanlabilecei sanlmamaldr. Tarihsel dnemlendirme ve ona elik eden isimlendirme giriimlerinin kronolojik anlamda ieriinin doldurulmasnn kendi iindeki glkleri bir yana, yukarda genellikle gzard edildiini belirterek getiim meknsal boyut da mutlaka hesaba katlmaldr. Bu ise nmze baka glkler karr. rnein, Osmanl "klasik dnemi"inin bu dneme damgasn vuran zellikleriyle Balkanlarda, Anadolu'da veya Arap eyaletlerinde ayn boyutta ve senkronik yaandn sylemek ne kadar mmkndr? Merkeziyeti devlet, gelimi brokrasi, temel kurumlar, hukuk, sanat, edebiyat, mimari, vs. gibi zellikler zerinden tanmlandnda merkezden uzak eyaletlere ve farkl kltrel corafyalara gidildike silikleen veya kaybolan (ya da hi varolmayan) bir "klasik" dnem grmek bizleri artmamaldr. Bunun iin belki de her dnemlendirme giriiminin, "hangi Os112 M O D E R N O S M A N L I T A R I ' H Y A Z I M I N D A "KLASI'K DNEM"

manii" ya da "Osmanl'nn hangi blgesi" iin ve hangi dzlemde geerli olduu ya da olabilecei konusu her zaman akllarda tutulmaldr. rnein, Arap eyaletlerinin birou iin Osmanl ynetimi bir PaxOttomanica'y ifade edebilir. Ancak bunun iinin yerel lekte hangi dnemde ne derece "Osmanl"nm "klasik" unsurlaryla doldurulduu sorusunu cevaplamak sanld kadar kolay olmayabilir. Osmanl Devleti'nin bu blgelere etkin ve dntrc bir bilinle bakmaya ve kendi kurumlaryla kalc bir ekilde mdahale etmeye balad dnemin hi de yukardaki sayfalarda anlan "klasik" dnem olmad, belki de 19. yzyl olduu ileri srlebilir. Bu gecikmi bir Osmanllatrma giriimi olarak da grlebilir ve modern merkeziyeti devlet oluumu balamnda deerlendirilebilir. Eer byle ise, 15-16. yzyllarn (hatta 17. ve 18. yzyllarn) "klasikliinin bu blgeler iin ne ifade ettii ya da edebilecei zerinde ciddi bir ekilde dnmek gerekir. Bu adan bakldnda, hangi dnem iin kullanlrsa kullanlsn, Osmanl "klasik dnem"i tanmlamasnn tarihyazm asndan anlam ve aklaycl dier dnemler iin kullanlan tanmlamalardan ne bir eksik ne de bir fazladr. Dolaysyla, belki bir emperyal yap veya sistemin kurucu unsurlar ve dinamiklerini ya da bizatihi emperyal sylemin kendisini anlamamza yardmc olabilecek bu tanmlamann, ierii itibariyle ne kadar kavramsallarlm olursa olsun, rnein, sosyal tarih asndan meknsal lekte pek bir analitik deeri olmayabilir.55 Bu ve benzeri sorular eitlendirilebilir elbette; ancak bu yaznn muhtemel sorularn hepsini sorma gibi bir amac yoktur. Yukardaki sayfalarda dile getirilen fikirler sadece birer rnekten ibarettir. "Klasik dnem" ekseninde yrtlen bu snrl eletirel deerlendirme bizi tekrar tarihyazmmm boyutlu doasna getiriyor. Sadece tarihyazmnm deil, tarihsel soruturmann nesnesi anlamndaki tarihsel gemiin de i ie gemi boyutlardr zaman, mekn ve sylem. Her boyutta da anlaml ve tatminkr bir ekilde rten dnemleme yapmann zorluu, belki de imknszl zerinedir btn bu sylediklerim.

D N S A N C I S I IOI

NOTLAR 1 2 Yorumlama ile speklasyon arasndaki ince ayrm zerine bkz. A. Turan Alkan, Yol Trkleri, stanbul: tken Yay., 1999,168-195. Osmanl tarihinin bu dnemini esas olarak srekli d mdahaleler balamnda ele alan bir yorum iin bkz. zer Ergen, "Halk ve Devlet", Yonca Anzerliolu, ve dierleri (ed.), 80. Ylnda Trkiye Cumhuriyeti ve Demokrasi, Ankara: Hacettepe nv. Yay., 2004, iinde, 136-138. Burada bir taraftan da, Rifa'at Abou-El-Haj'm sunduu basit rnekte olduu gibi (Modern Devletin Doas, Ankara: mge Yay., 2000, 31), 16-17. yzyllar ngiltere'sinde ok yaygn olan ve sistemin ileyi mekanizmasnn bir paras haline gelen yolsuzluk ve rvetin ngiliz tarihilerce meru bir aratrma konusu olarak rahatlkla incelenebilmesine ramen, Osmanl tarihilerinin Osmanl'daki benzer olaylar bir kalemde knama reflekslerinin ortaya kard mesafe duygusu ve profesyonellik zaafn kastediyorum elbet. Tarihsel dnemlendirmelerin ayn zamanda birer genelleme ierdii, vurgulanan zelliklerin anlan dnemin tamamna temil edilip edilemeyecei zaman zaman hakl olarak tartlmasna ramen, bu balamda meknsal boyut genellikle gzden karlmaktadr. Bu nemli noktaya son blmde deineceim; dolaysyla bu balk altnda "klasik dnem" tanmlamasn, tarihyazmmdaki egemen kullanmn takip ederek, yalnzca kronolojik boyutta ele alacam. Burada deinilen farkl dnemlendirmelerin her birine ayr ayr kaynak gsterme gerei duymuyorum. zellikle son yirmi otuz ylda kaleme alman eserlerin, kitap ve makalelerin tmnde bu yaklamlarn biri veya dierini grmek mmkndr. Bu literatre aina olmayan okuyucunun iini kolaylatrmak iin iki byk derlemeyi nerebilirim: Gler Eren (ed.), Osmanl, 12 cilt, Ankara: Yeni Trkiye Yay., 1999; Hasan Celal Gzel, ve dierleri (ed.), Trkler, cilt 9 , 1 0 ve 11, Ankara: Yeni Trkiye Yay., 2002. Halil nalck'm mnhasran dnemlendirme konusunu ele ald bir makalesi iin bkz. "Periods in Ottoman History", Halil nalck, Essays in Ottoman History, stanbul: Eren Yay., 1998, iinde, 15-28. Osmanl tarihinin tam da bu dnemine ynelik deerlendirme ve yorumlarn yakn zamanda kitaplatran Murat Belge de, II. Mehmed'le balayan sz konusu dnemi 'imparatorluk' kavram ile ele alarak mevcut literatre katlmaktadr. Bkz. Osmanl'da Kurumlar ve Kltr, stanbul: Bilgi niversitesi Yaynlar, 2005, 70. Bkz. "Osmanl Tarihinin Dnemleri, Yapsal Karlatrmal Bir Yaklam", Kemal Karpat (ed.), Osmanl ve Dnya, Osmanl Devleti ve Dnya Tarihindeki Yeri, stanbul: Ufuk Yay., 2000, iinde, 119-145. LindaT. Darling, "Another Look at Periodization in Ottoman History", TSA Journal, 26/2 (2002), 9-28. "Ottoman Periodization", H-TURK, 2 ubat 2004. Jane Hathaway, "Problem of Periodization in Ottoman History: Fifteenth through the Eighteenth Centuries", TSA Bulletin, 20/2 (1996), 31. Bu dnem zerine iki nemli derleme iin bkz. Gilles Veinstein (d.), Soliman le Magnifique et son Temps, Paris, 1992; Halil nalck ve Cemal Kafadar (d.), Sleyman the Second and His Time, stanbul: The ISIS Press, 1994.

6 7

9 10 11 12

112

M O D E R N O S M A N L I T A R I ' H Y A Z I M I N D A "KLASI'K

DNEM"

13

14 15

16 17 18

19 20 21

22

23

rnek olarak bkz. lber Ortayl, "Osmanl mparatorluu'nda Millet Sistemi", Trkler, cilt o, iinde, 217. Ayrca bkz, Cemal Kafadar, "The Ottomans and Europe", Thomas A. Brady, Jr, ve dierleri (ed.), Handbook of European History, 1400-1600, E. J. Brill, Leiden, New York, 1994, iinde, zellikle 619 vd. Bkz. mit Ko, "Klasik Dnem Anadolu Sanayii zerine Bir Deerlendirme (1500-1605)", Hasan Celal Gzel, ve dierleri (ed.), Trkler, cilt 10, iinde, 771 vd. Bu alanlardaki gelimelerin toplu bir deerlendirmesi iin yukarda anlan Osmanl ve Trklere ilaveten bkz. Giles Veinstein (ed.), Solimn le Magnifique et son Temps, 195 vd.; Halil nalck ve Cemal Kafadar (ed.), Sleyman the Second and His Time, 257 vd.. Mustafa Akda, Trkiye'nin timai ve ktisadi Tarihi, 2 cit, stanbul: Tekin Yay., 1977; ayn yazar, Celali syanlar, Trk Halknn Dirlik Dzenlik Kavgas, stanbul: Bilgi Yay., 1975. Barkan'm bu yaklam eitli makalelerinde veciz ifadelerini bulmutur. Topluca bkz. Trkiye'de Toprak Meselesi, Toplu Eserler, 1, stanbul: Gzlem Yay., 1980. Bkz. "The ift-hne System and Peasant Taxation", Halil nalck, From Empire to Republic, stanbul: The ISIS Press, 1995, iinde 61-72. Bu almann deiik versiyonlar iin bkz. Ayn yazar, "Village, Peasant and Empire", Halil nalck, The Middle East and the Balkans under the Ottoman Empire, Bloomington: Indiana University Press, 1993, iinde, 136-160; ayn yazar, Osmanl mparatorluumun Ekonomik ve Sosyal Tarihi, Cilt 1,1300-1600, Eren Yay., 2000,187-225. Bkz. Mehmet Gen, Osmanl mparatorluu'nda Devlet ve Ekonomi, stanbul: tken Yay., 2000, Birinci Blm'deki makaleler, 43-96. Alkan, 178-185. Bu grn olduka etkili bir sunumu ve Klbay tarafndan iddetle eletirilen bir rnei iin bkz. Durmu Hocaolu, "Tarih, lim ve Pratisyen bir Apoloji" ve "htilafta Rahmet Vardr", Mehmet Ali Klbay, Benim Polemiklerim, Ankara: mge Yay., 1995, iinde, 233-256. Bkz. Kafadar, 608-609; Feridun Emecen, "Sultan Sleyman a ve Cihan Devleti", Hasan Celal Gzel, ve dierleri (ed.), Trkler, cilt 9, Ankara: Yeni Trkiye Yay., 2002, iinde, 501 vd.. Avrupa'daki Osmanl gcnn boyutlar zerine deerli bir alma iin bkz. Glru Necipolu, "Sleyman the Magnificent and the Representation of Power in the Context of Ottoman-Hapsburg-Papal Rivalry", Halil nalck ve Cemal Kafadar (ed.), Sleyman the Second and His Time, iinde, 195-202. Bkz. Klbay, Benim Polemiklerim, 171-186, 219-232, 257-272. Murat Belge de, denizlerin Osmanl devinin en zayf yan, 'Ail topuu' olarak kaldna zellikle dikkati ekiyor {a.g.e., s. 77). Salih zbaran'm Osmanllarn anlan dnemdeki deniz gcnn zellikle uzak iklimlerdeki macerasnn kimi ayrntlarna ve snrlarna dair almalar ile dris Bostan'm Osmanl denizciliinin teknik ve tekilat boyutundaki zellikleri zerine aratrmalarnn bu gibi tartma ve yorumlara ok ynl katk sunduunu burada bilhassa zikretmek gerekir. zellikle bkz. Salih zbaran, Yemen'den Basra'ya Snrdaki Osmanl, stanbul: Kitap Yaynevi, 2004; dris Bostan, Osmanl Bahriye Tekilat: XVII. Yzylda Tersne-i Amire, Ankara: TTK Basmevi, 1992. Ayrca bkz. Colin mber, "The Navy of Sleyman the Magnificent", Archivum Ottomanicum, VI (1980), 211-282; ayn yazar, The Ottoman Empire 1300-1650. The Structure of Power, New York: Palgrave, 2002, bilhassa ss. 287-317; Elizabeth A. Zachariadou (ed.), The Kapudan Pasha and his Domain, Rethymnon: Crete University Press, 2002.
IOI

DN

SANCISI

Belge, 74. Bkz. Alkan, 169. Kafadar, 598 vd., ve zellikle 609 vd. Bkz. Halil nalck, Osmanl'da Devlet, Hukuk, Adalet, stanbul: Eren Yay., 2000; ayn yazar, "State and Ideology under Sultan Sleyman I", The Middle East and the Balkans under the Ottoman Empire, iinde, 70-96; ayn yazar, "Comments on "Sultanism": Max's Weber's Typification of the Ottoman Polity", Princeton Papers in Near Eastern Studies, Number 1 (1992), 49-72 (Trkesi iin bkz. Dn ve Bugnyle Toplum ve Ekonomi, 7 (1994), 5-26); Cornell Fleischer, "The Lawgiver as Messiah: The Making of the Imperial Image in the Reign of Sleyman", Veinstein (ed.), Solimn le Magnifique et son Temps, iinde, 159-177. 28 Ahmet Yaar Ocak, "Idologie offcielle et reaction populaire: un aperu general sur les mouvements at les courants socio-religieux a l'poque de Solimn le Magnifique" Veinstein (ed.), Soliman le Magnifique et son Temps, iinde, 185-192; Colin Imber, "Sleyman as Caliph of the Muslims: Eb's-Su'd's Formulation of Ottoman Dynastic Ideology", Veinstein (ed.), Solimn le Magnifique et son Temps, iinde, 179-184. 29 Bu konuya dikkati eken en son alma iin bkz. Mehmet akir Ylmaz, "Koca Niana" of Kanuni: Celalzde Mustafa elebi, Bureaucracy and "Kanun" in the Reign of Sleyman the Magnificent (1520-1566), Baslmam Doktora Tezi, Bilkent niversitesi, Tarih Blm, Ankara, 2006. 30 Sz konusu merulatrma abalarnn Osmanl'nn kendi tarihyazmma yansmalan zerine ayrntl bir deerlendirme iin bkz. Ahmet Gne, "Tarih, Tarihi ve Meruiyet", OTAM, 17 (2005), 131-201. 31 Ahmet Tabakolu, "Klasik Dnemde Osmanl Ekonomisi", Trkler, cilt 10, iinde, 654 vd. 32 "Osmanl Tarihini Dnemlendirme Meselesi ve Osmanl Nasihat Literatr", Dvn, 1999/2, say: 7,150-151. 33 Bkz. Mehmet z, Osmanl'da "zlme" ve Geleneki Yorumcular, stanbul: Dergah Yay., 1997. 34 Bu tanmlamann eletirel bir deerlendirmesi iin bkz. Cemal Kafadar, "The Myth of the Golden Age: Ottoman Historical Consciousness in the Post-Sleymanic Era", Halil nalck ve Cemal Kafadar (ed.), Sleyman the Second and His Time, iinde, 37-48. Osmanl imgesinin kimlik boyutu iin bilhassa bkz. Salih zbaran, Bir Osmanl Kimlii, 14. -17. Yzyllarda Rm/rmi Aidiyet ve mgeleri, stanbul: Kitap Yaynevi, 2004; Taner Timur, Osmanl Kimlii, stanbul: Hil Yay., 1986. Osmanl imgesinin kendi dnyas dnda ald biimler iin ise bkz. Dnyada Trk mgesi, ed. zlem Kumrular, stanbul: Kitap Yaynevi, 2005. 35 Klbay, 97-107. 36 almalarn ou zaman bu gibi kavramlar zerinden yrten sanat tarihilerini phesiz ki bu deerlendirmenin dnda tutuyorum. 37 Bkz. Tarihi Mustafa li, Bir Osmanl Aydn ve Brokrat, stanbul: Tarih Vakf Yurt Yaynlar 1986. Buna ramen, kendisi tam da bu noktadan eletirilmekten kurtulamamtr. Bkz. Rhoads Murphey, "Mustafa Ali and the Politics of Cultural Despair", IJMES, 21 (1989), 243-155. 38 rnein bkz. Osmanl Toplumunda Zndklar ve Mlhidler (15.-17. Yzyllar), stanbul: Tarih Vakf Yurt Yaynlar, 1998. 39 Bkz. Colin Imber, "Sleyman as Caliph of the Muslims"; ayn yazar, The Ottoman Empire, The Structure of Power, 1300-1650, Hempshire ve New York: Palgrave Macmillan, 2002.

24 25 26 27

1 1 4

M O D E R N O S M A N L I T A R I ' H Y A Z I M I N D A "KLASI'K

DNEM"

40

41 42 43

44 45 46 47

48

49 50 51 52

53

Her biri nemli makaleleri dnda burada yalnzca bir eserini zikretmekle yetiniyorum: Osmanl Klasik Dnemi Kent Tarihiliine Katk, XVI. Yzylda Ankara ve Konya, Ankara: Ankara Enstits Vakf Yay., 1995. Bu almalarn bir deerlendirmesi iin bkz. Yunus Uur, "Rifa'at Ali Abou-El-Haj: Osmanl Devlet ve Siyaset Yapsna Farkl Bir Bak", Trkiye Aratrmalar Literatr Dergisi, 1/2 (2003), 585-619. Bu almalarn genel bir deerlendirmesi iin bkz. Halil Berktay, "Tarih almalar", Cumhuriyet Dnemi Trkiye Ansiklopedisi, Cilt 9 (1983), 2456-2474. 16. yzylla 19. yzyl arasnda geen dnemin bu klie izahna bir nebze derinlik kazandran ise Wallerstein'in Kapitalist Dnya Sistemi tezi olmutur, ki burada da arlk dsal dinamiklere verilmektedir. Bu yaklamn uyarc bir eletirisi iin bkz. Ahmet nsel, "Tanr'nm Hikmetinden Sermayenin Hikmetine: Wallerstein Tarihinin Bir Eletirisi", Ahmet nsel, ktisat deolojisinin Eletirisi, stanbul: Birikim Yay., 1993, iinde, 215-137. Dsal faktr tartmasn, Osmanl'daki dorudan olumsuz etkisinden ziyade, 17. yzyldan itibaren grnr bir ekilde ykselie geen 'Avrupa'nn aray hzla amas ve kresel sistemin parametrelerini deitirmesi' balamnda deerlendiren benzer iki yaklam iin bkz. Mehmet Gen, Osmanl mparatorluu'nda Devlet ve Ekonomi, stanbul: tken Neriyat, 2000, 38-40; Belge, a.g.e., 83-84. Bkz. Ordu Kazas Sosyal Tarihi (1455-1613), Ankara: Kltr ve Turizm Bakanl Yay., 1985, 4. Belge, a.g.e., rnein bkz. s. 93 ve dier yerlerde. Bu konulan ele alan bir baka almamz iin bkz. Oktay zel ve Gkhan etinsaya, "Trkiye'de Osmanl Tarihiliinin Son eyrek Yzyl: Bir Bilano Denemesi", Toplum ve Bilim, 91/K (2001), 8-38. Bkz. Kanuni'nin Olu ehzade Bayezid Vakas, Ankara, 1961. Nispeten yakn zamanlarda yaymlanan bir alma (Mehmet Akman, Osmanl Devletinde Karde Katli, stanbul: Eren Yay., 1997) ise konuyu esas olarak hukuki boyutlaryla ve hukuku gzyle ele almaktadr. Cemal Kafadar'n Between Two Worlds. The Construction of the Otoman State (Berkeley, Los Angeles, London: University of California Press, 1995) adl almas tek bama bu tartmalarn gzel bir deerlendirmesini sunmaktadr. Ayrca bkz. Heath Lowry, Nature of Early Ottoman State, Binghamton: SUNY, 2002; Oktay zel ve Mehmet z (der.), St'ten stanbul'a, Osmanl Devleti'nin Kuruluu zerine Tartmalar, kinci bask, Ankara: mge Yay., 2005. "Kurulu" meselesine dair en yeni yorumlardan biri iin bkz. Belge, a.g.e., 5-24. Burada, Abou-El-Haj'm yukarda anlan kitab ve dier makalelerinin yan sra son yirmi ylda nemli bir sayya ulaan "gerileme/inhitat" (decline) literatrnn btnn kastediyorum. Hathaway, 26. Walter G. Andrews ve Mehmet Kalpakl, The Age of Beloveds. Love and the Beloveds in Early-Modern Ottoman and European Culture and Society, Durham and London: Duke University Press, 2005. Bunun Osmanl sanatndaki izdmleri iin bkz. Filiz Yeniehirliolu, "Klasik Dnem Osmanl Sanat", Trkler, XI, iinde, 825. Bu noktada, M. Belge'nin u veciz ifadesini tam da konuyla ilgisi asndan almlamakta yarar gryorum: "... insanlar ancak bir ey o ey olmaktan knca bunun bilincine vanr ve onu restore etmeye kalkrlar" (a.g.e., 61). "Klasik"in bu anlamda tarihsel dnemler iin kullanlmas dncesine bu sempozyumda Sayn Burhanettin Tatar'n klasik metinler iin kulland "imtiyazl metinler" tabirinden vardm hemen belirteyim.
IOI

DN

SANCISI

54 55

C. Kafadar'm ayn paneldeki konumasndan. Bu balamda Osmanl tarihi ekseninde uyanc katklar olabilecek bir tarihyazm tartmasnn ana unsurlar konusunda bkz. Suraiya Faroqhi, Osmanl Tarihi Nasl ncelenir?, stanbul: Tarih Vakf Yurt Yay., 2001; Ehud Toledano, "What Ottoman History and Ottomanist Historiography Are - Or, Rather, Are Not", Middle Eastern Studies, 38/3 (2002), 195-207; ayn yazar, "Some General Comments on the State of Ottoman Studies", H-TURK, 4 Kasm 2002; Virginia Aksan, "Follow-up to Ehud Toledano's Posting", H-TURK, 10 Kasm 2002.

118 M O D E R N O S M A N L I T A R I ' H Y A Z I M I N D A "KLASI'K DNEM"

Y A P I L I R K E N T A R H Y A Z M A K (MI?)

T A R I H , TARIHI VE ENTELEKTELI

KAMU SALLI K BALAMINDA TRKYEDEN GNCEL DENMELER


. B I L G I A L A N N N KAMUSALLG KARSNDA UZMAN VE TARIHI

yle bir nkabul ile balayalm: Btn bilgi alanlar her eyden evvel kamusal merak alanlardr. O halde, bilgi alanlar zerinden zamanla "uzmanlk'larm, bilimsel disiplinlerin, dolaysyla da bu temelde mesleklerin domas bu alanlar kamuya kapatr m? Kapatmadn grmek iin hayata bakmak yeterlidir sanyorum. Soruyu baka trl de formle edebiliriz: Kamuya ak bilgi alanlarndaki bu tr uzmanlklar ve meslekler kamusal alana ya da en geni anlamyla bilgi alanna yaplm profesyonel ve entelektel mdahaleler midir? Kestirmeden cevap verelim: Evet! Eer bu sorular doru sorulmu ise ve cevaplarda da aa yukar mutabk isek, bu yaznn erevesi de batan belirlenmi oluyor: a) "Tarih" bir bilgi alan olmann yan sra, ve ayn zamanda, en geni anlamyla kamusal bir alandr da. Dolaysyla, bir meslek adam olarak tarihi de snrsz sularn seyyah entelektel de kamusal ahsiyetlerdir; b) Her ikisinin kamu ve kamusal alanla ilikisi doas gerei problemli bir ilikidir, c) Bu sorun tarihiyi ve entelekteli zaman zaman zor durumda brakr, ayn anda onlar birbirine ve kamuya hem yaklatrr hem uzaklatrr. Birinin kamuyla lsz yaknlamas, hatta rtmesi onun dieriyle olan ilikisini de zora sokabilir, ve nihayet, d) kisinin birden kamu/kamusal ile ezamanl olarak tam rtt anlar, durumlar ise her ikisinin de lm anlamna gelir. O halde, aada okuyacaklarnz bu dnceler ekseninde tarihi ve entelektelin farkl ama yer yer kesien dnyalarna, doas gerei kamu ve kamusalla ilikili faaliyet alanlarna ve bu ilikinin yaratt zorluklara dair serbest vezin ve dipnotsuz kimi deerlendirmelerden ibarettir. Yaznn balndaki tarih szck-terimini bu yaznn balam iinde "kamu" ve/veya "devlet" olarak da okumak mmkndr. Ne de olsa taDN SANCISI
IOI

rih bir ortak yaanmla ortak gemie dein bir alg, kavram ve disiplinin ad deil midir? Sz konusu ortak yaanmlk ve gemi hakknda o tarihin bir paras, mirass olan toplumu oluturan bireylerin sz syleme hakk ne kadar doalsa, ayn gemie ait dncelerin kolektif olarak devletin veya kamuoyunun zerinden de dile getirilmesi en azndan teorik olarak olaandr ve yle de grlmelidir. Ortak gemiin bilgisinin retimi zerinden vcuda gelmi bir meslek adam, yani "uzman" kii olarak tarihiyi byle bir denklemde nereye koymak gerekir? Tarihi basite ifade edecek olursak kamu ya da devlet adna gemiin kaydn tutmakla ya da bilgisini retmekle grevli bir ktip, bir "devlet memuru" mudur? Ya da ayn basitlikte dnrsek, kamuyu ve "kamuoyu"nu oluturan toplumsal aktrlerden herhangi biri mi? Eer yle ise, onu ayn kamunun bir baka mensubundan, diyelim ki, edebiyatdan, airden farkl klan nedir? Tarihiyi, dierlerinden ayrp tarihi yapan uzmanln, meslein bir zellii, en azndan gemiin bilgisini retme konusunda bir ayrcal, bir zerklii yok mudur? Meslekler, meruiyet ve ilevlerini her durumda devletten veya kamudan m alrlar? Belki de soruyu baka trl sormak gerekir: Tarihi mesleini kurumsallam sistemin bir paras, devlet memuru veya kamusal bir ahsiyet olarak icra ediyor ise, yani onun toplumsal meruiyeti ve bilimsel otoritesi zaten byle bir mekanizmann zerinden kuruluyorsa, bunun aksini dnmek mmkn mdr? Tarihinin bir ivereni olduu mddete, bu iveren, ister devlet ister zel kurumlar olsun, tarihi zerinde belli bir yetki ve iktidar sahibi konumuna gelmez mi? Tarihsel gemiin "bilgi"sinin retilmesi konusunda tarihiyi uzman kii olarak ortaya karan ve merulatran temel etken ve otorite ne ise, onun tarihi zerinde zaman zaman etkisini ve otoritesini kullanmak istemesi, tarihiden u veya bu ynde bilgi retmesini, ya da belli alanlarn, olaylarn, olgularn bilgisinin retiminden uzak durmasn talep etmesi ne kadar anormaldir? Bu sorular yalnzca tarihi deil dier btn uzmanlklar ve uzmanlk alanlar iin de sz konusudur phesiz. Bunlara verilecek cevaplar da bizi eninde sonunda "bilgi ve iktidar" problemi ya da sarmal iinden konumaya gtrr; ya da bunu zorunlu klar. Belki de bu noktada 122
KAMUSALLIK BALAMINNDA TRKYEDEN G N C E L DECI'NMELLER

doru tutum bu sarmaln dndan bakabilmek ve oradan bilgi retim srecinin ve mekanizmasnn isel boyutlaryla ilgili sorular sormak, gelitirmek olabilir. Byle bir bak asnn bizi gtrecei bir dier nemli nokta, muhtemelen, mesleklerin, uzmanlklarn kendi meruiyet ve otoritesini bizzat kendilerinden aldklar dncesi olacaktr. stelik sz konusu uzmanlk, yine en geni erevesi iinde dnldnde, evrenin ve insanln bilgisi balamnda ortaya km ise, bu alan zerinde hangi otorite snrlayc, ynlendirici hak ve yetki iddiasnda bulunabilir diye de sorabiliriz. Ya da yle: Bilgi zerinde, bilginin retim srecine "dsal" bir otoritenin iktidar sz konusu olabilir mi? Bu soruya cevabmz teorik olarak pekl "hayr!" olabilir. Ama bu yine de bize gerein yalnzca bir parasn, ve muhtemelen yalnzca temenni edilen ksmn verir, daha fazlasn deil. nk, yine insanln ortak tarihi aka gsteriyor ki, "bilgi" dnyevi iktidarlarn en nemli dayanak ve silahlarndan biri olagelmitir. O derece ki, bunu artk tartmyoruz bile. Bu anlamda bilginin deerini sadece ve sadece bizatihi "kendinde" grmek eer bir cahillik deilse, en gzelinden naif bir tutum olsa gerektir. Zira, bilgi daima, ve ayn zamanda, ona atfedilen "kullanm deeri" zerinden de tanmlanm, deerlendirilmi, "hakikat"le olan ilikisi asndan deil gndelik sorunlarn zm balamnda arasallatrlmtr. Bu tarz bir deerlendirme phesiz ki bilginin bizatihi kendisine dsal bir toplumsal, siyasal/ideolojik dnyann karmak mekanizmalar ve diyalektii ile sk skya ilikilidir ve bu yaznn temel sorunsal bakmndan hayati nemi vardr. Bu noktada bilgiyi saf bir form olarak da grmek mmkn deildir artk: Bilgi retim srecinin en meru ve hatt yegne yolunun "bilim" zerinden gerekletirileni olduu yolundaki modern inanlarmz, yine birka yzyldr bizi bilgiden (sophia, hikmet) ziyade bilim balamnda dnmeye ve konumaya sevk etmitir. Bilim ise, insanlk tarihinin grece yeni bir aamasnda yine bir iktidar mcadelesinin iinde biimlenmi ve meruiyetini dorudan paras olduu siyasi-toplumsal srelerden alm bir bilgi retim yntemi, mekanizmas ve hatta sistemidir. Tpk kendisinden evvel felsefe ve dinlerin sunduu bilgi evrenlerinde olduu gibi. Tarihsel olaDN SANCISI
IOI

rak bilim hem dinsel hem felsef alanla, "evren"le yakndan ilikili, hatta onlarn iinde kendine belirgin bir yer edinebilmi, ok sonralar her ikisine kar bir "bamszlk" mcadelesi vererek kendisini onlardan ayrtrmtr. Bu srecin bizatihi kendisi "tarihsel"dir ve grld zere toplumsal-siyasi alanda, yani kamunun ve devletin temel aktrler olduu kulvarda verilen iktidar mcadelesiyle de dorudan ilikilidir. Kendi doasmdaki bu "politik" boyuttan bamsz bir bilim dnlemeyecekse eer, bilimsel bilgi retimi ekseninde ortaya kan, belli kurumsal yaplarca onaylanan, merulatrman uzmanlklar ve buradan doan mesleklerin de belli bir politik boyut ve iktidar balamnda eletirilmesi, meruluklarnn sorgulanmas o derece doal saylmak gerekir; pratik de hep byle olagelmitir zaten. Belli "bilim kurumlar" erevesinde icra edilen bir uzmanlk alan, bir meslek olarak tarihilik ve phesiz dier btn sosyal ve beeri bilim disiplinleri, iktidar yaplar ile bu derece sk iliki iinde ise, sz konusu meslekler bilim zerinde ykselseler dahi iktidardan tamamen bamsz bir meslek adamln dnmek mmkn mdr? Bunun kestirme bir cevab olduunu sanmyorum. Meslein snrlar erevesinde "kendisi iin retilen" bilgi, ya da "kendinde bilgi" sz konusu olduunda meslek adam olarak tarihinin zgrln kstlayan herhangi bir iktidardan sz etmek mmkn olmayabilir elbette. Tarihi burada hayli zgrdr denilebilir; stelik politik alan/olan ile organik bir iliki iine girmek zorunda da deildir. Buna imdilik mesleki refleks asndan "doru" (correct) konum diyelim. Bununla birlikte, unu da ok iyi biliyoruz: Tarihinin rettii bu "saf bilgi", hakknda olduu nesnesi sebebiyle veya onun zerinden kamusallat anda ise bilginin "kullanm deeri" ne kar. Bu, bilgiye dsal bir sreci ifade eder; dolaysyla burada kamusal aktrler devreye girer. Bu aktrlerin en merkezi ve gl olan da kamuyu temsil ettiine inanlan veya kamu zerinden farkl iktidar gruplarnn eylemli gcn merulatran "devlet" olduuna gre, bilginin kullanm deeri zerindeki en gl ve meru belirleyici ve tabii ki gerektiinde snrlayc otorite olarak bizatihi devletin ortaya kmasna armamak gerekir. ou zaman kamunun ortak yarar retorii veya refleksiyle hareket eden devlet, yeri gel122
KAMUSALLIK BALAMINNDA TRKYEDEN G N C E L DECI'NMELLER

diinde kamusal ortak gemii de sahiplenir ve o gemiin genel resmine, o resmi oluturan bilgi alanna mdahale edebilir veya ou zaman eder de. Bunun bir adm tesi ise, meslek adam olarak tarihinin uzmanlk alanna, dorudan meslein icrasna, yani bilgi retim srecinin kendisine mdahaledir. Hibir uzmanlk alan ve meslek, kamusal merak ve bilgi alannn tmne ynelik ihtiyaca, talebe ve bilgilenme arzusuna tek bana tatminkr cevap veremeyeceine gre, byle durumlarda her eyden nce normalde tarihinin arazisi(ymi gibi) grnen alan, toplumsal-siyasal talebin boyutu ve iddetine bal olarak tarihinin kontrolnden kar, elinden almr ve sonunda kamuya geri dner, "kamusallar". Tarihsel gemiin bilgisel alanna kamu adna el konulmas, tarihinin bu konudaki "uzman bilgi reticisi" konumunu ortadan kaldrmaz elbette. Dolaysyla, byle durumlarda tarihi, alan zerindeki etkinliini byk lde yitirse de, kendi mesleki retimini srdrmeye daha "ntr" konularda, daha snrl bir lde devam eder. Yani "kamusal" alann btnn kapsayan kimliini daraltr, zanaatini yrtebilecei minimum alana, mutfana ekilir. Bu noktada artk ortak gemiin standart, gvenilir ve hakikate odakl bilgisini rettiine inanlan tarihi gider, o gemiin esas sahibi veya mirass olarak kamu, yani toplum ve devlet, btn dier bilgi retim ve datm mekanizmalaryla ve aktrleriyle tarihsel bilgi alanna bu bilginin kullanm deeri zerinden el koyar. Bylece bilgi alannn bizatihi kendisi tarihi iin bir eit "dokunulmaz'lk kazanr; ulalamaz, etraf tellerle evrilmi yabanc bir araziye dnr. Buras bir bakma tarihinin varolu nedenini kaybettii noktadr. Burada "hakikat aray" gider, "ihtiya duyulan bilgi" gelir. Kamunun veya kamu adna otorite kullanan kurumlarn tarihsel alana bu tarz ambargosu kendi zgn tarihilerini de yaratmaktan geri kalmaz. Belirlenen ihtiyaca gre reten ve sunan "tarihi'ler gelir (belki de "resmi" tarihi deyimi burada gerek ieriini bulur). Bylece bir yandan tarihin ve tarihiliin ii boaltlrken, bir yandan da, bu sonuca yol aan iktidar anlan szde tarihiler zerinden meslein plak "meruiyeti"ni grnte ve szde korumu olur. Tam da bu noktada, meruiyetin ls olarak retilen bilginin bilimDN SANCISI
IOI

sel nitelii yerini kamu yararna brakr. Kamu gznde mesleki meruiyet sorunu da elbette buna gre yeniden tanmlanr. Byle bir durumda "doru tarihilik" nasl tanmlanr? Ortak gemiin bilgisine "ortak yarar" adna el koyan, kamunun talebine karlk veren tarihi mi doru tarihidir? Yoksa, bu gncel talebi dikkate almadan, ondan bamsz "orada bir yerde tarihinin gelip kendisini kefetmesini bekleyen" "hakikaf'e odaklaan, dolaysyla bilgi retimini esasen bilimsel ereve iinde "kendinde bilgf'ye ynelik srdrmeye devam eden tarihi mi? Belki nc bir yoldan da bahsetmek mmkndr. Bu tutum, "byle durumlarda bastran kamusal talebe verilecek en gerekli yant, ona, talep edilenin tam zttn sunmaktr!" dncesinde ifadesini bulur. Bu da bir baka cevaptr elbet. Ancak bu, bir meslek adam (=bilim insan) olarak tarihinin cevab olamaz; nk yine bilginin "kullanm deeri" zerinden gelitirilmi bir tutumu ifade eder; ve refleks olarak ncelikle "politik"tir. Buradan geldiimiz noktann gncel salamasn yapacak olursak, grnen byk resmin bir "bunalm dnemi tarihilii" tablosunu ortaya koyduunu sylemek pekl mmkndr. Bu resimden karabilecek yeg. ne sonu, btn uzmanlk alanlarnn, dolaysyla mesleklerin, ve bu arada tarihiliin elbette, doal kulvarlarnn dna kt, her eye hkim bir gndelik pragmatizmin veya stratejik "st yarar"m, yani kamusal yararn btn uzmanlklar nceden belirlenmi hedefler ("milli dava" ya da "ulusal kar/yarar") dorultusunda yeniden harmanlad, arasallatrd bir "olaanst hal tarihiliindir. Tarihinin byle bir durumda yapabilecekleri snrldr ve esasen yukarda anlan yoldan birini tutturur. Burada asl nemli olan ortak gemiin bilgisini retme iini tekrar "tarihi"nin uzmanlna brakan, bu alanda tarihinin meruiyetine gvenen, onun kamusal imgesinin yeniden merulamasna yardmc olacak bir "normallemi kamusal ortam"m yaratlmasnda tarihiye stratejik destek verebilecek baka kamusal aktrlerin varldr. Tam da bu noktada "entelektel"e baklabilir. Ama oraya gelmeden, tarihiye, ayn zamanda bir kamusal merak alan da olan alma evreninin onun bana at yukarda deinilenler trnden sorunlardan bamsz olarak, biraz daha yakndan bakalm. 124
KAMUSALLIK BALAMINNDA TRKYEDEN G N C E L DECI'NMELLER

B I L I M VE MESLEK INSAN OLARAK TARIHI

Tarihi "hakikat'e odakl" evrensel bilgi retimi erevesinde sahip olduu zanaatyla her eyden evvel bir meslek insandr. Eitimi, donanm ve alma yntemi ile, yani kimi olmazsa olmazlaryla biimlenmi bir zanaat, bir meslektir bu. stelik bu meslek gnmzde bir 'bilimsel disiplin olarak tarih'in iinden icra edilir genellikle. Formel eitimi ve donanm belli akademik kurul ve kurumlarn iinden kazanldnda, bu kurullar ve kurumlarca tasdik edildiinde, tarihi ayn zamanda bir bilim insan olarak egemen sistem tarafndan da onaylanr. Her ne kadar insani yaanmlklar zerinden doan ok eski bir edebi trle (mitoloji ve destan) ilikisi dolaysyla ve bu mirasla ciddi sorunlar olsa da, tarihilik modern dnemin beeri bilimleri ya da sosyal bilimleri iinde kendini akademik bir disiplin olarak gelitirmitir. Tarih, bu erevedeki geliimi sonucunda ve orannda insann ezeli ve ebedi "hakikat aray"na bilim cephesinden de katkda bulunmaya alyor uzun zamandr. Modern tarihi de bir meslek insan olarak kendini genellikle bu erevede konumlandrr. Bata da belirtildii gibi tarihinin alan 'gemi yaanmlk'tr. Uygulamada bu gemi genellikle mensubu olunan topluluun, toplumun, milletin, kltrn, uygarlk dnyasnn ve nihayet btn insanln gemii olarak karmza kar. Dolaysyla burada sz konusu olan bir ortak gemitir. Yukarda da vurguland gibi, tarihi bir merak ve bilgi alan olarak belki de en kamusal alan yapan tam da bu ortaklktr denilebilir. Bu alanda her birey kendini hak sahibi grr. Dn, bugn, yarn arasnda akp giden bireysel varolu anlarnn zerinde kurulduu anlam dnyasnn bu sacayaklarndan birinin eksikliine pek tahamml gsteremediini yine sosyal bilimlerin geni mktesebatmdan biliyoruz. Burada nemli nokta udur: Sradan bireyin kendi bireysel ve toplumsal varoluu balamnda "anlam aray" ile tarihinin daha az kiisel daha ok mesleki olan etkinlii, yani "hakikat aray" ayn ey deildir. Sradan birey, genellikle kendisi iin tarihi bilmek ister ve tarihi kendisinin klma eilimindedir. Her eyden evvel kendisi iin bir anlam, varoluu iin bir gereke, bir meruiyet karma, tarihi illa ki gncele balama derdindedir. Ya da tarihi dayatan gncelin basDN SANCISI
IOI

kndan kap, snabilecei bir ideal dnyaya ya da korunaa dntrr. Ksacas tarihle olduka ahsi bir iliki kurar. Bir bilimadam olarak tarihiyi sradan bireyden ayran temel nokta ise, onun yaanan gemiin her eyden evvel teknik anlamda doru bilgisini kurmaya almas (yntemsel boyut, zanaatkrlk boyutu), bunu yaparken de kiisel deil evrensel hakikate odakl bir aray iinde oluudur (ontolojik vs. epistemolojilc boyut). Bir yandan en knden bir topluluun ya da btn insanln tarihsel servenine, geliimine dair temel olgusal bilgileri ortaya koymaya, belli hususiyetleri kefetmeye, bir yandan da btn tarihsel tecrbeye dair belli bir kavray, sebep-sonu ilikileri zerinden genel eilimler ve rntleri, toplumsal ve siyasal sistemleri anlamaya ve kavramsallatrmaya alr. Bu noktada sz konusu olan olgunun birebir tasviri bilgisi deil olgusal gereklii bir st dilde yeniden kurmaktr elbette. Mikrodan makroya veya tersine yntemler de kullansa, bu sonu deimez. Son birka onylm sosyal bilimleri tarihselletiren, tarihi sosyal bilimlerin ana malzemesi haline getiren ve nihayet buradan "tarihsel sosyal bilim" gibi btnlkler de karan gelimeleri tarihiyi de giderek daha fazla oranda bir sosyal bilimciye yaklatrmtr. Tarihilik bylece dar anlamda meslek olmaktan kma eilimi iinde genel sosyal bilimler epistemolojisiyle daha derinden eklemleirken, bu balamdaki hakikat arayna daha btncl erevelerden nemli katkda bulunur hale gelmitir. Bu noktada tartmay geniletebiliriz. Sradan bireyin, toplumsallnn bir paras olarak belki de kanlmaz grlmesi gereken "anlam aray" ile tarihinin bir sosyal bilimci olarak "hakikat aray"ndan sz ederken, ayn balamda entelekteli nereye koyabiliriz? Entelekteli sradan bireyden farkllatran, ondan daha fazla klan zellikler olduu aktr; bu farkll teslim ve ifade etmek hususunda pek bir zorluk da ekmeyiz. Ancak konumuz asndan, yani "tarih" balamnda tarihiyi entelektelden nasl ayrabileceimiz sorusu ortadadr. Doru soru, belki de byle bir ayrmn kategorik olarak mmkn ve gerekli olup olmaddr. Bir meslek olarak tarihilik alannn entelektele tamamen kapal olmadn sylemek, her eyden evvel en bata vurguladmz tarihsel bilgi alannn kamuya ve tek tek her bireye ak olduu yolundaki varsaymn gereidir. Dahas, en126
KAMUSALLIK BALAMINNDA TRKYEDEN G N C E L DECI'NMELLER

telektel kimliiyle tannan ve kabul gren birey, ayn zamanda meslekten tarihi de olabilir. Dolaysyla bu iki alann ve konumun dlayc, geililie kapal birer 'ayr dnyalar' olmad yeterince aktr. te yandan, sz konusu akln ve geililiin bu iki konumu birbiriyle e klmad, birinin otomatik olarak dierini ikame etmedii de bir o kadar gerektir. En sonda sylenecek olan bu aamada sylersek, belki en dorusu dar anlamda uzmanlklarn (tarihilik dahil), entelektelin ilgi ve bilgi alan karsndaki konumunun daha dar, daha spesifik ve byk lde edilgen olduunu; uzmann tekilin bilgisinde keskin ve kskan olmakla birlikte btnn bilgisinde olduka yetersiz kaldn, kalabileceini kabul etmektir. Dolaysyla, entelektel tek tek btn uzmanlklarn zerindedir ve durduu mesafeden btn uzmanlk alanlarna ve bu alanlarda retilmi uzman bilgisine el atabilir, hatta ayn noktadan bu uzmanlklarn bilgi alanna pekl mdahale edebilir. Bu mdahale iin doas gereidir ve her iki tarafn, zellikle de sz konusu uzmanlk alannn, meslein varlna ve meruiyetine bir tehdit oluturmaz; en azndan yle grlmelidir. Bununla birlikte, bu sylenenlerden her iki alan arasndaki ilikinin ve karlkl mdahalelerin tamamen sorunsuz, gerilimsiz olduu sonucu da kmamaldr.
MESLEKLER/UZMANLKLAR KARSNDA 'KAMUSAL' B I R AHSIYET OLARAK ENTELEKTEL

Meseleye yine uzmanlklar ve meslekler zerinden yaklamay deneyelim. Bylece ncelikle entelekteli herhangi bir daldaki uzmana ya da konumuz balamnda tarihiye kyasla tanmaya, tanmlamaya alalm. Meslek sahipleri, yani uzmanlklar ile "entelektel" arasnda kurulabilecek en anlaml iliki nedir? Mesleklerin, uzmanlklarn belli bir yntemsel ve teknik donanm ve eitim zerinden kazanldn varsayarsak, entelektelin byle bir mesleki donanma sahip olmas bir n koul mudur? Dahas, entelektelin ontolojik-epistomolojik dnyas mesleki bir donanma, bir alandaki uzmanla indirgenebilir mi? Bu durumda "entelektellik" diye bir meslekten bahsedebilir miyiz? Evrensel genel kabuln son iki soruya cevab net bir "hayr!"dr.
DN SANCISI
IOI

Entelektelin konumu her eyden evvel kendisine "atfedilen" bir konumdur. Ama bu konum hesap kitapla kazanlmaz ve ona elik eden "entelektel" sfa, deyim yerindeyse, kartvizitte tanmaz. Bu yanyla sz konusu konum ve sfat entelektele "dsal"dr. Entelektellik bu anlamda bir kamusal alg zerinde oluur, ekillenir ve yine kamusal alanda kimi kiilere atfedilir. Ksacas entelektel, doas gerei kamusal bir imgedir her eyden evvel. Yani, okumu-yazm, meslek sahibi olmu bir kii, ilgi ve bilgi alanlarn genilettiinde bir noktada, "Tamam! imdi artk entelektel oldum!" diyebilir mi? Garip bir elikiyle, entelektelin kamusallmm derecesi, hatta kabul, kamuda ona duyulan ihtiyacn yan sra, kendisine entelektellik atfedilen kiinin bu ihtiyaca cevap verme niyeti ve oranyla da dorudan ilgilidir. Ancak burada kritik nokta, galiba bu birliktelikten (sfat ve kii) mutlu bir sahiplenme, benimseme ilikisinin kmasnn gerekmediidir. Genel kabul byle bir "benimseme"yi naho karlar. Dolaysyla, sanldnn aksine, entelektel gndelik deyimle "ukala", "her ie maydanoz olma"y taknt haline getiren deil, bir bakma baka trl olamayandr. O halde nasl bir eydir entelektel? Entelektelin varl zerinden "entelektellik" adl bir uzmanlk alannn, bir meslein ortaya kmad yeterince ak. Entelektelin konumu her eyden evvel bir ontolojik varolu, duru ve tutum olarak grlmelidir. Entelektel, belli bir meslei olsa bile, kapsad varlk sahas ile onun zerinde olan, ona akn olandr. lgi alan dar anlamda icra ettii mesleiyle snrl deildir; aksine, kamusal merak ve bilgi alannn tmdr. Bu dzlemdeki varoluu dar anlamda olgularn bilgisiyle sk skya ilikilidir, ama onunla snrl da deildir. Entelektel bilgilenmi olmaktan ziyade evrensel hakikate ynelik merak duygusu ve anlama ihtiyacnn peinden giden, srklenen kiidir. Cevaplar sunmaktan ziyade sorular retir, rahatlatmaktan ziyade sorgular. Bu yzden entelektelin bizatihi varoluu iinden kt kamu iin rahatszlk vericidir. Entelektelin evrene, yaama ve insana ynelik temel etkinlii esasen kavrayc, kuatc, aklayc ve anlamlandrn bir zek kullanmna dayal tefekkrdr denilebilir. Bu balamda "mtefekkir" yani "dnr" en128
KAMUSALLIK BALAMINNDA TRKYEDEN G N C E L DECI'NMELLER

telektelin dier addr. te yandan tefekkr, yani fikri etkinlik entelekteli pekl mnzevi bir yaam tarz veya tercihine de gtrebilir. Burada kritik soru, inzivadaki tefekkrden nasl olup ta (kamusal ahsiyet olarak) bir entelektelin kabildiidir. Buna verilebilecek basit ve makul bir cevap, bu etkinliin eitli vastalarla (genellikle sz veya yaz ile) da vurmas, kamusal alana aktarlmas olabilir. Dolaysyla, entelektel konumu ve sfat kiilere kamuya sunulan ya da kamuya bir ekilde yansm olan tefekkr zerinden atfedilir. Bir baka deyile, bireysel mnzevi tefekkr ancak kamu zerinden entelektele dnr. Baka bir deyile, entelekteli entelektel yapan "public"tir, yani kamudur. Bu anlamda kimi Bat dillerindeki "public intellectual" kavramsallatrmasmn ierii hayli tartmaldr ve daha baka bir tre, veya alt tre karlk gelse gerektir. Zira, bu yaznn temel yaklamna gre entelektel bizatihi kamusal bir ahsiyettir. Bu temel zelliiyle entelektel yalnzca tefekkr boyutuyla var olmaz, olamaz elbet. O ayn zamanda bir vicdandr ve byk lde kamusal, yani "maeri" vicdan [da] temsil eder. Bu temsiiyetin derecesi ve ierii ise deikendir, hatta doas gerei tesadfidir (accidental) de denilebilir. Normal zamanlarda fazlaca ortalkta gzkmeyen bu zellik, genellikle "zor zamanda" kendini aka ortaya koyar ve ounluk ile yani ortalama vicdan ile bire bir tekabliyet ilikisi iinde olmas da gerekmez. Dolaysyla, entelektelin temsil ettii kamusal vicdan esas itibariyle akn, evrensel bir iyiyi, doruyu ifade eder. Ve bunlarn da kamusal gerekler dnyasnn belli bir annda bire bir karl olmas gerekmez. Bu yzden, entelektelin tefekkr gibi "vicdan" da, iinden kti kamu iin problemlidir, rahatszlk vericidir. Entelektel bizzat kendisinin de paras olduu topluma ynelik tutumunda sorgulaycdr, eletireldir demitik. te yandan, entelektel bu zellikleriyle garip bir eliki ierecek ekilde kendi iinde srekli anlam aray, aklama abas iinde olan kiidir. Bu anlam toplum iinde gremedii, kuramad durumda entelektel muhayyel bir dnyann temsilcisi, o dnya iinden ve o dnya adna konuan kii olarak karmza kar. Bu zelliklerin kanlmaz bir sonucu olarak entelektel, aidiyet duygusu zayf olan, ya da hi olmayan kiidir de denilebilir. Onun mensubu olduu toplumla somut ilikisi, yani 'kamusall' da bir bakma buraya kadardr.
DN SANCISI
IOI

Bu yzden entelektelin gerek evreni bir boyutuyla zamanlar, meknlar, toplumlar st bir evrendir ve kamuya oradan seslenir. Bunun bir dier anlam, kamu, kendi yaratt entelektelin evrensel hakikat uruna bir gn kendisine 'ihanet' edebileceini batan kabul etmelidir! Entelektelin bu zellii onun en nemli silah, imtiyazdr; ama ayn zamanda en byk gl ve zaafdr da. Bu nitelikleriyle entelektel kamu ile kendi iradesi dnda kurulmu olan ilikiyi olduu kadar, kendi eliyle kurduu soyut "evren"i de bir sre sonra yine kendi elleriyle ykma potansiyeline sahiptir. Bu zellikleriyle entelektelin doal yaama ortam onun "olduu gibi olmasna" cevaz veren, "dokunulmaz" sayan, farzeden ve gren, onun varoluunu bizatihi bir ans, bir imtiyaz olarak alglayan ortamdr, toplumdur, yani kamudur. Kamu ve kamusal alann evrensel hakikat (eer hl yle bir eyden sz edebiliyor isek) ile temasn salayan en nemli ahsiyetlerden biri, belki de birincisidir entelektel. Entelektel hem Diogenes hem Galileo'dur nk. Ve nihayet, entelektelin varoluu bizatihi kendine ve topluma eki bir rahatszlk verir. Ksacas, her iki kulvarda da tekin deildir, tehlikelidir. Entelektelin benzetilebilecei en uygun tip belki de mahallenin bilgesi ile delisidir. Ve doal nefeslenme alan oka (ve belirgin bir eletirel istihza ile) sylendii gibi 'fildii kuledir' belki de. (Bu kulenin bir imtiyazn m yoksa inzivann m melcei olduu hususu ise ayr bir tartmann konusudur.)
T A R H VE ENTELEKTEL

Dikkatli okuyucu, buraya kadar gelitirilen deerlendirmelerdeki tarihi ve entelektel kavramlarnn, esas olarak belli bir ortalama kabule denk dseler de, birer ideal tip olarak karmza ktn hemen farkedecektir. O halde, bu noktada temel sorun bu ideal tipleri nasl gerein diline tercme edeceimizdir. Byle bir eye gerek olup olmad tartlabilir elbette. Bunun, meslekler (tarihi gibi) ve konumlarn (entelektel gibi) bizatihi kendilerini de tartmaya aaca veya giderek her ikisini de anlamszlatrp sonunda onlar yok etme tehlikesiyle kar karya getirecei de dnlebilir pekl. Bu kayglarn geerlilii ne kadar tartlrsa tartlsn, byle bir sorgulama, yani konumuz asndan ideal tanmlan ve ko130
KAMUSALLIK BALAMINNDA TRKYEDEN G N C E L DECI'NMELLER

numlaryla tarihi ve entelekteli gerein diline tercme etmenin gerekliliini, belki de kanlmazln ortadan kaldrmaz. Bunu sylerken, tabii ki onlar Platon'un idealar leminde yalnzca kendinde var olan gereklikler mertebesine indirgemiyorum. Dolaysyla nce ideas olan bir kavramn gerek hayattaki karl deil aradmz. Aksine, tam tersine bir ilikiden sz ediyoruz. Binlerce yllk insani tecrbe srecinde karmza kan en ilkelinden en gelimiine onlarca somut tarihilik biimi zerinden soyut bir kavrama, "tarihi"ye, bir ideal tipe uzanyoruz. Aslnda, varolu biimi ve nedeni itibariyle hayatin tam iinde ortaya kan eitli tarihilikleri bir yandan doal ortamndan, hayattan karp biraz uzaa tamaya alyoruz. Yani hayat ile meslek arasna bir mesafe koymay deniyoruz. Burada btn beeri bilimlerin ve sosyal bilimlerin doasnda olan bir problemle kar karyayz phesiz. Hem tarihi hem entelektel farkl derecelerde de olsa mesleki etkinliinin ve entelektel varoluunun hem znesi hem nesnesi konumundadr nk. Burada da duralm ve dipsiz bir kuyuya ta atmadan, ana tartmamza geri dnelim. Tarihi ile entelekteli neden yan yana ele almaya alyoruz? Bu ikisini bir arada grmemizi salayan ortak kulvar(lar)m varlna yukardaki sayfalarda yeterince iaret edildiini sanyorum. Gerekliin bilgisi, evrensel hakikat aray, btn grme ve kavrama abas gibi genel ereveler phesiz ki daha da geniletilebilir. Ancak bu ortak amalar, varolu sebepleri bir kenara braklacak olursa, daha somut dzlemlerde bir dizi ortak zellik de hemen zikredilebilir. Kavramsal bir st dilin inas abas, bilgi etkinliinin hem znesi hem nesnesi olma durumu, toplumsal aidiyet meselesi, kamusal ve popler alanla ilikinin yaratt sorunlar, bu alanlardan gelecek toplumsal hissiyat, siyaset, ideolojik eilimler ve kltrel kodlarn etkilerine aklk, vs... Bunlarn yan sra tarihiyle entelekteli birbirine yaklatran, zaman zaman birbirinin ilevine de cesaretlendiren kimi zel anlar da sz konusudur. Byle anlarda tarihinin entelektel klar ile entelektelin tarih alanna mdahalelerinin ayn nitelikte olmadn ve bu klarn kamusal alanda da genellikle farkl alglanabildiini yaanan tecrbeler aka gsteriyor. Tarihinin mesleki bir refleksle olgular toparlamaya almasyla entelektelin olgular dnyasna kendi kulvarndan yDN SANCS

IJI

nelttii "bozguncu" ya da ezber bozucu sorgulamann her zaman rtmeyebilecei de unutulmamal. stelik, karan alanlarn ve kafalarn meslekler ve konumlar asndan dnemsel, geici bir ilevsizleme, anlamszlama, mesleki ve kamusal meruiyetin anmas veya yitirilmesi gibi sonular dourabilecei de tamamen uzak bir ihtimal olarak grlmemeli. Belki daha nceki sayfalarda vurgulanan temel bir tespiti tekrarlamak, tarihiliin bir meslek olmasna karn "entelektellik" diye meslein sz konusu olmadn hatrlamakta fayda var. Gelmek istediim nokta, burada eit kategorileri karlatrmadmzdr. Dolaysyla tarihi ile entelektel arasndaki geililiin bu derece kendiliindenlik iermediidir. Btn birbirine aklna ve geililiine ramen, bu ilikinin bir yandan da mesafeli ve saygl bir iliki olmas gerektii de yeterince aktr. Entelektelin alan meslekler stdr dedik. Bununla balantl olarak, kiilere entelektellik sfatnn sonsuz eitlilikteki ilgi, bilgi, donanm ve meslek zerinden esas olarak gelikin zihni melekeleri (keskin alg, muhakeme, geni bak ve eletirel akl gibi) dolaysyla atfedildiini de vurguladk. Bir yandan da entelektel iin "meslek" sahibi olmann ikincil nemine dikkat ektik. Bununla birlikte, entelektelin her eyde olduu gibi meslekler karsnda da eletirel tutum taknmas bir o kadar olaandr; bu beklenir de. Ancak buradaki eletirellik meslee dsaldr ve entelekteli kendiliinden o meslein pratisyeni yapmaz. Dsal eletirelliin hem belli bir dzeyi olmak zorundadr ve buna bal olarak da bir snr sz konusudur. Bu snrn almas halinde, en basitinden, ya entelektel kendini kk drr, hatta eletirinin ierii ve ynteminin acemice kurulmas halinde kendini sama bir konumda bulabilir. Ya da tarihilik mesleine ve meslek insanna dnk genel kamusal alg ve gven ciddi lde sarslr, buradan ok ynl bir meruiyet sorunu ile kar karya kalnr. te yandan, tarihinin mesleki arln, toplumsal meruiyetini btn bu dsal mdahaleler sadece bir dereceye kadar etkileyebilir. Bu konuda nihai belirleyicinin tarihinin bizzat kendisi olduu/olaca da aikrdr. Kt tarihilik, angaje tarihilik, ideolojik tarihilik, vs. gibi klie terimlerle anmaya altmz tarihilik tarzlar bu hususta, yani kendine zarar verme konusunda en nemli rol oynarlar. Burada konumuz asndan nemli 132
KAMUSALLIK BALAMINNDA TRKYEDEN G N C E L DECI'NMELLER

nokta, bu tarz tarihiliklerin, tarihinin entelektelin dnyasna yabancl, uzakl ve o dnyayla ciddi bir iliki kurma gerei duymad durumlar ve ortamlarda daha uygun yeerme ve yaygnlama imkn bulmasdr. Bununla birlikte, tarihilik alanna yneltilen entelektel eletirinin ne kadar dsal ve ne kadar tartmal da olsa bir taraftan da "mesleki deformasyon"u nleyici etki yaratabileceini kabul etmek gerekir. Tarihinin bu balamda bu tarz eletiriye akl, entelektele yaklam ve onunla kurduu/kuraca ilikinin ierii de elbette bu noktada nem kazanr. Bu ilikinin salkl kurulmas, bir meslek insan olarak tarihinin, mesleini, dndaki ve ayn zamanda bir paras olduu evrenle kurduu ilikinin tek penceresi ve takntl kanal haline getirme eiliminin "makul" dzeyde tutulabilmesi asndan hayati nem tad aktr. Meslek alanna entelektel mdahale, tarihinin d gereklikle ilikisi zerinde her an tazeleyici etki yapar; onun yaad dnya ve ala olan ilikisini yeniden gzden geirmesine katkda bulunur. Tarihi ile entelektelin ilikisinin kavramsal bir st dil zerinden ve birbirini besleyici bir ekilde kurulduu ve canl tutulduu durumlar ve ortamlarn her iki alanda da olumlu, gelitirici ve esas itibariyle arzu edilir bir etki yapaca aktr. Sosyal bilimlerin en geni erevesinde ve felsefe eksenli srdrldnde tarihinin kendi entelektel dnyasn da kurmas ve bunu basit bir malumatfuruluk dzeyinin ok tesine tamas pekl mmkndr. Belki de en dorusu, entelektelin tarih alanna mdahalesini daha ziyade bir mtefekkirin, bir dnrn mdahelesi olarak grmektir, Entelektel zaman zaman tarihinin yaptklarna benzer genel tarihsel ereveler, kavramsallatrmalar yapsa da, onunki esasen tarihin daha bireysel bir okumasdr. Ve en nemlisi, entelektelin tarih alanna mdahalesinden tarihsel bilgiden ziyade "insann doas"na dnk sonular da kabilmesidir (Bir air mtefekkirimizin kendisinin byle bir giriiminden bir zamanlar yle bir sonu kardn hatrlayalm: "... insann tabiat onun zeri rtl tarihi, insann tarihi onun rts kalkm tabiatdr."). Entelektel iin tarihin alan, yani yaanan ortak gemi, onun varolu srrn arayna kadar uzanabilir. Bir baka deyile entelektel, dar anlamda tarihsel
DN SANCISI
IOI

olgunun bilgisi, yani ne oldu, nasl oldu sorularndan ziyade niin oldu/oluyor gibi sorularla urar. Entelektelin bu tarzda tarihe bireysel ve "uzman olmayan" mdahalesinden zaman zaman zc (essentialist) yorumlarn da kabilecei unutulmamaldr. Bununla birlikte, bu ilikinin daha gnlk, vlger dzeyde kurulmas halinde baka trden sorunlarla karlamak da kanlmazdr. Bunun Trkiye balamnda (belki artk d dnyada da) en gzel rneini siyasetin gndelik dar erevelerinin ve dilinin egemen olduu ve genellikle edebiyat yedeine alarak kurumsallam popler kltr balamnda grmek mmkndr. Byk lde yaygn ve egemen medyann sunduu vastalar zerinden gelien popler kltr, gerek tarihilik alannda gerekse entelektel dnya zerinde tpk geni anlamda kamunun veya devletin bilgi alanna mdahalesine benzer bir baka kulvar yaratmtr. Bu alann kendi iinden rettii popler tarihilerle her trden ve meslekten aydnlar bu kulvarda tarihinin ve entelektelin birer kopyasn olutururlar adeta. Tarihi ve entelektelin hakikate odakl "bilgi-dnya"s bu kulvarda yerini bireyin, gndelik hayan ve siyasetin meseleleri ve grece daha "genel geer" kabul edilen sorunlar etrafnda dolanan tartmalara brakr. Bu kulvarda tarihe ve entelektelin dnyasna dair tartlan ve retilenler hem tarihiyi hem entelekteli yer yer popler kltr alanna eker, iter, tar (bu belki de kanlmazdr). 19801er sonrasnda, Trkiye'de bir meslek olarak tarihiliin de bu popler alandan fazlasyla beslendii, bu alann genel alg ve dilini byk lde dn aldn sylemek ok yanl olmaz. Sonunda, beklenecei gibi, tarihilik meslei niversitelerde icra edilen biimi dahil, bilimin kendi isel normlarndan ziyade popler alann ihtiyalarna ve oradan gelen taleplere gre kurumlamtr. Bu dununun sosyo-ekonomik, siyasi, ideolojik, kltrel vs. bir dizi aklamas vardr elbet. Konumuz asndan bu srecin ve sonucun nemli bir aya, bilim alannn btnyle "topluma/kamuya" almas; toplumun btn kesimleriyle adeta bu alann iine akmasdr. Bu ak beraberinde, an siyasallam bir ortamn da yardmyla, tarihe, tarihimize dair binbir eit popler algy, sylenceyi, yargy ve tabii ki bizatihi popler jargonu tarihilik mesleinin iine tamtr. erik ve dil poplerleirken, popler ilgi ve bilgi zerinden 134
KAMUSALLIK BALAMINNDA TRKYEDEN G N C E L DECI'NMELLER

adeta yeni tarz bir tarihilik meslei de domutur. Nispeten nceki dnemlerden de aina olunan politik angajmanlar ve mlhazalarn eliinde icra edilen meslek, bu boyutuyla adeta alt alta veya yan yana kademelenmi onlarca "alt kimlik"in kendi kapal jargonu ve dnyas zerinden icra edilir hale gelmitir. Bir adan ve tabii ki yine popler dilin, jargonun bir kliesiyle bu sre meslein (ve hatta kimilerine gre "bilim"in) "demokratiklemesi" olarak grlebilir. te yandan, bu yaklamn ve sylemin bizatihi ayn popler dilin "poplist" jargonunun rettii bir baka klie olduu da aktr. Bu bir bakma poplist olann ve popler alann kurumsallamasdr ve en bata vurguladmz kamusal merak alanndaki bilgi retimine kamunun topyekn katkda bulunmas hatta el koymas srecinin bir baka ifadesi gibi de grlebilir. Dolaysyla, bu yaznn temel problematii asndan yeni toplumsal koullarda ve yalnzca Trkiye'de deil btn dnyada egemen olmaya balayan bu yndeki gelimeler karsnda mesleklerin, uzmanlklarn ve tabii ki bu balamda tarihinin ve entellektelin konumunun da yeniden tanmlanmas kanlmaz grnmektedir. Eer byle bir sreci yayorsak, tarihilik meslei de bir yandan byle bir yeniden tanmlanma srecini yayor demektir. Bu srete popler olanm/alanm dolayl etkileri ve aktrleri elbette ki sz konusudur. Bu noktada siyaset ile bilim arasndaki geililik bugn belki her zamankinden daha fazla tartlr hale gelmitir. Bir yandan tarihilik mesleine siyasetin dili ve kolunun fazlasyla mdahale etmekte oluu, dier yandan tarihinin gncel siyasetin iinde stratejik bilgi retimine katky n plana karma eilimine girmesi bu ilikiyi beslemekte, iyice iinden klmaz hale de getirmektedir. Birer "meslek insan" olarak tarihileri ve daha ziyade onlarn popler kopyalarn bu pop an en ne kan siyasi-magazin aktrleri arasnda grmeye balamamz bouna olmasa gerektir. Btn bu dnmler balamnda entelekteli bu srecin neresine koymak gerekir? Entelektelin anlan srecin tamamen dnda olmadn bilmek ve bunu teslim etmek genel problemi, yani bilginin kamusall hususunu, phesiz ki daha da karmaklatrmaktadr. Buradan, illa da entelektelin yeni(den) bir tanmnn gerektii sonucu kmasa da, anlan dnmn yeni tr bir "entelektel" ortaya karmaya balad da aktr.
DN SANCISI
IOI

Daha evvel andmz "public intellectual" deyimi bu balamda belki de karln daha iyi bulmaktadr. Nasl tanmlanrsa tanmlansn, popler kulvarda filizlenen ve yine modern dnyann bize sunduu tarihsel koullarda yukarda kimi zellikleriyle vurguladm entelektele ayrlan yerin ve konumun daha byk bir ksmn doldurmaya balayan bu yeni tr entelektelin giderek "gncelin gncel yorumcusu"na dnmekte olduu ileri srlebilir. Her ne kadar zaman zaman en basitinden ve moda olanndan kavramlara bavursa da, bylesi popler entelektel tipolojisinin dier bir zellii, soru sormaktan ziyade cevaplar sunan kii olmasdr. Cevaplarn da ou esasa dair sorularla deil dorudan "durumlar'la ilgilidir; dolaysyla, anlaml bir soruya cevap deil, aktel bir duruma yorum sz konusudur. Kullanlan bir st dil, kavramlarn dili deil, daha ziyade reelpolitiin keskin (ve bazen artc derecede mulak) dilidir. Kavramlar aklayc deil vurucu, sulayc ve yarglaycdr. Gerekliin bir st dilde veya dzlemde yeniden retiminden anlalan ise dpedz "komplo teorilerf'dir. Dolaysyla kurulan teorilerin gereklikle kurduu aklayclk ve btnsellik ilikisi olduka zayf ve aibelidir. Bilimsel sorgulamann temel aralar diyalektik dnme, manksal tutarllk ve sorgulayc akl vb. konularnda ciddi problemler sz konusudur. Bu tarz entelektelin kendisini de yaratan popler alandan treyen veya bu alanda yeniden retilen kutsallar karsndaki konumu ya insiyaki ikyet ya da kaderci/teslimiyeti edilgenliktir, ve sonu olarak, tabii ki merulanc ortaklktr. Bu tarz bir tutumun bilginin deil kutsaln yeniden retimine daha fazla katkda bulunduu ise aktr. Kutsalla eletirel iliki kurmak yerine kutsala srtn dayamay tercih eden bu tutumun, gcn de, doal olarak, oradan almasna amamak gerekir. Dolaysyla, burada "entelekteF'e ayrlan konum, bizatihi varlk alann topyekn kuatan eletirel bir varolu deil, verili dzende egemen iktidar ilikisinin iinden sunulan bir konumdur. Bu konuma zorlanan ya da indirgenen entelektelin dilinin, snrl eitleriyle esasen iktidarn dili haline geldiine hkmedilebilir. Oysa hem entelektelin hem bir meslek insan olarak tarihinin iktidar karsnda mesafeli konumunu sonuna kadar muhafaza etmesi ve bu mesafeden syleyecek sz olmas gerekir. Halbuki, popler alan iinde(n) 136
KAMUSALLIK BALAMINNDA TRKYEDEN G N C E L DECI'NMELLER

konumlanm olan tarihinin de entelektelin de byle bir ans daha batan kard sylenebilir. Dolaysyla daha ziyade mesleki sfatlaryla kendini ne karan entelektel kimlikler bu noktada "popler" eksende rtrler, kolayca birbirlerinin yerini alabilirler. Meslek sahipleriyle, uzmanlarla entelektelin her zamankinden daha fazla lde ie ie gemesinin bizatihi kt bir ey olduu iddiasnda deilim. Vurgulamak istediim, bu i ie geiin ve/veya rtmenin (ya da karlkl indirgenmenin) her iki taraf ne ynde dntrd, nasl melez bir ortalama kimlie yol atdr. Biraz okumu kiinin, meslek sahibinin bir sre sonra kendiliinden entelektele dnt, yeni ieriiyle entelektelin ise eletirel tutumuyla deil her eyin en dorusunu bilen hkim konumuyla ne kt duruma dikkat ekmek istiyorum yalnzca. Yukarda deinildii gibi, entelektelin zellikle tarih alanna mdahalesinin yol aabilecei (ya da tarihinin ar angajmannn yaratt duygusal/irrasyonel tepkiyle retebilecei) zc fikirler ve yarglarn belirleyici olduu ortamlarda, ki byk tarihsel dnmlere elik eden bunalm dnemleri bu tr dnemlerdir, zellikle "entelektel"in bir ahir zaman peygamberi kimliiyle bilgi alanndan ziyade duygu ve kehanet alanna kaymas, kamuyla o alanda derin ilikiye girmesi, hi de artc bir ihtimal olarak grlmemelidir. Entelektelin bilgiye dayal, hakikate odakl ve esasen mensubu olduu toplum zerinden gelitirdii eletirel sylemi ile bu yeni trn byk lde da, tekine, ve nihayet "dman"a ynelik hamaset ve kehanetleri arasnda ciddi bir fark olmas gerekir. "Public intellectual"m bir eit "public lecturer"a da dnt bu gibi durumlar ve ortamlarda yeni entelektelin eletirel bilgi ve deerlendirmelerinden ziyade iktidar merulatran ya da alternatif iktidar sylemleri retim srecinde onayna bavurulan "akil kii"ye indirgenmesi, entelektel derinliin yine kamu tarafndan sayg duyulan bir hayat/meslek tecrbesiyle ikame edilmesi, ve bylece entelektelin toplumdaki yeri ve rolnn kamu tarafndan kala gz arasnda akil kiilere tevcihi de zerinde ciddiyetle durulmas gereken bir dier nemli noktadr. Meslekler, uzmanlklar ve entelektelin yeniden tanmlanmas gereinin kendini her gn biraz daha dayatt byle bir srete (tabii eer byle bir sre tamamen bu satrlarn yazarnn iine dt bir yanlsaDN SANCISI
IOI

madan ibaret deilse) kar karya bulunduumuz olgu, yeni ierikleriyle tarihi ve entelektelin anlaml btnlemesi (btncll) deil "organik birlii"dir. Burada dnp dolap geldiimiz nokta, ya da belki de hibir zaman tamamen ortadan kalkmayacak olan, yine "organik aydm"dr aslnda. Eer yleyse, burada entelektel dikkat ve titizliin anlamaktan ziyade deitirmeye (ya da deitirme umuduna) kaymasna, oraya odaklanmasna armamak gerekir. Bundan sonras artk ucu ak bir sretir ve yalnzca entelekteli deil, meslek sahiplerini ve uzmanlklar da nereye gtreceini kestirmek ok kolay olmasa gerek.
V E SONU (YA DA SONUSUZLUK)

Gncelin dayattndan bir an iin uzaklap tekrar o "muhayyel" dnyaya geri dnerek ilk blmlerde ierik ve niteliklerine yakndan baktmz entelektel ile tarihi arasnda en anlaml ilikinin hangi temelde kurulabilecei konusuyla bitirelim. Yeniden vurgulayalm: Kategorik olarak yaklatmzda, entelektel, tarihin olgusal bilgisini reten uzman kii deildir; byk lde tarihilerin rettii bilgi zerinden kendi yorumunu gelitiren kiidir. Onu bu noktada sradan okuryazardan ayran husus ise galiba entelektelin tarihi olmadan, olmaya da soyunmadan tarihsel bilgi alann epistemolojik ve yntembilimsel adan da sorgulayabilme zelliidir. Kiiye bunu yaptrabilen ey entelekteli sradan okuryazardan farkl klar. Meslekler, yani konumuz asndan bilim alanna, bu arada tarihilie entelektelin bu trden mdahalesi sonuna kadar merudur. Daha evvelce de vurguland gibi bu, meslek insann rahatsz eder, ama her ikisi de geerliliini ve meruiyetini aslnda byk lde buradan alr. Bu, bir bakma bilimlerin anas felsefenin, kendisinden doan bilimler alann srekli gzetmesi ve sorgulamas, ona kabul edilebilir snrlar iinde yol ve yn gstermesi gibidir. Burada felsefe nasl bilimlerst ise entelektelin de bu noktada bilimlerst olma durumu sz konusudur. Bu entelekteli filozofa m yaklatrr? Bir dereceye kadar evet! nk entelektelin mtefekkir kimlii esastr ve bu kimlik onu bir vesileyle eletirdii, mdahalede bulunduu meslein mensubu yapma olaslndan daha fazla filozofa yakn tutar. te yandan, bu onun daha teknik anlamda orijinal bir uzmanlk 140
KAMUSALLIK BALAMINNDA TRKYEDEN G N C E L DECI'NMELLER

alan olmad anlamna de gelmez phesiz; sadece onun mesleklerin paral dnyasnn snrlarn aan kimliine vurgu yapar. Entelektelin dar uzmanlk alannn tarihilik olmas halinde ise, aradaki ilikinin geriliminin azalaca umulursa da (yle midir acaba?), bu sefer iki alann toplam hacmi ve ufkunun daralmas da pekl sz konusu olabilir. Tarihi ncelikle bir uzman, bir meslek insanysa eer, her eyden evvel bir meslek insan olarak kendini kantlamak zorundadr. Ve bu noktada, her durumda meslein teknik, metodolojik ve etik gereklerine gre alma ve davranabilme refleksini gelitirmi ve pekitirmi olmas beklenir. Kimliinin dier boyutlarnn, toplumsal ve kltrel aidiyetlerinin mesleki tutumunu zorlad anlarda, onun meslek insan olarak meruiyetini koruyacak olan, her eyden nce yine bu mesleki refleksidir. O halde u soruyu da sormak gerekir: Bir yandan mesleki refleksin sadk uygulaycs olan veya olmaya alan tarihinin hem aratrma nesnesinin gereiyle ("orada kefedilmeyi bekleyen hakikat" anlamnda) hem mensubu bulunduu toplumsal gereklikle kurduu veya kuraca iliki her zaman bize doruyu verir mi? Ya da doruyu ne derece verir? Bir lde evet! nk, tarihi aratrma objesinin olabildiince nesnel ve gvenilir bilgisini retme konusunda kendi konumunu da gzeterek azami titizlii gsteriyorsa, daha baka ne yapabilir ki? Burada tarihinin tkand nokta sosyal bilimlerin de bir btn olarak tkand nokta saylmak gerektir. te yandan, hayr! nk, retecei bilginin nesnellik, bilimsellik derecesi ne olursa olsun, verili ortamda, yanl bir elde ve stelik bizzat tarihinin yaad zamanda tehlikeli bir "arasallatrlma" tehlikesi de sz konusu olabilir! Tarihinin bu durumda da yapabilecei fazla bir ey yoktur ne yazk ki. Burada "doru"nun ls nedir sorusu tekrar karmza kar ve bu sorunun altndan hibir meslek (insan) tek bana kendi isel dorularna atfla kalkamaz. Doru bilginin peinde koarken tehlikeli bir arasallatrlma ihtimalini (dsal etki) gzard etmek ile bylesi bir arasallatrlma ihtimali karsnda doru bilgi arayndan geici bir sre iin ya da ilelebet vazgemek (isel tutum) arasnda bir tercihle kar karyadr. Bilimin, felsefe ve entelektel etkinlik karsnda ezilip bzld, en hayati nokta burasdr. Muhtemelen herkesi tatmin edecek bir zm de yoktur.
DN SANCISI
IOI

TOPLANAMAYAN B R KONFERANS VESILESIYLE

"ERMEN SORUNU" TARHSN ARIYOR


on gnlerdeki gelimeler 'Ermeni Sorunu'nu bir kez daha gndemin merkezine oturttu. Tehditler ve basklar yznden toplanamayan "Osmanl Ermenileri" konferans vesilesiyle yaanan tartma, meseleyi iyice krdm haline getirdi. Her eyden nce tarihsel bir yaanmlk olan bu sorun zerinden ar lde hassaslaan ve siyasallaan ortam, dikkatleri ne yazk ki tekrar ikincil ve popler olana ve alana tad. Bu salksz ortamn yalnzca tarihinin gndemini belirlemekle kalmad, daha da nemlisi, onun dikkatini ve mesleki refleksini de ciddi bir ekilde datmaya balad grlyor. Ne yazk ki hkim gndem artk "tarihi"nin gndemi deil. stelik, tarihi gndemi peinden srkleme gcne de sahip deil. Aksine, nne srlen gndemin veya gndelik siyaset ve medyann belirledii parametrelerin erevesine hapsedilmeye allyor. Ne demek istediimi daha iyi anlatabilmek iin u rneklere bir bakalm: Bir zamanlar niversitede hocalk yapan, ASAM'm kurucularndan ve yeni siyaseti aday, 'stratejist' ke yazar mit zda, yaplamayan Boazii konferans rneinde, resmi yaklamlarn dnda konuyu ele almaya alan tarihi ve sosyal bilimcileri stiklal Sava'nm "ibirliki 150'likleri"ne benzeterek "milli tiksinti ve aalama ile anarak" unlar syleyebilecek kadar ileri gidebilmektedir: "Ermenicilerin gerek nitelii ortaya konulmal ve onlara yle davranlmaldr. Bu davran aalama, kk grme, grmezlikten gelme, kmseme, tiksinti ve gerekir ise en ar ekilde milli zeminde hakaret etme olmaldr." Esasen Trk hukuk sisteminin de "bu davran btnn emrettigi"ni belirten zda, Yargtay'n bir kararma atfla, Trkln manevi deerler ve ulusal karlarnn "Trk milleti tarafndan, Trk evladnn vatan ve millet sevgisine emanet olun"duunu sylyor (Akam, 1 Haziran 2005). Bu szler, bir demokraside tahayyl edilebilecek en vahim sulama, dnlebilecek en ar hakaret ve en ucuzundan bir hedef gsterme rne1 4 0 "ERMEN S O R U N U " TARHSN ARYOR

idir. Her ne kadar bu lkede bunlara herkes alk ise de, ahsen ne benim ne de anlan konferans katlmclarnn hibirinin zerine alnamayaca bu dzeysiz fakat o derecede tehlikeli szler, ne yazk ki tam da farkl dnen tarihi ve sosyal bilimcileri hedef haline getirmektedir. Medya dnyasnn 'saygn' ve 'akil' isimlerinden olup yine ayn konferans kalmclarmm bir ksmnn bilimsel kiilik ve almalarna yaz ve programlarnda ska vgyle atifta bulunan Taha Akyol da ne yazk ki sulama kervanna hzlca dahil olmaktan geri durmamr. Birbiri ardnca kaleme ald iki yazsnda "tek tarafl" ve "kartlarn dlayan!" bu konferans mahkm edip "bilim d" bulmutur (Tpk YK 'n de hatrlatma gerei duyduu gibi). Ardndan, dzenleyici ve katlmclara "etik ve niversiter" grevlerini harlatarak bir neride bulunmutur: a) Bir bildiri yaymlayarak, malm tutumlarndan dolay svire ve malm parlamentolar knaynz, b) Bildirinizde Ermeni diyasporasm da sulaymz, ve c) Avrupal siyasi organlar bu konuda siyasi kararlar almaktan saknmaya davet ediniz! (Milliyet, 2728 Mays 2005). Akyol'un yazsnn genel havasmdaki anlan tarihilerin ancak bunlar yaptklar taktirde "maeri vicdanda aklanabilecekleri" imas yeterince aktr. Bunun Trke tercmesi udur: Bir hata yaptnz, millete ve lkeye kar su ilediniz, ancak sizlere son bir ans veriyoruz. Nedir bu? Her akl banda tarihinin tam da kanmaya alti ey: Ermeni Sorunu'nu tekrar yksek ve gncel siyasetin yrngesine oturtmak. Bir baka gazetede kesinde Ermeni Sorunu'nun bilhassa siyasi, psikolojik ve hukuki boyutlarnn lkemizdeki en byk ve yanlmaz 'otoritesi' edasyla yazsa da, yazdklarnn ieriini her zaman dikkatle takip ettiim, benzer bir vesileyle birka yl nce yine bu dergide yaymlanan bir ak mektupta seviyeli tartma hakkn bir medya saldrganna kar savunduum, emekli bykeli Gndz Aktan kendi merebince ve 'zekice' bir mantkla yine ayn konferansn dzenleyici ve katlmclarnn niin ve nasl "hain" olarak deerlendirilebileceini izah etmeye girimekten kendini alamamtr (Radikal, 28 ve 31 Mays 2005). Nihayet, varoluunun ve medyada srdrd yaz hayatnn merkezine ald 'yurtseverlii'ni her yazsnda cokun bir dille ortaya koyan ve son tartmada Osmanl Ermenileri hakkndaki konferansn dzenleyici ve
DN SANCISI
IOI

katlmclarn sulama ve mahkm etme hususunda seviyeyi bir yazara yakmayacak derecede dren, bu arada bilerek yahut bilmeyerek esiz bir megalomani rnei veren yazar Nihat Gen'in de (Akam'daki yazlarna baknz), nihayet hep dillendiregeldii geni kitlelere ulama arzusunu gerekletirme imknn yine ksmen tarihiler ve Ermeni Sorunu zerinden bulmas felein tarihilere sunduu gariplikliklerden bir bakasdr. Bu rneklerden de grld gibi, konunun medya zerinden tartlmasna hkim olan dil ve slup da tarihinin kendi dikkatli, titiz diline neredeyse hayat hakk tanmyor. Belki de bu yzden, sz konusu gereklememi konferans tartmalarndan geriye "arkadan hanerleme" ve "hainlik" sulamalar, "kart grtekiler"in niin davet edilmedii sorusu, konferansn dzenleyicilerinden Halil Berktay'm "biz amacmza ulatk!" eklinde medyaya taman szleri, Murat Belge ismi etrafnda yaratlan tartma ve nihayet kendi deyimiyle Nihat Gen'in meselenin orta yerine "bomba" gibi dmesi (!) babndan bir eyler kald. Kt niyet, haksz yarglama, bol provakasyon ve dezenformasyonun rettii bu manzaradan tarihiye anlaml bir gndem kmayaca aktr. Son yllarda bu mesele zerinde tarihinin konumu, katks ve gndemi hakknda dile getirilen en anlaml deerlendirmeler de bu arada byk lde dikkatlerden kat. Ne Stefanos Yerasimos'un 1915'i herkesten evvel Trkiyeli tarihilerin incelemesi gereine dikkat ekmesi, ne kr Haniolu'nun bugnk Trkiye'nin "Ermeni Sorunu"nu tarihilerin zemeyecei, dolaysyla tarihilerden imknszn istenmemesi gerektii, ve bu balamda tarihiler kendi kulvarlarnda mesleklerinin gereini yaparken, gncel zm hususunda asl inisiyatifin siyasetilerde olmas gerektii yolundaki uyarlar, ne de Mete Tunay'm mevcut ortamda bu meselenin tarihilerce tam anlamyla allabilecek vasatn olmad, dolaysyla ii biraz da zamana yaymak gerektii eklindeki deerlendirmeleri siyasetilerin ve medyann belirledii gndemin nne geebildi. Trkiye'nin resmi sylemi etrafnda ekillenmi belli bir bak hem kamuoyunu hem de tarihileri uzun sredir esir almaya alyor, ve ne yazk ki, farkl ve/veya alternatif yaklamlara, incelemelere ve yorumlara hayat hakk tanmyor. Bu gncel sorunun tarihsel boyutunun tarihiler iin 142
"ERMEN S O R U N U " TARHSN ARIYOR

meru bir aratrma ve inceleme alan olduuna ynelik inancn tamamen ortadan kalkmas tehlikesiyle kar karyayz. Tarihilere kendi mesleklerini nasl yapacaklarn retme konusunda gerek siyaset kurumunda gerekse medyada artc bir rahatlk ve zensizlik gzleniyor. Bir gazetedeki ke yazar, romanc ya da ykcnn tarihilie soyunmas neredeyse gnn normu olmu bulunuyor. Tarihilerin konumuna gelince, Ermeni Sorunu konusunda tarihilerden gelen farkl deerlendirmelerin geni kamuoyunun kafasn daha da kartrd ak. Sorun bu farklln bir dereceye kadar doal ve hatta kanlmaz olduunu anlatabilmekte. Haniolu'nun dikkati ektii bilimin, bilhassa da tarihiliin ve tarihsel bilginin doasna ynelik egemen anlay ya da beklentilerin ksa srede normal mecrasna oturmasn beklemek mmkn deilse de, bu arada tarihinin aratrma konusu, nesnesi karsndaki standart mesleki refleksi bahsinde net bir tavr belirlemesi ihtiyac ortadadr. Bu ihtiyacn, tartlan Ermeni Sorunu konusunda da her eyden nce bizzat tarihilerce teslim edilmesi ve gereinin sknetle yaplmas her zamankinden daha fazla nem kazanmaktadr. Bu temelde tarihi kendi gndemini hibir bask altnda kalmadan, mmkn olduu kadar ak ve net bir ekilde belirleyebilmelidir. Byle bir yaklamn metodolojik ve pragmatik ncelikleri konusunda tabii ki ok ey sylenebilir. Ancak, belki de zerinde ilk mutabk kalnmas gereken husus, tarihilerin giderek salkszlaan atmosfer ve koullar altnda kendilerine "Ermeni Sorunu'nun bugnk haliyle ve tm siyasi cepheleriyle zm" gibi bir hedef belirlememeleridir. Bunun siyaset kurumunun ve diplomasinin ncelikli grevi olduu unutulmamaldr. kr Haniolu'nun yerinde ve zamannda yaplm uyarsn, bu konuda belli bir anlay birliinin olumasna nemli bir katk saymak gerekir. Bu durumda tarihinin yapabilecei ilk ey alan geniletmek deil, aksine belki de alan daraltmak olmaldr. Tarihi bugn kendisini ok aan boyutlar kazanan bu konuda mesleki tanmnn ieriini belki de 19. yzyln tarihilik meslei snrlarna daraltmaldr. Mevcut her trl kayna, belgeyi ve tankl, herhangi birini asla grmezden gelmeyerek, tarihinin "belgesi" olarak titizlikle ele alp, inceleyip yine tarihinin temel sorularna
DN SANCISI
IOI

cevap verecek bir olgusal bilgi havuzu ina etmeyi hedeflemelidir. Okuyucu ve aratrmacya ne oldu, nasl oldu, niin oldu gibi birincil sorularn cevabn sunacak gvenilir, kapsaml bir olgusal temel zerindendir ki, ancak bizzat tarihi de dahil, dileyen diledii yorumu gelitirebilir; ama olguyu grmezden gelemez, 'belge' karartamaz. Ve kimse nemli miktarda kaynak arivlerde bir yerlerde aratrlmay beklerken, Tanak ve ATAE arivi dahil daha birou tam olarak aratrmacya bile almamken, I. Dnya Sava ncesinde Osmanl mparatorluu'ndaki Ermeni nfusunun miktar, bunlardan ne kadarnn g ettirildii, bunlardan da ne kadarnn ne sebepten ld gibi konularda sonsuz speklasyon yapma zgrlnn yaratt samalklarla uramaz. Tarihinin byle bir zgrl yoktur, olamaz da. Tarihinin mesleki tepkisi her eyden nce bunu grmek ve net olarak ortaya koymak olmaldr. Ancak bylece, tarihiler olayn gncel boyutlar iinde durduklar yer, aldklar konumlarnn etkisinde kendilerince tanmladklar milli, ahlaki, vicdani veya demokratik grev duygu ve bilincinin mesleki refleksi ikinci plana dren etkisinden kurtulabilecektir. Yine ancak bylece tarihiler hukuku, psikolog, vs. olmak zorunda hissetmeden birer meslek insan olarak bir sreliine de olsa "sadece kendilerinin yapabileceklerini" yapmakla yetinebileceklerdir (stelik bu 'yapabilecekleri'nin belki de sorunun kapsaml zm yolunda en byk ve nemli katk olma ihtimali de yksektir). Yirminci yzyl tarihiliinin, tarihinin analiz yntemlerini, ara ve kavramlarn zenginletiren, ama bir yandan da onu komple bir sosyal bilimciye yaklatran btn 'kazanmlar'n bir kalemde kenara atmak gibi grnse de, byle bir geici profesyonel alan daraltmann tarihi zerinde zannedildiinden de fazla rahatlatc bir etkisi olabileceini dnyorum. Hatta, ortalktaki toz duman iinde tarihinin bu kadarn yapabilmesi bile baar saylmaldr. Tarihi bugnden ve bugnn konumlarndan yazmann (ya da yazmaya almann) da tkand yerler olabileceim grmek (ve hatta kabullenebilmek), byle bir yaklamn bazen bizzat yaanmlk anlamndaki tarihi brakn anlamay, alabilmeyi bile engelleyebileceini dnmek, gemiteki yaanml yazarken kendisi de yazd 'tarih'in zneleri ara144
"ERMEN'I S O R U N U " TARHISNI ARIYOR

sna girebileceinin farknda olan bir tarihi iin hi de zannedildii kadar zor olmayabilir. Modern tarihiliin yaanmlk anlamndaki tarihi, sanal bir dnyann keyfe gre ilnihaye deien, deitirilebilen 'sanal tecrbelerinden birine, yahut da basit bir propaganda faaliyetine indirgemesi ihtimalinin tehlikesini grmek zorundayz. Burada szn ettiim tehlike, yalnzca 'tarihsel' deil 'bilimsel bilgi'nin de iyice arasalla(trl)mas, deersizlemesi, hatta topyekn bir samala dnmesi tehlikesidir. Byle bir durumda geriye greli aklaycl olan bir bilgi ve bilme alan olarak bilimden de, bu dzlemde mesleini icra eden 'profesyonel' tarihiden de bir eser kalmayaca aktr. Tarihi byle bir enkazn altnda kalmamaldr. Bu canalc noktalarda ortalama bir tarihi refleksinin olumas halinde, Ermeni Sorunu'nun tarihsel (ve hatta gncel) boyutlaryla tartlmasnn nnde ou zaman birer ka gibi duran dier btn hususlar zamanla arlklarn kendiliinden kaybedecektir. Btn arivlerin istisnasz almas, ulalabilen veya ulalabilecek durumdaki kaynak, belge ve tanklklarn gvenilirlikleri ve snrlan, bu malzemeyle tarihinin kuraca en doru ilikinin nitelii ve tarihinin zerine gncelin ykledii milli, ahlaki, psikolojik 'yk'ten nasl kurtulabilecei, vs. gibi btn konular yukarda belirtilen esasa dair noktalarn yannda ikincil nemdedir. zetle, "Ermeni Sorunu" zerinden ok ynl zorluklarla bouan, basklara maruz kalan tarihinin sorununu yine tarihi zebilir; bunu da ancak profesyonelliini hatrlayarak, tarihi refleksini her eyin nne geirerek yapabilir. Ancak o zamandr ki, tarihilik meslei zellikle bu konu balamnda ciddi lde kaybettii meruiyetini, her eyden evvel kendisi iin, tekrar kazanabilir. Deerli edebiyatlarmz Orhan Pamuk da, Alev Alatl da, ve hatta Nihat Gen de, ancak o zaman kendi kulvarlarnda profesyonel izgilerini srdrrken, memleket meseleleri zerine birer entelektel olarak fikir yrtrken meruiyet alanlarna daha dikkat edebilirler; ya da dikkat etme gerei duyabilirler. Gerek anlamda entelektellie giden yol, her eyden evvel ve herkes iin bylesi bir mesleki farkmdalktan, arasallatrlmam bilgiden, bilgi retme, bilgilenme ve renme srecindeki tevazudan geiyordur belki de.
DN SANCISI
IOI

BR KRDM ZLD: DARISI TARHLN, TARHLMZN BAINA!


4 r mparatorluu k Dneminde Osmanl Ermenileri: Bilimsel SoI rumluluk ve Demokrasi Sorunlar" konulu konferans bir dizi engelleJ L me abasna karn nihayet toplanabildi. Sonu belki umulandan da olumlu ve etkili oldu; ikinci kez ve son dakikada tebli edilen bir mahkeme kararyla yasaklanmaya allmas karsnda bir baka niversitenin ev sahipliinde gerekletirilmek durumunda kalnmasnn tatszlna ve hem dzenleyicilerde hem olay ancak medyadan izleyebilen halkta yaratt gerilime ramen. Normal koullarda yalnzca bir bilimsel toplant olmas gerekirken, konunun ve ortamn hassasiyeti karsnda konferans, tasarlan aamasndan itibaren ayn zamanda bir demokrasi, bilim ve fikir zgrl mcadelesi boyutuyla da ne kt. Hem bilimi, bilimsel zgrl hem demokrasi ve fikir zgrln bylesi bir konu zerinden bir arada ieriyor olmasnn yaratt, toplantnn meruiyetini sorgulamaya kadar varan, haksz sulamalar ve bunlarn davuru biimleriyle birlikte deerlendirildiinde, byle bir toplantnn gerekletirilebilmi olmas bile bal bana tarihi bir olay haline geliverdi. Bunun neminin ve btn taraflar zerindeki rahatlatc, zgrletirici etkisinin zamanla daha iyi takdir edileceine inanyorum. Toplant hakknda ok ey sylendi ve yazld. Bunlarn zerine eklenebilecek fazla bir ey olduunu sanmyorum. Burada, toplantnn gereklemesine Dzenleme Komitesi'ne kyasla daha mtevaz bir konumdan katkda bulunan ve ayn zamanda bildiri sahiplerinden biri olarak, tarihi gzyle baz noktalarn altn izebilirim ancak.
I

Her eyden nce, konferansn medyada bir "tarihiler konferans" olarak sunulmas, alglamlmas ve byle bir tanmlama zerinden katlmclarn "tarihiliklerinin sorgulanmasnn yaratt yanlsamaya dikat ek146
BR K R D M Z L D : DARISI T A R H L N , T A R H L M Z N BAINA!

mek gerekir. Dorusu ise toplantnn tarihilerin alann ok aan, "dn ve bugnyle Ermeni Sorunu"nu sosyal bilimlerin geni penceresinden btn boyutlaryla ele alan, batan beri bunu hedefleyen ve buna gre de programlanm bir toplanti olduudur. Bir baka deyile, bugn "Ermeni Sorunu" ne kadar tarih meselesi ise bu toplant da o kadar tarih disipliniyle snrl bir toplant idi. Ne bir eksik ne bir fazla. Tarihilerin sz de katks da bu ereve iinde deerlendirilmeliydi, deerlendirilmelidir. II Bununla birlikte, bu toplantnn her eyden nce bir "tarih toplants" nitelii tad da yeterince aktr. stelik mehur tabirle, "tarihilere braklamayacak kadar nemli" bir tarih toplants. Bu yzden katlmclarn sadece bir ksm meslekten tarihilerdi. Bunlardan biri olarak bu durumdan mesleki alnganlk duymayan, aksine byle oluunu kendi iinde yeterince anlaml ve hatta zorunlu gren bir katlmc olarak, bu tarih toplantsna kendi kulvarmdan kk de olsa bir katkda bulunmu olmaktan memnunum. Toplantya bildiri ile katlan dier meslektalarmn da ayn dncede olduklarn biliyorum. Hibirimizin "Ermeni Sorunu"nun sadece tarihilerin alan olduunu dnmeyiimiz, buradan hareketle bu konuda bir tarihiler hegemonyas kurma niyetinde olmaymz ve en nemlisi mesleki meruiyetimizi byle sekter bir sahiplenmeye endekslemeyiimiz nemli ve yeterli bir ortak payda idi kanaatimce. III Belki tam da bu yzden, bu konu zerinde olduka problemli olduunu hepimizin bildii bir "tarihiler tekeli" kurmaya niyetli kurumlarmz ve tarihi meslektalarmzn tepkisini ektik. Tarihiliimizin ka para ettiinin lsn en iyi bilen de, bu konularda syleyecek bir eylerimizin olup olmadna karar veren de bu meslektalarmzla birlikte, ve belki de daha fazla lde, bu meslein doas hakkndaki kavray ve donanmlar itibariyle alakasz, mesleki hibir lte gelmez, hikmeti kendinden menkul siyaset ve medya ahsiyetlerimizin oluu manidardr. Aslnda zerinde dnlmesi gereken, bu meslektalarmzn biz meslektalarna kar bu kii
D N S A N C I S I IOI

ve kurumlarla nasl bu kadar kolay ve ucuz bir ittifak yapabilmi olduklardr. Tam da burada asl sorgulanmas gereken "tarihi" sfat tamann sorumluluunun ve meslek ltlerinin bilim alanndan ideoloji-siyaset alanna bu kadar kolaylkla nasl tanabilmi olduudur. Trkiye'de tarihilik mesleinin felsefesi, etii ve yntemleriyle beraber kabul edilebilir profesyonel standartlarn neresinde olduunun ciddiyetle dnlmesi gerekiyor. IV Bu standartlarn "konuya bal", ya da "konusuna gre deien" standartlar olmad, olamayaca ne yazk ki hl anlalamam grnyor. rnein, kinci Abdlhamid dnemine dair almalar saygyla anlan bir tarihinin tarihilii, konu Ermeni Meselesi'ne gelince neden birden tartlr hale geliyor? Meselenin tarihiden deil tarihinin alt konudan kaynakland o kadar aikr ki. O konunun "nasl allaca" ve "hangi perspektiften" inceleneceine dair nceden "belirlenmi" adeta kurum ii bir talimatname sz konusudur ve tarihinin grevi buna uygun aratrmak, yazmak ve konumak olmaldr! Siyasetin "milli" dava ve karlarnn bile deiken, koullara bal olduunun kabul edildii bir dnyada, birincil amac ve varolu sebebi, Fikret Adanr'm ok yerinde vurgulad gibi, "hakikat aray" olan bilimden, sosyal bilimlerden ve tarihilikten belli konularda bunu tamamen bir kenara brakp, bir "saf duru/tutu"un paras olmas gerektii nasl beklenebilir? En nemlisi, bu durumda yaplan iin, Ermeni milliyeti tarihiliinin yapmdan ne gibi bir fark kalabilir? Trkiye'deki tarihilik, btn itibariyle byle bir seviyeye indirilemeyecek kadar gelimi bir bilimsel disiplindir ve, her eye ramen, Ermeni Sorunu bahsinde de mesleki reflekslerini bu kadar kolayca siyasetin hizmetine sunamayacak kadar eletirel bir donanm vardr. V Bu konferans, hi deilse bunu gstermitir. Konferans bildirileri yaynland zaman, toplantnn akademya ve medyadaki "aceleci", takntl ve bir eylerin telamdaki kartlarnn da daha sakin ve saduyulu bir tutum gelitirmesine yardmc olacan ummak isterim. Konferansn, "tek 148
BR K R D M Z L D : DARISI T A R H L N , T A R H L M Z N BAINA!

tarafllk", "bilimsel yetkinlik", ve daha birok ieriksiz ve tehlikeli lde poplist sulama ve yaktrmalarla yaratlan bir gerginlik ortamna vesile yaplm olmas zcdr. Bu belki de kanlmazd. Ancak, toplantnn ayn zamanda bu konu zerinden lkede yaanagelen salksz ve teksesli ortamn krlmasna nemli bir katkda bulunduu da aktr. Dahas, sosyal bilimcilerin ve deiik alanlardan dnr ve meslek insanlarnn konuyla ilgili getirdikleri farkl almlar ve deerlendirmeleriyle konferansn, yalnzca Trkiye'deki bilimsel ortamn ve tarihiliin deil Ermeni tarihiliinin de kendine ekidzen vermesi yolunda nemli bir katk olarak kritik bir aamay ifade ettiine inanyorum. VI Daha dar mesleki bir temenniyle bitirmek isterim: Kendi iindeki eletirel eitliliiyle birlikte byle bir konferansn gerekletirilmi olmasnn her eyden nce Trkiye'deki geni akademik tarihiler kesiminin ka kuaktr altnda ezildii bir ykten, onlara giderek tarihiliklerini unutturan nemli bir baskdan kurtulmasna da bir vesile olmas umulur. Tarihiler artk bu konuda da rtlerini ispatlamak durumundadrlar; bir Trk olarak deil, bir Ermeni olarak deil, ncelikle bir tarihi olarak. Belki de en zor olan bu! Ama, una inanyorum ki, bu imdi en fazla Trkiye'de mmkn. Buna belki hepimizden daha nce ve daha fazla inanan, tarihi refleksini gstermeyi en zor zamanda bile baarm Stefanos Yerasimos'u bu vesileyle bir kez daha saygyla anyorum.

DN

SANCISI

IOI

EMN LAAN'A AIK MEKTUP


aptnz ii nasl tanmladnz bilmiyorum. Ama Trkiye'nin en popler gazetelerinden birinde bir kede olduka serbest bir tarzda srekli yazan ve ok okunan bir kii olarak kaleminizden kan szleriniz ve slubunuz konusunda konumunuzun size salad olanakla orantl bir dikkat, zen ve sorumluluk gstermediinizi dnyorum. Kendinizi belli bir misyonun neferi olarak grdnz anlalyor. nsanln uzun yzyllarnn birikimi olan, sizin ve benim kuamn byk lde tevars ettiine inandm temel insani etik deerlerin hzla zld ve deitii byk bir tarihsel dnm ortamnda 'misyon' sahibi olmak, kimilerince bal bana olumlu bir zellik olarak grlebilir. Belli ki, slubunuza, kaleminize yansyan ar gven, g ve kudreti, sonuna kadar iman ettiiniz ve okuyucularnzn da takdir ettiini dndnz bu misyondan alyorsunuz. Ama burada nemli bir noktay gzden kardnz dnyorum: Her misyon, gcn ve meruiyetini ortak insani deerler zerinde ykselen etik ve estetik bir durutan alr ve o oranda 'hakllk' iddiasnda bulunabilir. te yandan, bu trden hibir haklln, misyon sahiplerinin karsndakilere ynelik snrsz saldrganln, pervaszln da tesine varan sz ve davranlarn merulatramayaca da aktr. En azndan, ben ahsen yle olmas gerektii kanaatindeyim. Trkiye'nin artk iyice kronikleen olaanst koullarnn yaratt uygun ortamda yllardr kenizde ortaya koyduunuz "Emin laan" profiliyle ve zellikle son zamanlardaki yazlarnzla hizmet ettiinizi dndnz misyon ya da davaya hibir olumlu katkda bulunamaz hale geldiinizi, bir zamanlar ok nemsediinizi iddia ettiiniz "insan" kimliinize hzla yabanclatmz ve iinizde insani ne varsa hzla ldrmekte olduunuzu dnyorum. Eer amacnz, medyatik kimliinizle bir dneme damgasn vuran bir "isim" olarak tarihe gemek ise, bunu imdiden fazlasyla baardnza inanyorum. ki kuak sonraki tarihiler belki de bu ismi, bir ahsiyetten de te, bir dneme zg bir tipolojiyi tanmlamak iin kullanacaklar. Ve bu tipolojinin, siyasetin meruiyetini yi150
E M N L A A N ' A AIK MEKTUP

tirdii, bundan da te entelektel ve bilimsel faaliyetin itibarnn sfrlanp iyice arasallatrld talihsiz bir dnemde yaanan topyekn bir lgnln, bir toplumsal paranoyann trevlerinden biri olarak deerlendirilme ihtimali yksektir. Bu yle bir paranoya ki, herkesin gzleri nnde zlmekte olan bir sistemin yaratt baskc bir ortamda hepimizi hzla iine ekiyor. Ve siz bu ortama, bilerek veya bilmeyerek katkda bulunuyor, adeta yangna krkle gidiyorsunuz. Yazlarnzla yalnzca siyaseti deil, entelektel ve bilimsel faaliyeti de baltalyor, hayat damarlarn kesiyorsunuz. Her tr insani k bir ekilde lekeliyor, farkl hassasiyetlere duyarszlnz en yakksz tarzda davuruyor, sizin gibi dnmeyenleri kendinizce kenizde kurduunuz, bizzat savcs, hkimi ve infazcs olduunuz tek kiilik mahkemede bir rpda yarglyor, mahkm ediyor ve annda, orackta infaz ediyorsunuz. Bu ak mektubu kaleme almamn bir nedeni, size bu gc, bu yetkiyi nereden aldnz, hangi bilgi ve meslek alanndaki uzmanlnzn, mahkemenizde yarglayp mahkm ettiiniz entelekteller ve bilimadamlarmda olmayan hangi stn zelliin size her konuda byle pervasz davranma hak ve cesaretini verdiini renmek isteyiimdir. Evrensel insani etik ve metodolojik temelde yrtlen, iyi bir birikim ve entelektel sorumluluk gerektiren bilimsel faaliyetin alan, ierii ve yntemi konusunda hikmeti kendinden menkul hkmlerde bulunma hak ve cesaretini nereden aldnz sormak istiyorum. Bilimsel alan ve faaliyeti dar gndelik siyasetin ve/veya ideolojinin stratejik bir arac olarak grp, olduka kaba bir biimde siyasallatrarak yok ettiinizi grp grmediinizi sormak istiyorum. Katkda bulunduunuz bu ortamda, hangi niversite, hangi bilimadam, temel bilimsel/entelektel faaliyetini laykyla ve meruiyet temellerine uzak dmeden, ve daha da nemlisi, 'kendine bir zarar gelebilecei' kaygsndan uzak bir ekilde icra edebilir? Krk katr m krk satr m cenderesinde, bilimadamlan ve entelektellere her halkrda 'yokolmak'tan baka bir seenek braklmadn, brakmadnzn farknda olup olmadnz sormak istiyorum. Bunlar yine kamuoyu nnde dikkatinize sunma gerekliliini duyuumun gerisindeki somut neden ise, son aylarda Trkiye'nin gndemiD N S A N C I S I IOI

ne yeniden giren, ve bu gidile daha uzun sre birlikte yaamay renmemiz gerekecei anlalan, "Ermeni Sorunu"muz etrafnda artk kamuouyunun ok yakndan bildii slubunuzla kaleme aldnz yazlardr (Hrriyet, 18 Ekim; 30 Kasm 2000). zellikle de bu yazlarnzda, bilimsel birikimi, karlatrmal tarih bilgi ve perspektifinin genilii, keskin eletirel muhakeme yetenei ve insani duyarllyla, her eyden nce Trkiye'nin nde gelen entelektellerinden biri olarak tannan ve sayg duyulan bir isminin bu konuda yerli ve yabanc basnda kan kimi yaz ve syleilerinde dile getirdii fikirlerine kar atnz savatr. En temel hak-hukuk prensiplerini, bilimsel, entelektel ve etik ilkeleri hie sayarcasma srdrdnz bu 'kutsal' savanzda konumunuzu, 'gc'nz suistimal ederek, bu grlerin aklanmasna frsat veren basn da mahkm etmekten, "mtareke basn" olarak sulamaktan ekinmediiniz gibi, "Bay tarihi", "Bay profesr" gibi sfatlarla aalayarak karnza aldnz bu bilimadamm "atlak ses" ve "iimizdeki dman/hain" gibi hkmlerle bir rpda "vatan haini" olarak sunup, yargladnz, ve popler iddetin hedefi haline getirdiniz. Kenizde anlan bilimadamma kar atnz savan ksa srede dnyann br ucunda gz kapal kin-kfr kusan bir hi-tec (!) iddet ve 'susturma' kampanyasna dntn herhalde grm, duymusunuzdur. Belki bundan da aldnz cesaretle, son yaznzda, bu bilimadammm alt niversiteyi ve niversitesinin kurucusu aileyi de bir kez daha dile dolamakta ve hedef bytmektesiniz. Belli ki, Halil Berktay' susturduunuzda ve/veya "gen ocuklarmza ders vermekte, syledikleriyle onlarn beyinlerini doldurmakta ve ste[lik] de [bu i iin] Sabanc Ailesi'nden maa almakta" olduu niversitesinden atlmasn saladnzda grevini yapm ve misyonunu yerine getirmi bir insann duyduu derin huzur iinde, memleket sathndaki dier 'vatan hainleri'ne kar srdrdnz bu kutsal mcadelede kendinize yeni kurbanlar aramaya devam edeceksiniz. Ve yine belli ki, sizin ifadenizle "bir ulus olarak birlik olduumuz" byle nemli ulusal konularda "atlak ses" karmamas gereken bilim ve bilimadamlar camiasnn her zamanki suskunluuyla medya yoluyla ilemekte olduunuz bilim ve bilimadam ci152
EMN L A A N ' A AIK MEKTUP

nayetine seyirci kalacamz, ya da bir ksm tarihi ve bilimadammm sizin bu kampanyanza destek vereceini dnyorsunuz. stelik bu szleriniz ve tavrnz, byk lde yine kendi szde tarihilerimizin "milli" abalaryla byttn dndm "Ermeni Sorumunun, yine bilimadamlar ve tarihilerin almalaryla zlmesi gerektii en yksek resmi azdan bir kez daha tekrarland, gzlerin tekrar bugne kadar zenle susmu veya susturulmu olan tarihilere evrildii bir dnemde ortaya koyuyorsunuz. Taner Akam, Taner Timur ve Halil Berktay gibi tarihi ve sosyal bilimcilerin ayrntl almalara dayanan yaz ve yorumlarnn bu lkedeki eletirel bilim ve dnce ortam adna en azndan saygyla karlanmas gerektiini bile iinize sindiremiyorsunuz. zellikle Halil Berktay ve Taner Akam'm sizi ve kimi dier ke yazarlarn kzdrd anlalan yaz ve yorumlarna mensubu olduunuz medya camiasnn Gndz Aktan, kr Elekda gibi devletini ve milletini en az sizin kadar sevdiine inandm daha dzeyli kalemlerinden kan yine olduka seviyeli, belli bir entelektel birikimi yanstan eletiriler en az dierleri kadar saygy haketmektedirler. Bu lkenin dnen, aratran kafalardan bekledii, yllardr zlemi duyulan ite bu ortamdr. Ama bu ortamn bile sizi rahatsz ettii aka ortada. Sayn laan, siz mensubu olduunuz meslein hi de yabancs olmad hakiki "msademe-i efkr" a, fikir zgrlne inanmadnz gibi, bilime ve bilimsel tartmaya da sayg duymuyorsunuz. Deerli olan ve bu lkenin iddetle ihtiya duyduu ne varsa hmla zerine saldryorsunuz. Ve ne yazk ki, karnza aldnz insanlar gerek eletirel fikirlerinizle deil, varlnz sonuna kadar adadnz anlalan o tehlikeli misyonunuzdan g alarak szl iddetle sindirmeye alyorsunuz. Ermeni Sorunu'yla ilikisi olmayan bir alan ve dnem zerinde alan bir tarihi ye niversite mensubu bir retim grevlisi olarak kenizde saldrgan bir slupla bilime, bilimadam tavrna ve bu arada tarihilie dair dile getirdiiniz btn dncelerinizin kknden yanl, eer bilinli bir saptrma deilse, tam bir bilgisizlik ve cehalet rn deerlendirmeler olduunu sylemek zorundaym. Bunca yldr bilimsel etkinlik, bilimsel bilgi ve tarihilik adna rendiim ve rencilerime retmeye altm
DN SANCISI

153

ne varsa siz onlarn tam tersi iddialarda bulunuyorsunuz. Bu mektubu ne yazlarnzda bu konuda artc derecede bir kendine gvenle dile getirdiiniz grlerinizden alntlarla iirmek ne de kafanz tarihiliin alfabesine dair baz temel bilgilerle bulandrmak niyetindeyim. te yandan, normal koullarda kendi iinde ciddiye alnacak hibir yan olmayan bu grlerinizin, olanst nazik bir ortamdaki (bugnk ortam kastediyorum) hedefi ve buna elik eden slup ve sylemin yol aabilecei tehlikeleri dndke rpermekten kendimi alamyorum dorusu. Bu noktada, yazlarnzda yalnzca bir tarihi bilimadamm hedef almakla kalmyor, adeta siyasetin elinde arasallatrlm bir 'tarihilik' modeli iziyor ve bu modelle tarihileri bilimd bir platformda bilimd kayglarla mesleklerini icra etmeye davet ediyorsunuz. Kenizde her konuda yorumlarda bulunabilir, gndelik siyaset ve lke sorunlar zerine fikirlerinizi dile getirebilirsiniz tabii ki. Bu hem sizin hem btn yurttalarn en temel hakkdr. Ancak sahip olduunuz hibir olanak, hibir g size kenizden o tehditkr, o tehlikeli iaret parmanz uzatarak asli ii bilgi retmek, rettii bilgiyi kamuya, sunmak, onlarla paylamak olan insanlara, entelektellere, bilimadamlarma hakaret etme, hele hele ilerini nasl yapmalar gerektiini dikte etme hakk vermez, veremez, vermemelidir. Braknz bilimadam ve entelektellerimizi, hibir yurtta, bu hakkn kullanrken sizden icazet almak ya da hakaretinize, tehdidinize maruz kalmak durumunda kalmamaldr. Tartlan konu ne kadar 'hassas' olursa olsun. Bilakis, bylesine nazik konular ancak gnlk siyasetin cad kazan dnda, bilimadamlarmm bilgi ve saduyusu klavuzluunda tartlarak sorun olmaktan kabilir. Byle bir durumda yaplacak en tehlikeli ey, onlarn seslerini popler/poplist iddetle bomakta. Ve siz ne yazk ki tam da bunu yapyorsunuz, insanlara, farkl fikirlere yaklarken kullandnz "vatan sevgisi/hainlii" gibi kriterlerinizin de ok tehlikeli etkileri olabileceini sanrm bu lkede yaayan her akl banda yurtta kolayca teslim edecektir. iinden geldiimiz kltr hepimize kendi ilgi ve mesleki alanlarmzda dahi, zellikle kamuoyu nnde, haddimizi bilmemizi, dikkatli ve sorumlu bir dil kullanmamz tler. Bu ayn zamanda evrensel bir neza154
E M N L A A N ' A AIK MEKTUP

ket kuraldr. Sizi had snrlarnz yeniden gzden geirmeye aryor ve nezakete davet ediyorum. Bu lkedeki bilim kurumlar ve bilimadamlar zerinde yeterince glge var ne yazk ki. zellikle niversitelerimizin bu konuda ne sizin ne de bir bakasnn fazladan bir katksna ihtiyac da tahamml de olmadn bilmenizi isterim. Ltfen glgenize sahip kn!

DN

SANCISI

IOI

BELGELEME MERAKI
ereklik duygusundan giderek uzaklayoruz galiba. Gazete haberlerine gre, Sivil Toplum Kurulular Birlii Platformu'nun stanbul'da T'de dzenleyecei bir baka "Ermeni Konferans" iin Platform szcs Sayn Prof. Aysel Eki yine gazetenin mstehzi balna baklacak olursa lkede "soykrm var!" diyen akademisyen aram ve bulamam (Radikal, 5 Aralk 2005). Ama haberin ieriine bakldnda, Eki aslnda "soykrm tezini savunan" baz Ermeni ve Trk tarihiler bulmu, onlara davet gtrm, ancak bu davet anlan tarihilerce eitli gerekelerle kabul grmemi. Bunun zerine hazrlad konferansn maalesef "eksik" balayacan belirtip yle devam etmi: "Aslnda gelmeyeceklerini biliyordum. Bunu belgelemek istedim!"
SOYKRMCLAR!

Sayn Eki'nin and tarihiler iinde Selim Deringil, Mete Tunay, Halil Berktay ve Oktay zel isimleri geiyor. Bir de "filolog" olduu iddiasyla, lber Ortayl'nm bu konuda fikir beyan etmesini adeta yasaklad Murat Belge tabii. Bilgi niversitesi'nde yaplan toplanya katlan tarihiler arasnda soykrm tezine belki de en mesafeli yaklaanlar da ieren bu isimler Aysel Hanm'm gznde bir kalemde "soykrm tezini savunan" tarihiler haline gelmi. Dierlerini bilemem elbette, ama Sayn Eki'nin bir sre nce bana telefonla ula dorudur. Grmemizde tam da bu amala, yani "soykrm tezini savunmak zere" anlan konferansa davet etti! Niyetinin bir gerek aray olmad daha batan akt ve bunu saklamama drstln gsterdi. ten "yurtsever duygularla" hareket ettiini ve bu lkenin gelecek kuaklarnn alnna bir leke srlmesinden kayglandn belirtti. Bu yndeki samimi duruu zerine, kendisiyle yarm saatten fazla bir telefon grmesi yaptk. Duygularn anladm belirttim, ancak byle bir konferansa benim adma birilerinin belirledii bir konumdan, yani "soykrm tezinin savunucusu" sfayla davet edilmi olmaktan memnuniyetsizliimi di156
BELGELEME MERAKI

le getirdim. Kald ki kendimi byle bir konumda grmediimi, meselenin bu terminoloji zerinden bu tarzda tartlmasn doru bulmadm, ar siyasallam mevcut koullarda ve bilgiler nda byle siyah-beyaz bir tartma yrtmenin abes olduunu, nce bu mesele etrafnda "doru tarihilik" yaplmas gerektii yolundaki bilinen fikirlerimi dile getirdim. Ayrca, olduka problemli bir milliyeti Ermeni tarihyazm karsna eit derecede problemli bir tepkisel tutumla kmann siyaset asndan bir anlam ve getirii olabileceini, ama bunun tarihi tutumu olamayacan srarla anlatmaya altm. Ve, her ne kadar dorudan Ermeni Sorunu konusunda alan bir tarihi olmasam da (sahi Trkiye'de mstakilen bu konunun uzman tarihi var m?), bu tr toplantlarda, stelik mit zda, kr Elekda ve Gndz Aktan gibi kendilerini tam da problemli olduunu sylediim byle bir izgide siyaseti/polemiki/stratejist kimlikleriyle konumlandrm isimlerle ayn panelde giriilecek bir "soykrm" szde tartmasnn taraf olamayacam aka ve yine samimiyetle dile getirdim (ki zellikle bu isimlerin olduu panele davet edilmitim). Bunu hangi temelde ve nasl gerekelendirdiim konusunda daha ayrntl bilgi edinmek isterse, Kebike (Say ve 19) ile Toplumsal Tarih (Say 143) dergilerinde deiik vesilelerle kaleme aldm dncelerimi okuyabileceini bildirdim. Ardndan, bu yazlarla birlikte Bilgi niversitesi'nde sunduum bildirinin de bir nshasn kendisine yolladm.
T A R I H I L I K ORTA MAL

Btn bunlar niin yazyorum? Her eyden nce tarihilik alannn ve mesleinin bu derece "orta mal" bir konuma drlm olmasndan rahatszlk duyuyorum. zellikle bu gibi "milli dava" statsne sokulan konularda tarihilerin mesleklerini hakkyla icra etmelerinin imknsz hale getirilmesine tepki duyuyorum. stelik bunu yapmaya alanlarn da olmadk sulamalarla hakaretlere maruz kalmalarn, aalanmalarn ok irkin buluyor, bu tutumun sadece bunu yapanlar kk drdne inanyorum. Byle bir tutumu medya, "kltr" ve siyaset dnyamzn baz kamusal ahsiyetlerinin pervaszca ortaya koymalar bile yeterince vahimken, isimlerinin nnde akademik unvanlar da bulunan Aysel Eki gibi taDN SANCISI
IOI

rihilikle ciddi bir okuma ilikisi bile olduundan artk phe duyduum isimlerin ayn eyi, ayn vurdumduymazlkla yapmalar karsnda artk syleyecek sz bulamyorum. Benzer kulvardan Trkiye'de egemen standart sylemin dnda deerlendirmeler yapan tarihileri deiik alardan eletiren baz meslektalarmz (en etkin resmi kurumlarn banda olanlar bile) bugne kadar isimleri anlan bizlerin tarihiliinin ve isminin nne veya ardna "Ermeni soykrm tezinin savunucusu" gibi bir ekleme yapmaya kalkmadlar. Ama onlarn yapmadn, Tp Profesr Sayn Aysel Eki bir rpda ve kolayca yapverdi! Hepimiz bu meselede bir anda bir "tez", hem de "en sevimsiz"inden bir tez sahibi oluverdik! Bilgi niversitesi'ndeki konferans tam da bu tr kolayc tezler zerinden i gren Ermeni ve Trk milliyeti tarihiliinin kurduu cendereyi krmay hedefleyen, bu tarz tarihilii iddetle eletiren, btn olumsuz koullara ramen deiik boyutlardan gerek arayn hedefleyen bir duruun sesiydi. Ve tabii ki ncelii kendi lkemizdeki tarihiliin problemli yaklamna vermiti. Bu da yeterince anlalamam grnyor maalesef. Toplantya katlan tarihilerden bir ksmnn ayn zamanda belli temellendirmelerle 1915'te olanlarn bir "soykrm" olarak nitelendirilebilecei konusundaki fikirleri dolaysyla, btn konferans kamuoyuna "soykrmclarn" konferans olarak gsterildi. stelik, bilimadamlannm, tarihilerin almalar sonucu pekl ulaabilecekleri byle bir sonucun veya kanaatin bile kendi iindeki meruiyeti gzard edilerek. Ben ahsen bu tarz zorlamalarn tarihilik mesleini ciddi lde yaraladn dnyorum.
KARI-KONFERANSLAR DIZISI

Bilgi niversitesi'ndeki konferansa bir tepki olarak btn yurt sathnda deiik kurumlarn ve niversitelerin dzenleme yarma girdii "kar-konferanslar" dizisi balamnda iin bir ucundan tutma ihtiyac duyan Aysel Hanm, o halde, bu kyla gerekte "neyi belgelemi oldu?" Bu soruya verilebilecek bir dizi cevabn sonunda ayn kapya kacandan korkanm: Bu konu etrafnda Trkiye'de yaananlar ve yaayanlar, bizleri gerek duygusundan tehlikeli bir ekilde uzaklatryor. Bu uzaklama, etik
158
BELGELEME MERAKI

ve insani kayglardan arndrlm, akl ve izan duygusuna yer brakmayan bir kitlesel ruh halinin olumasna da katkda bulunuyor adeta. Ermeni Sorunu konusundaki "derin" bilgi ve grleriyle tarihilik alann da bir rpda "stratejik oyun bahesi"ne evirerek gereksizletiren ya da arasallatran kimi medya ahsiyetleri, stratejistler ve emekli diplomatlar, bu sorun zerine oluturduklar "iddetli" kanaatleriyle kamuoyu oluturmaya, kolektif bilgi ve bilin alann tahakkmleri altna almaya alyorlar. Bunu grmekte zorland anlalan Prof. Aysel Eki, bu tutum ve szleriyle kendisini ve bizleri gereklik alanndan koparp fantezi dnyasna uururken, bir yandan da byle bir tahakkm abasnn "gnll" arac haline geliini belgelemi oluyor. Gayet insani bulduum kayglarn gereklikle ilikisini koparmadan gidermenin yollarn aramak yerine, kendi iradesiyle gidip bu fantezi dnyann sunaca sahte huzura demir atyor. Yani kolay seiyor. Bence Aysel Eki, bu kyla baka hibir eyi deil, sadece bunu, bu aresizlik haleti ruhiyesinin bir bilim insann bile nerelere srkleyebileceini belgelemi oldu.

DN

SANCISI

IOI

SONU YERNE

HRANT'DAN SONRA TARH...


uraya kadar okuduunuz yazlar kaleme alnd sralarda Hrant Dink yayordu. Trkiye'de yayor, kk kayyla bala kyor, Etyen'le byk bir ciddiyet iinde at yarlarn takip ediyor, arkadalaryla canl, neeli sohbetlerden geri kalmyor, ei ve ocuklaryla mazbut bir aile hayat srdryordu. Bir yandan da, ayn dnemde karmaya balad Agos adl gazetede baka bir mcadele veriyordu. Tarihiler olarak bizlerin tamamen suskun kald veya dayatlm ierik ve formatta byk bir ciddiyet iinde yazmakla ve konumakla megul olduu bir konuda Hrant farkl bir pencereden ve baka bir dille konumaya balamt. nmzde farkl ve daha insani bir yol ayor, adeta yeni bir vizyon sunuyordu. Byk bir samimiyetle, tutku derecesinde inanla ve adeta hayatn ortaya koyarak iki cephede birden mcadele veriyordu. Bir taraftan Trkiye tarihinin en nemli tabularndan birinin zerine olabilecek en ak bir ekilde ve insani bir slup ve tarzda gidiyor, te yandan mensubu olduu cemaatin kimi ulusal ve uluslararas sorunlarn, baz kronik i problemlerini o zamana kadar grlmedik aklkta eletiriyordu. Ancak, bunlarn hepsini yaparken sergiledii duru, kulland etkileyici dil ve retorik, samimiyet ve keskin eletirellik grmeye altmz ya da kafalarmzda kurduumuz hibir ablona tam olarak oturmuyordu. Kimilerimizi ve tabii ki messes nizammz en ok da buras rahatsz etmiti belli ki. Hrant'm dili ve syleyi biimi bu topraklarn en derininden geliyordu sanki. Milyonlarn nnde konuur ve tartrken de, ayn dili muhafaza etmeye alyordu; yer yer ne kadar zorlandn hepimiz uzaktan byk bir acyla farketsek de. Bir seferinde, benzer bir programda karsnda oturan bir tarihi meslektamzn btn ezberleri ieren gncel politikadan devirilmi o kendinden fazlasyla emin, souk klie dili ve ar sulamalar karsnda soukkanlln muhafaza etmeye alrken, sevgili dostu Etyen'den nasl g ald hl gzlerimin nnde canlln koruDN SANCISI
IOI

yor. Meslektam ve mesleim adna bu kadar utandm ve ac duyduum bir baka an hatrlamyorum. O tartmada garip bir el abukluuyla konumlar yer deitirmiti sanki; tarihiye daha yakan tavr Etyen'le Hrant ortaya koyuyor, daha soukkanl ve geni perspektifleri onlar sunuyor, karlarndaki tarihimiz ise adeta bir souk sava dnemi ciddiyeti ve edas iinde, kendinden ar emin ve st perdeden "szde" tarihi sorgulamalar yapyordu. Araya birka para tehdit sktrmay da ihmal etmiyordu. Trkiye btn bu sreci topluca ve yakndan izledi; her ey hepimizin gz nnde yaand. Hrant kamusal kimlii ve kiilii ile bir sembol haline geldi; ve tabii ki ksa srede eitli trden saldrlarn hedefi oldu. Szn kendince syleyii ve zaman zaman kulland retorik ok ucuz bir ekilde aleyhine kullanld; mahkeme salonlarnda srekli aalanma ve saldrlara maruz brakld. Sonunda hepimizi altnda ezen bir tarihsel sorunun gncel tartmas adeta yine ac bir "seyirlik" cinayetle sona erdi. Hrant'm gidiiyle belli ki bir sayfa kapand. Ama, bu gidiin ve bylesine gidiin bir yandan da lke akl ve vicdannda bambaka bir titremenin hissedilmesinde, geri dn olmayan hakiki bir krlmann yaanmasnda dramatik bir rol oynadn dnme eilimindeyim. Alan bu sayfann yalnzca Ermeni Sorunu'nun tartlabilirlii asndan daha zgr bir dnemi deil, tarihilerin bu konuda birer meslek insan olarak sergileyegeldikleri uysal, artc, ve elbette tehlikeli, teksesliliin de byk lde geride brakld yeni bir devri iaret ettiine inanyorum. En azndan bunu mit ediyorum. Hrant Dink'in gidii hi olmazsa bu adan sembolik bir dnm noktas olarak tarihlere gesin isterim. nk Hrant'm lmnde biz tarihilerin mesleklerini doasna ve etiine uygun icra etmemelerinin de nemli bir katks olduunu dnyorum. ok daha iyisini yapabilirdik oysa; yapmalydk. II Modern tarihilik asndan bakldnda, Hrant'm kulland dil, tarihe bak as ve ortaya koyduu tarih yorumu bir maduniyetin dili ve bak as olarak grlebilir. Mensubu olduu topluluun yakn tarihte yaad dramn ve kendisinin yllar sonra bile sade bir yurtta olduu lkede sadece 164
HRANT'TAN SONRA TARH

bu halkn mensubu olmas hasebiyle muhatap olduu hakszlklarn btn izlerini iinde barndran bir dil. Baka trl olmas da beklenebilir miydi? Yaananlarn bir baka yerden muhatab, maduru olmu bir grubun zaman iinde sessizce iselletirdii ve adeta bir kltrel kimliin temel taycs haline gelmi olan bu tarih algs ve kullanlan bu "tarih-dil", bir kalemde znelliin dili olarak geitirilemeyecek nemli bir noktaya iaret ediyor. Tarih alglarmz ve onlar zerine ina ettiimiz tarihsel sylemlerimizin her trlsnn toplumsal ortam ve dzlemde belli derecede znellikleriyle tezahr etmesine armamamz gerekir. Siyasi kltr(ler) bu znelliin kuaktan kuaa daha pekierek ve yer yer ideolojik karakter de kazanarak tanmasnn temel arac olur ou zaman. Bu kitaptaki yazlar bunu yeterince ortaya koymu olmal. Trkiye'deki egemen siyasi kltrn en azndan Osmanl'nn son dnemlerinden itibaren epeyce Trk-slami bir eksende ve Trk milliyetilii zerinden kurgulandn bugn daha bir aklkla gryoruz. Dolaysyla, bu siyasi kltrn biimlendirdii ve pekitirdii tarih algs ve yorumunun da ciddi bir znellii iinde barndrdn kabul etmemiz gerekir. Basitletirecek olursak, "Ermeni Sorunu konusuna Trk'n ve Ermeni'nin ayn perspektiften yaklamalar niin bu kadar gtr mevcut koullar altnda?" sorusu tamamen yersiz bir soru deildir. Her ne kadar, bugn bu keskinlikte bir farkllktan tam olarak sz edemesek de, iki farkl pozisyonun, iki farkl alglama ve iselletirme biiminin yaratt zorluk hl ortada almay bekliyor. Tarihin ve tarihsel bilgi alannn tamamen znel, akld bir sbjektivite alan olduunu sylemek istemiyorum elbette. Tersine, bu alandaki znellik boyutuna dair bir farkmdalk ve bilinlilik gelitirebilmenin, deiik derecelerdeki bu engelin ksmen de olsa almasnn ilk ve olmazsa olmaz adm olacan vurgulamaya alyorum. Benzer bir "maduniyet"in Hint alt-ktasmm son birka yzylnn tarihine smrgeci ynetimin dilinden deil kendi gz ve diliyle yaklamasnn yaratt "Subaltern" tarihyazmm bir kalemde reddetmemiz mmkn m? Tpk, smrgecinin ayn konuda oluturduu tarih algs, rettii bilgi ve kulland dilin znel olmadn da kimsenin iddia etmedii gibi. Bu farkmdalm, "teki"ninki kadar kendi potansiyel znelliini de gren ve peinen kabul eden bir gDN SANCISI
IOI

zn ve zihnin retecei tarihsel bilginin de sylemin de bambaka ve zgrletirici, en azndan daha demokratik bir tarihiliin inasna olaanst katkda bulunaca aktr. Kanlmaz znelliklerin birbirini batan reddettii yerden deil, tersine, birbirinin znelliiyle daha pozitif ve empatik ilikiye getii, daha yakndan alveri iine girdii yerlerden daha makul mterek bir tarih yazlmas mmkn olabilir. Ermeni Sorunu balamnda Hrant'm kendi kulvarnda durduu yer tam da byle bir yerdi kanmca. Uzlamaz bir tek tarafl nesnellik iddiasnn bu adan bizlere sunaca fazla bir ey olmadnn da, kalmadnn da grlmesi gerekir artk. lhan Tekeli'nin arzulad "birlikte yazlan ve renilen" bir tarih hedefi, bu adan bakldnda, bir ideal deil, tersine, burada tartlan balamda artk baka alternatifi olmayan bir yol olarak duruyor nmzde. stelik tarihin asl byk ksm hl ortada kefedilmeyi beklerken.* Bunun ilk ve kanlmaz adm ise herhangi bir "teki" algs ve icadna dayal bir tarih yaklam ve tarihyazm pratiini bir kenara brakmaktan geiyor. Bu yeni tarzn temel metodolojisinin de (nne ve ardna hangi sfat eklersek ekleyelim) her halkrda karlatrmal bir bak as ve kavramsal-kuramsal analize dayanmas gerektii de yeterince ak. Gncelin dayatan arl altnda saygnl ciddi lde zedelenmi profesyonel tarihiliimizin nndeki en zorlu snav esasen budur. Belki de buna paralel olarak daha derinden anlamamz gereken nokta, tarihsel kavrayn (eskilerin "tarih bilinci" dedii ey) doas gerei ve z itibariyle demokratik, oulcu ve dogma kaldrmaz oluudur. Biz tarihilerin yapt ve aslnda yapmas gereken, sadece meslei doasna uygun icra etmeye almaktr. Buna gayret edildiinde gerisinin byk lde kendiliinden geleceini dnyorum. III Bu kitapta yer alan yazlarn ortaya koyduu tarihilik manzaras ve profilinden bu ynde bir hamle, byle bir bilinlenme kabilir mi? Tamamen mitsiz deilim.
* Bkz. Gndz Vassaf, Tarihi Yarglyorum, stanbul: letiim Yaynlar, 2007.
HRANT'TAN SONRA TARH

166

Trkiye'de son otuz ylda yaanan gelimelerin sadece bu lkeye zg gelimeler olmad 1990'lardan sonraki dnyada yaananlardan yeterince anlalmaktadr artk. Yeni milliyetilikler, yeniden kurulan ulus-devletler, etnik-kltrel kimlik zerinden yaplan yeni bir siyasetin hzla yaygnlamas, ve nihayet uluslararas lekte maduniyetin, eitsizliin ve smrnn dilinin de giderek bu tarz bir kimlik hassasiyeti zerinden formle edilmeye balanmas, vs. vs. Bu eilimin giderek siyaset aktrlerinin bir ksmnn egemen dilinde tehlikeli bir noktaya vardrlmas, dini aidiyetler zerinden atan "uygarlklar" sylemine ykseltilmesi karsnda, bunun yeni bir zc (essentialist) kresel siyaset dili ve pratiinin, yeni bir ilkelliin, barbarln ve vahet dneminin habercisi olarak alglanmaya da balad bir tarihsel dnm dneminden geiyoruz. te yandan, ayn dnyada, bunlara ezamanl olarak daha fazla insan haklar iin mcadele eden, daha demokratik bir toplumsal ilikiler ann ve kltrnn inasna arlk veren bir baka eilim ve aknt da sz konusu. Bu genel tablonun neresine bakp, hangi boyutunu ne kardnza bal olarak gelecee ynelik eitli kiisel projeksiyonlarda bulunmak mmkndr elbette. Ne kadar bu projeksiyonlarmzn etkisi altnda bakarsak bakalm, i yaparsak yapalm, sonucu biraz da bu srete nerede durduumuz ve hangi deerler zerinden bir varolu tarzn ya da mesleki pratii tercih ettiimiz belirleyecektir. Bilimsel etkinliin, dier btn bilgi ve tefekkr dnyasna dnk etkinlikler gibi, dnemlerinin gelimeleriyle dorudan etkileim iinde gelitiini, biimlendiini bir kez daha vurgulamak belki gereksiz. Ancak, bu alann tarihsel serveni, tarihiliin yaanan grece ksa bunalm dnemlerini amay baardn da gsteriyor bugne kadar. Elbette, her byk dnmden kendisi de etkilenerek. Bunun aksini dnmek mmkn deil. Bu etkileimlerdir ki, her birimizin kiisel tarihi kadar mesleki geliim tarihimize de kanlmaz olarak damgasn vuruyor. Bak alarmz deitiriyor (bazen tamamen aksi ynlerde olsa da), bireysel duruumuzla birlikte meslei icra tarzlarmz bir nebze veya dramatik bir ekilde dntryor; biz her zaman farknda olmasak da. Bu satrlarn yazar da, otuz sene nceki tesadfi tarih renciliinden bugnk zorlu ama "gDN SANCISI
IOI

nll" tarihilik pratiine uzanan srete benzer dnmlerden kendince payn ald. Tarihiliimiz iin de ayn ey geerli. Her ne kadar bu kitaptaki yazlarda daha ziyade problemli taraflarna ve kimi bnyesel zaaflarna deinildiyse de, yer yer iaret etmekten geri kalmadmz kimi olumlu deiimlere bakldnda, genel olarak Trkiye'deki tarihilii olduu kadar, zellikle uluslararas Osmanl tarihiliini (ki bunun byk ksmn bu lkeden kan tarihiler icra ediyorlar artk) de daha parlak bir gelecein beklediine ynelik inancm hibir zaman tamamen kaybolmad; her ne kadar yer yer ciddi sallantlar geirse de. Tam da bu yazlarn kaleme alnd dnemde tarihiliimizde yaanan sz konusu paralel olumlu gelimeler daha gzle grlr bir ekil kazanmaya balad. Bugn artk Osmanl arivlerinde, veya dnyann eitli ariv ve ktphanelerinde ayn salonda bir arada alp, her frsatta birlikte ay-kahve ien, sohbet edip elenmesini de bilen, ve hepsinden te, yapt iten ald hazz byk bir heyecanla ve ortak bir dil zerinden paylaan, bunu uluslararas toplantlarda daha youn ortaya koyan Trkiyeli, Amerikal, Yunanistanl, Bulgaristanl, Japonyal, israilli, Koreli gen tarihi adaylarnn yaratt o harikulade atmosfer ve ortaya koyduklar heyecanl pratik, byle bir gelecein en gl iaretidir diye dnyorum. Bu kuak iin, kitaptaki yazlarn iaret ettii sorunlu tarihiliin devri oktan gemi, imdiden geride kalmtr. Baka bir deyile, bu tarz tarihiliin taycs memur tipinin yerini bilimin doasna daha yakn bir zihniyetle i gren bir nesil alyor sessizce. Bu nesille birlikte galiba modern tarihiliimizin "formative" (oluum) dnemi de, btn tipik zellikleriyle birlikte sona eriyor. Bu kitabn tarihiliimizde biraz uzun srm gibi grnen bu dnemin kapan bilanosu olarak da okunabileceini sanyorum. Bu satrlarn yazar iinse, hayat da tarihilik de bu yeni nesile daha yakn olarak devam ediyor. ounu kaleme alrken byk ac duyduu ve bir ksmnn scakl hl devam eden bu yazlar imdi tekrar okurken nostaljik bir burukluk duyuyor. Ayn yazlar, bir yandan da garip bir haz duygusu veriyor yazarna. Zaman zaman yaptmz i zerine dnmek; 168
HRANT'TAN SONRA TARH

onu tartabilmek, tartmaya ak tutabilmek! Bunu daha iyi yaptna, yapacana inand yeni kuaklarn heyecanna sonuna kadar ortak olabilmek ve her daim onlardan da beslenebilmek. Herhalde haz duygusunun bir kayna da bu olsa gerek. Her eye ramen, tarihilik mi? Evet; ve, tam da bu yzden!

DN

SANCISI

IOI

MAKALELERIN O R I J I N A L BASMLAR: BLM I I :

"Bir Tarih Okuma ve Yazma Pratii Olarak Trkiye'de Osmanl Tarihilii", Tanl Bora, vd. (ed), Sosyal Bilimleri Yeniden Dnmek, Sempozyum Bildirileri, stanbul: Metis Yaynlar, 1999,147-160. "Trkiye'de Osmanl Tarihiliinin Son eyrek Yzyl: Bir Bilano Denemesi" (Gkhan etinsaya ile), Toplum ve Bilim, 91/K (2001), 8-38. "XIII. Trk Tarih Kongresi ve Osmanl Tarihi", Toplum ve Bilim, K (2000), 352-363. "Modern Osmanl Tarihyazmmda 'Klasik Dnem': Bir Eletirel Deerlendirme", Rethinking the Classic / Klasii Yeniden Dnmek adl konferansta (stanbul, 8-10 Ekim 2004) sunulmu bildiri. Bu isimle Tarih ve Toplum, Yeni Yaklamlaf da (4/2006, 273-294) basld. Ayrca, yukarda anlan konferans bildirileri kitabnda "Modern Osmanl Tarihyazmmda 'Klasik Dnem'" balyla tekrar basld (bkz. Medeniyet ve Klasik, stanbul: Kltr ve Sanat Vakf, Klasik Yaynevi, 2007, 319-338).
BLM I I I :

"Tarih,Tarihi ve Entelektel: Kamusallk Balamnda Trkiye'den Gncel Deinmeler", Dou Bat, 36 (Bahar, 2006), 63-81. "Toplanamayan Bir Konferans Vesilesiyle: 'Ermeni Sorunu' Tarihisini Aryor", Kebike, 19 (2005), 5-9. "Bir Krdm zld, Dars Tarihiliin, Tarihiliimizin Bana!", Toplumsal Tarih, 143 (Kasm 2005), 32-35. "Emin laan'a Ak Mektup" (10 Ocak 2001) http: //www.medyakronik.com/arsiv/index_okurlardan.asp http: //www.derkenar.com/mim/oktayozel / Ayrca bkz. Kebike, 11 (2001), 5-9. "Belgeleme Merak", Radikal iki (18 Aralk 2005) http: //www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=537o
172 H R A N T ' T A N S O N R A T A R H

"Kitaptaki yazlar, bu lkenin ve insanlarnn kendileri ve d dnyayla kurduklar o garip, fakat o lde de problemli ilikinin rettii yazlardr. Epeyce kendine zg bu ilikinin toplumsal ve ideolojik bunalm dnemlerinde daha keskin ekilde kendini da vuran olumsuzluklarna kar ve onlara ramen tarihin ve tarihilik mesleinin bir savunusudur. Ama bunu tarihiliimizi de eletirerek yapmaktadr... Yazlarn tm, Trkiye'de tarihilik yapmaya alrken, meslein gerekleri ve gndelik, dnemsel gelimelerin etkisi altnda yazld. En akademik olanndan en gnceline, yazlar okura, her eyden nce bir meslek adam olarak tarihinin dnyas hakknda bir fikir verecektir. Genelde sosyal bilimlerin, zel olarak da tarihiliin kendilerine zg zorluklar hep olageldi; olmaya devam edecek de. Bilgi retme sreci kadar retilen bilginin bnyeye etkisi ve kamu tarafndan hazm da her zaman kolay olamayabiliyor. Baz corafya ve topluluklar tarihleriyle ilikilerini medeni, entelektel veya akademik bir aratrma alan ve/veya fikir tartmasna indirgeyerek 'bilgi lemi' ile daha demokratik, dzeyli ve saygl bir iliki kurmay baarr. Kimi corafyalarda ise tarihle bugn o derece i ie geer ki, bu, gereklik duygusunun yitirilmesine

yol aar. Trkiye'nin durumu biraz buna benziyor. Tarihini fazla ciddiye ald iin mi bu derece gncelletiriyor; bugnnden ve geleceinden emin olamad iin mi aresizce tarihe bu derece abartl bir ekilde smyor? Bu kitaptaki yazlar, hem tarih ve hayat ilikisinde sylenmek istenenlerin zn kendi pratiinde ok arpc bir ekilde ortaya koyan, hem bu corafyann kendi gcyle rettii kendine zg kltrn, tutunulabilecek ortak payday ahsnda hepimizden daha fazla ve laykyla temsil ettiini dndm Hrant Dink'e, onun hatrasna adanmtr." Bilkent niversitesi, Tarih Blm retim yesi. N S A N VE T O P L U M Dizisi

KtapYAYINEV

ISBN 978-605-105-033-1

You might also like