You are on page 1of 49

E T H K

PRO B LEM LER

I.

Bu yazmzda ethiin fenomen ve problemleri antropolojik ontolojik bir esastan hareket edilerek ele alnacaktr. Ethik feno menlerin, antropolojik-ontolojik temellere dayanmas demek, on larn var olan fenomenler olarak kkn insann konkret varlk btnnde bulmas demektir. Halbuki ethik zerinde yazlan ya zlar, bu ok ak olan, insann tabii hayatna bu derece yakn olan bu grn yanndan geiyorlar; ve stelik insan, iinde bulun duu mnasebetlerinden kopmu, bo bir kavramlar-yn ola rak gryorlar. Bu yazlarn, insan akl, Geist} istekler, psychovital veya dier bir ad altnda psiik-metafizik veya biyolojik birer kavram olarak ele almalar; bu gibi teorilerin, tabii insan haya tndan uzaklamalarndan domaktadr. Burada bu teoriler terk edilmi; bunlarn yerini, insann konkret varl ve onun bu konkret varlnda temelini bulan fe nomenler almtr. Ethik saha, yani insann hareket ve faaliyet leri ve bunlara yn veren prensipler (kymetler), var olan bir sa ha olarak ele alnmtr. Halbuki insan ve fenomenlerini zel bir varlk-sahas olarak gremiyen teoriler, bu fenomenlerin sbjektivlii ve relativlii zerinde durmular; ve bu yzden de on lar insann konkret hayatna uygun bir ekilde aratramamlardr. Hatt modern teoriler bile, ethik kymetleri, insann ha5

reket ve faaliyetlerini, birbirinden apayr sahalar olarak ele al makla, kymetleri, Platonun iclee ler-lemi gibi, insann hare ket ve faaliyetlerinin dnda grmee, gstermee almlardr. Antropolojik-ontolojik esaslara dayanan ethik ise, insann ha reket ve faaliyetlerini, onlarn determination prensipleri olan kymetleri (prensipleri) bir btn olarak grmektedir. Ontolojik-antropolojik temellere dayanan ethik, bu btn)) e ((ethik gereklik adn veriyor ve bu ethik-gereklik'in tahlil ve tas viri de ethiin kendisini veriyor. Buna gre byle b ir aratrma, bir taraftan bu gereklik-btn n meydana getiren unsurlarn varlk-nevileri nin ka rakterini tesbit etmee alacak; dier taraftan bu varlk nevilerinin nasl olup da bir ((btn tekil ettiini gsterecektir. te ethik fenomenlerdeki ontolojik temel de bu noktada ifadesini bul maktadr. Bu, bize ayn zamanda ethik sahann temelini bilgi teorisin de, psikolojide, sosyolojide veya herhangi metafizik-gnoseolojik bir teoride arayan yazlarn neden baarsz kaldklarn, neden insann tabii hayatndan uzaklatklarn gstermektedir. Geri ethik sahann var olan bir saha olarak meydana k mas, onu ontolojiye balamaktadr; fakat ethik saha ile felsef antropoloji arasndaki ilgi, ontoloji ile ethik arasndaki ilgiden daha sk ve daha itendir. nk insan hakkndaki gr', ethik grn ((yn)> n tayin eder. Nitekim insan dal bir varlk olarak gren dnrler, bilgi fenomenini, ethik ve sanat feno menlerini de bu dal (ikili) gr bakmndan ele almlardr.

II. Bilgi fenomeni ile ethik bakmndan grleri olduka bir birine zt olan filozofu, mesel D. H um ela Kant' ve zaman mzn bir filozofu olan M ax Scheleri ele alalm. D. Hume iin insan bir duyular-varl dr. Byle bir var lk olarak kabul edilen insann bilgisi de (dmpression lardan meydana gelir; bu tbirin mnas da udur: B ir eyi direkt gr me, iitme, isteme, bir eye direkt dokunma, bir eyden direkt
6

kzma, nefret etme, bir eyi direkt sevme v.s. Her eit objelerle dorudan doruya temasa gelen bu duyularn birbirleriyle birle mesi, azalmas, oalmasyla bilgi meydana gelmektedir. Hume, impression un karsna da ideeleri (ideas) ko yuyor; idee 1er, duyularn impressionlarn kopyalardr; bundan dolay da ideeler, impressionlardan daha donuk, soluk, clz, daha cansz ve daha kuvvetsizdirler. idee leri birbiriyle birletiren alkanlk, experience ve bunlafin, yani' idee lerin yan yana bulunmasndan, ayn zamanda olup-bitmesinden, birbiriylc temas halinde bulunmasndan, birinin, dierinin sebe bi olmas gibi kasalite'den ibaret olan association kanunlardr. D. H um eun bilgi problemine ait olan bu fikirlerinden, onun ethiini, insan hakkndaki grn, hatt estetiini karmak mmkndr, ister Hume, felsefenin bu dallarna ait bir yaz yaz m olsun veya olmasn; kald ki H um eun moral hakknda yaz d bir eser de vardr.

% H um eun bu yazlarnda ortaya kan insan, her eyini du yulara borlu olan bir varlktr; ahlk bir hareket veya T a n r fik ri veyahut dier herhangi bir saha, ya duyulardan meydana gel mekte veyahut da onlarn kopyalan olan ((idee lerden domakta dr. Her idee ise, ancak kendisinden nce var olan impressi on lara dayanr.
Geri H um eun gznnde bulundurduu insan, dual bir varlk gibi grnyorsa da, aslnda o, dual bir varlk deildir; bir btn tekil eden bir duyulan) varldr.

III.
Kat'da durum daha aktr. nk Kant, btn yazlarn da insan problemlerine ok ehemmiyet vermi ve insan da dual bir varlk olarak grmtr. Kant'n bu dal gr, kk n varlk-lemini ikiye blmesinde bulur. Kant, varhk-lemini grn ve kendi bana varlk diye ikiye ayrr; ve ayn gr insana tatbik eder. nsan da iki sahaya blnr: . nsann ta bii varlk-sahas; 2. Onun akl-varl sahas. insann tabii varlk-sahas, duyular, duygular, ernotional sa ha, temayller, bir kelime ile btn psiik sahadan meydana ge
7

lir. nsann tabii varhk-sahas, zama-mekn iinde bulunan her ey gibi, kausalite ile dier tabiat kanunlarna tbidir. Nasl ki, grn leminde tesadflere bal olan olaylar yoksa, insann tabii varl da zaman-mekn iinde yer alan herey gibi, pren sipler, kanunlar tarafndan tayin edilmitir. Nasl ki, kanunlar bilinen fizik olaylarn, ak-tarzn nceden kestirmek mmkn se, ayni ekilde insann tabii varlk tarafna ait olan olaylarn ak n, varacaklar yeri, prensip bakmndan nceden hesap etmek mmkndr. Psikolojinin empirik ve denemeler yapan bir ilim olmas da, psiik sahann bu zelliine dayanr. Nasl tabiat ilim leri matematii kendi sahalarna tatbik ediyorlar, kesin neticeler elde ediyorlarsa, bir gn gelecektir ki, psikoloji de matematii kendi sahasna tatbik edebilecek ve ayn neticelere varacaktr. B u gn Kantn bu genial tahminleri ksmen gereklemitir de; nite kim psikoloji, istatistik metodunu tatbik ediyor; ve bir ok ara trmalarnda matematikten faydalanyor. Kant, insann tabii varlk tarafna lomo phainomenon, akl varl-sahasna da homo noumenon adn verir. nsan, tabii var lk tarafyla canl ve cansz tabiat meydana getiren varlk-leminin bir unsurudur; insan anorganik tabiattan ayran vasf da, onun canlldr; fakat insan organik varln stne karan hibir zellii yoktur. nsann zeks (anlay kabiliyeti), kendisi ne ancak da ait olan belirli kymetler kazandrabilir; ama ona stn bir yer salyamaz. Zira insan, tabiat-sistemi iinde (homo phainomenon: animal rationale olarak) kaldka, ehemmiyeti az olan bir varlktr; ve yeryznde yayan dier hayvanlarla ken disi arasnda ortak bir kymet ifade eder; hatt insann hayvan dan fazla olarak bir zekya (bir anlay kabiliyetine) sahip olmas, kendisine ancak bir d-kymet kazandrabilir.1 Akl sahibi bir tabiat-varl (homo phainomenon) olarak, insann duyular-diinyasmdaki hareket ve faaliyetlerinin sebebi, onun akl olsa bile, byle bir durumda henz onda bir ((vazife balanma bahis konusu olamaz.2 nk byle bir ((balan ma)) insann baka bir tarafna aittir; bu taraf ise, insann tabii varlnn tamamiyle zdd olan bir yan dr. te Kant, insa nn bu tarafna, onun akl-varl yan veyahut ayn mnaya gel
1 K ants Werke, herausgegcben vo Cassirer, Band 7, s. 246. Kants W erke, Band 7, s. 228-229. 8

mek artyla homo noumenon') yan adn verir. nsann lono noumenon ((varl ise unsurdan meydana gelir: . Akl; 2. Kiilik (ahsiyet); 3. Hrriyet. nsan hayvan varlnn stne karan, onu kausal kanunlara bal klan tabiatn karsna aulo nom bir varlk olarak koyan da bu unsurlardr. Bu dualite, bilgi sahasnda idrk ve kavram eklinde mey dana kar. Geri bu dualite, Kantn asl dual gr ne da yanr. Fakat bu, henz temelli bir dualite deildir; nk ((idrk ve kavram, daha insann tabi tarafna, yani onun homo phainomenon tarafna aittir; yani ay ((yan n dual (ikili) bir gr eklinde ortaya kmasndan ibarettir. Asl dualite, Kantn ethiinde meydana kar; nk ((temelli elan, Kantn antro polojik grne ait olan dualite, ilk defa.ethik sahasnda kesin ifadesini bulur. Ethik sahasndaki dualite, gerekten fundamental (temel li) olan bir dualite 9 dir; bu, ayn zamanda ethikle insan felsefesi, yani felsef antropoloji arasndaki sk mnasebeti de gstermek tedir. Burada ilk defa Kant, insan homo phainomenon ve homo noumenon olarak birbirinden apayr iki sahaya blyor. Kant, homo phainomenon (tabii varlk) tbirinden, daha nce de iaret edildii gibi, her trl temaylleri, arzu ve istekleri, emotional sahay anlamaktadr. Homo noumenon (akl varl) tbirinden de, ratio mnasna gelmeyen akl ve onunla birlikte ortaya kan autonomie ve kiilii anlar demitik. Tem ayller sahasnda, yani insann tabi-varlk sahasnda hypothetik uimperativ /er, insann akl-varl sahasnda da bir ahlk kanunu olan kategorik im perativ geerliktedir. nk akl sahas, noumenal bir varlk-sahasdr; temayller sahas ise, phainomenal bir varlk-sahasdr. Birinci varlk-sahas iinde ka lan insan, ahlk kanunlarna uygun hareket eder. kinci saha iin de bulunan ise, ahlk kanunlarna aykr hareket eder. Bylece insan, birbiriyle arpan ve birbiriyle atma halinde bulunan bu iki lemin birletii bir mcadele sahasdr; ancak birincisi iinde bulunan insan hrdr; kincisi iinde yayan insan ise baeldr.1 w
1 Bak ; T. Mengolu, Objektivlik ve Sbjektivlik Fenomeninin Felsefi

Antropoloji B akm ndan Tahlili, Felsefe A rkivi. 9

IV. M ax Schelere gelince: Buradaki durum, d grnyle, yani kullanlan tabirler bakmndan, bize deiik bir grm gibi grnr; fakat bu, srf bir grnten ibarettir. Tabirlerin ayrl bir tarafa braklrsa, her iki filozofun birbirine ne ka dar yaklat grlr. Nitekim bu noktay Kant ve Schelerde insan problemi adl yazmz da gstermitir. Bu yazda gsteril dii gibi, Schelerde insan yine dal bir varlktr; Scheler, insa nn bir tarafna Geist adn, dier tarafna da psychovital saha ad n verir. Burada da insan, insan yapan, onu hayvan leminden kesin bir ekilde ayrt eden, onun Geist tarafdr. Schelere gre, Geist bir ahsa bal olup a Aflardan meydana gelir; bu akt larn merkezinde daima bir ahs bulunur; ahs bu akt larn ger ekletiricisidir. Esas itibariyle Mens veya Geist bir X dir; eer cnu tasvir etmek gerekirse, bu tasvir u ekilde yaplabilir:.. Geist tabiri, akl kavramn iine alr; fakat onda ayn zamanda bir idee-uuru vardr; dier taraftan Geist"m husus bir idrk-tarz vardr ki, bu idrk, varln esas yapsna ve bu esas yapnn muhtevalarna ynelir; bundan baka Geist, iyilik, sevgi, nefret, pimanlk, sayg vs. gibi emotional-ird bir nevi akt 1ar gru bunu da iine alr1. Geist'n dier mhim bir zellii de onun her eyi obje haline getirmesi, fakat kendisinin obje haline ge tirilememiidir2; Geist ? l sahibolmak hr olmak, organik du rumlara tabi olmamak, mstakil olmak demektir3. Halbuki insan, psychovital tarafyla tamamiyle baldr; hatt insan psychovital yan ile hayvan ve nebat lemine bala n r ve insandaki bu psychotival saha, btn canllar arasnda ortak olan bir sahadr.'M. Schelerde insan nasl iki sahaya ayrlyorsa, ethik saha da ikiye blnr: . Vital kymetler sahas; 2. Mnev kymetler sahas. Vital kymetler, psychovital varlk sahasna; mnev ky metlerse Geist* ^ dayanrlar. Fakat bu her iki kymet sahas ara snda sk bir ilgi vardr. Halbuki Kantda tabi varlk-sahasyla
1 M ax Scheler : nsan vc K in a tta k i Yeri, s. 30.
- Max Scheler : A yn eser, s. 31. * M ax Scheler : Ayn eser, s. 41. 10

akl varl sahas arasnda bir mcadelc vard. Geri Schelerde de bu mcadele ortadan kalkm deildir; fakat baka bir ad al mtr. Kymetler arasndaki bu mcadeleye Scheler ((Kymetlerin atmas adn verir. Halbuki Kantda insann ahlkl olabilme si iin, onun temayllerinden syrlmas, onlara kar koymas gerekir. Schelerde ise dier kymetler, mnevi kymetleri temellen' dirir, yani mnevi kymetler temelini tekilerinde bulurlar. Bu, ayn zamanda Schelerin insan hakkmdaki grnde bir gedik ayor. Fakat burada bizim iin bu gibi gedikler veya ztlklar zerinde durmann bir ehemmiyeti yoktur. Burada bizim iin mhim olan nokta udur: E th ik le insan felsefesi, dier bir ta birle felsef antropoloji arasnda sk bir ilgi vardr; bu ilgi, bil hassa dnrlerin insan hakkmdaki grlerinde meydana ki' yor. mdi, insan dal bir varlk olarak gren- bir dnr, ethik sahay da dal grmek ve bu dal grn, insan hakkmdaki dal gryle mnasebete getirmek zorunda kalyor. V.
I

1 Halbuki felsef antropoloji iin insan, konkret} blnmiyen ve hatt blnmesine imkn olmyan bir varlktr; hatt biz, bir dnr insan paralamaya srkliyen sebepleri de yaymla nan yazlarmzda gstermee almtk. Yaymlanan yazlar mzda esaslar ortaya konulan felsef antropolojimizin insan hakkndaki grnn, yeni bir ethik grs de birlikte getirmesi tabiidir1/Nasl ki, felsef antropoloji, insan btnl ile ele al yorsa, bu yeni ethik gr de insann btn hareket ve faaliyet lerini gz nnde bulundurmak zorundadr, yani btn insan hareket ve faaliyetleri paralanmadan, olduu gibi ele alnmaldr. nsann hareket ve faaliyetleri tabiriyle ok konkret eyler anlalmaldr: nsann gnlk hayattaki konumalar, mnaka alar, tavr taknmalar; insann bir eyi savunmas veya bir eyi reddetmesi, bir eyi sevmesi veya bir eyden nefret etmesi, bir
* Bu fikirler iin baknz : K ant ve Schelerde nsan Problemi ile Fel sefe A rk iv inde kan yazlar ve bilhassa O ntolojik Esaslara D ayanan Felsefi Antropoloji H aklcnda Dnceler.
11

eyi hognnesi, benimsemesi veya ondan tiksinmesi; birine ve ya bir miiesseseye kar sayg gstermesi veya saygszlk gster mesi; insann hareketlerinde, yaptklarnda, ettiklerinde msta kil veya bal olmas; vard an bir sosyal dzen karsnda, olup bitenler karsnda taknd positiv veya negativ tavrlar; yine insann gnlk hayatta ve sosyal sahada geleneklere dayanan ta vr vc hareketleri, bakasna kar davranlar; insanlarn birbi riyle selmlamalar ve bu selmlamalardaki tavrlar; insann sahasndaki tutumlar; bir insann dier bir insanla ve insann dier eylerle olan mnasebetleri vs. gibi hareket ve faaliyetleri, hep ethik sahas iinde yer alr. Geri gnlk hayatta hi kimse, ethik adn alan felsefe dal nn adn anmaz; fakat ethiin inceledii saha ile herkesin sk bir ilgisi vardr. T p k biyolojinin canllkla olan ilgisi gibi> ger i ethiin tetkik sahas, insann hareket ve faaliyetleri, bu hare ket ve faaliyetlerin temelini tekil eden prensipler (kymetlen dir. Fakat gnlk hayat ethiin tetkik sahasna ahlk adn ve rir; ama gnlk hayatta ahlk hakknda dnp dolaan dn celer, grler, hi de ak deildirler; stelik ek mnaldrlar da; nitekim biyolojik olaylarn bir tm olan canllk da yle dir. Zira gnlk hayatn canllktan anlad ey ok belirsizdir; ancak burada husus bir bilgiye, edinilmesi gereken bir bilgiye ihtiya vardr; bu sebepten dolay da bu sahaya herkes burnunu sokmaz. Halbuki ahlk sahasnda herkes kendisini bir otorite sanr. Bilindii gibi, gnlk hayatta ahlk tabirinden herkes, her evre, eitli eyler anlar; ve hatt bu da ahstan ahsa, evreden evreye deiir; mesel, ticaret sahasnda bir ticaret ahlkndan bahsedilir; fakat bu tabirden her memlekette baka eyler anla lr; mesel, baz dou memleketlerinde kazan, miktar, tarz, ne olursa olsun, mademki kazanlan bir eydir, ticaret ahlkna da uygun olarak kabuledilir. Gnlk hayatta yine bir i, bir mes lek ahlkndan vs. den bahsedilir; burada da ayn ey bahis ko nusudur.. Mesel, iinde, mesleinde devamllk gstermek bir ok hallerde takdir edilir; bu devamlln muhteva bakmndan ifade ettii ey zerinde durulmaz. (Mesel, bizim memleketin bro ve dairelerinde olduu gibi.) Baz dar grl, grgsz evrelerde, bir insann hareket leri, O grn sahasna kan hayat-tarz, kasaba veya mahallenin A
7 /

12

geleneklerine uygun clyorsa, bu hareketler vc hayat-tarz ah lkl saylr; aksine hareket edense ahlkszdr. yle evreler var dr ki, oralarda alkol kullanmak bir ahlkszlk sayld halde, kilo ile satt eyi, eksik tartmak bir ahlkszlk .deildir; nk bu Jarek et kimseye gsterilmeden yaplyor; alkol de kimseye gsterilmeden iilir ve hi kimse bunun farknda olmazsa, by le bir kimse de ahlkl bir insan olarak kabul edilir. nk bu gibi durumlarda grn mhimdir; insann kendi kendisine kar olan sorumluluu unutuluyor. Halbuki ethik bakmdan kymetli olan bu sonuncusudur. 0

D in in her eye kart, her sahada hkim bir rol oynad devirlerde veya evrelerde bir adin ahlk ndan bahsedilir. Me sel, bir mislman iin oru tutmak, be vakit namaz klmak, hacca gitmek, zekt vermek vs. gibi hareketlerde bulunmak, di n ahlka uygun hareket etmek demektir. Fakat bu gibi evreler ve devirlerde ocuklarn yalan sylemeleri, hilelere bavurmala r, drst yetimemeleri, drst hareket etmemeleri pekla ho grlebiliyor; hatt bu gibi evrelerde doruluk, drstlk bir nevi saflk; kurnazlk, akgzlk ise beenilen, vlen bir vasf olarak kabul ediliyor. Bizde baz evrelerde ve bir ok mslman memleketlerin de kadnlarn rk inanlara gre hareket ederek rtnmesi ve erkeklerden ayr kalmas, onlara katlmamas bir nevi ahlkllk saylyor; bunun aksine hareket edenlerse, ahlksz saylyorlar. Bizler lisedeyken, memleketin ' ahlk bozuluyor denildii za man da, hep bu gibi rk inanlardan syrlmaa alan ink lp davranlar gznnde bulunduruluyordu. Bylece aslnda pesitiv olan bir durum, negativ olarak grlyor. On be-yirmi sene nce, evin ocuklarndan belli davranlar beklenirdi; bun lara uymyanlara ahlk yerinde olmyan kimseler gzyle ba klyordu. Bu misller daha da oaltlabilir. amzda bir de topluluk ahlkndan veya sosyal ahlktan bahsedilmektedir. Bu, bir zamanlar bizde de meda haline gel miti; bu moda bilhassa bir dogma olarak mer vicdan tabi rinin Ziya Gkalp tarafndan ortaya atlmasyla kuvvetlenip yer leti. Bizden nceki nesil, bu gelenee hal da bal kalmtr. Bir mer vicdan n veya mer uur un bahis konusu olamyaca aktr^nk uur, vicdan, ancak biopsiik bir varlk olan, bir btn tekil eden tek insanda bahis konusu olabilir; her
13

ferdin ayr ayr vicdan ve uuru vardr; afcak bu fertler, bir aznlk veya ounluk olarak baz hallerde bir ey zerinde birleebilirlerj/Fakat byle bir birlemenin temeli tamamiyle ba kadr. mdi topluluk ahlk tabiriyle kastedilen ey, bir toplulu un kendisi tarafndan konulan kaide ve dzenlere veya mevcut birletirici geleneklere gre, o topluluun hareket etmesi demek tir. lim ve felsefeye ait yazlan el kitaplarnda da ahlktan eit li eyler anlalmaktadr. Aslnda bizdeki ahlk tabiri, latincedeki moral (moralis) kelimesinin karldr; ve umumiyetl denilir ki, moral, ahlk, relativdir; burada, bu memlekette iyi olan bir hareket, in'de kt bir hareket olarak kabul edilir; yahut hrsz ln her zaman kt bir ey olarak kabul edilmediine dair eski Ispartallar misal olarak verilir (kald ki, bu misl de yanltr; Ispartallar kendilerinin deil, yabanclarn mal iin byle d nyorlard.). Gerekten eitli devirlerde yayan nesillerin alkanlklar, ticaret, meslek, i, alma hakkmdaki grleri deiiktir; mese l, eski Greklerde almak ayp saylrd; ancak bir ey yaratabi len bir kimse iin almak ayp saylmazd; yoksa almak kle lerin bir iiydi. Osmanl mparatorluunda, hatt Cumhuriyet devrine kadar Trklerin ticaretle uramas, el sanatlar ren meleri de ayp saylrd; T rk le r daha ziyade memur olmaa heves ederlerdi. Bugn durum tamamiyle deimitir. Yine eski devirlerde herkes, hi deilse ounluk, yapt ie hile kartrmazd; mesel bir kundurac, hazrlad bir ayakkaby kendisi giyecekmi gibi, en salam malzemeden yaparm; imdi bu ta mamiyle deimitir. Gnn birinde yine i ve ticaret hayatnda hilenin azalmas mmkndr. mdi eitli devirlerde yayan nesillerin yalnz alkanlk lar, ticaret, meslek, i vs. hakkndaki grleri deimez; ayn zamanda sosyal evreye ait durumlar, hatt otomatlaan kaide ve gelenelderi de ok deiebilir. Dn bir ok dou memleketlerin de bir gencin ana-babasnn, hocalarn yannda sigara imesi ho grlmezdi; bugn bu tamamiyle deimitir. Fakat btn bu deiikliklerin ahlkla ilgisi yoktur; bunlarn hepsi de alkan lklar, gelenekler sferine ait olan davran-tarzlardr. te gerek aydnlar evresinde, gerekse elkitaplarnda karn

tatmz ve deiikliklere urad ileri srlen eyler, yukardanberi saydmz fenomenlerdir. Elkitaplar, bir devre ait olan kaide, gelenek ve davran-tarzlarna positiv moral adn ver mektedirler; bu tabirden de geerlikte olan scsyal kaide, gelenek ve dgvran-tarzlar anlalmaktadr. Nitekim hukuk ilimlerinde de positiv bir hukuktan bahsedilir; bununla da geerlikte olan kaidelerle, yetkili organlar tarafndan konulan kaide ve kanun lar kastedilir. Mesel, dn u veya bu ekilde yaz yazmak, fikir beyan etmek, ar cezalar gerektirmekteydi; fakat bu, hukukun kendisi, yani hak ve adalet gibi prensip ve kymetlerin kendileri deil, muayyen siibjektiv tavrlarn, grlerin bir ifadesidir. Ethik, yukardan beri saydmz bu fenomenlerle ura maz; ethik, insann btn hareket ve faaliyetlerinin temelini, ya ni onun konumalarnda, tartmalarnda, tavr taknmalarnda, bir eyi savunmasnda veya reddetmesinde; bir eyi sevmesinde veya bir eyden nefret etmesinde, bir eyi beenmesinde veya be enmemesinde, bir eye sayg gstermesinde veya gstermeme sindeki temeli tetkik eder. Demek oluyor ki, insann hareket ve faaliyetlerini husus bir problem sahas olarak aratran, bu saha nn varlk-karakteriyle, onun temelini tekil eden (yani bu saha y tayin eden) prensiplerin (kymetlerin) varlk-karakterini, insa nn hareket ve faaliyetlerinin bal veya mstakil olduklarn tet kik eden bilgiye etlik ad verilmektedir. Gerekten insann btn hareket ve faaliyetleri, herhangi bir temele dayanrlar; bu temel, hareket ve faaliyetlerimizin y nn tayin eden bir temeldir. nsann hareket ve faaliyetlerinde byle bir temel, eksik olmad iin, ethik btn insan hareket ve faaliyetlerinin bir bilgisi oluyor; ve bu yzden de ethii ok geni bir varlk-sahas ilgilendiriyor. nk, byle bir temele dayanmayan hibir insan hareket ve faaliyeti yoktur; hibir in san faaliyeti, bu faaliyeti tayin eden temele kar kaytsz deil dir; bu temele, tayin edici bu temele, biz kymet adn veri yoruz. Halbuki imdiye kadar ethik, insann hareket ve faaliyetle rinin btn)) ii zerinde deil, ancak onlarn dar bir sahasn kaplayan olmas lzm n veya olmas gereken in zerinde duruyordu. Nitekim insan hakkndaki grler de, ya onun akl-varl veyahut da tabi varl)) zerinde duruyorlard; nk, ethikle insan hakkndaki grler arasnda sk bir mii15

nasebet vardr. mdi ethikde yaplan aratrmalar da yalnz bu dar saha zerinde duruyorlard. Byle bir ((duru un sebepleri yalnz antropolojik deildir: onun tarih sebepleri de vardr. VI. Felsefenin balanglarndan, bilhassa Aristotelesden.beri, felsefenin urat veya uramas gerektii sahalar u suallerle snrlandrmak alkanlk haline gelmitir: . Ne bilebiliriz? 2. Ne yapmamz lzm? 3. imdiki hayatmzla sonraki hayat mz iin ne mit edebiliriz? 4. Kant, bu suale, bir drdnc sn katmtr ki, bu da ((insan nedir? sualidir. Baka bir yaz mzda sylediimiz gibi, felsefenin balanglarna ait olan bu sualle, Kantn bu suallere katt drdnc sual, metafizik sualleridir1. Felsefenin bu durumu, ayn zamanda bize balangta fel sefenin, fenomenlerden veyahut da fenomenlerin tasvir ve tahli linden hareket ederek, bu fenomenlerde meydana kacak meta fizik problemleri ele alaca yerde, onun dorudan doruya me tafizik suallerle uratn gsteriyor. Bu durum, adet insan bil gisinin bir kaderi oluyor; zira insan bilgisinin balanglar, dai ma ok sonralar, yani aratrma neticesinde ortaya kmas ge reken metafizik problemleri ne alm ve onlar zerinde dur mutur. Gnlk hayattaki durum da bundan farkl deildir; gn lk hayatta yaptklar ve ettikleri, yahut yakn veya uzak evre-' sindeki fenomenler zerinde dnen insan da byle hareket eder; o da felsefenin en sonunda uraaca problemleri ne alr. Felsefe ve umumiyetle bilgi, insan hayatnn dpedz bir deva m olmas dolaysiyle, felsefede de durumun baka trl olma mas 'gerekir. Gerekten dikkat edilirse, hayatla sk bir ilgisi olan eski Grek felsefesi, daima her eyin temelini, prensiplerini, kaynan sormu ve onlar zerinde durmutur; mesel, Thales, her eyin kaynan tek bir prensibe, tek bir Arche ye gtrm ve buna su adn vermitir. Anaximander ise, Peras ve A peiron; Parme1 T. M engou: K a n t ve Schelerde nsan Problemi,
10

nides, dnme ve varlk zerinde durmu; Heraklit, her eyin temelini logos ve oluta grmtr. Daha sonraki Grek filosoflannda da durum, baka trl olmamtr. Nitekim Platon ve Aristotelesden itibaren, metafizik problemler yine n plnda yer almlardr. Mesel, Platon*da grn ile noumenon ve bun lar arasndaki mnasebet ele alnmtr. Aristotelesde form-madde, dynamisj cnergeia, osia gibi temel prensipler ele alnarak, her ey, ya onlara gtrlmee allm veyahut da, her eyin bu esas-prensiplerin birinden veya bir oundan meydana geldii id dia edilmitir.
t

Eski Grek felsefesinin bu gelenei, uzun asrlar boyunca de vam etmitir. lk defa D. H um e ve Kant bu gelenee son vermislerdir. H er iki filosof da, felsefenin, umumiyetle bilginin, fenomen-temelini, metafizik problemlerden ayrt etmee ve on lar birbirinden ayr birer problem-sahas olarak incelemee almlardr. Fakat ilim ve felsefede ((yasak diye bir ey olma d iin,, yine felsefe ile uraanlar, veyahut kendi sahalaryla ye tinmeyen ilim adamlar, bahis konusu olan metafizik problemle ri n plna almaktan kanmamlardr. Nitekim bugn bile felsefenin kenarnda -bulunanlar, felse fenin ((btn n bir metafizik olarak grrler; mesel derler ki, felsefe, hakikati yahut ilk ve son eyleri arar; bu- tabir lerle de eitli eyler kastedilir; daha dorusu bu tabirlerle neyin kastedildiini kestirmek gtr; stelik onlar bu metafizik prob lemleri de bilmece)) zer gibi zerler; veya hi deilse bilmece gibi zmee alrlar. Bylece felsefenin balanglarnda daima imkn proble minden hareket edilmi, fenomen-temeli gzden karlm, ya hut da bu fenomen-temeli ile bu fenomen-temelinin tasvir ve tah lilinden meydana kabilecek metafizik problemler birbirinden tecrit edilmitir. mdi felsefenin bu birinci suali de, bilginin imkn n sorup soruturan bir sual olmutur. Bunun mnas udur: Bilginin fenomen-temeli aratrlmadan, gz nnde bu lundurulmadan dorudan doruya onun imkn zerinde du rulmutur ve durulmaktadr. Halbuki felsef antropoloji insan felsefesi bakmn dan bilgi, insann yaamak iin, hayatta kalmak iin dayand bir temel-arttr; nitekim felsef antropoloji, bu fenomeni ifade etmek
17

iin, bilgiye insann varlk art adn veriyor; yani bu ta birle bilgi olmadan, insan da yoktur demek isteniliyor. Eer bilgi, insann dnda bulunan, onunla ilgisi olmayan bir ey olsayd, o vakit bilgiye istediimiz ekilde bakabilirdik; ve onu istediimiz ekilde ele alabilirdik. Halbuki bilgi, insann, haya tnn bir temel-art dr; onun hayatnn bir devamdr; nk bilgi, yaamamz veyahut da yok olmamz salyan bir temelunsurdur. Bu sebepten dolay, biz bilgiye istediimiz ekilde bakama yz. nk yaamamz, hayatmz, bu dnyadaki yerimiz bilgiye dayanr. Ancak bilginin bu ve buna benzer fenomenleri in celendikten sonradr ki, sra onun imkn ile ilgili suallere gelir; ancak bu takdirde byle sualler sormak da yerinde olur. Mesel, bilginin'sje ile obje arasnda bir mnasebet olduu, bu mnasebeti kuran balar (akt 1ar), bu balarn hedefi yani hakikat, aratrma, ilerleme vs. gibi fenomenler tasvir ve tahlil edildikten sonradr ki, b u balarn nasl mmkn olduklar ve sjeni objeyi bilmesi imkn sorulabilir. Fakat bu imkn sualleri de mstakil olarak, br suallerden zlerek sorula mazlar; ancak teki suallerin, yani fenomen-temelinin gerisinde ve bu temelle birlikte meydana kan suallerle birlikte sorulabi lir. Genetik bir problem olarak bilginin karakteri, yani bilgi nin umumilik, zarurilik, katilik karakteri (bir kelimeyle apriorilii) ile, onun, tek tek olaylara ait olmas (aposteriori olmas), ihtimli olmas da byledir; dier bir tabirle, apriori bilgi nasl mmkndr sualinden nce, onun bir fenomen olarak tahlil ve tasvirinin yaplmas gereki*.Felsefenin eski suallerinin kincisi, ((insann e yapmas l zm geldiine ait olan ahlk metafiziinin sualidir. Felsefenin mhim b ir dal olan ethik, asrlardan beri devam ededuran bu gelenee uymu; ve bu gelenek iinde baka trl bir sual sor mak da yadrganmtr. Bu problem sahasndaki durum da, tpk bilginin imkn problemindeki duruma benzemektedir. Bura da da felsefe, insann gnlk hayatndaki fenomenleri, insann gnlk hayatndaki hareket ve faaliyetleri, insanlarn birbirine kar takndklar tavrlarn, beendikleri veya yerdikleri, sevdik leri veya sevmediklerinin temelini, insanlarn konumalarnda ve birbirleriyle tartmalarndaki temeli, savunduklar veya nefret 1 8

ettikleri eylerin temelini tasvir ve tahlil edecei yerde, en son eyleri aramtr; mesel, hayatn bir gayesi var mdr? Saadet nedir? Nasl hareket etmemiz lzm ki, mesut insanlar olabile lim? tyi nedir? Kt nedir? Hulsa btn sualler, ya olmas l zm, yahut da son bir ey (mesel iyi ve kt, saadet ve fazilet nedir gibi) zerinde toplanyorlar. Halbuki gnlk hayat, yani insanlarn aktiv olmas, insan dan hemen karar vermesi, harekete gemesini beklemektedir; nk insan hayat daim, kesintisiz bir aktr; hayatta durma, duraklama diye bir ey yoktur. Her duraklama, insann kendisini hayat-situationunz, yani hayatn birlikte getirlii situation'lzra terk etmesi demektir. nsann kendisini hayat-situation larna terk etmesi demek ise, insann kendi hayatnn dizginlerini elinde bulundurmamas demektir. Bu takdirde de hayat-situation lar onu srkler; beklenmedik yeni situation lar, hatt insan yok edebilecek situation lar meydana gelebilir (bir messesenin ba nda bulunan kimse iin de ayn ey sylenebilir; geri bizde osmanl politikasn benimsiyenler passiv kalmay, kendisini situ d o n l a r a terk etmeyi ve situation tarafndan bir karara varmay tercih ederler; ve nadir hallerde bu bir talih eklinde tecelli eder; byle bir kimse de belli bir zaman iin bir kahraman olarak grlr). Bu sebepten dolay insann hareket ve faaliyet lerinin, (colmas lzm gibi reflexion gerektiren bir ekilde deil, spontan, direkt olarak gerekletirilmesi gerekir. Geri teden beri ethik sahas pratik (amel); bilgi sahas da teorik diye birbirinden apayr sahalar olarak grlyorlard. Fa kat sorulan sualler bakmndan her iki saha arasnda benzerlik vardr. Nasl ki, bilgi probleminde, fenomenlerin tasvir ve tahli linden, bilginin hayatla olan mnasebetinden sonra veya onlarla birlikte meydana kacak olan ((imkn) problemi, ne almyor idiyse, burada da gnlk hayatmzn, hareket ve faaliyetlerimi zin fenomenleri tasvir ve tahlil edildikten sonra meydana ka cak olan olmas lzm, iyi, kt, saadet ve faziletin ne olduu na ait suallere bir ncelik)) veriliyordu. Gerekten ethikle bilgi problemini birbirinden apayr gr me, bu duruma yardm ediyor; zira insan hayat, insann kendisi, bu iki sahaya ayrlyor; bir defa insann pratik (amel) taraf, di er bir defa da onun teorik taraf bahis konusu oluyor; ve bu ta raflar arasnda da hibir mnasebet ve ilgi grlmyor; veyahut
19

da ethik saha, bilgi teorisi ne gtrlmek (irca edilmek) isteni liyor. Nitekim balangtan beri, fazilet bilgi midir, bilgi deil midir? suali sorulmaktadr. Bundan baka fazilet, saadet, cesaret, iyi ve kt gibi kymetler insan hayatlm, insan hareket ve faaliyetlerinin dnda bulunan kavramlar m gibi grl yorlard. Bylece, iyi ve kt nedir? Saadet, fazilet, cesaret nedir? gibi sualler, daima n plnda yer alyordu; ve iyi ile kt, saadet ile fazilet tarif edilmee allyordu; mesel, Platon gibi bir filosof bile iyiyi tarife kalkyor; ve Platon iyiyi bir ok iyi ve g zel eylerin birlikte akt bir su kaynana benzetiyor; ve iyi bir ok eylerin bir karmas olarak tarif ediliyor. Bu suretle ethik, insan kalbinin zledii ve istedii eyleri elde etmeyi re ten bir bilgi oluyor; mesel, nasl hareket etmeliyim ki, mesut bir insan olaym? Nasl- hareket etmeliyim ki, faziletli bir insan ola bileyim? vs. Gerekten eski an bir ok felsefe mektepleriyle sonraki devirlerin bir ok filosoflar bu gibi gayelere erimenin yollarn gstermee almlardr da. Bu ekilde anlalan bir bilgi ise, ancak normativ bir bilgi, yani olmas lzm) n bir bil gisi olabilir.Gerekten byle bir saha (yani olmas lzm n sahas) var dr; fakat bu saha btn insan fenomenlerini iine alan bir saha deildir.1 ' nsan hayatn bliinmiyen hatt blnemiyen b ir b tn)) olarak gren insan felsefesinin, felsef antropolojinin temeli zerinde kurulacak felsef bir ethik, n plna fenomenlerin tahlil ve tasvirini koyacaktr; ve hibir ekilde, saadet nedir? Fazilet ne dir? yi ve kt nedir? nsan hayatnn gayesi nedir? gibi sualler sormyacaktr; btn bunlarn meydana kt fenomenler ze rinde duracaktr.phesiz, insann bu sahadaki problemlerine de, dier her sahadaki problemlerinde olduu gibi, metafizik bir ynden de il, fenomenler ynnden girmek icabeder. Byle bir tavr, me tafizik problemlerin bulunduunu inkr etmez; ancak onlar her eyin bana koymaktan, fenomen tahlil ve tasvirlerinin nne almaktan, bu metafizik problemlere bir ((ncelik)) vermekten ka nr. nk byle bir hareket tarz yani metafizik problemle ri ne alan bir tavr bizi ancak hayal lemi iinde dolatrr; bu suretle biz, real lemi terk etmi, irreal bir leme, ba bo bir hayal lemine girmi oluyoruz..
20

Felsefenin balanglarnda ortaya att suallerden ncs de, insan ne mit edebilir? sualidir. B u sual din-metafiziinin bir sualidir ve daima teki iki sualle birlemitir; yani teki sualler daima bu suale balanmlar ve ok defa da onun emrine girm ilerdir.Din-m etafiziinin sahas, daima konstruktion*larn, hayallerin ba bo kalabildii bir saha olmutur; gnlk hayatta felsefenin din iin veya dine kar olarak kabul edilmesi de, dinmetafiziinin felsefenin dier iki problem-sahas ile birlemesine veya -birletirilmek istenmesine dayanr. Birleme halinde her hangi bir itiraz ba kaldrmyor; dier iki sahay (ethik ve bilgiyi) din meselelerinden ayrt etmee almak abas ise, felsefenin dine kar hareket ettii eklinde kabul ediliyor. Halbuki aslnda din problemi de, dier her problem gibi, felsefe iin incelenmesi gereken bir problem-sahasdr; ve bu sahann da bir fenomentemeli vardr. Fakat bu fenomen-temeli, bizi tek veya ok tanrl dinlerden hibirisine gtrmez; bu dinlerin hepsine kar taraf sz kalr.? Gerekten, mevcut btn dinlerin veya tarihe karm olan dinlerin dnda bulunan bir fenomen-temeli, bir fenomen-sahas vardr ki, bu da inanma-feomenidir; inanma-fenomeni de, tpk bilgi ve ethik sahas gibi, insann bir varlk artdr; n k bu fenomenin eksik olduu her hangi bir tek insan veya insan topluluu yoktur. Zira inanma-fenomeni, gnlk hayatta balar; ve en sonunda (yani dinlerde) insanla, her eyin stnde yer alan bir varlk arasnda kurulan bir ba (relation) ek lini alr. Dinler, bu ba kendi vastalaryla gerekletirmek d ncesindedirler. Dinler, bilindii gibi, bu ba kurmak ve gerekletirmek iin, d grn ile olduka baka, yani birbirinden farkl vas talarla alrlar. Halbuki aslnda hepsi bir temelde birleirler. Fakat din-ilimleri veya din-metafizikleri, inanma fenomenini, o derece bulandryorlar, o derece 'belirsiz bir hale getiriyorlar ki, (nk her dinin mnevi gayeleri yannda maddi gayeleri de var dr, hatt maddi gayeleri zamanla daha ar basyorlar), artk bu asl temel-fenomeni konstruktionlardan ayrmann gl ile uramaktan ileri gidilemiyor. Bu sual, bu fenomen-sahas, ok.ktye kullanlan bir sual, bir fenomen-sahasdr. nk bu saha herkese bir eyler syl yor; ve herkesi ilgilendiriyor; bu fenomen-sahas, hayatta, pratik
21

alanda ok defa ethik sahay da iine almakta ve bu, ona daha byk bir kuvvet kazandrmaktadr. stelik bu sual, bu fenomen-sahas. yani din-sahas, bir nevi demagoji ve bir nevi maddi kazan vastas da olabiliyor; din-sahas, bu kla brndkten sonra da, kalbi aydn olmyan, hareket ve faaliyetleri sadece vasta-kymetlere dayanan insanlarn elinde bir kazan vastas olu yor; ve bu insanlar, asl gayelerini maskeliyerek, gerekten inamyorlarm gibi hareket ediyorlar; ve bunun farknda olmya yn zerinde tesir yapmaa ve yn kendi gayelerine doru s rklemee alyorlar; ve gerekten'bunda da baarya ulayorlar; bu baarnn derecesi bilgisizlik (cahillik) ve rk inanlarn ok luk ve azlk derecesine baldr. Gerekten, maskelenerek maddi bir kazan vastas haline ge len din bile, yn zerinde yapt tesir-kuvvetinden hibir ey kaybetmiyor. Gemite yle durumlar olmutur ki, bu durumlar da baz milletler, bu uurda varlklarn, kltrlerini, mill ben liklerini, tarih dnyasnda oynadklar stn rollerini bile tehli keye koymulardr (mesel T r k Milleti gibi). Nitekim Birinci Dnya Savanda Mekke ve Medineyi elde tutmak iin asker ol mayan tedbirlere bavurulmu, binlerce T rk n hedefsiz, gaye siz yok olmasna sebep olunmutur. Bugn bile, aslnda masum bir saha olan din-sahas, ktye kullanlyor; salam bir kafa ile dnmemize engel oluyor; aka yaplmas, alnmas gereken tedbirleri korka korka alabiliyoruz. Bu noktalara iaret etmekteki gaye, din-sahasnm ok tehlike li olabileceini gstermek iindir. Aslnda din, fenomen olarak in sann kendi i dnyasna aittir; ve insan tek olarak bu sahada dile dii gibi hareket etmekte serbesttir ve serbest olmaldr da. Fakat bu, dini maddi bir kazan vastas olarak kullanan kimsenin veya grubun iine gelmiyor; ve masum olan halk, kendi kar ynn de harekete getirmee abalyor ve bunda baar da gsteriyor, bylece de dini smrme devam edip gidiyor. Bilindii gibi, bir zamanlar Batda, papalar, cennetin anahta rn satyorlard; ve ilenen gnahlar da bir denek karlnda affediyorlard. Nihayet ilk defa bir din adam olarak Luther, dini bir kazan vastas haline getirenlere kar direndi; dini, bu masum sahay, bir smrme vastas olmaktan -kurtarmaya alt ve bu abasn gerekletirdi. nk dinin bu ekilde smrlmesi, M u kaddes Kitabm belli eski dillerde, halkn bilmedii, anlamad dillerde okutulmasna dayanyordu.
22

Luther, Mukaddes Kitab eidi Avrupa dillerine evirdi; vc bu tarihten beri Hristiyanlk (hatt ok ekilci olan katolisizm bile) daha ili olmaa balad. Biz, bugn bile, Kuran Trkeye evirmeye yanamyoruz; Tanrm za kendi z dilimizle seslenemi yoruz! Halbuki Seluk Hkmdarlar X I I I . yzylda Kuran Trkeye byk bir titizlikle evirmiler; bugn bile bu evir' me en iyileri arasnda yer alyor. Din-sahas, bu masum saha, hayatta ve bilhassa bizim gibi nfusunun % 7oi okur yazar olmyan bir milletin hayatnda o de rece mhim bir yer alyor, o derece mhim bir rol oynuyor ki, her aydnn din meselesi karsnda belli bir tavr olmaldr; ve cun maddi bir vasta, bir kar olarak kullanlmasna engel olmaldjr.Felsefenin balanglarna ait olan bu suale Kant bir dr dncsn katyor. Kant, bu sualini nsa nedir? eklinde ifade ediyor. Bu sual de nsann ne olduunu sormakla, insana pein olarak metafizik bir tavrla bakyor. Dier sualler hakknda ileri srlen dnceler, bu mesele hakknda da ileri srlebilir. Bura da da metafizik problem, hareket noktas olmutur; bu da, dier leri gibi, hibir ekilde cevaplandrlacak bir sual deildir. Zaten sonuna kadar zlememe metafizik suallerin bir karak teridir. Dier metafizik problemlerde olduu gibi, burada da by le bir soru-tarz, bizi ancak pseuclo zme-ekillerine, psedo ce vaplara gtrebilir; bylece de biz, ancak kendi kendimizi aldat m oluyoruz. T a rih boyunca gerek felsefe ve din, gerekse modern bioloji, ((insan nedir? sualine cevap yetitirmee almlardr. Mesel, biolojiye gre insan, maymunlardan kopmutur; organik lemin gelimesinin sonunda meydana gelen bir varlktr. Zira as lnda insan ve maymunun kkleri ortakt, maymun gelierek yer den aalarn stne km; insan ise geliememi, organ-primi* tivismini muhafaza ederek olduu yerde kalmtr.1 amzn bir ksm felsefesine gre, insan hastalkl, gelime yolunu arm, kmazlara girmi bir maymundur.2 Baka bir grup filosofa gre insan Tanrdan kopmu ve T anrnn yeryzndeki mmessili ol mutur; bylece insan, T an rn n aktlarmn bir gerekletirici si; daha dorusu k ll Geistm bir parasdr.3 Bu trl dn celer insan nedir? sualine toptan verilen birtakm cevaplardr. 1 H. Kla&tsch, A. Gehlen. - Theodor Lessing. : Max Schele*.

Dier taraftan sualin bu ekilde soruludl, bizi bir takm ma nasz ve hi yeni bir ey sylemiyen cevaplarla karlatryor. G er i Kant, bu suali sormutur; fakat kendisi *bu suali cevaplandrmamtr; ancak insan probleminin felsefe bakmndan olan ehemmi yetine iaret etmi ve eserlerinde insann zelliklerini gstermee almakla insan felsefesinin kurucusu olmutur. Yzylmzda M ax Scheler bu suali benimseyerek konsruktiv bir insan metafizii ortaya koymutur. Fakat felsefede ve ilimde yaplan btn bu konstruktionlarn kaderini zaman tayin ediyor; Scheler'den de zaman cn almtr.Bugnn insan felsefesi, felsef antropoloji, bu gibi konstruk tionlardan hareket edecei yerde, insan fenomenleri zerinde du ruyor. Bu fenomenleri tahlil ve tasvir etmek suretiyle, insan, onun bu dnyadaki, hatt kinattaki ((yerini anlamaa, tesbit etmee alyor; fakat felsef antropoloji, insan nedir?)) sualini sormu yor; ancak insanda ve yalnz onda meydana kan fenomen ve ba arlar)), onun dnya ile, kinatla olan mnasebetini bize gste riyor; insann bir ok hususiyetlerini gz nne seriyor; bu feno men ve baarlann tahlil ve tasviri ise, bizi btn insan ilim lerinin ve felsefenin t iine kadar gtryor. Geri felsef antropolojide ((insan nedir?)) suali sorulmuyor; fakat insan-varl sahasnda ortaya akan problem ve fenomenler hibir suretle inkr edilmiyor; onlardaki metafizik ynlere, hal edilmiyen metafizik artklara iaret ediliyor; veyahut da onlarn hal ekillerine iaret ediliyor. nk insann kendi baars olan ilim, umumiyetle insan bilgisi, ne bundan fazlasn yapabiliyor; ne de hayallere kaplarak bir ey yaptn iddia edebiliyor. mdi her yerde fenomenlerin tahlil ve tasviri metafizik ynden nce gelmelidir. Bugnn felsefesinde artk metafizik problemler, ilmin, fel sefenin inceledii fenomen ve problemlerden kopmu bir durum da grlmyorlar. Metafizik problemler de, dier problemler gibi fenomenlerle bir arada bulunuyorlar ve onlarn iinde meydana kyorlar. Eer metafizik problemler diye ((kendi bana)) kalan bir problemler-sahas olsayd ki buna Kanta kadar gelen sahalar-metafizii)> inanmt , bu takdirde onlar iin hususi bir fel sef disiplinin bulunmas ve onlarn husus bir saha olarak incelen mesi gerekirdi; fakat durum byle deildir. Metafizik problemler, gnlk hayat-fenomenleriyle dier fenomenlerdin, yani gerek ilmin
2*1

gerekse felsefenin urat fenomenlerin ierisine serpilmi bir durumdadrlar.1 Bu sebepten dolay bugnn ilmi vc felsefesi artk bir eyin ne olduunu (neliini) sormuyor. nk bir eyin ne olduu, anelii tesbit edilirse, onu yapmak, meydana getirmek)) de miimkun olur. Bugnn sentetik kimyasnn vazifesi de budur: yani tabiatta mevcuL elan eyleri suni bir ekilde meydana getir mektir. Bugnk kimyann vitamin ve suni kumalar sahasndaki baarlar akllar durduracak bir dcreceye varmtr. Halbuki bil yeyi ((yapmak, yani sentetik bir yolla ((meydana getirmek insan ve umumiyetle canl varlk sahasnda ne bugn, ne de yarn mm kn olacaktr. Hatt bu, anorganik sahada da ok defa byledir ve byle de kalacaktr. Nedir? sualini bylece kestirip atyoruz. Niin? Bunun m nas aktr. nk insan bilgisi snrldr; insann bilgi kabiliyeti nin snrl olmas, onun ((varl bakmndan ok ehemmiyetlidir; eer byle olmasayd, ne olurdu? phesiz, insann srtnda ta d ve zaten ar olan yk daha da arlaacak ve byle bir du rumda insan yaayamaz bir hale gelecekti; hele onun baarlar pheli bir duruma 'girecekti. nk insann btn baarlar, onun bilinmiyenlerle evrilmi bulunmasndan domaktadr. Bir an iin dnelim : Mesel insan ne vakit leceini biliyor. Byle bir durumun arl bir dnlsn! Ama ok konkret olarak dnlsn! Tabiat, zaten insana sindirebileceinden, ta yabileceinden daha fazlasn yklemitir. Dier taraftan tabiat onu ortaya atarken neyi bilmesi, neyi bilmemesi gerektiini de cna birlikte vermitir. Gerekten insann btn abalarnn, yaratmalarnn, baar larnn, onun her eyi bilmemesine, onun snrl olmasna dayan dn sanmak hi de yanl deildir. Bunu ocukta grmek mm kndr. ocuk, bilinmeyenler ierisinde bulunan, bilinmeyenler ierisinde yayan bir varlktr; o, hayatta yol aldka bir ok eyler renir; rendike de bilmedikleri artar. Gerekten ocuk iin bu dnya bilinmeyenlerle, mitlerle dolu olan bir dnyadr. O, lm, leceini bile bilmiyor; bu mitlerdir ki, ona yaama, renme,' didinme zevkini verivor. Hasta bir insan olmamak sartv/ y /
1 Bunun iin ber die Grcnzen der Erkennbarkeit, Berlin 1937 adl yaz mza baknz.
25

la, bu mitler, hi kimsede ve hibir zarftan eksik olmazlar; ve insan bylece hayatnn sonuna kadar mitler ierisinde yaar; alr; bir eyler meydana getirir. Fakat bir de dnelim ki, in san, kendi balangcn ve sonunu biliyor. Byle bir hayatn yk n ekmek phesiz ok g olurdu.-

V II.

T arih sebeplerin mhimlerinden birisi de ethiin bir kymet-hkmleri-sahas olarak kabul edilmesidir. Bu da kaynan X I X . yzyln son eyreinde balayp da yzylmzn ilk eyrei ne kadar devam edegelen ((Yeni Kantlk felsefesinde bulur. Bn felsef dnmenin hareket noktas, bilgi teorisidir. Mantk, ethik, estetik, hukuk felsefesi gibi, felsefenin dier dallar da bilgi teo risinin temeli zerinde kuruluyordu. Ontoloji, metafizik gibi, ok eski felsefe disiplinleri de bir kenara atlmlard. Bilgi teorisinden hareket eden her felsefe grnn gnoseolojik olmas, yani reflexionh\ bir tavra dayanmas; tabii, naiv bilgi tavrn, yani direkt olan bilgi tavrn terk etmesi zaruridir. Reflcxion ilu bir tavrdan hareket eden Yeni Kantmlar iin, bilgi nin kazanld ey, yani bilgi objesi, var olan bir ey deildi; ob je, dnme tarafndan tesis edilen (kurulan), meydana geti rilen bir eydi. Dnme, saf, yani apriori bir dnme olarak objeyi ((meydana getiriyor)); bylece siijenin bir kabiliyeti olan saf dnme tarafndan ((meydana getirilen objeden kazanlan bilgi de, hkmlerle ifade ediliyor. nk hkmlerle ifade edilmiye bir bilgiye, bilgi vasfn vermek doru deildir. Hkmleri inceliyen bilgiye de tedenberi mantk ad veriliyordu. Bu suretle de mantk ve bilgi teorisi sahalar birbirileriyle birlemi oldular. Sje tarafndan ((meydana getirilen objeden kazanlan bilgi, hkmlerle ifade edildiine gre, mantk ve bilgi teorisinin, tek bir felsefe disiplini haline gelmeleri kadar tabi bir ey olamazd. Nitekim, yzylmzn ilk krk senesine kadar bu sahalar hakknda yazlan bir ok eserler, elkitaplar, mantk ve bilgi teorisi adn tayorlard. Kendisine ok eyler borlu olduumuz E. von Aster de bu Yeni Kantlk felsefe mektebinin bir talebesi idi. Von
26

Asterin bugn bizde Tiirkesi mevcut olan Mantk ve Bilgi teo~. risi adl eseri de, mantkla bilgi teorisini birletiren grn bir rneini tekil eder. Nasl ki bilgi, Yeni Katlara gre, saf dnmemin bir mahmul idiyse, ethik ve hukuk felsefesi de saf iradein, estetik de saf duygunun birer bilgisi oluyordu. Btn insan b il gisi hkmlerden meydana geldiine, hkmlerle ifade edildii ne gre, hukuk felsefesi, ethik ve estetik sahasndaki hkmleri, bilgi teorisi-nantk sahasndaki hkmlerden ayrmak iin, bu hkmlere de kymet hkmleri)) ad verildi; ayn zamanda et hik, estetik, hukuk felsefesi de, normativ birer bilgi olarak grl d. Hatt bu felsefe akm, mant psikolojiden ayrmak iin, ona da normativ bir bilgi damgasn vurdu (yani mantk, nasl d nmemiz gerektiini, psikoloji ise gelii gzel bir dnmeyi tetkik eder, denildi). Bylece btn bu bilgiler yani mantk, et hik, estetik, hukuk felsefesi olmas lzmn birer bilgisi oldu lar. Norm ativ bir bilgi se, kendi aratrma sahasna prensipler, kaideler, kanunlar dikte eden bir bilgi demektir. Demek oluyor ki, mantn dnmeye, ethiin insann hareket ve faaliyetleri saha sna, estetiin sanat sahasna, hukuk felsefesinin de, devlet ve hu kuk sahasna prensipler, kaideler, kanunlar dikte etmesi gerekmek tedir. Hemen syliyelim ki, insan bilgisi sahasnda byle bir dik tatrle imkn yoktur; yani hibir sahaya her hangi bir ey dikte edilemez; prensip kaide ve kanunlara ancak aratrmalar sa yesinde ve neticesinde varlabilir. Dier taraftan, bu felsefe mektebinin dme-tarz iinde hkmleri baka bir bakmdan ikiye blen bir gr daha meyda na kt; buna gre hkmler, ya realite (mevcudiyet, eniyet) h kmleri veyahut da kymet-hkmleridir. Realite hkmleri, bil gi teorisi sahasna, dierleri ise, ethik, estetik, hukuk felsefesi sa halarna aittirler, denildi. Realite hkmleri objektivdirler; kymet-hkmleri ise siibjektivdirler. Kymet-hkmlerinin sbjektivlii tabiriyle de, onlarn ahstan ahsa, devirden devire, -mem leketten memlekete gre deitii sylenmek isteniyor; dier bir tabirle, bu sahada bir sbjektivism hkm srer. Her siibjektivism ise, bir relativism'i birlikte getirir. Bylece do ctlik sahasndaki kymet-hkmleriyle, hukuk
27

felsefesi, estetik sahasndaki kymet-hkmlerine sbjektiv bir damga basld. O halde bu sahalarda ortaya atlan veya atlacak olan hkmler hep birden sbjektivtirler, yani ahstan ahsa; devirden devire; sosyal birlikten, sosyal birlie gre deiirler. Benim gzel dediim bir eye bakas irkin; benim iyi veya drst dediim bir eye de, bakas kt ve drst olmyan bir y adn verebilir. Bu devirde iyi, hakl, adil, gzel ola rak kabul edilen bir ey, baka bir devirde kt, haksz, adil olmyan, irkin bir ey olarak kabul edilir. Bu veya u sosyal birlik te drst, gzel, adil vs. olarak kabul edilen, geerlikte olan bir ey, baka bir .millet iin drst olmyan, irkin vs, ola rak kabul edilir iddias ortaya atlmaktadr.s

Hibir esasa, hibir temele clayanmyan bu gr, daha do rusu bu pein hkm, o kadar kuvvetli bir taraftar kitlesi kazand; o kadar yaygn, o kadar popler, o derece kati, apak bir karak ter kazand ki, buna kar herhangi bir itiraz da ykselemiyordu; herkes bu gr, bu pein-hkm olduu gibi kabul ediyordu. Bilhassa aydnlar evresinde bir ifadeye, bir eye kymet-hkmii adn vermek demek, onun zerinde uzlamann, birlemenin mmkn olmadn sylemek demekti. 'Tabii, halk bu gre katlmyordu; onu paylamyordu. Halk iin, yani hukuk felsefesi, estetik ve ethik hakknda elkitaplar okumayan, o devirdeki felsefe derslerini dinlemiyen halk iin, durum byle deildi. Halk, bozulmam halk, bir eye verilen . isimler yerine, iin, o eyin kendisine bakyor. Halk iin, sa lam, rk insanlar; drst, hilekr, sznde duran veya yalanc insanlar vardr. Halk bu insanlarla olan mnasebetlerinde onlar yle grr, onlara kar yle davranr; yani drst insan, drst olarak, hilekr da hilekr olarak grr. Geri aydn insan da bu elkitaplarnda edindii bilgiye, ma lmata)), yalnz kendi emsalleri arasnda olup bien nazari tar tmalarnda bavurur; ve kym etJkm lerinin siibjektivliini de, ancak bu eit tartmalarnda kullanr; veyahut da kendisine bir imtihan edasnda veya dershanede sorulan suale cevap verirken bu hazr, bu hayattan uzak bilgiden faydalanr. nk byle bir aydnn bilgisi, ok defa, renilmi, passiv bir bilgidir; ve bunun iin de srtndaki elbise gibidir; istedii zaman karr, istedii zaman giyer. Halbuki gnlk hayatta her aydnn, kendisine inan d dostlar, gvendii insanlar vardr; drst olarak bildii
2$

kimseler vardr; o da drst insanlara inanr, onlara gvenir; hlckr insanlardan saknr; onlara hibir zaman gvenmez. Demek oluyor ki, bu gibi aydnlarda hayatla bilgi (ki bu sa dece renilmi bilgi demektir) arasnda bir mnasebet yoktur. Byle* bir mnasebetin bulunmasna da imkn yoktur; nk b il gi, hangi sahaya ait olursa olsun, bize mal olmadka, bizim can mza, kanmza karmadka, yle kalmak, yani hayatla mnase bete gelmemek zorundadr; ontik bir karl olmyan bir b il gi, ezbere olan bir bilgidir; sadece bir kelime-dizisinden ibarettir; bu sebepten dolay ona ((nazar adn verdik. Buradaki ((nazar tabiriyle ok hususi bir ey sylemek isteniyor: Bu, renilmi, on tik bir karl olmyan bir bilgi; veyahut ta bu ontik olan eye hi bir .ekilde temas edilmiyor, onun yanndan geiliyor demektir.Herkes bu tasvir edilen fenomenler zerinde dursun, dn sn; ve kendi kendisini bu bakmdan yoklasn; o- zaman herkesin ayn fenomenleri kendisinde veya grd durumlarda ve bu du rum lar iinde bulunan insanlarda tesbit etmemesine imkn yok tur. ste konkret hayat-feomenlerini gznnde bulundurarak felsef antropolojinin temeli zerinde kurulmak istenilen ethik de (ki bu yaayan insan btnl ile gz nnde bulundurmak demektir), bu gibi layat-fenomenlerini tasvir ve tahlil ederek di er her bilgi gibi, burada da sabit bir karakter tayan, objektiv elan, kymet-hkmleri mnasnda olmyan, yani ahstan ahsa, devirden devire, sosyal birlikten sosyal birlie gre deimiyen bir bilginin bulunduunu gstermek istiyor. Gerekten bunu gstermek ok kolaydr; fakat bu gsterileni grmek, hi de o kadar kolay deildir. nk bu gsterileni gr mek iin, her insann sahip olduu, kazand pei-hkmlerden, dnme tenbelliinden doan pein-grleri (kitab gr leri) terk etmesi; ve insann halis hayat-fenomenleri ze rinde durmas gerekir. nk ethik, insann btn hareket ve faaliyetlerinde (bunlar ister imdiye, isterse gelecee ait olsun lar), hatt gnlk hayatmzda yerini bulan fenomenleri tahlil ve tasvir etmek, gnlk hayatta insanlarn zerinde birletii ((te melleri ortaya koymak istiyor. Bylece ethik, bizim gnlk hayatmza da karmaktadr; halbuki bilginin dier sahalarndaki fenomenler bu durumda de ildirler. Mesel, bilgi problemindeki aratrma ve ilerleme feno29

menlerini grmek ve anlamak (dikkat ediniz, grmek ve anlamak diyorum, renmek demiyorum; nk bir eyi renmek iin, o eyi anlamak art deildir) iin, insann kendisinin aratrmalar iinde bulunmas ve aratrmalaryla 'yeni eyler ortaya koymas gerekir. Halbuki hayat-fenomenleri, gnlk hayat byle midir? Yani ethiin urat, tasvir ve tahliline alt gnlk hayatfenomenleri byle midir? Gnlk hayatta ve umumiyetle hayatta herkesin gvendii, drst veya hilekr bulduu insanlar vardr; herkesin, kendisinden bir ey satn ald bakkaln veya sebzeci nin, tccarn, drst, hilekr olduu hakknda bir fikri vardr; bunu o, bu i adamlaryla olan mnasebetlerinde tesbit eder; ve ona gre drst bulduu insana emniyet eder; gvenir; br nn, yani iine hile kartrann hareketlerine, yaptklarna, et tiklerine dikkat eder; imkn varsa, bir daha onun semtine bile uramaz. Bylece her insann bir ey satn ald veya mnasebette b u lunduu bir insan, bir messese vardr; mesel, bu messese, bir terzihane, bir kuma, bir krtasiyeci v.s. olabilir. nsan bu gibi mnasebetlerde plak realite ile kar karya kalyor; byle bir durumda hi kimse ((kymet h k m le rin d e n veya onlarn siibjektivliinden, relativliinden bahs etmiyor. Fakat ethik dersinde sorulan bir sualde insan, gnlk hayat, bu plak realiteyi, btn hayat ve insan mnasebetlerini bir tarafa brakarak, rendiine, iittiine dayanyor; bu suretle konkret hayat-fenomenlerini de terk etmi oluyor; ve hayatla ilgisi olmyan bir sz-laf-tartmasu)na dalyor. Byle bir insann bilgisi de sadece renilmi, passiv, ezbere olan bir bilgidir; nk- hayatla mnasebete geildii zaman, taycsnn hayatla mnasebete geebilmesi iin, bu bil giden vaz gemesi gerekmektedir. Aslnda bu durum, btn bilgi ve btn hayat-fenomen ve problemleri iin de byledir. nsan bilgisi hangi sahannki olursa olsun hayat, konkret insan hayatn, kendisini evreleyen fenomenleri terk edip mnasebetlerinden zlm bir dnce -dnyasna dald andan itibaren, onun karsna ancak gelii gzel dnceler, konumalar, gelii gzel tavrlar kabilir. te ethik sahasnda da ayn ey oluyor. Kk gnlk hayatta, hayatfenomenlerinde bulunan ethik, bu kknden koparlr ve ethie bir kitap)> veya bir hoca tarafndan vazifesi icab retilen bir ders gzyle baklrsa, onun obje sahas da gelii gzel karakterize edilecektir.
30

Byle bir durumda clhiin kymet-hkmlerinden (yani a hstan ahsa deien sbjektiv bir bilgiden) veya baka bir eyden bahsettiini sylemekte de bir mahzur griilmiyecektir. Fakat eer ethiin kendi fenomen sahasn inceliyen bir bilgi olduu, onun, konkrel insan hayatndaki yeri gz nnde bulundurulacak olursa, ethik zerinde gelii gzel konumaya imkn olmayacak tr. Ama her yerde gelii gzel sylenilen deil, sylenilenle kas tedilen mahhas ey, konkret hayat mhimdir. Hayat, bahis ko nusu olan kymet-hkm)> szn rtyor. nk hayatta biz kymet-hkm tabiriyle kastedilen ekilde davranmyoruz; yani btn hareketlerimiz sbjektiv deildirler; hatt burada ok objektiv olan bir bilgi ile kar karya bulunduumuzu kolayca gs terebilecek bir durumdayz.Sbjektivlik, relativlik (bana grelik) ancak vasta-kymetler ad verilen hareket ve faaliyetlerimiz, davran ve tavrlar mz, konuma ve tartmalarmzda ve bunlarla ilgili hkmlerimizde ortaya kar. mdi her sahadaki kar ve fayda, kazan ve mevki hrs, n ve san dknl ve benzerleri gibi hareket ve faaliyetler, davranlar, tavrlar, konumalar ve tartmalarla il gili hkmler sbjektivdirler. Fakat bu fenomenlerde ortaya kan durumlar, M. Scheler'in sand gibi, insann yalnz bir ta rafna (mesel psyehovital tarafna) deil, onun btnlne ait tirler. Sadece karn dnen bir insan, her ne pahasna olursa olsun, yalnz karn dnr, onu gerekletirmee alr; by le bir kimsenin btn hareket ve faaliyetleri, konumalar, iddi alar, abalan byle bir hedefe ynelmilerdir; byle bir insan iin btn yollar tek bir yolda birleirler, o da karn ger ekletiren voldur. j * J
*
9

>

Halbuki hem yksek, hem de vasta-kymetler duygusu olan ve vasta-kymetleri, ((yksek kymetlenun emrinde bu lunduran kimsenin hareket ve faaliyetlerinde ise daima bir objektivlik vardr. mdi vasta-kymetler sahasndaki btn hare ket ve faaliyetler, bu hareket ve faaliyetlerin gerekletirdii ey sbjektivtir; ve ancak burada bir ((bana grelik vardr. Birisi iin u anda yle bir eye sahip olmak, byk bir deer tad halde, bir bakas iin hibir ey ifade etmez; o kimse iin de baka bir ey, byk bir mna ifade eder. Daha nce verilen mi sller hep yksek kymetler)) sahasna aittirler; mesel, drst lk, sznde durmak v.s. gibi. Burada yalnz objektivlik hkm
3i

srer. iink drstlk, szn tutmak herkes iin ayni eyi ifa de eder; burada bir bana grelik yoktur. Estetik sahasnda ise, sjeden sjeye, yani insandan insana; deviden devire, sosyal birlikten sosyal birlie deien, zevk ierdir; ve zevklr gerekten sbjektivdirler. nk zevk b u rada, yani estetik sahasnda bir vasta-kymettir. Fakat eer zevk ad verilen kymet, sadece grenekler, bir devirde, bir evrede olup bitenler, yani moda tarafndan deil de, gzel olanla birlikte ortaya kyorsa, o zaman durum ba ka bir karakter kazanr; yani burada hibir suretle her hangi bir sbjektivlikten bahsedilemez. Byle bir durumda zevk)) bir in sann hayat-slubuyla, onun hayatnn btnl ile, onun konk ret hayatnda temelini bulan estetik, ethik kymetlerle ilgilidir. Nitekim halis sanat eserleri de devirlerin girdisi-ktsyla il gili deildirler; onlar devirlerin stnde dirler; yani devirlerin gelip-gemesine bal deildirler; daima ve her yerde sanat ese ridirler; elverir ki, onlar gren insan, bu eserlerin sanat ky metini farkedebilecek bir durumda olsun, im di estetik sahadaki yksek kynetlerde ortaya kan hkmlerimiz de (bilgimiz de) tamamiyle objektivtirler; hibir zaman devirden devire; ahstan ahsa; topluluktan toplulua gre deimezler; burada da bir (tbana grelik)) yoktur. Rem brandtm Gece bekisi tablosu hakkmdaki yarglar daima ayndrlar ve ayn kalrlar. Hukuk felsefesi sahasndaki durum da, dierlerinden (estetik ve ethik'den) farkl deildir; burada da yine sbjektiv hkm ler, yani devirden devire; sosyal birlikten sosyal birlie gre dei en hkmler vardr; ite ancak bu gibi hkmlere kymet-hkmleri ach verilebilir. Fakat bu eit sbjektiv hkmler, yk sek hukuk prensiplerine, yani adalet ve hak prensiplerine deil, sadece belli, sbjektiv durumlarn, mesel bir karn bu, bir mevki hrs, n ve san dknl v.s. olabilir devamn sa lamaya alan sbjektiv fetva lara, kaidelere dayanr. Mesel, bir memlekette yurtsever bir ounluk tarafndan istenilmiyen mevcut bir durumu muhafaza etmek iin, belli bir tarzda yaz yaz maa msaade edilir; onun dnda sylenilen ve yazlan szler b i rer su unsuru olurlar. Bu da memleketten memlekete; durum dan duruma deiir. Memleketimizin son on senesi, bunun iin ok canl bir misaldir. Halbuki yksek hukuk prensiplerine (yan hak ve adalet
32

prensiplerine) gre konulan kanun ve kaideler her yerde ve her zaman ayndr; onlar hibir yerde deimezler. Herkes, ancak hakettii eyi isdyebilir; hak.ve adaletten herkes aym pay alr; burada herhangi bir ayrma-kayrma yoktur. Dier taraftan her insann sahip olduu eref, haysiyet, ahs sfere ait daha bir ok haklarla manev kymetler, sosyal birliin devamn salayan prensipler, yksek kymetlerdir. Bunlar korumak, hak ve adale tin tatbikierinin bir vazifesidir; bunlara saldrmak ve onlarn gereklemesine engel olmak bir sutur; ve bu her yerde ayndr. nk devlet kavram, hakkn, adaletin iinde yer ald bir kav ramdr. Fakat amme ileri sahasnda alan, grev sahibi olan bir insann, mesel bir hkmet azasmn veya bir memurun yapt islerdeki objektiv yanllklar, hakszlklar, adaletsizlikleri yaz ile veya szle gstermek, onun ahs sferine dokunmamak artyla, bir su saylamaz; ve saylmamaldr da. nk insann dndk lerini ve grdklerini ak ve serbest bir ekilde sylemesi ve yaz mas, urad hakszlklara kar kendisini savunmas dier yk sek bir prensibe dayanr ki, bu da her insann sahip olduu i hrriyetiyle (ethik bakmndan olan hrriyet), d-hrriyeti (si yasi bakmdan olan hrriyetedir. Fakat bizim memleketimiz gibi, henz hak ve adalet prensip lerinin, hukukun yerleemedigi, henz hukukun bir avukatlk mertebesini amad bir yerde, hak ve adalet prensipleri avukat ln veya despotlarn (yani iktidar elinde bulunduranlarn) bi rer oyunca haline geliyorlar; ve bu prensipler bazan artk ta raflardan hangisi savunuluyorsa bir smak, gerekirse de bir ka amak vastas oluyorlar. mdi hak ve adaleti savunma deil, taraf lardan birisini hakl, dierini haksz karmak savunuluyor. Bugn hukukun bir ilim olarak yerleemedigi bir ok dou memleketlerindeki durum, ne yazk ki tasvir edilen ekilde olup* bitiyor. Zira avukatlk ii brakarak da taklyor, her eyi formalize etmee ve bir kar kayna yapmaya abalyor; bu aba, hukukun yksek prensiplerini her yerde, her devirde (me sel sofistlerden bu yana) ve her durumda zedelemekten geri kal myor. Fakat bu zedeleme o derece ustalkla yaplyor ki, mes lekten olmyan insanlarn ancak hak-duygularn incitiyor; fakat onlarn bu husustaki aknlklarn gideremiyor. Bu ((avukatlk baz dou memleketlerinde ilme bile kar33

yor. Mesel istenilen durumlarda ilmilik kitaplarn kalnl ile, sarf edilen mrekkebin okluu ile llyor; icabnda ise eer durum bunun tersini gerektiriyorsa kalnlkdan vnz geili yor; ve muhteva zerine parmak baslyor. Bu tasvir edilen durumlarn, hak ve adalet prensiplerinin et hik prensiplerinden kopanld, ethik prensiplerin hie sayld her yerde olup-bitmesi zarurdir. Nasl ki, hastasna yardm ede bilen hakiki hekim, bilgisini biyolojik ilimlerle, yapt ve edin dii tecrbelerle beslemek ve bu husustaki bilgisinin btnne dayanmak zorunda ise, hukuk bir durumu tahlil eden hukuku da, ezberledii paragraflara deil, hak ve adalet-duygusuna, hak ve hakszl, adalet ve adaletsizlii kendisiyle birlikte bilen bir merci olan vicdanna dayanmak zorundadr; aksi taktirde hak ve adalet, paragraflarn bir oyunca olur. Bu ideal gibi grnen, durumda olmak veya olamamak, ona erimek veya eriememek, bir topluluun hak ve adalet duygularyla; hakkna raz olmak, on dan fazlasn ve eksiini istememek eitimi ve umumiyet itibariy le eitim problemi ile ilgilidir. Nasl ki, bilgisiz ve vicdansz he kim, hastasn kendi kar yznden candan ederse, hak ve ada let prensipleriyle ethik prensipleri cannda-kanmda duymvan bir hukuku da, insan, sahip olduu veya olmas lzm geldii haktan eder; hakszlk ve adaletsizliin bir vastas olur. Bizde henz hukukun durumu yrekler acsdr. Zira memleketimizde hukuk, ilm temellerle beslenmiyor, ethik'ten tec rit ediliyor ve sadece paragraf formle etmekle urayor. Halbuki hukukun felsefe ile bilhassa etiik'le, felsef antropoloji, tarih, sosyoloji ve psikoloji ile beslenmesi lzmdr. Bunun en ak mi slini bizde hukuk bir stat lesbit edilmee alld zaman, bunu tesbit etmee yalnz hukukularn yetkili olduu sanlarak bu heyetlerin yalnz hukukulardan meydana getirilmesi gste riyor. Bilhassa zamanmzda felsef antropoloji gibi yepyeni bir fel sefe disiplini domutur^hukuk ilimlerinin bunun altnda yeniden ele alnmas bir zaruret haline gelmitir. Zira bu felse fe disiplini bize, bir sosyal birlii konkrel varl ile, btn var lk artlan)) ile birlikte ele almann zarur olduunu gsteriyor. Yukardanberi yaplan btn tasvir ve tahlillerin gayesi, et hik, hukuk felsefesi ve estetik sahasn darlatran, sbjektivletiren, onlar hayattan, fenomenlerden uzaklatran, onlar, sanki ha34

yatla ilgileri yokmu gibi, mcerret, hayat mnasebetlerinden kopmu sahalar haline getiren yaln dnceyi, bu dnceye se bep olan felsef grn yanlln, sakatln gstermekti; ve bahis konusu olan siibjektivliin snrlarn gstermekti, y le sa lyoruz ki, verilen misller, ba vurulan tahlil ve tasvirler bunu gsterdiler. Dier taraftan kymet-hkrnleri probleminin felsefede ve ay dnlar arasnda tutunmasnn sebebi de, Kantm felsefesinin Yeni Rantlar tarafndan yanl anlalm olmasdr. Yeni Kantlarm f Kantm felsefesinin bel kemiini tekil eden grn ve kendi bana varlk dualitesi grnden vazgemeleri, buna se bep olmutur. Yeni Kamlar iin, Kant felsefesinde sadece g rn bahis konusu idi; nk Yeni Kamlar iin kendi ba na varlk metafizik bir problemdi; metafizik ise onlar iin aza alnacak bir tabir deildi. Halbuki Kantm felsefesini bu ekilde tefsir etmek, onun ethiini yanl anlamak demektir. nlc Kantm ethii ancak notmenal bir sahada (kendi bana var olan bir sahada) fo-nktionunu gerekletirebilirdi; noumenal saha bir kenara atldktan sonra, geriye yalnz ((grn kalr ki, grn n de siibjekdv olmas tabidir. te her hangi bir temele dayanmas zarur olmyan bu grn, ethik sahasnda sbjektiv olan kymet h kmleri eklinde meydana kt. l'k defa F. Nietzsche bu grle mcadele etti; fakat Nietzschenin bu mcadelesi uzun zaman tesirsiz kald. nk Nietzche, ne felsefe okumu, ne de felsefe profesr olmutu; o, ancak ksa sren bir zaman iin, svirede klsik filoloji profesr ol mutu. O devir ki, ancak forma, unvana, d grne deer veri yordu; tabii byle bir devrin Nietzscheyi, onun dncelerini grmesine imkn yoktu. Aklanmas gereken dier bir problem daha vardr; Ethik ve hukuk felsefesi, sadece olmas lzmla uraan normativ birer bilgi olarak kabul ediliyorlard. Halbuki ethik ve hukuk felsefe sinin sahalarn olmas lzmmn iine sktrmak onlarn saha larn daraltmak demektir. nk olmas lzm bu sahalarn an cak dar bir blgesini tekil eder. Bu problemin ayrca tahlil ve tasvir edilmesi gerekiyorsa da, burada ancak u kadarn syliyebileceiz : olmas lzm vasta-kymetler sahasnda ve reflexion 'lu
35

hareket ve faaliyetlerde meydana kar; bir de isabetli olmayan hareket ve faaliyetlerimizdeki nedamet duygusunda ortaya kar; mesel ben, bunu, bu eyi byle yapmamalydm; bunu byle yapmakla u veya bu kt neticelerin meydana gelmesine u ve bu kt ilerin olmasna sebep oldum gibi.V III. Ethik fenomenlerin atropolojik-ontolojik temellere dayan larak ele alnmamasnda, insan hakkmdaki felsef grlerin ve.ta rih sebeplerin nemli rolleri olduu akland. Fakat bunun ya n banda, ethik fenomen ve problemlerin sosyolojik-psikolojik izah edilmesinin meydana getirdii yanllk ve karklklar da da ha az nemli deildir. Sosyologlar, her nedense moralden (ahlktan) bahsetmeyi cthikten bahsetmeye tercih ediyorlar; geri onlarn ethikten bah settikleri olmutur. Fakat sosyologlarn, bu tbirle ne kasdettiklerini anlamak gtr; ama onlarn bu tbirleri, bizim kulland mz mnada kullanmadklar aktr. Hele bu husustaki glk bizim memleketimizde bsbtn artmaktadr; nk bizdeki durum udur: bizde bir defa bu meselelerle uraanlarn says pek azdr. Bundan baka bunlar da (yani bu azlar da) artk hangi dilde yazlm el kitaplarn eline geirmilerse ve bu el kitaplar, bu tabirler hakknda ne gibi tarifler ileri srmler, onlar bir birinden nasl ayrm veya birletirmilerse, ona gre fikir yirtmektediler. Bizde henz mstakil bir dnmenin, teorik bir temelin mahsul olan sosyolojik aratrmalar yoktur; bize sunulanlarn hemen-hemen hepsi, ya Am erikadan veyahut da Fransadan ak tarmadr. Bu sebepten dolay, bizde ileri srlen fikirler zerin de durmak yerine, umumiyetle ilim ve felsefe dnyasnda mo ral (ahlk) veya ethik problemler karsnda taknlan tavrlar ve ya taknlmas mmkn olanlar gz nnde bulunduracaz. Sosyoloji ile psikoloji yeni ilimlerdir. Geen yzyln son ya n s ile, yzylmzn balarnda felsefenin bir kmaza girmesi, fel sefenin ksrlamas yznden herkes, yani yeni nesiller, bu ilim lerden birisine merak sarmt; ve bu ilimler moda ilimler ol mutu; hatta bugn bile, Am erikada veya antik kltrn temel se

lerine dayanmadan bugnk bat kltrn benimsemeye alan topluluklarda, felsefe, bu ilimlerin iinde erimitir. Mesel, Am erika'da mstakil bir felsefe ile uraan bir ka Amerikan niversitesi vardr; bunlarda da ancak mantk, lojis tik, atarih felsefe, yani metinler tetkik edilmektedir. .te ilm kltrlerinin temelinde felsef bir yap bulunma yan, teorik tetkiklerden, yani theoria!dan holanmyan, yalnz pratik sahalarla ilgisi olan Amerikallar, drt elle sosyoloji ve psi kolojiye sarlmlardr. Her eye, her sahaya bu ilimlerin gzyle bakyorlar; onlara gre bu ilimlerin izah edemiyecei; zemiyecei her hangi bir insan problemi veya fenomeni yoktur.1 X I X . yzyln son yarsnda tabiat ilimlerine tatbik edilen ve bilhassa yzylmzda hzla gelien ((mukayeseli metod un mey: dana kmas ve kymet kazanmasile btn ilimler, tecriib ilim lerde (deneme metodundan faydalanan ilimlerde) verimli netice ler salayan bu metodu, kendi sahalarna uygun gelsin veya gelmesin byk bir zenti ile tatbik etmeye altlar. Muka yese, bilindii gibi, iki ey arasnda yaplr; zira mukayesenin trkesi, iki eyin karlatrlmas demektir. Bu itibarla, bu me tod, ilk defa tabiat ilimleri sahasnda ortaya kmtr; ve gerek ten bu metod, tabiat ilimlerinde ve bilhassa organik tabiat ilim lerinde byk ve miisbet bir rol oynamaktadr; bu ilimler, geli melerini bu metoda borludurlar dense yeridir. Bilindii gibi, tabiat ilimlerinin tatbik edildii, pratik bir rol oynad sahalar hem ok, hem de genitir. Zaten tabiat ilim lerinin ilerlemesini salayan da onlarn pratik sahada oynadklar bu mhim rol deil midir? Bilhassa tp bu ilim lerin bir tatbik sahasdr. T p , insan anatomisi, insan fizyolojisi, insan biyolojisi sahasndaki aratrmalarn verimli klmak, bu sahacla derinle mek iin, kendisine kolaylkla denemeler tatbik edilen hayvanla r elinin altnda buluyor; ve onlar yaayan, canl birer denek ola rak kullanyor. Halbuki insan leminde byle bir ey yaplamaz ve hatt

B ugn Am erika'da psikolojiden geni lde faydalanlm aktadr; pratik hayatn her sahasnda psikolojiye bavurulm aktadr; msl. endstride, eitim ilerinde v.b. sahalarda. F ak at ilim lerin p ratik sahalara tatb ik edilmesi, hibir Kaman insan problemlerinin nazar! temellerini zemez. 37

dnlemez bile. nk anatomi ve dier tabiat ilimleri, insa nn ancak kadavralarndan faydalanabiliyor; hatt buradaki fay dalanma bile, kaytsz-artsz deildir; yani her insan ls tb bn emrine verilmiyor. T b b n farmakoloji dal da, insanda ne gi bi tesirler meydana getireceini bilmedii veya emin olmad illar nce hayvanlarda deniyor; orada ald neticelere gre bu illar insana ya tatbik ediliyor veyahut da edilmiyor. lla rn nce hayvanlarda denenmesi fenomenine bazan o derece b yk bir ehemmiyet veriliyor ki, insanla hayvan arasnda ancak bir derece farknn bulunabilecei, bu fenomene dayanlarak gs terilmek isteniliyor. Bunun yanl bir analoji olduunu felsef antropcloji gstermitir. Mukayese metodu, tabiat ilimleriyle, onlarn tatbik sahalar iin o kadar mhimdir ki, bunsuz, bu ilimlerin ilerlemesi ve tb bn eritii bugnk gelime seviyesiyle ileride varabilecei ge lime seviyesi dnlemez -bile; yani bunsuz bu gelime mm kn deildir. Hayvann, insann emrinde olmas, insann hayvan istedii ekilde kullanabilmesi, onu canl veya narkozlu olarak veyahut ela ldrerek anatomi bann altna alabilmesi, ona bu imkn salamaktadr. Fakat bu, yalnz anatomi iin byle deil dir; organik fonktionlar aratran fizyoloji ve mikro organlar tetkik eden dier biyoloji dallar iin de durum ayndr. Ayn ey bitkiler leminde de olup bitmektedir. Bylece, tabiat ilim lerinin imrendirici metodlar karsnda bulunan dier btn ilimciler, tabiat ilimlerindeki ilerleme ve gelimeyi bu metodun tatbik edilmesinin bir neticesi olarak g ryorlar. Bu gr tamamiyle yanltr; zira tabiat ilimlerindeki ilerleme ve gelime, sadece mukayese metodunun bir neticesi de il, b varlk-sahasmn yapsnn, bu metodun tatbik edilmesine elverili olmasnn bir neticesidir. Her taklit gibi buradaki tak lidin de ilim leminde bir ok mahzurlar meydana km ve an cak szde lm olan neticelere varlmtr. te gerek sosyologlar, gerekse psikologlar, uratklar varlksahalarmn yapsnn zelliklerini gzden kararak, alma-hipotezleri ortaya atyorlar. Sosyologlar ve sosyal psikologlar, eitli seviyelerdeki insan gruplarn birbirleriyle mukayese ediyorlar; onlar, insanlar kltrleri (kltrden ilim, felsefe, sanat, din ve teknik v.b. anlalmaldr) bakmndan eitli gruplara blyorlar; bu gruplardan birisi alak, dieri yksek bir kltre sahiptir, de38

ililiyor. Bu le* iki grubun karsna da nc ve primitiv adn alan dier bir kltr konulmaktadr. imdi akla gelecek ilk ey, bu gruplar, hatt gruplarn de iik ekillerini birbiriyle mukayese etmek olacaktr. Bu mukaye se yaklyor; yanl veya doru bir takm neticeler ortaya karl yor. Bu mukayese metodu o derece dalland budakland, o kadar yaygn bir epidemi haline geldi ki, eline kt kalem alabilen her kes bir sosyolog veya psikolog kesildi. Mesel, bizim memleketi mizde Balkanlardan ve Kafkasyadan gelen insan gruplar zerin de mukayeseler yaplyor; msl. onlar yeni doan ocuklarna na sl bakyorlar; bayram ve tatil gnlerinde ne yapyorlar; nasl va kit geiriyorlar? Ana-baba-ocuklar arasnda nasl mnasebetler hkm sryor? Bu gruplarn ne gibi yinleri, gelenekleri var dr? Bu yinler ve geleneklerde, sosyolog ve psikologlarn gz nnde bulundurduu gruplar, msl. orada eskiden yerlemi olan gruplar arasnda ne gibi farklar vardr v.s. gibi, dilimizin kabir azab diye vasflandrd sorgu sualler. Sosyolog ve psikologlar bununla da yetinmiyorlar; onlar ay n zamanda sosyal yap ile d-faktrler arasndaki mnasebeti de tesbit etmek iin, bir sahann bu d-faktrler in bulunduu ve bulunmad zamanlardaki durum larn birbiriyle mukayese edi yorlar. Mesel, bir sosyal grubun muayyen bir blgesinin iinden geen bir demiryolunun onlarda meydana getirdii deiiklikler den bahsediyorlar; fakat bu deiikliklerin esas zerinde duram yorlar; yani onlarn sosyal yapsnda bir deiiklik meydana gelip gelmediini gsteremiyorlar; zaten byle bir deiiklik, esas ya pda, gr-tarzmda bir deiiklik olmadan sadece d faktrle salanamaz da. Eer sosyologlar ve psikologlar sadece bu zararsz eylerle urasalard, yine uraa dursunlar, eliyip geebilirdik. Halbuki durum, byle deildir. nk sosyologlar ve psikologlar insa nn btn tavr ve hareketlerini, insanlarn yaptklarn ettikle rini, ((yapacaklarn, edeceklerini idare eden, dzenliyen prensipleri, yani insann hareket ve faaliyetlerini, taknd tavrlar tayin eden kymetleri de ele alyorlar; bu kymetlerin (prensiplerin) ne olduklarn, nasl meydana geldiklerini, nasl kaybolduklarn, yani nasl geerlikten dtklerini gstermeye alyorlar.
39

Sosyologlara (sosyal psikologlar da dahil) gre, hareket ve faaliyetlerimizi tayin eden kymetler veya prensiplerin kayna topluluktur; onlar, belli bir sosyal grubun mahsuldrler. mdi sosyologlara gre btn ethik kymetlerin kayna sosyal yapdr; sosyal yap ise, topluluktan toplulua deitiine gre, bu ky metlerin kendileri ve geerlii de relativ tir; yani sosyal gruptan, sosyal gruba gre deiirler. nk her sosyal grubun sosyal ya ps, davran-tarzlan, deien ve deimeyen gelenekleri, miinasebet-eiilleri (birbirinden farkldr, denilmektedir. Bu hususta sosyologlarn imdadna koan, konstruktiv misallerin bir haznesi olan ve sosyologlarn ((iptida cemiyetler adn verdikleri, urada-burada, ok snrl bir sayda mevcut olan gruplardr. stelik onlar zerinde uraanlarn tesbit ve tasvir ettikleri fenomenleri kontrol etmek imkn da yoktur; fakat buradan alman misaller, tpk mukaddes kitaplarn misalleri gibi, herkes tarafndan bel lenmekte ve sras geldii zaman sylenmektedir. mdi nasl ki fizyolog, asap sisteminin fonktionlarn canl veya yar-canl bir hayvanda tetkik ediyor ve bundan hareket ede rek insanlarda da bunun byle olup-bitmesi gerektiini gster meye alyorsa, sosyolog da, ethnologie ve kavimler psikolojisi nin eitli kltrlere sahip olan insan gruplarnda tesbit ettii gelenek ve davranlar, bat kltr evresine mensup olan insan gruplarnn ve topluluklannnki ile mukayese ediyor. Bu muka yeseler doru da olabilirler. Zira mstakil bir tarihi olan her sos yal birliin kendisine has gelenekleri, mnasebet ekilleri, davran-tarzlar vardr. Msl. yanyana yaayan bat veya dou milletleri nin sofra, iki, dn, birbirleriyle olan mnasebet formlar; msl. birbirlerini ziyaret etme ekilleri, u veya bu mterek bayram larda veya ayinlerdeki davranlar, gelenekleri baka bakadrlar. Hatta kk bir memleket olan Hollanda'nn bile bahis konusu olan sahalardaki davranlar, ayn kltr evresindeki milletle rin, komularnn bu nevi gelenek, davran ve miinasebet-ekilleriden farkldrlar; hele araya bir de nationalism girmise, bu farklar bilhassa ve uurlu olarak eitilir, gelitirilir. Eer sosyologlar, bu gibi fenomenleri sadece tasvir etselerdi, onlarn bu fenomenler-sahasn belli bir dereceye kadar aklyabilecekleri sylenebilirdi. Fakat sosyologlar daha ileri gidiyorlar; onlar hak ve adalet gibi hukuk prensipleriyle btn ethik kymet lerin byle olduunu, yani onlarn da sosyal gruptan, sosyal gruba
40

gre deitiini iddia ediyorlar; tpk davran-sekilleri, gelenek ler, insanlarn birbiriyle olan mnasebet-ekilleri v.s. gibi. Ger ekten bu sahalarda, btn milletler, hatt kltrleri bakmndan birbirine yakn olan milletler, arasnda da ok mhim farklar vard-r. Fakat ethik sahasnda asla byle farklarla karlamayz. Her yerde hak, haktr, adalet, adalettir; her yerde sz verme, sz vermedir; drst olma, drst olmadr; aldatma, aldatmadr; hi lekrlk, hilekrlktr; yalanclk, yalanclktr; ancak bunlarn sosyal evre tarafndan kymetlendirilmesi, sosyal evrede uyan drd tepki birbirinden farkldr. mdi eitli topluluklarda ancak yle bir farktan bahsedile bilir: nsan haklarnn tannmad, hak ve adalet prensiplerine saygi gsterilmedii yerlerde; aldatmalarn, hilekrlklarn, ifti racln byk apta alp yrd topluluklarda sosyal evre nin bu hareketleri kymetlendirmesi, yani sosyal evrenin bu ha reketler karsndaki tepkisi, reaktionu deiebilir; mesel, d rstlerin, drst iler yapanlarn ounlukta olduu yerlerde do landrcnn, hilekrn, iftiracnn semtine kimse uramad, on lar hor grld halde, ounluu bunlardan meydana gelen memleketlerde ise, bu insanlara, onlarn hareketlerine kar gs terilen tepki daha zayf, daha hafif olur; ayn ey, insan haklan, hak ve adalet prensipleri iin de sylenebilir. Fakat bu takdirde de ancak fenomenin arlk merkezi deiebilir, kayabilir; yoksa her yerde yalanc, yalancdr; hilekr, hilekrdr; iftirac, iftiracdr; insan haklarna, hak ve adalet prensiplerine saygszlk, saygszb.ktu. mdi ancak bu fiillerin sosyal evreden bir bask, bir tepki grp grmemesi, bu basknn, bu tepkinin derecesi, arlih ha fiflii deiebilir. Mesel, kaynak gstermeden bakalarnn fikirlerinden, kendi knler imi gibi faydalanmak ilim dilinde arma) (intihal) adm alr; ve bu herkes iin kt bir eydir, hrszlktr. Fakat bu tul, intihallerin ok yapld ve bu hususta eski bir gelenei olan bir ok dou memleketlerinde, batdaki gibi ykc bir tepki gr mez Mesela dokuzuncu yzyl (ki bu Arap tarihiliinin balan gcdr) ve daha sonraki A rap tarihileri faydalandklar kaynak lar gstermemeyi det haline getirmilerdir. Halbuki bat gele neinde bu yaplmyordu; bat, faydaland kaynak-metni veya m etinlen daima 'gstermitir. Zira ilim leminde herkesin birbi rinin fikrinden faydalanmas normaldir; normal olmyan fayda lanlan fikirlerin kaynan gstermemektir. 41

IX ,

Sosyologlarn dayandklar dier bir fenomen grubu da, onla rn prim itiv adn verdikleri insan topluluklarnda gsterdikleri ni sandklar fenomenlerdir. Fakat bu fenomen grubunun sosyo loglar tarafndan tasvir edilmesi ve gsterilmesi takribidir; kon trol edilmesi mmkn deildir. Bir defa sosyologlarn prim itiv insan topluluklarndan nc anlamak stediklerini kavramak g tr; bugik antropoloji bu anlayn ok defa sbjektiv hkm leri aamadn gsteriyor. nk antropolojiye gre, nsan top luluklar ne kadar prim itiv olurlarsa olsunlar, yksek olarak ka bul edilen insan topluluklarndaki btn insan baarlar, onlar da da vardr. Onlarn da bir tarihi vardr; bu tarih, yazlmam olsa bile, yine de nesilden nesile devredilmekte, anlatlmaktadr. Onlarn da bir inanc vardr; onlarn da teknik vastalar, bu tek nik vastalar meydana getiren ve ok defa statik olan bir bilgisi vardr. Onlarn da olaylar karsnda takndklar bir tavr, hare ket ve faaliyetlerini tayin eden ethik kymetleri vardr. Ne kadar prim itiv olursa olsun onlarn da bir dili vardr.

Prim itiv insan topluluklar ad verilen bu insan gruplar ze rinde aratrma yapan yabanc kimse, bir defa onlarn dilini, ta rihini, gr-tarzn, dier insan baarlarn bilmiyor; stelik byle bir insan, birlikte gtrd pein-hkmlerden syrlamyer; ve bu pein-hkmlerin dna kp da objektiv bir bilgi el de edemiyor. Bu yzden de byle bir aratrc, onlarda ancak tek tek fenomenler, yani mnasebetlerinden zlm, kopmu, mnalarn kaybetmi tek tek fenomenler tesbit edebiliyor; onla r ele alyor; ve bu fenomenlerin esasn, konkret btn iinde ki mnasn anlamadan, bu insan gruplar hakknda fikir yr tyor; ve bu gibi fikir yrtme lerden hareket edilerek, gs terilmesi, aratrlmas, sosyolojinin veya ethnologiein yetkisi iinde bulunmayan ethik saha izah ediliyor; daha dorusu ethik saha katlediliyor. Bilhassa kendi kltr evrelerinin pein-hkmlerinden ha reket eden aratrclarn bu hususta objektiv bir bilgiye varmala rna imkn yoktur. nk onlar kendi gelenek, davram-tarzlarna, mnasebet-ekillerine uymyan her eyi, her fenomen sahas n, eitli ve sbjektiv ekillerde tefsir ediyorlar. Bu gibi aratr42

clarn bizim kendi memleketimizin gelenekleri, davram-tarzlar, mnasebet-ekilleri hakknda yaptklar sbjektiv tefsirleri gr dke, kontrol edilmesi mmkn olmyan, prensip itibariyle de kontrol edilemiyen fenomenler hakkndaki bilginin objektiv ol masndan ok phe edilmelidir. Mesel, bizim memleketimizde nazarlk diye kullanlan, k kn Anadolunun ok eski devirlerinde bulan, ok zararsz olan mavi boncuk)) un batda tabi tutulduu tefsirler o derece mba lal, o derece sbjektivdir ki, batllarn, bu fenomene verdik leri ehemmiyet zerinde ibretle durulmaya deer. Dier bir mi sl: Baz bat memleketlerinde bir eye hayr demek iin yap lan ba hareketi ile, bizde hayr yerine yaplan ba hareketleri baka bakadr. Batllar, bu zararsz ba hareketini bile esasl bir eymi gibi, ona bu fenomenle ilgisi olmyan sbjektiv bir mna vererek tefsir ederler. Bu gibi eylerin, sosyal gruptan sos yal gruba gre, deiik olmas kadar tabi bir ey olamaz. te bu gibi davran-tarzlar, iiriik inanlar, gelenekler, sosyal gruptan, sosyal gruba gre, hatt bir sosyal grubun bir bl gesinden, dier blgesine; yahut bir sosyal birliin ekirdekleri adn verdiimiz aileden aileye gre deiebilir. Mesel, ocuklar susturmak iin, aileden aileye ba vurulan ifade ekilleri vardr. Sosyolog bu gibi davram-gelenek-ifade-ekillerini, ancak birer olay olarak tesbit edebilir; fakat bunlar, ona insan hakknda esas l bir ip ucu vermezler; hele onlar tarafndan iddia edildii gibi, bu nevi davram-tarzlarmn, ahsiyetin (kiiliin) ekil kazanma snda tesirleri, rolleri olduu ok phelidir; ahsiyet tabiri bile, ak olan bir tbir deildir; ahsiyet tbiri karanlk bir kavram okluu iin, herkes de onunla baka baka eyler kastetmektedir. Eer sosyologlarn, sosyal ahlk adn verdikleri bilgi veya sosyolojinin kendisi, sadece bu zararsz olan davran-tarzlannn, geleneklerin, rk inanlarn, mnasebet-ekillerinin, muaeret kaidelerinin sosyal birlikten, sosyal birlie gre olan deiikliin den bahsetseydi, bu takdirde herhangi bir mesele kalmazd; nk bu fenomenlerin sosyal birlikten, sosyal birlie gre de itiini sylemek dorudur. Fakat eer sosyologlar, bu grle rini yksek kymetlere, yani saf ethik sahasna da tatbik ederler se, bu takdirde onlar bu grlerinden tamamiyle yanl olan bir netice karm olurlar. nk yksek kymetler sahasnda bir relativliin ( bana grelik ) veya eitli sosyal gruplar bakmn
1 3

dan olan bir relativliin (bir bana greliin) geerlikte oldu unu sylemek tamamiyle yanltr. Hatt vasta-kymetler saha sndaki relativlik bile mutlak deildir. yle vasta-kymetler, yle eyler vardr ki, onlar herkes iin ayn eyi ifade ederler; mese l asgar bir gda, her a insan iin; asgar bir giyim eyas, bir barnak herkes iin ayn eyi ifade eder; relativlik ancak bu sa hadaki nanslarda meydana kar. Halbuki sosyal alilk adn alan ucube bilgi, btn ethik sahasnn relativ olduunu iddia etmekle kalmyor, ayn zaman da bunu isbat ettiine de inanyor. Muayyen bir dnme tem bellii)), hazra konma, fenomenleri birbirinden ayramama gibi alkanlk haline gelen sathi grlerimiz de, bunu apak ve p he edilmez bir bilgi gibi kabul etmekten ekinmiyor; ve bu sa hada verilen misller ise, hep davran-tarzlanna, mnasebet-ekillerine, geleneklere ait fenomenlerdir.1 H er yerde olduu gibi, burada da insan-dtinmesinin, hayat-fenomenlerini gz nnde bulundurmas ve bu fenomenle.!' zerinde durmas, onlar kar snda aktiv bir tavr taknmas gerekmektedir. X. Sosyal ahlkn, sosyolojinin, kymetlerin relativlii hakkm daki gr ile sk skya ilgisi olan dier bir iddias daha vardr ki, bu da yeni kymetler yaratmak, ((eski kymetleri ortadan kal drmak)) iddiasdr. B u iddia da tamamiyle yersizdir; ve herhangi bir fenomevtemeline dayanmaz. Daha nce de iaret edildii gi bi, daima ve her yerde deien, kymetler deil, davran-tarzlar, gelenekler, mnasebet-ekileridir. nk kymetler var olan eylerdir; ve kendileri hakknda ortaya atlan yanl veya doru g rlere kar tamamiyle kaytszdrlar. Nitekim stnde yaad mz ((yeryz ve umumiyetle kosmos'da yer alan yldzlar hak knda da Pythagorasdan K ep lere, Isaac Newtondan, modern as tronomiye kadar deiik grler ortaya atlmtr. Fakat gerek dnyamzn, gerekse kosmos'un varlk-yaps, bu deien gr lere kar tamamiyle kaytsz kalmtr. 1 Geri davran-tarzlar, mnase-bet-ekilleri, muayyen kym et str k t r lerine dayanrlar; fak at deien bu kymet-strktrleri deil, da akseden, e-kle ait olan davranlardr. B, tpk insann biyolojik yaps ile onun her insan daki grnleriyle mukayese edilebilir. Biyolojik yap deimedii halde, onun tezahrleri fertten ferde deiebilir.
44

Bylece sosyal ahlkn veya sosyologlarn ahlk dedikleri eyin esas anlalnca, grlyor ki yokedilen, yklan, ortadan kaldrlan veya yeniden yaratlan sadece davran-tarzlar, al kanlklar, mnasebet-ekilleri, rk inanlardr. Bir misl: Cum huriyetten nce bizde kadnlarn insan gibi giyinip, insan gibi bu dnyann nimetlerinden faydalanmas yasakt; fakat bu, ethik bir yasak deildi. nk ethik iin ahsn hrriyeti esastr. Hal buki bu yasak, dinle birlikte yerleen bir gelenek-ekli, bir al kanlkt; ancak fazla olarak bu alkanla T an rn n bir buyruu gzyle baklyordu. T a b i byle bir ey ile T a n r arasnda her hangi bir mnasebet bulmak mmkn deildir. Bu, olsa olsa rk bir inanca dayanan bir Arap geleneinin dinle birlikte bizde de yerlemesinin bir ncticcsi olabilirdi. Gerekten memleketimizin yar-ilm yaym ile gazetecilik ve aydnlar evresinde yeni kymetlerin yaratlmasndan, eski kymet lerin yerine yeni kymetlerin konmasndan ok bahsedilir. Bu ev reler, Atatrk-nn inkilplariyla eski kymetlerin ortadan kal drldm iddia edip durdular. Bu iddialarda da kymetlerle al kanlklar, davran-tarzlar, mnasebet-ekilleri, riik-inanlar birbirine kartrlmaktadr; fakat btn bunlarn ethik kymet lerle bir ilgisi yoktur. Bu iddialarn gz nnde bulundurdukla r hep eski alkanlklar, gelimeye engel olan statik (donmu) geleneklerdir. Bu eski alkanlklarn veyahut gelimee engel olan, bu yzden de tasfiyesi zarur olan donmu geleneklerin ye rine, yeni alkanlklarn gemesini istemek, bu suretle de yeni geleneklerin, yeni davran-tarzlanmn kk salmasn salamaktan baka bir ey deildir. Atatiirk-Inn inklplarnn hedeflerin den birisi de budur; yani iirk-inanlar, donmu gelenek ve al kanlklarla karartlan ve varlk-yaps bakmndan insanla has olan kymetlerin aa kmasn salyacak yeni bir eitim siste mi sayesinde yeni bir grii-tarznn yerleip kk salmasn ger ekletirmek. Sosyolojik (relativist) gr benimsiyen bahis konusu evre lere gre, Atatrk nklplar muvaffak olamamlardr. Eer bu inklplar muvaffak olamamlarsa, bunun sebebi, ortadan"kald rlan eski kymetlerin yerine yenilerinin konulamamasdr. Hal buki aslnda yklan, ortadan kaldrlan eski kymetler veya her hangi bir kymet-yaps deil, sadece donmu alkanlklar, rk inanlar, belli davran-tarzlandr; bunlar ethik kymetlerle bir
45

tutmak basit bir dnme-tenbelliidir; fenomenleri, problemle ri birbirinden ayramamanm, onlar birbirine kartrmann bir neticesidir. Fakat sosyal ahlkn, umumiyetle sosyolojik grsn gayesi, ethik fenomenlerin, prensiplerin kaynan bulmak, oluunu (ya ni onlarn meydana gelmesini, gelimesini ve deimesini) tesbit etmek zerinde toplanmaktadr. Bundan dolay da bu grler, bu ethik prensiplerin nasl meydana geldiini, nasl geliip dei tiini, eski kymetlerin nasl ortadan kaldrldn, onlarn yeri ne yenilerinin nasl getiini gstermee abalyor ki, ite buna imkn yoktur. nk bir eyin kaynan gstermek, bu kaynak tan hareket ederek, onun nasl geliip deitiini ortaya koymak, ne ilim, ne de felsefe iin mmkndr. Zira her kaynak-problemi gibi, ahlkn kaynan gstermek de mmkn deildir; tpk varln, dilin kaynan gstermek gibi. Gerekten dil-problemi iin de ayn eyi sylyoruz; burada da dili.n ve dillerin nasl meydana geldiini gsteremiyoruz; ve gnn birinde bunu yapacamza da inanmyoruz. nk by le bir ey, insan bilgisinin, bilinebilrliin snrlarn amaktadr. Byle bir durumda ancak hayalimizi iletebiliriz; fakat herhangi bir bilgiye eriemeyiz. Nitekim Ortaa da, varln kaynan aratrp durmutur; ve bu kayna da T an rd a bulmutur. Son ralar bu, kosmos'daki cisimlerin kayna eklinde Kant-Laplace nazariyesinin bir objesi olmutur. Biz dil sahasnda olduu gibi, ethik sahann da, ancak bilgi gibi, insann bir varlk art olduunu ve insanla birlikte mey dana geldiini, onun dnda veya onun yannda bir ey olmad n tesbit edebiliriz. Geri ethik sahann gelimesi, gelitirilme si, insann bir eseridir; tpk dilin gelimesi, gelitirilmesi gibi; fakat ethik sahann kendisi, hibir zaman bir sosyal grubun eseri deildir. Sosyal grup, sosyal evre, bu gelimeyi geciktirebilir; bu gelimeye engeller hazrlayabilir; fakat onu hibir zaman yokedemez. lk ethik sahann yokedlmesi demek, insann kendi sinin yokedilmesi demektir. Hatt sosyal evre, kuvvetli fertler de bu gelimeyi ve gelitirmeyi bile ne geciktirebilir, ne de engelliyebilir. Bu (yani gelimeyi ve gelitirmeyi engelleme veya gecik tirme), ancak biopsiik nveleri zayf olan insanlar hakknda sy lenebilir. 46

X I.

Alkanlk ile ethik sahay br tutmak, sadece zamanmzda ki sosyolojik veya sosyal ahlkn saplanp kald bir dnce de ildir. Alkanlk ile ethik sahay bir tutmann kkleri Aristo telese kadar iner. Nitekim Aristoteles iin de alkanlk hereydir; insan, iyi eyler yapa-yapa iyi bir insan olur. nsan faziletli hareket ede-ede faziletli bir insan olur. Bu grle sosyolojik g r arasnda bir yaknlk vardr; fakat Aristoteles, ethik meseleleri daha esasl bir ekilde ele alr; ancak o da, tpk sosyolojik gr gibi, alkanlkla ethik sahay izah etmek ister. Halbuki felsef antropoloji gzyle ethik problem, bamba ka bir k altnda grlebilir. Zira felsef antropoloji, btn bu kaynak problemleriyle uramaktan, ethik sahay belli prensip veya kavramlarla izah etmekten vazgemekle kalmaz; ayn zaman da mukayese metodunun gelii-giizel her sahaya tatbik edilme sinin hatal olduunu -da gsterir. Felsef antropoloji iin eitli insan gruplar, sosyal gruplar, insan baarlarnn bir ((btnn)) tekil eclen kltrn hangi se viyesi zerinde bulunurlarsa bulunsunlar; yani bu seviye ne ka dar aada olursa olsun, onlarn dayand ((varlk artlar)) birbi rinin ayndr; fark, ancak bu sosyal gruplarn varlk artlar nn seviyesi arasnda bahis konusu olabilir. nk bir sosyal grup, ne kadar prim itiv olursa olsun, onun da, her sosyal grup gibi, bir ethos u, bir bilgisi, fertler arasnda dzen kuran bir tekilt (bir devlet ekli), bir sanat, bir dili, bir dini, bir teknii vardr. Fark, ancak bu baarlarn, az veya ok gelimi olmas, veyahut belli bir seviyede donup-kalmas arasndadr. Halbuki mukayese metoduna dayanan sosyoloji ve sosyal ahlk, bu mukayeselerden karlmas mmkn olmyan bir netice karmak istiyor ki, ite asl yanl olan da budur. nk bir sahann varhk-yapsnn kendisinden domyan her metot gibi, burada da bu metot, bizi yanllklara srklemektedir; nk bu metot, metafizik bir teorinin (Dar* winist gelime teorisinin) kaytsz-artsz her sahadaki geerliini gstermek tasavvurundadr. phesiz, sosyolojik aratrmalarn yerinde olduu, fenomen lere uygun geldii sahalar da vardr. Fakat sosyoloji, bunu yanl yerlerde aryor. Sosyoloji, ethiin prensipleri veya bunlarn kay47

naa ait genetik problemlerle, yani kendi sahasna girniyen, bylece sahas dnda bulunan, kendi aratrma snrn aan problem ve fenomen-sahalaryla uraacana, kendi sahasyla u rasa daha yerinde, kendisi iin daha verimli olur. Sosyolojinin kendisine has olan problem sahas o kadar geni tir ki, bu saha, bir ilimi doyurabilecek durumdadr. Bir misl vermek lzm gelirse: B ir sosyal birliin davran-tarzlarn, al kanlklarn deitiren d ve i -f aktrler nelerdir? Mesel : En dstrilemenin fertlerde ve sosyal topluluklarda meydana getirdi i deimeler; eitim sisteminin, geerlikteki hak ve adalet dze ninin fertler ve topluluklar zerindeki tesirleri nelerdir? Kendi memleketimizin sosyal yapsnda bile saysz problem ler vardr: Mesel, Cumhuriyetten nceki hukuk dzeni ile, C um huriyetle birlikte kurulan hukuk-dzeninin fert ve topluluun gr-tarznda, hak ve adalet-duygusunda meydana getirdii te sirler var mdr? A ile hukukunun deimesinin ne gibi tesirleri olmutur? Ve bu deiikliin ekonomi sahasna da tesiri dokun mu mudur? Cumhuriyetten nceki poligami ile, Cumhuriyetle balyan monogaminin sosyal yapmza, davranlarmza bir te siri olmu mudur? Eer monogami, sylendii gibi, tam tatbik edilemiyorsa, veyahut bunda glk ekiliyorsa, bunun sebepleri nelerdir? Cumhuriyetten nceki teba-hukuku ile Cumhuriyetle balyan vatandalk hukuku ne gibi deiiklikler meydana getir mitir? Kriminal olaylarn memleketin u veya bu blgesinde a2 veya ok olmasnn sebepleri; umumiyetle kriminal olaylarn o almasna veya azalmasna tesir eden sosyal faktrler nelerdir? Ve bu bakmdan memleketimize has sosyal faktrler var mdr? Hak ve adalet-eitliiin yerleememesnin sebepleri nelerdir? Neden bir messesenin banda bulunan kimse, kendisini hak ve adale tin dnda grmeyi det edinmitir; bunun sosyal ve tarih se bepleri nelerdir? B ir memlekette ilerin bir vastaya bavurma dan kendiliinden olmamasnn sosyal sebepleri var mdr? Fakat btn bu ve bunlara benziyen problemleri aratr* mak, aratrcy ar b ir ykle kar karya brakr; nk bun lar memleketimizin tarihine, sosyal varlk-yapsna bavurulma dan cevaplandrlamazlar. H albuki sosyoloji, kendi problem-sahasna girmiyen ve aratrlmas kendi yetkisini aan ahlkla, ethik
4S

sahasyla veya psikolojik fenomenlerle urayor (yukarda buna ait misaller de verilmitir). H albuki bu basit psikolojik veya me tafizik iddialarla sosyal problemler aratrlamaz. Memleketimizin gemii de, sosyolojik aratrma bakmndan bir hazinedir. H er devrin sosyolojik yaps, devrin vesikalarna, umumiyetle fikir mahsullerine bavurularak aratrlabilir. Mese l, Osmanl mparatorluunun ykseli ve k devirlerinin sos yolojik faktrlerini tesbit etmek, memleketimizin imdi si ba kmndan ok da retici olabilir. 1908 inklbnn baarszla uramasnn, Atatrk inklplarnn bir baar yolu zerinde bu lunmasnn sebepleri nedir? v.s. Fakat her yeni doan ilim gibi, sosyoloji de, metafizik tasav vurlarla, hayallerle uramay, metafizik, parlak neticeler orta ya koymay, konstruktion'lardan hareket etmeyi; emek ve zah met karl olan, iddiasz, alak gnll, aratrma mahsul, fe nomenlere dayanan bir bilgiden stn tutuyor; bundan dolay da babo spekulationlarla veyahut ok basit psikolojik olayLar sadece tesbit etmekle, onlarn bir katalogunu yapmakla yeti niyor. X II. Sosyolojinin yan banda, hatt ondan daha nce genetik psi koloji de (Freudism de bu psikolojinin baka bir eklidir), kay nak problemleriyle uramtr. Genetik psikoloji, psychologism adn alan bir felsefe mektebinin de yardm ile, sanatn, dn menin, bilginin, ethik prensiplerin kaynan aramakla uram tr. Freudism ise, ayn eylerin ve bilhassa ruh hastalklarn kay nacm baka bir gr-asndan bulmaa alm ve sonunda bi cinsiyet metafizii eklini alarak yaygn bir karakter kazanm ve bir ok insan baarlar da ayn metafiziin konstruktiv hipotez leriyle izah edilmek istenilmitir. Mesel, genetik psikoloji, yarm asr nce felsefede moda ha line gelen kymet hkmleri tbirini ele alarak, bunlarn o cuklarda nasl meydana geldii, ekil kazand, nasl gelitii zerinde duruyordu; hatt bu meseleyi bir deneme ve mahede konusu yapyordu. Bilhassa isvireli Piajet bu sahaya tecrb ola rak ilk el uzatan psikolog olmutur. Piajet, yalnz kymet hkm
49

leri nin ocuklardaki oluu zerinde durmuyor; ayn zamanda bilginin, yarg gcnn teekkl zerinde de duruyor; ve tecrlib psikoloji ad altnda bir nevi psikolojist bilgi teorisi yapyor. Piajet, psikoloji sahasnda yapt denemeleri, ethiin, tesbit edilmesi, gsterilmesi ok g olan sahalarna bile tatbik etmekten ekinmiyor; mesel, hangi ocuklarn egoist, hangilerinin altruist olduunu denemelerle gstereceine inanyor. Bylece en kk yalardan balyarak, yukarya doru ocuklarda yarglamann, bilmenin, dnmenin, anlamann, nasl meydana geldii, nasl ekil kazand, gelitii gsterilmee allyor; bunun iin ele ocuklar, ya maymunlarla, yahut da prim itiv denilen insanlarla mukayese ediliyor. Burada da mukayese, ok mhim bir rol oy nuyor, Psikoloji de, tpk sosyoloji gibi, bir ok hallerde bylece kendi sahasnn dna kmtr. Fakat psikolojideki durum, yine de sosyolojininkinde daha stndr; nk bu genetik prob lemlerle uraanlar, doumlar bakmndan geen yzyla ait olan, eitimleri bakmndan yzylmzn balarna tesadf eden kim selerdir; ve tesirleri sona ermek zeredir. Her sahada olduu gibi, sosyoloji ve psikolojide de bu gibi durumlar, kitab olmann birlikte getirdii aksaklklardr; n k kitab)) tetkikler yapan kimse, gzn ap fenomenlere bak maktan, onlara sual sormaktan ziyade, kitaplardan rendikleri ne gre hareket eder. Halbuki gen olan, empirik olaylara daya nan bu ilimler, aktiv aratrmalar iinde bulunan ilimlerdir; yir mi sene nceki durum bugn tamamile deimitir. Bu deiik likleri gznnde bulundurmayan, aktiv aratrmalara katlma yan bir kimse, bize eskimi olan sonular sunacaktr. tstanbul, 18 Aralk )6o

You might also like