You are on page 1of 17

TEMEL TESBİTLER

• Rüzgar Enerjisi global bir piyasadır; bir taraftan Danimarka, Almanya,


Yunanistan, İsveç ve Amerika Birleşik Devletleri gibi gelişmiş piyasalar
yavaşlamaya başlarken, Avrupa, Asya, Kanada ve Avustralya’da diğer
piyasalar son derece olumlu bir resim çizmeye devam etmektedir.

• 2003 yılında, IEA (International Energy Agency – Uluslararası Enerji Kurumu)


üyesi ülkelerde toplam rüzgar enerjisi temini 5.0 Mtoe olup; toplam primer
enerji temininin %0.1’ini oluşturmuştur. Rüzgar Enerjisinin yenilenebilir enerji
teminindeki payı %1.8 olmuştur.

• 2004 yılında kaydedilen global büyüme %21.1 ile 2003 yılı seviyesine eşit
olmuş, son on yılda kaydedilen son derece yüksek seviyeyi korumuştur.
Global rüzgar kapasitesi 2004 yılı sonu itibariyle 47.5 GW’a ulaşmıştır.
Denizsel rüzgar global rüzgar kapasitesinin %1.2’sini oluşturmuştur.

• Komple Rüzgar Çiftlikleri için ortalama sermaye maliyetleri ülkeden ülkeye


değişiklik göstermektedir ancak genellikle 1200 $/kW ile 1550 $/kW Kurulu Güç
kapasite arasında değişmektedir.

• 1981-98 arasında Rüzgar Türbinlerinin üretim maliyetleri dört kat azalmıştır.


Günümüzde, Rüzgar Kaynağının iyi olduğu yerlerde Rüzgar Enerjisi diğer
enerji üretim formları ile maliyet açısından rekabetçi durumdadır. Büyük ölçüde
başarılı AR-GE çalışmaları sayesinde, rüzgar enerjisi piyasası hızlı gelişim
durumundadır.

• Rüzgar ile üretilen elektriğin maliyeti son yirmi yılda, büyük ölçüde teknolojik
gelişmeler, artan üretim seviyeleri ve daha büyük makinelerin kullanılması
sayesinde, düzenli olarak düşmüştür. Amerika Birleşik Devletlerinin pek çok
bölümünde büyük ölçekli üretim için enerjinin öngörülen maliyeti 0.04 $/kWh –
0.06 $/kWh seviyesine kadar düşebilir. Norveç, Yeni Zelanda, İrlanda,
Yunanistan ve Finlandiya’da enerji maliyetleri Amerika Birleşik Devletleri
değerleri ile karşılaştırılabilir seviyede olmuştur.

• Son beş yılda, sanayide AR-GE çalışmaları daha büyük ve daha etkin Rüzgar
Türbini Sistemleri geliştirilmesine odaklanmış; genellikle ulusal ve
uluslararası seviyede gerçekleştirilen jenerik AR-GE programlarında elde
edilen bilgiler kullanılmıştır.

• Öngörülen yaygınlaşma seviyesinin gerçekleştirilmesi için gerekli olan maliyet


ve belirsizlik oranlarında düşüş sağlamak için AR-GE çalışmalarının
sürdürülmesi önemlidir; bu şekilde hem aşamalı gelişmeler hem de yenilikçi
yeni fikirler de desteklenmektedir. Yapılacak araştırmalar aşırı Rüzgar
koşullarının, aerodinamik ve elektrik üretiminin Rüzgar Türbini işletmesini
nasıl etkileyeceğine ilişkin anlayışı geliştirecek ve belki de gelecekte
gerçekleştirilecek tasarımları etkileyecektir.

• Öncelikli araştırma alanları arasında değerin artırılması ve belirsizliklerin


azaltılması, maliyet düşürme çalışmalarının devam ettirilmesi, büyük ölçekli
kullanımın mümkün hale getirilmesi ve çevresel etkilerin en aza indirilmesi yer
almaktadır.
Giriş
Global olarak, kısa ile orta vade arasında, Rüzgar Enerjisi karasal ve, giderek artan
biçimde, denizsel kurulumlarla, elektrik enerjisi üretiminde daha fazla kullanılmaya
başlanacaktır. Daha uzun vadede, rüzgar ve diğer yenilenebilir kaynakların bütün
enerji temin sistemine entegre edilmesi potansiyeli yüksektir. Bu nedenle, yapılan
faaliyetler aynı zamanda rüzgar enerjisinin elektrik üretimi dışında uygulamalarda
(ör. Deniz suyunda tuzun ayrıştırılması) ve hidrojen ve diğer enerji depolama
şekillerinden yararlanan enerji sistemleri içinde kullanımını inceleyecektir.

Orta vadeli zaman diliminde, Rüzgar Enerjisinin gelecekte yaygınlaşması için büyük
öneme sahip AR-GE alanları; tahmin teknikleri, şebeke entegrasyonu, toplumsal tavır
ve gürsel etki olacaktır. Tahmin tekniklerinin geliştirilmesi için yapılacak AR-GE
çalışmaları, elektrik üretiminin 6 ila 48 saat öncesinden öngörülmesini sağlayarak
Rüzgar Enerjisinin değerini artıracaktır. Rüzgar Enerjisi üretiminin elektrik
şebekesine ve bunun yanında talebe dayalı yönetime entegre edilmesini
kolaylaştırıcı AR-GE çalışmaları, rüzgar enerjisi ile üretilen büyük miktarlarda
elektriğin şebekeler ile nakledilmesi gerektiğinde önemli olacaktır. Toplumsal tavır ve
rüzgar ile ilgili gelişmelerin görsel etkisi üzerine bilgi sağlanması amacıyla
gerçekleştirilecek AR-GE çalışmaları, rüzgar enerjisi için yeni yerlerde (özellikle
denizsel) yayılma sürecinde bu kaygıların ele alınması için gerekli olacaktır.

Uzun vadeli zaman diliminde, Rüzgar Türbini ile altında yatan altyapının yakın
işbirliği içinde çalışmasını sağlayacak büyük ve alışılmamış adımların atılması için
gerekli AR-GE çalışmalarının izlenmesi hayati önem taşır. Komple rüzgar sistemine
zeka kazandırmak, onun diğer enerji kaynakları ile etkileşimde bulunmasına izin
vermek, büyük ölçekli yaygınlaşma alanlarında gerekli olacaktır. Farklı zaman
aralıklarında (dakikalardan saatlere kadar) elektriğin depolanması tekniklerinin
geliştirilmesi için yapılacak AR-GE çalışmaları penetrasyon seviyelerinde değeri %15
ila %20’den daha fazla olmak üzere artıracaktır. Kamu sektörü tarafından
desteklenen, devam etmekte olan uzun vadeli araştırmalar ile sanayi içerisinde
gerçekleştirilen ürün geliştirme ve araştırma çalışmalarının dengelenmesine ihtiyaç
vardır.

IEA üyesi ülkeler raporlarında 1974-2003 arasında Rüzgar Enerjisi için yapılan
AR-GE çalışmaları için yaklaşık 3.3 milyar $ (2004 yılı fiyatları ve döviz kurları ile)
ayrıldığını rapor etmektedir (Şekil 1). Devlet tarafından sağlanan AR-GE
finansmanının %34’ü Amerika Birleşik Devletleri tarafından sağlanmıştır. Aralarında
Almanya, Hollanda, İsveç, İngiltere, İtalya, Danimarka, Japonya ve Kanada’nın da yer
aldığı diğer üye ülkeler de, Rüzgar Enerjisine üç basamaklı rakamlarla ifade edilen
milyonlarca Dolar ayırmışlardır; bunlar birlikte bu teknoloji için ayrılan AR-GE
bütçesinin %57’sini oluşturmaktadırlar.

Rüzgar Enerjisinin şu anda gösterdiği son derece güçlü gelişimi yıllar boyunca
sürdürmesi beklenmektedir. Rüzgar Enerjisi global bir piyasadır ve bir taraftan
Danimarka, Almanya, Yunanistan, İsveç ve Amerika Birleşik Devletleri gibi gelişmiş
piyasalar yavaşlamaya başlarken, Avrupa, Asya, Kanada ve Avustralya’da diğer
piyasalar son derece olumlu bir resim çizmeye devam etmektedir (Tablo 1)
2004 yılında kaydedilen global büyüme %21.1 ile 2003 yılı seviyesine eşit olmuş, son
on yılda kaydedilen son derece yüksek seviyeyi korumuştur (Tablo 1). Rüzgar üzerine
AR-GE çalışmalarını rapor eden IEA ülkeleri arasında, büyüme global resme %19.5
olarak yansımıştır; bu beklenen bir sonuç, çünkü IEA üyesi ülkeler dünyadaki kurulu
kapasitenin %90.7’sini oluşturmaktadır. Bu çok iyi bir performans olmuştur ve
önümüzdeki yıllar için beklentiler, 1994’den beri her yıl yaklaşık %30 dolayında
gerçekleşen yüksek oranda büyümenin devam etmesi yönündedir. 2004 yılının
sonunda, global Rüzgar kapasitesi 47.5 GW’a ulaşmıştır. IEA’nın Rüzgar AR-GE
çalışması yapan ülkelerinde toplam kurulu kapasite 42.5 GW’a erişmiş, bunun
577.5 MW’ını denizsel kapasite oluşturmuştur; bu %1.4 payı ifade etmektedir(Tablo1).

Şekil 1: IEA Ülkelerinde Devlet Rüzgar Enerjisi AR-GE bütçeleri , [1974-2003 ]

2003 yılında, Rüzgar AR-GE çalışmalarını rapor eden IEA üyesi ülkelerde tüm
türbinlerin toplam çıktısı İsviçre’nin tüm elektrik ihtiyacından fazlasına ya da
Danimarka’nın ihtiyacının iki katına eşit elektrik sağlamıştır. Bu miktar yaklaşık
64 TWh olup, bir önceki yıldan %26 daha fazladır. Global olarak, 2003 yılında
yaklaşık 67 TWh elektriğin Rüzgar ile üretildiği tahmin edilmektedir. Mtoe cinsinden
ifade etmek gerekirse, Rüzgar enerjisi temini 5 Mtoe olmuş; IEA ülkelerinde toplam
primer enerji temininin %0.1’ini oluşturmuştur. Bu şekilde, Rüzgar Enerjisinin IEA
yenilenebilir enerji temini içindeki payı %1.8 olmuştur.

Tüm dünyada yeni Rüzgar tesislerinin değerinin 2003 yılı için 7 milyar $ olduğu
tahmin edilmektedir. Bu rakam 1000 $/kW kurulu kapasitenin işletme ve bakım
maliyetleri hariç ortalama toplam proje maliyetine dayandırılmıştır.

Mevcut teknolojinin durumu

Kısa geçmiş

1970lerin ortaların yaşanan petrol krizi, fosil yakıtlardan farklı malzemelerden elde
edilecek enerji kaynaklarının araştırılmasını hızlandırmıştır. Rüzgar Enerjisi fosil
yakıtlara bağımlılığı azaltacak bu tür enerji kaynaklarından biri olarak görülmüştür.
Çeşitli Rüzgar Enerjisi sistemi dizaynı test edilmiştir ve sonunda pervane tipi, yatay
eksenli rüzgar türbininin rüzgarın kinetik enerjisini elektriğe dönüştürmek için en
uygun sistem olduğuna karar verilmiştir.
İki farklı grup etkin Rüzgar Türbinleri geliştirme çalışmalarına başlamıştır. Bunlardan
ilki, devlet programları kapsamında çalışmış, kamu kurumları tarafından işletilecek
büyük, multi megawatt Rüzgar Türbinlerine odaklanmıştır. İkinci grup ise 20 kW’dan
başlayan küçük türbinler kuran eylemciler ve girişimciler olmuştur. Her iki grup da
rüzgar türbinlerinin dizayn edilmesinin başlangıçta düşünüldüğünden çok daha
karmaşık ve maliyetli olduğunu görmüşlerdir.

Şekil 2: Kurulu Kümülatif Kapasite ve yıllar içinde gerçekleşen büyüme oranları

O tarihte dizayn bilgisi gelişmemiş ya da güncelliğini yitirmiştir. AR-GE ihtiyacı ilk


aşamalarda fark edilmiş ve bunun sonucunda pek çok ülkede ulusal AR-GE
programları başlatılmıştır. Yapılan ilk çalışmalar meteoroloji, elektrikli makineler ve
havacılık alanlarında sahip olunan bilginin Rüzgar mühendisliğinde
kullanılabileceğini göstermiştir. Buna göre, Rüzgar Enerjisi araştırma kurumları,
büyük ölçüde, meteoroloji ve havacılık araştırma kurumları ve üniversitelerle
eşleşmiştir. Zaman geçtikçe ve sahip olunan bilgi arttıkça, araştırma konuları Rüzgar
Teknolojisi ile ilgili daha spesifik sorulara yönelmiştir (ör. Rüzgar Modelleme, kaynak
değerlendirme, aerodinamik ve yapı dinamiği). Teknolojinin uygulanmasını göstermek üzere,
1980 lerin başlarında MW-büyüklüğünde birkaç demo programı kurulmuştur. Bunların
temel amaçları fizibiliteyi sergilemek üzere teknolojinin iyileştirilmesi ve sistem
entegrasyonudur.

Ticari Türbinler 1980 lerde, Danimarka ve Kaliforniya’da küçük türbinlere (50 kW ila
200 kW) olan piyasa talebinde patlama yaşandığı dönemde, piyasaya girmiştir. Piyasa
koşullarının iyi olmasına rağmen, pek çok şirket teknik sorunlardan ve Rüzgar
Türbini ile etkileşen yükleri yeterince anlayamamaktan dolayı iflas etmiştir. Amerika
Birleşik Devletleri, Almanya, Danimarka ve İsveç’te gerçekleştirilen MW sınıfı
makinelerle yürütülen demo programlarında da, genellikle yorulmadan kaynaklanan
sorunlar yaşanmıştır. Bu prototip türbinler sistem davranışı hakkında, ileriki yıllarda
kullanılacak önemli bilgiler sağlamıştır.
1980 lerin sonlarında, Rüzgar Türbinleri büyümüştür (250 kW ila 300 kW). Temelde
sağlanan sübvansiyon ve vergi indirimleri nedeniyle piyasada talep artmıştır. Ancak,
güvenilirlik ve sistem entegrasyonu sorunlarından dolayı, beklenen 20 yıl kullanım
ömrünün elde edilmesi zor olmuştur. Teknoloji destek olmadan ekonomik olarak
rekabet edememiştir.

1990 ların başlarında, Rüzgar Türbinleri daha da büyümüş ve rüzgar çiftlikleri adı
verilen küçük gruplar halinde kurulmuştur. Artan ulusal AR-GE programları standart
büyüklüğü 500 kW olan büyük türbinlere olan eğilimi desteklemiştir. Bu dönemde
mühendislik açısından yaşanan zorluklar daha büyük türbin büyüklüğü ve türbinlerin
rüzgar çiftliklerinde karşı karşıya kaldıkları koşullarla ilgili olmuştur.

Şekil 3: Karasal Rüzgar Sistemi ve Üretim Maliyetleri karşılaştırması

Yorulma ile bağlantılı sorunlar yükler ve yapılar arasındaki etkileşimin daha iyi
anlaşılmasıyla azaltılmıştır. Ancak bu dönemde piyasa çok hareketlidir: yeni şirketler
ortaya çıkmış, daha küçük şirketler diğerleri tarafından satın alınmış ve yeni
ortaklıklar oluşturulmuştur.

1990 ların geri kalan bölümünde Türbin ebatları daha da büyümüştür. İyi Rüzgar
alan sahalarda, Rüzgar Türbinleri geleneksel fosil yakıtlar ve nükleer enerji ile
üretim ile rekabet eder hale gelmiştir. Rüzgar Çiftlikleri ‘ndeki türbin sayıları da
artmıştır. Bazı bölgelerde, bunun sonucunda şebekeye rüzgar kaynaklı elektriğin
penetrasyonu yüksek olmuş, zaman zaman %100’e ulaşmış; enerji kalitesi ve zayıf
şebekelerle etkileşim üzerine bilgi oluşturulması gereğini ortaya çıkarmıştır. Özel
tasarım elektrik jeneratörleri geliştirilmiştir; bu şekilde şebeke bağlantıları önemli
ölçüde iyileştirilmiş ve aynı zamanda Rüzgar Türbinlerinin mekanik yapıları
üzerindeki yük azaltılmıştır. Buna ek olarak, denizlerde ve rüzgar kaynaklarının güçlü
olduğu kompleks arazilerde yeni yerler bulunması ihtiyacı doğmuştur. Tüm dünyada
standardizasyon ve dizayn kuralları piyasa gelişimini ve uluslararası ticareti
desteklemiştir.
Enerji Maliyeti
Rüzgarla elde edilen elektriğin maliyeti son yirmi yılda, büyük ölçüde teknolojik
gelişme, artan üretim seviyeleri ve daha büyük makinelerin kullanması sayesinde
düzenli olarak azalmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde pek çok bölgede,
mükemmel kaynak ve MW-artı ölçeğinde türbinler sayesinde büyük ölçekli üretim için
öngörülen enerji maliyeti 0.04 $/kWh – 0.06 $/kWh seviyesine kadar düşebilir (IEA,
2005). Norveç, Yeni Zelanda, İrlanda, Yunanistan ve Finlandiya’da enerji maliyetleri
Amerika Birleşik Devletleri değerleri ile karşılaştırılabilir seviyede olmuştur. İngiltere,
Japonya ve İtalya’da maliyetler biraz daha yüksektir. İsviçre’de en yüksek maliyetlerin
0.1 $/kWh – 0.16 $/kWh olduğu bildirilmiştir (Şekil 3). Ancak, İsviçre’de Rüzgar
açısından iyi yerler deniz seviyesinden 800 m yükseklikten itibaren, iklim koşullarının
zor olduğu (buz, soğuk), Türbülanslı Rüzgarın söz konusu olduğu, ulaşımı zor ve
doğal hayatı korumayla ilgili sorunların söz konusu olduğu tepelik ya da dağlık
alanlarda yer almaktadır (IEA, 2004.b).

Sermaye Maliyetleri
Komple Rüzgar Çiftlikleri için ortalama maliyet tahminleri ülkelere göre, 1200 $/KW
ile 1550 $/KW kurulu kapasite arasında değişmektedir. En yüksek maliyetler
Japonya’da rapor edilmiş olup, küçük kurulumlar için maliyet 1850 $/KW’ı bulmaktadır
(Şekil 3). Bu rakam Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerinden ithal edilen türbinlerin
nakliyesinden kaynaklanan ilave maliyeti yansıtmaktadır. Dağlık alandan dolayı
ortalama kuruluş maliyeti de daha yüksek olabilir (IEA, 2004b). Gerçekte, sistem
maliyetleri, yere, proje büyüklüğüne ve diğer faktörlere bağlı bir aralıktadır. Sadece
türbin ve kulenin maliyeti 800 $/kW ile 1159 $/kW arasında değişebilmektedir; tipik
maliyet ise 950 $/kW’dır. Bu maliyetler kabaca %75 türbine (kule dahil) ve %25 tesisin
geri kalanına (temeller, elektrik altyapısı ve yollar) dağılmaktadır. (IEA, 2005)

Yeni geliştirilen MW-artı makineler için birim kapasite başına kurulu maliyet daha
düşük olmayabilir ancak genel ekonomi iyileşmeye devam etmektedir. Bunun nedeni
türbinlerin daha yüksek kuleler üzerine yerleştirilmesi, bu şekilde Rüzgar Hızlarının
daha yüksek olduğu yerlerde bulunmaları; dolayısıyla da enerji üretimini
artırmalarıdır.

İşletme Maliyetleri
Türbin İşletme Maliyetleri servis, tamirat, arazi kirası, sigorta ve yönetim giderlerini
içermektedir. Danimarka’da gerçekleştirilen kapsamlı bir çalışmada 150 kW ile 600 kW
aralığında türbinler için işletme maliyetleri incelenmiştir. Son döneme ait olduğu
söylenebilecek türbinlerin (500 ila 600 kW) yıllık işletme maliyetlerinin ilk yıl içinde
yatırım maliyetinin düzenli olarak %1’inden 15 yıldan sonra %4.5’ine çıktığını
göstermiştir. Bu rakamlar küçük projeler için Portekiz’de tahmin edilen %2 ila %4 ve
Hollanda’da tahmin edilen %3.4 oranları ile tutarlıdır. Bakım ve onarım maliyetleri
toplam işletme maliyetlerinin kabaca üçte birini oluşturmaktadır. (IEA, 2005)
Performans
Enerji maliyeti Rüzgar Türbinleri için doğru ekonomik performans ölçümüdür. Genel
olarak, kurulan türbinler az sayıda işletme zorluğu ile, iyi performans göstermektedir.
Ortalama olarak, ticari tesisler %98’in üzerinde kullanılırlık oranıyla çalışmaktadır.
Finlandiya’da türbinlerin aşırı soğuk iklimde çalışmasından dolayı kullanılırlık daha
düşük rapor edilmektedir. Kapasite faktörleri, Rüzgar Hızına ve kullanılan türbine
bağlı olarak, tipik olarak 0.20 ile 0.35 arasındadır. İspanya’da 2003 yılı için ortalama
kapasite faktörü 0.21 olarak rapor edilmiştir ve Amerika Birleşik Devletlerinde
kapasite faktörünün ortalama 0.29 olduğu tahmin edilmektedir. İrlanda’da bugüne
kadar kurulmuş olan Rüzgar Türbinleri için kapasite faktörleri genellikle 0.35’i
aşmaktadır ve 0.40’ı aşan kapasite faktörleri yaygındır. (IEA, 2005)

Türbin Ömrü
Rüzgar türbinleri 20 yıl ya da üzerinde kullanım ömrü olacak şekilde dizayn
edilmektedir. Dişli kutusu yağı ve fren balataları gibi sarf malzemeleri genellikle bir ila
üç yıllık aralıklarla değiştirilmektedir. Rota sistemi parçaları her beş yılda bir
değiştirilebilir ve yorulma yüküne maruz kalan hayati parçalar (ör. Ana dişliler, dişli
kutusu yatağı vs) dizayn ömründe bir kez değiştirilebilir. Danimarka’da (1991, 1994
ve 1997 yılları istatistiklerine dayalı olarak) geliştirilen bir maliyet modeli 10. yılda
türbin maliyetinin %10’u oranında, takip eden on yıl içinde finanse edilecek bir
yeniden yatırım içermektedir. Alman Bilimsel Ölçüm ve Değerlendirme programında
bulunan makinelerin ortalama yaşı on olup, bugüne kadar operasyonel zamana bağlı
önemli bir arıza artışı tespit edilmemiştir. (IEA 2005)

Güvenilirlik
Elde edilen kullanılırlık oranlarında da görüldüğü gibi, genel güvenilirliğin yüksek
olduğu düşünülmektedir. Zaman zaman bileşenlerde yaşanan arızalar çalışmakta
olan çok sayıda makineyi etkilemektedir ve yıllar içerisinde, dişli kutuları ve pervane
kanatları ile ilgili olarak bu gibi pek çok vaka yaşanmıştır. Bunlar genellikle bileşenin
ya da türbinin üreticisi tarafından üstlenilen büyük uyarlama programları gerektirir.
(IEA 2005)

2003 yılında, Japonya ve Portekiz’de türbin arızasına neden olan çok nadir
karşılaşacak iki olay gerçekleşmiştir. Miyako Adasında (Japonya) istisnai güçte bir
tufan yaşanmış, yedi türbinden oluşan bir Rüzgar Çiftliğinde ciddi hasara neden
olmuştur. Üçünde kule arızası olmuş, üçünün pervane kanatları, birinin de motor
kapağı kaybedilmiştir. Portekiz’de alışılmadık bir dizi sorun arka arkaya yaşanmış, tek
bir Mitsubishi 500 kW Rüzgar Türbininin aşırı hızlanıp arızalanmasına neden
olmuştur. Şebeke kaybı nedeniyle sorunlar ortaya çıkmış, bunun ardından iki rotor
hızlanma koruma sisteminin arızalanmıştır. Bu arızanın başlıca nedeninin rutin bakım
sırasında doğru monte edilmemiş, hatve açısı yanlış ayarlanmış bir pervane kanadı
olduğu tespit edilmiştir. (IEA 2005)

Bakım seviyesinin türbin ömrünü etkilediği açıktır. Almanya’da kurulu her 20 MW


kapasite için sürekli bir bakım personeli gerektiği tahmin edilmektedir. (IEA, 2004a)
Devam eden AR-GE çalışmaları
1995 yılında sürekli AR-GE çalışmalarına duyulan ihtiyaç IEA AR-GE Rüzgar
Uygulama Anlaşması sponsorluğunda gerçekleştirilen Uzmanlık Toplantısında
görüşülmüştür. Katılımcılar aşağıdaki sonuca ulaşmışlardır:

“...Artık sanayinin AR-GE çalışmaları harcamalarında daha büyük pay alması


gereken bir aşamaya geldik. Aynı zamanda sanayinin ön rekabet döneminden
rekabet dönemine geçmiş olması nedeniyle, ürün ve bileşen geliştirme çalışmalarının
büyük bölümünün şirketlerin kendi bünyelerinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Ancak, şirketlerin dışında, tamamen ya da kısmen kamu finansmanı ile
gerçekleştirilecek temel, jenerik araştırmaların yapılmasına hala ihtiyaç olduğu ve
rüzgar enerjisinde gelişme devam ettikçe bu ihtiyacın süreceği konusunda genel bir
fikir birliğine ulaşılmıştır.” (IEA, 2001)5

Varılan bu sonuçlar günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Son beş yıl içinde


sanayide gerçekleştirilen AR-GE çalışmaları daha büyük ve daha etkili rüzgar türbini
sistemlerinin, ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen jenerik AR-GE
çalışmalarında elde edilmiş bilgilerden yararlanılarak, geliştirilmesine odaklanmıştır.

Şebekelere bağlı olan pek çok Rüzgar Enerjisi piyasası, destekleyici bir politika
çerçevesi ile birlikte işlemektedir. Sonuç olarak, piyasalar ve bunların
oluşturulmasında kullanılan mekanizmalar tüm üye ülkeler açısından hem son derece
ilgi çekici hem de yararlıdır ve alınacak daha ileri düzeyde destek de değerli olacaktır.
Son yirmi yılda destek mekanizmaları gelişmiş, son derece değerli deneyim
yaratmıştır. Ancak, mevcut durumda elektrik piyasalarının liberalleşmesi, genel enerji
ve çevre politikalarında çok geniş çeşitlilik olması ve geleneksel üretim sanayilerine
eskiden beri yapılan yatırımlar ve sağlanan destek, karmaşık bir ortam yaratmaktadır.
Avrupa’da enerjinin uluslararası ticareti ve çevre gerekliliklerinin sağlanmasına imkan
tanıyan uyum seviyesine ulaşmak gerekmektedir. Bu gibi ticaret mekanizmaları
kirlilik ve emisyon azaltma konularındaki hedeflere ulaşılmasına da yardımcı
olacaktır.

IEA üyesi ülkeler kendi ulusal durumlarına uygun destek mekanizmaları belirlerken,
Anlaşmanın bunların ele alınmasında ancak kısmen uygun bir araç olduğu
düşünülmektedir. Bu Anlaşmanın AR-GE rolünün güçlü olmasından ve grubun taraflı
yapısından kaynaklanmaktadır. Buna rağmen, katılımcıların büyük bölümü destek
mekanizmaları alanında bazı çalışmaların yapılması taraftarıdır.

2003 yılının sonlarına doğru, şebekeye bağlı Rüzgar Enerjisi üretiminin büyük
bölümü hükümet ya da eyalet düzeyinde temin edilen teşvikler almıştır. IEA
ülkelerinde kullanılan başlıca piyasa yönlendirme mekanizmaları arasında sermaye
sübvansiyonları ve üretilen enerjiye uygulanan özel fiyatların bir kombinasyonu yer
almaktadır. Giderek artan bir biçimde, özel fiyatlar, sermaye yatırımı sübvansiyonuna
tercih edilir hale gelmektedir. Özel fiyatlar çeşitli şekillerde uygulanabilmektedir;
önceden belirlenen sabit fiyat rejimi (ör. Almanya, İspanya ve son dönemlerde Kore) ya da
sadece elektriğin satış fiyatı üzerinden değeri artırmak üzere yeşil sertifika için ayrı
bir serbest piyasa oluşturulması (ör. İngiltere, Hollanda ve İtalya) gibi. Kuzey Amerika’da
Rüzgar Enerjisinin gelişimi açısından en temel itici unsur Amerika Birleşik
Devletlerinde vergi sübvansiyonu ve Kanada’da üretim sübvansiyonudur.

5
Uluslararası Enerji Kurumu Rüzgar Türbini Sistemlerinde Araştırma ve Geliştirme Çalışmalarında İşbirliği
Uygulama Anlaşması İdari Heyetine sunulan Geçici Çalışma Grubu Raporu
AR-GE günümüze kadar Rüzgar Enerjisi üretiminde elde edilen maliyet ve
performans iyileştirmelerini sağlayan temel faaliyet olmuştur. Öngörülen yaygınlaşma
seviyesinin gerçekleştirilmesi için gerekli olan maliyet ve belirsizlik oranlarında düşüş
sağlamak için AR-GE çalışmalarının sürdürülmesi önemlidir; bu şekilde hem aşamalı
gelişmeler hem de yenilikçi yeni fikirler de desteklenmektedir. Yapılacak araştırmalar
aşırı Rüzgar koşullarının, aerodinamik ve elektrik üretiminin Rüzgar Türbini
işletmesini nasıl etkileyeceğine ilişkin anlayışı geliştirecek ve belki de gelecekte
gerçekleştirilecek tasarımları etkileyecektir. Burada karşı karşıya olunan zorluk,
Rüzgar Türbini teknolojisini daha çok iyileştirecek geliştirme adımlarının
bulunmasıdır. Rüzgar Türbinlerinin elektrik üretim şebekesine büyük ölçekli
entegrasyonun sağlanması çabalarını düşünelim: Rüzgar Tahminleri sonuçlarının
ve bilgilerin, diğer enerji kaynakları ile etkileşim içinde olacağı şebekeye aktarılması,
aksi durumda kısıtlayıcı şartları ortadan kaldırılmış elektrik piyasalarında teknolojinin
gelişimini önleyebilecek olan belirsizliklerin ortadan kalkmasını sağlayabilir.

Diğer AR-GE öncelikleri


Rüzgar Enerjisi AR-GE çalışmalarında tüm alanlarda sürekli çalışma yapılması;
herhangi bir konunun diğerinin önünde tutulmaması yönünde çok güçlü destek
bulunmaktadır. Ancak, iki konu temel niteliğindedir: denizsel Rüzgar Enerjisinin
gelişimi ve rüzgar enerjisinin hidrojen bazlı enerji temin sistemlerindeki rolü. Denizsel
Rüzgar Enerjisi, her ne kadar henüz başlangıç aşamasında da olsa, IEA üyesi pek
çok ülkede yenilenebilir kaynakların gelişimi açısından giderek artan öneme sahip bir
unsur olarak görülmektedir. Denizsel Rüzgar Enerjisi gelişiminin ortaya çıkardığı
teknolojik ve çevresel konular pek çok araştırmaya konu olmaktadır ve gelecekte
gerçekleştirilecek faaliyetlerin önemli bir bölümünü oluşturması olasıdır. Rüzgar
Enerjisinin elektrik üretiminde kullanılmasına ek olarak, teknoloji uzun vadede diğer
enerji uygulamalarında, özellikle hidrojen üretiminde kullanılabilir.

Belirlenen öncelikli araştırma konuları şunlardır:

• Maliyet düşürme çalışmalarının devam etmesi


• Değerin artırılması ve belirsizliklerin azaltılması
• Büyük ölçekli kullanımın sağlanması
• Çevresel etkilerin en aza indirilmesi

Maliyet Düşürme Çalışmalarının Devam Etmesi


Saha değerlendirmenin geliştirilmesi ve özellikle denizsel; yeni yerlerin belirlenmesi:
Rüzgar Enerjisinin ekonomik kullanımı için rüzgarın fazla olduğu yerler gereklidir.
Önemli bir unsur henüz yeterince anlaşılmış değildir: enerji üretimi, ortalama rüzgar
hızının üç katıdır. Pratikte, bu Rüzgar Hızında gerçekleşecek %10’luk bir artışın
%33’lük bir enerji üretimi sağlayacağı anlamına gelmektedir. Saha
değerlendirmesinin geliştirilmesi ve saha oluşturma için daha iyi modellere ve yapılan
ölçümlerden elde edilen girdilere ihtiyaç vardır. Saha değerlendirmenin
iyileştirilmesinin bir başka unsuru da, farklı türden yerlerde ve Rüzgar Çiftliklerinde
aşırı rüzgar, dalga ve buz koşullarının öngörülmesi için daha iyi önlemler
geliştirilmesidir. Bu, sonuçta daha ucuz, daha hafif ve daha güvenilir türbinlerin
kullanılabileceği, sahaya özel sistemlerin tasarlanmasına imkan tanıyacaktır.
Daha iyi aerodinamik ve aeroelastisite modelleri: 3 Boyutlu aerodinamik
davranış ve aeroelastik stabilitenin öngörülmesinde geliştirilmiş metotların bulunması,
türbinler üzerindeki yükün hesaplanması için gereklidir. Türbin büyüklüklerinin
artması ile yeni stabilite sorunları ortaya çıkmaktadır. Büyütme çalışmalarının
güvenilir olarak gerçekleştirilebilmesi için aeroelastik sorunların çözülmesi ön
koşuldur. Bu gibi metotların, elektrik sistemi de dahil olmak üzere Rüzgar Türbininin
bütününe uygulanması, ağırlığı ve dolayısıyla da fiyatı düşürecek olan optimize
türbinlerin geliştirilmesi için gereklidir.

Yeni zeki yapılar/malzemeler ve geri dönüşüm: Bir başka türbinin arkasında


çalışan Rüzgar Türbinleri, yukarıdaki türbinin ardındaki Rüzgar Hızı açığı nedeniyle
aşırı yüke maruz kalmaktadır. Bir rüzgar çiftliğinde her bir türbin için dizaynın
geliştirilmesi ve zekice yaklaşımların eklenmesi ile yükün azaltılması saha
kullanımının optimize edilmesine yardımcı olacaktır. Uyumlu kontrol kullanan ve yapı
ile etkileşimde bulunan zeki malzemelerin kullanılması aerodinamik güçlerle ilgili
kısıtlamaları azaltır ve /veya bunların kontrol edilmesini sağlar. Buna ek olarak, doğal
geri dönüşüm sürecine giren yeni malzemelerin geliştirilmesi Rüzgar Türbinlerinin
çevresel etkinin azaltılmasına ve değerinin artmasına katkıda bulunacaktır. Örneğin,
fiber glas pervane kanatlarının devre dışı bırakılması için yeni yollar bulunması
gereklidir.

Daha etkili jeneratörler ve konverterler : Mevcut jeneratör teknolojisi büyük ve çok


ağır makineler üretilmesine neden olmaktadır. Doğrudan tahrikli jeneratörler için
uygulanabilir kavramlar bulunması ve dizaynın geliştirilmesi daha etkin ve daha hafif
makineler üretilmesi için büyük potansiyele sahip iki alandır. Ayrıca elektrik üretimi ve
düşük voltajlı alternatif akımdan (AC) yüksek voltajlı direkt akıma (DC) nakil için
birleşik çözümler geliştirilmesi de önemlidir. İdeal olarak, bu uygun güç faktörünün
(cos φ) ve yüksek enerji kalitesinin (düşük harmonikler toplamı ve kırpışma frekansı) elde
edilmesi ile birleştirilebilir. Tek tek Rüzgar Türbinlerine elektrik santrali niteliklerinin
kazandırılmasıyla ya da dönüş rezervinin kullanılması ile nakil hatlarının maliyetinin
düşürülmesi mümkün olabilir.

Yeni kavramlar ve spesifik zorluklar : Karşı karşıya olunan spesifik zorluklar


arasında fly-by-wire (fiziksel kontrol yerine elektrikli arabirim ile kontrol) kavramlar, türbine
zeki yaklaşımların katılması ve güvenilirlik ve bakım unsurlarının birleştirilmesi yer
almaktadır. Pervane kanadı dişlileri ve jeneratörler gibi bileşenlerin durumlarının
izlenmesi işletme ve bakım maliyetlerinin düşmesini sağlayabilir; bu özellikle hem
karasal hem de denizsel olarak ulaşılması zor yerler için ilgi çekici olacaktır. Yeni
kavramlar arasında, son derece esnek, Rüzgar Yönünde makineler ve artırılmış
difüzörlü türbinler olabilir.

Bağımsız ve karma sistemler : Bağımsız türbinler çok büyük miktarlarda


üretilecektir ancak toplam kurulu kapasite büyük olamaz. Yine de, bu makinelerden
elde edilecek elektriğin değeri, özellikle şebeke bağlantısının fizibl olmadığı uzak
yerler için çok önemlidir. Rüzgar Jeneratörü sistemlerinin, fotovoltaik güneş pilleri
(PV) ya da dizel üretim sistemleri gibi diğer enerji kaynakları ile entegre edilmesi,
güvenirliğin yüksek olmasını gerektiren küçük şebekeler için gereklidir.
Değerin artırılması ve belirsizliklerin azaltılması
Enerji performansının tahmin edilmesi: Farklı zaman aralıklarında, örneğin altı ila 48
saat önceden, elektrik üretimi için güvenilir tahminler yapılabilirse, rüzgar enerjisinin
değeri artar. Bunun için meteoroloji merkezlerinden online olarak temin edilecek
verilerin ve büyük alanlardaki rüzgar türbinlerden alınan gerçek üretim rakamlarının
kullanılması için model ve strateji geliştirilmesi gerekmektedir. Mevcut modellerde
belirsizlik %15 ile %20 arasındadır. İyileştirme yapılması mümkündür ve belirsizlikte,
%5 ile %10 arasında sonuç verecek şekilde azalmaya sağlayabilir.

Mühendislik çalışmalarının bütünlüğü, standartların iyileştirilmesi ve doğrulanması:


Rüzgar mühendisliğinin pek çok alanında AR-GE faaliyetleri standardizasyon
çalışmaları için temel bilgileri destekleyecektir. Rüzgar Enerjisinde piyasa talebi
doğrultusunda ölçek büyütme ve denizsel uygulamalar, aşırı hava koşullarının,
güvenlik, enerji performansı ve gürültünün daha iyi anlaşılmasını gerektirmektedir.
Rüzgar Enerjisinin farklı ülkelerde başarıyla yayılması için uluslararası standartların
geliştirilmesi gerekmektedir. Bu çalışma ticari engellerin ortadan kaldırılmasına
yardımcı olacak ve serbest ticareti kolaylaştıracaktır.

Depolama teknikleri: Elektriğin etkin olarak depolanması, iletilen enerjinin


dengelenmesine imkan sağlayarak, rüzgar ile üretilen enerjinin değerini artıracak ve
belirsizliği azaltacaktır. Bu özellikle penetrasyon seviyesinin %15 ila %20 seviyesinin
üzerine çıktığında önemli olacaktır.

Büyük ölçekli kullanımın sağlanması

Kurulu kapasite öngörüleri göstermektedir ki, yayılma rakamları gelecek 20 yılda


artacaktır. Rüzgar ile enerji üretiminin sağladığı katkı yerel ve/veya ulusal seviyede
önemli olacaktır. Bu, nakil şebekeleri ve bunların Rüzgar Türbini jeneratör birimleri
ile etkileşiminde özel taleplere neden olacaktır.

Elektrik yükü akım kontrolü ve uyarlanabilir yükler : Elektrik şebekesine enerji


temininin modellenmesi ve kontrolü için araçların geliştirilmesi, özellikle Rüzgar
Enerjisinin payının büyük olduğu yerlerde, rüzgar enerjisinin, büyük ölçekte
yaygınlaşması için gerekli olacaktır. Büyük miktarlarda elektriğin üretilmesi ve
nakledilmesinde kullanılan kombine teknolojilerde otomatik yük akım kontrolü,
uyarlanabilir yükler ve talep odaklı yönetim alanlarında inovasyonlar yer almalıdır.
Ulusal şebekelerde yüksek voltaj DC (HVDC) linkleri için yüksek enerji kapasiteli
elektronik cihazların yoğun olarak kullanımı da gerekecektir. Buna ek olarak, diğer
enerji kaynakları ile ortak çalışmalarla depolama ve AC / DC kavramları üzerinde
çalışılması da gerekmektedir.

Daha yüksek enerji kalitesi: Şebeke stabilitesinin iyileştirilmesi ve özellikle zayıf


şebekelerde şebeke eksikliklerinin (ör. Volyaj düşüşü ve kırpışma) düzeltilmesi en önemli
konulardır.
Çevresel etkilerin en aza indirilmesi
Rüzgar potansiyeli açısından uygun ve aynı zamanda Rüzgar Türbinlerinin
kurulması konusunda genel bir kabulün söz konusu olduğu yerlerin bulunması
giderek zorlaşmaktadır. Farklı çıkar gruplarının birbiri ile çelişen arazi kullanımı
hedefleri daha fazla dile getirilmeye başlanmıştır. Bu nedenle aşağıda yer alan
konuların ciddi olarak araştırılması gerekmektedir.

Arazinin uygun kullanımı ve estetik : Rüzgar Enerjisinin çevresel avantajları (ör.


CO2 ve diğer sera gazları emisyonlarının azalması) topluma duyurulmalıdır. Görsel etki ve
farklı çıkar gruplarının arazi kullanımı konularındaki endişelerinin gerektiği gibi ele
alınması için toplumun Rüzgar Enerjisine yönelik tavrı yayılma sürecinde dikkate
alınmalıdır.

Gürültü çalışmaları : Gürültü oluşumu ve uzak mesafeler arası naklin anlaşılması


önemlidir; denizsel uygulamalarda karşılaşılan zorluklar su yüzeyinin akustik açıdan
sert olmasından kaynaklanmaktadır. Denizsel Rüzgar Türbinlerinin sahilde bulunan
konutlarda rahatsızlığa neden olmaksızın daha faza gürültü yayabileceği yönündeki
ilk tahminler üzerinde daha detaylı çalışma yapılmalıdır. Buna ek olarak, mevcut
uygulamalara karşı daha iyi dizayn ve gürültü tahmini metotları doğrulanmalıdır.

Bitkiler ve hayvanlar : Yayılma sürecinde Rüzgar Enerjisi ile doğal hayat


arasındaki etkileşimin dikkatle ele alınması gerekmektedir. Bu da mevcut verilerin ve
hem karasal hem de denizsel çevrelerde çeşitli türlerin davranışlarının daha iyi
anlaşılmasını gerektirmektedir.
Tablo 2: Orta ve uzun vadede araştırma öncelikleri

Zamanlama/Öncelik
Alan Odak noktası
Orta vade Uzun vade
Değerin artırılması ve
belirsizliklerin azaltılması
Enerji performansının tahmin Elektriğin değerinin ++
edilmesi artırılması
Mühendislik çalışmalarının Referans malzemelerin ++
bütünlüğü ile ilgili sağlanması
belirsizliklerin azaltılması,
standartların iyileştirilmesi ve
doğrulanması
Depolama teknikleri Farklı zaman ölçeklerinde ++
depolama
Maliyet Düşürme
Çalışmalarının Devam
Etmesi
Saha değerlendirmenin Aşırı rüzgar ve dalga ++
geliştirilmesi ve özellikle koşulları, tahmin teknikleri
denizsel; yeni yerlerin
belirlenmesi
Daha iyi aerodinamik ve 3 boyutlu etkiler, ++ ++
aeroelastisite modelleri aeroelastik stabilite
Yeni zeki yapılar/malzemeler Aşırı koşullar, uyarlanabilir ++
ve geri dönüşüm zeki yapılar, geri dönüşüm
Daha etkili jeneratörler ve Üretim ve nakil için ++ +
konverterler kombine çözümler
Yeni kavramlar ve spesifik Yük düşürme için zeki +
zorluklar çözümler
Bağımsız ve karma sistemler Geliştirilmiş sistem ++
performansı
Büyük ölçekli kullanımın
sağlanması
Elektrik yükü akım kontrolü Modellerin iyileştirilmesi, ++
ve uyarlanabilir yükler yük akış kontrolü, enerji
elektroniği
Daha yüksek enerji kalitesi Enerji elektroniği ++
Çevresel etkilerin en aza
indirilmesi
Arazinin uygun kullanımı ve Bilgi ve etkileşim ++
estetik
Gürültü çalışmaları Denizsel uygulama ++
konuları
Bitkiler ve hayvanlar Referans veri +

++ yüksek öncelik
+ öncelik
Kaynak: IEA 2001
İlave AR-GE çalışmalarının maliyeti ve faydaları
Geçmişte Rüzgar Enerjisi sektöründe gerçekleştirilen AR-GE çalışmalarının etkisi
artan türbin ebatlarında ve kurulu elektrik üretim kapasitesi başına fiyatların
düşmesinde görülebilmektedir. 1981 ile 1998 yılları arasında Rüzgar Türbinleri üretim
maliyeti dört kat azalmıştır. Rüzgar Enerjisi maliyetinin 2020 yılında 0.025 $/kWh
olacağının öngörüldüğü düşünülürse (tahmin 2010 yılında 80 GW ve 2020 yılında 1200 GW
kurulu kapasiteye dayandırılmıştır) geleceğin daha çok şey vaat ettiği söylenebilir. (BTM,
1999,2000)

Yapılan AR-GE çalışmaları sayesinde, Rüzgar Enerjisi piyasası şu anda hızlı bir
gelişme dönemindedir. Rüzgar Türbini jeneratörleri piyasası kişisel bilgisayar
sanayinden daha hızlı ve neredeyse cep telefonu sanayi kadar hızlı gelişmektedir.
Son üç yılda, Rüzgar Enerjisi ile ilgili bir dizi büyüme çalışması gerçekleştirilmiştir.
Wind Force 10 adı verilen bir çalışmada, 2020 yılında Rüzgar Kaynaklı 3000 TWh
Elektrik Üretimi senaryosu sunulmaktadır (EWEA,2004); bu miktar söz konusu yılda
dünyada beklenen toplam elektrik tüketiminin %12’sine karşılık gelmektedir. Bu
senaryoda, bu hedefe ulaşmak için gerekli yıllık yatırım 2003 yılında 7 milyar $ ve 2020
yılına kadar 81.2 milyar $ olmalıdır. Bu seviyede bir gelişme, rüzgar enerjisi sanayinde
ve bu sektörün tedarikçisi olan sektörlerde istihdamın 2004 yılında 237.000 kişiden 2020
yılında 2.4 milyon kişiye çıkması anlamına gelecektir. Bu senaryoda elde edilecek
çevresel fayda 2020 yılı itibariyle 1.832 milyon ton yıllık CO2 emisyonu düşüşü
olacaktır.
IEA Rüzgar Enerjisi Sistemleri Uygulama Anlaşması
Devam Eden Faaliyetleri

IEA Rüzgar Enerjisi Sitemleri Uygulama Anlaşmasının (Wind IA) misyonu rüzgar
enerjisi araştırma ve geliştirme çalışmalarında işbirliğini teşvik etmek ve hem üye
ülkelere hem de ticari sektör liderlerine kaliteli bilgi ve analiz sunmaktır. Bu nedenle,
Wind IA girişimleri teknoloji gelişimi ve yayılma konularını ele almalı ve aynı zamanda
Rüzgar Enerjisinin faydalarına ilişkin objektif bilgiler sağlamalıdır. Ayrıca Rüzgar
Enerjisinin kullanımını destekleyen piyasalar ve politika araçlarının geliştirilmesine
çalışmalıdır.

Wind IA’in yayılmayı sağlamak için yapabileceği en önemli şeylerden biri maliyetleri
düşürme ve çeşitlilik gösteren, güvenli ve sürdürülebilir enerji kaynaklarının
desteklenmesinin önündeki engelleri kaldırma yollarını bulmaktır. Ayrıca, Ayrıca
Anlaşma’da doğrudan bir politika önerisinde bulunmak yerine hükümetlere politika
geliştirmek için ihtiyaç duyulan objektif bilgi ve analiz etme zorunluluğu
bulunmaktadır. Wind IA hem iç hem de dış bilgi alışverişini genişletmektedir. Çalışma
gruplarından elde edilen sonuçlar, ortak çalışmalar, önerilen uygulamalar ve
uygulama süreci analizlerinin yer aldığı bültenler yayınlamaktadır. Buna ek olarak,
politikalar yayınlanmaktadır ve çok çeşitli, halka açık konferans ve forumlarda
açıklanmaktadır. Wind IA ulusal, devlet destekli programlar ve bulgular ile ilgili güncel
bilgi alışverişi sağlamaktadır ve ideal bir biçimde, temel araştırma alanında etkin
ortak çalışmaların temin edilmesi görevini üstlenmiştir.

Devlet destekli AR-GE çalışmalarının yanı sıra, ticari sektörde üretim sanayi,
geliştirme hizmetleri sağlayanlar ve danışmanlık hizmetleri tarafından kayda değer
çaba gösterilmiş ve kaynak yatırımında bulunulmuş ve fiziksel altyapı sağlanmıştır.
2005 yılında IEA kapsamında sözleşmeli 23 taraf bulunmaktadır. Wind IA katılımcıları
şu anda altı programı sürdürmektedir (Tablo 3). Bu yolla, Wind IA faaliyetleri maliyet
düşürme çalışmalarını hızlandıracak ve daha hızlı yayılmayı sağlayacak uluslararası
işbirliği için hayati nitelikte bir forum oluşturmaktadır.

Tablo 3: IEA Rüzgar Enerjisi Sistemleri Uygulama Anlaşması devam eden projeleri

Proje Özet
Temel Teknoloji Bilgi Paylaşımı İşbirliği ve bilgi paylaşımı ile rüzgar
enerjisi dönüşüm sistemlerinin
geliştirilmesi
Soğuk İklimlerde Rüzgar Enerjisi Soğuk iklim koşullarında çalışan rüzgar
türbinleri ile ilgili bilgi toplama ve
paylaşma
Rüzgar Tünelleri Testleri ve Rüzgar türbini pervane kanatları ve
Ölçümlerinden HAWT Aerodinamik ve yapısal performans ve yükün teorik
Modeller aerodinamik model tahminleri ve gerçek
ölçümlerin karşılaştırılması
Rüzgar Çiftliği Enerji Sistemi Dinamik Çok sayıda rüzgar türbininin birbiri ile
Modelleri Çalışmaları bağlanması ve işletilmesine dayalı enerji
sistemlerine etkilerin incelenmesi
Denizsel Rüzgar Enerjisi Teknolojisi Derin sularda yayılma dahil olmak üzere
Yayılması denizsel rüzgar enerjisi ile ilgili konuların
ele alınması
Rüzgar ve Hidroelektrik Sistemlerinin Rüzgar ve hidroelektrik sistemlerinde
Entegrasyonu üretim, nakil ve bu sistemlerin
entegrasyonu ile ilgili ortak araştırma
çalışmaları gerçekleştirmek; bilgi
paylaşımı için forum sağlamak
Tablo 4: Rüzgar Enerjisi

Başlık İçerik
Devam eden AR-GE Son beş yılda, sanayide AR-GE çalışmaları daha büyük ve
daha etkin rüzgar türbini sistemleri geliştirilmesine odaklanmış;
genellikle ulusal ve uluslararası seviyede gerçekleştirilen
jenerik AR-GE programlarında elde edilen bilgiler
kullanılmıştır.
AR-GE çalışmalarının sürdürülmesi; gerekli maliyet ve
belirsizlik oranlarında düşüş sağlamak, öngörülen ve arzu
edilen yayılma seviyesini sağlamak; aşırı rüzgar koşullarının,
aerodinamik ve elektrik üretiminin rüzgar türbini tasarımını
nasıl etkileyeceğine ilişkin anlayışı geliştirmek için gereklidir.
Zorluk, rüzgar türbini teknolojisinin daha çok geliştirilmesi için,
aşağıdakiler dahil olmak üzere, geliştirici adımlar atılmasıdır:
• Rüzgar türbinlerinin elektrik şebekelerine büyük ölçekli
entegrasyonu
• Rüzgar tahmin sonuçlarının ve bilgilerin diğer enerji
kaynakları ile şebeke etkileşimine aktarılması ile
belirsizliklerin ortadan kaldırılması
Diğer AR-GE Rüzgar enerjisi alanında orta ve uzun vadeli öncelikler:
Öncelikleri Aşağıdaki alanlarda değerin artırılması ve belirsizliklerin
azaltılması:
• Enerji performansının tahmin edilmesi (enerji
üretiminde belirsizlik hedefi %5 ila %10)
• Mühendislik çalışmalarının bütünlüğü ile ilgili
belirsizliklerin azaltılması; aşırı çevre koşulları, güvenlik,
enerji performansı ve gürültü ile ilgili daha iyi anlayış
geliştirme açısından standartların iyileştirilmesi ve
doğrulanması.
• Depolama teknikleri
Aşağıdaki yollarla maliyet düşürme çalışmalarının
sürdürülmesi:
• Daha iyi aerodinamik ve aeroelastisite modelleri
• Daha iyi saha değerlendirme; denizsel dahil
• Yeni zeki yapılar/malzemeler ve geri dönüşüm
• Daha etkili jeneratörler ve konverterler
• Son derece esnek, rüzgar yönünde makineler ve
artırılmış difüzörlü türbinler gibi cihazlar dahil olmak
üzere yeni kavramlar
Aşağıdaki yollarla büyük ölçekli kullanımın sağlanması:
• Elektrik yükü akış kontrolü ve uyarlanabilir yükler
• Enerji kalitesinin artırılması (özellikle zayıf şebekelerde)
Aşağıdakilerle ilgili konuların ele alınması ile çevresel etkilerin
en aza indirilmesi
• Arazinin uygun kullanımı ve estetik
• Gürültü çalışmaları
• Bitkiler ve hayvanlar

You might also like