You are on page 1of 142

DOUGLAS ADAMS

YAAM, EVREN VE HER EY Trkesi: rem Kutluk

Her sabah erkenden iitilen dehet l, Arthur Dent in uyanp anszn nerede olduunu hatrlaynn sesiydi. Maarann buz gibi souk oluu tek bana nemli deildi, rutubetli ve pis kokulu oluu da yle. Asl nemli olan gerek, bu maarann slington'un ortasnda bir yerde olmas ve bundan sonraki iki bin yl iinde oraya uramas beklenen bir otobsn bulunmamas i di. Sylentiye baklrsa, iinde kaybolunacak en kt ey zamand. Arthur Dent, zaman ve uzayda birok kere kaybolmu biri olarak, buna tanklk edebilirdi. Uzayda kaybolunduunda hi olmazsa vakit geirilecek bir eyler bulunabiliyordu. Arthur'un tarih ncesi Dnya'da mahsur kalmas, bir dizi karmak olayn sonucuydu ve bu olaylar iinde srasyla, Galaksi de var olduunu hayal bile edemeyecei kadar tuhaf blgelerde havaya uurulmak ve hakarete uramak da bulunuyordu. Her ne kadar artk burada yaam ok ok ok sakinlemise de, Arthur kendisini hl fazlasyla tedirgin hissetmekteydi.

Be seneden beri havaya uurulmamt.

O ve Ford Prefect, drt sene nce birbirlerinden ayrldklarndan beri, Arthur hi kimseyi grmemi olduundan, btn bu zaman sresince hakarete de uramamt. Bir kerenin dnda. Bu, iki sene ncenin bir bahar akam bana gelmiti. Gn batmndan hemen sonra, bulutlar arasndan akan rktc klar fark ettii iin maarasna dnmekteydi. Anszn yreine trmanan bir mitle arkasna dnm ve bakmt. Kamak. Buradan kurtulmak. Kazazedenin olanaksz ryas- bir gemi. Ve o ylece bakp merak ve heyecan iinde izlerken, uzun, gm renkli bir gemi lk akam havas iinden alalm, sessizce, hi tela etmeden, kusursuz bir teknoloji dansyla, uzun bacaklarn gvdesinden dar karmt. Son derece yumuak bir ekilde topraa konarken kard o kck mrlt kesilmi, gemi akam sakinlii iinde adeta uykuya dalmt. Dar bir rampa uzand. Bir k szld. k kapsnda, uzun boylu bir adam belirdi. Rampadan aa doru yrd ve Arthur'un nnde durdu. "Sen bir sersemsin, Dent," dedi yalnzca. O, baka dnyalardan bir yaratkt, ok farklyd. Yabanc dnyallara has uzun bir boyu, acayip dmdz bir kafas, yar kapal kk ve acayip gzleri, gsterili drapelerle ssl altn renkli bir giysisi, bu giysinin farkl, acayip bir yaka modeli vard. Soluk gri-yeil, farkl bir cilde sahipti. Bu cilt birok gri-yeil suratlnn ancak bol egzersiz ve ok pahal sabunlar sayesinde elde edebildii przsz parlaklkta bir ciltti. Arthur yaratktan rkmt. Yaratk gzlerini dikmi ona bakyordu. Arthur'un mit ve panik karm ilk duygularnn yerini, bir anda aknlk alm ve o an iin, her trl dncesini yalnzca ses tellerini kullanabilmek amacyla seferber etmiti. "Nnn...?" dedi.. "Uuuu.. uh.." diye ekledi..

"Kkk. kki . kim?" demeyi nihayet baarm ve ardndan lgn bir sessizlie gmlmt. Hatrlayabildii kadar uzun bir sredir hi kimseyle tek bir s z etmemenin etkisini simdi hissediyordu. Bir an iin kalarn atan yabanc yaratk farkl, ince ve gsz grnml elinde tutmakta olduu bloknota benzeyen eye bir gz att. "Arthur Dent?" dedi. Arthur aresizce ban sallayarak onaylad. "Arthur Philip Dent?" diye srar etti yaratk, kafa tleyen ama etkileyici bir tonla. "Eee..eee.. evet...eeee. ..ee," diye dorulad Arthur. "Sen sersemin birisin," diye tekrarlad yaratk, "tam bir ba belas." "Eee.." Yaratk, kendi kendine ban iki yana sallad, notlar zerine kendine has, tuhaf bir iaret att ve hzla gemisine doru yneldi. "Eee.." diyordu Arthur mitsizce, "eee..." "Bana masal okuma," diye tersledi yaratk. Sert admlarla rampay trmanm, kapdan ieri girmi ve geminin iinde kaybolmutu. Kendi kendini kilitleyen gemi bouk bir motor ses karmaya balamt. "Hey, heey!" diye seslendi Arthur ve aresizlik iinde gemiye doru komaya balad. "Bekle bir dakika!" diye baryordu. "Bu da ne demek? Ne? Bekle bir dakika!" Gemi sanki tm arln topraa samasna ykselmi, ksa bir sre havada asl kalmt. Sonra ilgin bir szlle akamn iine karm, ksa bir an iin ay dnlatt bulutlarn iine dalp gzden kaybolmutu. Arthur'u, bu kara parasnn sonsuzluu iinde, biare, kendi kendine garip bir dans yaparken brakmt. "Ne?" diye haykryordu Arthur. "Ne? Ne? Hey, Ne? Gel buraya ve tekrar syle!" Atlayp, srayp ayaklan titreyinceye kadar tepinmi, cierleri tkeninceye kadar barmt. Kimseden hibir cevap gelmemiti. Onu duyacak ya da onunla konuacak hi kimse yoktu. Yabanc gemi oktan atmosferin daha st tabakalarna doru frtna hzyla ykselmekteydi. Rotasn evrendeki pek az eyi birbirinden ayran o rktc bolua dorultmutu. Yolcusu, pahal suratl yaratk, tek kiilik koltuunda arkasna yaslanmt. Ad Sonsuza Kadar Uzatmal Wowbagger idi. O gerekletirecei amac olan bir adamd.

Bu pek iyi bir ama deildi ve bunu ilk itiraf edecek olan da yine kendisi olurdu herhalde. Ama ne olursa olsun, yine de bir amat bu ve en azndan kendisini megul eden bir eydi. Sonsuza Kadar Uzatmal Wowbagger aslnda Evren'in ok az saydaki lmszlerinden biriydi- yani biridir. Doutan lmsz olanlar, bu zellikleriyle nasl baa kacaklarn igdsel olarak bilmektedirler. Ama Wowbagger onlardan biri deildi. Hatta o, onlardan, o bir avu soukkanl eytanlar grubundan nefret ederdi. lmszlk kendi iradesi dnda ve bir kaza sonucu, zerine kalmt. Bahse konu bu kaza, mantksz davranlar olan bir atom akseleratr ile sv halindeki bir len yemei ve bir ift lastik bant arasnda meydana gelmiti. Kazann tm detaylarnn nemi yoktu, nk imdiye kadar kimse bu kazay oluturan artlarn aynn bir kez daha gerekletirmeyi baaramam ve pek ok kii bu yzden ya aptalca bir duruma dm ya lm ya da bunlarn her ikisi birden bana gelmiti. Wowbagger ciddi ve yorgun bir ifade ile gzlerini kapad. Geminin stereo mzik sistemine bir hafif caz paras koydu ve eer u Pazar leden sonralar olmasa, aslnda bu yaama katlanabileceim dnd, gerekten de katlanabilirdi. Balangta her ey elenceli idi. Tehlikeli yaayarak, riskler alarak., yksek kazanl uzun dnem yatrmlardan byk krlar elde ederek ve en nemlisi de herkesten daha uzun yaayarak gnn gn ediyordu. Ama sonunda, Pazar leden sonralar, saat 2.55'den itibaren, o gn yaplabilecek gerekli tm banyolarn yapldn, gazetelerdeki herhangi bir paragrafa ne kadar uzun bakarsan bak okuyamayacan ya da stunlardan birinde nerilen devrim yaratacak yeni aa budama tekniini hibir zaman kullanmayacan, saatin akreple yelkovannn durup dinlenmeksizin drde doru ilerlediini ve az sonra ruhun o uzun karanlk ay saatinin balayacan fark ettikten sonra, zerine ken o korkun huzursuzluk hissiyle baa kamaz olmutu. Yani, Wowbagger iin iler monotonlamaya balamt. Eskiden bakalarnn cenazesinde taknd neeli tavrlar kaybolmaya yz tutmutu. Genel olarak Evren' ve zel olarak da iinde' herkesi kk grmeye balamt. Amacn ite byle bir noktada belirledi. Ona itici g olacak ve grebildii kadaryla sonsuza kadar yle kalacak bir ama. Bu ama uydu. Evren'i aalayacakt.

Yani iinde bulunan herkese hakaret edecekti. Ayr ayr herkese, teker teker, bizzat ve (kesinlikle baarmaya gayret edecei gibi) alfabetik bir sra izleyerek. Zaman zaman bu plann yalnz yanl ynlendirilmi bir plan olmakla kalmayp, hi durmadan doan ve lenlerin okluu gz nne alnacak olursa, aslnda imkansz bir plan olduunu syleyip ona itiraz edenler kyordu. Wowbagger onlara elik gibi bir bakla bakmakla yetiniyor ve "Bir adamn dleri olabilir, yle deil mi?" diyordu. Ve bylece ie koyulmutu. Son derece dayankl ina edilmi bir uzay gem isini, bilinen Evren'in tm nfusunun hesabn tutabilecek ve bu ile ilgili korkun ka rklktaki yol hesaplamalarn yapabilecek bilgi ilem kapasitesine sahip bir bilgisayarla donatmt. Wowbagger'n gemisi bir yandan gne evresinde serbest at yapmaya hazrlanrken, Sol yldz sisteminin i yrngeleri arasnda gzden kayboldu ve kendini yldzlar aras bolua frlatt. "Bilgisayar" dedi Wowbagger. "Buradaym," diye hevesle cevap verdi bilgisayar. "imdi nereye gidiyoruz?" "Bunu hesaplamam gerek." Wowbagger'n gzleri bir an gecenin muhteem mcevherlerine takld. Prlantalar gibi parldayan milyarlarca minik dnya klaryla sonsuz karanl nokta nokta kaplamaktayd. Tek tek her biri onun yolculuk program iindeydi. Birouna milyonlarca kez gitmesi gerekecekti. Bir sre, tpk ocuklarn noktalan birletirme bulmacalarnda olduu gibi yolculuunun da gkteki bu noktalar birletirdiini ve Evren'in her yanndan oku nabilecek son derece ayp bir kelimenin ortaya ktn dledi. Bilgisayar, hesaplamalarnn sona erdiini bildirmek iin bipledi. "Folfanga" dedi. Bipledi. "Folfanga Sisteminin drdnc dnyas," diye devam etti. Yine bipledi. "Beklenen seyir sresi, hafta," diyerek bilgilendirmeyi srdrd. Tekrar bipledi. "Orada kk, kabuksuz bir smklbcekle karlaacaz," bipledi, " A-Rth-Urp-Hl Ipdenu trnden bir bcek." "Sanrm," diye ekledi, ksa bir ara vererek ve srekli bipleyerek, "ona beyinsiz geveze demeye karar vermitiniz." Wowbagger homurdand. Bir iki dakika iin penceresinden yaratln ihtiamn seyretti.

"Galiba biraz kestireceim," dedikten sonra sordu, "nmzdeki bir iki saat iinde geeceimiz blgelerde hangi iletiim istasyonlar var?" Bilgisayar bipledi, "Kozmovid, Dnce Perisi ve Evdeki Beyin," diye bildirerek tekrar bipledi. "Otuz bin kez grmemi olduum film kald m?" "Hayr." "Uh." Uzayda Endie var. Bunu yalnzca otuz bin be yz yetmi kez grmsnz." "kinci yarda beni uyandr." Bilgisayar bipledi. "yi uykular," diledi. Gemi, gece iindeki yolculuuna devam ediyordu. Bu arada, Dnya'da yamur yamaya balamt. Maarasnda dizlerinin stne oturan Arthur Dent, tm yaamnn gerekten en berbat gecelerinden birini ge irmekteydi. Konuabilmi olsayd yarata syleyebilecei eyleri dnyor, bir yandan da, kendileri de berbat bir gece geirmekte olan sinekleri avlyordu. Ertesi gn, iinde gerekli eylerini saklamaya yarayacan dnerek, kendisine tavan derisinden bir anta yapt. O sabah, bu anlatlanlardan iki yl sonra, daha iyi bir isim buluncaya kadar ev olarak adlandrm olduu veya daha iyisini bulana kadar yaamaya devam edecei ma arasndan ktnda, onu darda mis gibi kokan nefis bir hava karlad. Geri her sabah att dehet dolu afak l yznden yine boaz acyordu ama kendini birdenbire son derece iyi hissetmeye balamt. Ypranm robdambrn skca vcuduna sard ve prl prl sabaha bir glck att. Hava berrak ve ho kokulu idi. Hafif bir rzgar maarann evresindeki yksek otlarn arasnda dolanyor, kular birbiriyle cvldayor, kelebekler btn gzellikleriyle ortalarda uuuyor ve tm doa olabildiince sevimli olabilmek iin elinden gelen her eyi yapmaya alyordu. Bununla birlikte Arthur'u bylesine neeli yapan ey kr yaamnn tm bu gzellikleri deildi. ok ksa bir sre nce aklna burada bu tarih ncesi dnyada ektii korkun yalnzlk duygusunun, o kabuslarn, tm abalarna karn bahvanlkta urad baarszlklarn, gelecek yaamnn geleceksizlii ile boluunun stesinden gelmesine yardmc olabilecek muhteem bir fikir gelmiti.

Bir glck daha att ve akam yemeinden arta kalan tavan budundan bir srk ald. Bir ka dakika, mutlu bir ekilde lokmasn inedikten sonra, bu kararn resmen aklamaya karar verdi. Dimdik ayaa kalkarak, krlara ve tepelere korkusuz gzlerle bakt. Kelimelerine g kazandrmak iin elindeki tavan kemiini salarnn arasna sktrd. Kollarn ardna kadar iki yana at. "Aklm oynatacam!" diye ilan etti. "yi fikir," dedi Ford Prefect, oturmakta olduu kayadan aa inerken. Arthur'un beyni taklalar atarken, enesi nav ekiyordu. "Ben de bir sre iin oynatmtm," diye devam etti Ford, "pek bir iime yaramad." Arthur'un gzleri yuvalarndan frlayan parendeler atmaktayd. "Anlyorsun deil mi?," dedi Ford. "-..." "Sen nerelerdeydin?" diye szn kesti Arthur, kafas jimnastik almasn tamamladktan sonra. "Etrafta," dedi Ford, "orda, burda." ldrtclndan emin olduu bir tavrla srtarak "Bir sre iin kafam takntlardan kurtarp daha ekici konulara yneldim. Dnyann bana ihtiyac olduunda aracan biliyordum. ard da." yice ypranp lime lime olan srt antasndan Etna- Alt-Dokun-Matik ini kard. "En azndan," dedi, "ben ardn sanyorum. Bundan bir takm sesler gelip duruyor." Cihaz sallad. "Eer bunlar yanl uyarlarsa aklm oynatrm," dedi, "ye niden." Arthur bam iki yana sallad ve yere oturdu. Yukar bakt. "Mutlaka lmtr diye dnmtm..." dedi ksaca. "Bir mddet iin ben de yle dnmtm," dedi Ford, "sonra bir ka hafta iin bir limon olduuma karar verdim. Bu zaman iinde bir cin tonie dalp karak kendimi oyalayp elendirdim." Arthur genzini temizledi, sonra bir daha temizledi. "Yani Sen," dedi, "nereden...?" "Bir cin tonik mi buldunuz" diye kesti Arthur'un szn Ford zekice, "kendisini cin tonik sanan ufak bir gl buldum ve ona dalp ktm. En azndan ben onun cin tonik olduunu dnyordum." "Belki de," diye ekledi, yznde normal bir adam arkasna bakmadan ormana kartacak bir srtla, "yle hayal ediyordum."

Arthur'dan bir tepki gelmesini bekledi ama Arthur iini biliyordu. "Devam et," dedi sakin sakin. "in ana fikri, anlyor musun" dedi. Ford, "akln oynatmay nlemek iin kendini akln oynatmaya zorlamann bir anlam yok. Vazgeip, ruh saln daha sonras iin saklamakta fayda var." "Ve bu senin tekrar ruh saln yeniden kazanm halin, yle mi?" dedi Arthur, "yalnzca bilgi edinmek iin soruyorum." "Afrika'ya gittim," dedi Ford. "yle mi?" "yle." "Neye benziyordu?" "Ve bu da senin maaran yle mi?" dedi Ford. "Eee, evet," dedi Arthur. Kendisini ok garip hissediyordu. Hemen hemen drt yl sren tam bir yalnzlktan sonra Ford'u grmekten yle memnun olmu ve rahatlamt ki alayabilirdi bile. te yandan Ford, insan her an kzdrp lgna evirebilecek biriydi. "ok ho," dedi Ford, Arthur'un maarasna bakarak. "Ondan nefret ediyor olmalsn." Arthur cevap verme zahmetine girmedi. "Afrika ok ilginti," dedi Ford, "orda ok garip davranyordum." Dnceli bir tavrla uzaklara bakt. "Hayvanlara kt davranr olmutum," dedi dalgn ve hlyal. "Ama yalnzca bir hobi olarak." "Yapma yahu?" dedi Arthur kukuyla. "Evet," diyerek ona gvence verdi Ford. "Detaylarla seni skmayacam, nk bunlar ..." "Ne?" "...seni skabilir. Ama gelecekte zrafa olarak tanmlanacak hayvann biimsel evriminde tek bana rol oynadm bilmekle ilgilenirsin belki. Ve umay renmeye altm. Bana inanyor musun?" "Anlat," dedi Arthur. "Sonra anlatrm. Yalnzca Rehber de yazlana baklrsa..." "Nerde..?"

"Rehber'de. Otostopunun Galaksi Rehberi. Hatrlyor musun?" "Evet. Onu nehre attm hatrlyorum." "Evet," dedi Ford, "ama ben onu oltayla oradan karmtm." "Bana sylememitin." "Tekrar atman istemiyordum." "Mantkl bir sebep," diye itiraf etti Arthur. "Ne yazyor?" "Ne?" "Rehber, ne yazyor?" "Rehber'e gre umak bir sanatm," dedi Ford, "ya da daha ok bir yetenek. Yetenek kendini yere atp, yeri skalamakta yatyor." Tereddtle glmsedi . Pantolonunun dizlerini iaret etti ve dirseklerini gstermek iin kollarn kaldrd. Ypranp ve paralanmlard. "imdiye kadar pek baarl olamadm," dedi. Elini uzatt. "Seni tekrar grdme ok sevindim Arthur," diye ekledi. Arthur aniden bastran bir duygusallk ve aresizlik iinde ban iki yana sallad. "Yllardr kimseyi grmedim," dedi, "Bir tek kii bile. Nasl konuulduunu bile zorlukla hatrlayabildim. Kelimeleri unutup duruyorum. Pratik yapyorum, anlyor musun. eylerle... konuarak pratik yapyorum.... eylerle... onlarla konuursan sen deli sandklar u eyler nedir? Hani nc George gibi." "Krallar m?" diye nerdi Ford. "Hayr, hayr," dedi Arthur. "Eskiden nc George'un konutuu eyler. Allah akna, her yanmz onlarla dolu. Yzlercesini kendim ektim. Hepsi ldler. Aalar! Aalarla konuarak pratik yapyorum. Bu ne iin?" Ford hala elini uzatm bekliyordu. Arthur bir ey anlamadan bu ele bakt. "Sk elimi," diye hatrlatt Ford. Arthur, nce tedirgin bir ekilde, sanki skt el bir bala dnecekmi gibi yapt bunu. Sonra takn bir rahatlama seli iinde, Ford'un elini iki eliyle birden lgnca kavrad. Sallad, sallad, sallad. Bir sre sonra Ford ellerini ayrmalarnn uygun olacana karar verdi. Birlikte, yaknlardaki bir kayaln tepesine trmandlar ve evrelerindeki manzaray incelediler. "Golgafrinchanlar ne oldu?" diye sordu Ford. Arthur omuz silkti.

"Birou sene nceki k atlatamad," dedi ve kalan birka da baharda bir tatile ihtiyalar olduunu syleyerek bir salla uzaklatlar. Tarihe gre kurtulmu olmalar gerekiyor...." "Hh," dedi Ford, "bak, bak." Ellerini kalalarna yaptrarak tekrar etrafndaki bombo dnyaya bakt. Birdenbire Ford iinin enerji ve bir eyler yapma duygusuyla dolduunu hissetti. "Gidiyoruz," dedi heyecanla ve enerjiyle titredi. "Nereye? Nasl?" dedi Arthur. "Bilmiyorum," dedi Ford, "Ama zamann geldiini hissediyorum. Bir eyler olacak. Yola kmak zereyiz." Sesini bir fsltya indirdi. "Kirli amarlar iinde" dedi, "bir kargaa tespit ettim." Gzlemi merakla uzaklara dikmiti. Rzgarn salarn arpc bir biimde geriye doru frmesinden mutlu olacakm gibi grnyordu. Ne yazk ki rzgar, bu srada az tede birka yaprak parasyla oyalanmakla meguld. Arthur ondan sylediini tekrarlamasn istedi, nk ne demek istediin pek anlayamamt. Ford tekrarlad. "Kirli amarlar m?" dedi Arthur. "Uzay-zaman kumalar," dedi Ford, o srada geen rzgara dilerini gstererek. Arthur ban sallayarak onaylad, sonra genzini temizledi. "Bir Vogon gemisinin otomatik umumi amarhanesinden mi sz ediyoruz yani," diye ihtiyatla sordu, "neden bahsediyoruz?" "Uzay-zaman sreklilii iindeki anaforlar" dedi Ford. "Ah," diye ban sallad Arthur, "O mu? O ha?" Ellerini robdambrnn ceplerine gmd ve bilgi bir edayla uzaklara bakt. "Ne?" dedi Ford. "Eee, yani kim," diye kekeledi Arthur, "bu Ana, tam olarak?" Ford asabi bir tavrla ona bakt. "Dinleyecek misin?" diye terslendi. "Bandan beri dinliyorum," dedi Arthur, "ama bunun pek faydas olduundan emin deilim. Ford onu robdambrnn yakalarndan yakalad ve sanki Arthur telefon irketinin muhasebesinde alan biriymiesine, yava, tane tane ve sabrla anlatt.

"Kumata..." dedi, "birtakm alanlar... olumu gibi... grnyor..." dedi, "kararszlk alanlar..." dedi.. Ford'un tuttuu yerdeki kumaa sersem sersem bakan Arthur, bu sersem bak, sersem bir soruya evirmeyi baaramadan Ford atld. "...uzay-zaman kumanda," dedi. "Ah, u," dedi Arthur. "Evet. u," diye onaylad Ford. Orada, tarih ncesi Dnya'da ylece durup, inatla birbirlerinin yzne bakmaktaydlar. "Ve bu kuma ne yapm?" dedi Arthur. "Kararszlk alanlar oluturmu" dedi Ford. "yle mi yapm?" dedi Arthur, bir an bile gzlerin karmadan. "yle yapm," dedi Ford benzer bir hareketsizlik iinde. "Gzel," dedi Arthur. "Anlyor musun?" dedi Ford. "Hayr," dedi Arthur. Sessiz bir duraklama oldu. "Bu konumann bana zor gelen taraf," dedi Arthur yzn yava yava kafasnda sarp bir kaya karsnda beklenmedik glkleri tartan bir dacnn ifadesi kap lamaktayd. "Son zamanlarda yaptm konumalardan ok farkl olmas. Sylediim gibi, daha ncekileri ounlukla aalarla yapyordum. Onlar byle olmuyordu. Yalnzca, karaaalarla yaptm konumalar bunun dnda tutulabilir, nk o konumalarda bazen bataa saplandm oluyordu!" "Arthur," dedi Ford. "Alo? Efendim?" dedi Arthur. "Sadece sana sylediim her eye inan, ok ok basit olacak g receksin." "Ah, buna inanabileceimden emin deilim." Oturup dncelerini birletirdiler. Ford Eta'y kard. Cihazdan birtakm zayf grltler gelmekte ve zerindeki minik bir k belli belirsiz yanp snmekteydi. "Aks m bitmi?" dedi Arthur. "Hayr," dedi Ford, "Uzay-zaman kumanda hareketli bir karklk var, bir anafor, bir kararszlk alan. Ve bu alan bizim gr mesafemiz iinde bir yerde." "Nerede?"

Ford cihaz yavaa, yukar doru hafif bir yarm daire izerek oynatt. Ik birden parlad. "Orada!" dedi Ford, kolunu ne doru uzatarak. "Orada, u kanepenin arkasnda!" Arthur bakt. nlerindeki dzlkte zeri al deseni kadife kapl bir Chesterfield kanepe durmaktayd. Buna zekasyla kar koydu. Aklna bir sr soru hcum etmiti. "Niin," dedi, "bu arazinin ortasnda bir kanepe olsun?" "Sana syledim!" diye haykrd Ford, ayaa frlayarak. "Uzay- zaman sreklilii iindeki anaforlar!" "Ve bu da onun kanepesi yle mi?" diye sordu Arthur, ayaa kalkmaya ve bu konuda pek iyimser olmasa da, aklna tekrar sahip kmaya alt. "Arthur! diye seslendi Ford ona, "bu kanepe, senin lmcl ekilde pelteleen beyninin kavrayabilmesi iin altm uzay- zaman kararszl sonucunda orada bulunuyor. Btnlkten syrlm bir dalga, bir uzay- zaman at, ne olduu nemli deil, onu yakalamamz gerek, bizim buradan tek k yolumuz o!" Aceleyle kayalklardan aa indi ve mmkn olduu kadar abuk dzle ulat. "Yakalamak m?" diye sylendi Arthur, sonra Chesterfield'n imenler arasnda rzgarn nne katlm gibi bir aa bir yukar dalgalanarak tembel tembel uzak latn grnce aknlk iinde kalarn att. Hi beklenmedik bir nee l atarak kayadan aa atlad ve Ford Prefect'i ve mnasebetsiz mobilya parasn yakalamak iin dala geti. imenler arasnda srayarak, glerek, birbirlerine koltuun o tarafa yada bu tarafa yneltilmesi iin talimatlar yadrarak, lgnca koutular. Gne bir o yana bir bu yana salnan imenler arasnda hlyal hlyal parldyor, getikleri yerlerdeki kk kr hayvancklar deliler gibi etrafa kayordu. Arthur kendini mutlu hissediyordu. Bir kerecik olsun gnn plana ok uygun ekilde geiyor olmasndan memnundu. Sadece yirmi dakika nce akln oynatmaya karar vermiti ve imdiyse burada tarih ncesi Dnya'nn krlarnda bir Chesterfield kanepeyi kovalamakla meguld. Bir o yana bir bu yana salnarak ilerleyen kanepe hem yanndan geip gittii aalar kadar somut, hem de aalar arasnda dolaan bir hayalet gibi uucu bir dt. Ford ve Arthur bir karmaa iinde grltl admlarla kouarak onun peinden gidiyorlard. Ama o, adeta kendine has, karmak ve matematiksel bir topografya izleyerek, yeni bir yol buluyor ve kurtuluyordu. Onlar gene de izliyorlar, kanepe dans ediyor, frl frl dnyordu. Birden geri dnd ve bir felaket grafiinin balangcn

atlamak istercesine dal yapt. Arthur ve Ford kolayca stne k vermiler lk la orada tutunmaya alyorlard. Gne bir an iin karard, bir sre mide bulandrc bir hilik iinde yuvarlandlar ve sonra kendilerini beklenmedik bir ekilde, Londra'da, Lordlar Kriket Sahasnda buldular. 198 - ylnda yaplan Avustralya Serisi Son Deneme Mann bitimine az bir sre vard ve ngilterenin kazanmas iin yalnzca Yirmi sekiz tur daha gerekiyordu.

Galaksi tarihiyle ilgili nemli gerekler, No. 1: (Gnlk Sider Habercisinin Popler Galaksi Tarihi isimli kitaptan alnarak oaltlmtr.) Krikkit gezegenindeki gkyznn gece grnts tm Evren'de en az ilgi eken manzaradr. Ford ve Arthur, bir uzay- zaman anomalisinden geliigzel yuvarlanp, kusursuz imenler zerine olduka sert bir ekilde arptklarnda, Lordlar Sahasnda gzel ve ho bir gn yaanmaktayd. Kalabalktan ykselen alk muhteemdi. Geri alklananlar onlar deildi, ama yine de igdsel olarak, eilip selam verdiler. iyi ki yle yapmlard, nk tam o srada kalabaln asl alklamakta olduu kk, krmz, ar top Arthur'un kafasnn sadece birka milimetre stnden slk alarak gei vermi, kalabaln iinde bir adam yere ylmt. Kendilerini yeniden, iren bir ekilde etraflarnda dnyormu gibi gelen topraa attlar. "Bu da neydi?" diye hiddetle fsldad Arthur. "Krmz bir ey," diye Ford da onu ayn hiddetle fsldayarak cevaplad. "Neredeyiz?" "Eee, yeil bir yerde." "ekiller," diye homurdand Arthur. "Bana ekiller gerek." Kalabaln alklarn, aknlkla braklan nefesler ve az nce grdklerine inanp inanmamaya henz karar verememi yzlerce kiinin mnasebetsiz glmeleri izlemiti.

"Bu sizin kanepeniz mi?" dedi bir ses. "Neydi o?" diye fsldad Ford. Arthur ban kaldrp bakt. "Mavi bir ey," dedi. "ekli?" dedi Ford. Arthur tekrar bakt. "ekli," diyerek hiddetle Ford'a fsldarken alnn vahice krtrmt, "bir polisi andryor." Orada atk kalaryla melmi olarak birka dakika kaldlar. Polisi andran mavi ekil, ikisinin de omzuna hafife dokundu. "Hey, siz ikiniz, gelin" dedi ekil, "sizi bir grelim bakalm." Bu kelimeler Arthur zerinde bir elektriklenme etkisi yaratmt. Telefonunun aldn duyan bir yazar gibi havaya zplad ve anszn rktc bir sradanlkta karar klm olan etrafndaki manzaraya bir dizi akn bak frlatt. "Bunu nereden buldun?" diyerek polisi andran ekle haykrd. "Ne dedin?" dedi irkilen ekil. "Buras Lordlar Kriket Sahas, yle deil mi?" diye terslendi Arthur. "Onu nereden buldun, buraya nasl getirdin?" Sonra, "sanrm," diye elini alnna arparak ekledi, "biraz sakinlesem iyi olacak." Aceleyle Ford'un yanna kt. "Bu bir polis," dedi. "imdi ne yapacaz?" Ford omuz silkti. "Ne yapmak istiyorsun?" dedi. "Senin bana," dedi Arthur, "son be senedir rya grmekte olduumu sylemeni istiyorum." Arthur tekrar omuz silkti ve emre uydu.. "Sen son be senedir rya grmekteydin," dedi. Arthur ayaa kalkt. "Tamam, memur bey," dedi " ben son be senedir rya grmekteydim. sterseniz ona sorun," diye ekleyerek Ford'u iaret etti, "o da ryamn iindeydi." Bunu syledikten sonra, stn ban silkeleyerek sahann kenarna doru uyuuk uyuuk yrmeye balad. Sonra robdambrn fark etti ve durdu. Ona uzun uzun bakt. Sonra polisin" stne atlad. "Peki ben bu giysileri nereden buldum?" diye uludu. Yere yld ve imenlerin zerinde her yan seirmeye balad.

Ford ban iki yana sallad. "Kt bir iki milyon yl geirdi," dedi polise ve ikisi birlikte Arthur'u kanepenin zerine yatrarak sahann dna tadlar. Kanepenin yar yolda anszn kaybolmas onlar ok az etkilemiti. Btn bu olanlara kalabalktan gelen reaksiyonlar ok ve eitli olmutu: ou olanlar seyretmekle baa kamam ve radyodan dinlemeyi tercih etmiti. "Bu, ilgin bir olay, Brian," diyordu bir radyo yorumcusu dierine. "Sanrm, sahada byle esrarl bir cisimleme olay uzunca bir sreden beri grlmemiti. Oh, yani -daha dorusu, daha nce byle bir ey olduunu hi sanmyorum- yle deil mi -yani hatrladm kadaryla?" "1932 de Edgbaston'dakine ne dersin?" "Ah, ama o zaman olan..." "Eee, evet, Peter, sanrm o zaman da Willcox'a kar Canter kapal tribnler tarafndan at yapmak zere ilerliyordu ve tam o srada izleyicilerden biri anszn kendisini sahann ortasna atmt." Birinci yorumcu bunu kafasnda tartarken biraz duraklad. "Ev...e...t" dedi, "evet, ama aslnda bunda esrarl bir taraf yoktu, yle deil mi? O adam cisimlemi falan deildi. O yalnzca ortaya frlamt." "Evet, bu doru, ama o adam sahada bir eyin cisimletiini grdn iddia etmiti. " "Ah, yle mi?" "Evet, sanrm bir eit timsaht bu." "Ah, ve bunu baka fark eden olmu muydu?" "Anlalan hayr. Ve ondan daha detayl bir tanm alnamad iin, batan savma bir aratrmayla yetinilmiti." "Ya sonra adam ne oldu?" "Eee, sanrm birisi onu sahadan karp kendisine le yemei yedirmeyi teklif etmi, ama o iyi bir yemekten henz kalktn aklamt. Bylece mesele kapatlm ve Warwickshire say ile kazanmt." "O halde, bu son olayla aralarnda pek de bir benzerlik olmad anlalyor. Radyosunu yeni am olanlarn, renmek isteyebilecei gibi,... ee.. iki erkek, sanrm olduka bakmsz giyimli iki erkek ve hatta bir de kanepe - sanrm bir Chesterfield, yle deil mi?"

"Evet, bir Chesterfield." "Az nce, burada, Lordlar Kriket Sahasnn ortasnda anszn cisimletiler. Bununla birlikte bu kiilerin herhangi bir kt niyetleri olduunu sanmyorum. Son derece yumuak tavrlar iindeydiler, ve ..." "Pardon, Peter, szn bir saniyeliine kesip kanepenin az nce yeniden kaybolduunu bildirebilir miyim." "Ve evet, kanepe ortadan kaybolmu bulunuyor. Gzel, gizem in bir maddesi eksildi demektir. Yine de, sanrm bu olay tam rekorlar kitabna geecek cinsten bir olay. zellikle de oyunun bu heyecanl annda ortaya km olmas asndan. Turnuvay kazanmak iin ngiltere'nin imdi, yalnzca yirmi drt tura ihtiyac var. pheli adamlar sahay bir polis memuru eliinde terk ediyorlar. Ve sanrm, artk herkes tekrar yerlerine oturuyor ve oyun yeniden balamak zere." "Evet, baym," dedi polis merakl kalabaln arasndan geip Arthur'un huzurlu bir hareketsizlik iindeki vcudunu bir battaniyenin zerine yatrdktan sonra, "belki bana artk kim olduunuzu, nereden geldiinizi ve bu kk numaranzn ne anlama geldiini anlatmak istersiniz?" Ford dengesini bulmaya alr gibi bir an iin gzlerini yere dikti ve sonra ban dorultup polise bir bak frlatt. Bu bak, Yerkre ile Ford'un Betelgeuse ya knlarndaki evi arasnda bulunan alt k yl mesafenin her bir santimetresinin tm gc ile polise arpt. "Pekala," dedi Ford, gayet sakin bir ekilde, "anlatacam." "Evet, tamam, ama gerek olmayacak," dedi polis aceleyle, "bunun bir daha olmasna izin vermeyin yeter." Polis arkasna dnd ve Betelgeuse'dan olmayan birini bulabilmek midiyle ortalkta dolamaya balad. Bereket versin, saha byleleriyle doluydu. Arthur'un bilinci yavaa, isteksizce ve ok uzaktan geliyormu gibi gvdesine yanat. O gvdede baz kt anlar vard. Yavaa ve huzursuzca ieri girdi ve al lm yerini ald. Arthur doruldu. "Neredeyim?" "Lordlar Kriket Sahasnda," dedi Ford. "Gzel," dedi Arthur ve bilinci tekrar ksa bir teneffs yapmak zere vcudunu terk etti. Arthur yeniden imenlerin zerine yld.

On dakika sonra, bfelerin bulunduu adrda, elinde bir fincan ayla otururken, yzne yeniden renk gelmeye balamt. "Kendini nasl hissediyorsun?" dedi Ford. "Evime dnm gibi," dedi Arthur bouk bir sesle. Gzlerin yumdu ve ayndan tten duman - Arthur'a gre ayn sanki kendisi imi gibi, ki yleydi, doyumsuzca iine doldurdu. "Evime dndm," diye tekrarlad. Buras ngiltere. Gn bugn. Kabus sona erdi." Tekrar gzlerini at ve sakin sakin glmsedi. "Ait olduum yerdeyim," dedi duygulu bir fsltyla. "Sana sylemem gerektiine inandm iki ey var" dedi Ford, Guardian'n bir nshasn masann zerinden Arthur'a doru uzatrken. "Evime dndm," dedi Arthur. "Evet," dedi Ford. "Birincisi," dedi, gazetenin zerindeki tarihi iaret ederek, "iki gn iinde dnya yklm olacak." "Evime dndm, "dedi Arthur. "ay," dedi, "kriket," diye ekledi mutluluk iinde, "biilmi imen, tahta sralar, beyaz keten ceketler, bira kutular..." Gzleri yava yava gazeteye uyum salamaya balyordu. Hafife kalarn atarak ban bir tarafa doru edi. "Bu nshay daha nce grmtm," dedi. Gzleri yava yava, Ford'un tembelce iaret etmekte olduu tarihe doru ykseldi. Yz bir iki saniye iin dondu, sonra kutup buzullarnn baharda muhteem bir gsteriyle sergiledii krlma sahnesi orada oynanmaya balad. "Ve dier sylemem gereken ey de," dedi Ford, "sakalna bir kemik taklym gibi grndn." Ona ayn geri verdi. adrn dnda, gne, mutlu bir kalabaln zerinde parldamaktayd. Beyaz apkalar ve kzarm yzlerde parlyordu. Buzlu ekerlemeler zerinde parlyor ve onlar eritiyordu. Az nce buzlu ekerlemeleri eriyip, sopalarndan kayarak yere dt iin alayan ocuklarn gzyalar zerinde parlyordu. Aalar zerinde parlyor, havada dnen kriket toplar zerinde yanp snyor, grnt ekranlarnn arkasna park edilmi bulunan ve kimsenin dikkatini ekmemi olan son derece olaand bir nesnenin zerine klarn sayordu. Arthur tir tir titriyordu. "Belki de," dedi, "ben.." "Hayr," dedi Ford serte.

"Ne?" dedi Arthur. "Eve telefon edip, kendini aramaya kalkma." "Nasl anladn..." Ford omuz silkti . "Ama neden yapmayaym?" de Arthur. "Kendileriyle telefonda konuanlar," dedi Ford, "hi bir zaman kendileri iin yararl olabilecek eyler renmemilerdir." "Ama..." "Bak," dedi Ford. Eline hayali bir telefon ald ve hayali bir numara evirdi. "Alo?" dedi hayali ahizeye. "Arthur Dent'le mi gryorum? Ah, evet. Ben Arthur Dent. Dur, kapatma." Hayali telefona d krkl iinde bakt. "Kapatt," dedi, omuz silkti ve hayali telefonu dzgn bir ekilde hayali cihaznn zerine yerletirdi. 'Benim tecrbem var," dedi "bu benim ilk geici anomalim deil," diye ekledi. Arthur'un yzndeki zaten kederli olan ifadenin yerini daha da kederlisi ald. "Yani baardmz hi bir ey yok," dedi, "bir baka deyile, eve varp kuruyabilmi deiliz." "Yok canm,' diye cevaplad Ford, "evde olup, havluya sarnp, kurulanmaya balamaktan bile bahsedemeyiz." Oyun devam etti. Topu atacak oyuncu uzun bir admla kaleye yaklat, hzland ve kotu. Birden bir kol ve bacak frtnas halinde patlad ve bu karmaa iinden bir top frlad. Vurucu, olduu yerde dnd ve gl bir vurula topu arkasndan, grnt ekranlarnn zerinden ard. Ford'un gzleri topun yolunu izledi ve bir an iin onunla birlikte kotu. Her taraf gerilmiti. Topun uu rotasn tekrar izledi ve gzleri tekrar seirmeye balad. "Bu benim havlum deil," diyordu Arthur, bir yandan tavan derisi antasn kartrrken. "it," dedi Ford. Konsantre olmaya alarak gzlerini iyice ksmt. "Benimki Golgafrincham kou havlusuydu," diye devam etti Arthur, "O mavi zerine sar yldzl bir havlu idi. Bu o deil." "it,"dedi Ford yine. Bir gzn eliyle kapatm, dieriyle bakyordu. "Buradaki pembe," dedi Arthur, "bu senin deil, deil mi?" "Artk senin havlundan bahsetmemeni istiyorum," dedi Ford.

"Bu benim havlum deil ki," diye srar etti Arthur, "benim vurgulamaya altm nokta da bu..." "Ve artk havlundan bahsetmemeni istediim zaman da," diye devam etti ksk bir homurtuyla Ford, "imdi." "Pekala," dedi Arthur, havlusunu ilkel ekilde dikilmi tavan derisi antasna tktrmaya alrken. "Bu konunun kozmik ller iinde pek de nemli olmadnn farkndaym, sadece epeyce garip. Hepsi bu. Mavi zerine sar yldzl bir havlu yer ine, birdenbire pembe bir havlu." Ford olduka tuhaf davranmaya balamt yada tuhaf davranmaya balamamt da, zaten tuhaf olan her zamanki davranlarndan tuhaf ekilde farkl bir biimde davranmaya balamt. Yapt ey uydu. Sahann etrafnda birikmi olan kalabaln dier yelerinde uyandrd akn baklara aldrmaksnz, ellerini serte yznn nnde sallyor, baz kiilerin arkasnda ban eiyor, bazlarnn arkasnda sryor, sonra hareketsiz durarak gzlerini krptrmaya balyordu. Bundan on iki dakika sonra, yavaa ve sezdirmeden ne doru eiliyor, konsantre olmaya alan yzne, 500 metre tedeki kzgn ve tozlu bir dzlkte, grd eyin bo bir kedi mamas konservesi olup olmadndan emin olamayan bir leoparn yzndeki gizli ve akn ka at yerleiyordu. "Bu anta da benim antam deil," dedi Arthur anszn. Ford'un konsantrasyon bys bozulmutu. Kzgnlk iinde Arthur'a dnd. "Havludan bahsetmiyorum ki, "dedi Arthur. "Onun benim olmadn saptadk. Yalnzca, benim olmayan havlumu koymakta olduum antann, benimkine ola anst benzemekle birlikte, benimki olmadn sylyordum. imdi, ben ahsen, bunun son derece tuhaf olduunu dnyorum, zellikle de tarih ncesi Dnyadayken kendi yaptm bir anta olduu iin. Bunlar da benim talarm deil," diye ekledi, antadan bir ka dz ve gri ta kararak. "lgin talardan bir ko leksiyon yapyordum. Aka grld gibi bunlar son derece skc talar." Kalabaln iinden bir heyecan dalgas geti ve Ford'un bu bilgi paras karlnda verdii cevap her ne ise onu bastrd. Bu heyecan uyandran kriket topu gklerden yuvarlanarak dosdoru Arthur'un esrarl tavan derisi antasnn iine girdi. "Ben imdi, bunun da ok ilgi ekici bir olay olduunu syleyeceim," dedi Arthur, abucak antasn kapatp, topu yerde arar gibi yaparken. "Burada olduunu sanmyorum," dedi, topu aramak iin bir anda etrafn sarveren kk ocuklara, "herhalde bir yerlere yuvarland. Sanrm u tarafta." ocuklarn

uzaklamasn istedii, belirsiz bir yn iaret ediyordu. Olanlardan biri ona aratran gzlerle bakt. "Siz iyi misiniz?" dedi ocuk. "Hayr," dedi Arthur. "yleyse niye sakalnzda bir kemik var?" diye sordu ocuk. "Onu, koyduum yeri sevmesi iin eitiyorum." Arthur byle bir cevap vermi olmaktan dolay kendisi ile gurur duyuyordu. Bu, diye dnyordu, tam olarak gen beyinleri elendirecek ve canlandracak cinsten bir cevap. "Oh," dedi kk ocuk, ban bir tarafa yatrp dnerek. "sminiz ne sizin?" "Dent," dedi Arthur, "Arthur Dent." "Siz sersemin birisiniz, Dent," dedi ocuk, "tam bir ba belas." Gzlerini Arthur'un zerinden arp telere bakt, oradan kamak iin acele etmesini gerektirecek bir neden olmadn gstermek istiyordu. Sonra burnunu kayarak oradan uzaklat. Arthur birden iki gn iinde yerkrenin yeniden yerle bir olacan hatrladysa da bu sefer buna o kadar zlmedi. Oyun yeni bir topla tekrar balamt. Gne parlamaya, Ford bir aa, bir yukar zplamaya ve kafasn sallayp, gzlerini krptrmaya devam ediyordu. "Kafanda bir ey var deil mi?" dedi Arthur. "Sanrm," dedi Ford. Kulland ses tonunun son derece mantk d bir kehanette bulunaca zamanlar kulland o ses tonu olduunu fark etmiti Arthur, "orada bir BBS var" Eliyle iaret ediyordu. Yeterince ilgin olacak ekilde, iaret ettii yn ile bakmakta olduu yn ayn deildi. Arthur grnt ekranlarnn olduu yne de, oyun sahasnn bulunduu yne de bakt. Ban sallad, omuzlarn silkti. Tekrar omuzlarn silkti. "Bir ne var?" dedi. "Bir BBS" "BirB...? "..BS?" "Nedir bu?" "Baka Birinin Sorunu," dedi Ford. "Ah, iyi," dedi Arthur ve rahatlad. Bunun ne olduu hakknda hi fikri yoktu ama hi olmazsa konu kapand diye dnyordu. Ama kapanmamt. "Orada," dedi Ford, yine grnt ekranlarn iaret edip, sahaya bakarak. "Nerede?" dedi Arthur.

"Orada!" dedi Ford. "Gryorum," dedi Arthur, grmeden. "Gryor musun?" dedi Ford. "Neyi?" dedi Arthur. "BBS'yi," dedi Ford sabrla, "grebiliyor musun?" "Onun baka birinin sorunu olduunu sylediini sanmtm." "Bu doru." Arthur dikkatle ve yznde son derece aptal bir ifadeyle ban sallad.. "Ve renmek istediim," dedi Ford, "onu grp gremediin." "yle mi?" "Evet." "Neye benziyor?" dedi Arthur. "Ben nereden bileyim, budala ey?" diye bard Ford. "Eer grebiliyorsan, sen bana anlat." Arthur, Ford'la pek ok konumasnn zel iareti saylabilecek olan akaklarnn arkasndaki o skc zonklama hissini duymaya balamt yeniden. Beyni kulbesinde korkutulmu bir kpek yavrusu gibi yerinden srad. Ford onu kolundan yakalamt. "Bir BBS," dedi, "bizim gremediimiz ya da grmediimiz veya beynimizin grmemize izin vermedii bir eydir. nk biz bunun baka birinin sorunu olduunu dnrz. te BBS budur. Baka Birinin Sorunu. Beyin onu hemen deitirir. O adeta kr bir noktadr. Eer ona dikkatli olarak bakarsanz, tam olarak ne olduunu bilmediiniz srece hibir ey gremezsiniz. Tek ansnz gznzn bir ucuyla onu ans eseri yakalayabilmenizdedir." "Ah," dedi Arthur, "sen onun iin..." "evet," dedi Ford, Arthur'un ne diyeceini bildii iin. ".. hoplayp, zplyor..." "Evet." "...ve gzlerini krptrp duruyor..." "Evet." ".. ve..." "Sanrm mesaj almsn." "Ben onu grebiliyorum," dedi Arthur, "o bir uzay gemisi." Arthur bir an iin, yapt bu aklamann uyandrd tepkiden rkt. Kalabalktan bir kkreme ykselmi ve her ynden insanlar komaya, barmaya, haykrmaya, bir

karmaa tufan iinde birbirinin zerine yuvarlanmaya balamt. aknlk iinde gerilerken, tkezledi ve korkuyla evresine baknd. Sonra daha da byk bir aknlk iinde etrafna baknmaya devam etti. "Ne kadar heyecan verici, deil mi?" diye konutu bir hayalet. Grne baklrsa Arthur'un gzleri nnde bir o yana bir bu yana sallanmaktayd, ama iin asl herhalde Arthur'un gzlerinin hayaletin nnde salland eklindeydi. Arthur'un az da bir yandan bir yana gidip geliyordu. "Uu...u...u...u...u" diyordu az. "Sanrm takmnz kazand," dedi hayalet. "U...u...u...u..." diye tekrarlad Arthur, her syledii harfi Ford Prefect'in srtn drtkleyerek vurgulamaktayd. Ford ise dehet iinde karmaay izliyordu. "Siz ngiliz'siniz, yle deil mi?" dedi hayalet. "E...e...e...e... evet, " dedi Arthur. "yi ya ite, sylediim gibi, sizin takm az nce kazand. Ma yani. Bunun anlam Kllerin onlarda kalaca. Buna ok mutlu olmalsnz. Kriketten olduka holandm itiraf etmeliyim, ama bu gezegenin dnda kimse bunu sylediimi duymamal. Aman tanrm, hayr." Hayalet hnzrca olduu sylenebilecek bir ekilde gld, ama buna karar vermek olduka zordu. nk gne tam arkasndan geliyor, bann etrafnda gz ka matrc bir hale oluturarak gm renkli salaryla sakallarn rktc bir ekilde aydnlatyor ve hnzr glcklerle badamas zor bir grnm sergiliyordu. "yine de," dedi, "bir ka gn iinde her ey bitecek, deil mi? Ama son karlatmzda da belirttiim gibi ben buna son derece zlyoru m Yine de ne olmu olacaksa, olmu olacak." Arthur konumaya alt ama sonunda bu eit olmayan mcadeleden vazgeti. Yine Ford'u drtt. "Korkun bir ey oldu zannettim," dedi Ford, "oysa yalnzca oyunun sonuymu. Buradan kmamz gerek. Oh, selam Slartibarfast, sen ne aryorsun burada?" "Oh, ylesine oyalanyorum," dedi yal adam ciddiyetle. "uradaki senin gemin mi? Bizi bir yerlere brakabilir misin?" "Sabrl olun, sabrl olun, "diye tledi yal adam. "Pekala," dedi Ford. "Sadece bu gezegen ok yaknda ykma urayacak da." "Bunu biliyorum, dedi Slartibarfast.

"yi o halde, ben de bu noktaya dikkat ekmek istemitim," dedi Ford "Dikkat ekilmitir." "Ve bu noktada bir kriket sahasnn evresinde dolanmann gerekten istediin ey olduunu dnyorsan..." "yle yapyorum." "O zaman gemin senin olsun." "Benim zaten." "Sanrm haklsn." Ford byle diyerek sert bir hareketle arkasn dnd. "Selam, Slartibarfast," diyebildi Arthur en sonunda. "Selam, Dnyal," dedi Slartibarfast. "Eninde sonunda," dedi Ford, "yalnzca bir kez lebiliriz." Yal adam bunu duymamazlktan geldi ve merakla sahay izlemeye balad. Gzleri grnrde darda olanlarla hibir ilikisi olmayan ifadelerle doluymu gibi grnyordu. Olan ey kalabaln byk bir halka halinde sahann ortasnda toplanmasayd. Slartibartfastn bu olanlarda ne grdn ise yalnzca kendisi biliyordu. Ford bir eyler mrldanmaktayd. Bu ayn notann belli aralklarla birbiri ardndan tekrarlanmasyd. Birinin kendisine ne mrldandn sormasn bekliyordu, ama kimse bunu yapmad. Eer biri sormu olsayd bunun Noel Coward'n bir arks olan "O Gen ocuk in ldryorum" isimli parann ilk satr olduunu ve tekrar tekrar o satr sylediini anlatacakt. Sonra ona yalnzca tek notay tekrarlayp durduu hatrlatlacak, o zaman o da, aka anlalyor olmasn umduu sebeplerle, ilk satr okurken 'O gen ocuk iin' blmn attn syleyerek cevaplayacakt. Kimsenin bir ey sormamasna ierliyordu. "Yalnzca," diyerek patlad sonunda?' hemen buradan ayrlmazsak, yine her eyin ortasnda kalmamz ok mmkn. Ve beni bir gezegenin harap edildiini gr mekten daha ok zen hibir ey yok. Bir de," diyerek ekledi alak sesle, "kriket malarna taklmaktan baka." "Sabrl olun" dedi Slartibarfast yeniden, "byk olaylar yaklayor." "Son kez karlatmzda da byle demitin." "yleydi de ondan," dedi Slartibarfast. "Evet, bu doru," diye itiraf etti Arthur. Buna ramen, btn yaklaan, bir eit trenmi gibi gzkyordu. Seyircilerden ok -zellikle- TV kanallarnn faydalanmas iin sahnelenmekteydi. Durduklar yerden

olup bitenlere ilikin tm bilgiyi yaknlarndaki bir radyodan salamaktaydlar. Ford saldrgan bir ilgisizlik iindeydi. Kllerin, ngiliz takmnn kaptanna sahada takdim edileceinin aklanmasn duyduunda endieli idi. ngiliz takmnn bu klleri bilmem kanc kez aldn duyunca fkelendi. Kllerin bir kriket sopasnn kalntlar olduunu anladnda ise aktan aa hrlamaya balamt. Bunlara ek olarak bir de bahsi geen kriket so pasnn 1882'de Melbourne, Avustralya'da, 'ngiliz Kriketinin lmn' sembolize etmek amac ile yaklm olduunu renince kendin, zapt edebilmek iin derin bir nefes ald, Slartibarfast'a dnd, ama bir ey syleme frsatn bulamad, nk yal adam orada deildi. htiyar adam tam o anda kararl admlarla sahann ortasnda yrmekte salar, sakallar ve giysileri pei sra srklenmekteydi. Sina, yaygn olarak temsil edildii gibi dumanlar tten bir da deil de iyi Biilmi bir im saha olsayd, ayn Musa Peygamber de ancak byle grnebilirdi. Grnecei gibi grnyordu. "Kendisiyle gemide bulumamz syledi," dedi Arthur. "Lanet olsun, yal bunak ne yaptn sanyor?" diye patlad Ford. "ki dakika iinde bizimle gemisinde buluacak," dedi Arthur, dnmekten tamamen vazgetiini anlatan bir omuz silkile. Gemiye doru yrmeye baladlar. Kulaklarna garip sesler geliyordu. Dinlememeye altlar. Ama Slartibartfastn kavgac bir tonla Kllerin iinde bulunduu gm kupann kendisine verilmesini istediini fark etmeden edemiyorlard. Kller, onun syledii kadaryla, "Galaksinin gemii, u an ve gelecei iin yaamsal neme sahipti" ve bu syledikleri; lgn Kahkahalara sebep oluyordu. Grmemezlikten gelmeye karar verdiler. Ama bundan sonra olan grmemezlik edemezlerdi. Yz binlerce kiinin bir azdan 'hop" demesi gibi bir grlt ile, elik grnl beyaz bir uzay gemisi anszn kriket sahasnn tam zerindeki havada adeta yoktan var olmu ve hafif bir mrlt ve sonsuz bir tehdit ifadesi ile orada asl kalmt. Bir sre, sanki herkesin normal iiyle ilgilenmesini ve geminin orada asl kalmasna aldrmamasn beklercesine, hibir ey yapmadan orada ylece durdu. Daha sonra olduka olaand bir ey yapt. Ya da daha dorusu, kaplarn at ve iinden olduka olaand bir ey, hatta olduka olaand on bir ey kard. Bu eyler birer robottu, beyaz birer robot. Onlarla ilgili en olaand ey ortama uygun biimde zel giyimli olarak gelmi olmalaryd. Bunlar yalnzca beyaz robotlar olmakla kalmayp, ayn zamanda kriket

sopalarna benzer bir evler de tutuyorlard, sadece bununla da yetinmeyip, ellerinde kriket toplarna benzer eyler de tayorlar, bu da yetmezmi gibi ayaklarnn alt ksmlarna da beyaz lastik rgden yaplm tozluklar takyorlard. Bu son zellikleri de olaan dyd, nk bu tozluklar, bu ilgi ekici medeni grnteki robotlarn, havada asl duran uzay gemilerinden aa doru uarak inmelerini ve aadaki kiileri ldrmeye balamalarn salayacak jet motorlarna sahiptiler. Ve robotlarn yapt da buydu, yani sahadakileri ldrmek. "Hey," dedi Arthur, "bir eyler oluyor gibi gzkyor." "Gemiye bin," diye bard Ford. "Bilmek istemiyorum, sen gemiye bin yeter." Komaya balamt, "Buras benim gezegenim deil, burada olmay ben is temedim, bir eye karmak istemiyorum, beni buradan uzaklatrn yeter, beni bir partiye, iliki kurabileceim kiilerin arasna gtrn!" Sahadan dumanlar ve alevler ykselmekteydi. "Evet, doast glerin, bugn burada, gerekten de glerini kantlad grlmekte...." diyen bir radyo sunucusu neeyle kendi kendine akalamaktayd. "Benim ihtiyacm olan ey," diye bard Ford, daha nceki szlerine aklk getirmek zere, "kuvvetli bir iki ve bir arkada grubu." Komaya devam etti, yalnz bir an, o da Arthur'u kolundan ekip kendisiyle birlikte srklemek iin duraklad. Arthur, kriz durumlarndaki olaan tavrn taknm az bir kar ak kendini olaylarn akna brakmt, "Kriket oynuyorlar," diye mrldand Arthur, Ford'un arkasndan tkezleyerek yrrken. "Yemin ederim, kriket oynuyorlar. Bunu neden yaptklarn bilmiyorum, ama yapyorlar. Yalnzca insanlar ldrmyorlar, onlar aptal yer ine de koyuyorlar," diye baryordu, "Ford, bunlar bizi aptal yerine koyuyorlar!" Arthur'un yolculuklar srasnda rendii tarih bilgisinden daha fazla Galaktik tarih bilgisine sahip olmadan buna inanmamak ok gt. Kaln duman tabakas iinde hareket ettii grlebilen, hayalet grnl dehet saan figrler, sopalar ile bir dizi tuhaf kriket parodisi gerekletiriyormu izlenimi veriyorlard. Tek fark sopalaryla vurduklar her topun dt yerde patlamasyd. Bata Arthur'un tepkisi btn bunlarn Avustralyal bir margarin yapmcsnn reklam gsterisinden baka bir ey olmadn dnmek olmutu. Sonra birden, balad gibi anszn, her ey sona eri- verdi. On bir beyaz robot kaynaan youn bulutlarn arasndan ykselip tren dzeni iinde, son bir ka kez daha alev fkrttktan sonra havada asl bekleyen gemilerinin iine girdiler. Gemi yz

binlerce kiinin "vuup" derken kard sese benzer bir grlt ile iinden hoplad havada kaybolup gitti. Bir an, korkun bir sessizlik ortala hakim oldu. Sonra, Slartibarfast soluk silueti ile savrulan dumanlar arasndan kverdi. Her ne kadar da hala ortalarda olmasa da, en azndan imdi yrd yer ateler iinde ve dumanlar tten, bakml bir im sahayd ve bu yzden eskimden de ok Musa peygamberi andrmaktayd. O anda aksi yne doru kamakta olan rkm kalabalk arasndan telala kendilerine yol amaya alan Arthur Dent ve Ford Prefect'i grnceye kadar hiddetle etrafna baknd. Kalabaln, bu gnn ne kadar olaanst bir gne dntn dnmekte olduu ve bu kama iinde ne yana dnmeleri gerektiini bilmedikleri aka grlyordu. birlikte gemide birlemek zere birbirlerine yaklarlarken, Slartibarfast, Ford ve Arthur'a acele acele bir eyler iaret ediyor ve onla ra sesleniyordu. Gemi hala grnt ekranlarnn arkasnda park edilmi durumdayd ve panik iinde kamakta olan, muhtemelen o srada uraacak yeterince kendi sorunlar bulunan kalabalk ta rafndan hala fark edilmedii anlalyordu. "Onlar dattlar, akdlar, gittiler!" diye baryordu titrek ince sesiyle Slartibarfast. "Ne diyor?" diye soludu Ford, bir yandan dirseiyle yolunu aarak ilerlerken.

Arthur ban sallad. "Onlar... bir eyler yapmlar," dedi "Onlar geldiler, aldlar, gittiler!" diye bard yine Slartibarfast. Ford ve Arthur birbirlerine bakp balarn iki yana sallayarak anlamadklarn belirttir. "Kulaa acele bir ey varm gibi geliyor," dedi Arthur. Durdu ve seslendi. "Ne diyorsun?" "Onlar, aldlar, gittiler kller!" diye haykrd Slartibarfast, hala onlara elini kolunu sallayarak. "Diyor ki," dedi Arthur, "onlar Klleri almlar. Yani sanrm demek istedii bu." Bir yandan komaya devam ediyorlard. "Neleri...?" dedi Ford.

"Klleri," dedi Arthur ksaca. "Bir kriket sopasnn yanm kalntlar. Bu bir dl. Gelip..." nefes nefese kalmt, "aldklar... ey... bu... olmal." Sanki kafatas iim de Beynini biraz daha aa yerletirmeye alrm gibi hafife ban sallad. "Bize anlatmak istemesi tuhaf bir ey ," diye terslendi Ford. "Byle bir eye el koyulmas tuhaf bir ey." "Tuhaf bir gemi." Ona ulamlard. Gemiyle ilgili bir baka tuhaflk da Baka Birinin Sorunu alann alma srasnda izlemekti. Artk gemiyi olduu gibi grebiliyorlard, nk orda olduunu biliyorlard. Buna karlk baka kimsenin onu grmedii ok akt. Bu aslnda onun grnmez olduundan yada baka bir hiper imkansz sebepten tr deildi. Herhangi bir eyi grnmez yapmak iin gerekli olan teknoloji yle sonsuz bir karmaayd ki bir eyi grnmez yapmaktansa, o eyi ortadan kaldrp onsuz yaamak bir trilyonun, dokuz yz doksan dokuz milyar, dokuz yz doksan dokuz milyon, dokuz yz doksan dokuz bin dokuz yz doksan dokuzu kadar daha kola y ve daha etkili bir yntemdi. Bilimsel byc ultra - mehur Wug'l Effrafax, bir zamanlar kendisine bir yl verilirse, byk mega da Magramal' tamamen grnmez hale sokabileceini iddia ederek, hayat zerine bahse girmiti. Yln byk bir ksmn muazzam Lks- O- Borular ve Yanstc- Sfrlayclar ve Spektrum -Baypas- Matikler arasnda salnp dans ederek geirip de yalnzca dokuz saati kaldnda bunu baaramayacan anlamt. Bunun zerine, o ve byk bir yldzlar aras tama irketine sahip olan arkadalar ve arkadalarnn arkadalar, arkadalarnn arkadalarnn arkadalar ve onlarn baz daha az yakn arkadalar hep birlikte, bugn tarihte yaygn olarak en zor gecenin almalar olarak bilinen abalar ortaya koydular. Ertesi gn M agramal, pek tabii ki artk grnmez durumdayd. Bununla birlikte, Effrafax iddiay- ve dolays ile hayatnkaybetti. nk igzar bir kontrol memuru (a) Magramal'n olmas gereken blgede dolarken herhangi bir eye arpp tkezlenmemi veya burnunu krmamt ve (b) ortalkta pheli grntye sahip bir ekstra ay belirmiti.

Bakasnn Sorunu Alan ise bundan ok daha basit ve ok daha etkilidir stelik bir yzyldan fazla bir zaman sresince tek bir fener pili ile iletilebilir. Bunun sebebi alann ileyi ilkesinin, kiilerin istemedikleri, beklemedikleri veya aklayamadklar

bir eyi grmemek konusundaki doal eilimleri zerine dayal olmasdr. Eer Effrafax, da pembeye boyayp zerine de basit ve ucuz bir Baka Birinin Sorunu alan dikmi olsayd, herkes dan yanndan geip gidecek, etrafndan dolaacak, hatta zerine trmanacak ama hi kimse onun orada olduunu, fark edemeyecekti. Slartibartfastn gemisiyle ilgili olup bitenler de tam olarak byleydi. Pembe bir gemi deildi ama, olsayd bile, bu grntye dnk sorunlarnn en nemsizi ola cak, insanlar onu yine de herhangi bir ey gibi grmezlikten geleceklerdi. Geminin en olaanst yan klavuz kanatklar, roket motorlar ve acil tehlike kaplar ile bir para uzay gemisine benzese de, daha ok ters evrilmi kk bir talyan barn andrmasyd. Ford ve Arthur ona hayretler iinde ve derinden incinmi duygularla bakmaktaydlar. "Evet, biliyorum," dedi Slartibarfast, onlara doru aceleyle yrrken, nefessiz kalm ve son derece endieli bir ekilde," ama bir sebebi var. Gelin, hemen gitmemiz gerek. Eski kabus geri dnd. Kader hepimizle yzleiyor. bir an nce buradan ayrlmalyz." "Umarm gneli bir yere gideriz," dedi Ford. Ford ve AArthur Slartibartfastn arkasndan gemiye girdiler ve ierisi onlar ylesine afallatt ki darda daha sonra olup bitenlerden btnyle koptular Gm renginde prl prl bir baka uzay gemisi gkten sahaya szld, ve bir teknolojik bale gsterisindeymiesine tela etmeden yavaa uzun bacaklar uzatt. Yavaa topraa kondu. Ksa bir rampa uzatt. Uzun boylu gri yeil bir ey hzla dar karak az nceki katliamda yaralananlara yardm etmeye abalayan sahann ortasndaki kk toplulua sokuldu. Kendinden emin ama, sakin ve gsterisiz bir edayla nndeki topluluu elleriyle aralayarak mitsiz bir kan glnn ortasnda yatmakta olan ve artk bu dnyaya ait herhangi bir ilacn ifa verebilecei noktann tesine gemi olduu aka grlebilen, son ksrn ksrp, son nefesini alan bir adamn yannda durdu. Yavaa yanna meldi. "Arthur Philip Deodat?" diye sordu. Adam, gzle inde rkm bir aknlk ifadesiyle ve halsiz bir ekilde ban eerek onaylad. "Sen hibir ie yaramayan sersemin biri, bir hisin." diye fsldad yaratk. "Gitmeden nce bunu bilmen gerektiini dndm."

Galaksi tarihiyle ilgili nemli gerekler, No. 2: (Gnlk Sider Habercisi isimli gazetenin kard Popler Galaksi Tarihi isimli kitaptan alnarak oaltlmtr.) Bu Galaksinin balangcndan beri, yle sk aralklarla byk medeniyetler ykselmi ve km, ykselmi ve km, ykselmi ve kmtr ki Galaksideki yaamn
(a)

Deniz tutmas- uzay tutmas, zaman tutmas, tarih tutmas ve buna benzer bir

eyle yakn ilikisi olduunu, ve


(b)

Aptalca olduunu, dnmek olduka akl elici bir yaklam haline gelmitir.

Arthur'a sanki tm gkyz anszn bir kenara ekilip onlarn gemesine izin vermi gibi gelmiti. Kendi beyninin atomlar ile kozmosun atomlar birbirleri arasndan akyormu gibi gelmiti. Evren'in rzgaryla savruluyormu ve o rzgar kendisiymi gibi gelmiti. Kendisi Evrendeki dncelerden biri, Evren ise kendisinin bir dncesiymi gibi gelmiti. Lordlar Kriket Sahasndaki insanlara, sk sk olduu gibi, bir baka Kuzey Londra restoran gelip gemi ve bu da Baka Birinin Sorunuymu gibi gelmiti. "'Ne oldu?" diye fsldad Arthur gzle grlr bir dehetle. "Kalktk," dedi Slartibarfast. Arthur akn bir durgunluk iinde hzlandrma koltuunda yatmaktayd. Bana gelenin uzay tutmas m, yoksa din mi olduundan pek emin deildi. "yi hz yapyor," dedi Ford, Slartibartfastn gemisinin az nceki performansndan ne derece etkilendiini gizlemek iin baarsz bir giriimde bulunarak, "dekor ise bir rezalet." Yal adam bir iki dakika iin cevap vermedi. Evi alevler iinde yanarken kafasnda Fahrenhayt Santigrata evirmeye alan bir adam havasyla cihazlara bakmaktayd. Sonra alnndaki izgiler dzeldi ve gzleri bir an iin nndeki geni ekranda grd, gm iplikler gibi akmakta olan yldz karmaasna evrildi.

Dudaklar bir eyler hecelemeye alyormu gibi kprdad. Anszn panik iinde kalan gzleri, ok gibi tekrar cihazlara dnd, sonra yzndeki ifade devaml bir ka ata dnt. Tekrar ekrana bakt. Kendi nabzn lt. Ka at bir an iin derinleti, sonra gevedi. "Makineleri anlamaya almak bir hata," dedi, "Btn yaptklar beni endielendirmek. Ne demitin?" "Dekor," dedi Ford. "Yazk olmu." "Akln ve Evren'in yreinin derinliklerinde," dedi Slartibarfast, "bunun bir sebebi var." Ford serte etrafna baknd. Bu yaklamn ilere iyimser bakmak anlamna geldiini dnd akt. Kpr st koyu yeil, koyu kahverengi, koyu krmz renklerde, sk tk ve lotu. Kk bir talyan barna olan anlatlmaz benzerlik giri kapsnda s ona eriniyordu. Kk k huzmeleri sakslardaki iekleri, parlak fayanslar ve trl trl ne olduu belirsiz pirin ss eyasn aydnlatmaktayd. Rafya sarl ieler karanlkta iren bir pusuya yatm gibi grnyordu. Slartibartfastn dikkatini zerinde younlatrd cihazlar betona gml ielerin dibine monte edilmi gibi duruyorlard. Ford uzanp onlara dokundu. Beton taklidi. Plastik. Taklit betona gml taklit ieler. Akln ve Evren'in yreinin derinliklerinin can cehenneme diye dnd kendi kendine, bu sprntden baka bir ey deildi. Dier taraftan, geminin gsterdii performans yannda kendi gemileri Altn Kalp' in elektrikli beik gibi kald da yadsnamazd. Koltuktan aa atlad. zerini silkeledi. Kendi kendine yavaa bir eyler mrldanmakta olan Arthur'a bakt. Sonra ekrana dnd bakt ve bir ey anlayamad. Slartibarfast'a evirdi gzlerini. "Ne kadar yol aldk imdi?" dedi. "Kabaca..." dedi Slartibarfast, "Galaktik diskin hemen hemen te ikisini am olduumuzu syleyebilirim. Evet, sanrm kabaca te ikisi " "lgin bir ey," dedi Arthur yavaa, "kii Evren'de daha hzl ve daha uzaklara doru seyahat ettike, Evrendeki yeri de gittike daha nemsizmi gibi grnmeye balyor. Kii, derin ya da adeta boaltlm bir...."

"Evet, ok ilgin," dedi Ford. "Nereye gidiyoruz?" "Evren'in," dedi Slartibarfast, "eski bir kabusu ile yzlemeye gidiyoruz." "Bizi nerede brakacaksn?" "Bu konuda sizin yardmnza ihtiyacm olacak. " "Zor i. Bak, aslnda bizi gtrebilecein ve hep birlikte elenebileceimiz bir yer var, oray neririm. Orada kafalar ekebilir ve belki de mthi gnahkar bir mzik bile dinleyebiliriz. Bir dakika, bakaym." Otostopunun Galaksi Rehberini kard ve iindekiler blmnde seks, uyuturucu ve rock and roll ile ilgili balklar arasnda gezindi. "Zamann sisleri arasndan bir lanet ykseliyor." dedi Slartibarfast. "Evet, yle sanyorum," dedi Ford. "Hey,' dedi. kitaptaki rasgele balklardan birini aydnlatrken, "Eccentrica Gallumbits, onunla hi karlatnz m? Erotikon Alt gezegeninin memeli fahiesi. Bazlarnn dediine gre kadnn erotik blgeleri esas gvdesinden drt mil teden balyormu. Ben buna katlmyorum, ben be mil teden baladn sylyorum." "Bir lanet ki", dedi Slartibarfast, "Galaksiyi yangnlar ve felaketler iine srkleyecek ve belki de Evreni vakitsiz bir sona gtrecek. ok ciddiyim." diye ekledi. "Kt bir zaman olacaa benziyor," dedi Ford, "ansm yaver giderse o srada ben fark edemeyecek kadar sarho olacam. te,' dedi, parman Rehberin ekranna bastrarak, "buras gerek bir batakhane ve biz oraya gitmeliyiz diyorum. Sen ne dersin, Arthur? lahiler gevelemeyi brak da biraz ilgi gster. Kardn nemli konular var." Arthur yatt yerden doruldu ve ban iki yana sallad. "Nereye gidiyoruz? "Eski bir geceyle yzlemeye..." "Brak onu," dedi Ford. " Arthur, biz seninle Galakside biraz elenmeye gidiyoruz. Houna gitti mi bu fikir?" "Slartibartfastn bu kadar endieli grnd konu ne?" dedi Arthur. "Hibir ey," dedi Ford. "Kader," dedi Slartibarfast, "gelin," diye ekledi, ani bir hareketle," size gstermem ve anlatmam gereken ok ey var." Yeil dvme demirden yaplm ve anlalmaz ekilde uu kprsnn orta yerine kurulmu bir dner merdivene doru yrd. Arthur, kalarn atarak onu takip etti. Ford suratn asarak Rehberi tekrar srt antasna tktrd.

"Doktorum benim toplum -grev bezelerimin pek gelimediini, ahlak kaslarmda ise doal bir yetersizlik olduunu sylyor," diye sylendi kendi kendine, "ve bu yzden Evreni kurtarma grevinin dnda tutulmalymm." Yine de dierleri ile birlikte isteksizce merdivenleri trmand. Yukarda grdkleri ey aptallktan baka bir ey deildi, ya da yle grnyordu. Ford ban sallad, yzn elleri arasna gmd ve iek sakslarndan birine toslayarak onun duvara arpp krlmasna sebep oldu. "Merkezi Hesaplama nitesi," dedi Slartibarfast aldrmadan, buras gemiyi herhangi bir ekilde etkileyen, her trl hesaplamann yapld yer. Evet, neye benzediini biliyorum ama, aslnda bu grdnz, bir seri karmak matematiksel fonksiyondan olumu drt boyutlu karmak bir topografya haritasdr." "Karikatre benziyor," dedi Arthur. "Neye benzediini biliyorum," dedi Slartibarfast ve onun iine girdi. O bunu yaparken Arthur'un kafasnda bunun ne anlama gelebileceine ilikin ani bir k akar gibi oldu, ama o buna inanmay reddetti. Evren'in byle almas mmkn deil, diye dnd, mmkn deil. Bu, diye dnd iinden kadar sama . kadar sama, karlatracak bir ey bulamayp bu dnce hattndan kmaya karar verdi. Dnebildii gerekten sama eylerin ou oktan gereklemiti nk. Ve bu da onlardan biriydi. Bu byk, camdan bir kafesti, veya bir kutu- hatta bir oda. inde bir masa vard, uzun bir ey. Etrafnda bir dzine kadar bambu sandalye bulunuyordu. zerinde kusursuzca hesaplanm matematiksel pozisyonlara yerletirilmi gibi gzken bir ka sigara yan ile lekelenmi, krmz beyaz kareli bir masa rts vard. Ve masa rtsnn zerinde de bir dzine kadar yars yenmi talyan yemekleri, yans yenmi ekmek dilimleri ve robotlarn durmakszn yerinden oynatt yars iilmi arap kadehleri bulunuyordu. Her ey yapayd. Bir robot servis garsonu, bir robot arap garsonu, ve bir robot ef garson robot mterilere hizmet etmekteydi. Mobilyalar ve masa rts de yapayd. Her bir yemek, rnein bir pollo sorpesso- gerek olmad halde, gereinin sahip olduu btn mekanik zelliklere sahip . Ve hep birlikte kk bir dans gsterisinin parasydlar devaml olarak iddetin eiinde uuup duran, ama gerekte hi bir sonuca ulamayan mnlerin, hesap

pusulalarnn, czdanlarn, kredi kartlarnn, saatlerin, kalemlerin ve kat peetelerin ustalkla idare edilmesini ieren karmak bir dans. Slartibarfast aceleyle ieri girdi ve ef garsonla tembel tembel konumaya balad. Bu srada mteri robotlardan birisi baz kzlarn zerindeki baz erkeklere yapmay tasarlad eylerden bahsederek yava yava masann altna kaymaktayd. Bylece boalan yere oturan Slartibarfast mnye kurnazca bir gz att. Masann evresindeki allm tempo belli belirsiz hzland. Tartmalar balad. M teriler birbirlerine peeteler zerinde bir eyler ispatlamaya almaktayd. Birbirlerine fkeyle el kol hareketleri yapmaya ve birbirlerinin yedii tavuk paralarn incelemeye baladlar. Garsonun eli hesap pusulas zerinde bir insan elinin baarabileceinden ve insan gznn izleyebileceinden daha hzla hareket etmeye balad. Hz daha da artt. Ksa bir sre sonra gruba olaanst ve srarl bir kibarlk hakim oldu ve birka saniye iinde de aniden bir uzlama noktasna ulalr gibi oldu. Gemiyi yeni bir titreim sard. Slartibarfast caml odadan dar kt. "Bistromatik," dedi. "Doast bilimde kullanlabilecek en etkili hesaplama yntemi. Hadi gelin, Bilgilendirici Grntler Merkezine gidelim. Hzla yryp gitti ve onlar da aknlk iinde peinden srkledi. Bistromatik Seyir Sistemi usuz bucaksz yldzlar aras mesafeleri Olaslkszlk Faktrlerinin tehlikeli aptallklar olmadan geebilmenin yeni ve harikulade yoludur. Bistromatik, rakam davranlarn anlamakta r aacak yeni bir tarzdr. Einstein'n zamann mutlak olmayp gzlemcinin uzaydaki hareketlerine bal olduu gibi uzayn da mutlak olmayp gzlemcinin zaman iin deki hareketlerine bal olduunu saptad gibi. imdi de rakamlarn mutlak deil, gzlemcinin restorandaki hareketlerine bal olduu kefedilmitir. Birinci mutlak olmayan rakam masann ka kii iin rezerve edildiidir. Bu rakam restorana gelecek ilk telefon srasnda deiecek ve daha sonra restorana gerekten gelenlerin veya bu gelenlere, gsteri/ma/parti sonras katlanlarn ya da kimlerin de orda olduunu grdkten sonra geri dnenlerin saysyla hibir grnr balants olmayacaktr. ikinci mutlak olmayan rakam bildirilen var saatidir ki gnmzde artk matematiksel kavramlarn en garibi olarak kabul edilmektedir. Bu kavram, bir karcinsdndalk ya da varl yalnzca kendinden baka bir ey olarak

tanmlanabilen bir saydr. Dier bir deyile, bildirilen var saati, grubun herhangi bir yesinin restorana varabilmesinin imkansz olduu tek saattir. Bu noktada kar cins dndakiler, istatistik ve muhasebe de dahil olmak zere, matematiin birok dalnda ve Baka Birinin Sorunu alanndaki temel eitlikleri kurmak asndan yaamsal bir rol oynar. Mutlak olmama kavramnn nc ve en gizemli ksm ise hesap pusulas zerinde bulunun madde says, her bir maddenin tutan, masada hazr bulunanlarn says ve her birinin demeye hazr olduu para miktar arasndaki ilikilerde sakldr. (Yannda gerekten belli bir miktar para getirmi olanlarn says ise bu alann yalnzca bir yan olgusudur.) Bu noktada daha nce ortaya kan artc farkllklar ciddiye alan olmadndan bunlar asrlarca aratrlmadan kalmtr. O zamanlar bu farkllklar nezaket, kabalk, terbiyesizlik, gsteri dknl, yorgunluk, duygusallk ya da saatin ge olmas gibi niteliklere indirgenir ve ertesi sabah da tamamen unutulurlard. Pek tabii ki bu uyumsuzluklar hibir zaman laboratuvar artlar altnda denenmemilerdi, nk hi bir zaman laboratuvarlarda- en azndan n iyi olan laboratuvarlarda- meydana gelmemilerdi Bylece artc gerek ancak cep bilgisayarlarnn kefi ile ortaya kmtr ki o da udur: Restoran faturalarnda yazl olan rakamlar Evren 'in dier blgelerinde herhangi bir kat zerine yazlm olan rakamlarla ayn matematiksel kanunlara tabi deildir.

Tek bana bu gerek bilim dnyasn sarsmaya yetmi, tam anlamyla bir devrim gerekletirmiti. yle iyi restoranlarda yle ok matematik konferanslar yaplmaya balanmt ki, o neslin en iyi beyinlerinin pek ou ar yeme ve kalp krizleri sonucu lmler ve bylece matematik bilimi yllarca gerilemiti. Bununla birlikte yeni yaklamn sonular yava yava anlalmaya balanmt. Balangta, bunlar fazlasyla kat, fazlasyla delice, fazlasyla sokaktaki adamn syleyebilecei cinsten eylerdi, "Oh, evet, bunu ben de syleyebilirdim," gibi. Daha sonra "Birbirini Etkileyen znellik Tasla" cinsinden deyiler icat edilmi ve herkes rahatlayarak duruma ayak uydurmutu. Belli bal aratrma enstitlerinin evresinde dolanarak, Evren 'in yalnzca kendi hayal gcnn yalnzca kk bir paras olduu anlamna gelen garip arklar

sylemeyi adet edinmi olan kk bir keiler grubuna bir sokak tiyatrosu dl verilmi ve keiler oradan uzaklamlard. "Gryorsunuz ya, uzay yolculuunda," dedi Slartibarfast, bir yandan Bilgilendirici Grntler Odasndaki birtakm cihazlar kartrrken, "uzay yolculuunda..." Durdu ve etrafna baknd. Bilgilendirici Grntler Odas, Merkezi Hesaplama nitesinin grsel biimsizliklerinden sonra i ferahlatc bir mekand, iinde hibir ey yoktu. Ne bir bilgi, ne bir hayal. Yalnzca kendileri, beyaz duvarlar ve sanki bir file Slartibartfastn bulamad bir eye balanmas gerekiyormu gibi grnen birka kk cihaz. "Evet?" diye steledi Arthur. Slartibartfastn aceleciliini benimsemiti, ama bununla ne yapacan bilemiyordu. "Evet, ne?" dedi yal adam. "Bir ey diyordun?" Slartibarfast ona serte bakt. "Rakamlar," dedi "korkuntur." Yeniden aranmaya balad. Arthur kendi kendine bilmie ban sallamaktayd. Bir mddet sonra bunun kendisini bir yere gtrmediini fark etti ve neden sonra "Ne?" diye sormaya karar verdi. "Uzay yolculuunda," diye tekrarlad Slartibarfast, "btn rakamlar korkuntur." Arthur tekrar ban sallad ve etrafna baknarak Ford'dan yardm istedi, ama Ford surat asma pratii yapyor ve bunda da olduka baarl oluyordu. "Ben yalnzca," dedi Slartibarfast bir i ekile, "sizi, gemiyle ilgili btn hesaplamalarn neden bir garsonun hesap pusulas zerine yapldn sorma zahmetinden kurtarmaya alyordum." Arthur kalarn att. "Neden," dedi, "geminin btn hesaplamalar bir garso...." Durdu. Slartibarfast "nk uzay yolculuunda btn rakamlar korkuntur." Derdini anlatamadn grebiliyordu. "Dinle," dedi. Bir garsonun hesap pusulasndaki rakamlar dans eder. Bu durumla daha nce karlam olmalsn."

"Yani..." "Bir garsonun hesap pusulas zerinde," dedi Slartibarfast, "gerek ile gerekd, yle temel bir seviyede arprlar ki, her biri dieri haline gelir ve belli parametreler iinde, her ey mmkn olur." "Hangi parametreler?" "Bunu sylemek imkansz." dedi Slartibarfast. "Bir tanesi bu. Garip ama gerek. En azndan ben garip olduunu dnyorum," diye ekledi, "ve gerek olduu konusunda da bana gvence verildi." Tam o anda duvarda aramakta olduu yar buldu ve elinde tuttuu cihaz oraya takt. "Telalanmayn," dedi ve sonra kendisi birden panik iinde cihaza bakmaya balad ve geriye srad, "bu..." Ne dediini duymadlar, nk o anda evrelerinde beliriveren Mildands'deki kk bir sanayi kenti byklnde bir yldz sava gemisi yldz lazerleri sonuna kadar alm olarak paralanm gecenin iinden karak onlara doru frlad. Yakc klarn yaratt bir kabus frtnas karanl dalad ve hemen arkalarndaki gezegenden byke bir para kopard. Yutkundular, gzleri fal ta gibi ald ama baramadlar. Baka bir dnya, baka bir gn, baka bir afak. Sabahn incecik, gmi ilk klar sessizce belirmeye balamt. Patlayan milyar, trilyon tonluk, sper scak hidrojen ekirdei yavaa ufukta ykseldi ve kk, souk ve hafife nemli grnmeyi baard. In adeta yzd her afak vaktinde byl bir olaslk an vardr. Bu srada yaratl nefesini tutmutur. Squornshellous Zeta'da bu an her zamanki gibi yine kazasz belasz geti. Puslu hava ayrlarn yzeyine yapmt. Bataklk aalarnn rengi bu yzden gri gzkyor, uzun kamlar ayrd edilemiyordu. Pus, tutulmu nefes gibi havada asl kalmt. Hibir ey hareket etmiyordu. Ortalk sessizdi. Gne pusla yorgun bir savaa girmiti. uray birazck stmaya, oraya bir para k vermeye alyordu. Ama bugn gkte bir baka uzun ekimenin olaca akt.

Hibir ey kprdamyordu. Yine sessizlik vard. Hibir ey kprdamyordu. Sessizdi. Hibir ey kprdamyordu. Squornshelleous Zeta'da sk sk btn gnler byle geerdi ve bu gn de onlar dan biri olacakt. On drt saat sonra gne mitsizlik ve tam bir boa aba harcama duygusu iinde kar ufkun ardna ekildi. Bir ka saat sonra tekrar grnd, omuzlarn dorulttu ve yeniden gkyzne trmanmaya balad. Bununla birlikte, bu sefer, bir eyler olmaktayd. Az nce bir ilte bir robota rastlamt. "Selam, robot," dedi ilte "Ph," dedi robot ve urat ii srdrmeye, yani kck bir daire iinde ar ar yrmeye devam etti. "Mutlu musun?" diye sordu ilte. Robot durdu ve ilteye bakt. Alayl bir bakt bu. Aka grlyordu ki bu ok aptal bir ilteydi. O da robota kocaman alm gzlerle bakyordu. Btn iltece eylere kar duyduu genel honutsuzluu ifade ettii trilyonda bilmem kalk bir duraklama sresinin ardndan, robot minik daireler eklindeki yryne devam etti. "Sohbet edebilirdik," dedi ilte, "bunu ister miydin?" Bu byk bir ilteydi ve herhalde kalitesi de yksek olmalyd. Aslnda o gnlerde ok az ey retilmekteydi. nk iinde yaadmz Evren gibi sonsuz byklkteki bir ortamda, hayal edilebilecek eylerin ou ile hayal edilmese daha iyi olacak eylerin de nemi bir ksm toprakta yetimekteydi. Ksa sre nce aalarnn ounda meyve yerine ayarl tornavidalarn yetitii bir orman kefedilmiti. Ayarl tornavida meyvesinin yaam devresi ok ilginti. Bu cins tornavida meyvesi aatan toplandktan sonra iinde yllarca rahatsz edilmeden yatabilecei tozlu ve karanlk bir ekmeceye ihtiya duyar. Bir mddet sonra, bir gece anszn kulukadan kp, ufalanp toza dnen d derisinden syrlr. Artk, her iki ucunda mandallar olan, vida iin bir eit keskin kenar

ve delie benzer bir eyleri bulunan, tanmlanmas g, kk metal bir obje haline gelmitir. Bu objeyi bulan onu bir tarafa atacaktr, nk kimse bunun ne ie yaradn bilmemektedir. Snrsz bilgelii ile doann bu konu zerinde almakta olduu tahmin edilmekte ir. Hi kimse ilteler iinde yaamn ne anlama geldiine ilikin herhangi bir ey bilmiyordu. ilteler, kocaman, dost tavrl, yayl yaratklar olup Squornshelleous zeta ayrlarnda kendilerine has bir yaam srmekteydiler. ou yakalanp, kesilip biilmekte, kurutulmakta, gemilerle uzaklara gnderilmekte, ve ze rinde uyunmaktayd. Hibiri buna aldryor gibi grnmemekte ve hepsi de Zem olarak ad landrlmaktayd "Hayr" dedi Marvin. "Benim adm," dedi ilte, "Zem. Biraz havalardan bahsedebilirdik." Marvin yorucu dairesel yryne tekrar ara verdi. "Aka grlmekte ki," diye gzlemini belirtti, "bu sabah i taneleri son derece rahatsz edici bir grltyle dmekteler." Kald yerden yryne devam etti. Sanki bu szl patlama sonucunda keder ve kasvetin yepyeni doruklarna ulam gibiydi. Usandrc bir inatla ar aksak yryn srdrmekteydi. Eer dileri olsayd u srada onlar gcrdatyor olacakt. Ama yoktu. Gcrdatmad. Yry her eyi ifade etmeye yetiyordu. ilte etrafta fourdayp dolanyordu. Bu, yalnzca bataklklardaki canl iltelerin yapabildii bir eydi, bunu ifade eden kelimenin yaygn olarak kullanlan bir kelime olmaynn nedeni de buydu. ilte sempatik hareketlerle fourduyor, byle yaparken de epeyce bir miktar su ktlesini yerinden oynatyordu. Ho ve ekici bir tavrla suda hava kabarcklar kartyordu. Beklenmedik biimde puslu havay delmeyi baaran gne , mavi beyaz izgileri zerinde bir an iin parldad yaratn biraz snmasna sebep oldu. Marvin ar aksak yryn srdryordu. "Sanrm, senin aklna bir ey taklm," dedi ilte, hprde yerek. "Hayal edebileceinden de ok ey," diye kederlendi Marvin. "Her eit zihinsel aktivite iin sahip olduum kapasite uzayn sonsuz uzaklklar kadar sonsuzdur. Mut luluk kapasitem buna dahil deil ne yazk ki." Pat, pat yrd.

"Benim mutlu olma kapasitemi, " diye ekledi, "iindeki kibritleri bile karmadan bir kibrit kutusuna sdrmak mmkndr " ilte ahuflad. Bu kelime bataklkta yaayan canl bir iltenin onu ok duygulandran trajik bir yk dinledii zaman kard sestir. Bu kelime Gelmi Gemi Tm Diller in Ultra Kapasiteli Maximegalon Szl ne gre ayn zamanda Hollop'lu Lord High Sanvalwag'n bu yl ikinci kez karsnn doum gnn unuttuunu fark ettii zaman kard ses anlamna da gelmektedir. Yalnzca bir tek. Hollop'lu Lord High Sanvalwag olduu ve o da hi evlenmemi olduu iin bu kelime kullanlmsa bile, yalnzca negatif yada speklatif anlamda kullanlm olmaldr ve Ultra Kapasiteli Maximegalon Szlnn mikro basksnn tanmas iin bir kamyon filosunu balamaya demedii konusunda fikir birlii iinde olan ve saylar gittike artan bir nfus mevcuttur. Yeterince ilgintir ki bu szlk "hprdeyen bir ey gibi davranan" anlamna gelen "hprdeyen" kelimesini kapsam dnda brakmtr. ilte yeniden ahuflad. "Diyotlarnda derin bir umutsuzluk seziyorum," diye sevecenledi. ('sevecenlemek' kelimesinin anlamn renmek iin, az satlan kitaplar indirimli fiyatla pazarlayan bir kitapdan Squornshellous Bataklk Edebiyatnn bir kopyasn yada onun yerine niversitenin deerli park sahalarn tekrar kazanmak iin memnuniyetle elinden karmak isteyecei Ultra Kapasite Maximegalon Szlnn bir basksn almanz gerekmektedir)," ve bu beni kederlendiriyor. Daha iltece davranmalsn. Bizler bataklkta sakn bir inziva yaants sryoruz. Burada fourdamaktan, sevecenlemekten ve slakl olduka hprdetici bir ekilde ele almaktan memnunuz. Bazlarmz ldrlyor ama hepimizin ad Zem, bu yzden hangimizin gittiini anlamyoruz ve bylece ahuflamay en az seviyede tutabiliyoruz. Sen niye daireler izerek yryorsun?" "nk bacam skt," dedi Marvin ksaca. "Bana kalrsa," dedi ilte efkatle baca incelerken, "bu olduka kt durumda bir bacak." "Haklsn," dedi Marvin, "kt durumda." "Yazk," dedi ilte. "Bence de yle," dedi Marvin, "ve ayn zamanda takma bacakl bir robot fikrini de olduka elendirici bulacan sanyorum. Daha sonra, arkadalarn Zem'le Zem'i grnce onlara da anlatrsn. Onlar tanyorsam, buna g leceklerine bahse girerim.

Ama, arzu ettiinden ok daha iyi olan btn organik yaam biimlerini tanmaktan te, zel bir tanklm yok onlarla tabii ki. Ha, ama sanki benim yaamm bir kutu da somunundan baka bir ey mi ki." Yeniden, ince elik takma baca amura saplanm gibi kk daireler izerek, grltyle yrmeye balad. "Peki ama niin durmadan dnp duruyorsun?" dedi ilte. "Sadece bunu bir ama edindiimi belli etmek iin," dedi Marvin ve dnmeye devam etti. "Amacnn anlaldn farz et, sevgili arkadam," diye akd ilte, "tul ki anlald." "Sadece bir milyon yl daha," dedi Marvin, "sadece bir milyon yl. Sonra ayn hareketi geriye doru deneyebilirim. Deiiklik olsun diye yani, anlyorsun ya." ilte yaylarnn taa iinde, robotun, kendisine bu lzumsuz, yararsz ve zahmetli yry ne kadar zamandr srdrldn sorulmas iin can attn hissedebiliyordu, onun iin yine sakin sakin akyarak sordu. "Oh, sadece bir virgl be milyonun biraz zerinde bir zamandan beri ' de di Marvin hava atarak. "Bana hi sklp sklmadm da sor, hadi sor." ilte sordu. Marvin soruyu duymamazlktan geldi, yalnzca yorucu yryn biraz daha nemseyerek turuna devam etti. "Bir keresinde bir konuma yapmtm," dedi birdenbire ve konuyla hi balants olmakszn. "Bu konuyu durup dururken niye atm hemen anlamayabilirsin, ama bunun sebebi beynimin olay yaratacak kadar hzl alyor olmasnda ve ben kabaca bir hesaplamayla sizden otuz milyar defa daha zekiyim. Du r sana bir rnek vereyim. Bir say dn, herhangi bir say." "Eee... be," dedi ilte. "Yanl," dedi Marvin. "Grdn m?" ilte bundan mthi etkilenmi ve hi de kmsenmeyecek bir zeka karsnda olduunu fark etmiti. Yosunlarla kapl kk ve s su birikintisinde heyecanl kk dalgacklar oluturarak boylu boyunca ayaa dikildi. Hophoplad. "Anlat," diye steledi, "bir zamanlar yaptn o konumadan sz et, duymak itiyorum."

"ok kt karlanmt," dedi Marvin, "eitli sebeplerden tr. Konumam buradan" diye devam ederken durdu ve zar zor srtnda tamaya alt pek iyi durumda olmayan koluyla yapt beceriksiz hareketleri kesip sa tarafna kaynakla tutturulmu daha iyi durumdaki sa koluyla iaret etti, "hemen hemen bir mil kadar tede yapmtm." Elinden geldii kadar dzgn bir ekilde iaret etmeye alt ve bunun yapabileceinin en iyisi olduunu gstermeye abalad ok akt. Gsterdii yer sisin iinde, kamlarn tesinde, batakln br yanlaryla ayn grnmdeki bir parasyd. "Orada," diye tekrarlad. "O zamanlar nl biri saylrdm." ilteyi bir heyecan sarmt. Squornshelleous Zeta'da konuma yapldn hi duymamt. Hele nller tarafndan kesinlikle hi. Srtndan boylu boyunca bir rperti geerken, zerinden sular damlamaktayd. iltelerin ok ender yeltendikleri bir ey yapt. Tm gcn toplayarak dikdrtgen eklindeki vcudunu geri ekti ve havaya srayarak bir ka saniye kendisini ha vada tutup sisler arasndan, kamlarn tesindeki Marvin'in iaret ettii yeri grmeye alt. Pek de hayal krklna uramadan burann batakln herhangi bir blmnden fark olmadn gzlemledi. Sarf ettii gayret onun iin ok fazlayd. Tekrar su birikintisine gmlrken, Marvin de pis kokulu bir amur, yosun ve yabani otlar saanana tutuldu. "Ksa bir sre iin nl biriydim," diye hayfland robot zntyle, "Alev alev yanan bir gnein kucanda lmek gibi iyi bir kaderden bana aclar veren mucizevi kurtuluum sayesinde. Kurtuluumun ne kadar kl pay olduunu," diye ekledi, " halime bakp tahmin edebilirsin. Bir metal artklar mhendisi tarafndan kurtarlmm. Dn bir kere. Ben byle bir beyine.... neyse, bo ver." Bir ka saniye lgnlar gibi yrd. "Bana bu baca uyduran da oydu. Nefretlik bir durum, deil mi? Beni bir hayvanat bahesine satt, beyinler iin zel bir yer. Sergilenenlerin yldz bendim. Bir sandk zerinde oturup hikayemi anlatmak zorundaydm. Bu arada ziyaretiler bana neelenmem ve olumlu dnmem gerektiini sylyorlard. 'Kk robot, bize biraz glmse,' diye sesleniyorlard bana, 'bize bir glck ver.' Onlara yzmn glmseyebilmesi iin bir atlyede bir ngiliz anahtar ile birka saat geirmeye ihtiyacm olduunu anlatyordum ve bu ok tutuluyordu."

"Konuma," diye steledi ilte. "ayrda verdiin konumay duymak iin can atyorum." "ayr boydan boya geen bir kpr ina edilmiti. Cyborg yapm bir hiper kpr, yzlerce mil uzunluunda, iyon tayan aralar ile bataklk tayclar iin." "Bir kpr m?" dedi ilte." Burada bataklkta m?" "Bir kpr," diyerek onaylad Marvin, "burada bataklkta. Squornshellous Sisteminin ekonomisini canlandrmas bekleniyordu. Benden kprnn aln yapmam istediler. Zavall aptallar." Sis iinden pskrtlyormu gibi ince kk bir yamur balad. "Platforma ktm. Yzlerce mil arkamda ve yzlerce mil nmde kpr uzanp gidiyordu." "Parldyor muydu?" diye heyecanla sordu ilte. "Parldyordu." "Millerce uzakl muhteem bir ekilde kucaklyor muydu?" "Millerce uzakl muhteem bir ekilde kucaklyordu." "Gm bir iplik gibi ok uzaklara, sisin grnmez derinlikler e doru uzanyor muydu?" "Evet." dedi Marvin. "Bu hikayeyi dinlemek istiyor musun?" "Ben senin konuman dinlemek istiyorum," dedi ilte. "yle dedim. Dedim ki; Bu kpry amak benim iin byk bir zevk, eref ve ayrcalk, ama bunu yapamam nk yalan devrelerimin tm bozuk. Hepinizden nefret ediyor ve hepinizi aalyorum. imdi bu talihsiz Cyborg yapsnn, zerinden nedensizce geen herkesin dncesizce tecavzne aldn ilan ediyorum.' Ve kendimi al devrelerine doru frlattm." Marvin, o an hatrlayarak duraklad. ilte telaland ve heyecanland. Fourdad, Hophoplad, ayaa dikildi; bu sonuncuyu zellikle hprdeyen bir tavrla yapt. "Yazk," diye inledi sonunda, "ve btn bunlar muhteem bir olay myd?" "Makul saylacak lde muhteem. Binlerce mil uzunluktaki kprnn tm o anda, parldayan direklerini katlad ve alayarak batakla dald batt ve zerindeki herkesi de birlikte gtrd." Sanki yz binlerce kii beklenmedik bir anda 'hop' demi gibi sohbet kederli ve korkun bir ekilde kesildi ve bir beyaz robotlar mangas rzgarda savrulan gelincik

tohumlar gibi ve disiplinli bir askeri dzen iinde gkyznden indiler. Anszn bastran bir dehet dakikas iinde hepsi birden batakla dalmt. Marvin'in takma bacan ekitirip bktler ve sonra yine gemilerine dndler ve gemi "Vuup" dedi. "Neyle savamam gerektiini gryorsun deil mi?" dedi Marvin az ak kalm olan ilteye. Bir dakika sonra, anszn, robotlar bir baka iddet an yaratmak zere geri dndler. Bu kez ayrldklarnda, ilte bataklkta yalnz kalmt. aknlk ve panik iinde ortalkta fourduyordu. Neredeyse korkudan yataa decekti. Kamlarn zerinden bakabilmek iin kendini geriye ekti, ama grecek bir ey yoktu, ne robot, ne parldayan kpr, ne gemi, sadece kamlar. Sesleri dinledi. Ama ask suratl bataklk boyunca esen rzgarda, yar deli etimolojistlerin, artk kulaa tandk gelen, uzaktan uzaa birbirlerine seslenileri dnda t yoktu.

Arthur Dent in vcudu uzanm yatyordu. Etrafn evreleyen Evren milyonlarca prltl paraca blnd. Kopan her bir parack, gm renkli yzeyinde yakc alev ve ykmn bir yansmasn tayarak. boluk iinde sessizce dnmeye balad. Ve sonra Evren'in ardndaki siyahlk patlad ve siyahln her bir paras cehennemin kzgn dumanlaryd. Ve Evrenin ardndaki siyahln ardndaki hilik infilak etti ve paralanm Evren'in ardndaki siyahln ardndaki hiliin ardnda, kocaman laflar eden kocaman bir adamn karanlk silueti bulunmaktayd. "O halde, bunlar," dedi grnt, oturmakta olduu kocaman koltuktan, "Krikkit Savalar idi. Yani Galaksimizi ziyaret eden gelmi gemi en byk felaket. Burada yaadklarnz...." Slartibarfast szlerek yanlarndan geerken elini sallad. "Sadece bir belgesel," diye seslendi. "Bu iyi bir blm saylmaz. ok affedersiniz, geriye sarma dmesini bulamyorum..." "... milyarlarca ve milyarlarca masum..." "Sakn u anda," diye seslendi Slartibarfast tekrar yanlarndan getii srada. Bir yandan da fkeyle Bilgilendirici Grntler Merkezindeki duvara takt ve hala orada takl olan eyi kurcalamakla meguld, "herhangi bir ey satn almaya raz olmayn." "...insann, yaratn, arkadalarnzn...."

Mzik artarak ykseldi- her ey gibi mzik ve notalar da kocamand. Ve adamn arkasndaki girdap gibi dnp duran kocaman sisten, uzun stun, yavaa sy rlarak ortaya kt. " ... denedii, yaad- yada genellikle, yaayamad eyler. Bunu dnn arkadalarm. Ve unutmayalm ki- ve az sonra ben daima hatrlamamz salayacak bir neride bulunacam- Krikkit Savalarndan nce, Galaksimiz ite o zor bulunan muhteem ey, yani mutlu bir Galaksiydi." Bu noktada mziin boyutlar iyiden iyiye ileri gidiyordu. "Mutlu bir Galaksi arkadalarm, Wikkit Kaps sembolnde de simgelendii gibi!" stun artk aka grlebiliyordu. Tepelerinde onlar birbirine balayan iki parann bulunduu uzun stun, Arthur'un sersemlemi beynini aptala evirecek kadar tandk bir edayla orada durmaktayd. " stun," diye grledi adam "elik Stun Galaksinin Gcn ve Kudretini simgeliyor!" Projektrler elik yada ona benzer bir eyden yapld aka grlebilen soldaki stun zerinde bir aa bir yukar gezinerek lgn danslar yapt. Mzik zonklad ve grledi. "Pleksiglas Stun," diye ilan etti adam," Galakside bulunan Bilim ve Mantk glerini simgeliyor!" Dier projektrlerin sa taraftaki effaf stun zerinde yine bir aa bir yukar gezinerek yapt egzotik hareketler, stunun iinde arpc desenler izerken, Arthur Dent in midesinde de ani ve aklanamaz bir dondurma yeme arzusu oluturuyordu. "Ve," diyerek devam etti grleyen ses, "Aa Stunun simgeledii ey...." ve burada ses harikulade duygularla yklenerek hafife atallayordu, "Doan n ve Maneviyatn gleri." Iklar ortadaki stunu bulmutu. Mzik cesur bir kprtyla, szle anlatlamayan duygularn hkm srd alanlara doru ykseldi. "Aralarnda ubuk!" imdi, tm oluum arpc Bir k seline bouluyordu. Bereket versin mzik artk fark edilebilme snrlarnn ok tesine gemiti. stunun en tepesine ahane prltlar iinde, iki ubuk oturtulmutu. Onlarn da zerinde kzlar oturuyor gibi gzkyordu. Belki de bu kzlarn melekleri artrmas istenmiti. Bununla birlikte, onlar destekleyen," ses trmanarak en yksek noktasna yaklamaktayd, "Refah simgeleyen Altn ubuk ile Bar simgeleyen Gm

genellikle meleklerin bu kzlardan daha giyimli olarak temsil edildiini de unutmamak gerekir. Anszn, herhalde kozmos olmas gereken yerde, dramatik bir sessizlik oldu ve klar karard. "Galakside tek bir dnya bile yoktur ki, "diye heyecanla titredi adamn uzman sesi, "tek bir medeni dnya yoktur ki bu sembol bugn bile sayg ile anlmasn. lkel dnyalarda bile rklara has anlarda halen yerini korumaktadr. Krikkit glerinin ykt ey ite buydu ve imdi onlarn dnyasn sonsuzluun sonuna kadar kilit altnda tutan ey de budur.!" Ve gsterili bir hareketle adam elinde Wikkit Kapsnn bir modelini oluturdu. Batanbaa olaanst bir gsteri olan bu olay iinde boyutlar tespit etmek son de rece zor olmakla birlikte, modelin boyu bir metre kadar olmalyd. "Tabii ki bu model, anahtarn orijinali deil. Orijinali herkesin bildii gibi, yklm, uzay - zaman srekliliinin sonsuza kadar dnp duracak anaforlarnda parampara olmutu. Bu onun dikkate deer bir kopyas olup, hnerli ustalarmz tarafndan elle ilenmi, el iiliinin tarihi srlar kullanlarak bir an olmak zere sevgiyle bir araya getirilmitir. lenlerin ansna ve bu kiilerin korumak uruna ldkleri Galaksiye bizim galaksimize- bir katkda bulunmak zere hepinizin sahip olmakla gurur duyaca bir hatra..." Tam bu dakikada Slartibarfast tekrar szlerek geri geldi. "Buldum," dedi. "Bu samalklarn hepsini silebiliriz. Yalnzca banz emeyin, yeter." "imdi borcumuzu demek iin balarmz eelim," diyordu ahenksiz bir ses, ve bunu tekrarlad ok daha hzl ve geriye doru. Iklar gelip gitti, stunlar kayboldu, adam geriye doru hzla geveleyerek hilie kart, Evren enerjik bir ekilde tekrar evrelerini sard. "iin esasn anladnz m?" diye sordu Slartibarfast. "Ben ardm ," dedi Arthur, "ve sersemledim." "Ben uyuyordum," dedi tam bu srada szlerek grntye dnen Ford. "Bir ey kardm m?" Bir kez daha kendilerini ba dndrc ykseklikte bir kayann ucunda tir tir titrerken buldular. Rzgar yzlerinde ve Galaksinin gelmi gemi en byk ve en gl uzay sava filolarnn kalntlarnn topland ve abucak yaama dnmek iin

can attklar alann zerinde bir kam gibi aklyordu. Gkyz suratsz bir pembelikten, olduka garip bir renkle karp maviye dnerek kararyor ve yukar doru siyahlayordu. Duman inanlmaz b:r gle gklerden dne dne aa doru inmekteydi. Artk olaylar neredeyse birbirinden ayrt edilmesi mmkn olmayacak bir hzla nlerinden geerek geriye dnyordu ve ksa bir sre sonra muazzam bir sava gemisi sanki "b" denip korkutulmuasna hzla onlardan uzaklatnda, bunun ieri girdikleri an olduunu ancak fark edebildiler. Ama imdi iler ok daha fazla hzlanm, Galaktik tarihin yzyllar dnerek, kvrlp bklerek, yanp snerek onlara yle bir dokunarak, onlar hafife sallayarak adeta bulank bir video seyreder gibi geip gitmekteydi. Yalnzca hastann gsn dinlerken duyulana benzeyen iniltili bir ses duyuluyordu. Gittike kalnlaan olay karmaas arasnda periyodik olarak Korkun felaketler, derin korkular, byk afetlerin yaratt oklar hissediyorlar ve bunlar daima, taklalar atan tarihin heyelan iinde sadece her zaman netleen ve her seferinde tekrarlanan belli grntlerle balantl oluyordu: kazkla onlarn tepesindeki ubuklardan oluan kriket kalesi, kk sert bir krmz top, zorlu beyaz ro botlar ve bir de daha az belirgin, karanlk ve bulutlu bir ey. Ama zamann bu titrek geii iinden aka ykselen bir baka duygu daha vard. Nasl ksa aralklarla duyulan bir tklama sesi serisi hzlandrldnda, her bir tklama bamsz tanmn kaybedip devaml ve ykselen bir tnlama tonuna ularsa, burada karlalan bamsz etkileimler de yle birleerek devaml bir duygu kalitesine erimiti- ama bir duygu haline gelememiti. Eer bunun ille bir duygu ol masnda srar edilirse, o zaman bu duygusuz bir duyguydu. Bu, nefretti, kusursuz bir nefret. Souktu, buz gibi souk deil ama duvar gibi souktu. Kiisel deil ama bir kalabalkta rasgele savrulan bir yumruk gibi deil de, bilgisayarda yazlm park yeri ar belgesi gibi kiisel deildi. Ve ldrc idi- burada da, bir kurun ya da bak gibi deil, bir otoyolda karnza kacak bir tula duvar gibi ldrcyd. Tpk ykselen tonun karakter deitirecei ve ykseldike harmonik bir sese sahip olaca gibi, bu duygusuz duygu da ayn ekilde, duyulmasa bile tahamml edilemez bir la dnyor ve anszn bir sululuk ve baarszlk l haline geliyordu. Ve yine anszn durmutu. ***

Sakin bir tepenin zerinde huzurlu bir akamda bulmulard kendilerini. Gne batmaktayd. Etraflarnda yumuak bir dalgalanma iinde yavaa uzaklara doru uzanan yemyeil bir krlk vard. Kular btn bunlar hakknda dndklerinin arksn sy lyorlard ve ortak fikirleri iyimser gibiydi Biraz tede oynayan ocuklarn sesleri duyuluyor, bu sesin grnen kaynandan biraz tede ise, solan akam aydnlndaki kk bir ehrin izgileri sezilebiliyordu. ehir ounluu beyaz tatan ina edilmi, olduka alak binalardan meydana gelmi gibi grnyordu. Ufuk izgisi yumuak ho eriler oluturuyordu. Gne hemen hemen batmt. Sanki hibir yerden gelmeyen bir mzik balad. Slartibarfast bir dme evirdi ve ses kesildi. Bir ses, "Bu..." dedi Slartibarfast bir baka dmeyi evirdi ve o seste kesildi. "Bunu size aklayacam," dedi yavaa. Buras huzur dolu bir yerdi. Arthur kendini mutlu hissetti. Hatta Ford bile neeliydi. ehre doru ksa bir sre yrdler. imenlerin Bilgilendirici Grnts ayaklarnn altnda ho ve taptazeydi ve ieklerin Bilgilendirici Grnts tatl ve ho kokuyordu. Yalnzca Slartibarfast honutsuz ve aksi grnyordu. Durdu ve yukar bakt. Arthur'u birden az nce rpertiyle yaadklar dehete benzer kt bir eylerin yaklamakta olduu endiesi sard. Bu kadar iir dolu bir yerde kt eylerin ola bileceini dnmek onu da huzursuz ediyordu. Yukar bakt. Gkyznde hibir ey yoktu. "Buraya saldrmak zere deiller, deil mi?" dedi. Bunun yalnzca iinde yrmekte olduklar bir video kayd olduunu hatrlad ama yine de paniklediini hissetti. "Buraya saldrmak zere olan hibir ey yok." dedi Slartibarfast, sesi beklenmedik ekilde duyguyla titremiti. "Buras her eyin balad yer. Buras o yerin kendisi. Buras Krikkit." Gkyzne bakt. Gkyz, bir ufuktan dierine, doudan batya, kuzeyden gneye, tamamen simsiyaht.

Rap rap. Trrrt. "Yardmc olabildiysem ne mutlu bana." "Kapa eneni." 'Teekkr ederim." Rap rap rap rap rap. Trrt. "Basit bir kapy sevindirdiiniz iin teekkr ederim." "Umarm yaknda diyotlarn rr." "Teekkr ederim. yi gnler." Rap rap rap rap rap rap Trrrt. "Sizin iin almak bir zevk..." "Defol." " ... ve baarlan bir iin bilinciyle yeniden kapanmak bir kvan." "Sana defol dedim." "Bu mesaj dinlediiniz iin teekkr ederim." Rap rap rap rap. "Hop" Zaphod ayan vura vura yrmeyi brakt. Altn Kalp evresinde gnlerdir rap rap yryordu ama imdiye kadar hibir kap ona "hop" dememiti. imdi de ona " hop" diyenin bir kap olmadndan olduka emindi. kere bu kaplarn syleyecei cinsten bir ey deildi. Onlar iin fazla ksa, fazla z bir kelimeydi. Bunun da tesinde bu sesi karacak yeterince kap da yoktu. Bu ses yz binlerce kiin "hop" demesine benzer bir sesti ve bu Zaphod'u artmt, nk gemideki tek insan kendisiydi. Ortalk karanlkt. Geminin gerekli olmayan sistemlerinin ou kapatlmt. Galaksinin uzak bir alannda, uzayn mrekkep renkli siyahl iinde, tembel tembel dolanmaktayd. O halde hangi yz binlerce kii bu noktaya toplanacak ve hi beklenmedik bir "hop' ekecekti? Etrafn kolaan etti, koridorun yukarsna ve aasna baknd. Her yana koyu glgeler egemendi. Yalnzca, susturabilmek iin her yolu denedii kaplarn evresindeki ok soluk, pembemsi izgiler vard, bunlar karanlkta parldyor, kaplar konutuunda da yanp snyorlard.

Iklar,

Zaphod

un

kafalarnn

birbirlerine

bakmalarn

engellemek

iin

sndrlmt. nk son zamanlarda, bunlarn ikisinin de zellikle gz okayan bir grnts olduu sylenemezdi ve bu ruhuna bakma hatasn yaptndan beri byleydi. Bunu yapmas gerekten de bir hata olmutu. Gecenin ge bir vaktiydi- kukusuz. Zor bir gn geirmiti- kukusuz. Gerginin sisteminde ruhuna hitap eden bir mzik almaktayd- kukusuz.

Ve -kukusuz- kendisi de bir para sarhotu. Dier bir deyile, bir ruhunu arama mcadelesine sebep olabilecek tm artlar mevcuttu, ama yapt yine de kesinlikle hatayd. imdi karanlk koridorda, yalnz ve sessiz ayakta dururken, yine o an hatrlayarak titredi. Kafalarndan biri bir tarafa, dieri dier tarafa bakt ve her ikisi de gi dilecek ynn dieri olduuna karar verdi. Etraf dinledi, ama hibir ey duyamad. Btn duymu olduu bir "hop" tu. Buras, sadece bir tek kelime sylemek iin ok sayda insann getirilemeyecei kadar uzak bir yermi gibi grnyordu oysa. Huzursuzca, gidecei yn kpr st olarak belirledi. Orada hi olmazsa kontroln kendisinde olduunu hissedebilirdi. Tekrar durdu. Aslnda u srada pek de kontrol elinde tutabilecek birine benzemediini hissediyordu. Geriye dnp dndnde, o ann ilk okunu, gerekten de bir ruha sahip olduunu kefetmesi dourmutu. Aslnda her zaman bir ruhu olduunu, aa yukar bilirdi, nk o baka her eye tam takm halinde, hatta baz eylerden iki tanesine birden ayn anda sahip olan biriydi Ama yine de. iinin derinliklerinde bir yerde asl duran bu eyle karlamak on u iddetle sarsmt. Ve sonra (bu ikinci oktu) bu nesnenin, onun konumundaki bir erkek iin pek de ho bir ey olmadn kefetmesiyle yeniden sarslmt.

Ardndan konumunun ne olduunu dnd ve tekrarlanan ok neredeyse elindeki ikinin yere salmasna sebep oluyordu. kisinin bana ciddi bir ey gelmeden onu kafasna dikti. Sonra birinciyi aa kadar izleyerek, onun halinden memnun olup olmadn anlayabilmesi iin ikinciyi de midesine gnderdi. "zgrlk 'demiti yksek sesle. Bu srada Trillian kpr stne gelmi ve zgrlk zerine heyecan verici birok ey sylemiti. "Onunla baa kamyorum," demiti ii kararm bir halde ve nc kadehi ikincinin, birincinin durumunu neden hala rapor etmediini anlamak amacyla devirmiti. Biraz kararszca iki Trillian'a da bakm ve sadakini tercih etmiti. br boazndan aa bir iki yuvarlamt. Plan bir ncel kadehi geitte yakalamak, onunla glerini birletirip ikinci kadehi kendine eki dzen vermesi iin zorlamakt. Sonra birlikte birincinin peine decekler ve ona iyi bir nutuk ekecek, belki de biraz ark syleyeceklerdi. Drdnc ikinin btn bunlar anlayp anlamadndan pek emin deildi, o yzden beinciyi plan iyice anlatmak ve altncy da moral destei olmak zere aa gndermiti. "ok fazla iiyorsun," demiti Trillian. Drt Trilliann iinden kp onlar tek bir vcut olarak grebilmek iin alrken kafalar birbirine arpmt. Bunun zerine vazgemi ve grnt ekranna bakmaya balamt. Olduka nemli sayda yldz bir arada grd iin de armt. "Heyecan, macera ve gerekten lgnca eyler," diye sylemiti. "Bak," dedi, sesinde sempatik bir tonlamayla Trillian ve onun yanna oturdu, "Bir mddet iin kendini biraz amasz hissedecek olman tamamen anlalabilir bir durum." Zaphod ona hayretle bakyordu. Daha nce kendi kendisinin kucanda oturabilen birini hi grmemiti. "Ooo," diyerek bir iki daha ald. "Yllardr zerinde altn grevin sona erdi." "zerinde almamtm. Hep zerinde almaktan kanmtm. " "Yine de onu tamamladn." Zaphod homurdand. Midesinde mthi bir parti veriliyor gibi gzkyordu.

"Sanrm o beni tamamlad," demiti. "te buradaym, ben Zaphod Beeblebrox, istediim yere gidebilir, istediim eyi yapabilirim. Bilinen gklerde mevcut en iyi gemiye sahibim, aramn olduka iyi gittii bir sevgilim var." "Aranz iyi mi gidiyor?" "Bana gre yle. Kiisel ilikilerde uzman deilim..." Trillian kalarn kaldrmt. "Ben," diye eklemiti, "canavar gibi adamm, istediim her eyi yapabilirim. Ama ne yapacama ilikin en ufak bir fikrim yok." Durmutu. "Bir ey," diye eklemiti, "bir dierini takip etmeyi aniden durdurdu." -bu sylediinin aksine son itii ikiyi takiben bir tane daha yuvarlam ve ardndan gze hi de zarif grnmeyen bir ekilde sandalyesinden yere yuvarlanmt. Szarken, Trillian gemideki Otostopunun Galaksi Rehberi zerinde kk bir aratrma yapyordu. Burada sarholukla ilgili baz neriler vard. "zerine git," diyordu kitap, "ve iyi anslar." Evren'in bykl ve bununla baa kmann yollar ile ilgili blme de baklmas neriliyordu. Sonra Han Wavel'la ilgili tantm blmn bulmutu. Buras egzotik bir tatil gezegeniydi ve Galaksinin harikalarndan biriydi. Han Wavel tm rzgar ve yamurun doal erozyonu sonucu oluan ok sayda muhteem ultra lks otel ve gazinonun bulunduu bir dnyayd. Bu oluumun gerekleme ans hemen hemen sonsuzda birdi. Bunun nasl olutuuna ilikin ok az ey bilinmekteydi. nk bu oluumu aratrmaya hevesli olan hi bir jeofizikinin, olaslk istatistikisinin, meteoroloji analistinin ve tuhaflk uzmannn paras, orada kalmaya yetmemekteydi. Trillian, kendi kendine, mkemmel, diye dnmt. Bir ka saat sonra, byk beyaz bir kou- ayakkabs biimindeki gemileri, scak ve parlak bir gnein kavurduu gkyznden usulca syrlarak, canl renklerle kapl kumlu bir uzay meydanna doru hzn kesmekteydi. Geminin indii yerde kesinlikle bir sansasyon yaratmas Trillian' ok elendiriyordu. Zaphod un ortalarda dolatn ve geminin bir yerinde slk aldn duymutu. " "Naslsn?" diye seslenmiti i haberleme cihazndan. "iyiyim," demiti Zaphod," mthi iyiyim." "Peki, neredesin?"

"Banyoda." "Ne yapyorsun?" "Burada kalyorum." Bir ya da iki saat sonra bunu szlk anlamnda syledii ortaya km ve gemi kaplarn bir kez bile amadan tekrar gkyzne dnmt. "Vah vah," demiti Bilgisayar Eddie. Trillian sabrla ban sallayarak onun yorumuna katlm, biriki kez parmaklarn tkrdatm ve sonra i haberleme dmesine basmt. "Sanrm bu zorlama elence u anda ihtiyacn olan ey olmasa gerek." "Herhalde yle," diye cevaplamt Zaphod, bulunduu yer neresiyse oradan. "Sanrm, biraz vcudunu altrmak seni kendine getirecektir." "Sen ne dnyorsan, ben de yle dnyorum," dedi Zaphod. "ELENCEL MKANSIZLIKLAR" bir mddet sonra, yine Rehberim sayfalarn kartrmaya balam olan Trilliann gzne ilien bir baka balkt. Altn Kalp olaslk d bir hzla, belirsiz bir yne doru ilerlerken kendisi bir yandan Nutri-Matik iecek reticisinin hazrlad iilecek gibi olmayan bir fincan eyi yudumluyor te yandan da nasl uulacan okuyordu. Otostopunun Galaksi Rehberinde uma konusunda sylenenler unlard. Umak bir sanat ya da daha dorusu bir yetenektir. Yetenek kendini yere atp, yeri skalayabilmeyi renmekte yatmaktadr. Bunun iin gzel bir gn sein, diye neriyordu, ve deneyin. Birinci blm kolayd. Btn istenen sadece kendini ne doru btn arlnla yere atma yetenei ve cannn yanmasna aldrmama arzusuydu. nk yeri skalamay baaramadnz zaman cannz yanacaktr. ou kii yeri skalamay baaramayacaktr ve eer gerekten kuralna uygun bir ekilde deniyorlarsa baarszlklar muhtemelen epeyce sert olacaktr. Grnen odur ki, zorluklar douran ite bu ikinci ksm, yani skalama ksmdr. Birinci sorun, yeri kazayla skalamanz gerektiidir. Bile bile skalamaya almakta hi fayda yoktur, nk bunu yapamazsnz. Dikkatinizi, yar yoldayken, aniden bir baka eye evirmeniz gerekir bylece dmeyi, deceiniz yeri, ya da skalamay baaramadnzda cannzn ne kadar yanacan dnmezsiniz.

Size sunulmu olan saniye krnts iinde bu eyden dikkatinizi syrabilmek son derece zordur. Bu nedenle de seyretmesi heyecan veren bu sporda, pek ok kii baarszla ve hayal krklna urar. Bununla birlikte, eer o ok nemli anda, ilginizi eken, rnein bir ift gzel bacan (anten, takma bacak yani sporu yapann trne ve/veya kiisel eilimlerine gre deiebilecek herhangi bir ey), gr mesafeniz iinde patlamakta olan bir bombann ya da hemen yaknnzdaki bir dalda yryen son derece ender rastlanan trden bir bcein dikkatinizi datt o aknlk iinde, yeri skalamanz ve yerden on-on be santim yukarda ve bir para aptalca grnebilecek bir durumda asl kal manz mmkn olacaktr. Bu an, muhteem ve hassas bir konsantrasyon iin en uygun andr. Artk suyun zerinde durmak iin yaptnz, gibi hafif hafif hareket etmeli ve szlmelisiniz, szlmeli ve hareket etmelisiniz. Kendi arlnza ilikin tm hesaplamalara bo verin ve yalnzca daha yukarlara ykselmenize izin verin. Bu noktada kimsenin size sylediklerini dinlemeyin nk size yardmc olacak herhangi bir ey sylemeleri pek mmkn deildir. Muhtemelen "Aman tanrm, uuyor olman mmkn deil!" gibi eyler sylyor olacaklardr. Onlara inanmamanz yaamsal nem tamaktadr, yoksa birden hakl kabilirler. Ykseklere, daha yukarlara ykselin. Bir ka dal denemesi yapn. nce yumuak dallar deneyin, sonra muntazam nefeslerle, aa tepelerinin de zerine ykselin. KMSEYE EL SALLAMAYIN. Bunu bir ka kez yaptktan sonra. Dikkat dalma ann baarmann giderek kolaylatn fark edeceksiniz.

Bundan sonra uuunuzu, hznz, manevra kapasitenizi nasl kontrol altnda tutacanz reneceksiniz. in pf noktas, yapmak istediiniz eye ilikin pek fazla dnmemekte, olacaklar kendi seyrine brakmaktadr. Ayrca nasl doru ekilde konacanz da reneceksiniz. lk denemenizin berbat bir ey olmas, hem de ok berbat olmas hemen hemen kesindir.

yesi olabileceiniz zel uu kulpleri mevcuttur ve bunlar size ok nemli olan dikkat dalma annn inceliklerini renmenizde yardmc olacaklardr. Kulpler bu anlar iin, allarn arkasndan frlayarak vcutlarn sergileyip/fikirlerini aklayacak, artc vcutlara veya fikirlere sahip kiiler kiralarlar. Az sayda otostopu bu kulplere katlabilecek parasal gce sahiptir, ama bir ksmnn buralarda geici iler bulmas mmkn olabilir. *** Trillian bunlar hevesle okumu, ama istemeyerek de olsa Zaphod un umak, ya da "Elenceli Olaslkszlklar" bal altnda listelenen dalarda yrmek, Brantisvogan Gizli Servisini arayp, bir adres deiiklii kart karmaya almak gibi br eyler iin havasnda olmadna karar vermiti. Trillian bunun yerine, gemiyi bir kar ve buz lkesi olan, Allosimanius Syneca'ya, uurmutu. Buras akllar kartracak kadar gzel ve ok edecek kadar souktu. Liska'daki kar dzlklerinden Sastantua'da bulunan Kristal Buz Piramitlerinin tepesine gitmek, jet skiler ve Syneca Kar Kpekleri ekibi eliinde bile ok uzun ve zahmetli bir yolculuktu. Bununla birlikte, tepeden bakldnda Stin Buzul Sahalarn, l l yanan Prizma Dalarn ve ufukta dans eden ve adeta doa st bir ey gibi grnen buz klarn iine alan grnt, beyni nce dondurup, sonra yavaa geveterek gzelliin ya anmam boyutlarna gtren bir manzarayd ve Trillian, kendi adna, beyninin bir para donup sonra gevemesine ve yaanmam gzellikler boyutuna ulamasna itiraz etmeyeceini hissediyordu. Alak bir yrngeye inmilerdi. Allosimanius Syneca'nn gm beyaz gzellikleri nlerinde uzanmaktayd. Zaphod kafalarndan birini bir yastn altna gizlemi, dieri ile bulmaca zerek, gece yarlarna kadar yatakta kalmt. Trillian yine sabrla ban sallam, iinden yeterince yksek bir sayya kadar saym ve kendi kendine imdi nemli olann Zaphod'u konuturmak olduunu sy lemiti.. Btn sentomatik mutfak robotlarn ie koarak piirebilecei en muhteem lezzetteki yemei hazrlamt- titizlikle yalanm etler, ho kokulu meyveler, mis kokulu peynirler, kaliteli Aldebaran araplar.

Bunlar Zaphod'a gtrm ve ona cannn olan biteni konumak isteyip istemediini sormutu. "Kaybol," demiti Zaphod. Trillian kendi kendine sabrla ban sallam ve iinden daha da yksek bir sayya kadar saym, tepsiyi yavaa kenara itmi ve doruca transfer odasna giderek bir tele tat araclyla kendin Zaphod un lanet olas yaamndan karmt. Bunun iin herhangi bir koordinat bile he - saplamamt, nereye gittiine ilikin en ufak bir fikre bile sahip deildi, sadece gidiyordu- Evren'de rasgele akp giden bir dizi nokta halinde. "Her ey," diyordu ayrlrken, "bundan iyidir." "yi oldu," diye mrldanmt Zaphod kendi kendine. Arkasna dnm ve uyuyamamt. Ertesi gn geminin bo Koridorlarn huzursuzca arnlamt, Onu aramyormu gibi yapyordu, ama aslnda orada olmadn biliyordu. Bilgisayarn ikayeti bir tonla, burada lanet olas neler olup bittii ile ilgili sorularn terminallerinden birinin zerine kk elektronik bir tka yerletirerek susturmutu. Bir mddet sonra klar sndrmeye balamt. Grlecek hibir ey yoktu. Gereklemek zere olan hibir ey yoktu. Bir gece yatanda yatarken -ve artk gerek zaman ne olursa olsun, gemide devaml bir gece hkm srmekteydi- kendini toplamaya, ve ileri bir para dzene koymaya karar vermiti. Birden kalkm ve zerine bir eyler giymeye balamt. Evren'de kendisinden daha sefil, perian ve terkedilmi durumda birinin olmas ge rektii yargsna varm ve gidip onu bulmaya karar vermiti. Kpr stne giderken yar yolda, bunun Marvin olabilecei aklna gelince tekrar yatana dnmt. te teselli bulmaz bir ekilde karanlk koridorlarda rap rap yryerek, neeli kaplara kfrler yadrd bu srada "hop" sesini duymu ve bundan ok huzursuz ol mutu. Gergin bir vaziyette koridor duvarna yasland ve tirbuonu beyin gcyle dz hale getirmeye uraan bir adam gibi kalarn att. Parmak ularn duvara dayad ve allmadk bir titreim hissetti. stelik olduka net bir ekilde bir takm sesler duymaya ve bu seslerin nereden geldiini anlamaya balamt- sesler kpr stnden geliyordu. Elini duvarda gezdirirken ok sevdii bir ey buldu. Sessizce, biraz daha ilerledi.

"Bilgisayar?" diye fsldad. "Mmmm?" dedi ona en yakn bilgisayar terminali ayn sessizlik iinde "Bu gemide birileri mi var?" "Mmmm," dedi bilgisayar. "Kim bunlar?" "Mmmmmm mmmm mmmmmm," dedi bilgisayar. "Ne?" "Mmmmm mmmm mm mmmmmmmm." Zaphod yzlerinden birini avularnn arasna gmd. "Oh, Zarquon, tanrm.," diye mrldand kendi kendine. Sonra koridorun yukarsna, kpr stnn giriine doru bakt. Belirsiz bir mesafeden ve az tkal ter minallerin bulunduu blmden, gittike daha anlaml sesler gelmekteydi. "Bilgisayar," diyerek hiddetle fsldad yeniden. "Mmmm?" "Azndaki tkac kardm zaman..." "Mmmm." "eneme bir yumruk atmam hatrlat." "Mmmm mmm?"

"Hangisine olursa. imdi bana yle cevap ver. Evet iin bir kez 'mmmm', hayr iin iki kez. Durum tehlikeli mi?" 'Mmmm." "Tehlikeli?" "Mmmm." "ki kez 'mmmm' demedin deil mi?" 'Mmmmm mmmm." "Hmmm." Koridordan yukar adm adm yrrken, sanki koarak koridordan aa kamak istermi gibi bir hali vard ki aslnda gerek arzusu da buydu. Kpr stne alan kapya yarm metre kalmt ki birden kapnn kendisine nazik davranaca dncesiyle dehete kapld. Kaplarn, nezaket sesi devrelerini kapatmay bir trl baaramamt.

Kpr stne doru giden bu kap aral gzlerden uzakt. Bunun sebebi, kpr stnn yuvarlak kvrmlardan oluan heyecan veren ilgin planyd ve Zaphod bu sayede fark edilmeden ieri girebilmeyi mit ediyordu. mitsizlik iinde tekrar duvara dayand ve dier kafasn duyduunda ok eden bir eyler syledi. Kapnn soluk pembe kl ana hatlarn incelemeye balad ve koridorun karanlnda, koridora uzanan ve kapya birisi geldiini dolaysyla alp ona neeli ve ho bir eyler sylemesi gerektiini haber veren Hassas Alan hayal meyal grebildiini kefetti. Kendisini skca duvara yaslayarak, kapnn eiine ulat, Alann ne kadar olduunu bilmedii snrlarnn iin e girmekten kanmak iin gsn olabildiince ieri ekti. Nefesini tuttu ve son bir ka gndr geminin jimnastik salonunda gs adalelerini geniletecek egzersizler yapacana, surat asp yatakta yatm olmasndan tr kendi kendisini tebrik etti. Sonra bu noktada konumak zorunda olduunu fark etti. Bir iki kk nefes ald ve sonra elinden geldiince abuk ve sessiz olarak, "Kap, eer beni duyabiliyorsan, ok ok sessiz olarak duyabildiini syle." ok ok sessiz bir ekilde kap mrldand, "Sizi duyabiliyorum." "Gzel. imdi bir dakika sonra, sana alman syleyeceim. Aldn zaman bunun senin iin bir zevk olduunu sylemeni istemiyorum, anlald m?" "Anlald." "Ve bana basit bir kapy ok mutlu ettiimi veya bana almann se nin bir zevk ve iyi yaplm bir iin bilinciyle kapanmann da bir kvan olduunu sylemeni de istemiyorum, tamam m?" "Tamam." "Ve bana iyi gnler dilemeni de istemiyorum, anlyor musun?" "Anlyorum." "Pekala," dedi Zaphod, gergin bir ifadeyle, "imdi al." Kap sessizce kayarak ald. Zaphod ieri szld. Kap arkasndan sessizce kapand. "stediiniz gibi oldu mu, Mr. Beeblebrox?" dedi kap yksek sesle. "Sizlerin," dedi Zaphod bunun zerine, kendisine bakmak iin arkalarna dnm olan beyaz robotlar grubuna, "elimde son derece gl bir Kill-O-Zap silah olduunu hayal etmenizi istiyorum."

Son derece souk ve vahi bir sessizlik oldu. Robotlar iren l gzleriyle ona bakyorlard. Hi kprdamyorlard. Grnlerinde byk bir katliamn yaklatn artran bir eyler vard, zellikle de onlar daha nce ne grm, ne duymu olan Zaphod iin. Krikkit Savalar Galaksinin kadim gemiine aitti ve Zaphod tarih derslerinin ounu, yanndaki siber kabindeki kzla nasl yatacan planlamakla geirmi ve eitim bilgisayar bu plann bir paras olduu iin de zamanla tarih dersi ile ilgili btn devrelerini tmyle farkl bir dnceler kmesi ile deitirmiti. Bunun da sonunda, bu devreler hurdaya km ve bilgisayar De jenere Sibermat'lar iin kurulmu olan bir eve gnderilmi ve farknda olmadan talihsiz makineye ak olan kz da bilgisayar takip etmiti. Sonu olarak (a) Zaphod kza hibir zaman sahip olamam ve (b) u anda kendisi iin paha biilmez kymette olabilece k bir kadim tarih bilgisinden mahrum kalmt. ok iinde robotlara bakmaktayd. Nedenini aklamak mmkn deildi, ama robotlarn przsz ve beyaz parlak vcutlar onlarla karlaanlara souk ve saf bir ktlkle yz yze olduklar duygusunu veriyordu. ren l gzlerinden, gl cansz ayaklarna kadar aka anlalabiliyordu ki bu robotlar, tek amac ldrmek olan bir beynin hesaplanm rnleriydi. Zaphod buz gibi bir korku iinde yutkundu. Kpr stnn arka duvarn skmekteydiler ve ge minin baz yaamsal i nitelerinin iinden gelebilecekleri bir tnel amlard. Zaphod, gittike artan berbat bir ok iinde, robotlarn bu tneli geminin kalbine, akln almayaca bir ekilde yoktan var edilmi olan Olaslkszlk Seyir Sisteminin merkezine, yani Altn Kalbin kendisine, ulamak iin atklarn grebiliyordu. Zaphod un en yaknndaki robot ona vcudunun en kk zerresini bile hesapladn hissettirmek ister gibi bakmaktayd. Ve konutuu zaman syledii ey de bu hissi dorular gibiydi Ne sylediine gemeden nce bu noktada, Zaphod un, on milyar yldan beri bu yaratklardan birinin konutuunu duyan yaayan ilk organik varlk olduunu belirmekte fayda var. Eer kendi organik varlna daha az, Kadim Tarih derslerine ise daha ok dikkat etmi olsayd, bu eref onun iin de daha etkileyici olabilirdi. Robotun sesi de vcudu gibiydi, souk, dzgn ve cansz. Nerede ise kltrl bir tns vard. "Elinde zaten bir Kill-O-Zap silah var." dedi.

Zaphod bir an iin robotun ne demek istediini anlayamad, ama sonra baklarn aaya kendi eline kaydrd ve duvardaki bir kancaya asl olarak bulduu eyin gerekten de dnd ey olduunu grerek rahatlad. "yle," dedi. Aslnda rahatlamt ama, bunu belli etmeyip ustalk isteyen bir kvraklkla robotu aalayarak, "eh, hayal gcn fazla zorlamayaym dedim, robot." diye ekledi. Bir mddet kimse bir ey sylemedi ve Zaphod ak net bir ekilde robotlarn burada konumak zere bulunmadklarn ve bunun yalnzca kendi derdi olduunu fark etti. "Geminizi, benimkinin iine," dedi kafalarndan birini uygun yne doru eerek, "park ettiinizi fark ettim." Bunun yadsnabilecek bir taraf yoktu. Robotlar, uygun boyuta gre davranmakla ilgili hibir tasa duymadan, gemilerini olmasn istedikleri yerde olacak ekilde nlamlard. Bunun anlam, gemilerinin Altn Kalple., sanki iki gemi basit iki tarakmasna, i ie gemi olmasyd. Buna da hi tepki gstermediler Zaphod konumann kendine den ksmn soru biiminde yapacak olursa sohbetin herhangi bir ivme kazanp kazanmayacan merak etti. "...siz fark etmediniz mi?" diye ekledi. "Evet," diye cevaplad robot. "Eee, pekala," dedi Zaphod. "O halde, siz kedicikler burada ne aryorsunuz?" Sessizlik. "Robotlar," dedi Zaphod, "siz robotlar burada ne aryorsunuz?" "Biz buraya, diye tnlad robot, "Altn ubuu almaya geldik." Zaphod anladn belirterek ban edi. Daha fazla detay istediini belirtmek iin de tfeini sallad. Robot bu dili anlam gibiydi "Altn ubuk t n aradmz Anahtarn bir paras," diye cevap verdi robot, "Efendilerimizi Krikkil'den kurtarabilmek iin." Zaphod tekrar ban edi. Tekrar tfeini sallad. "Anahtar," diye devam etti robot basite," zaman ve uzay iinde paralara ayrlp datlm durumda. Altn ubuk senin gemini altran sistemin iine gml. Anahtarn iinde tekrar eski yerini alacak. Efendilerimiz kurtulacak. Evrensel Uyum Salama lemi devam ede cek." Zaphod tekrar ban edi.

"Siz neden bahsediyorsunuz?" dedi. Robotun aslnda tamamen ifadesiz yznden hafife acl bir ifade geer gibi oldu. Konumay zc buluyor gibiydi. "Dzeltme," dedi. "Biz Anahtar aryoruz." tekrarlad, "Tahta, elik ve Pleksiglas Stunlar bulduk bile. Bir dakika iinde Altn ubuu da bulacaz." "Hayr bunu yapamayacaksnz." "Yapacaz," diye kararlarn bildirdi robot. "Hayr yapamayacaksnz. nk o benim gemimi altran ey." "Bir dakika sonra," diye tekrarlad robot sabrla, "Altn ubuu alacaz,..." "Alamayacaksnz," dedi Zaphod. "Ve sonra gitmemiz gerekiyor," dedi robot, btn ciddiyetiyle, "bir partiye." "Oh," dedi Zaphod, ararak. "Ben de gelebilir miyim?" "Hayr, dedi robot. "nk seni vuracaz." "Oh, sahi mi?" dedi Zaphod, tfeini sallayarak. "Evet," dedi robot ve sonra onu vurdular. Zaphod yle armt ki, yere dmeden nce onu tekrar vurmalar gerekti.

"Shh," dedi Slartibarfast. "Dinle ve izle." Tarihi Krikkit'e artk gece kmt. Gkyz bo ve karanlkt. Tek k, hafif bir esintiyle ho ve keyifli seslerin evreye yayld biraz ilerdeki ehirden ge liyordu. Etraflarn saran ba dndrc kokunun ykseldii bir aacn arkasnda durdular. Arthur topran ve imenin Bilgilendirici Grntlerini yoklamak iin yere meldi. Parmaklarn otlarn arasnda gezdirdi. Toprak ar ve zengin, imenler gl idi. Burann her bakmdan ok ho bir yer olduu izleniminden kanmak zord u. Bununla birlikte gkyz fazlasyla botu ve Arthur'a gre bu boluk, imdilik grnmese de aslnda iir gibi bir manzaras olan bu yere, bir rperti salyordu. Yine de, diye dnd, bu neye alk olduuna bal olmal. Omzunda bir el hissetti ve ban yukar kaldrd. Slartibarfast onun dikkatini sessizce, tepenin dier tarafndaki yamata bulunan bir eye ekmeye alyordu. Bakt. Btn grebildii soluk birtakm klarn dans edip dalgalanarak onlara doru yavaa ilerlediiydi. Yaklatka sesleri de duyulmaya balad ve ksa bir sre sonra bu k ve grltler, tepeyi ap ehirdeki evlerine gitmekte olan kk bir gruba dnt.

Gruptakiler, aacn arkasnda durmakta olan izleyicilerin olduka yaknndan geiyorlard. Ellerindeki lambalar salladka, yumuak ve deli dolu klar aa larla imenler arasnda dans ediyordu, hallerinden memnun grnen gruptakiler birbirleriyle sohbet ediyor ve hatta bir ark sylyorlard. ark her eyin ne kadar ho grndnden, kendilerinin ne kadar mutlu olduundan, iftlikte almaktan ne kadar holandklarndan ve eve dnp ocuklarn ve elerini grmenin gzelliinden bahsediyor ve kvrak koro blmnde de yln bu zamannda ieklerin nasl zel likle daha nefis koktuunu ve kpein lmnn ok ac olduunu nk onun iekleri ok sevdiini anlatyorlard. Arthur, neredeyse,. Paul McCartney' , bir gece vakti, minenin yannda ayaklarn kaldrm otururken Linda'ya bunlar mrldandn ve arknn geliriyle ne alabileceine kafa yorduunu, belki de Essex'i dndn hayal edebiliyordu. "Krikkit'in Efendileri" dedi Slartibarfast nefes nefese ve mezardan gelir gibi bir sesle. Essex ile ilgili kendi dncelerinden syrlmak Arthur'a ok zor geldii iin, bu sz onda bir anlk aknlk yaratmt. Sonra durumun mant, karma kark kafasna kendini zorla kabul ettirdiyse de yal adamn ne dediini hala anlamadn fark etti. "Ne?" dedi. "Krikkit'in Efendileri," dedi Slartibarfast yeniden. Eer az nceki sesi mezardan geliyor gibiyse, bu seferki yer altnda bulunan ller ehri Hadesten bronitli birinin sesi gibiydi. Arthur kk gruba bakarak bu noktada hikmetine sunulan bu ksa bilgiye bir anlam vermeye alt Gruptaki kiilerin baka dnyalara ait yabanclar olduklar akt. Bu, hibir eyden anlalmasa, biraz uzunca, ince, ke'' ve hemen hemen beyaz denecek kadar soluk grnlerinden anlalabiliyor. Ama bunun dnda, son derece ho kiiler olduklar izlenimini veriyorlard. Belki bir para allmam olabilirlerdi, insan onlarla uzun bir otobs yolculuunda birlikte olmak istemeyebilirdi. Ama, nemli olan, eer bu kiilerin iyilik ve drstlkten en ufak bir sapmalar varsa, bu sapmann, onlarn yeterince iyi olmamalarndan deil, fazlasyla iyi olmalarndan kaynaklanabileceiydi. O halde, Slartibartfastn, o hrltl cier egzersizleri de ne demek oluyordu? Onlar olsa olsa, eve i gtren elektrikli testere operatrlerine ilikin iren filmlerin radyo reklamlar iin uygun derdi.

Sonra, u Krikkit konusu da zor bir konuydu. Kendisinin kriket oyunu hakknda bildikleriyle bu kelime arasndaki ilikiyi henz tam olarak dnp zebilmi Tam bu srada Slartibarfast, kafasndan geenleri sezinlemiesine, Arthur'un dnce zincirinin arasna girdi. "Senin kriket adyla bildiin o oyun," derken, sesi hl yeralt geitlerinde babo dolar gibiydi, "rk anlarn allmam ilginliklerinden biri, o kadar. Bu yolla, olaylar zamann sisleri arasnda gerek nemlerini kaybettikten sonra bile, grntleri akln sonsuzluu iindi canl tutulabiliyor. Galaksideki tm rklar iinde, Evreni parampara eden gelmi gemi en korkun savalarn anlarn canlandrarak, bu anlar, korkarm ounluk tarafndan son derece skc ve amasz olarak kabul edilen bir oyuna evirme zelliine yalnzca ngilizler sahiptir. "Kendim de bu oyundan olduka holanrm," diye ekledi, "ama elinizde olmadan siz, pek ok kiinin gznde, en iren zevklerin sahibi olmakla sulandnz. zellikle de u kk krmz topun kriket kalesine arpmas blm, bu ok iren." "Imm," dedi Arthur beyin hcrelerinin bu sylenenlerle elinden geldii kadar baa kmaya altn yanstan bir ka atla. "Ve her eyi balatanlar," dedi Slartibarfast, mezardan gelen o kaba saba sesiyle nlerinden' gemekte olan Krikkit'li adamlar iaret ederek, "ite bunlar ve bu balang bu akam olacak. Gel onlar izleyelim ve nedenini grelim. ' Aacn arkasndan syrldlar ve tepeye giden karanlk yol boyunca neeli grubu izlediler. Doal igdleri onlar peinde olduklar yaratklar sessiz ve gizli admlarla izlemeye yneltiyordu. Ama aslnda, yrdkleri yer yalnzca Bilgilendirici Grntnn bant kaytlar olduu iin, en grltl mzik aletlerini alp, kendilerini batan aa ivit mavisine de boyasalar yine de Krikkit'lilerin dikkatini ekemezlerdi. Arthur gruptan birka kiinin imdi farkl bir ark sylediini fark etti. Oynak bir melodi yumuack akam havas iinden onlara ulamaktayd. Bu, tatl ve romantik bir ak arksyd ve Mc Cartney'e Kent ve Sussexte kesin baar saladktan baka, Hampshire'dan da iyi bir teklif almasn garantileyebilirdi. "imdi nelerin gereklemek zere olduunu?" dedi Slartibarfast Ford'a, "mutlaka biliyorsundur." "Ben mi?" dedi Ford, "Hayr." "Sen ocukluunda Kadim Galaksi Tarihi okumadn m?"-

"Ben Zaphod un arkasndaki siber kabindeydim," dedi Ford "ok dikkatimi datyordu. Ama bu, olduka arpc bir takm baka eyler renmediim anlamna gelmez tabii." Bu srada Arthur, grubun syledii arknn ilgi ekici bir yann fark etmiti. Mc Cartney'in Winchester'daki yerini iyice salamlatrmasn ve Test Vadisi'nden New Forest'n bereketli mahsuln seyretmesini salayabilecek gteki orta blmde, melodinin deitii yerdeki iki drtln baz ilgin szleri vard Sz yazar, bir kzla karlamaktan bahsediyordu ama, bu karlama "ay nda" veya "yldzlarn al tnda" deil, imenlerin stnde" gerekleiyordu. Bu Arthur'a biraz skc ve hayalden yoksun gelmiti. Tekrar ban kaldrp yukar, anlalmaz derecede bo olan gkyzne bakt ve burada nemi bir sorun olduunu aka hisseti Keke sorunun ne olduunu da anlayabilseydi. Bu ona Evren'de yalnz olduu duygusunu vermiti ve bunu aklad. "Hayr," dedi Slartibarfast, hafife admlarn hzlandrarak,-"Krikkit halk hibir zaman 'Biz bu Evren'de yalnzz.' diye dnmedi. Grdn gibi, Onlar ko caman bir Toz Bulutu ile sarmalanm durumdalar. Tek gnelerinin etrafnda bir tek kendi dnyalar var ve Galaksi'nin en dou ucunda bulunuyorlar. Toz Bulutu yznden hi bir zaman gkyznde grebilecekleri bir ey olmad. Gn boyunca gne vard, ama gnee dorudan bakamazsn ve onlar da bakmyorlard. Gkyznden ne redeyse haberleri bile yoktu. Sanki bir ufuktan dierine 180 derecelik ayla uzanan, kr bir noktada yayor gibiydiler. "Gryorsun ya hibir zaman 'Evrende yalnzz' diye dnmemelerinin sebebi bu akama kadar Evrenden haberleri bile olmamasyd. Bu akama kadar.' Kelimeleri havada uuarak arkasnda brakrken, ilerliyordu. "Baka trls olabilecei akla gelmedii iin 'Biz Evren'de yalnzz' diye dnmeye bile kalkmadn bir hayal et," dedi. Tekrar ilerledi. "Korkarm bu biraz sinir bozucu olacaktr," diye ekledi. O konuurken, tepelerindeki grntsz gkyznden ok tiz kkremeye benzer bir lk geldiini fark ettiler. Panik iinde yukar doru baktlar, ama bir iki dakika iin hibir ey gremediler. Sonra Arthur nlerinden geen gruptakilerin de sesi duyduunu ama hibirinin ne yapmalar gerektiini bilmediklerini saptad. Heyecan iinde etraflarna, sola, saa, ne, arkaya hatta yere bakyorlard. Yukar bakmak akllarna bile gelmiyordu.

Bir ka dakika sonra, gkyznden kkreyerek ve lk la yanan bir uzay gemisi enkaz kp, bulunduklar yerden yarm mil teye akldnda yaanan ok ve dehetin derinliini kavrayabilmek ancak orada bulunmakla mmknd. *** Kimileri ksk sesle Altn Kalp ten, kimileri ise Yldz gemisi Bistromat' tan sz eder. Bir oklar da, ok hakl olarak, dev boyutlu efsanevi Yldz gemisi Titanic'i, bir ka yzyl nce Artrifactovol'da gemi imal eden byk asteroid komplekslerinden birinden havalanan, o muhteem ve lks yolcu gem ini anlatr. Titanic'in sansasyonel gzellikte ve artc byklkteydi. Tarihten geriye kalan ne kadar zaman varsa (Bkz. Gerek Zamanlarn Kampanya ilannn altndaki not) o zaman iinde gelmi gemi tm gemilerin en gzel donanmlsyd. Ama Olaslkszlk Fizii zerinde allan gnlerin ok balarnda, yani bu g ve tar tmal bilim dal henz deil tam olarak, herhangi bir seviyede bile anlalmadan nce ina edilmi olmas en byk ansszl idi. Tasarmc ve mhendisler, btn iyi niyetleri ile, gemi iinde rnek bir Olaslkszlk Alan imal etmeye karar vermilerdi. Muhtemelen, bunun amac geminin herhangi bir blmnde herhangi bir eyin yanl gitmeyeceini Sonsuz Olaslksz gler sayesinde gvence altna almakt. Tm Olaslkszlk hesaplamalarnn szde- karlkll ve dairesel doas yznden Snrsz olaslkszlk ile nlenmek istenen her eyin tam tersine hemen o anda gerekleme olaslnn yksekliini ise fark etmemilerdi. Yldz gemisi Titanic, karaya ekildii yerde, yldzlar aras boluun youn karanlna kar, ine ucu gibi keskin klardan oluan parlak bir bulut iinde ve montaj kulesinin lazerle aydnlatlm gotik ilemeleri arasnda, gm renkli bir Arctura Mega balinas gibi muazzam gzellikte bir grnt sergilemekte ydi. Ama frlatldktan sonra ilk radyo mesajn bile - bir SOS- tamamlayamadan ani, keyfi ve topyekn bir varolu kaybna uramt. Bununla birlikte, bir bilim dalnn henz bebeklik anda byle felaket ykl bir baarszla uramasna vesile olan bu olay, bir baka bilim dalnn mkemmel bir baarsna ahit olmutu. Yaplan tm incelemeler, bu muhteem geminin frlatln boyutlu olarak veren TV yaynlarnn o srada yaamakta olan tm varlklarn saysndan daha fazla kii tarafndan izlenmi bulunduunu kantlamaktadr. Bu, izleyici aratrmalar biliminin bugne kadar elde ettii en byk baardr.

O zamanlarn bir baka muhteem medya olay da, birka saat sonra Ysllodins yldznn bandan geen spernova olgusunun izlenebilmesiydi Ys llodins bir anda olaanst bir parlaklk kazanm sonra yava yava snmt. Buras Galaksi'nin en nemli sigorta irketlerinin sorumlu mdrlerinin yaamakta olduu, ya da bir za manlar yaad bir yerdi. Ama btn bu yldz gemilerinden ya da Galaktik Sava Gemileri Filosunun hemen akla gelen -GSS Cesaret, GSS Cret, GSS ntihar lgnl gibi gemilerinden daima huu, gurur, heyecan, muhabbet, hayranlk, znt, kskanlk, pimanlk yani aslnda en iyi bilinen btn hislerin ou ile bahsedilirken, bunlar iinde gerekten en ok hayret uyandran Krikkit Bir, yani Krikkit'liler tarafndan ina edilen ilk uzay gemisi olmutur. Bunun sebebi harikulade bir gemi olmas deildi. nk yle bir gemi deildi. Bu gemi aptal bir hurda paras idi. Sanki birinin arka bahesinde alelacele bir araya getirilmi gibi grnyordu ki alelacele ina edildii yer gerekten de bir arka baheydi. Geminin hayret verici taraf iyi yaplm bir gemi olmas deil (nk iyi yaplm filan deildi), ama bir ekilde yaplm olmasyd. Krikkit halknn uzay denen bir eyin varln kefetmesiyle bu ilk uzay gemisinin frlatlmas arasnda geen zaman neredeyse tam bir yld. Ford Prefect kemerini balarken bu yalnzca bir Bilgilendirici Grnt video kayd olduu ve bu yzden de kendisini tamamen gvende hissedebildii iin k retmekteydi. Gerek yaamda, in'deki btn pirin araplar uruna bile iine admn ataca bir gemi deildi bu. Gemiye binildiinde akla gelen ilk sz "Ziyadesiyle sarsak", ise, bir bakas da "Ltfen, inebilir miyim?" oluyordu. "Bu uacak m?" dedi Arthur, birbirine skca balanm borulara ve geminin ok skk olan i blmn donatan kablolara bakarak. Slartibarfast ona geminin uaca ve kendilerinin kesinlikle emniyette olacaklar ve bu deneyimin son derece eitici olup, hibir hrpalayc yan olmayaca ko nusunda gvence verdi. Ford ve Arthur ise gevemeye ve biraz hrpalanmaya karar verdiler. "Niye," dedi Ford, "biraz lgnlk yapmayalm? Oturduklar yerin nnde aslnda orada olmaylar gibi son derece geerli bir sebepten tr onlardan tamamen habersiz, pilot oturuyordu. Gemiyi ina edenler de onlard. O gece de tepeye giden yolda kalpleri stan o arklar syleyenlerin

arasndaydlar. Uzaydan gelen yabanc geminin ok yaknlarnda yere aklmasndan beyinleri biraz etkilenmiti. Bu yanp kl olmu uzay gemisi kalnts zerinde haftalarca almlar ve en mini minicik srrn bile kefetmeye uramlar ve btn bu sre iinde de uzay gemisi yamalamakla ilgili kk, kvrak maniler sylemilerdi Daha sonra kendi gemilerini ina etmilerdi ve ite o da buydu. Bu onlarn gemisiydi ve imdi onunla ilgili syledikleri kk bir ark ile baar ve sahip olma duygularnn ifte sevincini ifade etmekteydiler. Koro ksm biraz kederliydi. lerinin onlar ok uzun saatler garajda tuttuundan ve kendilerini ok zleyen, onlara moral vermek iin yavru kpeklerinin nasl byd hakknda hikayeler anlatan ocuklaryla elerinden uzakta kalmann yaratt zntden sz ediyordu. Powvv. Kalkmlard. Ne yapacan kesinlikle bilen bir gemi gibi kkreyerek gkyzne ktlar. Ykselme okundan syrldktan bir mddet sonra, "Mmkn deil," de di Ford. Gezegenin atmosferinin dna kyorlard. "Mmkn deil," diye tekrarlad, "herhangi birinin ne tr itici gle harekete geirilmi olursa olsun, bir ylda byle bir gemi tasarmlayp, ina etmesine imkan var m? Buna inanmyorum. Bana ispat edin, yine de inanmayacam." Dncel bir ekilde ban sallad ve kk bir lombozdan dardaki hilii seyretmeye balad. Yolculuk bir mddet olaysz devam etti ve Slartibarfast band ileri ald. Bylece, gnelerini ve evlerinin olduu gezegeni sarmalayarak neredeyse ikinci bir yrnge oluturan, ii bo bir kre biimindeki Toz Bulutunun i evresine abucak vardlar. Adeta uzayn younluu ve dokusunda bir deiiklik olmutu. Sanki karanlk imdi motorlarn altrm, hzla yanlarndan geiyor gibiydi. Bu buz gibi, ok bo ve ok ar bir karanlkt. te bu karanlk, Krikkit'deki gkyznn gece karanlyd. Karanln soukluu, arl ve siyahl Arthur'un kalbini hafife sktrmt. Statik bir yk gibi havada asl kalan Krikkit pilotlarnn hislerini ta iinde duydu. Pilotlar imdi rklarnn tarihsel bilincinin snrlar zendeydiler. Bu, hibirinin tesini hesaplamad ve hatta bunun hesaplanmas gerektiini bile bilmedikleri asl snrd. Bulutun karanl gemiyi sarsyordu. erde ise tarihin sessizlii vard. Bu dnce, Krikkit Gklerinin ardnda yaam olanlarn snrl beyinleri iin anlalmaz bir ey de olsa, onlarn tarihi misyonu, gkyznn dier tarafnda, yani enkaz geminin gelmi olabilecei yerde, herhangi bir ey veya bir yer, belki de baka bir dnya olup olmadn bulmakt.

Tarih bir baka darbe indirmek iin kendisine eki dzen veriyordu. Karanlk, onlar sarmalayan o bo karanlk, hala kkremeye devam ediyordu. Gittike daha ok yaklayor, gittike kalnlayor, gittike arlayordu. Sonra birden kayboldu. Bulutun dna kmlard. Sonsuzluk iinde gecenin arpc mcevherlerini grdler ve beyinleri endieye bouldu. Bir mddet ylece umaya devam ettiler. Evren'in sonsuz hzyla karlatrlnca hareketsiz kalan Galaksi'nin sonsuz hz iinde hareketsiz kaldlar. Sonra geri dndler. Buna bir son verilmesi gerekecek." diyordu Krikkit'li erkekler evlerine d nerken. Dn yolunda bar, adalet, ahlak, kltr, spor, aile yaam ve kendileri dnda kalan tm dier yaam ekillerinin ortadan kaldrlmas ile ilgili dncelerini yanstan bir sr gzel ark sylediler. "Nasl olduunu gryorsunuz, ite," diyordu Slartibarfast, yapay olarak oluturulmu kahvesini yavaa kartrrken. Bunu yapmakla, ayn zamanda gerek saylarla rasyonel ve irrasyonel saylar arasnda birbirini takip eden etkileim alanlarn ve Evrenle beynin biri birini etkileyen kavramlarn da harekete geirmi oluyordu. Bylelikle, gemisinin zaman ve uzay kavramlarn yeniden ekillendirmesine olanak salayan znellii dolayl yoldan kapsayacak matrisleri tekrar retiyordu. "Evet," dedi Arthur. "Evet," dedi Ford. "Bu tavuk buduyla," dedi Arthur, "ne yapmam gerekiyor?" Slartibarfast ona ciddi ciddi bakt. "Oyna onunla, " dedi, "oyna." Kendi elindeki para zerinde ne yapmas gerektiini gsterdi. Arthur da yle yapt ve pili baca, Slartibartfastn be boyutlu olduu konusunda gvence verdii uzayda drt boyutlu olarak hareket ederken, elindeki budun zerinde matematiksel bir fonksiyonun hafif titreimlerini hissetti. "Bir gece iinde," dedi Slartibarfast, "btn Krikkit nfusu sevimli, ho, akll ..." "...ve biraz allmam da olsalar.." diyerek araya girdi Arthur. "...normal insanlardan," dedi Slartibarfast, "sevimli, ho, akll..." "...allmam..."

"...manik yabanc dmanlarna dntler. Baka bir deyile. Evren fikrinin onlarn kafasndaki dnya resmine uymad sylenebilir. Bununla baa kamadlar, anlayacanz. Ve sevimli, ho, akll, istersen allmam da diyebileceimiz bir ekilde Evreni yok etmeye karar verdiler. Hayrola, bu sefer ne oldu?" "Ben bu arab pek sevmedim" dedi Arthur, koklayarak . "E, geri gnder. Bu onun matematiinin bir paras." Arthur yle yapt. Garsonun glmseyiindeki topografiyi beenmemiti ama, grafikten de hibir zaman holanmamt zaten. "Nereye gidiyoruz?" dedi Ford. "Bilgilendirici Grntler Merkezine dnyoruz," dedi. S lartibarfast, kalkarken bir kat peetenin matematiksel ifadesine azn silerek, "ikinci yar iin." "Krikkit halk," dedi adaletin yce temsilcisi, Yarg Pag. BBR (Bilge, Bamsz ve ok Rahat) ve Krikkit Sava Sular Mahkemesi Yarglar Kurulu Bakan, "bu insanlar, eee, biliyorsunuz, bu insanlar bir grup gerekten sevimli insan, yani anlyorsunuz ya, tesadfen herkesi ldrmek isteyivermiler. Lanet olsun, baz sa bahlar ben de ayn hislerle dolu kalkyorum yatamdan. Kahretsin." "Pekala," diye devam etti, bacan nndeki srann zerine att ve tren ayakkablarnn zerindeki iplii koparmak iin bir sre oyaland. "Anlalan bu adamlarla ayn Galaksiyi paylamak istemiyorsunuz." Bu doruydu. Galaksi zerindeki Krikkit saldrs ok etkisi yaratmt Binlerce ve binlerce byk Krikkit sava gemisi birden hiper uzaydan frlam ve binlerce ve binlerce nemli dnyaya ayn anda saldrmt. Bunu yaparken, nce ikinci saldr dalgasn oluturabilmek iin gerekli destek malzemesine el koymular sonra soukkanllkla, bu dnyalar varolu dna zaplamlard. Bu srada olaanst bir zenginlik ve bar dneminin keyfini srmekte olan Galaksi, ayrda soyguna uram bir adam gibi bocalamt.

"Demek istediim," diye devam etti Yarg Pag, ultra modern (bu sahne on milyar yl nce, yani ultra modern deyince akla bir yn paslanmaz elik ve cilal betonun geldii bir dnemde geiyordu) ve muazzam byklkteki mahkeme salonunda gzlerini gezdirirken, "bu kiilerin tek sorunu takntl olmak."

Bu da doruydu ve Krikkit halknn yeni ve kesin amalarn- yani Krikkit'li olmayan her eyi yok etmeyi bylesine inanlmaz bir hzla nasl gerekletirdiklerini aklayabilmeyi henz kimse baaramamt. Bu ayn zamanda binlerce sava gemisi ve milyonlarca lm saan beyaz robot retmekle ilgili hiper teknolojiyi bu kadar hzl kavrayabilmelerinin tek aklamasyd da. Onlarla karlaan herkesin kalbine dehet salmlard ama ou olayda bu dehet son derece ksa mrl olmutu, tpk terr yaayan kiinin mr gibi. Onlar vahi ve banaz kafal, uan sava makineleriydi. Dehet saan, ok ilevli sava sopalarn ustaca kullanyorlard. Bunlar bir tarafa savurunca binalar ykabiliyorlar, dier tarafa savurunca para tesirli Her eyi -Yerle bir eden Zap nlarn yayabiliyorlar, baka bir tarafa savurunca da, kk yangn bombalarndan tutun da, kocaman bir gnei yerle bir edebilecek gteki Hiper nkleer Maxi-Slorta mekanizmalarna kadar her trden el bombasn ieren iren bir patlayclar sistemini harekete geirebiliyorlard. El bombalarna sava sopalaryla vurulmas bunlarn ateleme dzeneklerini aktif hale geirmeye yetiyor ve bylece ister birka metrelik, isterse yz binlerce millik uzakla kadar eriebiliyorlard. "Pekala," dedi Yarg Pag yeniden, "o halde biz kazandk." Biraz bekledi ve bir yandan kk bir sakz parasn inerken, "Biz kazandk," diye tekrarlad ' ama bu nemli bir ey saylmaz. Yani, kk bir dnyaya karlk orta boy bir galaksi, stelik, ne kadar zamanmz ald? Zabt Katibi?" "Sayn efendim?" dedi siyahlar iindeki hain grnl kk adam, ayaa kalkarken. "Ne kadar zamanmz ald, ocuum? "Bu konuda kesin olabilmek birazck zor, sayn efendim. Zaman ve uzaklk..." "Rahatla ocuk, kesin olman art deil." "Belirsiz olmaktan hi holanmam, sayn efendim, hele byle bir..." "Sk diini ve belirsiz olmaya al." Zabt Katibi gzlerini krptrd. Galaksideki hukukularn ou gibi onun da Yarg Pag'n (veya anlalmaz gerek ismi ile, Zipo Bibrok 5x108) olduka rahatsz edici bir tip olduunu dnd aka belliydi. Yarg kesinlikle terbiyesiz ve alan biriydi. Kefedilen en iyi hukuk kafasna sahip olmann kendisine tamamen cannn ektii gibi

davranma hakk verdiini dnd anlalyordu ve ne yazk ki bu konuda hakl gibi gzkyordu. "Eee, sayn efendim, ok kabaca bir rakamla, "iki bin yl," diye mrldand Katip, mutsuz bir ifadeyle. "Ve ka kiinin canna okundu?" "iki Grillion, sayn efendim." Katip yerine oturdu. Bu srada bir hidrospekreskop ile vcudunun kard snn fotoraf ekilebilse hafife duman ttmekte olduu ortaya kard. Yarg Pag mahkeme odasna bir kez daha gz gezdirdi. Metabolizmalarna ve adetlerine bal olarak, hepsi de ya zel tren vcutlar yada zel tren giysileri iinde olan, Galaksi ynetiminin en yksek rtbeli memurlarnn yzlercesi, orada toplanmt. ldrc nlar geirmeyen kristal bir duvarn ardnda da Krikkit halkn temsil eden bir grup bulunmaktayd. Kendileri hakknda hkm vermek iin toplanm btn br dnyalardan gelenlere sakin ve nazik bir nefretle bakyorlard. Bu hukuk tarihinin en kritik davas idi ve yarg Pag bunu biliyordu. Sakzn kard ve koltuunun altna yaptrd. "Bir oda dolusu ceset," dedi yavaa. Mahkeme salonundaki sessizlik bu grle uyumlu gzkyordu. "O halde, daha nce de sylediim gibi, bunlar bir grup ok sevimli adam, ama yaptklarndan vazgemeyecekler ve biraz gevemeyi renmeyeceklerse onlarla ayn Galaksiyi paylamak istemiyorsunuz. Yani, bu devaml bir huzursuzluk ortam yaratacaktr, yle deil mi? Bum, bum, bum, bize tekrar ne zaman saldracaklar, diye mi endieleniyorsunuz? Bar iinde birlikte yaama kavram kayboldu, yle mi? Birisi bana biraz su versin, teekkr ederim." Geriye yasland ve dnceli bir ekilde suyunu yudumlad. "Pekala," dedi, "Beni dinleyin, Yarg konuuyor. Bu, yani bu adamlar, Evrenle ilgili kendi grlerine sahip olma hakkna sahiptirler. Ve Evren'in onlar mecbur ettii bu grlerine gre, onlar doru olan yaptlar, tamam m?. Kulaa lgnca geliyor ama, sanrm siz de kabul edeceksiniz. Onlar..." Yarg blucininin arka cebinden kard bir kat parasna bavurdu. "Onlar 'bar, adalet, ahlak, kltr, spor, aile yaamna ve kendileri dndaki btn dier yaam ekillerinin yok edilmesine' inanyorlar..." Omuzlarn silkti.

"Bundan ok daha kt inanlar duydum." Bu sylediini vurgulamak ister gibi pantolonunun nn kad. "Oooh," dedi Bir yudum su daha ald, sonra barda a doru tutup kalarn att. Elinde evirip evirdi. "Hey, bu suda bir ey mi var?" dedi. "Eee, hayr, sayn efendim," dedi suyu kendisine getiren Mbair olduka huzursuz ekilde. "O halde al unu ve iine bir ey koy," diye tersledi Yarg Pag, "Bir fikrim var." Barda teye itti ve ne doru eildi. "Yargc dinleyin," dedi zm ok parlakt ve yle balyordu: Krikkit gezegeni, devamllk adna bir Yavalatlm- Zaman zarfna konulacak, bu arada zarfn iindeki yaam hemen hemen sonsuz bir yavalk iinde devam edecekti. Zarfn evresindeki tm klar karartlacak bylece zarfn iinin grnmesi ve ieri k girmesi nlenmi ola- akt. Dardan almad takdirde Zarftan ka tamamen imkansz olacakt. Evren'in geri kalan ksm sona ulatnda, tm yaratl lmcl de geip (tabii btn bunlar, Evren'in sonunun muhteem bir restoranclk giriimi olduu renilmeden nceydi) yaam ve maddenin varl sona erince, Krikkit gezegeni ve gnei Yavalatlm -Zaman Zarfndan kacak ve Evrensel boluun ala cakaranlnda arzu ettikleri gibi tek balarna varlklarn srdrmeye devam edeceklerdi. Kilit, Zarfn yrngesinde yavaa dnen bir asteroid olacakt. Anahtar ise Galaksinin sembol olan- Wikkit kaps. Mahkeme salonundaki alk dininceye kadar Yarg Pag, yarm saat nce bir mesaj gnderdii olduka ho jri yelerinden biriyle, oktan Dokun -Matik duunun altna girmiti bile.

ki ay sonra, Zipo Bibrok 5xl08 resmi Galaktik blucininin paalarn kesmiti ve verdii mahkeme kararlarnn kendisine salad muazzam servetin bir ksmn, ayn ho jri yesi ile birlikte, mcevher gibi bir kumsalda, arkadana srtna Qualactin Esans srdrerek ve yan gelip yatarak harcamaktayd. Ho jri yesi, Yaa gezegenindeki Bulut diyarlarnn ardnda bulunan bir lkeden gelen, Soolfin'li bir kzd. Limon ipei gibi bir cildi vard ve yasal kiilere yakn ilgi duyan birisiydi. "Haberleri duydun mu? dedi. "Weeelaaah!" dedi Zipo Bibrok 5xl08. Bununla tam olarak ne demek istediini anlayabilmeniz iin orada olmanz gerekirdi. nk bu anlatlanlarn hibiri Bilgilendirici Grntlerin bantlarnda kaytl olmad iin yalnzca sylentilere dayanmaktadr. "Hayr," diye ekledi, ona "Weeelaah" dedirten ey bittikten sonra. Eski alarn Vod'una ait gneinden ncs ve en bynn ilk klarn yakalayabilmek iin vcudunu hafife evirdi. Gne imdi inanlmaz gzellikteki ufuk izgisi zerine szyor ve gkyz bilinen en byk bronzlatrc gcn klar ile parldyordu. Sakin denizin zerinden ho kokulu, hafif bir rzgar yukarlara doru ykseldi, kumsal boyunca gezindi ve tekrar denize dnerken bundan sonra nereye gideceini dnd. Bir anlk lgn bir arzuya kendini kaptrarak tekrar kumsala dnd ve tekrar denize szld. "Umarm iyi haber deildir" diye mrldand Zipo Bibrok 5x108,"nk dayanabileceimi sanmyorum." "Bugn Krikkit'liler hakknda verdiin hkm yerine getirilmi," dedi kz tantanal bir edayla. Bu kadar ak ve basit bir evi byle tantanayla sylemenin hi gerei yoktu, ama kz yine de aldrmam ve yle yapmt, nk bu, byle davranlmas gereken gnlerden biriydi. Ya almak iin gemiye gittiimde." dedi "radyodan duydum." "Uuhuh," diye mrldand Zipo ve prl prl kumlarda ban dinlendirmeye devam etti. "Bir ey olmu," dedi. "Mmmm?" "Yavalatlm -Zaman zarf kapatldktan az sonra," dedi kz, ve bir mddet Qualactin Esansn srmeyi kesti. "Yok edildii sanlan kayp bir Krikkit sava gemisinin yalnzca kaybolmu olduu anlalm. Gemi geri dnerek Anahtar ele geirmeye alm. "

Zipo yerinde dimdik doruldu. "Hey, ne diyorsun?" dedi. "Bir ey olmam," dedi kz Byk Patlamay bile yattrabilecek bir ses tonuyla. "Herhalde, ksa bir atma olmu. Anahtar ve sava gemisi paralara ayrlm ve uzay zaman btnl iinde canlarna okunmu. Anlalan, sonsuza kadar ortadan kaybolmular." Glmsedi, parmaklarna Qualactin Esansndan bir para daha ald. Zipo gevedi ve tekrar yerine uzand. "ki dakika nce yaptn yap yine," diye mrldand. "Byle mi?" dedi kz. "Hayr, hayr," dedi Zipo, "br trl." Kz yeniden denedi. "Byle?" diye sordu. "Weeelaaah!" Diyorum ya, orada olmu olmanz gerekirdi. Ho kokulu rzgar denizden havaland. Kumsalda bir byc dolamaktayd ama kimsenin ona ihtiyac varm gibi gzkmyordu.

'Hibir ey tamamen kaybolmaz," dedi Slartibarfast, robot garsonun masadan kaldrmaya alt mumun nda yz alev alev kzarm gzkyordu. "Chalesm Katedrali dnda. "Neyin dnda?" dedi Arthur ararak. "Chalesm Katedrali" diye tekrarlad Slartibarfast. "Gerek Zaman Kampanyas ile ilgili almalarm srasnda..." "Neyin dnda?" dedi Arthur yeniden. Yal adam durdu, dncelerini toparlad ve bunun anlatt ykye yaplan son saldn olmasn diliyordu. Robot garson uzay zaman matrisleri iinde terslikle i gzarl grlmeye deer bir biimde birletirerek, hareket etmekteydi. Mumu yakalamaya alt ve baard. Hesap pusulasn istemiler, kimin canelloni yedii ve ka ie arap iildiine ilikin birbirlerini ikna etmek iin tartmlar ve Arthur'un hayal meyal hatrlad kadaryla, bylece gemiyi usta bir manevra ile znel uzay blgesinden karp, yabanc gezegenin park yrngesine sokmay baarmlard. Garson imdi sessiz film oyunun kendi blmn tamamlamak ve restoran temizlemek iin sabrszlanyordu. " Her ey akla kavuacak." dedi Slartibarfast. "Ne zaman?"

"Bir dakika iinde. dinleyin, zaman nehirleri artk ok kirlendi. lerinde bir sr vr zvr, pislik, gemi enkaz yzyor ve bugn nehirlerdekilerin kat kat fazlas karalar kaplam durumda. Bunlar uzay zaman btnlndeki anaforlar, anlyor musunuz?" "yleymi, ben de yle duyuyorum," dedi Arthur. "Baksana, biz nereye gidiyoruz?" dedi Ford, sabrszlkla sandalyesini masadan geriye iterken. "nk ben bir an nce oraya varmak istiyorum." "Biz," dedi Slartibarfast, yava ve ll bir sesle, "Krikkit sava robotlarnn Krikkit gezegenini Yavalatlm Zaman zarfndan karp, ordularnn kalan ksmn ve lgn Efendilerini kurtarmak iin gereken Anahtarlarn tamamn ele geirmelerini nlemeye gidiyoruz." "Hani," dedi Ford, "sen bir partiden bahsetmitin?" "Ettim," dedi Slartibarfast ve ban edi. Bunun bir hata olduunu fark etmiti. nk bu fikir Ford Prefect'in kafasnda ilgin ve salksz bir taknt yaratmt. Slartibarfast Krikkit'in ve Krikkit halknn karanlk ve trajik hikayesini anlattka, Ford Prefect daha ok imek ve kzlarla dans etmek iin daha fazla istek duymaktayd. Yal adam mecbur kalmadan partiden bahsetmemi olmas gerektiini hissetmiti. Ama ite bir kez gerek ortaya kmt ve Ford Prefect bu fikre, Bir Acturan Mega slnn kurbann tepeleyip gemisiyle kamadan nce ona yapt gibi yapmt. "Ne zaman oraya ulaacaz?" diye hevesle sordu Ford. "Oraya niin gitmemiz gerektiini size anlattm zaman." "Ben kendimin niye gittiini? biliyorum," dedi Ford, arkasna yasland ellerini kafasnn arkasnda birletirdi. rkilten glcklerinden biriyle glmsedi. Oysa Slartibarfast kolay bir emeklilik ummutu. Emekli olunca, sekiz azlkl bir mzik aleti olan hiybiyfon almay renmeyi planlyordu bunun ho ama bo bir ura olacan biliyordu, nk bunu yapabilecek sayda aza sahip deildi. Planlad bir baka ey de nemli olduunu dnd bir iki durumla ilgili kaytlar saptrmak iin ekvatoral fiyortlar konusunda eksantrik ve acmaszca hatal bir monografi yazmakt. Bunun yerine nasl olduysa Gerek- Zaman Kampanyas ile ilgili part- time bir i stlenmeye ikna edilmi ve yaam sresince ilk kez ii ok ciddiye almaya balamt.

Ve sonunda, kendini hzla uup giden yllarn ktlklerle savamak ve Galaksiyi kurtarmaya almakla harcar bulmutu. Bunun ok yorucu bir i olduunu dnyordu. Derin bir nefes ald. "Dinleyin," dedi "Kamzam'da..." "Ne?" dedi Arthur. "Gerek Zaman Kampanyas, ne olduunu size daha sonra anlatacam. Atklar iinde be parann olduka yakn bir zamanda yeniden ortaya ktn ve bu be parann anahtarn be kayp paras olduunu fark ettim. Tam olarak izini srebildiim yalnzca iki tanesi- Tahta stun, ki Arthur'un gezegeninde bulundu ve Gm ubuk. Bunun da, bir partide olduu anlalyor. Krikkit robotlar onu bulmadan oraya varmak zorundayz, yoksa neler olabileceini kim bilebilir?" "Hayr," dedi Ford kararllkla serte, "partiye doya doya imek ve kzlarla dans etmek iin gitmeliyiz." "Ama sana anlattklarm anlamadn m..." "Evet," dedi Ford, beklenmedik bir sertlikle, "Her eyi gayet iyi anladm. Bu yzden henz iilecek iki, dans edilecek kz varken bundan faydalanmak istiyorum. Eer bize gsterdiin her ey doruysa..." "Doru mu? Elbette doru." "... o halde bir spenovadaki salyangoz kadar bile ansmz yok demektir." "Neredeki ne kadar?" dedi Arthur yeniden dikkat kesilerek. Bu vakte kadar, konumay inatla takip etmiti ve imdi iin ucunu karmamaya zen gsteriyordu. "Spernovada bir salyangoz kadar ans," diye tekrarlad Ford, temposunu kaybetmeden. "Bir salyangozla bir spernovann ne ilgisi var?" dedi Arthur. "Yok," dedi Ford skc bir sesle, "hi ans yok." Meselenin artk akla kavuup kavumadn anlamak iin bekledi. Arthur'un yzne trmanan ve kafasnn yeniden kartn gsteren taze baklar yle olmadn gsteriyordu. "Bir spernova," dedi Ford syleyebildii kadar abuk ve net bir ekilde, "neredeyse k hznn yar hzyla patlayan ve milyarlarca gnein verebilecei bir parlaklkla parladktan sonra sper arlkta bir ntron yldz gibi ken bir yldzdr. O dier

yldzlar yakan bir yldzdr, kavrayabildin mi? Spernovada hibir eyin hayatta kalma ans yoktur." "Anlyorum," dedi Arthur. "Bu..." "Peki neden zellikle bir salyangoz?" "Neden salyangoz olmasn? Bo ver, nemi yok." Arthur bunu kabullendi ve Ford, elinden geldiince az nceki temposunu yakalamaya alarak, devam etti. "in asl" dedi "senin benim gibi insanlar, Slartibarfast ve Arthur gibileri yanizellikle de ve esas Arthur gibileri, istesen de istemesen de yzeysel meraklar olan, eksantrik, saa sola saldran bo gezenin bo kalfalar da diyebiliriz kendimize." Slartibarfast biraz akl kart biraz da bozulduu iin kalarn att. Konumaya balad. " .... | den ileri gidemedi. "Biz hibir eye aklmz takmyoruz, tamam m?" diye steledi Ford. "Ve ynlendirici faktr de bu. Fanatizmi yenemeyiz. Onlarn umurunda, bizimse deil. Kazanan onlar." "Benim umurumda olan bir ok ey var," dedi Slartibarfast, sesi biraz kzgnlktan, biraz da emin olamamaktan titriyordu. "Ne gibi?" "Eee," dedi yal adam, "yaam. Evren. Her ey, aslnda. Fiyortlar." "Bunlar uruna lr mydn?" "Fiyortlar uruna m?" diye gzlerini krptrd Slartibarfast aknlk iinde." Hayr." "O halde?" "Dorusunu istersen, ne demek istediin anlayamyorum. Aradaki ilikiyi gremiyorum." "Ve ben de hala " dedi Arthur, "salyangozlarn ne ilgisi olduunu anlayamyorum." Ford konumann kontrolnden ktn hissedebiliyordu ve bu noktada dikkatinin herhangi bir eyle dalmasna izin veremezdi. "Mesele u," diye fkeyle fsldad, "bizler takntl fanatikler deiliz ve hi ansmz..."

"Senin salyangozlarla ilgili ani takntn dnda," diye srar etti Arthur, "bunu hala anlayabilmi deilim." "Ltfen salyangozlar konunun dnda tutar msn?" "Eer sen tutarsan ben de tutarm.," dedi Arthur, "Konuyu sen atn." "Bir hatayd," dedi Ford, "unut onlar. Mesele u." ne doru eildi ve ban parmak ularna dayad. "Ben neden bahsediyordum?" dedi bkknlk iinde. "Hadi partiye gidelim , dedi Slartibarfast, "ne sebeple olursa, olsun." Ban iki yana sallayarak ayaa kalkt. "Sanrm benim de sylemek istediim buydu, "dedi Ford. Anlalmaz bir nedenle teleport kabinleri banyoda bulunmaktayd.

Zaman yolculuu gittike artan bir tehlike olarak kabul edilmeye balyordu. Tarih kirlenmekteydi. Encyclopedie Galaktica'nn zaman yolculuu kuram ve uygulamas zerinde sylenecek ok eyi vard. Bunlarn ou, en az drt yaam boyu ileri hiper matematik almam kiiler tarafndan anlalmas mmkn olmayan eylerdi. Zaman yolculuu yaplmadan byle bir eyi gerekletirebilmek de mmkn olmad iin bu fikrin ilk kez nasl ortaya atld hakknda bir takm karklklar bulunmaktadr. Problemin bir aklamasna gre zaman yolculuu, kendi doas nedeniyle tarihin tm dnemlerinde yaplagelmitir, ama bunun gerek olmayan bir samalk olduu da ortadadr. Esas mesele, artk tarihin pek ok ksmnn ayn ekilde samalktan baka bir ey olmamasndadr. te bunun bir rnei. Baz kiiler bu rnei nemli bulmayabilir, ama ayn rnek dier bazlar iin son derece nemlidir. Bu tek olayn nemi Gerek Zaman Kampanyasn balatan (yoksa sona erdiren miydi? Bu tarihin akna hangi ynden baktnza baldr ve artk bu da gittike daha can skc bir soru haline gelmeye balamtr.) olay olmasndan gelmektedir. Bir air vardr ya da vard. smi Lallafo idi ve tm Galakside gelmi gemi en iyi iir olarak bilinen Uzun Diyarn arklar adl dizeleri yazmt. Bu iirler tartlmaz biimde ok gzeldir/gzeldi. Onlar okuduktan sonra haklarnda hemen konuamazdnz. Yani duygusallkla, gereklerle ve varlklarn

birlii, btnl hisleri ile ylesine dolardnz ki ke bana kadar ksa bir yry yapp, dnte ufak bir kadeh perspektif - soda imek iin bara uramanza gerek kalmazd. O kadar gzeldi. Lallafo, Effe'nin Long Land ormanlarnda yaard. Orada yaar ve iirlerini de orada yazard. Onlar kurutulmu habra yapraklan zerine, eitim olanaklarndan ya da mrekkep silgisinin avantajlarndan faydalanmadan yazard. Ormandaki ve bunun hakknda dndklerini anlatrd. Ormandaki karanlk ve bunun hakknda dndklerini anlatrd. Kendisini terk eden kz hakknda ve bununla ilgili tam olarak ne dndn yazard. lmnden ok uzun zaman sonra iirleri bulundu ve beenildi. Onlarla ilgili haberler sabah gnei gibi yayld. Asrlar boyunca bu iirler, onlar olmadan yaamlar daha karanlk ve daha kuru olacak pek ok kiinin yaamlarn aydnlatt ve besledi. Ardndan, zaman yolculuunun kefinden ksa bir sre sonra, baz nemli mrekkep silgisi reticileri, eer Lallafo yksek kalite bir mrekkep silgisine sahip ol sayd, iirlerinin daha da iyi olup olmayacan ve bu konuda bir ka kelime sylemek iin kandrlp kandrlamayacan merak ettiler. Zaman dalgalarnda seyahat ettiler, onu buldular. Durumu kendisine -bir az glkle- akladlar ve gerekten de onu Kandrdlar Hatta onu ylesine kandrdlar ki Lallafo onlarn sayesinde ok zengin oldu. Duygusal ayrlk ve hasret iirleri yazd kz onu terk etmedi. Hatta ormandan karak ehirde olduka gzel bir apartmana tandlar ve Lallafo sk sk gelecee yolculuk ederek orada sohbet ovlarna kt ve buralarda mizah yetenei gibi parlad. Tabii iir yazmaya hi vakti olmad ki bu bir sorun saylabilirdi ama kolay zld. Mrekkep silgisi reticileri onu kendi kitabnn daha sonraki bir basks ve buradaki iirleri kopya edecei kurutulmu habra yapraklar ile birlikte bir haftalna bir yerlere gnderdiler, yolda bilerek o garip hatalar ve dzeltmeleri yaptlar. Artk birok kii iirlerin anszn deersizletiini sylyordu. Dierleriyse iirlerin eskilerinin ayn olduunu ne srerek neyin deitiini soruyorlard. Birinci savn sahipleri sorunun bu olmadn sylyordu. Sorunun ne olduundan da tam olarak emin deillerdi ama bu olmadndan kesinlikle eminlerdi. Gerek - Zaman Kampanyasn balatarak bir daha bu tr eylerin olmasn nlemeye altlar. Kampanya baladktan bir hafta sonra duyulan Chalesm Katedral ile ilgili haberler kampanya tezini olduka glendirdi. Byk Chalesm Katedrali yalnz yeni bir iyon rafinerisi kurmak iin yklmakla kalmam, rafinerinin yapm o kadar uzun srm ve

iyon retimine zamannda balayabilmek iin gemite o kadar gerilere gidilmek zorunda kalnmt ki Chalesm Katedrali daha en banda hi ina edilememi duruma dmt. Bu yzden Katedralin resmini tayan kartpostallar aniden deer ka zanmt. Bylece tarihin pek ok blm tamamen ortadan kalkm oluyordu. Gerek Zaman Kampanyasna katlanlarn savna gre, yolculuk yapmak nasl lkeler ve dnyalar arasndaki farkllklar kolayca ortadan kaldryorsa, zaman yolculuu da bir ala dieri arasndaki farkllklar ortadan kaldryordu. "Gemi" diyorlard, "imdi gerekten de yabanc bir lkeden farksz. Orada da iler ayn buradaki gibi yryor."

Arthur cisimletikten sonra kendine gelirken bir kez daha, bu nefret ettii strapl ilem her bana geldiinde kendisini iinde bulduu sersemliin boaznn, kalbinin ve eitli kaslarnn skmas hissinin alkanlk yapmasna izin vermemeye karar verdi. Etrafna baknp dierlerini arad. Orada deillerdi. Tekrar etrafna baknp onlar arad. Hala orada deillerdi. Gzlerini kapad. At. Etrafna baknp dierlerini arad. Dierleri inatla orada olmamakta srar ediyordu. Tamamen yararsz olduu besbelli olan deneyimini bir kez daha tekrarlamaya hazrlk olarak yeniden gzlerini kapad. nk beyni, yalnzca o zaman, yani gzleri kapalyken, gzleri akken grd eyleri kaydetmeye balyordu. Yzne akn bir ka at egemen oldu. Sonra bulduu gerekleri kontrol etmek iin gzlerini yeniden at ve ka at konduu yerde kald. Eer bir ey vardysa daha da fazlalat. Eer bu bir partiyse ok kt bir partiydi, hatta yle ktyd ki kendisinden baka herkes buray terk etmiti. Bu dnce tarzn lzumsuz bularak vazgeti. Burada bir parti olmad belliydi. Buras bir maara, veya bir labirent veya bir eyin tneli idi- ne olduunu syleyebilecek yeterli k yoktu. Her yer kapkaranlkt, nemli parlak bir karanlk. Tek ses kendi nefesinin yanks idi ve bunu

duymaksa endie vericiydi. ok hafif ksrd, arkadan ksrnn ince, hayalet gibi belli belirsiz bir yansmasn duydu. Adeta byk bir labirentin kvrml koridorlarndan ve grnmez odalarndan geip, sonunda ayn grnmez koridorlardan yine kendisine dnyordu, ... "Evet, bir ey mi istediniz?" der gibi . kard en ufak sesin bana ayn ey geliyor ve bu onun sinirlerini bozuyordu. Neeli bir melodi mrldanmaya alt ama kendisine geri dnnceye kadar arks anlamsz bir ata dnmt, onun iin vazgeti. Kafasnn ii birden Slartibartfastn anlatt ykye ilikin grntlerle dolmutu. Neredeyse, lm saan beyaz robotlarn anszn glgelerin arasndan kvermesini ve kendisini ldrmeye kalkmasn bekler olmutu. Nefesini tuttu. Gelen giden yoktu. Tekrar brakt. Gerekte ne beklediini bilmiyordu. Bununla birlikte, birisi veya bir ey, onu bekliyor olmalyd nk tam bu srada uzaklarda, karanln iinde anszn meum yeil bir neon iareti yand. aret sessizce yle diyordu: YOLUN DETRLD aret tekrar snd. Arthur, bundan holanp holanmadndan hi de emin deildi nk k kibirli bir gsteri havas iinde snmt. Sonra, bunun sadece kendi hayal gcnn sama bir oyunu olduuna kendisini inandrmaya alt. Bir neon iareti ya yanar, ya snerdi bu iinden elektrik geip gemediine balyd. Bir durumdan tekine geii kibirli bir gsteri havasyla etkilemesine olanak yoktu. Yine de robdambrna skca sarnarak titredi. Derinlerdeki neon iareti anszn yeniden yanp, onu artt. Ortada sadece nokta ve bir virgl vard. yle: ..., Yeil neon ile yazlmt. Bu grntye bir iki saniye akn akn baktktan sonra Arthur bunun, cmlenin tamamlanmadn anlatmaya altn fark etti. Neredeyse insanst bir titizlikle dnmeye devam etti. Veya en azndan insanca olmayan bir titizlikle. Sonra cmle u iki kelimeyle kendini tamamlad: ARTHUR DENT. Geri geri gitti. Daha iyi bakabilmek iin kendini sakinleirdi. Hala ARTHUR DENT yazyordu, onun iin tekrar geriledi.

Bir kez daha, iaret snd ve onu karanlkta gz krparken brakt. Yalnzca gzlerinin retinas iinde zp zp zplayan kendi isminin soluk grnts kalmt. HOGELDN, yazmt imdi iaret birden bire. Bir dakika sonra ekledi: SANMIYORUM. Btn bu zaman sresince, etrafnda uuup duran o buz gibi korku ile bekledii ann geldiini fark etti ve Arthur'un zerine kt. Arthur onunla savamaya alt. Bir keresinde televizyonda grd gibi ihtiyatla meldi, ama televizyondaki kiinin dizleri onunkilerden daha salam olmalyd. Karanln iini aratrarak gz ledi. "Hey Eee, kimse yok mu?" dedi. Genzini temizledi ve bu kez daha yksek sesle ve "hey" olmadan szn tekrarlad. Koridorun iinde biri sanki aniden davul almaya balamt. Bir- iki saniye bu sesi dinledikten sonra bunun kendi kalp atlar olduunu fark etti. Bir ka dakika daha bekledi ve bu sefer bunun kalp atlar deil koridorun tesinde birinin ald davul olduuna karar verdi. Ter tanecikleri alnnda birikmi, nce kendilerini tutmular, sonra atlamlard. Bir elini yere dayayarak melme durumunu salama ald. aret yine deimiti. yle demekteydi: PANE KAPILMA. Bir mddet bekledikten sonra , yle ekledi: OK, OK KORK, ARTHUR DENT. Bir kez daha snd. Bir kez daha onu karanlkta brakt. Gzleri yuvalarndan frlayacak gibiydi. Gzlerinin bunu, daha iyi grmek iin mi, yoksa sadece buradan kap gitmek istediinden mi yaptna emin olmad. "Kimse yok mu?" dedi tekrar, bu kez bkkn ypranm ve saldrgan bir kendine gven notu yklemeye alt sesinin tonuna. "Orda kimse yok mu?" Cevap yoktu, hibir ey. Bu Arthur'un sinirlerini alabilecei bir cevabn bozacandan daha ok bozdu ve geri geri giderek rktc hilikten kamaya balad. Geri katka korkusu daha da artyordu. Bir mddet sonra bunun sebebinin imdiye kadar grd btn o filmler olduunu fark etti. Bu filmlerde kahraman nnde sand bir dehetten uzaklamak zere geri geri kaar ama korktuu ey arkadan gelmekte olduu iin, bu ka birden onunla burun buruna gelmesine yardmc olurdu. te tam o srada anszn hzla arkasna dnmesi gerektiini dnd.

Ama orada da hibir ey yoktu. Yalnzca karanlk. Bu onun iin gerekten sinir bozucuydu gerisin geri kamaya balad, geldii yne doru yani. Bunu ksa bir sre yaptktan sonra birden aklna ilk seferinde kamakta olduu ey her ne idiyse, imdi ona doru gerilemekte olduu geldi. Bunu yapmak, diye dnmeden edemedi aptalca bir eydi. lk seferinde geriledii yne doru gerilemenin daha iyi bir zm olduuna karar verdi ve tekrar arkasna dnd. Bu dakikada doru olann ikinci nsezisi olduu ortaya kt, nk anlatlamayacak kadar iren bir canavar sessizce arkasnda durmaktayd. Arthur, derisi bir yana iskeleti bir yana kamaya alrken lgnca dmen krd. Bu arada beyni de hangi kulandan kap kurtulabileceini kefetmeye alyordu. "Bahse girerim tekrar benimle karlamay beklemiyordun," dedi canavar. Arthur bu yaratkla daha nce hi karlamadndan emin olduu iin bunun ilgin bir sz olduunu dnmeden edemedi. Bu yaratkla daha nce hi karlamadn rahata syleyebilmesi basit bir geree dayanyordu nk o vakte kadar geceleri rahata uyuyabilmesi mmkn olmutu. O....0...0... Arthur gzlerini krptrarak ona bakt. Son derece hareketsiz ylece duruyordu. Gerekten de bir para tandk geliyor olabilirdi. Bunun iki metre boylarnda bir ev sinei hologram olduunu fark edince zerine buz gibi bir sakinlik kt. Bu saatte herhangi bir kiinin kendisine niye bir ev sinei hologram gstermek isteyeceini merak etmiti. Duyduu sesin kimin olduunu da merak ediyordu. Korkun derecede gerek grnl bir hologramd bu. Sonra kayboldu. "Ya da belki beni byle daha iyi hatrlarsn," dedi ses aniden. Bu derin, bo ve kt ruhlu bir sesti ve aklnda ktlk olan, erimi kzgn ziftin bir davulun iinden akarken kard sese benziyordu, "yani, tavan olarak." Bir tnlama sesiyle kapkara labirentin iinde kocaman, canavarca, iren bir yumuaklk ve sevimlilik iinde bir tavan belirdi Yine, yalnzca bir grntyd, ama o yumuak ve sevme hissi uyandran tylerinin tek tek her biri son derece gerek

grnyordu. Arthur onun yumuak sevimli, krpmayan, kocaman kahverengi gzlerinde kendi yansmasn grnce armt. "Karanlkta dodum," diye homurdand ses, "karanlkta yetitirildim Bir sabah ilk kez yeni dnyann parlak na uzattm kafam akmaktandan yapldn sandm bir ey ile ortasndan ikiye yarld." "Bu ey senin tarafndan imal edilmiti Arthur Dent ve senin tarafndan kullanld. Hatrladm kadaryla, olduka sert bir ekilde. Derimi ilgin talar biriktirebilecein bir anta haline getirdin. Bunu tesadfe n biliyorum, nk daha sonraki yaantmda bir sinek olarak dnyaya geldim ve sen bu sefer de beni vurarak avladn. Tekrar. Yalnz bu kez bana vurduun ey benim daha nceki derimden yapm olduun anta idi. Arthur Dent, sen yalnzca zalim ve kalpsiz bir adam deil, ayn zamanda artacak kadar da taktikten yoksunsun." Arthur az bir kar ak baknrken ses duraklad. "antay kaybettiini gryorum," dedi ses. "Muhtemelen ondan skldn, deil mi?" Arthur aresizlik iinde ban iki yana sallad. Aslnda antay ok sevdiini ve ona ok iyi baktn ve gittii her yere onu da gtrdn ama her naslsa, her yolculuunun baka bir antayla sonulandn anlatmak istiyordu. lginti ama daha imdi fark ediyordu ki, o anda yannda olan anta olduka kt ve suni leopar derisindendi ve yalnzca birka dakika nce, bu vard yer her neresi ise oraya gelmeden evvel, yannda olan anta deildi. Leopar derisi anta kendisinin seecei cinsten bir ey deildi ve kendisinin olmadna gre iinde ne vard allah bilirdi. O kendi orijinal antasn hepsine tercih ederdi. stelik, antay, daha dorusu antay meydana getiren malzemeyi, yani tavan derisini, esas sahibinden, yani az nce ksaca konuma erefine erdii tavandan, yle sormadan alm olduu iin de mthi zgn olduunu ona syleyebilmek isterdi. Ama gerekten sylemeyi baarabildii tek ey u oldu. "Erp" "zerine basp getiin kertenkele ile de tan," dedi ses. Ve ite, orda kede Arthur'un yan banda dev gibi, pullu, yeil bir kertenkele durmaktayd. Arthur dnd, haykrd ve geriye doru srad ve kendini tavann or tasnda buldu. Tekrar haykrd ama geriye srayacak bir yer bulamad. "O da bendim," diye devam etti ses ksk, tehdit edici tonda bir mrltyla, "sanki bilmiyordum..." "Bilmek mi?" dedi AArthur ararak, "bilmek?"

"Yeniden douun ilginlii," diye hrltyla devam etti ses, "ou kiinin, ou ruhun, bunun kendisinin bana geldiini fark etmemesidir." Sylediklerinin etkisi anlalsn diye bir mddet sustu. Arthur'dan yana zaten olduka youn bir etki hissedilmekteydi. "Oysa ben farkndaydm," diye fkeyle tslad ses, "Yani farkna vardm. Yava yava, derece derece" O, her kimse, yine sustu ve nefesini toparlad. "Baka trls elimde miydi yani?" diye hayrd "ayn ey durmadan, durmadan durmadan bama gelince' Yaadm her yaamda, Arthur Dent tarafndan ldrldm Herhangi bir dnyada, kim olursam olaym, ne zaman olursa olsun, tam kendime bir dzen kuruyorum, Arthur Dent geliyor- bang, beni ldryor. Fark etmemek elde deil. Biraz hafza tazeleyici. Biraz ipucu. Biraz lanet olas vazgei!" '"Bu komik,' diyordu ruhum kendi kendine, ya ayanlar dnyasndaki Dent tarafndan sona erdirilen bir baka verimsiz tehlikeli giriimin ardndan, ller diyarna doru kanatlanp uarken, 'az nce, en sevdiim su birikintisine ulamak iin kardan karya geerken, beni ezen adam bana biraz tandk geliyor...' ve sonra yava yava paralar birletirdim. Dent, birok- ben- katili, seni!" Sesinin yanklar koridorlarn her tarafnda grlyordu. Arthur sessiz ve m bir ekilde ylece duruyor, duyduklarna inanmadan ban sallyordu. "te, Dent," diye lk la haykrd ses, artk ateli bir nefret noktasna ularken, "ite seninle son karlatm an!" Arthur'un nnde aniden alveren ey anlatlamaz derecede irenti. Korkudan nefesi kesildi ve rd. te bu eyin ne kadar iren olduunu tanmlamak iin bir giriim: Bu kocaman, nabz gibi atan, slak bir maarayd, kocaman, zift gibi, kaba saba balinaya benzer bir yaratk da onun etrafnda yuvarlanmakta ve dev gibi beyaz mezar talar zerinden kaymaktayd. Maarann ok stnde geni dalk bir burun ykseliyordu ki bunun zerinde de iki adet daha da korkun maarann karanlk girileri gze arpmaktayd... Arthur Dent, canl bir istiridyenin aresiz biimde bu maaraya sokulmaya zorlanna dikkatinin ekilmesi istendii bir srada, aniden bu bakt eyin kendi az olduunu fark etti. Bir lk atp, sendeleyerek ger ekildi ve gzlerini baka tarafa evirdi.

Tekrar baktnda itici grnt kaybolmutu. Koridor karanlkt ve ksaca, sessizdi. Dnceleri ile yalnz kalmt. Bunlar son derece sevimsiz dncelerdi ve ken dilerine gz kulak olacak bir bakclar olmasn tercih ederlerdi. Bundan sonra duyulan ilk grlt, kocaman bir para duvarn kenara ekilirken kard bouk ve ar tekerlek srtnme sesi idi. Bir an iin duvarn arkasndaki karanlk boluk grnmt. Arthur bir farenin karanlk bir kpek kulbesine bakt gibi bu bolua bakt. Ve ses tekrar ona seslendi. "Bana bunun bir tesadf olduunu syle, Dent," dedi. "Bana bunun bir tesadf olduunu sylemen iin sana meydan okuyorum!" "Tabii yleydi, bir tesadft." dedi Arthur abucak. "Deildi!" diye kkredi ses. "yleydi, dedi Arthur, "bir..." "Eer bu bir tesadfse o zaman benim adm Agrajag deil!!" "Herhalde sen de" dedi Arthur, "isminin bu olduunda srar edeceksin." "Evet!" derken bir ylan gibi tslad Agrajag, sanki bir sarlar diyalogunu az nce tamamlamasna. "Evet, korkarm bu yine de bir tesadft, dedi Arthur. "Buraya gel de, onu burada syle!" diye uludu ses yeni bir fke dalgasyla. Arthur ieri doru yrd ve bunun bir tesadf olduunu ya da en azndan bir tesadf olduunu syledi. Son kelimenin sonuna doru dili yoldan kt, nk o srada klar yanm ve iine girdii eyin ne olduunu ortaya karmt. Buras bir Nefret Katedrali idi. Buras sadece arpk deil ayn zamanda burkuk da olan bir beynin rn idi. Buras ok bykt. Ve ok dehet vericiydi. inde bir heykel vard. Heykel konusuna az sonra geri dneceiz. Bu anlalmaz ekilde geni oda sanki bir dan iine oyulmu gibiydi ve bunun sebebi de oyulduu eyin gerekten de bir da olmasyd. ylece durmu, akn akn bakarken Arthur'a buras bann zerinde onu hasta edercesine dnyormu gibi grnd. Her taraf simsiyaht. Siyah olmayan yerlerin de, ister istemez yle olmasn istiyordunuz, nk kimi korkun detaylar, ultra iddet eflatunu ve infra lm krmzsndan, cier moru, nefret

leyla, madde sars, yank bordosu ve aylak yeiline kadar uzanan ve gzleri kr edebilecek bir renk spektrumu iinde vurgulanmt. Bu renklerin ortaya kard dehetengiz detaylar, tatan yaplm irkin suratlard. Francis Bacon le yemeinde bunlar grecek olsa itah kesilirdi. Duvarlarda, stunlarda, payandalarda ve koro blmnde bulunan bu irkin suratlarn hepsi de ieri dnk ve ortadaki heykele bakar ekilde duruyordu. Bu heykel konusuna az sonra geleceiz. Ve eer Francis Bacon'n itah bu irkin suratlar yznden kayorsa o zaman bu suratlara bakldnda kolaylkla anlalabilirdi ki, eer onlar canl olsalard, ki de illerdi, ve birileri onlara yemek zere o heykeli ikram etseydi, ki etmezdi, onlarn itahn da heykel karacakt. htiaml duvarlarn etrafnda Arthur Dent ce ldrlenlerin ansna yazlm byk ta tabletler bulunuyordu. Bu anlan isimlerin bazlarnn yannda asteriks iareti bulunuyordu ve altlar izilmiti. Bir inek kesilmi ve Arthur da bundan bir ubuk pirzola yemise bu hayvann ad yaln bir ekilde yazlmt ama, rnein Arthur'un kendisinin tuttuu ve sonra sevmediine karar verip tabann kenarnda brakt bir baln isminin altnda ift izgi, set asteriks iareti ve dekor olarak, konuya aklk kazandrmak iin eklenmi ucundan kan damlayan bir de haner bulunuyordu. Btn bunlarn iinde, Heykel konusu hari ki, bu konuya da gittike yaklayoruz, en ok rahatszlk verici olan ey tm bu kii ve yaratklarn tekrar tekrar, ayn kii olduu izleniminin aka verilmesiydi. Ve rahatsz edici olduu kadar belirgin olan bir ey de bu kiinin, her ne kadar haksz da olsa, bu durumdan tr son derece zgn ve kzgn olduuydu. Hatta bu kiinin Evren'de ei grlmemi bir kzgnlk dzeyine ulatn sylemek daha uygun olabilir. Bu, epik boyutlara ulaan bir kzgnlk, yakan, dalayan bir alev, sonsuz krgnl iinde tm zaman ve uzay dolam bir fkeydi. Ve bu kzgnlk tam ifadesin btn bu irkinliklerin ortasnda yer alan o heykelde buluyordu. Bu Arthur Dent in heykeliydi ve bunun onu ycelten bir vg olduu sylenemezdi. Heykel on be metre boyundayd ve tek bir santim bile, kendisine konu olan kiiye hakaretle doldurulmaktan kanlmamt. Byle bir eyin on be metresi de, konu olan kii kim olursa olsun, onun kendim kt hissetmesine yeterdi. Burnunun

kenarndaki kk sivilceden, robdambrnn kt kesimine kadar Arthur Dent in yerden yere vurulup aalanmam tek bir yan braklmamt. Arthur bir gorgon, yani mitolojide kendisine bakan taa eviren bir kiilik, bir ktlk sembol, yrtc, yamac bir kiilik, tekkiilik Evrende kesip bierek yol alan bir gulyabani gibi grnmekteydi. Heykeltran ateli bir artistik kriz srasnda kendisine vermeyi kararlatrd otuz kolundan her biriyle ya bir tavann beynin datyor, ya bir sinek ldryor, ya bir lades kemiini kartmaya urayor, ya sandan bit ayklyor ya da Arthur'un ilk bakta ne olduunu kartamad bir ey yapyordu. Ayaklarnn birou karncalar ezmekteydi. Arthur elleriyle gzlerini kapad, buradaki lgn grntnn znt ve deheti iinde ban nne edi ve yavaa iki yana sallad. Ve gzlerini yeniden atnda btn bu zaman iinde szm ona durmakszn katlettii adam ya da yaratk, her kimse ite o karsnda durmaktayd. "HhhhhhrrrraaaaHHHHH!" dedi Agrajag. Adam veya yaratk, her neyse, lgn iko bir yarasaya benziyordu. Arthur'un evresinde hantal yryyle doland ve kvrk peneleri ile onu drtkledi. Bana bak...!" diye kar kt Arthur. "HhhhhhrrrraaaaHHHH!" diyerek aklad Agrajag ve Arthur bu iren ve garip bir bkknlk iindeki grntden korkmu olmasna dayanarak bu aklamay isteksizce kabullendi. Agrajag kapkara, iko, krklarla dolu ve kay gibi bir eydi. Nedendir bilinmez, sahip olduu yarasa kanatlar, krk dkk halleriyle, havay kuvvetle dven gl kanatlardan daha rktcydler. rkten ey, muhtemelen fiziksel artlarn tm olumsuzluuna karn inadnn sryor olmasndayd. Son derece artc dilere sahipti. Bu di1er sanki baka bir hayvana aitmi gibi grnyorlard. Yzne yle garip bir ekilde yerletirilmilerdi ki bir ey yemeye kalktnda sanki yznn yarsn da birlikte ineyecekmi ve bu arada bir gzn de karacakm gibi grnyorlard. gznn her biri kk ve derin baklyd ve allktaki bir baln grnebilecei kadar salkl grnyorlard. "Bir kriket mandaydm," dedi gcrtl bir sesle. Bu, Arthur'a yle aykr bir fikir gibi gelmiti ki aknlktan neredeyse boulacakt.

"Bu vcudumla deil," diye ac bir lk att yaratk, "bu vcudumla deil! Bu benim son vcudum. Son yaamm. Bu benim intikam vcudum. Benim Arthur- Dent'i -ldr vcudum. Son ansm. Onu elde edebilmek iin de savamak zorunda kaldm." "Ama..." "Ben..." diye grledi Agrajag, "bir kriket mandaydm! Kalbim biraz zayft, ama, dedim karma, bir kriket manda ne olabilir ki? Tam seyrederken, ne oldu dersin? Tam nmde, anszn ve anlalmaz bir ekilde kt niyetli iki kii adeta yoktan var oldu. Zavall kalbim bu oka dayanamayp durmadan nce son dikkatimi eken ey bu adamlardan birinin, sakalnda bir tavan kemii tayan Arthur Dent olduuydu. Rastlant yle mi?" "Evet,' dedi Arthur. "Rastlant ha?" diye haykrd yaratk, krk kanatlarn ac iinde rpp sa yananda en berbat dilerinden biriyle bak yarasna benzer ksa bir yark at. Her ne kadar, o vakte kadar yakndan incelemekten kandysa da Arthur Agrajag'n yznn siyah yapkan yara bantlar ile kapl olduunu fark etti. Huzursuzca geri ekildi. Elini sakalna att. Sakalnda gerekten de hala bir tavan kemii bulunduunu fark edince irkildi. Tuttuu gibi ekip att. "Bak," dedi, "bu sadece kaderin seninle kt bir oyunu. Benimle. Bizimle. Tamamen bir rastlant." "Benimle ne alp veremediin var, Dent?" diye hrlad yaratk, ac iinde ona doru ilerlerken. "Hibir ey," diye srar etti Arthur, "gerekten hibir ey." Agrajag parldayan kk baklarn zerine dikti. "Durup durup onu ldrmek, hibir alp veremediin birine kar garip bir davran biimi. Ben bunu, ok tuhaf bir sosyal etkileim biimi olarak niteliyorum. Ve buna yalan diyorum!" "Ama bak" dedi Arthur, "ok zgnm. ok kt bir yanl anlama olmu. Benim gitmem gerek. Saatin var m? Benim Evreni kurtaryor olmam gerek." Biraz daha geriledi. Agrajag biraz daha ilerledi. "Bir noktada," diye tslad, "bir noktada, vazgemeye karar vermitim. Evet. Geri dnmeyecektim. ller diyarnda kalacaktm. Ve sonra ne oldu?"

Arthur ara sra kafasn sallayarak hibir fikri olmadn ve bir fikri olmasn da istemediini belirtmeye alt. Souk karanlk tan olduu yerden, kendi terliklerinin taklidi olan eylere kadar gerilemi olduunu fark etti. Kim bilir kim tarafndan, Herklvari bir abayla yontulmutu. zerinde bir kule gibi ykselen kendi g rntsnn korkun, gln kopyasna doru kafasn kaldrp bakt. Ellerinden birinin ne yapyor olmas gerektiini hala zememiti. "steim dnda, oradan tekrar koparlp, yaayanlarn dnyasna ekildim." diye devam etti Agrajag, "bir demet petunya olarak. Bir anak iinde olduumu da ekleyebilirim. Bu, zel, mutlu kk yaam sresi, benimle, anamn iinde, kimse tarafndan destek grmeden, irkin, sevimsiz bir gezegenden yz mil yukarda balad. Bunun bir anak petunya iin doal olarak kolay bir pozisyon olmadn dnebilirsin. Ve hakl da olursun. Bu yaam ok ksa bir sre sonra mil aada son buldu. Yine ekleyebilirim ki bu son bulu bir balinann taze kalnts iinde oldu. Benim karde ruhum." Arthur'a yenilenmi bir nefretle bir yan bak att. "Aa inerken" diye hrlad, "parltl grnte bir uzay gemisini fark etmeden yapamazdm. Ve bu parlak grnl uzay gemisinin lombozlarndan birinden de kendini beenmi bir Arthur Dent in baktn. Rastlant yle mi?!!" "Evet!" diye yrtnd Arthur. Tekrar yukar bakt. Daha nce ve ne yaptn anlayamad kol bir anak kadersiz petunyay kaytszca yaama armaktayd. Bu gzn kolayca kavrayabilecei bir kavram deildi. "Gitmem gerek," diye steledi Arthur. "Gidebilirsin," Agrajag, "ama ben seni ldrdkten sonra." "Hayr, bunun hi faydas olmaz,' diye aklad Arthur, tatan yontulmu terliklerinin dik yokuuna trmanrken. "nk benim Evreni kurtarmam gerek, anlyor musun. Benim bir Gm ubuk bulmam gerek. nemli olan bu. Bu, lnce yapmas zor bir ey." "Evreni kurtarmak!" diyerek tkrd Agrajag aalayarak. Bunu bana kar komplolarna balamadan nce dnmeliydin.! Ya Stavromula Beta'da olduun ve birisinin..." "Ben hi oraya gitmedim," dedi Arthur. ".. seni ldrmeye alrken kafan ediin sefere ne demeli? Kurunun nereye arptn sanyorsun? Az nce ne dedin?"

"Orada hi bulunmadm." diye tekrarlad Arthur. "Sen neden bahsediyorsun? Benim gitmem gerek." Agrajag onun bulunduu yere gelince durdu. "Oh, tabii ki bal gibi de orada bulundun. Oradaki lmmden de btn dier yerlerdeki lmlerimden olduu gibi sen sorumlusun! Masum bir seyircinin lmnden!" Titriyordu. "Orann ismini hi duymadm" diye steledi Arthur. "Ve tabii hi kimse de beni ldrmeye almad. Senden baka. Belki oraya daha sonra gidiyorumdur, ne dersin?" Agrajag, dondurulmu ama mantkl bir dehet iinde yavaa gzlerini krptrd. "Sen Stavromula Beta'ya gitmedin ylemi.... henz?" diye fsldad. "Hayr," dedi Arthur, "Bu yer hakknda hibir ey bilmiyorum. Tabii ki hi oraya gitmedim ve gitmek zere de hibir planm yok." "Oh, oraya pekala da gidiyorsun," diye mrldand Agrajag, "oraya gidiyorsun. Oh tanrm!" Sendeledi ve decek gibi oldu ve muazzam Nefret Katedrali'nin ortasnda lgnca etrafna baknd. "Seni buraya fazla erken getirdim!" Barp haykrp yrtnmaya balad. "Seni buraya, lanet olas, fazla erken getirttim!" Anszn yeniden g buldu ve intikam ve nefret dolu gzlerini Arthur'a evirdi. "Seni yine de ldreceim!" diye kkredi. "Bu mantken imkansz bile olsa, sonuna kadar deneyeceim, kahrolasca! Btn bu da havaya uuracam!" lklar atyordu. "Bundan nasl kurtulacaksn, grelim bakalm Dent!" Ac iinde sallana sallana kk siyah kutsal mihrap grnndeki yere kadar gitti. imdi yle lgnca barmaktayd ki dileri yzn gerekten de fena halde yaralyordu. Arthur kendi ayann tatan oymas zerindeki yerinden aa atlad ve eyrek lgn yarat zapt etmeye alt. zerine atlad ve garip yarat mihrabn tepesinden grltyle yere indirdi. Agrajag yeniden bir lk att, bir an iin lgn gibi rpnd ve vahi gzlerini Arthur'a evirdi. "Ne yaptn biliyor musun?" diye ac iinde guruldad. "Yine gelip beni ldrdn. Yani benden istediin nedir senin, kan m?" Bir kriz iinde tekrar rpnd, titredi ve dt, derken de mihrabn zerindeki byk krmz bir dmeye arpt.

Arthur nce dehet ve korku iinde kendisi sebep olmu gibi grnen eye bakt, sonra anszn ortal velveleye vererek acil bir durumu anons etmek iin havay yrtarcasna baran siren ve an seslerine kulak verdi. lgn gibi etrafna baknd. Tek k yolu ieri girdii yolmu gibi grnyordu. Oraya doru yneldi byle yaparken de irkin suni leopar derisi antay bir tarafa frlatt. Labirentin karmak yollar arasna kendini rasgele att. Klaksonlar, sirenler, yanp snen klar onu gittike daha yakndan takip ediyor gibiydiler. Anszn bir keyi dnd. Hemen nnde bir k vard. Yanp snen bir k deildi. Bu k gn yd.

Her ne kadar Galaksimizde bir tek Dnyada Krikkit' in (ya da kriket) bir oyun olarak deerlendirildii ve bu yzden Dnya'nn kanlan bir yer olduu sy lenmekteyse de bu yalnzca bizim galaksimizle ve zellikle de bizim boyutlarmzla ilgili deildir. Daha yksek boyutlarn bazlarnn da kendilerini az ok elendirebildiklerini ve milyarlarca yln onlarn boyutlar aras llerine gre karl her ne ise, o kadar yldr Brock tarz Ultra Kriket oynadklarn biliyoruz. "Ak konualm, bu berbat bir oyun" (der Her Otostopunun Galaksi Rehberi.) "ama daha st boyutlarda bulunmu olan herkes bilir ki, orada yaayanlar da ezilip yok edilmesi gereken inansz, rezil varlklardr ve eer geree dik ayla ate etmenin yolunu bulacak olan biri ksa, bu yaplacaktr da." Her Otostopunun Galaksi Rehberi'nin, sokaktan geerken ylesine ieri girip kendilerine katlmak ve kazklanmak isteyen herkese i verecei gereinin bir baka rnei de buydu. zellikle de, bu kiiler sokaktan ieri leden sonra, daimi elemanlardan pek aznn orada olduu bir zamanda girecek olurlarsa. Buradaki temel nokta udur: Her Otostopunun Galaksi Rehberinin tarihi bir idealizm, mcadele, mitsizlik, ihtiras, baar, baarszlk ve son derece uzun le tatilleri tarihidir. Rehberin daha nceki orijinalleri, ou finans raporlar gibi, imdi zamann sisleri iinde kaybolmutur. Bunlarn nerede kaybolduklaryla ilgili daha baka ve daha ilgin kuramlar iin, aadaki satrlara bavurunuz. Dier taraftan, ayakta kalan yklerin ounda Hurling Frootmig adnda bir kurucu editrn ad gemektedir.

Anlatldna gre, Hurling Frootmig, Rehberi kurmu, drstlk ve idealizm olan temel prensiplerini yerletirmi ve sonra iflas etmiti. Bunu uzun yllar sren bir yoksulluk ve kendini arama dnemi takip etmi, bu dnem iinde Frootmig arkadalarna danm, illegal zihin durumlarnda karanlk odalarda oturmu, unu bunu dnm, can sknts iinde aylak aylak dolam ve sonra ans eseri Voondoon'lu Kutsal le Yemei Rahipleri (ki onlar, le yemei kiinin yaad zamana her gnn tam ortasnda yer aldna ve kiinin yaad zamana ait herhangi bir gn onun inan dnyasnn bir yansmas olduuna gre, len yemeinin,
(a) (b)

kiinin inan dnyasnn merkezi olarak grlmesi gerektiini ok gzel restoranlarda yenmesi gerektiini iddia etmekteydiler.) ile

karlamt. Frootmig, temel ilkeleri olan drstlk ve idealizmden feragat ederek Rehberi yeniden kurdu ve Rehberi ilk ticari baarsna ulatrd. Bundan baka editryal len tatilinin roln de gelitirmeye ve aratrmaya balamt ki bunun daha sonra Rehberin tarihinde ok nemli bir yeri olmutu. nk bu, esas ilerden ounun, leden sonra yoldan geerken bo ofislere yle bir urayp da yapmaya deer bir eyler olduunu gren rasgele yabanclar tarafndan gerekletirilecei anlamna geliyordu. Bundan ksa sre sonra, Rehber, Ursa Minr Betadaki Megadodo Yaynlar tarafndan devralnm ve bylece her ey ok salam bir finansal yapya oturtulmutu. Bu, drdnc editr Lig Lury Jr'n len tatillerinde ylesine nefes kesici hedefleri balatmasna olanak salyordu ki, yardm kurulularn desteklemek iin len tatilleri dzenlemeyi zerine alan dier editrlerin gayretleri bununla kar latrld zaman, kuru birer sandvi gibi kalyorlard. Lig hibir zaman resmen editrlkten ayrlmad- o yalnzca bir sabah, ge saatlerde ofisinden kt ve bir daha hi dnmedi. Aradan bir asrdan fazla bir zaman gemesine karlk, Rehber alanlarnn ou, onun hala bir salaml brek almaya ktn ve sk bir leden sonra almas iin geri dneceini ummaktadr. Kesinlikle sylenebilir ki Lig Lury Jr'dan beri tm editrler vekil stattsnde atanmlard ve Lig'in masas hala yazl kk bir levha dnda brakt gibi ko runmaktadr. "Lig Lury Jr, Editr, Kayp, lerden bkt tahmin edilmekte." Baz iftirac ve ykc kaynaklar, Lig'in aslnda Rehberin ilk olaanst alternatif muhasebe uygulamalar srasnda ortadan kaybolduu iddiasndaydlar Bu ko nuda ok az ey biliniyordu, sylenenler ise bundan da azd. Herhangi bir kimsenin,

Rehber'in muhasebe brosu at her dnyann ksa bir sre sonra ya sava ya da doal afetler yoluyla kaybolduu gibi tamamen rastlantsal ve anlamsz bir geree dikkat ekmesi bir yana, bunu fark etmesi bile her bir zerresinin mahkeme edilmesine yol aabilmekteydi. Dnya gezegeninin yeni bir hiper uzay evre yoluna yer amak iin yklmasndan iki ya da gn nce yalnzca Londra, St. John Ormanlarnda! Lordlar Kriket Sahasnda deil, Somerset, Glastonbury'de de gkyznde saptanan UFO grntlerin, saysnda belirlenen artc ykseli ilgin, ama konuyla tamamen ilgisiz bir gerekti. Glastonbury ad, eskiden beri krallar, bycler, siil tedavisi efsaneleriyle birlikte anlm olup imdi de yeni alacak Otostopunun Rehberi finans kaytlan ofisinin kurulaca yer olarak seilmiti ve hatta Vogonlar gelmeden yalnzca bir ka saat nce, on yllk finans raporlar ehir dndaki sihirli bir tepeye tanmt. Bu gerekler ne kadar ilgin ve aklanmalar ne kadar olanaksz olsa da, hibiri, yksek boyutlarda oynanan Brock tarz Ultra Kriket oyunun kurallar kadar ilgin ve aklanmas olanaksz deildir. Kurallarn tm ylesine karmakt ki bir kez tek bir ciltte bir araya getirilebilmi ama o da ktle ekim gcne yenik derek kara delik haline gelmitir. Yine de, ite bu kurallarn ksa bir zeti: KURAL BR: En az ekstra bacak bytn. Onlara gerek duymayacaksnz ama seyircileri elendireceklerdir. KURAL K: Bir adet iyi Brock Tarz Ultra Kriket Oyuncusu bulun. Onu bir laboratuvarda birka kez tretin. Bu sizi, seme ve yetitirme konusunda muazzam bir abadan kurtaracaktr. KURAL : Kendi takmnz ve kar takm bir sahaya koyarak etraflarna bir duvar rn. Bunu yapmanzn sebebi oyun aslnda bir seyirci sporu olmakla birlikte seyircilerin ne olup bittiini grmemelerinden tr yaadklar gerilim, onlara oyunu olduundan daha ilgin ve heyecanl klmaktadr. Az nce olduka monoton bir oyun seyretmi olan bir kalabaln hayat gvencesi, az nce spor tarihindeki en dramatik olay kardna inanan bir gruptan ok daha azdr. KURAL DRT: Oyuncular iin eitli spor malzemelerini bu duvardan aa atn. Bunlar her ey olabilir - kriket sopalar, tenis raketleri, ski takmlar, yani iyi at yapabileceiniz ne bulursanz.

KURAL BE: Bylece, oyuncular ellerine ne geirirlerse onunla birbirlerine tm gleriyle saldrabileceklerdir. Bir oyuncu bir bakasna vurarak "say" ald zaman, derhal rakibinden uzaklamal ve gvenli bir uzaklktan zr dilemelidir. zrler ksa ve samimi olmal ve maksimum aklkta olmas ve amaca ulamas iin megafonla yaplmaldr. KURAL ALTI: Kazanan takm, bu oyunu kazanan ilk takm olacaktr. lgintir ki, oyuna ilgi arttka daha az oynanmaya balanmtr. nk yaran takmlarn ou imdi bu kurallarn yorumu yznden birbirleriyle devaml bir sava iinde bulunmaktadrlar. Bu daha iyiye bir giditir, nk uzun vadede, salam temellere dayanan bir savan yarataca psikolojik hasar, uzayp giden Brock tarz bir Ultra Kriket mann yarataca hasardan daha azdr.

Bir ok gibi frlayan Arthur aceleyle, soluk solua yuvarlanarak dadan aa iniyordu ki birden dan tm ktlesinin ayaklarnn altnda ok ok hafif bir ekilde kaymakta olduunu fark etti. Ardnda uzaklardan ve yukarlardan gelen bir grlt, bir kkreme, ne olduu pek anlalmayan bir hareket ve azck scaklk vard. Bir korku krizi iinde kouyordu. Toprak kaymaya balamt. Ve birden "yer kaymas" sznn gcn daha nce hi dikkatini ekmedii bir ekilde hissetti. Bu onun iin her zaman yalnzca bir kelime olmuken, imdi anszn ve korkun bir ekilde, bunun yerine yapabilecei garip ve ok rahatsz edici bir ey olduunu fark etmiti. Korku ve titreme yznden kendini hasta gibi hissetti. Yer kayd, da salland, Arthur kayd, dt, ayaa kalkt, tekrar kayd ve kotu. balamt. Aptal kuklalar gibi, ama daha byk, ok daha byk, ok ok daha sert ve daha ar ve zerinize kerse ldrme olasl sonsuz oranda daha ok olan talar, sonra kayalar sonra kaya paralar yanndan bir resmi geit yapyorlard. Gzleri onlarla ayaklarysa toprakla birlikte dans ediyordu. Sanki komak korkun bir terleme hummas imi gibi kouyor, kalbi, etrafndaki jeolojik lgnla ayak uyduracak bir ritimle atyordu. Durumun mant, yani eer Agrajag' istemeden ldrmesi masal nceden bildirildii gibi gerekleecekse, kendisinin yaamas gereinin akl, Arthur'un beyninde etkisini gstermeyi kesinlikle baaramyor ya da onun zerinde bu srada

hibir kstlayc etki yapamyordu. lm korkusu iinde, altnda ve stndeydi, salarn dibinden kavramt ve o bu korkuyla kouyordu. Anszn bir kez daha tkezlenip olduka byk bir hzla ne doru yuvarland ve tam onu serseme evirecek bir ekilde yere arpmak zereydi ki, hemen nnde, yerde, koyu lacivert kk bir valiz dikkatini ekti. Bu valizi tanyordu nk bu, kendisinin kiisel zaman lsne gre on yl nce, Atina Havaalannda, bagajlar tayan sistem iinde kaybettii valizdi. Bu aknlkla, yeri tamamen skaladn ve beyni arklar sylerken havalara doru ykseldiini fark etti. Yapt ey uydu: O uuyordu. aknlk iinde etrafna baknd ama yaptnn bu olduuna hi phe yoktu. Hi bir paras yere demiyor, hatta hi bir paras oraya yaklamyordu bile. Uzun szn ksas, etrafnda yuvarlanan kaya paralaryla birlikte o da havada szlyordu. Artk bir eyler yapabilirdi. Hi aba sarf etmemesine aarak gzlerini krptrd ve havada daha ok ykseldi. Kaya paralar imdi onun altndaki bolukta yu varlanyordu. Byk bir merak iinde aaya bakt. Kendisiyle titreyen toprak arasnda imdi yalnzca dokuz on metrelik bir hava boluu vard. Tabii iinde fazla zaman harcamadan yerekimi kanunlarnn elik penesi altnda aa ynelen kaya paralarn saymazsak. Ayn kanun, Arthur'a birden yedi ylda bir gelen tatillere benzer bir ans verir gibi olmutu. Kendini koruma igdsnn beyinde damla damla oluturduu doruyu bulma hissi ile, birden aklna, bunu dnmemesi gerektii geldi. Eer dnecek olursa, yer ekimi kanunu aniden kendisine sert bir bak atarak, orada ne yaptn sormaya kalkabilir ve birden her eyi kaybedebilirdi. Onun iin laleleri dnd. Zordu ama dnd. Lale diplerinin hoa giden sk yuvarlakln dnd, ilgin renk eitlerini dnd. Dnyada yetien ve yetimekte olan lalelerin toplam saysnn kata kann bir yel deirmeninden bir mil uzaklkta bir ap iinde bulunabileceini dnd. Bir mddet sonra bylesine dnce retmekten tehlikeli bir ekilde skld. Havann altndan kaymakta olduunu, dnmemek iin kendisini o kadar zorlad zplayan kaya paralarnn bulunduu yere doru srklendiini hissetti. Onun iin biraz Atina havaalann dnd ve bu onun be dakika kadar sinirlenmesini salad- bu srenin sonunda imdi yerden iki yz metre yksekte umakta olduunu aknlkla fark etti.

Bir an iin tekrar yere nasl dnebileceini dnd ama s onra bu alandaki hesaplamalardan kamas gerektii aklna geldi ve duruma soukkanl bir ekilde bakmaya alt.

O uuyordu. Bundan nasl faydalanacakt? Tekrar yere bakt. Fazla dikkatli bakmam, geerken yle bir bak atabilmek iin elinden geleni yapmt. Fark etmeden geemedii birka ey vard. Birincisi dadaki patlamann artk kendini tketmek zere olmasyd. Zirvenin biraz arkasnda kk bir krater vard. Buras muhtemelen muazzam maara katedralin, kendi heykelinin ve istismar edilmi zavall Agrajag'n vcudunun tepesine ken kayann bulunduu yerdi. Dieri valiziydi, Atina Havaalannda kaybettii valizi. Temiz bir toprak paras zerinde, kaybolmu bir ifadeyle bekliyordu. Etraf yorgun kaya paralaryla doluydu, ama grne gre hibiri ona arpmamt. Bunun nedenine ilikin speklasyonlardan kand. Zaten bu gizem valizin orada bulunmasnn dehetengiz olaslkszlyla glgeleniyordu ve bunun speklasyon gtrr yan yoktu. Ancak, oradayd. Ve irkin suni leopar derisinden olan anta kaybolmua benziyordu ki bu da tam olarak aklanmasa da iyi bir eydi. imdi o valizi almas gerektii gerei ile kar karyayd. Kendisi burada adn bile hatrlayamad yabanc bir gezegenin yzeyinden iki yz metre havada uuyordu. Eski yaamnn kk bir paras olan bu sade grnl eyi, burada toz haline gelmi evinden bilmem ne kadar k yl uzaktaki bu yerde, grmezlikten gelemezdi. stelik, valiz hala kaybettii zamanki durumdaysa, iinde Evren'de kalan yegane Yunan zeytinyan barndran bir de teneke olmas gerekiyordu. Yava yava, dikkatlice, yere doru szlmeye balad, bir yandan bir yana hafife savrularak, huzursuz bir kat yaprak gibi yere doru iniini hissediyordu.

yi gidiyordu, kendini iyi hissediyordu. Hava hem onu destekliyor, hem de iinden gemesine izin veriyordu. ki dakika sonra valizden yalnzca yarm metre yukardayd ve zor bir kararla kar karyayd. Ban hafife aa yukar sallad. Yine elinden geldiince hafif kalarn att. Eer valizi yakalarsa onu tayabilecek miydi? Ekstra arlk onu doruca yere ekmez miydi?

Yalnzca yerdeki herhangi bir eye dokunma hareketi bile onu havada tutan gizemli g ne ise onun boalmasna sebep olmaz myd? Bu noktada mantkl olup, havadan bir iki dakika ayrlp, yere dnse kendisi iin daha iyi olmaz myd? Eer yle yaparsa bir daha umay baarabilecek miydi ? Kendi kendini snrlamay braktnda hissettikleri yle hotu ki, onlar kaybetmenin, belki de sonsuza kadar kaybetmenin dncesine bile dayanamazd. Sadece o hissi duymak iin, o hi gayret sarf etmeden yapabildii artc hareketleri denemek ii n bir az yukar ykselip, szld. Kk bir dal denemesi yapt. Dal muhteemdi. Kollan nnde alm, salar ve robdambr onu arkasndan izleyerek gkyznden aalara pike yapt. Topraktan yarm metre yksekte bir hava ktlesi boyunca rzgarla doldu sonra tekrar sallanarak ykseldi, kendini sallantnn tam tepesinde yakalad ve durumunu korudu. Orada kald. Muhteemdi. Ve valizi almann yolunun da bu olduunu fark etti. Bir pike yapacak ve tam ykselme annda onu kapacak ve yukar tayacakt. Belki bir para sallanrd ama baaracandan emindi. Bir iki deneme dal yapt ve gittike ustalat. Yznde hissettii hava, vcudunun rzgardaki dengesi ve kard ses birlikte -hatrlayabildii kadaryla- doduundan beri hissetmedii bir ekilde ruhunun zehirlerinden arnd duygusunu vermekteydi. Kendini esintiye brakarak biraz uzaklat ve manzaray inceledi. Olduka berbat bir ey olduunu grd. Ziyan edilmi, viraneye dnm bir grntyd bu. Daha fazla bakmamaya karar verdi. Sadece valizi kapacak ve sonra... valizi aldktan sonra ne yapacan bilmiyordu. Yalnzca valizi kapmaya ve sonra ileri akna brakmaya karar verdi. Rzgara kar kendisini tartt, direndi, onun etrafnda dnd, bedeni zerinde szld. Kendisi farknda deildi ama vcudu bu noktada yorulmaya balamt. Hava akntsnn altna ban sokup kard ve dala geti. Hava onu geerek akt, Arthur heyecanla titredi. Toprak gvensizce salland, kafasn toplad ve Arthur'u karlayp antay ona sunmak, ypranm plastik saplarn ona doru uzatmak zere sorunsuzca ykseldi. Arthur aa szlrken yar yolda bunu yapabileceine ilikin inancn yitirince neredeyse gerekten baarszla urayaca tehlikeli bir an yaadysa da kendisini zamannda toparlad ve topra syrarak valizin sapna yapp yeniden yukar

trmanmaya balad. Baaramad ve tm gcn yitirip dt tal yerde yara bere iinde yuvarland. Hemen ayaa frlad ve mitsizce, znt ve d krklnn strab iinde, bir yandan valizi etrafnda sallarken, vcudunun arln saa sola yatryordu. Ayaklar, birden topraa her zamanki gibi skca basyordu. Vcudu topran zerinde srklenerek ekilen kaba saba bir patates uvaln andrmaktayd. Kafasysa bir kurun anta hafifliindeydi. Ba dnyor, ii sklyor, olduu yerde sallanyor ve her taraf aryordu. mitsizce komay denedi ama birden bacaklarn ok zayf hissetti. Aya takld ve ne doru devrildi. O srada imdi tamakta olduu antada yalnzca Yunan zeytinya tenekesi deil, bir de havaalanndan vergisiz ald bir ie iki de bulunmas gerektiini hatrlad ve bunu anmsamann keyfiyle en azn dan on saniyedir yeniden umaya baladn fark edemedi. Rahatlama, sevin ve katksz bir fiziksel zevk iinde haykrarak alad. Dallar yapt, dnler yapt, kayd, havada taklalar att. Yukarya doru kan bir aknt dal gas zerine muzipe oturdu ve valizinin iindekileri incelemeye koyuldu. Bir melein, bir toplu ine ba zerinde kendisine tempo tutan filozoflarn nnde nl dansn yaparken duyduunu sand hislerin aynn duyuyordu. Valizin iinde gerekten de zeytinya ve iki ile birlikte, bir ift krk gne gzl, kum iinde bir mayo Santorini'nin krm kartpostallar, kocaman zevksiz bir havlu birka ilgin ta, sebebi zc de olsa tekrar karlamayacan dnmekten rahatlk duyduu kiilerin adreslerini tayan birka kat paras olduunu kefetmenin zevkiyle gld. Talar att, gzlkleri takt ve kat paralarn rzgarda savrulmaya brakt. On dakika sonra, tembel tembel bir bulutun iinden geerken, srtnn tam orta yerinden, kocaman ve son derece rezil bir kokteyl parti tarafndan vuruldu.

imdiye kadar verilen partilerin en uzunu ve en ykcs drdnc dnemine girmekteydi ve hala hi kimse partiden ayrlma eilimi gstermiyordu. Birisi bir kez saatine bakmt ama bu on bir sene nceydi ve onu izleyen kimse olmad. Karklk olaanstyd ve inanlabilmesi iin grlmesi gerekirdi. Ama inanmak iin zel bir ihtiyacnz yoksa, gidip bakmanz nerilmezdi nk bundan ho lanmazdnz.

Ksa sre nce bulutlarda bir takm grltler olmu ve klar grlmt. Bunun akbabalar gibi oralarda dolaan eitli hal temizleme irketleri arasnda yaplmakta olan bir sava olduuna ilikin fikirler ne srlyordu ama, partilerde duyulan eylere zellikle de bu partide duyulan hibir eye inanmamak gerekiyordu. Sorunlardan biri ve giderek daha da derinletii aka grlen partideki kiilerin hepsinin, partiden ilk ayrlanlar olmak istemeyenlerin ya ocuklar ya torunlar ya da torunlarnn torunlar olmasyd. Bunun nedeni seici dllenmeye ve geriye evrilen genlere ilikin almalard ve bunun anlam u anda partide bulunanlarn ya fanatik parti merakllar ya geveze sersemler ya da ok daha arlkl olarak her ikisi birden olmalaryd. Her iki durumda da, genetik bir anlatmla bu yeni nesillerin partiyi terk etme olaslnn bir ncekine gre daha da azald anlamna gelmekteydi. Bylece iin iine, ikinin ne zaman bitecei gibi baka faktrler de karyordu. Gerekleen baz eyler yznden o anda iyi bir fikirmi gibi gelen eyler (ve hi bitmeyen bir partinin sorunlarndan biri de partide iyi fikirmi gibi gelen eylerin iyi fikirmi gibi grnmeye devam etmesidir) imdi ok uzaklardaym gibi gzkyordu. O srada iyi bir fikirmi gibi gelen eylerden biri partinin umasyd -allm anlamyla partilerdeki umaktan deil szlk anlamnda umaktan sz ediliyordu. ok eskilerde bir gece ilk kuaktan astro- mhendislerin oluturduu bir sarholar grubu, oray kazarak, buray skerek, bir baka yeri akarak, binann etrafna trmandlar. Ertesi sabah gne, ykseldiinde kendini bir sr mutlu ve sarho kiiyle dolu bir binann zerinde parldarken buldu. Bina, gen ve rkek bir ku gibi aa tepelerinde szlmekteydi. Uan parti yalnz bunu baarmakla kalmam kendini olduka sk ekilde silahlandrmay da becermiti. Eer arap tccarlar ile nemsiz tartmalara giriecek olurlarsa, gcn kendi taraflarnda olduundan emin olmak istiyorlard. Tam gn kokteyl parti konumundan part -time yama partisine gei kolay oldu ve partiye bylece mzik topluluunun, yllardr bildii btn paralar sonsuz sayda alm olduu bu noktada ok ihtiya duyulan ekstra bir lezzet ve hareket eklenmi oldu. Yamaladlar, basknlar yaptlar, saldrdlar ve imdiye kadar uan tankerlerle dardan pompalanmakta olan peynirli kraker, avokado sosu, pirzola, arap ve iki gibi yiyeceklerin stoklarn tazelemek iin btn bir ehri rehin aldlar.

Bununla birlikte bir gn ikinin ne zaman bitecei sorunu ile yz yze gelinmesi kanlmazd. zerinde utuklar gezegen artk zerinde ilk kez dolatklar o gezegen deildi. ekli bozulmutu. Durmadan saldrya uram ve pek ok yeri yamalanmt. Bunu yaparken, gkyznde sarholar gibi sallana sallana dolaan, belli bir model takip etmeyen ve nceden tahmin edilemez bir tarz olan partiye, kar saldrda bulunmay kimse baaramamt. Bu, kahrolas, mthi bir partiydi. Ayrca srtnn tam ortasndan vurulmak iin de kahrolas mthi bir eydi. Arthur ac iinde kvranarak yarlp, paralanm bir beton bloun zerine oturdu. Bulut ynlar gelip geerken ona hafife dokunuyor ve nereden geldiini karamad belli belirsiz bir cmb sesi akln kartryordu. Kolayca ayrmsayamad bir ses vard. Ayrmsayamamasnn sebebi ksmen ''Bacam Jaglan Beta'da braktm" parasnn melodisini bilmemesinden ve ksmen de alan grup ok yorgun olduu iin baz yelerin paray drtlk zamanda, bazlarnn drtdrtlk ve kafay bulmu bazlarnn da r2 zamanda, bir baka deyile her birinin son gnlerde uyuyabildii uyku orannda okumasyd. Islak hava altnda, nefes nefese yatyor ve elleriyle yoklayarak nerelerinden yaralanm olduunu anlamaya alyordu. Dokunduu her yeri acmaktayd. Ksa bir sre sonra, bunun, asl acyann eli olmasndan kaynakland anlad. Bilei burkulmu gibi gzkyordu. Srt da incinmiti ama bir sre sonra kendini nemli bir eyi olmayp yalnzca birka bere aldna ve biraz sarsldna inandrd, kim olsa ayn ey olmaz myd? Bulutlarn arasnda uan bir binann ne ii olduunu dnd. Dier taraftan, burada kendi varlyla ilgili olarak da inandrc bir aklama bulmakta biraz zorlanabilirdi. Bu yzden kendisinin ve binann birbirlerini olduu gibi kabul etmeleri gerektiine karar verdi. Yatmakta olduu yerden yukar bakt. Arkasnda soluk renkli ama lekeli ta dilimlerinden olumu bir duvarn ykseldii normal bir binayd. Yatt yer, dar doru yaklak bir bir buuk metre geniliinde binann etrafn epeevre saran bir eit knt grnmndeydi. Buras Partinin verildii binann temellerinin bulunduu topran byke bir parasyd ve binann dalmasn engellemek iin bunu da birlikte almlard.

Huzursuzca ayaa kalkt ve kenardan aaya bakmaya kalknca birden ykseklik midesini bulandrd. i ve nemle slanm duvara arkasn dayad. Beyni serbest stil yzmeye devam ediyor, fakat midesinde birileri kelebekte srar ediyordu. Buraya kendi iradesiyle gelmi olmasna ramen, simdi nndeki iren bolua bakmay aklndan bile geirmeye dayanamyordu. Atlayp ansn denemek gibi bir istei yoktu. Hatta kenara bir santim bile yaklamak niyetinde deildi. Valizini smsk kavrayarak duvar boyunca ilerledi. Zeytinya tenekesinin hissedilebilir arl onun iin bir gvenceydi. En yakn keye doru duvara srnerek ilerliyor ve her dnd kenin ardndaki duvarn, ieri girilebilecek bir geit sunacan umuyordu. Binann uuundaki dengesizlik kendisini korkudan hasta hissetmesine sebep oluyordu. Bir sre sonra valizinden havlusunu kararak havlunun Galaksi evresinde otostop yaparken yanna alaca eyler listesindeki ncelik srasn hakl karacak bir ey yapt. Havluyu, yapt eyi grmemesini salamak iin bana rtt. Ayaklaryla topran, uzanm eliyle de duvarn kenarn izliyordu. Sonunda keye ulat ve tam keyi dnecei srada bir baka elle karlaan elinin yaratt ok neredeyse aa yuvarlanmasna neden olacakt. ki el birbirini yakalad. Havluyu gzlerinden ekmek iin mitsizce br elini kullanmak istedi ama bununla iinde zeytinya iki ve Santorini kartpostallarnn bulunduu valizi tutmaktayd ve yere brakmay da hi istemiyordu. O "kendisine dnd" anlardan birini yayordu, birden dnp kendinize baktnz ve "Ben kimim? Ne yapmaya alyorum? imdiye kadar ne baardm? iyi miyim?" diye dndnz anlardan biri. Hafife hkrd. Elini kurtarmaya alt, ama yapamad. br el kendisininkini smsk tutmutu. Keye doru ilerlemekten baka seenei yoktu. Keye doru eik ve ban sal layarak havluyu drmek istedi. Bu dier elin sahibinden ykselen anlalmaz bir duygunun keskin ln harekete geirdi. Havlu kafasndan syrld ve Arthur gzlerini Ford Prefect'inkilerin iine bakarken buldu. Onun arkasnda Slartibarfast durmaktayd ve onlarn arkasnda da bir veranda ve geni kapal bir giri olduunu rahata grebiliyordu.

Her ikisi de duvara yaslanmlard ve etraflarndaki kaln kr buluta bakarlarken gzleri dehet iinde fal ta gibi almt ve binann silkelenip sallanmasna kar koymaya gayret ediyorlard. "Photon, akna sen ne cehennemdeydin?" diye tslad Ford, panik iinde. "Eee. yani," diye kekeledi Arthur, her eyi bu kadar ksa nasl zetleyeceini pek bilemeden. "Orda, burda. Ya siz burada ne aryorsunuz?" Ford lgn gzlerini tekrar Arthur'a evirdi. "Bir ie iki olmadan bizi ieri almyorlar." diye hrlad. *** Grlt, boucu scak, inat duman iinden belli belirsiz ortaya kan lgn renk karm, krlm cam, kl ve avokado ile kapl hallar ve sevinle karlanan iki iesinin bana km, "yeni bir zevk, yeni bir zevk" diye vraklayan tarih ncesi bir srngen olan, pterodactyllere benzeyen yaratklarn oluturduu kk bir grup dnda, Arthur'un partinin kalabal iine girer girmez fark ettii ilk ey, bir Frtna Tanrs ile sohbet etmekte olan Trillian oldu. "Sizi Millways'de grmemi miydim?" diyordu Tanr. "Siz elinde eki olan kii miydiniz?" "Evet. Buray oraya tercih ediyorum. ok daha az nl, ama ok daha dolu." Grltc ve mutlu yaratklarn, birbirlerine hibirinin duyamad bir eyler syleyerek nee iinde seslenileri ve ara sra krizlere girileri arasnda, d boyutlar anlalamayan iren bir zevkin lklar salonun evresinde nlyordu. "Elenceli gibi gzkyor," dedi Trillian. "bir ey mi syledin Arthur?" "Dedim ki, bu lanet olas yere nasl geldin?" "Ben Evrende rasgele uuan bir dizi noktaydm. Thor'la tantn m? O bir frtna yapmcs?" "Merhaba," dedi Arthur, "Sanrm bu ok ilgin olmal." "Selam," dedi Thor. "yle. kiniz var m?" "Eee, hayr, aslnda yok." "O halde niye gidip bir iki almyorsunuz?" "Sonra grrz, Arthur' dedi Trillian. Arthur'un kafasn bir ey kurcalyordu ve aranarak etrafna baknd. "Zaphod burada deil, deil mi?" dedi. "Grrz," dedi Trillian kararl bir sesle, "sonra."

Thor sert kmr karas gzlerini ona evirdi, sakal parldad, evrelerindeki azck k tm glerini bir- araya toplayarak Thor'un miferindeki boynuzlardan tehditkar bir tavrla akt. Trilliann dirseini kocaman elinin iine alrken st kolundaki kaslar birbirinin etrafnda, park etmek isteyen bir ka Volkswagen gibi harekete gemiti. Trillian' oradan uzaklatrd. "lmsz olmann ilgin yanlarndan biri," dedi Thor, "u ki..." Slartibartfastn "Uzayn ilgin yanlarndan biri" dediini duyuyordu Arthur. Pembe ku ty bir yorganla ettii kavgay kaybetmi gibi duran ve kendinden gemicesine yal adamn derin gzlerine ve gm renkli sakalna bakan byk ve hacimli bir yaratkla konumaktayd, "ne kadar skc olduudur." "Skc m? dedi yaratk ve olduka krk ve kan oturmu gzlerini krptrd. "Evet," dedi Slartibarfast, "son derece skc. ldrtc da. Anlyor musunuz, iinde o kadar ok ey var, ama bu yine de ok az ey. Size baz istatistiklerden bah setmemi ister misiniz?" "Eee, bilmem ki.." "Ltfen. Anlatmak istiyorum. Onlar da sansasyonel derecede skc." "Bir dakika iinde dnp, sizi dinleyeceim," dedi yaratk, Slartibartfastn kolunu okad, bir uan daire gibi eteklerini kaldrd ve kalabaln iinde kayboldu. "Hi gitmeyecek sandm," diye homurdand yal adam. "Gel, Dnyal..." "Arthur." "Gm ubuu bulmak zorundayz. Buralarda bir yerde." "Biraz geveyemez miyiz?" dedi Arthur. "Zor bir gn geirdim. Trillian burda, rastlant eseri nasl olduunu sylemedi, belki de bu bir ey fark ettirmez." "Evren'in bana gelecek tehlikeleri dn... "Evren" dedi Arthur, "kendine ancak yarm saat bakabilecek kadar byk ve yal. Pekala." de Slartibartfastn artan huzursuzluuna cevap olarak, "ben kalabala karp onu gren herhangi birinin olup olmadn aratraym." "Gzel, gzel," dedi Slartibarfast "gzel." Kendisi de kalabala dald ve yanndan getii herkes ona biraz gevemesini tledi. "Bir yerlerde bir ubuk grdnz m?" dedi, Arthur, birini dinlemek iin sabrla bekliyor gibi grnen kk adama. "Gmten yaplm, Evren'in gelecekteki g venlii iin yaamsal neme sahip ve u boyda bir ey;"

"Hayr," dedi heyecanla sararan kk adam, "ama bir iki aln ve bana onu anlatn." Ford Prefect kafasnda Sydney Opera Binasn tayor gibi grnen bir kadnla, lgn, ateli, pek de masum olmayan bir dans ederek geti. Bir yandan da bu kadnla salondaki grltnn zerine kmak in avaz kt kadar bararak gereksiz bir konumay srdrmekteydi. 'apkanz beendim!" diye feryat ediyordu. "Ne dediniz?" "apkanz beendiimi syledim." 'Benim apkam yok ki." "Ee, o zaman banz beendim." "Ne dediniz?" "Banz beendiimi syledim. lgin bir kemik yaps var." "Ne dediniz?" Ford uygulamakta olduu karmak hareketlerin arasna bir de omuz silkmeyi katt. "Muhteem dans ediyorsunuz dedim," diye bard, "sadece banz o kadar ok sallamayn." "Ne dediniz?" "Yani banz her sallaynzda," dedi Ford, "...oo!" diye ekledi ve partneri bir kez daha "Ne dediniz?" demek iin ban sallad ve ne doru sivrilen kafatas ile Ford'un alnn bir kez daha sert bir ekilde gagalam oldu. "Gezegenimin havaya uurulduunda sabaht," dedi Arthur. Kendini hi beklemedii ekilde kk adama yaam yksn, en azndan nemli noktalarn seip aktarrken bulmutu. "Byle robdambr ile dolayor olmamn sebebi bu. Gezegenim, iinde btn giysilerimle birlikte yok oldu, anlyor musunuz? stelik bir partiye geleceimi de bilmiyordum." Kk adam heyecanla ban sallad. "Daha sonra, bir uzay gemisinden frlatldm. Robdambrm hala zerimdeyken. Normal olarak uzay giysileri iinde olmam beklenirdi oysa. Bundan ksa bir sre sonra gezegenimin aslnda bir grup fare iin ina edilmi olduunu rendim. Bu yzden kendimi nasl hissettiimi tahmin edebilirsiniz. Sonra bir mddet iin vurulup ha vaya uuruldum. Aslnda sama sapan bir sklkta havaya uuruldum. vuruldum, hakarete

uradm, durmadan paralara ayrldm, ay imekten mahrum edildim ve son olarak da bir batakla saplanp be ylm rutubetli bir maarada geirmek zorunda kaldm." "Ah," dedi neeyle coarak kk adam, "gzel vakit geirmi olmalsnz!" Arthur'un ikisi boaznda kald, iddetle ksrmeye balad. "Ne kadar heyecan verici bir ksrk " dedi kk adam, olduka ararak, "size katlmamda saknca var m?" Byle diyerek Arthur'un tam bir aknlkla yakaland en olaanst ve grlmeye deer ksrk krizine katlarak iddetle ksrmeye balad ve bunu zaten yapmakta olduunu grnce kafas iyice kart. Arthur tkrkler saarak ksrmesine son vermeyi baarana kadar, karlkl dolu dolu iki dakika sren cier paralayc bir det sahnelediler. "Son derece canlandrc bir ey," dedi kk adam, nefes nefese gzlerinden akan yalar silerken. "ok heyecan verici bir yaam sryor olmalsnz. ok teekkr ederim." Samimiyetle Arthur'un elini skt ve kalabaln iine kart. Arthur aknlk iinde ban iki yana sallad. Genten bir adam yaklat. engel bir aza, lamba buruna ve kk boncuk gibi elmack kemiklerine sahip saldrgan grnl biriydi. Siyah pantolon, siyah ipek gmlek giymiti. Arthur her ne kadar bu gnlerde tanmaya kalkt kiilerin anatomik yaplaryla ilgili tahminler yapmay pek renememise de gmlein adamn gbeine kadar ak olduunu syleyebilirdi. Adamn boynu aa sarkan bir sr irkin, sallantl altnla doluydu. Siyah bir torba iinde bir ey tamaktayd ve evredekilerin bunu fark etmeleri iin aba harcadnn fark edilmesini istedii aka grlyordu. "Hey, ee, az nce ismini sylediini mi duydum?" dedi Bu Arthur'un heyecanl kk adama syledii birok eyden biriydi. "Evet, ismim Arthur Dent." Adam, grubun iler acs bir ekilde almaya zorland mziklerin dnda bir ritme gre hafif hafif dans ediyor gibiydi. "Evet," dedi, "dada sizi grmek isteyen bir adam vard da." "Onunla tantm." "Evet, ama bu konuda olduka srarl ve endieliydi, anlyor musun?" "Evet, onunla karlatm." "Pekala, sanrm bunu bilmen iyi olur." "Zaten biliyorum. Onunla tantm."

Adam sakz inemek iin duraklad. Sonra Arthur'un srtna hafife vurdu. "Pekala," dedi, "tamam. Ben sana sylemi olaym, tamam m? iyi geceler, iyi anslar, dller kazanman dilerim. " "Ne?" dedi bu srada gerekten zorlanmaya balam olan Arthur. "Ne olursa yaptn ii yap. Ama yap." inemekte olduu ey her ne ise onunla bir eit gdaklama sesi kard ve belli belirsiz bir el iareti yapt. "Niin?" dedi Arthur. "yleyse kt yap," dedi adam, "kimin umurunda? Kim nem veriyor ki?" Anszn adamn suratna kan hcum etti ve barmaya balad. "Niye sinirlendin?" dedi, "Defol git, d srtmdan, anladn m adam. Siktir git bamdan!!!" "Peki, gidiyorum," dedi Arthur aceleyle. "Benim iin bir gerekti." Adam keskin bir selam akt ve kalabalk arasnda kayboldu. "Bu da neydi?" dedi Arthur yannda durduunu fark ettii bir kza. "Bana niin dller kazanmam syledi?" "ov yapt, o kadar," diye omuzlarn silk kz. "Ksa sre nce Yllk Ursa Minr Alfa Elendirici Grntler Enstits dl Treninde bir dl kazand da. Umu runda deilmi gibi davranabilmeyi umuyordu ama siz bununla ilgili bir ey sormaynca o da byle davranamad." "Oh," dedi Arthur, "Oh, hay aksi, sormadma zldm. dl ne iindi?" "Ciddi bir Senaryoda "Dzme" Kelimesini En Zarif ekilde Kullanabilme dl. Prestiji yksek bir dl." "Anlyorum," dedi Arthur, "peki, dl olarak ne veriyorlar?" "Byk siyah bir kaide zerinde ufak gm bir ey. Ne dediniz?" "Ben hibir ey demedim. Sadece gm eyin ne..." "Oh, yle mi, bana 'hop' dediniz gibi geldi." "Ne demiim?" "Hop." *** Birka yldr partiye davetsiz misafirler uruyordu. Bunlar baka dnyalardan gelen k kiilerdi. Bir sredir, aadaki kendi dnyalarna bakan partidekiler enkaz halindeki ehirleri, yamalanm avokado iftliklerini, kurumu zm balarn, yeni

llemi geni arazileri, biskvi krklarn ve bir sr pislikle dolu denizleri gryorlar ve dnyalarnn anlalmaz bir ekilde eskisi kadar elenceli olmadn fark ediyorlard Bazlar partinin tamamn uzaya yneltebilecek kadar uzun sre ayk kalp, belki de onu havann daha temiz olduu, daha az ba ars ekebilecekleri bakalarnn dnyasna gtrmelerinin mmkn olup olmayacan aratryorlard. Gezegeni" yar l topra zerinde hala az da olsa varln srdrebilmeyi baaran kt beslenmi birka ifti bunu duysalard ok mutlu olurlard, ama o gn parti lklar iinde bulutlarn arasndan karken iftliler yeni bir peynir ve arap yamasnn skntl korkusu iinde balarn kaldrp yukar baktklarnda, partinin daha bir mddet iin hibir yere gitmeyecei ve ksa sre iinde sona erecei aklk kazanm oldu. ok yaknda apkalarn, paltolarn toplayp mahmur mahmur sendeleyerek dar kacaklar, gnn hangi saatinde olduklarn ve bu yaklp yklm lkede, herhangi bir yere giden bir taksi olup olmadn anlamaya alacaklard. Parti, yar yarya iine gmlm gibi grnen, ilgin beyaz bir gemi ile korkun bir kucaklama halindeydi. Birlikte yalpalyor, srkleniyor ve rktc bir umur samazlkla kendi arlklarn dikkate almayp gkyz evresinde dnp duruyorlard. Bulutlar araland. Hava kkreyerek nlerinden ekildi. Kvranmakta olan parti ve Krikkit sava gemisi iki rdei andryordu. rdeklerden biri ikincinin iinde nc bir rdek oluturmaya alyor, ikinci rdek ise hararetle henz bir nc rdee hazr olmadn, zaten akl banda hibir nc rdein bu birinci rdek tarafndan meydana getirilmeyi isteyip istemeyeceinin bile belli olmadn, zellikle de ikinci rdek umakla megulken. bunu istemeyeceinin ak olduunu anlatyormu gibi grnyordu. Gkyz btn bunlarn rezilliine, lk la barp aryor ve topra ok dalgalar ile dvyordu. Ve anszn bir vuut sesi ile Krikket gemisi uzaklat. Parti, ak olduunu ummad bir kapya dayanan bir adam gibi gkyz boyunca aresizce yalpalamaya balad. Havada asl kalmak iin kulland motorlarn zerine yaslanp dalgaland. Kendini dorultmaya alrken, eriltti. Sendeleyerek tekrar gkyzne dnd. Bir sre bu yalpalamalar devam etti, ama bunun daha da uzun sremeyecei akt. Artk parti lmcl yara alm bir partiydi. Elence ara sra duyulan krk dkk bir dans mziinin gizleyemeyecei biimde sona ermiti.

Topraa inmekten ne kadar kanrsa dtnde karlaaca arpma da o kadar daha ar olacakt. *** eride de iler iyi gitmiyordu. Hatta korkun kt gidiyordu ve oradakiler bundan nefret ediyorlar ve bunu yksek sesle anlatyorlard. Krikkit robotlarnn yapm olduklarn yani. Robotlar, Ciddi Bir Senaryoda "Dzme" Kelimesini En Zarif ekilde Kullanabilme dln yerinden skmler ve Arthur'un kendini ikincilik iin savaan biri gibi hasta hissetmesine sebep olmulard. "Kalp yardm edebilmeyi ok isterdik" diye bard Ford, p ynlar arasndan kendine yol aarken, "ama kalmayacaz." Parti zerinden dumanlar tten enkazdan ateli haykrlar ve iniltiler ykselmesine yol aarak tekrar yalpalad. "Gidip Evreni kurtarmamz lazm, anlyor musunuz?" dedi Ford. "Bu olduka uydurma bir zr gibi grnyorsa, hakl olabilirsiniz. Ne olursa olsun, biz gi diyoruz." Birden yerde yatmakta olan almam ve mucize ese - krlmam bir ieyle karlat. "Bunu almamza izin verir misiniz?" dedi, "Nasl olsa sizin ihtiyacnz olmayacak." Bir paket patates cipsi de ald. 'Trillian?" diye bard Arthur ok olmu ve zayf bir sesle. Dumanlan tten karmaa iinde hibir ey gremiyordu. "Dnyal, gitmemiz gerek," dedi Slartibarfast huzursuzca. "Trillian?" diye seslendi tekrar Arthur. Bir iki dakika sonra Trillian yalpalayarak, silkelenerek, yeni arkada Frtna Tanrsnn eliinde ortaya kt. "Kz benimle kalyor," dedi Thor. "Valhalla'da devam eden mthi bir parti var biz oraya uuyoruz..." "Btn bunlar olurken siz neredeydiniz?" dedi Arthur. "st katta," dedi Thor. "Onu tartyordum. Umak riskli bir ey biliyorsunuz, rzgar hesaplamanz gerek..." "O bizimle geliyor," dedi Arthur. "Hey,"dedi Trillian, "benim seim hakkm..." "Hayr," dedi Arthur, "Sen bizimle geliyorsun."

Thor iten ie yanmaya balayan gzlerle ona bakt. Tanrsal olmakla ilgili bir eyler ispat etmeye alyordu. Bunun temiz olmakla bir ilgisi yoktu. "O benimle geliyor," dedi sakin sakin. "Hadi Dnyal," dedi Slartibarfast sinir iinde Arthur'un kolunu tutarak. "Hadi Slartibarfast," dedi Ford asabice, yal adamn kolunu tutarak Slartibartfastn elinde tele tat cihaz vard. Parti yalpalayp sallanarak herkesin yuvarlanmasna sebep oldu Thor ve titreyerek Frtna Tanrsnn siyah gzlerinin iine bakmakla olan Arthur dnda herkesin.

Arthur, yava yava, inanlmaz bir ekilde, imdi kck grnen yumruklarn kaldrd. "Sorun mu yaratmak istiyorsun?" 'Ne buyurdun?" "Dedim ki," diye tekrarlad Arthur, sesindeki titremeyi gizleyemeden. "sorun mu yaratmak istiyorsun?" sersemce yumruklarn sallayp duruyordu. Thor inanmazlk iinde ona bakt. Sonra burun deliklerinden kk bir duman yukar doru kvrlarak ykseldi. inde kk bir alev bile vard. Kemerini kavrad. Gsn kabartp genileterek, ancak bir Sherpa mangasna sahipseniz amaya cesaret edebileceiniz bir adam olduunu aka belirtmek istiyordu. ekicinin sapn kemerindeki kancasndan kurtard. Eline alarak havaya kaldrd ve onun iri demir ban sergiledi. Bylece yannda bir telgraf direi tadn sanmak gibi bir yanl anlamay nlemi oldu. "Sorun karmak," dedi, elik bir deirmenin iinden geen bir nehrin uultusuna benzeyen bir sesle, "istiyorum yle mi?" "Evet," dedi Arthur, anszn ve olaanst gl ve Kendinden emin bir sesle. Tekrar yumruklarn sallad, bu kez gerekten niyetli bir ekilde. "Dar kmak ister misin?" diye hrldad Thor'a. "Pekala!" diye grledi Thor, zvanadan km bir boa gibi (hatta daha da etkileyici olan zvanadan km bir Frtna Tanrs gibi) ve kt. "Gzel," dedi Arthur. "bylece onu bamzdan atm olduk. Slarty bizi kar burdan." *

"Pekala," diye bard Ford, Arthur'a "evet, ben bir korkam, ama hala hayattaym." Uzay gemisi Bistromat'a geri dnmlerdi. Slartibarfast da yle. Trillian da yle. "Evet, ama ben de hayattaym, deil mi?" diye kar atele cevap verdi Arthur macera ve kzgnlkla ypranm bir tavrla. Kalar birbirini yumruklamak ister gibi aa yukar oynuyordu. "Kahrolas, az kalsn olmuyordun." diye patlad Ford. Arthur serte keskin bir ekilde Slartibarfast'a dnd. O pilot koltuunda oturuyor ve dnceli bir ekilde, kendisine, ne anlama geldiini tam olarak kartamad, bir ey anlatmaya alan bir ienin dibine bakyordu. Arthur ona bavurdu. "Onun ilk sylediim sz anladn sanyor musun?" dedi duyguyla titreyerek. "Bilmiyorum," diye cevaplad Slartibarfast, biraz kafas dank bir ekilde "Bildiimden," diye ekledi bir an iin ban kaldrarak, "pek emin eilim." Aletlere ta zelenmi bir canllk ve aknlkla bakarak. "Bize tekrar aklaman gerekecek," dedi. "Eee..." "Ama daha sonra. imdi korkun eyler olmak zere." ienin cam taklidi dibine hafife vurdu. "Korkarm, partiden ayrlmz olduka ackl oldu," dedi, "ve tek midimiz imdi robotlarn anahtar kilide sokmalarn nlemekte. Bunu nasl baaracamz da bilmiyorum," diye mrldand. "Yalnzca oraya gitmek zorundayz, sanrm. Bu fikirden hi de holandm syleyemem. Muhtemelen sonumuz lm " "Sahi, Trillian nerede?" dedi Arthur ani bir umursamazlk havas iinde. Kzm olduu ey Ford'un kendisini, oradan ok daha abuk ayrlabileceklerken, Frtna Tanrs ile zaman kaybettirmi olmasndan dolay azarlamas idi. Arthur'un isteyenin kabulne sunduu kendi fikri ise olaanst bir cesaretle ve yaratc bir biimde davranm olduuydu. Yaygn gr ise onun fikrinin bir ift le kokulu kpek bbrei kadar bile etmeyecei idi. Esas ac olan, Trilliann ne bir tarafa ne dier tarafa pek bir tepki gstermemesi ve bir yerlere kaybolmu olmasyd. "Ya benim patates cipslerim nerede?" dedi Ford. "Her ikisi de," dedi Slartibarfast, ban kaldrp bakmadan, "Bilgilendirici Grntler Merkezi Odasnda. Sanrm sizin gen bayan arkadanz Galaksi tarihi ile ilgili baz sorunlar anlamaya alyor. Cipsler de ona yardm ediyor olmal."

Herhangi nemli bir problemi yalnzca patates ile zeceinizi sanmak yanl bir eydir. rnein, bir zamanlar, Striterax'l Silastik Zrhl eytanlar adnda, delicesine saldrgan bir kavim vard. Kavimlerinin ad buydu. Ordularnn ad ise korkun bir eydi. Ne mutlu ki, Galaktik tarihte imdiye kadar karlatmz her eyin daha da telerinde yayorlard- yirmi milyar yl nce- galaksi gen ve tazeyken ve savamaya deecek her fikir henz yeniyken. Ve sava Striterax'l Silastik Zrhl eytanlarn iyi olduklar bir konuydu ve iyi olduklar iin de ok yaptklar bir eydi. Dmanlar ile (yani kendileri dnda kalan herkesle) ve birbirleri ile savarlard. Gezegenleri tam bir harabe idi. Tm yzeyi, iinde Silastik Zrhl eytanlarn yaayp birbiriyle dalat derin siperler ve terkedilmi sava makineleri tarafndan kuatlm harabe halindeki ehirlerle doluydu.

Bir Striterax'l Silastik Zrhl eytan ile kavgaya tutumak iin yalnzca domu olmak yeterlidir. Onlar bundan holanmayacak ve bundan znt duyacaklardr. Ve bir Zrhl eytan zld zaman, birisinin can yanacak demektir. Ypratc bir yaam diye dnlebilir, ama aksine pek ok enerjiye sahip olduklar grlyordu. Bir Silastik Zrhl eytan ile ba edebilmenin en iyi yolu onu kendi bana bir odaya kapatmaktr. nk er veya ge yapaca ey kendi kendiyle savamaktr. Gn getike onlar da bunun zmeleri gereken bir sorun olduunu fark ettiler ve olaan Silastik iinin gerei silah tayan her erkek veya kadnn, (polisler, koruma grevlileri, ilkokul retmenleri, v.s) saldrganlk fazlasn zerlerinden atmak iin her gn en azndan krk- be dakika bir uval patatesi yumruklamay zorunlu klan bir kanun kardlar. Bu nlem biri kp da patatesleri yumruklamak yerine vuracak olurlarsa bunun ok daha verimli olacan dnnceye kadar ie yarad. Bu neri her eit eyi vurmak iin yenilenmi bir heyecana yol at ve hepsi haftalardr yapacaklar ilk nemli savan beklentisi ile mthi heyecanlandlar. Striterax'n Silastik Zrhl eytanlarnn bir baka baars da onlarn bir bilgisayar ok etmeyi baarm ilk kavim olmalaryd. Bu, dev boyutlarda, uzayda domu, Hactar adnda bir bilgisayard. Bu bilgisayar, bugne kadar imal edilmi bilgisayarlar iinde en glsyd. Doal bir beyin gibi ina edilmi olanlarn ilki idi. Yani her bir hcre parac kendi iinde btnn modelini

tayordu. Bu zellik onun daha esnek, daha yaratc dnebilmesini ve ayn zamanda, ok olabilmesini salyordu. Striterax'n Silastik Zrhl eytanlar, Stug'l Gayretke Savalarla olaan savalarndan birine girimilerdi, ama bundan her zaman. . kadar zevk almyorlard, nk devaml olarak Cwulzenda'nn Radyasyon bataklklarnda ya da Frazfraga'nn Ate Dalarnda yolculuk etmeleri gerekiyor, onlarsa her iki blgede de kendilerini evlerinde hissetmiyorlard. Bu yzden Jajazikstak'l Bouan Hanerler kavgaya katlp onlar Carfrax'taki Gamma maaralarnda ve Varlengooten'daki Buz Frtnalar iinde bir baka cephe amaya zorlaynca artk canlarna yettiine karar verdiler ve kendilerine En Byk Silah tasarmlamas iirt Hactar'a emir verdiler. "'En Bykle neyi kastediyorsunuz?" Striterax'n Silastik Zrhl eytanlar buna cevap olarak "Bize soracana, lanet olas bir szle bak" dediler ve tekrar savalarna daldlar. Bylece Hactar bir En Byk Silah tasarmlad. Bu ok ok kk bir bomba idi ve hiper uzay iinde bir balant kutusundan ibaretti. alr duruma geirildiinde her bir nemli gnein merkezinin bir baka nemli gnein merkezi ile ayn anda balantya gemesini salayacak, bylece Evreni dev boyutlu, hiperuzaysal bir spernovaya evirecekti. Silastik Zrhl eytanlar Gamma maaralarndan birinde bulunan Bouan Hanerlere ait bir cephane deposunu havaya uurmak iin bu silah kullanmaya altklarnda, ie yaramadn grmekten mthi rahatsz oldular ve bunu Hactar'a da sylediler. Hactar ok olmutu. Bu En Byk Silah konusu zerinde dnmekte olduunu aklamaya alt. Aratrmalar sonucunda Dombay patlatmamann dourabilecei dnlen so nularn hibirinin, bombay patlatmann dourabilecei sonulardan daha vahim olmad kararna varm bu nedenle bombann tasarmna kk bir hata yerletirme inisiyatifini kullanmt. mit ediyordu ki iin iindeki herkes, bir kez daha ciddi ekilde dnecek olursa, kabul edecektir ki..." Silastik Zrhl eytanlar kabul etmediler ve bilgisayar un ufak edip minik paralara ayrdlar. Sonra daha da teye giderek hatal bombay da yok ettiler.

Sonra sadece Stugl Gayretke Dvler ile Jajazikstak'l Bouan Hanerlerin canna okumaya ksa bir ara verip kendilerini havaya uurmann yepyeni bir yolunu bulmak iin aratrmalara giritiler ve buldular da. Galaksideki herkes iin bu bir rahatlama vesilesi oldu zellikle de Dvler, Hanerler ve patatesler iin. Trillian btn bunlar ve Krikkit'lilerin yksn seyretmiti. Bilgilendirici Grnt Merkezinden dnceli bir ekilde kt, ve varmalar gereken yere ok ge vardklarn tam zamannda anlayabildi.

Yldz Gemisi Bistromat, henz, Krikkit'in kapal yldz sisteminin evresindeki yalnz ve sonsuz yrngesinde dnn srdren bir mil geniliindeki bir asteroidde zerine konduu kk bir kayann tepesinde cisimleme aamasndayken yolcular orada engellenemez bir tarihi olaya ahit olmak zere bulunduklarn biliyordu. Bilmedikleri, iki olaya ahit olacaklaryd. Kayann kenarnda m, yalnz ve aresiz bir ekilde aada olan biteni izleyerek bekletiler. Iktan mzraklar, sadece yz metre kadar aada ve nlerinde bulunan bir noktadan bolua doru uursuz kavisler izerek uumaktayd. Gzleri kr eden bu olay seyrediyorlard. Gemi alannn bir uzants, bir kez daha beynin doal eilimi olan oyuna gelme zeliini istismar ederek, orda durabilmelerine yardmc oluyordu: asteroidin minik gvdesinden aa yuvarlanmak ya da nefes alamamak gibi sorunlar Bakasnn Sorunlar oluvermiti. Beyaz Krikkit sava gemisi asteroidin plak gri kayalklarnn arasnda park edilmiti. Kah ktan mzraklarn izdii yaylarn altnda alev alev parlyor, kah glgeler arasnda kayboluyordu. Kayalarn oluturduu simsiyah glgeler, bu ktan mzraklar yanlarndan geip giderken lgn bir koreografi iinde dans ediyorlard. On bir beyaz robot, bir tren dzeni iinde Wikkit anahtarn dans eden klarn oluturduu bir emberin ortasna doru tamaktaydlar Wikkit Anahtar yeniden oluturulmutu. Onu meydana getiren paralar bakml ve prl prld: G ve Kuvveti temsil eden elik Stn (,ya da Marvin'in baca), Refah temsil eden Altn ubuk (ya da Sonsuz Olaslkszlk Seyir Sisteminin kalbi), Bilim ve Akl temsil eden Pleksiglas Stun (ya da Adaletin Bklmez Asas), Gm ubuk (ya da Ciddi Bir Senaryoda "Dzmek" Kelimesini En Zarif ekilde Kullanabilme dl) ve imdi yeniden ina edilmi bulunan Tahta Stun (ngiliz Kriketinin ldn sembol

e eden yanm bir kriket sopasnn kllerinden) ki bu da Doa ve Maneviyat temsil etmekteydi. "Sanrm bu noktada yapabileceimi hibir ey yok, yle deil mi?" diye sordu Arthur huzursuzca. "Hayr" diye iini ekti Slartibarfast. Arthur'un yznde beliren d krkl ifadesi son derece baarszd ve glgede durduu ve yz grnmedii iin bu ifade imdi yerini bir rahatlama ifadesine brakmt. "Yazk," dedi. "Hi silahmz yok.," dedi Slartibarfast, "aptallar gibi." "Lanet olsun," dedi Arthur ok sakin bir ekilde. Ford bir ey demedi. Trillian da bir ey demedi ama garip bir ekilde dnceli ve onlardan uzaktaym gibi bir hali vard. Asteroidin arkasndaki uzayn karanlna bakmaktayd. Asteroid, Krikkit, Krikkit'in Efendileri ve katil robotlarn yaamakta olduu dnyay iine alm olan Yavalatlm Zaman Zarfn kuatan Toz Bulutunun ev resinde dnyordu. Biare grubun Krikkit robotlarnn onlarn varlndan haberdar olup olmadklarn bilmelerine olanak yoktu. Sadece farknda olmalar gerektiini farz edebilirlerdi, ama bu artlarda korkacak bir ey olmadn da hissediyorlard. Yerine getirmeleri gereken tarihi bir grevleri vard ve orada bulunanlar sevmek zorunda deillerdi. "Kt bir gszlk hissi deil mi?" dedi Arthur, ama dierleri duymamazlktan geldi. Robotlarn yaklamakta olduklar kl alann ortasnda kare eklinde bir atlak belirmiti. atlak gittike daha fazla belirgin leti ve ksa bir sre sonra iki metrekareye yakn byklkte bir toprak blounun ykselmekte olduu grld. Ayn zamanda bir baka hareket daha hissettiler ama bu hemen hemen bilinalt bir kprt idi ve bir iki dakika kadar hareket edenin ne olduu anlalamad. Sonra akla kavutu. Hareket eden asteroid idi. Yavaa Toz Bulutuna doru hareket etmekteydi. Adeta ilahi bir olta taralndan bulutun derinliklerine doru ekilmekteydi.

Bilgilendirici Grntler Merkezinde oktan yapm olduklar Bulut iindeki yolculuu imdi gerek yaamda da yapmalar gerekiyordu. Sessizlik iinde donmu gibi beklemekteydiler. Trillian kalarn atmt. Bir asr gemi gibi geldi. Asteroidin n ucu Bulutun yumuak ve belirsiz d evresine girerken olaylar sonsuz bir yavalk iinde gerekleir gibiydi. Ve az sonra dans eden ince bir belirsizliin iine gmldler. inden getiler, getiler, getiler. Karanlkta sadece belirsiz biimler ve birbirinden ayr edilemez helezonlar grebiliyorlard. Toz parlak n oklarn donuklatrmt. Parlak n oklar Tozun on binlerce zerresi zerinde bir yanp bir snyordu. Trillian geii yine atk kal dnceler arasndan gzlemekteydi. Ve sonunda bitti. Srenin bir dakika m yoksa yarm saat mi olduundan emin deillerdi, ama gemilerdi ve imdi nlerine sanki uzay derdest edilip varlktan si linmi gibi taze bir boluk kmt. Ve artk her ey hzlanmt. Topraktan bir metre kadar ykselmi olan bloktan kr edici bir k yn adeta patlarcasna ortaya dkld ve bunun iinden daha kk, ii dans eden gz kamatrc renklerle dolu, pleksiglas bir blok ykseldi. Bloun zerinde derin yarklar vard dz ve dikey ikisi bunlar birletiren yatay yarklar. Wikkit Anahtarna uygun olarak tasarmland akt. Robotlar kilide yaklat, anahtar deliine soktu ve tekrar geri ekildi1er. Blok kendiliinden evrildi ve uzay deimeye balad. Uzay kendini derleyip toparlarken, izleyenlerin gzlerini de yuvalarnda kuvvetle bker gibiydi. Kendilerini birden, daha birka saniye nce bir uzay boluunun bile bulunmadn dndkleri yerde, parlaklyla gzlerini yakan bir gnein nnde buldular. Yeterince ne olduunu anlayp da korkudan krelmi gzlerini el leriyle kapamay akl edene kadar bir iki saniye gemesi gerekmiti. Bu bir iki saniye iinde, kk bir noktann bu gnein ortasna doru yavaa ilerlemekte olduunu fark etmilerdi. Arkaya doru sendelediler ve kulaklarnda robotlarn hep birlikte alamalarnn beklenmedik, ince ezgisinin nladn duydular. "Krikkit! Krikkit! Krikkit! Krikkit!" Bu keskin, souk, bo ve mekanik ses onlarn kann dondurmutu. Ayn zamanda da bu kazand zaferle marur bir sesti.

Bu iki duygu okuyla yle akna dnmlerdi ki ikinci tarihi olay az kalsn karyorlard. Zaphod Beeblebrox, tarihte Krikkit robotlarnn yapt bir bombal saldrdan kurtulabilen biricik kii. bir Krikkit sava gemisinden bir Zap tfeine el koyarak kamt. "Pekala," diye bard, "zamanda bu an itibaryla, durum tam olarak kontrolm altndadr." k kapsn koruyan tek robot sava sopasn sessizce sallad ve Zaphod un sol kafasnn arkasna indirdi. "Hangi allahn cezas yapt bunu?" dedi sol kafa ve iren bir ekilde sarkt. Sa kafas merakla ortaya doru bakmaktayd. "Kim yapt bunu?" dedi. Sopa bu kez de sa kafasnn arkasna arpt. Zaphod olduka garip ekilli bir gvde halinde boylu boyunca topraa uzand. Her ey bir iki saniyelik sre iinde olup bitmiti. Robotlarn yapt birka ate kilidi bir daha geri gelmemek zere yok etti. indekileri paralam, eritmi ve dar atmt. Robotlar ciddi bir ifadeyle ve adeta isteksizce sava gemilerine dndler ve bir "vuup" sesiyle oradan uzaklatlar. Trillian ve Ford dik yokutan aa aceleyle koarak Zaphod Beeblebrox'un hareketsiz vcuduna ulatlar.

"Bilmiyorum" dedi Zaphod, ona otuz yedinci defadr bunu yapyormu gibi gelerek, "beni ldrebilirlerdi, ama ldrmediler. Belki de sadece benim mkemmel bir adam olduumu falan dndler. Bunu anlayabilirim." Dierleri bu kuramla ilgili fikirlerini sessiz kalarak belirttiler. Zaphod uu kprsnn souk demesi zerinde uzanmaktayd. Ac, vcudunda dolatka srt demeyle adeta gree tutuuyor ve kafalaryla arpyordu. "Sanrm," diye fsldad, "bu pilli zppelerde yanl bir eyler var, gerekten garip bir ey." "Onlar herkesi ldrmek zere programlanmlardr." diye iaret etti Slartibarfast. "Bu olabilir" dedi Zaphod sanc krizleri arasnda. Tam olarak ikna olmu grnmyordu.

"Hey, bebeim," dedi Trillian'a bunun daha nceki davranlarn affettireceini mit ederek. "Sen iyi misin?" dedi Trillian yumuaka. "Evet," dedi, "Ben iyiyim." "Gzel," dedi Trillian ve dnmek zere uzaklat. Uu kolluklarnn olduu yerdeki muazzam grnt ekrann izlemeye balad. Bir dme evirdi ve ekranda yerel grntler belirdi. Bir grnt Toz Bulutunun boluu idi. Bir dier grnt Krikkit gnei ve bir dieri de Krikkit'in kendisiydi. Trillian kzgnlk iinde bir grntden brne atlyordu. "Eh, bunun anlam elveda Galaksi oluyor, o halde" dedi Arthur, dizlerine vurup ayaa kalkarken. "Hayr," dedi Slartibarfast, ciddiyetle. "Bizim yolumuz ak." Alnn yle krtrd ki, neredeyse iinde kk kk sebzeler yetitirilebilecek bir hale geldi. Ayaa kalkt, evreyi admlad. Tekrar konumaya baladnda kendi syledikleri kendisini rktt ve tekrar yerine oturmak zorunda kald. "Krikkit'e dnmeliyiz," dedi. Yal vcudu derin bir i ekile sarsld ve gzleri neredeyse yuvalarndan frlayacak hale geldi. "Bir kez daha," dedi. "ackl bir yenilgiye uradk. ok ackl." "Bu," dedi Ford sakin sakin, "yeterince nem vermediimizden. Size syledim." Ayaklarn cihazlarn bulunduu panele dayad ve trnaklarndan birinde bir ey incelemeye balad. "Ama nlem almaya karar vermediimiz srece," dedi yal adam tartr gibi, sanki doasnda bulunan derin bir kaygszlk hissi ile savayor gibiydi. "Hepimiz mahvolacaz. Hepimiz leceiz. Eminim, buna yeterince nem veriyoruzdur." "Gidip de ldrlecek kadar deil." dedi Ford. Suratna bo bir glck yerletirdi ve odada isteyen herkese gnderdi. Slartibarfast bu yaklam son derece batan karc buldu ve buna kar savat. Tekrar, ac iinde terleyen ve dilerini gcrdatan Zaphod'a dnd. "Senin bu konuda mutlaka bir fikrin olmal," dedi "yani neden seni ldrmedikleri konusunda. Son derece garip ve allmadk grnyor." "Farknda bile olmadklarn dnyorum," diye omuz silkti Zaphod, "Size syledim. Ben en zayf silahla vurdular, sadece devirdiler, deil mi? Beni gemilerine tktlar, bir keye attlar ve unuttular. Sanki benim orada olmamdan utanyormu gibiydiler. Bir ey sylemeye kalktmda bana tekrar vurarak deviriyorlard. ok ho

konumalarmz oldu. "Hey,... ugh!", "Selam...ugh!" "Acaba...ugh!" Beni saatlerce e lendirdi , biliyor musunuz." tekrar gz krpt. Parmaklar arasnda bir eyle oynuyordu. Onu yukar kaldrd. Bu Altn ubuktu Altn Kalp, Sonsuz Olaslkszlk Seyir Sisteminin kalbi. Kusursuz Kilit Yok etme harekat sonunda yalnzca bu ve Tahta Stun kurtulabilmiti. "Geminizin bir para hareket edebildiini sanyorum," dedi. "Beni gemime yollamaya ne dersiniz, siz..." "Bize yardmc olmayacak msn?" de( Slartibarfast. "Bize mi?" dedi Ford serte, "Biz kimiz?" "Kalp Evreni kurtarmakta size yardmc olmay ok isterdim," diye steledi Zaphod, kollarnn zerinde dorularak. "Ama bir ift ba arsnn ana -babas saylrm. stelik bir sr kk ba arsnn da gelme kte olduunu grebiliyorum. Ama bir daha kurtarmaya gerek kalrsa, emrinizdeyim. Hey, Trillian, bebeim?" Trillian yle bir dnp bakt. "Evet?" "Gelmek ister misin? Altn Kalp'e" Heyecan, macera ve gerekten lgnca eyler iin?" "Ben aaya, Krikkit'e gidiyorum," dedi Trillian.

Bu ayn tepeydi, ama ayn saylmazd da. nk bu kez Bilgilendirici Grnt deil, Krikkit'in kendisiydi ve zerinde durmaktaydlar. Biraz telerinde aalarn arkasnda, onlar, onlarn gerek gvdelerini buraya, gerek, imdiki Krikkit'e getiren, garip talyan restoran vard. Ayaklarnn altndaki gl imenler gerekti. Zengin toprak da yle. Aatan gelen ba dndrc kokular da yle, gerekti. Gece gerek geceydi. Krikkit. Herhalde, Galakside Krikkit'li olmayanlar iin bulunulabilecek en tehlikeli yer. zerinde yaayanlarnn, baka herhangi bir yerin varlna dayanamayan, sevimli, neeli, zeki olduu, ama kendilerinden olmayan biriyle karlatklarnda korku, vahet ve lmcl bir nefretle dolduklar yer. Arthur titredi. Slartibarfast titredi.

artc ama Ford da titredi. artc olan onun titremesi deil, orada olmasyd. Ama Zaphod'u gemisine gtrdkten sonra, beklenmedik bir ekilde utan duyarak kendini kamamaya zorunlu hissetmiti. Yanl, diye dnyordu kendi kendine, yanl yanl yanl. Zaphod un cephaneliinden kendilerini silahlandrdklar Zap silahlarndan birini kendine doru ekti. Trillian gkyzne bakarken titredi ve kalarn att. Gkyz de ayn deildi. Artk bo, bombo deildi. ki bin yllk Krikkit savalar ve on milyon yl nce Krikkit'in Yavalatlm Zaman Zarfna kapatldndan beri geen yalnzca be yerel yl iinde evredeki krlk grnt ok az deiirken, gkyznde arpc deiiklikler olmutu. imdi oray soluk klar ve kalabalk ekiller doldurmutu. Bir Krikkitli'nin hibir zaman bakmad gkyznn yukarlarnda Krikkit'in iirsel krsal alanlarndan ok ok ykseklerde, O -Yer- ekim alanlarnda Sava Blgeleri, Robot Blgeleri -muazzam sava gemileri, oda kaleler- bulunuyordu. Trillian onlara bakarak dnd. "Trillian," diye fsldad Ford Prefect. "Evet?" dedi Trillian. "Ne yapyorsun?" "Dnyorum." "Dnrken hep byle mi nefes alrsn?" "Nefes aldmn farknda deildim." "Beni endielendiren de bu." "Sanrm, biliyorum..." dedi Trillian. "Shhh!" dedi Slartibarfast panik iinde ve elleri titreyerek onlara daha geriye, aacn glgesine ekilmelerini iaret etti. Anszn daha nce bantta olduu gibi, tepeden gelen yolda klar grnd, ama bu kez dans eden klar ilkel lambalardan deil elektrik fenerlerinden gelmekteydi. - kendi iinde arpc bir deiiklik saylmazd ama her detay onlarn yreini korkuyla hoplatmaya yetiyordu. Bu sefer iekler, iftilik, lm kpeklerle ilgili arklar yoktu. Kslm sesler youn bir tartma iindeydi.

Gkyznde yava hzda bir k hareket etti. Arthur klostrofobik bir korkuya kaplmt ve lk rzgar boazna sarlmt. Birka saniye iinde ikici bir grup grnd. Karanlk tepenin dier tarafndan yaklamaktaydlar. Hzla ve kararl hareket etmekteydiler. Fenerlerini sallayarak etraf kolaan ediyorlard. Gruplarn birletii aka grlmekteydi ama nemli olan yalnzca birlemeleri deil, bilerek tam o noktada, Arthur ve dierlerinin durduu noktada birlemeleriydi. Arthur, Ford Prefect'in tfeini omzuna kaldrrken kard hafif hrty ve Slartibartfastn kendininkini yerletirirken kard hafif iniltiye benzer ksr duydu. yle ok titriyordu ki, eer birine o srada ate edecek olsa muhtemelen stnde imzasnn izini brakabilirdi.

Yalnz Trillian silahn kaldrmamt. O kalarn kaldrd, tekrar indirdi ve dnceli bir ekilde dudan srd. "Hi dndnz m," diye balad ama o srada kimse bir ey tartmak istemiyordu. Arkalarndaki karanl delip geen kla irkilip hzla geriye dndklerinde nc bir grup Krikkitli'nin fenerleriyle onlar incelediklerini grdler. Ford Prefect'in silah haince takrdad. Kardan da ate edildi ve silah elinden dt. Katksz bir korku an yaand. Yeniden ate edilmeden donmu bir saniye geti. Ve bu saniyenin sonunda da kimse ate etmedi. Soluk -yzl Krikkit'liler tarafndan kuatlmlar ve fener klarnn kpnde banyo yapmaktaydlar. Esir edenler esirlerine, esirler kendilerini esir edenlere bakyordu. "Merhaba?" dedi esir edenlerden biri. "Affedersiniz , ama siz... uzaydan gelen yaratklar msnz?" Bu arada, zihnin rahata kavrayabileceinden milyonlarca mil tede Zaphod Beeblebrox yine bunalmdayd. Gemisini tamir etmiti- yani bir hizmet robotu bu ii yaparken onu uyank bir dikkat iinde izlemiti. Gemi imdi yine var olan en gl ve en olaanst gemi di. Herhangi bir yere gidebilir, her istediini yapabilirdi. Bir sre bir kitapla oyaland sonra onu bir kenara att. Bu daha nce okuduu bir kitapt.

letiim masasna gitti ve btn frekanslara ak acil durum kanaln buldu. "ecek bir ey isteyen var m?" "Bu acil bir durum mu, arkada?" diye atlak bir ses Galaksinin ortalarnda bir yerden seslendi. "Kartrc aleti olan var m?" dedi Zaphod. "Sen git de bir kuyruklu yldz gezisi yap." "Pekala, pekala," dedi Zaphod ve kanal kapatt. ini ekti ve yerine oturdu. Tekrar ayaa kalkt ve bilgisayar ekranna doru gitti. Bir iki dmeye bast. Ekrann etrafnda birbirlerini yiyerek kouturmaya balayan kk damlalar belirdi. "Pow!" dedi Zaphod. "Heeeyo! Pop pop pop'" "Selam," dedi bilgisayar, birka dakika sonra neeyle " puannz var. Bundan nceki en iyi skor yedi milyon be yz doksan yedi bin iki yz..." "Pekala, pekala," dedi Zaphod ve ekran tekrar karartt. Tekrar oturdu.. Bir kalemle oynad. Yava yava bu da cazibesini kaybetmeye balad. "Pekala, pekala," dedi ve bilgisayara kendi skorunu ve daha nceki en iyi skoru yazdrd. Gemisi, Evreni bulank bir grnt haline getirdi. "Syleyin," dedi ince, soluk yzl Kirkitli. Rtbesi dierlerinden daha yksek olduu iin bir adm ne kmt ve mealelerin oluturduu emberin ortasnda kendinden pek de emin olmayarak, silahn sanki az nce bir yere kadar gitmi olan baka birinin yerine tutar gibi tutuyordu, "Doann Dengesi denen eyle ilgili bir ey biliyor musunuz?" Esirlerinden bir ka akn mrlt ve homurtu dnda anlalr hi cevap gelmiyordu. Iklar zerlerinde oynamaya devam ediyordu. Yukarlarda, gkyznde Robot blgelerinin karanlk faaliyetleri srmekteydi. "Bu yalnzca," diye devam etti Krikkit'li huzursuzca, "kulamza gelen bir ey, belki de o kadar nemli deildir. Eh, o zaman artk sizi ldrsek iyi olacak herhalde." Ban eerek, sanki baslacak yerin neresi olduunu anlamaya alr gibi silahna bakt. "Ama," dedi, ban kaldrp, "sohbet etmek istediiniz bir konu varsa, o baka tabii."

Yava, uyuuk bir aknlk Slartibarfast, Ford ve Arthur'un vcutlarn sard. ok ksa sre iinde bu aknlk, u an sadece ene kemiklerini aa yukar oynatmakla megul olan beyinlerine de ulaacakt. Trillian sanki bir yap -boz kutusunu sallayarak bilmeceyi tamamlamaya alr gibi kafasn iki yana sallayp duruyordu. "Bu Evrensel ykm program ile ilgili," dedi kalabalktan bir adam, "endielerimiz var, anlyor musunuz." "Evet," diye ekledi bir bakas, "ve doann dengesi ile ilgili . Bize yle geliyor ki eer Evren'in bizim dmzda kalan ksm yok edilecek olursa bu bir ekilde doann dengesini bozacaktr. Biz ekoloji konusunda ok duyarlyz, anlyor musunuz?" Sesi mutsuz bir ekilde zayflamt. "Ve spor," dedi bir dieri, yksek sesle. Bu dierlerinden bir beeni alk almt. "Evet," diye katld birinci konumac, "ve spor..." arkaya dnp huzursuzca arkadalarna bakt ve dnceli bir ekilde yanan kad derin bir i eliki ile sa vayor gibiydi, sanki sylemek istedii eylerle dnd eyler birbirinden tamamen farkl eylermi ve o bunlar arasnda hibir iliki olana gremiyormu gibiydi. "Bakn," diye mrldand, "bir ksmmz..." ve onay bekler gibi tekrar evresine baknd. Dierleri cesaretlendirici sesler kardlar. "Bir ksmmz," diye devam etti, "Galaksinin kalan ksm ile sportif ilikilerde bulunmak iin hevesli ve sporu politika dnda tutma tartmasn anlayabilmeme ramen, dnyorum ki eer Galaksinin kalan ksm ile sportif ilikilerde bulunmay istiyorsak, ki istiyoruz, o zaman onu yok etmemiz bir hata olacaktr. Ve zaten Evrenin kalan ksm. ." sesi yine uzaklat "...ki bu fikir imdi...' "Nnn.." dedi Slartibarfast. "Nn..." "Hhh...?" dedi Arthur. "Dr..." dedi Ford Prefect. "Pekala," dedi Trillian. "o zaman bunu konualm." ne kt ve kafas karm zavall Krikkit'in koluna girdi. Yirmi be yalarnda gsteriyordu. Bunun anlam bu blgede meydana gelen garip zaman deiimleri yznden, on milyon yl nce, Krikkit savalar bittiinde sadece yirmi yalarnda olduuydu. Trillian bir eyler sylemeden nce onu fenerlerin nda azck yrtt. Krikkit'li onun pei sra kararszca srklendi. imdi onlar evreleyen fenerlerin klar sanki bu karanlk Evren'de ne yaptn bilir grnen tek kii olan bu ilgin, sessiz grnl kza boyun eercesine klarn hafife kstlar.

Trillian dnd ve Krikkitli'nin yzne bakt ve hafife iki kolunu tutmaya da devam etti. Krikkit'li akn bir perianlk rneiydi. "Anlat," dedi Trillian. Adam bir an iin hibir ey sylemedi. Baklar Trilliann bir gznden brne gidip geliyordu. "Bizlerin ..." dedi "bizlerin yalnz olmas gerekiyor... sanrm.' Yzn buruturdu ve sonra ban ne edi ve kumbaradan para karmaya alr gibi onu sallad. Tekrar ban kaldrd. "Artk bir bombamz var, anlyor musunuz,' dedi.., "yle kck bir ey." "Biliyorum," dedi kz. Krikkit'li sanki Trillian algamlarla ilgili ok garip bir ey sylemi gibi gzlerini devirerek bakt. "Gerekten de ," dedi, "ok, ok kk." "Biliyorum." dedi kz yeniden. "Ama diyorlar ki," sesi tekrar zayflad, "diyorlar ki var olan her eyi yok edebilirmi. Ve bunu yapmak zorundayz, anlyor musunuz Bu bizi yalnz yapar m? Bilmiyorum. Ama yine de bizim grevimiz bu gibi grnyor," dedi ve kafas tekrar ne dt. "Bu ne anlama gelirse gelsin," dedi kalabalktan bo bir ses. Trillian kollarn yavaa zavall akn ve perian gen Krikkitli'nin boynuna dolad ve onun titreyen ban kendi omzuna dayayarak okad. "Her ey dzelecek," dedi yavaa, ardndan glgeler iindeki btn kalabaln duyabilecei bir sesle, "bunu yapmak zorunda deilsiniz." Onu sarst. "Bunu yapmak zorunda deilsiniz." dedi yeniden. Onu brakt ve biraz geriye ekildi.. "Benim iin bir ey yapman istiyorum," dedi ve beklenmedik bir ekilde gld. "stiyorum ki," dedi ve yine gld. Elini azna kapatt ve sonra ciddi bir yzle "beni liderinize gtrmenizi istiyorum," dedi ve gklerdeki Sava Blgelerini iaret etti. Liderlerinin orada olacan biliyormu gibi grnyordu. Trilliann gl atmosferde bulunan bir eyi adeta dearj etmiti. Kalabaln arkasnda bir yerden tek bir ses, eer bu besteyi Paul Mc Cartney yapm olsayd, ona btn dnyay satn aldrabilecek bir ark sylemeye balad.

Zaphod Beeblebrox, mthi bir adam pozunda, tnel boyunca cesaretle emekliyordu. Kafas son derece karmt ama inatla emeklemeye devam etti, nk ylesine cesurdu. Kafas az nce grm olduu bir eyden dolay karmt, ama bu, az sonra duyaca eyden karacann yars kadar bile deildi. Onun iin artk nerede ol duunu aklamak iyi olacak. Krikkit gezegeninin yzeyinden metrelerce yukardaki Robot Sava Blgelerinde bulunuyordu. Burada atmosfer inceydi ve herhangi bir na veya uzayn o tarafa doru savurabilecei herhangi bir eye kar olduka korunmasz durumdayd. Zaphod Altn Kalp'i, Krikkit zerindeki gkyzn sk sk doldurmu olan, donuk grnl, iri hantal gemiler arasnda park etmiti ve gkyzndeki binalarn en by ve en nemlisi gibi grnen binalardan birine, zerinde silah olarak bir Zap silahndan ve ba arsna kar tad eyden baka hibir ey olmadan girmiti. Kendini, uzun, geni ve kt aydnlatlm bir koridorda, bundan sonra ne yapacan saptayana kadar saklanabilme olana olan bir yerde buldu. Arada srada Krikkit robotlarndan biri koridordan getii iin gizleniyordu. Her ne kadar imdiye kadar onlarla ans olduka yaver gitmise de, son derece strapl anlar da geirmiti ve kendisinin ancak yar yarya iyi olduunu kabul ettii bu ansn yeniden zorlamaya hi niyeti yoktu. Bir ara koridora alan odalardan birine ban sokmu ve burann kocaman ve yine lo aydnlatlm bir blme olduunu kefetmiti. Aslnda buras, iinde sergilenecek tek bir ey olan bir mzeydi. Bu ey bir uzay gemisi enkazyd. Korkun ekilde yanm ve paralanmt. Zaphod okulda kendisine bitiik siber hcredeki kzla yatabilmek iin harcad baarsz abalar yznden kard Galaksi Tarihi bilgilerinden bir ksmn artk tazelemi olduu iin, imdi bu enkazn o milyarlarca yl ncesindeki Toz Bulutunun iinde srklenen ve btn bu ileri balatan gemi olduunu tahmin edebiliyordu. Ama, bunda doru olmayan bir ey vard ve onun kafasn kartran da buydu. Bu gemi gerekten harap olmutu. Gerekten yanmt ama tecrbeli bir gz tarafndan yaplacak ksa bir inceleme bunun gerek bir uzay gemisi olmadn or taya karabilirdi. Bu sanki byle bir geminin tam lde bir kopyas, maket halinde bir mumlu kopyas fotokopisi idi. Dier bir deyile aniden bir uzay gemisi ina etmeye

kalkacak olursanz ve bunu nasl yapacanz bilmiyorsanz, byle bir eyi yaknnzda bulundurmanz byk kolaylk salayacaktr. Bununla birlikte bu ey hibir zaman hibir yere uacak durumda deildi. Hala bunu zmeye alyordu- hatta bunu henz zmeye balamt ki odann bir baka blmnde bir kapnn aralandn ve birka Krikkit robotunun biraz neesiz bir ekilde o d a y a girdiini grd. Zaphod onlarn tuzana dmek istemedii iin basiretin cesaret saylmas gibi korkakln da yle olmas gerektiine karar vererek dolaplardan birine kahramanca sakland. Dolap aslnda bir kontrol kapsndan geerek aa doru inen geni bir havalandrma tneli aftnn st blmyd. Zaphod kendini aa brakt ve tnel boyunca emeklemeye balad. te onu bulduumuz yer burasyd. Buray sevmemiti. Souk, karanlk ve son derece rahatsz bir yerdi ve onu rktyordu. lk frsatta -ki bu frsat yz metre tedeki bir baka aftt- buradan dar trmand. Bu sefer kt yer daha kk bir odayd. Bir bilgisayar ana merkezini andryordu. Byk bir bilgisayar masas ile duvar arasndaki dar karanlk bir boluktu. Odada yalnz olmadn hemen fark etti ve tam buray terk edecekken odann dier sakinlerinin birbirleriyle konutuklarn duyunca ilgiyle onlar dinlemeye koyuldu. "Sorun robotlarda, efendim," dedi bir ses. "Yolunda gitmeyen bir eyleri var." "Tam olarak ne?" Bunlar Krikkit'li iki Sava Komutanyd. Btn Sava Komutanlar gkyzndeki Robot Sava Blgelerinde yayorlard ve gezegenin yzeyindeki vatandalarn etkileyen sama pheler ve belirsizliklere kar olduka baklk kazanm durumdaydlar. "Eee, efendim, sanrm onlar sava mcadelesinden geri ekerek spernova bombasn patlatmaya hazrlanmakla yerinde bir i yapyoruz. Zarftan serbest brakldmz u ksa sreden beri...." "Sadede gel." "Robotlar bundan holanmyor, efendim." "Ne?" "Sava efendim, onlar ypratyor gibi. zerlerinde belli bir dnya -yorgunluu var ya da daha dorusu Uzay yorgunluu demeliyim belki. " "Olabilir, onlar Evreni yok etmeye yardmc olmak iin yaratld."

"Evet, ama bunu zor buluyorlar, efendim. Bir yorgunluk ve ilgisizlik durumunun etkisi altndalar. in gerisinde kalmay da ilerine sindiremiyorlar. Oomph eksiklii iindeler." "Ne demeye alyorsun?" "Efendim, sanrm bir eye ok canlar sklm." "Krikkit. akna, sen ne sylemeye alyorsun?" "Son bir iki atmada, kavgaya giriyorlar, ate etmek iin silahlarn kaldryorlar ama anszn, niye rahatm bozaym? Kozmik anlamda btn bunlar ne demek oluyor? diye dnmeye balyorlar. Ve hepsi biraz yorgun ve biraz neesiz grnyordu." "Baka ne yapyorlar?" "Eee, daha ok drtl denklemler efendim. Btn muhasebecilerin eytanca zor bulduu eyler efendim. Ve bir de surat asyorlar." "Surat m asyorlar?" "Evet, efendim." "Bir robotun surat astn kim duymu?" "Bilmiyorum, efendim." "Bu ses neydi?" Bu ayrlmakta olan Zaphod un kard sesti. Karanln derin kuyusunda sakatlanm bir robot vard. Metalik karanlnn iinde bir sredir sessiz oturmaktayd. Buras souk ve rutubetliydi, ama bir robot olarak onun bunlar fark etmemesi gerekiyordu. Buna ramen, o byk bir irade gc kullanarak fark etmeyi baarmt. Beyni Krikkit Sava Bilgisayarnn ana bellek merkezine balanmt. Geirmekte olduu bu tecrbeden ne o, ne de bilgisayar hi zevk almyordu. Bu zavall metal yarat Squornshellous Zeta'nn bataklklarndan kurtaran Krikkit robotlar, bunu ondaki muazzam bellek gcn hemen fark ettikleri ve bu gcn kendilerine yardmc olabileceini dndkleri iin yapmlard. Souun, karanln, rutubetin, skmln ve yalnzln beynin bu zelliine balantl olan kiilik bozukluklarn azaltmakta bir ie yaramayacan gz nne almamlard. Robot yapt grevden hi memnun deildi. Her ey bir yana, bir gezegenin tm askeri stratejisinin koordinesi onun muazzam beyninin yalnzca minik bir blmn kaplamt, beyninin kalan ksm ise mthi

sklyordu. Kendisininkiler dnda, tm Evren'in nemli matematiksel, fiziksel, kimyasal, biyolojik, sosyolojik, felsefi, etimolojik, meteorolojik ve psikolojik sorunlarn kere zm olduundan, yapacak bir ey bulabilmek iin kvranrken kendini hibir makam hatta melodisi olmayan ackl kk maniler bestelemeye vermiti. Bunlarn sonuncusu bir ninni idi. "Artk dnya uykuya dald," diye Marvin vzldyordu. 'Karanlk yutamad kafam, ardnda kald, "Enfraruj grmeme yardmc oldu, "Nasl da nefret ederim karanlktan." Bundan sonraki drtl bulabilmek iin g ve duygu toplayabilmek amacyla bir an duraklad. "Artk ben de uyumak iin, "Elektronik koyunlar saymaya alrm, "Tatl ryalar dileini kendine sakla, "Nasl da nefret ederim karanlktan." Bir ses "Marvin!" diye fsldad. Hzla ban kaldrrken, neredeyse kendisini Merkezi Krikkit Sava Bilgisayarna balayan karmak elektrotlar kopartyordu. Bir kontrol kaps ald ve ele avuca smaz bir ift kafadan biri alan kapdan ieri bakarken, dieri bir o yana bir bu yana son derece sinirli baklar frlatmaktayd. "Oh, sen misin?" diye mrldand robot. "Bilmem gerekirdi." "Hey, ufaklk," dedi Zaphod aknlk iinde," Az nce ark syleyen sen miydin?" "Bendim," dedi Marvin ac ac, "zellikle formumda saylrm, parltlar sayorum." Zaphod ban kapdan ieri soktu ve etrafna baknd. "Yalnz msn?" "Evet," dedi Marvin, "burada sknt iinde oturuyorum, ac ve sefalet yegane arkadalarm. Ve bir de sonsuz zekam tabii ki. Ve sonsuz keder. Ve..." "Evet," dedi Zaphod, "Hey, senin bu ilerle balantn nedir?" "Bunlar," dedi Marvin, daha az incinmi koluyla kendisini Krikkit Bilgisayarna balayan btn o elektrotlar iaret etti. "O halde," dedi Zaphod beceriksizce, "sanrm hayatm kurtarm olmalsn. kinci kez." "nc kez," dedi Marvin.

Zaphod un kafas hzla dnd (dieri ahin baklarn tamamen ters yne evirmiti) ve tam o srada hemen arkasndaki lm saan, katil robotun hararet yaparak tkendiini ve zerinden dumanlar ttmeye baladn grd. Robot sendeleyerek geriledi ve bir duvara yasland. Sonra nce duvardan yere doru, sonra yerde yana doru kayd, ban arkaya att ve teselli edilemez bir halde hkrmaya balad. Zaphod Marvin'e bakt. "Mthi bir yasam felsefen olmal," dedi. "Sorma bile," dedi Marvin. "Sormayacam" dedi Zaphod ve sormad. "Hey, bak," diye ekledi "mthi bir i baaryorsun." "Sanrm, bunun anlam," dedi Marvin, bu mantk balantsn yapmak iin zihinsel yeteneklerinin yalnzca milyonda, milyarda, trilyonda, katrilyonda birini kullanmas yetmiti, "beni kurtarmaya falan niyetin olmad." "Ufaklk, bilirsin ki bunu yapmay ok isterdim." "Ama yapmayacaksn." "Hayr." "Anlyorum." "yi alyorsun." "Evet," dedi Marvin. "Ben bundan nefret ederken, sen niye bunu durdurasn ki, yle deil mi?" "Ben Trillian ve dierlerini bulmaya gidiyorum. Hey, nerede olabilecekleri hakknda fikrin var m? Yani, hangi gezegende olduklarn bulmam gerek. Bu da zaman alabilir." "ok yakndalar" dedi Marvin zntyle, "istersen, onlar buradan izleyebilirsin." "Gidip onlar alsam daha iyi olacak diye srar etti Zaphod, "belki yardma ihtiyalar vardr, tamam m?" "Belki de," dedi Marvin kasvetli sesinde aniden beliren otoriter bir ton ile, "onlar buradan izlemen daha iyi olacak. u gen kz," diye ekledi beklenmedik bir e kilde, "benim tanmaktan kanma zevkinin yokluuna eriemediim zeki olmayan, en cahil organik yaam formlarndan biri olmal. " Zaphod un bu olumsuzluklar labirentinin zincirleri arasndan yolunu bulmas ve dier utaki srprize ulamas bir iki dakikasn ald.

"Trillian m?" dedi. "O daha ocuk. Sevimli evet, ama ok deiken ruhlu. Kadn lar nasldr bilirsin. Ya da belki bilmezsin. Sanrm bilmezsin. Biliyorsan da ben bunu duymak istemiyorum. Bala bakalm beni onlara." "... tamamen ynlendirilmi"Ne?" dedi Zaphod. Konuan Trillian'd. Zaphod arkasna dnd. Krikkit Robotunun yaslanp hkrmakla olduu duvar aydnlanm ve bilinmeyen Krikkit Sava Blgelerinden birinde yer alan bir sahneyi gsteriyordu. Buras bir eit konsey odasn andryordu. Ama robot ekrana dayand iin bunu tam olarak anlayamad. Robotu oradan kaldrmaya alt ama robot zntden iyice arlamt ve Zaphod'u srmaya kalkt. Bunun zerine Zaphod onun evresinden dolanarak g rebildii kadaryla yetinmeye alt. "Bir dnn." dedi Trilliann sesi, tarihiniz bir dizi allmadk olaslk d olayla dolu. Ve ben bir olaslk d olay grr grmez tanrm. En bata sizin Ga laksiden izole edilmi olmanz allmadk, acayip bir olay. Bir Toz Bulutu ile sarlp sarmalanmak. Bu bir tertip. ok aka yle.." Zaphod ekran grememenin verdii skntdan lgna dnmt. Robotun kafas, Trilliann konumakla olduu kiileri, elindeki ok ilevli sava sopas arkadaki fonu ve trajik bir ifadeyle alnna dayad kolu ise Trillian' grmesini engelliyordu.

"Sonra," dedi Trillian, "gezegeninize aklan bu uzay gemisi. Bu gerekten de olabilecek bir ey deil mi? Seyir halindeki bir uzay gemisinin kazayla bir gezegenin yrngesiyle kesimesindeki baarszlk olaslnn oran nedir, hibir fikriniz var m?" "Hey, "dedi Zaphod, "neden bahsettii hakknda zerre kadar fikri yok. Ben o uzay gemisini grdm. O bir taklit. Hi phe yok." "Ben de yle olabileceini dnmtm" dedi Marvin Zaphod un arkasndaki hcresinden. "Ya, evet." dedi Zaphod. "Senin iin bunu sylemek kolay. Daha imdi benden duydun. Her neyse, bunun ne ilgisi var anlayamyorum." "Ve hele," diyerek devam etti Trillian, 'bu uzay gemisinin Galaksideki belli bir gezegenin yrngesi ya da Evren'in tm ile kesimesinin baarszlk orann -

renmeniz tam anlamyla ok edici olacaktr. Ne kadar ansnz olduunu bilmiyorsunuz yle mi? ylesine yksek ki, ben de bilmiyorum. O halde yine zel olarak dzenlenmi bir durumla kar karyayz. Allah bilir, o uzay gemisi de gerek deildir, hi amam buna." Zaphod sonunda robotun sava sopasn kaldrmay baard. Ekrann sopann kapatt blmnde Ford, Arthur ve Slartibartfastn tm olan bitenden akna dnm, perian grntlen vard. "Hey uraya bak," dedi Zaphod heyecanla. "ocuklarn hepsi iyi. Ya ya ya a a a! Hadi paralayn onlar ocuklar." "Ya neredeyse bir gecede kendi kendinize ina etmeyi baardnz bu teknoloji? Birok halk iin bunu becerebilmek binlerce yl srebilir. Birisi btn bilmeniz gerekenleri size ulatryordu, birisi sizin baladnz ii bitirmenizi salyordu." "Biliyorum, biliyorum," diye ekledi grnmez bir itiraza cevap olarak, "Bunun olup bittiini fark etmediinizi biliyorum. Benim demek istediim de tam olarak bu ite. Siz olan biteni hi fark etmediniz rnein bu Spernova Bombas." "Bunu nasl biliyorsun?" dedi grnmez ses. "Sadece biliyorum," dedi Trillian. "benim sizlerin bu kadar zekice bir eyi icat edecek kadar akll ama her- eyle beraber sizi de yok edeceini anlamayacak kadar salak olduunuza inanmam bekliyorsunuz? Bu sadece aptalca deil, stelik grlmemi derecede ahmaka olur." "Hey bu bomba ii de ne?" dedi Zaphod Marvin'e panik iinde. "Spernova bombas m?" dedi Marvin. "ok ok kk bir bomba." "Evet?" "Evren'in tamamn yok edecek bir ey.," diye ekledi Marvin. "Bana soracak olursan, iyi fikir. altramayacaklar ama." "O kadar zekice ise niye altramasnlar?" "Zekice," dedi Marvin, "ama onlar zeki deil. Zarfa kapatlmadan nce tasarm aamasna kadar gelebilmilerdi. Son be seneyi onu ina etmekle geirdiler. Baardklarn sanyorlard ama baaramadlar. Onlar da btn dier organik yaam biimleri kadar aptal. Onlardan nefret ediyorum." Trillian devam ediyordu. Zaphod Krikkit robotunu ayandan ekerek duvardan uzaklatrmaya alyordu. Ama robot ona tekmeler atp hrldyor, ardndan yeniden g kazanan tazelenmi bir

haykrla hkrmaya devam ediyordu. Sonra anszn yuvarland ve duygularn ifade etmeye herkesin ayann altndan uzakta devam etti.

Trillian odann ortasnda yalnz bana durmaktayd. Gzleri yorgun ama ate gibi alev alevdi. Onun nnde sraya dizilmi soluk yzl ve krk suratl Yal Krikkit Efendileri durmaktayd. Onlar geni kvrmlar olan kontrol masasnn arkasndan Trillian'a aresiz bir korku ve nefretle bakyorlard. Onlarn nnde, odann ortasnda Trilliann durmakta olduu yerle kontrol masasna eit uzaklkta bir yerde tpk bir mahkemede rastlanaca gibi ince, bir bir buuk metre boyunda beyaz bir stun bulunmaktayd. Bunun tepesinde ap sekiz on santim uzunluunda kk beyaz bir kre vard. Yannda ok ilevli sava sopas ile bir Krikkit robotu durmaktayd. "Hatta," diye aklad Trillian, "yle uyuuk aptallarsnz ki siz," (Trillian terliyordu. Zaphod bunun, yani bu srada Trilliann byle terlemesinin hi de ekici bir ey olmadn dnd) "hepiniz yle uyuuk aptallarsnz ki, son be ylda Hactar'dan hibir yardm almadan bunu yapm olmann mmkn olacandan phe ederim, hem de ok phe ederim." "Bu Hactar denen adam da kim?" dedi Zaphod, omuzlarn dikletirerek. Marvin buna cevap verdiyse bile Zaphod onu duymad. Tm dikkatini ekranda toplamt. Krikkit'in yallarndan biri Krikkit robotuna doru eliyle bir iaret yapt. Robot sopasn kaldrd. devre zerinde.' "Bir dakika," dedi Trillian. , "Yapabileceim hibir ey yok," dedi Marvin "Dierlerinden tamamen bamsz bir

Yal adam kk bir hareket yapt. Robot durdu. Trillian anszn kendi yargsndan phe eder gibi grnmeye balamt. "Btn bunlar nereden biliyorsun" diye sordu Zaphod bu srada Marvin'e. "Bilgisayar kaytlan," dedi Marvin. "Ben onlara ulaabiliyorum."

"Siz ok farklsnz yle deil mi?" dedi Trillian Yal Efendilere. "Aadakilerden, yerdeki dnyadalarnzdan ok farklsnz. Tm yaamlarnz burada, yukarda, atmosferin korumasndan uzakta geirdiniz. ok incinebilir bir durumdaydnz. Halknzn kalan ksm ok korkuyor, biliyorsunuz. Onlarn bunu yapmanz istemediini biliyorsunuz. Onlarla ilikinizi kesmisiniz, niye biraz aratrmyorsunuz?" Krikkit Yals sabrszlat. Robota son yapt ia retin tamamen tersi bir iaret yapt. Robot sava sopasn sallad. Sopa beyaz kreye vurdu. Kk beyaz kre Spernova bombas idi. Bu ok ok kk bir bombayd ve tm Evreni sona erdirmek iin yaplmt. Spernova bombas havada utu. Konsey odasnn arka duvarna arpt ve ok kt bir ekilde zedelendi. "Peki Trillian btn bunlar nasl biliyor?" dedi Zaphod. Marvin ask suratl sessizliini korudu. "Belki de. yalnzca blf yapyordur," dedi Zaphod. "Zavall, ocuk, onu hi yalnz brakmamalydm." "Hactar!" diye seslendi Trillian. "Neler eviriyorsun?" Onlar evreleyen karanlktan ses gelmedi. Trillian huzursuzca bekledi. Yanlm olamayacandan emindi. Bir ekilde cevap beklemekte olduu kasvetli karanl gzledi. Ama yalnzca souk bir sessizlik vard. "Hactar?" diye seslendi yeniden. Arkadam Arthur'dan tanman istiyorum. Ben bir Frtna Tanrs ile gitmek istedim ama o beni brakmad. Bunu yapt iin ok memnunum. Benim gerek duygularmn ne olduunu anlamama yardmc oldu. Ne yazk ki Zaphod btn bunlardan fazlasyla korktuu iin sana Arthur'u getirdim. Sana btn bunlar niye anlattmdan pek emin deilim. "Hey?" dedi yeniden. "Hactar?" Ve sonra o geldi. nce ve elimsize Uzak mesafelerden rzgarla tanm, yar duyulur bir sesin bir ans, bir dyd "kiniz de ortaya kar mydnz acaba? dedi bu ses. "size son derece gvencede olacanza sz veriyorum."

Birbirlerine baktlar, sonra, mucizevi bir ekilde, Altn Kalp'in ak kapsndan dar dklen k huzmesi boyunca Toz Bulutunun ince zerrelerden rlm karanlnn iine doru bir adm ne ktlar. Arthur, Trilliann elini tutarak onu sakinletirmek ve ona gven vermek istiyor, ama o buna izin vermiyordu. Havayollarndan ald ve iinde zeytinya tenekesi havlu, krm Santorini Kartpostallar ve dier vr- zvrn durduu valizi sk sk tutmaktayd. Trillian yerine bu valiz onu sakinletirip, ona gven veriyordu. Hibir eyin iinde ve zerinde durmaktaydlar. Bulank, tozlu bir hibir ey. Paralanp un ufak edilerek yok edilmi olan bilgisayarn her bir zerresi dnp, yavaa kvrlrken hafife prldyor, karanlk iindeki gne n yakalyordu. Bilgisayarn her bir zerresi kendi iinde zayf da olsa btnn modelini tamaktayd. Onu toza dntren Striterax'l Silastik Zrhl eytanlar bilgisayar sadece sakatlamlar, ldrememilerdi. Zayf ve gsz bir alan zerrecikler, birbiri ile ilikide tutmaktayd. Arthur ve Trillian bu garip ortamn ortasnda duruyorlar daha dorusu, yzyorlard. Nefes alabilecekleri bir ortam yoktu, ama u an bu bir mesele imi gibi grnmyordu. Hactar szn tutmutu. Gvencedeydiler. En azndan u an iin. "Size k hileleri dnda ikram edilebilecek hibir eyim yok. Ama, eer btn sahip olduunuz ey bu olunca k hileleri ile de rahat edebilmeniz mmkndr." Ses kayboldu ve karanlk tozlar iinde uzun kadife bir rtyle kapl bir kanepe belli belirsiz ekillendi. Arthur bu kanepenin tarih ncesi Dnyada nne kan ayn kanepe olduu gereine zor katlanabiliyordu. Evren, ona bu delicesine perian edici eyleri yapp durduu iin, barp armak ve fkeyle tir tir titremek istiyordu. Bu hislerin iine gmlmesine izin verdi ve kanepeye oturdu dikkatle. Trillian da onu izledi. Kanepe gerekti. En azndan eer gerek olmasa bile onlar zerinde tayabiliyordu ve bu kanepelerin yapmalar gereken ey de bu olduuna gre, ne ekilde bir test uygulanrsa uygulansn, bu gerek bir kanepeydi. Gnein rzgar iindeki ses nefesini tekrar onlara gnderdi. "Umarm, rahat etmisinizdir," dedi Balarn sallayarak olumlu cevap verdiler.

"Ve bu arada vardnz sonularn kusursuzluu asndan da sizi tebrik etmeliyim." Arthur hemen kendisinin vard pek bir sonu olmadn, bunu yapann Trillian olduunu belirtti. Trillian onun da kendisi ile gelmesini istemiti nk yaam, Evren, ve her ey kendisini ilgilendirmekteydi. "Bu benim de ilgilendiim bir ey," diye nefeslendi Hactar. "Eh," dedi Arthur, "Bir ara birlikte ay iip, bu konuda sohbet etmeliyiz." Orada, hemen nlerinde kk bir tahta masa belirdi. zerinde gm bir aydanlk, ince, porselenden st kab, ayn porselenden eker kab ve iki ay fincan vard. Arthur ne doru uzand, ama bunlar yalnzca k oyunlaryd. Vcudunun rahat olarak kabul etmeye hazr olduu bir hayal olan koltukta tekrar arkasna yasland. "Niin," dedi Trillian, "Evreni yok etmeniz gerektiine inanyorsunuz?" zerinde dikkatini toplayabilecei hibir eyin olmad bir hilie konumay olduka zor buluyordu. Hactar da herhalde bunu fark etmiti. Bir hayaletin kkrdayabilecei lde kkrdayarak cevap verdi. "Eer bu o cins bir oturum olacaksa," dedi, "o zaman ortam da buna uygun olmal." O anda nlerinde yeni bir ey belirdi. Bu, bir psikiyatrist koltuunun soluk, bulank grnts idi. Ama parlak ve gsterili bir deri ile denmi olan bu koltuk da, yalnzca bir k oyunundan baka bir ey deildi. Etrafnda da bu sahneyi tamamlayacak olan lambri kapl duvarlarn bulank grnts yer alyordu. Ve sonra koltuun zerinde Hactar'n grnts belirdi. Bu gzleri yuvalarndan frlattracak bir grnt idi. Koltuk normal bir psikiyatrist koltuu llerinde grnyordu, yani hemen hemen bir altm be -bir doksan uzunluunda. Bilgisayar da uzayda domu, siyah bir bilgisayar uydusu iin normal boyutlarda, yani bin mil kadar uzunluktayd. Gzleri yuvalarndan frlattran bunlardan birinin dierinin stnde oturuyor oluunun grntsyd. "Pekala," dedi Trillian, kararl bir ekilde. Kanepeden kalkt. Kendisinden fazlasyla rahatlayp, gevemesi ve fazla sayda grnty kabullenmesi bekleniyormu gibi gelmiti ona. "ok gzel " dedi. "Gerek eyler de oluturabilir misin? Yan elle tutabileceim, somut nesneler?"

Sanki Hactar'n dalm beyni, dncelerini sald milyonlarca ve milyonlarca mil telerden toparlamaya alyormu gibi, cevap gelmeden nce yine bir sessizlik oldu. "Ah," diye iini ekti, "sen uzay gemisini sylemek istiyorsun." Dnceler uzakln iinde ve uzaklk tarafndan srkleniyor gibiydiler, tpk havada hareket eden ses dalgalan gibi. "Evet," diye bildirdi sonunda, "yapabilirim." "Ama bunun iin muazzam zaman ve g gerekir. Benim, bu zel durumumda, btn yapabileceim, nermek ve cesaret vermektir, anlyorsun ya. Ve neririm..." Koltuun zerindeki Hactar'n grnts dalgalanp, kabaryormu gibi grnyordu, adeta kendini zapt etmekte zorlanyor gibiydi. Yeniden g toplad. "Uzay plerinin zerrelerini, tek bir minik meteor parasn, orda birka molekl, burda bir iki hidrojen atomunu," dedi, "bir araya gelmeleri iin, cesaretlendirebilirim. Bunu onlara nerip, cesaret verebilirim. Onlar kzdrp bir ekle girmelerini salayabilirim, ama bu ok zaman alr, sonsuza kadar srebilir." "Peki, uzay gemisi enkaznzn modelini," dedi Trillian, "sen mi yaptn?" "Eee...evet," diye mrldand Hactar, "Ben... bir iki ey yaptm. Onlar hareket de ettirebilirim. Uzay gemisini yaptm rnein. Yaplacak en iyi eymi gibi gelmiti." O srada bir ey, Arthur'un koltuun zerine brakt valizini alarak onu skca kavramasna yol at. Hactar'n paralanm, eski beyninin rzgar etraflarnda dal galand. inde huzursuz dler, ryalar dolayormu gibiydi. "Piman oldum, anlyor musun," diye mrldand, hznle. "Silastik Zrhl eytanlar iin tasarmladm kendi modelimi sabote ettiime piman oldum. Bu tr bir karar vermek benim iim deildi. Ben bir grev yerine getirmek zere yaratlmtm ve bunu baaramadm. Kendi varlm reddettim." Hactar iini ekti. Sessizlik iinde onun hikayesine devam etmesini beklediler. "Siz haklydnz," dedi sonunda. "Ben Krikkit gezegenini, Silastik Zrhl eytanlarla ayn zihinsel duruma gelip, birinci seferinde baarl olamadm bombay kendileri iin yapmam isteyecek hale gelene kadar bilerek besledim. Kendimi gezegenin etrafna sarmalayp onu korumaya aldm. Meydana getirebildiim olaylar ve yaratabildiim etkilerle manyakasna nefret etmeyi rendiler. Onlar uzayda yaamaya mecbur ettim. nk yerde etkilerim olduka zayf kalyordu.

Benim yokluumda, yani Yavalatlm Zaman Zarfna sokulduklarnda, tepkileri ok karmak bir hale geldi ve onlarla baa edemediler 'Ah, ah, ah, diye ekledi. "ben yalnzca grevimi yerine getirmeye alyordum." Ve yava yava, son derece ar bir ekilde bulutun iindeki grntler solmaya, erimeye balad. Sonra birden solmaktan vazgeti. "Tabii, bir de intikam konusu vard," dedi Hactar, sesinde yeni beliren bir keskinlikle. "Unutma," dedi, "darmadan edilmi, sakat ve gsz bir vaziyette milyarlarca yl terkedilmitim. in drstesini isterseniz, aslnda Evreni ortadan kaldrmak is terdim. Siz de benim yerimde olsanz ayn ekilde hissederdiniz, inann bana." Toz Bulutunun iinden anaforlar geerken, tekrar sustu. "Ama ncelikle," dedi. nceki, nkteli ses tonu ile, "grevimi yerine getirmeye alyordum. Ah, ne ya palm." Trillian, "Baarsz olman seni, endielendiriyor mu?" "Ben baarsz m oldum?" diye fsldad Hactar. Psikiyatrist koltuundaki bilgisayar grnts tekrar yava yava solmaya yz tuttu. "Ah, ah, ah," diye nlad azalan ses yeniden. "Artk hibir baarszlk beni rahatsz etmiyor." "Ne yapmamz gerektiini biliyor musun?" dedi Trillian, souk i kadn sesiyle. "Evet," dedi Hactar, "beni datacaksnz, bilincimi darmadan edeceksiniz. Buyurun- btn bu sonsuzluk gibi gelen asrlardan sonra benim btn zlemim hilik. Eer grevimi imdiye kadar yerine getiremediysem, artk ok ge demektir. Teekkrler ve iyi geceler." Kanepe ortadan kayboldu. ay masas kayboldu. Psikiyatrist koltuu ve bilgisayar kayboldu. Duvarlar da yok olmutu. Arthur ve Trillian ilgin yolculuklarn tekrarlayp Altn Kalp'e dndler. *** "Eh," dedi Arthur, "olmu gibi gzkyor." Alevler nnde biraz daha ykselerek dans etti ve sonra azald. Son bir iki kk parltnn ardndan sndler. Onu, birka dakika nce Doann ve Maneviyatn sembol olan Tahta Stunun olduu yerde, bir kl yn ile ba baa braktlar.

Klleri Altn Kalp'in Gamma Barbeks zerindeki ocaktan toplayarak kat bir torbaya koydu ve kpr stne geri dnd. "Bunlar geri gtrmemiz gerektiini sanyorum," dedi. "Bunu ok gl bir ekilde hissediyorum." Bu konuda Slartibarfast la tartmt bile. Yal adam sonunda kzm ve oradan ayrlmt. Kendi gemisi Bistromata. dnmt ve garsonla ateli bir kavgaya tutuup, uzayn ne olduu ile ilgili tamamen sbjektif bir yaklam iinde kaybolmutu. Tartma, Arthur'un Klleri Lordlar Kriket Sahasna oradan alndklar orijinal zamanda geri gtrlmesi fikrinin, zaman iinde bir gn kadar geri yolculuk ya plmasn gerektirmesinden kmt. nk bu tam da Gerek Zaman Kampanyasnn son vermeye alt, bir eit sorumsuz ve keyfi davran biimiydi. "Evet," dedi Arthur, "ama bunu MCC'ye anlatmay bir deneyin bakalm," ve bu fikre kar baka hibir sz iitmedi. "Sanrm," dedi yine ve sustu. Bunu tekrar anlatmaya balamasnn nedeni ilk seferinde kimse n onu dinlememi olmas, durmasnn nedeni ise bu sefer de kendisini kimsenin dinlemeyecek olduunu grmesiydi. Ford, Zaphod ve Trillian dikkatle grnt ekrann izliyorlard. Hactar, Altn Kalp' in pompalamakta olduu bir titreim alannn yaratt bask ile darmadan olmaktayd. "Ne dedi" diye sordu Ford. "yle dediini duyar gibi oldum sanki," dedi Trillian aknca bir sesle, " itir Ben grevimi yaptm. ." "Sanrm bunlar geri gtrmek zorundayz. Bunu kuvvetle hissediyorum." Gne tam bir harabeye dnm olan sahann zerinde sakin sakin parlamaktayd. Krikkit robotlar tarafndan kllerin alnmas olaynn izleri olan yank imenler zerinde hala duman ttmekteydi. Bu dumanlar arasnda insanlar panik iinde kouturuyor, birbirleriyle arpp, sedyelere ayaklar taklyor, polis tarafndan tutuklanyorlard. Polisin biri Sonsuza Kadar Uzatmal Wowbagger' hakaretten tutuklam, ama uzun boylu gri -yeil uzayl yaratn gemisine dnp kibirli bir ekilde uup gitmesini, bylelikle daha fazla panik ve karmaaya sebep olmasn nleyememiti. Btn bunlarn ortasnda, o leden sonra ikinci kez olmak zere, Arthur Dent ve Ford Prefect anszn sahann ortasnda ekillenivermilerdi. Bu kez gezegenin evresindeki park yrngesinde bulunan Altn Kalp' in tele tat ile buraya inmilerdi.

"Aklayabilirim," diye haykrd Arthur. "Ben de Kller var! Bu torbann iinde." "Onlarn dikkatini ekebildiini sanmyorum," dedi Ford. "stelik Evren'in kurtarlmasna da yardmc oldum," diye seslendi Arthur, dinlemeye hazr herhangi birine, bir baka deyile, kimseye. "Bunun kalabal durduracak bir ey olmas gerekirdi," dedi Arthur, Ford'a. "yle olmad," dedi Ford. Arthur koarak geen bir polis memuruna yanat. "Af edersiniz efendim," dedi. "Kller. Onlar bende. Bir dakika nce u beyaz robotlar tarafndan alnmlard. Onlar u torbaya koydum. Onlar Yavalatlm Zaman Zarfn aacak olan Anahtarn bir parasyd, anlyor musunuz ve her neyse, sanrm gerisini tahmin edebilirsiniz, nemli olan imdi onlarn bende olmas. Onlar ne yapmam gerekiyor acaba?" Polis ona ne yapmas gerektii anlatt, ama Arthur onun ancak mecazi anlamda konuuyor olmas gerektiini dnd. Teselli bulamadan ortalara dolamaya devam etti. "Kimse ilgilenmiyor mu?" diye bard. Bir adam onu koarak geerken dirseine arpt, kat torbay drd. Torbann iindekiler topran zerine yayldlar. Arthur smsk kapal az ile baka kald. Ford da kendisine bakyordu. "Artk gitmek istiyor musun?" dedi. Arthur derin bir i ekti. Dnya gezegeninde yle bir etrafna baknd. Bu kez bunun son bak olduundan emindi. "Pekala," dedi. O dakikada, toz dumann arasnda kriket kalelerinden birinin her eye ramen hala ayakta durmakta olduunu grd. "Bir dakika bekle," dedi Ford'a. "Ben kk bir ocukken..." "Sonra anlatsan?" "Kriket hastasydm, anlyor musun, ama ok da iyi bir oyuncu saylmazdm." "Ya da hi iyi deildin diyelim, istersen." "Ama her zaman bir gn Lordlar sahasnda oynayacam hayal ederdim." evresindeki panik iinde kouturan kalabala bakt. Kimse pek aldrmayacakt.

"Pekala," dedi Ford bkkn bir ekilde. "ini gr. Ben urada olacam," diye ekledi, "sklm olarak." Gitti ve bir blm yanm imen zerine oturdu. Arthur o leden sonraki birinci ziyaretlerinde kriket topunun antasnn iine girmi olduunu hatrlayarak antay kartrd. Bunun o srada yannda olan anta olmadn hatrlayana kadar topu bulmutu bile. Top Yunanistan anlarnn yannda idi. Onu kard ve kalasna srterek parlatt, zerine tkrp tekrar cilalad. antay yere koydu. Bunu usulyle yapacakt. Kk sert topu bir elinden dierine geirerek, arln tartt. Muhteem bir hafiflik ve umursamazlk hissi iinde, kaleden geriye doru kotu. Orta hzda bir tempoya karar verdi ve uzun bir at planlad. Kafasn kaldrp gkyzne bakt. Kalenin evresinde kular dnp duruyor, bir ka beyaz bulut hzla nnden geiyordu. Hava polis ve siren sesleriyle, insanlarn lk ve haykrlaryla doluydu ama o ilgin bir ekilde mutlu ve etkilenmemi grnyordu. O, Lordlar sahasnda bir at yapmak zereydi. Dnd ve ayandaki yatak odas terlikleriyle, birka kez topra eeledi. Omuzlarn dikletirdi ve topu havaya atp tekrar yakalad. Komaya balad. Koarken kalenin iinde bir kaleci olduunu fark etti. Ahh, iyi diye dnd bu da ie biraz heyecan... Sonra, koan bacaklar onu daha yakna gtrrken daha net grd. Kalenin yannda bekleyen kaleci ngiliz Kriket takmndan biri deildi. Avustralya takmndan da deildi. Bu Robot Krikkitli'lerden biriydi. Bu souk, sert, lm saan beyaz robotlardan biriydi ve herhalde dierleri ile birlikte gemisine dnmemiti. O anda Arthur Dent in kafasnda birka dnce arpt. Ama komay durduramyor gibiydi. Zaman, ok ok yava geiyor gibi olmasna ramen; komay kesemiyordu. Bir urup iinde hareket edermiesine dertli ban evirdi ve kk krmz topu tutmakta olan kendi eline bakt. aresiz avucu iinde tutmakta olduu topa bakarken, ayaklar yavaa ve durdurulamaz ekilde ne doru ilerlemekteydi. Top koyu krmz bir parlt kartyor ve hi durmakszn yanp snyordu. Ve bu arada ayaklar durmakszn ne doru ilerliyordu.

Kusursuz bir hareketsizlik ve kararllk iinde, sopasn kaldrm ve hazr ekilde orada bekleyen Krikkit robotuna tekrar bakt. Robotun gzleri derin, byleyici ve souk bir kla yanyor ve Arthur gzlerini onunkilerden ayramyordu. Onlarn iinde bir tnele bakyormu gibiydi- var olan baka hibir ey yoktu sanki. Bu srada kafasnda arpan dncelerden bazlar unlard: Kendini tam bir salak gibi hissediyordu. Sylendii! iittii baz eyleri daha dikkatli dinlemi olmas gerektiini hissediyordu. imdi, ayaklar onu kanlmaz bir ekilde Krikkit robotuna topu frlataca ve robotun da kanlmaz bir ekilde ona vuraca noktaya doru gtrrken, bu cmleler beyninin iinde dnp duruyordu Hactar'n dediini hatrlad, "Baaramadm m? Baarszlk beni rahatsz etmiyor." Hactar'n iitilmez olan szlerini hatrlad, " itir, ben grevimi yerine getirdim." Hactar'n birka ey yapmay baardn sylediini hatrlad. Toz Bulutunda iken, valizini skca kavramasna yol aan, valizdeki ani hareketlenmeyi hatrlad. Lordlar'a gelebilmek iin zaman iinde birka gn geriye yolculuk ettiini hatrlad. Kendisinin ok iyi bir atc olmadn da hatrlad. Kolunun etrafnda dndn, Hactar'n rettii ve onun zerine yerletirdii ve artk Evren'in kesin ve zamansz bir sona ulamasna sebebiyet verecek bir spernova bombas olduundan emin olduu topu skca tuttuunu hissetti. lmden sonra yaam olmamasn mit ederek bunun iin dua etti. Sonra dua etmenin bu arzusuyla elikili olduunu fark etti ve sadece mit etmekle yetindi. Biriyle karlaacak olursa kendisini ok ok mahcup hissedecekti. Atnn hatrlad kadar kt olmasn umdu, umdu, umdu. nk evrensel hilikle bu an arasnda durmakta olan tek ey imdi bu umuttu. Ayaklarnn hala komakta olduunu hissediyordu. Kolunun dndn, ayaklarnn salaka yolun ortasnda brakt havayollar valizi ile birletiini hissetti. ne doru dtn fark etti ama kafas bu noktada o kadar baka eylerle doluydu ki topraa arpmay tamamen unuttu ve arpmad. Sa elindeki topu hala sk sk tutarken, aknlk iinde, hkrarak havaya ykseldi. Havada dnd ve savruldu, frldak gibi dnerek kontrolden kt. Yere doru kvrld, kendini aceleyle havaya frlatrken bombay da zararsz bir ekilde uzaklara frlatt.

arm robota doru arkadan yaklat. Robotun ok amal sava sopas hala havada bekliyordu ama vurabilecei eyden mahrum kalmt. Arthur ani bir g lgnl iinde sopay akn robotun elinden kapt, havada arpc bir dn gerekletirdi ve fkeli bir g gdsyle geri dnd ve tek bir lgn vurula robotun kafasn omuzlarndan ayrd. "imdi geliyor musun artk?" dedi Ford.

You might also like