You are on page 1of 175

Sorgulayan Denemeler / Bertrand Russell eviri: Nermin Ar k TB TAK POPLER B L M K TAPLARI indekiler Giri : Ku kuculu un nemi zerine D ler

ve Gerekler Bilim Bo - nanl m d r? nsan Rasyonel Olabilir mi? Yirminci Yzy lda Felsefe Makineler ve Duygular Davran l k ve De erler Do u'nun ve Bat 'n n Mutluluk dealleri yi nsanlar n Yol At klar Ktlkler Pritenizmin Dn Politikada Ku kuculuk Gereksinimi zgr D nce ve Resmi Propaganda Toplum inde zgrlk E itimde zgrlk ue Otorite Psikoloji ve Politika

nan Sava lar Tehlikesi Gelece e Dnk Baz Tahminler Giri : Ku kuculu un nemi zerine Okuyucular ma, zerinde ho gr ile d nmeleri iin, belki de son derece paradoksal ve y k c grnebilecek bir doktrin sunmak istiyorum. Sz konusu doktrin udur: Do ru oldu una dair herhangi bir kan t bulunmayan bir nermeye inanmak sak ncal d r. Byle bir gr n genel kabul grmesi durumunda btn sosyal ya am m z n ve politi k sistemimizin tmyle de i ece ini kabul etmeliyim; u anda ikisinin de kusursuz olmas n n bunu gle tirece ini de kabul ediyorum. Ayr ca (ve daha nemli olarak) bu gr n, bu dnyada ve sonras nda ba ar l olmay haketmek iin hibir ey yapmam insanlar n ak ld umutlar ndan kar sa layan ki ilerin (gaipten haber verenler, ifte bahisiler ve din adamlar gibi) gelirlerinin azalmas na yol aaca n n da fark nday m. Bu nemli d ncelere kar n, ileri srd m paradoksun savunulabilece i kan s nday m ve imdi bunu yapmaya al aca m. lknce, a r l a kat m d ncesine kar kendimi savunmak isterim. Ben ngilizlerin l ml l k ve uzla maya olan tutkular n payla an bir ngiliz Whig'iyim (Whig: 17. ve 18. yzy llarda hkmdara karg Parlamento'nu n stnl n savunan (ve sonradan yerini Liberal Partiye b rakan) siyasal parti yesi. (.N.)). Pyhrrhonizm (ku kuculu un/skeptisizmin eski ad )'in kurucusu olan Pyhrro hakk nda bir yk anlat l r. Pyhrro, bir eylemin di erinden daha ak ll ca oldu undan emin olmam z iin asla yeterince bilgiye sahip olmad m z ileri srm t. ykye gre genli inde bir ak am yry s ras nda, felsefe hocas n (ilkelerini ondan alm t ) kafas bir ukura s k m ve kendini kurtaram yacak bir durumda grr. Bir sre onu seyrettikten sonra, ya l adam d ar ekmenin bir yarar olaca n d nmek iin yeterli neden olmad na karar verip yoluna devam eder. Onun kadar ku kucu olmayan evredeki insanlar hocay kurtar rlar ve Pyhrro'yu ac mas zl kla sularlar. Ancak hocas , kendi retisine sad k kalarak, onu tutarl l ndan dolay kutlar. Ben bu lde abart l bir ku kuculuk nermiyorum. Teoride olmasada pratikte, sa duyudan kaynaklanan gndelik inanlar kabul edebilirim. Bilim alan nda tam kabul grm bir sonucu, kesin do ru olarak de il ama rasyonel bir eylem iin

yeterince olas bir temel olarak kabule haz r m. Falan tarihte bir ay tutulmas olaca sylenirse bunu, gerekle ip gerekle medi ini grmek iin gkyzne bakmaya de er bulurum. Pyhrro ise farkl d nrd. Bu nedenle, bir orta yol benimsedi imizi sylememin yerinde olaca n san yorum. Ay ve Gne tutulmas rne inde oldu u gibi, ara t rmac lar n zerinde anla t konular vard r. Uzmanlar n tam anla amad konular da vard r. Btn uzmanlar hemf ikir olduklar nda bile yan labilirler. Einstein' n n yerekimi etkisiyle sapmas n n niceli i konusundaki sav bundan yirmi y l nce, btn uzmanlar taraf ndan rededildi; ama do ru oldu u ortaya kt . Yine de, uzman olmayanlar, uzmanlar n gr bir li i iinde olduklar bir sav n do ru olmas n , olmamas ndan daha olas kabul etmelidirler. Benim savundu um ku kuculuk undan ibarettir: (1) Uzmanlar bir gr te hemfikir ise, bunun tersinin do ru oldu undan emin olunamaz. (2) Uzmanlar n hemfikir olmad bir gr uzman olmayanlarca kesin do ru olarak kabul edilemez. (3) Btn uzmanlar, do ru olmas iin yeterli neden bulunmad n kabul ediyorlarsa, s radan bir kimsenin karar vermekte ekingen davranmas ak ll ca olur. Bu neriler her ne kadar l ml grnyorlarsa da, e er kabul edilirlerse insan ya am n kknden de i tirebilirler. nsanlar n u runda sava may ve zulmetmeyi gze ald klar fikirler bu ku kuculu un reddetti i yukar daki gruptan biri iinde yer al r. Herhangi bir gr rasyonel nedenlere dayanmaktaysa, insanlar bu nedenleri ortaya koyar ve etkilerini beklerler. Byle durumlarda bunlar ate li bir ekilde savunmazlar; skunetle benimserler ve nedenleri so ukkanl l kla a klarlar. Ate li bir ekilde savunulan gr ler asla iyi bir temele dayanmayan gr lerdir; gerekten de iddetli duygusall k, gr sahibinin rasyonel kan tlardan yoksun oldu unun bir gstergesidir. Politika ve din konular ndaki gr ler hemen hemen tmyle a r duygusall k ile ba nt l olan trdendir. Bu konularda gl inanlar olmayan ki iler, in'in d ndaki lkelerde zavall yarat klar olarak d nlr; ku kuculardan, kendilerininkine tmyle kar t olan d ncelere sahip ki ilerden daha ok nefret edilir. Gnlk ya am n bu konularda fikir sahibi olmay ge rektirdi i ve daha rasyonel davranman n toplum ya am n olanks z k laca

d nlr. Ben bunun tam tersine inan yorum; nedenini de a klamaya al aca m. 1920 sonras ndaki i sizlik sorununu ele alal m. Siyasal partilerden biri, bunun sendikalar n suu oldu u kan s ndayd . Bir di eri, nedenin K ta Avrupas ndaki karga a oldu una inan yordu. Bir ncs de, bunlar n rol oldu unu kabul etmekle beraber, s k nt n n temel nedenini, ngiltere Bankas 'n n sterlin de erini ykseltme politikas na ba l yordu. Ba na anlat ld na gre, uzmanlar n o u bu nc partiye mensuptu; ama partide uzmanlar d nda kimse de yoktu. Politikac lar parti edebiyatlar na uygun olmayan gr lere ilgi duymazlar; s radan insanlarsa felaketleri d manlar n entrikalar na atfetmeyi ye lerler. Sonuta da insanlar konu ile ilgisi olmayan eyler iin veya o eylere kar sava rlar. Rasyonel d nce sahibi birka ki iye ise, hi kimsenin hislerine hizmet etmediklerinden, kulak as lmaz. Bu nc partinin, yanda toplamak iin insanlar n giltere Bankas 'n n kt oldu una inand rmas ; i ileri kendi saflar na ekmek iin ngiltere Bankas yneticilerinin sendika hareketine d man oldu unu gstermesi; Londra Piskoposu'nu saflar na almak iin de bu yneticilerin "ahlaks z" olduklar n gstermesi gerekirdi. Para konusunda tutumlar n n yanl olmas da tm bunlar n bir sonucu olarak grlrd. Bir ba ka rnek ele alal m. Sosyalizmin insan do as na ters d t s k s k dile getirilir. Bu sav sosyalistler taraf ndan, kar tlar ndan a a kalmayan bir iddetle reddedilir. Bu konu, lm ok byk bir kay p olan Dr. Rivers' n University College'de verdi i bir derste irdelenmi ve lmnden sonra yay nlanan Psychology and Politics (Psikoloji ve Politika) kitab nda yer alm t r. Bildi im kadar yla, bu konunun bilimsel denebilecek tek tart mas da budur. Yazar, sosyalizmin Melanesia'da insan do as na ters d medi ini gsteren baz antropolojik veriler ortaya koymakta; sonra da, Melanesia'da insan do as n n Avrupa'daki ile ayn olup olmad n bilmedi imize i aret etmekte ve sosyalizmin Avrupa insan n n do as na ters d p d medi ini anlaman n tek yolunun onu denemek oldu u sonucuna varmaktad r. Ula t bu sonu nedeniyle ci Partisi'nden adayl a istekli olmas ilgintir. Ancak bu aday n, politik t art malar genellikle saran h rs ve fke havas n art r c bir etki yapmayaca ku ku gtrmez. imdi de, insanlar n serinkanl l kla tart mada glk ektikleri bir konuya, evlilik trelerine el ataca m. Her lkede insanlar n byk bir blm, kendilerininkinden farkl olan evlilik trelerinin ahlaka ayk r oldu una inanm lard r; bu gr e kar kanlar n ise kendi sorumsuz ya am tarzlar n hakl k lmay amalad klar na. Hindistan'da geleneklere gre dul

kad nlar n yeniden evlenmeleri, ak lalmaz l de korkun bir ey say l r. Katolik lkelerde bo anmak ok byk bir gnah olarak d nlrken evlilikte sadakat kurallar na yap lan baz ihlaller, en az ndan erkeklerce yap lm sa, ho gryle kar lan r. Amerika'da bo anmak kolayd r, ama evlilik d ili kiler iddetle k nan r. Mslmanlar, bize ok a a lay c gelen ok e lili e inan r. Btn bu farkl gr ler a r bir iddetle savunulur ve bunlara kar gelenler ok ac mas zca cezaland r l r. Ancak yine de, bu lkelerden hi kimse kendi lkesindeki tr enin insan mutlulu una katk s n n di erlerinden daha ok oldu unu gstermek iin en ufak bir aba sarfetmez. Bu konuda yaz lm herhangi bir bilimsel al maya, rne in Westermarck' n History of Humc n Marriage ( nsan Evlili i Tarihi) adl kitab na bakt m zda, benimsenmi nyarg l yakla mdan ok farkl olan bir hava ile kar la r, insan do as na ters gelece ini sand m z birok gelene in var oldu unu grrz. ok e lili in, sald rgan erkeklerin kad nlara zorla kabul ettirdi i bir rf olarak a klanabilece ini d nrz. Peki, bir kad n n birden fazla kocas n n oldu u Tibet gelenekleri iin ne sylenebilir? Tibet'i grenler oradaki aile ya am n n en az Avrupa'daki kadar uyumlu oldu u konusunda bize gvence veriyorlar. Bu tr yaz lardan birka n okumak konuya a k kalplilikle yakla an herkesi tam bir ku kuculu a yneltecektir; nk yle grnyor ki, bir evlilik gelene inin bir di erinden daha iyi veya daha kt oldu unu sylememizi sa layan herhangi bir veri mevcut de il. Yerel kurallara kar ge lenlere ho grszlk ve ac mas zl k iermeleri d nda ortak bir yanlar yok. Gnah n co rafi bir ey oldu u anla l yor. Bu sonutan hemen ba ka bir sonu ortaya k yor: "Gnah" gerek olmayan yan lt c bir kavramd r ve onu cezaland rmak iin uygulanagelen zulm gereksiz bir eydir. o u kimseye ho gelmeyen de i te bu sonutur. nk vicdan rahatl yla yap lan zulm moralistler iin bir zevktir. Cehennemi de bu nedenle icadettiler. Milliyetilik de ku ku gtrr konularda ate li inan sahibi olman n b ir u rne idir. unu rahata syleyebilirim: Byk Sava n tarihini gnmzde ele alan bilimsel bir tarihinin yazd klar nda, e er bunlar sava s ras nda yaz lm olsalard , arp an lkelerin her birinde tarihinin hapse at lmas na neden olacak ifadeler bulunmas ka n lmazd r. nsanlar n kendileri hakk ndaki gereklere tahamml gsterdikleri, in d nda, hibir lke yoktur. Gerekler normal zamanlarda sadece kabal k olarak, sava halinde ise su olarak alg lan rlar. Birbirinin kar t kat inan sisteml eri olu ur; bu sistemlere yaln zca ayn ulusal e ilimi ta yanlar n inanmalar , bunlar n yapay oldu unu a ka ortaya koyar. Ancak bu inan sistemlerine mant k

uygulamak, vaktiyle dinsel dogmalara mant k uygulaman n gnah oldu u kadar gnaht r. Bu tr konularda ku kuculu un neden ktcl oldu unu a klamalar istendi inde insanlar n verdikleri yan t, mitlerin sava kazanmaya yard m etti i, bu nedenle de rasyonalizmi benimseyen uluslar n ba kalar n ldremeyece i, tersine, kendilerinin ldrlece i, yolund ad r. Yabanc lara tmden iftira yoluyla insan n kendisini korumas n n utan verici oldu u d ncesi, bildi im kadar yla, imdiye dek Quaker'ler (17. yzy l ortalar nda kurulan, sava a ve askerli e kar , h ristiyan olduklar halde kiliseye gitmeyen, Dostlar Derne i yeleri.(.N.)) d nda ahlaki destek bulamam t r. Rasyonel bir ulusun sava a hi girmemenin yollar n bulabilece i ne srld nde al nan yan t ise genellikle hakaretten ibarettir. Rasyonel bir ku kuculu un yay lmas n n etkileri ne olabilir ? nsano lu ile ilgili olaylar gl tutkulardan kaynaklan r; bu da onlar destekleyen birtak m mitlerin do mas na yol aar. Psikanalizciler bu srecin ki isel grnmn, vesikal ve vesikas z deliler zerinde incelemi lerdir. Baz a a lamalara maruz kalm bir ki i kendisinin ngiltere Kral oldu u yolunda bir kuram benimser ve kendisine bu yce konumunun gerektirdi i sayg ile davran lmamas n mazur gstermek iin de zekice i lenmi birsr a klama icadeder. Bu rnekte, kom ular onun bu hayallerin e s cak bakmazlar ve kendisini bir t marhaneye kapat rlar. Fakat o kendi bykl n de il de ulusunun veya s n f n n veya mezhebinin bykl n ileri srerse, gr leri, d ar dan bakan tarafs z bir ki iye t marhanede kar la lanlar kadar abes gelse bile, birok yanda kazan r; bir siyasal veya dinsel nder olur. Bu yolla, ki isel delilikle benzer kurallar izleyen bir toplumsal delilik geli ir. Kendini ngiltere Kral sanan bir deli ile tart man n tehlikeli oldu unu herkes bilir; fakat tek ba na oldu u iin onun hakk ndan gelinebilir. Btn bir ulus bir kuruntuya kap ld zaman, savlar na kar gelindi inde kap ld klar fke tek bir delininkiyle ayn d r; fakat o ulusun akl n ba na getirecek tek ey sava t r. Entellektel etkenlerin insan davran n ne lde etkiledi i konusunda ruhbilimciler aras nda byk gr ayr l klar vard r. Burada birbirinden tamamen ayr iki soru sz konusudur: (1) nanlar, eylemlerin nedeni olarak, ne lde etkindirler? (2) nanlar ne lde mant ksal a dan yeterli delillerden kaynaklan rlar ve kaynaklanabilirler? Bu iki soruda sz konusu olan entellektel faktrn etkisine ruhbilimciler, s radan insanlar n vereceklerinden ok daha kk bir yer vermekte uyum iindedirler; ancak bu genel uyum alan iinde nemli l de derece farklar yer almaktad r. Bu iki

soruyu s rayla ele alal m. (1) nanlar eylemlerin nedeni olarak ne lde etkindirler? Bu soruyu kuramsal olarak de il, s radan bir insan n s radan bir gnde ya ad klar n ele alarak tart aca z. Gne sabah y ataktan kalkmakla ba lar. Byk olas l kla bunu hibir inanc n etkisi olmadan, al kanl k nedeniyle yapar. Kahvalt eder, trenine biner, gazetesini okur, i yerine gider; btn bunlar yine al kanl k nedeniyle yapar. Gemi te bu al kanl klar edindi i bir dnem olmu tur; en az ndan i yerinin seiminde inanc n bir etkisi vard r. Belki de vaktiyle o i yerinde teklif edilen i in, bulabilece i en iyi i oldu unu d nm tr. o u ki ide mesle i ilk seti i zaman inanc n bir rol olmu tur; bu nedenle de, o seimin yol at her eyde inanc n pay vard r. E er kk bir grevli ise i yerinde etkin irade kullanmaks z n ve inanc n a k katk s olmaks z n, sadece al k oldu u ekilde davranmay srdrebilir. Stunlarla rakam toplarken uygulad aritmetik kura llar na inand d nlebilir. Ancak bu do ru de ildir; bu kurallar salt bedensel al kanl klard r; bir tenis oyuncusunda oldu u gibi. Bu al kanl klar, onlar n do ru olduklar na dair bilinli bir inan nedeniyle de il, bir kpe in arka ayaklar zerinde durarak yiyecek istemeyi renmesi gibi retmeni ho nut k lmak iin genlikte edinilmi al kanl klard r. Btn e itimin bu trden oldu unu sylemiyorum; ancak R reniminin (Okuma, Yazma, Aritmetik) o u kesinlikle yledir. Sz konusu ki i i yerinde bir ortak veya bir ynetici konumundaysa gnlk i leri aras nda baz zor ynetimsel kararlar almas gerekebilir. Bu kararlarda inanc n da bir etkisi bulunmas olas d r. Baz hisselerin ykselip baz lar n n d ebilece ine veya falan ki inin gvenilir old u una, falan n da iflas e i inde oldu una inanmaktad r. Bu inanlar do rultusunda kararlar al r. Salt al kanl kla de il, inand eylere gre davrand iindir ki bir sekreterden daha stn bir ki i olarak d nlr ve ok daha fazla para kazan r -tabii e er inand eyler do ru karsa. Eylem nedeninin inantan kaynakland durumlar zel ya am iin de ayn lde geerlidir. Normal zamanlarda, kar s na ve ocuklar na davran lar n al kanl klar veya al kanl kla de i ime u ram olan igd y netecektir. nemli durumlarda -evlenme teklif ederken, o lunu hangi okula gnderece ine karar verirken veya kar s n n kendisine sad k olup olmad ndan ku kuland nda-

salt al kanl n etkisiyle davranamaz. Evlenme teklifinde yaln zca igds veya han m n zengin oldu u san s etken olabilir. E er kararda igd etken olmu sa, ku kusuz, han m n her trl erdeme sahip oldu una inan r. Bu da ona, karar n n bir nedeni gibi gelebilir; ancak gerekte bu da igdnn de i ik bir etkisinden ba ka bir ey de ildi r ve igd tek ba na eylemin yeterli nedenidir. O luna okul seerken izledi i yol byk olas l kla nemli i kararlar al rken izledi inin ayn d r; burada da inan nemli bir rol oynar. Kar s n n sadakatsizli i hakk nda bir bilgi edinmi se davran b yk olas l kla salt igdsel olacakt r; ancak bu igd sonradan olacaklar n temel nedenini de olu turan bir inan etkisiyle harekete gemi tir. Demek oluyor ki, inanlar eylemlerimizin yaln zca ufak bir blmnden do rudan sorumlu olsalar da sorumlu olduklar eylemler en nemli olan ve ya am m z n genel yap s n belirleyen eylemler aras nda yer al r. Siyasal ve dinsel eylemlerimiz zellikle inanlar m zla ba nt l d r. (2) imdi ikinci sorumuza geliyorum. Bu soru iki ynldr: (a) nanlar gerekten ne lde kan tlara dayan r? (b) yle olmalar ne lde olanakl veya arzu edilen bir eydir? (a) nanlar n kan tlara dayanma oran onlara inananlar n sand klar ndan ok daha d ktr. Olduka rasyonel bir eylem ele alal m: zengin bir i adam n n parasal yat r m yapmas . adam n n, rne in Frans z Frank n n ini k konusundaki gr nn, politik e ilimine ba ml oldu unu grrsnz; ve de bu gr ylesine benimsemi tir ki paras n o yolda riske sokmaktan ka nmaz. flas olaylar nda, o u kez, f elaketin nedeninin baz duygusal etkenlerden kaynakland ortaya kar. Politik gr ler, onlar a klamalar yasaklanm olan devlet grevlilerine ait olanlar d nda, nadir olarak kan tlara dayan rlar. Baz istisnalar ku kusuz vard r. Yirmi be y l nce ba lam olan gmrk resimleri reformu tart malar nda sanayicilerin o unun destekledi i taraf, kendi gelirlerini art racak taraft . Bu, gr lerinin gerekten kan tlara dayand n gsteriyor; ancak, ifadelerinde bunu ima eden en ufak bir ey yoktu. Fr eudcular bizi "rasyonalize etme" sreciyle, yani gerekte irrasyonel olan bir gr veya karar iin kendimize rasyonel grnen nedenler uydurma sreciyle tan t rd . Ancak, zellikle ngilizce konu ulan lkelerde "irrasyonalize etme" denebilecek bir de ter s sre var. Kurnaz bir ki i bir sorunun lehinde ve aleyhinde olan ynleri az veya ok

bilin-alt bir yolla, bencil bir a dan de erlendirebilir ( nsan n kendi ocuklar n n sz konusu olmas d nda, bencil olmayan d nceler o u zaman bilin-alt na inmezler). Bilin-alt n n yard m yla sa lam bir bencil karara vard ktan sonra ki i nas l byk fedakarl klarla kamu yarar n gzetti ini gsteren byk byk laflar uydurur veya ba kalar ndan al nt lar yapar. Bu laflar n, sahibinin gerek nedenlerini belirt ti ine inananlar o ki inin gerek kan tlar de erlendirebilmekten yoksun oldu unu da d necektir; nk, o ki inin eylemleri, kamu yarar na olan bir eye yol amayacakt r. Bu durumdaki bir ki i, oldu undan daha az rasyonel grnr. Daha da ilgin olan , onun irrasyonel ynnn bilinli, rasyonel ynnn ise bilin -d olmas d r. ngiliz ve Amerikal lar bu denli ba ar l k lan da bu zelliktir. Kurnazl k, gerek oldu u zaman, insan do as n n bilincinden ok bilin -d na ait bir eydir ve san r m ki i aleminde ba ar iin gereken en nemli zelliktir. Ahlaki a dan ise, her zaman bencil oldu u iin, kmsenen bir zelliktir; bununla birlikte insanlar en kt sulardan al koymay da ba arabilir. Bu zellik e er Almanlarda var olsayd s n rs z denizalt harekat na giri mezlerdi; e er Frans zlarda var olsayd Ruhr'da yapt klar n yapmazlard ; e er Napolyon'da olsayd Amiens Antla mas 'ndan sonra tekrar sava a girmezdi. Baz istisnalar olsa da, ortaya yle bir genel kural koyabiliriz: nsanlar neyin kendi yararlar na oldu u konusunda yan l rlarsa, akla uygun oldu unu sand klar tutum, ba kalar iin, gerekten akla uygun olan tutumdan ok daha fazla ktl e yol aar. Bu nedenle, insanlar kendi karlar n iyi de erlendirecek duruma getiren her ey yara rl d r. Ahlaki nedenlerle, kendi karlar na ters oldu una inand klar eyleri yapt klar halde ok zengin olmu say s z insan vard r. rne in ilk-dnem Quaker'lerden baz dkkan sahipleri, ba kalar n n srekli olarak yapt gibi her m teriyle pazarl k etmek yerine, satt klar mallar iin kabul edebilecekleri en d k miktardan daha ok para istememe yolunu tutmu lard r. Bu karar almalar n n nedeni, raz olduklar ndan ok para istemeyi yalan sylemek saymalar yd . Ancak m teriye sa lanan bu kolayl k ylesine bykt ki herkes onlar n dkkanlar na ko tu; sonuta zengin oldular (Bunu nerede okudu umu unuttum; ancak, belle im beni yan ltm yorsa gvenilir bir kaynakt ). Ayn amaca a kgzllk yaparak da ula mak olanakl yd ; ancak hi kimse yeterince a kgz de ildi. Bilin-d m z grnd nden daha kt niyetlidir. Bu nedenle, ahlaki gerekelerle, kendi yararlar na ters d en eyleri bilerek yapan ki iler kendi yararlar na olan tam olarak yapan ki ilerdir. Onlar n arkas ndan, iddetli duygular olabildi ince safd ederek, kendi yararlar n bilinli ve rasyonel olarak d nmeye aba gsterenler gelir.

nc olarak, igdsel olarak a kgz olan ki iler gelir. Bunlar ba kalar n n mahvolmas n amalad klar yollarda kendilerini mahvederler. Bu son grup Avrupa nfusunun yzde doksan n kapsar. Biraz konu d na km grnebilirim; ancak a kgzllk dedi imiz bilin-d mant n bilinli trlerinden ay rmam gerekliydi. Normal e itim yntemlerinin bilin-d na hibir belirgin etkisi yoktur. yleyse, a kgzllk bugnk teknik olanaklar m zla retilebilir bir ey de ildir. Yaln zca al kanl ktan kaynaklanan ahlak d nda, ahlak n da bugnk yntemlerle retilmesi olanaks z grnyor; en az ndan, ben ahsen s ka tlenen ki ilerde iyiye do ru bir e tki farketmedim. Bu nedenle, gnmzde bilinli olarak yap lmak istenen her slahat n rasyonel yollar kullanarak yap lmas zorunludur. nsanlara a kgz veya erdemli olmay nas l retece imizi bilmesek de onlara rasyonel olmay retmeyi bir lde biliyoruz: E itimden sorumlu olanlar n her konuda uygulad klar n n tam tersini yapmak bunun iin yeterlidir. Gelecekte, i salg bezleriyle oynayarak, salg lar n azalt p o altarak, erdem yaratmay da renebiliriz. Ancak gnmzde rasyonalizmi yaratmak erdem y aratmaktan daha kolayd r -rasyonalizm szc ile, eylemlerimizin etkilerini nceden tahmin etme srecinde bilimsel d nme al kanl n kastediyorum. (b) Bu, bizi u soruya getiriyor: nsanlar n eylemleri ne lde rasyonel olabilir veya olmal d r? nce "olmal m " sorusunu ele alal m. Kan mca rasyonalizmin uygulama alan n belirleyen kesin s n rlar vard r; ya am n en nemli blmlerinden baz lar mant n i e kar mas yla mahvolurlar. Leibniz son y llar nda bir muhabire ya am nda yaln z bir kere, o da elli ya ndayken, bir bayana evlenme teklif etti ini anlatm ; sonra da unu eklemi : " krler olsun ki d nmek iin zaman istedi. Bu bana da d nme f rsat verdi ve teklifimi geri ald m." Davran n n ok rasyonel oldu u ku ku gtrmez; ancak be endi imi syleyemem. Shakespeare "deli, a k ve air"i "yo unla m hayal gc" olarak biraraya getirir. Sorun deliyi sal verip a k ve airi bir arada tutmakt r. Bir rnek verece im: 1919 y l nda Old Vic'de oynanan The Trojan Women (Truval Kad nlar) oyununu seyrediyordum. Byynce ikinci bir Hector olur korkusuyla Greklerin Astyanax' ldrdkleri, dayan lmaz lde ac kl bir sahne vard r. Tiyatroda btn gzler ya l yd ; seyirciler Greklerin bu gaddarl n ak lalmaz buluyorlard . Ama orada a layan bu insanlar, ayn anda, ayn gaddarl Euripides'in bile

hayal gcn a an bir lde kendileri uyguluyorlard . K sa bir sre nce, ate kesten sonra Almanya'ya uygulanmakta olan ablukay uzatan ve Rusya'ya da abluka ngren karar alan bir hkmete -byk o unlu u- oy vermi lerdi. Bu ablukalar n ok say da ocu un lmne neden oldu u biliniyordu; ama d man lkelerin nfusunun azalmas n arzuluyorlard : ocuklar, Astyanax gibi, byyp babalar n n yolundan gidebilirlerdi. air Euripides seyircilerin hayalinde a k' canland rm t . Ancak tiyatro kap s nda a k ve air unutulmu lard ; ve kendilerini iyi yrekli ve erdemli sayan bu bay ve bayanlar n siyasal eylemleri deli'nin ( ld rm katil ki ili inde) egemenli ine girmi ti. Ayn zamanda deli'yi de al koym adan air ve a k' al koymak olanakl m d r? Her birimizin iinde onlar n de de i ik llerde mevcuttur. Bunlar, birisi kontrol alt na al nd nda di er ikisinin yok olmas n gerektirecek lde, birbirlerine ba l m d rlar? yle oldu unu sanm yorum. Hepimizin iinde mant ktan esinlenmeyen eylemlerle tketilmesi gereken bir miktar enerji oldu una inan yorum; bu, k yolunu, ko ullara gre sanatta, tutkulu a kta veya tutkulu nefrette bulur. Sayg nl k, dzen ve rutin -yani modern endstri toplumunun demir gibi kat disiplini- sanatsal drty kreltmi ve a k verimli, zgr ve yarat c olmak yerine bunal ma veya gizlili e mahkum etmi tir. Haset, gaddarl k ve nefret hemen btn piskoposlar s n f taraf ndan takdis edilirken, zellikle zgr olmalar gereken eyler bask alt nda tutulmu tur. gdsel yap m z iki blmden olu ur; birisi kendimizin ve ocuklar m z n ya am n geli tirmeye, di eri ise rakip grd mz ki ilerin ya am n engellemeye ynelir. Birincisi ya ama a k n , sevgiyi ve psikolojik olarak sevginin bir kolu olan sanat ierir; ikincisi de rekabeti, milliyetili i ve sava . Geleneksel ahlak birincisini bast rmak, ikincisini yreklendirmek iin her eyi yapar. Gerek ahlak bunun tam tersini gerektirirdi. Sevdiklerimizle ilgili davran lar igdye gvenle b rak labilir. Ak l kapsam na al nmas gerekli olan ise nefret duydu umuz ki ilere kar olan davran lard r. Gnmz dnyas nda etkin olarak nefret ettiklerimiz bizden uzak olan gruplar, zellikle de yabanc uluslard r. Onlar so yut olarak alg lar z ve gerekte nefretin ta kendisi olan eylemleri, adalete olan a k m z ve benzeri yce amalar iin yapt m z ileri srerek kendimizi kand r r z. Bu gere i bizden saklayan perdeyi ancak, byk lde ku kuculukla kald rabiliriz. Bunu ve k skanl k lg nl n n tedavisini

gerekle tirdikten sonra, k skanl klara ve s n rlamalara dayal olmayan, dopdolu bir ya am arzusuna ve ba ka insanlar n birer engel de il, birer yard mc olaca n n idrakine dayal yeni bir ahlak olu turmaya ba layab iliriz. Bu topik bir beklenti de ildir; Elizabeth ngilteresinde k smen gerekle mi ti. E er insanlar bir ba kas n n mutsuzlu u pe inde ko mak yerine kendi mutluluklar n n pe ine d meyi renirlerse, bu beklenti hemen yar n gerekle ebilir. Bu, hi de uygulanmayacak kadar sert bir ahlak tresi de ildir; ama benimsenmesi dnyay cennete dn trebilir. D ler ve Gerekler 1 Arzular m z n inan lar m z zerindeki etkisi herkese bilinen ve gzlenen bir olgudur; ancak bu etkinin niteli i o u zaman yanl alg lan r. nanlar m z n byk blmnn baz rasyonel temellere dayand n ; arzunun ise yaln z arada bir i i kar t rd n varsaymak al kanl k haline gelmi tir. Bunun tam kar t gere e daha yak n olsa gerek. Gnlk ya amla ilgili inanlar m z n byk bir blm arzular m z n ekille mesinden ibarettir; ancak orada burada baz izole noktalarda, gere in sert darbesiyle do ru yola yneltilirler. nsan genelde bir d aleminde ya ar; d dnyadan gelen a r zorlay c bir etkiyle bir an iin uyan r; ancak ok gemeden d aleminin tatl uykusuna yeniden dalar. Freud geceleri grd mz d lerin, byk lde, arzular m z n grnt eklinde gerekle mesi oldu unu gstermi ; bunun, gndz grd mz d ler iin de ayn lde do ru oldu unu sylemi tir. nanlar dedi imiz gndz d lerini de buna eklemesi yerinde olurdu. Do ru oldu una inand m z eylerin bu rasyonel olmayan kkenini gz nne serecek yntem vard r: deli ve isterik ki ilerin incelenmesinden yola k p, giderek bu hastalar n temelde normal sa l kl ki ilerden pek az farkl oldu unu ortaya koyan psikanaliz yntemi; ikincisi, en de erli gr lerimizin rasyonel kan tlar n n ne kadar zay f olduklar n gsteren ku kucu filozoflar n yntemi; son olarak da, insanlar genel olarak gzle mleme yntemi. Ben yaln z bu sonuncusu zerinde duraca m. Antropologlar n uzun al malar ndan rendi imize gre, en ilkel insanlar anlamad klar n n fark nda olduklar olaylarla kar la t klar nda cahilliklerinin bilinci iinde rp n p durmazlar; ter sine, btn nemli eylemlerini ynetecek lde s k ca ba land klar say s z inanlar vard r. Bir

hayvan n veya sava n n etini yemekle, kurban n ya arken sahip oldu u erdemleri elde edebileceklerine inan rlar. Biro u, kabile reisinin ad n a zlar na alman n insan hemen ldrecek byk bir gnah oldu una inan r, hatta ismin bir hece olarak yer ald btn szckleri de i tirecek kadar ileri giderler. rne in John ad nda bir kral n z varsa Jonquil yerine George -quil veya dungeon yerine dun -george demeniz gerekir. Tar m dzeyine geldiklerinde yiyecek retimi nedeniyle hava durumu nem kazan yor; baz bylerin ya mur getirece ine veya ufak ate ler yakmakla gne aaca na inan l yor. Bir ki i ldrld nde kan n n veya hayaletinin almak iin ldreni izledi ine, onun ancak yz k rm z ya boyama veya matem tutma gibi basit yntemlerle aldat labilece ine inan yorlar . Bu inanc n ilk blmnn ldrlmekten korkanlardan, ikinci blmnn de ldrenlerden kaynakland a ka grlyor. Rasyonel olmayan inanlar ilkel insanlara zg de ildir. nsan rk n n byk bir blm bizimkilerden farkl olan, bu nedenle de do al olarak, asl esas bulunmayan dinsel inanlara sahiptir. nyarg s z herhangi bir insan iin rasyonel bir sonuca varman n olanaks z oldu u birok konuda politikayla ilgilenen ama politikac olmayan ki iler ok gl kan lara sahiptirler. eki meli bir seimde grev alan gnlller hep kendi taraflar n n kazanaca na inan rlar; kaybetme olas l na i aret eden birok neden bulunmas n n bir nemi yoktur. 1914 sonbahar nda Alman ulusunun ok byk bir blmnn Almanya'n n zaferinden kesinlikle emin oldu u ku ku gtrmez. Bu rnekte gerek i e kar m , d leri altst etmi tir. Alman olmayan btn tarihilerin nmzdeki yz y l boyunca y azmalar nlenebilseydi yine d ler canlan r, sadece ba lang taki zaferler an msan r ve sava n sonunda ya anan felaketler unutulurdu. Nezaket, bir ki inin, kendisinin veya evresindekilerin meziyetlerine ili kin gr lerine sayg l olma al kanl d r. Herkes, her gitti i yerde, rahatlat c bir kan lar bulutu ile sar lm t r; bu kan lar, yaz n uu an sinekler gibi, kendisiyle beraber hareket eder. Bunlar n baz lar ki iseldir; ki iye, kendi erdemlerinden ve stnlklerinden, arkada lar n n sevgisiden v e tan d klar n n sayg s ndan, mesle inin parlak gelece inden, pek iyi olmayan sa l na kar n tkenmeyen enerjisinden sz ederler. Onun ard ndan ailesinin ola anst yceli i hakk ndaki inanlar gelir: babas n n imdilerde ender rastlanan drstl ve ocuklar n n imdiki modern ana-babalarda bulunmayan

bir disiplinle yeti tirmi olmas ; o ullar n n okul sporlar nda herkesi nas l geride b rakt ; k z n n kendini uygunsuz bir evlili e atacak k zlardan olmad gibi. Daha sonra, ait oldu u toplumsal s n f hakk ndaki inanlar gelir. Toplumdaki konumuna ba l olarak bu s n f btn s n flar iinde ya sosyal a dan en iyisidir; ya en bilgilisidir, ya da ahlak ynnden en de erlisidir -her ne kadar bu de erlerden birincisinin ikincisinden, ikincisinin de ncsnden daha ok aran lan nitelikler oldu u konusunda herkes hemfikir ise de. Ulus konusunda da, hemen herkes kendi ulusu hakk nda rahatlat c kuruntular besler. "Yabanc uluslar ne yaz k ki srarla kendi bildikleri gibi davran yorlar." Mr. Podsnap bu szle riyle insan kalbinin en kkl duygular ndan birini dile getirmi oluyordu. Son olarak da genel olarak insanl , mutlak olarak veya kar la t rmayla "hayvani yarat klar"dan stn tutan kuramlara geliyoruz: nsan n ruhu vard r, ama hayvan n yoktur; insan "rasyonel bir hayvan"d r. A r ac mas z veya anormal bir eylem "hayvan gibi", veya "vah i" olarak nitelenir (halbuki byle eylemler kesinlikle insanlara zgdr, Tanr insan kendi grntsnden yaratt ve evrenin nihai amac nsan' n mutlulu udur. Bylece, bizi rahatlatan a amal bir inanlar dizisine sahip bulunuyoruz: ki iye ait olanlar, ailesi ile payla t klar , s n f nda veya ulusunda yayg n olanlar, son olarak da btn insanl a ayn lde ho gelenler. Bir kimseyle iyi ili kilerimiz olmas n istiyorsak onun inand klar na sayg gstermemiz beklenir. Bu nedenle de insanlar n yzlerine kar , arkalar ndan konu tu umuz gibi konu may z. Bu fark, onlar n bizim ki ili imizden olan farklar artt ka daha da belirginle ir. Karde imizle konu urken ana -babalar konusunda bilinli bir nezaket gstermeye gerek grmeyiz. Yabanc lke insanlar yla konu urken nazik olma gere i doruk noktas ndad r ve yaln z kendi vatanda lar na al k olanlara dayan lmaz lde s k c gelir. Bir keresinde, lkesinden hi kmam bir Amerikal ya ngiliz Anayasas 'n n birka nemsiz noktada Amerikal lar nkinden daha iyi olabilece ini sylemi tim. Hemen byk bir fkeye kap ld ; bu trden bir d nceyi daha nce hi duymam oldu undan, bir kimsenin gerekten byle bir ey d nebilece ini akl almam t . kimiz de nezaketi ihmal etmi tik; sonu da bir felaket olmu tu. Sosyal amal toplant larda nezakette kusur her ne kadar ho de ilse de mitleri yok etme bak m ndan ok yararl d r. Do al kan lar m z dzeltmenin iki yolu vard r; biri, zehirli bir mantar yenebilir bir mantar san p sonuta ac ekmek gibi, gerekle yzle mek; di eri de kan lar m z n, gerek olgulara

de il, di er insanlar n inanlar na ters d mesi durumudur. Baz lar domuz eti yemenin helal, dana eti yemenin hara m oldu unu d nr; ba kalar ise tam tersine inan r. Bu gr ayr l o u zaman kan dklmesine yol am t r. kisinin de belki gerekten gnah olmad yolunda rasyonel bir gr yava yava olu maya ba lam bulunuyor. Nezaket ile yak ndan ba nt l o lan alakgnlllk, kendimizi ve kendimizde olan eyleri, kar m zdakilerden veya onlarda bulunan eylerden stn tutmuyor gibi davranmay gerektirir. Bu hner sadece in'de tam olarak anla lm t r. Bana anlatt klar na gre, in'de bir Mandarin'e kar s n n ve ocuklar n n sa l n sorarsan z size yle cevap verirmi : "Zat alilerinin sormaya tenezzl buyurduklar o pasakl a a l k kad n ve i ren yumurcaklar tam bir sa l k iindedirler." Ne var ki, byle incelikler sakin ve dingin bir ya am tarz gerektirir; i ve politika dnyas n n h zl ve nemli ili kilerinde ise bu olanaks zd r. Ba ka insanlarla olan ili kiler, en ba ar l olan ki iler d nda kalan herkesin mitlerini birer birer y kmaktad r. Ki isel vnleri karde ler, aile vnlerini okul ar kada lar , s n fsal vnleri politika, milli vnleri de sava lar ve ticari ba ar s zl klar ortadan kald rmaktad r. Ancak insan olman n vnc varl n srdrr; ve sosyal sohbetler s ras nda, mit-yaratma yetisi bu alanda serbeste at ko turur. Bilim bu tr hayallerin dzeltilmesinde bir lde etkilidir. Ancak bu dzeltme hibir zaman k smi olmaktan teye gidemez; nk biraz safdillik olmazsa bilimin kendisi de ker. 2 nsanlar n ki isel ve s n fsal d leri gln olabilir; ancak toplumsal d ler insanl k emberi d na kamayan bizler iin hzn vericidir. Astronominin ortaya koydu u Evren ok byktr. Teleskopla grdklerimizin tesinde daha neler var, bilemiyoruz; ancak bilebildi imiz kadar ak lalmaz byklktedir. Samanyolu bu bilinebilen evrende ok kk bir yer kaplar. Bu ufak blmn iindeki Gne Sistemi sonsuz kklkte minik bir benek, gezegenimiz ise bene in mikroskopik bir noktas d r. Bu nokta zerinde, karma k yap l ve kendilerine zg fiziksel ve kimyasal zellikleri olan, su ve saf olmayan karbon kar m minik topaklar birka y l srklenir durur; ta ki bile imi olu turan elementlere tekrar ayr l p yok olana kadar. Vakitlerini iki i aras nda bl trrler: kendilerinin yok olma an n ertelemek ve tela l bir aba ile, kendi trlerinden olan ba kalar iin bu an abukla t rmak. Do al sars nt lar belirli aral klarla binlercesini, hatta milyonlarcas n yok eder; hastal k daha biro unu vaktinden nce al p gtrr. Bu olaylar felaket olarak

de erlendirilir; ancak insanlar ayn yok edi i kendi abalar yla ba ar rlarsa ok sevinir ve Tanr 'ya kranlar n sunarlar. nsan ya am n n fiziksel olarak var olabilece i sre Gne Sistemi'nin toplam mrnn ok ufak bir blmdr. Ancak insanlar n birbirlerini yok etme abalar yla, bu sr e dolmadan da kendi sonlar n getireceklerini d ndren nedenler var. D ar dan bak ld nda insan ya am byle grnyor. Ya ama byle bir bak n dayan lmaz oldu unu, bunun, insanlar n var olmalar n sa layan igdsel enerjiyi yok edece ini syleyen ler var. Onlar n bulduklar ka yolu din ve felsefedir. D dnya her ne kadar yabanc ve duyars z grnse de, bizi teselli edenlerin verdikleri gvenceye gre, grn teki bu at malar n gerisinde bir uyum vard r. lk nebuladan bu yana sregelen uzun geli imin, en son a ama olarak insano luna eri ti i varsay lmaktad r. Hamlet ok nl bir yap tt r; ancak onu okuyanlar n pek az Birinci Denizci'nin "Tanr sizi kutsas n, efendim" eklindeki drt szckten olu an roln an msar. Ya amdaki tek u ra lar bu rol oynamak olan bir topluluk d nelim; onlar n Hamlet'lerle, Horatio'larla, ve hatta Guildenstern'lerle hi bir temaslar olamayacak bir ekilde izole edilmi olduklar n varsayal m. Bu ki iler Birinci Denizci'nin drt szc nn btn oyunun temelini olu turdu u yolunda bir tak m edebi ele tiriler icadetmezler miydi? lerinden biri teki rollerin de belki ayn lde nemli olabilece ini ne srseydi, onu a a lama veya d lamayla cezaland rma yoluna gitmezler miydi? Evrende insano lunun ya am Birin ci Denizci'nin Hamlet'te ald rolden ok daha az yer tutmaktad r. Ancak sahnenin arkas ndaki oyunun gerisini dinlememiz olanaks zd r; oyunun konusu ve ki ileri hakk nda da ok az ey biliyoruz. nsanl k denince onun bir temsilcisi olarak daha ok kend imizi d nrz. Bu nedenle de insanl k konusunda olumlu hisler besler, korunmas n nemli buluruz. Nonkonformist ( ngiltere Kilisesi'nden ayr lm bir tarikat n mensubu. (.N.)) bakkal Mr. Jones kendisinin lmszl e lay k oldu undan emindir; bunu kendis inden esirgeyecek bir evrenin de dayan lmaz lde kt oldu u kan s ndad r. Ancak ekere kum kar t ran ve pazar gnleri kiliseyi ihmal eden Anglikan ( ngiltere Kilisesi mensubu. (.N.)) rakibi Mr. Robinson'u d nd nde, evrenin gere inden fazla merhame tli davrand gr ndedir. Mutlulu unun eksiksiz olmas , Mr. Robinson iin yak lacak bir cehennem ate ine ba l d r. Bu ekilde hem insan n evrensel nemi korunmu ,

hem de dost ve d man aras ndaki ya amsal farkl l k evrensel merhametin zaaf yznden ortadan kalkmam olur. Mr. Robinson da ayn kan dad r; ancak roller de i mi olarak. Sonuta herkes mutludur. Korpenik'ten nceki a larda insan -merkezli dnya gr n savunmak iin felsefi oyunlara gerek yoktu. Gk kubbesinin dnya evresinde dnd g zle grlyordu; dnyada da insan, evresindeki btn hayvanlara hkmetmekteydi. Ancak dnya merkezi konumunu yitirince insan da bulundu u doruktan indirildi. Bunun zerine, bilimin "kabal n " dzeltecek bir metafizi e gerek duyuldu. Bu grev de "idealist" denilen ki ilerce yerine getirildi. Onlara gre maddesel dnya gerek olmayan bir grnmden ibarettir; gerek olan ise Ak l veya Ruh'tur; o, filozofun ak l ve ruhundan stndr; t pk filozofun s radan insandan stn oldu u gibi. " nsan n evi gibisi yo ktur" deyiminin tersine, bu d nrler bize her yerin kendi evimiz gibi oldu u gvencesi verirler. En iyi olan her eyimizde, yani sz konusu filozofla payla t m z her eyde, evrenle uyum iindeyiz. Hegel bize evrenin, onun dnemindeki Prusya Devleti'ne benzedi i gvencesini de verir; onun ngiliz ard llar da evreni daha ok iki meclisli pltokratik bir demokrasiye benzetirler. Bu gr ler iin ne srlen gerekelerde, bunlar n insanc l zlemlerle olan ba nt s , o gr n sahiplerinden bile gizlenecek biimde kamufle edilmi tir: bu gerekeler grn te mant k ve nermelerin tart lmas gibi kuru kaynaklardan kar lm t r. Ancak hep tek bir do rultuda yanl lar yap lm olmas , zlemlerin etkisini a a vurmaktad r. Bir aritmetik toplamas yaparken ins an n kendi lehine yanl yapmas , aleyhine olan yapmas ndan daha olas d r. Bunun gibi, bir kimsenin mant k yrtrken kendi zlemleri ynnde yanl lar yapmas , zlemlerine ters olan ynde yanl lar yapmas ndan daha olas d r. Demek oluyor ki, soyut d nr olarak adland r lan ki ilerin incelenmesinde, ki iliklerinin anahtar yapt klar yanl lardan anla labilir. ok ki i insanlar n icadetti i sistemlerin, gerek olmasalar bile zarars z ve rahatlat c olduklar n ve onlara dokunulmamas gerekti ini savu nur. Ancak onlar gerekte zarars z de ildirler ve insanlar nlenebilecek ac lara katlanmaya ynelttikleri iin getirdikleri rahatl k ok pahal ya malolmaktad r. Ya amdaki ktlkler k smen do al nedenlerden, k smen de insanlar n birbirlerine olan d manl ndan kaynaklanmaktad r. Eskiden rekabet ve sava lar, yiyecek sa lamak iin gerekliydi; bu

yiyecekler de sadece galip gelenlerce elde edilebiliyordu. imdi bilim sayesinde do al glere egemen olma yoluna girildi ine gre, insanlar birbirlerini yenmek yerine kendilerini do ay fethetmeye adarlarsa herkes daha rahat ve mutlu olur. Do an n bir dost, bazen de ba ka insanlarla kavgalar m zda bir mttefik olarak takdim edilmesi, insan n dnyadaki gerek konumunu belirsizle tirmekte ve insano lunun kal c mut lulu unu sa layacak yegane sava m olan bilimsel g aray na giden abalar sapt rmaktad r. Btn bu faydac gerekeler yan nda gerekd inanlara dayal bir mutluluk aray n n yce ve yetkin bir yn yoktur. Dnyadaki gerek konumumuzu korkusuzca alg lamakta tam bir mutluluk, ve mit duvarlar arkas na saklananlar n grebileceklerinden ok daha canl bir dram vard r. D nce dnyas nda, kendi fiziksel gszlkleriyle yzle meye haz r olanlar n a labilecekleri "engin denizler" vard r. Btn bunlardan daha nemli olarak da gn n karartan, insanlar kavgac ve ac mas z yapan Korku'nun zulmnden kurtulu vard r. Dnyadaki konumunu oldu u gibi grme yreklili i gstermeyen hi kimse bu korkudan kurtulamaz; kendisine, kendi kkl n grme olana v ermeyen hi kimse muktedir oldu u yceli e eri emez. Bilim Bo - nanl m d r? Modern ya am iki ynden bilim temeline oturmaktad r. Hepimiz ekmek paras , rahat m z sa layan aralar ve e lence gereksinimlerimizi kar lamada bir bak ma bilimsel bulu ve ke iflere ba ml y zd r. te yandan son yzy l iinde bilimsel gr le ilintili olan baz zihinsel al kanl klar bir avu stn yetenekli ki iden giderek toplumun byk bir blmne yay lm t r. Yeterince uzun sreler gznne al nd nda, bilimin bu i ki zelli inin birbiriyle ba nt l oldu u grlr; ancak her ikisi de, tekisi olmadan yzy llarca var olabilirler. Bilimsel d nce tarz onsekizinci yzy l sonlar na kadar gnlk ya am pek etkilemedi; nk s nai teknolojide devrim yapan byk bulu lar a henz yol amam t . te yandan, bilimin getirdi i ya am tarz , bilimin sadece pratikteki baz uygulamalar n renmi toplumlarca da benimsenebilir. Byle toplumlar ba ka yerlerde ke fedilmi makineleri yapabilir, kullanabilir ve hatta onlarda baz ufak tefek geli meler gerekle tirebilir. Ortak insanl k zekas bir gn yozla sa bile, bilimin sa lad teknik ve gnlk ya am, byk olas l kla, nesiller boyu var olmay srdrebilir. Ancak bu durum sonsuza dek sremez; nk e er bir felaket sonucu ciddi e kilde zedelenirse bir daha yerine gelmesi olanaks zd r. Demek oluyor ki, olumlu ya da olumsuz, bilimsel gr insanl k iin nemli

bir konudur. Sanat alan nda oldu u gibi bilimsel gr n kendisi de iki ynldr. Yaratanlar ile de erlendirenler ayn ki iler de ildir ve birbirinden farkl zihinsel al kanl klar gereksinirler. Her yarat c gibi bilimsel yarat c da entellektel bir yolla ifade edilen gl duygulardan esinlenir; bu ifade a klanmam bir inanc da ierir; e er bu inan olmasa bilimci belki de pek bir ey ba aramaz. De erlendiricinin byle bir inanca gereksinimi yoktur; o her eyi yerli yerinde grr; kendince gerekli noktalar de erlendirir; belki de yarat c y kendisine k yasla kaba ve ilkel bir ki i olarak d nr. Uygarl k daha yayg n ve daha ola an bir a amaya geldi inde de erlendirenin d nce tarz nda, yarat c olabilecek ki ilere kar bir hkmetme e ilimi ba gsterir. Sonuta sz konusu uygarl k Bizansla r ve geriye dnk bir hal al r. Bilimde bu tr bir geli im ba lamakta gibi grnyor. nclere g veren inan, znden rmeye ba lam t r. Rusya, Japonya ve Yeni in gibi Uzakdo u lkeleri bilimi hala onyedinci yzy ldaki o ku ile kar lamaktad r. Bat l uluslar halklar n n o unlu u da byledir. Ancak ba rahipler, kendilerini n resmen adand klar bu ibadetten art k usanmaya ba lam lard r. Vaktiyle dinibtn gen Luther, hastal ktan kurtulmak iin Kapitol'de Jpiter'e kendi ad na kz kurban edilmesine ses karmayan serbest-d nceli Papa'ya sayg lar n sunmu tu. Bunun gibi, gnmzde de kltr odaklar ndan uzakta olanlar bilime, onun kahinlerinin art k duymad klar sayg y beslemektedir. Bol eviklerin "bilimsel" maddecili i de, vaktiyle ilk dnem Alman Protestanlar nda oldu u gibi, bu sofulu u dost d man herkesin yenilik saya ca bir ekil iinde devam ettirmeye ynelik bir abad r. Ancak onlar n Newton'un retilerine hararetle ve harfi harfine ba l olmalar , Bat 'n n "burjuva" bilimcileri aras nda ku kuculu un yay lmas n h zland rmaktan ba ka sonu vermemi tir. Tennesse e gibi, devletin bilim-ncesi bir a amada kalm oldu u yerler d nda, bilim devlet taraf ndan tan nan ve te vik edilen bir faaliyet olarak siyasal a dan tutucu bir nitelik alm t r. Gnmz bilimadamlar n n o unlu unun temel iman statkoyu koruman n nemine dayanmaktad r. Bunun sonucunda bilim iin haketti inden fazlas n ileri srmemek ve di er tutucu glerin, rne in dinin, istemlerini yerine getirmek konular na a r yatk nd rlar. Ancak bu bilimciler byk bir zorlukla kar kar yad rlar. Bilim cilerin o unlu unun tutucu olmas na kar n bilim hala dnyadaki en h zl de i im arac d r. Asya'daki, Afrika'daki ve Avrupa'n n sanayi toplumlar ndaki de i imin yol at heyecan, tutucu gr l ki ilerde o u kez ho nutsuzluk

yaratmaktad r. Bundan da bilimin de eri konusunda, Byk Rahiplerin ku kuculu una da katk da bulunan tereddtler ortaya kmaktad r. Bu kadarla kalsa nemli olmayabilirdi. Ancak durum gerek -entellektel s k nt larla daha da a rla m t r. Bu zorluklar n, eger a lmazlarsa, bilimsel ke if a n sona erdirmeleri olas l vard r. Bu hemen bir anda oluverecek demek istemiyorum. Rusya ve Asya, Bat 'n n yitirmekte oldu u bilimsel iman bir yzy l daha srdrebilirler. Ancak eninde sonunda, bu inanca kar ne srlen sav n reddedilemeyece i ortaya karsa bu, herhangi bir nedenle bir an iin, usan duyan insanlar ikna edecek, bu kimseler bir kere inand ktan sonra da eski mutlu gvencelerine bir daha kavu amayacaklard r. Bilimsel imana kar ileri srlen bu sav, bu nedenle, byk bir ti tizlikle incelenmelidir. Bilimsel imandan sz ederken bilimin, esas itibariyle, do ru oldu u yolundaki bir mant ksal sonucu kastetmiyorum. Daha az rasyonel olan ama daha heyecan verici bir eyi, yani ki inin byk bir bilimsel ka if olmas na yol aan inan ve duygular sistemini kastediyorum. Soru udur: bilimsel ke ifler iin gereken zihinsel gce sahip insanlar aras nda bu trden duygu ve inanlar var olmay srdrebilirler mi? Yeni yay nlanm ok ilgin iki kitap bize bu problemin yap s n anlamada yard mc olacakt r. Bunlar Burtt'un Metaphysical Foundations of Modern Science (Modern Bilimin Metafiziksel Temelleri) (1924) ve Whitehead'in Science and the Modern World (Bilim ve a da Dnya) (1926) adl kitaplar d r. Bu kitaplar n ikisi de a da dnyan r. Kopernik Galileo ve Newton'dan esinlenmi oldu u d nce sistemlerini ele tirmektedir -birincisi hemen hemen tmyle tarihsel a dan, ikincisi hem tarihsel hem de mant ksal a dan. Dr. Whitehead'in kitab daha nemlidir; nk yaln z ele tirel de il, ayn zamanda yap c d r; ayr ca gelece in bilimi iin, insanl n bilimd zlemleri ynnden de doyurucu olacak bir entellektel temel bulmay amalamaktad r. Dr. Whitehead'in teorisinin ho diyebilece imiz blmleri iin ne srd mant ksal argmanlar kabul edemem. Bilimsel kavramlar n yeni bir entellektel yap lanmaya gereksinimi oldu unu kabul etmekle beraber bu yeni kavramlar n entellektel olmayan duygular m za eskileri kadar itici gelece ini ve bu nedenle yaln zca bilim lehinde gl nyarg s ol anlarca kabul edilecekleri yolundaki gr e de kat l yorum. imdi ileri srlen tezin ne oldu unu grelim. e tarihsel bak a s yla ba layal m. Dr. Whitehead "Nesneler aras nda

dzen, zellikle de bir do a dzeni'nin var oldu u hakk nda yayg n bir igdsel inan olmadan ya ayan bilim de olamaz," diyor. Ona gre bilim ancak byle bir inanca sahip olan insanlarca yarat labilirdi; bu nedenle de inanc n ba lang taki kayna bilim -ncesi dnem olmal yd . Bilimin geli mesi iin gerekli olan karma k zihin sel yap n n olu mas nda ba ka elerin de katk s olmu tu. Whitehead, Greklerin ya ama bak a s n n daha ok dramatik oldu unu, bu nedenle de ba lang tan ok sonu vurgulad n , bunun da bilim a s ndan sak ncal oldu u ileri sryor. te yandan, Grek tragedyas , olaylar n do a yasalar n n zorunlu sonucu olarak ortaya kt yolundaki Kader kavram n n olu mas na yard mc olmu tur. "Grek tragedyas ndaki Kader, a da d nce sisteminde Do a dzenine dn m tr." Gerekirci (necessitarian) gr Roma huku ku ile desteklenmi tir. Roma Devleti (hi olmazsa teoride), Do ulu despotlardan farkl olarak keyfi de il, nceden belirlenmi kurallara gre hareket etmi ti. Bunun gibi, h ristiyanl k da Tanr 'n n yasalar uyar nca hareket etti i inanc ndayd ; her ne kadar bu yasalar Tanr 'n n kendisi koysa da. Btn bunlar bilimsel d nce biiminin zorunlu bir gesi olan Do al Yasalar kavram n n olu mas n kolayla t rm t r. Onalt nc ve onyedinci yzy l nclerinin al malar n esinleyen bilim-d inanlar Dr. Burtt taraf ndan vgye de er bir biimde ortaya konmu tur; kendisi bunun iin, pek az bilinen birok orjinal kaynaktan yararlanm t r. rne in Kepler, genli inin kritik bir dneminde, Zerd t dininden olanlar n Gne 'e tapma eklindeki ibadetlerini k smen be nimsemi gibidir. "zellikle Gne 'in tanr la t r lmas ve ona yara r konumun evrenin merkezi oldu u yolundaki d nceler Kepler'i, genlik co kusu ve co kulu hayal gcnn etkisiyle, yeni sistemi kabule yneltmi tir." Btn Rnesans dnemi boyunca h ristiyanl a kar , esas itibariyle Pagan a uygarl na duyulan hayranl ktan kaynaklanan bir tr d manl k var olmu tur. Bu d manl k, kural olarak a ka dile getirilemediyse de rne in, fiziksel belirlenimcilik (determinizm) ierdi i gerekesiyle Kilise'n in k nad astrolojinin yeniden canlanmas na yol am t r. H ristiyanl a kar olan bu ba kald r bilimle oldu u kadar bo -inanla da ilintilidir ve Kepler rne inde oldu u gibi bazen her ikisiyle de iiedir. Eskia 'da yayg n olmayan, Ortaa 'da i se hi grlmeyen ok nemli bir e daha vard r: "zlemeyen ve tekrarlanan" olgulara duyulan ilgi. Rnesans ncesinde olgulara kar merak duyulmas ki ilere zgyd; rne in mparator 2. Frederick ve Roger Bacon. Ancak Rnesans dneminde bu merak ayd nlar aras nda birden yayg nla t . Montaigne'de bu, Do al Yasalara ilgi

duymaks z n var olan bir merakt r; bu nedenle de Montaigne bir bilim adam de ildir. Bilim u ra , kendine zg bir genel ve zel ilgiler kar m n ierir; zel durum, genel durumu ayd nlatabilece i umuduyla incelenir. Ortaa 'da zel durumun, teorik olarak, genel ilkelerden kar labilece i d nlrd; Rnesans dneminde genel ilkeler gzden d t ve eski a lara olan tutku zel olaylara kar gl bir ilgiye yol at . Bu ilgi Grek, R oma ve skolastik geleneklere gre e itilmi beyinlerde, sonunda Kepler ve Galileo gibi bilimsel ki iliklerin ortaya k n olanakl k lan d nsel atmosferi yaratt . Do ald r ki bu atmosfer onlar n al malar n sarmalam ve gnmzdeki izleyicilerine kadar gelmi tir. "Bilim, kkenini Rnesans sonlar n n tarihsel ba kald r s ndan hi ay rmam t r; daha ok, ilkel bir inanca dayal , rasyonalizm-kar t bir hareket olarak srm tr. Gerek duydu u uslamlama sistemini, tmdengelim yntemini uygulayan Grek ra syonalizminin ya ayan bir yadigar olan matematikten alm t r. Bilim felsefeyi reddeder. Ba ka bir deyi le, inanc n hakl k lmaya veya a klamaya hi gerek duymam , Hume'un onu yads mas na da sessizce kay ts z kalm t r." Emekleme dnemindeyken onu be slemi olan bo -inanlardan ay r rsak bilim var olmay srdrebilir mi? Bilimin felsefeye kar gsterdi i kay ts zl k, ku kusuz, bilimin a rt c ba ar s nedeniyledir. Bilim, insan n gl oldu u duygusunu kuvvetlendirmi ; bu nedenle de, teolojik gelenek lerle kimi zaman at mas na kar n, genelde iyi kabul grm tr. Ancak son zamanlarda, kendi i sorunlar onu felsefeyle ilgilenmeye yneltmi tir. Bu, zellikle uzay ve zaman bir uzay -zaman dzeninde birle tiren grecelik teorisi iin sz konusu olmu tur. Bunun yan s ra, srekli olmayan harekete gereksinimi varm gibi grnen kuantum teorisi iin de geerlidir. Yine, bir ba ka alanda, fizyoloji ve biyokimya, felsefeyi canal c bir noktas nda tehdit eden psikolojinin alan na el uzatmaktad r. Dr. Watson'un davran l bu sald r n n bir nc kuvvetini olu turmakta; felsefi gelenek iin sayg l say lamayacak eyler iermekte; buna kar n kendine zg yeni bir felsefeye de gerek duymaktad r. Btn bu nedenlerden dolay bilim ve felsefenin bu so uk sava srdrmeleri art k olanaks zd r; d man ya da dost olmak zorundad rlar. Bilim, temelleri konusunda felsefenin ona yneltti i sorular yan tlayamazsa dost olamazlar. Dost olmalar durumunda ise birbirlerini yok ederler; yaln z birinin tek ba na alana egemen olmas art k olanaks zd r. Bilimin felsefi a dan kendini kan tlamas iin Dr. Whitehead iki ey nermektedir. Bir yandan yeni baz kavramlar ortaya atmaktad r ki onlar sayesinde grecelik ve kuantum fizi i, eski kat madde kavram nda yap lacak

blk prk de i ikliklerle elde edilecek sonulara gre, zihinsel bak mdan daha doyurucu olan bir yap lanma olana bulacakt r. Eserin bu blm henz arzu edilen lde geli tirilmi olmamakla beraber geni anlam yla bilim kapsam na girmektedir ve bizleri baz o lgular hakk ndaki teorik bir yorumu bir ba kas na tercih etmeye ynelten al lm kan tlama yntemine de olanak vermektedir. Tekni inin zor oldu unu belirtmek d nda bu konuya de inmeyece im. u anda ilgilendi imiz konu ynnden nemli olan, Dr. White head'in eserinin daha felsefi olan blmdr. Bize sadece daha iyi bir bilim nermekle yetinmeyip, ayn zamanda Hume'dan bu yana bir anlamda rasyonel olmayan geleneksel bilimi rasyonel k lacak bir de felsefe neriyor. Bu felsefe temelde Bergson'unkine ok benzer. Burada kar la t m zorluk udur: Dr. Whitehead'in yeni kavramlar , normal bilimsel ve mant ksal s namalara olanak veren formllerle ifade ediliyorlarsa da ne srd felsefeyi gerektirmiyorlar gibi grnyor. Bu nedenle felsefesi kendi ierdi i de erlere gre kabul edilmelidir. Onu, e er do ru ise, bilimi hakl k ld (justification) iin kabul etmemeliyiz; nk tart t m z sorun bilimin hakl k l nmas n n olanakl olup olmad d r. Onu oldu u gibi, bize gerekten do ru gelip gelmedi i bak m ndan incelemeliyiz; ancak bunda da kendimizi eski karga a ile yzyze buluyoruz. imdi sadece tek bir nokta, ama ok nemli bir nokta zerinde duraca m. Bilindi i gibi Bergson gemi in bellekte ya amay srdrd , hi bir eyin asla gerekten unutulmad kan s ndad r. Bu noktalarda Dr. Whitehead onunla hemfikir grnyor. Bu airane bir ifade olarak ok ho olmakla beraber, benim d n me gre, olaylar bilimsel netlikle dile getirdi i kabul edilemez. Gemi teki bir olay -diyelim ki in'e var m - an ms yorsam, yeniden in'e vard m sylemem sadece mecazi bir ifadedir. An msad m zaman baz szckler ve imgeler belirir. Bunlar n an msad m eylerle nedensellik ve benzerlik ili kisi vard r ve bu benzerlik genellikle mant ksal yap benzerli inden te bir ey de ildir. An n n, gemi teki olay n varl n srdrmesi oldu unu sylesek bile bu, olay n kendisi ile an s aras ndaki ili ki hakk ndaki bilimsel soruya bir yan t olu turmaz. nk yle sylesek bile, yine de, aradan geen srede olay n de i ti ini kabul etmek zorunday z; bu sefer de de i imin hangi bilimsel yasalar uyar nca gerekle ti i sorusuyla kar kar ya kal r z. An y yeni bir olay olarak veya olduka de i mi eski bir olay olarak adland rman n bilimsel problem a s ndan bir fark yoktur. Hume'dan bu yana bilim felsefesinde yer alan iki byk skandal nedensellik

ve tmevar md r. Bu iki ynteme hepimiz gveniriz; ancak Hume bu inanc n hibir rasyonel temele dayanmayan, bilinsiz bir inan oldu u yolunda bir kan uyand rm t r. Dr. Whitehead kendi felsefesinin Hume'a bir yan t olana sa lad na inan yor. Kant da ayn eyi d nm t. Ben her ikisini de kabul edemiyorum. Ancak herkes gibi ben de bir yan t olmas gerekti ine inanmaktan da kendimi alam yorum. Bu durum derin bir rahat s zl k kayna d r; bilim ile felsefe kar t r lmaya devam ettike rahats zl k artacakt r. Bir yan t bulunabilece ini ummak durumday z; ancak ben yan t n bulunmu oldu una inanam yorum. Bilim gnmzdeki durumuyla k smen olumlu, k smen de olumsuz olarak d nlebilir. Bize evremizi dzenleme gc vermesi ve kk de olsa nemli bir az nl k iin zihinsel doyum olana sa lamas bak m ndan da olumludur. Olumsuzdur; nk ne kadar maskelemeye al sak da insan eylemlerini, teorik olarak, nceden tahmin etme olana n ieren bir gerekircili i varsaymakta, bu bak mdan da sanki insan n gcn azaltmaktad r. Do al olarak insanlar bilimin olumlu ynn al koyup olumsuz ynnden kurtulmay arzular; ancak bunu ba arma abalar imdiye dek bo a km t r. Nedensellik ve tmevar ma inanc m z n irrasyonel oldu unu vurgularsak, bilimin do ru olup olmad n bilmedi imiz ve bize onu olumlu k lan, evremize egemen olma olana n n her an yok olabilece i sonucuyla kar la r z. Ancak bu sonu tmyle teorik olup, a da bir insan n uygulamada benimseyece i bir ey de ildir. te yandan bilimsel yntemin savlar n kabul edersek nedensellik ve tmevar m n, her eye oldu u gibi, insan iradesine de uygulanabilir oldu unu kabulden ka namay z. Yirminci yzy lda fizik, fizyoloji ve psikoloji alanlar ndaki geli meler bu sonucu glendirmektedir. Sonunda yle grnyor ki, bilimin rasyonel kan tlamas teorik olarak yetersiz ise de, bilimin olumsuz ynlerini b rak p olumlu olanlar n al koymam z sa layan bir yntem mevcut de ildir. Duru mun mant yla yzle mekten ka narak ku kusuz bunu ba arabiliriz. Ancak o zaman dnyay anlamay ama edinmi olan bilimsel ke if drtsn de daha kayna nda kurutmu oluruz. Gelece in bu karma k probleme daha doyurucu bir zm getirmesini umal m. nsan Rasyonel Olabilir mi? Kendimi hep bir rasyonalist olarak d nrm; ve bana gre bir rasyonalist, insanlar n rasyonel olmas n isteyen ki idir. Rasyonellik gnmzde birtak m sert ele tirilere u ram bulunuyor; yle ki, ne anlama geldi inin bilinm esi, bilinmesi durumunda da insanlar n elde edebilecekleri bir ey olup olmad n kestirmek zordur. Rasyonelli i tan mlama sorununun biri teorik, teki de

pratik olmak zere iki yn vard r: Rasyonel d nce nedir? Rasyonel davran nas ld r? Faydac l k (pragmatizm) kan lar n irrasyonel oldu unu, psikanaliz de davran lar n irrasyonel oldu unu vurgular. Bu iki yakla m o u kimseyi, d nce ve davran lar n olumlu bir ekilde uyum gsterecekleri ideal bir rasyonelli in var olmad gr ne yneltmi tir. Bu da yle bir sonuca yol aar grnmektedir: E er siz ve ben de i ik kan lara sahipsek, bunu tart man n ya da tarafs z bir ki inin hakemli ine ba vurman n yarar yoktur. Yapabilece imiz tek ey, parasal ve askeri gcmz lsnde, etkili konu ma, reklam , ya da sava yollar yla birbirimizle mcadele etmektir. Byle bir bak a s n n ok tehlikeli, uzun dnemde ise uygarl k iin yokedici nitelikte oldu u kan s nday m. Bu nedenle, rasyonellik idealinin, onu yok edece i d nlen fikirlerden etkilenmedi ini , d nce ve ya ama bir yol gsterici olarak eskiden ta d btn nemi korudu unu gstermeye al aca m. nce kan lar n rasyonelli ini ele alal m. Bunu, basit olarak, bir kanaate varmadan nce, konuyla ilgili btn kan tlar dikkate alma olarak tan ml yorum. Rasyonel bir ki i kesinli in olanakl olmad durumlarda olas l en kuvvetli olan gr e en byk a rl verir, yabana at lamayacak lde olas l olanlar da varsay m olarak akl nda tutar; nk bunlar n tercihini gerektiren baz kan tlar sonradan ortaya kabilir. Do ald r ki burada, gereklerin ve olas l klar n o u durumda nesnel bir yntemle -yani iki dikkatli ki iyi ayn sonuca gtrecek bir yntemle - saptanabilece i varsay lmaktad r. Bu varsay m s k s k sorgulanmaktad r. ok kimse ak l n tek i levinin ki inin kendi zlem ve gereksiniminin doyumunu kolayla t rmak oldu unu sylemektedir. Pelebs Ders Kitaplar Komitesi'nin yay nlad Outline of Psychology (Psikolojinin Anahatlar ) kitab nda (sayfa 68) "Zihin her,seyden ok bir taraf tutm a arac d r. levi ki iye ya da tre yararl olacak eylemlerin gerekle mesini ve daha az yararl olanlar n n engellenmesini gven alt na almakt r," denilmektedir. Ancak ayn yazarlar yine ayn kitapta (sayfa 123) ve yine italik harflerle "Marksistlerin inanc ile dinsel inan aras ndaki fark pek derinlerdedir; dinsel inan zlem ve gelenek temeline, di eri ise nesnel gereklerin bilimsel analizine dayan r," demektedirler. E er amalar kendilerini Marksist inanc semeye ynelten eyin ak l olmad n ne srmek de ilse, bu szler ak l iin sylemi olduklar szlerle eli mektedir. Amalar ne olursa olsun "nesnel gereklerin bilimsel analizinin" olanakl oldu unu kabul ettiklerine gre, nesnel anlamda rasyonel olan gr lerin de olanakl oldu unu kabul etmeleri gerekir.

rrasyonel bir bak a s neren daha bilge yazarlar, rne in faydac filozoflar, bu kadar kolay a k vermiyorlar. Onlar, kan lar m z n, do ru olmalar iin uymalar gereken nesnel gerek diye bir eyin var olmad n ileri sryorlar. Onlar iin kan lar yaln zca varolma sava nda kulland m z silahlard r ve insan n ya am n srdrmesine yard mc olanlar na "do ru" denilmelidir. Bu gr .S. alt nc yzy lda, budizm Japonya'ya ilk eri ti i zamanlar, Japonya'da yayg n olan gr t. Yeni dinin do rulu undan ku ku duyan iktidar, deneme olarak, saray mensuplar ndan birine bu dini kabul etmesini emretti; e er bu ki i ba kalar ndan daha ba ar l olursa yeni din herkese kabul edilecekti. Bu yntem faydac lar n btn din tart malar nda -gnmze uyum sa layacak de i ikliklerle - benimsedikleri yntemdir; ancak ben, insan zenginli e, btn teki dinlerden daha abuk gtrd anla lan Musevili e geen bir kimse duymad m. Faydac lar "do ru"yu bu ekilde tan mlasalar da gnlk ya amda zaman z aman ortaya kan ve bu denli incelikli olmayan sorunlarda hep ok de i ik bir standart uygularlar. Bir cinayet davas n n jrisinde yer alan bir faydac , kan tlar herhangi bir insan gibi de erlendirecektir; ancak e er kendisine zg lt uygulayacak ols a, toplumda kimin idam edilmesinin daha karl olaca n d nmesi gerekir. Tan m gere i o ki i cinayetin de sulusudur; nk ba ka birisinin de il de onun sulu oldu una inanmak daha yararl , bu nedenle de daha "do ru"dur. Bu tr faydac l k ne yaz k ki ba zen gerekten uygulan yor. Amerika ve Rusya'da bu tan ma uygun "dzmece sulamalar" yap ld n duymu tum. Ancak byle durumlarda, gere i gizlemek iin hi bir aba esirgenmiyor; ba ar l olunamazsa da rezalet k yor. Gizleme iin gsterilen bu aba, bir cinayet olay nda polisin bile nesnel gere e inand n gstermektedir. Bilimde aranan da bu trden -ok alelade ve tats zbir nesnel gerektir. nsanlar, onu bulma umudunu ta d srece, dinde aranan gerek de bu trdendir. nsanlar ancak dinin gerek oldu unu do rudan kan tlamaktan umut kesti i zamand r ki, onun szmona yeni -moda bir anlamda "gerek" oldu unu kan tlamaya koyulmu lard r. Genel olarak ifade etmek gerekirse, irrasyonalizm, yani nesnel gere i yads mak, hemen her zaman, hibir kan t olmayan bir eyde srar etmek; ya da ok sa lam kan tlar olan bir eyi yads mak arzusundan kaynaklan r. Ancak, yat r m yapmak gibi, bir hizmeti tutmak gibi pratik konularda hep nesnel gere e olan inan egemen olur. E er herhangi bir konudaki inanc m z n d o ru olup olmad gerek olgularla s nanabiliyorsa, ba ka konularda da ayn s nama yap lmal d r. Bunun uygulanmad durumlar bizi bilinemezcili e

(agnostisizme) gtrr. Konular gz nne al nd nda bu d nceler ku kusuz ok yetersiz kalmaktad r. Gerek olgular n nesnelli i sorunu, filozoflar n a rtmacalar nedeniyle ok zorla m t r. Bu konuyu ba ka bir yerde daha detayl olarak ele alm bulunuyorum. imdilik, gerek olgular n var oldu unu, bunlar n baz lar n n bilinebildi ini, di er baz lar iin ise bilinen gerek olgulara gre bir olas l k derecesi saptanabilece ini varsayaca m. Ancak kan lar m z o u kez gereklere ters d er; hatta belirli kan tlara gre bir eyin olas oldu unu syledi imizde bile, ayn kan tlara gre o eyin olas olmad da sylenebilir. Bu durumda rasyonelli in kuramsal yan , gerek olgulara ili kin kan lar m z zlemlere, nyarg lara, geleneklere de il, kan tlara dayand rmaktan ibarettir. Rasyonel bir kimse, konuya ba l olarak, bir hukukudan ya da bir bilimciden farks zd r. Baz kimseler, insanlar n en ok de er verdi i kan lar n n tuhaf, hatta lg nca denebilecek kkenlerine dikkat ekerek psikanalizin, kan lar m z n rasyonel olmas n n olanaks zl n saptad n d nrler. Psikanalize derin bir sayg m vard r ve son derece yararl olabilece ine inan r m. Ancak Freud ve ard llar na esin kayna olan bak a s bir lde gzden ka r lmaktad r. Onlar n yntemlerinin temel amac , tedavi etmeye, isteri ve e itli trden ak l bozukluklar n iyile tirmeye yneliktir. Sava s ras nda ortaya kan sava nevrozunun en etkili tedavi ynteminin psikanaliz oldu u kan tlanm t r. Rivers' n daha ok "mermi oku" hastalar yla olan deneyimlerine dayanarak yazd Instinct and Unconscious ( gd ve Bilintesi) kitab nda, a k a kabullenilmedi i zaman korkunun yol at kt etkiler ok gzel bir ekilde incelenmektedir. Bu etkiler, do al olarak, e itli tiplerde feller, grnrde fiziksel olan hastal klar gibi, daha ok zihinsel olmayan trdendir. imdilik bunlarla ilgilenmeyece iz; konumuz zihinsel bozukluklard r. Delilerdeki kuruntular n o unun igdsel engellemenin bir sonucu oldu u ve tmyle zihinsel yollarla -yani hastaya, an s n bask alt nda tuttu u gerekleri an msatmak yoluyla- tedavi edilebildikleri anla lm t r. Bu e it bir tedavi ve onu a r t ran durum, hastan n yitirmi oldu u sa l kl bir ruh halinin var oldu unu ve unutmay en ok istedikleri de dahil olmak zere, btn i e yarar gerekleri bilin yzne karmakla bunun tekrar kazan labilece ini varsayar. Bu, baz ki ilerce srarla nerildi i zere, irrasyonelli i kar koymadan kabullenme ynteminin tam tersidir.

Bu ki ilerin tek bildi i, yaln z psikanalizin, irrasyonel kan lar n etkinli ini ortaya kard d r; onun amac n n bu etkinli i belirli baz t bbi yntemlerle azaltmak oldu unu unuturlar veya gzard ederler. Benzer bir yntemle delilikleri pek belirgin olmayan ki ilerin irrasyonel tutumlar da tedavi edilebilir; yeter ki hastalar kendi kuruntular n payla mayan bir hekimin tedavisine r za gstersinler. Ancak, cumhurba kanlar , bakanlar, nemli ahsiyetler bu ko ulu nadiren yerine getirirler; ve tedavi grmeden ya amlar n srdrp giderler. Buraya kadar rasyonelli in teorik ynn ele ald k. imdi zerinde duraca m z pratik yn ise daha d a byk bir zorluk sergiler. Pratik konulardaki fikir ayr l klar n n iki kayna vard r: Birincisi tart mac lar n arzular aras ndaki farkl l k, ikincisi de arzular n gerekle tirme aralar n de erlendirmedeki farkl l kt r. kinci tr farkl l klar gere kte teoriktir; ancak sonular a s ndan uygulamaya dnktrler. rne in baz yetkililer ilk savunma hatt m z iin sava gemileri gerekti ini ileri srerken, di erleri de uaklar n gereklili ini vurgular. Burada nerilen sonu, yani ulusal savunma konusunda bir farkl l k yoktur; fark, bunun hangi aralarla yerine getirilece indedir. Bu nedenle tart ma salt bilimsel bir yntemle zmlenebilir; nk anla mazl a neden olan fikir ayr l gereklerle; gemi veya gelecek, kesin veya olas gereklerle ilgili dir. Buna benzer btn durumlarda sz konusu olan, her ne kadar uygulamaya ynelik bir konuysa da, teorik olarak nitelendirdi imiz trden bir rasyonellik i e kar r. Ancak bu s n fa dahil edebilece imizi d nd mz birok olayda, uygulamada byk ne m ta yan bir zorluk ortaya kmaktad r. Belirli bir eyi yapmak isteyen bir kimse, byle yapmakla yararl sayd bir sonuca ula aca na kendini inand r r; o arzusu olmasayd byle bir inan iin hi bir neden olmayaca n bilse bile. Gerekler ve olas l klarla ilgili konulardaki yarg lar da, kendisininkine kar t arzular olan bir ba ka ki ininkinden ok farkl olacakt r. Herkesin bildi i gibi kumarbazlar uzun dnemde kesinlikle kazand racak sistemler konusunda irrasyonel inanlarla doludurlar. Politi kayla ilgilenenler kendi partilerinin ba kan n n, rakip politikac lar n dzenbazl na d meyece ine kendilerini inand r rlar. Ynetmeyi sevenler halk tabakas na koyun srs gzyle bakman n onlar n yarar na oldu unu d nrler; sigaradan ho lananlar sigaran n sinirleri yat t rd n , alkolden ho lananlar da

alkoln zihni uyard n sylerler. Bu tr gerekelerin yol at yarg lar, olaylar n de erlendirilmesinde nlenmesi zor olan yan lg lara yol aar. Alkoln sinir sistemi zerindeki etkisi konusunda y az lm bilimsel bir makale bile o u kez, sat r aralar nda ierdi i kan tlarla, yazar n alkole kar ki isel tutumunu a a vurur; her iki olas l kta da, olaylara kendi al kanl n destekleyici bir gzle bakmak e ilimi vard r. Bu tr d nceler politika ve din konular nda byk nem ta r. o u kimse politik gr lerini belirlerken toplumun iyili i iste iyle yola kt n d nr; ancak on ki iden dokuzunun politik e ilimi onun geimini nas l kazand na bakarak kestirilebilir. Bu durum baz kimseler i bu tr konularda objektif davran lamayaca , kar t e ilimli s n flar aras nda iddetli rekabet d nda bir yntem bulunamayaca gr n savunmaya; biroklar n da gerekten yle oldu una inanmaya yneltmi tir. Psikanaliz i te byle konularda yararl d r; nk insanlar n o zamana kadar bilin-alt nda olan nyarg lar n n fark na varmalar n sa lar. Bize kendimizi, ba kalar n n bizi grd gibi grmemize olanak veren bir teknik; ayr ca, bu grnmmzn sand m z kadar da haks z olmad n gsteren bir neden sa lar. Bu yntem, olgulara bilimsel yakla m al kanl ile birlikte yayg n olarak retilirse insanlar , gerek olaylar de erlendirme ve eylemlerin olas etkileri hakk ndaki inanlar konusunda, daha rasyonel olmalar n olanakl k lar. E er insan lar bu konularda anla mazl a d mezse, geri kalan anla mazl klara uyumlu zmler bulabilecekleri hemen hemen kesindir. Ancak yine de tmyle zihinsel yntemlerle zmlenemeyecek bir tortu kalacakt r. Bir kimsenin arzular ba ka bir ki ininkiyle tam t am na uyum iinde olmaktan ok uzakt r. Borsada iki rakip u veya bu eylemin etkileri konusunda tmyle ayn fikirde olabilirler; ancak bu pratikte de uyuma yol amaz; nk ikisi de tekinin zarar pahas na zengin olmay arzu etmektedir. Ancak bu durumda bile, do acak olumsuz sonular n byk blm rasyonellik sayesinde nlenebilir. Yzn be enmedi i iin fkeyle burnunu kesen bir ki inin davran n n irrasyonel oldu unu syleriz. rrasyoneldir; nk duygular na kap larak o anda iddetle hissetti i arzu sunu yerine getirmekle, kendisi iin uzun vadede daha nemli olan zlemlerinin engellenece ini unutmu tur. nsanlar rasyonel olsalard , kendilerine neyin yararl oldu unu imdikinden ok daha do ru olarak grrlerdi. E er btn insanlar bilinli olarak ki isel karlar do rultusunda davransalard dnya da imdiki durumuna k yasla bir cennet olurdu.

Hareketlerimizi ynlendirme a s ndan ki isel karlardan daha iyi bir ey olmad n sylemiyorum; ancak ki isel kar n da, ba kalar n n iyili i iin zveride bulunma rne inde oldu u gibi, bilerek gzetildi inde, bilmeden gzetildi i durumdakinden daha iyi oldu unu d nyorum. Dzenli bir toplumda, ba kalar n n zarar na olan bir eyin, onu yapan ki inin kar na olmas pek enderdir. Bir insan rasyonellikten uzakla t lde, ba kalar n inciten eylerin kendisini de incitece ini gremez; nk nefret ve haset onu krle tirmi tir. Bu nedenle, bilerek gzetilen ki isel kar n en yce ahlak ilkesi oldu unu savunmuyorsam da, e er yayg n olarak benimsenirse dnyan n imdi oldu undan ok daha iyi bir dnya olaca nda srar ediyorum. Gnlk ya amda rasyonellik, sadece o anda gl olan arzular m z de il, iinde bulunulan duruma ili kin btn isteklerimizi an msama al kanl olarak tan mlanabilir. Fikirlerin rasyonelli inde oldu u gibi bu da bir l sorunudur. Tam bir rasyonellik, ku kusuz, eri ilmesi olanaks z bir idealdir. Bununla beraber, baz insanlar deli olarak niteledi imiz srece, baz insanlar n di erlerinden daha rasyonel oldu unu varsayd m z or tadad r. Dnyadaki elle tutulur her trl iyiye gidi in, pratik ve teorik rasyonalizmin glenmesinden kaynakland kan s nday m. Altruistik (Kendi yarar n gzetmeksizin ba kalar n n iyili ini d nme; bencilli in kar t .(.N.)) bir ahlak tlemek, bana biraz da yarars z grnyor; nk byle bir t onu zaten benimsemi olanlar d nda kimseye ekici gelmeyecektir. Ancak rasyonelli i tlemek biraz farkl d r; nk, bizim kendi arzular m z her ne ise, rasyonellik genellikle onlar gerekle tirmemize yard mc olur. Bir kimse, akl n n arzular n alg lad ve onlara egemen oldu u lde rasyoneldir. Sonu olarak inan yorum ki, en nemli ey akl m z n eylemlerimize egemen olmas d r; bilim, birbirimize zarar verme olanaklar n art rd ka toplumsal ya am n srmesini olanakl k lan da bu olacakt r. E itim, bas n, politika, din -k sacas dnyan n en etkili gleri - u anda irrasyonellikle eleledir. Bu gler Kral Demos'u yoldan karmak iin ona vgler ya d ran ki ilerin elindedir. are, gerekle tirilmesi ok zor olan sosyal ve siyasal de i imlerde de il; bireylerin kom ular ve dnya ile olan ili kilerine daha ak ll ca ve dengeli bir bak a s getirme abalar nda yatmaktad r. Dnyam z n ekmekte oldu u s k nt lar n zmn, gnden gne yayg nla makta olan rasyonalizmde aramam z gerekir. Yirminci Yzy lda Felsefe

Ortaa ' n sonlar ndan bu yana felsefenin sosyal ve politik nemi giderek azalm t r. Ortaa ' n en byk filozoflar ndan olan William Ockham (1300 1349), Keiser (962-1806 y llar nda Kutsal Roma Hkmdarlar na verilen nvan. (.N.)) taraf ndan Papa'ya kar bro rler yazmak zere tutulmu tu. O dnemlerin en ate li sorunlar okullarla ilgili tart malard . Onyedinci yzy lda felsefede grlen geli melerin tm Katolik Kilisesine muhalefetle az ok ba lant l yd . Malebranche (1638 -1715) geri bir rahipti; ancak imdilerde rahipler onun felsefesini kabulden menedilmi lerdir. Locke'un (1632-1704) ard llar onsekizinci yzy l Fransas nda, Bentham (1748 -1832) yanl lar ondokuzuncu yzy l ngilteres inde, politikada o unlukla a r tutucu gr leri benimsemi ler; a da liberal burjuva gr nn de yarat c s olmu lard r. Ancak felsefi ve politik gr ler aras ndaki kar l kl ili ki zamanla daha belirsiz bir duruma gelmektedir. Hume (1711 -1776) felsefede a r tutucu oldu u halde politik ynden bir Tory ( imdiki ad Muhafazakar Parti olan ngiliz siyasal partisi mensubu. (.N)) idi. Yaln zca, Devrim'e kadar bir Ortaa lkesi olan Rusya'da politika ve felsefe aras nda a k bir ilinti var olmay srdrd. Bol evikler materyalist, Beyazlar ise idealisttirler. Tibet'te bu ilinti daha da gldr; devlet ynetiminde en byk ikinci ki i "ba metafiziki" olarak adland r l r. Ba ka yerlerde felsefe art k bylesine sayg n bir konumdan yoksundur. Yirminci yzy l akademik felsefesi ba l ca grupta toplanm bulunuyor. Birincisi genellikle Kant (1724-1804), bazen de Hegel (1770 -1830) yanl lar n iine alan klasik Alman felsefesidir. kinci grup, pragmatistler ile Bergson'dan olu ur. nc grupta ise bilim yanl lar yer al r; bunlara gre felsefede ne zel bir gerek e idi, ne de ona eri meyi sa layan belirli bir yntem vard r. Bunlara k saca gerekiler (realistler) denebilir; ancak aralar nda bu s fata tam olarak uymayan ok ki i vard r. Bu farkl ekolle r aras ndaki ayr m belirgin de ildir; ve ki iler baz konularda birine, baz konularda da di erine mensup olabilirler. William James (1842 -1910) hem gerekili in hem de pragmatizmin kurucusu say labilir. Dr. Whitehead'in son kitaplar gerekilerin yntem lerini uygulayarak, az ok Bergsoncu denilebilecek bir metafizi in savunmas n yapar. Birok filozof, epeyce bir mant k gsterisinden de ka nmayarak, Einstein' n doktrinlerinin Kant' n zaman ve uzay n znel oldu u yolundaki kan s na bilimsel bir temel olu turdu u gr n benimsemektedir. Grlyor ki olgulardaki belirginlik, mant ktaki belirginlik kadar net de ildir. Bununla beraber, mant ktaki belirginlik, d ncelerin s n fland r lmas n olanakl k lan

bir ereve olu turmas a s ndan yarar sa lar. Alman idealizmi yirminci yzy l boyunca savunmada kalm t r. Yeni ekolleri profesr olmayan ki ilerin nemli buldu u kitaplar temsil etmi tir. Bu kitaplar hakk ndaki ele tirilere gre de erlendirme yapan bir kimse, bu ekollerin di erlerinden etkin oldu unu d nebilir. Ancak, Amerika'da olmasa bile, Almanya, Fransa ve ngiltere'de felsefe retenlerin o unlu u hala klasik gelene e ba l d rlar. Bu gruba dahil olan bir gencin i bulmas , dahil olmayan birine gre ok daha kolayd r. Klasik gelene e kar ka nlar ise "Alman" olan her eydeki ktlkte bu felsefenin de pay oldu unu ve Belika'n n i galinden de bir anlamda sorumlu oldu unu gstermeye al t lar. Ancak onu destekleyen ylesine nl ve sayg l ki ilerdi ki bu sald r lar ba ar l olamazd . Bu ki ilerden ikisi, Emile Boutroux ve Bernard Bosanquet, lmlerine kadar uluslararas toplant larda s ras yla Frans z ve ngiliz felsefelerinin resmi szcl n yapm lard r. Dinci ve tutucu kesimler de h ristiyanl a ayk r ak mlara ve devrimlere kar kendilerini savunmada daha ok bu ekolden yararlanmaktad rlar. Bunlar statkoculara zg g ve zaaflara sahiptirler; gelenekten kaynaklanan g ile yeni d nce yoklu undan kaynaklanan zaafa. ngilizce konu ulan lkelerde bu konuma yirminci yzy l ba lar ndan az nce gelinmi tir. Ben ciddi olarak felsefe al maya 1893 y l nda, Mr. Bradley'in Appearance and Reality (Grnm ve Gerek) kitab n n kt y lda ba lad m. Mr. Bradley Alman felsefesinin ngiltere'de de kabul iin sava anlardan biriydi; yakla m ise geleneksel inanlar savunanlardan ok ba kayd . Onun Logic (Mant k) ve Appearance and Reality kitaplar , a da lar m zerinde oldu u gibi bende de ok derin bir etki yapm t . Onlarda ileri srlen tezlerle uzun sreden beri uyu mad m halde bu kitaplara byk sayg duyar m. Hegel yanl lar n n gr leri, gerek dnya hakk nda bizlere sadece mant n ok eyler anlatabilece i inanc na dayan r. Mr. Bradley de bu d nceye kat lmaktad r. Grnrdeki dnyan n kendi kendisiyle eli ti ini; bu nedenle de aldat c oldu unu; gerek dnyan n ise, mant ksal olma zorunlulu u yznden, a rt c baz zelliklere sahip olmas n n do al oldu unu ne srmektedir. Gerek dnya zamanda ve uzayda olamaz; birbiriyle iie ilintili e itli eyler ieremez; ayr ayr benlikler ieremez; hatta bilme olgusundaki zne ve nesne aras ndaki ayr l k eklinde bir blnme ieremez. Bu nedenle o, d nceden ve istemden ok duyguya benzeyen bir eyle ba lant l olan, zamandan ba ms z, tek bir Mutlak'tan ibarettir.

u dnyam z btnyle bir grntdr; ve de stnde oluyor gibi grnen eylerin gerekte bir nemi yoktur. Bu doktrin ahlak kavram n yok edebilir. Ancak ahlak duygusald r; mant kla ba da maz. Gerekten de Hegel yanl lar , temel ilkeleri olarak, Hegel felsefesini do ru kabul ederek davranmam z gerekti ini srarla vurgularlar; ancak unu gzden ka r yorlar: e er bu felsefe do ru ise nas l davrand m z n da hi nemi yoktur. Bu felsefe iki ynden ele tirilmi ti. Bir yanda mant k lar vard ; bunlar Hegel'in yanl lar na dikkat ektiler; ili kilerin ve oklu un, zaman ve uzay n gerekte kendileriyle eli ir eyler olmad n ileri srdler. te yanda da mant k rn bir dnyada var olan kal pla may ve dzenlili i be enmeyenler vard ; onlar n ba nda da William James ve Bergson yer al yordu. Bu iki ayr ele tirinin yanda lar , nemli olmayan baz rastlant sal durumlar d nda, mant ksal a dan birbirlerine ayk r d myorlard ; ancak mizalar farkl yd ve ba ka ba ka bilgilerden esinleniyorlard . Bunun yan s ra ilgi alanlar da farkl yd ; birinin ilgisi akademik, tekinin ise insanc ld . Akademik a dan bakanlara gre Hegelcilik do ru de ildi; insanc l a dan bakanlara gre ise ho de ildi. Do al olarak bu ikinciler daha yayg n bir ba ar ya ula t lar. ngilizce konu ulan dnyada Alman idealizminin tahttan indirilmesinde en byk etken William James olmu tur. Bunu Psychology (Psikoloji) adl eserinde syledikleriyle de il, ya am n n son y llar nda ve lmnden sonra yay nlanan bir dizi kk kitapta ortaya koyduklar yla ba arm t r. 1884 y l nda Mind dergisinde yay nlanm olup lmnden sonra bas lan Essays in Radical Empiricisim (Radikal Deneycilik zerine Denemeler) kitab nda yer alan bir makalesinde (sayfa 276-8) ki isel e ilimini ola anst bir sevimlilikle dile getirmektedir: "Bizler temelde ku kucu olmad m za gre, e itli inanlar m z n arkas nda yatan gdleri birbirimize a kta itiraf edebiliriz. Ben kendiminkini itenlikle itiraf ediyor ve btn gdlerimin mant ksal de il, estetik trden oldu u nu d nmekten

kendimi alam yorum. nceden inceye detayl olan evren, yan lmaz ve kusursuz enginli iyle sanki nefesimi kesiyor. Olanaklar olmayan gereklili i, zneleri olmayan ili kileri sanki bana hibir ekince hakk b rakmayan bir anla ma yapm m, vey a daha do rusu, sanki di er konuklardan kaarak s nabilece im ki isel bir odas olmayan byk bir sahil pansiyonunda ya amak zorunda kalm m hissini veriyor. Ayr ca gnahkarlarla ferisiler (Yaz l yasalara ve rf hukukuna titizlikle uymay ngren eski bir Musevi tarikat mensubu. (.N.)) aras ndaki eski anla mazl n da bu konuyla bir ili kisi oldu unu a ka grmekteyim. Bildi im kadar yla, Hegelcilerin hepsi kendini be enmi ukalalar de ildirler; ancak yle san yorum ki btn kendini be enmi ukalalar geli tike sonunda Hegelci oluyorlar. Ayn cenaze iin tren yapmak zere yanl l kla a r lan iki papazla ilgili bir f kra vard r: nce birisi gelir ve duada Ben Yeniden -dirili im; ben Ya am m szcklerinden teye gidemeden ikincisi ieri girer: O da Yen iden-dirili benim, Ya am benim, diye ba r r. nceden inceye felsefesi, gerekte var oldu u haliyle, o umuza bu papaz a r t r r. Korkun derinlikleri, bilinmeyen ak nt lar yla a r a r nefes alan engin, bilinsiz Kozmos'u temsil etmek iin fazla s k d meli oldu u sylenebilir. William James gibi, Hegelcili i bir sahil pansiyonuna benzeten ba ka bir kimse olmad na bahse girilebilir san r m. Bu makale 1884 y l nda hibir etki yaratmad ; nk o zamanlar Hegelcilik giderek artan bir sayg nl k grmekteydi; filozoflar da kendi mizalar ile kan lar aras nda bir ba lant olabilece ini kabullenmeyi hala renmemi lerdi. 1912'de (ikinci bask tarihi) ortam e itli nedenlerle de i mi bulunuyordu. William James'in rencileri zerindeki etkisi de bu ned enlerden biridir. Yaz lar d nda onu sadece yzeysel olarak tan d m; ancak, onun do as nda, gr lerini olu turmakta katk s olan enin ay rdedilebilir oldu u kan s nday m. Bunlardan, zaman a s ndan en sonda, felsefi katk a s ndan ise en nde geleni, grd fizyoloji ve t p e itiminin etkisidir. Bu ona esinlerini Platon'dan, Aristoteles'ten, ve Hegel'den alan tmyle yaz nsal filozoflara k yasla daha bilimsel ve biraz da materyalist bir e ilim vermi tir. zgr iradeyi irdeledi i blm gibi nem li birka blm d nda Psychology kitab nda bu ge egemendir. Felsefi yap s ndaki ikinci etken, babas ndan geen ve karde inde de var olan mistik ve dindar e ilimdir. Bu e ilim onun Will to Believe ( nanma Arzusu) kitab na ve psi ik ara t rmalara

olan ilgisine yol am t r. nc etken, yine karde iyle payla t a r titiz yap s ndan kurtulup yerine Walt Whitman usul demokratik bir yakla m benimsemek iin, New Englandl benli inin btn itenli iyle giri ti i bir abad r. Yukar daki al nt da hi bir k i isel odas olmayan pansiyondan duydu u deh et (Walt Whitman buna bay l rd ), titiz yap s n a ka ortaya koyuyor. Demokratik olma arzusu da kendisini bir ferisi de il bir gnahkar yerine koymas nda grlmektedir. Bir ferisi olmad kesindi; ancak en az gnah i lemi kimselerden biri olsa gerek. Bu konudaki tutumu her zamanki alakgnlll ne pek de uymamaktad r. En kusursuz insanlar genellikle bu kusursuzluklar n birbiriyle ba da maz say lan baz zelliklerin kar m na borludurlar; bu, a da lar n n o unun farketti inden daha nemli bir ki i olan James iin de geerlidir. Kendisi faydac l , dinsel umutlar bilimsel varsay mlar olarak ifade etmenin yntemi olarak savundu; ve, madde ile ruh aras ndaki kar tl , bunlardan birine stnlk tan madan nlemenin bir arac olarak "bilin" diye bir eyin var olmad yolundaki devrimci bir gr benimsedi. Felsefesinin bu iki blmnde farkl yanda lar oldu. Birincisini Schiller ve Bergson, ikincisini yeni gerekiler destekledi. nller aras nda yal n zca Dewey (1859-1952) her ikisinde de ona kat l yordu. Farkl tariheleri ve farkl ba lant lar oldu u iin bu iki blmn ayr olarak ele al nmalar gerekir. James'in yap tlar ndan Will to Belieue 1897, Pragmatism 1907 tarihlidir. Schiller'in Humani sm, Dewey'in Theories in Logical Theory (Mant k Teorisi zerinde ncelemeler) kitaplar ise 1903 tarihlidir. Yirminci yzy l n ilk y llar nda felsefe dnyas faydac l k konusuyla canlanm t ; daha sonralar ayn be enilere hitap eden Bergson onun taht na geti. Faydac l n kurucusu kendi aralar nda byk farkl l klar gsterirler; James, Schiller ve Dewey'i bu felsefenin, s ras yla dinci, edebi ve bilimsel temsilcileri olarak tan mlayabiliriz. nk James her ne kadar ok-ynl idiyse de faydac l kta, on un dindar yn kendine bir k yolu bulmu tur. imdi bu farkl l klar bir yana b rakarak sav bir btn olarak ele alal m. Sav n temeli belli bir tr ku kuculuktur. Geleneksel felsefe, dinin temel savlar n kan tlad iddias ndayd . Bu felsefenin kar tlar ise bu kan tlaman n geersiz oldu unu kan tlayabileceklerini; veya, en az ndan Spencer (1820-1903) gibi, bunlar n kan tlanamaz oldu unu kan tlayabileceklerini iddia ettiler. Ancak, e er bunlar kan tlanamazlarsa geersizlikleri de kan tlanamaz gibi grnyordu. Spencer gibi ki ilerin ok sa lam sayd klar

birok sav; nedensellik, hukukun stnl , belle in genel gvenirli i, tmevar m n geerli i gibi doktrinler bu durumdayd . Btn bunlar rasyonel bir bak a s ndan bilinmezcilik (agnostisizm) kap sam na girmeli, hkm vermekten ka n lmal d r. nk, grebildi imiz kadar yla bunlar do rulu u veya yanl l kan tlanabilir eyler de ildirler. James, pratik ki iler olarak, e er ya amay srdreceksek, bu konularda ku ku iinde kalmam z n olanaks z ol du u sav n ileri srd. rne in, gemi te bizi beslemi olan yiyeceklerin gelecekte bizi zehirlemeyeceklerini varsaymam z gerekir. Bazen de yan l r z; ve de lrz. Bir fikrin do rulu u onun "gerek-olgu'larla" uyum iinde olup olmas yla s nanamaz; nk bu gerek-olgulara hibir zaman ula amay z. S nama onun ya am m z iyile tirmedeki ve arzular m z gerekle tirmedeki ba ar s n lmekle yap l r. Bu bak a s yla James Varieties of Religious Experience (Dinsel Deneyimlerde e itlilik) kitab nda dinsel i nanlar n o unlukla bu s namay ba ar yla geti ini; bu nedenle de "do ru" olarak nitelendirilmeleri gerekti ini gstermeye al t . Ona gre, en genel kabule kavu mu olan bilimsel teorilere de ancak bu anlamda "do ru" denebilir: uygulamada geerli sonular verirler; haklar nda bildi imiz tek ey de budur. Bu gr n bilim ve dinin genel varsay mlar na uygulanmas konusunda sylenecek ok ey vard r. Geerli olman n anlam dikkatle tan mlan r ve yaln zca gere in, gerekten bilinmedi i durumlar n sz k onusu olmas ko ulu eklenirse, o zaman bu konularda bu savla tart maya gerek yoktur. Ancak, imdi gerek do ruyu saptaman n zor olmad daha basit rnekleri ele alal m. Bir im ek akt n grdnz. Gk grltsn duymay bekleyebilirsiniz; veya n, grlts duyulamayacak kadar uzakta oldu unu d nebilirsiniz; ya da bu konuyu hi d nmezsiniz. En akla yak n bu sonuncu olas l k olmakla beraber ilk iksinden birini seti inizi varsayal m. Gk grltsn i itti inizde d ncenizin do rulu u ya da y anl l ortaya km olur. Bu da size sa lanan bir avantaj veya dezavantaj nedeniyle de il, bir "gerek -olgu nedeniyle, yani gk grltsn duyup duymama olgusuyla gerekle ir. Faydac lar dikkatlerini, daha ok, hakk nda deneyim sahibi oldu umuz olgularla do rulanamayan inanlar zerinde toplarlar. Gnlk u ra lar hakk ndaki inanlar m z n o unun -rne in filanca ki inin adresinin filanca oldu u- do ru olup olmad , deneyimlerimizle ortaya kar labilir; ve bu gibi durumlarda bir faydac n n kulland ltlere gerek yoktur. Yukar daki gk grlts rne inde oldu u gibi, birok durumda bu ltn uygulanma olana yoktur; nk do ru olan inanc n yanl olana gre pratik bir avantaj bulunmad gibi, ikisi de ba ka bir ey d nmek kadar yarar sa lamaz. Gnlk ya amda kar la t klar m za de il de "byk" rneklere sempati duymak felsefecilerin ortak bir kusurudur.

Faydac l k, nihai felsefi gere i iermese de baz nemli meziyetlere sahiptir. Birincisi bizim ula abilece imiz gere in yaln zca insani gerek oldu unu; bu gere in de, insani olan her eyde oldu u gibi yan l nabilir ve de i ebilir oldu unu grmesidir. nsana zg olanlar n n d nda kalan olaylar gerek de il, gerek -olgulard r (belirli trlerden). Gereklik inanlara zg bir zelliktir, inanlar da psikolojik olaylard r. Bundan ba ka, inanlar n olgularla olan ba lant lar nda mant n varsayd sistematik basitlik yoktur; buna da i aret etmi olmas faydac l n ikinci meziyetidir. nanlar belirsiz ve karma kt r; kesin tek bir olguya de il, birok ve belirsiz trden olgularla ilintilidirler. Bu nedenle, mant n sistematik nermelerinden farkl olarak, inanlar do ru veya yanl gibi iki mutlak kar t de il, do ru ve yanl n bir kar m d r. Hibir zaman siyah ya da beyaz de ildirler; grinin de i ik tonlar n ta rlar. "Gerek"ten byk bir sayg yla sz edenler gerek -olgu dan sz etseler ve nnde e ildikleri sayg n zelliklerin insan inanlar nda bulunmad n grseler daha yerinde olur. Bunun teorik oldu u kadar pratik yararlar da vard r. nk insanlar "gere i" kendilerinin bildiklerini sand klar iin birbirlerine zulmederler. Psikanalitik a dan bak ld nda, insanlar n byk sayg yla sz ettikleri herhangi bir "byk ideal"in, gerekte d manlar na eziyet etmek iin bulduklar bir bahane oldu u sylenebilir. Uygulamada ise faydac l n daha da karanl k bir yn ortaya k yor. Bu felsefeye gre, do ru olan inan kar sa layan inant r. Ceza yasalar yla oynayarak bir inan kazanl hale getirilebilir. Onyedinci yzy lda prot estan lkelerde protestanl k, katolik lkelerde de katoliklik avantajl yd . Enerjik insanlar hkmeti ele geirip kendilerinden farkl d nenleri cezaland rarak "gerek" retebilirler. Bu sonular faydac l n iine d t abart dan kaynaklanmaktad r. Gereklik faydac lar n i aret etti i gibi, bir derece sorunu ve salt be eri olaylar n, yani inanlar n bir niteli i ise, bu bir inanta var olan do rulu un derecesinin salt be eri ko ullara ba ml olmas anlam na gelmez. nanlar m zdaki do ruluk derecesini art r rken bir ideale yakla maktay z. Bu ideali de gerek, yani ancak ok s n rl lde kontrolmz alt nda olan, bir gezegenin zerinde ya da yzeyine yak n bir yerindeki baz nemsiz ko ullarla ili kili gerek -olgu saptam olur. Faydac lar n kuram reklamc lar n uygulamalar n n bir soyutlamas d r. Reklamc , haplar n gerek de erinin, kutu ba na bir guinea oldu unu tekrar tekrar syleyerek insanlar alt -peni demeye ikna eder (1 guinea = 42 tane alt peni); bylece de sylediklerini, daha az gvenle s ylendi i duruma gre, gere e yak nla t rm olur. Bu tr insan rn "gerek" rnekleri ilgintir; ancak kapsamlar ok s n rl d r. Bunlar n kapsamlar n geni letmekle

insanlar kendilerini lg n bir propagandaya kapt r r, bu lg nl k da sonunda sava , salg n hastal k, k tl k ekillerinde kendini gsteren ac gereklerle birdenbire son bulur. Avrupa'n n yak n tarihi bu tr bir faydac l n yanl l n ortaya koyan bir ibret dersidir. Bergson'un faydac gr yanl s olarak alk lanmas tuhaft r; nk yzeysel olarak onun felsefesi faydac lar n tezinin tam tersidir. Faydac lar n retisine gre gere in lt yararl l k oldu u halde Bergson bunun tam tersini retir. Pratik gereksinmelerle ekillenmi olan akl m z, dnyan n kar m za olmayan btn y nlerini yok sayar ve gere in alg lanmas n engeller. "nsezi" denilen bir yetene imiz oldu unu; istersek onu kullanabilece imizi; ve onun, en az ndan teorik olarak, gelecek iin olmasa da, gemi ve imdiki zaman hakk nda her eyi bilmemizi sa layabilece ini ne srer. Bu kadar bilgiyi ta mak pek elveri li olmayaca iin, i levi unutmak olan bir beyin geli tirdik. Beyin olmasayd her eyi hat rlayacakt k; onun bir szge gibi al mas sayesinde genellikle yaln zca yararl olan eyleri ve yanl lar hat rl yoruz. Bergson'a gre fayda hatalar n kayna d r ve gere e ancak pratik yarar n tmyle d land mistik d nceyle eri ilebilir. Ancak yine de, faydac lar gibi, eylemi ak l yrtmeye, Othello'yu Hamlet'e tercih eder. nsezi ile Desdemona'y ldrmen in, ak ll ca davranarak kral n ya amas na izin vermekten daha iyi oldu u kan s ndad r. Faydac lar n ona bir yanda gzyle bakmalar n n nedeni budur. Bergson'un Donnes Immediates de la Conscience (Bilincin Dolays z Verileri) kitab 1898'de, Matiere et Memoire (Madde ve Bellek) kitab da 1896'da yay nland . Ancak onun byk n 1907'de yay nlanan L'Evolution Creatrice (Yarat c Evrim) ile ba lad -bu kitap di erlerinden daha iyi oldu u iin de il, daha az tart ma ve daha ok retorik ierdi i, bylece de daha ikna edici oldu u iin. Bu kitap ba tan sona hibir tart ma, dolay s yla da tats z tart malar iermez; sadece, d gcn ok ayan iirsel resimler izer. inde bizi, ngrd felsefenin do ru mu yanl m oldu u sorusuna gtren hibir ey yoktur. nemsiz say lamayacak bu soruyu Bergson ba kalar na b rakm t r. Ancak kendi felsefesine gre byle yapmakta hakl d r da; nk gerek, ak lla de il nseziyle elde edilir; bu nedenle de bir tart ma konusu de ildir. Bergson'un felsefesinin byk blm geleneksel mistisizmin biraz yeni bir dille ifadesinden ibarettir. Farkl eylerin gerekte farkl olmad , ancak analitik ak l taraf ndan yle alg land yolundaki doktrin Parmenides ( .S. be inci yzy l)'ten Mr. Bradley (1846 -1924)'e kadar btn Do u ve Bat mistiklerinde grlr. Bergson iki yolla bu sava bir yenilik havas

getirmi tir. lk olarak, "nsezi" ile hayvanlar n igdleri aras nda bir ba lant kurar. Bir Ammophila ar s n n, iine yumurtalar n b rakt larvay etkisiz hale getirecek, ama ldrmeyecek bir ekilde sokabilmesini sa layan eyin nsezi oldu unu ileri srmektedir (Bu talihsiz bir rnektir; nk Dr. ve Mrs. Peckham bu zavall ar n n a k n bir bilimciden daha kusursuz davranmad n gstermi lerdir). Bu yakla m onun savlar na mo dern-bilim havas vermekte ve, verdi i rneklerle dikkatsiz ki ilerde, gr lerinin en son biyolojik ara t rmalara dayand san s n n uyanmas n sa lamaktad r. kinci olarak, nesnelerin analitik zekaya grndkleri durumlar ndaki ayr l a "uzay" ad n , onlar n nseziye grnmlerinin yorumlanmas na da "zaman" ya da "sre" ad n vermektedir. Bu da onun "zaman" ve "uzay" hakk nda kula a ok ho ve derin gelen, ancak bu szcklerin normal anlamlar nca a r t r lan birok ey sylemesine olanak vermektedir. "Uzay"da olan ey olarak tan mlanan "madde" ku kusuz akl n yaratt bir kurgudur; yle oldu u da, kendimizi nsezinin bak a s na uyarlay nca hemen grlr. Felsefesinin bu blmnde Bergson, ifade tarz d nda, Plotinus ( .S. 205-270)'a hibir ey eklememi tir. Bu ifade biiminin ke fedilmesi gerekten byk bir yetene in sonucuysa da bu yetenek bir filozofunkinden ok bir ortakl k yneticisinin yeteni idir. Ancak ona yayg n bir poplerlik kazand ran, felsefesinin bu blm de ildir. Bu poplerli i e lan vital (ya ama co kusu) ve gerek olu um savlar na borludur. Onun getirdi i nemli ve ilgin yenilik zaman n ve ilerlemenin gerek oldu u inanc n mistisizm ile birle tirmesindedir. Bunu nas l ba ard n grmek iin biraz zaman harcamaya de er. Geleneksel mistisizm derin d nceye dayan r; zaman n gerek d oldu una inan r; ve temelde bir tembel insan felsefesidir. Mistik ayd nlanman n ba lang c "ruhun karanl k gecesi"dir; bu da insan n gnlk eylemlerinde umutsuzca engellendi i, veya baz nedenl erle onlara olan ilgisini yitirdi i zamanlar ortaya kar. Eylem bylece sz konusu olmaktan k nca o da kendini derin d nceye verir. Ko ullar elverdi inde kendimize olan sayg y korumam z sa layacak inanlara sar lmak, zbenli imizin bir yasas d r. Psikanalitik yaz n bu yasan n arp c rnekleriyle doludur. Bylece, derin d nceye ynelen ki i, ok gemeden, bunun ya am n gerek amac oldu unu; gerek dnyan n gnlk i lerle u ra an ki ilerden gizlendi ini ke feder. Geleneksel mistisizmin di er savlar da bu temelden kar labilir. Byk mistiklerin belki de ilki olan Lao -Tze ( .. 604-531)'nin, kitab n bir gmrk binas nda bagaj n n muayene edilmesini beklerken yazd rivayet

edilir. Kitap tahmin edilebilece i gibi, her trl eylemin yarars z oldu u sav ile doludur. Bergson ise mistisizmi eyleme, "ya am"a, geli menin gerekli ine inanan ve bu dnyada bulunmaktan d k r kl na u ramam olan ki ilere uyarlamay amalad . Mistik, genel olarak, miza bak m ndan hareketli, ancak hareketsizli e zorlanm olan ki idir; vitalist de miza ynnden hareketsiz, ancak eyleme romantik bir hayranl k duyan ki idir. 1914 ncesinde dnya byle insanlarla, "K r k Kalpler Yuvas " insanlar yla doluydu. Bu insanlar n mizalar n n temelinde can s k nt s ve ku kucul uk vard r. Bu da heyecan tutkusuna ve irrasyonel bir inanca zlem duymaya yol aar. Sonunda bu inanc buldular; o da grevlerinin insanlar birbirine k rd rmak oldu u inanc nda sakl yd . Ancak 1907'de bu k yolu daha bulunmam t ; Bergson ise bu bo lu u iyi doldurdu. Bergson gr lerini bazen yanl l a yol aabilecek bir dille ifade etmi tir; nk kurgusal olarak tan mlad eylerden, arada bir, onlar n gerek olduklar n d ndrecek bir ekilde sz eder. E er bu yanl anla labilecek eyleri bir yana b rak rsak zaman sav san r m yledir: Zaman ayr ayr anlar ya da olaylar serisi de il, gerekte srekli bir olu umdur. Bu geli me s ras nda gelece i nceden grmek olanaks zd r; nk gelecek, gerekten yenidir ve bu nedenle de kestirilemez. A ac n bymesinde olu an iie halkalar gibi gerekten vuku bulan her ey kal c d r (bu benzetme ona ait de ildir). Yani dnya hi durmadan daha dolu ve daha zengin olacak ekilde geli ir. Vuku bulan her ey nsezinin kat ks z belle inde saklan r; beyindeki be llek ise, tersine, aldat c d r. nsezi belle indeki bu saklama "kal c l k"t r; yeni yaratma gds de elan vital'dir. nsezinin kat ks z belle indekileri tekrar su stne karmak bir kendini e itme konusudur. Bunun nas l yap laca anlat lm yor; herhalde Yogi'lerin yapt na benzer bir ekilde olsa gerek. E er Bergson'un felsefesine mant k gibi yeterince ulu olmayan bir ey uygulamaya kalk l rsa bu de i im felsefesi baz s k nt larla kar la r. Bergson, zaman birbirinden ba ms z paralardan olu an bir seri olarak gren matematikileri a a lamaktan hi usanmaz. Ancak, e er dnyada onun ne srd gibi, gerek yenilik gerekten de varsa -e er yoksa onun felsefesi ekici zelliklerini yitirir- ve e er dnyaya gerekten gelen her ey kal c ise -kal c l k sav n n yal n z de budur- daha nceki bir zamandaki toplam varl k daha sonra gelen herhangi bir zamandaki toplam n bir paras olur. Btn ile para aras ndaki bu ili ki nedeniyle, dnyan n

farkl zamanlardaki toplam durumlar bir seri olu turur ve bu da matematikilerin arad ve Bergson'un reddetti i serinin btn zelliklerine sahiptir. Dnyan n daha sonraki durumlar nda devreye giren unsurlar eski unsurlar n d nda de ilse gerek bir yenilik yoktur; yarat c geli im bir ey yaratmam t r; biz de Plotinus sistemine geri dnm oluruz. Bergson'un bu ikilem kar s nda vard yan t udur: olan ey, her eyin de i ti i ve yine de ayn kald bir "geli im"dir. Bu kavram s radan insanlar n anlamay umudedemeyecekleri lde derin bir gizemdir. Temeli nde mant k de il, mistik inanca a r yatar; ancak biz inanc n mant ktan stn oldu u alanlara, onun pe is ra gidemeyiz. Bu arada, birok yerde "gerekilik" ad verilen bir felsefe geli ti. Gerekte bu felsefenin zelli i yntem olarak analizci, metafi zik olarak da o ulcu (plralist) olmas d r. Bu felsefe tam olarak gereki de ildir; nk baz ynleri Berkeley (1685 -1735) idealizmi ile uyum iindedir. Kant ve Hegel idealizmi ile ba da maz; nk bu sistemlerin temel ald mant reddeder. Bu felsefe James'in gr n gittike daha ok benimsemeye ve onu geli tirmeye ynelmektedir: dnyan n temel ieri i ne maddesel ne de zihinseldir; madde ve akl n kendisinden yap ld daha basit ve daha temel bir eydir. Doksanl y llarda, ok ya l filozoflar d nda, Alman idealizmine kar durmakta kararl olan yegane sima James'di. Schiller ve Dewey kendilerini duyurmaya daha ba lamam lard ; James bile felsefede pek de ciddiye al nmas gerekmeyen bir psikolog olarak grlyordu. Ancak 1900 y l ile birlikte Alman idealizmine kar bir ayaklanma ba lad . Bu kar gelme faydac bak a s ndan de il, ciddi teknik nedenlerden kaynaklan yordu. Almanya'da Frege'nin vgye de er al malar n n (bu al malar 1879'da ba lam , ancak son y llara kadar hi okunmam lard ) yan s ra, Husserl'in 1900'da yay nlanan an tsal bir eseri olan Logische Untersuchungen (Mant k ncelemeleri) kitab k sa srede byk etkiler do urmaya ba lad . Meinong'un Ueber Annahmen (Varsay mlar Hakk nda-1902) ve Gegenstands-theorie und Psychologie (Nesne Kuram ve Nesne Psikolojisi-1904) ayn ynde etkili oldular. G.E. Moore ve ben, benzer gr leri savunmaya ba lad k. Onun Nature of Judgement (Hkmlerin Yap s ) makalesi 1899'da, Principia Ethica (Etik lkeleri) 1903'te yay nland . Benim yazd m Philosophy of Leibniz (Leibniz Felsefesi) 1900'de, Principles of Muthematics (Matematik lkeleri) 1903'te bas ld . Fransa'da da ayn tr felsefe Couturat taraf ndan gl bir ekilde temsil edildi.

Amerika'da William James'in radikal grgcl (amp irizmi) -faydac l iermeden- yeni mant kla kar arak Yeni Gerekilerin felsefesini do urdu. Bu felsefe, yukar da sz geen Avrupa'daki al malardan biraz daha sonra, ancak daha devrimci nitelikte ortaya kt . Yaln zca Mach' n Anczlyse der Empfindung en (San lar n Analizi) bu felsefenin retilerinin bir k sm n daha nceden haber vermi ti. Bylece ba layan yeni felsefe henz son eklini almam , baz bak mlardan hala olgunla mam t r. Bundan ba ka, savunucular aras nda bir hayli gr ayr l klar vard r. Baz blmlerinin anla lmas olduka gtr. Btn bu nedenlerle onun arp c baz zelliklerini belirtmekten te yap labilecek bir ey yoktur. Yeni felsefenin birinci zelli i yeni bir felsefi yntem geli tirme; ya da yle bir yntem kullanarak yeni bir tr bilgi getirme gibi iddialar terketmesidir. Felsefeyi temelde bilimden farkl olarak grmez; sadece, problemlerinin genel olmas yla ve deneysel kan tlar n henz bulunmad alanlarda varsay mlar olu turmas yla zel bilimlerden ayr l r. Btn bilgileri bilimsel bilgi olarak; bilimsel yntemlerle saptan p kan tlanabilen bilgi olarak kabul eder. Daha nceki felsefenin genellikle yapt gibi, btn evreni kapsayan sonular bulmay , veya her eyi ieren bir sistem kurmay amalamaz. Kendi mant na dayanarak, dnyan n blk prk, karman orman grnen do as n reddetmek iin bir neden olmad na inan r. Dnyay "organik" olarak ele almaz; u anlamda ki, tek bir kemi e bakarak nesli tkenmi bir hayvan n iskeletini zihnimizde canland rabildi imiz gibi, yeterince anla lm bir paray ele alarak ondan btnn anla labilece ini d nmez. zellikle de Alman idealistlerinin yapt gibi, bilginin yap s ndan, bir btn olarak dnyan n do as n karmaya al maz. Bilgiye, mistik bir anlam ve kozmik nemi olmayan herhangi bir do a olgusu gzyle bakar. Yeni felsefe ba lang ta temel kayna a dayan yordu: bilgi teorisi, mant k ve matematik ilkeleri. Kant'tan bu yana bilgi bizim onu bilmemizle bir de i ime u rayan, bu nedenle de bilgimizden kaynakl anan baz zelliklere sahip, kar l kl bir etkile im olarak alg lanm t r. Ayr ca, bilinmeyen bir eyin var olabilmesinin mant ksal bak mdan olanaks z oldu u kabul edilmi tir (Kant buna kat lmam t r). Bu nedenle, bilindikleri iin sahip olunan nitelikler her eyde bulunmas zorunlu olan zelliklerdir. Bu yolla, yaln zca bilginin ko ullar n inceleyerek gerek dnya hakk nda ok ey

renebilece imiz ileri srlm t. Yeni felsefe, tam tersine, kural olarak, bilginin bilinen eyi hi etkilemedi ini, ve hi kimsenin bilmedi i eylerin var olmamas iin en ufak bir neden olmad n kabul etmektedir. Bunun sonucu olarak, bilim teorisi evrenin gizemlerine giden kap n n sihirli anahtar olmaktan km t r ve bizler de bilimin zahmetli ve a r ilerleyen ara t rmalar na geri dnm zdr. Bunun gibi, mant kta da organik gr n yerini atomizm alm t r. Daha nce, her eyin z do as n n, di er her eyle olan ili kisinden etkilendi i; bylece, bir ey hakk nda tam bilginin tm evren hakk ndaki tam bilgiye ba ml oldu u d ncesi kabul grmekteydi. Yeni mant k, bir eyin z karakterinin, onun ba ka eylerle olan ilintilerini mant ksal olarak bulmam z olana n bize sa lamad gr ndedir. Bir rnek bu noktay a kl a kavu turacakt r. Leibniz (1646 -1716) bir yaz s nda, Avrupa'daki bir adam n kar s n n Hindistan'da lmesi durumunda, kar s n n ld anda adam n z-do as nda bir de i im olaca n ne srer (Bu konuda modern idealistlerle ayn d ncededir). Sa duyu da, kar s n kaybetti ini reninceye kadar adam n z-do as nda bir de i im olmayaca n syler. Yeni felsefe bu gr benimsemi tir; bunun da sonular ilk grnd nden ok daha telere uzan r. Matematik ilkelerinin, her zaman felsefe ile nemli bir ba lant s olmu tur. Matematik byk lde kesinli i olan nsel bilgiler ierir; filozoflar n o u da nsel bilgiye ok heveslidirler. Eleal Zeno ( .. be inci yzy l)'dan bu yana idealist e ilimli filozoflar matematikilerin gerek matematiksel do ruya ula amad klar n ; filozoflar n daha iyisini yapabile ceklerini gstermek iin eli kiler reterek matematikileri gzden d rmeye u ra m lard r. Kant felsefesi bu trden birok ey ierir; Hegel felsefesi ise daha fazlas n . Ondokuzuncu yzy lda matematikiler Kant felsefesinin bu ynn rttler. Kant' n deney-st (transcendental) estetik hakk ndaki matematiksel savlar Lobatchevski (1793 -1856)'nin Euclid-d geometriyi icadetmesiyle temelinden sars ld ; Weierstrass (1815 -1897) sreklili in sonsuz-kkleri iermedi ini kan tlad ; George Cantor (184 5-1918) bir sreklilik, bir de sonsuzluk teorisi geli tirerek filozoflar n pek de i lerine gelen btn eski paradokslar ortadan kald rd . Frege aritmeti in mant n bir sonucu oldu unu gsterdi; Kant ise bunu reddetmi ti. Btn bu sonular normal matematiksel yntemlerle elde edildiler ve bir arp m tablosu kadar da kesindirler. Filozoflar bu duruma, sz konusu yazarlar n

yap tlar n okumayarak kar l k verdiler. Sadece yeni felsefe bu yeni sonular zmsedi; bylece de srmekte olan bilgisizli in yanda l ar na kar kolay bir tart ma zaferi kazand . Yeni felsefe sadece ele tirel de il, yap c d r; ama bilimin yap c oldu u anlamda, yani ad m ad m ve deneyerek. zel bir yap lanma yntemi vard r; o da, matemati in yeni bir kolu olan ve felsefeye di er bt n geleneksel kollardan daha yak n olan, matematiksel mant kt r. Matematiksel mant k, belli bilimsel savlar n felsefe ynnden hangi sonulara yol at n , nelerin varsay lmas gerekti ini ve aralar nda ne gibi ba lant lar oldu unu bulmaya, daha nce hib ir zaman olmad lde olanak sa lar. Bu yntem sayesinde matematik ve fizik felsefesi ok byk ilerlemeler kaydetmi tir. Fizikteki sonular n bir k sm Dr. Whitehead (1861 -1947)'in son al mas nda ortaya konulmu tur. Yntemin di er alanlarda da ayn lde verimli olaca n ummak iin yeterli neden vard r; ancak bu, burada ele al namayacak kadar teknik bir konudur. Modern o ulcu felsefenin byk bir blm nermelerin mant ksal analizinden esinlenmi tir. Bu yntem nceleri gramer kurallar na by k nem verilerek uyguland . rne in, Meinong unu ileri sryordu: "yuvarlak kare yoktur," diyebildi imize gre, yuvarlak kare diye bir ey var olmal d r -her ne kadar o, var olmayan bir ey olsa da. Bu sat rlar n yazar ba larda bu tr usavurmalara ba k say lmazd . Ancak 1905'te "betimleme" kuram sayesinde bundan nas l ka naca n ke fetti. Bu kurama gre, "yuvarlak kare yoktur," dedi imizde yuvarlak kareden sz edilmedi i anla l yor. Yuvarlak kare gibi sama konularla zaman harcamak anlams z bulunabilir; ne var ki, bu gibi konular o u kez mant k teorilerini s namak iin en iyi yntemi olu turur. Birok mant k teorisi sama sonulara yol amakla sulan rlar. yleyse, mant k da bu anlams z sonular grmeli ve onlara kar tetikte bulunmal d r. o u laboratuvar deneyleri konuyla ilgisini bilmeyen ki ilere nemsiz grnr; samal klar da mant k n n deneyleridir. Yeni felsefe ilk dnemlerinde, nermelerin mant ksal analizleriyle u ra rken Platon ve Ortaa gerekili inden gl izler ta yor, soyutlar n da somutlarla ayn tr varl a sahip oldu unu kabul ediyordu. Kendi mant k sistemi kusurlardan ar nd ka felsefesi de yava yava bu gr ten kurtuldu. Geriye de sa duyuya ok ters gelecek bir tortu kalmad . Yeni felsefenin ilk dnemlerinde en etkilenen bilim matematik olduysa da

gnmzde en byk etkisi fizik zerinedir. Bu durum, en ba ta uzay, zaman, madde kavramlar n de i tiren Einstein' n al malar ile ortaya km t r. Grecelik teorisini a klaman n yeri buras olmamakla beraber onun felsefi sonular ndan biraz sz etmek ka n lmazd r. Grecelik teorisinde felsefi bak a s ndan zellikle nemli olan iki ge unlard r: (1) inde evrendeki btn olaylar n kendi yerlerini ald , her eyi kucaklayan tek bir zaman yoktur. (2) Fizikse l olgular n taraf m zdan gzlenmesi srecinde geleneksel, ya da znel (sbjektif) geler, her ne kadar nceleri san ld ndan daha fazla olsalar da, Tensor hesab denilen matematiksel yntemle yok edilebilirler. A r teknik olmas nedeniyle bu son konuya girmeyece im. Zaman konusuna gelince, ilk olarak, felsefi speklasyonlarla de il, deneysel sonular n gerektirdi i ve matematiksel bir formlle ifade edilen bir teoriyi ele ald m z unutulmamal d r. Montesquieu'nn teorileriyle Amerikan Anayasas aras ndaki fark ne kadarsa, bu ikisi aras ndaki fark da o kadard r. Ortaya kan udur: Belli bir madde parac yla birlikte hareket eden bir gzlemcinin bak a s ndan, bu parac a etki yapan olaylar n belirli bir zaman s ralamas oldu u halde, farkl yerle rdeki madde parac klar na etki yapan olaylar her zaman belirli bir s raya sahip de ildirler. Daha a k bir rnek alal m: E er bir k sinyali dnyadan gne e gnderilir ve tekrar dnyaya yans t l rsa, gnderildikten 16 dakika kadar sonra dnyaya varacakt r. Bu 16 dakika iinde dnyada gerekle en olaylar k sinyalinin gne e varmas ndan ne daha nce, ne de daha sonra yer alm t r. Gne e ve dnyaya gre olas her ynde hareket eden, bu 16 dakika iinde dnyadaki olaylar ve sinyalin gne e varmas n izleyen gzlemciler oldu unu; btn bu gzlemcilerin n h z n dikkate ald klar n ve zaman tam olarak do ru gsteren kronometreleri oldu unu varsayal m. O zaman, baz gzlemciler bu 16 dakika iinde dnyada geen herhangi bir olay n k sinyalinin gne e varmas ndan nce, baz lar ayn anda, baz lar da daha sonra gerekle ti i sonucuna varacaklard r. Hepsi de ayn lde hakl ya da ayn lde haks zd rlar. Fizi in tarafs z bak a s ndan bak ld nda, bu 16 dakika iinde dnyada geen olaylar k sinyalinin gne e varmas ndan ne daha nce, ne daha sonra, ne de e zamanl d r. Bir cisimdeki bir A olay nda ve ba ka bir cisimdeki B olay nda, e er k A'dan B'ye do ru ilk olay oldu u anda -A'n n saatine gre- yola k p daha sonraki olay oldu u anda -B'nin saatine gre varm sa, bir cisimdeki A olay n n ba ka bir cisimdeki B olay ndan daha nce oldu unu syleyemeyiz. Veya, bu iki olay n zaman s ralamas gzlemciye gre de i ecek ve bu nedenle de fiziksel bir gere i

temsil etmeyecektir. I k h z na yak n h zdaki eyler ya ant m zda yayg n olsayd , fiziksel dnya bilimsel yntemlerle ba edilemeyecek lde karma k olurdu; biz de hala byc-hekimlerle yetinmek durumunda kal rd k. Ama e er fizik daha nce ke fedilmi olsayd , bu fizik Einstein fizi i olmak zorunda olurdu; nk Newton fizi inin uygulama olana olmad a ka grlrd. Radyoaktif maddeler k h z na yak n h zla hareket eden parac klar salarlar. Yeni grecelik fizi i olmadan bu parac klar n davran lar a klanamazd . Eski fizi in kusurlu oldu u konusunda ku ku yoktur; bunun "yaln zca kk bir kusur" oldu unu sylemek de felsefi ynden bir mazeret de ildir. Farkl yerlerde gerekle en olaylar iin, belli s n rlar iinde, belirli bir zaman s ralamas olmad gere ine kendimizi al t rmal y z. "Uzay" ve "zaman" denilen iki ayr kavram yerine bir "uzay -zaman" kavram n n ortaya at lmas na yol aan da i te bu gerektir. Evrensel olarak d nd mz zaman, gerekte "yerel zaman"d r; dnyan n hareketine ba ml olan bir zaman iin "evrenseldir" demek, Atlanti i geerken saatlerini de i tirmeyen bir geminin evrensellik iddias ndan farks zd r. Btn gnlk kavramlar m zda zaman n oynad rol d nd mzde, fizikilerin yapt eyin ne oldu unu d gcmz kullanarak gerekten alg layabilirsek, bak a m z n ok derinden etkilenece i ortadad r. " lerleme" kavram n ele alal m: Zaman -s ralamas rastgele olursa, zaman lm iin kabul edilen dzene ba l olarak, bir ilerleme veya gerileme olacakt r. Ku kusuz, uzaydaki uzakl k kavr am da de i mi tir: Dakik lmler iin olanakl her ayg t kullanan iki gzlemci, e er greceli olarak h zl hareket halinde iseler, iki yer aras ndaki uzakl k iin farkl de erler bulacaklard r. Uzakl k kavram n n kendisinin ok belirsizle ti i a ka grlyor; nk uzakl k bo uzaydaki noktalar -bu noktalar hayalidir- aras nda de il, somut eyler aras nda olmal d r; belirli bir zamandaki uzakl k olmal d r; nk herhangi iki cismin aras ndaki uzakl k srekli de i ir. Belirli bir zaman znel bir kavramd r; gzlemcinin nas l hareket etti ine ba l d r. Belirli bir zamandaki bir cisimden art k sz edemeyiz; sadece bir olaydan sz edebiliriz. ki olay aras nda, herhangi bir gzlemciden ba ms z olan "aral k" denilen belirli bir ili ki vard r. Farkl gzlemcilerce yap lan analizlerle bu aral n uzay ve zaman bile enleri hesapland nda sonular farkl olacakt r; ancak bu analizlerin hibir nesnel geerlili i yoktur. Aral k, nesnel bir

fiziksel gerektir; ancak onun uzay ve zaman bile enlerine ayr t r lmas nesnel de ildir. Bizim eski, al lm "kat madde" kavram n n da varl n art k srdremeyece i ortadad r. Bir madde paras belirli yasalara ba ml olan bir olaylar dizisinden ba ka bir ey de ildir. Madde kavram , filozoflar n tz (substance) kavram n n geerlili i konusunda hibir ku kular olmad bir dnemde ortaya km t r. Madde, uzay ve zamanda var olan tz, ak l ise sadece zaman iinde var olan tz idi. Daha sonralar , tz kavram metafizikte berrakl n kaybetti; ama fizikte varl n s rdrd. nk bir zarar yoktu -grecelik ortaya k ncaya kadar. Tz, geleneksel olarak, iki geden olu an bir kavramd r. Birincisi tzn bir nermede, yklem olarak de il, yaln z zne olarak yer alabilece i yolundaki mant ksal zelliktir. kincisi de zaman iinde kal c olmas , Tanr iin ise, tmyle zaman d nda olmas yd . Bu iki zellik aras nda bir ba nt gerekli de ildir. Ancak bunun fark na var lmam t ; nk fizik, madde paralar n n lmsz oldu unu, teoloji de ruhun lmsz oldu unu retiyordu. Bu nedenle, her ikisinin de tzn her iki zelli ini ta d d nlyordu. Ancak imdi fizik bizi ok k sa mrl olaylara, mant ksal anlamda tz olarak, yani yklemi olmayan zneler olarak bakmaya zorluyor. Tek bir kal c varl k sand m z bir madde paras , t pk sinemada kal c grnen nesneler gibi, gerekte bir dizi varl kt r. Ak l iin de ayn eyi sylememek iin bir neden yoktur; kal c benlik, kal c atom kadar d rn gibidir. Her ikisi de, birbirleriyle ilgin ili kileri olan olayla r dizisinden ibarettir. Modern fizik bizlere Mach ve James'in, zihinsel ve fiziksel dnyalar n "ieri inin" birbirinin ayn oldu u yolundaki nerilerini ekillendirme olana veriyor. "Kat madde"nin d ncelerden ve kal c egodan ok farkl oldu u a kt r. Ancak e er madde ve ego uygun olaylar dizileri iseler, onlar n ayn eyden yap lm olduklar n d nmek ok daha kolayd r. Bundan ba ka, imdiye kadar akl n en belirgin zelli i olarak grnen znellik, ya da bir gr e sahip olma, imdi fizi e de ya y lm ve ak l iermedi i ortaya km t r; farkl konumlardaki foto raf makinalar "ayn " olay grntler; ancak kan foto raflar birbirinden farkl d r. Modern fizikte kronometreler ve cetveller bile znelle mektedir; do rudan gsterdikleri ey, fizikse l bir durum de il, fiziksel durumla olan ili kileridir. Bylece fizik ve psikoloji birbirlerine yak nla m , ak l ve madde aras ndaki eski ikilik

(dualizm) ortadan kalkm t r. Modern fizi in eski veya popler anlamdaki "kuvvet" diye bir ey tan mad na da dikkat ekmek yerinde olur. Eskiden gne in dnya zerinde bir "kuvvet" uygulad n d nrdk. imdi ise yle d nyoruz: uzay-zaman gne in yak nlar nda yle ekillenmi tir ki dnya byle hareket etmeyi di er btn yollara gre daha az zahmetli bu lmaktad r. Modern fizi in byk ilkesi "en az eylem ilkesi" (principle of least action) yani bir yerden bir yere giderken cismin en az eylem ieren yolu semesi ilkesidir (Eylem teknik bir terimdir; ancak anlam bizi imdilik ilgilendirmiyor). Gazeteler ve gl grnmek isteyen baz yazarlar "dinamik" szc n kullanmaktan ho lan rlar. Dinamik biliminde "dinamik" olan hibir ey yoktur; tersine bu bilim her eyin bir evrensel tembellik yasas ndan kar labilece ini dile getirir. Ayr ca, bir cismin hareketini "idare eden" ba ka bir cisim diye bir ey de yoktur. Modern bilimin evreni "byk yasalar" ve "do al kuvvetler"den sz edenlerin de il, daha ok Lao -Tze'nin evrenine benzer. Modern o ulculuk ve gerekilik felsefeleri baz bak mlardan eski felsefelerden daha az eyler sunuyorlar. Ortaa 'da felsefe teolojinin bir yard mc s yd ; gnmzde bile kitap kataloglar nda ayn ba l k alt nda yer al rlar. Dinin byk do rular n kan tlaman n genellikle felsefenin grevi oldu u d nlm tr. Yeni gerekilik onlar kan tlayabilece ini, hatta yanl olduklar n kan tlayabilece ini sylemez. Onun amac sadece, bilimlerin temel ereklerini a kl a kavu turmak ve e itli bilimlerin bir sentezini yaparak dnyan n, bilimin incelemeyi ba ard blmnn, geni kapsaml bir grnmn elde etmekten ibarettir. Daha telerde ne oldu unu bilmez; cehaleti bilgiye dn trecek bir t ls m yoktur. Anlayanlara entellektel co kular sunar; ancak o u felsefenin yapt gibi insanlar n byklk duygular n ok amaya kalk ma z. E er biraz yavan ve teknik ise, bunun suunu, air ve mistiklerin arzu ettikleri gibi de il de, matematiksel al may seen evrene atar. Bu belki zlecek bir ey; ancak bir matematikinin bu zntye kat lmas n beklemek de haks zl k olur. Makineler ve Duygular Makineler mi duygular , yoksa duygular m makineleri yok edecek? Bu soru uzun zaman nce Samuel Butler taraf ndan Erewhon'da ortaya at lm ve makine imparatorlu unun bymesiyle de gittike daha gncel bir hal alm t r.

lk bak ta, makineler ile duygular aras nda neden bir kar tl k olmas gerekti i sorusunun yan t a k de ildir. Her normal erkek ocuk makinelere bay l r; byyp glendike de onlar daha ok sever. Japonlar gibi uzun ve yetkin bir sanat gelene ine sahip uluslar, ilk ka r la t klar nda, Bat 'n n mekanik yntemlerinin bysne kap l r ve bizleri olabildi ince abuk taklit etmeye can atarlar. E itim grm ve dnyay dola m bir Asyal y hibir ey "Do u'nun bilgeli i"nden, ya da Asya uygarl n n geleneksel erdeminden sz edilmesi kadar sinirlendiremez; kendini oyuncak otomobiller yerine bebeklerle oynamas istenmi bir erkek ocuk gibi hisseder. Ve her erkek ocuk gibi, oyuncak otomobil yerine gere ini ister, ezilebilece ini hi d nmeden. Makineler henz yeniyken, birka air ve estetikiyi saymazsak, Bat 'da da ayn co ku vard . Ondokuzuncu yzy l kendini daha ok mekanik ilerleme nedeniyle ncekilerden daha stn sayard . Peacock (Thomas Love Peacock (1785-1866): ngiliz air ve romanc . (.N.)) genli inde "buhar beyinli toplum" ile alay eder; nk kendisi bir yaz n adam d r ve ona gre uygarl Grek ve Romal yazarlar temsil ederler. Ancak, o dnemde yayg n olan e ilimlerden uzak oldu unun da fark ndad r. Do aya dn leri ile Rousseau'nun (Jean Jacques Rousseau (1712-1778): Frans z yazar, filozof ve toplum teorisyeni. (.N.) mritleri, Ortaa l l klar ile Gl airleri (Gl airleri: ngiltere'de Gller Blgesi'nde ya am ngiliz airleri Wordsworth (1770-1850), Coleridge (1772-1834) ve Southey (1774-1843). (.N)), News from Nowhere (Olmayan lkeden Haberler) (zaman n hep haziran oldu u ve herkesin harman kald rd bir lke) kitab ile William Morris: (William Morris (1834-1896): ngiliz air, ressam ve sosyalist. (.N.) bunlar n hepsi tmyle duygusal ve tepki sel olan bir k temsil ederler. Makinelere kar duygusal olmayan rasyonel bir kar tl ilk ortaya koyan Samuel Butler olmu tur. Ancak bu onun iin belki de bir jeu d'esprit'den (kelime oyunundan) ba ka bir ey de ildi -bunun kkl bir kan olmad kesindir. Onun gnnden bugne, en ok makinele mi uluslardan ok ki i Erewhon -vari' bir gr itenlikle benimseme e ilimindedir; yani bu gr , uygulanmakta olan sanayi yntemlerine kar olanlar n tav rlar nda, a k veya kapal ekilde, kendini gsterir. Makinelere tap l r, nk gzeldirler; de er verilir, nk g sa larlar; onlardan nefret edilir, nk ok irkindirler; onlardan tiksinilir, nk klelik getirirler. Bu tutumlardan birinin "do ru" tekinin "yanl " oldu unu d nmeyelim. Bu, insanlar n kafas oldu u do rudur ama ayaklar oldu u yanl t r demeye benzer; geri Lilliputlular n bu soruyu Gulliver hakk nda

tart t klar n kolayca d leyebiliriz. Bir makine Binbir Gece Masallar ndaki Cin gibidir; sahibi iin gzel ve yararl ; d manlar iin irkin ve tehlikeli. Ancak gnmzde hi bir eyin kendisini bu denli belirgin bir yal nl kla gstermesine izin verilmez. Makine sahibinin, ondan uzakta oturdu u, grltsn i itmedi i, gzleri rahats z eden at k y nlar n grmedi i, zararl dumanlar n koklamad do rudur; e er makineyi grm se, o da al t r lmaya ba lamadan nce, kard toz ve s caktan rahats z olmas na gerek kalmadan, gc ya da bir saat gibi i lemesini gururla seyretti i zamand r. Makineye, onunla ya ay p onunla al anla r n gr a s ndan bakmas istenirse de cevab haz rd r. Makinenin al mas sayesinde bu insanlar n, byk dedelerinden daha fazla -o u zaman ok ok daha fazla- ey sat n alabildiklerine dikkat ekebilir. yleyse, hemen herkese yap lan bir varsay m kabul edersek, byk dedelerinden daha mutludurlar. Bu varsay ma gre insanlar mutlu eden, maddi eylere sahip olmakt r. ki odas , iki yata ve iki ekme i olan bir ki inin bir odas , bir yata ve bir ekme i olan ki iden iki kat mutlu oldu u; k sacas , mutlulu un gelirle orant l oldu u d nlmektedir. Baz ki iler, her zaman da tam itenlikle olmadan, din ve ahlak ad na bu fikre kar kar; ama vaazlar n n dokunakl l sayesinde gelirleri artarsa ona da sevinirler. Benim kar kmak istemem din ya da ahlak bak m ndan de il, psikoloji ve ya am n gzlemlenmesi a s ndand r. E er mutluluk gelirle orant l ise makinenin stnl ku ku gtrmez; de il ise sorunun tmyle irdelenmesi gerekir. nsanlar n fiziksel gereksinimleri, ayr ca bir de duygular vard r. Fiziksel gereksinimler kar lanmam sa, onlar nceliklidir; ama e er kar lanm larsa, bir insan n mutlu ya da mutsuz olmas n saptamada, gereksinimlerle ba lant s olmayan duygular nem kazan r. Bugnk sanayi toplumlar nda zorunlu fiziksel gereksinimleri kar lanmam pek ok kad n, erkek ve ocuk vard r; onlar bak m ndan mutlulu un ilk ko ulunun gelir art oldu unu inkar etmiyorum. Ancak yle kimseler az nl ktad rlar; hepsinin ya amsal gereksinimlerini sa lamak da zor de ildir. Ben onlar hakk nda de il, ya amlar n srdrmek iin gerekenden fazlas na sahip olanlar -sadece ok fazlas na de il, ayn zamanda biraz fazlas na sahip olanlar - hakk nda konu mak istiyorum. Hemen hepimiz, gelirimizi art rmay gerekte neden isteriz? steklerimiz ilk bak ta maddi eyler gibi grnebilir. Gerekte ise bunlar daha ok kom ular m z etkilemek iin isteriz. Daha iyi bir mahallede daha byk bir eve ta nan bir adam kar s n "daha iyi" insanlar n ziyaret edece ini; eski

ve yoksul kom ularla ili kilerin art k kesilebilece ini d nr. O lunu iyi bir okula ya da pahal bir niversiteye gnderdi inde, dedi i yksek harlara kar l k kazan lacak sosyal sayg nl d nerek kendini teselli eder. Amerika'da olsun Avrupa'da olsun btn byk ehirlerde baz m ahallelerdeki evler, sadece kibar insanlar aras nda revata olduklar iin, teki mahallelerdeki ayn nitelikleri ta yan evlerden daha pahal d r. En gl tutkular m zdan biri de ba kalar n n takdir ve sayg s n kazanma arzusudur. Bugnlerde takdir ve sayg , zengin grnen insanlara kar duyulmaktad r. nsanlar n zengin olmak istemelerinin ba l ca nedeni budur. Paralar ile sat n ald klar mallar ikinci dereceden nem ta r. rne in, bir resmi tekinden ay rdedemeyen ve uzmanlar yard m yla eski ustalar n bir galeri dolusu resmini toplam olan bir milyoneri ele alal m. Ald yegane zevk, ba kalar n n onlar n kaa mal oldu unu bilmesidir. Halbuki dergilerin Noel say lar ndaki dokunakl posterlerden daha dolays z ve daha ok zevk alabilir; ancak o yolla egosu iin ayn doyumu elde edemez. Btn bunlar ba ka trl de olabilir; birok toplumda olmu tur da. Aristokratik dnemlerde insanlara soylar na bakarak de er biilirdi. Tuhaf gelebilir ama Paris'te baz evrelerde insanlar resim ve edebiyat alanlar ndaki yetkinlikleri nedeniyle de erli grlrler. Bir Alman niver sitesinde, insan, bilgisinden dolay takdir edilir. Hindistan da ermi lik, in de bilgelik sayg nl k uyand r r. Bu de i ik rneklerin incelenmesi tan m z n do ru oldu unu gsteriyor; nk heps inde insanlar n byk bir yzdesi, ya amlar n srdrecek lde sahip olduklar nda, paraya kar ilgisizdirler. Ancak onlar da evrelerinde sayg nl klar n sa layacak meziyetlere sahip olmay yrekten arzu ederler. Bu rneklerin nemi, gnmzdeki zeng inlik zleminin insan do as ndan gelmemesinde, e itli sosyal kurulu larca ortadan kald r labilir olmas nda yatar. Yasa gere i hepimizin geliri ayn olsayd kom ular m zdan stn olman n ba ka yollar n arard k; maddi eylere sahiplenmeye olan imdiki iddetli arzular m z n o u da son bulurdu. Bu arzular rekabet niteli i ta d klar ndan, rakibimize stnlk sa lad m z zaman bize mutluluk, ona da ayn lde ac verir. Gelirlerde yap lacak genel bir art rekabet a s ndan bir avantaj sa lamaz; bu yzden de rekabetten kaynaklanan bir mutluluk vermez. Ku kusuz, sat n al nan eyleri kullanmaktan bir lde zevk de al n r; ancak, grd mz gibi bu, zenginli i isteme nedenimizin nemsiz bir blmdr. Arzumuz rekabete dayal oldu u srece zenginli in artmas , ister genel olarak ister belli konularda, sonuta insan mutlulu unu art rmaz.

-Makinelerin mutlulu u art rd n savunacaksak, yukar daki nedenlerden dolay makinelerin getirdi i maddi refah art , mutlak yoksullu u nlemede kullan ld klar durumlar d nda, nemli bir etken de ildir. Yoksullu u gidermek iin kullan lmalar n gerektiren zorunlu bir neden de yoktur. Nfusun dura an olmas halinde yoksulluk makine olmadan da nlenebilir; Fransa bunun bir rne idir; orada Amerika'dan, ngiltere'den ve sav a ncesi Almanya's ndan ok daha az makine oldu u halde yoksulluk ok azd r. Tersine, makinenin ok oldu u bir yerde yoksulluk da ok olabilir. Bunun da rnekleri yz y l kadar ncesi ngilteresinin sanayi blgeleri ile bugnk Japonya'd r. Yoksullu un nlenmesi makineye de il ba ka etkenlere ba l d r -k smen nfus yo unlu una, k smen de siyasal ko ullara. Serveti art rman n yoksullu u nleme d nda fazla bir de eri yoktur. Makineler bizi insan mutlulu unun nemli geleri olan iki eyden, do al davranma rahatl ndan ve e itlilikten yoksun b rak r. Makinelerin kendilerine zg bir i leyi leri ve kendilerine zg vazgeilmez istemleri vard r: pahal bir fabrikas olan bir kimse onu srekli al t rmak durumundad r. Duygular a s ndan, makinenin yarat t en byk s k nt onun dzenlili idir. Ve do ald r ki makineler a s ndan da, duygularda bulunan en byk kusur, tersine, dzensiz olmalar d r. Kendilerini "ciddi" sayan ki ilerin d ncelerine makineler egemen oldu undan bu ki ilerin bir insan hakk nda dile getirecekleri en byk vg onun makine gibi olmas ; yani gvenilir, dakik, kesin olmas d r. Art k "dzensiz" bir ya am kt bir ya amla e anlaml olmu tur. Bergson'un felsefesi bu gr e kar bir protestoydu; entellektel a dan ok sa lam olmama kla beraber san r m, insanlar n gittike daha ok makineye dn trlmelerine kar duyulan sa l kl bir endi eden esinlenmi ti. Ya am m zda, makinele menin egemenli ine kar igdlerimizin imdiye kadar gsterdi i ba kald r talihsiz bir do rultuya y nelmi tir. nsanlar toplum halinde ya amaya ba lad ndan bu yana sava drts her zaman var olmu tur. Ancak bu, gemi te, gnmzdeki kadar yo un ve kahredici de ildi. Onsekizinci yzy lda ngiltere ve Fransa dnya egemenli ini elde etmek iin say s z sava lara girdiler; ancak birbirlerini hep sevip sayd lar. Esir subaylar, kendilerini esir alanlar n sosyal ya ant lar na kat ld ; ziyafetlerde onur konuklar oldular. 1665'te Hollanda ile yapt m z sava n ba lar nda, Afrika'dan gelen bir

ki i Hollandal lar n orada yapt klar zulm anlatm t . Biz - ngilizler bu hikayenin dzmece oldu una kendimizi inand rd k; adam cezaland rd k ve Hollandal lar n yalanlamas n yay nlad k. Son sava ta olsayd o adama valyelik verir, sylediklerinin do rulu una ku kuy la bakanlar da hapse atard k. Modern sava larda vah etin artmas ynden makinelerin etkisine ba lanabilir. lk olarak, daha byk ordular kurulmas na olanak sa larlar. kinci olarak, insanlar n daha alt dzey duygular na hitabeden ucuz yay nlar kolayla t r rlar. nc olarak -bizi ilgilendiren de bu noktad r - insan do as n n derinlerinde yatan, iinden geldi i gibi ve kurals z ya amak isteyen ynn bask alt nda tutarlar; Bu, belirsiz bir huzursuzlu a yolaar; bu huzursuzluktan kurtulman n olas yolu olarak da ak llara sava fikri gelir. Son sava gibi byk bir karga ay yaln zca politikac lar n makinele mesine yklemek yanl olur. Belki Rusya iin byle bir a klama yerinde olabilir. Rusya'n n isteksiz sava mas n n ve bar sa lamak iin devrim yapmas n n bir nedeni de budur. Ancak ngiltere, Almanya ve Amerika Birle ik Devletleri'ndeki yayg n sava arzusunun -1917'de- nnde hibir hkmet duramazd . Bu tr bir genel iste in igdsel bir temeli olmal d r ve ben ahsen gnmzdeki sava yanl s gdlerin artmas n n, modern ya amdaki dzenlilik, monotonluk ve gdml ya aman n yolat -genellikle bilin-d - ho nutsuzluktan kaynakland na inan yorum. Bu duruma makineleri yok ederek are bulamayaca m z a kt r. Byle bir yntem tepkisel olur ve uygulama olana hi yoktur. Gnmzde makinele menin beraberinde gelen sak ncalar nlemenin tek yolu, al ma aralar nda heyecan verici u ra lar iin olanak sa layarak monotonlu u k rmakt r. Alplere t rmanma yoluyla ya amlar n tehlikeye atma olana bulsalar o u insan n sava zlemi de yok olur. Tan mak mutlulu una eri ti im en gayretli ve yetenekli bar gnlllerinden biri, yazlar n Alplerin en tehlikeli doruklar na t rmanarak geirmeyi adet edinmi ti. E er al an herkese y lda bir ayl k zaman vererek kendi arzusu do rultusunda, uak kullanmak retilse; veya Byk Sahra'da zmrt aramaya yneltilse; ya da kendi insiyatifini kullanaca herhangi ba ka bir tehlikeli ve heyecan verici u ra a olanak sa lansa, yayg n sava arzusu sadece kad nlarla ve eli aya tutmayanlarla s n rl kal r. Bu ki ileri de bar l yapacak bir yntem bilmedi imi itiraf ederim; fakat e er i i ciddiyetle ele al rsa, bilimsel psikolojinin bir yntem bulaca ndan eminim. Makineler ya am tarz m z de i tirmi tir ama ig dlerimizi de il. Bunun

sonucunda uyum bozuklu u ya anmaktad r. Duygu ve igd psikolojisi henz bebeklik evresinde. Psikanalizle bir ba lan yap lm bulunuyor; ancak bu sadece bir ba lang . Psikanalizden rendiklerimize gre u gere i kabul edebiliriz ki, insanlar n hareketlerinde yneldikleri amalar, bilinli olarak setikleri amalar de ildir; bu btnyle irrasyonel birtak m fikirleri de beraberinde getirir ve insanlara neden yle yapt klar n n fark nda olmaks z n, bu amalar n pe inden gitme ol ana verir. Ancak, geleneksel psikanaliz ok e itli olan ve ki iden ki iye de i en bilin -d amalar m z gere inden ok basitle tirmi tir. Yak n zamanda sosyal ve siyasal olgular n bu bak a s ndan anla lmas ; bylece de insan do as na k tutm as umulur. Anar ik gdlerimizle ba etmek iin istem kullanmak ve zararl eylemlere d yasaklar koymak elveri li yntemler de ildirler. Elveri siz olmalar n n nedeni de bu gdlerin Ortaa efsanelerindeki eytan kadar ok k l a girebilmeleri ve bu k l klardan baz lar n n en akl ba nda olanlar bile yan ltmas d r. Elveri li olacak tek yntem nce igdsel do am z n gereksinimlerini saptamak; sonra da onlar kar laman n en zarars z yolunu aramakt r. Makinelerin en ok engelledi i ey iten geldi i gib i davranmak oldu una gre, yap labilecek tek ey f rsat sa lamakt r; f rsat de erlendirmek de ki inin iste ine b rak lmal d r. Bu, ku kusuz, bir hayli masraf gerektirir; ama bu bedel bir sava n giderleriyle k yaslanamaz. Bilim fiziksel dnyan n yasalar n kavramakta harikalar yaratm t r; ama imdiye kadar, kendi do am z , y ld zlar n ve elektronlar n do as na k yasla ok daha az anlam bulunuyoruz. Bilim, insan n do as n anlamay rendi inde, makinelerin ve fiziksel bilimlerin yaratamad mutlulu u ya am m za getirebilir. Davran l k ve De erler Ciddi bir Amerikan dergisinde dnyada bir tek davran oldu u, onun da Dr. Watson (John Broadus Watson (1878-1958): Amerikal Psikolog. (.N) oldu u yolunda bir ifadeye rastlam t m. Ben, a da d nceli olan ne kadar insan varsa o kadar da davran oldu unu sylerdim. Bu, davran lar n niversitelerde daha yayg n oldu u, ya da bizzat benim bir davran oldu um anlam na gelmez -Rusya ve in'i grdkten sonra, zamana ayak uyduramam oldu umu fa rkettim. Ancak nesnel (objektif) zele tiri beni a da la mam n yerinde olaca n kabule zorluyor. Bu makalede, benim gibi, bilimde a da olan eyleri kabul ettikleri halde, ya amaya de er eyler konusunda kendini Ortaa l l ktan kurtaramayan ki ilerin kar la t klar baz glkleri ortaya koymak istiyorum. Davran l n

yaln zca de erler ile olan mant ksal ili kisini de il; ana hatlar yla benimsenmesi durumunda bu doktrinin s radan insanlar zerindeki etkisinin ne olaca n da sorgulamak istiyorum. Davran l k, psikanaliz gibi bir lg nl k haline henz gelmemi tir; ancak bir gn gelirse, popler ekli, ku kusuz, Dr. Watson'un retilerinden de i ik olacakt r -popler Freudculuk Freud'dan ne kadar farkl ysa o kadar farkl . Davran l n popler versiyonu san r m yle bir ey olacak: Eskiden hissetmek, bilmek ve istemek gibi i levi yrtebilen ak l diye bir eyin var oldu u d nlrd. imdi ise, ak l diye bir eyin var olmad , yaln zca bedenin var oldu u kesinlik kazanm t r. Btn eylem lerimiz bedensel srelerden ibarettir. "Hissetme" zellikle i salg bezleri gibi i organlarla ilgili bir olayd r. "Bilme" g rtla n hareketlerinden ibarettir. " steme" ise uzun kaslara ba ml btn di er hareketlerden olu ur. Geenlerde, nl bir entellektel ile bir dansz evlendi inde, onlar n birbirlerine uygunlu u konusunda ku kular n dile getirenler oldu. Bir davran n n bak a s ndan bu ku ku yersizdir; biri kol ve bacak kaslar n , teki de g rtlak kaslar n geli tirmi tir. Demek oluyor ki, mesle in farkl dallar nda olmakla beraber, her ikisi de birer akrobatt r. Yapabildi imiz tek ey bedenimizi hareket ettirmek oldu una gre, bu retinin popler yanda lar n n, bundan, vcudumuzu olabildi ince ok hareket ettirmemiz gerekti i sonucuna va rmalar beklenebilir. Bu noktada greceli e ili kin baz glkler ortaya kacakt r. Bedenin de i ik blmleri birbirlerine gre mi hareket edecektir; yoksa beden bir btn olarak iinde bulundu u araca gre mi hareket edecektir? Veya, erdemin lt dnyaya gre olan hareket midir? deal insan birinciye gre bir akrobat; ikinciye gre, a a ya do ru hareket eden bir yryen merdivenden yukar ya ko an bir insan; ncye gre de, ya am n bir uak iinde geiren insand r. Ortaya kacak anla mazl klarda ha ngi ilkeye gre karar verilece ini bilmek kolay de ildir; ancak ben ahsen pilotlardan yanay m. En gl lkelerdeki en gl kesimlerde egemen olan, insan n kusursuzlu u anlay n n de i ik biimlerine bakarsak, davran l n temelde var olan inanlara teorik bir gereke sa lamaktan teye gitmedi i sonucuna var r z. Beden e itimine inananlara ve bir ulusun "erkekli inin" onun sporculu una ba l oldu u gr n benimseyenlere gre akrobat ideal insand r; ngiliz ynetici s n f nda yayg n olan gr de byledir. Yryen

merdivenlerden yukar ya ko an ki i, zevklerden uzak durabilmek ko uluyla, kaslar geli tirmeyi en yce erdem olarak gren h ristiyanlar n beau ideal'idir. Bu, YMCA'in (YMCA: Gen Erkekler H ristiyan Birli i. (.N.)) in'de yerle tirmeye al t ve yneticilerimizin egemenli imiz alt nda olan btn rklar ve s n flar iin uygun buldu u gr tr. Pilot, mekanik g kullananlara zg, daha aristokrata bir idealin temsilcisidir. Ancak, btn bunlar n stnde, Aristoteles'in hareketsiz-olan-hareket ettiricisini an msatan yce bir kavram vard r. Ona gre, merkezde hareketsiz duran bir ulu varl k vard r; geriye kalan her ey ve herkes onun evresinde de i ik h zlarla dnerler ve bylece o ki iye mutlak en byk greceli hareketi sa larlar. Bu merkezde olma rol spermenlerimiz iin, zellikle de finans kesimi mensuplar iin ayr lm t r. nsan n kusursuzlu u konusunda Greklerden ve Ortaa 'dan gnmze kadar gelen de i ik bir kavram daha vard r; ancak makinelerin d gcne egemen olmas sonucu ortaya kan gr yava yava onun yerini almaktad r. Kan mca bu eski gr mant ksal olarak, davran l kla ba da t r labilir; ancak, psikolojik a dan, sade vatanda n davran yla ba da t r lamaz. Bu eski gr e gre hissetmek ve bilmek eylem kada r nemlidir; sanat ve derin d ncenin, uzayda byk miktarda ktlenin yerini de i tirmek kadar vgye de er oldu u d nlr. Cheribum (Tevrat'ta ad geen bir melek. (.N)) Tanr 'y sever, Seraphim ( ncil'de ad geen ift kanatl melek. (.N.)) Tanr 'y derin d nce yoluyla anlamaya al r; onlar n yce kusursuzluklar da bunda yatar. Bu ideal tmyle statiktir. Cennette ilahiler sylenip arp al nd do rudur. Ancak her gn ayn ilahiler sylenir; arplar n yap s nda hibir geli meye izin yoktur. Byle bir ya am a da insana s k c gelir. Teolojinin ilgi yitirmesinin bir nedeni de, cenneti her gn geli en makinelerle donatmamas nda yatar; Milton5 cehennem iin bunu ba arm t . Her etik sistemin bir tr non sequitur'a (nerme veya kan tlara uygun olmayan sonu) dayand sylenebilir. Filozof nce nesnelerin do as hakk nda yanl bir teori icadeder; bundan da, kendi teorisinin yanl oldu unu gsteren eylemlerin kt eylemler oldu u sonucunu kar r. lk olarak geleneksel h ristiyanl ele alal m. Her ey her zaman Tanr 'n n iradesine tabi oldu undan, gnahkarl n Tanr iradesine kar gelmek oldu unu iddia eder. Hegel yanda lar na gelince, onlar da evrenin kusursuzca rgtlenmi , uyum iindeki paralardan olu tu unu; bu nedenle, ktl n bu uyumu azaltan davran lar btn oldu unu iddia ederler. Ne var ki, uyum

metafiziksel bir sorun oldu u halde uyum d davran lar n nas l olanakl oldu unu anlamak zordur. Frans z halk iin yazan Bergson, davran lar ile kendisine kar kanlar ahlaki s ulamadan daha korkun bir eyle, yani gln olmayla tehdit ediyor. nce insanlar n asla mekanik davranmad klar n gsteriyor; sonra da glme zerine yazd kitab nda (Lczughter) bizi gldren eyin mekanik olarak davranan bir insan grmek oldu unu ileri sryor. Bu demektir ki, Bergson felsefesinin yanl oldu unu gsteren bir ey yaparsan z o zaman ve ancak o zaman gln olursunuz. Umar m bu rnekler metafizi in, herhangi bir etik sonuca yol aamayaca n , varabilece i tek sonucun, kendi yanl l n n yol at a a daki sonu oldu unu a ka gstermi tir: E er metafizik do ru olsayd gnah olarak tan mlad eylemler olanaks z olurdu. Bu a klamalar davran l a uygulayarak u sonucu kar yorum: Etik sonular varsa ve oldu u lde metafizi in yanl olmas gerekir; te yandan, do ru ise de davran larla hibir ili kisi olamaz. Popler davran l a -tam anlam yla bilimsel ekline de il - bu a dan bakt m zda onun yanl oldu una ili kin e itli kan tlar buluyorum. lk olarak, e er destekleyicileri herhangi bir etik sonucu olmad n d nselerdi, hemen hepsi btn ilgilerini yitirirlerdi. Burada bir ayr m yapma gere i do uyor. Do ru bir doktrinin pratik sonular do urmas olas d r; ama etik sonular yaratmas olanak d d r. ki madeni para atarak al t r lan bir makineden siz tek bir para atarak bir ey almak isterseniz gere in pratik bir sonucu olur; yani bir para daha atman z gerekir. Ancak hi kimse bu sonucu "etik" olarak de erlendirmez; bu sadece arzumuzu nas l gerekle tirebilece imizle ilgilidir. Bunun gibi, Dr. Watson'un kitab nda bu ba l k alt nda i lendi i ekliyle davran l n, zellikle e itim alan nda pek e itli ve nemli sonular vard r. E er bir ocu a belirli bir ekilde davranmay retmek istiyorsan z, rne in Freu d'un de il de Dr. Watson'un tledi i yola ba vurman z o u zaman ak ll ca olur. Ancak bu da etik de il, bilimsel bir konudur. Etik, sadece, bir eylem belli bir hedefi amalad zaman; veya baz eylemler, getirdikleri sonulara bak lmaks z n, iyi ve kt olarak s n fland r ld klar zaman sz konusu olur. Burada davran l n -mant a ters d se de- szc n gerek anlam nda bir ahlak kural koyma e iliminde oldu u sonucuna var yorum. Konu yle grnyor; yapabilece imiz tek ey maddeyi hareket ettir mek oldu una gre, olabildi ince ok ey hareket ettirmeliyiz; bu nedenle sanat ve d nce maddeyi harekete geirmeye yard mc olduklar lde de erli

say l rlar. Bu, gnlk ya am iin a r lde metafiziksel bir lektir; pratik lek ise gelirdir. Dr. Watson'dan a a daki al nt y ele alal m: "Ki ilik, karakter ve yetene i de erlendirmede en nemli elerden biri, kan mca, bir kimsenin y ll k ba ar s n n tarihesidir. Bunu, ki inin de i ik i lerde kald sreler ve gelirindeki y ll k art larla nesnel olarak lebiliriz... E er bu ki i bir yazarsa, yaz lar na denen cretin y llara gre bir grafi ini izmek isteriz. E er otuz ya ndayken yaz lar iin nde gelen dergilerden kelime ba na ald ortalama cret, yirmi drt ya ndayken ald n n ayn ise, onun sudan bir yazar olmas , daha teye de gidemeyece i olas d r." Bu lt, Buda, sa ve Muhammed'e; Milton ve Blake'e uygularsak, bu ki ilerin de erleri hakk ndaki gr lerimizde ilgin de i iklikler yapmak gerekti ini grrz. Daha nce de inile nler d nda bu al nt da iki ahlaki zdeyi sakl d r. Bir -kusursuzluk kolayca llr olmal d r; iki -yasalarla uyumlu olmal d r. Bunlar n ikisi de eti i fizi e dayal bir sistemden elde etmeye al man n do al sonular d r. Yukar daki paragrafta Dr. Watson'un ne srd etik, benim kabul edebilece im etik de ildir. Erdemin gelirle orant l oldu una; kalabal a uyum sa lamakta glk ekmenin gnah oldu una inanmam olanaks zd r. Yoksul ve aksi bir ki i oldu umdan, bu konularda nyarg l d nd m ku ku g trmez; bunun bilincinde olmama ra men d ncelerim yine de de i miyor. imdi de davran l n bir ba ka ynn, e itim konusundaki gr lerini ele alaca m. Burada, eserlerinden anla ld kadar yla, bu konudaki gr leri kusursuz grnen Dr. Watson'dan al nt yapam yorum. O e itimin daha sonraki a amalar na de inmiyor; benim en ok ku ku duydu um konular ise orada. A k bir ekilde davran olmamakla beraber davran l kla ilintili gr ten oka etkilenmi olan bir kitab ele alaca m: The Chil d: His Nature and His Needs (ocuk: Do as ve Gereksinimleri) 6. Bu kitap temelde, psikolojik ynden ok de erli olmas nedeniyle olduka takdir etti im bir kitapt r; ancak bana gre, estetik ve etik ynden ele tiriye a kt r. Estetik eksikli i gstermek iin a a daki blm al yorum (sayfa 384): "Yirmi be y l nce rencilere on ila on be bin kelimenin nas l yaz ld retiliyordu. Son yirmi y lda yap lan ara t rmalar gstermi tir ki, tipik bir lise mezununun, okul al malar nda, e er zel ve tekni k szck

bilgisi gerektiren teknik bir i le ayr ca u ra m yorsa, daha sonraki ya am nda da bin szckten fazlas n renmesine gerek yoktur. Tipik bir Amerikal , mektuplar nda ve gazetelere yazd yaz larda o u zaman bin be yzden fazla de i ik szc k kullanmamaktad r; o u ki i ise bunun yar s ndan fazlas n hi kullanmaz. Bu gereklerden dolay gnmzde, okullardaki yaz n kurallar dersleri gnlk ya amda kullan lan szcklerin, otomatik olarak yaz labilecek ekilde, iyice retilmeleri ilkesine gre dzenlenmekte; daha nceleri retilen ve belki de hi kullan lmayan teknik ve al lm szckler e itim program ndan kar lmaktad r. Bugnk yaz n derslerinde hi bir szc e, belle i geli tirmek bak m ndan yararl olaca d ncesiyle, yer verilmeme ktedir." Son cmlede, ezberleme yanl s eski gerekenin yanl l n ortaya koymak iin, psikolojiye yerinde bir yard m a r s yap l yor. Anla lan ezberleme belle i geli tirmiyor. yleyse, hibir ey, o eyin bilinmesi gereklili i d nda bir gerekeyle ezberlenmemelidir. Bunu belirledikten sonra yukar daki al nt n n akla getirdi i baz eyleri irdeleyelim. lk olarak, bir eyin nas l yaz laca n bilmenin hibir yarar yoktur. Shakespeare ve Milton do ru heceleyemezlerdi; Maria Corelli ve Alfred Aus ten ise bunu yapabilirlerdi. Do ru heceleme, biraz, "e itimli"yi "e itimsiz"den ay rdetmenin kolay bir yolu olarak, snopa nedenlerle; biraz, iyi giyinmek gibi, kalabal n bask s yla; biraz da, do al -yasa d kn kimselerin, ki isel zgrl n hala var olmay srdrd bir alan grmekten ac duymalar na ba l olarak aranan bir eydir. Hi olmazsa, yaz l bas n n, szckleri al lm biimde yazmas gerekti i d nlrse bu ama iin okuyucu sa lamak her zaman olanakl d r. kinci olarak, in d ndaki lkelerde yaz dili, edebiyat n btn estetik gzelli ini ieren konu ma dilinin yerini alm t r. nsanlar, dilin gzel olabilece i ve olmas gerekti i duygusunu koruduklar a larda yaz n kurallar na pek ald rmazlard ; ama telaffuza dikkat ederlerdi. imdilerde niversite e itimi grm ki iler bile en s radan szckler d ndaki szckleri telaffuz etmeyi bilmiyorlar; ve bu nedenle de iirlerin o unu vezne uygun olarak okuyam yorlar. Profesyonel edebiyat rencileri d nda, k rk ya n n alt nda olup da baz iirleri veznine uygun olarak okuyabilecek belki de tek bir Amerikal yoktur. E er e itimde bir lde, estetik de sz konusu ise ocuklara heceleme retilece ine yksek sesle okuma retilmesi gerekir. Eskiden aile reisinin ncil'i yksek sesle okumas bu gereksinimi ok iyi giderirdi; ancak imdilerde bu uygulaman n nesli neredeyse tkenmi tir.

Do ru telaffuzu renmek nemli oldu u gibi, estetik ynden, geni bir szck bilgisi de gereklidir. Yaln zca bin be yz szck bilenler, basit konular ve ans n yaver gitti i ender durumlar d nda, kendilerini tam olarak ve gzel bir ekilde ifade edemezler. Bugnk Amerikan nfusunun yar s e itimi iin, Shakespeare'in harcam oldu u zaman kadar zaman harcar; ama szck say s onunkinin onda birine anc ak var r. Yine de, onun szckleri, ticari ba ar sa lamak zorunda olan oyunlar nda kullan ld na gre, zaman n s radan vatanda lar taraf ndan da anla l yor olmal yd . a da gr e gre, e er ki i kendisini anla l r k labiliyorsa dile yeterince hakim say l r; eski gr te ise, ki inin konu ma ve yazma dilinde estetik zevk sa lamas aran rd . Bu sat rlar n yazar gibi, pratik nedenlerle davran l n bilimsel yan n kabul edip, etik ve estetik say lan sonular n reddeden bir ki i sonunda nereye var r? Dr. Watson'u ok takdir ederim; kitaplar n da son derece nemli bulurum. Gnmzde teorik u ra lar n en nemlisinin fizik, sosyal olgular n en nemlisinin sanayile me oldu u gr ndeyim. Ama yine de, "yarars z" bilgiye ve haz vermek d nda bir a mac olmayan sanata hayranl k duymaktan kendimi alam yorum. Sorun mant ksal de ildir; nk grd mz gibi, e er davran l k do ruysa, hangi ama iin ne gibi aralar kullan laca n gstermeye yard m etme gibi ikincil konular d nda, de er yarg lar na ili kin konularda bir etkisi olamaz. Sorun, geni anlamda politiktir: nsano lunun byk blmnn hata yapt kesin ise, do ru nermelerden yanl sonular karmak m , yoksa yanl nermelerden do ru sonular karmak m daha iyidir? Bu tr bir problem in zm yoktur. Tek do ru zm, san r m s radan insanlara mant k retmek; bylece onlara yaln zca do ru grnen sonulara varmaktan ka nma olana vermektir. rne in, Frans zlar n "mant kl " oldu u sylendi inde kastedilen udur: bir nermeyi kabul ediyorlarsa; incelikli mant ktan yoksun bir ki inin, yanl olarak bu nermeden karaca yanl her trl sonucu da kabul ederler. Bu en istenmeyecek trden bir zelliktir; ngilizce konu an uluslar gemi te, genel olarak, bu duruma di er uluslardan dah a az d m lerdir. Ancak, bu duruma d memeye devam edeceklerse eskiden oldu undan daha ok felsefe ve mant k renmelerine gerek oldu unu gsteren i aretler vard r. Eskiden mant k kar m yapma sanat yd . imdi ise, do al olarak, yapma al kanl nda oldu umuz kar mlar n ender olarak do ru oldu u

anla ld ndan, mant k da bir kar m yapmaktan sak nma sanat olmu tur. Bu nedenle mant n, okullarda insanlara ak l yrtmemeyi retmek amac yla retilmesi gerekti ine inan yorum. nk ak l yrtrlerse y anl yrtecekleri kesin gibidir. Do u'nun ve Bat 'n n Mutluluk dealleri Wells'in Zaman Makinesi'ni herkes bilir; makine, ona sahip olan ki inin zaman iinde ileriye veya geriye gitmesini, gemi in neye benzedi ini, gelece in nas l olaca n ahsen grmesini sa lar. nsanlar Wells'in makinesinin sa lad yararlar n biro unun, gnmzde de, dnyan n e itli yerlerine seyahat ederek sa lanabilece ini pek farketmiyorlar. New York'a ya da Chicago'ya giden bir Avrupal gelece i, e er ekonomik bir felak et ortaya kmazsa Avrupa'n n ula mas olas gelece i grecektir. te yandan, e er Asya'ya gidecek olursa gemi i grecektir. Bana anlat ld na gre Hindistan'da Ortaa ' , in'de (1920) onsekizinci yzy l grecektir. E er George Washington yeryzne geri gelseydi, yaratt lke onu da a rt rd . ngiltere'de biraz daha az, Fransa'da ise ondan daha da az yabanc l k ekerdi. Ancak in'e ula madan kendini tam olarak lkesinde hissetmezdi. Hayali yolculuklar boyunca ilk kez orada, "ya am, zgrlk ve mutluluk aray "na hala inanan, bunlar Ba ms zl k Sava 'n n Amerikal lar na benzer ekilde alg layan insanlarla kar la rd . in'e cumhurba kan olmas da san r m pek uzun zaman almazd . Bat uygarl Kuzey ve Gney Amerika'y , Rusya d ndaki Avru pa'y ve zerk ngiliz dominyonlar n iine al r. Bu uygarl kta Amerika ba eker; Bat 'y Do u'dan ay rdeden btn zellikler en ok Amerika'da belirgin ve geli mi durumdad r. lerlemeyi do al kar lamaya al k n z: Son yzy lda gerekle en de i imlerin daha iyiye do ru oldu undan, iyiye do ru ba ka de i imlerin de hep sregelece inden hi ku ku duymuyoruz. Sava ve onun sonular K ta Avrupas nda bu gvenli inanca bir darbe indirdi; insanlar 1914 ncesine, yzy llar boyu tekrar dnmeyecek bir alt n a gzyle bakmaya ba lad lar. yimserli in u rad bu sars nt ngiltere'de daha hafif, Amerika'da ise daha da hafif olarak gerekle ti. imizde, ilerlemeyi do al kar lama al kanl nda olan ki ilerin, bizim yz elli y l nce bulundu umuz konumda olan in gibi bir lkeyi ziyaret etmeleri ve geirdi imiz de i ikliklerin bize gerek bir iyile me getirip getirmedi ini kendi kendilerine sormalar zellikle ilgin olacakt r.

Herkesin bildi i gibi in uygarl , Confucius'un sa'dan be yz y l nce yayg nla an retilerini temel alm t r. Grekler ve Romal lar gibi Confucius da insan toplumunun geli mesinin do a gere i oldu u gr nde de ildi; tersine, ok eski a larda hkmdarlar n bilge ki iler oldu una ve de insanlar n, yozla m gnmzn hayranl k duyd u u ancak ula amad lde mutlu olduklar na inan yordu. Bu ku kusuz bir yan lg yd . Ama ne olursa olsun Confucius, a n n di er hocalar gibi, hep yeni ba ar lar pe ine d mek yerine, belli bir nitelik dzeyini koruyan kararl bir toplum yarat lmas n amal yordu. Bu konuda, imdiye kadar gelmi gemi herkesten daha ba ar l oldu. Ki ili i o a lardan gnmze dek in uygarl na damgas n vurmu tur. Onun zaman nda in bugnk topraklar n n yaln z kk bir blmn kapl yordu ve birbirleriyle arp an eyaletlere blnm durumdayd . inliler, bunu izleyen yz y l iinde imdi in olarak bilinen topraklara yay ld lar ve son elli y la gelinceye kadar yzlm ve nfus bak m ndan dnyan n en by olan bir imparatorluk kurdular. Barbarlar n i gall erine, Mo ol ve Manu hanedanlar na ve arada ya anan uzun veya k sa sreli i sava ve kar kl klara kar n Confucius'un sistemi varl n srdrd; beraberinde sanat, edebiyat ve uygar bir ya ama biimi getirdi. Bat ve bat l la m Japonya ile temaslar sonucunda bu sistem ancak yeni yeni kmeye ba lam t r. Bu kadar ola anst bir varolma gcne sahip bir sistemin pek stn nitelikleri olmas gerekir; sayg ve ilgimizi de hakeder. Bu sistem kelimenin bizim alg lad m z anlam nda bir din de ildir; nk do a st veya mistik inanlarla bir ili kisi yoktur. Tamamen ahlaki bir sistem olmakla beraber kurallar , h ristiyanl n kurallar ndan farkl olarak, s radan insanlar n uygulayamayaca lde yce de ildir. Confucius'un retileri, temelde, modas gemi onsekizinci yzy l "beyefendi" idealine benzer eylerdir. Deyi lerinden biri bunu a klamaktad r (Lionel Giles'in Sayings of Confucius - Confucius'un Deyi leri-'nden al nt ): "Gerek beyefendi hibir zaman kavgac de ildir. E er ortada ka n lmaz bir rekabet varsa, bu bir at -yar mas gibi zmlenir. Burada bile, yerini almadan nce ve kaybettikten sonra rakibini kibarca selamlar; kaybetmi se ceremesini de eker. Bylece, eki irken bile gerek beyefendili ini korur." o unlukla, bir ahlak hocas ndan beklendi i gibi, sorumluluktan, erdemden ve bu tr eylerden sz eder; ancak ki iyi, do aya ve do al sevgiye ayk r olan herhangi bir eye zorlamaz. Bu da a a daki konu mada grlyor: "She Dk Confucius'a unlar syledi: lkemizde drst bir a dam var.

Babas bir koyun ald ve o lu ona kar tan kl k etti. Confucius yle yan tlad : Bizim lkemizde drstlk bundan farkl bir eydir. Baba o lunun suunu, o lan da babas n n suunu gizler. Gerek drstlk ancak byle davran larda bulunur." Confucius her eyde, hatta erdem konusunda bile, l ml bir ki iydi. Ktl iyilikle yan tlamam z gerekti ine inanmazd . Bir keresinde ktl e iyilikle kar l k verme ilkesi hakk ndaki d ncesi soruldu unda yan t u olmu tu: "O zaman iyili in kar l ne olacak? Haks zl a adaletle, iyili e iyilikle kar l k vermelisiniz." Onun zaman nda in'de ktl e iyilikle kar l k verme ilkesi, retileri h ristiyanl a Confucius'unkinden daha yak n olan taoistlerce tleniyordu. Taoizmin kurucusu Lao-Tze (Confucius'un daha ya l bir a da oldu u san l r) yle diyor: " yiye iyi, iyi olmayana da, onu iyili e yneltmek iin, yine iyi davranmal y m. nan sahibi olanlara sayg duyar m; olmayanlara da sayg duyar m; nk belki bu yolla onlar da inan sahibi olurlar . Bir insan kt bile olsa onu d lamak do ru olabilir mi? Ktl e iyilikle kar l k veriniz." Lao-Tze'nin baz szleri Da daki Vaaz' n ( sa taraf ndan mritlerine verilen, h ristiyanl n temel ilkelerini ieren vaaz. (.N)) baz blmlerine inan lmaz de recede benzer. rne in yle diyor: "Alakgnll olanlar olduklar gibi kalacaklard r. E riler dzeltilecektir. Bo lar doldurulacakt r. Y pranm lar yenilenecektir. Yoksullar ba ar l olacakt r. ok fazla eye sahip olanlar yollar n a racakt r." Lao-Tze'nin de il de Confucius'un ulusal bilge haline gelmesi in'e has bir zelliktir. Taoizm de varl n srdrd: ancak cahil halk aras nda ve sihir niteli inde. Onun retileri mparatorlu u yneten uygulamac lara hayal rn gibi geliyordu. Confucius'un retileri ise srt meleri nleme bak m ndan ok iyi hesaplanm t . Lao-Tze eylem kar t bir sav tlyor, yle diyordu: " mparatorluk, i lerin kendi do al haline b rak lmas yla kazan lm t r. Her zaman bir eyler yapmak zorunda olan kimseler imp aratorluk sahibi olmaya lay k de ildirler." Ancak, do al olarak, in'in yneticileri Confucius'un, kendine hakim olma, hay rseverlik, nezaket ilkelerini ye lediler; ayn zamanda, bilge hkmetlerin sa layaca yararlara byk nem verdiler. Beyaz rka mens up modern uluslar n hepsinin yapt gibi, kuramsal olarak bir tr ahlak sistemini, uygulamada

ise ba ka bir ahlak sistemini benimsemeyi inliler hibir zaman ak llar na getirmediler. Onlar her zaman kendi kuramlar na uygun davranm lard r demek istemiyoru m; ancak yle davranmaya aba gstermi ler, kendilerinden de yle davranmalar beklenmi tir. Halbuki h ristiyan ahlak kurallar n n byk bir blmnn, bu gnahkar dnyada uygulanamayacak lde ycelik ngrd , genelde kabul edilen bir husustur. Gerekte, bizim yanyana giden iki tr ahlak sistemimiz vard r: birisi tledi imiz ama uygulamad m z ahlak; teki de uygulad m z ama sadece aras ra tledi imiz ahlak. Mormonizm d ndaki btn dinler gibi h ristiyanl k da Asya kkenlidir. H ristiyanl k, ilk yzy llar nda, Asya mistisizmine zg olan bireycilik ve br -dnya kavramlar na a rl k vermi tir. Kar -koymama doktrini bu a dan bak ld nda bir anlam ta yordu. Ancak h ristiyanl k gl Avrupa prensiplerinin resmi dini olunca baz metinlerin szck anlam na gre alg lanmamas gerekli grld. te yandan, "Sezar' n hakk n Sezar'a veriniz" gibilerinden baz ifadeler ok yayg nla t . Gnmzde ise rekabete dayal sanayinin etkisiyle, kar -koymama ilkesine en ufak bir e ilim a a lanmakta, herk esin kendi yolunda gitmesi beklenmektedir. Uygulamada, geerli olan ahlak ilkemiz mcadele yoluyla elde edilen maddi ba ar d r ve bu husus bireyler iin oldu u kadar uluslar iin de geerlidir. Bunun d ndaki her ey bize safdillik ve sama olarak grnr. inliler bizim ne teorik ne de pratik ahlak kurallar m z benimsiyorlar. Teoride, kavgan n yerinde olaca durumlar n varl n ; uygulamada ise bu hale ok ender rastland n kabul ediyorlar. Bizlere gelince, teorik olarak, dv meyi gerektirecek hi bir durum olamayaca n ; pratikte ise, bu durumlar n s k s k ortaya kt n d nyoruz. inliler de bazan kavga ederler; ancak sava bir rk de illerdir. Sava ta olsun i ya am nda olsun ba ar y uzun boylu vmezler. Geleneksel olarak, renmeye her eyden ok de er verirler; ondan sonra, ve genellikle onunla birlikte, inceli e ve nezakete. ok uzun y llar boyunca, in'de ynetim grevlerine atamalar yar ma s nav yoluyla yap lm t r. ki bin y l boyunca, babadan o ula geen bir aristokrasi var olmad iin (bunun tek istisnas Confucius ailesidir, aile reisine Dk denir) bilim, salt kendisi iin toplad sayg n n yan s ra, feodal Avrupa'da gl soylulara gsterilene benzer bir sayg ya kavu mu tur. Ancak, eski bilim ok dar kapsaml yd ; in klasi klerinin ve

onlar n nl yorumcular n n, ele tiriden uzak olarak reniminden ibaretti. Bat 'n n etkisiyle co rafya, ekonomi, jeoloji, kimya vb.'nin eski a lar n ahlak retilerinden daha pratik yararlar oldu u farkedildi. Yeni in (yani Avrupa standartlar do rultusunda e itim grm olan genler) a da gereksinimlerin fark ndad r ve belki de, eski geleneklere yeterince sayg duymamaktad r. Ancak yine de, en modern olanlar bile, az say da istisna d nda, l ml l k, nezaket ve bar l k gibi gelenekse l erdemlerini korumaktad rlar. nmzdeki birka on -y ll k sre iinde Bat 'dan ve Japonlardan al nan dersler sonunda bu erdemlerin varl klar n srdrmeleri ise ku ku gtrr. E er inliler ile aram zdaki fark tek bir cmle ile zetlemem gerekirse unu syleyebilirim ki, temelde, zevk almay ama edinmi lerdir; bizler ise, temelde, gl olmay . Biz di er insanlara ve Do a ya kar gl olmaktan ho lan yoruz. Bunlardan ilki iin gl devletleri, ikincisi iin de Bilimi geli tirdik. inliler bu tr u ra lar iin fazlas yla tembel ve fazlas yla yumu ak huyludurlar. Onlara tembel demek yaln z bu anlamda do rudur. Ruslar n oldu u trden tembel de ildirler; yani geimlerini kazanmak iin ok al rlar. Patronlar onlar ola anst al kan bulur. Ancak on lar Bat Avrupal lar ve Amerikal lar gibi, bo durmaktan s k ld klar iin veya salt ko u turmay sevdikleri iin al mazlar. Geimlerine yetecek kadar kazand klar nda onunla yetinirler; daha ok al arak kazanlar n art rmaya aba gstermezler. Tiyatroya gitmek, aylar n ierek sohbete dalmak, eski a lardaki in sanat na hayranl k duymak veya gzel manzaral yerlerde dola mak gibi e lencelerle zaman geirmek konusunda yetenekleri sonsuzdur. Bizim d nce tarz m za gre insan n ya am n byle geirmesi gere inden ok rehavet ifade eder; bizler her gn brosuna giden bir insana, orada yapt i ler zararl da olsa, daha ok sayg duyar z. Beyazlar iin Do u'da ya aman n belki de kt bir etkisi oluyor. Ancak itiraf etmeliyim ki, in'i tan d ktan sonra tembelli e insanlar n toplu olarak sahip olabilecekleri en iyi zellik olarak bakmaya ba lad m. al kanl k sayesinde geri baz eyler kazan yoruz; ancak bu ba ard m z eylerin sonu olarak bir de er ifade edip etmedi i, sorgulanmaya de er. retimde e siz beceriler geli tiriyoruz. rettiklerimizin de bir blmn gemiler, otomobiller, telefonlar ve lks ve h zl ya am n ba ka gereleri olarak kullan yoruz; bir blmn ise birbirimizi toplu halde ldrecek silahlar, zehirli gazlar ve uaklara ay r yoruz . ok iyi bir ynetim ve vergi sistemimiz var. Bu vergilerin de bir blm e itim,

sa l k ve benzeri yararl eyler iin, geriye kalan da sava amalar iin kullan lmaktad r. Gnmz ngilteresinde milli gelirin en byk blm gemi ve gelecek sava lara ayr lmakta, yararl eylere ise ancak bundan geri kalan blm harcanmaktad r. K ta Avrupas ndaki lkelerin o unda oran daha da ktdr. Benzersiz etkinlikte bir polis rgtmz var. Bunun bir blm suu ortaya karmak ve nlemek iin, bir blm de yeni, yap c siyasal d nceleri olan ki ileri hapse atmak iin kullan l yor. Son zamanlara kadar in de bunlar n hibiri yoktu. Sanayi otomobil veya bomba yapamayacak kadar verimsiz, devlet kendi vatanda lar n e itemeyecek ve ba ka lke insanlar n ldremeyecek kadar etkisiz; polis haydutlar veya bol evikleri yakalamayacak kadar gszd. Bunlar n sonucu olarak in'de, hibir beyaz adam n lkesinde bulunmayan lde, herkes iin zgrlk; ufak bir az nl k d ndaki btn insanlar n fakir oldu u d nld nde ok arp c olan, yayg n bir mutluluk vard . Orta s n ftan bir inli ile orta s n ftan bir Bat l n n olaylara bak a lar n kar la t rd m zda iki farkl l k gze arpar: Birincisi, inlilerin yararl bir amaca hizmet etmeyen hibir eyleme de er vermemeleri; ikincisi, kendi itilerimizi kontrol alt nda tutup ba kalar n nkine kar may ahlakl l k saymamalar d r. Bunlar n birincisini daha nce tart m bulunuyoruz; ancak ikincisi de san r m ayn lde nemlidir. nl sinolog Profesr Giles' n "Confucianizm ve Kar tlar " konusunda Gifford'da verdi i konferanslarda savundu u gr e gre, h ristiyan misyonerlerin in'deki ba ar lar n n ba l ca engeli, do u tan gnahkarl k doktrini olmu tur. Uzak Do u'da o u misyonerler taraf ndan hala retilmekte olan kal pla m h ristiyan doktrinine gre hepimiz gnahkar olarak, sonsuza dek cezaland r lmay hakedecek lde gnahkar olarak do mu uzdur. inliler bu sav n, beyazlar iin geerli olmas n kolayl kla kabul edebiliyorlar. Ancak kendi ana -babalar n n ve byk ana-babalar n n cehennem ate inde yand sylendi inde k z yorlar. Confucius insanlar n iyi olarak do du unu, e er sonradan gnahkar olurlarsa bunun kt rneklerden ya da kt terbiyeden kaynakland n retmi ti. Bat 'n n geleneksel kat inanlar ile bunun aras ndaki farkl l n inlilerin bak a s zerinde derin etkisi vard r. Bizde, ellerinde ahlak me alesi ta d varsay lan ki iler, kendilerini normal zevklerden mahrum eden ve bunun ac s n ba kalar n n zevklerine kar arak karan ki ilerdir. Bizim erdem anlay m zda

ba kalar n n i ine burun sokma zelli i vard r: Bir kimse e er kalabal n rahat n bozmuyorsa onun ola anst iyi bir insan olabilece ini d nmeyiz. Bu bizim Gnah anlay m zdan kaynaklan yor. Bu tav r yaln zca zgrlkleri k s tlamakla kalm yor; ikiyzll e de yol a yor. nk geleneksel ltlere uyum sa lamak o u ki iye fazlas yla g geliyor. in de ise durum byle de ildir. Orada ahlak kurallar olumsuz ynde de il, olumlu yndedir. nsan n ana -babas na sayg l , ocuklar na efkatli, fakir akrabalar na cmert ve herkese nazik davranmas beklenir. Bunlar da gerekle tirilmesi ok zor beklentiler de ildir; halk n o unlu u taraf ndan gerekten uygulan r. Sonu da, galiba, o umuzun yerine getiremedi i bizim ltlerimize gre daha olumludur. Gnah kavram n n yoklu unun bir ba ka sonucu da insanlar n, aralar ndaki gr ayr l klar n , Bat 'da oldu undan daha fazla, mant a ve tart maya a k tutma e iliminde olmalar d r. Bizde fikir ayr l klar hemen bir "ilke" sorununa dn r: iki taraf da di er taraf n kt oldu unu, ona kat lman n sululu u payla mak demek oldu unu d nr. Bu da anla mazl klar iddetlendirir ve uygulamada hemen kuvvete ba vurmay akla getirir. in'de kuvvete ba vurmaya haz r silahl kuvvetler var olmu sa da onlar kimse, hatta askerlerin kendileri bile ciddiye almam t r. Hemen hemen kans z denebilecek sava lar yapm lar, bizim Bat 'daki daha iddetli at malar m zdan edindi imiz deneyimlere bak l rsa, beklenenden ok daha az zarar vermi lerdir. Sivil ynetim de dahil olmak zere halk n o unlu u sanki bu generaller ve ordular hi yokmu gibi gnlk ya amlar n srdrm lerdir. Gnlk ya amda anla mazl klar, o unlukla nc bir ki inin dosta arabuluculu u ile zmlenir. Kabul gr en ilke uzla mad r; nk her iki taraf n da a a lanmamas gereklidir. Baz ynleri yabanc lara komik gelse bile, bu grn -kurtarma ilkesi son derece de er verilen ulusal bir kurumdur; sosyal ve siyasal ya am , bizdekinden ok daha az ac mas z k lar. in sisteminde tek bir kusur, ama nemli bir kusur vard r ve bu da sistemin, in'in daha kavgac uluslara kar koymas n engellemesidir. Btn dnya in gibi olsayd btn dnya mutlu olurdu. Di er uluslar kavgac ve kuvvetli oldu u srece, inliler de, e er ulusal ba ms zl klar n koruyacaklarsa, art k d dnyadan soyutlanm olmad klar iin, bizim ktlklerimizi bir lde taklit etme zorunda kalacaklard r. Bu taklidin bir geli me oldu unu san p gururlanmaya kalk mamal y z. yi nsanlar n Yol At klar Ktlkler

1 Yz y l kadar nce herkesin ok kt bir insan olarak tan d Jeremy Bentham ad nda bir filozof ya ad . Daha ocukken ad n ilk duydu um an bugne kadar hi unutmad m. Bu, Muhterem Peder Sydney Smith'in, Bentham' n insanlar n lm bykannelerinden orba yapmalar gerekti ini d nd yolundaki szlerini duydu um and . Byle bir uygulama bana a l k ynnden oldu u kadar ahlak ynnden de tats z gelmi ti. Bu nedenle Bentham hakk nda kt bir kanaat edinmi tim. Bu szlerin, sayg de er insanlar n erdem u runa syleme al kanl nda olduklar sorumsuz yalanlardan biri oldu unu ok sonralar ke fettim. Bundan ba ka, Bentham'a kar gerek sulaman n ne oldu unu da anlad m. A a yukar yle bir eydi: " yi" insan , iyilik yapan insan olarak tan mlam t . Akl ba nda bir okuyucunun hemen anlayaca gibi bu tan mlama gerek ahlak ilkelerini altst eden bir eydi. Bir iyili in, ondan yararlanan ki iye duyulan sevgiden kaynaklan yorsa erdemli olmad n , sadece ahlak kurallar ndan esinlenmi se erdemli oldu unu ortaya koyan Kant' n d ncesi ok daha ycedir. Ayn kurallar, do ald r ki, ters ynde, ac mas z hareketlere de yol aabilir. Erdemli olman n dlnn erdemin kendisi oldu unu biliyoruz. Bundan galiba u sonu k yor ki, ona katlanmak da onun cezas n olu turmaktad r. Bu nedenle Kant, Bentham'dan daha yce bir moralisttir ve erdemi erdem oldu u iin sevdi ini syleyen herkes onun taraf n tutar. Bentham' n kendi iyi insan tan m na gre davrand do rudur: ok iyilik yapm t r. Ondokuzuncu yzy l n ortalar ndaki k rk y l, ngiltere'nin maddi ynden, fikir ve ahlak ynlerinden inan lmaz lde ilerleme gsterdi i y llard r. Bu dnemin ba lar nda, daha nce aristokrasiyi temsil eden Parlamento'yu, orta s n f temsil eder dur uma getiren Reform Yasas km t r. Yasa ngiltere'de demokrasiye do ru at lan ad mlar n en zoru olmu tur. Hemen arkas ndan da, Jamaica'da kleli in kald r lmas gibi, ba ka nemli reformlar gelmi tir. Bu dnemin ba nda adi h rs zl n cezas as larak idamd . ok gemeden lm cezas yaln z adam ldrme ve vatana ihanet sular yla s n rland r ld . Yiyecek fiyatlar n korkun sefalete yol aacak lde art ran Hububat Yasalar 1846'da yrrlkten kalkt . 1870'de zorunlu e itim getirildi. Victoria dnemi ni ktlemek bugn moda haline gelmi tir; ama ben bizim a m z n, onlar n a n n yar s kadar iyi not

almas n dilerim. Ancak imdiki konumuz bunlar de il. Gelmek istedi im nokta udur: o y llardaki ilerlemenin ok byk bir blmnn Bentham' n etkisi sayesinde gerekle ti i kabul edilmelidir. Geen yzy l n ikinci yar s nda ngiltere'de ya ayan insanlar n onda dokuzunun, Bentham olmasayd ya ayabileceklerinden daha mutlu ya ad klar ku ku gtrmez. Felsefesi ylesine yal nd ki, ona yapt klar n n bir ge rekesi olarak bakm olabilir. Bizler, imdiki daha ayd n a m zda, onun fikirlerinin abes oldu unu grebiliriz. Ancak, Bentham' nki gibi pek de onurlu olmayan bir faydac l k ilkesini reddetme nedenlerine bir gz atmak bizi yreklendirebilir. 2 Hepimiz "iyi" insandan ne anlad m z biliriz. deal iyi insan iki ve sigara imez, kfretmez, yaln z erkeklerin bulundu u bir toplant da orada han mlar varm gibi konu ur, kiliseye aksatmadan gider, her konuda isabetli fikirleri vard r. Haks zl a kar derin bir nefret duyar ve Gnah' cezaland rman n bizim ac bir grevimiz oldu unu bilir. Yanl d nmeye kar daha da byk bir nefret duyar ve genellikle orta ya l ba ar l yurtta lar n n benimsedi i gr lerin isabetli olup olmad n sorgulayan ki ilerden genleri koruman n bir devlet grevi oldu u kan s ndad r. Titizlikle yrtt mesleki faaliyetleri yan nda hay r i lerine de hayli zaman ay r r: yurtseverli i ve askeri e itimi te vik eder; i ilerin ve onlar n ocuklar n n al kan, serinkanl ve e rdemli olmalar n destekleyebilir ve bunu o konulardaki ba ar s zl klar n gere ince cezaland r lmas n sa layarak yapar; belki bir niversitenin mtevelli heyeti yesidir ve y k c fikirleri olan profesrlere grev vermeyerek e itime ynelecek sayg s zl nler. Ku kusuz, her eyden ok da, dar anlam yla "ki isel ahlak " kusursuzdur. Bu anlamda "iyi" olan bir adam n, genelde, "kt" bir adamdan daha ok iyilik yapt ku ku gtrr. "Kt" adam ile yukar da tan mlanan n tersi olan adam kastediyorum. "Kt" bir adam sigara, arada bir de iki ier; hatta damar na bas ld nda a z n bile bozabilir. Sohbetleri her zaman a za al nacak trden de ildir; gzel havalarda baz pazar gnleri kiliseye gitmek yerine k rlarda dola r. Y k c fikirleri de vard r; rn e in, bar istiyorsan z sava a de il bar a haz rlanman z gerekti ini d nebilir. Hatalara kar tutumu bilimseldir; t pk ar za yapan otomobiline olan tutumu gibi. Vaazlar n ve hapis cezas n n, patlak bir otomobil lasti inin tamirine yarar neyse, kt al kanl klar dzeltmekte de yarar n n o kadar oldu unu iddia eder. Yanl d nce konusunda daha da terstir. Ona gre "yanl

d nme" sadece d nme, "do ru d nme" de szckleri papa an gibi tekrarlamakt r. Bu durum, onun her trden garip fikirleri ol an ki ilere yak nl k duymas na yol aar. al ma saatleri d nda yapt klar , sadece ho land eylerle u ra maktan; ya da, daha kts, iktidar sahiplerinin rahat na dokunmayan baz nlenebilir ktlkler konusunda huzursuzluk yarat p ortal kar t rmaktan ibarettir. Ve hatta olas d r ki, "ki isel ahlak" konusundaki baz kusurlar n , gerekten erdemli olan ki iler gibi zenle gizlemez; kendini, drst olman n iyi bir rnek olmaktan daha iyi oldu u gibi yanl bir d nce ile savunur. S radan ve sayg n bir vatanda n szn etti imiz bu niteliklerin bir veya birka n ta yan bir ki i hakk ndaki kanaati olumsuzdur; bu nedenle bir hakim, bir retmen veya bir vali gibi yetkileri olan grevler almas na izin verilmez. Bu tr i ler yaln z "iyi" insanlara a kt r. Btn bu durum son zamanlara zgdr. Cromwell zaman nda Pritenlerin k sa sren egemenli i s ras nda da durum byleydi ve onlar taraf ndan Amerika'ya a lanm t . ngiltere'de tekrar ortaya k Frans z Devrimi'nden sonra, Jacobinizm'e -yani imdilerde Bol evizm diyebilece imiz eye - kar mcadelede yararl olabilece i d ncesiyle olmu tur. Wordsworth'n ya am bu de i ikli e bir rnektir. Genli inde Frans z Devrimi'ne yak nl k duymu , Fransa'ya gitmi , gzel iirler yazm ve evlilik d bir k z olmu tu. Bu dnemde "kt" adamd . Daha sonra "iyi" oldu; k z n terketti, do ru ilkeler edindi ve kt iirler yazd . Coleridge de benzer bir de i imden gemi tir: kt oldu u zaman Kubla Khan' yazd ; iyi oldu u zamanlar da teolojik yaz lar. yi iirler yazd zamanlar "iyi" olan bir air rne i bulmak zordur. Dante y k c propaganda yapt gerekesiyle s n r d edilmi ti. Sonelerine bakarak hkm verilirse Amerikan gmen brosu yetkililerince Shakespeare'e New York'da karaya kma izni verilemezdi. " yi" insan n znde hkmet yanl s olmas yatar. Bu nedenle Milton, Cromwell'in egemenli i dneminde iyi, ondan nce ve sonraki dnemlerde kt bir ki iydi; ancak iir yazmas bu nceki ve sonraki dnemlere rastlar -gerekten de iirlerinin o u bir bol evik olarak idam edilmekten k l pay kurtuldu u sonraki dnemde yaz lm t r. Donne, St.Paul Katedrali ruhani meclis ba kanl na getirildikten sonra erdemli oldu; ancak btn iirleri daha nce yaz lm t ve bu nedenle, atanmas bir skandala yol at . Swinburne genli inde, zgrlk iin

sava anlar ven Songs Before Sunrise ( afak ncesi ark lar)' yazd dnemde kt adamd ; ya l l nda, a a l k tecavzlere kar zgrlklerini savunduklar iin Boerlere olduka sald rgan yaz lar yazd zaman ise, erdemli bir ki iydi. rnekleri art rmaya gerek yok; gnmzde geerli olan erdem ltlerinin iyi iir retmekle ba da mad na i aret eden yeterince sz sylenmi bulunuyor. Ayn ey ba ka alanlarda da geerlidir. Hepimiz biliriz ki Galile o ve Darwin kt ki ilerdi. lmnden yz y l sonras na kadar Spinoza'n n ok gnahkar bir adam oldu u d nlyordu. Descartes kovu turmaya u rayaca korkusuyla yurt d na kam t . Hemen btn Rnesans sanat lar kt insanlard . Daha hafif konulara g elince, nlenebilir lmlere kar kanlar mutlaka kt ki ilerdi. Ben Londra'n n bir blm ok zengin, bir blm de ok yoksul olan bir blgesinde oturdum. Burada bebek lm oranlar anormal derecede yksektir ve zenginler r vet veya y ld rma yoluyla yerel ynetimi ellerinde tutarlar. Zenginler glerini kamu sa l ve bebeklere yard m giderlerini azaltmak; d k cretle yar -zamanl al acak sa l k grevlisi tutmak iin kullan rlar. Zenginlerin sofralar n n zenginli ini yoksullar n ocuklar n n ya am ndan daha nemli saymayan hi kimse o yredeki nemli ki ilerin sayg s n kazanamaz. Dnyan n bildi im her yerinde ayn ey geerlidir. Bunlara bakarak, iyi bir insan olu turan nitelikleri basite indirgeyebiliriz: yi insan, d nceleri ve eylemleri iktidar sahiplerine ho gelen ki idir. 3 Gemi te kt olduklar halde maalesef yceli e eri mi olan insanlar zerinde durmam z hayli zc oldu. imdi de, daha i a c bir konu olan erdemli insanlara geelim. 3. George tipik bir erdemli ki iydi. Pitt (1759-1806): 1783-1801 ve 1804-1806 y llar nda ba bakanl k yapan ngiliz devlet adam ) ondan katoliklere zgrlk vermesini istedi inde -o dnemde katoliklerin oy haklar yoktu- ta giyme treninde yapt yemine ters d ece i d ncesiyle bunu reddetti. Onlara zgrlk vermenin iyi bir ey oldu u gerekesine uyarak yan lg ya d mekten hakl olarak ka nd . Ona gre sorun yararl olup olmamak de il, soyut olarak "do ru" olup olmamakt . Amerika'n n ba ms zl k istemine yol aan siyasette onun politik aya mdahalesinin pay byktr; ancak mdahalesi her zaman en yce amalardan kaynaklanm t r. Ayn ey, ok dindar olan ve d ne kadar Tanr 'n n kendi taraf nda

oldu una itenlikle inanm ve -bildi im kadar yla- ki isel ktlklerden tamamen ar nm bir ki i olan sab k Kaiser iin de sylenebilir. Ama yine de, insanlar n ac ekmesine ondan daha ok yol am olan ba ka bir gnmz insan bulmak kolay de ildir. yi insanlar politikac lara baz yararlar sa larlar. Bu yararlar n ba nda da, ba kalar n n ku ku uyand rmadan i lerini yrtmelerine olanak veren bir duman perdesi olu turmalar gelir. yi insan arkada lar n n karanl k i ler yapabilece ini akl na getirmez; bu onun iyi yndr. Halk da bir insan n, iyili ini ktleri gizlemek -iin kullanabilece ini hi d nmez; bu da onun yararl yndr. Kamu gelirlerinin, onlar hakeden zenginlerin eline gemesine itiraz eden dar kafal halk n sz konusu oldu u her durumda bu iki zelli in iyi insan son derece ekici k laca ortadad r. Bana sylendi ine gre -ama ben kesinlikle kat lm yorum - iyi insan olan ve bu amaca gre hareket eden bir Amerika Cumhurba kan varm . ngiltere'de de Whittaker Wright nnn doru unda oldu u s ralarda, evresini, erdemleri onun aritmeti ini anlamalar n ve anlamad klar n farketmelerini nleyen kusursuz soylular doldurmu tu. yi insan n i e yarad bir ba ka alan da istenmeyen ki ileri skandallarla politikadan uzak tutabilmeleridir. Yz ki iden doksan dokuzu ahlak kurallar n ihlal eder; ancak bu gerek, genellikle gn na kmaz. Doksan dokuzuncu ki inin yapt ortaya kt nda, yz ki i iinde gerekten masum olan bir ki i yrekten duydu u nefreti dile getirir; br doksan sekizi de, kendilerinden de ku kulan labilir korkusuyla, onun pe inden giderler. Bu nedenl e, ho a gitmeyen gr leri olan bir kimse politikaya at l yorsa, toplumun geleneksel kurumlar n korumay ama edinmi olan ki ilerin, a a vuruldu unda yeni politikac n n kariyerini sona erdirecek bir eyler bulana kadar o kimsenin zel ya am n geriye do ru ad m ad m kurcalamalar yeterlidir. O zaman seenekleri olacakt r: gerekleri a klayarak onun bir utan bulutu iinde gzlerden uzakla mas n sa lamak; veya a klama tehditleriyle onu politikadan ekilmeye zorlamak; ya da antaj yoluyla kendilerine iyi bir gelir sa lamak. Bu seeneklerden ilk ikisi halk korur; ncs de halk koruyanlar korur. Bu nedenle her de vlmeye de er; her n de olanakl k lan iyi insanlar n varl d r. imdi de rne in zhrevi hastal k konusunu ele alal m. Bun un nceden al nacak uygun nlemlerle hemen hemen tamamen nlenebilece i bilinmektedir. Ancak iyi insanlar n abalar yla bu bilgi mmkn oldu unca dar bir alana yay l r ve uygulanmas nda her trl engel yarat l r. Sonuta gnah yine "do al" cezas na arpt r l r ve yine ncil'in emirleri

uyar nca ocuklar babalar n n gnahlar n ekmeyi srdrrler. Bunun tersi olsayd durum ne kadar da korkun olurdu. nk e er gnah cezaland r lmazsa, yapt klar gnah de ilmi gibi davranacak kadar ahlaks z ki iler ortaya kabilirdi; ve e er ceza masumlar da kapsamazsa o denli korkutucu olmazd . Bu nedenle, bilim adamlar n n edindikleri derme atma bilgilere ra men, Do a'n n bizler daha cehalet a ndayken koydu u kat ceza yasalar n n bugn bile i lemesini sa layan bu iy i adamlara ne kadar minnettar olsak azd r. Ac lara neden olsun veya olmas n, kt bir eyle"min kt oldu unu, do ru d nen herkes bilir. Ancak herkesin salt ahlak kurallar na uygun hareket etmesi olanakl olmad na gre, erdemin gvence alt na al nmas a s ndan, gnah ac n n izlemesi ok arzulanan bir eydir. nsanlar n gnahlara bilim ncesi a larda verilen cezalardan ka nma yollar n renmeleri engellenmelidir. Hay rsever insanlar bizleri bu tehlikeli bilgilerden korumam olsalar da fiziksel ve zihinsel sa l n korunmas konusunda ne ok bilgi sahibi olabilece imizi d nmek beni deh ete d ryor. yi insanlar bir de kendilerini katlettirerek yararl olabilirler. Almanya in'in Shantung eyaletini iki misyonerin orada ldrlmesi sayesinde ele geirmi tir. Saraybosna'da ldrlen Ar idk san r m iyi bir insand ; ona ne kadar minnettar olsak azd r! E er o ekilde lmeseydi sava kmayabilirdi; dnya demokrasi iin gvenli bir hale gelemezdi; militarizm y k lmazd ; imdi de spanya, talya, Macaristan, Bulgaristan ve Rusya'daki askeri despotizmin keyfini kar yor olmazd k. aka bir tarafa, kamuoyunca genellikle kabul gren "iyilik" ltleri dnyay daha mutlu k lmak iin d nlm eyler de ildir. Bunun e itli nedenleri vard r; ba l cas da gelenektir. Ondan sonra en gl neden olarak egemen s n flar n sahip oldu u, haks z gler gelir. lkel ahlak kurallar tabu kavram ndan km a benziyor; bunlar ba lang ta tamamen bo -inan durumdayd lar ve tamamen zarars z olan baz eylemler -rne in kabile reisinin taba ndan yemek yemek - bilinmez yollarla felakete yol at klar d ncesiyle yasaklanm t . Yasaklar bu ekilde ba lad ve ba lang ta varsay lan nedenler unutulduktan sonra da insanlar n duygular zerinde etkisini srdrd. Gnmzde ge erli olan ahlak kurallar n n byk bir blm hala bu trdendir: baz davran biimleri, etkilerinin kt olup olmad klar na bak lmaks z n, deh et hissi uyand r rlar. Birok olayda, deh et uyand ran bu davran gerekten de zararl d r; yle olmasayd ahl ak ltlerimizi dzeltme gereksinimi daha yayg n kabul grrd.

rne in, uygar bir toplumda cinayetin ho gryle kar lanmayaca ortadad r; ancak cinayetin yasaklanmas n n kkeninde yatan ey, tmyle bo -inand r. ldrlen ki inin kan n n -veya daha sonra hayaletinin- almak isteyece i ve yaln z suluyu de il, ona yak nl k gsteren herkesi cezaland raca d nlyordu. Cinayetin yasaklanmas n n bo -inan niteli i undan da anla l yor ki, belli dini ayinlerle kan suundan temizlenmek olanakl yd ; ba lang ta bu ayinlerin amac ise, hayaletin kendisini tan mamas iin sulunun k l k de i tirmesini sa lamakt . En az ndan Sir J. G. Frazex'in teorisi byledir. Pi manl n, suu "ar nd rmas ndan" sz ederken yapt m z mecaz ok eski zamanlarda kan lekele rini temizlemek iin y kama yap lmas ndan kaynaklanmaktad r. "Su" ve "gnah" gibi kavramlar n ok eski a lardaki bu uygulama ile ili kili duygusal bir kkeni vard r. Rasyonel bir ahlak kural cinayet konusunda bile olaya de i ik bir a dan bakacak; hastal k iin oldu u gibi, su, ceza ve kefaret yerine nleme ve iyile tirme ile ilgilenecektir. Gnmzde ahlak ilkeleri bo -inan ve rasyonalizmin garip bir kar m d r. Cinayet ok eski bir sutur; ona uzun y llar tesine uzanan nefret ve korkunun olu turd u u bir sis perdesi arkas ndan bakar z. Sahtekarl k modern bir sutur; onu rasyonel bak a s yla ele al r z. Sahtekarlar cezaland r r z; ama onlar , canilere yapt m z gibi, tuhaf yarat klar olarak d lamay z. Teoride nas l d nrsek d nelim, toplumsal ya amda erdemi, bir eyi yapmak olarak de il, yapmamak olarak alg lar z. "Gnah" olarak adland r lan eylerden ka nan bir kimse, ba kalar n n yarar na hibir ey yapmasa da, iyi insand r. ncil'de telkin edilen tutum ku kusuz bu de ildir: "Kom unu kend ini sevdi in gibi sev" olumlu bir ynergedir. Ancak btn h r stiyan toplumlarda bu emre uyan ki i kovu turulur; en az ndan yoksulluk, genellikle hapis ve bazen de lmle cezaland r l r. Dnya haks zl klarla doludur. dlleri ve cezalar verecek konumda olanlar da bu haks zl klardan yarar sa layanlard r. dller e itsizlik iin ok ustaca gerekeler bulanlara, cezalar ise ona are arayanlara verilir. Kom usunu itenlikle seven bir kimsenin halk n yergisinden uzun sre ka nabilece i bir lke bilmiyorum. Fra nsa da sava tan hemen nce Fransa'n n en iyi yurtta olan Jean Jaures ldrlm , katil ise, bir kamu hizmeti yapt gerekesiyle, beraat etmi ti. Bu ok arp c bir rnektir; ancak bu tr eyler dnyan n her yerinde olagelmektedir. Geleneksel ahlak savunanlar onun kusursuz, olmad n bazen kabul ederler; ancak herhangi bir ele tirinin ahlak toptan kertece ini ileri srerler. Ele tiri olumlu ve yap c ysa bu knt gerekle mez; ancak, bir

anl k bir zevkin tesinde bir ey iin yap lmam olmas ko uluyla. Bentham'a dnersek, o ahlak kurallar na temel olarak "en ok insan n en fazla mutlulu u"nu savundu. Bu ilke do rultusunda davranan bir kimsenin, yaln z geleneksel kurallara uyan bir ki iye gre ok daha etin bir ya am olacakt r. Kendisini ezilmi lerin savunucusu yapacak ve bylece gllerin d manl na hedef olacakt r. Gc elinde tutanlar n saklamak istedi i gerekleri a klayacak; efkate gereksinimi olanlar ondan mahrum etmek iin uydurulmu yalanlar reddedecektir. Byle bir davran ge rek ahlak n k ne yol amaz. Resmi ahlak her zaman olumsuz ve bask c olmu tur; "yapmayacaks n" der ve kurallar n yasaklamad eylemlerin etkisini ara t rmaya gerek grmez. Btn byk mistikler ve din reticileri byle bir ahlak anlay na bo una kar gelmi lerdir: mritleri onlar n en a k beyanlar n bile dikkate almam lard r. Bu nedenle, onlar n yntemlerinin byk lde bir iyile meye yol amas pek olas grnmyor. D nce ve bilimdeki ilerlemenin bu konuya katk s , san r m, daha umut verici olacakt r. nsanlar yava yava unun bilincine varacaklard r ki, kurumlar haks zl k ve nefret temeline dayal olan bir dnya, mutlulu u yaratma olas l en byk olan bir dnya olamaz. Son sava az say da ki iye bu dersi retmi tir; e er beraberlik le sonulanmasayd daha fazlas n da retebilirdi. Bizler iin gerekli olan, ya ama sevinci, geli menin getirece i mutluluk ve olumlu ba ar lar zerine kurulmu bir ahlakt r; yasak ve bask temeline de il. Bir insan e er mutluysa, co kuluysa, cmertse ve ba kalar n n mutlulu una seviniyorsa "iyi" insan say lmal d r. Bu durumda, ufak tefek kabahatler pek de nemsenmemelidir. Fakat smr ve gaddarl k yoluyla servet kazanan bir ki iye, imdi "ahlaks z" olarak niteledi imiz ki iler gibi bakmal y z; dzenli ol arak kiliseye gitse de, ktlkle elde etti i kazanc n n bir blmn kamu amalar na ba lasa da ayn ekilde de erlendirilmelidir. Bunu sa lamak iin, nemli ki iler aras nda hala geerli olan bo -inan ve bask kar m bir "erdem" yerine, ahlak sorunlar na kar rasyonel bir tutum getirmek yeterlidir. Gnmzde mant ksal d nce hafife al nmaktad r; ancak ben yine de uslanmaz bir rasyonalist olmakta direniyorum. Mant k belki zay f bir g olabilir; ama de i mezdir ve hep ayn ynde i ler. Mant ks zl n kuvvetleri ise bo yere didi erek birbirlerini yok eder. Bu nedenle mant ks zl n -her ta k nl , sonunda mant k yanl lar n glendirir ve insanl n yegane gerek dostlar n n onlar oldu unu tekrar tekrar gsterir.

Pritenizmin Dn Sava s ras nda btn lkelerin iktidarlar , halk n i birli ini sa lamak iin, r vet verircesine, al lmam dnler vermeye gerek duydular. i cretleri art r ld , Hindulara onlar n da insan ve karde olduklar sylendi, kad nlara oy hakk tan nd ; genlere d e, ya l lar n ahlak ad na onlardan hep esirgedikleri masum zevkler iin izin kt . Sava kazand ktan sonra ise galipler geici olarak sa lanm olan bu avantajlar geri alma abas na girdiler. 1921 ve 1926'daki kmr grevlerinde i iler sindirildi; Hindular de i ik kararlarla eski konumlar na gnderildi; kad nlar n oy haklar geri al namad ysa da, Parlemento kararlar nda tersi tavsiye edildi i halde evlenen kad nlar i ten at ld lar. Btn bunlar "politik" konulard r; ba ka deyi le, ngiltere'de bu konular la ili kisi olan s n flar temsil eden semen gruplar , Hindistan'da da rgtl pasif direni iler vard r. Buna kar l k, kad n olsun erkek olsun, insanlar n kimseye zarar vermeyen zevklerinde zgr olmalar gerekti ini savunacak rgtl herhangi bir grup yoktur. Bu nedenle pritenler ciddi bir muhalefetle kar la mam ; bu zalimliklerinin politik bir konu oldu u d nlmemi tir. Priteni, u ekilde tan mlayabiliriz: baz eylemlerin, ba kalar zerinde gzle grlr kt bir etkisi olmasa bile, znde g nah oldu una; gnah oldu u iin de etkili her yolla -olanak varsa ceza yasas ile, bu olmazsa ekonomik bask yla desteklenen kamuoyu yoluyla - engellenmesi gerekti ine inanan ki idir. Bu, eski a lara ait bir gr tr; belki de ceza hukukunun do u u bu yzdendir. Ancak ba lang ta yasalar n faydac temeli ile ba da yordu: baz sular n, o sular ho gr ile kar layan toplumlara kar olan tanr lar fkelendirdi ine, bu nedenle de toplum iin zararl olduklar na inan l yordu. Bu bak a s Sodom ve Gomorr ah ( ncil'de halklar n n gnahkarl yznden ilahi yang nla harab olan iki kom u ehir.) hikayesinde somutla m t r. Bu hikayeye inananlar, o ehirlerin yok edilmelerine yol aan sular cezaland ran yasalar , faydac nedenlerle hakl grebilirler. Ancak gnmzde pritenlerden bile bu gr e kat lanlar azd r. Londra Piskoposu bile, Tokyo'daki depreme orada oturanlar n belirli bir gnahlar n n neden oldu unu ileri srmedi. Bu nedenle sz konusu yasalar, sadece intikam amal ceza teorisi ile savunulabilir : baz gnahlar, onlar i leyenlerden ba kas na zarar vermese de, suluya ac ektirmeyi grevimiz yapacak kadar i rentirler. Bu gr Benthamizmin etkisiyle ondokuzuncu yzy lda gcn yitirmi ti.

Ancak, liberalizmin gerilemesiyle yitirdi i nemi son y llarda yeniden kazand ve Ortaa 'dakinden a a kalmayan bir ac mas zl k tehlikesi, i aretlerini vermeye ba lad . Bu yeni hareket gcn o unlukla Amerika'dan almaktad r ve sava n tek galibinin Amerika olmas n n sonular ndan biridir. Pritenizmin geli imi ilgintir. Onyedinci yzy lda ngiltere'de k sa bir sre egemen olmu ; ancak, s radan vatanda ktlesini ylesine bezdirmi tir ki, onun tekrar hkmeti kontrol etmesine izin vermemi lerdir. ngiltere'de bask alt nda kalan pritenler Amerika'da nce New England'da, sonra da Orta Bat 'da koloniler kurdular. Amerikan Sava , ngiliz Sava 'n n bir devam yd . Gney eyaletleri o unlukla priten kar tlar n n yerle im blgesiydi. Ancak ngiliz Sava 'n n tersine, sava priten partisinin kal c zaferiyle sonuland . Bunun sonucunda dnyan n en gl devleti Cromwell'in Ironside'lar n n gr lerini miras alan ki ilerin kontrol alt na girdi. Pritenizmin insanl a yapt hizmetleri teslim etmeden sadece kusurlar zerinde durmak haks zl k olur. ngiltere'de onyedinci yzy ldan ba layarak son y llara kadar krall n ve aristokrasinin despotlu una kar demokrasiden yana olmu tur. Amerika'da, klelerin zgrl n savunmu ve Amerika'n n btn dnyan n demokrasi ampiyonu olmas na byk katk da bulunmu tur. Bunlar insanl a yap lan byk hizmetlerdir; ancak gemi te kalm lard r. Gnmzn sorunu, siyasal demokrasiden ok, az nl klara zgrlk verilmesi ile dzenin ba da t r lmas d r. Bu sorun pritenizminkinden de i ik bir bak a s , ahlak i heyecandan ok ho gr ve yayg n bir kar l kl anlay gerektirir. Yayg n kar l kl anlay pritenlerde hibir zaman gl olmam t r. Pritenlerin en nemli zaferlerinden, yani ki Yasa 'ndan sz etmeyece im. Her ne ise, Yasak kar tlar itirazlar n pek de bir ilke sorunu yapamazlar; nk onlar n da o unlu u, ayn ilke sorununa yol aan kokain yasa n desteklerler. Fanatikli in her trne oldu u gibi, pritenli e yap lan pratik itiraz, baz ktlkleri di erlerinden ok daha kt olarak nitel eyip onlar n ne pahas na olursa olsun bast r lmas gerekti ini savunmas d r. Fanatik bir ki i, gerekten kt olan bir hareketin, e er gerekti inden fazla iddetle bast r lacak olursa, daha da byk ba ka ktlklere yol aaca n grmez. Mstehcen yay nlara kar konulmu olan yasay buna bir rnek olarak gsterebiliriz. Hi kimse mstehcenlikten ho lanman n a a l k bir ey oldu unu, ya da bu yay nlar n zarar verdi ini reddetmez. Ancak, bu yay nlar

yasa yoluyla ortadan kald rmaya kalk l rsa birok de er li ey de onunla birlikte yasaklanm olur. Birka y l nce, nl bir Hollandal ressam n baz resimleri bir ngiliz m teriye postayla gnderilmi ti. Posta idaresi yetkilileri, onlar iyiden iyiye inceleme zevkine erdikten sonra, mstehcen olduklar na karar verdiler (Devlet memurlar n n sanat de erlerinden anlamas da beklenemez). Bu nedenle onlar imha ettiler; m teri de hibir tazminat alamad . Yasa, posta idaresine postayla gnderilen eylerden mstehcen bulduklar n imha yetkisi vermektedir; kararlar na itiraz da edilemez. Priten yasalarla ilgili sak ncalara daha nemli bir rnek de do um kontroldr. "Mstehcen"li in kesin bir yasal tan mlamaya elveri li olmad ortadad r. Mahkemelerdeki uygulamada bu, "yarg c oke eden herhangi bir ey" anlam n a gelmektedir. Do um kontrol konusundaki bilgiler pahal bir kitapta uzun szckler ve dolambal tmcelerle verilmi se s radan bir yarg bundan oke olmaz; ama ucuz bir bro rde, e itimsiz insanlar n anlayaca sade bir dille anlat lm larsa durum farkl d r. Bu yzden, gnmz ngilteresinde do um kontrol konusundaki bilgiler e itim grm insanlara verilirse yasald r; yoksul kesime verilirse de yasalara ayk r d r. Oysa bu bilgiler en ok yoksul kesim iin nemlidir. Grlyor ki, t p kitaplar gibi bir ka belirli konu hakk nda yay nlanm olanlar d nda yasa, yay nlanan eserin amac n hi dikkate alm yor. Yaln z una bak l yor: e er bu kitap edepsiz bir ocu un eline geerse ona zevk verir mi? E er verirse, ierdi i bilgilerin sosyal bak mdan nemi ne olursa olsun, hemen yok edilmelidir. Bunun sonucu olarak zorla yarat lan bilgisizli in verdi i zarar ak lalmaz ldedir. Yoksulluk, kronik kad n hastal klar , sakat ocuk do umlar , a r nfus art , priten yasa koyucularca, birka yaramaz ocu un olas zevklerinden daha nemsiz ktlklerdir. Yrrlkte olan yasan n yeterince etkili olmad da d nlmektedir. The Times gazetesinin 17 Eyll 1923 tarihli say s nda yaz ld gibi, Milletler Cemiyeti'nin gzetiminde dzenlenen Mstehcen Yay nlar Ulus lararas Konferans , Amerika'da ve Milletler Cemiyeti'ne ye btn lkelerde yasalar n daha sertle tirilmesi yolunda tavsiye karar alm t r. Anla ld na gre bu hay rl al man n en gayretli yesi de ngiliz delegesidir. ok geni kapsaml yasalar iin gereke olarak kullan lan bir ba ka konu da beyaz kad n ticaretidir. Buradaki gerek ktlk ok ciddidir ve tam anlam yla ceza hukuku kapsam na girer. Gerek ktlk, cahil gen kad nlar n yalan vaadlerle yoldan kar l p, sa l klar n n ok ciddi tehlikelere a k oldu u, klelik ko ullar na srklenmeleridir. Bu, temelde

bir al ma sorunudur. yeri Gvenli i Yasas 'nda, Yk Vagonlar Yasas 'nda oldu u gibi ele al nmal d r. Ancak bu konu, beyaz kad n ticareti ktlklerinin hi sz konusu olmad dur umlarda da, ki isel zgrlklere yap lan irkin mdahalelere mazeret olarak kullan lm t r. Birka y l nce ngiliz gazetelerinde, birisinin bir fahi eye a k olup onunla evlendi i haberi km t . Habere gre, bir sre mutlu ya ad ktan sonra kad n eski mesle ine dnmeye karar verir. Bunu ona kocas n n nerdi i, ya da bu i i onaylad n belirten hibir kan t yoktur; sadece, kocas n n hemen kavga kar p onu kap d ar atmad bilinmektedir. Adam bu suundan dolay k rbalan p hapse at lm , cezas da o z amanlar yeni yasala m olan ve hala yaz l yasalar sicilinde yer alan bir yasaya gre verilmi tir. Amerika'ya gelince, benzer bir yasaya gre metres tutmak yasaya ayk r de il, ama onunla bir eyaletten bir ba kas na seyahat etmek yasaya ayk r d r. Bir New Yorklu, metresini Brooklyn'e gtrebilir, ama Jersey City'ye gtremez. Sade vatanda iin bu iki eylem aras ndaki ahlaks zl k fark n anlamak zordur. Milletler Cemiyeti de bu konuda daha sert yasalar getirilmesine al maktad r. Bir sre nce Milletler Cemiyeti Komisyonu'ndaki Kanada delegesi, ya ne olursa olsun bir kad n n, kocas ya da anne veya babas ndan biri e lik etmedike, vapur yolculu u yapmas na izin verilmemesini nerdi. Bu neri kabul edilmedi; ancak hangi yolda ilerledi imizi ok iyi gsteriyor. Bu tr eylemler btn kad nlar "beyaz kle"ye indirgemektedir. Kad nlar, baz lar n n "ahlaks zl k" amac yla kullanma riski olmadan, hibir zgrl e sahip olamazlar. Bu reformcular n tek mant ksal amac ar af pee olabilir. Priten gr e kar t olarak ileri srlen daha genel bir gr daha var. nsan do as de i medi i srece, insanlar ya amdan biraz zevk almak arzusundan vazgemezler. Zevkleri, pratik olarak, kabaca iki gruba ay rabiliriz: temelde duygulardan kaynaklananlar ve temelde zi hinsel olanlar. Geleneksel bir ahlak birincileri a a layarak ikinci tr zevkleri stn tutar; ya da, daha do rusu, ikincileri zevk olarak d nmedi i iin a a lar. Onun bu s n fland rmas , ku kusuz, bilimsel a dan savunulamaz; zaten o u durumda kendi si de ku ku iindedir. Sanattan duyulan haz duygusal m d r, yoksa zihinsel mi? Platon ve baz rahipler gibi gerekten ho grszce, sanat in toto (tmyle) reddeder.

Az ok geni gr l ise, bir "ruhani ama"a ynelik olmas ko uluyla, sanat ho gryle kar lar; bu da genellikle kalitesiz sanat demektir. Tolstoy bu gr tedir. Evlilik de ba ka bir sorunlu konudur. Kat ahlak lar onu esefle kar larlar; daha az kat olanlar, genellikle ho olmad iin verler; hele onu zlemez yapmay ba arm lars a. Ancak, benim stnde durmak istedi im nokta bu de il. Bu, bir pritenin elinden gelen her eyi yapt ktan sonra geriye kalan zevklerin, mahkum etti i zevklerden daha zararl oldu unu belirtmek istiyorum. Kendimize zevk veren eylerden sonra en ok keyifl endi imiz ey, ba kalar n n zevk almas n nlemek; ya da, daha genel olarak, g sahibi olmakt r. Sonuta, pritenizmin egemenli i alt nda ya ayanlar g sahibi olmaya a r d kn olurlar. Halbuki g duygusu, ikiye ya da pritenlerin kar oldu u herhangi bir eye d kn olmaktan ok daha fazla ktl e yol aar. Do ald r ki, gl olma tutkusu erdemli ki ilerde kendini iyilik yapma tutkusu eklinde gizler. Ancak bunun sosyal etkileri pek az farkl d r; bu, kurbanlar m z , d man m z olduklar iin de il, gnahkar olduklar iin cezaland r yoruz demekten ba ka bir ey de ildir. Her iki durumda da sonu zulm ve sava t r. Ahlaki fke a da dnyan n en zararl kuvvetlerinden biridir. Daha da kts, bu gcn propaganday elinde tutanlarca kt amalar i in sapt r labilmesidir. Sanayinin geli mesiyle ekonomik ve siyasal rgtlenmenin artmas da ka n lmaz olmu tur. E er sanayile me bir kntye u ramazsa, daha da artmas ka n lmaz olacakt r. Dnya gittike daha kalabal kla makta, kom ular m za ba ml l m z da gittike daha gl hale gelmektedir. Bu ko ullar alt nda, toplumu a ka ilgilendirmeyen konularda birbirimizin i ine kar mamay renmezsek ya am dayan lmaz olacakt r. Birbirimizin zel ya am na sayg duymay ve ahlak ltlerimizi ba kalar n a zorlamamay renmek zorunday z. Pritenler kendi ahlak ltlerinin yegane ahlak lt oldu unu d nrler. Ba ka a lar n, ba ka lkelerin, hatta kendi lkelerindeki ba ka gruplar n, kendilerininkinden farkl ahlak ltleri oldu unu; kendilerinin priten olmaya haklar oldu u kadar onlar n da kendi ltlerini semeye haklar oldu unu anlamamaktad rlar. Ne yaz k ki, kendi zevklerinden vazgemenin do al bir sonucu olan g tutkusu pritenleri ba kalar ndan daha etkili k lmakta; onlar n kar durmalar n zorla t rmaktad r. Umal m ki daha kapsaml bir e itim ve insan do as hakk nda daha ok bilgi sayesinde, bizim pek erdemli efendilerimizin h z giderek azals n. Politikada Ku kuculuk Gereksinimi

Dnyan n ngilizce konu an blmnn tuhaf zellikler inden biri de siyasal partilere olan ola anst ilgi ve gvendir. ngilizce konu an insanlar n ok byk bir blm, belirli bir partinin iktidarda olmas durumunda ektikleri s k nt lar n zmlenece ine gerekten inan r. Sarkac n sal n m n n nedeni budur. Bir ki i bir partiye oy verir, ama mutsuzlu u srer; bunun zerine de millenium'u (K yametten nceki, mutluluk ve refah n srece ine inan lan bin y ll k dnem. (.N)) getirecek olan n teki parti oldu u sonucuna var r. Btn partilerin bysnden kurtuld u unda ise art k lmn e i inde ya l bir kimsedir; genli inin inanc n o lu devam ettirir ve tahterevalli hareketi bylece srp gider. E er politikada i e yarar bir eyler yapmak istiyorsak politik sorunlara tamamen de i ik bir a dan bakmam z gerekt i ini belirtmek isterim. Demokrasilerde bir parti iktidara gelmek iin ulusun o unlu unun ilgi duyaca a r lar yapmak zorundad r. Tart malar m z s ras nda a klanacak olan nedenlerden dolay , imdiki demokratik sistemde, geni lde ba ar l olan bir a r n n zarar getirmemesi neredeyse olanaks zd r. Bu nedenle, byk bir siyasal partinin yararl bir programa sahip olmas pek olas de ildir. E er yararl yasalar kar lacaksa bunlar n parti -hkmeti d nda bir mekanizma ile kar lmas zorunludur. By le bir mekanizman n demokrasi ile nas l ba da t r laca da gnmzn en ncelikli sorunlar ndan birisidir. Gnmzde politik sorunlar konusunda birbirinden ok farkl iki tr uzman vard r. Bir yanda partilerin politikac lar ; te yanda da o unlukla brokrat olan uzmanlar ve onlarla birlikte ekonomistler, finans kesimi, t p bilimcileri, vb. Bu iki uzman s n f n n herbirinin zel becerileri vard r. Politikac n n becerisi insanlar , kendi yararlar na oldu una inand racak eylerin ne oldu unu kestirmek; uz manlar n becerisi ise, halk n inand r lmas ko uluyla neyin gerekten yararl oldu unu saptamakt r. (Bu ko ul elzemdir; nk, de erleri ne olursa olsun byk tepkilere yol aan nlemler nadiren yarar sa lar.) Demokrasilerde politikac n n gc, sokaktaki a dama do ru gibi grnen fikirlere sahip kmas na ba l d r. Politikac lardan, uzmanlarca isabetli bulunan fikirlerin iyi fikirler oldu unu savunma yce gnlll n beklemek bo unad r. nk bunu yaparlarsa meydan ba kalar na kapt r rlar. te yandan, ba kalar n n ne d ndklerini kestirmek iin gerekli olan sezgisel beceri, bizzat kendi fikirlerini olu turma konusunda becerileri oldu u anlam na gelmez. Bu nedenle en yetenekli olanlar n n o u (parti politikac l bak m ndan), o unlu un iyi sayd ama uzmanlar n

kt oldu unu bildi i nlemleri itenlikle savunmak durumunda kal rlar. Bu nedenle politikac lara, kaba deyimiyle r vet almamay tlemek d nda, tarafs z olmalar yolunda uyar larda bulunman n hibir yarar yoktur. Parti politikac l n n var oldu u her yerde, bir politikac n n a r s belli bir kesime, rakibinin a r s da kar t kesime yneliktir. Politikac n n ba ar s kendi kesimini o unlu a dn trmesine ba l d r. Btn kesimlere ayn lde ekici gelecek nlemler teki partilerce de benimsenebilecek; bu nedenle de parti -politikac s na bir yarar olmayacakt r. Sonuta politikac btn dikkatini, rakibini destekleyenlerin ekirde ini olu turan kesimin ho lanmad nlemler zerinde yo unla t r r. Bundan ba ka, bir neri her ne kadar vgye de er olursa olsun, meydan konu malar nda sokaktaki adama inand r c gelecek mant ktan yoksun ise onun politikac ya bir yarar olmaz. Bylece, parti politikac lar n n a rl kla vurgulad klar nlemler u iki ko ulu yerine getirmek zorundad r: (1) Ulusun bir kesiminin yarar na hizmet ediyor grnmelidirler; (2) Bunun iin verilen kan tlar olabildi ince basit olmal d r. Ku kusuz bu hususlar sava hallerinde geerli de ildir. nk o zaman d d manlarla olan anla mazl klar kar s nda parti anla mazl klar ask ya al n r. Sava s ras nda politikac n n hneri normal politikadaki karars z semenin yerine geen tarafs z lkelere ynelir. Beklendi i gibi son sava , demokrasinin tarafs zlara hitap etme konusunda harika bir e itim sa lad n gsterdi. Sava demokrasinin kazanmas n n ba l ca nedenlerinden biri de bu olmu tur. Geri bar kaybetmi tir; ama bu ba ka bir konudur. Politikac lar n zel becerisi hangi tutkular n en kolay tah rik edilebileceklerini, tahrik olunduklar nda da politikac n n kendisine ve evresine verece i zarar n nas l nlenece ini bilmekten ibarettir. Politikada da para iin geerli olana benzer bir Gresham Yasas vard r: Bunlardan daha yce hedefleri amalayan k imseler bir kenara at l rlar -ihtilallerde oldu u gibi idealizmin gl bir ki isel h rsla birle ti i hareketlerin yer ald ender zamanlar d nda. Dahas , politikac lar, rakip gruplara blnm olduklar ndan ulusu da blmeye al rlar; e er sava ta ulusu ba ka bir ulusa kar birle tirme ansl l na eri memi lerse. Bu kimseler "anlam olmayan ses ve fke" dsturuyla ya arlar. A klamas zor olan, veya blnme (uluslar aras nda veya bir ulus iinde) iermeyen, ya da politikac lar n bir s n f olarak gcn azaltacak hibir ey zerine e ilemezler.

Uzman'a gelince, ilgin denecek lde de i ik bir tiptir. Kural olarak, politik g amalayan bir kimse de ildir. Politik bir soruna kar do al tepkisi, neyin popler olaca n de il, neyin yararl olaca n ara t rmakt r. Belirli konularda ola anst teknik bilgi sahibidir. Bir kamu grevlisi ise veya byk bir i letmenin ba nda bulunuyorsa, bireyler hakk nda hayli deneyimlidir; nas l davranacaklar n iyi de erlendirir. Btn bunlar olumlu zelliklerdir ve uzmanl k alan na giren konulardaki gr lerinin sayg yla kar lanmas n sa lar. Ancak, genellikle, bunlara kar l k olu turan baz kusurlar da vard r. zel konularda uzman oldu undan blmnn nemini abartabilir. E er uzman bir di iye, bir gz hasta l klar uzman na, bir kalp uzman na, bir akci er uzman na, bir sinir uzman na vb. ardarda giderseniz onlar n her biri size kendi alanlar ndaki rahats zl klar n nas l nlenece i hakk nda de erli tler verirler. E er hepsinin de tlerini yerine getirirseniz yirmi drt saatinizin tmn sa l n z korumakla geirir, bu sa l n zdan yararlanmaya ise hi zaman n z n kalmad n grrsnz. Politika uzmanlar yla da kolayl kla ayn ey olabilir; hepsinin sz dinlenirse ulusun normal ya am n srdrmeye vakt i kalmaz. Becerikli kamu grevlisinin ikinci bir kusuru onun perde arkas ndan ikna yntemini kullanmak zorunda olmas ndan kaynaklan r. Ya insanlar makul olmaya ikna olas l n a r abartacakt r; ya da sinsi yntemlerle politikac lar , ne yapt klar n anlamadan ok nemli yasalar geirmeye ikna edecektir. Brokrat genellikle birinci hatay genli inde, ikincisini de orta ya l l kta yapar. Uzman n nc bir kusuru, e er ynetici yetkilerine sahipse, popler tutkular de erlendirememesidir. Bir komi syonun nerilerini genellikle iyi anlar; ancak bir kalabal anlayamaz. yi niyetli ve bilgili herkesin yararl oldu unu kabul edece i bir nlem saptad nda unu gremez ki, e er bu nlem halk nnde a ka savunulursa, ondan zarar grecek gl ki iler halk , sz konusu neriyi savunan ki iyi lin etmeye varacak bir lde galeyana getirebilir. Sylendi ine gre, Amerika'da byk patronlar sevmedikleri ki ilerin pe ine detektif takarlar, ve e er ki i ola anst uyan k de ilse, k sa srede, onu yola getiren dzenler evirirlermi . Tabii sonunda o ki i ya politikas n de i tirmek zorunda kal r, ya da bas nda ahlaks z bir insan olarak te hir edilir. ngiltere'de bu yntemler henz o lde geli mi de ildir; ancak olas d r ki ok gemeden geli ecektir. Hi bir ktlk

olmad zaman bile, o u kez toplumsal heyecan, haz rl ks z olanlar a rtacak llere var r. Herkes Hkmet'in giderlerini azaltmas n genellikle ister; ancak hibir k s nt o unluka ho kar lanmaz; nk baz kimseler i lerini kaybederler ve halk n sempatisini toplarlar. in'de onbirinci yzy lda Whan An Shih ad nda bir kamu grevlisi vard . mparatoru ikna ettikten sonra sosyalizmi getirme i ine giri ti. Ancak d ncesiz bir an nda okumu lar tak m n (o gnn Northcliffe" Yay nc lar n ) gcendirdi, yerinden uzakla t r ld ve modern zamanlara kadar, btn in tarihileri taraf ndan k nand . Drdnc bir kusur bununla ba lant l d r; yani uzmanlar n, al nacak ynetimsel nlemlerin halk taraf ndan kabul grmesinin nemini kmsemeleri ve halka ho gelmeyen bir yasan n uygulama zorluklar n bilmezlikten gelme e iliminde olmalar . T p adamlar , iktidarda olsalar, yapacaklar yasalara uyulmak ko uluyla, bula c hastal klar yok edici areleri bulabilirler. Ancak yasalar kamuoyunun ok iler isinden giderse onlardan ka nma yollar bulunur. Sava s ras nda ynetimin kolay olmas insanlar n sava kazanmak iin ok eyi kabullenmeleri sayesinde gerekle mi tir; halbuki normal bar yasalar n n byle gl bir ekicili i yoktur. Hemen hibir uzman salt tembelli i ve ilgisizli i yeterince hesaba katmaz. Bariz tehlikelerden ka nma zahmetine bir lde katlan r z; ancak, yaln z uzman n grebilece i tehlikeler iin bunu yapt m z pek sylenemez. Paray sevdi imizi d nrz; yaz saati uygulamas da bize her y l milyonlar kazand r r. Fakat bir sava nlemi olarak zorunlu kal ncaya kadar bunu uygulamad k. Al kanl klar m z gelirimizden daha ok seviyoruz; o u kez hayat m zdan da ok. Baz al kanl klar m z n zararlar konusunda kafa yoran bir ins ana bu durum inan lmaz gelir. Uzmanlar n o u galiba unu farkedemiyorlar: e er ynetim gcne sahip olurlarsa gdleri onlar zorbal a yneltecek ve imdiki sevimlilik ve yce fikirliliklerini yitireceklerdir. Ko ullar n karakterleri zerindeki etkisini ok az kimse nleyebilir. Btn bu nedenlerden dolay , iktidar brokratlara devrederek politikac lar m z n ktlklerinden kolayca kurtulamay z. Ancak yine de, gittike daha karma k hale gelen toplumumuzda uzmanlar n imdikinden daha

etkili olmalar zorunlu grnyor. Gnmzde, gl igdsel istemler ile s nai gereksinimler aras nda iddetli bir at ma var. Gerek ki isel, gerek maddi evremiz sanayile me ile birlikte birdenbire de i ti. gdlerimiz ise pek de i memi olsa gerek; d nce al ka nl klar m z bu de i ik ko ullara gre uyarlamak iin de hemen hibir ey yap lmad . al ma odalar nda kunduz besleyen ak ls z ki iler, ya l hava yakla rken, ya am ortamlar dere kenarlar olan kunduzlar n kitaplarla su setleri yapt klar n grrler. Bizler de yeni evremizle neredeyse ayn uyumsuzlu u ya yoruz. E itim sistemimiz bize hala Homeros a nda biyolojik a dan yararl olan zelliklere, imdi zararl ve sama olduklar na ald rmadan, hayranl k duymay retiyor. Her ba ar l politik hareket igdsel olarak k skanl , rekabeti veya nefreti krklyor; asla i birli ine olan gereksinimi de il. Bu bizim bugnk politik yntemlerimizin do as nda vard r; endstri ncesi al kanl klarla da uyum iindedir. nsanlar n bu konudaki d nce al kanl klar ancak bilinli bir gayretle de i tirilebilir. Bahts zl bir ba kas n n kt niyetine atfetmek do al bir e ilimdir; fiyatlar d t nde de vurguncunun neden etkisiz olduklar n sorgulamaz. cretlerin ve fiyatlar n beraberce inip kt n da grme z. E er kendisi bir sermayedarsa cretlerin d mesini, fiyatlar n ykselmesini; e er i i ise tersini ister. Para konular nda uzman olan birisi vurguncular n, sendikalar n ve s radan i verenin bu olanlarla pek az ili kisi oldu unu a klamaya al rsa herk esi fkelendirir; t pk Alman zulmnden ku ku duyan birisiymi gibi. D man m z n elimizden al nmas ndan ho lanm yoruz; ac ekti imiz zaman nefret edecek birilerini ar yoruz. Ac lar ak ls zl m z yznden ekti imizi d nmek bile ok d k r c ; fakat insanl bir btn olarak ald m zda gerek bu. Bu nedenle de, hibir siyasal parti nefret d nda bir itici gce sahip olam yor; sulayacak birilerinin olmas gerekiyor. E er falancan n ktl ac lar m z n tek nedeni ise onu cezaland ral m, mutlu oluruz. Bu tr politik d ncenin en arp c rne i Versailles Antla mas 'd r. Ama o u ki i Almanlar n yerini alacak yeni bir gnah keisi aramaktad r. Bu noktay uluslararas sosyalizmi savunan iki kitab kar la t rarak a klayaca m: Marx' n Kapital ve Salter'in Allied Shipping Control (Mttefik Deniz Ta mac l ) (Sir Arther Salter

ku kusuz kendisine sosyalist demez; ama yine de yledir) eserleri. Bu iki kitab n, s ras yla, ekonomik de i im yanl s olan bir politikac ile bir kamu grevlisinin yntemlerini temsil etti ini varsayabiliriz. Marx' n amac , sonunda btn partileri bast racak bir parti yaratmakken Salter'in amac da mevcut sistem iinde yetkilileri etkilemek ve toplumun yarar sav ile kamuoyunu de i tirmektir. Marx, sonu olarak, kapitalizm dzeninde cretle al anlar n korkun yoksulluk ekti ini kan tlar. Komnizm alt nda hi ac ekmeyeceklerini veya daha az ekeceklerini kan tlamaz, kan tlamaya da al maz. Bu, gerek slubundan gerek blmlerin s ralanmas ndan a ka anla lan bir varsay md r. i s n f nyarg s yla kitab okumaya ba layan bir okuyucu, okuduka bu varsay m payla acak ve onun kan tlanmad n hi farketmeyecektir. Marx ahlaki sorunlara ili kin d ncelerin sosyal geli me ile herhangi bir ilgisi oldu unu kesinlikle reddeder; bu geli menin Ricardo ve Malthus taraf ndan ne srld gibi ac mas z ekonomi yasalar ndan kaynakland n varsayar. Ancak Ricardo ve Malthus bu ac mas z yasalar n kendi s n flar na mutluluk, al an s n fa da sefalet getirdi ini sylemi lerdi; Marx ise, Tertullian gibi, kendi s n f sirklerde gnl e lendirirken burjuvalar n yerlerde kpekler gibi uluyaca bir gelecekten haberler verir. Marx her ne kadar insanlar iyi ya da kt olarak ay rmam , onlar sadece ekonomik etkenlerin ekillendird i ini ifade etmi se de gerekte burjuvalar kt ki iler olarak gstermi , cret erbab nda onlara kar iddetli bir nefret uyand rmaya al m t r. Marx' n Kapital'i temelde, Bryce Raporu gibi, d mana kar sava ate ini krklemeyi amalayan vah et yklerinin bir koleksiyonudur. Do al olarak, d man n da sava ate ini krkler; bylece de, kaca n haber verdi i s n f sava n ba lat r. Marx byk bir politik g olmaya, nefreti krklemesi ve kapitalistleri ahlaki bak mdan i ren ki iler olarak gstermeyi ba armas sayesinde ula t .

Salter'in Allied Shfipping Control kitab nda ise bununla taban tabana z t bir hava gryoruz. Salter'in, uluslararas sosyalizm sisteminin uygulamas yla bir sre ilgilenmi olmak gibi Marx'da bulunmayan bir avantaj var d r. Bu sistem kapitalistleri ldrmek de il, Almanlar ldrmek arzusundan ortaya km t r. Ancak ekonomik konularda Almanlar sz konusu olmad klar ndan, Salter'in kitab nda arka planda kal rlar. Ekonomik sorun, askerlerin, sava gerelerini imal eden i ilerin ve bu gerelere hammadde sa layanlar n al t r lmay p, toplumun geri kalan blmnn btn i leri yapmak zorunda kalmas gibi bir durumda kar la lacak olan sorunla ayn yd . Veya ba ka bir ifadeyle, sanki birdenbire herkesin daha nce al t n n yar s kadar al mas emredilmi ti. Sava deneyimi bu soruna teknik bir zm getirmi se de psikolojik bir zm getirmemi ti. nk sava , bar zaman nda yap lacak i birli i iin, sava y llar nda Almanlara kar duyulan nefret ve korkunun yolat lde destek verecek bir gd sa layamam t r. Salter yle demektedir (sayfa 19): " u anda, profesyonel iktisat lar n, dikkatlerini zerinde her eyden ok yo unla t rmalar gereken ey herhalde sava dneminin gerek sonular n n ara t r lmas d r; bu soruna devlet kontrollerine ilke olarak yanda veya kar t olma gibi nyarg lar ta madan, tam bilimsel bir a dan yakla mal d rlar. lk a zda ele alacaklar olgular normal ekonomik sisteme en az ndan bir meydan okuma olu turacak kadar arp c d r. Sonu larda e itli etkenlerin katk s oldu u bir gerektir... nyarg s z profesyonel bir ara t rma bunlar n ve daha ba ka etkenlerin a rl n tam olarak saptayabilir; belki de yeni rgtleme yntemlerinden yana ok eyler bulabilir. Bu yntemlerin sava ko ul lar nda sa lad ba ar tart ma gtrmez. Il ml bir de erlendirme ile ve sava tan nce bo gezen ki ilerin retimini de dikkate alarak denebilir ki, lkenin retim gcnn yar s ile te ikisi aras nda bir blm sava a veya sava a yard mc hizmetlere ayr lm t .

Ama yine de btn sava sresince ngiltere her trl askeri abay srdrd; sivil halk n geim standard n da dayan lamayacak lde d k olmayan bir dzeyde, baz dnem ve baz s n flar iin ise belki de bar zaman ndaki kadar rahat olan bir dzeyde tuttu. lke bunu, ba ka lkelerden hibir yard m almadan yapt . dn al nm para ile Amerika'dan yapt d al m, mttefiklerine dn verdi i parayla yapt d sat mdan ok daha az oldu. Grld gibi, hem cari sava tketimini hem sivil halk n cari tketimini retim gcnn geri kalan yla, cari retimiyle kar lad ." Bar zaman ndaki normal ticaret sistemini tart rken de unlar sylyor (sayfa 17): "Bar -zaman ekonomik sisteminin temeli, hibir bilinli ynlendirme ve kontrol n olmay d r. Sava ko ullar n n yaratt zorlay c gereksinimler iin bu sistemin, en az ndan o ko ullarda, ciddi biimde yetersiz oldu u ortaya kt . Yeni standartlara gre, bilinsiz ve savurgan kal yordu. ok az retiyordu, yanl eyler retiyordu ve onlar yanl ki ilere da t yordu." Sava n bask s yla yava yava olu turulan sistem, 1918'de, btn nemli zellikleriyle, tam bir uluslararas sosyalizm haline geldi. Birlikte hareket eden mttefik devletler g da ve hammaddelerin tek al c s oldu; yaln z kendi lkelerine de il tarafs z Avrupa lkelerine de neyin ithal edilece i hakk nda tek karar organ haline geldiler. Hammaddeyi kontrolleri alt ndaki fabrikalara istedikleri gibi da tt klar iin retimi de kesin olarak kontrolleri alt na ald lar. G da maddeleri konusunda ise perakende da t m bile dzenlediler. Yaln z fiyatlar de il miktarlar da onlar sapt yorlard . Yetkilerini temel olarak Mttefik Deniz Nakliyat Konseyi kanal yla kullan yorlard ; bu Konsey de, sonu olarak hemen hemen tm deniz nakliyat n ynetiyor, dolay s yla da d al m ve d sat m ko ullar n dikte edebiliyordu. Bylece, bu sistem btn zellikleriyle daha ok d ticarette uygulanan bir uluslararas sosyalizm olu turuyor; ve bu da siyasal sosyalistler iin en byk s k nt y yarat yordu.

Bu sistemin tuhaf bir yan da kapitalistlerin muhalefetini ekmeksizin getirilmi olmas yd . Toplumun hibir nemli kesiminin ne pahas na olursa olsun muhalefetini davet etmemek sava dnemi politikas n n gerekli bir zelli iydi. rne in, deniz ta mac l nda en byk s k kl n ya and dnemde, sivil toplumda ho nutsuzluk yaratmak korkusuyla, g da maddelerinde de il, sava malzemesinde kesinti yap lmas gerekti i savunuldu. Kapitalistleri d lamak ok tehlikeli olabilirdi; ge rekten de, yeni sisteme dn m ciddi bir srt me olmadan gerekle tirildi. Tutum "falan kesimler ktdr, cezaland r lmalar gerekir" yerine "bar zaman ndaki sistem verimsizdi; herkese en az s k nt verecek yeni bir sistem olu turulmal d r" eklinde o ldu. Ulusal tehlikenin bask s alt ndayken, hkmetin gerekli grd nlemlerin onaylanmas n sa lamak normal dnemlerdeki kadar zor de ildi. Normal zamanlarda bile, e er nlemler s n f kar tl yerine bir idareci bak yla sunulurlarsa kabul grmeleri daha az zorlukla kar la r. Sava ta edinilen idari deneyimlere gre, sosyalizmden beklenen avantajlar n biro unun, hkmetin hammaddeleri, d ticareti ve bankac l kontrol alt na almas yla elde edilebilece i grlmektedir. Bu bak a s Lloyd'un Stabilizations ( stikrar) adl de erli kitab nda i lenmi tir. Bu kitap, problemin bilimsel a dan incelenmesi konusunda kesin bir ilerleme say labilir; sava ko ullar n n kamu grevlilerini yapmak zorunda b rakt deneylerin bu alanda byk yard m olmu tu r. Pratik a dan Sir Arthur Salter'in kitab ndaki en ilgin eylerden biri, uygulamada da en iyi sonular veren uluslararas i birli i yntemlerinin analizidir. lkelerin tek tek kendi ba lar na her sorunu ele almalar , sonra da diplomatik temsilciler arac l yla di er devletlerle pazarl a giri meleri uslden de ildi. Uygulama her sorun iin ayr bir uluslararas uzmanlar komitesi olu turmak eklindeydi; sonunda gr ayr l klar uluslar aras nda de il, mal guruplar aras nda oluyordu. Bu day komitesi kmr komitesiyle, vb. mcadele ediyor; ancak her biri hakk ndaki tavsiye kararlar mttefik lkelerin uzman temsilcileri aras nda yap lan mzakereler sonunda al n yordu. Gerekte durum, Yksek Sava Konseyi'nin ola anst yetkileri d nda,

hemen hemen bir uluslararas sendikalizm gibiydi. Bundan al nacak ders udur: Ba ar l bir uluslararas i birli i isteniyorsa, bu, ulusal kurulu lar n birbiriyle at an istemlerini ba da t racak tek bir uluslararas yksek kurulu yerine, her konuda ayr ayr uluslararas rgtlenmeye gidilerek gerekle tirilmelidir. Saltex'in kitab n okuyan herkes, sava s ras nda mttefikler aras nda kurulan byle bir uluslararas hkmetin, bar zaman nda dnya ap nda kurulmas durumunda, hemen tm dnya nfusunun maddi, fi kri ve ahlaki ynlerden ya am dzeyini ykseltece ini hemen grecektir. Bu, i adamlar na zarar vermez; son y l n karlar n n ortalamas , onlara emekli maa gibi, srekli gelir olarak vaadedilebilir. sizli i, sava korkusunu, yoksullu u, k tl ve a r retimi nler. Bu sav ve yntem Mr. Lloyd'un kitab nda a klanm t r. Ancak a ikar ve evrensel olan bu avantajlara ra men, bu tr bir eyin gerekle mesi umudu, e er olanakl ysa, evrensel devrimci sosyalizmin kurulmas ndan da ok daha uzak bir olas l kt r. Devrimci sosyalizmin kar la t zorluk onun ok byk bir muhalefete yol amas ndand r; brokratlar n sosyalizminin zorlu u ise ok az destek toplamas ndad r. Politik bir at l ma muhalefet, ki inin kendisinin zarar grmesi korkusundan kaynaklan r; de stek ise ki inin d manlar n n zarar grece i umudu (genellikle bilin -alt ) sayesinde elde edilir. Bu nedenle, hi kimseye zarar vermeyen bir politika destek grmez; ok fazla destek gren bir politika ise iddetli muhalefet uyand r r. Sanayile me, dnya ap nda i birli i iin yeni bir gereksinim yaratt ; bir yandan da d manl klarla birbirimizi incitmek iin yeni kolayl klar getirdi. Ancak parti politikas nda igdsel olarak olumlu yan t alan tek hitap tarz d manca duygulara yneltilen hitapt r; i b irli i gere ini idrak eden ki iler ise gten yoksundurlar. E itim bir nesil boyunca yeni kanallara yneltilinceye, bas n da nefreti krklemekten vazgeinceye kadar, gnmzdeki politik yntemlerle uygulamada yaln zca zararl politikalar n benimsenme anslar bulunuyor. Ancik politik sistem de i meden e itim ve bas n de i tirmek iin belirgin bir yol da mevcut de il. Normal yollarla, en az ndan uzun bir sre iin, bu ikilemden k yoktur. Kan mca, bu konuda umabilece imiz en iyi ey udur: olabildi ince o umuzun, zaman zaman nmze konulan ekici parti programlar na inanmaktan kesinlikle geri durmas , politik ku kucular olmas d r. Mr. H.G. Wells'den bu yana birok akl ba nda ki i son sava n, sava lar sona erdirecek bir sava oldu una inan yordu. imdi

d k r kl na u ram lard r. Yine birok akl ba nda ki i Marx' n s n f sava n n, sava lar sona erdirecek bir sava olaca na inanmaktad r. E er bu sava gerekle irse onlar da d k r kl na u rayacaklard r -tabii aralar nda sa kalan olursa. Herhangi gl bir siyasal harekete inanan iyi niyetli herkes uygarl m z mahvetmekte olan bu rgtl mcadelenin sadece uzamas na yard m etmi olur. Do ald r ki, bunu mutlak bir kural olarak ne srmyorum; kendi ku kuculu umuz hakk nda bile ku kucu olmal y z. Ancak, e er siyasal bir partinin sonuta elde edilecek yarar u runa byk zararlara yol aacak bir program varsa (ki o unun vard r), btn siyasal hesaplar n belirsizli i gz nne al nd nda, ku kuculu a byk bir gereksinim var demektir. Psikanalitik -gr a s ndan bak ld nda, bu parti program n gerekten ekici k lan eyin o arada at ktlkler oldu undan ve sonutaki yarar n da "rasyonalize etme" trnden bir ey oldu undan -ku ku duymakta haks z say lmay z. Yayg n bir politik ku kuculuk mmkndr; psikolojik olarak, d manl m z ba ka uluslar veya sosyal s n flar yerine politikac lar zerinde yo unla t rmak anlam na gelir. D manl klar ancak politikac lar yoluyla etkili oldu undan, onlar hedef alan d manl k da psikolojik ol arak ki iyi tatmin eder; ancak bunun sosyal a dan bir zarar olamaz. Bunun Willam James'in arzusunu, "sava n manevi e de erlisi"ni gerekle tirmek iin gerekli ko ullar sa lad n d nyorum. Politikay baz dalaverecilere (yani sizin ve benim ho lanm ad m z ki ilere) b rakt do rudur; ama bu bir kazan da olabilir. The Freeman' n 26 Eyll 1923 s ay s nda siyasal dalaverenin yararlar n gsterebilecek bir yaz okudum. mparatora dan manl k yapan emekli bir Japon devlet adam yla arkada olan bir ngiliz, ona inli tccarlar drst oldu u halde, Japon tccarlar n neden drst olmad n sorar ve u yan t al r: "Bir zamanlar in'in siyasal ya am nda pek parlak bir r vet dnemi ya and ; mahkemelerde, alay konusu oldular. Ticareti bu kaos ve durgunl uk halinden karmak iin inli tccarlar en s k ahlak llerini uygulamak zorunda kald lar. O gnden bu yana, szleri senet kadar sa lamd r. Japonya'da ise tccar byle bir sorunla kar la mad ; nk bizde belki de dnyan n en iyi hukuk yasalar vard r. Bu nedenle, bir Japonla i yaparken riskini de gze almal s n." Bu yk, drst olmayan politikac n n drst olandan daha az zarar verebilece ini gsterir.

"Drst politikac " kavram pek de basit bir kavram de ildir. En kabul edilebilir tan m yledir: politik eylemleri kendi gelirini art rma arzusuyla ynlendirilmeyen ki i. Bu anlamda, Mr. Lloyd George drsttr. Bundan sonra politik eylemleri ne parasal amalarla, ne de g edinme veya mevcut gcn koruma arzusuyla ynlendirilen ki iler gelir. Bu anlamda, Lord Grey drst bir politikac d r. Son ve en dar kapsaml tan m da yledir: Drst politikac , halkla ili kili eylemlerinde tarafs z olman n yan nda, dostlararas ili kilerde normal say lan eref ve drstlk lsnn de ok alt na d meyen ki idir. Bu anlamda, Lord Morley drst bir politikac yd ; en az ndan, her zaman drstt ve drstl onu politikadan uzakla t r ncaya kadar da politikac yd . Ancak, en iyi anlamda drst olan bir politikac bile ok zararl olabilir; rnek olarak da 3. Geo rge gsterilebilir. Ak ls zl k ve bilinsiz nyarg , o u kez, grevi ktye kullanmaktan daha zararl olur; kald ki, drst bir politikac , e er Devonshire Dk gibi fazlaca budala de ilse, demokrasilerde pek de makbul de ildir; nk ancak ok budala bir insan, bir ulusun yar s ndan o unun nyarg lar n candan payla abilir. Bu nedenle, hem yetenekli olan hem de kamunun yarar n kollayan bir ki i, e er politikada ba ar l olacaksa, iki yzl olmak durumundad r; ancak bu ikiyzllk zamanla onun kamu y arar n kollama niteli ini yok eder. Gnmz demokrasisinin kt yanlar n hafifletmenin bariz bir yolu, kamu grevlilerini ok daha fazla tan t m yapma ve inisiyatif kullanma yolunda te vik etmektir. Bu ki ilerin kendi ba lar na yasa tasar lar haz rlama ve gerekelerini halka a klama konusunda yetkileri, bazen de grevleri olmal d r. Bugnlerde finans ve i i kesimleri uluslararas toplant lar dzenlemektedirler; ancak, bu yntemi ok yayg nla t rmal ve de i ik lkelerde ayn anda uygulanacak nlemle r zerinde srekli olarak al acak uluslararas bir sekreterya olu turmal d rlar. Dnya tar m kurulu lar birbirleriyle do rudan mzakereler yapmak ve ortak bir politika belirlemek iin bir araya gelmelidir. Di er konularda da benzer al malar yap labilir. Demokratik parlamentolardan vazgemek arzu edilecek bir ey de ildir; olana da yoktur. nk, al nan nlemler ba ar ya ula acaksa uzmanlarca tart l p yay nlanmal ve s radan vatanda n benimseyip kabullenebilece i bir nitelik ta mal d r. Ancak gnm zde, o u konuda, s radan vatanda n uzmanlar n etrafl ca de erlendirilmi d ncelerinden haberleri yoktur; uzmanlar n hepsinin ya da o unlu unun bir gr zerinde birle mesini sa layacak mekanizma da pek yoktur. zellikle de kamu grevlileri baz d urumlar ve politik olmayan yntemler

d nda, gr lerini halka a klamaktan men edilmi lerdir. E er kararlar uluslararas mzakereler sonucunda, uzmanlarca al n rsa, bu ki iler parti kademelerini a arlar ve aralar nda, imdi ola an say landan ok daha az fikir ayr l oldu u grlr. nan yorum ki, rne in uluslararas sermaye ve i i kesimleri kar l kl gvensizliklerini a abilirlerse, gerekle tirilmesi u anda ulusal parlamentolar n y llar n alacak olan ve dnyay s n rs z lde iyiye gtrecek olan bir program zerinde anla abilirler. Birlikte hareket ettikleri takdirde onlara direnmek de zordur. nsanl n birok nemli ortak kar vard r; ancak, mevcut politik mekanizma, de i ik uluslar ve e itli partiler aras ndaki iktidar mcadelesi sonucu ortaya kan karma a, onlar karanl kta b rakmaktad r. Hibir yasal veya yap sal de i iklik gerektirmeyen ve gerekle tirilmesi ok zor olmayan farkl bir mekanizma, ulus ve parti h rslar n yok eder; dikkatleri d manlara zararl olacak kararlar zerinde de il, herkese yararl olacak kararlar zerinde toplar. Uygarl halen tehdit etmekte olan tehlikeden k yolunun yukar da belirtilen do rultularda hareket etmekle bulunaca n san yorum; yurt iinde parti hkmetleri, yurt d nda da d i leri diplomasisi ile de il. Bilgi ve iyi niyet olsa da, kendilerini duyuracak uygun aralara sahip oluncaya kadar, bunlar n ikisi de aciz kalmaktad r. zgr D nce ve Resmi Propaganda (1922 Moncure Conway konferans ) Bugn onuruna toplanm oldu umuz Moncure Con way ya am n iki amaca vakfekmi ti: d nce zgrl ve bireyin zgrl . O zamandan bu yana bu iki konuda baz eyler kazan lm , ancak baz eyler de kaybedilmi tir. Gemi dnemlerdekinden biraz de i ik ekillerde olmakla beraber bugn baz yeni tehlikeler bu iki tr zgrl tehdit etmektedir; ve bunlar savunacak gl ve uyan k bir kamuoyu olu turulamazsa, bundan yz y l kadar sonra, her iki zgrlkten de imdikine gre ok daha az kalm olacakt r. Bu makalede yeni tehlikeleri vurgulamak ve onla rla nas l ba a k laca n tart mak istiyorum. nce, "zgr d nce" ile ne kastetti imizi a a kavu turmaya al al m. Bu deyimin iki anlam vard r. Dar anlam yla, geleneksel dinsel dogmalar kabul etmeyen d nce demektir. Bu anlamda, h ristiyan ve ya mslman veya budist veya intoist olmayan; ya da herhangi bir akideyi benimsemi bir toplulu un yesi olmayan bir kimse "zgr d nr"dr. H r stiyan lkelerde "zgr-d nr" diye, Tanr 'ya kesin bir

ekilde inanmayan insana denir; ancak bu nitelik b udist bir lkede insan "zgr-d nr" yapmaya yeterli de ildir. Bu anlamdaki zgr d ncenin nemini kmsemek istemiyorum. Ben ahsen bilinen dinlerin hi birini kabul etmem ve her tr dinsel inanc n giderek yok olmas n midederim. Dinsel inanc n, sonuta yarar sa lad na inanm yorum. Baz zamanlarda ve baz durumlarda birtak m yararl etkiler yapm oldu unu kabul etmekle beraber, insan akl n n bebeklik dnemine, imdi geride b rakmaya ba lad m z bir evresine ait oldu u kan s nday m. "zgr d nce"nin bir de, daha da nemli buldu um, daha geni bir anlam vard r. Geleneksel dinlerin yol at zararlar bu geni anlamdaki zgr d nceyi engellemi olmalar yla ba nt l d r. Bu geni anlam, dar anlam kadar kolayl kla tan mlanamaz; zne varmak iin biraz zaman harcamak yerinde olur. "zgr" olan bir eyden sz ederken onun hangi eyden zgr oldu unu belirtmezsek sylediklerimizin ta d anlam belirsizle ir. "zgr" olan ey veya ki i bir d zorlamayla kar kar ya de ildir. Ne demek istedi imize kesinlik kazand rmak iin de bu d zorlaman n ne trden oldu unu belirtmemiz gerekir. O halde d nce, o u zaman var olan birtak m d ynlendirici etkenlerden ba ms z ise zgr olur. D ncenin zgr olabilmesi iin yok olmalar gereken y nlendirici etkenlerin baz lar kendilerini a ka gsterirler; baz lar ise daha yan lt c ve belirsiz, daha karma kt rlar. En belirgin olanlar ndan ba layal m: baz fikirleri benimsemek veya onlara kar olmak; ya da baz konularda bir eye inand m z veya inanmad m z dile getirmek ceza yapt r mlar na yol a yorsa d nce "zgr" de ildir. Bu ilkel tr zgrlk bile bugn ok az lkede vard r. ngiltere'de, kfr yasalar na gre, h r stiyan dinine inans zl dile getirmek yasalara ayk r d r -her ne kadar uygulamada varl kl ki iler iin bu yasa i letilmese de. sa'n n pasif direni konusundaki tlerini retmek de yasalara ayk r d r. O halde, bir kimse e er sulu durumuna d mek istemiyorsa, sa'n n retilerine inand n kabul etmeli, ama bu retilerin ne oldu unu sylemekten ka nmal d r. Amerika'da hi kimse anar iye ve poligamiye kar oldu unu kesin biimde

beyan etmeden lkeye giremez; girdikten sonra, komnizme inanmaktan da vazgemesi gerekir. Japonya'da Mikado'nun tanr sall na ina nmamak yasaya ayk r d r. Grlyor ki dnya evresinde yap lacak yolculuk tehlikeli bir yolculuktur. Bir mslman, bir Tolstoy yanl s , bir bol evik veya bir h ristiyan bir yerde sulu durumuna d meden veya nemli gerekler sayd eyler hakk nda dilini tutmadan byle bir yolculuk yapamaz. Do ald r ki bu kural yaln zca gverte yolcular na zgdr; yoksa kamara yolcular istedikleri eylere inanabilirler; yeter ki patavats zca sald r larda bulunmas nlar. Grlyor ki, e er d nce zgr olacaksa bunun i lk ko ulu d nceyi a klamaya kar konmu olan yasal cezalar n kald r lmas d r. Her ne kadar o u yle d nmyorsa da, byk lkelerin hi biri henz bu dzeye eri memi tir. Halen kovu turma konusu olan fikirler topluma ylesine korkun ve ahlaks zca ge liyor ki, genel ho gr ilkesinin onlar iin geerli olmas d nlemez. Ancak bu Engizisyon i kencelerine yol aan bir bak a s n n ayn s d r. Bir zamanlar protestanl k imdiki bol eviklik kadar gnah say l yordu. Bu sylediklerimden dolay benim bir pr otestan ya da bol evik oldu um sonucunu ltfen karmay n z. Btn bunlara kar n a da dnyada yasal cezalar d nce zgrl ne engel olan eylerin en nemsizidir. ki byk engel ekonomik cezalar ve kan tlar n arp t lmas d r. E er bir fikrin a kla nmas insan n geimini kazanmas n olanaks z k l yorsa d ncenin zgr olmad a kt r. E er bir tart mada taraflardan birinin btn argmanlar srekli olarak olabildi ince ekici gsteriliyor, kar tarafta olanlar nki ise ancak byk abalarla ortaya konabiliyorsa, yine d ncenin zgr olmad a kt r. Bu iki engel zgrl n son s na olan (ya da olmu olan) in'in d nda, bildi im btn byk lkelerde mevcut bulunuyor. imdi bu engeller zerinde; bunlar n gnmzdeki boyutlar , byme olas l klar ve hafifletilme olas l klar zerinde durmak istiyorum. E er d nce inanlar aras rekabete a ksa, yani btn inanlar a ka dile getirilebiliyor ve hibir yasal veya parasal kara ya da kayba konu olmuyorsa d nce zgrdr diyebiliriz. Bu, d e i ik nedenlerle, tam olarak gerekle emeyecek bir idealdir; ama yine de, ona imdi oldu undan ok daha fazla yak nla ma olana vard r. Kendi ya am mdaki olay, gnmz ngilteresinde, terazinin h r stiyanl k kefesinin nas l a r bast n gstermeye yard m edecektir. Bunlardan sz etmemin nedeni, o u kimsenin, agnostik (Maddi eyler d nda,

Tanr hakk nda hibir ey bilinemeyece i yolundaki d nce sistemi. (.N)) fikirlerini a ka syleyenlerin hala kar la t klar olumsuzluklar n hi fark nda olmamas d r. lk olay ya am m n ilk dnemlerine aittir. Babam bir zgr -d nrd. Ben daha ya ndayken lm . Bo -inanlara ba l olmadan yeti memi istedi inden iki zgr-d nr bana vasi tayin etmi . Ancak mahkeme onun vasiyetini bir yana b rak p benim h ristiyan inanc na gre e itilmemi sa lam . Korkar m sonu beklendi i gibi olmad ; ancak bu yasan n suu de ildir. E er benim bir sa veya Muggleton yanl s olarak, ya da Seventh Day Adventist (protestanl n bir mezhebinin san n dnyaya gelmesinin yak n oldu una inanan kolu.) olarak yeti tirilmemi isteseydi, ona engel olmak mahkemenin akl ndan bile gemezdi. Bir baba her trl bo -inan n kendi lmnden sonra ocuklar na a lanmas na izin verebilir; ama bo -inandan, olanak varsa, uzak tutulmalar n sylemeye hakk yoktur. kinci olay 1910'da oldu. O tarihte bir liberal olarak Parlamento seimlerine kat lmak istedim. Parti yneticileri de beni bir seim blgesi iin nerdiler. Liberaller Birli i'nde yapt m konu ma olumlu kar land . Bu durumda adayl m n kabul kesin grnyordu. Ancak ben kk bir parti yetkili kurulu toplant s nda agnostik oldu umu do rulad m. Bana bunun a a k p kmayaca soruldu unda, duyulmas n n olas oldu unu syledim. Ara s ra kiliseye gitmeye istekli olup olmayaca m soruldu; olmayaca m syledim. Sonunda ba ka bir aday setiler; o da beklendi i gibi seimi kazand . O gnden bu yana Parlemento'dad r ve imdiki (1922) hkmetin de bir yesidir. nc olay bundan hemen sonra yer ald . Cambridge niversitesi'nde Trinity College'e okutman olarak a r ld m; fellow olarak de il. Aradaki fark parasal de ildir. Fellow fakltenin ynetiminde sz sahibidir ve ok a r ahlaki sular d nda szle me sresince i ten kar lamaz. Bana fellow'luk teklif edilmemesinin nedeni dinci grubun, muhaliflerinin oylar n n artmas n istemeyi iydi. Sonunda, sava konusundaki gr lerimden ho lanmayarak 1916'da i ime son verdiler. Geimim iin okutmanl a ba ml olsayd m al ktan lm tm. Bu olay gnmz ngilteresinde bile zg r-d nr oldu unu a klayanlar n kar la t klar e itli olumsuzluklar gz nne sermektedir. zgr-d nr oldu unu a a vuran ba ka kimseler de, o u kez ok daha ciddi nitelikte olan benzer olaylar n rneklerini verebilir. A k sonu udur ki, mali durumlar iyi olmayan insanlar dinsel inanlar

konusunda a k szl olmaya cesaret edemezler. Ku kusuz, zgrl n tam olmad tek alan, ve hatta ba l ca alan, din ile s n rl de ildir. Komnizm veya serbest a k yanl s bir inan, ki iyi agnostisizmden ok daha fazla engeller. Byle gr lere sahip olmak bir kusurdur; lehlerindeki argmanlar ortaya koymak ise ok daha gtr. te yandan, bunlar n olumlu ve olumsuz ynleri Rusya'da tam tersinedir; ateist, komnist, zgr a k yanl s oldu unu beyan etmek le rahat bir ya ama eri ilir, g kazan l r; bu gr lere kar t propaganda olana ise hi yoktur. Sonuta, Rusya'dan baz fanatikler asl nda ok ku ku gtren baz nermelerin do rulu undan kesinlikle emindirler. Bu arada, dnyan n geri kalan blmnde ba ka baz fanatikler de ayn lde ku ku gtren, taban tabana z t nermelerin do rulu undan kesinlikle emindirler. Byle bir durumun, her iki tarafta da sava , fkeyi ve zulm krklemesi ka n lmaz olmaktad r. William James "inanma arzusu" konusunda tler vermi tir. Ben, ahsen "ku ku duyma arzusu"nu tlemek isterdim. nanlar m z n hibiri tam olarak do ru say lmaz; hepsinde en az ndan bir belirsizlik, bir hata glgesi mevcuttur. nanlar m zdaki do ruluk pay n art rma yntemlerini herkes bilir. Bunlar da, ilgili btn taraflar dinlemek, konuya ili kin btn olgular saptamaya al mak, kar t gr te olan ki ilerle tart arak kendi nyarg lar m z kontrol alt nda tutmak ve yetersiz oldu u ortaya kan herhangi bir hipotezi bir yana b rakmaya k endimizi al t rmakt r. Bu yntemler bilimde uygulanmaktad r ve bilimsel bir bilgi birikimini olu turmakta ba ar l olmu lard r. Bak a s gerekten bilimsel olan bir bilim adam gnmzde bilimsel bilgi say lan eylerde, ke iflerin geli mesiyle dzel tmelere gerek olaca n tereddtsz kabul eder. Ama yine de bu bilgi, tmyle olmasa da, gnlk uygulamada yararlanma bak m ndan, gere e yeterince yak nd r. Gerek bilgiye en yak n eylerin yaln z bilim alan nda bulunabilmesine ra men, bilimcilerin tutumu ku ku doludur ve zamanla de i ebilir. Din ve politikada ise tam tersi sz konusudur; bilimsel bilgi denebilecek hi bir ey olmad halde, herkes dogmatik bir inanca sahip olmaya kendini zorunlu hisseder ve bu inanc n al k, hapis, sava pahas na desteklenmesi ve farkl d ncelerle tart mal rekabetten korunmas gerekti ine inan r. E er bu konularda insanlara geici olarak agnostik d nce yap s benimsetilebilseydi a da dnyadaki ktlklerin onda dokuzuna are bulunabilirdi. Sava lar da olanaks z olurdu; nk her iki

taraf da hatalar n kar l kl oldu unu grrd. Zulm sona ererdi. E itim zihni daraltmay de il, geni letmeyi amalard . Ki iler, yneticilerin irrasyonel duygular n kabul ettikleri iin de il, o i in ehli olduklar iin i e al n rlard . Rasyonel ku ku tek ba na, e er olu turulabilseydi, k yamet ncesinde gelece ine inan lan, ncil'deki bin y ll k refah a n getirmeye yeterli olabilirdi. Son y llarda, grecelik teorisi ve onun btn dnyada grd kabul, bize, bilimsel kafan n do as hakk nda parlak bir rnek vermi tir. Sava kar t bir Alman- svireli-musevi olan Einstein sava n ilk y llar nda Alman hkmetince ara t rmac profesr olarak atanm t . Onun gne tutulmas hakk ndaki hesaplamalar Ate kes'ten hemen sonra, 1919'da, bir ngiliz gzlem heyeti taraf ndan do ruland . Teorileri geleneksel fizi in btn teorik yap s n altst etti; geleneksel dinami e indirdi i darbe hemen hemen Darwin'in Yarad l 'a indirdi i darbe lsnde iddetli oldu. Kan tlar n da teorisini destekledi inin grlmesi zerine btn fizikiler bu teoriyi hemen benimsediler. Ancak bu fizikilerin hi biri, zellikle de Einstein' n kendisi, onun sylediklerinin bir son sz oldu unu iddia etmedi. Einstein, sonsuza kadar ayakta kalacak bir dogma an t dikmedi. zemedi i baz sorunlar hala var. Onun savlar da, zaman gelince, Newton'unkiler gibi, muhakkak baz de i ikliklere u rayacak. Bilimin gerek tutumu da dogmatik olmayan bu ele tirel yakla md r. E er Einstein din ve politika alan nda, ayn lde yeni olan bir eyler ne srseydi ne olurdu? ngilizler onun teorisinde Prusyal l k eleri bulurlar, yahudi d manlar buna bir siyonist entrika olarak bakarlar, btn lkelerdeki milliyetiler de bu teoride korkaka bir bar severli in izlerini sezip onun askerlikten kamak iin bir bahane oldu unu ilan ederlerdi. Btn eski kafal profesrler ise, yazd klar n n yurda sokulmas n yasaklatmak iin Scotland Yard'a ba vururdu. Onun taraf n tutan retmenler i ten at l rd . Btn bunlar olurken o da geri kalm bir lkenin hkmetini ele geirir, orada kendisininki d nda bir doktrin retilmesinin yasalara ayk r say lmas n sa lard ; bylece doktrini de kimsenin anlamad gizemli bir dogmaya dn rd. En sonunda doktrinin do ru veya yanl old u u, yan nda ve kar s nda toplanan yeni kan tlarla de il, sava alanlar nda saptan rd . Bu yntem William James'in, "inanma arzusu" kavram n n mant ksal bir sonucudur. Gerekli olan ise inanma arzusu de il, tam tersi olan renme

arzusudur. E er rasyonel ku ku ko ulunun iyi bir ey oldu u kabul ediliyorsa, dnyada bu kadar ok irrasyonel kesinli in var olma nedenlerinin ara t r lmas byk nem kazan r. Bu kesinli in byk k sm , normal insanda var olan irrasyonellikten ve safdillilikten kaynaklan r. Ancak do u tan var olan bu zihinsel ilk -gnah tohumu ba ka faktrlerce de beslenip geli tirilir. Bu faktrlerden ilerinde en etkili olanlar d r: e itim, propaganda, ekonomik bask . (1) E itim. Geli mi btn lkelerde ilk retim devletin sorumlulu un dad r. retilenlerden baz lar n n do ru olmad , onlar dzenleyen yetkililerce de bilinir. Yine biro unun yanl oldu u, en az ndan ku ku gtrr oldu u, nyarg s z herkes taraf ndan bilinir. Tarih e itimini ele alal m. Tarih ders kitaplar nda her ulus yaln zca kendini yceltmeyi amalar. Bir kimse kendi ya am yksn yazarsa, ondan biraz alakgnll olmas beklenir; ama bir ulus kendi ya am n yazarken, vncn ve a r kendini be enmi li in art k s n r yoktur. Benim ocuklu umda okul kitaplar Frans zlar n fesat, Almanlar n erdemli oldu unu retirdi; imdi tam tersini retiyorlar. Her iki durumda da gere e en ufak bir sayg gsterilmemektedir. Waterloo Sava hakk ndaki Alman kitaplar nda, Wellington'un (Wellington Dk (1769-1852): Napolyon'a kar yap lan Waterloo Sava 'nda ngiliz komutan, general; daha sonra ba bakan. (.N.)) sava hemen hemen kaybetti i bir s rada Blcher'in (Gebhard Leberecht von Blcher (1742 -1819): Waterloo Sava nda Prusyal general. (.N.)) gelip durumu kurtard anla t l r; ngiliz kitaplar nda da Blcher'in pek nemli bir rol oynamad . Bu ngiliz ve Alman kitaplar n n yazarlar gere i sylemediklerini kendileri de bilirler. Amerikan okul kitaplar eskiden a r derecede ngiliz kar t yd lar; sava tan bu yana ayn lde ngiliz yanl s oldular. Her iki durumda da amalanan ey gerek de ildi. Ba lang ta oldu u gibi imdilerde de ama Birle ik Amerika'da kar k kkenli gmen ocuklar ktlesini "iyi Amerikal "ya dn trmek olmu tur. Bir "iyi Alman" veya bir "iyi Japon" gibi, bir "iyi Amerikal "n n da daha ok kt bir insan olmas gerekti i kimsenin akl na gelmez. " yi Amerikal " dnyadaki en gzel lkenin Amerika oldu u ve her kavgada co kuyla desteklenmesi gerekti i inanc yla i irilmi bir kad n ya da bir erkektir. Bu nermelerin do ru olmas da pekala olas d r; o zaman rasyonel hi kimse ona kar gelmez. Ancak, e er do ru iseler yaln z Amerika'da de il her yerde retilmelidirler. Bu tr nermelere, ycelttikleri lkeler d nda hibir yerde inan lmamas k u ku

uyand r c bir durumdur. Bu arada, btn lkelerde devlet mekanizmalar savunmas z ocuklar n byle sama nermelere inand r lmas yolunda i letilmektedir. Bunun sonucu, bu ocuklar do ruluk ve hak u runa sava t klar san s yla, sinsi karlar korumak u runa lmeyi gze almaya haz r yapmakt r. Bu da e itimi gerek bilgi vermek yerine, insanlar n efendilerinin arzular na boyun e mesini sa layacak ekilde dzenlemenin say s z yollar ndan birisidir. lkokullarda inceden inceye dzenlenen bir kand rma ca sistemi olmadan, demokrasinin kamuflaj n korumak olanaks z olurdu. E itim konusunu bitirmeden nce Amerika'dan bir rnek daha verece im. -Amerika'n n teki lkelerden daha kt olmas nedeniyle de il; onun, en a da lke olmas ve oradaki tehlikele rin hafiflemek yerine a rla ma e ilimi gstermeleri nedeniyle. New York eyaletinde, tmyle zel sermaye ile desteklense bile, eyalet izni al nmadan okul a lamaz. Yeni kan bir yasa "i ba ndaki hkmetlerin kuvvet, iddet veya yasal olmayan yollar ile d rlmesini tleyen doktrinlerin retilmesine e itim programlar iinde yer verdi i anla lan" hi bir okula bu iznin verilmemesini hkme ba lam t r. The New Republic dergisi, i ba ndaki hkmet derken, u veya bu hkmet diye bir s n rlama yap lmad na dikkat ekmektedir. Bu nedenle, sava s ras nda Kaiser hkmetinin g kullanarak devrilmesini veya, daha sonra, Sovyet hkmetine kar Kolchak ve Denikin'in desteklenmesini reten doktrin de, bu yasaya gre, illegal olacakt r. Bu tr sonular, ku kusuz, amalanmam , sadece kt kaleme al nma yznden ortaya km t . Gerekte neyin amalanm oldu u, devlet okullar ndaki retmenlerle ilgili olarak ayn dnemde kar lan bir ba ka yasadan anla lmaktad r. Bu yasa devlet okullar nda retmenli k yapmak iin gerekli olan izin belgelerinin yaln zca "eyalet ve Birle ik Devletler hkmetlerine sad k ve itaatkar" olduklar n tatmin edici bir ekilde kan tlayan" ki ilere verilece ini; nerede ve ne ko ulla olursa olsun "eyaletin ya da Birle ik Devletler'in hkmet eklinden farkl bir hkmet eklini" savunanlara verilmeyece ini hkme ba lamaktad r. The New Republic dergisinde yer alan al nt ya gre, bu yasalar haz rlayan komite " imdiki sosyal sistemi onaylamayan retmenin i e devam etmemesi" ve "sos yal de i iklik teorilerine kar koymaya amade olmayan kimselere, gen ve ya l insanlar vatanda l k sorumlulu una haz rlama grevinin emanet edilmemesi" kural n koymu tur. Demek oluyor ki, New York eyaletinin bu yasas na gre, ne

sa ne de George Washington, ahlaki ynden uygun kimselerdir. sa New York'a gidip "Kk ocuklar n bana gelmesine izin verin," deseydi New York Okullar Ynetim Kurulu ba kan ndan u yan t al rd : "Bay m, sosyal de i im teorilerine kar koymaya istekli oldu unuzun hibir k an t n gremiyorum. stelik bana sylendi ine gre siz, kendi deyiminizle, semavi krall k diye bir eyi savunuyormu sunuz. Halbuki, Tanr 'ya krler olsun, bu lke bir cumhuriyettir. Grlyor ki sizin semavi k rall n z n hkmet ekli New York eyaletininkinden esasl ekilde farkl d r. Bu nedenle, hibir ocu un size gelmesine izin verilemez." E er ba kan byle bir yan t vermekte kusur ederse, yasan n uygulanmas ndan sorumlu bir grevli olarak, grevini yerine getirmemi olurdu. Bu tr yasalar n etkileri ok ciddidir. New York eyaletindeki hkmet ekli ve sosyal sistemin bu gezegende var olmu olanlar n n en iyisi oldu unu kabul etsek bile, her ikisinin de daha iyi hale gelmesi olanakl olabilir. ok a ikar olan bu sav kabul eden bir ki inin bir ey alet okulunda retim yapmas yasal olarak olanaks zd r. Grld gibi, yasa retmenlerin ya iki yzl, ya da aptal olmalar n emretmektedir. New York yasas otoritenin tek bir rgt elinde toplanmas n n giderek artmakta olan tehlikesine bir rnek olu tu rmaktad r; bu rgtn bir devlet, bir vak f ya da bir vak flar federasyonu olmas farketmez. E itim konusunda otorite, benimsemedi i doktrinlerin genlerce duyulmas n engelleyebilen devletin elindedir. Demokratik bir devletin halktan pek fark olmad n d nen ki ilerin hala var oldu unu san yorum. Ancak bu bir hayalden ba ka bir ey de ildir. Devlet de i ik amalarla bir araya gelmi olan ve statko korundu u srece iyi bir gelir elde eden e itli grevlilerden olu an bir topluluktur. Statkoda istey ebilecekleri tek de i iklik brokrasinin geni lemesi ve gcnn artmas d r. Bu nedenle, rne in sava lar n yaratt heyecan f rsat bilip, kendilerine kar gelenleri al a mahkum etme hakk da dahil olmak zere, emirleri alt ndaki kimseler zerinde engi zisyon benzeri gler elde etmeleri do ald r. Zihinsel konularda, rne in e itimde, bu durum bir felakettir; geli me, zgrlk ve entellektel giri im olanaklar n kknden yok eder. Btn bunlar ilk retimi tmyle tek bir rgtn idaresine b rakman n do al sonucudur. Dinsel ho grye, bir lde eri ilmi tir; nk art k insanlar dini eskiden san ld kadar nemli bulmamaya ba lam lard r. Bir zamanlar dinin i gal etti i yeri alan politika ve ekonomi alanlar nda gittike artan,

ve u veya bu parti ile s n rl olmayan bir cezaland rma e ilimi ba gstermi tir. Rusya'da d nceye yap lan bask btn kapitalist lkelerdekinden ok daha a rd r. Petersburg'da, daha sonralar yoksulluktan len nl Rus ozan Alexander Block ile tan m t m. Bol evikler onun estetik dersleri vermesine izin vermi lerdi; ancak konuyu "Marx' bak a s ndan" retmesi ko ulundan ikayet ediyordu. Ritm teorisinin Markisizmle olan bir ba nt s n bulmakta zorlan yordu; yine de, al ktan lmemek iin, elinden geleni yapmaya al m t . Do al olarak, bol eviklerin iktidara gelmesini izleyen uzun y llar boyunca rejimlerinin temelini olu turan dogmalar herhangi bir ekilde ele tiren bir ey yay nlamak olanaks zd . Amerika ve Rusya rnekleri, varmakta oldu umuz sonucu bize a ka gstermektedir: insanlar politikan n nemi hakk ndaki imdiki fanatik inanlar n devam ettirdikleri srece, politik konularda zgr d nce olanaks zd r; Rusya'da oldu u gibi, zgrlk k s tlamas n n btn teki alanlara yay lma tehlikesi ok bykt r. Bizi bu felaketten ancak bir lde politik ku kuculuk kurtarabilir. E itimden sorumlu brokratlar n genlerin e itilmesini arzulad klar san lmamal d r. Tersine, onlar n sorunlar , zihinsel yetenek kazand rmaks z n, sadece bilgi aktarmakt r. E itimi n iki amac olmal d r: birincisi okuma -yazma, dil bilgisi, matematik gibi alanlarda kesin bilgiler vermek; ikincisi de, kendi ba lar na bilgi edinmeye ve sa l kl de erlendirme yapmaya olanak veren zihinsel al kanl klar kazand rmakt r. Bunlardan birincisi ne bilgi, ikincisine de zeka (intelligence) diyebiliriz. Bilginin gerek teorik gerek pratik yararl l , bilinen bir eydir. Okumu bir halk olmadan modern devlet olanaks zd r. Ancak, zekan n sadece teorik yarar oldu u, pratik bir yarar olmad kabul edilmektedir. S radan ki ilerin kendi ba lar na d nmeleri istenmez; nk d nen insanlar ynetmek gtr; ynetimde sorunlar kar rlar. Platon'un deyi iyle, yaln z yneticiler d nmeli, geri kalanlar sadece itaat etmeli, koyun srs gibi liderlerini izlemelidirler. Bu doktrin, siyasal demokrasinin kabulnden sonra da, o u kez bilin-d nda varl n srdrm ve btn ulusal e itim sistemlerini temelden sarsm t r. Zekay geli tirmeden bilgi vermeyi en iyi ba aran lke a da uygarl a

son kat lan lke olan Japonya'd r. Japonya'daki ilk retimin e itim a s ndan vgye de er oldu u sylenir. Ancak, bilgi vermenin yan s ra, Mikado'ya tapmay retmek gibi bir ba ka amac daha vard r; bu da, gnmzde a da la ma ncesi Japonyas nda oldu undan ok daha gl bir itikatt r. Bylece, okullar ayn zamanda hem bilgi vermek hem de bo -inan geli tirmek iin kullan lm olmaktad r. Biz Mikado'ya tapmaya pek hevesli olmad m z iin, Japon e itiminde nelerin abes oldu unu a ka grebiliyoruz. Bizim ulusal bo -inanlar m z bize do al ve akla uygun geliyor. Bu nedenle onlar Japon bo -inan n de erlendirdi imiz gibi de erlendirmiyoruz. Fakat, dnyay dola m bir Japon, bizim okullar m zda, Mikado'nun tanr oldu u inanc kadar akla ters d en bo -inanlar retildi ini sylerse, san r m yerinde bir gzlem yapm olur. Ben imdilik bu duruma are aram yorum; sadece hastal a bir tan koymak istiyorum. E itimin, rasyonalizmin ve d nce zgrl nn nndeki ba l ca engellerden biri olmas gibi paradoksal bir durumla kar kar yay z. Bu durum, temel olarak devletin e itim tekelini elinde tutmas yznden ortaya kmaktad r; ancak bu yegane neden de ildir. (2) Propaganda. Bizim e itim sistemimiz okuyabilen, ancak o unlukla olaylar de erlendirmeyi ve ba m s z bir gr edinmeyi beceremeyen genler yeti tirir. Daha sonra, bu gen insanlar, ya amlar sresince, onlar her trl sama nermelere inand rmaya ynelik ifadelerin sald r s na u rarlar. rne in Blanks'in haplar her trl hastal iyile tirir; Spit zbergen adalar s cak ve verimlidir; Almanlar llerin cesetlerini yerler. Gnmz politikac lar ve hkmetleri taraf ndan uyguland ekliyle propaganda sanat reklamc l k sanat ndan tremi tir. Psikoloji bilimi reklamc lara ok ey borludur. Bir insan n, kendi mallar n n kusursuz oldu unu srarla dile getirmekle birok ki iyi onlar n kusursuz oldu una ikna etmesi, eskiden psikologlarca pek olanakl say lmazd . Ancak, deneyimler onlar n bu konuda yan ld klar n ortaya koymaktad r. Halk n topluca bulundu u bir yerde aya a kalk p dnyadaki en alakgnll insan oldu umu bir kez sylesem herkes bana gler. Ama yeterince para bulabilirsem, ve bu szleri btn otobslerde tekrarlar, demiryollar boyunca pankartlara geirirsem; insanlar, ok gemeden, benim reklamdan anormal ekilde ka nan bir kimse oldu uma inanmaya ba larlar. Kk bir dkkan sahibine "Kar daki rakibine dikkat et: senin m terilerini eliyor. Dkkandan k p yolun ortas nda dursan ve o seni vurmadan sen onu vurmaya al san iyi olmaz m ?" desem, dkkan sahibi benim deli oldu umu d nr.

Fakat ayn szleri devlet bando e li inde srarla sylerse kk dkkan sahipleri gayrete gelirler; sonra da, i lerinin bozuldu unu farkedip a r rlar. Reklamc larca ba ar l oldu u saptanm yntemle rle yap lan propaganda, imdilerde, btn geli mi lkelerin ynetimlerince benimsenen yntemlerden biri haline gelmi tir; buna, zellikle de demokratik yollarla kamuoyu olu turulmas nda ba vurulur. Propagandan n, imdi uyguland ekliyle, birbirinden ok farkl iki ktl vard r. Bir kere, ciddi kan tlar ne srmekten ok, inanlar m z n irrasyonel kaynaklar n harekete geirir. kinci olarak da, para veya g kullanarak en ok reklam yapana haks z bir stnlk sa lar. Bana gelince, ben propagandan n mant ktan ok duygulara hitap etti i konusunun gere inden ok abart ld n san yorum. Duygu ve mant k aras ndaki izgi baz lar n n d nd kadar kesin de ildir. Dahas , kurnaz bir adam, benimsenme olana grd herhangi bir konuda, o konu lehinde ye terince rasyonel olan kan tlar bulabilir. Gerek ya amda kar la lan herhangi bir sorunda, lehte ve aleyhte geerli argmanlar her zaman ne srlebilir. Gere in gz gre gre sapt r lmas na hakl olarak kar gelmek olanakl d r; ancak gere in sapt r lmas na her zaman gerek de olmayabilir. "Pears sabunu' szckleri, hibir ey iddia etmedikleri halde insanlar n bu sabunu sat n almalar na neden olmaktad r. E er bu szcklerin yaz ld yerlere onlar n yerine " i Partisi" yaz lsa, ilan parti lehine hibir iddiada bulunmad halde, milyonlarca insan i Partisine oy vermeye ynelir. Bir anla mazl ktaki kar t taraflar, nl mant k lardan olu an bir komite taraf ndan uygun ve do ru olduklar saptanan deyimler kullanmaya yasa emriyle zorlansalar bile, p ropagandan n gnmzde uyguland ekliyle ortaya kan temel sak nca yine de var olurdu. Byle bir yasan n oldu unu ve ayn lde geerli nerileri ileri sren iki partiden birinin propaganda giderleri iin bir milyon sterlini, tekinin de yz bin sterlini oldu unu varsayal m. Daha zengin olan partinin lehindeki kan tlar n yoksul olan partinin lehine olanlara gre daha geni bir ktle taraf ndan duyulaca a kt r. Bu nedenle de kazanan, zengin parti olacakt r. Do ald r ki, partilerden birisi iktidarda i se bu durum daha da belirgin olur. Rusya'da propaganda hemen tmyle devlet tekelindedir; ama bu gerekli de de ildir. E er ola anst kt bir durum yoksa, rakiplerine kar sahip oldu u avantaj onun kazanmas iin genellikle yeterlidir.

Propagandaya yap lan itirazlar sadece onun, insanlar n irrasyonel d ncelerine seslenmesine de il, daha ok, zenginlere ve gllere haks z avantajlar sa lamas na yneliktir. E er gerek d nce zgrl var olacaksa, de i ik gr ler aras nda f rsat e itli inin olmas da zorunludur; fikirler aras f rsat e itli i de ancak bu amaca ynelik titiz yasalarla elde edilebilir. Bu yasalar n kmas n beklemek iin ise akla uygun hibir neden yoktur. are, ncelikle byle yasalarda de il, daha iyi bir e itim ve daha ku kucu bir kamuoyunda aranmal d r. imdilik areler zerinde durmak istemiyorum. (3) Ekonomik Bask . D nce zgrl nndeki bu engelin baz ynlerini daha nce ele alm t m. imdi, bu konuyu, nleyici nlemler al nmad takdirde gittike byyen bir tehlike olarak, daha genel hatlar yla ele almak istiyorum. D nce zgrl ne kar ekonomik bask uygulaman n en arp c rne i Rusya'd r. Rusya'da, al ma anla mas ncesinde devlet, d ncelerini be enmedi i ki ileri al a mahkum edebilirdi; ve etti de, rne in Kropotkin'i. (Rus co rafyac s ; anar ist) Ancak bu konuda Rusya br lkelerden sadece biraz daha bask nd r. Fransa'da Dreyfus (Alfred Dreyfus (1859 -1935): Vatana ihanet suuyla nce mahkum olan, sonra serbest b rak l p haklar geri verilen Frans z subay. (.N)) davas s ras nda herhangi bir retmen ba lang ta Dreyfus yanl s , i in sonunda da kar t ise i inden olabilirdi. Gnmz Amerikas nda Standard Petrol irketi'ni ele tiren bir niversite profesrnn, ne denli nl olursa olsun, i bulabil ece ini pek sanmam. nk btn niversite rektrleri Mr. Rockefeller'den ya mali destek al r ya da almay umar. Amerika'n n her yerinde sosyalistler damgalanm t r ve ok yetenekli de illerse, i bulmalar son derece gtr. Sanayile menin iyice geli mi oldu u yerlerde kendini gsteren, trstlerin ve tekellerin btn i kollar n kontrol etme e ilimi i verenlerin say ca azalmas na yol amaktad r. Sonuta, byk irketlere boyun e meyen ki ilerin al a srklenmesini sa layan gizli kara -defterler tutmak gittike kolayla maktad r. Tekellerin glenmesi Rusya'daki devlet sosyalizmine ili kin ktlklerin biro unu Amerika'da da ortaya karmaktad r. Tek i verenin devlet veya bir trst olmas ki inin zgrl a s ndan bir fark yaratmaz. Sanayile mede en ileri lke olan Amerika'da ve ko ullar Amerika'dakilere benzer olan teki lkelerde ise biraz daha az lde olmak zere,

s radan bir vatanda , e er geimini sa lamak istiyorsa baz byk adamlar n d manl n kazanmaktan ka nmal d r. Bu byk adamla r n dinsel, siyasal, ahlaki- baz gr leri vard r ve kendi al anlar n n bunlar kabul etmelerini, en az ndan kabul etmi grnmelerini beklerler. H r stiyanl a ka inkar eden, veya evlilik yasalar n n biraz yumu at lmas gerekti ine inanan, ya da byk irketlerin sahip olduklar gce kar olan bir ki i iin Amerika, e er ok nl bir yazar de ilse, hi de huzurlu bir lke de ildir. Ekonomik rgtlenmenin uygulamada tekelle me noktas na vard btn lkelerde, d nce zgrl zerinde ayn k s tlamalar n ortaya kmas ka n lmazd r. Bu nedenle, geli en dnyam zda zgrlklerin korunmas , serbest rekabetin gerekten var oldu u ondokuzuncu yzy la gre ok daha gtr. Akl n zgrl ne nem veren herkesin bu durumla tam olarak ve itenlikle yz le mesi; sanayile me henz ba lang a ndayken yeterli olan nlemlerin art k geersiz oldu unu anlamas gerekir. ki basit ilke, benimsendikleri takdirde, hemen hemen btn sosyal sorunlar zebilir. Birincisine gre e itimin amalar ndan biri, insanlar a, sadece do ru olduklar na dair baz mant ksal nedenler bulunan nermelere inanmalar n retmek olmal d r. kincisi de, bir i e adam al n rken, sadece, o i e uygun olup olmad na bak lmas gereklili idir. Bunlardan nce ikincisini ele alal m: bir kim seye bir grev verilirken, ya da o ki i bir i e al n rken onun dinsel, siyasal, ve ahlaki d ncelerini dikkate alma al kanl , insanlara fikirlerinden dolay zulmetmenin a da biimidir; sonunda da Engizisyon kadar etkili olabilir. Eski zgrlkler, yasal olarak var olsalar da hibir i e yaramazlar. E er uygulamada baz fikirler insan al a mahkum ediyorsa, bu fikirlerinin yasalarca cezaland r lmamalar pek zay f bir tesellidir. ngiltere Kilisesi'ne ba l olmayan veya politikada al lagelmi in biraz d nda kalan fikirlere sahip insanlar n al ktan lmelerine kar toplumda, bir lde duyarl k vard r. Ancak ateistlerin, Mormonlar n, (1830'da Amerika'da kurulmu bir dinsel rgtn yeleri. (.N.)) a r komnistlerin, serbest a k savunan ki ileri n toplumdan d lanmas na kar toplumsal bir duyarl k yok gibidir. Byle ki ilerin zararl olduklar , onlar i e almaman n do al oldu u kabul edilir. leri derecede sanayile mi bir lkede, byle bir tutumun ok etkili bir zulm olu turdu unu insanlar henz pek farketmemektedirler. Bu tehlike yeterince anla l rsa kamuoyunun harekete geirilmesi, bir kimsenin i e al nmas nda onun inanlar n n dikkate al nmamas sa lanabilir.

Az nl klar n korunmas n n ya amsal nemi vard r. Kurallara en ba l olanlar m z bile birgn kendilerini az nl kta bulabilirler. O nedenle, o unlu un zulmnn s n rlanmas nda hepimizin yarar vard r. Kamuoyundan ba ka hibir ey bu sorunu zemez. Sosyalizm sorunu biraz daha belirgin hale getirir; nk, ender de olsa, baz i verenler ce sa lanabilen f rsatlar sosyalizmde sz konusu de ildir. Sanayi i letmelerinde gerekle tirilen her byme, ba ms z i veren say s n azaltt ndan, durumu daha da ktle tirir. Bu konuda dinsel ho gr iin verilen sava la ayn trden bir sava verilmel idir. Fikirlerdeki sivriliklerin azalmas bu sava ta da, ncekinde oldu u gibi, belirleyici etken olabilir. nsanlar katolikli in veya protestanl n mutlak do ru oldu una inan rlarken onlar u runa zulm yapmaktan ka nmam lard r. nsanlar, bulunduklar a da geerli olan inanlar n do rulu undan ku kulanmad klar srece, onlar u runa zulm de yaparlar. Ho grl olmak iin, teoride olmasa da, uygulamada bir lde ku ku gereklidir. Bu da bizi e itimin amalar hakk ndaki ikinci ilkeye gtrr. E er dnyada ho gr olacaksa, okullarda retilmesi gereken eylerden biri de, kan tlar de erlendirme al kanl , do ru olduklar na dair bir kan t bulunmayan nermeleri oldu u gibi kabul etmeme al kanl olmal d r. rne in, gazete okuma sanat retilmelidi r. retmen, y llar nce gemi ve politik tart malara yol am olan bir olay ele almal ; ocuklara nce bir taraf destekleyen gazetelerde yaz lanlar , sonra kar taraftakileri destekleyenlerin yazd klar n , en sonra da gerekten ne olup bitti ini tarafs z bir ekilde aktaran yaz lar okumal d r. Deneyimli bir okuyucunun her iki taraftaki nyarg l haberlerden gerekte ne oldu unu nas l karabilece ini gstermeli; gazetelerde yaz lanlar n az veya ok gerek d oldu unu rencilerin anlamas n sa lam al d r. Bu reti sonunda edinilen ku kuculuk, iyi niyetli insanlar n idealist ynlerine seslenen bu trden soytar lar n dalaverelerine kar , ilerideki y llarda rencilere ba kl k kazand racakt r. Tarih de buna benzer bir yntemle retilmelidir. rne in, Napolyon'un btn arp malarda peri an etti i -resmi bltenlere gre Mttefiklerin Paris surlar na dayanmas yla Paris halk n a k nl a u ratan 1813 ve 1814 seferleri Moniteur'den okutulmal d r. Daha ileri s n flarda, lmden korkmamay retmek iin, ocuklardan Trotsky'nin Lenin'e ka kez suikast dzenledi ini saymalar istenmelidir. Son olarak da rencilere hkmete onaylanm bir tarih kitab verilmeli;

Frans zlarla yapt m z sava lar hakk nda bir Frans z tarih ders kitab nda neler yaz lm olabilece ini tahmin etmeleri istenmelidir. Btn bunlar, baz ki ilerin kamu sorumlulu u a layabilece ini sand , basmakal p ahlaki sloganlardan ok daha iyi bir vatanda l k e itimi sa lar. San r m, dnyadaki ktlklerin, ak l kullanmamak kadar ahlaki kusurlardan da kaynakland n kabul etmek gerekiyor. Ancak insano lu ahlaki kusurlar giderecek bir yntemi imdiye kadar bulamam t r; vaazlar ve tler eski ktlkler listesine bir de ikiyzll n eklenmesinden ba ka bir i e yaramam t r. Buna kar l k, ak l kullanmak, i inin ehli her e itimcinin bildi i yntemlerle kolayca geli tirilebilecek bir zelliktir. Bu nedenle, erdemli olmay retecek bir yntem ke fedilinceye kadar, ilerleme ahlaktan ok akl n geli tirilmesinde aranmal d r. Rasyonalizmin nndeki ba l ca engellerden biri de kolayca kand r labilir olmak ve bu anlamdaki bir safl kt r; bu da yayg n kand rma yntemlerinin retilmesiyle byk lde giderilebilir. Gnmzde bu trden safl k eskiye gre ok daha nemli bir illet haline gelmi tir ve byk bir sak ncad r. nk e itimin yayg nla mas yla haber yaymak da ok daha kolayla m ; demokrasi sayesinde yanl haberler kar lmas iktidardakiler iin daha byk bir nem ta r olmu tur. Gazete tirajlar ndaki art n nedeni de budur. E er, bu iki ilkenin, yani (1) i lerin insanlara yaln zca o i i yapma yetilerine bak larak verilmesi, (2) e itimin insanlar , kan t olmayan nermelere inanma al kanl ndan kurtarmay amalamas ilkelerinin btn dnyada kabulnn nas l sa lanaca sorul ursa, bunun yaln zca ayd n bir kamuoyu olu turulmas yla gerekle ebilece ini syleyebilirim. Ayd n bir kamuoyu da ancak onun var olmas n isteyenlerin abalar yla olu turulabilir. Sosyalistlerin ne srdkleri ekonomik de i ikliklerin, sz etmekte oldu umu z sak ncalar gidermek konusunda, kendi ba lar na etkili olacaklar n sanm yorum. Kan mca kamuoyu, i verenin, i isinin i d ndaki ya am na kar mamas nda srarl olmad srece, politikada ne olursa olsun, ekonomik kalk nma d nce zgrl n daha da zorla t racakt r. E er istenirse, e itim zgrl , devletin i levini denetleme ve denek sa lama ile s n rlayarak, denetimi de kesin eylerin retimine hasretmekle kolayl kla sa lanabilir. Ancak bugnk ko ullarda bu da, e itimi kilisenin ellerine b r akmak demek olur; nk, ne yaz k ki, onlar n kendi inanlar n retme arzusu,

zgr-d nrlerin ku kular n retme arzusundan ok daha kuvvetlidir. Ancak byle bir uygulama yine de zgr bir ortam yarat r ve e er gerekten isteniyorsa, a k fikirli bir e itime olanak sa lar. Bundan fazlas da yasalardan beklenmemelidir. Bu makale boyunca bilimsel bak a s n n yayg nla t r lmas konusunu savundum. Bu da, bilimsel sonular n bilinmesinden ok farkl bir eydir. Bilimsel gr insanl yeni ba tan ekillendirmeyi olanakl k lar ve btn s k nt lar m za bir k yolu sa lar. Makinele me, zehirli gazlar, rtkan bas n gibi bilimin getirdi i baz eyler btn uygarl m z yerle bir edecek gibi grnyor. Bu, bir Marsl n n ald rmadan glmseyerek seyredece i bir eli ki olabilir; ancak, bizim iin bir lm -kal m sorunudur. Torunlar m z n daha mutlu bir dnyada m ya ayacaklar , yoksa birbirlerini bilimsel yntemlerle yokedip insanl n kaderini Papual lara m b rakacaklar , bu sorunun zmne ba l d r. Toplum inde zgrlk Topluluklar halinde ya ayan insanlar iin zgrlk ne lde olanakl ve ne lde arzu edilir bir eydir? Bu genel sorun zerinde durmak istiyorum. Konuya tan mlarla ba lamak yerinde olacakt r. "zgrlk" birok anlamda kullan lan bir szcktr; tart man n yararl olmas iin bunlardan biri zerinde karar k lmak gerekir. "Toplum" szc daha az belirsizdir; ancak onun da bir tan m n yapmak fena olmaz. Szckleri ho umuza giden anlamlarda kullanman n iyi bir ey oldu unu sanm yorum. rne in, Hegel ve onun ard llar "gerek" zgrl n genelde "ahlak yasas " olarak adland r lan polise itaat hakk ndan ibaret oldu unu d nrler. Ku kusuz, polis de kendi stlerine itaat etmelidir. Ancak, bu tan m bize devletin kendisinin n as l hareket edece i konusunda yard mc olmuyor. Bu gr savunanlar devletin de temelde ve tan m gere i kusursuz oldu unu ileri srerler. Bu anlay , demokrasinin var oldu u ve hkmet eklinin siyasal partilere dayand lkelere uygun d myor. nk byle lkelerde ulusun belki yar s hkmetin kt oldu u kan s ndad r. yleyse, zgrlk yerine "gerek" zgrl koyarak i in iinden kamay z. zgrlk, en soyut anlam yla, isteklerin gerekle mesini nleyen d

engellerin yoklu u demektir. Bu soyu t anlamda, gc en st dzeye kararak, veya istekleri en alt dzeye indirerek zgrlk art r labilir. Birka gn ya ay p sonra da so uktan len bir bcek bu tan ma gre tam zgr say labilir. So uk onun isteklerini de i tirebilece i iin, olanaks z ba armak gibi bir iste i bir an bile olmayacakt r. Bu tr bir zgrl e kavu mak insanlar iin de olanakl d r. Sonradan komnizmi benimseyip K z l Ordu'da Komiser olan gen bir Rus aristokrat bana ngilizlerin Ruslar gibi fiziksel bir deli-gmle ine gerekleri olmad n ; nk onlara zihinsel bir deli -gmle i giydirilmi bulundu unu, ruhlar n n eli kolu ba l oldu unu sylemi ti. Galiba bunda bir gerek pay var. Dostoyevsky'nin konu ald ki iler, ku kusuz, gerek Ruslara tam tam na benzemezler. Ancak onl ar sadece bir Rusun yaratabilece i ki ilerdir; her trl garip ve iddetli isteklere sahiptirler, normal bir ngiliz ise bunlardan ba ms zd r -en az ndan bilinli ya am nda. Herkesin birbirini bo azlamak istedi i bir toplumun daha bar l istekleri olan bir toplum kadar zgr olamayaca ortadad r. O halde, istekleri de i tirmekle de g art kadar zgrlk art sa lanabilir. Bu gr ler siyasal d ncenin her zaman kar layamad bir gereksinime, yani "psikolojik dinamikler" denilebilecek bir gereks inime i aret ediyor. Politikada, insan do as hep d ko ullar n ona uydurulmas gereken bir ba lang noktas olarak kabul edilegelmi tir. Gerekte ise, d ko ullar insan do as n de i tirir; kar l kl etkile im ile aralar nda bir uyum sa lamaya al l r. Bir ortamdan al n p birdenbire bir ba ka ortama konulan bir kimse zgr de ildir. Ama bu yeni ortam, ona al m olanlara zgrlkler sa layabilir. Bu nedenle, zgrlk konusunu, de i en ortamla birlikte isteklerin de de i ebilece ini hesaba katmadan e le alamay z. Bu durum, bu zgrl e ula may bazen daha da gle tirir. nk yeni bir ortam, eski istekleri gerekle tirse bile, kar lanmas olanaks z yeni isteklere yol aabilir. Birok yeni gereksinime yol aan sanayile menin do urdu u psikolojik etkiler bu olas l a rnektir. Ki i bir otomobil alamad iin ho nutsuz olabilir; yak nda hepimiz birer zel ua m z olmas n isteyece iz. Ki i bilin-d isteklerden dolay da ho nutsuz olabilir. rne in Amerikal lar n da dinlenmeye gereksinimleri vard r; ama onlar bunun fark nda de ildirler. Bu durumun, Amerika'daki su dalgas n n nemli bir nedeni oldu u kan s nday m. nsanlar n zlemleri de i ir nitelikte olsa da, evrensel diyebilece imiz baz temel gereksinimler vard r: yemek, imek, sa l k, giyin me, bar nma, seks ve ocuk sahibi olma bunlar n ba l calar d r. Giyinme ve bar nma s cak

iklimlerde mutlaka gerekli de ildir; ancak tropik blgeler d ndaki yerlerde listeye al nmal d rlar. zgrlk ba ka eyler de ierse bile, zgrlk iin zorunlu olan bu listedekilerin birinden yoksun olan ki i kesinlikle zgr de ildir. Bu da bizi "toplum"un tan m na gtryor. Yukar da sz edilen asgari zgrl n toplum iinde ya ayan bir insan iin, bir Robinson Crusoe'dan daha iyi bir ekilde sa lanabilece i a kt r. Gerekten, cinsellik ve ocuk sahibi olmak temelde toplumsal olaylard r. "Toplum" baz ortak amalar iin i birli i yapan bireylerin toplulu u olarak tan mlanabilir. nsanlar a s ndan en ilkel toplumsal grup ailedir. Ekonomik toplumsal gruplar oldu ka eskidir; sava ta i birli i iinde olan gruplar pek o kadar ilkel say lmaz. Ekonomi ve sava , a da dnyada toplumsal birle menin ba l ca nedenleridir. Aile veya kabileden daha byk toplumsal birimler sayesinde hemen hepimiz fiziksel gereksinimlerimizi daha iyi kar layabiliyoruz. Toplum bu anlamda zgrl art rm t r. rgtl devletin d manlar m zca ldrlmemiz olas l n azaltt da d nlr; ancak bu ku ku gtrr bir konudur. Bir insan n isteklerini bir ba lang noktas olarak al rsak , yani psikolojik dinamikleri gzard edersek, onun zgrl ne kar olan engellerin iki tr oldu unu grrz: fiziksel ve toplumsal. ok basit bir rnek alal m: Toprak insanlar n ya amas iin yeterli miktarda rn vermeyebilir; ya da br insanlar onlar n yiyecek bulmalar na engel olabilir. Toplum zgrlk nndeki bu fiziksel engelleri azalt r; buna kar toplumsal engeller koyar. Ancak burada toplumun isteklerimiz zerinde yapt etkileri dikkate almazsak yan lg ya d eriz. Kar ncalar n ve ar lar n, her ne kadar rgtlenmi toplumlarda ya yorlarsa da, toplumsal grevleri olan eylemleri her zaman kendili inden gerekle tirdikleri varsay labilir. Ayn ey sr halinde ya ayan st trden hayvanlar n o u iin geerlidir. Rivers'a gre Melanesia yerlileri iin de geerlidir. Bu durum byk lde kolay-etki-alt nda-kalma ile, ve az ok ipnotizma olay na benzeyen etkenler ile ba nt l ym gibi grnyor. Bu yap daki insanlar zgrlklerini yitirmeden i birli ine girebilirler; yasalara da pek gerek duyma zlar. Tuhaft r ki, yerlilerden ok daha ileri toplumsal rgtlenmeye sahip olduklar halde, uygar insanlar igdsel eylemlerinde daha az toplumsal davranmaktad rlar. Toplumun onlar n eylemleri zerindeki etkisi yerlilerde oldu undan ok daha yzeyseldir. zgrlk sorununu tart malar n n nedeni de budur.

En uygar toplumlarda bile toplumsal i birli inin igdsel bir nedeni oldu unu yads m yorum. nsanlar kom ular gibi olmak, onlar taraf ndan sevilmek isterler; taklit ederler ve etki alt nda kalarak yay g n olan davran tarzlar n onlar da benimserler. Bununla beraber, insanlar n uygarl k dzeyi ykseldike bu etkenlerin gc azal yor gibi. Sz konusu etkenler okul ocuklar nda byklerde oldu undan ok daha gldrler; genellikle de zeka dzeyi en d k olanlar zerinde en byk gce sahiptirler. Toplumsal i birli i, sr igds diye adland r lan ey yerine, bu i birli inin yararlar n n kavranmas na gittike daha ok ba l olmaktad r. lkel yerliler aras nda ki isel zgrlk sorunu yoktur; nk yle bir gereksinimleri yoktur. Bu sorun uygar insanlar iin vard r ve uygarl k artt ka sorun da daha acil bir hal almaktad r. zgrlk nndeki fiziksel engellerden kurtulmada devletin yard mc olabilece inin giderek a kl k kazanmas na paralel olarak, insanl ar n ya amlar n dzenlemede devletin oynad rol de srekli artmaktad r. Uygarla may durdurmad m z srece, toplum iinde zgrlk sorununun daha da a rla mas olas d r. Yaln zca devleti kltmekle zgrl n art r lamayaca ortadad r. Bir kimsenin istekleri o u zaman bir ba kas n nkiyle ba da maz; anar i gl iin zgrlk, zay f iin de klelik demektir. Devlet olmasayd al k ve ocuk lmleri nfus art n nler, dnya nfusu imdikinin onda biri kadar bile olamazd . Bu da uygar toplumlarda normal zamanlarda var olan toplumsal kleli in en ktsnden ok daha vahim olan fiziksel kleli i getirmek demek olurdu. zerinde durmam z gereken sorun devletten nas l kurtulunaca de il, onun yararlar n n, zgrlkleri en az zedeleyecek ekilde nas l gvenceye al nabilece idir. Bu da fiziksel ve toplumsal zgrlkler aras nda bir denge sa lamak demektir. Daha yal n olarak ifade edersek: daha iyi beslenme ve sa l k iin ne lde devlet bask s n gze almal y z? Bu sorunun yan t , uygulamada, ok bas it olan bir ba ka soruya dn r: Sa l k ve yiyece e biz mi sahip olaca z, yoksa bir ba kas m ? Ku atma alt ndaki 1917 ngilteresindeki halk n ne lde olursa olsun devlet bask s na raz olduklar grlr. nk bunun herkesin yarar na oldu u ortadayd . Ancak bir kimse devlet bask s alt nda kal r, yiyecek de bir ba kas na giderse soru ok de i ik bir grnm al r. Bu da bizi kapitalizm ile sosyalizm aras ndaki tart malara gtrr. Kapitalizmi savunanlar hep liberalizmin kutsal ilkelerini ne srerler; bunlar da u dsturda ifadesini bulur: ansl lar anss zlara zulm yapmaktan al konulmamal d r.

Bu dstura dayanan laissez-faire (b rak n z yaps nlar) liberalizmi anar i ile kar t r lmamal d r. Liberalizm anss zlar n cinayet i lemelerini ve silahl ayaklanmalar n nlemek iin yasalara s nd ; cesaret edebildi i lde de sendikala maya kar geldi; devletin hareket alan n en aza indirdikten sonra, gerisini de ekonomik g kullanarak ba armay amalad . Liberalizm i verenin i isine "al ktan leceks in" demesine ses karmad ; ama bir i inin "nce sen bir kur unla leceksin" yan t n hakl bulmad . Bu iki tehdit aras nda, yasal bilgilik taslamak d nda, bir ay r m yapman n samal ortadad r. Her ikisi de asgari temel zgrl ayn lde ihlal etmektedir; biri tekinden daha az veya daha ok de il. Bu e itsizlik yaln z ekonomik alanda var olmakla kalmad . Kocalar n e leri zerindeki, babalar n ocuklar zerindeki zorbal n hakl karmak iin de zgrl n kutsal ilkelerine ba vuruldu. Ancak, liberalizmin bu zorbal klardan birincisini hafifletmeye yneldi ini de eklemek gerekir. Babalar n ocuklar zerindeki, onlar fabrikalarda al t rmak eklindeki zorbal ise, liberallerin kar gelmesine ra men azalm t r. Bunlar bilinen eylerdir; ben de zerinde uzun boylu durmayaca m. imdi u genel soruya gemek istiyorum: Toplum bir bireye, ba ka bir bireyin yarar iin de il, toplumun yarar iin ne lde kar mal d r? Ve hangi amalar iin kar mal d r? Her eyden nce, asgari zgrlklere sahip olma isteminin, yani yeme, ime, sa l k, bar nma, giyim, seks ve ocuk sahibi olma zgrlklerinin, btn di erlerinden ncelikli oldu unu sylemeliyim. Asgari istemler biyolojik ya am srdrmek iin, yani arkada ocuklar, torunlar b rakmak iin zorunludur. yleyse bu sayd klar ma zorunlu olanlar denebilir. Bunlar n tesinde olanlara da, ko ullara gre, rahatl k ya da lks ya am sa layanlar diyebiliriz. Bir ki inin zorunlu gereksinimleri iin ba ka bir ki inin rahatl k sa layan olanaklardan mahrum e dilmesini a priori hakl buldu umu belirtmek isterim. Bu, belli bir toplumda, belli bir zamanda politik bak mdan ak ll ca, ekonomik bak mdan da olanakl olmayabilir; ancak zgrlkler ne srlerek reddedilemez. nk bir kimsenin zorunlu gereksinimlerinden mahrum edilmek yoluyla zgrl n s n rlamak, onu birok gereksiz ey biriktirmekten al koyma ile yap landan ok daha byk bir s n rlamad r. E er kabul edilirse, bu bize ok ey sa lar. rne in sa l ele alal m. Belediye seimlerinde dikkate al na n hususlardan biri kamu sa l , ana ve

ocuk sa l gibi konulara ne kadar kamu paras harcanaca d r. statistikler bu amala yap lan harcamalar n hayat kurtarmada nemli etkisi oldu unu gstermektedir. Londra'n n her ilesinde varl kl kesimler bir araya gelmi ; bu yndeki harcamalar n artmas n nlemeye, olanak varsa da bir kesintiye gidilmesine al m lard r. Bu, kendi gzel sofralar n n ve otomobillerinin sefas n srdrebilmek iin binlerce insan lme mahkum etmekten ekinmedikleri anlam na gelme ktedir. Bas n da hemen tmyle onlar n kontrolnde oldu undan, kurbanlar n n gerekleri renmesini nlerler. Psikanalizcilerin ok iyi bildikleri yntemlerle, kendilerini bile gere i renmekten al koyarlar. Btn a larda btn aristokrasilerin uygulad bu davran ta a lacak bir ey yoktur. Benim tek sylemek istedi im, eylemlerinin zgrlk gerekesiyle savunulamayaca d r. Seks ve ocuk sahibi olma hakk n tart mayaca m. Sadece, bir cinsin di erinden ok fazla oldu u bir lkede, mevcut kuru mlar n bu haklar gvence alt na almay pek d nmedi ini, h r stiyanl ktaki asetisizm (din u runa dnya zevklerinden vazgeme) gelene inin, insanlar , bu hakk beslenme hakk gibi kabul etmekten ne yaz k ki al koydu unu sylemekle yetinece im. nsan do as n tan maya zaman olmayan politikac lar ise normal kad nlar ve erkekleri etkileyen isteklerden ak lalmaz lde habersizdirler. Liderleri biraz psikoloji bilen herhangi bir parti seimleri silme kazanabilir. Toplumun, herkesin zorunlu biyolojik gerek sinimlerini kar lamak iin bireylere mdahalesini bir hak olarak kabul etsem de; bir ki inin, ba kas n n zarar pahas na olmadan sahip oldu u eyler konusunda mdahale hakk n kabul edemem. Fikir, bilgi, sanat tr eyleri kastediyorum. Bir toplumdaki o unlu un bir fikri benimsememesi, onlara, o fikri benimseyenlere mdahale hakk n vermez. Ayn ekilde, toplumun o unlu u baz gerekleri bilmek istemiyorsa, bu, bilmek isteyenleri hapse atma hakk n onlara vermez. Texas'taki aile ya am zerinde, toplum a s ndan ok de erli buldu um, uzun bir kitap yazm olan bir han m tan yorum. ngiliz polisi hi kimsenin hibir ey hakk nda bir ey bilmesini istemez; bu nedenle sz geen kitab posta ile gndermek yasalara ayk r d r. Psikanalizcilerin, bast rd klar baz gerekleri su yzne kararak hastalar n o u kez iyile tirdiklerini hepimiz biliriz. Toplum da baz bak mlardan bu hastalara benzer; ancak tedaviye izin vermek yerine, baz tats z gereklere dikkat eken doktoru hapse atar. Bu, zgrlklere mdahal enin en istenmeyen eklidir. Ki isel ahlak kurallar na mdahale konusunda da ayn ey geerlidir: bir adam iki

kad nla, veya bir kad n iki erkekle evlenmek istiyorsa bu onlar n sorunudur; ba ka hi kimse kendini bu konuda nlem almakla grevli saymamal d r . Buraya kadar, zgrlklere getirilen hakl k l nabilir mdahalelerin hangi s n rlar iinde kalmas gerekti ine ili kin tamamen soyut baz savlar gzden geirdik. imdi de psikolojik ynleri daha a r basan baz tart malar ele alaca z. Grd mz gibi, zgrl n nndeki engeller iki e ittir: toplumsal ve fiziksel. Ayn lde zgrlk yitimine yol aan sosyal ve fiziksel engellerden sosyal nitelikte olan daha zarar vericidir; nk insanda fke uyand r r. Bir ocuk bir a aca kmak ister ve s iz de yasaklarsan z ok fkelenir. E er t rmanamayaca n kendisi anlarsa fiziksel olanaks zl kabullenir. fkeyi nlemek iin, z itibariyle zararl olan eylere -bir salg n hastal k s ras nda kiliseye gitmek gibi - izin vermek o u kez yerinde olur. fkeyi nlemek iin hkmetler kt sonular do al nedenlere; muhalefet de, ho nutsuzluk yaratmak iin, insan kkenli nedenlere atfederler. Ekmek fiyatlar artt nda, hkmet neden olarak o y l hasat n iyi olmamas n , muhalefet ise vurguncular gsterir . Sanayile menin etkisiyle insanlar ki inin her eye kadir oldu una gittike daha ok inan r olmu lard r. Do al afetleri nlemede insan n yapabileceklerinin s n r olmad n d nrler. Sosyalizm de bu trden bir inant r: yoksullu u art k Tanr 'n n bir takdiri olarak de il, insanlar n budalal k ve ac mas zl n n bir sonucu olarak alg l yoruz. Bu durum do al olarak, i i s n f n n "sttekiler"e olan tavr n da etkilemi tir. nsan n kudretine olan bu inan bazen ok a r olabilir. Aralar nda Sa l k Bakan 'n n da bulundu u birok sosyalist, nfus art nedeniyle yeryznde sadece ayakta durmaya yetecek kadar yer kalsa bile, sosyalizm sayesinde herkes iin bol yiyecek bulunaca na inanm grnyor. Korkar m, bu bir abartmad r. Ne olursa olsun, insan n mutl ak gcne olan a da inan, i ler ters gitti i zaman duyulan fkeyi art rm t r. nk talihsizlikler Tanr 'dan veya Do a'dan gelmi olsalar bile art k onlara atfedilmemektedir. Bu durum a da toplumlar ynetmeyi eski toplumlara k yasla daha zorla t rm t r. Ynetici s n flar n ola anst dindar olma e ilimleri de bu yzdendir: Kurbanlar n n talihsizliklerini Tanr 'n n takdiri olarak grmek isterler. Bu durum, asgari zgrl e mdahaleye gereke bulmay eski gnlere gre daha zorla t rmaktad r. Her ne kadar The Times gazetesi, eski oyunbazl klar

canland rmaya al an ruhban s n f n n gnderdi i mektuplar her gn yay nl yorsa da, bu mdahaleler art k de i mez yasalar eklinde kamufle edilemezler. Sosyal zgrl e mdahalenin fke yaratmas yan nda, onu istenmez k lan iki neden daha vard r. Birincisi, insanlar n ba kalar n n iyili ini istememesi; ikincisi de, bu iyili in neleri ierdi ini bilmemeleridir. Belki bu nedenlerden ikisi de temelde ayn eydir. nk biz bir insan n iyili ini gerekten istiyorsak onun nelere gereksinimi oldu unu renmeyi de ba ar r z. nsanlar hem kt, hem bilgisiz olduklar iin de zarar verseler, sonu ayn d r. yleyse ikisini birlikte ele alabilir ve hibir ki iye veya s n fa bir ba kas n n karlar n n emanet edilemeye ce ini syleyebiliriz. Demokrasi lehindeki sav n temelinde yatan da ku kusuz budur. a da devlette demokrasi resmi grevliler eliyle yrtlr; yani birey a s ndan dolayl ve uzakt r. Resmi grevliler, genellikle, ya amlar na yn verdikleri halktan uzak brolarda masa ba nda al t klar iin zel bir tehlike olu tururlar. rnek olarak e itimi ele alal m. retmenler ocuklarla temas halinde olduklar iin genellikle onlar anlarlar ve onlarla ilgilenirler. Ancak retmenler, uygulamada deneyimleri olmay an, ocuklar belki de kk ba belas yumurcaklar olarak gren yneticilerin kontrol alt ndad rlar. Bu nedenle yneticilerin retmenlerin zgrl ne mdahalesi genellikle sak ncal d r. Ayn ey ba ka alanlarda da geerlidir: G paran n nereye sarfedil mesi gerekti ini bilende de il, paray elinde tutanlardad r. Buna gre gc elinde tutanlar genellikle bilgisiz ve kt niyetlidirler ve bu gc ne kadar az kullan rlarsa o kadar iyi olacakt r. Zorlamay en ok hakl gsteren ey, zorlamaya u rayan ki i nin bu zorlamay kabullenmesi durumudur. Bu ki i, elinden gelse, grev bildi i eyi ihmal edecektir. Hepimiz vergi demeyi yollar n yap lmamas na tercih ederiz; ama e er bir mucize olur ve vergi tahsildar bizi gzden ka r rsa o umuz onu varl m zdan haberdar etmeyiz. Ayr ca, kokainin yasaklanmas gibi baz nlemleri kabul ederiz. Alkol yasa ise daha ku ku gtrr bir nermedir. En iyi rnek ocuklar n tutumudur. ocuklar otorite alt nda olmal d rlar. Her ne kadar arada bir kar gelme oyunu oynamaktan ho lan rlarsa da, bunu kendileri de bilir. ocuklar n durumu u ynden benzersizdir ki, onlar zerinde otorite sahibi olanlar bazen onlar severler de. Durum byle olunca ocuklar, baz zel durumlarda kar gelseler bile, genelde fkeye kar fke duymaz lar. retmenlerin tersine, e itimden sorumlu makamlar bu meziyetten yoksundurlar ve gerekte ocuklara "yurtseverli i", yani nemsiz nedenlerle lmeye ve ldrmeye gnll olmay reterek, devletin yarar na oldu unu d ndkleri eyler iin

ocuklar feda ederler. Otorite, kontrol etti i insanlar n iyili ini d nenlerin elinde olsayd greceli olarak zarars z olurdu. Ancak byle bir durumu gvence alt na alacak bir yntem henz bilinmemektedir. Zorlaman n en kt oldu u durum, kurban n emredilen i in kt ve zararl oldu una kesin inanmas halidir. Bir mslman domuz eti, bir hinduyu dana eti yemeye zorlamak, e er mmkn olsa bile, i ren olurdu. A kar tlar a lanmaya zorlanmamal d r; bebeklerine a yap lmas na zorlanmalar ise ba ka bir sorudur; ben zorlanmas nlar derdim. Ancak burada sz konusu olan zgrlk sorunu de ildir; nk her iki durumda da bebe in fikri sorulmuyor. Sorun devletle ana-baba aras ndad r ve hibir genel ilke ile bir sonuca var lamaz. Vicdani inanlar nedeniyle e itime kar olan ana-babalar n ocuklar n e itimsiz b rakmalar na izin verilmez; ancak yine de genel ilkeler bak m ndan her iki durum birbirinin ayn d r. Bir kimsenin, bir ba kas n n zarar na sahip oldu u de erler ile o kimsenin ba kas n n zarar na olmaks z n sa hip oldu u de erler aras nda ay r m yapmak zgrlk konusundaki en nemli husustur. E er hakk m olandan fazla yiyecek tketirsem bir ba kas a kal r. Ama e er anormal denebilecek bir dzeyde matematik renirsem, ve e er e itim f rsatlar n tekelime almam sam, hi kimseye zarar m dokunmaz. Bir nokta daha var: Yiyecek, bar nak, giyecek gibi eyler ya am iin zorunludur; bunlar n gereklili i konusunda insanlar aras nda fikir ayr l ve anla mazl k pek yoktur. Bu nedenle demokrasilerde bu konular devlete b rak lmaya elveri lidir. Btn bu konularda adalet ilkesi egemen olmal d r. a da bir demokratik toplumda, adalet e itlik anlam na gelir. Ancak s n f hiyerar isinin var oldu u ve bunun yukar dakiler kadar a a dakilerce de kabul grd toplumlarda adal et, e itlik anlam na gelmez. Kral n kendilerinden daha ok atafata sahip olmamas gerekti ini ne srsem, a da ngiltere'de bile, al an kesimin byk o unlu u oke olur. Bu nedenle adaleti en az haset uyand racak dzen olarak s n rlamak isterim. Bu, nyarg s z toplumlarda e itlik anlam na gelir; toplumsal e itsizli e s k ca inanan toplumlarda ise bu anlam ta maz. Ancak gr ler, d nce, sanat, vb. konularda bir ki inin sahip oldu u de erler bir ba kas n n zarar na elde edilmez. Ayr ca, bu alanla rda iyinin ne oldu u da ku kuludur. E er Lazarus kuru ekmek yerken Dives ziyafet

sofralar nda kar n doyuruyor ve yoksullu un erdemlerinden sz ediyorsa Dives'in ikiyzlnn biri oldu u d nlr. Buna kar l k, e er ben matematikten, bir ba kas da mzikten ho lan yorsak, birbirimizle at may z; birbirimizin yapt n vmek de sadece nezakettir. Gr ler konusunda gere e ula man n tek yolu serbest rekabettir. Liberallerin eski sloganlar yanl alana, ekonomiye uygulanm t r; onlar n as l uygun d tkleri alan zihinsel aland r. Serbest rekabete ticarette de il, fikirlerde gerek vard r. Burada yle bir glk ortaya k yor: Ticaret alan nda serbest rekabetin zay flamas na paralel olarak, kazanl kanlar ekonomik glerini zihinsel ve ahlaki alanlarda kullanmakta, do ru yolda ya aman n ve do ru d nmenin geim sa lamak iin bir ko ul olmas nda srarl d rlar. Bu bir talihsizliktir; nk "do ru yolda ya ama" ikiyzllk, "do ru d nme" de budalal k anlam na gelmektedir. Burada u byk tehlike sz kon usudur: ster pltokrat ister sosyalist ynetim alt nda olsun, ekonomik bask her trden zihinsel ve ahlaki geli meyi olanaks z k lar. E er eylemleri do rudan, a ka ve kesin olarak ba kalar na zarar vermiyorsa ki inin zgrl ne sayg gsterilmelidir. Aksi halde, bask igdmz, onalt nc yzy l spanyas na benzeyen, dura an bir toplum olu mas na yol aar. Bu tehlike gerek ve byktr. Amerika bu yolda nc durumundad r; ancak biz ngilizlerin, gerekli alanlarda zgrl n de erini takdir etmemeniz dur umunda, onlar izleyece imiz hemen hemen kesindir. Arad m z zgrlk ba kalar na bask yapma hakk de il; istedi imiz gibi ya amak, istedi imiz gibi d nme hakk d r, yeterki eylemlerimiz ba kalar n n da ayn eyi yapmas n engellemesin. Son olarak, daha nce "psikolojik dinamikler" dedi im ey hakk nda birka sz sylemek istiyorum. Tek bir karakterin egemen oldu u bir toplum zgr olma olana na, birok karakterden ki ilerin olu turdu u bir toplumdan daha ok sahiptir. Kaplanlardan ve insanlardan olu mu bir toplumda fazla zgrlk olamaz; ya kaplanlar ya da insanlar boyun e er. Bu nedenle beyazlar n renkli rklar ynetimleri alt nda tuttu u yerlerde hibir zgrlk olamaz. Maksimum zgrl e sahip olmak iin e itim yoluyla karakter olu turmak gereklidir; o zaman insanlar mutluluklar n bask c olmayan eylemlerde bulabilirler. Bu da, ya am n ilk alt y l nda karakter olu turmaya ba l d r. Bayan McMillan, Deptford'da, zgr bir toplum yaratma yetisine sahip ocuklar yeti tirmektedir.

Onun yntemleri, zengin ve yoksul, btn ocuklara uygulan rsa toplumsal sorunlar m z zmek iin bir nesil yeterlidir. Ancak bilgi aktarmas na a rl k verilmesi, e itimde neyin nemli oldu u konusunda btn partileri duyars z k lm t r. leri ya larda istekler sadece bask alt na al nabilir, temelden de i tirilemezler. "Arzunca ya a ve b rak ya as n" (live and let live) kural erken ocuklukta retilmelidir. nsanlar sadece ba kalar n n mutsuzlu u pahas na elde edilebilecek eylere sahip olmay istemekten vazgeti inde, toplumsal zgrlk nndeki engeller de yok olacakt r. E itimde zgrlk ve Otorite Her alanda oldu u gibi e itimde zgrlk de bir l konusudur. Baz zgrlkler ho kar lanmaz. ocuklar n herhangi bir eyi yapmas n n kesinlikle yasaklanmamas n ; nk ocu un kendi z -do as n geli tirmesi gerekti ini savunan bir han mla tan m t m. "E er do as onu bir i ne yutmaya yneltirse ne olacak?" diye sordu umda, zlerek belirtmeliyim ki, yan t yerine azar i ittim. Fakat kendi ba na b rak lan her ocuk eninde sonunda ya i ne yutar, ya ila i esinden zehir ier, ya st kat penceresinden d er, ya da ba ka trden zararl bir sonla kar la r. Biraz daha byynce, erkek ocuklar f rsat bulduklar nda y kanmaktan ka n r, a r lde aburcubur yer, midesi bulan ncaya kadar sigara ier, slak ayaklarla dola p so uk al r vb; dahas , bir Elisha (Elisha: ncil'de ad geen bir srail peygamberi. (.N)) gibi kar l k verme yetene ine sahip olmayan ya l beyleri k zd rarak e lenirler. Bu nedenlerle, e itim zgrl n destekleyen bir ki i ocuklar n gn boyu, her istediklerini yapabilmeleri gerekti ini kastetmi olamaz. Bir lde otorite ve disiplin uygulanmal d r. Sorun bunun lsnde ve nas l uygulanaca ndad r. E itim konusu e itli ynlerden, devletin, kilisenin, retmenin, ana -baban n ve hatta ocu un kendisinin -genellikle unutulsa bile- bak a lar ndan ele al nabilir. Bunlar n hibiri tarafs z de ildir; hepsi e itim idealine katk da bulunur, ama olumsuz gelere de katk yaparlar. Bunlar s ras yla inceleyip olumlu ve olumsuz yanlar hakk nda neler sylenebilece ini grelim. a da e itimin nas l olmas gerekti ine karar veren en gl etken olan devlet ile ba layal m. Devletin e itimle ilgilenmesi ok yenidir.

Eski ve Ortaa 'da hi ilgilenmezdi; Rnesans'tan nce e itime yaln z kilise nem verirdi. Rnesans yksek retime kar bir ilgi uyand rd . Bu da, kiliseye ba l Sorbonne'a kar bir denge sa lamay amalayan, College de France gibi kurumlar n a lmas na yol at . Almanya ve ngiltere'deki Reformasyon hareketi, lise ve niversitelerin "khne Papal k" n s nak yerleri olarak kalmalar n nlemek zere, devlette, onlar bir lde denetim alt na alma e ilimine de yol at ; ancak bu ilgi ok srmedi. Olduka yeni olan zorunlu yayg n e itim hareketine kadar da devlet srekli ve belirleyici bir rol stlenmedi. Bununla beraber gnmzde, e itim kurumlar konusunda devlet btn teki etkenlerin toplam ndan daha ok sz hakk na sahiptir. Yayg n zorunlu e itimin ard nda yatan e itl i drtler vard . Onun en gl savunucular , okuma-yazma bilmenin ba l ba na arzu edilir bir ey oldu u, cahil bir toplumun uygar bir lke iin yzkaras oldu u, e itim olmadan demokrasinin olanaks z oldu u gibi duygular ta yorlard . Ba ka drtler de bu duygular glendirdi. E itimin ticarette stnlkler sa lad , genlerde su oran n azaltt , gecekondu halk n bir dzen iine sokmay olanakl k ld k sa srede anla ld . Kiliseye kar olanlar, devlet e itiminin kilise ile mcadelede bir olanak sa lad n grdler; ngiltere ve Fransa'da bu drt olduka a r bas yordu. Milliyetiler, zellikle Fransa Prusya sava ndan sonra, yayg n e itimin ulusal gc art rd gr ndeydiler. Ancak, btn bu sayd m z nedenler ba lang ta ikinci dereceden nem ta yorlard . Yayg n e itimin benimsenmesinin ana nedeni okuma-yazma bilmemenin utan verici oldu u duygusuydu. Yayg n e itim bir kere sa lamca kurumla t ktan sonra, devlet ondan birok konuda yararlanma olana bulmu tur. Genleri hem iyi hem de k t yolda, daha uysal yapar. Davran lar dzenler ve su oran n d rr; kamu yarar na olan toplu eylemleri kolayla t r r; toplumu bir merkezden ynlendirilmeye daha a k k lar. Bu olmadan demokrasi yaln zca ii bo bir ekil olarak kal r. Politikac lar n anlad ekliyle demokrasi bir ynetme biimidir; yani insanlara, kendi istediklerini yapt klar san s yla liderlerin istediklerini yapt rma yntemidir. Bylece, devlet e itimi belirli bir e ilime ynelmi tir. Bu e itim genlere toplumdaki kurumlara say g l olmalar n , egemen gleri i in zne ili kin olarak ele tirmekten sak nmalar n , ba ka uluslara ku ku

ve nefretle bakmalar n -elinden geldi ince- retir. Bu e itim, uluslararas birlik ruhu ve ki isel geli me pahas na, ulusal dayan may glendiri r. Ki isel geli meye verilen zarar otoriteye gere inden ok yer verilmesinden kaynaklanmaktad r. Ki isel duygular yerine, daha ok toplumsal duygular te vik edilir ve toplumda yayg n olan inanlara kar gelmek iddetle bast r l r. Tekdzelik aran lan bir zelliktir; nk yneticiye kolayl k sa lar; bedelinin zihinsel tembellik olmas n n bir nemi yoktur. Meydana gelen zararlar o denli byktr ki, yayg n e itimin imdiye kadarki yararlar n n m yoksa sak ncalar n n m a r bast ciddi olarak sorgulan abilir. Kilisenin e itim konusuna bak a s , uygulamada devletinkinden pek farkl de ildir. Ancak aralar nda nemli bir ayr l k vard r: kilise s radan halk n hi e itilmemesini ye ler, onlara ancak devlet dayatt iin e itim verir. Hem devlet hem de kilise, zgr bir sorgulama kar s nda hemen yok olabilecek trden fikirleri a lamaya al rlar. Devletin dogmalar n n gazete okuyabilen bir topluma a lanmas daha kolayd r; oysa kilisenin dogmalar n n hi okuma-yazma bilmeyen bir topluma a lanmas daha kolayd r. Devlet ve kilisenin her ikisi de d nceye d mand r; ama kilise -a ka yle grnmese de- ayn zamanda retime de kar d r. Kilise yetkilileri zihinsel faaliyeti uyarmadan bilgi aktarma tekni ini -ok eskiden Cizvit ke i lerinin ncl n yapt klar tekni i- geli tirdike bu da geecektir; gemektedir de. a da dnyada retmenin kendine zg bir bak a s na sahip olmas na nadiren izin verilir. retmen e itimden sorumlu bir makam taraf ndan atan r; e er e itim yapt anla l rsa da "ka p d ar " edilir. Bu ekonomik etken d nda, retmenin, belki kendisinin de bilincinde olmad baz e ilimleri vard r. Kiliseden ve devletten de ok disiplin yanl s d r. rencilerin neleri bilmedi ini, i i gere i, kendisi bilmektedir. Bir lde disiplin ve otorite olmazsa s n fta dzeni sa lamak zordur. Dersten s k lan bir ocu u cezaland rmak dersi ilgi ekici yapmaktan daha kolayd r. Dahas , en iyi retmenin bile kendi nemini abartmas olas d r. rencilerin, kendisinin uygun buldu u biimde birer ki i olacak ekilde yo rulmalar n n olanakl ve iyi bir ey oldu u kan s ndad r. Lytton Strachey (1880-1932), Dr. Arnold'un Como Gl k y s nda yrrken "ahlaki ktlkler" konusunda d ndklerini anlat r. Onun iin "ahlaki ktlk" rencilerinde de i tirmek istedi i eylerdi. Bu eylerin ocuklar n biro unda bulundu una inanmas , g kullan lmas n ve kendini sevgiden ok ceza vermekle ykml bir hkmdar gibi alg lamas n hakl k l yordu. Bu tutum, de i ik dnemlerde

de i ik ekillerde dile getirilir ve kendini ok nemli grmenin aldat c etkisinin fark nda olmayan, gayretli her retmen iin do al bir davran t r. Btn bunlara kar n, e itimde etkili olan gler aras nda en iyisi yine de retmenlerdir. lerlemeyi de hepsinden ok onlardan beklem ek durumunday z. retmen, bir de okulun nn d nr. Bu nedenle rencilerinin spor kar la malar nda, burs s navlar nda ba ar sa lamas n ister; bu ise stn yetenekli rencilere zen gstermesine, tekilerin de d lanmas na yol aar. S radan renciler iin sonu olumsuzdur. Bir ocuk iyi top oynamasa bile, kendisinin oynamas , iyi oynayanlar seyretmesinden ok daha yararl d r. Mr. H.G. Wells The life of Sanderson of Oundle (Oundle'l Sanderson'un Ya am ) adl kitab nda, gerekten kusursuz ola n bu retmenin, normal bir rencinin yeteneklerini ortaya karmayan, onlar ihmal eden her eye nas l kar kt n anlat r. Mdr olarak atand nda, okul kilisesinde yaln z seme rencilerin ilahi sylemesine izin verildi ini grr. Bu seme renciler bir koro olu turacak ekilde e itilmi lerdir; tekiler de onlar dinlerler. Sanderson mzik yetene i olsun olmas n hepsinin ilahi sylemesinde srarl d r. Bunu yapmakla bir retmen iin do al olan, kendi nn rencilerininkinden nde tutma e ilimin i a m oluyordu. E er sayg nl k denilen payeyi ak ll ca da t rsak do ald r ki bu iki drt aras nda bir at ma sz konusu olmaz; rencileri iin en iyi olan yapan okul en byk sayg nl kazan r. Bu hareketli dnyada gze arp c ba ar lara nemleriy le orant l olmayan lde de er verilmekte; bu yzden de, bu iki drt aras ndaki at may nlemek pek de olas grnmemektedir. imdi de ana-baban n bak a s n ele alaca m. Bu bak a s ana -baban n ekonomik durumuna gre de i ir. S radan bir i inin, s radan bir serbest meslek sahibinden ok farkl beklentileri vard r. Ortalama bir i i, ocuklar yla evde daha az u ra mak d ncesiyle, onlar n okula olabildi ince erken ba lamas n ; kazanlar ndan yararlanmak iin de, okulu olabildi ince abuk b rakmas n ister. K sa bir sre nce, e itim giderlerini azaltmak isteyen ngiliz Hkmeti ocuklar n okula alt ya ndan nce ba lamamalar n ; on ya ndan sonra da okulda kalmaya zorlanmamalar n gndeme getirmi ti. Birinci neri o lde grlt kopard ki geri almak zorunda kal nd ; rahat kaan annelerin -oy hakk na yeni kavu mu lard - fkelerine kar koymak

olanaks zd . Okulu terketme ya n klten ikinci neriye ise fazla kar gelen olmad . Daha iyi e itim yanl s parlamento adaylar toplant larda, kat lan herkesin alk lar yla kar la yorlar, kap kap dola arak yapt klar soru turmalarda ise, politika d nda olan i ilerin -onlar o unluktayd paral i lerde al abilmeleri iin ocuklar n n olabildi ince k sa srede serbest b rak lmas n istediklerini gryorlard . stisnalar ise, genellikle, daha iyi bir e itimle ocuklar n n sosyal basamakta ykselebilece ini umudeden i ilerdi. Serbest meslek sahiplerinin yakla mlar bundan ok farkl d r. Kendi gelirleri, ortalaman n stnde bir e itim grm olmalar na ba l d r; ocuklar na da bu avantaj sa lamak isterler. Bu amaca ula mak iin byk fedakarl ktan ka nmazlar. Ancak rekabete dayal gnmz toplumunda genelde ana-babalar n istedi i, e itimin kendisinin iyi olmas de il, ba kalar n nkinden daha iyi olmas d r. Genel e itim dzeyinin d k olmas bu i i kolayla t rd iin, meslek erbab ki ilerin, i i ocuklar na yksek renim olanaklar sa lanmas na pek hevesli olmalar beklenemez. Ailesi ne denli yoksul olursa olsun, e er her isteyen t p e itimi grebilirse, bir yandan rekabetin artmas , bir yandan da sa l k dzeyinin ykselmesine ba l olarak doktorlar n daha az kazanacaklar ortadad r. Ayn ey hukuk, devlet memurlu u, vb. iin de geerlidir. Demek ki meslek sahibi ki i, e er ola anst toplumsal duyarl l k sahibi de ilse, kendi ocuklar iin istedi i iyi eylere toplumun byk o unlu unun sahip olmas n istemez. Rekabete dayal toplumumuzda babalar n en byk kusuru ocuklar ndan, ailelerine sayg nl k kazand rmalar n be klemeleridir. Bunun kkleri igdlerde yatar ve ancak igdlere ynelik abalarla giderilebilir. Bu kusur, daha kk lde de olsa, annelerde de grlr. Hepimiz, igdsel olarak, ocuklar m z n ba ar lar ndan gurur, ba ar s zl klar ndan da utan duyar z. Ne yaz k ki, bizim koltuklar m z kabartan ba ar lar, o u zaman istenmeyecek trdendir. Uygarl n do u undan hemen hemen gnmze gelinceye kadar -in ve Japonya'da bugn de - ocuklar n n kiminle evleneceklerine ana-babalar karar vermi ler; o unluk la da, olanak bulduka, en zengin gelini veya damad seerek onlar n mutlulu unu feda edegelmi lerdir. Bat dnyas nda -Fransa'n n bir blm d nda- ocuklar isyan ederek kendilerini bu klelikten kurtarm larsa da ana -babalar n igdleri de i memi tir. Genelde bir baban n ocuklar iin istedi i ne mutluluk ne de erdemdir;

o yaln zca maddi ba ar arzular. Onlar n, dostlar yan nda vnebilece i ocuklar olmas n ister; onlar n e itimi iin gsterdi i abalarda bu istek byk lde egemendir. E er e itim otorite ile ynetilecekse bu otorite yukar da de indi imiz u glerden birisinin veya birka n n elinde olacakt r: devlet, kilise, retmen ve ana-baba. Grd mz gibi, bunlardan hibirinin ocu un iyili ini yeterince gzetece ine gvenilemez; nk hepsi de, ocu un kendi iyili i ile ilgisi olmayan amalara ynelmesini istemektedir. Devlet ocuktan ulusal sayg nl yceltmesini ve iktidardaki ynetimi desteklemesini bekler. Kilise ocuktan rahiplerin gcn art rmaya hizmet etmesini bekler. Rekabetli bir dnyada retmen okuluna genellikle devletin ulusuna bakt gzle bakar ve ocuktan okulu yceltmesini bekler. Ana -baba ocuktan aileyi yceltmesini bekler. Ba kalar n n gtt btn bu amalarda, ocu un kendisi, s rf kendisi ynnden, olanak ii olan her trl mutluluk ve refaha hakk olan ba ms z bir ki i olarak, sz konusu de ildir; sz konusu olsa bile tam olarak de il. Ne yaz k ki, ocuk kendi ya am n ynlendirecek deneyime sahip de ildir; bu nedenle de masumiyetini smren sinsi emeller e yem olmaktad r. Siyasal bir sorun olarak e itimin gl de buradad r. Ancak, nce ocu un kendi bak a s ndan ne sylenebilece ine bir gz atal m. Kendi ba lar na b rak ld nda ocuklar n o unlu unun okuma yazma renmeyecekleri, ya amlar n n ko ullar na daha az uyumlu olarak byyecekleri ortadad r. E itim kurumlar n n var olmas ve ocuklar n bir lde disiplin alt nda tutulmalar zorunludur. Ancak, hibir otoriteye tam gvenilemeyece ine gre, olabildi ince az otorite kullanmay amalamal ; e itimde genlerin do al arzu ve gdlerinden yararlanma yollar n aramal y z. Bu, o u zaman san ld ndan ok daha olanakl d r; nk, ne de olsa, bilgi edinme arzusu genlerin o unda do al olarak vard r. retmeye de meyecek bilgilere sahip olan, bu bil gileri de retme yetene i bulunmayan e itim uzmanlar , genlerin yarad l lar gere i, e itimden deh et duyduklar san s na kap lm lar; bu yanl san ya da kendi eksikliklerini grememeleri yznden d m lerdir. Tchekov'un, bir kedi yavrusuna fare tutmay retmeye al an bir adam konu alan, ho bir yks vard r. Yavru, farelerin pe inden ko may nca adam onu dvermi . Sonunda yeti kin bir kedi oldu unda, her fare grd nde korkuyla yere siner olmu . Tchekov unu ekler: "Bana Latince reten de bu adamd ." Kediler de yavrular na fare yakalamay retir; ancak bunun iin onlar n igdlerinin uyanmas n beklerler. O zaman yavrular

bilginin elde edilmeye de er oldu u bir zamanda annelerine kat l rlar; bylece disipline de gerek kalmaz. ocu un ya am n n ilk iki y l , bugne kadar, e itimcinin egemenli i d nda kalm t r; bu y llar n da en ok rendi imiz dnem oldu unda btn uzmanlar gr birli i iindedir. ocuklar konu may kendi abalar yla renirler. Bir bebe i gzlemlemi olan bir kimse bu aban n bykl n bilir. Bebek dikkatle dinler; dudak hareketlerine bakar; btn gn ses karma talimleri yapar ve a lacak bir aba gsterir. Ku kusuz, bykler de vglerle onu yreklendirirler; ama yeni bir szck renmedi i gnlerde onu cezaland rmak ak llar ndan gemez. Sa lad klar tek ey f rsat ve vgdr. Herhangi bir a amada daha fazlas n n gerekli oldu u da ku ku gtrr. Yap lacak ey ocu a veya gence bilginin edinilmeye de er bir ey oldu unu hissettirmektir. Bu bazen zor olur; nk gerekte bilgi, renmeye de meyen bir eydir. Bir ba ka zorluk da, tek bir do rultuda olduka ok bilginin yararl oldu u durumlarda ortaya kar; yle ki, ba lang ta rencinin sadece can s k l r. Ancak byle durumlarda zorluk a lamayacak llerde de ildir. rne in matematik retimini ele alal m. Oundle'lu Sanderson hemen btn erkek rencilerinin makinelere ilgi duydu unu farketti ve onlara olduka geli mi makineler yapma olana sa lad . Makinelerin yap m s ras nda baz hesaplar yapmalar gere kti; ve bylelikle, ok hevesli olduklar yap c giri imin ba ar s iin gerekli olan matemati e kar da ilgileri geli ti. Bu yntem pahal d r; retmenin de sab rl ve becerikli olmas n gerektirir; fakat rencinin igdleriyle uyumludur; bu nedenle de daha az can s k nt s , daha ok aba iermesi ola and r. aba, hem hayvanlar hem de insanlar iin do ald r; ancak bu igdsel bir itiden kaynaklanan bir aba olmal d r. Bir futbol ma bir de irmen ark na ba lan p onu evirmekten daha ok aba gerektiri r. Ancak bunlardan birisi e lence, teki ise bir cezad r. Zihinsel aban n ancak nadiren zevk verici oldu unu varsaymak yanl t r. Gerek olan udur ki, onun zevkli bir ey olmas iin baz ko ullar gereklidir; ve de e itimde bu ko ullar yaratmak iin son zamanlara kadar bir giri imde bulunulmam t r. Bu ko ullar n ba l calar unlard r: nce, zm arzu edilen bir problemin varl , sonra da bir zm elde etmenin olanakl olabilece i umudu. David Copperfield'in aritmetik renme yolunu an msayal m: "Dersler bittikten sonra daha da beteri ba lar: korkun bir aritmetik problemi. Bu benim iin haz rlanm t r ve Mr. Murdstone bana szl

olarak sorar: Bir peynirciye gidip, her biri drt buuk penny'den be bin ift Gloucester peyniri alsam, ne kadar deyec e imi hesapla. Bunun, k z Miss Murdstone'u iten ie pek sevindirdi ini grrm. Ak am yeme ine kadar hibir sonu alamadan, hibir ipucu gremeden, bu peynirler zerinde d nr dururum. Ta tahtan n tozlar yzm kaplam , tam bir meleze dnm ken yemekte bana, peynirlere e lik etmek zere yaln zca bir dilim ekmek verirler; ben de gecenin geri kalan k sm n utan iinde cezal olarak geiririm." Bu zavall ocuktan peynirlere ilgi duymas ya da problemi zebilmesi beklenemezdi. E er belirli byklkte b ir kutu yapmak isteseydi ve ona yeterince tahta ve ivi almak iin harl n biriktirmesi sylenseydi hesap gc a lacak lde kam lan rd . Bir ocu un zmesi istenen bir problemde varsay msal hibir ge bulunmamal d r. Bir zamanlar gen bir ocu un kendi aritmetik dersini anlatt bir yaz okumu tum. retmeni yle bir problem sormu : E er bir at bir tay n kat de erinde ise, tay n fiyat da 22 pound ise, at n fiyat ne olur? ocuk "At hi d m myd?" diye sorar. retmen "Bu hi farketmez" deyince ocuk "Ama James -seyis- bunun ok farketti ini sylyor." der. Kuramsal do rular kavrama becerisi mant k yetisinin en son geli en a amas d r ve ok kk ocuklardan beklenmemelidir. Biraz konu d na kt k; imdi ana temaya dnelim. Ben, uygun drtlerle btn ocuklar n entellektel ilgilerinin harekete geirilebilece i fikrinde de ilim. Baz lar n n zekas ortalaman n ok alt ndad r; onlar iin zel yntemler gerekir. Zeka dzeyleri ok farkl ocuklar ayn s n fa koymak ok sak ncal d r. Daha zeki olanlar n iyice bildikleri eyler anlat l rsa canlar s k l r; daha az zeki olanlar ise henz kavramad klar eylerin temelde bilinen eyler olarak d nlmesinden znt duyarlar. Konular ve yntemler rencinin zeka dzeyine gre ayarlanmal d r. Macaulay Cambridge'de matematik renmeye zorlanm t ; ancak bunun zaman kayb ndan ba ka bir ey olmad mektuplar ndan a ka anla l yor. Ben de Latince ve Greke renmeye zorlanm t m. Bunu hi istemiyordum; art k konu ulmayan dilleri renmenin sa ma oldu unu d nyordum. Y llar boyu srecek bu klasik renimden sa layaca m biraz yarar byd m zaman bir ay iinde elde edebilirdim. En zorunlu olan bilgiler verildikten sonra, e ilimler dikkate al nmal ve rencilere sadece kendilerinin ilgi duydu u eyler retilmelidir. Bn yntem, s k c olmak kolaylar na giden

retmenlere, hele gere inden ok al t r l yorlarsa, a r gelir. Bu glkler, retmenlerin al ma saatlerini azaltarak, onlar retme sanat konusunda e iterek a labilir. Bu e itim ilkokul retmeni yeti tiren okullarda halen verilmektedir; ama niversitelerde ve genel okullarda yoktur. E itimde zgrl n e itli ynleri sz konusudur. lk olarak renme ve renmeme zgrl gelir. Sonra, ne retilece i konusunda zgrlk va rd r. Yksek retimde fikir zgrl sz konusu olur. renme ve renmeme zgrl ocuklukta ancak bir lde kabul edilir. Geri zekal olmayan herkesin okuma yazma bilmesi gven alt na al nmal d r. Sadece f rsat sa lamakla bunun ne lde gerekle eb ilece i ancak deneyerek anla labilir. Yaln z f rsat yeterli olsa bile, bu f rsat ocuklara ula t r lmal d r. Gerekli ko ullar yoksa ocuklar n o u sokakta oynamay ye lerler. Daha ileri ya larda tercihler, rne in niversiteye gidip gitmeme, genlerin ke ndilerine b rak lmal d r; baz lar gitmek ister, baz lar istemez. Bu giri s navlar kadar iyi bir seim ilkesidir. Derslere al mayan hi kimsenin niversitede kalmas na izin verilmemelidir. Y llar n niversitede bo una harcayan zengin genler hem ba k alar n n cesaretini k rar, hem de kendileri bir i e yaramamay renirler. niversitede kalabilmek iin ok al ma zorunlulu u getirilirse niversiteler entellektel u ra lardan ho lanmayan ki iler iin ekici olmaktan kar. Ne renilece ine karar verme zgrl imdikinden ok daha fazla olmal d r. Konular birbiriyle olan do al yak nl klar bak m ndan gruplaman n gerekli oldu u kan s nday m. Semeli ders sisteminin ciddi sak ncalar vard r; genleri birbiriyle hi ilgisi olmayan dersler semekte zgr b rak r. S n rs z mali olanaklarla bir d lkesinde, topya da, e itimi rgtlyor olsayd m on iki ya lar ndaki her ocu a klasik bilgiler (Grek ve Latin edebiyat , sanat ve kltr), matematik ve bilim dersleri ald r rd m. ki y l sonra ocu un yete neklerinin hangi ynde oldu u ortaya kar, ocu un ho land konular gvenli bir gsterge olu tururdu; yeter ki "i in kolay na kama"lar olmas n. On drt ya ndan sonra da, istedikleri takdirde belli konularda derinle melerine izin verirdim. Bu uzman la ma, nceleri ok geni alanlar kapsar, e itim ilerledike daha belirgin s n rlarda yo unla rd . Her konuda bilgi sahibi olmak a m zda art k olanaks zla m t r. Gayretli bir kimse biraz tarih ve edebiyat renebilir, ki bunlar da klasik konular ve a da dilleri bilmeyi gerektirir. Veya matemati in baz konular n , veya bir ya da iki bilim dal nda bir eyler renebilir. Ancak her alanda e itim

ideali art k sz konusu de ildir; bilgilerin o almas onu yoketmi tir. e itli zgrlkler aras nda gerek retmenler gerek renciler a s ndan en nemli olan d nce zgrl dr ve bu hibir s n rlama gerektirmeyen tek zgrlk trdr. Bu zgrl n var olmad n gz nne alarak, lehinde ileri srlen savlar zetlemekte yarar vard r. D nce zgrl lehindeki temel sav btn inanlar m z n ku ku gtrr olmas d r. E er do ru olan kesin olarak bilirsek onun retilmesi de sz konusu olur. Bu durumda da, do ru, znde var olan akla uygunluk sayesinde, otoriteye ba vurulmaks z n retilebilir. arp m tablosu hakk nda heretik (yerle mi kan lara ayk r d en) d nceleri olan bir ki inin aritmetik retmesini yasaklayan bir yasa karmaya gerek yoktur. nk bu durumda, do ru kendini gstermektedir; cezalarla korunmas gerekmez. Devlet bir doktrinin retilmesini sa lamak iin i e kar yorsa, nedeni bu doktrinin do rulu u hakk nda kesin kan t olmamas d r. Bu demektir ki, retilen ey do ru olsa bile, e itimce drst de ildir. New York eyaletinde komnizmin iyi oldu unu retmek, son y llara kadar yasaya ayk r yd ; Sovyet Rusya'da ise komnizmin kt oldu unu retmek yasaya ayk r d r. Bu gr lerden birinin do ru, tekinin yanl oldu u ku kusuzdur; ancak hi kimse hangisinin do ru oldu unu bilmiyor. Ya New York eyaleti ya da Sovyet Rusya do ru olan retiyor, yanl olan yasakl yor; ancak her ikisi de drst olarak retmiyor. nk her ikisi de ku ku gtrr bir nermeyi kesinmi gibi dile getiriyor. Do ruluk ile drstlk aras ndaki fark bu ba lamda ok nemlidir. Do ruluk tanr lara zgdr; bizim bak a m zdan ise ancak yakla abildi imiz, fakat ula may bekleyemeyece imiz bir idealdir. E itim bize do ruya elden geldi i kadar yak nla ma yetene i sa lar; bunun iin bize drstlk retmelidir. Benim kastetti im drstlk gr lerimizi kan tla ra dayanarak olu turma ve onlara kan tlar n ngrd lde gvenme al kanl d r. Bu l hibir zaman kesinli e ula amaz; bu nedenle, gr lerimize ters d en yeni kan tlar kabule her zaman haz r olmal y z. Ayr ca, bir kan ya dayanarak yapaca m z eyl emlerden, olanak varsa, yararl olabilecek olanlar n semeliyiz; kan m z n kesin do ru olmamas durumunda ac sonulara yol aabilecek eylemlerden ka nmal y z. Bilimde bir gzlemci, sonular "olas hata" de erleri ile birlikte ifade eder. Bir ilahiyat veya politikac n n dogmalar ndaki olas hata pay n belirtti ini, ya da onlarda herhangi bir hatan n var olabilece ini kabul etti ini duyan var m d r? nk gerek bilgiye en yakla t m z alan olan

bilimde, ki i ne srd eyin sa laml na rahata gvenebilir. Buna kar l k, hibir eyin bilinmedi i konularda ba kalar n n bizim gr lerimize kat lmas n sa laman n al lagelmi yntemleri grltl iddialar ve hipnotizmad r. Evrim teorisine kar geerli bir savlar oldu unu d nselerdi kktenci dinciler onun retilmesini yasal yollarla engellemezlerdi. nsanlara politik, dinsel veya ahlaki konularda, kal pla m doktrinleri retme al kanl n n e itli olumsuz etkileri vard r. Bunlardan ba ta geleni, drstl zihinsel aba ile birle tirmi ki ileri retmenlik mesle inden uzakla t rmas d r; renciler zerinde en olumlu ahlaki ve zihinsel etki yapmalar olas olanlar da bu ki ilerdir. rnek verece im. Birincisi politikadan: Amerika'da bir ekonomi hocas ndan, en varl kl lar n varl n ve gcn art r c doktrinlerin retmesi beklenir. Bunu yapmayacaksa en iyisi, nceleri Harvard'dayken imdi London School of Economics'in (Londra Ekonomi Okulu) en de erli hocalar ndan biri olan Mr. Laski'nin yapt gibi, ba ka bir lkeye g etmektir. ki nci rnek din alan ndan: Kalburst sekin ayd nlar n olduka byk o unlu u h ristiyan dinine inanmazlar; ancak, gelirlerini kaybetmekten korktuklar iin bunu kamudan saklarlar. Bu en nemli konuda, d nceleri ve savlar bilinmeye en ok de er olan bu ki ilerin o u, sessizli e mahkumdur. nc rnek ahlak kurallar konusunda: Hemen btn erkekler ya amlar n n bir dneminde cinsel kaamaklar yapm t r. Bu gere i gizleyenlerin gizlemeyenlerden daha sulu olduklar ortadad r; nk i in iine bir de ikiyzllk suu girmektedir. Ne var ki, e itim kadrolar yaln z ikiyzllere a kt r. Geleneksel kal plara ba l l n retmen karakteri ve seimi zerindeki etkileri iin bu kadar yeterlidir. imdi renciler zerindeki etkilere geiyorum. Bunu zihinsel ve ahlaki olmak zere iki ekilde ele alaca m. Zihinsel a dan, uygulamadaki nemi bariz olan bir sorun hakk nda birbirinden farkl fikirlerin var oldu unu bilmek bir gen zerinde uyar c bir etki yapar. rne in, ekonomi renen bir gen, bireycil er ve sosyalistler, korumac ve serbest ticaret yanl lar , enflasyonist ve alt n standard yanl lar taraf ndan verilen dersler dinlemelidir; farkl ekol yanl lar nca tlenen kitaplar okumaya te vik edilmelidir. Bylelikle, fikirler ile bunlar n dayand kan tlar kar la t rmay ; hibir fikrin mutlak do ru olmad n ; insanlar , daha nce bildikleriyle uyum iinde olup olmamalar na gre de il,

niteliklerine gre de erlendirmeyi renir. Tarih, insan n yaln z kendi lkesinin bak a s ndan de il ayn z amanda yabanc lar n bak a s ndan da retilmelidir. E er tarih ngiltere'de Frans zlar taraf ndan, Fransa'da ngilizler taraf ndan okutulsayd , iki lke aras nda anla mazl k kmazd ; herbiri di erinin bak a s n anlard . Bir gen, sorular n btn yan tlara a k oldu unu ve bir tart man n, ne sonu verirse versin, srdrlmesi gerekti ini renmelidir. Bir sre sonra, geimini kazanmaya ba lay nca, gnlk ya am n gerekleri bu tutumu kkten de i tirecektir; ancak o zamana kadar zgrce d nme zevk ini tatmas te vik edilmelidir. Genlere geleneksel kal plar retmek ahlaki ynden ok zararl d r. Sadece, yetenekli retmenleri ikiyzll e srklemesi ve bu nedenle kt bir ahlaki rnek olu turmas de il; daha da nemlisi, ho grszl ve sr igdsnn zararl ynlerini canland rmas da sz konusudur. Edmund Gosse Father and Son (Baba ve O ul) kitab nda, ocuklu unda, babas n n tekrar evlenece ini kendisine nas l syledi ini anlat r. ocuk babas n n utan duymas na neden olan bir eylerin var oldu unu farkeder ve sonunda deh et iinde "Baba, yoksa o kad n bir ocuk vaftizcisi mi?" diye sorar. yledir de. O ul, o ana kadar, btn ocuk vaftizcilerinin ok kt ki iler oldu una inanm t r. Katolik okullardaki ocuklar protestanlar n kt oldu una , ngilizce konu ulan btn lkelerdeki btn okullardaki ocuklar ateistlerin kt oldu una, Fransa'daki ocuklar Almanlar n, Almanya'daki ocuklar Frans zlar n kt oldu una inan rlar. E er bir okul ak l yoluyla savunulamayan bir gr retmeyi grevleri aras nda sayarsa -hemen btn okullar bunu yaparlar - kar t gr te olanlar n kt oldu u izlenimini vermekten de ka namaz; nk mant n sald r s n pskrtmek iin gerekli olan fkeyi ba ka trl yaratamaz. Bu ekilde, yerle mi kal plar korumak iin ocuklar ac mas z, ho grsz, ha in ve sald rgan hale getirilmektedirler. Politik, dinsel ve ahlaki konularda kesin fikirler a land srece de bundan ka nmak olanaks zd r. Son olarak, bireyde meydana getirilen bu manevi hasar n toplumda yol at tarifsiz zarara de inece im. Sava ve zulm her yerde yayg nd r ve bunlar her yerde, okullarda verilen e itimle olanakl k l nm lard r. Wellington, Waterloo Sava 'n n Eton'un spor alanlar nda kazan ld n sylerdi. Devrim Fransas na a lan sava n Eton'un s n flar nda

k k rt ld n sylese daha do ru olurdu. Demokratik a m zda Eton nemini yitirmi tir; imdi nemli olan normal ilk ve ortaokullard r. Her lkede bayraklar a larak mparatorluk Bayram , 4 Temmuz (Amarika ba ms zl k bayram ) kutlamalar yla, Subay E itim Birlikleriyle vs, erkek ocuklara ldrme zevkini, k z ocuklara da ldrme yanl s erkeklerin en sayg de er ki iler oldu u inanc n a lamak iin her yola ba vurulmaktad r. Yetkililer retmen ve rencilerin d nce zgrl ne iz in verseler, masum ocuklar n kar kar ya kald bu manevi knt sistemi de olanaks z olurdu. Ktlklerin kayna sistematik bir politik disiplin alt na alma uygulamas ndad r. E itimden sorumlu makamlar ocuklara, dinlerin varsaymas gerekti i gibi, ruhlar kurtar lacak insanlar olarak bakm yorlar. Onlar ocuklar gsteri li ve heybetli sosyal planlar n n hammaddesi olarak gryorlar; gelece in fabrika "i ileri", sava n "sngleri", ya da bunlar n benzerleri olarak. Her rencinin, kendine zg h aklar ve ki ili i olan, ba l ba na bir ama olu turdu unu gremeyen; onlar sadece bul-yap bilmecesinin bir paras , taburunun bir eri, devletin bir vatanda sayan kimseler e iticilik yapmaya elveri li de ildir. nsan ki ili ine sayg her sosyal problemde, ama zellikle e itimde, bilgeli in ilk ko uludur. Psikoloji ve Politika Bu denemede psikolojinin yak n zamanda politika zerindeki olas etkilerinin niteli i zerinde durmak istiyorum. Bu anlamda, hem olumlu, hem olumsuz etkilerden sz etmek niy etindeyim. Politik fikirler mant a dayanmazlar. Alt n standard n n kabul gibi teknik bir konunun kararla t r lmas n n temelinde bile duygusall k vard r; ve psikanilizcilere gre, bu duygusall k kibar bir toplulukta dile getirilecek trden de ildir. Ye ti kin bir ki inin duygular , e itimin yaratt geni bir d kabu un sarmalad bir igd ekirde inden olu ur. E itimin devreye girmesi, d gcn etkilemek eklinde kendini gsterir. Herkes kendini iyi bir kimse olarak grmek ister; bu nedenle de, hem abalar hem de kuruntular , onu ba ar ya gtrecek en iyi olanak olarak grd eylerin etkisinde kal r. Psikoloji renmekle "iyi insan" kavram m z n de i ikli e u rayaca n san yorum. E er yle olursa, politika zerindeki etkisinin ok byk olaca da ortadad r. Genli inde a da psikolojiyi renmi olan bir kimsenin Lord Curzon'a, ya da Londra piskoposuna benzeyebilece inden ku ku duyar m.

Btn bilimlerin iki tr etkide bulunmas sz konusu olabilir. Birincisi, uzmanlar n, g sahiplerini n yararlanaca ke if ve icatlarda bulunmas d r. kincisi de, bilimin insanlar n d gcn etkilemesi, bu yolla da kurduklar analojilerde ve beklentilerinde de i iklikler meydana getirmesidir. Tam olarak ifade etmek gerekirse, ya am tarz n de i tirmek g ibi, pek ok sonular olan, nc bir etkisi daha vard r. Fiziksel bilimlerde, bu tr etki gnmzde iyice belirginle mi bulunmaktad r. Uaklar birinciye rnektir. Makinele meye dayal ya am gr ikinciye, toplumun byk blmnn tar m ve k rsal ya amdan sanayi ve ehir ya am na gemesi de ncye rnek gsterilebilir. Psikolojinin etkilerine gelince, bu alanda hala gelece e ynelik tahminlere bel ba lamak zorunday z. Gelece e ynelik tahminler her zaman cretkard r. Ancak birinci ve nc tr den etkiler konusunda, d sel bak a s ndaki de i ikliklere ba l olan etkilere oranla, daha da cretkard r. Bu nedenle, ben ncelikle ve daha ok bu iki tr etki zerinde duraca m. Biraz tarihe gz atmak konuya yakla makta bize yard mc olabilir. Ortaa da btn politik sorunlar, analojiler eklinde ortaya kan teolojik savlara gre zmlenirdi. En nemli at ma Papa ile mparator aras ndayd : Papa'n n Gne , mparator'un da Ay oldu u kabul edilirdi; bylece, kazanan Papa olmu tu. Papa'n n daha g l ordular oldu u iin kazand n sylemek yanl olur. Papa'n n ordusu, asker toplama grevini stlenen Fransisken (St. Francis taraf ndan, 1209 y l nda, Orta talya'da, Assin kasabas nda kurulan mezhep. (.N.)) rahiplerin ileri srd Gne -ve-Ay analojisinin gcne dayan yordu. nsan ktlelerini gerekten harekete geiren ve nemli konular sonuca gtren de bu tr eylerdir. Gnmzde baz ki iler toplumu bir makine, baz lar da bir a a olarak d nrler. Fa istler, emperyalistler, sanayiciler ve bol evikler birinci gruba; anayasa yanl lar , toprak sahipleri veya bar lar da ikinci gruba girerler. Tart ma Guelfler ve Ghibelline'ler (Ortaa talyas nda, mparator yanl s aristokratlar n siyasal partisi olan Ghibellinelere kar olan, Papa yan l s siyasal parti yeleri. (.N)) tart mas kadar anlams zd r; nk toplum ne a at r ne de makine. Rnesans'la beraber ikinci bir etken ortaya kar: edebiyat,

zellikle de klasik edebiyat. Bu etken, o unlukla, devlet okullar nda ve eski niversitelerde okumu olanlar aras nda gnmze dek sregelmi tir. Profesr Gilbert Murray'in, ((1866-1957): ngiliz bilgin ve devlet adam . (.N.)) bir sorun hakk nda karar vermeden nce ilk tepkisinin sanki "Euripides ( .. 5. yzy lda ya am Grek tiyatro yazar . (.N.)) bu konuda ne derdi?" diye sormak oldu unu hissederiz. Bu gr art k gcn yitirmi tir. Ancak, Rnesans'ta ve onsekizinci yzy l n Frans z Devrimi'ne kadarki kesitinde bu gr egemen olmu tur. Devrimin nl hatipleri kendilerini togalar iinde grrler, srekli olarak da Roma'n n parlak erdemlerinden sz ederlerdi. Montesquieu ve Rousseau gibi yazarlar gnmz yazarlar n n herhangi birinin sahip olabilece inin ok stnde etkiye sahiptiler. Amerikan anayasas n n, Montesquieu'nn ngiliz anayasa s olarak d ledi i yasa oldu u sylenebilir. Roma hayranl n n Code Napoleon (Napolyon'un gzetiminde 1804'de yasala an Frans z Medeni Kanunu. (.N.)) zerindeki etkisinin ayr nt lar ndan sz edecek lde bir hukuku de ilim. Sanayi devrimi ile yeni bir a a, fizik a na girmi bulunuyoruz. Bilim adamlar , zellikle Galileo ve Newton, bu a n temelini haz rlad lar; ancak a ba latan, ekonominin tekni ine bilimin girmesi oldu. Makine ok tuhaf bir nesnedir: bilinen bilimsel yasalar uyar nca al r (yle olmasayd zaten retilemezdi); kendi d nda, insanla, daha ok insan n fiziksel ya am yla ilgili olan belirli bir amac vard r. Makinenin insanla ili kisi, Kalvenci teolojide insan n Tanr ile olan ili kisinin ayn d r. Sanayile menin Anglikanlar de il de Protestanlar ve ngiltere Kilisesi d ndakiler taraf ndan icadedilmesinin nedeni belki de budur. Makine analojisinin d nce dnyam z zerinde derin etkileri vard r. Dnyaya "mekanik" bir bak a s , "mekanik" a klama, vb. deyimler kulland m zda, bunlar fizik yasalar diliyle bir a klama anlam nda kullan r z; ancak, makinenin teolojik ynn, yani kendi d nda var olan bir amaca ynelik oldu unu da, belki de bilin -d olarak, belirtmi oluruz. Demek ki, toplumu bir makineye benzetirsek, onu n kendi d nda bir tr amac n n var oldu unu d nmekteyiz. Art k onun Tanr 'y yceltmek iin var oldu unu sylemek bizi tatmin etmiyor. Tanr ile e anlaml szckler bulma s k nt m z da yok: rne in ngiltere Merkez Bankas , ngiliz mparatorlu u, Standart Petrol irketi, Komunist Parti, vb. Sava lar m z da bu e anlaml szckler aras ndaki at malard r; yani, Ortaa ' n Gne -ve-Ay sorununun tekrar . Fizik biliminin gl olmas , onun gnlk ya am byk lde de i tiren kesin bir bilim dal olmas ndan dolay d r. Bu de i im onun insan

de il, ortam etkilemesi ile ortaya km t r. Ayn lde kesin ve insan do rudan etkileyen ba ka bir bilim dal var olsayd fizik glgede kal rd . te psikoloji bir gn byle bir bilim haline gelebilir. Son zama nlara kadar psikoloji nemsiz bir felsefi laf kalabal say l rd -genli imde edindi im e itimsel psikolojik bilgiler renmeye de er eyler de ildi. Ancak imdilerde psikolojiye iki de i ik yakla m var ve ikisi de nemli: birisi fizyologlar n, teki de psikanalizcilerin yakla m . Bu iki yakla m n sonular daha belirgin ve kesin hale geldi inde, insanlar n bak a s na da giderek psikolojinin egemen olaca a kt r. Buna rnek olarak e itimi ele alal m. Eskiden yayg n olan gr e gre e itime sekiz ya nda ve Latince ekimlerle ba lamak gerekiyordu; bu ya ncesinde neler oldu u nemli say lmazd . i Partisi'ne temelde hala ayn gr n egemen oldu u grlyor; iktidardayen kklere anaokulu amak yerine, on drt ya sonras e itimi geli tirmeye daha ok nem verdiler. Dikkati ileri ya taki e itim zerinde yo unla t rmak, e itimin gcne duyulan gven konusunda ktmserli i de ierir; gerekten ba arabilece i tek eyin, insan geimini kazan r duruma getirebilece i oldu u d nlr. Ancak bilimsel yakla m, e itime, ok daha erken ya larda ba lamak ko uluyla, eskiden oldu undan ok fazla g atfetmektedir. Psikanalizciler e itime do umla birlikte ba lanmas n isterler; biyologlar ise daha da nce. Bir bal a iki yanda birer gz yerine, ortada t ek bir gze sahip olmay retebilirsiniz (Jennings, Prometheus, s. 60). Ancak bunu yapmak iin, i e bal k do madan ok nce ba laman z gerekir. imdilik, memelilerin do um ncesi e itimini gerekle tirmek iin birtak m glkleri a mak gerekiyorsa da, ileride olas l kla bu da ba ar lacakt r. Bana "e itim"i ok garip bir anlamda kulland m syleyeceksiniz. Bir bal n grnmn arp tmak ile bir ocu a Latince gramer retmek aras nda ortak olan nedir? Bana, bu ikisinin ok benzer grndklerini syle meliyim: ikisi de deneycinin zevki u runa verilen gereksiz zarard r. Bunun e itimin tan m iin pek geerli oldu unu syleyemem. E itimin z, bir organizmada teknisyenin amalar do rultusunda bir de i im -lm d ndaelde etmektir. Do al olarak, teknis yen renciyi geli tirmeyi amalad n syler; ancak bu szler tarafs z bir bak la, do rulanabilir bir gere i yans tmamaktad r. Bir organizmay de i tirmenin trl yollar vard r. Bir gzn kaybeden bal k veya apendiksini ald ran adam rne inde oldu u gibi, organizman n

anatomisini de i tirebilirsiniz. Metabolizmas n , rne in ilalarla de i tirebilirsiniz. li kiler yaratarak al kanl klar n de i tirebilirsiniz. Normal retim de bu sonuncusunun bir zel halidir. Organizma ok yeni oldu undan, retim d nda kalan e itimde de i im sa lanabilir. Geri zekal l k ile iyot eksikli i aras ndaki ba lant herkese bilinir. Belki zeki ki ilerin, yeterince temiz olmayan kaplarda olu an baz ender bile imlerin, yiyeceklerine ok az miktarda istenmeden kar t kimseler oldu unu bir gn ke fedece iz. Ya da, belirleyici etken, belki de annenin hamilelik dnemindeki beslenme yntemidir. Bu konuda hibir ey bilmesem de semenderlerin e itimi konusunda insanlar nkinden ok daha fazla bilgi sahibi oldu umuzu biliyorum. Bunun temel nedeni de semenderlerin ruhlar olmad n d nmemizdir. Erken e itimin psikolojik ynne do umdan nce ba lamak pek olanakl de ildir. nk bu e itim daha ok al kanl klar edinilmesiyle ili kilidir; do um ncesi al kanl klar ise do um sonras nda, o u kez, i e yaramazlar. Ancak ilk y llar n karakterin olu mas ndaki ok byk nemi san r m ku ku gtrmez. Zihinsel konular n beden arac l yla ele al nmas n savunanlarla do rudan ele al nmas n savunanlar aras nda, bana gre tmyle gereksiz olan bir at ma vard r. Eski ekolden t p adamlar , h ristiyanl a itenlikle inand klar halde, materyalist olma e ilimindedirler; ruhsal bozukluklar n bedensel nedenleri oldu una, tedavinin de bu nedenleri gidererek yap lmas gerekti ine inan rla r. Psikanalizciler ise, bunun tersine, hep psikolojik nedenler ararlar ve onlar zerinde u ra rlar. Bana gre, btn bu gereksiz at malar zihin -ve-madde dualizmi ile ba nt l d r. Bazen dipte yatan fiziksel nedeni, bazen de dipte yatan psikolojik ned eni bulmak daha kolayd r. Ben, bunlar n her ikisinin de ayn zamanda var oldu u ve belli bir durum sz konusu oldu unda, en kolay bulunabilecek olan zerinde durman n ak ll ca olaca kan s nday m. Bir vakay tentrdiyot srerek, bir ba kas n fobiyi ortadan kald rarak tedavi etmekte bir tutars zl k yoktur. Politikaya psikolojik a dan bakmaya al t m zda, konuya do al yakla m, s radan insanlar n temel duygusal drtlerini ve bunlar n evrenin etkisiyle nas l geli tirilebilece ini ara t rarak i e ba lamakt r. Yz y l ncesinin ortodoks ekonomistleri politikac n n dikkate almas gereken yegane eyin elde etmek gds oldu unu d nrlerdi. Bu gr Marx taraf ndan benimsenmi ve tarihe ekonomik a dan getirdi i yorumun temelini olu turmu tur. Bu gr fizikten ve sanayile mekten kaynaklanm t r

ve a m zda fizik biliminin d gcn etkileyen egemenli inin bir rndr. Gnmzde bu gr benimseyenler kapitalistler, komnistler, The Times gazetesi ve yarg lar gibi sayg n kurum ve ki ilerdir. Bu son ikisi, i sizlik tazminat yla geinen bir adamla evlenmek u runa kazanc n feda eden bir gen kad n grnce a k nl klar n saklayamazlar. Onlara gre mutluluk gelir ile orant l d r; evde kalm varl kl bir bayan evli bir yoksul bayandan daha mutlu olmal d r. Bu d ncenin do ru oldu unu gstermek iin de evli yoksul bayana ac ektirmek iin elimizden gelen her eyi yapar z. Psikanalizciler de, ortodokslu a ve Marksizme kar , insan n temel drtsnn cinsellik oldu unu sylerler. Onlara gre elde etme drts hastal k haline gelmi bir tr cinsel sap kl kt r. Bu gr n yanda lar n n ekonomik gr destekleyenlerden ok farkl davranaca ortadad r. Baz patolojik ki iler d nda herkes mutlu olmay arzular; ancak insanlar n o unlu u mutlulu u nelerin olu turdu u konusunda o gn yayg n olan teoriyi kabullenir. E er zenginli in mutluluk oldu unu d nyorlarsa, cinselli in zorunlu oldu unu d nmeleri durumunda davranacaklar ndan farkl davranacaklard r. Ben her iki gr n de tam do ru olmad ; ancak ikincisinin birincisinden daha az zararl oldu u kan s nday m. Burada, ortaya kan mutlulu un nelerden olu tu u konusunda do ru bir teorinin nemi ortaya k yor. Meslek seimi gibi nemli konularda ki i, byk lde, teorilerin etkisinde kal r. E er yayg n olan teori gere e uygun de ilse, ba ar l ki iler mutsuz olacak, ama bunun nedenini bilmeyeceklerdir. Bu onlar fkeyle dolduracak, bu fke de bilin -d olarak k skand klar genleri bo azlama arzusuna yol aacakt r. a da politikalar n o u, he r ne kadar ekonomik temellere dayan yor grnseler de, asl nda igdsel doyum yoklu undan kaynaklanan fkeye dayanmaktad r; bu doyum yoklu una da, byk lde, revata olan hatal psikolojik gr neden olmaktad r. Cinselli in yeterli oldu unu sanm yorum. Cinsellik engellendi i zaman, zellikle politikada, nemli bir etken olur. Evlenmemi ya l han mlar, sava s ras nda, biraz da gen erkeklerce ihmal edilmelerinden kaynaklanan, sald rgan bir tutuma girmi lerdir. Hala da anormal derecede kavgac d rlar . Ate kesten hemen sonra trenle Saltash kprsnden geerken a a da demir atm birok sava gemisi grd m an msar m. Kompartmandaki iki ya l ca han m birbirleriyle "Bunlar byle aylak yatar grmek ne zc," diye konu uyarlard . Doyurulmu cinsellik ise politikay art k etkilemez. Al k

ve susuzlu un politik a dan daha nemli oldu unu syleyebilirim. Ailenin neminden dolay , ana -babal k son derece nemlidir. Rivers bunun zel mlkiyetin kayna oldu unu bile ne srm t. Ancak ana -baba olmak cinsellikle kar t r lmamal d r. Ya am n korunmas na ve nfusun artmas na hizmet eden gdler yan nda, genellikle an hret diyebilece imiz eyle ilgili ba ka gdler de vard r: g tutkusu, kendini be enmi lik, ve rekabet. Bunlar n politikada ok nemli rol oynad su gtrmez. E er politikan n ya am ekilmez hale getirmesini istemiyorsak, bu an hret gdleri dizginlenmeli ve kendi s n rlar n a mamalar sa lanmal d r. Temel gdlerimiz iyi veya kt de ildirler; etik a dan ntrdrler. E itim onlar n iyi ynde biimlendirilmesini amalamal d r. Gnmzde bile h ristiyanlar n pek ho land klar eski yntem, gdleri engellemeye yneliktir; yeni yntem ise gdleri, onlardan yararlanacak biimde ekillendirme ynndedir. G tutkusunu ele alal m: H rist iyanl n ngrd alakgnlll tlemenin bir yarar yoktur; o sadece bu itiyi ikiyzll e dn trr. Yap lacak ey ona yararl k yollar sa lamakt r. Do u tan gelen gdler binbir yolla tatmin edilebilir -zulm, politika, ticaret, bilim sanat gibi. Ki i kendi becerisi do rultusunda bir yol seerek g tutkusuna bir k yolu sa lar; genli inde edindi i beceri trne uygun u veya bu mesle i seer. Devlet okullar m z n tek amac yaln z ve yaln z bask alt na alma tekni ini retmektir. Bunun sonucu olarak da beyaz rk n sorumlulu unu yklenen insanlar yeti tirmektedirler. E er bu insanlara bilim yapma olana tan nsa o u bunu ye lerdi. ki konuda ustala m bir kimse genellikle bunlardan daha zor olan zerinde al may ye ler; hibir sat ran dama oynamaz. Becerinin erdeme yard mc olmas bu yolla sa lanabilir. Ba ka bir rnek olarak korkuyu ele alal m. Rivers tehlike kar s nda gsterilen ve her biri belirli ko ullarda geerli olan drt tr tepki say yor: 1. Korkma ve Kama 2. fke ve Dv me 3. a rtmaca

4. Paralize olma Bunlar iinde en iyisinin ncs oldu u ortadad r; ancak, zel beceri sahibi olmay gerektirir. kincisi militaristler, erkek retmenler, rahipler, vb. taraf ndan "cesaret" ad alt nda vlr. Btn ynetici s n flar kendi bireylerinde bu tepkiyi, egemenlikleri alt ndaki toplumlarda da korkma ve kamay olu turmay amalar. Ayn ekilde kad nlar da gnmze dek, zenle, rkek olacak ekilde yeti tirilmi lerdir. i s n f nda taklitilik ve sosyal uysall k eklinde kendini gsteren a a l k kompleksi gnmzde de mevcuttur. Psikolojinin, g sahiplerinin eline yeni yeni silahlar vermesi olas d r. O zaman uysall ve rkekli i yayg nla t rabilecekler; kitleleri gittike daha ok evcil hayvanlara dn trebileceklerdir. G sahipleri derken sadece sermaye sahiplerini de il, ayn zamanda sendika ve i Partisi'ninkiler dahil, btn grevlileri kastediyorum. Her grevli, elinde yetki bulunduran herkes, emri alt ndakilerin uysal olmalar n ister . Bu kimseler, emirleri alt ndakiler, kendilerinin ihsan etmek ltfunda bulundu u eyler iin minnettar olacak yerde, nelerle mutlu olacaklar konusunda kendileri karar vermek isterlerse, fkelenirler. Miras yoluyla gei ilkesi, gemi te, ynetici s n f n o unlu unun tembel ve etkisiz kalmas n sa lam t . Bu ba kalar na ans vermek demekti. E er ynetici s n f her nesilde kendi abalar yla ykselmi en dinamik ki ilerden olu ursa, s radan lmller iin durum ok karanl k olur. Byle bir dnyada tembellerin, yani ba kalar n n i ine kar mak istemeyenlerin haklar n n nas l savunulaca n kestirmek zordur. Gcn iti ip kak ma kar l nda elde edildi i bir dnyada yumu akba l insanlar n da bir ans olacaksa, genliklerinde korkusuzlu u ve enerjik olmay renmeleri gerekli gibi grnyor. Demokrasi belki de geici bir evredir. E er yleyse, psikoloji, klelerin zincirlerini perinlemeye hizmet edecektir. Bu nedenle, demokrasiyi, bask tekni i kusursuzlu a eri meden nce, glendirmek byk nem ta maktad r. Ba lang ta szn etti im bilimin etkisine geri dnelim. Hkmet eklinin ne olaca n bilmiyorsak iktidardakilerin psikolojiden nas l yararlanacaklar n da tahmin edemeyiz. Her bilim gibi psikoloji de

yetkililerin eline yeni silahlar, z ellikle de e itim ve propaganda silahlar n verecektir. leri psikolojik teknikler bunlar n ikisini de, kar koymay olanaks z k lan bir noktaya kadar geli tirebilir. ktidar sahipleri bar istiyorlarsa bar , sava istiyorlarsa sava bir toplum yaratabilirler. Akl geli tirmek isterlerse ak l, aptall geli tirmek isterlerse de aptall k retebilirler. Bu bak mdan, gelece i kestirmek olanaks zd r. Psikolojinin, d gc zerine birbirine kar t iki tr etkide bulunmas olas d r. Bir yandan, gerekircili in daha yayg n bir kabul grmesi beklenir. Meteoroloji bilimi, ya mur duas ndan yarar bekleyenlerin o unun rahat n ka rm t r; ama iyi kalplilik iin dua etmek insanlar pek rahats z etmemektedir. yi kalpli olman n nedenleri ya murun nedenleri ka dar iyi bilinseydi aradaki fark da ortadan kalkard . Bir Harley Street uzman na birka sterlin demekle bir ermi olunabilseydi, kendini kt emellerden kurtarmak iin bir doktor a rmak yerine dua eden ki i ikiyzl olarak nitelenirdi. Gerekircili in yay g nla mas yla abada bir azalma, manevi tembellikte de bir artma olabilir -byle bir etki mant ksal olmasa da. Bunun bir kay p m yoksa bir kazan m olaca n kestiremiyorum; nk, yanl psikoloji ile birarada giden manevi aban n iyili i mi yoksa ktl m art raca n bilmiyorum. te yandan, (psikolojinin d gc zerindeki ikinci tr etkisi sonucu) hem metafiziksel hem de etik maddecilikten kurtulu a yol a l r. Genelde kabul grm ve uygulamada yararl sonu vermi bir bilimin konusunu olu turduklar iin duygular daha ok nemsenirdi. Byle bir etki, kan mca, tmyle yararl olurdu; nk mutlulu un nelerden kaynakland konusunda benimsenmi olan yanl fikirleri ortadan kald r rd . Psikolojinin ke if ve bulgular yoluyla ya am biimimizde ya pabilece i de i iklik konusunda bir tahmin yapmaya giri miyorum; nk herhangi bir etki yerine bir ba kas n n grlmesini beklemek iin bir neden gremiyorum. rne in, en nemli etki, zencilere, ba ka hibir yeni beceri kazand rmadan beyazlar kadar iyi dv meyi retmek olabilir. Veya, tersine, zencileri do um kontrol uygulamaya te vik etmek iin psikolojiden yararlan labilir. Bu iki farkl olanak birbirinden ok farkl dnyalara yol aar; birinin mi yoksa tekinin mi gerekle ece ini, ya da ikisinin birlikte mi gerekle ece ini kestirmenin bir yolu da yoktur. Son olarak: psikolojinin byk pratik nemi, s radan insanlara mutlulu un

nelerden olu tu u konusunda daha do ru bir fikir verecek olmas ndad r. nsanlar gerekten mutlu olursa haset, fke ve y k c itilerle dolu olmazlar. Ya amsal gereksinimler d nda, -en az i iler iin oldu u kadar orta s n f iin de- en byk gereksinim cinsel zgrlk, ocuk sahibi olmak zgrl dr. Kendileri mutlulu u ka rm olan ve ba kalar iin de yle olmas n arzuluyan kt niyetli insanlar n engellemesi olmasa, gnmzdeki bilgi birikimi ile, igdsel mutlulu u sa lamak herkes iin kolayla rd . Mutluluk yayg n olunca kendi kendisini koruyabilirdi; nk gnmzde tm politikay olu turan nefret ve korkuya a r yan ts z kal rd . Ancak, psikoloji bilgisi bir aristokrasinin eline geer ve onun taraf ndan kullan l rsa, bilinen ktlklerin devam na ve yo unla mas na yol aacakt r. Dnya, ilk ortaya kmas ndan bu yana grlmemi lde mutluluk getirebilecek her trl bilgiyle doludur. Ancak eski uyumsuzluklar, agzllk, haset ve dinsel zulm yolu kapatmaktad r. Sonucun ne olaca n bilmiyorum; fakat bunun insano lunun imdiye kadar kar la t her eyden daha iyi ya da daha kt olaca n tahmin ediyorum . nan Sava lar Tehlikesi nsanl k tarihi boyunca, her biri aceleci bir ki i taraf ndan tarihin anahtar olarak yorumlanabilecek, e itli dnemsel sal n mlar olagelmi tir. Benim imdi ele almak istedi im, sentez ve ho grszlkten analiz ve ho grye, sonra yine geriye do ru olan sal n m n, bunlar aras nda en nemsizi olmad kan s nday m. Uygar olmayan kabileler hemen hep sentezci ve ho grszdrler. Onlara gre toplumsal geleneklerin d na k lmamal d r; yabanc lara kar da byk ku ku duyarlar. Helenik dnem ncesindeki uygarl klar genellikle bu zelliklere sahiplerdi. zellikle M s r'da, gl rahipler s n f ulusal geleneklerin koruyucusu durumundayd lar ve kendi uygarl klar ndan farkl olan Suriye uygarl ile temas sonucu Akhenaton'un (Akhenaton (veya Amenhotep veya khnaton) (T.O. 1410? -1375?) M s r hkmdar . (,N.)) benimsedi i bozguncu ku kuculu u pskrtmeyi ba arm lard . Minos uygarl ( .. 3000 ile 1100 y llar aras nda Girit'te geli en uygarl k. (.N)) dnemindeki durum ne olursa olsun analitik ho grnn tam olarak ilk kez grld dnem Grek a d r. Bu da, daha sonraki ba ka rneklerde de oldu u gibi, yabanc larla ileti im sa layan ve onlarla iyi ili kilere gereksinim duyan

ticaretin do urdu u bir sonutur. Ticaret, son y llara kadar, bir ki isel giri im konusu olmu tur. Ticarette nyarg lar kazan iin bir engel, laissez faire (b rak n z yaps nlar) doktrini de ba ar n n anahtar say lm t r. Ancak bu ticaret ruhu, daha sonralar oldu u gibi, Grek a nda da her ne kadar sanatta ve d ncede esin kayna olmu sa da, askeri ba ar lar iin zorunlu olan toplumsal btnl sa layamam t . Bu nedenle Grekler nce Makedonya'ya, sonra da Roma'ya boyun e diler. Romal lar n sistemi, temelde sentezci; ayr ca, tam a da bir e kilde, yani teolojik a dan de il emperyalist ve parasal a lardan, ho grszd. Ancak Roma sentezcili i Grek ku kuculu u taraf ndan yava yava eritildi ve yerini Rnesans dnemine kadar dnyaya egemen olan, h ristiyan ve mslman sentezlerine b rakt . Rnesans Bat Avrupa'da k sa sren ok parlak bir entellektel ve sanatsal dneme yol at ; onu da politik kaos ve sade insanlar n bu trden samal klar b rak p din sava lar nda birbirlerini ldrmek gibi ciddi i lere el atma kararl l izledi. Ticaretle u ra an ngiltere ve Hollanda, Reformasyon ve Kar -Reformasyon ho grszl nden ilk s yr lan lkeler oldular; onlar da birle ip Roma yanl lar yla sava mak yerine birbirleriyle sava arak ho grlerini kan tlad lar. ngiltere de, Eski Yunanistan gibi, kom ular zerinde zc bir etki yapt ve bu lkede demokrasi ve parlamenter rejim iin gerekli olan lde ku kuculuk yava yava geli ti. Ho grden yoksun bir a da bu kurumlar ender olarak olanakl d rlar ve bu nedenle de yerlerini fa izme ve bol evizme b rakma e ilimindedirler. Ondokuzuncu yzy l dnyas , genellikle san ld ndan daha ok, 1688 (Katolik kral James 2'ye kar ayaklanma. (.N.)) devriminde somutla an ve John Locke (1632-1704) taraf ndan ifade edilen felsefenin bir rndr. Bu felsefe 1776'da Amerika'da ve 1789'da Fransa'da (1776: Amerikan Ba ms zl k Bildirgesi, 1789: Frans z devrimi. (.N.)) egemen oldu ve sonra da btn bat dnyas na yay ld . ngiltere'nin sanayi devrimi ve Napolyon'u yenmesi sonucu kazand prestij bunda byk etke n olmu tur. Bu durumda bir tutars zl k oldu u ancak yava yava farkedildi. Locke'un ve ondokuzuncu yzy l liberalizminin fikirleri s nai de il ticari nitelikteydi. Sanayicili in felsefesi, servenci deniza r tccarlar nkinden tmyle farkl d r. Sanayicilik sentezcidir; byk ekonomik birimler olu turur, toplumu daha organik hale getirir ve bireyci drtlerin

bast r lmas ndan yanad r. Bunun yan s ra, sanayicili in ekonomik rgtlenmesi hep oligar ik nitelikte olmu ve siyasal demokrasi ne zaman ba ar y a ula yor grnse onu etkisiz hale getirmi tir. Bu nedenlerle yle grnyor ki, her yeni a da oldu u gibi, rakip inanlar ve felsefeler aras nda at maya gtren yeni bir sentezci ho grszlk a na girmekteyiz. Bugn dnyada sadece iki tane byk devlet vard r: Birle ik Amerika ve Sovyetler Birli i. Bunlar n nfuslar birbirine e it gibidir; etki alanlar ndaki teki lkelerin nfuslar da yle. Bat Avrupa ile Amerika k tas ndaki di er lkeler Amerika Birle ik Devletleri'nin; Trkiye, ran ve in'in byk blm Sovyetler'in etki alan ndad r. Bu blnme, Ortaa 'daki h ristiyanlarla mslmanlar aras ndaki blnm and rmaktad r. Ayn trden inan fark , ayn amans z d manl k, daha byk llerde olsa da, benzer blge blnm sz konusudur. Orta a 'da, h ristiyan devletler aras nda, mslman devletler aras nda nas l sava lar olduysa, bu iki byk grup iinde de sava lar olacakt r; ancak bu sava lar n er veya ge, gerek bar antla malar yla son bulmas n umabiliriz. Halbuki bu iki byk grup ara s nda, sadece, her ikisinin de bitap d mesi sonucu gerekle en ate kes anla malar yap lacakt r. ki taraftan birinin zafere ula aca n , ya da at madan bir yarar elde edece ini sanm yorum. Her iki grup da di erini kt niyetli olarak grd ve ondan nefret etti i iin at man n srp gidece i gr ndeyim. Ku kusuz, geli menin mutlaka bu yolda olaca n sylemiyorum. Bilim imdi oldu undan ok daha ileri bir a amaya ula ncaya kadar, be eri olaylar sz konusu oldu unda, gelece in belirsiz olmas ka n lmazd r. Ben, sadece, bu do rultuda gidi e yol aabilecek etkin kuvvetler bulundu una dikkat ekiyorum. Bu kuvvetler psikolojik oldu undan insan kontrol kapsam ndad rlar. Bu nedenle, gc elinde bulunduranlar inan sava lar ieren bir gelecek istemiyorlarsa onu nlemek de ellerindedir. Gelecek hakk nda salt fiziksel d ncelere dayanmayan olumsuz bir kehanette bulunurken, gelecekten sz eden ki inin amalar ndan biri de kendi tahminlerinin yanl l n ortaya koymalar yolunda insanlar aba gstermeye yneltmektir. Ktl n habercisi, e er insan sevgisi ta yan bir ki iyse, kendisine kar nefret duyulmas n sa lamaya al mal ve kehanetleri do ru kmazsa ok zlece i izlenimini vermelidir. Bu giri ten sonra inan sava lar na yol aan nedenleri; e e r onlar nlemek istiyorsak al nmas gereken nlemleri gzden geirelim.

Yak n gelecekte, onsekizinci ve ondokuzuncu yzy llarda ya anan ho grszlkten daha byk lde, etkin bir ho grszl n var olaca beklenmektedir. Bu beklentinin temel neden i de byk lekli seri retimin ucuzlu udur. Bunun trstlere ve tekellere yol aaca ise, en az ndan Komnist Manifesto kadar, eski ve herkese bilinen bir eydir. Bizi imdilik ilgilendiren, entellektel ba lamda ortaya kacak sonulard r. Bugn d nce kaynaklar n birka elde toplayarak onlar kontrol alt nda tutma yolunda gittike artan bir e ilim vard r; bunun sonucu olarak da az nl n d nceleri etkili olarak dile getirilme ans n yitirmektedir. Bu yo unla ma Sovyetler Birli i'nde, ynetimdek i parti yarar na olarak, politik a dan ve bilinli olarak gerekle tirilmi tir. nceleri byle bir ynetimin ba ar l olabilmesi ku kulu grnyordu; ancak y llar getike ba ar olas l giderek kuvvetlenmektedir. Ekonomik uygulamada baz dnler verilmi se de, ekonomik ve politik teoride ya da felsefi bak a s nda bu yap lmam t r. Komnizm gittike daha ok gelecekteki bir cennetle ilgilenen, gnlk ya am biimiyle ise gittike daha az ilgilenen bir inana dn mektedir. Bu inan sorgulamadan kabul eden ve olu tu u y llarda onunla ilgili etkin bir ele tiri duymam olan yeni bir ku ak yeti mektedir. Edebiyat, bas n ve e itim zerinde imdi uygulanan denetim bir yirmi y l daha byle srerse -srmeyece ini varsaymak iin de bir neden yoktur- komnist felsefe enerjik kitlenin ezici o unlu unun kabul etti i felsefe olacakt r. Buna kar gelenler de kacakt r. Bir yanda olaylar n, ulusal ya am n genel gidi inin d nda kalan ve say lar giderek azalan kskn ya l lar; te yanda da, etkileri uzun y llar nemsemeye de meyecek dzeylerde kalan birka zgr d nr. zgr d nrler her zaman var olmu lard r -onnc

yzy lda talyan soylular n n o u Epikr yanl s yd . Bu kimseler ancak baz rastlant sal hallerde, rne in imdiki Meksika'da oldu u gibi, fikirleri, ekonomik ve politik nedenlerle, nemli kesimler iin yarar sa lad nda nem kazan rlar. Bu da Resmi Kilise'nin biraz sa duyu kullanmas yla her zaman nlenebilir. Rusya'daki Resmi Kilise'den de bu kadarc k sa duyu gstermesi beklenebilir. Gen kyller e itimin yayg nla mas yla srye kat lmaktad rlar; kyllerin ya ant s nda bireyselcili e gittike daha ok dn verilmesi de onlar n teoriyi benimsemelerini kolayla t rmaktad r. Ekonomik sistemin uygulanmas nda ne kadar az komnizm olursa genellikle benimsenen inan da o kadar ok yayg nla acakt r. Bu sre yaln z Rusya'ya ya da Sovyetler Birli i'ne dahil lkelere zg de ildir. in de ayn sre iine girmektedir; ok glenmesi de olas l k d de ildir. in'de gl olan hangi hareket varsa -zellikle de milliyeti hkmet- Rusya'n n etkisiyle ba lam t r. Gney ordular n n askeri ba ar s Ruslar n yol gstermesiyle rgtlenen propaganda sayesinde gerekle mi tir. Eski dinlere -budizm ve Taoizme- ba l olan inliler politik bak mdan geri kafal d rlar. H ristiyanlar ise, yabanc lara kar , milliyetileri rahats z edecek lde dostad r. Asl nda, milliyetiler yerli olsun yabanc olsun btn eski dinlere kar d rlar. Rusya'n n yeni dini, hem "geli me"nin son rne i olmas , hem de siyasal bak md an dost olan bir devletle, gerekte yegane dost devletle ilintili olmas nedeniyle, yurtsever ayd nlara ekici gelmektedir. Bu yzden in'in uygulamada komnizme gemesi akla uzak geliyorsa da, bol evik felsefesini benimsemesi pekala olas d r. ngilizlerin "geri kalm " lkelerle olan ili kilerinde d tkleri en byk yan lg geleneklerin gcne ok fazla gvenmek olmu tur.

in'de, in klasiklerini olduka iyi bilen, yayg n bo inanlar anlayan, ya l ve tutucu okumu yazm larla dostluk kurmu birok n giliz bulabilirsiniz. Yeni in'i anlayan ve ona bilgisizce bir a a lama ile bakmayan birisine ise pek rastlayamazs n z. Bu kimseler, Japonya'daki kabuk de i tirmeye ra men, in'in gelece ini gemi ine bakarak de erlendirmeyi srdrrler ve byk ve h zl bir de i imin olanaks z oldu unu varsayarlar. Bunun bir d yan lg s oldu undan eminim. Japonya'da oldu u gibi in'de de, Bat 'n n ekonomik ve askeri gc Bat 'ya prestij sa lamakla beraber, ondan nefret edilmesine de neden olmu tur. Rusya olmasayd bu ne fret etkisiz kal rd . Ama imdi Rusya, Bat egemenli inden kurtulma konusunda bir model olu turmakta ve az ok benzer bir yolda yrmek iin in'e yard mc olmaktad r. Bu ko ullar alt nda h zl bir de i im ok olanakl d r. Daha nce e itimsiz olan bir topl umda h zl bir de i im her zaman kolayl kla gerekle tirilebilir; nk hkmetin sayg nl ile desteklenen bir e itim, genlerin cahil byklerini kmsemesine yol aar. Bu nedenle, yirmi y l sonra bol evik ideolojinin btn in'de iktidara gelmesi ve Rusya ile yak n bir siyasal ittifak iine girmesi hi de olas l k d de ildir. Bu ideoloji, e itim yoluyla, yava yava dnya nfusunun yakla k yar s na a lanacakt r. Bu arada br yar s nda neler olabilir? Yerle mi tutuculu un statkoculuk ve ge lenek avantajlar na sahip oldu u Bat dnyas nda daha yumu ak yntemler yeterlidir; gerekten de, mevcut yntemler, genelde, belirli bir amaca ynelik olmadan ortaya km lard r. Ortaa kal nt lar n n etkisi nedeniyle, a da inan Avrupa'da kat ks z haliyle grlmez. Sanayi kapitalizminin en zgr ekilde uyguland ve zelliklerini a ka gsterdi i yer Amerika Birle ik Devletleri'dir. Dnya devletleri aras nda en by Amerika oldu u iin, Bat Avrupa da yava yava onun izinde gitmek zorunda kalmaktad r. Bunu sylerken, rne in Amerikan gmen topluluklar nda hala varl n srdren, gerilerde kalm bir Avrupa inan olan tutucu protestanl benimsememiz gerekti ini kastetmiyorum. Amerika'n n

tar m kesimi, uluslararas nem ta yan veya Amerika'n n gelece ine biim verecek olan kesim de ildir. Yeni ve nemli olan, sanayi inan d r. Bu inan Rusya'da bir biim, Amerika'da ba ka bir biim alm t r. Dnya iin nemli olan da bu ikisi aras ndaki z tl kt r. Rusya gibi Amerika'n n ideali de gerekle mi de ildir; ama yine de de er yarg lar teorik a dan bu ideale uydurulmu tur. Rusya'n n ideali komnizmdir; Amerika'n n ideali ise serbest rekabet. Yeni ekonomi politikas Rus idealine nas l ayakba oluyorsa trstler de Amerikan idealine ayn eyi yapmaktad r. Komnistler, rgtler baz nda d nr; tipik Amerikal da bireyler baz nda. "Tahta kulbeden Beyaz Saraya" szleri gen politikac lar n nne koyulan idealin bir ifadesidir. Ekonomik alanda buna benzer bir ideal de i hayat nda ilerlemeyi sa layan sistemlerin reklamlar n esinler. Herkesin Beyaz Saray'da oturmas n n veya irket ba kan olmas n n olanak d olmas gere i, idealin bir eksikli i olarak d nlmez; sadece, genleri rakiplerinden daha al kan ve kurnaz olmaya iteleyen bir ge olarak alg lan r. Amerika'n n henz kalabal kla mad dnemlerde, o u kimsenin, ba kalar n n omuzlar na basmadan olduka byk ba ar lara eri mesi olanakl yd . imdi bile, e er amalanan ey g de il de maddi refah ise, Amerika'daki bir i inin Avrupa'daki bir serbest meslek sahibinden daha zengin olma olana vard r. Ancak g art k giderek baz odaklarda yo unla maktad r ve d lanm olanlar n da kendi paylar n istemeleri tehlikesi vard r. Ulusal inanc n bir blm bu tehlikeyi en aza indirecek ekilde planl anm t r. Napolyon-vari bir dstur, La carriere ouuerte aux talents (Mesle in kap s yeteneklilere a kt r) szleri ok i e yarar; gerisi ba ar y toplumsal de il bireysel bir olgu olarak gstermeye kal r. Komnist felsefede hedef bir kesimin ya da bir rgtn ba ar s d r; Amerika'da ise bireyin ba ar s . Sonuta, ba ar s z birey sosyal sisteme fkelenmek yerine kendi yetersizli inden utan duyar. Al k oldu u bireyci felsefe, toplu eylem sayesinde herhangi bir yarar sa lanabilece ini d nmesini engeller. Bu nedenle, gc elinde bulunduranlara kar bir muhalefet yoktur; bu da onlar zenginle tiren ve dnya ap nda etkili yapan bir sosyal sistemin tad n karmakta zgr k lar. nsanlar n gerek duyduklar eylerin e it olarak da t ld bir dnem hibir zaman var olmam t r. Oturmu bir sosyal sistemde, daha az ansl olanlar n

kaderlerini kabul etmelerini sa layan bir sistem var olmal d r; bu da genellikle bir tr inana dayan r. Ancak bir inan n, geni bir ktle taraf ndan kabul edilmesini gvenceye almak iin, btn topluma, gzard etti i haks zl klar kar layacak lde yarar da sunmas gerekir. Amerika'da teknik geli imi ve maddi refah dzeyinin ykselmesini sunar. Bu ikincisini sonsuza kadar sa lamaya gc yetmeyebilir; ama bir sre daha ba arma olas l vard r. Rusya'da ise, sadece sermaye sahiplerinin de il, herkesin yarar na ynetilen bir sanayile me kavram n sunar. Rus i isinin Amerikal i iye gre daha yoksul oldu u ku kusuzdur. Ancak o ba kalar n zenginle tirmek ve yceltmek iin gereksiz yere cefa ekmedi ini, kendi hakk olan ald n bilerek -en az ndan yle sanarak avuntu bulur. Bunun da tesinde, kendini, birbirleriyle mcadele eden birimlerden birinin yesi olarak de il, s k bir i birli i iindeki bir toplumun bir birimi olarak hisseder. San r m burada Amerika ve Rusya'daki inanlar n zne inmi oluyoruz. Protestan gelene i ve yz y l sren nc ruhu ile ya amas sonucu ekillenmi olan bak a s na gre, Amerika, yoksulluktan zenginli e eri me yolunda giri ilen bireysel u ra n, ba kas ndan yard m istemeden, bireysel aba yoluyla yap lmas gerekti ine inan r. Bir orman adam gibi vah i do a ile sava maktad r. Gerekte rakipleri olan ki ilerle sava yorsa da bu zerinde durmaya de er bir konu de ildir. Belki de, btn ya am boyunca, maddi refah u runa zihinsel drstl n feda eden ve fikirlerini zgrce ifade etmekten yoksun bir kle durumunda olaca n vurgulamak pek nazik bir davran olmaz. A klamamas gereken d ncelerin ho olmayan d nceler oldu u ortadad r; bunlar konusunda dilini tutmaya zorlanmas ise, yaln zca, anar ik drtlere kar sa l kl bir s n rlama getirmek demektir. Orta ya a geldi inde kendisi de art k bu gr le tam bir uyum iindedir. Rusya'da ise, bunun tersine Bizans Kilisesi,

Tatarlar ve arl k, bireyin bir hi oldu unu insanlar n beynine zaten damgalam t r; daha nce Tanr ya da ar yoluna feda etti i eyler toplum u runa daha kolay feda edilebilir. Rus komnistleri Bat 'daki sempatizanlar ndan, temelde bireye sayg duymamalar yla ayr l rlar (Bkz. Rene Flp-Miller'in Geist und Gesicht der Bolschewismus - Bol evizmin Ruhu ve Grnm). Bu konuda ruha ve lmszl e inanan Bizansl seleflerinden daha kat olabilirler. Sovyet yneticileri ruhu ortadan kald rd ktan sonra Leviathan ( ncil'de sz edilen, bazen timsaha, bazen y lana, bazen de balinaya benzetilen deniz canavan. (.N.)) benzetmesini bir h ristiyandan daha itenlikle kabul edebilirler. Onlar iin Bat 'n n bireyselli i, Menenius Agrippa masal nda oldu u gibi, bedenin e itli organlar n , kendi ba lar na ya amalar iin ay rmak kadar abestir. Sanat, din, etik, aile konular na, daha do rusu her konuya, bak a lar bu temele dayan r. Bat 'daki sosyalistler, aras ra, toplumun byk neminden, sanki onlar da ayn fikirdelermi gibi sz e derler; ancak nadiren yledirler. rne 'in, uzak bir yere g eden bir adam n kar s n ve ocuklar n birlikte gtrmek istemesini do al bulurlar. ok daha kat olan Do u komnistleri ise bunu sadece bir duygusall k olarak alg lar. ocuklar na devletin bak aca n , gidece i yerde eskisini aratmayacak yeni bir e bulabilece ini sylerler. Do al sevginin gerekleri nemsiz say l r. Geri kapitalist toplumlarda bu tr eyler gnlk ya amda ho gryle kar lan r, ama teorilerine ayn lde yans maz. Lenin'in r etilerinin bu sylediklerime ters d t de do rudur. San r m, bunun bir tutars zl k oldu u, do al insan n teori kabu undan bir f k rmas oldu u kabul edilmelidir. Koyu bir komnistin, Lenin'in somut bir ki i olarak de il, bir Kuvvet'in somutla mas olarak sayg grd n syleyece ini d nyorum. O da, zamanla, teorik olarak, Logosb kadar soyutla abilir. Rus felsefesinin yava yava , ya da bir anda, Bat 'ya egemen olaca n d nenler olmu tur. lk bak ta nemli grlebilecek baz d nceler bu gr desteklemektedir. Komnist felsefenin sanayi toplumuna kapitalist felsefeden daha

uygun oldu u ku ku gtrmez; nk sanayile menin bireylerden ok, rgtlerin nemini art rmas ka n lmazd r. Bundan ba ka, toprak ve do al kaynak mlkiyetinin sanayiden ok tar m rejimine zg olmas do ald r. Topra n zel mlkiyeti iki yoldan edinilmi tir: birisi, her yerde k l hakk na dayanan aristokratik yol, ikincisi de, iftinin i ledi i topra a sahip olma hakk na dayanan demokratik yol. Bir sanayi toplumunda bu iki hak da mant ks z ve anlams zd r. Maden sahiplerinin, madeni i letenlerden pay almalar ve kentsel ta nmaz mal sahiplerinin kira almalar uygulamas aristokratik yoldan edinilen toprak mlkiyetinin anlams zl n ortaya koymaktad r; nk mal sahibinin elde etti i gelirin herhangi bir toplumsal yarar oldu u sylenemez. Topra i leyen kylnn o topra a sahip olma hakk da ayn lde anlams zd r. Bir Boer iftisinin topra nda buldu u alt ndan elde etti i zenginlik onun topluma yapt herhangi bir hizmet nedeniyle kazan lm de ildir. Kente yak n bir yerde iftlik sahibi olan ki inin o blgenin kentle mesiyle elde etti i zenginlik iin de ayn ey geerlidir. Yaln z zel mlkiyet de il ulusal mlkiyet bile ayn kolayl kla anlams z say labilir. M s r ve Panama Cumhuriyeti'nin kendi topraklar ndaki kanallar n kontroln elde tutmalar gerekti ini ne srmek samad r; geli memi lkelerin topraklar nda bulunan petrol gibi eylerin kontrolnde mutlak haklar oldu unu ne srmek de kt sonulara yol amaktan ba ka bir eye yaramaz. nemli hammaddelerin uluslararas bir ynetim alt na al nmas yolundaki teorik sav son derece ekicidir; zengin e k yan n hammaddelerden yararlanma iin dnyay haraca ba lamas n kabullenmemize yol aan tek ey tar msal gelenektir. Sanayi toplumlar tar m toplumlar na k yasla

ok daha s k ba lant lar iindedirler ve ki ilere verilecek yasal yetkiler, tar m toplumlar nda byk sak ncalara yol amasa da, sanayi toplumlar iin son derece tehlikeli olurlar. Ayr ca, sosyal istlerin saf nda yer alan haset duygusuna (ba ka deyi le adalet duygusuna) da yol aaca ortadad r. Btn bu d ncelere kar n, nmzdeki yz y ll k bir sre iinde sosyalist gr n Amerika'da yayg nla aca n sanm yorum. Amerika sosyalist d nceyi benimsemedi i srece de onun ekonomik yrngesindeki hibir lkenin, sosyalizmi en ufak bir lde bile uygulamas na izin verilmeyecektir. Bunun rne i Dawes Plan s uyar nca Almanya'da demiryollar ndan, devlet mlkiyetinin kald r lmas s ras nda ya anm t . Amerika'n n sosyalist olmayaca n sylemem, Amerika'daki refah n srece i yolundaki inan m nedeniyledir. Amerika'daki bir i i sosyalist lkelerdeki bir i iden daha zengin oldu u srece, kapitalist propagandan n de i im yanl s savlar rtmesi mmkn olacakt r. Bu ba lamda, daha nce szn etti im geni -lekli-retim ekonomileri son derece byk nem ta maktad r. Aralar nda anla m bas n, milyonerlerin parasal destek verdi i yksek retim, milyonerlerin ba lar ndan yararlanan ve kilisenin kontrolnde olan ilk retim, reklam yoluyla hangi kitaplar n daha ok sataca n kararla t ran ve bu kitaplar az say da bas labilen kitaplardan daha ucuza maleden iyi rgtlenmi kitap yay nc l , radyo, ve hepsinden ok, btn Bat dnyas nda gsterilerek kazan getiren ok pahal filmlerin yap ld sinema: btn bunlar tekdzeli e, d nce ve haberlerin bir merkezden ynetimine, yaln zca g odaklar nca onaylanan inan ve felsefelerin yay lmas na olanak sa lamaktad r. Bu tr propagandalar n btnyle ka n lmaz ve sonuta kar koyulmaz oldu unu sanm yorum. Ancak, kan mca, nerdi i rejim s radan insanlara

ba ar l oldu u izlenimini verdi i srece, bu propagandan n etkisini srdrmesi olas d r. Sava ta yenilgiye u ramak, ki bu herkesin anlayabilece i bi r ba ar s zl k i aretidir, rejimi sarsabilir; ancak, Amerika'n n bir sava ta yenilme olas l imdilik yoktur. Bu nedenle, ngiltere'nin ba ar l oldu u ondokuzuncu yzy lda parlamenter ynetim tarz na gsterilen yayg n ba l l Amerika'daki Amerikan sistemi iin de bekleyebiliriz. Eskimi anlam yla teolojik gr ayr l klar Do u ile Bat aras ndaki ekonomik inan ayr l klar n , ku kusuz, daha da glendirecektir. Amerika'n n h ristiyanl , Do u'nun ise h ristiyan-kar tl n srdrmesi beklenebilir. Evlilik ve aile konular nda, Amerika'n n h ristiyan doktrinlerine kar yapmac k ba l l n srdrmesi, Do u'nun da bunlar khne bo -inanlar olarak alg lamas beklenebilir. ki tarafta da geni lde ve ac mas zca haks zl klar yap laca ; her iki taraf n da tekindeki bu haks zl klardan haberdar, kendisindekilerden ise habersiz olmas beklenebilir. rne in, pek az Amerikal Sacco ve Vanzetti (Nicolo Sacco ve Bartolomeo Vanzetti: talyan as ll Amerikal anar istler. Gasp ve ldrme sular ndan dolay 19 20'de gerekle en idamlar uluslararas protestolara neden olmu ; o u ki i onlar politik nyarg lar n kurbanlar olarak nitelemi tir. (.N.) hakk ndaki gere i bilir. Ba ka birisinin suu kendi i ledi ini itiraf etmesine ve kan tlar toplayan polisin bunlar n "tertip" oldu unu kabul etmesine kar n, adam ldrmek suundan lme mahkum edilmi lerdi. Suu itiraf eden ki inin bozuk sicilli olmas yeni bir dava a lmas n n reddedilmesinin nedenlerinden biriydi. Anla lan, Amerikan yarg lar na gre sadece iyi karakterli ki iler cinayet i liyorlar. Sacco ve Vanzetti'nin gerek sular ise anar ist olmalar yd . Btn bunlar, ku kusuz, Rusya'da da bilinmektedir ve kapitalistlerin adaleti konusunda olumsuz d ncelere yol amaktad r.

Bunun gibi, Rusya'daki patriklerin ve sosyal devrimcilerin duru malar da Amerika'da bilinmektedir. Bylece, her iki taraf da di erinin ktlkleri hakk nda bol bol kan t toplamakta; ancak kendi lkelerindeki ktlklerden habersiz kalmaktad r. Bir sre nce California niversitesi'nde bir profesrle tan t m; Mooney (Tom Mooney (1882? -1942): Bir bombalama sulamas yla 1916'da mahkum edilip 1939'da affedilen Amerikal sendika lideri. (.N.)) ad n hi duymam t . Mooney i lememi olabilece i bilinen bir adam ldrme suundan dolay bir California cezaevinde yatmaktayd . Kerenski rejimi s ras nda Rus hkmeti bu dava hakk nda Amerikan hkmeti nezdinde resmi giri imde bulunmu ve Ba kan Wilson'un grevlendirdi i soru turma komitesi onun sulu oldu unu gsterecek kan tlar bulunmad n bildirmi ti. Ancak o bir komnistti. Bylece grlyor ki, d nceden dolay yap lan zulme her lkede gz yumulmaktad r. svire'de bir komnisti ldrmek yasal oldu u gibi, bunu yapan ki i bir daha cinayet i lerse, sab kas olmad gerekesiyle beraat eder. Bu tutuma kar , Sovyet Cumhuriyeti d nda, hibir lkede tepki gsterilmemektedir. Bu ba lamda, kapitalist lkeler iinde en iyisi Japonya'd r. Orada, iki nl anar isti ve onlar n kk ye enlerini -o ullar sanarak- karakolda bo arak ldren polis, bir kahraman haline gelmesine ve okul ocuklar na onu ven kompozisyonlar yazd r lmas na kar n, hapse mahkum edilmi ti. Btn bu nedenlerle, mevcut rejimin sokaktaki insana ba ar l grnd , ya da Amerikan ekonomik etkisinin egemen oldu u bi r lkede, yak n bir gelecekte komnist inan n n benimsenmesi olas l n grmyorum. Tam tersine, statkonun korunmas iin, g odaklar n n gittike daha tutucu olmalar ve toplumdaki btn tutucu gleri desteklemeleri olas grnyor. Bu odaklar n en g ls de, ku kusuz dindir. Almanya'da krall n mal varl hakk ndaki halk oylamas nda, kiliseler bunlar n kamula t r lmas n n h ristiyanl a ayk r oldu u konusunda resmen karar ald . Byle kararlar dllendirilmeyi hakederler. Ku kusuz dllendirilecekl erdir de.

Kapitalist lkelerde, e itimin zenginler yarar na olacak biimde, daha s k kontroln sa lamak amac yla, rgtlenmi dinin, zellikle de Katolik Kilisesi'nin, gittike daha da glenmesi beklenebilir. Bu nedenle, Bat ile Rusya aras nda temel de ekonomik olan kar tl n giderek btn inan alanlar na yay lmas olas d r. nan sz ile kastetti im, do ruluklar kan tlanmam olan konularda var olan dogmatik kan lard r. Ku kusuz, btn bu ktlkler bilimsel yakla m n, yani kan lar nyarg lar yerine kan tlarla olu turma al kanl n n yay lmas yla nlenebilir. Ancak, her ne kadar sanayide de bilimsel teknik gerekliyse de, bilimsel yakla m daha ok ticaretle ilintilidir; nk zorunlu olarak bireyseldir ve iktidar n etkisinde de ildir. Bu nedenle bilimsel yakla m n, sadece, a da ya am n ana mecras d nda kalan Hollanda, Danimarka, skandinavya gibi kk lkelerde varl n srdrmesini bekleyebiliriz. te yandan, bir yzy l kadar srecek bir at ma dneminden sonra, Otuz Y l Sava lar sonras nda oldu u gibi, her iki taraf n giderek yorgun d mesi de olas l k d de ildir. O zaman s ra yine dogmatik konularda geni gr l olan ki ilere gelecektir. nmzdeki mcadele konusunda benim ki isel tutumum Erasmus'unkin gibidir: iki taraf da btn kalbimle desteklemem olanaks zd r. Birok noktada Amerikal byk sermaye sahiplerinden ok, bol eviklerle ayn fikirdeyim; ancak onlann felsefesinin kesin do ru oldu una, ya da mutlu bir dnya yaratabilece ine inanam yorum. Rnesans'tan bu yana h ep ykseli te olan bireycili in ok ileri gitti ini; e er sanayi toplumlar n n istikrarl olmas ve s radan kad n ve erkekleri ya amlar ndan ho nut k lmas isteniyorsa, daha gl bir i birli i ruhuna gerek oldu unu kabul ediyorum. Bol evik felsefesindeki glk, rgtlenme ilkelerinin ekonomiye dayanmas ndan; buna kar l k, insan igdleriyle uyumlu olacak grupla malar n

biyolojik nitelikte olmas ndan kaynaklanmaktad r. Aile ve ulus biyolojik, trst ve sendika ekonomiktir. Biyolojik grupla malar n gnmzde yol at ktlkler yads namaz; ancak ben toplumsal sorunlar n bu gruplar olu turan igdleri yok sayarak zlebilece ine inanm yorum. Eminim ki, rne in, btn ocuklar ana-baban n katk s olmadan devlet kurumlar nda e itilirlerse; kad n ve erk eklerin byk bir blm hem aba gerektiren faaliyetler iin gerekli drty yitirirler, hem de bir huzursuzluk ve can s k nt s iine d erler. fadesini kara ve deniz kuvvetlerinde bulmayan milliyetili in de bir yeri vard r; ona uygun alan da siyasal de il, daha ok kltreldir. nsanlar e itimin ve kurumlar n etkisiyle byk lde de i ebilirler. Ancak bu de i im temel igdleri sapt racak ekilde gerekle irse sonu canl l n yitirilmesi olur. Bol evikler psikolojik nemi olan tek gd ekonomik ig dym gibi konu urken kesinlikle yan lmaktad rlar. Bat 'n n rekabete dayal toplumu da bu yan lg y payla r; ancak Bat bu konuda daha az a k szldr. a m z n temel yan lg s , bana gre, ya am n ekonomik ynnn gere inden ok vurgulanmas d r. Kapitalist ve komnist felsefelerin her ikisinin de, biyolojik gereksinimleri dikkate almad klar iin yetersiz olduklar kabul edilmedike aralar ndaki at man n son bulaca n sanm yorum. Bu at man n iddetini azaltmaya gelince, bildi im en iyi ey liberallerin vaktiyle benimsedikleri parolad r. Ancak bunun yetersiz oldu unun da fark nday m. Gerekli olan, d nce zgrl nn ve d nceleri yayma f rsat n n varl d r. Zorluklara yol aan, zellikle bu ikincisidir. Bir d ncenin geni ve etkin biimd e

yay lmas n sa layan mekanizma mutlaka ya devletin ya da byk sermaye kurulu lar n n elindedir. Demokrasi ve e itim sahneye kmadan nce bu pek de gerek de ildi: etkili fikirler pahal a da propagandan n arac l olmadan eri ilebilen, ufak bir az n l kla s n rl yd . Ancak tehlikeli ve y k c bulduklar , gerek ahlaka ayk r grdkleri fikirlerin yay lmas iin para ve emek harcamak ne devletten ne de byk sermaye kurulu lar ndan beklenebilir. Devlet de uygulamada en az ndan sermaye kurulu lar kadar, dalkavuklu a al m , nyarg lar kemikle mi , a n d nce dnyas nda ya amsal olan her eyden habersiz, budala bir ihtiyar gibidir. Byle eski kafal insanlar n sansrnden gemeyen hibir yenilik ne srlemez. Geri gizli kapakl yay nlar da yap labilir; ancak, bu da sadece gizli kapakl okuyucu eker. a da i dnyas ndaki genel e ilim i letmelerin birle mesi ve merkezile mesi ynnde oldu undan, tehlike gittike bymektedir. Genellikle benimsenmeyen bir ama iin geni apta propaganda sa laman n tek yntemi kad nlara oy hakk verilmesini savunanlar n uygulad yntemdir. Ancak bu yntem konu basit ve duygusal olursa geerlidir; karma k ve tart maya gtrr trden olursa, de il. Bu nedenle, resmi ve resmi olmayan sansrn etkisi, muhalefeti rasyonel yerine duygusal k lmak, bir yenili in lehinde ve aleyhinde olan kan tlar , serinkanl l kla tart mak yerine geni kitlelerin anlamayaca karma k bir duruma getirmektir. rne in, ucuz haz r ilalar n adlar n veren resmi bir t bbi yay n vard r; ancak hibir gazete ondan sz etmez; hemen kimse varl ndan haberdar de ildir. te yandan btn ilalar n

ayn ucuzlukta oldu unu ne sren Christian Scientists (H ristiyan Bilimciler) halka ula ma olana na sahiptir. Politikada da buna benzer eyler olur. A r ulardaki fikirler halka ula r; l ml ve rasyonel fikirler ise yetkililerin muhalefetine de meyecek kadar s k c say l r. Ancak bu kusur ngiltere'de teki lkelerin o undan daha azd r. nk ngiltere ncelikle bir ticaret lkesidir ve ticaretin bir paras olan zgrlk tutkusunu korumu tur. Ku kusuz, yetkililer gerek duyarlarsa, areler de bulunabilir. O zaman, insanlar yurtseverlik ve s n fsal nyarg ile e itmek yerine, kan t ve verileri de erlendirme yetisini art racak ve rasyonel kararlar alacak ekilde e itmek de olanakl olur. Belki zamanla insanlar zekan n toplum iin de erli bir ey oldu unu farkedeceklerdir. Ancak ben bu gidi e i aret eden bir hareket grd m syleyemiyorum. Gelece e Dnk Baz Tahminler 1 Gelecekle ilgili olarak iki tr yaz yaz labilir: Bilimsel ve topik. Bilimsel yaz lar nelerin olas oldu unu bulmaya al r; topik olanlar ise, yazar n olmas n arzulad z eyleri. Astronomi gibi yeterince geli mi bir bilimde kimse topik yntemi uygulamaz: Ay ve Gne tutulmas tahminleri, gerekle ti inde insanlar sevinsin diye yap lmazlar. Ancak sosyal konularda, gelecekteki geli meleri nceden kestirmeye olanak sa layan genel yasalar bulduklar n ne srenler iddia ettikleri kadar bilimsel de ildirler; insano luyla ilintili kurumlarda ileride ne olaca n nceden bilme abalar byk lde tahmin ierir. rne in yeni ke iflerin ne gibi de i ikliklere yol aaca n

bilmiyoruz. Belki Mars'a, Vens'e nas l gidilece i ke fedilir; belki de, yiyeceklerimizin o u tarlalarda de il labarotuvarlarda retilir. Bu tr olas l klar n sonu yoktur. Ben imdi bunlar bir yana b rakaca m ve yaln zca gnmzde iyice geli mi olan e ilimleri ele alaca m. Ayr ca, hi de kesin olmayan bir eyi, uygarl m z n srp gidece ini varsayaca m. Uygarl m z sava lar sonucunda yok olabilir, veya Roma mparatorlu u'nda oldu u gibi yava yava kebilir. Ama e er uygarl m z srecekse, baz zellikler edinmesi olas d r. Bunlar saptamaya al aca m. Makinenin ya am m za kat l mas yla, ve daha ok bunun bir sonucu olarak, toplumda bir de i im daha gerekle mi tir: toplumun eskisine gre ok daha rgtl bir hale gelmi olmas . Matbaa, demiryolu, telgraf ve - imdi de- radyo a da devlet ve uluslararas finans kurulu lar gibi byk kurumlara teknik kolayl klar getirmi tir. Bir Hintli ya da inli kylnn ya am nda kamu i lerinin hemen hemen hi yeri yoktur. Halbuki ngiltere'de en uzak k rsal blgelerde bile bunlar neredeyse herkesin ilgilendi i konulard r. Son zamanlara kadar durum byle de ildi. Jane Austen'dan anlad m za gre, onun zaman ndaki k rsal st-orta s n f Napolyon sava lar n uzun boylu umursamam t . a m zdaki en nemli de i imin daha s k bir sosyal rgtlenme e ilimi oldu unu syleyebilirim. Bilimin buna ba l olan bir ba ka sonucu da dnyan n daha ok btnle mi olmas d r. Onalt nc yzy ldan nce Amerika ve Uzak Do u'nun Avrupa ile hemen hi ili kisi yoktu. O zamandan bu yana ili kileri giderek yak nla maktad r. Roma'da Augustus, in'de Han mparatoru ayn anda kendilerini dnyan n efendisi olarak gryorlard . imdilerde byle gzel d ler olanaks zd r. Dnyan n hemen her blgesi hemen btn

teki blgelerle ili ki iindedir. Bu ili kiler dosta veya d manca olabilir; ama her iki halde de nemlidirler. Dalai Lama (Tibet budistlerinin ba kan ) yzy llar sren yaln zl ktan sonra birden Ruslar n ve ngilizlerin ilgi oda oldu ve bu s k c ilgiden kurtulmak iin Pekin'e s nd . Ancak orada da btn maiyetini Amerika'dan gelen kodak makineleriyle donanm olarak buldu. Daha s k toplumsal rgtlenme ve daha geni btnle meye ili kin bu iki nermeden kan sonuca gre uygarl m z n geli mesi iin btn dnyay kontrol alt na alacak merkezi bir otoritenin olu turulmas zorunludur. Bu yap lmazsa anla mazl klar o alacak, ve toplum duyarl n n glenmesi sonucu sava lar daha s kla acakt r. Merkezi otorite bir hkmet eklinde olmayabilir; olmamas n da daha olas gryorum. Bu otoritenin, sava ta taraf olan lkelere verilen dn paralar n o unlukla geri denmedi ini grp bar n kendi yararlar na oldu una kanaat getirmi bulunan sermaye sahiplerinden olu mas ok daha olas d r. Ya da, bu otorite tek bir gl devlet -Amerika- veya bir grup devlet -Amerika ve ngiliz mparatorlu u- de olabilir. Ancak bu noktaya gelinmeden nce, dnyan n Amerika ve Rusya aras nda fiili olarak payla laca uzun bir dnem olabilir; Amerika Bat Avrupa'da ve onun zerk dominyonlar nda, Rusya da Asya'da kontrol ele alabilir. Byle iki grup, savunma a s ndan gl, sald r a s ndan ise zay f olur ve bir yzy l veya daha uzun sre varl klar n srdrebilirler. Ancak sonunda -en az ndan yirmibirinci yzy lda herhangi bir zaman kastediyorum- ya byk bir felaket olur ya da btn dnyay kontrol alt na alan merkezi bir otorite kurulur. Uygar insanl n yeterli sa duyuya ula mas yla, ya da Amerika'n n

yeterli gce sahip olmas yla, barbarl a bir dn olan bu felaketin nlenece ini d nyorum. Byle olursa, kurulacak merkezi otorite ne gibi yetkilere sahip olmal d r? Her eyden nce ve en nemli olarak, sava ve bar konular nda karar verebilmeli; veya, e er sava karsa destekledi i taraf n abuk bir zafer kazanmas n gvence alt na alabilmelidir. Bu sonu, biimsel bir siyasal kontrol olmadan da, yaln z parasal stnlkle sa lanabilir. Sava lar gittike daha bilimsel, dolay s yla gittike daha pahal olaca ndan, dnyan n nde gelen finans kaynaklar birle irlerse, bor vererek veya vermeyerek sonucu saptayabilirler. Versailles Antla mas 'ndan sonra Almanya'ya uygulanan bask ya benzer bask larla, istemedikleri herhangi bir grubun silahs zlanmas n sa layabilirler. Bu yolla dnyan n btn byk ordular n giderek kontrolleri alt na alm olurlar. Yapmalar gereken btn etkinlikler iin bu bir temel ko uldur. Antla malar gzden geirmek ve anla mazl klara mdahale etmek d nda, merkezi otoritenin karara varmas gereken konu daha vard r. Bunlar: (1) topra n e itli ulusal devletler aras nda bl trlmesi, (2) bir ulusal devletin s n rlar ndan tekine nfus hareketl eri, (3) hammaddelerin onlara talip olanlar aras nda bl trlmesidir. Bu konular biraz a klama gerektiriyor. (1) Gnmzde blgesel ba l l k sorunlar , eskiden ki inin hkmdara olan ba l l n n bir uzant s olarak, sama bir ciddiyetle ele al nmakt ad r. Bir lkede ya ayan bir kimse, ya ad yrenin bir ba ka devlete ait olmas gerekti i yolunda bir d nceyi dile getirirse, suu vatana ihanettir ve sert cezalara arpt r l r. Ama ne olursa olsun, bu ki inin gr , bir gr olarak, herhangi ba ka bir siyasal sorun kadar me rudur. rne in, Croydon'da oturan bir vatanda n,

Croydon'un Londra'n n bir semti oldu unu ileri srmesi kar s nda deh ete kap lm yoruz. Ancak Kolombiya uyruklu bir ki i, kynn Venezuella'ya ait olmas gerekti ini sylerse d evlet onu korkun bir sulu olarak niteler. Merkezi otorite ulusal devletlerin bu tr nyarg l davran lar n nleyecek; s n r dzenlemelerini ak lc l kla, yani yre insanlar n n istekleri do rultusunda, ve ekonomik, kltrel mlahazalar da gz nne alarak yapmak zorunda olacakt r. (2) Nfus hareketlerinin y ldan y la a rla an sorunlar karmas olas d r. Nfusun cretlerin d k oldu u yerlerden yksek oldu u yerlere akmas do ald r. Buna tek bir lke s n rlar iinde izin verilmektedir; ancak ngil iz mparatorlu u gibi ok uluslu bir federasyon s n rlar iinde, ki ilerin bir ba tan teki ba a dola malar serbest de ildir. Asyal gmenlerin Amerika'ya ve zerk dominyonlara girmeleri hemen tmyle yasaklanm t r; Avrupal lar n Amerika'ya gleri de giderek s n rland r lmaktad r. Bu konunun her iki taraf nda yer alan kuvvetler ok gldr. Bunlar Asya militarizmini yreklendirmektedir ve sonunda, diyelim ki beyaz rktan uluslar aras ndaki ilk byk sava s ras nda, bu militarizmi beyaz rk tehdit edecek lde glendirebilirler. Sonunda, e er byk sava lar nlenir ve t p ile hijyen sayesinde genel sa l k byk lde dzelirse; bar n ve refah dzeyinin korunabilmesi iin geli mi lkelerde halen yap ld gibi, geri kalm uluslar n da nfus art lar n s n rlamalar gerekecektir. Do um kontrolne ilke olarak kar kanlar ya aritmetik bilmiyorlar, ya da sava , salg n hastal k ve al n insan ya am n n kal c bir zelli i olmas ndan yanad rlar. Merkezi otoritenin geri kalm rklar ve halk kesimleri zerinde do um k s tlamas yapma

yetkisi olaca ve hkmetlerin imdi yapt gibi, yaln z ak ll insanlar n kk aileleri olmas nda srar etmeyece i umulur. (3) Son konu, yani hammaddelerin payla lmas , belki de bunlar n en nemlisidir. Sava lar hammadde ile ok yak ndan ilintili gibidir. Petrol, demir ve kmrn sava ncesi anla mazl klardaki olumsuz rolleri iyi bilinir. Hammaddelerin adilane bl lece ini d nmyorum; sadece, mutlak gce sahip bir otorite taraf ndan bl trlece ini sylyorum. Adalet sorunlar ba ar yla zmlenmeden nce, dnyan n tek bir ekonomik ve siyasal g olarak dzenlenmesi sorununun zmlenmesi gerekti i kan s nday m. Ben bir enternasyonal sosyalistim; ama enternasyonelle menin sosyalizmden nce gerekle m esini umuyorum. 2 Sava lar aras ra ortaya kan ve abucak bast r lan ba kald rmalar dzeyine indirecek gte bir merkezi otoritenin gelecek yz elli y lda olu aca n varsayal m. Bu geli menin beraberinde getirmesi olas olan ekonomik de i iklikler nelerdir? Genel refah dzeyi artar m ? Rekabet ayakta kal r m yoksa retim tekelci bir biim mi al r? Tekeller olu acaksa bunlar zel sektrn m yoksa devletin mi elinde olur? Eme in rnlerinin da l m ndaki adaletsizlik imdi oldu undan daha az olur m u? Burada iki de i ik tr soru bulunuyor. Bunlardan biri ekonomik dzenin biimi ile, ikincisi de bl m ilkeleriyle ilgilidir. Bl m ilkeleri siyasal gce dayan r; her kesim ve her lke, her zaman, elinden geldi i kadar byk pay al r; bu pay n bykl n saptayan da, sonunda, silahl kuvvetler olur. imdilik bl m bir yana b rakal m ve nce dzenlemeyi ele alal m. Gemi i inceledi imizde rgtle me konusunda utan verici bir olguyla kar la r z. Her ne

zaman rgtle me alan baz lar n n yarar na olarak geni letilmek istenmi se, bu geni leme muhakkak -ufak tefek istisnalar d nda- gl olanlar n g kullanmas yla gerekle tirilmi tir. ste e ba l olarak federasyon olu turulmas n n yegane yol oldu u durumlarda ise birlik hi gerekle memi tir. Eski Yunan'da Makedonya'ya kar , onalt nc yzy l talyas nda Fransa ve spanya'ya kar , gnmz Avrupas nda da Amerika ve Asya'ya kar durum byle olmu tur. Bu nedenle, merkezi otoritenin g kullanarak, ya da kullanma tehdidiyle olu turulaca n varsay yorum; birbiriyle uzla amayan Byk Devletler'i zorlayabilecek gce hibir zaman ula amayacak olan Milletler Cemiyeti gibi gnll kurulu lar taraf ndan de il. Bunun yan nda, merkezi otoritenin gcnn, temelde ekonomik nitelikte olaca ; bir yandan hammadde kaynaklar na, bir yandan da parasal kredilerin kontroln elde tutmaya dayanaca n san yorum. Onun, ba lang ta, bir veya birka byk devlet taraf ndan el alt ndan desteklenen, bir grup sermaye sahibinden olu aca n ngryorum. Bunlardan u sonu k yor: ekonomik yap n n temelinde tekelle me olacakt r. rne in, dnyan n btn petrol kaynaklar tek elden kontrol edilecektir. O zaman, uaklar n ve petrolle al an sava gemilerinin, merkezi otoriteye ters d en devletlere hibir yarar olmayacakt r -ani bir sald r yla bir petrol yata ele geirmek d nda. Ayn durum, o kadar belirgin olmasa da, ba ka alanlarda da sz konusudur. Daha imdiden dnya piyasalar nda et arz n n byk blm Chicago'daki Be Bykler'in kontrolndedir; onlar n kendileri de bir lde Messrs. J.P. Morgan Co.'ye ba l d rlar. Hammaddeden rne giden uzun bir yol vard r

ve herhangi bir a amada tekel araya girebilir. Petrol iin bu a ama do al olarak kaynakta gerekle ir. Ba ka konularda, tekelciye kontrol f rsat ver enler ise limanlar, gemiler veya demiryollar olabilir. e nerede kar rsa kar s n tekelci, di er btn kesimlerden daha gldr. Srecin herhangi bir a amas ndaki bir tekel, bu tekeli daha nceki ve daha sonraki a amalara da geni letmek e iliminde olacakt r. Ekonomik tekelin geni lemesi rgtle meyi bytme yolundaki genel e ilimin bir paras d r; o da devletin siyasal ynden daha bymesi ve glenmesi ile kendini gsterir. Bu nedenle son yar m yzy ld r sregelen rekabeti ortadan kald rmaya ynelik srecin bundan sonra da devam n gvenle bekleyebiliriz. Do al olarak, sendikalar n i iler aras ndaki rekabeti azaltmaya devam edece i varsay lmal d r. verenler rgtlenirken cretlilerin kar -rgtlenmesinin yasalarla nlenmesi gerekti i yolundaki g r n uzun sre devam edebilecek bir gr olmad ortaya kacakt r. Gvenli bar ve retimin iyi bir ekilde ynlendirilmesi, e er nfus art yoluyla yutulmazsa, maddi refahta byk art a yol aacakt r. Bu a amada, dnya sosyalist de kapitalist de olsa btn kesimlerin ekonomik durumlar n n iyile mesini bekleyebiliriz. Bu da bizi ikinci sorunumuza, da t m sorununa getirir. Bir yerde, gl bir devletle -ya da ittifak halindeki birka devletle- iie olmu gl bir grup varsa, bu grubun zenginli in byk blmn kendine ay raca ortadad r. Bunlar i i cretlerini de devaml art rarak gl devletin halk nda da bir ho nutluk yaratacaklard r. Daha nce ngiltere'de yle olmu tu; Amerika'da yle olmaktad r. lkenin toplam gelirinde h zl bir art oldu u srece, kapitalistler

iin uygun zamanlarda uygulanan para politikalar yoluyla, sosyalist propagandalar n ba ar s n nlemek kolayd r. O kadar ansl olmayan lkeler de emperyalist yntemlerle yola getirilebilirler. Ancak, byle bir sistemin demokrasi, yani sosyalizm do rultusunda geli mesi olas d r; nk sosyalizm birok sanayi dal nda temel a amas na eri mi olan bir toplumdaki ekonomik demokrasiden ba ka bir ey de ildir. ngiltere'nin siyasal geli imi bu paralelde ele al nabilir. ngiltere'nin birli i bir kral taraf ndan, Wars of the Roses sonras nda 7. Henry taraf ndan gerekle tirilmi tir. Birli i sa lamak iin krall k otoritesi gerekliydi; ancak btnlk tamamland ktan hemen sonra demokrasiye do ru bir hareket ba lam ; ve, onyedinci y zy lda ya anan s k nt lardan sonra, demokrasinin kamu dzeniyle ba da t anla lm t . Biz imdi Wars of the Roses'dan 7. Henry'ye gei i and ran bir ekonomik konumday z. Zorbaca da olsa ekonomik birli e bir kere ula ld ktan sonra ekonomik demokrasi hareketi byk g kazanacakt r; nk art k anar i korkusu sz konusu de ildir. Az nl klar ancak kamuoyunun gl deste i olursa glerini koruyabilirler; nk ordular n n, donanmalar n n ve brokratlar n n sadakatle hizmet etmelerine gereksinimleri var d r. Ekonomik otoriteyi elinde tutanlar n, kendilerinden dn vermeyi ak ll ca bulacaklar durumlar srekli olarak ortaya kacakt r. Onlar da, olas l kla, i leri ynlendirirken, daha az ansl kesimlerin ve lkelerin temsilcileriyle ili ki iine girecekler ve bu sre demokratik bir rejim kuruluncaya kadar devam edecektir. Merkezi otoritenin btn dnyay kontrol alt nda tutaca n varsayd m za gre, bu otoritenin uygulayaca demokrasi yaln z beyaz rk

de il Asya ve Afrika rklar n da kapsayan bir uluslararas demokrasi olmal d r. u anda Asya yle h zl geli mektedir ki, byle bir dnya ynetimi olu tu unda Asya da ynetimde nemli yer alabilecek bir duruma gelebilir. Afrika, zlmesi daha zor bir sorundur. Ancak Afrika'da bile Frans zlar -ki bu konuda bizden ileridirler- arp c sonular elde etmektedirler; nmzdeki bir yzy l iinde nelerin ba ar labilece ini ise hi kimse kestiremez. Bu nedenlerle, merkezi otoritenin kurulmas ndan sonra ok gemeden, btn s n flar ve uluslar iin ekonomik ad alet ieren, dnya ap nda bir sosyalist sistemin kurulabilece i sonucuna var yorum. Ve, byle bir sistem kurulacaksa bunu politik dinami in do al i leyi inin gerekle tirece i kesin gibidir. Bununla beraber, s n f ay r mc l n n srp gitmesine yol aabilecek ba ka olas l klar da yok de ildir. Gney Afrika'da ve Amerika'n n gney eyaletlerinde oldu u gibi beyazlarla zencilerin yanyana ya ad klar yerlerde, beyaz rk iin demokrasiyi zenciler iin yar klelik ko ullar yla bir arada gtrmenin mmkn ol du u grlm tr. Geli menin byk lde gerekle mesini engelleyen ey, ngilizce konu ulan lkelerin o u blgelerinde i i kesiminin beyaz olmayan rklar n gne itiraz etmesidir. Bu da ak lda tutulmas gereken bir olas l kt r. Bu konuya ileride tekrar dnece im. 3 nmzdeki iki yzy l iinde aile kurumunda nas l bir geli me beklenebilir? Bunu bilemeyiz; ancak, nlem al nmad takdirde belirli sonulara yol aabilecek baz etkenler zerinde durabiliriz. unu hemen belirtmek isterim ki, syleyeceklerim olmas n arzu etti im eylerle de il, olmas n tahmin etti im eylerle ilgilidir ve bu ikisi ok farkl eylerdir. Dnya, gemi te hibir

zaman benim arzu edebilece im ekilde geli medi; gelecekte bunun farkl olmas iin de bir neden grmyorum. a da uygar toplumlarda aileyi zay flatma e ilimi gsteren baz eyler var; bunlar n ba nda da ocuklara kar olu an insanc l duygusall k geliyor. ocuklar n ana -babalar n n anss zl klar ndan ve hatta gnahlar ndan dolay , elden geldi i lde, ac ekmemeleri gerekti i d ncesi gittike daha ok benimsenmektedir. ncil'de kszlerin kaderinin hep ok hzn verici oldu undan sz edilir ve ku kusuz bu do rudur da. imdilerde ise onlar di er ocuklardan pek de fazla ac ekmiyorlar. Devlet ve yard m kurumlar nca, ihmal edilmi ocuklara yeterli yard m yapma e ilimi giderek artacak; bu yzden de, ocuklar sorumsuz ana -babalar veya vasilerce gittike daha ok ihmal edilecektir. hmal edilmi ocuklar n bak m iin kamu fonlar ndan yap lan giderler gide rek o lde artacakt r ki, mali durumlar iyi olmayan insanlar n o u ocuklar n devlete b rakmak olana ndan yararlanmaya ynelecektir. Sonunda, imdi e itimde oldu u gibi, belirli bir ekonomik dzeyin alt nda olan hemen herkes yle yapacakt r. Byle bir de i imin etkileri ok kapsaml olur. Ana-babal k sorumlulu u kalk nca evlilik eskisi kadar nemli grlmeyecek ve ocuklar n devlete b rakan kesimler de yava yava ortadan kalkacakt r. Uygar lkelerde bu ko ullarda edinilen ocuk say s herhalde o k az olacakt r ve devlet, istenilen vatanda say s na gre belirlenen bir ltle, anneler iin bir deme saptayacakt r. Btn bunlar ok uzak de ildir; yirminci yzy l sona ermeden ngiltere'de kolayl kla gerekle ebilir. Btn bunlar, kapitalist sistem ve uluslararas

anar inin geerli oldu u dnemde gerekle irse sonular n korkun olmas beklenir. lk olarak, gerekte ne ana-babalar ne de ocuklar olan emekiler ile, miras hakk yla birlikte yryen aile sistemini koruyan, hali vakti yerinde kesim aras nda derin bir ayr l k olu acakt r. Devlet taraf ndan e itilen emekilere, eskiden Trkiye'deki yenierilere uygulanana benzer ekilde, tutkulu bir askeri sadakat a lanacakt r. Devletin ocuklar iin uygulad deme tarifesini d rmek ve di er lke insanlar n ldrecek askerleri sa lamak iin, kad nlara ok ocuk yapman n bir grev oldu u retilecektir. Devletinkine kar koyacak ana -baba propagandas olmay nca ocuklara a lanabilecek yabanc d manl n n s n r da olmayacakt r. Bylece, ocuklar bydkleri zaman efendileri iin kr krne sava acaklard r. Gr leri iktidar taraf ndan ho kar lanmayan ki iler, ocuklar ellerinden al narak devlet kurumlar na gnderilmek suretiyle cezaland r lacaklard r. Bylece, yurtseverlik ve ocuklara k ar insanc l duygusall n birlikte uygulanmas yla, toplumun ad m ad m iki kasta blnmesi hi de olanak d de ildir; st tabakadakiler evlilik kurumunu ve aile ba lar n koruyacak, alt tabakadakiler yaln z devlete sadakat besleyeceklerdir. Askeri nedenlerle devlet, para deyerek emekilerde yksek do um oran n , hijyen ve t p da d k lm oran n gvenceye alacakt r. Bylece de, dnya nfusunu s n rland rman n al k d ndaki tek yntemi sava lar olacak; al k da, uluslar n birbiriyle arp mas yol uyla nlenmeye al lacakt r. Bu ko ullarda, Ortaa 'daki Hun ve Mo ol istilalar yla kar la t r labilecek korkun sava larla dolu bir dnem gelecektir. Tek umut bir veya birka lkenin zafere abuk ula mas nda yatacakt r.

E er dnya ap nda bir merkez i otorite nceden kurulursa, devletin ocuklar n sorumlul unu almas n n sonular bu sylenenlerin tam tersi ynde olacakt r. Bu durumda, merkezi otorite ocuklar n militarist milliyetilikle e itilmesine, devletlerin ekonomik ynden arzu edilenin tesinde nfus art iin harcama yapmalar na izin vermeyecektir. Devlet kurumlar nda yeti en ocuklar, askeri gereksinimlerin giderilmesiyle, hemen kesinlikle, bugnn ortalama ocuklar ndan zihnen ve bedenen daha ok geli ecekler, bu nedenle de ok h zl bir ilerleme olanakl olacakt r. Merkezi otorite daha nce kurulmu olsa bile, dnya yine kapitalist dzen iinde kal rsa, sonu, sosyalizmin benimsenmesi durumundan ok farkl olacakt r. Birinci halde, toplumda kastlar aras nda az nce szn etti imiz derin ayr l klar olu acak; st tabaka aile kurumunu koruyacak, alt tabakada da ana -babalar n yerini devlet alacakt r. Zenginlere kar ba kald rmalar nlemek iin alt tabakada uysall sa lamaya gerek duyulacakt r. Bu da daha alt dzeyde bir kltr demek olacak ve, belki de, zenginleri beyaz ya da sar rktan olanlar yerine siyah rktan emekilerin o almas n te vik etmeye yneltecektir. Bu yolda beyaz rk giderek say ca kk bir aristokrasiye dn ebilecek; sonunda da bir zenci ayaklanmas yla yok olabilecek tir. Beyaz rktan uluslar n o unda siyasal demokrasi yrrlkte oldu u iin btn bunlar fantezi olarak alg lanabilir. Ancak ben her yerde demokrasinin, zenginlerin karlar n geli tirecek ekilde e itim yap lmas na yol at n gzlyorum. retmenler komnist diye i ten at l yorlar; ama tutucu olduklar iin at lan yok. Bunun yak n zamanda de i ece ini varsaymak iin hi bir neden de grmyorum. S ralad m btn bu nedenlerle,

e er uygarl m z, daha uzun sre zenginlerin karlar n kollamay srdrrse, kan mca sonu karanl k olacakt r. Uygarl n k n istemedi im iindir ki bir sosyalist oldum. E er biraz nce sylediklerim yanl de ilse, ayr cal kl bir az nl k d nda aile byk olas l kla yok olacakt r. Bu nedenle, ayr cal kl bir az nl k da olmazsa, ailenin toptan yok olmas beklenebilir. Bu sonu biyolojik a dan ka n lmaz gibi grnyor. Aile, kendi ba lar na ya amlar n srdremeyecek olduklar y llarda ocuklar koruyan bir kurumdur. Kar ncalarda ve ar larda bu i levi toplum stlenir; aile yoktur. nsanlarda da, e er bebeklerin ya am ailenin korunmas d nda da gvende olursa, aile ya am giderek yok olacakt r. Bu, insanlar n duygusal ya am nda ok derin de i ikliklere, gemi in sanat ve edebiyat ndan tmden kopmalara yol aar. nsanlar aras ndaki farkl l klar da azal r; nk art k ana-babalar ocuklar n , kendilerine zg nitelikleri onlara geirecek ekilde e itemeyeceklerdir. Cinsel a k daha az ilgin, daha az romantik olacak; belki de btn a k iirleri sama bulunacakt r. nsan do as ndaki sanat, bilim, politika gibi duygusal geler ba ka k yollar arayacakt r (Disraeli iin politika romantik bir servendi). nsan ya am n n duygusal dokusundan bir eylerin gerekten yok olaca n d nmekten kendimi alam yorum. Ama gvencedeki her art bu trden baz kay plar ieriyor. Buharl gemiler yelkenliler kadar, vergi tahsildarlar e kiyalar kadar romantik de illerdir. Belki de, gvenlik iinde olmak sonunda s k c gelecek ve insanlar salt can s k nt s ndan kurtulmak iin y k c olacaklard r. Ama bu tr olas l klar saymakla tkenmez.

4 Gnmzde kltrn e ilimi, sanat ve edebiyattan uzak, bilim do rultusundad r; byle srp gitmesi de olas d r. Ku kusuz, bunun nedeni bilimin ya ant m zda ok byk yararlar sa lamas d r. Rnesans'tan gelen ve sosyal prestijle desteklenen gl bir edebiyat gelene imiz vard r. Bir "beyefendi" biraz Latince bilmelidir; ancak bir lokomotifin nas l al t n bilmese de olur. Ne var ki, bu gelene in srmesi "beyefendi"yi ba kalar ndan daha az yararl k lmaktan ba ka i e yaramaz. San r m, uzun olmayan bir sre sonra, bilim alan nda bir eyler bilmeyen bir kimsenin e itim grm ki i say lmayaca n varsayabiliriz. Bu olumlu bir ey; ancak bilimin, zaferlerini kltrmzn ba ka ynlerden yo ksulla mas pahas na kazan yor olmas zlecek bir ey. Sanat gn getike daha ok bir zmrenin ya da birka zengin sanatseverin i i olmaktad r. Sanat, s radan insan iin, din ve kamu ya am yla ba lant l oldu u zamanlardaki kadar nemli de ildir. St. Paul Katedrali'nin yap m iin harcanan para Hollandal lar yenmemiz iin donanmam za verilebilirdi; fakat 2. Charles dneminde (1630-1685) St. Paul'n daha nemli oldu u d nlm t. Daha nce estetik ynden vlmeye de er say lan duygusal gereksinimler gide rek daha nemsizle en yollarla gideriliyorlar: gnmzde dans ve dans mzi inin, genelde, daha az uygar olan bir toplumdan ithal edilmi olan Rus Balesi d nda, sanatsal hibir de eri yoktur. Sanat n nemini yitirmesi, korkar m ka n lmazd r ve atalar m zdan daha dikkatli ve faydac l olan ya ama biimimizle ba nt l d r. Bir yz y l kadar sonra, az ok e itim grm herkesin bir hayli matematik, biraz biyoloji ve byk lde de makine yap m bilece ini tahmin ediyorum. E itim, bir az nl k d nda,

daha ok "dinamik" denilen, yani insanlara duyu ve d nceden ok, `yapmay ' retici trden olacakt r. nsanlar her i i byk bir beceriyle yapacaklar, ancak bu i lerin yapmaya de er olup olmad n rasyonel bir biimde de erlendirmekten aciz olacaklard r. Belki de resmi bir "d nrler" tabakas , bir de "duygucular" tabakas olu acak; bunlardan birincisi Royal Society'nin, (Royal Society: ngiltere'de 1660'da kurulmu en eski bilim adamlar derne i. (.N.)) kincisi de Royal Academy ile Piskoposluk federasyonunun birer uzant s olacakt r. D nrlerce elde edilen sonular devletin mal olacak ve, yerine gre, yaln z Milli Savunma'ya, Amiralli e, ya da Hava Kuvvetleri Bakanl 'na a klanacakt r. E er d man lkelerde hastal k yayma i i zamanla grevleri ara s na al n rsa, belki Sa l k Bakanl da bu araya girebilir. Resmi duygucular okullarda, tiyatrolarda, kiliselerde hangi duygular n yay nlanaca n saptayacaklar, ama bu duygular n nas l yarat laca n ke fetmek resmi d nrlerin i i olacakt r. Okul ocuklar n n haylazl klar gz nne al n rsa, resmi duygucular n kararlar n n devlet s rr olarak nitelendirilmesinin yerinde olaca d nlebilir. Bununla birlikte, bir K demli Sansrcler Komitesi'nce onaylanan resimlerin sergilenmesine ve vaazlar verilmesine izin verilecektir. Radyo yay nlar da gnlk gazeteleri herhalde silip sprr. Az nl k gr lerini dile getirmek iin bir iki haftal k dergi ba n kurtarabilir. Okuma ise, yerini gramofona, ya da ondan daha iyi bir icada b rakaca ndan, nadiren yap lan bir i olacakt r. Bunun gibi, gnlk ya amda yazma yerine de diktafon kullan lacakt r. E er sava lar ortadan kalkar ve retim bilimsel olarak dzenlenirse, herkesin rahata

ya amas iin gnde drt saatlik al man n yeterli olmas olas d r. Bu sre kadar al p bo zaman n keyfini karmak m , yoksa daha ok al p lks eylerin keyfini karmak m sorusu tart maya a kt r. Galiba baz lar birini, baz lar da di erini seecektir. Pek ok ki i bo saatlerini, ku kusuz, dansederek, futbol seyrederek, ya da sinemaya giderek geirecektir. ocuklar iin endi eye gerek yoktur; devlet onlara bakar. Hastal k ok seyrek grlecek; genle tirme yoluyla ya l l k lmden k sa bir sre ncesine kadar ertelenebilecektir. Dnya bir hedonist (hazc ) cenneti olacak; ve de hemen herkes bu ya am dayan lmaz lde can s k c bulacakt r. Byle bir dnyada y k c drtlerin kar konulmaz olabilece inden korkulur. R.L. Stevenson'un ntihar Kulb burada ya ama geebilir; sanatsal cinayetlerle u ra an gizli derne kler de kurulabilir. Gemi te ya am tehlikeli oldu u iin ciddiye al nm , ciddi oldu u iin de ilgin olmu tur. E er insan do as de i mezse, tehlike olmay nca hayat n tad kalmayacak ve biraz heyecan bulmak umuduyla insanlar her trl a a l k ktlklere ba vuracaklard r. Bu ikilem ka n lmaz m d r? Ya am n s k nt l ynleri, onun en iyi ynleri iin gerekli midir? Sanm yorum. E er insan do as , cahil insanlar n hala sand gibi, de i tirilemez ise durum gerekten umutsuzdur. Psikologlar ve fizyologlar sayesinde art k biliyoruz ki "insan do as " denilen eyin en ok onda biri do adan gelmekte, geri kalan onda dokuz ise sonradan olu maktad r. nsan do as dedi imiz ey, erken e itimde yap lacak de i ikliklerle hemen tmyle de i tirilebilir. Bu de i iklikler, e er d nce ve enerji bu alana ynelirse, en ufak bir tehlikeye yol amadan ve ya am n ciddiyetini yeterince koruyacak ekilde gerekle tirilebilir. Bunun iin iki ey gereklidir: ocuklarda

yap c drtleri geli tirmek ve bunlar n yeti kinlikte de devam iin olanaklar sa lamak. imdiye kadar, ya amda nemli say lan eylerin en byk blmn savunma ve sald r olu turmu tur. Kendimizi al a, ocuklar m z dnyan n ilgisizli ine, lkemizi ulusal d manlara kar savunuruz; tehlikeli ve d man oldu unu sand m z kimselere de szle, ya da fiziksel olarak sald r r z. Ancak, ayn lde gl olan ba ka duygu kaynaklar da vard r. Estetik yarat c l k ya da bilimsel ke if duygular , en tutkulu a k kadar gl ve yo un olabilirler. A k n kendisi ise ba lay c ve bask c olmas na kar n, yarat c da olabilir. Do ru e itim verildi inde insanlar n byk o unlu u mutlulu u yap c faaliyetlerde bulabilirler; yeter ki elveri li olanaklar var olsun. Bu bizi ikinci gereksinimimize getiriyor. Yaln z st makamlar n emretti i yararl i lere de il, yap c at l mlara da f rsat verilmelidir. Entellektel ve sanatsal yarat c l a, insan ya am n iyile tirmek iin ileri srlen d ncelere, yap c trden insan ili kilerine hibir engel bulunmamal d r. E er bunlar n hepsi varsa ve e itim de isabetli trden ise; gereksinim duyanlar iin ciddi ve hareketli bir ya am tarz na yine de yer vard r. Bu durumda ve ancak bu durumda ya am n belli ba l ktlklerini ortadan kald rmak iin rgtlenmi bir toplum kal c olabil ir; nk daha enerjik olan bireyleri iin de doyum olana sa lanm t r. tiraf etmeliyim ki, kan mca, uygarl m z n hata yapma olas l n n en yksek oldu u konu budur. Pek ok dzenlemeye gerek vard r; bu kadar ok eyde, olmas gerekenden fazla ey lerin de bulunaca hemen hemen kesindir. Bunun yol aaca zarar, ki isel aba olanaklar n n azalmas d r. ok geni rgtler ki inin kendini aciz hissetmesine, bu da aban n zay flamas na

yol aar. Bu tehlike yneticilerin onu farketmesiyle nlenebilir; ancak yneticilerin, o unlukla, yap lar gere i farkedemedikleri trdendir. nsan n ya am tarz n ynlendiren her dzenlemede, sisteme yeteneklerin yozla mas na yol aan hareketsizli i nleyecek, ama karga aya yol amayacak lde, anar izm enjekte etmeye gerek vard r. Bu da, teorik olarak zmsz olmayan, ancak gnlk ya am n dzensizlikleri iinde zm olas l pek bulunmayan hassas bir sorundur. SON ::::::::::::::::::::::

You might also like