You are on page 1of 113

OTOSTOPUNUN GALAKS REHBER

DOUGLAS ADAMS

Galaksinin Bat Sarmal Kolu'nun bir ucunda, haritas bile karlmam cra bir ksede, gzlerden uzak, kk ve sar bir gne vardr. Bu gnein yrngesinde, kabaca yz krksekiz milyon kilometre uzanda, tamamyla nemsiz ve mavi-yeil renkli, kk bir gezegen dner. Gezegenin maymun soyundan gelen canllar yle ilkeldir ki dijital kol saatinin hl ok etkileyici bir bulu olduunu dnrler. Bu gezegenin yle bir sorunu vard - daha dorusu eskiden vard: zerinde yaayan halkn byk blm ou zaman mutsuzdu. Bu sorun iin pek ok zm nerilmiti, ama bunlarn ou genellikle yeil renkli kk kt paralarnn hareketleriyle ilgiliydi. Bu da tuhaft, nk aslnda mutsuz olanlar yeil renkli kk kt paralar deildi. Bu nedenle sorun varln srdrd; halkn ounun durumu ktyd ve onlarn byk blmyse sefildi, dijital kol saatleri olanlar bile. Her eyden nce, aalardan inmekle byk bir hata ettiklerini dnenlerin says gn getike artyordu. Bazlar aalara kmann bile yanl bir hamle olduunu ve hi kimsenin okyanuslardan asla ayrlmam olmas gerektiini sylyordu. Sonra, adamn birinin, deiiklik olsun diye bundan byle halka nazik davranmann ne kadar iyi olacan dile getirdii iin bir aaca ivilenmesinden yaklak iki bin yl sonra, bir Perembe gn, Rickmansworth'de kk bir kafede tek bana oturan bir kz, bunca zamandr ters giden eyin ne olduunu birdenbire fark edip en sonunda dnyann nasl iyiletirilebileceini ve mutluluun hkm srd bir yere dntrlebileceini anlamt. Bu sefer doru olan bulmutu, bu, ie yarayacak ve hi kimsenin bir yerlere ivilenmesi gerekmeyecekti. Ama ne yazktr ki, bir telefon bulup birilerine bundan sz edemeden korkun, aptal bir felaket meydana geldi ve fikir sonsuza dek yitip gitti. Bu, o kzn yks deil. Ama o korkun, aptal felaketin ve onun dourduu baz sonularn yksdr. Bu, ayn zamanda bir kitabn, Otostopunun Galaksi Rehberi denen bir kitabn Dnya'ya ait olmayan, Dnyada asla yaymlanmam ve o korkun felaket meydana gelene dek bir Dnyal tarafndan ne grlm ne de duyulmu bir kitabn yksdr. Yine de her eyiyle dikkate deer bir kitapt. Aslnda, belki de Kkay'nn -hibir Dnyalnn adn bile duymad- byk yayn kurulularndan imdiye dek km en dikkate deer kitapt. Yalnzca her eyiyle dikkate deer bir kitap deil, son derece baarl bir kitapt da Gkyz Evinizin Bakm Derlemesi'nden daha poplerdi, Sfr Yerekiminde Yaplacak Elli ey Daha'dan daha ok satmt ve Oolon Colluphid'in piyasaya bomba gibi den felsefi lemesi Tanr Nerede Yanl Yapt, Tanr'nn En Byk Hatalarndan Birka Daha ve Bu Tanr Da Kimmi'den daha ok tartma koparmt. Galaksinin D Dou Kysnn daha fazla refaha ulam uygarlklarn pek ounda Otostopunun Rehberi btn bilgi ve bilgeliin standart hazinesi olarak herkese kabul gren byk Ana Galaktika Ansiklopedisi'nin yerini oktan alma. nk iinde atlanan pek ok ey bulunmasna ve uydurmalarla ya da en azndan byk hatalarla dolu olmasna ramen kendisinden nceki daha skc almaya iki ynden stnlk salamt. Bunlardan birincisi biraz daha ucuz olmas, ikincisiyse kapanda kocaman, dostane harflerle PANE KAPILMA yazmasyd. Ama o korkun, aptal Perembe'nin ve onun olaand sonularnn ve o sonularn bu dikkate deer kitapla kanlmaz bir ekilde i ie geiinin hikyesi ok basit bir ekilde balyordu. Bir evle balyordu.

1
Ev, kyn hemen ucundaki alak bir bayrn zerindeydi. Orada tek bana duruyor ve West Country'nin geni bir alana yaylm tarlalarna bakyordu. Evin dikkate deer herhangi bir yan yoktu - otuz yllk, gecekondu benzeri karemsi, tuladan bir evdi, n tarafnda boyut ve oranlaryla gze ho grnmekten ok uzak drt penceresi vard. Ev koskoca dnyada bir tek Arthur Dent iin nemliydi ve bunun tek nedeni bahsi geen evin ans eseri onun yaad ev olmasyd. Onu sinirli ve huysuz yapan Londra'dan paralel evrenler, kelebek etkileri, rastlantsallk, zaman mekan kopular, nedensiz sonular vs ayrldndan beri, yaklak yldr burada yayordu. Otuz yalarnda, uzun boylu, koyu sal biriydi ve asla kendisine gvenemezdi. Onu en ok endielendiren ey insanlarn ona her zaman neden bu kadar endieli grndn sormalaryd. Arkadalarna hep dndklerinden ok daha ilgin olduunu syledii yerel bir radyo kanalnda alyordu. yleydi de - arkadalarnn ou reklamclk yapyordu. aramba gecesi ok iddetli bir yamur yamt, dar yol slak ve amurluydu, ama Perembe sabah, gne Arthur Dent'in evinin zerine son kez vurduunda yol parlak ve temiz grnyordu. Belediye Meclisinin evi ykp yerine kestirme bir yol ina etmek istedii, Arthur'a henz uygun bir ekilde bildirilmemiti. *** Perembe sabah saat sekizde Arthur kendini pek iyi hissetmiyordu. Uyandnda gzleri kpkrmzyd; yataktan kt, apakl ve sulanm gzlerle odasnda gezindi, pencereyi at, bir buldozer grd, terliklerini buldu ve elini yzn ykamak iin ayaklarn srye srye banyoya gitti. Di macunu frann zerinde yleyse. Frala. Tra aynas - tavana doru bakyordu. Onu dzeltti. Bir an iin banyo penceresinden ikinci bir buldozerin grnts yansmt. Dzgnce ayarlandnda ayna Arthur Dent'in sert ve ksa sakallarn gsteriyordu. Onlar tra etti, yzn ykad, kurulad ve azna atacak lezzetli bir eyler bulmak zere yine ayaklarn srye srye mutfaa doru yrd. Su stcs, fi, buzdolab, st, kahve. Esne. Buldozer szc balant kurabilecei bir eyler arayarak bir an iin kafasnda ylece doland. Mutfak penceresinden grnen buldozer epey bykt. Gzn buldozere dikti. "Sar" diye dnd ve giyinmek iin ayaklarn srye srye yatak odasna dnd. Banyonun nnden geerken koca bir bardak su imek iin durdu, sonra bir tane daha iti. Akamdan kalma olduundan phelenmeye balamt. Neden akamdan kalmayd? nceki gece iki mi imiti? Herhalde imi olmalyd. Gzne tra aynasndaki bir prlt arpt. "Sar" diye dnd ve yatak odasna doru ayaklarn srye srye ilerledi. Durdu ve dnd. Bar, diye dnd. Ah elbette, bar. Kzgn olduunu, nemli grnen bir ey yznden kzgn olduunu hayal meyal hatrlad. Bir sredir evresindekilere o konudan bahsetmi olduundan, hatta insanlara bunu uzun uzun anlattndan kukulanyordu: Anmsayabildii en net grnt, konutuu insanlarn yzlerindeki donuk ifadelerdi. ok ksa bir sre nce hakknda bir eyler rendii yeni bir kestirme yolla ilgiliydi. Yol almas aylardr hazrlk aamasndayd, ama grne gre kimsenin bundan haberi yoktu. Samalk. Bir yudum su ald. Her eyin bir ekilde kendi kendine yoluna gireceine karar vermiti, kimse kestirme bir yol istemiyordu, belediye meclisinin hibir dayana yoktu. Her ey kendi kendine yoluna girecekti. Tanrm, bu ne korkun bir akamdan kalmalkt. Giysi dolabnn aynasnda kendine bakt. Dilini kard. "Sar" diye dnd. San szc balant kurabilecei bir eyler

arayarak bir an iin kafasnda ylece doland. Onbe saniye sonra evden kmt ve bahesindeki patikada ilerleyen byk, sar bir buldozerin nnde yatyordu. *** Bay L Prosser, sylenenlere baklrsa sradan bir insand. Bir baka deyile, maymundan gelme, karbon temelli ve iki ayakl bir yaam biimiydi. Daha fazla ayrnt vermek gerekirse krk yanda, iman, klksz bir adamd ve Belediye Meclisinde alyordu. Tuhaf bir ekilde, bunu bilmese de baba tarafndan dorudan Cengiz Han'n soyundan geliyordu. Yine de araya giren nesiller ve karan rklar genlerinde o kadar ok deiiklie sebep olmutu ki artk gzle grlebilir Mool zellikleri tamyordu? Bay L Prosser'da kudretli atalarndan geriye kalan tek iz, karn blgesindeki gze arpan imanlk ve kk krk apkalara olan tutkusuydu. Kesinlikle byk bir sava deildi: aslna baklrsa gergin ve endieli bir adamd. Bugn zellikle gergin ve endieliydi, nk iinde -ii gn bitmeden Arthur Dent'in evinin yoldan kaldrlmasn salamakt- ciddi bir terslik kmt. "Samalamayn, Bay Dent," dedi, "kazanamayacanz siz de biliyorsunuz. Sonsuza dek buldozerin nnde yatamazsnz." Gzlerini acmasz bir atele parlatmaya alt, ama olmuyordu ite. amurun iinde yatan Arthur'un sesi onunkini bastrd. "Benim gzm kara," dedi, "er mi yaman bey mi yaman greceiz." "Korkarm durumu kabul etmek zorunda kalacaksnz," dedi Bay L Prosser, krk apkasn skca tutup kafasnn zerinde dndrerek, "bu kestirme yolun ina edilmesi gerekiyor ve ina edilecek!" "Bunu ilk defa duyuyorum," dedi Arthur, "peki neden ina edilmesi gerekiyormu?" Bay Prosser bir sre ona parman sallad, sonra durdu ve parman ekti. "Neden ina edilmesi gerekiyormu da ne demek?" dedi. "Bu bir kestirme yol. Kestirme yollar ina edilmelidir." Kestirme yollar, baz insanlarn A noktasndan B noktasna ok hzl bir ekilde gitmesini, bu srada baka insanlarn da B noktasndan A noktasna ok hzl bir ekilde varmasn salayan bululardr. Tam ortada bir nokta olan C noktasnda yaayan insanlarsa sk sk unu merak ederdi: A noktasnda ne var ki bunca insan B noktasndan oraya gitmek iin can atyor ve B noktasnda ne var ki bunca insan A noktasndan oraya gitmek iin can atyor? ou kez insanlarn hangi lanet olas yerde olmak istediklerine kesin bir karar verip bu duruma bir son vermelerini dilerlerdi. Bay Prosser D noktasnda olmak istiyordu. D noktas belirli bir yer deildi, A, B ve C noktalarnn ok ok uzandaki herhangi bir uygun nokta olabilirdi. D noktasnda, kapsnn zerinde baltalar olan kk bir kulbesi olacakt ve D noktasna en yakn bar olan E noktasnda birazck iyi vakit geirecekti. Kars elbette ki sarmak glleri olmasn isterdi, ama o baltalar tercih ediyordu. Nedenini bilmiyordu - yalnzca baltalar houna gidiyordu. Buldozer srclerinin alayc srtlar karsnda kpkrmz oldu. Arln bir ayandan dierine verdi, ama her iki durum da eit derecede rahatszd. Birilerinin korkun bir beceriksizlik yapt gn gibi ortadayd ve o kiinin kendisi olmamas iin dua etti. "Vaktinde herhangi bir neri ya da itirazda bulunmaya hakknz vard, biliyorsunuz," dedi Bay Prosser. "Vaktinde mi?" dedi Arthur, bayku gibi terek. "Vaktinde? Bunu ilk kez dn evime gelen bir iiden duydum. Ona pencereleri silmeye mi geldin diye sordum, o da hayr evi ykmaya geldim dedi. Elbette ki bunu hemen sylemedi. ey, hayr. nce birka pencere sildi ve Benden bir belik ald. Ondan sonra syledi."

"Ama, Bay Dent, planlar dokuz aydr yerel planlama ofisinde duruyordu." "ey, evet, dn leden sonra, duyar duymaz dorudan oraya gittim. Planlarn orada olduunu duyurmak iin klnz bile kprdatmadnz, deil mi? Bunu gerekten gidip birilerine ya da bir eylere bildirmekten bahsediyorum." "Ama taslaklar aslyd..." "Asl myd? Onlar bulabilmek iin en sonunda kilere inmek zorunda kaldm." "Evraklarn asld blm orasdr." "Elimde bir fenerle." "ey, byk olaslkla klar gitmiti." "Merdivenler de gitmiti." "Ama bakn, duyuruyu buldunuz, deil mi?" "Evet," dedi Arthur, "evet, buldum. Kapsnda Leopara dikkat et yazl bir tabela aslm ve kullanlmayan bir helaya tklm, kilitli bir dosya dolabnn dibindeydi." Balarnn zerinden bir bulut geti. Bulutun glgesi souk amurun iinde dirseine dayanm bir ekilde uzanan Arthur Dent'in zerine dt. Arthur Dent'in evinin zerine dt. Bay Prosser kalarn atp buluta bakt. "ok da matah bir ev deil," dedi. "zgnm, ama onu sevmi bulundum bir kere." "Kestirme yolu da seveceksiniz." "Ah, kapa eneni," dedi Arthur Dent. "Kapa eneni ve defol git; giderken lanet olas kestirme yolunu da yanna al. Hibir dayanan yok ve bunu biliyorsun.'' Zihni Arthur Dent'in evinin yanp kl oluunun ve Arthur'un srtna saplanm en az kaln mzrakla birlikte alev alev yanan ykntdan lk la kann tarifi g, ama mthi ekici grntleriyle dolu olan Bay Prosser azn birka kez ap kapatt. Buna benzer hayaller Bay Prosser' sk sk rahatsz eder ve kendisini ok gergin hissetmesine neden olurdu. Bir an iin kekeledi, ama sonra kendisini hemen toparlad. "Bay Dent," dedi. "Buyrun, benim," dedi Arthur. "te size gereklere dayanan baz bilgiler. u buldozerin dosdoru stnzden gemesine izin verirsem, buldozerin ne kadar zarar greceine dair herhangi bir fikriniz var m?" "Ne kadar?" diye sordu Arthur. "Hi," dedi Bay Prosser ve beyninin neden hep bir azdan ona baran bin kll atlyla dolu olduunu merak ederek sinirli bir ekilde uzaklat. *** Tuhaf bir rastlant eseri, maymun soyundan gelen Arthur Dent en yakn arkadalarndan birinin maymundan tremedii ve genelde iddia ettii gibi Guildford'dan deil de aslnda Betelgeuse civarndaki kk bir gezegenden geldiinden kesinlikle hi phe etmiyordu. Arthur Dent bundan hi ama hi phelenmemiti. Bahsedilen bu arkada, Dnya gezegenine yaklak onbe Dnya yl nce gelmiti ve Dnya toplumuna ayak uydurmak iin ok uramt - bunu da ksmen baardn sylemeliyiz. rnein, o onbe yl isiz bir aktr gibi davranarak geirmiti, ki bu da yeterince kabul edilebilirdi. Ama hazrlk aratrmasn birazck batan savma yapt iin dikkatsizce bir hataya dmt. Toplam olduu bilgiler sonuta onu pek de gze arpmayan "Ford Prefect"* adn semeye yneltmiti. Gze arpacak kadar uzun boylu deildi, yz hatlar arpcyd, ama kendisi gze

arpacak kadar yakkl deildi. nce telli kzlms salar akaklarndan geriye taranmt. Derisi sanki burnundan geriye doru ekilmi gibiydi. Grnnde ok az da olsa tuhaf bir eyler vard, ama bunun ne olduunu sylemek zordu. Belki gzlerini yeterince sk krptrmamasyd ve onunla biraz uzun konutuunuzda, gayri ihtiyari onunkiler yerine sizin gzleriniz sulanmaya balyordu. Belki de biraz fazla yayvanca glmsemesi ve insanlarn zerinde, sanki dilerini onlarn boyunlarna geirmek zereymi gibi tedirgin edici bir duygu uyandrmasyd. * Ford'un Amerika dnda gelitirilen en modem ve en ileri modeli. 1938 ylnda ingiltere'de seri retimine balanm olup uzun yllar gelitirilerek srdrlmtr -ed. Dnya'da edindii arkadalarnn ou onu eksantrik, ama zararsz bir insan -garip huylar olan ve ele avuca smayan bir ayya - olarak grrd. rnein, sk sk niversite partilerine davetsiz girer, fena halde sarho olur ve dar atlana kadar bulabildii her astrofizikiyle dalga geerdi. Bazen zerine tuhaf bir dalgnlk gelirdi ve biri ona ne yaptn sorana dek hipnotize olmu gibi gkyzne bakard. Sonra bir an sululuk duygusuyla irkilir, ardndan geveyip srtrd. "ey, yalnzca uan daire aryorum," diye aka yapard ve herkes kahkahalar atp ona ne tr bir uan daire aradn sorard. "Yeil olanlar!" diye yantlard, yznde hnzr bir glmsemeyle birlikte; sonra bir an lgnca kahkahalar atar ve birden en yakn bara dalp pe pee ok fazla iki smarlard. Buna benzer akamlar ounlukla kt biterdi. Ford viskiyle kafay bulur, kzn biriyle bir keye ekilip ona dili dolanarak uan dairenin renginin aslnda o kadar da nemli olmadn aklard. Daha sonra, yar felli bir halde karanlk sokaklarda sendelerken yoldan geen polislere Betelgeuse'e giden yolu bilip bilmediklerini sorard ou kez. Polisler de genelde "Sizce eve dnme vaktiniz gelmemi mi, beyefendi?" gibi bir eyler sylerdi. "Deniyorum, bebeim, deniyorum," Ford'un byle durumlarda verdii deimez yantt. Aslnda, dalgn dalgn gkyzne bakarken arad herhangi bir uan daireydi. Yeil demesinin nedeni, yeilin Betelgeuse'nin ticari keif kolunun geleneksel uzay niformasnn rengi olmasyd. Ford Prefect bir an nce bir uan dairenin gelmesini ok istiyordu, nk onbe yl herhangi bir yerde mahsur kalmak iin bile uzun bir zamand; zellikle de Dnya gibi hayal bile edilemeyecek derecede skc bir yerde. Ford bir uan dairenin ok ksa srede gelmesini diliyordu, nk uan daireleri iaret vererek nasl indireceini ve onlara nasl bineceini biliyordu. Gnde otuz Altair dolarndan daha ucuza Evrenin Harikalar'n nasl greceini biliyordu. Aslnda Ford Prefect, o tamamyla dikkate deer kitap Otostopunun Galaksi Rehberi iin alan gezgin bir aratrmacyd. *** nsanlar bulunduklar ortama uyum salamak konusunda ok baarl olan varlklardr ve len olduunda Arthur'un evinin civarndaki yaam tutarl bir rutine oturmutu. Arthur'un kabul gren rol vck vck amurda srt st yatp ara sra avukatn, annesini ya da iyi bir kitap grmeyi talep etmekti. Bay Prosser'n kabul gren rolyse frsat bulduka Halkn Refah Adna, Kalknma Yry, Biliyor Musun Bir Keresinde Benim Evimi De Ykmlard, Asla Arkama Bakmadm konulu yeni nutuklar ekmek, baka muhtelif kandrma yntemleri ve tehditler kullanarak Arthur'un hakkndan gelmeye almakt. Buldozer srcsnn kabul gren rolyse oturup kahve imek ve sendika ynetmeliini inceleyerek durumu nasl kendileri iin maddi bir avantaja evirebileceklerini dnmekti. Dnya gnlk rotasnda ar ar ilerliyordu.

Gne Arthur'un iinde yatt amuru kurutmaya balyordu. zerinden bir glge daha geti. "Merhaba, Arthur," dedi glge. Arthur kafasn kaldrp gzlerini ksarak gnee doru baktnda Ford Prefect'in tepesinde dikildiini grp bir an iin rkt. "Ford! Merhaba, naslsn?" "yiyim," dedi Ford, "baksana, megul msn?" "Megul mym?" diye haykrd Arthur. "ey, btn bu buldozerleri ve dier eyleri nlerine yatmak iin buraya getirttim, nk eer bunu yapmazsam evimi ykacaklar, ama onun dnda ... zel bir meguliyetim yok, niye sordun?" Betelgeuse'de kinaye diye bir ey yoktu ve bu yzden de Ford dikkatini toplamamsa, ou zaman alayc szleri fark edemezdi. "yi, konuabileceimiz bir yer var m?" diye sordu. "Ne?" dedi Arthur Dent. Ford birka saniyeliine Arthur orada deilmi gibi davrand ve bir otomobilin altna girip ezilmeye alan bir tavan gibi gzlerini dikip gkyzne bakt. Sonra, birdenbire Arthur'un yanna meldi. "Konumalyz," dedi sesinde aceleci bir tonla. "Tamam," dedi Arthur, "konu." "Ve imeliyiz," dedi Ford. "Konumamz ve imemiz hayati nem tayor. imdi. Haydi bara gidip ielim." Tekrar gkyzne bakt; gergindi ve bir eylerin olmasn bekliyor gibiydi. "Bak, anlamyor musun," diye bard Arthur. Parmayla Prosser' iaret etti. "u adam evimi ykmak istiyor!" Ford akn akn ona bakt. "Tamam, bunu sen yokken de yapabilir, deil mi?" diye sordu. "Ama bunu yapmasn istemiyorum ki!" "Ha." "Baksana, senin derdin ne Ford?" dedi Arthur. "Hi. Hibir derdin yok. Dinle beni - sana imdiyedek duyduun en nemli eyi sylemeliyim. Bunu sana imdi sylemeliyim, stelik At ve Tmar'n barnda sylemeliyim." "Ama neden?" "nk ok sert bir ikiye ihtiyacn olacak." Ford gzlerini dikip Arthur'a bakt ve Arthur kar k kararllnn zayflamaya baladn hissederek ok ard. Ama bunun, Ford'un Orion Beta yldz sisteminde madranit madeni kuaklarna hizmet veren hiperuzay limanlarnda rendii eski bir iki ime oyunu yznden olduunu fark etmedi. Oyun aslnda Dnya'da oynanan Kzlderili Grei isimli oyundan pek de farkl deildi ve yle oynanyordu: ki yarmac bir masaya karlkl olarak oturur ve nlerinde birer bardak vardr. Ortalarna bir ie Janx kisi konur. (Janx kisi u kadim Orion madenci arksyla lmszlemitir: "ey, bana o canm Janx kisinden verme daha fazla / Hayr, bana o canm Janx kisinden verme daha fazla / nk aklm bamdan gidecek, dilim yalanlar dzecek, gzlerim grmeyecek ve lm beklemeyecek / Koymayacak msn bana u gnahkr canm ikiden bir bardak daha") Daha sonra, her yarmac iradesini ieye younlatrr ve ieyi eip -daha sonra onu imek zorunda olacak- rakibinin bardana dkmeye alr.

Sonra ie tekrar doldurulur. Oyun tekrar tekrar oynanr. Bir kez kaybetmeye baladnz m byk olaslkla kaybetmeye devam edersiniz, nk Janx kisinin etkilerinden biri de telepsiik gc bastrtmasdr. nceden kararlatrlm miktar tketilir tketilmez, son kaybedene genellikle biyolojik adan mstehcen bir ceza verilir. Ford Prefect ounlukla kaybetmeye oynard. *** Ford, At ve Tmar'a belki de gerekten gitmek istediini dnmeye balayan Arthur'a dik dik bakmay srdrd. "Peki ya evime ne olacak ... ?" diye sordu Arthur, dokunakl bir sesle. Ford dnp Bay Prosser'a bakt ve birdenbire aklna hnzrca bir fikir geldi. "u adam m evini ykmak istiyor?" "Evet, yapmak istedii kestirme bir yol ina ..." "Ve sen buldozerinin nnde yatyorsun diye bunu yapamyor mu?" "Evet, ve ..." "Bir anlamaya varabileceimize eminim," dedi Ford "Bakar msnz!" diye bard. Bay Prosser -o srada buldozer srclerinin szcsyle Arthur Dent'in akl sal asndan bir tehlike oluturup oluturmadn ve eer oluturuyorsa, bunun iin kendilerine ne kadar para deneceini tartyordu- etrafna baknd. Arthur'un yannda birini grnce hem ard hem de biraz telaland. "Evet? Ne vard?" diye seslendi. "Bay Dent'in akl bana geldi mi artk?" "u an iin," diye seslendi Ford, "gelmediini varsayabilir miyiz?" "Eee?" dedi i ekerek Bay Prosser. "Ve ayrca bir de," dedi Ford, "btn gn burada kalacan varsayabilir miyiz?" "Yani?" "Yani adamlarnzn hepsi btn gn hibir ey yapmadan etrafta dikiliyor olacaklar, deil mi?" "Olabilir, olabilir ... " "Pekl, madem bunu yapmaya razsnz, o zaman aslnda onun btn gn burada yatmasna ihtiyacnz yok demektir, deil mi?" "Ne?" "Aslnda," dedi Ford sabrla, "ona burada ihtiyacnz yok." Bay Prosser bunu dnd. "Hayr, yle deil..." dedi, "buna tam olarak ihtiya denemez, ama ..." Bay Prosser endielenmiti. ikisinden birinin sylediklerinde bir mantkszlk olduunu dnyordu. "Eer onun gerekten burada olduunu varsayarsanz, o zaman o ve ben yarm saatliine bara kaabiliriz. Ne diyorsunuz?" diye sordu Ford. Bay Prosser bunun tam bir samalk olduunu dnyordu. "Bu kulaa son derece mantkl geliyor ..." dedi, ikna edici bir ses tonuyla ve kimi ikna etmeye altn merak ederek. "Ve daha sonra eer siz de bir tek atmak isterseniz," dedi Ford, "biz de karlk olarak sizi idare ederiz." "ok teekkrler," dedi, bu oyunun sonunu nasl gerileceim artk hi dnemeyen Bay Prosser, "ok teekkrler, evet, bu ok nazik bir davran ..." Kalarn att, sonra glmsedi, sonra ikisini de ayn anda yapmaya alt, baaramad, krk apkasn kavrad ve tedirgin hareketlerle bann zerinde dndrd. Az nceki oyunu kazandn varsayabiliyordu yalnzca. "O zaman," diye devam etti Ford Prefect, "eer buraya gelip yere yatarsanz..."

"Ne?" dedi Prosser. "ey, kusuruma bakmayn," dedi Ford, "sanrm demek istediim eyi tam olarak anlatamadm. Birinin buldozerlerin nnde yatmas gerekiyor, deil mi? Aksi halde onlar Bay Dent'in evine girmekten alkoyacak hibir ey olmaz, deil mi?" "Ne?" dedi yine Bay Prosser. "ok basit," dedi Ford, "mvekkilim Bay Dent, yalnzca sizin gelip onun yerini almanz halinde burada, amurun iinde yatmay brakacan sylyor." "Ne diyorsun sen?" dedi Arthur, ama Ford sessiz olmas iin onu ayakkabsyla drtt. "Siz benim," dedi Prosser, yeni dncesini kendi kendine heceleyerek, "gelip oraya yatmam istiyorsunuz ..." "Evet." "Buldozerin nne?" "Evet." "Bay Dent'in yerine." "Evet." "amura." "Dediiniz gibi, amura." Bay Prosser aslnda kaybedenin kendisi olduunu anladnda sanki omuzlarndan bir yk kalkm gibi hissetti Bu onun bildii dnyaya daha ok benziyordu. ekti. "Bunun karlnda siz de Bay Dent'i bara gtreceksiniz?" "yle," dedi Ford, "aynen yle." Bay Prosser birka gergin adm atp durdu. "Sz m?" diye sordu. "Sz," dedi Ford. Arthur'a dnd. "Haydi," dedi ona, "ayaa kalk da adam oraya yatsn." Arthur ayaa kalkt, kendini sanki bir ryadaym gibi hissediyordu. Ford, Prosser' bir el hareketiyle ardnda adam zgn ve beceriksiz bir ekilde amurun iine oturdu. Prosser btn hayatnn bir tr rya olduunu hisseder, bazen de bunun kimin ryas olduunu ve ryay grenin grdklerinden holanp holanmadn merak ederdi. amur knn ve kollarnn etrafn evrelerken ayakkablarnn iine szyordu. Ford ona sert bir bak att. "Bay Dent burada yokken sinsice davranarak evini ykmak yok, anlatk m?" dedi. "Byle bir dncenin," diye homurdand Bay Prosser, "gerekleme olasln," arkasna yaslanarak devam etti, "kafamda kurmaya bile balamadm." Buldozer srcleri sendikas temsilcisinin yaklatn grdnde kafasn geriye amura gmp gzlerini kapatt. u anda kendisinin akl sal asndan bir tehlike oluturmadn kantlamaya ynelik tezleri kafasnn iinde sraya koymaya alyordu. Bu konuda emin olmaktan ok uzakt - kafas grltler, atlar, dumanlar ve le gibi bir kan kokusuyla doluydu sanki. Kendisini ne zaman perian ya da kullanlm hissetse byle olurdu ve bunu kendine asla aklayamamt. Bizim hi bilmediimiz st bir boyutta, kudretli Han fkeyle bryordu, ama Bay Prosser yalnzca hafife titreyip szland. Gzkapaklarnn ardnda biriken minik su damlacklar gzlerine batt. Brokratik karklklar, amurda yatan kzgn adamlar, anlalmaz hakaretlet sarf eden gizemli yabanclar ve kafasnn iinde ona kahkahalarla glen atllardan kurulu kimlii belirsiz bir ordu - ne gn ama. Ne gn ama. Ford Prefect artk Arthur'un evinin yklp yklmamasnn hibir nemi kalmadn biliyordu.

Arthur ise hl ok endieliydi. "Peki, ama ona gvenebilir miyiz?" diye sordu. "Bana kalsa, ona Dnya'nn sonu gelene kadar gvenirdim," dedi Ford. "Ya, yle mi," dedi Arthur, "peki Dnya'nn sonuna ne kadar kald?" "Yaklak oniki dakika kadar," dedi Ford, "Haydi, bir ikiye ihtiyacm var."

2 Ana Galaktika Ansiklopedisi alkol konusunda unlar syler. Alkoln ekerlerin mayalanmas sonucu oluan renksiz, uucu bir sv olduunu belirtir ve karbon temelli belirli canl trleri zerindeki zehirleyici etkisinden sz eder. Otostopunun Galaksi Rehberi de alkolden bahseder. Var olan en iyi ikinin Pan Galaktik Gargara Bombas olduunu syler. Pan Galaktik Gargara Bombas imenin etkisinin, beyninizin evresine bir limon dilimi sarlm byk bir altn tula tarafndan paralanmasna benzetilebileceini syler. En iyi Pan Galaktik Gargara Bombasnn hangi gezegenlerde hazrland, bir tanesine ne kadar deyeceiniz ve sonrasnda eski halinize dnmeniz iin hangi gnll kurulularn size yardm edebilecei de Rehber'de yazldr. Rehber'de ikiyi kendi kendinize nasl hazrlayabileceiniz bile anlatlr. O canm Janx ikisinden bir ie aln, der. ine Santraginus V denizlerinden alnm bir l su katn - Ah, o Santraginus denizlerinin suyu, der. Ah o Santraginus balklar!!! kp Arkturus mega-cinini karmn iinde eritin (uygun bir ekilde dondurulmu olmal, yoksa benzini uabilir). Fallia Bataklklar'nda zevkten lm tm mutlu Otostopularn ansna, drt litre Fallia bataklk gazn karma ekleyip kprtn. Gm bir kan arkasna bir l Kualaktin hipernanesi z koyun, karanlk Kualaktin Blgelerinin sarho edici, hafif tatl ve gizemli kokularn anmsatan Kualaktin hipernanesinin znden. Kanmn iine bir Algolya Gnekaplan'nn diini atn. Algolya Gneleri'nin alevlerini ikinin kalbine yayarak eriyiini izleyin. Zamfur serpin. Zeytin ekleyin. in ... ama ... ok dikkatlice ... Otostopunun Galaksi Rehberi, Ana Galaktika Ansiklopedisi'nden daha fazla satmaktadr. *** "Alt tane sert Arjantin bira," dedi Ford Prefect, At ve Tmar'n barmenine. "Ve ltfen abuk ol, dnyann sonu gelmek zere." At ve Tmar'n barmeni bu tr bir muameleyi hak etmiyordu, o yal ve arbal bir adamd. Gzlklerini burnundan yukar itti ve gzlerini krptrarak Ford Prefect'e bakt. Ford onu umursamadan pencereden dar baktndaysa barmen bu kez Arthur'a dnd. Arthur ise aresiz bir tavrla omuzlarn silkip sessiz kald. "Yaa, yle mi efendim? Bunun iin gzel bir hava," dedi sonunda barmen ve Arjantinleri doldurmaya balad. Bir kez daha denedi. "leden sonraki ma izleyecek misiniz?" Ford baklarn ona evirdi. "Hayr, bunun hi anlam yok," dedi ve baklarn tekrar pencereden darya evirdi. "Ne o, yoksa man sonucunu tahmin edebiliyor musunuz, efendim?" dedi barmen. "Arsenal'in hi ans yok ha? "Hayr, hayr," dedi Ford, "sadece dnyann sonu gelmek zere de ondan." "ey, evet efendim, sylemitiniz," dedi barmen, bu kez gzlklerinin zerinden

Arthur'a bakarak. "Arsenal ancak dnyann sonu gelirse elimizden kurtulabilir." Ford gerek bir aknlkla dnp adama bakt. "Hayr, pek yle deil," dedi. Kalarn att. Barmen derin bir nefes ald. "Buyrun, efendim, alt Arjantininiz," dedi. Arthur bitkin bir glmsemeyle ona bakt ve tekrar omuzlarn silkti. Sonra dnp olup bitenleri duymu olma ihtimaline kar barn geri kalanna yorgun bir ifadeyle glmsedi. Hibiri duymam ve onun neden kendilerine glmsediini anlamamt. Barda Ford'un yannda oturan adam nce ikisine, sonra alt tane Arjantine bakt, akldan hzl bir hesap yapt, houna giden bir yanta ulat, ardndan onlara dnp aptalca ve umut dolu bir ekilde srtt. "Uzak dur," dedi Ford, bir Algolya Gnekaplan'n bile kendi iine dndrecek sert bir bak frlatarak, "onlar bizim." Ford tezgha be sterlin yaptrd. "st kalsn," dedi. "Ne, beliin st m? Sa olun, efendim." "Onu harcamak iin on dakikan kald." Barmen bir sreliine yanlarndan uzaklamaya karar verdi. "Ford," dedi Arthur, "ltfen bana ne olup bittiini anlatr msn?" "," dedi Ford, "bitirmen gereken Arjantin var." " Arjantin mi?" diye sordu Arthur. "le vaktinde mi?" Ford'un yanndaki adam srtt ve mutlu bir ifadeyle kafasn sallayarak onaylad. Ford ona aldrmad. "Zaman bir yanlsamadr. Hele le vakti iki misli yanlsamadr," dedi. "ok derin bir laf," dedi Arthur, "bunu Reader's Digest'e gndermelisin. Senin gibi insanlara ayrdklar bir sayfalar var." "." "Neden durup dururken Arjantin?" "Kas gevetici, buna ihtiyacn olacak." "Kas gevetici mi?" "Kas gevetici." Arthur gzlerini dikip birasna bakt. "Bugn yanl bir ey mi yaptm," dedi, "yoksa dnya hep byleydi de ben mi bunu fark edemeyecek kadar iime kapanmtm?" "Pekl," dedi Ford, "aklamaya alacam. Birbirimizi ne kadar zamandr tanyoruz?" "Ne kadardr?" diye dnd Arthur. "Hmmm, be, belki de alt yl olmutur," dedi. "O zamanlar yaadklarm u anda bana az ok bir anlam ifade ediyor sanki." "Pekl," dedi Ford. "Sana Guildfordlu falan olmadm, Betelgeuse civarnda kk bir gezegenden olduumu sylesem ne derdin?" Arthur fark etmez der gibi omuzlarn silkti. "Bilmem," dedi, birasndan koca bir yudum alarak. "Ne oldu ki - buna benzer bir ey mi sylemek istiyorsun?" Ford pes etti. u anda bunun iin zahmete girmeye gerekten demeyecekti, zaten dnyann sonu gelmek zereydi. Sadece yle dedi: "." Ardndan tam anlamyla gereklere dayanan u cmleyi ekledi: "Dnyann sonu gelmek zere."

Arthur barn geri kalanna tekrar bitkin bir ifadeyle glmsedi. Barn geri kalanysa ona atk kalarla bakt. Bir adam kendilerine glmsemeyi brakp iine bakmas iin ona bir el iareti yapt. "Bugn perembe olmal," dedi Arthur kendi kendine, birasna eilerek, "perembeler hep zorlu geer."

3 Bu zel Perembe gnnde, gezegen yzeyinin kilometrelerce zerindeki iyonosferde bir ey sessizce ilerliyordu; aslnda birka ey, sar renkli, hantal, kocaman ta bloklara benzeyen, i hanlar gibi devasa ve kular kadar sessiz birka dzine ey. Gzel gzel szlyor, Gne denilen yldzdan gelen elektromanyetik dalgalarn keyfini karyor, gruplayor, hazrlanyor ve zamann gelmesini bekliyorlard. Altlarndaki gezegen, u an iin istedikleri gibi, varlklarndan neredeyse tamamen habersizdi. Devasa sar eyler fark edilmeden Goonhilly'e gittiler, t karmadan Cape Caneveral'n zerinden getiler, Woomers ve Jodrell Bankas dosdoru onlara bakt, ama gremedi - ok yazk olmutu, nk bu tam da bunca yldr aradklar trden bir eydi. Varlklarnn sezildii tek yer Etha-alt Duyumatik denilen ve kendi kendine sessizce uzaklara gz krpan kk, siyah bir aletti. Ford Prefect'in alkanlk edindii zere her zaman omzuna ast kk deri antann iindeki karanlkta barnyordu. Ford Prefect'in antasnn iindekiler aslnda olduka ilginti, hatta dnyadaki herhangi bir fizikinin gzlerini yuvalarndan frlatmaya yetecek kadar ilginti. Bu nedenle, onlar semelerine katlyormu numaras yapt oyunlarn kvrk kenarl metinlerinin altna saklyordu. antasnda Etha-alt Duyumatik'in ve oyun metinlerinin yan sra bir de Elektronik Baparmak tayordu - Elektronik Baparmak ksa, kaim ve siyah bir ubuktu, przsz ve matt, bir ucunda birka yass dme ve tular vard; antasnda ayrca byke bir elektronik hesap makinesini andran bir alet daha tayordu. Bu aletin yaklak yz minik, yass dmesi ve bir milyon "'sayfadan" herhangi birinin annda grntlenebildii yaklak on santimetrekarelik bir ekran vard. Deli ii gibi karmak grnyordu ve ite bu yzden de iine cuk oturduu plastik kapan zerine byk, dostane harflerle PANE KAPILMA szckleri baslmt. Bunun dier nedeniyse bu aracn imdiye dek Kkay'nn byk yayn kurulularndan km en dikkate deer kitap olmasyd - Otostopunun Galaksi Rehberi. Kitabn bir mikro mezon-alt elektronik bileen eklinde baslmasnn nedeni uydu: Eer normal bir kitap biiminde baslsayd, yldzlararas seyahat eden bir otostopunun onu yanna alabilmesi iin hi de kullanl olamayacak ekilde birka byk binay beraberinde tamas gerekecekti. Ford Prefect'in antasnda, bunlarn altnda birka tkenmez kalem, bir not defteri ve Marks and Spencer markal byke bir banyo havlusu vard. *** Otostopunun Galaksi Rehberi'nm havlular konusunda syleyecek bir ift sz bulunmaktadr. Bir havlu, der, yldzlararas seyahat eden bir otostopunun sahip olabilecei neredeyse en ie yarar eydir. Bir kere pratikte byk deeri vardr - Jaglan Beta'nn souk aylarnda yol alrken snmak iin ona sarnabilirsiniz; Santraginus V'in l l mermer kumsallarnda ba dndrc deniz buharm iinize ekerken zerine yatabilirsiniz; l dnyas Kakrafoon'un kpkrmz ldayan yldzlarnn altnda onu zerinize rtp uyuyabilirsiniz; ar ar akan Moth rma zerinde seyrederken mini salnza yelken yapabilirsiniz; yumruk yumrua dvlerde kullanmak zere slatabilirsiniz; zehirli gazlardan korunmak ya da Traal'n Kurt-gibi-ackm Crtlak Canavarnn baklarndan (ar aptal bir hayvandr, onu gremiyorsanz sizi grmediini sanr ve sizi grmez - ot kadar aptal, ama ok ok atr) kamak iin banza sarabilirsiniz; acil durumlarda havlunuzu imdat iareti olarak sallayabilirsiniz ve tabii ki, hl yeterince temiz grnyorsa onunla kurulanabilirsiniz. Daha da nemlisi, bir havlu byk psikolojik deere sahiptir. Herhangi bir sebeple, uursuz bir gezgin (uursuz gezgin: otostopu olmayan) bir otostopunun yannda havlusunun olduunu fark ederse, otomatik olarak bir di fras, yz koruyucu maske, sabun, bir kutu biskvi, termos, pusula, harita, bir yumak ip, sivrisinek ilac, yamurluk, uzay giysisi vs. vs. olduunu da varsayacaktr. stelik bunun da tesinde o uursuz gezgin bunlardan herhangi birini veya otostopunun kazara "kaybetmi" olabilecei bir dzine baka eyay ona seve seve dn verecektir. nk o uursuz gezgin, otostopla galaksiyi

kat eden, yalnzca temel ihtiyalarn gidererek zorlu artlarda yaayan, korkun tehlikelerle savap galip gelen ve hl havlusunun yerini bilen birinin hi phesiz ba etmesi g biri olduunu dnecektir. Bu nedenle, otostopu argosuna gemi bir deyi vardr: "Hey, dzayak* Ford Prefect ile hi tanfrdedin** mi? O havlusunun nerede olduunu bilen bir spdzayaktr.***" *(Tanfrdemek: tanmak, farkna varmak, sevimek; **dzayak: gerekten dzgn bir herif; ***spdzayak: gerekten de artc bir derecede dzgn herif.) *** Ford Prefect'in antasndaki havlunun zerinde sessizce yuvalanm yatan Etha-Alt Duyumatik daha hzl yanp snmeye balad. Gezegen yzeyinin kilometrelerce zerinde, devasa sar eyler yaylmaya baladlar. Jodrell Bank'taki biri gzel bir fincan yorgunluk ay ime zamannn geldiine karar verdi. *** "Yannda havlu var m?" diye Arthur'a aniden sordu Ford. nc Arjantinini bitirmeye uraan Arthur dnp ona bakt. "Neden? ey, hayr ... olmal myd?" Artk armaktan vazgemiti, nk bunun bir anlam yoktu. Ford sinirle dilini aklatt. "," diye srar etti. Tam o anda dardan gelen bouk bir gmbrt, barn hafif uultusunun, mzik kutusunun sesinin, Ford'un yannda oturan ve en sonunda kendisine viski smarlatan adamn hkrklarnn arasndan szlerek duyuldu. Arthur birasn pskrterek ayaa frlad. "Bu da ne?" diye bard. "Endielenme," dedi Ford, "henz balamadlar." "Tanrya kr," dedi Arthur ve sakinleti. "Muhtemelen demin senin ev ykld," dedi Ford, ardndan son Arjantinini de kafaya dikti. "Ne?" diye bard Arthur. Ford'un yapt by aniden bozulmutu. Arthur lgnca etrafna baknd ve pencereye doru kotu. "Aman Tanrm, ykyorlar! Evimi ykyorlar. Bu lanet olas barda ne iim var benim, Ford?" "u aamada hibir ey fark etmez," dedi Ford, "brak elensinler." "Elenmek mi?" diye bard Arthur. "Elenmek!" Ayn eyden bahsedip bahsetmediklerini anlamak iin darya tekrar bir gz att. "Lanet olsun onlarn elencesine!" diye haykrd, neredeyse boalm bira bardan fkeyle sallad ve koarak bardan kt. O len barda hi arkada edinememiti. "Durun sizi barbarlar! Sizi ev ykclar!" diye avaz kt kadar bard Arthur. "Sizi yarm akll Vizigotlar, durun!" Ford'un da onun peinden gitmesi gerekecekti. Hzla barmene dnp drt paket fstk istedi. "Buyrun efendim," dedi barmen, paketleri tezghna arparak, "size zahmet olmazsa yirmi sekiz pens alaym." Ford ok nazik davrand - barmene bir belik daha verdi ve stnn kalmasn syledi. Barmen nce paraya sonra Ford'a bakt. Birdenbire rperdi: Bir an, iini hi

bilmedii bir duygu kaplad, bilmiyordu nk Yerkre'de daha nce kimse byle bir ey yaamamt. ok stresli zamanlarda, var olan her canl tr evresine bilinaltyla alglanabilen zayf sinyaller yayar. Bu sinyal, o canlnn doum yerinden ne kadar uzakta olduuna dair tam ve neredeyse dokunakl bir his verir. Yerkre'de doum yerinizden yirmibe bin kilometreden uzakta olmanz mmkn deildir, ki bu da aslnda ok uzak deildir. te bu yzden de bu tr sinyaller farkna varlamayacak kadar anlktr. Ford Prefect o anda byk bir stres altndayd ve Yerkre'den 600 k yl uzaktaki Betelgeuse civarnda domutu. Sarsc ve kavranlamaz bir uzaklk hissiyle sarslan barmen bir an yalpalad. Bunun ne anlama geldiini bilmiyordu, ama Ford Prefect'e yeni bir sayg duygusuyla, neredeyse huuyla bakt. "Ciddi misiniz, efendim?" dedi bar sessizletiren hafif bir fsltyla. "Dnyann sonunun geldiini mi dnyorsunuz?" "Evet," dedi Ford. "Peki bu leden sonra m?" Ford kendini toparlamt. En arsz zamann yayordu. "Evet," dedi neeyle, "tahminime gre iki dakikadan az zaman kald." Barmen yapmakta olduu bu konumaya inanamyordu, ama az nce hissettii duyguya da inanmyordu. "Yani bu konuda yapabileceimiz hibir ey yok mu?" diye sordu. "Hayr, hibir ey yok," dedi Ford, fstklar cebine tktrrken. Sessiz barda biri herkesin aniden nasl da aptallatna kahkahalarla gld. Ford'un yannda oturan adam artk hafiften sarho olmutu. Kayan gzlerle Ford'a bakt. "Dnyann sonu geldii zaman," dedi, "yere yatmamz ya da kafamza bir kesekd filan geirmemiz gerektiini sanyordum." "Eer istersen, yle de yapabilirsin," dedi Ford. "Orduda bize byle sylemilerdi," dedi adam ve gzlerini yeniden viskisine giden uzun yola doru evirmeye balad. "Bu ie yarar m?" diye sordu barmen. "Hayr," dedi Ford ve ona dosta glmsedi. "Balayn," dedi, "gitmem gerekiyor." El sallayarak ayrld. Bar bir an iin sessiz kald, sonra yeterince utan verici bir ekilde, biraz nce duruma kahkahalarla glen adam ayn eyi tekrar yapt. Yannda bara srkledii kz son bir saat iinde ondan gerekten nefret etmeye balamt ve bir birbuuk dakika iinde adamn birdenbire buharlap hidrojen, ozon ve karbonmonoksitten oluan bir buluta dneceini bilseydi herhalde ok memnun olurdu. Ancak o an geldiinde kendisi de buharlamakla megul olaca iin bunu fark edemeyecekti. Barmen grtlan temizledi. Sonra kendi sesini duydu: "Son sipariler, ltfen." *** Devasa sar makineler alalmaya ve daha hzl hareket etmeye baladlar. Ford orada olduklarn biliyordu. Byle olmasn o istememiti. *** Dar yoldan koarak kan Arthur neredeyse evine ulamt. Havann birden ne kadar souduunu fark etmedi, rzgr fark etmedi, mantksz bir ekilde aniden balayan

saanak yamuru bile fark etmedi. Bir zamanlar evi olan ta ynnn zerinde ar ar ilerleyen elik zincirli buldozerlerden baka hibir eyi fark etmedi. "Sizi barbarlar!" diye haykrd. "Belediye Meclisini mahkemeye verecek ve elinizdeki son kuruu bile alacam! Sizi astracam, boduracam, paralara ayracam! Krbalatacam! Sizi... sizi... yeter diyene kadar kaynatacam!" Ford arkasndan hzla kouyordu. ok, ok hzl bir ekilde. "Sonra da bunlar tekrar yapacam!" diye bard Arthur. "im bittiinde de btn o kk paralar alp stlerinde zplayacam!" Arthur adamlarn buldozerlerden atlayp katklarn ve Bay Prosser'n tela iinde ge baktn da fark etmedi. Bay Prosser sar renkli devasa bir eylerin bulutlarn arkasnda lklar attn fark etmiti. Gerek olamayacak katlar devasa sar eylerin. "stnzde tepineceim, tepineceim," diye bard Arthur, hl kouyordu, "ayaklarm su toplayana ya da aklma yapacak daha iren bir eyler gelene kadar, ardndan da ... " Arthur taklp tepetaklak dt, yuvarland ve yere srtst yapverdi. Sonunda bir eyler olduunu fark etmiti. Parma yukary iaret etti. "Bu kahrolas ey de ne?" diye bir lk kopard. Korkun sarlyla gkyznde mthi bir hzla ilerle yen ey her neyse, akllara durgunluk verecek bir grltyle gkyzn yard ve uzaa frlad. Havada alan boluksa insann kulaklarn kafatasnn iki metre iine gmen bir bam sesiyle kapand. Onu bir bakas izledi ve ayn eyi daha da grltl bir ekilde yapt. Gezegenin yzeyindeki insanlarn u anda tam olarak ne yaptn sylemek zordu, nk kendileri de ne yaptklarn gerekten bilmiyorlard. Olup bitenlerin hibiri mantkl deildi - evlerine kouyor, evlerinden dar kouyor ve grlt karsnda sessizce lklar atyorlard. Dnyann drt bir yannda caddeler insanlarla dolup tat. Grlt zerine kp vurduu her eyi dmdz eden bir gelgit dalgas gibi tepelerin, vadilerin, llerin ve okyanuslarn stnden geerken, otomobiller ani frenlerle birbirlerine girdi. Yalnzca bir adam ayakta durup gkyzn izledi, gzlerinde korkun bir hzn ve kulaklarnda kauuk tkalar vard. Tam olarak ne olup bittiini biliyordu; Etha-Alt Duyumatik'i gecenin bir yarsnda yastnn yannda yanp snmeye baladndan ve onu yerinden sratarak uyandrdndan beri biliyordu. Bunca yl bekledii buydu ite, ama sinyal ablonunun ifresini zdnde, kk ve karanlk odasnda bedeni buz kesip kalbi skm bir ekilde tek bana ylece oturmutu. Galaksinin tm rklar iinde Dnya gezegenine gele gele sadece Vogonlar merhaba demeye gelmiti. Yine de ne yapmas gerektiini biliyordu. Vogon gemisi ok yukarlarda grltyle uarken antasn at. Yusuf ve Rengarenk Harika Dpaltosu'nun bir kopyasn karp att, ardndan Tanr Bys'nn* bir kopyasn da karp att: Gittii yerde bunlara ihtiyac olmayacakt. Her ey hazrd, her ey hazrlanmt. Havlusunun yerini biliyordu. *Joseph and the Amazing Technicolor Dreamcoat ve Godspell adl bu ncil kkenli mzikaller ve beyazperde uyarlamalar dneminin en nl eserleri arasndadr. - ed. ***

Yerkre'nin zerine ani bir sessizlik kt. Bu grltden de daha beterdi. Bir sre hibir ey olmad. Devasa gemiler hareketsiz bir ekilde gkyznde, Yerkre'deki her milletin tepesinde asl kaldlar. Devasa ve ar gvdeleri gkyznde sabit bir ekilde asl

duruyordu, ki bu doaya kar ak bir hakaretti. Baktklar eyi kavramaya alan pek ok insan dorudan oka girdi. Gemiler, tulalarn asla duramayaca gibi gkyznde asl duruyorlard. Hl hibir ey olmuyordu. Sonra hafif bir fslt balad, net bir sesin ani ve engin fslts evreyi kuatt. Dnya zerindeki btn mzik setleri, btn radyolar, btn televizyonlar, btn kasetalarlar, btn alak ve yksek frekans hoparlrleri, btn diskalarlar kendi kendilerine aniden sessizce almaya baladlar. Her teneke kutu, her p kutusu, her pencere, her oto mobil, her arap kadehi, her pasl metal levha, akustik adan kusursuz bir ses yanstcsna dnt. Yerkre yok olup gitmeden nce, ses retiminde ulalabilecek en st noktay grecekti ve imdiye dek ina edilmi en byk ses dzeni kuruluyordu. Ama ortada ne konser, ne mzik ne de bir geit treni vard, yalnzca basit bir mesaj verilecekti. "Yerkre Halk, ltfen dikkat," dedi bir ses, harika bir ses. Distorsiyon seviyesi cesur bir adam bile alatacak kadar dk, harika, kusursuz ve drt kanall bir sesti bu. "Ben Galaktik Hiperuzay Planlama Konseyinden Prostetnik Vogon ]eltz," diye devam etti ses. "Hi phesiz fark edeceiniz gibi, Galaksinin merkez d blgelerine ait kalknma planlar, yldz sisteminizden geen hiperuzaysal bir ekspres yolun ina edilmesini zorunlu klyor ve maalesef, gezegeniniz yklacaklar listesinde yer alyor, ilem iki Yerkre dakikasndan biraz daha ksa srecektir. Teekkrler." Anons bitti. Anlayamamann dourduu dehet, olup bitenleri izleyen Yerkre halknn stne kt ve bu dehet, sanki insanlar tahta bir levhann zerindeki demir tozlarym da altlarndan bir mknats geiyormu gibi yava yava kalabalklara doru yayld. Panik, lgnca bir ka panii filizlendi, ama kaacak yer yoktu. Bunun farkna varan Vogonlar yeniden anonsa baladlar. yle dediler: "Bu kadar arm gibi davranmanz anlamsz. Btn planlama izimleri ve ykm emirleri, sizin elli Yerkre ylnz boyunca Alfa Centauri'deki yerel planlarm dairesinde asl duruyor. Yani resmi bir ikayette bulunmak iin bol bol vaktiniz vard ve imdi bu konuda yaygara koparmak iin ok ge kaldnz." Anons yeniden kesildi ve yanks uzaklarda yayld. Dev gemiler hi zorlanmadan gkyznde ar ar dndler. Her birinin altnda bir kap, bo ve karanlk bir kare ald. Bu arada bir yerlerde birileri bir radyo vericisinin bana geip bir dalga boyu saptam ve Vogon gemilerine mesaj gndererek gezegen adna bir ricada bulunmu olmalyd. Onlarn ne sylediini kimse duymamt, ama yant duyuldu. Anons tekrar balamt ve ses bu kez fkeliydi. yle dedi: "Alfa Centrauri'ye giden kimse olmad da ne demek? Tanr akna, insanolu, biliyorsunuz ki oras yalnzca drt k yl uzaklkta. Kusura bakmayn, ama evrenizde olanlarla ilgilenmeye zahmet etmiyorsanz, bu sizin sorununuz. "Yok etme nlarn harekete geirin." Alan kaplardan aaya k selleri akt. "Bilemem," dedi anons sistemindeki ses, "sizi kahrolas ilgisiz gezegen, sizlere kar hibir sempati beslemiyorum." Ses kesildi. Korkun bir sessizlik oldu. Korkun bir grlt oldu. Korkun bir sessizlik oldu. Vogon naat Filosu, mrekkep karas yldzl bo ilerine doru kayarak uzaklat.

4 Uzaklarda, Galaksinin kar sarmal kolunda, Gne ilenilen yldzdan beyz bin k yl uzaklkta, Galaktik mparatorluk Hkmeti'nin Bakan Zaphod Beeblebrox, Damogran gneinin altnda gz krpp parldayan iyon ekiti delta teknesiyle Damogran denizlerine almt. Scak Damogran, uzak Damogran, ad neredeyse hi duyulmam Damogran. Altn Kalp'in gizli evi Damogran. Tekne suda hzla ilerliyordu. Gitmek istedii yere varmas biraz zaman alacakt, nk Damogran glk kartacak biimde dzenlenmi bir gezegendi. ok ho, ama sinir bozucu genilikteki okyanus paralaryla ayrlan irili ufakl l adalarndan baka bir ey yoktu burada. Tekne hzlanarak yoluna devam etti. Bu topografik tuhaflk yznden Damogran bir l geleeni olarak kalmt. Galaktik mparatorluk Hkmeti'nin Altn Kalp projesi iin Damogran' semesinin nedeni buydu ite. Damogran ssz, Altn Kalp projesi de gizliydi. Tekne bir mermi hzyla, btn gezegenin makl boyuttaki tek takmadasnn ana adalar arasnda uzanan denizin zerinde hoplayarak ilerliyordu. Zaphod Beeblebrox Paskalya Adas'ndaki (isim tamamen anlamsz bir tesadft - paskalya szc Galaktike'de ufak, yass ve ak kahverengi anlamna gelir) kk uzaylimanndan bir baka anlamsz tesadf sonucu Fransa olarak bilinen Altn Kalp adasna gidiyordu. Altn Kalp zerinde almann yan etkilerinden biri de olduka anlamsz bir tesadfler zinciriydi. Ama bugn, projenin sonulanp her eyin ortaya kaca ve Altn Kalp'in ona hayran kalacak Galaksiye tantlaca gnn, ayn zamanda Zaphod Beeblebrox iin de byk gn olmas hibir ekilde tesadf deildi. Bakanla soyunmaya srf bugn iin karar vermi, bu karar Galaktik mparatorlukta ok dalgalar yaylmasna yol amt - Zaphod Beeblebrox? Bakan? O Zaphod Beeblebrox deildir, canm? O Bakan deildir, canm? Biroklar bunu bilinen evrenin tamamnn sonunda keileri kardn kant olarak grmt. Zaphod srtt ve teknenin hzn daha da artrd. Macerac, eski hippi, keyfine dkn (sahtekr m? byk ihtimalle), manik bir ekilde kendi reklamn yapan kiisel ilikilerde korkun baarsz ve bo gezenin bo kalfas olan Zaphod Beeblebrox. Bakan m? Kimse keileri karmamt, en azndan bu konuda. Koca Galakside yalnzca alt kii Galaksinin hangi ilkeye dayanarak ynetildiini anlayabiliyordu ve onlar da Zaphod Beeblebrox Bakanla adayln koyma niyetini akladnda, bunun neredeyse bir emrivaki olduunun farkna vardlar: O bakanlk iin ideal bir yemdi.*
*Bakan: Tam unvan Galaktik imparatorluk Hkmeti Bakan. mparatorluk terimi artk yalnzca bir anakronizm olmasna ramen hl korunmaktayd. Hkmdarlk soyundan gelen imparator yaknda lecekti, uzun yzyllardr bu durumdayd. lmcl komasnn son anlarnda, onu bu haliyle, hibir deiiklie uratmadan ebediyen saklayacak olan dural bir alana kilitlendi. Varislerinin hepsi uzun zaman nce lmt, bu da ciddi bir politik karklk olmakszn gcn basit ve etkili bir ekilde merdivenin bir iki basamak aasna indii ve eskiden mparator'a danmanlk yapan bir kurula -banda bizzat o kurulun setii bir Bakan olan, seilmi, idari bir meclise- verildii anlamna geliyordu. Aslnda g byle bir merciye de verilmiyordu. zellikle Bakan'n kendisi daha ok gstermelik bir yneticiydi - elinde gerek bir g yoktu. Grne gre hkmet tarafndan seiliyordu, ama sahip olmas beklenen zellikler liderlikle deil, daha ok, iyi muhakeme edilmi zorbalkla ilintiliydi. Bu nedenle, Bakan seimi her zaman tartmalara yol amt. Bakan hep sinir

bozucu ama byleyici bir tip olmutu. Grevi gc kullanmak deil, dikkatleri ondan uzaa ekmekti. Bu ltler gz nne alndnda, Zaphod Beeblebrox Galaksinin sahip olduu en baarl Bakanlardan biriydi - imdiden on yllk Bakanlk sresinin iki yln sahtekrlktan hapiste geirmiti. ok ok az insan, Bakan ve hkmetin neredeyse hi g sahibi olmadnn farkndayd ve bu az sayda insann da yalnzca alts nihai politik gcn nereden kullanldn biliyordu. Geri kalanlarn ou iten ie nihai karar verme srecinin Bir bilgisayar tarafndan yrtldne inanyor, ama bu konuda ok ama ok yanlyorlard.

Ama Zaphod'un bunu neden yaptn anlamakta kesinlikle uvallamlard. Zaphod gnee doru bir su dalgas fkrtarak tekneyi serte yana yatrd. Gn bugnd; bugn Zaphod'un neyin peinde olduunu anlayacaklard. Ayrca bugn onun ikiyznc ya gnyd, ama bu da yalnzca baka bir anlamsz tesadft aslnda. Teknesini Damogran denizlerinde sektirirken, bugnn ne harika, ne heyecan dolu bir gn olacan dnp sessizce glmsedi. Gevedi ve iki kolunu tembel tembel koltuun arkasna sarktt. Kayak-boksunu gelitirmek iin geenlerde sa kolunun altna taktrd fazladan kolla da dmeni ynetiyordu. "Hey," dedi yumuak bir sesle kendi kendine, "cidden sk bir herifsin sen." Ama sinirleri tel gibi gergindi. Fransa adas yaklak otuz kilometre uzunluunda, sekiz kilometre geniliinde, hilal biiminde ve kumluk bir adayd. Aslnda kendi bana bir ada olmaktan ok dev bir koyun snrlarn ve kavisini belirlemekteydi. Hilalin i ksmndaki sahil eridinin neredeyse tamam sarp kayalklardan olutuu iin bu izlenim daha da gleniyordu. Kayalklar kar kyya doru hafif bir eimle sekiz kilometre boyunca alalarak uzanyordu. Kayalklarn tepesinde bir karlama komitesi bulunuyordu. Komitenin byk blmn Altn Kalp'i ina etmi olan mhendisler ve aratrmaclar oluturuyordu - bunlarn ou insansyd, ama orada burada birka srngensi atom bilgini, hava perilerini andran iki yeil maksime-galitiki, bir iki ahtapotsu fizikoyapc ve bir Hooloovoo (Hooloovoo sper-zeki, mavi bir glgedir) vard. Hooloovoo dndakilerin hepsi rengrenk trensel laboratuvar nlkleri iinde gz kamatryorlard; Hooloovoo ise bu vesileyle geici olarak mnferit bir prizmaya yanstlmt. Hepsi ilerini titreten, byk bir heyecan duyuyordu. Birlikte ve tek tek fizik kurallarnn snrlarn amlar, maddenin temel dokusunu yeniden oluturmu, ihtimal ve ihtimalsizlik yasalarn zorlam, eip bkerek inemilerdi, ama grne gre bunlarn hepsinden daha heyecan verici olan boynunda turuncu kuak olan bir adamla tanmakt. (Galaksi Bakan geleneksel olarak turuncu bir kuak takard.) Galaksi Bakan'nn aslnda ne kadar g sahibi olduunu -tam olarak hi- bilselerdi de onlar iin ok fark etmeyecekti. Galakside yalnzca alt kii Galaksi Bakan'nn iinin g kullanmak deil dikkatleri ondan uzaa ekmek olduunu biliyordu. Zaphod Beeblebrox bunu artc derecede iyi yapyordu. Burnu dnp hzla koya giren Bakanlk srat teknesinin usta manevras ve gne yla gzleri kamaan kalabalk nefesini tuttu. Tekne denizin zerinde bir saa bir sola yatarak yaklarken etrafna k sayordu. Aslnda suya demesi falan gerekmiyordu, nk iyonize atomlardan oluan, puslu bir yastn zerinde ilerliyordu - ama srf gsteri iin suya indirilebilen yzge eklinde, ince kreklerle donatlmt. Krekler havaya tslayan su perdeleri fkrtyor, denizde lgnca sallanan ve kprerek son sratle koyu kat eden teknenin arkasna dklen derin yarklar ayordu. Zaphod gsteri yapmaya baylrd: en iyi yapt ey buydu. Dmeni serte krd, tekne kayalk yamacn altnda suyu trpanlyormu gibi kendi

evresinde lgnca dnd ve dalgalarn zerinde durdu. Zaphod birka saniye iinde koarak gverteye kt ve milyardan fazla insana srtarak el sallad. U milyar insan aslnda tam olarak orada deildi, ama onun her hareketini havada itaatkr bir ekilde asl duran kk bir boyutlu [3B] robot kamerann gznden izliyorlard. Bakan'n maskaralklar 3B'de halk tarafndan her zaman ok tutuluyordu. 3B'ler bunun iin vard. Tekrar srtt. U milyar ve alt kii durumu bilmiyordu, ama bugn hi kimsenin hesaba katmad kadar byk bir maskaralk gerekleecekti. Robot kamera Bakan'n iki kafasndan daha popler olann yakndan grntlemek iin ona doru ynelirken Bakan tekrar el sallad. Fazladan bir kafa ve nc kol dnda aa yukar insans grnyordu. Karmakark sar salar saa sola dalmt, mavi gzleri tanmlanmas imknsz bir kla parlyordu ve yanaklar neredeyse her zaman traszd. Alt metre apnda saydam bir kre, srat teknesinin yannda yuvarlanyor, suya batp karak yzyor ve parlak gnein altnda ldyordu. inde yarm daire eklinde ve gz alc gzellikte krmz bir deriyle kaplanm geni bir sedir yzyordu: Kre yuvarlanp suya batp ktka, sedir daha da hareketsizleiyor, deriyle kaplanm bir kaya gibi sabit duruyordu. Btn her ey gibi bu da yalnzca gsteri iindi. Zaphod krenin duvarndan ieri girip sedire yayld. ki kolunu sedirin arkasna att, ncsyle dizindeki tozu silkeledi. Kafalar glmseyerek evreye bakt; ayaklarn uzatt. Haykrmamak iin kendini zor tuttuunu dnd. Krenin altnda sular kaynamaya, fokurdamaya ve fkrmaya balad. Kre bir aa bir yukar hareket edip yuvarlanarak havaya ykseldi. Kayala k ubuklar saarak ykseldike ykseldi. Kre fskiyenin zerinde ykseldike, altndan dklen sular tekrar yzlerce metre aadaki denize arpyordu. Zaphod nasl grndn hayal ederek glmsedi. Tam anlamyla sama bir ulam ekliydi, ama tam anlamyla da nefisti. Kre bir an iin kayaln tepesinde oyaland, yan yatt ve rayl bir rampaya dedi, rampadan aa kk, ibkey bir platforma yuvarlanp durdu. Zaphod Beeblebrox olaanst bir alk eliinde kreden kt, turuncu kua kta gz kamatryordu. Galaksi Bakan gelmiti ite. Alklarn kesilmesini bekledi, sonra elini kaldrarak herkesi selamlad. "Merhaba," dedi. Bir hkmet rmcei yan yan yryerek Bakan'n yanma gitti ve nceden hazrlanm konuma metninin bir kopyasn eline tututurmaya kalkt. Asl metnin ten yediye kadar olan sayfalar o anda koydan sekiz kilometre kadar uzakta, Damogran denizin sularnda yzyordu. Birinci ve ikinci sayfalarsa bir ibikli Damogran Kartal tarafndan kurtarlp kartaln icat etmi olduu sra d, yeni yuva biiminin bir paras olmutu oktan. Yumurtadan yeni km yavru bir kartaln, byk oranda incecik kt paralarndan yaplm bu yuvadan kmas neredeyse imknszd. bikli Damogran Kartal, daha nce trlerin hayatta kalma kavram hakknda bir eyler duymutu, ama bu konuyla pek ilgilenmemiti. Zaphod Beeblebrox'un nceden hazrlanm bu konumaya ihtiyac olmayacakt. Bu yzden bir rmcek tarafndan kendisine sunulan metni nazike geri evirdi. "Merhaba," dedi tekrar. Herkes ya da en azndan neredeyse herkes ona glmseyerek bakyordu. Kalabaln arasnda Trillian' fark etti. Trillian, Zaphod'un bu yaknlarda gerekletirdii bir gezegen ziyareti srasnda, srf elence olsun diye klk deitirip tavlad bir kzd. nce yapl, esmerce ve insansyd, uzun ve dalgal siyah salar, kaln dudaklar, garip toparlak

bir burnu, sama bir kahverengi tonuna sahip gzleri vard. O zel ekliyle balanm krmz earb ve uuan, ipeksi, uzun elbisesiyle hafiften bir Arap' andryordu. Tabii ki oradaki kimse Arap diye bir ey duymamt. Araplarn soyu ok ksa bir sre nce tkenmiti, zaten yaarlarken de Damogran'n beyz k yl uzanda yaamlard. Trillian zel biri deildi, ya da en azndan Zaphod yle iddia ediyordu. Kz yalnzca onunla epey taklan ve ona hakknda dndklerini syleyen biriydi. "Merhaba tatlm," dedi kza. Kz ona ani ve gergin bir glmsemeyle bakp kafasn evirdi. Sonra yznde daha scak bir glmsemeyle bir kez daha bakt - ama o bakana kadar Zaphod oktan baka bir tarafa dnmt. "Merhaba," dedi, Merhaba demeyi kesip deme vermeye balamasn dileyerek birbirine sokulmu kk yaratk grubuna. Yaratklar basn mensuplaryd. zellikle onlara srtt, nk birka saniye iinde onlara demecin babasn verecekti. Yine de hemen sonra syledikleri onlarn pek iine yarar eyler deildi. Sinirlenmeye balayan bir parti grevlisi Bakan'n kendisi iin hazrlanm nefis konuma metnini okuyacak havada olmadna karar verdi ve cebindeki uzaktan kumanda cihaznn dmesine bast. Uzakta, nlerinde, gkyzne doru uzanan beyaz bir kubbe atlayarak ortadan ikiye ayrld ve kendini yavaa katlayarak yere indi. Byle olacan ok iyi bilmelerine ramen (nk kubbeyi bu ekilde ina eden kendileriydi) herkes soluunu tuttu. Kubbenin altnda yz elli metre uzunluunda ve zarif bir kou ayakkabsna benzeyen devasa bir yldzgemisi yalyordu; kusursuz bir beyazlkta ve akllara durgunluk vererek gzellikteydi. Geminin kalbinde, kalabaln grmedii bir yerde, iinde imdiye dek tasarlanm en akla zarar buluu muhafaza eden kk, altn bir kutu vard. Bu yldzgemisini galakside esiz klan bu ara, gemiye adn veren cihazd Altn Kalp. "Vay canna," dedi Zaphod Beeblebrox, Altn Kalp'e bakarak. Syleyebilecei pek fazla ey yoktu. Basn kzdracan bildii iin ayn eyi bir kez daha syledi: "Vay canna." Kalabalk beklenti dolu gzlerle ona dnd. Zaphod, kalarn kaldrp gzlerini aarak kendisine bakan Trillian'a gz krpt. Kz onun ne sylemek zere olduunu biliyor ve aslnda rezil bir gsteri merakls olduunu dnyordu. "Bu gerekten hayret verici," dedi Zaphod. "Bu gerekten tam anlamyla hayret verici. O kadar hayret verici bir ekilde hayret verici ki, sanrm onu almak istiyorum." Mthi bir Bakanlk demeciydi ve eklen tamamen doruydu. Kalabalk beeniyle gld, gazeteciler neeyle Etha-Alt Habermatik'lerinin dmelerine bastlar ve Bakan srtt. Srtrken yrei dayanlmaz bir ekilde arpmaya balad ve sessizce cebinde duran kk Felmatik bombasnn dmesine bast. Sonunda buna daha fazla dayanamad. Kafalarn ge kaldrp vahi bir nara kopard, ardndan bombay yere frlatt ve aniden donup kalm ltl glmsemeler denizinde ileriye doru komaya balad.

5 Prostetnik Vogon Jeltz dier Vogonlarn bile gzne ho grnmezdi. Yksek kemerli burnu, bir domuzunkini andran minik alnnn ta yukarsna dek uzanyordu. Kauua benzeyen koyu yeil derisi Vogon Sivil Hizmet politikas oyununu oynamasna, hatta iyi oynamasna izin verecek kadar kalnd. Ayrca hibir olumsuz etkiye uramadan, denizin yz metre altnda sresiz yaamasn salayacak kadar da su geirmezdi. Geri yzmeye gittii de yoktu. Program buna izin vermeyecek kadar doluydu. u an olduu kii olmutu, nk milyarlarca yl nce Vogonlar Vogkre'nin kadim, durgun denizlerinden srnerek kp nefes nefese kalm bir ekilde gezegenin bakir kylarna uzandklarnda ... gen, parlak Vogsol gneinin ilk klar o sabah zerlerine vurduunda, sanki evrimin gleri orackta onlatdan vazgemi, sonra da tiksintiyle arkalarn dnp uzaklaarak irkin ve talihsiz bir hata olarak grdkleri bu yaratklarla daha fazla uramamaya karar vermiti. Vogonlar bir daha bi evrim geirmediler: hayatta kalmay asla baaramam olmalar gerekirdi. Bu yaratklar hayatta kalmay baarm olmalarn karardklarna ve uursuz inatlklarna borluydular. Evrim mi? dediler kendi kendilerine, Ne gerei var? ve daha byk anatomik uygunsuzluklarn ameliyatla dzeltebilecek noktaya gelene kadar doann onlara vermeyi reddettii ey olmadan da yaadlar. Bu srada, Vogkre gezegenindeki doal gler nceki hatalarn telafi etmek iin fazla mesai yapyordu. Il l parlayan, mcevher kabuklu ve seirtgen yengeler yarattlar, Vogonlar da yengelerin kabuklarn demir tokmaklarla paralayarak onlar yediler; ge doru uzanan nefes kesici bir narinlik ve renkte aalar yarattlar, Vogonlar da aalar kesip yenge etini odunda piirdiler; ipeksi krkleri ve buulu gzleri olan ceylan benzeri zarif yaratklar yarattlar, Vogonlar da onlar yakalayp stlerine oturdular. Ulam arac olarak hi faydalar yoktu, nk srtlar hemen krlveriyordu, ama Vogonlar yine de stlerine oturdular. Bu nedenle Vogonlar birdenbire yldzlararas yolculuun ilkelerini kefedene dek Vogkre gezegeni ok zor bir bin yl geirmiti. Birka ksa Vog yl iinde son Vogona kadar Galaksinin politik merkezi olan Megabrantis yldz kmesine g ettiler ve imdi Galaktik Sivil Hizmet'in bklmez belkemiini oluturmulard. renmeye, kendilerine zg bir tarz ve sosyal incelik kazanmaya altlar, ama pek ok adan ada bir Vogonun ilkel atalarndan hi fark yoktu. Her yl anavatanlarndan yirmi yedi bin mcevherli seirtgen yenge ithal edip mutlu ve sarho olduklar geceleri demir tokmaklarla yenge paralayarak geiriyorlard. Prostetnik Vogon Jeltz su katlmam bir alak olmas asndan tipik bir Vogondu. Bir de otostopulardan hi holanmazd. Prostetnik Vogon Jeltz'in amiral gemisinin derinliklerinde bulunan kk ve karanlk bir kabinde, tedirginlik iinde minik bir kibrit akld. Kibriti akan bir Vogon deildi, ama onlar hakknda her eyi biliyordu ve tedirgin nl inakta yerden ge kadar hakk vard. Onun ad Ford Prefect'di* *Ford Prefect'in asl ad sadece anlalmas g bir Betelgeuse lehesinde telaffuz edilebilirdi. Bu lehe Gal./Ydz./Yl 0.3758'de Betelgeuse Yedi'deki btn eski Praksibetel topluluklarn ortadan kaldran Byk Hrung Ykm Felaketi'nden sonra resmen yok olmutur. Ford'un babas koskoca gezegende Byk Hrung Ykm Felaketi'nden asla tatmin edici bir ekilde aklayamad, olaanst bir tesadf sonucu canl kmay baaran tek adamd. Olayn tamam kaln bir esrar perdesinin ardnda kalmt: aslnda Hrung'n ne olduunu ya da neden zellikle Betelgeuse Yedi'nin zerine yklmay setiini hi kimse hibir zaman renemedi. Ford'un babas kanlmaz bir ekilde ektii phe bulutlarn yce gnlllkle bir kenara iterek, yerlemek zere Betelgeuse Be'e geldi. Burada Ford'un hem babas hem de amcas oldu; artk var olmayan rknn ansna ona kadim Praksibetel dilinde bir ad koydu. Ford hibir zaman asl adn sylemeyi renmedi, babas sonunda utan yznden

ld ki bu, Galaksi'nin baz kesimlerinde hl lmcl bir hastalktr. Okuldaki ocuklar ona "Ix" adn taktlar. Betelgeuse Be dilinde Ix "Hrung'n ne olduunu ya da neden zellikle Betelgeuse Yedi'nin zerine yklmay setiini bilmeyen ocuk" anlamna gelir. Kabinde durup evresine baknd, ama pek bir ey seemiyordu; kocaman garip glgeler minik kibritin titrek nda korkutucu bir ekilde -ama hi ses karmadan- oradan oraya sryordu. Ford fsldayarak Dentrassilere kretti. Dentrassiler pisboazlardan oluan asi bir kabileydi. Vogonlar vahi ama iyi bir topluluk olan Dentrassilere son zamanlarda uzunyol filolarnda yiyecek ve iecekten sorumlu personel olarak i vermeye balamlard. Tek bir artla, Dentrassiler kendi ilerine bakacaklard. Bu Dentrassilerin de iine geliyordu, nk uzaydaki en geerli para birimlerinden biri olan Vogon parasn seviyor, ama Vogonlardan nefret ediyorlard. Bir Dentrassinin sevebilecei tek Vogon sinirlenmi bir Vogondu. Ford Prefect bu kk bilgi sayesinde artk hidrojen, ozon ve karbonmonoksitten olumu bir bulut deildi. Hafif bir inilti iitti. Kibritin nda, yerde ar a hareket eden iri bir ekil grd. Kibriti hzla sallayarak sndrd, elini cebine soktu, arad eyi bulup kard, yrtarak at ve sallad. Yere meldi. ekil yeniden hareket etti. "Biraz fstk getirdim," dedi Ford Prefect. Arthur Dent kprdand ve anlamsz bir eyler mrldanarak tekrar inledi. "Haydi, al biraz," diye srar etti Ford, paketi tekrar sallayarak, "daha nce madde nakil nna hi maruz kalmadysan biraz tuz ve protein kaybetmi olmalsn. tiin biralar metabolizmann yaad darbeyi hafifletmitir." "Nrrrr ... " dedi Arthur. Gzlerini at. "Buras karanlk," dedi. "Evet," dedi Ford Prefect. "Karanlk." "Hi k yok," dedi Arthur Dent. "Karanlk, hi k yok." Ford Prefect'in insanlar hakknda anlamakta en ok zorland eylerden biri Gzel bir gn, Boyun ne kadar da uzun ya da Ah canm, on metrelik bir kuyuya dm gibi grnyorsun, iyi misin? gibi apak ortada olan eyleri belirtip tekrarlama huylaryd. Ford ilk balarda bu tuhaf davrana bir aklama getirmek iin bir kuram gelitirmiti. nsanlar dudaklarn devaml altrmazlarsa, diye dnmt, belki azlarn bir daha hareket ettiremiyorlardr. Birka ay sren dikkatli bir inceleme ve gzlem sonucunda bu kuram bir bakasyla deitirdi. nsanlar dudaklarn devaml altrmazlarsa, diye dnd, beyinleri almaya balyor. Bir sre sonra, ar alayc olduunu dnmeye balad bu kuramdan da vazgeti ve aslnda insanlardan ok holandna karar verdi, ama bilmedikleri eylerin okluu onu her zaman ciddi ekilde endielendiriyordu. "Evet," diye Arthur'u onaylad, "k yok." Arthur'a biraz fstk yedirdi. "Kendini nasl hissediyorsun?" diye sordu. "Askeri bir akademi gibi," dedi Arthur, "paralarm tek tek mezun oluyorlar." Ford karanlkta ona bo bo bakt. "Sana hangi cehennemde olduumuzu sorarsam," dedi Arthur gsz bir sesle, "buna piman olur muyum?" Ford ayaa kalkt. "Gvendeyiz," dedi. "Ya, iyi," dedi Arthur. "Kk bir mutfak kabinindeyiz," dedi Ford, "Vogon inaat Filosu'nun uzaygemilerinden birinde." "ey," dedi Arthur, "bu, gvende szcnn benim daha nceden bilmediim, tuhaf bir kullanm ekli olmal."

Ford bir k dmesi arayabilmek iin bir kibrit daha akt. Korkun glgeler yine zerlerine sekip srad. Arthur ayaa kalkmaya alt ve kollarn korkuyla bedenin dolad. Korkun, uzayl biimler evresine m gibiydi; hava tanmad ve cierlerine gizlice sokulan kfl kokularla iyice arlamt, sinir bozucu hafif bir uultu dikkatini toplamasna engel oluyordu. "Buraya nasl geldik?" diye sordu hafife rpererek. "Otostop ekerek," dedi Ford. "Anlayamadm?" dedi Arthur. "Baparmamz kaldrp beklediimizi ve bcek gzl yeil bir canavarn kafasn uzatp Merhaba arkadalar, haydi atlayn, sizi Basingstroke kavana kadar gtrebilirim dediini mi sylemeye alyorsun bana?" "yle aklayaym," dedi Ford, "baparmak grevini elektronik bir etha-alt sinyal aygt gryor ve kavaksa alt k yl uzaklktaki Barnard Yldz'nda, bunun dnda sylediklerin aa yukar doru." "Peki ya bcek gzl yaratk?" "Rengi yeil, evet." "Tamam," dedi Arthur, "ne zaman eve dnebilirim?" "Dnemezsin," dedi Ford Perfect, k dmesini bulmutu. "Gzlerini koru ... " dedi ve yakt. Ford bile ard. "Aman yarabbi," dedi Arthur, "bu gerekten bir uan dairenin ii mi?" Prostetnik Vogon Jeltz irkin yeil gvdesini kumanda kprsnde skntyla dolatrd. zerinde yerleim olan gezegenleri yok ettikten sonra iinde hep belirsiz bir kzgnlk byrd. Birilerinin gelip ona bunun ok yanl olduunu sylemesini istiyordu, bylece onlara barp arabilir ve kendini daha iyi hissedebilirdi. Belki krlr da gerekten kzaca bir ey kar umuduyla, kendini btn gcyle kaptan koltuuna brakverdi, ama koltuk ikyet edercesine gcrdad yalnzca. "Defol!" diye bard, tam o anda kprye giren gen Vogon muhafza. Muhafz derhal gzden kayboldu ve bu aslnda muhafz epey rahatlatmt. Biraz nce aldklar raporu kaptana verecek kiinin kendisi olmamasna ok sevinmiti. Rapor, son model harika bir uzaygemisi motorunun u sralarda Damogran'da hkmete ait bir aratrma merkezinde sergilendiini ve bundan byle hibir ekspres hiperuzay yoluna gerek kalmadn syleyen resmi bir bildiriydi. Baka bir kap kayarak ald, ama Vogon kaptan bu sefer barmad, nk Dentrassilerin yemekleri hazrladklar mutfak blmesinin kapsyd o. Yemek imdi iyi giderdi. ri ve krkl bir yaratk elinde le yemei tepsisiyle kapdan girdi. Bir manyak gibi srtyordu. Prostetnik Vogon Jeltz sevindi. nk biliyordu ki bir Dentrassi hayatndan bu kadar memnun grndnde, gemide bir yerlerde kendisini gerekten kzdracak bir eyler oluyordu. *** Ford ve Arthur evrelerine bakndlar. "Pekl, ne dnyorsun?" diye sordu Ford. "Buras biraz bakmsz, deil mi?" Ford kalarn atarak pis iltelere, ykanmam fincanlara ve sk tepi kabinde oraya buraya atlm, ne id belirsiz, kokumu i amar paralarna bakt. "ey. grdn gibi bu bir ii gemisi," dedi Ford. "Buralar Dentrassilerin

yatakhanesi." "Galiba onlara Vogon ya da ona benzer bir ey dendiini sylemitin." "Evet," dedi Ford, "gemiyi Vogonlar ynetiyor, Dentrassiler ise alk yapyor ve bizi gemiye onlar ald." "Kafam kart," dedi Arthur. "Gel, una bir bak," dedi Ford. iltelerden birinin zerine oturdu ve antasn kartrmaya balad. Arthur rkerek ilteyi drtt, sonra o da zerine oturdu: aslnda rkecek pek bir ey yoktu, nk Sqornshellous Zeta bataklklarnda yetien btn ilteler piyasaya sunulmadan nce byk bir titizlikle ldrlr ve kurutulurdu. ok ok az yeniden canlanrd. Ford kitab Arthur'a uzatt. "Bu da nedir?" diye sordu Arthur. "Otostopunun Galaksi Rehberi. Bu bir tr elektronik kitap. Sana bilmen gereken her eyi anlatr. i budur." Arthur tedirgin bir halde kitab evirip evirdi. "Kapa houma gitti," dedi. "Panie Kaplma. Bu, bulun gn bana sylenen en akllca ve faydal ey." "Sana nasl altn gstereyim," dedi Ford. Kitab hala iki hafta nce lm bir tarlakuu gibi tutan Arthur'un elinden kapt ve kabndan kard. "Buradaki u dmeye bastnda, grdn m, ekran alp sana dizini gsterir." Yaklak sekiz santimetreye on santimetre boyutunda bir ekran aydnland ve stnde harfler titremeye balad. "Vogonlar aratrmak istiyorsan, sadece onlarn adn giriyorsun." Parmaklar birka dmeye daha bast. "Ve ite Vogonlar." Yeil ekranda Vogon naat Filolar szckleri parlad. Ford ekrann altndaki byk, krmz dmeye bast ve szckler ekranda akmaya balad. Ayn anda, kitap bulduu bilgileri sakin ve ll bir sesle okumaya balamt. Kitabn syledikleri yleydi: "Vogon naat Filolar. Bir Vogon aracm binmek istiyorsanz, yapmanz gereken tek ey udur: unutun bunu. Onlar Galaksideki en kaba rklardan bindir - tam anlamyla kt deillerdir, ama kt huylu, brokratik, ok bilmi ve katdrlar. nshadan oluan emir evraklar imzalanp, arz edilip, geri gnderilip, soruturulup, kaybedilip, bulunup, referanduma sunulup, tekrar kaybedilip ve sonunda aylna yumuak bataklk kmrne yatrlp yeniden dnme uratlarak ate yakc modlere dntrlmeden kendi z bykannelerini Traal'n Kurt-gibi-ackm Crtlak Canavarndan kurtarmak iin parmaklarn oynatmazlar. "Bir Vogondan iki koparmann en iyi yolu boazna parmanz sokmak, onu sinir etmenin en iyi yoluysa bykannesini Traal'n Kurt-gibi-ackm Crtlak Canavar'na vermektir. "Asla bir Vogonun size iir okumasna izin vermeyin." Arthur gzlerini krptrarak ekrana bakt. "Ne tuhaf bir kitap. O zaman bu gemiye biz nasl binebildik?" "Tam stne bastn, bu kitap gncellenmemi durumda," dedi Ford, kitab yeniden kabna yerletirirken. "Gzden geirilip dzeltilmi yeni basks iin saha aratrmasn ben yapyorum ve eklemem gereken eylerden biri de Vogonlarn artk bizim iin olduka kullanl ve kk bir kaamak noktas salayan Dentrassi alarna i verdikleri." Arthur'un yznden acl bir ifade geti. "Peki ama Dentrassiler de kim?" dedi. "Harika adamlar," dedi Ford. "En iyi yemei yapanlar, en iyi iki hazrlayanlar onlardr ve bunun dndaki hibir eyi de umursamazlar. Otostopularn gemilere binmelerine her zaman yardmc olurlar, ki bunu ksmen arkadalk etmeyi sevdikleri, ama daha ok da Vogonlar sinirlendirmeyi sevdikleri iin yaparlar. Gnde otuz Altair dolarndan

az bir paraya Evrenin harikalarn grmeye alan yoksul bir otostopuysan, tam olarak bilmen gereken eylerden biri de budur. Elenceli, deil mi?" Arthur'un kafas karm gibiydi. "artc," dedi ve atk kalarla dier iltelerden birine bakt. "Maalesef Yerkre'de planladmdan olduka fazla takldm," dedi Ford. "Bir haftalna gelmitim ve onbe yl boyunca orada saplanp kaldm." "Peki her eyden nce oraya nasl ulatn?" "Kolay oldu, bir zibidi beni aracna ald." "Zibidi?" "Evet." "Hmm, nedir bu zibidi?" "Zibidi mi? Zibidiler, yapacak hibir eyi olmayan zengin ocuklardr genellikle. Henz yldzlararas balant kuramam gezegenler arayarak gezinir ve onlarla kafa bulurlar." "Kafa bulmak m?" Arthur, Ford'un hayat onun iin zorlatrmaktan zevk aldn dnmeye balamt. "Evet," diye yantlad Ford, "onlarla kafa bulurlar. Etrafta ok az insann bulunduu, ssz bir yer saptar, sonra hibir eyden haberi olmayan ve kimsenin asla inanmayaca bir zavallnn tam yanna iner, sonra da kafalarna aptal antenler takp bipbip sesleri kararak zavallnn evresinde bir ileri bir geri gezinirler. Gerekten fazlasyla ocuka." Ford ellerini kafasnn arkasna koyarak ilteye uzand ve insan ileden karacak kadar hayatndan memnun grnyordu. "Ford," diye srar etti Arthur, "sana aptalca bir soru gibi gelir mi bilmem, ama benim burada iim ne?" "Bunun cevabn biliyorsun," dedi Ford. "Seni Yerkre'den kurtardm." "Peki Yerkre'ye ne oldu?" "Ha. Yok edildi." "yle mi," dedi Arthur sakin bir ifadeyle. "Evet. Buharlap uzaya kart." "Bak," dedi Arthur, "bu biraz keyfimi kard." Ford kalarn att, bu dnceyi kafasnda yle bir deerlendiriyor gibiydi. "Evet, bunu anlayabiliyorum," dedi sonunda. "Bunu anlayabiliyor musun!" diye haykrd Arthur. "Demek bunu anlayabiliyorsun!" Ford ayaa frlad. "Kitaba bakmaya devam et!" diye tslad aceleyle. "Ne?" "Panie Kaplma." "Panie kaplmyorum!" "Evet, kaplyorsun." "Pekl, tamam, panie kaplyorum, ama yapacak baka ne var ki?" "Sadece benimle gel ve iyi vakit geir. Galaksi elenceli bir yerdir. Bu arada u bal kulana koyman gerekecek." "Pardon, anlayamadm?" dedi Arthur, bu ok kibarca oldu diye dnerek.

Ford iinde minik sar bir baln kvrlarak yzd kk cam bir kavanoz tutuyordu elinde. Arthur gzlerini krptrarak arkadana bakt. Olup bitenler keke annda kavrayabilecei basit ve anlalr eyler olsayd. Dentrassi i amarlar, Sqornshellous ilte ynlar ve minik sar bir bal tutup kulana koymasn syleyen bu Betelgeuselnn yannda kck bir msr gevrei paketi grebilseydi, kendini gvende hissedecekti. Ama gremedi, dolaysyla da kendini gvende hissedemedi. Birdenbire belirleyemedii bir kaynaktan iddetli bir ses zerlerine atlad. Bir taraftan bir kurt srsyle bouurken dier taraftan gargara yapmaya alan bir adamn hrltlarn andran sesleri duyunca korkudan nefesini tuttu Arthur. "t!" dedi Ford. "Dinle, bu nemli olabilir." " ... nemli mi?" "Vogon kaptan genel bir duyuru yapyor." "Yani Vogonlar byle konuuyor mu demek istiyorsun?" "Dinle!" "Ama ben Vogonca bilmiyorum!" "Bilmen gerekmiyor. u bal kulann iine tk yeter." Ford imek hzyla elini Arthur'un kulana koyuverdi ve iitme sisteminin derinliklerine ylan gibi szlen baln hissi aniden Arthur'un midesini kaldrd. Dehetle soluyarak bir iki saniyeliine kulan kartrd, ama sonra merakl gzleri hayretle yuvalarndan frlad. Siyah renkli iki yz siluetinden oluan resme bakarken onun aniden beyaz bir amdan olduunu fark etmenin iitsel edeerini yayordu. Ya da bir kt parasnn zerinde aniden alt rakamna dnen ve gzlknzn size yeni bir gzlk iin ykl bir fatura kesecei anlamna gelen bir sr renkli noktaya bakmann edeerini. Hl ulumalarla kark gargara seslerini dinlediini biliyordu, ama imdi, nasl olduysa sesler net bilen dmdz bir ngilizce'ye benzemiti. Duyduklar uydu ...

6 "Uuu uuu gargar uuu gargar uuu uuu uuu gargar uuu gargar uuu uuu gargar gargar uuu gargar gargar gargar uuu juuurp h hibir neden gremiyorum. Mesaj tekrarlanyor. Kaptannz konuuyor, her ne yapyorsanz brakn ve dikkatle dinleyin. Her eyden nce, aletlerimizden grdm kadaryla gemide bir ift otostopu var. Her neredeyseniz, merhaba. Kesinlikle ho karlanmadnz aka belirtmek istiyorum. Bugn bulunduum yere gelmek iin ok altm ve kokumu bir grup belei onu taksiye evirsin diye bir Vogon inaat gemisine kaptan olmadm ben. Bir arama ekibi gnderdim ve sizi bulur bulmaz gemiden atacam. Eer ok anslysanz, size iirlerimden birkan da okuyabilirim. "ikinci olarak, Barnard Yldz yolculuumuz iin hiperuzaya sramak zereyiz. Vardmzda bakm iin yetmi iki saat limanda kalacaz ve o sre boyunca hi kimse gemiden ayrlamayacak. Tekrar ediyorum, btn gezegen izinleri iptal edilmitir. Ksa sre nce mutsuz bir gnl ilikisi yaadm ve o nedenle bakalarnn iyi vakit geirmesi iin hibir neden gremiyorum. Mesaj sona ermitir." Grlt kesildi. Arthur kafasn kollarnn arasna alm ve iki bklm kvrlm bir halde yerde yattn utanarak fark etti. Hevessiz bir ekilde glmsedi. "ok etkileyici bir adam," diye konutu. "Keke bir kzm olsayd da bunlardan biriyle evlenmesini yasaklayabilseydim ... " "Byle bir ey yapmana gerek kalmazd," dedi Ford. "Onlarn cinsel ekicilikleri ancak bir trafik kazasnnki kadardr. Hayr, hareket etme," diye ekledi Arthur dorulmaya baladnda, "hiperuzay srayna hazrlansan iyi olur. Tatsz bir ekilde sarho olmaya benzer." "Sarho olmann nesi tatszm?" "Bir bardak su imek istersin." Arthur bunun zerine dnd. "Ford," dedi. "Evet?" "Bu balk kulamda ne yapyor?" "Senin iin eviri yapyor. O bir Babil bal. stersen kitaptan bak." Otostopunun Galaksi Rehberi'ni Arthur'a att ve cenin gibi kvrlp yatarak kendisini sraya hazrlad. Tam o anda Arthur'un zihni dipsiz bir kuyuya dt. Gzleri yuvalarnda adeta ters dnd. Ayaklar kafasnn tepesinden dar kmaya balad. inde bulunduu oda dmdz olup katland, frl frl dnd, var oluun dna kt ve Arthur'u kendi gbek deliinin iine kayarken ylece brakverdi. Hiperuzaydan geiyorlard. "Babil bal" dedi Otostopunun Galaksi Rehberi sakin bir sesle, "kk ve san renkli olup sl andrr ve byk olaslkla Evrendeki en garip eydir. Taycsndan deil, onun evresindekilerden ald beyin-dalgas enerjisiyle beslenir. Besinini salamak iin bu beyin-dalgas enerjisindeki btn bilinalt zihinsel frekanslar emer. Sonra taycsnn zihnine, bilinli dnce frekanslaryla, beynin onlar reten konuma merkezlerinden alnan sinir sinyallerinin bir karmndan oluan telepatik bir matriks atar. Btn bunlarn pratik sonucu udur: Kulanza bir Babil bal soktuunuzda herhangi, bir dilde sylenen her eyi annda anlarsnz. Aslnda duyduunuz konuma ablonlar, Babil balnz tarafndan beyninize aktarlan beyin-dalgas matriksini zmler. "aknlk uyandracak kadar yararl bir eyin tamamen ans eseri evrimlemesi

yle tuhaf ve yle olanaksz bir rastlantdr ki baz dnrler bunu Tanrnn var olmadnn nihai ve salam bir kant olarak grr. "Bu sav una benzer bir eydir: 'Ben var olduumu kantlamay reddediyorum,' der Tanr, 'nk kant inanc yadsr ve inan olmadan ben bir hiim.' " 'Ama,' der Kii, 'Babil bal tamamen bedavadan, yle deil mi? ans eseri evrimlemi olamaz. O senin var olduunun kantdr, yleyse kendi savnla senin var olmadn kantlanyor. QED.'* * Quad Erat Demonstradum: te sylediklerimin kant, -.n. " 'Vay canna,' der Tanr, 'bunu hi dnmemitim,' ve o anda bir mantk duman iinde puf diye kaybolur. " 'Ah, bu kolayd," der Kii ve zaferinin ardndan bir bis yapmak adna siyahn beyaz olduunu kantlamaya giriir ve bir sonraki yaya geidinde canndan olur. "Pek ok nde gelen teolog bu savn bir yn samalktan ibaret olduunu iddia eder, ama bu, konuyu en ok satanlar listesinde ba eken kitab te Bu Tanr'nn Defterini Drer'de ana tema olarak kullanan Oolon Colluphid'in kk bir servet elde etmesine engel olamamtr. "Bu srada, zavall Babil bal farkl rklar ve kltrler arasndaki btn iletiim engellerini etkili bir biimde ortadan kaldrarak, yaratl tarihindeki dier her eyden ok daha fazla kanl savalara neden olmutur." Arthur hafife inledi. Hiperuzaydan gemenin yol at heyecann kendisini ldrmediini fark ederek dehete dmt. u anda Yerkre hl var olsayd bulunaca yerden alt k yl uzaklktayd. Yerkre. Oraya ait grntler, alt st olmu beyninin iinde midesini bulandrarak yzmeye balad. Btn Yerkre'nin yitip gitmi oluunun etkisini, sahip olduu hayal gcyle kavrayabilmesi mmkn deildi, bu ok fazlayd. Anne babasnn ve kz kardeinin de ldn dnerek hislerini yle bir drtt. Bir tepki veremedi. Yakn olduu btn insanlar dnd. Yine tepki yok. Sonra iki gn nce spermarket kuyruunda arkasnda bekledii hi tanmad bir yabancy dnd ve gsne ani bir sanc sapland spermarket yok olmutu, iindeki herkes yok olmutu. Nelson'un Kesi gitmiti. Nelson'un Kesi yok olmutu ve hibir itiraz duyulmayacakt, nk geride itiraz edecek kimse kalmamt. Bundan byle Nelson'un Kesi sadece zihninde var olacakt, ngiltere yalnzca zihninde var olacakt - bu nemli, kokumu, elik kapl uzaygemisine tklp kalm zihninde. Bir klostrofobi dalgasyla boulur gibi oldu. ngiltere artk yoktu. Bunu anlayabilmiti - bunu her naslsa anlayabilmiti. Tekrar denedi. Amerika, diye dnd, yok oldu. Bunu kavrayamad. Yeniden kk eylerden balamaya karar verdi. New York yok olmutu. Tepki veremedi. New York'un var olduuna zaten ciddi bir biimde hi inanmamt ki. Dolar, diye dnd, sonsuza kadar dmt. Bu, onu hafife sarst. Btn Bogart filmleri de silinip gitti, dedi kendi kendine ve bu ona berbat bir darbe indirdi. McDonald's, diye dnd. Artk McDonald's hamburgeri diye bir ey yoktu. Kendinden geti. Bir saniye sonra kendine geldiinde, kendini annesi iin hkra hkra alarken buldu. Sert bir ifadeyle ayaa frlad. "Ford!" Ford kendi kendine mrldanarak oturduu keden kafasn kaldrp bakt. Uzay yolculuklarnn gerekten uzaydan geilerek yaplan ksmlarn her zaman yorucu bulurdu. "Evet?" dedi. "Eer sen u kitap iinde aratrmacysan ve Yerkre'de bulunduysan, bir sredir

onun hakknda bilgi topluyor olmalsn." "ey, Yerkre zerine yazlan zgn maddeyi bir miktar gelitirebildim, evet." "O zaman, bu edisyonda Yerkre hakknda ne deniyor bir bakaym. Onu grmem gerekiyor." "Peki, tamam." Kitab tekrar Arthur'a uzatt. Arthur kitab kapt ve ellerinin titremesine engel olmaya alt. lgili sayfay bulmak iin madde baln girdi. Ekran birden parlad, zerindekiler girdap gibi dnp durdu ve ortaya yazl bir sayfa kt. Arthur bo gzlerle ekrana bakt. "Burada onunla ilgili bir madde yok!" diye patlad. Ford omzunun zerinden bakt. "Evet, var," dedi, "aada, ekrann altnda, Erotikon Ahi'nin memeli fahiesi Eccentrica Gallumbits'in hemen altnda." Arthur, Ford'un parman izledi ve nereye iaret ettiini grd. Bir an iin yine anlayamad, sonra akl neredeyse bandan gidiyordu. "Ne? Zararsn! Syleyecei tek ey bu mu? Zararsz! Tek bir szck!" Ford omuzlarn silkti. "ey, Galakside yz milyar yldz var ve kitabn mikro-ilemcilerinde bunlar iin ayrlan yer snrl," dedi, "ve elbette ki, hi kimse Yerkre hakknda fazla bir ey bilmiyor." "Tanr akna, bu maddeyi biraz dzeltmisindir umarm." "Ha, evet, editre yeni bir madde gndermeyi baardm. Biraz ksaltmak zorunda kald, ama bu da bir ilerleme saylr." "Peki imdi ne yazyor?" diye sordu Arthur. "ounlukla zararsz" diye itiraf etti Ford, hafif bir utanla ksrerek. "ounlukla zararsz," diye bard Arthur. "O ses de neydi?" diye tslad Ford. "Benim barmd," diye bard Arthur. "Hayr, kes sesini!" dedi Ford. "Sanrm bamz dertte." "Sen bamzn dertte olduunu sanyorsun!" Dardan gelen uygun adm yrme sesleri net bir ekilde duyuluyordu. "Dentrassiler mi?" diye fsldad Arthur. "Hayr, bunlar elik ulu postallar," dedi Ford. Kapya serte vuruldu. "O zaman kim bunlar?" diye sordu Arthur. "ey," dedi Ford, "eer anslysak bunlar bizi uzaya atmak iin gelen Vogonlardr." "Peki ya ansszsak?" "Eer ansszsak," dedi Ford ciddi bir endieyle, "kaptan, bizi atmadan nce iirlerinden birkan okuyaca konusunda ciddiydi demektir ... "

7 Vogon iiri hi phesiz Evrendeki en kt nc iirdir. En kt ikinci iir ise Krial Azgothlarn yazdklardr. air-i Azamlar Osuruklu Grunthos "Yaz Ortasnda Bir Sabah Koltukaltmda Bulduum Kk Yeil Macun Yumrusuna Kaside" adl iirini okurken, dinleyicilerden drd i kanamadan yaamn yitirmitir. Orta-Galaktik Sanat Onur Kurulu Bakan ise kendi bacaklarndan birini kemirerek hayatta kalmay baarmt. iirine gsterilen tepkilerin Grunthos'u 'd krklna' uratt ve tam En Sevdiim Banyo Lkrtlar balkl oniki ciltlik epik almasn okumaya balayacakken, kendi kaln barsann yaam ve uygarl kurtarmak adna lgnca bir giriimde bulunarak dosdoru boynundan geip beynini boduu sylenir. Bunlarn hepsinden daha kt olan iirlerse, yaratcs olan ingiltere, Essex, Greenbridge'den Paula Nancy Millstone Jennings'le birlikte Yerkre gezegeninin ykm srasnda yok olup gitmiti. *** Prostetnik Vogon Jeltz ok hafife glmsedi. Bunu rktc bir etki yaratmaktan ok kas hareketlerinin srasn hatrlamak iin yapmt. Tutsaklarna barp armak ona son derece iyi gelmi, iyice rahatlatmt ve artk biraz acmaszlaabilirdi. Tutsaklar iir Deerlendirme sandalyelerine oturtulup skca balandlar. Vogonlar yaptlarnn genel olarak nasl karland konusunda olduka gerekiydiler. Yazma konusundaki ilk giriimleri, evrimlerini uygun biimde tamamlam ve kendi kltrne sahip bir rk olarak kabul grme konusundaki iddetli srarclklarndan kaynaklanmt, ama imdi devam etmelerinin tek nedeni srf gaddarlklaryd. Ford Prefect'in alnnda biriken ter damlacklar akaklarna balanan elektrotlarn evresinden szld. Bunlar bir dizi elektronik donanmn -tebih younlatrclar, uyak dzenleyiciler, ses yineleyiciler ve benzetme boaltclar-arjna balyd. Donanmn hepsi de iirin etkisini artrmak ve airin dncelerinin en ince ayrntsna kadar anlaldndan emin olmak iin tasarlanmt. Arthur Dent oturduu yerde tir tir titriyordu. Kendisini neyin bekledii konusunda hibir fikri yoktu, ama imdiye kadar olanlardan hi holanmadn biliyordu ve bundan sonra da durum pek deiecee benzemiyordu. Vogon okumaya balad - yaratcln rnekleyen kk ve kokumu bir drtlk. "Senin iemelerin banadr ..." diye balad. Ford'un bedeni byk bir acyla kasld bu beklediinden bile daha ktyd. "... ey lekecikli homurtu bcekii / Hastalkl bir arnn zerindeki bir sr gevezelik lekesi gibi." "Aaaaaaargggghhhhhh!" diye haykrd Ford Prefect, ac dalgalarnn gm gm vurduu kafasn geriye atarak. Yannda rahat rahat oturan ve sandalyesinde dnen Arthur'u belli belirsiz grebiliyordu. Dilerini skt. "Zor da olsa bul onu, yalvaryorum sana," diye devam etti acmasz Vogon, "benim yryen, dnen asalaklarm." Vogonun sesi korkun ve cokulu bir tizlie ulayordu. "Ve zerimke buruuk grndz sefartlarndan halka halka a at / Yoksa seni bulandran atrdamla paranklara bldrtrm seni, bak bakalm vazgeiyor muyum?" "Nnnnnnnnyyyyyyyuuuuuuurrrrrrrrggggggggghhhhhh!" diye haykrd Ford Prefect ve elektronik olarak gc artrlm son dize akaklarnn ortasnda ani bir patlamaya yol aarken son kez kaslp pelte gibi sandalyesine ylp kald. Arthur ise hl koltuunda rahat rahat oturuyordu. "imdi, aciz Dnyallar ..." vzldad Vogon (Ford Prefect'in aslen Betelgeuse civarndaki kk bir gezegenden olduunu bilmiyordu, zaten bilseydi de bu umurunda

olmazd), "size basit bir seenek sunuyorum! Ya uzay boluunda ln ya da ..." melodramik bir etki yaratmak iin duraklad, "imdi bana iirimin ne kadar iyi olduunu syleyin!" Kendisini yarasa biimindeki kocaman deri bir koltua atp onlar izledi. Yine ayn ekilde glmsedi. Ford hrltyla nefes almaya alyordu. Kurumu dilini kavrulmu dudaklarnda gezdirip inledi. Arthur neeli bir sesle konutu: "Aslnda benim baya houma gitti." Ford az ak kalm bir halde ona dnd. te byle bir yaklam aklna hi gelmemiti. Vogon aknlkla tek kan kaldrd, ki bu hareketi burnunu etkili bir ekilde gizleyebildii iin hi de kt saylmazd. "Hmmm iyi ... " diye vzldad, hatr saylr bir aknlk yayordu. "ey, evet," dedi Arthur, "zellikle metafizik benzetmelerden bazlar gerekten etkileyiciydi." Ford bo gzlerle ona bakmay srdrrken dncelerini bu yepyeni kavram erevesinde yava yava bir dzene sokmaya alt. Bu iten yzszlkle syrlmay gerekten baarabilecekler miydi acaba? "Evet, devam et ..." diye Arthur'u yreklendirdi Vogon. "Hmmm ... ve ey ... ilgin uyak oyunlar da vard," diye devam etti Arthur, "ki bunlarda eyle ey birlikte kullanlm ... eee ... eee ... " bocalad. Ford tehlikeye atlarak onun yardmna kotu, "... temeli oluturan mecazn gerekstcl ... eee ..." O da bocalad, ama Arthur bylece tekrar hazrlanacak kadar vakit bulabilmiti. " ... insanlkla ..." "Vogonlukla," diye ona fsldad Ford. "ey, evet, bu uyak oyunlar airin merhametli ruhunda tad Vogonlukla (pardon) birlikte kullanlm grnyor." Arthur artk oyunun sonuna geldiini hissediyordu. "Bylece uyak oyunlar iirin yaps araclyla kendine bir yol ap onu anlatryor, onu ayor ve dierinin temel ikilikleriyle hesaplayor," (zafere yaklamakta ol Arthur'un sesi gittike ykseliyordu ...) "dinleyici de engin ve canl bir kavrayla ... kavrayla... eee ..." ( ... ama zaferin sand kadar yakn olmadn anlad). Ford acy durdurucu son darbeyi indirmek iin atld: "iir her ne hakkndaysa ona engin ve canl bir kavrayla yaklayor!" dedi bararak. Sonra aznn kenaryla hafife fsldad, "yi i kardn Arthur, ok iyiydi." Vogon onlar dikkatle inceledi. Sylenenler bir an iin ruhunun rkna zg aclarla dolu ksmna dokunmutu, ama hayr diye dnd - bunun iin artk ok geti. Sesi bir kedinin hr hr bir naylonla oynamasn andryordu. "Yani acmasz, duygusuz ve kalpsiz d grnmn altnda yalnzca sevilmek istediim iin mi iir yazdm sylyorsunuz," dedi. Duraklad. "Bu doru mu?" Ford sinirli bir kahkaha att. "Evet, bunu sylemek istiyorum," dedi, "hepimiz, iten ie, anlarsn ya ... eee ... " Vogon ayaa kalkt. "Hayr, tamamen yanlyorsunuz," dedi, "yalnzca ac maz, duygusuz ve kalpsiz d grnm daha ok belirginletirmek iin iir yazyorum. yle ya da byle sizi gemiden atacam zaten. Muhafz! Tutsaklar numaral hava-kilidine gtr ve dar at!" "Ne?" diye bard Ford. ri yar gen bir Vogon muhafz ne kt ve kaln yal kollaryla onlar kaylarn

arasndan ekip kard. "Bizi uzaya atamazsnz," diye bard Ford, "biz bir ki tap yazmaya alyoruz." "Direnmek faydasz!" diye bararak karlk verdi, Vogon muhafz. Vogon Muhafz Ordusu'na katldnda ilk rendii cmleydi bu. Kaptan dalgn bir keyifle onlar izledi ve sonra srtn dnd. Arthur lgnca evresine baknd. "imdi lmek istemiyorum!" diye bard. "Hl bam aryor! Cennete ba arsyla gitmek istemiyorum, btn aksiliim stmde olacak ve Cennet'in tadn karamayacam!" Muhafz ikisini de boyunlarndan skca kavrad ve kaptann srtn saygyla eilerek selamladktan sonra ani bir manevrayla, itiraz etmekte olan iki tutsa srkleyerek kprden kard. elik bir kap kapand ve kaptan yine tek bana kald. iir defterini yava yava kartrrken sessizce mrldanarak derin dncelere dalmt. "Hmmm," dedi, "temeli oluturan mecazn gerekstcl ..." Bunu bir an deerlendirdi sonra zalimce bir glmsemeyle defterini kapatt. "lm onlar iin fazla iyi bir son," dedi. *** elik duvarl, uzun koridor Vogonun kauuu andran koltukaltlarna sktrd iki insansnn gsz debelenmeleriyle yankland. "Bu harika," dedi aknlktan zrvalayan Arthur, "bu gerekten mthi. Braksana beni, seni hayvan!" Vogon muhafz onlar srklemeye devam etti. "Endielenme," dedi Ford, "bir eyler dneceim." Ama sesi hi de umut verici gelmiyordu. "Direnmek faydasz!" diye brd muhafz. "Byle eyler sylemeyi kes," dedi Ford kekeleyerek. "Byle eyler sylersen, olumlu zihinsel yaklammz nasl koruyabiliriz?" "Tanrm," diye yaknd Arthur, "olumlu bir zihinsel yaklamdan bahsediyorsun, ama bugn yok edilen senin gezegenin deildi. Bu sabah uyandmda gzel ve rahat bir gn geireceimi dnyordum. Ufak tefek bir eyler okuyacak ve kpei fralayacaktm ... saat henz leden sonra drt ve ben bu saatte Yerkre'nin hl duman tten kalntlarndan alt k yl uzaktaki bir uzaygemisinden dar atlyorum!" Vogon onu daha sk tutmaya balaynca gurultulu sesler kararak anlalmaz bir eyler daha geveledi. "Pekl," dedi Ford, "sadece panie kaplma!" "Panie kaplmaktan sz eden kim?" diye bard Arthur. "Ben hl kltr oku yayorum. Sen bir de beni duruma uyum salayp ne olup bittiini iyice anladktan sonra gr. te o zaman panie kaplmaya balayacam!" "Arthur, gittike isterik davranyorsun. Kapa eneni!" Ford btn gcyle dnmeye alt, ama tekrar barmaya balayan muhafz salkl dnmesini engelliyordu. "Direnmek faydasz!" "Sen de eneni kapayabilirsin!" diye bard Ford. "Direnmek faydasz!" "Of, kes artk unu," dedi Ford. Ban kendisini tutan muhafzn yzn grene dek evirdi. O anda aklna bir fikir geldi. "Bu tr eylerden gerekten holanyor musun?" diye aniden sordu.

Vogon durup hareketsizleti ve yzne yava yava snrsz bir aptallk ifadesi yayld. "Holanmak?" diye grledi. "Ne demek istiyorsun?" "Demek istediim u," dedi Ford, "bu sana tam anlamyla tatmin edici bir yaam sunuyor mu? Etrafta ayaklarn yere vura vura dolamak, barp armak, insanlar uzaygemilerinden atmak..." Vogon alak ve elik tavana bo bo bakt, iki ka neredeyse birbiri stne binecekti. Az ald ve ylece kald. "Ama mesai saatleri iyi..." diyebildi sonunda. "yle olmak zorunda," diye onaylad Ford. Arthur bakmak iin ban Ford'a evirdi. "Ford, ne yapyorsun?" diye sordu, aknlk iinde fsldayarak. "Yalnzca evremde olup bitenlerle ilgilenmeye alyorum, tamam m?" dedi Ford. "Demek saatler olduka iyi, yle mi?" diye devam etti. Vogon miskin dnceler zihninin karanlk derinliklerinde uyuuk uyuuk kprdanmaya balarken ban eip ona bakt. "Evet," dedi, "ama sen konuyu atn iin sylyorum, zamann byk blm olduka berbat geiyor. Bir tek ey dnda ... " tekrar dnd, ki bu da tavana bakmasn gerektirmiti - "bazen barp armak ok houma gidiyor." Cierlerini havayla doldurup brd, "Direnmek- " "Evet evet, tamam," diye hzla szn kesti Ford, "bu ite baarl olduunu syleyebilirim. Ama madem ounlukla berbat," dedi yavaa, szcklere hedefe ulamalar iin zaman tanyarak, "o zaman neden bu ii yapyorsun? Bunun nedeni nedir? Kzlar? Deri? Maolukl Yoksa btn bunlarn anlamsz skclyla boumak sana ilgin bir meydan okuma frsat m sunuyor?" Arthur aknlk iinde bir Ford'a bir muhafza bakyordu. "Eee..." dedi muhafz, "eee ... eee ... bilmiyom. Galiba ben bu ii ... yalnzca ... yapyorum ite. Teyzem uzaygemisi muhafzlnn gen bir Vogon iin iyi bir meslek olduunu syledi, anlarsn ya, niforma, bele taklan klfn iinde aa sarkan sersemletici n tabancas, anlamsz skclk falan ..." "Bak, grdn m Arthur," dedi Ford, kantlamaya alt eyi sonuca balam birinin tavryla, "sen de derdin var sanyorsun." Arthur gerekten de yle sanyordu. Gezegeninin bana gelen bunca tatsz eyden ayr olarak, Vogon muhafz onu neredeyse bomak zereydi ve uzay boluuna atlma dncesinden pek holanmamt. "Bir de onun derdini anlamaya al," diye srar etti Ford. "u zavall delikanlya bir bak, mr boyunca yapaca i, ayaklarn yere rap rap vura vura yryp insanlar uzaygemilerinden atmak ..." "Ve barmak," diye ekledi muhafz. "Bir de baracak, elbette," dedi Ford, boynuna dolanm kaln kola dosta bir tevazuyla vurdu hafife, "... ve bunu neden yaptn bile bilmiyor!" Arthur bunun ok zc olduunu zayf bir hareketle onaylad, nk konuacak kadar soluk alamyordu. Kafas iyice karm muhafzdan derin homurtular duyuldu. "Evet. Byle dnnce sanrm ... " "Bravo delikanl," diye yreklendirdi onu Ford. "Peki ama," diye devam etti homurdanma, "baka bir seeneim var m?"

"Var," dedi Ford, neeyle ama yavaa, "bu ii brakabilirsin elbette! Onlara," diye devam etti, "artk bu ii yapmayacan syle." Buna bir eyler eklemesi gerektiini hissetti, ama u an iin muhafzn akl kendisine sylenenlerle epey megul grnyordu. "Httmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm.." dedi muhafz, "eee, ey, bence bu o kadar da gzel bir fikir deil." Ford frsatn avularndan kayp gitmek zere olduunu fark etti. "Dur bir dakika," dedi, "bu yalnzca bir balang, anlyor musun? Arkasndan daha fazlas gelecek, anlyor musun? ... Ama tam da o anda muhafz onlar tekrar skca tutmaya balad ve asl amac olan tutsaklar hava-kilidine tama iine devam etti. Konuma belli ki ona olduka dokunmutu. "Hayr, eer sizin iin fark etmezse," dedi muhafz, "ikinizi u hava-kilidinden atp yapmam gereken birka barp arma iine devam etsem iyi olacak." Ford iin kesinlikle fark ederdi. "Haydi ama ... dinle biraz!" dedi daha yava, daha neesiz bir tonla. "Hahhhhgggggg gnnnnn ..." dedi Arthur, anlalr bir tonlama kullanmakszn. "Bekle biraz," diye devam etti Ford, "daha mzik ve sanat var, sana anlatacam daha pek ok ey var! Agggghhhhh!" "Direnmek faydasz!" diye brd muhafz ve ekledi, "Gryorsun ya, eer byle devam edersem, Kdemli Barma Subayl'na terfi edebilirim. Barmayan ve insanlar itip kakmayan subaylar iin genelde bo kadro bulunmaz, bu yzden bence bildiim eyi yapmaya devam etmek benim iin daha iyi." Artk hava-kilidine ulamlard - geminin i yzeyine gml daire biiminde, kocaman, elik bir kapakt; ok ar ve almaz grnyordu. Muhafz bir dmeye bast ve kapak ya gibi kayarak ald. "Yine de ilgilendiiniz iin teekkr ederim," dedi Vogon muhafz. "Hoa kaln." Ford ve Arthur'u kapaktan ieri, kk bir kabine frlatt. Arthur dt yerde soluk solua yatp kald. Ford hemen yerden kalkp kapanmakta olan kapaa umutsuzca omuz att. "Ama dinle," diye bard muhafza, "hakknda hibir ey bilmediin koca bir dnya var ... bak buna ne dersin?" Umutsuzca, o anda aklna gelen tek kltr krntsna sarld Beethoven'in Beinci Senfonisi'nin ilk notalarn mrldanmaya balad. "Da da da dam! Bu iindeki hibir eyi harekete geirmiyor mu?" "Hayr," dedi muhafz, "pek deil. Ama teyzeme bundan bahsedeceim." Sonra baka bir ey sylediyse bile ne dedii duyulmad. Kapak smsk kapanm ve gemi motorlarnn uzaktan gelen hafif mrlts dnda ortalk sessizlemiti. Yaklak iki metre apnda, metre yksekliinde ve prl prl parlatlm silindir bir blmenin iindeydiler. Ford soluk solua evresine baknd. "Onda biraz potansiyel var sanmtm," dedi ve yere kp srtn kavisli duvara dayad. Arthur hl dt yerde, zeminin kavisli ksmnda yatyordu. Kafasn kaldrp bakmad. Kesik kesik soluyarak ylece yatt. "imdi keye sktk, deil mi?" "Evet," dedi Ford, "keye sktk." "Peki bir ey dnemedin mi? Bir eyler dneceini sylemitin sanrm. Belki de bir ey dndn, ama ben fark edemedim." "ey, evet, bir ey dndm," dedi Ford hzl hzl soluyarak. Arthur umutlu gzlerle ona bakt. "Ama maalesef," diye devam etti Ford, "dndm ey bu hava geirmez kapan

dier taraf iin geerliydi." Az nce zerlerine kapanan kapa tekmeledi. "Ama iyi bir fikirdi, deil mi?" "Ya, evet, ok zekiceydi." "Neydi?" "ey, ayrntlar henz belirlememitim. Bunun bir anlam da kalmad zaten, deil mi?" "O zaman ... eee, imdi ne olacak?" diye sordu Arthur. "Ha, hmmm, karmzdaki kapak birka saniye sonra otomatik olarak alacak ve sanrm biz de uzayn derinliklerine frlayp oksijensizlikten boulacaz. Tabii eer cierlerini havayla doldurursan, otuz saniye kadar dayanabilirsin ..." dedi Ford. Ellerini arkasna koyup kalarn kaldrd ve eski bir Betelgeuse sava ilahisi mrldanmaya balad. Birdenbire Arthur'un gzne ok uzayl grnd. "Demek buraya kadarm," dedi Arthur, "leceiz." "Evet," dedi Ford, "tek bir istisna var ... olamaz! Dur bir dakika!" Birden karsnda, Arthur'un gr alannn arkasnda kalan bir eyin zerine atld. "Bu dme de neyin nesi?" dedi haykrarak. "Ne? Nerede?" diye bard Arthur, o tarafa doru dnerek. "Hayr, yalnzca aka yapyordum," dedi Ford, "eninde sonunda leceiz." Duvara yaslanp kendini tekrar yere brakt ve ilahisine kald yerden devam etti. "Biliyor musun?" dedi Arthur, "byle zamanlarda, yani Betelgeuselli bir adamla bir Vogon hava-kilidine tklp kaldmda ve uzayn derinliklerinde havaszlktan lmeme azck bir zaman kaldnda, keke genken annemi dinleseydim diyorum." "Neden, ne derdi sana?" "Bilmem, hi dinlemedim ki." "Ha." Ford mrldanmaya devam etti. "Harika," diye dnd Arthur kendi kendine, "Nelson'un Stunu gitti, McDonald's gitti, geriye kalan tek ey ben ve ounlukla zararsz szckleri. Birka saniye iinde geriye yalnzca ounlukla zararsz szckleri kalacak. Oysa ki dn gezegende her ey son derece yolunda grnyordu. Bir motor vzldad. Hafif bir tslama, d kapan gerek olamayacak kadar parlak k noktacklaryla bezenmi, kapkara bir bolua almasyla ieri hcum eden havann sar edici grlemesine dnt. Ford ve Arthur, oyuncak bir tabancadan frlayan mantarlar gibi uzay boluuna frladlar.

8 Otostopunun Galaksi Rehberi her eyiyle dikkate deer bir kitaptr. Yllar boyunca pek ok farkl kiinin editrl altnda tekrar tekrar derlenmitir. Saysz gezginin ve aratrmacnn katklarn iermektedir. Giri blm yle balar: "Uzay," der, "byktr. Gerekten byktr. Ne kadar engin, ne kadar usuz bucaksz ve ne kadar akllara durgunluk verecek byklkte olduuna inanamazsnz. Aadaki eczaneye giden yolun uzun olduunu dnebilirsiniz, ama bu uzayn yannda fndk kadar kalr. Bakn ..." diye devam eder. (Bir sre sonra slup biraz oturur ve size gerekten bilmeniz gereken eyleri anlatmaya balar. rnein inanlmaz derecede gzel olan Bethselamin gezegeninde yaayanlarn, her yl ziyarete gelen on milyar turist nedeniyle giderek artan erozyon yznden byk endie duyduklarndan ve bu yzden gezegen zerindeyken yediklerinizle vcuttan attklarnz arasndaki herhangi bir tutarszln ayrlmadan nce ameliyatla beden arlnzdan drldnden sz eder; yani tuvalete her gidiinizde makbuz almanz hayati bir nem tamaktadr.) Yine de drst olmak gerekirse, yldzlararas mesafelerin katksz enginliiyle karlatrldnda, Rehber'in giri ksmn yazanlarnkinden daha iyi alan akllar bile bocalamtr. Bazlar sizi bir an iin Reading'de kk bir fst ve Johannesburg da kk bir cevizi ya da buna benzer ba dndrc kavramlar dnmeye davet eder. Basit gerek ise insanlarn hayal gcnn yldzlararas uzaklklar kavrayamayacadr. Ik ylesine hzl hareket eder ki pek ok rkn onun hareket edebildiini anlamas binlerce yl srmtr. Ancak n bile yldzlararas seyahat etmesi zaman alr. Gne yldzndan eskiden Yerkre'nin bulunduu yere varmas sekiz dakika srer ve buradan Gne'in en yakn yldz komusu Alfa Proksima'ya gitmek iinse drt yl daha gerekir. In Galaksinin dier ucuna, rnein Damogran'a ulamas daha uzun srer: beyz bin yl. Bu mesafeyi otostopla kat etme rekoru be yln altndadr, ama yolda pek fazla bir ey grme frsatnz olmaz. Otostopunun Galaksi Rehberi cierlerinizi havayla doldurursanz uzay boluunda otuz saniye kadar yaayabileceinizi syler. Ama bununla birlikte, akl almaz boyuttaki uzayda, o otuz saniye iinde bir baka geminin sizi alma olaslnn iki zeri ikiyz yetmialt bin yediyz dokuzda bir olduunu da eklemektedir. ok artc bir rastlant eseri, bu say ayn zamanda Arthur'un bir zamanlar Islington'da gittii ve ilikiye giremedii ok ho bir kzla tant -kz evden davetsiz bir misafirle aynlmt- partinin verildii dairenin telefon numarasyd. Yerkre gezegeni, Islington'daki daire ve telefon oktan yok olmutu, ama yirmidokuz saniye sonra Ford ve Arthur'un kurtarlmas vesilesiyle ksaca da olsa anlmas kk bir tescilidir.

9 Ortada hibir neden yokken hava-kilitlerinden birinin kapann alp kapandn fark eden bir bilgisayar kendi kendine sylendi. Bunun nedeni Mantn le yemeine km olmasyd. Biraz nce Galakside bir delik olumutu. Bir saniyenin tam hite biri uzunluunda, bir santimetrenin hite biri geniliinde ve bir ucundan dierine nice milyonlarca k yl derinliindeydi. Kapanrken iinden bir sr kt apka ve parti balonu dp evrenin iinde srklenmeye balad. Bir metre boyunda yedi piyasa analistinden oluan bir ekip dar frlayp biraz havaszlktan, biraz da aknlktan can verdiler. kiyz otuzdokuz bin hafif kzarm yumurta da dar uup Pansel sisteminin ktlk ekmekte olan Poghril blgesinin zerinde kocaman ve titrek bir yn oluturmutu. Birka hafta sonraysa kolesterol zehirlenmesinden len tek bir kii dnda, Poghril kabilesinin tamam ktlktan lmt. Deliin ak kald saniyenin hite biri, son derece inanlmaz bir ekilde zaman iinde bir ileri bir geri yankland. Uzak gemiin derinliklerinde bir yerlerde, uzayn steril boluunda srklenen rastgele toplanm kk bir atom grubunu iddetle sarst ve onlar hi olmayacak olaand bir dzende birbirine balad. Bu dzen kendini kopyalamay abucak rendi (bu dzenin olaand yanlarndan biri de buydu) ve srklendii her gezegende byk sorunlara yol amaya balad. Evrende yaam ite byle balamt. Be vahi Olay Girdab tehlikeli mantkszlk frtnalarna kapldlar ve ilerindekini bir kaldrma kustular. Kaldrmda yatan Ford Prefect ve Arthur Dent, yar l balklar gibi yutkunarak nefes almaya alyorlard. "te," dedi Ford glkle soluyarak, Bilinmez'in nc Kat'nda hzla ilerleyen kaldrmda parmaklaryla tutunacak yer aryordu, "sana bir eyler dneceimi sylemitim." "ey, tabii," dedi Arthur, "tabii." "Yoldan geen bir uzaygemisi bulma ve onun tarafndan kurtarlma fikrim," dedi Ford, "ok parlak bir dnceydi." Gerek Evren insann midesini alt st eden kavisler izerek altlarndan akp gidiyordu. Trl trl taklit nesne da keileri gibi sessizce yanlarndan gemekteydi. lk k, zay-zaman adeta stla paracklaryla svayarak patlad. Zaman ieklendi, madde bzlerek yok oldu. En byk asal say bir kede sessizce tek bir vcut haline geldi ve kendini sonsuza dek gizledi. "ey, brak bu ayaklar," dedi Arthur, "bunun olma olasl ok kkt." "Homurdanmay brak, ie yarad ite," dedi Ford. "Nasl bir geminin iindeyiz?" diye sordu Arthur, sonsuzluk ukuru altlarnda esnerken. "Bilmiyorum," dedi Ford, "henz gzlerimi amadm." "Evet, ben de amadm," dedi Arthur. Evren srad, donup kald, titredi ve birka beklenmedik yne doru bkld. Arthur ve Ford gzlerini ap evrelerine hatr saylr bir aknlk iinde baktlar. "Yce Tanrm," dedi Arthur, "buras tpk Southend'deki deniz kysna benziyor." "Vay canna, bunu sylediini duymak beni rahatlatt," dedi Ford. "Niin?"

"nk delirdiimi dnmeye balamtm." "Belki de sen deliriyorsundur. Belki de bunlar sylediimi sadece sen uyduruyorsun." Ford bunun zerine dnd. "Pekl, bunlar syledin mi sylemedin mi?" diye sordu. "Sanrm syledim," dedi Arthur. "ey, belki ikimiz de deliriyoruzdur." "Evet," dedi Arthur, "btn olanlar dnrsen, burasnn Southend olduunu dnmemiz iin bizim delirmi olmamz gerek." "Peki sen burasnn Southend olduunu dnyor musun?" "Ha, evet." "Ben de." "O zaman ikimiz de delirmi olmalyz." "Delirmek iin gzel bir gn." "Evet," dedi yanlarndan geip giden bir manyak. "Bu da kimdi?" diye sordu Arthur. "Hangisi - be kafal ve ttslenmi ringa balklaryla dolu brtlen alsna sahip bir adam m?" "Evet." "Bilmiyorum. Birisi ite." "Ya." ikisi de kaldrma oturdular ve devasa ocuklarn kumda btn arlklarn vererek zplaylarn ve Belirsiz Blgeler'e takviyeli parmaklk stoklar gtren vahi atlarn gkyz boyunca frtna gibi koularn belirgin bir huzursuzlukla izlediler. "Biliyor musun," dedi Arthur hafife ksrerek, "eer buras Southend ise bu ite bir tuhaflk var..." "Denizin bir kaya gibi hareketsiz durmas ve binalarn devaml yukar aa dalgalanmasn m kastediyorsun?" diye sordu Ford. "Evet, ben de bunu tuhaf karladm. Aslnda," Southend byk bir patlamayla birbirinin evresinde mstehcen ve ehvetli biimlerde uar danslar edip frl frl dnen alt eit paraya blnrken, konumaya devam etti, "burada ayrca hi de tekin olmayan bir durum var." Borularn ve tellerin vahice uluyan sesleri rzgrda kuruyup kavruldu, tanesi on peni olan scak rekler yoldan dar frlad, gkyznde iren bir balk frtnas balad. Bunun zerine Arthur ve Ford hemen tabanlar yalayp oradan tyme vaktinin geldiine karar verdiler. Kaln ses duvarlarnn, kadim dncelerin oluturduu dalarn, duygusal mzik vadilerinin, sezondaki kt ayakkablarn ve be para etmez beysbol sopalarnn iine daldlar ve birdenbire bir kz sesi duydular. Olduka mantkl bir sese benziyordu, ama tek syledii, "iki zeri yz bine bir ve daha da dyor," oldu, o kadar. Ford bir ndan aaya kayd ve sesin kaynan bulmaya alarak saa sola baknd durdu, ama ciddi olarak inanabilecei hibir ey gremedi. "O ses de neydi?" diye bard Arthur. "Bilmiyorum," diye karlk verdi Ford bararak. "Bilmiyorum. Bana bir ihtimal hesab gibi geldi." "htimal mi? Nasl yani?" "htimal. Bilirsin ite, iki zeri bir, zeri bir, be zeri drtte bir gibi. Ses iki zeri

yz bine bir dedi. Olduka dk bir ihtimal deeri." Bir milyon galonluk bir f dolusu krema, kendisini hibir uyarda bulunmakszn onlarn stne boca etti. "Peki ama bu ne anlama geliyor?" diye haykrd Arthur. "Ne, krema m?" "Hayr, ihtimal hesab!" "Bilmiyorum. Hi bilmiyorum. Sanrm bir tr uzaygemisindeyiz." "Tek tahmin edebildiim," dedi Arthur, "burann birinci mevki olmad." Uzay-zamann dokusunda kabartlar belirmeye balad, Kocaman ve irkin kabartlar. "Ahhhhhhggggghh ..." dedi Arthur, bedeninin yumuadn ve allmadk ynlere doru bkldn hissettiinde. "Grne gre Southend eriyip gidiyor ... yldzlar girdaba kaplm gibi dnyor ... kuraklk yznden toz frtnalarnn koptuu bir arazi gibi... bacaklarm gnbatmna dalyor ... sol kolum da yerinden kt." Aklna rktc bir dnce geldi: "Lanet olsun," dedi, "dijital saatimi imdi nasl altracam?" Gzlerini aresizlik iinde Ford'un bulunduu yne doru evirdi. "Ford," dedi, "bir penguene dnyorsun. Kes unu." Ses yine duyuldu. "iki zeri yetmi be bine bir ve dmeye devam ediyor." Ford gletinin evresinde fkeyle badi badi yrd. "Hey, sen kimsin?" dedi vaklayarak. "Neredesin? Neler oluyor ve bunu durdurmann bir yolu var m?" "Ltfen sakin olun," dedi ses tatl tatl, insann aklna yalnzca tek kanad kalm ve iki motorundan biri yanmakta olan byk bir yolcu uann hostesi geliyordu. "Tamamen gvendesiniz." "Ama konu bu deil ki!" dedi Ford, fkeden kudurarak. "Konu u ki ben artk tamamen gvende olan bir penguenim, meslektam ise hzla kol ve bacaklarn kaybediyor!" "Tamam, sorun yok, onlar geri aldm," dedi Arthur. "ki zeri elli bine bir ve dmeye devam ediyor," dedi ses. "Elbette," dedi Arthur, "bu kadar uzun olmalarn istemezdim geri, ama ..." "Bize bir eyler sylemen gerektiini hissetmiyor musun?" diye sordu Ford, kulara zg bir fkeyle cyaklayarak. Ses boazn temizledi. Dev bir ptibr uzaktan beceriksizce komaya balad. "Ho geldiniz," dedi ses, "Yldzgemisi Altn Kalp'e ho geldiniz." *** Ses devam etti. "Ltfen," dedi ses, "evrenizde grdnz ya da duyduunuz hibir ey sizi korkutmasn. ki zeri iki yz yetmi alt bine bir olan bir ihtimalsizlik dzeyinde -ihtimalen ok daha yksekken- mutlak bir lmden kurtarldnz iin balangta baz kt etkiler hissedeceksiniz. imdi iki zeri yirmi be bine bir dzeyinde seyretmekteyiz ve d sryor, normalin ne olduuna emin olur olmaz, normale dnyor olacaz naslsa. Teekkrler. ki zeri yirmi bine bir ve d devam ediyor." Ses kesildi. Ford ve Arthur kendilerini aydnlk, kk ve pembe bir odackta buldular. Ford lgnca heyecanlanmt.

"Arthur!" dedi. "Bu harika! Sonsuz htimalsizlik Motoru'yla alan bir gemi tarafndan kurtarldk! Bu inanlmaz bir ey! Bununla ilgili sylentileri daha nce duymutum! Hepsi resmi kaynaklarca yalanlanmt, ama imdi yapm olmallar! htimalsizlik Motoru'nu yaptlar! Arthur, bu ... Arthur? Neler oluyor?" Bedenini kk odann kapsna bastrm olan Arthur onu kapal tutmaya alyor, ama kap bir trl yerine oturmuyordu. Parmaklarnda mrekkep lekeleri olan minik, tyl eller aralktan ieri uzanyor, incecik sesler susmamacasna lgnlar gibi konuuyordu. Arthur ban kaldrp bakt. "Ford," dedi, "darda, yazdklar Hamlet metni hakknda bizimle konumak isteyen sonsuz sayda maymun

10 Sonsuz htimalsizlik Motoru, yldzlararas engin mesafeleri, hiperuzaydaki btn o can skc gidip gelmeler olmakszn, saniyenin hite biri kadar bir zamanda kat etmeyi salayan yeni ve harika bir yntemdi. ans eseri bulunmu ve Galaktik Hkmet'in Damogran'daki aratrma ekibi tarafndan idare edilebilir bir frlatma gc haline getirilmiti. Yntemin kefediliinin yks ksaca yleydi: Bir Bambleweeny 57 Meson-Alt beynin mantk devrelerini, gl bir Brownian Hareket reticisine (bir fincan gzel ve scak ay diyelim) sarktlm atomik vektr belirticisine basit bir ekilde balayarak ufak miktarda sonlu ihtimalsizlikler retme ilkesi phesiz iyi kavranmt - ve byle jeneratrler Belirsizlik Teorisi'ne bal olarak, partilerde buzlar eritmekte kullanlyor ve onunla, ev sahibesinin i amarlarndaki btn molekllerin ezamanl olarak otuz santim sola doru sramas salanyordu. Pek ok saygdeer fiziki byle bir eyi desteklemeyeceini aklamt - bunun nedeni, ksmen buluun bilimin itibarn zedelemesiydi, ama asl neden bylesi partilere davet edilmemeleriydi. Dayanamadklar bir baka ey de bir uzaygemisinin yldzlar arasndaki akllara durgunluk verici mesafeleri sramas iin gereken sonsuz ihtimalsizlik alann retebilecek bir makine yapmaya alrlarken karlatklar ebedi baarszlkt; ki en sonunda byle bir makine yapmann neredeyse imknsz olduunu akladlar, huysuz bir biimde. Sonra, bir gn, zellikle baarsz bir partinin ardndan laboratuvar sprmek iin braklan bir renci kendini yle bir mantk yrtrken buldu: Eer, diye dnd kendi kendine, byle bir makine neredeyse imkanszsa, o zaman mantk gerei bunun sonlu bir ihtimalsizlik olmas gerekiyordu. Yani byle bir makine oluturmam iin yapmam gereken eyler srasyla bunun tam olarak ne kadar ihtimalsiz olduunu hesaplamak, bu sonucu sonlu ihtimalsizlik jeneratrne balamak, ona bir bardak taze ve gerekten scak ay vermek ... ve sonrasnda onu altrmak olacaktr! Bunu da yapt ve uzun zamandr aranan altn deerindeki sonsuz ihtimalsizlik jeneratrn hemen hemen hibir zahmete girmeksizin yaratmay baardn grnce ok ard. Galaktik Enstit stn Zek dln alnn hemen ardndan -hi dayanamayacaklar bir ey varsa onun da bir okbilmi olduunu en sonunda anlayp kplere binenini grup saygn fiziki tarafndan lin edilmesi renciyi daha da artt.

11 Alan Kalp'in ihtimalsizlik-geirmez kontrol kabini tamamen sradan bir uzaygemisininkine benziyordu, tek fark ok yeni olduu iin tertemiz olmasyd. Kontrol koltuklarnn bazlarnn zerinde hl naylon klflar duruyordu. Kabin arlkla beyazd, dikdrtgendi ve yaklak olarak kke bir restoran byklndeydi. Aslnda tam bir dikdrtgen deildi: iki uzun kenar hafif paralel bir kavisle yana yatyordu, kabinin btn alar ve keleri heyecan verici bir bodurlukta ekillendirilmiti. in asl uydu ki, kabini sradan, boyutlu, dikdrtgen bir oda olarak ina etmek ok daha kolay ve ok daha kullanl olurdu, ama sonra tasarmclar a kalrd. bkey duvardaki kontrol ve ynlendirme sistemleri panellerinin zerindeki byk video ekranlar ve dbkey duvarn iine uzun sralar halinde yerletirilmi bilgisayarlar sayesinde kontrol kabini heyecan verici bir ekilde anlaml grnyordu. Bir kede kamburunu karm halde bir robot oturuyor, fralanp parlatlm elik kafas fralanp parlatlm elik dizlerinin arasnda geveke sallanyordu. O da ok yeniydi, ama gzel bir biimde yaplp cilalanm olmasna ramen aa yukar insans bedeninin eitli paralar her naslsa birbirine tam uymam grnyordu. Aslnda paralar tamamen dzgn bir ekilde birbirlerine gemilerdi, ama robotun duruundaki bir ey grenlere daha iyi yaplabilirdi hissini veriyordu. Ellerini prl prl aletlerin zerinde gezdirip heyecanla kkrdayan Zaphod Beeblebrox, kabinde sinirli sinirli dolanyordu. Trillian baz lmler yapan bir yn aletin zerine kambur bir ekilde eilerek oturmutu. Sesi geminin anons sistemiyle her yere ulamaktayd. "Bee bir ve dmeye devam ediyor ..." dedi, "drde bir ve dmeye devam ediyor ... e bir ... iki... bir ... ihtimal faktr bire bir ... normale dndk, tekrar ediyorum normale dndk." Mikrofonunu kapatt - sonra yznde hafif bir glmsemeyle yeniden at ve devam etti: "Yani hl stesinden gelemediiniz herhangi bir ey varsa, bu sizin kendi sorununuz demektir. Ltfen sakinlesin. Yaknda sizi almaya geleceiz." Zaphod fkeyle patlad: "Kim bunlar Trillian?" Trillian ona bakmak iin koltuunu evirdi ve omuzlarn silkti. "Grne gre uzay boluundan aldmz iki herif yalnzca," dedi. "ZZ 9 oul Z Alfa Blgesi." "ey evet, bu ok tatl bir dnce, Trillian," diye yaknd Zaphod, "ama bu artlar altnda bunun gerekten akIlca olduunu dnyor musun? Demek istediim, u anda kayoruz filan, imdiye kadar Galaksi polis gcnn yars peimize dmtr. Ama biz otostopular almak iin duruyoruz. Tamam, artistik puan on zerinden on, ama akllca dnme eksi bilmem ka milyon, yle deil mi? Parmaklar bir kontrol panelinin zerinde sinirli sinirli tempo tuttu. nemli bir tua dokunmadan, Trillian adamn elini sakin bir ekilde oradan uzaklatrd. Zaphod'un zihinsel zellikleri neyi ierirse iersin -gsteri, kabadaylk, kibir- konu mekanik olduunda hi yetenei yoktu ve lsz bir el hareketiyle gemiyi gz ap kapayana kadar havaya uurabilirdi. Trillian, onun bu kadar lgn ve baarl bir yaam srm olmasnn ana nedeninin yapt hibir eyin nemini asla anlamam olmas olduundan phelenmeye balamt. "Zaphod," dedi sabrl bir ruh haliyle, "uzay boluunda korumasz bir ekilde szlyorlard ... lmelerini istemezdin, deil mi?" "ey, biliyorsun ... hayr. yle deil, ama ..." "yle deil mi? yle lmelerini mi istemezdin? Ama ne?" Trillian ban bir tarafa doru eip adama bakt. "ey, belki de birileri onlar daha sonra gemisine alrd." "Bir saniye daha darda kalsalard, imdi lm olacaklard." "Evet, yani sen mesele zerine biraz daha dnme zahmetine katlansaydn, imdi

byle bir derdimiz olmayacakt." "lmelerine izin vermek seni mutlu mu edecekti yani?" "ey, biliyorsun, pek yle mutlu etmeyecekti, ama ..." "Her neyse," dedi Trillian, kontrol paneline dnerek, "onlar gemiye ben almadm." "Ne demek istiyorsun? Kim ald o zaman?" "Gemi ald." "Ha?" "Gemi ald. Tamamen kendisi yapt." "Ha?" "htimalsizlik Motoru'nu altrdmz srada." "Ama bu inanlmaz." "Hayr, Zaphod. Yalnzca ihtimali ok ok dk." "Hmm, evet." "Zaphod dinle," dedi Trillian, adamn kolunu hafife okayarak, "yabanclar konusunda endielenme. Yalnzca iki herif ite. Robotu onlar alp buraya getirmesi iin aaya gndereceim. Hey, Marvin!" Kedeki robotun kafas ani ve sert bir dn yapt, ama sonra neredeyse alglanamaz bir hareketle saa sola salland. Gerek arlndan on kilo daha arm gibi uraarak ayaa kalkt ve dardan gzlemleyen birine odann dier tarafna gitmek iin kahramanca bir aba sarf ettiini dndrecek bir tavrla yrmeye balad. Trillian'n nnde durdu ve kzn sol omzunun stnden telete bakyormu gibi grnyordu. "Moralimin son derece bozuk olduunu bilmeniz gerektiini dnyorum," dedi robot. Sesi bouk ve umutsuzdu. "Of Tanrm," diye homurdand Zaphod ve kendini bir koltua brakverdi. "Pekl," dedi Trillian umut verici, efkatli bir sesle, "ite seni oyalayacak ve kafan birtakm eylere takman engelleyecek bir i." "Bu bir ie yaramaz," dedi Marvin monoton bir sesle, "benim olaanst bir dnme gcm var." "Marvin!" diye uyard Trillian. "Pekl," dedi Marvin, "benden ne yapmam istiyorsun?" "ki numaral giri blmesine in ve oradaki iki yabancy alp buraya getir, gzn stlerinde olsun." Mikrosaniyelik bir duraksama ve ses perdesiyle tn zerinde yaplan ince ayarlar sayesinde -gerekten kulp takabileceiniz bir ey deildi, bu- Marvin insani olan her eye kar duyduu katksz kmsemeyi ve korkuyu ifade etmeyi baard. "Hepsi bu kadar m?" "Evet," dedi Trillian serte. "Bundan hi keyif almayacam," dedi Marvin. Zaphod koltuundan ayaa frlad. "Senden keyif alman istemiyor," diye bard, "yalnzca syleneni yap, anlald m?" "Pekl," dedi Marvin zerine serte vurulmu byk ve atlak bir an gibi nlayarak, "syleneni yapacam." "yi," diye bard Zaphod, "iyi ... teekkrler ..."

Marvin dnp gen eklindeki krmz ve yass kapakl gzleriyle ona bakt. "Cannz skmyorum, deil mi?" diye sordu, dokunakl bir sesle. "Hayr, hayr, Marvin," dedi Trillian oynak bir ark sylercesine, "ortada hibir sorun yok, gerekten. ..." "Cannz sktm dnmek houma gitmezdi." "Hayr, bu konuda endien olmasn," diye devam etti oynak ark, "sen yalnzca doal davranyorsun ve her ey yoluna girecek." "Aldrmadnza emin misiniz?" diye daha da kurcalad Marvin. "Hayr dedim ya Marvin," diye devam etti oynak arkya Trillian, "hibir sorun yok, gerekten ... bu, hayatn bir paras." Marvin ona elektronik bir bak frlatt. "Hayat," dedi Marvin, "bana hayattan bahsetmeyin." Topuklarnn zerinde umutsuzca dnd ve kendisini kontrol kabininden dar srkledi. Honut bir mrlt ve bir tkrtyla kap arkasndan kapand. "Bu robota daha fazla dayanabileceimi sanmyorum, Zaphod," diye hrlad Trillian. *** Ana Galaktika Ansiklopedisi, robotu insanlarn ilerini yapmak zere tasarlanm mekanik bir aygt olarak tanmlar. Sins Sibernetik irketi'nin pazarlama blmyse robotu "Birlikte Elenceli Vakit Geirdiiniz Plastik Dostunuz" eklinde tanmlar. Otostopunun Galaksi Rehberi ise Sirius Sibernetik irketi'nin pazarlama blmn "devrim gerekletiinde duvarn nne ilk dizilecek bir avu kafasz" olarak tanmlar ve editrlerin robot muhabirlii grevinde almakla ilgilenen herkesten gelecek bavurular byk memnuniyetle karlayacaklarn syleyen bir dipnot der. Tuhaf bir ekilde, Ana Galaktika Ansiklopedisi'nin bir zaman kaymas sonucunda bin yl sonrasndan den bir edisyonunda Sirius Sibernetik irketi'nin pazarlama blm "devrim gerekletiinde duvarn nne ilk dizilen bir avu kafasz" olarak tanmlanmtr. *** Pembe odack ok ksa bir sre iinde yok oldu, maymunlar daha iyi bir boyuta gemilerdi. Ford ve Arthur kendilerini geminin bini alannda buldular. Buras pek bir kt. "Bence bu gemi yepyeni," dedi Ford. "Nereden anladn?" diye sordu Arthur. "Metalin yan len, acayip bir aletin mi var?" "Hayr, yalnzca yerde duran u tantm brorn buldum. 'Evren sizin olabilir' cinsi samalklarla dolu. Hey! Bak, haklymm." Ford sayfalardan birine parmayla serte vurdu ve Arthur'a gsterdi. "yle diyor: 'ihtimalsizlik Fizii'nde yepyeni ve mthi bir bulu. Geminin motoru Sonsuz ihtimalsizlik'e ular ulamaz, Evrendeki her noktadan geer. Dier byk hkmetleri imrendirin.' Vay be, amma da byk bir i bu." Ford heyecanla geminin teknik zelliklerini anlatan blm arayp buldu. Arada bir, okuduklar karsnda hayranlkla soluu kesiliyordu - srgnde olduu yllarda Galaktik astro-teknoloji alm ban gitmiti. Arthur ksa bir sre onu dinledi, ama Ford'un sylediklerinin ounu anlayamaz hale geldiinde, dncelerinin zihninde aylak aylak gezmesine izin verdi. Parmaklarn bir bilgisayarn akl ermez klavyesinin kenarnda gezdirirken, birden yandaki panele uzand ve insan basmaya davet ediyormu gibi grnen byk ve krmz bir dmeye basverdi. Panel Ltfen bu dmeye bir daha basmayn szckleriyle aydnland. Arthur kendine geldi. "Dinle," dedi Ford, hl brore dalm bir halde, "geminin sibernetiini amma da

abartmlar. Sirius Sibernetik irketi'nin GlK zelliine sahip yeni nesil robotlar ve bilgisayarlar." "GK zellii mi?" diye sordu Arthur. "O da ne?" "Ha, Gerek insan Kiilii diyor." "Hmmm," dedi Arthur, "korkun grnyor." "yle," dedi arkalarndan gelen bir ses. Bu bouk ve umutsuz sese belli belirsiz bir tangrt elik ediyordu. Arkalarna dndklerinde kamburunu karm bir halde kap eiinde dikilen, elik gvdeli ve perian grnl bir adam grdler. "Ne?" dediler. "Korkun," diye devam etti Marvin, "hepsi bu. Kesinlikle korkun. Bu konuyu hi amayn. u kapya bakn," dedi kapdan ieri girerken. Tantm brornn tarzn taklit ederken, ses ayarlarndaki alayclk devreleri almaya balad. "Bu uzay gemisindeki btn kaplar keyifli ve neeli bir doaya sahiptir. Sizin iin almak onlar asndan bir zevk ve grevini baaryla tamamladn bilerek tekrar kapanmak bir memnuniyettir." Kap arkalarndan kapandnda, gerekten de tatminkr bir i ekmeye benzeyen bir sese sahip olduu anlald. "Hmmmmmhmmmmm oh!" dedi. Marvin kapya souk bir nefretle bakarken, mantk devreleri tiksintiyle atrdad ve kapya fiziksel iddet uygulama dncesiyle tkrdad. Baz baka devreler, Neden kardeim? Ne gerei var? Hibir ey karmaya demez, diye araya girdi. Baka devreler de kapnn ve insanslarn beyin hcrelerinin molekler bileenlerini zmleyerek elendiler. Son olarak da bis olsun diye, evrelerindeki kk odann ne kadar hidrojen yaydn abucak ltler ve ardndan can sknts iinde yeniden kapandlar. Onlara doru dnerken robotun bedeni bir umutsuzluk kaslmasyla titredi. "Haydi," dedi monoton sesiyle, "Sizi kprye gtrme emri aldm. te buradaym! Gezegen byklnde bir beynim var ve benden istedikleri ey, sizi kprye kadar gtrmem. Buna i memnuniyeti denebilir mi? Ben demem." Dnd ve nefret ettii kapya doru yrd. "Eee, affedersiniz," dedi Ford peinden giderek, "bu gemi hangi hkmete ait?" Marvin onu duymazdan geldi. "u kapy seyredin," diye homurdand, "yeniden almak zere. Durup dururken dayanlmaz bir kendini beenmilik havas yaydn syleyebilirim." Kap evresindekilerin sevgisini kazanmay amalayan irin, hafif bir vzltyla ald ve Marvin paldr kldr dar kt. "Haydi," dedi. kisi hzla peinden gitti ve kap tekrar memnuniyet dolu hafif tkrtlar ve vzltlar eliinde kayarak yerine oturdu. "Sirius Sibernetik irketi'nin pazarlama blm, sa olsun," dedi Marvin nlerinde kvrlarak uzanan prltl koridorda perian bir halde, isteksizce ayak sryerek yrmeye balad. " 'Haydi Gerek nsan Kiiliine sahip robotlar yapalm,' dediler. Sonra da denemeye benimle baladlar. Ben bir kiilie sahip ilk rneim. Her halimden anlalyor, deil mi?" Ford ve Arthur sklm bir ruh haliyle zayf itiraz mrltlar kardlar. "O kapdan nefret ediyorum," diye devam etti Marvin. "Cannz skmyorum, yle deil mi?" "Hangi hkmet..." diye tekrar balad Ford. "Bu gemi hibir hkmete ait deil," diye tersledi robot, "alnd."

"alnd m?" "alnd m?" diye taklit etti Marvin. "Kim ald?" diye sordu Ford. "Zaphod Beeblebrox." Ford'un yzne sra d bir ey oldu. Birbiriyle ilgisi olmayan en az be ayr ok ve hayret ifadesi karman orman bir yn halinde st ste binmiti. Adm atmak zere kalkan sol aya basacak bir yer bulmakta zorlanyormu gibiydi. Bo gzlerle robota bakt ve baz yz kaslarn zmeye alt. "Zaphod Beeblebrox ..." dedi gsz bir sesle. "zr dilerim, yanl bir ey mi syledim?" diye sordu Marvin, ayaklarn dikkatsizce sryerek. "Nefes aldm iin beni affedin. Aslnda bunu hi yapmam, bu yzden bunu syleme zahmetine niin girdiimi de bilmiyorum. Ah Tanrm, yle mutsuzum ki. te kendinden memnun kaplardan biri daha. Hayat! Sakn bana hayattan bahsetmeyin." "Kimse hayattan filan bahsetmedi," dedi Arthur, kzgn bir ekilde homurdanarak. "Ford, sen iyi misin?" Ford ona bo bo bakt. "Robot Zaphod Beeblebrox mu dedi?" dedi.

12 Zaphod kendisiyle ilgili haberleri dinlemek iin etha-alt radyo bantlarn aratrrken, Altn Kalp'in kontrol kabinini bir anda yksek sesli bir gunk mzii tngrts doldurdu. Makineyi altrmak ok zordu. Radyolar yllarca dmelere basarak ve ayar dmeleri evrilerek altrlmt; sonra teknoloji gelitike, dokunmaya duyarl aletler retilmeye baland -sadece panellere parmanzla hafife dokunmak yetiyordu- imdiyse tek yapmanz gereken paralarn genel ynne doru elinizi sallamak ve umut etmekti. Bu, kas gcnden ciddi bir tasarruf demekti elbette, ama ayn program dinlemeye devam etmek istiyorsanz, ileden kartc bir ekilde put gibi oturmanz gerektii anlamna da geliyordu. Zaphod elini sallad ve kanal tekrar deiti. Yine gunk mzii tngrts, ama bu kez tngrt bir haber blteninin fon mziiydi. Haberler mziin ritimlerine uysun diye yayna her zaman byk uralarla hazrlanrd. "... ve etha-alt dalga bandnda Galaksinin drt bir yannda saat ba yayn yapan haber bltenini dinliyorsunuz," dedi crtlak bir ses, "btn zeki yaam trlerine ...ve dardaki herkese koca bir merhaba-, iin srr talar birbirine arpmakta, ocuklar. Tabii ki bu gecenin en byk haberi de yeni htimalsizlik Motoruna sahip ilk ve tek geminin Galaksi Bakam Zaphod Beeblebrox tarafndan sansasyonel bir ekilde alnmas. Ve bu noktada herkesin sorduu soru ayn... Koca Z sonunda ldrd m? Pan Galaktik Gargara Bombas'n icat etmi, bir zamanlar Eccentrica Gallumbits tarafndan Byk Patlamadan bu yana gelmi gemi En yi Patlama olarak tanmlanm ve bu yaknlarda yedinci kez Bilinen Evrenin En Kt Giyinen Akl Sahibi Varl seilen, eski dzenbaz Beeblebrox ... bakalm bu kez verecek bir cevab var m? Onun zel beyin-bakm uzman Gag Halfrunt'a sorduk ..." Mzik bir an iin girdap gibi dnd, sonra sesi alald. Konumaya muhtemelen Halfrunt'a ait olan baka bir ses daha katld. "Nazil dezem, Zaphod zradan bir adamd ite," dedi, ama bundan sonra syledikleri duyulmad, nk kabinin dier tarafndan uan elektrikli bir kurunkalem radyonun duyarl ama/kapama alandan gemiti. Zaphod dnp Trillian'a fkeyle bakt - kalemi atan oydu. "Hey," dedi, "bunu neden yaptn?" Trillian bir ekran dolusu ekle parmaklaryla hafife vuruyordu. "Aklma bir ey geldi," dedi Trillian. "Ya yle mi? Bu benim hakkmdaki bir haber bltenini yarda kesmeye deecek bir ey mi?" "Kendin hakknda zaten yeterince ey duyuyorsun." "Ben gvensiz biriyim. Bunu ikimiz de biliyoruz." "Bir an olsun egondan kurtulabilir miyiz? Bu nemli." "Eer etrafta benim egomdan daha nemli bir ey varsa, derhal yakalanp vurulmasn istiyorum." Zaphod kza ters ters bakt ve ardndan kahkahayla gld. "Dinle," dedi Trillian, "o iki herifi gemiye aldmz yer ... "Hangi iki herif?" "Gemiye aldmz iki herif." "Ha, evet," dedi Zaphod, "u iki herif." "Onlar ZZ 9 oul Z Alfa blgesinden aldk." "Eee?" dedi Zaphod ve gzlerini krptrd. "Bu sana bir ey ifade ediyor mu?" diye sessizce sordu Trillian. "Hmmm," dedi Zaphod, "ZZ 9 oul Z Alfa. ZZ 9 oul Z Alfa?" "Evet?" dedi Trillian. "Hmmm ... Z ne anlama geliyor?" dedi Zaphod.

"Hangi Z?" "Herhangi biri." Trillian'n Zaphod'la ilikisinde yaad temel zorluklardan biri, onun srf insanlar hazrlksz yakalamak iin mi aptal numaras yaptn, yoksa dnme zahmetine katlanamad ve baka birinin onun yerine dnmesini istedii iin mi aptal numaras yaptn, olup bitenleri gerekten anlamadn saklamak iin mi olaanst aptal numaras yaptn, yoksa gerekten mi aptal olduunu ayrt etmeyi renmekti. Adam ama derecede zeki olmasyla nlyd, zeki olduu ok akt - ama her zaman deil, ki tpk imdi olduu gibi bu besbelli onu endielendiriyordu. Zaphod insanlarn kendisini kmsemesi yerine armasn yerlerdi. Bu dnce Trillian'a her eyden daha da aptalca geliyordu, ama artk bu konuda tartmaya zahmet etmiyordu. ekti ve durumu Zaphod iin basitletirmek adna -Zaphod'un bunu istemesinin nedeni her ne olursa olsun- sert bir dokunula grnt ekranna bir yldz haritas getirdi. "te," diye iaret etti Trillian, "tam burada." "Haa ... evet!" dedi Zaphod. "Yani?" dedi Trillian. "Yani ne?" Trillian'n kafasnn iindeki blmler kafasnn iindeki dier blmlere haykrdlar. "Buras beni gemiye aldn blge," dedi kadn ok sakin bir ekilde. Zaphod nce kza sonra tekrar ekrana bakt. "Hey, evet," dedi, "bu mthi. Dosdoru Atbal Nebula'nn iine girmi olmalydk. Nasl oldu da oraya gittik? Demek istediim oras ok uzak." Kz bunlar duymazlktan geldi. "htimalsizlik Motoru," dedi sabrl bir ekilde, "bunu bana bizzat sen aklamtn. Evrendeki her noktadan geiyoruz, bunu biliyorsun." "Evet, ama bu mthi bir tesadf, deil mi?" "Evet." "Tam o noktadan birilerini almak. Evrende seilebilecek bunca yer varken. Bu gerekten de ok ... bunu hesaplamak istiyorum. Bilgisayar!" Geminin her bir zerresine hakim ve nfuz etmi Sirius Sibernetik Gemi Bilgisayar alp iletiim durumuna geti. "Selam millet!" dedi bilgisayar canl bir sesle ve e zamanl olarak da yalnzca kayt tutulmas amacyla minik bir kt eridi kard. Selam millet! yazyordu eritte. "Of Tanrm," dedi Zaphod. Bu bilgisayarla ok uzun sre almamt, ama ondan nefret etmeyi oktan renmiti. Bilgisayar sanki deterjan satyormu gibi kstah ve neeli bir sesle devam etti. "Bilmenizi isterim ki sorununuz her ne ise onu zmenize yardm etmek iin buradaym." "Evet evet," dedi Zaphod. "Bak, yalnzca bir para kt kullanacam sanrm." "Elbette," dedi bilgisayar, ayn anda mesajn bir p kutusuna gnderirken, "Anlyorum. Eer isterseniz - " "Kes sesini!" dedi Zaphod. Bir kalem kapt ve konsolun bana, Trillian'n yanna oturdu. "Tamam, tamam ..." dedi bilgisayar incinmi bir ses tonuyla ve konuma kanaln kapatt.

Zaphod ve Trillian, ihtimalsizlik uu rotas taraycsnn sessizce nlerindeki ekrana gnderdii rakamlar dikkatle okudular. "Olaya onlarn asndan bakarsak," dedi Zaphod, "kurtulmalarnn ne kadar ihtimalsiz olduunu hesaplayabilir miyiz?" "Evet, bu bir sabit," dedi Trillian, "iki zeri iki yz yetmialt bin yedi yz dokuza bir." "Bu ok yksek. O iki herif ok ok ansl." "Evet." . "Ama gemi onlar aldnda bizim yapmakta olduumuz eye kyasla..." Trillian gerekli tulara bast ve ekranda iki zeri sonsuzluk eksi bire bir (yalnzca htimalsizlik fiziinde geleneksel bir anlam tayan irrasyonel say) grnd. " ... bu bir hayli dk," diye devam etti Zaphod, hafif bir slk alarak. "Evet," diye onaylad Trillian ve kafas karm bir halde ona bakt. "Bu aklanmas gereken byk bir ihtimalsizlik boluu. Eer ilem yksek bir toplam verecekse bilanoda ihtimalsizlii olduka yksek bir ey kmal." Zaphod kda birka toplama ilemi iziktirdi, bunlar karalad ve kalemi frlatp att. "Elinin kr, hesaplayamyorum." "Yani?" Zaphod sinirle iki kafasn birbirine vurup dilerini gcrdatt. "Tamam," dedi. "Bilgisayar!" Ses devreleri yeniden canland. "Hey, merhaba millet!" dedi (kt eridi, kt eridi). "Tek yapmak istediim gnnz daha gzel klmak, daha da gzel, daha daha gzel... " "yle mi, tamam, eneni kapa da benim iin bir ey hesapla." "Elbette," diye tkrdad bilgisayar, "Bir ihtimal tahmini istiyorsunuz ve bunun dayand ... " "htimalsizlik verilerini istiyoruz, evet." "Tamam," diye devam etti bilgisayar. "te kk ve ilgin bir fikir. ou kiinin yaamnn telefon numaralar tarafndan ynetildiini biliyor muydunuz?" Zaphod'un yzlerinin birinde beliren ac dolu ifade br yzne geti. "Sen kafay m ttn?" "Hayr, ama size unu anlattm zaman siz teceksiniz Trillian'n nefesi kesildi. htimalsizlik uu rotas ekranndaki tulara abuk abuk bast. "Telefon numaras m?" dedi. "Bu ey telefon numaras m dedi?" Saylar ekranda hzla hareket etti. Bilgisayar nazike duraklad ve sonra devam etti. "Biraz nce sylemek zere olduum ey u ki-" "Hi zahmet etme," dedi Trillian. "Ne, neler oluyor?" dedi Zaphod. "Bilmiyorum," dedi Trillian, "ama o yabanclar - o sefil robotla birlikte buraya geliyor. Onlar monitrlerin birinden grebilir miyiz?"

13 Koridorda ar admlarla yryen Marvin hl inliyordu. " ... ayrca sonra sol tarafmdaki btn diyodlarda korkun bir ar da var elbette ..." "Yaa," dedi yannda yryen Arthur endieyle. "Gerekten mi?" "yle, ite," dedi Marvin, "bu paralar yenileriyle deitirmelerini istedim, ama hi kimsenin umurunda bile deil?" "Anlayabiliyorum." Ford'dan belli belirsiz bir slk sesi ve mrltlar geliyordu. "Vay, vay, vay," diyordu srekli kendi kendine, "Zaphod Beeblebrox ... " Marvin birdenbire durdu ve elini havaya kaldrd. "imdi ne olduunu biliyorsunuz, deil mi?" "Hayr, ne oldu?" dedi hibir ey bilmek istemeyen Arthur. "O kaplardan birine daha geldik." Koridorun yannda, kayarak alan kaplardan biri vard. Marvin kukulu gzlerle kapy szd. "Eee?" dedi Ford sabrszlkla. "Giriyor muyuz?" "Giriyor muyuz?" diyerek onu taklit etti Marvin. "Evet. Kprnn girii bu. Bana da sizi kprye getirmem sylenmiti. Bugn alacam en zorlu zihinsel kapasite gerektiren emir bu olursa, hi armam." Avna sezdirmeden yaklaan bir avc gibi yava yava kapya doru byk bir nefretle ilerledi. Kap birden kayarak ald. "Teekkr ederim," dedi kap, "basit bir kapy bu kadar ok mutlu ettiiniz iin." Marvin'in gsnn derinliklerindeki dililer gcrdad. "Komik," dedi cenaze trenlerine ok uygun bir sesle, "tam hayat daha kt olamaz derken birden her ey nasl da daha ktye gidiyor." Birbirlerine bakp omuzlarn silken Ford ve Arthur'u geride brakp kendini kapdan ieri att. eriden Marvin'in sesini tekrar duydular. "Sanrm artk yabanclar grmek istersiniz," diyordu. "imdi bir kede oturup paslanmam m istiyorsunuz yoksa ayakta dikilirken aniden yere dp paralanmam m?" "Tamam, onlar ieri alr msn, Marvin?" dedi baka bir ses. Arthur, Ford'a bakt ve onun gldn grdnde arp kald. "Ne ...?" "t," dedi Ford, "haydi ieri." Kapdan geip kprye adm att. Arthur gergin bir halde onu izledi ve ieride, koltuuna iyice yaylm, ayaklarn bir kontrol konsolunun zerine uzatm, sol eliyle sa kafasndaki dileri kartran bir adam grdnde fazlasyla afallad. Sa kafa btn dikkatini bu ie vermi grnyordu, ama sol yzde kocaman, rahat ve kaytsz bir srt vard. Arthur'un grdne inanamad eylerin says olduka fazlayd. Bir sre az ak ylece kalakald. Tuhaf adam Ford'a tembelce el sallad ve korkun yapmack bir kaytszlkla konutu, "Ford, selam, naslsn? Gemime atlayabildiine sevindim." Ford kaytszlkta ondan geri kalacak gibi deildi. "Zaphod," dedi szc uzatarak, "seni grmek harika, iyi grnyorsun, fazladan bir kol sana yakm. aldn gemi de gzelmi." Arthur'un Ford'a hayretle bakan gzleri az kalsn yuvalarndan frlayacakt. "Bu adam tanyor musun yani?" dedi, parman Zaphod'a doru lgn gibi

sallayarak. "Onu tanmak m!" dedi Ford bararak. "O ..." Birden duraklad ve tantrma faslna nce Arthur'dan balamaya karar verdi. "ey, Zaphod, bu benim bir arkadam, Arthur Dent," dedi, "gezegeni havaya utuunda onu kurtardm." "Evet, hi phem yok," dedi Zaphod, "selam, Arthur, hayatta kalabildiine sevindim." Sa taraftaki ba ilgisiz bir ifadeyle ona dnp "Selam," dedi ve dilerini kurcalamaya devam etti. Ford konumasna devam etti. "Arthur," dedi, "bu da benim yar-kuzenim Zaphod Beeb-" "Daha nce tanmtk," dedi Arthur serte. Sadaki en hzl eritte giderken birka dknt otomobili hi yorulmadan geip kendinizden honut bir ekilde ilerlemektesinizdir ve tam o srada vitesi drtten e dreceinize kazara bire drp motorunuzun kaportalar dar frlamasna yol aar ve olduka berbat bir duruma dersiniz. Byle bir durum, btn zgveninizi alp gtrr ve havanz sndrr. Tpk Arthur'un szlerinin Ford Prefect'e yapt gibi. "Eee ... ne?" dedi. "Daha nce tantmz syledim." Zaphod beceriksiz bir aknlk ifadesi taknd ve damaklarndan birini aklatt. "Hey ... eee, tanm mydk? Hey ... eee ..." Ford gzlerinde akan fke imekleriyle Arthur'a dnd. Kendini tam eve dnm hissederken, Galaksi meseleleri hakknda Ilford kkenli bir sivrisinein Pekin hakknda sahip olduu kadar bilgisi olan bu cahil ve ilkel adam peine takt iin ani bir pimanlk duymaya balamt. "Daha nce tantk da ne demek?" diye sordu. "Bu BeteIgeuse Be'ten Zaphod Beeblebrox, Croydon'dan kahrolas Martin Smith deil." "Umrumda bile deil," dedi Arthur souk bir sesle. "Biz tantk, deil mi Zaphod Beeblebrox - yoksa ... Phil mi demeliyim?" "Ne!" diye bard Ford. "Bana hatrlatman gerekecek," dedi Zaphod, "canl trleri konusunda hafzam berbattr." "Bir partideydik," diye devam etti Arthur. "yle mi, bak ondan phe ederim," dedi Zaphod. "Sakin ol, Arthur, tamam m!" dedi Ford emredercesine. Arthur vazgemiyordu. "Alt ay nceki bir parti. Yerkre'de ... ngiltere'de ..." Zaphod dudaklarn skca birbirine bastrp glmseyerek hatrlamyorum anlamnda kafasn sallad. "Londra," diye steledi Arthur, "Islington." "Haa," dedi Zaphod yznde bir sululuk ifadesiyle, "u parti." Bu Ford iin hi de adil deildi. Bir Arthur'a bir Zaphod'a bakyordu. "Ne?" dedi Zaphod'a. "Senin de o kk, sefil gezegende bulunduunu sylemek istemiyorsun, deil mi?" "Hayr, tabii ki bulunmadm," dedi Zaphod gvenle. "ey, ksa bir sreliine uram olabilirim, bilirsin, yolumun zerindeyken ... " "Ama onbe yl boyunca oraya saplanp kaldm ben!" "iyi, ama ben bunu bilmiyordum ki, yle deil mi?"

"Ne aryordun orada?" "Etrafa bakmyordum ite, bilirsin." "Davet edilmedii bir partiye geldi," dedi Arthur, fkeyle titreyerek, "bir kyafet balosuydu. "Baka ne olabilirdi?" dedi Ford. "Bu partide," diye inatla devam etti Arthur, "bir kz vard ... her neyse, artk bunun bir nemi yok. Oralar tamamen toz duman iinde yok olup gitti zaten ..." "u kahrolas gezegen iin surat asmay brak," dedi Ford. "Kimdi u hanm?" "ey, kzn biri ite. Pekl, tamam, kzla iler pek iyi gitmiyordu. Btn akam urap durmutum. Kahretsin, kz etin cevizdi. Gzel ve ekiciydi, insan mahvedebilecek kadar zekiydi. Biraz da olsa ilgisini ekmeyi baarmtm ve tam konumaya girimi hedefe doru ilerlemekteydim ki senin dostun lafa girip 'Hey, bebek, bu herif seni skyor mu? Onun yerine neden benimle konumuyorsun? Ben baka bir gezegendenim,' dedi. Kz ondan sonra bir daha grmedim. "Zaphod?" dedi Ford sesini ykselterek. "Evet," dedi Arthur, ona ters ters bakp kendisini bir salak gibi hissetmemeye alarak. "O zaman yalnzca iki kolu ve tek kafas vard, adnn da Phil olduunu sylemiti, ama ..." "Ama itiraf etmelisin ki gerekten baka bir gezegenden olduu ortaya kt," dedi Trillian kprnn dier ucundan grntye girerek. Arthur'a tatl tatl glmsedi, ki bu glmsemenin etkisi Arthur'un zerine bir ton tula ym gibiydi sanki. Sonra kz dikkatini yeniden geminin kontrollerine verdi. Birka saniyelik sessizliin ardndan Arthur'un beynindeki karmaann iinden birka szck ar ar srnerek dar kt. "Tricia McMillan?" dedi. "Burada ne iin var?" "Seninkiyle ayn," diye yantlad kz, "otostop ektim. Bir matematik ve bir de astrofizik diplomasyla baka ne yapabilirdim ki zaten? Ya bunu seecektim ya da Pazartesileri datlan isizlik maa kuyruunu." "Sonsuzluk eksi bir," diye tkrdad bilgisayar. "htimalsizlik toplam tamamland." Zaphod nce evresine, sonra Ford'a, Arthur'a ve en son Trillian'a bakt. "Trillian," dedi, "Byle eyler htimalsizlik Motoru'nu her kullanmzda olacak m?" "Korkarm ki byk bir ihtimalle," dedi kz.

14 Altn Kalp artk bilindik foton motorunu kullanarak uzayn karanlnda sessizce yol alyordu. Onlar bir araya getirenin kendi iradeleri ya da basit bir rastlant olmadn, bir arada olmalarnn nedeninin fiziin garip bir sapmas olduunu bilmek drt kiiden oluan mrettebat bir hayli huzursuz ediyordu - sanki kiilerin arasndaki ilikiler de atom ve molekller arasndaki ilikileri belirleyen kurallardan etkileniyordu. Geminin yapay gecesi ktnde her biri minnettar bir ekilde ayr kamaralara ekilip dncelerine mantkl aklamalar getirmeye altlar. Trillian uyuyamamt. Bir kanepeye oturup gzlerini Yerkre'yle arasndaki son ve tek balanty barndran kk kafese dikti. Kafeste Zaphod'un itirazlarna ramen yanna ald iki beyaz fare vard. Gezegenini bir daha grmeyi hi beklememiti, ama gezegenin yok edildii haberine verdii olumsuz tepki onu rahatsz etmiti. Bu ona uzak ve gerekd gelmiti, bu konuda hibir ey dnemiyordu. Farelerin kafeste bir oraya bir buraya seirtilerini, kk plastik arklarnn iinde lgn gibi kusturularn seyretmeye dald. Birden silkindi ve geminin bolukta ilerleyiini haritaya dken minik prltlar ve rakamlar seyretmek zere kprye gitti. Dnmemeye alt eyin ne olduunu keke bilebilseydi. Zaphod uyuyamamt. O da dnmemeye alt eyin ne olduunu bilmeyi istendi. Kendini bildi bileli tam olarak ifade edemedii ve iini kemiren bir orada olmama hissinden ok ekmiti. Genelde bu dnceyi bir kenara koyup bu konuda endielenmemeyi baarabiliyordu, ama bu his Ford Prefect ile Arthur Dent'in ani ve aklanamaz gelileriyle yeniden uyanmt. Bu olay, bir ekilde onun gremedii bir dzene uyuyordu. Ford uyuyamamt. Tekrar yollara dmenin heyecanyla doluydu. Onbe yllk fiili hapis hayat tam da umudunu kaybetmek zereyken bitmiti. Bir sreliine Zaphod'la taklmak fazlasyla elence vaat ediyordu, ama yine de yar-kuzeninde tam olarak saptayamad bir tuhaflk seziyordu. Galaksi Bakan olmas akas ok artcyd, grevinden ayrlma biimi de yle. Bunun arkasnda bir neden var myd? Bunu Zaphod'a sormasnn anlam yoktu, nk bugne dek yapt herhangi bir eyin bir nedeni varm gibi davranmam ve anlalmazl bir sanat biimine dntrmt. Yaamdaki her eye olaand bir deha ve saf bir beceriksizliin karmyla saldrrd, hangisinin hangisi olduunu anlamak genellikle ok zordu. Arthur uyuyordu: korkun bir ekilde yorgundu. *** Zaphod'un kaps hafife vuruldu. Kap kayarak ald. "Zaphod ...?" "Evet?" Arkadan vuran oval biimli aydnlkta Trillian'n silueti seilebiliyordu. "Sanrm aradn eyi az nce bulduk." "Hey, sahi mi?" *** Ford uyumaya almaktan vazgeti. Kamarasnn bir kesinde kk bir bilgisayar ekran ve bir klavye vard. Bir sre bilgisayarn banda oturdu ve Rehber'e Vogonlar konusunda yeni bir madde yazmak iin urat, ama yeterince nefret dolu bir ey dnemedii iin bundan da vazgeti, stne bir giysi geirerek kprye doru uzanan bir yrye kt. eri girdiinde aletlerin zerine heyecanl bir ekilde eilmi iki kiiyi grp ard. "Grdn m? Gemi yrngeye girmek zere," diyordu Trillian. "Orada bir gezegen var. Hem de tam tahmin ettiin koordinatlarda." Bir ses duyan Zaphod dnp bakt.

"Ford!" diye tslad. "Hey, gel de una bir bak." Ford gidip bakt. Ekranda yanp snen bir dizi rakam vard. "Bu Galaktik koordinatlar tandn m?" dedi Zaphod. "Hayr." "Sana bir ipucu vereceim. Bilgisayar!" "N'aber, kolar!" dedi bilgisayar byk bir hevesle. "yice sosyalleiyoruz, deil mi?" "Kapa eneni," dedi Zaphod, "bize ekranlar gster." Kpr klar lolat. Konsollarn zerinde oynaan k noktacklar, d monitrlere bakan drt ift gze yansd. Ekranlarn hepsi karanlkt ve hibir ey yoktu. "Bunu tandn m?" diye sordu Zaphod. Ford kalarn att. "ey, hayr," dedi. "Ne gryorsun?" "Hibir ey." "Tandn m?" "Neden bahsediyorsun sen?" "Atbal Nebula'nn iindeyiz. Tamamen karanlk usuz bucaksz bir bulut." "Bunu kapkara bir ekrana bakarak m anlamam bekliyordun?" "Galakside karanlk bir ekran grebilecein tek yer, bir karanlk nebulann iidir." "Aman ne iyi." Zaphod bir kahkaha att. Bir eyler yznden ok ve neredeyse ocuk gibi heyecanland akt. "Hey, bu gerekten mthi, ok ok iyi!" "Bir toz bulutunun iine saplanmann nesi bu kadar harika?" dedi Ford. "Burada ne bulmay dnrdn?" diye srar etti Zaphod. "Hibir ey." "Yldzlar? Gezegenler?" "Hayr." "Bilgisayar!" diye bard Zaphod. "Gr asn yz seksen derece evir ve sakn konuma!" Bir an iin hibir ey olmuyormu gibi grnd, sonra dev ekrann kenarnda bir parlaklk belirdi. Kk bir tabak byklnde, krmz bir yldz ekranda kayd, hemen ardndan bir tane daha kayd - ikili bir sistem. Sonra grntnn kesini usuz bucaksz bir hilal ikiye bld - zifiri karanln iinde yava yava kaybolan krmz bir prlt, gezegenin geceyi yaayan ksm. "te buldum onu!" diye haykrd Zaphod, konsola bir yumruk indirerek. "Buldum onu!" Ford aknlkla ekrana bakt. "Nedir bu?" dedi. "Bu ..." dedi Zaphod, "imdiye dek var olan en ihtimal d gezegen."

15 (Otostopunun Galaksi Rehberi'nden alnt, Sayfa 634784, Blm 5a. Madde: Magrathea) Kadim zamanlarn sisli gemiinde kalan eski Galaktik mparatorluun harika ve grkemli gnlerinde yaam vahi, bereketli ve ounlukla vergiden muaft. Gl yldzgemileri Galaktik uzayn en uzak kelerinde macera ve dller arayarak egzotik gnelerin arasnda ilerliyorlard. O gnlerde yrekler cesur, tehlikeler bykt; erkekler gerek erkek, kadnlar gerek kadnd ve Alfa Centaurili kk, tyl yamaklar gerek Alfa Centaurili kk, tyl yaratklard. Hepsi de bilinmeyen tehlikelerin karsna cesurca dikilmeye, fevkalade iler yapmaya, daha nce kimsenin nitelemedii sfatlarla nitelenen eylemler gerekletirmeye cret ettiler - mparatorluk ite byle dvlp ekillendi. Elbette pek ok kii ar zengin oldu, ama bu son derece doald ve bunun utanlacak bir yan yoktu, nk kimse -en azndan szn etmeye deecek hi kimsegerekten fakir saylmazd. ok zengin ve baarl btn tccarlarn yaamlar kanlmaz bir ekilde ylesine skc ve tekdze bir hale geldi ki bunun yerletikleri gezegenin hatas olduunu dnmeye baladlar - hibiri onlar tam anlamyla tatmin etmiyordu: ya iklim leden sonrann son blmnde uygun deildi ya da gnn uzunluu yarm saat fazla veya denizin rengi pembenin tamamen yanl bir tonuydu. Bylece yeni ve aknlk verici bir uzmanlk endstrisi iin gereken koullar yaratld: Ismarlama lks gezegen inas. Bu endstrinin merkezi, hiperuzay mhendislerinin uzayn beyaz deliklerinden emdikleri maddeleri rya gezegenleri halinde biimlendirdikleri Magrathea gezegeniydi -altn gezegenler, platin gezegenler, zerinde pek ok deprem yaanan yumuak kauuk gezegenler- hepsi Galaksinin en zengin kiilerinin doal olarak bekledikleri ulalmas g titiz standartlara ulamak adna zene bezene yaplmt. Ama bu giriim ylesine baarl oldu ki, ksa sre iinde Magrathea gelmi gemi en zengin gezegen oluverdi ve Galaksinin geri kalan sefil bir yoksullua boyun edi. Bu nedenle sistem kt, mparatorluk ykld, bir milyar a gezegenin zerine uzun ve kasvetli bir sessizlik kt; sessizlii bozan tek ey, geceler boyunca planlanm bir politik ekonominin nemi zerine kibirli bilimsel incelemeler yazan aydnlarn kalem gcrtlaryd. Magrathea da yok olmutu ve ans ksa srede silik bir efsaneye dnt. Bu aydnlanm gnlerde, kimse bu konunun tek bir kelimesine bile inanmyor elbette.

16 Arthur bir tartma sesiyle uyand ve kprye gitti. Ford kollarn saa sola sallayp duruyordu. "Sen ldrmsn, Zaphod," diyordu, "Magrathea bir efsane, bir peri masaldr, ocuklarnn byynce ekonomist olmasn isteyen anne babalar geceleri onlara bu yky anlatr, o bir ..." "Ve u anda biz de bu efsanenin yrngesine girmek zereyiz," diye diretti Zaphod. "Dinle beni, kiisel olarak neyin yrngesinde olduunu bilemem," dedi Ford, "ama bu gemi ... " "Bilgisayar!" diye bard Zaphod. "Yo hayr ..." "Selam millet! Ben gemi bilgisayarnz Eddie ve kendimi gerekten harika hissediyorum, ocuklar, altrmak istediiniz btn programlan byk bir zevkle altracama eminim." Arthur merakl gzlerle Trillian'a bakt. Kz ona ieri gelmesini, ama ses karmamasn iaret etti. "Bilgisayar," dedi Zaphod, "bize u anki yrngemizin adn tekrar syle." "Byk bir zevkle, ahbap," diye mrldand bilgisayar, "u anda efsanevi gezegen Magrathea'nn yrngesinde be yz kilometre ykseklikte seyrediyoruz." "Bu hibir eyi kantlamaz," dedi Ford. "Kendi adma konuaym: O bilgisayarn kilomu bile doru syleyeceine gvenmem ben." "Elbette kilonuzu syleyebilirim," dedi bilgisayar hevesli bir sesle ve daha fazla yazl kt karmaya balad. "Eer bir yarar olacaksa, on ondalk basamaa kadar kiilik sorunlarnz bile zebilirim." Trillian araya girdi. "Zaphod," dedi, "gezegenin, ad her neyse, gndz tarafna gememiz an meselesi." "Hey, ne demek ad her neyse? Gezegen tahmin ettiim yerde, yle deil mi?" "Evet, orada bir gezegen olduunu biliyorum. Kimseyle tartmyorum, ben yalnzca Magrathea'y herhangi baka bir souk kaya ynndan ayrt edemeyeceimi sylyorum. Eer merak ediyorsan, gn aarmak zere." "Tamam tamam," diye homurdand Zaphod. "En azndan gzlerimiz bayram etsin. Bilgisayar!" "Selam millet! Sizin iin ne yapa- " "eneni kapa ve bize gezegeni tekrar gster." Ekranlar bir kez daha karanlk ve hibir zellii olmayan bir ktlenin grnts kaplad - gezegen aalarnda dnyordu. Bir sre sessizce izlediler, ama Zaphod'un heyecandan ii iine smyordu. "u anda gece tarafnn zerinden geiyoruz ..." dedi ksk bir sesle. Gezegen kendi evresinde dnmeye devam etti. "Gezegenin yzeyi u anda beyz kilometre altmzda ..." diye devam etti. ok nemli bir an olmas gerektiini dnd bu ann dierleri zerinde de zel bir etki brakmasn salamaya alyordu. Magrathea! Ford'un pheli tutumu gururunu krm ve onu kkrtmt. Magrathea! "Birka saniye iinde," diye devam etti szlerine, "greceiz ... ite!" Ve o an gelmiti. En deneyimli yldz serserisi bile uzaydan izlenen bir gndousu

karsnda rpermeden edemezdi, ama iki gneli bir sistemdeki gndousu Galaksi'nin harikalarndan biriydi. Aniden parlayan, kr edici bir k noktas zifiri karanla bak gibi sapland. Hafif alarla yava yava yukar trmand ve yanlamasna yaylarak hilal eklinde, incecik bir baa dnt, saniyeler iinde k kazanlarna benzeyen iki gne grnd ve kapkara ufuk izgisini beyaz bir atele dalad. Altlarndaki ince atmosferi renkli n stunlar delip geti. "afak alevleri!" diye fsldad Zaphod. "kiz gneler Soulianis ve Rahm ... !" "Ya da her neyse," dedi Ford sessizce. "Soulianis ve Rahm!" dedi inatla Zaphod. Gneler uzayn zifiri karanlnda alev alev yanarken, kprde belli belirsiz, rktc bir melodi duyuldu: nsanlardan fazlasyla nefret eden Marvin alayc sesiyle bir ark mrldanyordu. Ford nlerindeki k gsterisini gzn bile krpmadan izlerken ii heyecanla yanyordu, ama bu yalnzca yeni ve garip bir gezegen grmenin heyecanyd. Grd ey tek bana yeterince gzeldi, Zaphod'un etkilenmek iin manzaraya sama fanteziler katmaya almas biraz cann skmt. Btn bu Magtathea samal ocukayd. in iinde periler olduuna inanmadan da bir bahenin gzel olduunu gremez miydi insan? Btn bu Magrathea meselesi Arthur'a hepten anlalmaz geliyordu. Trillian'a yaklap ona neler olup bittiini sordu. "Zaphod'un bana anlatt kadarn biliyorum," dedi kz fsldayarak. "Anlalan, Magrathea kimsenin ciddiye almad ok eski bir efsane. Yerkre'deki Atlantis'e benziyor biraz, ama bu efsaneye gre Magratheallar gezegen imal ediyormu." Arthur ekranlara bakp gzlerini krptrd ve nemli bir eyi karyormu hissine kapld. Birden bunun ne olduunu fark etti. "Bu uzaygemisinde ay var m?" diye sordu. Altn Kalp yrngesinde hzla ilerlerken, aadaki gezegen iyice gzler nne seriliyordu. Gneler imdi karanlk gn tepesinde duruyordu ve afan havai fiek gsterisi sona ermiti, gezegenin yzeyi bildik gnnda souk ve kasvetli grnyordu gri ve tozlu bir eydi, zerinde yalnzca belli belirsiz izgiler vard. Bir mezar kadar kprtsz ve souk grnyordu. Arada bir uzaktaki ufuk izgisinde bir eyler vaat eden hatlar beliriyordu -dar ve derin koyaklar, belki dalar, hatta belki de kentler olabilirdi bunlar- ama yaklatka izgiler yumuuyor, belirsizleip grnmez oluyor ve ortaya hibir ey kmyordu. Gezegenin yzeyi zamanla ve yzyllar boyunca zerinde srnm cansz ve durgun havann ar hareketiyle bulanklamt. ok ok yal olduu aka anlalmaktayd. Altlarndan akan gri manzaray seyreden Ford'un iine bir phe dt. Zamann usuz bucakszl onu endielendiriyor, canl bir varlkm gibi hissettiriyordu kendini. Boazn temizledi. Pekala, varsayalm ki ... Varsaymaya gerek yok, zaten yle, dedi Zaphod. Hayr deil, diye devam etti Ford. Ama onunla ne yapmay istiyorsun? Orada hi bir ey yok. Yzeyde yok, dedi Zaphod. Pekala, diyelim ki gezegende bir ey var. Buraya srf endstriyel arkeoloji amacyla gelmediini anladm. Neyin peindesin? Zaphod kafalarndan birini dier tarafa evirdi. lkinin neye baktn grmek iin teki de dnd, ama orada pek bir ey olmadn grd.

Pekala, dedi Zaphod haval haval, ksmen merak, ksmen de macera heyecan, ama sanrm en ok da hret ve para peindeyim ... Ford ona sert bir bak frlatt. Zaphod'un niin burada olduuna dair en ufak bir fikri bile olmad eklinde gl bir izlenime kaplmt. Biliyor musunuz, ben bu gezegenin grntsnden hi holanmadm, dedi Trillian rpertiyle. ey hi aldrma, dedi Zaphod, eski Galaktik mparatorluun servetinin yarsnn aada bir yerlerde saklandn dnrsek, neden ssl grnmeyi gze alamayacan anlayabiliriz. Samalk, diye dnd Ford. Burasnn oktan yitip gitmi kadim bir uygarln yurdu olduunu, hatta buna benzer bir sr imkansz eyi varsaysalar bile, usuz bucaksz hazinelerin hala anla tayan bir ekilde burada sakl olmasnn hi yolu yoktu. Omuzlarn silkti. Bence buras yalnzca l bir gezegen, dedi. Gerilim beni hasta ediyor, dedi Arthur sabrsz bir ses tonuyla. *** Gnmzde stres ve gerginlik Galaksinin her yerinde rastlanabilen ciddi ve toplumsal sorunlar arasndadr, ki bu durumun daha da ktye gitmesini engellemek adna aadaki gerekler peine aklanacaktr. Sz konusu gezegen gerekten de efsanevi Magrathea'dr. Kadim zamanlardan kalma bir otomatik savunma sistemi tarafndan yaknda gerekletirilecek olan lmcl fze saldrs yalnzca kahve fincan ve bir fare kafesinin krlmasna, bir kiinin kolunun st ksmnn rmesine ve bir saks petunyayla masum bir ispermeet balinasnn ani lmne yol aacaktr. Merak unsurunu korumak gerektii dncesiyle, kimin kolunun st ksmnn rd konusunda imdilik bir aklama yaplmayacak. Bu bilgi hibir nem tamad iin byk bir rahatlkla merak konusu yaplabilir.

17 Gne olduka keyifsiz bir balang yapnn ardndan Arthur'un zihni bir nceki gn yaad ruhsal kntden geriye kalan paracklar bir araya getirmeye balyordu. Bir Besinmatik makinesi buldu ve aygtn verdii bir plastik bardak dolusu neredeyse, ama tam olarak deil, aya hi benzemeyen svdan ald. Makinenin alma biimi ok ilginti. ecek dmesine basldnda makine, kiinin tat alma duyargalarn ok ksa bir sre iinde ve son derece ayrntl bir incelemeye tabii tutuyor, metabolizmasnn spektroskopik analizini yapnn ardndan neyin daha ok hoa gideceini grmek iin sinir sistemi kanallarndan beyindeki tat merkezlerine minik deneysel sinyaller gnderiyordu. Ancak hi kimse makinenin bunu tam olarak neden yaptn bilmiyordu, nk her zaman bir bardak dolusu neredeyse, ama tam olarak deil, aya hi benzemeyen svdan veriyordu. Besinmatik, ikyet blm imdilerde Sirius Tau yldz sistemindeki ilk gezegeninin en nemli kara paralarnn tmn kapsayan Sirius Sibernetik irketi tarafndan tasarlanp retilmiti. Arthur svy iti ve onu canlandrc buldu. Yine ekranlara bakt, birka yz kilometrelik kra griliin daha gzlerinin nnden kayp gidiini izledi. Bir sredir onu rahatsz eden bir soruyu sormak geldi aklna birdenbire. "Bu gezegen gvenli mi?" diye sordu. "Magrathea be milyon yldr l," dedi Zaphod, "elbette ki gvenli. imdiye kadar hayaletler bile yerleip oluk ocua karmtr." Tam o anda anszn kprye garip ve beklenmedik bir ses yayld - sanki uzaklarda cokulu bir len mar alyordu; bolukta nlayan, ince ve titrek mar, onun kadar ince ve titrek bir sesin konumas izledi. "Selamlar size ..." dedi ses. l gezegenden biri onlarla konuuyordu. "Bilgisayar!" diye bard Zaphod. "Selam millet!" "Foton akna, bu da ne?" "Ha, o mu, bize yayn yapan be milyon yanda bir bant kayd yalnzca." "Bir ne? Bir bant kayd m?" "t!" dedi Ford. "Devam ediyor." Ses yal, nazik, neredeyse byleyiciydi, ama alttan alta su gtrmez bir ktlk izi tayordu. "Bu kaydedilmi bir duyurudur," dedi ses, "korkarm ki u anda hepimiz dardayz. Magrathea ticaret konseyi deerli ziyaretiniz iin teekkr eder ..." ("Kadim Magrathea'dan gelen bir ses!" diye haykrd Zaphod. "Tamam, tamam," dedi Ford.) "... ama zntyle sylemem gerekiyor ki" diye devam etti ses, "btn gezegenimiz i anlamnda geici olarak kapaldr. Teekkr ederiz. Sinyal sesinden sonra adnz ve sizinle irtibat kurabileceimiz bir gezegen adresi brakabilirsiniz." Ksa bir sinyal sesi duyuldu, sonra sessizlik. "Bizi balarndan savmak istiyorlar," dedi Trillian sinirli bir sesle. "Ne yapacaz?" "Bu yalnzca bir bant kayd," dedi Zaphod. "Yolumuza devam edeceiz. Anladn m, bilgisayar?" "Anladm," dedi bilgisayar ve gemiyi daha da hzlandrd. Beklediler. Bir iki saniye sonra, cokulu len marnn ardndan ses tekrar duyuldu. "Sizi temin ederiz ki i yerimiz yeniden almaya balar balamaz, moda olan tm

dergilerde ve renkli eklerde duyurular yaynlayacaz. Bu ekilde, mterilerimiz bir kez daha ada corafyadaki en iyiler arasndan istediklerini seme ansna kavuacak." Sesteki ktlk tonu daha tehlikeli bir hal ald. "Bu arada mterilerimize nazik ilgileri iin teekkr ediyor ve onlardan ayrlmalarn rica ediyoruz. Derhal." Arthur ban evirerek arkadalarnn gergin yzlerine gz att. "ey, sanrm gitsek iyi olacak, yle deil mi?" diye nerdi. "t!" dedi Zaphod. "Kesinlikle endielenecek hibir ey yok." "O zaman neden herkes bu kadar gergin?" "Yalnzca dikkat kesilmi durumdalar!" diye bard Zaphod. "Bilgisayar, atmosfere doru alalmaya bala ve ini iin hazrlan." Bu kez cokulu len mar olduka batan savma alnd ve ses belirgin bir ekilde souktu. "Gezegenimize gsterdiiniz byk ilginin," dedi ses, "eksilmeden devam etmesi son derece mutluluk verici. Bu nedenle, sizi temin etmek isteriz ki u anda geminize yaklamakta olan gdml fzeler, ar istekli mterilerimizin tmne sunduumuz zel hizmetin bir parasdr ve tam donanml nkleer balklar bu noktada elbette nazik bir ayrntdr. Gelecek yaamlarnzda da mterimiz olmanz dileiyle ... Teekkrler." Ses kesildi. "Ah," dedi Trillian. "Hmmm ..." dedi Arthur. "Eee?" dedi Ford. "Bakn," dedi Zaphod, "unu kafanza sokacak msnz? Bu yalnzca kaydedilmi bir mesaj. Milyonlarca yl nce yaplm. Bizi etkileyemez, anladnz m?" "Peki, ama," dedi Trillian sessizce, "ya fzeler?" "Fzeler mi? Beni gldrme." Ford, Zaphod'un omzuna hafife vurup arka ekran gsterdi. Arkalarnda, iki gm ok atmosferden yukarya, gemiye doru hzla ykseliyordu. Grntnn abucak bytlmesiyle birlikte daha yakndan grlebilir bir hale geldiler - gkyznde gmbr gmbr ilerleyen ve gerekten byk iki roketti. Olayn anilii ok ediciydi. "Sanrm bizi etkilemek iin baar olasl yksek bir deneme yapacaklar," dedi Ford. Zaphod aknlk iinde onlara bakakald. "Hey, bu dehet verici!" dedi. "Aadaki birileri bizi ldrmeye alyor!" "Dehet verici," dedi Arthur. "Bunun ne anlama geldiini anlamyor musunuz?" "Evet. leceiz." "Evet, ama onun dnda." "Onun dnda m?" "Bu, gerekten de doru yolda olduumuz anlamna geliyor!" "Yrngeden ne kadar zamanda kp kaabiliriz?" Saniyeler ilerledike, fzelerin ekrandaki grntleri daha da byyordu. imdi kendi evrelerinde ani bir dn yapp dosdoru hedeflerine giden bir rotaya girmilerdi, yalnzca sava balklar grnyordu. "Sadece meraktan soruyorum," dedi Trillian, "ne yapacaz?" "Sakin olun yeter," dedi Zaphod.

"Hepsi bu mu?" diye bard Arthur. "Hayr, ayrca ey de yapacaz ... eee ... kaacaz!" dedi Zaphod ani bir panikle. "Bilgisayar, nasl bir ka hareketi belirleyebiliriz?" "ey, korkarm ki belirleyemeyiz, ocuklar," dedi bilgisayar. " ... ya da baka bir ey," dedi Zaphod, " ... eee ..." "Ynlendirme sistemlerimde bir tutukluk var sanrm," diye aklad bilgisayar canl bir sesle. "arpmaya krkbe saniye. Eer rahatlamanza yardm edecekse bana Eddie deyin ltfen." Zaphod ayn anda birka farkl yne kamaya alt, "Pekl!" dedi. "Eee ... gemiyi manel kontrole geirmeliyiz. "Onu uurabilir misin?" diye sordu Ford tatl bir sesle. "Hayr, sen?" "Hayr." "Trillian, sen?" "Hayr." "Tamam," dedi Zaphod, geveyerek. "yleyse bunu hep birlikte yaparz." "Ben de uuramam," dedi Arthur, orada olduunu gsterme vaktinin geldiini hissetmiti. "Bunu tahmin etmitim," dedi Zaphod. "Pekl, bilgisayar, tam bir manel kontrole ulamak istiyorum." "Sizindir," dedi bilgisayar. Birka byk masa paneli kayarak alverdi, ilerinden sra sra kontrol konsolu kt ve mrettebatn zerine geniletilmi polistiren ambalaj paralar ve selofan rulolar yad: bu kumanda cihazlar daha nce hi kullanlmamt. Zaphod ldrm gibi kontrollere bakt. "Pekl, Ford," dedi, "tam g geri iti, sancak tarafna on derece dn. Ya da buna benzer bir ey ... " "yi anslar, ocuklar," diye cvldad bilgisayar, "arpmaya otuz saniye ..." Ford kumanda cihazlarna atlad - ona yalnzca birka tanesi ilk bakta bir eyler ifade etmiti ve o da bunlarn kollarn ekti. Ynlendirici jet roketleri ayn anda her yne itmeye alrken gemi sarsld ve l bast. Ford ektii kollarn yarsn brakt ve gemi kendi evresinde dar bir kavisle dnerek geldii yne, dosdoru zerine gelen fzelere doru ilerledi. Herkes duvarlara frlaynca, duvarlardaki hava yastklar bir anda iti. Birka saniyeliine atalet kuvvetleri onlar dmdz yerlerine mhlad, nefes alabilmek iin kvranmak isteseler de hareket edemiyorlard. Zaphod hareket etmeye alt, aresizlikten delirmi bir halde debelendi ve sonunda ynlendirme sisteminin bir paras olan kk bir manivela koluna sert bir tekme indirmeyi baard. Manivela kolu koptu. Gemi ani, sert bir dn yapt ve roket gibi yukar frlad. Mrettebat iddetle kprnn arkasna savruldu. Ford'un Otostopunun Galaksi Rehberi kopyas kontrol konsolunun baka bir blmne iddetle arpt ve bunun sonucu olarak da Rehber dinlemek isteyen herkese Antareler'de yaayan Antare papaan salg bezi kaaklnn en iyi yollarn anlatmaya balad (Bir krdana geirilmi Antare papaan salg bezi, iren ama ok aranan bir kokteyl lezzetidir ve dier zengin budalalar etkilemek isteyen zengin budalalar, bu lezzet iin sk sk byk paralar dkmektedir) ve birdenbire, gemi bir ta gibi aaya dmeye balad. ***

Aa yukar tam o anda, mrettebattan birinin kolunun st ksmnda fena bir rk meydana geldi. Bu vurgulanmal, nk daha nce aklanm olduu zere, onun dnda mrettebat bu olaydan syrk bile almadan kurtulmu ve lmcl nkleer fzeler sonunda gemiye arpmamtr. Mrettebatn gvenlii kesinlikle garanti altndadr. *** "arpmaya yirmi saniye, ocuklar..." dedi bilgisayar. "O zaman yeniden altr u lanet olas motorlar!" diye bas bas bard Zaphod. "ey, elbette, ocuklar," dedi bilgisayar. Motorlar hafif bir kkremeyle yeniden alrken, hzla dmekte olan gemi yumuak bir hareketle dzeldi ve bir kez daha fzelere doru ilerlemeye balad. Bilgisayar bir arkya balad. "Frtnada yrrken ..." diye mrldand genizden bir sesle, "dik tut ban..." Zaphod ona enesini kapamasn haykrd, ama sesi, doal olarak yaklaan sonlar olduunu varsaydklar grltde kaybolup gidecekti. "Ve sakn ... korkma ... karanlktan!" diye feryat etti Eddie. Gemi dten kurtulup yerle paralel hale gelirken bunu ba aa dnerek yapmt. Bu nedenle, artk tavanda yatmakta olan mrettebat iin ynlendirme sistemlerine ulamak tamamen imknszd. "Frtnann sonunda ..." diye arksna yumuak bir sesle devam etti Eddie. Ekrandaki iki koca fze, gemiye doru gmbr gmbr yaklarken iyice korkun grnyorlard. "... altn bir gkyz vardr ..." Ama olaand bir ans eseri, fzeler uu rotalarn .zikzak izerek ilerleyen gemininkine tam olarak uyduramamlard henz ve geminin tam altndan geip gittiler. "ve tarlakuunun tatl, gm arks ... ikinci arpma sresi onbe saniye, dostlar ... Rzgrda yrmeye devam et... " Ac bir lk atarak kavis izen fzeler tekrar geminin peinden dala getiler. "Buraya kadarm," dedi Arthur onlar izlerken, "artk leceimiz olduka kesin, deil mi?" "Keke bunu syleyip durmasan," diye bard Ford. "Yine de leceiz, yle deil mi?" "Evet." "Yamurda yrmeye devam et," diye arksn srdrd Eddie. Arthur'un aklna aniden bir fikir geldi. Ayaa kalkmaya urat. "Neden kimse u htimalsizlik Motoru denen eyi altrmyor?" dedi. "Ona ulaabiliriz herhalde." "Nesin sen, deli mi?" dedi Zaphod. "Uygun programlama yaplmadan altrlrsa her ey olabilir." "u aamada bir ey fark eder mi?" diye bard Arthur. "Dlerin frlatlp atlsa ve yerle bir olsa bile ..." diye devam etti Eddie. Arthur, duvar kavisinin tavanla birletii noktalara yerletirilmi heyecan verici bodurluktaki dkme paralardan birine trmand. "Yrmeye devam et, yreinde umutla yr ..." "Arthur'un htimalsizlik Motoru'nu neden altramadn bilen var m?" diye bard

Trillian. "Ve asla yalnz yrmeyeceksin ... arpmaya be saniye, sizi tanmak harikayd, ocuklar, Tanr sizi korusun ... As ... la ... yalnz ... yrrneyeceksin!" * "Size soruyorum," diye bard Trillian, "Arthur'un htimalsizlik Motoru'nu neden altramadn-" Tam o anda akllara zarar bir grlt ve k patlamas oldu. *Bu gzel arky ya da bu bir anlamda kutsal szleri, yani asla yalnz yrmeyeceksin cmlesini duyup da duygulanmayacak bir Galatasaray Spor Kulb taraftar var mdr? Bu arada bir ngiliz futbol kulb taraftarlarnn da ayn cmleyle gnl ba kurduu gerektir, ama konuyla pek yakn bir ilgisi olmad iin o kulbn adnn burada anlmasna gerek grlmemitir. Siz yine de "Yryedurun". - ed.

18 Bu olayn hemen ardndan Altn Kalp olduka dikkat ekici ve yeni bir i tasarmla, sanki hibir ey olmam gibi yoluna devam etti. Bir ekilde biraz daha bym, yeil ve mavinin zarif, pastel tonlarna boyanmt. Ortada, ss niyetine konulmu sarmal bir merdiven, yerden fkran ereltiotlar ve sar ieklerin arasnda duruyordu. Yannda tatan yaplm bir gne saati kaidesi ana bilgisayar terminalini barndryordu. Zekice yerletirilmi klar ve aynalar, insana zarif grnml geni bir baheye bakan bir limonlukta bulunduu izlenimini veriyordu. Limonluk blgesinin evresinde, ince ve karmak bir gzellie sahip dvme demir ayaklar olan mermer masalar vard. Mermerin cilal yzeyine baktnzda aygtlarn ekilleri belli belirsiz grlebiliyor ve onlara dokunduunuzda aygtlar hemen elinizin altnda geree dnyordu. Aynalar doru alardan bakldnda gereken btn verileri yanstyordu, ama verilerin nereden yansdn grmek neredeyse imknszd. Her ey gerekten de mthi gzeldi. "Tanr akna, neler oldu?" dedi, hasr rg bir gnelenme koltuunda dinlenen Zaphod Beeblebrox. "ey, ben tam diyordum ki," dedi, kk balk havuzunun kenarna yerletirilmi bir ezlonga uzanm yatan Arthur, "htimalsizlik Motoru'nun dmesi burada ..." Dmenin eskiden durduu yeri iaret etti, ama artk orada saks iinde bir bitki vard. "Peki, ama neredeyiz biz?" dedi Ford, sarmal merdivende oturmutu ve elinde gzelce soutulmu bir bardak Pan Galaktik Gargara Bombas tutuyordu. "Tam olarak eski yerimizdeyiz, sanrm ..." diye belirtti Trillian, evrelerindeki aynalar birdenbire hl altlarnda hzla akp giden Magrathea'nn orak topraklarn gsterirken. Zaphod koltuundan ayaa frlad. "yleyse fzelere ne oldu?" dedi. Aynalarda yeni ve artc bir grnt belirdi. "Bir saks petunya ve ok akn grnen bir balinaya dnmler gibi ..." dedi Ford kukuyla. "htimalsizlik faktr sekiz milyon yediyz altm yedi bin yz yirmi sekize bir," diye araya girdi Eddie, hi deimemiti. Zaphod gzlerini dikip Arthur'a bakt. "Bunu sen mi dndn, Dnyal?" diye sordu. "ey," dedi Arthur, "tek yaptm ..." "Bu ok iyi bir fikirmi, biliyor musun. lk nce koruyucu ekranlar altrmadan htimalsizlik Motoru'nu bir saniyeliine altrmak. Hey, evlat, az nce hepimizin hayatn kurtardn biliyorsun deil mi?" "ey," dedi Arthur, "eee ... aslnda ben gerekten hibir ey ..." "yle mi?" dedi Zaphod. "Neyse, o zaman unut gitsin. Pekl, bilgisayar, bizi yere indir." "Ama ..." "Unut gitsin dedim." *** Unutulan bir dier ey de tamamen ihtimal d olmasna ramen bir ispermeet balinasnn aniden yabanc bir gezegenin yzeyinin birka kilometre yukarsnda vcut bulmasyd. Bu bir balina iin doal yollarla kantlanmas mmkn olmayan bir durum olduu iin bu zavall, masum yaratn kimliini kabul etmesi adna yeterli zaman olmakszn artk bir balina olmad gereine almas gerekmiti.

Aada bu balinann yaamna balad andan bitirdii ana dek dndklerinin eksiksiz bir kaydn bulacaksnz. Hey ... ! Neler oluyor? diye dnd. ey, affedersiniz, ben kimim acaba? Kimse yok mu? Niin buradaym? Hayattaki amacm ne? Ben kimim derken ne kastediyorum? Sakin ol, derhal kendini topla ... Hey! lgin bir duygu bu, nedir acaba? eyimde ... eyimde... esnemeye, karncalanmaya benzer bir eyler hissediyorum ... dnya adn vereceim eyle ilgili, bundan sonra muhakeme diyeceim eyde ilerleme diyeceim eyi kaydetmek istiyorsam, eylere birer isim bulsam iyi olacak, o zaman eyime mide diyelim. yi. Oooo, epey gleniyor. Birden kafam olarak isimlendireceim eyin yanndan geip giden sla, kkremeye benzeyen ses de ne? Belki de ona ... rzgr diyebilirim! Bu iyi bir isim oldu mu? Oldu, oldu ... daha sonra ne ie yaradn rendiimde ona daha iyi bir isim bulurum herhalde. ok nemli bir ey olmal, nk grne baklrsa etrafta ondan ok fazla var. Hey! Bu ey de ne? Buna ... buna da kuyruk diyelim - evet, kuyruk. Onu saa sola ne gzel savurabiliyorum, deil mi? Vay, vay, vay! Bu harika bir his! Pek bir ie yaramyor gibi grnyor, ama muhtemelen daha sonra ne ie yaradn anlarm. imdi evremdeki eyler iin hi anlalr bir betimleme yapabildim mi imdiye dek? Hayr. Bo ver, hey, bu gerekten heyecan verici, kefedilecek ve beklenecek o kadar ok ey var ki bu heyecan bam dndryor ... Yoksa rzgrdan m? u anda etrafta ondan ok daha fazla var, deil mi? Vay canna! Hey! Aniden byk bir hzla bana doru gelmeye balayan bu ey de ne byle? ok ok hzl. O kadar byk, yass ve yuvarlak ki kulaa kocaman ve geni gelecek bir isme ihtiyac var, rnein ... ooo ... oopr ... toopr ... toprak! te bu! Bu iyi bir isim toprak! Benimle arkada olur mu acaba? *** Sonrasnda ani ve slak bir gmbrtnn ardndan gelen bir sessizlik vard. *** Garip bir ekilde, saksdaki petunyalarn derken akllarndan geen tek ey uydu, f, hayr, yine mi. Pek ok insan, petunyalarn bunu neden dndklerini tam olarak bilebilseydik, evrenin doas hakknda imdikinden ok daha fazla bilgi sahibi olabilirdik demitir.

19 "Bu robotu da m yanmza alyoruz?" dedi Ford, honutsuz bir tavrla Marvin'e bakarak; robot bir kede, kk bir palmiyenin altnda kamburunu karm bir halde hantal duruuyla dikiliyordu. Zaphod, baklarn Altn Kalp'in inmi olduu kavruk topraklarn panoramik grntsn yanstan ayna ekranlardan evirdi. "Ha, u Paranoyak Android," dedi. "Evet, onu da alacaz." "Pekl, ama manik depresif bir robotla ne yapmay dnyorsun ki?" "Sen de derdin var sanyorsun," dedi Marvin, sanki iine daha imdi bir ceset yerletirilmi bir tabutla konuuyormu gibi, "sen manik depresif bir robot olsaydn ne yapardn? Yoo, hayr, cevap vermeye zahmet etme, senden elli bin kat daha zekiyim, ama cevab ben bile bilmiyorum. Sizin seviyenize inerek dnmeye almaktan bam atlayacak neredeyse." Trillian aniden kamarasnn kapsndan frlayp ieri dald. "Beyaz farelerim kam!" dedi. Zaphod'un iki yznde de derin bir endie ya da ilgi ifadesi okunmad. "Balatma imdi beyaz farelerine," dedi. Alt st olmu durumdaki Trillian ona fkeyle bakp yeniden ortadan kayboldu. nsanolunun Yerkre gezegenindeki ikinci deil (bamsz gzlemcilerin byk blm genel olarak byle dnyordu) nc zeki canl tm olduu ounluk tarafndan fark edilseydi, Trillian'n szleri ok daha fazla dikkat ekebilirdi. *** "Tnaydn, ocuklar." Ses hem tuhaf bir ekilde tandk hem de tuhaf bir biimde yabancyd. Genizden gelen anaerkil bir tns vard. Mrettebat gezegen yzeyine inmelerini salayacak havakilidi k kapsna ulatnda duyulmutu. aknlk iinde birbirlerine baktlar. "Bu bilgisayar," diye aklad Zaphod. "Acil durumlar iin yedek bir kiilii olduunu kefettim ve daha ok ie yarayabileceini dndm." "Bugn tanmadnz ve tuhaf bir gezegende geireceiniz ilk gnnz," diye devam etti Eddie'nin yeni sesi, "bu yzden hepinizden sk giyinmenizi ve bcek-gzl yaramaz canavarlarla oynamamanz istiyorum." Zaphod kapy sabrszca tkrdatt. "Kusura bakmayn," dedi "darya bir hesap cetveliyle kmak bile bundan iyidir bence." "yle mi!" diye tersledi bilgisayar. "Hanginiz syledi bunu?" "Ltfen k kapsn aar msn, bilgisayar?" dedi Zaphod, sinirlenmemeye alarak. "Deminki szleri syleyen kii suunu kabul etmedike amam," diye srar etti bilgisayar, birka sinapsn kapatarak. "Tanrm," diye homurdand Ford. Btn arln blme duvarna verip ona kadar saymaya balad. Akl sahibi canl trlerinin bir gn bunu yapmay unutacaklarn dnnce cidden endielendi. nsanlarn bilgisayarlardan bamsz olduklarn gstermesinin tek yolu yalnzca say saymakt. "Haydi," dedi Eddie serte.

"Bilgisayar-" diye sze balad Zaphod. "Bekliyorum," diye szn kesti Eddie. "Gerekirse btn gn bekleyebilirim ..." "Bilgisayar ..." dedi Zaphod, bir sredir bilgisayar alt etmek iin kurnazca bir mantk oyunu dnmeye alyordu ve sonunda onunla kendi sahasnda yarmamaya karar verdi, "eer o k kapsn u anda amazsan, dorudan ana veri bankalarna gider ve seni koca bir baltayla yeniden programlarm, anladn m?" Eddie ok oldu, duraklad ve bunu iyice dnp tand. Ford sessizce saymaya devam ediyordu. Bu bir bilgisayara yapabileceiniz neredeyse en saldrganca eydir; aslnda bir insann yanna gidip srekli "Kan ... kan ... kan ... kan ..." diye yinelediiniz zaman da ayn etkiyi yaratrsnz. "Hepimiz bu iliki iin emek sarf etmek zorunda kalacaz, anlalan," dedi en sonunda Eddie sakince ve k kaps ald. Dondurucu bir rzgr ilerine iledi, memek iin kollarn gslerinin stnde skca kavuturup rampadan indilet ve Magrathea'nn orak, tozlu yzeyine ayak bastlar. "Her ey gzyalaryla sona erecek, bunu biliyorum," diye arkalarndan bard Eddie ve kapy tekrar kapatt. Birka dakika sonra, kendisini tamamen gafil avlayan bir komut yznden kapy tekrar ap kapatt.

20 Be siluet gezegenin orak yzeyinde yava yava geziniyordu. Yzeyin baz yerleri soluk gri, baz yerleri soluk kahverengiydi ve geri kalanndaysa grlecek ilgin hibir ey yoktu. Btn bitki rts kuruyup yok olmu ve yzeyi aa yukar iki parmak kalnlnda bir toz tabakasyla kaplanm kuru bir batakla benziyordu. Hava ok souktu. Bu durum aka grnd kadaryla Zaphod'un keyfini iyice karmt. Dierlerini brakp evrede tek bana gezindi ve ksa sre iinde yzeydeki hafif bir ykseltinin ardnda gzden kayboldu. Rzgr Arthur'un gzlerine ve kulaklarna ine gibi batyor, bayat ve bask hava boazn skyordu. Yine de en ok szlayan yeri bayd. "Mthi ..." dedi, kendi sesiyle kulaklarn nlatarak. Bu ince atmosfer sesi ok kt iletiyordu. "Bana sorarsanz buras Tanr'nn bile terk ettii bir delik," dedi Ford. "Bir kedi kumluunun iinde bile daha iyi vakit geirirdim." inde giderek byyen bir fke hissediyordu. Galaksinin barndrd yldz sistemlerinin onca gezegeni arasnda -ou vahi, egzotik ve her kesi yaamla kaynayan gezegenlerdi- ve stelik tam onbe yl boyunca bir kazazede hayat yaadktan sonra, gele gele sonunda bu ple gelmiti. Ortalkta bir sosisli sandvi tezgh bile gze arpmyordu. Eilip yerden bir avu souk toprak ald, ama topran altnda binlerce k yln ap bakmaya deecek hibir ey yoktu. "Hayr," diye srar etti Arthur, "anlamyor musun, hayatmda ilk kez baka bir gezegenin yzeyinde duruyorum ... tamamen yabanc bir dnya ... ! Yine de byle bir plk olmas ne yazk." Trillian kollarn kavuturarak rperdi ve kalarn att. Gznn ucuyla hafif ve beklenmedik bir hareket grdne yemin edebilirdi, ama hzla o yne dnp baktnda tek grebildii gemiydi, yaklak yz metre arkalarnda hareketsiz ve sessiz duruyordu. Kz birka saniye sonra yzeydeki bir srtn zerinde durmu el sallayarak onlar aran Zaphod'u grdnde rahatlad. Zaphod heyecanl grnyordu, ama younluu dk atmosfer ve rzgr yznden sylediklerini anlalr bir ekilde duyamyorlard. Daha yksek bir srta yaklatklarnda, bunun dairesel bir ukur olduunu fark ettiler - yaklak yzelli metre apnda bir kraterdi. Kraterin d evresindeki eimli yzeye siyah ve krmz yumrular salmt. Durup bir yumruyu incelediler. Islakt. Lastik gibiydi. Birden bunun taze balina eti olduunu fark edip dehete dtler. Kraterin aznda Zaphod'la bulutular. "Bakn," dedi Zaphod, kraterin iini iaret ederek. Kraterin ortasnda, kaderine alayacak kadar uzun yaamam olan, yapayalnz bir ispermeet balinasnn paralanm cesedi yatyordu. Sessizlii bozan tek ey Trillian'n boazndan gelen istemd kaslma sesleriydi. "Sanrm onu gmmeye almann hibir anlam yok," dedi Arthur mrldanarak, sonra da keke bunu sylemeseydim diye dnd. "Gelin," dedi Zaphod ve tekrar kraterin iine bakt. "Ne, aaya m?" dedi Trillian ciddi bir honutsuzlukla. "Evet," dedi Zaphod, "haydi, size gstereceim bir ey var." "Onu grebiliyoruz," dedi Trillian. "O deil," dedi Zaphod, "baka bir ey. Haydi gelin." Hepsi birden duraksad. "Haydi ama," diye srar etti Zaphod. "eri giden bir yol buldum."

"eri mil" dedi Arthur dehet iinde. "Gezegenin iine! Bir yeralt geidi. Balinann arpma kuvveti yzeyde bir yark am. Gitmemiz gereken yer oras ite. Be milyon yldr hi kimsenin ayak basmad yere, zamann bile derinliklerine ineceiz. ... " Marvin alayc alayc mrldanmaya balad yine. Zaphod onu tekmeleyince sesini kesti. Kk tiksinti rpertileriyle, baklarn kraterin talihsiz yaratcsndan karmaya alarak Zaphod'un peinden aa indiler. "Hayat," dedi Marvin kederli bir sesle, "ondan ister tiksinin ister grmezden gelin, yine de onu sevemezsiniz." Balinann arpt yer km, u an iin molozlar ve balinann i organlaryla kapal dehlizler ve geitler ortaya kmt. Zaphod geitlerden birinin azn temizlemeye koyuldu, ama Marvin bunu ondan ok daha hzl yapabiliyordu. Geidin karanlk girintilerinden nemli bir hava esti hafife, Zaphod ieri bir el feneri tuttu, ama tozlu karanln iinde bir ey gremediler. "Efsanelere gre," dedi, "Magratheallar yaamlarnn byk blmn yeraltnda geirirdi." "Neden?" dedi Arthur. "Yzey ok mu kirlenmi ya da nfus patlamas m yaanm?" "Hayr, sanmyorum," dedi Zaphod. "Bence yalnzca yzeyden pek holanmyorlard." "Ne yaptn bildiine emin misin?" dedi Trillian, tedirgin bir halde karanla bakarak. "Biliyorsun ki imdiden bir kez saldrya uradk." "Bak kzm, bana inan ki, bu gezegendeki canl nfus sfr art drdmz, haydi gelin imdi ieri girelim. Eee, hey, Dnyal ..." "Arthur," dedi Arthur. "Evet, ltfen u robotu bir ekilde yannda tutup geidin bu ucunu korur musun?" "Korumak m?" diye sordu Arthur. "Kimden? Daha demin burada kimse olmadn syledin." "Evet, ey, yalnzca gvenlik iin, tamam m?" dedi Zaphod. "Kimin gvenlii? Sizin ki mi yoksa benimki mi?" "Aferin delikanl. Pekl, ite gidiyoruz." Zaphod abucak geide inerken onu Trillian ve Ford izledi. "Umarm hepiniz gerekten berbat vakit geirirsiniz," diye yaknd Arthur. "Endie etme," diye onu temin etti Marvin, "geirecekler." Birka saniye sonra, hepsi gzden kaybolmutu. Arthur bir sre fleye pfleye doland, sonra bir balina mezarnn dolanmak iin pek de iyi bir yer olmadna karar verdi. Marvin bir an iin nefret dolu gzlerle onu izledi, sonra kendi kendini kapatt. *** Zaphod kararl ve hzl admlarla geitten aaya inerken sinirleri fena halde gerilmiti, ama kararl ve uzun admlarla yryerek bunu saklamaya alyordu. El fenerinin n hzla etrafta gezdirdi. Duvarlar koyu renk inilerle kaplyd ve souktu, havada ar bir rme kokusu vard. "te, ben size ne demitim?" dedi Zaphod. "Magrathea, zerinde hi kimsenin yaamad bir gezegen," diyerek tozun topran ve inili zemine salm molozlarn iine

dald. Buras, o kadar bakmsz olmasa da Trillian'a ister istemez Londra Metrosu'nu anmsatmt. Duvarlarda inilerin yerini ara sra kocaman mozaikler alyordu - parlak renklerde, basit al desenler. Trillian durup birini inceledi, ama hibir anlam karamad. Zaphod'a seslendi. "Hey, bu tuhaf simgelerin ne anlama geldiine dair bir fikrin var m?" "Sanrm bunlar yalnzca tuhaf simgeler," dedi Zaphod, balarn bile evirmeden. Trillian omuzlarn silkti ve adamn arkasndan koturdu. Zaman zaman karlarna soldaki ya da sadaki kk blmelere alan kaplar kyordu ve Ford bu blmelerin terk edilmi bilgisayar tehizatyla dolu olduunu fark edip blmelerden birine bakmas iin Zaphod'u ieri srkledi. Trillian da pelerinden gitti. "Bak," dedi Ford, "burann Magrathea olduunu sylyorsun ..." "yle," dedi Zaphod, "mesaj birlikte dinledik, deil mi?" "Pekl, u an iin btann Magrathea olduunu kabul edelim. Bu konuda imdiye kadar sylemediin ey onu koca Galaksi iinde nasl bulduun? Yerini bir yldz atlasndan bakmadn kesin." "Aratrma. Devlet arivleri. Dedektif almas. Birka ansl tahmin. Kolay oldu." "Sonra da buray aramak iin mi Altn Kalp'i aldn?" "Onu pek ok eyi aramak iin aldm." "Pek ok eyi mi?" dedi Ford aknlk iinde. "Mesela neyi?" "Bilmiyorum." "Ne?" "Ne aradm bilmiyorum." "Neden?" "nk ... nk ... ne aradm bilirsem onu arayamam." "Ne, delirdin mi sen?" "Bu henz eleyemediim bir seenek," dedi Zaphod sessizce. "Kendim hakknda, aklmn u anki koullar altnda kavrayabildii kadar eyi biliyorum ve u anki koullar pek iyi deil." Uzun bir sre kimse bir ey sylemedi. Kafas bir anda endielerle dolan Ford, gzn Zaphod'a dikmi bakyordu. "Dinle, eski dostum, eer yapmak istediin ..." diye balad Ford sonunda. "Dur bir dakika ... sana bir ey syleyeceim," dedi Zaphod. "Ben ou kez pedal evirmeden kendimi yoku aa brakrm. Aklma bir ey yapmak gelir, sonra, hey neden olmasn der ve onu yaparm. Galaksi Bakan olacam dnyordum ve dndm oldu, ok kolay. Bu gemiyi almaya karar veriyorum. Magrathea'y aramaya karar veriyorum ve bunlarn hepsi hemen gerekleiveriyor. Evet, bunun en iyi nasl yaplabileceini planlyorum, tamam, ama iler zaten her zaman yolunda gidiyor. Bu borlarn hi dememene ramen iptal edilmeyen bir Galaktikredi kartna sahip olmaya benziyor. Ne zaman durup niye bunu yapmak istedim -bunu yapmay nasl baardm- diye dnsem, bu konuda dnmeyi kesmek iin ok gl bir istek duyuyorum. Tpk imdi duyduum gibi. Bu konuda konumak bile beni ok yoruyor." Zaphod bir an iin duraklad. Bir an iin bir sessizlik oldu. Sonra kalarn atp devam etti. "Geen gece yine bu konuda endieleniyordum. Beynimin bir blmnn doru drst almad gerei konusunda yani. Sonra farkna vardm ki iyi fikirler karmak iin

bana sylemeden beynimi kullanan baka birisi var. Bu iki fikri bir araya getirdim ve o birinin bu amala beynimin bir blmn kilit altna alm olabileceine ve bu yzden de onu kullanamadma karar verdim. Bunun doruluunu aratrmann bir yolu olup olmadn merak ettim. "Geminin tp blmne gittim ve kendimi beyin taraycsna baladm. Her iki kafam da btn nemli taramalardan -Bakanlk adaylm tam olarak onaylanmadan nce devletin tbbi grevlilerince sokulduum btn taramalardan- getim. Hibir ey kmad. En azndan beklenmedik hibir ey yoktu. Zeki, hayal gc kuvvetli, sorumsuz, gvenilmez ve dadnk biri olduum ortaya kt. Grdn gibi, tahmin edemeyecein bir ey yok. Baka herhangi bir anormallik de grnmyordu. Bu yzden ben de daha ileri testler uydurmaya baladm, tamamen geliigzel bir ekilde. Hibir ey kmad. Sonra bir kafamdan elde ettiim sonular dier kafamdan elde ettiklerime eklemeyi denedim. Yine hibir ey kmad. En sonunda, btn bunlarn bir paranoya nbeti olduunu dnp her eyden vazgetiim iin ahmaklatm. Her eyi toparlayp vazgemeden nce yaptm son ey, kafalarmdan ayr ayr elde edip birbirlerine eklediim dnceleri alp onlara yeil bir filtreden bakmak oldu. Hatrlar msn, ocukken hep yeil renk konusunda batl inanlarm vard? Hep bir ticari keif gemisinde pilot olmak isterdim." Ford ban sallayarak onaylad. "Ve ite oradayd," dedi Zaphod, "gn gibi akt. Her iki beynin de orta yetinde, yalnzca birbirlerine bal ve evrelerindeki baka hibir eyle balants olmayan koca bir blm vard. Piin biri btn sinapslar dalam ve o iki beyincik yumrusunu elektronik bir travmaya sokmutu." Ford donup kalm bir halde ona bakt. Trillian'n beti benzi att. "Bunu sana biri mi yapm!" "Evet." "Onun kim olduuna dair bir fikrin var m? Ya da bunu niye yaptna?" "Niye mi? Bunu yalnzca tahmin edebilirim. Ama piin kim olduunu biliyorum." "Biliyor musun? Nasl rendin?" "nk daladklar sinapslara adlarnn ba harflerini yazmlar. Onlar benim grmem iin orada ylece brakmlar." Ford dehet iinde ona bakt ve tylerinin rpermeye baladn hissetti. "Ba harfler mi? Beynine mi dalamlar?" "Evet." "Pekl, Tanr akna bu ba harfleri sylesene?" Zaphod bir an iin sessizce ona bakt yine. Sonra gzlerini uzaklara dikti. "Z.B." dedi sakin bir ses tonuyla. Tam o anda arkalarnda elik bir kepenk indi ve odaya gaz dolmaya balad. "Bunu size sonra anlatrm," dedi Zaphod glkle soluyarak ve de bayldlar.

21 Arthur keyifsiz bir ruh haliyle Magrathea'nn yzeyinde dolayordu. Ford dnceli davranarak, zaman geirmesi iin Otostopunun Galaksi Rehberi kopyasn ona brakmt. Geliigzel birka dmeye bast. *** Otostopunun Galaksi Rehberi olduka dzensiz bir ekilde yayna hazrlanm bir kitaptr ve editrlerine o an iin iyi bir fikirmi gibi gzken pek ok blm ierir. Bunlardan bir tanesi (Arthur'un imdi rastlad) gya Maksimegalon niversitesi'nde kadim filoloji, dnmsel etik ve tarihsel algnn dalga uyumlu teorisi zerine parlak bir akademik kariyer yapm, sessiz ve gen bir renci olan Veet Voojagig'in daeyimlerini aktarmaktadr, ki Veet Voojagig Zaphod Beeblebrox'la Pan Galaktik Gargara Bombalar ierek geirdii bir gecenin ardndan, geen birka yl iinde satn ald tkenmez kalemlere ne olduu meselesini giderek daha da byyen bir saplant haline getirmitir. Bunu olduka zahmet verici ve titiz bir aratrmayla geen uzun bir dnem izlemitir; o dnem boyunca galaksideki belli bal btn kayp tkenmez kalem merkezlerini ziyaret ediinin ardndan en sonunda o zamanlar kamuoyunun hayli dikkatini eken kk ve tuhaf bir kuram gelitirmiti. Voojagig'in sylediine gre, kozmosta bir yerlerde, zerinde insanslar, srngensiler, balkslar, yryen aaslar ve sper-zeki mavi tonlarnn yaad btn o gezegenlerin yan sra, tamamen canl tkenmez kalem trlerine ait bir gezegen de vard. Babo braklan btn o tkenmez kalemler, uzaydaki kurt deliklerinden sessizce kayarak, tkenmez kalemlere zg esiz bir yaamn keyfini karabileceklerini bildikleri bu gezegene doru yola kyorlard; tkenmez kalemlere ynelik uyaranlara tepki verdikleri ve genel olarak bir tkenmez kalem iin iyi yaamak neyse yle yaadklar bir yerdi oras. Kuramsal adan bakldnda bu tamamen iyi ve ho bir yaklamd, ta ki Veet Voojagig birdenbire bu gezegeni bulduunu ve bir sreliine orada kartuu deitirilebilir, ucuz ve yeil trde bir tkenmez kalem ailesinin limuzin ofrln yaptn iddia edene kadar; bunun zerine Veet Voojagig srld, hapsedildi, bir kitap yazd ve sonunda vergi srgnne gnderildi, ki aslnda bu durum kendilerini halk nnde aptal yerine koymaya kararl olanlar bekleyen bilindik bir kaderdi. Bir gn Voojagig'in bu gezegene ait olduunu iddia ettii uzay koordinatlarna bir aratrma seferi dzenlendiinde, zerinde yal bir adamn tek bana yaad kk bir gezegen buldular ve adam defalarca iddialarn hibirinin doru olmadn syledi, ama daha sonra yalan syledii ortaya kt. Bununla birlikte, yal adamn Brantis-vogan'daki banka hesabna her yl yatrlan gizemli 60.000 Altair Dolar ve elbette ki Zaphod Beeblebrox'un yksek krl ikinci el tkenmez kalem ticareti hl yantlamayan sorular olarak kalacakt. *** Arthur bunu okudu ve kitab kapad. Robot orackta put gibi hareketsiz bir ekilde oturuyordu. Arthur ayaa kalkt ve kraterin tepesine doru yrd. Kraterin evresinde dolat. ki gnein Magrathea'nn zerinde muhteem bir ekilde batn izledi. Kraterin iine dnd. Robotu uyandrd, nk manik depresif bir robotla konumak bile hi kimseyle konuamamaktan daha iyiydi. "Gece kyor," dedi. "Bak, robot, yldzlar kmaya balad." Bir karanlk nebulann merkezinden ok az yldz ve onlar da yalnzca belli belirsiz grlebilirdi, ama yine de oradaydlar. Robot itaatkr bir tavrla yldzlara bakt, sonra baklarn tekrar yere indirdi.

"Biliyorum," dedi. "Berbat, deil mi?" "Ama bu gnbatm muhteem! En delice ryalarmda bile buna benzer bir ey grmemitim ...iki gne birden! Uzayda harl harl yanan ate dalar gibi." "Ben onlar grmtm," dedi Marvin. "Tam anlamyla samalk." "Benim geldiim yerde sadece bir tane gne vard," diye devam etti Arthur, "ben Yerkre denen bir gezegenden geliyorum, biliyorsundur." "Biliyorum," dedi Marvin, "o gezegen hakknda konuup duruyorsun. Sylediklerin kulaa berbat geliyor." "Yoo hayr, oras gzel bir yerdi." "Okyanuslar var myd?" "Ya evet," dedi Arthur i ekerek, "muhteem, engin, dalgalanan masmavi okyanuslar..." "Okyanuslara dayanamam," dedi Marvin. "Sylesene," dedi Arthur merakla, "dier robotlarla iyi anlaabiliyor musun sen?" "Onlardan nefret ediyorum," dedi Marvin. "Nereye gidiyorsun?" Arthur buna daha fazla dayanamayacakt. Tekrar ayaa kalkmt. "Sanrm bir tur daha atacam," dedi. "Seni sulayamam," dedi Marvin ve bir saniye iinde tekrar uykuya dalmadan nce be yz doksan yedi milyar koyun sayd. Arthur grevini yerine getirmek konusunda daha cokulu davranabilmek adna kannn daha istekli bir ekilde akmasn salamak iin kollaryla bedenini ovuturdu. Sonra glkle kraterin duvarna yeniden trmand. Atmosfer younluu ok dk olduu ve ay olmad iin gecenin bastr ok hzlyd ve hava artk zifiri karanlkt. te bu yzden, Arthur az daha fark edemeyip yal bir adama arpyordu.

22 Yal adam srt Arthur'a dnk bir halde, n ufuk izgisinin ardnda karanla gmln izliyordu. Uzunca boylu ve yalcayd, zerinde uzun ve gri renkli tek para bir giysi vard. Dndnde, yznn ince ve kibar hatl, endieden ypranm, ama sevecenliini yitirmemi bir insann mutlulukla gvenebilecei trden bir vz olduu ortaya kacakt. Ama henz dnmemiti, Arthur'un aknlktan kopard la bir tepki vermek iin bile. Sonunda gnein son nlar da gzden kayboldu ve yal adam yzn Arthur'a evirdi. Yz hl bir yerlerden k alyordu ve Arthur n kaynan aradnda birka metre tede kk bir tr geminin durduunu grd - kk bir hoverkraft herhalde, diye tahmin yrtt. Geminin evresinde lo bir k havuzu olumutu. Adam Arthur'a bakt, grne gre hznlenmi gibiydi. "l gezegenimizi ziyaret etmek iin souk bir gece semisiniz," dedi. "Kim ... kimsiniz siz?" dedi Arthur kekeleyerek. Adam baklarn uzaklara evirdi. Yznden yine bir hzn ifadesi geer gibi oldu. "Adm nemli deil," dedi. Akln kurcalayan bir eyler varm gibi grnyordu. Konuurken acele etmeye gerek duymad belliydi. Arthur bir an iin ne yapacan bilemedi. "Ben ... eee ... beni rkttnz ..." dedi kekeleyerek. Adam tekrar ona dnp baktnda hafife kalarn atmt. "Hmmm?" dedi. "Beni rkttnz dedim." "Korkmayn, size zarar vermeyeceim." Arthur kalarn atarak ona bakt. "Ama bize ate ettiniz! Fzeler vard..." dedi. Yal adam gzlerini krater ukuruna dikti. Marvin'in gzlerinden szlen hafif bir prlt, devasa balina cesedi zerine silik krmz glgeler dryordu. Adam hafife kkrdad. "Otomatik bir sistem," dedi ve hafife gs geirdi. "Gezegenin i ksmlarna dizilmi kadim bilgisayarlar karanlk binyln geiinin gnlerini sayyorlar, yzyllar tozlu yeri bankalarna ar gelmi olmal. Tekdzelikten bir an iin kurtulup rahatlamak adna ara sra nlerine kan frsatlar deerlendiriyorlar sanrm." Ciddi bir ifadeyle Arthur'a bakt ve dedi ki, "Ben bilime hayranmdr, biliyor musunuz?" "Ya ... eee, gerekten mi?" dedi Arthur, adamn tuhaf ve dosta tavrn sinir bozucu bulmaya balamt. "Ya, yle," dedi yal adam ve yine kesti konumay. "ey," dedi Arthur, "eee ..." Tuhaf bir ekilde kendisini, zina yaparken birden kadnn kocasnn odaya girip pantolonunu deitirmesi ve havadan sudan konuup ardndan odadan kp gitmesiyle afallayan bir adam gibi hissetti. "Tedirgin grnyorsunuz," dedi yal adam, nazik bir kayg ifadesiyle. "Eee, hayr ... pekl, evet. Aslnda buralarda kimseyi bulacamz sanmyorduk. Ben hepinizin ld veya ona benzer bir eyler olduu kanaatine varmtm ..." "lmek mi?" dedi yal adam. "Ulu Tanrma krler olsun ki lmedik, yalnzca uyuduk." "Uyudunuz mu?" diye sordu Arthur, syleneni pek de inandrc bulmadn

belirterek. "Evet, ekonomik durgunluk dnemi boyunca, anlarsnz ya" dedi yal adam, grne baklrsa Arthur'un sylediklerinin tek kelimesini bile anlamamasna hi aldrmyordu. Arthur onu tekrar konumaya tevik etmek zorunda kald. "Eee, ekonomik durgunluk mu?" "Pekl anlatacam, evet, be milyon yl nce Galaktik ekonomi kt ve sipari zerine ina edilen gezegenlerin lks tketim malzemesi snfna girdiini grnce, biz de ... anlyorsunuz, deil mi?" Duraklad ve Arthur'a bakt. "Bizim gezegenler ina ettiimizi biliyorsun, deil mi?" diye sordu ciddi bir ses tonuyla. "ey, evet," dedi Arthur, "bunu anlamtm ..." "Harika bir iti," dedi yal adam, gzlerine zlem dolu bir bak yerlemiti, "sahil eritleri yapmak daima en sevdiim i olmutu. Fiyortlarn kk girinti ve kntlarn ekillendirmekten sonsuz keyif alrdm ... her neyse," dedi, anlataca konudan uzaklamamaya alarak, "durgunluk balad ve onu uykuda atlatrsak pek ok zahmetten kurtulacamza karar verdik. Bylece bilgisayarlar durgunluk sona erdiinde bizi uyandrmalar iin programladk." Adam ok hafif bir esnemeyi bastrarak konumaya devam etti. "Bilgisayarlar, Galaktik borsa fiyatlarna endekslendi, anlyorsun, deil mi? Bylece dier herkes ekonomiyi dzeltip satn alma gcn bizim hayli pahal hizmetimize yetecek dzeye kardklarnda biz de uyandrlacaktk." Duyduklar, dzenli bir Guardian okuru olan Arthur'u derinden sarst. "Bu olduka irkin bir davran, deil mi?" "yle mi?" diye sordu yal adam yumuaka. "zr dilerim, gelimelerden biraz uzak kaldm da." Kraterin iini iaret etti. "O robot size mi ait?" diye sordu. "Hayr," dedi, kraterin iinden gelen ince ve metalik ses, "ben bana aidim." "Eer ona robot denilebilirse," diye homurdand Arthur. "O daha ok bir tr elektronik somurtma makinesidir." "Onu buraya getir," dedi yal adam. Arthur, yal adamn sesinde aniden bir kararllk ifadesi duyuuna ok ard. Marvin'e seslendi ve robot abartl bir topallama numaras yaparak -aslnda topal falan deildi- yokuu trmanmaya balad. "Bir daha dndm de," dedi yal adam, "brak orada kalsn. Sen benimle gelmelisin. Byk olaylar yakn." Hibir grnr sinyal almadan karanln iinden sessizce onlara yaklaan gemisine doru dnd. Arthur kraterin iindeki Marvin'e bakt; robot imdi de zorlanarak dier tarafa dnp kraterin iine zahmetli bir ekilde geri dnme numaras yapyor ve kendi kendine ac ac mrldanyordu. "Haydi gel," dedi yal adam, "gel, yoksa ge kalacaksn." "Ge kalmak m?" dedi Arthur. "Ne iin ge kalacam?" "Adn nedir insanolu?" "Dent. Arthur Dent," dedi Arthur.

"Ge kalacaksn, rahmetli Dentarthurdent'e olduu gibi ge kalacaksn," dedi yal adam, serte. "Bu bir tr tehdit, anlyorsun ya?" Yal ve yorgun gzlerine zlem dolu bir baka bak yerleti. "Tehdit konusunda ben asla pek baarl olamadm, ama bana tehditin epeyce etkili olabilecei sylendi." Arthur adama bakarak gzlerini krptrd. "Ne kadar sra d biri," diye mrldand kendi kendine. "zr dilerim, anlayamadm?" dedi yal adam. "Ha, yok bir ey, affedersiniz," dedi Arthur utan iinde. "Pekl, nereye gidiyoruz?" "Havamobilime," dedi adam, Arthut'a sessizce gelip yanlarnda duran araca binmesini iaret ederek. "Gezegenin derinliklerine ineceiz. Irkmzn u anda be milyon yllk uykusundan uyand yere. Magrathea uyanyor." Arthur yal adamn yanna oturduunda gayri ihtiyati rperdi. Olayn tuhafl, geminin karanlk gklerde ykselirken sessizce yukar aa hareket edii huzurunu epey karmt. Yz kontrol panelindeki minik klarn donuk prltsyla aydnlanan yal adama bakt. "zr dilerim," dedi, "isminiz neydi bu arada?" "smim mi?" dedi yal adam ve yzne yine o belirsiz keder yerleti. Duraklad. "smim," dedi, "... Slartibartfast." Arthur bir an iin gerekten nefessiz kalp boulacak gibi oldu. "zr dilerim, anlayamyorum?" dedi aznda geveleyerek. "Slartibartfast" diye tekrar etti yal adam sessizce. "Slartibartfast ?" Yal adam ciddi bir ifadeyle bakt. "nemli olmadn sylemitim," dedi. Havamobil gecenin iinde szld.

23 Olaylarn her zaman grnd gibi olmad nemli ve yaygn bir gerektir. rnein Yerkre gezegeninde, insanolu baard onca eye dayanarak -tekerlek, New York, savalar vs.- her zaman yunuslardan daha zeki olduunu varsaymtr ve btn bunlar gerekleirken yunuslarn tek yapt suda oradan oraya atlayarak elenmek olmutu. Ama te yandan yunuslar da her zaman iin insanolundan ok daha zeki olduklarna inanmt hem de tam olarak ayn nedenler yznden. Tuhaftr, yunuslar Yerkre gezegeninin ykmnn yakn olduunu ok uzun zamandr biliyordu ve insanolunu tehlikeye kar uyarmak iin pek ok giriimde bulunmulard, ama iletiim kurma abalarnn ou toplara vurmak ya da lezzetli lokmalar karlnda slk almak gibi elendirme abalar olarak yorumland, onlar da sonunda pes edip Vogonlarn geliinden ksa sre nce kendi olanaklaryla Yerkre'yi terk ettiler. Yunuslarn brakt en son mesaj da yanl yorumlanm ve slkla Amerikan Milli Mar'n alarken ift ters takla atarak bir halkann iinden gemeleri artc karmaklkta bir numara olarak deerlendirilmiti, oysa mesajn asl yleydi: Elveda ve balklar iin teekkrler. Gerekte, gezegende yunuslardan daha zeki tek bir tt daha vard ve onlar da zamanlarnn byk blmn davran aratrmalar laboratuvarlarnda tekerleklerin iinde koarak ve insanolu zerinde korkutucu derecede ayrntl ve kurnaz deneyler yrterek geiriyorlard. nsanolunun bu ilikiyi de batan aa yanl anlamas bile aslnda bu yaratklarn planlarnn bir parasyd.

24 Kapkaranlk Magrathea gecesinde yapayalnz parlayan yumuak bir k olarak grnen havamobil souk karanln iinde sessizce ilerledi. abucak hzland. Arthur'un yol arkada dncelere dalm grnyordu. Arthur birka kez onu yeniden konuturmay denediyse de adam yeterince rahat olup olmadn sorarak karlk verdi ve sonra konumay orackta kesti. Arthur uu hzlarn tahmin etmeye alt, ama darda zifiri bir karanlk vard ve ne hzla gittiklerini anlamas iin gereken tm ipular ondan esirgenmiti. yle yumuak ve yle hafif bir ekilde hareket ediyorlard ki hi kprdamadklarna bile inanabilirdi. Sonra ok uzaklarda ufack bir k prlts belirdi ve birka saniye iinde yle byd ki Arthur n muazzam bir hzla stlerine doru geldiini fark ederek bunun ne tr bir gemi olabileceini karmaya alt. Ona dikkatle bakt, ama net bir ekil seemedi ve havamobil keskin bir dal yapp kesin bir arpma rotasna girmek zere alalrken aniden korkudan soluu kesildi. Greceli hzlar ona inanlmaz geldi ve her ey bitmeden nce Arthur'un nefes almaya ancak zaman oldu. Farkna vard bir sonraki ey, evresini kuatm grnen gm rengi delice bir bulanklkt. Kafasn ani ve sert bir hareketle evirip arkasna baktnda hzla klen kk siyah bir nokta grd. Neler olduunu anlamas iin birka saniye gemesi gerekti. Yerin altnda bir tnele dalmlard. Asl muazzam olan kendi hzlaryd, nk Arthur'un stlerine doru geldiini sand k, yerdeki sabit bir delik, bir tnelin azyd. Gm rengi delice bulanklk ise, iinden yldrm gibi -grne gre saatte birka yz kilometre hzla- getikleri tnelin dairesel duvaryd. Dehete kaplm bir ekilde gzlerini kapatt. Uzunluunu tahmin etmeye hi kalkmad bir srenin ardndan hzlarnda hafif bir d olduunu hissetti ve sonra yumuak bir duru yapmak zere yava yava kaydklarn fark etti. Gzlerini tekrar at. Hl gm tnelin iindeydiler, bir noktada birleen apraz tnellerin oluturduu labirentin iinde sk sk yn deitirerek ilerliyorlard. Sonunda kavisli elikten kk bir odann iinde durdular. Birka tnel daha orada son buluyordu ve Arthur odann dier ucunda byk bir k dairesi grd; k soluk ve rahatszlk vericiydi. Rahatszlk veriyordu, nk gz yanltc oyunlar oynuyordu, a doru drst odaklanmak veya ne kadar yaknda ya da uzakta olduunu tahmin etmek imknszd. Arthur bunun mortesi k olabileceini tahmin etti (ama ok yanlyordu). Slartibartfast dnp yal ve vakur gzleriyle Arthur'a bakt. "Dnyal," dedi, "u anda Magrathea'nn kalbinin derinlerindeyiz." "Benim Dnyal olduumu nereden bildiniz?" diye sordu Arthur. "Bunlar ileride daha iyi anlayacaksn," dedi nazik bir ekilde yal adam, "en azndan," diye ekledi sesinde ok hafif bir phe tonuyla, "u an olduundan daha iyi anlayacaksn." Devam etti: "ine girmek zere olduumuz blmenin gezegenimizin iinde gerekten var olmad konusunda seni uyarmalym. Blme biraz fazla ... byk. Bizi hiperuzayn usuz bucaksz bir blgesine gtrecek geitten gemek zereyiz. Bu seni rahatsz edebilir." Arthur gergin olduunu gsteren birtakm sesler kard. Slartibartfast bir dmeye dokundu ve hi de gven verici olmayan bir tavrla ekledi. "Benim bile dm patlatyor. Sk tutun." Havamobil k emberine bir yldrm gibi dald ve aniden Arthur'un kafasnda sonsuzluun nasl grndne dair ok net bir fikir olutu. ***

Bu sonsuzluk deildi aslnda. Sonsuzluk dmdz ve skc grnr. Geceleyin gkyzne bakmak sonsuzlua bakmaktr - mesafe anlalamaz ve bu nedenle de anlamszdr. Havamobilin iine girdii blme kesinlikle sonsuz deildi, yalnzca ok, ok, ok bykt. ylesine bykt ki sonsuzluk izlenimini sonsuzluun kendisinden bile daha iyi veriyordu. Arkalarnda titrek bir kla parlayan duvarda gzn seemedii bir ine delii gibi duran geitten kp ak havada yava yava ykselirlerken, havamobilin ulat muazzam hz Arthur'un duyularn alt st etmiti. Duvar. Duvar hayal gcne meydan okuyor - onu batan karyor ve yenilgiye uratyordu. Duvar ylesine geni, ylesine dimdikti ki tepesi, dibi ve kenarlar gr alannn tesine geiyor, insan ona baknca tutulup kalyordu. Srf ba dnmesinin yaratt ok bile insan ldrmeye yeterdi. Duvar kusursuz bir ekilde dmdz grnyordu. Sonsuzlua uzanrken, ba dndrc bir ekilde aaya inerken ve her iki yana doru akarken ayn zamanda kvrldn tespit etmek iin en iyi lazer lm aletleri gerekirdi. On k saniyesi tede duvarn iki ucu birleiyordu. Baka bir deyile, duvar bo bir krenin, uzunluu be milyon kilometreden fazla olan ve hayal edilemez bir kla dolup taan bir krenin iini oluturuyordu. "Ho geldin," dedi Slartibartfast, ses hznn kat hzla yol alan minik bir noktaya dnen havamobil akl almaz bolukta fark edilmeden ilerliyordu, "buras fabrika katmz." Arthur dehetin harika bir trn hissederek evresine baknmaktayd. nlerinde, karar veremeyecei, hatta zerinde tahmin bile yrtemeyecei uzaklkta, havada asl duran bir dizi tuhaf ey vard: Uzayda sallanan karanlk, kremsi ekillerin evresinde asl duran, metal ve ktan yaplm narin yapraklar. "te," dedi Slartibartfast, "gezegenlerimizin ounu burada yapyoruz." "Yani," dedi Arthur, kafasnda szckleri oluturmaya alarak, "yani imdi ie yeniden mi balyorsunuz?" "Hayr hayr, Tanr korusun, hayr," diye bard yal adam, "hayr, Galaksi henz geimimizi salayacak kadar zengin deil. Hayr, baka bir boyuttan gelen ok ... zel mterilerimiz iin olaand tek bir siparii gerekletirmek zere uyandrldk. Bu ilgini ekebilir, ite orada ... nmzde." Arthur, havada szlen yapy seene kadar yal adamn iaret ettii yne bakt. evresindeki pek ok yap iinde tek hareketlilik gsterendi, ama bu aka ifade edilmekten ok bilinalt yardmyla edinilebilecek bir izlenimdi. Tam o srada, yapnn iinden ani bir k ark akt ve sade kabartmalarla karanlk kreye ilenmi desenleri gz nne serdi. Bunlar Arthur'un bildii desenlerdi, szcklerin ekilleri kadar tandk gelen, zihnindeki mobilyalarn bir paras olan kaba ve kk kabarcklard. mgeler zihninde kouturur ve yerleecek bir yer bulup anlam kazanmaya alrken, birka saniye boyunca sersemlemi bir halde sessizce oturdu. Beyninin bir blm ona neye baktn ve ekillerin neyi temsil ettiini ok iyi bildiini sylerken, baka bir blm de ok anlalr bir ekilde bu fikri desteklemeyi reddediyor ve bu ynde daha fazla dnmesi halinde sorumluluk almay kabul etmiyordu. Ik bir kez daha parlad, bu sefer Arthur'un hi phesi kalmamt. "Yerkre ..." diye fsldad Arthur. "Aslnda Yerkre Nokta II demeniz daha doru olur," dedi Slartibartfast neeyle. "Orijinal planlarmz kullanarak bir kopyasn yapyoruz." Bir sessizlik oldu. "Yani siz bana," diye sze balad Arthur, yavaa ve kontroll bir ekilde, "Yerkre'yi

ilk olarak sizin ... yaptnz m sylemeye alyorsunuz?" "ey, evet," dedi Slartibartfast. "Hi ey diye bir yere gittiniz mi ... galiba ismi Norve'ti?" "Hayr," dedi Arthur, "hayr, gitmedim." "ok yazk," dedi Slartibartfast, "oras benim ilerimden biriydi. dl bile kazand, biliyor musunuz? Nefis ilenmi girintili kntl kylar. En ok orann yok oluunu duymak zd beni." "zldnz m!" "Evet. Be dakika sonra yklsayd, bu kadar sorun olmayacakt. ok edici bir kargaa." "Ha?" dedi Arthur. "Fareler fkeden kudurdu." "Fareler fkeden kudurdu mu?" "ey, evet," dedi yal adam yumuaka. "Elbette, sanrm kpekler, kediler ve rdek gagal ornitotenkler de fkeden kudurmutur, ama ..." "ey, ama paray onlar vermedi, yle deil mi?" "Bakn," dedi Arthur, "u anda pes edip delirsem, bu size zaman kazandrr m acaba?" Havamobil bir sre skntl bir sessizlik iinde umaya devam etti. Sonra yal adam sabrl bir ses tonuyla aklamaya alt. "Dnyal, zerinde yaadnz gezegen fareler tarafndan smarlanm, paras fareler tarafndan denmiti ve fareler tarafndan ynetiliyordu. na edilme amacna ulamasndan be dakika nce yok edildi ve imdi yeni bir tane daha ina etmemiz gerekiyor." Arthur'un beynine yalnzca tek bir szck kaydolmutu. "Fareler mi?"dedi. "Aynen yle, Dnyal." "Bakn, kusura bakmayn, ama - peynir taknts olan kk ve beyaz krkl eylerden mi bahsediyoruz? Hani u altmlarn balarnda yaynlanan komedi dizilerinde kadnlar lk la masalara karan hayvanlardan?" Slartibartfast kibarca ksrd. "Dnyal," dedi, "bazen konuma slubunu takip etmekte zorlanyorum. Magrathea gezegeninin iinde be milyon yldr uyumakta olduumu ve szn ettiin u altml yllarn dizileri hakknda ok az bilgim olduunu unutma. Fare dediiniz bu yaratklar, grndkleri gibi deildir. Hiperzeki, tm boyutlara hakim, engin varlklarn bizim boyutumuzdaki uzantsdr. Peynir ve kardklar tiz viyaklamalar yalnzca bir paravandr." Yal adam duraklad ve karsndakinin duygularn paylaan bir sempati ifadesiyle kalarn atarak konumaya devam etti. "Korkarm, zerinizde deney yapyorlard." Arthur bunu bir an iin dnd, sonra yz aydnland. "Yoo hayr," dedi, "yanl anlamann nereden kaynaklandn imdi anladm. Hayr, bakn, aslnda biz onlarn zerinde deneyler yapyorduk. ounlukla davransal aratrmalarda kullanlrlard, Pavlov ve onunkine benzer deneylerde. Yani fareler renme srecinin doasn incelemek iin trl trl testlere tabi tutulurdu, zil almay, labirentlerde komay ve onun gibi eyleri renirlerdi. Onlarn davranlarn gzlemleyerek kendi davranlarmzla ilgili her trl eyi rene ..."

Arthur'un sesi kesildi. "Ne kurnazlk ..." dedi Slartibartfast, "onlar takdir etmeden gemek imknsz." "Ne?" dedi Arthur. "Gerek doalarn nasl da gizlemiler ve dncelerinize nasl da yn vermiler. Birdenbire labirentte yanl yne koup, yanl peynir parasn yiyip beklenmedik bir tmr sonucu lvermek - eer titiz bir ekilde hesaplanrsa, birikerek artan etkisi ok byk olur." Szlerinin iyice etki etmesi iin duraklad. "Gryorsun, Dnyal, onlar gerekten hiperzeki, tm boyutlara hakim, engin vatlklar. Gezegenin ve halkn, on milyon yllk bir aratrma programn yrten organik bir bilgisayarn matriksini oluturuyordu ... Sana btn yky anlatmama izin ver. Ama biraz zaman alacak." "Zaman," dedi Arthur zayf bir sesle, "u anki sorunlarmn hibirini oluturmuyor."

25 Elbette ki hayatla balantl pek ok mesele vardr ve ite size onlarn en yaygn olanlarndan birka: nsanlar neden doar? Neden lrler? Neden bu ikisi arasnda geen zamann byk bir blmn dijital kol saatleri takarak geirmek isterler? Milyonlarca yl nce, tm boyutlara hakim hiperzeki varlklardan oluan bir rk (tmboyutlar kapsayan evrenlerindeki fiziksel grnmleri bizimkinden farkl deildi) en sevdikleri uralar olan Brock Tarz Ultra Kriket oyununu (ortada hibir neden yokken birilerine vurup kamaktan ibaret, garip bir oyun) blp duran "hayatn anlam" safsatalarndan o kadar bkmlard ki oturup sorunlarn tek seferde kkten zmeye karar verdiler. Bunun zerine, kendilerine muazzam bir sper-bilgisayar yaptlar; bu bilgisayar ylesine zekiydi ki daha veri bankalarnn balantlar yaplmadan dnyorum yleyse varm'dan balam ve birileri onu kapamay becerene kadar stlacn ve gelir vergisinin varln mantksal olarak karsama aamasna dek ilerlemiti. Kk bir kent byklndeydi. Ana kontrol konsolu, zel olarak tasarlanm bir ynetici brosuna kurulmutu ve en kaliteli ultta-maun aacndan retilip parlak ultra-krmz deriyle kaplanm kocaman bir ynetici masasnn zerine monte edilmiti. Koyu renkli hallar dikkat ekmeyecek bir ihtiama sahipti; egzotik saks bitkilerinin yan sra belli bal bilgisayar programclarnn ve aile fertlerinin isimlerinin yazl olduu eitli gzel gofre basklarn her yana serpitirildii odann grkemli pencereleri, aalarn evreledii halka ak bir meydana bakyordu. Byk Al gnnde, ciddi giyimli iki programc ellerinde evrak antalaryla geldiler ve ihtiyatl bir ekilde odaya girdiler. O gn, yaanan bu ok nemli anda, rklarn sadece kendilerinin temsil ettiinin farkndaydlar, ama sessiz ve sakin kalmaya zen gstererek hrmetkar bir tavrla masaya oturdular, evrak antalarn atlar ve deri ciltli defterlerini kardlar. simleri Lunkwill ve Fook'tu. Birka saniye saygl bir sessizlik iinde oturdular, sonra Fook'la sessizce bakan Lunkvvill ne doru eilip kk, siyah bir panele dokundu. Glkle alglanabilen en hafifinden bir uultu, koca bilgisayarn artk tamamen alr duruma getiini gsterdi. Bir sessizliin ardndan bilgisayar canl, doygun ve tok bir sesle onlarla konumaya balad. yle dedi: "Zaman ve Uzay Evreni'ndeki ikinci en byk bilgisayar olan ben, Derin Dnce'nin vcuda getirilmesine neden olan bu byk grev nedir?" Lunkwill ve Fook akn akn baktlar. "Senin grevin, Ey Bilgisayar ..." diye konumaya balad Fook. "Bir dakika, bir dakika, bu ite bir yanllk var," dedi Lunkvrill endieyle. "Bu bilgisayar zellikle gelmi gemi en byk bilgisayar olmas iin tasarladk, ikinci en iyiyle idare edemeyiz. Derin Dnce," diye seslendi bilgisayara, "sen tasarladmz gibi deil misin? Sen gelmi gemi en iyi ve en gl bilgisayar deil misin?" "Kendimi ikinci en byk olarak tanmladm," diye konutu Detin Dnce, szckleri tane tane ve anlalr bir biimde syleyerek, "ve yleyim de." Programclar yine endieyle baktlar. Lunkwill boazn temizledi. "Bir hata olmal," dedi, "sen bir mili saniye iinde bir yldzn btn atomlarn sayabilen Maksimegalon'daki Milyar Kocaoburbeyin'den* daha byk bir bilgisayar deil misin?" "Milyar Kocaoburbeyin mi?" dedi Derin Dnce, kmsemesini gizlemeden. "O basit bir abaksn teki - szn etmeye bile demez." * Douglas Adams'm bahsi geen bilgisayar ngilizce olarak "Milliard Gargantubrain" diye adlandrd bu noktaya gelindiinde veya daha sonrasnda konuyu unutmadan

brakabileceiniz bir yerde okumaya ara verip Rabelais'in 1534 ylnda kaleme ald Gargantua ya da tam adyla Byk Gargantua'nn Akl Ermez Hayat'n yatanzn hemen yanndaki -ve genellikle dikdrtgen biimli olan- baucu masasnn zerine, zamanla okunacaklar blmne koyabilirsiniz; eer yeni bir kitap okumaya vaktinizin olmadn dnyorsanz, eitli ansiklopedilerdeki "Gargantua" maddesine gz atabilir veya yerel dvd / vcd satcnza urayp filminin kp kmadn sorabilirsiniz. - ed. "Peki sen," dedi Fook tedirginlikle ne eilerek, "Her bir toz zerreciinin yrnge uzunluunu, be hafta sren Dangrabad Beta kum frtnasnn bandan sonuna kadar hesaplayabilen Ik ve Hnerin Yedinci Galaksisi'ndeki Onzeribin Yldz Dnr'nden daha byk bir zmleyici deil misin?" "Be hafta sren kum frtnas m?" dedi Derin Dnce, kibirli bir sesle. "Bunu Byk Patlama'daki atomlarn vektrlerini dnen bana m soruyorsunuz? Beni byle hesap makinesi ileriyle rahatsz etmeyin." ki programc bir an rahatsz edici bir sessizlik iinde ylece oturdular. Sonra Lunkwill tekrar ne eildi. "Ama sen," dedi, "ieronukis Oniki'nin Byk Hiperlobik Herkesle-Soyda Ntron Kavgacsndan daha dili bir tartmac deil misin?" "Byk Hiperlobik Herkesle-Soyda Ntron Kavgacs," dedi Derin Dnce, 'r'leri titizlikle yuvarlayarak, "bir Arkturus Megaeeini konuarak ayaa kaldrabilir - ama sonra onu yalnzca ben evrede bir yrye kmaya ikna edebilirim." "O zaman," dedi Fook, "sorun nedir?" "Sorun yok," dedi Derin Dnce, muazzam etkili bir tonlamayla. "Yalnzca ben Uzay ve Zaman Evreni'ndeki en iyi ikinci bilgisayarm." "Ama neden ikinci?" diye srar etti Lunkwill. "Neden ikinci deyip duruyorsun? Aklndan Titan Havan okkabuklu stnzek'y geirmediine eminsin, deil mi? Ya da Dndurmatik'i? Ya da ..." Bilgisayarn kontrol panelinde kmseyici klar yanp snd. "O sibernetik budalalar zerine bir birim dnce bile ziyan etmem!" diye grledi. "Ben kendimden sonra gelecek bilgisayardan sz ediyorum!" Fook'un sabr tayordu. Defterini kenara itti ve homurdanarak, "Gereksiz bir mesih bekleyii iine giriliyor sanrm," dedi. "Gelecek hakknda hibir ey bilmiyorsunuz," dedi Derin Dnce, "ancak saysz devremle ben, gelecekte olacaklarn sonsuz delta akntlar arasnda yol alabiliyorum ve en basit ilem parametrelerini bile hesaplamaya layk olmadm, ama sonunda kaderin beni tasarlamak zorunda brakaca bilgisayarn bir gn mutlaka gelmesi gerektiini grebiliyorum." Fook derin bir i ekti ve Lunkwill'e hzl bir bak frlatt. "Devam edip soruyu sorabilir miyiz?" dedi Lunkwill ona beklemesini iaret etti. "Peki, hangi bilgisayardan bahsediyorsun sen?" diye sordu. "imdilik bu konuda daha fazla konumayacam," dedi Derin Dnce. "imdi. Benden ne istediinizi syleyin de alaym. Konuun." Birbirlerine bakp omuzlarn silktiler. Fook kendini sakinletirdi. "Ey Derin Dnce Bilgisayar," dedi, "seni u grevi yerine getirmen iin tasarladk. Bize eyi sylemeni istiyoruz ..." duraklad " ... Cevab!" "Cevab m?" dedi Derin Dnce. "Neyin Cevabn?" "Hayatn!" dedi Fook srarla.

"Evrenin!" dedi Lunkwill. "Her eyin!" dediler koro halinde. Derin Dnce bir an derin derin dnmek iin duraklad. "Bunu yapmak zor," dedi sonunda. "Ama yapabilirsin, yle deil mi?" Yine anlaml bir sessizlik olutu. "Evet," dedi Derin Dnce, "yapabilirim." "Bir cevap var m?" dedi Fook, heyecandan soluu kesilmi bir haldeydi. "Basit bir cevap?" diye ekledi Lunkwill. "Evet," dedi Derin Dnce. "Hayat, Evren ve Her ey. Bir cevap var. Ama," diye ekledi, "bu konuda dnmek zorunda kalacam." Ani bir kargaa bu an mahvetti: odann kaps hzla ald ve zerlerinde Cruxwan niversitesi'nin kaba, soluk mavi cppesi ve kemeri olan iki fkeli adam, kendilerine engel olmaya alan etkisiz uaklar bir kenara iterek odaya dald. "Giri izni talep ediyoruz!" diye bard adamlardan daha gen olan, gen ve gzel bir sekreterin boazna dirsek atarak. "Haydi," diye bard yaa byk olan, "ieri girmemize engel olamazsnz!" Kdemsiz bir programcy kapdan dar itti. "eri girmemize engel olamayacanz talep ediyoruz!" dedi gen olan bas bas bararak, artk tamamen odann iinde olmasna ve kimsenin onu durdurmaya almamasna ramen. "Kimsiniz siz?" dedi Lunkwill, koltuundan fkeyle kalkarak. "Ne istiyorsunuz?" "Adm Majikthise!" dedi yksek sesle, yaa byk olan. "Ben de Vroomfondel olmay talep ediyorum!" diye bard gen olan. Majikthise dnp Vroomfondel'e ters ters bakt. "Yeter," dedi fkeyle, "bunu da talep etmene gerek yok." "Tamam!" diye bard Vroomfondel, yaknndaki bir masaya serte vurarak. "Ben Vroomfondel'im ve bu bir talep deil, bu somut bir gerek! Somut gerekler talep ediyoruz!" "Hayr, etmiyoruz!" diye haykrd Majikthise sinirle. "Bu kesinlikle talep etmediimiz bir ey!" Soluk almak iin glkle duraklayan Vroomfondel tekrar bard. "Somut gerekleri talep etmiyoruz'. Bizim talep ettiimiz ey tek bir somut gerein bile olrmrnasuhr. Talep ediyorum ki, Vroomfondel olabilirim de olmayabilirim de." "yi de lanet olas herifler siz kim oluyorsunuz?" diye haykrd, fkeden kuduran Fook. "Bizler," dedi Majikthise, "filozofuz." "Olmayabiliriz de," dedi Vroomfondel, programclara iaret parman sallayarak. "Evet, yleyiz," diye srar etti Majikthise. "Burada, olduka kesin bir ekilde, Karma Filozoflar Bilgeler Aydnlar ve Dier Dnen Kiiler Sendikas'nn temsilcileri olarak bulunuyor ve bu makinenin hemen imdi kapatlmasn istiyoruz!" "Sorun nedir?" dedi Lunkwill. "Sana sorunun ne olduunu syleyeyim, dostum," dedi Majikthise, "sorun snrn izilmesi!" "Talep ediyoruz ki," diye haykrd Vroomfondel, "u snrn izilmesi meselesi bir sorun olabilir ya da olmayabilir!"

"Brakn makineler toplama karma ilemleri yapmaya devam etsin," diye uyard Majikthise, "ebedi gereklerle biz ilgileniriz, ok teekkrler. Yasal durumunu kontrol etsen iyi edersin dostum. Yasalara gre Nihai Gerei Aratrma ii, alan dnrlerin devredilemez hakkdr. Kahrolas makinenin biri gidip gerekten Nihai Gerei bulursa, biz annda iimizden oluruz, deil mi? Demek isteim, bu makine ertesi sabah size Tanr'nn kahrolas telefon numarasn verecekse, bizim gece yarlarna kadar oturup Tanr'nn var olup olmadn tartmamz neye yarar?" "Doru," diye bard Vroomfondel, "kesin snrlarla belirlenmi kuku ve belirsizlik alanlar talep ediyoruz!" Aniden odann her yannda gl bir ses grledi. "u noktada ben bir gzlemimi belirtebilir miyim?" diye sordu Derin Dnce. "Greve gideceiz!" diye bard Vroomfondel. "Evet!" diye onaylad Majikthise. "Ulusal apta bir Filozoflar grevi dzenleyeceiz!" Sade bir tarzda oyulup cilalanm kasalardaki hoparlrlerin iine yerletirilmi olan birka yardmc bas birimi Derin Dnce'nin sesine biraz daha kudret eklemek zere devreye girerken odadaki uultu dzeyi aniden ykseliyordu. "Tek sylemek istediim," diye brd bilgisayar, "devrelerimin artk geri dnsz bir ekilde Hayat, Evren ve Her ey'e Dair Niha Sorunun cevaplarn hesaplama ilemine baladdr- " duraklad ve herkesin dikkatini ektiine emin oldu ve daha sonra konumasna sessizce devam etti - "ama program yrtmem biraz zaman alacak." Fook sabrszlkla saatine bakt. "Ne kadar zaman?" diye sordu. "Yedi buuk milyon yl," dedi Derin Dnce. Lunkwill ve Fook gzlerini krptrarak birbirlerine baktlar. "Yedi buuk milyon yl m!" diye haykrdlar koro halinde. "Evet," dedi Derin Dnce, sesini ykselterek, "bu konuda dnmem gerektiini size sylemitim, deil mi? Bana yle geliyor ki bunun gibi bir program yrtmek, genel olarak felsefenin btn alanlarna halkn dikkatini ekecektir. Herkes benim sonunda varacam cevap konusunda kendi kuramn oluturacaktr ve zaten medya piyasasndan sizden iyi yararlanabilecek kim var ki? Birbirinizle yeterince iddetli tartmalara giritiiniz ve popler basn nnde birbirinize amur atp uyank araclar edindiiniz srece, hayat boyu belei kalabilirsiniz. Sylediklerimi nasl buldunuz?" ki filozof azlar ak ona bakakalmlard. "Lanet olsun," dedi Majikthise, "ite ben buna dnme derim. Hey, Vroomfondel, biz neden hi byle eyler dnmyoruz?" "Bilmiyom," dedi Vroomfondel huu iinde bir fsltyla, "herhalde beyinlerimiz ok fazla eitilmi olmal, Majikthise." Bunlar syledikten sonra, hzla topuklar zerinde dnp kapdan ktlat ve en lgn hayallerinde bile dnmedikleri bir hayata baladlar.

26 "Evet, ok etkileyici," dedi Arthur, Slartibartfast yky ana hatlaryla anlattktan sonra, "ama bunun Yerkre, fareler ve dier olaylarla ne ilgisi olduunu anlayamyorum." "Anlattklarm yknn yalnzca ilk yars, Dnyal," dedi yal adam. "Eer yedi buuk milyon yl sonra Cevap'n verildii byk gnde olanlar renmek istiyorsan, seni olaylar Duyuteyp kaytlarnda bizzat yaayabilecein alma odama davet etmeme izin ver. Tabii daha nce Yeni Yerkre'nin yzeyinde ksa bir gezinti yapmak isteyebilirsin. Korkarm yalnzca yars tamamland - henz yerkabuunun altna yapay dinozor iskeletlerini gmme iini bile bitiremedik, sonra srada Senozoik a'n nc ve Drdnc Zamanlar var ve ... " "Hayr, teekkr ederim," dedi Arthur, "sanrm hibir ey eskisi gibi olmayacak." "Hayr," dedi Slartibartfast, "olmayacak," ve havamobili dndrp akl almaz duvara doru tekrar yola kt.

27 Slartibartfast'n alma odasnn hali halk ktphanesindeki bir patlamann sonrasn andryordu, tam bir karmaa iindeydi. eri girdiklerinde yal adam kalarn att. "Korkun bir talihsizlik," dedi, "yaam-destek bilgisayarlarndan birinde bir diyod patlam. Temizlik personelimizi uyandrmaya altmzda neredeyse otuz bin yldr l olduklarn fark ettik. O cesetleri kim temizleyecek ok merak ediyorum. Dinle, uraya oturup seni makineye balamama izin ver olur mu?" Arthur'a bir stegosorusun* gs kafesinden yaplm gibi grnen sandalyeye oturmasn iaret etti. "Bu sandalye bir stegosorusun gs kafesinden yaplmtr," diye aklad yal adam, her an decekmi gibi duran kt ynlarnn ve izim aletlerinin altndan birtakm kablo uzantlarn ekmeye uraarak. "te," dedi, "tut unlar," Arthur'a ucu soyulmu bir ift kablo uzatmt. Arthur kablolar tutar tutmaz, kuun biri uarak dosdoru iinden geip gitti. *Stegosorus: Jura devrinde ABD'nin batsnda yaam, zrh dikenli dev kertenkele, -.n. Arthur havada asl duruyor ve kendi bedenini gremiyordu. Altnda aalarla evrelenmi, gzel bir kent meydan vard ve drt bir yan gz alabildiine beyaz beton binalarla kaplyd, binalar geni, ama eski grnyordu -pek ounun zerinde atlaklar ve yamur lekeleri vard. Ancak bugn gne parlyor, taze bir esinti aalarn arasnda hafif hafif dans ediyordu. Btn binalarn tuhaf bir ekilde sessizce mrldand hissini veren ey, byk olaslkla meydan ve evresindeki btn sokaklar tka basa dolduran nee dolu, heyecanl insanlarn grltsyd. Bir yerlerde bir bando alyor, rengrenk parlak bayraklar rzgrda dalgalanyor ve ortalkta bir karnaval havas esiyordu. Btn bu curcunann zerinde, bedensiz bir halde havada asl durmak Arthur'un kendini inanlmaz yalnz hissetmesine neden oldu, ama bu konuda dnmesine frsat kalmadan meydann dier ucunda nlayan bir ses herkesin dikkatini istedi. Meydana hakim bir binann nnde, parlak kumalarla rtl krsnn ardnda duran adam, bir hoparlr sistemi araclyla kalabala seslendi: "Ey Derin Dnce'nin glgesi altnda bekleyen insanlar!" dedi haykrarak. "Evrenin gelmi gemi En Byk ve Gerekten En lgin stadlar olan Vroomfondel ve Majikthise'nin Onurlu Torunlar ... Bekleme Sresi doldu!" Kalabalk lgn bir tezahratla cotu. Bayraklar, flamalar ve slklar havada uuuyordu. Dierlerine gre daha dar olan sokaklar ters dnm ve bacaklarn lgnca sallayan krkayaklara benzedi. "Irkmz yedi buuk milyon yldr bu Byk ve Aydnlanma Umudu Gn'n bekledi!" diye haykrd amigo, "Cevap Gn'n!" Kendinden gemi kalabalktan sevin tezahratlar ykseldi. "Bir daha asla," diye bard adam, "bir daha asla, sabah uyandmzda yle dnmeyeceiz: Ben kimim? Hayattaki amacm ne? Sabah kalkp ie gitmesem gerekten evrensel anlamda bir ey fark eder mi? Bugn en sonunda Hayat, Evren ve Her ey'e dair iimizi kemiren kk sorunlar ortadan kaldracak olan yaln ve kesin cevab alacaz!" Kalabalk bir kez daha yanarda gibi cokuyla pskrrken, Arthur havada, krsdeki konumacnn arkasnda ykselen binann birinci katndaki kocaman, grkemli pencerelerden birine doru kaydn fark etti. Dosdoru pencereye uarken bir anlk bir panik yaad, ama bir iki saniye sonra, cama hi demeden iinden getiini anladnda sakinleti. Odadaki hi kimse onun bu tuhaf girii zerine bir yorum yapmad, ama kendisi

aslnda orada olmad iin bu pek de artc deildi. Btn yaadklarnn keli bir apkann iine atlm, alt kanall, yetmi milimetrelik bir grnt kaydndan baka bir ey olmadn fark etmeye balad. Oda Slartibartfast'n tarifine ok benziyordu. Yedi buuk milyon yl boyunca, iyi baklm ve aa yukar her yzylda bir temizlenmiti. Ultra-maun masann kenarlar ypranm ve halnn rengi biraz solmutu, ama geni bilgisayar terminali deri kapl masann zerinde, daha dn yaplm gibi parltl bir ihtiamla duruyordu. Ciddi giyimli iki adam saygl bir tarzda bilgisayarn nnde oturup beklediler. "Vakit neredeyse doldu," dedi bir tanesi. O anda, havada, tam adamn boynunun yannda bir szcn belirivermesi Arthur'u ok artt. Szck LOONQAWL'd. Birka kez yanp snd, sonra yok oldu. Arthur daha bunun anlamn kavrayamadan, dier adam konutu ve boynunun yannda PHOUCHG szc beliriverdi. "Yetmibe bin nesil nce, bu program atalarmz altrd," dedi ikinci adam, "ve geen btn o zamann ardndan bilgisayarn konutuunu duyan ilk insanlar biz olacaz." "Heyecan verici bir bekleyi, Phouchg," diye onaylad ilk adam ve Arthur birden altyazl bir kayt izlemekte olduunu fark etti. "ilk biz duyacaz," dedi Phouchg. "Hayat..." "Evren ..." dedi Loonquawl. "Ve Her eye dair o byk sorunun cevabn !" "t," dedi Loonquawl belli belirsiz bir hareket yaparak, "sanrm Derin Dnce konumaya hazrlanyor!" Konsolun n tarafndaki paneller yava yava canlanrken umut dolu bir bekleyi an oldu. Iklar deneme yaparm gibi yanp sndler ve sonunda dzenli bir ileyie getiler, iletiim kanalndan alak sesli ve tatl bir mrlt duyuldu. "Gnaydn," dedi Derin Dnce sonunda. "Eeee ... Gnaydn, Ey Derin Dnce," dedi Loonquawl tedirgin bir sesle, "eyi buldun mu ... eee, eyi ... " "stediiniz cevab m?" diye szn kesti Derin Dnce, heybetli bir ses tonuyla. "Evet. Buldum." ki adam umutla rperdi. Bekleyileri bouna olmamt. "Gerekten bir cevap var m?" diye sordu Phouchg, nefes nefese. "Gerekten bir cevap var," diye onaylad Derin dnce. "Her eye? Hayat, Evren ve Her ey'e Dair Byk Soruya?" "Evet." Her iki adam da bu an iin eitilmi ve yaamlar buna hazrlanarak gemiti, doduklar anda cevaba tanklk edecek kiiler olarak seilmilerdi, ama yine de glkle nefes aldklarn ve kk ocuklar gibi heyecan iinde kvrandklarn fark ettiler. "Peki bize cevab vermeye hazr msn?" dedi Loonquawl srarla. "Hazrm." "imdi mi?" "imdi," dedi Derin Dnce. kisi de kurumu dudaklarn yaladlar. "Ama dnyorum da," diye ekledi Derin Dnce, "hounuza gideceini sanmyorum." "Fark etmez," dedi Phouchg. "Onu renmek zorundayz! Hemen imdi!"

"Hemen imdi mi?" diye sordu Derin Dnce. "Evet! imdi ..." "Pekl," dedi bilgisayar ve tekrar sessizlie gmld. ki adam huzursuzca kprdand. Odada dayanlmaz bir gerilim vard. "Bundan gerekten hi holanmayacaksnz," diye grn belirtti Derin Dnce. "Syle!" "Pekl," dedi Derin Dnce. "Byk Sorunun Cevab ..." "Evet ... !" "Hayat, Evren ve Her eye dair ..." dedi Derin Dnce. "Evet... !" "Cevab..." dedi Derin Dnce ve duraklad. "Evet ... !" "Cevab ..." "Evet ...!!! ... ?" "Krkiki," dedi Derin Dnce, sonsuz bir ihtiam ve sakinlikle.

28 Uzun sre kimseden t kmad. Phouchg gz ucuyla dardaki meydanda bekleyen gergin ve umutlu yzler denizini grebiliyordu. "Lin edileceiz, deil mi?" diye sordu fsldayarak. "Bu zor bir grevdi," dedi Derin Dnce yumuak bir sesle. "Krkiki!" diye bard Loonquawl. "Yedi buuk milyon yllk almann sonunda bize btn syleyebilecein bu mu?" "ok dikkatli bir ekilde kontrol ettim," dedi bilgisayar, "cevap kesinlikle bu. Drst olmak gerekirse, bence sorun sizin tam olarak ne sorduunuzu hibir zaman bilmemi olmanz." "Ama sorduumuz Byk Soru'ydu! Hayat, Evren ve Her ey'e dair Evrensel Soru!" diye uludu Loonquawl. "Evet," dedi Derin Dnce, ahmaklara ac ektirmekten memnuniyet duyan birinin havasyla, "ama o aslnda nedir?" Adamlar bo gzlerle nce bilgisayara sonra da birbirlerine bakarken, stlerine yava yava aknlk dolu bir sessizlik kt. "ey, bilirsin ite, Her ey'e dair ite ...Her ey ..." diye ortaya bir fikir atmaya alt Phouchg, olduka zayflam bir sesle. "Aynen yle!" dedi Derin Dnce. "Sorunun tam olarak ne olduunu bildiiniz zaman, cevabn ne anlama geldiini de anlayacaksnz." "Ah harika," diye homurdand Phouchg, defterini bir kenara savurdu ve bir damla gzyan sildi. "Bak, pekl, pekl," dedi Loonquawl, "bize sorunun ne olduunu syler misin ltfen?" "Nihai Soru'yu mu?" "Evet!" "Hayat, Evren ve Her ey'e dair?" "Evet!" Derin Dnce bir an derin derin dnd. "Bunu yapmak zor," dedi. "Ama yapabilirsin, deil mi?" diye bard Loonquawl. Derin Dnce bunun zerine daha uzunca bir sre dnd. Sonunda: "Hayr," dedi serte. ki adam da umutsuzlukla sandalyelerine ktler. "Ama size kimin yapabileceini syleyeceim," dedi Derin Dnce. kisi de hemen kafalarn kaldrp ona baktlar. "Kim? Syle!" Arthur ar ar ama engellenemez bir ekilde konsola doru ilerlediini fark ettiinde, grne baklrsa var olmayan kafatasnn da karncalanmaya baladn hissetti aniden, ama bunun, yalnzca kayd yapann arpc bir yakn ekim denemesi olduunu dnd. "Szn ettiim ey, benden sonra gelecek bilgisayardan bakas deil," dedi Derin Dnce, yava ve net konuarak, sesi allm hitap tonunu kazanmt yeniden. "Benim en basit ilem parametrelerini bile hesaplamaya layk olmadm bir bilgisayar - ancak onu sizin

iin ben tasarlayacam. Nihai Cevabn Sorusu'nu hesaplayabilecek bir bilgisayar; bu bilgisayar ylesine sonsuz ve ince bir karmaklkta ki ilem matriksinin bir ksmn bizzat organik yaam oluturacak ve siz de yeni biimlere brnp bilgisayarn on milyon yllk programn ynlendirebilmek iin onun iine gireceksiniz! Evet! Bu bilgisayar sizin iin ben tasarlayacam! Sizin iin ona bir de isim vereceim! smi ... Yerkre olacak." Phouchg, Derin Dnce'ye az ak bir halde bakakalmt. "Ne aptalca bir isim," dedi ve vcudunda boyuna, koca yarklar belirmeye balad. Loonquawl'un bedeninde de hi yoktan korkun yaralar almaya balad birdenbire. Bilgisayarn kontrol paneli kabard ve atlamaya balad, duvarlar titrek bir kla parlad, ufaland ve oda ykselip kendi tavanna arpt... *** Slartibartfast, Arthur'un nnde iki kabloyu tutmu bir ekilde dikiliyordu. "Kaydn sonu," diye aklad.

29 "Zaphod! Uyan!" "Hmmmmmmmrrrr ?" "Hey, haydi, uyan." "Brak baaryla yaptm eyi yapmaya devam edeyim, olur mu?" diye mrldand Zaphod ve sese srtn dnerek uyumay srdrd. "Seni tekmelememi mi istiyorsun?" dedi Ford. "Bu ok mu houna giderdi?" dedi Zaphod kzarp sulanm gzleriyle. "Hayr." "Benim de gitmezdi. O zaman bunu yapmann bir anlam yok? Rahat brak beni," dedi Zaphod ve yatt yerde kvrld. "O iki kiilik gaz yuttu," dedi Trillian, Zaphod'a bakarak, "iki soluk borusu var." "Konumay kesin," dedi Zaphod, "zaten uyumaya almak yeterince zor. u yattmz yerin nesi var? Souk ve sert." "Altndan yaplm," dedi Ford. Zaphod etkileyici bir balet hareketiyle ayaa frlad ve ufuk izgisini incelemeye balad, nk altn zemin drt bir ynde gz alabildiine uzanyordu, kusursuz bir przszlkte, som altn. ey gibi parldyordu ... ne gibi parldadn sylemek imknszd, nk Evrendeki hibir ey som altndan bir gezegen gibi parldayamazd. "Bu kadar altn buraya kim koydu?" diye cyaklad Zaphod, gzleri yuvalarndan frlamt. "Heyecanlanma," dedi Ford, "bu yalnzca bir katalog." "Bir ne?" "Bir katalog," dedi Trillian, "bir yanlsama." "Bunu nasl syleyebilirsin?" diye haykrd Zaphod, ellerinin ve dizlerinin zerine kp zemini incelemeye balad. Yeri yoklad, drtt. ok ard, ama ok hafif bir yumuakl vard - trnayla bile zerinde iz brakabiliyordu. ok sar ve ok parlakt, ama zerine hohladnda, nefesi som altnn zerinden buharlar gibi, o ok garip ve zel ekilde uup gidiyordu. "Trillian ve ben buraya bir sre nce geldik," dedi Ford. "Birileri gelene kadar barp ardk, sonra gelenleri usandrana dek barp armaya devam ettik. Onlar da bizimle ilgilenmeye hazr olana kadar oyalanmamz iin bizi gezegen kataloglarna koydular. Bunlarn hepsi Duyu-teyp kayd." Zaphod ona ac ac bakt. "Hay saym," dedi, "baka birinin dn gstermek iin mi kendi kusursuz ryamdan uyandrdn beni." Huysuz bir ekilde yere oturdu. "Oradaki vadi sralar da ne yle?" "Ayar damgas," dedi Ford. "Gidip baktk." "Seni daha nce uyandrmadk," dedi Trillian. "En son gezegen diz boyu balk doluydu." "Balk m?" "Bazlarnn zevkleri gerekten son derece tuhaf olmal." "Ondan ncekinde de," dedi Ford, "platin vard. Rengi biraz donuktu. Ama yine de senin bunu grmek isteyeceini dndk." Ne yne baksalar yekpare bir ate halinde parlayan k denizleri gzlerini

kamatryordu. "ok ho," dedi Zaphod kskn kskn. Gkyznde kocaman, yeil bir katalog numaras belirdi. Titreti ve deiti. Tekrar evrelerine baktklarnda manzarann da deimi olduunu grdler. Hep bir azdan "Ih" dediler. Deniz mordu. zerinde durduklar kumsal sar ve yeil renkli minik akl talarndan oluuyordu - byk ihtimalle ok deerli talard bunlar. Uzaktaki dalar krmz zirveleriyle yumuak ve dalga dalga grnyordu. Yaknlarnda gm saakl ve leylak rengi frfrl bir gne emsiyesi olan som gmten bir masa duruyordu. Gkyznde devasa bir yaz, katalog numarasnn yerini ald. Yazda yle diyordu: Zevkiniz ne olursa olsun, Magrathea size onu sunar. Alakgnlllkle. Sonra rlplak be yz kadn gkten paratlerle inmeye balad. Bu grnt bir anda yok oldu ve kendilerini ilkbaharn ortasnda, ineklerle dolu bir otlakta buluverdiler. "Ah!" dedi Zaphod. "Beyinlerim!" "Bu konuda konumak ister misin?" dedi Ford. "Peki, tamam," dedi Zaphod ve evrelerinde deiip duran grntlere aldrmakszn yere oturdular. "unu anladm," dedi Zaphod, "beynime her ne olduysa, bunu ben yaptm ve bunu yle bir ekilde yaptm ki devlet grntleme testleri tarafndan ortaya karlamayacakt. stelik bu konuda kendim de hibir ey bilmeyecektim. Ne delilik, ha?" Dier ikisi onaylamak iin balarn sallad. "Bunun zerine, yle dndm ben de: Kimsenin, galaktik hkmetin, hatta kendimin bile bildiimi bilmesine izin veremeyeceim bu ok gizli ey nedir? Cevap ise 'Bilmiyorum'. Bu durum gn gibi ortada. Ama birka paray birletirdim ve tahmin etmeye baladm. Ne zaman Bakanla aday olmaya karar vermitim? Bakan Yooden Vtanx'n lmnden ksa sre sonra. Yooden' hatrlyor musun, Ford?" "Evet," dedi Ford, "ocukken tantmz u herif, Arkturuslu kaptan. Etkileyici adamd. Sen onun mega yk gemisine daldnda, bize at kestanesi vermiti. Senin tand en hayranlk verici ocuk olduunu sylemiti." "Neden sz ediyorsunuz siz?" dedi Trillian. "ok eski zamanlardan," dedi Ford, "Betelgeuse'de birlikte geen ocukluumuzdan. Galaktik merkez ve merkezden uzak blgeler arasndaki geni hacimli ticaretin byk blmn Arkturus mega yk gemileri tard. Betelgeuse ticari keif gemileri pazar bulur, Arkturuslular da oraya mallar gtrrd. Dordelis savanda kkleri kaznmadan nce, uzay korsanlar byk bir sorun tekil ediyorlard. Bu yzden, mega yk gemileri galaktik bilimin elindeki en fantastik savunma kalkanlaryla donatlmak zorundayd. Onlar gerekten gl ve devasa gemilerdi. Bir gezegenin yrngesine girdiklerinde gne tutulmasna yol aarlard. "Bir gn, bizim gen Zaphod bu gemilerden birine baskn yapmaya karar verdi. Stratosferde kullanmak zere tasarlanm, -jetli kk bir motosiklete binmi kk bir ocuk. Yani bu yapt delirmi bir maymunun yapabileceinden daha lgncayd. Ben de onunla gittim, nk bunu yapamayaca zerine salam bir parayla bahse girmitim ve sahte delillerle geri dnmesini istemiyordum. Sonra ne mi oldu? Motorunu glendirip bambaka bir eye evirdii -jetli motosiklete atladk, birka hafta iinde dokuz on k yl yol aldk, nasl olduunu hl bilmediim bir ekilde mega yk gemisine daldk, oyuncak tabancalarmz sallayarak kumanda kprsne ktk ve at kestanesi istedik. imdiye kadar bundan daha lgnca bir eye rastlamadm. Bir yllk harlma ml olmutu. Ne iin? At kestanesi."

"Kaptan Yooden Vranx gerekten hayran olunacak bir adamd," dedi Zaphod. "Bize yiyecek, iki -Galaksinin gerekten garip yerlerinden gelmi eylerdi- elbette bir sr at kestanesi verdi, inanlmaz gzel zaman geirdik. Sonra bizi Betelgeuse devlet hapishanesinin gvenlii en sk kanadna nlad. Kyak adamd. Daha sonra Galaksi Bakan oldu." Zaphod duraklad. evrelerindeki grnt o anda karanla brnd. Siyah sisler evrelerinde girdap gibi dnd ve fili andran belirsiz ekiller, glgelerde pusuya yatp bekledi. Sessizlik ara sra hayali varlklarn baka hayali varlklar ldrme sesleriyle bozuluyordu. nsanlar bunun iin para demeyi teklif ettiklerine gre, bu tr eylerden holanyor olmalydlar. "Ford," dedi Zaphod sessizce. "Evet?" "Yooden lmeden hemen nce beni grmeye geldi." "Ne? Bunu bana hi sylemedin." "Hayr." "Ne dedi? Seni neden grmeye gelmi?" "Bana Altn Kalp'i anlatt. Gemiyi almam onun fikriydi." "Onun fikri mi?" "Evet," dedi Zaphod, "ve onu almann tek yolu frlatma treninde bulunmakt." Ford bir an iin byk bir aknlkla az ak bakakald ve sonra kahkahalarla glmeye balad. "Yani sen bana," dedi, "Galaksi Bakanlna srf o gemiyi alabilmek iin mi soyunduunu sylyorsun?" "Aynen yle," dedi Zaphod, pek ok insan yumuak duvarl bir odaya kilitletecek trden bir srtla. "Ama neden?" dedi Ford. "Ona sahip olmak neden bu kadar nemli?" "Bilmem," dedi Zaphod, "Bence bunun neden bu kadar nemli olduunun ve ona neden ihtiya duyacamn bilincinde olsaydm, bu beyin grntleme testlerinde grnrd ve asla o testlerden geemezdim. Sanrm Yooden bana hl kilit altnda olan bir sr ey anlatt." "Yani Yooden'in seninle konumas yznden mi gidip beyninin iine ettin?" "Lanet herif ok iyi konuuyordu." "Evet, ama eski dostum Zaphod, kendine dikkat etmelisin, bunu biliyorsun." Zaphod omuzlarn silkti. "Yani btn bunlarn nedenine dair hibir tahmin yrtemiyor musun?" diye sordu Ford. Zaphod bunun zerine biraz kafa yordu ve aklndan birtakm kukular geiyormu gibi grnd. "Hayr," dedi sonunda. "Grne gre kendime srlarmn hibirini renme izni vermiyorum. Yine de," dedi biraz daha dndkten sonra, "bunu anlayabiliyorum. Ben de olsam bana zerre kadar gvenmezdim." Bir saniye sonra, katalogdaki en son gezegen de altlarndan kayboldu ve tekrar gerek dnyaya dndler. Cam masalar ve tasarm dlleriyle dolu, pel kapl bir bekleme odasnda oturuyorlard.

nlerinde de uzun boylu Magratheal bir adam oturuyordu. "Fareler imdi sizi kabul edecekler," dedi.

30

"te her eyi grdn," dedi Slartibartfast, alma odasndaki berbat dankln bir ksmn toparlamak iin yetersiz ve batan savma bir giriimde bulunarak. Kt ynnn stnden bir sayfa ald, ama onu koyacak baka bir yer dnemedi ve sayfay tekrar ynn zerine koyduu andaysa kt yn devriliverdi. "Yerkre'yi Derin Dnce tasarlad, biz ina ettik ve siz de zerinde yaadnz." "Vogonlar da programn tamamlanmasna be dakika kala gelip onu yok etti," diye kederli bir ses tonuyla ekledi Arthur. "Evet," dedi yal adam, umutsuz bir ruh haliyle odada gz gezdirmek iin duraklayarak. "On milyon yllk planlama ve alma bir rpda yok olup gitti. On milyon yl, Dnyal ... bylesi bir zaman araln tasavvur edebiliyor musun? O kadar zamanda, tek bir solucandan be kez galaktik uygarlk treyebilirdi. Ama hepsi yitip gitti." Duraklad. "te sana brokrasi," diye ekledi. "Biliyor musunuz," dedi Arthur dnceli bir ruh haliyle konuarak, "btn bunlar yaadm pek ok eyi aklyor. Hayatm boyunca dnyada bir eylerin, byk, hatta uursuz bir eylerin dndne, ama hi kimsenin bana bir ey sylemediine dair tuhaf ve aklanamaz bir his vard iimde." "Hayr," dedi yal adam, "bu tamamyla normal bir paranoya. Evrendeki herkeste vardr bu." "Herkeste mi?" dedi Arthur, heyecanla. "Eer herkes ayn paranoyaya kaplyorsa, belki de bunun bir anlam vardr! Belki de bildiimiz Evrenin dnda bir yerlerde... " "Belki de. Ama kimin umurunda?" dedi Slartibartfast, Arthur kendini heyecana fazla kaptrmadan. "Belki ben yal ve yorgunum," diye devam etti, "ama bence gerekten neler olup bittiini bulma olasl o kadar anlamsz bir ekilde uzaktr ki yaplacak tek ey bu hissi bir kenara brakp kendine oyalanacak bir eyler bulmaktr. Bak bana: Sahil eritleri tasarlyorum. Norve iin bir dl bile aldm." Bir yn dkntnn altn stne getirerek zerinde kendi ismi yazl olan byk bir perspeks blounu ekip kard. Norve'in dkme bir kalbyd bu. "Bunun ne anlam var ki?" dedi. "En azndan benim bundan karabildiim herhangi bir anlam yok. Btn hayatm boyunca fiyortlar yapp durdum. Oysa sadece ksa bir sre iin moda oldular, ben de nemli bir dl aldm." Omuzlarn silkerek dl elinde evirip evirdi ve umursamaz bir tavrla bir kenara att, ama yumuak bir eyin zerine dmesine zen gstermeyecek kadar umursamaz deildi. "Dierinin yerine ina etmekte olduumuz bu yeni Yerkre'de bana Afrika'y verdiler. Tabii ki yine her yere fiyortlar yapacam, nk onlar seviyorum ve onlarn hl bir ktaya ho bir barok hava verdiini dnecek kadar eski kafalym. Onlarsa bana bunun yeterince ekvatora zg olmadn sylyorlar. Ekvatora zgym!" Yapmack bir kahkaha att. "Bunun ne nemi var? Bilim elbette birtakm harikulade eyler baarmtr, ama her zaman iin ben mutlu olmay, geree uygun olmaya yelerim." "Peki mutlu musun?" "Hayr. te hi phesiz, her eyin kt nokta da bu." "Ne yazk," dedi Arthur, yal adamn halini anlyordu. "Oysa dier her eyiyle birlikte ho bir hayat tarz gibi grnyordu." Duvarda bir yerlerde kk, beyaz bir k parlad aniden. "Haydi gel," dedi Slartibartfast, "farelerle tanacaksn. Gezegene geliin hatr saylr bir heyecan yaratt. Duyduum kadaryla buraya geliin daha imdiden Evren tarihindeki en

ihtimal dahilinde olmayan nc olay ilan edildi." "lk ikisi neydi?" "ey, byk ihtimalle sradan rastlantlard," dedi Slartibartfast umursamaz bir tavrla. Kapy at ve Arthur'un ardndan gelmesini bekledi. Arthur bir kez daha evresine ve kendisine, o Perembe sabah amurda yatarken zerinde olan giysilerine bir gz att. imdi terden srlsklam ve perian bir haldeydiler. "Hayat tarzmla ilgili byk sorunlarm var grnyor," diye mrldand kendi kendine. "zr dilerim, anlayamadm?" dedi yal adam nazike. "nemli deil," dedi Arthur, "yalnzca aka yaptm."

31 Dikkatsizce sylenen szlerin hayatlara mal olduu hi phesiz iyi bilinir, ama sorunun gerek boyutu her zaman tam olarak anlalamaz. rnein, Arthur'un tam "Hayat tarzmla ilgili byk sorunlarm var grnyor" dedii anda, uzay-zamann srekliliinde lgn bir solucan delii ald ve szcklerini zaman iinde ok ok gerilere, uzayn sonsuzluunun neredeyse dier ucuna, tuhaf ve sava varlklarn korkun bir yldzlararas savan eiinde olduu uzak bir galaksiye tad. ki muhalif lider son kez buluuyorlard. Vl'hurglarn siyah tal sava ortu iinde gz kamatran komutan, karsnda tatl kokulu, yeil bir sis bulutunun iinde bada kurmu oturan G'Gugvuntt liderine durgun, deimez bir ifadeyle bakarken, konferans masasna rktc bir sessizlik kt. Bakm yaplm ve dehet verici silahlarla donatlm bir milyon yldz kruvazr, elektrikli lm tek bir komutla salvermeye hazr bekliyordu, nk Vl'hurg komutan, G'Gugvuntt'a annesi hakknda sylediklerini geri almas iin meydan okumaktayd. Yaratk ar scak ve iren buharnn iinde kprdad ve tam o anda Hayat tarzmla ilgili byk sorunlarm var grnyor cmlesi konferans masasnn bir ucundan dierine dek szld. Maalesef, bu szler Vl'hurg dilinde akla gelebilecek en ar hakaretti ve yzyllar srecek bir sava balatmaktan baka are kalmamt. Sonunda, birka bin yl sonunda galaksilerinin byk bir ksm yok olduunda, her eyin korkun bir yanl anlamadan ibaret olduu fark edildi ve birbirine kar savaan iki sava filosu, geriye kalan birka sorunu da zerek, savaa neden olan hakaretin kayna olarak saptanan galaksimize bir saldr balatmak iin birleti. Kudretli gemiler uzay boluunda binlerce yl yol ald ve sonunda ilk rastladklar gezegene haykrarak daldlar -ki bu gezegen Yerkre'ydi - ancak burada, lek hesaplamasnda yaplan korkun bir hata yznden sava filosunun tamam yanllkla kk bir kpek tarafndan yutuldu. Evrenin tarihindeki karmak neden-sonu etkileimini inceleyenler byle eylerin her zaman olduunu, ama bizim onlar engelleyecek gce sahip olmadmz belirtirler. "Hayat byle," derler. *** Ksa bir havamobil yolculuu Arthur ve yal Magrathealy bir kapnn nne getirdi. Havamobil'den indiler, kapdan geerek cam masalar ye Perspeks dllerle dolu bir bekleme odasna girdiler. Hemen hemen ayn anda, odann dier tarafndaki kapnn zerinde bir k yanp snd ve kapdan ieri girdiler. "Arthur! Gvendesin!" dedi bir ses. "yle miyim?" dedi Arthur, olduka akn bir sesle. "Eee, iyi o zaman." Iklar epey kslmt ve bylece egzotik yemekler, garip ekerlemeler, tuhaf meyvelerle donatlm, kocaman bir masann evresinde oturan Ford, Trillian ve Zaphod'u grmesi bir iki saniye ald. Tknyorlard. "Sizin banza neler geldi?" diye sordu Arthur. "ey," dedi Zaphod, zgarada pimi etli bir pirzolaya saldrrken, "buradaki ev sahiplerimiz bize gaz verdiler, beyinlerimizin leini kardlar, genel olarak tuhaf davranlar sergilediler ve imdi de gnlmz almak iin bize ok gzel bir yemek verdiler. te," dedi bir kseden berbat kokulu bir et paras karrken, "biraz Vegan gergedan pirzolas almaz msn? Eer bu tr eylerden holanyorsan ok lezzetli bulacaksn." "Ev sahipleri mi?" dedi Arthur. "Hangi ev sahipleri? Etrafta hi ..." "le yemeine ho geldin, Yerkre yarat," dedi incecik bir ses.

Arthur evresine baknd ve aniden l bast. "!" dedi. "Masada fareler var." Herkes imal bir ekilde Arthur'a bakarken tedirgin edici bir sessizlik yaand. Arthur ise masann zerinde viski bardaklarna benzeyen eylerin iinde oturan iki beyaz fareyi incelemekle meguld. Sessizlii fark edip herkese yle bir bakt. "Ha!" dedi, durumu aniden kavrayarak. "ey, zr dilerim. Ben buna pek hazr deildim ... " "Sizi tantraym," dedi Trillian. "Arthur, bu fare Benjy." "Selam," dedi farelerden biri. Byklar, viski bardana benzeyen dalgann i yzeyindeki dokunmaya duyarl panele hafife arpt ve alet ne doru hafife hareket etti. "Ve bu da fare Frankie." "Tantmza memnun oldum," dedi dier fare ve ayn hareketi yapt. Arthur'un az aknlktan bir kar ak kalmt. "Ama onlar ..." "Evet," dedi Trillian, "onlar benim Yerkre'den beraberimde getirdiim fareler." Trillian, Arthur'un gzlerinin iine bakt ve Arthur kzn gzlerinde boyun eiin umursamazln fark ettiini dnd. "Bana u anaktaki zgara Arkturus Mega-eeinden uzatr msn ltfen?" dedi Trillian. Slartibartfast kibarca ksrd. "ey, affedersiniz," dedi. "Evet, teekkrler Slartibartfast," dedi fare Benjy serte, "gidebilirsin." "Ne? Ha ... eee, pekl," dedi yal adam, gcenmi gibi biraz geri ekildi. "O zaman gidip fiyortlarma devam edeyim ben." "ey, aslnda buna pek gerek kalmayacak," dedi fare Frankie. "Yeni Yerkre'ye pek ihtiyacmz olmayacak gibi grnyor." Kk, pembe gzlerini yuvalarnda dndrd. "u anda yok edilmesinden birka saniye ncesine kadar gezegende bulunan bir yerli bulduumuza gre buna gerek yok." "Ne?" diye haykrd Slartibartfast dehet iinde. "Ciddi olamazsnz! Elimde tamamlanm ve Afrika'ya gnderilmeye hazr bin tane buzul var!" "Belki de onlar skmeden nce ksa bir kayak tatili yapabilirsin," dedi Frankie zehir gibi bir ses tonuyla. "Kayak tatili mi!" dedi haykrarak yal adam. "O buzullarn hepsi birer sanat eseri! Zarife yontulmu d hatlar, ycelere uzanan buzdan doruklar, grkemli derin koyaklar! Yce bir sanat eserinin zerinde kaymak kutsal bir eye hrmetsizlik etmek olur!" "Teekkrler, Slartibartfast," dedi Benjy serte. "Bu kadar yeterli." "Evet efendim," dedi yal adam souk bir sesle, "ok teekkr ederim. Hoa kal, Dnyal," dedi Arthur'a, "umarm hayat tarznla ilgili sorunlar zersin." Dierlerini bayla selamlayp srtn dnd ve zgn zgn yryerek odadan kt. Arthur ne diyeceini bilemez bir halde adamn arkasndan bakakald. "imdi," dedi fare Benjy, "iimize bakalm." Ford ve Zaphod kadeh tokuturdular. "imize bakalm!" dediler. "Pardon?" dedi Benjy. Ford etrafna baknd.

"zr dilerim, kadeh kaldryoruz sanmtm," dedi. ki fare cam aralarnn iinde sabrszca koturdu. Sonunda kendilerini toparladlar ve Benjy, Arthur'a hitap etmek zere ne kt. "imdi, Yerkre yarat," dedi, "asl durum u ki, bildiin gibi aa yukar son on milyon yldr Nihai Soru denen rezil eyi bulmak adna gezegeninizi ynetiyoruz." "Neden?" dedi Arthur, sert bir ekilde. "Hayr - onu oktan dndk," diye araya girdi Frankie, "ama bu cevaba uymuyor. Neden? - Krkiki ... grdn m, olmuyor." "Hayr," dedi Arthur, "Ben bunu neden yapyorsunuz demek istemitim?" "Ha, anladm," dedi Frankie. "Ac gerei sylemem gerekirse, yalnzca alkanlktan sanrm. Zaten aa yukar nemli olan da bu - grtlamza kadar bu ie battk ve lanet olas Vogonlar yznden her eye en batan balama ihtimalini dndke ldracak gibi oluyorum akas, ne demek istediimi anlyor musun? Benjy ve benim iimizi bitirip ksa bir tatil iin gezegenden erken ayrlm olmamz sadece ans eseriydi, sonra da dostlarnn yardmlaryla Magrathea'ya kadar gelebildik." "Magrathea bizim boyutumuza alan bir kap," diye ekledi Benjy. "O zaman," diye devam etti sangillerden gelen meslekta, "Kendi boyutumuzda 5 Boyutlu bir sohbet ovu ve bir konferans dizisi yapmamz iin olduka iyi bir szleme teklifi aldk ve bunu kabul etmeye gerekten de ok yaknz." "Ben de kabul ederdim, sen etmez miydin Ford?" dedi Zaphod, fareleri tevik ederek. "Ya evet," dedi Ford, "ben olsam hi durmaz hemen dalardm." Arthur onlara bakt ve btn bunlarn nereye varacan merak etti. "Ama bir sonuca ihtiyacmz var, anlyorsunuz, deil mi?" dedi Frankie, "Yani Nihai Soruya hl u ya da bu ekilde ihtiyacmz var." Zaphod, Arthur'a doru eildi. "Anlamadn m" dedi, "eer stdyoda ylece rahat rahat oturup Hayat, Evren ve Her eyin Cevab'n bildiklerini sylerlerse en sonunda cevabn gerekten krkiki olduunu itiraf etmek zorunda kalacaklar ve o zaman da gsteri byk olaslkla ok ksa srecek. kinci blm olmayacak, anlarsn ya." "Kulaa ho gelecek bir eyler bulmamz gerekiyor," dedi Benjy. "Kulaa ho gelecek bir eyler mi?" diye bard Arthur. "Kulaa ho gelecek bir Nihai Soru, yle mi? Birka fareden mi?" Farelerin tyleri diken diken oldu. "Pekl, yani idealizme evet, saf aratrmann saygnlna evet, btn biimleriyle gerei aramaya evet, ama korkarm ki bir an gelir ve hakikaten bir gerek varsa bile bunun Evrenin okboyutlu sonsuzluunun tamamnn neredeyse kesinlikle bir grup manyak tarafndan ynetildii olduundan phelenmeye balarsn. Bunun doru olup olmadn renmek iin bir on milyon yl daha harcamakla paray alp kamak arasnda bir seim yapmak zorunda kalrsanz, ben kendi adma biraz hareketi tercih ederim," dedi Frankie. "Ama ..." diye sze balad Arthur umutsuzca. "Hey, anlaana, Dnyal?" diye araya girdi Zaphod. "Sen o bilgisayar matriksinin son nesil rnlerinden birisin, tamam m? Ve gezegene nah ekildii ana dek oradaydn, deil mi?" "Eee ..." "Bu yzden beynin bilgisayar programnn sondan bir nceki halinin organik paralarndan biriydi," dedi Ford, olduka anlalr bir aklama yaptn dnerek.

"Anladn m?" dedi Zaphod. "Pekl," dedi Arthur kukuyla. Hibir zaman kendini bir eyin organik paras olarak hissetmek nedir bilmemi ve bunu her zaman sorunlarndan biri olarak grmt. "Bir baka deyile," dedi Benjy, kk ve garip aracn Arthur'a ynelterek, "sorunun yapsnn beyin yapna kodlanm olma olasl ok yksek -bu yzden onu satn almak istiyoruz." "Neyi, soruyu mu?" dedi Arthur. "Evet," dedi Ford ve Trillian. "ok para karlnda," dedi Zaphod. "Hayr, hayr," dedi Frankie, "satn almak istediimiz ey sadece beynin." "Ne!" "Bu frsat kim karrd ki?" diye sordu Benjy. "Beynini elektronik olarak okuyabileceinizi sylemitiniz sanrm," diye itiraz etti Ford. "ey evet," dedi Frankie, "ama ilk nce beyni dar karmamz gerekiyor. Hazrlanmas gerek." "leme tabi tutulmal," dedi Benjy. "Kp kp doranmal." "Ben almayaym," diye bard Arthur, sandalyesini devirip dehet iinde masadan uzaklarken. "Eer bu sizin iin nemliyse," dedi Benjy, makul bir ey sylermi gibi, "yerine her zaman yenisi koyulabilir." "Evet, elektronik bir beyin," dedi Frankie, "basit bir tane yeterli olacaktr," dedi Frankie. "Basit bir taneymi!" diye feryat etti Arthur. "Evet," dedi Zaphod yznde aniden beliren eytani bir srtmayla, "onu yalnzca Ne?, Anlamadm ve ay nerede? demeye programlamanz yeter - kimse fark anlayamaz." "Ne?" diye haykrd Arthur, daha da gerileyerek. "Bakn, grdnz m?" dedi Zaphod ve Trillian'n o anda yapt bir ey yznden acyla uludu. "Fark ben anlarm," dedi Arthur. "Hayr anlamazsn," dedi fare Frankie, "anlamamaya programlanm olacaksn." Ford kapya doru kotu. "Bakn, zgnm, fare dostlar," dedi, "ama anlaabileceimizi hi sanmyorum." "Anlamak zorunda olduumuzu dnmeyi tercih ederim," dedi fareler bir azdan ve o anda incecik seslerindeki btn ekicilik yok oldu. Cam aralar, tiz bir l andran hafif bir sesle masadan havaland ve geri geri yrrken tkezleyerek bir keye skm, hibir ey dnemez haldeki aresiz Arthur'a doru ilerlemeye balad. Trillian onu kolundan skca tuttu ve Ford'la Zaphod'un amaya altklar kapya doru srklemeye alt, ama Arthur bir l kadar ard - kendisine ani bir hava saldrs dzenleyen kemirgenler tarafndan hipnotize edilmi gibiydi. Trillian ona haykrd, ama Arthur sadece bo bo bakt. Ford ve Zaphod kapya bir kez daha aslp amay baardlar. Kapnn dier tarafnda yalnzca Magrathea'nn iriyar ayaktakm olduunu varsayabildikleri, irkin adamlardan oluan kk bir gruh vard. irkin olan yalnzca kendileri deildi, yanlarnda tadklar

tbbi ara gereler de gzel grnmekten ok uzakt. Saldrya getiler. Yani - Arthur'un kafas kesilip beyni karlacakt, Trillian ona yardm edemiyordu, onlara gre epey iri ve silah olarak ok daha salam donanml birka haydut Ford ve Zaphod'un zerine saldrmak zereydi. Sonuta, tam o anda gezegendeki btn alarmlarn sar edici bir grltyle almaya balamas ok byk bir anst.

32 "Acil durum! Acil durum!" diye haykryordu Magrathea'nn drt bir yanndaki sirenler. "Gezegene dman gemisi indi. 8A blmnde silahl davetsiz misafirler var. Savunma istasyonlar, savunma istasyonlar." Parampara olmu cam aralarnn dkntleri arasnda yatan iki fare fkeyle etraf kokluyorlard. "Lanet olsun," diye sylendi fare Frankie, "bir kilo sefil Yerkre yarat beyni iin ne tantana." Parlak pembe gzleri, statik elektrik yznden diken diken olmu gzel, beyaz tyleriyle saa sola koturuyordu. "imdi yapabileceimiz tek ey," dedi Benjy, melip dnceli dnceli byklarn svazlayarak, "sahte bir soru bulmak ve kulaa inandrc gelebilecek bir eyler uydurmak." "Zor," dedi Frankie. Dnd, " 'Sar ve tehlikeli olan ey nedir?' nasl?" Benjy bunun zerine ksa bir sre dnd. "Hayr, iyi deil," dedi. "Cevaba uymuyor." Birka saniye sessizlie gmldler. "Pekl," dedi Benjy. "Alty yediyle arparsan ne kar?" "Hayr, hayr, fazla harfi harfine ve fazla gereki," dedi Frankie, "bahisilerin ilgisini uzun sre korumaz." Tekrar dndler. "te sana bir fikir. nsan ka yoldan gemelidir?" dedi, sonra Frankie. "Hah!" dedi Benjy. "te bu gerekten umut vaat edecek bir soruya benziyor." Cmleyi aznda biraz evirip evirdi. "Evet," dedi, "bu harika! nsan hibir anlama bal klmadan kulaa epey anlaml geliyor. nsan ka yoldan gemelidir? Krkiki. Harika, harika, bu onlar kandracaktr. Frankie, bebeim, paay syrdk!" Heyecanla bir seirtme dansna baladlar. Yaknlarnda, kafalarna ar tasarm dlleriyle vurulmu birka irkin adam yatyordu. Bir kilometre tede drt kii bir k yolu bulmak iin grltyle koridorda ilerliyordu. Ak ve geni bir bilgisayar blmesine vardlar. lgnca evrelerine bakndlar. "Sence ne tarafa, Zaphod?" diye sordu Ford. "lgnca atyorum, ama u taraftan gidelim derim," dedi Zaphod, bir bilgisayar dizisiyle duvarn arasndan saa doru koarak. Dierleri de tam onu izliyordu ki, havay yarp Zaphod'un birka santimetre nne atrdayarak den ve bitiik duvarn kk bir ksmn yakan enerji ykl bir ldrmatik yldrm onu durdurdu. "Tamam, Beeblebrox, olduun yerde kal. evren sarld," diye haykrd gl bir ses. "Polisler!" dedi Zaphod tslayarak ve topuklarnn etrafnda dnp yere meldi. "Sen bir tahminde bulunmak ister misin, Ford?" "Tamam, bu taraftan," dedi Ford. Bunun zerine iki bilgisayar sras arasndaki dar yoldan komaya baladlar. Yolun sonunda kaln bir zrh ve uzay elbisesi giymi bir siluet grdler. Tehlikeli bir ldrmatik tabancasn onlara doru sallyordu. "Seni vurmak istemiyoruz, Beeblebrox" diye bard siluet. "Bana uyar!" diye bararak karlk verdi Zaphod ve iki bilgi-ilem nitesi arasndaki geni arala dald.

Dierleri de onu izledi. "ki kiiler," dedi Trillian. "Keye sktk." Kocaman bir bilgisayar veri bankasyla duvar arasndaki dar al bir keye dolutular. Soluklarn tutup beklediler. Aniden iki polisin de ayn anda zerlerine ate amasyla havada enerji imekleri akt. "Hey, bize ate ediyorlar," dedi Arthur, smsk bir top halinde kvrlp yere melirken. "Bunu yapmak istemediklerini sylememiler miydi." "Evet, ben de yle sylediklerini sanmtm," diye ona katld Ford. Zaphod tehlikeye atlarak bir an iin ban kaldrd. "Hey," dedi, "bizi vurmak istemediinizi sylemitiniz!" ve tekrar ban edi. Beklediler. Bir sre sonra bir ses karlk verdi. "Polis olmak kolay deil!" "Ne syledi?" diye fsldad Ford hayretle. "Polis olmann kolay olmadn syledi." "yi de bu kesinlikle onun sorunu, deil mi?" "Bence de." Ford onlara seslendi, "Hey, dinleyin! Bize ate etmeniz bizim iin zaten yeterince byk bir sorun, o yzden eer kendi sorunlarnz da bize yklemekten vazgeerseniz, duruma bir are bulmak hepimiz iin daha kolay olacak sanrm!" Bir sessizlik daha, sonra gl ses yine duyuldu. "imdi, buraya bak dostum," dedi gl ses, "kafas sadece tetie basmaya alan, alnnn ortasna kadar inen dklm sa izgisi ve kk domuz gzleriyle evresine baknp iki laf edemeyen bir ift moronla konumuyorsun. Bizler, sivil hayatta tananz byk olaslkla ok seveceiniz zeki ve yardmsever insanlarz! Ben isimlerini verebileceim baz polisler gibi her nme geleni vurup sonra klksz uzay-korucularnn takld barlarda bbrlenmem! Ben her nme geleni vurup sonra saatlerce kz arkadama alarm!" "Ben de roman yazyorum!" dedi araya giren dier polis, "ama imdiye kadar hibirini yaynlatmadm, bu yzden sizi uyarsam iyi olur, sinirlerim taaa tepemde!" Ford'un gzleri yuvalarndan frlad. "Kim bu herifler?" dedi. "Bilmem," dedi Zaphod, "sanrm ate etmelerini tercih ederdim." "imdi, uslu uslu gelecek misiniz," diye tekrar bard polislerden biri, "yoksa sizi havaya uurmamza izin mi vereceksiniz?" "Siz hangisini tercih ederdiniz?" diye bard Ford. Bir mili-saniye sonra, ldrmatik yldrmlar nlerindeki bilgisayar srasna birbiri ardna arpmaya ve hava gittike snmaya balad. Yaylm atei birka saniye daha dayanlmaz bir younlukta srd. Durduunda, yanklar kesilirken birka saniyeliine sessizlie yakn anlar yaand. "Hl orada msnz?" diye seslendi polislerden biri. "Evet," diye bardlar. "Bunu yapmaktan hi holanmadk," diye bard dier polis. "Anlalyordu," diye bard Ford.

"imdi, beni dinle, Beeblebrox, dikkatle dinlesen iyi edersin!" "Neden?" diye bararak karlk verdi Zaphod. "nk," diye bard polis, "szlerim ok akllca, hayli ilgin ve insancl olacak! imdi, teslim olur ve sizi biraz pataklamamza izin verirsiniz -ok deil tabii ki, nk gereksiz iddete son derece karyz- ya da bu gezegeni ve belki yolda grdmz bir ikisini daha havaya uururuz!" "Ama bu lgnlk!" diye haykrd Trillian. "Bunu yapamazsnz!" "yle bir yaparz ki," diye bard polis, "yapamaz myz?" diye sordu dierine. "ey evet, hi phesiz yapmalyz," diye karlk verdi dieri. Ama neden? diye sordu Trillian. nk duyarllk ve onun gibi deerler hakknda her eyi bilen, aydn ve hogrl bir polis olsan bile yapmak zorunda olduun birtakm eyler vardr! Ben bu heriflere inanmyorum, diye mrldand Ford, kafasn sallayarak. Biraz daha ate edelim mi? diye bard polislerden biri dierine. Elbette, neden olmasn? Bir yaylm atei daha atlar. Is ve grlt gerekd boyuttayd. Ardna gizlendikleri bilgisayar sras yava yava paralanmaya balyordu. n neredeyse tamamen eriyip gitmiti ve youn metal eriyii meldikleri yere doru kvrlarak akyordu. Birbirlerine sokulup gerilediler ve sonlarn beklediler.

33 Ama sonlar gelmedi, en azndan o anda. Yaylm atei birden kesildi ve arkasndan gelen ani sessizlik birka garip uultu ve gmbrtyle noktaland. Drd birbirlerine baktlar. Ne oldu? dedi Arthur. Durdular, dedi Zaphod, omuzlarn silkerek. Neden? Bilmem, gidip sormak ister misin? Hayr. Beklediler. Kimse yok mu? diye seslendi Ford. Cevap gelmedi. Bu garip. Belki de bir tuzaktr. Kafalar o kadar almaz. O gmbrtler neydi? Bilmem. Birka saniye daha beklediler. Pekala, dedi Ford, gidip bir bakacam. Dierlerine bir gz att. Kimse Hayr gidemezsin, brak yerine ben gideyim, demeyecek mi? Hepsi hayr anlamnda kafa sallad. Pekala, dedi ve ayaa kalkt. Bir an hibir ey olmad. Sonra, bir iki saniye daha hibir ey olmamaya devam etti. Ford yanmakta olan bilgisayardan byk dalgalar halinde ykselen youn dumann arasndan dikkatle bakt. Dikkatli bir ekilde aa kt. Hl hibir ey olmuyordu. Yirmi metre tede, dumann ardnda uzay giysili polislerden birini belli belirsiz seebiliyordu. Yerde buruuk bir yn halinde yatyordu. Dier yne doru yirmi metre tedeyse ikinci adam yatyordu. Ortalkta baka hi kimse grnmyordu. Bu Forda ok tuhaf geldi. Ar ve rkek admlarla ilkine doru yrd. Yaklatnda adamn bedeninin gven verici bir hareketsizlik iinde yattn grd. Adamn yanma ulap gevek parmaklarndan sallanan ldrmatik tabancasna ayan koyduunda da adam gven verici bir hareketsizlik iinde yatmaya devam etti. Eildi ve hibir direnle karlamadan tabancay ekip ald. Polis lmt besbelli. Hzl bir inceleme, onun Blagulon Kappadan olduunu ortaya koydu o metan soluyan bir canl tryd ve Magratheann younluu dk oksijenli atmosferinde hayatta kalmak iin uzay giysisine ihtiyac vard.

Grne baklrsa, srt antasnda tad minik yaam destek sistemi bilgisayar beklenmedik bir ekilde havaya umutu. Byk bir aknlk iindeki Ford bilgisayarn san solunu drtkledi. Bu minyatr giysi bilgisayarlar genelde gemideki ana bilgisayarn tam bir kopyasyd ve ana makineye Etha-alt araclyla dorudan balydlar. Byle bir sistem, btn balantlarda bir arza olumas durumu dnda ki bu o ana dek hi duyulmamt her koulda alrd. Aceleyle yzkoyun yatan dier adamn yanna gitti ve ayn olanaksz eyin tahminen ayn anda onun da bana geldiini grd. Gelip bakmalar iin dierlerini de ard. Geldiler ve onun aknln paylatlar, ama merakn deil. Haydi u delikten bir an nce kalm, dedi Zaphod. Aramam gereken ey her neyse, buradaysa bile onu istemiyorum. ikinci ldrmatik tabancasn kapt, kimseye zarar olmayan bir muhasebe bilgisayarn havaya uurdu ve koarak koridora daldnda dierleri de onu izledi. Zaphod az daha onlar birka metre tede bekleyen bir havamobili de havaya uuracakt. Havamobil botu, ama Arthur onun Slartibartfastnki olduunu anlad. Dank kontrol paneline bir not ilitirilmiti. Notta kumanda dmelerinden birine iaret eden bir ok vard. Byk olaslkla baslacak en iyi dme bu, yazyordu notta.

34 Havamobil onlar elik tnellerden R 17den daha byk bir hzla geirip baka bir kasvetli sabah alacakaranlnn penesindeki yzeye kard. Soluk gri klar karada adeta phtlayordu. R bir hz birimidir, ki beden ve akl salna uygun olacak ve diyelim be dakikadan ok gecikmeyeceiniz makul bir yolculuk hz olarak tanmlanmtr. te bu nedenle, koullara gre neredeyse sonsuz deiken bir rakam olduu aktr, nk ilk iki arpan yalnzca hzn mutlak olarak alnmasna deil, nc arpann bilinirliine gre de deimektedir. Sakin bir ekilde ele alnmad takdirde, denklem byk bir stres, lser, hatta lmle sonulanabilir. R17 sabit bir hz deildir, ama ok ok hzl olduu ortadadr. R17 ve zerindeki hzlarda ilerleyen havamobil onlar Altn Kalp'in yanna brakt. Gemi, donmu yzeyin zerinde beyazlatlm bir kemik gibi btn yalnlyla duruyordu. Onlar indirmesinin ardndan havamobil kendine ait nemli ilerine devam etmek zere hzla geldikleri yne dnd. Drd de tir tir titreyerek gemiye bakt. Yannda bir gemi daha vard. Kpekbaln andran, yusyuvarlak bir Blagulon Kappa polis gemisiydi bu. Kuruni yeil renkteydi, farkl boylarda ve dmanlk derecelerinde siyah harfler vard zerinde. Harfler, okuma zahmetinde bulunanlara, geminin nereden geldii, polis tekilatnn hangi blmnde grevli olduu ve g girilerinin nerelerden yaplmas gerektii konusunda bilgi veriyordu. Polis gemisi, iki kiilik mrettebat o srada yerin birka kilometre altndaki duman dolu bir blmede boulmu yatyor olsa da, olaand bir karanlk ve sessizlik iindeydi. Bu, aklamas ya da tanmlamas olanaksz olan, u tuhaf eylerden biriydi, ama insan bu geminin tamamen l olduunu hissedebiliyordu. Ford bunu hissedebiliyordu ve bunu son derece gizemli buldu - grnen o ki bir gemi ve iki polis memuru ayn anda lmt. Onun bildii Evrende byle eyler olmazd. Dier de bunu hissedebiliyordu, ama onlar ac souu daha fazla hissettiklerinden gittike daha da arlaan bir merakszlk nbetine tutularak aceleyle Aitn Kalpe girdiler. Ford darda kalmay srdrd ve sonra Blagulon gemisini incelemeye gitti. Yrrken, souk toprakta yzkoyun yatan, hareketsiz bir metal nesneye taklp dyordu az kalsn. Marvin! diye haykrd. Ne yapyorsun sen? Kendini sakn benim farkma varmak zorundaym gibi hissetme, ltfen, dedi robot bouk bir sesle. Peki, ama naslsn metal adam? dedi Ford. Byk bir bunalmdaym. Neden? Bilmiyorum ki, dedi Marvin, orada hi bulunmadm. Neden, dedi Ford, onun yanna melip souktan titreyerek, sonra neden yerde yzst yatyorsun? diye ekledi. Bu ok etkili bir perian olma yntemi, dedi Marvin. Benimle konumak istiyormusun gibi davranma, benden nefret ettiini biliyorum. Hayr, etmiyorum. Evet ediyorsun, herkes eder. Bu Evrenin bir paras. Birinin benden nefret etmeye balamas iin onunla konumam yeterli. Robotlar bile nefret eder benden. Eer beni grmezden gelirsen, sanrm buradan ekip gidebilirim. Ayaa kalkt ve azimle dier yne dnd.

Bu gemi benden nefret etti, dedi hznl bir sesle, polis gemisini iaret ederek. Bu gemi mi? dedi Ford ani bir heyecanla. Ona ne oldu? Biliyor musun?" Benden nefret etti, nk onunla konutum. Onunla konutun mu? dedi Ford bararak. Onunla konutum da ne demek oluyor? Basit. ok skldm ve bunaldm. Gidip kendimi onun dndaki bilgisayar giriine baladm. Sonra bilgisayarla uzun uzun konutum, ona kendi Evren grm anlattm, dedi Marvin. Sonra ne oldu? diye steledi Ford. ntihar etti, dedi Marvin ve huysuz huysuz yryerek Altn Kalpe dnd.

35 O gece, Altn Kalp kendisiyle Atbal Nebula arasna birka k yl koymakla megulken, Zaphod kprdeki kk palmiyenin altnda tembel tembel uzanm sert Pan Galaktik Gargara Bombalaryla beyinlerini kendilerine getirmeye alyor; Ford ve Trillian bir kede oturmu hayat ve hayat meselelerini tartyorlard. Arthur'sa Ford'un Otostopunun Galaksi Rehberi'ni gzden geirmek zere yataa girmiti. Madem burada yaamak zorundaym, diye mantk yrtmt, burayla ilgili bir eyler renmeye balasam iyi olacak. u maddeyle karlat. "Belli bal her galaktik uygarln tarihi ayr ve fark edilebilir aamadan geme eilimindedir. Bu aamalar Hayatta Kalma, Sorgulama ve ncelikli dnmedir; bir baka deyile Nasl, Neden ve Nerede aamalar olarak da bilinirler. "rnein, ilk aama Nasl Yiyebiliriz? sorusuyla, ikinci aama Neden Yiyoruz? sorusuyla, nc aamaysa le Yemeini Nerede Yiyelim? sorusuyla tanmlanmaktadr." Daha fazla ilerleyemeden geminin i haberleme sistemi bir vzltyla canland. "Hey, Dnyal? A msn, evlat?" dedi Zaphod'un sesi. "ey, evet, biraz acktm sanrm," dedi Arthur. "Pekl bebek, yleyse sk tutun," dedi Zaphod. "Evrenin Sonundaki Restoran'a gidip bir eyler attracaz." *** Macera byk bir hzla sryor. Giderek atallanan olaylarn devamn okumak iin dizinin ikinci kitabna sahip olmanz gerekiyor ...

Evrenin Sonundaki Restoran

You might also like