You are on page 1of 117

Erich Rothacker

TARHSELCLK SORUNU
Trkesi: D oan zlem

ara

ara yaynclk

ara yayn clk 34 Felsefe Dizisi 0 Birinci Bask: 1990 ara yaynclk & Doan zlem kapak: Vedat orlu bask: OUlen Ofset, stanbul Ara Yaynclk. Ankara Cad. Konak (lan No: 43-15 Caftaloftlu-STANBUL Tel: 827 87 30

ERICH ROTHACKER

TARHSELCLK SORUNU
(T N B L M L E R N D E D O G M A T K DNME FO RM U V E T A R H S E L C L K SORUNU)

Trkesi: Doan zlem

ara yaynclk

E V R E N N NSZ

Erich Rothacker, 12 Mart 1888'de Ponzheimda dodu. Hu kuk, germanistik, sanat tarihi, filoloji ve felsefe eitimi grd. 1928'de Bonn niversitesinde felsefe profesr oldu. Bu grevini 1950 ylna kadar aralksz srdrd. 1951 ylnda stanbul'a geldi ve stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi Fel sefe Blm'nde tarih felsefesi konulu konferanslar verdi. Bu konferanslar, Nermi Uygur ve Hseyin Batuhan tarafndan "Tarihte Gelime ve Krizler" bal altnda Trke'ye evrilerek yaymland (1955). Rothacker, kurucusn oldua "Archiv fr Begriffsgeschichte" (Kavram Tarihi Arivi)nin uzun yllar yneticiliini yapt. "Deutsche Vierteljahrshefte fUr Literaturwissenschaftcn und Geistcsgesehichte" ( Aylk A l man Yazn Bilimleri ve Tin/Dnce Tarihi Dergisi), "Philosophie und Geistcswisscnschaften* (Felsefe ve Tinbimleri) ve "Neue Forschungen" (Yeni Aratrmalar) debilerini kard. 1965'de 77 yanda ld. S( derece verimli bir yazar olan Kothacker'm yaynlarnn says 142'yi bulmaktadr. Balca eserleri unlardr: Einleitung in die Geisteswissenschaften (T in b ilim le rin e Giri), 1926, 4. bask 1962; Geschichtsphilosophie (T a rih Feslefesi), 1934, 2. bask 1950; Die Schichten der Persnlichkeit (Kiilik Katmanlar), 1938, 3. bask 1947; Probleme der KulturantropolOgie (Kltr Antropoloji sinin Problemleri), 1942; Mensek Und Geschichte (tnsan vc Tarih), 1944; Schelers Durchbruch in die Wirklichkeit (Scheler'in Gereklii Yarmas), 1948; Philosophische Antropologie (Felsefi Antropoloji), 1962; Die Dogmatisehe Denkform in den Geisteswissenschaften und das Problem des Historismus (Tinbilimlerinde Dogmatik Dnme Formu ve Tarihselcilik Problemi) 1954; Zur Genealogie des menschlichen Bewusstsein (tnsan Bilin cinin SoykUt zerine) 1966.

6
Rothacker, geen yzyln sonunda Dilthcyla balayan tinbilimlerinin (kltr bilimlerinin, sosyal bilimlerin) felsefi ynden temellendirilmesi konusundaki abalara yzylmzda geni bir yayn etkinliiyle ok nemli katklar getirmi bir filozoftur. O, tinbilimlerinin temellendirilmesine ilikin problematii, mantk, epistemoloji, bilim felsefesi, tarih felsefesi ve kltr felsefesi alanlarnn kesitii ve iie getii bir problematik olarak derinliine ilemitir. Onun klasik anlamda bir "felsefe" sinden szetmek olduka gtr. nk o, "felsefe"yi de bir kltr esi ve bileeni olarak grmeyi ve deerlendirmeyi gerekli klan bir bak asndan hareket eder. Felsefeyi bir kltr "olgu"su olarak grmeyi gerektiren bu bak asyla Rothacker, bir kltr tarihisine yakn durur, ama o bu "olguyu yalnzca insana zg ve insandan yola klarak kavranmas gereken bir tutumla ele almasyla bir kltr antropologudur da. Ne var ki, felsefeyi de bir ge ve bileen olarak ieren kltr"e, Rothacker'n yine de bir "felsefeden bakt sylenebilir. Onun "felsefe"si, hereyden nce, Kant'ta kaynan bulan znelci ve zne-merkezci bir fel sefedir. Bu felsefenin ilgi odan ise insan ve kltr oluturur. Ancak, insan ve kltr bilmenin yolu, yine insanda ve kltrn iinde kalarak bulunabilir. Bu durumda, bilme edimi ni gerekletirecek olan kii, ayn zamanda bir kltrn yesi ve taycs olduundan, onun bilgisi, sonuta yine belirli bir kltrel renk ve bir perspektif tamaktan, bir perspektifin rn olmaktan kurtulamaz. G relilikilik ve tarihselcilik adyla anlan temel problem, bir nemli ynyle burada kendisini gsterir. Felsefe ve bilim, geleneksel ve temel tavrlar bakmndan, srekli, byle bir grelilikilik ve tarihselcilii amak isteyip durmulardr. Ama Rothacker'a gre, grelilik ve tarihsellikten felsefe ve bilim de hibir zaman bamsz olamamlardr. Rothacker'a gre, bir felsefe veya bir bilim, mantksal/ tmdengelimsel kuruluu (ina, Konstruktion) bakmndan, ideal kalsa da, elikilerden ve tutarszlklardan arnm bir sis

7
tem olarak pekala gelitirilebilir veya mevcut eliki ve tu tarszlklar, bir mantksal denetleme ile giderilebilir. Zaten fel sefe ve bilim tarihi, olduka sk, gedik vermez bir mantksalla sahip "sistemler"e yeterince sahiptir. Ancak Ro thacker'a gre, bir felsefe veya bir bilim, mantksal kuruluu bakmndan deil, ama dayand aksiyomlar bakmndan her zaman eletirilebilir bir nitelik tar. Oysa, her felsefi veya bi limsel sistem veya sistem iinde yer alan her kuram, buna ramen, aksiyomatik ncllerinin tilmellii dolaysyla, genelgeer/aklamac bir ema olmaktan kurtulamaz. Hatta buna, olaslk bir felsefe veya bilim anlay da dahildir. nk, kendi ncllerinin doruluunun olaslk deeri tadn syleyen bir sistem veya kuram bile, bizzat bu sylediini bir tmellik formu iinde dile getirebilir. Ama ne var ki, bir felsefi veya bilimsel kuram gelitirmenin baka yolu da yoktur. te Rothacker, bu durumu, kltr tarihi ve (ihtiyatla kullanmak kouluyla) kltUr felsefesi asndan ele almaktadr. Rothackera gre, bir sistem veya kuramn, bu sistem veya kuramn dndaki bir noktadan her zaman eletirilebilir olmas, bu sistem veya kuram dogmatik klar. Rothacker, "dogmatik" terimini, eletiriye kapallk, kr krne inanmtk gibi bi linen ve yaygn anlamyla da snrlamaz. Ona gre, eletiriye en fazla oranda ak olduunu bildiren bir sistem veya kuram bile, bir sistem veya kuram olmas dolaysyla M dogmatikntir. Ve sonu olarak, bizim bilme edimimiz, her zaman bir "dogmatik iinde gerekleir. te, tarihselcilik probleminin bir dier nemli yn kendisini burada gsterir. Bu problem, Rothacker'm szleriyle, "ok sayda insani kltr evresi ve kltr ann hep bir dogmatik nda yaratlm eserler retmi olmas ve retmeye devam etmesiyle ortaya kmaktadr. Bu eserlerin yaratclar biimsel olarak 'doruluk'u bulma iddiasnda uyuurlar; ama buna ramen ieriksel olarak bu konudaki lanaalcri dorultusunda birbirle rine kar karlar. Bu durumun, mutlak geerlilik iddias tayan ok sayda (dogmatik >stilin bulunmasndan kaynak-

8
iand da sylenebilir. Ksacas, bir stiller okluu vardr ve taribselcilik probleminin temel motifi, bu ok saydaki stillerin rekabetidir". Rothacker, buradan hareketle, tarihselcilik problemini yara tan bir etken olarak, insann doay ve kltr bilme ve anlama daki yetersizliinden de sz etmemektedir. Tarihselcilik prob lemini yaratan bizzat yaamadr. Bu dogmatikler, bu snrsz saydaki bitme stilleri ve kuramlar, kaynan yaamada bul maktadr. Ksacas, grelilii ve tarihsellii yaratan yaamadr. Ama grelilik ve tarihsellik zerine bu saptamalarn kendi leri nasl bir nitelik tamaktadr? Bu saptamalarn birer "olgu" saptamas olduklar, bir nsan ve kltrel durumu betimledik leri aktr. Yani onlar ancak "bilimsel" yoldan elde edilebilir ler. Oysa, her bilimsel etkinlik bir d o g m a tik iinde gclitirilcbiliyorsa, buradaki "olgusal" saptamalarn da bir dog matikten hareketle yaplm olduunu kabul etmek gerekir. Bu ise bir paradokstur. Rothacker'm amac da, dikkatleri bu noktaya ekmek, felsefenin ve bilimin yaamadan kaynaklanan grelilik ve tarihselliini, paradoksal kalsa da bir dogmatik iinden konuulduu bilinse de, yine bir felsefi ve bilimsel sylem iinde gsterebilmektir. phesiz Rothacker, paradoksladan holanan, kendi dnsel mazohizmini tatmine alan bir filozof deildir. O, insann bilme edimini kltUr ve yaama balamnda sorgulamak ve deerlendirmek peindedir. O, bu ki tapta sk killand bir terimle, insanlarn doaya ve kltre inten tio reeta, in ten tio direeta, dorudan doruya ynelmediklerini, her zaman, belirli bir bak as ve perspek tifle yneldiklerini, dolaysyla hibir felsefe veya bilimin genelgeerlik ve evrensellik ddiasna smamayacan gstermeye almaktadr. Eldeki kk kitap, Rolhackcr'n lmnden nce yaymlanan son eseridir ve "felsefe" sinin bu nszde deinilen son aamasn yanstmaktadr. Okuyucu, Rothacker'm "dogmatik" kavram ile Kuhn'un "paradigma" kavram arasnda ilgin koutluklar bulabilir ve hatta Kuhn'un 19601 yllarda

gelitirdii pek ok tezin, Rothackerm 1930'lu yllardan beri gelitirmi olduu ve son olarak bu kfik kitabnda olgun latrlm halde yer alan grlerinde ierilmi olduunu da saptayabilir (Bkz: Thomas Kuhn, Bilimsel Devrimlerih Yaps, eviren: Nilfer Kuya, Alan Yaynclk, 1981, 2. bask 1988). Ayrca, Feyerabend'm grleri ile Rothacker'm bilim banazlna ynelttii eletiriler arasnda da ilgin koutluklar kurulabilir (Bkz: P.K. Feyerabend, Yntem e Hayr. Bir Anarist Bilgi Kuramnn Ana Hatlar, eviren: Ahmet nam, Ara Yaynclk, 1989). evirinin, dnce yaammzda evrenselci ema ve ablonlardan syrlma, dncede okseslilik ve okeitlilii yaygnlatrma konusunda yararl olmasn diliyorum. Doan zlem zmir/Karyaka Kasm 1989

NDEKLER

1. Tinbilimleri ve Doabilimleri.................. 13 2. Dogmatik Dnme Formu Kavram.........23 3: Dogmatik Dnmenin Kanlmazl.......38 4. Tarihselciliin M otifleri..... .................... 47 5. Tarihselcilik Problemi............................68 N o tla r........................................................... 94 Kavram Ad D izin i........................................... 98

D iz in i.................................................. 102

BRNCt BLM
TtNBLtM LER VE DOABLMLERt

1. Burada bir tinbUimsel problemden szedileceinden, bu aratrma alannn yaps stne baz eyleri nceden bildirmek uygun olacaktr. Bu zorunludur. OnkU ne belli bal bilim fel sefesi retileri, ne de "bilimin birlii" stne olduka yaygnlam olan bildirimler, bu kendine zg yapy yete rince ortaya karabilmitir. Besbelli, ortak bir ama olarak tm bilimler mantksal akla ulamaya gayret ederler. Ama bu ortak ama, onlarn varolanlar topluluundan kendi konulan olarak ayrdklar gereklik alanlarna birbirinden tamamen faikl bak noktalan altnda ynelmelerini engellemez. Bir basit rnek verelim: Bir mobilya, doa aratrmacs iin (tamamen meru olarak), uzay ve zaman iinde yer alan cisimsel/maddesel gerekliin bir parasdr, rnein, mobil yann yaplm olduu odn, bir fiziksel cisim olarak, doa aratrmacsnn gznde pek ok fiziksel, kimyasal ve teknik problem barndrr. Bir fiziksel cisim olarak bu mobilyann boyutlar llebilir, biimi saptanabilir ve onun bu fiziksel biimi en ince kvrmna kadar inceleme konusu yaplabilir. Diyelim ki bu mobilya pek gzel rokoko tarz bir komodin olsun. Ama ite onu pek gzel bulmamzla birlikte, fizikinin gznde bir odun olan bu nesne, karmza tamamen baka trden problem ler karr, rnein unlar sormaya balarz: Bu komodini yaratan usta hangi (en geni anlamda) ynelimlere sahipti? Bu komodinin stili, o ustann yaad an mobilya stili ile ayn mdr? Usta komodini yaratrken he

14
yapmak istemi ve ne amalamt? Usta bu komodine nasl bir anlam sokmuta? ite bu ynelimler, anlamlar, amalar, v.b. hi de uzaysal, zamansal ve cisimsel deildir. Ama onlar bu yzden hi de ha yali eyler de deildir. Baz kuramclar, burada deerlerden szedcrlcr ve komodine deerli nesne veya deer nesnesi adn verirler. Ama burada hemen deer kuramlarna, ideal varlk ku ramlarna bavurmak, yani genellikle, kuramlar gelitirmek ve bylece plak olarak gzlenen olgularn saptanmasndan daha telere gitmek hi de uygun olmayabilir. Burada bu tr kuram lara hemen bavurmadan da unlar saptanabilir. Duyusal yoldan alglanan gerekliin btn iinde, "insan eserleri" gibi pek ender eyler de vardr. Ama onlar dorudan duyusal alg konusu olmann, yalnzca br fiziksel nesneler yannda birer nesne ola rak bulunmann tesinde bir yere sahiptirler. Dolaysyla on larn nesnel gereklik ynne taklp kalmamak, onlara birer fi ziksel nesne olarak bakmamak gerekir. Onlar saf fzikselnesnel bir bak as iinde anlalamazlar, insan eserleri olarak onlar hi de doal veriler halinde deillerdir. Onlarn insanlarn istenleri dorultusunda yaratldklarn ve bu yUzden plak fi ziksel nesne olmann tesinde tamamen baka bir konu olarak ele alnmalar gerektii kabul edilmelidir. Bir eki, yalnzca auta bir cismin sap durumundaki bir baka cisme raptedildii bir nesne deildir. Hatla daha ok, o eki, bir let, bir insan eseri olarak kendi anlam ve amacna sahiptir. Bu amac gzetmeden onu eki olarak anlamak mmkn deildir. O in sanlar tarafndan ivi akmak amac dorultusunda retilmitir. Bu ama olmakszn, bu eki, br fiziksel nesneler arasnda bir fiziksel nesne olurdu. Ama doadaki br nesneler yannda aknlk uyandrc, tamamen bilmecemsi bir nesne olarak kalrd. Demek ki, biim ve klklarm doadan alan nesneler yannda, insanlar tarafndan biim ve klk verilmi eyler de vardr. Bunlar anlamak, bu biim ve klk vermenin anlamm

15
sormay zorunlu klar. te, insan eserlerinin anlamlarna ynelik bir soru sorma tarz, burada zel bir bilimsel grev ola rak ortaya kar. Bunun sonucu udur Bir grup bilim vardr ki, bu bilimlerin grevi, genellikle, doa aratrmacsnn bilinen grevi an lamnda "nesnel gereklik" i tanmak deildir. Tam tersine, bu bilimlerin grevi, ngrlm, yani insanlar tarafndan baz nesnelere nceden sokulmu olan anlamlan ve ynelimleri ye niden tanmak, yani zaten daha nce insanlar tarafndan bilin mi olan anlamlan yeniden ortaya karmaktr, zetle, bu bi limlerin grevi, yaratc insann edim ve ynelimlerine eilmektir. Bu bilim grubuna tinbilimleri denir.1 'Doa aratrmacs nesnel gereklik billsi" elde etmeye alr. O, doada uzay ve zaman iinde zaten nceden bulunan bir nesneyi, kendi yasal yaps iinde kavramak, o nesnenin ne- i densel oluumunu bilmek ister. Buna karlk tinbilimi, ge nellikle, doada verili halde bulunan nesneleri deil, tersine in san eserlerini, yani bir zamanlar belirli niyet ve amalardan hareketle biimlendirilmi olan eyleri dikkate alr ve onun grevi, bu eserlere bakarak bu niyet ve amalan yeniden bulup ortaya karmaktr. Demek ki, bir kez daha tekrarlayalm; tinbilimci gerekte olan bilmek deil, tersine anlam tayan yeni den bilmek peindedir. Yal filolog August Boeckh, 1877de, filolojinin grevini tam da byle tanmlamt: Filoloji, bakalarnn (bizden ncekilerin) zaten bulmu ve bilmi olduk lar bir anlam yeniden bilmek ister. O hakle, tinbilimi, genel likle hibir nesnel gereklik alann aratrmaz; tersine o insan eserlerine, bu eserlerin iinde bulunan, bu eserlere nceden so kulmu olan anlam soruturmak zere eilir. Bu gibi anlam ieriklerini bulup ortaya karmaya, kefetmeye, dar anlamda anlama (verstehen) denira Burada, doabilimleri ile tinbilimlerinin birbirinden tama men farkl grevleri olduuna ve buna bal olarak her iki bi lim grubunun yntemlerinin de faikl olmas gerektiine hi

16
dikkat etmeyen birisine, ne yazk ki yardmc olunamaz. Ona ancak u sylenebilir: Gzn a ve grdn ey stne dn. phesiz, insanlar tarafndan meydana getirilmi (bu anlam da yaratlm) eyler, yalnzca mobilyalar ve letler deildir. Mimari yaplar, resimler, mzik eserleri, en basit bir cmleden dnsel ve iirsel yksek eserlere kadar dilsel yoldan ya ratlm tm eserler, politik ve hukuksal dzenler ve dzenlemeler, ahlksal eylemler; evet tm bunlar insan eseridir. Tm bunlar "anlalmay" bekleyen kendi anlamlarn kendi ilerinde tarlar. Ve bu anlamlar ne tartlabilir, ne de llebilir ve ne de deneysel yntemlerle denetlenebilir. Ama br yandan bir eyin lillcbildii yerde, bu nesnel saptama, onu saptayann esferine bir anlam olarak girmi olur. Demek ki tinbilimlerinin balca konusu, olup bitmi eyler olarak insanlar tarafndan eserlere nceden sokulmu olan anlamlar, eserlerin iine yerletirilmi olan anlam ierikleridir. phesiz, tinbilimlerinin zglln kavramak iin baka yollar da pekala aranabilir. Burada bir nhazrlk olarak amaca en uygun ve yanl anlalmaya en az elverili yolun hangisi olduu da sorulabilir. Ama her durumda, buraya kadar betim lenen gcv evresi, tm fiiolojik-tarihsel bilimler iin ayndr. Bugn bu bilimler felsefe fakltelerinde bu grev evresi iinde okutulur3. Ama bu geni bilimler grubupa mantksal yerlerini gsterme konusunda, Dilthey dnda bugne kadar pek az ey yaplmtr. Buna gre bu bilimlere bir yer gstermek artk kanlmaz olmutur. Bu konuda bjr itiraz, olsa olsa bir baka ynden gelebilin Fiiolojik-tarihsel bilimler, plastik sanatlar, mUzii, politik re jimleri, sosyal dzenleri ve politik eylemleri kendi konusu bakmndan en geni ekilde ele alp bu geni ereve iinde tm bu insan eserlerindeki anlamlan yeniden bilmek istiyorsa; nce bu anlamlarn bu eserlerin iine nasl olup da sokulmu

17
olduuna sonsaldr. Sanat (en geni anlamda), eserlerinde pek doaldr ki "gzellii yakalamak", onu ortaya karmak, amak, meydana koymak ister. Hukuksal dzenlemeler yapanlar da, diyelim ki "tam adalet" i yaratmaya ynelik bir dzenleme ortaya koymak peindedirler. Bilim adam da "doru" bilgiler ortaya koypay aia edinmitir, ite byle bakldnda, anlam konusunda ncelik tayan problem, zaten bizden nce bilinmi olan anlamlan yeniden bilmek deil, tersine bir anlam yarat* mak, bir anlam ilk kez bulmak, onu ilk kez kefetmektir. Yani rnein "gzellik" in, "adalet" in, "doruluk" un ne olduunu soruturup ortaya karmaktr. Anlam Verme Yukardaki paragrafta ve zellikle bu paragrafn son cmlelerinde belirttiimiz trden bir grev, gerekten de fllolojik-tarihscl bilimlerin bir grevi deildir ve olmamta. nk anlalabilecei gibi fiiolojik-tarihsel bilimler, kendi bana "gzellik", "tam adalet", "doruluk" un ne oldqklarna deil, gemite insanlann bu kavramlara nasl anlamlar yeldiklerine ynelirler. Dikkatimizi bu aynmda younlatrrsak, fiiolojiktarihsel bilimler yannda, "gzellik" in, adalet" in, "doruluk" un ne olduuna ynelen felsefi tinbilimlerinin de bulun masna! zorunlu olaca sonucuna varrz. Gerekten de, felsefe disiplinleri, dorudan doruya, gzellik, adalet, doruluk gibi "ideler" in ve "deerler" in ne olduklanna ve hatta en nihayet "anlam" m ne olduuna ynelirler. Demek ki birer tinbilimi olarak felsefe disiplinleri, zaten nceden mevcut olan bir anlam yeniden bulup ortaya karmazlar; tersine "anlam olarak anlam" bulmaya alrlar. Dolaysyla bu felsefi tinbilimleri henz bir bakas tarafndan yaratlmam, tersine filozofun kendinden hareketle elde etmesi gereken bir anlam alanna ynelirler. Buna bir ey eklemeye gerek yoktur. Bu gibi felsefi tinbilimlcri vardr ve mantk bile bunlar arasndadr. rnein estetik gibi bir felsefi disiplinde durum nedir? Ya

18
ratc sanat, her ne kadar phesiz ncelikle gzellik stne bir ey sylemese de, o yine de eserini ortaya koymakla ikin olarak eseri hakknda "bu gzeldir" demek ister ki, bundan u sonu karlabilir: Tinbilimlerinin ncelikli grevi, ite bu trden deer yafglanm ele almaktr, bu deer yargs ister ifade edilmi olsun, isterse ikin kalm olstn, bu problem deildir. Her durumda bu eser, "gzel olarak gzel" stne herhangi bir ekilde edinilmi bir tasarm ve niyet temelinde ortaya konul mu olmak zorundadr. te burada, artk fiiolojik-tarihsel bi limlerde olduu gibi, "yeniden bilmek" deil, tersine ylnzca felsefece "bilmek" sz konusudur. Ancak, bilinmi olduu ileri srlen ey, hi de herhangi bir gereklik deirdir; tersine fel sefenin uygun bir ad bulmak iin uzun sredenberi urat duyularst alandr. imdi byle bir konumdan bakldnda, tinbilimleri' ile doabilimleri arasndaki fark, artk yukarda bu yaznn ilk say falarnda konulduu ekilde mutlak ve Snrsz geerli bir fark olmayacaktr. Tersine, her iki bilim grubu arasndaki faile, artk u biimde formle edilecektir: Doabilimleri gereklii, tinbilimleri ise en geni anlamda, kendi bana bir geerlilie sahip olan anlam, deer, ide veya doruluun duyularst alann aratrr. Ama ite byle bir ayrm, benim deneyimlerime gre, tinbilimi olmayan herkesin destekledii ve altn izmeye alt nokta olmaktadr. Eserlerine anlamlarn enjekte eden tm yaratclarn, bir "insan eseri" yaratm olmalar bakmndan bu duyularst anlam sferinde yaamalarnn, ancak bu sfer iinde "evlerinde olmalarnn", tm bunlar iinse zgrce hareket edebilmi olmalarnn zorunlu olaca aktr. Onlarn bir ey yaratrken yaptktan eylemlerin nedenlerini ara mann ve bulmann, bu sferin aratrlmasyla mmkn olaca da aktr. Bu, bir ekicin yaratcs iin de geerlidir; nk onu yaratan, amacnn ne olduunu bilmek zorunda olduu gibi, eki gibi bir insan eserinin anlamn bilmek isteyen tinbilimci de, bu anlam ancak ite bu duyularst sferde araya caktr. Ve aktr ki, bu, doabilimsel eserlerin yaratclan iin

19
de geertidir. Yani bir doabilimci de eserine koyduu anlam bilmek zorunda olduu gibi, bu anlam yeniden bilmek peindeki tinbilimi <fe, ayn anlam duyularst sferde araya caktr. Doabilimci de, tinbilimi de, "doruluk" idesinin peindedirler. Doabilimci de, tinbilimi de, bu "doruluk" ide sine ulama abasnda mantktan ortaklaa yararlanmaktadrlar. Zaten felsefenin de bu duyularst sfere rasyonel bir aklk ve dzen getirmeye alan bir ura olduu bellidir. Ancak, bir hazrlayc eklenti olarak belirttiimiz tm bu eyleri kabul etmek, buradan kapsayc bir bilim retisine geivermek, mthi tehlikelere yol aar. Tinbilimi ve filozof olmayan birisini burada bekleyen tehlikeler unlar olabilir 1. Tinbilimsel almann alann duyularst sferde grmek, bir kez deer yarglarna bavurmay zorunlu klaca gibi, ancak fiiolojik-tarihsel bilimlere geili dian ve bu bilim lerin vazgeilmez konusunu oluturan eyi tamamen gz ard etmek olurdu. En azndan fiiolojik-tarihsel bilimlerin konusu bir kendinde anlam dnyas" deildir. 2. Tinbilimi olmayan kii, "deer yarglar"nn genellikle bilimsel olarak ele alnp alnamayacan soracaktr. Bunun la ilgili olarak o, bu duyularst sferi bilimsel yoldan kavrama ile bilimsel olmayan yoldan kavrama arasndaki snrlan nerede izmek gerekeceini de soracaktr. Bu snr, nesnel gereklik ile zgr ynelimler alan olarak duyularst alan arasnda da izilmek istenecektir. 3. Filozof da unu yadsyamaz: nsanln tm tinsel edim leri, eer soukkanl bir ekilde baklrsa, her durumda "yaratc eylemler" den kmtr ve biz zellikle en yksek yaratc ey lem sahiplerini dhi olarak adlandnnz. Bu en yksek insan edimleri, gereklemelerini, en azndan bir byk blmyle, sistematik felsefi bir kavraytan ok, yaratc ilham ve telkin lere borludur. v 4. Filozof burada unu kabul edebilir: Bir eki yaratmak

20
yannda bir Beethoven senfonisi veya Konfys tam bir bilge lik ya da bir Platon diyalou yaratmak iin bile, insann genel likle bir anlam dnyasndan "ilham ve telkin almas" zorunlu dur. Ama filozof buna dayanarak burada olduka nemli bir grev alan buluyorsa ve bunun altnn izilmesi gerekli ise de, buna karlk tinbilimi, insan eserlerine ynelik kendi pek zorlu ve dikenli almasn, en nihayet kendi anlam dnyasndan ald ilham ve telkinlerle yrtmek zorundadr. Ve gerekten de, tinbilimi, gemite kalm olan anlamlan ye niden bilmek isterken, onun bu bilme isteine kendi anlam dnyasnn ngelmesi kanlmazdr. Bununla birlikte, tinbilimleri, sanlk peindeki doabilimleri ile en yararl bir reka bet iinde* kendi almalannn bilimsel ynn aydnla karmak gibi bir temel hakka sahiptirler. phesiz, anlaml olan bir ey insanlara yine bir anlam sferi iinde ak olmasayd ve byle bir anlam{andrmadan hareketle anialamasayd, dilbi limleri zaten anlam tayan eyleri yeniden anlama olanana sahip olamazlard. Tinbilimi zaten en batan, amalar, erekler, grevler, doruluk, adalet, gzellik, iyi stne bir eyler biliyor sa, bilim adam olarak o, byle nbilimsel bir "bilme olana" na, bu demektir ki, genellikle insanln kkenleri stne bir bilgiye nceden sahip olacaktr ki, o, aratnlmasn stlendii insan eserleri sferine, yntemli ve sonulayc bir dorulukla ynelmi olacaktr. nceleme konumuz rokoko tarz komodin olduunda ve onun gzel olduu sylendiinde, burada birbirine kart iki tu tum (laya kar. a) Onu yaratan sanat iin, komodin muhakkak ki gzeldir. Komodinin yaratlma amac, onu yaratan sanatnn esere sok tuu bir gzellik ile, daha dorusu sanatnn gzellikten an lad ey ile belirlenmitir. Burada zel bir sorun vardr, ama eliki yoktur. b) Ayn komodin, sanat tarihisi (yani tinbilimi) iin bir "rokoko" komodindir, yani o zel bir biim ve stile sahip bir

21
sanat eseridir. O bu stil ile br a ve (fonemlerin komodinle rinden ayrlr. Hatta ayn stil sayesinde, ayn komodin, sa natnn yaamnn daha nceki bir evresinde yaratm olduu komodinlerden de aynlr. Bir tinbilimi olarak sanat tarihisi, buna gre, komodini, ikin stil ilkelerine ve bOr eserlerle olan farkllna gre "karakterize" edecektir. Komodin, en nihayet, belirli bir stil dorultusunda sanat tarihi iindeki yerini alaaktr. c) Demek ki, sanat eseri sz konusu olduunda, hem sa natnn hem de sanat tarihisinin tutumlar, bilimsel deil, nbjlimsel (vonvissenschaftlich) bir hareket noktasndan kalklm olmak bakmndan ayndir. "Scmat bilimcisi olmas gerekmeyen kiiler de, yani komodini kullanan, seyreden veya mobilya kolleksiyonu yapan kiiler (te, bu bakmdan ayn du nundadrlar. d) Bu ilk ortak tutum iinde aynlmalar, ilk kez, *beeni so runlar na gelip dayanldktan sonra ortaya kar. Sanat ta rihisi, sanat eserinde zaten daha nce bulunan "anlam a, yani sanatnn esere nasl bir gzellik iddias alunda nasl bir ierik sokmu olduuna ynelir. Buna karlk sanat, eserini hi de byle bilimsel bir snflandrmaya sokmay istemeyecek ve denemeyecektir; tam tersine o, eserinin gzel olduunu ve kendi gzellik anlaynn (hatta belki de ona gre tek, biricik gzellik anlaynn) Urntt olarak yaratldn "bilmektedir". Demde ki o yalnzca inu syleyecektir: Bu eser gzeldir. Onu konumaya ardmzda unlan da ekleyebilirdi: "Ben eseri mi sanat ve gzellik hakknda sahip olduum bir kanaat veya inan dorultusunda yarattm. Bu eser, benim kendi isel eilimlerimin ve sanatsal beenimin bir rn olarak meydana getirilmitir ve byle meydana getirilmi olmas zorunludur". Demek ki sanat, eserine, kendi anlam dnyasndan dorudan ve aracsz kan bir rn olarak bakmaktadr. Aslnda o bunlan felsefe diliyle de anlatabilir, bir felsefi estetik iinden de konuabilirdi ve byle bir anlam dnyasnn donjdan doruya

22
kendisine de ynelmi olabilirdi. Ama artk bu durumda o sa nat deil, bir sistematiki olarak karmzda olacakt, Ama pratie baktmzda, sanat byle bir sistematik tavr altnda, ounlukla yine kendi sanat anlayn sistematize etmekle ye tinecektir. Bir yaratcnn, bir insan eseri yaratann bu kendini tanma edimini bundan sonra hep hatrda tutmamz gerekecek tir. Ama daha nce aadaki blmde tamamen yeni bir ko nuyu ele almamz gerekiyor.

IKNC BLM
D O G M A TtK DNME FORM U K A V R A M I

Bir "bilimler sistemi ortaya koymay deneyen yazlar okunduunda, ou kez u izlenimi edinmekten kanlamaz: Bu yazlan yazanlar, bu ii sanki hep bir "takrir vc ders pro gram" ncrircesine yapmaktadrlar. Bir bilimin ura alann ve hatta bilim tarihinin kendisini bile belirli ltlere gre bir program erevesinde sistematize eden byle yazlar daha dik katlice okunduunda, bu yazlarn birer dogmatik olmaya abaladklar sezilebilir. Dogmatikten unu anlyoruz: Pek ok fakltede, zellikle de hukuk ve ilhiyat fakltelerinde, ba zen ilk bakta olduka yadrgatc bir balkla dogmatik adn tayan derslerin okutulduu grlr. Derslerin ieriini oluturan konular, ou kez ayn zamanda ders kitaplarnda da ele alnp ilenen konulardr. Dogmatik ad altnda yrtlen bu derslerin amac, monografiler ve takrirlerle desteklenmi ola rak, insanlar sz konusu bilim veya branta adm adm bir uz manlamaya yneltmektir. O halde yaplacak ilk i, renimlerinin balangcnda olan kiilere o bilim veya brann temel konularn, ortaya k ve geliiminin tipsel etaplarm gstermektir. Felsefe de dahil, her alanda bu amala yazlm retici el kitaplar, takrirler ve meslek kitaptan, olduunu hep biliriz. Bu anlamda dogm atik, pratikte, bir bilim veya brann konu ve sistematiini ereve halinde veren bir uratr. Hukuk dogmatii, yasa kitaplan vc bunlara edeer kitapla ra karlk, geerli bir hukukun sistematik ve kavramsal balam ieriini gelitirir. Teolojik dogmatik, vahye dayal hristiyan dnyagrnn ve inan ieriinin sistematik balamn gelitirir. Tabii ki byle bir teolojik dogmatik, br dinlerde de benzer ekilde mevcuttur. Takrirler, ders kitaplan, el

24
kitaplan, bu branlann nasl Uzun zamaridanberi kurulularn tamamlam akademik disiplinler olduklarm ve bugn de nasl yaamaya devam ettiklerini ve nasl kendilerine zg birer mantksal yapya ve uzun sredir uygulanagelen yntemlere sa hip olduklanm aklar. Ayn fakltelerde okutulan tarihsel ve felsefi tin veya kltr bilimlerinin yaps ise, bunlardan aka ayrdedilir. rnein, kuramsal ekonomi ve onun yntemleri byledir. Bu rnekler, "dogmatik" szcnn yalnzca olum suz bir vurgu tamadn gsterebilir. rnein Kant, "Prolegomena" da, pek popler olmu szcklerle, David Hume'nin kendisini dogmatik uykusundan uyandrdn" syler. Dogmatizm, Kant'ta daha ok, kendi gr ve dncesini "hibir eletiriden geirmeksizin" kabul etme an lamna gelir (Salt Akim Eletirisi, B XXXV ve deVam). Ama Kant, ayn yerde, szcn bir "ntr" kullanmndan da gzetmektedir. Buna gre dogmatizmden deil de dogmatik yntemlerden szedildiinde, bunlar, "salam bir ilkeden hare ketle a priori ve kesin kantlama yntemleri" olarak anlamak gerekir. te bu anlamyla "dogmatik, bir bilimin veya disiplinin . zgl soru sorma alann, problemadini ve metodiini imler. Bu zgl soru sorna tarzna ve metodie daha derinliine ynelindiinde, dogmatiin, pek ok sayda kltr alan stne dnme yn ve metodii olarak geniliine kullanlm olduu ve halen kullanld grlebilir. yle ki, dogmatik dnme formlan, yzyllar boyunca sanat, gramer, ekonomi, politika alanlarnda daha da gze arpan bir nem ka zanmlardr. zellikle de sanat alannda. Burada, Un veya kltr alanna ait insan etkinliklerini ve eserlerini san doabilimsel alandan hareketle incelemekten kanlm olmas, adlnda pek de iyi olmutur. Sanat bilimi (sanat konu edinen bir tinbilimi), bir yazn bilimi vardr. Bunlar henz pek gen bitimler olmalanna ramen, eitli alt bran vc blmlere imdiden sahiptirler. Buna karlk, ok

25
uzun sredenberi varlm srdren bir sanat ve yazn eletirisi de vardr, rnein 18. yzylda, bir sanat bilimi ve yazn bili mi gelitirme abalarna rastlanmsa da, bu yzyl genellikle sanat ve yazn stne uralar bir bilimden ok bir meslek evresine ait uralar olarak grm ve hatta sanat ve yaznn biliminin olamayacan dnmtr. Bu alanlarda, Kant'n szleriyle "salam bir ilkeden hareketle a priori ve kesin kantlama" salayacak normlar bulunur grnmesi de, bu yzylda bir normlatrma amacn ikin olarak tayan gl bir sanat ve yazn eletirisi vard. Eletirilerin ou gnlk ga zetelerde, dergilede yaynlanr ve tabii ki kitap formunda da o kunurdu. Gerekten de byk eletirmenlerin "tm eserleri" vardr ve burada yalnzca Lessing, Herder ve Schlegel'in eserle rini dnmemek gerekir. Hatta bunlardan nce zellikle Fran sa'da pek yaygnlam oian yazn eletirisini anmak uygun olur. Byk sanatlarn yazlan da bu ereve iinde yer alr. Bu yazlar, bu byk -sanatlarn kendi zgl yaratmlan stne az veya ok bir kuramsal erevede kaleme alnmlardr ve pek belirgin bir ekilde sanatta bir "doruluk" tan, sanat stne bir "doru bilgi" den szederier. Burada, "sanat este tii d verilen kendine zg bir yazn alanndan szedilebilir. Bu estetik, ilksel olarak pratik ve uygulamaya ynelik bir ekilde daha geni bir alanda hareket eder. Bu estetiin en dikka te arpn zellii ise, kuramsal bir ynelim ile znel/kiisel deerlendirmeler, kendini belirli bir anlay ve gr tarzna adam olma, sarslmazlna inanlan bir ilkeden hareketle ken di anlayn gelitirme arasnda gidip gelmesidir, zellikle te olojik apologetik, kuram ile propagandann bu birlikteliine klasik bir rnektir ve teoloji zaten kendisini bu anlamda bir "bilim" sayar. Burada biraz meum hale gelmi olan "propaganda" szcn kullanyorsam, bununla, demokrasi, liberalizm, mu hafazakrlk, v.b. gibi politik ynelimlerde, eitli yaznsal ve rctoriksel formlar ierisinde her zaman etkili olan bir eyi, bi lerek en u ekliyle ifade ediyorum. Propaganda, yalnzca bir

26
devlet veya parti politikasnn eitli ekillerde benimsetilmesi amacna ynelik bir etkinlik trii deildir. , kilise politi kasndan modem tarafsz (!) gazetecilie kadar, ak veya ka mufle edilmi bir halde her yerde vardr. Ve hatta buna bilimde ve felsefede de rastlanr. rnein Othmar Spann'n devlet retisi, pek gzel kamufle edilmi propagandac yanyla, dev let felsefesi ile politik yazn arasnda bir snrda bulunur. Ama bir sanat akm olarak empresyonizm, rnein Julius Meyer Graefes'in yazlarnda olduu gibi, acaba klasizm, re alizm, Bckh tarz romantizm karsnda hi mi propaganda iermez? Ya da bir kuak sonraki ekspresyonizm ve onun em presyonizme ynelttii hcumlar hi mi propaganda kokmaz? Worringer'in "Soyutlama vc zdeleyim" i3 yalnzca bir in , celeme yazs deil, ayn zamanda bir program ve propaganda yazsdr. Daha nceden zaten varolan ama pratikte de facto hale gelip neredeyse kurumsallaan sanat akmlarnn daha gvenilir bir bak as ve youn sezgisel bir fantaziyle propagandasn yapan kamuoyuna ynelik bir etkinlie, gazete ve dergi sayfa larnda hep rastlanr. Duruma daha kapsaml ve daha yakndan bakldnda, rnein ekonomi tarihinde merkantilistlerin, fiz yokratlarn, klasik liberallerin ve son olarak eitli sosyalist akm ve sistemlerin, birbirleriyle yalnzca keskin bir polemik iinde rekabet etmekle kalmadklar, propagandac, hatta kendini savunmac (apologetik) bir etkinlik iinde olduklar grlebilir. Onlarn her biri, tutkuyla ekonomi politiin "dorular" m sa vunmulardr. Ama ok ilgintir ki, yine her biri, ekonomi po litiin "dorular" n, ayn zamanda ekonomi kuramnn "doruluk" uyla harman etmilerdir. Yani her biri, kendi "doru" sunu, yine kendileri iin biricik olan kendi kuram larnn "doruluk" undan karsamlardr. Bizim bugnk me deni hukukumuz, Roma hukuku ile klasik Alman hukukunun bir karlatrlmas ve karmnn rndr. Ama Roma hu kuku stne alanlar ile klasik Alman hukukundan hareket eden hukukular arasnda pek uzun srm olan kartlk, ayn tutkulu renkleri tamyor mu?4. Ve dil alannda bile, Her-

27
der'in Alman dili stne ateli genlik yazlar ile Justus Moser'in yazlarna bakldnda, Alman dilini savunanlar ile Fransz dilini savunanlar arasnda da ayn durumu grmyor muyuz? Dahas: Dilde zletirme yanllarnn yabanc szcklere kar bugn de sren bitmek bilmez savalar da byle deil midir? Fransz Akademisi'nde olsun. Alman dil ku ramlarnda olsun, kendi dil ve gramerlerini normlatrma abasnda da ayn tutkular ve propagandalar etkili deil midir? Tm bu durmlarda kesin bir "kanaat" dile getirilmi halde dir ve muhakkak ki "doru" kabul edilen ve kendisi iin bilim sel temeller aranan bu kanaat, burada egemen olan temel tutu mun ana fenomenidir. Bu temel tutum bir "felsefi inan" eklinde formle edildiinde, bu felsefi inan, yaanan an, tm bir a, hatta tm insanlk adna, "yaama hizmet etmek", kurtarc dorulan herkese bildirip ulatrmak, yenileme ve iyiletirme reeteleri vermek gibi ideal bir amac izler. Ama bu felsefi inancn alt kazndnda ortaya kan ey, bu inancn brleri arasnda herhangi bir tekil tutumdan km ol masdr. Buna karlk, bu "doruluklar", pek ok gei aamasnda deiikliklere urarlar. Ama bu "doruluklarn peygamberle rin, azizlerin, havarilerin, din kuruculannn, yasa koyucularn balangtaki "kanaatler" ini yanstp yanstmad Veya bu "doruluklar" n geerliliklerini mevcut ve gcn kabul ettir mi "kurumlar" dan, bask gruplarndan alp almadktan sorusu hep gzard edilir. yle grnyor ki, bu "kurumlar", bask gruplan, mevcut din topluluklarnn, mevcut hukuk dUzenlcri ve anlaylannn, uzun sredenberi geerli kabul edilen sanatsal ynelimlerin, ekonomi sistemlerinin, vJ). anlamlann formle edebiliyorlar. Byle dzen,'anlay, ynelim ve sistemlere yeni ynler vermeyi aratrmak yerine. Son durumda, yani yeni yn araynda, yeni bir anlay veya ynelim, daha ok "peygamberce", havarice, propagandac, tantc ve tannmac ve nihayet programatik bir etkinlik olarak grnmekte ve etki

28
yapmaktadr. Oysa birinci dununda, yani bir "kuram un Veya bask grubunun ynlendirdii ve kurumsallatrd "doruluklar" stiine, yani zaten zafer kazanm olan bir ey stne ise, ancak refleksiyonlar ar basmaktadr. Luther'in protestan "dogmatik" i, balangta yeni ve zgrletirici bir programa sahipti; ama 17.-yzyllda, katlaan protestan kilise "kuram" unun dogmatik anlams olup kt. Fransiskus, yeni bir Hristiyanlk programatii ortaya atu; ama o da sonra dan kendi fransisken "dogmatik" ini kuramsallatrd. Yeni ada sivil anayasalann ortaya kmasndan nce, eitli programatik eilimler birbirleriyle polemik iindeydiler. Yasal bir dzen oluturulduktan sonra, hukuk dogmatii, kendi kavram sal amlamalarn bu sivil anayasa idesinden yola karak gelitirdi. Ama modem hukuk felsefesi bu yeni hukuk dogma tiini eletirmekten geri kalmad. Bugn tekniin "anlam" stne pek canl bir ekilde srmekte olan tartma, zel olarak tbbn anlam ve grevi stne daha da etkili grnen bu tanma bile, bir kltr felse fesinin onaya kmasndan sonra dnce atanma girebilmitir. Teknik ve tp stne bu belirtilenler, bu aratrmann mer kezcil konusunu oluturan tinblimsel alan am olacandan, ster istemez, doabilimsel alanda da dogmatik tutumlar olup olmad sorusunu gndeme getirecektir. Yerlemi ve kurum sallam dogmatik disiplinler, ilk bakta doabilimsel alanda yokmu gibi grnr. Oysa rnein up fakltelerinde rehabili tasyon, homoterapi, psikanaliz, psikoterapi veya Weizsaecker in "dogmatik" sayd yeni trden "gzetim altnda tutucu" (intemestisch) ynelimler vardr. nk her yeni "ynelim", en azndan (bu yeni ynelim sahiplerince "muhafazakr" saylan) muhalifler tarafndan "dogmatik" grlecektir. te dogmatik, tam da, bir zgl tutumun, belirli bir stilin, zgl bir bak tarznn sistematiinin amlamasndaki baka bir ey deildir. Bu kavramn geniletilmesi ve genelletirilmesi bizi ileriye gtrecektir. nk modem psikoterapinin muhalifleri, modem

29
psikoterapiyi egemen tbbn "mekanist ve "doalc" bir uzants olarak grp onunla savayorlarsa, bu, tam da onlarn egemen tbb dogmatik saydklarn gsterir. Aslna baklrsa, "modem" doabiliminin tttm aksiyomlar dogmatik karakterde dir. phe yok d, byle grldnde, Galilei, Kepler, Descartes, Newton da bir zamanlar dogmatiki olarak ortaya kmlardr. Onlar kendi aksiyomlarn programlatrmalardr. Ama gnmzn modem fizii, onlarn fiziini "klasik" saym ve bir zamanlar tm Yenian insanl "doruluk" a ulatracan umduu matematiksel doabilimi kkl bir deiime uramtr. Ve yle ki, "klasik" fizik, bugn artk bir "zel" ynelimin, bir "tutum" un, bir bak tarznn, bir inan cn, bir kanaatin aklanma tarz olarak grlyor. Ayn ekilde, en geni erevesiyle kltrn bir tarihsel veya tipolojik adlandrma ve sistematikletirme araclyla karakterize edilmesi de, Hegel'den gnmze kadar uzanan bir felsefe ge lenei iinde, bu tr bir sistematikletirmeyi de bir dogmatie dntrr. Bu dutumu, aada hukuk ve sanat tarihinden alnan rneklerle aydnlatmaya alacaz. nce unu saptayalm: Yeniada doabiliminin ("klasik" fiziin) amac, doay kendi nesnellii ile tanmakt. Buradan hareketle saf nesnellik ile znellik, tam ve san nesnel ynelim ile znel ilgi ve eilimlere bal kiisel yarg ve deerlendirme arasna tam bir kartlk konulmutu. Bu kartlk, genel ve mutlak geerli temel kavramlar ile snrl ve znel yoldan gelitirilmi kavramlar arasnda da bulunmalyd. Aslnda felsefenin bir eski idealine, yani mutlak ve rasyonelzorunlu ve genelgeer bilgilere ulama idealine doabilimi sa hip km ve ayn doabilimi felsefenin binyllardr ulaamad bu ideale kendi iinde ulalabileceine inanmtr, te bu grnmleriyle, klasik fizik ve klasik felsefe^ ideallere bal dnsel yaratmlar olarak kendi dogmatiklerine sahip tirler.5

30
zellikle 19. yzylda bir yerde "hukuk felsefesi", bir baka yerde "estetik" balklar altnda nasl birer hukuk ve sanat dog matiine eriildii gzlenebilir, rnein 19. yzyl hukuk fel sefesi, hukukun, nihai geerliini Roma hukukunda bulan te mellere dayandna inanm ve hukuku byle lemellendirmitir. Estetik de, gzelin ve gzelliin Antika ve Rnesans estetiklerinde belirtilen tanmlarna sahip km ve gzelliin temellcndirilmesi konusunda Antikan tutumuna dayanmtr. Durumu bilinli olarak daha da basitletirelim ve bilerek bir yapntya bavuralm: Diyelim ki, hem hukuk hem este tik alanlar stne tm uzmanlar arasnda tam bir uzlam, tam bir concensus mevcut olsun, rnein hukuk alannda tm hukuk reticilerinin, tm bilimsel aralar kullanarak ulatklar tam bir aklk bulunsun. Ve yine diyelim ki, huku kun temel kavramlar, herkes iin, Roma hukuku baznda formle edilmi olsun. Ksacas Roma hukuku, hukukun ve hukuk dncesinin klasii olsun*. Benzer ekilde (en geni an lamyla, yani iiri, mzii, v.b. kapsayacak ekilde) sanat alannda da durum ayn olsun. Yani, Winckelmanndan balayarak Gocthe ve Schillcr zerinden Hegel'e kadar uzanan bir dnemde, gzelin ve sanatn temel kavramlar nihai olarak saptanm bulunsun, rnein Hegclci estetik filozofu F.T. Vischerin alt ciltlik estetii, diyelim ki bu alanda eriilmi en yksek nokta olsun. Bu, ayn ekilde Boileau'dan buyana Fransz estetiinin geliimi iin de geerli saylsn. Byle bir yapnt, tam' da, filozofun ideal olarak nne koy duu bir temel ve yetkin durumdan baka bir ey deildir. Yapnt devam ediyor: Diyelim ki, bylece hukuk ve estetiin temel kavramlarn saptam olduk. te byle bir yetkinlie ulald anda, kuruluu eksiksiz olarak tamamlanm, sistematize edilmi, aksiyomatik ynden gelitirilip kuramsal ola rak temellendirilmi byle sistemlerin temsilcileri, kendilerini sla dogmatiki hissetmeyeceklerdir. Vc byle bir tamla,

31
btnle erimitik duygusuyla, onlar kitaplarna "hukuk fel sefesi" veya estek" baln koyabileceklerdir. Ve artk bu "hukuk felsefesi" veya "estetik", kltrn iki alan olarak hu kuk ve sanat alanlarnn genelgeer ve zorunlu biimde gelitirilmi evrensel sistemleri olacaklardr. Ama ite biz, tam da, uygulamada tm sistemlerin zaten byle kurulmu dogm atikler olduunu ileri sryoruz. nk onlarn dnda ayn alanlar stne baka bir sistem veya ynelim, onlara soracak olursanz, artk sz konusu ol mayacaktr. Ve ite bu noktada ok retici bir diyalektik oyun balar. Gerekten de byle bir hukuk felsefesi veya estetik, he men bir dogmatie dnr. nk kendilerini ne kadar yetkin ve evrensel sayarlarsa saysnlar, bu gibi sistemlerin dnda kalan bir hareket noktas her zaman bulunabilir ve bu noktadan hareketle sistemler gelitirilebilir ve gelitirilen yeni sistemler, kendilerini yetkin ve evrensel sayan sistemlerle karlatrlabilir. rnein Antikan gzellik anlaynn karsna baka bir gzellik anlayyla klabilir. Alman hu kukundan hareket edildiinde Roma hukuku hi de genelgeer grnmeyebilir; hatta tersine o yalnzca Romallara zg saylabilir. Doalc veya realist bir estetiin hareket nok tasndan bakldnda, 19. yzyln i|k yansnn geleneksel es tetii pek klasik grnebilir ve byle bir noktadan o, bugn de kullanlan bir adla "klasizm" adn alabilir. Ancak bir dnce sistemi, baka hareket noktalan ve sis temler asndan byle adlar alabiliyorsa, bu onun genclgeerliliini soru konusu klmakla da kalmaz; hatta buradan, her dnsel sistemin tarihsel olduu ve (arihsl kald sonucu da kar. Binlerce yldr mminlere kendi aksiyomlannn baka insanlara da kabul ettirilmesini buyurup sava ve cihat arlan kardktan halde bir trl evrenselleemeyen teolojik sistem ler, bu tarihselliin en eski ve en canl rneidir. te bu durum, konuya tarihsel yaklam kanlmazlatrr. Hibir sistemin evrensel olmadn, olsa olsa evrensellik id

32
dias tayan dogmatikler olduuna, bize ancak bir n veya
kltr tarihi aratrmas gsterebilir. Birisi Roma hukukunu, bir bakas klasik estetii retir. Roma Hukuk Sistemi baln tayan bir kitap, yazarn zel niyetleri ve eilimleri stne bilgi vermedii srece, yani konusunu "bu bylcdir" formunda anlatt srece, bir hukuk felsefesi klnda karmza km olsa bile, bir dogmatik niteliini tar ve bu demektir ki, onun karsnda baka dogmatikler yer alabilir.Deneyimli bir tarihi ise, ayn Roma hukuk sistemini, "Romallar bunu ve unu yle yle kabul edip yle yle retmilerdir formunda anlatacaktr. eitli ynelimlerden hareketle kaleme alnm kitabn ayn bal tayabilmesi, burada gelitirmeye altm dncenin anlalmasna katk salayacak uygun bir rnek olabilir. deiik ynelime ramen kitaplarn balnda tek bir ifadeye bavurulmu olmas olgusunu aydnlatmada aadaki gibi bir yol izlenebilir: a) Yazar "Roma hukuk sistemi"ni, hukuk biliminin temellendirilmesi amacyla ele alm ve hatta bunu pekala bir alt balkla ifade etmi olabilir. Pratie bakldnda, bir hukuk sistematikisinin "Roma hukuk sistemi" balm pek ender kulland grlebilir. nk inanm bir Roma hukukusu iin Roma hukuku zaten de facto geerlidir ve o kitabn gnl rahatlyla hukuk sistem i balyla, yani "Roma" szcn ne koymadan sunacaktr. nk o Roma hukuku nu de facto ve tam anlamyla "klasik" saymaktadr. b) imdi byle sunulan bir Roma hukuk sistemi kendi sine eklenen bir dogmatie ihtiya duyacaktr, rnein bu dogmatik kendisini romanistik olarak bilir ve Roma hukuk dncesinin anlamn bilmek isteyen okuyucuya, her zaman geerli bir hukukun Roma hukukunun yapsna sahip olduunu veya olmas gerektiini bildirir. c) Dogmatiki, daha sonra Roma hukuk sisteminin tarihsel

33
betimini de verebilir ve burada kitabn tarihsel haberlerle dona tabilir. Ama, onun esas ilgisi, ilk planda bu sistemin kendi ikin "logos unu ortaya koymaktr. Oysa tarihi, ilk planda, Roma hukuk sisteminin bir zamanlar bir hukuk sistemi olarak geerli olmu olduu olgusunu gznnde tutup, bize bu ol guyu anlatacaktr. Grld gibi, ayn bal tayan bu kitap, bir hukuk sistematikisi filozof (a), bir dogmatiki (b) ve bir tarihi (c) iin deiik ieriklere sahip olacaktr. Ayn baln ok an laml olabilmesi olgusu, bize baz ok nemli eyler retebilin 1. Yntemsel anlamn deimesi, aka, nceden benim senmi tutumlarn, inceleme tarzlarnn ve kanaatlerin farkllyla bantldr, rnein Mommsen'in "Roma Dev let Hukuku"nu okuyan bir tarih okuyucusunun, kitaptan "demek Romallar byle dnyorlard" diyerek etkilenip yle bir kanaat edinmesi pek mmkndr: "Ama bu (Ro mallar^ hukuku), gerekten de devlet hukuku iin tam bir doruluk tar ve bugn bizler iin de gcerlidir vc geerli ol maldr". Ve Mommsen'in kitabndan edinilmi bir tarihsel ha ber, kitaptan byle bir izlenim alan okuyucu eer bir hukuk sistematikisi ise, felsefi, genelgeer ierikli, sistematik bjr devlet hukukuna dntrlecektir. Ama muhaliflerinin tekrar unu syleyebilecekleri bir devlet hukukuna: Ama bu tamamen dogmatik kalmaktadr, nk "doruluk" baka yerdedir. 2. tmdi, ayn Roma hukuku karsndaki bu tutum farkllklarnn hep etkin olmas veya bir baka deyile, ayn alan stne farkl tutumlarn varl, ite bu, iir d i gzmzde daha ak hale gelmitir: tster filozofun, ister dogmatikinin, ister tarihinin olsun, bu btum farkll, sistemin kapal sistematik kuruluu ve yapsn asla yok sayamaz. mein tarihi olsa olsa yle diyecektir: "Romallar hukuk problemini byle anlyorlard". Yani o da Roma hukuk siste mini tarihsel yerine koyacaktr. Onun ilgisi yalnzca, Roma

34
.'hukukundan "haber" vermektir. O hi dc Romallarn neden vc nasl kendi Romal zgllklerine ulam olduklarn aklamay denemekle tarihi olma/. O byle bir aklamay, eer kendini yalnzca haber vermeye adamsa, bir eklenti olarak yapabilir. Bu eklenti iinde bile o, Roma hukuk dncesinin tarihsel bir sistematik betimini yapacaktr. O, bu hukuk dncesinin daha sonraki tarihsel geliimine krono lojik olarak yneldiinde bile, baka hukuk dnceleri dc olduunu, yani belirli bir hukuk mant ile biimltnmi sis tematik balamlar bulunduunu unutmayacaktr. 3. Yukardaki yapntmz anmsayalm: Tek ve evrensel bir sistem olsayd, bir dogmatikten szedemeyccektik. Oysa rnein Roma hukuku gibi bir sistemi dogmatik klan, baka hukuk sistemlerinin de olmasdr. Bir hukuk sisteminin dogma tie dnmesini, olgusal olarak, inan ve kanaatlerdeki deime gsterir. Bu, sistemin genclgeeliine olan inancn sarslmas ve giderek deimesiyle olur. Ama sistemin genelgcerliinin yadsnmas, o sistemin kuramsal/ tmdengelimsel yapsnn yadsnmas anlamna gelmez. Yadsnan ey, sistemin tmdengelimsel olarak izledii yol, kanm zincirleri deildir; sistemin rtk veya ak aksiyom lardr. nk yeni bir hukuk sistemi talep eden kii, baka aksiyomlara dayansa da, ayn tmdengelimsel yoldan geerek sistemini kurabilir. Felsefe, doabilimleri ve (zellikle konumuz olan) tinbilimlerinin buraya kadar irdelenen yntemsel alma tarzlan di zisine, bir drdnc tarz da katabiliriz. Bu, saf mantk ve ma tematikinin farkna hemen varabilecei bir yntemsel alma tarzdr. Dedik ki, bir sistem, mantksal kuruluu bakmndan deil, dayand aksiyomlar bakmndan yadsnabilir. te mantk bize bu durumu yle anlatacaktr: Eer, bir Raksiyomu (Roma hukuk sisteminin aksiyomlar) genelgeer klnmsa, RS-sistemi (Roma hukuk sistemi) kendi iinde tm hukuk alann aklayacak ^bir yap olarak kurulmu dc-

35
inektir. Eer, A-aksiyomu (Alman hukuk sisteminin ak siyomlar) genelgeer klnmsa, AS-sistemi (Alman hukuk sistemi); eer, -aksiyomu (in hukuk sisteminin aksiyom lar) genelgeer klnmsa, -sistemi (in hukuk sistemi), tilm hukuk alann aklayacak bira1 yap olarak kurulurlar. De mek ki, tek tek hukuk kavramlarnn ierii, bataki aksiyomlarca belirlendiine gre ve aksiyomlar baka baka olduundan, sistemler de baka baka olacana gre, mantksal yaplar deimeyen, ama konularn ancak kendi aksiyom lar altnda greli olarak (aksiyomlarna gre) aklayan bir sistemler okluu, bir dogmatikler okluu vardr. Do laysyla tinbilimi, "hukuk" un ne olduunu deil, insanlarn belirli dnem ve alarda hukuktan ne anladklarn, ona ken dilerine gre nasl bir anlam verdiklerini bilmek is ter. Tinbilimlerinde byle bir drdnc yntemsel alma tarznn en tipsel rneini Max Weber vermitir. 4. Demek ki, hukuk kavramlarnn sistematik rgs, filo zofun, dogmatikinin ve tarihinin sistemlerinde tam ve kendi iinde kapal bir mantksallk tar. yleyse biz dogmatii, "yalnzca" dogmatik olarak grmyoruz. Yani kendi bak asndan grd ekilde onu eletiren bir eletirmenin onu bi limsel sayp saymamas veya ne kadar acemice gelitirilmi olduunu belirterek maskesini drp drmemesi gibi eylerle ilgilenmiyoruz. Dogmatiki olarak sonradan maskesi drlm olan dnr, ileride pek zorlu bir sistematik ve kuramsal alma gerekletirmi olabilir ve bunu gerekten de mantksal bir btnlk halinde ortaya koyabilir. Yani o, siste mindeki eksiklikleri giderip, sistemini nihai mantksal sonularna kadar eksiksiz kurabilir. Bir sistemi elikisiz ve tam kurabilmek bir mantksal idealdir. Verili sistemler iinde buna ulaan sistemler olup olmad tartlabilir. Ama bu ta mamen baka bir konudur. Bizi burada ilgilendiren, dogmatik dnmenin, her zaman, (laya kalc bir bilimsel katk koyma konusunda kanlmaz bir aratrma ynelimi olmasdr7.

36
Felsefe, dogmatik ve tarihin bu zgl amlamasn daha geniliine aydnlatmak zere, Heinrich W51fflm'in "Sanat Tarihinin Temel Kavramlar" (1915) adl eserine baklabilir W l f f l i n , 1898de K lasik Sanat adl kitabn yazdnda, az ok hocas Jacob Burckhardt'n izindeydi ve kendisinden nceki dnemle birlikte klasik estetiin etkisi altndayd. Bu dnem barok sanat ylesine kmsemitir ki, barok mimarinin en nl eserlerinin yklp ple atlmasn bile talep etmitir. Daha sonralar ise bu "k sanat" ile ilgi lenmemitir bile. Bir baka sanat tarihi hocam, Henry Cari Namann, nemli barok eserleri doru drst tanmyordu bile. te, Wlfflin ve Naumann, klasik estetiin dogmatii iinde yer alyorlard. Ama bunun bir dogmatik olarak grlebilmesi, ancak, barok sanatn ikin byklnn niha yet kavranmasndan sonra olabilmitir. Genliinde tpk Burckhardt gibi Rembrandt' kat bir ekilde yadsm olan Wlfflin bile, sonralar* barok sanat stne bu yeni anlaya balandnda, Klasik Sanat adl kitabnn yanna, yani eski dogmatiinin yanna bir ikinci ki tap eklemitir. Bu ikinci kitap da "klasik sanat stne bilgi* ler vermeye devam ediyordu; ama klasik estetik dogmatii altnda tantlan barok sanat ile bu ikinci kitapta tantlan ba rok sanat, yani "resimde derin bir harmonik btnle ve akla ynelen sanat, ak bir kartlk iindeydiler. Wlfflin gerekten de, en sonunda barok sanatn dogmatik estetii ile klasik sanatn dogmatik estetiini ("dz, yzeysel olann, kapal formun, bamsz blmlerin kendi btnlklerinin, nesnel akln estetii) kartlk iine sokmu ve kendi kuramsal ilgisini bu kartla yneltmiti. Bu onu, sanat stillerindeki bu periyodik dnmleri aklayacak bir tarih felsefesine gtrmt. Onun bir zamanlar tam bir inantan hareketle yapt klasik sanat aklamas ile daha sonra yapt barok sanatn ikin mantnn zmleyici aklamas, ne var ki iki dogmatiin

37
serimlenmesi olmutur. Daha sonra her iki sanat stiline birarada ve topluca yneldiinde ise, souk bir bildirim ile o yle diyecektir: Bu amalan izliyorsan, ite byle resim yap malsn; baka amalan izliyorsan, baka ekilde. Ama pratik yaamda ressam, v.b. zorunlu ekilde, somut olarak istedii eyi bilmelidir ve daha sonra o, bu "bildii" eyden dogmatik yoldan harekede da vurabilecei kendi stilini gelitirir.

NC BLM
D O G M A T K D NM ENN K A IN IL M A Z L I I

Dogmatik dnme kanlmazdr. imdi, dogmatik dnmenin zgll stne buraya kadar elde edilmi olan bak alarn daha derinletirmek gerekecektir. 1. Tarih bilimlerinin anlalmas bakmndan temel olan bir sonu, zaten imdiye kadar sylenenlerden karlabilir. Roma hukukunun, Msr mimarisinin veya in resminin tari hini yazacak olan tarihi, daha nce dogmatik ve tarihsel tu tumlarn kartl stne rendiklerimiz dikkate alndnda, yntem olarak bunlardan birini kullanmak yerine baka ne gibi bir yor izleyebilir ki? O tarihi olarak, bylesine nemli bir grnme sahip olan bu byk tinsel yaratmlarn i mantna ve temel ynelimlerine, tpk bir dogmatiki gibi nfuz etmek zorundadr. Dogmatiki, bir intentio recta, yani dorudan doruya eylerin kendilerine ynelme tutumu iindedir. Yani o gzelliin kendisine, adaletin kendisine ynelmi olduundan, bir sanat olarak Msr mimarisini, in resmini veya bir hu kuku olarak Roma hukukunu, kendi gzellik ve adalet dogma tii altnda yaratmtr. Oysa tarihi, bu tinsel yaratmlar, hem bir dogmatiki gibi aa karmak, hem de onlardan haber ver mek zorundadr. Dogmatikinin "bildiini", tarihi anlatr. Bilgi ile haberin, "sylem" ile bu sylemin betiminin bu ekilde yer deitirmesi, mantn ve dilbiliminin imdiye ka dar iaret ettiklerinden ok daha temellidir. Nasl ki poetik "bildirici lirik" ile "anlatc epik" arasnda, yani genelletirirsek "bildirme" ile "anlatma" arasnda pek doal bir fark buluyorsa, dilbilim de szcklerin kullanmnda onlarn ounun kkne sinmi olan "lirik" pay daha ak olarak gznnde tutmaldr.

39
Ayrca, szcklere, cmlelere ve bunlarn yksek kurulularna sinmi olan bu sanatsal anlatm ynlerini szcn anlamndan zihinsel bir aba ile ayklayp temizlemek de gereklidir. Oysa geleneksel entellektalizm, bugne kadar, isel yaantlar lirik olarak ifade etme tarzn, derece dcrcce nesnelletirici bir form iinde ''betimlemek" gibi bir tutumu srdregelmitir. Oysa lirikinin kendisi de zaten bir eyleri "betimler". Hatta o yalnzca betimlemekle kalmaz; kendi znel ruhsal durumu ile grp et kilendii eyin karlamas sonucu ortaya kan "bildirir"; onu biimler, formle eder. O ne znel ruh halini "betimler", ne de grd eyi "bildirir. O, olsa olsa her ikisini birden ayn anda da vurur. "Betimsel" (deskriptif) terimi psikolojide byk bir rol oynar. Ama psikoloji bile, bu konuda kendi iinde sk sk dzeltmelere bavurur. Pek tabi ki, iimde olup bitenleri betimlemeyi deneyebilirim. Ama bu betimlemeyi, beni dinleyen kiiye o andaki bilin durumumu aktarmak konu sundaki biricik olanak sayamam. Claudius'un "Akam Trks" yle balar: Ay batt! Bu ne bir betimsel saptama, ne bir bildirim8 ne de bir vizyonun da vurumudur; tersine bu , bir "lirik ifade"dir. O, "znel", duygusal olarak yaanm bir ruh durumunun zgl bir sentezidir ve buradaki ruh durumu, ayn batnn seyredilmesi srasnda airin bu manzaraya dal ile iinde uyanan duygularla olumutur. Bir eyden etkilen diimde, diyelim ki bir ey algladmda, bu algya bir duygu sal etkilenim de o lde katlmtr. Burada, alg ve duygu gibi iki eliptik kutup arasnda i dnyamzda saysz ikin gidip gelme olana vardr. Burada mutsuz bir tablo ortaya kmaktadr. Bilimsel terminolojimiz burada bir gedik ver mekte, ereti ve eskimi kalmaktadr. mein "ifade" terimi bile, lirik ifade ile mantksal ifade arasnda, yanl anlalmaya elverili bir ekilde gidip gelir. Yine mein "dile getirme" te rimi, yanl anlalan eyleri yeniden yanl anlamaya yol aabiliyor (" bir vizyonu dile getiriyor" dericen, terimi, bir ruh sal durumun da vurulmas anlamnda kullanyoruz; ama ayn terim ruhsal olmayan durumlar "ifade" etmekte de kullanlyor

40
ve hatta bu gibi szckler deyim haline bile gelebiliyor). Bugn felsefi antropolojide bile, "kendini imleme" ve "insann kendisi hakkmdaki bilinci" gibi olduka yaygnlam kul lanmlar yanl anlalabilirler. Bunlar, hibir durumda kendi zmzn ilksel olarak nesne klnmas anlamnda kul lanlmamaldr. Buna ramen onlar, nesnelletirici ifadeler or taya koymakta bavurulan temeller olarak merulatrIabiliyorlar. stelik bir yazarn kendisi hakkndaki nesnel letirici "rcflcksiyonlar"nn da dereceleri vardr. Yukarda sz edilen refleksiyon, bir mminin kendi iman stne bir rcflcksiyondur ve nesnelletirici bir ynelimden farkldr. O, daha ok "insann kendisini anlamas" na yakn durur. Bu kendini anla ma, psikolojideki "kendini gzleme" den tamamen farkldr. Ben burada kendimi, kendi edimimin tamamen kendi iine ka pal "anlam" iine yerletirmeyi denerim. Ama bu anlam ierii asla psikolojik yoldan betimlenebilir olan bir zamansal olay veya sre deildir. Tersine o bir anlam ieriidir. Lirik "ifadeler" ve dogmatik bildirimler ve bilgilenmeler, ite bu anlamda birbirlerine sk skya baldr. Bu konu mut laka daha kapsaml ekilde aydnlatlmak zorundadr. fadelerle birbirine ne kadar sk skya balysa da, betimleme, haber verme, anlatma, epos ve gemii anmsama bir baka izgide yer alrlar. Tarihi "haber verir". Bir Roma hukukusu, Roma hukuku dogmatiinin gr dnyas iinde yaar. inli ressam, ressam olarak kendi tininden yaratc bir biim araclyla ve kendi re sim dogmatii iinde resmini ortaya koyar. Tarihi ise onlarn dogmatik olarak "grp bildikleri" eyden haber verir. Ama ta rihi, bu yaratma ve edimin anlamna ulaabilmek iin, zorunlu olarak, tpk dogmatiki gibi bu anlama nfuz etmek zorun dadr. Yani o bir Roma hukukusunun adaletten kesin bir inan formu iinde ne anladn veya bir inli ressamn nasl bir gzellik duygusu ve bilinci ile yapt resmi gzel bulduunu, ancak onlarn dogmatiklerini kavrayarak, bu dogmatiin iine

41
girerek kavrayabilir.Dogmatiki kendi retken yaratclnn ifadesi olan eye inanrken, tarihi ayn eyi yalnzca dtan gzleyerek anlatr. Demek ki, dtan da olsa, tarihi de bir ese rin veya bir an stilinin i mantn izler. O da, kendisine ve okuyucusuna, bu stilistik eilimlerin ikin zorunluluunu ak klmak zorundadr. O bir an "genel grnm" n, o an gr tarzlar ve bu gr tarzlarna bal edimleriyle birlikte, akla yatkn bir balam iinde serimlemek zorundadr. Bundan, duygusal bir tonda "tarihsel dnme" denen eyin de, bunun kart olarak yine duygusal bir tonda "tarihsellikten yoksun dnme" denen eyin de ne olduu ortaya kyor. Hep duygusal bir tonda srdrlegelen bir polemikten kanarak unu saptamak olanakldr: "Tarihsellikten yoksun dUnme", bir form olarak tinbilimlrinde, kltr ve tarih bilimlerinde za ten varolan bir formdur, mein politik tarih yazcl, tam da, "tarihsellikten yoksun dnme" formu altnda srdrlen bir tinbilimsel etkinliktir. nk bu tarih yazcl trnde olaylar doalc bir anlatmla anlatlrlar. Bu yzden "tarihsel dnme", politik tarih yazclndan ok, filolojide ve buna kout olarak sanat tarihinde, hukuk tarihinde, din tarihinde ken di evindedir. nk tarihsel dnme, olaylarn dmdz an latld bir yerde deil, bu olaylara yn veren etkenlerin, sa natn, dinin, hukukun, ekonominin, v.b. belirli bir dnemdeki birlikteliinin kavranlmaya alld yerde ortaya kabilir. Szcn duygusal kullanm iinde "tarihsel dnme diye adlandrlan ey, hi de ncelikle olgularn saptanmasn deil, tersine bu olgular dzenleyen ikin mantn, stillerin grnmnn, mmkn olduu kadar bu stilleri yaratanlarn dehlarna yakn bir dzeyde anlalmasn hedef alr. Bu bir kez tam olarak anlald m, neden dolay skender'in, Sezar'm, arlman'n, Cesur Karl'n, Byk Frederikin, Napolyonun, Bismarck'm, v.b. birer "stire, politik, stratejik bir "stil" e sahip olduklar, tpk bunun gibi Michelangelo'nun, Bach'n, Goelhe'nin, ama ayn zamanda Adam Smih'in vc

42
Kant'n da ayn anlamda birer "stil"e sahip olduklan aka kav ranm olur. J.G.Droysen'in "Historik"i9 ve nihayet Rickert'in nlii eserleriyle yaygnlaan bir moda olarak, tinbilimlerinin nel iini ilk planda "tarih yazcl" n rnek gstererek belirlemek, ko layca yanl anlamalara gtrlr.1 Tarih yazcl esas olarak 0 olup bitenleri ve olaylar kendi rgs iinde betimlemekle, bi lim kuramcsnn dikkatini ok fazla "gereklik" in zgl bir betimleni tarzna eker ki, bu tarz, gerek uzay-zaman iinde tarihsel olarak olup bitmi olaylar olgusal olarak betimleme tarzdr ve tarih yazcl olaylarn "neden" ini bu tarz iinde sorma olanana sahiptir. Olay ve eylemler rgsnn zamanuzay iindeki bu tarihsel gereklii yadsnamaz. Ama gerekliin bu alan ile doa aratrmas iin geerli olan "doal" gereklik alan arasnda bir benzerlik kurmak, politik eylemler de dahil, bu olay ve eylemlerin birincil anlamn ve stil karakterini gzden karmak gibi bir tehlikeye dmekten de teye, ok daha byk tehlikelere yol amtr. nk olaylarn kaba ve kaotik akn anlatan bir tarih yazcl, bize "tarih" i anlatm olmayacaktr. O bize, bu olaylara yn veren ekonomi, sanat, hukuk, din, v.b. "stil" lerini, bu stillerin kt dogmatiklere nfuz ederek anlatt srece "tarih" i anlatm olur. ok blk prk kalm olsa da tarihi (ve genellikle tm tinbilimciler) iin dogmatik dnme ve dogmatik anlamann kanlmazl stne ok ey sylendi. 2. imdi, ikinci olarak, bu dnme tarznn kanlmazlna, tinsel dnya stne sistematik ve kuramsal bilgimiz asndan yneliyoruz. Bu ama dorultusunda, nce, 32. ve 34. sayfalarda stnde durulmu olan kktenci olana anmsayalm: Zaten nihai olarak sistematik yoldan ina edildik leri iin tm dogmalar aksiyomatize edilebilir.

43
Roma hukuku gibi bir sistemi belirli ve nihai aksiyomlara geri gtrmenin ve tm sistemi buradan karsamann kuramsal olarak olanakl olduunu grdk. Bir ekonomi kuramcs da benzer karm yntemlerini kullanr. Yani her durumda nce aksiyomlar ortaya konuluyor ve sonra buradan hareketle usulne uygun karmlar yaplyor: Eer R-aksiyomu (Roma hukukunun aksiyomlar) geerliyse, bu aksiyomu ilgili hukuk ilkeleri izler; eer -aksiyomu (in hukukunun aksiyomlar) geerliyse, br ilkeler buradan karsanr. Ve benzeri ekilde tm br kltr alanlarnda da. Bir saf kuramc bu tarz iinde, "olanaklar dan zengin bir ekilde dzenlenmi sistemler ina edebilir. O mevcut olanak larn salad bir yaylma alan iinde en uzak noktalara kadar gidebilir. Ama saf dnme, bu haliyle, daitna ve zorunlu ola rak mevcut bu olanaklar alan iinde hareket eder. Snrsz sayda olanak vardr. Ve aktr ki, bunlara imdiye kadar in sanlk tarafndan gerekletirilen olanaklar da aynen dahil dir. Bir ey gerekletirilmise, onun olanakl olmas zorunlu dur; aksi halde bu gerekletirilen ey, mantksal yolla elde edilmi bir yapya, bizim ona yklediimiz hibir yapya sahip olamazd. Onun gerekleme indeksi, onun olanakl yapsna katlmtr. Bu durum stne son sonularna kadar dnldnde, .. 100.000 yllarndan balayarak eski Dounun, Yunanis tan'n, Ortaa'n ve Yenia'n tm sanat eserleri, ok yetenek li bir olanak aratrmacs tarafndan ilke olarak ina edilebi lir olmak zorundadr. Ancak bunun pratik olarak mmkn olmayaca, herkes iin apakur. nk benim demin ifade ettiim gibi byle bir "istidat" dnlse bile, imdiye kadar bu istidata sahip bir ola nak aratrmacs olmamtr. Byle bir olanak aratrmacsnn mein Rembrandtn resimlerini en kk ayrntsna kadar nceden kefetmesi iin insanst bir fantazi dzeyine ihtiyac olacakt. Bu demektir ki, o ayn zamanda Rembrandt olmak

zorunda kalacakt. Ve phesiz byle bir yetenee sahip olmas da yetmeyecek, hatta onun Rembrandt'm doal olarak bir ola naklar alan iinde bulunmas zorunlu olan tm yaantlarna, bandan gelip geenlere, tm gelenek, grenek ve "situation" lanna da, upk Rembrandtm gibi sahip olmas gerekecekti. Demek ki, olgusal olarak baktmzda, Rembrandt'm sanat stne ancak o resim yapmaya balad andan balayarak konuabiliriz. Ve bu Rembrandtm kendisi iin de geerlidir. Rembrandt, ancak kendi stiline sahip olduunda ve ol duktan sonra, bu stili ilkece bir estetik iinde ortaya karp gelitirebilirdi. Sanat estetiklerinin dogmatik yntemlerin bamckleri olmasna, ben daha 1926'da "Tinbilimlerinin Mantk ve Sistematii" adl eserimde iaret etmitim. Bu dog matikler, ancak, yalnzca olanakl olmakla kalmayan, hatta ayn zamanda insan eserinde somut olarak gerekleen bir stilin biimini, anlam ieriini ve mantn da vurur ve yanstrlar. Yine de biz, bir fantazi iinde somutlam olan dnda baka hibir stil tanmayz. Verili olan veya olabilen tm sanat eserleri ve safat stilleri, dil formlar, kltler, dinsel ideler, ekonomi biimleri, v.b. somutturlar ve bu yzden grsel ola rak tasarlanabilirler. Durum bu olduuna gre, dogmatik yntemler felsefi adan phe edilebilirlik tayorlar demektir. Bununla birlikte, onlar, kendilerini bizim tm tinsel/dnsel bilmemizin biricik kay na olarak gsterirler. phesiz bir dogmak, bir yanyla, ver ili tinsel gerekliklere "baldr; ama br yandan o olmadan yaratc sanat da, hukuku da, estetiki de sanat ve hukuk stne konuamazlar. Ksacas, dogmatik, bizim ierikli tinsel/ dnsel bilgimizin biricik kaynadr. Bir dogmatik yaratmn baz olarak dogmatik dnmeyi zellikle nasl yadsyabildii stne dnlrse, durum daha da aydnlanacaktr.

45
nsann kendisini srekli aan bir varlk olduu bellidir. O imdiye kadar yapabildiklerini amaya srekli zorlanr. Yine aktr ki, felsefe, bu scak ama abasn hep stlenir ve bunu da bir nceki veya o ana kadarki bir dogmatii arkasnda brakmakla yapar. Bundan u kar: Roma hukuk dncesi veya klasik sanat eletirilmez eyler olsalard, hereyden nce kendiliklerindeki halleriyle zel eyler olarak bilinebilir ola mazlard. Eer eletiricinin, bir baka hukuk dncesi veya bir baka sanatsal yaratm tarz hi olmazsa sezgisel veya grlr halde gzlerinin nnde bulunuyorsa. Bu u demektir; Dogmatik yoldan formle edilebilir olan somut bir stil (tm kltr alanlan bu anlamda stillere sahiptir), yalnzca bir baka ve yeni stil araclyla alabilir. Ama ne var ki, bu baka ve yeni stil, kanlmaz olarak ve mutlaka yine yeni ve somut bir dogmatik stildir. Eer 17. yzyldan beri somut dinlerin belirli formlar, zellikle felsef dnlm dinler ad verilen "doal dinler" araclyla eletirilmilerse; bu, mkul konumak gerekirse, ya yalnzca imdiye kadarki formlara* baz durumun daki elemanter izgilerinin ve vazgeilmez ynlerinin soyutla ma yoluyla indirgemeye tbi tutulduu veya yeni bir somut hukuk veya din sistemi erevesinde onlarn artk kltsel karak teri deil, daha ok etik karakteri zerinde konuulmaya baland anlamna gelir. Yalnzca somut olann gerek olabilecei, gerek olann ise daima zgl olduu, bu zglln ancak ve ancak dogma tik ynden amlanabilecei; hi phesiz bilmecemsi, ama asla gzden uzak tutulamayacak olan ve durumun neliindcn gelen bir yasallktr. Kasacas: Tandmz tm hukuk, sanat, din, v.b. sistemle ri dogmatiktir. Ve bunlarn somut anlam ieriklerini kefetmek konusunda yine dogmatik yntemden baka yntem yoktur. Burada bu durumu ilk planda yalnzca hukuk ve sanat alan larn rnek alarak gstermeye altysak da, buna ramen bu radan hareketle genel sonular kardk. Varlan bu sonularn

46
(ki bu sonular iinde felsefenin de dogmatik olmak zorunda olduu da vardr), felsefenin ina edici eilimiyle, yani tm bi limleri bir btnlk ve rezonansa getirme idesiyle nasl badatrlabilecei, ok yksek lde problematik grnmektedir. Yani bu sonular, felsefenin her trl grelilii ama idesiyle nasl badaabilir? Bunlar belirtmekle, ilk kez, zerinde bu kadar tartlm olan tarihselcilik (historizm) problemine deinmi oluyoruz.

DRDNC BLM
T A R H S E L C L N M O T F L E R

Tarihsclcilik problemi, yeryznde (problemi anlama ola na insann bulunmad gkyznde yoktur) ok sayda insa ni kltr evresi ve kltr ann hep bir dogmatik nda yaratlm eserler retmi olmas ve retmeye devam etmesiyle ortaya kmaktadr. Bu eserlerin yaratclar biimsel olarak "doruluk" u bulma iddiasnda uyuurlar; ama buna ramen ierikse! olarak bu konudaki "kanaatler" i dorultusunda birbir lerine kar karlar. Bu durumun, mutlak geerlilik iddias tayan ok sayda stilin bulunmasndan kaynakland da sylenebilir. Ksacas, bir stiller okluu vardr ve tarihselcilik probleminin temel motifi, bu ok sayda stillerin rekabetidir. " D o r u lu k la r m bu somut okluunu bilfiil yaamam, bunlardan etkilenmemi ve hatta tam tersine bunlar olsa olsa ve ancak haklarnda yzeysel lflar etmek iin yine olduka yzeysel bir ekilde dikkate alm olan bir filozof; aslnda eytann izdii bir karikatre benzer. "Filozof giriyor ieriye / Ve hemen bir eyin neden yle olmak zorunda olduunu kantlamaya balyor (Faust I, 1574). Veya: "Bakla kesecesine nasl da kanua varyor: Olmamas gereken olamaz". Oysa ok sayda sanat sistemleri (stilleri), hukuk sistemleri, anayasa sistemleri, din formlar vardr ve tm bunlar "doru" olmak iddiasndadrlar. Bylcce en rtin noktaya gelip dayanm oluyoruz. Bu, Dilthey'n "metafiziksel sistemler anarisi" dedii eydir. Tarihselcilik eletiricileri, pek yzeysel bir ekilde, "bu artc durum hakknda susmak" gerektiinden szederler ve genellikle yle bir denemeye girimek gereini vurgularlar:

48
nce metafiziksel sistemlerin bu "anari" sini sona erdirmek ve daha sonra susmak, mein W.v. Humboldt "nsani Dil Yaplarnn okeitlilii stne de durumu yle formle etmitir: KUltilr alanlarnn vc deer evrelerinin bu "okeitlilik" ini, olduklar gibi, nasl idiyseler ylece brakmak.1 1 Ayrca, tarihselciliin vc grelilikiliin geerli olamaya ca bir alandan szedilir ve bunlarn snrlarnn bu alann snrlarnda son bulduu ileri srlr: San bilim. Felsefi tartma, metafiziklerin "okeitlilik" i stnde younlaacana bunlarn "bilimsellik" i zerine yneltilmeli ve hatta bu yaplrken, bizzat felsefenin "bilimsellik" i de salanmaldr. Daha da dorusu, felsefe kendisini san bilimler modeline gre "bilimselletirmelidir".1 2 Ama ne var ki, bu okeitliliin hereyden nce kltr alanlarnda almaz olduu bir kez kabul edildikten ve bunun hangi tarzda meydana geldii daha ak ekilde grldkten son ra, bu durumun nedeni ancak ve yalnzca, bu "doruluk" iddia larnn kaynanda, yani yaratc yaamann kendisinde aranabilir. nk bu tr kltr nesnelerini reten bu yaamadr. Evet, en azndan kltr alanlarnda, "yaratmsal kavram, grelilikiliin pek me'um hale gelmi aybndan hi de ayrlabilir grnmemektedir, yle ki, "yaratmsal" ve "greli" nin zde ayn eyi ifade edip etmedii ciddi olarak soru konusu olur. Hibir estetik ders kitab, 19. yzyl sanatnn klasizmden baka bir yne sapm olmasn nleyemezdi. Ben zer durumlar biliriz: Diyelim ki, tm sanatlar, bir x gnnden balayarak, kendilerinden nce ortaya konulmu este-, tik kurallarn bir yana atarak almaya balasnlar. Hi phesiz byle bir sre,dnya tarihinde ancak pek ksa sren, gelip geici bir sre olarak kalrd. nk, nccdcn kabul edil mi hibir estetik kural ortada olmasa da, sanatlar kendi isti dat-, yetenek ve baarma gleri dorultusunda, durmadan artan bir okeitlilik iinde yaratmaya devam edeceklerdi. Diyc/im

49
ki elimizde bir sanatnn yetenekli veya yeteneksiz olduunu saptamaya yarayan kesin ltler var. Bu ltler altnda, bu okeitlilik nasl deerlendirilecektir? Sanatlarn tmnn yeteneksiz olduuna m karar vereceiz; yoksa ortaya kan bu durumu sanatsal olmayan baka ltlere gre mi deerlendire ceiz? Gerekten de kesin yaratma ltlerine sahip olsaydk ve plastik sanatlar hep Msr ant sanat veya Grek'tapnak mi marisi stilinde etkinlik gstermi vc gstermekte olsalard, imdiye kadarki estetiin yapabilecei ne kalrd ki? Estetikte belli bir adan bakldnda bunlarn "alm" olduunu syleme olana bulunabilir miydi? Hristiyanlk da, mein ge Antikan senkretizmini, belirli ltler altnda ve be lirli istidatlar dorultusunda "amtr", mein bir Julianus Apostata bile, istidat ve yetenek asndan Augustinus'un yanma konulamaz. Demek ki, editnscl/yaratc yaam, kltrel fenomenlerin stillerini durmadan arttran ve bylecc greliletiren eyin biz zat kendisidir. Bu olgusal durumun me'um felsef sonulan stne son radan dnmek baka bir ey, bu olgularn kendilerini ncelikle keskin gzlerle ekinmesiz ve ard niyetsiz grmek bir baka eydir. Burada, bu olgularda aadaki ynleri iyice grmek gerekir 1. Yaratc yaamn kendisi, en azndan kltr alanlarnn pek nemli bir blmn snrszca genileten bir dogmatik ve sistematie sahip deildir. Yaratc yaam yapan ey, yaratc "ynelimler okluudur. Daha dorusu, eitli basamaklardaki eitli kltr alanlar iinde gereklemi ve ancak daha sonra bir eletiri veya dorulama konusu olabilen yaratc "ynelimler srecinin kendisidir yaratc yaam. Dolaysyla yaratc yaam, hep bir grelilikler skalas serimler. Bu skalann en ucunda, en grelilemi kutup olarak sanat yer alr. Din vc dil, grelilik bakmndan hi de daha aada dcillcrdir.Ve tabii ki bu arada yksek grelilik derecelerinde

50
yer alan politika ve ahlk da. Bu grelilik derece derece daha snrlanm olarak, rasyonelletirilmi ahlk, eitim, hukuk ve ekonomi alanlarnda da bulunur. Metafizik ve sistematik tin felsefesi, grelilik bakmndan "bilim" e daha yakndrlar. Grelilik konusunda en az tehlikede olan, grne baklrsa, san doabilimidir. Ancak, insanlk, lUm kltrlerin Yenia Avrupasndaki gibi Aydnlanma dnemleri yaamam olduk larn bilebileceimiz kadar yaldr vc hatla grelilik skalamz, Yenia Avnpasmda olduu gibi, bilinli rasyonelletirmenin dncede ve bilimde gitgide geerli klnd, dolaysyla san doabilimlerinin ortaya kt dnemler iin bile geerlidir. Tabii ki, bu grelilik iinde Avrupa'da felsefenin tm tek tek bilimlere yapt katk olaanst olmutur, nceki yzyllarda byk metafzikilrin tek tek bilimler stndeki ak etkilerinin bulunmas hi de rastlantsal deildir; Sokratcs ncesi filozoflardan, mein Dcmokritos'tan Platon'a ve niha yet ansiklopedik felsefenin en yksek noktasna, Aristoteles'e kadar'3 Bu felsefe ustalarnn ayn zamanda saysz tekil bili , min temellerini atm olduklar, genellikle bilinen bir eydir. Burada felsefe iin neden "bilimlerin anas" deyiminin kul lanldn anlarz vc bu deyimin yerindeliini tarihsel rneklere bakarak tekrar tekrar saptayabiliriz. Geri tek tek bilimlerin daha sonralar kendilerini belirli bir konuda uzmanlam zel bilgi etkinlikleri olarak grmeleri, kendilerini yalnzca bu alan lara ynelik zellemi abalar saymak yoluyla felsefeden bamszlama eilimini glendirmitir. Ne var ki, bilimin kendisi farknda olmasa da, o felsefeden hibir zaman bamsz olmamtr. Tam tersine, bilim, daha en batari ve daima, bilim olma olanan felsefi idelerle iie gelitirdii bir etkinlik formu iinde bulabilmitir. Bilimler daha batan beri bir status naseens'e sahiptirler1 . Ve onlarn srekliliinin kalc 4 koulu, hep bir felsefi ide veya felsefi ynelim olmutur. Ama* ite bunun byle olduunun aka saplanabilmesi, bilimin kendisinden veya herhangi bir "fclsere"dcn hareketle deil an cak bir tin veya kltr tarihi zmlemesi ile olanakldr

51
Felsefeyle bilimler arasndaki bu srekli bant, tek tek bi limlerin kkenleri bakmndan "ana bilim" den, felsefeden km olmalaryla snrl deildir (matematik ve pp istisnadr). Hatta ayn zamanda, pek elemanter bir tarihsel olgu olarak unu biliriz ki, felsefi ve bilimsel aratrmalarn nemli bir blm, filozof ve bilim adam kimliklerini birlikte tayan kiilerce gerekletirilmitir. Bunu en basit bir felsefe veya bi lim tarihi kitabnda bile saptam olmamz, felsefe ile bilim arasndaki srekli konta serimler. Belirli bir bilimin tarihini anlatan bir kitapta, bu bilimin klasiklerinin ayn zamanda felsefenin de klasikleri olan, yani ayn zamanda felsefe tarihi iinde de yer alan adamlar olmalar, bir bilimin bu adamlan kendi klasikleri saymas pek dikkate deer bir olgudur. Tekrar lamak pahasna da olsa una dikkat etmek ok nemlidir Bu, hi de yle yalnzca "balanglar da rastlanan bir durum, deildir; yani yalnzca Demokritos, Platon, Aristoteles deildir gemite bilimlere byk etkiler yapm olanlar; bu etkiler bugn de hl srmektedir. Descartcs yalnzca Yenia felsefesinin kurucusu deildir, o ayn zamanda analitik geometrinin dc yaratcsdr. Pek ounun en byk Alman filozofu (Kanttan bile byk) sayd Leibniz, sonsuz kkler analizinin mucitidir. Pascal matematikte bir mucize ocuktu; ama filozof olarak hi de daha az bir dehya sahip deildi; o pek derin bir dnrd. ngiliz filozofu Thomas Hobbes, modem devlet kuramnn kurucu larndan birisi, kesinlikle de ilkiydi. Bu kuram daha ileri bir aamaya gtren de bir filozof, John Locke'tu. Onun felsefedeki izleyicisi Berkeley, rnein bir optik kuramnn sahibidir. Kant'n Rousseau ve Ncwton yannda byk ustadan biri oarak gsterdii David Hume, byk bir "ngiltere Tarihi" yazmtr. Kant, "Evrensel Doa Tarihi ve Gkyz Kuram" nda1 , Kajt-Laplace kuram diye anlan bir astronomi kuram 5 gelitirmitir. Onun corafyay modem bir bilim haline geti renlerden birisi olduunu da biliyoruz. Kant'tan bamsz olarak ayn kuram gelitirmi olan Marki dc Laplace, phesiz astro-

52
nom saylr, ama hibir felsefe tarihi onu dta brakmaz ve onu felsefe adna reklam etmekten ekinmez. Laplace olaslk ana lizinin klasiklerindendir ve o bu analizi toplumsal olgulara da uygulamtr; yani o ayn zamanda modem istatistiin de kuru cularndan birisidir. Italyan Rncsans'nn filozoflarndan Cprdano matematiin klasiklerinden saylr. Ve tabii Kant'n bilgi kuramnn nclerinden J. Heinrich Lambetde. Kanl'm bir baka ncs, Tetcns, felsefe ve matematik profesryd. Filozof D'Alembert mekaniin klasiklerindendir. Ama Ampere ve Euler de felsefe tarihinde yer alrlar. 19. yzyln en nemli filozoflarndan biri si olan Bradley astronomdu. Astronom Herschel, tpk matema tiki ve bilim tarihisi Whewell gibi, en nemli ngiliz doa filozoflarndan ve mantklanndandr. Matematiki Coumot saf felsefi eserler yazmtr. Modem ekonomi, ahlk felsefecisi Adam Smitf'in abalaryla kurulmultur. Ayn bilimin temel eserlerinden birisi, pozitivist filozof John Stuart Mill'den kmtr. Bir baka pozitivist, George Grote, antik demokrasi nin nemli bir monografidir. Pozitivizmin nclerinden Jeremy Bentham, yasama erki stne eserleriyle modern hukuk retiinin klasiklerinden birisidir. 20. yzylda ge bir etki brakm olan filozof B. Bolzano, matematikiydi. Filozof ve fiziki Fechner, psikofiziin kurucusudur. Filozof Hermann Lotze tbbi fizyolojinin kurucularndandr. Pedagojinin felsefi temellerinden konuulurken, Rousseau, Pestallozi ve Herbart adlarn anmadan geilemez. Bunlarn psikolojiye yaptklar et kiler, T. Lipps ve Freud'a kadar uzanmtr. Bu rneklere antik felsefe tarihinden de pek ok rnek eklenebilir. Felsefe ile bilimlerin tartmal snr stnde konumaya devam edersek, bu kk listeyi ok daha geniletmemiz gere kir. Hi kimse Paracelsus'un daha ok felsefe incelemeleri mi yoksa daha ok tbbi aratrmalar m kaleme aldn hcsaplayamyor. Uluslar hukukunun kurucusu Hugo Grotius, daha ok filozof mudur, hukuku mudur veya teolog mudur? En azndan

53
talya'da ne kadar ok sayda bilim (tarih, sosyoloji, filoloji, et noloji, v.b.) Giambattista Vico'yu kendilerine maletmitir! Hibir felsefe tarihi, kantlayc bir felsef bak noktasndan hareketle astronomik keiflerini srdrm olan Johann Kep leri dta brakmaz. O, derede farkyla da olsa, felsefe tarihinde hatta Kopemikus'tan bile daha fazla yer alr. Hibir felsefe tari hi, kendi byk klasiklerinden biri olarak Galilei'yi dta brakamaz. Ve u ok dikkate deer kalmtr ki, Newton mo dem fiziin temellerini, Naturals Philosophia Principia Mathematica (Doa Felsefesinin Matematiksel lkeleri) adn tayan bir eserle ortaya koymutur. Thomas Hobbes, kendi devlet kuramn "Philosophia Civilis ve Augustc Cortte, ken disi tarafndan temellendirilen sosyolojiyi "Philosophie Positivc"saymlardr. Dizi hi de bitmi deildir. Akr ki, hibir felsefe tarihi, fiziki Hemann HclmhoJtz'a vc onun Yeni Kantlk tarihinde ki yerine iaret etmeyi unutmaz. Emst Mach'm daha ok fiziki mi yoksa filozof mu olduu asla ayrdcdilemez. Ama her iki durumda da o, en nihayet bir felsef inceleme tarz iinde yer alr. O derslerine hep Kant'n Prolegomena s ile balard1 . 6 Tm bunlar ne ifade etmektedir? Bu, bu adamlardaki yete neklerin rastlantsal bir yanyanal olabilir mi? Dcscartes, Leibniz ve Kani, doabilimlcriyle acaba bo zamanlarnda rast lantsal olarak m ilgilenmilerdir? Onlarn matematiksel, as tronomik, fiziksel temel dnceleri ile felsef dnceleri arasnda hibir i bant olmayabilir mi? Veya tersine: Felsefi eserler yazm veya felsefeye ynelmi olan saysz doa aratrmacs, acaba bu eserlerinde yalnzca speklatif heveslerden, metafizikse! ve ruhsal ihtiyalardan ha reketle bir yan ura olarak m aratrmalarda bulunmulardr? Geri byk bilim adamlarnn ou, dayandklar ilke ve yntemler stne sonuna kadar dnmek ihtiyacm, mein bir Kriesli Johannesin "Mantk ndaki ykseklik ve derinlikle

54
duymam olsalar bile, tm rnekler, tek tek bilimlerin temel kavramlarnn felsefeye ynelmeksizin asla aka dnlemeyecei olgusunu yeterince scrimlemcktedir. rnekler dizimiz, 19. yzyl tinbHimleri iin daha zengin letirilmi bir ekilde tamamlanabilir. Benim tin tarihi stne ilk almam1 , tam da, tin tarihinin kaynaklarn gstermek 7 zere, mctafziksel sisteminin daha 19. yzyln ortalarndan nce paralanm olmasna ramen, Hegel'in tekil tinbilimlerne ne kadar gl bir ekilde yn verdiini ve o gnden bugne ok uzun bir sredir ayn Hegel'in tinbilimleri iin nasl hl yaayan bir etken olarak katiln gstermeye almt. Tinbilimlerinin pek ok alannda. Hegel'in nfuzu phesiz artk pek kalmamtr; ama onun temel dnceleri, tinbilimleri iin hl yolgsterici olmaya devam etmektedir. Kun Fischcr, Friedrich Theodor Vishcr, Hcrmann Hettner, Eduard Zeller, kilise tarihiliinin yenileyicisi Ferdinand Christian Bur, yeni sanat tarihiliinin kurucusu Schnaase, tarihi J.G. Droysen; bunlarn hepsi Hegclci tinbilimciler dizisi iinde yer alrlar ve aktr ki bunlara, bugne kadaki en etkili Hegcl ci olarak Kari Marx da dahildir; ayn ekilde Lorenz von Stcin da, Hcrbart yalnzca psikolojiyi deil, dilbilimini dc etkile mitir. Wilhclm Wundtun bu bilimlerdeki etkisini anmadan geemeyiz. Franz Brentano ve sonradan kendisinden uzaklaan okulu, ayrca Husserl, Schcler ve Heideggerin tinbilimlerinc etkileri az mdr? Romantizmin gzden dmesinden sonra ok sayda tinbilimi, Danvinin ve pozitivizmin etkisine gir milerdir. Burada yalnzca dilci Schleicher'in vc germanist vc yazn tarihisi Wilhelm Scherer'in1 adlarn anmakla yetine 8 lim. Bu rneklerde aa ktn umduumuz ey u olmak tadr: Tek lek bilimlerin ve felsefenin kendi ilerinde birbirle rine gemilikleri, tek tek bilimler ynnden bakldnda, tm bilimsel aratrmann felsefi/rasyonel niteliini gstermeye yctcrlidir.

55
2. Ancak daha yakndan bakldnda, burada hereyden nce bir bilme tarz olarak felsefenin etkisi ile "dnyagr" o larak felsefenin etkisi arasna ak bir snr izgisi izmek zor dur. Ancak urasn vurgulamak gerekir ki, tinsel edimlerin, tinsel yaratcln ar bast tm kltr alanlarnda, dnyagrlcri, deerler, ynelimler, somut ynlenme duygusu, rasyonel yoldan nfuz edilemeyen i zorlamalar, birdenbire akla geliveren retken bulular, imek gibi akan bir dnce, youn bir yaam deneyimiyle desteklenmi bir tr bilgelik; pe kin ve arbal rasyonel ynelimden (ok daha fazla rol oynar. Dinsel "deerler"' in yaps veya "dinin nelii" stne bir sistematik araurma yapmak baka bir ey; somut olarak kendi ni bir dine adamak bir baka eydir. Bir "poetik i sistematik olarak kavramak baka bir ey; mein dramda Kleist'a zg bir tarzdan holanmak bir baka eydir, v.b. Ksacas, tinsel/ kltrel yaamn olgusal olarak srp gitmesi, asla, ayn tin sel/kltrel yaamn bilimsel yoldan bir kenara atlabilir ve he saba katlamaz olmas anlamna gelmez. Aksi halde Heidegger, kendisinin "varolua atldm", bir "Dasein" ve "man alan iinde olduunu syleyemezdi. Ve ite burada, insanln kltrlerde, alarda, bireylerde kabuunu krp ortaya kt temel olgusu asndan bakldnda, bu, tarihselcilik muhalif lerinin hazmedip kabul etmek zorunda kalacaklar temel olgu olarak kendisini gsterir. Burada topik postulatlar ortaya at mak deil, dnmek gerekir. yle ki, tarihselcilik muhaliflerinin kendileri de, bir eyler reten dnrler iseler, onlar da somut olarak bir eyler ya ratyorlar demektir. B demektir ki, onlar da kendi eserlerinin somut logos'unu, hereyden nce kendi muhaliflerine kar dog matik bir formdan kan iddialar olarak da vurmulardr. Yani kendileri farknda olmasalar da (kendilerininki dc iinde olmak zere), dogmatiklerin rekabet ettii bir tarihsel grelilik konu munu yaamaktadrlar. phesiz ki sanatlarn n u ekilde grelilemi olanlarnda bile,san bilimlerin stlenecei

56
grevler vardr. rnein Emil Staigerin parlak "Poetik" inde (1946) baarl bir ekilde zmledii sanatn yapsal zellikleri gibi. Byle bir "poelik" phesiz ki bir bilimdir. Ama ne var ki, sanatta lirik, epik, dramatik ana trleri yapsal zellikleriyle kavray tarzlar veya benzer ekilde plastik sa nat1 trlerini zelliklerine gre snflandrma tarzlar, sa 9 natnn retken yaratcl iin rehber olamamaktadr. Hep sylendii gibi, trajiin zn tamamen vc "bilimsel olarak kavram olmakla hibir sonu elde edilemez, yani hibir trajedi yazlamaz. phesiz air bir bilim adam gibi byle bir bilim sel kavraya sahip olabilir; ama o bu bilimsel kavraytan ha-' rekelle yaratamaz. Yine hep sylendii gibi, sanatn bir bilimi olabilir; ama, bilimsel sanat olmaz. 3. Ama "sonu" szc burada bir baka anlamda bizi zor lar. nk uras aktr ki, tm yaratc retkenlikler, ya ratclarnn aka bildikleri bir ynelim iinde, kendilerini an cak de facto "zamana bal" olarak gsterebilirler. Yani her yaratm, herhangi bir ekilde bir "situalion" a baldr. Her ya ratm, gzellik, doruluk, iyi gibi eyleri kendi "sylcm"i iinde zmek,isler ve varlan sonu daimdi "sylem" in karak terine baldr. Bu sylem, yaanan an iin bir "kurtarc sylem" olarak sunulmu da olabilir veya ayn sylem, Hcgeldc olduu gibi, gemii ve geleceiyle "tm" insanl aklayan, ndeyen (prognoze eden) bir ''evrensellik" iddias ierebilir. Ama bu, ayn "evrensel" sylemi belirli bir zaman ve "situation" iinde yaratlm bir dogmatik olmaktan, do laysyla tarihsellikten kurtaramaz. Demek ki, yaratc deh, her zaman bir "situat>on" iindedir. Onun bakalaryla paylat bir ortak dnya "situation" u vardr ve o bu "situation a kendi dogmatii iinde, bazen peygamberce, bazen byleyici, bazen kitleleri srkleyici, bazen mutluluk habercisi, bazen tehdit edi ci slplarda ynelir. Ama tm bu ynelim ve yaratmla, onun kendisi de, yine bir "situation", bir ortak dnya "situation" u iinde bir etken veya bir dntrc olarak yer alr.

4. Buradan u kar: Yaratcnn iinde bulunduu siuation'u onun kendi "merkezi yer" i veya "kalk noktas" olarak adlandrrsak, bu demektir ki, tm yaratc yaam belirli bir kalk noktasna sahip olmak zorundadr. Her yaratm belirli bir aa aittir ve corafi olarak belirli bir meknda bulunur. Onun retici eylemi kr.ilmaz olarak perspektiflidir. Bir merkezi yere, bir kalk noktasna sahip olmak ile bir perspek tife sahip olmak, zaten ayn eydir. Popler bi; rnek verelim: Kuun vc kurbaann pespektiflcri farkldr. Ku kurbaann pespektifine sahip olsayd, onu yukardan grp stne doru uarak avlayamazd. Bir daa ayn anda iki deiik, ynden kamam; o dan pek ok yn olduunu kuramsal olarak ve haritaya bakarak bilmi olsam bile. Burada "mantk" iin yattrc olan ey, pespektiflcrin asla eliik olamayacak lardr. Onlar kendi ilerinde eliik olamazlar. Ve kendi ilerinde kendilerini btnleyebilirler. phesiz H. Plessner'in20 belirttii gibi, eylemek vc y a r a tm a k zere kuramsal bir dnme etkinliine bavurmad srece, insan bir "merkez d pozisyonalite" ye dc sahiptir. Ama buna ramen, insan her ne kadar bir imkn o larak merkez d, perspektifler d (veya st) kalabilirse dc, eylemde vc yaratmada daima bir merkezi yere, bir kalk noktasna, bir perspektife sahip olmak zorundadr. Aslnda insari, en yaln eylem basamanda bile, hi olmazsa san ve solun, nn ve arkann, yukarnn ve aann bulunduu grsel perspektifli bir yaama mekn iinde eyleyebilir. -phcsiz insan, belirli snrlar iinde ve bir i tehlike ol makszn perspektiflerini pekala deitirebilir. Ama o her za man ancak bir perspektif iinde eyler ve yaratr. phesiz nesnel bilim, elinin altnda kullanmaya hazr tut tuu tm aralarla, bu gibi perspektife bal grelilikleri amak ister. Ama bilimin "nesne" dedii ey, aslnda grlm deil, ngrlm bir ey, ksacas bir X'lir. Dolaysyla bilimin dc facto nesne dedii ey dc, belirli grsel pcspcktiflcrin altnda

58
saplanm olan bir ey olmaktan kurtulamaz. Bunti sap tadmz anda, bilincin perspektiften bamsz bir nesneden sz edebilmesinin, ancak, ayn bilimin yaamn ve grnn dndaki bir noktadan hareket ettiinin kabulyle mmkn olaca aktr. Bilim adam nesne karsnda nce bir gzlemcidir. Bu demektir ki* o nesne ile arasna bir mesafe koymutur. Dolaysyla o nesneyi yalnzca kendi grs iinde gzlemekle de kalmaz; stelik somut grnn dnda ve stnde olan bir dUnc bilme etkinliine de bavurur. Demek ki o da, ilkcce, yaama praksisinin iinden hare ketle bu praksisin "dna km aktadr . Ksacas, yaama praksisindc perspektivite kanlmazdr. Zaten, bizim tinin ieriksel kayna olarak tandmz edimsel yaam, praksisin kendisidir. Ben ayn zamanda hem Rcmbrandt, hem Phidias veya bir anda gmrk memuru ve snr bekisi, bir anda hristiyan ve budist olamam. En yksek kombinas yonlara, sentezlere, karlatrmalara ynelebilirim. Ama bu, yine de ancak belirli bir edim ve eylem kipine (modus) gre, yani temcileri yine ancak belirli bir dogmatik iinde bulunan bir kipe gre yaplabilir. 5. Ancak bu olgu, yine de, aracsz grnn bile genellikle ve yalnzca perspektifli bir tarz iinde mevcut olabileceinin aa kt anda tam bir geerlilie sahip olur. Gr vc pers pektif, zleri gerei birbirlerinden ayrlamazlar.. Bu olgu', zellikle epistemolojik adan deerlendirildiinde, geleneksel gr kuramnn nemli bir tamamlandr. Kant, grz dnmenin ve grz kavramnn bo ldn sylemitir. imdi buna unu eklemek gerekecektir: Gr saf duyusal/ algsal deildir; o ayn zamanda perspektiflidir. Roma hukuku veya klasik sanat grs gibi, hep dogmatik, tek yanl, yani perspektivistik olarak tannan sistemlerin bylesine ufuk ac, kefcttirici vc bylesinc dzenleyici bir gce sahip olmalar nasl mmkn olabilmitir? Mmkn ola bilmitir; nk yalnzca dnme deil, halla zaten gr dc

59 elikisi/, vc tutarldr. nk, her zaman iin acak bir dogm atik form iinde da vurulabilen, ortaya atlabilen her trl retici/yaratc tutum , nihai olarak, bu dogmatikliini!! farknda olm ayarak, eylerin aracsz grsnden, h atta tm kltr alanlarna vkf olmay gerektiren bir kavrayn/ anlayn aracsz grsnden yola kar. Rembrandt'm eserleri belirli bir stile sahiptir. Bu demektir ki, Rembrandt, Hollanda'da, Avrupa'da, Yenia'da, v.b. ya ratc karakterinin en isel izgilerine kadar bir kalk noktasna sahiptir. Ve onun zgl gr tarz bu kalk noktasndan hare ketle belirlenmitir. Bti gr tarz, en formel sanat problemle rinden, rnein Rembrandt'm tablolarndaki, "Yakup'un Oullarna Vedas, "Merhametli Samcriycli" ve "Gece Devriyesi"ndeki hereye kadar, byk sanatlarda hemen kendisi ni gsterir ve Yakup'un oullarn kutsamas, Samcriyeli'nin merhameti, bize bu tarza uygun bir betimlemeyle sunulur, rnein kutsama ve merhamet, Rembrandt, Rafaei vc Msrllarda ayr ve zgill ekilde resmedilmi, hkkedilmitir. Dolaysyla Rembrandt'm, Rafael'in veya Msrllarn sanat, belirli bir gr tarz, belirli bir stil, belirli bir dil, belirli bir sylem iinde perspeklivislik olarak kendi sanatsal "doru" 1 arna baldrlar. Ksacas, her somut stil vc bu stili da vuran dogmatik, zo runlu olarak pespektivistiktir. Bu demektir ki, her dogmatik kendi perspektifi dorultusunda "grsel dir, yani ancak bu pepeklif dorultusunda nesnesiyle iliki kurar. Dolaysyla hi phe yok ki, her stil kendi zglln kendi kalk nok tasndan alabilir. Baka bir deyile, her stil, kendi gcn, nes nesini grd kendi gr tarznda bulabilir. Bu stil, sanki bir dorudan algym gibi, "zne ye, nesneyi nasl grmesi ge rektiini dikte eder. Her stil kendi nesneli stne ken d i asndan konuur. Ve her stil, bu a dorultusunda kendi yolunda mantksal elikisifeliini kazanr. Ama apaktr ki, her biri mantksal elikisizlie sahip olan bu stiller, birbirleri-

A)
ni yok sayamazlar.Her biri nesneleri stne kuatc, hatta ev rensel bir kapsayclkla konuur; perspektivistik olduunun farknda olmayarak. te stiller, dogmatikler, yalnz ve yalnz, bu anlamda nesneleriyle "dorudan" bir iliki iindedirler. Bu, kendisini evrensel sanan, ama aslnda perspektivistik ve do laysyla greli bir ilikidir. Stillerin, sistemlerin nesnelerini aklam alar, ite bu anlamdadr. mein her bilimsel veya felsefi sistem, nesnesi hakknda genel aklamalar veren, ama nesnesiyle ilikisi hep perspektivistik ve greli kalan bir sis temdir. nkii sistemi belirleyen "stil" ve "tutum", gr tarzn da belirler. Bu anlamda "grsellik" ile "perspekiviie" eanlamldr. Dolaysyla "nesnelere dorudan doruya ynelme", "nesnelerin kendisine ynelme" denen fcy, yani fi lozoflarn intentio reeta dedikleri ey, aslnda bir perspektiviteye batan bamldr. Bu demektir ki, kendilerini kefettiren, genileten, deitiren eyler, asla "nesnelerin kendi leri" deildir. Genileyen ve deien, bizim nesneler stne edim sel/yaraum sal, yani perspektiflere bal olarak gelitirdiimiz bilme stilleridir. Bir stil, yalnz ve yalnz, kendi griisnden, yani kendi perspektifinden hareketle kendi olumlu etkinliine sahip olabilir. Dnya, bize yalnzca gr, yalnzca perspektif iinde bir dnya tablosu olarak aktr. Ve o bir tablo, bir "resim" olmak zorundadr; nk o, biz onu hangi .stilden hareketle yapmsak ("bilmisek") bize o stil altnda resmedilmi olarak grnecektir. Vc kendi stilimizi ev rensel saydmiz sTCce, o tablo bizim iin biricik olacaktr. te, yaama, byle "ok sayda biricik" tablolar retir. Tarih selcilik problemi de, ite tam da bu olguyla ilgilidir. Her dnya tablosu kendi iinde elikisizi ie sahiptir. Ama ok sayda kalk noktalarndan hareketle ortaya kan bir tablolar okluunun birbirlerini yok sayamamalan olgusu, bu olgunun kendisi, tarihselcilik problemini gndeme getirmektedir. Tekrarlyorum: Yaratc pratik, yaratc eylem, somut stil, situation'a bamllk, edimsellik, grsellik ve pespektivite, elikleri bakmndan zdetirler.

61
le, tm "deerler", insanlarn bilip tand tm tinsel/ dnsel ve psiik donanm, yalnzca bu yaratc-griiselperspektifli intentio reeta iinde ortaya kabildiinden, tarih selcilik diye bir problem vardr. Ancak tarihselcilik problemini, bylesine problematik klan, yalnzca, uzay iinde yeryznde ve zaman iinde tarihte yer alm ve yaylm olan insanln retip geldii doruluk iddia larnn birbirleriyle rekabet iinde olmalar ve prima vista bun larn asla birleememeleri de deildir. stne stlk, insann her trl yaratc ediminin ve yaratc etkinliinin, smut ola rak bir dogmatie dayanmasndaki i zorunluluktur. Bu dog matikler somutturlar, nk onlar kanlmaz olarak grUsel yoldan ve bir situation iinden, yani yaamann kendisinden karlar ve bu yaamaya de facto sokulmu olurlar, yleyse grelilik, nihai olarak, insann eyleyen ve retip yaratan bir varlk olmasyla ilgilidir. Greliliin, bazlarnn savunduu gibi, insann tinsel/diinsel ynden "sonlu" ve "zayf" ol masyla hibir ilikisi yoktur. Tam tersine grelilik, eyleyen ve yaratan insann olumlu istenciyle bir ey ortaya koy masndaki i zorunlulukla ilikilidir. Bu eylem ve yaratmalar hep doruluk iddiasnda olduk larndan, bir "doruluklar rekabeti'nin meydana gelmesi zorun ludur. Bir doruluk iddiasnn tam, eksiksiz ve genelgeer ekilde gelitirilmesi, ilke olarak felsefi bir giriimi gerektirir. Ama aranlan doruluk, bir baka perspektiften herhangi bir anlamda snrl ve zel bir ey olarak grlp gsterildii anda, bu felsefi doruluk iddias, aruk bir dogmatik doruluk iddi asna dnm olur. Bir dogmatik iinde kendisini da vuran doruluk iddias, bir eser iinde ikin olarak bulunan, tartmal aklk ve seiklikten bir derece farkyla ayrlr. Ama her ikisi nin anlam ierikleri zdetir. Demek ki, bizim tinsel do nanmmzn tm kapsam, her trl bilin ierii, dogmatik ten kar. yle ki, Locke'un nl sz deitirilerek yle denebilir: Nihil est in intelletu; vod non fuerit in pere et in

fi?
dogmatica (anlkta, daha ne eden eylemde ve dogmatikte bulun mayan hibir ey bulunmaz). Vc Leibniz ile birlikte u da ekle nebilir: Nisi intelleetus ipse (anln kendisinden baka). Bu ta mamen doru olur. nk tm dogmatikler, kendilerinde ikin olan doruluk ynelimleri iinde'ayn konumdadrlar. Bu ynelimlerin yalnz mmkn olmakla kalmamalar, hatta ayn zamanda bilfiil ard arkas kesilmeksizin, srekli etkili olma lar, aslnda insann soyluluunu gsterir. Ama onun yaratc etkinliinin somutluu ite tam da bilim sel ynelimli bir felsefi antropoljinin konusudur, bu aratrmann deil. 6. Her pratik yaam ilgisinin brleriyle badamaz bu so mutluu konusunda, tam da tinsel/dnsel ierii bu aracsz yaama ilgisine derece derece yklemek gibi bursomutluu fii len derece dcrece azaltmak yolunda kendini gsteren bir deneysel kant da vardn Bu yaama ilgisinden feragat etmek. 49. sayfada verilen skalay ve yap kuramlar stne hl benimsenen s. 7, 30, 32,41, 58daki tutumlar anmsayalm. Bu, aktr ki, insann meydana getirdii tm eserler stne gelitirilmi kuramlar iin dc gecrlidr. Kuramlar yaama prajtsisinden ktklar halde, bu praksisten dcrece derece ayrldklar bir basamaa karlar ve giderek kendilerince "nesnel" saptama* larda bulunup ilkeler ortaya atarlar. Bylece yaama praksisinin kenarnda duran kuramlar, yaratc tutuma derece derece ya* banclaarak "nesnel olurlar. Onlar dondan doruya edimsejlii vermek ve somut yaam gstermek konusunda hibir aracsz kant sunamazlar. Tersine, onlar "imknlar m souk alannda kalrlar. Kuramlarda, kuramsal olarak nfuz etme, sis tematik dzcnlcne abas iinde, imdiye kadar, dogmatik bir form iinde kefedilmi ve bu yoldan gelenekselletirilmi olandan baka hibir ey yoktur. Ama ite tekrar vurgulayalm ki, insann yapp ortaya koyabildii, dzenlettirdii her ey, dogmatiklerden kklenir. 7. Demek ki kuram pratie "kullanm" yoluyla katlr. Yani "tm praksis uygulamal kuramdr", tic bu, zgl rasyonel yol

63 gsicrici diinccdir. Kuram manksal bak m d; tn elikisiz vc zorunludur. elikisizlik akln bir postulatdr. Ama her kuram bir isten dorultusunda gelitirilir. Her kuramda isten vc mantksallk vardr. Bunlar iki kutup iseler, bu kutuplar arasnda saysz ara basamak oluur. Pozitif kutupta (mantksallk) matematik, matematiksel doabilimi ve teknik praksis yer ahi*. Negatif kutupta (isten) ise, estetik ve sanatsal praksis, politik kuram ve politik praksis bulunur; ksacas, in san eylemleri. Arada tp vc hukuk praksisi gibi uygulanm/ uygulamal kuramlar vardr.
Benim zgl bir derinleme ile negatif kutbu aydnlatmaya
alm am, hakllln urada bulur: "Uygulanm kuram" ide

si, insan eylemlerinin vc eserlerinin kuramsal yoldan zmlenemeyen yaratmsal karakterini gsterir vc bu zorlu olgu, larihsclciltk muhalifleri tarafndan bile yadsnamaz. On lar, tarihselciliin "irrasyonalite" ye yol aacan ileri sryorlar. Ancak "irrasyonalite" gibi paletik, duygusal ve po lemie ak bir anlam ykfi bulunan slogan szler, insan ya ratclnn edimsel yapsn kavramaya ynelik bir bak yanl bir ekilde aforoz etmi olurlar. Her "uygulama", inas bilmi bir kurama sahip olmann dnda, somut bir durumun salam grsn dc art koar. Ama kuram yine dc somut durumun griiscltiinin dna taar. Bu taan ksm, bir retim ve yapm tarz iinde, grillencn du rumun kuramsal ve teknik ilcncbilirliini imler. Bu, kurama bal bir teknoloji ve arasalln yrrle konmasn salar, mein renklerin bize yaptktan etkileri, bizde uyandrdklar duygulan bir yana brakp, onlan nicclikscl bir renk skalasna evirebilir vc buradan en verimli teknik uygulamalara geebiliriz. Bunun gibi, yaama iinde, yumuaklk, ince kalplilik, kaba yreklilik, duyarszlk veya tabu klnm eyler iinde duygulan bastrma olarak tanmladmz pek ok duygular vc etkilcnimlcr, snrsz zenginlikleriyle, ite bu bakmdan soyut

M lanabilir vc yaamaya yabanc, tamamen nlr lllcr almda llmek yoluyla rasyonel olarak inccleme konusu yaplabilir. rnein ak duygusu, kalp atlar ve metabolizmadaki deimeler yoluyla bir lme konusu yaplabilir. Szckler, ses olarak fonetik ynden incelenebilir. ivi akmak gibi pratik bir i, fiziin greli olarak basit kuramsal nermeleriyle yorumlanabilir. Ama bir ekile aklan anorga nik bir cismin, yani br demir paras olarak ivinin bireysel lii, ideal olarak kuramsal ynden asla kavranamaz. Bu teknik alanlarda kuram ve pratik arasndaki mmkn yaknlamalafu daima geni olumlu snrlan bulunur. Hukuk alannda pratik hukuk dili, en etkili ekilde rasyonel yoldan dnlm bir kurallar dilidir. Edimsel yaam, giderek bu kurallarn altna sokulur ve artk bu kurallar altnda dnlr. "Uygulamal kuram'' dan kastettiim budur. Burada artk, edimsel yaamn kendisi deil, belirli temel dnceler vc kurallar altnda kabul edilmi bir "normlatrlm yaam" sz konusudur. rnein bir aki, bir lkede veya bir blgede belli eylemlerde bulunur. Yani o, hereyden nce eyleyen somut bir varlktr. Hatta o, ounlukla o lkenin veya blgenin bir blm iin bir kahramandr da. Buna karlk, onun durumu polis ve savc iin hukuksal yoldan, yani "normlatrlm yaam asndan deerlendirilir ve tanmlanr. O, ite bu norm latrlm yaam iinde artk "aki" olarak grlecektir. Bunlar aktr ki greli olarak basit durumlardr. Yalnzca hukukla snrl kalmayp yaamn tmyle bu ekilde rasyo nelletirilmesine ramen, pratik hukuk kurallarn uygulamann ne kadar zor olduunu herkes bilir. Kierkegaard, dinsel alan da yaamn kuramsallatrlmasna kar kktenci bir septik o larak kalmtr. Politika alannda mein demokrasi gibi kuramlar da rasyo nelletirilir. Ve anayasalar da bu kuramsal form iinde bir ku rallar btn olarak grnrler. Ama ne var ki, pratik politi

65
kay ve benzeri ekilde ekonomiyi, k u ra m la ra upuygun ekilde gerekletirebilseydik, yaam, znde tehlikeli bir hale gelirdi. pkU bu durumda yanl bir kuram altnda lsz za rarlara yol alm olurdu. Kuramsal kurallara gre resim yapmak veya iir yazmak, sk sk ve yeterince denenmitir. Szkonusu bu kuramlara daha yakndan baktmzda, onlarn ancak pek ender durumlarda saf kuramsal kaldklar, oysa daha ok dogmatik, yani stile ikin ve bal olduklar saptanr. Bu demektir ki, onlar hi de somut olarak yaama dolaymnda ve yaamay kuatan anlamda ku ram deildirler. Ksacas bir elektrik kuram ile bir elektrikli aracn kul lanm ve br yandan bir iir kuram ile bu iirin yaratm arasnda saysz gei formlar vardr. Bir felsefe sisteminin ras yonel yoldan gelitirilmi dzeni, pozitif kutba (mantksalla) yakn durur. Ama sistemin rasyonel sonulan ile bu sonulann yaamasal/pratik ierii arasnda ounlukla bir uurum meyda na gelir. Bir hkmete bir bakan semek, bir kuramsal psikolo jiye sahip olmamza ramen, ne var ki negatif kutba (isten) daha yakndr. Belki de bu rnek "uygulanm kuramlar" n niteliini aydnlatmak konusunda uygun bir rnek deildir. u sylenebilir: Gl bir ekilde rasyonelletirilmi eyler olarak felsefe sistemleri veya pek gelimi psikanaliz kuramlan, eyle yen insan stne bilgilerimizi dzenleyip geniletseler bile, eyleyen insann ve genellikle yaamann kendisi karsnda hep tikel kalrlar. Eer yaamaya dUnce yoluyla nfuz etmemi salayacak tek bir ynlendirici ve hereyi kuauc/aklayc ide, aksiyom, v.b. bulunmadn savunmak yerine, yalnzca grn kurtar mak zere evrensel genelgcerlilie sahip kuramlar gelitirmeye kalksaydm, ben de kt anlamda bir "kuramc" olup kardm. Bunun tersi dc dorudur. Ben srekli bu konu stnde dnyor vc buna dikkat ekmeye alyorum. Bu yazda da.

66
Yaamann yaratc egemenliinin nccliini tanmamak ve onu kuramlarn ardna snarak gzden karmak, dnyaya ya banclamann ve pek snrl kalan bir "enlcllektel gevezelik in gstergesi olmutur. Hereyden nce u grlmelidir ki, her trl insan eylemi, yaama situation'una edimsel olarak baldr. Oysa uygulamal kuram, ivinin aklabilmcsi vc mutatis mutandis iirin yazlabilmcsinin mmkn olduu yaama praksisini, yalnzca ve yalnzca ina edebilir, dnsel ola rak kurabilir. Kuram gelitirmek, canl bir kola protez kol vya canl bir gze numaras iyi ayarlanmaya allm numa ral bir gzlk takmaya benzer. Ne var ki, bu rnekler de tam uygun rnekler deildir. Bu rnekler ancak yaayan praksisin nceliini biraz olsun aydnlatabiliyor. Uygulamal kuram idea li, tam olarak asla dnsel yoldan kavranabilir olmayan in sann, mutlak geerli, yani kuramsal olarak en kk ayrntsna kadar hesap yapabilen bir akl robotu ina ederek gerekletirdii bir eviri olarak grnyor. Robotlar rasyonalitenin snr halleridir. Eer yanl hatrlamyorsam, satran us tas Lasker, fiktif ve postulatif olarak asla hata yapmayan bir satran oyuncusu kavram yerine, felsefi bir adm atm "anlaml kurmacalar yapp uygulama yeteneine sahip kii" kavramn ortaya atmt. Anlaml kurmacalan gereklie dntrmek, acaba yalnzca dnya ampiyonu bir satran us tasnn becerebilccei bir i midir? rnein mutlak olarak ha tasz hesap yapabilen bir hesap makinesi de, bu adan bakldnda, ok st dzeyde anlaml kurmacalar yapabilir. Ama ne satran ustas Lasker bir felsefe ortaya koyabilmitir; ne de byle bir hesap makinesi, kendi bana, yaratc bir arit metik ortaya koyabilir. Bu rneklerde yaratc ilhamn hibir et kisi yoktur. Ama bir yaratc ilhamdan hareketle gelitirilen bir kuram, her zaman pek zengin ve deiken olan yaama situationlan karsnda tam bir geerlilie sahip olamaz. Sonu: Yaama stne gelitirilebilir ve uygulanabilir olan doruluk, yalnzca, sonradan eklenmi bir ey olarak ku ramsal yoldan ortaya konabilir. Veya baka trl dendikte, bu

67
doruluk, ayn yaama stne iantazi ykl bir dorultuda, programatik, yani ancak dogmatik yoldan tasarlanabilir. imdi geriye, nesnelere sk skya bal doa aratrmasnn (bu aratrmann ortaya koyduu eserlerin kendi leri de birer insan eseridir) snrlan problemi kalyor. Ama bu problem, en uygun ekilde, ancak tarihselcilik "problem" inin bir temel geliimi erevesinde ele alnabilir.

BENC BLM
TA RH SELCLK PROBLEM

"Tarihselciliin motifleri" ni ele aldmz 46. sayfadan buyana durum belirginleti. Durumu me'um klan yn, akln ikin olarak genelgeerlie ulamaya zorlanmas ile, edimsel yaamann kendisini hep grelilik iinde ve grelilikle ortaya koyan alamaz somutluu arasndaki gerilimin giderilemezliinden kaynaklanyor. Bu durumdan bakldnda, nce, burada aa ktn umduum ekliyle grelilikte bulunmayan, ama yanl olarak ona ykletilen baz eyleri bir kez daha grmek yararl olabilir. Tarihselciliin ve grelilikiliin2 popler hale gelmi pek 1 ok formlasyonu, problemi temel ynleriyle grmeyi engel liyor. mein Nietsche'nin "pek ok gz vardr; Sfenks'in bile gzleri var. Dolaysyla pek ok doruluk vardr vc do laysyla hibir doruluk yoktur" (Wille zur Macht -G stenci-) szleri, en azndan dnyagrsel doruluk vc empirik doruluk ile mantksal tutarllk ve mantksal doruluk arasndaki ayrm gzden karyor21 Burada unlar gznnde tutmak gerekir; 1. Bir dnyagrU altnda yaplm olan "saptamalar", phesiz ki o dnyagrnn en st ncllerini gerektirir. Saptanm olan ey, bu en st ncllerle bantl olarak sap tanmtr. Dolaysyla, bir dnyagrnn iinde, ncllerle saptamalar arasnda bir grelilik yoktur. Greli olan, ancak vc yalnzca, o dnyagrnde ikin halde ekn olan dnyagrsel nkararlardr23- Zaten bu saptamalar dikkate deer, "anlaml" klan bu nkararlardr. Saptamalar kendi balarna, yani bir bilimsel veya nbilimsel bak ufkuna so kulmadklar srece, dikkate deer veya anlaml olmak

69 bakmndan ntrdrler. Elektrik, insanln ok nceden beri bildii bir olguydu; ama ancak modem doabiliminin kuramlar nda dikkate deer ve anlaml olabildi. Bunun gibi, bilgi kuram, insann bak ufkuna henz hi girmemi, hatta algsal olarak insann dikkatine almam snrsz sayda olgu bulun-* duunu, srekli gznnde tutmak zorundadr. Tekrarlayalm: bu gibi olgular, ancak insann bak ufkuna girdikten sonra dikkate deer olabilirler, ite bu olgular, kefedilmi olsun lar olmasnlar, ilgiden bamszdrlar. Onlar, daha sonra ancak bir evren tasarmnn ufkuna girdiklerinde denetlenebilirler ve bu evren tasarmna halkalanrlar. Grelilikilik, bu gibi algsal saptamalarda snrlarm bulur. Pek ok pozitivist grelilikifin ve onlarn rasyonalist muhaliflerinin birbirlerine kart inanlar, kendi kendilerini yanl anlamaya ve yanlgya daya nr.
2. Greliliin snrlarm bulduu bir yer de mantktr. Her kuram, kuruluu bakmndan, karmlarn m a n tk s a l geerlilii bazna dayanr. Yzyllar boyu grelilikilie kar srekli tekrarlanan klasik argmanlar, yani "mantk tan pheye den grelilikilerin bile mantksal dnmek zorun da kalacandan dolay kendi greliliki tezlerini ortadan kaldraca eklindeki argmanlar, tamamen bolukta kalr. nk greliliki de kanlmaz olarak "mantk"a koul olarak muhtatr. Onun mantn greli olamayaca konusunda phesi yoktur. Her kanm denetlenebilir. Tasm kendi bana vc kendisine baldr. Ama tasmn nclleri ve sonucu hep hi potetik kalr ve ayn tasm formlarn kullanarak snrsz sayda hipotetik ncllere bal snrsz sayda karm yaplabilir. Bu karmlarn ou, geerliliklerine ve nermelerinin hipotetik niteliine baklmakszn, biz insanlar tarafndan kesinlikle ka bul edilirler. Bu karm formlarnn genelgeerlilii tartmaszdr. Geleneksel tarihselcilik eletirisinin merkezinde ite bu tr dncelere rastlanr. Bu, tarihselcilik muhalifleri iin

70
gereklen de teselli edici ve gUvn arttrcdr. Sonu: Mantk ve olgusallk, kendi ilerinde grelileebilir deillerdir. 3. Tarihselciliin en g problemi ve kendine zg cn aprak noktas udur: Tarihselcilik, olgularn da, kuramlarn da doruluunun ancak dogmatiklerce formle edilebilir olduunu ve edimsel yaamda, hep bir kalk noktalan ve stil ler okluu bulunduunu, bunlann siirekli bir rekabet halinde yantklarm, bir mutlak doruluk iddias ile ortaya atmaktadr. Bylece, tarihselcilik de, felsefenin tek doruluk ve genelgeerlk ideali ve iddias dorultusunda gelitirilmi "bir fel sefe" olmaktan kurtulamamaktadr. Buna gre, tm dogmatikle rin bir "ikin logos" a sahip olduklanm ileri sren tarihselcilik, bunu kendi "ikin logos" u iinde dile getirmektedir. Ancak, ta rihselcilik muhaliflerinin burada gzden kardklan udur: Ta rihselcilik de mant kullanmak zorunda olduuna gre, onun da bir "ikin logos" unun olmas kanlmazdr. Bu anlamda mantk manta, logos logosa kar greli olamaz. Ancak bura da sz konusu edilmesi gereken ey, mantn grelilik-d for mol genelgeerlii deil, her dogmatiin kendi aksiyomlanyl birlikte bir kendine zg ve "ikin logs" unun olmasdr. 4. Tarihselcilik lehine kaydedilmesi gereken daha da nemli bir nokta, tm dogmatiklerin, aracsz, grsel, intentio direeta bir eye yneldikleri ve bu eyi aklamay hedefledikleri, ama bylece yaratc gereklik stne hi konumadklardr. "Geerlilik" yerine burada daha uygun hangi szcn kul lanlmas gerektii, uzun tartmalara ihtiya gsterir. nk hangi dogmatik olursa olsun, her dogmatikte bak tarz za ten konuyu kurmaktadr. Bu durumda "gereklik" denen ey, in tentio direeta g r le n bir ey deil, dogmatiklerin gsterdii bir ey olarak kavranlabilmektedir. ite greli olan budur. Dolaysyla gereklik olarak ister "varlk tan, ister "varolanlar dan szedilmi olsun, bu gereklik eitli dogma tik kurma tarzlar iinde "anlamlanabilir" olan, yani eitli biimlerde "yorumlanan" bir ey olarak kalr. Gereklikle

71
yzyze kalamamamz, hep bir "gereklik yorumlan okluu" iinde bulunuyor olmamz, ite bu da greliliktir. Bu yorumlar okluunu amann mmkn blduunu dnmek, tarihselcilik muhalifleri iin bir "teselli" dir. Ama bu imkn kabul etmek, durumu daha da ktletirir. nk hereye ramen bizden bamsz bir gerekliin, bir "nesne dnyas" nm kendi banalma inanmak, bu gereklik stne yorumlann "okeitlilik" ini deyememektedir. te, yaama asndan bakldnda kalc olan bu okeiiliktir. Ama bu rada daha nemli olan, yorumlar okluunu ama konusundaki imknn gerekleememesi, perspektiflerin yadsnamamas ol g u su d u r. S. Dogmatiklerin "okeitlilik" i yannda, perspektiflerin, yani hareket noktalannn farkll olgusu, bir baka yn dc ierir. uras artk daha ak grlebilir Bak noktalan, bak ynleri, bak alan, tutumlar, gr tarzlar, dnme tarzlar, varolusal ynelimler, durmadan bir art gstermektedir. Bu art, doal olarak, bu ynleri dzenlemek, hiyerarik olarak gnplamak, younluk derecelerine ayrmak gibi, daha sonraki bir grevi, zorunlu olarak hep ertelenir klmaktadr. nk bu art yaamadan kaynaklanmaktadr ve yaama srmektedir. Bu perspektifler okluunun gereklik ile insani bilme arasnda yer aldiklan ve sonuta hereye ramen gereklik hakkndaki bilgimizin arttm ileri srmek, mein bilim tari hini anlalmaz klard. nk bilim tarihi, gereklik hakkndaki bilgimizin b irik im se l olarak artmadn; gereklie ynelm ede perspektiflerim izin arttn gstermektedir. imdiye kadar felsefi aratrmada en az dikkat edilmi ve belki de en fazla umut ve tescili kayna olmu olan ey, aratrma srasnda sorulan "soru" nun dcitirilcbilirliinc ramen, aratrmann yine de "nesnel" saylagelmesi olmutur. Burada bir kartrma vardr. Burada, olgulann kendisine soru yneltme ile ayn olgulann insan bakmndan ne ifade etliini

72
sorma, birbirine kartrlm veya bu iki soru sorma tarz arasnda bir ayrm olduunun farkna varlmamtr. Bu, olgu lara ynelik her bak tarz bir perspektifi gerektirdiinden, aslnda asla gereklemeyen bir ey olarak intentio directa'nn, zaten de facto gerekleen bir ey olduuna duyulan bir naif inancm sonucudur. Tek insan srekli bir psiik hareketlilik iindedir. O bir dalgalanma iinde, ok yUzlil ve ok eitli ynlerde gidip gelir. nsan psiik olarak srekli bir deime iindedir. ok eitli psiik halleri, eitli younluk derecelerinde, deiik gerilimlcrdc yaarz, mein "zaman", anlk (o andaki) psiik durumu muza gre tamamen deiik ekillerde yaanabilir24. nsann yaad snrsz psiik haller, yaznsal yoldan biimlendirilir; istikrara sokulabilir, kalplanabilir, yksek llerde stilize edi lebilir. Ama bu hi de ayn llerde olmaz ve tm psiik ola naklar kapsamaz. nsann bu srekli dalgalanan, sapan, saa sola dalabilen kaotik psiik yaam, ncelikle byk air ve ' dnrlcrce bir telkin ve ynlendirme iinde stilize edilir. Ve bu stil ve form, daha sonra bu kaotik yaamn kendisini de byk lde etkiler. Ne var ki, stilize edilmi ve form veril mi psiik yaam, mmkn tm psiik yaammz iinde pek az yn istikrara sokabilir, o da belirli derecelerde ve llerde. Buradan hareketle daha genel olarak u sylenebilin Bir eyi "alglam olmak", yalnzca, o eyi alglamaya deer bir ey o larak yaam olmaktr. Algsal yaantlarmz, ancak belirli dcrece ve oranlarda istikrarl ve kalplam olabilirler ve biz, tm algsal yaantlarmz, ite byle bir greli istikrar iinde bilincimizde yeniden imlenebilir, iaret edilebilir klanz. Byle olunca da, algsal yaantlarmzn bilincine ancak bir "profil" halinde varabiliriz. Baka bir deyile, tm psiik yaammz, bizim iin bir profil halinde bilinebilir. 6. Hayvan bu profili biyolojik olarak elde eder. Yani o, alglad eyi, yaamasn srdrmesi bakmndan ksmen tr, ksmen o trn bir yesi iin imlenebilir bir ey olarak yaar.

73
xkirn biyolojik evre retisinin temel dncesi budur. Hayvan trlerine gre farkl farkl biyolojik imlenebilirlik "evreler" i vardr. Hayvan iin yaamn imlemi, onun ilgi dnyasdr, doutan edimleri iin ise yaamn imlemi, onun etki dnyasdr. Her ikisi de tre zg duyu organlaryla ilgili deildir, hatta tersine tre zg ilev evreleriyle (beslenme, soyaekim, ortam, dost-dman ilikisi, v.b.) ilgilidir. Doutan ilevler evresi kavram, ieriksel olarak, en geni lde, bugne kadar "doutan gdl" denen eyle rtr. nsanda biyolojik imleme, en geni ve onu hayvandan ayrdedici anlamda, varolusal imleme ile tamamlanr. Bu, in san algs ve insan ediminin tr olarak hayvandan farkl bir dorultuda deiime uramasndan bamsz olarak geerlidir. imdi bu emaya bal kalrsak unu formle edebiliriz: Bir insani kltr grubunu, o gruptaki insanlarn dilleri araclyla, o insanlarn kendi kamusal "dnya" lan olarak da vuran ey, o grubun yaama stiline aka bal ve bu stil iinde "doru" olan nlemlerin ilemidir. Hayvan trlerinin "doutan yaama tarz" ile koutluk iinde insan gruplannm " "kltrel yaama tarz" vardr. Bunlar insanda tarihsel olarak kazanlm insani "yaama stilleri dir. Alglanabilir hale gelmi dnya ieriinin imlenebilirlii ile bu "yaama stilleri" kesinlikle kart nokta lardan birbirleriyle ilikiye girerler23. Henz alglanmam ol gularn veya kendi bana varolan eylerin giz dolu btnl olarak "gereklik", kendisini , de facto olup bitenler yerine, snrsz alglama olanaktan ve saptamalar halinde sunar. Bu adan bakldnda, "gereklik", ona ilikin olarak gelitirilmi belirli bir "dnya tasarm" ndan ok daha zengindir, br yan dan, dnya tasarm, gereklik stne yaamadan ekip kanlm ve imlenmi ieriklere sahiptir, ama gereklii ken dinde bir ey olarak asla iermez veya yanstmaz. Ancak in san, bir yeryz ykseltisinden "da", yeyzndeki bir delikten "maara", su ve kara arasndaki bir snr izgisinden bir "liman"' yapar.

74
Bir nbilimscl dnya tasarm, bir "doal dnya kavray", bir "yaama evreni" bu ekilde kurulur. Ve o bir kez kuruldu mu, bitim ancak bu yaamaya- bal bak tarzlarnn bazlarn daha derinliine ve younluuna stilize eder. Bi lim, ancak nbilimsel dnyada mevcut olan baz "bak tarz larn yksek derecelerde stilize eder"26. 7. Bu nbilimsel dnya kavraynn aydnlatlmasnda Max Scheler'in baz nemli katklar vardr. Bunun gibi H eidegger dc kendi yaama edimi kuram ile bu konuda nemli katklarda bulunmutur. Ama zellikle Husserl'dcn kalan yazlarda, dnrn "ideler" konusuyla balantl olarak bu "yaama evreni ile youn ekilde uratn gryoruz. Ama Husserl, probleme hi de derinliine ve geniliine ok ynl olarak eilmemitir. Heidcgger'in yaratc yaam kuram, tpk Bergson'un alg ve dil kuram gibi, probleme daha ok pragmatik ynden eilir. Ama Heidegger dil stne yeni yoru mu ile bu alan aar. K lages'in katklarndan ok ey renilebilir. Cassirer, durumu daha ok gl bir ekilde zi hinselletirir..27 Ama hepsi, insann nbilimsel dnyasnn pragmatik yn yannda kosmik, mitsel, estetik, bysel, oyun* sal ynlere sahip olduunu saptarlar. Bu nbilimsel dnyada ocuun, ilkelin evren tasarm, hatta arkaik kltrlerin mitsel kosmolojisi stne yan unutulmu halde bulunan herey yeni den canlanabilir ve zaman zaman canlanr da. Dil ve sanat, pek ak olarak, bu nbilimsel dnya tasarmnn srekli hareket halinde olduunu gsterir. phesiz bu yeterince paradoksal kalmaktadr; ama buna ramen binlerce kez dorulanm bilgi lerle saptanmtr. Bugnk durumda nbilimsel dnya, bili min saysz sonulann kendisine emmir. mein Kopcmikusu evren tasanm gibi. Bu evren tasanm yaamann bir paras Olmutur; nk gnein douu ve bat, insan iin bu tasanm altnda dorudan yaanan bir yaant haline gel mitir. Kopemikusu evren tasanm, pek hzl bir ekilde nbilimsel dnyaca emilmi halde teknik dnceyi dc sanp sarmalamtr. Heidegger, gnmz niversite rencilerini

75
grlmemi lde sradan, yzeysel ve ortalama tipler sayar ken, rencilerin sinemaya "Kino", niversiteye "Uni" deme lerinin, dnce tarzndaki bir dnmn semptomu olarak grmekte, szcklerin yerini iaretlerin almasn an ilerle yen tekniklemesinin rn olarak saptamakta tamamen hakldr2 Bu "Uni" ksaltmasndan daha iyi bir rnek, harf grup *. laryla oluturulan ve ok yaygnlaan ksaltmalardr; AA, CDU, v.b. Bunlar "Uni" den de etkili iaretlerdir. Benm kuam hl "niversite" demeye devam ediyor ve iaretler deil, szckler balam iinde dnyordu. Yaama evrenimi zin olgusal yaps bakmndan ok renci olan ey, onun de facto nasl yaanm olduudur. nk o, bugn dc facto tama men mitsel elerden olumutur. Burada unu saptamak mem nunluk verici olmaktadr; nsani durum aratrmas, artk yntemsel olarak yeni biyolojinin durum aratrmas ile sk bir ilikiye girmitir. 8. Bilimler de, ite bu "yaanm" dnya tasarm29 zemi ninde meydana gelir. Aktr ki, san doabilimleri de. Ama bu bilimlere zel olarak yneldiimizde, bu bilimlerin soru larn nasl s o rd u k la r problemi stnde enine boyuna dnmek zorunludur. emalatrarak syleyelim: mlenebilir ve anlamlandnlabilir olan ey, hayvan iin kendi biyolojik evresiyle olan ba iinde alglanm eydir. te bu, bilimin de zorunlu olarak bal olduu nbilimsel algdr. Bu nbilimsel alg, bi limsel dnya kavray iinde ve dorultusunda bilimsel "soru sorma" y da belirler. Zaten bilim de "herey" i aratrmaz; tersine o batan kendi soru kanallar iinde kalr. O kendi yolunu, bilimsel soru so rann iini daha da kolaylatran raylar stnde kurar. Ama onun sorusunun kayna nbilimsel dnyadr. Bilimsel bilgi, bilinmek istenene ynelen ve nbilimsel dnyadan kaynaklanan bir bak ynnde "dorudan doruya" kavranabilir.

76
Bilim tarihi orta krat ve sradan filozofa nbilimsel dnya ile bants iinde grnebilseydi ve bilim, br bilgi alanlar gibi yaamn iinde oluan ve sren birey olarak saptanm ol sayd, burada ele alnan problemler ok daha nceden derinliine ele alnp deerlendirilmi olurdu30, mein bilimlerin geliim tarihi, tm bilimsel aratrmann temelinde, bu aratrmay be lirli bir ekilde ynlendiren bir bilme isteinin yaamaya ikin kalan bir tarihinin yatt konusunda bir dizi salam kant su nar. Bilimler tarihinin arkasnda bir ilgi ve tutumlar tarihi vardr. San anlamyla "bilimsellik'', hi de ncelikli olarak temel ve aratrma ufkuna ilk kez alm sorularla karakterize ol maz; tersine bu sorularn y antlanm asndaki kesinlik isteiyle karakterize olur. lgi ve tutum, bir nbilimsel ldak gibi, bilimsel dikkati aydnlatr. Bu ilgi ve tutum, zellikle gerekliin bir parasna, bir ynne veya belirli bir "kesit" ine, mein antik dnyaya, Hristiyanln geliimine, Dou Antikana veya tarih ncesine ynlendiinde, bu para, yn veya kesit, zaten bu ilgi ve tutumun n alm olur ve sz konusu konu alanlarnn zgl ekilde aratrlmas ancak bun dan sonra balayabilir; ama artk konuya bal bir nesnellik, yani bilimsel bir tarz iinde. Biz AvrupalIlar pek uzun sre Hristiyanlk tarihini, yani din tarihinin belirli bir kesitini byle bir ilgi ve tutumla kendi Avrupallmza kapanm bir halde aratrdk. Daha pek ok alanda da byle bize zel ve bize zg ordinatlarla altk. Din tarihinde de ayn eyi yapm ol mamz, bizim hristiyan olarak din tarihinin bu kesitine zel bir ilgi duymamzla ilgilidir, yani bir nbilimsel eyle. Bizde klasik Antika bilimlerinin, mein Sinoloji, babilonistik, sanskritoloji ve dierlerinin bylesine youn ve kapsaml ekilde kurulup gelimi olmas, kendi nbilimsel humanistik ideallerimizle bantldr. Uluslar tarihi ve folklor tarihinin bizde kolonizasyon ve misyonerlikle birlikte gelimesi de buna rnektir31.

77
Demek ki bilimde soru sorma, bir nbilimsel zgrlkten kar. ,Bu nbilimsel zgrlk, yalnzca aratrma konularn belirlemekle kalmaz; gereklie ynelme tarzn da belirler, yle ki, daha sonra aratrma yntemlerinin, mein tarih yaz ma yntemlerinin veya zooloji yntemlerinin deimesi bile, ana zemin olarak bu nbilimsel alandan kklenir. te tm bunlardan dolay, bu zgrln kendisi ve buna bal ola rak nbilimsel sorularn okeitlilii, aratrd konu hakkndaki bilginin nesnelliini iddia ve talep eden bilimin "bilimsellik" ini tehlikeye sokar. Tarihselcilik muhaliflerinin ilk planda temel kayglan ve ayn zamanda gvenceleri olan bi lim sellik ite budur. Bilim sel sorularn zgrce deitirilebilirlii, bilimsel akln nesnelliini tehlikeye sok maz; nk o zaten bilimsel deil, nbilimsel, yani aklsa! deil naklsaldr (vorvemnftig). Bylece greliliin tehlikesi ni abartma veya yumuatma konusundaki temel dnceme yaklayoruz. ' 9. Tarihselcilik muhalifleri, byk bir gnl rahatlyla bilime sarlrlar. Bilimde "soru nun ilkece deiebilir ve deitirilebilir olmas ve bir grelilik etkeni olarak bilimi ynlendirilebilmesi, ayn bilimde som sorma pratik olarak byk bir pekinlik ve istikrara erimi olduundan dolay, hep gzden karlr. te san doabilim lerini "san gsteren, hep gzden kanlan bu yndr. Burada bilimsel aratrmaya byk lekli bir istikrar ngelir. Bu istikran salayan ey, bilimsel olarak sorulmas gereken ey konusunda bilim adamlan ve bilim eletiricileri arasnda bir birlik ve uzlamm olmasdr, mein dnya tari hinin yazm konusunda olduu gibi. te bilimde nesnellik ve genelgeerlik izlenimini yaratan, bu birlik ve uzlamdan baka bir ey deildir. Demek ki bilimsel sonulann "nesnellik" i, bu sonulann konuya ilikinlii oranndadr. Buna karlk bu sonularn "tm insanlk iin geerlilik" i, tamamen baka bir etkene

78
baldr. Bu etken, sorulan soru ve elde edilen sonucun insan lar arasnda uzlamsal olarak kabul edilmesidir. Bilimde asl "genel" olan ey, sorular ve sonular deil, ite bu uzlamdr. m ein Roma hukuk sisteminden bu almann ilk blmnde tam bir dogmatik olarak szederken, insanln tm br hukuk dogmatiklerinin, mein Cermen hukuk dogma tiinin yanlglara dayand konusunda uzlamak zorunda ol mas ve Roma hukuk dogmatiinin genelgeer saylmas konu sunda da anlay birlii iinde olmas gerektiine deinmitik. imdi son belirttiklerimize baklnca, durum gerekten de byle grnyor. Ben ahsen Babil veya in hukukunu hi de yete rince bilmem. Ama bunlarn hukuksal olarak "tam ve "yetkin' olduklarn kabul edelim ve daha nce bavurduumuz yapmuya yeniden bavuralm: Diyelim ki Babil dnyay fethet mi ve Babil hukuku yannda baka hibir hukuk sistemi or taya kmam olsun. Bylece ivi yazsna gemi olan bu hu kuk, bugn yalnzca "nesnel" olarak geerli olmakla kalmayacak (nk o tm insanlk iit uygulanagelen bir ey olacakt); hatta ayn zamanda "genelgeer" olacakt. nk in sanlk baka hibir hukuk tanmadndan ve bu konuda birlik halinde olduundan dolay. Bu durum una yol aacakt: "Dogmatikler" in genelgeer kabul edilmi eyler olduklar konusunda bir birlik olumu olduundan, mein hukuk, il kece modem doabilimlerinin nesnellik ve genelgeerliine ulam bulunacakt. Ama bylece matematiksel doabilimi de, kendi kesinlik ve istikrarn, baarl ve uzun sre zerinde uzlalm bir zel "dogmatik" in ng borlu olacaktr. Gerekten de onun "nesnellik i, bildiimiz gibi, onun konusu na ilikinliiyle, yani konusunun nesneler olmasyla bantldr. 10. imdi bu belirtilenleri daha ayrntl olarak akla kavuturmak gerekiyor, nce unu saptayalm: Bilimin nbilimsel pratik kkeni, doa aratrmasnn nesnelliini rtmez. phesiz astronominin, geometrinin, aritmetiin,

79
corafyann, denizde yn bulma, bir arazinin yzlmn he saplama, kaleler, burlar ina etme gibi pratik ilgilerle doduklar bilinir. Astronomi ve kimyann, birer ngeliim basama olarak majik astrolojiden ve eski simyadan gelen kay naklan vardr. Ama bilimin bu nbilimsel kkenlerinin bili min nesnel aratrma yntemini belirledii sylenemez, rneklerimize devam edelim: insan bedenine, hastalklara duyu lan pratik ilgi, tp aratrmalannn bilimselliini asla tehlikeye drmez. Burada bu gibi ilgilerin ihtiyalardan kaynakland belirtilebilir. Ayn ey, rnein insann pratik ilgilere bal uma istei iin de sz konusudur. Ksacas, bilimde sorulacak soruyu ynlendiren ilgilerin nbilimsel kkenli ol mas,aratrmann bilimselliini zedelemez:. Ama tekrar vurgu layalm ki, bilimsel aratrma, ancak nbilimsel ilginin aydnlatt bir alanda balayabilir. Bilim, ancak bu ekilde aydnlatlm bir alan iinde, daha sonra elindeki tm aralarla konusunu ilemeye geebilir. Aktr ki, bir bilimsel sorunun, yntemsel olarak ancak nbilimsel kkenli olabilen bu boyutlar, aratrma alannn kendisinden kaynaklanm deildir. nk mein bilime ngelcn bir nbilimsel tutku olarak "gerekliin fethedilmesi" tutkusu, evreni, yaamay ve insan bilme tutkusu olarak bilimin iinde varolan bir ey deildir. Gerekten de anatomi, fizyoloji, jeoloji, v.b., irrjik ve terapatik ilgilerden bamsz olarak, yalnzca konulann saf olarak bilmek tutkusuyla "nesnel" olmaya abalayabilirler. Ama br yandan biyoloji pek evresel ve ok ikincil grnen alanlan da aratrabilir. Zooloji, fare pirelerine vebann yayclan olarak zel bir ilgiyle ynelebilir. Bir zoolog pekala bir sivrisinek zoolojisi yapabilir. Hele bu sinek malarya has talnn taycs ise. Galvani, kendisini keiflerine gtren bir yolda, pratik bir ilgi dorultusunda kurbaalann kas hare ketleriyle ilgilenmiti. Ama herhalde Helmholtz, oftalmos kopu (gz aynas), acaba onunla bakldnda gz nasl grnyor merakyla kefetmedi. Heinrich Hertz, kelektrik ilikisini, insanlar ileride telgraf ve radyoyu bulsunlar

80
diye incelemiyordu. Rntgen de, x-nlarn, tp doktorlar insann i organlarn grsnler diye aratrmamt. M arkoni, radyoyu, insanlar popler mzik zevklerini gelitirsin diye kefetmedi. una phe yok ki, bilimsel aratrmalar finanse edenler, yani ilk planda politik ynetimler, evrenin saf kuramsal aratrmann konusu olmasndan ok, bu aratrmann aktel alanlara kaydrlmasn ve "yararl" sonular vermesini tevik ederler ve bilimsel aratrmadan bunu beklerler.32 Gerekten de, n yaylmas olgusuna ynelik aratrmalarn youn bir ekilde yrtld grlmtr. nk bu aratrmalarn pratik nemi herkese biliniyordu. Bu, benzer ekilde balistik ve aviatik (uu bilimi) iin de byle olmutur; nk silh sanayii balistik ve aviatik'in sonularyla zellikle ilgileniyordu ve ilgilenmektedir. Ksacas, baz doa aratrmaclar tarafndan bylesine ve vurgulanarak alt izilen "aratrma yapmay aratrma yapmak iin istemek" ana dncesi, doa aratrmasn, doaya ege men olma isteiyle doa aratrmas yapmak idesinden hi de daha nesnel klmaz. Her iki halde de, aratrma, nesneye balanmtr. Dolaysyla doaya egemen olma dncesinin pratik kayna, bu dncenin hizmetinde olan doa aratrmasnn nesnelliine asla halci getirmez. Tm bilimler, ilke olarak konularna dorudan ynelirler. Bu dorudan doruya konuya ynelme idesi asndan bakldnda doabilimleri ile tinbilimleri tamamen ayn du rumdadrlar. Ne var ki bu duruma ramen, doabilimlcrinin tinbilimlcrine gre daha istikrarl bir geliim gstermi olmalar ve bu yzden daha ncelikli ve etkili saylmalar, her ne kadar tarihselcilik muhalifleri iin teselli verici olmusa da, tinbilim lerinin bu greli istikrarszlndan hareket edildiinde, doabilimlcrinin bu istikrarnn nitelii ve kayna stne retici olabilecek baz eyler aa karlabilir. Hatta byle

81
bir hareket tarz, buraya kadar amlamaya altmz "bilimde soru sorma nn ardnda yatan temellere daha ak bir k drebilir. 11. Bilimin nbilimsel kkeni sorunu, mein yalnzca biz Batllarn dnya dinlerini ele al tarzmz belirlemekle de kal maz; aratrmann tmne de yaylr, nbilimsel motifler, bi limsel bak tarz ve bilimsel yntem stne de aratrmann ayrntlarna dek giren etkilerde bulunurlar. Demek ki, doabilimsel aratrmann hibir tarihsel tehlike altnda olma yan ve bunca savunulan "nesnellik i, bilimsel soru sormay ynlendiren nbilimsel motiflerle ilgili deildir. nkii hep be lirttiimiz gibi, nbilimsel motifler, bilimsel soru sormay de facto belirler. O halde doabilimsel aratrmay bize "nesnel" gsteren, yalnz ve yalnz, sorulan somlarn tinbilimlerine gre olduka uzun sren istikrardr. Bir baka deyile, doabilimsel aratrmann konusundan gelen bir istikrara sahip olmasdr. Tinbilimlerini doabilimlerine gre daha is tik r a r s z gsteren ey, bizzat yaratc yaamann istikrarszldr. Bilimsel aratrmada, tinbilimlerinin payna istikrarsz bir konu alan dmtr. imdi, tinbilimleri asndan bakldnda, doabilimleri dc birer irtsan eseri olarak, birer tarihsel olgu ola rak karmzdadr. Ama doabilimini yaratan insan, bu bilimi tinbilimleri gibi kendi yaratc tinsel yaamn deil, doay in celemek zere yaratmtr. Yani doabilimlcrinin stnde yrd yol, yaratc insann bu bilimler iin raylarn demi olduu istikrarl bir demiryolunu andrr. O sanat, ysa din, politika, hukuk, v.b. stne byle istikrarl yollar deme olana snrldr, yleyse tekrar vurgulayalm: Tinbilimlerinin greli istikrarszlnn altnda yaamann istikrarszl yat maktadr. Ama nbilimsel kkenleri bakmndan her iki bilim grubu da, b i r yaama ilgisine bal olmalar b a k m n n ayn durumdadrlar. mein modem doabilimlcrinin yaam ilgisi, a h e p sylendii gibi, yalnzca teknikte vc teknolojide her an

80
diye incelemiyordu. Rntgen de, x-nlarm, tp doktorlar insann i organlarn grsnler diye aratrmamt. M arkoni, radyoyu, insanlar popler mzik zevklerini gelitirsin diye kefetmedi. una phe yok ki, bilimsel aratrmalar finanse edenler, yani ilk planda politik ynetimler, evrenin saf kuramsal aratrmann konusu olmasndan ok, bu aratrmann aktel alanlara kaydrlmasn ve "yararl" sonular vermesini tevik ederler ve bilimsel aratrmadan bunu beklerler.32 Gerekten de, n yaylmas olgusuna ynelik aratrmalarn youn bir ekilde yrtld grlmtr. nk bu aratrmalarn pratik nemi herkese biliniyordu. Bu, benzer ekilde balistik ve aviatik (uu bilimi) iin de byle olmutur, nk silh sanayii balistik ve aviatik'in sonularyla zellikle ilgileniyordu ve ilgilenmektedir. Ksacas, baz doa aratrmaclar tarafndan bylesine ve vurgulanarak alt izilen "aratrma yapmay araUrma yapmak iin istemek" ana dncesi, doa aratrmasn, doaya ege men olma isteiyle doa aratrmas yapmak idesinden hi de daha nesnel klmaz. Her iki halde de, aratrma, nesneye balanmtr. Dolaysyla doaya egemen olma dncesinin pratik kayna, bu dncenin hizmetinde olan doa aratrmasnn nesnelliine asla halel getirmez. Tm bilimler, ilke olarak konularna dorudan ynelirler. Bu dorudan doruya konuya ynelme idesi asndan bakldnda doabilimleri ile tinbilimleri tamamen ayn du rumdadrlar. Ne var ki bu duruma ramen, doabilimlcrinin tinbilimlerine gre daha istikrarl bir geliim gstermi olmalar ve bu yzden daha ncelikli ve etkili saylmalar, her ne kadar tarihsclcilik muhalifleri iin teselli verici olmusa da, tinbilimlcrinin bu greli istikrarszlndan hareket edildiinde, doabilimlcrinin bu istikrarnn nitelii ve kayna stne retici olabilccck baz eyler aa karlabilir. Hatta byle

81
bir hareket tarz, buraya kadar amlamaya altmz "bilimde soru sorma nn ardnda yatan temellere daha ak bir k drebilir, 11. Bilimin nbilimsel kkeni sorunu, mein yalnzca biz Batllann dlinya dinlerini ele al tarzmz belirlemekle de kal maz; aratrmann tmne de yaylr, nbilimsel motifler, bi limsel bak tarz ve bilimsel yntem stne de aratrmann ayrntlarna dek giren etkilerde bulunurlar. Demek ki, doabilimsel aratrmann hibir tarihsel tehlike altnda Olma yan ve bunca savunulan "nesnellik i, bilimsel soru sormay ynlendiren nbilimsel motiflerle ilgili deildir. nk hep be lirttiimiz gibi, nbilimsel motifler, bilimsel soru sormay de facto belirler. O halde doabilimsel aratrmay bize "nesnel" gsteren, yalnz ve yalnz, sorulan sorularn tinbilimlerine gre olduka uzun sren istikrardr. Bir baka deyile, doabilimsel aratrmann konusundan gelen bir istikrara sahip olmasdr. Tinbilimlerini doabilimlerine gre daha istikrarsz gsteren ey, bizzat yaratc yaamann istikrarszldr. Bilimsel aratrmada, tinbilimlerinin payna istikrarsz bir knu alan dmtr. imdi, tinbilimleri asndan bakldnda, doabilimleri dc birer itsan eseri olarak, birer tarihsel olgu ola rak karmzdadr. Ama doabilimini yaratan insan, bu bilimi tinbilimleri gibi kendi yaratc tinsel yaamn deil, doay in celemek zere yaratmtr. Yani doabilimlerinin stnde yrd yol, yaratc insann bu bilimler iin raylarn demi olduu istikrarl bir demiryolunu andnr. Oysa sanat, din, politika, hukuk, v.b. stne byle istikrarl yollar deme olana snrldr. yleyse tekrar vurgulayalm: Tinbilimlerinin greli istikrarszlnn altnda yaamann istikrarszl yat maktadr. Ama nbilimsel kkenleri bakmndan her iki bilim grubu da, bir yaama ilgisine bal olmalar bakmndan ayn dunundadrlar. mein modem doabilimlcrinin yaama ilgisi, hep sylendii gibi, yalnzca teknikte vc teknolojide her an

82
karlatmz doaya egemen olma idesiyle de snrl deildir. Doabilimleri, bir nbilimcinin daha kolay farkna va rabilecei bir baka temel yaama ilgisine de baldrlar. 8u, genellikle onlarn yntemlerine sinmi olan rasyonalite ilgisidir. Bunu daha ak klmak iin Galilei'nin yntemlerinin pek bilinen bir karakteristiini alntlayacam: "Galilei'nin yntemi, deneylcmeei yntemleri, tmevarm ve tmdengelimi, deneyim ve dnmeyi birletirir. Bunun nemi, Kant'n vurgulad gibi, bu birletirmenin bilimsel dnme tarznda bir devrim olmasdr. Galilci bylece antik doa felsefesinin yerine modem doabilimini koymutur. Eski ve yeni bilim arasndaki tm kartlk, birinden brne gemekle salanan ilerlemenin genilii, tek bir szckle llebilir. Eskiden somlan uydu: Cisimler neden der; on larn iinde dmelerini salayan ne gibi bir g vardr; onlar hangi giz dolu nedenden dolay dmektedir? Oysa Galilci unlar soruyordu: Cisimler nasd der? Bu dme hangi form iinde vc hangi yasalara gre olur? Bilimsel som sorma tarznda ortaya kan bu pek grnr deiiklik, aslnda insan bilgisinin iki an birbirinden ayrr. eylerin neliine (mahiyetine) da yal bouna vc yanltc aratrmann yerini, yalnzca eylerin yasalarnn aratrlmas ve dorulanmasn hedefleyen yerine getirilebilir bir grev alr. Bilinmek istenen eyin doasna, zne ilikin bir kavray modelinden (ki; bu bir yeniden bilme -Rekognition- dir; nk bilinmek islenen eyin bir doas, z olduu peinen "bilinmektedir") hareketle dler grmekten kanmay renmi olmakla kalmyoruz; "kendinde ey"lcrin neliini dnmek gibi bir zorlamadan da kurtulmu oluyomz. Burada kaba bir kendini aldattan kurtuluyorduk; nk kendi varoluumuzu bile bir "tz"dcn karsarkcn, bu "lz" dnen bir ey olarak kendi zgl varoluumuzun burada koul olarak bulunmasnn gerektiini atlyorduk. Kavramlar insan olarak kendi zgl varoluumuza ait bir dnme yetisinin rn ise ler, kavramlarmz araclyla byle bir "tz" nasl yakalaya biliriz ki? te ou, Galilci'ye lszln doruk noktas olarak

grnmtr. nk bu, doann bir eseri olan insani kavray gcn, kendindeki haliyle doay bilmenin lt klmak olurdu, yleyse bilim snrlarn bilmelidir. O yetkinlii, bir tz retisinde deil, kendi kendine koyduu snrlar iinde bul maldr. O kendine koyduu snrlar iinde mutlak ve yetkindir, greli deildir. O zorunluluk konusunda bir bilgiye varabilir. Ve ondan bunun dnda bir ey beklenemez. Gzlenen olgular arasndaki zorunlu bantlarn saptanmasndan teye sorulacak her soru, bouna ve anlamszdr. Olgu ve olaylarn yasalarn bilmekle, doann etkilerine egemen olur ve kendimizi kuram sal ve pratik olarak doa gleri stnde egemenlik kurmp efendiler klarz".3 3 Son cmlede, hereyden nce nl doaya egemen olma motifi vurgulanmaktadr. Bunun, doa aratrmacsnn kendisi ni sk sk savunmak zorunda hissettii eyin ta kendisi olduu aktr. te burada dikkatten hi uzak tutulmamas gereken ey, bu motifin, doa aratrmas zerinden doaya egemen olmak veya daha dikkatlice bir ifadeyle, doaya egemen olabilmek eklinde yaygnlaarak Yenian yzn aydnlatmasdr. Bu alntlanan cmlelerde, san bilimlerin nedensellie ve yasalla dayal bir tertel tutuma sahip olduunun ve tm feno menlerin niceliksel ynden ifade edilmesi hederine bal olarak doann rasyonelletirilmesine yneldiinin vurguland aktr. Ama ite daha tutum szcyle ortaya kan u ol maktadr ki, san bilim, ilgisini gerekliin belirli bir ynnde younlatrmakta, br ynlerin sistematik adan aydnlatlmasndan aka kanmaktadr. Bu ynlerin hangileri olduunu burada serimlemeye kalkmak, izlediimiz dnce yolunu karmakark hale getirip bizi yolumuzdan saptrr, rnein bu ynler, modem bilimin dlad bir ey olarak, Ortaa skolastiinin zerinde bu kadar srarla durduu ynlerle snrl deildir. Hatta mein Husseri'den bu yana fenomenolojinin vurgulad ynler de burada anlabilir. mein uzun sreden beri klasiklemi olan nicelik-nielik antitezlerini ele alalm. Aktr ki, san bilimler fenomenlerin niteliksel

84
ynn gz nne alrlar (bu konuda s. 62'de dikkat ektiimiz noktalar anmsanabilir). Buna ramen gerekliin bu niteliksel yz, nicelletirilmi dnme formlaryla birlikte ele alnr, yle ki, san bilimde, ikin olarak bir epifenomenalizm (fenomen-stclk) kendini gsterir. San bilimi bu adan yo rumlamak, unu sylememizi gerektirecektir San bilim iin nitelik, rasyonelletirilebilir niceliksel gereklik ynlerinin (blmlerinin) epfenomenidir. Buradan san bilim stne daha kapsaml bir saptamaya geilebilir: Modem doa aratrmas, ister tamamen gereklie egemen olma idesinden, yani bir teknik ideden hareketle gelitirilmi olsun, isterse aratrma insann gereklid mmkn olduu kadar ntr ekilde ynelmesiyle, yani teknik egemenlik ilgisinden bamsz ola rak yaplm olsun; bu aratrmann dayand kategorilerin yaps ayn kalr. Bu kategoriler, Galilei tarafndan kefedilmi ve uygulanm kategorilerdir. Bu kategorilerin naslsalar yle, de facto uygulanmalar mmkn olmusa da kkenleri takkjnda u yargya varmak kanlmazdr Onlarn Galilei'nin erimeye abalad rasyonaliteye sahip olabilmeleri iin her zaman nicelletirilmelcri gerekir. Dnyaya yneliteki bu rasyonalite, tpk dnyaya egemen olma konusundaki nbilimsel dnce gibi, bu dnyay elden geldiince nicelletirmeyi gerektirir. Pratik ve olgusal olarak grnen udur ki, dnyann kuramsal latrlmas, bu yntemsellikle en kolay ve en baarl ekilde eriilebilir olan bir eydir. Baar yalnzca kuramsal kavrayla snrl kalmaz; halta bu kuramsal kavrayta ngrlen ey, ku ramn teknik kullanmna da geer. lk ama, duyusalmekansal-zamansal-cisimsel eyleri en kolay yoldan "nfuz edi lebilir" klmak; ikinci ama ise, bu eyleri niceliksel ynlerinden hareketle en ilenebilir hale koymaktr. nl Gali lei sylentisi, yani onun Kopemikusuluu mahkeme nnde reddettikten sonra, "e pur si muove" (dnya "yine de dnyor") diye eklemesi, tm alar iin gerek doa aratrmasnn saf doruluk tutkusunun bir rnei diye gsterilegelmitir. Ama buna ramen, bu saf doruluk tutkusuna ngelen ey, rasyonel

85
dilUnmc aratan ile ayn rasyonel dnmenin teknik verimli lii arasnda, ayn rasyonel dnme aralarnn bu ncden dilzcnlcyici uyumudur. Onlar, gerekliin rasyonel yoldan aydnlaulmas ile ayn gereklie teknik yoldan egemen olma ynelimleri arasnda hibir bunalma yol amakszn hizmet grrler. Ksacas, bantlarn kefedilmesi ve saptanmas for mu iinde, cognitiv (bilisel) verimlilik ve onunla ezamanl olan teknik verimlilik arasnda nceden kurulmu bir uyum vardr. te matematiksel doabilimlerinin en nihayet niceliksel bantlara ynelik kalan ve "genel" saylan soru sorma tarz, aslnda bylece zel bir soru sorma tarz olarak kendisini gstermi olur. Bu demektir ki, doabilimi, nicellctirmeye ynelmi bir kavrayn dogmatiidir. Bu dogmatikte drt yn ayrdedilebilir: 1. Matematik modelini rnek alan bir mantksallk (Platonik kken), 2. kavram kuruluunda ekono mi (modem pragmatik yorum iinde), 3. keifilik, 4. Yenian dinamizminde ikinlemi olan teknik verimlilik (bilmek yapabilmektir, savoiir pour prdvoir). Bu drt yn, bu dogmatiin douunda ve geliiminde birlikte etkilidir. Feno menleri saptama ve yasalarn bulma, bunlarn teknik kul lanm ve verimlilii ile baldr. Bunlar, terazinin br kefe sinde yer alan tm dier bilgi abalarndan daha fazla ve srekli ykselen bir arla sahiptirler. 12. Son cmledeki "verimlilik" szcnn biraz arka plan da kalm grnen katks, bir beinci yne iaret eder ki, bu da gzden karlmamaldr. Soru sormadaki "zgrlk"n ar kasnda, yaamadan kaynaklanan ilgi ve tutumlarn nbilimsel "zgrlk" yatar. Ve formel "tutumlar"n ardnda, ne kadar snrl olursa olsun, ilgi motifi bir yararc anlam iindedir. lke olarak bir bilim, yalnzca yaratclarnn ideal ilgi ve tutum larna ihtiya duyar. Ama bu ideal ilgiler vc bu ilgilere bal

86 olarak onlarn yannda yer alan dier ilgiler, "bir birlik iinde" ok dikkate deer bir gce sahiptirler. Bilimlerin en yksek il gisi olgulann kendisine ynelmek olsa da, bu ilgi ayn zaman da ve ou kez bir "toplumsal1 ilgiye de elik eder ve bu ilgi * ler, birarada, tm bilimler iin geerlidir. Batda hibir teoloji, kilisenin toplumsal otoritesini gzard edememitir; hukuk, gelenek ve grenekleri grmezlikten gelemememitir. Kilisenin otoritesi, gelenek ve grenekler, yalnzca kuramsal dzeyde et kili olmakta kalmamlar, uygulamada da rol oynamlardr. Bi lime bu tr ilgilerin nasl yn verebildiini pratik yaamn kendisine bakarak her zaman saptamak olanakldr. Tbbn geliimi en gze arpan rneklerden birisidir. Ama fiziin, kimyann, biyolojinin geliimleri de byledir. Bilimsel bilgi nin pratik kullanlabilirlii, gereki bakldnda, bilimsel soru sormann istikrarn garanti eden en nemli etkendir. Bu nunla tekrar bilimsel soru sormann nbilimsel kaynaklanna dnm oluyoruz.
13. imdi bu noktada bu nbilimsel kaynaklann daha sakl ve daha "sa r alanlanna eilirsek unu grrz: Bilimsel soru sormay ynlendiren "ntr" olgucu ilgiler bile, doabilimleri dc dahil, bu bilimlerin kendi tarihsel sreleri iinde ikin yntem deiiklikleri gstermeleri ile hi de karakterize olmaz. Popler bir rnek, Goethe'nin Newton'a kar muhalefetidir. Newton'un mekanist doabilimine kar bir speklatif doa felsefesini savunan sadece Goethe olmamtr; bu konudaki modem eilimler hi de az deildir. la tedavisi yerine ifal ot kullan mak, kaplcalara gitmek, ak hava tedavisi uygulamak, bugn de yaygndr vc bu gibi "bilimsel" saylmayan tedavi yollanna psikoterapi bile girer. Ksacas, gnmzde her yerde, "mekanist yntemlerin ar basan yaygnlna kar ak iti razlar gelitirilebilmekte ve doabilimlerinde bile tutum deiikliklerine rastlanabilmektedir. En tipsel rnek biyolojidir. Biyoloji, bugn bile saf "mekanist" kalmamakta; teleolojik soru sorma ynn asla devre d brakamamaktadr.34Psikolo jide de duyu fizyolojisi benzer bir arla sahiptir. Daha da il

87
ginci, anatomide vc fizyolojide saf mekanizmle hi yetinilme mi olmasdr. Bu konuda daha klasik bir rnek, 1900'lcrdcn nceki filogenctik aratrmaya dnyagrlcrinin nasl egemen olduktan, rk kuramlannn ortal nasl kapladklardr. Haeckel ve D a r w in in otoritelerine snma, acaba yalnzca "bilimsellik" savunusu ile mi snrldr; yoksa burada kilisece merulatrlan yaratl mitosunun yerini alma gibi bir nbilimsel niyet mi yatmaktadr? Haeckel ve Darwin'in aklamalar anti-teleolojiktir. Ama bugtln kilisenin yaratl mitosuna "bilimsellik" adna kar kanlarn bir blmnn Hacckel vc Darwin'in mekanist biyolojileri yerine teleolojisi bir biyoloji gelitirmeleri ne ifade eder? Her "yntemin ar kasnda bir "tutum", her tutumun arkasnda bir bak tam sakldr. Tutum ve bak tarzlarnn arkasnda ise, bir yandan "ynelim, br yandan bir "tavr yatar. Bu tavrn arkasnda da, kiiye ikin kalan sakl "varolusa!", yaamsal ilgiler vardr (bu ilgiler kiinin kendisi iin bile tamamen amlanm ol mayabilir). 20. yzyla kadar, modem doabilimleri iindeki deiikliklerin mekanist dncenin arln sarsmaya gleri yetmediinden, bilimde "tutum" ve "yntem deiikliklerinden sz edilmi olsa da, ayn bilimde "nbilimsel ilgi" vc "tavr" lardan szetmek, tarihselcilik muhaliflerince neredeyse hakaret olarak grlebilmiir. 20. yzyl fiziinde aknlkta yaanan "krizler" in "bilim stne yeniden dnmeyi gerektirmesi, bu bakmdan isabetli olmutur. Modem doabiliminin temel iddia larndan birisi artk udur. Gelecek nceden grlemez vc kesti rilemez (prognosicrcn). Bu iddiann mekanist doabilimiyle nc lde badaabilir olduu problcmatiktir. Geirdii tm deimeler iinde fenomenolojinin felsefi baars, doa feno menleri stUne yeni bir bak yn hazrlam olmasdr. Newton'un doa kavram artk sarslmtr ve Yenia bilgi ku ramnn geleneksel "nesne" kavramna kar gelien felsefi muhalefet daha yaygn hale gelmitir. Ksacas, tarihselcilik muhaliflerinin "teselli kayna olagetmi olan eyin, yani doa aratrmasnn "nesncllik"inin,

88
"ancak vc ancak", /gr soru sorna alanyla bantl olabilccci aka ortaya kmtr. Her tfirl doabilimsel saptama, "nesnellik" ini, ancak zgr bir soru sorma temelinde bulabilir. Bu, tinbilimleri iin de gcerlidir. Eletirel yoldan snanp salamlatrlm "tarihsel saptamalar", ancak belirli tarih "yorumlar altnda "saptanmtr". Yorumlar deitike bu "saptamalarn nasl deitii genellikle bilinen bir eydir. yleyse soru sorma yn, ilkece, her bilimin deiken etkeni olarak kalr, pratik ve olgusal olarak hi grne kmam olsa bile. Bununla, artk tm bilim alanlarnn dogmatik temel karakteri aka grlebilir. 14. Burada tm bilimlerin "dogmatik" yn olarak gsterdiimiz bu noktalar, aslnda insani bilginin tm iin dc gcerlidir. nsani olmak sonlu olmak demektir; "sonlu" olmak ise, mantksal adan rastlantsallk anlamna gelir. Mantksal rastlantsallk da, bizim iin ancak ve yalnzca, bir eyin bizim iin dogmatik yoldan formle edilebilir olmasn ifade eder. Bu yn, H eidegger 'in "ontilt olandan ontoloji karmak" dedii eydir. Doabilimlcrinin bir ontolojisi vardr ve her ontoloji, bir "evren tasla ve tasanm"ndan baka bir ey deildir. Doabiliminin ister "varlk dzeni"ni verdii, isterse onun yalnzca insan tarafndan tasarmlanm bir doa tasla sun duu ileri srlsn, durum budur. Ontik olan hep kendinde kalr; ontolojiler, evren tasarmlar ise durmadan deiir. Veya imdiye kadar hep deimitir. Onto-/o//ler olmakszn somut ve olgusal olann asla "ak" olamayaca ve bizim iin ancak belirli ontolojilerin uflcu iinde imlenebilir olan u bilmecemsi "kendinde varlk" fenomen olarak bize ak olandan nasl ayracamz gibi transcndental konular, Kant'tan buyana sorulagclen bu sorular, burada paranteze almyor. Burada gz nnde tutulmas gereken ey, ontoloji, evren tasarm, dnyagrU, imlcnebilirlik, tavr, soru sorma, "kavray", tutum ve "yntemler" ile dogmatik arasndaki bantdr, mein Heidegger'in "varlktan anlad ey, bi/.im

89
burada insan tarafndan "imlenebilir olan" dediimiz eyle rtiir. Onlik olan, ancak kendi imlerimizin altnda aydnlanr. Ama bizim ontik olan hakknda tek ve biricik bir imleme yolumuz yoktur. Ontik olann giz dolu karanlm bize aydnlatan kendi imlerimizdir. Kant'n "kendinde ey" (Ding an sich) dediine, ister "ontik olan", ister "asl gereklik" diyelim, o bizim iin (|aima kendi imlerimizin altnda "imlenebilir olan olarak kalr. te bir dogmatik, belirli bir n "asl gereklik"i aydnlatmas ile mmkn hale gelen bir kuramdr. Bilimin ve genellikle tm insani bilginin "nesnellik"i, ite bu y/.den kendi mza baml olmaktan kurtulamaz. Bilim byle bir aydnlatma altnda kendilerini bize aan olgulann ve olgular arasndaki ilikilerin saptanmas ve kuramsal olarak aklanmas ii ile meguldr ve asla sona ermez.3 5 S. Bir iimiz daha kald: Doabilimsel eserlerin "anlam ierii"nin tinbilimsel eserlere gre de facto neden dolay daha az deitii sorusunu biraz daha ilemek. San doabilimi dogmatiinin bile uzun sreli istikranna ramen nasl deitiini grdk. Ayn eyin ok ksa srelerde tinbilimlerinde daha da sk ortaya ktn biliyoruz. imdi, bu yazda bir ka kez tekrarladmz bir yapnty yeniden an mann yeridir. Tm alarn ve tm halklarn sanat "klasik" olmu ve kalm olsayd, mekanist doabiliminin dogmatik ka rakteri gibi, tinbilimlerinin dogmatik karakterini bilmek de pek g olacakt. Bu biricik sanat dogmatii, daha sonra "genelgeer" olacaku ve o kendisini gelecek iin de byle suna cakt. Problemimizi daha da gelitirmek iin, amacmza uygun olarak bir kez daha, sonularnn batan beri ilerleyen dnce yolumuzu aydnlatt Giri'e geri dnelim: Demitik ki, tinbilimleri, insan eserlerinin anlam ierikleriyle ilgilenir. Ama insan eserlerinin kendileri birilcrinin bir eylere anlam vermeleri sayesinde peydana gelirler.

90
te, bu eserlerdeki anlamlarn fiiolojik-tarihsel yorumlarla ye niden kefi, bu nedenle bir bilimsel grev olarak ortaya kmaktadr ve bu, tinbilimlerinin byk bir blmnn grevi olarak karmzdadr. Bir yaratc sanat veya bir din ku rucusu, eserlerine bir anlam sokarlar. Bu anlam, onlar iin ge nellikle tek, biricik ve genelgeer saylan bir anlamdr. Onlar bu anlam, tinbilimcinin yeniden bilme kaygsndan tamamen bamsz olarak ortaya koyarlar. Burada felsefenin rol nedir? Demitik ki, fiiolojik-tarihsel tinbilimleri, daha nce yaratlm anlamlan yeniden bilmek is terlerken; felsefe, anlamn kendisine ynelir. Yani tinbilimi iin Romallarn "adalet" ten anlam olduklar eyi yeniden kefetmek sz konusu iken, filozof genellikle "adalet" in ne olduuna ynelir, tte, felsefenin Sokrates'ten beri vurgulanan bir ana tanm olarak "nedir! sorusuna yant verme giriimi" saylmas, onu bir dogmatie dntren ey olagelmitir. Bu rada drt ak soru vardr: 1. felsefenin gc byle bir eye ne reye kadar yetebilir?, 2. felsefe byle bir eye ynelme ve ge nelgeer temellendirmeler yapma ve hereyi kendi temellendir mesi dorultusunda denetleme olanana ve hakkna sahip mi dir?, 3. temellendirme ve denetleme etkinlikleri birbirlerini nereye kadar snrlarlar?, 4. felsefe genelgeer bir anlam kefetme abas srasnda, acaba kendisi belirli bir aracsz yaama ilgisine baml deil midir? O, temellendirmesini za ten byle bir yaama ilgisi ile ortaya koymakla ise, kendisi za ten yaratc bir etkinlik olmayacak mdr? Eer byleyse o za ten daha batan kendi genelgeerlik ve evrensellik iddiasna halel getimi duruma dmeyecek midir? Burada felsefenin kendisini de tinsel yaamn iinde deerlendirmek kanlmazlar. Tinsel yaamn yaratc ilham ve telkinlerle hareketlenen bir sre olduu yeterince vurgu land. Dolaysyla felsefenin kendisi dc, bir insan eseri olarak bundan bamsz deildir. Felsefeyi dogmatik klan yn dc bu rada aka beliriyor. Tinsel yaamn kendisi rasyonel yoldan

91
ina edilmi Veya edilebilir deildir. Felsefe ise konusunu ras yonel ve sistematik olarak ele almaktan baka bir ey yapamaz ve daha nce deindiimiz gibi, her felsefi temellendirmeye, yaamn kendisinden kaynaklanan ilgiler, ilham ve telkinler ngelir. Her trl "tin felsefesi"ni veya "kltr felsefesi"ni dog matik klan, hibir felsefenin yaanan ann ilgilerinden bamsz olmamasdr. Yaratc ilgiler, yaratc ilham ve telkin ler somuttur; nk onlar yaamann iinde yer alrlar. Onlara bal olarak gelitirilen her hukuk, her sanat, her bilim ve her felsefe, bir "stil"e sahip olmak zorundadr. Dolaysyla, yaamaya nfuz etmeyi denedii srece, felsefe, belirli bir stile sahip bir dogmatiktir (Kar.: s. 63). Felsefe iin sylenenlerin doa aratrmas iin de geerli olaca aktr. Doabiliminin yaratc buluu (bir anda imek gibi akarcasna) ve ana tasanm uydu: Alg ieriklerini niccl yoldan rasyonelletirmek. !te doabilimine ngelen yaama il gisi buydu. Yenia insan, kendisine koyduu edimsel grevler altnda, gereklie egemen olma yoluyla yaamn gUvenceli hale getirmek istiyordu. te bu grev, doabilimine, konusunun (doann) greli istikran ile dc desteklenmi bir is tikrar kazandrmtr. Oysa mein Yenia sanatn yorumla yan bir tinbilimi iin byle bir istikrar sz konusu olamaz. Ama bizim iin daha nemli olan nokta udur: Doabilimi, felsefe de dahil tm bilgi etkinlikleri iin geerli olan bir tarz iinde, duyusal yoldan verili olan olgulara ynelirken, bu ynelime kendi yaratc "ilham ve telkinlerini katm olduundan, olgular karsnda bir "tavr" taknmaktan kanamaz. Bu tavr, doabilimini, daima, hem daha ok duyu sal veriye nfuz etmeye, hem de onlan kullanlabilir klmaya zorlar. Doabiliminin zaferi, duyusal verilerin nicelletirilmesi ile tamamlanr. Ama bir kez daha yineleyelim: Doabiliminin bak tarz "yaratc ve edimseldir; ayn doabiliminin yaplabilirlii ise olgulann saptanmasna ve olgusal ilikilerin yasa halinde belirtilmesine baldr. Buna karlk sanat, kendi

92
yaplabilirliini, duyusal dnyaya, verili olgulara "cogniiv (bilisel) bir tarzda eilmede bulamaz; tam tersine o, bu duyu sal dnyaya kendinden kard bir nlem ve anlam boyutu ka tar. Sanatn dnyas bir fantan dnyasdr. Doabilimi insann daha istikrarl bir ihtiyacna, yani daha gvenlikli ve daha rahat bir yaam ihtiyacna yant vermekle, daha istikrarl bir konuma sahip olurken; sanat, snrsz deimelere ak istikrarsz bir fantazi ihtiyacna yant verir; dolaysyla sanatn kendisi snrsz deimelere aktr. Bu belirtilenler, tarihselcilik muhaliflerince pek sk ileri srlen "dorulama" konusunu da daha ak klmay salayabilir. Olgulara ilikin olarak gelitirilmi doabilimsel hipotez ve kuramlarn "dorulanabilirlik"i ileri srlerek, tinblimlerinin "bilimsellik"i tartlyor. Tinbilimleri tarihselniolojik yoldan verili olan anlam ieriklerini yorumlarlar. Yani tinbilimleri dc yorumlarn dorulayabilecek verilere sahiptirler. Dolaysyla onlarn "bilimsellik^ gvencededir. Dolaysyla burada kartrlan ey u olmaktadr Sanat, hukuk, politika, felsefe, v. b. bilim deildirler. Ama mein matematik selletirilmi uzmanlk dilleri (zellikle gnmzde: sembolik mantk), yaratc insann eserleri olarak karmzdadr. Gnmzn sembolik mantna bir dogmatik olarak drt elle sarlm doabilimi dc byle bir insan eseridir. te bir insan eseri olarak doabilimini de "anlamak" grevi burada tekrar karmza kyor. Bir kltr ver/si olarak doabilimini "dorulama" olana ise, doabiliminin iinde yoktur. Ksacas: Doabilimleri olgulara kendi dogmatik nclleriyle ynelirler, br edimsel-yaratc kltr etkinlikleri ise, yalnzca, yaratc insan fantazisinin rn olan yaama ta sarmlarna ynelirler. Bylece bu yaz, bir sonuca ulamadan unlar ortaya karmay denemi oluyor: 1. Yaratc yaam srekli bir deiiklik iindedir ve buna bal olarak onun yaratt anlam lar da, bu anlamlarn yeniden bilinmesi de srekli bir

93
deikenlik gsterir. 2. Tinbilimlerinin temel karakteristii o larak onlan doabilimlerinden ayran ey, bu deikenlie bal olarak yaamann "somutluk una ynelmi olmalardr. Tinbilimi bilimdir, nk o tarihsel olarak verili olan anlamlan ye niden kefetmek gibi bir greve sahiptir. Tabii burada "yaama"y, "tin'i, "kltr' yapsal olarak ele almas gereken bir yap biliminin olana sorusu ortaya kyor. rnein byle bir yap bilimi, tinsel deimelerin, yani bir deimeler okluu olarak yaamann modaliteleri stne ak saptamalara eriebilmelidir. Byle bir grev bilimsel olarak yerine getirile bilir ve denetlenebilir; ama asla felsefi bir grev deildir. nk felsefenin kendisi, kltr modalitelerinden birisidir. Aslnda bu yaz da bir yap bilimi yazsdr. Ve bu nedenle, paradoksal grnse de, bilimsel iddialar ileri srmektedir. Yaz, tinbilimlerinin imdiye kadar gerekletirilmi ve bizce bilinir hale gelmi dnme formlan altnda, genellikle tm bilgisel/ bilimsel dnme formlannn dnmeformu olarak birer dog matik olduklarn gstermek ve imdiye kadar bu formlann gzden geirilmemi olan zglln aydnlatmak istiyor. Tarihselciliin glkleri, son derece karmak bir olgunun son derece karmak sonulan olarak ortaya kmaktadr. Bu olgu, eitli kltr sistemleri ve bu sistemleri aklayan eitli dogmatiklerin bulunmas olgusudur. Yadsnamayacak olan, ite bu olgudur36.

94

NOTLAR

1. evirenin notu: "Tinbilimleri" ve''tarihselcilik" konu sunda Trke kaynaka olarak bkz: Kmuran Birand," Dilthey ve Rickert'le Mnevi limlerin Temetlendirilmesi", Ankara niversitesi llhiyat Fakltesi Yayn, 1954; nay Szer, An layan Tarih, Yazko yaynlar, 1981; Nermi Uygur, Wilhelm
Dilthey'a Gre Konuca Temellenmesi Bakmndan Bir Mnevi Bilim ler beinin M eydana Getirdii Bilgi Balam,

yaymlanmam doktora tezi, stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesi, 1952; Nermi Uygur, Kltr Kuram, Remzi Kitabe yi, 1986; Doan zlem, Tarih Felsefesi, Ege niversitesi Ede biyat Fakltesi yayn, 1984; Doan zlem, Kltr Bilimleri ve Kltr Felsefesi , Remzi Kitabevi, 1986, Doan zlem, Max Weber'de Bilim ve Sosyoloji, Ara Yaynclk, 1989; Doan zlem , Max Weber'in Bilim Anlay, "Felsefe Tartmalar, 2. kitap, 1988; Doan zlem, Tarihselci Bilim Felsefesi, "Bilim Kavram Semineri", Ankara niversitesi Rektrl yayn, 1984. 2. evirenin notu: Bnyesindeki bilim dallan bakmndan Almanya'daki felsefe fakltelerinin bizdeki muadili edebiyat faklteleridir. 3. evirenin notu: Worringer'in Soyutlama ve zdeleyim adl eseri, smail Tunal tarafndan Trkeye evrilmitir, 1976, 2. bask, Remzi Kitabevi, 1985 4. Yazarn notu: Kar: Otto von Gierke, H istorisch e Rechtsschule und Germanisten (Tarihi Hukuk Okulu ve Germanistlcr), 1903. , 5. evirenin notu: Rothacker'm bu saptamalar ile Fcyerabcnd'n saplamalar arasnda bir koutluk kurulabilir. Bkz: P.K. Feyerabend, Ynteme Hayr. Bir Anarist Bilgi Kuramnn Ana Hatlar, eviren: Ahmet nam, Ara Yaynclk, 1989. 6.Yazarn notu: Bir kez daha, bu belirtilenlerin yapmtsal karakterini vurguluyorum ve zel hukuk ile kamu hukuku

95
arasndaki fark bir yana brakyorum. Bunun gibi, eski Roma hukuku ile onun 19. yzylda yeniden yaplandrlmas arasndaki fark da gzard ediyorum. 7. Yazarn notu: Bu konuda bkz: P. Koschaker, Europa und romanisehes Recht (Avrupa ve Roma Hukuku), 1953. s. 337 ve devam. Koschaker, hukuku "bilim" deil "sanat olarak grmekte ve zellikle Amerika Birleik Devletlcri'ndeki "hukuk bilimi" anlayn tarihsel adan derinliine eletirmektedir. Ben buna unu ekleyeceim: Bilimcilik (scientificism) Anglo sakson lkelerinde bir "dogmatik" olup kmtr. 8. Yazarn notu: Bkz: H. Amann, Zur Doppehsinn der Sprachformen (Dilsel Fomlann ifte Anlam zerine ), 1920. 9. Yazarn notu: zgn basklar, 1868, 1875, 1882. Be nim yaymladm 1925'dcki yeni basks ve R. Hbner'in 1937de yaymlad ders notlan, ilk basklardaki etkiye sahip olamamtr, bizzat Rickert stnde bile. 10. evirenin notu: Rickert'in tinbilimleri (kltr bilimle ri) zerine grleri iin bkz: Doan zlem, Max Weber'de Bi lim ve Sosyoloji, Birinci Blm, Ara Yaynclk, 1989. 11. evirenin notu: W.v. Humboldt iin bkz: Bedia Akar su, Wilhelm von Humboldt'ta Dil-Kltr Balants. Remzi Kitabevi,1984. 12.evirenin notu: Felsefenin kendisini san(cksakt) bi limler modeline gre bilimselletirmesi konusunda bkz: H. Rcichenbach. Bilimsel Felsefenin Douu, eviren: Cemal Yldrm, Remzi Kitabevi, 1981. 13. Yazarn notu: Aristoteles metafizii ve mantnn bu ansiklopedist karakteri gzad edilemez. 14. evirenin notu: stalus nascens: kincil halde sonradan edinilen stat. 15.evirenin notu: Sekin Clzolu tarafndan Trkcye evrilmitir; Havass yaynlar, 1981. Aynca bkz: E.Cassirer, Kantn Yaam ve retisi , eviren : Doan zlem, Ege niversitesi Edebiyat Fakltesi yayn, 1988. 16. evirenin notu: toanna Kuuradi vc Yusuf rnek ta

96
rafndan Trkeye evrilmitir; Haceltcpe niversitesi yayn, 1983. 17. Yazarn notu: Einleitung in die Geisteswissenschaften (Tinbilimlerine Giri), 1926,2. bask 1930. 18. Yazarn notu: agy., V. Blm. 19. Yazarn notu: Bkz: H Ltseler, Einfhrer zur Kunst (Sanat Klavuzu), 1953,6. bask; Der Sinn der arehitektisehen Formen (Mimar Formlarn Anlam). 1953,3. bask. '2 0 . Yazarn notu: H. Plessner, "Die organisehe Seinsstefen und Mensch (Organik Varlk Basamaklar ve insan), 1928;, Zwischen Philosophie und Gesellschaft (Felsefe ve Toplum Arasnda), 1913. 21. Yazarn notu: Kar: H.Wein, Relativismusproblem (Grelilikilik Problemi), 1950 ve J.Thyssen, Philosophischer Relativismus (Felsefi Grelilikilik), 1941. 22. Yazarn notu: Benim Logik und Systematik der Geisteswissenschaften (Tinbilimlerinin Mantk ve Sistematii) (1926) adl eserim, richtig ile wichtig'i birbirinden ayrmaya ynelmiti.Dnyagrleri hem richtig hem wichtig olmay, yani hakikate (Wahrheit) sahip olmay isterler. Bence en uygu nu, richtig terimini saplamalarn olgulara "uygunluu" ve karmlarn geerlilii anlamnda kullanmaktadr. Oysa wichtig, her zaman, bir dnyagrnn "doru" su olmaktan kurtu lamaz. 23. Yazarn notu: Bu, Heideggerin "ontolojik ayrlma" dedii eyin bir yndr. Biz ayrm, imlenebilirlik ile sap tanm bireysellik ve bunun gibi, evren konstruksiyonu ile ev ren ierii arasnda yapyoruz. 24. Yazarn notu: Heidegger'e gre, "yaant, yksek bir younluk derecesinde yaanm ve dcneyimlennrii olandr, o bir "varlkin hissedilen sesidir. 25. Yazarn notu: Kar: Benim Geschichtsphilosophie (Ta rih Felsefesi) (1934) ve Kulturantropologie (Kltr Antropolo jisi) adl kitaplarm. 26. Yazarn notu: Kar: (25) no.lu nottaki kitaplarm vc

97
ayrca Mensch und Wirklichkeit (tnsan ve Gereklik) adl ki tabm, 1948/49. 27. evirenin notu: Bkz.: E.Cassircr, nsan stne Bir D e neme, eviren: Necla Arat, Remzi Kitabevi, 1980. 28. Yazarn Notu: Mircea Eliade, Der Mythos der unendlichen Zirkel (Sonsuz Dng Mitosu), 1953 29. Yazarn Notu: Heidegger, Was heisst Denken? (Dnmek Ne Demektir?), 1954, s.58 vc devam. 30. Yazarn notu: Bkz: Benim Geschichtsphilosopohie (Ta rih Felsefesi), 1954, s.58 ve davam. 31. Yazarn notu: Kar: Benim Einfhrung in die Wissenschaftigeschichte (Bilim Tarihine Giri) adl kitabm, 1955. 32. evirenin notu: Bkz: E.Strker, Bilim Kuramna Giri, eviren: Doan zlem , "Sonu" blm; Ara Yaynclk, 1989. 33. Yazarn notu: Alois Riehl, Die Philosphie der Gegenwart (ada Felsefe), 2. bask, 1904, s.37 ve devam. 34. evirenin notu: Bkz.: J.Monod, Zorunluluk ve Rast lantsallk, eviren: Vehbi Hackadirolu, Dost Yaynlar, 1983. 35. evirenin notu: Bkz.: E.Cassirer, Kant'n Yaam ve retisi, eviren: Doan zlem, agy., III. ve IV. blmler. 36. Yazarn notu: Kapsayc dil karlatrmalar yapan JXohmann'n dilsel yoldan gerekletirilmi dnme formlar stne aratrmalar, benim bu konudaki almalarm byk lde desteklemektedir. Bu konu zel bir aratrmay gerektir mektedir. (evirenin notu: Lohmann iin bkz: nay Szer, Anlayan Tarih, Yazko Yaynlar, 1982.)

98

KAVRAM DZN
aklama, 60, 72,75 aksiyom, aksiyomatik, 29, 31, 3 5 ,4 2 ,4 3 ,6 5 , 70. anlam. 13,16, 21, 28, 63,92 anlama, 16,17, 20, 28,45, 92 anlam verme, 18,36,90 B bak tarz, 55, 73, 81, 87,89,92 bilim, san bilim, 21, 47, 51, 55, 56, 58, 62, 74, 76, 78, 7 9 ,8 0 ,8 5 ,8 8 , 89 bilimin birlii (birleik bilim), 14 bilimsellik, 77, 78, 86, 92

D doabilimi(leri), 16,18, 30,48, 50,64,76, 78,79, 81, 82, 84; 85, 86, 87, 88, 89, 90, 92,94. deer, 20,55,61 dogmatik, 23,29, 31, 32, 32, 33, 34, 35, 36, 37,40,42, 45,46, 56, 59, 6 0 ,6 2 ,6 3 ,6 5 ,7 0 , 78, 79,86,88, 89, 90, 91, 92, 93, 94. dogmatik dnme, 23,38,44,55 dogmatik yntem, 43,45 dogmatizm, 24,25 dorulama, 92,93 doruluk, 17, 18,19, 21, 24, 27, 28, 30, 34,40,47, 58, 62, 64,65, 69, 85 dnyagrfi lifleri), 55,64,89 E
evrensellik, 56,60,91

99 felsefe, S, S3, SS, 62,66,89,91,93 felsef antropoloji, 62 G genelgeerlik, 69,70,78,79,90,91 gereklik, 16,42,70,71,73,77 grelilikilik, grelilik, greli, 48, 50, 55,6,67,68,69, 70, 72, 78 gril, grsellik, 58, 59,60,61, 70
I

insan eserleri, 15,19 intentio recta, intentio direeta, 38,60,61,69,70 irrasyonalite, 63


K kanaat, 28, 35,47 kuram, 27, 37, 42,62,63, 64,65,66, 80,85,93 kOhfir, 93,94

M mantk, mantksallk, 63,69 N

normlatrlm yaam, 64,65,69,70


nbilimsel, 21,64, 77, 78, 79, 80, 81, 87 nbilimsel alg, 76 nbilimsel dnya, 74,75,76 nbilimsel dnce, 85 nbilimsel ilgi, 82, 88 nbilimsel zgrlk, 77,86

100
p

perspektif, perspektivite, perspektifli, 57, 58, 59,60, 61, 62, 70, 71 propaganda, 25,26,27 R rasyonelletirme, 6 6 ,8 2 ,8 3 ,8 4 ,9 1 ,9 2 S sistem, 47, 48, 60, 65, 04, situation, 56, 57, 61,66 soru sorma, 81, 82,86, 87,88,89 sylem, 56, 58 stil, 21, 3 7 ,4 2 ,4 4 ,4 7 ,4 8 , 59, 60, 61, 72,91 stilize etme (stilizasyon), 71,72,74 T tarih, 36, 37, 40,41,42

tarihselcilik, 46,47,48, 55, 56, 61,63, 67,68,69, 70, 77, 78, 81, 88, 92, 95 tarihsel dnme, 41,42 tarihsellik, 32,41, 73, 88 tin, tinsellik, 58, 62, 91 tinbilimi(leri), 14,16,19, 21, 36,41,44, 54, 81, 82, 88, 90, 92, 93, 94 tutum, 60, 89
U uygulamal (uygulanm) kuram, 63,64,66 uzlamclk, 78, 79 Y yaratmsal, 48 yaratc praksis, 61,63,91,93 yaratc yaam, 48,49,82

101
yaratc ynelim, 50 yaratma, 18, 22, 40, 56,57, yaratc eylem, 20 yaama, 47, 56,57,67,69, 71 yaama praksisi, 58 yaama evreni, 74 yaama stili, 73 yeniden bilme, 15,19,21,83,90,93 yorum, yorumlama, 70, 88, 90, 93

102

AD DZN
A Amann, H., % Ampere, A.M., 52 Aristoteles, 50, 51,96

B
Bach, j.S., 41 Baur, F.C., 54 Beethoven, L.v., 19 Bentham, J., 52 Bekeley, G., 52 Bergson, H., 74 Bismarck, O.E.L., 41 Boeckh, A., 14,27 Bolzano, B., 52 Brentano, F., 54Bradley, F.H., 52 Buckhardt, j., 36,37
C

Cassirer, E., 75 Claudius, 39 Comte, A., 53 Cordano, 52 Coumot, 62 D D'Alembert, J.R., 52 Danvin, C., 54, 87 Demokritos, 50, 51 Descartes, R., 29, 53 Dilthey, W., 16, 48 Droysen, J.G., 41, 54, 98.

103 E Eliade, M., 99 Euler, J., 52 F Fechner, G.T., 54 Fischer, K., 54 Freud, S., 53 Fransiskus, 28 G Galilci, G., 29, 81, 83, 85 Galvani, 80 Gieke, O.v., 95 Goethe, J.W.v., 31,41, 53 Graefes, J.M., 27 Grote, G., 52 Grotius, H., 53 H Haeckel, E., 87 Hegel, J.G.F., 30, 31, 54, 56 Heidegger, M., 54, 55. 74. 75.88.98.99 Helmholtz, H.L.F., 53, 80 Herbart, J.F., 52, 54 Heder, J.G.W. 25,27 Herschel, J., 52 Hertz, H., 80 Heuncr, H.54 Hobbcs, T.. 51,53 Humboldt, W.v., 47 Hume, D., 24, 52 Husserl, E., 74, 84 Hilbner, R 96

104
I skender, 41 J Johannes, Kriesli, 54 K Kant, I., 24, 25, 41, 51, 52, 53, 58, 81, 89 Kepler, J., 29 Kiekegaard, S., 65 Klages, L., 75 Kleist, H.v., 55 Konfys, 19 Kopemikus, 75, 85 Koschaker, P., 95 L Lamben, J.H., 52 Leibniz, G.W., 51, 52, 53,62 Lessing, G.E., 25 Lipps, T., 53 Locke, J., 52,62 Lohmann, J., 99 Lotze, H., 52 Lulher, M., 28 Liitzeler, H 98 M Mach, E., 53 Makoni, 80 M an, K., 54 Michelangek), 41 Mili, J.S., 52 Mommsen, T., 34 Moser, J., 27

105
N Napolyon, 41 Naumann, H.C., 37 Newton, I., 29, 52, 53, 87 Nietsche, F., 68 P Paracelsus, 53 Pascal, B., 51 Pestallozi, J.H., 52 Phidias, 58 Platon, 19, 50, 51, 86 Plessner, H., 57,98 R Rafael, 59 Rembrandt, 43,44,59 Ricket, H., 41, 96 Riehl, A., 99 Rousseau, J J ., 52 Rntgen, W.C., 80 S Scheler, M., 54,74 Scherer, W., 55 Schlegel, F., 25 Schleier, M., 55 Schiller, F., 31 Schnaase, A., 54 Sezar,41 Smid, A., 41, 52 Sokra tes, 50,91 Spann, O., 26 Staiger, E., 56 Stem, L.v., 54

106 T Thyssen, J., 98


xkll, 72

V Vischer, F.T., 31, 53 Vico, G.B., 53 W Wcber, M., 36 Wein, H., 98 Weizsaecker, R., 29 Winckelmann, J., 31 Whewell, W., 52 Worringer, W., 27 Wundt, W., 54 Z Zeller, E., 54

FEYERABEND
YNTEME HAYIR
Bir Anarist Bilgi Kuramnn Ana Hatlar

f
YNTEME HA YIK
Bir Anari* Bilgi Kuramnn A n Hatlar

Paul K.

^Feyerabendy

KOYRE
YENA BLMNN D O U U

NETZCHE
YNN VE KTNN TESNDE

VNM VE KTMN TESMOC

N IE T Z S C H

MARTIN JAY
Frankfurt Okulu ve Sosyal Aratrmalar Enstits Tarihi 1923-1950

PLATON
PARMENDES

YASALAR

YASALAR

E. Rothacker, geen yzyln sonundaDilthey la balayan tinbilim lerinin (kltr bilimlerinin, sosyal bilim lerin) felsefi ynden temellendirilmesi konusundaki abalara yzylm zda geni bir yayn etkinliiyle ok nemli katklar getir mi bir filozoftur. Eldeki kitap, filozofun lmn den nce y a y m la n m son k ita b d r ve felsefesinin son aamasn yanstmaktadr. Rot hacker iin felsefenin ve bilim in hep amaya alt eyler olarak grelilik ve tarihsellik, bilim ve felsefe yoluyla asla alamaz; nk bilim ve felsefe de grelilik ve tarihsellikten bam sz deillerdir.

am

You might also like