You are on page 1of 4

Kültür

Mukadder Arif YÜKSEL

ERTELEME
KOLaYCILIĞIYLA
SORUMLULUKTAN KAÇIŞ

72 Şubat 2009
“Para kazanırken erteleyerek kaybettiklerimizi
para ile tekrar satın alamıyoruz. İnsanlar
gençliklerinde para kazanmak için sağlıklarını,
yaşlılıklarında ise sağlıklarını kazanmak için
paralarını harcıyorlar.”

H ayat, nimet külfet dengesi üze-


rine kurulmuştur. Emek sarf
etmeden ve Allah’ın potansiyel
nimetlerinden aklı ve fizikî gücü kullanmadan ni-
metleri elde etme imkânı yoktur. Rahatına düş-
kün, zayıf iradeli ve tembel yapılı kimseler, bazı
kurtulduğunu zanneder. Bu günün işini yarına
bırakır ve günü kurtardığını düşünür. Oysa yarı-
nın da kendine göre işleri vardır. O da ertelene-
cektir. İşler biriktikçe sorun olacak ve bu sorunlar
bir çığ gibi büyüyerek üstesinden gelinemez bir
hal alacak ve sahibini ezmeye başlayacaktır. “Bu
zorluklarla karşılaştıklarında ilk olarak üstesin- günün işini yarına bırakma” atasözü bu bakım-
den gelmek durumunda oldukları işi erteleme ko- dan çok anlamlıdır. Bu günün işini yarına bıra-
laycılığını tercih ederler. kanlar, bu günün işi ile birlikte o vakit yaşanacak
olan ömrü (ömürden bir bölümü) de ertelemiş ol-
İşlerimiz ana hatlarıyla üçe ayrılır: maktadırlar. Dünyaya birkaç defa gelme imkânı
olsaydı, tecrübe amacıyla bir kere de öyle olsun
Acil ve önemli: Yemek, içmek, hastalandığı- denebilirdi ama gereksiz denemeler esnasında
mızda tedavi, tehlikelerden korunmak, vakti geç- geçen zaman kullanılmıştır ve bir daha o anı ya-
mekte olan ibadetler vs. bunlar ertelenemez, er- şama imkânı kalmamıştır. O halde hayatta erte-
teleyenler hayatını ertelemiş olur. lenemeyecek en önemli husus, o anda yaşanması
gereken zamandır. Zamanını erteleyenler farkın-
Acil değil fakat önemli: Giyim, barınma, da olmadan bir daha yaşanmamak üzere hayatla-
Allah’a kulluk etmek(vakitle sınırlı olmayan iba- rını da ertelemiş olmaktadırlar.
detler), sabit bir işte çalışmak, para biriktirmek,
ev almak, evlenmek, çocuklara bakmak, ev reisli- Öğrenci, ödevini zamanında yapmaz, dersle-
ği yapmak, komşuluk ve arkadaşlık yapmak, ebe- rine düzgün çalışmazsa sınav akşamı yoğun bir
veyne hizmet etmek, seyahat etmek, vs. şekilde çalışması ona fazla bir fayda sağlamaz.
“Çok çalıştım ama olmadı” der. Zeki ve becerik-
Acil gibi fakat önemsiz: Arkadaşlarla fe- li olduğu halde beklenen başarıyı gösteremeyen-
lekten bir gün çalmak, çarşıda dolaşmak, kahve- ler, düzenli çalışmadıklarından ve işi zamanında
hanede oturmak ve oynamak, haftanın maçlarını yapmadıkları için böyle bir durumla karşı karşı-
takip etmek, modayı takip etmek, arabanın mo- ya kalırlar.
delini yükseltmek, internette sörf yapmak, vs.
Hayatta helalinden para kazanmak ve kimseye
Tembelliği alışkanlık haline getirmiş olanlar, muhtaç olmadan yaşamaya çalışmak en saygıde-
gözüne kestiremediği zorluğu ertelemekle ondan ğer uğraşlardan birdir. Ancak işimizin bizi sosyal

73
hayattan tamamıyla koparmasına da fırsat ver- lerinde para kazanmak için sağlıklarını, yaşlılık-
memeli ve bir insan olarak yapmak zorunda ol- larında ise sağlıklarını kazanmak için paralarını
duğumuz diğer faaliyetlerimizi ertelememeliyiz. harcıyorlar.
İnsanların çoğu geçim işlerine gereğinden fazla
dalınca bakın neleri erteliyor: Biz geçim telaşına kendimizi kaptırmış bir
halde yaşamı devam ettirirken çocuklarımızı TV
Geçim telaşı sırasında geçen zamanını, ve sokaklar şekillendiriyor. İlgi ve alakadan yok-
Aile reisliğini ve babalık görevini sun hanımlar, mahallede hemcinsleriyle görüşe-
Ebeveyne karşı evlatlık vazifesini, rek yalnızlığını gidermeye çalışıyorlar. Çoğu kez
Arkadaşlık ve komşuluk ilişkilerini, onları bayramlarda ve özel günlerde hatırlarız,
Sağlığını ve en önemlisi ebeveynimizi de telefonla arayarak hal ve hatır-
Allah’a karşı kulluk görevini. larını sorarız. Ebeveynimiz, ne zaman sorsak iyi
olduklarını söylerler. Kötü durumda bile olsalar
Para kazanırken erteleyerek kaybettiklerimizi bizi üzmemek için iyiyiz derler. Bazen de biraz
para ile tekrar satın alamıyoruz. İnsanlar gençlik- ağrılarım var diyerek rahatsızlıklarını ima eder-
ler. “Ben izine geleceğim, inşallah seni en iyi dok-
torlara götüreceğim ve birşeyciklerin kalmaya-
cak” diyerek onlara moral veririz ama acil bir
haber gelmeden de gidemeyiz. Bir çok işimiz var
çünkü!?

İşi ve kariyeri uğruna ailesi ile ilgiyi sürekli er-


teleyen bir baba, emekli olduğunda çocukları ve
torunlarını özledikçe, onları telefonla arayarak
zaman zaman görüşmeleri gerektiğini söyler fa-
kat her defasında, çocuklarından, “Baba, bu sıra-
lar işimiz çok yoğun, müsait olduğum zaman ben
seni arar, görüşürüz” cevabını alır ama arzu et-
tiği gibi görüşme bir türlü gerçekleşmez. Bu du-
ruma üzülen babanın zihninde şimşekler çakar.
Zamanında ben de böyle yapmıştım, ektiğimi bi-
çiyorum, diyerek hayıflanır.

Takvayı erteledik, Allah katında değerimiz düş-


tü,

Nokta kadar menfaat için virgül gibi eğildik,


insanlar arasında değerimiz düştü.

Zamanın birinde bir kralın dillere destan bir


sarayı varmış. Vatandaşlardan biri de sarayı çok
merak ermiş, kralın kapıcısından ricada bulunarak
bir süreliğine sarayı ziyaret etmesine izin verilme-
sini talep etmiş. Kral da meraklı adama bir de ders
vermek düşüncesiyle şartlı izin vermiş. Kralın şartı
şudur: Adam eline bir kaşık sıvı yağ ile sarayı do-
laşacak ama yağdan bir damla dahi yere ve halıla-

74 Şubat 2009
ra dökmeyecek. Adam elinde bir kaşık yağla sara- O anı yaşayamamışsanız, görüntüsünü alama-
yı dolaşır ve gerçekten de bir damla bile dökmeden mışsanız başka bir seferinde fırsat bulamayabilir-
turu tamamlar. Kral sorar: “Acem halılarımı gör- siniz ya da bir anlamı kalmayabilir. Çocuğunuzun
dün mü?” “Yok.” “Avizelerimi gördün mü? “Hayır.” ilk kez baba ya da anne demesi, sendeleyerek attığı
“Paha biçilmez tablolarımı?” “Yok.” “Havuzlarımı, ilk adımları, sünnet olması, okula gitmesi, mezu-
rengarenk çiçeklerimi?” “Yok.” Adam yağı dökerim niyet töreni, nişan ve evliliği vs kamera ile görün-
korkusuyla doğru dürüst bir yere bakamamış ki? tülemek isteyebilirsiniz. Ama o anda kameranız
Adam, “Bir kez daha müsaade edin bu defa daha yanınızda yoksa ya da boş kaset almayı unutmuş-
dikkatli bakayım efendim” diye yalvarmış Kral sanız artık o iş bitmiştir. Ya da bu yıl tatile gitti-
yine elinde yağ dolu kaşıkla bir kez daha sarayı do- ğimde anne ve babamın görüntülerini kaydede-
laşmasına izin vermiş. İkinci dolaşmada adam sa- yim diyorsunuz fakat kamerayı yanınıza almayı
rayı görmüş görmesine ama bu defa da kaşıkta yağ unutuyorsunuz. Ertesi sene geldiğimde alırım di-
kalmamış. Kral adama şöyle öğüt vermiş: yorsunuz. Ertesi sene haber geldiğinde ise belki
cenaze törenini çekme seçeneğiniz olacak sadece.
“Bak, bu kaşıktaki yağ senin hayattaki sorum- Ya da haber göndermiş: “Gelsin de dünya gözü
lulukların. Sarayda gördüklerin ise dünyadaki ile son bir kez göreyim.” Hemen yanına varmak
nimetler. Dünyadaki nimetlerden
yararlanmak için sorumlulukla- “Biz geçim telaşına kendimizi kaptırmış bir halde yaşamı
rından vazgeçme, sorumlukları
devam ettirirken çocuklarımızı TV ve sokaklar şekillendiriyor.
yapacağım derken dünyadaki na-
sibini ihmal etme.”
İlgi ve alakadan yoksun hanımlar, mahallede hemcinsleriyle
görüşerek yalnızlığını gidermeye çalışıyorlar. Çoğu kez onları
Her yeni günün kendine özgü bayramlarda ve özel günlerde hatırlarız, ebeveynimizi de
şartları vardır. Her gün özeldir, an- telefonla arayarak hal ve hatırlarını sorarız. “
lamlı yaşamasını bilene. Bilinmeli-
dir ki yüksek idealler taşıyan kim-
selerin yaşamı daha anlamlıdır.
Ertelenmiş planlarını bugün uygulamaya koyan- üzere yola çıkıyorsunuz, son anına muhtemelen
lar, yeni günde geçmişi yaşarlar ve böylesi kimse- yetişiyorsunuz, belki de yetişemiyorsunuz. Ar-
ler geleceği asla kuramazlar. tık “Keşke daha önce gitseydim” şeklindeki ya-
kınmalarınız içinizi bir ömür boyu kemirecektir.
Bastırılmış duygular, uygun ortamı bulduğun-
da hemen ortaya çıkmak ister ve kontrol edilme- Erteleme kolaycılığı ile sorumluktan kaçış,
leri çok güç olur. Bu sebeple sadece işimizi değil İslâm âleminde adeta toplumsal bir tutum halini
insanî duygularımızı da ertelememeliyiz. almış gibi görünüyor. Mesela, İslâm toplumunda
İsa ve Mehdi beklentisi vardır. “Biz ne yapsak boş.
Tepkinizi kontrol edin ama ertelemeyin, birik- Ama bir gün Mehdi ve İsa gelecek her şey güllük
tirmeyin. Çünkü bu en fazla size zarar verir. Bir gülistan olacak, kırk yıl dünya huzur içinde ya-
süre sonra öfke patlamasına yol açar. Bu da bir- şayacak ondan sonra da kıyamet kopacak.” şek-
çok hasara sebebiyet verebilir. Bazı kimseler haklı lindeki söylentiler kulaktan kulağa dolaşıyor her
olduğu bir konumda bir bir hesabını sormak üze- devirde. Çinliler ve Hintliler Buda’yı, İranlı Me-
re ufak hataları bir yere kaydeder. Zamanı gelin- cusiler de Ahura Mazda’yı bekliyor. Mehdinin ge-
ce de bütün kirli çamaşırları ortaya döker. Bu dü- lecek olması bizi şu anda yapmakla yükümlü ol-
rüst bir tutum değildir. O anda sorulması halinde duğumuz sorumluluklardan kurtarmaz ki. Biz
belki bir açıklama getirebilecek birisi, uzun süre kendi işimize bakmalı, sorumluluklarımızı yerine
sonra kendisine sorulan söz ve davranışın gerek- getirmeye çalışmalıyız. Eyvah demeden eyvallah
çesini unutabilecektir. diyenlerden olmamız dileğiyle.

75

You might also like