You are on page 1of 621

ULUSLARARASI BALKAN KONGRES (INTERNATIONAL BALKAN CONGRESS) 21inci Yzylda Uluslararas rgtlerin Gvenlik Yaklamlar ve Balkanlarn Gvenlii (Security

Approaches of International Organizations in the 21st Century and Security of the Balkans) 28-29 Nisan (April) 2011 Kocaeli Trkiye

Editr/Editor Prof. Dr. Hasret omak Yrd. Do. Dr. Caner Sancaktar

NDEKLER Dzenleyenler...6 Bilim Kurulu.8 Kongre Program...9 nsz..15 Preface.17 Al Konumas ...19 21. Yzylda Yeni Gvenlik Anlaylar ve Yaklamlar..21 Atilla Sandkl, Bilgehan Emeklier 21. Yzylda BM, NATO, AB ve AGTin Balkanlardaki Gvenlik Yaklam: Gvenlik Ynetiimi...42 Burak Tangr The Securitization Theory Application in Kosovo.....................................................61 Erdoan Shipoli The Contribution of Turkish-Serbian Relations towards Improving Security in the Western Balkans.74 Athina Tesfa-Yohannes Tackling Ex-Yugoslav Ethno-political Dilemmas: The Cases of Kosovo and Vojvodin.85 Adrian Pop, Ragp Gkel Minority Education for Kosovos Turks: Faced with Poor Education and Near-Total Exclusion from Kosovos Society..96 Gordana Bozic A Dream Hoped for but not to Be Realized: Albanian Opinions on the Merger of Natural Albanian Territories.....................................................................................102 Ramadan ipuri Bosnian Political Stalemate: 2010 Elections and Aftermath....................................122 Murat nsoy Bulgaristan Trklerinin Haklar ve Demokrasi Dneminde Bulgaristan Trkleri (1989 ve Sonras)..139 Erhan Vatansever The Impact of Ukraine-Macedonia Free Trade Agreement on Bilateral Economic Cooperation and Lessons Learned150 Valeriy Kokot

China and the Balkans..............................................................................................157 Marius Dumitru Badea 2000li Yllarda Rusyann Balkanlar Politikas: Elveda Rumeli?.......................162 Vgar manov Kosova Meselesi ve inin Tutumu.169 Fatma oban Souk Sava Sonras ABDnin Balkanlar Stratejisi.176 Gktrk Tyszolu Trkiyenin Teknolojik Geliimi ve Blgesel birlii nisiyatifi185 M. Oktay Alnak Eski Trk Basnnda Balkanlarda kan Trke Vilayet Gazeteleri198 Nebahat Akgn omak Bosna-Hersek Savanda ran...210 Zafer Yldrm The Impact of the Conflict in Bosnia and Herzegovina on the Principle of Multilateralism: The Case of the Contact Group216 Gken Yava Eski Yugoslavya Corafyasnda Kalc Bar zerine: Homojenleme-Heterojen Kalma Paradoksu..230 Muharrem Grkaynak Eski Yugoslavya Uluslararas Ceza Mahkemesi ve Uygulamalar...237 Arda zkan Trkiyeye Komu Balkan lkeleri ile Ekonomik birlii ve Yatrm mkanlar: Yunanistan ve Bulgaristan rnei250 Selim Bekiolu, Glah Sezen, Umut Tolga Gm Balkanlarda Jeopolitik Blnmeler ve Trkiye275 Nadire Filiz rge Trkiye Yunanistan likilerinde Gvenlik Sylemi: Tarihsel Paradokstan Alternatif Sylemlere karmlar..298 Soner Karagl, Ceyhun ieki Souk Sava Sonras Trkiye-Bulgaristan likileri.315 Buket nal Souk Sava Sonras Trkiyenin Geleneksel ve Yeni Gvenlik Politikas Asndan Yunanistana Yaklamnn Karlatrmal Analizi.328 Abdullah Torun

Dnm Sonras Balkan lkelerinde Gelien Uluslararas Halkla likiler (Slovenya ve Srbistan rnekleri)..336 Elgiz Ylmaz, Zeynep Gney 1989 Zorunlu G ve Gmenlerin Sosyal Entegrasyonu: Tekirdadaki Bulgaristan Gmenleri zerine Bir alma..354 N. Asl irin Balkanlarda Ar Milliyetilik: Blgesel birliine Engel372 Caner Sancaktar Emerging Strategic Importance of H2S of Black Sea Among the Black Sea Neighbours Balkan Countries and Turkey391 Aye Nilgn Akn, Pelin Bolat, M. Oktay Alnak Energy Supply Security in the Balkans400 Sasa Peric Balkanlarda Enerji Arz Gvenlii, Enerji eitlilii ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklar.403 Koray lgen, Sibel Akova Accommodating Energy Security in the Balkans.....................................................418 Didem Ekinci Balkanlarda Enerji Diplomasisi...430 Nesliah Yaar Balkanlarda Enerji Arz Gvenlii ve Enerji Stratejilerinin Belirlenmesinde Rol Oynayacak Talep Tahmini440 Gnl Kkyr, Glah Sezen, Glizar Seda orak European Union and Kosovo Issue: From a Peripheral Role to Central Stage?.......454 Birgl Demirta Cokun Avrupa Birliinin Gemi ve Liman Gvenlii Dzenlemeleri.474 Hac Kara The EU Migration and Visa Policy Towards the Western Balkans..487 Melike Akkaraca Kse Avrupa Birliinin Balkan Politikas erevesinde Balkanlarda Gvenliin Salanmas500 Mehlika zlem Ultan Dayton Sonras Bosna-Hersekte Gvenliin Salanmasnda ABnin Rol520 Adnan Seyaz

Trkiye zerinden Yunanistana Yasad G ve FRONTEX.526 Elin Macar Balkanlardaki Aznlklarn Dini Haklarnn Gvenlii Sorunu: Heybeliada Ruhban Okulu rnei532 Salih nci Balkan Savalar Sonrasnda Ortaya kan G Hareketlerinin Osmanl Siyasal ve Sosyal Yaamna Etkileri..543 Tuncay Bilecen Komnizm Dnemi Bulgaristan Trklerine Uygulanan Asimilasyon Politikas ve 1989 G.558 Nevin Trker Self Determinasyonun Snrlar: Kosova rnei..564 rfan Kaya lger Necati Cumalnn Makedonya 1900 ile Viran Dalar simli Eserlerinde Balkan Corafyas ve Gvenlik Kavram Ekseninde nsan Manzaralar..572 Tevfik St Ayn Corafyada Yeralan Bulgaristan niversiteleri ile Trkiyedeki niversitelerin Bilimsel Adan Analizi585 Ferit Arktn Security in the Black Sea Region and Regional Organizations590 Aslhan Anlar Balkanlarda Gvenliin Salanmasnda Trkiyenin Rol ve Karlkl karlar.603 Pnar Elbasan, Burak . eker

DZENLEYENLER Onursal Bakanlar Prof. Dr. Sedat Lainer, anakkale Onsekiz Mart niversitesi Rektr Prof. Dr. Enver Duran, Trakya niversitesi Rektr Prof. Dr. Mustafa Ayka, Krklareli niversitesi Rektr Prof. Dr. Osman imek, Namk Kemal niversitesi Rektr Prof. Dr. Sezer . Komsuolu, Kocaeli niversitesi Rektr Do. Dr. Atilla Sandkl, BLGESAM Bakan

Kongre Bakanlar Prof. Dr. Adnan Orak, Namk Kemal niversitesi Rektr Yardmcs Prof. Dr. Abdurrahman Fettaholu, Kocaeli niversitesi BF Dekan Prof. Dr. A. Kazm Kirti, anakkale Onsekiz Mart niversitesi BF Dekan Prof. Dr. Derman Kkaltan, Trakya niversitesi BF Dekan Prof. Dr. Glfettin elik, Krklareli niversitesi BF Dekan

Dzenleme Kurulu Bakan Prof. Dr. Hasret omak, Kocaeli niversitesi

Dzenleme Kurulu Do. Dr. Ahmet Gnen, Trakya niversitesi Do. Dr. Bekir Gnay, Kocaeli niversitesi Do. Dr. rfan Kaya lger, Kocaeli niversitesi Do. Dr. Rasim Ylmaz, Namk Kemal niversitesi Do. Dr. Ycel Acer, anakkale Onsekiz Mart niversitesi Yrd. Do. Dr. Buket nal, Kocaeli niversitesi Yrd. Do. Dr. idem Vatansever, Namk Kemal niversitesi Yrd. Do. Dr. Fahri Trk, Trakya niversitesi Yrd. Do. Dr. M. Mert Sunar, Kocaeli niversitesi Yrd. Do. Dr. Mehmet Blent Uluda, anakkale Onsekiz Mart niversitesi Yrd. Do. Dr. Soner Karagl, anakkale Onsekiz Mart niversitesi Yrd. Do. Dr. Zafer Yldrm, Kocaeli niversitesi Yrd. Do. Dr. Zekeriya Demir, Krklareli niversitesi

Kongre Genel Sekreteri Yrd. Do. Dr. Caner Sancaktar, Kocaeli niversitesi

Kongre Sekretaryas Yrd. Do. Dr. Ayhut Hamit Turan, Namk Kemal niversitesi Yrd. Do. Dr. Ltf imek, Namk Kemal niversitesi Yrd. Do. Dr. Ouzhan Durmu, Trakya niversitesi r. Gr. Ayegl Gkalp, Kocaeli niversitesi Okutman Seluk Ard, Trakya niversitesi Ar. Gr. Adnan Seyas, Krklareli niversitesi Ar. Gr. Arda Ercan, Kocaeli niversitesi Ar. Gr. Bilge Ercan, Kocaeli niversitesi Ar. Gr. Cemre Pekcan, anakkale Onsekiz Mart niversitesi Ar.Gr. Ceyhun ieki, anakkale Onsekiz Mart niversitesi Ar. Gr. Gknil Erba, Kocaeli niversitesi Ar. Gr. Hseyin Mercan, Krklareli niversitesi Ar. Gr. Mehmet Kaan alen, Trakya niversitesi

BLM KURULU Prof. Dr. A. Mesud Kkkalay, Osmangazi niversitesi Prof. Dr. A. Kazm Kirti, anakkale Onsekiz Mart niversitesi Prof. Dr. Abdurrahman Fettaholu, Kocaeli niversitesi Prof. Dr. Adrian Pop, National School for Political Science and Public Administration, Romaina Prof. Dr. Ahmet Selamolu, Kocaeli niversitesi Prof. Dr. Ali Akdemir, anakkale Onsekiz Mart niversitesi Prof. Dr. lker Alp, Trakya niversitesi Prof. Dr. Kemal Turan, Krklareli niversitesi Prof. Dr. Mete Tunoku, anakkale Onsekiz Mart niversitesi Prof. Dr. Metin Toprak, Osmangazi niversitesi Prof. Dr. Oktay Alnak, Baheehir niversitesi Prof. Dr. Recep Duymaz, Trakya niversitesi Prof. Dr. Recep leri, Lumina - the University of South-East Europe, Romania Prof. Dr. Sarp Ertrk, Kocaeli niversitesi Prof. Dr. Sibel Turan, Trakya niversitesi Do. Dr. Ahmet Kuba, Namk Kemal niversitesi Do. Dr. Alpay Hekimler, Namk Kemal niversitesi Yrd. Do. Dr. Leyla Ate, Namk Kemal niversitesi

KONGRE PROGRAMI

Birinci Gn, 28 Nisan 2011 Kocaeli niversitesi Prof. Dr. Baki Komsuolu Kltr ve Kongre Merkezi Byk Salon 09:30 - 10:00 Kayt 10:00 - 11:00 Al ve Protokol Konumalar 11:00 - 12:30 Birinci Oturum 21inci Yzylda Yeni Gvenlik Anlaylar ve Yaklamlar Oturum Bakan: Prof. Dr. Yusuf Bayraktutan, Kocaeli niversitesi Do. Dr. Atilla Sandkl, Bilgehan Emeklier, BLGESAM: 21. Yzylda Yeni Gvenlik Anlaylar ve Yaklamlar Yrd. Do. Dr. Burak Tangr, TODAE, 21. Yzylda BM, NATO, AB ve AGTin Balkanlardaki Gvenlik Yaklam: Gvenlik Ynetiimi Res. Assist. Erdoan Shipoli, Fatih University, The Securitization Theory Application in Kosovo

Athina Tesfa-Yohannes, Assistant Specialist in BLGESAM, The Contribution of Turkish-Serbian Relations towards Improving Security in the Western Balkans 12:30 - 13:30 le Yemei 13:30 - 15:00 kinci Oturum Balkanlarda Aznlk Sorunlar ve Etnik htilaflar Oturum Bakan: Prof. Dr. Oktay Alnak, Baheehir niversitesi Prof. Dr. Adrian Pop, National School for Political Science and Public Administration, Romaina, Ragp Gkel, Ph.D. Candidate, Lumina - the University of South-East Europe, Romania, Tackling Ex-Yugoslav Ethnopolitics Dilemmas: The Cases of Kosovo and Vojvodina Gordana Bozic, Senior Analyst/Historian in the Department of Justice Canada, Crimes Against Humanity and War Crimes Section, Canada, Minority Education

for Kosovos Turks: Faced with Poor Education and Near-Total Exclusion from Kosovos Society Ramadan ipuri, PhD Candidate and Lecturer, Epoka University, Albania, A Hoped but not Realized Dream: Albanian Opinions on the Merger of Natural Albanian Territories Dr. Murat nsoy, Hacettepe University, Bosnian Political Stalemate: 2010 Elections and Aftermath Ar. Gr. Erhan Vatansever, Trakya niversitesi, Bulgaristan Trklerinin Haklar ve Demokrasi Dneminde Bulgaristan Trkleri 15:00 - 16:30 nc Oturum Dnya G Merkezleri ve Balkan Politikalar Oturum Bakan: Do. Dr. Atilla Sandkl, BLGESAM Valeriy Kokot, Embassy of Ukraine in the Republic of Macedonia, First Secretary on Economic Issues, Ukraine, The Impact of Ukraine-Macedonia Free Trade Agreement on Bilateral Economic Cooperation and Lessons Learned Badea Marius Dumitru, Babe Bolyai University of Cluj Napoca, Romania, Disjunction versus Supremacy in Balkans: China Yrd. Do. Dr. Vgar manov, stanbul ehir niversitesi, 2000li Yllarda Rusyann Balkanlar Politikas: Elveda Rumeli r. Gr. Fatma oban, Giresun niversitesi, Kosova Meselesi ve inin Tutumu Ar. Gr. Gktrk Tyszolu, Giresun niversitesi, Souk Sava Sonras ABDnin Balkanlar Stratejisi 16:30 17:00 Kahve Aras 17:00 - 18:00 Drdnc Oturum Balkanlarda Bilim, Teknoloji ve Medya Oturum Bakan: Prof. Dr. Nilgn Akn, Kocaeli niversitesi Prof. Dr. M. Oktay Alnak, Baheehir niversitesi, Trkiyenin Teknolojik Geliimi ve Blgesel birlii nisiyatifi Yrd. Do. Dr. Nebahat Akgn omak, Galatasaray niversitesi, Trk Basnnda Balkanlarda kan Trke Vilayet Gazeteleri

10

Kocaeli niversitesi Prof. Dr. Baki Komsuolu Kltr ve Kongre Merkezi Karadeniz Salonu 13:30 - 15:00 Birinci Oturum Yugoslavyann Paralanmas Srecinde Gvenlik Bunalm Oturum Bakan: Prof. Dr. Hasret omak, Kocaeli niversitesi Yrd. Do. Dr. Zafer Yldrm, Kocaeli niversitesi, Bosna-Hersek Savanda ran Assist. Prof. Dr. Gken Yava, Beykent University, The Impact of the Conflict in Bosnia and Herzegovina on the Principle of Multilateralism: The Case of the Contact Group

Yrd. Do. Dr. Muharrem Grkaynak, Sleyman Demirel niversitesi, Eski Yugoslavya Corafyasnda Kalc Bar zerine: Homojenleme-Heterojen Kalma Paradoksu

Ar. Gr. Arda zkan, Giresun niversitesi, Eski Yugoslavya Uluslararas Ceza Mahkemesi ve Uygulamalar 15:00 - 16:30 kinci Oturum Trkiye ve Balkanlar Oturum Bakan: Do. Dr. Ycel Demirer, Kocaeli niversitesi Prof. Dr. Selim Bekiolu, Ar. Gr. Glah Sezen, Ar. Gr. Umut Tolga Gm, Adnan Menderes niversitesi, Trkiyeye Komu Balkan lkeleri ile Ekonomik birlii ve Yatrm mkanlar: Yunanistan ve Bulgaristan rnei Dr. Nadire Filiz rge, Marmara niversitesi, Balkan Jeopolitiinde Blnmeler ve Trkiye Yrd. Do. Dr. Soner Karagl, Ar. Gr. Ceyhun ieki, anakkale Onsekiz Mart niversitesi, Trkiye Yunanistan likilerindeki Gvenlik Sylemi: Tarihsel Paradokstan Alternatif Sylemlere karmlar Yrd. Do. Dr. Buket nal, Kocaeli niversitesi, Souk Sava Sonras Trkiye Bulgaristan likileri Ar. Gr. Abdullah Torun, Ankara niversitesi, Souk Sava Sonras Trkiyenin Geleneksel ve Yeni Gvenlik Politikas Asndan Yunanistana Yaklamnn Karlatrmal Analizi

11

16:30 17:00 Kahve Aras 17:00 - 18:00 nc Oturum Serbest Konu Oturum Bakan: Yrd. Do. Dr. M. Mert Sunar, Kocaeli niversitesi Yrd. Do. Dr. Elgiz Ylmaz, Ar. Gr. Dr. Zeynep Gney, Galatasaray niversitesi, Dnm Sonras Balkan lkelerinde Gelien Uluslararas Halkla likiler: Slovenya ve Srbistan rnekleri Yrd. Do. Dr. N. Asl irin, Marmara niversitesi, 1989 Zorunlu G ve Gmenlerin Sosyal Entegrasyonu: Tekirdadaki Bulgaristan Gmenleri zerine Bir alma Yrd. Do. Dr. Caner Sancaktar, Kocaeli niversitesi, Balkanlarda Ar Milliyetilik: Blgesel birliine Engel 18:00 Kokteyl Resepsiyonu kinci Gn, 29 Nisan 2011 Kocaeli niversitesi Prof. Dr. Baki Komsuolu Kltr ve Kongre Merkezi Byk Salon 10:00 - 11:30 Birinci Oturum Balkanlarda Enerji Arz Gvenlii Oturum Bakan: Prof. Dr. Recep leri, Lumina - the University of South-East Europe, Romania Prof. Dr. Aye Nilgn Akn, Kocaeli University, Prof. Dr. M. Oktay Alnak, Baheehir University, Res. Assist. Dr. Pelin Bolat, Istanbul Technical University, Emerging Strategic Importance of H2S of Black Sea Among the Black Sea Neighbours, Balkan Countries and Turkey Sasa Peric, Institute of International Politics and Economics, Serbia, Energy Supply Security in the Balkans Yrd. Do. Dr. Koray lgen, Ege niversitesi, Sibel Akova, Doktora rencisi, Maltepe niversitesi, Balkanlarda Enerji Arz Gvenlii, Enerji eitlilii ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklar Dr. Didem Ekinci, ankaya University, Accommodating Energy Security in the Balkans

12

Nesliah Yaar, Trkiye Petrolleri A. O. Strateji Daire Bakanl, Balkanlarda Enerji Diplomasisi Ar. Gr. Gnl Kkyr, Ar. Gr. Glah Sezen, Ar. Gr. Glizar Seda orak, Adnan Menderes niversitesi, Balkanlarda Enerji Arz Gvenlii ve Enerji Stratejilerinin Belirlenmesinde Rol Oynayacak Talep Tahmini 11:30 - 13:00 kinci Oturum Avrupa Birlii ve Balkanlar Oturum Bakan: Prof. Dr. Adrian Pop, National School for Political Science and Public Administration, Romania Assoc. Prof. Dr. Birgl Demirta Cokun, Bakent University, European Union and Kosovo Issue: From a Peripheral Role to Central Stage? Yrd. Do. Dr. Hac Kara, Krklareli niversitesi, Avrupa Birlii Gemi ve Liman Gvenlii Dzenlemeleri Dr. Melike Akkaraca Kse, Istanbul Culture University, The EUs Migration and Visa Policy Towards the Western Balkans Ar. Gr. Mehlika zlem Ultan, Kocaeli niversitesi, ABnin Balkan Politikas erevesinde Balkanlarda Gvenliin Salanmas Ar. Gr. Adnan Seyaz, Krklareli niversitesi, Dayton Sonras Bosna-Hersekte Gvenliin Salanmasnda ABnin Rol Kocaeli niversitesi Prof. Dr. Baki Komsuolu Kltr ve Kongre Merkezi Karadeniz Salonu 10:00 - 11:30 Birinci Oturum Balkanlarda G Oturum Bakan: Prof. Dr. Recep Tar, Kocaeli niversitesi Do. Dr. Elin Macar, Yldz Teknik niversitesi, Trkiye zerinden Yunanistana Yasad G ve FRONTEX Yrd. Do. Dr. Salih nci, Krklareli niversitesi, Balkanlardaki Aznlklarn Dini Haklarnn Gvenlii Sorunu: Heybeliada Ruhban Okulu rnei r. Gr. Dr. Tuncay Bilecen, Kocaeli niversitesi, Balkan Glerinin Osmanl Sosyal ve Siyasal Yaamna Etkileri Ar. Gr. Nevin Trker, Krklareli niversitesi, Komnizm Dneminde Bulgaristan Trklerine Uygulanan Asimilasyon Politikas ve 1989 G

13

11:30 - 13:00 kinci Oturum Serbest Konu Oturum Bakan: Do. Dr. Elin Macar, Yldz Teknik niversitesi Do. Dr. rfan Kaya lger, Kocaeli niversitesi, Self-determinasyonun Snrlar: Kosovann Bamszl Sorunu Yrd. Do. Dr. Tevfik St, Namk Kemal niversitesi, Necati Cumalnn Makedonya 1900 ve Viran Dalar simli Eserlerinde Balkan Corafyas ve Gvenlik Kavram Ekseninde nsan Manzaralar r. Gr. Ferit Artkn, Kocaeli niversitesi, Ayn Corafyada Yer Alan Bulgaristan niversiteleri ile Trkiyedeki niversitelerin Bilimsel Ada Analizi Res. Assist. Aslhan Anlar, Middle East Technical University, Security of the Blacksea Region and Regional Organizations Pnar Elbasan, Burak . eker, Doktora rencisi, Kocaeli niversitesi, Balkanlarda Gvenliin Salanmasnda Trkiyenin Rol ve Karlkl karlar 13:00 - 14:00 le Yemei 14:00 Kocaeli Kltr Gezisi iin Hareket

14

NSZ Balkanlar blgesini, Trkiye asndan nemli klan pek ok kltrel, tarihsel, sosyal, ekonomik ve politik balar mevcuttur. Bunlardan birisi ve en nemlisi, Balkan lkelerinde Trk ve Mslman topluluklarn varldr. Ayrca, Trkiyede nemli miktarda Balkan kkenli nfus bulunmaktadr. Trkiyedeki Balkan kkenli nfus ile Balkan lkelerinde yaayan akraba topluluklar arasnda halen sk ilikiler ve canl balar mevcuttur. Balkanlar, kltrel, ekonomik ve politik ilikiler bakmndan Trkiye iin son derece nemli bir blgedir. zellikle, sosyalizm sonras dnemde Trkiyenin blge lkeleri ile olan ekonomik, ticari, kltrel ve politik ilikileri hzla gelimi ve gelimeye devam etmektedir. 12 Bamsz Devletin bulunduu Blge ayn zamanda, Trkiyenin Avrupa ile olan ilikileri asndan da byk nem arz etmektedir. nk Balkanlar, Trkiyenin Avrupaya alan kapsdr. Anadolu Yarmadas Avrupa ile Asyay, Balkanlar ise Bat Avrupa ile Trkiyeyi birbirine balayan kprdr. Balkanlarda bar, gven ve istikrarn srdrlebilir olmas, hem Trkiyenin gvenliini olumlu etkileyebilecek, hem de Avrupa ile olan kltrel, sosyal, tarihsel, ekonomik ve politik ilikilerin gelimesini daha da glendirebilecektir. 1990l yllar, Souk Sava dneminin sona erdii ve sosyalist rejimlerin ykld bir dnem olmutur. Bu dnemde, Balkan lkeleri ve toplumlar kkl bir deiim ve dnm srecine girmilerdir. Yugoslavyann paralanmasyla birlikte blgede yeni yedi devlet ortaya kmtr. Bu tr radikal gelimeler blgedeki devletleraras ilikileri derinden etkilemi, yeni ve gncel sorunlarn ortaya kmasna neden olmutur. Tm bu yaanan kkl deiim ve dnm sreci beraberinde yeni ekonomik, siyasal, sosyal ve kltrel problemleri gndeme getirmitir. Sava sonras bar ve gvenliin inas ve gelitirilmesi Balkanlar iin nemli bir konudur ve gncelliini srdrmektedir. Balkanlar; Avrupay Asyaya, Asyay Avrupaya ve her iki ktay Anadoluya balayan bir kpr konumundadr. Avrupadan Trk Boazlarna, Svey Kanalna ve nihayet Ortadouya ulam konusunda s ve destek blgesi konumunda olan Balkanlar, ayrca alt denize alan bir blgedir: Karadeniz, Akdeniz, Marmara Denizi, Ege Denizi, Adriyatik Denizi ve Tiran Denizi. Bu konumuyla Balkanlar jeopolitik ve stratejik neme sahip bir blgedir. Jeopolitik ve stratejik konumu nedeniyle Balkanlarn istikrar ve gvenlii, sadece blge lkeleri iin deil, ayn zamanda Avrupa ve Asya iin de byk nem arz etmektedir. Balkanlarda ortaya kabilecek gvenlik bunalmlar Avrupann, Asyann ve bu iki yal ktay birbirine balayan lkemizin gvenliini olumsuz etkileyebilecektir. Dolaysyla daha gvenli bir Balkanlar, daha gvenli bir Avrupa, Asya ve Trkiye anlamna gelmektedir.

15

Tm bu nedenlerden dolay Balkanlarda gvenlik ve istikrarn gelitirilmesi, yeni gvenlik anlaylarnn, yaklamlarnn ve ynelimlerin belirlenebilmesi amac ile Kocaeli niversitesi Umuttepe Yerlekesi Prof. Dr. Baki Komsuolu Uluslararas Kltr ve Kongre Merkezinde, 28 ve 29 Nisan 2011 tarihlerinde Uluslararas Balkan Kongresi dzenlenmitir. Uluslararas Balkan Kongresinde 21inci Yzylda Uluslararas rgtlerin Gvenlik Yaklamlar ve Balkanlarn Gvenlii konular ayrntl olarak irdelenmitir. 47 adet uluslararas bildiri Kongrede sunulmutur. Kongre ok baarl biimde icra edilmitir. Kongrenin, niversitelerimiz, uluslarmz ile lkelerimiz arasnda ibirliinin gelitirilmesine nemli katk salad deerlendirilmitir. Kongrede ayrca, yeni ibirlii ve ortak proje olanaklarnn retilmesi, yaratlmas ve gelitirilmesi konusunda irade beyan edilmitir. 28-29 Nisan 2011 tarihlerinde gerekletirilen Uluslararas Balkan Kongresine destek ve katk salayan Rektrmz Prof. Dr. Sayn Sezer ener Komsuoluna, Kongrenin birlikte dzenlenmesini ve yrtlmesini salayan Trakya, Namk Kemal, anakkale Onsekiz Mart ve Krklareli niversitelerinin Sayn Rektrleri ile Bilgesam Bakanna, Kongre Genel Sekreterliini yrten Yrd. Do. Dr. Caner Sancaktara ve Uluslararas likiler Blmmzn retim elemanlar ve rencilerine yrekten teekkr ederim. Engin sayglarmla

Prof. Dr. Hasret OMAK Kocaeli niversitesi Rektr Yardmcs Uluslararas Balkan Kongresi Bakan Umuttepe Yerlekesi, 29 Nisan 2011

16

PREFACE There are many cultural, historical, social, economic and political ties that make the Balkan region vital for Turkey. The first and the most important of these is the presence of Turkish and Muslim communities in Balkan countries. Moreover, a major component of Turkeys population is composed of people of Balkan descent, and these people are still closely related to their relative communities in the Balkans. In terms of politics, economics and cultural relations, the Balkans are of vital importance for Turkey. Turkeys economic, commercial, cultural and political relations with the countries in the region have improved and are still improving especially after the socialist period. The region, with 12 independent states, is also important for Turkeys relations with Europe since the Balkans are Turkeys gateways to Europe. The Anatolian Peninsula connects Europe to Asia, and the Balkans connect Western Europe to Turkey. Therefore, peace, security and stability in the Balkans are vital both for Turkeys security and the strengthening of its cultural, historical, economic and political relations with Europe. 1990s witnessed the end of the Cold War and the collapse of socialist regimes. Balkan countries have been through an enormous transformation and transition period. Seven new independent states emerged after the dissolution of Yugoslavia. Such radical changes have deeply affected the inter-state relations in the region and caused new and recent problems to arise. This impressive transition and transformation process had brought up new economic, political, social and cultural problems. The reconstruction and improvement of peace and stability continues to be a vital issue for the Balkans. Balkans are the natural bridge that connect Europe to Asia, Asia to Europe and both continents to Anatolia. Balkans are a base and support centre that stretch from Europe to Turkish Straits, Suez Channel and the Middle East. The region is at the crossroads of six seas: the Black Sea, the Mediterranean, Marmara Sea, the Aegean Sea, the Adriatic Sea, and the Tyrrhenian Sea. This geographical location provides the Balkans a geopolitical and strategic importance. The stability and security of the Balkans, as a result of its geopolitical and strategic position, is not only important for the regional states but also for Europe and Asia. The security depressions that might occur in the Balkans will affect the security of Europe, Asia, and Turkey - the bridge that connects these two old continents. Therefore, more secure Balkans would mean a more secure Europe, Asia and Turkey. For all these reasons, the International Balkan Congress is organized on April 28-29, 2011 at Kocaeli Universitys Umuttepe Campus, Baki Komsuolu Culture and Convention Center with the purpose of strengthening of security and stability in the Balkans, adoption and spread of new security approaches and focusing on new directions regarding security in the Balkans.

17

The International Balkan Congress has thoroughly studied the theme of Security Approaches of the International Organizations in the 21st Century and Security of the Balkans. 47 papers are presented, and the Congress was carried out with great success. The Congress is regarded as an important contribution to the cooperation between our universities, nations and countries. Intentions on creating new opportunities for cooperation and joint projects are declared. I would like to express my sincere thanks to our Rector, Prof. Dr. Sezer ener Komsuolu for her support and contribution to the International Balkan Congress on April 28-29, 2011, Rectors of Trakya, Namk Kemal, anakkale Onsekiz Mart and Krkkale Universities and the President of BILGESAM for their cooperation in the organization and implementation of the Congress, Assist. Prof. Dr. Caner Sancaktar for his duty as the General Secretary of the Congress, the academic and administrative staff and the students of our department. Kind regards Prof. Dr. Hasret OMAK Kocaeli University Vice-Rector Chairman of the International Balkan Congress Umuttepe Campus, April 29th, 2011

18

AILI KONUMASI Atilla Sandkl* Balkanlar ve Trkiye Balkanlar her zaman dnya zerindeki savalarn ounun ilk balang yeri ya da sebebi olmu, byk devletlerin birbirleri arasndaki mcadelesinde umarszca kullanlmtr. nsanlar yllar boyunca sava, ykm ve kargaa ierisinde yaamaya mecbur braklm, bar ve istikrara zlem duyan bir corafyadr. Balkanlar Tuna'dan anakkale'ye, Istranca'dan stanbul'a uzanr. Osmanl miras diyebileceimiz mterek kltr deerleri blgeye ayr bir anlam ykler. Dou, Orta ve Bat Avrupay Trkiyeye balar. Orta ve Bat Avrupada yaayan 3.5 milyon civarndaki Trk nfusunun temel gei yoludur. Doalgaz boru hatlar bu blgeden Avrupaya veya Trkiyeye ular. Demir yollar ve karayollar ile ticaret akmz Avrupaya Balkanlar zerindendir. 20. Yzyln sonunda ve 21. Yzyln banda te ve dta gerekletirilen reform saylabilecek dzeydeki deiiklikler ve ekonomik alanda salanan kazanmlar Trkiyeyi blgesel bir g haline dntrmtr. Trkiye, bu sre iinde Ortadou, Kafkaslar, Orta Asya ve Balkanlarda yani birinci derecede yakn kara havzalarnda gitgide daha aktif ve daha bamsz d politika izlemitir. Her ne kadar d politikann izlenmesindeki esaslar, hemen her lke iin deimez ana llere dayansa da, Trkiye bu llere adalet ve hakkaniyeti de bir temel olarak eklemeyi, bu deerleri dnya barnn daha gl bir ekilde savunulmas ve gerekletirilmesinde, hassas bir kriter olarak kullanmay uygun grmtr. Bu adan bakldnda artk Trkiyenin Balkanlardaki karlar sadece 500 yllk tarih, bu blgede yaayan Mslman-Trk halklar, milli snrlarmz ve de stratejik karlarmzla snrl deildir. Trkiyenin iktisadi, siyasi, kltrel ve askeri alandaki blgesel bir g olma durumuyla da yakndan ilgilidir. Bu yzden Trkiye'nin bu blgede aktif olmas, blgede ve hata tm Avrupa ile birlikte dnya da bar ve istikrarn korunmas iin giriimlerde bulunmas, ulusal politikamzn nemli bir parasdr ve yle olmaya da devam etmelidir. Trkiye bir yandan blge lkelerinin bamszlk, egemenlik ve toprak btnlne sayg duymakta, dier yandan da Balkan lkeleriyle ikili ilikilerini gelitirmeye almaktadr. Bu amaca katk verecek birinci derecedeki g, hi kukusuz lkemizdeki balkan varldr. Trkiye sadece Trakyada topraklar olduu iin bir balkan lkesi deildir. Trkiye, balkanlara olan tesiri ve nfuzu ve kendi ana vatanndaki balkan unsurlaryla da bir balkan ve dolays ile ban Fransa ve Almanyann ektii Trkiye Avrupal deildir tezinin tersine Avrupaldr. Eer Fransa ve Almanyann iddia ettii kesin bir doru olsayd, Trklk ve onun tesirleri Edirnede kalr ve bu kimlie ve bu kimliin yakn akrabalar olan Arnavut, Bonak, Kosoval ve daha nice balkan kimliklerine Trkiye ve Trklerin hibir nfuz ve yaknl olmazd.

Do. Dr., BLGESAM

19

Balkanlara ilgi duyan ve blge ile gerek ekonomik, gerekse askeri veya stratejik alanda ibirlii arayan nc lkelerin tersine, Trkiye balkanlarla yaknlk kurma hususunda byk bir sorun yaamamaktadr. nk Trkiyenin blgeyle olan yaknl sebeplerin ve suretlerin tesinde bir gerektir. Bu zati yaknlk sayesinde Trkiye, asaleten bir balkan lkesidir. yle ki lkemiz balkanlarda her bir halkla neredeyse ayni derecede yaknlk sahibidir. Bunun en byk delili Trkiyenin yakn zamanda Bosna-Hersek ve Srbistan arasnda salad ve git gide ortak bir yap kazanan ibirlii srecidir. Hatta buna aran AB bakanna Srp dileri bakann verdii bunu anlayabilmeniz iin bizimle 500 yl beraber yaamanz gerekir cevab dahi olduka manidardr. Srp bakann verdii cevaba tm kalbimle katldm belirtmek isterim. Anadoluda yaayan balkan varlnn 500 yldr yaanan bu birliktelie bugn kaytsz kalmas mmkn deildir. BLGESAMn niversitelerimizle birlikte 21. Yzylda Uluslararas rgtlerin Gvenlik Yaklamlar ve Balkanlarn Gvenlii konulu uluslararas Balkan Kongresinin dzenlemesinde yer almasndan byk gurur duyduumu belirtmek isterim. niversitelerimizin rektrlerine, kongreyi dzenlenmesinde grev alanlara ve tm katlmclara baarlar diler sayglarm sunarm.

20

21. Yzylda Yeni Gvenlik Anlaylar ve Yaklamlar Atilla Sandkl*, Bilgehan Emeklier** Giri 20. yzyl, dnya tarihinin grd en kanl yzyllardan biri olma zelliini tamaktadr. I. ve II. Dnya Savalarnda len milyonlarca insan, Hiroima ve Nagazakiye atlan atom bombasnn on binlerce sivilin hayatna ml olmas ve gelecek nesillerin yaamn tehdit etmesi ve ardndan yaanan Souk Sava, 20. yzyl tarihini zetler niteliktedir. Sadece sava ve atmalarla deil kresel ekonomik ve siyasi krizlerle, askeri-politik kamplamalarla ve ideolojik-jeopolitik bloklamayla geen yzyl, dnya tarihi asndan frtnal gelimelerin yaand bir yzyl olarak siyasi tarih literatrnde yerini almtr. Sz konusu olaylardan da anlalaca zere, getiimiz yzyln dnm noktalarn kriz ve savalar oluturmutur.1 Tehdit, risk, kriz ve tehlikenin egemen olduu 20. yzyln uluslararas sistemini ve ortamn Hobbesun insan insann kurdudur nermesiyle aklad doal yaam hali teziyle; temel aktrler olan hegemonik devletlerin ilikilerini ise Makyavelin amaca giden her yol mbahtr dncesiyle betimlemek biraz abartl olsa da yanl olmayacaktr. Tarihi ak iersinde Tchuydides, Machiavelli ve Hobbes ile sregelen siyasi dnce izgisinin, 20. yzyln sava, atma ve kriz odakl gvenlik anlayn etkiledii sylenebilir. Bu balamda vurgulanmas gereken husus, 20. yzyln teorik ve pratik erevede gvenlii salayamad ve literatre buhranlar veya bunalmlar yzyl olarak geebileceidir. 20. yzylda gvenliin tesisi konusunda baarsz olunmas, iinde bulunduumuz yzyldaki gvenlik sorunsaln daha da nemli klmakta ve gvensizliin nasl zmleneceine dair ne srlen teorik ve metodolojik yaklamlar gndeme tamaktadr. 21. yzyla, 11 Eyll saldrlar gibi kresel gvenlik-gvensizlik ikilemini ortaya koyan rneklemlerle girilse de, kuramsal dzlemde yeni yzyln yeni gvenlik anlay ve yaklamlarnn nasl olaca merak konusudur. 11 Eyll tecrbesi nedeniyle uluslararas alandaki uygulamalarda beliren umutsuzluklar, akademik sahada ileri srlecek yeni gvenlik tezleriyle belki telenecek; daha da nemlisi deer-baml ve ok boyutlu bir gvenlik paradigmasyla umuda dntrlebilecektir. Bu anlamda almann amac, ilk eyreinde bulunduumuz 21. yzyln eletirel ve alternatif gvenlik yaklamlarn anlamlandrmak, aklamak ve bu kuramsal erevenin gnmz gvenlik problematiine uygulamada ne denli zm getirebileceini tartmaktr. Yeni gvenlik anlay ve bak alarna odaklanan bu alma iki ana blmden olumaktadr. lk blmde yeni nin eskiyle anlalr ve anlaml hale geldii nermesinden yola klarak geleneksel gvenlik yaklam, ikinci blmde ise ina sreci 1990l yllarda balayan ve sregelen yeni gvenlik anlay incelenmektedir. almann, uluslararas ilikiler teorileri zerinden gvenlik yaklamlarna ynelmesi; gerek zihniyet parametrelerinde -az da olsa- meydana
*

Do. Dr., BLGESAM BLGESAM 1 Hsamettin na, mit Gner, Avrupa ve Amerikan Gvenlik atmalar Balamnda Trk D Politikas, Ankara Avrupa almalar Dergisi, Cilt:6, No:1, 2006, s.132.
**

21

gelen deiimi ortaya koymas, gerekse de -henz dorudan sahaya yansmasa dadeiip-dnen gvenlik konseptinin karar alma mekanizmalarnca uygulanabilirliini gstermesi bakmndan nem arz etmektedir. 1. Souk Sava Dnemi Gvenlik Yaklamlar Pratik-teori bamllnn ve etkileiminin aka gzlemlenebildii uluslararas ilikiler disiplinindeki kavramsal ve kuramsal yaklamlar; sistemin yapsndan, uluslararas konjonktrden, dnemin koullarndan, sistemdeki aktr saysndan, aktrlerin nitelii ile niceliinden ve aktrlerin birbirleriyle ilikilerinden dorudan etkilenmektedir. Uluslararas ilikilerin en temel olgularndan ve kavramlarndan olan gvenlie ilikin 1945-1990 dnemindeki almalarda gzlemlenen duraanln, monotonluun ve tekdzeliin, Souk Sava konjonktrnn statik iki kutuplu yapsyla paralellik arz etmesi yukardaki sav destekler bir argman grnmndedir. ki kutuplu sistemdeki gvenlik almalar, Souk Sava yllarnn hakim teorisi realizm ve neo-realizmin etkisi altnda ortaya km ve ekillenmitir. Liberal dnce ve neo-Marksist yaklamlar, 1960larn sonlarnda ve 1970lerdeki detant (yumuama) dneminde klasik gvenlik anlayn her ne kadar sorgulamaya am ve bu dzlemde gvenlik almalarnda bir gei dnemini simgelemise de, iki bloklu yapnn egemen gvenlik paradigmas realist ve neo-realist dncenin ana varsaymlaryla belirlenmitir. Ontolojik erevesini realist ve neo-realist kuramn izdii geleneksel gvenlik paradigmas; realist tezlerin temel argmanlarn yanstr ekilde devlet-merkezli, ulusal gvenlik endeksli, g zellikle de askeri g- eksenli homojen bir ze sahiptir. Klasik realizm ve neorealizmin tekelinde var olan ve bu temel karakteristiiyle iki kutuplu sistemin hegemonik ve statkocu kimliini ve pratiini ok net biimde resmeden geleneksel gvenlik anlay, Souk Sava yllarnn gvenlik paradigmas olarak literatrdeki yerini almtr. 1.1. Geleneksel Gvenlik Paradigmas ve Snrlandrlm Gvenlik Anlay: Realist ve Neo-realist Teorinin Gvenlik Perspektifi Klasik realist teorisyenler aslnda dorudan bir gvenlik kuram ortaya koymamlar; ancak uluslararas politikaya dair ne srdkleri savlar ve yaptklar kavramsallatrmalarla daha sonra ortaya kan gvenlik literatrne ciddi ve dolayl bir katkda bulunmulardr. yle ki realizm, tezleriyle II. Dnya Savann ardndan disiplinin egemen teorisi olmann yan sra klasik gvenlik terminolojisinin oluumunda da baat bir rol oynamtr. Sz konusu teorik ve metodolojik katkyla birlikte realizmin en dikkat ekici boyutlarndan biri de, gvenlik perspektifini srekli bir gvensizlik veya gvende olmama durumu zerinden tanmlama abas olmutur. Realizmin gvensizlie atfen tasarlad gvenlik anlaynn anahtar kavramlarndan biri; insan doasnn kt olduu n kabulnden hareketle uluslararas politikay aklamada kulland anari metaforudur. Uluslararas ortam anari zerinden betimleyen realizm, uluslararas ilikileri temel aktr biiminde deerlendirdii ulus-devlet yaplar arasndaki g ve kar mcadelesine indirgemektedir. G eksenli ulusal kar tanmlamas yapan realistlere gre devletler, amalarn ve potansiyel karlarn kinetie dntrebilmek iin yeterli ve gerekli gce sahip olmak zorundadr. Makyavelist bir zihniyetle gc neredeyse bal bana bir ama haline getiren realist dnrlerin birou, ulusal g 22

elerinin nicel/maddi ve nitel/manevi unsurlardan olutuunu her ne kadar kabul etse de devletin kapasitesini yine de askeri gle zde tutmaktadr. Realist teorisyenlerin hemen hepsine gre, devletler yeterli ve gerekli ulusal gce sahip olabilmek iin srekli askeri hazrlk iinde olmak durumundadr; zira devletlerin varlklarn srdrebilmelerinin ve ulusal gvenliklerini salayabilmelerinin en nemli unsuru askeri gleridir.2 Realist kurama gre anari ve gvensizliin devamllk kazand bir uluslararas arenada gvende olmann birincil koulu ve yolu, g ve kapasite artrmdr. Analiz birimi olarak ele aldklar devletlerin rasyonel ve yekpare/btncl (unitary) yaplar olduu n kabulnden hareket eden realistler, ulusal gc artrma imkan ve kabiliyetine sahip tek aktr olarak ulus-devletleri grmektedirler. Bu adan bakldnda, realizmin srekli atfta bulunduu ulusal gvenlik kavramsallatrmasndan alglad gvenlik tr, devletin gvenliidir. Baka bir ifadeyle realist paradigma, devlet eksenli bir gvenlik perspektifi ina ederek ulusal gvenlik vurgusu zerinden ulusun/toplumun ve aka belirtmese de bireyin gvenliini devletin gvenliine baml klmaktadr. stelik devletin gvenliinin ulusun (ve dolayl yoldan bireyin-toplumun) gvenliiyle e tutularak devlet-baml bir gvenlik projeksiyonu sunulmas, sava ve atma olgular zerinde srarla duran realizmin almalarnda n plana kard gvensiz ortam temasyla da srekli bir biimde merulatrlmaktadr. Bylece realist almalarn, devletlerarasndaki mevcut veya potansiyel atma alanlarna odaklanarak gvensizlie yapt vurgu, devlet egemenlii ve toprak btnl sylemleriyle gvenlii devletin bekasna indirgeyen yaklam daha anlaml hale getirmektedir. te yandan realist teorinin gvenlik anlayndaki bir dier nemli nokta, devlet lehine tek-tarafl baml klnan gvenliin askeri g ve stratejiye denk tutulmasdr. Bu nedenle realist analizlerde askeri-stratejik konular ve bunlara ilikin politikalar n plana kmaktadr. Realist dnrler, askeri g ve kapasiteye verdikleri nemin bir tezahr olarak, devletlerin uluslararas arenada karlatklar sorunlar ve uluslararas ilikiler gndemini hiyerarik-piramidal bir sralamayla irdelemektedirler. Buradan hareketle birincil politika-ikincil politika ayrmna giderek genin en tepesine ulusal gvenlii, yani g-merkezli askeri gvenlii ve stratejik konular yerletirmektedirler. Bir baka ifadeyle realistlere gre, devletin bekas iin elzem grlen askeri-stratejik konular (ulusal gvenlik) birincil politikay (high politics); ekonomik, sosyal ve kltrel konular ise ikincil politikay (low politics) meydana getirmektedir. Klasik gvenlik almalarna belki de en fazla katk salayan teorik yaklam, gvenlie odaklanarak ortaya dorudan bir gvenlik kuram koyan neorealizm olmutur. Nitekim Stephen M. Waltun, neo-realist teorinin disiplinde ortaya kt 1970li yllar Gvenlik almalarnn Rnesans olarak betimlemesi; neorealizmin gvenlik alanndaki merkezi konumunu gstermesi bakmndan arz etmektedir.3 Bu balamda neo-realizmin gvenlik ikilemi (security dilemma)4
Mustafa Aydn, Uluslararas likilerin Gereki Teorisi: Kkeni, Kapsam, Kritii, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt: 1, Say:1, 2004, s. 39. 3 Stephen M. Walt, The Renaissance of Security Studies (Gvenlik almalarnn Rnesans) adl makalesinde gvenlik almalarnn ilk dalgasnn II. Dnya Sava ile birlikte oluturulduunu (ki bunu gvenlik alanndaki Altn an ilk basama olarak nitelendirir) belirtmekte ve gvenlik literatrnn bundan sonraki srecini dnemlere ayrarak kavramsallatrmaktadr. Sz konusu dnemselletirmeye istinaden 1955-1965 yllarn Altn a; yaklak 1960larn ortasndan
2

23

kavram, Souk Sava konjonktrnde devletlerin nkleer ve konvansiyonel silahlanma pratiini zetleyen bir model olarak literatrdeki yerini almtr. Gvenlik ikilemine gre devletler, uluslararas ilikileri sfr toplaml bir oyun biiminde algladklarndan uluslararas arenadaki davran kalplarn nisbi kazan5 varsaymna dayandrarak kurgulamaktadrlar. Dolaysyla neo-realizmde devletlerin gvenlikleri bu baml deikenlerin bilekesiyle salanabilmektedir. Tmdengelimci neo-realist gvenlik anlay, anari olgusu zerinden rekabeti ve atmac bir gvenlik perspektifi ngrse de, gerekte ibirlii srecini de yadsmamaktadr. Ancak Kenneth Waltz ve John Mearsheimer gibi karamsar neo-realistler6, ibirliini devletlerin birbirlerini aldatma ihtimali ve greli kazanlara ynelik ilgisiyle baml tutarak ibirlii yapmann snrlln n plana karmaktadr. Buna ramen, neo-realist teorisyenler ibirlii yerine ittifaklar, bilhassa da askeri ittifaklar yoluyla gvenliin tesis edilebilecei zerinde durmaktadr. zellikle de Waltz gibi gten ziyade gvenlii nceleyen savunmac/defansif (defensive) neo-realistler;7 devletlerin birincil amalarnn g kazanmak deil varlklarn korumak olduunu ne srmektedirler. Bylece her devlet mevcut glerini devam ettirerek, yani statkocu davran modeliyle hareket ederek sistemdeki konumunu srdrecek ve bu srecin sonunda uluslararas sistemde ortaya kan g dengesiyle gvenliini salam olacaktr. Baka bir deyile g dengesi, sistemin dzenleyici mekanizmas biiminde ilev grerek istikrar salayacak ve sistemik gvenlik, devletlerin gvenliini de beraberinde getirecektir.
1970lerin ortasna kadar olan dnemi Altn an sona erii; 1970lerin ortasndan, zellikle de 1970in sonlarndan itibarenki sreci de Rnesans olarak nitelendirmektedir. Makalenin Trkesi iin bkz. Stephen M. Walt, Gvenlik almalarnn Rnesans, Avrasya Dosyas (Gvenlik Bilimleri zel), Cilt: 9, No:2, 2003, s. 71-106. 4 Gvenlik ikilemi modeline gre, bir devletin gvenliini salamaya ynelik faaliyetleri mevcut ya da potansiyel dmanlarnn gvenliini tehdit etmekte ve tehlikeye sokmaktadr. A devletinin mutlak gvenlii B devletinin mutlak gvensizlii anlamna geldiinden, bu durum devletleri gvensizlik sarmalna itmekte ve devletler arasnda gven bunalmna neden olmaktadr. Bu konuda bkz. Tayyar Ar, Uluslararas likiler Teorileri, Alfa Yaynlar, stanbul, 2004, s. 198. Souk Sava srasnda Bat blounda yer almalarna ramen, birbirini tehdit biiminde alglayan Trkiye ve Yunanistann silahlanma yar, gvenlik ikilemi modeline gzel bir rneklem oluturmaktadr. 5 Klasik ve neo-realist teorinin temel varsaymlarndan biri olan nisbi (greli) kazana gre devletlerin ibirlii yapmalar, birbirinin kazanlarn mukayese etmelerine baldr. Ancak hem realizm hem de neo-realizm devletler arasndaki ilikileri sfr toplaml oyun olarak savladklar iin birinin kazanc, dierinin kayb anlamna gelmektedir. Buna gre A devletinin mutlak kazanc ayn zamanda B devletinin mutlak kayb olarak alglandndan, bu devletler birbiriyle ibirliine yanamazlar. Sz konusu sava gre rnein olas bir ibirliinde A devleti +2 kazanyorsa B devleti de -2 kaybedeceinden (ya da tersi), iki devlet de ibirliinden kanr. 6 Waltz ve Mearsheimer rneklerinde olduu gibi devletlerin ibirlii yapmalarna ynelik karamsar grlerin yan sra, iyimser grler de mevcuttur. Koulcu realistler de denilen Charles Glaser gibi iyimser neo-realistlerin, karamsar neo-realistlere (standart yapsal realizm) kar ktklar noktalar iin bkz. John Baylis, Uluslararas likilerde Gvenlik Kavram, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt:5, No:18, 2008, s. 75-76. 7 Waltzun da ne srd gibi savunmac/defansif (defensive) neo-realist teorisyenler, daha ok gcn daha az gvenlie, yani bir bakma gvensizlie neden olacan savlamaktadrlar. Buradan hareketle uluslararas sistemin, hkmetmek isteyen devletleri deil, statkoyu koruyan devletleri dllendirdiini vurgulamaktadrlar. En etkini John Mearsheimern olduu saldrmac/hcumcu/ofansif (offensive) neo-realist dnrler ise, devletlerin sistemdeki gvenliklerini, elde edebilecekleri kadar ok gle (ki g maddi, zellikle de askeri kabiliyet olarak tanmlanmaktadr) salayabileceklerini ve bu nedenle revizyonist devletlerin daha gvenli olduklarn varsaymaktadrlar. Neo-realist paradigmadaki sz konusu kavramsal ayrma iin bkz. Chris Brown, Kirsten Ainley, Uluslararas likileri Anlamak, ev: Arzu Oyacolu, Yaynodas Yaynlar, stanbul, 2008, s. 39.

24

Ksacas, uluslararas platformdaki aktrlerin davran ve gvenliklerini belirleyen yap, sistemdir. Grld zere klasik realizmden farkl olarak neo-realizm, ulusdevlet yaplarnn gvenlii yannda sistemin gvenliini de (uluslararas-kresel gvenlik) gz nnde bulundurarak gvenlik halkasn geniletmi ve gvenlik literatrne yeni bir boyut kazandrmtr. Neo-realizmin gvenlik yaklamn realizmden farkllatran ve klasik gvenlik terminolojisini az da olsa zenginletiren bir baka unsur, neo-realist dnrlerin analizlerine ekonomik faktr eklemleme abasdr. Bu dzlemde Waltz, askeri-stratejik konularn yan sra ekonominin de artk gvenlik ve uluslararas ilikiler gndeminde belirleyici bir rol oynadn belirterek, bir bakma ekonomik gvenlik zerinde durmutur. Neo-realistlerin uluslararas ekonomipolitii, almalarna dahil etmelerinde uluslararas pratik etkili olmutur. Zira Vietnam Sava, hedefe ulamada tek aracn askeri g ve kapasite olmadn gsterirken; 1973 ve 1979 petrol oklar, uluslararas politika yapm srecinde bundan sonra ekonomik parametrelerin de hesaplanmas gerektiini ok net bir biimde ortaya koymutur. Fakat neo-realizm, ekonomi-politii her ne kadar literatre eklemlemeye alsa da, askeri-stratejik konulara odaklanarak arlk merkezini sabit tutmutur. Dolaysyla bu perspektiften deerlendirildiinde neorealizmin uluslararas ekonomi-politik meselelerle ilgilenmesine ramen, aslnda askeri-stratejik ve politik sorunlarn nceliini tekrar ve yeniden kurmaya alt sylenebilir.8 Ksacas klasik realizm ve neo-realizmin ana varsaymlar ve temel tezleri, geleneksel gvenlik paradigmasn meydana getirmitir. Sz konusu paradigma, ulusal gvenlik kavramn byk lde askeri adan tanmlayarak 1945-1990 yllarnn gvenlik literatrne hakim olmutur. Klasik gvenlik paradigmasnn temel ilgi alan, devletlerin bekalarna ynelik tehditlerle mcadele etmeleri amacyla gelitirmeleri gereken askeri imkan, kabiliyet, kapasite ve stratejilerdir.9 Realist gvenlik perspektifi zerine tasarlanan ve Souk Sava konjonktr boyunca egemen olan tehdit odakl klasik gvenlik paradigmas, iki sper g arasndaki ekimenin dorudan silahl atmaya dnmemesi durumu eklinde zetlenebilecek snrl ve dar bir anlaya dayanmtr. Klasik yaklamn dar ve snrl erevede oluturduu gvenlik konseptinde, konjonktrel ve sistemik deikenlerin de byk bir pay vardr. Zira Souk Sava dnemindeki iki kutuplu uluslararas yap ve konjonktr, gvenliin -daha dorusu gvensizliin- genelde bloklar zelde ise ABD ve SSCB arasna skmasna ve gvenlik pratiinin rekabet-atma eksenli gelimesine sebebiyet vererek paradigmann da dar ve snrl tutulmasna zemin hazrlamtr. O kadar ki, Souk Sava yllar boyunca gvenliin askeri ve hatta nkleer olmayan boyutlar gndeme gelmemi, getirilmemi, getirilememitir.10 Geleneksel gvenlik anlaynn bu dar ve snrl yaps klasik gvenlik formlasyonunun da erevesini izmitir: Tehdit = kapasite x niyet. Ancak bu forml, teoride deilse bile uygulamada byk sorunlar iermektedir. Zira niyet, Hobbesiyen bir anlayla ou zaman kt olarak varsayldndan tehdit hesaplamalar kapasite zerinden yaplmakta ve sz konusu gvenlik yaklam,
Mustafa Aydn, a.g.e, s. 47. John Baylis, a.g.e, s. 73. 10 Pnar Bilgin, Gvenlik almalarnda Yeni Almlar: Yeni Gvenlik almalar, SAREM, Cilt: 8, Say: 14, 2010, s. 73-74.
9 8

25

aktrleri ister istemez gvensizlik sarmalna gtrmektedir. Nitekim Souk Sava yllarnda hem ABD hem de SSCB ulusal gvenlik hesaplarn sadece birbirlerinin kapasitelerine dayandrmlar ve dolaysyla birbirlerini srekli gvensizlie itmilerdir.11 1.2. Klasik Gvenlik Paradigmasnn Sorgulanmas ve Gei Dnemi Gvenlik Yaklamlar: Liberal Kuramlar ve Neo-Marksist Yaklamlarn Gvenlik Anlaylar Sistemin kendi iinde deiim geirdii 1960l ve 1970li yllarn uluslararas atmosferindeki grece lml hava literatre de yansmtr. Yapsal, sresel ve teorik anlamda bir nebze gei dnemini simgeleyen zaman diliminde ileri srlen kuramsal yaklamlar, klasik gvenlik anlaynn sorgulanmasn gndeme getirmitir. Felsefi ve tarihi arka plann liberal dnceden alan fonksiyonalizm, pluralizm ve transnasyonalizm ile Marksist teoriden alan neoMarksist (Kuzey-Gney, Merkez-evre) yaklamlar, ortaya koyduklar dncelerle realist teorinin gvenlik perspektifine alternatif model reten kuramsal almalar olarak n plana kmtr. Szkonusu teorik yaklamlar, realizmin gcn ve hegemonyasn kramasalar da getirdikleri eletiri ve nerilerle Souk Sava sonrasndaki eletirel gvenlik yaklamlarna ve yeni gvenlik anlayna uygun teorik zemin hazrlamlardr. Avrupa btnlemesi zelinde ina edilen bir kuram olarak fonksiyonalizm; devlet ve entegrasyon arasndaki hassas ilikiyi gvenlik olgusu balamnda aklamaktadr. Zira; yzyllar boyu birbirleriyle atma iinde yaam ve birbirlerini tehdit olarak konumlandran toplumlarn ibirliine ynelmesi, gvenlik sorunsalnn zmne ilikin somut bir referans noktas olmutur. Fonksiyonalizm kuram; ulus devlet eletirisini, teknik konularn nemine vurguyu, siyasal kayglardan uzak ilevsel uluslararas rgtlerin n plana karlmasn, ulusdevletlerin belli fonksiyonlarla donatlm bu kurumlara yetki devrini, bir alanda balayan fonksiyonel rgtlenmenin dier alanlara da yansmasn ve siyasi sektrn elimine edilerek kalc barn kurulduu Dnya Toplumu yaratlmasn ieren bir model ortaya koymutur.12 Fonksiyonalizmin gvenlik ve bar tesis etme yntemi, gvenlik kapsamndaki siyasi konular devre d brakp, dier alanlarda (ulam, iletiim, teknoloji vb.) ibirliini yaygnlatrarak, karlkl gven oluturulmas biimindedir. Bylece, karlkl bamlln ve dier alanlardaki ibirliinin salad gven hissi, aktrler arasndaki buzdan duvarlar zebilir ve aralarndaki etkileim, tpk Almanya-Fransa rneinde olduu gibi siyasi gvenlik kapsamndaki konularda da ibirliine uzanabilir. Fonksiyonalizmin literatre katks genelde karlkl bamllk ve ibirlii vurgusuyla pluralist ve transnasyonalist kuramlarn nn amas, zelde ise somut bir rnek zerinden gvenlik sorunsalnn zmlenmesine ilikin yntem ve aralar paylamas olmutur. Pluralizm ve transnasyonalizm ncelikle devlet-merkezli realist paradigmaya kar karak, aktr eitlilii zerinde durmaktadr. Devletlerin gerek ulusal
Pnar Bilgin, a.g.e, s. 78. Sinem Akgl Akmee, Uluslararas likiler Inda Avrupa Btnlemesi, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt: 1, No: 1, 2004, s. 6.
12 11

26

(bireyler, brokrasi, hkmet, bask ve kar gruplar gibi) gerekse de uluslararas (uluslarar ve uluslararas kurumlar, ok uluslu irketler, sivil toplum rgtleri gibi) dzlemde tek bana btncl bir aktr olmadn ileri srerek, ngrdkleri okaktrl pluralist yapda sadece devlete atfedilen klasik ulusal gvenlik anlayn eletirmektedir. Bu adan bakldnda devletin-aktrn gvenliinden deil, aktrlerin gvenliinden bahsetmek daha doru olacaktr. stelik John Burtonn rmcek a modeliyle anlamlandrmaya alt uluslararas ilikilerin i ie gemilii ve karmakl, yani karmak karlkl bamllk olgusu, askeri gc merkezi konuma yerletiren geleneksel gvenlik anlaynn hiyerarik yaplanmasn da sonlandrmtr. Kald ki birincil-ikincil politika ayrmnn kalkt bir uluslararas ilikiler gndeminde, askeri-stratejik gvenlik meselelerinin yanna siyasal, ekonomik, ticari, mali, kltrel, teknolojik, bilimsel alanlarn eklemlendii geni bir konu eitlilii vardr. Nitekim Joseph Nyen sert g (hard power)-yumuak g (soft power)13 ayrmna dayanan tipolojisinde askeri-ekonomik g (sert g) kadar; yaam tarz, evrensel ve kltrel deerler, siyasal-demokratik normlar ile liberal kurum ve kurallara, bir baka deyile yumuak gce nem atfetmesi,14 gnmz gvenlik konseptinin ok boyutluluunu gsteren bir yaklam temsil etmektedir. Ayrca pluralist ve transnasyonalist dnrlere gre biliim sistemindeki gelimelerin aktrler aras iletiim ve etkileimi artrd kresel bir ortamda belirsizlik ve gvensizlik azalarak ibirlii yapmann faydas artmaktadr. Karlkl bamlln atma riskini azaltacan savlayan kuramclar, ibirlii ve uzlama zeminine dayanan ibirlii eksenli bir gvenlik yaklam ne srmektedir. Zira atma ve anarinin bertaraf edilmesi iin oulcu demokratik kurumlarn varln ve dayanmac biimlerini neren Robert O. Keohane;15 kresel snma ve finansal krizler gibi kresel gvenlik sorunsallarna vurgu yaparak gerek aktr gerekse de konu balamnda kresel ynetiime dikkat eken James Rosenau16 gibi teorisyenler, gvenlii ibirlii erevesinde irdeleyen pluralist ve transnasyonalistler olarak ne kmaktadr. Sz konusu dnrlerin gvenlik almalarna katks, atma yerine ibirlii odakl bir gvenlik anlay getirmeleri olmutur. Buna karn bamlln karlkllk mantn reddederek bu olgunun itelii yerine tek taraflln ele alan neo-Marksist yaklamlar, bamllk tezleri zerinde durmaktadr. Geleneksel Marksist teorinin alt yapya yerletirdii ekonomik faktrleri analizlerinin merkezine alan neo-Marksist kuramclar; ekonomi eksenli bir gvenlik perspektifi sunarak bamll, ekonomi-politik gelimilik veya gelimemilik/azgelimilik zerinden anlamlandrmaya almaktadrlar. Analiz dzeyi olarak inceledikleri sistem zmlemelerini yapsal bir problematie dayandrarak kapitalist sistemin, gvensizlik sarmalna sebebiyet verdiini ileri srmlerdir. Neo-Marksist dnrler, Marksizmin burjuva-proletarya dikotomisi ekseninde savlad snf mcadelesi sorunsaln bir bakma yeniden reterek uluslararas ilikiler ve sistem okumalarn merkez-evre tipolojisi zerinden kurgulamlardr. Bu balamda asl atmann Dou ve Bat arasnda deil, metropol ve uydu, gelimi ve azgelimi, merkez ve evre; baka bir ifadeyle Kuzey ve
Nyen bu kavramsal erevede ABD d politikasn eletirel bir adan inceleyen almas hakknda bkz. Joseph Nye, Amerikan Gcnn Paradoksu, ev: Grol Koca, Literatr Yaynlar, stanbul, 2003. 14 Ayn yerde, s. 10-15. 15 Robert O. Keohane, Uluslararas Toplumda Egemenlik, iinde: Kresel Dnmler, Haz: David Held, Anthony McGrew, Phoenix Yaynlar, Ankara, 2008, s.190-191. 16 James Rosenau, Yeni Bir Kresel Dzende Ynetiim, iinde: Kresel Dnmler, s. 113-114.
13

27

Gney arasnda yaandn ne srmlerdir. Kuzeyin gvenlii=Gneyin gvensizlii eklinde zetlenebilecek gvenlik-gvensizlik paradoksunun Kuzey ve Gney arasna skmln varsayan neo-Marksist yaklamn en somut savlarn ve tezlerini, Johan Galtungun Yapsal Emperyalizm17 ve Immanuel Wallersteinn Dnya Sistemi18 kuramlarnda grmek mmkndr. Corafya-mekn temel alnarak askeri-ideolojik eksende ortaya konulan jeopolitik yaklamlarn yerine, ekonomi-politik ekseninde sosyo-ekonomik analizler ne sren neo-Marksist almalarn; klasik gvenlik anlayna getirdii yeni bak asnn ekonomik gvenlik modeli olduu ifade edilebilir. Bu ynyle sz konusu kuramsal perspektif, gnmz yeni gvenlik anlaynn ve eletirel-alternatif gvenlik yaklamlarnn ncs saylabilir. 2- Souk Sava Sonras Gvenlik almalarnda Deiim-Dnm: Yeni Gvenlik Anlay Souk Sava yllarndaki gibi sistemde eer ikili g dengesi oluturabilecek bir biz ve teki dengesi varsa ittifak/ibirlii ve tehdit tanmlamalar daha kolay yaplabilmekte; benzer alg ve beklentideki aktrler farkl kamplarda yer alarak ilikilerini bu kutuplama zerinden srdrebilmektedir. Fakat sistem, Souk Sava sonrasndaki gibi karmaklatka oyuncularn gvenlik alglamalarn, birbirlerinin farkll zerinden tanmlamalar da artmaktadr.19 Benzerlik ve farkllklarn e zamanl olarak i ie girdii ve artt 21. yzyl kresel sisteminde gvenlik ve tehdit tanmlamalar da eitlenmektedir. Gvenliin genilemesi, eitlenmesi ve derinlemesi geleneksel gvenlik literatrn ciddi biimde tehdit etmekte; kim iin, ne iin, nereye kadar ve nasl gvenlik sorular erevesinde alternatif gvenlik almalar gndeme gelmektedir. Postpozitivist kuramlar olarak da bilinen eletirel, postmodern, feminist ve konstrktivist kuramlarn gvenlik anlaylar, eletirel yaklamlar erevesinde klasik gvenlik paradigmasn sorgularken; dorudan gvenlik almalar yapan ve gvenlie ilikin ortaya ciddi tezler koyan Kopenhag Ekol yeni gvenlik anlay ina etmeye almaktadr. 2.1. Gvenliin Resminin Yeniden izilmesi: Eletirel Yaklamlar Eletirel Okul, tpk modernitenin tek tipletirdii yaam ve insan modelinde olduu gibi, uluslararas ilikiler disiplininde de realizmin tek-tip merkez kavramlar zerine ina edilmi tek-tip bir dnya ile dier olgular tahakkm altna ald eletirisinden yola kmaktadr.20 Dolaysyla kurama gre, disiplinin temel parametrelerinden birini tekil eden gvenlik de ayn biimde kartezyen, batl, rasyonel bir erkek figryle imgelenen modern devletin tekeli altndadr. Bu erevede, modern devletin bekas=gvenlik=yurttalarn gvenlii eklindeki formlasyon, tm iddeti merulatran, dier olgu ve olaylar maskeleyen bir boyuta
Johan Galtungun merkez-evre hakkndaki dnceleri iin bkz. Johan Galtung, Emperyalizmin Yapsal Teorisi-Ksm 1, ev: Birgl Demirta-Cokun, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt:1, No:2, 2004, s. 25-46 ve Johan Galtung, Emperyalizmin Yapsal Teorisi-Ksm 2, ev: Birgl DemirtaCokun, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt:1, No:3, 2004, s. 37-66. 18 Immanuel Wallersteinn modern dnya sisteminin analizine ilikin temel tezlerini zetleyen bir alma iin bkz. Elin Aktoprak, Immanuel Wallerstein: Sosyal Bilimlere Yeniden Bakmak, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt:1, No:4, 2004, s. 23-58; zellikle bkz. s. 24-44. 19 Beril Dedeolu, Yeniden Gvenlik Topluluu: Benzerliklerin Karlkl Bamllndan Farkllklarn Birlikteliine, Uluslararas likiler, Cilt:1, No:4, 2004, s. 2. 20 Richard K. Ashley, Political Realism and Human Interests, International Studies Quarterly, Cilt: 25, No: 2, Symposium in Honor of Hans J.Morgenthau, 1981, s. 204-205.
17

28

ulamtr. Oysaki kkeninde devlet, yurttalar iin gvenlik reten bir aratr.21 Eletirel Okul bu dorultuda, sistemin hegemon aktrnn glgesi altnda kalm birey ve toplum gvenliini, gvenlik incelemelerinde n plana karmakta; teorilerin kurucular tarafndan dayatlan sz ve imgelerin hegemonun karlarna hizmet ettiini ortaya koymaktadr. Devlet gvenlii/ulusal gvenlik, birey ve toplum gvenlii ile e tutulduundan; sistemin, hegemonun ya da devletin gvenliini salamak adna bireysel gvenlik ve zgrlkler yok saylabilmektedir. Eletirel teori; bireysel zgrlkler ve birey gvenliinin yeniden tesisi iin devlet ile toplumsal gruplar ve bireyler arasnda iletiimsel ussalln modernitenin metalatrc arasal ussallnn yerini alarak, kamu alannn canlandrlmas ve ister ulus devlet iinde isterse uluslararas ilikilerde olsun demokratik dzenin bireylerin hayatna sirayet edecek bir biimde iletilmesi gerektiini savunmaktadr.22 Postmodern kuramclar, modernitenin tekiletirici doas zerinden yola karak, uluslararas ilikiler dncesinin temel kavramlar arasndaki hiyerarik dzeni vurgulamaktadrlar: Sava/bar, dost/dman, dzen/anari, yerli/yabanc, merkez/evre.23 Kartlklar zerine kurulu sistemde kreselleme ile birlikte, tm bu kavram ve olgular i ie gemekte, daha ok karlamakta ve birbirlerine daha baml hale gelmektedir. Bu dorultuda, zaman-mekan skmas neticesinde kimliksel farkllklar, her gn bir pota iinde erirken atmakta; iletiim devrimiyle kimlikler ve nyarglar bir yandan daha ok ayyuka karken dier yandan uzlama zemini aranmakta; klasik realist sylem ve imgeler belirsizlikler dnyasnda otoritesini korumaya almaktadr. Postmodern kuramclar bu elikiler erevesinde gvenlii yorumlayarak, Bat merkezli sistemin birey gvenliini her adan sarstn vurgulamakta ve ayrca bugn konuulan gvenlik olgusunun Baty ncelediini savlamaktadr. rnein uluslararas g yeni dnya dzeninin gvenlik ajandasnda en st sralarda yer almaktadr. Oysa burada toplumsal gvenlik vurgusu altnda hiyerarik olarak st srada bulunan ve ncelenen g alan lkelerin toplumsal gvenliidir; ardndan ise g etmek durumunda kalan toplumlarn gvenlii gelmektedir. Dier yandan, postmodernistler dijital ada savan kanl gereinden uzaklalarak, savan bilgisayar oyununa dntrldn vurgulamaktadr.24 Yeni teknolojiler, dijital savalarda simule edilirken, sadece bir mouse ve klavyenin yeterli olmas, sava srasnda insani boyutun ve insan gvenliinin tmyle karlmasna ve iddeti uygulayann tmyle yabanclamasna neden olmaktadr. Yan sra, iletiim devrimiyle birlikte savalar ve devlet tekeli dnda da insan gvenlii her an her yerden gelebilecek tehditlerle kar karyadr. Bugn, angaydaki bir hacker stanbuldaki bir bilgisayara saldrda bulunabilir ya da GDOlu bir rn dnyann

Pnar Bilgin,Individual and Societal Dimensions of Security, International Studies Review, Cilt: 5, No: 2, 2003, s. 203. 22 Fuat Keyman, Eletirel Dnce: letiim, Hegemonya, Kimlik/Fark, iinde: Devlet, Sistem, Kimlik, der: Atila Eralp, letiim Yaynlar, stanbul, 2007, s. 234. 23 Trobjorn L. Knutsen, Uluslararas likiler Teorisi Tarihi, ev: Mehmet zay, Alm Kitap, stanbul, 2006, s. 367. 24 Bu konuda bkz. James Der Derian, The Simulation Syndrome: From War Games to Game Wars, Social Text, No: 24, 1990, s. 187-192.

21

29

bir dier blgesindeki insanlarn genetik kodlarn etkileyebilir; artk corafi uzaklklarn ve snrlarn nemi byk lde azalmtr.25 Uluslararas ilikiler literatrne hzl bir giri yapan feminist uluslararas ilikiler kuram, disiplinin merkezi olgularn ve epistemolojik temellerini cinsiyet dikotomisi zerinden eletirmektedir. Buna gre mevcut uluslararas ilikiler sistemi, hi ocuun domad ve hi kimsenin lmedii devletlerden oluan sanal bir yap olduu26 ve realizmin gvenlik almalarnda anarik ve tehlikeli bir dnyada devletin bekas iin gerekli olan g, otonomi ve rasyonalite gibi olgular da, ideal erkek tipi zerine kurguland noktasnda yeniden sorgulamaya almtr.27 Bu balamda feminist gvenlik yaklam; realist anlayn reddi, soyut sistematik sylemin sorgulanmas, kadnlar gnlk yaamlar ve gvenlik arasnda gl bir ban mevcudiyetinin bilinmesi, hakim devlet anlaynn eletirisi ve dnme urayan iddetin yapsal olduunun kabul zerine kurulmutur.28 Direkt iddet, devletler ve onlarn uluslararas atmalar zerine odaklanrken; yapsal iddet, sosyal grup ve bireylerin gvensizlii ile ekolojik tehditlerin yaratt dnya gvensizliini iermektedir.29 Bu tanmlamadan hareketle, uluslararas sistemdeki erkek merkezli kurgu dahilinde gerekleen direkt iddet, yapsal iddeti kkletirmitir. Feminist kuramn gvenlik anlayna gre yapsal iddetin ktlar, sistem tarafndan grnmez klnan/varsaylan kadnlarn gvenliini tehdit etmekte ve gndelik yaamlarnn her alanna sirayet etmektedir. Bu dorultuda, feminist uluslararas ilikiler kuram ok boyutlu bir yaklamla gvenlii, bata ekolojik, fiziksel ve yapsal olmak zere tm kapsamlaryla iddetin azalmas olarak ifade etmektedir.30 Feminist kuramclar iin gvensizliin tanm; bata cinsiyet, snf ve rk olmak zere tm yapsal eitsizliklerin etkileridir.31 Nitekim BMnin Irak boykot kararnda cezalandrlan, anne ve ailenin taycs olarak kadnlar olmutur. Ayn ekilde 1993n sonunda yaklak olarak 18 milyon mltecinin %80ini kadn ve ocuklar tekil etmektedir. Latin Amerikada kredi programlarndan sadece %7-11 aras bir oranda kadnlar yararlanmaktayken, Afrikada tarmsal retimin %80ini gerekletiren kadnlar, tarm kredilerinin sadece %1den yararlanmaktadrlar.32 Bunun yan sra, kadn imgesinin bilinaltnda savalar, yaptrm kararlarn ve mdahaleleri merulatrc bir ara olarak kullanld rnekler sz konusudur.
Johan Eriksson and Giampiero Giacomello, The Information Revolution, Security, and International Relations: (IR) Relevant Theory?, International Political Science Review, Cilt: 27, No: 3, 2006, s. 233-234. 26 zlem Tr, idem Aydn Koyuncu, Feminist Uluslararas likiler Yaklam: Temelleri, Geliimi, Katk ve Sorunlar, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt: 7, No: 26, 2010, s. 8. 27 J. Ann Tickner, Feminist Responses to International Security Studies, Peace Review 16:1, 2004, s. 44. 28 Muhittin Ataman, Feminizm: Geleneksel Uluslararas likiler Teorilerine Alternatif Yaklamlar Demeti, Alternatif Politika, Cilt: 1, No: 1, 2009, s. 23. 29 J. Ann Tickner, Introducing Feminist Perspectives into Peace and World Security Courses, Women's Studies Quarterly, Cilt: 23, No: 3-4, 1995, s. 48. 30 J. Ann Tickner, You Just Don't Understand: Troubled Engagements between Feminists and IR Theorists, International Studies Quarterly, Cilt: 41, No: 4, 1997, s. 624. 31 J. Ann Tickner, What Is Your Research Program? Some Feminist Answers to International Relations Methodological Questions, International Studies Quarterly, Cilt: 49, No: 1, 2005, s. 6. 32 J. Ann Tickner, You Just Don't Understand: Troubled Engagements between Feminists and IR Theorists, s. 625-626.
25

30

Nitekim 11 Eyllden sonra medya; yardm bekleyen burkal kadn figrlerine yer verirken, aslnda ABDnin kurtarc bir erkek figr olarak alglara yerlemesini salamtr. Taliban ynetiminde kadnlar, kstlamalar altnda adeta hapis hayat yaamaktayken Talibann devrilmesinden sonra da kadnlar iin pek bir eyin deimediini sylemek mmkndr. Zira Afganistann krsal blgelerinde kadnlarn halen byk bir blm ayn hayat yaamaya devam etmektedir. Kadnlar, savan iinde her gn gvensizlik duygusuyla yzlemekte, ar fakirlik altnda yaamaktadr. Birok kadn sava srasnda ailelerini yitirmitir.33 Gvenlik zerine alan feminist kuramclarn Bosna Savanda yzbinlerce kadnn tecavze uramas34 ve tm hayatlar boyunca izlerini tayacaklar gvensizlik duygusu iine ekilmelerine yaptklar gl vurguyla erkek egemen uluslararas ilikiler kuramlarn sorgulamaya amalar; bata insan gvenlii olmak zere devlet d tm gvenlik alanlarnn tartlmaya almasna ve grnr klnmasna destek olmutur. Bu dorultuda, feminist perspektiflerin literatre en byk katks, gender (toplumsal cinsiyet) dikotomisi zerinden aslnda biz/onlar ayrmnn su yzne karlmasna ve uluslararas atmalarda dierleri zerine dnlmesine imkan vermesidir ki bylece harmoni iinde yaayan bir dnyaya ulamann ilk adm atlabilir.35 stikrar ve dzeni anlatmakta son derece muktedir olan makro teorilerin; Souk Sava sonras sistemin oulcu ve paralanm resmini yorumlayamamas ve deiimi aklamada yetersiz kalmas literatrde yeni bir kan arayna neden olmutur. Pozitivizm ile postmodernizm; realizm ile liberalizm arasnda bir ara kuram olarak karmza kan konstrktivizm; kresellemenin yaratt ikilemlerin, krizlerin, deiim ve dnmlerin, arpma ve birlemelerin aklanmasnda olduka n plana kmtr. nk konstrktivizm uluslararas ilikileri g ya da piyasa etkileimi gibi maddi yaplar yerine fikirler, normlar, kltrler ve alglamalar sayesinde oluan sosyal yaplar ekseninde deerlendirmektedir. Sper glerin karlkl etkileimi iinde cereyan eden ve gvenliin salt kapasite x niyet = tehdit kurgusu erevesinde deerlendirildii bir dnyaya, 19921995 arasnda 200.000 kiinin ld Bosna; 1995te 500.000den fazla kiinin ld Ruanda ve yeni doan be ocuktan birinin ancak 5 yana kadar yaama ihtimaline sahip olduu Afganistan36 tecrbeleri; gvenliin sper glerin gvenliine indirgenemeyecek kadar geni ve derin, sadece maddi eler ve g mcadeleleriyle aklanamayacak kadar toplumsal hafza, kimlik, alglama, inan ve normlar da barndran ok boyutlu bir kavram olduunu hatrlatmtr. Gney Afrikada Apartheid rejiminin kaldrlmas, eitli silahlarn yasaklanmas, kleliin kaldrlmas ve baz rejimlerin sonlanmas gibi olumlu gelimeler de aktarlan ve iselletirilen normlar kanalyla gvenliin yeniden tesis edilebileceini ortaya koyan pozitif rnekler olmutur.37 Konstrktivizmin sosyal gereklere ilikin vurgusu ite
J. Ann Tickner, On The Frontlines or Sidelines of Knowledge and Power? Feminist Practices of Responsible Scholarship, International Studies Review, No: 8, 2006, s. 390. 34 Kadnlara ynelik tecavz, sava dnemlerinde rutin bir cezalandrma yntemidir; bu konuda bkz. Muhittin Ataman, a.g.e, s. 26. 35 J. Ann Tickner, Introducing Feminist Perspectives into Peace and World Security Courses, s. 55. 36 Steve Smith, Singing Our World into Existence: International Theory and September 11, International Studies Quarterly, Cilt: 8, No:3, 2004, s. 508-509. 37 M. Finnemore and K. Sikking, International Norm Dynamics and Political Change, International Organization, Cilt: 52, No: 4, 1998, s. 890.
33

31

tam da bu noktada balar. Kuram yalnzca gvenlii ele almasa da, sosyal yap, normlar ve kimlikler ile gvenlik arasnda kurduu bant, konstrktivizmi gvenlik yaklamlarnda n plana karr. Dnya politikalar, toplumsal bellek ve alglamalarla bugn yorumlayan sosyal znelerin etkileiminin bir rndr.38 Bu kapsamda, konstrktivizmin uluslararas ilikiler bulmacasnda kimlik, norm, alglama ve nyarglar gibi paralar daha iyi birletiren sosyal gerekliklere vurgu yapmas, Souk Sava dneminde dondurulan baka bir ifadeyle gvenlik-d braklan ve/veya yok saylan olgular (cinsiyet, kimlik, g, insan haklar, refah toplumu vb.) gvenlik gndeminde st sralara tamtr. Bir devletin askeri gvenlik kapasitesinin ne ifade ettii tpk Wendtin klt haline gelmi ngilterenin 500 nkleer silahnn ABD iin Kuzey Korenin 5 nkleer silahndan daha az tehlikeli olduu rneindeki gibi39; o lkenin dman ya da dost lke eklinde alglanmasna istinaden yani kimlikler zemininde tekiletirmeye bal olarak deiiklik arz eder. nk zne ve yap karlkl olarak birbirini yeniden ina eder; zneler kurallar, kurallar zneleri biimlendirir ve sosyal dnya, sosyal dnyann ekillendirdii insanlar tarafndan ekillendirilir.40 Grld gibi, inanlar, nyarglar, normlar ve kimlikler dnya politikalarnn sosyal yapsn oluturan kurallar btndr. Zira, toplumlarn kimliklerine aidiyet duygularn glendirecek biimde birbiri hakknda nyarg oluturmalar ve bu nyarglarn peinden gitmeleri insanlk tarihi kadar eski bir olgudur. Joseph de Maistrein, Hayatm boyunca Franszlar, talyanlar, Ruslar grdm; Montesquieu sayesinde, Acem bile olunabileceini biliyorum ama hi insanla karlamadm cmlesi; kimliklerin ve teki kimliklere ilikin olumu sosyal duvarlarn iinde bulunduumuz yapy bir labirente evirdiini anlatr niteliktedir. Nitekim bu labirent; 21. yzyl dnyasnda daha nce hi bir zaman diliminde olmad kadar karlamalarn, arpmalarn ve duvarlarn almasnn sancsn ekmektedir.41 Bu sancl ortamda, gvenliin sadece devletler aras olmaktan karak toplumlar aras ve zneler aras boyutlar da ieren bir yap-skme uradn sylemek yanl olmayacaktr. Modernitenin sanclarn yaayan insan, iinde bulunduu kaotik dnyada kendini korumak, gvenli hissetmek ve z varln garanti altna almak iin kimliini ve grup aidiyetini n plana karmaktadr. nk kimlikler, insana kim olduunu ve dierlerinin kimler olduunu syler ve insan iinde bulunduu belirsizlikte benliini bilmenin gcne eriir. Zira en temel insani gereksinimler; gvenlik, kimlik ve bunun tannmasyken, ounlukla atma ve krizlerin temelinde bu gereksinimlerin tannmasnn bir ekilde engellenmesi, bask altna alnmas ya da reddedilmesi gibi ihtimaller yatmaktadr. Bu durum, sorunlarn mzakere edilebilirliini sekteye uratr.42 Nitekim Wendt, bir lkenin kendi gvenliini

Brian Frederking, Constructing Post-Cold War Collective Security, The American Political Science Review, Cilt: 97, No: 3, 2003, s. 364. 39 Alexander Wendt, Constructing International Politics, International Security, Cilt: 20, No: 1, 1995, s. 73. 40 Brian Frederking, a.g.e, s. 364. 41 K. Anthony Appiah, Kimlik, Sahicilik, Hayatta Kalma: okkltrl Toplumlar ve Toplumsal Yeniden retim, iinde: ok Kltrclk: Tannma Politikas, yayna hazrlayan: Amy Gutmann, Yapkredi Yaynlar, stanbul, 2010, s. 163. 42 mer Gksel yar, Uluslararas likilerde Krizlerin Tanmlanmas ve Ynetimi, iinde: Deien Dnyada Uluslararas likiler, editr: dris Bal, Lalezar Kitabevi, Ankara, 2008, s. 265-266.

38

32

artrrken dierlerinin gvenliini tehdit etmesi ve/veya azaltmas43 olarak ifade edilen gvenlik ikilemi olgusunu, devletlerin birbirlerinin karlar ve niyetleri zerine ina ettikleri intersbjektif alglama ve kabullerin sosyal yaps olarak aklar.44 rnein, ran nkleer krizinde olduu gibi karlkl alglama ve nyarglar, toplumsal benlie yerlemi maduriyet hissi ve ift tarafl gvensizlik hali gibi olgular, zm araylarna ket vurmaktadr. Kimlik ve gvenlik arasndaki bant, kresellemenin Orta Douda yaratt zlmeyle beraber farkl devletlerde yaayan ii toplumlar arasndaki etkileimin artmas ile de rneklendirilebilir. Ksacas, konstrktivizmin gvenlik yaklamnn literatre en nemli katks Medeniyetler atmas tezinin tartld gnmz dnyasnda geleneksel olgularn dna karak, kimlik ile atma-gvenlik arasndaki banty aklamasdr. 2.2. Kopenhag Ekol 1990larda gvenliin ok boyutluluunu n plana karak kavramsal gvenlik almalarnda nemli bir krlma yaratan ve ayrca 21. yzyl gvenlik almalarnn merkezi haline gelen Kopenhag Ekol, gvenlii; devletlerin ve toplumlarn tehditlerden kurtulma araylar ve rakip glere kar bamsz kimliklerini ve ilevsel btnlklerini koruma yetenekleri olarak tanmlamtr.45 Bylece, gvenlik salt devlet tekelinde irdelenen bir olgu olmaktan km;46 anarik sistem dahilindeki gvenlik tanmlamalarna toplum boyutu da eklenmitir. Zira, gvenliin ve refahn salanmas, 21. yzyln i ie gemi yapsnda ve ortaya kan risk toplumunda, ulusal ve uluslararas dzeyde devlet-toplum-birey ekseninde aksiyon almn gerektirmektedir. Bu ikisi arasndaki karmak dengenin kurulmas olduka nemlidir.47 Bir dier nemli nokta da, bu iki dzey arasndaki gerek etkileim gerekse ibirliinden bireyin gvenliinin nasl etkilendiidir. ncelikle Kopenhag ekolnn yeni gvenlik literatrne kazandrd nemli bir kavramsallatrma, gvenlikletirmedir. Barry Buzan ile birlikte ekoln nde gelen teorisyenlerinden Ole Waevern ne srd gvenlikletirme; bir eyin ya da bir konunun deerli olduu kabul edilen bir znenin varlna ynelik bir tehdit/tehlike biiminde kurgulanmas ve bu kurgulamann, normal siyasi srecin dna klarak alnan istisnai tedbirleri desteklemek iin kullanlmasdr. Bu dorultuda gvenlikletirme giriimleri; tamamen baarl olabilir, snrl bir baar salayabilir ya da baarszla urayabilir. rnein Souk Sava konjonktrnde Bat bloundaki komnist/Sovyet tehdidi gvenlikletirme giriimi olarak yaygn bir baar ve sreklilik salam; ABDnin Irak tehditletirmeye ynelik son giriimi
Charles L. Glaser, The Security Dilemma Revisited, World Politics, Cilt: 50, No: 1, 1997, s. 174. Alexander Wendt, a.g.e, s. 73. Wendt kuramn ortaya koyarken, gvenlik ikileminin Tanrnn karar ve uygulamalarndan kaynakl olmadn, deneyimlerin ve inanlarn bir sonucu olduunu vurgular; ayn yerde, s. 77. 45 Barry Buzan, New Patterns of Global Security in the Twenty-First Century, International Affairs, Cilt: 67, No: 3, 1991, s. 433. 46 Gvenlik Vestfalyan dzende, rejimin, lke snrlarnn ve egemenliinin korunmasn ifade etmekte, fiziki boyutta bir korumay kapsamakta ve i-d gvenlik (Sosyal dzenin korunmas ve egemenliin bekas tek at altnda deerlendirilmektedir. Bu yaklamda medeniyetler ve sivil toplum arka plana atlmtr. Oysa gvenlik yalnzca rejimin ve sosyal dzenin fiziki korumasyla e tutulamaz; Sven Bislev, Globalization, State Transformation, and Public Security, International Political Science Review, Cilt: 25, No: 3, 2004, s. 282-283. 47 Barry Buzan, Peace, Power and Security: Contending Concepts in the Study of International Relations, Journal Of Peace Search, Cilt: 21, No: 2, 1989, s. 121.
44 43

33

snrl bir baar kazanm, ABDde kamuoyunun Vietnam Savana ynelik desteinin salanmas giriimi ise baarszlkla sonulanmtr.48 Waevern gvenlik almalarna katt bir dier yenilik de, gvenlikletirme kavramnn anti-tezi olarak dnlebilecek gvenlik dlatrmadr. Gvenlik dlatrma, daha nce tehdit olarak kabul edilen bir eyin ya da bir konunun artk tehdit olarak ina edilmemesidir. Bir anlamda gvenlikletirme alannn dna karmay/karlmay ifade eden gvenlik dlatrmaya verilecek en somut rnek, Souk Savan sona ermesidir. Souk Sava dneminde gvenlik emberinin iine alnan birok ey, baka bir ifadeyle gvenlikletirilen birok konu SSCBnin dalmasyla son bulmu ve bylece gvenlik dlatrlmtr.49 te yandan gvenlikletirme kuram, sylemsel ve siyasal bir sretir. Dolaysyla gvenlikletirme bu srete intersbjektif bir anlamda kurgulanmaktadr. Yani yukarda da belirtildii zere aslnda gvenlikletirmeden anlalan; siyasi bir topluluk iersinde bir eyin, referans nesnesinin varln tehdit ettii ve bu tehditle mcadele iin acil ve olaanst nlemlerin alnmas srecidir. Gvenlikletirme kuramndaki bir dier nemli kavram referans nesnesi ise, tehdit edildii dnlen ve yaamak zorunda olduu ileri srlen ey; rnein devlet, evre veya liberal deerlerdir. Gvenlikletirmeyi yapan zne, baka bir deyile gvenlikletiren aktr, belli bir referans nesnesine ynelik varolusal tehdit olduunu iddia eden -konuma eylemi- ve bylece ounlukla aktr tarafndan gerekletirilen olaanst nlemleri merulatran taraftr. Gvenlikletirmedeki edilgen taraf ise, kamuoyudur; yani konumann baarl olmas, baka bir deyile olaanst nlemlerin alnabilmesi iin ikna edilmesi gerekenlerdir.50 Kopenhag Ekolnn, gvenliin zne-nesne-sre bantsn kurduu gvenlikletirme kavramnn yan sra literatre bir dier nemli katks, mulak, ucu ak ve greceli bir kavram olan gvenlii tek boyutluluktan kurtararak, ok boyutlu bir zemine tamasdr. Okulun nclerinden Barry Buzan, New Patterns of Global Security in the Twenty-First Century balkl makalesinde, gvenlii be kapsaml bir kategorizasyonda -askeri, siyasal, toplumsal, ekonomik ve evre gvenlii olmak zere -inceleyerek, gvenlik almalarnda nemli bir dnm noktas yaratmtr. Siyasal gvenlik, devletlerin organizasyonel istikrar, hkmet sistemleri ve onlara meruluk veren ideolojilerle ilgilidir. Buzana gre iki kutuplu sistemde SSCB ve ABD sper glerinin oluturduklar kamplamaya bal olarak buzdann ardnda braklan evre lkelerin ya da nc dnya lkelerinin siyasi gvenlii, Souk Savan bitiiyle beraber gn yzne kmtr. Souk Sava sonras nc dnya lkerinde zellikle Ortadou ve Afrikada yaanan siyasi gelimeler, siyasal slamn n plana kmas, dekolonize olan ancak refaha eriemeyen lkelerin siyasal talepleri; indirgenmi ya da tek bir bloka zglenmi bir siyasal gvenlik anlaynn

Barry Buzan, Askeri Gvenliin Deien Gndemi, ev: Burcu Yavuz, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt:5, No:18, 2008, s. 108. 49 Ayn yerde, s. 108. 50 Ole Waever, Toplumsal Gvenliin Deien Gndemi, ev: Birgl Demirta Cokun, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt:5, No:18, 2008, s. 152.

48

34

mmkn olmadn ve siyasal gvenliin sanlann aksine ne denli toplumsal gvenlie bal olduunu ortaya koymutur.51 Buzan, askeri gvenlii devletlerin saldr-savunma yetenekleri ve birbirlerinin niyetlerini alglamalaryla aklamaktadr. Buna gre Souk Sava sonrasnda nkleer silahlarn azaltlmasna dnk giriimlerde nkleer silaha sahip olan ve olmayan devletler arasndaki tansiyon52, sistem boyutunda askeri gvenlii tartmann ne kadar alglamalara bal ve sbjektif olduunu ortaya koymutur. Bu tanmlamalardan hareketle Buzann realist bir terminoloji olan askeri ve siyasal gvenlii, gvenlik tanmnn iinde ayrtrarak, askeri ve siyasal gvenliin merkeziliini sorgulamaya at ve dier gvenlik alanlaryla aralarndaki girift a ortaya koyduu sylenebilir. Ekonomik gvenlik, devletlerin kaynaklara ulam, finans ve pazarlara eriimi ile refah ve glerinin srdrlmesi ile ilgilidir. Toplumsal gvenlik ise, deiimin kabul edilebilir artlar dahilinde geleneklerin, dini ve ulusal kimliklerin, dil ve kltr birliinin yeniden retilmesi konusunda toplumun yeniden retim biimlerine ilikindir. Kresellemenin gvenlik asndan devletlerden daha ok toplumlar etkiledii grn savunan Kopenhag ekol53, daha ok birey ve kimlikkltr deerlerini de kapsayan toplum gvenliini ncelemekte; toplumsal gvenlik kapsamnda evreden merkeze g ile rakip kimlikler arasndaki atmalara yer vermektedir.54 Ayrca, toplumsal gvenlie yaplan bu vurgu, devlet merkezli gvenlik anlaynn yadsd kimlikleri olan ancak egemenlikleri olmayan toplumlarn grnr klnmasn salamtr.55 Son olarak, evresel gvenlik, insanln baml olduu bir destek sistemi olarak lokal ve kresel biyosferin korunmas ile ilgilidir. Barry Buzan tarafndan askeri, siyasal, ekonomik, toplumsal ve evresel gvenlik olarak tasnif edilen gvenlik kavramnn sz konusu boyutlarnn birbirinden bamsz olarak dnlmemesi gerekir.56 rnein, ekonomik gvenliin uluslararas gvenlik zincirinin kilit halkalarndan biri olduu sylenebilir. Zira Buzana gre liberal uluslararas ekonomi, uluslararas gvenlik sisteminin oluturulmas iin gerekli bir faktrdr. nk bu bamllk savalarn geni alanlara yaylmnn nne geebilir ve bylece devletler g kullanmndan saknr. Nitekim liberal ekonomik sistem devletleraras g kullanmn snrlandrrken, merkantilist ekonomi g kullanmn tevik etmektedir.57 Burada zerinde nemle durulmas gereken nokta ise, fakir lkelerin sisteme nasl kazandrlacadr. nk

Barry Buzan, New Patterns of Global Security in the Twenty-First Century, s. 439-441. Ayn yerde, s. 443. 53 Toplumsal gvenlik kavramnn Kopenhang Ekolnden km olmas artc deildir. Bunun nedeni, Danimarkann bakenti Kopenhagta Avrupa Birlii ve kreselleme neticesinde kltrel kimliin kaybna dair bir gvenlik alglamasnn yerlemi olmas ile aklanabilir; Dario Battissela, Thories des Rlations Internationales, Presses de Sciences Po, Paris, 2003, s. 451. 54 Barry Buzan, New Patterns of Global Security in the Twenty-First Century, s. 447. 55 Barry Buzan, Ole Waever, Slippery? Contradictory? Sociologically Untenable? The Copenhagen School Replies, Review of International Studies, Cilt: 23, No: 2, 1997, s. 242. 56 Barry Buzan, op.cit., s. 433. 57 Barry Buzan, Economic Structure and International Security: The Limits of the Liberal Case, International Organization, Vol: 38, No: 4, 1988, s. 597.
52

51

35

evrede kalan zayf ve gsz lkeler g kullanmna ynelebilir ve lke iinde i atmalar artabilir.58 Dier yandan, askeri gvenlii salama uruna yaplan harcamalar, ekonomik istikrarszl ve krizleri beraberinde getirebilir. Ekonomik gvenlikteki bu sarsnt ise toplumsal gvenlie dorudan sirayet eder ve toplumsal alkanty beraberinde getirebilir. Her ne kadar dier gvenlik alanlarnn yannda daha az bir nem atfedilse de evre gvenlii tm gvenlik alanlarn hi umulmadk bir anda derin bir kaosa srkleyebilir. Nitekim Doann-ekolojinin 11 Eyll olarak nitelendirilebilecek Japonya depremi, deprem sonrasnda meydana gelen tsunami felaketi ve ardndan gelen nkleer tehlike, Japon ekonomisini ve toplumsal hayatn olduka etkilemi; nkleer almalarn yeniden sorgulanmasna neden olmu ve evre gvenliinin ne denli yaamsal olduunu gzler nne sermitir. Kopenhag Ekolnn bir dier ncs Ole Waever, gvenlik eitlemeleri iinde merkezi konuma toplumsal gvenlii oturtarak, bu gvenlik eitlerinin birbirleri arasndaki etkileimi aa karmaktadr. Waevera gre toplumsal gvenlik, bir kimlii alglanan bir tehdide kar savunmaktr ki burada devlet tesi ve biz kimliklerini vurgulayan bir gvenlik tanmlamas sz konusudur.59 Birey ve toplumun gvenliinin devletin gvenliinin tesinde olduu Gney Afrika Cumhuriyeti rneiyle aktarlabilir. Nitekim apartheid rejimi boyunca beyaz aznlk dndaki halkn byk ounluu karar alma mekanizmalarnn dna itilerek ulusal gvenlik araylarnda sz sahibi olamam ve kronik bir gvensizlik hali iinde yaamlarn idame ettirmilerdir. Grld gibi, Gney Afrika Cumhuriyetinin gvenlii tm halk iin ayn anlam tamamtr.60 Gvenlik almalarnn bir dier krlma noktas, zgrlk-gvenlik arasndaki banty gvenlik almalarnn merkezine yerletiren Ken Boothun nclnde gereklemitir. Ken Booth, Security and Emancipation balkl makalesinde, dnya politikalarn belirleyen kelimeler ve imgelerden yola kp iinde bulunduumuz i ie gemi yapsal dnm vurgulayarak, realizmin entelektel hegemonyas altnda ekillenen geleneksel gvenlik dncesini ve zerinde yeniden ekillenen gvenlik almalarn sorgulamaya amtr.61 ster yerel isterse de uluslararas dzlemde olsun, gvenlik alanlar genilemi ve derinlemitir. Tehditlerin yokluu anlamna gelen geleneksel gvenlik tanm erevesinde tm bu yeni gvenlik alanlar incelenebilir ancak Ken Boothun yaklamndaki farkllk; gvenliin sadece tehditlerin yokluu anlamndaki geleneksel kavramsallatrmasnn dna karak, zgrlemeyi de iine dahil eden bir tanmlama ortaya koymasnda sakldr. Nitekim, ona gre gvenlik, gelecekle ilgili beklentilerin garanti altna alnabilmesi veya isteklerin gerekletirilmesi nndeki engellerin kaldrlmasdr. Bu balamda, gvenlik ve zgrleme arasndaki ilikiyi n plana karan Ken Boothun ifadesi ile zgrleme; bireyler ve gruplar olarak insanlarn zgrce
Ayn yerde, s. 617. Ole Waever, Toplumsal Gvenliin Deien Gndemi, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt: 5, Say: 18, 2008, s. 153-155. 60 Ken Booth, Peter Vale, Security in Southern Africa: After Apartheid, beyond Realism, International Affairs, Cilt: 71, No: 2, 1995, s. 287. 61 Ken Booth, Security and Emancipation, Review of International Studies, Cilt: 17, No:4, 1991, s. 318.
59 58

36

setikleri eyleri yapmasn engelleyen fiziksel ve insani kstlamalardan kurtulmasdr. Nitekim sava, sava tehdidi, yoksulluk, politik kstlamalar ve eitim sorunlar bu fiziksel ve insani kstlamalardan sadece birkadr.62 Dolaysyla, ona gre, zgrleme ve gvenlik bir madalyonun iki yzdr ve biri dieriyle anlamldr.63 Bu tespit, ne zgr ne de gvende olan Irak toplumunu yanstr niteliktedir. Zira zgrlemesi hedeflenen bir toplumun tm gvenlii derinden sarslmtr. Bir baka rnek ise, devlet gvenliinin salanmas adna sk kontrol koullar altnda yaayan toplumlarn, zgrlklerinin kstlanmasyla, gvende ama zgrln arayan yabanclam toplumlara dnmesidir. Grld gibi gvenlik, Ken Bootha gre g ve dzen deil, zgrlemedir.64 zgrleme ise haklarn karlkll fikridir. Benim zgrlm senin zgrlne bal ve ayn biimde herkes zgr olana kadar ben de zgr deilim cmleleri; bu balamda snrlar kaldrabilir ve ayrmalar ile tekiletirmelerin nne geerek btnlemeyi salayabilir.65 Sonu olarak, Ken Booth, birey gvenliini ncelerken, birey gvenliini derinletirmi ve kapsaml bir boyuta tamtr. Sonu Souk Savan sona ermesi, kreselleme olgusu ve 11 Eyll saldrlar aktrlerin risk ve tehdit alglamalarn derinden etkilemitir. Kitle imha silahlarnn (KS) yaygnlamas (nkleer, biyolojik ve kimyasal silahlar), KSleri atma vastalarnn gelimesi (balistik fzeler, uaklar vs.), terrizmin kresellemesi ve uluslararas terrist eylemlerde KSlerin kullanlma olaslnn artmas, blgesel etnik ve dinsel kimlik atmalar, ayaklanmalar ve blnmeler, otoriter ynetimlerin halklarna kar iddet uygulamalar, uluslararas organize sular, yasa d gler, uyuturucu ve silah kaakl, evre sorunlar ve salgn hastalklar gibi daha oaltlabilecek birok rnek; tehdit alglamalarnn deitiini ve eitlendiini gstermektedir. Bugn byk gler arasnda zayiat ve tahribata neden olabilecek sava ihtimalinin azald sylenebilirse de, etnik ve dini kimlikli blgesel atmalar varln hala korumaktadr. stelik terr rgtlerinin, herhangi bir zamanda dnyann herhangi bir yerinde eylem yapabilecek olanak ve yetenee sahip olmalar, gnmzdeki tehditlerin zaman ve mekan tanmaz niteliklerini gstermesi bakmndan nem arz etmektedir. Risk ve tehditlerin eitlenip derinleen gndemi, gvenlik kavramnn deiimini beraberinde getirmi; gvenlik kavramnn deiip-dnen yapsyla birlikte gvenliin boyutlar ve kapsam da genilemitir. Sava, silahl atma ve kuvvet kullanma halleri dnda ekonomi, enerji, evre, salk, sosyo-kltr ve eitim alanlar da gvenliin kapsamna dahil olmutur. Baka bir ifadeyle gvenlik olgusu da bir bakma kresellemitir. Bu balamda blgesel ekonomik krizlerin kresel etkileri insanlarn yaam koullarn ve refahn dorudan etkilediinden ekonomi, gvenlik konularna eklemlenmekte (ekonomik gvenlik); enerji ve su kaynaklar ile bu kaynaklara ulam yollarnn gvenlii n plana kmakta (enerji gvenlii); gezegenin gvenlii kapsamnda evre, hava ve su kaynaklarnn kirlenmesinin
62 63

Ayn yerde, s. 319. Dario Battissela, a.g.e., s. 455. 64 Ken Booth, a.g.e, s. 319. 65 Ken Booth, a.g.e, s. 322.

37

engellenmesi gndeme gelmekte (ekolojik gvenlik); AIDS gibi insan varln ciddi biimde tehdit eden ve yeni kan birok bulac hastalk gvenlik kavram iinde yorumlanmakta (salk gvenlii); kresellemeyle birlikte sosyo-kltr ve eitim alanlarnda yaanan deiim sreci kimlik alglamalarnn (toplum gvenlii) gvenlik olgusundaki nemini arttrmaktadr. Btn bu farkl gvenlik alglamalar ve kayglar, bir yandan gvenliin btnselliini ortaya koyarken dier yandan da geleneksel gvenlik paradigmasnn ilevselliini ve sorun-zme yeteneini sorgulanr hale getirmektedir. Bu adan deerlendirildiinde gerek liberal ve neo-Marksist kuramlar gerek postpozitivist eletirel yaklamlar gerekse de Kopenhag ekol ileri srd ok boyutlu gvenlik perspektifleriyle, hem yeni gvenlik anlaynn btnselliini ve eitliliini gstermekte hem de klasik paradigmaya alternatif bir gvenlik modeli sunmaktadr. Bu erevede gnmzde devlet ncelikli gvenlik alglamasndan insan/birey ve toplum odakl gvenlik alglamasna geilmekte; bylece gvenlik boyutu, ulus ve lke gvenliinden uluslararas gvenlik eklinde tanmlanan blgesel ve kresel gvenlik anlayna kaymaktadr. Buradan hareketle 21. yzylda gvenlik, sadece askeri bir kavram olmaktan karak byk lde siyasi ve sosyolojik bir kavram haline gelmektedir. Gvenliin askeri boyutunun nemi her geen gn biraz daha azalrken ekolojik, ekonomik ve sosyolojik boyutlarnn nemi artmaktadr. zgrlk, demokrasi, ekonomik refah ve gelir blmnde adalet gibi kavramlarn gvenlik olgusuyla ilikilendirilip, bu konulara gvenlik almalarnda yer verilmesi yeni gvenlik paradigmasnn politik ve sosyo-ekonomik kimliini yanstmaktadr. Nitekim 21. yzyln ok boyutlu bu gvenlik anlaynn en somut izlerini, corafi bir alt-sistem olan Balkanlar ile ilgili dzenlenen bu kongredeki, konu ve konulardaki aktr eitliliinde grmek mmkndr. Kaynaka Alexander Wendt, Constructing International Politics, International Security, Cilt: 20, No: 1, 1995. Barry Buzan, Askeri Gvenliin Deien Gndemi, ev: Burcu Yavuz, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt:5, No:18, 2008. Barry Buzan, Economic Structure and International Security: The Limits of the Liberal Case, International Organization, Vol: 38, No: 4, 1988. Barry Buzan, New Patterns of Global Security in the Twenty-First Century, International Affairs, Cilt: 67, No: 3, 1991. Barry Buzan, Peace, Power and Security: Contending Concepts in the Study of International Relations, Journal Of Peace Search, Cilt: 21, No: 2, 1989. Barry Buzan, Ole Waever, Slippery? Contradictory? Sociologically Untenable? The Copenhagen School Replies, Review of International Studies, Cilt: 23, No: 2, 1997. Brian Frederking, Constructing Post-Cold War Collective Security, The American Political Science Review, Cilt: 97, No: 3, 2003.

38

Charles L. Glaser, The Security Dilemma Revisited, World Politics, Cilt: 50, No: 1, 1997. Chris Brown, Kirsten Ainley, Uluslararas likileri Anlamak, ev: Arzu Oyacolu, Yaynodas Yaynlar, stanbul, 2008. Dario Battissela, Thories des Rlations Internationales, Presses de Sciences Po, Paris, 2003. Elin Aktoprak, Immanuel Wallerstein: Sosyal Bilimlere Yeniden Bakmak, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt:1, No:4, 2004. Fuat Keyman, Eletirel Dnce: letiim, Hegemonya, Kimlik/Fark, iinde: Devlet, Sistem, Kimlik, der: Atila Eralp, letiim Yaynlar, stanbul, 2007. Hsamettin na, mit Gner, Avrupa ve Amerikan Gvenlik atmalar Balamnda Trk D Politikas, Ankara Avrupa almalar Dergisi, Cilt:6, No:1, 2006. brahim Mazlum, evre ve Gvenlik likisine Tanmsal Bir Yaklam, Uluslararas lkilerde Snr Tanmyan Sorunlar, der: Ayhan Kaya, Gnay Gksu zdoan, Balam Yaynlar, stanbul, 2003. J. Ann Tickner, Feminist Responses to International Security Studies, Peace Review, 16:1, 2004. J. Ann Tickner, Introducing Feminist Perspectives into Peace and World Security Courses, Women's Studies Quarterly, Cilt: 23, No: 3-4, 1995. J. Ann Tickner, On The Frontlines or Sidelines of Knowledge and Power? Feminist Practices of Responsible Scholarship, International Studies Review, No: 8, 2006. J. Ann Tickner, What Is Your Research Program? Some Feminist Answers to International Relations Methodological Questions, International Studies Quarterly, Cilt: 49, No: 1, 2005. J. Ann Tickner, You Just Don't Understand: Troubled Engagements between Feminists and IR Theorists, International Studies Quarterly, Cilt: 41, No: 4, 1997. James Der Derian, The Simulation Syndrome: From War Games to Game Wars, Social Text, No: 24, 1990. James Rosenau, Yeni Bir Kresel Dzende Ynetiim, iinde: Kresel Dnmler, Haz: David Held, Anthony McGrew, Phoenix Yaynlar, Ankara, 2008. Johan Eriksson and Giampiero Giacomello, The Information Revolution, Security, and International Relations: (IR) Relevant Theory?, International Political Science Review, Cilt: 27, No: 3, 2006. Johan Galtung, Emperyalizmin Yapsal Teorisi-Ksm 1, ev: Birgl DemirtaCokun, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt:1, No:2, 2004.

39

Johan Galtung, Emperyalizmin Yapsal Teorisi-Ksm 2, ev: Birgl DemirtaCokun, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt:1, No:3, 2004. John Baylis, Uluslararas likilerde Gvenlik Kavram, Uluslararas likiler Dergisi, (Gvenlik zel Say), Cilt:5, No:18, 2008. Joseph Nye, Amerikan Gcnn Paradoksu, ev: Grol Koca, Literatr Yaynlar, stanbul, 2003. K. Anthony Appiah, Kimlik, Sahicilik, Hayatta Kalma: okkltrl Toplumlar ve Toplumsal Yeniden retim, iinde: ok Kltrclk: Tannma Politikas, yayna hazrlayan: Amy Gutmann, Yapkredi Yaynlar, stanbul, 2010. Ken Booth, Security and Emancipation, Review of International Studies, Cilt: 17, No:4, 1991 Ken Booth, Peter Vale, Security in Southern Africa: After Apartheid, beyond Realism, International Affairs, Cilt: 71, No: 2, 1995. Muhittin Ataman, Feminizm: Geleneksel Uluslararas likiler Teorilerine Alternatif Yaklamlar Demeti, Alternatif Politika, Cilt: 1, No: 1, 2009. Ole Waever, Toplumsal Gvenliin Deien Gndemi, ev: Birgl Demirta Cokun, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt:5, No:18, 2008. mer Gksel yar, Uluslararas likilerde Krizlerin Tanmlanmas ve Ynetimi, iinde: Deien Dnyada Uluslararas likiler, editr: dris Bal, Lalezar Kitabevi, Ankara, 2008. zlem Tr, idem Aydn Koyuncu, Feminist Uluslararas likiler Yaklam: Temelleri, Geliimi, Katk ve Sorunlar, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt: 7, No: 26, 2010, s. 8. Pnar Bilgin, Gvenlik almalarnda Yeni Almlar: Yeni Gvenlik almalar, SAREM Cilt: 8, Say: 14, 2010. Pnar Bilgin,Individual and Societal Dimensions of Security, International Studies Review, Cilt: 5, No: 2, 2003. Richard K. Ashley, Political Realism and Human Interests, International Studies Quarterly, Cilt: 25, No: 2, Symposium in Honor of Hans J.Morgenthau, 1981. Robert O. Keohane, Uluslararas Toplumda Egemenlik, iinde: Kresel Dnmler, Haz: David Held, Anthony McGrew, Phoenix Yaynlar, Ankara, 2008. Sinem Akgl Akmee, Uluslararas likiler Inda Avrupa Btnlemesi, Uluslararas likiler Dergisi, Cilt: 1, No:1, 2004. Stephen M. Walt, Gvenlik almalarnn Rnesans, Avrasya Dosyas (Gvenlik Bilimleri zel), Cilt: 9, No:2, 2003.

40

Steve Smith, Singing Our World into Existence: International Theory and September 11, International Studies Quarterly, Cilt: 8, No:3, 2004. Sven Bislev, Globalization, State Transformation, and Public Security, International Political Science Review, Cilt: 25, No: 3, 2004. Tayyar Ar, Uluslararas likiler Teorileri, Alfa Yaynlar, stanbul, 2004. Trobjorn L. Knutsen, Uluslararas likiler Teorisi Tarihi, ev: Mehmet zay, Alm Kitap, stanbul, 2006.

41

21. Yzylda BM, NATO, AB ve AGTin Balkanlardaki Gvenlik Yaklam: Gvenlik Ynetiimi Burak Tangr* Giri Souk Savan sona ermesinden sonra demokrasi, oulculuk, insan haklar ve gvenlik topluluu sylemleri uluslararas alanda yaanan politik deiimleri ortaya koymaktadr. Bu deiimler sonucu ortaya kan politik dzen allagelinen egemen ulus-devlet kavrayndan farkllk arz etmektedir. yle ki Uluslararas likiler1 anlaynda anari ile hiyerari arasndaki atallama anlamn yitirmektedir. Sz konusu atallama yllarca iki farkl politika alann, yani i politika ile uluslararas politikay birbirinden ayran bak asn ynlendirmitir. Bu atallama ayrca uluslararas almalardaki kadar gvenlik almalarnn perspektiflerine ve yaklamlarna da egemen olagelmitir. Hlbuki gnmz dnyasnda karmak karlkl bamllk, uluslararas ilikiler zerinde byk oranda bir belirleyicilie sahiptir. Bu balamda, Souk Sava sonrasnda gvenlik ilikilerini ele almak, sz konusu karmak karlkl bamllk ve anari ile hiyerari arasndaki atallamann kesinliini kaybetmesi nedenleriyle zorlamtr. 1990 sonrasnda bir yandan, gvenlik kavramnn ierii genilemi, te yandan gvenliin idaresi ok daha geni bir balamda yrtlmtr. Bu dnemin belirgin dier bir zellii de gvenlik idaresinin devletler yannda uluslararas rgtler, hkmet-d rgtler ve zel irketler gibi hem kamu hem de zel aktrler tarafndan yerine getirilmesi olmutur. Bu balamda ynetiim perspektifi gvenlik almalarnda gvenlik aktrleri arasndaki etkileimi aklamak iin kullanlabilir mi? Ynetiim perspektifinin uluslararas gvenlik alannda pek kullanlmam olmas, dier alanlarndaki sk kullanm gz nne alndnda artcdr. Bu noktada stesinden gelinmesi gereken temel zorluk, ynetiim perspektifinin pek ok konu alannda kullanlm olmasndan kaynaklanan kavramsal belirsizliktir. Gvenlik ynetiiminin anlalabilmesi iin nce gvenlik ve ynetiim kavramlarndan ne anlalmas gerektiinin tespit edilmesi gerekmektedir. Gvenlik Kavram Gvenlik sorunsalna metodolojik adan yaklaldnda geilmesi gereken iki aama karmza kar. Kimin/kimlerin ya da neyin/nelerin gvenlii aratrmacnn ilgi alanna girmeli? sorusunun ardndan gvenlii kimin/kimlerin ya da neyin/nelerin tehdit ettiinin cevab verilmelidir. Bu iki kritik soruya cevap bulunduktan sonra gvenlii kimin salad ve hangi yntemlerle gvenliin temin edilebilecei ortaya konmaldr. Uluslararas ilikilerde gvenlik kavrayna ilikin olarak atf noktas zerinde bir uzlama yoktur. Dolaysyla Uluslararas likiler teorilerinin gvenlikten kastettii ey/eyler de farkllk gstermektedir. Bunun iin ncelikli olan gvenlikten ne kastedildii, gvenlie ilikin olarak neyin/nelerin tehdit olduu ve bunlarn kimi/kimleri tehdit ettiinin belirlenmesidir.

Yard. Do.; Dr., TODAE, btangor@todaie.gov.tr Uluslararas likiler bir disiplini belirttiinde ba harfler byk yazlm, genel bir ifadeyi belirttiinde uluslararas ilikiler eklinde kullanlmtr.
1

42

Gvenlik, genel olarak, toplum yaamnda yasal dzenin aksamadan yrd ve kiilerin korkusuzca yaayabilmesi durumunu belirten bir kavramdr. Uluslararas ilikilerde gvenlik kavram, uluslararas sistemin, blgelerin, devletin, toplumun, toplumsal alt-gruplarn ve bireylerin gvenlii gibi ok eitli dzlemlerde ele alnmtr (Dedeolu 2003: 12). Ole Weavera gre bir devlete tehdit onun egemenliine iken, toplum asndan bu onun kimliinedir. Toplumsal gvenlik, geleneksel dil, kltr, cemiyet yaplarnn, dini ve milli kimlik ile detlerinin evrilebilir bir koul iinde srdrlebilinmesidir (Weaver, 1993). te yandan Edward Kolodziej, gvenlik politikasn, uluslararas gvenlik sisteminin btn yapsn ya da yapnn bir ksmn etkilemek ve belirlemek amacyla gruplarca ve devletlerce izlenen bir politika alan olduunu belirterek devlet dzeyinde yaplagelen analizleri amtr (Kolodziej 1992: 12). Susan Strange, daha da ileri giderek atf noktasnn bireylerin gvenlii olmas gerektiini ne srmtr. Sz konusu gr alk, salgn, sakatlk ve iflastan isizlie kadar dier tm bahtszlklar ciddi tehditler olarak ele almtr (Strange 1988). Yine, Ken Booth bireylerin ve gruplarn serbeste yapacaklar faaliyetlerin nndeki fiziki ve beeri engellemelerin ortadan kaldrlarak zgrletirilmelerinin gerek gvenlii reteceini belirtmitir (Booth 1991: 319). Gerekten, devletlerin olduu kadar uluslarn, toplumlarn, dinlerin ve bireylerin de gvenliinin, Uluslararas likiler disiplini alma alan iine girdii grlmtr. Bu erevede Barry Buzan, birey dzeyindeki gvenliin devlet ve uluslararas sistem dzeylerindeki gvenlikle ilikili olduunu, dolaysyla gvenliin herhangi bir dzeyde ele alnarak izole edilemeyeceini ne srmtr (Buzan 1991: 20-26). nsan gruplarnn varlna tehdit oluturan her ey, gvenliin konu alan iine girmitir. Bu balamda bu tehditler sadece askeri deil politik, ekonomik, sosyal ve evresel de olabilir. Burada belirtilmesi gereken nemli bir nokta, tehditlerin ncelikle sosyal bir grng olarak anlalmas gerekliliidir. Tehditlerin oluumunda sylemlerin nemli rol vardr. Sylemlerin anlamlar z itibariyle kltrel bir olgudur. Bu bakmdan tehditler de nesnel gereklikleri iermekle birlikte buna ilaveten sosyal ve kltrel unsurlarla btnsellik iinde deerlendirilmelidir. Ayrca, grece daha gl olan aktrlerin sylemleri de uluslararas toplumda daha kolay kabul grmektedir (Weldes 2003: 10-17). Souk Sava sonras dnemde dnyay anarik yapya sahip olmaktan karp bir dzene kavuturma abalar grlmektedir. Blgesel lekte Avrupa Birlii (AB), kresel lekte ise Amerika Birleik Devletleri (ABD) ve Birlemi Milletler (BM), liberal demokratik prensipleri genel geer kurallar olarak hkim klmak istemilerdir (Karadeli 2003: 29-34). ABD nderliindeki Bat, uluslararas politik ekonominin dzenleyicileri olarak karlarnda rakip bir gcn olmamasndan istifade ederek kendi liberal deerlerini kresel lekte dayatabilmektedir. Yugoslavyann dalma sreci iinde de ortaya kan yeni cumhuriyetlerin politik ve ekonomik yapsnda liberal deerlerin yerletirilmesinde uluslararas rgtler etkin olarak rol almlardr. Souk Sava sonrasnda devletlerin gvenlik anlaylarnn deimesinde kresel geliimin byk etkisi olmutur. Bunlardan birincisi uluslararas alanda devlet-d kresel aktrlerin etkisinin artmas sonucu Vestefalyan tipi ulusal egemenlik anlaynn anmasdr. Yerel ve uluslararas gelimeler arasndaki etkileimin daha karmak biimler almaya balamas ve ulus-aan alarn artan nemi, yukarda saylan karlkl bamllk, btnleme ve paralanma gleriyle stten ve alttan devlet egemenliinin erozyona uramas olgusu karsnda geleneksel devlet merkezli gvenlik yaklamlarnn faydall azalmtr. 43

Souk Sava sonrasnda devletlerin gvenlik anlaylarnn deimesinde etkili olan ikinci kresel deiim ise karlkl bamlln artmas ve karmaklamasdr. Bu tespit, tehdit alglamalarnn ve silahlanmann uluslararas sistemde dengesizliklere yol aarak bundan tm devletlerin gvenliinin azalaca sonucuna gtrmtr. Bylelikle bir devletin gvenlii, uluslararas sistemin srdrlebilirlilii ile ilikilendirilmitir. Bu anlay ierisinde belli bir devletin gvenlii uluslararas aktrlerin politik ve ekonomik deerlendirmelerine bal hale gelmitir. Bu erevede Yugoslavyann dalma sreci, bu lkedeki gelimeler kadar uluslararas alanda etkin aktrlerin deerlendirmelerinin etkisinde biimlenmitir. 1990l yllarda artan karlkl bamllk, kreselleme olarak ele alnmaya balamtr ki bu, devletlerin gvenlik anlaylarnda deiime yol aan nc kresel deiimdir. Kreselleme, Souk Sava sonras dnemdeki gvenlik almalarnda deiim ve belirsizliin sabit bir kayna olarak ele alnmtr (Aydnl 2003: 43). James Rosenau (1990: 49), kreselleme sreci iinde devlet merkezli sistem (Vestefalyan sistem) ile ayn anda varolan ve gelimekte olan ok merkezli sistemden oluan bir ikili yapya dikkatleri ekmitir. Kreselleme sreciyle beraber otorite alanlarnn yeniden kurulmaya balamas, uluslararas terr rgtlerinin ve organize su gruplarnn artan faaliyetleri gvenlik odakl almalarda oklu aktr (devlet ve devlet-d aktrler: uluslararas rgtler, okuluslu irketler, sivil toplum kurulular vb.) seeneklerinin benimsenmesine yol amtr (Rosenau 1997; Rosamond 1999). 1990lardan itibaren ortaya kan yeni gvenlik tehditlerinin geleneksel gvenlik tehditlerinden drt farkl yn vardr. Birincisi, daha olasdrlar. Souk Sava dneminde nkleer bir savan kma olasl gnmzde etnik atmalarn kma olaslndan ok daha azdr. kincisi, daha deiken kapsam ve younlua sahiptirler. Dolaysyla, etkileri ancak uzun dnemde llebilir. ncs ise, yeni bir nesneye ynelik olmalardr: Devletlerden ziyade, toplumu ve kiileri hedef almaktadrlar. Son olarak, gvenlik politikalar devletler, uluslararas rgtler, hkmet-d uluslararas kurulular, zel askeri irketler gibi birok saydaki oyuncular arasnda oluturulmaya ve uygulanmaya balamtr. Aslnda geleneksel olarak devlete ayrlan bir alan olarak gvenlik sahasnda dahi devlet-d aktrler gvenlik politikalarnn yrtlmesinde ve izlenmesinde giderek nemli bir hale gelmilerdir. Bu da, gvenliin yaygnlatrlm anlamyla uyum salayan bir sretir. Bu olgular ibirliine dayal gvenlik anlayn n plana karmtr. birliine dayal gvenlik, ilgili taraflar arasnda gvenlik konular zerinde ibirlii yaplmas olgusunu betimlemitir. Bir baka deyile, dier devletlerin saldrgan gcn azaltan dzenlemeleri iermitir (Art 2003). 1970lerden bu yana sz edilen ancak Souk Sava sonrasnda genel kabul gren bu anlay, g dengesi politikalarna kar bir seenek olarak gelitirilmitir. Bu anlaya gre, devletlerarasnda ibirliinin glendirilmesi, devletlerin uzun dnemli karlarna hizmet etmektedir. Bir rejim olarak ibirliki gvenlik ok-tarafllk zelliiyle, yeleri arasnda diyalog ve uzlama kltrn gelitirerek bir ortaklk boyutunu ortaya karmaktadr. Bu durum zaman iinde kollektif bir kimliin olumasn da salamaktadr.

44

Yukarda sz edilen bu deiimlerin gvenlik kavray asndan ok nemli iki etkisi olmutur. Birincisi, askeri gcn rol giderek daha fazla sorgulanmtr. kincisi, gvenlik kavram zerinde yeniden dnmek gerekmi ve kavram yeniden ve yeniden tanmlanmtr (Baldwin 1995: 118-120). Souk Sava dnemi boyunca gvenlik almalar ve uygulamalar dier anlaylar dlanarak ounlukla devletin bekas anlay iinde ele alnmaktayken, 1990l yllarla birlikte gvenlik kavram daha karmak yorumlarla incelenmeye balamtr. Bu balamda Buzan (1991: 1-13), askeri boyutun yannda siyasi, ekonomik, sosyal, evresel boyutlar da olan bir gvenlik gr ortaya atm, ulusal ve uluslararas gvenlik alglamalarnn uyuup uyumad ve devletlerin ibirliine daha yatkn olma kapasitelerine sahip olup olmadklarna ilikin nemli sorular ortaya koymutur. David A. Baldwin (1997), bunun ounlukla gvenlik kavramnn kendine ilikin olmaktan ziyade, yeni uluslararas gvenlik koullarnn gvenlik kavram zerinde ne trden etkiler brakmakta olduuna ilikin deerlendirmeleri nda ulus-devletlerin politika gndemlerini yeniden tanmlamas ihtiyacndan kaynaklandn ne srmtr. Gvenlik kavram balamnda hangi konularn ve sorularn zerinde durulacana ilikin tartma devam etmektedir. Samuel P. Huntington (1993), Medeniyetler atmas tezinde anariden, ortak deer ve kurumlarn yokluundan kaynaklanacak iddetin ve atmann devletler-arasnda deil ancak medeniyetler arasnda olacan ileri srmektedir. Kolodziej (2000: 31-35) de, 21. yzylda, uluslararas ilikilerde demokratikleme, insan haklar ve piyasalarn kresellemesi olgularnn gvenlik konular arasnda nemli yer tutacan ngrmektedir. Craig N. Murphy ve Thomas G. Weiss (2000: 136) ise, gvenlik almalarnn Souk Sava dnemindeki realizminin aksine disiplinleraras bir alan olarak daha normatif ve kurumsal boyutlar iereceini ve daha ok sayda aktr ile askeri nitelik tamayan yeni tehditleri de konu edineceini belirtmektedirler. Waever (1993: 17-40) ise toplumsal gvenlik kavramna odaklanlmas gereine dikkat ekmektedir: Toplumsal gvenlik, evirilmesine olanak veren koullar iinde dil, kltr, det, dini ve ulusal kimliin srdrlebilirliidir. ABD ile Sovyetler Birlii arasndaki rekabetin ortadan kalkmas gvenlik gndeminde yer alan konular oaltmtr. 1990l ve 2000li yllar boyunca resm metinlerde, bu geniletilmi gvenlik gndeminin benimsendii grlmektedir (NATO Review 1999, osce.org 2010, ue.eu.int 2010, Howorth ve Menon 1997, Niblett ve Wallace 2001). Gerekten de, devletler ve uluslararas rgtler sz konusu yeni gvenlik gndemine uygun tutumlar benimsemilerdir. Devletler gvenlik gndemlerinde askeri tehditlere kar geleneksel gvenlik kayglarna ek olarak dzensiz snr-aan gler, terrizm, silahlarn yaygnlamas, rgtl sular, atmann nlenmesi ve atmann idaresi, insan haklar, ekonomi, evre, uyuturucu madde kaakl, salgn hastalklar gibi konulara da ncelik vermilerdir. 1990 sonras dnyasnda gvenlik kavram bir nceki dneme gre daha geni bir ierikle kavranmaya balamtr. Bu nedenle gvenlik kavray ok boyutlu olarak askeri, ekonomik, toplumsal, bireysel, evresel vb. ynleri ile bir btn olarak ele alnmaya balamtr. Bu ekilde ele alnan gvenlik sorunsal, ulus-devletin kapasitesini zorlamaya balam ve ulus-devletlerin yannda uluslararas rgtler, hkmet-d kurulular gibi dier devlet-d uluslararas aktrler de gvenlik politikalarnda ibirliki gvenlik anlayna uygun olarak yer bulmaya 45

balamlardr. Kreselleme ile birlikte karmaklaan karlkl bamllk olgusu uluslararas aktrler asndan gvenlik sorunlarnn idaresini, koordinasyonunu ve reglsyonunu zorunlu klmtr. Bu zorunluluk gvenlik politikalarnda yeni bir yaklamn benimsenmesine yol amtr. Gvenlik tehditleri alglamasndaki bu gibi deiiklikler, gvenlik zerine yeni tanmlamalar ve alglamalar retmitir. Bu alglamalardan birisi, gvenlik mimarisidir. Gvenlik mimarisi Avrupa-Atlantik yaplanmas srecini ifade etmitir. Dier bir alglama gvenlik topluluudur. Gvenlik topluluu, devletler arasndaki ilikilerde sava tehdidinin ya da savan artk varolmayaca dncesini belirtmek iin kullanlmtr. Savan olmamas, aksine ileri dzeyde bir kurumsallamann olmas ve paylalan bir kimlik duygusunun varl AB ve NATO yeleri arasnda byle bir topluluun varlna olanak vermitir. Ne var ki, Balkanlarda gemite meydana gelen krizler ve Rusyann NATO genilemesine kar taknd tavr bu alglamann yetersizliini ortaya karmtr. Gvenlik rejimi, baka bir alglamadr. Gvenlik rejimi, Avrupada NATO gibi kurumsal yaplanmalar ya da belli blgeler iindeki ya da bazen Avrupa Konvansiyonel Kuvvet Anlamas gibi ilevsel normlar iinde bir dizi gvenlik rejimini ortaya koyabilmitir. Yine de bu rejimlerin toplam gvenliinin dzgn bir ekilde kavramlatrlmasnda glk yaratmtr. Bu durum, sz konusu rejimlerin daha kapsaml bir ynetiim sistemi yaplanmas iinde faaliyet gsterdii yeni bir perspektif gereksinimini dourmutur. Ynetiim Kavram ve Ynetiim-Ynetim Karlatrmas Ynetiim kavram, bir toplumsal-politik sistemdeki ilgili btn aktrlerin ortak abalaryla elde edilen sonularn oluturduu yap ya da dzeni betimlemektedir (Bozkurt vd. 2008: 274). Bu tanmdan ynetiimin kamu kurulular ile zel sektr arasnda belirsiz snrlarda gelien bir ynetim tarz olduu ortaya kmaktadr. Ynetiim, ynetimden farkl bir olgudur. Ynetiim (governance) terimi, resmi ynetimden (government) yetki ekilmesini ifade etmek iin kullanlmaktadr. Bu balamda ynetiim terimini ynetim teriminden ayrtrmak gerekmektedir. Ynetim merkezilemeyi ve btnlemeyi, ynetiim ise paralanma ve farkllatrmay betimlemektedir. Paralanma biimde olabilir: (1) aaya yerel aktrlere doru, (2) yukarya - kresel dzeye doru, ve (3) yana -mstakil ve gnll aktrlere doru (Rhodes 1999: xxiii). Farkllatrma ise ayrkl ve karlarn atmac doasn kabul etmeyi ifade etmektedir. Ynetim, devlet iinde merkezilemi politik kontrol sistemini; ynetiim ise, ulus-alt, ulusal ve uluslararas dzeydeki devlet ve devlet-d oyuncular da ieren, blnm politika oluturma srecini belirtmektedir (Cziempel 1992: 250). Bir baka deyile ynetiim, genel olarak, resmi ynetim kurumlarnn olup olmadna bakmakszn yetki kullanmnn varln betimlemektedir. Ynetiim, ynetimden farkl bir ierie de sahiptir. Gerek ynetiim gerekse ynetim amaca dnk davranlar, belli bir hedefe ynelik faaliyetleri, bir hukuk dzenini ifade ederler. Ancak, ynetim, usulne uygun olarak oluturulan politikalarn uygulanmasn salamak zere resmi otoritenin ve polis kuvvetlerinin desteindeki faaliyetler iin kullanlrken; ynetiim, resmi olarak tespit edilmi ykmllklerden kaynaklansn ya da kaynaklanmasn, polis kuvvetine zorunlu olarak dayanmayan ve paylalan hedefler dorultusundaki faaliyetleri anlatmaktadr (Rosenau 1992: 4). Paylalan hedefler balamnda ynetim ve ynetiim, karlar asndan da farkllk gsterir. Ynetimde tek tek tercihler ortak karlara feda 46

edilmeli dncesi yatar; hlbuki ynetiim, farkl karlarn elde edilmesine imkn vermektedir. Bu bakmdan ynetiim, ynetim teriminden daha kapsamldr. Ynetim kavram hiyerarik nitelikteki brokratik yapya dayal idare anlayn ne karmaktayken; ynetiim kavram, idare srecinde rol oynayan kamu kesimi ve zel sektr aktrleri arasndaki etkileimi belirtmektedir. Ynetiim kavramnda, ynetimden farkl olarak, dikey (hiyerarik) iliki yerine yatay (heterarik) iliki vurgulanr. Heterari, anari ya da hiyerari gibi durumlardan farkl olarak karlkl iliki ve bamllk halindeki faaliyetlerin, egdml davran biimlerini ifade etmektedir. Heterarik yap iinde karlkl bamllk erevesinde ilevsel bakmdan otonom olan sistemlerin ve kurumlarn kendi kendini rgtlemesi sz konusudur (Yksel 2000: 146). Bu balamda ynetiim, kendi kendine rgtlenme heterarisi (Jessop 1999: 351) anlayna yaknlamakta ve ok sayda g merkezinin varln ngrmektedir. Kendiliinden rgtlenme srecinde yer alan aktrler sayszdr (Pierre 2000: 4). Merkezilemi bir dzenlemede kaynaklarn tamam ya da tamamna yakn ynetim tarafndan salanr. Ynetiimde ise, tersine, kaynaklar ortak sorunlarn zm iin birok politik oyuncunun abalar egdmleerek kullanlr. Bu balamda Kresel Ynetiim Komisyonu, ynetiimi, bireylerin ve kurumlarn, kamusal ya da zel aktrlerin ortak ilikilerinin birok yoldan ynetilmesinin toplam olarak tanmlamtr (Commission on Global Governance 1995: 2). Byle bir tanmlama ynetiim yaklamlarnn devletlere olduu kadar kurumlara, sivil toplumlara ve ulus aan rgtlere de nem atfettiini gstermektedir. Ynetiim resmi bir otorite olsun ya da olmasn etkin bir ekilde ileyen dzenleyici mekanizmalar haiz olmas dolaysyla da ynetimden farkllamaktadr. Ynetiim ounluun oluru saland takdirde ileyecek bir hukuk dzenidir. Ynetiimden farkl olarak ynetimde ise ounluun muhalefetine ramen hkmetler politikalarn uygulayabilirler. Bu, ynetiimin bir st otoriteye baml olmamasnn mantksal sonucudur. Zorlamann sz konusu olmad bir durumda kollektif eylem kurumsal dzeneklerle kolaylatrlrken en banda eyleme istekli olmaya ve arzu edilen nihai durum zerindeki grlerin ahengine bal kalmaktadr (Rosenau 1992: 4-5). Ynetiim kurallara bal olduu kadar zneleraras anlamlara da bal bir hukuk dzenidir. Kurumsallam oluumlar iindeki resm etkileim, eylemleri belirleyen kurallarn ve deerlerin gelimesini salamaktadr. Bu balamda, bir aktr tarafndan bir dzene ya da kuruma itaat edilmesi gerektiine dair inan anlamna gelen meruiyet, ynetiim yaplar zerinde otorite bahettiinden yaamsal bir mlhazadr (Hurd 1999: 381). Sonu olarak ynetiim; birden fazla mstakil otorite tarafndan gnll olarak egdmlenmi bir idare altnda kurallar ve sylem yoluyla bir dzenin belli bir amaca ynelik olarak yaplandrlmasn iermektedir. Gvenlik Ynetiimi Unsurlar Uluslararas likiler disiplini erevesinde gvenlik ynetiimi, uluslararas alanda bar ve istikrarn srmesi amacyla idari, ekonomik ve politik otoritenin ortak kullanmn ifade etmektedir. Bu tanma ortak anlay duygusunun varl eklenmelidir. Gvenlik ynetiimi hem dnsel hem de kurumsal temellere gereksinim duymaktadr (Webber 2002: 44). Bir baka deyile gvenlik ynetiimi,

47

maddi bileenler zerinde bir uzlamaya olduu kadar sylemler hususunda da bir yaknlamaya dayanmaldr. Kreselleme anda, geleneksel devlet merkezli gvenlik yaklamlarnn karlkl bamllk, btnleme ve paralanma gleriyle erozyona urad gerei gz nne alndnda kullanlabilirlii azalmaktadr (Cooper 2005). Bu balamda gvenlik ynetiimi yaklam, uluslararas aktrlerin gvenlik alglamalarn etkileyen kurumlarn okluunu, ulus-devletlerin i ve d snrlarnn bulanklamasn, ulus-devletlerin egemenlik ilkesinin anmasn, giderek artan karlkl bamll ve kresellemeyi kapsamaktadr. Gvenlik ynetiimi unsur iermektedir. Birincisi, ok sayda aktr arasnda etkileimlerin oalmasyla tanmlanan yatay (heterarik) bir iliki anlayna dayanmaktadr. kincisi, maddi (rgtsel yap) ve dnsel bileenleriyle kurumsallamay iermektedir. ncs, farkl karlar sz konusu olmasna karn hedefte birliktelii gerektirmektedir. Aktrler Arasnda Yatay liki A Yeni tehditlerin ve yeni aktrlerin ortaya kmasna ve bu aktrler arasnda yatay ilikilerin gelimesine etki eden unsurlar gvenlik alannda ynetiime kayn nedenlerini oluturmutur. Her eyden nce artan bte basklar sebebiyle devlet, gvenlik alanndaki faaliyetlerinin etkinliini arttrmak zere dardan kaynak temin etmek ve faaliyetlerini devretmek ya da zelletirmek zorunda kalmtr (Majone 1997: 142). kinci etken, ulus-aan sular, terrizm ve g gibi yeni kresel gvenlik tehditleriyle yalnzca uluslararas ibirlii yoluyla baa klabileceinin farkna varlmtr (Rosenau 1992: 3). nc etken ise bu yeni gvenlik tehditlerini kresel hale getiren kreselleme srecinin kendisidir (Karaosmanolu 2004: 11-19). Kresel dzeyde stn bir otoritenin yokluu dikkate alnrsa uluslararas alandaki farkllk zel bir ilgiyi gerektirmitir. Gvenlik alannda devlet ve devlet-d gibi deiik aktrler arasnda birbirlerinden farkl ve birbiriyle rten ilikiler a, ynetiim ile kavranabilmektedir. Gnmzde ulus-devletler uluslararas ilikilerde ba aktr olmasna karn, sz konusu deiim uyarnca uluslararas rgtler, ok-uluslu irketler, hkmet-d kurulular gibi dier aktrlerin de artk deerlendirmelerde gz nne alnmas gerekmektedir. Devlet-d oyuncular gvenliin temininde giderek devletleri tamamlamaktadr. Devlet-d oyuncular bir yandan gvenliksizliin temel kaynaklarndan biri haline gelirken, te yandan bu tehditlerle mcadelede artan bir rol oynamaya balamaktadrlar (Krahmann 2008). Gvenlik kavramnn ieriinin genilemesi, ortaya kan yeni gvenlik alanlarnda ulusal hkmetlerin snrl uzmanla ve kaynaklara sahip olmasndan tr bu alanlarda devlet-d aktrlerin roln kuvvetlendirmitir. Dernekler, vakflar, insan haklar kurulular ve evre rgtleri gibi hkmet-d aktrler, geleneksel olmayan gvenlik alanlarnda politika yapmnda, politikalarn yrtlmesinde ve bu politikalarn izlenmesinde nemli roller edinmilerdir (Krahmann 2003: 9-16). Gvenlik kavram, mlteciler ve evre kirlilii gibi konular da ierip geniledike artan gvenlik politikalarnn maliyetleri uzmanlam devletd aktrler tarafndan da karlanr hale gelmitir (Krahmann 2005: 13). Silah endstrisinin zelletirilmesinde ve silahl kuvvetlerin profesyonelletirilmesinde,

48

hkmetler zel sektr aktrleriyle ibirlii yapma yolunu tutmulardr. Dahas, hkmetler, uluslararas rgtler ve hkmet-d rgtler uluslararas operasyonlar iin zel gvenlik irketlerini kiralama yolunu benimsemitirler (Zabc 2004; Yalnkaya 2006). Oxfam2 ve Care3 gibi rgtler insani yardm konularnda; Uluslararas Af rgt (Amnesty International) ve nsan Haklar zleme Komitesi (Human Rights Watch) gibi rgtler insan haklarnn korunmas ve onlara sayg gsterilmesi konularnda; Uluslararas Kurtarma Komitesi (International Rescue Committee) ve Uluslararas Kzl Ha Komitesi (International Committee of the Red Cross) mltecilere ilikin konularda; askeri eitim ve koruma alannda faaliyet gsteren askeri irket MPRI (Military Proffessional Resources Incorporated) sz konusu ibirliine verilecek rneklerdir. Ynetiime kayn temel nedeni, devlet ve devlet-d aktrler arasnda yeni koordinasyon alarnn gelimi olmasdr. Gvenlik ynetiimi asndan da politik koordinasyon olduka elverilidir. erseme ve enformel ilikiler, koordinasyon alarn yeni oyuncular ve talepler karsnda esnek ve dolaysyla abuk uyarlanabilir klmtr. Souk Savan sona ermesinden sonra bir yandan yeni alar (hkmet-d kurulular, ok-uluslu irketler vb.) ortaya karken dier yandan eski alar (uluslararas rgtler) kendilerini yeni koullara uyarlamlardr. Bu erevede Kuzey Atlantik ttifak (North Atlantic Treaty Organization- NATO), kollektif savunma rgt zelliini kollektif gvenlik rgtne dntrmtr. NATO, askeri savunmann yan sra bar koruma faaliyetlerinde de ilevsel klnm (adapte edilebilirlik), rgt douya doru genileyerek ye saysn artrmtr (ierseme). Bosna ve Kosovadaki mdahaleler srasnda da Hkmet-D Kurulular ve dier devlet-d oyuncularla sivil-asker ilikileri tesis edilmitir (enformel iliki). Bu mdahaleler esnasnda askeri gvenlik, maynlarn temizlenmesi, insani yardm ve savatan sonra kalknma faaliyetlerini koordine etme amacyla devlet ve devlet-d oyuncular arasnda faaliyet alanna zg yeni alar gelitirilmitir (NATO Review 2001: 21). Sz konusu alar, ulusal snrlar ve dolaysyla egemenlikleri de aabilmektedir. Bu ekilde, terrizm, kitle imha silahlarnn yaylmas, evrenin kirlenmesinin nlenmesi gibi ulus-aan gvenlik tehditleriyle daha etkin bir ekilde mcadele edilebilmektedir. Souk Sava sonras dnemde gvenlik ynetiiminde hkmetler kendilerini ilgilendirdiini dnmedikleri gvenlik tehditlerine dorudan cevap vermemeyi yelemilerdir. Bunun sonucunda hkmet-d kurulular kendilerinin ilgi alanna giren konu alanlarnda daha aktif hareket etmek gereini duymular ve gvenlik politikalarnn oluturulmas srecine dhil olma istei sergilemilerdir (Krahmann 2005: 13). Gvenlik alannda ulusal egemenlik normunun zayflamas Kosova Krizinde ve Irak Savanda kendini belirginletirmitir. Her iki mdahalede de zynetim (self-government) ve gvenliin zelletirilmesi unsurlar grlmtr (Singer 2010). Kresel gvenlik erevesinde uluslararas mdahalelerde devlet-d oyuncularn artmas ve politika oluturma dzenlemelerinde sivil-asker ibirliinin bir konsept olarak ortaya kmas ynetiimin bu zelliinin gvenlik alannda da var olduunu gsteren gelimelerdir. Gvenlik faaliyetlerinin devletten NATO ve AB gibi blgesel dzeye veya BM gibi kresel dzeye veyahut Hkmet-D Kurulular ve zel gvenlik irketleri
2 3

Kresel adaletsizlikle savaan 12 rgtten oluan bir konfederasyon. Kresel yoksullukla savaan rgt.

49

gibi ulus-aan zel tzel kiilere aktarm ynetiim eklinde karmza kmaktadr (Rosenau 2000: 169-200). Gvenlik ynetiiminde uluslararas bar koruma grevlerinde konu alanlarna bal olarak yaplan iblm ortaya kmaktadr. rnein eski Yugoslavyada BM ve NATO askeri gvenlii temin ederken, Hkmet-D Kurulular insani yardm ve zel gvenlik irketleri de lojistik destek salamlardr (Cooley ve Ron 2001: 5-39). Kurumsallama Devletlerin kapasitelerini bir araya getirerek bakasnn gcne kar direnmek iin ya da tek bana hareket ederek salanamayacak yararlar bir arada hareket ederek elde etmek iin ibirlii yaptklar grlmektedir. Devletler-aras ibirlii, devletlerin nemli karlar sz konusu olduunda gerekleebilir.4 Devletler ibirliinden mtereken faydalandnda kurumlar oluturmak suretiyle bu ibirliini kolaylatrrlar ve srdrrler. Bu noktada birok uluslararas kurumun faaliyetleri uluslararas ilikilerde ynetiimin artmasna katk yapmaktadr. Burada belirtilen kurum kavram sadece rgtleri deil, kabul edilegelen ve tekrarlanan davranlar da kapsamaktadr. Kurumlar, davran rollerini belirleyen, aktivitelerinin snrn izen ve beklentilerini oluturan formel ya da enformel ikna edici balantl kurallar seti olarak tanmlanmaktadr (Keohane 1989: 3). Kurumlarn bu ekilde anlalmas onlarn gnll oluumlar olduklar n kabulne dayanmaktadr. birlii saland ve srdrlebilindii takdirde realist perspektifte nemli yer tutan anarinin5 zorunlu kld iki nemli engelin stesinden gelinecektir. Bunlardan ilki, devletlerin aldatlmaya, ikincisi ise aldatlmaktan kaynaklanan greli kazanlara ilikin kayglardr. birlii durumunda kandrlmaya ilikin bir kayg o ibirlii iin sz konusudur, ancak gvenlik alannda bu kayg her zaman iin geerlidir. nk silahlardaki deiim, g dengesindeki kaymalar olanakl klmaktadr. Bir devlet gvenlie ilikin ibirliinden vazgetiinde dierleri karsnda askeri bir stnlk kazanacaksa ibirlii iinde bulunduu devlet ya da devletleri aldatabilir. Bunun iin devletler ibirlii anlamalarna uyulmamas hususunda tetikte olmaldrlar ve aldatlmaya kar tedbirlerini almaldrlar (Mearsheimer 1994-1995: 10-12). Bu husus, devletlerin ibirliini snrl tutmaktadr. te bu noktada kurumlar, aldatlmaya ilikin kayglar birok ynden hafifletmektedir. Kurumlar, ibirlii iindeki devletlerarasndaki istihbarat olanakl klarak birbirleri hakknda edindikleri bilgiyi artrmaktadr. Bu durum aldatmaya meyilli devletlerin tespit edilmesine olanak verdiinden aldatmadan zarar grecek devletlerin nlem almalarna olanak salamaktadr. Bundan baka kurallar ilemlerin saysnda da bir art beraberinde getirir. Kurumsallam yineleme, aldatmay maliyeti yksek bir seenek haline getirmektedir; nk devletler bu yzden
4

Kurumlarn uluslararas ilikilerde ne derece nem tadklar ve anarik yapnn etkilerini ne derece azalttklar Neorealizm ve Neoliberalizm arasndaki rekabetin konusu olmutur (Keohane ve Martin 1995: 39). 5 Uluslararas anarik yap, devletlerin doasnda var olan sa kalma gds nedeniyle devletler arasnda ibirliini engellemektedir; ancak kurumlarn anari sorununu slah edebildii oranda ibirlii geliebilmektedir. Anari kavram Uluslararas likiler disiplininde merkezi bir otoritenin olmamasn ifade ede gelmektedir. Anarinin ne olumlu ne de olumsuz bir ierii vardr. Anari, devlet otoritelerinin zerinde merkezi bir otoritenin yokluunu tasvir eden bir kavram olmasna ramen ortak ilkeler, normlar, kurallar ve izleklerin varl gz nne alnmadan kural yoksunluu anlamnda da betimlenmektedir. Hlbuki devletler anlamalara, uluslararas rgtlere bal olarak da davranlarda bulunmaktadrlar.

50

gelecekteki kazanlarndan olacaktr. Yinelenen ilemler aldatann cezalandrmasna da olanak vermektedir. yle ki, aldatan devlet ibirlii mekanizmalarnn dnda braklrken, anlamalarna uyan ve gven uyandran devletler bu mekanizmalar iinde kolayca yer bularak kazanlarn artrabilmektedirler. Kurumsallam kurallar devletlerarasnda birok farkl konuda ilemlerin gereklemesine olanak vererek karlkl bamll artrmaktadr. Bir konu alannda aldatan devlet birok konuda ibirlii yaptndan geriye kalan konu alanlarnda cezalandrlabilinecektir. Bu husus, devletleri aldatmaktan alkoyamasa bile maliyetleri gz nne getirerek aldatmay ekici olmaktan karmaktadr. Kurumlar tek tek her bir anlama iin sarf edilen zaman ve mzakere srelerinin devletlere ykledii maliyeti gereksiz klabildiinden ilem maliyetlerini de azaltmaktadrlar. Bu ynyle kurumlar, ibirliinin maliyetini azaltmakta ve krll arttrmaktadrlar (Keohane ve Nye 2001: 1-31). Greli kazanlara ilikin kayg ise zellikle iki etmen tarafndan ekillenmektedir: lki, sistemdeki byk aktrlerin saysdr. Sadece iki devletin atmac karlarnn sz konusu olduu durumlarda greli kazan nemli hale gelmekte ve ibirlii zorlamaktadr. Ancak ok sayda birbirine yle ya da byle denk glerin sz konusu olduu durumlarda, devletler karlarn korumak iin birok koalisyon olanana sahip olacaklarndan, devletlerin greli kazanlara verdii nem azalmaktadr. kinci etmen ise askeri ilikilerdir: Sorunlarn zmnde askeri gcn kullanlma olasl dk olduunda devletlerin greli kazan deerlendirmeleri de daha az nem kazanmakta ve bylece ibirlii daha kolay gerekleebilmektedir (Powell 1993: 209-233). Kurumlar, anarinin zorunlu kld mecburiyetleri yumuatmaktadr. Kurumlar enformasyon temin etmek suretiyle ilem maliyetlerini azaltmakta ve bylelikle devletlere daha gvenilir yklenimler sunmaktadrlar (Keohane 1993: 292-296). Bunlardan baka ibirlii iin bir alan oluturduklarndan egdm iin uygun noktalar oluturmakta, devletler arasnda karlklla ve ok-taraflla katkda bulunmaktadrlar. Kurumlarn belli yollardan faaliyette bulunabilmek amacyla etkin ve ikna edici olmas, davran beklentilerinden kaynaklanmaktadr (Keohane 2001: 1-3). Aktrlerin davranlarnn arkasnda olduu varsaylan aklclk, ibirliine ynelik etkileimleri tam olarak aklayamadndan inanlar ve dnceler de bir eylemi aklamakta nem kazanmaktadr (Goldstein ve Keohane 1993). Bunun iindir ki ynetiim yaklam, sylemlerin ve kimliklerin nemine de vurgu yapmaktadr. Tehditlerin oluumunda sylemlerin nemli rol vardr. Sylemlerin anlamlar z itibariyle kltrel bir olgudur. Bu bakmdan tehditler de nesnel gereklikler olmaktan ziyade sosyal ve kltrel rnlerdir (Weldes vd. 1999: 10-17). Tehdit alglamalar szde nesnel uluslararas g yapsndan ortaya kmaz. Grece daha gl olan aktrlerin sylemleri de uluslararas toplumda daha kolay kabul grmektedir. Nesnel tehditlerin sz konusu olduu durumlarda devletler ittifak oluturma yoluna giderler. Bu nesnel tehditler daldnda ise sz konusu ittifaktaki uyumluluk zayflar. Bu yzden Sovyetler Birliinin dalmasyla ve yerine eit derecede bir tehdit koymann mmkn olmad bir durumda, NATOnun nemsizlemesi gerekiyordu. ttifak ilevselletikten sonra paylalan deerler tarafndan ekillenir. Bu ortak deerlerin kurumu siyasal deiimle karlatnda diren gsterir; nk gvenlik ibirliinin yeni kurumlarn oluturmaktansa mkellef bir kurallar seti ve karar oluturma izlekleri ihtiva eden hlihazrdaki 51

mevcut rgt yeni koullara ayarlamak daha kolaydr (Risse-Kappen 1996: 395396). Uluslararas kurumlar deerlerin balca temsilleri olabilmektedir. Hedefte Birliktelik Son olarak gvenlik ynetiimi anlay hedefte birliktelikle desteklenmektedir. Buradaki hedefte birliktelik hem yap hem de sre sonunda elde edilen sonular olarak anlalabilir. Yapsal anlamda ynetiim, kurumlar ierir ve bu kurumlar giri kurallarn, etkileim kurallarn ve davranlar zerindeki kstlamalar buyurarak katlmclar arasnda hususi davran biimlerini yerletirirler. Sresel anlamda ise ynetiim, aktrlerin elde ettikleri sonular tanmlamak ve bunlara ulamak iin izledii faaliyetlerle ilgilenir. Bu, ynetiimde amalarn aktrler arasndaki tercihlerin bir yeknunu yansttn ngrr. Sz konusu tercihler ou zaman benzer olurlar ama arada srada yaryor da olabilirler. Mamafih bu elde edilen sonular zorunlu olarak tm aktrlerinkini deil ama ounluun amalarn karlamaktadr. Balkanlarda Gvenlik Ynetiimi 1991 ylnda Yugoslavyada balayan atmalar sona erdirmek iin gereken ara ve yntemler konusunda bir gr birliinin olmamas nedeniyle, Yugoslavyann dalmasna yol aan sre ypratc fakat retici olmutur. Vestefalyan sistem6, Yugoslavyadaki krizlerin ortaya kard gvenlik sorunlarn zmek iin yetersiz kalm, yeni yaklamlarn yolunu amtr. Bosna-Hersekteki atmalar uluslararas topluma duyulan gveni zayflatmtr. Balkanlarda meydana gelecek yeni bunalmlar Batya ek maliyetlere yol aacandan Srbistann Kosovaya uygulad baskc politikalarn sona erdirilmesi ve Makedonyann uluslararas koruma altna alnmas uluslararas topluma dolaysyla Batya olan gveni yeniden tesis edebilir dncesi hakim olmaya balamtr. Bosna-Hersek, Avrupay blgedeki konumuna ve atma zme kapasitesine ilikin bir deerlendirme yapmasna sevk etmitir. Bosna-Hersekte yaklak drt buuk yl sren i sava sonrasnda politik sosyal ve ekonomik anlamda yeniden yaplanma, barn tesisi ve saldrganlarn durdurulmasnn askeri bir destek olmadan gerekletirilemeyecei anlalmtr. Bylece Avrupa gvenliinde kriz ynetimine dayanan bir anlay hakim olmaya balamtr. Yugoslavyadaki krizlere NATOnun mdahalede bulunmu olmas, Souk Sava sonras Avrupa gvenliinde anlay deiikliklerini beraberinde getirmitir. NATOnun ilevleri ile dier gvenlik temin eden uluslararas rgtlerle (BM, AB ve AGT) ilikilerinde nemli deiiklikler olmutur. 1990larda Avrupa gvenliine ilikin konular BM-NATO-AB-AGT drtgeninde ekillenmitir. BM, NATO, AB ve AGT krizleri birlikte ynetmi, aralarnda egdm salanarak iblm yaplm ve istikrarn temin edilmesinde ortak hedefler belirleyerek hareket etmilerdir.
6

Vestefalyan sistemde ulus-devlet, uluslararas sistemin temel aktrdr. Devlet merkezli anlayn temelini devletin egemenlii ilkesi oluturur. Egemenlik uluslararas politikann dzenleyici kuraldr. Bunun yannda g (power), uluslararas politikann belirleyici olgusudur.

52

1992den 1995e kadar BM ve NATO gvenlik konularnda ikili olarak hareket etmilerdir. 1995ten sonra NATO gvenlik alann tek bana yrtmtr. BM bnyesinde srekli grev yapan askeri bir g bulunmamas sebebiyle NATOnun sahip olduu olanaklar ve deneyim bu grevi stlenmesini gerekli klmtr. BM bar koruma operasyonu, Bosnada sava sonrasnda devlet ilevlerinin yeniden yaplanmasnda yardmc olmutur. Gnmzde BM, Kosovada ncelikle vasilik grevini yrtmektedir. Kosova, NATO mdahalesi 1244 sayl BM Gvenlik Konseyi kararyla BM himayesine dntrldnden bu yana, sekiz yldr belirsiz bir konumdadr. Yugoslavyadaki krizler NATOya rgtsel becerisini gstermesini salamtr. IFOR ve SFORda stlendii ykmllkler ve Bar in Ortaklk erevesinde yrtt faaliyetler NATOnun Avrupadaki istikrar iin gerekli olduunu gstermitir. Yugoslavyadaki atmalar Avrupa gvenliinin istikrarna ynelik tehlike ve tehditlerin varln gstermitir. Bylece AGSPnin ve NATO bnyesinde korunan Avrupa gvenliinin geleceine ynelik tartmalarn balamasna, NATOnun yaps, ilevleri, ve stratejisinin gzden geirilmesine neden olmutur. Kosova Krizi rneinde kolektif bir savunma rgt olan NATO, ye devletlerin topraklarna dorudan bir saldr olmamasna ramen ttifak ve onun temel deerlerini etkiledii gerekesiyle mdahalede bulunmutur. Bosna-Hersekte yaanan gelimeler ve yaplan mdahale ABnin Ortak D ve Gvenlik Politikasn gelitirmelerine neden olmutur. Yugoslavyada i savan patlak vermesinin ardndan AB ortak bir politika gelitirmeye alm ancak ye lkelerin ulusal karlar adna farkl hareket etmeleri bunu engellemitir. Balangta Yugoslavyann toprak btnlnn korunmas ve btnden ayrlarak bamszlk ilan eden lkeleri tanmama biiminde bir politika belirlenmise de buna uyulmamtr. ABnin mstakil bir silahl gcnn olmamas nedeniyle nce NATO bnyesinde bir Avrupa Gvenlik ve Savunma Kimlii oluturma, sonrasnda ise AB bnyesinde ODGPnin bir alm olarak AGSP gelitirme abalar grlmtr. AB, uluslararas toplumun temel deerleri olarak gsterdii demokrasi, insan haklar, self-determinasyon ve serbest pazar ekonomisini Ortak D ve Gvenlik Politikasnn temeline yerletirmitir. Bu deerler Bosna-Hersek ve Kosova krizlerinde askeri g kullanmnn gerekesi olarak gsterilmitir (Sheperd 2000: 18). Yine bu erevede NATOnun Austos 2001de Makedonyaya silahszlandrma grevini ifa etmek zere gnderdii silahl uluslararas gce 700 kiilik AB ve AGT gzlemcileri de katlmtr. Yugoslavyadaki atmalara NATOnun mdahale etmi olmas Avrupa Birliinin destekledii stikrar Paktnn kurulmasna yol amtr. Bu balamda Avrupa Birlii, tam ye adayl iin talepte bulunan lkelerden komularyla olan sorunlarn zmelerini arta baladndan Balkan lkeleri sorunlarn bar yollardan zmeye, insan haklarna ve aznlklarna sayg gstermeye, demokratik sreleri iler klmaya zen gstermilerdir. ABD, AB ve ye devletleri, Kosova krizinde Bosnadakinden daha abuk harekete gemilerdir. NATO, Kosovada kuvvet kullanmak iin BMden yetki alma gereksinimi duymamtr; hlbuki Bosnada BMden kendisine yetki verilmesini beklemitir. O dnemin NATO Genel Sekreteri olan Javier Solana NATOnun 53

Kosova mdahalesini deerlendirirken Atlantik topluluunun zgrlk, demokrasi, insan haklar ve hukukun stnl gibi temel deerlerin savunulmasnn bir iareti olduunu belirtmitir (Solana 1999: 3). Bosnada kuvvet kullanma tehdidi diplomatik giriimlerin gerisinde tutulmutu, tersine, Kosovada ne kmtr. Bosna ile Kosova arasndaki belki de en nemli farkllk, Batnn Kosova krizi konusunda gsterdii kararllk olmutur. Makedonya iindeki etnik gerilimler, dardan gelen mdahalelerle zoraki bir bara kavumutur. BM glerinin Makedonyaya konulanmas bu lkede silahl atmalarn nlenmesine katkda bulunmutur. UNPREDEP, BM Gvenlik Konseyinin blgeye ilikin yaklamnn bir sembol olarak Srbistan Makedonyaya kar olas saldrgan eilimlerinden caydrmtr. BM Gvenlik Konseyi, Makedonyann bamszlnn ve toprak btnlnn korunmasna ilikin eilimini ortaya koymutur. Ayrca, blgedeki atmalarn Makedonyaya sramasn da engellemitir. Kosovada meydana gelen gelimelerin sonucunda Makedonya iinde oluacak gerginliin datlmasnda varlyla nemli bir rol oynamtr. Bunlardan baka UNPREDEP varlyla, Arnavutlukun Makedonyal Arnavutlara ilikin kkrtc politikalar izlemesini engellemitir. Krizlerde ok sayda aktr yer almtr. Gvenlik ynetiimi sreci boyunca uluslararas gvenlik rgtleri daha nce resmi bir biimde kendi aralarnda hiyerari olumamken eitli giriimlerde bulunmulardr. Uluslararas rgtler bu giriimleri yaparken kendi aralarnda danmalarda bulunarak sorumluluklarnn snrlarn tayin etmilerdir. Bu balamda en nemli ortak unsur, gvenlik ynetiiminin iblmnde rgtlerin kapasitelerinin belirleyici olduu gereidir. Devletlerin istikrarn ynetiminde tek balarna yetersiz kalaca grlmtr. Bu yzden devletler birbirleriyle ibirlii yapma ve kapasitelerini egdmleme gereksimi duymulardr. Bu suretle uluslararas rgtler devletlerin istikrar pekitirme hedefini baarya ulatracak en iyi aralar olarak deerlendirilmitir. Kurumsallam aktrler gvenlik ynetiimini yrtmlerdir. Bosna, Kosova ve Makedonya krizlerinde yer alan aktrler ngrlen rollerini ve oluan beklentileri ieren kurallar seti ile birbirleriyle irtibatlandrlmlardr. BM, gvenlik ynetiimi faaliyetlerinin meruluk merkezi ve tedarikisi olarak bulunmutur. NATO askeri faaliyetleri yrtm, AB ise yeni demokratikleen lkelerin biimlendiricisi olarak faaliyet gstermitir. BM ve AB, uzun dnemli atmalar nleyerek rollerini ve meruiyetlerini glendirmilerdir. AGT ise, ounlukla bireylerin ve toplumun gvenlii ile megul olmu, dolaysyla abalarn insan haklarnn salanmasna, yerinden edilenlerin geri dnmesine ve demokratikleme srelerine younlatrmtr. Son olarak aktrler tarafndan alnan sorumluluklar snrl ancak amaca ynelik olmutur. Zamanlamada baar, ak bir ekilde tanmlanm grev ve yetkiler, uluslararas toplumun gereken ilgiyi gstermi olmas, rgtler arasnda salanan ibirlii ve koordinasyon, son olarak ev sahibi lke vatandalarnn (hkmetin, muhalif siyasi partilerin ve muhalif liderlerinin) bu uluslararas rgtlerle ibirlii iinde bulunmas operasyonlarn amalarna ulamasn olumlu ynde etkilemitir. rgtler tarafndan oluturulan grevler belli bir zaman dilimi ve belli bir blgede belirlenmi amalarn gereklemesini hedeflemitir. Sz konusu grevler gnllle dayanmtr. Bir yandan rgtlerin yeleri istekli olmadklar

54

durumda grevlere katlmda bulunmazlarken, dier yandan ye olmayanlar rgtlerle ayn amaca sahip olduklarnda bu grevlere katlmda bulunmulardr. Genel Deerlendirme Gnmzn gvenlik anlaynda toprak btnlnn korunmas hl nemlidir. Bunun yannda, bar ve istikrarn tesisi, kolektif savunma ve kriz ynetimi operasyonlarna katkda bulunulmas (bar koruma, insani yardm ve polis grevleri vb.), etnik ve dini atmalarn kontrol altna alnmas da nem kazanmtr. Kitle mha Silahlarnn ve bunlarn frlatma vastalarnn yaylmasnn nlenmesi, silahszlanmann tevik edilmesi, terrizm ve organize su, devletleri aan yeni tehditler olarak karmza kmtr. Bunlara ilaveten temel kaynaklarn azalmas, silahl atmalar sonucu insanlarn kontrol d kitlesel hareketleri, siber sava olaslklar, bulac hastalklarn yaylmas, fakirlik ve sosyo-ekonomik dengesizlikler gibi asimetrik risk ve tehditlerle mcadele de gnmzn balca tehdit unsurlar arasnda yer bulmutur. Gnmzdeki risk ve tehditler, esas itibariyle askeri nitelikte olmamas nedeniyle, gvenlik artk yalnzca askeri imkn ve politikalarla salanamamtr. Gvenliin tanmnn genilemi olmas risk ve tehditlerle mcadele yntemlerinin de arttrlmasn gerektirmitir. Gnmzde karlalan gvenlik risk ve tehditleriyle mcadele edilirken politik, askeri, ekonomik ve sosyal aralarn bir arada kullanlmas nem arz etmitir. Gvenlik tehditleri arasndaki bu gibi balantlar gvenlik politikasnn daha geni bir alanda uygulanmas ihtiyacn dourmutur. Avrupa devlet sistemi (Vestefalya tipi devlet sistemi) Souk Sava gvenlik dzeninin dnmnden etkilenmitir. Geleneksel Vestefalya tarz sistemde egemenlik, uluslararas politikann dzenleyici kural olarak ortaya kmtr. Ne var ki, devletleri sahip olduklar geleneksel otonomi derecesiyle kavramsallatrmak artk geerlilik tamamaya balamtr. Devletin yapsal niteliindeki, g erkinin kullanmndaki deiimler, uluslararas alanda ibirlii olanaklarn artrmtr. Artk greli kazan anlaynn yerini mutlak kazan almaya balamtr. Yeni gvenlik gndeminin zorluklarnn stesinden hlihazrda devam eden kurumsal yenilenme ve uyarlanma ile gelinebilmitir. Buna uygun olarak da yeni bir yaklamn husumet, atma ve iddet yerine ibirliine odaklanmas gerekmitir. Dolaysyla gnmz gvenlik gndemi istikrarl bir uluslararas ekonomik ve politik ortam salayabilmek iin uluslararas ibirliini zorunlu klmtr. Bu erevede atmalarn nlenmesi, bara zorlama, bar koruma ve barn tesisi gibi kavramlar ne kmaya balamtr. Gvenliin koordinasyonu, idaresi ve dzenlemesi kendine zg aralarla gerekletirilmitir. Souk Sava sonrasndaki gvenlik ynetiimi gr, varsaym zerinde temellenmitir. ncelikle, gvenlik, kavram ve politika bakmndan anlam deitirmitir. kinci olarak, bu deiimi ve bu deiimin dinamiklerini tanmlama gereksinimi domutur. nc olarak da, devletler ve faaliyette bulunduklar uluslararas rgtler (BM, NATO, AB ve AGT) gvenliin hkim aktrleri olmulardr. Bu varsaymlar nda birbirleriyle yatay iliki ana sahip aktrler araclyla kurumsallama ile hedef birlikteliinin gerekletirildii ortaya konmutur. Bu drt kurum arasndaki ibirlii ve egdm gvenliin idamesinde etkin olmutur. Gvenlik tehditlerine nceden erevesi kesin snrlar izilmemi, paral, ad hoc ve eylemsel tepkilerle karlk verilmitir. Bu sreler ierme ile dlama arasnda dinamik bir ilikiye elik etmitir. 55

Bosna, Kosova ve Makedonya Krizlerinde gvenlik ynetiimi, birok aktrle birlikte, aka gvenlik temin eden uluslararas rgtler arasnda yrtlmtr. Sz konusu ilikiler ne anarik bir halde ne de hiyerarik bir dzende yrtlmtr. BM, NATO, AB ve AGT tamamlayclk anlayyla kendiliinden ibirlii ve egdm iinde bulunmulardr. Sz konusu tamamlayclk, lzum grldnde gvenlik ynetiiminin yrtlmesi iin ye olmayanlarn kabulnde de kendini gstermitir. Her bir rgt yapabilecekleri dnlen grevleri baarmaya talip olmutur. Bu suretle, hem materyal yetenekler hem de dnsel roller rgtlere rehberlik etmitir. Son olarak, bu rgtler devlet ii iddetten kaynaklanan gvenlik tehditleriyle kar karya kaldklarnda bar ve istikrar liberal normlar zerinde tesis ederek hedefte birliktelii salamlardr. Trkiye, gvenlik kavramndaki deiime uyum salamtr. Bu erevede gvenlik temin eden kurumlarla yakn bir ibirlii iinde olmu ve kurumlarn deien ilevlerine de katklarda bulunmutur. Trkiye, genel olarak, gvenlik ynetiiminin kurumsal yapsna dhil olmutur; ancak ABnin tam yesi olmamas sebebiyle hari tutulduu uygulamalarla da karlamtr. Gvenlik ynetiiminin ierseme-darsama sorunsal temelinde Trkiyenin zellikle AB ile olan ilikileri n plana kmtr. Gvenlik ynetiimi uygulamalarnda ise Bosna krizi rneinde olduu gibi politik ve kltrel nedenlerden dolay profilinin dk tutulduu da olmutur. Uluslararas rgtler erevesinde gelien gvenlik ann ierme kapasitesi gz nne alnrsa gvenlik ynetiimi olgusunun dnda kalnmas Trkiyeyi zor bir duruma sokacaktr. Balkanlarda vuku bulan krizlerde Srbistann bu an karsndaki direnli tutumu onu baarl klmamtr. Tersine, NATO, AB ve AGT egdm iinde Yugoslavyann dalmas srecini yneterek arzu edilen siyasi sonulara ulalmasn salamlardr. Bu sonular doal olarak sz konusu an dnda braklan Srbistan bakmndan memnun edici deildir. te yandan a iindeki devletlerin ulusal karlar temelinde bir rekabete ve atmaya girmelerine de engel olabilmitir. Yugoslavyann paralanmas srecinde uluslararas kurum ve kurallar ann ilevi Trk d politikas iin ok nemlidir. NATO ve AGT yesi olan Trkiyenin ABye yelik srecinde karlat skntlar Trk kamuoyunda sz konusu gvenlik ann ileyiine ilikin pheleri artrmtr. NATO ve AB arasnda gelien ilikiler ve bu srete Bat Avrupa Birlii (BAB)nin ilevlerini kaybetmesi, Trkiyede byk bir kayg yaratmtr. Trkiye her ne kadar ABnin tam yesi olmasa da sz konusu a etkinliini koruduu mddete bu an dnda kalmak Trkiye asndan yksek risk ve maliyetlere katlanmak anlamna gelecektir. Dolaysyla, Trkiye, bu an dnda kalmak yerine an ileyiine mmkn olduunca etkileyebilmek stratejisi izlemelidir. Trkiye, istikrarsz Balkanlar-Kafkasya-Ortadou blgesinin merkezinde yer alan ve bu blgelerdeki krizlerin olumsuz etkilerini lkesinde hisseden bir aktr olarak Souk Sava sonras dnemde artan ve eitlenen gvenlik sorunlar ve tehditlerle baa kmak durumunda kalmaktadr. Bu yzden Trkiye, gvenlik ynetiimi sistemini anlamak ve dikkate almak zorundadr. Kaynaka Adams, T.K. (1999) The New Mercenaries and the Privatization of Conflict, Parameters, 29 (2). 56

Art, Robert J. (2003), A Grand Strategy for America, Ithaca, NY: Cornell University Press. Aydnl, Ersel (2003), Kreselleme ve Gvenlik: Teorik Yaklamlar, Avrasya Dosyas, 9 (2). Baldwin, David (1995), Security Studies and the end of the Cold War, World Politics, 48 (1). Baldwin, David A. (1997), The Concept of Security, Review of International Relations, 23 (1). Biermann, Rafael (2008), Towards a Theory of Inter-organizational Networking, International Organizations, 3 (2). Booth, Ken (1991), Security and Emancipation, Review of International Studies, 17 (4). Bozkurt, mer, Turgay Ergun ve Seriye Sezen (2008), Kamu Ynetimi Szl, Ankara: TODAE. Buzan, Barry (1991), People, States and Fear: An Agenda for International Security Studies in the Post-Cold War Era, Boulder, CO: Lynne Rienner. Buzan, Barry ve Richard Little (2000), International Systems in World History: Remaking the Study of International Relations, Oxford: Oxford University Press. Charter for European Security, (http://www.osce.org/docs/english/19901999/summits/istachart99e.htm, 3.2.2010). Cimic Reconstruction, NATO Review, 49 (1), 2001. Cooley, Alexander ve James Ron (2001), The NGO Scramble: Organizational Insecurity and the Political Economy of Transnational Action, International Security, 27 (1). Cooper, Robert (2005), Ulus Devletin k: 21. Yzylda Dzen ve Kaos, Berrin Karahan (ev.), stanbul, Gncel Yaynclk. Czempiel, Ernst-Otto (1992), Governance and Democratization, James N. Rosenau ve Ernst-Otto Czempiel (der.), Governance without Government: Order and Change in World Politics, Cambridge: Cambridge University Press. Dedeolu, Beril (2003), Uluslararas Gvenlik ve Strateji, stanbul: Derin Yaynlar. Finnemore, Martha (1996), Constructing Norms of Humanitarian Intervention, Peter J. Katzenstein (ed.), The Culture of National Security, New York: Columbia University Press. Goldstein, Judith ve Robert Keohane (der.) (1993), Ideas and Foreign Policy: Beliefs,Institutions and Political Change, London: Cornell University Press.

57

Howorth, Jolyon ve Anand Menon (1997), The European Union and National Defence Policy, London: Routledge. Huntington, Samuel P. (1993), The Clash of Civilizations, Foreign Affairs, 72 (3). Hurd, Ian (1999), Legitimacy and Authority in International Politics, International Organization, 53 (2). Jessop, Bob (1999), The Changing Governance of Welfare: Recent Trends in its Primary Functions, Scale and Modes of Coordination, Social Policy and Administration, 33 (4). Karadeli, Cem (2003), 1989 Sonras Dnya Dzeni, Cem Karadeli (der.), Souk Sava Sonrasnda Avrupa ve Trkiye, Ankara: Ayra Yaynevi. Keohane, Robert O. (1989), Neoliberal Institutionalism: A Perspective on World Politics, Robert O. Keohane (der.) International Institutions and State Power, Essays in International Relations Theory, London: Westview Press. Keohane, Robert O. (2001), Governance in a Partially World, American Political Science Review, 95 (1). Keohane, Robert O. ve Joseph S. Nye (2001), Power and Interdependence, New York: Longman. Keohane, Robert O. ve Lisa M. Martin (1995), The Promise of Institutionalist Theory, International Security, 20 (1). Kirchner, Emil .J. (2007) Regional and global security: changing threats and institutional responses, Emil J. Kirchner ve James Sperling (eds.), Global Security Governance, London: Routledge. Kolodziej, Edward A. (1992), What is Security and Security Studies?, Arms Control, 13 (1). Kolodziej,, Edward A. (2000), Security Studies for the Next Millennium: Qua Vadis?, Stuart Croft ve Terry Terriff (eds.), Critical Reflections on Security and Change, London: Routledge. Krahmann, Elke (2003), Conceptualizing Security Governance, Cooperation and Conflict, 38 (1). Krahmann, Elke (2005), From State to Non-State Actors: The Emergence of SecurityGovernance, Elke Krahmann (der.), New Threats and New Actors in International Security, New York: Palgrave Macmillan. Krahmann, Elke (2008), Security: Collective Good or Commodity?, European Journal of International Relations, 14 (3). Majone, Giandomenico (1997), From the Positive to the Regulatory State: Causes and Consequences of Changes in the Mode of Governance, Journal of Public Policy, 17 (2).

58

Mearsheimer, John J. (1994-1995), The False Promise of International Institutions, International Security, 19 (3). Murphy, Craig N. ve WEISS, Thomas G. Weiss (2000), International Peace and Security at a Multilateral Moment: What We Seem to Know, What We Dont, and Why, Stuart Croft ve Terry Terriff (der.), Critical Reflections on Security and Change, London: Routledge. Niblett, Roger ve William Wallace (2001), Rethinking European Order: West European Responses, Basingstoke: Palgrave. Peters, B. Guy (1998), Globalisation, Institutions and Governance, European University Institute, Jean Monnet Chair Paper, RSC no. 98/51. Pierre, Jon (2000), Introduction: Understanding Governance, Jon Pierre (ed.) Debating Governance: Authority, Steering and Democracy, Oxford: Oxford University Press. Powell, Robert (1993), Absolute and Relative Gains in International Relations, David A. Baldwin (der.), Neorealism and Neoliberalism: The Contemporary Debate, New York: Columbia University Press. Rhodes, R.A.W. (1999), Foreword: Governance and Networks, Gary Stoker (der.), The New Management of British Local Governance, Basingstoke, Macmillan. Risse-Kappen, Thomas (1996), Identity in a Democratic Security Community: The Case of NATO, Peter Katzenstein (der.) The Culture of National Security, New York: Columbia University Press. Rosamond, Ben (1999), Globalization and Multi Level Governance in Europe, working paper R99/2, European Union Center in Georgia. Rosenau, James N. (1990), Turbulence in World Politics: A Theory of Change and Continuity, New Jersey: Princeton University Press. Rosenau, James N. (1992), Governance, Order and Change in World Politics, James Rosenau ve Ernst-Otto Czempiel (der.), Governance without Government: Order and Change in World Politics, Cambridge, Cambridge University Press. Rosenau, James N. (1997), Along the Domestic-Foreign Frontier: Exploring Governance in a Turbulent World, Cambridge: Cambridge University Press. Rosenau, James N. (2000), Change, Complexity, and Governance in Globalizing Space, Jon Pierre (der.), Debating Governance: Authority, Steering and Democracy, Oxford: Oxford University Press. Presidency Conclusions (1999), Annex-IV Presidency Progress Report to the Helsinki European Council on Strengthening the Common European Policy on Security and Defence, 10 and 11 December 1999.

59

Presidency Report on the European Security and Defence Policy (2000), Annex VI to Presidency Conclusions, Nice European Council, (http://ue.eu.int/Newsroom/LoadDoc.asp?BID=64245&LANG=1, 2.2.2010). Sheperd, Alistair J. K. (2000), Top-Down or Bottom-Up: Is Security and Defence Policy in the EU a Question of Political Will or Military Capability?, European Security, 9 (2). Singer, Peter W. (2004), Warriors for Hire in Iraq, Brookings Institution, (http://www.brook.edu/views/articles/fellows/singer20040415.htm, 30.1.2010). Solana, Javier (1999), A Defining Moment for NATO: The Washington Summit Decisions and the Kosovo Crisis, NATO Review, 47(2). Strange, Susan (1988), States and Markets, London: Pinter. The Alliances Strategic Concept (1999), NATO Review, 47 (2). Weaver, Ole (1993), Societal Security: The Concept, Ole Weaver, Barry Buzan, Morten Kalstrup ve Pierre Lemaitre (der.), Identity, Migration and the New Security Agenda in Europe, London: Pinter. Webber, Mark (2002), Security governance and the excluded states of postcommunist Europe, Derek Averre and Andrew Cottey (der.), New Security Challenges in Postcommunist Europe, Manchester: Manchester University Press. Weldes, Jutta, Mark Leffey, Hugh Gusterson ve Raymond Duvall (1999), Introduction, Jutta Weldes, Mark Leffey, Hugh Gusterson and Raymond Duvall (der.), Cultures of Insecurity: States,Communities and the Production of Danger, Minneapolis: University of Minnesota Press. Yalnkaya, Haldun (2006), zel Askeri Sektrn Oluumu ve Savalarn zellemesi, Ankara niversitesi SBF Dergisi, 61 (3). Young, Oran R. (1994), International Governance: Protecting the Environment in a Stateless Society, Ithaca, NY: Cornell University Press. Yksel, Mehmet (2000), Ynetiim Kavram zerine, Ankara Barosu Dergisi, 58 (3). Zabc, Filiz ulha (2004), Yeni Savalarn Gizli Yz: zel Askeri irketler, Mlkiye, XXVIII (243).

60

The Securitization Theory Application in Kosovo Erdoan Shipoli* Introduction The securitization theory teaches us that to securitize an issue there needs to be a securitizing actor, or several securitizing actors; who make the speech-act towards the audience; by articulating the importance of the referent object; and the danger of the threat towards that referent object. Securitizing internationally is more complicated than securitizing domestically, because the actors and the means are multiplied. Kosovas securitization was not only important for the Albanian Kosovars, it was also important for the international leaders and institutions, to show how serious they were in protecting and promoting universal values that they claim. Not all the actors were active at all times, but nevertheless all of them played important roles. The peak of Kosovas securitization was at the end of 1990s, which resulted with the NATO intervention and the independent state of Kosova in 2008. Securitization Theory Security is the highest level of dealing with the issues, and securitization is the act of constructing some issues as security issues. The securitization theory emphasizes the role of the authorities in constructing the threats and the enemies, as well as confronting them, by taking emergency measures and use extraordinary means (Buzan and Hansen, 2009; Shipoli, 2010). The securitizing actors ask for permission to use the extraordinary means, from the public, to defend a referent object, which has the existential importance to survive (Waever, 1995; 1998; Buzan et. al., 1998; Williams, 2003). This is usually done by the speech act, but lately the theory has focused on finding other methods of securitizing an issue (Waver, 1995; Buzan et. al., 1998; Shipoli, 2010). The concepts of securitization are not same in domestic and international securitization; they vary in scope, methods, nature, as well as the agenda in the international arena at the particular time. Kosova in International Relations Literature Other than the Kosova Battles, during the Ottoman Empire, Kosova is not a place that is much written about, until the late 1980s and then 1990s, when the dissolution of Yugoslavia started and the conflict in Kosova raised. The problem started with the use of Serbian nationalism by Milosevic to come to power (Silber and Little, 1997). Julie Mertus (1999) observed, in her book Kosovo: How Myths and Truths Started a War, that the nationalism raised in the level of racism when the Serbs started constructing truths and myths on each Albanians physical, and mental, differences. She claims that with the rise of nationalism, Slurs against Kosovo Albanians shifted. No longer referred to as white hats (alluding to the hats worn by men in traditional Albanian dress), a sexualized imagery of Albanian men and women was adopted. In the mainstream Serbian and Yugoslav presses, Albanian men were declared to be rapists, although Kosovo had
*

Res. Assist., Fatih University.

61

the lowest reported incidents of sexual violence in Yugoslavia. Albanian women were portrayed as mere baby factories, despite statistics indicating that the childbirth rates of urban Albanian women and those of other urban women in Yugoslavia were nearly identical (Mertus, 1999). Milosevic regime started the ethnic cleansing campaign in Kosova, towards the ethnic Albanians. One of the main actors to be against Milosevics ethnic cleansing campaign was the Trepca mine and the miners, who went on two marches of nearly 50 kilometers, and twice went to hunger strike in the mine, 1000 meters under the earth. One of the administrators of Trepca, Burhan Kavaja, in a personal interview told me that the miners were the first securitizing actors, to make the issue Kosova an international issue. Although there were violent attacks on Albanians before the strike of Trepca miners, it was this time that the international community started hearing our voices, claims Kavaja. Firing the Albanian administrators and workers, from Trepca mine, and state owned companies, and replacing them with Serbs and Montenegrins, was a strategy planned long before, with hope of ethnically cleansing Kosova from Albanians (Kavaja and Abrashi, 1996). The result of this discriminative politics was a high number of Albanians migrating to Europe and the west, to be able to financially maintain themselves and their families back home. The situation got worse in 1980s, and Julie Mertus (1997) claims that in eight years, half of the Albanian adult population living in Kosova, around 584 thousand, were arrested, interrogated, interned or remanded. Yugoslavia had no natural death, it was designed by Milosevic and helped by Serbian elite and intellectuals (Silber and Little, 1997). 1990s In the annual session of the UN General Assembly in New York, the Contact Group, consisting of France, Germany, Italy, Great Britain, Russia, and the United States met together to discuss the situation in Kosova, and came out with deep concerns for the region. They asked both parties to immediately halt their violence and start negotiating for peace (Latawski and Smith, 2007). Nevertheless, Milosvic was later encouraged by the U.S. special envoy Robert Gelbard to pursue his politics in Kosova, when the latter one called Kosova Liberation Army as a terrorist organization. This also was a turning point for the people in Kosova, who were fed up by their pacifist leader, Ibrahim Rugova, and took up their arms. Although few days later Gelbard retreated from his statement, and claimed that what he meant was to condemn all the terrorist actions of both sides, he was not taken as serious anymore (Cambell, 2000). This shows how little were the western decisions makers, politicians, intellectuals, elite, and people, informed on what is going on in Kosova, all of this a result of the lack of proper literature on the region (Shipoli, 2010). Prior to NATO intervention, there were many diplomatic initiatives to handle the Kosova issue in a political manner. As a result of these diplomatic struggles, Milosevic finally agreed in October 1998, to let a small group of Kosovo Verification Mission, led by the OSCE, to monitor. The OSCE formed an unarmed KVM, which began operating in November 1998 (Latawski, 2007). But, the most important diplomatic measures were the Rambouillet rounds of negotiations, initiated by the Contact Group. The proposal at Rambouillet offered substantial autonomy for Kosovar Albanians and held out the eventual prospect of a referendum that might lead to independence. This formula was accepted by the Kosovar Albanians, after

62

many face-to-face negotiations of international leaders and the Kosovar Albanian representatives, but was rejected by the Serbian group. NATOs First Full-Operation March 23, 1999, was a historical day for NATO. At this day, and 78 days afterwards, NATO bombed Yugoslav, Serbian, forces, to stop the genocide in Kosova. On June 12, 1999, NATO entered in Kosova, after an agreement was signed between Milosevic and NATO, to establish KFOR (Kosovo Forces) and provide protection for all the people in Kosova. Why Kosova is important for NATO is that it demonstrated that it can stand together as one body against a threat. We have to keep in mind that in the intervention of Kosova, NATO lost no soldiers in combat, and no ground troops were committed (Nardulli, 2002, Buzan and Hansen, 2009). Having all these in mind, NATOs mission in Kosova was a major success, in all fields. Today, Kosova occupies a central place in the literature of new lessons for intervention and conduct of wars. Securitizing Kosova Kosova may be considered as one of the earliest and successful securitized international issue. The student demonstrations, the strikes in the Trepca mine in northern Kosova, and other steps were all taken for securitizing Kosova to the international audience. Nevertheless, the Kosova war was the zenith of speaking security by different actors, and it resulted in the NATOs military intervention in Kosova and Serbia proper. If we classify the actors who were involved in securitizing Kosova, than we have such a table: 1. Local actors 2. Presidents or Prime Ministers of states 3. Politicians and officials of states 4. The US Congress 5. Leaders of international organizations 6. Media 1) The local actors were mostly involved before the war started. The head of a division in Trepca mine when the strikes happened, Burhan Kavaja, explained to me that this strike was made to take the attention of Ambassadors of different countries in Belgrade. Even in his trial, he says, while making his defend speech he was trying to explain why Kosova has to have independence and how the Albanians are discriminated. While there are several claims on the reason of the KLA to use weapons, Remi, a KLA commander, explains one of them: We did not have adequate firepower for larger operations, but we could provoke the Serbs by using snipers. Our intention was to get NATO to intervene as fast as possible (quoted in Hanriksen, 2007: 148).

63

This shows that some little violent acts by the Kosovar Albanians, such as provoking the Serbs by minor attacks, or the mine strikes, were done to get the attention of the international community. 2) The presidents or prime ministers of the states securitized Kosova at different levels. They had to securitize Kosova to their nation, and also to their congress or parliament. When the US President Bill Clinton addressed his nation and the congress, he claimed that the reason why NATO had to intervene is to demonstrate NATOs opposition to aggression, to deter President Milosevic from continuing and escalating his attacks on helpless civilians, and, if necessary, to damage Serbian capacity to wage war against Kosovo in the future (quoted in Robinson, 2002: 95). While the US Congress called for a vote on a resolution of committing American troops to Kosova, Clinton made a last call, to securitize the Kosova conflict to the congress, with these words: We should remember what happened in the village of Racak back in January innocent men, women and children taken from their homes to a gully, forced to kneel in the dirt, sprayed with gunfire- no because of anything they had done, but because of who they were our firmness is the only thing standing between them and countless more villages like Racak make no mistake, if we and our allies do not have the will to act, there will be more massacres. (Clinton, 1999a). One of the most important speech acts in Europe was made by the British Prime Minister Tony Blair, while he was addressing the House of Commons, reminding them that Kosova was in the doorstep of Europe (Cook, 1999) claiming here that the escalation of the conflict in Kosova threatens Europe as a whole. French Prime Minister Chirac also advocated that it is time for Europe to show its commitment for the destiny of humanity, as the war is here and the Europe must have anti-war politics to stop it (Chirac, 1999). By the speeches of Blair and Chirac, as well as other European officials, we can understand that the securitization of Kosova in Europe has been made referring to Europes peace in danger, which threatens to bring Europe to another vast nationalistic conflict, which may result in a Third World War. 3) The politicians and the officials of states also had a big influence in securitizing Kosova. According to their position, some had higher credibility and some not, but nevertheless they securitized Kosova where they could. British Foreign Secretary, Robin Cook, was one of the most influential actors in securitizing Kosova in Europe and elsewhere. He did not securitize Kosova only by speaking to the media or in meetings, but he wrote in prestigious journals and newspapers, also. In The Guardian he wrote: There are now two Europes competing for the soul of our continent. One still follows the race ideology that blighted our continent under the fascists. The other emerged fifty years ago out from behind the shadow of the Second World War. The conflict between the international community and Yugoslavia is the struggle between these two Europes. Which side prevails will determine what sort of continent we live in. That is why we must win. (Cook, 1999). US Secretary of Defence William Cohen, and General Hugh Shelton, argued that the NATO intervention serves NATOs three major interests:

64

Preventing the destabilization of NATOs south-eastern region; ending repression by Serbia which had produced a refugee flow overtaxing bordering nations infrastructures, and fracturing the NATO alliance; and responding to Serbian conduct which had directly challenged the credibility of NATO. Cohen and Shelton asserted that had NATO not respondedits own credibility, as well as the credibility of the US security commitments throughout the world, would have been called into question (Cohen and Shelton, 1999). Madeleine Albright, the US Secretary of State, was one of the actors who pushed the intervention in Kosova very hard. In one of the Contact Group meetings in March 9, 1998, she said to her colleagues: We were in the same room that we had been in during Bosnian discussions. I thought it behooved me to say to my colleagues that we could not repeat the kinds of mistakes that had happened over Bosnia, where there was a lot of talk and no action and that history would judge us very, very severely. (Little, 2000). 4) The US Congressmen and Senators played a big role in securitizing Kosova among the other congressmen and senators, to the government, and towards the people. Among them were: Senator Chris Dodd from Connecticut, who stated: I think it is appropriate, in light of events we have all seen in our newspapers and television stations, events that have occurred in Kosovo in the last couple of weeks, to speak, to be heard. . . . we will be heard expressing, I think, the outrage of our constituents across this country, regardless of where we live, letting those who are suffering know that their voices are being heard, letting those who perpetrate this violence and outrage know that we know what is going on and we will not forget it (Congressional record, 1998e). Then the New York Congressman Elliot Engel, who was one of the Republics who favored most the NATO intervention in Kosova, stated: We read about it in the paper today on the front page, that there were several massacres, that bodies were found of innocent civilians, men, women and children, as the Serbian police forces and military units continue their campaign of genocide and ethnic cleansing against ethnic Albanians in Kosovo...Mr. Speaker, it is time for action. We need to have immediate NATO air strikes on Serbian positions in Kosovo so that the innocent civilians will not continue to be slaughtered...I have a letter signed by 18 of our colleagues on both sides of the aisle calling on the President to issue immediate air power with NATO allies to stop the carnage...The time for military strikes is now. (Congressional record, 1998f). These speeches and many others pushed towards a discussion in March 11, 1999, for a resolution to commit the American troops to bring peace in Kosova and stop the genocide. Congressman David Bonier from Michigan claimed that a NO answer from congress will encourage Milosevic to continue and escalate its policy of genocide and ethnic cleansing (Congressional record, 1999c). 5) Javier Solana, NATOs general secretary, and Wesley Clark, NATOs commander in chief, among others, were the most important securitizing actors from the international organizations Nevertheless, the head of OSCEs Kosovo

65

Verification Mission, Ambassador William Walker, played a very big role in securitizing Kosova while in his mission in Kosova, also. Wesley Clark, a US Commander and the Commander of NATO, securitized Kosova in the US and NATO. It is worth to quote Clark at length on the speech he made with the US Secretary of Defence Cohen: Mr. Secretary, were running out of time to save NATO and our credibility. It will be all over in Kosovo by mid-October, Milosevic will have used forces, made 350,000 homeless and killed who knows how many, and we will have stood by and done nothing but posture. Sir, we need to stop him. You need to help us get an ultimatum to Milosevic. (Clark, 2001: 133). Clark then securitized Kosova to the US President, Javier Solana as his superior in NATO command-, the US Congress, and also the ambassadors, foreign ministers, commanders, and presidents, of the NATO member states. He securitized Kosova at different stages; firstly to start the NATO intervention, then to multiply the targets, then to include civilian targets like bridges, TV stations, electrical distribution centers, etc. in Serbia, then the use of Apache helicopters, and finally for the ground forces. (Clark, 2001). Solana also was a very important actor in the securitization of Kosova. After he was convinced for the emergency and importance of intervening in Kosova he pushed for the intervention to happen faster, and finally gave the green light for intervention in March 24, 1999: We are taking action following the Federal Republic of Yugoslavia Governments refusal of the International Communitys demands: (1) Acceptance of the interim political settlement which has been negotiated in Rambouillet; (2) Full observance of limits on the Serb Army and Special Police Forces agreed on 25 October; (3) Ending excessive and disproportionate use of force in Kosovo Our objective is to prevent more human suffering and more repression and violence against civilian population of Kosovo. We must also act to prevent instability spreading in the region. (Solana, 1999a). When I said that the US Ambassador, who was leading the Kosovo Verification Mission, William Walkers speech on the Racak massacre was the zenith of securitization I referred to his TV appearance among the dead and massacred bodies in Racak, which lead to the intervention. There he said: I know a massacre when I see one. Ive seen them before, when I was in Central America. And Im looking at a massacre now There are about forty of them in the ditch, maybe more. These arent fighters, theyre farmers, you can tell by looking at their hands and their clothes. And theyve been shot at close range. (Clark, 2001: 158). This speech has been helped by the TV pictures of dead bodies in the background of Walker, which were signs of genocide, human rights violations, as well as a threat to Europes next holocaust. The UN General Secretary, Kofi Anan, also securitized Kosova in several

66

occasions, despite the fact that the UN did not issue permission for intervention. After the war finished Annan played a good role in legitimizing the intervention. He claimed continuously that the intervention was needed to stop the genocide, and that if NATO stood aside looking, we would have another situation like in Bosnia, Vietnam, India, Pakistan, Tanzania, Uganda, or Cambodia (Shipoli, 2010). 6) All these actors are very important and key players in securitizing Kosova, but if it wasnt for the media, their job would be much more difficult. The influence of William Walkers speech would not be as high if it wasnt for the pictures of the atrocities behind him. President Clinton accepted that the support in the US and Europe for our actions in Kosovo has increased because of what people see going on (Robinson, 2002: 180). Media was used as a speech act arena for the leaders, and as a securitizing actor in itself. Each picture of burning villages, murdered people, refugees, and other sufferings, showed the incapability of the western states to stop the bloodshed, and this way it pushed them to act, faster. In fact it was exactly the international media that the Kosovar Albanians wanted, so they can document their cause, and securitize Kosova to the Western states. Some even claim that the decision of the founder of the KLA Adam Jashari, to sacrifice 49 out of 50 members of his family, present at his house, was to take the media attention of the west. While this claim is discussable, it is sure that the Albanians made sure to show all the atrocities and damages that the Serbian forces were doing in the Albanian villages. The printed media also played an important role. A picture of a massacred victim in Kosova, printed in the New York Times in September 30, 1998, laying on the table in the White House Situation Room where the Principals Committee meeting was about to start reminded everyone what they have to do so they can avoid another Bosnia (Daalder and OHanlon, 2000). Albright recalls that meeting in her memoir: On September 30, we held a meeting of the Principals Committee in the White House Situation Room. On the table in front of us was a photograph from that mornings New York Times. In the center of the photo was the image of a dead body, skeletal in appearance, mouth open, seeming to issue a last silent cry. The body was one of eighteen women, children and elderly awaiting burial in the Kosovo town of Gornje Obrinje...That morning, as I looked at the photo and read the accompanying story, I thought again of my vow not to allow a repeat of the carnage we had witnessed in Bosnia. (Albright, 2003: 388). The international media made it sure to be present immediately after the massacres happened. The first massacre, that of Prekaz in 1998, made it to the world news with pictures of relatives who came to collect the dead bodies including children, women, and elders. Similarly the massacre of Arberi e Eperme (Serbian: Gornje Obrinje) made it to the world news immediately after the Serbian police left, where the international journalists were in the scene together with the civilians, and the burning houses, mourning relatives of the victims, and massacred bodies, were all transmitted on TV. The Racak massacre, where the head of the KVM William Walker was present, also made it to the press immediately in the morning (Bahador, 2007). In the Racak Massacre the CNN filmed the US Ambassador Walker saying to one of his colleague hes been beheaded? Jesus Christ lets give him the 67

dignity of covering him up and later in a conference he said Ive seen all the ingredients of a massacre (CNN news: January 16, 1999). These three massacres were the ones that took the major attention of the international media, and gave Kosova vast media coverage for months. These were the situations that the media securitized Kosova with. While making their speech acts, many securitizing actors, such as Bill Clinton, Madeleine Albright, Richard Holbrooke the mastermind of Deyton agreement-, Vaclav Havel, Tony Blair, Javier Solana, and others from the US Congress: Ben Gilman, Eliot Engel, Joe Biden, David Skaggs, Mike DeWIne, Tom Daschle, Chris Dodds, John McCain, Maul Wellstone, Steny Hoyer, Alcee Hastings, Barbara Mikulski, etc. referred to the TV images or the newspaper pictures, to make their point of why NATO has to intervene. The Democrat Senator Joseph R. Biden explained it like this: For the American people and many in Congress, the horror wrought by Milosevic was brought home in horrific fashion when images of the massacre in the village of Racak were transmitted around the world in January 1999. Forty-five Kosovar Albanians were slaughtered, and the pictures of their corpses galvanized public opinion in favor of some Western action. (Biden, 2000: xiv). Despite of securitizing an issue to the public, and the decision makers, or being a tool for the other securitizing actors to make their points, media can also be used as a tool to give messages. The one that best used this asset was Richard Holbrook, the US special representative for Southeastern Europe, during the war in Bosnia, and General Wesley Clark explained this in his memoir: Milosevic would often say, as Holbrooke would begin to describe the latest meeting with the Croats and Bosnian Muslims, Yes, I saw your report on CNN. (Clark, 2001: 60). With media one can get everyone interested, informed, and alarmed. Lessons Learned Kosova was a successful story. It was successfully securitized, successfully intervened in, and today Kosova is an independent state where six different minorities live. The above-mentioned six groups of securitizing actors all were very important, and they were interconnected with each other. One of the methods that they often used was to compare Kosova to other countries where genocide happened and not prevented, mostly with Bosnia. There are several important lessons we learned from the securitization of Kosova. Firstly, we learned that no international help will come if you do not securitize your cause correctly. But, at the same time, the securitization of Kosova has taught us that the above-mentioned groups of securitizing actors are all needed for a successful international securitization. Secondly, we learned that the big powers shall act faster when there are signs of genocide, so to prevent the escalation of the numbers of victims. Thirdly, the successful securitization of Kosova, gave new duties to NATO. Today we can even argue the right of NATO to intervene in countries where governments are overthrown by military or illegal means.

68

References Abrashi, Aziz and Burhan Kavaja. (1996). Epopeja e Minatoreve. Prishtine. Albright, Madeleine. (2003). Madam Secretary. (New York: Miramax Books). Austin, Jane L. (1962). How to do things with words. Oxford: Clarendon Press. Ayoob, Mohammed. (1984). Security in the Third World: the worm about to turn? International Affairs. Vol. 60. No. 1. pp. 41-51. Ayoob, Mohammed. (1995). Third World Security Predicament: State making, regional conflict, and the international system. Colorado-London: Lynne Reinner Publishers. Bacevich, Andrew J. and Eliot A. Cohen eds. (2001). War over Kosovo: Politics and strategy in a global age. New York: Columbia University Press. Bahador, Babak. (2007). The CNN effect in action: How the news media pushed the west toward the war in Kosovo. New York: Palgrave MacMillan. Bahnke, Andreas. (2002). www.nato.int.: virtuousness, virtuality and virtuosity in NATOs representation of the Kosovo campaign. In Ham, Peter van, and Sergei Medvedev (eds.). (2002). Mapping European Security After Kosovo. Manchester: Manchester University Press. pp. 125-144. Biden, Joseph R. (2000). Foreword. In Philip E. Auerswald and David P. Auerswald (edts.). The Kosovo Conflict: A diplomatic history through documents. (The Hague: Kluwer Law International). Blair, Tony. (1999). A new generation draws the line. Newsweek. April 19. Blair, Tony. (2000). Speech by Prime Minister, Tony Blair. Zagreb: EU/Balkan Summit. November 24. Booth, Ken (edt.). (2001a). The Kosovo Tragedy: The Human Rights Dimension. London: Frank Cass Publishers. Buckley, William Joseph (edt.). (2000). Kosovo: Contending Voices on Balkan Interventions. Cambridge, UK: William B. Eerdmans Publishing Company. Buzan, Barry and Ole Waever. (2009). Macrosecuritisation and security constellations: reconsidering scale in securitization theory. Review of International Studies. No: 35. Pp. 253-276. Buzan, Barry, Ole Waever and Jaap de Wilde. (1998). Security: A New Framework of Analysis. London: Boulder, CO: Lynne Rienner. Buzan, Barry. (1995). Security, the State, the New World Order and Beyond. In Lipschutz, Ronnie D. (edt.). (1995). On Security. New York: Columbia University Press. pp. 187-212.

69

Clark, Wesley K. (2001). Waging Modern War: Bosnia, Kosovo, and the future of combat. New York: Public Affaires. Clinton, William J. (1999a). Presidential Press Conference. (Washington , D.C.). March, 19. Clinton, William J. (1999b). A just and necessary war. New York Times. (New York). May, 23. Clinton, William J. (2004). My Life. (New York: Random House). CNN, (1999). Clinton makes his case for Kosovo strikes to senators. (Washington D.C.). March, 19. http://edition.cnn.com/ALLPOLITICS/stories/1999/03/19/us.kosovo/ (accessed: December 19, 2009) Cohen, William and Hugh Shelton. (1999). Joint statement on the Kosovo After Action Review, before Senate Armed Services Committee, 14 October 1999. http://www.defenselink.mil/news/Oct1999/b10141999_bt478-99.html (accessed 23.08.2009). Cook, Robin. (1999). It is Fascism That We Are Fighting Ours is the Modern Europe of Human Rights Convention. The Guardian. May, 5. Daalder, I. H., and M. E. OHanlon. (2002). Winning Ugly: NATOs War to Save Kosovo. (Washington, D.C.: Brookings Institution). Dunne, Tim and Daniela Kroslak. (2001). Genocide: Knowing what it is that we want to remember, or forget, or forgive, in Ken Booth (edt.). The Kosovo Tragedy: The Human Rights Dimension. (London: Frank Cass Publishers). Engel, Eliot. (1998). U.S. Representative on Conflict Prevention at the Institute of Peace symposium, Bosnia in the Balkans, Washington, D.C., February 25. Fromkin, David. (1999). Kosovo Crossing: the Reality of American Intervention in the Balkans. New York: Touchstone. Hansen, Lene. (2006). Security as Practice: Discourse Analysis and the Bosnian War. London and New York: Routledge. Havel, Vaclav. (1999). Address to the Senate and the House of Commons of the Parliament of Canada. April 29. http://old.hrad.cz/president/Havel/speeches/1999/2904_uk.html (accessed 15.05.2010). Henriksen, Dag. (2007). Natos Gamble: Combining diplomacy and airpower in the Kosovo crises 1998-1999. Annapolis, Maryland: Naval Institute Press. Judah, Tim. (2002). Kosovo: War and Revenge. New Heaven and London: Yale University Press.

70

Lipschutz, Ronnie D. (edt.). (1995). On Security. New York: Columbia University Press. Malcolm, Noel. (1996). Kosovo: A short history. New York: Harper Parennial. Mertus, Julie. (1999). Kosovo: How Myths and Truths Started a War. (Berkley: University of California Press). NATO. (1999a). Statement by the North Atlantic Council on Kosovo. January 30. Press release (99)12. http://www.nato.int/docu/pr/1999/p99-012e.htm (accessed in 09.12.2009). NATO. (1999b). Statement by the North Atlantic Council on Kosovo. April 12. www.fco.gov.uk/text_only/news/newstext.asp?2250&printVersion=yes (accessed in 09.12.2009). NATO. (1999c). Statement by the North Atlantic Council on Kosovo. 23.03.1999 NATO. (1999d). Statement by the North Atlantic Council on Kosovo. 24.03.1999 NATO. (1999e). Statement on Kosovo. 23 April 1999. http://www.nato.int/docu/pr/1999/p99-062e.htm (accessed 19.05.2010). Robinson, Piers. (2002). The CNN Effect: The myth of news, foreign policy and intervention. London and New York: Routledge. Shipoli, Erdoan A. (2010). International Securitization: The Case of Kosovo. Saarbrucken: LAP - Lambert Academic Publishing. Silber, Laura and Allan Little. (1996). Yugoslavia: Death of a Nation. New York: Penguin Books. Smith, R. Jeffrey. (1998). U.S. envoy warns Serbs, Kosovo rebels. The Washington Post. March 11. Solana, Javier. (1999a). Press Satatement by Dr. Javier Solana, Secretary General of NATO. March 23. Press release (99)40. http://www.nato.int/docu/pr/1999/p99040e.htm (accessed in 09.12.2009). Solana, Javier. (1999b). NATO as a community of values. Manfred Worner Memorial lecture. Berlin. June 02. http://www.nato.int/docu/speech/1999/s990602a.htm (accessed in 15.05.2010). US Congressional record. (1998a). Human Rights Violations in Kosovo. Remarks by House Representative Steny H. Hoyer. March 11. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1998b). Calling to an End to Violent Repression of Legitimate Rights of People of Kosovo. Remarks by House Representative Ben A. Gilman. March 17. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010).

71

US Congressional record. (1998c). Calling to an End to Violent Repression of Legitimate Rights of People of Kosovo. Remarks by House Representative Elliot L. Engel. March 17. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1998d). Calling to an End to Violent Repression of Legitimate Rights of People of Kosovo. Remarks by Senator Joseph R. Biden. March 18. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1998e). Calling to an End to Violent Repression of Legitimate Rights of People of Kosovo. Remarks by Senator Chris Dodd. March 18. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1998f). Crisis in Kosovo. Remarks by House Representative Eliot L. Engel. October 1. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1998g). On Kosovo. Remarks by House Representative David Skaggs. October 1. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1998h). Kosovo. Remarks by Senator Don Nickles. October 2. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1998i). Violence in Kosovo. Remarks by Senator Mike DeWine. October 6. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1998j). Developments in Kosovo. Remarks by Senator Paul Wellstone. October 8. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1998k). Kosovo. Remarks by Senator Tom Daschle. October 12. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1999a). America Must Ensure That Genocide Is Stopped. Remarks by House Representative Steny H. Hoyer. January 19. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1999b). Peacekeeping Operations in Kosovo Resolution. March 11. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1999c). Peacekeeping Operations in Kosovo Resolution. Remarks by House Representative David E. Bonior. March 11. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1999d). Peacekeeping Operations in Kosovo Resolution. Remarks by House Representative Sheila Jackson Lee. March 11. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010).

72

US Congressional record. (1999e). Peacekeeping Operations in Kosovo Resolution. Remarks by House Representative Alcee L. Hastings. March 11. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1999f). Authorizing the President of the United States to Conduct Military Air Operations and Missile Strikes against the Federal Republic of Yugoslavia (Serbia and Montenegro). March 23. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1999g). Authorizing the President of the United States to Conduct Military Air Operations and Missile Strikes against the Federal Republic of Yugoslavia (Serbia and Montenegro). Remarks by Senator Paul Wellstone. March 23. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Congressional record. (1999h). Authorizing the President of the United States to Conduct Military Air Operations and Missile Strikes against the Federal Republic of Yugoslavia (Serbia and Montenegro). Remarks by Senator Barbara A. Mikulski. March 23. http://www.gpoaccess.gov/crecord (accessed 25 January, 2010). US Department Of Defence. (1999). New briefing; Statement by the President to the Nation. March, 24. Waever, Ole and Barry Buzan. (2007) After the return to theory: the past, present and future of security studies. In Collins, Alan, (ed.) Contemporary security studies. Oxford University Press, Oxford, UK, pp. 383-402. Waever, Ole. (1995). Securitization and Desecuritization. In Lipschutz, Ronnie D. (edt.). (1995). On Security. New York: Columbia University Press. pp. 46-86. War in Europe (documentary). (2000). Written and presented by Michael Elliott. Film editor John Lee. Series producer Eamonn Matthews. MBC with GBH/Frontline. http://www.pbs.org/wgbh/pages/frontline/shows/kosovo/ (accessed 20 December 2009). White House Office of the Press Secretary. (1998). Remarks by the President and UN Secretary-General Kofi Annan in photo opportunity. March 11.

73

The Contribution of Turkish-Serbian Relations towards Improving Security in the Western Balkans Athina Tesfa-Yohannes* Turkey will need to utilize its newfound relationship with Serbia to push the aspiring EU country to follow through with the necessary reforms needed for accession. These reforms are not only critical in helping the country realize its EU goals, but vital to maintaining the stability with the region. Turkey will need to stress to its EU counterparts to ensure that political and economical decentralization within Serbia is critical to not only modernizing the country, but important in quelling domestic ethnic-based frustrations, particularly in its southern region Sandak. Sandak is an impoverished region in southern Serbia that is predominantly occupied with ethnic Bosniaks, with the region technically extending into the northeastern part of Montenegro as well. Sandak is also populated with Albanians within the Preevo Valley region. The citizens of Sandak are fairly content with remaining a part of Serbia, but have highlighted the dearth of economic activity, lack of political representation, and social woes (mainly organized crime and drug use amongst the youth) as primary obstacles for their communities. These two factors are also targeted as being a reason that various frustrated youth been drawn by the small Wahhabi movement thats steadily growing in the region. Sandak was treated as a special interest region during the Bosnian war, where (Serbian military) General Mladic was strictly forbidden from killing Muslims on Serbian territory. The bulk of the terror reigned on Sandaks citizens included harassment and humiliation techniques. But this didnt stop many Sandak locals from being forcibly bussed across the Bosnian border to be killed. The pre-war census in 1991 stated that approximately 224,000 Bosniaks were living in Sandak, with between 60-80,000 Sandak refugees leaving the region in 1992 to Western European countries, according to UN sources. It is a tell-tale sign of the devastation that the region experienced less than 20 years ago. The region has experienced significant trauma, and growing poverty and perceived discrimination have aggravated existing inter-ethnic tensions in the country. These tensions are simmering, and while they are not an imminent threat to Serbia and the regions stability, the regions Bosniaks must have their overall standard of living improved to enhance other integration mechanisms.

Assistant Specialist, BLGESAM.

74

Although it might seem paradoxical, Turkey will need to help Serbia gradually decentralize in order to maintain the unity of the country and maintain stability within the region (domestically and outside of its borders). Decentralization is part of the EU accession process, and mandated as a pre-requisite for receiving EU aid funds, which must be distributed through the relevant regional and local level channels. As Serbia has applied for EU membership status, and Turkey is a candidate country, it is in both countries interests to improve their internal structures as a means of efficiently running their own countries, but also towards facilitating more efficient practices in trade with one another. Turkey can assist Serbia in completing the necessary reforms in good (decentralized) governance, as Turkey was also forced to implement, in hopes of running the state in the better manner, improving state stability and security, and improving public opinion throughout the country in the process. Serbian President Tadi supports decentralization if it means more state stability, and improvements in arenas like transport, telecommunications, and managing ethnic conflict. As Serbia develops and becomes more urban and commercial, the need for decentralization from an economic viewpoint will be necessary during the times of rapid industrialization. Decentralization based on ethnic grounds will prove more tricky for a state and its media thats largely biased against ethnic minorities. The current Serbian state is still highly centralized, a hangover from the Milosevic era. The only tangible decentralization in Serbia is the autonomous Vojvodina region, since Kosovo declared independence in 2008. Kosovo was once an autonomous region of Serbia during the days of (ex-Yugoslavia) Tito, but was forcibly adjoined during the Milosevic reign after 1980. The Serbian constitution currently recognizes two types of territorial arrangements: local governments and autonomous regions. Due to the problems at the central government level with reform implementation and local governments inability to adequately equip with the numerous social and economic problems within their regions, decentralization in the near future could be carried out at the municipal level. Further encouraged by the abolishment of visas between the two countries, Turkey has begun investment in Serbias Sandak region, but is among the few investors that hasnt been deterred by the overall bureaucratic nature of the current Serbian state. Public property is wholly state-owned, prohibiting municipalities and local governments from properly convincing outside investors of the independence of their investment. Municipalities and local governments are prevented from running their areas efficiently due to the lengthy bureaucratic procedure of having to ask permission from central authority figures to alter or change any public property in their region. Gaining consent from state authorities to alter or add state-owned property has (in many cases) taken years, a process that keeps once-interested investors at a distance. The 2010 EU progress report on Serbias candidacy has also seen similar results, noting that while some competencies have been delegated to the local government level, ensuring capacity and resources has not been factored into this devolution process. Laws regarding public property regulation have not been adopted, and guarantees of local government resources have not been ensured, hindering regions from carrying out the local economic and social development projects needed. Devolution of control over state property, in addition to state services like electricity and gas, are items that Turkey must push Serbia into doing for the region, being an investor itself. Giving the regions more control over investments in their 75

regions will open up the opportunities for projects and job creation, which is so sorely needed in Sandak. The EUs progress report on Serbia has stated the need for Serbia to continue the decentralization process as a means of distributing the nearly 198 million received through the EUs IPA (Instrument for Pre-Accession) funding instrument. The first 50 million dispensed through the EU package was meant to spur economic growth in the country, which has experienced recent economic hardship. However, according to Gallups 2010 regional polls, 78% of Serbians have experienced difficulties making ends meet, with over 70% of respondents saying that economic conditions were deteriorating in the country. The overall unemployment rate in Serbia hovers at 19%, which it reaches nearly 50% in the Sandak region. Despite these hardships, more than 77% of Serbians have stated their wishes to avoid emigration and remain in Serbia. These findings suggest that Serbians are generally willing to take advantage of economic opportunity if presented in their territory, a welcome sign for an investor country like Turkey. In addition to easing the burden from the central governments other domestic goals, these new potential jobs will also increase the representatives of Sandak locals at the political level, and increasing the use of Bosnian at the governmental level, particularly in judicial and police positions. Seeing Sandak natives and Bosniak language used at administrative levels will help facilitate projects and ease claims of discrimination in the region. Turkey will need to assist Serbia in whichever capacity that it can, which will include outlining the power devolution/fiscal decentralization process by amending and strengthening the current Serbian legal framework. Sandaks economic revitalization is critical to cementing stability in Serbia. In addition to eventually outlining the new competences under the state level, the central government should also devote resources to the capacity-building of municipality and local level staff in Sandak. Although Turkey is still a highly centralized state that generally opposes any type of ethnically based decentralization domestically, it has made significant strides in general governmental and fiscal devolution, given the public sector reforms (administrative, judicial, fiscal, and many others) that were made after their 2001 financial crisis. Turkish reforms paved the way for various municipal and local government laws to enacted, easing the burden from the central government and allowing locals to take ownership over their resources. Serbia has made reasonable effort in this arena, privatizing more and more as a means of relinquishing power and responsibility in hopes of salvaging existing industries. One example includes the serious consideration of Turkeys 2008 offer to take over Serbias debt-ridden JAT Airways, buying up to 48% of the company if it also receives partially control of Belgrades main airport. Turkey hopes to revitalize the airline, and increase flights between their two countries along with increasing the number of regional flights (particularly inter-Balkans flights, which are sparse and extremely expensive for local populations). What would have once been out-of-the-question given Serbia and Turkeys past, is now on the negotiation table, signaling Serbias loosening economic grip in hopes of jump-starting a lagging economy filled with frustrated citizens. Reforms would encourage democratic practice for maximum efficiency and prompt local participation in regional affairs, spurring municipal economies in the process. Turkey must encourage Serbia to continue carrying out the judicial and financial reforms necessary to not only lift the country from its economic crisis, but also help the country be in line with EU candidacy recommendations.

76

The Serbian government will also need to be more aware of its political dealings in the region, as it has been accused of instigating and exploiting cleavages between rival Bosniak political factions in the southern region of the country, and such behavior is not conducive to a productive and healthy development environment. There are approximately eight political parties representing Bosniaks in the region [National Movement of Sandak, the Sandak Coalition, the Sandak Islamic Community, Party of Democratic Action, the List for Sandak, the People's Movement of Sandak, the Committee of the Islamic Committee, and the Bosniak National Council]. While Sandak generally wants to remain as a part of Serbia, the political interests within the region vary, from some parties demanding more autonomy from Serbia, while others advocate for better integration. Currently, there are struggles between two main political groups in the region, and clashes have occurred in the area, not just on an ethnic basis, but particularly struggles have been noted between local groups and municipal authorities (as seen in the southern city Novi Pazar). One way in which Turkey can assist would be helping the Bosniak Minority Council, founded in June 2010, in amending its constitution in hopes of the party being able to legally register and become operational as a vocally representative and unified power for the region. The council, which would work in the realms of education, culture, media, and language, needs to become fully representative and inclusive of all Bosniak factions within the Sandak region in order to present one unitary negotiating body to Serbian local and state authorities. While Serbia has instituted major legal mechanisms to help protect Human and Minority Rights (as part of the EUs accession process), the implementation process is often much slower than the drafting of legal orders. This could be due to the concern about how constitutional judges are appointed in Serbia, and how their (lack of) political will leads to lengthy judicial implementation processes for upholding legal rights of Sandak residents. While Sandak is of great importance for Turkey, the neighboring Preevo Valley region in southeastern Serbia should not be neglected. Predominantly ethnically Albanian, the region been more adamant about wanting autonomy, and ultimately, independence from Serbia. Insurgency within the region has been as recent as 2001, with the Liberation Army of Preevo, Medvea and Bujanovac (or in Albanian: Ushtria lirimtare e Preshevs, Medvegjs dhe Bujanocit, UCPMB). Directly adjacent to Kosovo, this region once actively wanted to join Kosovo, but has now reduced talks to more self-determination due to lack of Albanian representatives and local and state government attending to concerns in the region, such as tension, crime, etc. The ethnic Albanians in this region are experiencing much of the economic devastation affecting the southern region Bosniaks. Investment in this region has been paltry, with unemployment in the ethnically Albanian districts of Preevo and Bujanovac (some of the poorest in the country) resting at 40% and 27%, respectively. Economically devastating effects like brain drain have particularly affected the

77

Preevo Valley, as lack of education options and jobs using Albanian language as a medium are few and far between, pushing many residents to instead seek out opportunities in Kosovo, Albania, or Macedonia (where over 20% of citizens are ethnically Albanian). Media options in Albanian language are also limited, with many yet-to-be-privatized southern Serbian media outlets incorporating pirated media footage from Kosovo and Albania to address the language needs of the Preevo Valley residents. In March of this year, the countrys only Albanianlanguage newspaper, Nacional, was established, marking some improvement in the minority print media aspect. Ethnic barriers remain at administrative levels, where very few ethnic Bosniaks and Albanians hold political office positions. Although there is a National Council for Albanians currently operating, there is currently only one ethnic Albanian (Riza Halimi) serving in the Serbian Parliament.1 Although the Serbian constitution guarantees employment opportunities for citizens of all backgrounds, the ethnic composition of state employees is often different from the backgrounds of the citizens that they represent, increasing claims of ethnic discrimination from ethnic Bosniak and Albanian dominated southern regions. Serbian authorities have claimed that lack of qualified applicants from certain regions have made them unable to hire locals, but this further stresses the need to build the capacities of local populations in order to be better represented at the municipal level. Also, in order to constitute a council, political thresholds within the Bosniak Councils constitution were also suddenly and inexplicably raised to twothirds majority needed to pass mandates (instead of the once-simple majority system) by the Serbian Ministry of Human and Minority Rights. The Ministry, by enacting a different rulebook regarding the Bosniak minority, has singled out and prevented the Bosniak Council from being constituted, drawing further protest from the Bosniak community due to the increased barriers in being represented at higher levels of government. The Bosniak community, left with no unified representational body that has a ratified and recognized constitution, has recently reached out to the international community to draw attention to its plight with Belgrade. Rising ethnic tensions and economic devastation to the region become more evident to the EU in 2009, when thousands from southern Serbia filed for asylum once the EUs visa-free regime was established. A key Bosniak leader within the region advocating for Sandaks political autonomy is Mufti Muamer Zukorli, who has even warned others that if Belgrade continues with its neglectful policies towards the southern (minority dominated) region of the country, uprisings similar to those of North Africa could take place, potentially devastating for the region still reeling from past ethnic-based wars. With donor aid gradually reducing to both ethnic Bosniak and Albanian dominated areas of southern Serbia, Turkey must utilize this economic stagnation as an opportunity to invest in the region, and prevent the region from relying on deepening ethnic cleavages (due to economic crisis) as a pretext for future conflict, particularly given the existing present tension.

Obradovic, Pedja. Serbia Makes Uneven Progress on Integrating Minorities. April 20th, 2011. <http://www.balkaninsight.com/en/article/serbia-makes-uneven-progress-on-integrating-minoritie>.

78

To solidify regional security in the Balkans, Turkey must also further assist Serbia in reducing its potentially destabilizing behavior in two neighboring Bosniacountries: Herzegovina (BiH) and Kosovo. In BiH, Serbias influence over the Serbian entity Republika Srpska (RS) holds great weight regarding the stability in the region, and this growing relationship must be carefully examined and managed in a productive manner. Both Serbia and Republika Srpska have recently signed increased trade agreements regarding infrastructure and energy fields. The ethnic and historical alliance between Serbia and Republika Srpska is evident, with President Tadi and (Republika Srpska) President Milorad Dodik continuing and strengthening their solidarity pact over recent years. But Serbias financial and moral support to primarily one entity of the federal BiH is destabilizing the country, as talks of secession referendums have gained speed in Republika Srpskas (capital) Banja Luka. Multi-ethnic BiH is unquestionably fragile at the moment, yet RS President Dodik has remained firm in his stance that countrys constitution reform (which has been the source of BiHs EU candidacy refusal due to various inherently ethnically-related discriminatory features) should not be changed in a way that challenges RSs autonomy. Dodik, elected on a nationalist platform, has also stated that he advocates an internal solution for BiH, one reached without the dramatic assistance of foreign interference. Dodiks government has often been at odds with the Office of the High Representative, which remains the protectorate of the country through the implementation of the Dayton Agreement. However, he has increasingly criticized the growing centralization of BiHs (fairly weak) political institutions in the country, and remains heavily committed to Serbia. Serbia continues to invest in RS, as one of the policies of the Serbian government is the protection of ethnic Serbian citizens both domestically and abroad. However, the dearth of economic investment in the country has exasperated ethnic tension in the region, as the (2011) estimated 43% unemployment rate is projected to grow if political and economic reforms continue at its current slow pace. The unemployment rate in the Bosniak-Croat entity is much higher than that in Republika Srpska,2 as RS enjoys heavy investment from Serbia and Russia. The unemployment disparities are as high as 68% in the Bosniak and 47% in RS, particularly among female youth. The Bosniak entity is also more likely to be dissatisfied with the public services offered by the government, compared to those citizens of RS. Bosnias economy is thought be buoyed only by the assistance
2

Bosnia and Herzegovina Gap Analysis. Europe and Eurasia Bureau, US AID. Strategic Planning and Analysis Division. January 2011. Page 5. < http://www.usaid.gov/locations/europe_eurasia/wp/mpc_gap_analyses-bosnia_january_2011.pdf>.

79

of foreign aid and international officials, and deep ethnic cleavages have grown wider due to the economic crisis, as talks of ethnic-based secession for the countrys major ethnic groups (Bosniaks, Croats, and Serbs) have turned from murmurs to weekly topics of conversation. The viability of the state has always been in question for the last fifteen years, and the troubles that BiH currently faces havent changed these regional concerns. Turkeys role in BiH in recent years can be described as one of continued commitment to the country and helping the country lay foundations for stability and growth. Turkey is BiHs 4th largest investor, including the recent (49%) purchase of BiHs main airline. Turkey also helped steer negotiations between Serbia and Bosnia, helping Serbia deliver the long-awaited apology for the 1995 Srbrenica massacre. However, Turkey must use its restored relationships with both Serbia and Bosnia to help maintain equal and fair cooperation and investment between the two countries. While Serbia has officially stated that it respects the territorial integrity of Bosnia, its preferential bilateral agreements with Republika Srpska and continued investment to the region has made the economically-challenged Bosniak-Croat entity suspicious of Serbian investment in the country. Serbias (ethnically aligned) investment behavior in BiH is essentially fueling separatist dialogue from RSs President Dodik, potentially destabilizing the already fragile country. Turkey must help Serbia equally invest in both entities of BiH, and further encourage Serbia to holds talks with Republika Srpska to drop barriers for non-Serbian investors in their entity. With such unofficial barriers in place, tensions over ethnic discrimination will continue to rise throughout BiH, whose precarious economic situation makes a perfectly dangerous foundation for ethnic strife to once again take root. Reducing nationalist rhetoric from Republika Srpska will be critical, along with spurring economic investment to both BiH entities. Support of civil society is especially important in BiH, where three major ethnic majorities still harbor general mistrust of one another. In this case, civil society can be effectively used in alleviating social tensions and increasing understanding between ethnic groups, in addition to providing education and training on the local level for jobs created from (eventual) further economic growth in the region. Bosnias media, for example, has been identified as a source of contention, with information sources siding along ethnic lines, and delivering biased and journalistically flawed information to the masses. Civil society organizations, supported by federal government funding, could help address this problem with proper media training for these media outlets, for example. While Serbia is further along the EU path than BiH, Turkey will also need help BiH in stepping up its involvement in strengthening state institutions within the country, or at least boosting inter-institutional cooperation between both federal entities. BiH still has many reforms on its agenda (constitutional, judicial, economic, and social items namely), and these reforms have unfortunately slowed with the onset of the global economic crisis and the increase of nationalist-themed vitriolic dialogue within the country. Turkey will also need to use its newfound friendship with Serbia in helping the country also reduce its seemingly destabilizing behavior in Kosovo, a southern province that seceded 80

from Serbia and declared independence in 2008. As Serbias increased investments in Republika Srpska are viewed negatively in BiH, Serbias continued support of northern Kosovos Serbian minority is also viewed negatively within the Kosovo. Mitrovica, seen as the administrative capital of Serbian-dominated northern Kosovo, reports primarily to Belgrade, instead of the countrys established (and Albanian dominated) capital Pristina. The city is divided in half by a natural barrier, the Ibar River. But it remains (unofficially) social divided as well, with the northern part being ethnically Serb, and the southern region being ethnically Albanian. This composition has been the source of many deadly ethnic clashes in the city, the most recent of which occurring during Kosovos recent elections. Northern Kosovos Serbian enclave doesnt trust many international institutions, including NATO-led KFOR (Kosovo Forces), UNMIK (the United Nations policing forces in Kosovo), and the KPS (Kosovo Police Force). They failed in protecting the Serbian minority during ethnic clashes in both 1999 and 2004. 2010 was marred with random violent incidents in Mitrovica, with acts of vandalism and explosions occurring throughout the city. In 2011, responding from rising tensions in local authorities, Mitrovica announced that it would cease cooperation with the EUs mission in Kosovo (EULEX) unless it began to abide by the original domestic mandate given in the country. USAID, Americas primary international development instrument, has also been heavily protested in northern Kosovo. With 40% unemployment rate, Kosovos generally youthful population has also been left out of the EUs visa liberalization scheme in the Western Balkans, further isolating the country. The countrys fragility and stagnation in reform implementation due to widespread corruption have frightened investors in the region. Other investors have avoided investment in the country for fear of decreased relations with Serbia and other countries that dont recognize the new nation-state. Regular state procedures, like conducting censuses, take on a new form in the Balkans given its ethnically fragile makeup. Northern Kosovo will only allow authorities in Belgrade to conduct censuses on its populations. When northern Kosovos Serbs refused to pay electricity bills to authorities in Pristina, Serbia stepped in, offering (only fellow Serbs) electricity services. Serbia still refuses to recognize Kosovos independence, but with Kosovo being recognized as sovereign by more than 70 countries worldwide, Serbias strong hand in northern Kosovo may be viewed as destabilizing the country. Turkey must help coordinate international efforts in Kosovo to help focus on civil society level ethnic tensions as the source of the inherent mistrust throughout the country. Gallups 2010 findings in Kosovo stated that while 91% of Kosovos citizens believe that their government is corrupt,3 more than 90% of both ethnic Kosovars and Serbs opposed any type of ethnic-based population exchanges in the country and Serbia, signifying both communities willingness to stay and find a resolution despite the governments deficiencies. However, more than 50% of Kosovos citizens say theyre having financial difficulties due to the slowing economies, and much like the rest of the region, ethnic tensions are rising amidst the regions economic crises. Turkey, which has many investments in Kosovo, will need to help calm ethnic strife and encourage reforms as a means of securing its investments in the new country. Using its new alliance with Serbia, Turkey can
Gallup Balkan Monitor - Insights and Perceptions: Voice of the Balkans. 2010 Summary of Findings. Page 13.
3

81

serve as a medium between Serbia and Kosovo in increasing trade and investment to the entire country. Conclusion Serbia is nearly at the epicenter of every major political discussion regarding changes in the Western Balkans, and Serbias cross-border relations with neighboring countries is now more important than ever with the slowing of EU accession talks in the region due to the global economic crisis. Helping the entire Western Balkans achieve NATO membership would be a significantly progressive step towards avoiding conflict in the region, as Croatia, Albania and Turkey are already members. If Turkey can help Serbia curb its arms sales and highlight the positive aspects of NATO membership in hopes of securing regional security, it would greatly alleviate regional and international stereotypes of Serbia being the regional aggressor. Serbias heavy investments in Republika Srpska and northern Kosovo are also potential political landmines, as Serbias actions in these regional entities often contradict their official position of respecting national administrative authorities (like Pristina and Sarajevo). Serbias own internal policies towards its minority dominated southern region will also need to be further examined and ameliorated, as tensions have risen sharply in the region with the increase of unemployment, crime, and religious extremism. Thorough and efficient political and economic reforms on a decentralized basis are desperately needed in Serbia for effective management of the country in all aspects. Turkey must also help in strengthening state institutions in which a culture of corruption and inefficiency have been the norm, so that when they are decentralized, the problems that plagued the once-bigger institutions dont continue on the local level, and put further (economic and social) development in the country at risk. Serbia must overcome the oft-feared decentralization = secession argument and comes up with its own form of decentralization that works for the countrys multiple problems, without instilling any sort of fear of further loss to their territorial integrity. Serbia has a negative past with federalism, and thus decentralization, so all of these processes must also be sought to be done with Serbian officials from all regions, with all ethnic groups represented, so there is a sense of ownership over the reforms that are being completed, in addition to promoting regional mutual respect across ethnic groups. The economic crisis has hit the Western Balkans hard, particularly those countries that are regular recipients of large foreign aid packages. Once moderately dormant ethnic issues are now coming to the surface, and if they arent managed properly, waves of conflict could engulf the region once more. Turkey must help Serbia in achieving its EU goals of democratization and completing the Copenhagen criteria for accession to progress without delay. Civil society in these regions is of utmost importance, as the ethnic issues in these countries are the foundation for mistrust and inefficiency that has spread up to the institution level. Civil society organizations (CSOs) in Serbia are vibrant after experiencing many problems during the wars and authoritarian regimes. But most suffer from many problems, many of which include securing funding sources (having English-competent staff to help apply for many of those funds, for example), and executing activities that incorporate different ethnic groups. Sustainability is key for 82

these organizations. As of 2005, more than 70% of the civil society organizations in Serbia receive foreign funding, giving the impression that Serbia does not place emphasis/importance on civil society organizations and the large potential that they have in fostering inter-ethnic strife in many parts of the country. Increased funding to these sectors will help improve security and understanding in the region, and the power of CSOs in improving social standards and improve public opinion shouldnt be underestimated, particularly when given great responsibility from an overburdened (and highly centralized) Serbian state. For example, public opinions improve over generations, so while the older Serbian generation might remember stories about difficulties during Ottoman rule, the younger generations in Serbia often welcome Turkish investors if it means more job creation and better infrastructure development in the country. Job creation leaves less unemployed youth, and ideally reduced incidents of conflict as economic levels rise. Turkey can also assist in educational reform in the long-term, assisting to remove any harmful or biased language in Serbian textbooks that might be fueling negative viewpoints towards not only Turkish involvement in the region, but other neighboring Balkan actors. Serbia can improve its image in the region through increased cooperation with a (Muslim) state like Turkey, and thus improving neighboring relations with Turkeys allies in the region, fellow Muslim states like Albania, Kosovo, and BiH. Tadics government generally supports civil society, and advocates for stronger civil societies across the Balkans, and he has provided funds for the creation of a unified Balkan civil society network which can coordinate cross-border/cross-regional projects in the region regarding capacity-building of staff/local administration, youth employability, inter-ethnic understanding, etc. Boosting development, and thus regional security, in Serbia thus further prepares the nation for eventual EU membership. If Turkey can help Serbia realign its priorities towards proper fiscal investments domestically and abroad, while efficiently carrying out the necessary EU democratic and economic reforms, Serbia will cement its place at the heart of Balkan politics in a more positive and productive light. References Bosnia and Herzegovina Gap Analysis. Europe and Eurasia Bureau, US AID. Strategic Planning and Analysis Division. January 2011. Page 5. < http://www.usaid.gov/locations/europe_eurasia/wp/mpc_gap_analysesbosnia_january_2011.pdf>. Dedeolu, Emin. Perspectives on Decentralisation in Turkey. TEPAV (Economic Policy Research Foundation of Turkey). Fiscal Decentralization Donor's and Local Stakeholder's Coordination Workshop. Istanbul, Turkey: November 29th-30th 2006. Djoki, Bratislav. Decentralisation Process in Republic of Serbia in View of Optimal Territorial Organization. Presented at conference entitled Decentralisation between Regionalism and Federalism in the Stability Pact Countries of the Western Balkans. June 9th-10th, 2006. Eralp, Doa Ula. Turkey and Bosnia-Herzegovina: A Future Reflecting on the Past. SETA Foundation for Political, Economic and Social Research. SETA Policy Brief, #46. August 2010.

83

European Commission. Commission Staff Working Document. Kosovo 2010 Progress Report; accompanying the Communication from the Commission to the European Parliament and the Council; Enlargement Strategy and Main Challenges 2010-2011. November 9th 2010. European Commission. Commission Staff Working Document. Serbia 2010 Progress Report; accompanying the Communication from the Commission to the European Parliament and the Council; Enlargement Strategy and Main Challenges 2010-2011. November 9th 2010. Gallup Balkan Monitor. Insights and Perceptions: Voice of the Balkans; in Partnership with the European Fund for the Balkans. 2010 Summary of Findings. Huszka, Beata. Decentralisation of Serbia the Minority Dimension. Central European University, Center for Policy Studies. 2006-2007. International Crisis Group. Serbia: Maintaining Peace in the Presevo Valley. Europe Report # 186. October 16th 2007. International Crisis Group. Serbias Sandzak: Still Forgotten. Europe Report # 162. April 8th 2005. Joseph, Edward P. and R. Bruce Hitchner. Marking Bosnia Work: Why EU Accession is Not Enough. United States Institute of Peace. June 2008. Mirkovic, Rastislava. Bosniak Minority in Sandzak (Serbia) from Constitutive Nation to Minority. Obradovic, Pedja. Serbia Makes Uneven Progress on Integrating Minorities. April 20th, 2011. <http://www.balkaninsight.com/en/article/serbia-makes-uneven-progresson-integrating-minoritie>. Shaw, Calum. The Quaker Council for European Affairs. The EU and the Western Balkans: Grassroots Peacebuilding and Enlargement. January 2009. Vachudova, Milada Anna. The European Union, the Balkans, and Turkey: Can Soft Power Bring Stability and Democracy? The Woodrow Wilson International Center for Scholars. Meeting Report 280. October 2003. Woehrel, Steven. Future of the Balkans and U.S. Policy Concerns. Congressional Research Service. May 13th, 2009.

84

Tackling Ex-Yugoslav Ethno-political Dilemmas: The Cases of Kosovo and Vojvodina Adrian Pop*, Ragp Gkel** Introduction Kosovo and Vojvodina were regions endowed with a substantial degree of autonomy within Socialist Federal Republic of Yugoslavia (SFRY). Although having originally a similar status, the resolve of their ethno-political dilemmas in post-communism has been significantly different. The international management of Kosovos statehood has been a consequence of way outside powers, primarily the EU, have chosen to act right from the beginning, treating Kosovo's sovereignty as a process, and leading to Kosovos unilateral declaration of independence in February 2008. The move quickly reverberated in the post-Soviet space, against the background of the Russian-Georgian war in August 2008, with the unilateral recognition of NagornoKarabakh and South Ossetia by Russian Federation. By recognizing Kosovo (with the exception of five member states) and not recognizing Nagorno-Karabakh and South Ossetia, the EU has adopted a double standard approach towards secessionist state-like entities. Unlike Kosovo and Montenegro, no projects towards the appropriation of a core Vojvodinian identity, antagonistic to the Serbian one, were ever engineered in Vojvodina. The joint inauguration of the Omnibus law by the Vojvodinian assembly and Serbian parliament (2002) signified an attempt to bridge the conflicting views of centralists and proponents of asymmetric regionalization (i.e. Vojvodinian regionalists). Eventually, the new statute of Vojvodina, which was officially proclaimed on December 2009, has strengthened Vojvodinas asymmetric status within Serbia in accordance with European standards, correcting certain ambiguities which were present in the 2006 Serbian Constitution. In divided societies such as those of the Balkans, ethnic tension is at the centre of politics. As a rule, the ethnic majority in one Balkan state is a minority in another and the inadequate treatment of one countrys minority by its majority is often denounced by the neighbouring mother country (Pop, 2003: 118). Moreover, ethnic conflicts in the region substantially affect, and are affected by, their regional political environment, having thus powerful spill over effects. The ethnic conflicts and wars produced by the breakdown of the former Yugoslavia have triggered by far the most serious security risks in the region. The reason for that is that the Balkans make up a regional security complex (RSC), i.e. a set of units whose major processes of securitisation, desecuritisation, or both are so interlinked that their security problems cannot reasonably be analysed or resolved apart from one another (Buzan, Waever and de Wilde 1998: 201). The main characteristic features of a RSC are the following ones: security
*

**

Prof. Dr., National School for Political Science and Public Administration, Romania Ph.D. Candidate, Lumina the University of South-East Europe, Romania

85

interdependence; geographical proximity/physical adjacency; the existence of durable patterns of amity and enmity; rivalries, balance-of-power and alliance patterns among the main powers within the region; and penetration by outside powers which, in certain cases, could lead to their security alignments with states or state- like entities within the region. The RSCs are socially constructed in the sense that they are contingent on the security practice of the actors (Buzan and Waever 2003: 48). According to Barry Buzan and Ole Waever, in the early 1990s the Balkans moved in the direction of becoming a separate RSC, whereas from mid-1990s and decisively with the Kosovo war, the Balkans became a subcomplex within the EUEuropean RSC (Buzan and Waever 2003: 391). The involvement of the international community, and above all of the EU and NATO, has greatly influenced processes of conflict resolution and post-conflict reconstruction in the region. The attempts to solve the ex-Yugoslav ethno-political dilemmas are to be ascribed to a continuum which at one end of the spectrum has the centralization option and at the other end of it, the independent statehood of regions endowed with autonomous competencies. Somehow in the middle between them stands the regionalization option. States, where regionalization has been implemented, are formally designated as unitary by their constitutions. However, at the same time, some other constitutional provisions recognize the specifics of certain regions, thus preparing the soil for the concession of special competencies with regard to the use of regional or minority languages in public administration, education and public information, varied degrees of fiscal autonomy, and legislative (sometimes partly judicial, too) capacities at the regional level. Therefore, regionalization has more or less been an informal process entrenched within the constitutional structure of formally unitary states. Regionalization must not be confused with functional decentralization. Within a unitary state, functional decentralization is orientated towards the local self-government level and is mostly triggered by practical concerns. Correspondingly, functional decentralization has assumed a mainly technical and infrastructural dimension in the states where it has been implemented (i.e. the management and improvement of local infrastructure by the local self-government units). One should also make a distinction between asymmetric and symmetric regionalization. Asymmetric regionalization has consisted in the concession of special competencies to selected regions in terms of the management of income from regional taxes, the public use of regional or minority languages and the enactment of regional legislation. The typical case of asymmetric regionalization is the Italian one (Keating, 1988: 61-62, 133, 230-234; Welk, 2001: 107-128). By contrast, in symmetric regionalization, a greater number of regions gradually acquire a comparable status to the special ones, the typical case being the Spanish one. Kosovo and Vojvodina were regions endowed with a substantial degree of autonomy within Socialist Federal Republic of Yugoslavia (SFRY). The 1990s saw an attempt by the new Serbian elites to re-nationalize Kosovo and Vojvodina, as well as their endorsement of centralization. The new Serbian Constitution on 28 86

September 1990 stripped Kosovo and Vojvodina of their legislative and judicial competencies. In spite of their original similar status, Kosovo and Vojvodina have experienced significantly different paths meant to solve their ethno-political dilemmas. Kosovo: Independent Statehood as the Last Step of a Domino-type Process Kosovo is a good case study as it is relevant for all four levels of the Balkan security constellation, including domestically generated vulnerabilities of the states in the region, state-to-state relations, the regions interaction with neighbouring regions, and the role of global powers in the region (Buzan and Waever 2003: 51). Moreover, the Kosovo case is relevant for the international management of ethnopolitical conflict, the more so since one would argue that unlike the six republics of former Yugoslavia, which are now all independent, Kosovo would not have had a similar right for independence on the grounds that it was not a Yugoslav republic, but rather a province of Serbia. In fact, Kosovo's statehood is a result of the way outside key actors, first and foremost the EU, have chosen to manage the ex-Yugoslav space right from the beginning. As Susan L. Woodward pointed out, the EU opted to treat Kosovo's sovereignty as a process (Woodward, 2007). Seen from this perspective, Kosovo's statehood appears to be the last step of a domino-style process which started at the beginning of the 1990s. The formal recognition by European Economic Community (EEC), on the 15 January 1992, due to Germanys insistence, of Slovenia and Croatia, quickly reverberated in Bosnia and Herzegovina, leading to violent clashes. Encouraged by the U.S. Bosnia and Herzegovina proclaimed its independence on 5 April 1992. Although promptly recognized by the EEC the very next day, it was not accepted by Bosnian Serbs, which resumed the fight, stimulated also by the proclamation on 27 April 1992 of the Federal Republic of Yugoslavia (FRY) consisting of Serbia (with Vojvodina and Kosovo) and Montenegro. The Dayton peace agreement signed on the 21 November 1995 led to a de facto partitioning of Bosnia and Herzegovina into a Croat-Muslim Federation (51% of the territory) and Republika Srpska (49% of the territory). The outcome was a totally bizarre one: although officially there was one state, de facto there were two quasi-states, in which the political power was exercised through three parallel, extra-constitutional entities. These entities used to have their own economic spaces, budgets, courts of justice, police forces, armies and secret services. Moreover, the need for a prolonged stay of the NATO peacekeeping forces in Bosnia and Herzegovina has produced the first protectorate in the Western Balkans in the post-Cold War era. In the meantime, Kosovar Albanians frustration grew steadily. Although they were the first victims of President Milosevics policies, due his repealing of Kosovar autonomy (1989), their participation in the Dayton peace agreement negotiation was denied by the West. The radical elements of ethnic Albanians established a shadow government and formed Kosovo Liberation Army KLA (1996). The KLA force grew gradually with the support they received from ethnic brethren from Albania (including arms from the Albanian armys deposits

87

devastated by civilians throughout the 1997 civil war) and northern Macedonia. Serbian crackdown in 1998 transformed the Kosovo ethnic conflict into an open warfare. NATO intervention forced Yugoslavia to accept ceasefire and NATO administration of Kosovo by KFOR forces under U.N. supervision beginning in June 1999. Thus, the second protectorate in Western Balkans has been established. After the expulsion of Yugoslav authority from Kosovo, extremist Albanian groups originating from the territory of Kosovo, as well as indigenous elements from southern Serbia and Macedonia, used guerrilla warfare to launch a conflict, initially in southern Serbia (the Preshevo Valley) in early 2001, and then into Macedonia. As a result of the armed activities in Macedonia from the end of February to August 2001, the Macedonian state entered a period of crisis, which ended with the signing of the Ohrid Agreement in August 2001. The Ohrid Agreement made clear to the parties concerned that the solutions to ethnic problems are not territorial cleavages or secessions, but democratic institutions and powersharing. In the way the escalation of ethnic conflict took place there was a certain domino effect. The encouragement the West gave to KLA leaders during the Kosovo crisis and war (February 1998 June 1999) backfired two years later when Albanian extremists found a new haven in northern Macedonia and southern Serbia. In turn, the outburst of inter- ethnic violence in Macedonia in the spring of 2001 forced more than 40,000 Albanians to take refuge in Kosovo, diminishing the chances to negotiate the provinces final status. Moreover, the growing frustration and impatience among Kosovo Albanians at the continuing delays on full independence led to the explosion of Albanian violence against minority Serbs in March 2004 which, in turn, put pressure to put an end to uncertainty about Kosovos legal status in 2005 despite overwhelming consensus that Kosovo does not meet the conditions for recognition (Woodward, 2007). The signing of Belgrade agreement on 14 March 2002 put to an end the existence of FRY. The new joint state entity, under the name of Serbia and Montenegro, envisioned Serbia and Montenegro sharing common defence and foreign policies but running separate economies, currencies, and customs services, as well as being fully responsible for their internal security. Provisional in nature (designed to last for three years, after which either party was entitled to review the arrangement), incomplete, and not satisfying either republic to the full, the arrangement was mere a postponement of an in-built, predictable denouement. Eventually, after a Montenegrin independence referendum on 21 May 2006, the state union effectively came to an end with Montenegro's formal declaration of independence on 3 June 2006, and Serbia's formal declaration of independence on 5 June. In the meantime, Serbian policy-makers concentrated their efforts on negotiations with the international community, hoping to secure Kosovos maintenance within Serbia - while pending the definitive settlement of the provinces status. Correspondingly, Serbian constitutional theorists and policymakers started favouring centralized options for Serbias regional restructuring with only some room for functional decentralization and limited financial autonomy. This dominant trend among Belgrades political circles was also reflected in the new Serbian Constitution, which was inaugurated on 8 November 2006. 88

Eventually, on 10 March 2007, after a final high-level meeting on a draft Comprehensive Proposal for a Kosovo Status Settlement, the U.N. Special Envoy for Kosovo Martti Ahtisaari announced a dead end. Soon after, in July 2007, Russia used the threat of a veto to force the U.S., France and Britain to drop a planned U.N. Security Council resolution endorsing the Ahtisaari plan. On 17 February 2008, the Assembly of Kosovo unilaterally declared Kosovo independent from Serbia. It was in fact the second declaration of independence of Kosovos ethnic Albanian political institutions, the first having been proclaimed on 7 September 1990, immediately after the Declaration of independence of Kosovo in July 1990. At the government of Serbias initiative, the conformity of the 2008 Kosovo declaration of independence with the international law was referred to the International Court of Justice (ICJ) by the U.N. General Assembly, being the first case when a unilateral secession was brought before the ICJ for an advisory opinion. On 22 July 2008, the ICJ delivered its advisory opinion stating simply that the 2008 declaration of independence did not violate general international law. Although not binding, the ICJ ruling was perceived as politically significant since it might encourage more countries to recognise Kosovo. Serbian authorities warned the international community against Kosovos independence recognition, saying that the international legal order would never be the same and separatist movements everywhere would seize on the precedent, viewing the arrival of peacekeeping forces the first step towards the secession of a region. To be sure, developments in and around Kosovo have been closely followed by most of the parties involved in the conflicts in the ex-Soviet space. After Kosovos partially recognized independence, the recognition by Russia of South Ossetia and Abkhazia has definitely been easier, although it had the function of a retaliatory gesture to the West's overriding of Russian position in regard to Kosovo. From the viewpoint of international law, the Republic of Abkhazia and the Republic of South Ossetia are now in the same basket with the Republic of Kosovo, the Turkish Republic of Northern Cyprus, the Republic of China (Taiwan), and the Democratic Arabic Republic of Sahrawi (Kunic, 2011: 38). Remarkably enough, however, the widely expected worldwide chain reaction and shifts in local and regional balances of power in the conflict-ridden regions did not happen. Moreover, as Stefan Wolff put it, Kosovos declaration of independence in February 2008 and the ICJ advisory opinion in July 2010 have done little to clarify if and when the principle of self-determination can legitimately be invoked (Wolff, 2010). As of January 2011, Kosovo received international recognition from 74 states out of 192 U.N. member states, including a number of powerful players on the international stage such as the U.S., the EU (with the exception of five member states) Japan, Turkey, Qatar and Saudi Arabia. But the fact that not only emerging global powers such as Russia, China and India, but also five EU member states (Spain, Greece, Cyprus, Slovakia and Romania) refused to recognize Kosovo, due to concerns over the rights of territories to secede from states, has reopened deep divisions among European states. Not only the EUs Balkan policy has been stalled, but the EU ambition to act as a global power has once again been questioned (Grant, 2009: 7-12).

89

By supporting Kosovos independence and opposing the independence of South Ossetia and Abkhazia, the EU excluding the five member states (Spain, Greece, Cyprus, Slovakia and Romania) which did not support Kosovos unilateral declaration of independence has embraced a double standard approach. In the case of Kosovo, its option stayed in sharp contradiction with one of the widely accepted general principle which says that conflicts over self-determination are best settled by negotiations for autonomy within existing states (Griffiths, 2008: 231242). By contrast, in the case of South Ossetia and Abkhazia its option was to obey to that principle. Promoting a selective application of international law (Kosovo vs. Georgia) is totally counterproductive to the EU long-term interests as an emerging global player. The increasingly important role the EU has to play in crisis management (Asseburg and Kempin, 2009), particularly in the management of unresolved conflicts, should rely not only in its in-built assets such as the Unions high negotiating clout, the attractiveness of the European integration model, the new opportunities envisaged by the Lisbon Treaty in the area of foreign, security and defence policy, but also on a coherent policy approach regarding the recognition of secessionist state-like entities. The Russian-Georgian War in August 2008 has put forward at least four lessons for the EU as a potential key actor in conflict resolution. First, in regions were its interests are directly at stake, as in South Ossetia and Abkhazia, the Russian Federation would not hesitate to act resolutely and swiftly for defending them. Second, when the general principles of international law are observed, as in the case of Georgia, the EU member states could act in unity and with determination. Third, by negotiating the ceasefire, mediating the agreement on troop withdrawals, deploying the EU Monitoring Mission (EUMM) in Georgia in record time, and cohosting of the Geneva talks, the EU proved that it can become the principal diplomatic broker and peacekeeping actor. Fourth, maintaining equidistance while strengthening the Europeanisation project, working with Russia using the soft power diplomacy, maintaining direct contact with the breakaway regions, and trying to define a common strategy with the U.S. are key factors for succeeding in diplomatic brokerage and peacekeeping. Despite the EU overall diplomatic and peacekeeping success in Georgia, the West's recognition of Kosovos independence backfired like a boomerang for its long-term interests in Georgia. A key country of EU's Eastern dimension of the European Neighbourhood Policy (ENP), Georgia prior to the Russian-Georgian was also contemplated to be granted NATOs Membership Action Plan (MAP). Although vocally heralded prior to the NATO summit in Bucharest by the U.S. President George W. Bush, the granting of MAP status to Georgia and Ukraine was opposed by chief European allies, including Germany and France, vitally interested to maintain good relations with their key energy provider, Russia. That being said, even with the political and financial backing of the U.S. and a majority of EU member states, Kosovo continues, as before under U.N. supervision, to exist in legal limbo. What is more, Kosovo is still a Mafia-like state, a perfect illustration of the state capture phenomenon. The links of former KLA boss and current Prime Minister, Hashim Thai with the organized crime are welldocumented. According to The Guardian, the December 2010 Council of Europe (COE) report charged Thai of being the head of a mafia-like Albanian group responsible for smuggling weapons, drugs and human organs through eastern 90

Europe (Lewis, 2010). In fact the report only added new elements to an already thick black file concerning the KLA and its outgrowth, the Kosovo Democratic Party (KDP), links to organised crime (Chossudovsky, 2011). Some of such allegations have come even from the former chief prosecutor of the International Criminal Tribunal for the Former Yugoslavia (ICTY), Carla Del Ponte, in her 2008 memoir. Furthermore, the conflict is far of being over. About 120,000 Serbs still live in Kosovo, roughly half of them in isolated enclaves protected by a NATO peacekeeping force and the rest in a northern triangle that is closely tied to the Serbian hinterland. The potential for spill over in a neighbouring country is still there. That is why the desirable outcome remains a negotiated settlement that provides improved status without altering existing borders. Vojvodina: A Case of Asymmetric Regionalization Vojvodina is situated in the north of Serbia, a part of the geographic area where the Balkan Peninsula meets East Central Europe. A series of mass migrations have rendered Vojvodina one of Europes most richly multiethnic regions. Within the context of this diversity, Vojvodinas Serbian majority is internally fragmented too. Vojvodinas minorities have always seen Vojvodinas administrative autonomy as a guarantee for the safeguard of their collective rights and freedoms. By late 1988, Vojvodinas autonomy was brought to an end as result of Slobodan Miloevis anti-bureaucratic revolution. The 1990s was Serbias lost decade and this had a negative impact on Vojvodina too. First of all, the UN embargo and domestic mismanagement resulted in the worsening of the socio-economic situation. The same decade also saw the relative deterioration of ethnic relations and the emergence of inter-group cleavages. This occurrence was prompted by Belgrades subtle promotion of Serbian political hegemony in Vojvodina and the endeavours by minority interest-groups (e.g. the ethnic Hungarian parties) to resist it, and the echoes of the war in neighbouring Eastern Slavonia and other parts of the former Yugoslavia (Petsinis, 2008: 264-270). Nevertheless, these cleavages did not result into large-scale segregation and the instances of ethnic violence were not as pronounced as in the other multiethnic regions of ex-Yugoslavia. Unlike Kosovo or Montenegro, in Vojvodina we never had to do with the attempt by regional elites to engineer and institutionalize a distinct Vojvodinian identity, antagonistic to the Serbian one. Furthermore, calls for regional autonomy in Vojvodina have been essentially voiced on a trans-ethnic regional basis. The restitution of administrative competencies to Vojvodina came back to the fore as soon as Slobodan Miloevi fell from power in October 2000. Immediately it became one of the preferred policy debates of the coalition which participated in the October 2000 elections under name of Serbian Democratic Opposition. Moreover, this debate brought back to the fore the cleavage between centralists and proponents of an asymmetric status for Vojvodina. The joint inauguration of the Omnibus law by the Vojvodinian assembly and the Serbian parliament in February 2002 signified an attempt to bridge these conflicting standpoints. In fact it was the first time, since 1990, that the Vojvodinian

91

assemblys executive council submitted a legal text on its administrative jurisdiction to the Serbian parliament and that text was approved. This document strengthened the Vojvodinian assemblys decision-making capacities in certain areas but in no way did it amount to a separate constitutional charter for the province. The Omnibus law enabled the Vojvodinian assembly to fund most of its projects in the fields of education, minority education and agriculture partially from the provincial and partially from the republican budget. The same document authorized the provincial organs to issue textbooks in the languages of the national minorities and allow for the arrangement of teaching programmes in the languages of ethnic minorities. Meanwhile, the law authorized the provincial organs to guarantee the official use of the recognized languages and their alphabets throughout the province. Nevertheless, the provisions of the law were to be implemented in compliance with the Serbian Constitution and the republican legislation. The document signified a step towards the inauguration of the new Serbian Constitution and the definitive settlement of Vojvodinas status. The 2006 Constitution defined Kosovo and Vojvodina as autonomous provinces of Serbia with all the rights and obligations prescribed. With specific regard to Vojvodina, it allowed for three-sevenths of its budget (to the amount to at least 7 percent in relation to the budget of the republic) to be used for financing the capital expenditures. This provision signified a departure from the 1990 Constitution and established the preconditions for regulated fiscal autonomy. Nevertheless, it did not make it explicitly clear whether the autonomous provinces are allocated a right of taxation or not. In addition to this, it emphasized the European principle of subsidiarity in relation to the local self-government units and autonomous provinces. In an overall assessment, the 2006 Constitution favoured decentralization over asymmetric regionalization. In fact, the 2006 Constitution informally favoured decentralization towards the local self-government units without clearly regulating the balance and the interrelations among different levels of authority (i.e. the republican government, the autonomous provinces and the local government units). This caused dissatisfaction among a variety of interest groups in Vojvodina. Tensions related to the Serbian government not fully cooperating with The Hague Tribunal have led to the suspension of the EU-Serbia negotiations on 3 May 2006. Eventually, Radovan Karadis arrest on 21 July 2008 reopened the way to Serbias accession to the European structures. This culminated with the countrys formal application to the EU on 22 December 2009. EU advisors have not exerted serious pressures on Serbia with regard to Vojvodinas status and regionalization. Nevertheless, the Council of Europe and certain bodies operating under the umbrella of the EU have underlined the necessity for European states to devolve part of their authority towards the regional and local self-government levels, in a balanced and coordinated manner, and reach a modus vivendi over the percentage of the regional revenues channelled towards the central coffers (Council of Europe, 1997: 1-8). With specific regard to Vojvodina, these guidelines gain particular significance considering that Vojvodina is a rich agricultural region which has been participating in a number of EU-sponsored cross- border cooperation schemes, including the Banat Euro-region (Petsinis, 2007). Meanwhile, a number of Democratic Party policy-makers in Belgrade and Novi Sad started regarding allegations over secessionist trends in Vojvodina as rather exaggerated. This 92

encouraged Democratic Party policy-makers to adopt a more positive outlook on the restitution of certain competencies to the Vojvodinian assembly, in an attempt to placate the EU and enhance Serbias prospects for accession to the Union, and respond to the popular demands in Vojvodina for the reinforcement of the provinces status. The end result of these domestic and external catalysts was the inauguration of a new statute for Vojvodina. The approval process commenced on 24 November 2009, and the statute was finally approved by the Serbian parliament on 30 November. Eventually, the statute was officially proclaimed on 14 December 2009, in Novi Sad, and put into force on 1 January 2010. As has been the case in other European states, the statute concedes a number of competencies to the province within a formally unitary constitutional structure. In principle, the statute strengthens Vojvodinas asymmetric status within Serbia and comes to fill in certain ambiguities in the 2006 Constitution. It is also consistent with the European standards and guidelines on the devolution of states authority to the regional level (e.g. the Draft European Charter on Regional Self-Government). The new statute is also consistent with Council of Europes Framework Convention on the Rights of National Minorities. Provisions such as the Council for National Communities at the Vojvodinian assembly can operate as a viable and effective alternative for the coordinated resolution of questions with ethnic implications on a neutral ground. This provision can function even more effectively, if implemented jointly the Serbian Law on Local Self-Government (2002) and its authorization for the formation of the councils for interethnic relations in ethnically-mixed localities. If properly implemented, this medium can sideline the demands for ethno-territorial autonomy as these have been voiced by Vojvodinas ethnic Hungarian parties. The ethno-territorial option is not really an option in a richly multiethnic region such as Vojvodina as it could, in the long run, jeopardize relations between ethnic Hungarians and Serbs (also, other groups) and result in the disappearance of intercultural cohabitation. Lastly, the regulation of financial and infrastructural issues by the provincial organs can prove beneficial to Vojvodinas participation in EU cross-border cooperation projects thus enhancing the provinces contribution towards Serbias European path. Conclusions The two ethno-political case studies offer valuable lessons for the EU as the main integrative power in the Balkans and emerging global actor alike. By choosing to treat Kosovo's sovereignty as a process the EU prompted a situation where despite its partial recognition, not only Kosovo continues, as before U.N supervision, to exist in legal limbo, but the ethno-political tensions and the potential for spill over effects are still there and the UE is now confronted in its very backyard with a Kosovar running political elite involved in organized crime activities. Moreover, the well-grounded refusal of five EU member states to recognize Kosovo have once more generated divisions among Europeans and questioned the EU capacity to act coherently on the global stage. As independent statehood proves to be a double-edged sword when approached with a double standard (Kosovo vs. Georgia), EU needs a coherent policy approach regarding the recognition of secessionist state-like entities, as a precondition for fulfilling its strategic potential as spelled out in the Lisbon Treaty and become an 93

authentic global player. In its turn, the case of Vojvodina offers precious material to academics engaged into research in asymmetric regionalization. It confirms the general wisdom which says that conflicts over self-determination are best settled by negotiations for autonomy within existing states. What is more, in the light of Serbias accession to the EU, it highlights to what extent a post-communist country aspiring for EU membership conforms, at least on a normative basis, to European standards on regionalization and protection of minority rights. References Asseburg, M. and R. Kempin (eds.) (2009), The EU as a Strategic Actor in the Realm of Security and Defence? A Systematic Assessment of ESDP Missions and Operations, Berlin: SWP Research Paper (14). Buzan B, O. Waever and J. de Wilde (1998), Security: A New Framework for Analysis, Boulder and London: Lynne Rienner Publishers. Buzan, B. and O. Wver (2003), Regions and Powers: The Structure of International Security, Cambridge and New York: Cambridge University Press. Chossudovsky, M. (2011), Kosovo Freedom Fighters Financed by Organised Crime, Global Research, 4 January. Council of Europe (1997), Draft European Charter on Regional Self-Government, Brussels. Griffiths, M. (2008), Ethnic conflict, in M. Griffiths (ed.), Encyclopedia of International Relations and Global Politics, London and New York: Routledge. Grant, C. (2009), Is Europe Doomed to Fail as a Power, London: Centre for European Reform. Keating, M. (1998), The New Regionalism in Western Europe, Cheltenham: Elgar. Kunic, J. (2011), Relationship of UN towards the internationally non-recognized countries, in Proceedings of the International Conference on Balkan and North Cyprus Perspectives in Political, Economic and Strategic Issues, March 17-18, 2011, Famagusta: Center for Strategic Studies. Komi, J. (2001), Unitary or Asymmetric Regionalism? An Insight into the Autonomy of Vojvodina within the Concepts of Regionalization in Serbia, in Open University Subotica, Essays on Regionalization, Subotica: Agency for Local Democracy. Lewis, P. (2010), Kosovo PM is head of human organ and arms ring, Council of Europe reports, The Guardian, 14 December. Petsinis, V. (2008), Serbs and Ethnic Hungarians in Vojvodina: Ethnic Conflict Placed within a Framework beyond Groupism, Slovak Sociological Review, 40, 3. Petsinis, V. (2007), The Banat Euro-Region: Prospects and Obstacles, in New Europe College and Goethe Institute Bucharest, The Borders of Europe, Bucharest: University of Bucharest Publishing.

94

Pop, A. (2003), Security: From Powder Keg to Cooperation, in W. van Meurs (ed.), Prospects and Risks Beyond EU Enlargement. Southeastern Europe: Weak States and Strong International Support, Opladen: Leske + Budrich. Welk, J. (2001), From Ethnic Minority Protection to Cohabitation, in Open University Subotica, Essays on Regionalization, Subotica: Agency for Local Democracy. Wolff, S. (2010), The uncertain principle of self-determination, Development & Transition, 16(2), 22 Woodward, S.L. (2007), The Kosovo Quandary: on the International Management of Statehood, FRIDE Comment (3).

95

Minority Education for Kosovos Turks: Faced with Poor Education and NearTotal Exclusion from Kosovos Society Gordana Bozic* Introduction There are two separate educational systems in Kosovo: Albanian and Serbian. The latter is also known as parallel education, because it has existed in parallel to the Albanian dominated system ever since the armed conflict ended and the arrival of NATO troops and the United Nations Mission in Kosovo (UNMIK). Placing Kosovos institutions and security into the hands of the UN and NATO effectively limited Belgrades authority only to those areas that had a Serb majority. In the first couple of post-conflict years, the UNMIK experienced difficulties in establishing its presence in the areas predominately populated by the Serbs, specifically in Mitorvica and several other municipalities north of the River Ibar and in few towns and villages south of the River Ibar. Furthermore, in the aftermath of the armed conflict, the Serbs were subject to widespread reprisal and discrimination by the Albanians. Freedom of movement for the Serbs was extremely limited immediately after the conflict, while their trust in Albanian-dominated institutions further eroded. As a result, the Serbs were left without access to public services, and Belgrade made efforts to fill this institutional vacuum created in the areas where Serbs remained. Although Belgrades presence is felt across different public services, its intervention is most prominent in the education sector. Hence the term parallel education. The Albanians are the majority group in Kosovo, making-up approximately 90 percent of the total Kosovos population. There are eight minority groups: Ashkali, Bosniaks, Croats, Egyptians, Gorani, Roma, Serbs, and Turks. Those minority groups are related to each other by language (Bosniaks, Gorani, Serbs, and Croats), religion (Bosniaks, Gorani, and Turks), or by both language and religion (Gorani and Bosniaks). It will not be amiss to suggest that language is the most influential factor which shapes minorities position in relation to the two educational systems in Kosovo. Choices in relation to available education made by Kosovos minority groups may be the result of political considerations, economic reasons or, more commonly, the combination of the both factors. The Turkish language and schooling in this language seems to be least politicized and thus, least controversial in Kosovo. Choosing Between the Two Educational Systems Each of the seven non-Serb minority communities opts either for the Albanian or Serbian educational system. Generally, communities whose members speak what was previously known as Serbo-Croatian send their children to schools that teach in the Serbian language and according to curricula developed by Serbias Ministry of Education. Other communities, such as the Turks, the Roma, and Bosniaks (for primary and secondary education) follow curricula developed by
*

Senior Analyst/Historian in the Department of Justice Canada, Crimes Against Humanity and War Crimes Section, Canada. The views expressed in this paper and during conferences discussions are from personal perspective and in no way represent the Department of Justice Canada.

96

Kosovos Ministry of Education and taught in their respective mother tongue.1 Although Bosniaks and Gorani speak the same language and share common Slavic origin and Islamic religion, they, however, adopted not only different but also inconsistent approaches towards the Serbian and Albanian educational systems. For example, the Bosniaks pursue primary and secondary schooling in Bosnian according to Kosovos curricula, while at the same time they endorse and advocate for the Serbian post-secondary education. Furthermore, not all members of a given group may follow the general pattern established at the primary and secondary education level. For example, there are Goranis who are educated in Albanian according to Kosovo curricula (Gnjilane town) and Bosniaks who attend primary schools that follow Serbian curricula (Janjevo town). This only illustrates how complex the issue of minority education may be in politically complicated region of the Western Balkans. Unlike the Bosniaks and Goranis, the Turks consistently follow Kosovos educational system for all levels in Turkish or, if schooling in their mother tongue is unavailable, in Albanian (Vuitrn, Mitrovica, and Janjevo). In other words, they do not consider the Serbian educational system as an option. It is important to note that the Turkish community did not endorse the parallel education established and run by the Albanians in the early 90s either. Today, members of the Turkish community like to emphasize that they regard Kosovo as their state and that they have no aspirations to secede or join another state.2 This response is, of course, in reference to the Serbs and their political stance in relation to Kosovos status and declaration of independence. In addition to this important political consideration, historical experiences of Turks do not provide incentives for them to endorse the Serbian educational system. In retrospect, Belgrade, just like Pristina today, always struggled to create favourable conditions for Yugoslavias Turks to enjoy quality education in their mother tongue. For example, in Socialist Yugoslavia quality of education in the Turkish language was negatively affected by a chronic shortage of mandatory textbooks, especially for the secondary education. Education for Kosovo Turks: The lack of Textbooks Kosovos Parliament has adopted progressive laws with respect to minority language and education rights. However, the problem today in Kosovo is that adopted laws do not always get enforced and applied in practice. According to the Law on the Use of Language, both Albanian and Serbian are equal as state languages, while minority languages are either an official language or a language in official use at the municipal level.3 Based on the Article 19, parents can decide for
Generally, Roma children receive no instruction in their mother tongue. Some Serbian schools, such as those in Gnjilane municipality, provide ad hock Romani classes. 2 Bedretin Koro. Interview by the author (29 March 2011). Mr. Koro is Regional Inspector for Education in the Turkish Language in Prizren, Kosovo. All interviews were conducted via email. 3 United Nations Mission in Kosovo (UNMIK), Provisional Institutions of Self-Government, Assembly of Kosovo, Law no. 02/L-37 Law on the Use (sic) Languages (Pristina: UNMIK, undated). In municipalities where the minority community constitutes five percent and three percent, its language shall have the status of the official language and the language in official use, respectively. Specifically, the Law defines Turkish and Bosnian as the official languages in Prizren municipality, in addition to Albanian and Serbian.
1

97

their children whether Albanian or Serbian should be the language of instruction. As for those minority communities whose mother tongue is neither Albanian nor Serbian, they may pursue schooling in their mother tongue (Article 20). Acknowledging the particular circumstances of the Serbs, Kosovos Law on Education in the Municipalities, Chapter V, Article 12, allows Serbian language schools to use curricula and textbooks developed and published in Serbia. This position is also adopted, albeit through more informal arrangements, in relation to Turkish language schools and the provision of textbooks published in Turkey. It is interesting to note that some of members of the Turkish community who are actively involved with the educational issue are not well informed as to what type of mechanisms or arrangements exist between Kosovo and Turkey, except that Pristina gives the green light to the import of textbooks from Turkey.4 Kosovos Law on Primary and Secondary Education, Section 3.2b, outlines the obligation of the government to provide textbooks free of charge for mandatory education, including textbooks for both general and so-called national subjects in minority languages (Section 7.3). This provision is successfully implemented: all mandatory textbooks for the primary education in Turkish language are free of charge. In addition, the Ministry of Education has developed curricula in Turkish for primary and secondary education. However, Pritina is struggling to ensure a supply of all mandatory textbooks in the Turkish languages. According to some estimates, only 70 percent of all mandatory textbooks are available.5 In particular, the majority of textbooks for grades 5-9 are unavailable. Furthermore, there are no textbooks whatsoever for secondary education. To be more exact, only textbooks for the Turkish language and literature and art are published by September 2010.6 As a result, members of the Turkish community identify the lack of mandatory textbooks as the most urgent issue. Both Pritina and the Turkish community are faced with two obstacles in relation to textbooks: a) a shortage of qualified translators to translate textbooks for general subjects from Albanian into Turkish; and b) the lack of financial incentives to print textbooks in minority languages for each grade. According to the OSCE Mission in Kosovo, translation is considered poor both technically and contentwise due to the limited language proficiency of translators or the fact that they are not familiar with the content of the textbook.7 The Turkish community is relatively small in size, while at the same time Pritina is heavily dependent on foreign credits and loans and faced with difficult opportunity cost in the education sector (for example, building additional schools in order to accommodate Albanian speaking students whose learning conditions are seriously affected by overcrowded classrooms). As a result, it appears unaffordable to publish textbooks in Turkish for each school subject in a small number. To be more specific, in order for a publishing house to make a profit or to break-even, there must be a demand for at least 1000 copies of a textbook: for the whole Kosovo, the
Orhan Volkan. Interview by the author (01 April 2011). Mr. Volkan is Municipal Coordinator for Education in Minority Languages. Also, Bedretin Koro. 5 Koro. 6 Volkan. 7 OSCE Mission in Kosovo, Kosovo Non-majority Communities Within the Primary and Secondary Educational System 5.
4

98

maximum number is 200 copies.8 Equally important, expert authors from the Turkish community are discouraged from writing textbooks as they are not adequately paid.9 Another identified shortcoming that is related to financial considerations that could possibly be linked to the lack of political will in Pristina is the absence of minority- specific budget within the Ministry of Education from which the costs of Turkish language textbooks would be covered.10 It is important to note that the Ministry of Education has maintained a special budget for the needs of the Serb community, although the Serbs do not participate in Kosovos educational system. (The budget was maintained at least up to 2008). It is this aspect that may suggest that there is no genuine political will in Pristina to effectively address the textbook issue for the Turkish and other minority communities. As a result, Turks depend on the Republic of Turkey for school textbooks. For example, the Association of Teachers (Turkish language) arranged for approximately 24 000 textbooks for secondary education to be imported from Turkey in the period 2000-2008.11 It is not always easy or possible to import textbooks for all school subjects. As a result, for those subjects for which textbooks are not produced in Kosovo or imported from Turkey, students rely on teachers dictation. The Turkish community faces difficulties even when textbooks are imported from Turkey due to the existing differences in curricula between Kosovo and Turkey. The result is that many textbooks brought from Turkey are not used to the full extent.12 The lack of textbooks places Turks in a disadvantaged position in relation to Albanian students, in particular regarding the admission exams for secondary and higher education.13 For example, at the end of grade nine, students are required to take a comprehensive exam that determines the success of enrolment in the secondary school of their first choice. Since there are no textbooks in Turkish for grades 5-9, Turkish students struggle to adequately prepare for the exam. In other words, they compete on unequal terms with Albanians. It must be mentioned here that it is not only minority students whose enrolment into secondary education is affected by the lack of textbooks. The majority Albanian students also face difficulties in obtaining textbooks, but mostly for grade nine. In contrast to the Albanian students, Turkish students are disadvantaged because their ability to acquire comprehensive knowledge at the primary education level is significantly diminished due to the lack of textbooks for grades 5-9, and not only for grade nine. In sum, the outstanding textbook issue illustrates how the partial implementation of minority education has generated detrimental learning and teaching conditions for Turkish minority students and teachers. The question remains even more urgent when the textbook issue is examined against the backdrop of absence of opportunities for the younger generations of Turks to learn two state languages, Albanian and Serbian.
Ibid. Koro. 10 Ibid. 11 Association of Turkish Teachers (date, place?) 12 Koro. 13 OSCE Mission in Kosovo, Kosovo Non-majority Communities Within the Primary and Secondary Educational System 6.
9 8

99

The Lack of Integration at the National and Regional Level Prizren is a town with the biggest Turkish minority, and it is the only municipality in Kosovo where the Turkish language is official language as stipulated by the Law on Use of Languages. There are 1200 Turkish students at the primary level and approximately 550 students attending secondary schools in Prizren.14 As already mentioned, there is curricula primary and secondary education in the Turkish language. However, Prizrens schools that accommodate Albanian speaking students do not teach the Turkish language as a subject, nor do they provide bilingual instruction (Turkish immersion). In contrast, Turkish students who are educated in their mother tongue do learn Albanian as a subject. However, the teaching of Albanian is inadequate, often centred on memorizing lyrics rather than on acquiring skills to effectively communicate, study, and work in Albanian. The Ministry of Education has developed a curriculum for Albanian as a second language, but does not provide textbooks that reflect that curricula. Instead, Turkish students are required to study Albanian from the textbook that is designed for the majority Albanian students, which they find too advanced and too complicated to follow. As a result, Turkish students do not attain fluency in Albanian at the end of their primary and secondary education. As a result of the current language policy, that is, the lack of opportunities for the majority Albanians to learn Turkish or Serbian, the Kosovo government will increasingly function only in Albanian. This will in turn have detrimental effects on access to public services for members of non-Albanian communities, including the Turks. Furthermore, it will diminish employment opportunities in the public sector, in particular, and generate economic exclusion, in general, for younger generations of Turks who presently do not learn the Albanian language effectively enough.15 In addition to Albanian, Serbian is also a sate language. It is also a common language used among various peoples of the Western Balkans. The Serbian educational system notwithstanding, there is not a single school in Kosovo that teaches Serbian as a language or that gives instruction in Serbian. In other words, the Turkish students do not have an opportunity to learn Serbian. Inadequate teaching of Albanian and the total absence of Serbian from schools creates conditions in which the Turkish youth are subject to double marginalization. In particular, in addition to experiencing social and economic marginalization within Kosovo due to their inability to speak Albanian, younger generations from the Turkish community also face limited opportunities in the regions mainstream due to their inability to speak Serbian. Conclusion Although there are curricula for Turkish primary and secondary education, only approximately 70 percent of mandatory textbooks in the Turkish language are available. The upper level of the primary education (grade 5-9) and the secondary education are most affected by the lack of textbooks. The Republic of Turkey helps Kosovos Turkish community by providing them with textbooks. It also assists by providing periodic training for the Turkish educators. Some members of the Turkish
14 15

Volkan. The data is for 2009/2010. Koro. Also, Volkan.

100

community would like to see more engagement on part of the Government of Turkey. For example, they argue that there is a necessity to establish a specialized agency that would deal only with the educational maters and cooperation between Kosovo and Turkey.16 As a result of inadequate teaching of Albanian, the Turkish students face barriers to study at the University of Pristina, where Albanian is the language of instruction. As a result, Turkish students tend to gravitate towards Turkey when it comes to university education. However, upon their return to Kosovo, they face another obstacle, namely, verification of their diplomas obtained in Turkey. The Ministry of Education is obligated to verify foreign diplomas within four months. However, it often takes up to a year and half for the Ministry to do so.17 In sum, Pristina has made some efforts to implement the educational and language rights for the Kosovo Turks. However, up to date, it failed to provide mandatory textbooks for primary and secondary education in Turkish. It addition, the current language policy, that is, the absence of the Serbian and the inadequate teaching of Albanian in schools negatively affects national and regional integration of the Kosovo Turks.

16 17

Koro. Ibid.

101

A Dream Hoped for but not to Be Realized: Albanian Opinions on the Merger of Natural Albanian Territories Ramadan ipuri* Albania's Territorial Fragmentations Albania, a country which stood as part of the Ottoman Empire for almost five centuries, suffered one of its largest historical losses immediately after the declaration of independence on 28 November 1912. The collapse of the Ottoman Empire in the early twentieth century was one more factor for the partition of the Albanian territories, which failed to be organized under the weak and nonconsolidated country as Albania was. The weakening of the Ottoman Empire inspired the Balkan neighbors to increase their appetites against Albanian territories. Balkan states, taking advantage of the situation in which the Porte was, in March 1912 formed a coalition whose aim was the division between themselves of the European possessions of the Ottomans. The first accord, between Serbia and Bulgaria, agreed upon Serbias annexation of Kosovo and northern Albania but left much of Macedonia unassigned.1 Meanwhile, Serbia, which lacked a maritime boundary, demanded an outlet on the Adriatic Sea. The conditions in which Albania was led Albanians to conclude that the separation from the Ottoman Empire would constitute a threat to the territorial unity of the country, it forced them to continue seeking help and support from the Porte while waiting for a later time to declare independence. After a last attempt to of an Ottoman-Albanian alliance , Albanians understood that there could be no more resisting power against the Slav and Montenegrin pressure. As a former Ottoman official, Ismail Qemali came to Vienna and Budapest demanding a diplomatic support. Austria-Hungary had its concern about the plans of Greece and Serbia which wanted to share the Albanian territories into two, having Shkumbin River as a border line. Berchtold Foreign Minister stressed that Serbia is not under any circumstances be allowed to appear in the Adriatic.2 After many difficulties, Albania, with the diplomatic support of Vienna, declared its independence in the city of Vlore on 28 November 1912. There were 83 Muslim and Christian delegates who signed the act of the independent Albania. Despite this fact, the Serbian attacks in the northern Albania continued to burn and destroy everything they came across. The Serbian socialist writer, Dimitri Tucovic, wrote: The bourgeois press clamored for a merciless extermination and the army executed the orders. The Albanian villages, from which the people had made a timely flight, were burned down: there were at the same time barbaric cremations in which hundreds of Albanian women and children were burnt alive.3

PhD Candidate, Lecturer, Epoka University, Albania, rcipuri@epoka.edu.al (Bildiri sahibi Kongreye mazereti nedeniyle katlamam ve bildirinin canl sunumu yaplamamtr. Eser sahibinin irade beyan ve istei zerine sz konusu bildirinin yaynlanmas uygun grlmtr.) 1 Vickers, Miranda, The Albanians A Modern History, I.B.Tauris, New York, 2009, p. 66 2 Vickers, Miranda, The Albanians A Modern History, p.67 3 Tucovic, Dimitry, Serbia and Albania, Belgrade, 1914, p.107-108d

102

Albania would experience the greater calamity at the Conference of Ambassadors in London which started its sessions on December 1912 and lasted until August 1913. Driven by multiple interests, representatives of European countries divided Albanian territories among neighboring Balkan countries of Albania. The conference, chaired by British Foreign Minister Edward Grey, then discussed three main issues that had to do directly with the fate of Albania: Albania's international status, the organization of the Albanian state, and establishing internationally recognized boundaries. The issues discussed in London were mainly based in the plans developed by Greeks and Serbians. While the Serbian colonial project was supported by Russia, the ethnic Albanian national project was supported by Austria-Hungary. At the end of the conference, the actual administrative Albania was born. For the sake of diplomacy, for the benefit of the countries bordering Albania, and for European superpowers alliances with Russia, a large percentage of Albanian territories were sacrificed and divided among neighboring countries.. The British Foreign Affairs minister himself explained the reasons on which the decisions were taken. Edward Grey, speaking on the determination of the borders of Albania at the London conference, stated on 12 August in 1913 that I know full well that when everything will become known, this (settlement) in many points will give rise to huge criticism from anyone who knows the country and considers the issue from a narrow local view. It should not be forgotten that when trying to find such a solution, the main goal was to preserve the agreement between the great powers themselves and, if the decision on Albania has ensured that, then it has done an important work on the good peace of Europe.4 Greys comments indicate a tension between the idea of a larger Albania made of all the Albanian territories and the real-world practical political concerns of appeasing regional powers. This tension is a hallmark of the discussion on natural Albania. The former communist leader, Ramiz Alia, a successor of the dictator Enver Hoxha, in his book of memoirs highlights the plans of Belgrade for including Albania to the Federation. While explaining the National Liberation struggle and efforts of the Albanian partisans in this war, Alia shows Yugoslav plans aiming to get the credit for organizing this war: By claiming for themselves the merit of the establishment of the Albanian Communist Party, the Serbs wanted to convince the world that 'the National Liberation Struggle' was organized by Yugoslavs, that Albanians do not know how brigades are organized and how they are governed. etc. etc., So to prove that the Albanians had the need for a tutor. This was the thesis with which they wanted to justify the "swallowing" of Albania in the Bay of Yugoslavia as the 7th Republic..5 Meanwhile, regarding the issue of Kosovo as part of former Yugoslavia, Alia says that Enver Hoxha was aware that Kosovo will gain its rights only if they join the anti-fascist war. Alia stresses that "Since that time I was impressed with the clarity of
4 5

Pejani, Bedri, www.lajme.gen.al, visited on 05 March, 2011 http://www.tiranaobserver.com.al/index.php?option=com_content&view=article&id=3516:ramizalia-e-verteta-e-qendrimit-te-enver-hoxhes-per-kosoven&catid=58:dossier&Itemid=70, visited on 09 April, 2011

103

handling of the Kosovo problem. E. Hoxha was very clear that Kosovo can win all their rights, even the independence or merger with Albania, only if it would take an active part in the fight against fascism . Even then, until his death, the attitude of Enver Hoxha to the Kosovo problem has been clearly in support of the war and the efforts of the Kosovars to gain their rights, but always bearing in mind issues and international relations.6 On the other hand, during last years, there have been discovered more documents that show that Enver Hoxha during the '70s has never promoted the independence, but only autonomy of Kosovo. Albanian media have published numerous documents about a secret conversation in September 1970 between the former communist leader, Enver Hoxha, and the charge d'affaires in Yugoslavia, Lik Seiti. In this conversation, at which Ramiz Alia was also present, the attitudes towards creating a republic of Kosovo and the relations with Josip Broz Tito are shown clearly. After the secret meeting they had, Enver Hoxha sent a letter to Fadil Hoxha, the leader of Kosovo communists. In this letter, it is clearly understood That Enver Hoxha and Albania's Communist Leadership, in 1970, were against of creating a new Second Albanian Republic. "The world has only one People's Republic of Albania," said Enver Hoxha in a response to Fadil Hoxha. He suggests that Fadil Hoxha should maintain contacts with Tito. "You can have your view, but for us, Tito is anti-Marxist. However, we say that in these situations, you can require the support of Tito, because he made somewhat easier your suffering," Enver Hoxha said in the first part of the secret talks of September 1970."7 The conversations between Enver Hoxha and Fadil Hoxha hint at the fact that Fadil may have supported efforts to declare and independent Kosovo, while Enver wanted to avoid antagonizing Tito and thus tried to halt the idea of this other Albanian territory gaining independence. Here again the tension between aspirations for self-determination for all Albanian territories and the realpolitik of appeasing neighbors is once again evident. The Platform of Natural Albania The discussions on Natural Albania, in various ways and more naturally began to come to the attention of the Albanians after the 1990s, when Albania left behind one of the most dictatorial regimes in the world and when in Kosovo the efforts to achieve independence began to increase even more. Meanwhile, the idea of a Greater Albania, or Natural Albania, was drafted in the form of a platform in March 2009 by a group of Albanian intellectuals headed by Koco Danaj. The platform is summarized in a document of 250 pages and translated into the Serbian, Greek, Macedonian and English languages. According to Danaj and his co-authors, this Platform is based on the positive legacy of the Albanians since the era of Skanderbeg and experience of the League of

6 7

http://www.tiranaobserver.com.al www.koha.net, last visited 09 April, 2011

104

Prizren. The Assembly of Lezha and the League of Prizren remain two vertices of attempts by Albanians to join. Another basis according to Danaj et al. is the Assembly of Vlora, which proclaimed the independence of the Natural Albania and not of the one with the current border, which was a product of London Conference in 1913. The platform is based on documents of Bujan Conference of 31 December, 1943 where it was declared the unification of Kosovo with Albania after the end of WWII. The Platform is also based on the oath taken by KLA (UK) fighters in Kosovo and in their lands in Macedonia, the Presevo Valley. Finally, the co-authors say that the Platform for Natural Albania is based on the Constitution of the Republic of Albania, which considers the unification as the legitimate aspiration of many centuries. In its preamble it states that: We, the people of Albania ... with centuries-old aspiration of the Albanian people for national identity and unity. Meanwhile, according to the Platform, the means of realizing Natural Albania are dialogue and democratic debate. Albanians over a century have shed so much blood. Therefore there is no need for blood. For this reason, priority is given in the Platform for debate, dialogue, respect for the essence of democracy, which is selfdetermination of peoples. The Natural Albania Platform argues that none of the neighbors should be afraid of Natural Albania. Albanian nationalism that respects the culture and traditions of our neighbors, is nothing except a beautiful and desirable one. According to Danaj, Natural Albania means, welfare, dignity, peace and stability in the region. Danaj says that the establishment of Natural Albania would reduce the problem of dual identities, in which Albanians so often see themselves as less-than-equal minorities in Greece, Macedonia, Italy and Turkey; instead, they would be able to see themselves as simply Albanian. Furthermore, the formation of Natural Albania will enable Albanians to more joyfully and strongly embrace their European identity as a free and equal people on the continent rather than as an oppressed minority in a guarded, defensive position. The compiler of the Platform of Natural Albania (PNA), Koco Danaj, assesses the situation not as a dream or desire, but as a problem which needs an urgent solution, from which will depend not only the future of the Albanian nation, but the future of the entire region where this people live, and even the future of Europe. In an interview given to the journalist Adi Krasta and published on his official website, Danaj says that now it is the time not only to talk, but to act with proper manners: Its not time for talking. It is the time where the public opinion should speak and the politicians should act. In this way, the Albanian Nation will be equal with the other neighbor nations.8 According to the logic that Mr. Danaj sets, regarding to resolving of this issue so important to Albanians there is a simple mathematical operation:
8

http://kocodanaj.blogspot.com, Personal Interview with Koco Danaj by Adi Krasta, E diell Program, Top-Channel, Published on the private website of Koco Danaj, Last access on 10 April,2011

105

Then let me say that there are only 3 years to fill a century by the London Conference of 1913 which ruled and divided the Albanian nation by five. Speaking figuratively, I think and I have the right to say that Albanians have the right to say that whoever are the ones that divided by five the Albanian territories, they now should multiply by five. I want to be realistic. As long as at that time, when the Albanian territories was shared between countries, those who signed that decision were forced to accept the injustice done to this nation, then today it belongs to them to regulate this issue. Edward Gray, former Foreign Minister of Great Britain, following the London Conference in 1913, stated that We are doing an injustice to the Albanian nation, but this is for the sake of European peace. So as long as it is accepted that at that moment an injustice has been done, as long as ten years ago the former British Foreign Minister Robin Cook, told the House of Commons why the UK was participating actively in the NATO bombing in Kosovo, saying that we Brits are the ones who have done an injustice to the Albanian nation and this was the moment to recover this injustice, then why we should be afraid to say anything more than what is natural. So naturally I love my country. This is today's biggest artificial country. Imagine and can you find a nation in the world where 80 percent of the state border divides a people from itself? This is only the Albanians ... Is it wrong? Yes. Is the international community is regulated by injustice? Yes. Then this issue should be resolved.9 To confirm his opinion as right, Koco Danaj cites examples of Montenegro and Croatia, which regained their independence after the injustice done in the Congress of Berlin and the Conference of Versailles. "The Albanian issue remains as the ultimate injustice in this region and as long as the Albanian issue is unresolved, no one can think of justice in this region. Then we as Albanians, as public opinion and politicians have the right to say that today is the day when the rule of force is replaced by the force of right; I need to take my own portion in this case.10 The Attitudes of Albanians about the Natural Albania The common experience of Albanians confirms the reality of the strong desire for a unified nation of Albanian territories hinted at in Edward Greys statement and Enver Hoxhas letter to Fadil Hoxha of Kosovo and so strongly articulated in Koco Danajs Platform for Natural Albania. Despite the centuries-old divisions, Albanians seem to have never forgotten each other, whether in today's administrative Albania, Kosovo, Montenegro, Macedonia, Greece or anywhere else. Maintaining a common language, customs and empathy for one another has kept them united in their conscience and desire, despite the fact that they have lived in their own homes territories in different states. The opportunities offered by the late 20th century helped in bringing the Albanians closer to each other. Albania, by being careful in the steps taken, avoiding prejudice and not interfering in the internal affairs and policies of the respective states, has played an important role in the independence of Kosovo and in protecting the rights of Albanians in the neighboring countries.

10

Personal Interview with Koco Danaj by Adi Krasta Personal Interview with Koco Danaj by Adi Krasta

106

Although the desire of the Albanians to unite under a single natural Albania has never ceased, they themselves, as well as Albanian politics and diplomacy of Tirana, have always been careful to avoid causing any ethnic crisis in the Balkan region. Throughout the years the leaders of Albanian diplomacy have been trying to establish regular diplomatic relations and cooperation in many areas with Balkan neighbors such as Serbia, Macedonia, Montenegro and Greece. While history, diplomats, letters, the Platform for Natural Albania, and common experience strongly suggest that all Albanians do indeed wish for a unification of all territories populated by Albanians into a single nation, actual survey data on this question is difficult to find. Yet in asurvey conducted in 2010 onof 1084 Albanian citizens living in the territory of modern administrative Albania, the wishes and opinions of Albanians on this very sensitive issue for the future not only of Albania but also the whole region are clearly shown. The results of the survey show the Albanian citizens' opinions about the merger under the same flag for all Albanians living in their ethnic territories, who because of the historical injustices are scattered in different states. The attitudes of Albanians concerning the unification of all Albanians in one nation is hinted at in the survey respondents answers to four different questions: The perception of Albanian on the unification of Albania and Kosovo When the Albanian citizens were asked about whether or not think that Kosovo and Albania will unite in the next 10 years, only 30 percent (321 out of 1084 respondents) of them are sure that such a union will take place, while 10 percent (103 out of 1084 respondents) were hopeful but not quite as sure and answered "Most probably yes." Twenty-seven percent (290 out of 1084 respondents) of respondents stated that they are categorically sure that the two countries will not unite within the coming ten years. The remainder of interviewees, about one-third of those surveyed, responded with Maybe or I have no idea. (Fgure 1.1) Figure 1.1: Do you think that Albania and Kosovo will unite in the next ten years?11

11

Yenigun, Y; Baltaci, C; Ozcan S.; Albanian public perceptions of socio-cultural issues and

107

Of those who are very certain that Albania and Kosovo will unite in the next ten years, middle-aged Albanians belonging to the group of those 41 to 55 years old form the largest sub-group (36% or 116 out of 321 respondents). Younger Albanians are not so optimistic about the prospects of union, as the age group of respondents 18 to 25 years old forms the largest sub-group within those who think that Albania and Kosovo will certainly not unite (32% or 94 out of 290 respondents) or that such a union is hard to predict (38% or 114 out of 298 respondents). Performing an analysis according to the education distribution, it is seen that among those who believe that the two countries will unite, the high school graduates are ranked as the largest group (56% or 178 out of 320 respondents). While about 38 percent (109 out of 290 respondents) of graduates from universities think that Albania and Kosovo will not unite, the ratio of the respondents who have only Lycee/high school educations and who share the same opinion increases to around 48 percent (138 out of 290 respondents). Figure 1.2.: Do you think that Albania and Kosovo will unite in next ten years? (Political Party Distribution)12

Interesting results are seen when the same question is analyzed according to the political party distribution of the respondents. (Figure 1.2) In terms of political views, most of those who think that Albania and Kosovo will unite are those who vote in favor of the Democratic Party (46.5% or 145 out of 312 respondents). The same opinion is also shared (31% or 96 out 312 respondents) by those who vote in favor of the Socialist Party.

foreign policy, A survey 2010, Center For European Studies and Department of Political Science and International Relations, Epoka University Publications, April 2011, Tirana, Albania 12 Yenigun, Y; Baltaci, C; Ozcan S.; Albanian public perceptions of socio-cultural issues and foreign policy, A survey 2010,

108

While a larger percentage of DP supporters think that Albania and Kosovo will certainly unite (Yes - 46.5% or 145 out of 312 respondents; No - 39.5% or 105 out of 266 respondents), SP supporters are split into equally confident Yes and No camps, with significant numbers uncertain (Yes - 31% or 96 out 312 respondents; No - 36% or 96 out of 266 respondents). Performing an analysis according to the sector the respondents work, it is interesting to find that the sector with the highest percentage of those who believe that Albania and Kosovo will unite within ten years is the public sector, of which 33 percent (58 out of 175 respondents) (Figure 1.3). While those in the private sector have a very similar opinion of unification, with 31 percent believing that it will happen in ten years 167 out 544 respondents), almost the same percentage of those in the private sector are very uncertain, with 30 percent ranking the probability of Kosovo and Albanias union within the next decade as only a Maybe (161 out of 544 respondents). Figure 1.3.: Do you think that Albania and Kosovo will unite in next ten years? (Working Sector Distribution)13

According to the religion distribution, analyzing each group separately, Muslims (31% or 254 out of 818 respondents) and Catholics (32% or 18 out of 56 respondents) in comparison with Orthodox (21% or 25 out of 120 respondents) seem to be much more optimistic on the unification of Albania and Kosovo on the coming 10 years period. (Figure 1.4)

Yenigun, Y; Baltaci, C; Ozcan S.; Albanian public perceptions of socio-cultural issues and foreign policy, A survey 2010,

13

109

Figure 1.4.: Do you think that Albania and Kosovo will unite in next ten years? (Religion Distribution)14

On the other hand, it is seen that the Albanians living in urban and rural areas, considered respectively within their groups, show almost equal percentages in their perception about this issue. Thirty percent of those living in urban areas (223 out of 746 respondents) and thirty-one percent of those living in rural areas (92 out of 302 respondents) think that Albania and Kosovo will merge on the next decade. Arben Malaj, Former Minister of Economy during the socialist governance, interviewed relating to these issues, said, It is a process that can be helped by the integration of the region and our country. According to Euro-barometer tests, the support of the Albanians in Albania, Kosovo and Macedonia to integrate the three countries is higher than other nations in the region.15 Asked about the same issue, Agron Tufa, publicist and author of many books seems to be just a little more critical about the Albanian policy on this case: The most inappropriate thing that has been achieved is the non-existence of a national intellectual discourse for the progress of the Albanian cause. I think that is wrong at this point. There are interstate instruments between Ministry of the Foreign Affairs of Albania and Kosovo, but this politics is always conditioned by the development of policies in the region and the international dictation of the solutions. We do not have an original protagonist to resolve this issue, and the worst is that there is not created a climate for discussion through the axis Pristine-Tirana-Tetovo to have discussions on this Albanian issue that is so important and to protect the interests of Albanians that live in four states.16 Whereas only 30 percent of Albanians appear to believe that Kosovo and Albania will unite within the next ten years, a far higher percentage desire such a union. In the 2010 survey, 73 percent (792 out of 1084 respondents) of Albanian
Yenigun, Y; Baltaci, C; Ozcan S.; Albanian public perceptions of socio-cultural issues and foreign policy, A survey 2010 15 Arben Malaj, Personal Interview by Ramadan ipuri, 24.03.2011, Tirana, Albania 16 Agron Tufa, Personal Interview by Ramadan ipuri, 05 May, 2010, Tirana, Albania
14

110

citizens want this union, while only 16 percent of them (175 out of 1084 respondents) are opposed (Figure 3.1). The remainder expressed no opinion on the issue. The difference between the percentage of those who desire union and those who think that it will actually happen may come from the realization that the union of two Albanian-speaking countries could cause other regional crises. Figure 2.1: Do you want the two countries be united? (Percent)17

According to gender distribution, among those who say "Yes", the percentage of men (53% or 415 out of 782 respondents) is higher than that of women (47% or 367 out of 782 respondents), and among those who say "No", the women remain higher (57% or 98 out of 173 respondents) than the men (43% or 75 out of 173 respondents). An analysis of respondents desire for unification in light of their political affiliation reveals that out of the two largest parties in Albania, the Democratic Party has the highest percentage of supporters for unification (76% or 332 out of 429 respondents) with the level of support for unification slightly lower in the Socialist Party (70% or 247 out of 355 respondents). On the contrary, Socialist Party supporters have the highest percentage of those who oppose unification20 percent (71 out of 355 respondents)whereas only 12 percent (52 out of 429 respondents) of Democratic Party supporters oppose unification. (Figure 2. 2)

Yenigun, Y; Baltaci, C; Ozcan S.; Albanian public perceptions of socio-cultural issues and foreign policy, A survey 2010,

17

111

Figure 2.2 : Do you want the two countries be united? (Political Party Distribution)18

These results may reflect the way the Democratic Party has operated throughout all these years. The Democratic Party created itself as a political force whose goal since its inception was to combat isolation. With a similar goal of combating isolation, the SP supporters who oppose unification of Albania and Kosovo may view such a union as potentially creating more isolation by alienating neighboring countries.19 An analysis of opinions of unification by age groupings shows that while all age groups support unification, the largest single group is made of those 45 to 55 years old (76% or 227 out of 299 respondents). An interesting fact is that support for unification decreases with increasing educational levels. While 19 percent (70 out of 372 respondents) of the university degree graduates oppose the unification of Albania and Kosovo, 28 percent (11 out of 39 respondents) of master graduates share the same opinion. According to religious affiliation, Catholics (77% or 43 out of 56 respondents) and Muslims (75 % or 613 out of 818 respondents) again desire the unification of Kosovo and Albania somewhat more than Orthodox (64% or 76 out of 119 respondents). Some may speculate that this result is motivated by the fact that Serbia, Macedonia, and Greece also have large Orthodox populations; however, the lower support for unification among the Orthodox could just as well be motivated by a desire for peace in the region and an awareness that union may spark conflict.

Yenigun, Y; Baltaci, C; Ozcan S.; Albanian public perceptions of socio-cultural issues and foreign policy, A survey 2010 19 Its supporters are mostly Albanian citizens whose motivation for choosing the DP is less an endorsement of its political programs than a rejection of the communist past, the Labour Party of the monist regime before the 1990s and the Socialist Party that followed it, regardless of the SPs alteration of its operation compared to the communist party character.

18

112

Compared to the 30 percent of Albanians who believe that Albania and Kosovo will be united in the next ten years and the 73 percent who desire such a union, the percentages of Albanians who desire and see as realistic a similar union with Albanian regions of Macedonia is much lower. Perception of Albanians about the Unification of Albania, Kosovo and the Albanians in Macedonia Kosovo is not the only Albanian region outside the border of Albania that might potentially be part of a larger Natural Albania. The Albanian regions of Macedonia constitute part of Natural Albania and could possibly join a future union of Albanian regions. The 2010 survey on Albanian Public Perception on SocioCultural Issues and Foreign Policy reveals that Albanians are less optimistic about the potential for a union with Natural Albania in Macedonia than they are with Kosovo. Figure 3.1: Do you think that Albania, Kosovo and the Albanians in Macedonia will unite in next ten years? (Percent)20

As the above chart shows, 19 percent of the Albanians (204 out of 1084 respondents) believe that Albania, Kosovo and the Albanians in Macedonia will unite in the next ten years. Thirty-seven percent (402 out of 1084 respondents) of them categorically think that this unification will not be realized. This could be because Albanians are realistic in their demands and requirements and realize that a union with the Albanian regions of Macedonia is not a likely prospect.

Yenigun, Y; Baltaci, C; Ozcan S.; Albanian public perceptions of socio-cultural issues and foreign policy, A survey 2010

20

113

Figure 3.2: Do you think that Albania, Kosovo and the Albanians in Macedonia will unite in next ten years? (Age Distribution)21

It is noted that the vast majority of those who oppose this merge belong to the group of 18- to 55-year-olds (90% or 362 out of 401 respondents) (Figure 3.2). The group of 18- to 25-year-olds (33% or 134 out of 401 respondents) leads within these three age groups. According to the gender distribution, the men (54.5 % or 109 out of 200 respondents) are more optimistic than women (45.5% or 91 out of 200 respondents) on the unification of the Albania, Kosovo and the Albanians in Macedonia on the coming 10 years (Figure 3.3). The same result is obtained if we analyze within their own groups where 20.5 percent of men or 109 out of 532 respondents and 17 percent of women or 91 out of 537 express their desire for this unification.

Yenigun, Y; Baltaci, C; Ozcan S.; Albanian public perceptions of socio-cultural issues and foreign policy, A survey 2010

21

114

Figure 3.3: Do you think that Albania, Kosovo and the Albanians in Macedonia will unite in next ten years? (Gender Distribution)22

Similarly with the case of the Albania-Kosovo unification, the university graduates differ from the master graduates in their opinion of opposing this question (Figure 3.4). It is a clear difference between them where 39.5 percent or 147 out of 372 respondents of the university graduates are against the unification of Albania, Kosovo and the Albanians in Macedonia, but 54 percent or 21 out of 39 respondents with a master degree are opposed to this union. This should be because of the better understanding of the issues and the risks that may be caused from such a merger by those having a higher education level.

Yenigun, Y; Baltaci, C; Ozcan S.; Albanian public perceptions of socio-cultural issues and foreign policy, A survey 2010

22

115

Figure 3.4: Do you think that Albania, Kosovo and the Albanians in Macedonia will Unite in next ten years? (Education Level Distribution)23

As we previously saw in the above questions, the Orthodox Albanians again seem to be more skeptical of creating a political union of Natural Albania (Figure 3.5). In comparison with the others, only 12.5 percent (15 out 120 respondents) of the Albanian Orthodox believe that unification will happen, while 23 percent (13 out of 56 respondents) of Catholics, 22 percent of atheists (10 out of 45 respondents) and 19 percent (157 out of 816 respondents) of Muslims think that these Albanian areas will unify in the coming ten years.

Yenigun, Y; Baltaci, C; Ozcan S.; Albanian public perceptions of socio-cultural issues and foreign policy, A survey 2010

23

116

Figure 3.5: Do you think that Albania, Kosovo and the Albanians in Macedonia will unite in next ten years? (Religion Distribution)24

By those who support the merging of these areas, the habitants of Korca are ranked at the lowest level with only just over 6 percent or 3 out of 47 respondents, followed by habitants of Dibra with about 9 percent or 8 out of 91 respondents (Figure 3.6). The biggest support comes from Vlora with over 27 percent or 34 out of 125 respondents. It is interesting that Albanians who live closer to Macedonia are less supportive of the merger than those who live further away from Macedonia; perhaps the proximity inspires a more realistic attitude on the issue.

Yenigun, Y; Baltaci, C; Ozcan S.; Albanian public perceptions of socio-cultural issues and foreign policy, A survey 2010

24

117

Figure 3.6: Do you think that Albania, Kosovo and the Albanians in Macedonia will unite in next ten years? (Application Place Distribution)25

As was seen in the previous question , 37 percent (402 out of 1084 respondents) of the Albanian people do not believe in the unification of Albanian territories inside and outside of modern Albania, while 70 percent (757 out of 1084 respondents) of them desire it (Figure 4.1). On the other hand, only 18 percent (195 out of 1084 respondents) of people do not desire the unification of Albanian territories. Figure 4.1: Do you want these lands be united? (Percent)26

Yenigun, Y; Baltaci, C; Ozcan S.; Albanian public perceptions of socio-cultural issues and foreign policy, A survey 2010 26 Yenigun, Y; Baltaci, C; Ozcan S.; Albanian public perceptions of socio-cultural issues and foreign policy, A survey 2010

25

118

Figure 4.2: Do you want these lands be united? (Gender Distribution)27

As chart 4.2 above illustrates, of those who want the unification of ethnic Albanian territories, more men (53% or 394 out of 748 respondents) support such a measure, whereas of those who say "No" to the unification, women form the majority (54% or 104 out of 192 respondents). One may speculate that women are slightly more realistic than men on the question of a possible unification of Albanian territories in Macedonia with Albania and Kosovo. Interviewed regarding to this topic, Prof. Dr. Zyhdi Dervishi commented: These are actually some problems which have their own specific nature. Now it is a little difficult to predict the future, because the developments in a worldwide plan are very controversial. But we have to notice that approach of Albania to Kosovo is more possibleis very possible and there are no obstacles in principle, while the issue of the Albanians living in their homes in Macedonia is a complicated problem because there Albanians are state-building part of another state, and while the Chams issue is still complicated, so this should be seen as three issues that are specific statue. But of course each [has a] solution in a way. The approach of Albania with KosovoAlbania to Kosovo union, possibly in the context of European integration and range is a very important step forward and to solve two other problems, but still very difficult problem to be solved remains the Chams issue, for reasons that international organization for human rights has been formulated in a way that prevents a sensible resolution of such issues.28 Prof. Dervishis analysis seems to encapsulate the larger Albanian attitude towards the merger of Albania with surrounding parts of Natural Albania, namely, that a merger with Kosovo is the most probable of any mergers in the region, but that

Yenigun, Y; Baltaci, C; Ozcan S.; Albanian public perceptions of socio-cultural issues and foreign policy, A survey 2010 28 Prof. Dr. Zyhdi Dervishi, Personal interview by Ramadan ipuri, 18 May, 2010, Tirana, Albania

27

119

mergers with other parts of Natural Albania are not very likely given the current international climate. Conclusions If we analyze the facts and opinions above, we note that the Natural Albania is something desired by most of the Albanian people. The division of Natural Albania into smaller states and portions of neighboring states is an old wound of a full century that has not yet managed to find its cure. In general, the thoughts and opinions of ordinary citizens interviewed in the 2010 survey are similar to those of respondents from the elite strata of the Albanian society. On the other hand, two other realities that again overlap with each other. On the one hand there is the fact that only a small part of the Albanians think that a unification of the ethnic Albanian lands is a realistic goal, but most of them desire this merger. On the other hand, we have the attitude of the representatives of the political class that do not express a positive or optimistic opinion about the unification issue of the Natural Albania. This position is also maintained and supported by representatives of Albanian politics in Macedonia and Kosovo. According to the Albanian Prime Minister Sali Berisha, the issue of "Greater Albania" has been evaluated as an old and archaic idea. In an interview to the German daily Die Presse, Mr. Berisha responded to the question Does the closer cooperation between Albania and Kosova and the building of the new highway cause any doubt to Serbia? as follows: This is an old and archaic thinking. If countries decide to cooperate closely with each other, this does not mean union of territories. The new highway is connecting Kosovo with the sea. It is also important for the growth of tourism in Albania and an important link for Serbia and Macedonia.29 The same opinion is also shared by the ex-Minister of Foreign Affairs of Albania in the cabinet of Mr. Berisha, Ilir Meta, in an interview given to Illyria newspaper and published in the website of the Ministry of Foreign Affairs. Asked about the changing of borders within the Balkans in favor of the Albanian issue, Ilir Meta has responded: I do not believe that parallels can be drawn between the Albanian and Serbian cases, because we have two peoples and two nations in completely different positions. We have a nation [Understand: Serbs], which intended, to use and subjugate other nations, other peoples, neighbors, and to assimilate. Unfortunately only in the recent past during the regime of Slobodan Milosevic, we have seen how the project of a Greater Serbia has drowned in its own blood, the Balkans and the Serbian people with catastrophic consequences. Meanwhile, we have another reality; we have a history of unfairness to the Albanians, with constant separation between them. Albanians have been a nation that has been most punished during the Cold War. But the Albanians, as I have stressed before, and I like to emphasize, are a nation that earns more by this new era, this era of European integration because of the injustices of the time past. Therefore, the Albanians have embraced wherever they live the

29

www.top-channel.tv, "Shqipria e madhe", nj mendim i vjetr dhe arkaik, 06.10.2010, Visited on 10.04.2011

120

alternative of European integration. It is not the time to discuss border changes, but it is time to remove borders in the Balkans.30 Arben Malaj, former Minister of Economy during the socialist government, considers the process as an important part of Albania's European integration. Interviewed about this issue, Mr. Malaj says, "This process should be seen in accordance with the challenges of integration and facilitated by integration. Any kind of risks that could turn into an obstacle should be eliminated for the sake of European integration. Albanians have won their historical challenges in critical moments of their history only when they have gained the support of the international public and the international community."31 The unification on the basis of European integration is supported by the Albanian leadership in Macedonia and Kosovo too. The Former Interior Affairs Minister of Kosovo, Bajram Rexhepi, has ruled out the merger of Albania and Kosovo. In an interview for Serbian agency FoNet, the PDK deputy stated that the idea on "Natural Albania" is not an option, but an illusion of smaller parties. This story has been part of several small parties in their programs. Kosovo and Albania are the two countries, which have much in common, but exist as separate states. And such will remain,32 Rexhepi stressed. Another representative of Albanian politics in Macedonia, the President of DUI, Ali Ahmeti's party, maintains its position against Natural Albania. Just a few months before the declaration of independence of Kosovo, Ahmeti said that "The fact is that we are separated, but we will join in a united Europe where we will remove the borders.33 Thus the historical tension evidenced from the time of Edward Grey, Enver Hoxha, and Fadil Hoxha, which exists even in our present day, a tension between aspirations for a unified Natural Albania and the practical realism that necessitates separation, may find resolution through the integration of Albanian-populated territories in the EU. Integration in the EU allows for the free movement of people and makes every group a minority. Rather than struggling as a persecuted minority, by becoming members of the EU, Albanians will be able to freely travel from one part of Natural Albania to another as one of the many free and equal minorities of the EU.

30

www.mfa.gov.al, Intervist e z. Ilir Meta, Zv. Kryeministr dhe Ministr i Jashtm i Shqipris pr Gazetn Illyria, 20.08.2011, Visited on 10.04.2011 31 Arben Malaj, Personal Interview by Ramadan ipuri, 24.03.2011, Tirana, Albania 32 www.top-channel.tv, 02.11.2010, visited on 09.04.2011 33 www.lajme.net, Ahmeti kunder Shqiperise Natyrale: Bashkimi vetem ne Evropen e Bashkuar

121

Bosnian Political Stalemate: 2010 Elections and Aftermath Murat nsoy* Introduction The complex administrative structure that was developed after the Dayton Peace Agreement ended up creating an environment of administrative crisis and held the future of the country in hostage. The complex institutional structure of Dayton peace Agreement, combined with the ethnic conflict environment which was left unresolved after the war, prevented the establishment of a democratic structure in Bosnia.1 After years of slow and feeble efforts, the process reached to a complete dead-end in 2010 and ethnic nationalism skyrocketed while the separatists discourses began filling the public squares, thereby signaling a return to the pre-war political atmosphere. As of today, the EU and NATO membership talks have almost reached to a halt, the normalization and state building processes have not been placed on track, therefore the administration of the country could not be fully transferred to Bosnia-Herzegovinians. Under these circumstances, the elections on October 3rd were a turning point for Bosnia-Herzegovina. In a country where the unemployment has reached 42%, they had basically two options: either to elect moderate politicians and return to the EU-NATO membership route, or continue the road with the nationalist politicians, which would most likely continue the current crisis environment in the country and result in secession. The Dayton Peace Agreement, in an effort to have all the nationalities in the country to cohabit, took the demands of all sides into consideration. It created a political structure that was extremely complicated to govern. It was extremely difficult to maintain an effective structure, while on the one hand satisfying the autonomy desires of the Serbians, and on the other meeting the security concerns of the Bosnians. The result seemed to have ended the violence and re-established peace in the short run, but in the long run, it was not a successful formula that could terminate politics based on ethnic nationalism and reduce mutual distrust among the nations. After Dayton, the international community mobilized behind the EU and the US, and initiated a series of structures for normalization and state-building.2 While the effectiveness of the NATO troops in the region have increased, a protectorate administration was created under the Office of Higher Representative. As the representative of the international community, the Higher Representative was

Dr.; Hacettepe University. Sofia Sebastian , Leaving Dayton Behind: Constitutional Reform in Bosnia and Herzegovina, Working Paper, Pride, November 2007, p.1 2 Vedran Dzihic, Prospects for the Europeanisation of State-Building Efforts in Kosovo and Bosnia, Foreign Policy in Dialogue Volume 8, Issue 23, Trier, November 2007 p. 25.
1

122

appointed at a higher status than the legislative, executive and judiciary branches. He was endowed with an exceptionally high political authority, called Bonn Powers.3 All of these steps on the way to normalization and state-building began to bear their fruits very soon and after 2002; important reforms were accomplished under the leadership of a moderate coalition that was supported by the international community. Between 2002 and 2006, the tax system and control of the customs were transferred to the central government, and important progress was achieved in the Security reform, which projected the unification of the entity militaries in BosniaHerzegovina. During the same period, the most important reform movement to date, the Bulldozer initiative was initiated. Consequently, the process to pass approximately 50 laws in 150 days, which would then place the economy back on track, has started.4 As a result of all these positive developments in 2005, that is when the Dayton Agreement was ten-years-old, the international community began to emphasize that the country was in the final stages of normalization, and could become self-sufficient after establishing a new order with the help of some fundamental reforms on its constitution.5 After making some changes to the constitution, the administration in the country was going to attain a centralized structure and subsequently the international community was going to withdraw from Bosnia-Herzegovina. After the EU declared that the talks of Stability and Membership with BosniaHerzegovina could proceed, the talks started in 2005 and exactly one year later, in November 2006, Bosnia-Herzegovina was invited to Partnership for Peace program by the NATO member countries.6 Because of the constitutional reforms, it was considered that BosniaHerzegovina was going to become a truly independent country, and was ripe for membership to important international institutions such as the EU and NATO, and subsequently, the membership to the EU and NATO would undermine politics based on ethnic nationalism in the country. However, instead of yielding the desired outcomes, the developments in 2005 created a major stumbling block and pushed the country into a vicious political cycle. The constitutional reform package backed by the EU and the US, called the April Package, was rejected in the Bosnia-Herzegovina Parliaments House of Representatives. In the elections that came immediately after this, the constitutional
Bart Szewczyk, The EU in Bosnia and Herzegovina: powers, decisions and legitimacy, European Union Institute for Security Studies, p. 29 March 2010 http://www.iss.europa.eu/uploads/media/OccasionalPaper83.pdf 4 Buldozer Initiative, Office of the High Representative and EU Special Representative http://www.ohr.int/ohr-dept/econ/bulldozer-initiative/ 5 Dayton Anlamalarnn 10uncu Yldnm: leriye Bak, SETimes, 2005 http://www.setimes.com/cocoon/setimes/xhtml/tr/special/setimes/special/dayton/index 6 Remarks by High Representative and EU Special Representative Valentin Inzko Alpbach Political Symposium, Office of the High Representative 31.08.2010 http://www.ohr.int/print/?content _id=45257 Kurt Bassuener, How to Pull Out Bosnia-Herzegovinas Dead-End: A Strategy for Success, Democratization Policy Council Briefing, 19 February 2009 p.3
3

123

reform issue became a central debate issue and an anti-reform position became an important campaign propaganda issue among the nationalist parties. The famous Bosnian leader Haris Silajdzic, who returned to politics with the 2006 elections after a long period of absence, further inflamed the debates over the constitutional reform package. He claimed that the reforms proposed by the package were insufficient and advocated the elimination of entity administrations and the establishment of a completely centralized structure. These declarations were interpreted as intentions to eliminate the Serbian Republic and were used in the political campaigns of Serbian nationalists. In his campaign, Serbian leader Milorad Dodik accused the government of Republic of Serbia for giving in to international pressures. In the elections, both leaders scored significant victory and almost no progress could be achieved in the constitutional reform and state-building processes. It was undeniable that the policies of Dodik and Slajdzi played a significant role in bringing the process to a halt. The agitating rhetoric of both politicians further increased the sense of mutual insecurity and anxiety in Bosnia-Herzegovina.7 While there were efforts to bring together the international community and the entities for constitutional reform continued in the period after 2006, none of these efforts could yield a successful outcome. Finally in 2009, the initiative called the Butmir Talks, which was lead by the EU and the US and aimed at transforming Bosnia-Herzegovina into a more functional state ended up in failure. Despite the futile domestic political environment within Bosnia, recently there were some important achievements in foreign policy. In April 23, 2010, during the NATO Ministers Summit at Talin, Bosnia-Herzegovina submitted its Membership Action Plan. There are hopes that this plan could contribute to the reform process, and to the general stability and security atmosphere in the country.8 The acceptance of the plan by NATO was conditioned upon the transfer of all the properties from the entities to the Ministry of Defense, therefore to the state of Bosnia-Herzegovina.9 Moreover, from January 1st, 2010, Bosnia-Herzegovina was elected to be a Rotating Member of the United Nations and will hold this seat for two years.10 The Elections Before the general elections of October 3, 2010, the expectations that the outcome would deliver a government that could end the political gridlock in the country were very low. In spite of this, the international community maintained a glimpse of hope about the elections. There was a break in the reform efforts because of the elections and they were expected to continue with a moderate government after the elections. When we look at the results, the desire for a change is clearly
37th Report of the High Representative for Implementation of the Peace Agreement on Bosnia and Herzegovina to the Secretary-General of the United Nations Office of the High Representative and the EU Special Representative 19 May 2010, http://www.ohr.int/other-doc/hrreports/default.asp?content_id=44970 8 37th Report of the High Representative for Implementation of the Peace Agreement on Bosnia and Herzegovina to the Secretary-General of the United Nations. Op. cit. p.1 9 BH savunma bakan: siyasi uyum, MAP plan asndan ok nemli, SETimes, 21 June 2010 http://www.setimes.com/cocoon/setimes/xhtml/tr/features/setimes/articles/2010/06/21/reportage-01 10 General Assembly Elects Bosnia and Herzegovina, Brazil, Gabon, Lebanon, Nigeria to Two-Year Terms on Security Council, United Nations, 15 October 2009 http://www.un.org/News/Press/docs/2009/ga10871.doc.htm
7

124

reflected in the ballots, but that does not seem to be sufficient to change the existing political scene. Despite the significant electoral gains scored by the Social Democratic Party, which is the light of hope for the moderates, the parties that operate on ethnic nationalism had to be incorporated into the governing coalition, therefore it would not a be a mistake to state that political gridlocks for Bosnia will continue in the near future. During the coalition building stage, Milorad Dodiks declaration that under no circumstance he would join a coalition with the Social Democrats highlights the fact that electoral victory per se does not help the Social Democratic Party.11 When one looks at the election results, it could be observed that different communities that form Bosnia-Herzegovina continue to maintain their differences regarding the future of the country. On the Bosnian-Croatian Federation side, the electorate illustrated that they maintain their belief in the resolution of problems by electing moderate/reconciling politicians to power. Bosnian leader Haris Slaycic, who advocated the dissolution of the Serbian Republic could only get 25% of the votes and came in third, leaving his seat to the moderate leader Izetbegovic, who secured 34% of the votes. Another positive development in the federation was the election of the Social Democratic Party candidate Jelyko Komsic to the presidential council as the Croatian representative, who advocated the cohabitation of all the ethnic components within Bosnia-Herzegovina and has received 55% of the votes coming from both Croats and the Muslims.12 While there were these positive developments on the federation side, nationalist Serbian leader Mirolad Dodik candidate Neboysa Radmanovic took % 49 of the votes. This situation created pessimism among those who considered the elections in Bosnia Herzegovina as a new beginning. 13 After the elections, there will be tough times for the politicians. As the coalition formation efforts began, there are talks between the parties at various levels of government. Milorad Dodik, who promoted a separatist agenda in his election campaigns, does not seem to have backed up from his position. Furthermore, with his partys declaration to support the third entity demands of the Croatians, he not only incites the Serbians, but also the Croatians.14 It is clear that things will not settle is Bosnia-herzegovina after the elections either. The burden in Bosnia-Herzegovina falls upon the shoulders of the international community and thereby upon the EU and the NATO as its most effective actors. When we look at the situation after the October elections, it seems difficult that a political structure that can resolve the current gridlock and emphasize the reforms geared towards the future could emerge from within. The election of
Bosna-Hersek'te tehlikeli giriim, Gazete5, 27 October 2010, http://www.gazete5.com/haber/bosnahersek-te-secimler-27-ekim-201-53092.htm 12 Bosna-Hersek'te genel seimlerin resmi sonular, Cumhuriyet Gazetesi, 3 Kasm 2010 http://www.cumhuriyet.com.tr/?kn=8&hn=188030 13 Analyse der Wahlen in Bosnien-Herzegowina, Heinrich Bll Stiftung, 12 October 2010 http://www.boell.de/weltweit/europanordamerika/europa-nordamerika-analyse-wahlen-2010-bosnienherzegowina-10325.html 14 Bosna-Hersek'te tehlikeli giriim, Gazete5, 27 October 2010, http://www.gazete5.com/haber/bosnahersek-te-secimler-27-ekim-201-53092.htm
11

125

moderate leaders such as Bakir zzetbegovic and Jelyko Komsic cannot make much of a difference in Bosnian politics. In the end, it was the Serbians who were rejecting a dialogue and the results of the ballot box verified that they maintain their distance towards dialogue. An Overview of Problems in Bosnia There are numerous problems in Bosnia-Herzegovina that are waiting for solutions in the near future. Most of these problems are structural and could be resolved if political authorities have the will to do so. But because the political dilemmas in the country could not be settled, the future of Bosnia is being held hostage by these problems. Lastly, the efforts to seek solutions to the problems were postponed with the excuse of upcoming elections. The results of the much anticipated elections have also illustrated that it is too early to expect BosniaHerzegovina to resolve its own problems. Despite all these, there are still problems that have urgency and these require immediate solutions under the leadership of international community. Constitutional Reform, Strengthening of Central Government and Police Reform The foremost reason of todays problems is the weak Bosnia-Herzegovinian state, which is divided between a Serbian Republic that is centrally administered, and a loose Bosnian-Croatian Federation that is divided into cantons. Constitutional reforms efforts aiming to change this structure have been unable to yield much progress to date. In meetings where both the international community and the entities are represented, certain constitutional reforms are proposed and the parties are expected to reach an agreement over these proposals. None of these meetings delivered the desired outcomes and most often became venues for the parties to show off. Most reform efforts were rejected at the Bosnia-Herzegovinian parliament for not having the plurality and some of the talks were interrupted without reaching any kind of consensus. As a result of the failure of this model, the international community changed its tactics and began emphasizing the incompatibility of the Bosnia Herzegovina constitution with the universal human rights laws, and consequently highlighted the need for a change. Because of the support from both the International Court of Justice(ICJ) and the European Court of Human Rights (ECHR) along these lines, there is growing acceptance for the necessity of constitutional amendments.15 The April 29, 2010 decision of the Parliamentarians Assembly of the European Council emphasizes the need for a comprehensive constitutional reform package in Bosnia-Herzegovina. The decision of the Assembly calls for an end to the constitutional discriminations against those described as the others in the constitution groups that not belong to the three main entities in Bosnia (i.e. the Roma or the Jews)- and also to those who are among the three main entities but live in areas where they do not form the majority of the population.16 In order to
Florian Bieber, Constitutional reform in Bosnia and Herzegovina: preparing for EU accession, Policy Brief, European Policy Centre, April 2010, p. 5 16 The urgent need for a constitutional reform in Bosnia and Herzegovina, Parliamentary Assembly of Council of Europe, 27 April 2010.
15

126

eliminate this discrimination, the decision emphasized the necessity of actions to be taken before the October 2010 elections, or otherwise warned that the elections carries the risk of violating the European Human Rights Convention and the European Court of Human Rights decisions. Another problem brought by the Dayton constitutions that is waiting for a solution is the entity veto right, which remains the root cause of ethnic nationalism carried over the entities. Bosnia Herzegovinian Nations Assembly, which is constituted by 5 Bosnian, 5 Serbian and 5 Croatian representative (total of 15) has the right to veto any decision taken by the lower Chamber of the house of representatives. The veto power transforms into an ethnic veto and because of the Serbian representatives constant utilization of this right, the political system is impossible to function. Police Reform: The law that Blocks the EU Membership Process Despite the recent positive developments regarding the reforms in Police institution, which are required by the Stability and Partnership Agreement with the EU, the process is far from being complete and continues to remain as an important obstacle on the path to membership. Because the police reform is closely related to the constitutional problems and there could be no consensus regarding the constitution, the reforms on the police issue are also postponed until there is a solution to the constitutional problems.17 As one of the most crucial stages in the overall reform processes, police reform is supported by all the international organizations in the country and the goal is to create a unified police structure within Bosnia-Herzegovina. There are 19 separate police organizations operating in the entities that constitute Bosnia-Herzegovina and the specific organization of each of these bodies differ for each entity and also at the canton level. The country neither has a shared criminal record system nor a shared radio signal. These police organizations, which operate independent of each other, cannot over step their boundaries and because of the lack of cooperation, they cannot effectively track down the criminals. Police organizations ought to be united in order to resolve this situation. But the Serbian authorities do not want this very last fortress to slip away from their hands, especially after transferring the military, judiciary and financial authorities to the central state. Consequently, the police reform has been lingering for years. Because there is no consensus over the police reform issue, the rest of the reform efforts are also delayed by the Serbian veto.18 Aside from its significance in terms of establishing public order and security in the country, police reform carries a symbolic importance. Police is one of the most important institutions representing the state, and having a single unified police force would be a crucial step on the way to becoming a nation-state. The common understanding that Those with a police force must also have a state, combined with the multiple police organizations in the country becomes the symbol of scattered
http://assembly.coe.int/Documents/WorkingDocs/Doc10/EDOC12222.pdf Bosna polis reformu: tamamlanmam m yoksa olanaksz m? NATO Dergisi http://www.nato.int/docu/review/2008/07/VID_BOSNIA_POLICE/TR/index.htm 18 Mirzet Mujezinovi, Avrupa Birliinin Bat Balkan Politikas erevesinde Bosna Hersek ile likiler Uluslararas Hukuk ve Politika Vol: 3, No: 12, 2007 pp. 78-79
17

127

state authority, therefore the police reform in Bosnia-Herzegovina should be completed without further delay.19 The EU has specified three criteria in the context of police reform. First, the budget and the administration of the police organization has to take place at the state level; second, police areas should be determined by taking the technical needs into account, not according to the political structures in the region; third, police activities should be kept separate from politics.20 Serbian Republic: State within a State: Despite the fact that Serbian Republic is one of the two entities that constitute the Bosnia-Herzegovina, it acts like an independent state. With all the policies carried out independent of the Bosnian state, it gives the image of a state within a state. In the economic field, important bilateral cooperation activities are carried out with Italy and Russia. Italian Prime Minister Silvio Berlusconi is working in cooperation with Dodik for joint energy projects. On the other hand, Serbian Republic carries out negotiations for involvement in the Russian South Stream Pipeline Project which will be an alternative to the EU backed Nabucco project. 21 Serbian Republic acts like an independent state in the political field as well. On February 2009 Bosnian Serbs opened a representative office in Brussels, a provocative development that resulted with the strong protests of the Bosniak political leaders and interpreted as another step towards independence. 22 Serbian Republic has two choices ahead. The first one is to cooperate with the Croats and the Bosniaks by discontinuing the non-reconciliatory attitude and joining the constitutional reform process. The second one is to preserve the ongoing status quo by maintaining the usual policy of obstruction until the international environment is appropriate and then taking the necessary steps to secede from Bosnia-Herzegovina. The attitude assumed so far gave the impression that the Bosnian Serbs are closer to the second option. The law passed by the parliament of the Serbian Republic that allows holding a referendum is a very important indication of such an attitude. However the Bosnian Serb leaders argue that the main reason behind the decision to pass a referendum law is to bring the decisions of the High Representative to the people and ask for their opinion. Regardless of the real intention, the incidents that took place in the recent past such as the Montenegrin Independence taking place with a referendum and more importantly the war in

19

Bosna polis reformu: tamamlanmam m yoksa olanaksz m? NATO Dergisi http://www.nato.int/docu/review/2008/07/VID_BOSNIA_POLICE/TR/index.htm 20 Bosnia herzegovina Security Sector Reform Resource Centre; 2010, http://www.ssrresourcecentre.org/countries/bosnia-herzegovina/ 21 Ghosts of Past Shackle Bosnia's Economic Future EurActiv.com , 21 April 2010, http://www.euractiv.com/en/enlargement/ghosts-past-shackle-bosnias-economic-future-news-464401 22 Republika Srpska Triggers Dispute Balkan Insight 13 February 2009 http://www.balkaninsight.com/en/article/republika-srpska-eu-office-triggers-dispute

128

Bosnia Herzegovina breaking out after a referendum give way to pessimism in Bosnia. 23 On 22 June 2010, International Court of Justice ruled that the independence of Kosovo was not in violation of the international law. In addition to the decision, the court also mentioned that the international law does not prohibit declarations of independence or secession. 24 While on the one hand advisory opinion of the court was realized by the Serbian nationalists as a defeat on the other as good news for the Serbian Republic. As a reaction to the decision, the Serbian Minister of Foreign Affairs Vuk Jeremic threatened the international community tacitly by opening a debate on the future of Bosnia-Herzegovina. According to him the court in Hague supported the lawfulness of a unilateral decision of secession; no border anywhere in the world where a secessionist ambition is harbored will ever be safe.25 Serbian Republic Prime Minister Milorad Dodik argued that there is an ongoing political campaign against the Serbs and he defined the ruling of the International Court of Justice as humiliating. He added that one should look at the decision from the positive side which is the abolishing of a very important tackle on the way to the independence of the Serbian Republic.26 Taking into consideration the statement of Dodik in which he supported the Croat desires to be recognized as the third entity in Bosnia Herzegovina, one could say that Bosnia-Herzegovina will witness a series of major developments in the upcoming years. 27 The lack of a serious reaction to Dodiks activities from the International Community encourages him to act independently. This is one of the major problems that challenge the international community. The amount of independence Dodik posses and his ability to act economically and politically independent of Bosnia-Herzegovina as a result of the non-responsiveness of the international community is open to criticism. Deteriorating Economic Situation and the Possibility of a Social Explosion The politics in Bosnia being based on ethnic grounds is not only causing a political stalemate but also undermines the economic stability attempts of the international community. The economic situation of the country deteriorated in the recent years. An entrenched poverty added to the political stalemate has the potential to bring Bosnia to the edge of a social explosion which could turn into renewed ethnic conflicts. It shouldnt be forgotten that the nationalistic policies that were relied on by the people during the war were due to their concerns for their lives. It later on triggered the inter-communal hostilities as a result of which Bosnia37th Report of the High Representative for Implementation of the Peace Agreement on Bosnia and Herzegovina to the Secretary-General of the United Nations Office of the High Representative and the EU Special Representative 19 May 2010, http://www.ohr.int/other-doc/hrreports/default.asp?content_id=44970 24 Advisory Opinion Accordance with International Law of the Unilateral Declaration of Independence in Respect of Kosovo 22 July 2010, http://www.icjcij.org/homepage/pdf/20100722_KOS.pdf 25 ICJ to rule on legality of Kosovo's independence, BBC, 22 July 2010, http://www.bbc.co.uk/news/world-europe-10721897 26 Florian Bieber, Kosovo, Serbia and Bosnia: after the ICJ, Open Democracy, 28 July 2010 http://www.opendemocracy.net/florian-bieber/kosovo-serbia-and-bosnia-after-icj-verdict 27 Bosna-Hersek'te tehlikeli giriim, Gazete5, 27 October 2010, http://www.gazete5.com/haber/bosnahersek-te-secimler-27-ekim-201-53092.htm
23

129

Herzegovina turned into a blood bath. Today nationalistic policies are popular again. The reason for these policies being back on the agenda is the people feeling themselves economically insecure.28 Necessary steps should be taken to prevent a social explosion risk as the memories of the war time hostilities are still fresh in the minds of the people. Rising poverty and the anger of the communities to each other could easily turn into inter communal conflicts and bring the country into worse conditions and even to the outbreak of a new civil war. 29 The Bosnian economy witnessed a recovery period following the war which ended a couple of years ago and a rapid decline replaced it as a result of the world economic crises and the political gridlock that captured the Bosnian politics. 30 According to the data of the Central Bank of Bosnia, GDP decreased 3 percent. The export and import rates of the country decreased 17.6 and 24.2 percent respectively. The official unemployment rate is around 42 percent. Economy witnessed a 18 percent foreign capital outflow in comparison with 2008. 31 These numbers indicate that the political gridlock affected the economic picture negatively. More important is the severity of the economic situation for the youth. The unemployment rate among the youth rose to 60 percent. The young generation is despair of the future of Bosnia. 70 percent of them are willing to flee abroad at the first opportunity.32 Accumulation of Arms Possessing arms and carrying weapons is an ordinary thing in BosniaHerzegovina. Possessing a firearm is the symbol of status within the existing social structure. This is a result of the traditions in Bosnia and the feeling of insecurity among people as a result of the war all the attempts to collect the arms in the hands of the people failed to a great extend. A great number of non-declared small arms and ammunitions are held illegally. 33 There were several attempts by the EU and the Bosnian Police to reduce the number of illegal weapons in the country. Under the Operation Harvest, a great number of fire arms were collected between 2004 and 2006. However, there is still need for weapons collection programs designed by the EUFOR and in cooperation with the Bosnian police forces.
Christopher S. Chivvis, Harun Dogo, Getting Back on Track in Bosnia-Herzegovina, The Washington Quarterly, 33:4 October 2010 pp.110-111 29 Congressional Testimony by Daniel Serwer Fulfilling the Promise of Peace: Human Rights, Peace and Reconciliation in Bosnia, United States Institute of Peace, September 2010 http://www.usip.org/publications/fulfilling-the-promise-peace-human-rights-peace-and-reconciliationin-bosnia 30 Christopher S. Chivvis, Harun Dogo, op. cit. 31 Bulletin 2009 Central Bank of Bosnia and Herzegovina 2009 http://www.cbbh.ba/files/bilteni/2009/ bilten_4_2009.pdf 32 Young People Need a Youth Policy: Analysis of the Position of Yooung People and the Youth Sector in BiH Final Report prepared for the drafting of the BiH Youth Policy. 2008 http://youthpartnership-eu.coe.int/youthpartnership/documents/EKCYP/Youth_Policy/docs/Better_understanding/Policy/Youth_Policy_BiHEN_final.pdf 33 Erwin Kauer, Weapons Collection and Destruction Programmes in Bosnia and Herzegovina sterreichs Bundesheer, http://www.bmlv.gv.at/pdf_pool/publikationen/small_arms_weapons_collection_destruction_e_kauer. pdf
28

130

According to a United Nations Development Programmes survey nineteen percent of the Bosnians posses small arms. Sixteen percent or 495,000 households possess these weapons illegally. In 2007 Ministry of Defense of Bosnia Herzegovina estimated a total of 100,661 small arms and between 25,000-30,000 tons of ammunition surplus for the Bosnian Armed Forces. There is the risk of these ammunitions being stolen, which poses a danger fort he security of Bosnia. 34 A very dangerous trend observed in Bosnia by various intelligence personnel and the diplomats is the arm accumulation through the private security companies, veterans' groups and hunting clubs. They are arming with submachine guns, automatic weapons and grenade launchers.35 Besides that there were reports stating that in Konjic and Jablanica there are secret depots of weapon since the war years. The sports competitions, especially the football matches between the Croats and Bosniaks show some potential for the escalation of the ethnic conflicts. 36 The System of Education One of the main results of the War in Bosnia was the destruction of the multicultural structure of the Bosnian society. Although it was intended to regenerate the multi ethnic society the result was a complete failure. Three ethnic communities lived together for centuries, went to the same schools and practiced inter communal marriages. Now the picture is different. The dream of a multi-ethnic society is over. It is replaced with a society of inter-communal disputes, misbelieves and discrimination. The ethnic communities are divided by borders through which there is a minimum cultural interaction. Today in Bosnia, Serbs, Croats and Bosniaks live in non interacted villages neighborhoods and cities. A detailed revision of the system of education is another important step to be taken by the international community after the elections. The system of education in Bosnia requires a common curriculum. Under the Dayton Agreement the educational affairs were left to the responsibility of the entities. Bosnian Croats and Serbs use the curriculums of Croatian and Serbia respectively while Bosniaks are the only community using the curriculum of the Federation. 37 Unfortunately in Bosnia, education serves the purpose of deepening the inter-communal conflicts. Each community educates their young generation the way it best serves the interests of the community. 38 Especially the curriculum for history teaching varies from community to community as a result of which prejudices, cultural myths and stereotypes are
Small Arms Control and Reduction Project in BiH United Nations Development Programme 17 August 2010, http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:Lb95XP8NNT8J:www.undp.ba/index.aspx% 3FPID%3D21%26RID%3D68+operation+harvest+bosnia+arms&cd=2&hl=en&ct=clnk 35 Stefan Ralchev, Status Quo as the More Likely Alternative for Bosnia and Herzegovina, Institute for Regional and International Studies, 28 February 2009, p.4 www.iris-bg.org/files/iris-analysisbosnia%202009.pdf 36 Andelko Milardovic, The International Community and Future Scenarios for Bosnia and Herzegovina, Contemporary Issues, (2009) Vol. 2, No. 1 The Political Science Research Centre, p.95 http://contemporary-issues.cpi.hr/files/aa26d866c1a1d7eb9881addaea40c419.pdf Dilek Latif, Etnik atma Sonras Bar in Eitim, Post, 2006, http://www.postri.org/efp/dilek.htm#_ftn1 38 Dilek Latif, Etnik atma Sonras Bar nas Ne Kadar Mmkn? Dayton Sonras Bosna ve Hersek Kbrs Yazlar, No: 3/Summer-Fall 2006, p. 12
37 34

131

preferred to objectivity, and instead of establishing inter communal peace ; seeds of hostility are sow among the new generations. The differences in the education system should be eliminated immediately. A new and objective curriculum should be introduced to all of Bosnia-Herzegovina one with an objective history teaching curriculum which frees the minds of the next generations from hostilities and discrimination. 39 If the history is taught in an objective, balanced and true way, the hostilities among the ethnic communities could be replaced with the feelings of mutual respect and understanding. The Organization for Security and Co-operation in Europe works for the preparation of a common curriculum. In 2009 they worked in 27 different municipality for the formation of a common curriculum40 which is an important contribution to the education system in Bosnia but not sufficient indeed. Like many other problems in Bosnia, the problem with the system of education is not structural but political. The implementation of political pressure by the international community on the Bosnian Serbs and Croats is necessary Centralization or Further Federalization? Bosnia-Herzegovina constitution envisages the division of the government system into two autonomous entities, the Bosniak-Croat Federation of Bosnia and Herzegovina and the Serbian Republic. The present system does not offer a future, as there is the complex and heavy administrative burden which undermines the development. The Serbian Republic is demanding further federalization and relativisation of the Bosnian state. On the other hand the Bosniaks want a unitary state. It is not only the struggle between these two blocks which creates the problem but a further attempt of the Croats to create a third entity. 41 As the most crowded ethnic community in Bosnia-Herzegovina, the Bosniaks desire a more centralized Bosnian state and a full integration with the international community. The reason for this is to have a safe haven for the Muslims in the middle of Europe. In contrast with the Bosniaks, both Bosnian Serbs and Croats have their big brothers watching over them. In the past these two ethnic communities had the desire to join the big brother and in the future this desire seems to continue increasingly. 42 Bosnian Serbs, the second largest ethnic group in Bosnia wish to preserve the Republic Status given to them by the Dayton Peace Agreement. The contemporary system allows them to act like a state within a state. Decisions are taken independently of the central government and it is possible to influence the decisions of the Bosnian government through veto when necessary.

Congressional Testimony by Daniel Serwer op. cit Mission to Bosnia-Herzegovina: Diversity and Inclusion in Schools, OSCE, http://www.oscebih.org/DiversityInclusion/?d=12 41 Andelko Milardovic, The International Community and Future Scenarios for Bosnia and Herzegovina, Contemporary Issues, (2009) Vol. 2, No. 1 The Political Science Research Centre, p.94 http://contemporary-issues.cpi.hr/files/aa26d866c1a1d7eb9881addaea40c419.pdf 42 Pnar Yrr, Balkanlarda Uluslararas Himaye Ynetimleri: Bosna-Hersek rnei, Avrasya Dosyas Balkanlar zel Vol.14, No:1 2008 p. 174
40

39

132

In the last years, economy of the Serbian Republic is doing very well and catching up with the economically more developed Federation. Therefore in the present situation, a strong initiative is lacking that would change the minds of the Bosnian Serbs who opt for status quo. The third largest ethnic group in Bosnia is the Croats. Although Croats live together with the Bosniaks under the Federations flag, they show discontentedness in every opportunity for not having their own entity. As a consequence of this Croats act disharmoniously in their relations with the other entities and the international community. Many positions in the Federation institutions including the constitutional court membership are left vacant and no appointment can be made so far due to the unresolved conflict between the two communities. Moreover, most of the economic and cultural projects submitted by one community are blocked by the other one. 43 Both the Bosnian Serbs and the Croats carry the passports of Serbia and Croatia respectively whereas the Bosniaks only have the passport of the Bosnian state. As a result of this situation, the Bosniaks fall into the position of a second-class citizen with no freedom of movement within EU. With the decision of the European Council to be taken in the first week of November the EU visa requirements for the Bosnia-Herzegovina citizens are expected to be lifted beginning from the 1 October 2011. This long hoped decision was expected to be taken last year when EU lifted the visa requirements for Serbia, Croatia and Montenegro but the decision was postponed 2010. 44 EU was accused of practicing double standard and discrimination to the Bosniaks and lost its credibility among the Muslims to a great extend. The disaccord regarding the future form of the Bosnian State makes the state dysfunctional owing to the ethnic based vetoes and numerous blocking mechanisms. Future Role of the International Community Recent elections have indicated that in the short term, there is no solution to the political impasse in Bosnia-Herzegovina from within. Hence the major task falls to the international community. After the elections, supervision of the International Community needs to be increased otherwise Bosnia could find itself on the verge of a serious breakdown. The international community should go to a restructuring in the region. The international community backed reform process should continue but with new strategies and more unity. Shift in the Bosnia Policy After 2005 In recent years Bosnia has experienced significant shift in the policies of the international community. Both EU and US are far from the interventionist policies of the previous years. Especially the EU assumed the role of a consultant. The top-down

37th Report of the High Representative for Implementation of the Peace Agreement on Bosnia and Herzegovina to the Secretary-General of the United Nations op. cit. article 20 44 2010 Ordinary Session, Twenty-ninth sitting 4 October 2010, Council of Europe http://assembly.coe.int/Main.asp?link=/Documents/Records/2010/E/1010041500E.htm

43

133

interventionist policies defined in the Bonn Powers of the high representative are replaced with more smooth and guiding policies. 45 The real reason for this political transformation in the EU and the US policies is the decision of the Parliamentary Assembly of the council of Europe in 2004 to strengthen the democratic institutions in Bosnia and Herzegovina. The Council asked the Venice Commission which acts as an advisory body to the EU in constitutional issues to prepare a report regarding the constitutional issues. The Venice Commission report emphasized that external interventions were diametrically opposite to the attempts to create a democratic structure and the efforts for the independence of Bosnia-Herzegovina. 46 Following the 2005 report of the Venice Commission the international community changed its attitude towards BosniaHerzegovina for the sake of the functioning of the democratic institutions. From that time onwards the US and the EU reduced their repressive methods in the enforcement of the necessary reforms. As a result the EU and NATO membership goals remained as the only motivating factor for Bosnia-Herzegovina and people were expected to move in this direction with their own consent. 47 The situation is best described by the policy brief of the Democratization Policy Council. In which the attitude of the international community is described as: The international approach to Bosnia remains based on the assumption that, given the right incentives, the countrys ethnocrats will transform into agents of change and eagerly undertake the reforms required to join the EU. This was always shortsighted, and ought to be thoroughly discredited, given Bosnias three-year downward spiral. 48 The Closure of the Office of the High Representative One issue that has to be solved immediately after the elections is the presence of the Office of High Representative in Bosnia-Herzegovina. Office of the High Representative is the international envoy entrusted with the implementation and monitoring of Dayton.49 The Bosnian Serb leader Dodik's opposition to the High Representative should not be perceived narrowly as a part of the authorization discussions but as an opposition to the presence of International Community in the country. High Representative has the Bonn powers and continues its presence as the highest representative of Bosnia-Herzegovina and rules the country as a protectorate. Even though dates were set many times for its abolition, this institution is still part of the political system. Recently Bonn Powers and International Representative's presence in the country is harshly criticized by Serbia and Russia. The presence of the High Representative post in the country was time to time criticized by the people occupying this post. Paddy Ashdown who overtook the High Representative position after Christian Schwartz-Schilling, contrary to his
Glnur Aybet, Nato Conditionality in Bosnia and Herzegovina: Defense Reform and State Building Problems of Post Communism, Vol.57 September/October 2010 p.22 46 Opinion on the Constitutional Situation in Bosnia and Herzegovina and the Powers of the High Representative, Venice Commision, March 2005, article 90 http://www.venice.coe.int/docs/2005/CDL-AD(2005)004-e.asp 47 David Binder, Dr. Steven Meyer and Obrad Kesic, U.S. Policy and Bosnia-Herzegovina: An Assessment, USI Peace Briefing June 2009 p.6 http://www.usip.org/files/resources/U.S.%20Policy%20and%20Bosnia-Herzegovina.pdf sayfa 6 48 Democratization Policy Council Web Page, 25 February 2009 http://democratizationpolicy.org/2009/02/ 49 High Stakes in Bosnian Elections, EurActiv.com, 01 October 2010, http://www.euractiv.com/en/elections/high-stakes-bosnian-elections-analysis-498353
45

134

predecessors strict attitude, followed a softer policy and at one point he even claimed that the Office of High Representative became a part of the problem in Bosnia.50 The EU authorities are also strongly in the opinion that High Representative is supposed to be abolished as it is an obstacle to the process of democratization and normalization. They argue that its authorities have to be transferred to EU High Representative which has more symbolic role. The latest political developments in the region and US opposition to the abolition of the High Representative post mean that High Representative will continue its existence in Bosnia for some more time. Although the role of the High Representative has been controversial, the abolishing of this institution would create a political vacuum in the country. It is necessary that the position of the High Representative post and its position in the country and its extraterritorial administrative powers are reevaluated by the international community. High Representative's success in the application of Dayton Agreement can not be denied but in order to have some progress in the name of democracy it is imperative that the functioning of this post is reformed. The well accepted solution to the problem is the abolishing of the post by US and EU and transfer of its powers to the EU special representative, and the EU special representative can concentrate mainly on the three targets of EU Stabilization and Association Process NATO Membership Action Plan and Partnership for Peace and abolish this post following the realization of these plans. 51 Increased US Involvement in Bosnia The reform efforts under the leadership of the EU have been a disappointment. The role United States can play in the search for a new solution for Bosnia-Herzegovina can provide significant benefits. Traditional interventionist policy of the United States can be an alternative to the EU's role as a negotiator and an advisor. 52 The US vice president Joe Biden's and Secretary of State Hillary Clinton's visits to Bosnia-Herzegovina indicate the increasing interest of the US in the country. However the re-emergence of the US as an effective actor in the country can lead to some negative results such as the EU-US competition to uncover. Moreover a not well-planned US political and military presence in Bosnia has the potential to provoke the ethnic conflicts. The U.S. strategy in the region is expected to sharpen the different policy opinions within the EU. Especially the United Kingdom may follow a policy closer to the US. Particularly, on the issue of the closure of the office of the High Representative, United Kingdom advocates the continuation of the post which is in line with the present policy of the US.53 The EU leadership in Bosnia-Herzegovina is not an effective tool anymore for the region in the process of state-building and normalization. In the Post-election
Christopher S. Chivvis, Harun Dogo, op. cit. p.4 Balkans 2010, Report of an Independent Task Force Sponsored by the Council on Foreign Relations Center for Preventive Action,, 2002, p.9 http://www.cfr.org/content/publications/attachments/Balkans_TF.pdf 52 Sofia Sebastian, No time to Wind Down in Bosnia, Policy Brief , Fride No:17 August 2009 p.3 53 Sofia Sebastian, No time to Wind Down in Bosnia op.cit. p.3
51 50

135

period a transatlantic cooperation can be an alternative to the EU led reform process. United States should share the burdens of the EU. In this respect the United States should not go into a leadership race and throw the EU to the back rows but share responsibility with them. 54 As the first step of the US involvement in the region, a US citizen can be appointed as the High Representative; therefore challenging the High Representative would mean challenging the US policies in Bosnia. 55 Coping with the Policy Differences between the EU and the US The EU and the US need to find a compromise on a common 'carrot-stick diplomacy'. The conventional method of 'the carrot before the stick' that is applied by the EU should be abandoned and a more encouraging method should be preferred in Bosnia. The EUs insistence for the approval of the reform laws by the Bosnian Assembly, made Bosnia to fall behind its neighbors. Bosnia is likely to be left as the only country in the Balkans failing to comply with the EU candidacy requirements as Serbia and Albania are likely to gain candidacy status in the near future. Reform laws are still the biggest obstacle in front of Bosnia on the way to EU candidacy. On the other hand the US backed NATO membership process of Bosnia is more promising than the EU perspective. The Membership Action Plan the final of the NATO accession process- is granted by NATO in April 2010, an important step towards the countrys NATO membership. The granting of the plan does not mean that Bosnia is ready for NATO membership with all of its institutions. There are still several issues to be solved like the Defense Property Issue however NATO and the US preferred to grant the plan first and deal with the problems afterwards. The EU should follow a similar diplomacy regarding the EU candidacy of Bosnia and give the candidate status immediately and discuss the reforms thereafter. The most important policy difference between the US and EU is perhaps their approach to the necessity of constitutional reforms. The EU and the US should reach a common ground and determine which of the problems of Bosnia are more important. First of all, the parties should decide which of the Constitutional amendments are necessary for the reform process. According to the EU the constitutional reforms are useful but not obligatory for the country to apply for EU membership.56 Behind this attitude lies the Serbian Republics veto power which blocks the constitutional reform process since 2006 and give the impression that it will continue to block the process further. On the other hand the US is more insistent than the EU on the necessity of constitutional reforms. The two countries should decide whether it is possible or not to keep on without reforms. 57 Second, the most important motivation behind the constitutional reforms in Bosnia-Herzegovina is the EU and NATO membership perspectives. In the last years
Balkans 2010: op.cit. p.vi What Next in Bosnia? Heinric Bll Stiftung 22 October 2009 http://www.boell.de/intlpolitics/europe-north-america-7682.html 56 Florian Bieber, Constitutional reform in Bosnia and Herzegovina: preparing for EU accession, Policy Brief, European Policy Centre, April 2010, p. 5 57 Christopher S. Chivvis, Harun Dogo, op. cit. p.115
55 54

136

the general opinion is that there is a deviation from these targets. Both countries should immediately put an end to these concerns and give definite membership perspectives to Bosnia-Herzegovina. Negative comments should be avoided such as the one Angela Merkel said early this year. Merkel said, Bosnia-Herzegovina was a "long way" from EU membership. 58 Instead of demoralizing the Bosnian people, the EU should join the US and be supportive with the political statements as well. 59 A Disunited EU There isnt a consensus within EU reached regarding the Bosnia policy. EU officials all with different views of the Bosnia policy affect EU negatively. The differences in opinion are crystallized on the necessity of the constitutional reforms and the presence of the post of High Representative. As a result a disunited EU regarding the reforms in Bosnia Herzegovina plays to the hands of the reform opponents of the country. One incident that shows how fragmented the EU regarding the Bosnia affairs took place in Mai-June 2009. The incident occurred after the Republika Srpska Prime Minister Dodik's sensational referendum bill and pitted the newly appointed High Representative Valentin Inzko against the EU High Representative for Foreign Affairs Javier Solona. The incident turned to a conflict when Inzko attempted to nullify the bill by engaging the Bonn powers while Solana and some EU member states initiated lobbying activities to stop Inzko. Inzko was the winner of the debate as he was backed by the United States. But international community was the losing party of this debate by unveiling the conflict between the members of the international community. 60 Another difference of opinion occurs regarding the type of policy that should be adopted by the EU after the 2010 elections. The results brought negative atmosphere in the EU and different views have been expressed on the strategy to be followed. One of them is -although not having too much influence- to withdraw from the active politics in Bosnia and adopt a more passive role. General Secretary of the Regional Cooperation Council for South Eastern Europe Hido Biscevic, described the political situation in Bosnia-Herzegovina as being extremely regrettable and said that he is afraid that the problem can be kept frozen. 61 A deadlock similar to the one in Cyprus will be realized as the victory of the reform opponents in Bosnia. Regional Cooperation The constructive approach that the countries of the region exhibited before the elections had a positive impact on the overall situation. The continuation of these policies after the elections can have a positive attribution to the negative atmosphere
Merkel says BiH is "long way" from EU membership SETimes, 13.01.2010 http://www.setimes.com/cocoon/setimes/xhtml/en_GB/features/setimes/newsbriefs/2010/01/13/nb-05 59 Christopher S. Chivvis, Harun Dogo, op. cit. p.115 60 Sofia Sebastian, No time to Wind Down in Bosnia op.cit. p.2 61 Bosnia stalemate turning into 'frozen conflict'EurActiv.com 15 March 2010 http://www.euractiv.com/en/enlargement/bosnia-stalemate-turns-frozen-conflict-news-343803
58

137

that surrounds the politics in Bosnia. Before the elections, Serbia, Croatia, Russia, and Turkey began to support the reform efforts in Bosnia by bringing together the leaders of the communities and gave unity messages. The tripartite negotiations between Bosnia-Herzegovina, Serbia and Croatia which were held right before the elections under the initiative of Turkey, should continue after the elections. These meetings are most notables of the recent developments for solving the problems of the country. In April 2010 President of Bosnia-Herzegovina Haris Silajdzic and Serbia's president Boris Tadic came together in Turkey to discuss regional issues. 62 The apology of the Serbia parliament in March, and the President of Croatia, Ivo Josipovic in April, because of the massacre in Srebrenica had a very important affect and was perhaps one of the most important steps taken by the International Community and the countries of the region in the way towards peace. 63 Following the arrest of Karadzic in 2008, another important war criminal General Ratko Mladic should be brought to justice immediately. This will be the most important contribution of Serbia to the process in Bosnia-Herzegovina. Conclusion Bosnia-Herzegovina is living in a political crisis since 2006. The result of the October 2010 elections does not seem to bring any change to the perpetuating problems of the country and to the ongoing ethnic divisions. The results show that, the deep ethnic divisions are going to be maintained for another legislative period. Bosnian society does not have the luxury to wait for another five year. Major structural and political problems are waiting to be resolved. Many challenges remained but no progress had been made in some areas.Some of these areas have the potential to carry the country either to the edge of another ethnic conflict or to secession. Alarm bells are ringing for the Bosnian society. Poverty and unemployment rates are higher than ever and the seeds of hostilities are sow among the new generation through education. The NATO and EU membership prospects were believed to end the nationalist policies in the country but fifteen years after the Dayton Peace Agreement there is little hope for integration with the Euro-Atlantic structures. The International community is waiting hands tied. The only prospect of change is the restructuring of the international community in Bosnia with new strategies and a more active involvement of the US. The US should increase its political and military engagement in the region and take some of the burden from the shoulders of the EU. The EU should have a compromise in itself and act in the region as one voice. The continued presence of the International Community after the elections is the only guarantee to the future of Bosnia-Herzegovina.

Kurt Bassuener, How to Pull Out Bosnia-Herzegovinas Dead-End: A Strategy for Success, Democratization Policy Council Briefing, 19 February 2009 p.6 63 Croatia apologises for Bosnian war crimes, EurActiv.com 15 April 2010 http://www.euractiv.com/en/enlargement/croatia-apologises-bosnian-war-crimes-news-448002

62

138

Bulgaristan Trklerinin Haklar ve Demokrasi Dneminde Bulgaristan Trkleri (1989 ve Sonras) Erhan Vatansever Giri Bulgaristan Trkleri, Tuna nehri ile Balkan sra dalar arasnda kalan topraklarda yaayan Trklere denir. 18771878 Osmanl Rus Harbi sonucu imzalanan Berlin Antlamasyla Tuna Vilayetinin Sofya, Vidin, Rusuk, Trnova ve Varna Sancaklar zerinde kk bir Bulgar Prenslii kurulmu ve bu blgede yaayan Trkler bu Bulgar Prenslii snrlar iinde kalarak Bulgaristan Trkleri ismini almlardr1. Yine sz konusu Berlin Antlamasyla kurulan imtiyazl Dou Rumeli Vilayetinin de 1885 ylnda Bulgar Prenslii topraklarna dahil olmutur. Bulgaristan 19121913 Balkan savalar sonunda Trk nfusunun %90lara varan Bat Trakya ve Rodop blgesinde Krcaali, Eridere, Koukavak, Dardere, Mestanl, Ortaky, Dvlen, Pamakl ve Nevrokop ehirlerini de topraklarna katmtr2. Bulgaristan son olarak 1940 ylnda Gney Dobruca topraklarn da Romanyadan alm ve bylece bu blgede yaayan Trklerde Bulgar idaresine girmilerdir3. II. Merutiyetin ilan edilmesiyle ortaya kan kark ortamdan yararlanp 5 Ekim 1908 tarihinde bamszln ilan eden Bulgaristanda Trklerin yaadklar yerlere genel olarak baktmzda u blge karmza kmaktadr. 1 Deliorman Blgesi 2 Dobruca Blgesi 3 Krcaali-Rodop Blgesi Osmanl mparatorluundan ayrlarak 1878 ylnda Bulgar Prensliinin kurulduu dnemde 3 milyonluk nfusun yarsn Trkler oluturmaktayd. Ancak Bulgar hkmetlerinin planl bir ekilde uyguladklar basklar sonucu 1878den gnmze kadar srekli Trkiyeye g olmu ve bu da Trk nfusunun azalmasna sebep olmutur. zellikle 93 Harbi olarak ta bilinen 18771878 Osmanl Rus sava Bulgaristan Trklerine olduka zarar vermitir.

Ar. Gr.; Trakya niversitesi. (Bildiri sahibi Kongreye mazereti nedeniyle katlamam ve bildirinin canl sunumu yaplamamtr. Eser sahibinin irade beyan ve istei zerine sz konusu bildirinin yaynlanmas uygun grlmtr.) 1 - Bilal N. MR, Bulgaristan Trkleri, stanbul 1986, s. 17. 2 -lker ALP, Belge ve Fotoraflarla Bulgar Mezalimi (18781989), Trakya niv. Yay., Ankara 1990, s.1. 3 - lker ALP, a.e, s. 2.

139

Rus Yazar Teplow'a ait 1878 Ylna Ait Rumeli Nfusu


2.000.000 1.800.000 1.600.000 1.400.000 1.200.000 1.000.000 800.000 600.000 400.000 200.000 0
Ru s uk Vi di n T rn ov a So fy a s li m iye Fi lib TO e PL AM a Va rn a Tu l

BULGAR TRK

Osmanl Devletinin Rus yazar Teplowun almalarna dayanarak 1878 ylnda hazrlatt Rumeliye ait nfus tablosu4
1. XII 1956 Ylnda Bulgaristan Halk Cumhuriyeti'ndeki Nfus Says
Bulgar Trk ingene Makedon Ermeni Rus Rum Yahudi Tatar Romen Karakaan ek Arnavut Alman

1. XII. 1956 Ylnda Bulgaristan Halk Cumhuriyetindeki Nfus Says. Genel Sonular5 Aznlk, ounluktan farkl zelikleri bulunan, ounluk tarafndan haklar garanti edilmi bir topluluktur. Bulgaristanda yaayan Trklerde devletler hukuku ve antlamalar asndan aznlk konumundadrlar. Bulgaristan Trklerinin soyu, dili, dini ve kltrleri Bulgarlardan ayrdr. Trk aznln bu zelliklerini Bulgaristan Devleti kurulduu gnden itibaren Bulgaristanda yaayan Trkleri korumaya ve sayg gstermeyi imzalad bir dizi antlamayla kabul etmitir. Bulgaristan Trklerinin haklarn gvence altna alan antlamalar unlardr; Berlin Antlamas (1878), stanbul Protokol ve Szlemesi (1909), Trkiye-Bulgaristan Bar Antlamas (1913), Mftlerle lgili Szleme (1913), Neuilly Bar Antlamas
4 5

- lker ALP, a.e, s.3. - lker ALP, a.e, s.5.

140

(1919), Trkiye-Bulgaristan Dostluk Antlamas (1925), Trkiye-Bulgaristan kamet Antlamas (1925), Birlemi Milletler art (25 Haziran 1945), 1947 Tarihli Bulgar Bar Antlamas, nsan Haklaryla lgili Belgeler (19451973)dir6. Bulgaristan, 13 Temmuz 1878 tarihinde Almanyann bakenti Berlinde imzalanan uluslar aras antlamayla Padiaha bal ve vergi veren bir Prenslik olarak kurulmutur. Antlamann 3. maddesi, Bulgaristan Prensinin Halk tarafndan serbeste seileceini ve Osmanl Hkmeti tarafndan tasnik olunacan, ayn maddenin ikinci paragrafnda, gerek prens seiminde, gerekse Bulgar anayasasnn hazrlanmasnda Bulgaristandaki Trklerin hak ve karlarnn korunaca vurgulanmaktayd7. Berlin Antlamasnn 12. maddesi Bulgaristanda yaayan Trklerin tanmaz mallaryla ilgilidir. Bu maddeye gre Trkler Bulgaristandan g etmi veya ayrlm olsalar bile geride braktklar mlklerini koruyabilirler. Bulgaristandan g etmi olan Trklerin mallarna Bulgaristan Devleti el koymayacakt8. Bulgaristan 1908 ylnda bamszln ilan etmesinden sonra Osmanl mparatorluu ile 19 Nisan 1909 tarihinde stanbulda bir protokol imzalamtr. mzalanan bu protokole ve eki olan szlemeye gre, Bulgaristandaki Mslmanlarn dini hak ve rgtlenmeleri hakknda detayl aklamalar oluturulmutur9. Bulgaristan Trkleri bu protokolle Bulgar ounluk gibi tm hukuki ve siyasi haklardan faydalanabilecek, okullarn, camilerini ve mescitlerini koruyup yaatabileceklerdir. 19121913 Balkan Savalar sonunda Osmanl mparatorlu ile Bulgaristan arasnda 29 Eyll 1913 tarihinde bir bar antlamas ve mftlerle ilgili szleme imzalanmtr. 1629 Eyll 1913 tarihleri arasnda Der saadette iki nsha olarak hazrlanm ve imzalanmtr. Yirmi maddeden oluan Antlamann yedinci maddesi Bulgaristanda yaayan Trklerin Bulgar vatanda olacaklarn, fakat istedikleri zaman drt yl iinde Bulgaristan terk edebileceklerini ve Trk vatandaln tercih edebileceklerini belirtiyordu. Trkler yine istedikleri taktirde tanabilen mallarn yanlarnda gtrebilecekler veya nc kiiler vastasyla satabileceklerdir10. Dnya savandan yenik kan Bulgaristan 27 Kasm 1919 tarihinde Paris yaknlarnda bulunan Neuilly kasabasnda tilaf devletleriyle bar antlamasn imzalamtr. Dokuz blmden oluan antlamann 4. blm Bulgaristandaki aznlklarla ilgilidir. Bulgaristan Devleti, bu antlamadaki hkmlerin anayasa deerinde olduunu kabul etmi, Bulgar anayasasnn, kanunlarnn ve resmi kararlarnn bu hkmlere aykr olamayacan kabul etmitir. Trkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra 18 Ekim 1925 tarihinde Ankarada Trkiye ile Bulgaristan arasnda bir dostluk imzalanmtr. ki devlet arasnda daimi ve srekli bir dostluk bann kurulmak istendii iin antlamada sre ile ilgili
- http://www.balgoc.org.tr/email/bulgaristanturklerihukuk.doc, (20.12.2009). - Bilal N. MR, Balkanlarda Trk Kltr Dergisi, Bulgaristandaki Trk Aznl, 8 - Bilal N. MR, a.g.e, s. 212. * Bulgaristan imzalad Berlin Antlamasyla uluslararas platformda Bulgaristan Trklerinin haklarn koruyup gzeteceini kabul etsiyse de tam tersi bir politika uygulamtr. 9 - mer E. LTEM, Balkan Trkleri, Tarihsel Sre inde Bulgaristan Trklerinin Haklar, , ASAM Yay., Ankara 2002, s. 45. 10 - brahim KAML, Bulgaristan Trklerinin Haklar, YK Mat., Ankara 1989, s.21.
7 6

141

hkmler bulunmamaktadr. mzalanan bu dostluk antlamasnn ek protokolnn A paragrafndaki hkm aynen yledir; ki hkmet Aznlklarn korunmasna ilikin olarak, Neuilly Antlamasnda yazl hkmlerin tmnden Bulgaristanda oturan Mslman Aznlklarn ve Lozan Antlamasnda yazl hkmlerin tmnden Trkiyede oturan Bulgar Aznlklar yararlandrmay, karlkl olarak ykmlenir11. 25 Haziran 1945 ylnda imzalanan Birlemi Milletler art(Antlamas) insan haklar konusunda byk bir adm tekil etmi ve insan haklarnn korunmasnn milletleraras bar ve gvenliin salanmasna balamtr. Birlemi Milletler artnda insan haklar balang ve m./3, m.3/b, m.55/C, m.62/2, m.68 ve m.76/cde yer almaktadr. nsan Haklarnn Birlemi Milletler sisteminde korunmas ve insan haklarna gereken saygnn salanmas bir zorunluluktur. Bu kurallar Birlemi Milletlere ye olan devletlerin yerine getirmeleri zorunlu kurallar olup ye olmayan devletlerinde bu kurallar yerine getirmelerini salamakta ye devletlerin grevidir. 14 Aralk 1955 tarihinde Birlemi Milletler Tekilatna ye olan Bulgaristanda bu nsan Haklar kurallarn kabul etmi ve aznlklarla ilgili artlar yerine getirmeyi kabul etmitir12. II. Dnya savann sona ermesinden sonra Bulgaristan ve Mttefik devlet arasnda 10 ubat 1947 tarihinde Bulgar Bar Antlamas imzalanmtr. Gnmzde halen yrrlkte olan antlamann ikinci maddesinde aynen u ekilde denmektedir: Bulgaristan, rk, cinsiyet, dil fark gzetmeksizin egemenlii altndaki tm insanlarn sz, fikir, basn, kltr ve toplant zgrlkleri dahil tm temel insan hak ve hrriyetlerinden yararlanmasn salayacak ve btn gerekli tedbirleri alacaktr13. Souk savan sona ermesi, SSCB ve Varova Paktnn dalmasna paralel olarak, Bulgaristanda da Todor Jivkof iktidar da son bulmutur. Peter Mladenov ve Jelyu Jelevin devlet bakanlna gelmesinden sonra, lkede demokratikleme srecini balatan bir dizi admlar atlmtr. Bu dnemde ok partili hayata geilmi ve 13 Ekim 1991 tarihinde ilk genel seimler yaplmtr. Komnist dnemde Trk aznlna kar uygulanan asimilasyon politikas yeni Bulgar ynetimi tarafndan resmen kabul edilmitir14. Bulgaristan Devlet Konseyi Jivkof rejiminin yklmasndan sonra lkede yaayan Trk ve dier aznlklara kar yaplan hatalar kabul etmi ve bu hatalarn dzeltileceini vaat etmitir. Bylece zorla deitirilen Trk isimleri iade edilecek, Trke konuma yasa kalkacak, Trk ocuklar kendi okullarnda kendi dilleriyle eitim grecekler ve zorla g ettirilen Trklere tekrar Bulgaristan vatandal verilecektir. Ancak bu konuda Trk toplumunun temsilcileri ve Bulgar yneticileri arasndaki gr ayrl uzun sre giderilememitir. 1991 ylnn Temmuz aynda resmileen yeni Bulgar anayasas da, aznlklara kendi ana dillerini renme ve kullanma hakk tanmaktayd. Orada yle denmektedir: Ana dili Bulgarca olmayan vatandalarn, Bulgar dilinin zorunlu okunmas yannda kendi dillerini okumaya ve
11 12

- http://www.balgoc.org.tr/email/bulgaristanturklerihukuk.doc, (21.12.2009). - Hamza EROLU, Bulgaristanda Trk Varl, Bulgaristandaki Trk Aznl Sorunu, TTK Basmevi, Ankara 1992, s. 33. 13 - http://www.balgoc.org.tr/email/bulgaristanturklerihukuk.doc, (16.12.2009). 14 - Zeki YILMAZ, Bulgaristandaki Trkler ve Siyasi Faaliyetleri, Baslmam Yksek Lisans Tezi, Edirne 1995, s. 60.

142

kullanmaya haklar vardr.15 Buna ramen Trk rencilerin Trke dersler almas srekli erteleniyordu. Bunun zerine Trk aileler, ocuklarn okullara gndermeme ve alk grevi yapma gibi yntemlerle Bulgar ynetimini protesto ettiler. Trklerin bu tepkileri karsnda Bulgar Eitim Bakanl anayasada izin verilen Trke derslerin balamasna izin verdi. Yine Bulgaristan Halk Eitimi Yasas (1991, 1996, 1998de ise deiiklikler yaplm ve ekler almtr)nn 8. maddesinin 2. fkrasna da: Ana dilleri Bulgarca olmayan renciler, Bulgaristan Cumhuriyeti belediye okullarnda devletin denetimi altnda Bulgar dilini zorunlu okumaktan gayr kendi ana dillerini de okumaya haklar vardr. maddesi eklenmitir. Ancak 1989 g ile Trk aydn ve retmenlerin birou Trkiyeye g etmi, bu yzden Trke ders verecek retmen sknts ortaya kmtr. Bu skntnn giderilmesi maksadyla 1992 ylnda umnu Yksek Pedagoji Enstits ve 1993de Krcaali lk ve Ortaokul retmen Enstitlerine Trke retmeni yetitirecek snflar ald. Benzer ekilde 1990 ylnda Sofyada nlisans dzeyinde slam Enstits ve umnuda mam Hatip Lisesi, 1991 ylnda da Rusuk ve Mestanl mam Hatip liseleri almtr16. 1990 ylndan bu yana camiler yeniden alm, Kuran- Kerimde dahil olmak zere dini kitaplar hem Trke hem de Bulgarca olarak yaynlanmaya balanmtr. Mfredat dnda da olsa okullarda yeniden Trke dersine izin verilmitir. Trk gazeteleri ve dergilerinin yaynlanmasna yeniden izin verilmi, radyo ve televizyonda Trke programlara olanak salanmtr. Ancak 2009 seimlerinde iktidara gelen GERP partisi Bulgaristan ulusal televizyon ve radyosunda yaplan Trke yayn kaldrmaya almaktadr. Bulgaristan 1991 ylnda kabul ettii yeni anayasa ile aznlklara zel haklar tanmam, ancak lkede yaayan tm vatandalarn insan haklarn garanti altna almtr17. 1990 yl balarndan itibaren Trk ocuklarnn bulunduu okullarda Trkenin hi olmazsa, ayr bir ders olarak haftalk ders programna girmesi iin byk mcadele verilmitir. 1990larda Trkenin haftada en az drt saat zorunlu ders olarak okutulmas nerilmi ve daha sonralar Bulgaristan Cumhurbakanlnda ve Eitim Bakanlnda yaplan grmelerde bu neri stnlk kazanmtr. Bulgaristan Trklerinin temsilcileri Trke eitimine anaokulun en byk ya grubundan balanmasn, yani okul ncesi yataki ocuklardan balayarak ortaokulun son snfna kadar ocuklarn ana dillerini okumalar istenmitir. 19911992 retim yl ortasnda Trklerin youn olarak yaadklar blgelerde birka okulda haftalk ders program dnda Trke dersinin okutulmasna izin verilmitir18. 19921993 eitim-retim ylnda ilk ve ortaokullarda program dnda semelide olsa, Trke dersinin okutulmas konusunda nemli admlar atlmtr. Bakanlar Kurulu 5 Eyll 1995 tarihli 183 nolu kararnamesiyle ilk ve ortaokullarda Trk ocuklarna haftada 4 saat Trke dersini semeli olarak okutulmasn karara balamtr19.

15

- http://turkcede.org/yabanci-dilogretimi/279-bulgaristanda-tuerk-dilinin-ana-dil-veya-yabanc-dilolarak-oeretilmesi.html. 16 - Mekure Ylmaz BRKL, Tarihsel Seyri inde Bulgaristan Trklerinin Durumu ve Trkiyenin Blge Trklerine Ynelik Politikalar, Konya. 17 - Birgl DEMRTA-OKUN, Bulgaristanla Yeni Dnem Souk Sava Sonras AnkaraSofya likileri, ASAM Yay, Ankara 2001, s. 62. 18 - www.balgoc.org.tr. 19 - Hseyin MEMOLU, Gemiten Gnmze Bulgaristanda Trk Eitim Tarihi, Kltr Bak. Yay, Ankara 2002, s. 265.

143

19901992 yllarnda ilk ve orta dereceli okullarn her snfna birer Trke ders kitab hazrlanmsa da, mali zorluklar nedeniyle bu kitaplarn baslmasnda sorunlar yaanmtr. Bu sebeple Trkiyeden yardm istenmitir. Bunu zerine 19921993 ders ylnda Trkiyeden gnderilen 1.-8. snflar iin Trk Dili ve Edebiyat ders kitaplar Bulgar Eitim ve Bilim Bakanlnca oluturulan 3 komisyon tarafndan esas alnarak Bulgaristandaki Trk rencileri iin 14 ders kitab hazrlanmtr20. 19921993 retim ylnda umnu Pedegoji niversitesi ile Krcaali retmen Enstitsnde Trk Filoloji blmleri alm ve bu blmlere 500 civarnda renci kabul edilmitir. Ayrca Bakanlar Kurulunun 29 Eyll 1990 tarihli karar ile Sofyada retim sresi 3 yl olan nlisans dzeyinde bir slam Enstits almtr. Bu slam Enstitsne 19971992 ders ylnda 80, 19921993 ders ylnda ise 15 renci daha kabul edilmitir. Bakanlar Kurulunun 9 Mart 1998 tarihli P-15 nolu karar ile slam Enstits, Yksek slam Enstitsne dntrlmtr. 1999 2000 retim ylnda 22 retim elemannn (15 Trk, 7 Bulgar) grev yapt bu Enstitde 50si normal ve 31i ak retim olmak zere 81 renci eitim grmekteydi21. Bu enstitden 1994 ylnda 13, 1995 ylnda 8, 1996 ylnda 13, 1997 ylnda 46, 1998 ylnda 11, 1999 ylnda da 4 renci mezun olmutur22. Bulgaristann demokrasiye gemesinden sonra, Bulgaristan Trklerinin eitim haklar ve durumlar gn getike iyileme gstermektedir. Trkler istedikleri okul ve niversitelerde rahata okuyabilmektedirler. Ayrca Bulgaristandan Trkiyeye her yl niversite eitimi iin ok sayda renci gelmektedir. Buda Bulgaristan Trklerinin geleceinin Trkiyenin de destei ile salam temellere oturmasn salamaktadr. Fakat yukarda zikrettiimiz bu umut verici gelimelere ramen iinde bulunduumuz 2010 ylnda geriye dnp Bulgaristandaki Trke eitimine baktmzda nmzde daha birok sorunun bulunduunu grmek gerekir. 1989 ylnda Komnist rejimin devrilip demokrasinin lkeye gelmesinden sonra Bulgaristanda yaklak 160 siyasi parti kurulmutur. Bu siyasi partiden 4 tanesi Trkler tarafndan kurulmutur. Bu partiler; Hak ve zgrlkler Hareketi (HH), Demokratik Geliim Hareketi (DGH), Demokratik Adalet Partisi (DAP), ve Trk Demokratik Partisidir. Bu partiler iinde ilki olan Hak ve zgrlkler Hareketi gerekte Trklere kar asimilasyon politikalarnn artt 1985 ylndan itibaren gizli olarak Trk Milli Kurtulu Hareketi adyla faaliyet gsteren bir rgtn siyasi partiye dntrlmesiyle olumutur. Trk Milli Kurtulu Hareketinin lideri Ahmet Demir DOAN, 1986 ylnda 10 yl hapis cezasna arptrlm, yardmclarndan bazlar da tutuklanarak cezaevine gnderilmitir. TMKHnin, Jivkof rejiminin drlmesinde nemli rol olan hkmet kart protesto gsterilerinin dzenlenmesinde katks olduu tahmin edilmektedir23. HH 10 ve 17 Haziran 1990 tarihlerinde yaplan iki turlu seimlerde, o dnemde 400 sandalyeli olan Bulgar Parlamentosuna 23 milletvekili sokmay baarmtr. 1991 ylnda yaplan seimlerde
- Hseyin MEMOLU, a.e, s. 265. - Hseyin MEMOLU, a.e, s. 266. 22 - smail CAMBAZOV, Sofya slam Enstits Anlar-Belgeler, Davutolu Yay, Blagoevgrad 2005, s. 121, 135137. 23 - Birgl DEMRTA-OKUN, a.g.e, s. 63. *- Bulgar Hkmeti konsolosluklarda yeteri kadar seim sand amam ve bu yzden birok soydamz oylarn kullanamamtr. (Balkan Trkleri Federasyonu eski Bakan Hasan KUKUdan alnan bilgi).
21 20

144

oylarn %7,55ni alarak milletvekili saysn 24e karmay baarmtr. Daha sonra yaplan seimlerde HH Partisi 27 Belediye Bakanl ve 653 muhtarlk kazanmtr. HH kurulduu tarihten itibaren bir yl iinde lkedeki en byk drdnc parti olmu, daha sonra ise nc byk parti haline gelerek Bulgaristan siyasi yaamnda kilit bir rol oynamaya balamtr. 1994 Aralk aynda seimlere Trk partisi katlmtr. Bu Trk partiden HH 282.000 oy alarak oylarn %5,44n almtr. HH Partisinin bir nceki seime gre 160.000 dolayndaki oy kaybnn sebebi, iktidar orta olduu bir nceki dnemde bir varlk gsterememesi, Trkiyeye glerin devam etmesi ve seimlere Trk partisinin girmesi sonucu oylarn blnmesidir. Bu seimlere giren Trk partisinin aldklar toplam oy 320.000 civarndadr. Trkler, HH ve dier Trk partilerinden memnun olmadklar iin oy kullanmamlar, ayrca Trkiyede bulunan ve ifte vatandal bulunan 50.000 civarnda soydamz Bulgarlarn engellemeleri* ve eitli sebeplerden dolay oy kullanamamladr. Bu seimlerde hazrlkl ve programl bir Trk partisi, muhtemelen 700.000 dolaynda bir oy alabilirdi. Aralk 1994 ylnda yaplan seimleri, lkenin iinde bulunduu sosyal ve siyasi kaos ortamn lehine eviren Bulgaristan Sosyalist Partisi kazanmtr. Hak ve zgrlkler Hareketi, kuruluundan (4 Ocak 1990) bu yana Bulgaristan Cumhuriyetini siyasi yaamnn nemli bir etkeni olmutur. Kurulan tm millet meclislerinin deimez unsuru olan HH, her zaman siyasi merkeze ynelmi, siyasi kimlik olarak ta liberal-demokrat bir parti olmutur. HH, Liberal Demokrat ve Reform Partisinin (ELDR) tam hakl yesi olan ilk Bulgaristan partisidir. 28.10.2003 tarihinden beri ise Liberal Enternasyonalinde yesidir. HH sahip olduu bu konumlardan hareketle uluslar aras liberal yaplarla ibirliine devam edecek ve bunu eliinde liberal grn Bulgaristandaki siyasi alanda yaylmasn salayacaktr24. Bulgaristanda seim kanuna ve 1991 anayasasna gre etnik ve dini temelde parti kurulmas yasaklanmtr. Bu nedenle HHn yelerinin ounlu Trk olmasna ramen her frsatta sadece Trkleri deil, Bulgaristandaki herkesi temsil eden bir parti olduunu vurgulamaktadr. HH, lkedeki aznlklarn resmen tannmasn ve kendilerine toplu haklar verilmesini talep etmi, bu ekilde farkl etnik gruplarn haklarnn garanti edilebileceini belirtmitir25. HH amacn u ekilde aklamaktadr; Bulgar halknn birliine, insan haklarnn ve zgrlklerinin tam olarak ve samimi bir ekilde uygulanmasna, Bulgaristandaki tm etnik, dini ve kltrel gruplara katkda bulunmak26. lk zamanlarda Bulgarlar HHn bir siyasi parti olarak kaydedilmesini engellemeye almlar ancak baaramaynca 1991 ylnda partinin kapatlmas iin youn aba gstermilerdir. Partinin etnik ve dini temelde kurulduunu, Trkeyi kullandn, Bulgar Mslmanlarna etnik asimilasyon uygulayarak Trke dntrmeye altn ve bylece halk arasnda etnik ve dini bir anlamazlk karmaya alt iddia edilmi, bu nedenle anayasaya aykr olduu gr
24 25

- www.dps.bg (18.12.2010). - Birgl DEMRTA-OKUN, a.g.e, s. 63. 26 - Birgl DEMRTA-OKUN, a.g.e, s. 6364.

145

savunulmu ve bu gruplar, partinin yasaklanmas iin Anayasa Mahkemesine bavurmulardr. Ancak mahkeme, bu iddialar haksz bulmutur27. 19901997 yllar arasnda Bulgaristanda ar siyasi ve ekonomik krizler ba gstermitir. 10 Ocak 1997de Parlamento binas igal edilmi hatta atee verilmitir. 19 Nisandaki erken seimlerde Demokratik Kuvvetler Birlii birinci parti olarak kmtr. Bu kriz ortamnda yaplan seimlerde HH, toplam Trk oylarnn sadece %52sini almay baarabildi. Bulgaristan 17 Haziran 2001 tarihinde tekrar seimlere gitti. Seimler, eski Kral II. Simeonun ve yeni partisi II. Simeon Milli Hareketinin ezici zaferi ile sonuland. Seimlerden sadece ay nce kurulmu olan II. Simeon Milli Hareketi, iktidardaki Demokratik Kuvvetler Birlii ile Sosyalist Partiyi kolayca malup etti. 2001 seimlerinden sonra 24 Temmuzda II. Simeon Milli Hareketi ile mecliste 21 milletvekili bulunan HH koalisyonu kurulmu ve hkmet olumutur. 25 Haziran 2005 tarihinde yaplan genel seimlerde Bulgaristanda, komnizmin knden beri grlmemi derecede renkli bir koalisyonu ortaya karmtr. Tek bana iktidar olmak iin yeterli ounluu seime giren hibir parti ulaamamtr. Sosyalist Parti oylarn %31i ile 240 sandalyeli ve tek kamaral parlamentoda 82 sandalye ile birinci, II. Simeon Milli Hareketi oylarn %20si ile 53 sandalye ile ikinci, HH ise oylarn %13 ile 34 sandalye ile nc parti oldu. Bu parti koalisyon kurdu ve HH bakanlk ve bir babakanlk yardmcl elde etmitir. Bu bakanlklar; Babakan Yardmcs ve Doal Afetler Bakan Emel ETHEM, evre Bakan Cevdet AKIROV ve Tarm Bakan Nihat KABLdir.
BULGARSTAN 2005 GENEL SEMLER

BSP NMSS HH ATAKA UDF DSP BPU

27

- Birgl DEMRTA-OKUN, a.g.e, s. 64.

146

2005 Genel Seimleri Milletvekili Dalm


90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 BSP NMSS HH ATAKA UDF DSP BPU Milletveki

Adeta Bulgaristann tipik bir zellii olan nceki seime gre ortaya kan byk oy farklar 2009 tarihinde yaplan genel seimlerinde de ortaya km ve bu seferde GERB partisi byk bir oy farkyla birinci parti olmutur. Bu seimlerde GERB 116, BSP 40, HH 38, ATAKA 21, Maviler 15 ve RZS 10 milletvekili karmtr. Bulgaristan siyasi partileri arasnda demokrasiye geiten sonra istikrarn srekli artran tek parti Trklerin kurduu HH partisidir. lkedeki btn etnik ve dinsel-kltrel topluluklar, zgn kltrleri ve zengin manevi yaamlaryla Bulgar kltrne eitlilik ve zenginlik getirerek ve bylelikle de zgr uygar toplumunun oluup gelimesini kolaylatrmladr. HH deiik topluluklara ait kiilerin kendi kltr-eitim geleneklerini ve dinsel-tresel etkinliklerinin gelitirmek konusunda anayasal hakkn tam olarak katlmalarndan yanadr. Ayn zamanda onlara ynsal haber aralaryla temas etme, haber alp yayma hakk salanmaldr. Ve bunu resmi Bulgar dilinde olduu gibi, etnik z bilinlerine uygun dillerde de yapabilmelidirler grn savunmaktadr28. Sonu Bulgaristan Trklerini anlatrken ie ilk nce Orta Asyadan balamak lazmdr. nk Bulgaristan Trkleri deyince aklmza ilk nce G kelimesi gelmektedir. Bilindii zere Trkler slamiyeti kabul etmeden nce gebe bir kavim olarak yaamaktaydlar. Bu gebe hayat slamiyetin kabul edilmesinden sonrada uzun sre devam etmitir. Bu gler ounlukla Orta Asyadan batya doru Kafkaslar, Balkanlar ve Anadoluya doru gereklemitir. Bulgaristan Trklerinin varln her ne kadar Osmanlnn Balkanlar fethine (1389) balamak mmknse de blgeye yerleen ilk Trkler Bulgarlar, Avarlar ve Kuman-Kpak Trkleri olmutur. Gnmzde Bulgar tarihileri kendilerini Slav meneli olarak gsterseler de, Bulgar toplumu Ogur Trklerinden gelmektedir. Bulgar ismi de Trke bir kelime olan Bulgamak (karmak, bir araya gelmek) kelimesinden tremitir. 1351 ylnda Sleyman Paann Rumeliye gemesiyle bir devlet haline gelmi olan Osmanl Devleti Rumeli ve Balkanlardaki siyasi durumdan faydalanarak hzla genileme imkn bulmutur. Osmanl Devleti ile birlikte birok
28

- Zeki YILMAZ, a.g.t, s. 69.

147

Trkmen Boyu da Rumeli ve Balkanlara gemi ve buralarn kendilerine yurt olarak kabul etmiler ve birok ehir, kasaba ve ky kurmular ve nfus olarak ta ounluu oluturmulardr. Bulgaristana yerleen bu Trkmen Boylar Osmanl Devletinin serhad boylarnda hem ileri birer karakol grevini grmler hem de Viyanaya kadar yaplan fetihlerde nemli katklarda bulunmulardr. Osmanl mparatorluu Bulgaristanda 500 yla yakn bir sre hkm srm ve blgeyi huzur iinde ynetmitir. Bu dnemde Trkler ve gayri Mslim aznlk kendi kltrlerini, dinlerini, adetlerini serbeste yaamlar ve dillerini konuabilmilerdir. Ancak Bulgaristann Osmanl mparatorluunun elinden kmasndan sonra ayn zgrl Bulgarlar Trklere gstermemilerdir. 18771878 Osmanl-Rus Harbi ile Bulgaristan Trklerinin karanlk gnleri balam ve 1989 ylnda komnist rejimim yklmasna kadar srmtr. 93 harbi, Balkan Savalar, Faist ynetim ve ardndan gelen komnizm dnemleri Bulgaristan Trklerine lm, g ve asimilasyon getirmitir. Bulgaristan Trkleri Osmanl idaresinden sonra sosyo-kltrel hayat hzl bir deime gstermitir. Balkanlarda Byk Bulgaristan kurma hayali peinde koan Bulgarlar, Bulgaristanda yaayan Trkleri katletmiler, ge zorlamlar ve asimile etmeye almlardr. Bulgarlar tarihte eine az rastlanlan bir kinle Trklere saldrmlar ve kadn, ocuk, yal demeden katletmilerdir. G Bulgaristan Trklerini etkileyen hatta deitiren nemli bir etken olmutur. 18771878 OsmanlRus harbiyle balayan gler sonucu aileler paralanmtr. Gnmzde bile Bulgaristan Trklerine baktmzda ailenin bir ksm Bulgaristanda bir ksm da Trkiyede yaamaktadr. Yaanan bu gler Bulgaristan Trklerinin trklerinde iledikleri ana tema konusu olmutur. Bulgaristandan gerekleen bu gler sonucu Trkiyede azmsanmayacak bir oranda gmen nfus oluturmutur. Osmanl idaresinden sonra Bulgaristanda ynetim birok kez deimi ancak tek deimeyen Trklere kar uygulanan bask politikalardr. 1944 ylnda iktidara gelen Komnistler kendilerinden nceki Krallk ve faist dnemlerde yaplan uygulamalar reddetmilerdir. Ama nedense Trklere kar uygulanan bask politikalarn bir yana bu politikalar daha da sertletirmilerdir. Komnizm dneminde bu bask politikalarn sadece ismi deimitir. Komnizmden nce Trklere kar uygulanan politikalarn amac saf Slav-Bulgar milleti yaratmakt. Daha sonra ki dnemde ama ayn olmakla beraber yaplan basklarn ismi komnist rejimin gerei olarak Mslman Trk toplumunun Bulgar toplumu ile her balkmdan eit, kendi isim, din, dil, kltr, adet ve geleneklerine sahip, lkenin karlarna gnlden bal, hizmet eden ve geleneklerine bal bir toplum olarak kazanmak ! olmutur. Bulgaristan Trkleri her zaman ve her trl artlar altnda kltrlerini, milliyetlerini, dillerini ve dinlerini korumay baarmlar ve her zaman Evlad- Fatihan torunu olmaktan da byk gurur duymulardr. Bulgaristanda demokrasinin gelmesinden sonra Bulgaristan Trkleri vatandalklarn geri alarak atalarnn topraklarndan hibir zaman vaz gemeyeceklerini gstermilerdir. Gnmzde Bulgaristan Trkleri Bulgaristann vazgeilmez bir paras olduklarn tm dnya kamuoyuna ve Bulgaristana kabul ettirmilerdir.

148

Kaynaka ALP, lker, Belge ve Fotoraflarla Bulgar Mezalimi (18781989), Trakya niv. Yay., Ankara 1990. BRKL, Mekure Ylmaz, Tarihsel Seyri inde Bulgaristan Trklerinin Durumu ve Trkiyenin Blge Trklerine Ynelik Politikalar, Konya. CAMBAZOV, smail, Sofya slam Enstits Anlar-Belgeler, Davutolu Yay, Blagoevgrad 2005. DEMRTA-COKUN, Birgl, Bulgaristanla Yeni Dnem Souk Sava Sonras Ankara-Sofya likileri, ASAM Yay, Ankara 2001. EROLU, Hamza, Bulgaristanda Trk Varl, Bulgaristandaki Trk Aznl Sorunu, TTK Basmevi, Ankara 1992. http://turkcede.org/yabanci-dilogretimi/279-bulgaristanda-tuerk-dilinin-ana-dil-veyayabanc-dil-olarak-oeretilmesi.html.(25.11.2010). http://www.balgoc.org.tr/email/bulgaristanturklerihukuk.doc, (20.12.2009). Hseyin MEMOLU, Gemiten Gnmze Bulgaristanda Trk Eitim Tarihi, Kltr Bak. Yay, Ankara 2002. KAML, brahim, Bulgaristan Trklerinin Haklar, YK Mat., Ankara 1989. mer E. LTEM, Balkan Trkleri, Tarihsel Sre inde Bulgaristan Trklerinin Haklar, ASAM Yay., Ankara 2002. MR, Bilal N. Balkanlarda Trk Kltr Dergisi, Bulgaristandaki Trk Aznl, MR, Bilal N., Bulgaristan Trkleri, Bilgi Yay. Evi, stanbul 1985. YILMAZ, Zeki, Bulgaristandaki Trkler ve Siyasi Faaliyetleri, Baslmam Yksek Lisans Tezi, Edirne 1995.

149

The Impact of Ukraine-Macedonia Free Trade Agreement on Bilateral Economic Cooperation and Lessons Learned Valeriy Kokot* The paper provides estimates of the impact of the Ukraine-Macedonia Free Trade Agreement on bilateral trade exchange and economic cooperation in the last decade. The analysis shows that this agreement offers both countries certain opportunities that need to be taken advantage of, eliminating threats that affect the export of Ukrainian/Macedonian products and their competitiveness. The estimates are useful to policymakers from the Western Balkans and Eastern Europe in case of absence of a further expansion of the European Union, lessons learned may help to develop the alternative policy for economic integration of non-EU countries. Nowadays, the involvement of national economies in international trade is extremely important and free trade agreements (FTAs) are among pillars of this process. As Ukraine and the Republic of Macedonia have been actively participating in almost European initiatives on formation of new free trade areas, it is appropriate to refer to signed Ukraine's and Macedonias FTAs as well as agreements that currently are under negotiation. On the Ukrainian side, the regional trade policy has been recently intensified: in addition to the signed FTAs with Azerbaijan, Belarus, Kazakhstan, Macedonia, Moldova, Russia, Tajikistan, Uzbekistan and Turkmenistan some new FTAs have been concluded with Norway, Switzerland, Iceland and Liechtenstein in the framework of the European Free Trade Association. Some other FTAs are under negotiation, especially with EU, Canada, Syria, Singapore, Israel, Morocco and Turkey [1]. The Republic of Macedonia has signed the following applicable free trade agreements: The Central Europe Free Trade Agreement, Ukraine, Turkey, and Stabilization and Association Agreement with the European Communities and their countries members [2]. Some basic indicators for Ukraine and the Republic of Macedonia are presented in Table1. The legal framework for the bilateral trade exchange between Ukraine and the Republic of Macedonia is embodied in the Agreement on Trade and Economic Cooperation signed on June 3, 1997 and implemented from February 6,1998, and the FTA signed on January 18, 2001 and implemented from September 10, 2001 [3].

Embassy of Ukraine in the Republic of Macedonia, First Secretary on Economic Issues, Ukraine. (Bildiri sahibi Kongreye mazereti nedeniyle katlamam ve bildirinin canl sunumu yaplamamtr. Eser sahibinin irade beyan ve istei zerine sz konusu bildirinin yaynlanmas uygun grlmtr.)

150

Table 1. Basic indicators for Ukraine and the Republic of Macedonia Ukraine Population (thousands, 2009) GDP (million current US$, 2009) Current account balance (million US$, 2009) Trade per capita (US$, 2007-2009) Trade to GDP ratio (2007-2009) WTO accession EU member status 2009 Real GDP (2000=100) 46 008 113 545 - 1 732 3 092 98.3 16 May 2008 Non-member 145 Macedonia 2042 9221 -646 5160 118.5 4 April 2003 Candidate 123 93 113

Exports of goods and services (volume, 2000=100) 96 Imports of goods and services (volume, 2000=100) 114 Rank in world merchandise trade, 2009 Export Import Merchandise trade (2009) Merchandise exports, f.o.b. (million US$) Merchandise imports, c.i.f. (million US$) Share in world total exports Breakdown in economys total exports by main commodity group (ITS) Agricultural products Fuels and mining products Manufactures 25.0 12.3 61.9 39 782 45 487 0.32 54 46

116 107

2692 5043 0.02

18.7 4.2 50.9 0.04 14.4

Share in world total imports by main commodity group (ITS) 0.36 Agricultural products 11.6

151

Fuels and mining products Manufactures

35.3 52.3

6.5 62.2

Source: World Trade Organization Statistic Database The FTA applies to: - industrial goods originating in one of the Contracting Parties that fall under sections 25 to 97 of the Harmonized system for product description and codification with some exceptions; - agricultural products the countries of origin of which are the Contracting Parties fall under sections 1 to 24 of the Harmonized system for product description and codification. The purpose of the Agreement is to gradually set up a free trade zone for the transition period that is to last no longer than 10 years as of the moment of the enactment of this Agreement [4]. The trade preferences under the FTA between Ukraine and the Republic of Macedonia are worth of attention of the companies from both countries, to name a few: - not to impose customs duties, taxes and charges having equivalent effect on import or export of goods originated from the customs territory of one of the parties and destined for the customs territory of another party; - not to impose, directly or indirectly, local taxes or charges on goods at the rate that exceeds the level of relevant taxes and charges imposed on like domestic goods or those produced in third countries; - not to introduce any special restrictions on or requirements to export or import of goods, that in similar cases are not used in respect of like domestic goods or those produced in third countries; - to ensure free transit of goods; - to refrain from actions that may lead to prevention, restriction or distortion of competition on the market etc. Notably, the main preference agreed upon under the FTA is non-application of customs duties, taxes and charges with equivalent effect to import and export of goods originating from the customs territories of the parties thereto. However, in practice the FTA offer only duty-free access, but do not exempt from VAT and excise tax levied on the general basis. Noteworthy, the said preferences are not applied automatically. There are a number of conditions to be met to enjoy the preferences under the FTA: - documentary evidence of origin. According to the FTA with Macedonia EUR-1 certificate is to be issued to confirm the country of origin which is valid for 4

152

months. Furthermore, in addition to seal of the Chamber of Commerce and exporter, EUR-1 is to be also approved by the seal of customs authorities of exporting country; - compliance with the "direct purchase" rule. The said rule means that a purchase shall be made directly between residents of countries ratified the respective FTA; - compliance with the "direct transport" rule. Even though Ukraine and Macedonia have no adjacent frontiers this rule is still applicable in trade relations between them. In order to meet the said condition, the transported goods shall always be under customs control. During 2001-2010 both Ukraine and Macedonia show positive and significant effects on bilateral exports and imports especially before economic crisis 2009. As a matter of fact, in 2008 compared with 2002 the rise in Ukraine bilateral exports to Macedonia amounts to up to 928 %, whereas Macedonia bilateral exports to Ukraine increase even more (up to 1367 %). World economic crisis in 2009 had a deep negative effect for bilateral merchandize trade, but at the same time it was a year with a maximum of 31.3 USD million of Macedonias exports to Ukraine [5]. A general overview of Ukraine-Macedonia merchandize trade relationships is presented in Table 2. Table 2. Ukraines bilateral merchandize trade with the Republic of Macedonia (USD thousand, 2001-2010)
Years Turnover Export Import 2001 43120 41801 1319 2002 20382 19847 535 2003 44273 42732 1541 2004 52612 50241 2371 2005 38491 35925 2566 2006 74377 69501 4876 2007 105430 97102 8328 2008 191447 184135 7312 2009 73603 42279 31324 2010 122223 95953 26270

Balance

40482

19312

41191

47870

33359

64625

88774

176823

10955

69683

Source: State Statistics Committee of Ukraine As shown in Table 1., the population of Ukraine is more than 23 times bigger than all population of Macedonia, so the consumer spending on only clothing and footwear in Ukraine is 2.5 USD billion [6]. Ukraine is a very important trading partner to Macedonia. In 2010, Ukraine ranked 13th on the list of Macedonias import partners, and 18th on the list of its export partners [7]. The FTA with Ukraine since 2001 has provided an increased access for Macedonian goods to the Ukrainian market over the past decade, to help address non-tariff barriers, and to help advance other trade issues to facilitate economic relations.

153

The comparative analysis of price competitiveness of major Macedonian exports to Ukraine showed that some products may be placed on the Ukrainian market to increase Macedonian export and to reduce the trade deficit, as the average prices of Macedonian products are lower than the average prices at which Ukraine imports them (see Tabl.3) [8]. Table 3. Average Price of Products Tariff Number Products Export price in Import price Macedonia in Ukraine (USD) (USD) 49,264/ton

30049019

Pharmaceuticals (excluding goods under 170/ton tariff numbers 3002, 3005 or 3006) consisting of mixed or unmixed products for therapeutic or prophylactic uses, packaged in measured doses Flat-rolled products of iron or non-alloy 370/ton steel of width 600 mm or more, hot rolled, not clad, plated or coated, of thickness exceeding 15 mm Flat-rolled products of iron or non-alloy 360/ton steel of width 600 mm or more, hot rolled, not clad, plated or coated, of thickness exceeding 10 mm Flat-rolled products of iron or non-alloy 390/ton steel of width 600 mm or more, hot rolled, not clad, plated or coated, of thickness 4.75 mm or more but not exceeding 10 mm Flat-rolled products of iron or non-alloy 500/ton steel of width 600 mm or more, hot rolled, not clad, plated or coated, of thickness 4.75 mm or more but not exceeding 10 mm Flat-rolled products of iron or non-alloy 830/tom steel of which of 600 mm or more, clad or plated or coated Other tubes, pipes and hollow profiles (for 630/ton example seam or welded, riveted, or similarly closed) of iron or steel, used for oil or gas pipelines Other tubes, pipes and hollow profiles (for 780/ton example open seam or welded)

72085120

572/ton

72085191

572/ton

72085291

529/ton

72085299

529/ton

72107080

1,139/ton

73066034

1,272/ton

73066038

1,272/ton

Source: Report of Foreign Trade of Macedonia 2008

154

Wine and tobacco are main Macedonian products for export. The viticulturists of Macedonia are working hard and investing heavily to find new markets beyond the comfort zone of the former Yugoslavia. Macedonia faces a unique problem. For almost 20 years it has been involved in a tedious dispute with Greece, which thinks that its name implies a territorial claim to Greek Macedonia. In 1989 Greece registered the term Macedonia so that only wines from the Greek region could bear that stamp. In the Yugoslav days 80% of Macedonias grapes were exported in bulk and ended up bottled elsewhere in Yugoslavia, or abroad. Now almost all Macedonian wine is branded and bottled at home. Of that, 45% is consumed domestically and the same amount exported to foreign countries [9]. For instance, Bovin Winery is the first private owned winery in Macedonia which is distributed its wine to Serbia, Montenegro, Bosnia and Herzegovina, Croatia, Bulgaria, Albania, Kosovo, Germany, France, Poland, Czech Republic, Switzerland, Belgium, Denmark, Netherlands, Sweden, Finland, Ukraine, US (California, Pennsylvania, New Jersey), Australia [10]. According to the bilateral FTA Macedonia is able to annually export 400,000 hectolitres (hl) of non-taxed wine to the Ukraine, which is equivalent to 30-50% of the total annual production in the country over the last three years. However, in 2010 the Macedonian wine industry exported to Ukraine only 2,380 hl (0,6% of non-taxed quota) at total value of 141 thousand USD [11]. For Ukraine boosting its exports of highervaluedadded goods to foreign countries is a challenge. So, when Ukrainian bus manufacturer LAZ among the other two participants from Poland and China has been ranked the best bidder in the Macedonian tender for supplying 84 buses to Skopje (10.7 million Euro) it was possible due to the trade preferences under the bilateral FTA. [12]. Under the FTA both Ukrainian and Macedonian exporters and importers face lower price for their goods on each others markets, lower expenditures for moving goods across borders, and the most important, acquire competitive advantages and, as a result, increased sales and profit. References http://macedoniaonline.eu/content/view/10701/45/ http://me.kmu.gov.ua/control/publish/article/main?art_id=160808&cat_id=137717 http://rtais.wto.org/rtadocs/573/TOA/English/Ukraine-FYROM-Agreement.doc http://www.bovin.com.mk/en/distribution.asp http://www.economist.com/node/17905921 http://www.eiu.com K.Efremov, F.Petkov. Report of Foreign Trade of Macedonia 2008. Skopje,2008

155

State Statistical Office of the http://www.stat.gov.mk/english/glavna_eng.asp

Republic

of

Macedonia

State Statistics Committee of Ukraine http://ukrstat.gov.ua/ State Statistics Committee of Ukraine http://ukrstat.gov.ua/ World Trade Organization http://www.wto.org/ World Trade Organization http://www.wto.org/

156

China and the Balkans Marius Dumitru Badea* Motto: The impact of China rising on the world will be at least as great as that of U.S.A last century, but probably much higher. Richard Cooper, Cunning of globalization. The Assault on American power

Eurasian Balkans, spread on both sides of the transportation network whose occurrence is inevitable, a network aimed to chain more directly the western and eastern ends of the richest and most industrialized of the Eurasia areas, are also important in geopolitical terms. Moreover, they are important in terms of security and historical ambitions to at least three of their closest and most powerful neighbors, namely Russia, Turkey and Iran and also China, which shows signs of increased political interest in this region. But, the Eurasian Balkans is infinitely more important as a potential economic stake (crisis): there is an enormous concentration of natural gas and oil reserves in the area, plus deposits of important minerals, including gold. (Z. Brzesinski) Balkan Peninsula, bounded by the Black Sea, Marmara, Aegean and the Mediterranean, including Albania, Bulgaria, Greece and the states formed after the breakup of Yugoslavia, alongside Romania and European Turkey, is the connecting point of three continents, Europe, Asia and Africa. Balkans is the meeting point between East and West, marking at the same time the border between North and South as well as the border between cultures, religions, mentalities, ideologies and spheres of influence, as multiple and individualized, as diverse and inter-conditioned. Here we meet, on the one hand, state entities in various stages of the transition process towards the democracy and market economy, with developing and highly diverse values and with special status in relation to the Euro-Atlantic integration institutions, and, on the other hand, areas and regions still unstable and unreliable, subject to ongoing crises and conflicts or latent, inadequately addressed, always ready to be reactivated, capable of generating new threats and challenges to regional and global security and stability. Given the high density of states, nations and people with cultures, customs and religions of this diverse area, complex problems have emerged within the time, tensions and conflicts that constitute threats and hazards that can lead to the destabilization of the region, with unpredictable results for both the Balkans and throughout Europe. For these reasons, and not only, the Balkans was considered, during the time, a powder keg of Europe. The end of the Cold War, the disintegration of Yugoslavia, as well as the major political events occurred in recent years have led to the emergence of a new political climate in the Balkans, completely different from the last years of last century.
*

Babe Bolyai University of Cluj Napoca, Romania, mariusbadea1@yahoo.com

157

The new states emerged, as a result of the disintegration of Yugoslavia, especially those with ethnic majority and Muslim religion, Kosovo recognized by some and disputed by others, Bosnia-Herzegovina, but also the others, like Macedonia, has brought new tensions and territorial issues of other natures (economic, religious) which may, at any time, generate conflicts. The main features of the new political climate in the Balkans are: a) The existence of some states with a weak economy and an incipient democracy; b) The existence of some countries whose development largely depends on the aid from the international community; c) The coexistence of a way towards stabilization and a cooperation perspective, on the one hand and the maintenance of some destabilizing situations, on the other hand; A geopolitical development in the Balkans has great influence on Europe in at least three directions: a) Extending the nationalist belief that each nation must have its own state, is contrary to the new European trend regarding the multinational and multiethnic cooperation development and affirmation of the European community; b) The degradation of living in the Balkans, causes an influx of refugees to Western countries, more developed economically, these refugees adding to the great number of unemployed people, already existing, this having as effect, strong extremist movements whose ideals are contrary to the system values of developed European countries; c) The proliferation of the organized crime and corruption at the state level. China effervesces with dynamic activity, channeled so far into peaceful directions by the faster pace of economic growth. This growth is often overwhelmed by political passions, too. This generates tensions and potentially explosive, such as: China's resentments towards the Taiwan's separate status. Paracel and Spratly Islands in the South China Sea show the risk of collision between China and other countries in the South East Asia region for access to the energy sources from the seabed. Senkaku Islands is disputed by China and Japan. Other latent territorial ethnic conflicts involve border issues between Russia and China, China and Vietnam, China and India, ethnic unrests in Xinjiang province, disputes between China and Indonesia on the territorial limits of the ocean. China with its nuclear arsenal is obviously the dominant military power in South-east Asia. Japanese military equipment of course increases, and in terms of quality is unparalleled in the region, but Japan's armed forces are not a direct rival of China, or an instrument of foreign policy, but are considered largely an expansion of the U.S. military presence in the region. The increasing strength of China has already made its south-east neighbors to show more indifference to the Chinese interests.

158

A case in point is the small crisis in the early 1996 in connection with Taiwan (during which China has committed military maneuvers, prohibiting access by air and sea in an area near Taiwan, attracting a quick demonstration of the U.S. naval deployment) the Thailand's Foreign Minister said hurriedly, along with his Indonesian counterpart that the matter was an issue related only to China. Malaysia and Philippines have declared a policy of neutrality on this issue. Whatever their inner perspective, China is and remains a potential rising and dominant power. From a military point of view, China, in part, could qualify for the status of world power, because the size of its economy and high growth rates could provide the management the ability to redirect a significant share of GDP to support a serious expansion and modernization of the armed forces, including to a greater accumulation of strategic nuclear arsenal. Excessive effort on this strategy (according to some Western estimates, in the middle of 90s it already consumed about 20% of the GDP of China), could have the same negative effect on long-term growth of the country that the failed attempt of USSR to compete with U.S had in the arms race on the Soviet economy. A great effort of China could also generate as well a replica of Japans arming. After some geo-politicians, as G. Friedman and Z. Brzesinski, China can not be claimed as a world power (there are several factors in this state that stops the process of external expansion). The future progress of China as well as its development as a major power will thus depend to a large extent, on the skill with which the ruling elites will solve two related problems, that of transition of power of the current generation of leaders in a younger team and that of creating increasing tension between the economic and political system of the country. Even a tripling of GDP would still leave China's population on the last places in terms of income per capita, not to mention the real poverty of a significant part of the Chinese population. Even in the most favorable circumstances, it is highly unlikely that this country is to become truly competitive in terms of key dimensions of world power. Yet China is really on the way to become the dominant regional power in East Asia. It is already the dominant geopolitical mainland. Its military and economic power makes its immediate neighbors, except India, to look even smaller. Therefore, further affirmation of China is perfectly in line with its historic, geographic and economic headquarters. The rise of China in the today world can not be explained by appealing only to the power of its economy. China has advantages that may prove to be very important in the contemporary development equation such as the demographic one. Countries that have developed in recent years have relied heavily on the strength of number. To exceed the U.S. GDP, China needs to make only one-fifth of the American productivity. The rest is compensated by the difference in population.

159

The securing of energy supplies is essential. For development vital energy is needed today. Therefore, the world's geopolitical map is drawn largely from its energetic map. In response to its insatiable thirst for energy, China has developed, first, an energy supply strategy. In the same response, the occurrence of large energy couples between consumers and large producers frames(Russia, Germany, USA - Saudi Arabia, China - Saudi Arabia, China - Iran, India - Iran). Those who are outside these circuits, and others, will be outside the large politics of the world, too. Another factor is turning state's role in their development process. Economic competition today has this feature: developing countries have used their own state structures as success instruments as a way of reducing the asymmetry between them and developed countries. Within a few years ago, nobody talked about Sovereign Wealth Funds, today these funds, China having its role in their launch, have huge amounts and they are instruments through which those states promote their institutional policy. Not to mention the fact that China's rise has occurred in full process of the globalization affirmation. In addition, China also benefits from a number of favorable trends: rise of Asia, rise of countries of the Balkan Peninsula, the affirmation of large countries, the giants. Its propulsive force comes from its own strategy, from its own efforts, but now it is maintained by the historical reality, too, that lies ahead and that came to symbolize it. In the new millennium we are dealing with a choice between the Western model and the one way up, the Eastern model, in fact that of Asia. The stake is to formulate a response in terms not of a binomial China America and China - the Western world. This requires from the part of this world a different attitude and a foreshadowing, rapidly, an unconventional strategy. The fundamental problem of the moment includes the new power (China) in the existing global structures. As Bergsten observed, it's about structures built by the U.S. and the European Union over time. The key question is: will the newcomer require adjustments or a rethinking of the system? According to Bergsten, there are signs more and more visible, according to which China has a different objective. In many areas, it has strategies that conflict with the norms, rules and existing institutional arrangements. Despite the call from Beijing for a new international economic order and of discussions on how the Beijing Consensus could draw Washington Consensus, China's alternative proposals are not up to the level of a revisionist challenge of the status quo. There are good reasons for the new economic superpower to support the existing global order. First of all, the rise of China within that order took place. Maybe China is not entirely happy with the existing work order. Any complaints 160

should be, China can not deny one thing: that it is the order which has facilitated its rise. It does not dominate the current system, it is true, but has won the gun, the discounted price. All the existing economic policy regulations have helped China to capitalize on this advantage and become a redoubtable power. In addition, we can not overlook the fact that the central rule of this system - to encourage and stimulate the market and its mechanisms - has helped China in its development and modernization. For a period of time, a significant change it is not likely in the position and attitude of China: that is the time when its power will be fulfilled. We still have in mind the response of a Chinese expert. It was immediately after the bombing from Belgrade in 1999, when because of an error, a bomb fell right on the Chinese embassy in Serbia. The Chinese partner was obviously affected by what had happened. The question arises: China's position? The answer was prompt: We, we over 20 years. So far it's been a decade. Note: China is in the Balkans! References Bergsten, Fred, A Partnership of Equals. How Washington Should Respond to Chinas Economic Challenge, Foreign Affairs, July/August 2008 Cooper, Richard, Economic, november/december 2009 Social and Environmental, Foreign Affairs,

Gallagher, Tom, Balcanii n noul mileniu, n umbra rzboiului i a pcii, Bucureti, Humanitas, 2006 Hua, Huang, Memoirs, Beijing, Foreign Languages Press, 2008 Ikenberry, John, The Rise of China and the Future of the West, Forreign Affairs, January/February 2008 King, Stephen, Losing Control: The Emerging Treats to Western Prosperity, Yale University Press, New Haven, London, 2010 Kissinger, Henry, Diplomaia, Bucureti, editura All, 2007 Sutter, Robert, Chinese Foreign Relations. Power and Policy since the Cold War, Rowman and Littlefield Publishers, Maryland, 2008

161

2000li Yllarda Rusyann Balkanlar Politikas: Elveda Rumeli? Vgar manov* Giri Moskova evresinde balad g temerkzn I.Petronn balatt giriimlerle daha da pekitirerek imparatorluk boyutlarna ulatran Rusya, XVIII.asrdan balayarak byk g olarak uluslararas sistemde yerini alm ve kendine yakn blgelerde nfuzunu hissettirmeye balamtr. Bu dorultuda o zamandan sonra Balkanlara ynelik ilgi ve alakas ivme kazanmtr. Tm Ortodokslarn ve Slavlarn hamisi (III.Roma ve Slav halklarnn kurtarcs) rollerine soyunan arlk Rusyas, zellikle XIX.asrda blgeye byk lde hakim olan Osmanl devleti ile kanl mcadelelere girmitir. Sz konusu mcadeleler sonucunda nce Yunanllar, akabinde Bulgarlar, Romanlar, Srplar, Karadallar gibi Balkan milletleri bamsz devletlerini kurmulardr. 20. yzylda ise Sovyetler, Balkanlardaki topluluklar zerinde komnist ideoloji bata olmak zere ok ynl etkinlik kurmaya almtr. Ama bunda pek baarl olduu sylenemez. Dou Blokunun k ile birlikte Rusyada Balkanlar ve Dou Avrupadan elini eteini ekerek kendi kabuuna ekilmi ve i ekonomik-siyasi problemlerle uramtr. Bu esnada Balkanlara AB ve ABD dahil olmu ve kendi nfuz alanlarn oluturmulardr. AB entegrasyon srelerinin ilemeye balamas, sz konusu blgeyi Rusyadan gittike uzaklatrmtr. Son on ylda bunun daha ok hissedildii sylenebilir. Bu erevede aada 2000li yllarn bandan beri Rusyann Balkanlara kar izledii politika ideolojik ve stratejik yetersizlik, d politika zihniyetinin evrimi ve bunun eitli doktrinlere yansmas, siyasi diyalogun younluu ve elitler aras iletiim, iktisadi ilikilerin tr ve seviyesi, kltrel temaslarn skl, dier g merkezlerinin blgedeki aktivasyonu gibi birka faktr etrafnda aklanmaya allacaktr. Sz konusu faktrlere bakldnda Rusyann bu blgedeki ok ynl etkisinin giderek azald gzlemlenmektedir. Rus karar alclar, adeta bir Trk dizisinin ismindeki olduu gibi, Elveda Rumeli demektedirler. Rusyann Balkanlar Politikasnda 2000li Yllar 2000li yllarn bandan beri Rusyann Balkanlara kar izledii politikay aadaki birka faktr etrafnda zet bilgilerle aklamak faydal olacaktr. deolojik ve Stratejik Yetersizlik ncelikle unu kaydetmek gerekir ki, 1991 sonrasnda Rus d politikasnda bir aray sz konusu idi; nce perestroyka ile birlikte Bat ile ittifak yaplaca dnlmekte idiyse de daha sonra Ruslar Batl lkelerin Rusyaya kar tutumlarnda pek deiiklik olmadn sezmilerdi, hele NATOnun douya doru genilemesini, kendi menfaatlerine kar atlm admlar olarak grmlerdi. Sz konusu aray bu sefer, ok kutupluluk tezi erevesinde Rusya ve yakn evresine younlama ynnde belirginlemiti. Bu noktada, 1990l yllarda Rusyann Balkan
*

Yrd. Do. Dr.; stanbul ehir niversitesi.

162

politikasnda gelgitler yaandn kaydetmek gerekir.1 nce Balkanlardaki krizlere kar bir umursamazlk ve Batl lkelerle birlikte davranma, sonra blgede ABDye kar Avrupa devletlerini desteklemeye alma, daha sonra da Belgrata kar NATO operasyonlarn Batl devletlerin nfuz alann geniletme eklinde telakki etme sz konusu idi. Dier yandan, 1991 sonrasnda Sovyetlerin dalmasyla Rusya, Balkanlara sunaca ideolojik kaynaklardan yoksun kalmt. arlk dneminde, bilhassa XIX. asrda Ortodoksluk ve Slav kardelii sloganlar ynetimde ve toplumda epey bir karlk buluyordu. Sovyet dneminde sosyalist ideoloji ve komnist dayanmas/yoldal bir nebze buna cevap veriyordu. Yeri gelmiken, bir ara II. Dnya Savann balamasyla Moskova, Almanlara kar Pan-Slavizm kartn stmaya almt. Fakat 1991 sonrasnda bu tr hassasiyet, sadece milliyeti kesimlerde tezahr etmekteydi. te yandan 1991 sonrasnda Rusya, ne arlk ve Sovyetler gemii, ne de u anda iinde bulunduu sylenen egemen demokrasisi, ne de genel olarak sahip olduu yumuak gcyle blge lkeleri iin bir ekim kayna olamamtr. Sovyetlerle zdeleen totaliter rejimlerden kurtulduklar iin Dou Avrupa ve Balkan lkelerindeki halklarn Rusyaya ilgisinde keskin bir d yaanmtr. Hatta Belgrata verdii destee ramen 1999 sonlarnda Srbistanda yaplan bir kamuoyu aratrmasnda fikri sorulanlarn sadece %10luk bir kesim Rusya ile ibirlii yaplmasn mmkn grrken %60 AByi iaret etmitir. Dier yandan Rusyadaki kamuoyunda da bir zamanlar mevcut olan Slav ve Ortodoks kardelii sylemi pragmatik deerini kaybetmiti. Yine ayn dnemde VTsIOM tarafndan yaplan bir kamuoyu aratrmasna gre Rusya vatandalarnn yaklak %40 Balkanlardaki Kosova-Srbistan sorununda her iki tarafn sorumlu olduunu, yalnz %14-16 Kosovallarn, %5-7si ise Srplarn sulu olduunu, %80i ise Rusyann bu atmalara silahl mdahalesine kesinlikle kar olduklarn beyan etmilerdi. Blge lkeleri, daha nce Belgrata kar NATO operasyonlarnda ve Kosovann bamszl olaynda Rusyann blgesel ve uluslararas dzeydeki gcnn snrlarn da grm, Moskovann bu blgedeki stratejik yetersizliinin farkna varmlard. Zira Moskova, Bosna-Hersek (1995), Srbistan (1999 NATO hareketi) ve Kosovada (bamszlk ilan, 2008) telafisi imkansz stratejik tavizler vermitir. Stratejik olarak tercihini yakn evreden yana koyan Rusya, Balkanlardaki bar koruma gcn de 2003te tamamen geri ekmitir. Son olarak askeri gvenlik ve askeri teknoloji transferi alannda da Rusyann zafiyeti aktr. NATO emsiyesi altna girdikleri iin Balkan lkelerinin askeri gvenlii, artk kafi dzeyde salanmakta, dier taraftan askeri malzeme ve donanmlar da artk Bat lkelerden temin etmektedirler. Bu erevede, Rusyann, Balkanlardaki askeri pazara girmesi de zorlamtr.

Bu dnemde Rusyann Balkanlardaki gelimeler karsndaki tepkilerinin derli toplu bir zeti iin bkz. Sergey Romaneko ve Sergei Ulunian, Balkanskaia Politika v 90-kh Godov: V Poiskakh Smysla [90l yllarda Balkan politikas: Anlam aray], Pro et Contra, Cilt 6, No. 4 (Sonbahar 2001), s. 4658.

163

D Politika Zihniyetinin Evrimi ve Doktrinler 1990l yllarda Dou Avrupa ve Balkanlardan jeopolitik geri ekilme ile birlikte Rus d politikas da artk Rusyann yakn evresine younlamaya balamtr. 2000li yllarda Moskovann giriimiyle Rusya ve yakn evresindeki lkeleri kapsayan birtakm blgesel rgtler (Kolektif Gvenlik Anlamas rgt, Avrasya Ekonomik Topluluu, Ortak Ekonomik Alan) kurulmutur. Rusya, gittike Bat-d alanlara, daha ziyade Dou yarmkresine ynelmi, dolaysyla Balkanlardan uzaklamtr. 1990l yllarda Bat ile her alanda ortak ibirlii dnlrken, daha sonra vaat edilen yardmlarn gelmemesi ve Batnn Rusyann menfaatlerini pek dikkate almamas hayal krkl yaratm ve Moskova, ok kutupluluk tezini ileri srmeye balamtr. 1990l yllardan beri Rusya karar alclar tarafndan askeri, gvenlik ve d politika gibi alanlarda retilen doktrinler, ynetici elitin zihniyetinin de evrimini gstermekteydi. Belirtilmelidir ki, sz konusu doktrinlerde Rusyann blgesel ve uluslararas gelimeler karsnda nasl davranaca ve hangi ynlere ncelik verecei ifade edilmektedir. Bu erevede, mevzubahis doktrinlerde Balkanlarn yeri ve nemiyle ilgili ifadelere bakmak, bu blgenin elitlerin zihninde nasl bir evrimden getiine dair bir fikir verebilir. 1992de henz Sovyetlerin dalmasnn hemen akabinde yazlan ilk d politika doktrininde2 -ki, bu sonra Nisan 1993te B. Yeltsin tarafndan onaylanm ve olarak uluslararas ilikiler literatrne yakn evre doktrini gemitir- ncelik sras olarak BDT, silahlanmann kontrol ve uluslararas gvenlik, ekonomik alanda ibirlii ve ABD faslndan sonra gelen Avrupa bahsindeki Dou Avrupa alt ksmnda Balkan lkeleri ile de ibirliinin gelitirilmesine vurgu yaplmakta ve zellikle artk bir gerek haline dnen bu blgeden Rusyann Batl devletler tarafndan saf d edilmesi eilimine asla izin vermemek gerektiinin alt izilmektedir. Ayrca, burada her ne kadar Dou Avrupa lkelerinin son dnemde siyasi olarak Rusyadan uzaklama iine girseler de, ekonomik olarak Rusyaya ve dier BDT lkelerine eilimli olduklar kaydedilmektedir. 1997 ylnda kabul edilen Milli Gvenlik Doktrininde ise sadece bir yerde Merkezi ve Dou Avrupa lkeleri ifadesi gemekte ve bunlarla diyalog ve ok ynl ibirliinin gelitirilmesinin Rusyann milli menfaatlerine cevap verdii ifade edilmektedir.3 2000 ylnda kabul edilen ikinci d politika doktrininde ise, blgesel ncelikler balamnda BDT lkeleri birinci srada yer alrken, bunlarn peinden AB devletleri, NATO ile ilikiler, Baltk lkeleri gelmektedir. Bunun akabinde Balkanlara bir paragrafla deinilmekte, burada adil ve kalc bir dzenlemenin yaplmasna Rusyann her trl destei verecei ve ayrca Yugoslavya ittifak devletinin toprak btnlnn korunmasnn son derece nemli olduu aksi gelimelerin Balkanlar saracak krizlere yol aaca vurgulanmaktadr.4 2008deki nc d politika doktrininde ise, blgesel ncelikler yine deimemi ve BDTden sonra AB lkeleriyle ilikilerin nemli olduu yazlmtr.
Konseptsiia Vneshnei Politiki RF 1992 g. [RFnin 1992 yl d politika konsepti], Diplomatichskii Vestnik, No.1-2 (1993), s. 3-23. 3 Kontseptsiia Natsionalnoi Bezopasnosti Rossiikoi Federatsii 1997 [RFnin milli gvenlik doktrini], Diplomaticheskii Vestnik, No. 2 (1998), s. 3-18. 4 Konseptsiia Vneshnei Politiki RF 2000 [RFnin d politika konsepti], http://www.scrf.gov.ru/documents/decree/2000_x.shtml
2

164

Burada sadece bir cmlede Balkan lkelerinden bahsedilmektedir. Bu balamda, Rusyann Merkezi, Dou ve Gney-Dou Avrupa lkelerinin her biriyle karlkl saygya dayal pragmatik ibirliini gelitirmeye, onlarn bu ibirliine hazr olduklar lde ak olduu belirtilmektedir.5 Siyasi-Diplomatik Diyalog ve Elitler Aras letiim Rusya ile Balkan lkeleri arasnda siyasi-diplomatik diyalogun da pek yapc bir seyir izlemedii ve elitler aras iletiimde st dzey younluun sz konusu olmad ileri gzlemlenebilir. Genellikle Balkanlardaki temaslar Rusya tarafndan cumhurbakan seviyesinde deil, dileri bakan dzeyinde gerekletirilmitir. 1990l yllarda birinci Cumhurbakan Boris Yeltsinin 1992de Bulgaristan, 1993te ise Yunanistan, Polonya, ek Cumhuriyeti ve Slovakyay ziyareti sz konusudur. 2000li yllarda Rusyann ikinci Cumhurbakan Vladimir Putin, her ne kadar Ortadou turlarna ksa da, Balkanlarda Srbistan (2001), Bulgaristan (2003, 2008) ve Yunanistana (2005, 2006) ziyaretler yapm; 2007de Enerji Zirvesi dolaysyla Hrvatistann bakenti Zagrebi, Nisan 2008de NATO Zirvesi sebebiyle Romanyann bakenti Bkrei ziyaret etmitir. nc Cumhurbakan Dmitri Medvedev ise, 2009da Srbistana gitmitir. En son Mart 2011de Babakan Putin, Slovenya ve Srbistana (Srbistan NATOya girmemeye ikna iin) bir alma ziyareti dzenlemitir. Rusyann Balkanlardaki sorunlarda Srbistan yanls tutumu, Arnavutluk bata olmak zere birok lke elitiyle souk mnasebetlere yol amtr. Rusya, Moldovadaki Dinyester blgesi sorunu yznden Romanya ile dolayl olarak kar karya kalmtr. Blgedeki elitlerin nazarnda Rusyann deil, AB ve NATOnun cazibesinden bahsedilebilir. Bu balamda, Balkan lkelerindeki elitlerin iinde ounluk, Batya entegrasyondan yana ve Rusya sadece kendi rnleri iin bir pazar olarak alglanmakta. Rusya yanls gruplar ise marjinal kalmaktadr. ktisadi likilerin Seviyesi ve Tr Balkan lkeleri ile Rusyann iktisadi ilikileri, aynen siyasi ilikiler gibi, Sovyetlerin knden sonra bozulmu ve ancak 2000li yllarda nispeten belli bir istikrara kavumutur. Bununla beraber, Rusyann blge lkeleriyle ticaretinin ok dk olduu gzlemlenmektedir. Rusya Gmrk Servisinin verilerine bakldnda, 2010 ylnda yaklak 400 milyar dolar ihracat ve 230 milyar dolar ithalat gerekletiren Rusya iin Balkan lkeleri ile var olan ticaret hacmi pek dikkati ekmemektedir (Tablo 1). zellikle Rusyann ihracatnda iki kalem gze arpmaktadr: doal gaz ve petrol. Balkan lkelerinden ise ila ve eitli ekipmanlar ithal edilmektedir. Aadaki Tablo 2den grld gibi, Rusyann blge lkelerinin ticaret hacmindeki pay, ok dktr ve art mevzubahis deildir. Eurostatn verilerine gre, genel olarak Merkezi ve Dou Avrupa lkelerinin ticaret hacimlerinde Rusyann pay d eilimdendir, yle ki bu oran 2000de %6.4 iken 2007de %5.9a gerilemitir.

Konseptsiia Vneshnei Politiki RF 2008 [RFnin d politika konsepti], www.kremlin.ru/text/docs/2008/07/204108.shtml

165

Tablo 1. Rusyann Baz Balkan lkeleriyle Ticareti (milyon dolar)


2009 Ticaret hacmi hracat thalat Toplam ticaret iindeki pay (%) 2010 Ticaret hacmi hracat thalat Toplam ticaret iindeki pay (%)

Rusyann Toplam Ticaret Hacmi Bulgaristan Romanya Slovakya Slovenya Yunanistan

469014,5

301666,5

167348,0

100,0

625395,1

396441,7

228953,4

100,0

2614,2 2435,3 4781,3 869,9 2679,3

2189,6 1558,8 2971,3 82,3 2337,6

424,6 876,5 1810,0 787,7 341,7

0,6 0,5 1,0 0,2 0,6

3953,5 3372,3 7036,1 1202,1 3275,0

3413,6 2024,9 4543,9 177,3 2852,7

539,8 1347,4 2492,2 1024,8 422,3

0,6 0,5 1,1 0,2 0,5

Kaynak: Rusya Gmrk Servisi, 2011, www.customs.ru Tablo 2. Baz Balkan lkelerinin Ticaretinde Rusyann Pay (%) 2000 2003 2004 Bulgaristan Romanya Slovakya Slovenya 15.0 5.2 9.2 2.3 8.0 4.9 6.0 2.8 5.1 8.0 4.2 5.4 2.7 4.9 2005 2006 2007 10.0 5.2 6.2 2.9 6.0 11.0 6.3 6.6 3.0 6.5 8.6 4.6 5.8 3.2 5.9

Merkezi ve 6.4 Dou Avrupa lkeleri toplamda Kaynak: Eurostat 2008

Bunlarn yannda birok Balkan lkesi doal gaz ve petrol Rusyadan ithal etmektedir. Tablo 3te 2005-2009 yllar arasnda her lke tarafndan ithal edilen doal gaz miktarlar verilmektedir. Bu miktarlara bakldnda (Tablo 3), Nabucco projesinin gereklemesi halinde Balkanlarn Rusyaya olan bamllnn ortadan kalkabilecei sylenebilir.

Tablo 3. Dou ve Gney-Dou Avrupa lkelerinin Rusyadan thal Ettikleri Doal Gaz Miktar (milyar m3)

166

2005 2006 2007 2008 2009 Bosna Hersek Bulgaristan Hrvatistan Makedonya Romanya Srbistan Slovakya Slovenya Yunanistan 0.4 2.6 1.2 0.1 5.0 2.0 7.5 0.7 2.4 0.4 2.7 1.1 0.1 5.5 2.1 7.0 0.7 2.7 0.3 2.8 1.1 0.1 4.5 2.1 6.2 0.6 3.1 0.3 2.9 1.2 0.1 4.2 2.2 6.2 0.6 2.8 0.2 2.2 1.1 0.1 2.5 1.7 5.4 0.5 2.1

Kaynak: Gazprom, 2011, www.gazprom.ru unu da belirtmek gerekir ki, Rusya ile Balkan lkelerinin iinde bulunduu iki nemli enerji projesi yllardr askdadr. 227 kilometrelik 35-50 milyon ton kapasiteli petrol boru hatt anlamas Nisan 2005te Sofyada imzalanmasna ramen Bulgar hkmetinin ekolojik nedenlerle projeye scak bakmamas yznden bir ilerleme sz konusu olamam ve hatta ubat 2011de projedeki Rus firmalar (Transneft, Rosneft ve Gazpromneft) bu projeden ekileceklerini beyan etmilerdir.6 Hakeza Karadenizin altndan geecek olan Gney Akm projesi de yine Bulgaristan ynetiminin ekinceleri nedeniyle henz beklemededir. Kltrel-Toplumsal Temaslarn Skl 1991 sonrasnda Rusyann Balkanlarla kltre-toplumsal temaslarnn da nemli lde zayflad mahede edilmektedir. Rusyann yumuak gc bu blgede gn getike erimektedir. Rusya, yakn evre lkelerinden hala nemli miktarda renci ekebilse de, Balkanlardaki rencilerin yurtd eitimde birinci adresi Avrupa lkeleri ve ABDdir. Bununla beraber, Moskova tarafndan blgeye ok az miktarda da olsa burs imkannn salandn da kaydetmek lazm. rnein, Rusa renmeleri iin Bosna-Herseke her sene 5 burs kontenjan ayrlmaktadr. Srbistan iinse, 2010-2011 iin lisans ve lisansst dzeyde 35 burs kontenjan ayrlmtr.7 Genel olarak bakldnda bunlar Rusyadan daha az imkana sahip olan Trkiyenin Trk cumhuriyetleri ve akraba topluluklara ayrd yzlerce burs kontenjanlaryla hi kyaslanamaz. Rusann konumu da blgede gittike zayflamakta, u anda ngilizce ve Almanca en ok renilen dillerdir. Toplumsal temaslara gelince, baz Balkan ehirleri az sayda da olsa Rus turistlerin urak

Rossiia Vykhodit iz Proekta Nefteprovoda Burgas-Aleksdandropolis [Rusya, Burgaz-Dedeaa petrol boru hatt projesinden ekiliyor], Ria Novosti Haber Ajans, 16 ubat 2011, www.rian.ru 7 Rusya Dileri Bakanl, Mart 2011, www.mid.ru

167

noktasdr, rnein Hrvatistan ziyaret eden Rus turist says 50-100 bin civarndadr. Dier G Merkezlerinin Blgedeki Aktivasyonu Yukardakilerle birlikte, Rusyann Balkanlarda nfuzun erimesinin bir dier gstergesi de dier g merkezlerinin blgeye etkin bir ekilde girmeleridir. ABD, NATO araclyla gvenlik konularnda ba ekmekte, ekonomik-teknolojik g olarak da Almanya ne kmaktadr. Genelde AB, zelde ise Almanya blgenin hamisi olarak davranmaktadr. Son yllarda Trkiyenin blgede arln hissettirdiini ve baz arabuluculuk giriimlerinde bulunduu grlmektedir. Sonu Tm bu mlahazalardan sonu olarak aadakiler ileri srlebilir: bir g merkezi olarak Rusya, Balkanlar corafyasnda stratejik konumunu kaybetmekte; bu erevede blgeye sunaca ideolojik temellerden yoksun durumda ve stratejik olarak yetersiz kalmakta; siyasi-diplomatik diyalogunu tm blgeye deil, belli bir iki lkeye younlatrmakta, Batya ynelen blge elitleri ile iletiimini artramamakta, iktisadi anlamda blgeye sadece hammadde sunmakta, blgedeki yumuak gc erimekte ve dier g merkezleri bu blgede ne kmaktadrlar.

168

Kosova Meselesi ve inin Tutumu Fatma oban* Giri Souk Sava sonras ortaya kt kabul edilen kreselleme ile birlikte karlkl bamllk artm, teoride aralarnda ciddi uzaklklar bulunan olaylar pratikte birbirleriyle ilikili hale gelmi ve demokrasi, insan haklarna sayg, aznlk haklarnn korunmas vb. kavramlar kresel deerler olarak uluslararas politikada nemli bir konuma gelmitir. Bununla birlikte, Souk Sava dneminde dondurulmu olan etnik ve dini temelli sorun alanlar tekrar hareketlenmeye balamtr. Demokrasi, insan haklar, aznlk haklar gibi kresel deerler bir taraftan uluslararas politikadaki byk gler iin kendi karlarn koruma noktasnda gerektiinde dier lkelerin i ilerine mdahaleyi kolaylatrc bir unsur haline gelirken dier taraftan da bnyesinde farkl etnik ve dini gruplar barndran devletler iin Demoklesin klc ilevini grmeye balamtr. Souk Sava sonras etnik problemlerin i savalara dnt corafyalardan birisi de Balkanlardr. Meydana gelen deiimler, etnik adan hemen hemen hibir blgesi homojen olmayan Yugoslavyann paralanmasna, Bosnada ve Kosovada kanl olaylarn yaanmasna ve Kosovann blgenin en karmak sorunu haline gelmesine neden olmutur. Kosova Sorunun Ortaya kmas Gei yollar zerinde bulunan Balkanlar, tarih boyunca birok medeniyetin doumundan ykmna kadar ev sahiplii yapmtr. Balkan corafyas iinde bulunan Kosova da, Adriyatik ve Ege Denizlerine en ksa yoldan ulam imkan vermesi, kuzeye ve gneye alan yollarn kavak noktasnda bulunmas ve Balkanlarn merkezinde olmas sebebiyle stratejik adan nemli bir konumda bulunmaktadr. Bu nedenle Kosova, Balkanlarn kk ama gemite olduu gibi gelecekte de sadece Balkanlar iin deil tm komu corafyalar iin de byk krizlere sebep olabilecek nemli bir konumdadr.1 Avrupann en byk ikinci Altn-Gm madenlerine, ok zengin Linyit ve kurun madenlerine sahip olmas, geni tarm alanlarna sahip olmas,2 Kosovann gerek Srplar asndan, gerekse Arnavutlar asndan neminin artmasna neden olmaktadr. Kosova sorunu uluslararas gndeme 90l yllarda tanm olsa da aslnda sorunun temeli ok eskilere dayanmaktadr. Pek ok yazar sorunun kkenini 1389 ylnda Kosovann Osmanl hakimiyetine girmesine kadar geriye gtrmektedir. Srplar ve Arnavutlar, Kosovann savunmasnda beraber savamlar ancak Arnavutlarn byk ounluu zellikle din birlii nedeniyle hakimiyeti daha kolay kabullenirken; Srplar tarih boyunca bu yenilgiyi hep canl tutarak Kosovay milli bir sembol haline getirmilerdir. ki tarafn temel iddialar da bu topraklarn kendi uluslarna ait olduudur. Arnavutlar bunu blgenin en eski yerlileri olan
* 1

r. Gr.; Giresun niversitesi Karadeniz Stratejik Aratrma ve Uygulama Merkezi (KARASAM). Halil Akman, Paylalamayan Balkanlar, stanbul, IQ Kltr Sanat, 2006, s.227. 2 Raif Sait, Kosovann Stratejik nemi, Balkan Gnl, (eriim) http://www.balkangunlugu.com/v3/index.php?option=com_content&view=article&id=4862:kosovann -stratejik-oenemi&Itemid=443 , 5 Mart 2011

169

liryallardan olmalarna dayandrrken; Srplar ise, blgedeki eski manastrlar ve kiliselerinin varln blgedeki yerleimlerinin kant olarak gstermektedir.3 1389da Osmanl egemenliine giren Kosovann 1912de Srbistana balanmas ile birlikte yzyllar sren Osmanl egemenlii ve skunet sona ermi ve Kosovada sorunlar yaanmaya balamtr. 1912de Osmanlnn Kosovadan ekilmesiyle birlikte Srbistan burada hakimiyeti salamtr. ki dnya sava arasndaki dnemde youn Srplatrma politikasna tabi tutulan Kosova4, II. Dnya Savandan sonra tekrar Yugoslavyaya gemi ve 1946 Anayasas ile Srbistana bal zerk blge olarak ilan edilmitir. 1963de Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyetinde yrrle giren yeni anayasa ile Kosovann zerklik stats daha dk bir seviyeye indirildii iin, 19661968 yllar arasnda Kosova, Arnavutlarn gsterilerine sahne olmutur. Bu ayaklanmalardan sonra Arnavutlar, kendi dillerinde eitim, kendi niversitelerine sahip olma ve ders kitaplarnn Arnavutluktan gelmesi vb. haklar elde etmilerdir.5 1974 Anayasasnda ise, bu haklar geniletilmi ve Kosova, Arnavutlukla kltrel ilikiler kurma, federasyon bayrann yanna kendi bayran ekme, Srbistann Kosova ile ilgili alaca kararlar veto edebilme, bakanlk konseyinde temsil edilme gibi ok geni bir zerklik stats elde etti.6 1974 Anayasas, Yugoslavya Federasyonunu oluturan alt cumhuriyete federasyondan ayrlma hakk tanmken, Kosova ve Voyvodinaya bu hakk tanmam olmas, cumhuriyet stats talep eden Arnavutlar tatmin etmemi ve 1981de Titonun lmyle birlikte de gsteriler hzla artmtr. 1974 Anayasas ile zerk ynetim yaps glendirilen Kosova, zellikle 1986 ylndan sonra her alanda Srbistan basksn daha youn olarak hissetmeye balamtr. Nitekim, 1989da Srbistan, Kosovann zerkliini kaldrarak Arnavutlarn tm haklarn geri almtr. Arnavutlar buna iddetli tepki gstermitir. Tarih boyunca Srplar ile Arnavutlar arasnda mcadelelere sahne olan bu blge, Souk Sava srasnda mecburen durulmutur. Ancak, 1990 sonras kutuplar aras ideolojik kapma sona erince, Kosovada iki halk arasndaki mcadele de kald yerden devam etmitir. 1991de SSCBnin dalmasnn ardndan Yugoslavyay oluturan federe devletler de birer birer bamszln ilan etmeye balamlar ve Yugoslavya fiilen ortadan kalkmtr. Bu gelimelerin sonrasnda Kosova parlamentosunun bete drdn oluturan Arnavut temsilciler, 2 Temmuz 1989'da Kosova'y Yugoslavya Federasyonu iinde ayr bir cumhuriyet olarak kabul eden bir karar alm, 1990'da yeni bir anayasa yapm, 22 Eyll 1991'de de bamsz Kosova Cumhuriyeti'ni ilan etmitir. Kosova Cumhuriyeti'nin ilanna ilikin karar, 26-30 Eyll 1991'de yaplan referandumda, Kosova'da kaytl btn semenlerin % 87'sinin oyuyla kabul edilmitir.7 Bamsz Kosova Cumhuriyetinin devlet bakanlna da brahim

Mustafa Trke, lhan Uzgel, Balantszlktan Yalnzla: Yugoslavyada Milliyetilik ve D Politika, Trkiyenin Komular, Ankara, mge Kitabevi, 2003, s.125. 4 lhan Uzgel, Kosova Sorunu, Baskn Oran (e.), Trk D Politikas Kurtulu Savandan Bugne Olgular, Belgeler, Yorumlar, C.II, stanbul, letiim Yaynlar, 2002, s.509. 5 D. Johnstone , Ahmaklarn Seferi, stanbul, Balam Yaynclk, 2004, s.269. 6 lhan Uzgel, a.g.m., s.509. 7 Gken Alpkaya, NATO Mdahalesi zerine, Haziran 1999, (eriim) http://80.251.40.59/politics.ankara.edu.tr/alpkaya/kosova.htm , 6 Mart 2011.

170

Rugovay getirmilerdir.8 Srbistan, bu devleti tanmad gibi 1991den itibaren de Kosovay Srbistan balamtr. Kosova, bamszln ilan ettikten sonra, brahim Rugova liderliinde pasif bir direni balatm ve eitim ve salk hizmetlerini kendi iyapsnda rgtleyerek paralel bir devlet sistemi kurmutur.9 Ancak, Kosovada takip edilen bu politikalar geerli olmam ve 1998e kadar iddet giderek trmanmtr. Srbistan tarafndan alnan nlemler, geni insan haklar ihlalleri, keyfi tutuklamalar ve yargsz alkoymalar ile uygulanmtr.10 1998 ylna gelindiinde pasif direniten sonu alnamaynca Kosovann bamszlnn ancak silahl mcadeleyle mmkn olabileceine inanan Kosova Kurtulu Ordusu (UK) bu ynde bir mcadeleye girimitir. 1998den sonra da iki taraf arasnda gerilim srekli ykselmi, UKnn yapt eylemlere Srbistan misliyle cevap vererek masum sivillerin ldrlmesine neden olmutur. Bu katliamlar, Arnavutlar boyun emeyince Srbistan hedefine ulatrmad gibi byk bir heyecan dalgas yaratarak UKya kitlesel katlmlarn da gereklemesine neden olmutur. Srbistann Arnavutluk ve Kosova snrna ynak yapmaya ve birliklerini buraya gndermeye balamas, uluslararas kamuoyunda tepkiyle karlanm, bunun zerine brahim Rugova, Batl glerden yardm isteyerek BM Bar Gc askerlerinin blgeye gnderilmesini talep etmitir. Bundan sonra da Kosova, Srbistan ve Kosoval Arnavutlar arasnda bir sorun olmaktan km, byk glerin arasndaki bir mcadele alanna dnmtr. Bu mcadele alannn bir tarafn Amerika Birleik Devletleri ve mttefikleri tekil ederken, dier tarafn ise in ve Rusya Federasyonunun ban ektii Kosovann emsal tekil etmesinden endie duyan devletler oluturmaktadr. Kosova Meselesinin Uluslararas Nitelik Kazanmas ve inin Tutumu ubat-Eyll 1998 arasnda, Yugoslav glerin Kosova'daki 1335 kasabadan 391'ine saldrd, bunlardan 266'snn ar silahlarla tahrip edildii, 217'sinin tamamen boaltld, be yz bine yakn kiinin yerinden edilmesi11, sorunu insani hukuk kurallarnn uygulanmas gereken bir i silahl atmaya dntrmtr. Bundan sonra da ABD, Almanya, Fransa, ngiltere, talya ve Rusya'dan oluan Eski Yugoslavya in Temas Grubu'nun oluturulmasyla sorun uluslararas bir nitelik kazanmaya balamtr. Daha sonrasnda AGT, AB, Avrupa Konseyi de Kosova sorunuyla ilgilenmeye balamtr. Ancak sorunun tam olarak uluslararas bir nitelik kazanmas, BM Gvenlik Konseyinin sorunu gndemine almas ile olmutur. in, Rusya gibi, Kosovada yaananlar iddetle knam ancak Temas Grubunun iinde de yer almamtr. in, istikrarszln oluturduu problemlerden ya da Batnn Balkanlardaki etkisini arttrmasndan Rusya kadar rahatsz deildi. inin bu konudaki temel ncelii, her ne kadar meselenin blgesel gvenlik ya da insani boyutu olsa da BMnin lke iinde meydana gelen karklklara, ismi ne olursa olsun, karmasn engellemeye almak olmutur.12

ule Kut, Balkanlarda Kimlik ve Egemenlik, stanbul, stanbul Bilgi Yaynlar, 2005, s.151. lhan Uzgel, a.g.m., s.509. 10 Noel Malcolm, Kosova, Balkanlar Anlamak in, stanbul, Sabah Yaynlar 1999, s. 347-349. 11 Gken Alpkaya, a.g.m. 12 Yeshi Choedon, Chinas Stand on UN Peacekeeping Operations: Changin Priorities of Foreign Policy, China Report, Vol.41, No. 1, 2005, s.51.
9

171

BM Gvenlik Konseyinin bu konudaki ilk karar 31 Mart 1998 ylnda kabul edilen 1160 sayl karar olmutur. Bu kararla BM, gerek Srp polisinin sivillere ve bar gstericilere kar ar g kullanmn, gerekse UK'nn terrizm eylemlerini knam, Yugoslavya'y diyalog yoluyla siyasi bir zm bulmaya, Kosoval Arnavut liderlii de her trl terrist eylemi mahkum ederek amalarn sadece bar eylemlerle gerekletirmeye davet etmitir. Gvenlik Konseyi, ayn kararnda, Kosova'da bar ve istikrar salamak iin, Kosova da dahil olmak zere Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ne her trl silah satn ya da salanmasn yasaklamtr.13 in, BMnin bu kararnda ekimser oy kullanmtr. ine gre; Kosova, Yugoslavya Federal Cumhuriyetinin toprak paras ve onun i meselesidir. Mesele, egemenlik ve toprak btnl ilkeleri dikkate alnarak taraflar arasnda diyalog yoluyla zmlenmelidir. Kosova meselesi, uluslararas bar ve gvenlii tehdit edici bir zellik tamamaktadr. Balkanlardaki etnik meseleler olduka karmaktr. Bu nedenle, tem tm etnik gruplarn haklar korunmal hem de ayrlk hareketler engellenmelidir. Blgedeki birok lke ok etnikli bir yapya sahiptir. Bu nedenle Kosova, dier gruplara emsal tekil edebilecei iin BMnin bu sorununa mdahil olmas gereksizdir.14 1998 sonbaharnda durum giderek ktlemeye baladnda BM, Kosova'daki durumun ktlemesinin blgede bar ve gvenlie bir tehdit oluturduu saptamasn yaparak, btn taraflar, gruplar ve bireyleri derhal atekes yapmaya ve nkoulsuz olarak dilaa girmeye ard, Yugoslavya'dan ve Kosoval Arnavut liderlikten derhal insani durumu iyiletirecek ve insani felaketi nleyecek admlar atmalarn istedii 119915 sayl kararn 23 Eyll 1998de almtr. Gvenlik Konseyi, 24 Ekim tarihli ve 1203 sayl son kararnda16 Kosova'da zlmeyen durumun, blgede bar ve gvenlie srekli bir tehdit oluturduunu saptamakta; Yugoslavya'nn NATO ve AGIT ile 1199 sayl kararn uygulanmasn denetlemek zere yapt anlamalar desteklediini belirtmektedir. Kararda NATO tehdidine deinilmedii ve kararn uygulanmas iin NATO'ya veya devletlere herhangi bir yetki verilmedii vurgulanmaldr.17 in hem 1199 hem de 1203 sayl kararlar alnrken iddetle kar km, BM Gvenlik Konseyi karar olmadan ya da gr alnmadan BM kararlarnn tek tarafl olarak Yugoslavya Federal Cumhuriyetine bask yapmak iin kullanlmasna veya bu lkenin bir i meselesi olan Kosova sorununa mdahalede bulunulmasna kar olduunu belirtmitir.18 inin bu tutumu, BMde tek tarafl mdahaleye ka olunan bir durum mevcutken bunun yok saylarak BMnin Kosova sorununun iine ekilmesine kar olduunun bir gstergesidir. in, uluslararas bir mdahaleden ve BMnin dahil olmasndan daha ok blgesel temelli odak merkezinin iyi oturtulduu mzakereler yoluyla sorunun zme kavuturulmasn istemektedir.

http://daccess-dds-ny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N98/090/23/PDF/N9809023.pdf?OpenElement inin BM Daimi Temsilci Bykeli Shen Guofangn karar grmesindeki konuma metni, http://daccess-dds-ny.un.org/doc/UNDOC/PRO/N98/851/83/PDF/N9885183.pdf?OpenElement 15 http://daccess-dds-ny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N98/279/96/PDF/N9827996.pdf?OpenElement 16 http://daccess-ods.un.org/TMP/9536974.43008423.html 17 Gken Alpkaya, a.g.m. 18 Ayrntl bilgi iin bkz. inin BM Daimi Temsilcisi Bykeli Qin Huasunun kararn grld toplantdaki konuma metni, 24 Ekim 1998, http://daccess-ddsny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N98/321/21/PDF/N9832121.pdf?OpenElement
14

13

172

Kosova sorunu, uluslararas arenada tartlrken, Srplar, blgedeki iddetin dozunu arttrmtr. Bunun zerine gerekletirilen Rambouillet grmelerinde, Srplar, ABDnin nerdii, Kosovaya NATO askerlerinin yerletirilmesi ve 3 yl sonra Kosovann bamszlnn onaylanmas gibi nerileri kabul etmemitir. Kosova krizinde, Srbistana askeri mdahale iin Gvenlik Konseyinde (Rusya ve inin vetosu nedeniyle) karar alnamamas, Srplarn sorunun zmne ynelik oyalama taktiklerinin olmas ve yaklak 350.000 mltecinin gvenliinin salanmas gereklilii gibi nedenlerle, NATO, BM karar olmadan 24 Mart 1999da Yugoslavyay bombalamaya balamtr. inin, NATOnun Kosovaya mdahalesi karsndaki itirazlar nedene dayanmaktadr. Bunlar; lke ii bir mesele, uluslararaslatrlmtr. nsani nedenlerle de olsa lke iindeki etnik sorunlara dardan mdahalenin olmamas gerekir. BM baypas edilmitir. NATO, bu karar uygulamaya koyduu zaman BMnin uluslararas bara ve istikrara kar oluabilecek olan tehditleri nlemedeki otoritesini reddetmitir. NATOnun askeri mdahalesi, BMnin uluslararas bar ve istikrar koruma hedeflerini gelitirmesini engelleyici bir unsur olmutur.19 NATOnun Yugoslavya saldrs srasnda yapt hatalardan biri de,askeri bir mdahaleye sorunun bandan bu yana kar olduunu belirten inin Belgradda bulunan bykeliliine saldrs olmutur. NATO Sava Uaklarnn, 7 Mays 1999 akam yanllkla Belgraddaki in Bykeliliine saldrmas sonucunda 4 in vatanda lm ve 20 tanesi de yaralanmtr. Saldr sonras NATO szcs olayn istihbar srete meydana gelen bir hatadan dolay gerekletiini belirtmi ve derin zntlerini bildirmitir. Olayn ardndan inde byk apl gsteriler dzenlenmi ve saldr byk fke dourmutur. in Medyas, olayn bilerek yapld konusunda yaynlar yapmtr. inde dzenlenen gsterilerin 1989da dzenlenen Tienanmen Meydan gsterilerinden sonra en byk meydan gsterisi olduu belirtilmitir. in Devlet Makamlar da olay NATOnun saldrganlnn bir ifadesi olarak grm ve ABDden zr beklediklerini sylemilerdir.20 Clinton, 10 Mays 1999da yapm olduu aklamada olayn trajik bir hata olduunu belirtmi ve inden zr dilemitir. NATO mdahalesine ancak 3 ay dayanabilen Srplar, anlamaya yanam ve yaplan anlama neticesinde, blgede bar salamak zere NATOnun da katlaca KFOR( Kosovo force) ad verilen uluslararas bir g Kosovaya yerletirilmi, Yugoslav gvenlik gleri tarihsel ve dinsel yerler dndan blgeden ekilmi ve Arnavutlarn geri dnmesine karar verilmitir. NATO mdahalesinden sonra BM Gvenlik Konseyi, BM gzetimi altnda Kosovada etkili uluslararas sivil ve gvenlik varlnn konulandrlmasn

19

Bates Bill, James Reilly, Sovereignty, Intervention and Peacekeeping: The View from Bijing, Survival, Vol.42, No.3, Autumn 2000, s.47. 20 Bates Bill, James Reilly,a.g.m., s.48.

173

salamay ieren 1244 sayl karar21 almtr. in, bu karara da ekimser oy kullanarak gelinen noktada tavrn ortaya koymutur. Mdahaleden sonra, her ne kadar gvenlik uluslararas glerce salanyor olsa da Kosova sorunu devam etmi ve Kosova 17 ubat 2008de bamszln ilan etmitir. Kosovay ilk tanyan lke NATO mdahalesinin de mimar olan ABD olmutur ve uanda 75 BM yesi olan lke Kosovay tanmtr. in ise, Kosovann bamszlk kararnn Srbistann lke btnlne ve egemenliine zarar verici bir unsur olmas nedeniyle kabul etmemitir. inin Kosova Sorununa Yaklamndaki Tutumun Nedenleri Kosova sorunu uluslararas toplumun gndeminde yer almaya balad dnemde, inin hi tanmad kendisine ok uzak bir blge iin Baty karsna alma riskini gze alamayaca iddialar ortaya atlmtr.22 O dnemde Pekinin Kosovaya olan ilgisinin az olduunu sylemek doru olsa da Balkanlardaki gelimeleri yakndan takip etmedii yorumunu yapmak yanl olacaktr. 1970li yllardan itibaren balayan reform almalar srasnda in, hem model oluturmak hem de yaananlardan ders alabilmek iin Balkanlar yakndan takip etmeye balamtr. Yugoslavyann komnist bir sistem ierisinde pazar sosyalizmini uygulamaya balamas in iin ekici bir alternatif olmutur.23 Bu nedenle yaanan gelimeleri de yakndan takip etmitir. in, en bandan beri Kosovaya askeri bir mdahalenin olmasna kar kmtr. Askeri mdahaleden daha ok bu konuda diplomatik bir zmden yana tavr sergilemitir. Bunun en nemli nedeni Kosova meselesinin emsal tekil edebilecek bir unsur olmasdr. inin kendisi de ok sayda etnik topluluktan oluan bir federasyon olduu iin etnik temelde bir kopuu kesinlikle desteklememitir. Kosova meselesinin emsal alnmasyla bnyesinde bulunan ve sorunlar yaad Tibet, Dou Trkistan, Tayvan ve Moolistann gndeme gelebilecei ve kendisinin de bir gn bu tarz bir mdahaleye maruz kalabilecei ve hatta bu durumun belirtilen zerk blgelerde deil eyaletler arasndaki anlamazlklar da etkileyebilecei endiesini tamaktadr. in, 1990l yllardan sonra BMnin Bar Koruma operasyonlarna katlmaya balamtr. Ancak bunlarda, klasik egemenlik anlayn ve lkenin toprak btnlnn korunmas ilkelerine sadk kalmaya zellikle nem gstermi, uluslararas bar ve istikrarn BM ats altnda yaplmas gerekliliini vurgulamtr. 90lardan sonra Irak ve Somali rneinde de olduu BMnin, bir devletin iindeki insan haklar ihlallerini veya karkl uluslararas bar ve istikrara bir tehdit olarak yorumlad ve inin de bu bar koruma operasyonlarna katld grlmektedir. Ancak in, insani amalarla ya da insan haklarnn ak ve srekli ihlalinin nlenmesi gerekesiyle, uluslararas hukukun arad koullar yerine getirmeden ve BM ats altnda olmada yaplan bu eylemlere kar kmaktadr. Kosovaya yaplan NATO mdahalesi, bu tarz mdahalelerin ne zaman, nerede, nasl ve hangi gerekeyle yaplacana karar veren gcn uluslararas toplumun onay olmadan
21 22

http://daccess-dds-ny.un.org/doc/UNDOC/GEN/N99/172/89/PDF/N9917289.pdf?OpenElement Chistopher Marsh, Nikolas K. Gvosder, Chinas Yugoslav Nightmare, The National Interest, Summer 2006, s.102. 23 Chistopher Marsh, Nikolas K. Gvosder, a.g.m., s.103.

174

insani amalarla yaplan bir operasyon olarak merulatrlmaya allmas gelecekte suiistimale ak bir konu olma zelliini tamaktadr. Sonu in, Deng ile balayan reform almalarnn hz kesmeden devam etmesini, bu geliimin de Sovyetler Birliinde olduu gibi bir dalma ya da Kosova olaylarla kesintiye uramasn istememektedir. inin temel gvenlik yaplanmalarnda, Toplumsal anlamazlklara ramen lke iindeki istikrarn ve refahn korunmas, Ulusal egemenliin ve toprak btnlnn ieriden ve dardan gelebilecek tehditlere kar savunulmas, Blgesel ve kresel lekte, sahip olduu jeopolitik etkinin, baarl bir ekilde devamllnn salanmas, gibi unsurlar yer almaktadr. Tm gvenlik stratejilerin alt yapsn oluturan bu maddeler dikkate alndnda in, bandan itibaren Kosovay Yugoslavya Federal Cumhuriyetinin bir toprak paras ve i meselesi olarak grm, yaplacak olan askeri mdahalenin lkenin egemenlik haklarn inemek olduunu vurgulamtr. lk andan itibaren taknd bu tutumu Kosovann bamsz olmasndan sonra da devam ettirmitir.

175

Souk Sava Sonras ABDnin Balkanlar Stratejisi Gktrk Tyszolu* Giri Balkanlar Blgesi; Avrupann gneydousunda bulunan ve bu ktann Karadeniz Havzas, Ortadou ve Rusyaya olan alm noktasn oluturan stratejik neme haiz bir corafyay nitelemektedir. Bu blgenin Avrupal olup olmad tarih boyunca sorgulanm, Osmanl dneminde Avrupann dou snrnn, uzun bir sre boyunca, bugn Viyanaya bal bir belediye olan Landstrassenin dousundan getii kabul grmtr. Balkanlarn Avrupann dnda grlmesinin en nemli nedenleri olarak; blgenin doudan gelen halklar ile kaynamas sonucunda ortaya kan kltrel farkllk, Balkan topraklarnn yzyllar boyunca Osmanl hkimiyeti altnda kalmas, Orta ve Bat Avrupann Katoliklik ve Protestanlkla ekillendirilmi dinsel ve kltrel kalplarna karn Balkanlarn Ortodoksluk ve slam ile yaplandrlan kltrel ve dinsel kodlar ile Balkan Halklarnn Ortaadan bu yana sregelen siyasal atmalar grlmektedir. Ulusuluk kavramnn dnyada en youn yaand blgelerden biri olan ve olduka kk bir toprak parasn ifade etmesine karn ok sayda etnik ve dinsel grubu bnyesinde barndran Balkanlar Blgesi, uzun sren Osmanl dneminin ardndan I. Dnya Sava sonras ksa bir bamszlk dnemi yaam, II. Dnya Sava sonras oluturulan ift kutuplu dnya dzeninde, Yunanistan dnda, Dou Blounun siyasal, askeri ve ekonomik kontrol altna girmesi kabul grmtr. Balkanlar, 45 yl sren Sovyet vesayetinin ardndan Souk Savan bitmesi ile birlikte yeniden dnyann gndemine oturmutur. Balkanlarn yeniden gndemin bakesine oturmasn salayan gelimeler ise Yugoslavyann dalmas sonras yaanan i atmalar, blge lkelerinin yaad siyasal ve ekonomik gei sreci, sregelen gvenlik endieleri ile bu blgenin AB-ABD ile Rusya arasnda yaanan siyasal mcadelenin arpma sahas olmasdr. 1. ABDnin Balkanlar Stratejisinin Temel Ynelimleri Sahip olduu etnik ve dinsel eitlilik ve bu eitliliin ortaya kard siyasal ve askeri atmalar nedeniyle dnyann kontrol edilmesi ve ynetilmesi en g blgelerinden biri olan Balkanlar Blgesi1, 1945-1991 aras dnemde sosyal ve siyasal anlamda tam bir dinginlik dnemi yaamtr. Bu dinginliin arkasnda yatan en nemli nedenler ise SSCBnin blge zerinde askeri ve siyasal vesayet oluturmu olmas, Yunanistan dndaki blge devletlerinin ayn tarz ideolojiler zerinden ekillendirilmi ynetim ekline sahip olmalar, sosyalizmin etnik ve dinsel milliyetilii geri plana atan yaps ile Josip Broz Tito tarafndan Gney Slavlarnn sosyal, kltrel ve siyasal birliine vurgu yapacak ekilde oluturulmu Yugoslavyann etkin bir devlet haline gelmi olmasyd. Uluslararas sistemin iki kutuplu yaps ve ideolojik blmlenmesi de Balkanlar Blgesindeki atmalarn ve istikrarszln nne geiyordu. Zira Yunanistan dnda blge tamamyla Sovyet etki alannda grlyordu ve bu durum tm siyasal aktrler tarafndan kabul edilmiti. Yaanan kiisel ve siyasal gerilimler nedeniyle SSCB ile ilikileri bozuk
Ar. Gr.; Giresun niversitesi, gktrkt@gmail.com Hasret omak ve rfan Kaya lger, Balkanlarda Siyasi stikrar ve Gelecei , BLGESAM, Rapor No: 14, s. 6.
1 *

176

olan Yugoslavya ile Arnavutluk dahi, dier lkelere oranla daha bamsz hareket etmelerine karn SSCBnin aleyhine olabilecek politikalar ve ilikilerden kanmaya alyorlard. Souk Savan bitii sonras Yugoslavyadaki ok kltrl ve uluslu yapnn dalma srecine girmesi ve dier Balkan lkelerinin de SSCB basksndan kurtularak yzlerini Avro-Atlantik Dnyasna dnmeleri, SSCBnin tarihsel devam olan Rusya Federasyonunun 1990larn ilk yarsndaki etkisizlii ile birleince Avro-Atlantik Dnyasnn Balkanlar Blgesinde siyasal, sosyal ve ekonomik etkinlik kurmasnn nndeki engeller ortadan kalkmtr2. Souk Savan bitii ile birlikte Avro-Atlantik Dnyas, zellikle de ABD, Balkanlar Blgesinin kaderinin kendi ellerinde olduunu net bir ekilde kavramlardr. Ne var ki AB, bu frsat deerlendirebilecek ortak d politika alternatiflerine, siyasal ve zellikle askeri gce sahip olmad ve ye lkelerin blgeye yaklamda ABden daha ok kendi d politika argmanlarna sarlm olmas gibi sorunlarla boutuu iin, ABDnin blgedeki gc ve etkinlii daha da kuvvetlenmitir. ABD, Rusya ve ABnin ierisinde bulunduu g durumdan faydalanarak Balkanlarda ve genel olarak Gneydou Avrupadaki siyasal gcn arttrmak ynndeki giriimlerine balamtr. ABDnin Balkanlar Stratejisinin birinci ncelii, Balkan halklarnn nemli bir blm ile tarihsel, kltrel ve siyasal balar bulunan ve SSCB dneminde blgeyi siyasal ve askeri etkisi altna alan Rusyann Balkanlardaki etkinliini snrlamak ve hatta bitirebilmektir. Bu amacna ulaabilmek iin ekonomik gcn bir ara olarak kullanmakta, siyasal anlamda ciddi bir yumuak g unsuru olan ABnin douya doru genileme srecini destekleyip tetiklerken, NATOnun Balkanlarn tmn ierisine alacak bir gvenlik emsiyesi oluturmas giriimlerine hz vermektedir3. ABDnin Balkanlar Stratejisinin ikinci ncelii, blgede ABD yanls ynetimler oluturabilmek iin tedbirler alabilmek ve blge hkmetlerinin siyasal yneliminin kendi istedii dorultuda ilemesini salayabilmektir. Bunu gerekletirebilmek iin de iktidarda ya da muhalefette olan siyasi partiler ve isimler ile yakn temas kurmakta ve onlarn iktidarda kalmalar ya da iktidara gelebilmeleri iin ekonomik, siyasal ya da psiko-sosyal her trl arac kullanmaktadr. Yugoslavyada iktidar ele geirmi olan Srplarn tarihsel, kltrel ve dinsel balar zerinden Rusya ile balant kurarak Rus yanls byk bir Yugoslavya oluturmasnn nne geilmesi amacyla Yugoslavyann paralanmas plannn ortaya koyulmas ve sonrasnda da Yugoslavyadan kopan devletlerin Amerikan nfuzu altna alnmas bunun tipik bir rneini oluturmaktadr. Bu projeyi gerekletirebilmek iin eitli Avrupal glerden sosyal, ekonomik ve siyasal destek alnd da ortadadr4. Balkanlar Stratejisinin nc ncelii, blgede Rusya ya da ABnin kesin bir siyasal kontrol salamasn engellemek, ayrca blge lkeleri tarafndan
Mamoru Sadakata, The Balkans Between the EU and NATO: Focusing on the Former Yugoslavia , Romanian Journal of European Affairs, v. 6, n. 3, 2006, pp. 38-45. 3 Boyka Stefanova, NATOs Mixed Policy Motives in the Southeast European Enlargement: Revisiting Balkan Geopolitics , Journal of Contemporary European Studies, v. 13, n. 1, April 2005, pp. 39-58. 4 Michael Libal, Limits of Persuasion: Germany and the Yugoslav Crisis, 1991-1992, Abingdon: Praeger Publishing, 1997.
2

177

gelitirilecek bamsz bir blgesel entegrasyon giriiminin nne set ekebilmektir. Az nce de sylediimiz gibi ABD, Balkanlarn kendi kontrolnde ekillendirilmesini istemekte ve kendisini darda brakacak bamsz giriimlerin yan sra mttefiki ABnin blgeye ilikin bamsz bir politika oluturma ynndeki giriimlerine kar kmaktadr. ABDnin Balkanlar Stratejisinin drdnc krlma noktas, ABnin douya doru genilemesine destek verilerek Souk Sava dneminde oluturulan AvroAtlantik ttifak erevesinde ABye olan destein srdn gsterebilmek ve bylece Avrupann ABDden bamsz hareket etmesini isteyen evrelere mesaj verebilmektir. Dnyann en nemli kresel gc olarak grlen ABDnin Souk Sava sonras uygulamaya koyduu Balkanlar Stratejisinin beinci krlma noktas ise gnmz uluslararas konjonktrnn en nemli g unsurlarndan biri olan enerji ile ilgilidir. ABD, Orta Asya-Hazar ve Ortadou Blgelerinde bulunan enerji kaynaklarnn Avrupaya aktarlmas hususunda Rusya topraklarnn dnda kalan en nemli dou-bat ynl gzergh olan Balkanlar Blgesini kontrol edebilmek ve bu nemli transit gei gzerghn Rusyaya kaptrmamak iin eitli politikalar uygulamakta ve projeler retmektedir5. ABDnin Balkanlar Blgesine ynelik olarak uygulad d politika stratejilerindeki bir baka krlma noktas ise Karadeniz Havzas ile ilgilidir. Bilindii gibi Balkanlar Blgesi, dnyann siyasal ve ekonomik geleceinde ok nemli bir yere sahip olaca belirtilen Karadeniz Havzasnn batsnda yer almaktadr. ABD, hibir zaman siyasal ve ekonomik etkinlik kuramad Karadeniz Havzasna girebilmek ve bu havzada Rusyaya kar hissettii corafi dezavantaj ortadan kaldrabilmek iin bu havzay evreleyen toprak paralar zerinde etkin bir d politika yrtmek istemektedir. Bu minvalde, Karadeniz Havzasnn batsnda yer alan Balkanlar siyasal, ekonomik ve askeri kontrol altnda tutmak ABDnin Karadeniz Stratejisi iin de hayati nem tamaktadr. ABD, Avro-Atlantik ttifaknn kendi d politika stratejileri asndan tad siyasal nemin farkndadr. Zira ABnin sahip olduu yumuak g unsurlar, ABDnin esneklii olduka az olan d politika giriimlerinde kendisine nemli bir dayanak noktas olmaktadr. ABD, Souk Sava esnasnda oluturulan bu ittifakn her iki tarafn da lehine ilediini dnmekte ve bu ibirliinin srmesini istemektedir6. Bu noktada Balkanlar Blgesinden kaynaklanp tm Avrupay saracak bir problemler dizisinin nne geebilmek ABDnin Balkanlar Stratejisinin bir dier nemli noktasn oluturmaktadr. Balkanlardan kaynaklanp tm Avrupaya yaylabilecek ya da AB zerinde ciddi yan etkiler uyandrabilecek problemlere rnek olarak; snr aan etnik milliyeti atmalar, yasad g, i savalar, silah ve uyuturucu kaakl gsterilebilir7.

Nicklas Norling, Gazproms Monopoly and NABUCCOs Potentials: Strategic Decisions for Europe , Silk Road Paper, November 2007. 6 Warren Zimmermann, US Policy in the Balkans: Priorities for a New Administration , Carnegie Council, September 18, 2000. 7 Steven Woehrel, Future of the Balkans and US Policy Concerns , Congressional Research Service, May 13, 2009, p. 5.

178

ABD, Balkanlarda yaanabilecek etnik ve dinsel sorunlarn zmnde sorun zc bir aktr olarak varln hissettirerek hegemonik gcn Balkanlar zelinde de gstermeyi hedeflemitir. Dnyann ynetilmesi en g blgelerinden biri olan Balkanlarda ABDnin sorun zc bir d aktr olarak baarl olmas demek, ABD D Politikasnn gcn ve etkinliini tm dnyaya yeniden ispat etmek demekti. ABDnin Souk Sava sonras ortaya koyduu Balkanlar Stratejisinin yneldii bir dier hedef ise bu blgenin tarihinde ve siyasetinde ok ciddi bir etkiye sahip olan ve Souk Sava sonras ortaya kan konjonktr erevesinde yakn evresinde daha etkin bir d politika izleme stratejisine ynelen NATO mttefiki Trkiyeyi daha yakndan izleyebilmektir. ABD, Trkiyenin son dnemde Balkanlar-Karadeniz Havzas-Ortadou-Hazar izgisi zerine oturtmaya alt blgesel liderlik misyonunu kontrol altnda tutabilmeyi hedeflemektedir. 2. ABDnin Balkanlar Stratejisinin Uygulama Alanlar ABDnin Souk Sava sonras Balkanlar kontrol altnda tutabilmek iin kurgulad d politika stratejisinin temel ynelimlerine deindiimize gre imdi de bu stratejinin pratie nasl yansdna gz gezdirmeliyiz. ABD, Souk Sava sonras Balkanlarda pimin ekilmesine neden olan Yugoslavyann dal sorununa uzun sre seyirci kalmtr. Bunun en nemli nedeni ABDnin, Balkanlarn gbeinde byk ve gl bir Yugoslavya arzulamamasdr. ABD, Gney Slavlarnn birlik ierisinde olmalarndansa kk devletlere blnmelerini arzulamtr. Zira ABD, bu blnmenin i sava yaanmadan gerekleemeyeceinin bilincindeydi ve bu tarz i savalar kresel glerin blgesel mdahaleleri iin ok uygun bir ortam yaratyordu. stelik kk devletlerin ynlendirilmesi ok daha kolayd ve ABD, Rusya ile ortak tarihi, kltrel ve dinsel balara sahip olan Srplarn kontrolnde bir Yugoslavyay arzulamyordu. Bu dnceler, Yugoslavyann dal esnasnda ABDnin neden uzun sre tepkisiz kaldnn en nemli gstergelerindendir. Ne var ki, ABDnin Yugoslavya Krizine uzun sre tepkisiz kalmasnn en nemli nedeni baka bir politikaya balanmaktadr. ABD, ABnin gszln yzne vurabilmek ve daha bamsz bir AB istei ile ABDden uzaklalmasn talep eden evrelere mesaj verebilmek iin Yugoslavyaya mdahale etmemeyi tercih etmitir. Nitekim ABnin Yugoslavya Krizindeki siyasal ve askeri yetersizlii daha bamsz bir siyasi-askeri yapy savunan kesimlere ABnin ierisinde bulunduu yetersizlii ok ak bir ekilde gstermitir8. ABD, Yugoslavya Krizine olan yaklam ile Avro-Atlantik ttifaknn nemini ve vazgeilmezliini tm Avrupallara ve dnyaya kantlamtr. ABD, Bosna-Hersekte tm dnyann gzleri nnde cereyan eden ve ne Rusyann ne de ABnin durduramad, soykrma kadar varan i sava bitiren Dayton Antlamasnn mimar olarak tm dnyada ciddi bir saygnlk elde etmitir. Dayton Antlamas, siyasal, sosyal ve kltrel sorunlar ortadan kaldramam olsa da kanl arpmalar durdurduu iin nemli bir adm olarak kabul edilmitir9. Richard Holbrookenin nclnde imzalanan Dayton Antlamas, ABDnin
Stephanie Anderson, EU, NATO and CSCE Responses to the Yugoslav Crisis: Testing Europes New Security Architecture , European Security, v. 4, issue 2, Summer 1995, pp. 328353. 9 Charles Philippe David, At Least 2001: US Security Policy and Exit Strategy in Bosnia , European Security, v. 9, n. 1, pp. 121.
8

179

Balkanlara giri yaptn ortaya koyan ilk belge olmutur. Dayton Antlamas, Bosna-Herseki iinden klmaz ve devlet btnln zedeleyici brokratik ve siyasal sorunlar ile ba baa braksa da silahlar susturduu iin olduka nemlidir10. Dayton Antlamas, ABDnin Balkanlarda sorun zc bir aktr haline geldiini tm dnyaya kantlamtr. ABD, Kosova Krizinin dondurulmasnda ve daha sonra da bu blgenin Srbistandan tek tarafl bamszln ilan etmesi aamasnda Arnavutlarn yannda olarak, dank nfuslar nedeniyle Balkanlarda siyasal istikrarn en nemli unsurlarndan biri olan Arnavutlar yanna ekmitir11. Bu durum Arnavutluk ile Kosova dnda youn bir Arnavut nfusuna sahip olan Makedonya Cumhuriyetinde de yank bulmu ve bu lkede zaten hzlanmakta olan Atlantik ynl rzgrlarn adeta frtnaya dnmesini salamtr. ABDnin Bosna-Hersek ve zellikle Kosova Sorunlarna olan mdahale ekli Srplara Rus yanlln terk etmeleri konusunda ciddi bir mesaj vermi ve bu lkenin 2000 sonras AB ile yaknlama srecine girmesinde nemli bir etken olmutur. ABDnin Bosna ve Kosovaya yapt siyasi ve askeri mdahaleler sonucunda Srplar Bat ile ibirliine zorlamas, ayn zamanda Rusyaya Balkanlar konusunda verilmi bir stnlk mesaj niteliini tamaktadr. ABDnin Balkanlar Stratejisinin en nemli paralar ise Romanya ve Bulgaristan olmutur. Karadeniz Havzasnn batsnda yer alan ve bugn Karadeniz balamnda ad geen en nemli mttefik lkeler olarak grlen bu iki lkenin Rusyadan siyasal ve askeri anlamda uzaklamalarna verilen destek, bu lkelerin AB ile NATOya yelik srelerinin olumlu sonulanmasnn en nemli itici gc olmutur12. ABD, Balkanlar ve Bat Karadeniz Havzasnda salad siyasal ve askeri stnl tescil edebilmek iin bu lkelerin NATO yelii ile yetinmemi ve her iki lkeden de ABD askeri sleri oluturulmas konusunda onay alarak almalara balamtr13. ABD, Bat Balkanlar Blgesinde yer alan ve d politika ynelimlerinin en nemli noktas olarak AB ve NATO yeliini benimsemi Slovenya ve Hrvatistann bu isteklerini desteklemek iin, ABnin Bat Balkanlar almna tam destek vermi ve ayrca NATOnun Bat Balkanlara doru yaylmasn salamtr14. Bu kapsamda AB tarafndan hazmedilmesi ok daha kolay olan Slovenya 2004 ylnda AB yesi olmu ve bu lke ayn yl NATOya da katlmtr. Hrvatistan ise 2009 yl itibaryla NATO yesi olmutur ve 2013 yl itibaryla da AB yesi olmas beklenmektedir15. ABDnin, bu lkelerin yan sra Arnavutluk, Karada ve Makedonya gibi lkelerin de ABye ye olmasn desteklemesi, Balkanlar

Sofia Sebastian, Statebuilding in Divided Societies: The Reform of Dayton in Bosnia and Herzegovina , Journal of Intervention and Statebuilding, v. 4, issue 3, September 2010, pp. 323344. 11 Frank G. Wisner, The United States and the Balkans: Achieving Kosovos Independence , American Foreign Policy Interests, v. 30, n. 4, pp. 189195. 12 Tom Gallagher, Balkan but Different: Romania and Bulgarias Contrasting Paths to NATO Membership 19942002 , Communist Studies and Transition Politics, v. 20, issue 4, December 2004, pp. 119. 13 Fikret Ertan, Romanya ve Bulgaristan sleri , Zaman, 27 Nisan 2006. 14 Jim Seroka, Issues with Regional Reintegration of the Western Balkans , Balkan&Near Eastern Studies, v. 10, n. 1, 2008, pp. 15-29. 15 Croatia wont Join EU Before 2013 , EurActiv, January 28, 2011, (evrimii), http://www.euractiv.com/en/enlargement/croatia-wont-join-eu-2013-mep-news-501714 , 16 ubat 2011.

10

180

Stratejisinde AByi bir yumuak g unsuru olarak kullanmak istediini ve bu lkenin Balkanlarn tmne hitap etmeye baladn da gstermektedir. Karadeniz kysndaki Romanya ve Bulgaristan ile Akdenize alm salayacak Adriyatik kysndaki Slovenya, Hrvatistan, Arnavutluk gibi lkelerin AB ve NATO yesi yaplarak ABDye yaknlatrlmak istenmeleri, ABDnin Balkanlar Blgesinin denizlere k olan topraklarn kontrol altna almaya ynelik bir politika uygulamaya altn da bizlere kantlamaktadr. Kosovann tek tarafl bir bamszlk ilan ile Srbistandan kopuu esnasnda ABDnin bu lkeye verdii destek ve sonuta Srbistann Kosovaya, siyasi ve askeri anlamda mdahalede bulunamamas, Balkanlarda ABDnin destekledii giriimlerin hukuksal boyutu tartmal olsa dahi baarya ulaabileceini gstermesi asndan nemlidir16. Bu olayn ardndan Kosovay kaybeden Srbistan dahi ABDnin gcnn ve Balkan etkinliinin tam anlamyla ayrdna varm ve yzn neredeyse tamamen Batya, AB yeliine evirmitir. Balkanlarda elde edilebilecek bir siyasal hkimiyetin, Karadeniz Havzasna giri konusunda kendisine nemli bir avantaj salayacann bilincinde olan ABD, NATO komutas altnda Karadenize sava gemileri sokabilmesinin nndeki en nemli hukuksal engel olan Montr Szlemesinin deitirilebilmesi konusunda, bu szlemede imzas olan ve Souk Sava sonras ABD ile ok yakn siyasal ve askeri ilikiler gelitiren Bulgaristan ve Romanyay kullanabilmeyi amalamaktadr17. ABDnin bu giriimi, Montr Szlemesinin deitirilmesine ve Karadenize ABDye ait sava gemilerinin girmesine taraftar olmayan Rusya ve Trkiyeye verilen bir mesaj nitelii tamaktadr. ABD; Orta Asya, Hazar ve Ortadou enerji kaynaklarnn Avrupaya aktarlmasn salayacak ve ABnin Rusyaya olan enerji bamlln biraz olsun azaltacak Balkan geili enerji projelerine siyasal ve ekonomik anlamda destek olarak, Rusyann enerji kaynaklar zerindeki tekelini Balkanlar Corafyasn kullanarak krmay amalamaktadr. NABUCCO Projesi, henz hayata geirilmemi olmasna karn, bu anlamda kullanlabilecek en nemli giriim olarak grlmektedir18. ABD, nceleri Polonya ve ek Cumhuriyetine yerletirilecei belirtilen Fze Kalkann, Rusyann muhalefeti nedeniyle Trkiye ve Balkanlara monte etme karar alarak ve bunu NATOya da kabul ettirerek Balkanlar Blgesindeki askeri ve siyasi kontroln daha da arttrmay hedeflemektedir. Fze Kalkan Projesi, rana kar oluturuluyor gibi grnmesine karn Rusyann Balkanlar zerindeki etkinliini de tamamyla bitirmeyi amalamakta ve bu lkeden Balkanlara ve Avrupann dousuna ynelebilecek tehditlerin nne bir set ekebilmeyi ngrmektedir. ABD, son kertede Rusyann Fze Kalkan Projesine katlmasna scak yaklaarak, ABDnin siyasal ve askeri karlarn zedelemeyecek bir ibirliine hazr olduunu tm dnyaya ve zellikle Rusyaya gstermitir.
Muzaffer Vatansever, Kosovann Bamszl: Trkiye Perspektifinden Bir Analiz , USAK Stratejik Gndem, Austos 17, 2010, (evrimii), http://www.usakgundem.com , 16 ubat 2011. 17 Sinan Oan, Kresel Mcadelenin Yeni Rekabet Alan: Karadeniz ve Montr Antlamas , TRKSAM, Eyll 2, 2008, (evrimii), http://www.turksam.org/tr/a907.html , 15 ubat 2011. 18 F. Stephen Larrabee, The United States and Security in the Black Sea Region , Southeast European and Black Sea Studies, v. 9, n. 3, 2009, pp. 304305.
16

181

Balkanlarda siyasal ve askeri etkinliini salamlatrrken, Karadenizin dousunda ve kuzeyinde Rus etkinliinin yeniden vurgulanmasna izin vermek, ABDnin son dnemde Rusya ile gelitirdii stratejik neme haiz ikili ilikinin temelinde yer alan bir politika deiimidir. Ukraynada Turuncu Devrimin sona ermesi19, Moldovann Rus basks nedeniyle NATO yeliinden vazgemek zorunda kalmas20 ve Grcistann fiilen e blnmesi bu deiimin en nemli gstergeleridir. Balkanlar ABD nderliindeki Batya, Karadenizin kuzeyi ve dousunun ise Rusyaya eklemleyen bu politika deiikliinin en nemli nedeni ise, ABD ile Rusyann, son dnemde ekonomik ve siyasal gc giderek artmakta olan ine kar belli oranda bir ibirliine gitmeyi kararlatrmalardr. Zira ABD ile Rusyann 1990larn ikinci yarsndan itibaren ierisine srklendikleri siyasal mcadele, kendisini bu mcadelenin dnda tutan inin lehine ilemeye balamt. ABD ile Rusyann Balkanlar, Karadeniz ve Kafkaslar geici kaydyla nfuz alanlarna blerek aralarndaki atmay azaltmay hedefledikleri bu ibirlii sayesinde Avrasya Blgesinde in lehine ileyen sre yeniden dengelenebilecektir. Sonu Souk Savan sona ermesi ve SSCBnin dalmas sonrasnda genel olarak eski Dou Blou zel olarak da Balkanlarda ortaya kan g boluu, bu corafyaya nfuz etmek isteyen kresel ve blgesel glerin nn amtr. ABD, Rusyann blgeyi yeniden nfuzu altna alabilmesini engellemek ve Avrupann dou snrlarn kontrol altna alarak bu blgeyi Avrasya hkimiyetinin bir paras olarak kullanabilmek iin harekete gemitir. ABD, Balkanlar kontrol altna alabilme stratejisini uygularken, Souk Sava esnasnda olduka etkin bir mahiyet arz etmi Avro-Atlantik ttifak vurgusunu n plana karm ve bylece ABD ile AB arasndaki siyasal ve askeri ibirliinin srd mesajn da tm dnyaya vermek istemitir. ABnin ortak d politika retme konusundaki etkisizlii, Yugoslavyann dalmas ve Balkanlarda ortaya kan etnik ve dinsel atmalar esnasnda ortaya knca, Balkanlara bak konusunda ABD ile birlikte hareket etme stratejisi n plana karlmtr. ABD, Avrupadan ald destek ve Rusyann siyasal ve ekonomik sorunlarndan da yararlanarak 20 yl ierisinde Balkanlar kendi siyasal nfuzu altna almay baarmtr. Bu stratejinin baarl olmasnda ABnin Balkan lkeleri nezdinde kabul gren yumuak gc ve NATOnun salad askeri avantajlar da nemli rol oynamtr. Son dnemde Avrasya zelinde giderek artan in tehlikesi ve ABD ile Rusyann bu tehdide kar koyabilmek iin birbirlerinin hayati karlarna dokunmama stratejisi gelitirmi olmalar, Balkanlarn AvroAtlantik ttifakna bal ve ABDnin siyasal ve askeri vesayetinde kalacak bir blge olmasn beraberinde getirmektedir. Kaynaka Croatia wont Join EU Before 2013 , EurActiv, January 28, 2011, (evrimii), http://www.euractiv.com/en/enlargement/croatia-wont-join-eu-2013-mep-news501714 , 16 ubat 2011.

Yaln Sarkaya, Turuncuya Veda: Ukraynann Kritik Seimi , Karadeniz Aratrmalar, say 25, Bahar 2010, ss. 110. 20 Svetlana Cebotari, The Republic of Moldova Between Neutrality and NATO Membership Status , Postmodern Openings, year 1, v. 3, September 2010, pp. 8391.

19

182

Anderson, Stephanie, EU, NATO and CSCE Responses to the Yugoslav Crisis: Testing Europes New Security Architecture , European Security, v. 4, issue 2, Summer 1995, pp. 328353. Cebotari, Svetlana, The Republic of Moldova Between Neutrality and NATO Membership Status , Postmodern Openings, year 1, v. 3, September 2010, pp. 83 91. omak, Hasret ve lger, rfan Kaya, Balkanlarda Siyasi stikrar ve Gelecei , BLGESAM, Rapor No: 14 David, Charles Philippe, At Least 2001: US Security Policy and Exit Strategy in Bosnia , European Security, v. 9, n. 1, pp. 121. Ertan, Fikret, Romanya ve Bulgaristan sleri , Zaman, 27 Nisan 2006. Gallagher, Tom, Balkan but Different: Romania and Bulgarias Contrasting Paths to NATO Membership 19942002 , Communist Studies and Transition Politics, v. 20, issue 4, December 2004, pp. 119. Larrabee, Stephen F. , The United States and Security in the Black Sea Region , Southeast European and Black Sea Studies, v. 9, n. 3, 2009, pp. 301-315. Libal, Michael, Limits of Persuasion: Germany and the Yugoslav Crisis, 1991-1992, Abingdon: Praeger Publishing, 1997. Norling, Nicklas, Gazproms Monopoly and NABUCCOs Potentials: Strategic Decisions for Europe , Silk Road Paper, November 2007. Oan, Sinan, Kresel Mcadelenin Yeni Rekabet Alan: Karadeniz ve Montr TRKSAM, Eyll 2, 2008, (evrimii), Antlamas , http://www.turksam.org/tr/a907.html , 15 ubat 2011. Sadakata, Mamoru, The Balkans Between the EU and NATO: Focusing on the Former Yugoslavia , Romanian Journal of European Affairs, v. 6, n. 3, 2006, pp. 38-45. Sarkaya, Yaln, Turuncuya Veda: Ukraynann Kritik Seimi , Karadeniz Aratrmalar, say 25, Bahar 2010, ss. 110. Sebastian, Sofia, Statebuilding in Divided Societies: The Reform of Dayton in Bosnia and Herzegovina , Journal of Intervention and Statebuilding, v. 4, issue 3, September 2010, pp. 323344. Seroka, Jim, Issues with Regional Reintegration of the Western Balkans , Balkan&Near Eastern Studies, v. 10, n. 1, 2008, pp. 15-29. Stefanova, Boyka, NATOs Mixed Policy Motives in the Southeast European Enlargement: Revisiting Balkan Geopolitics , Journal of Contemporary European Studies, v. 13, n. 1, April 2005, pp. 39-58.

183

Vatansever, Muzaffer, Kosovann Bamszl: Trkiye Perspektifinden Bir Analiz , USAK Stratejik Gndem, Austos 17, 2010, (evrimii), http://www.usakgundem.com , 16 ubat 2011. Wisner, Frank G. , The United States and the Balkans: Achieving Kosovos Independence , American Foreign Policy Interests, v. 30, n. 4, pp. 189195. Woehrel, Steven, Future of the Balkans and US Policy Concerns , Congressional Research Service, May 13, 2009. Zimmermann, Warren, US Policy in the Balkans: Priorities for a New Administration , Carnegie Council, September 18, 2000.

184

Trkiyenin Teknolojik Geliimi ve Blgesel birlii nisiyatifi M. Oktay Alnak* 1. Giri ncelikle evin huzuru, sonra mahallenin, ehrin ve lkenin huzuru nemlidir. Huzurlu komular arasnda sevgi, sayg ve gvene dayal ibirlii ve dostluklar geliir. Blgesel ibirlii kresel birlikteliklere katk salad gibi, kresel gelimiliin getirecei makro risklere kar da bir savunma gvencesidir. Trkiyenin kendi iinde huzurlu ve gvenli olmas blgenin gvenli ve huzurlu olmasna katk salar. Blgesel ibirlii bu adan incelendiinde faydaldr. Blgesel ibirliinin faydal olabilmesi iin ama birliinin yannda ibirlii yntemleri de nemlidir. Bu almada Trkiye hakknda verilen bilgiler ibirlii potansiyelinin nitelik ve niceliini belirleyebilir. 2. Trkiye Hakknda Genel Deerlendirme 2.1. Gvenlik Meselesi Uygar toplum hrriyetini ve gvencelerini salam toplumdur. nsanolunun nerede ne yapaca pek belli olmuyor. 1900l yllarda iki byk cihan harbi ve blgesel harpler geirdik. nsanlar aclarn ykn tamaktan holanmazlar. Gemiin aclarn tamak insanlar psikolojik olarak yorar. Gelecee bakmak ve yeni ufuklar aramak faydaldr. Her gn yeni bir gne douyor. Tarih, devletler veya ittifaklar aras harplerle doludur. Harp, anlamazlklar sonunda taraflar arasnda kan silahl kavga demektir. nsann veya toplumlarn kendini koruma amacyla giritii bir mcadele, sonunun nasl bitecei belli olmayan kontrolsz bir davran olarak dnlebilir. Bilhassa karlan kavgalar ar gcn kendini gstermesi olarak kabul edilebilir. Her kavgann taraflara zarar vereceinden emin olunmal, ancak ebedi barn bir garantisinin olmad da bilinmelidir. Yarnn ne olacann garantisi, bugnden eitim ve bartan yana olmaktr. Uygar toplum gvenceli toplumdur. Gelimi lkelerin ve bu lkelerin varlkl vatandalarnn gvencesi de fizyolojik ve teknolojik olarak ileri dzeydedir. Gnmz yaantsna elektronik teknolojisi ve uzaktan alglama cihazlar girmitir. Evin hane kapsndaki tokmaklar evrim geirmi, alan zil icat olmu, dijital bir dnyaya gelinmi, video grntleme ve uzaktan alglama sistemlerine eriilmitir. lkelerin savunma sistemleri de bu teknolojiye ayak uydurmutur. Savunma sanayii sektrnn teknolojik geliimde ba ektii sylenir. Trkiyede topyekn sanayinin geliimine nem verilmitir. Grlen odur ki, gelimi lkelerde halkn refah ve gvencesi ncelik tamaktadr. Trkiyenin demokratik dzenindeki nemli bir prensip, Mustafa Kemal Atatrkn yaamsal bir hedef olarak ortaya koyduu Yurtta sulh, cihanda sulh ilkesidir. Trk Milleti bu ilkeyi benimsemi ve demokratik yaamn vazgeilmez n art olarak kabul etmitir. Birok konuda, sosyal ve teknolojik teebbslerin ivme kazand son 50 yl, ayn zamanda Trkiyede demokratiklemenin de hazmedildii yllar olarak kabul edilebilir. Blgede ibirlii
*

Prof. Dr.; Baheehir niversitesi.

185

yaplacak nemli bir potansiyel ortak olarak; Trkiyede demokratik, sosyolojik, ekonomik ve teknolojik gelimelerin hedeflendii ve blgesinde farkllk yaratan bir grnmn kazanlmaya baland grlebilir. Trkiyenin kltrel ve tarihi altyaps, komularyla iyi ilikilerin gelitirilmesine uygun olup, d ilikilerde komularyla sorunsuz bir lke olarak gelecein planlanmasna ve gelitirilen iyi ilikilerin blgenin gelimesine katk salayacana inanlmaktadr. 2.2. Trkiye ve Siyaset lkelerle ilgili yaplan almalarda siyasi istikrarn nemi vurgulanr. Bu almann amac Trkiyedeki politik organizasyonlarn faaliyetlerinin siyasi bir irdelemesi deildir. Bu alma lkenin 2015 ylndaki teknik havasn nasl teneffs edeceimize dair bir tahmin ve tavsiye dizinidir. Bununla beraber, nmzdeki yllarda siyasi istikrarn salanmasnda; kurumlarn siyasete karmamalar kadar, siyasetin de anayasal kurumlarn anayasal grevlerine karmamas esastr. Cumhuriyet rejiminin korunmas ve kollanmasna ilikin toplumun ve kurumlarn hassasiyetlerine duyarl olunmas bir mecburiyet olarak grlmektedir. Trkiyenin siyasi istikrarnn salanm olduu varsaylarak bu yaz gelitirilmitir. Kresel ve blgesel frsatlarn yan sra, Trkiyenin kendi dinamikleri ile 2015 ylnda teknik bakmdan bulunaca yer bu almada yorumlanmtr. lkenin dinamiklerinin uyumlu almasnda nem arz eden kurumsal tespitler almada yer almtr. lgili belge ve dokmantasyon bu almay meydana getiren dipnotlarda verilmitir. Trkiyenin teknik alanlarda bugnk durumu, gemiteki ekonomik ve siyasi ortaklk konjonktryle ilgilidir. Gelecek be yl iinde alnacak mesafe de, yine blge lkelerinin konumlar, geliimleri ve yaam biimleriyle, ayrca kresel rzgr ve stratejik dostluklar zerine kurulu olacaktr. Trkiyenin stratejik ortaklar veya onlarla olan mterek dinamiklerin ba kuvveti, Trkiyenin kendi yarataca i dinamiklerle yakndan ilgilidir ve kendi dinamiklerine bamldr. Ulusal ve uluslararas platformlarda siyasi ve ekonomik dengeler toplumun emniyetli yaam iin gz nnde bulundurulacak nemli bir etmendir. Siyasi istikrarn bozulmamas amacyla toplumca verilen suskunluk tavizlerinin dozu nemlidir. Siyaset ve kurumlarn dinamikleri arasnda hissedilen uyumsuz almann dzelmesi ve sistemin kendi demokratik ve doal ritminde almas teknik dnmenin ve gelimenin nn aacaktr. Trkiye teknik refleksleri yeterince gl olmayan bir lke durumundan, iyi bir planlama, yatrm teebbs ve sermaye ile ksa srede bulunduu seviyeden ykseklere k yapabilecek bir igcne sahiptir. Ykselen enerji faaliyetleriyle ivme kazanacak alternatif enerji kaynaklarna ynelik teknik gelime 2015 ylnda nemli bir altyapnn oluturulmas eklinde gerekleebilir. Sanayide belirli sektrlerde (otomotiv, makine, elektronik, beyaz eya, denizcilik) Trkiyenin uluslararas bir retim ssne dnmesi mmkn olabilir. zellikle otomotiv sanayinde ve gemi sanayiinde son yllardaki hzl ykseli; uluslararas irketlerin temsilcilik ofislerini, AR-GE faaliyetlerini ve yatrma tahsis edecekleri sermayelerini Trkiyeye ynlendirebilir. Trkiye niversiteleriyle, meslek yksekokullaryla teknik ve sosyal konularda eitim ss olabilir. Savunma sanayiinde de yerli retimin toplamdaki paynn artrlmas mmkn olabilir. Biliim ve enformasyon sektrlerinde ise irketlerin retim ve iletme sistemlerinde teknolojiye daha fazla yatrm yapmas beklenirken, e-devlet projesi tamamlanabilir. Uzay teknolojilerine ynelik gelimeler kapsamnda, Trk mhendisler tarafndan tasarlanacak Trksat 5A uydusunun 2013-2014te uzaya 186

gnderilmesi planlanmaktadr. Teknik bakmdan 2015 tarihindeki eitim, sanayi ve enerji sektrlerine ilikin baz tespit ve tavsiyeler aada yer almaktadr. 2.3. Eitim Dokuzuncu Kalknma Plan erevesinde eitim sektrne ilikin amalar istihdamn artrlmasna ve eitim sisteminin gelitirilmesine yneliktir. stihdamn artrlmas iin eitimin igc talebine olan duyarllnn artrlmas gerei vardr. Eitim sisteminin igc piyasasnn arad nitelikte elemanlar yetitirememesi ekonomideki ara teknik eleman ann yan sra mesleki ortaretim kurumlarndan mezun rencilerin isiz kalmasna da yol amaktadr (2006, sf.38-39). Mesleki eitim veren okullardaki eitimin niteliinin iyiletirilmesi, programlarn ve mfredatn piyasadaki gelimelere gre gncellenmesi faydal olabilir. Eitimin genelinde yaygnlamakta olan bilgi ve iletiim teknolojilerinin meslek okullarnda retim teknolojilerindeki ilerlemelere uygun olarak kullanm mesleki eitimin kalitesini artrmaktadr. Trkiyede 100.000 yabanc renci istihdamna ynelik evrensel ve blgesel eitim hizmetinin gelitirilmesi ve projenin ekonomik kalknmada katma deer yaratmas makro bir teebbs olarak dnlebilir. Dier taraftan igc iindeki yksekretim ve faklte mezunlarnn oran bymekte ve yksekretime olan talep artmaktadr. Bu gelime nicelik-nitelik sorusunu gndeme getirmekte ve igc piyasasnn istedii nitelikte elemanlarn yetitirilmesi ihtiyacn daha da zaruri klmaktadr. Teknolojinin gelitirilmesi ve ekonomik faydalara dntrlmesi iin niversite-sanayi ibirlii projelerinde rencilerin yer almas geniletilebilir. Teknik bilimler rencilerinin ilgili sektrlerde ve teknoparklarda yer almas, sosyal bilimler rencilerinin de sosyal ve medya aratrma merkezlerinde yer almas istihdam ve ekonomiye olumlu olarak yansyabilir. Hem ortaretim hem de yksekretim iin gerekli olan igc piyasas-eitim sitemi uyumu bilim ve teknoloji politikalarnn eitim ayan yrtmek iin bir frsata dntrlebilir. Yazlm mhendislii alanndaki eitim hamleleri ile yazlm sektrndeki ileriye dnk atlmlarn bir egdm ierisinde dzenlenmesi bu teknolojinin gelimesinde fayda salayabilir. Trkiyenin 2015 ylndaki teknik gcnn artmasna ynelik eitim alannda atlacak dier bir adm da nitelikli eitimi yurtdnda almay tercih eden rencilerin yurda dnmeleri iin uygulanacak teviklerdir. kinci admda da yurtii yksek lisans ve doktora programlarnn iyiletirilmesi iin eylem planlar tasarlanabilir. 2.4. Sanayi Dnya ticaretinde ileri teknolojiye dayal rnlerin paynn son yllarda hzla artmas, uluslararas rekabetin zellikle bilim ve teknoloji yar eklinde ortaya kacana iaret etmektedir. Bu nedenle teknolojik ilerleme ve yenilikilik alannda atlacak admlar Trk imalat sanayinin uluslararas rekabeti iin byk neme sahiptir. stelik in ve Hindistan gibi lkelerin kresel rekabet sahnesine kmasyla birlikte, ucuz igcne ve dk maliyete dayal bir rekabet yntemiyle srdrlebilir bymenin mmkn olmad grlmektedir (DPT-Sanayi Politikalar K Raporu, 2007, sf.77). ABye yelik srecinde Birlikin izlemekte olduu Lizbon Stratejisindeki hedefleri yakalayabilmek iin yenilikilik ve AR-GE faaliyetlerinin niversitelerden ekonomilere doru uygulanmaya konmas gerekmektedir. Firmalarn teknolojik

187

bakmdan gelimelerini tevik edecek politikalarn yan sra sanayimizin teknoloji youn alanlara ynelmesini salamak nceliimiz olmaldr. Trk imalat sanayinde son yllarda orta ve yksek teknolojili sektrlere doru bir kayma olduu dorudur. Ancak bu sektrlerdeki ithal ara girdiler ihra edilen rnlerin katma deerlerinde fark edilir bir art olmasn engellemektedir (age.,sf.43). Dolaysyla kresel ekonomiyle her geen gn daha da btnleen Trk ekonomisi ithal girdilere bal bir ihracat art gerekletirebilmektedir. Sanayimizin katma deerinin artrlmas iin de teknoloji youn sektrlere odaklanmak kadar ithal ara girdilerin AR-GE faaliyetleriyle ileriye dnk retimlerine hazrlk yaplabilir. nmzdeki be yllk dnemde Trk imalat sanayinin darya bamllnn artaca tahmin edildiinden, ithal ara girdilerin yerli imknlarla tedariki verimlilik ekonomisine katkda bulunacaktr. Dier taraftan teknoloji youn sektrlere dnk AR-GE faaliyetlerinin1 Trkiye geneline yaygnlatrlmas ve teknoparklarn etkinliinin artrlmas 2015 ylna kadar bavurulabilecek admlar olabilir. 2.5. Enerji Petrol fiyatlarnn son iki yl zarfnda hzla ykselmesine karn Trkiye dnyann enerji ihtiyac en hzl artan birka lkesi arasndaki konumunu korumaktadr. D ticaret ann yarsndan fazlasna sebep olan petrol ve doalgaz ithali enerji sektrnde alternatif kaynaklarn kullanmna ynelik teknolojik geliimi zorunlu klmaktadr. Bata hidrojen enerjisi olmak zere hidrolik enerji, rzgr ve gne enerjisi ve nkleer enerji Trkiyenin 2015 ylna kadar atlm yapmas tasarlanan alanlardr. Kresel enerji teknolojilerinde yakn zamanda ncelikli bir konuma sahip olaca dnlen hidrojen enerjisinin Kyoto Protokol ile karbondioksit emisyonuna getirilen kstlamalar nedeniyle neminin artaca tahmin edilmektedir (Enerji ve evre Teknolojileri Stratejisi, 2004, sf.5). evre dostu ve ideal bir enerji taycs olan hidrojen enerjisinin zellikle yakt pilleri kapsamnda gelitirilmesi ve bu alanda bir altyapnn hazrlanmas beklenmektedir. Hidrolik enerji alannda Trkiyedeki hidrolik potansiyelin ina edilecek kk hidroelektrik santraller ile ilerleme kaydedebilecei tahminler arasndadr. Rzgr enerjisinde de verimi yksek trbinlerin kullanlmaya balanmas ve yurt genelinde rzgr alan blgelere yaylmas ve gne enerjisi alannda s retecek termal sistemlerin gelitirilmesi mmkn gzkmektedir (age., sf.13). Nkleer enerji retimi iin mevcut siyasi irade tarafndan kurulmas planlanan santrallerin inas nmzdeki be yl iinde devam edecektir. Bu srete nkleer enerjinin kullanm ile ilgili iletme gvenlii ve radyoaktif yaktlarn ynetimi konular ile ilgili kamunun tatmin olaca teknolojik ilerleme salanabilir (age., sf.17). TBTAKn hazrlad Stratejik Vizyon 2023 adl almada 2010 ylndan itibaren gelimi insan-makine arayzleri, biyomekatronik yaplar, biyoelektronik devreler ve yksek younluklu tanabilir enerji birimleri ileri teknoloji rnlerinde yer almaya balayacaktr. Bu temel zelliklerin rnlerde uygulanabilmesi iin TBTAK biyoteknoloji, mikro elektromekanik sistemler (MEMS) ve nanoteknoloji alanlarna odaklanma gereini vurgulamaktadr (2004, sf. 29). Bu kilit alana younlamak iin gerekli AR-GE faaliyetlerinin gerekletirilmesinde Ulusal Aratrma Programlarnn finansman olarak bir Ulusal AR-GE Fonunun kurulmas tavsiye edilmektedir. AR-GE younluunun (AR-GE harcamalar/GSYH) 2015
1

Genel anlamda mevcut tevikler kast edilmektedir. rnein: Ar-Ge faaliyetlerinin vergiden muaf tutulmas.

188

ylnda bugnk % 0,64 deerinden %2ye karlmas da TBTAKn ayn kapsamdaki hedef-tespitleri arasndadr (age.,sf. 32). Stratejik Vizyon 2023 belgesindeki hedefler dorultusunda atlacak admlar zorlu bir srecin Trkiyeyi beklediini gstermektedir. Siyasi sahiplenmenin salanmas ve yukarda bahsedilen muhtemel siyasi krizlerin nlenmesi durumunda belgedeki hedeflere ulalmas mmkn olabilir. 3. Trkiyede Teknoloji Gelitirme Blgeleri 1970'li yllarda petrol fiyatlarnda meydana gelen ani ykselmeler, btn lkelerde byk maliyet artlarna yol am ve bunun sonunda btn sanayi dallarnda durgunluk ve retimde azalma ba gstermitir. 19701980 dneminde sanayideki durgunluu ortadan kaldrmak amacyla zellikle ABD ve Japonya gibi lkelerde sanayi yeni AR-GE faaliyetlerine giderek, niversiteler ve aratrma kurumlaryla yakn bir ibirlii balatmtr. Son 30 yldr Trkiyede teknolojinin anlalmas, uygulanmas, gelitirilmesi amacyla srdrlen faaliyetler, artk teknolojinin retimi safhasna gelmitir. Entelektel ve teknolojik geliim blgenin bir kazanmdr. Hindistandan, inden, Amerikadan gelen teknolojinin maliyeti blgede retilenden pahal ise blge teknolojilerinin kullanlmas daha aklc olacaktr. Trkiyeyi tanmak faydaldr. 3.1. Yeni Teknolojiler 1980li yllarda tespit edilen yeni teknolojik geliim alanlar aada verilmitir. 2011 ylna gelindiinde nano-teknoloji dnda fazla olumlu bir deiiklik bizim aklmzda yok! Bununla beraber, dnya snyor, kresel kuraklk ve ktlk geliyor. Nefes alamayan bir dnya te bu aamada yeni teknolojilere ve bululara ne kadar ok ihtiya olduu ortaya kyor. Akamdan sabaha yeni teknoloji bulunmuyor! Dnyay, evremizi ve lkemizi kirletmeyelim! Dnyada konuulduu zere, bu almaya yeni teknolojilerle giri yaplabilir. Yeni teknolojilerin neler olabildii aada sralanmtr. Enformasyon teknolojileri ve yazlm Yeni malzemeler, nano-teknolojiler Biyoteknoloji Yeni enerji kaynaklar Uzay teknolojileri Esnek imalat sistemleri, otomasyon ve robotik retimler Bu alanlarda nemli teknolojik ilerlemeler olmu, yeni mallar ucuz fiyatlarla daha ok fonksiyonlu ve daha kk hacimlerde retilerek pazara srlmtr. Bu teknolojilerde insanolunun emei vardr. Gelimekte olan lkelerin gelimi beyinleri kiralanm ve bu teknolojiler kazanlmtr. Blge lkelerinin kendi teknolojilerini yaratmalar akll inisiyatifle salanabilir.

189

3.2. Trkiye'deki Durum Trkiye'de teknopark olgusu erevesinde ilk adm 1991 ylndan itibaren atlm, KOSGEB'in giriimi ile ODT ve T'de birer tane Yenilik Merkezi trnde, Teknoloji Gelitirme Merkezi almtr. Teknopark olgusunun 90'l yllarda dnyadaki gelime trendi, bu konunun lkemizde de youn olarak tartlmasna neden olmutur. 26 Haziran 2001 tarihinde kartlan 4691 sayl ''Teknoloji Gelitirme Blgeleri Kanunu'' ile bu konu yasal zemine oturtulmutur. Dnyadaki, baarl olmu teknoparklara bakldnda, bunlarn kurulduktan uzun bir sre sonra (510 yl), amalanan sonular vermeye baladklar grlmektedir. Son on yln rn olan teknoparklarn 2008 iinde saysnn 30 civarnda gerekletiini, ancak balangta birka tanesinin konumlar gerei baarl olduu grlmtr. 04.02.2011 tarihi itibaryla bir deerlendirme yapmak gerekirse, konuya ilikin grlerimiz yle zetlenebilir. Teknoloji gelitirme blgeleri projesi nemlidir. Sanayi ve Ticaret Bakanlnn bu projesi tahminlerin zerinde baarl olmutur. Bilim insanlar emeklerini bir proje ile zdeletirmeye almlardr. Reel projelerin gerekletirilmesine ynelmilerdir. Trkiyede kurulmu olan teknoloji gelitirme blgelerinde, sanayi blgelerinde, organize sanayi blgelerinde, 40 civarnda niversite teknoparknda retim yelerinin irket kurmas ve niversite ile sanayi arasndaki ibirlii faaliyeti ftrist, ancak cesur bir yaklamla tevik edilmektedir. Ulusal teknolojik gelimenin yannda uluslararas ibirlii de gelimektedir. Petrol, 2002 ylndan balayarak varili 25 dolardan 2008 ylnda 150 dolara ykselmitir. 2011 ylnda 75 $ mertebesine inmi olan petrol, sanki Ocak 2011 Yasemin buhranyla tekrar frlayacak gibidir Bu ini ve klarn zararn gelimemi lkeler daha ok ekerler. 2015 yllar nazara alndnda; teklif edilen ibirlii projesinin altyaps, teknik ve stratejik ilgi alanlar itibaryla ne denli nemli olduu anlalabilir. Bu almann sonular blmnde faydal ibirlii teklifleri vardr. Trkiyeyi tanmak bilhassa faydal olacaktr Yeni teknolojilerin her , be ylda yaratlmasnn mmkn olmad da bilinmektedir. 3.3. Ekonomik Yap Hakknda Gstergeler Trkiyede cirolarna gre sralanm ilk 500 firmann 250 adedi stanbulda yerleiktir. stanbuldaki endstrilerin faaliyet alanlarna ve cirolarna gre dalm aadaki tabloda grlmektedir.

190

Tablo-1 stanbuldaki Sektrel G* Sektr Enerji-Petrol Otomotiv Elektrik-elektronik Biliim Ticaret-hizmet Gda Tekstil Ttn la-kimya Demir-elik Bira Metal Lastik Aa-Orman Firma Says 9 15 18 36 19 29 45 3 18 10 8 7 2 6 Ciro (Tl.) 22.663.905.608.664.500 12.480.011.728.545.500 10.249.726.726.136.700 10.034.018.020.094.000 6.716.988.636.390.340 5.869.634.266.768.810 5.742.006.812.158.950 4.068.831.528.450.550 3.975.354.223.655.210 2.739.979.869.045.640 1.530.060.162.340.150 1.407.883.065.587.660 864.961.225.469.000 683.260.849.296.421 633.259.017.000.000 576.155.630.285.395 563.303.251.000.000 562.788.298.239.823 552.212.048.741.500 521.229.203.228.156 455.751.954.563.341 193.315.660.729.171 % Dalm 24,08% 13,26% 10,89% 10,66% 7,14% 6,24% 6,10% 4,32% 4,22% 2,91% 1,63% 1,50% 0,92% 0,73% 0,67% 0,61% 0,60% 0,60% 0,59% 0,55% 0,48% 0,21%

naat-naat malzemeleri 5 Ambalaj Basn Plastik Makine imento Kuyum Madencilik 7 3 5 4 3 2 3

2005 ylna aittir. Genel fikir vermek iin faydal olabilir. Enerji ve biliim sektr artmtr.

191

3.4. Teknoloji Gelitirme Blgelerinin Faaliyet Gsterebilecei Teknolojik Alanlar Kara, hava, deniz aralarnda gml teknolojiler, Uzaktan alglama, leri teknoloji yap elemanlar ve malzeme, Robotik, Savunma ve gvenlik ileri teknoloji alanlar, Radar ve gdm teknolojileri, Yazlm ve kaynak kodlar yazlmlar, Fiber optik teknolojileri, Lazer uygulamalar, Uzay teknolojileri, Tbbi mhendislik, leri teknoloji enerji retimi, Biliim, Cam-seramik, Elektrik, elektronik, elektro-optik, Tekstilde ileri teknoloji uygulamalar, Yapay zeka uygulamalar, Gda teknolojileri, evre ve koruma teknolojileri. 3.5. TGB Projeleri zel Amalar ve Hedeflenen Somut Projeler Kara, hava, deniz, uzay aralar, uzaktan alglama, malzeme, yap elemanlar, tbbi tehizat, donanm, optik, robotik, elektronik alanlarda yeni teknoloji retmek, Yeni teknolojiyi ve bilgiyi ticariletirmek, Blgelere ve lkeye katma deer salamak,

192

Bilim adamlarnn keif yeteneini tevik etmek, niversiteleri AR-GE projeleri ve endstriyle buluturmak, AR-GE projelerini somut prototiplere dntrmek, Patentleri ticariletirmek, Savunma projelerine altyap oluturmak ve prototip retmek, Yazlm kaynak kodlar retmek, stihdama ve ekonomiye katkda bulunmak, Blgenin teknik alanda ve iktisaden kalknmasn salamak, niversitelerin vizyonunu yeni ve ileri teknoloji reterek gelitirmek, niversiteleri dnyadaki emsalleriyle rekabet edebilir bilim ve uygulama gcne eritirmek, lke genelinde, teknoloji gelitirme blgeleri tasarlamak, Blgenin sosyal refah ve kltr seviyesinin geliimine katk salamak. 3.6 Dier Amalar Blgede ileri teknoloji ile uraan irket saysn artrmak, bu irketlerin kurulu ve geliimine katk salamak, Bu konuda yeni irketlerin domasna katkda bulunmak, leri teknoloji ile uraan irketlere aratrma ortam yaratmak, niversite-Sanayi ibirlii ierisinde retim yelerinin sanayi ile almasn salamak, lkede, zgn ileri teknoloji retimi fikrinden hareketle, niversite-Kobi ibirlii ile yatrm uygulamal endstriyel projeler yaratmak. 4. Sonular Tekno-entelektel bir almada teknik nerilerin olmas gerekir. Bu sebeple, bu almada stanbulda yerleik sanayi kurumlarnn bir tablosu ve teknoloji gelitirme blgelerinde olabilecek sektrler hakknda genel bir deerlendirme sunulmutur. Muasr medeniyeti, Hayatta en hakiki mrit ilimdir felsefesiyle yakalamak mmkndr. lke kalknmasnda; vizyon sahibi, grev ve sorumluluu benimsemi, Trkiyenin uygarlama projelerine gnl vermi, sekin, uyumlu ve grev bilinci yksek bir kadro ile almak nemlidir. Bu vasflar iyi eitim alm i gcnn deerleri olduu takdirde, 2015 TRKYES zengin ve blgenin parlayan yldz 193

olacaktr. Bu tespit, Trkiye ile blgesel ibirlii gelitirmek isteyen lkeler iin nemlidir. 2015 ylnda Trkiye; Teknoloji Gelitirme ss olabilir. ok iyi yetimi teknik kadrolarla bu proje gerekletirilebilir. Baar; sabrl ve kararl bir almann, drst bir emein, ada bilimin ve uygarln rndr. Baary hak etmek inanc, vizyonun esasn tekil edecektir. Byle bir Trkiye ile ortaklk kurulmas akll bir inisiyatiftir. Burada inisiyatif, bir giriim ve teebbs olarak anlalmaldr. Trkiyenin AVRASYA kprsndeki stratejik konumuyla ve demografik yapsyla blgesinde Teknoloji ss olmas mmkndr. Bu sse; blgeyle ilikili devletlerin ve Trkiyenin; moral deerler, teknik, ekonomik, gvenlik ve politik nedenlerle ihtiyac vardr. Bu proje, Trkiyenin gelimesine ve iinde bulunulan koordinatlardaki blge lkelerinin uygarlaarak kalknmasna, kalc bir istikrarn ve barn salanmasna katk salayabilir. Fakirlie bir zm olmas amacyla, ibirlii platformu projesi gelitirilmesi blge lkelerine nerilmitir. Projenin nemli nitelii teknolojik ve eitim ibirliinin n plana karlmas olarak grlebilir. Siyasetin dnda, bir ibirlii inisiyatifi olarak proje, blgede 30 lkeyi ve bir milyar nfusu ilgilendiren bir ideal olarak gelitirilebilir. Balkanlar, Kafkaslar, Orta Dou ve Kuzey Afrikann bu projede yer almas faydal olabilir. Bilimsel ve teknik aratrmalarn, ekonomik kalknma ihtiyacna cevap verecek ekilde reel sektrle uyumunun Trkiyede somut projelerle baarlmas gerekliliktir. ktisadi politikalar ile bilim ve teknoloji politikalarnn birlikte deerlendirilip tasarlanmas ve bu sreci ynetecek eitimli insan kaynann salanmas faydal olabilir. Bu nitelikli insanlarn (tekno-ekonomistler) yetiecei ve iktisadi konular ile bilimsel aratrmalarn birlikte yrtld programlarn ortaya konaca Tekno-ekonomi Enstitleri gibi eitim kurumlarnn hayata geirilmesi dnlebilir (Soyak, 2007). Bu enstitler dnyadaki teknolojik gelimelerin yakndan izlenecei ve AR-GE faaliyetleri ile ekonomik faydaya dntrlecei teknoparklar destekleyen kurumlar haline getirilebilir. Bu kurulularn entelektel altyaps Trkiyede mevcuttur. birlii inisiyatifinin bu projeyi gerekletirmesi, kresel politikalar ile badamayabilir. Blge kendi mayas dndaki magnetik glerin ekim alanna tabi olabilmektedir. Son 100 yllk gemiin nostalji olarak anmsanmas insani ve tarihi bir hogry gerektirmektedir. niversite-sanayi ibirliinin artrlmas iin saylar Trkiye genelinde 40a yaklaan teknoparklarn katklar ile bilimsel almalar teknolojik ilerlemede daha verimli uygulanaca gibi, tekno-ekonomi enstitleri de makroekonomik iklimin elverili olmasn salayabilir. Bu tekno-entelektel yapnn faydal hale getirilmesi ibirlii inisiyatifi iin de faydal olacaktr. Gelimekte olan lkeler gelimelerinin nnde nemli bir enerji tedariki sorunu ile karlamlardr. Bugnlerde Orta Dou Blgesinde meydana gelen gelimeler petrol fiyatn olumsuz olarak etkileyebilir. Trkiyenin 40 milyar dolar olan petrol harcamalarnn beklenmedik ekilde ykselmesi lkenin ve blgenin

194

kalknmasnn nnde nemli engel olacaktr. Bu kmazdan kurtulu iin, enerji ihtiyacnn ekonomik yntemlerle tedariki n plana kacaktr. Blgede Eitim ve Teknoloji ss olabilmek amacyla Avrasya koordinatnda leri Teknolojiler Aratrma Merkezi projelerinin balatlmas mmkn olabilir. Teknoloji slerinin yaratlmas, bugnden yarna olabilecek bir mesele deildir. Kalknma ajanslar vastasyla bu projeler desteklenebilir. Trkiyenin son yllarda dnya bilimsel makale atf endeksi sralamasnda kayda deer ykseliine ramen uluslararas patent edinmede hala ok gerilerde olmas da ayn sorunun sonucudur. Bilimsel bulgularn sadece sayfalar arasnda kalmasnn engellenmesi iin ekonomik sektrlerdeki teebbs ile bilimsel kurumlardaki almalarn uyumu nem arz etmektedir. Nitekim bilgi ekonomisine dnm srecinde Trkiyenin atmak zorunda olduu admlarda (nanoteknoloji, biyoteknoloji, MEMS) bilimsel aratrma-teknoloji gelitirme egdm kadar makroekonomik deerlendirmelerle kilit sektrlerde retime ynelmek de gerekmektedir. Trkiyenin nmzdeki be yl sresince beklenen yksek byme potansiyelinin sreklilik arz etmesi iin teknoloji youn sektrlerle desteklenen bir ekonominin yaplandrlmasna ihtiya vardr. Trk ekonomisinde bu yaplanmann kurulacak Ulusal Yenilik Sistemi ile yenilikiliin ve artarak devam etmesi gereken AR-GE tevikleri ile yaygnlaacak teknoloji tabanl retimin gereklemesi beklenmektedir. Dnya ekonomisindeki yapsal deiikliklerin erken fark edilmesiyle alnacak kararlar yenilikilik ve AR-GE almalarnn Trk ekonomisinin dinamik bir uzvu olmas iin gereklidir. Bylece ekonomisindeki Toplam Faktr Verimliliini (TFV) artran Trkiye uluslararas rekabette de belirgin bir srama gerekletirebilir (Soyak, 2007). lkenin petrol ve petrol rnleri gideri bugn krk milyar dolardr. 2015 ylnda bugnk petrol fiyatlaryla giderin yetmi milyar dolar gemesi beklenir. Petrol fiyatlarnda art devam ettii takdirde Trkiyenin 2015 ylnda petrole yz milyar dolar ayrmas gerekebilir. Bugnk sanayileme hzyla devam edildii takdirde, Trkiyenin 2015 ylnda yurtdndan satn ald mamul ve yar mamul rnlerin yllk tutar iki yz elli milyar dolar olabilir. Bu gnlerde 160 milyar dolar civarnda olan bu rakam, be yl ierisinde Trkiyenin ithal ikameyi arttrmas frsatn dourabilir. leri teknoloji alanlarnda bugn yaplacak yatrmlar sonucunu be yl sonra verebilir. lkenin topyekn sanayisinin her alanda gelitirilmesi iin; gml teknolojilere, bilgi teknolojilerine, eitim ve enerji sektrlerinde yeni kuvvet arpanlarna ihtiya duyulmaktadr. Trkiyenin yetimi insan gc Trkiyeyi blgede bir ekim merkezi olarak gelitirebilir. Gelimi ulam, telekomnikasyon, internet ve bilgi teknolojileri imknlarnn kullanmyla; blgesel ve kresel bazda ham bilginin alnmas, ilenmesi ve ihracat lkeye byk katma deer kazandrabilir. Son 20 yllk bir perspektifte 200 milyar dolar potansiyele erimi olan; otomotiv sanayii, kimya sanayii, gemi sanayii, uak sanayii, savunma sanayii yatrmlar, lkede tevik edilecek ncelikli sektrler olarak seilerek bu sektrlerde gelinmi olan platformlardan sratle ykselme imknlar bulunabilir. stihdamn ve gelir adaletinin salanmasnda, yabanc sermayenin lkeye aknn tevikinde, bu sektrlerin idari mekanizmalarla kurumsal uyumun salanmas, siyasi istikrarn lkede salamlatrlmas, rasyonel ve verimli alma imknlarnn yeni teknolojilerle gelitirilmesi nemli grlmektedir. Bu almada; Trkiyenin siyasi, kurumsal, teknolojik ve bilimsel potansiyeli genel bir slupla 195

yorumlanrken, Trkiyeyi ve blgeyi idare eden mekanizmalar iin ibirlii giriiminin nemi, tekno-entelektel bir yaklamla vurgulanmtr. Gerekli notlarn alnmas ilgililerin takdirine baldr Kaynaka Kaynaka Notu: Bu alma aadaki kaynaklarn kullanlmasyla hazrlanm bir derleme almasdr. Geni bir dokmantasyon taramas yaplm, siyasi ve sosyal konulardan ziyade, teknik bir konsept ile ibu raporun hazrlanmasna zen gsterilmitir. lkemizin geleneksel devlet ynetimi tecrbesi ve adab dnldnde, lkenin siyaseten idaresi yan sra, brokratik bir ynetim sisteminin ve gcnn olduu grlr. Bu gerekten hareketle, DPT, TOBB, TBTAK, TSAD gibi kurumsal yaplarn kadrolarnda bulunan deerli bilim insanlarnn kurumlara olan katks nemli grlmektedir. Bu almann yaplmasnda sz konusu kurumlarn almalarn dikkate almann aklc bir yaklam olaca dnlmtr. Bu fikirden hareketle, ad geen kurumlarn gncel ve sreli almalar derleyici grupa gzden geirilerek bu almada yararlanlmtr. Devlet Planlama Tekilat. (2001). Sekizinci Be Yllk Kalknma PlanOrtaretim: Genel Eitim, Meslek Eitimi, Teknik Eitim zel htisas Komisyonu (K) Raporu. Ankara: Komisyon yeleri. Devlet Planlama Tekilat. (2003). Bilgi Ekonomisine Gei Srecinde Trkiye Ekonomisinin Dnyadaki Konumu. Ankara: Saygl, eref. Devlet Planlama Tekilat. (2003). Bilgi Ekonomisi ve gc Piyasas: Eilimler, Frsatlar ve Riskler. Ankara: Kelleci, Mehmet Ali. Devlet Planlama Tekilat. (2006). Dokuzuncu Kalknma Plan (2007-2013). Ankara: DPT. Devlet Planlama Tekilat. (2007). Bilgi ve letiim Teknolojileri zel htisas Komisyonu (Bilgi Teknolojileri Alt Komisyon Raporu). Ankara: Komisyon yeleri. Devlet Planlama Tekilat. (2007). D Ekonomik likiler zel htisas Komisyonu Raporu. Ankara: Komisyon yeleri. Devlet Planlama Tekilat. (2007). Sanayi Politikalar zel htisas Komisyonu Raporu. Ankara: Komisyon yeleri. Ik, Yusuf. (2005). Lizbon Stratejisi Inda Avrupa Birlii ve Trkiyenin Bilgi Ekonomisi Dorultusunda Gelime Perspektifleri. stanbul: 14. Ulusal Kalite Kongresi Soyak, Alkan. (2007). Ulusal Yenilik Sistemi ve Kurumsal Araylar: Teknoekonomi Enstitleri. Bilim ve topya, 154. Soyak, Alkan. (2008). Tekno-ekonomi Politikalarnn Inda Ulusal Yenilik Sistemi ve nsan Faktr. Bilim ve topya, 165.

196

ahinkaya, Serdar. (2008). Trkiye Ekonomisinin Seyir Defterinden Kolaj: 2007den 2008e. Stratejik Analiz, 93, 74-76. TBTAK. (2004). Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikalar 2003-2023 Strateji Belgesi. Ankara: Vizyon 2023 Strateji Grubu. TBTAK. (2004). Enerji ve evre Teknolojileri Stratejisi. Ankara: Vizyon 2023 Projesi Enerji ve evre Teknolojileri Strateji Grubu. Alnak, M. Oktay. (2009). Deerlerimiz ve Trkiye, Yzncyl Yaynevi 2009 TEEKKR: Grup almas kltr ile BLGESAM Stratejik Aratrma Merkezince baslm M. Oktay ALNIAK almas Trkiyenin 2013 ylndaki Teknik Gc Raporuna katk salayan brahim Gne, Erdem Kaya, Duygu Bekere teekkr ederim. Sz konusu rapora ilave olarak, almalarmzda stratejik bir bak as gelitirmemiz iin emek veren Pelin Ylmaz ve Reyyan Kavaka ayrca teekkr ederim. Takdirlerimi sunarm.

197

Eski Trk Basnnda Balkanlarda kan Trke Vilayet Gazeteleri Nebahat Akgn omak* 1. Giri lk Trke gazete, II.Mahmutun desteiyle, 1 Kasm 1831de Takvimii Vakayi adyla kmtr. Takvimi Vekayi Gazetesinin kmas iin, Takvim Nezareti ve Takvimhane-i Amire Matbaas grevlendirilmi ve bu gazete de II.Mahmutun bir ferman yaynlanmtr.(Basn 1979:49) Gazetede yaynlanan fermanda, gazete dilinin daha sade ve anlalr olmas talep edilmitir. Dolaysyla da, gazetenin belirli bir okuyucu kitlesine hitap etmemesi, btn okuyuculara ynelik olmas istenmitir. Takvim-i Vekayiyi takibeden ve stanbul, zmir, Ankara, Kastamonu, Diyarbakr, Konya, Bolu, Bursa, Trabzon, anakkale, gibi illerde kan dier gazetelerden Afitb- Marif, Aile, Ankara, Arkada, Armaan, Asar, Asr, Ayine,Ayine-i Vatan, Basiret, Bedir, Ceride-i Havadis, Cihn, Czdan, aylak, ngrakl Tatar, Daarck, Devir, Diyarbekir, Diyojen, Dolap, Dstur, Efkr, Etfl, Geveze, Hadika, Hanmlara Mahsus Gazete, Hayl, Hdavendigr, Hrriyet, bret, kdam, nsaniyet, stikbal, ttihd, Kahkaha, Krkambar, Letif-i Asr, Mecma-i Fnn, Mecma-i Marif, Mirkat, Mizan, Muharrir, Muhbir, Muhib, Musavver Medeniyet, Muvakkaten, Musavat, Mmeyyiz, Mteferrika, Mrvvet Mecmuas, Osmanl, Revnak, Sabah, Saadet, Sadkat, Selmet, Sirc, afak, ark, ems, Tasvir-i Efkr, Terakki, Terakki Muhdert, Tiyatro, Ulm, Utarit, Vakit, Vatan, Zaman, bazlardr. Bu balamda Balkan Vilayetlerinde de kan gazeteler arasnda: 1.Selnikte kan yaynlar yine Bae Balkanlar ocuk Bahesi Eref Fyzat Gen Kalemler Gonce-i Edeb Hak Hakikat ttihd ve Terakki Journal de Selanique Kadn Mecmua-i Kavanin-i Yunaniyye Mektebli Mezra-i Marif Muhit-i Mesai Mtala Nefir Rumeli Salh Selnik
*

Yard. Do. Dr.; Galatasaray niversitesi, ncomak@gsu.edu.tr

198

Silh Tanin Tenvir-i Efkr Tuhfet l Edebiye li-Evld il- Vataniye Turan Trk Trk li Vatanda Yeni Asr Yeni Felsefe Mecmuas Zaman Zpr Ziraat Gazetesi 2.skpte kan yaynlar Ar Envr- Hrriyet Hak Ik Mchede-i Milliye Sad-i Millet ar Top Yeni Mektep 3.Manastrda kan yaynlar leri Neyyir-i Hakikat Kurun Manastr Musavver Hsn ve iir Sng Yeni Fikir 4.Filibe fk- arkyyeden Tulu Eden Malmat Altn Kalem Balkan Bedreka-i Selmet Emniyet Gayret Hkimiyet Hill Muvazene Rumeli ahid l-Hakik 5.Rusukta kan yaynlar

199

Balkan Tuna Uhuvvet 6.Saraybosnada kan yaynlar Bosna Glen-i Saray Rehber 7.Sofyada kan yaynlar Ahli Bulgaristan ifti Bilgisi Dikkat Rehber Sofya Muhbiri 8.Atinada kan yaynlar Cihd Faruk 9.Hanyada kan yaynlar Mirat- Girid mid Vakayi-i Giridiyye 10.Kstencede kan yaynlar Dodruca Sadas Sadakat ark 11.Pazarckda kan yaynlar Romanya 12.Bosna ve Hersekte kan yaynlar Muallim 13.Midillide kan yaynlar Midilli 14.Eskicumada kan yaynlar Rumeli 15.Sakzda kan yaynlar 200

Tatbikat 16.Bulgaristanda kan yaynlar Bulgaristan Trk Muallimler Mecmuas Terbiye Oca 17.Dobrucada kan yaynlar Tevik 18.Yunanistanda kan yaynlar Varlk 19.Kosovada kan yaynlar Yldz yer almaktadr. Balkan Vilayet Gazeteleri halkn sesi olmulardr. Dolaysyla da, halkn yazl ve szl dncelerini serbeste syleyebilecei bir yeni mecray yaratmtr. Gazeteler kamuoyu fikrinin olumasna da katkda bulunmutur. Her uygar lke iin gazeteler nemlidir ve gereklidir. Gelimi toplumlarda yaayan insanlar, gazeteler araclyla bilgilenme ve kendi yararna olan konularda dncelerini yazl olarak belirtebilirler. Ali Suavi, Muhbir Gazetesinde, gazetenin nemini en arpc ekilde vurgulamakta ve gazete gzel bir okuldur. Demektedir ve Bir devletin ve ulusun gelimesi gazete araclyla olmaktadr. Gazeteler herkesin dncelerine ve nerilerine olanak salayacaktr. Gazete gzel bir okuldur. Bu okulda okuyanlar, gzel ilimler renmekte (Muhbir 1866:28)ve gelimektedirler. 2. Balkanlarda kan Trke Vilayet Gazeteleri 1.fk- arkiyyeden Tul eden Malmat (Filibe) Tarih: 1314, karan: Mehmet Thir Bey. 2.Ahli (Sofya) Tarih: 1919-1921, Bayazar: Mehmet Behet 3.Altn Kalem (Filibe) Tarih: 1924, Mdr:Mustafa Sungur 4.Ar (skp) Tarih: 1327-1911, karan: Mehmet Smi 5.yine (Selnik) Tarih: 1291-1292, karan: Mahmud Hamdi 6.Bae (Selnik)

201

Tarih: 1324-1326, karan: Necib Necati 7.Balkan (Rusuk) Tarih:1898, Bayazar Ahmet Zeki 8.Balkan (Filibe ) Tarih:1322-1327, karan ve Bayazar:Ethem Ruhi 9.Balkanlar (Selanik) Tarih: 1329-1913, karan:Ali Kemleddin 10.Bedreka-i Selmet (Filibe) Tarih: 1312-1313, karan ve Bayazar: Hilmi Bey 11.Bosna (Saraybosna) Tarih: 1283, karan:Ebuzziya Tevfik 12.Bulgaristan (Sofya) Tarih: 1926, karan: Mustafa Sungur 13.Bulgaristan Trk Muallimler Mecmuas Tarih: 1923-1924, karan: Bulgaristan Muallimin-i slmiye Cemiyet-i ttihadiyesi 14.Cihd (Atina) Tarih:1911, karan ve Bayazar: Mevlanzade Rfat 15.ifti Bilgisi (Sofya) Tarih:1921, karan: ifti ttihad Frkas 16.ocuk Bahesi (Selnik) Tarih:1320, karan: N.Necri 17.Dikkat (Sofya) Tarih: 1299/1883, karan ve Bayazar: Yusuf Ali Elbni 18.Dodruca Sadas (Kstence) Tarih: 1326, Bayazar: Mehmed Niyzi 19.Emniyet (Filibe) Tarih:1312-1313, karan ve Bayazar:Selnikli Hilmi

202

20.Envr- Hrriyet (skp) Tarih:1909/1324, karan ve Bayazari: Ali ffet 21.Eref (Selnik) Tarih:1325-1328, Bayazar:ehber-i Eref 22.Faruk (Atina) Tarih:1327, karan: vanakl Pasfidi 23.Fyzat (Selnik) Tarih:1324/1908, karan ve Bayazar: Hakk Baha 24.Gayret (Filibe) Tarih:1310, karan ve yazar: Filibeli Rza 25.Gen Kalemler (Selnik) Tarih:1326-1328, karan: Nesimi Sarm 26. Gonce-i Edeb (Selnik) Tarih:1299, karan: Sdi 27.Glen-i Saray (Saraybosna) Tarih:1286/1870, karan:Mehmet akr 28.Hak (Selnik) Tarih:1325, karan: H.Halid 29.Hak (skp) Tarih:1922, karan: H. Sabri 30.Hakikat (Selnik) Tarih:1339, karan ve Bayazar: Neyyir Mustafa 31.Hkimiyyet (Filibe) Tarih:1312-1313, Yazar: Ebul Mukbil Keml 32.Hill (Filibe) Tarih:1325, karan: Mustafa sm 33.Ik (skp)

203

Tarih: 1928, karan: Mesul Meclis-i Ummi Vilayet Mebusu Dimitri 34.leri (Manastr) Tarih:1327, karan:M. Ziya 35.ttihd ve Terakki (Selnik) Tarih:1908, karan: Mehmet Talat 36. Journal de Selanique (Selnik) Tarih: 1311-1323, karan: Abdurrahman Nfz 37. Kadn (Selnik) Tarih: 1324-1325, karan: Mustafa brahim 38.Kurun (Manastr) Tarih:1327, karan: Esad 39.Manastr (Manastr) Tarih: 1301, 40. Mecmua-i Kavanin-i Yunaniyye (Selnik) Tarih: 1337, karan: Hrstaki Karagz 41.Mektebli (Selnik) Tarihi belli deil, karan: Necm z-Zhir 42.Mezra- Marif (Selnik) Tarih: 1300, karan: Erbilli Mehmet Ltif Efendi 43.Midilli (Midilli) Tarih: 1922, karan:Halim Niyzi 44.Mirat- Girid (Hanya) Tarih:1303, karan: Abdlhalim kr 45.Muallim (Bosna ve Hersek) Tarih:1328, karan: Serdarevi Mehmet Said 46.Muhit-i Mesai (Selnik) Tarih: 1326-1327, karan: Abdullah Feyzi

204

47.Musavver Hsn ve iir (Manastr) Tarih: 1326, karan: Abdullah Feyzi 48.Muvazene (Filibe) Tarih:1313-1314, karan: M.Ali Fehmi 49.Mc3ahede-i Milliye (skp) Tarih: 1327, karan: Slih Zeki 50.Mtala (Selnik) Tarih: 1312, karan: Osman Tevfik 51.Nefir (Selnik) Tarih: 1922, karan: N.Slih 52. Neyyir-i Hakikat (Manastr) Tarih:1324/1908, karan: Mustafa Asm 53. Rehber (Sofya) Tarih: 1928, karan ve Bayazar:Mehmet Celil 54.Rehber (Saraybosna) Tarih:1316-1896, karan ve Yazar: Mehmet Hulsi 55.Romanya (Pazarck) Tarih:1921, karan: smail Keml 56. Rumeli (Eskicuma) Tarih: 1924 57.Rumeli (Filibe) Tarih: 1321, karan:Edhem Ruhi 58.Rumeli (Selnik) Tarih: 1288, karan: Mustafa 59.Sad-i Millet (skp) Tarih:1927, karan: Aleksandr Bukovi 60.Sadakat (Kstence)

205

Tarih: 1313, karan: Ali Rz 61.Salh (Selnik) Tarih:1325, karan: Mlzm Tahsin 62.Selnik (Selnik) Tarih:1869i karan: Selnik Vilyeti 63. Silh (Selnik) Tarih: 1325, Bayazar: Mlzm Tahsin 64.Sofya Muhbiri (Sofya) Tarih: 1326/1910, Yazar: Ahmet Zeki 65. Sng (Manastr) Tarih: 1326-1327, karan: Hamdi 66. ahid l-Hakik (Filibe) Tarih:1908 67.ar (skp) Tarih: 1327, karan:Rstem 68.ark (Kstence) Tarih: 1313, karan: Ebl- Mukbil 69.Tanin (Selnik) Tarih:1325-1327, Yazar:Hseyin Chid Yaln 70.Tatbikat (Sakz) Tarih:1326, Yazar: M.Fik emseddin 71. Tenvir-i Efkr (Selnik) Tarihi belli deil, karan: A. smet 72. Terbiye Oca (Bulgaristan) Tarih:1921, karan: Bulgaristan Muallimin Cemiyyet-i ttihadiyyesi 73. Tevik (Dobruca) Tarih:1909, Bayazar: Mehmet Niyazi

206

74.Top (skp) Tarih: 1327/1911, karan: Rstem 75.Tuhfet lEdebiye li-evld il-Vataniye (Selnik) Tarih:1299/1301, karan: Sleyman 76. Tuna (Ruscuk) Tarih: 1321/1905, karan: Mehmet Tefti 77.Tuna (Rusuk) Tarih:1281, karan: Tuna Vilyeti 78.Turan (Selnik) Tarih:1327/1911, karan:Nebizde Ahmet Hamdi 79.Trk (Selnik) Tarih:1325-1337, karan ve Bayazar: Mlzm Tahsin 80. Trk li (Selnik) Tarih: 1328/1912, karan: Nebizde Hamdi 81.Uhuvvet (Rusuk) Tarih:1320 82.mit (Hanya) Tarih:1323-1326, karan ve Bayazar: Kalyoncuzde Hseyin Aziz 83.Vakayi-i Giridiyye (Hanya) Tarih:1248/1832 84. Varlk (Yunanistan) Tarih:1338, karan: Ntk Cemleddin 85.Vatanda (Selnik) Tarih:1328, karan:A. smet 86.Vicdan (Hanya) Tarih:1299-1300, karan:Ahmet rif 87.Yeni Asr (Selnik)

207

Tarih:1324, karan ve Bayazar: Fazl Necip 88. Yeni Felsefe Mecmuas (Selnik) Tarih: 1329/1911, karan: Nebizde Ahmet Hamdi 89.Yeni Fikir (Manastr) Tarih:1329/1911 90. Yeni Mektep (skp) Tarih:1327, Bayazar: Sabri Cemil 91.Yldz (Kosava) Tarih:1324, karan: Sdi 92.Zaman (Selnik) Tarih: 1325-1327, karan:Ali Nihd 93. Zpr (Selnik) Tarih: 1324, Bayazar:Zpr 94.Ziraat Gazetesi (Selnik) Tarih:1325, Bayazar: A.Ferid Sonu Bu dnemde kan gazeteler araclyla, bireyler yazl ve szl olarak dncelerini syleme ve yazma imkann bulmulardr. Dolaysyla da, memleket ve dnya haberleri, sanat ve edebiyat bilgileri, bilimsel yazlar, okuyucu mektuplar, sosyal sorunlar, vapur tarifeleri, resmi bildiriler, bilim teknik tarih ve bilgileri, tefrikalar, yabanc basnda km olan makaleler, stanbul borsalarndaki dviz kuru, ulam, ticaret, sanayi, bankaclk, ilnlar gibi konular gazetelerde yer almtr. inasi, Tercman- Ahvalin Mukaddemesinde Gazete, her uygar lke iin gereklidir. Uygar koullar iinde yaayan halk, ancak gazete araclyla kendi yararna olan konularda dncelerini belirtebilir. (Tercman- Ahvl, Mukaddeme 1860:9) demektedir ve bylece gazetelerin toplum ve bireyler iin ne kadar nemli olduunu vurgulamaktadr. Bu balamda da, gazete bireyin dncelerini syleyebilecei bir alan ya da yeni bir mecra olduunu vurgulamakta ve bunun da bireylerin, kazanlm hakk olduunu belirtmektedir. inasi gazeteleri, bireyin politik dncelerini serbeste syleyebilecei bir (1869:9) yer olarak da grmektedir. Kaynaka ATATRK KTAPLII, stanbul Belediyesi, Taksim, stanbul,2010. BASRET, 10 Kanun II 1285-1324 (Nereden:Ali Bey), stanbul, 1285. 208

BASIN YAYIN Genel Mdrl, Matbaacln 250.Kurulu Yldnmne Armaan (A.D. Jeltyakovdan eviri) Hrriyet Ofset Matbaaclk ve Gazetecilik A.., stanbul, 1979. BEYAZIT DEVLET Ktphanesi, Beyazt, stanbul, 2010. CERDE- HAVADS, 15 aban 1259, stanbul, 1843. DYOJEN, 12 Terin II1286- 29 Kanun I 1288 (Nereden:Teodor Kasap) stanbul, 1286. OMAK, A.Nebahat, Osmanl Basnnda Gazete, Dil, ve Terimler in Yeniden Okunmas Galatasaray niversitesi Yaynlar Armaan Serisi No:5, Beta Basm Yaynclk, stanbul, 1117-1125, 2007. HRRYET, Haziran Cemiyeti),1285. 1285/1868-1287/1870 (Nereden: Yeni Osmanllar

STANBUL NVERSTES Merkez Ktphanesi, Beyazt, stanbul, 2010. MUHBR, 27 evval1283/ 3 Mart1867 (Nereden:Ali Suavi), stanbul, 1283. MUKADDEME, Tercman- Ahval, (Mukaddeme Yazar: inasi), stanbul, 1860. TAKVM- VAKAY, 1 Kasm 1831, stanbul, 1831. TASVR- EFKR, 6 Rebilhir 1283/ 29 Austos 1886, stanbul, 1886. TERCMAN-I AHVL, Sahibi Agh Efendi, 6 Rebi II, 23 evval 1282, stanbul, 1282. TERAKK, 7 aban1285/ 9 Terin II (Nereden:Ali Rid), stanbul, 1285.

209

Bosna-Hersek Savanda ran Zafer Yldrm* Giri Bosna-Hersek i sava, savan bandan itibaren etnik temizlik kimlii kazanm ve 300.000 civarnda can kaybna mal olmutur. Srplar bu savan bir din sava olduunu ve savan nedenini tarihte aramak gerektiini savunmulardr. Onlarn savunusunda bu savan nedeni 1389 Kosova Savana kadar geriye gitmektedir. Bonak Mslmanlar iin ise bu savaByk Srbistan hayalini yeertmek iin Srplarn yapt etnik temizlik hareketidir. Srplar bu sava bir din sava olarak yorumlamalarna desteklemek iin Bosna-Herseke Mslman lkelerden yaplan insan ve malzeme yardmn ve gelenlerin faaliyetlerini rnek gstermi ve Srp tezlerini destekleyen daha sonraki dnemlerde yazlan eserlerde savaanlarn ran ve El-Kaide ve Vahabizm ile balantlar ileri srlmtr. almann ilk blmnde sorunun geliim ve savaa dnm ve savan bir dinler sava olduu yorumunu dorulayacak verilerin mevcudiyetinin anlalmas asndan Bosnada kimlik ve slam olgusu aratrlmaya allacaktr. almann nc blmnde Bosna i savanda ran etkisi irdelenecek ve bu etkinin mevcudiyeti savata dier bir gl etkiye sahip olduu ileri srlen Suudi Arabistan politikalar ve i savaa mdahil olarak Bosnaya asker gnderen ve Dayton Bar Antlamas ile savan sona ermesini salayan ABDnin, rann Bosnaya dnk politikasna bak irdelenecektir. I. Bosna-Hersek te Etnik Sorunun Geliimi ve Savaa Dnm 2 Aralk 1945te partizan Jozef Bronz Tito nderliinde kurulan Yugoslavya Cumhuriyeti 1946 banda yaplan anayasa ardndan birleik bir cumhuriyet haline gelecek ve Yugoslavya Federal Demokratik Cumhuriyeti adn alacakt. Yeni Cumhuriyet Srbistan, Hrvatistan, Slovenya, Bosna-Hersek, Karada ve Makedonyadan oluacaktr. Tito lkeyi, Jozef Stalinin sosyalizm anlayndan farkl, daha ulusal sosyalizm anlay ierinde ancak demir yumruk politikas ile ynetecektir. 1974 Anayasas ile Kosovann ayr cumhuriyet olmasnn nne geecek olan Tito, lkenin halklar zerindeki basky da hafifletecektir. Basknn azalmasnn lkenin Mslman halk zerinde de sonular olacak ve baz slami okullarn, camilerin almasn salayacakt.1980de Titonun lmnn ardndan etnik sorunlar yeniden su yzne kacaktr. Etnik ayrmann bu dnemdeki ilk rneini Kosova verecekti. Kosova Arnavutlarnn bamszlk iin ayaklanacaklard. Ancak 1989da ilk nce ekonomik ve ardnda siyasi kriz meydana gelecekti. Bu dnemde Dou Blokunda yaanan zlme ve Srbistan Cumhuriyeti Devlet Bakan Slobodan Miloseviin milliyeti tutumu dalmay tetikleyecektir. Birlikten ilk dalma ynnde adm atan ise anayasasna yapt deiiklikle ayrlma bendini ekleyen Slovenya olacaktr. Yugoslavyann paralanmasn engellemek iin 1991 banda yaplan toplantdan olumlu bir sonu kmamasnn ardndan Srbstan Hrvat Stibe Mesiin Yugoslavya devlet bakan olmasn engelleyecek ve bunun zerine Haziran 1991de Hrvatistan ve Slovenya bamszln ilan edeceklerdi. Yugoslavya ordusu bunun zerine Hrvatistana saldracak, Avrupa Birliinin arabuluculuunda sava son bulsa da ayn yl iinde dier cumhuriyetlerden
*

Yrd. Do. Dr.; Kocaeli niversitesi.

210

Makedonya eyll, Bosna-Hersekte Kasm aynda bamszln ilan edecekti. Ancak etnik adan olduka sorunlu olan Bosna-Hersekte sorunlar hemen balayacakt. 1991 ylnda yaplan nufus saymnda nfusun 4.760. 000 olduu ve bu nfusun %44n Mslman, %31ini Srp ve %17sini de Hrvatlarn tekil ettii ortaya kacakt. %6 oranndaki nfusun da kendisini Yugoslav olarak tanmlayanlar oluturacakt. 1990da yaplan seimleri Demokratik Eylem Partisi kazanrken, parti lideri zzetbegovite cumhurbakan seilecektir. Ancak seim sonular Demokratik Eylem Partisinin tek bana iktidara gelmesine yetmeyecek lkede l koalisyon kurulacak ancak koalisyon yeleri de aralarnda bir yum salayamayacak, bu anlamazlk tabana kadar yansyacakt. Bosna parlamentosunun Hrvat ve Bonak yelerinin oylaryla Ekim 1991de alnan bamszlk karar alnacak bu karar lke iinde gerilimi artrmas zerine Birlemi Milletler Gvenlik Konseyi 21 ubatta ald kararla Bar koruma misyonu stlenmesi iin BM askerlerinin gnderilmesi karar alacakt. 1992 Martnn banda yaplan referandumda da bamszlk karar yine Hrvat ve Bonaklarn oylaryla onaylanacakt. Ancak oylamaya Bosnal Srplar boykot ederek katlmayacaklardr. 3 Martta bamszln ilan eden Bosna Hersek 6 Nisanda Halk oylamasndan iki gn sonra 3 Martta alnan bamszlk kararnn ardndan Avrupa Ekonomik Topluluu ve Amerika Birleik Devletleri 6 Nisanda tanyacaklar, ancak ayn gn bu karar tanmayan Srp paramiliter gler entikler Mslman Bonaklara kar saldrya geeceklerdi. 22 Mays 1992de Birlemi Milletlere ye olarak kabul edilecek ancak bu Srplarn saldrlarnn artmasndan te bir sonu dourmayacaktr. Savan ilk ylnda yz binin zerinde can kayb yaanrken Amerikann giriimiyle Bosnal Mslman ve Hrvatlar arasnda Mart 1994te yaplan antlama ile Bosna ve Hersek Federasyonu kurulacakt. Birlemi Milletler askerlerinin koruma alan ilan ettii Serebrenitsada Mart 1995de 8500e yakn Mslman Bonak ldrlecekti 1992de ald kararlarla Bosna-Hersek ve Yugoslavya ya silah ambargosu koyacak ve bunu kara ve havadan denetleyecekti. Ancak Srp saldrlarnn katliam eklinde devam edecek ABDnin nderliinde NATO kuvvetlerinin Yugoslavyaya ynelik Austos 1995te balatt hava operasyonu Srplarn teslim olmas ve bar istemeleri zerine 14 Aralk 1995te Dayton Bar Antlamas ile sona erecekti. II. Bosna-Hersekte Kimlik ve slam Globalleen dnya, merkezi hkmetin gcn tehdit ederken tm lkelerde etnik kltrlerde kendilerini ideolojik temelde ortaya koyacaklard. Yugoslavyann dalmas Bosna iinde de etnik arpmalarn ortaya kmasna neden olurken, dalma ayn zamanda Dou ve Bat blouna yakn duran glerin de taraf olarak bu arpmalarda yer almalarna imkan verecekti. Bosna da farkl etnik gruplar kendilerini dini deerler ve kimlikler zerinden ifade ediyor ve kendi haklar iin sava da yine bu iki unsuru kullanarak yapyorlard. Bosna Hersek, Yugoslavyay oluturan dier uluslardan farkl olarak bir ulusal topluluk olarak tanmlanmyordu. Yugoslavya ierisinde Bosna-Hersek bir dini topluluk olarak tanmlanrken, etnik kimlii ve dier fakllklar konu edilmiyordu. Ancak 1960lardan sonra etnik farkllklar ve politik kimlikleriyle slam ats altnda tanmlanr olacaklard.1979larn sonlar itibaryla etnik ve politik tanmlanmann adresi Pan slamist Gen Mslmanlar grubu olacakt. Bu grubun faaliyetleri daha sonra komnist rejim tarafndan grlmesine karn bu grup 1990larn bandaki bamszlk hareketine Bosnal Mslmanlara liderlik edeceklerdi. Ancak Bosnal Mslmanlarn kimlik kazanmalar asndan slami 211

Komite anahtar rol oynayacaktr. Yugoslavya iinde Srplar ve Hrvatlar kendi kltrel kurumlarn kurmu olduklar halde bu trden bir oluum Mslmanlar arasnda mevcut deildi. Bu artlar altnda slami Komite Bosnal Mslmanlar kltr ve kimliklerini korumalar asndan nemli bir rol stlenecekti. Komitenin kuruluu 19.yyn son eyreinde gereklemiti. Komite Yugoslavyann dalmasnn ardndan Sarayevoda merkezi olan ve Slavca konuan Mslman Bonaklarn ve dier birlik cumhuriyetlerindeki Mslmanlarn dini kurumu haline dnecekti. slami Komite iinde politik elitin mdahalesi sonucunda farkl muhalif seslerde duyulmaya balanacak bunun sonucun da, Komite politik bir stlenirken, ortaya kan bireysel ve dier rgtl gruplar tarafndan bu boluk doldurulmaya allacakt. Politik elitin Komiteye mdahalesine tepki duyanlar Demokratik Eylem Partisi altnda rgtleneceklerdi. Partinin bakan ayn zamanda Gen Mslmanlarn yesi Aliya zzet Begoviti. Bamsz Bosnann da ilk devlet bakan olan Begovi dneminde Demokratik Eylem Partisi ve slami Komite ayn politik hedefler etrafnda alacaklar ve Bosnal Mslmanlarn da desteini greceklerdi. Ancak bu birliktelik Dayton srecinden sonra bitecek ancak slami Komite Bosnal Mslmanlar arasnda en etkili yaplanma olarak kalmaya devam edecekti. Bosnal Mslmanlar 1990 sonrasnda daha m konservatif veya radikal oluyorlard, yoksa daha m etnik milliyeti bir topluluk haline dnyorlard? Esas itibaryla olan etnik bir kimlie kavumakt, daha muhafazakar olmann tesinde. slam bu topluma bir kimlik kazandran ara grevindeydi. slami Komitenin toplumdaki yeri farkl Mslman lkelerde 1990 sonras srete lke dndan gelen gruplar tarafndan sarslacakt. slami Komite Bosna Hersek in dier lkelerle ve zellikle de Batl lkelerle olan ilikilerinde belirleyici rol stlenecekti. Bosnal Mslmanlar Hanefi mezhebi mensubuydular. slami Komite 1990 sonras srete din konusundaki nder roln kaybedecekti. lkenin bu d mdahaleye ak olan durumu birok slamc kurum ve rgtn lke iine yerlemesi ve glerini artrmalarna yardmc olacakt. Gelenler amalar itibaryla farkllk arzediyordu. Gelenlerin byk bir blm zor durumdaki Mslman kardelerine yardm etme amacn gderken, dierleri ise lkeyi kendi izdikleri politikalar dorultusunda ynlendirme gayesi iinde olacaklard. Globalizmin etkisi Bosna iindeki bu farkl kimliklerin olumasyla snrl kalmayacak, ayrca yerel ve yabanc birbirine zt slami akmlarn ortaya kmasnda da nemeli bir unsur olacakt. Bosna da ynlendirici bir slami anlayn artk bulunmamas mevcut temel kategorilere girmeyen birok kk farkl slami kimlii ortaya karacakt. lke iinde slami deerleri referans alan bu gruplar yalnzca slami konularla snrl bir ilgi alanlar yoktu. Bu gruplarn tm faaliyetleri toplumun dini ihtiyalarnn tesinde gnlk konular siyasi konulara da yaylabiliyor ancak bu faaliyetlerin merulatrlmas slami normlar zerinden gerekleiyordu. Bu ekilde bu gruplarn faaliyetleri yalnzca lkenin ihtiyalarn giderilmesi ile snrl kalmyor ve bu gruplarn lke dndaki uzantlarnn jeopolitik yorumlaryla ekilleniyordu. Bu gruplar devlet kontrolnde olmayan NGOlar eklinde rgtleniyorlar ve yerel ve kresel politikalar zerinde etkili oluyorlard. slami Komite, ayn zamanda Bosnadaki dini tm kurum ve ibadethanelerinde yneticisi konumdayd ve bu nedenle dier slam lkelerinden gelen gruplarn nfuzu yaptklar eitim kurumlar, camiler, bastrdklar kitaplarla bu kontrol zayflatyor ve kendileri bir oyuncu olarak rol almaya alyorlard. Mslman lkeler arasnda renci deiim programlar ile dier lkelere giden renciler, liseden niversiteye kadar eitim veren kurumlar ve bunlarn arasnda yaanan mcadeleler. Bosnada grlmeye balanacakt. Hanefi mezhebinin Bosna da ki yerel yorumuna kar dardan gelen gruplar tarafndan

212

yaplan yeni yorumlar ve zellikle Vahabizm kendisine yer edinmeye alacaktr. Yukarda da anlatlmaya alld gibi Bosnada din faktr kimliin ifadesinde kadar etkili olacak ancak etnik bir kimliin ifadesi olarak grlmesi lke iinde yaanan sorunlara paralel bir geliim gsterecekti. Mslmanlar kendilerini Bosnal olarak tanmlamay tercih etmilerdi. 1990 sonrasnda toplumun dini konularda bavurduu bir kurum olarak grev yapan slami Komitenin zayflamas neticesinde farkl dini akmlar ve zellikle dier slami lkelerden gelen akmlar etkili olmaya almlardr. III. Bosna-Hersek Savanda ran Etkisi Humeyninin lmnn ardndan cumhurbakan seilecek olan (1989-1997) Haimi Rafsancani, rann d politika nceliini deitirecekti. rann Rafsancani dnemindeki d politikas ulusal kar temelinde belirlenecek ve ideoloji d politikada belirleyici olmayacakt. Ayrca 1989 anayasasyla devlet bakannn yetkileri geniletecekti. Rafsancani lkenin gelimesi gerektii dncesiyle ve bata Bat Avrupa olmak zere, gelimi lkeler ve Krfez lkeleriyle ilikilerini gelitirmeye alacaktr. Rafsancani dnemi ran politikasnda slamc grnm devam ediyor grnse de bu dnem d politikasn Humeyni dnemi devrim ihrac yerini daha ok petrol ihrac ve Krfezin gvenlii ve bu konuda ibirlii almalar, uluslararas sorunlar karsnda frsat olarak nitelendirilebilecek politikalar tekil edecekti. Ayrca bu dnem ran politikasnn halen ittifak kart ve Gneyin yannda yer alan bir politika takip ettii sylenilebilir. Bu balamda rann Bosna politikasn bir politik ncelik olmaktan ok pragmatik yaklamla belirleyecektir. rann Bosna-Hersek i savana mdahil olmas Mays 1991de BosnaHersek Devlet Bakan Aliya zzet Begoviin Tahran ziyaretiyle balayacak ve bu ziyarette Begovi muhatab Rafsancaniden yardm isteyecektir. ran bu yardm isteini byk bir memnunlukla kabul ederek Bosna sorunun ateli bir savunucusu olacakt. Austos 1992de Ali Hamaneyin zel temsilcisi Ayetullah Cennati Bosnaya bir ziyaret gerekletirecek ve bu ziyarette Bosnann ihtiyalar belirlenecekti. Nisan 1993te ran salk ve dier insani yardm malzemelerini ieren 20 milyon dolarlk malzeme gnderecekti. Ekim 1992de ise dnemin ran Devrim Muhafzlar komutan Bosnada savamaya hazr olduklarn aklayacakt. Amerikan istihbarat kaynaklarna gre bir askeri kargo ua bir uak dolusu askeri mhimmat BMnin siah ambargosunu delerek Hrvatistana getirecekti.ABDnin tepkisi zerine Hrvatistan silahlara el konulduunu aklayacakt..dnemin ABD Dileri Bakan Lawrence Eagleburger ise rann bu giriimini Biz cehennemi kabarttk eklinde tanmlayacakt.1993n ortalarnda ise rann BM gcnde 10000 askerle yer alma nerisi BM tarafndan reddedilecektir. Dier slam lkelerinden farkl olarak ranl gruplar ran Bykelilii kanalyla lkeye gelecektir. ran Bosnaya yardm eden ilk Mslman lkesi olacak, silah gnderecek, insani yardmda bulunacak, ordu birlikerini eitmek iin uzman gnderecek, yarallar tedavi edecek, mltecilere kucak aacaktr. Bu nedenle de savan sonu itibaryla rann yaptklarn olumlu bulan Bosnallarn oran %86 olacaktr. rann Bosnaya salad silah yardm blgede 1992den itibaren mevcut olan Amerikan varl dnldnde aklanmas zor gzkmektedir. Ancak 1992 ABD bakanlk seimlerini kazanarak greve gelen Bill Clinton rana 1993te ran ve Irak kapsayan kili evreleme politikasn yrrle koymasna karn Bosna-Hersekte rann politikalar konusunda farkl bir tutum sergileyecektir. Bunun nedeni BMnin 213

uygulam olduu silah ablukasnn tamemen Srplara yaradn dnmesi ve Srplarn katliamlar konusunda BMnin yeterince gayret gstermediini dnmesidir. Bu nedenle BM kararlar altnda gnderilen 25.000 Amerikan askerinin bulunduu blgelerde rann faaliyetlerine izin verecekti. Amerikal askerlerde Bosnal Mslmanlara aralarnda ran, in ve Kuzey Kore yapm silahlar verecekti. rann Amerikann bilgisi dahilin de Bosnal Mslmanlara 122 milimetrelik roketatar, , in yapm ok bal VBR 230 roketatarlarnda olduu silah verdii sylenecektir. Ayrca 400 Devrim Muhafznn da (Pastaran) Bosnaya geldii ileri srlmektedir. Bakan Clinton tarafndan 1994te resmi olarak onaylanan Yeil Ik politikasyla Amerika Bosnada rann faaliyetlerine gz yumacakt. Eagleburger bu politikay deliliin zirvesi olarak tanmlarken Clinton ise rann bizi utandracak kirli bir ii yok eklinde ifade edecekti.Ancak daha Clinton seim kampanyasnda ambargoya kar olduunu ve bakan olduunda kaldraca vaadinde bulunmutu. Bu politikann iki mimar CIA Bakan Anthony Lake ve ABDnin Hrvatistan Bykelisi Peter Galbraitht. Amerikan Senatosunun 1997de bu konuyla yapt soruturmada dinlenilen Galbraith, BMnin silah ambargosu nedeniyle savunmasz kalan Mslman Bonaklarn Srplarn etnik temizlik yapmalar karsnda kendilerini savunamadklarn ve ABDnin Bosnal Mslmanlara gizlice yardm yapmay dndn ancak bunu yapmadklarn bunun yerine bunu yapacak lke ve organisazyonlara destek verdiklerini syleyecekti. Amerikann Bosnada rana dnk uygulad yeil Ik politikas blgede rann etkin olmasn salayacakt. ran yalnzca askeri yardmlarla snrl bir politika takip etmeyecek kltrel alanda da faaliyet iinde olacakt. ran Kltr Merkezi 1994te Sareyovada alacak, renci- retim grevlileri deiimi dil kurslar gibi admlarla etkisini artrmaya gayret edecektir. Halen varln devam ettiren resmi olarak NGO gzken bni Sina Enstits 1996tda alacak ve iki lke arasnda akademik deiim programlarn rgtleyecekti. Bu kurumun bas Zamanlarn aretleri dergisi felsefi, kltrel ve topluma dair konular ele alan bir dergidir. Ayrca Mola Sadr Vakfda slam zendirme ve dou felsefesi zerine eserleri Faradan evirerek datacaktr. Ancak blgede askeri ve kltrel alanda daha byk yatrm yapan ve etkinlik sergileyen lke Suudi Arabistand. Farkl isimlerle hayr kurumlar olarak Bosnaya gelen Suudi gruplar slami Hayrseverler Komitesi, Uluslararas Hayrseverler Kurumu, ve direk Suudi ailesine bal Haremeyn Vakf saylabilir. 1992-1995 dneminde bata Afganistan olmak zere Suudi Arabistan, Yemen gibi lkelerden 1000-1500 (baz kaynaklarda bu say 4000 olarak verilmektedir.) aras mcahit gelecekti. Dayton Bar Antlamasndan sonra bunlarn ancak 1300 tanesi lkede kalacak dierleri ise lkelerine geri dneceklerdi. Bugn ise 200 kadar Bosnal kadnla evlenerek kalan mcahit bulunmaktadr. Ayrca 1992-2000 dneminde Suudi Arabistann toplam 600 milyon dolar Bosna-Herseke yardm yapt syleniyordu. Savan ilk yl, 1992de yaplan yardm miktar 150 milyon dolard. Ancak Suudi Arabistann temel gayelerinden biriside blgede Vahabizmin yaylmasn salamakt. Bu konuda zellikle savan sona ermesinden sonra nemli almalar yapacaktr. Suudi NGOlarnn bir ksm savatan hemen sonra bir ksm 11 Eyll 2001 sonrasnda Suudi hkmetinin de desteini ekmesi neticesinde ya kapatlacak veya kapanacakt. Ancak Aktif slami Genlik ve Yeni Ufuklar gibi kurumlar varln devam ettirirken Bosna-Herseke yardm Yksek Suudi Komitesi elilik vastasyla devam edecekti.

214

Sonu 1990larda balayan Bosna insanlk dram 1992-1995 dneminde bir vahet boyutuna ulaacaktr. Batnn ve BMnin yetersiz tutumu Bosnal Mslmanlar araya itmi ve balamda Mslman lkelerden yardm almtr. Bu yardmlar bata Suudi Arabistan ve ran olmak zere salt askeri alanla snrl kalmam, siyasi ve ideolojik boyutta kazanmtr.Avrupa kltr ierisinde gelien Bosnal genler iin Suudi Arabistann radikal ve kktenci bir hviyeti olan Vahabizme souk bakmlardr. Ancak bu akmn blgede hi tutunamad anlamna gelmemelidir. Bosnal Mslmanlar arasnda bu akm benimseyenlerin oran %3,3 tr. rann soruna yaklam Bosna-Herseki tanyan ilk Mslman lke olmann avantajn da kullanarak etkin olmak eklindedir. Bosnal Mslmanlarn Hanefi mezhebine mensup olmalar rann blgede kalc sonular almasna engel olsa da toplumun genelinde unutulmaz bir sevgi yaratt kesindir. Bu balamda BMlerde Gvenlik Konseyinde rana yeni yaptrmlar ngren karar tasarsna Brezilya ve Trkiye gibi Gvenlik Konseyinin geici yesi olan Bosna-Hersekte hayr oyu vermi ve bu Bat basnn da bir diyet deme olarak yorumlanmtr. Ancak gerek tarihsel balar, rejiminin yaps v kltrel dokusu nedeniyle en etkili ve kalc olan lke Trkiye olacaktr. zellikle devletin dnda faaliyet gsteren kurumlarn, NGOlar zellikle yaptklar eitim yatrmlaryla blgede halen etkinliini devam ettirmektedir. Yalnz bu etkinlik savan bitmesiyle beraber etkili olmu ve nemli ve kalc yatrmlar bar antlamasndan hayata geirilebilmitir.

215

The Impact of the Conflict in Bosnia and Herzegovina on the Principle of Multilateralism: The Case of the Contact Group Gken Yava 1. Introduction The concept of multilateralism has been a contested and undervalued subject in international relations literature, especially in the field of security. However, this does not mean that in international relations multilateral settings and activities have been completely ignored so far. In particular with the outbreak of the conflicts in the post-Cold War era, the IR scholars have frequently pondered on the notion of multilateralism by asking the question of whether this notion is still taken into consideration or not by great powers. In this paper, how the concept of multilateralism has been shaped in principle and functioning since the beginning of the Cold War is analyzed. In this context, the main argument of this study is that the Contact Group that was established in 1994 during the conflict in Bosnia-Herzegovina provided a framework for and become one of the earlier types of ad hoc multilateralism as a level of coordination among great powers in world politics. The Contact Group at diplomatic level, gathered for the first time the great powers including the US, Germany, Britain, France and Russia with the purpose of attaining a peaceful solution for the crisis in BosniaHerzegovina. Though it did not lead to an international military coalition1 in the new era, it became a precedent of the multilateral settings officially including Russia and Germany in conflict resolution processes. The methodological ground of this study is the application of the notion of multilateralism to the Contact Group of 1994 with a particular emphasis on the definition of the concept in a qualitative level more than a quantitative one. The organization of the paper will be as follows: Firstly, the logic of multilateralism in historical and theoretical levels will be given in order to frame the study. Secondly, the case of the Contact Group will be studied with reference to the characteristics of the Group and the participating states attitudes and actions. 2. Development of the Principle of Multilateralism 2.1. Definition Even though multilateralism is included in many texts and official documents, the concept has rarely been used in international relations theory. There are even less commonly accepted accounts for what multilateralism is. However, this concept has a relative importance in international relations in practice. For James Caporaso (1992, pp.600-603), multilateralism is frequently used as an explanatory concept which has not been put in a clear theoretical category yet. IR scholars extensively relate multilateralism to the concepts of cooperation and institutions as a theoretical work (ibid.). The concept has both qualitative and
1

Assist. Prof.; Beykent University. It was a diplomatic arrangement in essence.

216

quantitative aspects. In quantitative definition, multilateralism is taken as concept coordinating relations among three or more states (Keohane, 1990, p.731). Kahler (in Corbetta and Dixon, 2004, p.6) also stresses the distinction between multilateralism and minilateralism with regard to number of states. However, Keohanes explanation has both qualitative and quantitative characteristics. For him, the most important feature is that the willingness of states to coordinate their actions and take collective decisions in making the policies (Corbetta and Dixon, 2004, p.6). For John Gerard Ruggie (1993, p.11); and Edward Newman, Ramesh Thakur and John Tirman (2006, p.5), together with a quantitative characteristics, the concept has also a qualitative nature which differentiates it from the other international institutional forms. Ruggie (1992) defines multilateralism as collective participation that requires different degrees of policy coordination. More concretely, it differs from unilateralism (one-sided action) and bilateralism (an action agreed only between two sides) in nominal meaning (Corbetta and Dixon, 2004, p.6). The qualitative meaning concentrates on the presence of specific principles underlying collective action or agreements that are universally applied to all of the actors involved (Martin, 1992, p.767). The present study prefers to focus on the qualitative dimension of the meaning of multilateralism. In addition, in this study, not only is the nominal meaning of multilateralism required but also the qualitative meaning as cooperative activity among states where there is a certain degree of relevance in on a given issue is considered. The participating states willingness to coordinate and their number are changeable on the basis of issues. Collective participation or action can be at military level as embodied in peacekeeping operations, international coalitions, and does not have to have only peaceful objectives; it can be employed in alliances, in the context of international regimes and in agreements. However, it is also argued that the ad hoc formations can deteriorate their multilateral nature. It would not be erroneous to think that multilateralism is more often studied within institutional context such as treaties or agreements (Corbetta and Dixon, 2004, p.6). Keohane (1990, 2006) asserts that multilateralism does not require an institutional form but it can be operational in the coordination of national policy which can demonstrate a greater commitment to the notion of multilateralism albeit in informal form. 2.2. History It is often argued that the notion of multilateralism has been noticeably disregarded by the major great powers since they are much likely to act unilaterally in conflicts. For many, states have directly intervened in military disputes pursuing certain strategic and economic interests and possessing substantial capacities (Corbetta and Dixon, 2004, p.5). In the same logic, it becomes almost impossible to make mention of a multilateral world. However, Hellsten (2006, p.425) argues that it was during the era of the Concert of Europe2 that the great powers redesigned the international order in line

The era was established by the Congress of Vienna held at the end of the Napoleonic Wars (1815), and lasted till the outbreak of the First World War (1914).

217

with a multilateral thinking.3 Likewise, she also adds that multilateralism was embraced mostly in the post-war era as a foundational architectural principle to reconstruct the ruined Europe. For Ikenberry (2008, pp. 27-41), the US was the greatest advocate of multilateral international order in Europe maintained through the North Atlantic Treaty Organisation (NATO), Organization for European Economic Cooperation (OEEC) and European Economic Community (EEC). He also contends that the US, as a hegemonic power and the champion of the two World Wars, attempted to exert institutionalism on Euro-centred world politics with the purpose of creating a stable international environment and keeping the costs at a minimum level. This kind of arrangement eventually led to an institutional bargain between the US and Europe that yielded almost a complex set of systematic institutional agreements closely linked to reorganization of Europe. Such a bargaining would provide an assurance of the expansion of US-formulated multilateralism and tie the European states together in a sui generis regional integration.4 Since the early 20th century with the rise of the American hegemony the US has been considered as the champion of multilateral institutions and rules.5 From then on, the relationship in a liberal world would be based on a number of institutional networks in military, economic and political realms that was an institutional order considered as multilateralism and the rule of law. This was such an open conviction for the liberal world where the US would restructure the world on a free trade regime and the absence of military conflict; and keep itself away from a direct involvement in Europe (Ikenberry, 2008, pp. 27-40). Therefore, the US sought a new mechanism for securing the world system based on albeit to a certain extent a liberal regime, and keeping Europe unified, that is multilateralism. As for the maintenance of the notion in the post-Cold War era, it was the outbreak of the Iraqi War in 2003 that spearheaded a new debate in the international political sphere on whether multilateralism is dead or it still functions among the international powers. Much clearly, in dealing with the post-Cold War problems, despite the US insistence on the use of force in conflicts like Bosnia, Kosovo and Iraq; some European states remained reluctant to intervene in those regions. In addition, the collapse of the UN authority upon the Member States of the UN

At the Congress of Vienna the great powers tried to solve the conflicts through multilateral ways. There were two objectives of the US projected towards the post-war world politics with a particular emphasis on Europe: The first and short-term one was to provide the Western European economic recovery and democratic stabilization through the Marshall Plan that was proposed in 1947. This plan would offer a considerable amount of funds for economic reconstruction in Western and Southern Europe. For example see: Hogan, M. J. (1989). The Marshall Plan: America, Britain, and the Restruction of Western Europe, 1947-1952. Cambridge: Cambridge University Press. Secondly, in the long term, the US would prevent the Soviet threat from scattering throughout the entire Europe. Thus, for the US, Europe should have turned into a well-off society in both politics and economics that the Soviet ideology would no longer be so attractive for the Europeans. The US commitment for the recovery of Western Europe could be associated to the recovery of its own security. For example see: Pierce, A.R. (2003). Woodrow Wilson and Harry Truman: Mission and Power in American Foreign Policy. U.S.A.: Praeger Publisher. p.168. 5 Ikenberry, J. G .(2003) America, World Order and the Rule of Law. At: http://www.princeton.edu/~lisd/events/talks/Ikenberry_Lecture.pdf
4

218

Security Council eventually posed a number of questions on the great power behavior in conflict times.6 Not only did the UN and NATO represent a certain type of multilateral cooperation but also ad hoc coalitions and newly established cross societal organizations became a remedy for a range of paralyzed issues (Adler, 2006, pp.4151). Such tendencies are supported by the champions of the ideological rivalry, the US and other main great powers7 still symbolically through the post war-born institutions and operationally ad hoc mechanisms. 2.3. States Approach to Multilateralism The notion of multilateralism as a tradition is oftentimes put under question with reference to a number of great powers of the post-war world system. The US (sometimes seen as the only superpower), Russia, China, Britain, Germany and France are qualitatively taken as the great powers of existing world order. Except Germany all of them are the Member States of the UN Security Council symbolizing an everlasting tradition of multilateralism. The pro-American view maintains that the US has kept its role in acting as a gendarme of free world and with a spirit of initiator intervened in challenging regions of the system (Lockwood and Lockwood, 1999, p.189). On the other side, Russia retaining its seat in the UN Security Council has become one of the central states due to its newly developed multilateral tendencies (and over multipolarism). Germany has become a new political actor claiming one of the advocators of multilateralism as an organizing power (Krause, 2004). The application of multilateralism by the great powers is analysed quite well by Revato Corbetta and William Dixon in Multilateralism, Major Powers, and Militarized Disputes in 2004. They contend that multilateralism is a conventional instrument commonly applied to militarized interstate disputes.8 For them, it was natural that the involvement of one major actor in military conflicts may result in the participation of other major powers. Furthermore, for them, major powers acts rationally in distribution of capabilities and potentials of other powers. Ruggie (in Holloway, 2000) argues that multilateralism is essential for the US as its foreign policy has required involvement in international issues since its emergence as the great power. For Peter H. Cowhey (in Holloway, 2000), the US has to act multilaterally rather than unilaterally regarding its domestic considerations and its commitment to democratic institutions and ideological role in legitimizing its foreign policy actions. In that sense, the concept of multilateralism is overvalued
For example see, Newman E., Thakur R and J. Tirman. (2006). Multilateralism Under Challenge? Tokyo: United Nations University Press. 7 For the debate on great powers see Buzan B. and O. Waever. (2003). Regions and Powers. Cambridge: Cambridge University Press. They argue that after the Cold War era, the world politics has become regionalized and the power status has been undergone a transformation. Great powers can act at the global level with a material capability but different from superpower status. During the Cold War, the great power status was held by China, Germany, and Japan with Britain and France. After the Cold War, Britain-France-Germany (the EU), Japan, Russia and China have become great powers. The EU as a non-state actor is also defined as a great power. This is due to its efficient material capabilities, despite its political weaknesses. 8 In theory, they also define the concept for the great powers as: collective participation that requires a certain degree of policy coordination and undertakings of short-term costs and projections of longterm consequences.
6

219

when termed with institutionalism and used by the US in order to show its commitment to multilateralism (Ruggie, 1992). The US institutionalist tendencies towards collective security, one of the indications of multilateralism, overall substituted the balance of power seen in the 19th century in the Cold-War era and continued throughout the post-Cold War as well (For example see also Ikenberry, 2008. pp.21-42).9 The European link to the US, and to the multilateral order, has been voiced many times so far: Both of these entities have carried a deeper and profound shared practices, expectations and values about the organization of their way of acting in international matters.10 It is also put forward by Karl Deutschs security communities approach by which he argues that a high degree of transnational ties between societies leads to a sort of political organization. The sense of community has been achieved between the EU (its member states) and the United States (Jackson and Sorensen, 2003, p.109). Michael Doyles democratic peace theory11 on the liberal democracies such as the US, Europe, Japan and now Russia also explains why these states have an aspiration to be included in the multilateral settings. Germany sees multilateralism as an organizing principle and as the foundation of a rule-based world (Krause, 2004, p.49). Germanys uncritical preference for multilateralism of any kind also culminated in the involvement in multilateral rule based settings such as the Contact Groups in the Balkans. France also respects multilateralism and sometimes part of the international coalition like in Iraq in 1991. The main reason for France is that the principle provides legitimacy within the international community. Similar to France, Britain also makes a risk assessment and balances its deficits by seeking different types of international cooperation. Likewise, in the early years of the 1990s, Russia also voiced its commitment to multilateralism in order to survive and get integrated into Western institutions. In addition, Russia put a stress on prestige which was seen more crucial than physical power: prestige rather than power is the everyday currency of international relations. Vladimir Putin also gives a particular importance to be included in multilateral arena of any kind to be treated as equal as the Western countries.12 It would be noteworthy that Russias opposition was to unilateralist intentions (Borozna, 2007). As explained above, states in face of crises in particular, have a certain tendency to pursue a multilateralist approach with a consideration of their own military and diplomatic capabilities. Putting the US on one side and Britain, France, Germany and even Russia on the other, it would not be erroneous to argue that the former pursues a certain degree of consensus from the European side so that it would keep the costs at minimum level. A pure unilateral act would be destructive not only for Europe but also the US in the long run. For the latter group, multilateralism is used as an instrument for coping with the conflicts.

Therefore the US has always preferred multilateralism and internationalism to isolationism and unilateralism. 10 The basic question here is in what ways the American and European views are convergent, and whether they are contradictory or complementary. 11 For example, see also Doyle, M. (1986). Liberalism and World Politics. American Political Science Review, 80,4. pp.1151-69. 12 For Russia in the 1990s due to the economic assistance, the membership in the World Bank and IMF was necessary.

220

3. The Contact Group: A Multilateral Setting? 3.1. The Establishment of the Contact Group The idea of a contact group to maintain diplomacy by peaceful means was first originated in Namibia 1977. This novel entity was made up of three members of the UN Security Council France, the US and Britain West Germany and Canada which were defined as logical combination for solving the problem (Karns, 1987).13 This idea, establishment of such a group under the multilateral thinking, was then employed in another diplomatic process this time in Bosnia and Herzegovina in 1994. In the early years of the Cold War the conventional security institutional structure of Europe has almost undergone a transformation. There are a number of reasons: Firstly, after the demise of the Soviet Union, the former member states of Warsaw Pact expressed their willingness to be tied to the Western security institutions. Secondly, the Member States of the EU started to deepen the integration through the development of its foreign and security policy.14 Thirdly, the existing organizations such as the UN and NATO needed to be reformed in line with the changing nature of conflict (civil wars, regional/national ethnic wars etc.)15. Apart from the existing institutions, ad hoc arrangements such as the Contact Group were also presented as a response to inadequate and futile diplomatic efforts within the formal international and regional institutions such as the EU and the UN. Querime R. Querimi (2009, p.32) emphasizes that the Group was created due to frustration and the belated realization that nothing useful could be achieved while the major powers pushed moderately different policies. This was because of the difficulties in achieving a consensus among the participant states and institutions. The Contact Group was established during the deepening of the conflict in Bosnia Herzegovina that first broke out in 1991. Possessing the characteristics of an ethnic/regional/civil war, the warring factions were the constitutive nations of the former Yugoslavia and Bosnia-Herzegovina, which are Serbians, Bosnians and Croats. The main reason of the war is that the Serbian leader Slobodan Milosevic projected a more centralized Yugoslavia under a Serbian control that was then opposed by other republics within the former Yugoslavia. It was Milosevics nationalistic strategy that provoked the Serbians living in other two republics of the former Yugoslavia, Croatia and Bosnia Herzegovina with a view to secede from those two states (Durch and Schear, 1997, p.198). Such an antagonistic tendency then triggered a war between Serbs, Croats and Bosnians in the territory of BosniaHerzegovina which could have led to the demise of the State.
13

They would form a negotiating process in order to produce a plan for Namibian independence with respect to UN Security Council Resolution 385 (1976).The members of the Contact Group were believed to play key roles in this process since they are the major trading partners of the South Africa which had occupied Namibia since the early years of the 20th century. The efforts of the Contact Group led to the passage of Resolution 435 of the UN Security Council and made the parties to be abided by that Resolution. 14 Schwegmann, C. (2000). The Contact Group and Its Impact on the European Institutional Structure. Occasional Papers. 16. Institute for Security Studies. At: http://www.iss.europa.eu/uploads/media/occ016.pdf 15 For example see Dannreuther, R. (2007). International security: the Contemporary Agenda. Cambridge: Polity Press.

221

In Bosnia Herzegovina, as different forms of third party intervention, peacekeeping and peacemaking activities were being managed simultaneously. Having deployed their troops in the field, the states, mainly Britain and France tried hard to bring the warring parties to the negotiation table, in particular the Serbs (Frederking, 2007, p.134). Within this context, the Contact Group was created during the meetings of the International Conference on the Former Yugoslavia (ICFY) that was launched as a negotiation process in 1992. During the conflict, all the peacemaking processes aimed to finalize the status of Bosnia-Herzegovina as in the cases of Vance-Owen Plan (which was produced by the EC and UN negotiators, Lord Owen and Cyrus Vance) and of Stoltenberg-Owen Plan (designed by Lord Owen and Norwegian former Foreign Minister Thorvald Stoltenberg) (Burg and Shoup, 2000, p.265). However, shortly after the Washington Accord that resulted in ending of the conflict between Croats and Bosnians and the creation of a Bosniac-Croat Federation in May 1994, a Contact Group was formulated at a ministerial level in order to arrange a partition plan (Ramet, 2002, pp.215-216). The participants were France, Germany, Russia, Britain, and the US.16 The Contact Group proposed a formula for the territorial partition between the Bosniac-Croat Federation and the Bosnian Serb entity: They allocated the 51% of Bosnian territory to the former and 49% to the latter (Glenny, 2000, p.647). The Contact Group was also formally accepted by the UN Security Council since it recognized the Groups peace plan through a number of resolutions. For example, UNSC Resolution 95917 underlined the achievement of an overall settlement could be possible in consistent with the Contact Group Peace Plan; UNSC Resolution 98218 also stated that the UN welcomes the efforts of Member States in particular those of the Contact Group; UNSC Resolution 98719 also emphasized that the peace agreements should be achieved on the basis of the acceptance of the Contact Group peace plan as a starting point (Querime, 2009, p.34). As a matter of fact, the Contact Group was a kind of mediation group by which its participating states would have achieved a progress through this informal setting for informal exchange and coordination among the parties at different levels.20 It would be an effective solution that would be attained with these
The UN, the EC Commissioner for Foreign Affairs and the two Co-Chairman of the ICFY Steering Committee. 17 UN Security Council, Resolution 959 (1994). Adopted by the Security Council at its 3462nd meeting, on 19 November 1994, 19 November 1994, S/RES/959 (1994). At: http://www.unhcr.org/refworld/docid/3b00f15e2c.html 18 UN Security Council, Resolution 982 (1995). Adopted by the Security Council at its 3487th meeting, on 31 March 1995, 31 March 1995, S/RES/982 (1995). At: http://www.unhcr.org/refworld/docid/3b00f15054.html 19 UN Security Council, On security and safety of the UN Protection Force, Resolution 987 (1995). Adopted by the Security Council at its 3521st meeting, on 19 April 1995, 19 April 1995, S/RES/987 (1995). At: http://www.unhcr.org/refworld/docid/3b00f15830.html 20 Schwegmann, C. (2000). The Contact Group and Its Impact on the European Institutional Structure. Occasional Papers. 16. Institute for Security Studies. At: http://www.iss.europa.eu/uploads/media/occ016.pdf
16

222

participating countries historically linked to the region. The Contact Group was composed of four (the US, Britain, France and Russia) of the five permanent Member States of the UN. Russia had a key role in influencing the Serbian party due to its historical ties. Germany was also included since it has strong ties with the Croats and had a political interest with the US. Within this context, the most important aspect of the Group is that it had to achieve the maintenance of the unity within the Group (Querime, 2009, p.33). Even if there were splits21 among the participating states among the participants the Contact Group was designed to work on a process which would lead to a UN Security Council on sanctions and stronger enforcement (Leigh-Phippard, 1998, p.309). However, although there was little progress made by the Contact Group, they attempted to maintain their dialogue in two years which then resulted in the Dayton Peace Agreement. To put differently, the plan was based on the proposal submitted by the Contact Group.22 As an impact of the Contact Group, the Dayton Agreement was signed in Dayton, Ohio on 21 November 1995. It was a General Framework Agreement for Peace in Bosnia-Herzegovina (GFAP). It had the same proposal with that of the Contact Group: There had to be two democratic entities within the BosniaHerzegovina as Bosniac-Croat Federation possessing the 51% of the territory and a Serbian Republic called Republika Srpska possessing 49% of the territory (Glenny, 2000, p.648). Helen Leigh-Phippard (1997, p.313) contends that the work of the Contact Group is known as the mediation effort which certainly was not a radical departure from past practice since the mediators and the warring factions accepted the territorial division as the only basis for a solution. Instead, it was the management of the territory which had already been divided in Bosnia-Herzegovina.. However, the Contact Group can be seen as a new type of multilateral setting including the great powers concerned which provided a certain degree of coordination among the participants. 2.2. An Assessment of the Contact Group in Bosnia-Herzegovina The Contact Group categorized as a third party intervention / mediation / peacemaking in the field of conflict resolution literature, was also seen as an unprecedented multilateral platform for the great powers closely linked to the region (Fuchinoue, 2009). With the creation and functioning of the Group, for the first time and despite the differences among the participants the great powers including two ex-rivals as the US and Russia, and France/Britain and Germany as the European powers gathered in a multilateral arena. In this manner, there have been a number of

The differences within the Group will take place in the following section of this paper. In fact, the Bosnian Serbs desired totally the 70% of the territory. However, there were two reasons for their acceptance of the Dayton Agreements: Firstly, in August 1995, the Croats began to attack Serbians and control the Krajina region where Serbians were living in Croatia. Secondly, on 30 August 1995, NATO launched a military campaign against Bosnian Serbs under the name of Operation Deliberate Force. For example see Beriker-Atiyas, N. and T. Demirel-Pegg. (2000). An Analysis of Integrative Outcomes in the Dayton Peace Negotiations. The International Journal of Conflict Management. 11,4. p.364.
22

21

223

effects of the Contact Group on the development of multilateralism in its ad hoc form. The first effect is that the Contact Group provided a kind of multilateral/multiparty mediation stage for the resolution of the conflict. In other words, The Contact Group can be described as an international mediation that is multiparty in nature or as a multilateral grouping since there is an involvement of a number of third party states (Fuchinoue, pp.137-150). Consequently, in a sense, the meaning of contact reflects not only the interconnectedness of the third parties to each other, but also the mediators closer links to the regional actors, namely, Serbs, Croats and Bosnians in Bosnia-Herzegovina. This also creates a certain degree of complementary interconnections concerning the relationships (Fuchinoue, pp.137-150). For example, while the US provided an agreement between Croats and Bosnians Russia tried to negotiate with the Serbs (Leigh-Phippard 324). Therefore, any impartial attitude towards one side could be balanced by the other attitudes of the participants and almost dissimilar stances and interests would be represented on the same stage. With regard to complementary interconnectedness, the third party initiatives were also diffused among the great powers, and the process was affected by any action in the region. For example, Russia moved its peacekeeping troops from Croatia to Sarajevo where it became impossible for NATO to launch air strikes towards Bosnian Serbs (Leigh-Phippard, 1998, p. 312). However, this was not perceived as a negative attempt by the Western states since Russian participation was until then a great break in its political background. Secondly, the establishment of the Contact Group brought a least common denominator perspective to a multilateral mediation. For the first time, in the postCold War era, a mediation group came together to overcome the institutional deadlocks through a collective participation. In fact, in the beginning, the mediating parties were much concerned with its institutionalization and the likelihood of its development into a European Security Council type of setting. However, such an idea for institutionalization would not be welcome by the US and Russia. The Group became acceptable among the parties with its informal and less institutionalized format.23 In addition, the Group was not seen as a destructive factor in the region, but a supplementary platform to the existing structures of the international and regional institutions. Having a collective responsibility for its decisions, the Group tried to provide the confidence of all five great powers which can guarantee such collective involvement and put their pressures easily to the warring factors. LeighPhippard (1998, p.318) contends that so long as the Group operated as a college each participant state could influence the negotiating process and none was likely to want to give that up. Thirdly, even though there was a division among the Contact Group, the formation and functioning of such a group was crucial in regulating the relations among the great powers and restructuring their relative position in the new world
Schwegmann, C. (2000). The Contact Group and Its Impact on the European Institutional Structure. Occasional Papers. 16. Institute for Security Studies. At: http://www.iss.europa.eu/uploads/media/occ016.pdf
23

224

order. This gave a certain degree of legitimacy to the participating powers both in international arena and in the eyes of their own public. In other words, it somehow granted the major powers an opportunity to manage their relations with other international actors and domestic units. On the other hand, the division among the participants occurred due to Americas lift and strike proposal24 which was rejected by France and Britain since their peacekeepers in Bosnia- Herzegovina could have been under threat. Russia had always been critical on such a military attack towards the Serbians since the beginning of the war. On the other side, France and Britain did not want to clash with Russia on this issue (Wesley, 1997, p.34). However, the relations were not so irritating for the participating states in reaching a new ground since the US had found a new multilateral arrangement for the solution, the Contact Group. In fact, the US desire was not to maintain the peace talks within the framework of the ICFY; instead, it wanted the involvement of certain great powers of the EU which are also the permanent members of the UN Security Council, namely France, Britain. They have already had close relations with the US and deployed peacekeeping forces in the field at the same time. On the other hand, Russia was stating that it would use its veto power in the UN Security Council to prevent any military action. However, Russia opposed the Serbian military operations in Croatia and agreed on the imposition of UN economic sanctions against Serbia (Ramet, 2002, pp.213-214). Leigh-Phippard (1998, p.321) states that Russias support for the economic sanctions clearly indicates that Russia was ready for a great-power concert in restructuring the new world order. Its inclusion in the Contact Group would also mean that Russia was an equal partner in the consultation and mediation process even though it was naturally excluded from NATOs possible military campaign towards the Serbians. For Russia, its inclusion was a confirmation that Russia was still a major power among others (Daalder, 2000, p.28).25 On the other hand, to be on the same side with Russia was an opportunity for the US since Germany also backed the on the Washington Agreement on the creation of a Bosniac-Croat Federation in 1994. Germany, without a doubt, seemed to support all the multilateral policies since the 1990s in the framework of collective security (Stetten, 2007, p.10). Therefore, last but not least, with the creation of the Contact Group a new type of multilateralism where one can find implications for managing great power relations was born. Here, a certain degree of willingness for the states to coordinate their actions and take collective decisions was achieved. Having been constructed by the US, the Contact Group, again, put the world order under guarantee by offering a
In US thinking, the international community would support lifting the arms embargo on Muslim Bosnians while they were striking on Bosnian Serb military points in Bosnia Herzegovina. 25 Russia attributed itself as a multilateralist for two reasons: It gave support to the existing institutions in order to restrain the US policies; secondly, it asserted itself as a regional power which can be influential in its neighboring region. For example see: Lee, H. (2010). Multilateralism in Russian Foreign Policy: Some Tentative Evaluations. International Area Review. 13.3. p.32.
24

225

collective mediation effort among the partners. While enhancing the relationship among the major powers (be they intra-EU, between the US and Russia, and between the US and its European partners), the Group was also perceived as an influential formation that could diminish the roles of other existing institutions. However, this was not interpreted as a negative side of new multilateralism since from the outside of the UN, the EU or the CSCE, the states would be freer than before in their mediation efforts (Leigh-Phippard, 1998, p.328). As Atiyas (1995, p.200) argued that there had already been an interlocking character of conflict resolution mechanisms in those institutions such as the UN and NATO. Therefore it would not be inappropriate to see the Contact Group as interplay between the partners. To sum up, having been employed as an informal forum for the resolution of the Bosnian conflict, the Contact Group, despite a certain degree of disunity within, constituted a mediation mechanism directed towards the warring factions. Even if the Group did not achieve a peace agreement directly, its proposal for the Bosnian territory (49/51) formed the ground of the Dayton Peace Agreement that ended the war in 1995. Above all, this kind of as hoc formation also led the mediating parties to continue its diplomacy during the Kosovo War which broke out in 1998. 4. Conclusion Multilateralism is developing into a new type, ad hoc multilateralism, or postCold War multilateralism differing from the previous ones in its content. One of the earlier post-Cold War conflicts, the Bosnian conflict has become an area of peacemaking and peacekeeping activities maintained by the great powers. As an initiative which was to make a substantial impact on the principle of multilateralism, the Contact Group provided the feature of new world order in terms of great power management, that is multilateralism. There may be a number of conclusions to be drawn on the principle of multilateralism in the post-Cold War that was shaped during the Bosnian conflict in the new era: Firstly, the US was still pursuing a multilateral approach in the post-Cold War era as in the Cold War era, in particular, in European affairs. Secondly, the multilateral settings tended to be quite in ad hoc form such as Contact Group in order to take a collective decision among the great powers. It is also applied to maintain a multiparty mediation process during the conflict. The principle of multilateralism began to be used for informal meetings only for information exchange and consultation. Also, the mediation process developed in flexible manner. Thirdly, the multilateral participation became possible with the purpose of achieving complementary interconnectedness concerning the great powers and their closer links to the warring factions. In summary, despite the difficulties in pursuing a multilateral approach during conflict times as in the case of the Contact Group, states prefer to abide by the

226

principle of multilateralism, but in its new forms in line with the new security environment. References Adler, E. (2006). Communitarian Multilateralism. D. Boutrantonis, K. Ifantis and P. Tsakonas (eds.) Multilateralism and Security Institutions in an Era of Globalization. London: Routledge. pp.34-55. Atiyas, N. (1995). Mediating Regional Conflicts and Negotiating Flexibility: Peace Efforts in Bosnia-Herzegovina. Annals of the American Academy of Political and Social Science. 542. pp. 185-201. Beriker-Atiyas, N. and T. Demirel-Pegg. (2000). An Analysis of Integrative Outcomes in the Dayton Peace Negotiations. The International Journal of Conflict Management. 11,4.pp.358-377. Borozna, A. (2007). Russian Multilateralism Since 1991. ISA Panel. Chicago. Burg, S.L. and P.S. Shoup. (2000). The War in Bosnia-Herzegovina: Ethnic Conflict and International Intervention. New York: M.E. Sharpe. Inc. Buzan B. and O. Waever. (2003). Regions and Powers. Cambridge: Cambridge University Press. Caporaso, J. (1992). International Relations Theory and Multilateralism: the Search for Foundations. International Organization. 46. 3. pp.599-632. Corbetta, R. and W. Dixon. (2004). Multilateralism, Major Powers, and Militarized Disputes. Political Research Quarterly. 57,1. pp.5-14. Daalder, I. H. (2000).Getting to Dayton: the Making of Americas Bosnia Policy. Washington: R.R. Donnelley and Sons. Dannreuther, R. (2007). International security: the Contemporary Agenda. Cambridge: Polity Press. Doyle, M. (1986). Liberalism and World Politics. American Political Science Review, 80,4. pp.1151-69. Durch, W.J. and J. A. Schear. (1997). Faultlines: UN Operations in the Former Yugoslavia. W. J. Durch. (ed). UN Peacekeeping, American Policy Uncivil Wars of the 1990s, USA: Macmillan. Frederking, B. (2007).The United States and the Security Council. New York: Routledge. Fuchinoue, H. (2009). Toward a Better Understanding of Multiparty Mediation In International Relations. Hiroschima Peace Science. 31. pp.135-162.

227

Glenny, M. (2000). The Balkans: Nationalism, War and the Great Powers. Hellsten, S.K. (2006). Multilateralism and economic justice. E. Newman, E, R. Thakur and J. Tirman. (eds.) Multilateralism Under Challenge? Tokyo: United Nations University Press. pp. 422-440. Hogan, M. J. (1989). The Marshall Plan: America, Britain, and the Restruction of Western Europe, 1947-1952. Cambridge: Cambridge University Press. Holloway, S. (2000). US Unilateralism at the UN: Why Great Powers do not Make Great Multilateralists. Global Governance. 6.3. Ikenberry, J. G .(2003) America, World Order and the Rule of Law. At: http://www.princeton.edu/~lisd/events/talks/Ikenberry_Lecture.pdf Ikenberry, G.J. (2008). State power and international institutions: America and the logic of economic and security multilateralism. D. Boutrantonis, K. Ifantis and P. Tsakonas (eds.). Multilateralism and Security Institutions in an Era of Globalization. London: Routledge. pp. 21-42. Jackson, R. and G. Sorensen. (2003). Introduction to International Relations: Theories and Approaches. Oxford: Oxford University Press. Karns, M.P. (1987). Ad Hoc Multilateral diplomacy: the United States, the Contact Group, and Namibia. International Organizations. 41.1. pp.93-123. Keohane, R. O. (1990). Multilateralism: An Agenda for Research. International Journal. 45. pp.731-64. Keohane, R. O. (2006). The Contingent Legitimacy of Multilateralism. Garnet Working Paper. September. At: http://www.garneteu.org/fileadmin/documents/working_papers/0906.pdf. Krause, J. (2004). Multilateralism: Behind European Views. The Washington Quarterly. 27,2. pp.43-59. Lee, H. (2010). Multilateralism in Russian Foreign Policy: Some Tentative Evaluations. International Area Review. 13.3. Leigh-Phippard, H. (1998). The Contact Group on (and in) Bosnia: an exercise in conflict mediation. International Journal. 53,2. pp.307-323. Lockwood, J.S and K.O Lockwood. (1999). The Russian View of Russian Strategy. New Jersey: Transaction Publishers. Martin, L. (1992). Interests, Power, and Multilateralism. International Organization. 46,4. pp.765-792. Newman, E, Thakur, R. and J. Tirman. (eds.) (2006). Multilateralism Under Challenge? Tokyo: United Nations University Press.

228

Pierce, A.R. (2003). Woodrow Wilson and Harry Truman: Mission and Power in American Foreign Policy. U.S.A.: Praeger Publisher. Querimi, R. Q. (2009). Informal ad hoc groupings of states as alternative means of conflict resolution: The Case of Contact Group. US-China Law Review.6,6,.pp.2540. Ramet, S.P. (19999. Balkan Babel: The Disintegration of Yugoslavia from the Death of Tito to the War for Kosovo. Colorado: Westview Press. Ruggie, J.G. (1992). Multilateralism: The Anatomy of an Institution. International Organization. 46. 561-598. Ruggie, J.G. (1993). Multilateralism Matters. New York: Columbia University Press. Stetten, J. (2007). Germany in International Relations: Aims, Instruments, Prospects. Berlin: Friedrich-Ebert-Stiftung. UN Security Council, Resolution 959 (1994). Adopted by the Security Council at its 3462nd meeting, on 19 November 1994, 19 November 1994, S/RES/959 (1994). At: http://www.unhcr.org/refworld/docid/3b00f15e2c.html UN Security Council, Resolution 982 (1995). Adopted by the Security Council at its 3487th meeting, on 31 March 1995, 31 March 1995, S/RES/982 (1995). At: http://www.unhcr.org/refworld/docid/3b00f15054.html UN Security Council, On security and safety of the UN Protection Force, Resolution 987 (1995). Adopted by the Security Council at its 3521st meeting, on 19 April 1995, 19 April 1995, S/RES/987 (1995). At: http://www.unhcr.org/refworld/docid/3b00f15830.html Wesley, M. (1997). Causalities of the New World Order, The Causes of Failure of UN Missions to Civil War .New York: MacMillan, St Martins Press.

229

Eski Yugoslavya Corafyasnda Kalc Bar zerine: Homojenleme-Heterojen Kalma Paradoksu Muharrem Grkaynak* Giri Gnmzde Balkanlarda ve zellikle de Eski Yugoslavya corafyasnda yaanan atmalar ve anlamazlklarn nedenlerinden en nemlisi ulusuluktur. Bilindii gibi ulusuluk hem birletirici ve hem de ayrtrc zellikler tamakta ve bu sayede varlk kazanmaktadr. Yani benzer unsurlar bir araya getirerek birletirmekte ve birletirdiklerini de tekilerden farkl grerek ayrtrmaktadr. Aslnda etnik gruplarn kendi kltrlerini, dillerini ve kurumlarn oluturmak iin ayn deerleri benimseyen insanlar bir araya getirmek istedikleri aktr. Tersinden sylemek gerekirse, etnik gruplar kendi kltrel, dilsel ve kurumsal yaplarn blgesel ya da kresel btnlemelere kar koruma arzusundadrlar. Yani onlar toplumlar kiiliksizletiren homojenlie kardrlar.1 Balkanlarn tarihi incelendiinde btnleme (integration) -yani homojenleme- ile ulusuluk (nationalism) yani heterojen kalma- arasnda dngsel bir ilikinin bulunduu gzlenecektir. Ayrca Balkanlarn konumu ve dalk corafyas btnlemeyi alar boyunca engellemitir. Bu nedenle burada ok sayda etnik ve kltrel unsur bir arada bulunmakta ve dnyann en karmak ve sorunlu blgelerinden birini oluturmaktadr.2 Bu corafyaya egemen olan imparatorluklar; hakimiyetleri boyunca dzen ve istikrar nispi olarak salamlardr. Ancak Fransz htilali sonrasnda bamszlk istei ile ortaya kan ve glenen ulusuluk; ulus devletlerin domasna ve imparatorluklarn dalmasna yol amtr. Ortaya kan yeni devletler barn srekliliini salayamam, blgesel savalarn tesinde iki de dnya savann yaanmasna neden olmulardr.3 Ne yazk ki, bu savalardan sonra kurulan yeni devletlerin ou eski imparatorluklarn ykntlar zerinde ykseldiklerinden, ister istemez heterojen yaplar devam ettirmiler ve homojenleememilerdir.4 Ayrca yaanan savalar taraflarn iyice tekilemesine neden olduundan, etnik duygular dier alara nazaran ok daha belirgin hale getirmitir.5 Halbuki gnmz dnyasnda farkllklarn birer zenginlik olduuna vurgu yaplmaya ve hogr ve farllklar koruyarak bir arada yaama kltr gelitirilmeye allmaktadr. rnein, 18. Yzyl sonunda Britanyadan bamszln kazanan ABD, her yl byk sayda gmen kabul etmekte ve byk
* 1

Yrd. Do. Dr.; Sleyman Demirel niversitesi, muharremgurkaynak@sdu.edu.tr Joshua S. Goldstein and Jon C. Pevehouse, International Relations, 8th Edition, London, 2009, p. 354. 2 Hugh Poulton, The Balkans: Minorities and States in Conflict, Minority Rights Group Publications, London, 1991, p. 9-10. 3 Muharrem Grkaynak and Mustafa Atatorun, A Peace and Stability Model from Northwestern Europe to Southeastern Europe: Benelux Union, Conference Proceedings: International Conference Challenges of European Economic Integration of Western Balkan, Shkoder, Albania, 10 December 2010, p. 125. 4 Eric J. Hobsbaum, 1780den Gnmze Milletler ve Milliyetilik Program, Mit, Gereklik, ev: Osman Aknhay, Ayrnt Yaynlar, stanbul, 1995, s. 159. 5 Ernest Gellner, Milliyetilie Bakmak, ev: Simten Coar ve Saltuk zertrk Nalan Soyark, letiim Yaynlar, stanbul, 1998, s. 58.

230

lde bunlarn etnik farkllklarn korumalarna gz yummaktadr. ABD vatandalar bu lkeye etnik veya baka bir kategori ile deil, vatanda olarak baldrlar.6 Bu nedenle de 1960l yllardan sonra bu lkede okkltrclk (multiculturalism) politikas gelitirilmeye balanmtr.7 okkltrclk okkltrclk kavram bir taraftan Amerika ve Kanada gibi dnyann drt bir tarafndan gelen gmenler tarafndan kurulan lkeleri, dier taraftan da II. Dnya Sava sonras ekonomilerini yeniden gelitirerek glendirmek isteyen ve bu amala da igc salamak iin youn ekilde g alan Bat Avrupa lkelerini ilgilendirmektedir. nk bu lkelerde yzyllar sren ve yabanc unsurlarn yerli topluma tam asimilasyonunu salamay amalayan politikalar 1960l yllarda iflas etmitir ve yabanclar sorununa yeni zmler aranmas durumu ortaya kmtr.8 okkltrcl birden fazla kltrn bir arada yaamas, bu kltrlerin resmen tannmas ve kltrel haklarn hukuksal gvence altna alnmas olarak tanmlamak mmkndr. Bu modelde toplumu oluturan unsurlardan hibiri eriyerek ya da eritilerek dierli ile karmamaktadr. Ortada bir karm bulunmaktadr ama bu karmda her unsur kendi zgnln korumakta ve yepyeni bir toplum meydana getirmektedir.9 Gnmzde Bat Avrupa lkelerinin aldklar gler nedeniyle geldikleri nokta okkltrclk politikasdr. Ancak demokratik olduklar ileri srlen bu lkelerde hala kltrel farkllklara yeterince hogr gsterilmedii ve yabanc dmanlnn zaman zaman artarak varln devam ettirdii gerei de byk bir sorun olarak ortada durmaktadr.10 Batl toplumlarn 1960lardan itibaren gelitirmeye altklar okkltrclk politikasnn benzerini Osmanl Devleti alar boyunca uygulam ve ok farkl etnik ve kltrel unsurlar bir arada tutmay baarmtr. Osmanl Devleti Uygulamas (Millet Sistemi) Osmanl mparatorluu temelde askeri ve vergi toplayan bir idare iken, bununla birlikte, nemli lde okkltrl, etnik ve dini farkllklara kar da grece hogrl idi.11 Gnmz dnyasnda okkltrclk ad altnda uygulanan hogr ve birlikte farkllklar koruyarak yaama kltr Osmanl Devletinde yzyllarca uygulanm ve bylece imparatorluk btnl korunmutur.

Craig Calhoun, Milliyetilik, ev: Bilgen Stolu, stanbul Bilgi niversitesi Yaynlar, stanbul, 2007, s. 69. 7 Cemal Yaln, okkltrclk Balamnda Trkiyeden Bat Avrupa lkelerine G, Cumhuriyet niversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 26, S. 1 (Mays 2002), s. 46. 8 Yaln, s. 45-46. 9 Sevgi Erzurumlu, okkltrclk Politikas ve Kanadada okkltrclk, Baslmam Yksek Lisans Tezi, Sleyman Demirel niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Uluslararas likiler Blm, Isparta, 2008, s. 15. 10 Yaln, s. 58. 11 Calhoun, s. 82.

231

Osmanl Devleti yarm binyla yakn bir sre hakimiyeti altnda bulundurduu topluluklar din yada mezhep esasna gre rgtleyerek ynetmitir. Kendine zg bir sistem olan bu sisteme millet sistemi denilmektedir.12 Osmanl Millet Sistemi, imparatorluun hakim unsuru olan mslman tebaa ile dier mslman olmayan unsurlar sistemle btnletirmeyi baarmtr. Mslmanlar, Hristiyanlar ve Yahudiler kendi kltrel yaplarndan uzaklamadan bar iinde bir arada yaamlardr. lm, evlilik ve miras gibi medeni hukukun kapsamna giren konularda her millet kendi hukukuna tabi olmutur. Dil ve edebiyat alanlarnda ok sayda alfabe ortaya kmtr. Gelime ve zenginleme frsatlar devlet ynetiminin her kademesinde liyakate gre eitli derecelerde ak olmutur. Bylece geni toplumsal otonomiye izin veren bir toplum meydana getirilmitir.13 Kukusuz Osmanl Millet Sistemi alt yzyl ayn yapda uygulanmamtr. zellikle Tanzimat Fermanndan sonra din d unsurlarn da Sisteme katlma istekleri nedeniyle birer nizamname (tzk) karttrarak, ruhani lider ve kurullarn yannda millet meclislerinin oluumu srecine girilmitir. Sonuta Millet Sistemi adeta bir tzel kiilik kazanarak; topluluklarn vakf, okul ve sosyal tesislerinin ynetimi ve denetimi millet meclislerinin eline gemitir.14 Osmanldaki millet sistemi tarihin sui generis (kendine zg) bir olaydr. Bu bir ynetsel rgtlenme zgnl kadar, Osmanl toplumunun zgn sosyo kltrel ortamnda gelien bir rgtlenmedir. Bu sistem ne smrgeci imparatorluklarda aznlk durumundaki uluslarla, ne de federatif yaplarla benzemektedir. nk Osmanl Millet Sistemi belli bir corafyada yaayanlar kadar, dank yerleme biimi gsteren ve bazen aralarnda dil birlii olmayan (Museviler gibi) gruplarn da mparatorluun mr boyunca kltrel deilse de dinsel kimliklerini korumasn salamtr. Bat tipi ulusuluk bu sistemle atarak ve onun silinmesi sonrasnda gelebilmitir.15 Balkanlarda ulusal kimliklerin biimlenmesinde Osmanl Devletinin etkisi olduu kadar Ortodoks Hristiyanln da etkisi bulunmaktadr. Zira 1789 Fransz htilali sonrasnda ortaya kan ulusuluk akmlarndan etkilenerek, Osmanl Devletine kar ayaklanma balatan etnik ulusular glendike dinsel btnlk buna paralel olarak bozulmaya balamtr. Balkan ulusuluu bir taraftan Ortodoks Birliini paralarken, bir taraftan da Mslman cemaati imajnn glenmesine neden olmutur. Balkanlarda yzlerce yllk sre boyunca Trk olmak Mslman olmak anlamna gelmi ve Trklk ile Mslmanlk bu nedenle zdelemitir. Osmanl Devletinin Ortadouda bulunan gney blgelerinde kimlikler mezhepsel ve ulusal bazda ayrrken, Balkanlarda durum farkl gelimitir. Balkanlarda yaayan Hristiyanlar dini
Bilal Erylmaz, Osmanl Devletinde Gayrimslim Tebaann Ynetimi, 2. Bask, Risale Yaynlar, stanbul, 1996, s. 17. 13 Muharrem Grkaynak, Osmanl Devletinde Millet Sistemi ve Yahudi Milleti, Sleyman Demirel niversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakltesi Dergisi, C. 8, S. 2, s. 276; ayrca bkz. Benjamin Braude, Foundation Myths of the Millet System, Chiristians and Jews in the Ottoman Empire, C. I, Benjamin Braude and Bernerd Lewis (eds.), Holmes&Meier Publishers, New York, London, 1982, s. 69 vd. 14 lber Ortayl, Osmanl mparatorluunda Millet Nizam, Prof. Dr. Hamide Topuoluna Armaan, Ankara niversitesi Hukuk Fakltesi Yaynlar, Ankara, 1995, s. 91; Grkaynak, Osmanl Devletinde Millet Sistemi ve..., s. 277. 15 Ortayl, s. 92.
12

232

kimliklerini bastrp etnik kimliklerini n plana kardka, Mslmanlar da etnik kimliklerini bastrp Trk ad altnda dini kimliklerine sarlmlardr.16 Yugoslavya Btnlemesi kinci Dnya Sava sonrasnda kurulan Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyetinde, devletin kurucusu, gl lider ve babas Hrvat, annesi Sloven olan Josip Broz Tito; Gney Slavlar (Yugo-Slav) olarak kabul edilen Srp, Hrvat, Sloven, Bonak, Makedon, Karadal, Pomak, Torbe ve Bulgarlar gibi aslnda ayn etnik kkenden geldii dnlen ama tarih iinde farkllaan unsurlar ayn potada bir araya getirerek homojenletirmeye almtr. Snfsal farklla kar olan sosyalist ideolojiyi de, bu amacnn gereklemesinde bir ara olarak kulanmasna ramen, Gney Slavlarn Yugoslavyada btnletirerek birlii ve barn srekliliini salayamamtr. Zira 4 Mays 1980deki lmnden sonra adeta varl ile Yugoslavyay bir arada tutan tutkal ortadan kalkm ve lkede etnik kprdanmalar balamtr. Tito Yugoslavyas -tpk Avusturya-Macaristan mparatorluunun daha nce yapt gibi-, federasyonu meydana getiren cumhuriyetlerin snrlarn, -bamszlk isteklerini ortadan kaldrabilmek amacyla- etnik snrlarla rtecek biimde izmemitir. Hrvat topraklarna Srplar, Srp topraklarna da Hrvatlar yerletirmi ve bu nedenle de Souk Sava sonrasnda ortaya kan ulusu atmalara zemin oluturmutur. nk Yugoslavyann dalma srecinde ortaya kan atmalar, federasyondan ayrlan lkelerin topraklarn etnik snrlarla rttrme abalarndan kaynaklanmtr. Hatta ayn etnik kkenden gelen, ayn dili konuan ve ayn dine inanan insanlar ayn corafyada bir araya getirebilme amacyla, ok farkl etnik temizlik taktikleri de uygulamaya konulmutur.17 Balkanlarn AB ile Btnlemesi Tm yaananlar bir tarafa son yirmi yllk srete gelinen noktada Eski Yugoslavya corafyasn oluturan lkelerin yeniden btnleme srecine girdikleri grlmektedir. Zira Slovenya 1 Mays 2004 tarihinde ABye tam ye olurken18; Hrvatistan19, Makedonya20 ve Karada21 aday lkeler; Bosna-Hersek, Kosova ve Srbistan ise potansiyel aday lkeler arasnda yer almaktadr22. ABye aday (ve potansiyel aday) olan lkelerin ekonomik adan refah ve siyasal adan da demokratikleme kayglaryla bu rgte ye olmak istedikleri
Deniz lke Arboan, Davutolunun Balkan Seferi, Akam, 27.07.2009. Calhoun, s. 85. 18 Slovenya; ek Cumhuriyeti, Kbrs, Estonya, Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya ve Slovakya ile beraber ayn tarihte ABye tam ye olmulardr. <http://europa.eu/abc/history/2000_today/index_en.htm> (13.04.2011). 19 Hrvatistan 18 Temmuz 2004de AB Komisyonu tarafndan aday lke kabul edilmitir. <http://ec.europa.eu/enlargement/candidate-countries/croatia/relation/index_en.htm> (13.04.2011). 20 Makedonya 16 Aralk 2005da AB Komisyonu tarafndan aday lke kabul edilmitir. <http://ec.europa.eu/enlargement/candidatecountries/the_former_yugoslav_republic_of_macedonia/relation/index_en.htm> (13.04.2011). 21 Karada 17 Aralk 2010da AB Komisyonu tarafndan aday lke kabul edilmitir. <http://ec.europa.eu/enlargement/candidate-countries/montenegro/relation/index_en.htm> (13.04.2011). 22 <http://ec.europa.eu/enlargement/potential-candidates/index_en.htm> (13.04.2011).
17 16

233

ortadadr. nk daha nce aday olan mevcut AB yesi lkelerde yaanan deiiklikler ve aday lkelerin durumlar dikkate alndnda bu varsaym glenmektedir.23 Aslnda AByi oluturan lkeler de zamannda benzer ama etrafnda bir araya gelmilerdi. Zira 1945te sava sona erdiinde, Avrupa devletleri ekonomik olarak kmler ve siyasal olarak da uluslararas ilikilerdeki stnlklerini kaybetmilerdi. Bu nedenle kaybettiklerini geri kazanabilmek midiyle, nce ekonomilerini ksa srede alr hale getirebilmek ve sonrasnda da uluslararas sistemde tekrar etkin olabilmek amacyla glerini birletirmeleri gerektiini anlamlardr. Ayrca Avrupann dman kardelerini ve zellikle de Almanya ve Fransay ayn rgt iinde bir araya getirerek, aralarndaki ihtilaflar sona erdirme, kalc bir dostluk olumasn salama ve bylece Avrupada potansiyel sava zeminini ortadan kaldrmay hedeflemilerdir.24 Bu amala nce ekonomik btnleme ve sonrasnda da siyasal btnleme salandnda, ulusuluk ve ulus devletin stnlne ynelik beklentiler kendiliinden azalacak ve Avrupa gvenlik mimarisinde kalc bir yaplanma salanmas mmkn olacaktr.25 Bu sre aslnda ok kolay deildir. nk AB btnlemeyi hedeflerken, bir taraftan da dalma potansiyelini bnyesinde bulundurmaktadr. Zira hali hazrda AB yesi ve Avrupadaki en eski ulusal devletlerden olan Britanya, Fransa ve spanya gibi devletler fiilen ok sayda ulus, dil ve etnik gruba sahiptirler26 ve i (domestic) btnlemelerini salayp salayamadklar konusu da tartmaya aktr. Sonu Balkanlarda kalc bar ve refah blge lkelerinin gemi yllarda imparatorluklar ve federasyonlar iinde olduu gibi dmanlklar brakp, bir arada yaama kltrn yeniden uygulamaya koymalar ile salanabilecektir. Aslnda AB ile btnleme abas iine girmelerinin gerisinde de bu durumun yattn sylemek mmkndr. nk mevcut durumlar ve imkanlar dikkete alndnda Balkan lkelerinin kendi balarna ulusal ekonomilerini ve siyasal sistemlerini gelitirmeleri pek muhtemel grnmemektedir. Bu lkeler gl birer ekonomik ve siyasal sistemlere sahip olsalar, zaten aralarndaki dmanlklar sona erdirme ynnde irade ortaya koyacaklardr. nk rasyonel olan, mreffeh toplumlarn bu durumlarn tehlikeye atabilecek risklerden kanmalar ve birlikte yaama kltrn gelitirmeleridir. ayet Eski Yugoslavyay meydana getiren lkeler glerini, tpk kinci Dnya Sava sonrasnda Bat Avrupal lkelerin yapt gibi bir araya getirip ekonomik kalknmalarna sevketmek ve barl demokratik bir ortamda ortak yaama kltr gelitirme yerine, ulusuluk ve aralarndaki dmanln devamndan yana kullanrlarsa kazanann olmad bir ortamda yaamay srdreceklerdir. Yani homojenleme ile heterojen kalma arasndaki paradokstan kurtulamayacaklardr.
23 24

Hobsbawm, s. 134, 185, 188. Muharrem Grkaynak, Avrupada Savunma ve Gvenlik, Asil Yaynlar, Ankara, 2004, s. 162. 25 Jan Zielonka, Europes Security: A Great Confusion, International Affairs, C. 67, No. 1 (Ocak 1991), s. 136. 26 Hobsbawm, s. 51; ayrca bkz. Elin Aktoprak, Devletler ve Uluslar Bat Avrupada Milliyetilik ve Ulusal Aznlk Sorunlar, Tan Kitabevi Yaynlar, Ankara, 2009.

234

Kaynaka AKTOPRAK, Elin. Devletler ve Uluslar Bat Avrupada Milliyetilik ve Ulusal Aznlk Sorunlar. Tan Kitabevi Yaynlar. Ankara, 2009. ARIBOAN, Deniz lke. Davutolunun Balkan Seferi. Akam. 27.07.2009. BRAUDE, Benjamin. Foundation Myths of the Millet System. Chiristians and Jews in the Ottoman Empire. C. I. Benjamin Braude and Bernerd Lewis (eds.). Holmes&Meier Publishers. New York, London, 1982, ss. 69-88. CALHOUN, Craig. Milliyetilik. ev: Bilgen Stolu. stanbul Bilgi niversitesi Yaynlar. stanbul, 2007. ERYILMAZ, Bilal. Osmanl Devletinde Gayrimslim Tebaann Ynetimi. 2. Bask. Risale Yaynlar. stanbul, 1996. ERZURUMLU, Sevgi. okkltrclk Politikas ve Kanadada okkltrclk. Baslmam Yksek Lisans Tezi. Sleyman Demirel niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Uluslararas likiler Blm. Isparta, 2008. GELLNER, Ernest. Milliyetilie Bakmak. ev: Simten Coar ve Saltuk zertrk Nalan Soyark. letiim Yaynlar. stanbul, 1998. GOLDSTEIN, Joshua S. and Jon C. PEVEHOUSE. International Relations. 8th Edition. London, 2009. GRKAYNAK, Muharrem and Mustafa ATATORUN, A Peace and Stability Model from Northwestern Europe to Southeastern Europe: Benelux Union, Conference Proceedings: International Conference Challenges of European Economic Integration of Western Balkan, Shkoder, Albania, 10 December 2010, pp. 124-135. GRKAYNAK, Muharrem. Osmanl Devletinde Millet Sistemi ve Yahudi Milleti. Sleyman Demirel niversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakltesi Dergisi. C. 8. S. 2. ss. 275-290. GRKAYNAK, Muharrem. Avrupada Savunma ve Gvenlik. Asil Yaynlar. Ankara, 2004. HOBSBAUM, Eric J. 1780den Gnmze Milletler ve Milliyetilik Program, Mit, Gereklik. ev: Osman Aknhay. Ayrnt Yaynlar. stanbul, 1995. <http://ec.europa.eu/enlargement/candidate-countries/croatia/relation/index_en.htm> (13.04.2011). <http://ec.europa.eu/enlargement/candidatecountries/montenegro/relation/index_en.htm> (13.04.2011). <http://ec.europa.eu/enlargement/candidatecountries/the_former_yugoslav_republic_of_macedonia/relation/index_en.htm> (13.04.2011).

235

<http://ec.europa.eu/enlargement/potential-candidates/index_en.htm> (13.04.2011). <http://europa.eu/abc/history/2000_today/index_en.htm> (13.04.2011). ORTAYLI, lber. Osmanl mparatorluunda Millet Nizam. Prof. Dr. Hamide Topuoluna Armaan, Ankara niversitesi Hukuk Fakltesi Yaynlar. Ankara, 1995, ss. 87-92 POULTON, Hugh. The Balkans: Minorities and States in Conflict. Minority Rights Group Publications. London, 1991. YALIN, Cemal. okkltrclk Balamnda Trkiyeden Bat Avrupa lkelerine G. Cumhuriyet niversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. C. 26. S. 1 (Mays 2002). ss. 45-60. ZIELONKA, Jan. Europes Security: A Great Confusion. International Affairs. C. 67. No. 1 (Ocak 1991). ss. 127-137.

236

Eski Yugoslavya Uluslararas Ceza Mahkemesi ve Uygulamalar Arda zkan Giri kinci Dnya Sava sona erdikten sonra uluslararas hukuk, ulus devletlerin ibirlii iinde bir arada olduu, fakat kendi egemenlik alanlarnda var olmalarn dzenleyen bir kurallar btn olmaktan km, bir dnya hukukuna, dier bir deyile kresel bir hukuka doru dnmektedir. Egemen eitlie sahip devletlerin byk ounluu, artk bamsz siyasal iktidar odaklar olmaktan kp, yerel uygulayclara dnrken, uluslararas hukukun yaplanmasnda ve yorumlanmasnda az saydaki devletin baat rol stlendii grlmektedir. Egemenliin kayna olarak ina edilen uluslarn yerlerini evrensel ve yerel birimlere brakmaya balamasndan dolay klasik uluslararas hukukun belli bal kurallar, dzenleyiciliini ve uygulanabilirliini yitirmektedir. Uluslararas hukuk ise, aklaycln yitirmenin yaratt kaygyla, kendi ilevine ilikin dnm srecini sorgulamaya balamtr.1 Souk Sava sonras dnemdeki uluslararas hukukun dnm srecinde, Eski Yugoslavya Uluslararas Ceza Mahkemesi2 gibi bir yarg kuruluu, uluslararas ceza hukuku alannda bir model olarak zel bir nem tamaktadr. EYUCM, galip devletlerin mahkemesi olarak nitelenen ve bu ynyle uluslararas nitelii tartmal olan Nuremberg ve Tokyo mahkemelerinden farkl olarak, tarihin ilk uluslararas ceza mahkemesi olarak deerlendirilmektedir. te yandan, uluslararas hukukun ngrd klasik yntem olan uluslararas bir antlama ile deil, Birlemi Milletler Gvenlik Konseyinin bir kararyla kurulmutur. Bu iki zellik, yani galip devletlerin dayatt bir mahkeme ve eitler arasnda oluturulan bir organ olmamas, uluslararas mahkemeyi gerek bir ceza mahkemesi olarak alglamaya izin vermektedir. Ayrca EYUCM, supranasyonal (uluslarst) nitelie sahip bir mahkemedir. Btn devletler, Mahkemenin buyruklarn yerine getirmekle ykmldrler ve btn bireyler de, Mahkemenin kararlarna tabidirler. Ayrca, Mahkemenin dnyann belli bal hukuk sistemlerinin kendine zg bir birleimi olan yarglama yntemi ve btn dnyadan gelen alanlar, uluslararas bir ceza organ olarak nemini artrmaktadr.3 EYUCMnin kurulmasnn balca nedeni, Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyetindeki olaylarn uluslararas bar ve gvenlii bozmas olarak gsterilmitir ki, 1991-1994 yllar arasndaki eski Yugoslavyada 250.000 kii lm ve 2 milyondan fazla kii de lkesinden uzaklatrlmtr.4 Eski Yugoslavyada 1
1

Ar. Gr.; Giresun niversitesi, arda_ozkan_uls@hotmail.com Uluslararas hukukun geirdii evrimle ilgili detayl bilgi iin bkz. Necati Polat, Ahlak, Siyaset, iddet: Bir Kuram Olarak Uluslararas Hukuk, Kzlelma Yaynclk, stanbul, 1999. 2 EYUCMnin tam ad 1991den beri Eski Yugoslavya Topraklarnda lenen Ar Uluslararas nsancl Hukuk hlallerinden Sorumlu Kiilerin Kovuturulmas in Uluslararas Mahkemedir. 3 Gken Alpkaya, Eski Yugoslavya in Uluslararas Ceza Mahkemesi, Turhan Kitabevi, Ankara, 2002, s. 7. 4 Yusuf Aksar, Uluslararas Ceza Mahkemesi ve Uluslararas Ceza Usul Hukuku, Sekin Yaynclk, Ankara, 2003, s. 17. En youn insan haklar ve uluslararas insancl hukuk ihlalleri BosnaHersekte yaanmtr. Bosna-Hersekin bakenti Saraybosnada, Nisan 1992den 1993 yl bana kadar geen srede 8 bin kii hayatn kaybetmi, 14 bini ar olmak zere 50 bin kii yaralanmtr.

237

Ocak 1991 ylndan itibaren insan haklarn ar ekilde ihlal eden sularn soruturulmas ve kovuturulmas amacyla BM Gvenlik Konseyi karar ile 1993 ylnda oluturulan ad hoc nitelikte ve olaanst bir yarg kuruluu olan bu mahkeme,5 1949 Cenevre Szlemelerinin ihlalleri, sava hukuku ve rf adet hukuku kurallarn ihlalleri, soykrm ve insanla kar sularn ihlallerini ileyen bireyleri yarglamak iin kurulmutur. 1. EYUCMnin Hukuksal Dayana Eski Yugoslavyada youn olarak ilenen ciddi insaniyet hukuku ihlallerinin uluslararas gndemde yer almasyla, faillerin yarglanmasna ynelik mahkeme kurulmas iin uluslararas bir kamuoyu olumutur. Uluslararas bir takm giriimler de, bu konuda uluslararas birtakm inisiyatiflerin devreye girmesine neden olmutur. rnein, BM Gvenlik Konseyi ve nsan Haklar Komisyonu gibi kurumlarn almalar, eski Yugoslavyada ilenen sava sularna ve uluslararas insancl hukuk ihlallerine uluslararas kamuoyu nezdinde dikkat ekmitir. Uluslararas kurulularn tespit ettikleri raporlardaki ihlallerin ortaya kmas ve uluslararas kamuoyunun artan basklar, BM Gvenlik Konseyini konuya ciddiyetle eilmesi gerektii ynne sevk etmitir. nk, devam eden ve ksa vadede duracak gibi gzkmeyen youn ihlaller, uluslararas bar tehdit eder bir hale gelmitir. zellikle, Bosna Hersek Cumhuriyeti blgesinde gerekletirilen etnik temizlik amal toplu katliamlar, esir kamplarnda gerekletirilen ikence, insanlk d muameleler, cinsel zgrlk aleyhine ilenen yaygn ve sistematik su fiilleri vb. ar insaniyet hukuku ihlalleri, acil birtakm admlar atlmasn zaruri hale getirmitir. Bu durumda, uluslararas bir ceza mahkemesi olarak ad hoc bir mahkemenin kurulmasnn, blgede barn yeniden tesisine yardmc olaca fikri benimsenmitir. Tm bu hususlar gz nne alan BM Gvenlik Konseyi, 25 Mays 1993 tarihinde 827 sayl kararyla BM Szlemesinin VII. Blmn esas alarak, Eski Yugoslavyada ilenen uluslararas sularn yarglanmas iin uluslararas bir ceza mahkemesi kurulmasna karar vermitir.6 BM Gvenlik Konseyi EYUCMnin kurulu srecinde, bir dizi karar almtr. Bunlar; i) uyumazln devamnn dnya barn ve Uluslararas gvenlii tehdit ettiinin tespiti ile ilgili 713 Sayl Karar (1991); ii) uluslararas hukuk kurallarn ihlal edenlerin kiisel sorumluluklarnn olduunu vurgulayarak, ihlallerin knanmas ve ihlalleri soruturmak zere zel bir komisyon kurulmasn ngren 764 Sayl Karar (1992): iii) ihlallerin BMye rapor edilmesi ile ilgili 771 Sayl Karar (1992); iv) Cenevre Szlemeleri ile uluslararas insancl hukukun ar ihlallerini aratrmak ve soruturmak zere bir uzmanlar komisyonu oluturulmasna dair 780 Sayl Karar (1993); v) Gvenlik Konseyi tarafndan Genel Sekretere hazrlatlan ve uluslararas mahkeme statsn de ieren raporun kabulne ilikin 808 Sayl Karar (1993); vi)

Detayl bilgi iin bkz. rfan Kaya lger, Yugoslavya Neden Paraland?, Balkan Dramnn Perde Arkas, Sekin Yaynclk, Ankara, 2003, s. 147. 5 Ad hoc nitelikte olmas, sadece belirli su tiplerini yarglama yetkisine sahip olmasndan, olaanst nitelii ise, yetkisine girdii aklanan fiillerin gereklemesinden sonra kurulmu olmasndan kaynaklanmaktadr. Ayrca, EYUCM, II. Dnya Savandan sonra kurulan Nuremberg ve Tokyo Askeri Mahkemelerinin aksine, sivil bir mahkemedir. Murat nok, Tarihi Perspektifiyle Uluslararas Ceza Divan, Turhan Kitabevi, Ankara, 2003, ss. 67-68. 6 Cengiz Baak, Uluslararas Ceza Mahkemeleri ve Uluslararas Sular, Turhan Kitabevi, Ankara, 2003, ss. 35-36.

238

eski Yugoslavya iin bir uluslararas ceza mahkemesinin kurulmas ile ilgili 827 Sayl Karar (1993).7 BM Gvenlik Konseyi VII. Blm erevesinde kurulmu olan EYUCMnin, baka bir alternatif olarak, taraflarn anlamasyla kurulan bir mahkemeye gre, ok daha etkili ve uluslararas insancl hukuk ihlallerine kar daha iyi bir cevap olduu ileri srlmektedir.8 En nemlisi, Eski Yugoslavyada ilenen sular yarglamak zere bir mahkeme tesis edilmi olmas, birok ynyle zaten dikkat ekici bir gelimedir. Bunu gerekletiren BM Gvenlik Konseyinin, uluslararas insancl hukuka saygnlk kazandrmak zere, ilk defa nemli bir adm att grlmektedir.9 BM Gvenlik Konseyinin 25 Mays 1993 tarihli ve 827 (1993) sayl karar, aslnda Eski Yugoslavyada ilenen ar uluslararas insani hukuk ihlallerinde sorumlu kiilerin kovuturulmas iin bir uluslararas mahkeme kurulmasn ngren 808 sayl kararn uygulanmasndan ibarettir.10 Sz konusu kararn eki olarak kabul edilen mahkeme statsnn giri blmnde aynen Eski Yugoslavya topraklarnda 1991den itibaren ilenen uluslararas hukukun ciddi bir ekilde ihlalinden sorumlu kiilerin yarglanmas amacyla, BM Szlemesinin VII. Blmne dayanlarak Gvenlik Konseyi tarafndan kurulan uluslararas mahkeme szlerine yer verildii grlmektedir.11 Gerek statde yer alan bu ifadeler ve gerekse BM Gvenlik Konseyinin daha nce aklanan kararlar gz nne alndnda, EYUCMnin yasal dayanan BM Szlemesinin VII. Blmnn oluturduu anlalmaktadr.12 VII. Blmde yer alan hkmler, barn bozulmas durumunda BM Gvenlik Konseyine geici nlemler ile silahl kuvvet kullanlmas dahil, zorlayc nlemleri alma yetkisi tanmaktadr.13 BM Gvenlik Konseyi, BM Szlemesinin VII. Blmndeki
M. Fatih nar, Uluslararas Ceza Mahkemelerinin Geliimi Inda Uluslararas Ceza Divan, Kazanc Hukuk Yaynevi, stanbul, 2004, ss. 20-21. 8 Theodor Meron, War Crimes in Yugoslavia and Development of International Law, American Journal of International Law, Vol. 88, 1994, p. 79. 9 Theodor Meron, Rape as a Crime Under International Humanitarian Law, American Journal of International Law, Vol. 87, 1993, p. 424. 10 Bununla birlikte 808 sayl karar, sadece bir uluslararas mahkeme kurulmasn ngryordu. Mahkemenin kurulu yntemi, yarg yetkisinin kapsam ve dier zellikleri konusunda suskun kalmtr. Bu nedenle, Mahkemenin kurucu belgesi, 827 sayl karardr. Alpkaya, a.g.e., s. 28. 11 Hseyin Pazarc, Bosna-Hersek Sorununda Uluslararas Yargnn Rol, Prof. Dr. Oral SANDERe Armaan, ASBF Dergisi, C. 5, No: 1-4, Ocak-Aralk 1996, ss. 386-387. 12 Muzaffer Yasin Aslan, Teoride ve Uygulamada Sava Sular, Bilge Yaynevi, Ankara, 2006, s. 216. Birlemi Milletler Szlemesi, savaa bavurmay, uluslararas ilikilerde kuvvet kullanmay ve kuvvet kullanma tehdidinde bulunmay yasaklamtr. Bu nedenle, uyumazlklarn bar yollarla zme sistemine Szlemenin VI. Blmnde yer verilmi, buna karlk barn tehdidi, bozulmas ve saldr fiilleri durumunda yaplacak ilemler ve alnacak nlemler btnyle (madde 39-51) VII. Blmnde dzenlemitir. Tevfik Odman, Eski Yugoslavya le lgili Uluslararas Ceza Mahkemesinin Kuruluu ve Yasal Dayana, Ankara niversitesi Hukuk Fakltesi Dergisi, Cilt: 14, S. 1-4, 1996, ss. 143-144. 13 BM Szlemesinin 39. maddesinde barn tehdit edilmesi, bozulmas veya saldr fiili durumunda BM Gvenlik Konseyinin bu durumu tespit edecei, bar ve gvenliin yeniden kurulmas iin alnacak nlemlerle ilgili tavsiyede bulunaca, 40. maddesinde durumun vahimlemesini nlemeye ynelik geici tedbirlerin alnaca, 41. maddesinde ise nceki maddede yer alan nlemlerin yetersiz grnmesi veya yetersiz olmas durumunda, uluslararas bar ve gvenlii salamak amacyla silahl kuvvetlerin kullanld dier tedbirlerin de kararlatrlaca hkme balanm olup, sonraki maddelerde de bu tedbirlerin uygulanma yntemleri gsterilmi bulunmaktadr. Aslan, a.g.e., s. 217. BM Szlemesi Trke metni iin bkz. Aslan Gndz, Milletleraras Hukuk, Temel Belgeler rnek Kararlar, Beta Yay., stanbul, 1998, ss. 86-105; Enver Bozkurt, Trkiyenin Uluslararas Hukuk Mevzuat, laveli 3. Bask, Nobel Basmevi, Ankara, 2003, ss. 518-538.
7

239

grevlerini yerine getirirken, BMnin ama ve ilkelerine uygun ekilde hareket etmek zorundadr.14 Zira BMye ye devletler, Gvenlik Konseyinin Birlemi Milletlerin abuk ve etkin bir ekilde hareket etmesini salamak iin, kendisine yklenilen grevleri yerine getirirken, kendi adlarna harekete ettiklerini kabul etmilerdir.15 Bu sebeple BM Gvenlik Konseyinin, BM Szlemesinin VII. Blmne dayanarak ald kararlar btn ye devletleri balayc niteliktedir.16 Gvenlik Konseyinin Mahkemenin kurulmas ynndeki kararlarnn BM Szlemesinin VII. Blmne uygun olduu doru bir grtr. BM Szlemesinin 24. maddesine gre; barn tehdidi, bozulmas ve saldr fiilleri durumunda tek sorumlu ve grevli organn Gvenlik Konseyi olduu, BM Andlamasnn 39. maddesine gre Gvenlik Konseyinin ncelikle barn tehdidi, bozulmas ya da saldr durumunu tespit edip, durumun nlenmesi iin tavsiyelerde bulunabilecei, 40. madde uyarnca geici, 41. madde uyarnca silahl kuvvet kullanmn gerektirmeyen ve 42. madde uyarnca silahl kuvvet kullanm gerektiren tedbirler alabilecei ifade edilmitir. Yugoslavyadaki savan uluslararas bar ve gvenlii bozduu bu nedenle Gvenlik Konseyinin olaya mdahalesinin hukukilii savunulmutur. Mahkemenin, BM Szlemesinin 41. maddesine uygun olarak silahl kuvvet kullanmn gerektirmeyen tedbir olabilecei farz edilmitir. Bunun zerine, Birlemi Milletlerin uzman yetkilileri tarafndan hazrlanan Mahkeme ile ilgili taslak kabul edilmitir.17 2. EYUCMnin Yarglama Yetkisi 2.1. Yarglama Yetkisi Kapsamna Giren Sular Eski Yugoslavya Uluslararas Ceza Mahkemesi, 1949 Cenevre Szlemelerinin ar ihlallerini, sava hukuku veya gelenek ihlallerini, soykrm ve insanla kar sular yarglamaya yetkilidir. EYUCM Statsnn 2 ile 5. maddelerinde dzenlenen bu sular planlayan, hazrlayan, kkrtan, emreden, ileyen ya da planlanmasna, hazrlanmasna, gerekletirilmesine yardm eden veya bu sulara tevik eden ilgili su iin bireysel olarak sorumludur. Buna gre, ilgili sularn ilenmesini emreden amir ya da liderin bireysel sorumluluu da sz konusudur. Sulanan bireyin resmi konumu, devlet ya da hkmet bakan olmas bireysel sorumluluktan kurtarmayaca gibi cezasn da hafifletmeyecektir.18 Ast tarafndan ilenen fiilleri st biliyorsa ya da bilmek iin nedeni varsa astn bu fiilleri ilemesinden, fiilleri nlemek ya da failleri cezalandrmak iin gerekli nlemleri almamsa st de bireysel olarak sorumlu olacaktr.19 rnein, Milosevic Davasnda, Milosevicin sorumluluu, Kosovada ilenen cinayetleri emretmesi dolays ile deil, bu cinayetlerin ilendiini bildii ve bu cinayetlere son vermek iin yetkisini kullanmad nedeniyledir.20 Hkmetin ya da stn verdii emri uygulayan kii

BM Szlemesi, madde 2. BM Szlemesi, madde 24/1. 16 Aslan, a.g.e., s. 217. 17 Odman, a.g.e., s. 142. 18 EYUCM Stats, madde 7/2. 19 EYUCM Stats, madde 7/3. 20 Emir Trkolu, Milosevic Sonras Srbistan: Ruhlar Sessizlii Bozunca, Stratejik Analiz, Say 17, 2001, s. 31.
15

14

240

bireysel sorumluluktan salanabilecektir.21

kurtulmayacak,

ancak

cezasnn

azaltlmas

2.1.1. Cenevre Szlemeleri22nin Ar hlalleri EYUCMnin yarglama yetkisi ierisine giren ilk su kategorisi, 12 Austos 1949 Cenevre Szlemelerinin ar ihlallerini gerekletiren ya da gerekletirilmesini emreden kiilere yneliktir. Cenevre Szlemelerinin ar ihlallerini, Cenevre Szlemesinin hkmleri altnda korunan kiilere ve mallara kar u eylemler oluturmaktadr: i) kasten adam ldrme; ii) biyolojik deneyler de dahil olmak zere ikence ve insanlk d muamele; iii) beden ya da sala kasten ar ac ya da zarar verme; iv) mallarn, askeri bir gereklilik olmadan, hukuka aykr ve gereksiz biimde ar tahribi ya da msaderesi; v) bir sava tutsan ya da sivili dman kuvvetlere hizmet etmeye zorlama; vi) bir sava tutsan ya da sivili kasten adil ve olaan yarglamadan yoksun brakma; vii) bir sivilin hukuka aykr tehciri, nakledilmesi ya da zgrlnden yoksun braklmas: viii) sivillerin rehine alnmas. Bu sular zerinde yarg yetkisinin kullanlmas, bu sularn uluslararas bir silahl atma srasnda ilenmesi ve madurlarn, Cenevre Szlemeleri uyarnca korunan kii statsnde olmasna baldr.23 Bireylerin Cenevre Szlemelerinin ar ihlalinden sorumlu tutulabilmesi iin uluslararas nitelikte bir silahl atma var olmaldr. Uluslararas nitelikte olmayan i silahl atmalarda 1949 Cenevre Szlemelerinin ar ihlalleri sz konusu olmamaktadr. Cenevre Szlemelerinin ihlalden sorumluluun bir dier koulu da, devletin igal altnda bulunmas olarak grlmtr. rnein, Martinovic Davasnda, Yarglama Dairesi, igal altndaki devlet kavramn incelemitir. Yarglama Dairesi, Lahey Dzenlemelerinin 42. maddesindeki igal tanmn kabul etmitir. Buna gre; lke, dman silahl kuvvetlerinin otoritesi altnda bilfiil kald zaman igal edildii dnlr. gal yalnzca lkede olursa, igalci devlet otorite kurdurabilir ve uygulayabilir. Yarglama Dairesi, igal altnda lke olup olmad konusunda karar vermek iin belli artlar saptamtr. Bunlar; i) igal gleri kendi otoritesi altndaki durumda, igal edilenin otoritesinin ilevsizliini aka reddedilmelidir. ii) dman gleri ekilmi ya da yenilmi olarak teslim olmaldr. Bu hususta sava alan, igal altndaki lke olarak dnlemez. Ara sra grlen lokal direnmeler baarl olsa dahi igali etkilemez. iii) igalci iktidar, yeterli

EYUCM Stats, madde 7/4. 12 Austos 1949 Tarihli Cenevre Szlemeleri drt szlemeden olumaktadr. I Nolu Szleme, Harp Halinde Silahl Kuvvetlerin Hasta ve Yarallarn Vaziyetlerinin Islah Szlemesi; II Nolu Szleme, Silahl Kuvvetlerin Denizdeki Hasta, Yaral ve Kazazedelerinin Vaziyetlerinin Islah Szlemesi; III Nolu Szleme, Harp Esirleri Hakknda Tatbik Edilecek Muameleye Dair Szleme; IV Nolu Szleme, Harp Zamannda Sivillerin Korunmasna Dair Szlemedir. Cenevre Szlemelerinin 8 Haziran 1977 tarihli iki ek protokol de bulunmaktadr. I Nolu Protokol, Uluslararas Silahl atmalarda Madurlarn Korunmas Protokol; II Nolu Protokol ise, Uluslararas Olmayan Silahl atmalarda Madurlarn Korunmas Protokoldr. Ayrntl bilgi iin bkz. Canan Ate Eki, Uluslararas Ceza Mahkemesinin nsanla Kar Sular zerindeki Yarg Yetkisi, Sekin Yaynclk, Ankara, 2004, ss. 91-92; Yusuf Aksar, Evrensel Yarg Kurulular, Sekin Yaynevi, Ankara, 2007, s. 144; Cenevre Szlemeleri ile ilgili detayl bilgi iin bkz. Franoise, Bouchet-Saulnier, nsancl Hukuk Szl, ev. Selahattin Badatl, 1. Bask, letiim Yaynlar, stanbul, 2002, ss. 74-75. 23 EYUCM Stats, madde 2.
22

21

241

gce sahip olmaldr. iv) lke zerinde geici ynetimler kurdurabilir. v) igalci iktidar sivil halk dorudan zorlayabilir ya da ihra edebilir.24 Cenevre Szlemeleri, EYUCM Statsnn belirttii ilk su olmas ve uluslararas insancl hukuku asndan temel tekil etmesi nedeniyle, BM Gvenlik Konseyi, Eski Yugoslavya atmalarnda bu szlemelere byk nem vermitir. Cenevre Szlemeleri, sava hukuku ve rf adet hukuku kurallarnn bir parasn olutururken, szlemelerin inenmesi sava sularn oluturmakta ve szlemelerin ar ihlalleri bireylerin cezai sorumluluunu gerektirmektedir.25 2.1.2. Sava Hukuku ve rf Adet Hukuku Kurallarnn hlalleri EYUCM Statsnn 3. maddesinde aada saylan fiiller sava hukukunun ve rf adet hukuku kurallarnn ihlallerini iermektedir: i) zehirli gaz ya da gereksiz ac vermeye ynelik dier silahlarn kullanlmas; ii) ky, kasaba ve ehirlerin gereksiz yere yklmas ya da askeri gereklilik olmakszn tahribi; iii) savunmasz kasabalara, kylere, konutlara ve binalara herhangi bir yolla saldrlmas ya da bombalanmas; iv) din, yardm ve eitim kurumlarna, tarihi antlara, bilim ve sanat almalarna kasten zarar verilmesi ya da tahrip edilmesi; v) kamusal ve zel mallarn yamalanmas.26 EYUCM itihadna gre, Statnn 3. maddesi, yaplageli kural nitelii tayan 2, 4 ve 5. maddelerin kapsamad btn insani hukuk ihlallerine uygulanan genel bir maddedir. Mahkemenin yerleik itihadna gre, 3. madde, uluslararas ya da i silahl atma niteliinde olup olmadna baklmakszn, btn silahl atmalara uygulanmaktadr. Bu balamda, 3. maddenin ihlalleri, sadece yaplageli temelli deil, szleme temelli ihlalleri de kapsamaktadr. 1907 Lahey Dzenlemelerinin ve 1949 Cenevre Szlemelerinin ortak 3. maddelerinin ihlallerini de ieren ar uluslararas hukuk ihlallerini oluturmaktadr ve Statnn 7. maddesi uyarnca bireysel cezai sorumluluk dourmaktadr. Dolaysyla, Statnn 3. maddesi emsiye kural olarak deerlendirilmekte ve burada saylan eylemlerden ibaret olmayp insancl hukuka ilikin uluslararas kurallarn dier ar ihlallerini d ierdii kabul edilmektedir.27 2.1.3. Soykrm Suu Soykrm hususundaki ilk nemli dzenleme, 260 sayl BM Genel Kurul karar dorultusunda, 1948 ylnda Soykrm Suunun nlenmesi ve Cezalandrlmas Szlemesi (Soykrm Szlemesi)nin kabul edilmesiyle ortaya kmtr.28 Szlemeye taraf olan devletler, soykrmn uluslararas hukuka gre bir
Andrea Carcano, The International Criminal Tribunal for the Former Yugoslavia: Activities in 2003, Chinese Journal of International Law, Vol. 3, Issue 1, 2004, p. 262. 25 Ruth Wedgwood, War Crimes in the Former Yugoslavia: Comments on the International War Crimes Tribunal, Virginia Journal of International Law, Vol. 34, No. 2, 1994, p. 272. 26 EYUCM Stats, madde 3. 27 Alpkaya, a.g.e., s. 122. 28 kinci Dnya Sava Sonras dnemde uluslararas insan haklar hukukunda meydana gelen gelimeler, bireysel sorumluluun hukuksal erevesinin iziminde nemli aamalarn kaydedilmesini salamtr. 1948 tarihli BM Soykrm Szlemesi bunun en gzel rneini oluturmutur. Bar zamannda yaplan bu szleme, soykrma ilikin bireysel sorumluluun erevesini izmitir. Soykrm Szlemesi, birok devlet tarafndan onaylanm; soykrm ve bireysel sorumlulua ilikin dzenlemeleri, teaml hukuku ve hukukun genel ilkelerinin bir paras haline getirmitir. Szleme ile
24

242

su olduunu kabul etmilerdir. Soykrm Szlemesine taraf olmayan devletler bakmndan ise, Szlemeye dayal bir sorumluluklar olmamalarna ramen, Uluslararas Adalet Divan sz konusu kurallarn onlar asndan da balayc olduunu ifade etmitir. Bu Szleme, kendisinden nceki uluslararas sularla ilgili gerekletirilmi olan dzenlemelerde bulunmayan yeni bir anlay ortaya koymutur.29 Soykrm suu, EYUCM Statsnde 1948 tarihli Soykrm Szlemesine uygun olarak dzenlenmitir. Buna gre, hem soykrm oluturan fiiller, hem de cezalandrlacak haller snrl sayda saylmtr. Mahkeme, Statnn 4.2 maddesinde; soykrm, milli, dini, rki ya da etnik bir grubu tamamen ya da ksmen yok etmek kastyla ilenen; i) grup yelerini ldrmek; ii) grup yelerine ciddi bedensel ya da zihinsel zarar vermek; iii) grubu ksmen ya da tamamen fiziksel tahribine yol aaca hesaplanan yaam artlarna kastl olarak maruz brakmak; iv) grup iinde doumlar nlemeye ynelik tedbir almak; v) grubun ocuklarn zorla baka bir gruba nakletmek ad altndaki sular yarglamaya yetkili klnmtr.30 Grup yelerini ldrmek, bir veya daha fazla kiinin ldrlmesi veya lmne yol almas; grup yelerine ciddi bedensel ya da zihinsel zarar vermek, ikence, rza geme, cinsel iddet veya insanlk d ya da kk drc muamele de dahil olmak ve bunlarla snrl olmamak zere, bir veya daha fazla kiiye ciddi bedensel veya ruhsal zararlar veren davranlarda bulunmak; grubu ksmen ya da tamamen fiziksel tahribine yol aaca hesaplanan yaam artlarna kastl olarak maruz brakmak, byk nem tayan gda ve tbbi bakm gibi imkanlardan kasten yoksun brakmak veya evlerden sistematik kovulma da dahil olmak ve bunlarla snrl olmak zere, grubun ksmen veya tamamen fiziksel ykmna yol aaca hesaplanan yaam artlarna bir ya da daha fazla kimseyi tabi tutma; grup iinde doumlar nlemeye ynelik tedbir almak, bu amaca ynelik tedbirlerin bir veya daha fazla kiiye uygulanmas, grubun ocuklarn zorla baka bir gruba nakletmek, 18 yan altnda olan ve failin bu durumu bildii veya bilmesi gerektii bir veya daha ok kimseyi bir gruptan dierine zorla nakletmesi anlamna gelmektedir.31 EYUCM Statsnn 4.3 maddesine gre ise u eylemler cezalandrlmaktadr: i) soykrm; ii) soykrm ilemek zere anlama; iii) soykrm ilemek zere dorudan ve aleni kkrtma; iv) soykrm giriimi; v) soykrm suuna katlma. 2.1.4. nsanla Kar lenen Sular nsanla kar sular, EYUCM Statsnn 5. maddesinde dzenlenmitir. Buna gre Mahkeme, herhangi bir sivil toplulua kar uluslararas ya da i silahl atma srasnda ilenen; i) adam ldrme; ii) toplu ldrme; iii) kleletirme; iv) srgn; v) hapsetme; vi) ikence; vii) tecavz; viii) siyasi, rksal ya da dini temelde

ilgili detayl bilgi iin bkz. Ezeli Azarkan, Nurembergten La Hayeye: Uluslararas Ceza Mahkemeleri, Beta Yaynevi, Krklareli, 2003, s. 23. 29 Baak, a.g.e., s. 72. 30 Yusuf Aksar, Implementing International Humanitarian Law: From the Ad Hoc Tribunals to a Permanent International Criminal Court, London, New York: Routledge, 2004, p. 203. 31 Aslan, a.g.e., ss. 112-113.

243

zulm; ix) dier gayri insani fiilleri soruturma ve kovuturmaya Uluslararas Mahkeme yetkilidir.32 nsanla kar sularn maddi esi, sivil bir toplulua kar geni ya da sistematik bir saldrnn paras olarak saylan eylemlerden birini gerekletirmek, manevi esi ise bu saldrya katldn bilmektir. Statde, insanla kar su ilenebilmesi iin uluslararas ya da i atmann varlndan bahsedilse de, st Yarglama Dairesi kararnda, uluslararas yaplageli hukukunda insanla kar sular ile silahl atma arasnda bir balant bulunmad sonucuna varmtr.33 2.2. Kiiler Bakmndan Yarglama Yetkisi Eski Yugoslavya Uluslararas Ceza Mahkemesi, Stat hkmleri uyarnca gerek kiiler zerinde yarglama yetkisine sahiptir.34 Mahkeme, bu zelliiyle gerek kiilerin yan sra rgt ya da gruplar yarglama yetkisine sahip ola Nuremberg Mahkemesinden ayrlmaktadr. Nuremberg rneinin izlenmemesinin iki nedeni bulunmaktadr. lk olarak, EYUCM ile ulusal mahkemeler arasnda, rgtn EYUCM tarafndan su rgt olarak ilannn ardndan, ulusal mahkemelerin kiileri rgte yelik nedeniyle mahkum etmesini salayacak hiyerarik bir iliki sz konusu deildir. kincisi ve daha nemlisi, yelik suuna ilikin olan rgt yoluyla su kavramnn, Statnn temelinde yatan cezai sorumluluun kiisellii ilkesiyle badamad gr baskn kmtr.35 EYUCM Statsnn 7.1 maddesine gre, Statnn 2. ve 5. maddelerinde yer verilen bir suu planlayan, kkrtan, emreden, ileyen ya da planlanmasna, hazrlanmasna ya da gerekletirilmesine baka trl yardm ve yardmclk eden bir kimse, o su iin bireysel olarak sorumludur. Bylece, hem kendisi yasad davran gerekletiren birey, hem de o davrana fiziksel olarak katlmayan, ama rnein emir veren ya da zendiren st madde 7.1 kapsamna girmektedir. rnein, bir sivilin ldrlmesini emreden bir st, madde 7.1 kapsamnda tutulabilmektedir. Bunun gibi, baz sivillerin ya da sivil gruplarn ortadan kaldrlmasn planlayan ve buna ilikin emirleri askeri bir komutana ileten siyasi bir lider de sorumlu tutulabilmektedir. ster askeri, ister sivil olsun, bu tr stlerin cezai sorumluluu, bu durumlarda, kiisel ya da dorudan cezai sorumluluktur, bu suun fiziksel olarak ilenmesiyle dorudan balantsnn sonucudur. Dolaysyla, madde 7.1, ceza hukukunun cezai sorumluluu sadece suu fiziksel olarak ileyen bireylere deil, sua eitli yollarla katlan ya da katkda bulunanlara da genileten ilkesini yanstmaktadr, ancak bu katlmann, su ortaklna dayal sorumluluun ilkeleri uyarnca, sula yeterince balantl olmas gerekmektedir. Madde 7.1de saylan eitli katlma biimleri, asl faillerle su ortaklar arasnda sralanmaktadr. Bylece, madde 7.1in, suun ilenmesinde ister dorudan yer alsn, isterse baka yollarla katlsn, herkesin sorumlu tutulmasn hedefledii sylenebilmektedir. EYUCM Statsnn 7.3. maddesine gre ise, Statnn 2-5. maddelerinde yer verilen eylemlerden herhangi birinin, bir ast tarafndan ilenmesi, eer astn bu suu ilemek zere olduunu ya da ilediini biliyorsa ya da bilebilecek durumdaysa ve bu

32 33

EYUCM Stats, madde 5. Alpkaya, a.g.e., ss. 127-128. 34 EYUCM Stats, madde 6. 35 Alpkaya, a.g.e., s. 107.

244

eylemleri engellemek ya da failleri cezalandrmak iin gerekli ve makul nlemleri almamsa, stnn cezai sorumluluunu ortadan kaldrmamaktadr.36 Bireylerin cezai sorumluluuna ilikin olarak son nokta ise, EYUCM Statsnde belirtildii gibi, hi kimsenin daha nce EYUCM tarafndan yargland uluslararas insancl hukukun ar ihlallerini oluturan eylemler iin, bir ulusal mahkeme tarafndan yarglanamamasdr.37 Fakat hemen belirtmek gerekir ki, bu durumun istisnalar bulunmaktadr. Uluslararas insani hukukun ihlallerini oluturan eylemler iin bir ulusal mahkeme tarafndan yarglanan bir kimse eer; i) yargland eylem adi su olarak nitelenmise; ii) ulusal mahkemedeki yarglama tarafsz ya da bamsz deilse, san uluslararas cezai sorumluluktan korumak zere tasarlanmsa ya da dava zenle yrtlmemise, daha sonra Uluslararas Mahkeme tarafndan yarglanabilmektedir.38 2.3. Yer ve Zaman Bakmndan Yarglama Yetkisi EYUCMnin yer bakmndan yarglama yetkisi, eski Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyetinin topraklarn, hava sahasn ve karasularn ieren lkesini kapsamaktadr.39 Dier bir deyile, Mahkeme, eski Yugoslavya lkesinde ilenen sular yarglamaya yetkili klnmtr. Bu, Mahkemenin eski Yugoslavya topraklarnda kurulan btn yeni devletlerin (yani Slovenya, Hrvatistan, Bosna Hersek, Yugoslavya ve Makedonya) kara, deniz ve hava lkesinde ilenen ya da ilenebilecek olan sular yarglama yetkisine sahip klnd anlamna gelmektedir.40 EYUCMnin zaman bakmndan yarglama yetkisi ise, 1 Ocak 1991den balayan dnemi kapsamaktadr.41 Gvenlik Konseyinin 808 (1993) sayl kararnda, Mahkemenin 1991den balayarak yetkili olmas ngrlmtr. 1991 iinde bir balang tarihi belirlenmeye alrken, Hrvatistan ve Slovenyann bamszlklarn ilan ettikleri 25 Haziran 1991; Yugoslav Federal Ordusunun Slovenyaya mdahale ettii 27 Haziran 1991 ve Srbistan ve Hrvatistan askeri gleri arasnda atmann balad 3 Temmuz 1991 tarihleri arasnda zerinde durulmutur. Fakat, Mahkemenin uygulayaca hukuk bakmndan, atmann i ya da uluslararas atma niteliine ilikin herhangi bir n kabul yanstacak bir tarihin seilmesi sakncal olduundan, Genel Sekreter, raporunda, 1 Ocak 1991in tarafsz bir tarih olduunu, herhangi bir zgl olayla balants bulunmadn ve atmann uluslararas ya da i atma niteliine ilikin herhangi bir yargda bulunulmadn gstermeyi amaladn zellikle belirtmitir.42

Alpkaya, a.g.e., s. 108. EYUCM Stats, madde 10.1. Hi kimse ayn sutan dolay iki kez yarglanamaz ve cezalandrlamaz (non bis in idem) ilkesi, ceza hukukunun yerleik bir kuraldr ve uluslararas insan haklar szlemelerinin de gvence altna ald bir hakk oluturmaktadr. Alpkaya, a.g.e., s. 111. Non bis in idem ilkesi ile ilgili ayrntl bilgi iin bkz. Alia Ylmaz, Uluslararas Ceza Hukuku El Kitab, 2. Bas, Beta Yaynevi, stanbul, 2001, ss. 137-142. 38 EYUCM Stats, madde 10.2. 39 EYUCM Stats, madde 8. 40 Alpkaya, a.g.e., s. 134. 41 EYUCM Stats, madde 8. 42 Alpkaya, a.g.e., s. 134.
37

36

245

2.4. EYUCMnin Yaran Nitelikteki Yarglama Yetkisi EYUCM Stats uyarnca, Mahkeme, ulusal mahkemeler karsnda ncelie sahiptir.43 tzk de herhangi bir devletin ulusal mahkemelerinin kararlarnn Mahkemeyi balayamayacan bildirmektedir.44 Ayrca, Mahkeme, yarglama srecinin herhangi bir aamasnda, ulusal mahkemelerden, Stat ile tzk uyarnca, Uluslararas Mahkemeye yetki brakmalarn resmen isteyebilmektedir.45 EYUCM Statsnn 9. maddesine gre, ulusal mahkemelerle EYUCM arasnda yetkilerin yart hallerde,46 EYUCMnin yetkisinin stnl kabul edilmitir. Byle bir durumda, ulusal mahkemelerin davaya son vererek btn bilgi ve belgeleri Mahkemeye aktarmas gerekmektedir. Mahkeme, Usul ve Delil Kurallar ve Statye uygun olarak, ulusal mahkemelerden btn bilgi ve belgelerin kendisine teslimini resmi olarak isteyebilecektir.47 Genel Deerlendirme ve Sonu Eski Yugoslavya Uluslararas Ceza Mahkemesi, kuruluu ile sadece kendisinden nceki ceza mahkemelerinden deil, dier btn uluslararas mahkemelerden de ayrlmaktadr. EYUCM, bir Gvenlik Konseyi karar ile kurulmu ad hoc bir mahkemedir. Daha nce benzeri grlmemi bu durum bile Mahkemeyi srad klmaktadr. Fakat, Mahkemenin sadece kuruluu deil, hukuk kiilii ve hukuksal yetkileri de onu dierlerinden belirgin biimde ayrmaktadr.48 Mahkeme, eski Yugoslavyada ilenen sulara son verilmesi, caydrc bir etkinin salanmas, adaletin temin edilmesi, hukuk ve kamu dzeninin hakim olduu bir atmosferin oluturulmas iin kurulmutur. Bu adan, uluslararas insancl hukuk ihlallerinin yarglandnn bir gstergesi olmas asndan nemlidir.49 EYUCMnin zaman bakmndan ne zaman sona erecei konusu henz akla kavumamtr. BM Genel Sekreteri ve Gvenlik Konseyinin, eski Yugoslavyada sren atmann gelecei konusunda herhangi bir ngrde bulunmaktan kandn dndren bu belirsizlik sonucunda, bugn artk bu konu Mahkemenin varlnda dmlenmi gibi grnmektedir. Dier bir deyile, aradan geen sre iinde Mahkemenin zaman bakmndan yetkisinin snrlandrlmam olmas, bu yetkinin, Mahkemenin ortadan kalkmasna kadar geerliliini korumasnn istendiini dndrmektedir. Bu ise, bugn ve hatta gelecekte ilenebilecek sularn da var olduu srece, Mahkemenin yarglama yetkisi kapsamna girdii anlamna gelmektedir. lk bakta bunun, ad hoc bir mahkeme bakmndan uygun olmad dnlebilir. Bununla birlikte, Mahkemenin, eski Yugoslavyada barn kurulmas amacna yardmc bir organ olarak kurulduu gz nne alnrsa, Gvenlik

43 44

EYUCM Stats, madde 9.2. EYUCM Stats, madde 10.2. 45 EYUCM Stats, madde 9.2. 46 Yaran yetki kavram, uluslararas ceza hukukunda iki ayr hukuk dzeninin ayn kiiyi ayn sutan dolay kendi yetki alan erevesinde soruturma, kovuturma ve mahkum etme yetkisine sahip olmasn anlatmaktadr. Bu, devletler arasnda sklkla grlen bir durumdur ve sorun olaan olarak evrensel yetki ve iade kurallarna gre zlmektedir. Ulusal mahkemeler ile EYUCM arasndaki ilikinin nitelii iin bkz. Alpkaya, a.g.e., s. 58. 47 Pazarc, Bosna-Hersek Sorununda Uluslararas Yargnn Rol, a.g.e., s. 388. 48 Alpkaya, a.g.e., s. 41. 49 Baak, a.g.e., s. 39.

246

Konseyinin bu amacnn gerekletii kansna varana kadar fesih yetkisini kullanmamasn doal karlamak gerekmektedir.50 Gnmzde de almalarn srdren EYUCM, uluslararas hukukun geliimine birok bakmdan katkda bulunmutur. Bu gelimelerden ilki, Gvenlik Konseyinin Eski Yugoslavyadaki ihlalleri aratrmakla grevlendirdii komisyonun buradaki olaylarn uluslararas bar ve gvenlii tehdit ettii ve barn yeniden tesisi amacyla katkda bulunaca ngrsyle bir ad hoc uluslararas ceza mahkemesinin kurulmasna ilikin tavsiye karardr. Bu temelde, Gvenlik Konseyi, BM Szlemesinin VII. Blm erevesinde ald 808 ve 827 sayl kararlarla byle bir mahkeme kurmutur. EYUCMnin kuruluu hem uluslararas insancl hukuk ihlallerinin uluslararas bar ve gvenlii tehdit etmesinin nlenmesi, hem de Mahkemenin BM Szlemesinin VII. Blm erevesinde oluturmas nedeniyle tm devletleri balayc nitelikte olmas gibi nemli zellikler tamaktadr. Bu ynyle Mahkeme, uluslararas bar ve gvenliin yeniden idamesi iin bir ara olarak kullanlma gibi bir zellie sahiptir. kinci olarak, EYUCM, uluslararas insancl hukukun balca kurallar onaylamas konusunda da nemli katklarda bulunmaktadr. BM Genel Sekreterlii kanunsuz su ve ceza olmaz ilkesinin zerinde hassasiyetle durmu ve tm devletleri balayc nitelikte olan uluslararas teaml hukukunun bir parasn oluturan uluslararas insancl hukuk ilkelerinin uygulanmasn istemitir. Genel Sekreterlik, silahl atma hukukunun 1949 Cenevre Szlemeleri, sava hukuku ve rf adet hukuku kurallarn ieren 1907 Lahey Szlemesi, 1948 Soykrm Szlemesi ve 1945 Nuremberg artna dayandn belirtmitir. EYUCMnin salad nc bir gelime de, bireysel sorumluluu ieren 1949 Cenevre ve 1907 Lahey Szlemeleri hkmlerini kapsayan uluslararas insancl hukuk uygulamasn tevik ederek, Eski Yugoslavya snr iindeki silahl atmalar nlemeye ynelik somut ve baarl abalardr.51 Kaynaka Kitaplar Aksar, Yusuf, Evrensel Yarg Kurulular, Sekin Yaynevi, Ankara, 2007. Aksar, Yusuf, Implementing International Humanitarian Law: From the Ad Hoc Tribunals to a Permanent International Criminal Court, London, New York: Routledge, 2004. Aksar, Yusuf, Uluslararas Ceza Mahkemesi ve Uluslararas Ceza Usul Hukuku, Sekin Yaynclk, Ankara, 2003. Alpkaya, Gken, Eski Yugoslavya in Uluslararas Ceza Mahkemesi, Turhan Kitabevi, Ankara, 2002. Aslan, Muzaffer Yasin, Teoride ve Uygulamada Sava Sular, Bilge Yaynevi, Ankara, 2006. Azarkan, Ezeli, Nurembergten La Mahkemeleri, Beta Yaynevi, Krklareli, 2003.
50 51

Hayeye:

Uluslararas

Ceza

Alpkaya, a.g.e., s. 135. Azarkan, a.g.e., ss. 194-195.

247

Baak, Cengiz, Uluslararas Ceza Mahkemeleri ve Uluslararas Sular, Turhan Kitabevi, Ankara, 2003. Bouchet-Saulnier, Franoise, nsancl Hukuk Szl, ev. Selahattin Badatl, 1. Bask, letiim Yaynlar, stanbul, 2002. Bozkurt, Enver, Trkiyenin Uluslararas Hukuk Mevzuat, laveli 3. Bask, Nobel Basmevi, Ankara, 2003. nar, M. Fatih, Uluslararas Ceza Mahkemelerinin Geliimi Inda Uluslararas Ceza Divan, Kazanc Hukuk Yaynevi, stanbul, 2004. Da, Ahmet Emin, Uluslararas likiler ve Diplomasi Szl, Anka Yaynlar, stanbul, 2004. Eki, Canan, Ate, Uluslararas Ceza Mahkemesinin nsanla Kar Sular zerindeki Yarg Yetkisi, Sekin Yaynclk, Ankara, 2004. Gndz, Aslan, Milletleraras Hukuk, Temel Belgeler rnek Kararlar, Beta Yay., stanbul, 1998. nok, Murat, Tarihi Perspektifiyle Uluslararas Ceza Divan, Turhan Kitabevi, Ankara, 2003. Pazarc, Hseyin, Uluslararas Hukuk, Gzden Geirilmi 5. Bas, Turhan Kitabevi, Ankara, 2007. Polat, Necati, Ahlak, Siyaset, iddet: Bir Kuram Olarak Uluslararas Hukuk, Kzlelma Yaynclk, stanbul, 1999. lger, rfan Kaya, Yugoslavya Neden Paraland?, Balkan Dramnn Perde Arkas, Sekin yaynclk, Ankara, 2003. Ylmaz, Alia, Uluslararas Ceza Hukuku El Kitab, 2. Bas, Beta Yaynevi, stanbul, 2001. Makaleler Meron, Theodor, Rape as a Crime Under International Humanitarian Law, American Journal of International Law, Vol. 87, 1993. Meron, Theodor, War Crimes in Yugoslavia and Development of International Law, American Journal of International Law, Vol. 88, 1994. Odman, Tevfik, Eski Yugoslavya le lgili Uluslararas Ceza Mahkemesinin Kuruluu ve Yasal Dayana, A Hukuk Fakltesi Dergisi, Cilt: 14, S. 1-4, 1996. Pazarc, Hseyin, Bosna-Hersek Sorununda Uluslararas Yargnn Rol, Prof. Dr. Oral SANDERe Armaan, ASBF Dergisi, C. 5, No: 1-4, Ocak-Aralk 1996.

248

Trkolu, Emir, Milosevic Sonras Srbistan: Ruhlar Sessizlii Bozunca, Stratejik Analiz, Say 17, 2001. Wedgwood, Ruth, War Crimes in the Former Yugoslavia: Comments on the International War Crimes Tribunal, Virginia Journal of International Law, Vol. 34, No. 2, 1994.

249

Trkiyeye Komu Balkan lkeleri ile Ekonomik birlii ve Yatrm mkanlar: Yunanistan ve Bulgaristan rnei Selim Bekiolu*, Glah Sezen**, Umut Tolga Gm*** Giri Dnyada II. Dnya Sava ve souk sava yllarnn bitiinin ardndan hzlanan kreselleme sreci, lkelerin birbirine yaknlaarak piyasalarn birbirine daha fazla ve hzla entegre olmasna, lkelerin d ticaret politikalarn yeniden gzden geirmelerine neden olmutur. Bu erevede komularmzn 1990'larn bandan itibaren hzla dnyaya entegre olma abalar ve bu lkelerin Avrupa pazar ekonomilerine geileri blgede yeni bir ekonomik ve ticari potansiyel domasna yol amtr. Trkiye bir yandan AB piyasasna entegre olarak yeni teknolojileri elde edebilecek gelien bir lke bir yandan da komularyla ilikilerini gelitirerek kendi tecrbeleri ile onlara da katkda bulunabilecek bir lke konumundadr. Komularmzda son 10 ylda meydana gelen byk deiiklikler son derece nem tamakta ve d ticaret verileri komu lkelerin gelimi lke ekonomileri kadar nemli bir pazar olduunu gstermektedir. 203 milyar dolarlk Balkan pazarndan lkemiz 2000 yl sonu itibariyle 2.1 milyar dolar yani yzde 1 bile pay alamamaktadr. Bu almann amac, lke snrlarnn sadece haritalarda kald globalleme rzgarnn her zamankinden daha hzl estii gnmzde, komumuz AB yesi Yunanistan ve en nemli ticaret partnerleri Avrupa Birlii lkeleri olan ve AB tam yelii gndemde olan Bulgaristan ile ekonomik ve ticari ilikilerimizin olabilecek en st seviyede olmas iin yaplmas gereken, ak bulunan yatrm alanlarnn belirlenmesidir. Sz konusu lkelerle olan ticaret hacmi ve karlkl faaliyette bulunulan firma saylarnn yllara gre deiimi istatistik bir yaklam ile ele alnacak, bulunan sonular ekonomik ibirlii erevesinde irdelenecektir. 1.1. Trkiyenin Balkanlar Stratejisi 1980lerin sonlarnda dnyada yaanan gelimelere paralel olarak Balkanlar corafyasnda meydana gelen rejim deiiklikleri ile hem demokrasiye hem de serbest piyasa ekonomisine gei yaanmtr. Bu tarihe kadar, Bat Avrupadaki ekonomik kalknma modelinden farkl bir sisteme sahip olan blge lkeleri, bugn temel d politika hedeflerinden biri haline gelen ABnin temelleri atlrken de doal olarak bu yaplanmann dnda kalmtr. Rejim deiikliinin hemen ardndan ise yzlerini Batya dnerek, mevcut devletler sistemindeki yeni yerlerini almlardr. Bu dnemde, en temel kayglardan biri, devlet ina srelerinin nemli bir ayan oluturan ekonominin yeni dnya dzeninin gereklerine uygun ekilde yeniden yaplandrlmas olmutur. Bu kapsamda, blge lkelerinin geirdii deiim ve dnm srecinde ABD ve AB belirleyici aktrler olarak n plana km; IMF, Dnya Bankas ve NATO gibi uluslararas rgtler youn bir ekilde kullanlmtr. Gelinen noktada Balkan lkeleri, 20 yllk bir sre ierisinde hem NATO ve AB
*

Prof. Dr.; Adnan Menderes niversitesi. Ar. Gr.; Adnan Menderes niversitesi. *** Ar. Gr.; Adnan Menderes niversitesi.
**

250

yesi olmu (veya yelik yolunda ciddi mesafe kat etmi); hem de dnya politik ekonomisinde nemli bir jeoekonomik gei noktasn temsil etmeye balamtr. 1990lar boyunca Balkanlar corafyasnda tecrbe edilen kanl savalar, etnik atmalar ve snr anlamazlklar gstermitir ki Balkanlarn gelecei iin gvenlik ve istikrarn tesis edilmesi her eyin stnde gelmektedir. Blgede gvenlik ve istikrarn salanmasnda en nemli faktrlerden bir tanesi ise ekonominin kalkndrlmas ve yaam standardnn ykseltilmesinden gemektedir. Dier bir ifadeyle, ilikilerin sadece devlet-devlet zemininde yrtlmesinden kanarak, ticari balar kurup taraflara ibirliinden doan karlkl kazan ve karn gsterilmesinde yatmaktadr. Bylece birbirleri ile ticaret yapan kiiler ve devletler birbirilerini daha iyi anlamaya balayacak ve karlkl refahn arttn grdke atmadan deil uzlamadan yana tavr sergileyecektir1. Zira 2000li yllarn bandan itibaren, isel ve dsal dinamiklerin de etkisiyle, sz konusu anlay blgede kendini gstermeye balamtr. Son dnemde blge lkelerinin gerek kendi i ekonomi-politik yaplarnn iyiletirilmesinde gerekse d pazarlara almada ciddi admlar att grlmektedir. ABye uyum erevesinde birok yasa kartlm ve reformlar gerekletirilmitir. Avrupada kurumlar vergisinin en dk olduu lkeler bu corafyada yer almaktadr. Henz AB yesi olmamalarna ramen Kosova ve Karada para birimi olarak Euroyu kullanmaktadr. Vergi muafiyetleri, sbvansiyonlar ve brokrasinin azaltlmas gibi devlet tarafndan salanan tevikler; ikili ve ok-tarafl serbest ticaret anlamalar ve zelletirmeler bir taraftan yabanc yatrmclarn itahn kabartrken dier taraftan da szkonusu lkelerin ekonomik kalknmas iin nemli srama talarn oluturmaktadr. Bu kapsamda, tek tek lkeler incelenecek olursa grlmektedir ki Srbistann 2009 yl verilerine gre GSYHsi 43 milyar dolara ulamtr. Kii bana milli geliri ise 5.6 bin dolar civarndadr. lkede, AB ile btnleme yolunda kararl bir ekonomik program uygulanmaktadr. Yapsal reformlar bal altnda bugne kadar kard yasalar ciddi saylara ulamtr. Bu ynyle Srbistan, yakn corafyasnda Trkiye asndan da nemli bir pazara dnmtr. lkede ticari mevzuatn sadeletirilmesi, brokrasinin azaltlmas ve en son Babakan Erdoann Temmuz ayndaki Srbistan ziyareti esnasnda imzalanan vize muafiyeti ve serbest ticaret anlamalar sonucunda ilerleyen dnemde iki lke arasnda nemli bir yatrm dalgasn beklemek yanl olmayacaktr. 2012 ylnda ABye tam ye olmas beklenen Hrvatistannn ekonomisi ise 2001-2008 yllar arasnda ortalama %4,4 bym; GSYHsi 63 milyar dolar civarnda gereklemitir. lkenin, 2005te balayan tam yelik mzakereleri sresince, siyasi ve ekonomik politikalarn Birlikle uyumlu hale getirme abas erevesinde att admlar ve kurumsal yapsnda gerekletirdii dzenlemeler nemlidir. Ayrca Adriyatikin incisi olarak bilinen bu lke, corafi konumu itibariyle de blge lkelerine kyasla olduka avantajl durumdadr. Zira Hrvatistan 1777 km ile Adriyatike en uzun kys olan lkedir. Bu noktada, Trk firmalarnn Hrvatistandaki yatrmlar ierisinde lkenin ky eridindeki turizm tesislerinin byklk asndan ilk srada yer ald grlmektedir.

www.yenibalkan.com.mk

251

Blgede ekonomik anlamda nemli bir deiim geiren bir dier lke ise Bosna-Hersektir. Her ne kadar lke ekonomisinin istikrar iin gerekli kurumlar AB, NATO, BM, ABD gibi uluslararas aktrlerin teknik ve finansal destei ile ayakta duruyor olsa ve isizlik rakam %45 gibi astronomik seviyelerde dolasa da, BosnaHersekin serbest piyasa ekonomisinin salkl ileyebilmesi iin gsterdii aba dikkate deerdir. Trkiyenin sreteki katks ise ayr bir tartma konusudur. Zira Ankara hem siyasi alanda l mekanizma toplantlarn balatarak Bosna-Herseki Srbistan ve Hrvatistan ile diyalog masasna oturtmu, hem de ekonomik alanda eitim kurumlarndan altyap projelerine kadar birok sektrde yatrm yapmtr. lkede 2 tane Trk niversitesi, Ziraat Bankasnn toplam 21 ubesi, Hayat Grubunun kat fabrikas ve iecamn soda fabrikas bulunmaktadr. Ayrca Bosna-Hersek Havayollarnn %49u Trk Hava Yollarna aittir. AB aday lkesi olan ve mzakerelere devam eden Makedonya ise blgede yatrmclar bekleyen nemli bir ekonomik potansiyel barndrmaktadr. Bilhassa Trk yatrmclar iin cazibe merkezi konumunda olan bu lkede, 250yi akn Trk firma faaliyet gstermektedir. Bunlarn yaklak 100 bu lkeye dorudan yabanc sermaye yatrm gerekletirmitir. Kresel ekonomik krize ramen, iki lke arasndaki 2009 yl ticaret hacmi ise 324 milyon dolardr. Balkanlarda turizm denildiinde ilk akla gelen ve bu sektrde en hzl byyen lkelerden biri olan Karada da son dnemde yatrmclar asndan olduka ilgi grmektedir. IMF, Dnya Bankas ve Avrupa Yatrm Bankas yesi olan, AB, NATO ve Dnya Ticaret rgt ile ise yelik mzakerelerine devam eden bu lke, son dnemde zellikle ulatrma projeleri ile dikkat ekmektedir. Bu anlamda lkenin en byk yatrm projesi 7 lkeden gemesi planlanan Adriyatikyonya otoyoludur. Trkiye ile ilikiler asndan ise yasal ereve tamamlanm; vize muafiyeti ve serbest ticaret anlamalar imzalanm olmasna ramen ekonomik krizin de etkisiyle ok fazla ilerleme salanamamtr. Karada ile Trkiye arasnda 2009 yl d ticaret hacmi, bir nceki yla kyasla %36 orannda azalarak yalnzca 32,3 milyon dolar olarak gereklemitir. Karadadaki Trk yatrmlarn toplamnn ise 50 milyon Euro civarnda olduu bilinmektedir. Bu anlamda, Karada Trk firmalar iin devlet tevikleri ve ikili anlamalar da dikkate alndnda hem nemli bir ekim merkezi hem de el dememi bir pazar nitelii tamaktadr. ABnin 2004 genilemesi erevesinde Birlie ye olan Slovenya, ekonomik ve ticari ilikilerini o tarihten bu yana ABnin Gmrk Birlii politikalar erevesinde yrtmektedir. zellikle makine, elektrik-elektronik ve otomotiv yan sanayinde olduka gelimi bir endstriye sahiptir. Avrupa pazarlarna yaknl ve retim maliyetlerinin dk olmas lkeye birok yabanc dorudan yatrmn gelmesini salamaktadr. Ayrca, dier Orta Avrupa lkeleri gibi turizm cenneti olan Slovenya, turistik tesisleri ve kapasitesi ile bu sektrde de iddial olduunu gstermektedir. Son olarak, 2008 ylnda Srbistandan bamszln ilan ederek Balkanlarn en gen devleti olan Kosova gelmektedir. Bamszlk ilanndan bugne sadece 69 devlet tarafndan tannan bu lke, uluslararas sistemde tam bir aktr haline gelememi ve bu ynyle devlet ina srecini henz tamamlayamamtr. Sz konusu durum, ekonomik kalknmann nndeki en temel engellerden birini de oluturmaktadr. Kosovann salkl bir ekilde piyasa ekonomisine geii, dnya devletleri ile ticaret yapabilmesi ve bu ekilde halkn refahnn arttrlmas ve 252

yoksulluun giderilmesi ynndeki uluslararas abalar devam etmektedir. Bu abalara en fazla destek veren lkelerin banda ise Trkiye gelmektedir. Tannma sorunu nedeniyle ekonomik anlamda da izole edilmi olan Kosovann Trkiye ile ticari ilikileri hayati neme sahiptir. Bu erevede, 2009 ylnda Trkiyenin Kosovaya ihracat 278 milyon dolar, Kosovadan ithalat ise 10 milyon dolar civarnda gereklemitir. 1.2. Balkan lkeleri: Yunanistan ve Bulgaristan Balkan lkeleri ierisinde bize komu iki lke olan Bulgaristan ve Yunanistann ekonomik yaplarn srasyla inceleyelim: 1.2.1. Bulgaristan Ekonomisi Eski bir Dou Blou lkesi olan Bulgaristan, AB yeliine hazrlanma aamasnda ekonomisini pazar ekonomisi prensipleri erevesinde AB standartlarna getirmeye almtr. Yaklak 10 yl nce ar bir mali kriz yaam olan lke, daha sonra ekonomik reformlara arlk vermi ve bu sayede makroekonomik istikrar ve yksek byme oranlarna kavumutur. Krizden sonra Bulgar paras Levann Alman Markna sabitlenmesi ve Uluslararas Para Fonu (IMF) ile yaplan standby anlamas istikrar kuvvetlendirmitir. Dk enflasyon ve yapsal reformlarda kat edilen mesafe sayesinde yatrm ortam da iyilemi ve lkeye yabanc sermaye girmeye balamtr. Bulgaristan, en ksa zamanda Avro para birimine gemek iin istemleri yerine getirmektedir. AB Ekonomik ve Mali ler Konseyi (EKOF_N)in, AB ye lkeler Maliye Bakanlarnn katlmyla Brkselde gereklesen oturumunda, Bulgaristann 2009 ylna kadar ekonomik ve mali geliim tahminlerini gsteren belge onaylanmtr. Katlma Ortakl ile uyumlu program olarak adlandrlan bu programn uygulanmas, Bulgaristan, Avrupa dviz Birliine girmesi iin gerekli kriterlere ve Avro para birimine gemesine bir adm daha yaklatrmaktadr. 1989 ylnda COMECON sisteminin kmesi ve Bulgar ekonomisinin byk lde baml olduu Sovyet pazarnn kaybedilmesi nedeniyle Bulgar ekonomisi ciddi bir klme yasam ve halkn refah seviyesi yaklak yzde 40 orannda dmtr. lerleyen yllarda Yugoslavya ile Iraka uygulanan Birlemi Milletler ambargolar da bu lkelerle ticari ve ekonomik ilikileri olan Bulgaristan iin olumsuz bir etki yaratmtr. Enflasyon, 1994 ylnda yzde 122ye kadar km ve iki yl sonra da yaplan ekonomik reformlarn yetersizlii ve bankaclk sisteminin istikrarszl nedeniyle bir mali kriz yaanmtr2. 1997 ylnda balatlan reformlar ve para kurulu sisteminin (currency board) uygulanmaya balamasyla ekonomi hzla toparlanmaya balamtr. 1998 ylnda enflasyon yzde 1e inmi ve 1996 ile 1997 yllarnda yaanan klmeden
2

http://www.kto.org.tr/dosya/rapor/Bulgaristan.pdf

253

sonra GSY_H, 1998de yzde 4.0, 1999da yzde 2.3, 2000de yzde 5.4, 2001de ise yzde 4.0 bymtr.

2001 ylndaki hkmet deiiklii, ekonomi politikalarn da deimesi anlamna gelmemi, srdrlebilir ekonomik bymeye ve istihdam yaratmaya ynelik reformlara devam edilmitir. Bu devamlln sonucunda byme oran, 2002de yzde 4.5, 2003de yzde 5, 2004te yzde 6.6 olarak gereklemi ve Ekim 2002de Avrupa Komisyonu, Bulgaristann ilevsel pazar ekonomisi statsn tanmtr. Bulgaristan ekonomisi 2006 ylnda Trkiye ile ayn oranda byme gstermi ve lkedeki GSY_H arts yzde 6,1 olmutur. Bulgaristan Ulusal statistik Enstits tarafndan aklanan n verilere gre, kii basna hesaplanan GSYH 6.37 milyar leva (3.25 milyar Avro) tutarnda gereklemitir. Bulgaristan Merkez Banks verilerine gre 2007 ylnda GSYH yzde 6,2 orannda bymtr. Yl enflasyon ise 2007 ylnda yzde 8,4e ykselmitir. Ekonomik Kalknma Merkezi uzmanlarna gre istikrarl ekonomik gelimeye ramen 2007 ylnda Bulgaristan, yzde 6 seviyesinde seyreden ve genelde yksek olan ekonomik bymesinin 2008 ylnda bir lde yavalamas beklenmektedir. Son dnemlerde Bulgaristan hkmetinin ekonomi politikalar, vergi oranlarn drmeye ve lkeye daha fazla dorudan yabanc yatrm ekmeye ynelik olmutur. Dier yandan d bor yaplandrlmas ve menkul kymetler borsasnn gelitirilmesi ynnde almalar yaplm ve zelletirmeye arlk verilmitir. Bu dnemde zel sektrn geliimi ve ekonomi ierisindeki payn artrm olmas da dikkat ekicidir. Ocak 2007de Avrupa Birlii yeliine gemeden nce Bulgaristann siyasi ve ekonomik alanlarda gerekli uyum paketlerini uygulamas amacyla verilen fonlar, lke ekonomisinin geliiminde nemli bir role sahip olmutur. ABnin PHARE, ISPA ve SAPARD fonlarnn yan sra Avrupa mar ve Kalknma Bankas (EBRD) ve Dnya Bankasnn bir kurulusu olan Uluslararas Finans Kurumu (IFC) tarafndan salanan finansman lkeye aktarlmaktadr. 254

lkedeki en byk yatrmc olan EBRD tarafndan bugne dein 46 proje iin 848 milyon Euroluk kaynak salanmtr. Bulgaristann ABne katlmasnn yaratt iyimserlik ise yerini is evrelerinin somut sorunlarna brakmtr. Bulgaristan ekonomisinin rekabet gc ve yeniliki kapasitesi sorunu gnmzde gncel bir sorun olmutur. AB yelii Bulgaristan'dan irketlere Avrupa piyasalarna alma olana salamtr. Ancak ayn zamanda esneklik, uyum ve yenilikilik ile ilgili baz sorunlar gndeme getirmitir3. 1.2.2. Bulgaristanda Belli Bal Sektrler lkenin yzde 38i ekilebilir tarm arazisi niteliindedir. retimi yaplan balca tarm rnleri buday, arpa ve msrdr. Ayrca ttn, seker kam ve ayiei retimi de yaplmaktadr. Dier yandan Bulgar araplar, uluslararas pazarlarda kendilerine nemli bir yer edinmi durumdadr ve Bulgaristan dnyann en byk altnc arap reticisidir. Hkmetin bu sektrde mevcut arap retim tesislerinin modernizasyonu ve yeni tesisler almas ynnde projeleri 2006 ylnda uygulamaya konmutur. Organik retimi destekleyen ABnin son uygulamalar sonucu Bulgaristan Tarm Bakanl tarafndan 16 Eyll 2003de organik retim yapan iftilere 5 yllk sbvansiyon salanaca, ya retenlere topraklarndaki her bir retim birimi iin 44 Leva, meyve ve sebzeler iin ise 78 Leva verilecei bildirilmitir. Bu destekler, Bulgar iftisinin rekabet avantajn artrmasnda nemli rol oynamtr. Dier yandan Tarm ve Orman Bakanl bnyesinde kurulan Ulusal Tarm Danmanlk Servisi (NAAS), Avrupa Birliinin blgedeki tarmsal ve krsal kalknma iin salad ve 2007 ylna kadar her yl ortalama 53 milyon Avro yardm ieren SAPARD fonunun kullanmn ynetmitir. 2006da hem sanayi retimi hem de sanayi satlar artmtr. Sanayi retimi 2006 ylnda %12.2 artarken, inaat sektrnde son yllarda yaanan byme getiimiz yl hz kesmi ve %7.9 orannda gereklemitir. hracat satlar i pazar satlarndan daha hzl gelimi ve 2006 ylnn endstriyel bymeye nemli katkda bulunmutur. Bulgar istatistik Enstitsnn yrtt anket almalar 2007 yl iin sanayide yatrm beklentisinin yksek olduunu gstermektedir. 2006 iin % 11 olarak belirlenen bu rakam, 2007 yl iin % 16.4 olarak saptanmtr. Getiimiz yl imalat sanayiinde en kayda deer gelime % 39,6 ile ulam aralar imalatnda, % 26,1 ile metal retiminde, % 24 ile elektrikli aletlerde ve % 21,9 ile mobilya Sektrlerinde gereklemitir. Radyo, televizyon ve iletiim ekipmanlar retiminde % 35,2 ttn retiminde ise % 26,9 orannda bir gerilme yaanmtr. Perakende ticaret % 13,3 byrken toptan satlar 2006da sadece % 2,5 orannda gelime kaydetmitir. Kk lekli retim hatlarndan oluan otomobil, otobs ve kamyon retimi durma noktasnda olduu iin piyasadaki talep ithalatla karlanmaktadr. Bulgaristanda 2000 yl sonrasnda on yasn doldurmam ithal ikinci el piyasasna ynelim gzlenmektedir. Binek arac kullanmnda kaydedilen art, beraberinde yan sanayi ihtiyacn da oluturmaktadr. zellikle hava ve ya filtresi, motor paralar, egzoz sistemleri,

Bulgar Yatrmlar Ajans: http://investbg.government.bg/

255

ara alarm gibi gvenlik sistemleri, direksiyon kilitleri gibi ekipmanlara ve ikinci el aralarn bakmn yapmak zere test cihazlarna pazarda ihtiya duyulmaktadr. Tekstil sektr, getiimiz on yl ierisinde ciddi skntlar yasam, ancak ucuz ve kalifiye is gcne ilave olarak retim teknolojisine yaplan yatrmlarla sektr son dnemlerde tekrar canlanmaya balamtr. Hazr giyim retiminde zellikle szlemse zerinden almay tercih eden yabanc firmalarn arl vardr. Konfeksiyon ihracat son bes yl iinde byk art kaydetmitir. Dier yandan Bulgaristan, ylda yaklak 35-48 milyon dolar deerinde pamuk ithal etmektedir. Yunanistan ve zbekistan baslca tedariki konumundadr. Bu sektr, 1970 ve 80lerde Dou Blou lkeleri pazarna hitap etmektedir ve 1990larda da ayn lkelerdeki pazarlarn korumay baarmtr. Sektrn baslca 200 firmas, elektrik motoru, transformatr, pil, kablo, bilgisayar, ofis ekipmanlar, elektronikler, iletiim ekipmanlar, elektrikli ev eyalar retilmektedir. Elektrikli Esyalar Alannda Baslca Yabanc Yatrmlar : FESTO (Almanya), SIGMA DELTA (Belika), PRAMET (ek Cumhuriyeti), SCHNEIDER ELECTRIC (Fransa), SILWAY TECHNOLOGY (Fransa), ABB, LIEBHERR (Almanya), SIEMENS (Almanya), SPARKY TRADING (Almanya), VIDEOTON HOLDING (Macaristan), KOSTRA DEVELOPMENT (_srail), HYUNDAI (Kore), ASEA BROWN BOVERI (_svire), MICHIGAN MAGNETICS (ABD). Komnizm dnemi ar sanayi politikalar neticesinde lkede en fazla gelien sektrlerden biri de kimya sanayi olmutur. Ancak sektr doal gaz gibi retim girdilerinin fiyat deiimlerinden kolaylkla etkilenmektedir. Kimya sektrnde retilen rnlerin basnda organik ve inorganik kimyasallar, suni gbreler, plastikler, soda kl, PVC, plastikler, poliamid ve polyester lifler, boyalar ve vernikler, sentetik rnler, parfmeri, kozmetik, ecza ve petrol rnleri gelmektedir. 1999 ylnda Gneydou Avrupa Blgesinin en byk petrol rafinerisi Neftochimin Rus Lukoil tarafndan alnmasnn ardndan tesiste modernizasyon projesi balatlmtr. Stiren kpk reticisi olan Avusturyal Avustrotherm Aitosdaki ikinci fabrika inaat iin 2 milyon Avro yatrmaktadr. Bulgaristanda kmr madencilii sektr kk olmakla birlikte neme sahiptir. Bulgaristann enerji kalemleri iinde kmr en nemli kalemdir. Bulgaristanda linyit, altbitml, bitml ve antrasit kmr bulunmaktadr. Linyit kmr (1200-2000 ccal) Meri rmann dou ve bat blmlerinde ve Sofya civarnda youn olarak bulunmaktadr. Altbitml kmr (3000-5000 ccal) Bobov Dol, Pernik, Burgaz ve Blagoevgrad sehirleri civarnda, bitml kmr (5000 ccal) ise Bulgaristann merkez blgesi olan Gabrovo-Tvrditza-Sliven civarnda mevcuttur. En eski ve en yksek kalorili olan antrasit kmr (6000 ccal) Svoge ehri civarnda karlmaktadr. Bulgaristanda bitml ve antrasit kmr ise karlmaya uygun deildir. Pleven dzlnde petrol kaynaklar, bunun yan sra Vratza, Love ve Varna blgelerinde doalgaz kaynaklar bulunmaktadr. Ancak sz konusu petrol ve doalgaz lkenin ihtiyacn karlamaktan uzaktr.

256

Bulgaristanda demir, kursun, inko ve bakr cevherleri bulunmaktadr. Ancak demir kaynaklar yetersiz olduu iin ithalat da yaplmaktadr. Bulgaristanda youn olarak kire tas ve granit de bulunmaktadr. naat, turizm, bankaclk, ulatrma ve haberleme faaliyetlerini de ieren hizmet sektr GSYHnn %60,7sini oluturmaktadr. GSYHnn itici motoru olan hizmet sektrnn 2007 ylnda %10 orannda byd tahmin edilmektedir. Bulgaristanda inaat sektr, 1989dan sonra ciddi bir oranda klm, 1997de tamamlanan projelerin says 1989dakinin ancak drtte biri orannda gereklemitir. Daha sonra tekrar bir k trendi yakalanmtr. Sektrn yzde 90 zel sektr firmalarndan olumaktadr. lkede AB yelii ncesinde tamamlanmas gereken altyap projelerinin yansra konut inaat alannda merkezi ve yerel ynetimler tarafndan projeler gelitirilmitir. Dier yandan emlak piyasasna yabanc yatrmclarn ilgi gstermesi sonucu inaatlarda ve emlak fiyatlarnda art beklenmektedir. 2006 yl boyunca ticari bankalarn kredi genilemesi devam etmitir. Aralk 2006 tarihinde Avrupa Merkez Bankasnn faiz orann % 3.5 oranna ykseltmesinin Bulgaristanda da Euro kredi faizinin ykselmesine yol aaca beklenmektedir. 2006 ylnda gze arpan bankalar aras birleme eiliminin 2007 ylnda da devam edecei ngrlmektedir. Bulbank, Hebros Bank ve HVB Bank Biochim bankalar UniCredit Bulbank ad altnda tek bir banka olarak birlemi ve Pazar lideri DSK Bank yerinden ederek Bulgaristann en byk bankas haline gelmitir. Bulgaristanda Trk sermayeli D-Commerce Bank ile Ziraat Bankasnn Sofya ubesi faaliyet gstermektedir. Bulgaristanda belli basl bankalar aada sralanmaktadr: Bulbank, DSK Bank, United Bulgarian Bank, HVB Bank Biochim, First Investment Bank, aiffeisenbank Bulgaria, Bulgarian Post Bank, SG Expressbank, Economic and Investment Bank, Piraeus Bank Evrobank. Turizm, Bulgaristan ekonomisinde ncelikli sektrlerin basnda yer almaktadr. Bulgaristan, Karadeniz kysndaki sahil eridi, tarihi miras, dalar, kaplcalar, geni dzlkleri, rmaklar, glleri ve maaralar ile hem yaz hem de ks turizminde bir potansiyele sahip bulunmaktadr. Da ve ks turizmi asndan nemli bir blge olan Pomporovada bulunan Bor, Snejanka, Rojen Prespa, Panorama, Orfey, Malina otelleri zelletirilmektedir. Diger yandan Borovetzde 5 - 6 tatil ky, iki adet 4/5 yldzl otel ve kayak pisti yapmnn yan sra Rila dagnda 4/5 yldzl otel ve butik otel yapmnn planlanmaktadr. Gabrova yerel ynetimi de Uzanada kayak tesisleri yaplmas iin yatrmc araynda olduunu belirtmektedir. lkenin sabit telekomnikasyon sistemini kontrol eden Bulgar Telecom (BTC), 2003 yl iinde zellestirilmistir. BTC, 2007nin Mays aynda, 2.112 milyar Levaya American International Group, Inc. (AIG) tarafndan yzde 65 hissesi alnmtr. Yakn gelecekte AIGnin Bulgar Telecomun kalan hisselerinde yzde 25ini satn almas beklenmektedir. Bulgaristanda beklenen nc nesil GSM lisans ihaleleri gereklemitir. Intracom Bulgaria ile Bulgar Telecom (BTC) nc nesil GSM lisans ihaleleri imzalamlardr.

257

Intracom Bulgaria telekomnikasyon altyap projesini ve tesisat servislerini gerekletirecektir. Szlemelerin toplam deeri 13.6 milyon Avro olarak hesaplanmtr ve projelerin 2 sene ierisinde gereklemesi beklenmektedir. Getiimiz yl Bulgaristanda enerji sektrnde yaanan en nemli gelime Kozlodui Nkleer Santralinin 3. ve 4. reaktrlerinin AB ile yaplan yelik Katlm Anlamasnn bir koulu olarak 1 Ocak 2007 tarihinde kapatlmasdr. Bu durum Bulgaristann enerji sektrnde da bamlln artrmtr. Aadaki tablodan da grlecei zere 2005 ylnda Bulgaristann nkleer enerji yerel enerji kaynaklarnn % 45lik blmn oluturmaktadr. 1.2.3. Bulgaristann D Ticareti Bulgaristan DT kurallaryla uyumlu bir liberal d ticaret rejimi uygulamaktadr. D ticaret mevzuat tamamyla AB mevzuat ile uyumlatrlm olmakla beraber kimi zaman uygulamada deneyim eksiklikleri ile karlalmaktadr. Tablo 2. Bulgaristann D Ticareti (FOB)

2006 ylnda Bulgaristann ithalat %25,1 artarak 18,372 milyar Euro olarak gereklemitir. thal ettii madde gruplar ierisinde ilk be sray petrol ve doal gaz (%17,4), makine ve tehizat (% 8,9), Tekstil (% 7,7), otomotiv (%7,4) ve dier hammaddeler (% 6,5) almaktadr. Getigimiz yllarda olduu gibi 2006 ylnda da en byk ithalat lke gruplar, AB lkeleri (% 47) ve Balkan lkeleri hari olmak ve Rusya basta gelmek zere diger Avrupa lkeleri (%21,7) ve Trkiye dahil Balkan lkeleri (% 11,6) olmutur. Bulgaristana ithalat yapan ilk be lke srasyla Rusya, Almanya, talya, Trkiye ve Yunanistandr. Getiimiz yl Bulgaristann ihracat ise % 26,6 artarak 11,983 milyar Euro olmutur. Bulgaristann en byk ihra kalemleri srasyla demir ds metaller (% 14,2) giysi ve ayakkab (% 13,4), petrol rnleri (% 13,3), diger hammaddeler (% 9) ve demir ve elik (%7.4) olmutur. Bulgaristann en byk ihracat pazar 2006 ylnda Trkiye olmutur (%11,4). Bulgaristann ihracat yapt dier ilk drt lke de srasyla talya, Almanya, Yunanistan ve Belikadr. lke gruplar asndan bakldnda ise AB lkeleri (% 55) ve Trkiye dahil Balkan lkeleri (%24,2) en basta gelmektedir. 2006 ylnda ihracatn ithalat karlama oran bir nceki yla nazaran dk de olsa biraz iyileme gstererek % 65.2 orannda gereklemitir. Bulgaristann

258

2007 ylndaki ihracatnn 19,77 milyar Euroya, ithalatnn ise 28,79 Euroya ulat ngrlmektedir. Tablo 3- Bulgaristann En ok hracat Yapt On lke

Tablo 4- Bulgaristann En ok thalat Yapt On lke

1.2.4. Bulgaristann Yatrm Olanaklar 5 Milyon ve zerindeki yabanc yatrmlar Bulgaristan Yatrmlar Ajansndan, bu miktarn altndaki yatrmlar Bulgaristan KOB Gelitirme Ajansndan belirli ekillerde destek grmektedir. Tarm reticileri ayrca Tarm Bakanlna bal Devlet Tarm Fonundan destek almaktadrlar. Bulgaristan Yatrmlar Ajans yatrmlar kategoriye ayrarak yatrmclara aadaki destekleri vermektedir:

259

nc yatrm kategorisi: 5 20 milyon ; Bilgi ve gerekli izinlerin alnmasnda destek, idari ilemler iin mmkn olan en ksa sreyi salamak, kinci yatrm kategorisi: 20 36 milyon : Bilgi ve gerekli izinlerin alnmasnda destek, idari hizmetler, kurumsal destek, Birinci yatrm kategorisi: 36 milyon zeri: Bilgi temini, kurumsal destek, gerekli Altyapnn inasnda ve arsa tahsisinde devlet yardmnn salanmas. Bulgaristan KOB Gelitirme Ajans 150 kiiye kadar isi altran ve denmi sermayesi azami 8 milyon leva, ticaret hacmi azami 1 milyon leva olan irketleri desteklemektedir. Ajansn temel fonksiyonlar; bilgi (mevzuat, ekonomik gstergeler, ticari talepler, istatistik vb.) ve danmanlk (vergi, proje gelitirme, zelletirme, ihaleler vb.) hizmetleri sunmak, yeniletirme ve teknoloji gelitirme konusunda projelere destek vermek, Bulgaristanda kurulu yerli yabanc firmalarn yurtd fuarlara katlmlarn desteklemek ve fuarlar organize etmek olarak zetlenebilir. Ayrca uluslararas ibirlii programlarna katlmakta olan Ajans 2006 ylnda, AB fonu PHAREin Bulgaristandaki uygulaycs konumundadr. AB desteklerinden yararlanacak altyap projelerine Trk firmalar da katlabilmektedir. Bulgaristanda Yatrmcya Sunulan Tevikler ssizlik oran, Bulgaristan ortalama issizlik oranlarnn % 50 zerinde olan blgelerde yaplan yatrmlarda, sermayeye dntrlmesi ya da sosyal sigorta demelerine yatrlmas kouluyla 5 yl kurumlar vergisi muafiyeti bulunmaktadr. Aratrma merkezleri veya niversitelerle ortaklasa yaplan ARGE harcamalar vergi tabanndan drlmektedir. Amortisman oranlar bilgisayar ve yazlm iin 2 yl, yeni retim ekipman iin 2 yl iinde sfrlanmaktadr. En az 50 iyeri almasn salayan 5 milyon nun zerindeki yatrm projeleri dahilinde olan ekipman ithalatnda 2 yl sreyle KDV deme muafiyeti salanmaktadr. Temett zerinden % 7 vergi kesintisi (irketin en az %20sine sahip AB vatandalarna %0) salanmaktadr. Gelir vergisinde en yksek basamak oran % 24tr ve 300 zerindeki gelirlere uygulanr. s Kurumu araclyla istihdam edilen genler veya engelliler iin bir yla kadar asgari cret ve emeklilik ve salk sigorta dentilerinin iadesi salanmaktadr. Sermaye transfer serbest yaplmaktadr. Gayrimenkul Yatrmlar Bulgaristanda yabanc gerek ve tzel kiilerin dorudan toprak edinim hakk bulunmamaktadr. te yandan yabanclar, emlak edinme veya kullanma, inaat

260

ve hizmet gibi snrl mlkiyet haklarna sahiptir. Bulgaristan Anayasas ve Yatrmlar Tevik Kanununa gre yabanc yatrmclar yerlilerle eit muameleye tabii olup Bulgaristanda kurulu irketler yabanc sermaye payna baklmakszn tarm arazileri dahil her trl gayrimenkul edinim hakkna haizdir. Anayasada ubat 2005te yaplan deiiklikle AB vatandalarnn ve ikili anlamsalar erevesindeki dier yabanclarn 7 yllk bir gei dnemi sonucunda veya veraset yoluyla her trl gayrimenkul edinim haklar domaktadr. Bulgaristan ile Trkiye Arasndaki mevcut ve sona eren Anlamalar Uluslararas Karayolu Tamacl Anlamas (1979) (Fesh edilmitir) Ticaret ve Ekonomik, Sna ve Teknik birlii Anlamas (1994) Yatrmlarn Karlkl Teviki ve Korunmas Anlamas (1994) ifte Vergilendirmenin nlenmesi Anlamas (1994) Turizm birlii Anlamas (1997) Serbest Ticaret Anlamas (1998) (Sona ermitir) Enerji ve Altyap Alanlarnda birlii Anlamas ve Protokol (1998) Uzun Vadeli Szleme (1999) kili Hava Ulatrma Anlamas (2004) Deniz Ticareti Tamaclk Anlamas (2004) Bulgaristan, Trkiye ile AB arasnda bir gmrk birlii oluturan 1/95 sayl Ortaklk Konseyi Karar (OKK) ile Tarm rnlerine ilikin Rejim hakkndaki 1/98 sayl OKKnn ve Trkiye-AB Kmr-elik Serbest Ticaret Anlamasnn ve dier tm Trkiye-AB hukuk dzenlemelerinin bir paras haline gelmitir. 1.3.1. Yunanistan Ekonomisi Yunanistan ekonomisinin, 1950 ve 1973 yllar arasnda ortalama ekonomik bymesi %7 ile ayn dnemde Japonyadan sonra ikinci olmutur. Byme oranlar, 1950ler boyunca, ou zaman %10lar ap modern kaplan ekonomi ye (sanayi retimi de zellikle 1960l yllarda %10 orannda artmtr) yaklaarak en yksek konuma gelmitir. Buna ramen mucize terimi, Yunanistanda pek yaygn deildir. Bunun nedeni, Yunan toplumunun kendisiyle alakaldr: 1970lerdeki sava sonras dnem 1967-1974 yllar arasnda askeri diktatrlkle sonulanan, ar anlamazlklarn olduu bir dnemdir. Yunanllar iin bu eyrek yzyl olumlu grmek mmkn deildir. Bunun tesinde, byme (en azndan en balarda) yoksul ve zengin arasndaki ekonomik uurumu geniletip siyasi ayrmlar arttrmtr4. 1941-1944 arasnda Yunanistann igali ve direniilerle yaplan ateli mcadelelerin alt yap ve ekonomi zerinde beklenmedik, ykc etkileri olmutur.
4

www.ecoyatirim.com.tr/dosyalar/Ulke_Raporlari_Yunanistan.pdf

261

Ayrca, savatan sonra Yunanistan, 1949 ylna kadar Savala uram ve 1950 ylnda Yunan ekonomisi daha da ktlemitir. Ekonomik byme asndan Yunanistan, 1950den sonra (1980lerdeki ekonomik durgunluk dnda) yllk byme asndan birok Avrupa lkesinden daha iyi bir performans sergilemitir. Bu performans Yunanistan, gelimi bir ekonomi haline getirmitir. Yunanllar bugn, AB lkelerinden Fransa ve Almanyadakine yakn seviyedeki kii bana den gelir seviyelerinin zevkini karmaktadr. Yunanistan, 1981de balayan AB yeliinin ardndan uygulamaya balad istikrar politikalaryla ekonomisini yeniden dzenlemitir. AB pazarnda rekabet edebilmek iin ekonomik-ticari dzenlemelerini ve uygulamalarn serbestletirmek zorunda kalmtr. Gemie bakldnda Yunanistan, AB btesinden faydalanr konumdadr. GSYHsinin %4.2 sine tekabl edecek ekilde, 1998de ABden Yunanistana yaplan toplam net deme 3.15 milyar eurodur. 1998deki net giriin ise, 3.22 milyar euro olduu tahmin edilmektedir. Yunanistan Delors II paketi erevesinde ABden, Temmuz 1994te 16.6 milyar ECU (Avrupa Para Birimi) deerinde destek almtr. Bunun 14 milyar ECUsu Toplum Destek erevesinden (CSF) ve 2.6 milyar ECUsu Uyum Fonundandr (Cohesion Fund). Bu yardm dzeyi, 1999da dzenlenen temel kamu ileri ve ekonomik geliim projeleriyle, rekabet, insan kaynaklar programlar, yaam koullarn iyiletirme, yoksul ve gelimi blgeler arasndaki fark indirgemeye hizmet etmek amacyla devam etmitir. Yunanistann , 2007-2013 AB btesi fonundan, GSYHsinin %1.8ine denk den 20.1 milyar Euro almas kararlatrlmtr. Daha sabit makro ekonomik ereve ve dk faiz oranlar sayesinde byme nemli lde artmtr. Yunan ekonomisi 1994ten beri srekli bymektedir ve 1996dan itibaren AB 25 ortalamasnn zerindedir. 2004te Yunan ekonomisinde byme oran 4.7% olmakla birlikte, AB15teki en belirgin ykselmeyi gstermitir. Bunun bir blm, 2004te Atinada gerekletirilen Yaz Olimpiyat Oyunlar alt yapsna yaplm olan yatrmlara dayanmaktadr. Bunun sonucunda net gelir, 1997de AB27 ortalamasnn 85%ne denk derken, 2007de 100%ne tekabl etmektedir. Son zamanlardaki ekonomik performans tatmin edicidir. Bununla birlikte, yetkililer iin iki zorluk vardr: 1) Olimpiyat Oyunlarnn cokusunun ardndan meydana gelen ekonomik durgunluk ve AB tarafndan iftilere 2006da yaplan mali yardmn geri ekilmesi, 2) zellikle sosyal gvenlik, kalknma, ii piyasas alannda gelecek yatrmlar tevik amal dzenlenen yapsal ekonomik reformlarda ilerleme kaydetmek ve lkenin yksek isizlik orann azaltarak byme ve ekonomik istikrar arttrmaktr. 2006 ylnn 3. gereklemiken, gemi gereklemitir. Bu, AB zorluklar, %8.8 orannda eyreinde Yunanistanda, %4.4lk bir ylda ayn zaman diliminde %3.8lik bir ve Avrupa blgesindeki en yksek orandr. olan isizlii azaltma, sosyal gvenlik sistemi 262 byme byme u anki reformu,

kamu sektrnn zelletirmesi, vergi sisteminin gzden geirilmesi ve belirli brokratik yetersizliklerin indirgenmesidir. Avrupa Birlii kurallar erevesinde Yunanistan, GSYH sini Ekim 2007de %9,6 orannda ykseltmitir. (2006da planlanan deerden daha kk bir oranda) Yunanistanda devlet, 1990l yllarn balarna kadar savunma sanayi, hava ve demiryollar, rafineriler ve sanayi sektrnn %70inde etkin rol oynamtr. Yunanistanda srdrlmekte olan zelletirme faaliyetlerine ramen devletin ekonomideki etkisi sfrlanmamtr. Ekonomisi kk ama ak olan Yunanistann endstriyel yaps dier AB lkelerine kyasla daha snrldr. lkedeki sanayinin ou Atina ve Selanik ehirlerinde younlamtr. Yunanistan sanayi sektr zellikle 2000 ylndan itibaren Uzakdoudan gelen youn rekabet karsnda ciddi skntlarla karlap klmeye balamtr. Turizm, toplam milli gelirdeki pay ile, Yunanistan iin ok nemli bir kalemdir. Ayn zamanda turizm, lkenin dviz kaynaklar iin de byk nem tamaktadr. Yunanistann ekonomisi iin turizmden sonra en nemli sektrler gayrimenkul ve ticaret saylabilir. Son yllarda finans sektr de byme gstermektedir. Telekom pazarnn serbestlemesi de iletiim sektrnn nemini arttrmtr. GSYHnin %74,4n hizmetler (ulam, turizm, haberleme, ticaret, bankaclk, kamu ynetimi, savunma), %20,6sn sanayi ve %5,1sini tarm sektr oluturmaktadr. 1.3.2. Yunanistanda Belli Bal Sektrler Yunanistann yaklak %80i dalk arazidir. Bu nedenle topraklarnn yaklak %20si ilenmekte, ilenmekte olan topraklarn ise sadece %37si sulanabilmektedir. Yunanistan birok tarmsal rnde kendine yetebilen bir lke olmakla birlikte baz tahllar, et ve mandra rnlerinin ounluunu ithal etmektedir. Yunanistan, eftali ve domates retiminde dnyada ba eken nemli lkelerdendir. lkenin dier nemli tarm rnleri arasnda ttn, pamuk ve eker pancar yer almaktadr. Ayn zamanda balk iftliklerinde Avrupadaki balk retiminin yaklak yarsn karlamaktadr. Yunanistan, dnyann drdnc byk zeytinya ihracats konumundadr. Yunanistan hem yer st hem de yeralt doal kaynaklar asndan ok zengin olmayan bir lkedir. Yunanistan, perlit (inci ta), bentonit, puzolan ve snger ta retiminde dnyada st sralarda yer almakta olup, lkede boksit rezervleri de bulunmaktadr. Maden yataklar alminyum ynnden zengindir; fakat bu madeni kartma bedeli dier lkelere kyasla ok yksektir ve bu sebeple lkenin enerji ihtiyac gittike artmaktadr. Yunanistann enerji retim kaynaklar kstldr. Enerji 263

ihtiyacnn %60,5lik ksm petrol, %7,1lik ksm ise doalgazla karlanmakta ve bu miktarn tamam ithal edilmektedir. Taoz Adas yaknlarnda ciddi miktarda petrol ve doalgaz yataklar fark edilmi ancak henz iletmeye balanmamtr. Yunanistandaki yap endstrisinin geliimi Atinada dzenlenen olimpiyat oyunlar ve AB fonlarndan salanan desteklerle glenmitir. Fonlar ve ereve Programlarndan salanan destein yan sra Avrupa Yatrm Bankasndan (AYB) alnan kredilerle zel sektrn de ibirliinde byk projelere imza atlmtr. Yunanistan yap endstrisinde 1999 ylndan bu yana kamu ve zel sektrn ibirliine byk nem vermektedir. Yunanistann retim sektr birok AB yesi lkeye kyasla daha kktr. malat sanayinde en geni pazar payna sahip sektr, hammaddelerini yerel kaynaklardan salayan yiyecek iecek ve ttn gibi tketim mallar sanayidir. Ayrca, tekstil ve giyim eyasnn hammaddesi olan pamuk retiminde ABden salanan tarmsal destek kapsamndaki fonlarnda yardmyla ABnin ve Avrupann bir numaral pamuk reticisi konumuna ykselmesi doal olarak ilgili sektrlerin gelimesinde nemli bir etken olmutur. 1980li yllarda AB fonlarndan ok youn biimde faydalanan Yunanistan ABnin korumaclk duvarlarnn da etkisiyle olduka kuvvetli bir tekstil ve hazr giyim sektr oluturmutur. Hatta 1980li yllarn sonuna doru tekstil ve giyim sektrnn toplam ihracattaki pay %25lere kadar ykselmitir; fakat Uzak Dou lkeleri ile yaplan rekabet nedeniyle son yllarda gerileme gereklemitir. Hazr giyim yannda dier sektrlerden mobilya, petrokimya rnleri, kimyasallar, kat rnleri gibi imalat sanayi sektrlerinde yaplan yatrmlarda kendi kendine yeterli hale gelen Yunanistan, beyaz eya, otomotiv ve high-tech diye nitelendirilen elektronik rnleri retiminde i pazarn ok kk olmas ve ABde youn bir rekabetin hkm srmesi nedeniyle fazla bir aama kaydedememi ve i talep tamamen ithalat ile karlanmtr5. Yunanistanda bankaclk sektr olduka gelimitir. Yunan bankalarnn yaklak hepsinin Balkanlarda ubeleri ve bayileri bulunmaktadr. Yerel bankalarn yan sra belli bal tm yabanc bankalar Yunan pazarna girmi ve Yunan bankalar ile birok yerel banka arasnda birleme yaanmtr. Ancak, sigortaclk sektr iin ayn baar sz konusu deildir. Yunanistann sigorta piyasas dier Avrupa lkelerine kyasla daha kktr. Genel sigortaclk hizmetlerinde hayat sigortasnn nemi 1998 ylndan itibaren her yl art gstermektedir. Turizm, Yunan ekonomisinde ok nemli bir yer tutmaktadr. Turizm, GSYHnin %15ini oluturmaktadr. Son yllarda Yunanistana kendi nfusundan fazla turist gelmitir.
5

www.ecoyatirim.com.tr/dosyalar/Ulke_Raporlari_Yunanistan.pdf

264

Sektrn GSYHdeki byk paynn yan sra ayn zamanda istihdam sorununu azaltmaya byk katks bulunmaktadr. Resmi politika, turizm rnlerini eitlendirmeyi ve bu sektrn lkenin ekonomisine katksn daha da artrmay amalamaktadr. Hkmet turizm sektrne yabanc yatrmclar ve zel sektr iletmelerini ekmeyi amalamaktadr. 1.3.3. Yunanistanda Yatrm Tevikleri: Yunanistan, D Ticaret rgtnn (DT) yatrm ve teviklere ilikin dzenlemelerini kabul etmitir. Yerli ve yabanc yatrmclar arasnda yatrm tevikleri uygulamasnda eitlik esas sz konusudur. Az gelimi blgelere verilen yatrm tevikleri daha fazladr. Yunanistandaki yatrmlar hakknda detayl bilgi Yunan Yatrm Merkezi ELKE den alnabilmektedir6. Yunanistandaki yatrmclara salanan tevikler blgelere gre belirlenmi olup, blgeler AB ile mutabakat erevesinde gelimilik seviyesine gre belirlenmitir. Yunanistan bu dorultuda 6 blgeye ayrlmtr. (A,B,C,D1,D2,D3) Sralamada A en gelimi, D3 ise en gelimemi blgeyi ifade etmektedir. Blgelere gre; - Nakit veya leasing sbvansiyonu - Vergi muafiyeti - i maliyeti sbvansiyonu gsterebilmektedir. gibi alanlarda salanan tevikler farkllk

Yerli ve yabanc yatrmc arasnda tevik fark bulunmamaktadr. Ancak yatrmn istihdam yaratacak retim arlkl giriimlerden olumas arttr. 1.3.4. Yunanistanda lke Baznda Yabanc Yatrmlar: 2005 yl rakamlar ile Yunanistandaki toplam yabanc yatrm tutar 24,7 milyar Eurodur. Yunanistana yatrm yapan lkeler arlkl olarak AB yesi lkelerden olumaktadr.

www.elke.gr

265

Tablo 5- Yunanistanda lke Baznda Yabanc Yatrmlar lke Lksemburg Hollanda Almanya Fransa talya Belika Portekiz spanya rlanda Avusturya Finlandiya Toplam Euro Blgesi ngiltere sve Danimarka Toplam AB Euro Blgesi hari Toplam AB Dier Avrupa lkeleri ABD Dier Amerika lkeleri Afrika lkeleri Asya lkeleri Avustralya Toplam Euro Blgesi hari Toplam Miktar (milyon Euro) 11,877.7 2,459.7 1,118.6 1,062.7 364.4 195.8 164.7 172.6 158.6 73.4 18.0 17,666.0 1,301.4 62.8 32.4 1,396.5 19,062.6 2,653.3 1,857.2 887.3 222.7 58.0 2.3 7,077.3 24,743.3 Pay (%) 48,0 9,9 4,5 4,3 1,5 0,8 0,7 0,7 0,6 0,3 0,1 71,4 5,3 0,3 0,1 5,6 77,0 10,7 7,5 3,6 0,9 0,2 0,0 28,6 100,0

266

1.3.5. Yunanistan D Ticareti Yunanistan 1981 ylndan beri AB yesi bir lkedir ve ticareti de AB uygulamalarna gre yrtlmektedir. demeler dengesi gstergelerine gre ithalatnn 1/3 oranndaki ihracatyla Yunanistan mal ticaretinde byk yapsal aa sahiptir. 1980li yllarda AB, Yunanistann ihracatnda 3/5 ve ithalatnda 2/3 paya sahip iken son yllarda bu durum zellikle ihracat alannda Balkan ve Dou Avrupa lkeleri lehine deimeye balamtr. ABnin son genilemesi ile Yunanistan ihracatnn %56sn ve ithalatnn ise %59unu AB lkeleri ile gerekletirir duruma gelmitir. Yunanistan 1981 ylnda Avrupa Birliine girdikten sonra d ticaretindeki ak giderek artmtr. ABye girmeden nce, Yunanistann endstriyel rnlerinin %45i gmrk vergileri, kotalar ve dier kstlayc nlemler yoluyla koruma altndayd. 1990larn banda neredeyse tm korumalar kaldrlmtr. Yunanistan ihracat piyasasnn byk bir blm 1960 ve 1970lerde cretlerin dk olduu bir dnemde gelimitir. Bugn igc maliyeti dk olan lkelerin pazarlaryla byk bir rekabet iindedir. Yunan irketleri, lkede ve blgede yabanc ortaklarla stratejik birlik kurmak iin, daha kaliteli ve yksek katma deerli mal retmenin yollarn aramaktadr. Yunan firmalar retimlerini giderek artan bir ekilde katma deeri yksek ve kaliteli rnlere ynlendirmeye ve blgesel ya da lke baznda pazarlama tecrbelerinden yararlanmak isteyen yabanc ortaklarla stratejik birlik tesis etmeye almaktadr. retimlerini yenilemeyen firmalar ise eski Dou Blou lkelerinde pazar bulabilmektedir. 2004 ylnda toplam ihracatn %32,4 Balkanlara, Orta ve Dou Avrupaya ve Kafkaslara gerekletirilmitir. Yunanistan Merkez Bankas tarafndan yaplan bir aratrmaya gre sz geen lke gruplarna yaplan ihracat 1995-2001 dneminde yllk ortalama %20 orannda art gstermitir. Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan gibi Balkan lkeleri ile olan ticaretinde fazla verirken, Trkiye ve Romanya ile ticaretinde ak vermektedir. Rusya ile yaplan ticarette verilen byk ak bu lkeden ithal edilen gaz ve rafine edilmi petrol rnlerinden kaynaklanmaktadr. ABye 2004 ylnda giren Macaristan, ek Cumhuriyeti ve Polonya gibi sanayilemi lkelerle olan ticarette de nemli oranda ak verilmektedir. Yunanistann ABnin son genileme dalgasnn yaratt ihracat frsatlarndan yararlanabilmesi, ticaret fazlas vermesi, Yunanl reticilerin performansna baldr. Yunanistann Avrupa Ekonomik ve Parasal Birliine girii ncesinde Yunanl ihracatlar ticaret yaptklar balca ortaklarnn para birimlerine kar drahminin deer kazanmasna yol aan sk para politikas ile de baa kmak zorunda kalmlardr. Bu durum ayrca Yunanistann neredeyse tmyle ithalatna baml olduu sermaye mallarnn fiyatlarnn dk tutulmasna da yardmc olmutur. Tek para birimine geiten bu yana rekabet gcnde d yaanm, dviz kuru enflasyondaki artn etkisiyle Merkez Bankas hesaplarna gre %10 orannda deerlenmitir. Euronun glenmesinin lkeye eitli etkileri olmutur. Yunanistann d ticareti arlkl olarak Euro blgesindeki ya da Euro kullanan lkelerle

267

gereklemitir. Euronun g kazanmas ithal edilen petroln fiyatnn dk tutulmasna yardmc olmutur. Bununla beraber fiyatlar daha ok ABD dolar ile belirlenen tahl, kimyasallar ve ttn gibi ihra rnlerinin ihracat zorlamtr. lkenin d ticaret politikas byk lde yesi bulunduu Avrupa Birliine baldr. Gerek ithalat, gerekse ihracat rejimi, Avrupa Birliinin izledii politikalara gre belirlenmektedir. Yunanistann hracat Yunanistann 2007 yl toplam ihracat yaklak 25,7 milyar dolardr. hracatnda en nemli kalemleri, tarm rnlerinden meyve ve sebzeler, ttn, pamuk, ksmen petrol rnleri, bitkisel yalar, tekstil iplikleri ve mamulleri, demir d metallerden alminyum, demir-elik rnleri oluturmaktadr. Bunlarn arasnda nemli dzeyde art gsterenlerden ilki pamuktur. Son 5 yllk dnemde Yunanistann pamuk ihracat nemli lde artmtr. Bunda AB fonlarndan pamuk reticilerine salanan yardmlarn byk etkisi olduu dnlmektedir. lke gruplar itibariyle Yunanistann ABye ynelik ihracat %45-60 dzeyinde deimektedir. Bu grup iinde nemli saylabilecek lkeler srasyla Almanya, talya ve ngilteredir. ekil 1- Yunanistann hracat
lke Baznda hracat (2006)

K.Afrika&Ortadou 9% BDT 4%

Dier 7% AB-15 43% AB-15 AB-10 Kuzey Amerika OECD Balkanlar BDT K.Afrika&Ortadou

Balkanlar 17%

OECD 6%

Kuzey Am erika 5%

Dier AB-10 9%

Yunanistan, zellikle tekstil ve giyim eyas hammaddesi olan pamuk retiminde ABden salanan tarmsal destek kapsamndaki fonlarnn da yardmyla ABnin ve Avrupann en nemli pamuk reticisi konumuna ykselmitir. Tarm rnleri ihracatnn %70ini ya meyve ve sebze, pamuk, ttn ve zeytinya oluturmaktadr. Zeytinyanda spanya, talya ve Tunustan sonra dnyann en byk drdnc ihracatsdr.

268

Yunanistann thalat Yunanistann 2007 ylnda toplam ithalat yaklak 79,9 milyar dolardr. Enerjisinin byk ksmn, baz yiyecekler (ounlukla protein rnleri), ulam tehizatlar, elektrikli eyalar ve makinelerin ounu ithal etmektedir. thalat ve ihracat rakamlarnn kabaca kyaslanmas yapldnda, ihracatn ithalat karlama orannn yaklak %34ten, %38 dzeyine ykseldii grlmektedir. Yunanistanda petrol ithalat haricinde yaplan ithalatlarn byk lde tketim rnleri arlkl olduu grlmektedir. Yunanistan ithalats olduu et ve st rnleri gibi temel gda rnlerinin yan sra her tr sanayi rnn de ithal etmektedir. Yunanistan, corafi yapsnn etkisiyle tarma fazlaca elverili olmamas nedeniyle, birok gda rnnn, zellikle ilenmi gdalarn, ithalats konumunda bulunmaktadr. thalatta da lke gruplar iin en yksek pay %50-70 ile AB lkelerine ait olmutur. Bunlar iinde en yksek pay talya ve Almanyaya aittir. ekil 2- Yunanistann thalat
lke Baznda thalat (2006)
G.D. Asya 5% in 4% Dier 5% AB-15 51% AB-15 AB-10 Kuzey Am erika Dier Gelim i lkeler BDT 9% Dier OECD Balkanlar BDT Balkanlar 4% Dier OECD 4% Dier Gelim i lkeler 3% AB-10 3% Kuzey Am erika 2% Kuzey Afrika&Ortadou G.D. Asya in Dier

Kuzey Afrika&Ortadou 10%

1.3.6. Trkiye Yunanistan Ekonomik likileri Trkiye ile Yunanistan arasndaki ticaret iki lke arasnda yaanan siyasi sorunlar nedeniyle yeterince geliememitir. ki lke arasndaki ticaret hacmi 1990l yllarn bana kadar dk seviyede seyretmi ama 1990l yllarn ortasndan itibaren ykselmeye balamtr. 2007 ylnda Yunanistana yaplan ihracat 2006 ylna oranla % 41 artm ve 2,2 milyar dolar amtr. Bu lkeden yaplmakta olan ithalat ayn dnemde % 9 azalm ve 950 milyon dolar olmutur. ki lkenin 2007 yl ticaret hacmi ise % 21 orannda artarak 3,2 milyon dolar gemitir.

269

Tablo 6- Trkiye-Yunanistan D Ticareti (Milyon ABD Dolar) Yllar 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 hracat 168,7 209,9 236,5 298,2 370,0 406,8 437,7 476,1 590,4 920,4 1.171,2 1.126,7 1.602,6 2.262,6 thalat 105,1 200,7 285,0 430,8 319,8 287,6 430,8 266,3 312,5 427,7 594,4 727,8 1.045,3 950,2 Denge 63,6 9,2 -48,5 -132,6 50,5 119,2 6,9 209,8 277,9 492,7 576,4 398,9 557,3 1.312,4 Hacim 273,8 410,6 521,5 729,0 689,9 694,4 868,5 742,4 902,9 1.348,1 1.765,2 1.854,5 2.647,9 3.212,8

Yunanistandan ithalatmzda balca rnler: Pamuk Demir elik Ttn Balk ve deniz rnleri Ham deri ve krk Petrol ve petrol rnleri Kimyasal rnler Kt karton mamulleri

270

Yunanistann Trkiyeye ihracatnda pamuk ve ttn nem kazanmaya balam rnlerdir. Yunanistanda pamuk retiminin AB kaynaklarndan destek grmesi, Trkiyede ise pamuk retiminin i piyasaya yetmemesi ve tekstil sektrnn ihtiyacnn artmas bu durumu ortaya karan faktrler olmutur. Yunanistann Trkiyeye ihracatnda bir dier nemli kalem de ham deridir. Hayvancla elverili kuzey blgesinde, ham deri sektr de ABnin mali destei ile gelimitir. Yunanistana ihracatmz arlkl olarak sanayi rnlerinden olumaktadr. hracatmzn %40lk blm demir-elik, nkleer reaktrler, otomobil ve elektrikli cihazlar gibi rnlerden olumaktadr. Son yllarda zellikle tekstil ve giyim eyas, mobilya ve plastik rnleri ihracatmz artmtr. Yunanistana ihracatmzda balca rnler: Demir elik Mineral yaktlar, yalar Motorlu kara tatlar Elektrikli makine, cihazlar, aksamlar Nkleer reaktrler, makine ve cihazlar Demir ve elikten eya Giyim eyas ve aksesuarlar Mobilya ve aydnlatma Pamuk Dokumaya elverili sentetik rnler Gemiler Seramik rnleri Balk ve deniz rnleri Yenilen meyvalar, kabuklu yemiler, turungiller Trkiyedeki Yunan Yatrmlar Trkiyede 229 Yunan meneli firma faaliyette bulunmaktadr. Toplam yatrm tutarnn 2,8 milyar Euroya yaklat belirtilmektedir. (Hazine Mstearl) 3 Nisan 2006 tarihinde National Bank of Greece tarafndan Finansbank hisselerinin % 46s ve kurucu hisselerin tamam 2,291 milyar Euroya satn alnmtr.7
7

www.genelbilge.com/yunanistan-ulke-profili.html/

271

Yunanistann nc byk bankas olan EFG Eurobank, 142 milyon Euro karlnda Tekfenbankn % 70ini satn almtr. Trkiyedeki Yunan yatrmlar genellikle biliim teknolojileri, tarm uygulamalar, ambalaj, plastik, eczaclk, kozmetik, balklk, turizm, inaat ve eitli hizmet sektrlerinde faaliyet gstermektedir. Yunanistandaki Trk Yatrmlar Yunanistanda faaliyet gsteren yaklak 10 Trk firmas bulunmaktadr (DTM). Sz konusu firmalarn turizm, nakliye, gda ve mobilya maazalar, d ticaret ve biliim sektrlerinde faaliyet gsterdii belirtilmitir. Hazine Mstearlnn verilerine gre toplam yatrm tutar 487 bin ABD Dolar civarndadr. 5 Nisan 2006 tarihinde The Mall Athens alveri merkezinde pekyol, nci, Koton ve Maka maazalarnn al gerekletirilmitir. Ayn merkezde franchising suretiyle alm Mavi Jeans maazas da bulunmaktadr. Yunanistanda yatrm yapan baz Trk firmalar: Tike Atina Gllolu Baklava Atina nci Ayakkab Atina Koton Atina pekyol, Maka Atina stikbal Mobilya - Atina Anlama ve Protokoller: ki lke arasnda bugne kadar imzalanan anlamalar aada yer almaktadr. - Hava Ulatrmas Anlamas (22 Temmuz 1947) - Ticaret ve deme Anlamas (7 Kasm 1953) - Uluslararas Karayolu Nakliyatna Dair Anlama (16 Kasm 1970) - Turizm Alannda birlii Anlamas (10 Mays 2000) - evrenin Korunmasna likin Mutabakat Muhtras (16 Mays 2000) - Yatrmlarn Karlkl Teviki ve Korunmas Anlamas (1 Austos 2001) - Terrizm, rgtl Sular, Uyuturucu Madde Kaakl ve Yasad G le Mcadele birlii Anlamas (14 Temmuz 2001)

272

- Bilimsel ve Teknolojik birlii Anlamas (10 Mays 2000) - Gmrk darelerinin birlii ve Karlkl Yardm Anlamas (10 Mays 2000) - Kltrel birlii Anlamas (10 Mays 2000) - Ekonomik birlii Anlamas (25 Temmuz 2001) - Deniz Tamacl Anlamas (18 Temmuz 2001) - Tarm Alannda Teknik, Bilimsel ve Ekonomik birlii Protokol (2 Kasm 2000) - ifte Vergilendirmenin nlenmesi Anlamas (2 Aralk 2003 tarihinde imzaland ve 01.01.2005 itibar ile yrrle girdi.) Yunanistan Pazar ile lgili Bilgiler T.C. vatandalar iin vize zorunludur. gezileri iin davet mektubu talep edilmektedir. 10.000 Euroyu veya 9770 dolar aan tutarlar lkeye girite beyan edilmelidir. Seyahat eklerinin beyan zorunlu deildir. Yunanistanda ihracat ve fiyatlandrmada, ila sanayi ve tarm rnleri dnda, fiyatlar tamamen serbest piyasa koullarna tabiidir. Bir rnn fiyatlandrlmasnda, ihracat firma, deme ve vadeyi deerlendirmek durumundadr. Sipariler ve piyasa genelde kktr. Yunanistan, standartlar konusunda AB tarafndan uygulanan hkmlerin dourduu uygulamalar takip etmektedir. Yerel firmalarca ve hkmet ihalelerince ISO 9000 istenmektedir. Yunanistanda standart ve dzenlemeler Yunan Standartlar Kurumu (ELOT) tarafndan yrtlmektedir. Yunanistan, ABnin ortak d gmrk vergisi uygulamasn, ortak tarm, ulam politikasn ve eya, emek ve sermayenin serbest dolam konusundaki direktifleri kabul etmitir. AB yeleri ile ticaret vergiye tabii deildir. Sonu 20. yzyl boyunca srekli atmalarla anlm olan Balkanlar corafyas, gnmzde dnya politik ekonomisinin en yeni ve umut vadeden pazarlarn temsil etmektedir. 1990larda yaanan rejim deiiklii ile serbest piyasa ekonomisine geen bu lkeler, sre ierisinde hzla gerekletirdii reformlarla yatrmclar iin grece uygun bir zemin sunacak hale gelmilerdir. Bu kapsamda, kurumsal yaplanmalarn byk lde tamamlam, yatrmclar karsndaki brokrasiyi azaltm, ticari mevzuat sadeletirerek hukuki yapsn bu ynde yeniden dzenlemitir. laveten ikili ve oklu serbest ticaret anlamalar ile vize muafiyeti anlamalar imzalama yoluna gitmitir. Tm bunlar devlet tevikleri ile desteklenmitir. Sonu itibariyle, Balkanlar Avrupann ortasnda frsatlarla dolu, byk potansiyel barndran pazarlar olarak karmzda durmaktadr.

273

Ancak yine de bu potansiyelin gerekletirilmesi ve maddi refaha dntrlmesi iin kat edilmesi gereken olduka uzun bir yol vardr. Zira kapitalist sisteme entegre olmak kadar nemli dier mesele sisteme nasl entegre olunduudur. Bu noktada blge lkelerinin karar alclar asndan daha nceki ekonomik dnm hikayeleri ve yaanan krizler, ders alnacak nemli noktalar olarak ortaya kmaktadr. Dnyann ekonomik arlk merkezinin yer deitirdii gnmzde Balkanlar jeoekonomik tartmalar asndan kilit konumda bulunmakta; dolaysyla blgenin ekonomik istikrar byk bir hinterland dorudan ilgilendirmektedir. Trkiye asndan bakldnda ise meselenin yukarda izilen tablo erevesinde deerlendirilmesi yeni ekonomik entegrasyonlar asndan mit verici dersler ierebilir. Kaynaka www.yenibalkan.com.mk http://www.kto.org.tr/dosya/rapor/Bulgaristan.pdf Bulgar Yatrmlar Ajans: http://investbg.government.bg/ www.ecoyatirim.com.tr/dosyalar/Ulke_Raporlari_Yunanistan.pdf www.elke.gr www.genelbilge.com/yunanistan-ulke-profili.html/

274

Balkanlarda Jeopolitik Blnmeler ve Trkiye Nadire Filiz rge* Giri Balkanlar dnyann drt byk medeniyetinin rtt, Eski Yunan ve Roma, Bizans, Osmanl Trkiye'si ve Katolik Avrupa kltrlerinin bulutuu, att, bazen kaynat, ancak hibir kltrn tek bana egemen olamad, dinamik, kimi zaman patlayc, ok katmanl ve yerel bir uygarlk yaratt bir corafya ve bir snr blgesidir. Balkanlar'n kltrel eitlilii sakinlerinin farkna varamayacaklar kadar sradanlamtr. Andrew Wachtel, vo Andri'in Travnik Gnl adl romannda, Bosna'da en gzel rneinin grld ekliyle, ortaya kan kltrel katmanlamay ok gzel yakalamtr (Wachtel, 2009: 15). ardan geerken, yeni Cami'nin orada dur... eride, dev aalarn glgesinde birka mezar var. Kime ait olduklarn artk kimse bilmiyor. nsanlar bir zamanlar, Trkler gelmeden nce, burann Azize Katerina Kilisesi olduunu bilirler... ve eer duvardaki taa daha dikkatle bakarsan, eski Roma harabelerinden ve mezarlarndan getirildiini grrsn. Ve caminin duvarna yerletirilmi bir tan zerinde, krlm bir kitabenin Romen harflerini fark edersin... Ve bu tan altnda, derinlerde, grlmeyen temellerde ok daha eski bir inancn, Tanr Mitra'ya adanm bir tapnan kalntlar, krmz granitten byk talar vardr... 20. yzyl balarnda Avrupa'nn szlne yeni bir szck eklendi. Yeni tretilmi olmakla birlikte bu kavram, yzyllardr kullanlmakta olanlardan daha kalc olmutur. "Balkanlama", yalnzca byk siyasal birimlerin paralanmasn ifade etmekle kalmayp, barbarla dnle ayn anlama geldi. Kartlar tarafndan "Balkanlatrc" diye tanmlanmayan tek bir grup gsterilebilir mi? Sulananlarn "Balkanizm" sulamasn iade etmedii tek bir tartma var mdr? En son olarak da, kavram balamndan tmyle kartlarak paradigmatik olarak farkl balantlandrld. Balkanlar'n Avrupa'nn "tekisi" olarak tanmlandn ispat iin zel bir kant gerekmez (Todorova, 2006: 17). Ne yazk ki, "uygar" Avrupa insanlar Azteklerin d aac lifinden yaplm uzun yapraklardan oluan, akerdeon gibi katlanm, byk bir ustalkla sslenerek ilenen iki kap arasna kurdelelerle yerletirilmi resimli ve fonotik yazlaryla meydana getirdikleri kitaplarn kllerini brakacaklard tarihe (Luraghi, 2000: 69-70). 2. Dnya Sava sonrasnda Yalta Konferans'nda (4-11 ubat 1945) datlan roller (Sander, 1991: 149-154), 1989 ylnda Berlin Duvar'nn yklmasyla bitirilmesinden sonra dnya, uluslararas konjonktrde yaanan hzl deiimlere, dnmlere tank oldu. Wallerstein, simgesel olarak "dnyann blnmesini" temsil eden Yalta Antlamas konusundaki dnceleri yle dile getirir: Winston Churchill, Fulton (Missouri) de 1946'da Stentin'den Trieste'ye uzanan bir "demir perde"nin olduunu ilan ettiinde, gerekte Avrupa'da "komnist dnya (sosyalist kamp) ile "hr dnya (kapitalist kamp)" arasndaki ak bir snr izgisine nihai meruiyet kazandryordu. Sovyetler dalana kadar Avrupa'da iki kamp arasndaki iliki bir gerginlik, ayrlk ve dierinin blgesine askeri mdahaleden karlkl olarak kanma ilikisi oldu. Bat buna "caydrclk (containment) adn verdi. Aslnda her
*

Dr.; Marmara niversitesi.

275

iki kamp arasnda, sorunu yeniden balatabilecek birok kargaa anlar yaanmasna ramen, Avrupa'daki politik statkoyu srdrme konusunda rtl ve ihlal edilmeyen bir anlama vard (Wallerstein, 1993: 41). Tarihi boyunca etnik oulculuk, dil ve dinsel farkllklar yznden istikrarszlklar ve atmalar yaam olan Balkanlar, Souk Savan sona ermesinden sonra, tarihin dehlizlerinde saklanan dmanlklar, yeniden aa karak gerek blge iin devletler gerekse blge d devletler tarafndan da istismar edilerek atmalara ve i savalara yol amtr. Souk Sava'n bitmesini izleyen yllarda, bundan byle yeryznn snrlarn paylaan kapitalizmin dnyada yaylmasn dile getirmek, kreselleme ile birlikte tm dnyada sermaye birikimlerine engel olan ynetmelikler ve fizik snrlarn paralanmas demektir. Bu anlamda dnya ekonomisi, ulusal pazarlarn devlet tarafndan geni biimde korunduu sermaye birikimlerinin ekonominin temelini oluturduu basit bur uluslararas ekonomiden daha fazla bir anlam tayor. Dnyasallatrma olay bu srete, bir devamllktan daha ok bir deiimi ifade etmektedir (Adda, 1996: 3-4). Ulusuluun ve beynelmilelciliin (uluslararasclk) tarihsel anlatmlar arasndaki elikili zorunluluklar dikkate deer bir kuvvetle ilemeye devam ediyorlar (Wallerstein, 1993: 207). Yzyllardan beri imparatorluklarn, devletlerin ilgi oda haline gelerek saysz entrikalarn, savalarn sahnesi olan Balkanlar, 21. yzyln onca gelime kateden uygarlnn ortasnda, dnya yeniden savalara, soykrma ve milyonlarca insan ge zorlayan sahnelerin yeniden yaanmasna tank olmaktadr. Trkiye bu dnemde kitlesel glerin yol at nfus hareketlerinden hedef bir g lkesi olarak nemli lde etkilenmitir. Trkiye'nin Osmanl dneminden gelen ortak tarih ve kltrden kaynaklanan yakn balarnn bulunduu ve Trkler dnda, Arnavut, Bonak, erkez olmak zere nemli sayda Mslman nfusun yaad Balkanlar'la olan ilikisi zel bir nem tamaktadr. Dolaysyla Balkanlar'daki istikrar, bu adan da Trkiye iin son derece nemlidir. Bu almann birinci ksmnda jeopolitik ile siyasi corafi kavramlarnn benzeen ve farkllk gsteren ynleri ile jeopolitik konum ksaca ele alnacak zellikle gnmz dnyasnn koullarnda jeostratejik analizlerin lkelerin d politikalar asndan tad nem uygulanacaktr. Kreselleme ile ifade edilen dnya siyasal konjonktrnn yeniden yaplanma iine girdii uluslararas ortamda dnya egemenlii iin rekabet eden kresel glerin enerji kaynaklarn ele geirmek ve enerji yollar ya da gzergahlar zerinde denetim ve kontrol salamaya almaktadrlar. "Enerjinin olduu yerde siyaset vardr" kuralnn her zaman geerli bir kural olduuna gnmzde de tank oluyoruz. Balkanlar enerji gzergahnda yer alan ve byk denize alan jeostratejik ve jeopolitik nemi ve rol byk bir alandr. Bu nedenle Balkan corafyas daima blgesel ve kresel glerin rekabet ve mcadele alan olmutur. Bu ksmda zerinde durulacak konular bu erevede olacaktr. Trkiye'nin Osmanl mparatorluu dneminden gelen Balkanlarla ok sk, tarihsel ve kltrel balar vardr. Bu balar gnmzde de iliikler balamnda ve politikalar araclyla devam etmektedir. Trkiye tarihinden gelen zellii ile glere daima anayurt olmu bir lkedir. Bu almann ikinci ksmnda Balkanlarda Souk Sava sonras su yzne kan, tarihsel ekimelerden kaynaklanan etnik 276

atmalarn tarihsel arka plan i savalarn nedenleri ve yaratt sonular zerinde durulacaktr. Milliyetilik ile beslenen rekabetin kresel ve blgesel oyuncularn oyunlaryla iddetli atmalara ve i savalara nasl yol aabildii ele alnacaktr. Ayn blm alt bal olarak BM, AB ve NATO'nun Balkanlardaki i savalar (rnein; Bosna ve Kosova) srasnda ve sonrasndaki politikalar analiz edilmeye allacaktr. Bu arada Bat lkelerinin ifte standartlar eitli rneklerle gsterilmeye allacaktr. 1. Balkanlar'n Jeopolitik Gereklii ve Trkiye 1.1. Jeopolitik Kavram, Jeopolitik Konum ve Jeostrateji Bilim insanlar tarafndan jeopolitik terimi zerine gnmze dek eitli tanmlamalar yaplmtr. rnein sveli bir corafyac olan R. Kjellen jeopolitii devletin bulunduu corafya ve insanlarn davranlar asndan incelemi, Haushofer yeryz ilikilerinin siyasi gelimelerle balants asndan ele alm, bir dieri devletin bulunduu corafya dolaysyla sahip olduu askeri, siyasi ve ekonomik nemine vurgu yapmtr. Suat lhan jeopolitii, "corafyann btn trleri ve verileri ile aktiflemesi" olarak tanmlandktan sonra srecin, bugnk ve gelecekteki politik g ve politik ama ilikisinin corafi gc esas alarak incelenmesini ileri srmektedir. http://www.totalwar_turkiye.com/twforum/index.php?topic (e.t. 2.4.2011) Corafya zerinde g merkezlerini karlatrmal olarak deerlendirmenin esas alnd bu tanmlamada politik dzeyde g ve hedef ilikisi kurulur. Devletlerin gvenlik, gelime ve kalknma politikalar da bu zemine oturtulur. Birok unsur ya da bileenin dikkate alnd jeopolitik analizlerde, blge veya lkelere ynelik jeopolitik deerlendirmelerin deimeyen (blgenin corafi yeri ve corafi zellikleri, tarihsel gemii ve hakim kltrel kodlar) ve deien (ekonomik, sosyo-kltrel, teknolojik ve askeri kapasiteler) unsurlar olarak balca jeopolitik unsurlar ne karlabilir. Bu kapasitelerin sunduu verilerden yola karak, tek tek lkelerin veya blgenin uluslararas bir g olup olamayaca konusunda ngrlerde bulunabilir. Yine ayn yntemle, analiz edilen corafyada etkili olabilecek gler konusunda ileriye ynelik deerlendirmeler yaplabilir ya da tahminler ileri srlebilir (lhan, 1999: 18; Arba, 2007: 9). "Jeopolitik konum; bir blgenin veya bir lkenin siyasi corafya haritasna gre, yerinin belirlenmesidir. Jeopolitik konum belirlemede, jeopolitik kriterler alnr. rnein, bir lkenin byk bir siyasi birlie yaknl veya uzakl, iinde olmas veya olmamasn belirlemek jeopolitik konum olarak nitelendirilir. Jeopolitik konum, siyasi temeller zerine oturduundan, srekli deien olan siyasetin zelliine bal olarak deikendir" (zey, 2002: 5). Suat lhan, "lkelerin corafi konumlar ile jeopolitik konumlarnn fakl durumlar akladn belirtir. Bir lkenin corafi konumu deimez; jeopolitik konum ise blgedeki, evredeki ve dnyadaki g odaklarnda meydana gelebilecek her deiiklie gre fakl bir deer gsterir" (zey, 2002: 5). Jeopolitik, devletlerin ulusal glerini ve d politika davranlarn, lkelerin corafi konumu ve fiziksel evre ile aklamaya alan bir yaklamdr. Jeopolitik

277

kuramclar doal snrlara ulama, nemli denizyollarndan yararlanma ve stratejik nem tayan kara paralarn denetim altnda tutma gibi kayglarn, ulusal politikalarn belirlenmesindeki nemini gstermeye almlardr. Jeopolitik terimini birok yazar siyasi corafya terimi ile eanlaml olarak kullanmaktadr (Snmezolu, 1992: 180). Siyasi corafya,1 siyasi faaliyetlerin mekana bal olarak deiikliklerini inceler. Her eyden nce siyasi corafya, yeryznde siyasi blgelerin dal, siyasi bakmdan neden nem kazandklarn veya geri planda kaldklar konusunda rol oynayan corafi nedenler ile bunlarn mekan dahilinde karlkl ilikilerini incelemektedir. Dolaysyla bir btn olarak dnyadaki siyasi blgelerin dal, siyasi corafya alannn esas unsurudur. Ayrca, herhangi bir blgede meydana gelen baz siyasi ve iktisadi deiiklikler, baka blgelerde de deiikliklere yol aabilmektedir. Sonuta btn bunlar siyasi corafyann inceleme alanna girmektedir (Gney, 1993: 2-3). Jeopolitik ile siyasi corafya terimleri arasnda bir ayrm yapmak gerektiinde, siyasal corafyann kapsamnn daha geni olduu sylenebilir. Jeopolitik teriminin ise, daha ok lkeler arasndaki ilikileri aklamaya ve uygulamaya ynelik bir anlam tad grlmektedir. Gnmzde iletiim ve ulam olanaklarnn artmas ve dier teknik gelimeler sonucunda devletler, corafi konumlarnn snrlarn aabilir duruma geldiler. Bu nedenlerden dolay baz grler jeopolitik etmenlerin ulusal politikalar bakmndan nispi nemlerinin azaldn ileri srmektedirler (Snmezolu, 1992: 180). Eski alardan beri askeri ve politika teorisyenleri tarafndan kullanlan "bir savata ordularn giriecekleri hareketlerin ve operasyonlarn tasarlanmas ve ynetilmesi"ni ifade eden strateji2 kavram (Snmezolu, 1992: 295) 20. yzyln ilk yarsnda sosyal bilimlerde de kullanlmaya balanmtr. Stratejiyi bir sanat olarak ilk kez ortaya koyan Napolyon, bir teori olarak ortaya koyan ise, Carl von Clausewitz'dir. Clausewitz'e gre strateji devletin kararlatrd amaca kuvvet yoluyla ulamaktr. Bu ama derinlemesine hazrlanan planlardan olumaktadr. Birinci ve kinci Dnya Savalar stratejinin, sava meydanlar dnda taraflar arasndaki mcadelenin btn ynlerini kapsamas gereini ortaya koymutur. zellikle nkleer silahlarn ortaya kmasyla strateji de global bir nitelik kazanmtr. Bununla birlikte strateji, gnmzn konvansiyonel savalar asndan klasik anlamn korumaktadr. G. Kona da stratejiyi,3 "hedef tespiti, mevcut glerin
Siyasi corafya konusunda yaplan almalar dnyann siyasal konjonktrndeki deiikliklere bal olarak, gnmze kadar hayli ekil deitirmitir. 20. yzyl balarnda siyasi corafya'da genellikle kara hakimiyetine dayanan fikirler nem kazanmt. Daha sonralar, zellikle 2. Dnya Sava'ndan sonra, denizlerin siyasetteki nemi daha ak bir ekilde ortaya kt ve siyasi corafya grlerinde deniz hakimiyeti n plana geti. Yakn zamanlarda ise, uak teknolojisindeki gelimeler, siyasi corafya grlerinin hava hakimiyetine daha fazla nem vermesine zemin hazrlamtr. bkz: Sha Gney, Siyasi Corafya Cilt II, stanbul niversitesi Beeri ve ktisadi Corafya Fakltesi Yayn, 1993, s.11. 2 Strateji kelimesi etimolojik olarak Yunanca stratos (ordu) ve ago (yn vermek, ynetmek) szcklerinin birletirilmesiyle oluturulan ve anlam itibariyle "sevk etme, yneltme, gnderme, gtrme, gtme"yi ifade eder. Kelimenin eski Yunan generallerinden Strategos'un bilgi ve sanatna atfen kullanld dnlmektedir. 3 Strateji modelleme - senaryo planlamann amacnn, Trkiye'nin gvenlik politikalar ve Trk d politikas kapsamnda "senaryo" ve "senaryo planlama" kavramlarnn ne denli nemli olduunu vurgulayan, "strateji gelitirme" ile aralarnda ne tr bir iliki olduunu, Trkiye'nin karar alclarnn ve askeri brokrasinin senaryo planlama kousuna hangi nedenlerle nem vermeleri gerektiini inceleyen Gamze Gngrm Kona'nn "Uluslararas likiler Disiplininde Strateji Modelleme1

278

uyumlatrlmas, hedefe ynlendirilmesi ve bu aamada meydana gelebilecek olas tkanklarn tespiti ve giderilmesi" demek olduunu ifade eder. Kresel stnlk mcadelesi, jeopolitik karlarn stratejik ynetimi olan jeostratejiyi iine alr. Jeostratejik oyuncular, mevcut jeopolitik durumu deitirmek amacyla snrlarnn tesinde g uygulama ya da etkide bulunma yeteneine ve ulusal iradesine sahip olan devletlerdir. Bunlar jeopolitik olarak deiken olma potansiyeline ve/veya karakterine sahiptirler. Her ne sebeple olursa olsun baz devletler blgesel egemenlik ya da kresel itibar peinde komaktadrlar. Jeopolitik oyuncularla, jeopolitik mihverlerin listesi ne srekli ne de sabittir. Zaman zaman baz devletlerin eklenmesi ya da karlmas gerekebilir (Brzezinski, 1998: VII, 46). Bir "ayaklanmalar yzyl" olarak adlandrlan 21. yzylda blgesel savalarn, etnik atmalar ve i savalarn istikrarszlklarn artt, kapitalist dnya ekonomisinin yeniden yaplanma srecine girdii gnmzde teknolojide yaanan gelimeler ve bunun iletiim alanndaki son derece nemli yansmalar ile birlikte, sermayenin uluslararas alandaki dolamnn hzland, ulus devletlerin ekonomiye mdahale aralarnn giderek azald, "kreselleen" bir dnyadan sz edilmektedir. Byle bir dnyada devletlerin d politikalarn belirlemede jeostratejik analizlerin ne denli nemli olduu, ayn ekilde jeopolitik etmenlerin de ulusal politik alan bakmndan rolnn giderek artt daha fazla ortay kmaktadr. 1.2. Balkanlarn Jeopolitik, Jeostratejik nemi ve Trkiye Balkanlar Avrupa'nn dier blgelerine geit veren, Asya'nn bitiiinde ve Afrika'ya yakn olan corafi konumu nedeniyle asrlar boyunca imparatorluklarn bulutuu ve mcadele ettii ekici bir fetih alan haline gelmitir. Balkan Yarmadas, Avrupa'nn kaps ve nemli bir geididir. Bu nedenle son derece stratejik bir neme sahiptir. ktann snr izgisi zerinde bulunduundan, her eit istila iin doal bir geit ve yaylma yolu olmutur (Karatay - Gkda, 2006). Fiziki corafya asndan Balkanlar'n snrlar kuzeyde Tuna Nehri ve Sava Irma, gneyde Akdeniz, douda Karadeniz, gneydouda Ege Denizi, gneybatda on Denizi ve Akdeniz ile evrilidir. Akdeniz'e uzanan yarmadadan en doada olann ifade eden ve Avrupa'nn gneyinde yer alan balkan Yarmadas'nn kylar, Akdeniz sistemine dahil olan alt denize almaktadr. Bu nemli zellii Balkanlar'n Akdeniz stratejisindeki ok boyutlu yerini ortaya koymaktadr. Ayn zamanda bu ayrdedici zellik Balkanlar'da yer alan lkelerin denizcilik alanndaki gelimelerine de yansmtr. Balkan kelimesi, zeri sk ormanla kapl da4 anlamna gelen Trke bir szck olup, blgeye bu adn Osmanl Trkleri tarafndan verildii kabul
Senaryo Planlama" adl makalesi ile ilgili ayrntl bilgi iin bkz: http://www.fikirfabrikam.com/aboutme1121.htm (e.t.5.4.2011) 4 Adriyatik Denizi'ne paralel olarak inen Dinarik Alpler, Pindos, Mora, Rodop, Balkan Dalar ve Tuna'nn kuzeyinde snr oluturan Karpatlar iklimi belirledikleri gibi, insanlarn yaam ve retim tarzlarna da damgalarn vurmulardr. Bu dalar, rnein Himalaya gibi almaz engeller oluturmazlar. Ancak kolay ileyen, dzenli bir yol ebekesinin olumasna da olanak tanmazlar. Bu

279

edilmektedir. kinci bir gr olarak, Osmanllar'dan nce blgeye gelmi olan, Kpaklar, Peenekler ve dier Trkmen boylarnn, Hazar Denizi'nin dousundaki "Trkmen Stepi"nin gney snrn izen "Balkhan Dalar"na benzeterek bu dalara ayn ad verdikleri de belgelere gemitir. zellikle son yllarda Balkanlar iin "Gneydou Avrupa" bal da kullanlmaktadr (Grkan, 1993: 260). Siyasi corafya asndan balkan lkeleri kavram ise, Balkan Yarmadas'nda yaayan ve ona komu corafyalarda yaayan lkeler iin kullanlr: Arnavutluk, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, eski Yugoslavya Federasyonu topraklarnda bulunan ve bugn byk ksmnn bamszlk ilan etmi olduu Bosna-Hersek, Kosova, Srbistan, Karada, Sancak ile Makedonya, Hrvatistan ve Slovenya'y iine alr (zbek, 2001: 2). Bu bakmdan Balkanlar'n siyasi corafyas, fiziksel corafyasndan daha geni ve nfus olarak da daha youndur. Denizlerle evrili olmasna ramen sarp dalar; tm blgeyi etkisi altna alabilecek siyasi organizasyonlara izin vermezken, kuzeyden ve doudan gelen istila ve gler ak bir corafi alan oluturmutur (Grkan, 1993: 259-260). Buna karlk ekonomik, siyasal ve kltrel etkilerini bu corafi snrn bir taraftan Tuna'nn kuzeyine, dier taraftan Ege Adalarna kadar yaymtr. Roma, Bizans ve Osmanl gibi byk imparatorluklarn dnemlerinde Balkanlar'n byle geni snrl bir hale geldiini gryoruz (Kololu, 1993: 41). Dolaysyla Yarmadas'nn corafi ve iklimsel zellikleri, blgenin toplumsal yaam zerinde etkili olduu gibi, siyasal yaplanmasnda da ne denli belirleyici bir rol oynadn ortaya koymaktadr (Sloane, 1987: 71-72). Balkan tarihi, blgeyi fethetmi uygarlklar silsilesinde gizlidir. Dnyann bir ok yerinde, birbirini izleyen uygarlklar izlerini brakmtr. Ama bu izler, en azndan plak gze, Balkanlar'da olduu kadar belirgin grnmez. Byle bir eitlilik 20. yzyla kadar, Balkan yaamnn ayrt edici zellii olarak kald. Az ok kalc snr blgesi olma durumu, byk uygarlklarn dardan Balkan blgesini hibir zaman tam olarak denetleyemeyecei, hatta nfus ounluuna da ulaamayaca, ama etkileyecei anlamna geldi. Bu uygarlklar, kurabildikleri d snrlarda blgeyi denetleme eiliminde olsalar da, bu snrlarn iindeki yerli halk genellikle kendi halinde brakld. Zamanla nfuslar birbirlerine kart ve dardan gelenlerin getirdikleri yerel yaam kalc bir biimde deitirdi. Bu deiimler, yaamn neredeyse her dzeyinde -gndelik hayat grenekleri, dil, edebi ve sanatsal gelenekler, ticaret ve ekonomi rntleri, siyaset ve din- kalc izler brakt (Wachtel, 2009: 16-17). Balkanlar, slam ve Hristiyan dnyalarnn birletii Avrupa ve Asya ktalarn birbirine balayan bir corafya olduu gibi, Souk Sava ortamnn bittii, dnya siyasal konjonktrnn yeniden yaplanma srecine girdii gnmzde, Hazar blgesi enerji kaynaklarnn uluslararas pazarlara tanmas bakmndan da etkili olma olanana sahiptir. "Enerjinin olduu yerde mutlaka siyaset vardr" kuralnn, daima geerli bir kural olduunu bugn de grmekteyiz. Bat Avrupa lkelerinin sanayi lkeleri olmalar nedeniyle enerjiye olan zorunlu gereksinimleri giderek
dalarn izin verdikleri geitler eski alardan 20.yzyla kadar, belli ana yollar (Belgrad-Selanik, Dra-Selanik, Ni-Edirne-stanbul) dnda gelime gstermemitir. Tuna dndaki nehirler zerinde nakliyatn olanakszl da Balkanlarn kendi ilerinde ulamnn gelimesini engellemitir. Bkz; Orhan Kololu, "Osmanl Dneminde Balkanlar", Balkanlar, OBV (Ortadou ve Balkan ncelemeleri Vakf) Yaynlar, stanbul 1993, s.41.

280

artmaktadr. Balkanlar'n bir enerji gzergah olmas, bu ynyle de jeostratejik ve jeopolitik nemini ortaya koymaktadr. Birinci Dnya Sava ile okuluslu imparatorluklar, kinci Dnya Sava ile de smrge imparatorluklar yklm ve daha nce birok etnik / dinsel grup bamsz bir devlet oluturma imkanna kavumutur. Bununla birlikte, en az bir o kadar da, kendilerinden farkl bir ulusun ya da etnik / dinsel gruplarn hakim olduu bir veya bir ka devletin snrlar ierisinde yaamak durumunda kalmlardr. Uluslararas g hareketleri de benzer durumlarn ortaya kna katkda bulunmutur. Sonuta, ulus ve etnik / dinsel aznlk gelerine ait ilikilerin, devletlerin i yaplar ve d politikalar asndan nemli sonular yaratt, hatta ou zaman bu birimler iin bir varolma sorunu haline geldii grlmektedir. Btn bu sorunlar, eitli alardan uluslararas politikay, devletlerin d politikalarn etkileyen sonular ortaya karmaktadr (Snmezolu, 1995: 458-459). Austos 1991'de SSCB dalrken Almanyalar birlemi, Balkanlar ve Kafkasya ise kaynamaya balamt. Bu yllar dnyada inanlmaz boyutlarda hzl ve byk deiimlerin olduu, siyasi dengelerin bozularak istikrarszlk ve belirsizlik dneminin balad, ABD ve Sovyetlere atfedilmi bir tanm olan iki "sper g"ten oluan iki kutuplu dnyann (NATO / Varova Pakt) sona erdii yllar olarak, dnya siyasi tarihine geecekti. Fukuyama Tarihin Sonu adl kitabnda, bundan byle btn ideolojik atmalarn sona erdiini, demokrasi ve serbest piyasa ekonomisinin dnyaya hakim olacan iddia etmitir. Fukuyama ile benzer dncede olanlar dnyann artk demokratik bir "kreselleme" srecine gireceini dile getirmilerdir. Ancak Yugoslavya'da balayan etnik atmalarn i savaa dnmesi, bu iddialar rterek, etnik kkenli milliyetilik ve ulusuluk akmlarnn ok gl bir ekilde gndeme geldiini gstermitir. Wallerstein "1989 gibi byk olaylar en yakn balamlar iinde tahlil ettiimizde makul bir tarzda anlalamayacan, 1989'un olaylarndan acele ve olduka tahrif edilmi sonular karlan bir dnemden gemekteyiz. Souk Sava Pax-Americana idi. Souk Sava'n sona ermesi, hi de paradoksal olmayan bir biimde, dnya-sistem iindeki Pax-Americana imdi son buldu" demitir (Wallerstein, 1993: 11). Brzezinski Souk Sava'n bitiini izleyen yllardaki deiimin hzna ilikin u benzetmeyi yapar: "Dnya sanki otomatik pilota balanm ve hz gittike artan ama hangi yne gidecei belli olmayan bir uaa benziyor" (Brzezinski, 1994: XIII). Gnmzde yaanmakta olan olaylarn badndrc hzna baktmzda, dnyann henz nereye gittii tam kestirilemeyen yolculuunu bitirmediini sylemek mmkndr. Balkanlarn tarihine bakldnda, Avrupa stnln elde etme mcadelesinde potansiyel bir corafi dl temsil etmitir. Balkan szc etnik atmalar ve byk glerin blgesel rekabetlerini artrr. Dinsel, kltrel ve nfus zellikleriyle, kresel istikrarszln merkezi alann oluturan byk bir corafi dikdrtgenin iine yerlemilerdir. Bu dikdrtgenin dier alanlar Ota Asya, Gneydou Asya'nn belli ksmlar, Basra Krfezi evresi ve Ortadou'dur (Brzezinski, 1998: 112). Giddens'a gre, "devletlerin jeopolitik kategoriletirilmesi

281

bunlarn "dnya politikasna" olan katlmlarna ve etkilerine, yani sonular bakmndan kresel politika oluturma ve eylem srelerine bal olmaldr. Savan doas hakkndaki szlerin en nls "sava yalnzca politik bir eylem deil, gerek bir ara, politik al-veriin devam, ayn eyin baka yollarla srdrlmesidir" ifadesinin aslnda sava bir felsefenin ifadesi olmadn, Avrupa devlet sistemi ierisindeki devletler hakkndaki bir gzlemi yanstr" (Giddens, 2008: 350, 425). Avrasya'nn derinliklerinden gelen zgrlk, yaylma ve iktidar enerjisinin Trkiye jeopolitiinin bir dzlemini oluturduunu dile getiren Aleksandr Dugin, ikinci dzlemi de Osmanl jeopolitiinin oluturduunu, slam faktr ve Trkler tarafndan fethedilen topraklarn grift etnik ve kltrel yapsnn devreye girdiini belirtir. Osmanl mparatorluu, imparatorluk kuran enerjileri ve sade fakat sert askeri etikleri sayesinde, ok eitli kitleyi tek bir jeopolitik sistemde eritip kaynatmay baarmlard. Magrip'ten Balkanlara ve Kafkaslara kadar byk mekanlar zerinde denetim kuran Trklerin kendileri de, fethettikleri medeniyetlere zg jeopolitik eilimleri tedricen benimsemilerdir (Dugin, 2004: XIV-XV). Dolaysyla Balkanlar'n Osmanl'nn siyaset yaamnda nemli etkileri olduunu syleyebiliriz. Milliyetilik, cumhuriyetilik, laiklik, parlamentarizm, liberalizm gibi Bat'da gelien siyasi fikirler ve hareketler Balkanlar yoluyla Osmanl siyaset yaamna girmi ve glenmitir. Ayrca Balkan corafyas askeri, iktisadi, ticari ve teknik alardan Osmanl Devleti'ni besleyen bir blgeydi. Bu alanlarda meydana gelen gelimeler ve ortaya kan yeni teknikler Balkanlar zerinden Osmanl topraklarna girmitir. http://www.stratejikongoru.org/pdf/ (e.t.1.4.2011) Caner Sancaktar; "Trkiye'nin Balkanlar'la likileri" Trkiye Cumhuriyeti kurulduu andan itibaren yzn Bat'ya dnm olmas, Ortadoululuk veya Asyallk kimliinden ok Balkanl, Avrupal kimliine vurgu yapmas (imek, 2002: 221), Trkiye'nin askeri, siyasi ve ekonomik bakmdan bat sisteminin bir paras olmas, Bat'ya alma yollar zerinde bir kpr olan balkanlarn Trkiye asndan stratejik nemini arttrmaktadr. Trkiye'nin Balkanlar'da etkili bir aktr olmas iin izlemesi gereken d politikann Yeni Osmanllk anlay ile, Osmanl'nn varisi gibi deil, ortak bir Balkanllk kltrne vurgu yapan demokratik deerleri, insan haklar ve zgrlkleri erevesinde, bar bir politika yrtmesi gerekmektedir (Sancaktar, 2006: 51-69). Bat'nn gnmz koullarnda iki kanatl ve kanatlardan birinin de Avrupa olduu dnlrse, Avrupa'nn (AB) gelecei konusundaki tahmin ve deerlendirmeler, Trkiye'nin Balkanlar politikas asndan nemlidir. Bat'nn dier kanadnn ABD olduu, ABD ile Avrupa - Almanya arasnda bir nfuz mcadelesinin yaand ve Trk-Amerikan ilikilerinin younluu dikkate alndnda, Trkiye'nin Balkanlar Politikas, Almanya'nn dengelenmesi, Alman nfusunun yaylmasnn nlenmesi amacna ynelik olabilir. Rusya Federasyonu'nun (RF) Balkanlar'a ynelik ilgisi gznne alndnda, bu lkelerinde Almanya gibi deerlendirilebilecei ve bunun, Balkanlar'da Trkiye ile ABD'yi birbirine daha ok yaklatrabilecei dnlebilir. Ancak bu durumda, Almanya ile RF'nun, Balkanlar'da birlikte hareket etmesini de beklemek gerekecektir (ztrk, 2001: 30). Dnyada enerji ihtiyac giderek artmaktadr. Kresel ve blgesel gler gerek devletler arasndaki anlamazlklardan gerekse etnik atmalardan yararlanarak veya bu atmalar kartarak / destekleyerek, enerjinin retim ve datm alannda yer alan blgelerdeki etkinliklerini artrmaya almaktadrlar. rnein Hazar Havzas da 282

Orta Asya ile Karadeniz arasnda uzanan ve Kafkasya'nn merkezi bir parasn oluturan hegemonik glerin enerji ihtiyacn karlamaya ynelik kontrol ve denetimini ellerinde tutmay hedefledikleri son derecede stratejik bir blgedir. Balkanlarn enerji gzergahnda yer alan bir kpr ve gei yolu olmas, byk glerin ekonomik, siyasal, kltrel alanlarda da rekabet iinde olduklar bir blge olmas Balkanlar'n stratejik nemini ortaya koymaktadr. Trkiye, jeopolitik ve jeokltr levhalar zerinde bulunan bir snr lkesidir. yle ki; Bat'dan Avrupa kltr, kuzeyden Rus kltr, dorudan Asya kltr ve gneyden Arap ve Afrika kltr ile snrldr. Dolaysyla Trkiye, ayn zamanda dnya kltrlerinin kesime noktasnda bulunur (zey, 2002: 6). Dolaysyla Trkiye, corafyasnn salad jeopolitik avantajlar iyi kullanabilmelidir. Dnyadaki g odaklarnn merkezinde yer alan bir lke olarak bugn dnyada yaanmakta olan gelimeler balamnda Trkiye'nin nne d politikada riskler karmakla birlikte farkl seenekler de sunmaktadr. Gelecekte dnyann jeopolitik haritasnda deiiklikler olabilecei ihtimalleri gznnde bulundurulduunda, Trkiye'nin bugn karsna kan gelecee ynelik avantajlardan iyi yararlanabilmesini gerekli klmaktadr. Trkiye Balkanlar'a ynelik politikasnda savunma ve gvenlik ihtiyacn dikkate alarak, stratejik deeri artan Balkanlar'daki nfusunu iyi kullanmak durumundadr. Balkanlar'daki Trk varln, bulunduklar yerde politik, ekonomik ve sosyal alardan gl olarak tutmak durumundadr. Trkiye Balkan lkelerini, kendisi tad stratejik deeri gznne alarak, ilgi ve kaynak tahsisini, bu lkeler arasnda karaca ncelik ve nem sralamasna gre yapmaldr (ztrk, 2001: 32). Balkanlar'da kalc bir barn ve istikrarn salanmas, Trkiye'nin Balkanlar'a ynelik politikasnn temel hedefi olmaldr. Atatrk'n d politika anlaynn bar ve istikrar zerine kurulu olmas, d politikada gereki, dengeli ve ayn zamanda uluslararas kamuoyunu dikkate alan bir anlay ve uygulamann nemini ortaya koymaktadr. "Trkiye, Balkanlar'da oluturulmaya allan "Slav-Ortodoks" mihverini dengelemek ve krmak iin, Arnavutluk-Makedonya-Bulgaristan hattna nem vermeli ve bu hatt salam tutmaldr." (ztrk, 2001: 32). "Makedonya'nn5 kurulu aamasnda dnyay ayaa kaldran ve jeostratejik zellikleri tayan Yunanistan Balkanlar'da siyasi adan nemli roller oynamak istemektedir; bunda da, dier belli bal uluslararas kurulularn tesinde, blgede ayn anda hem NATO hem Bat Avrupa Birlii (BAB) hem de AB yesi olan tek lke olmann avantajlarn kullanma drtsn grmek mmkndr" (Hatipolu, 2001: 37). Trkiye'nin Kbrs konusu bata olmak zere, Ege Denizi'ne ilikin sorunlar, Bat Trakya Trkleri'nin kimlik meselesi, Heybeliada Ruhban Okulu, Bozcaada ve Gkeadaya zerklik verilmesi konusunda taleplerinin olduu Yunanistan ile arasnda bir dizi sorun bulunmaktadr. yesi bulunduu uluslararas kurulularda ve eitli uluslararas platformlara da tayarak bu sorunlar Trkiye aleyhine kullanabilmektedir. Dolaysyla, Yunanistan'n elinde bulunan kartlar kullanmasna, engel olabilmenin nemli bir
5

Makedonya'nn durumunu tarihsel adan deerlendiren, dier lkelerdeki Makedon aznln durumunu inceleyen ve Makedonya sorunu zere makalelerin yer ald bir kaynak olarak bkz: Makedonya Sorunu Dnden Bugne, Derleyen: Murat Hatipolu, ASAM Yaynlar, Ankara 2007.

283

yolu da Trkiye'nin doru stratejik planlamalarla yrtecei Balkanlar politikasna baldr. Trkiye, "Yunanistan'n dengelenmesine ynelik olarak Bulgaristan, Arnavutluk ve Makedonya ile; Bulgaristan'n dengelenmesine ynelik olarak da Yunanistan, Makedonya ve eski Yugoslavya lkeleri ve Romanya ile ilikilerini gelitirmek durumunda olduunu dikkate almak durumundadr. Her iki lkenin ayn anda dengelenmesinde ve Trkiye'nin Bat'ya alma yollarnn ak tutulmasnda Makedonya'nn kilit lke olduu daima dikkate alnmak" (ztrk, 2001: 32) durumundadr. Gnmzde devletler asndan en nemli sorunlarn banda enerji konusu gelmektedir. Sanayi devlerinin enerjiye olan ihtiyalar nedeniyle politikalarn enerjinin olduu alanlara ynlendirdikleri ortadadr. Enerji kaynaklarna sahip olmak ya da enerji gzergah zerinde bir corafi alanda yer alan bir lke olmak, jeopolitik adan ve jeostratejik adan son derece nem tamaktadr. Kocaeli niversitesi'nin ubat 2008 tarihinde "Enerji Arznda Trkiye'nin Yeri" konulu etkinlikte dnyann ncelikli gndem konusunun gnmzde, enerji arznda kpr rol stlenen Trkiye'nin enerji arz ihtiyac ve enerji politikalar mercek altna alnmtr.
6

Hasret omak konuya ilikin vermi olduu konferansta konuyu yle dile getirmitir: Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadou'nun evreledii Trkiye'nin hem stratejik anlamda, hem de bir ok uluslararas rgte ye olmas sebebiyle ok nemli bir lkedir. Avrupa enerjisiz bir blge ve enerji tketen bir blgedir. Trkiye Ortadou ve Hazar havzalarna yakn olmas sebebiyle, bu enerjinin Akdeniz ve Avrupa'ya tanmasnda nemli rol oynamaktadr. 21. yzyl kresellemeyle birlikte, enerjinin, gelimenin ve gelimiliin bir gstergesi olarak kabul edilmektedir. Trkiye enerji kprs olarak enerji arznn transferini gvenli bir ekilde yapacak kilit lkedir. Rusya Federasyonu Trkiye'yi devre d brakarak Hazar petrol ve doalgaz akn denetim altnda tutmak Bamsz Devletler Topluluu lkelerindeki etkinliini korumak istemektedir. Dier taraftan ABD'de ayn ekilde Rusya Federasyonunu saf d etmek istemektedir. Dnya rezervlerinin 2050, Doalgaz rezervlerinin 2080 ylna kadar tkeneceini, talebin ise giderek artacan yaplan aratrmalar gstermektedir. Hasret omak bu durumda yaplmas gerekenleri 15 maddede sralayarak Trkiye'nin corafi konumunun en iyi ekilde deerlendirecek bir enerji retim plan oluturmas ve enerji retiminde milli kaynaklara ynelmenin gerei zerinde durmutur. http://bhi.kocaeli.edu.tr/subat08.htm (e.t. 9.11.2008)

Kocaeli niversitesinde 15 ubat 2008'de Tp Fakltesi Morfoloji Binas Konferans Salonunda yaplm olan etkinlikte verdii konferansta Hasret omak'n zerinde durduu 15 maddeden bazlar ise unlardr; "enerji planlarnn ekonomik ve askeri gc srekli olarak desteklemesi", "Trkiye'nin bir enerji koridoru olmasnn yaratt konumun Trkiye'yi bir enerji kprs durumuna getirmeyi salamak".

284

2. Balkanlar'da atmalar ve Blnmeler 2.1. Balkanlar'da Milliyetiliin Tarihsel Arka Plan 2. Dnya Sava'ndan sonra etnik kkenden kaynaklanan savalara bundan byle Avrupa'da yer olmayaca dnlyordu. Oysa 1990'l yllarn bandan itibaren etnik atmalar ve i savalar "uygar dnya" Avrupa'ya geri dnecekti. Balkanlar'da sonuta i savaa yol aan etnik ve siyasi atmalar, birdenbire balamam olup, tarihi bir sreci izleyerek gelimitir. Dalmann ilk iaretleri Balkanlar'n ekirdei olan Yugoslavya'da 1989 ylnda kendini gstermitir. Aslnda honutsuzluklarn yaratt gerginliklerden kaynaklanarak belirginleen ilk iaretler, ok daha nceki yllarda yaplan uygulamalardan kaynaklanmaktadr. nsan ve kltr karmakl yzyllar boyunca Balkan yaamnn balca zellii olmutur. Ancak bu, gerilimlerin, hatta iddetli anlamazlklarn olmad anlamna gelmemelidir. 20. yzylda, aydnlar ve milliyeti siyasetiler blgelerine ulus-devlet dncesini ithal etmeye alnca, bu ok katmanl toplum da byk glerin etkisi altna girdi. Byk gler kendi aralarnda, blgeyi yeniden yaplandrmann, Dou Akdeniz ile ciddi biimde balantl olan kendi imparatorluklarna kazandrabilecei avantajlar dnerek, Balkanlar'n konularna karmaktan memnundular (Watchetel, 2009: 9). Aslnda bugn patlayc nitelikli milli ve etnik sorunlarn kaynanda Versailles, Saint Germain, Trianon, Sevr ve Brest-Litovsk anlamalarnn, Birinci Dnya Sava'ndan sonra Avrupa'daki yerleimde yarm kalan ileri yatmaktadr. Birinci Byk Sava'tan sonra ok etnisiteli imparatorluklar olan Habsburg (Avusturya-Macaristan) mparatorluu ve Osmanl mparatorluu dalmt. arlk Rusya's ise Ekim Devrimi ile yklacakt. Milli-etnik sorunlar 1914'ten nce byk nem tamyordu. eklerle Slovaklarn, Srplar, Hrvatlar ve Slovenlerin tek bir devlette birlemesine kadar, kimse onlarn potansiyel bir atma unsuru olduklarndan kayglanmyordu. Romenlerle Macarlarn Transilvanya konusunda, Romenlerle Ruslarn Moldavya konusunda atmas, kimsenin uykusunu karmyordu. Urayna ve Makedonya'daki gibi politik bakmdan ciddi saylan "milli" problemler 1991 ylna kadar Yugoslavya'nn istikrarszla srklenmesinde rol oynamamt (Hobsbawm, 1993: 8-9). Birinci Dnya Sava'nn ardndan, Balkan siyasetileri blgelerini birbirinden farkl ulus-devletlere ayrmay baardlar. Bu ulus-devletlerden birisi de Yugoslavya'dr. Btn bu devletler, Birinci Dnya Sava'ndan sonraki etnik temelli ulus-devletler ve byk g nfuzu anda 1990'l yllara kadar sren komnist egemenlik srasnda ve hatta Souk Sava sonras dnemde bile, oklu etnisite sorunlaryla uratlar. Balkanlar'n tarihi bylesine karmak ayn zamanda trajik bir tarihin de sahnesidir (Wachtel, 2009: 10). Carr'a gre, "Herhangi bir uluslararas dzenin bir uluslar birlii biimini almak zorunda olduu meselesi, milliyetiliin temel bir ilkesidir. Tpk ulusal topluluun tek tek bireylerden meydana gelmesi gibi, uluslararas topluluk da, ulus yelerden meydana gelmelidir. Uluslarn da tek tek insanlar gibi, bamsz ve kendi kaderini belirleyen varlklar olduu ilan edilince, u soru kanlmaz olarak ortaya kyordu: Hangi uluslar? Bu soruya verilen kesin bir yant yoktu" (Carr, 1993: 60-61).

285

Milliyetilik rneinde sk sk gzlendii zere, gemi icat edilir ya da yeniden icat edilir. Yeni devletlerin hepsi etnik, dilsel ve kltrel homojenlik iddiasnda bulunduu srece, ne istikrarl ne de kalc bir politik dzen yaratlabilir. 1918'den sonraki Avrupa haritasn etnik-dinsel milliyetilik temelinde yeniden izme denemesi, bu giriimin halklarn kovulmas / veya katliam ve soykrm pahasna baarya ulaabileceini kantlamt. Bu durum gnmzde de grlmektedir. imdi yeni bir istikrarszlk, insanlk dlk ve sava ayla yz yzeyiz (Hobsbawm, 1993: 10). "Balkanlar'da 19. yzyldan balayarak ulus duygusunu gelitirmenin kazand aciliyet, beraberinde, iyimser bir bakla trde bir ulus-devlet oluturma srecinin nnde bir engel, ktmser bir bakla dman komunun beinci kolu gibi grlen aznlklardan kurtulma isteini getirdi. 1945'te federal ve ok-uluslu bir temelde yeniden kurulmas gereken Yugoslavya bu deneyimi ok pahal deyecekti" (Yerasimos, 1995: 35). 4 Aralk 1918'de kurulan Srp-Hrvat-Sloven krallnn egemen olduu corafya Voyvodina, Bosna-Hersek, Dalmaya ve Karada topraklarn da iine alyordu. Ancak lke snrlarn geniliine ramen "ynetime ilikin anlamazlk" i ekimeleri de beraberinde tad. Hrvatlarn "tam zerklik" talebine karn. Srplar Gney-Slav birliinin kendi etrafnda olumasn istiyordu. Anlamazlk lke yarsna sahip Ortodoks Slavlar ile te birine sahip Katolik Hrvatlar arasnda, 2. Dnya Sava'na dek srekli artan bir "gerginliin balangcn" oluturdu. Hrvat liderin Karadallar tarafndan ldrlmesinden sonra Hrvatlarn "federal sistem kurulmas" talebiyle karlaan ve meclisten ekilmelerinden sonra, Kral Aleksandr 1929'da Meclisi feshetti. Ayn yl lkenin ad Yugoslavya olarak deitirildi ve ynetimde Srplarn azlkta olduu "sert" bir rejim uygulamaya baland (Poulton, 1993: 16). Srp-Hrvat ekimesi giderek trmand. Yugoslavya 1935-1939 dnemini Srplar, Slovenler ve Bosnal Mslmanlar tarafndan desteklenen "Yugoslav Radikal Birlii"nin sert rejimi altnda geirdi. Bu arada 1921'de yasaklanan fakat faaliyetlerini gizlice yrten Komnist Parti'nin Genel Sekreterliine 1937'de J.B. Tito getirilmiti. Dier taraftan Hrvat muhalifi giderek glenmi, "kltrel ve ekonomik alanda geni bir i zerklik" kazanmt. D politika asndan ele alndnda dikkati eken durumlar yle zetlemek mmkndr: Kral Aleksandr zamannda Fransa ile yakn ilikiler kurulmu ve Yugoslavya "Kk Antan"n yesi olmutu. Trkiye Yunanistan ve Romanya ile, Bulgaristan ve talya'ya kar "Balkan Antant"n imzalamt. Fakat Nazi Almanya's ve Mussolini talya's ile ilikilerini sklatrm, hatta 1937'de Bulgaristan'la imzalad "Daimi dostluk anlamas"ndan sonra Balkan Antant anlamn ve amacn yitirmitir (Armaolu; Sander; Gnlbol, 1983; 1991; 1977: 182, 72, 103). Kresel ve blgesel glerin dnya politikasn nasl ynlendirmeye altklarn gstermesi bakmndan, Trkiye asndan da nemli bir rnek oluturan ABD'nin Yugoslavya zerinden Balkanlar'a ynelik politik stratejisi zerinde durmak gerekmektedir. Geri ABD o dnemde bugnk anlamda "kresel" bir g deildi. Ancak kinci Dnya Sava ncesi giderek trmanan ve Souk Sava dneminde keskinleerek dnyann ideolojik kutuplama ortamna girdii bir dnemde uluslararas politikada "sper g" olarak tanmlanan ABD'nin ve tabiki Sovyet Rusya'nn da d politika stratejileri bakmndan bu rnek nem tar.

286

nk devletler, ister belirgin baz d politika amalarn gerekletirmeye ynelik faaliyet gsteriyor olsunlar, isterse daha ok dardan gelen etkilere tepki niteliinde bir d politika izliyor olsunlar, bu tutum ve davranlarn belirli baz d politika stratejileri erevesinde gerekletirmeye alrlar (Snmezolu, 1989: 149). Sonuta bu stratejilerin bazlar ittifaklar eklinde ortaya kar. Yugoslav nfuslarnn 19. Yzyl balarnda Osmanl mparatorluu'na kar isyan niteliindeki hareketleri zamanla glenerek Birinci Dnya Sava'ndan (19141918)sonra Yugo-Slav (Gney-Slavlar) devletinin kurulmasyla neticelenmiti. Karada'nda Srbistan'a katlmasyla oluan bu "ilk" birlie Avusturya-Macaristan egemenliinden kurtulan Hrvatistan, Slovenya ve Bosna-Hersek de eklenecekti. 1945'te yaplan seimlerde, federal bir Anayasa ile 6 federe devletten oluan (Srbistan, Hrvatistan, Slovenya, Bosna-Hersek, Makedonya ve Karada) Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti kuruldu. Yugoslavya, mezhep ve kltr olarak Avrupa'nn ikiye blnd ve iki farkl dnyann kesitii ilgin bir corafya'da yer almaktadr. Bu farkl kltrler mozaiinde, lkenin batsnda yer alan Slovenler ve Hrvatlar, Katolik Bat kltrnn etkisinde yaama biimini oluturuyordu. Kuzeyinde ve dousunda kalan Srplar ve Karadallar ise, Ortodoks dou kltrnn nfuzundayd. Bu yapy daha da karmak klan, Bosna-Hersek'in ve Mslman Bonaklar'n bu iki farkl mezhebin, kltrn tam ortasnda yer almasyd. Aslnda Bosna-Hersek'in kendisi ufak bir Yugoslavya'dr. nk bu lkenin nfusunu oluturan ayr halk, ayr din ve kltrden meydana geliyordu (Alkan, 1995: 40). Sovyetler ve Dou Bloku lkelerinin basks altnda bulunan Yugoslavya, Trkiye ve Yunanistan ile ibirliine ilgi gstermeye balamt. Aslnda Yunanistan ile i savataki destei yznden ilikileri iyi deildi. Ayrca talya ile de Trieste blgesi yznden anlamazlk yaanyordu ve ilikileri ktyd. ABD Yugoslavya'y, NATO yesi olan Trkiye ve Yunanistan araclyla Bat'ya yaknlatrma abasna girdi. Yugoslavya'nn gvenliini salamak gerekesiyle Trkiye-Yunanistan-Yugoslavya arasnda bir Balkan Pakt kurulmasn zm olarak grd. Yugoslavya'ya Batl devletlerle birlikte askeri kredi at. Ayrca lke arasnda ubat 1953'te Dostluk ve birlii Andlamas imzaland. Bunu Austos 1954'te Bled Andlamas izledi. ABD'nin btn planlarna ramen ilikiler bekledii izgiye ulaamad. nk 1953'te Stalin'in lmnden sonra "yumuayan" Sovyetlerle Yugoslavya'nn daha dorusu Tito'nun ilikileri dzelmeye balamt. Bu arada Tito 1956'da Balantszlar Blou'na katlmt. ABD asndan yolunda gitmeyen bu gelimeler karsnda 2. Balkan Pakt 1960'ta sona erdi ve ilevini gremeyen l bir belge olarak kald (Avcolu, 1994: 1621; Gnlbol; lman, 1977: 248-260). 1963 ve onu izleyen Anayasa'larda "cumhuriyet"i kuran 6 etnik (Srplar, Hrvatlar, Slovenler, Mslmanlar, Bonaklar, Makedonlar, Karadal7lar) grup iin "ulus", saylar 20 civarndaki etnik gruptan (Arnavutlar, Trkler, Macarlar, Romlar, Bulgarlar, ekler, Romenler, Rutenler, Slovaklar, Ulaklar, talyanlar, Ukraynallar, Lekler, Yahudiler, Almanlar, Grekler, Avusturyallar v.d.) "ulusallklar" ifadesi kullanlmtr (Poulton, 1993: 15).
7

Esasnda 6 etnik gruptur. Ancak Karadallar'da en son olarak 6 gruba eklenmitir.

287

1963 ylnda "Yugoslavya Federal Sosyalist Cumhuriyeti" olarak ad deitirilen Anayasa'snda ve yine 1974 Anayasa'snda da "ayrlma hakk da dahil olmak zere kendi kaderini tayin hakk"ndan sz edilmi ve bu uluslarn 2. Dnya Sava srasnda "zgrce iade edilmi iradeleri teminde" birlemi olduklar vurgulanmtr (Poulton, 1993: 16). Ulusal birliini kuramayan Arnavutlar, Osmanl'nn geri ekilmesinden sonra toprak btnln koruyamamlar ve 1913'te Kosova Srp krallna dahil edilmilerdir. 1918'de ise Srp-Hrvat-Sloven krallnn kurulmasyla, Kosova bu yeni devlet iinde yer ald. Bundan byle Arnavutlar Srplar ile srekli toprak mcadelesine gireceklerdir. 2. Dnya Sava boyunca Kosova, Makedonya ve Arnavutluk, talyanlarn, Almanlarn ve Bulgarlarn denetimindeydi. Srbistan 1951'e kadar tanmad Kosova Trklerini, Arnavutlara kar desteklemeye balad. Bunda blgedeki nfusun yaklak %90'nn Mslman olmasndan kayg duyan Yugoslavya ynetimi, bu gc paralamak istemiti. Arnavut aydnlarn bamsz mcadelesinden de rahatszlk duyuyordu. Bu nedenle Arnavutlara bask yapmaya balad. Bylece Kosova Trkleri ile Arnavutlar arasndaki geleneksel balara ilk darbe vurulmu oldu (Trkolu, 2001: 105-111). 1974'te Kosova'ya zerklik verilince, Arnavutlarn statsnn ykselmesi, basklarn ynn deitirdi. Arnavutlar Kosova'daki Srplara bask yapmaya baladlar. Bu arada Kosova'nn bamszl iin mcadelede sryordu. 1981'de Arnavut niversite rencilerinin aslnda rejime kar olan protestolarnda olaylar zirveye ulat. 1981-1989 arasnda ou Arnavut olan aydnlar tutukland. 1990'da zerkliin kaldrlmasyla, Kosova'nn ynetimi dorudan Srbistan'a baland (Trkolu, 2001: 112-116). Eski Yugoslavya'nn dalmasyla 27 Nisan 1992'de Srbistan ve Karada arasnda Yeni Yugoslavya'nn (Yugoslavya Federal Cumhuriyeti) kuruluunun ilan edilmesinden sonra, Uluslararas Komisyon'un hazrlad bir raporda, Kosova Demokratik Birlii (LDK) lideri brahim Rugova'nn u szleri yer alacakt": Yugoslavya yok oldu, bizim de bir arada kalma yeteneimiz yok oldu" (Tindermans (Hazrlayan), 1998: 146). Srbistan'n zorlamasyla 1974'te Anayasa'ya Kosova ile ilgili yeni bir dzenleme getirilmiti. Kosova Arnavutlar yllardr cumhuriyet olma talebinde bulunuyorlard. Srbistan ise bu talepler karsnda, Kosova ve Voyvodina zerk blgelerinin zerkliklerini snrlandrd. Srplarn egemenliinin ok fazla ne kmas lkede tepki yaratmakta gecikmedi. Hrvatistan ve Slovenya'da milliyetilik harekete geerek, birlikten ayrlma taleplerini kkrt. Bamsz olma istekleri, milliyetilii daha ok kamlad. Birbirini besleyen bu etkiler bamszlk isteklerinin daha fazla gndeme gelmesine yol at. Nitekim Slovenler 2 Temmuz 1990'da bamszlk ilan eden ilk cumhuriyet oldu (Poulton, 1993: 16-17). Bu durum, ardndan dier cumhuriyetlerdeki bamszlk taleplerini etkileyerek glendirdi. Dier cumhuriyetler de Slovenya'y izleyerek, uluslararas sahnede bamsz devletler olarak yer alacaklard. Sonuta Yugo-Slavya (Gney Slavya) Birlii ortadan kalkacakt. Yzyllarca Osmanl Devleti'nin egemenliinde bulunan ve " Vilayet" olarak anlan stratejik corafyann Ege Makedonyas olarak bilinen blm, 8-9 Kasm 1912'de Yunanistan'n igaline uradnda, Atina ynetimleri, blgedeki konumlarn katliam, etnik temizlik ve asimilasyon yntemleriyle pekitirmeye 288

almlardr. O tarihten itibaren Slav Ege Makedonlarn dlayan, planl olarak kltrel haklarn, Makedonca konuulmasn dahi iddetle yasaklayan Yunan ynetimleri, bu etnik / milli aznla kar youn ve sistemli bir bask uygulamtr. Gnmzde de varlklarn inkar ederek, onlar "Slavofon Helenler" olarak adlandrmakta ve dnya kamuoyunu yanltmaya almaktadr (Hatipolu, 2002: 110). Ortayl, "Osmanl'nn Bulgaristan ve Makedonya'daki hakimiyetinin Erzurum'daki Osmanl egemenliinden ok daha uzun olduunu belirterek u rnei verir: "Biz Osmanl idaresinin tipik kesitini renmek istediimiz zaman; Suriye ve Badat gibi dou vilayetlerinin defterlerini tetkikten ok, Anadolu ve zellikle Bulgaristan, Trakya, Makedonya'nnkileri inceleriz; nk Osmanl brokrasisinin ileyii orada daha iyi grlr. Bu ok nemlidir" (Ortayl, 2008: 7). Balkanlar tarihsel olarak Osmanl mparatorluu'nun yaylma alanyd. Osmanl mparatorluu bir Asya veya Ortadou mparatorluu'ndan ok, bir Balkan mparatorluu grnmndeydi. nk beeri kaynaklar ve iktisadi gelirleri byk lde Balkanlar'dan salanyordu. Ayrca Osmanl Devleti yneticileri en ok Balkanlar'a nem veriyorlar ve en nemli yatrmlar ve politikalar bu blgeye ynelik gerekletiriliyordu. Yaklak 550 yl sren Osmanl egemenli blgenin etnik, iktisadi ve kltrel yapsn derin biimde etkileyerek, gnmze dek ulaan gelimeler zerinde belirleyici olmutur. http://www.stratejikongoru.org/pdf/turkiyeninbalkanlarlailiskileri (e.t. 9.4.2011). Gnmzde dahi, topraklarndaki dier aznlklar gibi Ege Makedonlarnn8 etnik-aznlk haklarn tanmayan, varlklarn inkar eden ve onlar "Slavafon Helenler" olarak adlandrp dnya kamuoyunu yanltmaya alan AB yesi Yunanistan, 1919 Neuilly Bar Antlamas'nn ilgili maddelerine, 1925'te Milletler Cemiyeti'nde imzalayp kabul ettii artlara ve Kasm 1990'da Paris art'nn ilgili hkmetlerine de imza atan bir AB yesi olarak, hibir belgeye uymakszn, Makedon etnik aznln bask altnda tutmaya devam etmitir (Hatipolu, 2002: 110). Makedonya Cumhuriyeti, 1991'de bamszln ilan etmi ve Yugoslavya Federasyonu'ndan savamadan ayrlan tek federe cumhuriyet olmutur. Karlat problemlere ramen, Avrupa ve Transatlantik kurulularna yelii ncelikli d politika hedefi haline getirmi ve lke nfusunu oluturan etnik gruplar arasnda krlgan da olsa bar ortam salayabilmitir (Cokun - Demirta, 2002: 119). Makedonya9 yzyllar boyunca dillerin, dinlerin, rklarn ve kltrlerin iie olduu Balkanlar'n en karmak blgelerinden biridir. Herbiri ayr bir Ortodoks Kilisesi'ne bal olan Makedonlar, Bulgarlar, Yunanllar, Srplar ve Ulahlar, Trkler,
Yunanistan'n yldrma politikalar, Balkan Savalar'ndan 1950'li yllarn sonuna kadar aralksz srm. Katliamlardan kaan ya da srgn edilen Makedonlar "Makedon Diasporas" diye anlan ve baz Avrupa lkelerinde, Kanada, Avustralya, ABD gibi lkelerde kendi aznlk sorunlarn dile getirerek, sosyo-etno-kltrel bir "diaspora" olgusu yaratmlardr. Makedon Diasporas'nn rgtleri ve faaliyetleri ile ilgili ayrntl bilgi iin bkz; Murat Hatipolu; "Makedon Diasporas: Ege Makedonlarnn Diasporasna Tarihsel ve Gncel Bir Bak", Makedon Sorunu Dnden Bugne, ASAM Yaynlar, Ankara 2002, s.109-118 9 Makedonya'nn tarihine ve kompleks yapsna ilikin ayrntl bilgi iin ayrca bkz: Osman Karatay, "Orta a'da Makedonya: Bir Siyasi Corafyann Sreklilik yks", Makedonya Sorunu Dnden Bugne, ASAM Yaynlar, Ankara 2002, s.1-26.
8

289

Arnavutlar, Torbeler, Bonaklar ve ingeneler bu corafyada yaayan belli bal topluluklardr (Turan, 2002: 167). 2.2. Balkanlar'da Sava ve Sonras BM, AB ve NATO'nun Politikalar Slovenya'nn 25.5.1991'de Yugoslavya'dan ayrlma kararn resmen almasndan sonra, onu Hrvatistan izlenmitir (Alkan, 1995: 33). 1992'de dzenlenen halk oylamasnda halkn 2/3 oy okluu ile bamszlk kararn alan Bosna-Hersek olacakt. Bu karar, Bosna devletinin ve d politika stratejisinin oluma srecine hz kazandrmtr. O sralarda lkeyi savunmaya hazrlamak gibi hayati bir iin yannda kamu kurulularn ve d politikay oluturmak ok zordu. Ancak, Bosna'nn uluslararas alanda bamsz bir kimlikle oluturulacak d politikann baarl olmasna sk skya balyd (Kapetanovi, 2001: 186). 29 ubat - 1 Mart 1992'de yaplan halk oylamasnn ardndan, Srplarn Saraybosna'da ilk kurunu skmasyla balayan i savata Srp birlikleri ar silahlarla yerleim birimlerini igal ettiler (Alkan, 1995: 81). 1992-1995 yllar arasnda yaanan Bosna-Hersek sava Srplar, Bonaklar ve Hrvatlar arasna geen bir savatr. "Byk Srbistan" hayalindeki Srplar tarafndan Bosna-Hersek saldrya uramtr. Bu i sava olarak gelimi ve atmalar daha sonra "etnik temizlik" denilen soykrma dnm, Mslman sivil halk katledilmitir. Bu durumu balangta, Yugoslavya'nn i sorunu olarak gren Bat Avrupa lkeleri, ABD vatandann ldrlmesinden sonra 1995 ylna kadar kaytsz kald savaa, kapsaml bir NATO hava saldrs ile mdahaleye destek vermitir. 22 Ocak 2002'de Avrupa Konseyi Genel Kurulu, Bosna Hersek'i Avrupa Konseyi yeliine kabul etti. Bylece Bosna-Hersek, Avrupa Konseyi'nin 44 yesi oldu. Bu durumda, Avrupa ktasnda bulunan hemen hemen btn devletler Avrupa Konseyi yeliini kazanm bulunmaktadr. Trkiye asndan da Bosna-Hersek'in Avrupa Konseyi yesi olmas byk nem tamaktadr. Bu olay bir bakma, Trklerin tekrar Balkanlar'a dn olarak dnlebilir (Akal, 2008: 49). Avrupa'da her lkede Kosova sorununun farkl alglanmas, ABD ve AB'nin nceliklerinin o yllarda baka konular olmas, her lkenin Balkanlar'da farkl kar ve ilikilerinin olmas Kosova'ya mdahaleyi geciktirmitir. Milosevi, Rusya ve in'i arkasna alarak saldrlarna devam etmitir. Ancak bundan sonra uluslararas toplumda mdahale fikri kabul grmtr. NATO'nun 1999'daki Kosova mdahalesi, bir bakma blgenin uluslararas konjonktr iindeki statsnn belirlenmesine yneliktir. http://tuicakademi.org/index.php/... (e.t. 5.4.2011) Dier taraftan NATO'nun Kosova'ya mdahalesi ile balayan bamszlk sreci, uluslararas ilikilerde kar ve g mcadelesinin olduunu gstermektedir. Rusya'nn Kosova'nn bamszln tanmas durumunda Abhazya, Gney Osetya, Dalk Karaba gibi ayrlk blgeleri tanma tehdidi aslnda, Rusya'nn Gney Kafkasya'da Bat'nn ekonomik, siyasi ve askeri karlarn nleme amacdr. Kosova'nn bamszlnn tannmasnda, Dou Avrupa, Balkanlar ve Gney Kafkasya'da etnik temele dayal yeni gvenlik endielerinin ortaya kmasnda rol oynayaca dnlebilir. http://www.tuicakademi.org/index.php/... (e.t. 5.4.2011) 1990'l yllarda Bosna-Hersek yapt referandumla bamszln ilan ettii zaman, bata Srplar olmak zere, birok Avrupa lkesinin de tepkisini ekmiti. ngiliz Dileri Bakan "Biz Avrupa'nn gbeinde Mslman bir devletin

290

kurulmasna tahamml edemeyiz" diyerek kar kmt. Bunun tepkisi olarak, Srplar, Kosova'da Mslman Bonaklara kar "etnik temizlik" yapmaya baladlar ve byk bir soykrm yaand (Akal, 2008: 48). 21 Kasm 1995'te imzalanan Dayton Bar Anlamas Bosna'da bar salamakla birlikte dnyann en karmak hukuki ve siyasi sistemini birlikte getirmitir. Her eyden nce, dnyada Anayasas, bir anlamann eki olan biricik devlet Bosna-Hersek'tir. Karar alma srecinde her milletin temsilcilerinin bulunmas sorun tekil etmemektedir. Asl sorun, bu temsilcilerin Bosna Sava'n balatanlar olmasdr (Kapetanovi, 2001: 193-194). Btn dnya lkeleri, Rusya, in ve Libya ile Irak hari, Kosova'daki soykrm knayp NATO mdahalesini desteklerken, Bosna-Hersek ayn senaryolu soykrm yaamasna ramen, NATO mdahalesi konusunda Dayton Anlamas'n yapan temsilcilerin fikri ortada kalmt. nk Bosna-Hersek hkmeti iinde yer alan dier Srplar, Kosova'daki katliam knayan herhangi bir resmi kararn alnmasn engellemilerdir (Kapetanovic, 2002: 193-194). Bu arada Fransa ve Almanya arasndaki sorunlar, Balkanlar'daki atmalara da yansmtr. Almanya'nn 23 Aralk 1991'de bamszlk ilan eden Slovenya ve Hrvatistan'n bamszln tanyacan belirtmesi, Yugoslavya'nn dalma yolunda olduunu ortaya koyduu gibi, AB'nde ortak d politika zayfln da gstermitir. Almanya'nn tanma kararnda, savan yaratt gmen dalgasndan kurtulmak dncesinin de rol oynamas mmkndr. Bosna'da 1992-1995 yllar arasnda yaanan sava, BM nezdinde alnan kararlarn ilevsellikten uzak kaldn gstermi, NATO'nun Kosova'ya mdahalesinde ak bir egemenlik ihlali sz konusu olmu, BM'nin Kurucu Antlamas ihlal edilmitir. Uluslararas toplumun bir taraftan toprak btnlne saygdan sz eden, dier yandan bamszlk kazanan cumhuriyetleri tanma formlleri arayan elikili tutumlar ve kararlarnn ilevsellikten uzak olduu ortaya kmtr. BM'in ve AB'nin bu tr olaylarda, sava ncesi ve sonrasnda, devletlerin egemenlik haklarn ihlal etmemek kaydyla daha fazla sorumluluk almalar gerektiini ortaya koymutur. http://www.akademikozgurluk.com/bm-ve-eski-yugoslavya-ic-savasi.html (e.t.30.3.2011) AB'nin iftte standart anlayna bir rnek tekil etmesi bakmndan AB'nin Polonya'nn tam yelii konusundaki tavrn gzden geirmek gerekir. Yugoslavya'nn paralanmasnda Almanya'nn ve Avusturya'nn oynad roller incelenecek olduunda AB'nin Kbrs politikasnda da ayn eyleri grmek mmkndr. yle ki: AB, Polonya'y ye olarak kabul ederken Kbrs konusunda olduu gibi, Polonya'ya, Baltk denizi sahilindeki toprak paras olan Kalinin meselesini10 "z de gel" dememitir. htilaf imdilik uyutulmutur. BM ve AB, Gney Kbrs Rum idaresini adann temsilcisi kabul etmektedir. Bat dnyas bu kararn uygulanabilmesi iin kuvvet kullanarak Trk ordusunu oradan karmak zorundadr. Ancak dnya konjonktr byle bir g kullanmna uygun deildir.
Polonya'nn AB'ye tad nemli bir sorundur. Ancak bu konuyu Bat dnyas tartma konusu yapmyor. Baltk lkeleri bamszlklarn kazandklar zaman Kalinin Rusya'nn elinde kald. Buras Rusya'ya ait olmakla birlikte, Rusya ile ortak hududu yoktur. Bir Rus vatanda buraya seyahat etmek isterse, Belarusya, Polonya ve Litvanya topraklarndan gemesi gerekecektir. Polonya ve Litvanya AB yesi olduktan sonra hibir Rus engen vizesi almakszn buraya geemeyecektir. Polonya dier 9 lke ile birlikte Avrupa Konseyi yesi olmutur. Ayrntl bilgi iin bkz: Cevdet Akal: Avrupa'da Trkiye'yi Savunmak, Yeni nsan Yaynlar, stanbul Mart 2008, s.30-32.
10

291

Fakat AB vastasyla Gney Kbrs Rum kesiminin adaya hakimiyeti salanabilir. te AB'nin Kbrs iin dnd, kaybettii eski yerleri geri alabilmek politikas budur (Akal, 2008: 32). Nitekim, eski Yunan Babakan Simitis yapmak istediklerini ve niyetini sylemekten ekinmemitir. Aka demitir ki; "Biz Helenizmin Kbrs adas zerindeki emellerini AB mktesebatn kullanarak tahakkuk ettireceiz" (Akal, 2008: 32). Yukarda Kbrs konusuna ilikin yaplan aklama AB'nin ifte standardn ortaya koymaktadr. Ayn ekilde Polonya'nn yelii konusunda, istediinde sorunlar uyutabilmektedir. Dolaysyla AB'nin Trkiye'nin tam yelii konusunda, Trkiye aleyhine ayrm yapt kanaati bo deildir. AB gibi Avrupa konseyi de Batl devletlerin kurduu ayn felsefenin rn olup, temelinde vatandalar veya yeler arasnda ayrm yaplmamasna dayanan demokrasi anlaynn olduu kurululardr. Oysa ilkeleri ile uygulamalar arasnda elikiler olduu da gn gibi ortadadr. ye devletler arasnda "imtiyazl ye" uygulamalar bunun ok ak delilidir. Sonu Balkanlar stratejik neminden dolay Romallar dneminde "Divide et mpera", "Bl ve Ynet" ilkesiyle, Bizanslar dneminde de Slavlama srecini yaamtr. Osmanl Devleti'nin 550 yl hkm sren dneminde ise Balkanlar, hogr iinde yneltilmitir. Avrupa'nn kaps ve nemli bir geidi olan ktann snr izgisinde bulunduu iin, istilalara doal bir geit ve yaylma yolu olarak son derecede stratejik bir nem tad gibi, yzyllar boyunca imparatorluklarn bulutuu ve mcadele ettii bir alan olmutur. Balkanlar corafyas dinsel, kltrel ve nfus zellikleriyle, kresel istikrarszln merkezi alan olduu gibi, Balkan szc de etnik atmalar ve byk glerin blgesel rekabetini ifade eder. Balkanlar, Souk Sava'n sona ermesinden sonra en kanl ve en yaygn atmalarn alan haline geldi. Milliyetilik zerinden beslenen rekabet bugnde Balkanlar' etkisi altna almtr. Tarihte sakl kalan anlamazlklar ve gerginlikler, su yzne karak i savalara kadar varmtr. 2. Dnya Sava'ndan sonra artk Avrupa'da yeni olmadna inanlan etnik atmalar ve sava, 1990'larn banda Avrupa'ya yeniden dnmtr. Dnya siyasal konjonktrnn kreselleme ile yeniden yaplanma srecine girdii gnmzde, sanayi devleri enerjiye olan ihtiyalar nedeniyle yeryzndeki btn enerji kaynaklarn ele geirerek dnyay ynetmek istemektedirler. Bir dnya imparatorluu kurmann balca yolu, enerji kaynaklarn ve enerji yollarnn denetim ve kontroln ele geirmekle mmkndr. Hazar Havzas, Orta Asya ile Karadeniz arasnda uzanan Kafkasya'nn merkezi bir parasn oluturmakta olup, dnyann en nemli enerji retim ve datm alanlarndan biridir. Bat lkeleri enerji ihtiyalarn daha ok Avrasya kaynaklarndan karlamaya ynelmilerdir. Dolaysyla bu blgeler enerjide birincil derecede nemli blgelerdir. Balkanlar Hazar Havzas petrol ve doalgaznn Bat'ya

292

aktarlmasnda bir enerji koridoru ya da enerji gzergahdr. "Enerjinin olduu yerde daima siyaset vardr" kural, dnyann her yerinde ve her zaman geerli bir kural olmutur. Balkan corafyasnda yaanan en nemli gelime Yugoslavya'nn paralanmasdr. Balkanlar blgede bar ve istikrarn kurulmas amacyla, birok inisiyatifin odak noktas haline gelmitir. Balkanlar'n istikrara kavumas Avrupa'nn gvenlii iin giderek daha da nemli olmutur. AB'nin Bosna-Hersek'teki Srp katliamna kar mdahalede baarl olamay (balangta seyirci kalmt), nceleri uzak durmasna ramen ABD'nin mdahalesini gerektirmitir. BM'inde Yugoslavya krizinde ou zaman etkisiz, hatta hareketsiz kald grlmtr. Kosova'da Srplarn giritii geni apl etnik soykrma kar uluslararas toplumda oluan tepkinin sonucu NATO hava harekatn balatm ve Srplar geri ekilmek zorunda kalmtr. Makedonya'daki son derecede hassas dengeler Balkanlar'daki yeni siyasi oluumlarn tehdidi altndadr. Bu arada bata Bosna olmak zere Voyvodina, Kosova, Sancak ve Karada sorunlarnn henz tmyle halledildiini dnmek mmkn deildir. Balkanlar'daki durum, scak gelimelerin beklenebilecei endiesini de yaratmaktadr. ABD'nin Kosova'daki operasyona mdahalesinin esas amac, Varova Pakt'nn dalmas ile uluslararas toplumda NATO'nun artk misyonunu tamamlad ve dalaca ynndeki grler, "yeni konsept" arayn hzlandrmtr. Roma Zirvesi'nden sonra 1991'de kabul edilen "genileme ve konsept araylar" ile eski Dou Avrupa lkeleri NATO'ya ye alnmaya balamtr. Kosova'ya hava harekat ile mdahale NATO'nun "yeni konsept" aray iin bir frsat oluturmutur. Bugn Balkanlar uluslama srecini yaamaktadr. Ve bu durum ayn zamanda Avrupa'nn gvenlii iinde tehlike oluturmaktadr. Dier taraftan ABD ve AB, Kosova'nn bamszln tandklar halde, KKTC'ni tek tarafl bir devlet olarak tanmamalar iin bir baka boyutunu da ortaya koymakta, ifte standartl anlaylarn gstermektedir. ABD Balkanlar'daki dzeni kendi karlarna uygun olarak ekillendirmeye almaktadr. Asl amac NATO'nun varln srdrmek ve ABD'nin etki alann geniletmektir: "Yeni konsep"in amac da zaten budur. Yugoslavya'daki atmalar ABD'nin bu amacn yerine getirmesi iin, bir frsat yaratmtr. Bu frsat BM'de devre d brakarak deerlendirmitir. Trkiye'nin Balkanlar'la uzun bir tarihten gelen derin balar vardr. Trkiye ayn zamanda bir Balkan lkesidir. Balkan corafyasnda Trkler dnda Arnavut, Bonak, erke, Pomak olmak zere rakamlarn bildirdiine gre 8.500.000 Mslman nfus yaamaktadr. Trkiye'nin bu nemli saydaki nfus ile tarihi ve kltrel, dini balardan kaynaklanan ortak noktalar vardr. Trkiye Sovyetler daldktan sonra Kafkasya ve Orta Asya'dan gelen tarih kltrel balarnn olduu insanlara kucak at gibi, Balkanlardan gelenler iinde daima anavatan olmutur. Bu dnemlerde yaanan youn, ok boyutlu kitlesel glerin hedef lkesi haline gelmitir. Yunanistan'n Makedonya zerinden oynad politik oyunlar Trkiye iin son derecede nemlidir. Yunanistan Kbrs konusunda Trkiye'ye zorluklar kard gibi, Bat Trakya'daki Trk aznln kimlik sorunlar konusunda da insan haklarn ve zgrlkleri ihlal etmekte, demokratik ilkeleri inemektedir. AB konusunda veto hakkn kullanarak Trkiye'nin iini zorlatrmakta, sorunlar uluslararas 293

platformlara tayabilmektedir: bugn Trkiye'nin nne sunulan dosyalar Osmanl Devleti'nin nne sunulanlardan pek farkl deildir: bugn Krt dosyas, Ermeni dosyas, Kbrs, Bat Trakya Trkleri, Bulgar Trkleri, Adalar (Ege Adalar) ve Bozcaada ve Gkeadann statleri vb. sorunlarla Trkiye kar karyadr. Trkiye'nin jeostratejik nemi Souk Sava'n bitmesiyle azalm deildir. Sovyetlerin dalmasyla ortaya kn konjonktrde, Orta Asya ve Kafkaslarda Trkiye'nin ortak tarih ve kltrden gelen balar vardr. Trkiye'nin nnde, dnyann yeniden yaplanmasnn getirdii zellikle gvenlik konusuyla ilgili riskler olduu gibi, yeni durum yeni seenekleri de beraberinde tamaktadr. Yeni seenekler doru stratejiler ve planlamalarla yeni frsatlar yaratmakta. Yeni projelerle biimlendirilebilecek seenekler de sunmaktadr. Trkiye'nin gerek Kafkaslar ve Orta Asya blgesindeki lkelerle gerek Balkanlar'daki lkelerle ekonomik ve ticari ilikileri vardr. Yeni yaplanmalar bu ilikilerin daha fazla gelitirilebileceinin de iaretlerini vermektedir. Kaynaka Adda Jaques; La Mondialisation de L'Economie, 1. Gnese, La Decouvert Paris 1996. Akal Cevdet, Avrupa'da Trkiye'yi Savunmak, Yeni nsan Yaynevi, stanbul Mart 2008. Alkan Necmettin, Dalan Yugoslavya Mozaiinde Bosna, Beyan Yaynlar, stanbul Nisan 1995. Armaolu Fahir, 20.Yzyl Siyasi Tarihi 1914-1980, T. Bankas Kltr Yaynlar, Ankara 1983. Brezezinski Zbigniev, Kontrolden km Dnya, T. Bankas Kltr Yaynlar, ev. Haluk Menemenciolu, Aralk 1994. Brzezingski Zbigniew, Byk Satran Tahtas, Amerika'nn ncelii ve Bunun Jeostratejik Gerekleri, Sabah Kitaplar 2. Bask, ev. E. Dikba-E. Kocabyk, stanbul 1998. Carr Hallett Edward; Milliyetilik ve Sonras, letiim Yaynlar, 4.Basm, stanbul 2007. Demirta - Cokun, Birgl, "Makedonya Bak Srtnda: Balkanlar'n Eski "Model lkesi", Yeni stikrarszlk Unsuru mu?", Derleyen: Murat Hatipolu Makedonya Sorunu Dnden Bugne, Avrasya Stratejik Aratrmalar Merkezi (ASAM) Yaynlar, Ankara 2002. Doan Avcolu, Milli Kurtulu Tarihi: 1838'den 1995'e (Drdnc Kitap), Tekin Yaynevi, stanbul 1994, s.1621. Dugin, Aleksandr, Rus Jeopolotii Avrasyac Yaklam; Kre Yaynlar, stanbul Mays 20204, 3. Bask ev. Vgar manov.

294

Erol Hikmet, "Souk Sava Sonras Nato'nun Yeni Konsepti Aray ve NATO Mdahalesi", http://www.tuicakademi.org/index.php/kategoriler/balkanlar/234soguk-sava-sonras-natonun-yeni-konsepti. (e.t. Fukuyama Francis, Tarihin Sonu ve Son nsan, Simavi Yaynlar, ev. Zlf Dicleli. Gney Sha - Siyasi Corafya Cilt II, stanbul niversitesi Beeri ve ktisadi Corafya Fak. Yayn, 1993. Gnlbol Mehmet - lman Haluk, "kinci Dnya Savandan Sonra Trk D Politikas (1945-1965)" Olaylarla Trk D Politikas (1919-1973) Cilt I, Ankara niversitesi SBF Yaynlar, Ankara 1977, s.247-260. Grkan hsan, "Jeopolotik ve Stratejik Ynleriyle Balkanlar ve Trkiye", Balkanlar,OBV Yaynlar, stanbul 1993. Grkan hsan. "kinci Dnya Sava'ndan Gnmze Dein Balkanlar (1945-1989)", Balkanlar OBV Yaynlar, stanbul 1993. Grn Kamuran, D likiler ve Trk Politikas (1939'dan gnmze kadar), Ankara niversitesi SBF Yaynlar, Ankara 1983, s.223-334. Hatipolu Murat, "Kuruluundan Gnmze Makedonya Cumhuriyeti'nin D Politikas ve Balkan lkeleriyle likileri (1991-2000), ASAM Yaynlar, Ankara 2001. Hatipolu Murat, "Makedon Diasporas: Ege Makedonlarnn Diasporasna Tarihsel ve Gncel Bir Bak", Derleyen: Murat Hatipolu Makedonya Sorunu Dnden Bugne, ASAM Yaynlar, Ankara 2002. Hobsbawm J. E., 1780'den Gnmze Milletler ve Milliyetilik "Program; Mit, Gereklik", Ayrnt Yaynlar, ev. Osman Aknhay, stanbul 1993. Huntington P. Samuel, Medeniyetler atmas ve Dnya Dzeninin Yeniden Kurulmas, Okuyan US Yaynlar, ev. M. Turhan - C. Soydemir, stanbul Kasm 2005. Kapetanovi Amer, "Bosna-Hersek'in On Yllk D politika Tecrbesi", Balkan Diplomasisi, Derleyen: mer E. Ltem - Birgl D. Cokun, ASAM Yaynlar, Ankara 2001. Karatay Osman - Gkda A. Bilgehan (Derleyenler), Balkanlar El Kitab, Karam Vadi 2006. Karatay Osman, "Milosevi Dnemi Yugoslav D Siyaseti": Baarsz Bir Mirasyedilik Olay", Balkan Diplomasisi, Derleyen: mer E. Ltem - Birgl D. Cokun, ASAM Yaynlar, Ankara 2001. Kohn Childs George, Sava Szl, Doruk Yaynlar, e.v Berna Kara, Ankara 2006.

295

Kololu Orhan, "Osmanl Dneminde Balkanlar", Balkanlar OBV Yaynlar, stanbul 1993. Leo Tindermans (Haz.); Bara ar: Uluslararas Komisyonun Balkanlar Hakknda Raporu, stanbul, Sabah Kitabevi, 1998. Luraghi Raimondo, Smrgecilik Tarihi, e yaynlar, ev.: Halim nal, stanbul Aralk 2000. Ortayl lber, Avrupa ve Biz Seme Eserler I, T. Bankas Kltr Yaynlar, stanbul Mart 2008. Ortayl lber, Tarihimiz ve Biz, Tima Yaynlar, 2. Bask, stanbul 2008. zbek O. Metin, "Trk D Politikasnda Balkanlar", Balkan Diplomasisi, Avrasya Stratejik Aratrmalar Merkezi (ASAM) Yaynlar, Balkan Aratrmalar Dizisi: 3, Derleyenler: mer E. Ltem - Birgl Demirta Ceyhun, Ankara 2001. zey Ramazan, Trkiye Corafyas ve Jeopolitii, Aktif Yaynevi, stanbul 2002. Poulton Hugh, Balkanlar: atan Aznlklar, atan Devletler, ev. Yavuz Alagon, Sarmal Yaynevi, stanbul 1993. Sancaktar Caner, "Sosyalizmin Ykl Srecinde Trkiye'nin Balkan lkeleri ile likileri", TASAM, Stratejik ngr Say: 9, 2006. Sancaktar Caner, "Trkiye'nin Balkanlar D Politikas" http://www.stratejikongoru.org/pdf/turkiyeninbalkanlarlailiskileri (e.t. 9.4.2011) Sander Oral, Siyasi Tarih 1918-1990, mge Kitabevi, Ankara ubat 1991, 2. Bask. Sloane M. William, Bir Tarih Laboratuar Balkanlar, ev. Sibel zbudun, stanbul Sre Yaynlar, 1987. Snmezolu Farik, Uluslararas Politika ve D politika Analizi, Filiz Kitabevi, stanbul 1989. Snmezolu Faruk vd., Uluslararas likiler Szl, Cem Yaynevi, stanbul 1992. Snmezolu Faruk, Uluslararas Politika ve D Politika Analizi, Filiz Kitabevi, Gzden Geirilmi kinci Bask, stanbul 1995. afak zimir, "BM ve Eski Yugoslavya Sava", http://www.akademikozgurluk.com/bm-ve-eski-yugoslavya-ic-savasi.html (e.t. 30.3.2011) imek Halil, Trkiye'nin Ulusal Gvenlik Stratejisi, IQ Kltr ve Sanat Yaynlar, stanbul 2002. Todorova Maria, Balkanlar Tahayyl Etmek, letiim Yaynlar, 2. Bask, ev. Dilek endil, stanbul 2006.

296

Turan mer, Makedonya'da Trkler, Makedonya Sorunu Dnden Bugne, Derleyen: Murat Hatipolu, ASAM Yaynlar, Ankara 2002. Trkolu Emir, "Kosova Arnavutlarnn Milliyetilii", Balkan Diplomasisi, Derleyen: mer Ltem - Brgl D. Cokun, ASAM Yaynlar, Ankara 2001. Wachtel B. Andrew, Dnya Tarihinde Balkanlar, Doan Kitap, ev. A. Cevat Akkoyunlu, stanbul Ekim 2009. Wallerstein, Immanuel, Jeopolitik ve Jeokltr, z Yaynclk, ev. Mustafa zel, stanbul 1993. Yerasimos, Stefanos, Milliyetler ve Snrlar Balkanlar, Kafkasya ve Orta - Dou, letiim Yaynlar, 2. Bask, ev. irin Tekeli, stanbul 1995. http://www.tasam.org/tr/icerik/1581/1990-sonrasi.turkiyenin-balkanlarpolitikasi.html (e.t. http://www.tuicakademi.org/indx.php/kategoriler/balkanlar/234-soguk-sava-sonrasinatonun-yeni-konsepti (e.t. http://www.akademikozgurluk.com/bm-ve-eski-yugoslavya-ic-savasi.html 303.2001) http://www.usak.org.tr/ (e.t.

297

Trkiye Yunanistan likilerinde Gvenlik Sylemi: Tarihsel Paradokstan Alternatif Sylemlere karmlar Soner Karagl*, Ceyhun ieki** Giri Trk-Yunan ilikilerinde gvensizlik tarihsel olarak karlkl olarak paylalan en srekli duygu olagelmitir. Gvensizliin olaan, ibirliinin olaand olduu zamanlar ise taraflarn ortak dman alglamalardr ki bu pek sk rastlanlan bir durum deildi. Atatrk dneminde balayan yaknlama da, kinci Dnya Sava sonrasnda yarmac rekabetle yorulan Bat ittifakna katlma abalarn paralel yrtmeleri de ortak tehdit alglamalaryd. Souk Sava dneminde Bat Blokunun ve NATO ittifaknn snrdaki iki mensubu olmalar da bu yzdendi. Buna ramen Trk-Yunan ilikileri, tarihsel rekabet ve dmanln etkisiyle Souk Sava boyunca karlkl kayglarla beslenerek diyalogdan uzak bir ekilde gelimitir. Trk- Yunan ilikilerinde paradoksal gvenlik algsn belirleyen farkllklar mevcuttur. Yunanistan tarafndan Trkiye, nfus, corafya, ekonomik ve askeri g alarndan asimetrik bir tehdit olarak grlmekteydi. Trkiye asndan Yunanistan, oldubittilerle statkonun bozulmasn zorlayan ve Avrupa Birlii ile blge lkelerini kendisine kar ibirliine zorlayan tehdit olarak alglanmaktayd. Her trl mttefiklik ilikisine ramen taraflar arasndaki gvensizlik, karmak sorunlarn zmszlnn srmesinin balca nedeniydi. Mttefiklik ilikisi tehdit alglamasn deitirmedii gibi ayn zamanda ikili sorunlar dier mttefiklerle yaknlamak iin birer ara haline de gelebilmekteydi. Tehdit alglamas, iki mttefik lke gibi deil de her an sava olasl olan bir kar blok lkesi gibi olduundan gvenlik ikilemine yol amaktayd. Taraflardan birisinin savunma gdsyle silahlanmas tekinin de silahlanarak birbirlerini daha fazla tehdit eder boyutta askeri hareketlilie yol amaktaydlar. Hava sahas, Ege Adalar ve egemenlii tartmal adacklar, Kbrs ve karasular gibi konularda gvenlik ikilemini kronikletiren gerilimlere zaman zaman tank olunmutur. Bunlardan Kardak krizi taraflarn her zaman oldu-bittilerle gven bunalmlarna ak olduklarn ve gvenlik ikileminin sreceini gstermitir. Ulusal Gvenlik Kavramsall zerine Gvenlik, insan ihtiyalarnn nde gelenlerinden olmas nedeniyle her daim devletlerin de ana gndem maddesi olagelmitir. Gvenliin beka ile e anlaml alglanmas, yokluunun varolusal bir problem olmasn da gerektirir. Gvenliin salanamad ya da olmad bir alanda var olmak imknszdr. Bu noktada tarih bizlere devlet felsefesindeki gelimelerin aklayclyla yardm eder. Devletin sosyal bir senet zerine ina edildii ve yine bu sosyal senedin vermi olduu yetkilerin meruiyetinin sorgulanmadn bilmekteyiz. Devlet, Hobbesyan anlaya gre insanlarn karlar peinde kotuu, kendi
* **

Yrd. Do. Dr.; anakkale Onsekiz Mart niversitesi, sonerkaragul@hotmail.com Ar. Gr.; anakkale Onsekiz Mart niversitesi, ceyhuncicekci@comu.edu.tr (Bildiri sahibi Kongreye mazereti nedeniyle katlamam ve bildirinin canl sunumu yaplamamtr. Eser sahibinin irade beyan ve istei zerine sz konusu bildirinin yaynlanmas uygun grlmtr.)

298

varlndan tesine dair herhangi bir koruma ykmlln gtmeyen, bencil, hrslaryla menfaatine odaklanm bir insan topluluunun doa halini evirerek yaanabilir ve yaam srdrlebilir hale getirmek saikiyle var edilmi soyut bir varlk olarak temellendirilir. Doa halinde var olan anarik yap, devlet ad verilecek bir mekanizmann icadyla ortadan kaldrlabilecek ve herkesin herkese kar gvenlii devletin meru eliyle salanabilecektir.1 Devlet bu balamdan gelitirilen bir perspektifte gvenliin her daim baat aktr olagelmitir. Korumakla ykml olduu insan topluluklarnn ismi nceleri tebaa olarak anlsa da, Aydnlanmann radikal etkileriyle olgunlaan Fransz htilali sreci tebaay vatanda ya da yurtta olarak evirmi, daha nceleri adna rastlanmam bir toplumsal organizasyon stili olarak ulusu dourmutur. Devlet artk uluslarn anda ulusunun gvenlii ve refahndan yegne sorumlu birim halini almtr. Fransz htilalini merkeze alan bylesi bir yaklama ek olarak Wesfalyan sistemin getirdii yenilikleri de vurgulamak gerekmektedir. Her ne kadar birbirlerinden kronolojik olarak ayrk dursalar da birbirlerini tamamlayan iki devrimden bahsetmekteyiz. Westfalyan sistemin dnemin ynetici elitlerine bahettii, hkmettii teritoryal alanda snrsz hkimiyet anlay, gnmz literatrnde Leviathan olarak Hobbesa atfen kullanlan ynetim biimini de gndelik yaamn gbeine oturtmutur. Bu balamda devletin toplumsal hayatta karlalan ontolojik problemlerin zmndeki biriciklii alternatifsiz bir ekilde varln kurmutur. Devletin ulusuyla zdelemesi de ulusun gvenlii zerinde tek sz sahibi olabilecek potansiyele sahip organizasyon olarak devlete imtiyazl bir pozisyon tesis etmitir. Lakin ilgili literatr incelendiinde, ulusal gvenlik kavramsallnn kkenlerinin izlenmesiyle ancak kinci Dnya Sava sonralarna yani Souk Sava dneminin Amerikan-sentrik uluslararas ilikiler kuramna ulalabilmektedir.2 Ulusal gvenlikten bahsederken akademik literatrn bu odaktaki geliimi ilk olarak Arnold Wolfersa dayandrlr. ok net bir ekilde belirtilebilir ki Arnold Wolfersn ilgili makalesi, ulusal gvenlik zerine oluturulmu yaznn herhangi bir metninde temel referanslardan birini tekil etmektedir. Arnold Wolfers, ulusal gvenlii bulank/mulk bir kavram olarak deerlendirdii makalesinde gvenliin de kavramsal zmlemesine girimitir.3 Ulat sonu itibariyle objektif ve sbjektif gvenlik olarak snflandrd iki ayr gvenlik trnden bahsedilebileceini iddia etmektedir. Arnold Wolfersn kavramsal analizi, uzunca bir dnem yalnz kalmtr. 1980li yllara kadar Souk Savan belki de en etrefilli ve fakat en popler kavram olarak ulusal gvenlik akademik literatrde kavramsal zmleme giriimlerinden muaf tutulmutur. Bu durum, ulusal gvenlik kavramnn Arnold Wolfersn da bahsettii zere mulk ve tanmlanmas g bir alan tasvir ettiine dair ipucu sunmaktadr. Akademik camia ulusal gvenlik kavramsallatrmasn sorgulamaktan uzun bir dnem boyunca imtina etmitir. Barry Buzana ait sz konusu tespit literatrn ilgili dnemleri incelendiinde net bir ekilde gn yzne
Thomas Hobbes, Leviathan. Ole Wever, Peace and Security, in Contemporary Security Analysis and Copenhagen Peace Research. 3 Arnold Wolfers, National Security as An Ambiguous Symbol
2 1

299

kar.4Ulusal gvenliin popler bir kavram pozisyonu kazanmas ve gndelik hayatn ve zellikle Souk Savan en temel mantn kurgulayan konsept oluu (btn gvenlik problemleri ulusal gvenlik kavramsall ile aklanabilmektedir), buna ramen literatrde kavramn sorgulanmakszn rneklemlere uygulanmas, akademik camia tarafndan st alelacele betonla rtlen nkleer bir enkaza benzemektedir. Fakat unu da eklemek gerekir ki Souk Savan hkim kuramsal okumas olan Realizm, ulusal gvenlik kavramsallnn sorgulanmasna engel tekil eden en nemli etkendir. Realizmin eletirellie olan kapall ve Coxun deyimiyle problem zm zerine kurgulanm temel mant5, kavramn analitik deifresine de izin vermemekte ve uluslararas politikann aklanmasnda yakalanacak sadelik/basitlik yeterli grlmektedir. Bu balamdan bakldnda sadece gvenlik ve ulusal gvenlik konseptleri deil g, bar, sava gibi kavramlarn yaps da Souk Savan nemli bir blmnde yeterli analize tabii tutulmadan fonksiyonelletirilmitir. Ulusal gvenlikten genel olarak anlalan devletin snrlar dhilinde kendi meru otoritesinden baka herhangi bir devletin ya da illegal rgtn silahl eylemde bulunmamas, egemen alan zerinde g kullanma tekelinin yozlamamas zerine var olan kurgudur. Fakat bunu defansif bir anlay olarak da snflandrabiliriz. Devletin i/d egemenlii ilkesi baz alnarak ulusal gvenliin de snrlarn dnda balad belirtilebilir. Bu noktada gvenlikle kar kavramlar arasnda ciddi bir rtme sz konusudur. Ulusal karlarla ulusal gvenliin sz konusu kesiimi, snrlar tesinde var olduu iddia edilen menfaatlerin ulusal gvenliin eitli sektrlerini ilgilendirdii iddia edilebilir. leri savunma olarak da adlandrlabilecek olan olgu, ulusal gvenliin eitli sektrlerini ilgilendiren hususlarda kriz vuku bulmadan inisiyatif almay gerektirmektedir. Bunun gnmz dnyasnda en k rneini enerji kaynaklarna ulam imknlar zerindeki rekabet betimler. zellikle byk gler (great powers) olarak snflandrlan kresel politikann temel belirleyen devletlerinin arasnda getii gzlemlenen yarta devletler, ileri herhangi bir tarihte enerji sknts (kesinti, fiyatlarda astronomik art vs.) yaamamak adna Zbigniew Brezinskinin de kitabn isimlendirdii bir satran oyununa taraf olmaktadrlar. Ve bunu ulusal gvenliklerine dair bir projeksiyon olarak nitelendirmektedirler. Ulusal gvenlik kavramyla kastedilen arlkl olarak devlet organizasyonu ve askeri yaplanmalardr. Gvenliin hem nesnesi hem de znesi olarak devlet, ulusal tamlayan ile ulusa atf yaparak, ulusuyla kendini zdeletirdii ulus-devlet formunda gvenliin de biricik referans noktasdr. Fakat uygulama alan incelendiinde grlecek olan udur ki ulusal gvenlik ile devlet ve onun temsil ettii resmi ideolojinin asker ortaklnda korunmas n plana kmaktadr. Devlet iin askeri bir gvenlik nemli olmakla beraber rejimin selameti asndan da elzemdir. Devlet-merkezli realist anlayn nermesi de bu dorultudadr. Ulusun gvenlii gibi bir anlama gelebilecek olan ulusal gvenlik kavramsall ile anlalan bir devletin toprak btnlne zarar verebilecek herhangi bir gelimeden korunabilmek, devletin politik olarak tannm snrlar dhilindeki faaliyetleri hususunda bamszln srdrebilmek (egemenliini korumak olarak da anlayabiliriz), yabanc bir devletin silahl gleri ile gerekletirebilecei herhangi bir operasyona mukavemet edebilmek ve hatta taarruz kabiliyetine sahip olmak gibi
4 5

Barry Buzan, People, States and Fear Atilla Eralp (der.), Devlet, Sistem, Kimlik

300

olgularla eitlendirilebilir. Lakin bu noktada belirlenmesi gereken nitelik, ulusal gvenlik ad altnda saylan tm bu balklarn militer bir zihniyetin rn olduudur. nk bu bahsedilenler her eyden evvel devletin ve onun organik yaplanmasnn tekil ettii varl korumaya dnktr.6 Souk Sava koullarnda ortaya ktn bildiimiz ulusal gvenlik kavramnn ierdii anlam sz konusu dnem erevesinde anlamlandrmak gayet mmkndr. Fakat 1970ler ve hatta 1980lerle beraber sermaye hareketlerinin kreye grece rahat nfuz edii ve devamnda ok-uluslu irketlerin uluslararas politikada aktr konumuna ykselmesi, teknolojik gelimelerin snr tanmazl (silah teknolojisi de dhil) ve akabinde gelien iletiim devrimi, OPEC Kriziyle beraber gelien enerji gvenlii sorunsalnn ekonomik amazlar ve en nihayetinde Sovyetler Birliinin kinci Souk Savatan7 tartmasz malup ayrlmas ve neticesinde yer yer kanl bir ekilde dalmas sonucu ortaya kan politik, sosyal (dinsel-etnik), ekonomik ve kltrel problemler kresel gvenliin salanmas hususunda bu gnlere kadar gler dengesini8 geer ake kabul etmi uluslararas ilikiler analistlerini ve politika yapclarn aresiz brakmtr.9 Uluslararas politika, devlet-merkezli bir g dengesi zerinden sistematize edildiinde ok daha basit ve anlalmas kolay bir ilikiselliktir. Fakat yukarda anlan gelimelerin yeknuna kreselleme adn verdiimizde ortaya kan sonu, ulus-devlet formasyonunun kreselleme anda uluslararas politika olarak bu isimlendirilmi alanda kstl kabiliyetlere sahip olduu ya da kabiliyetlerinin gelimelerle snrl bir alana indirgendiidir. Ulus-devlet yaplanmalar, politik snrlar zerinden salad d meruiyetini dhili politikada kaybetmi ve zellikle etnisite/din olgusunun n plana kmasyla sosyal snrlarn glgesinde kalmtr.10 Bu balamda ulus-devletlerin fonksiyonellii ve meruiyeti de tartmal bir hal almaktadr. Bir baka ifadeyle devletlerin ulusal-politik snrlar, klasik bir corafya dersinde kullanlan haritada somutlam versiyonundan uzaklamtr. Dnya artk devletlerin snrlarn izdii bir corafya btn deildir. Aktrel dzeydeki oullamayla birlikte devletler yer yer edilgenletirilmektedir. Sosyal snrlarn geililii bu noktada gzel bir rnektir. Souk Sava sonrasnda kimliklerin uluslararas politik arenada aktr olarak belirmesi neticesinde ulusal kimlikleri aan etnik, dini ve mezhepsel kimlikler n plana kmtr. Ulusal kimliklerin devletiyle zdeleen ve doal olarak meruiyetini de bal bulunduu devlet ile kurulan vatandalk ilikisinden alan

David A. Baldwin, The Concept of Security Reagan Ynetimi srasnda ortaya atlan Yldz Savalar Projesiyle yeniden ivmelenen silahlanma yar kastedilmektedir. Bu yar, ayn zamanda, Sovyetler Birliinde ekonominin srdrlemez bir hal almasna sebebiyet vermi ve neticede dalmasyla sonulanmtr. 8 Hegemonik istikrar teorisiyle de aklanabilecek olan sk ift kutuplu sistemde, her iki bloun lider devletleri nezdinde somutlaan hegemonik ilikiler blok-ii dzeni de tesis etmitir. 9 Mohammed Ayoob, Security in the Age of Globalization: Separating Appearence from Reality, in Globalization, Security and the Nation-State 10 Ve ayrca belirtmekte fayda vardr ki uluslararas toplum/kamuoyu fikri de son derece gncelliini koruyan bir yaklamdr. Bu balamda herhangi bir etnik ya da dini aidiyet olmakszn dnya vatandal kavramsall zerinden insanlar belirli bir ama erevesinde rgtlenip kitleselleebilmektedirler. Bu noktada ulusal kimlikler alp, marjinal ulus-ar kimlikler ortaya kabilmektedir. En gzel rneklerinden birinin Greenpeace adl sivil oluum olduunu dnmekteyim.
7

301

toplumlarn ulusal olandan baka nceledii farkl kimlikleri de olmaktadr.11 Bu durumun Trkiyedeki en gzel rnei belki de Krt toplumunun Kuzey Irak, Kuzey Suriye ve Gneybat randaki soydalaryla hayata geirdikleri devinimdir. Olas bir Krt Devletinden her frsatta sz edilse de blgenin dengeleri buna msaade etmemekle beraber sz konusu dalm topluluklarn birbirleriyle direkt sosyal temaslar da mevcuttur. Bu aamada, Trk ulusal kimlii ile ekillenmi Trkiye Cumhuriyeti vatandalnn kapsamn aan bir durum vakidir. te bu snraan olgu, kimliin politik bir referans olarak gndemin st sralarna kmasyla mmkn olabilmitir. Souk Sava sonras dnemin en can yakc gerekliini de yine bu kimlik geililikleri oluturur. Ulusal gvenlik kavramsalln bylesi bir durumda hangi temellere dayandrmak gerekmektedir? Ulusal gvenlik ile kimin gvenlii kastedilmektedir? Vatanda olduklar devletin st kimlik olarak lanse ettii ulusal kimlik yaplanmasna muhalif duranlarn gvenliklerini kim, nasl salayacaktr? te tm bu ve buna benzer radikal sorular zmleyebilmek adna Kopenhag Okulunun nerdii gvenlik analiz erevesi tespit ve zm konusunda bizlere yardm etmektedir. Barry Buzan ve Ole Weavern ban ektii Kopenhag Okulunun gvenliin kavramsal analizine ilikin sunmu olduklar akademik neri gnmzde genel olarak kabul edilen bir tipolojidir. Buna gre gvenliin analizi sektrel bir yaplanma zerinden incelenmelidir. Gvenlikletirme adn verdikleri politik bir sre ile ortaya kan gvenlik problematikleri de bu sektrel dizaynn iinde kendilerine uygun analiz biriminde yerlerini almallardr. Jaap De Wilden da katk sunduu Gvenlik: Analiz iin Yeni Bir ereve balkl kitapta nerilen sektrler; politik, ekonomik, askeri, toplumsal ve ekolojik gvenlik balklarn tar. Her bir sektrn ana gndem maddesi bir dierinden farkldr. Buna gre politik sektrn temel gndemini rejimin bekas oluturur. Kurulu devlet dzeninin iermi olduu ideolojik deerler btnyle birlikte ele alnd bir sektrdr. Askeri gvenlik sektrn ise ulusal gvenlii incelerken genel olarak bahsettiimiz askeri ilikiler oluturur. Bir devletin askeri gvenlii ancak askeri birlikleri ve silah kapasitesi ile salanabilir. Askeri adan gvende olmak teknolojik zorunluluklar aarak devleti olas bir igalden korumakla edeerdir. Bu sektrde lkenin konumland corafya ve onun stratejik tahlili hayati bir rol arz eder. Devletin politik snrlar ile teritoryal varln devam ettirebilmesi, bu sektrn ana gndem maddesini oluturur. Ekonomik gvenlik ise ulusal ekonomik yaplanmann kesintiye uramamasn ve iktisadi faaliyetlerin bu balamda srdrlebilirliinin salanmasn amalar. Devletlerin salamakla ykml olduklar asgari ekonomik refahn salkszlamas, bu sektrde yeterli gvenliin edinilemediini de gsterir. Potansiyel krizler ve gndelik yaam derinden etkileyebilecek radikal ekonomik istikrarszlklar bu sektrn temel gvensizlik ktlardr. Toplumsal gvenlik tamamyla ulusal kimlik alanna hitap eder. Ulusal kimlii oluturduu varsaylan deerlerin tehdit altnda olmamas durumu bu sektrde gvenlii tesis edebilir. Ulusal kimliin zarar grebilecei temel sorunsal hi phesiz kontrol d gtr. Bugn Avrupa Birlii lkelerinin gvenlik gndemlerinin ekseriyetini bu sektrde anlan tehditler oluturur.
11

Pnar Bilgin, Individual and Societal Dimensions of Security

302

Ekolojik gvenlik sektrnde ise devlet, yaamn vazgeilemez paras olan tabiata ynelen tehditleri bertaraf etmekle ykmldr.12 Ekolojik sorunlar bu balk altnda ilemek ulusal gvenliin ayrtrlmasyla mmkn olabilmitir. Ulusal gvenliin yukarda anlan konfigrasyonu ile gvenlik sorunlarn irdelemek kolaylamtr. Kopenhag Okulunun zellikle Ole Weaver tarafndan nerilen bir baka yaklam da gvenlikletirme kuramdr. Yukarda belirtilen gvenlik sektrlerinin bu kuram erevesinde irdelenmesi gerektii belirtilir. Gvenliin objektif bir sorunsal olmad, sjeler aras bir etkileim sonucu ortaya kt temel varsaymna dayanr. Bu balamda zneleraras (inter- subjective) bir eylemdir. Gvenlik problematii znelerin alglarna dayanarak, alglanan tehdidin zneler arasnda inas sonucunda oluturulur. Gvenlikletirme eylemini gerekletirebilecek potansiyele sahip aktrler devletin eitli kritik katmanlarnda gvenlik zerinde sz syleyebilecek kiiler veya kurumlar olmakla beraber kamuoyu kanaatlerini ynlendirebilecek potansiyele sahip sivil toplum organizasyonlar da olabilir. Bunun yerinde rnekleri iin evre sorunlarn problematize eden oluumlar gsterilebilir. Gvenlikletirme eylemi bu noktada potansiyele sahip aktrlerin algladklar bir tehdidi kamuoyuna ontolojik bir tehdit olarak ifade etmesiyle balar. Bir sorunsaln gvenlik problemi olarak anlmas kamuoyu nazarnda acil bir kareylemin gereklilii ynnde tepki uyandrr. Bu almada kullanlacak temel yaklam da tekil eden bu kavramsal ereve, gnmzde gvenlik almalarnda arlkl olarak kullanlmaktadr. Gvenliin analiz edilmesi zorlu veya daha doru bir ifadeyle mulk bir kavram olmasna mteakip bylesi bir kuramsal ereve analizin kalitesini de ykseltecektir. almann bundan sonraki ksmnda klielemi Trk-Yunan dengesi ulusal kimliin oluumu da temel alnarak tahlil edilecektir. Trk-Yunan Ulusal Gvenlik Sylemlerinin Referanslar ve Deiim Olanaklar Gvenlik sylemlerinin ve tavrlarnn oluumu her devlet iin bir tarihselliin de belirtisidir. Tarihi vakalar ve alnan dersler gvenlik algsn ekillendirir. Her devletin tehdit tanmlarnda tarihten bir takm yaanmlklarn izleri gzle grlr biimde izlenebilir. Bu durum Trkiye Yunanistan ilikilerinde de ok belirgin bir ekilde mevcuttur. Trk ve Yunan ulusal gvenlik alg ve sylemleri incelenirken devaml surette gz nnde bulundurulmas gereken husus, her iki ulusal kimliin birbirini ina etmi olduudur. Ulusal kimliklerinin bu denli tekiletirici duruu, her iki lke toplumlarna ve ynetici kesimlerine devaml surette ve belirli bir marjda gvensizlik hissini de alamtr. lkeleraras ilikileri gelitirmeyi hedefleyen inisiyatiflerin aamad temel nokta da budur. Trk ve Yunan toplumlarnda hala daha belirli bir dzeyde gvensizlik hissi devam etmektedir. ki lkenin de ulusal gvenlik anlaylarn bu balamdan kopartmak, zmleme aamasnda kukusuz kritik boluklar brakacaktr. Bu sebeple iki lkenin ulusal gvenlik alglar incelenirken ulusal kimliklerinin referanslarna da inmek gerekmektedir. Kimlikler, her zaman bir tekine ihtiya duyarlar. Bu, kimlikler dnyasnda varolabilmenin balca kouludur. Trk ve Yunan ulusal kimliklerinde bu durum,
12

Barry Buzan, Ole Weaver, Jaap De Wilde, Security: A New Framework for Analysis

303

Egenin iki yakasnda konumlanm bulunan toplumlarn kendilerini bir dieri zerinden olumlama yoluyla ina etmesine dayanr. Trk ulusal kimliinde devlet tarafndan ablonlatrlm milli eitim vastasyla aktarlan Yunan haindir ya da dnektir.Osmanl mparatorluunun 19.yzyldaki dezavantajl pozisyonundan faydalanm ve bamszln ilan ederek Osmanlya daha dorusu mstakbel Trke ihanet etmitir.13 Hlbuki Fransz htilalinin dourmu olduu deerler balamnda deerlendirildiinde uluslama sreci 19.Yzyln ve akabinde 20.Yzyln bir realitesidir. Yeni kurulan dnyann14 onurlu milletleri olarak tarihe adn yazdran bu uluslar, daha sonrasnda Trk uluslamasnn da yolunu amlar ve hatta Birinci Dnya Sava ve akabindeki Kurtulu Savann Trk uluslamasnda temsil ettii hayatiyet de gz nnde bulundurulduunda modern Trk kimliinin yaratlmasnda teki olarak baat bir role de sahip olmulardr. Benzer bir durum Yunan ulusal kimliinin inasnda da kendisini gsterir. Osmanl mparatorluunun tebaas pozisyonunda bulunan bir toplumun bamszlk mcadelesi verirken tehdit olarak tanmlayaca ve aka tekiletirecei oluum Osmanldan bakas olamayacaktr. Yunanistann kuruluuna giden sre ve kuruluunun devamndaki gelimeler Osmanl kimliiyle bir ztlamay, onu kendi varlna varolusal bir tehdit olarak alglamay da gerektirecektir. Niteliksiz bir toplumda ulus statsnn kazanlabilmesi iin her eyden nce bir ortak tehdide ihtiya vardr. Bu noktada netletirilmesi gereken husus, Yunan ulusal kimliinin Trk ulusal kimlii olarak alglayabilecei oluumun grece ge bir tarihte kendisini var ettiidir. Yunan ulusal kimliinin oluum sreci, Osmanllk ile ztlamay barndrmakla beraber Trkiye Cumhuriyetinin kuruluuyla beraber yeni bir boyut kazanr. Yunan tarihine Kk Asya Felaketi olarak geen tarihi vaka, Trk ulusal kimliinin oluumunda da katalizr ilevi grr. Birinin felaketi dierinin kurtuluudur. Tm bu olumsuzluklara ramen Atatrk ve Venizelos dnemi d politikalar incelendiinde iki lkenin ortak tehdit alglamas ykseldike birbirlerine yaknlatklar da bir gerektir. zellikle talyann Dou Ege Adalarn elinde bulundurduu iki sava aras geici bar dneminde, Mussolini ynetimindeki Faist talyann Dou Akdeniz ve Ortadou blgesi zerine gelitirdii emperyalist sylemleri her iki lkeyi de ciddi anlamda rahatsz etmitir. Bu dnemde Balkan Pakt ile yaknlaan iki lke, kendi aralarnda var olan sorunlar da bir nevi dondurmutur. Souk Sava dnemine girildiinde de benzer bir durum sz konusudur. talyan tehdidinin ortadan kalkmasyla beraber kinci Dnya Savann akabinde iddetlenen kresel kutuplama, Trkiye ve Yunanistann kuzey komular olarak Sovyetler Birliinin tehdit olarak snflandrlmasna da sebep olmutur. Stalin ynetimindeki Sovyetler, kinci Dnya Savann bitimiyle beraber kurtardklar
Her ne kadar Osmanllk kimliinde (ayet byle bir kimlik var ise) Trklk olumsuz atf alsa da uluslama srecinde sahip klabilecek yegne tarih olarak Osmanl mparatorluunun anl tarihi ne karlm ve bu milli eitim vasfyla gen cumhuriyetin gen beyinlerine nakledilmitir. Bu fenomenin ortaya kmasnda hi kukusuz Osmanl mparatorluunun son dnemine damgasn vurmu Pan-Trkist eilimli ttihat ve Terakki Cemiyetinin tarz- siyaseti byk pay sahibidir. 14 Ulus-devletlerden mteekkil Westfalyan dnya kastedilmektedir. Takriben 20.yzyln nc eyreinin sonunda, ulus-devlet stats kazanmam devlet says olduka marjinal boyutlardadr.
13

304

blgelerde askeri varlklarn devam ettirince Avrupa zelinde dengeler bakalamtr. Dou Avrupay tamamyla kontrol altna alan Sovyetler Birlii, hem Trkiye hem de Yunanistan iin yaylmac bir tehdit olarak belirmitir. Souk Savan hemen devamnda ortaya kan Yunan Sava bunun en belirgin gstergesidir. Yunanistanda bulunan komnizm yanllar Sovyetlerin de desteiyle lkeyi i savaa srklemi ve fakat kontrol ele geirmek noktasnda baarsz olmulardr. Bu dnemde ABD, hem Trkiyeye hem de Yunanistana kuzeyden gelen komnizm tehdidine binaen askeri yardmlarda bulunmutur. Jeostratejik konumlar itibariyle Ortadou ve Akdeniz blgelerine ulamak iin Trkiye ve Yunanistann oluturduu tampon blgenin Sovyetler asndan alabilmesi gerekliydi. Bu sebeple hem Ortadou blgesi ve petrol rezervleri hem de zellikle Dou Akdenizde bir Sovyet hegemonyas tesis edilebilme ihtimali, Trkiye ile beraber Yunanistann da stratejik nemini Bat nezdinde arttrmtr. Stalin dnemi vurgulanan ve Trkiyeden talep edilen Boazlarda kontroln birlikte salanmas, Dou Anadoludaki snr blgelerinde bir takm toprak talepleri Trkiyenin dnem yneticilerini ciddi anlamda rahatsz etmi ve iyi komuluk ilikileriyle badamaz bulunmutur.15 Sovyetlerin bu baskc tavrndan dolaydr ki NATO ats altna girebilmek, her iki lke iin de olas igalden kurtulmak ve kendini gvenceye almak noktasnda alternatifsiz bir opsiyondur. Her iki lkenin hkim elit takm da ideolojik olarak kendilerini ABD ve onun nderliini yapt Bat medeniyeti ve onun deerlerine yakn grmekteydiler. Tm bu yazlanlar gz nnde bulundurulduunda Trkiye ve Yunanistann ortak bir tehdit karsnda ittifak ilikisi gelitirebildikleri gereiyle de yz yze gelmekteyiz. Fakat unu da belirtmekte ciddi anlamda faydalar var. Trkiye ve Yunanistan arasndaki tansiyon NATOya girilmesine ramen zmlenememi ve hatta ilerleyen yakn srete ortaya kan Kbrs Sorunu iki lkeyi kar karya getirmitir. 1964deki Johnson mektubu bu noktada kilit bir anlam ihtiva eder. Genel itibariyle Trkiyeye bir mesaj nitelii tayan sz konusu metin, aslen ABDnin blgede Trkiye ve Yunanistann dhil olaca bir atmay kesinlikle istemediini belirtmektedir. Souk Sava dnemi boyunca Trkiye-Yunanistan ilikileri genel olarak komnizm- kapitalizm rekabeti, bir baka ifadeyle ift kutuplu dnyann hegemonik yarnn iddetinde glgelenmitir. Kriz anlarn da deerlendirme d tuttuumuzda, Trkiye ile Yunanistan Bat ittifaknn dou gvenliinden sorumlu birer ileri karakol vazifesini ifa etmekteydiler. ABDnin bu balamda yaklam da olduka ak ve netti. ttifakn gneydou kanad sorunsuz ilemeli ve tampon blge (buffer zone) ilevini baaryla yerine getirmeliydi.16 Bu yzdendir ki Trkiye ve Yunanistann tehditleri ortaklam, kendi sorunlarn da derecelendirirken bu majr tehdidin altnda sralamlardr. Kbrs Sorunundan baka Egede yaanan bir takm problemler de iki lkeyi
Sovyet talepleri hususunda Trk D Politikas yaznnda arivlerin kapal olmas sebebiyle bir muamma sz konusudur. Sovyet tehdidinin dnem iinde abartld, Stalinin byle bir talebi resmen gerekletirmedii iddialar arasnda mevcuttur. Lakin sonu, Trkiyenin Batl bloa dhil olmasyla ekillenmitir. 16 evreleme politikas (Containment Policy) olarak George Kennann ismiyle zdeleen yaklam, ABDnin Souk Savan nemli bir blmnde Sovyetler Birliinin yaylmasn engelleyebilmek amacyla aktive ettii bir makro stratejiydi. Trkiye ve Yunanistan da bu plann birer paras oldular. CENTO, SEATO, ANZUS gibi oluumlar da bu politikann hayata geirilmi halini kresel olarak resmetmekteydi.
15

305

sklkla kar karya getirmitir. Karasularnn genilii, FIR Hatt paylam, Kta Sahanl problemleri ve Mnhasr Ekonomik Blge sorunlar da Egede iki lkenin ana gndemlerini oluturmaktayd. Hatta Trkiye karasular konusunda, konuyu hayati bularak, tek tarafl bir eylemi kabul etmeyeceini ve bilhassa bylesi bir eylemi sava sebebi (casus belli) sayacan da nemle belirtti. Saylan problemler iki lkeyi kar karya getirmekle beraber devlet- merkezli bir dengenin de faktrleriydiler. zellikle Kbrsn varl da bu dengede yer almaya balaynca Lozan Anlamasyla hayata gemi Trk-Yunan dengesi biraz farkllat. Trkiye, zellikle bu konuda hassas olduunu dile getirmeye balad. Kbrs Yunanistann olas ilhak, Akdenizde Trkiyeyi askeri olarak ciddi anlamda kstlayacakt. Ayrca Egede ilan edilecek 12 millik karasular da benzer bir etkiyi gerekletirecekti. Bu sebepledir ki Trkiye, Yunanistann revizyonist taleplerine17 sava tehdidiyle karlk vermitir. Dou Ege Adalarnn kinci Dnya Savandan sonra talyadan Yunanistana gemesiyle beraber Ege Denizindeki gler dengesi de deimitir. Jeopolitik bir avantaj salad aikr olan Yunanistan, adalarn silahlandrlma yasana ramen bu yasa mtemadiyen delmitir. Trkiyenin de NATOdan bamsz bir birlik olarak Ege Ordusunu kurmas ve Egenin dier kysnda konulandrmas, iki lkenin birbirlerine baknn nemli gstergeleridir. 1981 ylnda Yunanistann Avrupa Topluluuna girmesiyle g dengesi iyiden iyiye Yunanistan lehine olumutur. Trkiye ise 1980 Askeri Darbesiyle yeni bir dneme girmitir. Bu yeni dnemde Amerikan Reagan ve ngiliz Demir Lady Thatchern neoliberal politikalarnn kresel nfuza erimesi, Trkiyede 1980 Askeri Darbesiyle akmaktadr. Akabinde ynetime gelen Turgut zal ile beraber Egede hava yumuamtr. Rogers Planna onay veren Darbenin lideri Kenan Evren sayesinde de Yunanistan NATOya geri dnebilmitir. 1987 ylnda Avrupa Topluluuna yaplan bavuru net bir ekilde reddedilince, Trkiyenin Avrupada Yunanistan dengeleme stratejisi de yarm kalmtr. 1983 ylnda ilan edilen Kuzey Kbrs Trk Cumhuriyeti de bu stratejik dezavantaja tuz-biber katmtr.18 Bu noktada belirtilmesi gereken en temel husus, hem Trkiyenin hem de Yunanistann stratejilerini devletlerini merkeze alarak jeopolitika zerinden kurgulam olmalardr. Bu durum, Souk Sava sresince bu ekilde devam etmitir. Devlet-merkezli, askeri varlklarn konumlandrlmasna dayanarak militer, uluslararas platformlarda hakllklarn ispatlayp dierini yalnz brakmak isteyen bencil tavrlar, iki lkenin temel stratejisi haline gelmitir. Hatta yle ki, bu temel politikadan sapan herhangi bir hkmet her iki lkede de kamuoyunun iddetli tepkisine maruz kalmtr. Egede dnen bu sfr toplaml oyun (zero-sum game) Souk Savala beraber sulara gmlmtr lakin fark edilmesi gerekten ge bir tarihe denk dmektedir. Gvenlik ikilemi olarak alglanan pek ok husus, gnmzde Avrupa Birlii yesi Yunanistann ve AB aday lkesi Trkiyenin Avrupallamas neticesinde evrilmitir. Bugn hala bir g dengesinden sz edilse
Yunanistan taleplerinin en nemlisi, Egede karasularnn 12 mile karlmas ynndedir. Uluslararas anlamalarla tesis edilen statko da buna izin vermektedir. Lakin kyda devlet olarak Trkiyenin haklarn oransz olarak kstladndan hakkaniyetli olamayaca Trkiye tarafndan sklkla dile getirilmitir. 18 Rauf Denkta liderliinde ilan edilen bamszln, dnemin Trkiye ynetiminin haberi olmakszn gereklemesi, Trkiyeyi uluslararas arenada olduundan daha da fazla yalnzlatrmtr.
17

306

de ulus- st bir yaplanma olarak Avrupa Birlii, iki lkeyi problemlerin zm noktasnda ortak hareket etmeye tevik etmitir. Temel sorunlarn da farkllamas, bu noktada nemli bir viraj simgeler. Gnmz dnyasnda kaak g, iltica problemleri, gvenlik ikilemi hissiyatyla gerekletirilen askeri harcamalar ve bunlarn ekonomiye getirdii ekstra yk ve ayrca Ege Denizinin ekolojik istikrarnn salanmas hususunda ortak alma gereklilii, her iki devleti yaknlatrmtr. Sz konusu artlar altnda her iki lkenin de askeri gvenlik sektrnde gvenlikletirme yapld ortadadr. Sovyetler Birliinin emperyalist amalarn Dou Avrupa igalleriyle tescillemi olmas, dier evre lkeleri de korkuya sald. Kzl Ordunun dnem iinde sahip olduu g de gz nnde tutulduunda Sovyetler Birliini evreleyen herhangi bir lkenin bu gcn karsnda durabilmesi neredeyse imknszdr.19 Lakin Buzan ve Weavern da belirttii gibi sektrler aras geililik oran ok yksektir. Sovyetler Birliinin temsil ettii tehdit aslen politik gvenlii ilgilendirmektedir. nk Sovyetler Birlii, kurulu sistemiyle ve dnyada komnizm sloganyla birlikte rejimini ihra etme yolunda yaylmac bir profil izmektedir. Hem Trkiye hem de Yunanistann hkim snflar ise bylesi bir gelimeye taraf deillerdir. Daha ziyade Batl deerlere ve kapitalist bir altyapya meyillidirler. Sovyetler Birliinin milletleri yutan ve dinsiz imajlar da geleneksel toplumlara sahip Trk ve Yunan Devletlerini olumsuz etkilemekte ve gvenlikletirme srecinin kolaylamasn salamaktayd. Komnizmin sistemik bir tehdit olduuna ynelik inan kamuoylarnda pekitike ilgili devletlerin tavrlar da netleti. Yukarda da deinilen Sovyet talepleri, bu gvenlikletirme srecine kolaylatrc faktr (facilitating conditions) olarak eklemlendi. ABDde senatr McCarthy ile zdeleen cad av dier lkelerde de yaand ve komnist olduklar gerekesiyle pek ok birey cezalara arptrld. Bu noktada kamuoyunun tepkisizlii ve hatta eylemin hakllna olan inanc, ancak ve ancak gvenlik sorunu olarak kabullenilmi/ikna olunmu bir tehdidin varlna kar gerekletirilebilir. Bu durum da, kamuoylarnn tehdidin varlna ynelik kaytsz- artsz ikna edildiini ve onlarn rzas zerine ina edilen bir takm gvenlik tedbirleri alndn bizlere gstermektedir. Dnmn Anahtar: Avrupa Birlii Avrupa Birliinin sre ierisinde olgunlamas ve kurumlarnn stabilizasyonunu salamas neticesinde uluslararas politika sahnesine nemli bir g olarak dahil olmas, Trkiye-Yunanistan ilikilerini de derinden etkilemeye balad. Sovyetler Birliinin olmad bir dnya konjonktrnde Avrupa Birlii, ilk olarak sunmu olduu Batl deerlerle normatif bir g ve sonrasnda gelitirdii stun politikalaryla da yumuak bir askeri g tesis etmeyi baarabildi. Lakin Avrupa Birliinin salad pazar avantajlar ve ye devletlere salad sbvansiyonlar, potansiyel yeler iin ncelikli tercih sebebiydi. Trkiye de bu lkelerden biri olarak Yunanistan ile gelitirdii ilikilerin Souk Sava sonras dnemde belki de en nemli ayann Avrupa Birlii olduunu grmek zorundayd. Normatif vurgusu ar basan bir birlie girmenin yolu da ne srlen normatif gerekliliklerin yerine getirilmesiyle somutlayordu. Trkiyenin
19

Hatta bu durum o kadar ak yreklilikle dile getirilir ki NATO planlarndan birinde Trkiyenin Sovyetler Birliinin olas bir mdahalesinde savunmasn Toros Dalarnn arkasna kadar sarktabilecei ve bu srenin de ancak 2 haftadan ibaret olabilecei hesaplanmaktadr.

307

demokratiklemesinde lokomotif rol oynad aikar olan Avrupa Birlii, Yunanistan ile ilikilerinde de daha uzlamac olmasnn nn amtr. Trkiyenin aday lke statsn kazand 1999 Helsinki Zirvesi, iki lkenin sorunlarnn da bir dnme girdiinin simgesi olmutur. Helsinki Zirvesinden sadece sene nce, Kardak Kayalklar sebebiyle kan kriz, Trkiye ile Yunanistan savan eiine getirmiken, Helsinki Zirvesi ve devamnda balanan mzakereler Trkiyenin de deiime uramasn kolaylatrmtr. 1990lar boyunca zellikle Balkanlardaki gelimelere kout bir ekilde srd ileri srlen TrkiyeYunanistan rekabeti de bylece ibirlii imkanlaryla yer deitirmi olmaktadr. Ulusal gvenlik sorunsal bu balamda almaya balanmtr. Yunanistan zaten yaklak 30 senedir Avrupa Birlii yesidir. Trkiye de yelie dnk mzakerelerini srdrrken bir yandan da yapsal reformlarn gerekletirmekte ve her geen gn Avrupa standartlarnda demokratiklemektedir. zellikle askeri kurumlarn sivil karar mekanizmas zerindeki vesayetine dnk atlan admlar, Trkiyeyi olas bir krizde sivil zm yollarnn zorlanmas hususunda da tevik edecektir. Bylelikle salt ulusal bir sfr-toplaml oyundan da klm olacaktr. Avrupa Birliinin gvenlik gndemini oluturan yumuak gvenlik sorunlar da Trkiyenin ana gndem maddeleri haline gelmektedir. Bunlarn banda kukusuz kaak g olgusu ba ekmektedir. Trkiye-Yunanistan likilerinde Yumuama Dnemi: Gvenlik Ortaklamas Trkiye ve Yunanistan gvenlik paradoksunun dnda hareket etmeye ynelten nemli gelime her iki lkede de ard ardna yaanan 1999 depremlerinin yaanmasyd. Mays 1999da, PKK liderinin Kenyada yakalanmasndan sonra gerilen ilikiler deprem sonras yumuama evresine girmiti. Bunun ardndan Trkiye, Yunanistana terrizmle mcadele konusunda bir anlama imzalanmas nerisinde bulunarak taraflar arasnda ibirlii ve diyalog srecinin balatlmasnn yolunu amtr. Yaanan deprem felaketleri tpk nceki ortak tehdide kar birlikte hareket etme yneliinde olduu gibi Kbrs ve Ege gibi kronik sorunlarn tesinde, ilikilerin yaknlatrlmas ve karlkl gven ortam oluturulmas iin yeni bir frsat vermiti. Bu dnemde daha ok evre, turizm, ticaret ve blgesel kalknma gibi alanlarda ibirliini ngren antlamalarn yapld, kronik sorunlarla ilgili admlarnsa atlmad dikkat ekmektedir. Bu srete ayn zamanda ikili sorunlarn yeni platformu Avrupa Birlii olurken Yunanistan, aday lke Trkiyenin Birlik motivasyonuyla hem sorunlara ynelik yumuama salamay hem de Trkiyeden tehdit alglamaya son vermeyi hedeflemitir. Kronik sorunlarla yzlemeksizin gerekleen ilikilerdeki yumuama belirli bir dzeyden teye gidememise de gvenlik syleminin dna klabileceine dair kanaatleri pekitirmitir. Bu srete politikaclarn ikili ilikileri realist perspektifin kazan/kayp ikileminin dna karmadaki baarlar ilikileri yaknlamaya kadar gtrecek bir trendin domasna yol aabilecekti. Her iki tarafta da bu kaygyla hareket eden politikaclarn iktidarna, her iki toplumda da gl destek bulan tarihsel referanslarla beslenen geleneksel yaklamn dalga boyunun kontrol edilmesi eklendii takdirde baarya ulalabilirdi. Nitekim bu trend sayesinde karlkl sert sylemlerin vurgusu yumuatlrken, sivil etkileimin n almaya balamtr. Kronik sorunlarn zlmemilii srse de en azndan gerginlii trmandrma 308

potansiyeli kontrol altna alnmaya allmtr. 2002 sonrasnda Trk-Yunan ilikilerini gvenlik syleminin dna karabilmek iin yeni bir frsat yaratt. Adalet ve Kalknma Partisi Hkmeti dneminde uygulanmaya balanan Trkiyenin komularla sfr sorun stratejisinin en nemli icra alanlarndan birisi Yunanistanla ilikilerdi. Trkiyenin Yunanistanla yaanan sorunlar bu strateji sayesinde zebilmek iin komusunu tehdit tanm dna kararak ie bir yerden balamas gerekiyordu. Egede kalc bir barn tesisi ve Ege Denizinin bar simgeleyen bir deniz olmas dncesiyle atlan admlar ve gelitirilen eitli ibirlii mekanizmalar sz konusuydu. Bu erevede iki lkenin dileri bakanlarnn ylda birer kez gerekletirdikleri karlkl ziyaretler; Dileri Bakanlklar Mstearlar arasnda Ege sorunlaryla ilgili olarak srdrlen istiari temaslar; Dileri Bakanlklar Siyasi Direktrlerinin ebakanlnda toplanan Ynlendirme Komitesinin himayesinde faaliyet gsteren alma Gruplar ve Dileri Bakanlklar Siyasi Direktrleri arasndaki Gven Artrc nlemler grmeleri iin gerekli mutabakat salanmt.20 Saylan ibirlii mekanizmalar dnda, iki lke arasnda giderek sklaan st dzey temas ve ziyaretlerle de diyalog sreci glendirilmeye alld grlmektedir. Bu erevede eitli dzeylerde karlkl ziyaretler gerekletirilmitir. 6-8 Mays 2004 tarihlerinde on alt yl aradan sonra bir Trk Babakann Yunanistana ilk resmi ziyareti gerekletirmesi, Bat Trakyann ziyaret edilmesi Trk-Yunan ilikileri asndan yeni bir dnm noktas olarak deerlendirildi. Bundan sonra karlkl olarak ilkler ve karlkl ziyaretler devam ettirildi. 23-25 Ocak 2008 tarihlerinde 49 yl aradan sonra Yunanistandan Kostas Karamanlis tarafndan babakan dzeyinde Trkiyeye gerekletirilen ilk ziyaret diyalog sreci asndan anlamlyd. Bunu greve baladktan sonra ilk yurtd ziyaretini 9 Ekim 2009 tarihinde stanbul'da dzenlenen Gney Dou Avrupa lkeleri Gayri Resmi Dileri Bakanlar toplants vesilesiyle Trkiyeye yapan Babakan Papandreu'nun ziyareti izledi. Trk Babakannn 14-15 Mays 2010 tarihlerinde, yaklak 200 i adamnn da dahil olduu, 300 kiinin zerinde bir heyetle, Atinaya gerekletirdii ziyaret, iki lider nezdinde gelitirilen dostluk ilikisinin ikili ilikilerde yumuamann srdn gstermitir. Ekonomik krizin dramatik olarak etkiledii Yunanistana yaplan bu ziyarette Trk tarafnca nerilen Yksek Dzeyli stiare Konseyi, ilk toplantsn gerekletirmi iki lke babakanlarnca imzalanan Ortak Deklarasyon dahil toplam 22 mutabakat metni akdedilmitir. Yksek Dzeyli stiare Konseyi, iki lke dileri bakanlarnn koordinasyon grevini yrtt, ileri, Ekonomi, Ticaret, AB, Ulatrma, Eitim, Kltr, Turizm, Enerji ve evreden sorumlu bakanlarn katlmyla, iki lkenin ortak kabine toplants eklinde cereyan etmitir. Ne ilgintir ki bu gelimeler Trk basnnda yaknlamaya daha pozitif bir bakla deerlendirilirken Yunan basnnda gereken ilgiyi grmemitir. Yunan basnn ilgi dklne ramen gerek Yunan Hkmetindeki istekli tutum gerekse ekonomik krizin yaratt travma, Trkiyeyle ilikilerdeki yumuama ve sorunlarn zmne ilginin srmesi kanlmazdr. te yandan Yunanistan Babakannn 7 Ocak 2011de Erzurumdaki Trk Bykelileri Konferansnda yapt konuma, ikili ilikilerde yaanan yumuamann greceliliini yeniden gndeme getirdi.
Trkiye-Yunanistan Siyasi likileri, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-yunanistan-siyasiiliskileri.tr.mfa, 21.03.2011
20

309

Babakan Papandreunun Bykeliler Konferansna katlmas bir iyi niyet jestiydi. Ancak Trk Babakann karlkl bar ve dostluk mesajlarna ramen Papandreunun konumas, taraflar arasndaki kronik sorunlara ynelik olarak Yunanistann tutumunda yumuamann olmadn ortaya koymaktayd. Ekonomik Kriz ve Savunma Harcamalar Trk-Yunan siyasal ilikilerindeki kronik gvensizlik sarmalnn ekonomik ilikiler boyutunda da etkileri paralel seyretmitir. likilerdeki 1999 sonras gelimeler ticarete de yansyarak olumlu gelimeler kaydedilmeye baland. 2000li yllarn banda 868 milyon dolar civarnda olan toplam ticaret hacminin, 2008 ylna gelindiinde 3,5 milyar dolara ykselmesi, 2006 ylnda Finansbank'n 5 milyar dolara satn alnmasyla Yunanistan'n Trkiye'deki yatrmlarnn 6,5 milyar dolar gemesi olumlu gelimelerin somut gstergesidir. Trkiyenin bu ticaretten gerekenden fazla pay alamamasna ve iki lke ticaretinin Gmrk Birliindeki iki lke arasnda olmas gereken ticari potansiyeli yanstmamasna ramen ticaret, enerji, ulatrma ve turizm alanlarnda ibirlii sreleri srmektedir. 2008 Kresel Ekonomik Krizinden ok derin biimde etkilenen Yunanistan krizden kabilmek iin yabanc sermaye yatrmlarna gereksinim duymaktadr. ki lke hkmetlerinin tevik ettii ve Trk Babakannn Mays 2010daki Atina ziyareti sonrasnda Yunanistanla daha yakndan ilgilenen Trk irketlerinin turizm ve ulam bata olmak zere birok alanda yatrm olanaklar aradna tank olunmaktadr. Krizin yarataca frsatlar deerlendirmek iin gelecek Trk yatrmclar Yunan halknn nyarglardan kurtulmas iin yeni frsatlar da yaratabilecektir. Kuku yoktur ki ekonomik kriz Trk-Yunan ilikilerine sadece karlkl ticaret ve yatrm olanaklarn artrma frsat salayarak yansmad. Hem Yunanistan hem de Trkiye iin gvenlik paradoksunun yol at savunma gereksinimi nemli bir harcama kalemi olarak hep yerini korudu. Trkiye ve Yunanistann savunma harcamalarna ayrd kaynaklara bakldnda gvenlik paradoksunun yol at maliyet ak biimde ortaya kmaktadr. ki lkenin grece yumuama dneminin yaand 2000-2008 yllar arasnda yapt toplam asker harcama 196,7 milyar dolardr. Yunanistann ekonomik krize giriinde 2000 ylndan 2008 ylna kadar yapt askeri harcamalarn tetikleyici rol bilinmektedir.21 2000-2008 dneminde toplam 76,2 milyar dolar olan Yunanistann asker harcamalar tutarna kar Trkiye ayn dnemde 120,5 milyar dolar asker harcama yapmtr. Ekonomik kriz nedeniyle Yunanistanda savunma harcamalar kaleminde yaplacak kstlamalar, belki de insani ve toplumsal karl daha ar bedellere yol aabilecek sonulardan uzaklatrabilirdi. Yunanistann ald ekonomik nlemlerden ounun toplumsal tepki boyutu hi de yabana atlr deildir. Oysa kamu kesimindekilerin maalarn dondurmak/azaltmak, istihdam kstlamak, kamusal mal ve hizmetlerin bedelini ykseltmek gibi tedbirler dnda savunma harcamalarnda kstlamaya gitmek ok byk tasarruflar salayabilecekti. Trkiyeye ynelik savunma gereksinimi Yunanistan'n savunma harcamalarnn en nemli gerekesidir. Doaldr ki Yunanistann savunma harcamalarnda yapaca tasarruf, silah sanayi lobisi dnda rahatszla yol amaz. Trkiye ile yaanan
21

Sleyman Yaar, Yunanistan asker harcamalar batrd Taraf, 17.12.2009

310

sorunlarn zmnde silahl atma seeneinin giderek azalmas ve taraflarn byle bir atmann yarataca ykmdan grecekleri zararlarn farkndal bunu kolaylatrabilir. Her ne kadar Yunan basnnda krize ramen harcamalarn sreceine dair haberlere rastlanyor olsa da bunun ekonomik ve toplumsal dayana sz konusu deildir. Kaak G, ltica Problemleri Asya ve Ortadoudan Afganistan, Pakistan, Banglade, ran ve Irak gibi yirmi farkl lkeden gelip Trkiye zerinden kaak olarak Yunanistan'a oradan da Avrupaya geen yasad gmenler sorunu Trkiye ile Yunanistan arasnda son zamanlarn en fazla gndemi megul eden konular arasnda yer almaktadr. Kaak gmen konusu Trk ve Yunan liderleri tarafndan zaman zaman gndeme alnarak taraflarn ibirlii yapma eilimlerini ortaya koymalarna ramen zerinde uzlama salanamayan bir konu olmaktadr. Yunanistann beklentisi Trkiyeden Avrupa Birliiyle kaaklarn iadesine ilikine bir antlama imzalamasyken, Trkiyenin beklentisi ise Avrupa Birliinden Trk vatandalarna uygulanan vizenin koullarnn yumuatlmasdr. Bu sarmal nedeniyle Avrupa Birlii tek tarafl giriimle bir anlamda Trkiyenin iinde yer almad bir zm arayna girmitir. Bu durum zaten Yunanistann iine gelmektedir. 11 Eyll saldrlarnn yaratt gvenlik kayglarna 2008 ekonomik krizinin olumsuz etkileri eklenince Avrupa Birlii g ve mltecilerle ilgili yeni giriimlerde bulundu. Bu giriimlerin banda gmenler ve mltecilerin Avrupaya giri yollarnn denetimini sklatrmak oldu. Yunanistan ekonomik kriz nedeniyle hem yasad g engellemede sorunlar yaamakta hem de yakalanan gmenlerin ihtiyalarn karlamada ve geldikleri lkelere iade edilmeleri konusunda yetersiz kalmaktadr. Saylar olduka fazla olan gvenlik, barnma gibi ihtiyalar karlanmak bir yana her an milliyeti gruplarn saldrlarna mazur kalma riskleri olduka fazla durumda. Yasad gmenlerin ok yetersiz koullarda gzetim altnda tutulmas ve insani koullarn uzanda muameleye maruz kalmalar Yunanistann eitli platformlarda eletirilmesine yol amt. Bu konuda Yunanistana ynelik olarak yakalanan gmenlere etkin iltica bavurusu hakk tannmamas, kimi zaman snr deniz yoluyla gemeye alanlarn botlarnn batrlmaya allmas ya da motorsuz botlarla iki lke snr ortasna brakmalar 22 gibi iddialar yer almaktadr. Yunanistan, yasa d yollarla lkesine giren gmenlere ynelik olarak Avrupa Birliinden yardm talep edince devreye Avrupa Birlii Snr Koruma Ajans Frontex girmiti. Dou Ege'deki Trk-Yunan deniz snrnda kaak gmenlerle mcadele konusunda grev yapan Frontex ekipleri, 2009 ylnda bu greve balamlard. Zaman zaman Frontexe ait uak ve helikopterler, zellikle Didim aklarnda gerekletirdikleri uularda Trk hava sahasn ihlal etmelerinden dolay Trkiye ve Yunanistan arasnda gerginliklere yol amt. Trkiye ile Yunanistan arasndaki deniz snrnn Frontex ekipleri tarafndan ncekine gre daha sk korunmas, kara snr zerinden Yunanistana geite olduka byk bir artn olmasna yol amtr. Yunan yetkililere gre, 2010 ylnn Ocak-Austos dneminde kara snrndan 25.000 kaak gmenin geerken, bu say 2009 ylnda 5.500 civarndadr. Ayrca, kaak gmenler zellikle Meri
AB muhafzlar Trk-Yunan snrnda greve balad http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2010/11/101102_frontex.shtml
22

311

Nehrinin Kumiftliinin de yer ald 13 kilometrelik blmn kullanmaktadrlar. Avrupa Birlii yetkililerine greyse durum daha vahim grlmekte, 2010 ylnda yasad yollarla Avrupa Birliine giri yapan her on kiiden dokuzunun Trk-Yunan snrn kulland iddia edilmektedir. Avrupa Birliinin Frontex bnyesindeki "Acil Snr Mdahale Timleri" (Rapid Border Intervention Teams RABIT) 2 Kasm 2010 tarihinden itibaren TrkYunan snrnda Yunanistann Evros (Meri) ilinin Orestiada (Kumiftlii) blgesinde grev yapmaya balad. lk defa kara snrnda byle bir greve gnderilen RABITin grev sresi iki ay olarak belirlenmiti. 24 farkl lkeden katlmclardan oluan, insan haklar konusunda eitimli ve duyarl olduu iddia edilen 175 kiilik ekibin Yunan gvenlik glerinin kontrolnde faaliyet gstermesi ve gerekirse ate ama yetkisine sahip olmas ngrlmt.23 Frontexin verilerine gre, Snr Acil Mdahale Ekibi sayesinde kaak gmen saysnda d kaydedilmitir. Saysal olarak bu deiime bakldnda; 2010 Ekim aynda 7 bin 600 civarndaki gmen says 2010 Aralk aynn sonunda 3 bin 400e d gstermiti. Frontex yetkililerine gre kaak gmen saysnda ay iinde yaklak % 60 azalmaya ramen, say hl yksek dzeyde grlmektedir.24 Yunanistan, Forentex grevlilerinin denetiminden bekledii sonucu elde etmediini gerekesiyle Nisan ay itibaryla uygulamaya konulmas dnlen Trkiye ile arasndaki 12.5 kilometrelik kara snrn tel duvarla kapatma niyetine girdi. Yunanistann kat snr gvenlii yaklamnn rn olan Yunanl yetkililerin bu niyeti ulusal kamuoyunda bile tepki grrken, ne Trkiyede ne de Avrupada olumlu tepkiye yol amamtr. Hayatta kalma mcadelesi veren ve korunmaya gereksinim duyan mltecilerin yaama ve gvenlik hakkna ynelik ihlaller ieren proje, Avrupa Birliinin g ve mlteciler konusundaki taknd tavrla uyumlu bir ierie sahiptir. Egenin Ekolojik Gvenlii Ekolojik gvenlik, moderniteyle beraber tabiata hakim olmaya alan insanolunun son tahlilde karlat en radikal problemlerden biridir. Tabiat olmazsa insanln var olamayaca ilkesini bir kenarda bulundurduumuzda geriye kalan dnyevi her eyin anlamszlaacan kestirmekte g deildir. Modernizmin temel hedeflerinden akln merkez alnarak ilerleme salanmas, tabiata kar bir savam da beraberinde getirmi ve hatta tabiata hakim olabilmek ana hedef olmutur. Gnmzn teknolojik gelimelerinin satr aralarn okuduumuzda karmza bir yerlerden hep bu gereklik kar. Tabiatn kard zorluklar modernite eliyle almaya allmaktadr. Kent yaamyla da simgeleen modern yaam, insanlarn hayatlarn tabiata ramen kolaylatrmak zerine kurgulu bir manta da sahiptir. Lakin bu uurda gerekletirilen ar endstrileme, doann ciddi anlamda tahribat ve bu tahribatn ulus-devletlerin tek balarna baa
Trkiye-Yunanistan Snrndaki RABT 2010 Operasyonu Hayata Geirildi, http://ikv.org.tr/images/upload/data/files/turkiyeyunanistan_sinirindaki_rabit_2010_operasyonu_hayat a_gecirildi.pdf, 13.03.2011 24 Frontex, Trkiye'nin Desteinden Memnun, http://www.dwworld.de/dw/article/0,,14844094,00.html, 11.03.2011.
23

312

kabilecekleri bir olgu olmaktan hzla uzaklamas tm dnyann gzn tabiatn korunabilmesi iin alnabilecek inisiyatiflere evirtti. Uluslararas inisiyatiflerle baa klabilecek olan ekolojik gvenlik problemleri, ulusal gvenliin bencil tavrn amak zorunluluunu da simgeler. Devletlerin bir gvenlik ikilemi iinde olmasndan ziyade ortak gvensizlikte olular, onlar ortaklaa hareket etmeye de tevik etmektedir. Ege Denizinde de benzer bir durum sz konusudur. Trkiye ile Yunanistan her ne kadar dmanca ilikiler yrtseler, her ne kadar kazan/kaybet zerinden politikalarn gelitirseler de, Egede kaybedecek olanlar kanlmaz surette bellidir. Egenin olas bir gvenlik problemiyle karlamas (fosil yakt yaylm, endstriyel atklar vs.) her iki lkenin de ekolojik kaynan ciddi anlamda etkileyecektir. Salt yemek kltrne dahi indirgense, Ege Denizinin salam olduu besin kaynaklaryla ve iklim olanaklaryla her iki kyda da gelimi olan Ege Mutfa son tahlilde ciddi zararlarla karlaabilir. Bu adan bakldnda ulusal gvenliin kavramsal olarak yeterli bir projeksiyon salamad da grlebilir. Ege, kyda iki lkenin de temel insani gereksinimlerini karlad, zerine medeniyet ina edilen bir havzadr. Bu balamda, her iki lkenin de ortak sorumluluklarndan kaamayacaklarn belirtmekte fayda var. Egeyi tehdit eden balca ekolojik gvenlik problemi depremlerdir. Sz konusu sismik hareketler, Ege Denizinin her iki yakasnda da grlen depremlerle etkisini gstermektedir. Ayrca erozyon, ozon tabakasndaki olumsuzluklar ve iklim deiiklikleri de insan eylemiyle ekillenmi olmakla beraber Ege iin orta-uzun vadede ciddi ekolojik riskler tayan balklardr. Tm bu balklara bakldnda oluacak tm olumsuzluklar, sadece insanolunun yaam koullarn etkilemekle kalmamakta Egenin insan dndaki canllarnn yaam alanlarn da tahrip etmektedir. Eko-sentrik yaklamn nermesiyle insan/insand canllarn yaam alanna tecavz edilmemesi moralite gereidir. Doay merkeze alan bylesi bir yaklam kukusuz insand canllarn yaamlarn da dnen bir.anlay belirtmektedir.25 Sonu Trkiye ile Yunanistann rettikleri gvenlik sylemleri zerine bir deerlendirme olan bu almada, tarihsel sreleri ve baz kritik olgular gz nnde bulundurarak alternatif bir syleme ulalabilmesinin gerekli ortamnn yaratldna dair temel bir iddia mevcuttur. Ulusal gvenlik balamndan sorunlarn irdelediklerinde her iki lkenin de karlaacaklar netice kanlmaz olarak sfrtoplamldr. Bu perspektiften ulusal gvenlik ksrln aabilmek, her iki lkenin gvenlik sylemi iin bir devrim niteliindedir ve gelimilik seviyesinin belki de katlanmasna hizmet edecek bir anlay reformasyonudur. Yeni milenyumun ilikilere getirmi olduu ivmelenme ve zellikle Trkiyenin d politikasnda yaanan Davutist deiim, bata Yunanistan olmak zere blge lkelerine dnk barl giriimleri de iinde barndrmaktadr. TrkiyeYunanistan ilikileri zelinde konuulursa da Ahmet Davutolunun mimar olduu yeni d politika, evre lkelerde entegrasyonu nemsemekte ve Yunanistan bata
Nesrin Algan, Environmental Security in the Aegean Sea, in Turkish-Greek Relations: The Security Dilemma in the Aegean
25

313

olmak zere ekonomik bir karlkl bamllk yaratlmas hususunda almalarn hzlandrmaktadr. Avrupa Birliinin entegrasyon tarihi gz nne getirilirse Trkiyenin de benzer bir giriimi kendi blgesinde gerekletirmeye abalad iddia edilebilir. Merkez lke olarak Trkiye alndnda evre lkeleriyle her alanda entegrasyon hem Avrupa Birliinin yaratt gvenlik toplumunu oluturacak hem de ekonomik manada canl bir pazar da kurumsal bir bat olmakszn evresine salayacaktr. Yunanistan ile ilikilere de bu perspektiften bakld bir gerektir. Yunanistan da en azndan Kbrs Sorununu Trkiyeyi Avrupa Birliine entegre etmeden zemeyeceini anlam ve reti tutumunu 1999 Helsinki Zirvesiyle amtr. 1999 Depremlerinin yaratm olduu dostane ortam da ilikilere bahar havas getirmitir. Kbrsn 2004 senesinde Avrupa Birliine tam ye olmas Trkiye asndan ileri olanca kartrm olsa da Yunanistan, Trkiyenin yelik srecini desteklemekte ve bu yeliin Kbrs konusu bata olmak zere pek ok kronik problemin kendi menfaatine zmleneceini dnmektedir. Tm bu anaakm gndemin tesine geildiinde ise grlen udur ki, bu almada da bahsedildii zere yumuak gvenlik sorunu olarak isimlendirilen alanda her iki lke de birbirine muhtatr. Avrupa Birliinin kaak g konusunda gelitirmi olduu snr ve vize uygulamalar da dnldnde, hem Trkiye hem de Yunanistan corafi olarak Avrupann doudaki snr kapsn tekil ederek sorumluluun ekseriyetini omuzlarnda tamaktadrlar. Bu balamda, her iki lkenin gvenlik ortakl hem Egeye hem de geni bir perspektiften Avrupaya huzur, refah ve bar ortamn salayabilecektir.

314

Souk Sava Sonras Trkiye-Bulgaristan likileri Buket nal* Giri Bir blge ad olarak Balkanlar, bugnk yapsyla Hrvatistan, Srbistan, Karada, Kosova, Slovenya, Arnavutluk, Makedonya, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan ve Trakya'y iine alan blgedir. Bu blge Osmanl mparatorluunun yaylma alan iinde yer alm ve yaklak 550 yl Osmanl bu blgede egemenliini devam ettirmitir. Bu dnemde bir yandan Osmanl, blgeyi dinsel, etnik, iktisadi ve kltrel olarak etkilerken dier yandan da milliyetilik, cumhuriyetilik, laiklik, liberalizm ve parlamentarizm gibi siyasi fikirler bu blge araclyla Osmanl siyasal hayatn derinden deitirmitir diyebiliriz. Bu tarihi balar blgede nemli sayda Trk ve Mslman nfus yaratrken, eitli zamanlarda yaanan gler nedeniyle de Trkiye topraklar zerinde Balkan kkenli nfus olumutur. Bu durum, Trkiyenin blge politikalarn belirleyen nemli bir unsur nitelii kazanmtr.

Bunun yannda Balkanlarn corafik ve stratejik nemi, Trkiyenin blge politikalarn belirleyen dier bir nemli unsurdur. Ynn Batya dnm bir Trkiye iin blge Trkiyenin Avrupaya alan kapsdr ve boazlarn gvenlii bata olmak zere Trkiyenin gvenlii asndan nem arz eden bir durumdadr.1 Yeni Trkiye Cumhuriyetinin d politikada benimsedii Yurtta Bar, Dnyada Bar ilkesi blge politikalarn da etkilemi ve blge lkeleriyle scak ilikiler kurulmaya allmtr. Kkl reformlarn balatlaca bu dnemde d
* 1

Yrd. Do. Dr., Kocaeli niversitesi. Caner Sancaktar, Sosyalizmin Ykl Srecinde Trkiyenin Balkan lkeleri le likileri, Stratejik ngr, Say.9, 2006, s. 53

315

sorunlarla boumamak asndan bu bir zorunluluktu zaten. Bu nedenle hzl bir ekilde blge lkeleriyle bar ve dostluk anlamalar imzalanmtr. 1923-1938 yllar arasnda blge lkeleriyle imzalanan anlama says 39u buluyordu. Bu anlamalarn yaplmasnn bir dier nedeni de boazlar ve Trakyann gvenliinin salanmasyd. nk Montr Anlamasna kadar boazlarn, Balkan snrnn askerden ve ar silahlardan arndrlmas nedeniyle de Trakyann gvenlii tehlike altndayd. Balkan lkelerini bu ibirliine ynelten gelime de talya ve Almanyann izledikleri d politika ile Bulgaristann deiimci politikalar olmutur. Ancak sava sonras yaanan gelimeler Trkiye ile blge devletlerinin ilikilerini sekteye uratacaktr. Nitekim Trkiye ve Yunanistan ideolojik blnmenin Bat kanadnda yer alrken, Romanya ve Bulgaristan dou kanadnda yer alyor, Yugoslavya Balantszlar Hareketinin liderliini yapmay tercih ediyordu. Blge devletlerinden Arnavutluk ise kendi iine kapank politikalar izlemeyi uygun gryordu. Yunanistan ile ayn blokta yer alnsa da gerek Kbrs sorunu gerekse dier sorunlar nedeniyle problemler yaanmaya devam edilmitir. Bu nedenle souk sava boyunca Trkiyenin blgeye ynelik politikalar minimum dzeyde olmutur. Souk sava sonras Orta Asya ve Kafkaslara ynelik politikalarla megul olan Trkiyenin Balkanlara ynelik politikalarnda ge kaldn syleyebiliriz. Ancak blgedeki istikrarsz durum, ayrlk hareketlerin glenmesi ve organize sularn yaygnlamas Trkiyenin Balkan politikalarn yeniden dzenleme zorunluluu dourmutur. Trkiye bu nedenlerle hem Bosna-Hersek sorununda hem de Kosova sorununda Amerika ile birlikte zme ynelik giriimler iinde olmu, Arnavutluk ve Makedonya ile iyi ilikiler kurulmu, Yunanistann blgedeki etkisini dengeleyecek politikalar izlenmitir. zellikle Karadeniz komular olan Romanya ve Bulgaristan ile zel ilikiler iinde olunmaya zen gsterilmitir. Bu bildiride bu blgenin nemli lkelerinden biri olan ve Trkiyenin komusu olan Bulgaristan ile Trkiye ilikileri incelenecektir. Her nekadar souk sava sonras ilikiler temel alnsa da bu lke ile ilikileri belirleyen unsurlarn nemli bir blm bu dnem ncesine dayandndan ksa da olsa bu dnemlere de deinilecektir. I. Souk Sava Sonuna Kadar Trkiye-Bulgaristan likileri

lke topraklarnn %5lik blmnn Balkanlar olarak adlandrlan blgede oluu, ortak snrlar, ortak tarihi gemi ve bu blgede bulunan nemli orandaki Trk ve Mslman nfus doal olarak Trkiyenin bu blgeye ynelik politikalarn etkilemi ve blge lkeleriyle zaman zaman gerginleen zaman zaman da ortak politikalar izlenmesini gerektiren ilikiler iinde olunmutur. Bu lkelerden biri de 269 km uzunluunda bir snrmz olan Bulgaristandr. 1912-1913 Balkan Sava ile belirlenen ve Lozan Anlamas ile kesinlik kazanan bu snr, Avrupay Orta Douya balayan kara ve demiryollarnn giri k kaps olduu iin stratejik bir neme sahiptir. Dereky, Hamzabeyli ve Kapkule gmrk kaplar bu snr zerindedir. Bu snr, ayn zamanda kaaklk ve snma amal ka olaylarnn da en youn yaand bir snr olmasndan dolay

316

her iki lke gvenlii asndan da nem arz etmektedir. Bu anlamda Yunanistan ile olan ilikilerin hassasl da dnldnde bu lke ile ilikilerin scak tutulmas nemlidir.2 Bu dnemdeki Trkiye-Bulgaristan ilikilerini birka unsuru gz nnde tutarak aklamak gerekecektir. Bunlardan biri Osmanl miras ve Bulgaristan topraklar zerinde yaayan Trk aznlk ile Trkiye topraklar zerinde yaayan Bulgar aznlk, dieri de gvenlik endieleridir. Osmanl dnemi ilikileri bir yana brakrsak yeni Trkiye Cumhuriyeti, genel d politikalar erevesinde Bulgaristan ile de scak ilikiler iinde olmutur. Nitekim 1925 tarihli Dostluk ve birlii Anlamas bunun rndr. Bu Anlama, iki lke arasnda dostluk ve ibirlii kurar ve Trkiyedeki Bulgar aznlk ile Bulgaristandaki Trk aznla istee bal ve serbest g izni ile aznlk haklarnn korunmasn ieren zel garantiler getirir.3 Trk-Bulgar Dostluk Antlamas sresiz olarak yapldndan o gnden beri devam etmekte ve hkmler yrrlktedir. Ekonomik ilikilerde de ibirlii abalar olmu, 1926da Trkiye ve Bulgaristan ekonomik ilikileri gelitirme ve kolaylatrmaya ynelik yeni bir anlamann grmelerine balam ve 1928de Ticaret ve Sefer Anlamas imzalanmtr. Bu anlama 1930da tekrar mzakere edilmi ve birok maddesi devam etmesine ramen serbest ticareti salayan maddeler anlamadan kartlmtr.4 Babakan smet nn ve Dileri Bakan Tevfik Rt Arasn 1929daki Sofya ziyaretlerinde bir Tarafszlk, Uzlama ve Hakem Antlamas imzalanyor ve bu antlama ile taraflar, dostluk ve bar kavramlarna aykr decek hibir antlamaya girmemeyi ve birinin saldrya uramas halinde tekinin tarafsz kalmasn garanti altna alyorlard.5 ki lke ayrca sorunlarn bar yollardan zmeyi de bu antlama ile kabul etmi oldu. Be yl sreli olan bu antlama 1934 ylnda bir be yl daha uzatlmtr.6 Trkiyenin blgeye ynelik politikalarndan biri de blgede talya ve Almanyay dengeleme giriimlerinden biri olan Balkan Paktna Bulgaristan dhil etme abalardr. Ancak bu abalar sonusuz kalm, bu da Paktn etkinlii azaltmtr. Paktn baarszlnn nedenlerine bakacak olursak; Pakt, Balkan snrlarn yine kk bir devlete yani Bulgaristana kar korumay garantilemek durumunun dna kamam, talya gibi byk devletlerin saldrsna kar herhangi bir savunma gvencesi verememitir. Pakt ayrca amacnn dnda blgede hi de

Erhan Trbedar, Trk D Politikasnda Balkanlar, Kprler Kurduk Balkanlara, stanbul: stanbul Bykehir Belediyesi, Kltr ve Sosyal ler Dairesi Bakanl Kltr Mdrl, 2008, s.185 3 Refet Yinan, Trk Bulgar likileri, Refet Yinan, Hakan Tademir(Ed.), Uluslararas Gvenlik Sorunlar ve Trkiye, Ankara: Sekin Yaynclk, 2002, s.260 4 Ebru Boyar, Turkish-Bulgarian Relations In The Early Turkish Republic: The Viev From Ankara, Mustafa Trke (Ed.), Turkish-Bulgarian Relations Past and Present, stanbul: TASAM Yaynlar, 2010, s.59 5 Ahmet Eyicil, Atatrk Devrinde Trkiyenin Balkan Politikas, Atatrk Aratrma Merkezi Dergisi, Say 59, Cilt:XX, Temmuz 2004 www.atam.gov.tr 6 Boyar, op.cit, s.58; Yinan, op.cit, ss.260-261

317

istemedii bir kamplama yaratmt. Pakt ayrca askeri bir ittifak olmann dna kamamt.7 II. Dnya Sava devam ederken Almanyann Balkanlarda ilerlemesi karsnda Trkiye, bir taraftan Balkan Paktn canlandrmaya alrken dier yandan da Bulgar snrnda baz tedbirler almaya balamt. Trkiye bundan endielenen Bulgaristan rahatlatmak amacyla 17 ubat 1941de Ankarada bir Trk- Bulgar Ortak Demeci yaynlad.8 Ancak sava sonras 15 Eyll 1944te bu lke Sovyet igaline uram ve bu durum Bulgaristanda nemli deiikliklerin balangc olmutu.9 II. Dnya Sava sonras iki lke ilikilerinin pek de iyi gelitiini syleyemeyiz. ki lkenin farkl ideolojik kamplama iinde yer alma abalar bu olasl da ortadan kaldryordu zaten. Yeni Bulgar Komnist rejiminin ilk icraat, Bulgar Sosyalist Devleti ile btnlemi tek bir ulusun yaratlmas idi. Bu amala lke iindeki aznlklarn asimile edilmesine ynelik youn bir politika izlenmi, bundan da en ok Trk aznlk zarar grmtr. Nitekim 1950de Bulgar Hkmeti, 1925 tarihli anlamaya da aykr olarak (bu insanlarn eyalarn almalarna ve mlklerini satmalarna izin verilmedi ve herhangi bir tazminat da denmedi) 250.000 Trk, Trk snrna yarak Trkiyeden bu insanlar lkesine almasn istedi. Aslnda bu politikann izlendii tarih de ok nemlidir. Bulgaristann Trkiyeye zorunlu gle ilgili verdii Nota tarihi, Trkiyenin Kore Savana birlik gndereceini aklad 10 Austos 1950dir. Bu da gsteriyor ki, bu giriim, Bulgaristann Trkiyeyi kararndan vazgeirmek iin uygulad bir bask abasdr.10 Trkiyenin bu gle ekonomik olarak zayflayacan ve bu kararndan vazgeeceini dnrken, aksine bu giriim, Trkiye ile Baty daha da yaknlatrm ve Trkiyenin Bat Bloku iinde yer almasn hzlandrmtr. 1951 ylnda Trk Hkmeti, 150.000 Trk kabul edeceini aklad ve Trk-Bulgar snrn kapatarak sorunu uluslararas kurulular araclyla zmeye alt. Bylece 1950-1951 yllar arasnda Bulgaristandan Trkiyeye 154.393 gmen gelmitir. Bu durum Trkiyeye g eden Trklerle Bulgaristanda kalan yaknlar arasnda blnm aileler ve akrabalar sorununu yaratt. 150 binin zerindeki bu kiilerin yerletirilmesi ve tekrar retken hale getirilmesi Trk ekonomisini zora sokmu, bu dnemde en byk yardm Amerikadan almtr.11 Bulgaristann bu giriimi ayrca Trkiyenin bir tehlike iinde olduunu ve bunun iin de blgesel anlamda yeni bir Paktn oluturmas zorunluluunu hissetmesini dourdu. Nitekim 1953 tarihli Balkan Paktnn oluturulu nedenlerinden biri de buydu.12 Aslnda bu Balkan Pakt da l domutur. Buna Trkiyenin ar Batc politikalar ile Yugoslavyann balantsz olmas etkendir diyebiliriz. 1960larn ikinci yarsndan itibaren Trkiye-SB arasndaki ilikilerin yumuamas, Trkiye-Bulgaristan ilikilerine de olumlu yansyor ve 1966 ylnda iki lke karlkl olarak bakentlerindeki temsilciliklerini bykelilik dzeyine
7 8

Oral Sander, Siyasi Tarih (1918-1990), Ankara: mge Kitabevi, 1991, s.73 Eyicil, loc.cit 9 Yinan, op.cit, ss.262-263 10 Oral Sander, Trk D Politikas, 2.bas, Ankara: mge Kitabevi, 2000, ss. 189-190 11 Yinan, op.cit, ss.264-265 12 Sander, op.cit, s.191

318

karyordu. Bunu karlkl ziyaretler izleyecektir. Bu giriimler zerine 1968de yeni bir g anlamas imzalanarak blnm ailelerin birletirilmesi salanmtr. Anlamaya gre, kar, koca, ana, baba, bykanne, bykbaba ve bunlarn ana babalar, ocuklar ve torunlar ile bunlarn e ve ocuklar, anlama yrrle girinceye kadar evli olmayan kz ve erkek kardelerle, l kz ve erkek kardelerin bekr reit ve reit olmayan Trk asll Bulgar vatandalar Trkiyeye g edebileceklerdi. Bu anlamann uygulanmas zaman zaman uzatlarak Kasm 1970 ylna kadar srd.13 Bu anlama ikili ilikileri gelitirecek bir balang yapmtr.14 Bu anlamay haberleme, ulam, kltr ve turizm konularn kapsayan anlamalar takip etti. 1974 Kbrs Harekt ve Amerikan ambargosu Trk d politikasnda etkisini gstermi ve Bulgaristan ile ilikiler ivme kazanmtr. 1975 ylnda yeni bir yi Komuluk ve birlii Anlamas imzalanm ve karlkl ziyaretler yaplmtr.15 Nisan 1981de Bulgaristan Dileri Bakan Peter Mladenov, Trkiyeye resmi bir ziyaret yapm ve bunu 1982de Cumhurbakan Kenan Evrenin ziyareti izlemitir. Bu ziyarette iki lke liderleri lkeleri arasnda ekonomik ve kltrel ilikileri gelitirmeye ynelik ibirlii iinde olacaklarn belirtmilerdir.16 Ancak bu ibirlii abalarna ramen, 1980lerin ortalarnda Trk aznla kar yeni bir asimilasyon politikas izlenmeye balanmtr. Bulgaristandaki Trklerin isimleri hzl bir ekilde Bulgar isimleriyle deitirilmeye baland. Bunun yannda bu kiilerin ibadetleri engellendi ve Trke konumalar yasakland. Bylece bu insanlarn kimlikleri unutturularak Bulgarlatrlmas salanacakt. Bu politikann sonucu olarak Aralk 1985de 20 yldan sonra ilk kez nfus saym yaplarak Trklerin says mmkn olduunca az gsterilmeye allmtr. Bu dnemdeki dier gelime de Bulgar antropolog ve tarihilerin Trk aznln aslnda Bulgar olduu sonradan Osmanl dneminde baskyla Trkletirildii iddialarn ispatlama abalardr.17 Trkiye, Hkmeti, 22 ubat 1985 tarihinde Bulgaristana bu uygulamalarn durdurmas erevesinde Nota verse de herhangi bir sonu elde edilmedi. Trkiyenin yeni bir g kabul edebileceini sylemesine ramen olumlu bir cevap alamam, bunun zerine Trkiye, uluslararas kurulular devreye sokarak Bulgaristan zorlamaya almtr. Aralk 1986da Dnya Halter ampiyonu Naim Sleymanolunun Avustralyada Bulgar kafilesinden kaarak Trk Bykeliliine snmas Dnya kamuoyunda byk bir yank yapyordu. Bulgaristandaki Trklerin alk grevine ve toplu gsterilere balamasn eklersek tm bu giriimler meyvesini veriyor ve Bulgar Hkmeti Trkiyeye g etmek isteyen btn Mslman Trk aznla snr atn duyuruyordu. 1989da Trkiye, nemli bir g dalgas ile yz yze kald (Bu dnemde Trkiyeye g edenlerin says

Yinan, op.cit, ss.266-267 Iskra Baeva, Bulgarian-Turkish Relations in The Context of Bulgarias Balkan Policy in The 1960s-70s, Turkish-Bulgarian Relations: Past and Present, Mustafa Trke (Ed.), stanbul: TASAM Yaynlar, 2010,s.76
14 15 16

13

Elgenia Kalinova, Bulgarian-Turkish Diplomatic Relations (1980-1985), Mustafa Trke(Ed.), Turkish-Bulgarian Relations Past and Present, stanbul: TASAM Yaynlar, 2010, s.80 17 Sancaktar, op.cit, s.58; Sander, op.cit, s.194

319

350.000i bulmutur).18 Bu kadar ge hazrlkl olmayan Trkiye, snr kapatmak zorunda kalm hatta bu yanl politika nedeniyle neredeyse 120 bin soydamz Bulgaristana geri dnmek zorunda kalmtr. Trkiye-Bulgaristan arasndaki bu olumsuz ilikiler 1989 Kasmndan itibaren Bulgaristandaki gelimelere paralel olarak deimeye balayacaktr.19 II. Souk Sava Sonras Trkiye-Bulgaristan likileri Souk sava sonras tm Dou Bloku lkelerinde olduu gibi Bulgaristan i politikasnda da kkl deiiklikler yaandn gryoruz. Bir parti ii darbe ile iktidardan uzaklatrlan Jivkovun yerine geen Mladenov, Aralk 1989da ciddi bir siyasi hata yapldn belirterek Trklere ynelik bask ve asimilasyon politikalarna son verdiklerini aklyordu. Bylece isteyen kiilerin Trke isimlerini tayabilecekleri kabul edildi, Trke konuma, eitim haklar geri verildi, Sofya Radyosu Trke yayn yapmaya balad, 8 Trke gazete baslmaya baland ve Trklerin youn olduu kentlerin (Razgrad, Krcali, Haskova, umen ve Blagoevgrad) Vali yardmclar Trklerden atand.20 Bunu lkedeki Trklerin rgtlenmesi takip etti ve Ahmet Doan nderliinde Haklar ve zgrlkler Hareketi kuruldu. Bu gelimeler lkedeki Trk aznln lke siyasetinde seslerini duyurabilecek nemli bir platformun oluturulmasna katk salamtr.21 Bylece Bulgaristandaki Trk aznlk siyasal olarak yasal bir zeminde rgtlenerek 1990da HH, siyasi parti nitelii kazand. 1990 Hazirannda yaplan ilk demokratik seimlerde parlamentoya 23 milletvekili ile katld. 1991de yenilenen seimlerde de 24 sandalye ile nc siyasi g konumuna geldi.22 HH dnda Demokratik Geliim Hareketi, Demokratik Adalet Partisi ve Trk Demokrat Partisi de Trk kkenli partilerdir. Nitekim 1994 ylnda yaplan seimlerde oylardaki blnmeden dolay HH nemli bir oy kaybna uram ve daha nceki baarsn gsterememitir.23 1997deki siyasi ve ekonomik kaos nedeniyle erken seimler yaplm ve HH bu seimlerde Trk oylarnn sadece % 52sini alabilmitir. 2001de yaplan seimlerde 21 sandalye ve 2 bakanlk, 2005 seimlerinde 34 sandalye ve 3 bakanlk alarak gcn arttrmtr. HH, 1989da Trkiyeye g edip geri gelenlerin eski mallarn ve i bulmalarn kolaylatran ve barnma koullarn dzenleyen bir yasa karlmasnda nemli bir rol oynamtr. Bulgaristandaki bu olumlu gelimeler zerine 1989da Trkiyeye g edenlerden 154.000i geri dnyordu.24 2007de Bulgaristann AB yelii sonras yaplan Avrupa Parlamentosu seimlerinde de HH nemli bir baar gstererek 4
Nihat elik, The Political Participation of Turkish Minority in Bulgaria and The Public Reaction: The Case of Movement for Rights and Freedoms (1990-1994), Karadeniz Aratrmalar, Cilt: 6, Say: 2, Yaz 2009, s.7 19 Yinan, op.cit, ss.270-271 20 Birgl Demirta-Cokun, An Anatomy of Turkish-Bulgarian Relations (1990-2009): Opportunities, Challenges and Prospects, Mustafa Trke(Ed.), Turkish-Bulgarian Relations Past and Present, stanbul: TASAM Yaynlar, 2010, s.115; Sancaktar, op.cit, s.59 21 Ali Dayolu, Policies of The Bulgarian Administration Towards The Turkish Minority Between 1984 and 1989, Mustafa Trke(Ed.), Turkish-Bulgarian Relations Past and Present, stanbul: TASAM Yaynlar, 2010, s.101 22 Faruk Snmezolu, Trk D Politikas, stanbul: Der Yaynlar, 2006, s.604; elik, op.cit, s.12 23 bid, s.13 24 Baskn Oran (Ed.), Trk D Politikas (1980-2001), 4.bas, stanbul: letiim Yaynlar, ss.488-489
18

320

milletvekili ile temsil edilmitir. 2009 yl seimleri HH iin yeni bir zaferdir diyebiliriz. nk bu seimlerde de HH, 38 milletvekili ile 3. Parti olarak Bulgar meclisine girmeyi baarmtr. Ancak Bulgar milliyeti gruplar bu gelimelerden her zaman huzursuz olmulardr. Nitekim Anayasann etnik temelde parti kurulmasn yasaklayan maddesini gereke gstererek HHn kapatlmas iin Anayasa Mahkemesine bavurmutur. Mahkeme HHn siyasi yaamna devam ynnde karar almtr. Zaten HH de her zaman sadece Bulgaristandaki Trkleri deil tm Bulgar vatandalar temsil ettiini dile getiriyordu. Trkiye de Trk aznl hibir zaman ilikilerde koz olarak kullanmayacan ve bu kiileri Bulgar vatanda olarak grdn en st makamlarn azndan syleyerek Bulgaristan hkmetini de rahatlatyordu. Trkiye ayrca Bulgaristandaki Trklerin zellikle vize alma ve Trkiyeye giri konusunda yaadklar skntlar zerine 2001den itibaren Bulgaristana vize uygulamasn kaldrmtr.25 1991 ylnda yaplan seimlerde toplumsal bar yanls Jelevin iktidara gelii ile iki lke ilikileri gittike yaknlamtr. ekonomik sorunlarn zme abalar Bulgaristan komularyla iyi ilikiler kurmaya zorluyor ve bu dnemde tm komularyla Dostluk ve yi Komuluk Anlamalar imzalyordu. 6 Mays 1992 tarihli Trkiye-Bulgaristan arasnda imzalanan Dostluk ve birlii Anlamas da bunlardan biridir.26 Bunun yannda blgedeki kamplamann dnda yer alan Bulgaristan, Trkiye ile Yunanistan arasnda bir denge politikas izlemeye zen gstermi ve NATO ve AB yelii en nemli d politika hedefi olmutur.27 ki lke arasndaki ilikilerin yumuamasyla karlkl ziyaretler de balamtr. 28 Haziran 1995de Dileri Bakan Erdal nnnn ziyareti srasnda 1992de imzalanan Dostluk ve birlii Anlamas Parlamentoda onaylanm ve ilikilerin iyiletirilmesine ynelik yeni bir protokol imzalanmtr. Bu tarihte bir snr sorunu olan tit Sorunu da son buldu. 1997de 19 yl sonra ilk kez bir Trk Babakan Bulgaristana resmi bir ziyaret yapmtr. Mesut Ylmazn bu ziyareti srasnda iki lke Babakanlar Rezve Deresi snrnn belirlenmesi ve Karadeniz azndaki deniz alanlarnn dzenlenmesine ilikin iki anlama imzalamtr. Bylece 50 yldr devam eden Rezve sorunu da zlm oluyordu.28 ki lke arasnda ayrca eitim, kltr, bilim alanlarnda ibirliine ynelik anlamalar, turizm anlamas, enerji ve altyap alanlarnda ibirlii anlamas, hava ulatrma anlamas ve deniz ticareti tamaclk anlamas, sahil gvenlik ve Karadenizde arama kurtarma alannda ibirliine ynelik anlama da imzalanarak ilikiler salamlatrlmaya allmtr. Trkiye ayrca Knn Trk aznla uygulad basklar nedeniyle kara listeye ald Bulgaristan bu listeden kartmak

bid, s.490 Ufuk Tebeba, Souk Sava ve 11 Eyll Sonras Uluslararas Sistemdeki Deiimin Gvenlik Alglamalarna Etkisi ve Trkiye, Haziran 2006, www.tasam.org/images/tasam/tepebas.pdf, s.8; Vladimir Shopov, Lyubcho Troharov, Bulgarias Bilateral Relations In A Regional Contex, Bulgaria and Balkans, Chapter II, www.iris-bg.org/files/chapter2.pdf, s.97 27 Baeva, op.cit,,s. 74; Vladimir Shopov, Fostering Regional Cooparation: Political, Economic, Security and Defense Coopeation in Southeast Europe, Bulgaria and The Balkans, Chapter II., www.iris-bg.org/files/chapter2.pdf s.100 28 Shapov- Troharo, op.cit, s.96
26

25

321

iin destek vermi ve bu giriimler zerine 1997de Bulgaristan kara listeden kartlmtr.29 Ekonomik ilikiler de bu olumlu ortamdan etkilenmitir. Bulgaristann pazarn yabanc sermaye ve yatrmclara amas zerine iki lke arasnda ekonomik ilikileri gelitirmek ve Trk firmalarnn bu lkeye giriini kolaylatrmak amacyla 1991de Trk-Bulgar Konseyi kurulmutur. 1994te imzalanan Yatrmlarn Karlkl Teviki ve Korunmasna likin Anlamas, ifte Vergilendirmenin nlenmesi Anlamas, 1998de imzalanan Ticaret, Ekonomik, Sanayi ve Teknik birlii Anlamas ve 1999da imzalan Serbest Ticaret Anlamas ile Trk sermayesi ve firmalar hzl bir ekilde Bulgaristana girmi ve 90l yllar boyunca yaklak 2600 Trk firmas bundan yararlanm ancak 1000 tanesi faaliyetini srdrebilmitir. Bulgaristan Merkez Bankas verilerine gre 2009 ylnda Bulgaristandaki kmlatif Trk yatrmlar 392 milyon Euro deerindedir. 2009 ylnda yaplan yatrmlar ise 2008e gre % 2.5 artarak 21 milyon Euro dzeyinde gereklemitir. Bu veriler erevesinde Trkiye Bulgaristann yabanc yatrmclar sralamasnda 20. Konumdadr.30 Bulgaristandaki yatrmlar turizmden, ambalaja kadar geni bir yelpazeye sahiptir. Bulgaristandaki en nemli yatrm iecamn iki fabrika projesine yapt toplam 380 milyon dolarlk yatrmdr. 2011 ylnda iecam yeni bir fabrika daha amtr. Yeni fabrika Balkanlar ve Avrupa iin otomobil cam retecektir. lkede iki Trk sermayeli banka (Ziraat Bankas ve D-Commerce Bank) faaliyet gstermektedir. Bunun yannda nemli sayda zel sektr bu lkede i yapmaktadr. Bunun yannda 2009 verilerine gre Trkiyede dorudan yabanc yatrm gerekletiren Bulgar sermayeli firma says da 292dir. Bulgar firmalar da tekstilden inaata, otomobil sektrnden mobilyaya, makineden salk ileri ve sosyal hizmetlere kadar lkemizde pek ok faaliyet gstermektedir.31 Genel anlamda bir deerlendirme yapacak olursak, Trkiye, Bulgaristann nemli bir ticaret orta durumundadr. Trkiye, Bulgaristann 2009 yl ihracatnda 5. srada olup % 7lik bir paya sahiptir. Yine ayn yl Bulgaristann toplam ithalat ierisinde Trkiye % 6lk payla 4. Sradadr.32 Bu dnemde iki lke arasnda askeri ilikiler anlamnda da olumlu gelimeler yaanmtr. Bu balamda Aralk 1991de imzalanan Sofya Belgesi ve Mays 1992de imzalanan Edirne Belgesi ile iki lke askeri eitim konusunda ibirlii iinde olacaklar ve lkelerce yaplacak askeri manevralar iki lke snrnn 15 km yaknna yaklatrlmayacakt.33 Taraflar askeri alanda gven arttrc nlemler almay kabul ederek 1992de iki lke birliklerini snrlardan geri ekti.34 Bulgaristan ayn tr anlamay Yunanistan ile de imzalam ve denge politikalarn srdrmtr. Nitekim Bulgaristan, Yunanistana yaklaarak AB yelii, Trkiyeye yaklaarak da NATO yelii iin bir destek bulma abas iindeydi. Zaten Trkiye, Bulgaristann
29

Rfat Uarol, Siyasi Tarih (1789-2010), 8.bas, stanbul: Der Yaynlar, 2010, s.1190; DemirtaCokun, op.cit, s.117; Sancaktar, loc.cit 30 Tolga Taylan, Bulgaristan lke Raporu, Ankara: Babakanlk D Ticaret Mstearl, hracat Gelitirme Etd Merkezi, ubat 2011, s.22 31 bid 32 bid, s.25 33 Sancaktar, loc.cit 34 Snmezolu, op.cit, s.605

322

NATOya yeliini desteklediini en st makamlarca dile getirmi ve 29 Mart 2004te bu lkenin NATOya kabul edilmesine byk katk salamtr.35 Balkanlarda gvenlik araylar da iki lkeyi yaklatran bir unsurdur. Blgede bir Balkan Bar Gc oluturulmasna ynelik almalara Romanya, Makedonya ve ABD ile birlikte Trkiye ve Bulgaristan askeri temsilcileri de katlmtr. 17 Mart 1998de Ankarada yaplan toplanty 22 Mays 1998de Tiranda yaplan toplant izlemitir. Bu toplantya Trkiye, Bulgaristan, Arnavutluk, Yunanistan, Makedonya, Romanya, Slovenya, talya ve ABD savunma bakan yardmclar katlyor ve bir Balkan Bar Gc kurulmas iin anlamaya varyorlard. Buna gre, NATOnun Bar in Ortaklk program erevesinde kurulacak bu askeri g, blge ile dnyann baka yerlerinde barn korunmas iin yaplacak operasyonlara katlacak, ayrca BM, AGT ile NATO ve BABn da emrinde olacakt.36 ki lke Balkanlardaki gelimelerde zaman zaman ortak politikalar izlerken bazlarnda da ayrlmlardr. Bata her iki lke Yugoslavyadan ayrlan cumhuriyetleri ksa aralklarla tanm olsalar da Makedonya sorununda ortak politikalar izlenmesine ramen Bosnadaki savaa ynelik politikalar benzerlik gstermiyordu. Trkiyenin uluslararas toplumu daha aktif mdahale iin ikna abalarna karlk Bulgaristan mdahale yanls deildi. Bunun yannda 1995de Bosnaya ve 1999da Kosovaya gnderilen Trk birliklerinin bu topraklardan geii de sorunlu olmutur diyebiliriz.37 Bu dnemde iki lke arasnda nemli bir sorun yaanmasa da sorunlar da yok deildir. zellikle PKKnn ekonomik ve siyasi istikrarszlktan yararlanarak 19941997 aras Bulgaristanda faaliyetlerini arttrmas ve bu lkeyi Trkiye ve Orta Dou ile Bat Avrupa arasnda bir gei noktas olarak kullanmas Trkiyeyi rahatsz eden gelimelerdi. PKK burada Krt Kltr Eitim Dernei gibi kurulular am ve eitli konferanslar dzenlemitir. Trkiyenin ikyetleri zerine Bulgar yetkililer bu derneklerin PKK ile ilgisi olmadn ve herhangi bir su ilemedikleri ynnde cevap veriyorlard. Bulgaristan bu dnemde Trkiyenin PKKnn bir terrist rgt olarak tannmas ynndeki srarlarn da duymazlktan gelmitir. Trkiyenin giriimleri zerine iki lke arasnda 1995 ylnda Uyuturucu Kaakl ve Terrizmle Mcadele Anlamas imzalanmtr. Bu bir bakma Trkiye asndan bu lkede PKKy frenlemek amac gdyordu. Demokratik Gler Birliinin iktidar dnemine denk gelen 1998 ylnda, NATO yelii iin Trkiyenin desteine ihtiya duyan Bulgaristan, bu sorunu nemli bir lde zmtr.38 Trkiyenin nemli rol oynad Bak-Tiflis-Ceyhan boru hatt projesine alternatif olarak Bulgaristann Yunanistan ve Rusya ortaklyla Burgaz (Bulgaristan) ve Dedeaa (Yunanistan) limanlarndan tanmas projesine dhil olmas da iki lke arasndaki ilikileri olumsuz etkileyen gelimelerden biri olmutur. 320 km uzunluunda olmas planlanan bu hat Bak-Novorossisk hattn, deniz tamaclyla Burgaz limanna, oradan da boru hattyla Dedeaa limanna
35

Oran, op.cit, s. 486; Sabri Sayar, Turkish Foreign Policy in the Post-Cold War Era: The Challenges of Multi-regionalism,Journal of International Affairs, Fall 2000, 54,1, s.179; DemirtaCokun, op.cit, s.116 36 Uarol, op.cit, ss.1190-1191 37 Oran, loc.cit; Snmezolu, op.cit, s.606 38 Trbedar, op.cit, s.186; Demirta-Cokun, op.cit, s.120; Snmezolu, op.cit, s.607

323

balamay ngrmekteydi. Hala gndemde tutulan bu projede Bulgaristan % 25lik bir paya sahip olacaktr. Bu proje Trkiyenin boazlarn gvenliine ilikin olarak Novorossisk hattn geersiz klmaya ynelik tezini de rtecek bir proje olmas dolaysyla da nem arz etmektedir. 39 Trkiye ile Bulgaristan arasnda sorunlu bir gelime de Karadeniz Ekonomik birlii projesinin kurulu aamasnda yaanmtr. Trkiyenin KEyi siyasi ynleri de olan bir rgte dntrme abalarna Bulgaristan kar km ve bu nedenle KE erevesindeki kltr szlemesini imzalamayp, parlamento asamblesine katlmama karar almtr. Bulgaristann bir dier itiraz da Orta Asya lkelerinin yeliine olmu ve ye lkeler arasnda serbest dolam kabul etmemitir.40 ki lke ilikilerini ileride olumsuz etkileyecei ak olan unsurlardan biri de 2005 seimlerinde sahneye kan Trk ve dier aznlklar dman olarak gren ATAKA ittifakdr. Volen Siderovun liderlii altndaki ATAKA, bata Trkler olmak zere dier aznlklar sindirme politikalar izlemekte ve bu aznlklara verilen haklarn tekrar alnmas ynnde iktidar da zorlayc giriimlerde bulunmaktadr.41 Nitekim 2009da Babakan olarak atanan Boyko Borisov da Siderovla yapt basn toplantsnda, haftann be gn 10ar dakika sreyle yayn yapan Trke haber blteninin kaldrlmas ynnde referanduma gidilmesi konusunda ATAKAy destekleyeceini sylemitir. Ancak daha sonra bu referandumun lkeye zarar vereceini dndn syleyerek, bu amala yaplacak bir referandumun yersiz olduunu sylemitir. ATAKA Partisi bunun dnda Parlamentodan Trkiye kart kararlar kartacak yeni giriimler iindedir. Nitekim 1915 Olaylar erevesinde Ermeni Soykrmnn kabul, Osmanl mparatorluu dneminde Bulgarlara soykrm uygulandna dair kararn kabul ve Trakya Gmenlerine Trkiye tarafndan tazminat denmesi bunlardan bir kadr. Bu partinin lkede etkin olmas, 2009 seimlerinde sandalye saysn korumas ve lke genelinde bu partiye yaknlk duyanlarn giderek artmas endie uyandrc bir durumdur.42 Ancak bunun yannda iki lkenin de iinde olduu blgesel giriimler de mevcuttur. Bunlardan biri Gneydou Avrupa lkeleri (GDA) birlii Srecidir. Trkiye, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Makedonya Cumhuriyeti, Romanya, Srbistan Yunanistan, Hrvatistan, Moldova ve Karadan tam ye olarak katld GDA birlii Sreci, blge lkelerinin kendi aralarndaki ibirliini gelitirme ve Gneydou Avrupaya kalc istikrar getirme ynndeki iradelerinin semboldr. GDA blgenin ortak iradesini ve zgn sesini yanstan tek Balkan ibirlii forumudur. Bu zelliiyle, 1930, 1950 ve 1980li yllardaki Balkan ibirlii modellerinin siyasi mirass olarak nitelendirilebilir. Trkiye, blgesel konularn ele alnarak, blgesel zm yollarnn retilebilecei bir st dzey siyas ibirlii forumu olarak grd GDA birlii Sreci'ne, blgenin zgn sesi olmas nedeniyle zel nem vermektedir. Dier bir giriim, Blgesel birlii Konseyi (BK) dir. Uluslararas toplum, 1999 ylnda Gneydou Avrupa lkelerinin bar ve demokrasiyi tevik etmeye,
39 40

Oran, op.cit, s.487 bid, ss.486-487 41 Trbedar,loc.cit 42 Cokun, op.cit, s.122

324

insan haklarna sayg gstermeye, ekonomik refaha ynelik gayretlerinin kuvvetlendirilmesi amacyla Gneydou Avrupa iin stikrar Paktn hayata geirmitir. 1999 ylnda hayata geirilen stikrar Paktnn (P) beklentilere cevap verememesi zerine 27 ubat 2008 tarihinde Sofyada yaplan son P Toplants ile P kapanm ve Blgesel birlii Konseyi (BK) ayn gn resmen faaliyete gemitir. BK yeleri, GDA katlmc lkeleri (Trkiye, Arnavutluk, BosnaHersek, Bulgaristan, Hrvatistan, Karada, Makedonya, Moldova, Romanya, Srbistan ve Yunanistan), BM Kosova Geici Ynetim Misyonu (UNMIK), AB Troykas, donr lkeler, uluslararas kurulular ile uluslararas mali kurumlardan olumaktadr. BK, Gneydou Avrupadaki blgesel ibirlii alarn ve srelerini gzetecek ve blgenin Avrupa-Atlantik btnlemesini destekleyecek tamamen blge tarafndan sahiplenilmi ve blgenin nclnde bir yapdr. BKin temel grevleri, Gneydou Avrupada blgesel ibirliine odakl anlayn srdrlmesi, siyasi ynlendirme ve somut veri salanmas, blgesel ibirliinin belirli alanlarnda aktif inisiyatifler alnmas ve blgenin Avrupa ve Avrupa-Atlantik yaplarna entegrasyonunun tevik edilmesidir. Trkiye, blgesel barn ve istikrarn pekitirilmesi ve blge lkeleri arasnda ibirlii ortamnn daha da gelitirilmesinde BKin nemini teyid etmektedir. Trkiye, BK erevesinde yaplacak faaliyetlere desteini srdrmeyi istemektedir. Sonu 1989 ylna kadar genellikle Bulgaristann topraklarnda yaayan Trk aznla kar uygulad yanl politikalar ve sonrasndaki Trkiyeye yaplan gler zerinden yryen ve sorunlu olan ilikiler souk sava sonras ok hzl bir ekilde deimeye balamtr. ki lke ilikileri, PKK sorunu, Bosna ve Kosova sorunlarndaki farkl tutumlar, Petrol nakil yollarnda alternatif zmler zerinde durmalar ve KEnin rgtlenmesi konusundaki farkl grleri ile Bulgaristandaki ar milliyetilerin politikalar bir yana braklrsa bu dnemde ilikiler ok iyi gelimitir diyebiliriz. zellikle blgesel gvenlik konusundaki ortak politikalar, askeri ve ekonomik ibirlikleri ilikileri pekitirmi, Trk aznln siyasi alanda yasal olarak temsil hakk kazanmas ile de souk sava boyunca iki lke arasnda sorun yaratan bu konu da bir sonuca ulamtr. Bulgaristann NATOya yelii ve Kde bu lkenin kara listeden kartlmas konusunda Trkiyenin nemli yardmlar olduu aktr. nemli bir ekonomik partner olan iki lkenin ilikileri scak tutmas her ikisi asndan da nemlidir. nk bir snr komusu olan Bulgaristan, Trkiye asndan Avrupaya alan bir kap olmas dolaysyla nem arz ederken, Bulgaristan asndan da Trkiye, Orta Douya alan bir kapdr. Ortak bir Osmanl miras ve bu mirasn brakt topraklarnda yaayan Trk ve Bulgar aznlk da bu iki lkeyi yaknlatran unsurlar arasndadr. Ayrca ok da istikrarl olmayan Balkanlarda istikrar yaratmak bunun iin de ortak almak gene iki lkenin karnadr. ATAKA gibi milliyeti hareketlere ramen Bulgaristan, topraklarnda bir huzursuzluk istememektedir. Nitekim ATAKAnn HH engelleme abalarna Anayasa Mahkemesi kar kararla cevap vermitir. Bulgaristann bu demokratik tutumu uluslararas ilikilere Balkan Modeli olarak gemi ve benzer sorunlarla karlaan lkelere rnek tekil etmitir. Trkiye de Bulgaristandaki bu aznl Bulgar vatanda olarak grdn ve bunu bir d politika arac olarak kullanmayacan sk sk dile getirerek Bulgaristan rahatlatmaktadr. Bu gelimeler gsteriyor ki iki lke ilikileri ortak karlar temelinde daha da olumlu gelime yolundadr.

325

Kaynaka Baeva, Iskra. Bulgarian-Turkish Relations in The Context of Bulgarias Balkan Policy in The 1960s-70s. Turkish-Bulgarian Relations: Past and Present. Mustafa Trke (Ed.). stanbul: TASAM Yaynlar, 2010, ss.71-78 Boyer, Ebru. Turkish-Bulgarian Relations in The Early Turkish Republic: The Viev From Ankara. Turkish-Bulgarian Relations: Past and Present. Mustafa Trke (Ed.), stanbul: TASAM Yaynlar, 2010, ss.57-70 elik, Nihat. The Political Participation of Turkish Minority in Bulgaria and the Public Reaction: The Case of Movement for Rights and Freedoms (19901994). Karadeniz Aratrmalar. Cilt: 6, Say: 2, Yaz 2009,ss.1-19 Dayolu, Ali. Policies of The Bulgarian Administration Towards The Turkish Minority Between 1984 and 1989, Turkish-Bulgarian Relations: Past and Present, Mustafa Trke (Ed.), stanbul: TASAM Yaynlar, 2010, ss.89114 Demirta-Cokun, Birgl. An Anatomy of Turkish-Bulgarian Relations (19902009): Opportunities, Challenges and Prospects, Turkish-Bulgarian Relations: Past and Present, Mustafa Trke (Ed.), stanbul: TASAM Yaynlar, 2010, ss.115-132 Eyicil, Ahmet. Atatrk Devrinde Trkiyenin Balkan Politikas. Atatrk Aratrma Merkezi Dergisi. Say.59. Cilt:XX, Temmuz 2004, www.atam.gov.tr Kalinova, Evgenia. Bulgarian-Turkish Diplomatic Relations (1980-1985). Turkish-Bulgarian Relations: Past and Present, Mustafa Trke (Ed.), stanbul: TASAM Yaynlar, 2010, ss.79-87 Oran, Baskn (Ed.). Trk D Politikas (1980-2001), 4.bas, stanbul: letiim Yaynlar, 2002 Sancaktar, Caner. Sosyalizmin Ykl Srecinde Trkiyenin Balkan lkeleri le likileri. Stratejik ngr. Say.9, 2006, ss.51-69 Sander, Oral. Siyasi Tarih (1918-1990). Ankara: mge Kitabevi, 1991 Sander, Oral. Trk D Politikas. 2.bas. Ankara: mge Kitabevi, 2000 Sayar, Sabri. Turkish Foreign Policy in the Post Cold War Era: The Challenges of Multi-Regionalism, Journal of International Affairs. (54-1), Fall 2000, ss.169-182 Shopov, Viladimir. Fostering Regional Cooparation: Political, Economic, Security and Defense Coopeation in Southeast Europe. Bulgaria and The Balkans. Chapter II., www.iris-bg.org/files/chapter2.pdf ,ss.100-108

326

Shopov, Viladimir ve Lyubcho Troharov. Bulgarias Bilateral Relations in A Regional Contex. Bulgaria and The Balkans, Chapter II., www.iris-bg.org/files/chapter2.pdf ,ss.95-100 Snmezolu, Faruk. Trk D Politikas, stanbul: Der Yaynlar, 2006 Taylan, Tolga. Bulgaristan lke Raporu, Ankara: Babakanlk D Ticaret Mstearl, hracat Gelitirme Etd Merkezi, 2011, ss.1-39 Tepeba, Ufuk. Souk Sava ve 11 Eyll Sonras Uluslararas Sistemdeki Deiimin Gvenlik Alglamalarna Etkisi ve Trkiye, Haziran 2006, www.tasam.org/images/tasam/tepebas.pdf Trbedar, Erhan. Trk D Politikasnda Balkanlar. Kprler Kurduk Balkanlara. stanbul: stanbul Bykehir Belediyesi Kltr ve Sosyal ler Dairesi Bakanl Kltr Mdrl, 2008, ss. 177-190 Uarol, Rfat. Siyasi Tarih (1789-2010), 8.bas, stanbul: Der Yaynlar, 2010 Yinan, Refet. Trk Bulgar likileri. Refet Yinan, Hakan Tademir (Ed.). Uluslararas Gvenlik Sorunlar ve Trkiye, Ankara: Sekin Yaynclk, 2002, ss. 241-275

327

Souk Sava Sonras Trkiyenin Geleneksel ve Yeni Gvenlik Politikas Asndan Yunanistana Yaklamnn Karlatrmal Analizi Abdullah Torun* Souk Sava Sonras Gvenlik Kavram 1990l yllar uluslararas sistemde nemli deiimlerin yaand bir dnem oldu. Bu dnem ayn zamanda Souk Sava dnemine zg, askeri parametrelere ve gce dayal realist gvenlik kavramnn anlam ve snrlar zerinde youn tartmalarn yaand bir sre olarak geti.1 Bu balamda, genel olarak iki temel sorun tartmalarn odak noktasn oluturdu.2 Birincisi, askeri gcn uluslararas politikadaki nemi azald, fakat bu durum baz yazarlar iin askeri tehditlerin azalmas anlamna gelirken, dier taraftan baka yazarlara gre, askeri g kullanmnn devletler iin daha az yararl hale gelmi olmasn ifade etmektedir. kincisi, gvenliin snrlarn geniletme ihtiyac bulunmaktadr, fakat baz aratrmaclara gre bunun anlam devletlerin i sorunlarnn gvenlik gndemine eklenmesi anlamn tarken, bir baka grup iin askeri olmayan d tehditlerin de gvenlik alanna dahil edilmesi anlamn tamaktadr. Literatrde yaanan tartmalara paralel olarak, Souk Sava sonras dnemde gvenliin amac, gvenliin hangi aralar yoluyla yrtlecei ve gvenlik ile i sorunlar arasndaki iliki Gvenlik almalarnda sorgulanmaya balanmtr.3 Tartlan bu sorunlar ekseninde, Souk Sava sonras dnemde gvenliin dier kamu politikalar karsndaki nemi, gvenliin askeri g dndaki aralarla da salanp salanamayaca ve gvenliin d tehditler dnda, lke ierisinde gelebilecek tehditler ve gvenliin devletlerin i sistemleriyle olan ilikisi alan ierisindeki balca aratrma sorunlar oldu. Bu erevede gvenlik kavram, askeri anlamnn tesinde geni anlamda kavramsallatrlarak ekonomik, kltrel, evresel ve kimlik sorunlar gibi sorunlar kapsar hale geldi.4 Gvenlik yalnzca devletin fiziksel btnlne ynelik dardan gelebilecek askeri tehditler dnda, bireylerin sosyo-ekonomik ve kltrel yaamlarn srdrebilecekleri bir durum olarak alglanmaya baland. Akademik alanda srdrlen tartmalarn yannda, bu yndeki ilk somut adm Birlemi
* 1

Ar. Gr.; Ankara niversitesi. 1990larda gvenlik kavram zerine yaplan tartmalar iin bkz. Barry Buzan, People, States and Fear, Pearson Education, Harlow, 2. Bask, 1991; Richard H. Ullman, Redefining Security, International Security, Cilt: 8, Say: 1, 1983, s. 1539; David A. Baldwin, The Concept of Security, Review of International Studies, Cilt: 23, Say: 1, 1997, s. 526. 2 David A. Baldwin, Security Studies and The End of The Cold War, World Politics, Cilt: 48, Say: 1, (Ekim /1995), s. 117141. 3 Souk Sava sonras dnemde Gvenlik almalar alannn hangi konular veya neyi almal ynndeki farkl yaklamlar iin bkz. Barry Buzan ve Lene Hansen, The Evolution of International Security Studies, Cambridge University Pres, Cambridge, 2009; Steve Smith The Increasing Insecurity of Security Studies: Conceptualizing Security in the Last Twenty Years, Contemporary Security Policy, Cilt: 20, Say: 3, 1999, s. 72-101; Edward A. Kolodziej, Security Studies for the Next Millennium: Quo Vadis?, Contemporary Security Policy, Cilt: 20, Say: 3, 1999, s. 18-38; Olav F. Knudsen, Post-Copenhagen Security Studies: Desecuritizing Securitization, Security Dialogue, Cilt: 32, Say: 3, 2001, s. 355-368. 4 Knudsen, 2001, s. 355; Gvenlik kavramnn askeri parametrelerin tesinde geni bir ekilde tanmlanmasn eletiren gelenekselci bir yaklam iin bkz. Stephen M.Walt, The Renaissance of Security Studies, International Studies Quarterly, Cilt: 35, Say: 2, (Haziran/1991), s. 211239.

328

Milletler tarafndan 1994 ylnda hazrlanan nsani Gelime Raporu ile atld.5 Sz konusu raporda, gvenlik kavramnn geleneksel ve salt askeri terimlerle tanmlanabilmesinin artk mmkn olamayaca belirtilmi, devletlerin dnda bireylerin gnlk yaamlarn ilgilendiren sorunlarn gvenlik kapsamna alnmas gerektii savunulmutur. 1990l yllarda gvenlik kavramnn yeni sorunlarn kapsayarak daha geni bir anlam kazanmasnda Souk Savan sona ermesinin etkisi yadsnamayacak dzeyde olmasna ramen, bu alandaki deiimin temel gc kreselleme sreci olmutur. Kreselleme srecinin 1990larda ivme kazanmas gvenlik nedir?, kimin iindir, nasl salanmaldr?, gibi sorular zerinde dnlmesini zorunlu hale getirmitir.6 Kreselleme sreci bir yandan yeni gvenlik sorunlar yaratrken, dier yandan srecin ileyebilmesi iin gerekli olan ekonomik ve siyasi konjonktrn srdrlmesini gerekli klmtr Trkiyenin Geleneksel Gvenlik Politikasnn Temel Parametreleri Bahsedildii gibi, sz konusu dnemde gvenlik kavramnn geleneksel/realist anlamnda nemli evirilmeler yaanrken, Trkiye bu dnm srecinden uzak kalarak geleneksel gvenlik politikasn srdrd. 1990l yllarda Trkiyenin gvenlik politikas Souk Sava koullar altnda oluturulmu bir yasal, kurumsal ve kavramsal erevede yrtlmeye devam etti.7 Trkiyenin srdrd geleneksel gvenlik alg ve politikasnn belirlenmesinde temel parametrenin varlndan sz edilebilir: tarihsel, jeopeolitik ve ideolojik nedenler. Bu faktrn geleneksel gvenlik politikas zerindeki belirleyici zelliklerine genel olarak bakacak olursak; Trkiyenin drt tarafmz dmanlarla evrili sylemine dayal, darsn Trkiyeyi blmek iin ittifak oluturmu bir dnya, i tehditleri ise darsnn bir uzants olarak kavrayan, asker odakl ve devlet merkezli geleneksel gvenlik alglamasnda tarihsel faktrler nemli bir yer igal etmektedir. Paralanm bir imparatorluun kalntlar zerine ina edilen Trkiye Cumhuriyeti kendisini kurulduu gnden itibaren youn bir biimde gvensizlik duygusu iinde hissetmitir. Bu nedenle, Birinci Dnya Savandan sonra Osmanl mparatorluunun yerine kurulan Cumhuriyet, gvenlik zerine odaklanm bir devlet olarak ina edilmitir.8 D dnyann Trkiyeyi zayflatmak ve blmek iin gizli ibirlii yapt ynndeki alg Trk siyasi kltrnn ayrlmaz bir paras haline gelmitir. Trkiyenin, ok etkili ve birlik iinde davranan dmanlar

United Nations, Human Development Report, 1994, http://www.gogikle.com/, (Eriim: 11.04.2011). Pnar Bilgin, Dnya Literatr ve Uygulamasnda Gvenlik Sektr: Devlet Merkezli Gvenlikten Yurtta Merkezli Gvenlie Doru Mu ?, der. mit Cizre ve brahim Cerrah, Gvenlik Sektr Ynetiimi: Trkiye ve Avrupa, TESEV Yaynlar, stanbul, 2008, s. 49. 7 mit Cizre, taat Kltr Yerine Bilimsel tiraf ve tiraz, mit Cizre, der., Almanak Trkiye 2005: Gvenlik Sektr ve Demokratik Gzetim, 2. Bask, TESEV Yaynlar, stanbul, 2008, s. 15; Gencer zcan, Doksanlarda Trkiyenin Gvenlik ve D Politikasnda Askeri Yapnn Artan Etkisi, Gencer zcan ve ule Kut, der., En Uzun Onyl, 2. Bask, Bke Yaynlar, stanbul, 2000, s. 65. 8 Cengiz andar, Trklerin Amerikaya Bakndan rnekler ve Amerikann Trkiye Politikas, (ev. Faruk akr), Morton Abramowitz, der., Trkiyenin Dnm ve Amerikan Politikas, Liberte Yaynlar, Ankara, 2001, s. 178.
6

329

tarafndan evreli bir lke olduu algs varln uzun sre korumutur. Bu olgu Sevr korkusu veya Sevr fobisi olarak adlandrlmaktadr.9 Trkiyenin geleneksel gvenlik alglamasnda belirleyici olan ikinci unsur, jeopolitik faktrlerdir. Trkiye, evresini tehdit olarak alglayan bir lke konumundadr ve jeopolitik adan gvensiz bir blgede bulunduu dncesi uzunca bir sre varln korumutur. Bir yoruma gre, Souk Sava sonras dnemde ok sayda komu lkeye sahip olan Trkiyenin komular farkl zelliklere, rejimlere, ideolojilere ve amalara sahiptirler. Dolaysyla, Trkiyenin komu lkeleri ile her zaman barl olmayan ilikileri Trkiyenin srekli bir gvensizlik algs yaamasna neden olmaktadr.10 Trkiyenin geleneksel gvenlik algsnn biimlenmesinde nc bir faktr devletin kurucu ideolojisi olan Kemalist ideolojidir. Ayn zamanda devletin resmi ideolojisi olan Kemalist ideoloji, niter yapnn ve laik rejimin korunmasn temel hedef olarak belirlemekte, bu hedeflere ynelik tehditlerin belirlenmesi ve tehlikeler karsnda niter yapy ve laik rejimi koruma grevini de orduya vermektedir. Modern Trkiyeyi fazlaca etkiyen bu devlet ideolojisi gl, ulusla bir tutulan, tarafsz ve toplumun dnda durduu ve hibir zel kar temsil etmedii varsaylan bir gelenei ifade etmektedir.11 Dolaysyla, Kemalist ideolojiye gre ulusal gvenliin nesnesi, yani i ve d tehditler nedeniyle tehlike altnda olabilecek olan ve korunmas gereken; devletin fiziksel varl, btnl ve rejimi, ksacas, devletin kendisidir. Devletin ve resmi ideolojinin korunmas ayn zamanda bireyin de korunmas anlamna gelmektedir. Aklamaya altmz gl geleneksel gvenlik algsna ramen, Trkiyenin kresel kapitalizme btnleme ve ABye tam yelik srecinde ortaya kan basklar, 1990larn sonlarndan itibaren geleneksel gvenlik anlaynn terk edilmesini gerekli klmtr. nk Trkiyenin 1980lerden itibaren uygulamaya koyduu ekonomik model ile gvenlik alg ve politikas arasndaki gerilim artk srdrlemez hale gelmitir. Neredeyse btn komularndan tehdit alglayan Trkiye, ayn zamanda tehdit alglad bu lkelerle ekonomik ilikilerini gelitirmeyi, ABye tam yelii ve kresel kapitalizmle btnlemeyi istemektedir. 1990larn sonlarnda bu paradoksal durum artk srdrlemez hale gelmitir. Geleneksel Gvenlik Politikasnda Yunanistana Yaklam Souk Sava sonrasnn yeni koullarnda hazrlanan 1992 tarihli MGSB(Milli Gvenlik Siyaseti Belgesi) de yaplan deiiklik erevesinde Yunanistan, Trkiyenin ulusal gvenliine ynelik tehdit alglamasnda st sralarda konumland. O zamana kadar geerli olan ve Sovyet tehdidine gre, kuzeyden gelecek komnizm tehlikesine kar dzenlenmi olan d tehdit alglamas, Trkiyeye ynelik tehdidin PKK balantl olarak gney komularndan ve Yunanistandan geldii esasna gre yeniden dzenlendi.12 Ancak, Trkiyenin
9

Kemal Kirii, ABD-Trkiye likileri: Yenilenen Ortaklkta Yeni Belirsizlikler, Barry Rubin ve Kemal Kirii, der., Gnmzde Trkiyenin D Politikas, Boazii niversitesi Yaynevi, stanbul, 2002, s. 216. 10 Mustafa Aydn, Securitization of History and Geography: Understanding of Security in Turkey, Southeast European and Black Sea Studies, Cilt:3, Say.2, (Mays /2003), s. 171. 11 Feroz Ahmad, The Making of Modern Turkey, Routledge, London, 1993, s. 17. 12 Fikret Bila, Yeni Siyaset Belgesi, Milliyet, 6 Kasm 1997.

330

Yunanistan ulusal gvenliine ynelik tehdit olarak deerlendirmesinin Souk Sava sonras ortaya kan yeni bir durum olmad da bilinmektedir. nk Trkiye ve Yunanistan arasndaki karlkl gvensizlik alglamas, ac bir tarihi mirasn rndr.13 ki lkenin ortak bir tarihi mirasa sahip olmalarna karn, tarihin brakt izler iki lke ilikilerine olumlu biimde yansmam, dolaysyla, iki lke ulusuluu srekli bir atma ierisinde olmutur.14 Souk Sava dneminde Trkiye ve Yunanistann Bat ittifak sistemine katlmalar ve 1952 ylnda gerekleen NATO yelikleri, iki lke arasnda daha yakn ilikilerin gelitirilmesi olasln glendirmiti. Ancak, iki lkenin ayn ittifak ierisinde bulunmalarnn tehdit ve gvensizlik alglamalarn azaltaca ynndeki beklentiler bir yana, iki lke arasndaki ihtilaflar ve gvensizlik alglamalar daha da artmtr. Bu noktada, NATO yelii ile iki lke arasndaki sorunlarn giderek atmac bir karaktere brnmesinin nedenlerini yorumlayan Ronald Krebs, Sovyet tehdidine kar gvenliklerini NATO yelii ile garanti altna alan Trkiye ve Yunanistann, bundan sonra kendilerini yakndan ilgilendiren daha snrl ve blgesel sorunlarla ilgilenmeye baladklarn ve bu durumun iki lke arasndaki gvensizlii ve atma riskini arttrdn ne srer.15 Gerekten, NATO yelii ncesinde iki lke arasnda bir yumuama dneminin yaandn, tarihsel faktrlere dayal gvensizlik alglamalarnn dnda, iki lke arasnda birbirini tehdit olarak deerlendirmeye yol aan sorunlarn ise NATO yelii sonrasnda gelitiini grmekteyiz. Bu durum NATO ittifaknn vizyonu ile elbette ki uyumamaktayd. 1970li yllar iki lke arasndaki atmac unsurlarn daha fazla aa kmaya balad bir dnem olmutur. Hem Trkiye hem de Yunanistan asndan kar taraf, ulusal karlar, toprak btnl ve gvenlik asndan potansiyel bir tehlike ve tehdit unsuru olarak grlmeye balanmtr.16 Ege ve Kbrs sorunlarnn arl iki lke arasndaki karlkl kuku ve gvensizlik alglamalarnn daha da artmasna neden olmutur. Nitekim Yunanistann Egede karasularnn 12 mil olduu ve artlarn uygun olmas durumunda bunun gerekletirileceini aklamasna karlk, 1976 ylnda Trkiye, Egede Yunanistann karasularn 12 mile karma kararn sava nedeni (casus belli) sayacan ilan etmiti.17 Trkiyenin casus belli kararnn iki lke arasndaki gvensizlii ve tehdit alglama dzeyini arttrd ynnde genel bir kanaat olumutur.18 Esasnda, Souk Sava dneminde Trkiye ile Yunanistan arasnda baz sorunlar bulunmakla birlikte, Yunanistan, Trkiyenin askeri gvenliine tehdit

Tzn Baheli, Trkiyenin Yunanistan politikas, Alan Makovsky ve Sabri Sayar, der., Trkiyenin Yeni Dnyas, Alfa Yaynlar, stanbul, 2002, s. 181. 14 Fuat Aksu, Trk-Yunan likileri, Stratejik Aratrma ve Etdler Milli Komitesi Aratrma Projeleri Dizisi, Ankara, 2001, s. 136. 15 Ronald R. Krebs, Perverse Institutionalism: NATO and the Greco-Turkish Conflict, International Organization, Cilt: 53, Say: 2, (lkbahar/1999), s. 360. 16 Aksu, 2001, s. 157. 17 kr Elekda, 2 War Strategy, Perceptions Journal of International Affairs, Cilt: 1, Say: 1, (Mart-Mays /1996), s. 3, http://www.sam.gov.tr/perceptions/Volume1/MarchMay1996/212WARSTRATEGY.pdf. 18 Glden Ayman, Trkiyenin casus belli kararnn yalnzca Yunanistan sava tehdidi ile caydrmay deil, iki lke arasndaki sorunlarn karlkl grmeler yoluyla zme kavuturulmasn amaladn ne srer. Glden Ayman, Egede Mzakere ve Caydrclk, Gencer zcan ve ule Kut, der., En Uzun Onyl, 2. Bask, Bke Yaynlar, stanbul, 2000, s. 280.

13

331

oluturmaktan uzakt.19 Souk Sava yllarnda Trkiye ve Yunanistan arasndaki sorunlarn varabilecei son nokta, iki kutuplu sistemin gler dengesi sistemi iinde belirlenebilmekteydi. ki lke arasnda scak atmaya neden olabilecek krizler ABDnin diplomatik mdahaleleriyle bastrlabilmiti.20 nk ABD, NATOnun gney kanadnn iki lke arasndaki sorunlar nedeniyle ypranmasn istememekteydi. Souk Sava Sonras Trkiye-Yunanistan Gvenlik likileri Souk Sava dneminde Trkiye-Yunanistan arasndaki gvenlik sorunlar Ege ve Kbrs olmak zere iki kaynaktan beslenirken, 1996 ylnda Trkiye, Yunanistan PKK terr rgtne destek veren lkeler arasnda saymtr.21 Bylece, Souk Sava sonras Trkiye ile Yunanistan arasndaki gvenlik sorunlarnn temel etkene bal olduunu syleyebiliriz: Ege, Kbrs ve Atinann PKKya salam olduu destek. Souk Savan sona ermesiyle iki lke arasndaki ilikilere yeni boyutlar katlmakla birlikte, 1996 ylnda gerekleen Kardak Krizi iki arasndaki gvenlik ilikilerinde askeri boyutun azalmadan devam ettiini gstermitir. TrkiyeYunanistan ilikilerinin Kardak ve S300 fze bunalmlar nedeniyle gerilmesi ve NATO yesi iki lkenin atmann eiine gelmesi ABD asndan rahatsz edici bir durumdu. Bu nedenle, iki lke arasnda bir mzakere ortamnn salanmas ynnde dikkat ekici bir aba, 55. Hkmetin kurulmasnn hemen ardndan yaanan Madrid Sreci olmutur. Bu erevede, ABD Dileri Bakan Madeleine Albrightn arabuluculuu ile gerekleen grmede Trkiye ve Yunanistan Dileri bakanlar sorunlar barl yollardan zme konusunda bir mutakabata vard.22 Madrid Deklarasyonunu nemli klan taraf, eanl olarak Yunanistann tek tarafl eylemlerden (Yunanistann Egede karasularn 12 mile karmasndan) Trkiyenin ise, kuvvet kullanma tehdidinden (Yunanistan Egede karasularn 12 mile karrsa sava ilan etme kararndan) vazgetiini aklamasdr.23 Ayrca, sorunlarn zne ynelik bir zm sunmamas ve hatta getirilen ilkelere taraflar uymam olsa da, Madrid Deklarasyonu ile Trkiyenin ilk kez dnya kamuoyuna yapc ve bar bir tutum izleyecei izlenimi vermesi bakmndan da nemli bir
Mustafa Trke, Trkiye-Avrupa likilerinde Balkanlar Faktr ve Yeni Eilimler, Atilla Eralp, der., Trkiye ve Avrupa, mge Kitabevi, Ankara, 1997, s. 320. 20 K. Mehmet Bykolak, Yunanistann Stratejik Analizi: Souk Sava Sonras Dnemde Yunanistann Savunma Politikalar, Gvenlik Stratejileri, Askeri Doktrini ve Silahl Kuvvetleri, Mustafa Trke ve lhan Uzgel, der., Trkiyenin Komular, mge Kitabevi, Ankara, 2002, s. 76. 21 Beyaz Kitap,1996, s. 13. 22 8 Temmuz1997 tarihinde ABDnin patronajlnda hazrlanan Madrid Deklarasyonu u konular iermekteydi 1) Bar, gvenlik ve iyi komuluk ilikilerinin gelitirilmesinin devam hususlarnda karlkl taahht, 2) Bir dierinin egemenliine sayg, 3) Uluslararas hukuk ilkelerine sayg, 4) Birbirlerinin gvenlikleri ve milli egemenlikleri asndan byk neme sahip Egedeki meru, hayati karlarna ve endielerine karlkl sayg, 5)Yanl anlamalardan kaynaklanan ihtilaflardan kanlmas arzusu ve karlkl sayg temelinde tek tarafl eylemlerden saknlmas sz, 6) Anlamazlklarn, ortak rzaya dayanarak ve kuvvet kullanm veya kuvvet tehdidi olmadan bar yollardan zmlenmesi sz. Egede Bara Dev Adm, Hrriyet, 9 Temmuz 1997. 23 Glden Ayman, Trk-Yunan likilerinde G ve Tehdit, Faruk Snmezolu, der., Trk D Politikasnn Analizi, Der Yaynlar, stanbul, 2001, s. 544.
19

332

taraf bulunmaktadr.24 Ancak, her ne kadar Madrid Deklarasyonu iki tarafn birbirini tehdit olarak grme alkanlklarndan vazgetiini gstermesi bakmndan nemli olsa da, burada ortaya konan irade taraflarn karlkl grmeleri neticesinde olumamtr. Deklarasyon, ABDli araclar yoluyla gereklemi hatta Trk ve Yunan liderleri ve diplomatlar ayn otelde kaldklar halde kar karya gelmemilerdir. Madrid Deklarasyonu birbirlerini tehdit unsuru olarak alglayan iki dman lkeden ziyade, daha ok, yzyllardr dostluk ve bar ierisinde yaam iki komu lkenin birbirlerine kar gnderdii dostluk mesajlarna benzemektedir. Sanki iki lkenin yzyllara dayanan gvensizlik ve tehdit algs bir anda yerini yeni dostluk ve ibirlii srecine brakmt. Oysa Trkiyenin Ekim 1997de gncelledii MGSBde d tehdit unsuru olarak birinci ncelik Yunanistana verilmiti.25 Dolaysyla Trkiyeyi Madrid Deklarasyonuna heveslendiren nemli neden, 1213 Aralk 1997de yaplacak olan AB Lksemburg Zirvesinden aday lke statsnn verilmesini salamakt. Nitekim Lksemburg Zirvesinden Trkiye aday lke stats kazanmasa da, Konsey, Trkiyenin tam yelie ehil olduunu teyit etmiti. Dier yandan Yunanistan, Trkiyenin ilerdeki olas bir tam yeliinin koullarn arlatran cmleler ekletmeyi baarmt.26 1997 ylnda yenilenen MGSBde, Yunanistandan alglanan tehdidin devam ettii vurgulanmtr. 1997 tarihli MGSBde, Trkiyenin bir tercihi olmamasna karn, Yunanistan ile bir atmann kabileceinin gzden karlmamas gerektii ve Yunanistan ile kabilecek bir atma halinde Suriyenin de Trkiye ile atmaya girebilecei, dolaysyla Trkiyenin komusu olan lkelerle ilgili nceki deerlendirmeler aynen korunmas gerektii ifade edilmekteydi. Trkiyenin, Yunanistan ve Suriye ile ayn anda iki cepheden savama olaslna PKK ile yaplan mcadele de eklenmi ve iki buuk sava biiminde formle edilmiti.27 Baz yorumlara gre, Trkiye asndan Yunanistann gcn ve yaratt tehdidi dikkate deer klan unsur, Yunanistann iinde bulunduu ittifaklar ya da srtn dayad dier devletlerdir. Yani, Yunanistann gc tek bana deil, Yunanistan politikalarna alet eden ya da onunla birlikte hareket eden devletlerle birlikte deerlendirildiinde anlaml bulunmaktadr.28 Nitekim Yunanistan, Suriye ile 1995 ylnda savunma alannda ibirlii anlamas, 1996 ylnda Ermenistan ile askeri istihbarat deiimi ve askeri personel eitimi konularn kapsayan bir savunma ibirlii anlamas imzalamtr. Yunanistan, Trkiyeyi ynelik evreleme politikas kapsamnda ran ve Rusya ile de savunma ibirlii anlamalar yapaca ynndeki aklamalar, Trkiye tarafndan, doal olarak, MGSBde ulusal gvenliine ynelik tehdit kategorisinde grd lkelerin bir ittifak olarak deerlendirilmitir.

Melek Frat, Souk Sava Sonras Trk-Yunan likileri, Mustafa Aydn ve ar Erhan, der.,Be Deniz Havzasnda Trkiye, Siyasal Kitabevi, Ankara, 2006 s., 273. 25 te Tarihi Deiiklikler, Hrriyet, 4 Kasm 1997. 26 Mehmet Ali Birand, Trkiyenin Avrupa Maceras 19591999, Doan Kitap, stanbul, 2000, s. 509. 27 Elekda, 1996, s. 112. 28 Ayman, 2000, s. 294.

24

333

1999 Helsinki Zirvesi Sonras Trkiyenin Yunanistana Ynelik Gvenlik Politikas 1999 yl iki lke ilikileri asndan nemli bir dnm noktas oluturmutur.29 calann Yunan pasaportuyla Yunanistann Kenyadaki bykeliliinde sust yakalanmas, Trkiye tarafndan, Yunanistann terr rgtne verdii destein ak bir kant olarak deerlendirilmi, Yunanistan dman olarak grme algs Trkiye kamuoyunda glenmitir. Ancak, Kostas Simitis hkmetinin olayn sorumlularn grevden almas ve Aralk 1999 Helsinki Zirvesinde Yunanistan vetosuna kar bu olayn bir koz olarak kullanarak Trkiyenin aday lke ilan edilmesinin salanmak istenmesi nedeniyle, bu olayn iki lke arasnda balayan yeni bir iyileme srecini engellemesine izin verilmemi, paradoksal biimde, karlkl ilikilerin iyiletirilmesine katk salamtr. 1990larn sonlarndan itibaren Trkiye-Yunanistan ilikilerinde nc dostluk dnemi olarak adlandrlan yeni bir yumuama dnemi yaanmaya baland.30 Bu yeni dnem, Trkiyenin gvenlik sisteminde ve politikasnda bir takm revizyonlara gidildii dnem oldu. Gerek Milli Gvenlik Kurulunun yapsnda, gerekse Milli Gvenlik siyaseti belgelerinde gerekleen deiikler, z itibariyle Trkiyenin Avrupa Birlii ve kresel kapitalizme btnlemesini hedeflemektedir. Yeni dnemde oluturulan Trkiye-Yunanistan gvenlik ilikileri Kbrs ve Ege gibi yksek politikalar yerine ticaret, turizm ve kltrel ilikiler gibi alak politikalar olarak deerlendirilecek konular zerinden srdrlmeye alld.31 1999 Marmara ve Atina depremlerinin iki lke halklar arasndaki insani boyutun gelimesine ynnde ilevleri olmutur. Ancak, bu tarihten sonra iki lke arasnda yakn ilikiler oluturulmaya balanm ve depremin dramatik etkisi halklar arasnda bir yaknlama salam olsa da, 1999 ylnda iki lke arasnda balayan yaknlamada Marmara ve Atina depremlerinin etkisi abartlmamaldr. nk 1999 ylnda Trkiyenin Helsinki Zirvesinde aday yeliin salanabilmesi Yunanistan vetosunun kalkmasna balyd. Bu nedenle Trkiye, Yunanistana ilikin sylemlerinde dmanlk iermeyen bir slup kullanmaya balamt. 1999 ylnda iki lke arasndaki yaknlamay etkileyen bir dier nemli faktr, NATOnun yeni konsepti erevesinde ittifakn gneydou kanadnn yeni bir yapya kavuturulmak istenmesiydi. NATO Genel Sekreteri Javier Solanann nderliinde Trk ve Yunan yetkilileri, 1989da taraflarn prensipte kabul ettii, askeri konularda gven artrc nlemleri nlemler paketini hayata geirmek iin almaktaydlar. 1999 ylnda iki lke arasndaki karlkl dman algsnn ortadan kalkmasna ynelik farkl unsurlar olumu olsa da, Trkiye asndan asl belirleyici faktr, Aralk 1999 AB Helsinki Zirvesinden beklenen aday lke statsnn kazanlmas idi. Trk d politikasnn bu dnemdeki amac Helsinki Zirvesinde
Ian O. Lesser, Turkey in a Changing Security Environment, Journal of International Affairs, Cilt: 54, Say: 1, 2000, s. 186190; Ahmet O. Evin, The Future of Greek-Turkish Relations, Southeast European and Black Sea Studies, Cilt: 5, Say: 3, (Eyll/2005), s. 395404. 30 Ziya ni ve uhnaz Ylmaz, Greek-Turkish Rapprochement: Rhetoric or Reality?, Political Science Quarterly, Cilt: 123, Say: 1, 2008, s. 123-125. 31 ni ve Ymaz, 2008, s. 125.
29

334

Yunanistann olas vetosunu engellemek zerine odaklanmt.32 Her ne kadar Zirve Sonu Belgesinde Trkiye aleyhine yorumlanabilecek hkmler yer alm olsa da, Helsinki Zirvesinde Trkiyenin ABye aday lke ilan edilmesi Trkiye asndan Yunanistana ynelik gvensizlik algsnn zayflamasna neden olmutur. Helsinki Zirvesinin sonu belgesinde aday lkelerin komular ile olan snr anlamazlklar ve dier sorunlar zmek iin her trl abay gstermeleri beklenmekte, bunda baarl olunmad takdirde, anlamazl Uluslararas Adalet Divanna gtrmeleri art getirilmekteydi. Bylece Trkiye bir ikilemle karlamt. Bir yandan AB yelii hedefi, dier yandan yllardr savunduu Ege sorunlarnn karlkl mzakereler ile zlmesi gerektii politikas. Trkiye Helsinki Zirve Kararn kabul ederek tercihini birincisinden yana kullanmt. Trkiye ve Yunanistan 1990larn sonlarndan itibaren nc dostluk dnemi olarak nitelendirilen bir dneme girmi olmakla birlikte, iki lke arasnda var olan sorunlarn zne ilikin ve zme ynelik bir adm atldn sylemek olas deildir. nk iki lke arasndaki temel sorunlar oluturan Ege ve Kbrsa ilikin karlkl kayglar varln devam ettirmektedir. Dolaysyla, Bu dnemde Trkiyenin Yunanistana ynelik alg ve politikasnda belirleyici unsur ABye yelik hedefi olmutur. Bu nedenle Trkiyenin gerek geleneksel gvenlik politikasnn srdrlmesinde ve gerekse yeni gvenlik politikasnn balatlmasnda Yunanistan faktr nemli bir rol oynamtr. Sonu olarak, her ne kadar Trkiyenin 1990larn sonlarndan itibaren uygulamaya alt yeni gvenlik politikas hala devlet merkezli bir perspektifinden srdrlse de tarihsel, ideolojik ve jeopolitik parametrelere dayal geleneksel gvenlik anlaynn terk edilmesini ve d dnyay tmyle tehdit olarak alglama paranoyasndan uzaklalmasn salamtr.

Dileri Bakan smail Cem Trkiyenin AB yollarn aan, uygulanan Yunanistan politikas olduunu belirtmi ve bu konuda unlar sylemitir: Helsinki Zirvesi yaklarken, bir hususu daha ak grebilmekteydim: Btn almalar, doru tahliller, yeni yaklamlar, ciddi politikalar, etkin uygulamalar, yeni btn abalar: AB yolundaki Yunan engelini aamazsak, ortadan kaldramazsak, adaylk gereklemeyecekti. smail Cem, Trkiye, Avrupa, Asya: Avrupann Birlii ve Trkiye, 2. Cilt, stanbul Bilgi niversitesi Yaynlar, stanbul, 2005, s. 151.

32

335

Dnm Sonras Balkan lkelerinde Gelien Uluslararas Halkla likiler (Slovenya ve Srbistan rnekleri) Elgiz Ylmaz*, Zeynep Gney** Giri Halkla ilikiler, ada toplumlarda bir gereksinim ayn zamanda ynetsel bir etkinlik ve dzenleme olarak kabul edilmi, gnmzde bir iletiim disiplini haline gelmitir. Tarihsel srete sanayileme dnemiyle daha da ne kan halkla ilikiler eitli aamalardan gemi ve etkinlik alanlar genilemitir. Kreselleme srecinde zellikle evre, alk, savalar, uluslararas anlamalar gibi konular ulusal boyutlar aarak uluslararas birer sorun haline gelmilerdir. Bu almada Merkez ve Dou Avrupa lkelerinde yaanan dnm srecinde Slovenya ve Srbistan zelinde yaanan halkla ilikiler uygulamalar ve disiplinin geliimi karlatrmal olarak ele alnmtr. Bu dorultuda nce uluslararas halkla ilikiler kavramnn teorik erevesi izilmi, ardndan Srbistan ve Slovenyadaki uygulamalar ve gelimeler betimsel ele alnm, blgedeki halkla ilikiler uygulamalarnn genel bir deerlendirmesi yaplmtr. 1. Uluslararas Halkla likiler Nedir? 1.1. Uluslararas Halkla likilerin Teorik erevesi Dnya zerinde g olgusunun deimesi, daha ok sayda insann yer deitirmesi, bilgi ve iletiim teknolojilerinin her geen gn snrlar daha ok kaldrmas, yeni i modelleri, halkla ilikiler uzmanlarnn farkl uluslarla ve farkl kltrlerle iletiim kurma gereini ortaya karmaktadr. Dolaysyla uluslararas halkla ilikilere olan ilgi giderek artarken; bu alanda yaplan almalara bakldnda, sadece birka almada uluslararas halkla ilikiler kavramnn tanmland grlmtr1. Grunige2 gre uluslararas halkla ilikiler; halkla ilikiler uzmanlarnn pek ok lkede almasna olanak tanyacak ya da ibirlii iinde almasn salayacak geni bir perspektifi ifade eder. Alman Halkla likiler Cemiyetinin temeli sistematik aratrmaya dayanan, kamuda anlay ve ayn zamanda gvenin oluturulmas ve srdrlmesi iin yaplan bilinli ve yasal abalardr3 eklinde tanmlad halkla ilikiler, uluslararas alana yayld zaman Sam Black tarafndan u ekilde tanmlanmaktadr: Corafi,
Yrd.Do. Dr.; Galatasaray niversitesi, elyilmaz@gsu.edu.tr Ar.Gr.Dr.; Galatasaray niversitesi, zguney@gsu.edu.tr 1 Robert I. Wakefield, Interdisciplinary Theoretical Foundations for International Public Relations, (der) Culbertson, Hugh M. Ve Ni Chen, International Public Relations; A Comparative Analysis, Lawrence-Erlbaum Associates: USA, 1996, s.17. 2 Larissa A. Grunig, James E. Grunig (2003) Public Relations in the United States: A Generation of Maturation, (der) Krishnamurthy Sriramesh ve Dejan Vercic, The Global Public Relations Handbook; Theory, Research and Practice, Lawrence-Erlbaum Associates, Publishers: New Jersey, s.323. 3 Franz Bogner, Das neue PR-Denken: Strategien, Konzepte, Massnahmen, Fallbeispiele effizienter ffentlichkeitsarbeit, Wien: Verlag Car Ueberreuter, 1990, s.27.
** *

336

kltrel veya dil farkllklar veya ayn zamanda bunlarn hepsi arasnda kpr kurularak, karlkl anlay salamak iin yaplan planl almalardr4. Blackin de belirttii zere, halkla ilikiler felsefesi dnyann btn farkl lkelerinde birbirine benzerdir, fakat planlama ve uygulamada kltr, din, gelenekler, ekonomik ve siyasi yap ve dier deer yarglar da gz nnde bulundurulmaldr. Uluslararas halkla ilikilere daha eletirel bir yaklamla ele alan Kunczik, kavram yle tanmlar: Ulus devletler iin halkla ilikiler, lkenin yurtdndaki imajn gelitirmek iin ounlukla devlet tarafndan amalanan kar amal bilginin, planl ve srekli bir biimde yaylmasdr5. Kunczik bu tanm araclyla, hkmetlerin uluslararas platformdaki imajlarn oluturmada ve ynetmede uluslararas halkla ilikilerin, gnmzde ne kan kamu diplomasisi ile ban da ortaya koymaktadr. Hans Tunchn tanmna gre; kamu diplomasisi, kendi ulusunun dncelerini ve ideallerini, kendi, kurumlarn ve kltrn ayn zamanda ulusal hedeflerini ve gncel politikalarn yabanc halklara anlatma amac tayan bir hkmetin iletiim srecidir.6 Tunch, kamu diplomasisinin; medyann uluslararas ilikilerdeki roln, hkmetlerin kamuoyuna dayanarak kendini gelitirmesini, bir lkenin zel kurulularnn dier lkelerin kurulularyla hkmet d etkileimde bulunmasn ve tm bu uluslararas srecin, politika gelitirme ve d ilikilerin ynlendirilmesi zerindeki etkisini kapsadn ne srmektedir. Btn bu tanmlar dikkatleri u noktada toplamaktadr: Uluslararas arenada uygulanacak iletiim politikalarnn belirlenmesine ve bir yol haritas izilmesine rehberlik ettii iin nem tayan; hedef kitleye verilecek "mesaj"n iini doldurarak "ne" sylenileceini saptayan; el yordamyla yaplan iletiim almas yerine "neyi", "nasl" ve "niin" yaptn bilen bir vizyon ortaya koyan stratejik iletiim ynetiminin7, kamu diplomasisi uygulamalarnn etkinlii asndan ne kadar gerekli olduunun alt izilmelidir. Kreselleme srecinde uluslararas halkla ilikilerin gcnn nasl kullanlacan bilmek ok byk nem tamaktadr. Siyaset de, ticaret de sonunda iletiimin stratejik ynetiminden etkilenmektedir. Doru zamanda, doru karar almak, bilgiyi etkin kullanmak, proaktif davranmak kresel rekabette hem lkelere hem de irketlere byk stnlkler salamaktadr. 1.2. Uluslararas Halkla likiler Alannda Yaplan Aratrma Trleri Uluslararas halkla ilikiler; dnya zerinde birok lke ve kurum arasnda iletiim kurulmasnda, ulus ina srelerinde ve devletlerarasnda kabilecek anlamazlk ve savalar nlemede, uluslararas ibirlikleri kurulmasnda uluslar
Sam Black, The Essentials of Public Relations, London: Kogan Page, 1993, s.169. Michael Kunczik, Transnational Public Relations by Foreign Governments, (der) Krishnamurthy Sriramesh ve Dejan Vercic, The Global Public Relations Handbook; Theory, Research and Practice, Lawrence-Erlbaum Associates, Publishers: New Jersey, 2003, s. 400. 6 Hans N.Tuch, Communicating with the world: U.S. Public Diplomacy Overseas, NewYork, St.Martins Press, 1990, s.3. 7 Abdullah zkan (a), Trkiyenin Stratejik letiim Ynetimine htiyac Var, http://kamudiplomasisi.org/makaleler/makaleler/65-tuerkiyeninstratejik-letiim-yoenetimine-htiyacvar-.html. (Eriim tarihi: 30.05.2010).
5 4

337

olumlu ya da olumsuz ynde etkileyebilecek olanaklara sahiptir. Bu nedenle, uluslararas halkla ilikilerde tm deerleri, kltrleri, karlar dnp halkla ilikiler programnn uygulanaca lkenin artlarna gre bunlar deerlendirmek ve uygulamak nemlidir. Uluslararas halkla ilikilerin en nemli aktrlerinden biri olan devletlerin farkl siyasi, ekonomik ve kltrel yaplar, bu alanda yaplan akademik almalarn konusu olmutur. Taylor8, drt temel aratrma trnden bahseder: simetrik aratrmalar, balamsal aratrmalar, pedagoji ve etikle ilgili aratrmalar, n kabullerin aa karlmasyla ilgili aratrmalar. Bu blmde, almamza konu olan iletiim teknolojilerindeki gelimeler, yeni ynetim biimlerinin benimsenmesi, bamszlk hareketlerinin hzlanmas gibi toplumsal deiimlerin yaand Merkez ve Dou Avrupa lkelerinde halkla ilikilerin geliim srecinin ele alnd uluslararas literatrde kabul grm ve Taylorn inceledii drt aratrma trnden simetrik ve balamsal aratrmalar detaylandrlacaktr. 1.2.1. Simetrik Aratrmalar Halkla ilikilerin uluslararas uygulamalarna odaklanan ilk almalar (International Association of Business Communicators) IABCnin Mkemmellik almas9 (Excellent Project) erevesinde yaplan ve iki ynl simetrik iletiim uygulamalarn belgeleyen almalardr10. Cutlip ve Center iki ynl simetrik terimini yle tanmlamlardr: Halkla ilikiler bir kuruluun hedef kitlesine ynelik olarak verilen bilgilerin ve fikirlerin yorumlanmas ve iletiimidir. Hedef kitleden kurulua ynelik olarak beliren fikir, kanaat ve bilgilerin yorumlanmas ve iletiimin her ikisini de (kurulu ve hedef kitlesi) uyumlu hale getirme abasdr.11 Vercic, L. Grunig ve J. Grunig Slovenyadaki halkla ilikiler uygulamas zerine yaptklar almada, Slovenyada IABCnin Mkemmellik almasnn durumunu aratrmlar, lkede ABD, Kanada ve ngiltereye benzer grler paylaldn saptamlardr. Buna gre; Slovenyada, Bat lkelerinde olduu kadar halkla ilikilerden ska yararlanlmamaktadr. Amerika Birleik Devletlerinde grlen halkla ilikiler evriminin dier kltrlerde geerli olmayaca grlmtr. Bunun iki nedeni vardr: lki, lkede stratejik iletiim ve planlamayla uraan uzmanlarn says azdr. kincisi, farkl toplumlarn kltrel deerlerindeki ve toplumsal yaplarndaki farkllklar btn lkelerde geerli olmayabilir.

Maureen Taylor, International Public Relations: Opportunities and Challenges for the 21st Century, (der) Robert L. Heath, Gabriel Vasquez, Handbook of Public Relations, Sage Publications, 2000, s.629. 9 (y.n) 1980li ve 90l yllarda halkla ilikilerin kurumlarn etkin olmasna katksnn aratrld, Amerika Birleik Devletleri, Kanada ve ngilterede 300den fazla kurumun katld ve sonularnn dnyann en nemli akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. James E.Grunigin Halkla likiler ve letiim Ynetiminde Mkemmellik adl kitabnda ele alnd, Uluslararas letiimciler Dernei Aratrma Fonu tarafndan desteklenen uluslararas alma. Daha fazla bilgi iin bkz: http://www.docstoc.com/docs/19809266/Excellence-in-Public-Relations-Management-IABCExcellence-Project (eriim tarihi: 02.04.2011) 10 Sema Y. Becerikli, Uluslararas Halkla likiler, Nobel Yayn, Ankara, 2005, s.6. 11 J.E. Grunig, Todd Hunt, Managing Public Relations, New York: Holt, Rinehart and Winston, 1984, s.42.

338

1.2.2. Balamsal Aratrmalar Halkla ilikilerin uluslararas uygulamalarna odaklanan ikinci tip almalar balamsal aratrmalardr12. Hiebert13 Macaristanda yapt aratrmada, bir meslek olarak halkla ilikilerin reklamclkla e olarak yanl kullanldn saptamtr. Hieberte gre yeni teknolojiler ve halkla ilikiler, eski komnist lkelerde kamusal iletiimin doasn etkileyen iki deiim arac konumundadr. Halkla ilikiler rgtlerin ve siyasetilerin kamu tutumlarna ve kamuyla iletiime deer vermesini salayarak Komnizm sonras dnyann deimesinde nemli bir rol oynamaktadr14. Taylor ise; Hiebertin post-komnist dnyaya bak asna gre, halkla ilikilerin yeni medya teknolojileri yoluyla enformasyon yaratacan ve bu enformasyonun demokrasinin geliimine katkda bulunacan aktarmaktadr15. Balamsal aratrmalar; toplumsal, siyasal ve ekonomik faktrlerin baarl halkla ilikiler uygulamalarn biimlendirebileceklerini ortaya koymutur16. 2. Uluslararas Halkla likilerin Aktrleri ve Uygulamalar

Uluslarn siyasi sistemleri, toplumsal kltrleri, yasal dzenlemeleri, toplumsal snflar, medya yaps, ekonomik gelime, ulus inasnn aamalar, bireylerin ballk ve uyum dzeyleri gibi faktrler, o uluslarn halkla ilikiler uygulamalarnn belirlenmesine etki etmektedir. Bu faktrlerden etkilenen uluslararas halkla ilikiler aktrleri yle snflandrlabilir17: - zel kar amal sistemler (ok uluslu kurulular ve iletmeler) - zel kar amac gtmeyen sistemler (vakflar, dernekler) - Kamusal kar amal sistemler (ulusal havayolu irketleri gibi dnya apnda hizmet sunan kamusal kurumlar) - Kamusal kar amac gtmeyen sistemler (devletler, hkmetler, bakanlklar, kar amac gtmeyen uluslararas organizasyonlar) Bu almamzda kamusal kar amac gtmeyen sistemlerden devlet ve hkmetlerin uluslararas halkla ilikiler uygulamalarn detaylandracaz. letiim aralarnn ve imknlarnn gelimi ve bilgiye ulamann kolaylam olduu yaadmz bilgi anda, iyi planlanarak uygulanan stratejik iletiimi uluslararas konularda etkili bir g unsuru olarak kullanmak mmkndr. Medya ise stratejik iletiimin en nemli silahn oluturmaktadr. Stratejik iletiim, hedef kitle zerinde arzu edilen bilgi etkisinin salanabilmesi iin grsel ve yazl

Sema Y. Becerikli, ibid. s.7. Ray E. Hiebert, Global Public Relations in a Post-Communist World: A New Model, Public Relations Review, 18 (2), s. 117-126. 14 Ibid. 15 MaureenTaylor, ibid. ss. 631-632. 16 Ibid. 17 Michael Kunczik, Internationale Public Relations als Forschungsfeld, Ist PR Eine Wissenschaft? Eine Einfhrung, (Hrsg.) Horst Avenarius, Wolfgang Armbrecht, Opladen, : Westdeutscher Verlag, 1992, s.339.
13

12

339

mesajlar ieren oklu medya aralarn kullanr; medya aracl ile hedef kitlelerin duygularn ve dncelerini kazanmay amalar. Halkla ilikiler, lke halkn ve medyasn bilgilendirmek ve etkilemek amac ile devlet birimleri tarafndan lke iinde srdrlen faaliyetleri kapsarken, psikolojik harekat ulusal ve askeri hedefleri desteklemek iin yabac hkmetlerin, kurumlarn, gruplarn ve bireylerin tavrlarn ve davranlarn etkilemek amac ile seilmi bilgilerin kullanlmas anlamna gelmektedir18. Eslenin bak asna gre; genelde stratejik sonular amalad iin stratejik iletiimin, politik hedeflere ulamak iin kullanlan stratejik bir yntem olduu da sylenebilmektedir19. Stratejik iletiim, politika ve strateji reten devlet kurumlarnda, srekli bir organizasyonun ve koordineli bir yetenein gelitirilmesi ve kullanlmas; ayrca, bu amala tm gayretlerin devlet seviyesinde yetkili bir kurumca koordine edilmesini gerektirmektedir. Buna gre, uluslararas halkla ilikilerin son yllarda ne kan baz uygulamalar unlardr20: Devletlerin uluslararas halkla ilikiler almalar-d politikann medyalamas: Wilcox ve Nolte, medya ile ilikilerin temel bir halkla ilikiler ilevi olduunu ve medya ile ilikilerde karlkl saygya dayanan salam i ilikilerinin nemli olduunu ne srmtr21. Devletler ve kurumlarn uluslararas imajlarnn belirlenmesinde medyann etkisi byktr. Gelimekte olan lkelerde okur-yazar orannn dk olmas ve yoksulluk gibi nedenlerle medya kk ve dar bir hedef kitleye eriebilir. Bu nedenle, devletlerin uluslararas halkla ilikiler almalarnda, iletiim uzmanlar geleneksel ve yerli mecralar da kullanmaldr. Uluslararas politikann yeni aktrleri: Global aktivizm ve zgrlk savalar: Gnmzde deiik lkelerdeki insanlar dikkatlerini benzer konulara yneltebilmekte ve iletiim teknolojileri sayesinde ortak tutumlar gelitirebilmekte, ayrca bu ortak tutumlar harekete geirebilecek olan eitli mekanizmalar yaratabilmektedir. Greenpeace, Amnesty International gibi organizasyonlarla uluslararas politika sahnesine yeni aktr tipleri kmaktadr. letmelerin uluslararas halkla ilikiler faaliyetleri ve uluslararas kriz halkla ilikileri, Uluslararas sponsorluk.

2.1. Diplomasi Arac Olarak Uluslararas Halkla likiler Halkla ilikiler literatrnde diplomasi ile ilgili; retorik, hitabet, savunma, mzakere, uzlatrma, danma ve bilgi toplama gibi ok sayda ortak unsur
Nejat Eslen, Stratejik letiim: Dnyadaki ve Trkiyedeki rnekleriyle, http://www.cumhuriyet.com.tr, (eriim tarihi: 10.01.2011). 19 Ibid. 20 Ayla Okay, Aydemir Okay, Halkla likiler: Kavram, Strateji ve Uygulamalar, Der Yaynlar, stanbul, 2001, s.528. 21 K. Sriramesh, D. Vercic, (eds) The global public relations handbook: Theory, Research and Practice, Lawrence-Erlbaum Associates, Publishers: New Jersey, 2003, s.11.
18

340

saylabilmektedir. Bu unsurlar LEtang22 yle snflandrmaktadr; temsile ynelik (retorik, hitabet ve savunma), diyaloa dayal (mzakere ve uzlatrma) ve t verme (danmanlk) niteliinde fonksiyon dzeni. Bilgi toplama fonksiyonu, aratrmay ve evresel gzlemleri tanmlar ve ynetim fonksiyonu konularn destekler. Temsile ynelik fonksiyonlar bireysel karlar kabul ederek, promosyon ve ikna stratejilerini nerirler. Devletlerin halkla ilikiler uygulamalarna ynelik bu farkl fonksiyonel yaklamlarda diplomat ve halkla ilikiler uzmanlarnn rol daha ok kamuoyu ynetimine23 bal olarak ortaya kmaktadr. Bu uzmanlar yaptklarn medya aracl ile iletirler ve gndemdeki sorunlar zerine uygun zemin salama arayna girerler. Geleneksel diplomatlar uzun sre nce kamuoyunun gcn kabul etmiler ve diplomat Sir Harold Nicolson, Hibir politikann arkasnda ulusal kanaat olmadan baarl olamayacann24 farkna vararak, Richelieunun bunu yapan ilk kii olduuna inanmtr. Nicolsonun yorumuna gre; Kardinal Richelieu, insanlarn btn olarak dncelerini ve duygularn etkileyen haber verme ve bunun tesinde ynlendirmeyi aratrmaya balad iin kanaat nderleri veya kanaat oluturucular kavramlarn kabul etmitir. O, ulusal bir propaganda sistemini ilk olarak tanmlayandr25. Devletler ve hkmetler, uluslararas halkla ilikiler almalar sayesinde ulusal ve uluslararas toplumsal, ekonomik ve siyasal kararlar kendi karlar ynnde etkilemenin yollarn aratrma konusunda etkindirler. Ayn zamanda sorunlarn algland ve medya gndeminin oluturulduu mekanizmalar ynlendirirler. 2.2. Uluslararas Halkla likiler Uygulamalarnda Karlalan Zorluklar Halkla ilikilerin yanl anlalmalar ve sorunlar ortadan kaldrmak iin var olduunu belirten Lerbinger26 kltrel farkllklar halkla ilikilerin zn oluturmaktadr demitir. Vern Terpstra, The Cultural Environment of International Business adl kitabnda bu kltrel farkllklar nedeniyle karlalabilecek sorunlar yle detaylandrmtr27: - Din; (kutsal eyalar, felsefi sistemler, inanlar ve normlar, ibadet, tabular, tatil gnleri, dini merasimler) - Tutumlar ve deerler; (baar, deiim, zenginlik, bilimsel yntem) - Kanun; (lke kanunu, uluslararas kanun) - Eitim; (resmi eitim, mesleki eitim, okur-yazarlk seviyesi, insan kaynaklar) - Sosyal organizasyon; (akrabalk, sosyal kurumlar, otorite yaps, kar gruplar, sosyal alkanlklar)
22 23

Jacquie LEtang, Halkla likilerde Eletirel Yaklamlar, Vadi Yaynlar, Ankara, 2002, s.47. Jacquie LEtang, ibid. s. 49. 24 H. Nicolson, The Evolution of the Diplomatic Method, London: Constable&Co., 1954, s.51. 25 Ibid. ss.51-52. 26 O. Lerbinger, Diversity and global communication require social interactive approach, Purview, January 2001. 27 S. Watson Dunn, Public Relations, Homewood: Richard D. Irwin Inc., 1986, s.592.

341

- Politikalar; (ulusuluk, egemenlik, emperyalizm, g, ulusal kar, ideolojiler, siyasi risk) - Dil; (konuma dili, yaz dili, resmi dil, linguistik oulculuk, kitle iletiim aralar). lkeler arasndaki kltr ve anlay farkllndan kaynaklanan baz davran biimleri verilecek mesajlarda ve kullanlan iletiim yntemlerinde deiimlere neden olabilmektedir. Dil farkllklar ve yanl tercmeler kimi zaman uygulandklar lkelerde pek ok soruna neden olabilmektedir. Bu nedenle yaplan almalarda yerel uzmanlara danlmaldr28. Bu tr dil ve tercme hatalarna Sam Black bir lkede bir otomobilin satlamamasnn nedenleri aratrldnda, o lkede otomobilin adnn tabut anlamna geldiinin daha sonradan renildiini rnek olarak vermektedir29. Kamu diplomasisi, halkla ilikiler, psikolojik harekat ve stratejik iletiim birbirleri ile ilikili kavramlar. Kamu diplomasisi, bireylerin ve dncelerin karlkl deiimi yolu ile ilikilerin gelitirilmesini ve lkenin kltrnn, deerlerinin ve politikalarnn alglanmasnn salanmasn, ayrca davranlar etkilemeyi ve politikalar destekleyecek ekilde topluluklarn ynlendirilmesini amalamaktadr. Eitim burslar, karlkl renci deiimi, elilik basn brifingleri, resmi internet siteleri ve televizyon mlakatlar kamu diplomasisinde kullanlan yntemleri oluturmaktadr. 3. Slovenyada Halkla likiler Bugn, Slovenya Cumhuriyeti olarak bilinen Yugoslavya Savandan sonra bamszln ilan eden Slovenya, 1997 senesinde Lksemburg Zirvesinde Avrupa Birliinin (AB) beinci ve son genileme hareketi ile 1 Mays 2004te Kbrs, Malta, Macaristan, Polonya, Slovakya, Letonya, Estonya, Litvanya, ek Cumhuriyeti ile birlikte Avrupa Birliine ye olmutur30. Ayn yl Slovenya NATOya da katlmtr. 1991 senesinde bamszln ilan ettikten sonra ve ardndan gelen AB yeliiyle Slovenyann ekonomik bymesi hzla artmtr. 1995-2008 yllar arasnda byme her yl % 4 orannda seyretmitir. Gayri Safi Milli Haslas % 91 olan Slovenya AB lkeleri sralamasnda on altnc srada yer almaktadr. Hizmet sektr % 64 gibi oranla Gayri Safi Milli Hasla ierisinde ilk srada yer alrken, bunu srasyla turizm, imalat, inaat, ve tarm sektrleri izlemektedir31. Ekonomik bymeye paralel olarak Slovenyada gelimi ve nitelikli i gcne olan ihtiya da artmtr. Halkla ilikiler sektr de bu bymeyle gelime gstermi, yllar ierisinde niversitelerin akademik programlar ierisinde yer almaya balam; irketler de halkla ilikiler uygulamalarn ihtiya duyup kullanr olmulardr.

Ayla Okay, Aydemir Okay, ibid., s.521. Sam Black, International Public Relations, The Practice of Public Relations, (Ed.) Sam Black, Fourth Edition, Oxford: Butter-worth-Heinemann Ltd., 1995, s.152. 30 Levent Ksekahyaolu ve kbal Yeen, AB Mali Yardmlar ve Byme likisi: Trkiye ve Yeni AB yeleri zerine Bir Nedensellik Analizi, Sleyman Demirel niversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakltesi Dergisi, 2010, C.15, Say 2, s. 28. 31 The Official Travel Guide by Slovenian Tourist Board, http://www.slovenia.info/en/Home.htm?home=0&lng=2 (Eriim Tarihi: 05.04.2011)
29

28

342

Bamszla kadarki srete blgedeki tm lkeler gibi Slovenyada zor ve sancl dnemler geirmi; ancak Yugoslavyada i sava ve yklnn ardndan blgede atmalarn devam ettii ve bu nedenle uzun yllar geliemeyen pek ok lkeye nazaran Slovenya, blgedeki gelien lkelerden biri olmutur. 1945 senesinde Tito tarafndan sosyalist Yugoslavya kurulduunda komnist ynetim alt cumhuriyetten oluan bir federasyon oluturmutur. Bu federasyon ierisinde Srbistan, Karada, Slovenya, Bosna-Hersek ve Makedonyaya zerklik verilmitir32. Birleik Cumhuriyetin banda bulunan Titonun 1980 senesinde lmnden sonra Yugoslavyay oluturan cumhuriyetlerde hemen hemen btn cumhuriyet liderleri kendi etnik kimliklerini n plana kartrken, cumhuriyetlerin hepsini ynetecek ikinci bir Tito olma umudu tamlar, federasyonun dalmas beklenirken federasyon on yldan daha fazla bir sre yaamaya devam etmitir. Byle bir ortamda milliyeti hareketler artarken blgeyi uzun yllar karanla srkleyecek atmalarn balamasna neden olacak zemin de olumaya balamtr. Srbistan lideri Milosevi, bu atmalarn oluumunda en etkili rol oynam; Miloseviin Yugoslav lkesinin Srp nfuslu blgeleri Srbistana gemeli dncesi blgede yl srecek kanl atmalarn zeminini oluturmutur. Ancak bu dnemde Miloseviin zorlamalar nfusun %43nn Bonak, %32sinin Srp ve %17sinin Hrvatlardan olutuu Bosna Hersekte paralanmalara igallere neden olurken; %95 oranyla Sloven nfusa sahip Slovenyada ve %88i Hrvat olan Hrvatistanda ayn derecede bir tehdit oluturmam ve bu zellikleri nedeniyle bu iki lke o dnemde Yugoslavyann en gelimi blgeleri olmuturlar. 1991 senesinde Miloseviin Kosovaya girme emriyle blgede balayan isyanla kolektif bakanlk sistemiyle idare edilen Slovenya ve Hrvatistan, referanduma giderek 1991 senesinde bamszlk karar alm ve bu lkelerin bamszlk karar ABnin nclnde uluslararas arenada da tannmtr. Blgede yl sren sava 1995 senesinde Dayton Bar Anlamas ile sona ermitir33. Slovenya daha nce de belirttiimiz gibi Yugoslav i savandan blgedeki dier lkeler gibi ok fazla etkilenmemi ve zellikle 1991 senesindeki bamszlndan sonra hem ekonomik hem de sosyal anlamda gelimeye balamtr. Slovenyada ada halkla ilikilerin kullanm 1960lara Komnist Yugoslavyadaki liberal dneme kadar uzanmaktadr. O dnemde Ljubljana niversitesinde iletiim biliminin kurucularndan olan Prof. France Vregin, Scott Cutlipin Effective Public Relations isimli kitabn evirmesi ve 1970lede Ljubljana niversitesinde sosyoloji, siyaset bilimi ve gazetecilik fakltesinde halkla ilikilerin ayr bir disiplin olarak okutulmaya balanmas, ihracatla uraan irketlerin halkla ilikiler uygulamalarna balamalar34 dnemin halkla ilikiler disiplini asndan gze arpan gelimeleridir. Ancak 1970lerin balarnda Yugoslavyada liberal dnemin sona ermesiyle, 1970lerin ortalarna kadar gelime gsteren reklam ve pazarlamann aksine halkla ilikiler politik bir yanl olarak deerlendirilmeye balanm ve bat tarz eitim olmakla sulanarak 1989a kadar etkinliini
Giray Saynur Bozkurt, Tito Sonras Dnemde Eski Yugoslavya Blgesindeki Trkler ve Mslmanlar, Trk Dnyas ncelemeleri Dergisi / journal of Turkish World Stuides, X/2, 2010, s.51. 33 Tayyar Aydn, Neden ve Sonular ile Yogoslavya Sava, Stratejik Aratrmalar Dergisi Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Ett Bakanl Yaynlar, Say. 3, Yl.2, 2004, s.183185. 34 Dejan Vercic, Public Relations in a Corporativist Country: The Case of Slovenia, The Global Public Relations Handbook Theory, Research and Practices, Eds: Krishnamurthy Sriramesh ve Dejan Vercic, London: Lawrence Erlbaum Associates, Publishers, 2003, s.282.
32

343

kaybetmitir35. II. Dnya Sava ve 1989 seimleri arasndaki dnemde halkla ilikiler sosyalist bir lkede olmamas gereken bir kavram olarak dnlm, bunun yerine Slovenyada kamularla balant eklinde adlandrlan bir kavram kullanlmaya balanmtr. rgtlerin kamu ile balants bir rgtn ierisindeki komnistlerin says ve dalm zerinden yrtlmtr. Bu dnemde oul anlamda kullanlan kamu ise aslnda proletaryann diktatrl olarak tanmlanan sosyalist kamudur36. 1989 senesinde 10 uzman tarafndan kuruluu planlanan ve 1990 senesinde kurulan Slovenya Halkla likiler Dernei (Public Relations Society of Slovenia PRSS-) Slovenyada halkla ilikilerin yeniden canlanmaya balamasnda etkili olmutur. Ayn sene ilk halkla ilikiler kitap yaynlanmtr37. Dernek bugn, 300 civarnda yeye sahiptir. Veric ve van Rulerin 2002 senesinde gerekletirdikleri The Status of Public Relations Knowledge in Europe and Around the World isimli almaya gre ortalama iki kii orta ve byk lekli irketlerde halkla ilikiler faaliyetlerini srdrmektedir. letiim faaliyetleri iin yaplan harcamalar 263 milyon Euroya yaklarken, bu rakam Gayri Safi Milli Hasla ierisinde %1.5 oranndadr. Ancak iletiim ve halkla ilikiler faaliyetleri yrten irketlerin % 6snda uzmanlam bir halkla ilikiler ve/veya iletiim departman bulunmaktadr. Devlet bnyesinde ve parlamentoda halkla ilikiler faaliyetlerini yrtmek zere 60-70 civarnda kii grev alrken, halkla ilikiler ajanslarnda, kamuda ve sivil toplum kurulularnda pek ok kii halkla ilikiler faaliyetlerini yrtmek zere uzmanlamaktadr38. Slovenyada 1990larda halkla ilikiler kavram rgt ve kamular arasndaki toplam iletiimi ifade etmeye ve bu anlamyla da Avrupadaki yaklamlara uyum gstermeye balamtr. Akademide ise btnleik iletiim, iletiim ynetimi, kamuyla ilikiler/halkla ilikiler kavramlar birlikte kullanlmaktadr. Ayn yllarda Slovenyann ilk halkla ilikiler ajans da kurulmu ve ajans 1990larn ortalarnda reklam da faaliyet alanlarna dahil etmitir39. Bir yl sonra Uluslararas Halkla likiler Dernei (International Public Relations Association IPRA-) kurulmu ve Larissa Gruning ve James Gruning gibi profesrler dernek yelerine dersler vermeye balamlardr. Daha sonra bu dersler Ljubljana niversitesinde tekrarlanm ve bu giriimler uluslararas dzeyde akademisyenlerin ve sektr alanlarnn birlikteliinin de balangc olmutur. 1994 senesinde Lake Bledde ilk uluslararas halkla ilikiler sempozyumu dzenlendiinde 30 lkeden 250ye yakn akademisyen ve sektr profesyoneli katlmc olmu ve bu sempozyumda daha ncede ele aldmz Mkemmel Halkla likiler Uygulamalar Slovenya iin de halkla ilikiler disiplininin ve mesleinin temel kriterleri olarak belirlenmitir. 1993 senesinde Slovenya Halkla likiler Dernei, Avrupa Halkla likiler Konfederasyonuna (Confederation Europeenne des Relations Publiques CERP-)

A.g.m., s.283. Sema Yldrm Becerikli, Uluslararas Halkla likiler, stanbul: Nobel Yaynlar, 2005, s.107. 37 Vercic, 2003, s. 283. 38 Dejan Vercic,Chapter 23:Slovenia, Public Relations and Communication Management in Europe A nation-by-Nation Introduction, Eds: Better van Ruler ve Dejan Vercic, New York: Mouton de Gruyter, 2008, s.377. 39 Becerikli, s.108.
36

35

344

tam ye olmu ve 1994n banda halkla ilikiler sosyal bilimler fakltelerinde kabul edilen bir disiplin halini almtr40. Slovenya bamszlktan sonra ekonomik ve kltrel anlamda byk ivme kazanm ve bu gelimeye paralel olarak halkla ilikiler de sre boyunca kabul gren, uygulanan, niversitelerde blmleri kurulan ve uluslararas dzeyde tannan bir disiplin haline gelmitir. Bu sreleri Vercic 1989 senesinden balayarak drt dnem ierisinde ele almtr41. Ancak Slovenyada halkla ilikiler 1989 senesinde balam deildir. Bu nedenle Tablo 1e 1960-1970 aras ve 1970-1989 aras olmak zere iki ayr dnem daha eklenmitir: Tablo 1: Slovenyada Halkla likilerin Geliimi Birinci Dnem (1960-1970) Halkla likilerin douu Ljubljana niversitesi halkla ilikiler derslerinin balangc Halkla ilikilerin reddi kinci Dnem (1970-1989) nc Dnem (1989-1992) Drdnc Dnem (1993-1994) Beinci Dnem (1995-1999) Halkla likilerin Kurumsallam as PRSSin kodlar Halkla ilikilerin normallemesi Altnc Dnem (2000- )

Halkla Halkla likilerin likilerin tekrar ortaya tannmas k Uluslararas Politik lk halkla Halkla yanl algs likiler ilikiler Bat tarz ajanslar ve Sempozyum eitim olarak departmanlar u deerlendirilm Halkla esi likiler Halkla alannda likiler Derneinin akademik (PRSS)kurul aratrmalar n balangc uu Uluslararas Halkla likiler Dernei (IPRA) kuruluu

tanmnn etik yaplmas, alanlarn Halkla ilikiler cretlerinin alannda ilk belirlenmesi kitabn yaynlanmas Profesyonel eitimin biimlendirilm esi

Slovenya rnei, uluslararas halkla ilikilerin profesyonel bir kltr ve dnya grne dayanmas gerekliliini ortaya koymaktadr. Ekonomi-politik, kltr, sosyal ve toplumsal yap halkla ilikilerin uygulanabilirlii zerinde etkili olan faktrlerdir. Vercic, Grunig ve Grunigin 1996 senesinde halkla ilikilerin uygulanabilirliinde belirli toplumsal, ekonomik ve kltrel artlarn varlnn zorunlu olup olmadn anlamak amacyla katlmc gzlem ve mlakat gibi nitel aratrma yntemleri kullanarak gerekletirdikleri aratrmada Slovenyada
40 41

Vercic, 2003, s.284. Vercic, 2008, s.379.

345

alanlar arasnda yksek gven duygusunun bulunduu, bireyselliin dk, kolektivizmin yksek olduu sonularna ulalmtr. Ancak bireysellik konusunda net bir sonuca ulamak mmkn olmamtr. Kimi katlmclar Slovenyada eski komnist rejimin etkilerinin srdn bu etkilerin de kltrel anlamda bireyselliin dk, kolektivizmin yksek olmasna neden olduunu belirtmileridir. Bunlarn yan sra kimi katlmclar ise Slovenya kltrnn bireyci ve rekabeti ilikiler zerine kurulduunu belirtmilerdir. Slovenyada bireyler belirsizlikten kanma eilimindedirler, bu balamda Slovenyada tm kltrel engellere ramen kimi katlmclara gre halkla ilikiler uygulamalar iin olumlu bir ortam bulunurken kimi katlmclara gre byle bir ortam bulunmamaktadr. Bu nedenle Slovenyada daha nce ele aldmz simetrik model uygulanabilir durumda kabul edilmesine ramen genel olarak karma bir model uygulanmaktadr.42. 4. Srbistanda Halkla likiler Srbistan bugn nfus dalmnda dnya sralamasnda 7.310.555 kiiyle doksan yedinci srada yer almaktadr. Nfusun % 82.9unu Srp, % 3.9unu Hrvat, % 1.4n Roman, % 1.1ini Yugoslav, % 1.8ini Bonaklar oluturmaktadr. UNESCO, IMF gibi uluslararas organizasyonlara yelikleri bulunan Srbistann AB yelii bulunmamaktadr43. 1992 senesinde Federal Yugoslavya Cumhuriyeti ismiyle kurulularn ilan eden Srbistan ve Karada devletleri arasnda kurulan devlet birliinin bu ismi almas Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'nin yasal mirass olduu sonucunu dourmutur. Bu durum karsnda Sosyalist Federal Cumhuriyetlerin kar kmas ile Bilemi Milletler bu yeni devletin yeliini reddetmitir. 2003 senesinde ise Srbistan-Karada ad altnda yeni bir devlet kurulmu, bu birliktelik ierisinde iki ayr ulusal oluum meydana gelmitir. Bu yeni oluum ierisinde Srbistan da Karada da pek ok alanda kendi politikalarn belirlemekte, kendi kararlarn almaktadrlar, lkelerin uluslararas dzeyde temsilleri de yava yava birbirinden ayrlmaya balamtr. Srbistan ve Karada'da ayrca iki zerk blge bulunmaktadr. Bunlar Voyvodina ve Kosova'dr. Kosova'da nfusun ounluu Arnavuttur ve etnik atmalar nedeniyle blgede NATO bulunmaktadr. 2006 senesinde Karada'da yaplan referandum sonucunda Karada halknn bamszlk istemesiyle Srbistan ve Karada resmen ikiye ayrlm ve bamsz devletler olmulardr44. Blgede yakn tarihte yaanan atmalar her milleti etkiledii gibi Srbistan da olumsuz etkilemitir. zellikle Tito dneminden sonra Miloseviin Srp milliyetilii zerine oluturduu saldrgan siyaset nedeniyle Srbistan ABnin ekonomik snrlamalarna maruz kalm, NATO bombardman ve uluslararas dzeydeki ekonomik yaptrmlar nedeniyle 1990-1999 yllar arasnda Srbistan ekonomisi yar yarya gerilemitir. 2000 senesinde ekonomik iyiletirme programlarnn oluumu, International Monetary Fund (IMF) yelii gibi uluslararas organizasyonlara yelikler Srbistan ekonomisinin yava da olsa iyilemeye balamasn salamtr. 2010 senesinde global ekonomik krizin
Dejan Vercic, Larissa A. Gurnig ve James E. Grunig, Global and Specific Principles of Public Relations: Evidence From Slovenia, International Public Relations A Comparative Analysis, Eds: Hugh M. Cyberston ve Ni Chen,, New Jersey: Lawrence Erlbaum Associates, 1996, s.54-60. 43 Central Intelligence Agency, The World Fact Book, https://www.cia.gov/library/publications/theworld-factbook/geos/ri.html (Eriim tarihi: 02.04.2011). 44 Federal Minisrty of Foreign Affairs of Yugoslavia, www.mfa.gov.yu (Eriim tarihi. 04.04.2011).
42

346

etkileriyle ekonomik byme % 1.7 orannda olmutur. Srbistan hala deiken bir ekonomiye sahiptir, zelletirme abalar srmektedir, yapsal reformlar tamamlanmam durumdadr. lkede isizlik oran % 19,2dir45. Srbistan yeni yeni ayaa kalkan, ekonomisi toparlanma aamasnda olan bir lkedir. Srbistanda halkla ilikilerin ortaya k Slovenyada olduu gibi 1960 yllarna rastlamaktadr. Ancak, merkezden planlanan ekonomi, rekabetin olmay, kamunun toplumsal ynelimler zerindeki etkisinin az olmas gibi nedenlerle halkla ilikiler 1980li yllarda geliim gstermeye balamtr46. 1960 ve 1970lerde zellikle ulam sektrnde ve otellerde halkla ilikiler uygulamalar balam, daha sonra pek ok uzman imalat sektrnde, ticarette ve bankalarda almaya balamtr47. 1980lerin sonlarna doru halkla ilikiler alannda eitli seminerler ve kurslar dzenlenmi, halkla ilikiler uzmanlar iin ilk program Halkla likiler Okulu tarafndan gerekletirilmitir. Srbistanda halkla ilikiler alann ele alan ok fazla aratrma ve kaynak bulunmamaktadr. 1988 senesinde Pazarlama Aratrmalar Enstitsnn (Marketing Research Institute MRI-) gerekletirdii bir aratrma, 1995 senesinde Halkla likilerin Profili Aratrmas ve 2001de Medya ve Halkla likiler Aratrmalar Federal Ajans (federal Agency for Media and Public Relations Research) tarafndan gerekletirilen ve halkla ilikilerin geliiminin pozitif bir seyir izlediini ortaya koyan aratrmalar bulunmaktadr. lk yllarda yaplan aratrmalarla 2001 senesindeki alma karlatrldnda halkla ilikilerin artk tannan ve gelimekte olan bir sektr olduu sonucu ortaya kmaktadr. Eitim sektrnde, kurum ii halkla ilikiler departmanlarnda ve danmanlk hizmeti veren sektrlerde gze arpan gelimeler mevcuttur48. Srbistanda halkla ilikiler zellikle hizmet sektrnde faaliyet gsteren irketlerde, kamu ynetimi sektrnde ve gnll kurulularda nemli yer tutmaktadr. Gnll kurulularda halkla ilikiler faaliyetlerini nemli olmas, demokratikleme srecinde toplumun etkisinin gze arpar nitelikte olmas ve sivil toplum direnilerinin zellikle Milosevi dnemindeki etkinliinden ve organizasyon gcnden kaynaklanmaktadr. Srbistanda 1998de Belgrad niversitesinde Otpor isimli bir renci rgt olumu, bu rgt Miloseviin d politikalarna kar karken ABDnin de desteini almtr. 2000de ABD, ngiltere, Almanya ve Fransa Srp sivil toplum rgtlerine sadece o yl ierisinde 40 milyon frank mali yardmda da bulunmu; salanan mali destek Srp bamsz medyasn desteklemek amacyla kullanlmtr. Ayn sene Otpo dar kn ve oy kullann sloganyla genleri oy kullanmaya aran bir kampanya balatm, kampanya kapsamnda konserler, tantc brorler, televizyon reklamlar hazrlanmtr49. 2000li yllarda halkla ilikilere duyulan ihtiya kamu hizmeti alannda ve hkmet ynetiminde artmtr. Gnmzde ok daha fazla irket ve hkmet
Central Intelligence Agency, The World Fact Book, https://www.cia.gov/library/publications/theworld-factbook/geos/ri.html (Eriim tarihi: 02.04.2011). 46 Becerikli, s.112. 47 Milenko D. Djuric, Serbia and Montenegro (The Federal Repuplic of Yogoslavia), Eds: Better van Ruler ve Dejan Vercic, New York: Mouton de Gruyter, 2004, s.351. 48 Djuric, s.351. 49 Pnar Yrr, Dou Avrupa ve Balkanlarda Amerika Destekli Sivil Toplum Direnileri, Journal of Yaar Univertsity, Say.1, No.1, s.72-73.
45

347

kuruluu halkla ilikiler alannda eitimli ve deneyimli insana ihtiya duymaktadr. Uluslararas destek, zelletirme, ekonomik reformlar Srbistanda halkla ilikiler uzmanlarnn gelecek beklentilerinin olumlu olmasn salamaktadr50. Ancak Srbistan uluslararas dzeyde Miloseviin uygulad rk politikalar nedeniyle hala olumlu bir lke imajna sahip deildir. Bugn Srbistanda uygulanan uluslararas halkla ilikiler uygulamalar lke imajn ve toplum imajn dzeltmek Srbistann turizm, spor gibi alanlardaki geliimini salamak/desteklemek zerine younlamaktadr. 5. Deerlendirme Merkez ve Dou Avrupa lkelerinde halkla ilikilerin artan nemi, halkla ilikiler harcamalarnn ykselmesi ve gelecekte de artmaya devam edecei inancnn var olmasyla aklanabilir. Bu almada ele alnan iki Dou Avrupa lkesinde (Slovenya ve Srbistan) halkla ilikiler alannn geliiminde yaanan farkllklar, d politikalarnn birbirinden ayr olmas ve AB yelii ekseninde ortaya kmaktadr. Genel bir deerlendirme yapldnda sosyalist ekonomilerde halkla ilikiler kavram var olmam, gnmz pazar ekonomilerinde kullanlan ve uygulanan halkla ilikilerden farkl olarak sosyalist ekonomilerdeki firmalarda uygulanan halkla ilikiler merkezden planlanan politikaya ve otoriteye tabi olmutur. Merkez ve Dou Avrupa lkelerinde de tm kitle iletiim aralar ok uzun yllar devlet tarafndan kontrol edilmi, halkla ilikiler Zarynin komnizm altndaki halkla ilikiler, halkla ilikiler deil politik ilikiler anlamna gelmektedir51 biiminde ifade ettii gibi lke ynetimine tabi bir ekilde yrtlmeye allmtr. Sosyalizmin knden sonra halkla ilikiler, sosyalizm ncesi dnemdeki pozisyonuna geri dnmeye balam ve gl bir ara olarak kapitalist ekonominin kurallar ve kurumlarnn kabulnde rol oynamtr. Lawnizacka gre dnm ekonomilerinin balangcnda halkla ilikilerin nemli amac olmutur; bunlar sosyalist dnemde alanan acmasz kapitalizm dncesiyle oluan korku ve nyarglar tersine evirmek, insanlar kapitalizmin eitlilii hakknda seim yapabilmeleri iin bilgilendirmek, pazar ekonomisinin etkilerini kolaylatrmaktr52. Dnm sreci ekonomilerinde halkla ilikiler yeni dzenin ulusal ve uluslararas arenada kabulnde nemli rol oynamtr. Merkez ve Dou Avrupa lkelerinde yaanan etnik atmalar, uluslararas ambargolar, ekonomik kstllklar hemen her lkede halkla ilikilerin belirli dnemlerde ortadan kaybolmasna, reddine neden olurken halkla ilikiler bu blgelerde 1980den sonra varlk gstermeye balam ve kimi lkelerin (Slovenya rneinde olduu gibi) AB yelii sreci ve AB yelii ile gelimeye balam ve dengeli bir noktaya ulamtr. Lah, Susjan ve

50 51

Becerikli, s.113. Ivan Zary, Slovakia, Public Relations and Communication Management in Europe A nationby-Nation Introduction, Eds: Better van Ruler ve Dejan Vercic, New York: Mouton de Gruyter, 2008, s.366.

Ryszard Lawniczak, Public Relations Role in a Global Competition To Sell Alternative Political and Socio-Economic Models of Market Economy, Public Relations Review, Vol.33, No.4, 2007, s.14-15.

52

348

Redek dnm ekonomilerinde tablolatrmlardr53.

halkla

ilikilerin

geliimini

ekilde

Tablo 2: Dnm Ekonomilerinde Halkla likilerin Geliimi Dnem evre Baskn Durum Halkla likiler (erik-Strateji (model)-Finansman) Halkla ilikiler yok Politik propaganda ve devlet kontrol Halkla ilikiler btesi belli deil Halkla ilikiler departmanlarnn ortaya k, gcn sistemsiz bir ekilde ifadesi Kamu bilgilendirme modeli, toplu iten karma stratejisine tepki Satn alnabilir, dayatlan bir finansman bulma yntemi yok nemli paydalarn kimliklendirilmesi, gcn sistematik olarak ifade edilmesi Asimetrik iletiim Rutin finansmann balamas Hissedar ilikilerinde gelime Simetrik iletiimin balamas, proaktif strateji Rutin finansman

Sosyalizm (dnm dnem)

Dengeli ncesi

Politik seimler

Pazar kapitalizmine giri

Dalgal ekonomi / zelletirme, iten deiimler karmalar, yabanc irketlerin pazara girii

AB yelik sreci

Dengeleme

Yabanc yatrmlar, irket satn alma ve birlemeleri

AB yelii

Dengeli

rn, rn politikalar, kurumsal sosyal sorumluluk projeleri

Kaynak: Marko Lah ve Dierleri, An Institutionalist View of Public Relations and the Evolution of Public Relations in Transition Economies, Javnostthe Public, Vol.17, No.2, 2010, s.55. Dnm srecinin ilk aamalarnda yeni kapitalist yneticilerin ortaya kmasyla halkla ilikilere olan gereksinim artmtr. Toplu iten karmalar gibi nemli toplumsal olaylarda kamuoyuyla iletiim kurabilmek iin halkla ilikilerin nemi daha iyi anlalmtr. te yandan, dnm srecinde ok sayda yabanc
Marko Lah ve Dierleri, An Institutionalist View of Public Relations and the Evolution of Public Relations in Transition Economies, Javnost-the Public, Vol.17, No.2, 2010, s.55.
53

349

irketin yeni pazar arayyla bu corafyaya gelmesi beraberinde ok sayda halkla ilikiler ajansn da getirmitir. Dnm srecinin bu aamasnda en ok kullanlan halkla ilikiler modeli, Grunigin tipolojisine gre, tepki gsterme stratejisi ile balantl kamuyu bilgilendirme modelidir. Grunigin gzlemlerine gre; Dou Avrupadaki dnm srecini yaayan toplumlarda, deiimden etkilenen halkla istenilen fikirlerin kabul ettirilebilmesi iin asimetrik model uygulanmtr54. Sonu Halkla ilikiler tanmlar yaplrken, demokratik yapya ilikin varsaymlar yaplmaktadr. Ancak demokrasinin her yerde geerli olmad unutulmamaldr. Ekonomik zgrln artmas, halkla ilikilerin stratejik dzeyde ortaya konmasn mmkn klmaktadr. Halkla ilikiler henz her kurum ve lke tarafndan ncelikli bir idari ilev olarak kabul grmediinden, snrl kaynaklar baka ilevlere aktarlmaktadr. Yani, markalarn, kurumlarn hedef kitlelerin ilgisini ekebilmek iin rekabete giritii gelimi lkelerde halkla ilikilere daha fazla deer verilmektedir55. Ekonomik seviye, iletiim altyapsn, nfusun refah ve okuryazarlk dzeyini de belirler. Bir dier nemli unsur ise eylem yapma dzeyidir. Eylemciler tarafndan yaplan basklar dolaysyla kurumsal sosyal sorumlulua daha fazla kymet veren devletler ve irketler, halkla ilikiler uzmanlarna daha fazla ihtiya duyacaktr ve ayn zamanda, eylemler sayesinde, kamuoyuna hakim olan eilimlerin ynetime sunulmas kolaylaacaktr56. Merkez ve Dou Avrupa lkelerinde halkla ilikilerin gnmzde geliimine devam ettii, yaanan politik, ekonomik, sosyal olumsuzluklarn halkla ilikiler disiplininin gerek akademik gerek sektrel bazda gelimesinin nnde engel tekil ettii ortadadr. Tm bu olumsuzluklarn sonrasnda blge lkelerinin bamszlklarn ilan etmeleriyle yaanan dnm sreci ve kimi lkelerin AB yeliklerinin halkla ilikiler disiplinin geliiminde nemli rol oynad ortaya kmaktadr. Blgede AB yelii bulunan Slovenya ile AB yelii bulunmayan Srbistanda halkla ilikiler uygulamalar ve bunlarn uluslararas dzeydeki etkileri, tepkileri karlatrldnda Slovenyada halkla ilikilerin akademik anlamda daha gelitii, niversitelerde halkla ilikiler blmlerinin bulunduu, irketlerde halkla ilikiler departmanlarnn ve halkla ilikiler ajanslarnn gelime gsterdii sonucuna ulalmtr. Srbistanda ise gnmzde lke imajn dzeltmeye ynelik halkla ilikiler faaliyetleri yrtlmekte ancak halkla ilikiler disiplini lkenin AB yeliinin bulunmamas, uzun yllar sren ekonomik ambargolar nedeniyle gelimeye yeni yeni balamaktadr. Kaynaka

James E. Grunig ve Larissa A. Grunig, The Role of Public Relations in Transitional Societies. In R. Lawnizczak (ed.), Introducing Market Economy Institutions and Instruments: The Role of Public Relations in Transition Economies, 3-25. Poznan: Piar.pl., s.5. 55 Alison Theaker, Halkla likilerin El Kitab, MediaCat Kitaplar: Kapital Medya Hizmetleri, stanbul, 2006, s.475. 56 Alison Theaker, ibid.

54

350

Aydn, Tayyar, Neden ve Sonular ile Yogoslavya Sava, Stratejik Aratrmalar Dergisi Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Ett Bakanl Yaynlar, Say. 3, Yl.2, 2004. Becerikli, Sema Y. Uluslararas Halkla likiler, Nobel Yayn, Ankara, 2005. Black, Sam International Public Relations, The Practice of Public Relations, (Ed.) Sam Black, Fourth Edition, Oxford: Butter-worth-Heinemann Ltd., 1995. Black, Sam, The Essentials of Public Relations, London: Kogan Page, 1993. Bogner, Franz, Das neue PR-Denken: Strategien, Konzepte, Massnahmen, Fallbeispiele effizienter ffentlichkeitsarbeit, Wien: Verlag Car Ueberreuter, 1990. Bozkurt, Giray Saynur, Tito Sonras Dnemde Eski Yugoslavya Blgesindeki Trkler ve Mslmanlar, Trk Dnyas ncelemeleri Dergisi / journal of Turkish World Stuides, X/2, 2010. Central Intelligence Agency, The World Fact https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/ri.html tarihi: 02.04.2011). Book, (Eriim

Djuric, Milenko D. Serbia and Montenegro (The Federal Repuplic of Yogoslavia), Eds: Better van Ruler ve Dejan Vercic, New York: Mouton de Gruyter, 2004. Dunn, S. Watson. Public Relations, Homewood: Richard D. Irwin Inc., 1986. Federal Minisrty of Foreign Affairs of Yugoslavia, www.mfa.gov.yu (Eriim tarihi. 04.04.2011). Grunig, J.E., Todd Hunt, Managing Public Relations, New York: Holt, Rinehart and Winston, 1984. Grunig, James E. ve Larissa A. Grunig, The Role of Public Relations in Transitional Societies. In R. Lawnizczak (ed.), Introducing Market Economy Institutions and Instruments: The Role of Public Relations in Transition Economies, 3-25. Poznan: Piar.pl. Grunig, Larissa A., James E. Grunig (2003) Public Relations in the United States: A Generation of Maturation, (der) Krishnamurthy Sriramesh ve Dejan Vercic, The Global Public Relations Handbook; Theory, Research and Practice, LawrenceErlbaum Associates, Publishers: New Jersey. Hiebert, Ray E. Global Public Relations in a Post-Communist World: A New Model, Public Relations Review, 18 (2). Ksekahyaolu, Levent ve kbal Yeen, AB Mali Yardmlar ve Byme likisi: Trkiye ve Yeni AB yeleri zerine Bir Nedensellik Analizi, Sleyman Demirel niversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakltesi Dergisi, 2010, C.15, Say 2.

351

Kunczik, Michael Internationale Public Relations als Forschungsfeld, Ist PR Eine Wissenschaft? Eine Einfhrung, (Hrsg.) Horst Avenarius, Wolfgang Armbrecht, Opladen, : Westdeutscher Verlag, 1992. Kunczik, Michael, Transnational Public Relations by Foreign Governments, (der) Krishnamurthy Sriramesh ve Dejan Vercic, The Global Public Relations Handbook; Theory, Research and Practice, Lawrence-Erlbaum Associates, Publishers: New Jersey, 2003. Lah, Marko ve Dierleri, An Institutionalist View of Public Relations and the Evolution of Public Relations in Transition Economies, Javnost-the Public, Vol.17, No.2, 2010. Lawniczak, Ryszard Public Relations Role in a Global Competition To Sell Alternative Political and Socio-Economic Models of Market Economy, Public Relations Review, Vol.33, No.4, 2007. Lerbinger, O. Diversity and global communication require social interactive approach, Purview, January 2001. Nejat Eslen, Stratejik letiim: Dnyadaki ve Trkiyedeki rnekleriyle, http://www.cumhuriyet.com.tr, (eriim tarihi: 10.01.2011). Nicolson, H. The Evolution of the Diplomatic Method, London: Constable&Co., 1954. Okay, Ayla ve Aydemir Okay, Halkla likiler: Kavram, Strateji ve Uygulamalar, Der Yaynlar, stanbul, 2001. zkan, Abdullah, Trkiyenin Stratejik letiim Ynetimine htiyac Var, http://kamudiplomasisi.org/makaleler/makaleler/65-tuerkiyeninstratejik-letiimyoenetimine-htiyac-var-.html. (Eriim tarihi: 30.05.2010). Sriramesh, K. ve D. Vercic, (eds) The global public relations handbook: Theory, Research and Practice, Lawrence-Erlbaum Associates, Publishers: New Jersey, 2003, s.11. Jacquie LEtang, Halkla likilerde Eletirel Yaklamlar, Vadi Yaynlar, Ankara, 2002. Taylor, Maureen, International Public Relations: Opportunities and Challenges for the 21st Century, (der) Robert L. Heath, Gabriel Vasquez, Handbook of Public Relations, Sage Publications, 2000. The Official Travel Guide by Slovenian Tourist Board, http://www.slovenia.info/en/Home.htm?home=0&lng=2 (Eriim Tarihi: 05.04.2011). Theaker, Alison Halkla likilerin El Kitab, MediaCat Kitaplar: Kapital Medya Hizmetleri, stanbul, 2006. Tuch, Hans N. Communicating with the world: U.S. Public Diplomacy Overseas, NewYork, St.Martins Press, 1990.

352

Vercic, Dejan, Public Relations in a Corporativist Country: The Case of Slovenia, The Global Public Relations Handbook Theory, Research and Practices, Eds: Krishnamurthy Sriramesh ve Dejan Vercic, London: Lawrence Erlbaum Associates, Publishers, 2003. Vercic, Dejan, Chapter 23:Slovenia, Public Relations and Communication Management in Europe A nation-by-Nation Introduction, Eds: Better van Ruler ve Dejan Vercic, New York: Mouton de Gruyter, 2008. Vercic, Dejan, Larissa A. Gurnig ve James E. Grunig, Global and Specific Principles of Public Relations: Evidence From Slovenia, International Public Relations A Comparative Analysis, Eds: Hugh M. Cyberston ve Ni Chen,, New Jersey: Lawrence Erlbaum Associates, 1996. Wakefield, Robert I. Interdisciplinary Theoretical Foundations for International Public Relations, (der) Culbertson, Hugh M. Ve Ni Chen, International Public Relations; A Comparative Analysis, Lawrence-Erlbaum Associates: USA, 1996. Yrr, Pnar Dou Avrupa ve Balkanlarda Amerika Destekli Sivil Toplum Direnileri, Journal of Yaar Univertsity, Say.1, No.1. Zary, Ivan Slovakia, Public Relations and Communication Management in Europe A nation-by-Nation Introduction, Eds: Better van Ruler ve Dejan Vercic, New York: Mouton de Gruyter, 2008. http://www.docstoc.com/docs/19809266/Excellence-in-Public-RelationsManagement-IABC-Excellence-Project (eriim tarihi: 02.04.2011).

353

1989 Zorunlu G ve Gmenlerin Sosyal Entegrasyonu: Tekirdadaki Bulgaristan Gmenleri zerine Bir alma N. Asl irin** Giri Gmenlerin gittikleri lkenin toplumuyla entegrasyonlar1 gn nemli boyutlarndan biri olarak karmza kmaktadr. Gmen entegrasyonu, g almalarnda deiik ekillerde tanmlanmaktadr. Ancak bu almada, gmen uyumu, baz temel boyutlara sahip zel bir sosyal entegrasyon rnei olarak ele alnmaktadr. Sosyal entegrasyonun sahip olduu boyutlar, yapsal entegrasyon (yerletirme), kltrel entegrasyon (kltrleme), etkileime dayal entegrasyon (etkileim) ve zdeime dayal entegrasyondur (zdeim kurma). Entegrasyon (uyum), ekonomik gmenler kadar zorunlu gmenlerin de deneyimledii bir sretir. Dolaysyla sosyal entegrasyonun boyutlar zorunlu g rnekleri iin de incelenebilmektedir. Trkiye, siyasi ve tarihi pozisyonuna bal olarak, tarih boyunca ok eitli nfus hareketlerine hizmet eden aktif bir merkez olmutur. Osmanl mparatorluunun dalmasnn ardndan, blgedeki nfus mbadeleleri ile zorunlu g hareketleri neticesinde nfusta byk deiiklikler yaanmtr. Trkiye, 1920ler ile 1930larda yeni bir ulus-devlet olarak kurulurken, ok sayda nfus hareketleri ile ba etmek zorunda kalmtr. 1960lara kadar, Trkiye, bir taraftan Osmanl mparatorluunun dalmasyla birlikte geride kalan Trk ve Mslman topluluklarn Trkiye topraklarna gn yaarken dier taraftan gayri-mslim nfusunu yitirmeye devam etmitir. Trkiye topraklarna yaplan gn nemli bir blm Balkanlardan gereklemitir. Blgeden g eden gruplar arasnda Bulgaristan Trkleri ayr bir neme sahiptir. 20. yzyln ikinci yarsnda Bulgar hkmetinin izledii asimilasyonist politikalar, lkede yaayan etnik Trklerin Trkiyeye g etmelerine yol amtr. Jivkov dneminde maruz kaldklar zulm, 1980lerin ikinci yarsnda en st seviyeye ulam ve 1989 ylnn yaz aylarnda byk bir g dalgasyla sonulanmtr. Bulgaristan gmenleri nasl bir deneyim geirmiler ve bu deneyim onlarn uyumunu nasl ekillendirmitir? Bu bildiride, 1989 ylnda Bulgaristandan ge zorlanan Trklerin yerletii ehirlerin banda gelen Tekirda rnei zerinden zorunlu gmenlerin sosyal uyumu ele alnmaktadr. Bildirinin ilk blmnde sosyal uyumun analitik erevesi izilmekte, ikinci blmde ise Tekirdadaki yaayan 1989 Bulgaristan gmenlerinin sosyal uyumu incelenmektedir. 1. Zorunlu Gmenlerin Sosyal Uyumu

Bu bildiri, Marmara nv. Bilimsel Aratrma Projeleri Komisyonu tarafndan desteklenen, yrtcln stlendiim G ve Sonras: Ahska Trkleri ile Bulgaristan Trklerinin Trkiyeye G ve Uyum Srelerinin Karlatrlmas balkl niteliksel aratrma projesi erevesinde Temmuz 2010da Tekirdada gerekletirdiim alan aratrmasna dayanmaktadr. ** Yrd. Do. Dr.; Marmara niversitesi. 1 Bu almada, gmen entegrasyonu, kelimenin tam anlam olan btnleme yerine gmen uyumu eklinde tanmlanmaktadr ve bildiri boyunca entegrasyon ve uyum kavramlar dnml olarak kullanlmaktadr.

354

G, gmen alan bir lke ile o lke toplumunun hem nfus byklnn hem de bileimini ciddi lde deitirmektedir. Bu deien ortamda, gmenler, gittikleri lkenin toplumu ve kurumlaryla iliki kurmak zorundadrlar. Bu durum aslnda gmen alan lkenin toplumu iin de geerlidir. Sz konusu sre sosyal bilimlerde pek ok almaya konu olmutur ve sreci ifade etmek iin deiik terimler kullanlmaktadr. G yaznnda, gmenler ile gmen alan lkenin toplumu ve kurumlar arasnda kurulan ilikiyi anlatmak iin kullanlan terimlerden bazlar iine alma (absorption), uyum (adaptation), asimilasyon, kltrleme, dahil etme ve entegrasyondur. Gmenlerin gittikleri lkenin toplumuna uyumu, gn nemli bir boyutunu oluturmaktadr. Entegrasyon, terim olarak farkl ekillerde tanmlanmaktadr. Genel itibariyle entegrasyon, sahip olduu snrlarla evresinden kesin olarak ayrlan sisteme benzer bir btn iinde yer alan paralar arasndaki ilikinin istikrardr ve bu durumda sistem entegre olmaktadr (Bosswick ve Heckmann, 2006: 2). Sosyolojik balamda ise, entegrasyon, evresiyle arasnda kesin snrlar bulunan bir toplumsal sistem iinde yer alan istikrarl ve ibirliine dayal ilikiler btn (Bosswick ve Heckmann, 2006) olarak tanmlanmaktadr. Bu adan deerlendirildiinde, bir toplumsal sistemi oluturan paralar arasndaki ilikiler istikrarl ve ibirlii iinde ise, sz konusu sistemin entegre olduu sylenebilir. levselci (fonksiyonalist) kurama gre, bir toplumsal sistemin ayakta kalabilmek iin entegrasyona ihtiyac vardr. Bu, ilevsel nkoullardan biridir. Entegrasyon ayn zamanda bir sretir: sosyal sistem ierisindeki ilikilerin glenmesi ve sistem ile onun kurumlarna yeni aktr ve gruplar tantrma srecidir (EFMS, 2006: 8-9). Bu adan ele alnd zaman, gmenlerin entegrasyonu (uyumu) da baarl olunan veya olunmayan bir sretir. Entegrasyonu sosyolojik perspektiften incelerken grlerine yer vermemiz gereken bir isim David Lockwooddur. Mouzelisin (1992) de belirttii gibi, Lockwoodun sistem ve sosyal entegrasyon ayrm, sosyolojik teori iin olduka nem tamaktadr nk sosyal bilimlerde yer alan paradigmalar arasndaki temel farkllklar netletirmesinin yan sra toplumlarn oluumu, remesi ve dnmlerini anlamamz iin bize kavramsal aralar salamaktadr. Lockwooda gre, sosyal sistemlerin ya kurumlar ve rgtler kanalyla ya da devlet, yasal sistem, piyasalar, irketler veya para yoluyla entegre olmalardr (aktaran EFMS, 2006: 9). Sistem entegrasyonun sorunu toplumsal sistemin paralar arasndaki ilikiye younlamaktadr. Sosyal entegrasyon ise, sistem iinde yer alan aktrler arasnda karlkl ilikiler ve btn olarak sosyal sisteme kar aktrlerin tavrlarn gelitirme amacyla sisteme yeni aktrlerin dahil edilmesidir (aktaran EFMS, 2006: 9). Sosyal entegrasyonun odak noktas sistemde yer alan aktrler arasndaki ilikilerdir. Dolaysyla bireysel aktrler arasndaki bilinli ve gdlenmi etkileim ve ibirlii sosyal entegrasyon iin son derece nemlidir. Sosyal entegrasyondan sz ederken Esserin grlerine de yer vermemiz gerekir (2000, aktaran EFMS, 2006). Esser, sosyal entegrasyonun, gmen entegrasyonu asndan nemli olan drt temel eklinden sz etmektedir: kltrleme (toplum iinde baarl biimde etkileim kurmak iin gerekli olan bilgi, kltrel standartlar ve yetkinliklerin bireye aktarlmas ve birey tarafndan kazanlmas), yerletirme (bireyin, vatanda olarak eitim sistemi, ekonomik sistem ve meslek alannda uygun pozisyonlar elde etmesi), etkileim (aktrlerin karlkl ynelimleri ve ilikiler ve iletiim alar oluturmayla nitelendirilen sosyal eylem) ve zdeim 355

kurma (aktrn iinde bulunduu sosyal sistemle zdeim kurmas ve kendisini o sistemin bir esi olarak grmesi). Sz konusu snflandrmadan hareketle gmen entegrasyonu, yerletirme, kltrleme, etkileim ve zdeimin uyguland zel bir sosyal entegrasyon rnei olarak deerlendirilebilir. Heckmann, Schnapper ile birlikte yapt dier almada (2003, aktaran Heckmann, 2006), yerletirmeyi yapsal entegrasyon, kltrlenmeyi kltrel entegrasyon, etkileimi etkileime dayal entegrasyon ve zdeim kurmay da zdeime dayal entegrasyon olarak ifade etmektedir. Heckmannn Schnapperle yapt kavramsallatrmadan hareketle gmen uyumunun (entegrasyon) drt temel boyutundan sz edilebilir. Bunlar srasyla, yapsal uyum, kltrel uyum, etkileime dayal uyum ve zdeime dayal uyum. Sz konusu boyutlar, zorunlu gmenlerin uyumunu anlamamza da yardmc olacak boyutlardr. Dolaysyla 1989 Bulgaristan gmenlerinin uyumu incelenirken bu boyutlardan yararlanlacaktr. Ancak ncelikle sz konusu boyutlar biraz detaylandrmakta fayda var. 1.1. Yapsal Uyum Yapsal uyum, Esserin snflandrmasndaki yerletirmeye karlk gelmekte ve toplumun ekirdek kurumlar olan ekonomi ve i piyasas, eitim ve kalifikasyon sistemleri, konutlandrma sistemi, salk hizmetlerini de kapsayan sosyal gvenlik sistemi ile siyasi vatandalk alanlarndaki haklar elde etme ve bu ekirdek kurumlarda pozisyon ve statye erime (Bosswick ve Heckmann, 2006:9) eklinde tanmlanmaktadr. Gmenin sosyo-ekonomik stats ile ona sunulan frsat ve kaynaklar, gmenin bu ekirdek kurumlara katlmas belirlemektedir. Ekonomi her toplum iin byk nem tamaktadr. Dolaysyla ekonomi kurumlar da merkezi konumda yer alrlar. Toplumu oluturan bireyler, bu ekonomi kurumlarnda pozisyon elde etmek iin hazrlanrlar. Bu yzden de bireyleri sz konusu kurumlara hazrlayan eitim sistemleri de nemlidir. Son olarak bahsedilmesi gereken bir husus da udur: bireylerin sosyo-ekonomik pozisyonlar, toplumsal statlerinde byk rol oynamaktadr ve toplumda stat elde etmek iin bireyler belli bal bilisel, kltrel ve sosyal yetkinliklere sahip olmaldrlar. ekirdek kurumlar arasnda yer alan konutlandrma ve sosyal gvenlik sistemi balamnda, gerek bireylerin gerek hanelerinde yaayan kiilerin konut piyasas ile sosyal gvenlik kurumlarna eriimlerinin nemli olduu vurgulanmaldr. Son ekirdek kurum ise vatandalktr. Bir lkenin siyasal sisteminde en azndan belli lde etkili olabilmenin yolu vatandala kabul edilme sonucu siyasi toplulua ye olmaktan gemektedir. Vatandalk neden bu kadar nemlidir? Her eyden nce vatanda olarak gmenler, siyasetilerin gz ard edemeyecei bir semen grubu oluturmaktadr (Heckmann, 2006: 9). kinci olarak, vatandalk elde eden gmenler seimlerde aday olma hakkna sahiplerdir. nc olarak, gmenler, vatandalk sayesinde kendisini konuk eden lkede kalmaya hak kazanrlar. Son olarak da vatandalk toplum oluturmann asli zelliidir. Bir lkeye g etmenin temel amac nedir? Belli kazanmlar elde etmektir ki bu kazanmlar esas itibariyle gmenlerin sahip olduklar sosyal statlerini gelitirmeye dayanmaktadr. Gmenler, bu amaca ulaabilmek iin kendilerini konuk eden lke toplumunun ekirdek kurumlarna girmek zorundadrlar.

356

Gmenlerin bu uyumu ulusal topluma, daha net olarak yerel ve blgesel kontekstlere uyumudur (Heckmann, 2006) ve gmenlerin sz konusu ekirdek kurumlarda pozisyon elde etmeleri toplumda tannmann yolunu amaktadr. Bu adan deerlendirildiinde, yapsal uyum gerek ekonomik gerek zorunlu gmenlerin sosyal uyumunun ok nemli bir boyutunu oluturmaktadr. 1.2. Kltrel Uyum Kltrel uyum, Esserin snflandrmasndaki kltrlemeye (acculturation) karlk gelmektedir. Kltrlenmenin nemli ynleri nelerdir? lk nce, gmenleri konuk eden toplumda hak talep etme ve pozisyon elde etme iin gmenlerin, sz konusu toplum ve sahip olduu kltrn temel yetkinliklerini kazanmalar gerekmektedir. Bu adan deerlendirildiinde, uyum, bireyin bilisellii (cognition), davranlar ve tavrlarndaki deiimi ifade etmektedir. Sz konusu deiim ise kltrel uyumdur (kltrleme). Yaanan bu deiimden ilk aamada gmenler ve onlarn ocuklar etkilenirler ancak u da unutulmamaldr ki kltrleme etkileime dayal ve karlkl bir sretir. Dier bir deyile, kltrel uyum gmenler ve ocuklarn olduu kadar onlar konuk eden toplumu da deitirmektedir. Yeni bir evreye uyum salama eklinde tanmlanan kltrleme, gmen uyumunun temel unsurlarndan biridir. Gmenler, kltrlenme deneyimini, g ettikleri lkedeki yerli grupla kurduu iletiime ve g ettikleri toplumdaki katlmlarna bal olarak zor ya da grece kolay yaamaktadr; bu noktada, gmen gruplarn sahip olduklar toplumsal destekler, g ettikleri lkede kendilerine kar oluturulan sosyal tutumlar, yeni hayattan beklentileri, yeni kltrde var olan zellikler, gmenlerin yeni yaam stratejileri gelitirmelerinde nemli rol oynayan etkenler olarak karmza kmaktadr (Kmbetolu, 1996). Kltrlemeyle ilgili vurgulanmas gereken son nokta, bu srecin, ekonomik adaptasyon, sosyal entegrasyon, yaamn tatmin edici olmas, g edilen lke ve kltrn gmeni tanma ve kabul etmesine bal bir sre olmasdr. Gmenin yeni yaamndaki temel gereksinimleri, g etikleri toplumun bireyleri tarafndan benimsenmeleri, i bulabilmeleri ve yeni toplumun bireyleri ile tatmin edici sosyal ilikiler kurabilmeleri, dier bir deyile kendilerini evlerinde hissetmeleridir (Kmbetolu, 1996). Bu duygu ise, ksa vadede gereklemesi pek mmkn olmayan bir duygudur, zira kltrleme bal bana zor ve bir o kadar da uzun zaman alan bir sretir. 1.3. Etkileime Dayal Uyum Etkileime dayal uyum, Esserin yapt snflandrmada etkileimin karldr ve genel itibariyle gmenleri konuk eden toplumun sahip olduu birincil iliki ve sosyal alara gmenlerin kabul ve dhil edilmeleri (Heckmann, 2006) eklinde tanmlanmaktadr. Etkileime dayal uyumun temel gstergeleri nelerdir? Sosyal alar, arkadalklar, birliktelikler, evlilikler ve gnll rgtlere yelikler bu gstergelerin en nemlileri arasnda yer almaktadr. Ayrca kltrlemenin baz temel elerinin etkileime dayal uyumun nkoullar olduunu da eklemek gerekir. Bu elerin en nemlisi ise iletiimsel yetkinliklerdir. Uyumun ilk aamasnda, gmenlere daha nce g etmi akraba ve hemerileri yardmc olurlar, onlarla bilgi ve deneyimlerini paylarlar. Eski ve yeni

357

gmenler arasnda dayanma sergilenir. Akrabalk, arkadalk, topluluk balaryla oluturulan sosyal a balantlar, gmenlerin yararlandklar nemli bir sosyal sermaye biimidir (Massey ve dierleri, 2002). Sz konusu alar gmenlere yeni evrelerine uyum salamada yardmc olur. Bu da etnik koloninin toplumsal sistemlerine etkileime dayal entegrasyondur (EFMS, 2006). lkeye daha nce gelen gmenler bir nevi etnik koloni oluturmulardr ve yeni gelenler de akraba ve hemerileri sayesinde bu kolonilere entegre olurlar. Bu durum ilk balarda faydal olsa da zaman ierisinde dezavantaja dnebilir zira gmenin kendisini konuk eden toplumla iliki kurmas nnde engel oluturma riski tamaktadr. EFMS raporunda belirtildii gibi, etnik koloniye bal olma, kiinin g ettii lkenin ekirdek kurumlarnda rekabet edebilmesi iin gerekli kltrel ve sosyal sermayeyi edinmesini zorlatrmaktadr (2006: 17). Dolaysyla, gmen gittii lkeye uyum salama srecinde bir yandan akraba ve arkadalardan yardm ve destek grrken te yandan kendisini konuk eden toplumun yeleri (yerliler) ile etkileim iine girmelidir. Sadece bu etkileim sayesinde ekirdek kurumlara katlabilmek iin gerekli sosyal ve kltrel sermayeyi edinme ansn yakalar. 1.4. zdeime Dayal Uyum zdeime dayal uyum, Esserin sosyal uyum biimleriyle ilgili yapt snflandrmada zdeime karlk gelmektedir. Yukarda da sz edildii gibi, gmen, kendisini konuk eden toplumun ekirdek kurumlarna katlabilmek iin gerekli olan kltrel yetkinlikleri edinmek durumundadr. Ancak ekirdek kurumlara katlma bu kurumlarn amalaryla zdeim kurmay gerektirmez. Dier bir ifadeyle, gmen [ekirdek] kurumlarn amalaryla zdelemeden, gmen alan topluma aidiyet duygusu gelitirmeden ve o topluma dhil olmadan (EFMS, 2006: 17) ekirdek kurumlara katlabilir. Bu adan deerlendirildiinde, zdeime dayal uyum entegrasyonun ilk aamasnda gereklemez. Entegrasyonun sonraki aamalarnda, gmen kendisini konuk eden topluma kar ait olma duygusu gelitirebilir. Katlm ve kabul edilme bu duyguyu gelitirmede nemli bir rol oynamaktadr. Aslna baklrsa, zdeime dayal uyum yeni bir topluma znel dzeyde dhil edilmedir. Bu uyumun gstergesi nedir? Gmeni konuk eden toplumdaki gruplara aidiyet duygusu ile o gruplarla zdeleme sz konusu uyum iin son derece nemlidir. Bu balamda, etnik ve ulusal anlamda zdeim kurma ne kmaktadr. Esas itibariyle, gmenler bu aidiyet ve kimlik duygularn gelitirdiinde o toplum kendilerini konuk eden toplum olmaktan kar. Gmen kendisini g ettii lkenin topluma ait hissettii takdirde zdeime dayal uyumun gerekletii sylenebilir ve dolaysyla kendisini konuk eden toplumun konuk etme zellii de anlamn yitirmi olur. Sosyal entegrasyonun boyutlar bylece zetlendikten sonra bildirinin ikinci blmnde 1989 Bulgaristan Trklerinin Trkiyeye g ve uyumlar Tekirda rneinde ayrntl biimde irdelenmektedir. 2. Bulgaristan Trklerinin 1989 G ve Trkiyede Uyumlar Trkiye, siyasi ve tarihi pozisyonu yznden, tarih boyunca, ok sayda g hareketine sahne olmu lkelerden biridir. Gerek Osmanl mparatorluu gerek Cumhuriyet dneminde yaanan kitlesel gler, lkenin demografik olduu kadar toplumsal yapsn nemli lde etkilemitir.

358

Osmanl Devleti, gmen (muhacir) sorunuyla ilk defa 17. yzyl sonralarna doru karlam; yaanan askeri yenilgiler ve Avrupadaki topraklardan geri ekilmeler neticesinde kitlesel gler 19. yzyl boyunca ve 20. yzyln balarnda artarak devam etmitir. Bu glere neden olan savalarn balcalar 93 Harbi diye de bilinen 1877-8 Osmanl-Rus Sava2, Balkan Savalar ve I. Dnya Savadr. Binlerce insan evini terk etmek zorunda kalarak stanbul ve Anadoluya g etmitir3. Bu zorunlu gmenlerin hepsi Osmanl mparatorluunun Balkanlardaki topraklarndan geliyordu. Trkiye, Cumhuriyet kurulduktan sonra da youn g hareketlere sahne olmutur. 1923 ylndan II. Dnya Savann sonuna kadar geen dnemde yaplan gler incelendiinde, Trkiyeye gelen gmenlerin byk ounluunun Trk soyundan olduu grlmektedir. Osmanl mparatorluu, I. Dnya Savann sonunda dalmasnn ardndan Balkanlarn pek ok yerinde Trk topluluklar brakmt. Bu topluluklar, yaadklar siyasi, dini ve etnik basklar yznden Trkiyeye g etmek zorunda kalmlardr. Balkanlardan yaplan zorunlu g balamnda vurgulanmas gereken bir husus vardr. Trkiyenin, II. Dnya Sava sonras dnemde kaplarn at mltecilerin ou, ulusal mlteciler (Kirii, 1995) olarak adlandrlan grubu oluturmaktadr. Ulusal mlteciler, Balkanlarda yaayan, etnik kkenleri nedeniyle bu gruplar ya Trk soyundan geliyorlard ya da Trk kltrne ballard bask altnda kalp Trkiyeye gelen gruplardr4. 14.06.1934 tarihli, 2510 sayl skan Kanunu uyarnca, sadece Trk soyundan gelenlerin ya da Trk kltrne bal olanlarn g etme, yerleme ve Trk vatandal elde etme hakk vardr5. Kanunda sz konusu gmenler iki gruba ayrlmaktadr: serbest gmenler (Trk vatandalar tarafndan desteklendii iin Devletin yardm etmek zorunda olmad gmenler) ve iskanl gmenler (gleri ve yerlemeleri Devletin mali yardmlaryla gerekleen gmenler). II. Dnya Savandan sonraki dnemde Trkiyeye gelen ulusal gmenler incelendiinde ounun Bulgaristandan geldii grlmektedir. Bunlarn bir ksm iskanl bir ksm da serbest gmen statsndedir. II. Dnya Sava sonrasnda Trkiyeye gelen ulusal mlteciler arasnda Bulgaristandan gelen Trkler dier gmenlerden sayca daha fazladr. Gmenlerin bir ksm Trkiyeye serbest gmen olarak gelip Trkiyeye daha nce g etmi akrabalar tarafndan desteklenirken bir ksm Devlet tarafndan eitli ehirlere iskan edilmilerdir. II. Dnya Sava sonrasnda komnizmle ynetilen Bulgaristandan Trkiyeye g dalga halinde gereklemitir. lki 1949-51 dneminde yaplan gtr. Austos 1950de Bulgar hkmeti 250.000 Trkn Trkiyeye gitmek iin
93 Harbi, bir milyonun zerinde insann yerlerinden edilmesiyle sonulanmtr. J. McCarthye (1998) gre, 1912-20 dneminde stanbul ve Anadoluya gelen Mslman snmaclarn says 413.922 idi. 4 Trkiye, ulusal mltecilerin yan sra szleme mltecileri diye adlandrlan 1951 BM Mlteciler Szlemesi kapsamnda yer alan kiiler (Dou Avrupa ile Sovyetler Birliindeki komnist ynetimin zulmnden kaanlar) ile szleme kapsam dndaki mltecilere (1951 Szlemesinde belirtilen alann ki bu alan Avrupadr dndan gelenler) de kaplarn amak durumunda kalmtr (Kirii, 1995). 5 14.06.1934 tarihli, 2510 sayl skn Kanunu, 2006 ylna kadar yrrlkte kalmtr. 2006 ylnda kabul edilen 5543 sayl yeni yasada g etme, yerleme ve vatandalk elde etme konularnda bir deiiklik yaplmamtr.
3 2

359

bavuruda bulunduunu aklamtr. Bulgaristan2da yaayan Trklerin Trkiyeye gelmek istemelerinin esas nedeni, Trklerin asimilasyonuna ynelik Bulgar hkmetinin uygulad politikalard. Bulgar hkmeti, lkedeki Trk aznla bask uygulamaya balamt. Bu durumdan kayg duyan Trkiye gmenlere kaplarn at, fakat olduka ksa bir sre iinde byk bir kitleyle karlanca Trk hkmeti bu kadar sayda gmeni kabul edemeyeceini aklayarak Kasm 1950de Bulgar snrn kapatmak zorunda kald. ki ay sonra iki lke arasnda varlan anlama gerei Bulgaristan, yalnzca elinde Trkiye vizesi olanlarn lkeyi terk etmesine izin verecekti. Ancak Bulgar hkmeti anlamann gereklerini yerine getirmeyerek Trkleri gndermeye devam etti. Bunun zerine Trkiye, bir daha amamak zere Kasm 1951de snr bir kez daha kapatt (Poulton, 1991). 1949-51 dneminde yaklak 156.000 kii Trkiyeye g etti (imir, 2009). Bulgaristandan gn ikinci dalgas Yakn Akraba G diye bilinen ve 1970lerde gerekleen g dalgasdr. 1968 ylnda Trkiye ile Bulgaristan arasnda imzalanan Yakn Akraba G Anlamasndan6 sonra Trkiyeye g balamtr. Anlama, 1949-51 dneminde yakn akrabalar Trkiyeye g eden kiilerin Bulgaristandan g etmelerine izin vermitir. imirin de (2009) belirttii gibi, Trkiyenin Kasm 1951de snr kapatmasyla gn birdenbire kesilmesi sonucunda ok sayda aile paralanm ve Trkiyeye gelebilenlerin yaknlar Bulgaristanda kalmt. Paralanan aileler birlemek istiyorlard ve bu balamda Trkiyeye g etme isteklerini dile getirmeye baladlar. Bunun yan sra, Bulgaristandaki Trk aznln haklar da olduka kstlanmaya balamt. Dolaysyla Trkiyeye g etmek isteyenlerin says her geen gn artyordu. Yakn akraba g 1970ler boyunca srd ve Anlamann sresi Kasm 1978de sona erdi. Bu Anlama kapsamnda 1969-78 yllar arasnda 130.000 kii Trkiyeye g etti (imir, 2009). Bulgaristandan Trkiyeye son g dalgas ise 1989 yaz aylarnda gerekleen Byk Gtr. Daha nceki iki dalgada gelenlerin toplamndan bile fazla sayda Trk yaklak 2,5 ay gibi ksa bir sre iinde Trkiyeye g etmitir. Aslnda bu g, Bulgar hkmetinin Trk aznla kar 1960lardan beri izledii ve 1980lerin ortalarnda giderek iddete dayal bir boyut kazanan asimilasyon politikalarnn bir sonucudur. Bu bildiride 1989 g ve sonrasnda yaananlar gmenlerin uyumu erevesinde ele alnmaktadr. 2.1. Byk G (89 G) Bulgaristan Trklerinin 1989daki Byk G, aslna baklrsa, Bulgar hkmetinin 1980lerde yapt bask ve zulmn tepe noktasyd. Bojkovun (2004) da belirttii gibi, 1984-5te Trk isimlerinin zorla deitirilmesi, Bulgar hkmetinin bask ieren asimilasyon politikalarnn bir anlamda balangcn oluturuyordu. Hkmetin bu politikalar Bulgar Trklerinin kimliklerini komnistlerin nderlik ettii milliyeti ideolojinin iinde eritmeyi (Bojkov, 2004: 354) amalyordu. Bulgar yneticilerin istedii uydu: Trkleri kimliklerini Bulgar kimliiyle deitirmek suretiyle sosyal ve siyasal hayatn her alanna entegre etmek. Bu balamda, Bulgarlatrma ya da Bulgar yneticilerin deyiiyle yeniden dou
6

Ksaca Yakn Akraba G Anlamas diye bilinen anlamann resmi ismi Yakn Akrabalar 1952 Ylna Kadar Trkiyeye G Etmi Olan Trk Asll Bulgar Vatandalarnn Bulgaristan Halk Cumhuriyetinden Trkiye Cumhuriyetine G Etmeleri Hakknda Anlamadr.

360

sreci 1984 Aralk aynn son gnlerinden 1985in Mart ayna kadar geen srede Trk isimlerinin deitirilmesiyle balam oldu. sim deitirme kampanyas erevesinde, sabahn ok erken saatlerinde polisler Trklerin ounlukta yaad kylerin etrafn kpekler ve askerlerle saryorlar; Poultonn (1991) da ifade ettii gibi, yetkililer yeni nfus katlar veya resmi Bulgar isimlerinin yer ald listelerle geliyorlar ve Trkleri yeni kimliklerini kabul etmeye ve gnll biimde Bulgar ismi almak istediklerini belirten formlar imzalamaya zorluyorlard. Trklerin pek youn yaamadklar yerlerde, zellikle ehirlerde, Trklerin isimlerinin deitirilmesi ve yeni nfus katlarnn verilmesi iyerlerinde gerekleiyordu (Poulton, 1991). Kampanya lkenin gney kesimlerinde balam, kuzeye doru devam etmi ve Mart aynn sonu itibariyle tamamlanmt. sim deitirmenin yan sra, Trkleri asimile etmeye ynelik baka uygulamalar da sz konusuydu. Kamusal alanda Trke konumak, kadnlarn alvar giymeleri, olan ocuklarnn snnet ettirilmesi, llerin Mslman usul defnedilmeleri ve daha pek ok gelenek-grenek yasaklanmt. Neuburgerin (2004) vurgulad gibi, Bulgar Komnist Partisi gnlk hayat ve kltr tamamen kontrol altna almt. Btn bu yaplanlar yeniden dou koullarn empoze etmekten baka bir ey deildi. Elbette ki Trkler bu koullar kabul etmeyeceklerdi. Nitekim asimilasyona kar direni de hemen kendini gsterdi. simler deitirilirken lmlerle sonulanan ok sayda protesto gsterisi dzenlenmiti. Bu gsteriler daha ziyade isim deitirmelerin balad gney blgelerde yaplyordu. sim deitirmeye kar kan Trklerin ou tutuklanyor, bazlar Belene Kampna gnderiliyordu. Kimi gstericiler ldrlyor kimileri de ldresiye dvlyordu7. 1980lerin sonunda Trk aznln Bulgar hkmetince uygulanan asimilasyon politikalarna kar direnileri giderek byd. Belene Kampnda tutulan Trkler 1987 ylnda alk grevine baladlar (Poulton, 1991) ve Mays 1989 itibariyle bu alk grevleri lkenin kuzeydousundaki Trk blgelerinde kitlesel protestolara yol at8. Trkler isimlerini geri almak istiyorlard. Bir de Bulgar hkmeti Trklerin gelenek ve greneklerine sayg gsterecekti. ok ksa bir sre iinde tm lkeye yaylan gsterileri Bulgar hkmeti olduka sert bir biimde bastrd ve pek ok gsterici bu srada hayatn kaybetti. Bunun yan sra, Trk aznln lideri konumundaki kiiler lkeden srld. Gsterilerden de anlalaca zere yeniden dou sreci devlet yetkililerinin umduu gibi baarl olamamt. Umulann ve beklenenin aksine, Trk aznln etnik ve dini kimlii daha da glenmi ve Trkler kimliklere daha da sk sarlmlard. Gsterilerin balamasndan yaklak bir hafta sonra Bulgaristan devlet bakan T. Jivkov devlet televizyonunda Bulgar Trkleri eer isterlerse Trkiyeyi turist olarak serbeste ziyaret edebilirler9 (Bojkov, 2004: 360) eklinde bir aklama
Poultona (1991) gre, isim deitirme kampanyas esnasnda yaplan gsteriler ufak apl ve spontane gelien protesto gsterileridir. 8 20-27 Mays tarihleri arasnda, Bohalar, Akkadnlar (Dulovo), Vokil, Cerkovna, Vodno, Kemallar (Isperih), Cebel, Beli Lom, Osmanpazar, umnu, Gradnica, Benkovski, Ezere, Razgrad, Mahmuzlar, Dobri gibi pek ok yer binlerce Trkn katld protesto gsterilerine sahne olmutur. Bu gsteriler, Trklmzden asla vazgemeyiz, Bulgar isimlerini almayz diye balyordu (imir, 2009). 9 Bu aklama gerekten de hi beklenmiyordu zira drt yl nce, Mart 1985te, Trk hkmetinin 1968 Anlamasna benzer bir anlama yaplmas teklifine olumsuz yant vermiti (Bojkov, 2004).
7

361

yapt. Bunun zerine yetkililerin hi beklemedii bir ey oldu. Eminovun (1997) belirttii gibi, binlerce Trk pasaport brolarna akn etti. Yetkililer bavuru yapanlara hemen pasaport kartp ilerini bir an nce ayarlayp Trkiyeye gitmelerini sylediler. Bu arada, zellikle gsterilere katlm olan kiiler aileleriyle birlikte Mays ay sonunda lkeyi terk etmeye zorlandlar. Bazlarna polis veya askerler telefon ederek Bulgaristandan ayrlmalarn sylediler, bazlarna da ellerine pasaportlar verilerek birka saat iinde toplanp lkeyi terk etme emri verildi. O ya da bu ekilde Trkler Bulgaristandan snr d ediliyordu. Sonuta Avrupann II. Dnya Savandan beri grd en byk g yaand. Hazirann bandan Trkiyenin vizeleri olmayanlara snr kapatt 22 Austosa kadar, gnde 3000-5000 kiilik kafileler halinde 300.000in zerinde gmen lkemize giri yapt (imir, 2009). Byk G, Bulgar hkmeti tarafndan farkl biimde adlandrlmt10 zira Jivkov hkmete yneltilecek sulamalara karlk vermek iin bunu bir taktik olarak kullanacakt. te bu yzden Bulgar hkmeti Trkiyeye gitmek isteyenleri Trk yerine turist olarak adlandryordu. Zaten yaplan resmi aklamalar uyarnca Bulgaristanda Trk yaamyordu. Trkiyeye turist olarak gidenler ne zaman isterlerse Bulgaristana dnebileceklerdi. Gmenlerin bir blm, Bulgaristanda komnizm sona erip Jivkov ynetimi devrildikten sonra bu olanaktan yararlanp Bulgaristana geri dnmlerdir. Ancak bu bildiride Bulgaristana geri dnenler deil Trkiyede kalanlarn uyum sreci deerlendirilmektedir. 2.2. Gmenlerin Uyumu Byk bir dramla karlaan Trkiye soydalarna kucak at. Gn byk bir younluk iinde balad Haziran ay banda btn gmenleri Trk vatanda olarak kabul etmeye ve onlara Trk pasaportu vermeye ynelik kanun hkmnde kararname karld televizyonlardan yaplan aklamayla kamuoyuna duyuruldu (Poulton, 1989, aktaran Bojkov, 2004). Kalacak yeri olmayan gmenler iin Krklarelinde adr kamplar kuruldu. Marmara Blgesi ve Ege Blgesinde akrabalar olanlar ilk zamanlar iin onlarn yanna yerletiler. Akraba ve tandklar olmayanlar iin barnma imkan salamann yan sra devlet gmenlere i bulmada da yardm etti. Scottun (1991) belirttii gibi, i piyasasn daha iyi ynetmek amacyla devlet, gmenlerin istihdam kalplarn ve bunlarn yaam koullar zerindeki etkilerini aratrmas iin Uluslararas alma rgtn grevlendirdi. Bunun yan sra, Devlet Planlama Tekilat da (DPT) Bulgaristandan Trk Gleri balkl hizmete zel bir rapor hazrlad. DPTnin ubat 1990da yaymlanan raporunda yer alan verilere gre, gmenlerin says 313.894tr. Ancak daha ayrntl veriler gmenlerin sadece 308.136s iin mevcuttur. Dolaysyla aada verilen demografik zellikler bu sayya dayanmaktadr. Ya ve cinsiyet dalm asndan bakldnda, gmenlerin %51nin kadn, %49nun erkek olduu grlmektedir. Dier ya gruplaryla kyaslandnda, 31-35 ya grubu %10.14 ile en yksek orana sahiptir. Onu %10.09 ile 6-10 ya grubu izlemektedir. 16-20 ile 21-25 ya gruplarndaki erkeklerin says daha azdr zira Bulgar hkmeti askerlik andaki erkeklerin Trkiyeye gelmelerine izin vermemitir (DPT, 1990).

10

Bulgar hkmeti yaanan bu g byk gezinti olarak nitelendiriyordu.

362

Eitim seviyesi ile mesleki dalm alarndan bakldnda, u zellikler n plana kmaktadr: a) orta okul mezunlar %35 ile en byk grubu olutururken ilk okul mezunlar %29, lise mezunlar %17 ile orta okul mezunlarn takip etmektedir; b) 0-15 ya grubunu kapsayan renciler (%17.8) dahil edilmedii takdirde emekliler %12.6 ile en byk grubu oluturmakta, onu %10.3 ile tarm iileri, %9.7 ile dier meslek gruplarnda yer alanlar ve % 7.6 ile hizmet sektrnde alanlar izlemektedir11 (DPT, 1990). Gmenlerin yerleim yerleri konusunda neler sylenebilir? Yukarda da belirtildii zere, devlet gmenler iin geici barnma olanaklar salamtr. Gmenler ilemleri tamamlanncaya dek Trkiyeye giri yaptklar ehirler olan Edirne ve Krklarelinde kendileri iin kurulan adrlarda barndrlmlar, herhangi bir kalacak yeri olmayan gmenlerden yasal ilemleri tamamlananlar ise eitli ehirlere iskan edilmek zere gnderilmilerdir12. Eyll ortasnda yeni eitimretim yl balayncaya kadar gmenlerin bir blm okullara ve yurtlara bir blm de kamu kurulularnn misafirhanelerine yerletirilmitir. Gmenlerin konut ihtiyacn karlamak iin yaklak 900 konut ina edilmitir. Bu konutlarn 450si Krklareli, 200 Edirne, 100 Tekirda, geri kalan da Manisada yaplmtr (DPT, 1990). Gerek 1949-51 gerek 1969-78 dnemlerinde gelen gmenlerin yerleim yeri tercihlerinde stanbul ilk srada yer alm, onu Bursa, Tekirda ve zmir izlemitir. Bu tercihin altnda daha nce gelmi olan akrabalarn yanna yerleme istei, gelimi yrelerin salad i olanaklar ve iklim benzerlikleri gibi nedenler yatmaktadr. te bu yzden Marmara Blgesi, zellikle Trakya blm ve Ege Blgesi gmenlerin tercih ettii yerler olmutur. T. etinin (2008: 260) de belirttii gibi, gmenlerin %49u stanbul ve Bursada yaamaktadr ve Marmara Blgesinde yaayan gmenlerin oran %74tr. Daha nceki dnemlerde g etmi olan akraba ve tandklar yeni gelenler iin son derece nem tamaktadr zira onlara evlerini amlar ve i bulmalarnda yardmc olmulardr. 2.2.1. Tekirdadaki 1989 Gmenlerinin Sosyal Uyumu nceki blmde de belirtildii gibi, Tekirda, 1989 gmenlerinin yerlemeyi tercih ettii ehirlerden biridir. Bu yzden, 1989 ve 1990larn banda Trkiyeye zorunlu g eden iki grubun Bulgaristan ve Ahska Trkleri lkemizdeki uyum srelerini karlatracam almamn alan aratrmas iin Tekirda setim13. Aratrmam niteliksel olduu iin veri toplama yntemimi derinlemesine grmeler ve gzlemler oluturuyor. Bu erevede, Temmuz 2010da Tekirdada otuz (30) adet derinlemesine grme gerekletirdim. Grmecilerimden 15 tanesi kadn, 15 tanesi erkekti. Grtm en yal kii 84 yanda bir kadn, en genci ise 26 yanda bir erkekti. Tekirdada yaayan gmenlerin uyum sreleri onlarn perspektifinden incelenmektedir. Dolaysyla yaptm incelemenin temelini onlarn anlatlar oluturmaktadr. Bu almada, zorunlu gmenlerin sosyal uyumu, Avrupa G almalar Forumunun (European Forum for Migration Studies) entegrasyon ve entegrasyon
Gmenlerin %15i isiz veya durumu belirsiz grubu oluturmaktadr (DPT, 1990). Aralk 1989 itibariyle 51 ilde ikamet eden gmen says 281.059dur. Bu gmenlerin %30u stanbul, %24 Bursa, %11i Tekirda, %9u zmire yerlemilerdir (DPT, 1990). 13 Alan aratrmasn gerekletireceim dier ehirler stanbul, Bursa ve zmittir.
12 11

363

politikalar ile ilgili hazrlad raporda (2006) izilen analitik ereve ierisinde, Tekirdada yaayan 1989 gmenleri rnei zerinden ele alnmaktadr. Sosyal uyumun ana boyutlar, yukarda da belirtildii gibi, yapsal uyum, kltrel uyum, etkileime dayal uyum ve zdeime dayal uyumdur. Yapsal uyumla balayacak olursak, bu boyut, gmeni konuk eden toplumun ekirdek kurumlar olan ekonomi ve i piyasas, eitim ve kalifikasyon sistemleri, konutlandrma sistemi, salk hizmetlerini de kapsayan sosyal gvenlik sistemi ile siyasi vatandalk alanlarndaki haklar elde etme ve bu ekirdek kurumlarda pozisyon ve statye erime anlamna geldii iin 1989 gmenlerinin avantajl bir konumda olduklar sylenebilir. Bunun pek ok nedeni var. Vatandalk kazanm ilk bata geliyor. 89 gmenlerinin vatandalk kazanmlar, kendilerine zg yaplan dzenlemeler sayesinde kolay olmutur. 16 Haziran 1989 tarih ve 2383 sayl Kanun ile 14 Haziran 1934 tarih ve 2510 sayl skan Kanununa eklenen 33nc maddede, Bulgaristan'dan ge zorlanarak 1/1/1984 tarihinden sonra Trkiye'ye gelerek yerlemek isteyen Trk soylu kiiler 14/6/1934 tarihli ve 2510 sayl Kanun hkmlerine gre Trk kltrne bal serbest veya iskanl gmen saylr ifadesi yer almaktadr. Bu ek madde uyarnca, gmenlerin vatandalk elde etmeleri, istedikleri yerlere yerlemeleri ve mal-mlk edinmeleri kolaylamtr. Vatandalk kazanmnn yan sra, gmenlerin Bulgar vatandalklar da devam ediyordu. Bulgar hkmeti onlar Trkiyeye turist olarak gnderdii iin vatandalktan karmamt. Dolaysyla 89 gmenlerinin ifte vatandalk hakk olduunu vurgulamak gerekir. ifte vatandalkla ilgili olan durumu grmecilerden biri yle aklamaktadr: Yok biz ifte vatandala bavurmadk. yle. Bg'ye vizeyle gittim ben, orda vatanda olarak gzkyosunuz zaten. Gidiyosunuz doum kadnz alyosunuz, gidiyosunuz pasaportunuzu kartyosunuz, bu kadar. Ayryeten bir dileke bir ey vermiyosunuz. Zaten orann vatandasnz. '89'da g edenler - yle demeyelim de turist olarak Tr'ye gelenler - hepsi u anda Bulgar vatanda olarak kaytllar. Bilgileri de vardr. Oraya gittiiniz zaman vizeyle gitseniz bile vatandalk brosuna mracaat etmiyorsunuz. Doduunuz yere gidiyosunuz, nfus mdrlne, ordan doum belgenizi alyosunuz, gidiyosunuz ordaki emniyet mdrlne pasaportunuzu alyosunuz A.T. (40, E, Doktor). Dolaysyla 89 gmeni olan bir kii Bulgaristana doum belgesi ile pasaportunu almaya gittii takdirde ifte vatandala sahip olabiliyor zira Trk vatandal da kendisine verilmi durumdadr. Yapsal uyumla ilgili bahsedilmesi gereken ikinci husus, ekonomi ve i piyasasnda pozisyon ve stat elde etmeyle ilgilidir. Bu konuda devletin yardmlar phesiz ki ok nemlidir nk gmenlere hem istihdam hem de i bulabilmeleri iin mesleki eitim imkanlar salamtr. stihdam olanaklar salamayla ilgili olarak alt izilmesi gereken bir nokta da udur: iverenlere fabrikalarnda belli sayda gmen altrma zorunluluu getirilmitir. Organize sanayi blgesiyle bilinen erkezkyde grme yaptm veteriner hekim, devletin gmenlere i imkanlar salanmasnda ne kadar nemli bir rol oynadn u szleriyle dile getirmektedir:

364

zal dedi yani iverenlere, "Aln" dedi "sizden ka gmen alrsanz onlara gre sizden kesinti almayacam," dedi. "Onlar vergiden muaf yapcam" falan dedi. Tam o ilemleri iktisadi asndan bilemem ben yani ok kiiler ozman gmen tercih etti. Hatta yerlileri dedi "ya siz geldiniz, biz isiz kaldk" falan filan dediler. zal orda ok iyi bi olay yapt bakn .H. (56, E, Veteriner hekim) Gmenlerin i piyasasna katlmalarnda devletin oynad rol tartmasz nem tamaktadr. Ancak gmenlerin de ne kadar alkan olduklar unutulmamaldr. Hibir biimde seici davranmadan, ne i olsa yapmaya hazr bir gruptan sz ediyoruz. Tek amalar i bulmakt. Bulduklar ilerin bir ksm ne mesleklerine ne de mesleki donanm ve becerilerine uyuyordu ama bu durum onlar iin nemli deildi. Onlar iin nemli olan alyor ve para kazanyor olmalaryd. Grmecilerden 61 yandaki emekli M.I. Bulgaristanda makine mhendisi olarak almasna ramen Trkiyeye gelince ilk bata bulduu i, bir fabrikann taeron irketinin antiyesinde ayclk yapmak ve takmlarn [makineler] banda olmaktan ibaretmi. Bu durumun kendisi iin ne kadar zor ama ayn zamanda Trkiyedeki hayatnn dnm noktas olduunu u szlerle ifade ediyor: antiyedeki mhendise (G.T) gnderildim. ayclk yapmak ve takmlarn banda olmak kaydyla ie istediler beni. Ben ayclk yapmaktan ne anlarm. Bgde ay yapmlm m var? stelik mhendis olmuum te tarafta. Takmlarn banda olmak da ok kltcyd. Ertesi gne dek dnmek iin sre istedim. O da bunun zerine Yarna kadar yeni birini oktan buluruz, ii yapacak kii ok, deyince ii hemen kabul ettim nk ie ihtiya duyuyordum. Bu, hayatmn dnm noktas oldu. M.I. (61, E, emekli) Ayn bu grmeci gibi grtm ou gmen fabrikalarda i bulmu ve gece gndz vardiyas demeden almlard. Hatta kadn grmecilerin bazlar gnde vardiya altklar iin ocuklarnn bymelerini bile gzlemleyemediklerini, kucaklarna alp sevemediklerini dile getirdiler. Ama hallerinden hi de ikayet etmiyorlard nk bir an evvel para kazanmak istiyorlard. Yapsal uyum balamnda sz edilmesi gereken son husus, konutlandrma, eitim ve salk hizmetleriyle ilgilidir. Konutlandrma balamnda, devletin gmenlerin konut ihtiyacn karlamak iin konut yaptrmaya baladnn alt izilmelidir. Yksek Planlama Kurulunun Kasm 1990da ald karar uyarnca, isteyen gmenlere 20.000 adete kadar konutun yaptrlmas ve/veya satn alnmas karar alnm olup, bu karar dorultusunda T. Emlak Bankas Gayrettepe ubesinde alan bir havuz hesaba en az 2.500.000 TL yatrarak konut edinmek isteyenlerin mracaat iin gmen brolar ve Valiliklerce tm gmenlere duyurulmutur. Duyuru neticesinde 44.452 kii konut edinmek zere mracaat etmitir (TOK, 2010). Gmenlere konut edindirme projesi bu ekilde hayata geirilmitir. Gmen Konutlar na Projesi diye anlan sz konusu proje TOKnin Gmen Konutlar Koordinatrlnce yrtlm, 23.000in zerinde konut yaplmtr. Yaplan konutlar kura usul datlmtr ancak u da belirtilmelidir ki asgari miktarn ok zerinde yatranlara (rn. 8.000.000 TL) kura d konut verilmitir. Para yatrdklar halde konut kmayan gmenlere yatrm olduklar bedele karlk konutlarn ina edildii illerde arsa verilmitir. Yaklak 4000 gmen de bu ekilde konut sahibi olmutur. Bavuru parasn yatrmalarna karn ne konut ne de arsa sahibi olanlara ise bavuru bedellerini geri alma hakk tannmtr. Konut edindirmenin yan sra, 365

devlet 1989 Eyll ayndan itibaren bir yl sreyle ayda 300.000 TLye varan kira yardm da yapmtr. Austos 1989 sonrasnda vize alarak gelenler de Aralk 1989dan itibaren kira yardm almtr. Tekirda merkez ve orlu ilesinde grme yaptm gmenlerden dokuzu gmen konutu sahibi olmutu. Kimisi bu konutlarda yayordu kimisi ise satm ya da kiralamt. Grmecilerden biri oturduu daireye kira dyordu ve gerekten zor durumdayd nk yatrd bavuru bedelini de geri alamamt. Bu balamda, yatrlan bedellerin geri alnmasnn pek de kolay olmadn belirtmekte fayda var. Dier grmeciler ise ok alarak para biriktirmi ve greceli olarak ksa srede arsa satn alp kendi evlerini yapmlard. Bunlardan bazlar ii tutup yaptrm inaat ilerinde beceri sahibi olanlar kendileri yapmt. Eitim alanndaki yardmlara gelecek olursak, Milli Eitim Bakanlnn dzenlemesi uyarnca, 1989-90 eitim-retim yl iin Bulgaristandan gelen yaklak 2000 renci parasz yatl okullara yerletirilmitir (DPT, 1990). Bunun yan sra, 75 ilkokul, 100, orta ve lise ve 150 yksek okul rencisine Sosyal Yardmlama ve Dayanma Fonu tarafndan burs verilmitir. lkokula gidecek gmen ocuklarna eitim-retim yl balayncaya dek Trke kurslar verilmitir. Grmecilerden bazlarnn ocuklar bu olanaktan yararlanmlardr. Sadece okuma renmeye ihtiyalar olduu iin kurslarda genel itibariyle pek zorluk ekmemilerdir. Her ne kadar Bulgar hkmeti kamusal alanda Trke konumay yasaklam olsa da gmenler evde Trke konumaya devam ettikleri iin ocuklar da Trke konumay biliyorlard. Ayrca Bulgaristanda niversiteye balam olan genlere kendi blmlerinde renimlerini srdrme hakk tannmtr. renim grmek hem gmenler hem de ocuklar iin son derece nemli olduundan kendilerine sunulan olanaklardan istifade etmilerdir. Salk hizmetleriyle ilgili olarak gmenler sorun yaamamlar, sosyal gvenlik hizmetlerinden yararlanmlardr. Devlet hastanelerindeki harcamalar devlet tarafndan karlanmtr. Hatta en yal grmeci olan 84 yandaki A..ye bile SSKl olmad halde yeil kart verilmi ve tm salk harcamalarn devlet karlamtr. Dier rnek 40 yandaki A.T. ile yaplan grmeden u ekilde aktarlmaktadr: G: akrabalarnzdan tandklarnzdan salk sorunu yaayan ve tedavi masraflarn devlet tarafndan karlanmas sz konusu oldu mu? G.K: Geldikten sonra m? G: Evet. G.K: Tabii oldu. evremde ameliyat olanlar oldu, devlet karlad. G: Sosyal gvencesi olmasa da karladlar m? G.K: Olmasa da karladlar. Amcam bel ft ameliyat oldu Samsun'da almyordu ama ve devlet karlad zannedersem nk bel ft ameliyat maddiyata bal bir ameliyat sonuta. Hastanede en az 3-4 gn kalyorsunuz. Bunun ameliyat masraflar yatak masraflar var. Zaten o zaman da yeni gelmiiz. Sosyal uyumun ikinci boyutu olarak kltrel uyumu ele almamz gerekiyor. Gmenlerin sosyal uyumuyla ilgili olan blmde belirtildii gibi, kltrel uyumdan

366

kastedilen bireyin bilisellii (cognition), davranlar ve tavrlarndaki deiim srecidir. Kltrel uyumun nemli bir zellii, deerler, inanlar ve gnlk pratiklere ilikin heterojen bir alan olmasdr. Bulgaristan gmenleri, Trk kltrne bal olduklar ve Bulgar hkmetinin asimilasyon politikalarna kar kltrel ve etnik kimliklerini azimle koruduklarndan tr kltrel uyum asndan avantajl durumdadrlar. 1989da Trkiyeye ge zorlandklarnda da Trkiye tarafndan olduka scak biimde karlanmlardr. Her eyden evvel onlara soyda muamelesi gsterilmitir. Trkiye onlarn anavatan idi ve anavatanlarna kavutuklar iin ok mutluydular. Grmecilerin bir ksmnn da altn izdii gibi, gmenlerin ou iin Trkiyeye gelmek byk bir hayaldi ve o hayali gerekletirmenin mutluluunu yayorlard. kinci olarak, kltrel deerler, inanlar, gelenek-grenekler ve gnlk pratikler farkl deildi. Bu anlamda Trkiyeye uyum salamak da zor olmad. zellikle Mslmanlklarn zgrce ve rahata yaayabilmeleri onlar iin byk nem tayordu. Son olarak da, kltrel uyumun etkileime dayal ve karlkl bir sre olma zelliinden sz etmek gerekir. Elbette ki Bulgaristan gmenleri, ynetim sisteminin komnizm olmas nedeniyle orada farkl bir yaam sryorlard. ou lise ve zeri ya da en azndan ortaokul mezunuydu. Mesleki adan ise nemli bir blm vasfl iiydi. disiplinine sahiptiler. Yallar bile almadan duramyordu. Dolaysyla Trkiyeye geldiklerinde ne kadar alkan olduklarn gsterdiler. Yallar ocuk bakyor, ailenin geri kalan yelerinin hepsi bir yerde alyordu. Bu balamda, zellikle Tekirdada (aslnda bu durum Bulgaristan gmenlerinin yerletikleri dier ehirler iin de geerliydi) kadnlarn da erkekler gibi canla bala altklarn grmek yerli halka olduka deiik ve ilgin gelmiti. Bu durum ehirde giderek bir sosyal deiime yol amtr nk kadnlar daha zgvenli hale gelip almaya balamlardr. Byle deerlendirildiinde, gmenlerin yerlilere esin kayna olduklarn syleyebiliriz. Toplumsal cinsiyet ve almayla ilgili alg ve anlayta deiim meydana gelmitir. Bu balamda, yerlilerin bak as deitii iin gmenlerin kltrel uyumda oynadklar rol olduka nemlidir. Sosyal uyumun nc boyutu etkileime dayal uyumdur. Gmenleri konuk eden toplumun birincil ilikileri ve sosyal alarna gmenleri kabul ve dahil etmek anlamna gelen etkileime dayal uyumun temel gstergesi, gmenlerin sosyal a, arkadalk, birliktelik, evlilik ve rgt yeliine kabul edilme derecesidir. Bu balamda, sergilenen dayanmann alt izilmelidir. Yukarda da bahsedildii gibi, Trkiye Bulgaristan gmenlerine kucak am, devlet yardmnn yan sra Trk halk da ihtiyac olan gmenlere hem mali hem de moral destek salamtr. Gmenlere yardm iin ok sayda banka hesaplar almtr. Onun dnda gmenlerin yerletikleri mahallelerdeki komular da yardm etmilerdir. Tekirdan merkezindeki gmen konutlarndan birinde grtmz kadn, kendilerine verilen destek iin komularna duyduu minneti u szlerle dile getirmektedir: Komularla ilikilerimiz nasld? ook gzeldi iliki. Biri sala getiriyodu, biri tarhana getiriyodu, byle ilgilendiler bizimle. Bi de dedim ya sana aladk byle kurban kesildii sabah. Soora 2-3 saat geti, o mahalleden herkes btn komular birer para et imdi ben her eyi yapyosam onlar hi unutamyorum (alamaya balad), herkes taban alm getirdi byle ok duygulandk yani. Nasl anlatsam ok duygulandk. A.G. (55, K, emekli)

367

Eski ve yeni gmenler arasndaki dayanmadan da sz etmek gerekir. 89 gmenlerinin bir ksm, gelir gelmez 1969-78 aras dnemde Trkiyeye g eden akrabalarnn yanlarna yerlemilerdir. Emekli kadn grmecilerden 56 yandaki F.H. akraba dayanmasn yle ifade etmektedir: G: Peki Ayvalk'a gelme sebebiniz neydi? G.K: Orda benim eltimler ordayd. Onlar '78'de geldiler. Biz onlarn yanna geldik, sonra ordan ayrldk. G: Orda ne kadar kaldnz? G.K: 6 yl kaldk. G: 6 yl kaldnz. Peki orda ev mi tuttunuz? G.K: Onlarn yannda kaldk. G: Onlarn yannda kaldnz? G.K: Onlarn evinde kaldk. Hep beraberdik. G: Hep beraber kaldnz. Ka kii? 2-3 aile beraber mi? G.K: 2-3 aile beraberdik. Ayrca eski gmenler, yeni gelenlere i bulmada da yardmc olmulardr. Dolaysyla, akraba ve tandklarn destek ve yardmlaryla etkileime dayal uyum gmenler iin daha kolaylamtr. Bunun yan sra, gmenlerin bazlar kendileri gibi gmenler yerine yerlilerle evlenmeyi tercih etmitir. rnein Tekirdan Saray ilesinde grme yaptm doktor, askerlik hizmetini yapt yerde tant Trabzonlu bir ilkokul retmeni ile evlendiini, Tekirdan merkezinde yaptm grmelerden birinde kadn gmen kzlarndan birinin Kahramanmaral bir subayla evlendiini syledi. Gmenler yerine yerlilerle evlilik yapma konusunda Sarayda grtm ilkokul retmeni Z.Hnin grlerine de yer vermek gerektii kansndaym: Son 3 yla kadar kesinlikle hayr, bir gmenle evlenmeliyim, bir yerliyle asla evlenemem diyordum, imdi deiti. nk daha fazla evremde insanlar, daha fazla niversite mezunu yanma geliyor, genleri daha iyi tanyorum, burada genleri iyi tandm dnyorum. Art benim yamda olup da tandm erkekler de u anda tandm erkekler yani altm erkekler daha farkl grebildiim insanlar var onlarn iinde, onun iin deitim diye dnyorum. Ama yine hepsini bu kategoriye koymuyorum Z.H. (48, K, ilkokul retmeni) Sosyal uyumun 89 gmenleri rneinde ele alnmas gereken son boyutu zdeime dayal uyumdur. nceki blmde de belirtildii gibi, bu boyut yeni bir topluma znel dzeyde dahil olma anlamna gelmektedir ve temel gstergesi de gmenin o toplumdaki gruplara kendini ait hissetmesi ve onlarla zdeim kurmasdr. 89 gmenleri sz konusu olduunda, aidiyet duygularnn gl olduunun altn izmek gerekir. Grme yaptm gmenlerin byk ounluu, kendilerini nasl tanmladklarna dair sorduum soru zerine Trklklerine vurgu

368

yaptlar. Baz rneklerde Mslman kimliin Trk kimliinden nce geldiini sylemek mmkn ancak genelde ne kan Trklk idi. Bu balamda, kimileri kendilerini macir (muhacir) olarak bile alglamyordu. erkezkydeki 60 yandaki kadn grmeci de bunlardan biriydi. Aramzda geen konumay u ekilde aktarmak mmkn: G: Peki kendinizi ne olarak gryorsunuz? Macir mi? Trk m? Mslman m? Siz hangisisiniz? G.K: Ben macrl kabul etmiyorum. nce Mslmanz, sonra Trkz. Benim dedelerim Konya Karaman'dan gelmiler Bulgaristana. Esasmz Karamanl bizim. O yzden ben macr falan deilim. Bazlar da doduu, byd topraklara kar kendini yabanc hissediyordu. Mesela Sarayda grtm 53 yandaki F.S ile konuya dair konumamz yleydi: G: Kendinizi nasl tanmlarsnz? Gmen mi, muhacir mi, Mslman m? G.K: Trkz. G: Bg Trk m, Trk m, hibir ey mi? G.K: Valla ben kendimi bural gibi burada domuum, ey etmi gibi, ne diyom ben sana gittim oraya bak, 15 gne gittim, 2.5 gn zor durdum. G: Zor dndnz. G.K: Ben silmiim orasn artk, benim iin silinmi oras. aryorlar, gezmeye aryorlar, gitmiyom. Bu adan deerlendirildiinde, Tekirdada grtm 89 gmenlerinin gl bir milli kimlik tanmlamas yaptklarn sylemek mmkn. Ayrca Bulgaristan gmenlerinin Trklkleri ve Trk kltrne ballklar 1934 skan Kanununa eklenen 33. maddede de aka ifade edilmektedir. Dolaysyla, kullanlan siyasi sylem de kimlik odakl bak asn destekler niteliktedir. Buna ek olarak, 89 gmenleri geldiklerinde iyi karlanmlar, grdkleri muamele de kendilerini evlerinde gibi hissetmelerine yardmc olmutur. Anavatanlarna kavumulard ve nihayet ait olduklar topraklardaydlar. Farkl etnik kkene sahip gmenle, yeni geldikleri topluma katlmalar ve o toplum tarafndan kabul edilmeleri sayesinde uyum srecinin ileriki safhalarnda aidiyet duygusu gelitirebilirler. Ancak bu durum 89 gmenleri iin byle olmamtr. En azndan Tekirdada grme yaptm gmenler kimlik tanmlama konusunda herhangi bir sorun yaamamlardr. Sonu Gmenlerin uyumu gn nemli ynlerinden biridir. Kavram olarak gmen uyumu farkl biimlerde tanmlanmaktadr. Bu almada gmen uyumu, yapsal uyum, kltrel uyum, etkileime ve zdeime dayal uyum olmak zere drt temel boyuta sahip zel bir sosyal uyum rnei olarak ele alnmaktadr ve EFMSnin almasnda yer alan analitik ereve kullanlmtr. 369

Her ne kadar EFMSnin analitik erevesi ekonomik gmenler iin izilmi olsa da, bu almada zorunlu gmenler iin de ayn erevenin kullanlabilecei ileri srlmektedir. Sosyal uyumlar incelenen grup 89 Bulgaristan gmenleridir. Her ne kadar Bulgar hkmetince turist olarak gnderilmi olsalar da yaadklar zorunlu gten baka bir ey deildir. Trkiye gelen gmenlere kucak amtr. Devlet, gmenlerin ihtiyalarnn karlanmas iin hemen harekete gemi, akraba ve tandklar da gmenlere destek olmulardr. rnein, gmenlerin bir ksm ilk etapta dorudan akrabalarnn yanlarna gidip bir sreliine onlarda kalmlardr. Akrabas olmayanlara devlet nce geici barnma imkan salam, sonra onarl eitli illere yerletirip bir seneliine ev kiralarn demitir. 89 gmenlerinin daha nceki dnemlerde gelen akraba ve tandklar daha ok Marmara ve Ege blgelerine yerletikleri iin yeni gelenler de stanbul, Bursa, Tekirda, zmir, Krklareli ve Manisa gibi ehirlere yerlemeyi tercih etmilerdir. Tekirda da hem gmenlerin hem de devletin yerleim iin tercih ettii ehirlerden biridir. Tekirdada grtm 89 gmenlerini incelediimde genel itibariyle uyum srelerinin greceli olarak daha kolay olduunu syleyebilirim. Uyum srelerinin kolay olmasnda rol oynayan etkenleri yle sralayabilirim: a)eitimli olmalar (grmecilerin byk ounluu en azndan ortaokul mezunuydu), b) ocuklar ve onlara bakan yallar dnda ailede alabilecek durumda olan tm fertlerin almas, ve c) ev sahibi olmann nemi (aidiyet duygusunu pekitirmesi asndan nemli nk Bulgaristanda 1980lerin ortalarnda yaanan yeniden dou srecinde devlet onarln mahremine kadar girmitir ve bu durum onlar iin kabul edilebilir bir ey deildir). Bu etkenler sadece Tekirdada deil gmenlerin yerletikleri ya da devlet tarafndan iskan edildikleri dier yerler iin de geerlidir. Sosyal uyumun temel boyutlar deerlendirildiinde, yapsal uyumun genel anlamda uyumu kolaylatrd iin belirleyici bir rol oynadn sylemek mmkndr. Vatandaln kazanm ok nemlidir. Trk devleti gmenlere daha ilk batan vatandalk verdii iin karlaabilecekleri sorunlar da ortadan kalkmtr. Ayrca, Bulgar vatandalndan da karlmadklar iin ifte vatandalk olanandan yararlanyorlar. Grmecilerin bazlar, Bulgaristan Avrupa Birlii yesi olduu iin bunun bir avantaj olarak kullanlabileceini dnyorlar. Ekonomi ve i piyasasna katlmada da herhangi bir sorun yaamam olmalar da nemlidir. Eitim, konutlandrma ve salk hizmetlerinde de pek ok olanaktan yararlanmalar sz konusu olmutur. Kltrel uyum asndan da avantajl olduklarn sylemek mmkndr zira Trk kltrne bal olmalar ve kltrel kimliklerini korumalar da buradaki uyumlarn kolaylatrc etki yapmtr. Etkileime dayal uyum balamnda sergilenen dayanma n plana kmaktadr. Hem devlet hem halk gmenleri mmkn olduunca desteklemilerdir. Sosyal a, arkadalk, birliktelik, evlilik ve rgt yelikleri konularnda sorun yaamamlardr. zdeime dayal uyumda da gmenlerin sahip olduu aidiyet duygusunun gl olmas alt izilmesi gereken bir unsur olarak karmza kmaktadr. Gmenlerin kendilik alglarnda Trklk n plana kmaktadr. Sonu itibariyle, her ne kadar srecin getirdii olumsuz ynler ve tad zorluklar olsa da 1989 gmenlerinin en azndan Tekirdada grlen

370

gmenlerin Trkiyedeki deneyimlerinin olumlu bir uyum deneyimi olduu sylenebilir. Kaynaka Bosswick, W. and F. Heckmann (2006), Integration of migrants: Contribution of local and regional authorities, www.eurofound.eu.int Bojkov, V. (2004), Bulgarias Turks in the 1980s: a minority endangered, Journal of Genocide Research, 6(3): 343-369. etin, Turhan (2008), The Socio-Economic Outcomes of the Last Turkish Migration (1989) From Bulgaria to Turkey, Turkish Studies, 3 (7): 241-270. Devlet Planlama Tekilat (1990), Bulgaristandan Trk Gleri, DPT Sosyal Planlama Bakanl Hizmete zel Rapor, Ankara. European Forum for Migration Studies INTPOL Team (2006), Integration and Integration Policies: IMISCOE Network Feasibility Study, Germany: European Forum for Migration Studies, www.efms.de Eminov, A. (1997), Turkish and Other Muslim Minorities in Bulgaria, London: Hurst&Company Kirii, Kemal (1995), Refugee Movements and Turkey in the Post-World War II Era, Boazii Research Papers, ISS/POLS 95-01. Kmbetolu, Belks (1997), Gmenlik, Mltecilik, Yeni Bir yaam ve Sonras, Toplum ve G, II. Sosyoloji Kongresi Bildirileri, Ankara: DE Matbaas. McCarthy, Justin (1998), lm ve Srgn, stanbul: nklap Kitapevi, 6. Bask Massey, D.S. et al. (1998), Worlds in Motion: Understanding International Migration at the End of the Millenium, Oxford: Clarendon Press. Mozelis, N. (1992), Social and system integration: Habermas view, The British Journal of Sociology, 43 (2): 267-288. Neuburger, M. (2004), The Orient Within: Muslim Minorities and the Negotiation of Nationhood in Modern Bulgaria, Ithaca and London: Cornell University Press. Poulton, H. (1991), The Balkans: minorities and states in conflict, GB: Minority Rights Publications imir, Bilal (2009), Bulgaristan Trkleri, stanbul: Bilgi Yaynlar, Geniletilmi II. Bask.

371

Balkanlarda Ar Milliyetilik: Blgesel birliine Engel Caner Sancaktar* 1. Balkanlarda Blgesel birliinin nemi Yugoslavyada 1980li yllarda, Bulgaristan, Arnavutluk ve Romanyada 1990l yllarda neoliberal ekonomi politikalar uygulamaya sokuldu ve bu politikalara uygun den bir takm siyasal, hukuksal ve toplumsal dzenlemeler yapld. Bylece bu lkeler sosyalizmi terk edip kapitalizme gei yaptlar ve kapitalist dnya ekonomi sistemine entegre oldular. Dolaysyla, 1980-2000 dnemi Balkanlar iin sosyalizmden kapitalizme gei yllar oldu. Bu gei srecinde Balkanlarda geni kapsaml ve kkl deiim-dnm sreci yaand. Sosyalist sistemin tasfiyesi ve kapitalizme gei sreci neoliberal politikalar (zelletirme, toplumsal hizmetlerin ve harcamalarn azaltlmas, mal, hizmet, sermaye ve emek piyasalarnn esnekletirilmesi) zerinden gerekletirildi. Neoliberal reformlar ve kapitalizme gei sreci Uluslararas Para Fonu (IMF), Dnya Bankas, Amerika Birleik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birlii (AB) tarafndan tevik edildi ve desteklendi. rnein Bulgaristan, IMF denetimi altnda uygulanan neoliberal ekonomi reformlar karlnda Eyll 1998de 860 milyon dolar kredi ile dllendirildi.1 Tm bu parasal yardmlar, neoliberal reformlarn uygulanmas ve kapitalizme gei srecinin hzlandrlmas kouluyla verildi. Haziran 1991de Arnavutluku ziyaret eden dnemin ABD Devlet Sekreteri James Baker, yeni Arnavut hkmetine, politik reformlar ve serbest piyasa ekonomisi reformlar yapld takdirde balang olarak 6 milyon dolar ekonomik yardm verileceini ve reformlarn ilerletilmesine bal olarak yardmlarn devam ettirileceini aklad.2 Bir baka rnek vermek gerekirse; 1989da ABD Bakan George Bushla yaplan grme srasnda Yugoslavyann son Federal Babakan Ante Markovice, yeniden devale edilmi bir para birimini, cretlerin dondurulmasn, devlet harcamalarnn kslmasn ve zynetim altndaki toplumsal mlkiyetli iletmelerin yrrlkten kaldrlmasn ieren ekonomik reformlarn hzla ilerlemesinin karlnda bir ekonomik yardm paketi sz verildi.3 ABD ile ABden gelen ekonomik yardmlar kapitalizme gei srecini destekledi ve hzlandrd. Ama ayn zamanda szkonusu yardmlar, merkez kapitalist lkelerin Balkanl eski sosyalist lkeler zerinde ekonomik ve politik hegemonya kurmalarna zemin hazrlad. Nitekim uluslararas politikada ticari olanlar dndaki tm tek ynl kaynak transferleri4 anlamna gelen d yardmlar, hedef lke zerinde etki oluturmak amacyla zellikle gl devletlerin kullandklar temel d politika
* 1

Yrd. Do. Dr.; Kocaeli niversitesi, caner.sancaktar@kocaeli.edu.tr Milada Anna Vachudova, Europe Undivided: Democracy, Leverage and Integration After Communism, Oxford, Oxford University Press, 2008, s. 190. 2 Amy Knight, Government and Politics, Raymond Zickel and Walter R. Iwaskiw (der.), Albania: A Country Study, Washington, Federal Research Division Library of Congress, 1994, s. 199. 3 Michel Chossudovsky, Yoksulluun Kresellemesi: IMF ve Dnya Bankas Reformlarnn yz, (ev. Neenur Domani), stanbul, iviyazlar, 1999, s. 296. 4 Faruk Snmezolu, Uluslararas Politika ve D Politika Analizi, stanbul, Filiz Kitabevi, 1995, s. 332.

372

ekonomik etki aralarndan birisidir.5 Dolaysyla bu etki arac, merkez kapitalist lkeler tarafndan, Balkan lkeleri zerinde hegemonya kurmak veya etki oluturmak amacyla sosyalizmden kapitalizme gei srecinde youn biimde kullanld. Merkez kapitalist lkeler ile kapitalizme gei yapan Balkanl lkeler arasnda bor ilikisi olutu. Gnmzde halen devam etmekte olan bu bor ilikisi gei lkelerinin aleyhine ilemektedir. Ayrca uygulanan neoliberal politikalar ticareti serbestletirdi ve bylece merkez kapitalist lkeler ile olan ticaret hacmi hzla artt. Bu ticari ilikiden daha karl kan taraf hi kukusuz merkez kapitalist lkeler oldu. nk kapitalizme gei srecinde ticaretin serbestletirilmesi, Balkanl eski sosyalist lkeleri Batl irketlerin yeni piyasalar haline dntrd. Bylece, Andrew Tylecotenin de belirttii gibi, eski sosyalist lkeler piyasa ekonomisine geile birlikte merkez kapitalist lkelere baml olan yeni bir evreyi oluturdular.6 Kapitalizmin Balkan corafyasnda yeniden yaplandrlmas kanlmaz olarak yeni kapitalist ulus-devletlerin kurulmasna neden oldu. Bylece byk dnm srecinde Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti yedi kk ve zayf kapitalist ulus-devlete blnd: Hrvatistan (1991), Slovenya (1991), Makedonya (1991), Bosna-Hersek (1992), Karada (2006), Srbistan (2006) ve Kosova (2008). Paralanma sonucunda blgedeki devlet says (Trkiye dahil) 12ye ykseldi. Dolaysyla 1990 sonrasnda Balkanlarda blgesel politik-ekonomik-askeri dengeler deiti ve yeniden ekillendi. Yugoslavyada sosyalizmden kapitalizme gei ve lkenin paralanmas ekoslovakya vakasnda olduu gibi barl biimde gereklemedi. Tarihsel olarak srasyla Slovenya, Hrvatistan, Bosna-Hersek, Kosova, Srbistan ve Makedonyada silahl atmalar / savalar yaand. Silahl atmalar / savalar byk toplumsal ve ekonomik ykma neden oldu. kinci Dnya Savandan sonra Avrupada yaanlan en iddetli sava Bosna-Hersekte gerekleti. Yugoslav Savalar ile birlikte soykrm, etnik temizlik, sava sular, zoraki kitlesel gler tekrardan Avrupann gndemine girdi. Yugoslav savalar ancak Batl byk devletlerin mdahaleleri sonucunda durdurulabildi. Bu mdahaleler sonucunda ABD ve Bat Avrupal ordular Bosna-Hersek ve Kosovaya yerleti.7 Sosyalizmden kapitalizme gei srecinde d yardm ve kredilerin yerel iktidar evrelerince zel servet edinme kaynaklar olarak kullanlmas, siyasetin ve sivil toplumun etnik veya dinsel temelde paralanmas, rvetin yaygnlamas, eitim, salk, sosyal gvenlik gibi temel kamu hizmetlerinin bozulmas ve yozlamas, organize su rgtlerinin geliip glenmesi, kayt d ekonominin yaygnlk kazanmas, enflasyonun ykselmesi, isizliin artmas, reel cretlerin dmesi, retken yatrmlarn azalmas, retimin daralmas, d ticaret ve bte aklarnn artmas, fuhu ve uyuturucu madde kullanmnn yaygnlamas gibi byk
Ibid., s. 333-335. Tylecoteden aktaran Ivan T. Berend, Central and Eastern Europe: Detour from the Periphery to the Periphery, Cambridge, Cambridge University Press, 1996, s. 362. 7 Yugoslavyann paralanmas ve bu srete yaanlan savalar hakknda ayrntl bilgi iin bkz.: Jeffrey S. Morton vd., Reflections on the Balkan Wars: Ten Years after the Break-up of Yugoslavia, New York, Palgrave Macmillan, 2004 ; Reneo Lukic - Allen Lynch, Europe from the Balkans to the Urals: The Disintegration of Yugoslavia and the Soviet Union, Oxford, Oxford University Press, 1999 ; Brad K. Blitz, War and Change in the Balkans: Nationalism, Conflict and Cooperation, Cambridge, Cambridge University Press, 2006.
6 5

373

ekonomik, politik ve toplumsal skntlar yaand. Her ne kadar 2000 sonrasnda baz ilerlemeler ve iyilemeler kaydedilmi olsa da, Balkan halklar iin bu skntlar hala devam etmektedir. Sosyalist rejimlerin yklmas, kapitalizme gei, kapitalist dnya ekonomi sistemine entegrasyon ve bu srete yaanlan silahl atmalar Balkanlar corafyas zerinde uluslararas nfuz mcadelesine yeni bir ivme kazandrd ve g dengesini deitirdi. 1945 sonrasnda Balkanlar blgesinde Yunanistan hari sosyalist devrimler gereklemi ve yeni sosyalist rejimler kurulmutu. Bu durum, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birlii (SSCB)nin blgedeki etkisini ve hegemonyasn arttrmt. SSCB, 1980lerde ekonomik-politik kriz dnemine girince Balkanlardaki SSCB etkisi ve hegemonyas azald. 10 yllk kriz dnemi sonunda SSCB, 26 Aralk 1991 tarihinde resmen dald. Ayn yllarda Balkanlardaki sosyalist rejimler pei sra kt. Bylece Balkanlar blgesinde g boluu olutu ve yeni bir nfuz mcadelesi balad. SSCB daldktan sonra eski SSCB corafyas zerinde 15 yeni bamsz devlet kuruldu. Bunlardan en by ve en gls hi kukusuz Rusya Federasyonu oldu. SSCBnin paralanmas sreci ve 1990l yllarda yaanlan ekonomik, politik, toplumsal problemler nedeniyle byk g kaybeden Rusya, 1990l yllarda Balkanlar blgesinde etkili olamad. Blgedeki Rus etkisi 1990larda dibe vurdu. 2000de iktidar ele alan Vladimir Putin ynetimi ile birlikte Rusya, bu tarihten itibaren toparlanma srecine girdi ve gcn arttrd. Bylece Rusya, 2000 sonrasnda Balkanlar blgesi ile daha fazla ilgilenmeye balad ve zellikle Srbistan, Karada ve Yunanistan zerinden blgede etkinliini arttrmaya alt. Fakat bunda imdiye kadar pek baarl olunamad. nk tm abalara ramen Balkanlardaki Rus etkisi gnmzde Srbistan ile snrl kalm bulunuyor. Birleme sonrasnda Almanya Balkan corafyasn yeni yaylma alan olarak grd. zellikle de Haziran 1991de Slovenya ile Hrvatistann bamszlk ilanlar tevik edildi ve desteklendi. Alman d politikas bu iki Yugoslav cumhuriyeti kendi tarihsel nfuz alan olarak alglad ve 1991den itibaren iki lke zerinden etkinliini arttrd. Bu srete Avusturya, Almanyann en yakn destekisi oldu.8 Avrupann dier byk glerinden olan ngiltere, Fransa ve talya da, Balakanlardaki byk dnm (sosyalizmden kapitalizme gei ve Yugoslavyann paralanmas) srecinde blge zerinde glerini arttrdlar. Yani bu be Avrupal devletin Balkanlardaki tarihsel etkileri 1990 sonrasnda ykselie geti. nk SSCBnin paralanmas ve blgedeki sosyalist rejimlerin kmesi buna uygun bir zemin hazrlad. SSCBnin paralanmas ve blgedeki sosyalist rejimlerin kmesi ayn zamanda ABDye de blgede etkisini arttrma imkan sundu. Bylece ABD, Balkanlar corafyas zerinde tarihinde hi olmad kadar yksek nfuza ve etkinlie 1990 sonrasnda ulat. ABD blge zerinde nfuzunu arttrmak iin zellikle Arnavutluk,

Birleme sonras Almanyann Balkan politikas hakknda bkz.: Diana Johnstone, Ahmaklarn Seferi: Yugoslavya, NATO ve Batnn Aldatmacalar, (ev. Emre Ergven, Engin Bulut), stanbul, Balam Yaynlar, 2004, s. 223-268.

374

Bosna-Hersek, Kosova, Bulgaristan, Romanya, Hrvatistan ve Makedonya ile sk ilikiler gelitirdi ve Kuzey Atlantik Antlamas rgt (NATO)n kulland. Byk dnm Balkanl lkeler iin bir gvensizlik sorunu meydana getirdi. nk bu srete bir takm Byk Projeler (Byk Arnavutluk, Byk Romanya, Byk Srbistan, Byk Hrvatistan, Byk Makedonya gibi) ortaya kt ve komu lkeler birbirlerine kar irredentist politikalar uygulamaya balad. Dolaysyla Balkanl yeni kapitalist devletler (Srbistan hari); kendilerini gvence altna almak, kapitalizme gei srecini hzl biimde ve en dk maliyetle gerekletirmek, ABDden ve Bat Avrupal gl devletlerden destek almak iin NATOya katlmak istediler. Slovenya, Romanya ve Bulgaristan 2004te, Hrvatistan ve Arnavutluk 2009da bu amalarna ulatlar. Makedonya ise, kendisinden talep edilen tm kriterleri karlam olmasna ramen, Yunanistann vetosu nedeniyle NATOya katlmn gerekletiremiyor. Bosna-Hersek, Karada ve 17 ubat 2008de resmen Srbistandan bamszln kazanan Kosova, NATOya katlabilmek iin almalarn srdren dier Balkan devletleridir. Kosovada yaanlan problemlerden dolay Mart 1999da NATO tarafndan bombalanan Srbistan, NATOya katlmay amalamayan tek Balkan devletidir. Srbistan, gvenlik konusunda NATOya katlmak yerine Rusya Federasyonu ile ibirlii yapmay tercih ediyor. Balkanl sosyalist lkeler kapitalizme gei ile birlikte yzlerini ABye dndler. Temel amalar Birlie katlmaktr. Bu amacn temel motivasyon unsurlar; kapitalizme geii geri dnlmez bir sre haline getirmek, Avrupa ailesinin bir paras olmak, Batnn gvelik emsiyesi altna girmek ve tabi ki zenginlemek oldu. Buna karlk AB, Balkanl gei lkelerinden temel hak ve zgrlklere sayg, hukukun stnl, aznlk haklar, ok partili parlamenter demokrasi ve ileyen piyasa ekonomisi talep etti. Dolaysyla ABden gelen yardmlar bu kstaslara baland. AB yardmlarnn temel amac ise, sosyalizmden kapitalizme gei srecinin Birlik kriterleri/kontrol erevesinde devam ettirilmesi ve hzla tamamlanmasdr. Slovenya 2004te, Bulgaristan ile Romanya 2007de ABye katlmay baardlar. 3 Ekim 2005 tarihinden buyana AB ile tam yelik mzakere srecini srdrmekte olan Hrvatistann 2012de Birlie tam ye olmas bekleniyor. Bosna-Hersek, Arnavutluk, Makedonya, Srbistan ve Karada lkelerinin ABye entegrasyon sreleri ise, deiik hz ve dzeylerde olsa da, stikrar ve Ortaklk anlamalar erevesinde srdrlyor.9

Balkan lkelerinin ABye ve NATOya entegrasyonu hakknda bkz.: Alain Servantie, EU Enlargement in the Balkans: Socioeconomic Cooperation with-in EU Context, Caner Sancaktar (der.), 2. Uluslararas Balkan Kongresi: Balkanlarda Sosyo-Ekonomik birlii ve Kalknma, stanbul, TASAM Yaynlar, 2010, s. 387-390 ; Ulu zlker, Avrupa Birliinin Balkan Politikas, Caner Sancaktar (der.), Uluslararas Balkan Kongresi: Balkan Milletleri Arasnda Etkileim, stanbul, TASAM Yaynlar, 2009, s. 209-211 ve Milan Jazbec, The Integration Process as a Tool Stability and Security in the Western Balkan, 21 Nisan 2009, http://www.ifimes.org/default.cfm?Jezik=En&Kat=10&ID=445 (Eriim Tarihi 2 ubat 2011).

375

Bu lkelerden Makedonyann nndeki en byk engel, NATOya katlm srecinde olduu gibi Yunanistandr. Yunanistan, Makedonyay Makedonya Cumhuriyeti ad altnda tanmyor ve bu isim anlamazl nedeniyle Makedonyann hem NATOya hem de ABye katlmasn veto ediyor. Dolaysyla Yunanistann kar kmasndan dolay AB ile Makedonya arasnda tam yelik mzakere sreci bir trl balatlamyor.10 18 Austos 2011 itibariyle 80 devlet tarafndan tannmakta olan Kosova Cumhuriyeti ise, be AB yesi (spanya, Yunanistan, Kbrs Cumhuriyeti, Romanya, Slovakya) tarafndan halen tannmyor.11 Bu durumda Kosovann ABye katlm imdilik imkansz grnyor. Kapitalizme gei sreci ve Yugoslavyann paralanmas, blge lkelerini, Bat Avrupal merkez kapitalist devletlerin ve ABDnin evresi haline getirdi. Romanya, Bulgaristan ve Slovenyann ABye katlm ve dier Balkan lkelerinin uzun sredir devam etmekte olan zorlu entegrasyon sreleri hakim merkez baml evre ilikisini sona erdirmedi. ABye entegrasyon sreci ilerledike Avrupa iinde merkez evre ilikisi daha da pekiiyor, Balkan corafyas Bat Avrupann arka bahesine dnyor. Arka bahe, merkez Bat lkelerine ucuz emek-gc, ucuz retim aralar/girdileri ve yeni piyasalar salyor. Merkez Bat lkeleri ve ABD, bu blgeye sadece ekonomik olarak deil, fakat ayn zamanda askeri, sosyo-kltrel ve ideolojik olarak da yerleiyor. Balkan lkelerinin ABye entegrasyonu sreci blgedeki problemleri zmekte yetersiz kalyor. Baka bir ifadeyle, ABye entegre olmak, blgede yaanlan ekonomi, politik ve toplumsal problemlerin zmlmesi iin tek bana yeterli olmuyor. Son olarak ABye katlan Bulgar ve Romen ekonomilerinin u anki kt durumlar bunu aka gsteriyor. Bulgaristan ve Romanyada isizlik oranlar srasyla %9,2 ve 8,2, yoksulluk snr altnda yaayan nfusun toplam nfusa oran ise %21,8 ve %25dir.12 Yani AB yesi Bulgaristanda yaklak her be kiiden biri ve Romanyada her drt kiiden biri yoksulluk snr altnda yayor. AB yesi Slovenyann, snr anlamazl nedeniyle komusu (ve eski Yugoslav orta) Hrvatistana tam yelik mzakere srecinde zaman zaman engel karmas da,13 Avrupa entegrasyon srecinin Balkan corafyasndaki sorunlar
Yunanistan - Makedonya anlamazl ve bunun Makedonyann AB ile NATOya entegrasyon srecine olumsuz etkisi hakknda ayrntl bilgi iin bkz.: Melpomeni Korneti, The Macedonian Perspective and Role in the Balkans, Caner Sancaktar (der.), Uluslararas Balkan Kongresi: Balkan Milletleri Arasnda Etkileim, stanbul, TASAM Yaynlar, 2009, s. 279-283 ; Evangelos Kofos, Greek Policy Considerations over FYROM Independence and Recognition, James Pettifier (der.), The New Macedonian Question, London, Macmillan Press, 1999, s. 226-262 ; ule Kut, Balkanlarda Kimlik ve Egemenlik, stanbul, stanbul Bilgi niversitesi Yaynlar, 2005, s. 17-19, 121-144 ; Ljupco Vrangeloski, Macedonia and Its Euro-Atlantic Prospects, 5 Mays 2009, http://www.ifimes.org/default.cfm?Jezik=En&Kat=10&ID=459, (Eriim Tarihi 17 Mart 2011). 11 http://www.rks-gov.net/sq-AL/Pages/ShtetKaneNjohurKosoven.aspx, (Eriim Tarihi 23.08.2011). 12 https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/bu.html (Eriim Tarihi 6 Mays 2011) ve https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/ro.html (Eriim Tarihi 6 Mays 2011). 13 Solven-Hrvat snr anlamazl ve bunun Hrvatistann Avrupa Birliine katlm zerindeki etkisi hakknda ayrntl bilgi ve farkl yorumlar hakknda bkz.: Anze Voh Bostic, SlovenianCroatian Border Dispute: A Political Perspective, 28 Aralk 2009, http://www.ifimes.org/default.cfm?Jezik= En&Kat=10&ID=505, (Eriim Tarihi 23 ubat
10

376

zmede yetersiz kaldnn bir baka gstergesidir. Ayrca NATOnun Balkanlardaki operasyonlar ve blge lkelerinin NATOya katlmlar, scak atmalarn nne gemi olsa da, blge lkeleri arasndaki anlamazlklar tam olarak zemiyor ve gven bunalmn sona erdiremiyor. Tm bu nedenlerden dolay, Balkan lkeleri arasnda blgesel ibirlii srecinin ilerletilmesine byk ihtiya duyuluyor. birlii, Balkan devletleri ve halklar arasnda ekonomik, sosyal, kltrel ve politik dzeylerde gelitirilmelidir. birliinin gelitirilmesinde blge hkmetlerinin rol byk olmakla birlikte, sivil toplum kurulularnn, dnce kurulularnn, niversitelerin, entelektellerin ve medyann da rol son derece nemlidir. Sadece hkmetler dzeyinde gelitirilecek olan ibirlii ilikileri, sivil aya eksik kald takdirde uzun vadeli olamaz. Hem resmi makamlar hem de sivil toplum aktrlerini ierecek biimde Balkan lkeleri arasnda gelitirilecek olan ok boyutlu blgesel ibirlii, blgede yaanan gncel sorunlarn zlmesine, bar, gvenlik ve demokrasinin tesis edilip gelitirilmesine ve sosyo-ekonomik kalknma srecinin salkl biimde srdrlmesine hizmet edecektir. Ayrca Balkan lkelerinin Avrupa btnleme sreci iinde daha salam bir pozisyona sahip olmalar iin de blgesel ibirliinin gelitirilmesi byk nem tayor. Blgesel ibirlii, Balkan lkelerinin geliimine katk salayaca iin, bu lkelerin baml evre pozisyonundan kurtulmalarna yardmc olacaktr. Fakat blgesel ibirliinin Balkanlar corafyasnda gelitirilmesi hi de kolay olmuyor ve olmayacaktr. nk blgesel ibirliinin gelitirilmesini zorlatran pek ok engel mevcuttur. Bunlardan birisi (tek deil), blge lkelerinde halen canlln ve etkinliini devam ettirmekte olan ar milliyetiliktir. 2. Balkanlarda Ar Milliyetilik Milliyetilik; (1) ortaya k nedenlerine, (2) beslendii kaynaklara, (3) ekonomikpolitik amalarna ve (4) amaca ulamak iin kullanlan yntemlere gre ekillenen ve ina edilen bir ideoloji ve politik harekettir. Bu nedenle tek tip milliyetilikten sz etmek mmkn deildir. Ortaya k nedenlerine, beslendii kaynaklara, ekonomik-politik amalarna ve amaca ulamak iin kullanlan yntemlere gre deiik milliyetilik trleri vardr: Liberal milliyetilik, muhafazakar milliyetilik, yaylmac (emperyalist) milliyetilik, anti-smrgeci milliyetilik, smrgecilik sonras Bat kart milliyetilik, yurttala dayal milliyetilik, etnik milliyetilik, kltrel milliyetilik, ayrlk milliyetilik gibi14

2011) ; Stanko Nick, Balkan Problems at Europes Door, 3 Mart 2009, http://www.ifimes.org/default.cfm?Jezik=En&Kat=10&ID=433, (Eriim Tarihi 3 Ocak 2011) ve Hannes Swoboda, Balkans: Stay in the Waiting Room, 19 Mart 2009, http://www.ifimes.org/default.cfm?Jezik=En&Kat=10&ID=437, (Eriim Tarihi 3 Ocak 2011). 14 Daha fazla bilgi iin bkz.: Andrew Heywood, Siyasi deolojiler, (ev. Hsamettin na), Ankara, Adres Yaynlar, 2007, s. 191-230.

377

Pek ok milliyetilik trnden birisi ar milliyetiliktir. Ar milliyetilii, Cas Muddeden hareketle15, teki etnik ve dinsel gruplara mensup kiilere ynelik organize ayrmclk ve iddet uygulayan milliyetilik tr olarak tanmlyorum. Bu tanmdaki ekliyle ar milliyetilik, Balkan lkelerinde 1980-2000 dneminde yani sosyalizmden kapitalizme geiin gerekletii yllarda ykselie geti ve yaygnlat. 2. 1. Ar Milliyetiliin Nedenleri Balkan lkelerinde 1980-2000 dneminde ar milliyetilii gelitiren ve yaygnlatran balca nedenler gei srecinde isizliin ve yoksulluun artmas ve kitlesellemesi, belirsizlik ve gvensizlik ortamnn olumas ve yaygnlamas ve politikaclarn artan milliyeti sylemleri oldu. Sosyalizmden kapitalizme gei sreci isizlii ve yoksulluu arttrd ve kitleselletirdi. rnein Yugoslavyada 1961 ylnda isizlik oran %2,8 ve 1952-1973 dneminde ortalama % 6,3 iken, 1984te %16,3, 1980-1988 dneminde ortalama %14,2, 1989da %12,6, 1990da %13,8 ve 1991in ilk alt aynda %15,5 olarak gerekleti. 1982 ylnda isizlerin says 800.000 idi.16 Bir baka kaynaa gre; 1986 ylnda 2.527.000 kii yani alabilir nfusun %37,6s Yugoslavyadaki isizler ordusunu meydana getiriyordu.17 sizliin ve yoksulluu nedeni, tekiolarak grld. Yani isizlik ve yoksulluktan dolay teki etnik ve dinsel gruplar suland. rnein; isizliin ve yoksulluun nedeni ar milliyeti Arnavutlara gre Srplardr, ar milliyeti Srplara gre Hrvatlar ve Slovenlerdir, ar milliyeti Makedonlara gre Arnavutlardr, ar milliyeti Bulgarlara gre Trklerdir, vs Bu durumda, ar milliyetilie gre isizlik probleminin zlmesi iin yaplmas gereken, isizlie sebep olan teki etnik ve dinsel gruplarn ekonomi-politik alandan tasfiye edilmesidir.18 Ayrca gei srecinde, eski sosyalist ekonomik-politik-toplumsal kurumlar tasfiye edildi ve kapitalizme uygun yeni kurumlar oluturuldu. Eski sosyalist kurumlar abuk tasfiye edildi. Ama eski kurumlarn yerine yeni kurumlar ayn hzda abuk ina edilemedi. Dolaysyla eski kurumlarn ykld, ama yeni kurumlarn henz tam olarak olumad Balkan lkelerinde, kitleler iin bir belirsizlik ve gvensizlik ortam olutu ve yaygnlat. Gei srecinde artan isizlik ve yaygnlaan yoksulluk, belirsizlii ve gvensizlii daha da derinletirdi ve yaygnlatrd.19

Cas Mudde, Racist Extremism in Central and Eastern Europe, East European Politics and Societies, Vol. 19, No. 2, 2005, s. 162. 16 James H. Gapinski, The Economic Structure and Failure of Yugoslavia, Westport, Conn., Praeger Publishers, 1993, s. 8de Tablo 1.1 ; Ronald H. Linden, The Impact of Interdependence: Yugoslavia and International Change, Comparative Politics, Vol. 18, No. 2, 1986, s. 222 ; Emil Primorac - Mate Babic, Systemic Change and Unemployment Growth in Yugoslavia, 1965-1984, Slavic Review, Vol. 48, No. 2, 1989, s. 208de Tablo 9. 17 Joze Mencinger, From a Capitalist to a Capitalist Economy, James Simmie ve Joze Dekleva (der.), Yugoslavia In Turmoil: After Self-management, London, Pinter Publishers, 1991, s. 78 ve 82de 5.1 ve 5.3 numaral tablolar. 18 Ayrntl bilgi iin bkz.: Milica Zarkovic Bookman, Economic Decline and Nationalism In The Balkans, New York, St. Martins Press, 1994. 19 Susan L. Woodward, Balkan Tragedy: Chaos and Dissolution After the Cold War, Wahington, D. C., the Brookings Institution, 1995, s. 52.

15

378

Gvensizlik ve belirsizlik ortamna srklenen emeki kitleler, tek tek bireylerden daha stn ve daha gl olarak alglanan sper gl birlie yani ulusa yneldiler. 1950-1980 dneminde emeki kitlelere nemli bir dzeyde ekonomik refah ve toplumsal-ekonomik gvenceler salam olan sosyalist kurumlarn datld ve rekabeti-bireyci serbest piyasa ekonomisine geiin yaand bir sre ierisinde insanlar, kendi ulusunu gvence yuvas, bamsz ulusal ekonomiyi de ekonomik refah ve ekonomik kurtulu kaps olarak grmeye baladlar.20 sizlik-yoksulluk ve belirsizlik-gvensizlik ortamna bir de politikaclarn milliyeti sylemleri eklendi. Politikaclar, yeni kapitalist dnemde siyasal iktidar ele geirebilmek iin milliyeti sylem kullandlar. Eski sosyalist dnemin pek ok komnist lideri, yeni kapitalist dnemde yaylmac veya ayrlk milliyeti hareketlerin yeni milli liderlerine dntler. Yeni dnemin politik alannda iktidar olabilmek iin komnistten milliyetiye dnen bu politik liderler, yeni dnemde yeni dman, eski dnemde birlikte yaam olduklar teki etnik ve dinsel gruplarda kefettiler ve her trl ekonomik, politik, toplumsal skntlardan dolay yeni dmanlarn sorumlu tutup suladlar.21 Milliyeti sylem, gl ulusa ve gl ulus-devlete vurgu yapt. Politikaclarn bu milliyeti sylemi, belirsizlik-gvensizlik iinde olan isizyoksul kitleleri kolaylkla etki altna ald. nk milliyeti sylem; gl ulus ve gl ulus-devlet kurulunca isizliin, yoksulluun, belirsizliin ve gvensizliin sona ereceini vaat ediyordu. Bylece; isizlikten, yoksulluktan, belirsizlikten ve gvensizlikten bkm olan kitleler, zenginlii ve gveni gl ulusta ve gl ulus-devlette aramaya baladlar. 2. 2. Ar Milliyetiliin Beslenme Kaynaklar Sosyalizmden kapitalizme gei srecinde artan isizlik-yoksulluk, belirsizlikgvensizlik ve politikaclarn milliyeti sylemleri ar milliyetilii ortaya kard ve gelitirdi. Bu srete ar milliyetilii besleyen temel kaynak ise; antikomnizm, din-kilise ve yabanc dmanl oldu. Ar milliyetiler, 1980lerde gelien komnizm kart muhalefet iinde yer aldlar ve sosyalist rejimlerin kmesinde nemli rol oynadlar. nk komnizm dncesi ve sosyalist rejim, gl ulusun ve gl ulus-devletin kurulmasn engelliyordu. nk komnizm dncesi, uygulamada her ne kadar baz farkllklar ve sapmalar yaanm olsa da, z itibariyle ulusulua ve ulus-devlet modeline kardr, hangi ulusa mensup olursa olsun tm iilerin ve halklarn birliini savunur. rnein Yugoslavya sosyalist deneyiminde bu durum (iilerin ve halklarn birlii); Yugoslavizm (Yugoslavyaclk) ve Bratstvo i Jedinstvo (Kardelik ve Birlik) olarak ifade ediliyordu. Bu anlaytan hareketle Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti (YSFC), alt federe cumhuriyetten ve iki zerk eyaletten oluan bir
Zagorka Golubovic, Contemporary Yugoslav Society: A Brief Outline of its Genesis and Characteristics, John B. Allcock et al (der.), Yugoslavia In Transition: Choices and Constraints, New York, Berg Publishers, 1992, s. 114-115. 21 Svetozar Stojanovic, The Fall of Yugoslavia: Why Communism Failed, New York, Prometheus Books, 1997, s. 290-295.
20

379

federasyon olarak rgtlendi. Federal birlikten ayrlma hakk dahil federe sosyalist cumhuriyetlerin ok geni ekonomik, politik ve sosyo-kltrel haklar, yetkileri ve zgrlkleri vard. Srbistan iinde kalan iki zerk eyalet (Kosova ve Voyvodina) ise, birlikten ayrlma hakkna sahip olmasalar da, kendi yasama, yrtme, yarg organlarna ve bu organlar zerinden ekonomik, politik (ynetimsel) ve sosyo-kltrel haklara, yetkilere ve zgrlklere sahipti.22 Tannan bu geni haklara, yetkilere ve zgrlklere ramen 1980lerde ykselie geen ar milliyeti hareketler, YSFCyi, kendi ulusal kimliklerini zayflatmakla suladlar! Ayrca YSFCyi kendi ulus-devletlerinin kurulmas nnde byk bir engel olarak grdler. Bu bak as, 1980li ve 1990l yllarda YSFC corafyasnda gelien tm ar milliyeti hareketlerin ortak bir zellii oldu. Bu nedenle, kendi ulusdevletlerini kurmak iin birbirleriyle atan ar milliyeti gruplar/hareketler, Yugoslavyadaki sosyalist zynetim sisteminin tasfiye edilmesi, Yugoslavizm (Yugoslavyaclk) dncesinin geriletilmesi ve Bratstvo i Jedinstvo anlaynn yok edilmesi konusunda uzlaarak birlikte hareket ettiler.23 Ar milliyetiler, komnizm ideolojisine ve sosyalist rejime kar kilise ve din adamlar ile ibirlii yaptlar. Kilise ve din adamlar da, komnist dnceyi geriletmek ve sosyalist rejimi kertmek iin ar milliyetilere destek verdiler. Ayrca ar milliyetilik, kendi ulusunu ve kendi ulusal kimliini yceltmek ve kutsamak iin dini kulland. Ar Hrvat ve Sloven milliyetiliine gre Katoliklik Hrvat ve Sloven uluslarnn ve ulusal kimliklerinin ayrlmaz paralardr. te yandan, ar Srp, Bulgar, Yunan ve Romen milliyetiliine gre ise Ortodoksluk kendi uluslarnn ve ulusal kimliklerinin ayrlmaz parasdr. Yani din kullanlarak, ulus ve ulusal kimlik kitleler nezdinde yceltildi, kutsand ve merulatrld. Vejokslav Pericann son derece nemli tespitine gre; Yugoslavyada din ile ar milliyetilik arasnda dorudan ba kuruldu ve bylece din, milliyeti ykselite ve lkenin paralanmasnda aktif rol oynad. Katolik ve Ortodoks kiliseleri zellikle 1980de Tito ldkten sonra faaliyetlerini hzlandrdlar, milliyetilii krklediler, toplumu din zerinden bldler, farkl dinlere mensup insanlar arasnda dinsel nefret tohumlar ektiler. Din adamlarnn ounluu sosyalist rejimin yklmasn arzuluyordu ve bunun iin de byk gayret sarf ettiler. nk sosyalist rejim din adamlarnn ekonomik, politik ve toplumsal nfuzlarn byk lde krmt. Sosyalist rejimin kmesi ve ulus-devletlerin kurulmas, din adamlarna, sosyalizm ncesi dnemlerdeki eski nfuzlarn geri iade edecekti.24 Ar milliyetiliin nc beslenme kayna ise yabanc dmanl oldu. lkede yaanlan isizlik, yoksulluk, belirsizlik, gvensizlik gibi eitli olumsuzluklardan dolay yabanclar suland. Ayrca ar milliyetilie gre yabanclar, gl ulusun ve gl ulus-devletin kurulmasn engelleyen dmanlardr. Peki, bu dman yabanclar kimdir? Ar milliyetilie gre bu dman
Ayrntl bilgi iin bkz.: Alpaslan Ikl, Kuramlar Boyunca zynetim ve Yugoslavya Deneyi, stanbul, Alan Yaynclk, 1983, s. 136-158. 23 Bu konuda rnek bir alma iin bkz.: Arnold Suppan, Yugoslavism versus Serbian, Croatian, and Slovene Nationalism: Political, Ideological, and Cultural Causes of the Rise and Fall of Yugoslavia, Norman M. Naimark - Holly Case (der.), Yugoslavia and Its Historians: Understanding the Balkan Wars of the 1990s, Stanford, Stanford University Press, 2003, s. 116-139. 24 Ayrnt iin bkz.: Vejokslav Perica, Balkan Idols: Religion and Nationalism in Yugoslav States, Oxford, Oxford University Press, 2002.
22

380

yabanclar, lke iinde yaayan teki etnik ve dinsel gruplardr. Yani lkedeki teki etnik ve dinsel gruplar, egemen ulusun ve ulus-devletin dmanlar olarak kabul edildi.25 Baz durumlarda ABD ve Bat Avrupal byk gler de dman yabanclar olarak grld. Nitekim ar milliyetiler, ABye katlmaya kar ktlar ve halen kar kyorlar. nk onlara gre ABye katlm, ulusal kimlii zayflatyor ve gl ulus-devletin kurulmasn engelliyor. Gnmzde bu ekilde dnen ar milliyeti partilere rnek olarak Bulgaristanda Volen Siderov liderliindeki Ataka (Atak) Partisi ve Srbistanda Vojislav Seselj liderliindeki Srp Radikal Partisi verilebilir. Gnmzde Bulgaristan Meclisinde 21 sandalyeye sahip olan ve milliyeti merkez sa hkmetini dardan destekleyen Ataka Partisi, NATOdan ve ABden ayrlmay, Batl glerle ilikilerin zayflatlmasn, buna karlk Rusya ve Srbistan ile ilikilerin gelitirilmesini savunuyor.26 u anda Srbistan Meclisinde 57 sandalyeye sahip olan Srp Radikal Partisi, Vojislav Seselj liderliinde 1991de kuruldu. Kurulduu gnden itibaren Srbistanda ve ayrca Bosna-Hersek, Karada, Makedonya, Kosova ve Hrvatistan Srplar arasnda rgtlendi. 1990larda Hrvatistan ve Bosna-Hersek topraklarnda yaanlan savalarda aktif olarak yer alan parti, silah zoru kullanlarak Byk Srbistan idealinin gerekletirilmesi iin mcadele etti. Partinin kurucu lideri Vojislav Seselj, sava sulusu olarak 2003te tutukland. Kasm 2007den itibaren Laheydeki Eski Yugoslavya in Uluslararas Ceza Mahkemesinde Seseljin yarglanmasna devam edilmektedir. Byk Srbistan idealini halen devam ettirmekte olan Radikal Parti, NATOya ve ABye katlmay reddediyor, ABD ve Bat Avrupal devletlerle ilikilerin kesilmesini, buna karlk Rusya ile ilikilerin gelitirilmesini savunuyor. Ayrca Radikal Parti, ABD ve Bat Avrupa ittifak tarafndan ynetilen kreselleme srecine kar kyor. nk Bat ttifak, Radikal Partiye gre, Srbistan AvroAtlantik btnlemesine ve kresellemeye dahil ederek Srp ulusunu kleletirmek istiyor.27 2. 3. Ar Milliyetiliin Ekonomik-Politik Amac Milliyetilik ideolojisini/hareketlerini ekillendiren ve ina eden unsurlardan birisinin ekonomik-politik ama olduunu yukarda belirtmitik. Balkanlarda 1980 sonrasnda ykselen ar milliyetiliin nihai ekonomik-politik amac, sosyalizmden kapitalizme gei srecini tamamlamak ve kendi Gl Kapitalist Ulus-Devletini kurmaktr. Nitekim bu nedenle, Balkan lkelerindeki ar milliyeti partiler ve politikaclar 1980-2000 dneminde Byk Projeler gelitirdiler: Byk Arnavutluk, Byk Hrvatistan, Byk Makedonya, Byk Romanya, Byk Srbistan, Byk Bulgaristan projeleri gibi Balkanlarda sosyalist rejimlerin kt ve SSCBnin dald 1990larn banda lkemizde gelien Adriyatikten in Seddine Trk Dnyas dncesi de,
Bkz.: Mudde, a. g. m., s. 163-167 ve Jacques Julliard, Geliyorum Diyen Faizm, (ev. Zafer skl), stanbul, AFA Yaynlar, 1994. 26 Ataka Partisi hakknda ayrntl ayrntl bilgi iin bu partinin resmi sitesine baklabilir: www.ataka.bg 27 Daha fazla bilgi iin bkz.: www.srpskaradikalnastranka.org.rs ; www.vseselj.com ve www.antiglobalizam.com
25

381

lkemizdeki ar milliyetilerin gelitirdii bir baka Byk Proje idi. Bu Byk Trk Projesine gre Trkiye, Balkanlardaki Trk ve Mslman topluluklarnn hamisi ve Orta Asya ile Kafkasyadaki Trk Cumhuriyetlerinin abisi olacaktr. Bylece Trkiye; Balkanlar, Orta Asya ve Kafkasyada hegemonik g olacaktr. Bu hegemonik gcn zeminini, ad geen blgelerdeki Trk ve Mslman topluluklar oluturacaktr. Adriyatikten in Seddine Trk Dnyas projesini sadece Trkiyedeki ar milliyetiler desteklemedi. Bu Byk Trk Projesi, ayn zamanda; d piyasalarn geniletmek isteyen Trkiyeli kapitalistler, kapitalistlerin ideolojik ortaklar liberal aydnlar, ad geen blgelerde Mslman Birlii kurmak isteyen dinci-muhafazakar politikaclar ve bu politikaclarn ideolojik ortaklar dinci-muhafazakar aydnlar tarafndan da destekledi. Fakat hedeflenen blgelerdeki gayrimslim ve Trk olmayan devletler/halklar, Adriyatikten in Seddine Trk Dnyas projesine sert tepki gsterdiler. Ayrca bu projeye bir baka olumsuz tepki, Trk Cumhuriyetlerinden geldi. nk SSCBnin dalmasyla birlikte bamszln yeni kazanan Trk Cumhuriyetleri, tekrar bir baka gcn (bu g soyda ve dinda olsa dahi) hegemonyas altna girmek istemiyorlard. Ar milliyetiliin Byk Projeleri, sosyalizmden kapitalizme gei srecinde mmkn olduu kadar ok piyasa ve kaynak kapmay hedefliyordu. Baka bir ifadeyle, Gl Kapitalist Ulus-Devlet kurmak iin, mmkn olduu kadar ok piyasalar ve kaynaklar ele geirilmesi gerekiyordu. nk kapitalizm ve kapitalist sermaye birikimi, geni piyasaya ve bol ucuz kaynaklara ihtiya duyar. Bu amala Balkanl ar milliyetiler 1980li ve 1990l yllarda birbirlerinin topraklarna ve kaynaklarna gz diktiler. 2. 4. Ar Milliyetiliin Kulland Yntemler Balkan lkelerindeki ar milliyeti hareketler, kendi Byk Projelerini gerekletirmek amacyla, yani kendi Gl Kapitalist Ulus-Devletlerini kurmak amacyla, 1980-2000 dneminde eitli yntemler kullandlar. Bu yntemleri be grupta zetleyebiliriz: (1) teki etnik ve dinsel gruplarn asimile edilmesi: Bu yntem, teki etnik ve dinsel gruplarn dil ve dinlerinin yasaklanmas, yer ve kii adlarnn deitirilmesi ve yasaklanmas, resmi egemen dil ve dinin teki etnik-dinsel gruplara retilmesi veya zorla dayatlmas eklinde gerekletirildi. rnein; Bulgaristan Trkleri 1984-1990 yllarnda bu tr uygulamalara maruz kald. 1984 ylnda Soya Dn (Vzroditelen Protses) ad altnda karlan bir yasa, Bulgaristan Trklerinin adlarn Bulgarcalatrd, Trke konumay ve etnik kimlii ve dinsel inanc ifade eden her trl sosyo-kltrel faaliyetlerin icra edilmesini yasaklad.28 (2) teki etnik ve dinsel gruplarn politik, ekonomik, sosyo-kltrel ve entelektel alanlardan dlanmas: (a) Ekonomik alandan dlama, zellikle i yapma imkan tanmama, ie almama veya iten karma; (b) politik alandan dlama, ounlukla siyasi partilerin kapatlmas, siyasi liderlerin hapse atlmalar ve siyasetten men
Hasine en, 1989 Bulgaristan Gmenleri ve Sorunlar, Uluslararas Balkan Kongresi: Balkan Milletleri Arasnda Etkileim, Caner Sancaktar (der.), stanbul, TASAM Yaynlar, 2009, s. 398 ve Rafet Ulutrk, Bulgaristan Trklerinin Sorunlar, Uluslararas Balkan Kongresi: Balkan Milletleri Arasnda Etkileim, Caner Sancaktar (der.), stanbul, TASAM Yaynlar, 2009, s. 491-492.
28

382

edilmeleri (yasaklanmalar); (c) sosyo-kltrel alandan dlama, genellikle dilin, dinin ve dier sosyo-kltrel unsurlarn yasaklanmas; (d) entelektel alandan dlama ise, entelektel sekinlerin hapse atlmalar ve entelektel almalarn (kitap, dergi, gazete, mzik, tiyatro, filim, vs.) yasaklanmas eklinde gerekletirildi. (3) teki etnik ve dinsel gruplarn lke dna kovulmalar (ge zorlanmalar): Bulgaristan Trkleri 1984-1990 dneminde, Bosna-Hersekteki Bonaklar i savan yaand 1992-1995 yllarnda, Hrvatistandaki Srplar i savan yaand 19911995 yllarnda ve Kosoval Arnavutlar 1998-1999 yllarnda kitlesel olarak ge zorlanan Balkanl topluluklar oldu. Ayrca Kosova Kurtulu Ordusu (UK) ad altnda rgtlenen Arnavut silahl gruplar, Kosovada yaayan sivil Srplar 1998-1999 yllarnda ve Srbistann gney dousunda yer alan Presevo Vadisinde (Presevo, Bujanovac ve Medveda belediyeleri) yaayan sivil Srplar 2000-2001 yllarnda ge zorlad. Arnavut silahl gruplardan kaan Srplar, evlerini, iyerlerini ve topraklarn geride brakarak kendileri ve ocuklar iin Srbistann daha gvenli blgelerine sndlar. Ayrca Bosna-Hersek Sava boyunca Bosna-Hersekten Srbistana kitlesel Srp g ve Bosna-Hersekten Hrvatistana kitlesel Hrvat g yaand. (4) teki etnik ve dinsel gruplara ynelik soykrm uygulanmas: 09.12.1948 tarihinde Birlemi Milletler Genel Kurulunda kabul edilen Soykrm Suunun nlenmesi ve Cezalandrlmas Szlemesine gre soykrm; rk, ulus, soy veya din zelliklerine dayal bir insan grubunun tamamna veya bir ksmna kar bar veya sava zamannda gerekletirilen (a) fiziksel varlna son verme, (b) fiziksel varlnn sona ermesini salayacak koullar oluturma, (c) fiziksel veya psikolojik saln bozma, (d) doumlarn gereklemesini engellemek iin tedbirler alma, (e) ocuklar gruptan koparp baka bir gruba nakletme fiilleridir. Szlemeye gre; (a) bu fiillerden hepsini, birkan veya birisini yapan, (b) bu fiillerin yaplmasn zendiren, (c) bu fiillere niyetli olan, (d) bu fiillerin planlanmasna, hazrlanmasna, yaplmasna katlan veya yardm eden kiiler soykrm yapma suunu ilemi olurlar.29 Bu szlemede tarif edildii biimiyle soykrm; Bosna-Hersek Sava sresince Srp ve Hrvat silahl gleri tarafndan Bonaklara, Kosova Sava sresince Srp silahl gleri tarafndan Arnavutlara, Hrvatistandaki sava sresince Hrvat silahl gleri tarafndan Hrvatistanl Srplara kar uyguland. Ayrca 1990l yllarda Kosovada ortaya kan Arnavut silahl gruplar Kosoval Srp sivillere ynelik, 20002001 yllarnda Presevo Vadisinde UK gruplar buradaki Srp sivillere ynelik ve Bosna-Hersek Sava srasnda Bonak silahl gruplar Bosnal Srp ve Hrvat sivillere ynelik silahl saldrlar ve cinayetler gerekletirdiler.30 Kosova ile Presevo Vadisinde Srp sivillere ynelik ve Bosna-Hersekte Srp ve Hrvat sivillere ynelik gerekletirilmi olan bu saldrlar ve cinayetleri, 1948 tarihli Soykrm Suunun nlenmesi ve Cezalandrlmas Szlemesine gre soykrm olarak nitelendirmek mmkn deildir. Fakat bu saldr ve cinayetleri, uluslararas hukuka gre sava suu ve insanla kar su olarak nitelendirmek mmkndr. nk gnmzde uygulanmakta olan uluslararas hukuk kurallarna gre; sivilleri

29 30

Hseyin Pazarc, Uluslararas Hukuk, Ankara, Turhan Kitabevi, 2006, s. 203. Bkz.: Norman M. Naimark, Fires of Hatred: Ethnic Cleansing in the Twentieth-Century Europe, London, Harvard University Press, 2002, s. 155-184.

383

kasten ldrme ve sivillere saldrma fiilleri, sava suu ve insanla kar su kapsamna giren fiillerdir.31 (5) Komu lkelere ynelik irredentizm politikas: rredentizm; bir devletin, baka devletlerin siyasal snrlar ierisinde yaayan soydalar veya dindalar zerinde baz haklar talep etmesi veya bu soydalarn / dindalarn yaadklar topraklar kendisine katmak istemesidir.32 rnein; 1990l yllarda Srbistandaki Slobodan Milosevic ynetimi ve Hrvatistandaki Franjo Tudjman ynetimi Bosna-Herseke ynelik byle bir politika uyguladlar. Milosevic ynetimi Byk Srbistan kurabilmek iin Bosna-Herseki ele geirmeye alrken, Byk Hrvatistan kurmak isteyen Tudjman ynetimi de Bosna-Hersekin Hersek (Herzegovina) blgesini ele geirmeye alyordu. Bu amalarna ulaabilmek iin Belgrad ynetimi BosnaHersekteki Srplar, Zagreb ynetimi ise Bosna-Hersekteki Hrvatlar kulland. Bylece Bosna-Hersek ve buradaki Bonaklar, ar milliyeti Milosevic ve Tudjman hkmetlerinin irredentist politikalarna hedef oldular.33 3. Ar Milliyetiliin Sonular Ar milliyeti politikaclarn ve hkmetlerin uyguladklar bu ynetmeler, kanlmaz olarak, blge halklar iin son derece olumsuz ve ykc sonular dourdu. Bunlarnda en ac vereni hi kukusuz silahl atmalar ve savalar oldu: 1990lar boyunca Kosovada Srp-Arnavut atmas ve bu atma bahane edilerek Srbistann ABD liderliinde NATO tarafndan 1999da bombalanmas, Hrvatistanda SrpHrvat sava (1991-1995), Bosna-Hersekte Srp-Hrvat-Bonak sava (1992-1995), Srbistann Presevo Vadisinde Srp-Arnavut atmas (2000-2001) ve Makedonyada Arnavut-Makedon atmas (2001). Ar milliyetiliin bir baka olumsuz sonucu, Balkan lkelerinde sivil toplumun etnik ve dinsel temelde paralanmasdr. 1990l yllarda Balkanl eski sosyalist lkelerde ok sayda etnik ve/veya dinsel kimlie dayal sivil toplum kurulular kuruldu. Bu kurulular, milliyetiliin bir sonucu olarak ortaya ktlar ve ar milliyetilii gelitirip yaydlar. Ayn yllarda, birlikte yaam savunan ve ar milliyetilie kar mcadele eden yurttalk kimliine (etnik-dinsel kimlie deil) dayal sivil toplum kurulular da kuruldu. Ayrca Balkan lkelerinde politik alan da ar milliyetiliin bir bir sonucu olarak etnik ve dinsel temelde paraland Bunun en nemli gstergesi, 1990 sonrasnda ok partili hayata gei srecinde Balkan lkelerinde ok sayda etnik-dinsel partilerin kurulmasdr. Bu partiler, vatanda veya belli bir ekonomik-politik-toplumsal program temsil etmezler; bunun yerine belli bir etnik veya dinsel grubu temsil ederler. Etnik-dinsel partilere oy veren semenler de, partinin programndan dolay deil, sadece etnik-dinsel kimliinden dolay oy vermektedir. 1990 sonrasnda Balkan lkelerinde kurulan ve halen faal durumda olan etnikdinsel partilerden bazlar unlardr: Bulgaristanda Trklerin temsilcisi konumundaki Hak ve zgrlkler Hareketi ve ar milliyeti-dinci Bulgarlarn temsilcisi
31 32

Bkz.: Pazarc, a. g. e., s. 648-656. Snmezolu, a. g. e., s. 465-466. 33 Bu konuda imdiye kadar yaplm en geni kapsaml ve ayrntl alma iin bkz.: Smail Cekic, The Aggression Against the Republic of Bosnia and Herzegovina (Book 1, Book 2), Sarajevo, KULT/B, 2005.

384

konumundaki Ataka Partisi; Bosna-Hersekte Srp Demokrat Partisi, Hrvat Demokratik Birlii ve Bonaklarn temsilcisi konumundaki Demokratik Eylem Partisi; Srbistanda Voyvodina Macarlar Birlii, Arnavutlarn Demokratik Partisi ve Bonaklarn temsilcisi olan Sancak Koalisyonu; Romanyada Macarlarn Demokratik Birlii; Yunanistanda milliyeti-dinci kesimin temsilcisi olan Halk Ortodoks Birlii; Hrvatistanda Bamsz Demokratik Srp Partisi; Makedonyada Arnavut Demokratik Partisi, Trk Demokratik Partisi ve Romanlar Birlii; Karadada Arnavut Demokratik Birlii, Bonak Partisi, Hrvat Sivil nisiyatifi ve Demokratik Srp Partisi; Kosovada Demokratik Trk Partisi, Bonaklarn temsilcisi Demokratik Eylem Partisi, Srp Milli Partisi, Birleik Roman Partisi ve Hristiyan Arnavutlarn temsilcisi konumundaki Arnavut Hristiyan Demokratik Partisi.34 Ar milliyetiliin bir baka olumsuz sonucu da, Balkan milletleri ve devletleri arasnda tarihten gelen bir takm dmanlklar/nefretleri ve gvensizlikleri iyice artrmas oldu. Balkan devletleri ve milletleri arasnda uzun zamandr varolan dmanlklar / nefretler ve gvensizlik sadece tarihte yaanlm olan savalardan ve karlkl kymlardan kaynaklanmaz. Balkan lkelerindeki milliyeti ideolojiler, partiler, hkmetler, politik liderler ve entelekteller zellikle sosyalizm ncesi krallk dnemlerinde kendi ulusal devletlerini ve ulusal kimliklerini ina edebilmek iin bir takm yalan-yanl tarihsel hikayeler rettiler. Resmi milli tarih olarak da adlandrabileceimiz bu yalan-yanl tarihsel hikayeler, Balkan halklar arasnda nesilden nesile aktarlacak olan tarihsel dmanlklar/nefretler ve gvensizlikler yaratt. 1980-2000 dneminde ykselie geen ar milliyetilik, hibir gereklii olmayan tarihsel hikayeleri yeniden canlandrd ve dnemin artlarna gre yeniden formle etti. Bylece ar milliyetilik, mevcut tarihsel dmanlklar/nefretleri ve gvensizlii 1980li ve 1990l yllarda daha da arttrd ve derinletirdi. Tm bu olumsuz sonular douran ar milliyetilik, Balkan lkelerinde 2000 sonrasnda geriledi ve zayflad. Ar milliyetiliin 2000 sonrasnda gerilemesinin balca nedenleri; sosyalizmden kapitalizme gei srecinde artan isizliin, yoksulluun, belirsizlik ve gvensizlik ortamnn 2000 sonrasnda 1990lara oranla azalmasdr. 2000 sonrasnda blgenin ABye entegrasyon srecinin hzlanmas ve baz Balkan lkelerinin (Slovenya, Romanya, Bulgaristan) Avrupa Birliine katlmalar da ar milliyetilii nemli lde geriletti. Ayrca ar milliyeti politikaclarn 2000 sonrasnda siyasal iktidarlarn kaybetmeleri veya zayflamalar, blge lkelerinde ar milliyeti dalgann gerilemesinde nemli rol oynad. 2000 ylnn Ekim aynda Milosevicin devrilmesi, buna bir rnektir. Milosevicten sonra iktidara gelen lml siyasal liderler, Srbistanda ar milliyetiliin azalmasnda nemli rol oynadlar. Fakat ar milliyetiliin Balkan lkelerinde 2000 sonrasnda tamamyla yenilgiye uratldn sylemek mmkn deildir. 4. Sonu Sosyalizmden kapitalizme gei srecinde Balkan lkelerinde byk ekonomik, politik ve toplumsal problemler ve Balkanl devletler arasnda yeni anlamazlk ortaya kt. Yugoslavyann paralanmas srecinde savalar ve silahl atmalar yaanld. Ayrca kapitalizme gei ile birlikte Balkanl lkeler, merkez kapitalist lkelere baml evre kapitalist lkeler haline geldiler. Batl gl devletlerin sosyalizm
34

https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/index.html, (Eriim Tarihi 14 Nisan 2011). Bu partiler hakknda ayrntl bilgilere, partilerin resmi web sitelerinde ulalabilir.

385

sonras dnemde Balkanlarda etkinliklerini arttrmalar bu bamllk durumunu perinledi. 1990 sonrasnda Balkanl eski sosyalist lkelerin temel d politika amalar, ABye ve NATOya katlmak oldu. Fakat ABye ve NATOya entegrasyon, blgedeki problemlerin zlmesinde yetersiz kald ve yetersiz kalmaya devam ediyor. Yani 1990larda Balkan kamuoyundaki yaygn kannn aksine; entegrasyon sreci, blgedeki problemleri otomatikman zmedi. Ayrca ABye katlmay baaran Balkanl lkelerin (Slovenya, Romanya, Bulgaristan) baml evre pozisyonlar AB iinde de devam ediyor. Dolaysyla, halihazrdaki ekonomik, politik ve toplumsal problemlerin ve devletler arasndaki anlamazlklarn zlmesi, gelecekte yeni silahl atmalarn ve savalarn yaanmamas ve evreleme srecinin durdurulmas iin Balkanlarda ok boyutlu blgesel ibirlii ilikilerinin gelitirilmesi byk nem arz ediyor. Ayrca ok boyutlu blgesel ibirlii; Balkan lkelerinde katlmc-gl demokrasinin gelitirilmesine, politik ve ekonomik istikrarn salanmasna ve sosyoekonomik kalknmann hzlandrlmasna da katk salayacaktr. Balkanlarda blgesel ibirlii; ekonomi, politika, kltr, sanat, eitim, bilim, teknoloji, salk, basn-yayn, spor gibi ok eitli alanlar kapsamal yani ok boyutlu olmaldr. ok boyutlu blgesel ibirlii, sadece devletleri deil sivil toplumlar da iine almaldr. nk sivil toplum aya olmayan, sadece devletler arasnda resmi dzeyde yrtlen ibirlii ilikileri uzun vadede srdrlemez ve baarl olamaz. Fakat Balkanlarda devletler ve sivil toplumlar arasnda ok boyutlu blgesel ibirliinin gelitirilmesi kolay olmuyor ve olmayacaktr. nk blgesel ibirliine ynelik meydan okumalar ve engeller de mevcuttur Balkanlar blgesinde. Bunlardan birisi ve belki de en nemlisi ar milliyetiliktir. Balkanlarda ar milliyetilik, yukarda ayrntsyla akland gibi, 1980-2000 dneminde ykselie geti ve 2000 sonrasnda gerilemeye balad. Gnmzde ar milliyetiliin 1980li ve 1990l yllara oranla daha zayf/etkisiz olmas tm Balkan devletleri ve halklar iin olumlu bir gelimedir. Fakat ar milliyetilik, Balkan lkelerinde henz tam olarak yenilgiye uratlm deildir. Meclislerde, hkmetlerde, eitli devlet kurumlarnda ve nemli mevkilerde ar milliyeti partiler ve politikaclar halen mevcuttur ve 1980-2000 dnemindeki kadar olmasa da halen etkilidir. Ayrca Balkan lkelerinde ar milliyeti basn-yayn organlar ile ar milliyeti sivil kurulular da gnmzde faaliyet halindedir ve sivil toplum zerinde etkilidir. Balkanlarda ar milliyetilik; (1) ekonomik-politik amac, (2) bu amaca ulamak iin kulland yntemler ve (3) bu yntemlerin dourduu sonular nedeniyle devletler ve sivil toplumlar arasnda ok boyutlu blgesel ibirliinin kurulmasn ve gelitirilmesini zorlatryor. Dolaysyla Balkan devletleri ve sivil toplumlar arasnda ok boyutlu blgesel ibirliinin tesisi, korunmas ve gelitirilmesi iin ar milliyetiliin mutlak anlamda yenilgiye uratlmas gerekmektedir. Bu amala; Balkan lkelerindeki sivil toplum kurulular, niversiteler, dnce kurulular, entelekteller, siyasal partiler ve medya organlar ar milliyetilie kar

386

birlikte mcadele etmelidir. Birlikte mcadele edebilmek iin Balkanlar genelinde Ar Milliyetilie Kar Platform kurulmal ve gelitirilmelidir. Bu Balkan Platformu, sivil toplum alannda ar milliyeti kurululara/rgtlere kar, politik alanda ise ar milliyeti partilere ve politikaclara kar mcadele etmeli ve e zamanl olarak Balkan halklar arasnda ibirlii ilikilerinin gelitirilmesi iin eitli ortak faaliyetler/projeler gerekletirmelidir. Balkanlarda byle bir platformun kurulmas, kurumsallamas ve glenmesi, ok boyutlu blgesel ibirlii nnde nemli bir engel tekil eden ar milliyetiliin geriletilmesine ve yenilgiye uratlmasna byk katk salayacaktr. Kaynaka Kitap ve Makaleler BEREND Ivan T., Central and Eastern Europe: Detour from the Periphery to the Periphery, Cambridge, Cambridge University Press, 1996. BLITZ Brad K., War and Change in the Balkans: Nationalism, Conflict and Cooperation, Cambridge, Cambridge University Press, 2006. BOOKMAN Milica Zarkovic, Economic Decline and Nationalism In The Balkans, New York, St. Martins Press, 1994. CEKIC Smail, The Aggression Against the Republic of Bosnia and Herzegovina (Book 1, Book 2), Sarajevo, KULT/B, 2005. CHOSSUDOVSKY Michel, Yoksulluun Kresellemesi: IMF ve Dnya Bankas Reformlarnn yz, (ev. Neenur Domani), stanbul, iviyazlar, 1999. GAPINSKI James H., The Economic Structure and Failure of Yugoslavia, Westport, Conn., Praeger Publishers, 1993. GOLUBOVIC Zagorka, Contemporary Yugoslav Society: A Brief Outline of its Genesis and Characteristics, John B. Allcock et al (der.), Yugoslavia In Transition: Choices and Constraints, New York, Berg Publishers, 1992. HEUWOOD Andrew, Siyasi deolojiler, (ev. Hsamettin na), Ankara, Adres Yaynlar, 2007. IIKLI Alpaslan, Kuramlar Boyunca zynetim ve Yugoslavya Deneyi, stanbul, Alan Yaynclk, 1983. JOHNSTONE Diana, Ahmaklarn Seferi: Yugoslavya, NATO ve Batnn Aldatmacalar, (ev. Emre Ergven, Engin Bulut), stanbul, Balam Yaynlar, 2004. JULLIARD Jacques, Geliyorum Diyen Faizm, ev. Zafer skl, stanbul, AFA Yaynlar, 1994. KNIGHT Amy, Government and Politics, Raymond Zickel and Walter R. Iwaskiw (der.), Albania: A Country Study, Washington, Federal Research Division Library of Congress, 1994.

387

KOFOS Evangelos, Greek Policy Considerations over FYROM Independence and Recognition, James Pettifier (der.), The New Macedonian Question, London, Macmillan Press, 1999. KORNETI Melpomeni, The Macedonian Perspective and Role in the Balkans, Caner Sancaktar (der.), Uluslararas Balkan Kongresi: Balkan Milletleri Arasnda Etkileim, stanbul, TASAM Yaynlar, 2009. KUT ule, Balkanlarda Kimlik ve Egemenlik, stanbul, stanbul Bilgi niversitesi Yaynlar, 2005. LINDEN Ronald H., The Impact of Interdependence: Yugoslavia and International Change, Comparative Politics, Vol. 18, No. 2, 1986. LUKIC Reneo - Allen Lynch, Europe from the Balkans to the Urals: The Disintegration of Yugoslavia and the Soviet Union, Oxford, Oxford University Press, 1999. MENCINGER Joze, From a Capitalist to a Capitalist Economy, James Simmie ve Joze Dekleva (der.), Yugoslavia in Turmoil: After Self-management, London, Pinter Publishers, 1991. MORTON Jeffrey S. vd., Reflections on the Balkan Wars: Ten Years after the Break-up of Yugoslavia, New York, Palgrave Macmillan, 2004. MUDDE Cas, Racist Extremism in Central and Eastern Europe, East European Politics and Societies, Vol. 19, No. 2, 2005. NAIMARK Norman M., Fires of Hatred: Ethnic Cleansing in the TwentiethCentury Europe, London, Harvard University Press, 2002. ZLKER Ulu, Avrupa Birliinin Balkan Politikas, Caner Sancaktar (der.), Uluslararas Balkan Kongresi: Balkan Milletleri Arasnda Etkileim, stanbul, TASAM Yaynlar, 2009. PAZARCI Hseyin, Uluslararas Hukuk, Ankara, Turhan Kitabevi, 2006. PERICA Vejokslav, Balkan Idols: Religion and Nationalism in Yugoslav States, Oxford, Oxford University Press, 2002. PRIMORAC Emil Mate Babic, Systemic Change and Unemployment Growth in Yugoslavia, 1965-1984, Slavic Review, Vol. 48, No. 2, 1989. SERVANTIE Alain, EU Enlargement in the Balkans: Socioeconomic Cooperation with-in EU Context, Caner Sancaktar (der.), 2. Uluslararas Balkan Kongresi: Balkanlarda Sosyo-Ekonomik birlii ve Kalknma, stanbul, TASAM Yaynlar, 2010. SNMEZOLU Faruk, Uluslararas Politika ve D Politika Analizi, stanbul, Filiz Kitabevi, 1995.

388

STOJANOVIC Svetozar, The Fall of Yugoslavia: Why Communism Failed, New York, Prometheus Books, 1997. SUPPAN Arnold, Yugoslavism versus Serbian, Croatian, and Slovene Nationalism: Political, Ideological, and Cultural Causes of the Rise and Fall of Yugoslavia, Norman M. Naimark - Holly Case (der.), Yugoslavia and Its Historians: Understanding the Balkan Wars of the 1990s, Stanford, Stanford University Press, 2003. EN Hasine, 1989 Bulgaristan Gmenleri ve Sorunlar, Uluslararas Balkan Kongresi: Balkan Milletleri Arasnda Etkileim, Caner Sancaktar (der.), stanbul, TASAM Yaynlar, 2009. ULUTRK Rafet, Bulgaristan Trklerinin Sorunlar, Uluslararas Balkan Kongresi: Balkan Milletleri Arasnda Etkileim, Caner Sancaktar (der.), stanbul, TASAM Yaynlar, 2009. VACHUDOVA, Milada Anna, Europe Undivided: Democracy, Leverage and Integration After Communism, Oxford, Oxford University Press, 2008. WOODWARD Susan L., Balkan Tragedy: Chaos and Dissolution After the Cold War, Wahington, D. C., the Brookings Institution, 1995. nternetten Alnan Kaynaklar BOSTIC Anze Voh, Slovenian-Croatian Border Dispute: A Political Perspective, 28 Aralk 2009, http:// www.ifimes.org/default.cfm?Jezik=En&Kat=10&ID=505, (Eriim Tarihi 23 ubat 2011). JAZBEC Milan, The Integration Process as a Tool Stability and Security in the Western Balkan, 21 Nisan 2009, (Eriim http://www.ifimes.org/default.cfm?Jezik=En&Kat=10&ID=445 Tarihi 2 ubat 2011). NICK Stanko, Balkan Problems at Europes Door, 3 Mart 2009, http://www.ifimes.org/default.cfm?Jezik=En&Kat=10&ID= 433, (Eriim Tarihi 3 Ocak 2011). SWOBODA Hannes, Balkans: Stay in the Waiting Room, 19 Mart 2009, http://www.ifimes.org/default.cfm? Jezik= En&Kat = 10&ID=437, (Eriim Tarihi 3 Ocak 2011). VRANGELOSKI Ljupco, Macedonia and Its Euro-Atlantic Prospects, 5 Mays 2009, http://www.ifimes.org/ default.cfm? Jezik=En&Kat=10&ID=459, (Eriim Tarihi 17 Mart 2011). https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/ (Eriim Tarihi 6 Mays 2011). geos/bu.html

https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/ro.html (Eriim Tarihi 6 Mays 2011).

389

https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/ index.html, (Eriim Tarihi 14 Nisan 2011). http://www.rks-gov.net/sq-AL/Pages/ShtetKaneNjohurKosoven. aspx, (Eriim Tarihi 23.08.2011). www.antiglobalizam.com www.ataka.bg www.srpskaradikalnastranka.org.rs www.vseselj.com

390

Emerging Strategic Importance of H2S of Black Sea Among the Black Sea Neighbours Balkan Countries and Turkey Aye Nilgn Akn*, Pelin Bolat**, M. Oktay Alnak*** 1. Introduction Since the beginning of industrial revolution, willing of possessing energy has always been a primary concept which shapes the national and international policies of the governments. World population growth and rapid technological developments increase the energy consumption which also means an increase in the demand of obtaining the energy resources, especially the fossil fuels such as oil. If the main reason for excessive oil consumption is examined, one can see that transportation sector is the most responsible with a 30% share. Natural gas and biofuels are seen as the most important alternative fuels in the short term, whereas in the long run, a substantial contribution is expected to be delivered by hydrogen (H2) and the fuel cell technology. However, hydrogen and fuel cell technologies are emerging technologies that constitute uncertainties. These economic and technological uncertainties are seen in all steps of well to wheel cycle of hydrogen. One of the most important steps is the process of hydrogen production. Various methods and sources, whether economic or non-economic, have been used for hydrogen production. Hydrogen Sulfide (H2S) is one of the hydrogen sources for production of hydrogen. In the literature various methods are studied for hydrogen production from H2S. These methods can be classified as thermal, thermochemical, electrochemical, photochemical and plasmochemical methods (Baykara et al., 2007). Many of these processes needs electrical energy for H2S decomposition and cannot be commercialized due to the high cost of electricity whether generated from renewable sources. In this context, The Black Sea is the world largest water body containing hydrogen sulfide. As Black Sea is an inland sea surrounded by the mainland, because the rivers flow continuously from a large number of pollutants, so that most of the black sea organisms have become extinct, only microorganisms to survive extreme, this situation has been going on for decades. Since the main generator of the H2S are the organisms that has been decomposed under the ground or water, the waste in 17 countries in Europe which come to Black Sea through rivers reduces oxygen in the water Black Sea, while high concentrations of hydrogen sulfide continue to increase. Accordingly an option arises for shifting the disadvantage of the pollution in Black Sea into a benefit for the sustainable development of energy sources. Accordingly the countries which have border with Black Sea will gain importance. Thus Balkan Countries and Turkey should be analyzed through a foresight which includes the rising of hydrogen usage as an energy carrier. This paper is a reviewed and primarily study for project H2 Production from H2S of Black Sea. After the introduction, the characteristics of Black Sea which is gathered from literature about the researches on Black Sea are introduced. The hydrogen production methods which are more probable for commercialization in the
*

Prof.Dr.; Kocaeli University, akinn@kocaeli.edu.tr Res.Assist., Istanbul Technical University, yilmazp@itu.edu.tr *** Prof.Dr.; Baheehir University, oalniak@bahcesehir.edu.tr
**

391

near future are also presented. In the third part, the emerging importance of Black Sea through H2S utilization is given through an overview of maritime and energy policies of Black Sea, Balkan Countries and Turkey. Last a conclusion is given. Obtaining H2S from Black Sea for utilization as energy resource is the main purpose of this study. This is a dreamable scientific idea which may be realized by new techniques. Old research trials may provide new opportunities for Black Sea Region. Hydrogen gas prices may be appropriate for competition by new production technologies against oil prices. Three fourths of the world is occupied by oceans means there may be extra ordinary resources for energy from sea water, but rich H2S resources is merely found in Black Sea. Dreams may be realized by this study. Let's work and see. 2. H2 Production From H2S In Black Sea 2.1 Overview on Black Sea The Black Sea is an inland sea bordered by Turkey, and by the countries of Bulgaria, Romania as Balkan Countries, Ukraine, Russia and Georgia. It connects to the Aegean Sea and the Sea of Crete by Bosporus and Dardanelle Straits. Danube and the Dnipro are the most important rivers amongst many rivers that flow into the Black Sea. Excluding the Sea of Azov, the Black Sea is 436,400 sq. km (168,500 sq. miles) in size, and has a maximum depth of 2200 meters (7,218 ft.). From the early ages, the Black Sea has been of critical importance to regional commerce and so it is one of the world's busiest waterways (World Atlas, 2011). When the characteristics of Black Sea is searched in the literature, it is seen that while oxygen quantity in the surface water of Black Sea is 56 cm3/l sea water, it reaches a maximum value (8.64 cm3 /l sea water) in 2030 m of depth (Midilli, 2006). Midilli (2006) emphasized that the oxygen quantity in 125150 m of depth is nearly zero and H2S quantity has a maximum value (5.796 cm3 /l sea water at 2000 m) towards bottom of Black Sea due to inorganic bacterial decomposition. Thus the depth map of Black Sea, which is shown in Figure 1, should be compared with the maps of hydrogen sulfide distribution in Black Sea (Hakldr, 2007) which are introduced in Figures 2-4 (British Admiralty Chart,1995)

392

Figure 1. H2S Distribution in Black Sea

393

Figure 2. Depth Map of Romania Coastal and Open Sea Region

Figure 3. Depth Map of Bulgara Coastal and Open Sea Region

(a)

394

(b)

(c) Figure 4. Depth Map of (a)Western Black Sea Region of Turkey (b) Middle Black Sea Region of Turkey (c) Eastern Black Sea Region of Turkey 2.2 Methods of Hydrogen Production Hydrogen sulfide (H2S) is a colorless and flammable gas which is extremely hazardous and toxic. Table 1 shows hazardous effects of H2S to human health (H2S Safety Factsheet, 2004). H2S occurs naturally in coal pits, sulfur springs, gas wells, and as a product of decaying sulfur-containing organic matter, particularly under low oxygen conditions.

395

Table 1: Health Effects of H2S

Hydrogen can be produced from H2S with various methods which have been studied for commercialization. Although no commercially feasible method is available presently for producing both H2 and S from H2S, decomposition appears to be the most direct process. In this study it has been focused on electrochemical and photochemical decomposition methods together with methane reforming method which can have influences on the emerging strategies in energy policies of Balkan countries of the Black Sea. 2.2.1. Photochemical Decomposition Decomposition of the water photochemically can be applied for producing hydrogen from hydrogensulfide. Photochemical reactions use photocatalysts that absorb ultraviolet light from the solar spectrum to power chemical reaction. Semiconductor particles and electrodes, coloured redox agents used independently or adsorbed on semiconductor electrodes may be used as photocatalysts. Following light exposure, conductance band electrons and valance band holes of the photocatalyst lead to reduction of water to hydrogen and oxidation of sulphide to sulphur in aqueous solutions of hydrogen sulphide. Production of electricity with hydrogen is possible during photoelectrocatalys is where semiconductor electrodes are used. Research is needed on the design aspects of photoreactors and kinetics and transport processes that are in effect during photoreaction (Portela, 2010). 2.2.2. Electrochemical In this method an electrolysis cell is used to produce hydrogen and sulfur from hydrogen sulphide by letting the direct electric current pass between the two electrodes of the cell. Hakldr (2007) discussed three different methods: Direct: Direct electrolysis can be performed in acidsor alkaline media. Indirect: Indirect electrolysis methods use a chemical oxidant to oxidize H2S in acidic or basic media 396

Hightemperature: Inhightemperatureelectrolysis, hot H2S flowspastthecathode, wherehydrogen is evolved. 2.2.3 Hydrogen Sulfide Methane Reforming In natural gas processing hydrogen sulfide is viewed as a pollutant requiring treatment and removal. Presently, hydrogensulfide is separated from hydrocarbon gases by amine adsorption and regeneration, producing acid gas containing 10-90% by volume hydrogensulfide. When hydrogen sulfide concentration exceeds 40% the natural gas must be treated in the Claus plant, where a portion of hydrogensulfide is burned to form sulfurdioxide (Huang and T-Raissi,2008). The gas then reacts with the main hydrogen sulfide stream to produce elemental sulfur and water. In this process, hydrogen in the hydrogen sulfide is converted into water vapor and wasted instead of being extracted as a clean energy source. As a result, H2S can react with methane producing not only 4 mol of hydrogen, but also 1 mol of carbon disulfide (CS2), a valuable product that is more desirable than elemental sulfur (Hosseini et.al.,2010). This can be an effective hydrogen production method from H2S with no CO2 emission. By product of this reaction is CS2 which has also extended usage in industrial facilities. 3. Strategic Analysis For H2 Production From H2S in Black Sea The Balkans and Turkey and the Black Sea region occupy a geographic area that is not only neighbourhood of the European Union, NATO, and Russia, but also embodies a bridge to the critical regions of Central Asia and the Middle East. The growing importance of the Black Sea region as an energy supply route has numerous ramifications. Kempe and Klotze (2006) emphasize four of them. These are: Revenues that accrue from pipeline projects can be resulted economic development and cooperation in the Caucasus and throughout the Black Sea region if they are managed economically. If certain pipelines under consideration involve transport via the Balkans, Black Sea energy projects may promote economic cooperation and much-needed foreign investments in the Balkans as well. United States and the European Union have every interest in promoting stable, democratic governments in both regions through their objective of achieving diversified and reliable energy supplies, It will be of critical importance for the Euro-Atlantic community to develop energy strategies that maximize cooperation with Russian because of Russias central role as energy supplier in Black Sea and EU states But all of these perceptions are based on the policies for oil, natural gas. However, it should not be forgotten that new energy sources are in development to sustainable environment. One of the new energy sources which is seen an alternative to natural gas and oil is hydrogen as energy source and energy carrier. European Union, USA, Japan and China will add hydrogen to this list as it becomes more widely used as an energy source. However, the infrastructure for hydrogen is expensive, which requires planned activities to secure future energy supplies (DOE,

397

2002). Thus it is logically true for Turkey and Balkan Countries to work for utilization of Hydrogen from H2S under the continually energy policies which includes energy forecast of the near future. Utilization of H2S Strategies should be done with systematic studies. The strategies and policies should be done with the steps of The researches and studies for selecting the pilot regions Updating the information about the levels and variations of amount of H2S due to the depth levels. Finding the most effective chemical analysis method/methods of H2S of the Black Sea Waters for the pilot regions selection Cost Analysis Security and strategic energy and maritime policy analysis for the pilot region Feasibility Study for: Extraction and Removal of H2S, Optimization of Production of Hydrogen from H2S by various methods through evaluating renewable options : Electrolysis, Photo Catalysis, Methane Reforming Reaction Optimization of Hydrogen usage via on grid or off grid. The steps mentioned above needs both international and national supports. However the important point is to manage these activities and not miss any knowhow for the production and utilization of hydrogen. In this context, Turkey has a big opportunity because of the regional advantage. When the depth maps of Black Sea for the coastal regions of Bulgaria, Romania and Turkey, are introduced in Figure 24, are analyzed, it is obviously seen that Turkey has more coastal locations with depth of 500-1000m than the other countries have. This means that Turkey can establish center in land which enable to use to pipelines for the extraction of Black Sea Water more feasible than an offshore unit. This advantage should also trigger Turkey for a research center which should establish in the most effective coastal region according to the depth. Solar-wind integration for electrolysis production of hydrogen from H2S is also another important approach for the energy strategies. But the wind energy has to be taken account as Black Sea is one of the regions which host wild waves. This is also another optimization problem that should be analyzed for the effectiveness. All in all for this energy source, the effectiveness can be reached through the cooperation with the Balkan Countries become mandatory. As Turkey and Balkan Countries are not oil or natural gas producers, they should not pass this opportunity.

398

4. Conclusion In the foregoing circumstances, production of hydrogen from H2S and hydrogen usage is actually an optimization problem. To be able to find effective solutions for the economic challenges, the technical effectiveness should be also achieved. Centers for H2S researches should be established for transforming the theories into practical applications. The next fifty years of energy and security policies of the Balkan Countries, EU, USA, Russia, China and Japan should be analyzed with the reality of the acceptance of Black Sea as a hydrogen reservoir. Accordingly, in this paper, it is aimed to take the attentions for hydrogen potential of Black Sea for Balkan Countries and Turkey. References Baykara, S. Z., Figen, E. H., Kale, A., and Veziroglu, T. N. 2007. Hydrogen from hydrogen sulphide in Black Sea. Int. Journal of Hydrogen Energy 3, 12461250 British Admiralty Chart, NR:2214, 1995 Hakldr, M., Tut, F.S., Kapkn, ., 2006. Possibilities of Production and Storage of Hydrogen in Black Sea, WHEC, 2006, Lyon H2S Safety Fact Sheet Received on 12.04.2011 (http://www.safetydirectory.com/hazardous_substances/hydrogen_sulfide/fact_sheet. htm). Hosseini, H., Javadi, M., Moghiman, M., Ghodsi Rad, M. H., Carbon Disulfide Production via Hydrogen Sulfide Methane Reformation, 2010, World Academy of Science, Engineering and Technology, 62 Huang,C., T-Raissi,A., Liquid hydrogen production via hydrogen sulfide methane reformation, 2008, Journal of Power Sources, 175,464472 Kempe, Iris and Kurt Klotzle 2006, The Balkans and the Black Sea Region: Problems, Potentials, and Policy Options, Policy Analysis, no. 2, CAP, Bertelsmann Group for Policy Research Midilli, A., Ay, M., Kale, A., Veziroglu, T. N., 2007 ,A parametric investigation of hydrogen energy potential based on H2S in Black Sea deep waters, International Journal of Hydrogen Energy, 32,1, 117-124 Portela, R., Surez, S., Rasmussen, S.B., Arconada, N., Castro, Y., Durn, A., vila, P., Coronado, J.M., Snchez, B. Photocatalytic-based strategies for H2S elimination, 2010, Catalysis Today 151, 6470 World Atlas, received on 04.04.2011, www.worldatlas.com Department of Energy, U.S, 2002, National Hydrogen Energy Road Map

399

Energy Supply Security in the Balkans Sasa Peric* Energy supply security plays a very important role in contemporary international politics and it is, usually, one of the main topics on the agenda at the highly developed countries meetings. Importance of energy supply security in the international politics is driven by several reasons, such as high oil prices, instabilities of some exporting nations, geopolitical rivalries, threat of terrorism, countries' fundamental need for energy to power their economic growth etc. However, concerns on energy supply security are not limited only to oil or gas, which are mostly, sought as the main elements in energy supply security, but also to other energy sources. Considering broader approach to the energy supply security, it is important to notice that there are several ways to define it. In the most comprehensive way, energy supply security can be observed from, at least, two points of view: producers and consumers point of view. From the consumers point of view, energy supply security is a stabile, reliable and affordable energy supply, and from the producers point of view it is a stable, predictable demand along with the good prices to justify, as a rule, large investments in research, production and transportation of energy. Traditional approach to an energy supply security associated security of supply with three main elements: accessibility, availability and adequacy, but in a redefined approach is also noticed a significance of climate changes and security of the energy infrastructure. Regarding oil and gas, one could see that the whole world can be divided, roughly, in a two most important groups: major exporters and major dependents. In the first group there are Russia, countries of the Middle East and countries of the Central Asia. And, in the second group are China, Japan and European Union, large energy markets. Using such a simplified division of the world of energy, one could easily conclude that energy policy is having a substantial influence on foreign policies of those countries and regions. In each of energy resources rich regions, world great powers also have their special interests, which bring them as active players in a broader spectrum of issues. From political perspective, especially regarding geopolitical interests, main producers of oil and gas are very important foreign policy objectives of major world powers. This is one of the most important reasons why those powers are very interested in stability and development of important oil and gas producers, and this is a reason why they are putting those regions into their foreign political focus. Unfortunately, the Balkans is not so fortunate to have significant reserves of oil and gas. The Balkan states greatly depend on the imported energy resources Russian gas the most. Since the Balkans does not have its own energy resources and the main energy producers are located in the rather remote regions, transit states through which oil and gas are transported play an important role in providing energy supply security. The importance of the transit states for the Balkans and thus for the Republic of Serbia too is well depicted in the gas crisis in January 2009, when a significant shortage of gas was evident in the entire Europe due to the Russian
*

Institute for International Politics and Economics, Serbia.

400

Ukrainian conflict. Cut of the gas supply at that time caused serious problems in functioning of the system in Serbia. Serbia compensated the shortage of gas with other more expensive routes and resources. At that time, foreign policy of Republic of Serbia was focused on solving the problems of energy supply security. It became the priority for the countrys leaders. This course from Serbian perspective led to the point at which the importance of providing alternative routes of gas supply had to be fully comprehended. Therefore the South Stream Pipeline Project has gained additional importance as one of the most important strategic projects in which Republic of Serbia has been involved. Some activities related to the South Stream in Serbia have been taken already. The Russian Serbian Company, South Stream Serbia was founded. The company is a joint company of Gazprom and Srbijagas, the Serbian gas distributor. Moreover, South Stream was the main topic at the meetings held during the visit of the Russian Prime minister Vladimir Putin to Serbia on March 23rd, 2011. The South Stream itself will offer Serbia a solution for significant number of problems related to the regular gas supply. If considering the energy supply security issues, the pipeline and hence the diversification of supply routes will make Serbia more resistant to crises as the one Serbia experienced in 2009. Still, the source of gas remains the same Russia. Taking in consideration that South Stream is the multinational project, in which Italy is also involved (ENI Company), no problems are to be expected as far as the gas supply is concerned once the pipeline is run. Also, South Stream will provide an option of considerable progress as far as economy is concerned and will ensure an industrial development of the country. Moreover, the pipeline would completely meet existing gas demands of Serbia as well as the projected increase in consumption. On the other hand, Serbia was also considering Paneuropean Oil Pipeline Project (PEOP) which was planned from Constanta in Romania to Trieste in Italy. Even though, the participants of the Southeast Europe Energy Summit in Zagreb (Romania, Serbia, Croatia, Slovenia and Italy) signed an agreement on construction of an oil pipeline in 2007, Slovenia and Croatia announced their withdrawal last year. As I mentioned before, the Balkan countries do not possess significant sources of oil or gas but nevertheless the geopolitical position of the Balkans influences the energy supply security a great deal. In that context, due to the geopolitical position of the Balkans, many plans have been made for construction of several pipelines, which would carry energy resources to the one of the most important world markets at the moment to European Union. Apart from the abovementioned South Stream and PEOP, some of these projects include Nabucco, Interconnection Turkey Greece Italy (ITGI), Transadriatic Pipeline TAP, Burgas Alexandropulos Oil Pipeline and AMBO Oil Pipeline. Hence, there are quite a few plans that would turn the Balkans into a true network of pipelines thus making it a significant transit region on the energy map. Just by listing all the abovementioned projects, it is easy to understand what a great importance the Southern Gas Corridor has for the entire Balkans region. Turkey, as a significant energy knot, plays one of the key roles in the Southern Gas

401

Corridor itself. The importance of Turkey in the energy security supply in the Balkans and therefore in Serbia as well, is evident when considering that Turkey is seen as an energy corridor that connects east and west. The greatest parts of the pipelines come to the Balkans through Turkey. Turkey, as well, plays a special role in the Nabucco Project which has been planed as an alternative to a Russian gas in the EU. Nabucco does not fall into the category of the most important projects from Serbian point of view simply because the planned pipelines do not cross territory of the Republic of Serbia. Still, Turkey as the major link in the Southern Gas Corridor is of a great importance for Serbia. The recent problems between Russia and Turkey concerning South Stream are seen in Serbia as an obstacle that will soon be overcome and will not interfere with the dynamics of the pipeline construction. It is obvious that both Turkey and Serbia have mutual interests concerning energy security. However, the key role in the Balkans from Serbian perspective plays Bulgaria as a country from which the South Stream will enter Serbian territory. Apart from the South Stream, significance of Bulgaria increases due to the planned Sofia Dimitrovgrad interconnection, which should solve the problems of energy supply for the south part of Serbia. Another reason is the possibility of mutual investment into the nuclear power plant Belene. To conclude, energy supply security in Serbia will directly depend on the relations with Turkey and Bulgaria, as well as with Russia as the main gas supplier in Serbia. Mutual interests of all participants in the South Stream make a good foundation for successful cooperation. Serbia as well as the Balkans have an opportunity of becoming an important part of the energy routes by participating in the new projects that are being planned or implemented already. This way Serbia and the Balkans would become a significant participant in the energy security issues. Also, it is important to ensure regular supply of energy, which was not the case so far. In that context, good relations with other significant partners, among which Turkey has an important place, are of crucial interest to Serbia and the entire Balkans as far as the energy issues are concerned.

402

Balkanlarda Enerji Arz Gvenlii, Enerji eitlilii ve Yenilenebilir Enerji Kaynaklar Koray lgen*, Sibel Akova** te, siz muhterem Balkan milletleri mmessilleri; mazinin kark his ve hesaplarnn stne karak derin kardelik esaslar kuracak ve geni birlik ufuklar aacaksnz; ihmal olunmu ve unutulmu byk hakikatleri ortaya koyacaksnz. Balkan milletleri itimai ve siyasi ne ehre arz ederlerse etsinler, onlarn Orta Asya'dan gelmi ayn kandan, yakn soylardan mterek cedleri olduunu unutmamak lazmdr. Gryorsunuz ki, Balkan milletleri yakn maziden ziyade uzak ve derin mazinin krlmaz elik halkalaryla birbirine pekala balanabilir M. Kemal ATATRK... Giri Enerji konusu; tarihsel sreci ierisinde ve gnmze zg nedenleri gznne alnarak deerlendirildiinde, toplumsal yaamn tmn kapsayacak bir yapnn ierisinde daima nemli bir yer tekil ettiini, ilgisini kaybetmeden gn getike artan bir ivme kazanarak, tartma ve aratrma konusu olduunu sylemek yanl olmayacaktr. Enerji ve enerji kaynaklar, enerji ihtiyac, retimi ve tketimi konusu yzyllarca, devletlerin geliimlerinde ve gelecek planlarnn ekillenmesinde baat unsur olarak yer alm, nemli roller oynamtr. Bu noktada da; enerji kaynaklar ve enerji verimlilii kurgular nemli savlar haline gelmitir. Enerji verimlilii, enerjinin verimli biimde kullanlmas, ayn ihtiyac karlamak amac ile daha az enerji sarfiyat yapabilmektir. amzn en stratejik uluslararas sorunu haline gelen, lkemizde ve dnyamzda her geen gn artmakta olan toplam enerji ihtiyac, enerji retimi, tketimi ve ticareti unsurlar, lkelerin sahip olduklar yerli enerji potansiyelleri ve sahip olunan potansiyelin tahsisi ile enerji gvenliini tesis edebilmek devletlerin geliiminde srdrlebilir kalknma asndan hayati neme sahiptir. Gnmz yaamnda, hayatmzn her alannda byk gelimeler yaadmz u yllarda; nfus art ve paralelinde hzla ilerleme kaydeden teknolojik ilerlemelerin etkisi ile enerji, enerjinin etkin kullanm ve enerji verimlilii gibi unsurlara olan ihtiya byk bir hzla artmaktadr. Enerji tketimi, temelde lkelerin kalknma dzeylerinin saptanmas ve uluslararas arenada ekonomik etkinliin ve byme dzeyinin en etkin parametrelerinden birini tekil etmektedir. lkelerin; enerji kaynaklarna sahip olmak, sahip olunan enerji kaynaklarndan etkin ekilde fayda salamak, serbest, srekli ve kolaylkla, optimum dzeyde kaynaklara ulalabilir olmak, yeni enerji gvenliinin salanabilir ve enerji maliyetlerinin karlanabilir olmas, srdrlebilir kalknmann salanabilmesi adna nemli bileenlerdir. lgili bileenler; sosyal, ekonomik ve evresel boyutlar arasnda oluturulabilecek denge ile salanabilmektedir. Denge faktr de ancak; lkelerin kaynak potansiyelinin sektrel bazda dalm oranlarna ve tahsis yapsna ilikin yaplabilecek etkin enerji planlamas ile olabilmektedir. Enerji planlamasnn da,
*

**

Yrd. Do. Dr.; Ege niversitesi. Doktora rencisi; Maltepe niversitesi

403

ksa, orta ve uzun vadeli, ayn zamanda srdrlebilir, yenilenebilir ve gvenilir enerji politikalar ile temellendirilmesi gerekliliini ifade etmek yanl olmayacaktr. Enerji sektrnn bir lke ekonomisi adna, itici ve baskn bir rol oynadn, g ve nfuz faktrlerini kurgulayabilecek ve deiime uratabilecek kudrete haiz rol olduu savn yadsmak mmkn deildir. Enerji meselesi; gnmzde, yadsyamayacamz kresel snma bata olmak zere, birok evre sorunundan hareketle, hissedilebilir hale gelmeye balayan yksek yakt fiyatlarnn da etkisi ile yaanan ekonomik kriz risklerine, yaanmas olas gda sknts ve gvensizliinden ithalat bamllna dein pekok sosyal, politik ve kaynak sorunlarna neden olabilecek gce haiz bir konudur. Bu sebeple; enerji politikalarnn srdrlebilirlik ve yenilenebilirlik adna; optimum ekli ile planlanmas gereklilii nemli bir unsur haline gelmitir. Gnmzde enerji politikalarn dikkate almadan, gnlk politikalar ile ulusal, blgesel ve evrensel politikalarn ekillenebilmesi mmkn olamayacaktr. 1. Balkan lkelerinin Byk Aabeyi Trkiye: Balkanlar, Avrupa ve Asya arasnda bir kpr veya bir kavak, bir halk salatas veya karm potas, Avrupada bir barut fs veya bir dello alandr. 1 Balkanlar ya da Balkan Yarmadas, Gney Avrupadaki byk yarmadadan en douda olandr. Balkan Yarmadas gneyde Akdeniz, batda Adriyatik Denizi, douda Karadeniz ve Ege Denizi (Adalar Denizi) ile evrilidir. Bahsi geen snrlar konusunda genel bir uzlama olmasna ramen, Balkan Yarmadasnn kuzey snr ya da hangi lkelerin Balkan lkesi olduu noktasnda farkl grler bulunmaktadr. Genel olarak Tuna, Sava ve Kupa Nehirlerinin oluturduu sistem, yarmadann kuzey snr olarak kabul edilmektedir. 2 Trkiye, Balkan corafyasnda mevcut hibir faktr ve ya geliimi gz ard etmeden, Balkan topraklarnda yaayan Trk ve Mslman toplumlar ve paralelinde, Balkan topraklarndan savalar, soykrmlar, etnik ayrmclk, tekiletirme gibi rneklerini oaltabileceimiz pek ok etken sebebiyle Trkiyeye g eden Bonak toplumunu da gz nne alarak, yaanan gelimelerden dorudan doruya etkilenmekte ayn zamanda etkileme gcne de sahip olmaktadr. Kltrel, tarihi miraslar, siyasi, askeri, iktisadi ve ortak gnl balar sebebiyle, Trkiye Balkan lkelerine tarihsel sre ierisinde daima yakn olmu, balarnn kopmamasn salamak adna politik ve gvenlik strateji ve planlar ekillendirmesi ve ynlendirmesi kanlmaz olmutur. Avrupa ktasnn be byk yarmadasndan birisi olan Balkan yarmadas, jeostratejik konumu sebebiyle yzyllar boyunca devaml olarak istilalara uramtr. Bugn Avrupann ve ABDnin kendi gelecekleri iin hayati nem verdii yarmadada XIX. Yzyl balangcndan itibaren uluslararas alanda da yerleerek kullanlan Balkan szc zeri sk ormanla kapl srada manasna gelen Trke bir kelimedir. Balkanlarn nemli bir blm ormanlk ve sarp bir grnmde olduu iin blgede bu ismin Trkler tarafndan verildii bilinmektedir. Dier bir gr ise, yarmadaya Osmanllardan nce ulam olan Kpaklar,
1

Georges Castellan, Balkanlarn Tarihi: 14.-20. Yzyl, ev: Ayegl Yaraman Babuu, Milliyet Yaynlar, stanbul, 1995, s.15. 2 Barbara Jelavich, Balkan Tarihi, Cilt:1 (18. ve 19. Yzyllar), ev: hsan DURDU-Haim Ko GLN, Kre Yaynlar, stanbul, 2006, s.1

404

Peenekler ve dier Trkmen kabilelerinin, Hazar denizinin dousundaki Balkhan dalarna benzeterek bu ad verdikleri varsaymdr. 3 Dnya haritasnn ekillenmesinde, etkin rol oynayan Balkanlarda; birok kltrn, birok milletin, birok dilin konuulduu, bir ve tek olan Yaradana farkl biimde ibadet eden birok farkl yap ve zellikte kitlenin yaad mistik Balkan Corafyasnda savalar ve kavgalar eksik olmaz iken, kan dklmeden bir yzyln sonlandrlamad tarihsel sre ierisinde, kltrel ve gnl balar niteliindeki; Osmanl-Trk imgeleri metafor ve ltlarn tarihin hibir dneminde kaybetmemilerdir. Tarihsel bir deerlendirme yapacak olur isek, Balkanlar ynetmek, Bat ve Dou glerini kontrol edebilecek birok gc ellerinde bulundurmak anlamna gelmektedir. Bu sebepledir ki; Balkan yarmadas, sadece dinsel ve etnik kargaa ve atmalara sahne olmam ayn zamanda birok gl devletin de dikkatini daimi suretle ekmeyi baarmtr. Balkanlardaki Trk varl, Hun Trklerine kadar dayanmaktadr. Hazar Denizinin kuzeyinde yaayan Hun Trkleri, Balkanlara ilk ayak basan Trklerdir. 4. yzyldan itibaren balayan bu ilerlemeleri Orta Asyadaki dier Trk boylar izlemitir. skitler, Bat Hunlar, Avarlar, Harlar, Bulgarlar, Gagavuzlar, Peenekler, Kumanlar, Avrasya ekseni zerinde Batya hareketle Karadeniz kuzeyinde, Tuna Havzasnda, Balkanlara kadar yaylan ve hkimiyet kuran Trk kavimleridir. Bu topluluklar blgenin etnik, sosyal ve kltrel yaplanmasnda ve geliiminde nemli bir etkiye sahiptirler. Fakat bu topluluklarn aznlkta kalmalar ve gittikleri blgelerin dinlerini benimsemeleri, kaybolmalarna neden olmu ve daha sonralar Slav topluluklar olarak anlmlardr. 4 Deiik Slav topluluklar Bosnal, Sancakl, Makedon, Arnavut, Hrvat, Srp ve dier blgelerden Slav kkenli topluluklar 1389-1460l yllardan sonra, Trkler zerinden Mslmanlk dini ile tanmlar, sevmiler ve doaldr ki, Trk kltr ile tannca, Trk kltrnden etkilenmeye balamlardr. Mslman olmayan, Hristiyan kalan dier Slav topluluklar da, Mslman olanlar Trk olarak adlandrmlardr. Gnmze dein, Balkanlardaki Mslmanlar, Hristiyan toplumlar tarafndan Trk olarak anlrlar. Balkan topraklar, yzyllar boyunca, tarihin byk gleri olarak atfedilen gl imparatorluklardan byk devletlere kadar, hakimiyet kurmak ve hkmranlklarnn devamll adna etin mcadeleler ettikleri zel ve stratejik neme sahip bir corafik yap ierisinde konumlanmtr. Mahiyetinde; farkl kltrleri, kltrel eleri, dilleri ve dinleri barndran yapsal zellikleri ile birok kltrel imge ve metaforlar da miras kurgusu ile iselletirerek, eitli dnmlere ve deiimlere maruz kald ise de, Balkan topraklarnn sahip olduu hassas konum daimi bir sre ierisinde tarihin uzun soluu itibariyle, gnmze dein sregelmitir. Bu sebep ile lkemizin Balkan topraklarnda meydana gelen ve olas deiim ile dnmlere kaytsz kalmasnn mmknat yoktur. lkelerin konumlar itibariyle sahip olduklar corafyalar ile lke politikalarnn arasnda nemli bir ba olduunu inkar etmek mmkn deildir. Dorudan ve ya dolayl da olsa, bir lke
3

enol Alparslan, Bosnada Trk Kltrnn zleri, Genelkurmay ATASE ve Denetleme Bakanl Yaynlar, Ankara Genelkurmay Basmevi, Ankara, 2008, s: 15. 4 Kl Sekin, Sava Dneminde ve Bar Srecinde Trk Bonak likileri (1990 1995), Yaynlanmam Yksek Lisans Tezi, Gaziantep, Ocak 2007

405

politik planlarn ve konumlandrmasn yapar iken, bulunduu corafik konumun yapsn da dnerek kurgusunu gerekletirmektedir. Bosna ve Sancakllar tarihsel sre ierisinde, her daim Trkiyeye derin gven duygular beslemilerdir. Osmanlnn Balkan topraklarndan ekilmesinden sonra, 1878-1970 yllarna dein, byk g dalgas eklinde, yz binlerce Bonak, ikinci anavatanlar olarak benimsedikleri, sahip olduklar tarihi, kltrel ve gnl balar sebepleri ile Trkiyeye g etmilerdir. Trkiyeye g eden Bonaklar, Edirneden Erzuruma, zmirden Adanaya kadar nerede ise, tm Anadolu topraklarna yerleerek ve ya yerletirilerek, beraberlerinde getirdikleri tarihi, folklorik, sanatsal, kltrel ve karakteristik zenginlikleri ile Anadolunun kltrel yaamna ciddi ve olumlu katklar salamlardr. Yugoslavyadan Trkiyeye, Cumhuriyet dneminde toplam 77.431 aileye mensup olarak 305.158 kii g etmitir. Bu ailelerden 1950 ylna kadar gelenlerden 14.494 kii devlet tarafndan iskan edilmitir. Ailelerin dier blm serbest gmen olarak Trkiyeye yerlemilerdir. 5 G dalgas; Bosna Sava ve akabinde Dnya tarihinin yazabilecei en byk mezalim olarak niteleyebileceimiz Srebrenitsa katliam Soykrm ve hezeyan sresince arlk kazanm ve 2000li yllarn balarna dein peyder pey devam etmitir. Bugn Trkiyede Sancak asll ok sayda Bonak yaamaktadr. Bugn zellikle; Trakya, stanbul, Bursa, zmir, Adapazar ve Balkesir arlkl olmak zere yaklak 6 milyon Bonak Trkiyede yaamaktadr. stanbulda sadece Pendik ve Bayrampaada binlerce Bonak asll Trk ailesi bulunmaktadr. Pendikin Yenimahalle, Sapanbalar, Yeilbalar ve Bahelievler mahallelerinde 60 bin civarnda Bonak yaamaktadr. 6 Birok etnik yapda topluluklarn yaad Balkan topraklarnda; Osmanlnn etkisinin zayflamaya balamas ile birlikte, pandorann kutusu almtr. Ar Srp milliyetilerinin; Bonaklara, Kosova Arnavutlarna, Trklere ynelik, tehditleri, katliama kadar uzanan ou zaman insanlk d saylabilecek tutumlar ve Etkin Temizlik olarak isimlendirdikleri tutumlar sebebiyle, Bonaklar yzyla varan bir periyotta peyder pey Trkiyeye g etmek durumunda kalmlardr. Doduklar topraklar terk etmek durumunda kalan binlerce Bonakn; uruna lebilecek kadar sevecekleri yeni vatanlarnda karlatklar ilk panoramadr Sirkeci Gar... lk admlarn Sirkeci Garnda atan binlerce Bonak; Laik Trkiye Cumhuriyeti devletini koulsuz ok severek, Atatrkn ilke ve devrimlerine bal kalarak, vatann blnmez btnln korumak uruna ehitler vererek, benimsemilerdir. Tm vatandalk grevlerini laykyla yerine getirerek, byk bir uyum ierisinde, yeni vatanlarnda yeni yaamlarna adapte olmulardr. Trkiye Cumhuriyetini ikinci vatanlar olarak gren Bonaklar, her zaman Trkiyenin mozaii yerine, Ebru modeli olmay tercih etmilerdir. Mozaik tehlikeli bir metafordur. nk mozaikte her ta paras dierinden snrlarla ayrlmtr. Ebru modelinden konumalyz. Ebruda renkler i ie gemitir. 7 Mozaik farkl yaplardan oluan btnsel simgedir, ebrunun zellii ise farkldr. Renklerin birbirinden ayrlmadan, gerektiinde, bir rengin dierine kendi rengini katmasdr. Renkler, dier
5 6

http://www.gocsempozyumu.org/turkiyeyegoc.htm , E.T: 12.04.2011 Utipaktan Sevdalinkaya Bonaklar, Adana Bosna Kardelik Yardmlama ve Kltr Dernei, Yazc Bask, Adana, 2007, s: 58. 7 http://www.elifsafak.us , E.T: 12.04.2011

406

renkler ile birlikte olabildiklerinde anlamsal bir btnlk tayabilirler. Bonaklar kendi geleneklerini ve adetlerini Trkiyede zgrce yaayabilirken, Trk kltrnden de etkilenmi, iselletirmilerdir. Trkiyede yaayan Bonaklar iin sylenen, iki kltr arasnda kaybolmuluk teriminin aksine, Osmanldan bugne uzanan tarihsel sre ierisinde, hem kendi kltrlerini hem de Trk kltrn yaayarak ve yaatarak yaamlarn, kltrlerini ve duygu dnyalarn eitlendirdikleri ve zenginletirdikleri dncesi daha gerekidir. Kltr ve etnik farkllklar dile getirmek yerine, ortak kltr ve ortak tarihi balar paydasnda birlemek ve btnlemek ebrunun ierisinde yer almak, asl olandr. Ulu nderimiz, Atamz, Mustafa Kemal Atatrkn; Ne Mutlu Trkm Diyene zdeyiini; motto olarak kabul eden Bonak asll Trkler; Trk kltrne ve tarihine, gelenek ve greneklerine, kusursuz ekilde entegre olmulardr. Kendi i yaplarnda karlatklar sorunlar, yaamalar muhtemel sorunlar ve ya skntl mnasebetlere maruz kalmalar gibi eitlendirebileceimiz birok etken, tarihi, iktisadi, kltrel balarmz itibariyle biz Trkiyeyi ziyadesi ile etkileyebilecei gibi, biz Trkiyedeki paralel gelimeler de ayn ekilde Balkan Corafyasnda bulunan eski Yugoslavya lkelerinde de gelimeler ve ya deiimlerin rzgar etkisi yaratmas muhtemeldir. Ulus devletlerinin oluma srecinde nemli bir para da gemiten gelen kltr birlikteliidir. Bu nedenle de; eski Yugoslavya birok lkenin kltrel miras eserlerinin kalntlarn barndrd da ayrca nemli bir husustur. Yugoslavyann talihsiz ekilde dalmas srecinde, Balkan topraklarnda blnen Yugoslavya lkesinden yeniden doan birok lkeler tarih sahnesinde yerini almak adna bamszlklarn ilan etmilerdir. lgili sre, en son Srbistan ve Karada Cumhuriyetlerinin birbirlerinden ayrlmalarnn akabinde, Kosovann da bamszln kazanmas ve dnyann pek ok devleti tarafndan, bamszlnn tannmas durumlar ile gnmze dein sregelen deiimler beraberinde haritalarn ve snrlarn yeniden ekillenmelerine sebebiyet vermitir. 1990l yllar itibariyle yaanan krlma ve ardndan gelen dalma ve paralanma sreci Balkan lkeleri arasnda birbirlerini etkilemek ile birlikte, biz Trkiyeyi de pek ok alanda derinden etkilemi, deiimlerin yansmalarn gzlemleme ve gerektii noktada Big Brother (Byk Birader) roln sergilemesine sebebiyet vermitir. Balkan topraklarnda yeni birok aktrlerin varl, kendi d politikalarnda olduu gibi, lkemiz d siyaseti ve politikalarnn belirlenmesinde ve ya kurgulanmasnda da yeni sav ve olgularn irdelenip, planlanmasna yol amaktadr. Balkanlar, Yugoslavyann dalmas, kllerinden yeni devletlerin dnya sahnesi ierisinde yer almaya balamalar ve Bosnada yaanan katliamlarn ardndan yeniden gndeme gelmi ve globalleen dnyamzda yeniden poplerlik kazanmtr. 2. Enerji Arz Gvenliinin Tanm ve Kapsam Enerji metaforu, Homo Sapiensin yaamnn her alannda ve her annda etkin rol oynayan, yaamlarndaki vazgeilmez baat unsurlardan biridir. nsanolunun varlnn srdrebilmesi, insani yaam koullarna eriebilmesi ve varlnn devamnn salanmas adna enerjiye ihtiya duyulmaktadr. Snrsz ihtiyalar ve snrl kaynaklar arasndaki arz-talep dengesi, enerjinin ihtiya younluunu ve dzeyini belirler. Kreselleme olgusunun dnyann yapsn deitirip, ekillendirmeye balamas ile birlikte, zaten snrsz olan ihtiyalar artm, srekli olarak tketime, hep daha fazla tketime odaklanan stratejilerin baar ile uygulanmas ile birlikte, insanolu tketime adapte bir yaam izgisi ierisinde yaamaya zendirilmi, hatta tketim toplumu dsturuna mahkum edilmitir. 407

Tketim dngs ierisinde, bilinaltmza ilenen tketim olgusu ile retimde kt olan tketim toplumunun daha rahat ve konforlu yaam vlr ve zendirilir, dzeyleri her geen gn artan bir ivme izler iken, enerjiye olan ihtiya ve ihtiya seviyesi de her geen gn daha da artmaktadr. Bu sebep ile enerji ve enerjiye olan ihtiya ve hissedilen nem her geen gn daha nemli ve elzem hale gelmektedir. Pek ok kaynak unsurunu, farkl ilem safhalarna tabi tutarak kullanabileceimiz, farkl yntem ve dzeyde, farkl enerji ekillerine dntrebilmemiz gnmz teknolojisi ile mmkn olabilmektedir. Yerkremizin mevcut enerji kaynaklarn; fosil, yenilenebilir ve yeni olarak adlandrmamz mmkndr. Fosil yaktlar snflamasn; petrol, doalgaz ve kmr kaynaklar olarak oluturmamz yanl olmayacaktr. Yenilenebilir enerji kaynaklarna ise; gne enerjisi, rzgar enerjisi, su, jeotermal ve bioktle (biyoenerji) gibi kaynaklar dahil etmemiz mmkndr. Yakn zamanlarda gndeme gelerek, nemini iselletirebileceimiz yeni olarak snflayabileceimiz enerji kaynaklarn ise; hidrojen enerjisi, nkleer enerji ve yakt hcreleri unsurlar olarak belirtmemiz mmkndr. Farkl bir snflandrma metodu ise, birincil ve ikincil ayrm eklinde yaplabilmektedir. Elde edilmesi srecinde farkl enerji kaynaklarndan faydalanlmam olmak, enerji trn birincil klar. Fosil yaktlar ilgili sava rnek tekil edebilecek niteliktedir. lgili ayrm, enerji kaynaklarnn sistematizesinde ve kaynaklarn muhasebeletirilmesi hususunda nem arz eder, kolaylk salar. Dnyamzda artan enerji ihtiyacnn byk bir blmn karlayan fosil yaktlarn gn getike azalyor nitelikte olmas olgusu, srekli art gsteren nfus yaps, hzla deiim ve geliim gsteren ehirleme ve kreselleme sreci ile ivme kazanan endstrileme enerji verimlilii ve enerjinin korunumu hususundaki almalarn srekli olarak gndemde olmasn zorunlu klmaktadr. Sanayi Devrimi ile birlikte, enerji hususun nemi artar iken, elektrik temini iin, mevcut fosil yaktlara alternatif olarak, su, gne ve jeotermal kaynaklar kullanlmtr. 19. Yzyln balarnda petrol maddesinin bulunmasnn akabinde 1973 petrol krizinin yaanmas ve beraberinde iklim deiikliklerinin yaanmas ile evre bilincinin yangnlamas gibi faktrler sebebiyle, enerji tarihi balamnda dnm noktalar olarak nitelenebilecek deiimler ve geliimler yaanmaya balanmtr. Enerji metaforunda; Sanayi Devriminden gnmze dein, her dnem belirli bir enerji hammaddesi faktriyel olarak nem kazanm ve geliimi ile kendi kurgusal dnemlerine damgalarn vurmulardr. Kmrn rakipsiz olarak liderliini yaad dnemlerin akabinde, petrol enerjisi egemenliini hakim klarak, kmr lider konumundan ederek, hegemonyasn sekteye uratmtr. Nkleer enerji de gnmzn gndemini oluturur iken, olas tehlikelere karn grlen pek ok sakncalar sebebiyle, birok lkede kullanm snrlanmtr. evre bilincinin artmas ile de petrol ve kmrn yerini alan doal gaz da gnmzn popler kltrnn tm emarelerini yaadmz u dnemde, popler enerji kaynaklar arasnda yerini alm bulunmaktadr. 1970li yllarda yaanan petrol krizleri mnasebeti ile enerjinin nemi daha etkin ekilde hissedilmi, enerji verimlilii ve enerjide arz gvenlii terimleri literatrde yerlerini almaya balam, hak ettii gibi adndan ska sz ettirmeyi baarmtr. Enerji arz gvenlii kavram ile yeni enerji kaynaklar araylarnn ehemmiyeti zerine dnlmeye balanm, gelecek nesillerin enerji arz gvenlii sknts yaayabilecekleri ngrlm, zm yollar ve alternatif enerji kaynaklar hakknda aratrmalar yaplarak, kitlelerin dikkatini ekebilecek zm yollar 408

retilmeye allm, temiz enerji kaynaklarnn eldesi srecine gidilmi, ilgili konularda sadece bilim, akademi, sanayi ve trevleri camialarnn deil, kitle kltrn yaayan kitle toplumumun da duyarllnn ifadesi ekline dnmeye balamtr. Yeni enerji kaynaklarnn deerlendirilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarnn evre kirlilii konusunda gn getike artan hissiyata cevap verebilecek nitelikte bir deer kazanmas itibariyle, srdrlebilir enerji metaforlar da gz nne alnarak, enerji tablosunda dzenlemeler yaplm, enerji kaynaklarnn blgesel ve yerel evre kirlilii ile birlikte, atmosfer ierisine nfuz eden karbon bileen maddelerinin sera etkisi gstererek, yerkre iklimlerine tesir etmesi faktrne binaen iklim deiikliklerinin haiz olmas itibariyle, asit yamurlar etkisi de gz ard edilmeden, enerji arz gvenlii hususunun hayati nemi kavranm, eitli mercilerden alnan destekler ile varolan ve olas kresel evre sorunlarnn nne geilmesi adna elzem ve mutad almalarn yaplmas gerekliliine idrak edilmitir. Enerji arz gvenlii teriminin kavramsal erevesi hususunda eitli farkl tanmlar ifade edilmi olmasna karn, genel bir gr birliine varldn sylemek mmkn deildir. Farkl kurumlar ve ya evrelerce, kendilerine gre daha elzem grdkleri balklar n plana almak suretiyle yaptklar eitli tariflemeler sz konusu olabilmektedir. Bu sebeple, enerji arz gvenliinin farkl evrelerce farkl anlam ve neme haiz olduunu belirtmek yanl olmayacaktr. Enerji gvenliinin temelini oluturan enerji arz gvenlii, lkelerin kalknmalarn; bata ekonomik ve ulusal gvenlikleri olmak zere tm gvenlik boyutlar asndan etkileyen bir kavramdr. ok boyutlu olan enerji gvenlii, enerji altyapsna ynelik terrist saldrlardan yatrm eksikliklerinden kaynaklanabilecek kesintilere, doal afetlerin sebep olabilecei engellerden uygulanabilecek ambargolara, grevlerden lokavtlara, i savatan igale ve hatta istikrarsz olabilecek ynetimlerin ortaya karaca sorunlara kadar birok olasl birlikte deerlendirmemizi gerektiren bir olgu olarak karmza kmaktadr. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl 2005 yl Enerji ve Tabii Kaynaklar Kamu Aratrma Programna gre enerji gvenliini gndeme getiren balca unsurlar unlardr; retici lkelerdeki politik ve ekonomik istikrarszlk, Terrizm ve blgesel atmalar, Hzla byyen ekonomilerin artan enerji talebi ve bunun enerji arz ile ekonomiler zerinde yarataca istikrarszlk, Enerji projeleri iin gerekli finansman ihtiyacnn teminindeki glkler, Ticaret yollar zerindeki kritik noktalardaki younlamann sebep olaca arz kesintileri, evresel etkilerin en aza indirilmesi iin stlenilen sorumluluk ve basklar,

409

Petrol fiyatlarndaki kalc olabilecek artlarn ekonomi zerindeki olumsuz etkileridir. 8 Geleneksel enerji kaynaklarnn tketimi ile yerelden balayarak, kresel dzeye yaylan evresel etkilerinin ve bu etkilerin kresel snma ile ilikilendirilmesi, yeni, yenilenebilir, srdrlebilir enerji kaynaklarnn nemini ve duyulan gveni arttrmtr. Enerji arz gvenlii bu noktada, insanolunun yaamsal edimi adna etkin bir rol oynamaktadr. Enerji kaynaklarnn korunmas, evresel etkilerinin minimize edilmesi, gvenli ve eitlendirilebilmi enerjilerin varl ile sfr emisyonlu enerji kaynaklarnn eldesi enerji arz gvenlii meselesini kresel gndem ve politikalarnn en st srasna tamaktadr. Dnya ekonomilerinde zellikle 20. yzyln ikinci yarsnda grlen hzl byme, eitli sosyal ve ekonomik gelimeler ile birlikte giderek daha hzl bir biimde artan enerji tketimini de beraberinde getirmitir. Elektrik retimi, snai faaliyetler, ulatrma ve teshin (snma-stma) sektrlerinde enerji, youn biimde kullanlmakta olup yeryznde ciddi bir kirlenmeye neden olmaktadr. zellikle fosil yakt tketiminden kaynaklanan evre kirlilii, dnyadaki hava, su, toprak ve dier doal kaynaklarn bozulmas, iklimlerin deimesi, biyolojik ekosistemler ile insan saln olumsuz ynde etkilemesi ve rn kayb gibi sonular dourmaktadr. Bu gelimelerin bir sonucu olarak gemi yllardaki ucuz ve kolay temin edilebilir enerji kavram artk yerini ucuz ve temiz enerji kavramna brakm durumdadr. Yeni enerji kaynaklar bugn iin olduka snrl miktarda kullanlyorsa da nmzdeki 20-30 yl iinde nemimin artaca tahmin edilmektedir. Dnyann btnn ilgilendiren evre sal sorunlarna yol aan kresel evre sorunlarnn kkeninde dnya enerji pazarnn 3/4n oluturan karbon ieren yaktlar ve buna gz yuman enerji politikalar vardr. 9 Yzyllardr yenilenemeyen fosil trevi yaktlarn kullanmn n planda tutan enerji politikalarnn insanln gelecei asndan yeterli ve verimli olamayan enerji kaynaklarnn kullanm srdrlebilir olmaktan uzaktr. Gelimi lkeler ile alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklarna ynelik nemli yatrmlarn yaplmas giriimlerinin balamas ile birlikte, kresel gndeme tanan enerji arz gvenlii hususu gittike tabana yaylarak gelimekte olan lkeler tarafndan da elzem bir konu olduu gerei kavranmakta ve uygulanmaya balanmaktadr. Ancak; unutulmamaldr ki; arz gvenlii olarak bilinen enerji gvenlii konusunun kapsamna, evresel gvenlik kavram da eklenmedii srece, srdrlebilir enerji politikalarnn etkinliinden sz etmek mmkn olmayacaktr. 3. Balkanlarda Enerji eitlilii ve Yenilenebilir Enerji 1990 ylndaki bamszlk sreci ve sonrasnda eski Yugoslavya lkelerindeki enerji altyaps byk oranda zarar grm, yeniden yaplanma sreci ise ok uzun ve zorlu olmutur. Ekonomik gelime iin olmazsa olmazlar arasnda yer alan enerji konusu, dk verimlilik, yetersiz ynetim ve bunlarn sonucunda ortaya kan zayf elektrik sistemi nedeniyle blge genelinde sorun olmaya ve gelimeyi yavalatmaya devam etmektedir. Eski Yugoslavya blgesindeki enerji
8

nder Uyar, Srdrlebilir Kalknma Balamnda Kurulacak Olan Nkleer Reaktrlerden Trkiyenin Enerji Gvenliine Etkileri, Yaynlanmam Yksek Lisans Tezi, stanbul, 2009, s:7. 9 Aye Rya Ataman, Trkiyede Yenilenebilir Enerji Kaynaklar, Yaynlanmam Yksek Lisans Tezi, Ankara niversitesi, Ankara, 2007, s: 2.

410

altyaps ile ilgili olarak dikkati eken bir baka unsur ise, enerji sektrnn blge dndan ithal edilen hidrokarbonlara byk oranda baml olmasdr. Ayrca, yakn zaman ncesine kadar byk oranda ayn at altnda yaayan blge genelinde paylalan altyap, ynetilmesi zaman zaman skntlar yaratan karlkl bamlla neden olmaktadr. rnein, Srbistandaki petrol rafinerilerinin almas, boru hatlaryla Hrvatistandan gelen petrole baldr. 10 Balkanlarn, Karadeniz ve Ege Denizi ile birlikte Orta ve Dou Akdenizi kontrol edebilen corafi konumu dikkate alndnda; Sovyetlerin dalmas ile gn yzne kan Hazar Blgesi Enerji kaynaklarnn uluslararas pazarlara tanmas zerinde dorudan etkili olma imkanna da kavutuu sylenebilir. 11 Balkan lkeleri; enerji kaynaklarna baml lkelerden, enerji kaynaklarna sahip lkelere dein, birok lke kalknma politikalar asndan stratejik neme sahip bir konumda olmas itibariyle, kresel enerji politikalarndan ayr tutulmas mmkn deildir. Gnmzde; Slovenya hari, eski Yugoslavyann kllerinden doan ve Arnavutluk corafyasn da ierisine alan kurguya Bat Balkanlar eklinde bir tasnif ve ya tarifleme yaplmaktadr. 2002 ylnn sonu itibariyle Bat Balkanlarn GSYHs, Avrupa Birlii ortalamasnn sadece yzde 0,6sna denk gelmekteydi. Blgenin enerji durumu incelendii zaman, ilk gze arpan husus, fosil enerji kaynaklarndan petrol ve doalgaz rezervlerinin ok az olmas ve blgenin bununla ilgili ihtiyacnn ok byk bir ksmn ithalt yoluyla karlyor olmasdr. U.S. Energy Information Administrationa gre Bat Balkanlarn ispatlanm petrol rezervleri yaklak 335 milyon varildir. Avrupa ktasnn toplam ispatlanm petrol rezervleri ise 18,7 milyar varildir. Bat Balkanlardaki 335 milyon varilin 165 milyonu Arnavutlukta, 92 milyonu Hrvatistanda, 77 milyonu da Srbistan ve Karadada bulunmaktadr. Petrol retimi ise ok dk seviyelerdedir. Btn blgede 2001de gnlk ortalama 53.300 varil retilmekteydi. Bunun en byk ksmn Hrvatistan retmekteydi. Dier taraftan 2000 ylnda Bat Balkanlardaki petrol tketimi gnlk 247 bin varildi. Ksacas Bat Balkanlar petrol ihtiyacnn ok byk bir ksmn ithalt yoluyla karlamaktadrlar. Ayn kaynan verilerine gre Bat Balkanlarn ispatlanm doalgaz rezervleri 3 trilyon fut3n biraz zerindedir. Bunun yzde 60 Srbistan ve Karadada, yaklak yzde 40 da Hrvatistanda bulunmaktadr. Geri kalan ok kk bir miktar ise Arnavutluka aittir. Blgenin 2000 ylndaki toplam doalgaz tketimi 169 milyar fut3 iken, bunun yzde 50sinden fazlas ithalt yoluyla karlanmtr. Doalgazn neredeyse tamam Rusyadan ithal edilmektedir. Bat Balkanlar bir tek kmr retimi ve tketimi asndan blge olarak neredeyse kendi kendine yetmektedir. 12 Bir lkenin ve ya blgenin stratejik nemini arttran en nemli unsurlardan biri olan enerji, Balkan lkelerinde, enerji kaynaklarnn eitli ve zengin yapda olmamasndan dolay zayf bir nitelik tadn sylememiz yanl olmayacaktr. Bu zelliine ramen; enerji kaynaklar asndan zengin olan lkelere komuluk

Makedonyada Ve Balkanlarda Enerji Sektr, T.C. skp Bykelilii, Ticaret Mavirlii, http://skopje.emb.mfa.gov.tr, E.T: 12.04.2011. 11 Osman Metin ztrk, Trk D Politikasnda Balkanlar, Der: mer E. Ltem ve Birgl Demirta Cokun, Balkan Diplomasisi, ASAM Yaynlar, Ankara, 2001, s.2. 12 Erhan Trbedar, Balkanlar Ve Enerji, http://www.turksam.org, E.T: 14.04.2011.

10

411

etmeleri sebebiyle, Balkan lkelerinin stratejik neme sahip olduunu belirtmekte fayda vardr. Tablo 1. Bat Balkanlar Blgesine likin Temel Enerji Gstergeleri (2005)
MTOE * TPES ** retim 1,2 3,3 3,8 1,5 0,6 11,4 1,2 23,0 thalat hracat Net thalat 0 0,3 2,6 0,3 0,1 1,1 0,1 1,2 1,6 5,2 1,2 0,4 5,3 0,8 thal Bamll %51 %32 %58 %45 %40 %32 %40 Toplam Enerji Tketimi 2,1 3,0 7,1 1,7 0,8 9,7 1,0 25,4

Arnavutluk Bosna Hersek Hrvatistan Makedonya Karada Srbistan Kosova Toplam

2,4 5,0 8,9 2,7 1,0 16,7 2,0 38,7

1,2 1,9 7,8 1,6 0,5 6,4 0,9

(*) MTOE - millions of tonnes of oil equivalent milyon ton petrol edeeri (**) TPES - Total Primary Energy Supply Toplam Enerji Arz Blgede, petrol ve doal gaz retimi sadece Arnavutluk, Hrvatistan ve Srbistanda yaplmaktadr. Hrvatistann yllk 2 milyar metrekplk (bcm) doal gaz retimi, blge lkeleri arasnda hidrokarbon yaktlar asndan en ciddi retimdir. Sz konusu retim Hrvatistann doal gaz tketiminin %80ini karlamaktadr. Blgede dikkate deer doal gaz tketimi sadece Hrvatistan ve Srbistanda bulunmaktadr. Bosna Hersek ve Makedonya doal gaz konusunda hala kk birer pazar durumunda olup, Arnavutluk, Kosova ve Karadada doal gaz tketimi bulunmamaktadr. Byk oranda linyit olmak zere kmr blgedeki enerji hammaddeleri arasnda en ok kullanlan rndr. 2005 rakamlaryla kmr, toplam enerji arznn (TPES) %38ini, 2001den bu yana kullanm hzla artan petrol %37sini, doal gaz %13n, hidro g %7sini, dier kaynaklar ise %5ini oluturmaktadr. 2005 yl itibariyle, blgedeki toplam enerji arz 1990daki dzeyinin ancak %90na ulaabilmitir. Blgedeki lkelerin elektrik enerjisi elde etmek iin kullandklar hammadde kaynaklarnda nemli farkllklar bulunmaktadr. En byk kurulu g kapasitesine sahip Srbistan (7,1 GW) temel olarak kmre dayal termoelektrik santrallere bamldr. Enerji retiminin yaklak %80ini kmrden salayan Makedonya ve %60n ayn rnden salayan Bosna Hersekin durumu da benzer nitelikler arz etmektedir. Kosova ise neredeyse tamamen linyite dayal bir enerji retim dzenine sahiptir. Buna karlk, enerji retim tesisleri 1960 ve 70lerde Sovyet ve in teknolojileriyle kurulan Arnavutluk ise enerjisinin tamamna yaknn hidro santrallerden salamaktadr. Ancak, artk ok eskimi olan

412

sz konusu tesislere bakm da yaplamad iin Arnavutlukta ok nemli bir elektrik a bulunmaktadr. 13 Balkanlar corafi adan elverili olmasna ramen yenilenebilir enerji kaynaklarnn en az kullanld blgeler arasnda yer alyor. Zira blge lkelerinde tesis edilecek yeil ekonominin nndeki balca engellerden biri, enerji verimliliini ilgilendiren yasal dzenlemelerin henz yrrle girmemi olmasdr. Ayrca uzun vadeli evre yatrmlar iin hem siyasetiler hem de kamuoyu yeterli bilince sahip deil. Bunlar, uzun dnemli strateji ve uzman eksiklii, mevzuatlarn uyumsuzluu, finansal destek ve uygulama mekanizmalarnn yokluu, altyapdaki eksiklikler gibi dier skntlar takip etmektedir. Oysa srdrlebilir enerji kaynaklar sadece evrenin korunmas asndan deil, lkelerin ekonomik kalknmalar iin de son derece nemli bir frsat kaps oluturmaktadr. Bilhassa yerel ekonomileri birok adan gelitirme potansiyeline sahiptir.14 Eski Yugoslavya lkeleri ve Makedonya da dahil olmak zere; enerji tketiminin yarsndan fazlasn kmr yakt ile karlamaktadr. Hrvatistan yenilenebilir kaynaklar geniletme asndan geni bir potansiyele sahip olmasna karn, en azndan gne, rzgar veya jeotermal kaynaklar asndan bu potansiyel hala yeteri kadar kullanlamyor. Ancak bu durum son yllarda deiiyor. evre Koruma Bakan Nikola Ruzinski, "Hidroelektrik santralleri sayesinde, u anda enerjimizin %40'n yenilenebilir kaynaklardan retiyoruz. Enerjimizin yaklak %30'unu satn almak zorunda olduumuz iin, tketimde ok daha kt durumdayz." dedi. Hrvatistan'daki ilk rzgar santrali, 2004 ylnda Pag adasnda kuruldu. Hrvoje Pozar Enerji Enstits'nden Zdeslav Matiin salad verilere gre, Hrvatistan'da yaklak 15 bin metrekare gne kolektr bulunuyor. Bu gne hcrelerinin toplam retim kapasitesi yaklak 52 kilowatt olarak tahmin ediliyor. Eskimi enerji altyaps ve gevek brokrasi, Hrvatistan'da yenilenebilir enerji kaynaklarnn geliiminin nndeki engellerden sadece birkadr. 15 Uzmanlar, Bosna-Hersek'teki (BH) yenilenebilir enerjinin byk oranda dokunulmam olduunu, ancak bunun nedeninin potansiyel eksiklii olmadn sylyorlar. lke daha ok, devlet dzeyinde net bir mevzuatn olmamasndan ve hibir hkmet bakanlnn bu konuyla ilgili olarak grevlendirilmemesinden ekiyor. Dier engeller arasnda saha uzman eksiklii, eski teknolojiler ve BH'deki byk elektrik enerjisi irketinin elindeki tekel yer alyor. Nehir ve ormanlar asndan zengin olan lke, yenilenebilir enerji kaynaklar sz konusu olduunu potansiyel bir altn madeni zerinde oturuyor. BH, bata Bosanski Samac, Kakanj kasabalar ve Saraybosna yaknlarnda olmak zere, enerji retimine yetmeyecek fakat dier snma amalar dorultusunda kullanlabilecek nemli jeotermik potansiyele de sahip bulunuyor. 16

Makedonyada Ve Balkanlarda Enerji Sektr, T.C. skp Bykelilii, Ticaret Mavirlii, http://skopje.emb.mfa.gov.tr, E.T: 12.04.2011. 14 Muzaffer Vatansever, Balkanlarda Yeni Seim Sloganlar: Yeil Gelecek, www.usakgundem.com, E.T: 13.04.2011. 15 Ksenija Jurkovi, Hrvatistann Yeil Enerjisi Yatrma Dayanyor, www.setimes.com, E.T: 13.04.2011. 16 Ljiljana Smiljani-Yusuf Ramazanovi, BH, Yenilenebilir Enerji Kaynaklar Gelitirmeye alyor, www.setimes.com, E.T: 13.04.2011.

13

413

Srbistan'n yenilenebilir enerji potansiyeli hakknda Srbistan Enerji Bakanl Sekterliinden yaplan u ekilde bir aklama literatr taramamz esnasnda elde edilmitir. Srbistan'n yenilenebilir enerji potansiyeli byk lde el dememiliini srdrmesine karn, yetkililer bu durumun deimek zere olduunu sylyorlar. "Srbistan'da yenilenebilir enerji kaynaklarna yatrm potansiyeli byk ve nmzdeki be ila yedi yl iinde en az iki milyar avroya eittir. u anda, yenilenebilir kaynaklar ylda 4,3 milyon ton petrole edeer enerji retebilmesine karn, sz konusu kaynaklar lkenin enerji ihtiyacnn sadece bir ksmn karlyor. Mevcut 15 hidroelektrik santrali 10.000 GWsaatlik, bir baka deyile tm elektrik retiminin te birini retiyor. Srbistan'da 1988 ylndan beri byk bir hidroelektrik santrali ina edilmemekle birlikte, daha kk tesisler iin kullanlabilecek yaklak 900 nokta bulunduunu syledi. lkenin en byk hidroelektrik santrali olan Djerdap ylda yaklak 5500 GWsaat elektrik retiyor. Enerji bakanlndan yetkililer, biyoktlenin potansiyel yenilenebilir enerjinin en byk ksmn (%63) oluturduunu sylyorlar. Onu hidroelektrik ve gne enerjisi (her biri %14), sonra da rzgar (%5) ve jeotermik santraller (%4) izliyor. 17 Elverili corafi konumu gz nne alndnda, Makedonya'da bolca gne, rzgar ve enerji retmek iin gereken dier doal kaynaklar bulunuyor. Makedonya teorik olarak, yllk elektrik ihtiyacnn %7'sini rzgar enerjisinden karlayabiliyor. lkenin dou kesimlerinde, yln 130 ila 170 gn saniyede 3,5 metrelik ortalama rzgar hzyla rzgarl geiyor. Bu da 250 KW kapasiteye sahip rzgar deirmenleri altrmaya yeterli. Rzgar hz, yln en az 100 gn saniyede 8 metreye ulayor. Rzgar bazl retim temiz enerji olarak kabul edildii iin, Makedonya'nn AB evre standartlarn karlamasna yardmc olabilir. skp yaknlarndaki Kadino kyndeki Soncev Park (Gne Park), lkenin alternatif enerji kaynaklar olarak gne ve rzgardan yararlanmaya ynelik ilk sistematik giriimidir. lkenin elektrik ihtiyac her yl %4 orannda artyor. lke her yl, elektrie 38 milyon avro, petrole 75 milyo avro olmak zere enerji ithalatna toplam 113 milyon avro harcyor. 18 Balkanlarn doalgaz boru hatt sistemi kendi iinde btnlemi deildir. Yani Balkanlardaki mevcut hatlar ulusal piyasalar ile snrldr. Doalgaz alannda Balkan lkelerinde en byk aktr ise Rusyadr. Arnavutluk hari, Balkan lkelerinin tamamnn Rusya ile doalgaz balantlar vardr. Rus doalgaz Balkanlara iki rota zerinden ulamaktadr. Birincisi Rusyay Macaristan ile balayan, buradan da eski Yugoslavya lkelerine uzanan doalgaz boru hattdr. kincisi ise Rusyadan Ukrayna, Moldavya, Romanya ve Bulgaristana, Bulgaristan zerinden ise Trkiye, Makedonya ve Yunanistana uzanan doalgaz boru hattdr. Bak-Tiflis-Ceyhana alternatif olarak srlen ve zerinde en ok durulan dier baz projeler ise Balkan lkelerini de dorudan doruya ilgilendirmitir. Sz konusu projeler erevesinde Rusyann Novorossisk ve Grcistann Supsa limanndan tankerlere yklenen ham petroln Balkanlar zerinden Avrupaya ulatrlmas nerilmektedir. Balkanlar zerinden uzanan deiik rotalar ise gnmzde bile Trk boazlarn by-pass eden seenekler arasnda sunulmaktadr. 19

17

gor Jovanovi, Srbistan'da Ufukta nnde Enerji Devrimi Grnyor, www.setimes.com, E.T: 13.04.2011. 18 Misko Taleski, Rzgar Ve Gne Makedonya in nemli Enerji Kaynaklar, www.setimes.com, E.T: 13.04.2011. 19 Erhan Trbedar, Balkanlar Ve Enerji, http://www.turksam.org, E.T: 14.04.2011.

414

Yenilenebilir ve srdrebilir enerji kaynaklarna lkemizde olduu gibi, Balkan lkelerinde de, bunlara paralel olarak dier kresel ekonomik politikalarn gelitirmek isteyen globalleen lkelerde ilgi ve almalar gnden gne artmakta ve nemi daha fazla kavranmaktadr. Yenilenebilir ve srdrebilir enerji kaynaklarndan faydalanma durumu gnmz yaamnda olduu gibi gelecekte de yaamsal neme haizdir. Bu balamda; eski Yugoslavya lkeleri olarak snrlarn netletirmek istediimiz Balkan lkelerinde, nemli potansiyel g olan; gne, rzgar, jeotermal, biyoktle, hidroelektrik gibi enerji metaforlar kanalyla, enerji ve evre uyumu hedefi, srdrlebilir ve yenilenebilir enerji politikalar ile kresel snma ve iklim deiiklii konularnda tedbirler alnarak gelime gsterdikleri srece, sosyal ve ekonomik alanlarda gelimeler gsterebilirler. Sonu Balkan topraklar; semavi dinin, on bir ayr rka mensup insann yzyllar boyunca birlikte yaad, zengin olduu kadar sancl ve acl bir corafyadr. Balkan yarmadasnda mevcut birok kltr ve birok din ile dil yapsnn varl ve bu zengin eitliliin neden olduu savalara varan birok sorun tarihsel sre ierisinde yzyllar ncesinde balayarak, gnmze dein devam etmitir. Ftrist bir yaklam ile, gelecek yllar ve ya yzyllarda da ayn sorun ve srelerin yaanacan ngrmek mmkndr. Ayn zamanda; Balkan lkeleri, Avrupa'nn en zengin ve srdrlebilir enerji potansiyeline sahip lkelerin banda yer almaktadr. Tm bu bilgiler ve gelimelerin nda, Trkiyenin, Balkan topraklarnda oluturulmaya allan, bar, gven ve istikrar unsurlarnn temininde etkin rol oynamas beklenmektedir. Hatta; Osmanl mparatorluu dneminden gnmze dein, gelecek yllar da dahil olmak zere, Trkiyeden mutad rol olan Big Brother (Byk Birader) roln oynamas beklenmekte ve istenmektedir. Trkiye; Balkan topraklarndaki, ok kltrllk ve ok kltrllk ile birlikte gelen, ortak kltr ve tarihsel kardeliin birlii ve bir arada yaam savn daima desteklemi, gelitirilmesi adna da nemli katklar salamtr. Mevcut farkllklara, hogr ile yaklalmas gerekliliini savunmu, farkllklarn dile getirilmesi yerine, ortak paydalarda buluulmas yolunda alternatif fikir ve projeler retilmesi kapsamnda etkin neriler ve projeler gelitirerek, daimi suret ile Balkan lkeleri ile dost ve karde politikasn srdrmtr. Trkiye; Balkan lkeleri arasndaki, tekiletirme, birbirlerini dlama, bask altna alma, yldrma gibi oaltabileceimiz pek ok olumsuz akm ve politikalara kar olarak, iletiim ve diyaloglarn gelitirilmesi adna aba harcayarak, ibirlii ve dayanmann oluturulmas ve arttrlmas ynnde srekli olarak yardmc roln oynam ve giriimlerini eksik etmemitir. Aralarndaki, dost ve karde politikalar ile birlikte; tarihsel ve kltrel balarn nda pek ok etnik kkene ramen demokratik yaam tarzlarnn desteklenmesi adna, ekonomik ve siyasi ibirliklerinin daha ileri seviyelere tanmas adna, sivil toplum kurulular ile de desteklenmektedir. Savalar ve atmalara ramen, Trkiyenin Balkan lkelerine destek vermesi, ekonomik kalknmalar ve gvenlik politikalar asndan byk nem arz etmektedir. Trkiye, blgenin bar ve istikrar asndan en byk katky salayabilecek, kalknma yaratabilecek lkelerden biridir. Trkiyenin Balkan topraklarnda bu derece gl ve etkin olmasnn sebebi ise; Balkanlarda yaayan Mslman topluluklar zerindeki etkisinden kaynaklanmaktadr. Trkiye, Balkan lkelerinde yaayan, Bosna Sava ve Srebrenitsa katliam sonrasnda kimi lkelerde 415

aznlk durumuna den Mslman topluluklarnn kendi devletleri ierisinde olduu kadar, baka devletler ile olan mnasebetlerinde huzur ve gvenlik ierisinde yaamalarn salamak adna etkin politikalar kurgulamakta ve uygulamaya almaktadr. Mslman topluluklar, huzur ve gvenlik duygularn yaadklar srece, ekonomik byme ve istikrarn yakalayabilirler, gelimelerini srdrebilirler. Bu durum ile Mslman topluluklarna deerlendirebildikleri srece, frsatlar ve anslar tannm olmaktadr. Balkan uluslarnn Big Brother (Byk Birader) Trkiye; enerji ve enerji arz gvenlii hususlarnda da kendilerini desteklemekte, yardmc projelere imzalarn atmak adna i gelitirme almalar yrtmektedir. Kreselleen lke ve gllklerinin simgesi olan lke ekonomilerinde, petrol ve trevleri gibi yenilenemeyen enerji kaynaklar olan fosil yaktlardan ziyade, gne enerjisi, rzgar enerjisi, su, jeotermal ve bioktle (biyoenerji), hidrojen enerjisi, nkleer enerji ve yakt hcreleri gibi yenilenebilir ve srdrebilir enerji kaynaklarndan sz edilecektir. Zira; fosil yaktlar ve trevleri, yakn bir gelecekte, tkenmi ve pahal ya da kstl bir yap tayacaklar, evreye de gnden gne daha fazla zarar vererek, insan saln artan iddette tehlikeye sokmu olacaklardr. ehirleme, srekli olarak art gsteren nfus hareketlilii, kreselleme sreci ile ivme kazanan endstrileme gibi etkenler sebebiyle, fosil yakt ekonomilerinden, yenilenebilir ve yeni olarak adlandrlan srdrlebilen enerji ekonomilerine gei kanlmaz olmaktadr. Bu sre ierisinde, Balkan lkelerinin faaliyetleri ve adaptasyon sreci de Big Brother (Byk Birader) olarak Trkiyeyi yakndan ilgilendirmektedir. Gnmzde sahip olduumuz uygarlk dzeyinin belirtisi saylabilecek, rahat ve konforlu yaamn simgesi nitelii tayan dorudan ve ya dolayl olarak tketmek, ancak bir yandan da korumak durumunda kaldmz enerji ve enerji arz gvenliinin salanmas konusundaki hassasiyet insanl geleneksel olmayan yeni kaynaklar bulmaya zorlamaktadr. Bu balamda, gerek Trkiye gerekse Balkan lkeleri, enerji politikalarn yenilenebilir enerji kaynaklarn ierecek biimde gelitirmeli ve srdrebilirlik adna gereken oluumlar tamamlamaldrlar. Kaynaka Aye Rya Ataman, Trkiyede Yenilenebilir Enerji Kaynaklar, Yaynlanmam Yksek Lisans Tezi, Ankara niversitesi, Ankara, 2007. Barbara Jelavich, Balkan Tarihi, Cilt:1 (18. ve 19. Yzyllar), ev: hsan DURDU-Haim Ko GLN, Kre Yaynlar, stanbul, 2006. Erhan Trbedar, Balkanlar Ve Enerji, http://www.turksam.org, E.T: 14.04.2011. Georges Castellan, Balkanlarn Tarihi: 14.-20. Yzyl, ev: Ayegl Yaraman Babuu, Milliyet Yaynlar, stanbul, 1995. http://www.elifsafak.us , E.T: 12.04.2011 http://www.gocsempozyumu.org/turkiyeyegoc.htm , E.T: 12.04.2011. gor Jovanovi, Srbistan'da Ufukta nnde Enerji Devrimi Grnyor, www.setimes.com, E.T: 13.04.2011.

416

Kl Sekin, Sava Dneminde ve Bar Srecinde Trk Bonak likileri (1990 1995), Yaynlanmam Yksek Lisans Tezi, Gaziantep, Ocak 2007. Ksenija Jurkovi, Hrvatistann www.setimes.com, E.T: 13.04.2011. Yeil Enerjisi Yatrma Dayanyor,

Ljiljana Smiljani-Yusuf Ramazanovi, BH, Yenilenebilir Enerji Kaynaklar Gelitirmeye alyor, www.setimes.com, E.T: 13.04.2011. Makedonyada Ve Balkanlarda Enerji Sektr, T.C. skp Bykelilii, Ticaret Mavirlii, http://skopje.emb.mfa.gov.tr, E.T: 12.04.2011. Misko Taleski, Rzgar Ve Gne Makedonya in nemli Enerji Kaynaklar, www.setimes.com, E.T: 13.04.2011. Muzaffer Vatansever, Balkanlarda Yeni Seim Sloganlar: Yeil Gelecek, www.usakgundem.com, E.T: 13.04.2011. Osman Metin ztrk, Trk D Politikasnda Balkanlar, Der: mer E. Ltem ve Birgl Demirta Cokun, Balkan Diplomasisi, ASAM Yaynlar, Ankara, 2001. nder Uyar, Srdrlebilir Kalknma Balamnda Kurulacak Olan Nkleer Reaktrlerden Trkiyenin Enerji Gvenliine Etkileri, Yaynlanmam Yksek Lisans Tezi, stanbul, 2009. enol Alparslan, Bosnada Trk Kltrnn zleri, Genelkurmay ATASE ve Denetleme Bakanl Yaynlar, Ankara Genelkurmay Basmevi, Ankara, 2008. Utipaktan Sevdalinkaya Bonaklar, Adana Bosna Kardelik Yardmlama ve Kltr Dernei, Yazc Bask, Adana, 2007.

417

Accommodating Energy Security in the Balkans Didem Ekinci* It is commonplace to argue that securing energy means survival in politics. When the subject matter is the Balkans, the proposition is no less valid. Au contraire, it holds immense value for such a war-torn and economically-deprived region, following the elimination of the actual war condition since 2000. The question why Balkan energy security truly became an issue since then has to do mainly with the fact that the EU grew concerned about the security supplies, which implied the need to diversify routes, which in turn connoted the Balkans as an indispensable transit route to lessen dependence on Russia. The circumstance in which the Balkans began to be integrated into the EU framework was thus fed by another dimension after 2000, i. e., energy security. Unlike the western European states, the Balkan states are almost 100 per cent dependent on Russian gas and do not have diversified and consolidated pipeline networks due to the long Communist heritage in the region. The regions energy infrastructure, inter alia, suffers from a visible lack of investment for the past 30 years and a dim domestic production. Given these conditions, Russias hold over the energy sector in the region, and the EUs eventual inclination to transform the energy outlook in the European continent; the Balkans role in the supply and transfer of energy resources took the center stage in energy security parlance. The main argument of this paper is that while the efforts and willingness do exist for a substantial and consolidated energy network in the Balkans, the challenges of developing a capacity-both physical and institutional-and surpassing the Russian grip on the region implies longer timelines than estimated. However, if achieved, a coordinated energy network in the region has the potential to finally shift the economic and political outlook of the region into a truly cooperative one. Accordingly, this paper shall examine the heightened role of the Balkans in the still evolving energy politics. It shall unfold in parts surveying factual data concerning the energy outlook in the region, the existing and proposed pipelines in which the Balkans is involved, and analyzing the regions key role in terms of energy. It shall then highlight the approaches of key energy players, such as Russia, Turkey, Greece, Bulgaria and the EU. The Energy Picture in the Balkans: Evolution, Facts and Figures Any contemporary attempt to explain and analyze the current energy outlook in the Balkans would stipulate putting into spotlight the dynamic energy reform in transitional economies because of the common sequential patterns observed in the energy sector. Through the end of the Cold War years, the energy sector in the Balkans was still run on the basis of what can be called as central energy planning, which was in line with the command economy structure and the monopolistic pillars it involved. By 1990, the first signs of corporatization were recorded as legally independent but state-owned entities functioned in the sector, accompanied with some crisis-management experience. This phase was followed by commercialization as of mid-1990s, which connoted privatization of state-owned facilities and
*

Ph.D.; ankaya University.

418

simultaneous problems concerning tariffs and payments. At the turn of the century, the privatization process which had been under way intensified while state control continued. Foreign direct investment featured as yet another characteristic of this period. Since 2005, the ensuing process has been a competitive one and concomitant regulation. As the energy supply and transport realities are still in the making and evolving by day, the prospects for seeing a regionally and globally integrated energy security remains to be seen in the short- and medium-terms. The satisfying result would be seeing an integrated energy network receiving resources from diverse routes, guaranteed services for the end-users as well as more investment in the region as a beneficial result of the improved energy networks.1 These stages by and large illustrate how the energy security issue has unfolded in the region and the individual states concerned in overall terms. If the issue is put into spotlight, it would be seen that most of the regional states inherited the relevant infrastructure from former Yugoslavia and it was not until the end of the war in Bosnia-Herzegovina and trials and tribulations it gave way to, that efforts at the regional level were initiated for securing energy supplies and transport. Two points in the post-Cold War timeline were crucial and a natural sequence of efforts to engage in reconstruction in the region: the immediate aftermath of the war in BosniaHerzegovina and that of the war in Kosovo. After 1996 and particularly 2001, cooperation became a reality at bilateral and regional levels, coupled with international donations and grants. This was the tangible result of the Athens Process, initiated in 2002, which first highlighted the Balkan energy market as a concept. Although the Process underscored the electricity market initially, it later evolved to encompass a broader agenda which included gas supply and security.2 By 2005, the Energy Community Treaty was signed with a view to establishing a legal framework for an integrated electricity and gas market in Europe which encompasses the Western Balkans states. The main objective of the treaty was to permanently incorporate the regional states into the larger EU energy network by making them an integral part through the internalization of the acquis communautaires energy-related sections. Some of the expected outcomes are enhanced market openings, investment guarantees and the creation of possibilities for international donations, which, most likely, will give way to an overall economic growth, efficient energy use, reduced environmental risks and energy poverty.3 The treaty became effective in July 2006 following ratification by the signatoriesAlbania, Bulgaria, Bosnia-Herzegovina, Croatia, FYROM, Montenegro, Romania, Serbia, Kosovo and the European Community. In the same year and the following year, Moldova, Norway, Turkey, Ukraine and Georgia were announced as observer countries. So far, the funding of the Energy Community Treaty has been met by the EU CARDS program and the Austrian government.4 As the energy development and security in the Balkans denotes indispensable involvement of the EU in the region, regional cooperation and international and multilateral financial support in this field have been at the center stage since mid1

Energy in the Western Balkans: the Path to Reform and Reconstruction, International Energy Agency, 2008, p.62. 2 ibid., p.35. 3 ibid., pp.34-35. 4 ibid., pp.51-52.

419

1990s. In this framework, two regional initiatives have been devised: The Black Sea Regional Energy Center (BSREC) and the Southeast Europe Energy Policy Working Group (SEEEP-WG). The former was established in Sofia in 1995 as a common initiative of the European Commission and Black Sea states and later expanded to include FYROM and Serbia and Montenegro in 1999 and 2001, respectively. Central to the agenda of the BSREC have been energy policy and regulation, market reforms in line with the EU framework, energy transit, sustainable energy and creation of information networks. On the other side, the SEEEP-WG qualified as an informal gathering of experts in energy administration which was formed in 2004 mainly upon the initiatives of the Bulgarian Ministry of Energy and Natural Resources. Its working agenda was more or less compatible with the BSREC. Since then, the main platforms for the discussion of energy issues have been the 2002 Athens process and the subsequent 2005 Energy Community Treaty.5 The other significant forum in this respect was the Stability Pact launched in 1999, which in 2008 evolved into Regional Cooperation Council. The Council emphasized energy reform and security to the extent that it was declared as one of the six prioritized areas in regional cooperation. An older energy document of note is the Energy Charter Treaty inked in 1991 with a view to incorporating the energy network of the Soviet Union and Eastern European countries into the larger European energy network. The Charter framed its agenda around creating an effective and professional energy sector in Europe. In respect of the Balkan states, although the internalization of the acquis communautaire is more comprehensive in terms of content and nature, the Energy Charter Treaty still retains its complementary function. Over 50 states are signatories to the Charter, including the EU members and some of the Balkans states.6 In addition to the regional initiatives, the international and multilateral support for energy reforms has been instrumental with their large share since the mid-1990s. The pioneers in this area; the European Commission and the international financial institutions are accompanied by the EU member states, states and institutions in North America, China, Japan, South Korea and Russia. The assistance by these actors includes technical assistance and training, grants and loans. Existing and Proposed Energy Transportation Routes in the Balkans: Oil and Gas In spite of the fact that the region lies close to the heart of hydrocarbon-rich geographies of the Middle East, the Caspian basin and Russia, it has not come to host developed oil and gas sectors because of the lack of competitive wholesale markets due to the long Communist rule and the dependence on the Soviet Union in terms of supply. Typically, crude oil gets imported by contracts signed between a refinery facility/oil company and a supplier, which was almost non-existent in the case of the Balkans due to the abovementioned reason. To make the situation even more complicated, the Balkan markets had only one or two refineries or integrated oil companies and some did not even have one.7 Unlike the immediate aftermath of the Cold War, a multiplicity of projects is observed in the region at present. Hence the need to take a closer look into the regional energy infrastructure.
5 6

ibid., pp.52-54. ibid., pp.57-60. 7 ibid., pp.46, 69.

420

One of the existing oil pipelines in the region is Adria (or Adriatic) which was built in 1970 to supply crude oil to all refineries in Yugoslavia from Africa and the Middle East. Starting from the Croatian port of Omisalj, it extends inward to Hungary and to eastern Serbia. Part of this line was disrupted during the war in Bosnia-Herzegovina, to resume functioning only by late 2000. Built in 2001, the Thessaloniki-Skopje pipeline delivers oil from Thessaloniki to Skopje and is owned by Hellenic Petroleum. It is not considered to have a key potential for the region mainly due to the fact that it serves only one refinery in Skopje.8 In addition to the existing pipelines, those which are proposed and/or under way are considered to add onto the regions energy potential in the years to come. Among these, the Burgas-Alexandroupolis oil pipeline project nucleated in 1993 following the signing of the first memorandum of understanding between Russia, Bulgaria and Greece. With the outset of war, no considerable steps could be taken although some positive results were recorded by 2000.9 Yet, the projects future course became complicated, if not ambiguous, since the Bulgarian government stated in 2010 that it had environment-related reservations and therefore may not participate in the project in the ensuing years. Proposed in 1994, the Trans-Balkan oil pipeline (otherwise known as AMBO pipeline) is planned to be constructed between Burgas in Bulgaria and Vlore in Albania, running through FYROM. Albania, Bulgaria and FYROM concluded an agreement in 2007 for the construction of Trans-Balkan oil pipeline. The estimated date for the operationalization of this US-backed pipeline was announced as 2011 or 2012 and yet the pace of progress of construction gives hints of delayed operationalization.10 The Pan-European Oil Pipeline (PEOP) was proposed in 2002 to transfer oil from Romania to Serbia and Croatia, extending to Italy and is planned to be operational in 2011 and yet it might be delayed as late as 2013. The pipeline is supported by the parties-Romania, Serbia, Croatia, Slovenia and Italy.11 Finally, the Druzhba-Adria Pipeline Integration Project was planned to transfer more Russian oil to Croatian port of Omisalj. The main aim of this proposed pipeline is to benefit from the existing capacity of the Druzhba pipeline which passes through Russia, Belarus, Ukraine and Slovakia and the JANAF pipeline in Croatia. There has been a proposal of connecting this pipeline with the PEOP in the future. Although the pioneering figure for this pipeline was Stipe Mesic of Croatia, the environmental concerns in Croatia are seen to be slowing down progress, coupled with Russias prioritization of southern routes, i.e., Burgas-Alexandropoulis.12 As such, the pipeline is likely to suffer from a temporal uncertainty. Gas production and transfer in the region are not at desired levels and around 55% of regions gas need is met through domestic production while the rest is supplied from Russia. Gas production is largely in Romania. More specifically, Romania, Bulgaria and FYROM receive gas through Moldova and Ukraine by the
8 9

ibid., pp.73-74. ibid., p.77. 10 ibid., pp. 78-79. 11 ibid., pp. 79-80. 12 ibid., pp.80-81.

421

Trans-Balkan route. In Bulgaria, the Trans-Balkan pipeline extends to Turkey, Greece and FYROM. Bosnia-Herzegovina and Serbia received gas from Russia via Ukraine and Hungary. Croatia receives gas through its own system which is connected to Hungary, Slovenia and Italy. In addition to these existing pipelines, there are a number of proposed pipelines with a view to increasing the gas production and consumption capacity in the region. The first to mention is the Turkey-Greece-Italy Interconnector (TGII) gas pipeline. Turkey and Greece concluded an agreement in 2003, which was supplemented by another agreement between Greece and Italy in 2005 for possible extension of the project. The allencompassing agreement came in 2007. The same year also witnessed the commissioning of the first stage of the pipeline. If the process encounters no timeline delays, the Greece-Italy Interconnector is expected to transfer gas by 2012. The more comprehensive and ambitious gas pipeline project is Nabucco, intended to carry gas from the Caspian Sea through Turkey, Bulgaria, Romania, and Hungary to Austria. The proposal for Nabucco was made in 2002 and the pipeline is expected to be operational by 2015. The European Commission has included this project as a priority issue in its policy agenda. The main aim of Nabucco is to diversify the gas routes and lessen EUs dependence on Russia. In 2008, Germany was also included in the project as an equal shareholder. The main supplier is expected to be Azerbaijan, with prospective inclusions of Egypt, Turkmenistan and Iran. As things stand today, the main rival of Nabucco is South Stream project which is designed to carry gas from Beregovoe in Russia to Bulgaria. The project was launched in 2007 by the agreement between Russia and Italy and is going to carry gas through one leg to Greece and Italy, through a second leg to Austria and also to northern Italian markets. Although official statements from Russia have denied allegations that South Stream is a rival of Nabucco, the parallel routes of both pipeline projects points to opposite interpretations. In addition, the idea of the Trans-Adriatic Pipeline (TAP) was developed to link gas route from the Balkans to south Italy. It is planned to pass through Albania and offer low transportation fees into the EU gas market. The operationalization date of the pipeline remains uncertain.13 The other pipeline projects of note are Ioanian-Adriatic Gas Pipeline, White Stream, Blue Stream II, Western Balkans Natural Gas Pipeline, LNG terminal and trunk line in Croatia, and Black Sea CNG/Constanta-Triestewhose earliest completion dates remain currently uncertain. What can be inferred from this picture is a combination of possible implications for the region; the most straightforward being that although the enthusiasm and efforts do exist, the construction and implementation stages of prospective pipelines hint at longer timelines than expected mainly because energy involves technical and political considerations of several actors, both state and private. The region is still going through a mental and material transition phase and energy politics is not an exception in this sense. Lessening the dependence on Russian supplies, consolidating governments energy policies, convincing private sector actors to invest, and internalizing the content of the Energy Community Treaty and the Energy Charter Treaty are likely to be key factors in the shaping of this multidimensional energy game which has a multiple regulatory framework, prospective projects, and state and private players.

13

ibid., pp.83-88.

422

The EU is becoming less and less self-sufficient in terms of energy supply as the European Economic Area (EEA) oil reserves which are mostly located in the North Sea are being exploited day by day. The data reveal that four fifths of EU fossil fuel reserves consist of soil fuel and at the same time their extraction is costly. In addition, more than one third of the EUs electricity and 15% of its energy are met by nuclear power. Contrary to what might be expected from the most prominent energy-sensitive supranational organization of the world, the use of renewable resources is only around 6%. The Union states import more than 50% of their gas need from external sources and the estimates are that they will continue to do so to meet 80% to 90% of their gas and oil needs in the next 20 years.14 When combined with the factual data above regarding existing and prospective pipelines, it goes without saying that the needed routes will have to pass through the Balkans, which makes it imperative for us to examine the significance of the region in terms of energy security. Why is the Balkans so Important in the Energy Game? Although energy motives and issues did not receive much attention as forefront themes in the international media coverage during the war in Kosovo, or they did so only marginally, one of real endeavors of the Western intervention was correctly argued as the necessity to secure future energy supplies and the routes that they would potentially pass. And again, although there was the relevant criticism that NATO intervention was carried out ostensibly as a humanitarian intervention, the official statements at the time denied any kind of energy-related motives.15 Going beyond local perceptions and viewing through the larger picture, the widely accepted hypothesis has been that the US administration [was] determined to secure for itself a dominant role in Eurasia. The immediate task of the American power in volatile Eurasia has been described as to ensure that no state or combination of states gain/s the ability to expel the US or even diminish its decisive role16 which deserves merit because oil and gas are the core of modern world economy and the preservation of the superpower dominance obligates substantial control of energy resources in regards discovery, extraction, refining, transfer and marketing.17 In this context, the significance of the Balkans augmented when not only the US but also the policymakers in the EU grew concerned about energy security, particularly when Russia suspended energy transfer to Ukraine in 2005, which inevitably made the EU officials start thinking the same might happen in the energy relationship between the EU and Russia in the ensuing years. Through the EU lens, the concept of energy security has come to mean securing supplies, managing demands, and preserving the environment while carrying out the first two. Given that it has not pursued a military path in terms energy security as opposed to what the US has been doing in the Middle East, it has
Ali Tekin and Paul Williams, EU-Russian Relations and Turkeys Role as an Energy Corridor, Europe-Asia Studies, Vol.61, No.2, March 2009, p.339. 15 For a similar argument, see Keith Fisher, A Meeting of Oil and Blood: the Balkan Factor in Western Energy Security, Journal of Southern Europe and the Balkans, Vol.4, No.1, 2002, p. 75. 16 For a detailed analysis of the argument, see Thrassy N. Marketos, European Energy Security and the Balkans: A Battleground for the US-Russia Struggle for the Geostrategic Control of Eurasia, Research Institute for European and American Studies (RIEAS), Researh Paper No.119, March 2008, p.5. 17 ibid., p.6.
14

423

devised a different way of securitizing the issue of energy by describing and treating it as existential security issue and convincing the parties involved that it should not be a matter of every day politics but one which must be handled with vigilance by the Union officials as a top priority issue.18 The most prominent actor in this game is Russia, which preserves its all-time relevance in energy security issues. Russia, the Balkans, and Energy Security Russias energy security policies have been devised in a way to demonstrate that it is the main actor in the world energy supply. This has been the central argument of Russias energy security perception in regards Europe despite the fact that European gas demand is increasing and Europe is in a search for diversified energy routes. And yet, the estimates laid down in the Russian Energy Strategy 2020 point to a forecasted increase in the Russian gas exports to Europe by 30bcm/y.19 This inevitably entails that as Europes gas demand increases, accompanied with lessened domestic production, and as it will seek to bring alternative suppliers to the table, its dependence on Russia for gas import will decrease. By and large, energy issues in Russia have been complicated by a range of challenges such as Gazproms dim production picture, Russias lack of market reform in various areas including the energy sector, and the challenge of meeting the increasing gas demand at home. As a response, Gazproms estimates gave hints of a pronounced import of cheap gas from Turkmenistan. More significantly, Russia ostensibly conducted a policy of re-monopolization of energy markets in its vicinity, with mixed results. In lieu of investing in new fields, Gazprom has sought to purchase the gas facilities and/or to increase the price of gas to augment its energy standing,20 which gave way to increased friction between Russia and some of the Baltic states and Ukraine as of 2003. In this context, the future energy infrastructure edifice of the Balkans did not go underrated by Russia. Since the inception of energy debates and particularly the friction between Russia and Ukraine in the freezing winter of 2005, Russia has been inflicting difficulty on its former zone of influence by using the energy card as much as it can. Put in amplest terms, Russias policy of deciding to build the South Stream pipeline (which is considered to be the rival of Nabucco) which will pass through Serbia reveals its ambitions for preserving European and Balkan dependence on Russian resources. This pipeline neatly epitomizes the role that Russia would like to maintain in the coming years. Estimated to become operational by 2015, the pipeline is intended to carry gas from Russia underneath the Black Sea, onto Bulgaria and then separating into two legs, one passing through Greece to Italy and the other to Serbia, transferring gas to Bosnia-Herzegovina as well as to Hungary, Austria and Slovenia. Just as the Nabucco pipeline excludes Russia, South Stream has left Ukraine out of the route.21 Another facet in Russias energy designs concerning the
Ali Tekin and Paul Williams, EU-Russian Relations and Turkeys Role as an Energy Corridor, p. 337-338, citing Barry Buzan et al, Security: A New Framework for Analysis (Boulder & London: Lynne Rienner, 1998), p.29. 19 Enno Hanks, The Conundrum of Energy Security Gas in Eastern and Western Europe, The International Spectator, Vol.41, No.3, p.50. 20 ibid., pp.51-52. 21 Alexander Fatic, A Strategy Based on Doubt: Russia Courts Southeast Europe, Contemporary Security Policy, Vol.31, No.3, p.447.
18

424

Balkans was stated in the Program for the Effective Utilization of Foreign Policy in the Long Term Development of Russia of the Russian Foreign Ministry, which foresees the construction of Druzhba-Adria oil pipeline planned to start from Samara in Russia and continue through Belarus, Ukraine, Slovakia, Hungary and reach the Croatian island of Krk.22 While trying to expand its pipeline projects into the Balkans, Russia is also trying to purchase energy facilities in the region. It not only bought 51% of shares in Serbias Naftna Industrija Srbije (NIS), but also in the Croatian oil company Industrija Nafte (INA), as well as energy facilities in Bulgaria, Romania and BosniaHerzegovina. Significantly, the refinery in Bosanski Brod located on the Republika Srpska-Croatia border is under Russian control.23 It doesnt go unnoticed that whilst doing all these, Russia is linking the issue of energy with larger strategic cooperation arguments regarding the Balkan states. Except for Serbia, the related strategic cooperation debates have not produced the desired effect for Russia. Serbia reciprocated in 2010 by saying yes to a Russian proposal of an emergency response base in Serbia, which has been interpreted by various diplomatic communities in Serbia as a planned covert Russian military base. The reflection of cooperative dynamics in Russian-Serbian relations was also observed when Mlorad Dodik, the Prime Minister of Republika Srpska, stated that they would participate in the South Stream pipeline project. 24 These energy overtures by Russia are correctly construed as part of its broader anti-NATO strategy which involves efforts of pulling cooperative states in the region even closer to itself. While still on Serbia example, it would be relevant to recall Serbias official military neutrality regarding NATO and the 2009 visit by the US Vice-President Joseph Biden in Serbia during which he stated that the US would like to see Serbia as part of NATO in the future. This visit was followed by President Dimitri Medvedevs visit in Serbia, which produced several agreements, including the one regarding the envisaged Russian base in Serbia. The visit by Medvedev did not take long to follow Bidens, given the latters clear message that the US would welcome Serbia in NATO and the concurrent debates in Serbia about whether Serbia should remain militarily neutral or follow the NATO lines just as the other regional states have been doing. It was also in such a context that Medvedev made a mention of a prospective Russian security structure mechanism for Europe as an alternative to NATO.25 As things stand today, there is every reason to argue that the energy componentand particularly Serbian-Russian partnershipis likely to occupy a substantial place in Russias overall Balkan approach in the coming years. The Main Regional Actors in the Balkan Energy Game: Turkey, Greece, Bulgaria Prospective pipeline projects compel the inclusion of Turkey, Greece and Bulgaria as the protagonists in the energy interplay both as transit states and as endibid., 447-448. ibid., 448. 24 ibid., 449, and Carl W. Sames, Enlargement: The Mineral Production of Turkey and the Western Balkans in Comparison with the EU-27, Minerals and Energy Raw Materials Report, Vol.23, No.4, 2008, pp.179-180. 25 Alexander Fatic, A Strategy Based on Doubt: Russia Courts Southeast Europe, p.449.
23 22

425

users which are in need of diversifying their gas imports. Location-wise, Turkey holds a critical position as it lies close to the heart of the worlds richest gas resources in the Middle East and the Caucasus. Since the end of the Cold War, it has been fulfilling the rather crucial function of transit state role, carrying gas to the West. As a country whose domestic demand for gas has increased considerably since the installation of a substantial gas infrastructure in the 1980s, its central agenda concerning gas imports has focused more on the diversification of gas in order to lessen dependence on Russia. As regards the EU-Turkey relationship in the Balkan energy game, the EUs energy policies which encompass the Balkans can be compatible with Turkeys energy policies as long as they do not clash with Turkeys overall energy interests. In this connection, it can be recalled that Turkey did not sign the 2005 Energy Community Treaty upon the consideration that some of its clauses failed to satisfy Turkeys needs and even interpreted as contrary to Turkeys national energy interests.26 Turkey has committed itself in major existing and prospective pipeline projects such as the Blue Stream, Iran-Turkey pipeline, South Caucasus pipeline, TGI, Nabucco, Egypt-Turkey pipeline and Trans-Caspian Pipeline.27 Although this entails an augmented transit role for Turkey in the future, the catch-word in the new strategy of Turkey has been hub. The official Turkish view is that Turkey wasted much time in the past discussing whether Turkey has oil and gas or not. The recent description used is energy terminal, pointing at Ceyhan to become an energy terminal to host oil from the Caucasus and elsewhere. This strategy aims at transforming Ceyhan assets into a new center of gravity in energy production and consumption.28 Just as Turkey, Greeces domestic demand for gas has increased, although gas consumption was introduced somewhat later in Greece compared to Turkey, only by 1997. This coincides the period when Azeri gas and oil began to be marketed globally with substantial new networks and Greece was no exception to get its share from the Caspian basin which epitomized with the TGI. In addition to route diversification, it has attached utmost importance to the security of supplies as a consequence of which it sought to join the South Stream project in 2008. From the Greek point of view, this project has been interpreted as a potential counterbalance against Turkeys increasing energy role for the EU.29 There is no denying that the parlance that gas transfer has boosted Turkeys key position in its vicinity with crucial projects such as the Baku-Tbilisi-Ceyhan (BTC) pipeline and Blue Stream, not to mention the Nabucco project, has subsequently led Greece to bolster its energy position. The other energy assets such
Diana Bozhilova, Energy Security and Regional Cooperation in Southeast Europe, Journal of Balkan and Near Eastern Studies, Vol.11, No.3, September 2009, p.309 and Didem Ekinci, Turkey Between the Balkans and the Caucasus in the Post-Cold War Era: Insulator or Player State?, ankaya University Journal of Humanities and Social Sciences, Vol.7, No.2, November 2010, pp.461-463. 27 Diana Bozhilova, Energy Security and Regional Cooperation in Southeast Europe, p.310. 28 Didem Ekinci, Turkey Between the Balkans and the Caucasus in the Post-Cold War Era: Insulator or Player State?,pp.463-464, footnote 64. 29 Diana Bozhilova, Energy Security and Regional Cooperation in Southeast Europe, p.308.
26

426

as Ceyhan, which is seen as a key point to deliver gas to Middle Eastern states and Turkish Republic of Northern Cyprus, as well as Turkeys plans regarding the construction of gas storage facilities at Tuz Gl (Salt Lake) have had a stimulus effect on Greeces energy considerations. In this connection, it has been argued that Turkey will store gas at its disposal and might use it when the time comes as leverage30 which seems to be a rather obscure forecast currently given that the energy outlook in the region is still in the making. In the light of these considerations, Greece has taken its place in the projects already mentioned and is seeking to increase gas imports from Gazprom while striving to bolster its domestic gas transfer network and supporting the prospective pipelines that will pass through Greece, which will inevitably bring forth an elevated role for Greece to make it the major leader in gas distribution in the Balkans.31 It seems the almost constant Turkish-Greek competition has found an additional platform to manifest itself; i.e. energy politics in the Balkans. Finally, Bulgaria has been receiving Russian gas and exporting it to Greece, Turkey and other regional states. Compared to Turkey and Greece, which have quite efficiently diversified their gas imports from Algeria and the Caspian basin, Bulgaria is still totally dependent on Russian gas. Since its recent inclusion in NATO and the EU, Bulgaria has assumed a key transit state role both with the Nabucco projects and South Stream project, not to mention its current functionality as regards the natural gas being transmitted from Trans-Balkan pipeline to Turkey. Faced with new competitive dynamics in the region, Bulgaria is trying to build an important gas storage facility at Galata gas field in addition to the existing Chiren gas field.32 Apparently, the countrys energy role as a transit state in the region is likely to be shaped by prospective routes that include not just Russia but also Turkey. The EU, the Balkans and Energy Security The role of the EU can hardly be overlooked in relation to the energy security in the Balkans. Just as in other facets of EU integration, the energy facet has so far demonstrated a visible need for reform in the region, also several challenges and nothing can change the fact that the region is dependent on energy imports. In this context, recalling the European Commissions recommendation (in the aftermath of the 1973 oil crisis) in as early as 1974 that resources must be diversified as much as possible in order to decrease the risk of supply failure,33 it comes as no surprise that the EU made serious efforts to secure alternative routes after the war in the postCommunist Balkans were eliminated. By any means, diversity was brought to the table by the EU as the keyword of its parlance, not only in terms of energy security but also of national and supranational security. The EUs has been trying to move ahead with energy process in the Balkans despite the challenges the process involves. To cite a few, there is overdependence on oil and coal in especially electricity generation (this is the case in the Balkans while it is just the opposite in the Western EU). The natural consequence of this has been the high dependence on oil and gas imports as the region is not self-sufficient.
30 31

ibid., p.308. ibid. 32 ibid., 309. 33 Keith Fisher, A Meeting of Oil and Blood: the Balkan Factor in Western Energy Security, p.77.

427

Another distinct problem has been the underutilization of the renewable energy sources in the region. The lack of a meaningful market integration, on the other hand, has had a limiting effect on the improvement of the energy sector in the region. Finally, the lack of gas interconnections should be noted as another drawback, which is best manifest by the fact that there has been no investment in the regional natural gas infrastructure for more than 30 years.34 In face of such an energy agenda in the region, the EU involvement comes to fore with its catalyst role, offering a comprehensive network opportunity for the region. The EU has diagnosed the problems, devised and implemented policies and is still making projections for the future of energy in the region. Currently, the Energy Community Treaty as the main energy instrument targets for all European energy markets a certain level of regulatory, investment, and liberalizations maturity in order to produce a comprehensive European Energy Policy.35 Concluding Remarks Although energy security in the Balkans was among the policy agenda of the EU since the 1990s, it became robustly pronounced only after 2005 with the Energy Community Treaty that succeeded the Athens Process in 2002. The elimination of actual war condition in the region gave way to a renewed and challenging transformation process which is still in the making, which coincided with the westward marketing of Azeri energy sources. In this new process, the simultaneous tasks of transforming the economic outlook of the region and the energy infrastructure, the numerousness of the actors, the multiplicity of interests and incorporating the regional states into the overall EU network have been issues that were put through test. The relevant political implications for the future of energy in the region might be that Russia will continue to try to re-assert its former influence on the region, keep the EU as its most reliable energy customer, and seek to take part in regional energy projects. From an opposing angle, the USA would be inclined to see more regional states join the NATO network and side with it on energy matters supporting the eastwest energy corridor by-passing Russia. The EU would maintain its current policy lines of diversifying routes and lessening dependence on Russia. Turkey and Greece are likely to appear as main protagonists as transit states with a view to further elevating this role. Turkey, on the other hand, is likely to become an energy hub with increasing importance due to its strategic location. Significantly, the regional states seem to have found a unique opportunity, in their history, on which they can capitalize to eventually contribute meaningfully to transforming the inter-regional relations to a win-win game. Despite existing drawbacks, compared to the past, the state of affairs looks promising: the EU aid programs concerning the region have sprung up remarkably, there are a number of regulatory documents on energy, and an observable willingness to be incorporated into the EU network, including energy. As such, the desired energy transformation of the region seems destined to take place. The determinants and actors of the race are
34

Re-linking the Western Balkans: The Energy Dimension, CSIS-EKEM Policy Report, September 2010, pp.2-5. 35 ibid., p.6.

428

known to everyone; what is not at the moment is the time to reach the finish line. When that happens, the region will truly embark on a time of convalescence that it has been seeking for the past 20 years. References Alexander Fatic, A Strategy Based on Doubt: Russia Courts Southeast Europe, Contemporary Security Policy, Vol.31, No.3, 2010, pp.441-464. Ali Tekin and Paul Williams, EU-Russian Relations and Turkeys Role as an Energy Corridor, Europe-Asia Studies, Vol.61, No.2, March 2009, pp.337-356. Carl W. Sames, Enlargement: The Mineral Production of Turkey and the Western Balkans in Comparison with the EU-27, Minerals and Energy Raw Materials Report, Vol.23, No.4, 2008, pp.177-183. Diana Bozhilova, Energy Security and Regional Cooperation in Southeast Europe, Journal of Balkan and Near Eastern Studies, Vol.11, No.3, September 2009, pp.293311. Didem Ekinci, Turkey Between the Balkans and the Caucasus in the Post-Cold War Era: Insulator or Player State?, ankaya University Journal of Humanities and Social Sciences, Vol.7, No.2, November 2010, pp.441-465. Energy in the Western Balkans: the Path to Reform and Reconstruction, International Energy Agency, 2008. Enno Hanks, The Conundrum of Energy Security Gas in Eastern and Western Europe, The International Spectator, Vol.41, No.3, 2006, pp.47-58. Keith Fisher, A Meeting of Oil and Blood: the Balkan Factor in Western Energy Security, Journal of Southern Europe and the Balkans, Vol.4, No.1, 2002, pp.7589. Thrassy N. Marketos, European Energy Security and the Balkans: A Battleground for the US-Russia Struggle for the Geostrategic Control of Eurasia, Research Institute for European and American Studies (RIEAS), Researh Paper No.119, March 2008, pp.1-26. Re-linking the Western Balkans: The Energy Dimension, CSIS-EKEM Policy Report, September 2010, pp.1-9.

429

Balkanlarda Enerji Diplomasisi Nesliah Yaar* Bata ulam ve snma olmak zere, modern hayatn her noktasnda gereksinim duyulan petrol ve doal gaz kaynaklarnn eksiklii, bugn artk ulusal gvenlik ile birlikte anlr olmutur. Bu kaynaklara eriim, devletleri agresif politikalara, hatta askeri mdahalelere ynlendirmektedir. Balkanlar ya da yeni adyla Gneydou Avrupa lkeleri1, yenilenemez (fosil) enerji kaynaklar asndan olduka fakir bir corafyada yer almaktadrlar. Bu nedenle blge lkeleri hidrokarbon kaynaklar asndan byk oranda tek bir kaynak lkeye -Rusyaya baml durumdadrlar. Bu durum da enerji gvenlikleri asndan sorun tekil etmektedir. Bu sorunun almas iin; gvenilir, ulalabilir ve srdrlebilir kaynaklara eriim gereklidir. Balkan lkeleri, dnya petrol rezervlerinin % 56,6sna sahip Orta Dou2 ile dnya doal gaz rezervlerinin % 30,6sn barndran Eski Sovyetler Birlii3 lkelerine olduka yakn bir corafyada bulunmaktadrlar. Balkanlar ayrca byk ekonomilere sahip tketici lkelere de komudurlar. Bir yandan da kendi enerji ihtiyalar her geen gn artmaktadr. Balkan lkeleri asndan bu ihtiyalarn yakn corafyadaki kaynaklardan karlamann eitli yollar bulunabilir. Ancak nemli bir pazarn kavak noktasnda yer alan Balkanlarn enerji ihtiyalarn karlamalar iin en iyi alternatif tama yntemi boru hatlar olarak grnmektedir. Ayrca blgenin stratejik konumu da enerji konularnda Balkanlarn transit rolnn n plana kmasn salamaktadr. nk Balkanlar sadece kendi ihtiyalarn karlamak iin deil Avrupann da enerji ihtiyacnn karlanmasnda da stratejik rol oynamaktadrlar.

Trkiye Petrolleri A.O. Strateji Daire Bakanl. almann tamamnda Balkanlar; Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Makedonya, Srbistan, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Hrvatistan ve Karada ifade etmek iin kullanlmtr. 2 BP Statistical Review of World Energy June 2010, s: 6 3 BP Statistical Review of World Energy June 2010, s: 22
1

430

ekil 1. Avrupa Birliinin Gaz Talep Projeksiyonu ekil 14, Avrupann doal gaz5 ihtiyacnn nmzdeki yllarda nasl artacan gstermektedir. Blgenin doal gaza olan talebi, 2009 ylnda d eilimi gstermi olsa da, 2010dan itibaren tekrar eski art trendini yakalanmtr. Bu durum da blgede daha fazla boru hatt projesinin gndeme geleceinin iaretidir. Bu nedenle Balkan lkeleri bir yandan kendi gvenilir, ulalabilir ve srdrlebilir enerji kaynaklarna eriim hedeflerine odaklanrlarken, bir yandan da bu hedefin hayata gemesini kolaylatrmak iin blgedeki boru hatlar diplomasisini iyi analiz etmek durumundadrlar. nk bir lkeden geecek olan boru hatt, kaynaklara ulamda o lkenin elini glendirecektir. Boru hatt tamaclnda, kaynak lke eitliliinin az olmas ve transit rotalarnn ayn lkeler zerinden gitmesi, enerji gvenlii asndan tketici lkeler aleyhine bir durum yaratmaktadr. rnein 2009 yl banda, ekonomik kriz nedeniyle Ukraynann Rusyaya olan doal gaz faturasn deyememesi sonucunda yaanan doal gaz kesintisi, ayn hat zerinden doal gazn tedarik eden Balkan lkelerini ve zellikle de Srbistan olduka zor bir durumda brakmtr.6 Bu durumda Rusya, Balkanlardaki mterilerine baka hatlar zerinden gaz arz yoluna gitmise de, 2009 k ortasnda yaanan bu kriz enerji gvenliinin nemini bir kez daha ortaya koymutur. O halde pek ok mevcut projede de grld zere, enerji bamls lkeler, boru hatlarnda kaynak ve gzergah eitlendirmesine gitmek durumundadr. Bu noktada Balkanlarn enerji diplomasisindeki aktif rol n plana kmaktadr. nk halihazrda, Avrupann en byk gaz arz kayna Rusya ve onun da en byk transit lkesi Ukraynadr. Dier bir ifadeyle Avrupa en fazla gaz Ukrayna zerinden gelen hat ile Rusyadan almaktadr. Ancak yaanan tecrbeler gstermitir ki, hem kaynak lke, hem de rota eitlendirmesi ulusal enerji gvenlii asndan son derece nemlidir. O halde Avrupa, Rus gaz yerine farkl bir kaynaktan (rnein Orta Dou ve Hazar Blgesi gibi) farkl bir gzergah zerinden doal gaz temin etme yoluna gidecektir. Bu rota da mevcut projelere bakldnda, Balkanlar olmaktadr. Dolaysyla Balkanlarn enerji sektrndeki yerinin deerlendirilmesinde en ne kan konu blgenin transit roldr. Blgeden gemesi ngrlen boru hatlar projelerine gemeden nce genel olarak blge lkelerinin enerji grnmne bakmakta fayda vardr: Balkanlarn Hidrokarbon Potansiyeli Balkanlarda hidrokarbon kaynaklar ile ilgili sylenebilecek en temel ey; Romanya gibi bir istisna dnda, tm lkelerin hidrokarbon kaynaklar asndan son derece fakir olmalar ve bu nedenle de bu ihtiyalarn karlamak iin baka lkelere baml kalmalardr. Blgedeki petrol (ekil 2) ve doal gaz (ekil 3) potansiyeli ve buna bal olarak da retim olduka snrldr.
4 5

EUROGAS Statistical Report 2010, s: 13 zellikle doal gazn seilmi olmasnn nedeni; bu rnn ticaretinin petrole oranla daha zor olmasndan kaynaklamaktadr. Doal gazn tanmas ya LNG olarak ya da boru hatlar yoluyla mmkn olabilmektedir. LNG teknik yatrm ve deniz trafii gibi sorunlar gndeme getirirken, boru hatlar ise uzun vadeli diplomatik anlamalar ve byk maliyet sorunlarn beraberinde getirmektedir. 6 CERA Decision Brief 2009 Russian-Ukrainian Gas: Why Its Different This Time

431

BN VARL/ GN ekil 2: Balkanlarda Petrol retimi ve Tketimi ekil 3: Balkanlarda Doal Gaz retimi ve Tketimi Balkanlarda doal gazda Romanyadan sonra en byk retici ylda 2 milyar m3 ile Hrvatistandr. Bat Balkanlarda doal gaz retiminde Hrvatistan, yine Bat Balkanlarn en byk gaz tketicisi olan Srbistan takip etmektedir. Petrol ve gaz tketimi asndan, Dou Balkanlar, Bat Balkanlara oranla ok daha byk bir pazardr. Bat Balkanlarda zellikle Bosna-Hersek ve Makedonya gaz tketimi asndan olduka kk bir pazardr. Arnavutluk, Karada ve Kosova pazarlarnda da gaz a tam olarak gelimemitir7. ekil 2 ve 3te de grld zere, hidrokarbon potansiyeli asndan en iyi durumdaki Romanya bile kendi i tketimini karlayamamaktadr. Kresel ekonomiye entegre olmaya alan ve byk bir ksm da Avrupa Birlii yesi olan
7

IEA: Energy In The Western Balkans 2008 s: 46

432

Balkan lkelerinin, ekonomik gelimelerinin her geen gn daha fazla hidrokarbon kaynana bal olaca aikardr. Balkanlarn gaz talebi, 1990larda sosyalist ekonomilerin yklmas ve pazar ekonomisine gei srecinde olduka azalmtr. 1990-99 arasnda blgenin birincil enerji tketimi % 26,8 orannda dmtr8. Ancak zellikle 2000lerin bandan itibaren ekonomik iyileme, blge lkelerinin gaz taleplerini de arttrmtr. Balkanlarn gaz talebinin nmzdeki 25 ylda, yllk ortalama % 2,6 artla, u andaki mevcut kmlatif tketim olan 26 milyar m3 ten 55 milyar m3e kaca ngrmektedir9. Bu mevcut talebin neredeyse ikiye katlanmas demektir. Bu talebin yine Rusyadan karlanmas, enerji arz gvenlii asndan sorun tekil edecektir. Bu nedenle blge lkelerinin kaynak eitlendirmesine ihtiyac vardr. Aksi takdirde zaten hidrokarbon kaynaklar asndan bamllklar yksek olan Balkanlarn, ekonomik gelime srecinde, bu bamllklar daha da artabilecektir. Enerji kaynaklarnda bir tedariki lkeye bu kadar yksek oranda bamllk, uluslararas ilikilerde devletlerin elini zayflatmakta, bamsz kararlar almalarn engelleyebilmektedir. Bu sebepten dolay da enerji kaynaklarna bamllk konusu, genel olarak Avrupa Birlii lkelerinde olduu gibi10, ulusal egemenlik kavram ile birlikte deerlendirilmektedir. Yakn dnemde Libyada yaanan gelimeler akabinde, bu lkeden petrol ihtiyacnn yaklak % 20sini karlayan talya11 bile skntya dm, bu a kapatmann acil yollarn aramtr. Bu orann daha byk olmas durumunda iki ticaret orta lke arasnda yaanabilecek bir krizde, enerjide bamllk orannda maduriyet artacak ve de bu ticaret ilikisinden uzak bir politika belirlemek gleecektir. Balkanlardaki Petrol ve Gaz Transit Projeleri Hidrokarbon potansiyeli asndan byk kaynaklara sahip olmasalar da Balkan devletleri, dnyann sayl hidrokarbon tketici lkeler ile dnya petrol ve doal gaz rezervlerinin yarsndan fazlasn barndran bir corafyann arasnda stratejik bir noktada bulunmaktadrlar. Balkanlar; Avrupann en byk gaz tedarikisi ve ayn zamanda dnyann en byk doal gaz rezervlerine sahip lkesi Rusya; dnya petrol rezervlerinin yarsn barndran Orta Dou; ve yldz zellikle 1990lardan sonra parlayan ve Balkanlar zerindeki boru hatlar projelerinin hemen hepsinin kayna olarak gsterilen Hazar Blgesi ile dnyann ikinci en byk petrol ve doal gaz tketen blgesinin kesime noktasndadr. Bu kesiim Balkanlar boru hatlar diplomasisinin de merkezine tamaktadr. Bir ksm ile ilgili son dnemde gelime olmam olsa da, blgedeki petrol ve doal gaz boru hatlar Tablo 1de olduu gibi gsterilebilir.

IHS CERA Outlook for Gas Demand in the Balkans Decision Brief Eyll 2010 sayfa: 2 IHS CERA Outlook for Gas Demand in the Balkans Decision Brief Eyll 2010 sayfa: 9 10 ABde Enerji konusu ortak politika alan deildir. Birlik iinde bu konuda AKTden beri pek ok dzenlemeler yaplm olmakla birlikte, lkeler enerji gibi dorudan ulusal egemenlik ile ilgili bir alanda yetkilerini uluslar st bir kuruma devretmemektedirler. Bu konuda baka bir sebep de, Birlik iindeki lkelerin enerji konusunda farkl ihtiyalarnn ve kaynak lkelerle farkl balarnn olmasdr. 11 IEA Italy Country Page: http://www.iea.org/country/m_country.asp?COUNTRY_CODE=IT
9

433

Tablo 112. Balkanlarda Boruhatt Projeleri


ET NABUCCO GNEY AKIM AGRI TAP ITGI GAZ GAZ GAZ GAZ GAZ KAPASTE 31 BCM 63 BCM 7 BCM (?) 10 BCM 11,5 BCM ORTAKLAR Bulgar Enerji, BOTA, MOL, OMV, RWE, Transgaz GAZPROM, ENI, EDF SOCAR, ROMGAZ, Georgian Oil & Gas EGL, STATOIL, E.ON BOTA, DEPA, EDISON Transneft, Rosneft, Gazpromneft, Hellenic Petroleum, Prometheusgas, Latsis Group, Yunanistan Arnavutluk, Bulgaristan, Makedonya Conpet Ploiesti, Oil Terminal Constanta, Transnafta, JANAF UZUNLUK 3300 900 520 807 279 912 1856 ROTA KAYNAK Trkiye, Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Hazar, Ortadou Avusturya kesin deil. (Srbistan, Macaristan, Yunanistan) Rusya Grcistan, Romanya Azerbaycan Arnavutluk, Yunanistan, talya Hazar Trkiye, Yunanistan, talya Hazar Bulgaristan, Yunanistan Bulgaristan, Makedonya, Arnavutluk Rusya Rusya, Hazar

BURGAZPETROL 700.000 v/d DEDEAA AMBO PEOP PETROL 750.000 v/d PETROL 1.800.000 v/d

Romanya, Srbistan, Hrvatistan, Slovenya, talya Hazar, Karadeniz

Her ne kadar Balkanlardan geen bu boru hatt projelerinin bazlar artk tamamen gndem d kalm olsalar ve blgedeki diplomasiye bal olarak bunlara benzer yeni projelerin aray srse de, bu projelerde ortak hedef Avrupaya, zellikle de doal gaz ticaretinde, farkl kaynaklardan ve farkl rotalardan enerji tedarii salamaktr. Balkanlarda doal gaz pazarnn grece az olmas ve dolaysyla doal gaz ann zayf olmas buralara yeni hatlarn ina edilmesini gndeme getirmektedir. Boru hatt projeleri (ekil 4) hem Balkan pazarna, hem de onun devamnda Orta ve Bat Avrupa pazarlarna doal gaz tayacaktr. Ancak elbette ki temel hedef Orta ve Bat Avrupa pazardr. Rusya, Hazar ve Orta Doudan gaz getiren yeni doal gaz boru hatt projelerinin gelitirilmesi, hem Balkanlarn kaynak eitlendirmesini, hem de gzergah eitlendirmesini salayacaktr. Bu projeler, mevcut ve potansiyel gzergahlar ile karlatrldnda, ekonomik olarak geerlilik ve gvenilirlilik baznda karlatrlacaklardr. Hatta svlatrlm doal gaz (LNG) gibi baka eit hidrokarbon tama yollar ile de kyaslanacaklardr. Sonuta blgedeki tm boruhatt projeleri; kaynak lke, transit lke ve maliyetler noktasnda rekabet edeceklerdir.

almann tamamnda boru hatlarna ait bilgiler iin aadaki internet adresleri kullanlmtr. Nabucco: http://www.nabucco-pipeline.com/portal/page/portal/en Gney Akm: http://south-stream.info/?L=1 ITGI: http://www.igi-poseidon.com/english/index.asp TAP: http://www.trans-adriatic-pipeline.com/ AGRI: http://www.news.az/articles/13238

12

434

KAYNAK: CGES

ekil 4: Balkanlardan Geen Doal Gaz Boru hatt Projeleri Balkanlar zerinden Avrupaya gaz tayacak olan hatlardan en by Rusyann projesi olan Gney Akmdr. Yaklak 63 milyar m3/yl doal gaz tama kapasitesi olacak hat, Avrupann Rus gazna bamlln daha da artracandan; Avrupann ok fazla desteklemedii bir projedir. Hattn Karadenizin tabanndan geerek Bulgaristan zerinden Avrupaya ulaacak olmas maliyetler asndan sorun yaratmaktadr. Nitekim Kasm 2010da Gney Akmn maliyetinin 15,5 milyar ya ulaabilecei ngrlmtr13.Ancak Mart 2011de bu maliyetleri aa ekmek iin Rusyann abalar gndeme gelmitir: Rus taraf Karadenizin altndan gidecek olan 900 km. iin ngrlen 10 milyar yu azaltmak iin Karadenizde LNG tesisi kurulmas opsiyonunu gndeme getirmitir. Konu ile ilgili olarak henz net bir aklama bulunmamaktadr. Rusya, bu projeyi bir an evvel hayata geirmek iin Bulgaristan, Hrvatistan ve Makedonya gibi Balkan lkeleriyle hkmetler aras grme ve anlamalar yapmtr. Ayrca Fransz enerji devi EDFin % 10 hisse ile ortakla katlm olmas da bu projenin elini glendirmitir. Balkanlar zerinden ve lkemizi de geerek Avrupaya gaz tayacak olan dier bir byk proje Nabuccodur. Bu proje Avrupa Birliinin de destekledii bir projedir. Nitekim getimiz yl Avrupa mar ve Kalknma Bankas (EBRD) 1,2 milyar ya kadar, Avrupa Yatrm Bankas (EIB) 2 milyar ya kadar ve Uluslararas Finans Kuruluu (IFC) 800 milyon ya kadar olmak zere Nabuccoya toplamda 4 milyar ya kadar kredi vermeyi deerlendirme karar almtr. Kararn 2011 ylnda onaylanmas beklenmektedir. Byle bir kararn alnm olmas, Nabucco iin en byk glklerden biri olan finansman riskinin bertaraf edilmesi konusunda elini glendirmekle beraber, hattn arz belirsizlii halen srmektedir. nk 31 milyar m3/yl doal gaz tamas ngrlen hatta gaz verecek olan kaynaklar yine Nabucco

13

http://southstream.info/index.php?id=38&L=1&tx_ttnews%5Btt_news%5D=165&cHash=2cc244161d eriim tarihi 14/04/2011

435

irketi tarafndan Hazar ve Irak olarak tanmlanmakta ancak gazn nereden ve ne kadar alnabilecei konusunda henz kesin bir anlama bulunmamaktadr. Hazar Blgesinden Nabucco boru hattna gaz verecei ngrlen ilk lke Azerbaycandr. zellikle 2017 ylnda retime gemesi planlanan ahdeniz Projesi 2. Fazndan gaz arz ngrlmektedir. Ancak bu projenin tek talibi Nabucco deildir. Bata Trkiye olmak zere Azerbaycandan Grcistan, Rusya, Suriye ve Yunanistana gaz ihracat yaplmas konusunda grmeler devam etmektedir.ngrlmektedir. IHS CERAya gre Azerbaycan doal gaz ihracatnn 2020 ylnda 23,6 milyar m3 ve 2030 ylnda da 30,7 milyar m3 olmas ngrlmektedir14. Azerbaycann dier lkelere de verdii taahhtler gz nne alndnda bunun ne kadarnn Nabuccoya verilebileceini zaman gsterecektir. Nabuccoya gaz vermesi muhtemel ikinci lke Trkmenistandr. Yine ayn projeksiyona gre, lkenin 2020 ylnda ihra kapasitesinin yaklak 20 milyar m3e ulamas ngrlmektedir. Avrupann zellikle istedii Trans-Hazar Boru Hattn tamamlansa bile Trkmenistann doal gaz ihra etmesi muhtemel projeler15 gz nne alndnda, Nabuccoya ne kadar gaz verebilecei belli deildir. Son dnemde Nabucconun Avrupaya gaz tamas muhtemel dier projeler ile birletirilmesi gndeme gelmitir. zellikle Azeri doal gazn Trkiye Yunanistan talya zerinden Avrupaya tayacak projelerden biri olan Trkiye Yunanistan -talya Enterkonektr (ITGI) boru hattnn ayn amal Nabucco ile birletirilebilecei sylenmi, ancak bu iki projenin yetkilileri tarafndan byle bir ey olduuna dair aklama gelmemitir. Yine bu iki hat ile ayn kaynak ve benzer rotay paylaacak olan dier bir hat Trans Adriyatik Boru Hatt (TAP) projesinin szcs ise, projelerinin ibirliine ve yeni yatrmclara her zaman ak olduunu, ancak bu ibirliklerinin ticari olarak gereki olmas gerektiini sylemitir.

14 15

IHS CERA Gas Export Outlook September 2010 Tables and Charts. Halihazrda Trkmenistann nmzdeki dnemde rana 14 milyar m3/yl, ine 40 milyar 3 m /yl, Rusyaya 12 milyar m3/yl doal gaz ihra taahhd bulunmaktadr. ayrca Trkmenistann TAPIye de 33 milyar m3/yl doal gaz vermesi ngrlmektedir.

436

ekil 5: Hazar Blgesinden Balkanlara Doal Gaz Potansiyeli Hazar Blgesinden Avrupaya Balkanlar zerinden doal gaz tamas planlanan dier bir hat Azerbaycan -Grcistan -Romanya Enterkonektr (AGRI) projesidir. Bu proje Azeri gaznn Grcistann Karadeniz limanna kadar boru hatlar ile tanp devamnda da LNG tankerleri ile Romanyaya tanmasn ngrmektedir. Projeye Avrupa Birlii Dnem Bakan Macaristann da dahil olmas projenin elini glendirmitir. Hem maliyetler asndan grece ucuz olmas, hem de LNG gibi dorudan boru hatt olmadan, dolaysyla mstakil bir ballk yaratmadan, gaz tanacak olmas, projeyi AB nezdinde de ne karmtr. Projenin son dnemde yldz en ok parlayan proje olduu sylenebilir. Hazar Blgesinden Avrupaya doal gaz boru hatt projeleri ve muhtemel tama kapasiteleri ekil 5te grlmektedir. Rusya hari, blgedeki doal gaz boru hatt projeleri iin sylenebilecek en temel ey; boru hatlarnn ayn kaynaa eriim ve ayn pazar iin birbiriyle rekabet halinde olduklardr. Bu nedenle tm projelerin hayata geirilmesi mmkn olmayabilir. Ancak hangi proje ve ne kadar kapasite ile olursa olsun, temel gzergahn Balkanlar zerinden seyredecei ortadadr. Petroln tanmas, grece daha kolay olduundan, petrol boru hatlar projeleri doal gaz boru hatlar projelerine oranla daha ok alternatifi olan projelerdir. Nitekim bu projelerde mnferit lkelerin daha fazla karlar n plana kabilmekte ve doal gaz projelerine oranla daha az gndem oluturmaktadrlar. Henz plan aamasnda olan petrol boru hatt projelerinin ortak zellii Rusya ya da Hazar Blgesi petrollerini tamalar ve Trk Boazlarn bypass etmeleri olacaktr. Balkan devletlerinin en azndan birka tanesinden gemesi ngrlen belli bal petrol boru hatt projesi vardr (ekil 6): Burgaz - Dedeaa Ham Petrol Boru Hatt, Arnavutluk-Makedonya-Bulgaristan Petrol Boruhatt (AMBO) ve Kstence Trieste Ham Petrol Boru Hatt olarak da bilinen Pan Europen Oil Pipeline (PEOP). Bu boru hatlarndan zelikle PEOP ve AMBOda transit lkelerin farkl alternatiflerinin n plana kmas nedeniyle son dnemde nemli bir gelime yaanmamtr. Ancak lkemizden geerek, Akdenize ham petrol tayacak olan Samsun Ceyhan ham petrol boru hattna rakip olarak gsterilen Burgaz Dedeaa Petrol Boru hatt ile ilgili olarak Bulgar evre Bakanlnn Boru hattnn evre Etki Raporunu reddetmesi, bu projenin de yavalad izlenimini vermektedir. Ancak her ne kadar basnda bu boru hattnn tamamen gndem d kaldna dair haberler yer alm olsa da, henz her iki taraftan da resmi bir aklama gelmemitir. Bu boru hatt ile ilgili olarak zellikle Rusya ve Bulgaristan arasnda grmeler devam etmektedir.

437

KAYNAK: CGES

ekil 6: Balkanlardan Geen Petrol Boru Hatt Projeleri Sonu Zengin hidrokarbon rezervlerine sahip bir corafya ile bu kaynaklar byk oranda tketme kapasitesine sahip baka bir corafya arasnda bir konumda bulunan Balkanlar, hidrokarbon rezervleri asndan olduka zayf durumdadrlar. Bu nedenle de en bata, zellikle de nmzdeki yllarda byk art olaca dnldnde, kendi i tketimlerini karlamak noktasnda bu zengin rezervlere sahip lkelerden hidrokarbon ithal edeceklerdir. Ancak bu ithalat tek bir kaynak lkeden yapmak yerine, kaynak lke eitlendirmesine gitmek suretiyle enerji gvenliklerini salamak durumundadrlar. kinci olarak Balkanlarn Avrupa iin transit rol de enerji diplomasisinde ne kan bir zelliktir. Balkanlar kendi enerji ihtiyalarn salamalarnn yannda, Avrupa pazar enerji ithalatnda nemli bir koridor olmalar nedeniyle, bu konuyu kendi lehlerine kullanabilirler. Bu sayede hem i tketim ihtiyalarn karlayabilir, hem de diplomatik anlamda nemli bir koz elde etmi olabilirler. Kaynaka BP Statistical Review of World Energy June 2010. EUROGAS Statistical Report 2010. IHS CERA Decision Brief 2009 Russian-Ukrainian Gas: Why Its Different This Time IEA: Energy In The Western Balkans IHS CERA Outlook for Gas Demand in the Balkans Decision Brief Eyll 2010 438

http://www.iea.org/country/m_country.asp?COUNTRY_CODE=IT http://www.nabucco-pipeline.com/portal/page/portal/en http://south-stream.info/?L=1 http://www.igi-poseidon.com/english/index.asp http://www.trans-adriatic-pipeline.com/ IHS CERA Gas Export Outlook September 2010 Tables and Charts. http://www.cges.co.uk

439

Balkanlarda Enerji Arz Gvenlii ve Enerji Stratejilerinin Belirlenmesinde Rol Oynayacak Talep Tahmini Gnl Kkyr*, Glah Sezen*, Glizar Seda orak* Giri Nfus art, sanayileme ve teknolojik gelimelere paralel olarak hzla artan dnya enerji tketimi, lkeleri enerji gvenlii kavram zerinde dnmeye ve gerekli politikalar retmeye sevk etmitir. Enerji gvenlii, uzun bir sredir kamu politikasnn temel bir amac olmusa da, kavram dnya gndemine oturtan 1970li yllarda yaanan gelimeler olmutur. 197374 ve 197980 petrol krizleri petrol arznda de ve petrol fiyatlarnda byk arta neden olmu, tketici lkeler Ortadou gibi istikrarsz bir blgeye olan yksek petrol bamllklarn azaltma abas iine girmilerdir. Bu amaca ynelik olarak, yerel petrol retimlerini artrmak, acil durum stoklar oluturmak, enerji verimlilii salamak ve petrol kullanmn azaltarak kullanlan enerji kaynaklarn eitlendirmek gibi nlemler almlardr.1 Petrol arznda yaanan olumsuzluklar sonucu dnya gndemine oturan enerji gvenlii kavram artk petrol dndaki enerji kaynaklarn da kapsayacak biimde ele alnmaktadr. Enerji gvenlii genel olarak, ekonominin devamll ve yaamn srdrlebilmesi iin gerekli olan enerjinin, uygun fiyatlarla kesintisiz biimde elde edilmesi olarak tanmlanmaktadr. Enerji gvenlii kavramnn enerji reten ve tketen lkeler iin farkl boyutlarda ele alnmas ile enerji ihra eden lkeler iin enerji talep gvenlii, enerji ithalats lkeler iin de enerji arz gvenlii kavramlar ortaya kmtr.2 Enerji ihra eden bir lke iin uygun pazarlar bularak enerji satnn devamn salamak, yani enerji talebinin sreklilii nem arz ederken, enerji ithal eden lkeler iin enerji arznn sreklilii nem kazanmaktadr. Enerji arz gvenlii ihtiya duyulan temiz ve ucuz enerjinin kesintisiz ve gvenilir yollardan bulunmas ve kullanlan enerji kaynaklar ile bu kaynaklarn tedarik edildikleri lkelerin eitlendirilmesi ile salanabilir. Bu noktada enerji arz gvenlii kavram iki farkl boyutta ele alnabilmektedir. Enerji arz gvenliinin gvenlik arlkl tanm enerjinin arama, retim, datm, pazarlama ve tketim andaki tesislerin ve boru hatlarnn saldrya uramamas zerinde dururken, enerji arlkl tanm enerjinin bulunabilirlii ve eriilebilirlii zerinde durmaktadr.3 Bu almada Balkanlar blgesi iin enerji arz gvenliinin enerji boyutu zerinde durulacaktr. Balkanlarn enerji profili ele alnp, gelecee dair enerji talep tahminleri yaplarak Balkanlarn enerji gvenlii tartlacaktr.

Ar. Gr.; Adnan Menderes niversitesi. J. Bielecki, Energy security: is the wolf at the door?, The Quarterly Review of Economics and Finance, Vol. 42, 2002, s. 238. 2 Sha Tanyeri, Enerji Arz Gvenlii, SAREM Yaynlar, Ankara, 2007. 3 Volkan . Ediger, Enerji Arz Gvenlii ve Ulusal Gvenlik Arasndaki liki, Enerji Arz Gvenlii, SAREM Yaynlar, Ankara, 2007, ss. 2-3.
1

440

1. Balkanlarn Enerji Profili Enerji ekonominin ana motorudur. Bu nedenle eitlendirilmi, kesintisiz enerji temini bir lkenin ekonomisi iin nemli bir unsurdur. Yllar sren atma ve istikrarszlk sonras Balkan ekonomileri gelimeye balam, dolaysyla blgenin enerji tketimi artmtr. Ancak Balkan enerji pazarnda arzn yetersiz oluu ve kaynak eitlendirmesinin olmay Balkanlarda enerji arz gvenliini skntya sokmaktadr.4 Balkanlara ynelik aratrmalar, blgede zellikle Dinar Alplerinde nemli miktarda kmr yataklar, Bosna, Hrvatistan, Srbistan ve Arnavutluk kylarnda da petrol ve doal gaz yataklar olduunu gsterse de,5 enerji raporlar, kantlanm rezervler bakmndan Balkanlar blgesinde Romanya dndaki lkelerin dikkate deer petrol ve gaz rezervleri olmadn gstermektedir. Kantlanm kmr rezervleri asndan ise, blge nispeten zengin ve kendine yeter durumdadr. Tablo 1.1. Balkan lkelerinin 2009 yl Petrol ve Doal gaz Rezerv, retim ve Tketimleri 2009 yl Kantlanm Petrol Rezervleri* 0.20 0.02 0.01 0.08 0.02 0 0 0.08 0.60 0.00 Kantlanm Petrol retimi Doal gaz Doal gaz / Tketimi*** retimi/ Rezervleri** Tketimi**** 1 2 5.41/32.00 2.92/110.00 6.78/409.56 24.22/94.00 35.58/155.83 0/4 0/20.00 12.31/86.00 117.27/208.00 0.01/62.00 1/1 0/94 0/125 70/101 92/399 0/3 384/455 0/31

Arnavutluk Bulgaristan Yunanistan Hrvatistan Macaristan Karada Makedonya Srbistan Romanya Slovenya

Kaynak: U.S. Energy Information Administration (http://www.eia.doe.gov/countries/) * milyar varil, ** trilyon metrekp ***bin varil gnlk **** milyar metrekp
Borut Grgic, The Balkans and Energy Supply, http://naturalgasforeurope.com/the-balkans-andenergy-suppy.htm (21.03.2011). 5 Stefan Buzar, Energy, Environment and International Financial Institutions: The EBRDs Activities in the Western Balkans, Geografiska Annaler: Series B, Human Geography, Vol: 90, No: 4, 2008, s. 413.
4

441

Tablo 1.2. Balkan lkeleri 2009 Yl Net hracat/thalat(-) Petrol* Bosna Hersek Bulgaristan Yunanistan Hrvatistan Macaristan Karada Makedonya Srbistan Romanya Slovenya Arnavutluk -28.06 -107.08 -402.78 -69.78 -120.25 -20.12 -90.73 -61.99 -26.59 Doalgaz** -8 -93 -126 -31 -337 -3 -71 -31 Kmr*** -0.237 -3.444 -0.208 -1.209 -1.635 0.000 -0.303 -1.256 -2.373 -0.825 -0.014

Kaynak: U.S. Energy Information Administration (http://www.eia.doe.gov/countries/) * bin varil gnlk ** Milyar kbik feet *** Milyon ton Balkan lkelerinin retim ve tketim rakamlarna baklarak hazrlanm Tablo 2nin de gsterdii zere, kmr kaynaklar bakmndan kendine yeter konumda olan Balkan lkeleri petrol ve gaz kullanmnda net ithalat durumundadr. Blgenin kendi petrol ve gaz retimi, tketimi karlamaya yetmemekte, blge dardan ithalat yoluyla enerji ihtiyacn karlama yoluna gitmektedir. Kmr ve linyit rezervleri blge iin yeterli, kmr-linyit yakan santraller ok olduu halde kmrn karbondioksit emisyonu fazla olan bir yakt olmas nedeniyle kullanm AB tarafndan kstlanmaktadr. Balkan lkelerinden Bulgaristan, Yunanistan, Macaristan, Romanya, Slovenya AB yesi, Hrvatistan ve Makedonya aday lke, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova, Karada ve Srbistan ise ABnin potansiyel aday olarak grd lkelerdir. Bu nedenle, Balkan lkeleri ABnin enerji direktiflerini dikkate almak, enerji politikalarn AB enerji politikas ile uyumlulatrmak zorundadrlar. Balkan lkeleri, enerji ihra ve ithal eden lkeler arasnda giderek artan karlkl bamlla ynelik ok tarafl kurallar oluturmak ve enerji gvenliini salamak amacyla 1990l yllarda balatlan Energy Charter srecine dhil olmulardr. Srece gzlemci olarak katlan Srbistan dnda dier

442

Balkan lkeleri Energy Charter anlamasna yedirler.6 Bu durumda karbondioksit emisyonu fazla olan kmr ya da linyit gibi fosil yaktlar yerine evreye daha az zararl yaktlar kullanmak mecburiyetindedirler. Nkleer enerji Bulgaristan, Macaristan, Slovenya ve Romanya tarafndan hlihazrda kullanlmaktadr ancak dier Balkan lkelerinde yksek maliyet, teknolojik yetersizlikler gibi nedenlerle imdiye dek kurulamam santraller artk olas riskler ve tehlikeler nedeniyle tercih edilmemektedir. Sovyetler Birlii dneminden kalma nkleer reaktrleri Avrupa Birlii tehlikeli ve eski olduklar gerekesiyle zamanla devreden kartmaktadr. Yenilenebilir enerji bakmndan, blgedeki youn akarsu a sayesinde en ok deerlendirilebilen hidroelektrik enerjisidir. Blge elektrik enerjisi ihtiyacn %40 gibi bir oranla hidrosantraller yoluyla retmektedir.7 Balkanlarda hidroelektrik enerjisinden en ok yararlanan lke Arnavutluktur, dier lkeler hidroelektrik enerjisini potansiyellerinin ok altnda kullanmaktadr. Bunun dnda Gneydou Avrupada rzgr enerjisi, gne enerjisi, jeotermal enerji ve biyoktle enerji potansiyeli olmasna ramen, teknolojik, finansal ve kurumsal engeller nedeniyle hibir lke potansiyelini ve kapasitesini yeterince deerlendirememektedir.8 Kmr ve linyit yakan santraller evreye verdikleri zararlar nedeniyle eletirilmekte, hidroelektrik santraller ise barajlardaki dk su seviyesi nedeniyle sknt yaratmaktadr. rnein elektrik enerjisini byk oranda Sovyet dneminden kalma hidroelektrik santrallerde reten Arnavutluk, zaman zaman barajlardaki dk su seviyesi nedeniyle gnde 18 saate varan elektrik kesintileri yaamtr.9 Petrol, en ok retildii Ortadou blgesindeki istikrarszlklar ve savalar nedeniyle sk sk fiyat dalgalanmalarna urad iin, dnya 1973 petrol krizinden bu yana petrole olan bamlln azaltmak, petrol tketimini drp doal gaz tketimini artrmak iin abalamaktadr. Bu noktada doal gaz tm dnya iin olduu gibi Balkanlar blgesi iin de en makul alternatif yakt olarak belirmektedir. Rezervlerinin bol olmas ve yandnda doaya kmrden %40, petrolden %30 daha az zararl gaz salmas, doal gaz ekolojik adan kabul edilir bir enerji kayna yapmaktadr.10 Ayrca doal gaz, petrole oranla daha ucuz bir yakttr. Yalnzca birincil enerji kayna olarak deil, ikincil enerji kayna olarak elektrik retiminde kullanlmak iin de uygundur. Bu nedenle blge iin artan enerji ihtiyacn karlamada ksa dnemde en makul kaynan doalgaz olduu grlmektedir. 2. Balkanlarda Enerji Arz Gvenlii

http://www.encharter.org/index.php?id=61 (21.03.2011). Erhan Trbedar, Balkanlar ve Enerji, TRKSAM, 07 Mart 2008, http://www.turksam.org/tr/yazdir99.html (21.03.2011). 8 Buzar, ss. 412, 413, 417. 9 Trbedar, Balkanlar ve Enerji, http://www.turksam.org/tr/yazdir99.html (21.03.2011). 10 Milan Smurdic, Russian Energy Policy and the Balkans, http://www.isac-fund.org/download/06eMilan%20Simurdic%20-%20Russian%20Energy%20Policy%20and%20the%20Balkans.pdf (21.03.2011), s. 1.
7

443

Balkan lkeleri iin artan enerji ihtiyacn karlamada en iyi alternatif doalgaz olarak belirlense de, bu noktada doalgaz temininde tek bir kaynaa bamllk enerji gvenliini zedeleyen ciddi bir sorun olarak belirmitir. 2009 ylnn istatistiklerine gre Rusya Federasyonu 1567,1 Tcf (trilyon kbik feet) kantlanm gaz rezervine sahiptir ve bu rakam dnya toplam gaz rezervlerinin %23.7sine denk gelmektedir.11 Dnyann en byk doal gaz rezervlerine sahip olan Rusya ayn zamanda dnyann en byk doal gaz ihracatsdr. Rusyann en byk doal gaz pazar BDT (Bamsz Devletler Topluluu) lkeleri ve Avrupadr. Corafi yaknln da etkisiyle Rusya, tm Avrupa gaz piyasasnn hkimi, Avrupann en byk gaz tedarikisi durumundadr.12 Bugn Avrupann Rus gazna bamll yaklak %25 orannda iken 2020 ylna gelindiinde bu orann %55e ulaaca ngrlmektedir.13 Bu durum Avrupa genelinde enerji gvenliini ciddi biimde zedelemektedir. nk Gazprom doalgaz sk sk politik bir bask arac olarak kullanmaktadr. Rusyann Ukrayna ve Beyaz Rusya ile 2006, 2007, 2009 yllarnda yaad doal gaz krizleri sonucu Rusya gnderdii gaz kesmi, birok lke bu durumdan etkilenmitir. Rusyadan Avrupaya giden gazn %80inin Ukraynadan getii dnlrse, yaanan kesintilerin Avrupa ve Balkanlar ne boyutta etkiledii daha iyi anlalabilecektir.14 Yaanan krizler Rusyaya olan gaz bamllnn tehlikelerini gstermi, Avrupay alternatif gaz tedarikileri ve Rusyann denetiminde olmayan alternatif boru hatt gzerghlar aramaya itmitir. Rus gazna olan bu bamll Hazar gaz, kaynak eitlilii ve fiyat rekabeti yaratmak suretiyle azaltabilecektir. Hazar blgesi kantlanm doalgaz rezervleri toplamda 250 tcf (trilyon kbik feet) civarndadr ve bu rakam dnya toplam gaz rezervinin %4ne karlk gelmektedir.15 Rezervler asndan yeni bir Rusya ya da Ortadou deilse de, Hazar enerji kaynaklarnn nemi arz eitlilii yaratarak enerji gvenliine yapt katkdr. Ancak, doalgaz yalnzca boru hatlar ile ya da pahal bir yntem olan svlatrlm gaz biiminde tankerlerle tanabilmektedir.16 Doalgazn LNG formunda tankerlerlerle ticareti maliyetli olduu iin boru hatlar ile tanmas tercih edilmektedir. Bu durum Hazar gazn Orta Asyadan Avrupaya tayacak boru hatt projesi rekabetini balatmtr. nerilen projelerden bir tanesi Rusyann Gney Akm Projesidir (South Stream Project). 2015 ylnda faaliyete gemesi hesaplanan Gney Akmn 63 bcm (milyar metrekp) yllk kapasitesi ile Rusyann Avrupaya ihra ettii gazn %35ini tamas planlanlanmaktadr. Gney Akm, Karadeniz altndan Bulgaristana tanacak, oradan da biri Yunanistan ve Arnavutluk zerinden talyaya, dieri de Srbistan Hrvatistan, Slovenya ve Macaristan zerinden Avusturyann Baumgarten limanna uzanan iki kola
BP statsitical Review of World Energy, June 2010, http://www.bp.com/liveassets/bp_internet/globalbp/globalbp_uk_english/reports_and_publications/sta tistical_energy_review_2008/STAGING/local_assets/2010_downloads/statistical_review_of_world_e nergy_full_report_2010.pdf (04.03.2010). 12 Avrupa-Rusya doalgaz ticaret ilikisi tek tarafl bir bamllktan ok karlkl bamllk eklindedir. Rus ham petrolnn %60, rus gaznn da %90 Avrupa Birliine gitmektedir. Bu durum yalnzca Avrupann deil, Rusyann da hlihazrda Avrupaya baml olduunu gstermektedir. Paillard, s. 72. 13 Christophe-Alexandre Paillard, Russia and Europes Mutual Energy Dependence, Journal of International Affairs,Vol: 63, No: 2, Spring/Summer, 2010, s. 70. 14 http://www.dunyabulteni.net/index.php?aType=haberArchive&ArticleID=85491 (21.03.2011). 15 http://fpc.state.gov/documents/organization/74906.pdf (13.04.2011). 16 Paillard, s. 69.
11

444

ayrlacaktr. Ayn gaz Srbistandan yerel bir hatla Bosna Srp Cumhuriyetine, sonra da Bosna-Hersek Federasyonuna verilecektir.17 Rusya nerdii bu proje ile Orta Asya gazn kendi aracl ile Avrupa ve Balkanlara tayacak, bu durum Rusyann elini glendirerek blgenin Rusya Federasyonuna olan doalgaz bamlln daha da artracaktr. Rusyann bir baka doalgaz boru hatt projesi olan Kuzey Akmn (Nord Stream Project), Baltk Denizi altndan Almanyaya ulamas planlanmaktadr. 2012 yl sonunda btnyle ilemeye balayacak boru hatt, Avrupann Ukrayna harici bir hattan gaz almasn salayacak, ancak Rusyaya olan gaz bamlln azaltmayacaktr. Gney Akm ve Kuzey Akm doalgaz boru hatt projelerinin yan sra Rusya bir de Druzba-Adria petrol boru hattn hayata geirmeye almaktadr. 515 milyon ton petrol tayacak boru hattnn, Rusyann Samara kentinde balayp, Beyaz Rusya, Ukrayna, Slovakya ve Macaristandan geerek Hrvatistann Krk adasna ulamas planlanmaktadr.18 Bu projelerin yan sra Rusya Dou Avrupa ve Balkanlarda enerji irketleri satn almaktadr. Srbistann devlet petrol irketinin %51 hissesini satn alan Rusya, Hrvatistan ve Macaristan milli petrol irketlerinden hisseler, Bulgaristan, Romanya ve Bosnada rafineriler satn almtr.19 Rusyann Balkanlarda uygulad enerji politikalar NATOnun blgedeki yaylma stratejisine bir karlk olarak dnlmektedir.20 Hlihazrda birok Balkan lkesinin Rus gazna bamll %60n zerindedir, Bosna-hersek ve Makedonya gibi baz lkelerde bu oran %100 bulmaktadr.21 Balkanlarn ve Avrupann Rusyaya olan enerji bamllndan kurtulabilmesi iin Rus denetiminde olmayan alternatif boru hatlarndan gaz almas gereklidir. Hazar, Ortadou ve Msr gazn Trkiye zerinden Bulgaristan, Romanya ve Macaristan araclyla Avusturyann Baumgarten limanna tayacak olan Nabucco projesi, Avrupann Rus gazna bamlln azaltacak alternatif bir projedir. Yllk kapasitesi 31 bcm (milyar metrekp) olacak boru hattnn 2015 ylnn sonunda devreye girmesi ngrlyor.22 Trkiye zerinden Balkanlara oradan Avrupaya uzanacak bir enerji hatt hem Balkanlar iin hem de Trkiye iin nemli bir ibirlii frsat yaratacaktr. Fakat Kazakistan ve Trkmenistan Rusya ile yaptklar anlamalar nedeniyle Nabuccoya gaz vermemekte, ABDnin itiraz nedeniyle ran gaz projeye dhil edilememektedir.23 Ortadoudaki gncel gelimeler de Ortadou gaznn arzn olumsuz ynde etkileyebilecektir. Grnen odur ki proje yalnzca Azeri gaznn eline kalmtr. Azerbaycann Gney Akm projesine katlacan belirtmesi, proje iin yeterli gazn bulunamayaca endiesini yaratmtr.24 Bu skntlar nedeniyle proje hala hayat geirilememitir.

Aleksandar Fatic, A Strategy Based on Doubt: Russia Courts Southeast Europe, Contemporary Security Policy, Vol:31, No: 3, 2010, s. 447. 18 Fatic, s. 448. 19 Fatic, s. 448. 20 Fatic, ss. 448449. 21 Rusya-Ukrayna Doalgaz Krizinin Etkileri, http://www.diplomatikgozlem.com/haber_oku.asp?id=3713 (08.04.2011). 22 http://www.nabucco-pipeline.com/portal/page/portal/en/Home/the_project (08.04.2011). 23 M. zcan ltanr, Nabuccodaki Gelimeler Bize Ters, (25.06.2009), http://www.enerji2023.org/index.php?option=com_content&view=article&id=274:nabuccodakgelmeler-bze-ters&catid=15:stratej&Itemid=137 (08.04.2011). 24 Paillard, s. 68.

17

445

Trkiye-Yunanistan-talya (ITGI) ve Trans Adriyatik (TAP) projeleri de Nabucco gibi Avrupann kaynak eitliliine katkda bulunmay hedefleyen doalgaz boru hatt projeleridir. Trans Adriyatik projesi Hazar ve Ortadou gazn Yunanistan ve Arnavutluk zerinden Adriyatik Denizi araclyla talyaya oradan da Bat Avrupaya tayacaktr. Trkiye-Yunanistan-talya doalgaz boru hatt projesi de Hazar ve Ortadou gazn Trkiyeden Yunanistana, Yunanistandan talyaya tayacaktr. Bu iki projenin de Yunanistandan bir ara hat ile Bulgaristana gaz vermesi, ayn gazn Bulgaristandan ekilecek hat ile Hrvatistan, Srbistan ve Macaristana da ulamas mmkn olabilecektir. Bylelikle Gneydou Avrupa blgesinde bir enerji a yaratlarak Balkan enerji pazarnn Avrupa enerji pazaryla btnlemesi salanabilecektir. Bu proje de aslnda birbirini tamamlar nitelikte olup, Rus gazna olan bamll azaltarak Avrupann enerji gvenliine katkda bulunacak projelerdir. Tm bu projelerde Trkiyenin yan sra Balkanlar da corafi konumlar nedeniyle stratejik neme sahiptirler. Balkan lkeleri, jeopolitik konumlarndan faydalanarak kendi enerji ihtiyalarn karladklar gibi Hazar ve Ortadou enerji kaynaklarn Avrupa piyasalarna ulatrp enerji transitinde gvenli bir gei noktas haline gelerek Avrupa Birliinin gznde stratejik nemlerini artrabilir. zellikle Bulgaristan, Yunanistan, Arnavutluk ve Romanya bu adan avantajl bir konuma sahiptir. Bunun yannda acil durumlarda kullanlmak zere doalgaz depolama tesisleri ve LNG terminalleri kurmak, kriz zamanlarnda Balkanlar ve Avrupann Rusya karsndaki enerji hassasiyetini azaltacaktr. Bu amala Hrvatistanda 10 milyar m3 lk LNG terminali kurulmas dnlmektedir. Bylece Katardan ya da Cezayirden alnan gazn talya, Avusturya, Macaristan, Slovenya, Hrvatistan ve Bosna-Herseke ulamas salanacaktr. Yine ayn ama dorultusunda Hrvatistan, Slovenya ve Srbistan lkelerinde gaz depolama tesisleri ina etmeyi planlamaktadr.25 3. Enerji Talep Tahmini ile lgili Yaplm Ampirik almalar Enerji talep tahmini ile ilgili farkl lkelerde yaplan ampirik almalara bakldnda farkl enerji kaynaklar iin analizler yapld grlmektedir. Ancak metodoloji ve sorunlar ynnden benzer analizler kullanlmtr. lkemizin enerji talebi ile ilgili olarak Yusuf Akan ve Soner Tak (2003) tarafndan yaplan ampirik almada enerji kayna olarak elektrik alnm ve 1970-2000 arasndaki veriler kullanlarak elektrik enerjisi talep modelleri oluturulmu ve daha sonra da Trkiyenin 2000-2005 yllar iin elektrik enerjisi talep projeksiyonlarna yer verilmitir. Elektrik fiyatlar, elektrik tketim miktarlar, Gayri Safi Milli Hasla, nfus verileri ve elektrikli ev aleti retim miktarlarnn deiken olarak kullanld modelin parametreleri ve bunlar arasndaki uzun dnemli ilikiler EKK (En Kk Kareler Yntemi) ile yaplm ve Hata Dzeltme Modelleri sonrasnda E Btnleme Testi yoluyla tahminler gerekletirilmitir. Bu alma sonucunda konut, sanayi, i yeri ve resmi daireler iin ayr ayr modeller kurulmu ve sanayilemesi ve iktisadi bymesi artmakta olan bir lke olarak enerji tketiminin artt ve gelecee ynelik tahminlerde de enerji talebinin artaca sonucuna varlmtr.
25

Mariusz Bocian and Marta Szpala, New energy security concepts for Central European and Balkan countries, 28.01.2009, http://www.osw.waw.pl/en/publikacje/ceweekly/2009-01-28/newenergy-security-concepts-central-european-and-balkan-countries (28.03.2011).

446

Satmann Trkiyenin enerji vizyonuyla ilgili yapt almada 1970-2006 yllar arasndaki elektrik enerjisi tketimine ynelik tanmlayc istatistik yntemi kullanlarak 2030 ylna kadarki tahmini tketim deerleri bulunmutur. Bu tahmini deerlerin, gemi deerlerin trendi gz nnde bulundurulduunda gittike artan bir eilim gsterecei saptanmtr. Ayn almada dnya iin farkl enerji kaynaklarnn tketimine ynelik projeksiyonda ise, toplam enerji tketiminin %62 orannda artaca bununla birlikte en yksek tketim artnn doalgazda olaca sonucuna varlmtr. Saab, Badr ve Nasr (2001) tarafndan yaplan almada ise ARIMA VE AR(1) modelleri ile, 1970-1999 yllar arasndaki veriler kullanlarak sava sonras dnemde Lbnann enerji tketim fonksiyonu oluturulmu ve tahmini talep denklemi bulunmutur. Hamzaebi ve Kutay (2004) n almasnda Trkiyenin net elektrik enerji tketimi 1970-2004 verileri yardmyla sektrel bazda tahmin edilmitir. Yapay Sinir Alar yntemiyle yaplan ileriye ynelik tahmin sonucunda, 2020 ylna kadar Trkiyenin yllk elektrik tketiminin toplamda 499588.2GW olaca bulunmutur. Ediger and Tatlidil (2002) Trkiyenin birincil enerji talep denklemini tahmin etmiler ve dnemsel modelleri analiz etmilerdir. Kermanshahi and Iwamiya (2002) Japonyann 2020 ylna kadarki elektrik talep tahminini geri yaylm a ve Jordan yineleyen a yntemi ile tahmin etmitir. Al-Saba and El-Amin (1999) ise Suudi Arabistann elektrik enerjisi tketiminin 2020 ylna kadar olan tahminini, 1976-2006 verilerini kullanarak Yapay Sinir Alar ve Box-Jenkins methodlaryla yapmlar ve bu iki analizin sonucunu karlatrmlardr. En byk enerji ithalatlar arasnda olan inin enerji talebiyle ilgili Crompton ve Wu (2005) tarafndan yaplan almada ise 2004-2010 aras tketim tahmini Varyans Analizleriyle gerekletirilmitir. 4. Balkanlarn Enerji Talep Tahmini 4.1. Veri Seti ve Kaynaklar almada on Balkan lkesine (Bosna Hersek, Bulgaristan, Hrvatistan, Arnavutluk, Yunanistan, Makedonya, Srbistan, Karada, Romanya ve Slovenya) ait 1980-2007 dnemine ait yllk veriler kullanlm ve Tablo 4.1de verilmitir. Tablo 4.1. Veri Seti ve Kaynaklar Deikenler Enerji Tketimi Kaynak Dnya (http://www.worldbank.org/) Zaman Aral Bankas 1980-2007 1980-2007

Kii Bana OECD Gelir(Reel

447

Deer) Kentsel Nfus Nfus

(http://www.oecd.org/) Dnya (http://www.worldbank.org/) Dnya (http://www.worldbank.org/) Bankas 1980-2007 Bankas 1980-2007

ehir Bana Dnya Endstri retimi (http://www.worldbank.org/)

Bankas 1980-2007

Bu alma, 1980-2007 dnemini kapsamaktadr. Ancak almann kst nedeniyle yalnzca Bulgaristana ait sonulara yer verilmitir. Toplam be deikenin kullanld almann deiken vektr yledir: Qe =[urbpopt, gdpt, popt, indprodt]. Analizde daha nce yaplm almalar da baz alnarak enerji talebini ynlendiren deikenler olarak elektrik tketimi, elektrikten faydalanan toplam nfus, GSYH, ehir bana endstri retimi ve kentte yaayan nfus regresyon analizine dahil edilmitir. Denklemde urbpop; kentsel nfusu, kbg; gayri kii bana gelir, pop; nfusu, indprod ise ehir bana endstri retimini simgelemektedir. lk nce modele dahil edilen kentsel nfus deikeni, katsays %5 seviyesinde anlamsz knca modelden karlmtr. Hem kt kaynaklardan biri olan hem de politik bir ara olan enerji gnmzde lkeler asndan ok byk nem arz etmektedir. Bu nedenle enerji tketimine ynelik yaplm almalar kadar, ileriye ynelik tketim ve talep tahminlerinin de yapld almalar da artmtr. Talep projeksiyonlar hem enerji arz eden hem de talep eden lkeler asndan enerji stratejilerinin belirlenmesinde yol gsterici olabilmektedir. Bu alma Balkan lkelerine ynelik bir alma olmakla birlikte literatrde daha ok gelimi lkelere ynelik ampirik almalara rastlanmtr. Devam eden bir akademik almann balangc niteliindeki bu alma ile de, bamszlklarn yeni kazanm ve ok byk oranda Rus gazna baml Balkan lkelerine dair yaplm enerji ile ilgili almalara istatistiksel analizler ynyle katk salamas hedeflenmektedir. 4.2. Metodoloji Modelde kullanlan ekonometrik analizler Econometric Views 5 ve SPSS 17 programlaryla yaplmtr. almann ilk aamasnda uzun dnem ilikileri ortaya koyan bir model gelitirilmitir. Bu modelin parametrelerinin tahmininde EKK (En Kk Kareler) tahmin yntemine bavurulmutur. Enerji tketiminin yllara gre dalm gz nne alnarak gelecek yllara ait en uygun tahmini yapmak zere, istatistiksel bir model oluturulmaya allm, veriler grafie dkldnde Cubic modelin %91 aklayclk ile en iyi tahmin modeli olduu sonucuna varlmtr. Tahmin testine balamadan nce deikenlere ynelik baz testler yaplmtr. Bunlardan ilki serilerin mevsimsel etkilerini aratran X11 testidir. Genel olarak yllara gre yaplan zaman serilerinde mevsimsellie rastlanmamas varsaymyla uyumlu olarak serilerde mevsimsel etkilere rastlanmamtr.

448

Zaman serilerinden oluan bir alma, kaynak ald zaman serisinin duraan olduunu varsaymaktadr26 .Bir zaman serisi modelinde elde edilen stokastik srecin zamana bal olarak deiip deimedii nemlidir. Eer stokastik srecin nitelii zaman boyunca deiiyorsa, seri duraan deildir.O nedenle serilerin duraanlklarnn test edilmesi gerekmektedir. Bu almada deikenlerin duraanl Augmented Dickey Fuller (ADF) (1979) testi kullanlarak aratrlmtr. 4.2.1. Duraanlk Testi ADF testi, regresyon denklemine dayal olarak yaplmaktadr (Dickey ve Fuller, 1979): Yaln hali: Yt = Yt 1 + u t Sabit terimli:
Yt = 0 + Yt 1 + u

(1)

(2)

Sabit terimli ve trendli: Yt = 0 + 1 t + Yt 1 + ut (3)

Bu testlerin sonucunda ADF istatistikleri Mac Kinnon kritik deerleriyle karlatrlarak; sfr hipotezi (H0:=0), alternatif hipoteze kar (H1:0) test edilmektedir. Sfr hipotezi serinin duraan olmama durumunu, yani birim kke sahip olduunu, alternatif hipotez ise serinin duraan olduunu gstermektedir. Burada eer hata terimi ut isel bantl ise Denklem (3) u ekilde yeniden dzenlenmektir:
m

Y = 0 + 1 t + Yt 1 + i Yt i +ut
i =1

(4)

Burada m gecikme uzunluunu, fark operatrn belirtmektedir. Gecikme says isel bantsz modelin elde edilmesine baldr. Bu ekilde yaplan test geniletilmi Dickey-Fuller (Augmented Dickey Fuller) testi veya ksaca ADF testi olarak bilinmektedir. Buna gre yaplan test sonular Tablo 2de sunulmutur. Tablo 4.2. ADF Test Sonular ADF Test Deikenler Dzey Qe -1,15 [5] 1. Fark %5 -3,65067 -3,59 Kritik Deerler

Gujarati, D. N. (1999); Temel Ekonometri, eviren: enesen, . ve enesen G. G., Literatr Yaynlar: 33, s.709.

26

449

Gdp Pop ndprod

-0,15[4] -4,26[6] -0,37[6]

-5,00 -2,6886 -3,46

-3,75 -3,60 -2,98

Not: [ ] iindeki deerler; ADF testi iin Akaike bilgi ltne (Akaike information criterion: AIC) gre belirlenmi optimal gecikme uzunluunu geniliini gsterir. Test biimi olarak dzey deerde tm deikenler iin sabit terim regresyon denklemi kullanlmtr. ADF test sonularnn sunulduu Tablo 2ye gre, deikenlerin birinci fark alnd zaman, deikenlerin % 5 anlamllk dzeyinde duraan olduu tespit edilmitir. Bu durumda uygulanacak yntemde, btn deikenler fark alnarak kullanlacaktr. Duraanlatrlm serilerle yaplan zaman serileri regresyon analizi sonucu Bulgaristan iin enerji talep denklemi : et = 0 + 1 1 + 2 2 1 + 3 31 .

et = 28801,982+ 835,512 t 1 137,007 t 1 + 3,509 t 1 .

ekil 4.1. Bulgaristann Enerji Tketiminin Zamana Gre Deiimi

450

Bu tahmin denklemine gore SPSS programnda yaplan analiz sonucunda enerji tketimiyle ilgili tahmini rakamlar aadaki tabloda verilmitir:

Tablo 4.3: 2011-2015 Yllar in Kbik Modele Gre Tahmini Enerji Tketim Deerleri Yllar Enerji Tketim Tahmini Rakamlar(kilo-ton) 2011 2012 2013 2014 2015 33276,186 36747,034 40659,702 45035,246 49894,72

Sonu Bugn dnyann gndeminde olan enerji arz gvenlii, Balkanlar iin de zerinde durulmas gereken bir konudur. Uzun yllar boyunca savalar, etnik atmalar, istikrarszlklar gren Balkan lkeleri ekonomik olarak gelimeye, kalknmaya balamtr. Bu durum, blgenin enerji ihtiyacn artrmtr. Blgenin kendine yetecek miktarda kmr reservleri vardr ancak AB enerji politikalar dorultusunda karbon emisyonunu azaltmaya alan Gneydou Avrupa lkeleri daha temiz yaktlara ynelmek mecburiyetinde kalmlardr. Gnmzde hala tartlmakta olan nkleer enerji, teknolojik ve finansal maaliyeti ve yarataca olas riskler nedeniyle tercih edilmemektedir. Blgede yenilenebilir enerji potansiyeli zellikle hidroelektrik enerji- vardr, fakat mevcut potansiyel tam kapasitesiyle deerlendirilememektedir. Blgede az miktarda petrol ve gaz reservleri varsa da mevcut tketimi karlayamamaktadr. Bu nedenle, blge net enerji ithalats durumundadr. Gerek ucuz ve bol olmas, gerekse evreye daha az zararl bir yakt olmas doalgaz petrole oranla daha tercih edilir bir kaynak yapmtr. Balkan lkeleri iin ksa vadede kmr ikame edebilecek en iyi yakt doal gazdr. Fakat doalgaz temininde Rusyaya ar bamllk Balkan enerji arz gvenliini zedelemektedir. Hazar gaz, Rus gazna olan bamll ancak Rusya denetiminde olmayan gzerghlardan getii takdirde azaltabilecektir. Bu adan Gney Akma alternatif olan ve Trkiyenin nemli bir aktr olarak yer ald Nabucco projesi byk neme sahiptir. Balkan lkeleri jeopolitik konumlarnn meyvelerini toplamal, kendi enerji arz gvenliklerini saladklar gibi Avrupaya giden enerji nakil yolu olarak stratejik nemlerini artrmallardr. Bunun yannda uzun vadede doalgaz depolar, LNG terminalleri kurmak, yenilenebilir enerji kullanmn

1 kilo-ton=1000 ton

451

artrmak, enerji retim, tama ve tketiminde daha verimli methodlara gemek enerji gvenliini salamaya ynelik nemli admlar olacaktr. Kaynaka Makaleler Akan, Y., Tak, S. (2003). Trkiye Elektrik Enerjisi Ekonometrik Talep Analizi, ktisadi ve dari Bilimler Dergisi, Cilt: 17 Nisan 2003 Say: 1-2, 21-49. Al-Saba, T., El-Amin, I. (1999). Artificial Neural Networks As Applied to Longterm Demand Forecasting. Artificial Intelligence in Engineering, 13, 189197. Bielecki, J.(2002). Energy security: Is The Wolf At The Door?, The Quarterly Review of Economics and Finance, Vol: 42, ss. 235-250. Bocian Mariusz ve Marta Szpala. New Energy Security Concepts For Central European And Balkan Countries, 28.01.2009, http://www.osw.waw.pl/en/publikacje/ceweekly/2009-01-28/new-energy-securityconcepts-central-european-and-balkan-countries [Eriim Tarihi: 28.03.2011] Buzar, Stefan.(2008). Energy, Environment and International Finanacial Institutions: The EBRDs Activities in the Western Balkans, Geografiska Annaler: Series B, Human Geography, Vol: 90, No: 4, ss. 409431. Crompton, P., Wu, Y. (2005). Energy Consumption in China:Past Trends and Future Directions,Energy Economics 27 (2005), 195-208. Ediger, V., Tatlidil, H. (2002). Forecasting The Primary Energy Demand In Turkey And Analysis Of Cyclic Patterns. Energy Conversion And Management,43, 473 487. Ediger, Volkan . (2007).Enerji Arz Gvenlii ve Ulusal Gvenlik Arasndaki liki, Enerji Arz Gvenlii, SAREM Yaynlar, Ankara, ss. 159. Fatic, Aleksandar. (2010). A Strategy Based on Doubt: Russia Courts Southeast Europe, Contemporary Security Policy, Vol: 31, No: 3, ss. 441464. Grgic, Borut. The Balkans and Energy Supply, http://naturalgasforeurope.com/thebalkans-and-energy-suppy.htm [Eriim Tarihi: 21.03.2011] Hamzacebi, C., Kutay, F.(2004). Yapay Sinir Alar le Trkiye Elektrik Enerjisi Tketiminin 2010 Ylna Kadar Tahmini. Gazi niversitesi Mhendislik-Mimarlk Fakltesi Dergisi 19 (3), 227233. Kermanshahi, B., Iwamiya, H. (2002). Up To Year 2020 Load Forecasting Using Neural Nets. Electrical Power And Energy Systems 24, 789797. Paillard, Christophe-Alexandre .(2010). Russia and Europes Mutual Energy Dependence, Journal of International Affairs,Vol: 63, No: 2, Spring/Summer, ss. 6584.

452

Rusya-Ukrayna Doalgaz Krizinin [Eriim http://www.diplomatikgozlem.com/haber_oku.asp?id=3713 08.04.2011]

Etkileri Tarihi:

Saab, S., Badr, E., Nasr, G. (2001). Univariate Modeling And Forecasting Of Energy Consumption: The Case Of Electricity n Lebanon, Energy 26 (2001) 114 Simurdic, Milan. Russian Energy Policy and the Balkans, http://www.isacfund.org/download/06eMilan%20Simurdic%20%20Russian%20Energy%20Policy% 20and%20the%20Balkans.pdf [Eriim Tarihi: 21.03.2011] Trbedar,E.(2008). Balkanlar ve Enerji, http://www.turksam.org/tr/yazdir99.html [Eriim Tarihi: 21.03.2011] TRKSAM,

ltanr, M. zcan. Nabuccodaki Gelimeler Bize Ters, (25.06.2009), http://www.enerji2023.org/index.php?option=com_content&view=article&id=274:n abuccodak-gelmeler-bze-ters&catid=15:stratej&Itemid=137 [Eriim Tarihi: 08.04.2011] Kitaplar Gujarati, D. N. (1999); Temel Ekonometri, eviren: enesen, . ve enesen G. G., Literatr Yaynlar: 33, stanbul. nternet Kaynaklar http://www.encharter.org/index.php?id=61 [Eriim Tarihi: 21.03.2011] http://www.dunyabulteni.net/index.php?aType=haberArchive&ArticleID=85491[Eri im Tarihi: 21.03.2011] http://www.eia.doe.gov/countries/ [Eriim Tarihi: 21.03.2011] http://www.bp.com/ [Eriim Tarihi: 08.04.2011] http://www.nabucco-pipeline.com/portal/page/portal/en/Home/the_project Tarihi: 08.04.2011]

[Eriim

453

European Union and Kosovo Issue: From a Peripheral Role to Central Stage? Birgl Demirta Cokun* As the European Community (EC) has gone through a radical structural transformation in the 1990s due to both deepening and enlargement, the conflicts in the Western Balkans started to be considered as a test case for this changing Europe. Conflicts, wars, and tensions that broke out in the former Yugoslavian territories and disturbed the whole Europe proved that the emerging new era following the end of the bipolar international politics was not going to be as peaceful as it had been longed for. The complexity of the problems of former Yugoslavia has effected the evolution of the European Union which has been, with the encouragement of the US, trying to be a regional actor by developing a more coherent approach toward the issues of foreign affairs and security policies among its member states. The rising tension between Serbs and Albanians in Kosovo1 has been one of the most complicated problems among all the other regional conflicts. First of all, Kosovo has been the place where the first signs of dissolution of the Federation of Yugoslavia emerged by demonstrations of the Albanian youth at the beginning of the 1980s. However, until the violent attacks of the UK (Ushtria Clirimtare e Kosoves - Kosovo Liberation Army) occured in the second half of the 1990s, the disagreement did not attract the attention of the international community, including the EU. Second, the conflict had the potential to spread to neighboring countries as was argued by those who believed that a greater Albania is in the making.2 To be able to analyse whether the Union has adopted coherent and effective policies toward the Kosovo issue, in this study, we will focus on the EUs policies regarding this particular matter. Considering the major role that the EU plays in conflicts in and around its territory, it is significant to understand the EUs attitude toward Kosovo from the 1990s, since the Kosovo problem includes many challenges for external actors emanating from its status within the former Yugoslavia and its relations with Albania. As Kosovo problem is the most complicated, perhaps the most unsolvable, issue in the region, it presents a kind of platform that can test the problem-solving ability, regional capacity, and effectiveness that the EU can exhibit in this region while playing its role to solve this dispute of the post-Cold War era. What is more, the case of Kosovo can also be regarded as an important step for the EUs evolution toward a global player3 since the Kosovo issue is not important in only regional politics, but also in international politics. Therefore, we might expect that if the EU plays a constructive role in the peaceful solution of the Kosovo problem, this might encourage it to pursue a more active foreign and security policy toward global issues as well.
Assoc. Prof. Dr.; Bakent University, birgul_demirtas@hotmail.com Between Serbs and Albanians, there is a disagreement even over the name of Kosovo. Although Serbs prefer to name the region as Kosovo, in Albanian, it is named as Kosova. In this article, the name Kosovo is preferred just because it has become a conventional usage in most of the English literature. 2 For a discussion of the Greater Albania issue please see Birgl Demirta Cokun, Arnavutlukun D Politikas ve Balkanlarda Arnavut Sorunu, in Balkan Diplomasisi ed. mer E. Ltem and Birgl Demirta-Cokun (Ankara: ASAM, 2001) p. 3 The Union is defined as a global player in the European Security Strategy, A Secure Europe in a Better World, Brussels, 12 December 2003.
1 *

454

There are different approaches regarding the EUs evolving role in international politics: One approach emphasizes the normative/civilian features of the Unions foreign policy arguing that the Union mainly adopts non-military measures in its international politics. Second approach claims that the EU is on the way to become a superpower in the coming decades, for it steadily increases its power throughout the time since its establishment after the Second World War. The last, but not the least, approach claims that the Union is becoming a more powerful regional actor, however it has neither the will nor the potential to become a global power. In this article, dwelling on this conceptual distinction, we will try to understand which approach is more evidently explaining the EUs attitude toward the Kosovo problem. The study consists of the following parts: First, it presents the conceptual framework by shedding light on the different approaches mentioned above. Second, it has a brief analysis of the dynamics of the Kosovo issue. In the following part, it examines the EUs policies toward the Yugoslavian problems from Slovenia and Croatia to Bosnia. Fourth part tries to shed light on the Unions policies toward Kosovo issue, both before and after the NATO operation in 1999. Fifth part deals with the EUs role in the negotiations that started in 2006 between Serbia and Kosovo Albanians under the guidance of the Contact Group. The main findings and arguments are summarized in the conclusion part. Conceptual Framework4 In one of the studies of George Modelski entitled The Long Cycle of Global Politics and the Nation-State, world powers or global powers5 were defined as follows: world (or) global powers control (or substantially control) the global political system and hence also have the capacity to regulate other global processes (such as long-distance travel).6 Modelski, in the same work, explained that each world power experiences two phases that are called ascending phase and descending phase. In his view, each ascending phase consists of some parts that will lead to its destruction. At some point, some international problems may emerge from points where the existing world power could not solve or from where some conflicts break out. In this case, some other actors can attempt to solve these problems. He argues that these events will lead to a global conflict that is followed by the emergence of a new global power. Based on his historical analysis, he calculates that the life of each world power is about a hundred year. He estimates that at the time the world was about to pass the ascending phase and to enter the descending phase.7 At the same time, he argues that it was only the nation states that could play the role of global power. Only nation states could conduct global operations, he states. He gives the

The conceptual framework used in this study is based on the following publication of the author: EUs New Position in the International Order: From Regional to Global Power?, Perceptions XI, no. 1, (2006): pp. 49-75. 5 In this study the concepts of world power, global power and superpower are used interchangeably. 6 George Modelski, The Long Cycle of Global Politics and the Nation-State, Comparative Studies in Society and History 20, (1978): p. 216. For the Turkish translation of the article see George Modelski, Kresel Politikann Uzun Dngs ve Ulus Devlet, Uluslararas likiler 2, no.7, (2005): pp. 3-30. 7 Modelski, The Long Cycle of Global Politics and the Nation-State, p. 235.

455

example of city-states and empires in the past centuries claiming that they could not play global roles.8 Using the framework provided by William Fox, Christopher Hill defines the superpower as the one that has the power to shape the global politics according to its own wishes and decisions. Its influence is felt worldwide. It can deploy its forces anywhere in the world. It has a great sphere of influence. That means, it has a huge economic and military power. At the same time, it has enough domestic resources which provide the necessary basis for its autonomy. According to this view, a superpower does not depend on any other actor economically or militarily. Since the Cold War era, the term superpower is associated with nuclear weapons as well. Beginning from the 1940s, all superpowers are supposed to own nuclear weapons.9 Combining both approaches, it can be stated that a superpower or world power is expected to extend its influence worldwide and also determine how the international system functions. But it must, first of all, have the will and the intention to play this kind of a role. Meanwhile, the terms of economic giant and political dwarf and civilian power approach were emphasized in the literature on the EUs role in world politics. Especially until the end of the Cold War era, the EU has not been able to make any important progress in political integration, but it was then seen as an important economic power, more clearly, one of the three biggest economic powers in the world the other two being the US and Japan. But its international role was perceived as limited to its economic power. In the political realm, it was not seen as a united actor, since member states preserved their full sovereignty in foreign policy and defence matters. Hanns W. Maull explains the concept of civilian power the following way: 1) Its basic tool must be cooperation in its relations with other states or actors, 2) in order to realize its interests it must use non-military measures, basically economic ones, 3) it must have the will to cede its sovereignty with the aim of making supranational arrangements.10 In other words, it must accept reciprocal dependence.11 The civilian power approach was dominant, especially in the 1970s which was the period when both superpowers did not refrain from using military instruments in their foreign policy. The US was fighting in Vietnam and the USSR was using force in Czechoslovakia. The European emphasis on civilian power instruments, however, became a shelter for it to avoid any involvement in Vietnam.12 At the time, the European youth was heavily interested in politics as seen in the protest movements.
8 9

Ibid., p. 230. Christopher Hill, Superstate or Superpower? The future of the European Union in world politics, July 2002, http://www.lse.ac.uk/Depts/intrel/pdfs/EFPU-superpowerorsuperstate.pdf, p. 6-7. 10 Hanns W. Maull, Germany and Japan: The New Civilian Powers, Foreign Affairs 69, no.5, (1990): pp. 92-93. In his study, Maull applies the civilian power category to Germany and Japan. 11 Lily Gardner Feldman, The EC in the International Arena: A New Activism?, in Europe and the United States, Competition and Cooperation in the 1990s, ed. Glennon J. Harrison (New York: M. E. Sharpe, 1994), p. 146. 12 Panos Tsakaloyannis, The EC: from civilian power to military integration, in The European Community and the Challenge of the Future, ed. Juliet Lodge (London: Pinter Publishers, 1989), p. 243.

456

In contrast, there were some scholars who argued that the EU had the potential or is on the way to become a global power. Johan Galtung, in his books entitled The European Community: A Superpower in the Making, published in 1973, and Europe in the Making published in 1989, argued that the EC would have the potential to be a colonial power once again.13 He argued that ever since its inception, the EU was enlarging its geographical space by integrating new full and associate members, increasing the range of the subjects it was dealing with and also furthering its level of integration. Since most of the European countries had a colonial past, the possibility of the EU turning into a superpower should not be overlooked, according to Galtungs book.14 There are also some more recent publications stating that the EU had the potential to become a superpower.15 A third group of studies is, however, focusing on the increasing role of the EU in the world politics, after the dissolution of the Eastern Bloc, since the Union has achieved more maneuvring space during this time. While it tried to deepen its integration on one hand, by accepting new members, it was enlarged, on the other. The successful realization of both processes was perceived as a great success on the part of the EU. These studies stress upon the increasing role of the EU in world affairs.16 Another emphasized factor was the increasing expectations of other international actors from the Union. In the post-Cold war era, especially the United States wanted the EU to share more of the burden, particularly concerning the conflicts in the neighborhood of the EU. The EU itself seemed more confident in the wake of the revolutionary changes as exemplified by the famous statement of Jacques Poos, the Foreign Minister of Luxembourg and then the term president of the European Community, it was the hour of Europe17 referring to the ways of solution to the war in Yugoslavia in 1991. However, the European Union realized that its hour was full of challenges and complexities. In brief, there are three fundamental views about the position of the EU in international politics: First, the civilian power or normative power approach;18 second, the possible superpower approach, and third, the approach of the EUs increasing power and capabilities. It should be emphasized that these do not have to be mutually exclusive categories. There can also be some overlaps among them.

Johan Galtung, The European Community: A Superpower in the Making, Oslo: International Peace Reserach Institute, 1973 quoted in Hill, Superstate or Superpower? The future of the European Union in world politics, p. 5-6. 14 Johan Galtung, Europe in the Making (New York, Crane Russak, 1989), p. 22. 15 Tsakaloyannis, The EC: from civilian power to military integration, p. 241-255; Rockwell A. Schnabel and Francis X. Rocca, The Next Superpower? The Rise of Europe and Its Challenge to the United States (Lanham: Rowman&Littlefield Publishers, 2005). 16 For example see Richard G. Whitman, From Civilian Power to Superpower? The International Identity of the European Union (Hampshire: Palgrave, 1998), p. 108. 17 Quoted in Hill, Superstate or Superpower? The future of the European Union in world politics, p. 7. 18 For an analytical comparison of the phrases civilian power and normative power please see Thomas Diez, Constructing the Self and Changing Others: Reconsidering Normative Power Europe, Millennium 33, no. 3, (2005): pp. 613-618.

13

457

Kosovo Issue Kosovo was the first place in which the nationalities problem in Yugoslavia broke out after the death of Tito.19 It was one of two autonomous provinces (the other was Vojvodina) within the country and consisted of an Albanian majority (90 per cent) and a Serbian minority (10 per cent). Although Tito granted important rights to Kosovo Albanians and recognized the status of Kosovo as an autonomous region in the 1974 Constitution, Kosovo Albanians were not content with this and asked for raising the regions political status to that of a republic. The rising tension in the province after the death of Tito was also related to the increasing amount of socio-economic problems and the rise of unemployment among the Albanian youth. In 1981, university students in the capital Pristina started a protest demonstration against the Belgrade regime and declared their wish to separate Kosovo from the rest of Yugoslavia. The demonstration could only be suppressed by the police force. After Milosevic had seized leadership, the situation in Kosovo became even tenser. Milosevics visit to Kosovo in 1989 on the 600th anniversary of the Ottoman conquest of the region became an important signal of the start of his nationalist policies. In his speech, he promised to protect the rights of Serbians in Kosovo and accused Albanians of violating the rights of the Serbian minority. In the same year, by a constitutional amendment, the Belgrade government lifted the autonomous status of Kosovo.20 This move destroyed the sensitive balance in the country and started the process of dissolution of the Yugoslav state.21 Thus, although the Albanian majority had not been content with the autonomous status, they had to face a new situation in which they lost even their previous rights. Albanian people did not accept the new situation and organized demonstrations which were suppressed by force and led to casualties and human right violations. Meanwhile, Milosevic launched new initiatives to rid the Albanians of their rights. He banned the use of Albanian language in schools and media and replaced it with Serbian language. Furthermore, thousands of Albanians were fired from their jobs just because of their nationality. Those measures increased the hatred and doubts of the Albanians toward the Belgrade government. Developments in other regions of Yugoslavia affected the course of events in Kosovo, as well. The increasing economic difficulties, as well as the danger of Serbian hegemony, started a process in which most of the republics and regions tried to find ways to go their own way by declaring independence from the central state. In September 1991, a referendum on independence was carried out in the province that resulted in an overwhelming majoritys positive votes. The Republic of Kosovo was proclaimed and afterwards Ibrahim Rugova was elected as the President. Rugova represented the moderate wing of the Kosovo Albanian political movement and favored use of non-military means to reach the aim of international recognition of the independence of the province. Under his leadership, Kosovo Albanians established a so-called shadow state in which they formed parallel structures by organizing the
In writing this part the author benefitted from the relevant section in her Ph.D. dissertation A Comparative Study of Turkish and German Foreign Policies toward the Conflicts in Yugoslavia: A Search for Reconstruction of State Identities?, Free University Berlin, 2005. 20 Ramet, War in the Balkans, pp. 83-84. 21 Holm Sundhaussen, Kosovo: Eine Konfliktgeschichte, in Der Kosovo-Konflikt, UrsachenAkteure-Verlauf, ed. Konrad Clewing and Jens Reuter (Mnchen: Bayerische Landeszentrale fr politische Bildungsarbeit, 2000), p. 83.
19

458

Albanian education system, health system etc. financed by the Albanian emigrants abroad. Thus, they showed that they did not recognize the new conditions implemented by force by the central state. In the meantime, due to the high rate of unemployment, some of the young Albanians migrated to the Western countries.22 The Albanian majority in Kosovo hoped that the international community would be aware of the serious problems in Kosovo in time and take necessary measures before it was too late. It represented a kind of Gandhian non-violent search for getting independence and international recognition. The Dayton Peace Agreement that put an end to the war in Bosnia did not deal with the problem of Kosovo at all, although from the beginning onward Kosovo was the key problem for the fate of Yugoslavia.23 It was clear that Kosovo was a possible conflict region, but in spite of this well-known fact, it was left aside during the Dayton negotiations. It was not coincident at all that the violent attacks by the Albanian underground organization UK began in the aftermath of the Dayton Agreement.24 Some groups in Kosovo drew a lesson from Dayton thinking that nobody would be interested in the case of Kosovo Albanians, unless violence was used. Therefore, according to them one needed to use violent means in order to attract the attention of the international actors to the problem. Rugovas peaceful search for a solution that continued for about a decade did not yield any fruitful success and has not been able to deter the Serbian side from pursuing nationalist policies in the province. In this context, UK fulfilled the role of being a mental vacuum at the time.25 There is not much information about the exact date of formation of the UK; however the data available indicate that it was formed in the early 1990s. It recruited people from various sources like pro-communist movements, clans, and former militant groups. In the beginning, Rugova did not admit the existence of such a group and argued that this was an invention of the Serbian intelligence. UK started its attacks against Serbian security forces and Albanian collaborators in 1996. However, the conflict gained a new dimension with the attempted assassination of the rector of Pristina University, who was known as an anti-Albanian. Meanwhile, Serbian police attacked three UK militants for the first time. UK increased its military strength by the banking crisis that took place in Albania in 1997. The chaotic situation that emerged as a result of the fall of the pyramid system provided an appropriate environment for the UK militants to get a large amount of weaponry. The conflict between UK militants and Serbian security forces intensified in a short while.26 Serbian forces did not distinguish between militants and civilians during their operations. From 1998 onward, as the situation became more violent, international actors began to pay more attention to the problem.
Peter Schubert, Kosovo und die albanische Frage, WeltTrends, no. 20 (Fall 1998): p. 121. Roland Schnfeld, Die Rolle der EU beim Abschluss des Dayton-Vertrags und bei den Rambouillet-Verhandlungen, in Frieden und Sicherheit in (Sdost-) Europa: EU-Beitritt, Stabilittspakt und europische Sicherheits- und Verteidigungspolitik, ed. Heinz-Jrgen Axt and Christoph Rohloff (Mnchen: Sdosteuropa Gesellschaft, 2001), p. 127. 24 Rafael Biermann, Die Kosovo-Politik der internationalen Gemeinschaft vor Kriegsausbruch, Dramaturgie und Ursachen einer gescheiterten Konflikt-prvention, Habilitation Thesis, Department of Political Science, Rheinische Friedrich-Wilhelms-Universitt Bonn, 3 January 2004, p. 361. 25 Ibid., p. 354. 26 Concerning formation and development of the UK see Biermann, Die Kosovo-Politik, pp. 354363.
23 22

459

Yugoslavian Wars and the EU From the beginning, the process of dissolution of Yugoslavia led to a heated discussion among the EU member countries regarding the European policy to be applied. The Yugoslavian wars were the first test case of the newly evolving Common Foreign and Security Policy (CFSP). The main crux of the issue was based on the dilemma between respecting the right of territorial integrity or selfdetermination. Although some member states were favoring the first principle of international law, some argued for the priority of the second. In addition, the wars in Bosnia constituted the first important foreign policy debate of the post-Cold War period. The order and stability of Europe in the new world order was put at stake.27 During the Gulf Crisis of 1990 and 1991, Europe was criticized for not being a leading power, instead, following the American leadership. The US, on the other hand, had strategic interests in the Middle East, like oil. That was the reason that proved the idea deeming that it was natural for America to lead itself the campaign against Saddam Hussein. But the wars in Yugoslavia were totally different. They were in Europes backyard.28 They came out as a result of the end of Cold War. There was the very optimism that Europe itself could solve this problem. America waited for 2.5 years for Europe to take the initiative to find an effective solution to the conflict in Bosnia. At the time, European leaders were believing that they could stop the fight by peaceful means. According to Jacques Poos, the president of the European Council at the time, the chance to intervene as mediators in the Yugoslav crisis was the hour of Europe If one problem could be solved by the Europeans, it was the Yugoslav problem. It is a European country and it is not up to anyone else.29 For many observers as well, it was a European problem to be solved by the institutions of Europe.30 It was the first chance for the EC to prove that it could settle a problem in its own backyard.31 The US President Clinton stated then that Bosnian conflict lied at the heart of Europe and threatens to destabilize the entire continent. He added: There is the very real risk that it could spread beyond Bosnia and involve Europes new democracies as well as our NATO allies.32 When the war first started in Slovenia and Croatia, there were very important events on the agenda of the Western governments. The unification of two Germanies was still being discussed. The Gulf War had just finished. The negotiations for the Maastricht Treaty were still going on which would determine the future of the EC. The Soviet Union was showing the signals of dissolution and the West did not know how to react to such a development. When all these matters came to an end, more or less in early 1992, the EC, with the insistence of Germany, decided to recognize the
Robert W. Tucker and David C. Hendrickson, America and Bosnia, The National Interest, no.33, (1993): pp.14-15. 28 Mark Almond, Europes Backyard War: The War in the Balkans, (London: Heinemann, 1994), p. 31. 29 Quoted in Ibid., pp. 31-32. 30 Gregory L. Schulte, Former Yugoslavia and the New NATO, Survival 39, no. 1 (1997), p.19. 31 Alex Macleod, French Policy Toward the War in the Former Yugoslavia: A Bid for International Relationship, International Journal 52, no. 2, (1997): p. 244. 32 Carpenter and Perlmutter, op cit, p. 53.
27

460

independence of Slovenia and Croatia. Even if this was seen as a courageous move on the part of the EC, it did not prevent the conflict from spreading to Bosnia. From the very beginning of the conflict the Western governments were unsure about what to do about it. The idea of CFSP could not be materialized. They had some general principles as to provide stability in the Balkans, to avoid setting a model for other parts of former communist bloc, to maintain good relations with Russia33 They preferred to ignore the real aim of Serbian nationalist leader Slobodan Milosevic to create Greater Serbia. The war was seen or preferred to be seen as the natural result of ancient ethnic hatreds and every party to the conflict was treated equally responsible.34 When the war started in Bosnia in April 1992, the world public witnessed a wicked brutality in the Balkan Peninsula. In August of the same year, Western media, for the first time, discovered a Serb concentration camp in northern Bosnia. Following this news public opinion in Western countries pressured the governments to do something. Subsequently, a joint EC-UN Conference was convened in London, in which the parties were kindly asked to settle their disputes in a peaceful way. The warring parties certainly did not do so.35 In this conference two negotiators, Cyrus Vance representing the UN and Lord Owen representing the EC were appointed to pursue peacemaking activities. They prepared a peace plan known as Vance-Owen plan in October 1992. It envisioned the division of Bosnia-Herzegovina into 7 to 10 largely autonomous cantons under a loose central government.36 In January 1993, second draft of the plan was made public which assigned even ethnic labels, namely Serb, Croat and Muslim to the cantons. This plan was criticized as the open endorsement of the ethnic separation, benefiting the offender. The Serbs, with the belief that they could push further, rejected this plan.37 Meanwhile Democrat Party under the leadership of Bill Clinton won the elections in November 1992. The new US government developed a new strategy to end the war in Bosnia called lift and strike. Lift meant to exempt Bosnian government from the arms embargo to enable them to buy arms to balance the Serbian side. Strike meant if Serbs violated UN resolutions, threat or use of air power would be considered. Warren Christopher, the US Secretary of State at the time, explained this plan to his European counterparts during his visit in May 1993. Britain and France, however, firmly opposed the plan. In fact, this was not a surprise, because from the very beginning of the war they opposed any kind of intervention that involved the use of military.38 The Serbian attack on market place in Sarajevo in February 1994 that led to the death of 68 people resulted in considerable change in the US stance. From then on, it
33

Noel Malcolm, Bosnia and the West: A Study in Failure: The National Interest no. 39, (1995): p.

3. Ibid., p. 4. Ibid., p. 3 36 Nimet Beriker Atiyas, Mediating Regional Conflicts and Negotiating Flexibility: Peace Efforts in Bosnia-Herzegovina, ANNALS, AAPSS, no. 542, (1995): pp. 192-193. 37 Malcolm, op cit, p. 8. 38 Dilek Erylmaz, The US and the Bosnian War: An Analytical Survey on the Formulation of US Policy from the Yugoslav Dissolution to the Dayton Accords, 1991-1995, Unpublished Masters Thesis, Bilkent University, March 1997, pp. 40-45.
35 34

461

became more involved in the negotiations and threatened Serbs to use air strikes to prevent the occupation of Sarajevo.39 After the attack NATO planes started bombing Serbian targets. At the same time it gave an ultimatum to the Serbs demanding a NATO-defined heavy weapons exclusion zone around Sarajevo which Serbs unwillingly accepted. The failure of Western governments previous diplomatic efforts and the success of US-initiated air strike campaign proved that only the military intervention could make the Serbian leadership accept the proposals. Otherwise they would continue their vicious attacks against Croats and Muslims. Those who argued that the West, mainly European countries, made a big mistake by not considering the use or threat of force stated the following reasons: First, they claimed the existence of the moral argument for a military intervention that is ethically justified when domestic turmoil threatens regional or international security and when massive human rights violations occur. This has been the case with Yugoslavia.40 Secondly, European governments did recognize the independence of Bosnia in April 1992. From that moment on, it was not a domestic conflict, but it was an aggression of one state against another anymore. That is why, stopping the aggression by anyone was thus justified. Thirdly, a strategic argument was presented which assured that the reestablishment of lasting peace in Bosnia has been significant for both regional and global security. The conflict had the risk of spreading to other Balkan countries. Fourth reason is defined as deterring of potential ethnic cleansers. By not intervening militarily the European governments did in fact encourage wouldbe-Milosevics all around the world.41 Noel Malcolm states that Western worlds reaction to the Bosnian war has been a victory of diplomacy over foreign policy. He makes the distinction between two terms as such: The sign of successful diplomacy is that one party can come out of a meeting feeling that their interests have been respected. The sign of successful foreign policy is that one party can come out of the meeting knowing that its own interests have been advanced. Diplomacy seeks to assuage, to conciliate, to reassure Foreign policy, on the other hand, has concrete aims: to make things happen42 In fact, throughout the history, the world has witnessed rarely to so much peacemaking efforts and despite so many casualties.43 The Yugoslav experience has shown that resolutions and cease-fires do not have meaning when they are not backed by any other mechanisms.44 In brief, beginning from the issue of the early recognition of Slovenia and Croatia to the Bosnian War, the foreign policy performance of the Union was not considered as effective, since it did not seem to contribute to the solution of the conflict. It fulfilled neither internal nor external

Ibid., pp. 58-59. Stanley Hoffmann, The Politics and Ethics of Military Intervention, Survival 37, no. 4, (19951996): p. 29. 41 Jane M.O. Sharp, Intervention in Bosnia: The Case For, The World Today 49, no. 2, (1993): pp.29-30. 42 Malcolm, op cit, p.3. 43 Almond, op cit, p.233. 44 Sharp, op cit, p.31.
40

39

462

expectations. Despite all hopes it was understood that the hour of Europe did not come yet and actually it was still in the making. Kosovo Issue and the EU It was important that as soon as the recent conflict between Kosovo Albanians and Serbs ignited, the Western countries immediately tried to develop active policies in order to prevent it to progress any further. This time, Europe did not want to repeat the mistakes of Bosnia and in that sense did not wish to allow the emergence of a second Bosnia on the European continent.45 In that regard, Germany acted together with France in the framework of the Contact Group46 in order to convince Milosevic to end the violence. In late November 1997, then German Foreign Minister Kinkel and his French counterpart Vdrine in their joint letter demanded from Milosevic to begin a dialogue with the Albanian side for a special status of Kosovo without any preconditions and accept the meditation of a third party. In return, they promised him the carrot of improving relations with regional and international organizations. They stated that if Milosevic accepted these conditions, diplomatic relations between Belgrade and the EU could be established, its membership to the Organization for Security and Coorpeation in Europe (OSCE) could be supported, the most favored nation status with the EU could be granted, and its integration process to the EU could be started.47 As members of the Contact Group, German and French ministers visited Belgrade in March 1998 and held talks with the Milosevic leadership. The policy was again a mixture of the carrots and sticks. If the Serbian side accepted their conditions, it would get substantial political and economic advantages. If not, it had to face new sanctions of the Contact Group countries that could make life harder for Yugoslavia. Both ministers wanted Belgrade to stop all military operations, to withdraw the special police forces from Kosovo, and to start a credible dialogue with the Kosovo Albanians. It could be argued that being aware of the financial difficulties of Serbia, by also offering some new chances, it was tried to be convinced to peacefully return the international community. In this way, both ministers tried to show the light at the end of the tunnel to the Serbian government.48 An important initiative of the Contact Group was to bring the parties together for negotiations in Rambouillet in France in February 1999. Both parties were presented with a set of norms and principles which were expected to be agreed upon. During the Rambouillet negotiations both Serbian and Albanian sides were asked to implement a ceasefire as soon as possible, to find a peaceful way of solving the conflict and to allow for three-year interim period, to respect for minorities and carry
Marie-Janine Calic, Die Jugoslawienpolitik des Westens seit Dayton, Aus Politik und Zeitgeschichte, B 34/99, (20 August 1999): p. 26. 46 The Contact Group was established in 1994 in order to give an end to the Bosnian War. It originally consisted of the following countries: United States, Russia, United Kingdom, Germany and France. Italy joined the Contact Group in 1996. 47 Kinkel mahnt Belgrad wegen Kosovo-Politik, Frankfurter Allgemeine Zeitung, 29 December 1997. 48 Kinkel und Vdrine drohen Serbien mit neuen Sanktionen, Sddeutsche Zeitung, 19 March 1998. Concerning Kinkel and Vdrines visit to Belgrade also see Einige verlieren die Nerven, Interview with Klaus Kinkel, Der Spiegel, no. 12, 16 March 1998, p. 180.
45

463

out free and fair elections under the guidance of the OSCE.49 The main aim of the negotiations was to provide the end of violence immediately and then work for a durable solution in a peaceful manner. In the end, although the Albanian side had to sign the agreement because of the international pressure, the Serbian side refrained from giving its approval since Serbian authorities believed that the agreement could, in the long run, lead to an independent Kosovo. Since all the diplomatic initiatives failed to bring peace, NATO member countries decided to intervene militarily under the leadership of the US. When NATO launched its air strikes on March 24, 1999, the event had a historical importance for the European Union. Since the NATO intervention could not get the approval of the UN Security Council because of the Russian objection, the operation led to a sensitive discussion whether an international intervention just on the basis of humanitarian concerns without the approval of the Security Council could be launched or not. Despite the continuing discussion, nine out of 15 member countries participated in the NATO intervention called Operation Allied Force, namely United Kingdom, France, Germany, Belgium, Netherlands, Spain, Portugal, Denmark, and Italy. In addition, the operation had an historical importance for Germany since it was taking part in a military campaign for the first time since the end of the Second World War. And what is more, this operation was a military mission of the international community without any reservation and from the beginning it did not have the UN mandate. In the Bosnian War, taking part in monitoring sanctions and the no-fly zone or deploying AWACS carried important problems in Germanys internal politics. However, in the Kosovo intervention, no such a controversy occured; in the first day four German Tornados were involved in the strikes. Throughout the whole campaign, which lasted about two and a half months, 15 German combat aircraft and hundreds of support troops were deployed in the NATO intervention. Following the NATO intervention, Germany seized the leadership of the European policy toward the region. The German government held the upperhand in the diplomatic initiatives by the proclamation of the Fischer Plan in April 1999, which stipulated the following six points: 1) It demanded the end of all Serbian military actions in Kosovo, 2) the withdrawal of all troops from the region, 3) the return of all the refugees, 4) the creation of a political solution on the basis of the Rambouillet agreement, 5) the despatch of soldiers by the international community, 6) giving Russia and the UN a greater role in order to reach a solution.50 The Fischer Plan was adopted by the G-8 Summit the following month. With the inclusion of Russia and the UN in the same framework, it represented an important initiative of Germany that, in fact, tried to find a balance between the Russian and American sides. The Fischer Plan included both civilian and military

Calic, Die Jugoslawienpolitik des Westens seit Dayton, p. 27. Jeffrey Lantis, The moral imperative of force: The evolution of German strategic culture in Kosovo, Comparative Strategy 21, no. 1 (2002): pp. 34-35.
50

49

464

instruments, the former supported by Moscow, the latter by Washington. The plan was welcomed by both the Russian and American governments.51 Even when the NATO intervention still continued, German decision makers began to emphasize the need to launch a comprehensive plan for the Balkan region that would include economic, political and security elements. It was a result of the German understanding that military means only could not bring a permanent solution to the problems of the region. A general plan was needed which would comprise all the countries of the region and aim to cooperate in different realms. It should also give the countries of the region the opportunity to become part of the European integration if they fulfilled certain conditions. In April 1999, Foreign Minister Fischer explained that they aimed to establish the Stability Pact for the south Balkans.52 The Pact was supposed to be based on the CSCE Act signed in Helsinki, and be composed of a security architecture for all the countries and minorities of the region. Russia should also be part of the plan. The plan should include not only Kosovo, but also Bosnia, Macedonia and Albania. Second, Europe should contribute to the economic development of the region. The region must be part of the European economy for at least two decades. The third part of the plan should be about the establishment of democratic and civil society institutions. Meanwhile, then German Chancellor, Schrder, also pointed out the need for the establishment of some sort of a Marshall plan for the region.53 For Schrder, such a plan was necessary for longterm stabilization and the improvement of security, democratization and economic improvement. He emphasized that this was the duty of Europe and it could not escape from it. The idea of a stability pact was also the product of the belief that there could not be long-term stability, if reaction to events is shown only after they occured. Instead, a strategy should be developed to find the reasons of the conflict and try to eliminate them to prevent conflicts from erupting. As soon as the war ended in Kosovo in June 1999, a summit was organized in Cologne to implement the Stability Pact for Southeastern Europe with the participation of the regional countries (Albania, Bosnia-Hercegovina, Bulgaria, Croatia, Macedonia, Moldova, Romania, Serbia and Montenegro), EU member states, the US, Russia, Turkey, Canada, Japan, Norway, Switzerland, as well as the international organizations UN, OSCE, IMF, European Bank for Reconstruction and Development, European Investment Bank, Council of Europe Development Bank and some regional initiatives like BSEC and Central European Initiative.54 The pact was composed of three working tables: democratization and human rights; economic reconstruction, cooperation and development; and security issues. The European Commission and the World Bank were assigned the job of coordinating economic aid for the region. The Pact represented an important European initiative for the region.

William Drozdiak, Russia and the G-7 draft Kosovo plan, International Herald Tribune, 7 May 1999; Verdienstvolles Drngen im Lrm der Bomben, Sddeutsche Zeitung, 7 May 1999. 52 Bundesregierung setzt verstrkt auf Diplomatie, Sddeutsche Zeitung, 7 April 1999. 53 Erklrung der Bundesregierung zur aktuellen Lage im Kosovo, Bulletin, no. 16, 16 April 1999, p. 171. 54 Stability Pact for Southeastern Europe, Cologne, 10 June 1999, http: //www.stabilitypact.org (Accessed 20 July 2004).

51

465

European Policy toward Western Balkans after the End of the Kosovo Operation With the reemergence of a violent conflict on the European continent as a result of the disagreement between Serbs and Kosovo Albanians, it was getting clearer that post-Dayton policies of the West toward the region did not suffice. One must also underline the fact that in spite of all the international assistance and guidance, the case of Bosnia-Hercegovina did not give much hope for future, since the different ethnic groups had enormous difficulty to implement the civilian sides of the Dayton Peace Agreement. Provided that the question of Bosnia was far from being solved, the West then had to confront the Kosovo issue. As argued earlier, drawing lessons from the Bosnian War, the international community spent less time for diplomatic initiatives during the Kosovo conflict and as soon as it was understood that the diplomacy did not bear fruit, military action was launched. The European Union, meanwhile, understood that different measures were needed if the region was to gain durable stability, security and inter-ethnic peace. In fact, related to the Kosovo conflict, for the EU it was clearer than ever that the security of the Balkans had a direct impact upon the EU member countries itself. The flow of thousands of refugees to the EU countries and increase in the organized crime were examples of the cases influencing European security in a rather direct way. In addition, each unsolved conflict was harming the international prestige and image of the Union, in other words harming its soft power. Similarly, it was also obstructing the newly evolving Common Foreign and Security Policy. The new measures taken by the Union to debalkanize the Balkans55 and similarly to prevent the balkanization of Europe56 had two dimensions: internal dimension and external dimension. As regard to the first dimension, the EU tried to adopt its foreign and security policy toward the Balkan challenges. The Amsterdam Treaty was an example of how the EU acted to better its political integration. The Treaty put forward a new mechanism called constructive abstention that would allow the member countries to abstain from voting instead of using their veto. Moreover, the use of qualified majority voting was extended, and the frequency of the cases where the unanimous voting was required was lessened. It also established several new mechanisms, like a Policy Planning and Early Warning Unit which would follow the developments in the region and try to find out possible flashpoints. Another new feature of the Treaty was that it established the post of High Representative for the CFSP the first of whom was Javier Solana. The interesting point was that the EU tried to draw lessons from its failures and to improve its mechanisms and tools. It was not discouraged by the heavy criticisms of the other actors. Especially the Balkan wars speeded up the process toward more cooperation in matters of security. Experiencing that the EU could not play an active role for the solution of a conflict in its own continent, member states decided to think over the state of their political integration. After the historical decisions taken by Britain and
Johannes Varwick, Die EU nach dem Kosovo-Krieg: Ein berforderter Stabilittsanker?, http://www.dgap.org/midcom-serveattachmentguidb046b086cb0211da98df1b279a0ce6cbe6cb/kosovarw.pdf, p. 1. 56 Ibid., p. 2.
55

466

France in St. Malo concerning the relationship between NATO and the EU, the Helsinki Summit officially started European Security and Defence Policy (ESDP). At the Summit, a headline goal was stated that by the year 2003, the EU should develop a military force consisting of 60.000 soldiers that could be deployed within 60 days and should remain on the deployed site for one year. This force was supposed to carry out the Petersberg tasks which consist of humanitarian and rescue tasks, peacekeeping and crisis management tasks including peacemaking efforts. After the establishment of the ESDP, the Union carried out military missions in Macedonia, the Democratic Republic of Congo and Georgia. Currently, it implements operations in Bosnia-Hercegovina, Palestine, and Iraq. It has police missions in Macedonia and the Republic of Congo.57 Some of the previous NATO operations in the Balkans are now taken over by the EU.58 Hence the EU started to replace the role of the NATO and the US in this region. Although these EU missions cannot be considered as operations of great scale, they are, nevertheless, still important, as they take place for the first time in the history of the Community. So far, we tried to analyze how the EU tried to improve is internal dimension in order to cope with the Balkan challenges in a better way. In addition, we must also mention the efforts of the EU in developing its external policy toward the region. In the aftermath of the Kosovo conflict, two new mechanisms were developed: regionalism and conditionality.59 The first refers to the fact that the Union started developing a regional approach with the awareness that all the regional problems were connected to each other. The second addresses the impact of the accession process on the candidate states, hence, argues for the inclusion of the Balkan countries to the enlargement wave as soon as they meet necessary criteria. The Stability Pact for Southeastern Europe was an important sign that the Union would like to deal with the regional problems together. In addition, the Feira European Council in June 2000 stated that the countries of the Western Balkans have the potential to become candidate countries: The European Council confirms that its objective remains the fullest possible integration of the countries of the region into the political and economic mainstream of Europe through the Stabilisation and Association process, political dialogue, liberalisation of trade and cooperation in Justice and Home Affairs. All the countries concerned are potential candidates for EU membership. The Union will support the Stabilisation and Association process through technical and economic assistance. The Commission has already presented proposals to the Council to streamline and accelerate the procedures for disbursement of assistance and the early extension of asymmetrical industrial and agricultural trade benefits to the Balkan States.60 Thessaloniki Summit of 2003 is considered as a milestone in the EUs relations with the Western Balkan countries. It offered the regional states the perspective of membership:
The European Union web site http://ue.eu.int/showPage.asp?lang=en&id=268&mode=g&name Schnabel and Rocca, The Next Superpower?, p. 63. 59 Daniela Heimerl and Wim Van Meurs, The Balkans between Paris and Berlin, Southeast European and Black Sea Studies 4, no. 3, (2004): p. 357. 60 Santa Maria da Feira European Council 19 and 20 June 2000, Conclusions of the Presidency, http://www.europarl.europa.eu/summits/fei1_en.htm#V
58 57

467

The EU reiterates its unequivocal support to the European perspective of the Western Balkan countries. The future of the Balkans is within the European Union. The ongoing enlargement and the signing of the Treaty of Athens in April 2003 inspire and encourage the countries of the Western Balkans to follow the same successful path. Preparation for integration into European structures and ultimate membership into the European Union, through adoption of European standards, is now the big challenge ahead. The Croatian application for EU membership is currently under examination by the Commission. The speed of movement ahead lies in the hands of the countries of the region. The countries of the region fully share the objectives of economic and political union and look forward to joining a EU that is stronger in the pursuit of its essential objectives and more present in the world.61 Ever since the NATO intervention, the EU tries to follow the developments regarding the Kosovo issue closely. In addition, it does not only follow, but also tries to exert impact upon the solution of the problem. In this regard, EUs contribution to the United Nations Mission in Kosovo (UNMIK) should be mentioned. The Union plays an important role in the Pillar IV of the UNMIK in which it tries to contribute to the economic plight of Kosovo.62 Although the Union had seemed to oppose the idea of independence of Kosovo before the violent events of 1998 and 1999 took place,63 in the aftermath of the NATO intervention, it appeared that the Union started accepting the idea that nothing in the status of Kosovo would be the same as it had been before. Therefore, although it officially accepted the standards before the status approach of the UNMIK, it, de facto, started to treat Kosovo differently from Yugoslavia. In December 2000, for example, the Union launched Autonomous Trade Measures for Kosovo separate from the Yugoslavian state. In addition, Kosovo was provided by the EU a different customs status from Belgrade and its independence for trade negotiations was also taken for granted.64 These policies can be interpreted as a shift from the standards before status approach to the standards and status approach.65 The European perspective of Kosovo was underlined in a Communication from the Commission titled A European Future for Kosovo which was published in 2005. In this document the EU emphasized its economic contribution for the development of Kosovo and it also made clear that while its neighbors were making

EU-Western Balkans Summit Declaration, Thessaloniki, 21 June 2003, http://ec.europa.eu/enlargement/enlargement_process/accession_process/how_does_a_country_join_t he_eu/sap/thessaloniki_summit_en.htm 62 http://www.euinkosovo.org/ 63 Pressekonferenz des EU-Ratsvorsitzenden und britischen Auenministers, Robin Cook, nach einem informellen EU-Auenministertreffen am 13. Mrz 1998 in Edinburgh ber die Errterung des ehemaligen Jugoslawiens, http://www.internationalepolitik.de/archiv/jahrgang1998/april98/pressekonferenz-des-euratsvorsitzenden-und-britischen-aussenministers--robin-cook--nach-einem-informellen-euaussenministertreffen-am-13--marz-1998-in-edinburgh-uber-die-erorterung-des-ehemaligenjugoslawiens.html 64 Makro Klasnja, The EU and Kosovo. Time to Rethink the Enlargement and Integration Policy, Politics of Post-Communism, Vol. 54, No. 4, July-August 2007, p. 17. 65 Ibid., p. 22.

61

468

progress toward the accession, it was important that Kosovo should not remain behind.66 In addition, the Union adopted a European Partnership Document for Serbia and Montenegro including Kosovo in January 2006. The document is, in fact, a part of the stabilization and association process and tries to bring the regional countries closer to the Union. The Provisional Institutions of Self Government in Kosovo prepared an action plan in order to realize the conditions stated in the European Partnership document. Based upon this action plan, the EU and Kosovo authorities started to meet to discuss the developments. Besides, the Union prepares a progress report for Kosovo since 2005 on an annual basis.67 The economic contributions of the Union to Kosovo have been immense. So far, the EU contributed the biggest amount for the Kosovo economy by supplying 1.8 billion Euros. Most of the aid was provided in the framework of Community Assistance for Reconstruction, Development and Stabilisation (CARDS).68 It has not been only in the economic realm that the EU provided most of the international help for Kosovo. The member countries also provided aid for most of the Kosovo Force (KFOR) soldiers.69 Status Negotiations and the EU Reemergence of inter-ethnic violence in Kosovo in 2004 was considered as an important sign of what would happen in the region if the stalemate conditions continued. The ambiguity regarding the status of Kosovo did not contribute to the consolidation of a stable Balkans. In contrast, the status vacuum seemed to strengthen the hand of the hardliners. But it was also remembered that Kosovo was seen as a time bomb70 that can explode at any time and could start a regional fire. Therefore, in order to end the ambiguity over the status issue, a new process was started for Kosovo under the leaderhip of the United Nations. Under the auspices of the UN Special Envoy for Status Talks, Martti Ahtisaari, Serbian and Kosovo Albanian sides started to come together in February 2006. The negotiations in which Contact Group members also participated lasted until March 2007 without yielding any positive result. Then thanks to a German proposal a new process was started in August 2007, with the mediation of the troika US, Russia and the EU.71 That process continued for about four months, however the result was not different from the previous initiative: failure. Why did the international mediation attempts, including the EU member countries or the EU itself, always result in unambiguous failure? The reason has mainly been the radically opposing views of the Serbians and Kosovo Albanians.
Communication form the Commission, A European Future for Kosovo, Brussels, 20.4.2005. Kosovo-EU Relations, http://ec.europa.eu/enlargement/serbia/kosovo/eu_kosovo_relations_en.htm 68 Ibid. 69 Breaking the Kosovo Stalemate: Europes Responsibility, International Crisis Group, Europe Report No: 185, 21 August 2007. 70 Aristotle Tziampiris, Kosovos Future Sovereignty: A Role for the European Union, Southeast European and Black Sea Studies 5, no. 2, (2005): pp. 285-286. 71 Tams Szemlr et al., The EU Presence in a Post-Status Kosovo Challenges and Opportunities, Sdosteuropa 55, no. 2-3, (2007): p. 145.
67 66

469

Although the Serbian side accepted to give wide autonomy to Kosovo, it has certainly been against any official independence of Kosovo. This position of Belgrade might be explained by various factors: First of all, the status of Kosovo in the 1974 Constitution of Yugoslavia was different from that of Bosnia-Hercegovina, Montenegro, the Republic of Macedonia etc. Therefore, for Serbia, it might be much more difficult to accept Kosovan independence than Montenegro for example. The historical importance of the region for the Serbian people where their religous roots lie in some historical Serbian churches, can also be taken as a second consideration. When we look at the position of the EU during the negotiations, we see that the EU faced its historical problem for the common foreign policy: speaking with one voice. The Union tried to formulate one foreign policy toward the Kosovo issue. But it seemed that there were different opinions among member countries. Although majority of the member states saw independent Kosovo not a remote possibility, some countries like Greece, Greek Cyprus, Slovakia, Romania and Spain did not favor an independent Kosovo. But it is worthwhile that, this time, the differences are not so sharp as it was the case regarding the independence of Slovenia and Croatia. Even the countries not favoring an independent Kosovo seem not to harbor any intention to block the CFSP process. The mechanisms of constructive abstention and enhanced cooperation can be used in order to protect both the CFSP and the individual autonomies of these states.72 Kosovo declared its independence on 17 February 2008. Although the majority of the EU countries extended diplomatic recognition, the aforementioned member countries did not recognize mostly because of their internal problems. Kosovo declared its independence in accordance with the Ahtisaari Plan. Therefore some call it not as a declaration of independence but a declaration of dependence.73 The EU is going to play the major role by initiating International Civilian Representative (ICR) and ESDP missions. Hence, the EU will be the institution that supervises the condiditonal independence of Kosovo in the transition period. ICR shall be responsible for supervising the implementation of the possible Kosovo settlement and have the right to abolish decisions and laws as well as dismiss public officials.74 In addition, the ESDP Mission to Kosovo will be the biggest EU mission so far75 and have responsibilities in the areas of the rule of law, including, in particular, in the judiciary, police, border control, customs and correctional services.76 In addition, independence of Kosovo seems to be another important item in the transatlantic relationship. While the US has been the most vocal supporter of an independent Kosovo, the Union tries to act more carefully. There were some reports that the US exerted pressure on the European countries to recognize Kosovo as soon

72 73

Ibid. Timothy Garton Ash, This dependent independence is the least worst solution for Kosovo, Guardian, February 21, 2008. 74 United Nations Security Council, Comprehensive Proposal for the Kosovo Status Settlement. 75 Duan Relji, Kosovo: Die EU am Zug, SWP-Aktuell, no. 38, (2007), p. 1. 76 United Nations Security Council, Comprehensive Proposal for the Kosovo Status Settlement.

470

as it declared independence.77 The recognition reportedly led to the resignation of a Slovenian diplomat.78 EUs Role: on the way to be a more powerful regional power? The case of Kosovo played an important role in the evolution of the European foreign and security policy. It was after the Kosovo conflict in 1998-1999 that the EU changed the general framework of its policies toward the Western Balkans. The outbreak of violence on the territory of Kosovo showed that without a comprehensive European approach, no stability would be possible in the region. This article tried to analyze the EU policies toward the Kosovo issue from a historical perspective. The main findings could be summarized as follows: The Union still suffers from the dilemma of territorial integrity versus self-determination. This dilemma could not be solved substantially since the beginning of the 1990s. Still, there is no unanimity regarding which independence declarations to recognize. However, one should underline the development that the discussion of the dilemma mentioned seems not to obstruct the formulation of a common foreign policy. The countries objecting the Kosovo independence did not declare their reactions openly, most probably in order not to give harm to the CFSP. From the Kosovo example, we can say that the EU is on the way to become a more powerful regional actor. In the Kosovo case, almost all the important EU officials in foreign policy underline that it is the European matter, not anyone elses. It is for sure that the EU performance for the solution of the Kosovo conflict would play a role in the fate of the CFSP and CSDP. Kosovos importance for the soft power of the EU could be compared only to Afghanistan operations value for the fate of NATO. Kosovo Albanian authorities try to assure the US and EU officials that they will coordinate their activities with them and be careful not to act unilaterally on such a sensitive matter. Meanwhile, the election of Boris Tadic for the second term as Serbian President and the vistory of his party in general elections can be seen as a boost for the Unions policies since the incumbent president was seen as a pro-EU candidate. EU and Kosovo: Three Years After the Declaration of Independence Since the independence of Kosovo the EU has three main institutional mechanisms in the region, namely, EUSR, ICR and EULEX. EUSR tries to consolidate democracy, good governance and multi-ethnic structures in Kosovo by providing recommendations to the Kosovo government. ICR, on the other hand, tries to bring status settlement to life and supports the Europeanization process. Besides, EULEX is the largest civilian mission under the CSDP so far and aims to foster the foundation of multi-ethnic judiciary, multi-ethnic customs office and multi-ethnic police.

Dan Bilefsky, U.S. and Germany Plan to Recognize Kosovo, The New York Times, January 11, 2008. 78 Slovenian Diplomat Resigns in Furor over U.S. Links, RFE/RL Newsline 12, no. 20, Part II, 30 January 2008.

77

471

Despite all these inter-linked structures under the guardianship of the EU Kosovo still suffers from some endemic problems like the problems related to the rule of law, corruption and organized crime. The recent Council of Europe report claiming Prime Minister Hashim Thacis links with the organ mafia and the arrest of 9 people, including former transport minister Fatmir Limaj by EULEX, with regard to claims of killing of Serbian and Albanian civilians are prominent and recent cases. Despite all the European and international aid to Kosovo its economy is still in shambles marked by 40 per cent unemployment rate. Considering that average age in the country is 26 (compared to the EUs 40), in order to be able to make the people survive, thousands of new employment opportunities must be created each and every year. The issue of diplomatic recognition does have an important influence on the economic disarray. The fact that so far only 75 countries recognized Kosovo out of 192 and 22 EU member states out of 27, 3 UN Security Council permanent member states out of 5 despite the pro-independence opinion of the International Court of Justice in July 2010 leaves the Kosovo still in a fragile condition. In addition to this international recognition problem Kosovo domestic politics still suffers from instability as seen in the elections of 2010 and presidential elections of 2011. Both of them were marked with allegations of fraud and illiegality. Presidential elections were repeated and a new president was elected. In spite of all the political and economic problems, beginning of a SerbianAlbanian dialogue with the encouragement of the European Union with regard to technical issues (like electricity, number plates, travel documents) in March of this year (2011) gives a flourishing hope for the future. Without the European anchor this dialogue between the two so-called enemies would be impossible. The result of the bilateral dialogue is of course unknown, but the importance of the fact that the two conflictual parties are coming together and negotiating over certain technical issues should not be underestimated. It seems that the EU does not have clear guidelines as to its long-term plans in Kosovo. This lack of strategic plans can be seen in the contradictory stances of the EU-led missions: EULEX operates under the UNSC Resolution 1244 and has a neutral stance toward the Kosovo status, however ICO has a clear position of supporting the independence of Kosovo. It seems that unless all the EU member states recognize the independence of Kosovo, the ability of the Union to have a reasonable influence on the Kosovar state of affairs is limited. Conclusion The challenges that the EU faced in its Kosovo policy can be summarized as follows: First, the member states still diverge over the issue of whether to respect the right of territorial integrity or self-determination. Second, the EU does not want the repeat of violent conflicts in its own backyard. Therefore, one of its priorities is the prevention of violence at any cost. Third challenge awaiting the EU is not to allow the resurrection of any nationalism, be it Albanian or Serbian. The EUs offer of an interim agreement to facilitate trade relations and ease travel restrictions to Serbia just before the presidential elections can be seen as a proof of this. Fourth challenge is to prevent any unilateral move on the part of Serbia or Kosovo. In this context, the Union wants to establish itself as the main regional player that has influence over the 472

regional countries. Fifth challenge is related to the global structuring of power meaning that the Union does not want any major disagreement among global powers due to the Kosovo issue. In brief, the Union aims to continue its role as the main regional power in the case of Kosovo. The EU initiated new policies toward the Western Balkans in the aftermath of the NATO operation to Kosovo in 1999, to give the region a European perspective. Thanks to the Kosovo conflict, the member countries understood that unless a comprehensive plan for the region was developed, the possibility of conflict will always continue. Considering the issue of Kosovos status and possible declaration of independence, we can say that the EU is aiming to increase its regional role. The main argument of this paper is that by developing policies toward the Kosovo issue, the Union tries to increase its power in the region. Therefore, as it was the case in the 1990s, the Western Balkans, in general, and Kosovo, in particular, are the main test cases for the CFSP and CSDP. The existense of European perspective is vital for the West Balkan as a whole without which the region can once again witness the resurgent nationalisms which may even lead to violence.

473

Avrupa Birliinin Gemi ve Liman Gvenlii Dzenlemeleri Hac Kara* I) Giri Avrupa Birlii (AB), yakn gemite hibir lkenin terrist faaliyetler nedeniyle gvende olmad ve tamacln da bu kuraldan hari tutulamayaca, deniz tamacl gvenliinin salanmasnn ise ayr bir nem arz ettii, herhangi bir ekilde tehlikeli bir ykn deniz yoluyla tanmas halinde bunun vatandalara olduu kadar Avrupa Birlii snrlar iersindeki evreye de zarar verebilecei dncesinden hareketle, gemi ve liman gvenlii ile ilgili bir takm dzenlemeler yapmtr. Deniz gvenliinin amac, gemi veya liman tesislerini etkileyen gvenlik tehditlerini tespit etmek, engellemek ve gvenlik olaylarna kar nleyici tedbirler almak ve yolcular, mrettebat, gemileri ve bunlarn ykn, liman tesislerini ve liman sahalarnda alan ve yaayan insanlar gvenlik tehditlerinin zararlarndan korumaktr1. Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Slovenya ve talya gibi denize kys olan ve Birlie yelie aday Trkiyeyi etkileyecek olmas nedeniyle, bu almada Avrupa Birliince getirilen gemi ve liman gvenliine ilikin dzenleme ve dzenlemenin etkileri incelenecektir. AB tarafndan bu konuda yaplan yasal dzenlemeler, aslnda Uluslararas Denizcilik rgtnn (International Maritime Organisation (IMO) yapt dzenlemelerin AB mevzuatna aktarlmas eklinde gerekletiinden ncelikle uluslararas hukukta gemi ve liman gvenliinin ne ekilde dzenlendiinin incelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle ncelikle IMOnun yapt yasal dzenleme incelenecektir. II) Gemi ve Liman Gvenliine likin Uluslararas Dzenlemeler 1) Genel Olarak 11 Eyll 2001 tarihinde New Yorkta Dnya Ticaret Merkezine dzenlenen terr saldrsndan sonra terrizme kar kresel tepkiler hz kazanmtr. Buna, 2000 ylnda USS Cole2 ve 2002 ylnda Fransz petrol tankeri Limburga3 yaplan
Yrd. Do. Dr.; Krklareli niversitesi. A brief overview of the United Kingdom National Maritime Security Programme, http://www.dft.gov.uk/pgr/security/maritime/maritimesecurityoverview?page=1#a1000 2 USS Cole isimli sava gemisi 8 Austos 2000 tarihinde, Irak'a kar BM yaptrmlar uygulamak zere ABD nclnde dzenlenen operasyona katlmak iin Norfolk Deniz ssnden ran Krfezine doru yola kmtr. Gemi 9 Ekim 2000 tarihinde Svey Kanal'ndan geerek Aden Krfezine girmi ve yakt ikmali iin Yemende demirlemitir. 12 Ekim 2000 tarihinde, patlayc dolu kk bir teknenin geminin yannda infilak etmesi neticesinde gemide 12 metrelik bir delik meydana gelmi ve USS Coleun mrettebatndan 16 kii lm ve 39 kii de yaralanmtr. Saldry stlenen olmamtr. http://news.bbc.co.uk/onthisday/hi/dates/stories/october/12/newsid_4252000/4252400.stm 3 6 Ekim 2002 tarihinde, Limburg, randan Malezyaya 397.000 varil ham petrol tayordu. Gemi baka bir yk almak iin Aden Krfezi'nde Yemene uramtr. Tankerin sancak tarafnda, sahile yakn bir yerde patlayc ykl bir botun infilak etmesi neticesinde gemide hasar olumu, gemiden Aden Krfezine yaklak 90.000 varil petrol szm ve yangn meydana gelmitir. Yemenli yetkililerin patlamann bir kaza sonucu olduunu iddia etmelerine ramen yaplan aratrmada gemi
1 *

474

saldrlar da eklenince, ulatrma gvenlik mevzuatnn geni kapsaml ve etki alan geni olacak ekilde dzenlenmesi ynnde grler ortaya kmtr. Londra'da IMO himayesinde 2002 ylnda 9-13 Aralk tarihleri arasnda dzenlenen Diplomatik Konferanslar neticesinde Uluslararas Denizde Can Emniyeti Szlemesi (International Convention for the Safety of Life at Sea, SOLAS)'nde bir dizi deiiklik kabul edilmitir4. Getirilen yeni tedbirler genel hatlaryla olas bir terrist saldrs durumunda, terrist saldrlarn nlemek ve saldrya kar gvenlik sistemi oluturmak bakmndan, liman otoriteleri, denizcilik irketleri ve akit devletler arasnda ortak davran modelleri oluturmak iin yakn ibirlii iinde almaktr5. 2) Uluslararas Gemi ve Liman Tesisi Gvenlik Kodu Uluslararas Gemi ve Liman Tesisi Gvenlik Kodu (The International Ship and Port Facility Security Code (ISPS Code), Amerika Birleik Devletlerinde 2001 ylnda meydana gelen 11 Eyll saldrs sonras gemilere ve liman tesislerine ynelebilecek tehlikelere kar koymak zere gelitirilen, gemi ve liman tesislerinin gvenliini artrc nlemlere dair kapsaml kurallar dizisidir6. Kodun amac, standardizasyon ve risk deerlendirmesi iin tutarl bir ereve oluturmak, bylece devletlere deiken tehditlere kar gemi ve liman tesislerinin hassasiyetine uygun gvenlik nlemlerini belirleme ve uygulama imkan salamaktr. Kod aslnda gemi ve liman tesislerinin gvenliini salamak iin bir risk ynetimi faaliyeti olup, hangi gvenlik nlemlerinin uygulanmasnn uygun olacana her somut olayn zelliklerini deerlendirmek suretiyle karar verilmelidir7.

yaknlarnda TNT izleri bulunmutur. Bu patlama neticesinde gemi mrettebatndan Bulgar asll bir gemiadam lm ve 12 mrettebat da yaralanmtr. Kaza sonucu oluan zarar 45 milyon ABD Dolarn bulmutur. http://en.wikipedia.org/wiki/Maritime_Jewel 4 Kasm 2001de yaplan IMOnun 22. Genel Kurul Toplantsnda, Aralk 2002de gerekletirilecek Deniz Gvenlii konulu Diplomatik Konferansta (Uluslararas Denizde Can Gvenlii Anlamas 1974e Taraf Olan Devletler Konferans) kabul edilmek zere gemi ve liman tesislerinin gvenlii ile ilgili yeni nlemlerin gelitirilmesi konusunda oybirlii ile anlamaya varlmtr. Diplomatik Konferans hazrl; rgtn danmanlnda ye Devletler, Hkmetleraras rgtler ve Sivil Toplum Kurulular (NGOs) tarafndan ibraz edilecek sunumlar temel alnarak rgtn Deniz Gvenlii Komitesine (MSC) havale edilmitir. Deniz Gvenlii Komitesi (MSC), uygun gvenlik nlemlerinin gelitirilmesini hzlandrmak ve bunlar kabul etmek zere yine Kasm 2001de yaplan ilk olaanst oturumunda, Deniz Gvenlii konusunda bir Oturumlarararas alma Grubu (MSC Intersessional Working Group on Maritime Security) tesis etmitir. MSC Oturumlararas alma Grubunun ilk toplants ubat 2002de yaplmtr ve bu toplantnn sonular Mart 2002deki MSCnin yetmi beinci oturumuna rapor edilmi ve burada deerlendirilmitir (bu tarihte yaplan teklifleri gelitirmek zere bir de ad hoc bir alma Grubu kurulmutur). MSC, yetmi beinci oturumunda bu alma Grubunun raporunu incelemi ve bu raporun Eyll 2002de yaplan daha ileri dzeyde bir MSC Oturumlararas alma Grubunca ele alnmasn tavsiye etmitir. MSCnin yetmi altnc oturumunda, MSC Oturumlararas alma Grubunun Eyll 2002de gerekletirilen toplantsnn sonular ve de Komitenin, Diplomatik Konferansn hemen ncesinde yaplan Aralk 2002deki yetmi altnc oturumuyla bir arada tertiplenen MSC alma Grubunun daha ileri dzeydeki almalar deerlendirilmitir ve teklif edilen metinlere ait nihai nshalarn, Diplomatik Konferansta deerlendirilmesi kararlatrlmtr. IMO ISPS Code, s. 9 5 Ekaterina Anyanova, The EC and enhancing ship and port facility security, Journal of International Commercial Law and Technology Vol. 2, Issue 1(2007), s. 25 6 ISPS Kod: Uluslararas sefer yapan yksek-hzl yolcu tekneleri dahil yolcu gemilerine, 500 grosston ve st yksek-hzl tekneler dahil yk gemilerine ve seyyar ak deniz sondaj niteleri ile uluslararas sefer yapan bu tipteki gemilere hizmet veren liman tesislerine uygulanr. ISPS Kod m. 3 7 What is the ISPS Code?, http://www5.imo.org/SharePoint/mainframe.asp?topic_id=897#what

475

3) Denizde Can Emniyeti Szlemesinde (SOLAS) Yaplan Deiiklikler Deniz Gvenliini Artrmak in zel nlemler balkl SOLAS Blm XI, XI-1 olarak yeniden numaralandrlm ve deniz gvenliini arttrc nlemlere ait yeni blm XI-2 kabul edilmitir. ISPS Kod, deniz gvenliini artrmak iin SOLASn XI-2 blmnde yer alan bu zel hkmler vastasyla uygulanmaktadr. ISPS kod biri zorunlu dieri de tavsiye niteliinde olan iki blmden olumaktadr. Ancak, ABD ve Avrupa Birlii her iki blm de zorunlu olarak uygulama karar almtr8. ISPS Kod uluslararas bir szleme olan SOLASn bir paras olduundan, SOLASa taraf lkeler9 bu hkmleri uygulamak zorundadr. Bylece kurallarn uygulama kapsam geniletilmitir10. 2002 ylnda SOLASta bu konuda yaplan deiiklikleri ksaca u ekilde zetlemek mmkndr: Uluslararas sularda seyir yapan 300 gros ton veya zerindeki tm gemiler, uluslararas sularda seyir yapmayan 500 gros ton veya zerindeki tm yk gemileri ve tonajlarna baklmakszn tm yolcu gemileri; Otomatik Tanmlama Sistemi (Automatic Information Systems, (AIS) ile donatlmak zorundadr. Seyir Gvenlii balkl V. Blmde yaplan deiiklikle, gemilere AIS yerletirilmesine dair yeni bir takvim belirlenmitir. Buna gre yolcu gemileri ve tankerler dndaki 300 grostondan byk 50.000 grostondan kk gemilerin en ge 31 Aralk 2004 tarihine kadar AIS ile uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. Bu ekilde AIS ile donatlan gemiler, uluslararas anlamalar, kurallar ve standartlar erevesinde seyir bilgilerinin korunmasn salama durumu hari, AISi srekli alr halde bulunduracaklardr11. Kural XI-1/3e gre gemi kimlik numaralarnn, geminin tekne veya gvertesi zerindeki ksmna kalc olarak grnr bir ekilde yazlm olmas gerekir. Ayn ekilde, yolcu gemilerinin de havadan grlebilir, yatay bir ekilde kimlik
M.Gkhan DEDEOLU, Deniz Gvenlii: ISPS Kod Uygulamas, Karlalan Sorunlar Ve Deerlendirmeler, Gemi Mhendislii ve Sanayimiz Sempozyumu, 24-25 Aralk 2004, s. 148, http://www.gidb.itu.edu.tr/staff/unsan/Kongre2004/15.pdf 9 Szleme Yrrlk Tarihi ye Says Dnya Tonaj SOLAS 1974 25/Mays/80 159 99,04 SOLAS Protokol 1978 01/Mays/81 114 96,16 SOLAS Protokol 1988 03/ubat/00 96 94,4 http://www.imo.org/About/Conventions/StatusOfConventions/Documents/Summary%20of%20Status. xls 10 ISPS Kodun uygulanmas, Trkiyede, kodun ngrd deerlendirmelerin yaplmas, planlarn hazrlanmas ve sertifikalarn hazrlanmas olarak alglanmaktadr. ISPS kodun uygulanmasndan ama gereki ve kalc bir gvenliin salanmas ve srdrlmesidir. Trk ve yabanc bayrakl gemilerde ISPS kod kapsamnda alnan tedbirlerin denetimi bayrak devleti uygulamalarnn ve liman devleti kontrolnn bir paras olarak grlmekte ve ayn nem atfedilmektedir. Bugne kadar ISPS Kod uygulamas erevesinde uluslararas ulama ynelik olarak hizmet veren 185 liman tesisinin Gvenlik Deerlendirmesi ile 172 liman tesisinin Gvenlik Plan dosya zerinde tetkik ve mahallinde denetleme yaplarak Denizcilik Mstearlnca onaylanm ve Liman Tesisi Gvenlik Sertifikalar dzenlenmi olup, Gvenlik Sertifikalarn alan liman tesislerinin yllk periyodik denetimleri yaplmaktadr. Limanlara ynelik olarak yetkilendirilen Tannm Gvenlik Kurulularnn (RSO) periyodik denetimlerine ilikin bir alma balatlm olup, bu kurulularn denetimleri devam etmektedir. Ulatrma uras Hedef 2023 Denizcilik Sektr Raporu, s. 224-225 11 AIS cihazlar: Uygun ekilde tesis edilmi ky istasyonlarna, dier gemilere, uaklara; geminin kimlii, tipi, mevkii, rotas, srati, seyir koullar ve gvenlikle ilgili dier hususlar da ieren bilgileri otomatik olarak gnderecek, dier gemilerden gelen bilgileri otomatik olarak alacak, gemileri izleyerek, kaydedecek ve ky tesisleriyle veri transferi gerekletirebilecek ve devaml alr ekilde olacaktr. http://www.marpolandsolas.com/tr/?ai=113&k=56&mb=Gemi Gvenlii
8

476

numarasn tamas gerekir. Gemilerin i ksmlarnda da kimlik numaralar iaretlenmi olmaldr12. SOLAS Blm 11-1, Kural 5 gerei; uluslararas sefer yapan tm yolcu gemileri ile yine uluslararas sefer yapan 500 GRT ve zeri yk gemileri 1 Temmuz 2004 tarihi itibariyle, bayran tad lkenin yetkili denizcilik idaresince dzenlenen; geminin ad, sahibi, kaytl olduu sicil, sicile kayt tarihi, balama liman, sicil no ve gemi sahibinin yerleim yeri adresi gibi zet tarihe bilgilerini ieren Srekli zet Kayt (Continuous Synopsis Record (CSR) belgesi tamak ve geminin yaam boyunca, gemide muhafaza etmek zorundadrlar. Geminin geerli olan CSR belgelerinde yer alan bilgilere ilikin herhangi bir deiiklik meydana geldiinde, bu deiiklik gecikme olmadan geminin CSR dosyasnda kayt altna alnmaldr13. Kural XI-2/3e gre idareler gvenlik seviyeleri belirlemeli ve belirledii bu gvenlik seviyelerini bayran tayan gemilere uygulanmasn salamaldr14. Bir gemi, Akit Devlet snrlar iinde bir limana girmeden ya da bir limanda iken deniz alanlarnda bulunduu bu Akit Devlet tarafndan belirlenen gvenlik seviyesi, o gemi iin kendi idaresi tarafndan belirlenen gvenlik dzeyinden daha yksek ise, gemi yksek gvenlik dzeyine dair artlar karlamaldr15. Kural XI-2/8, kaptann, gemi gvenliinin salanmas iin gerekli duyduu kararlar almada mesleki tecrbelerini kullanmasna imkan vermekte, bu bakmdan kaptann roln teyit etmektedir. Gemi gvenlii konusunda kaptann alaca kararlara kar gemi sahibi, kiracs veya herhangi bir kii tarafndan kstlama getirilemeyecektir. Kaptan, somut olayn zelliklerine gre gerekli tedbirleri serbeste alabilecektir. Kural XI-2/6, gemilerin byk bir ksmnn 2004 ylna kadar, geri kalan tm gemilerin ise 2006 ylna kadar gemi gvenlik alarm sistemi ile donatlmas bir takvime balanmaktadr. Gemi gvenlik alarm sisteminin devreye alnmas (aktivasyonu) ile gnderilecek uyar sinyali sayesinde, geminin kimlii, konumu (bulunduu mevki) ve gemi gvenliinin tehdit altnda olduu bilgisi dare tarafndan belirlenmi olan yetkili makama iletilecektir. Gemi gvenlik uyar sistemi
What is the ISPS Code?, http://www5.imo.org/SharePoint/mainframe.asp?topic_id=897#what http://www.denizcilik.gov.tr/tr/isps/csr/CSR_Rehber.pdf 14 Gvenlik seviyesi 1: Normal: Gemi veya liman tesisinin normal faaliyetine devam ettii dzeydir. Gvenlik seviyesi 1, minimum uygun koruyucu gvenlik nlemlerinin her zaman muhafaza edilecei seviye demektir. Gvenlik seviyesi 2: Artrlm: Gvenlikle ilgili yksek bir risk olduunda gvenlik seviyesi 2ye ykseltilecektir. Gvenlik seviyesi 2, uygun ek koruyucu gvenlik nlemlerinin alnaca, gvenlik tehlikesi ile ilgili risk devam ettii sre boyunca da muhafaza edilecei seviye demektir. Gvenlik seviyesi 3: Olaanst: bir gvenlik olay ile ilgili olas veya zel bir hedef tespit etmek mmkn olmasa da yakn bir risk olduu sre ierisinde bavurulan gvenlik seviyesidir., What is the ISPS Code?, http://www5.imo.org/SharePoint/mainframe.asp?topic_id=897#what 15 Uygulamada karlalan bir olayda liman tesisi, Gvenlik Seviyesi 2de olduunu bildirerek, Gvenlik Seviyesi 1 olan geminin de buna uygun nlemleri almasn istemitir. Bu durumda gemi, Gvenlik Deklarasyonu yapmak istemi, fakat bu istei karlanmamtr. Ayrca gemi, limann bulunduu gvenlik seviyesine uygun nlemleri almadn bildirmitir (grevli olmayan kiilerin ve aralarn hibir kontrol olmadan serbeste limanda dolamas gibi). Baz limanlarn, gemi kaptan ve gemi gvenlik zabiti tarafndan limana girmeden nce talep edilmesine karn gvenlik seviyesi, ilgili kii bilgileri gibi baz bilgileri gemiye vermedii bildirilmitir. (Circular of International Chamber of Shipping, Submissions to MSC 79 on the impact of the ISPS Code) M.Gkhan DEDEOLU, s. 153
13 12

477

kprstnden (kaptan kk) ve en azndan bir baka yerden daha aktif olma yeteneine sahip olacak ve alarm gemide duyulmayacaktr. Kural XI-2/10, akit devletlere ISPS Koda uygun olarak, liman tesisi gvenlik deerlendirmesi yapmak ve liman tesisi gvenlik planlarn gelitirmek, uygulamak ve gzden geirmek ykmll getirmektedir16. ISPS Kodda belirtilen artlar salayan gemiler iin Uluslararas Gemi Gvenlik Sertifikas dzenlenecek, bu artlar karlamayan gemilere ise belge verilmeyecektir. Geerli bir sertifikaya sahip olmayan bir gemi sertifika alana kadar seferden edilerek limanda tutulabilir. Bir gemi geerli bir sertifikaya sahip deilse, tabi ki, liman devletinin kendi takdirinde olarak mmkn olan dier seeneklere de bavurabilir. Bunlar, o gemiyi limandan karmak, geminin o limana giriine izin vermemek veya bu geminin limandaki ilemlerine kstlama getirmek eklinde de olabilir. Aslnda belirtilen bu tedbirler, geminin mmkn olan ksa bir srede geerli bir sertifikaya sahip olamayacandan emin olmas halinde uygulanmak zere tasarlanmtr17. III) Gemi ve Liman Gvenliine likin Avrupa Birlii Dzenlemeleri 1) Genel Olarak AB Hukukunun Kaynaklar: AB hukuku ye devletlerin i hukuku saylmaktadr. Bu durum AB hukukunu uluslararas hukuktan ayrmaktadr. Avrupa Ekonomik Topluluu (AET)nu kuran anlamann tzk karma yetkisi verdii alanlarda, ulusal devletler bu alanda dzenleme yapma yetkilerini kaybederler18. AB hukuku temel olarak birincil ve ikincil kaynaklardan olumaktadr19. Birincil (asli) kaynaklar: kurucu antlamalar, tadil antlamalar, katlm antlamalar ile bunlarn ekleridir (protokoller ve bildiriler). Antlamalarn dnda itihatla yaratlan hukukun genel ilkeleri, temel insan haklar metinleri ve Adalet Divan (Court of Justice) kararlar da asli kaynaklar arasnda kabul edilmektedir. kincil kaynaklar ise: mevzuat tzkler20, direktifler21, kararlar22 ve topluluun taraf olduu uluslararas anlamalardan olumaktadr23.

What is the ISPS Code?, http://www5.imo.org/SharePoint/mainframe.asp?topic_id=897#what 1 Temmuz 2004 itibariyle Geici Uluslararas Gemi Gvenlik Sertifikas dzenlenmi olsa bile bu tarihten sonra yeni belge dzenlenmeyecektir. 18 rfan Kaya LGER, Avrupa Birlii Hukukunu Ne Derece Tanyoruz?, D Ticaret Dergisi, yl 2, say 5 (Nisan 1997), s. 99-107 19 Ruhi TAPAN, Avrupa Birlii (AB) Hukukunun Kaynaklar Ve Ulusal Hukuka Etkileri, Saytay Dergisi, S. 32, s. 103, Sanem BAYKAL, Avrupa Birlii Hukuku, http://www.etcf.org.tr/TR/doc/etcf6haziran/ Module%201/European%20Law/Course%20Presentation.ppt, 20 Tzkler (Regulations): AB hukuk dzeni iinde genel nitelikli bir dzenleme olup, i hukuktaki yasa ilevi grr. ye devletlerde dorudan doruya uygulanr ve tm unsurlar ile balaycdr. Tzkler, Konsey ya da komisyon tarafndan tek bana veya konsey ile parlamento tarafndan ortaklaa karlr. Tzkler, Topluluklarn Resmi Gazetesinde yaynlanmakla, btn ye devletlerde ayn anda, ayn ekilde tzk karakteriyle yrrle girer ve ye devletlerin milli organlarn balar. Tek tip hukuk oluturma aracdr. Sanem BAYKAL, Avrupa Birlii Hukuku, rfan Kaya LGER, s. 99 21 Direktifler (Ynergeler): dorudan uygulanmaz, ye devletler tarafndan, i hukuka aktarlmalar gerekir. Amac ve sresi bakmndan ye devleti balar ama ara ve yntem seimi konusunda takdir
17

16

478

2) AB Denizcilik Politikasnda Gvenlik ve Emniyet ncelikleri Avrupa ile dier lkeler ve dier lkelerin kendi aralarndaki ticarette verilen deniz tamacl hizmetleri, denizciliin Avrupann en byk ihracat endstrisi arasnda yer almasn salamtr. Avrupa denizcilii dnyann btn blgelerinde ve sektrn tm alanlarnda yer almaktadr24. Komisyon yaymlad 2010 Ylna Ynelik Avrupa Ulatrma Politikas zerine Beyaz Kitapta25 Avrupann d ticaretinin %70i, ii ticaretinin ise %41i denizyolu ile gerekletirildii ifade edilmekte ve ana konunun alt izilmektedir. Bunlar kitapta: uzun vadede kombine tamaclk modeline deiiklik getirmek, darboazlar gidermek ve emniyet ve kaliteyi yerletirmek olduu aklanmtr26. Denizcilik politikalarnda gvenlik ve emniyet ABnin ncelikleri arasnda kabul edilmekte ve standarda balanmaktadr. Bu standardn temel amac, Avrupa Birlii vatandalarnn ve limanlarda gemilerinin gvenliini artrmak, denizde terrizm tehdidine kar nlem almak ve gemilere, bunlarn personeline, yolcularna veya yklerine kar kanunsuz faaliyetlerle mcadele etmek iin dzenlemeler yapmaktr. Bu nedenle, Konsey, gemi ve liman hizmetleri gvenliini ykseltmek iin bir tzk kabul etmitir. Bu tzk, IMOnun Aralk 2002 dneminde dzenledii Diplomatik Konferansta kabul edilen, deniz gvenliini artrmak iin getirilen dzenlemelerin, AB tarafndan uyumlatrlm yorumu, uygulanmas ve izlenmesi iin temel tekil etmektedir27.

yetkisini ye devlete brakr. Muhatab ye devletlerdir. Konsey ya da komisyon tarafndan tek bana veya konsey ile parlamento tarafndan ortaklaa karlr. Uyumlatrma aracdr. Sanem BAYKAL, Avrupa Birlii Hukuku, Ruhi TAPAN, s. 99 22 Kararlar: Kiilere, irketlere veya devletlere yneltilmi olarak, anlama hkmlerinin zel durumlarda uygulanmasn salamak iin karlr ve muhatabn tm unsurlaryla balar. Genel dzenleyici ilem ya da birel tasarruf nitelii tayabilir. Konsey ya da komisyon tarafndan tek bana veya konsey ile parlamento tarafndan ortaklaa karlr. Sanem BAYKAL, Avrupa Birlii Hukuku 23 AB Mktesebat; kurucu antlamalardan oluan birincil kaynaklar; topluluk tzkleri, direktifleri, kararlar gibi balayc ikincil tasarruflar; ikinci ve nc stun erevesinde kararlatrlan ortak strateji, ortak eylem, ereve karar, szleme gibi tasarruflar; Avrupa Birlii yarg organlarnn kararlarn; topluluun taraf olduu ya da topluluk hukuk dzeninin bir parasn oluturan uluslararas anlamalar; ve eylem programlar, beyaz kitap, yeil kitap, parlamento ilke kararlar, tavsiyeler ve grler gibi balayc olmayan dzenlemeleri iermektedir. Sanem BAYKAL, Avrupa Birlii Hukuku 24 Hac KARA, 2018'e Doru AB Denizcilik Politikas, http://www.denizhaber.com.tr/Yazar/av.-dr.haci-kara/160/2018e-dogru-ab-denizcilik-politikasi.html 25 AB Komisyonu tarafndan muhtelif konularda giriimde bulunulmadan ve bu konularda yasal aralar hazrlanmadan nce, ilgili taraflarn grlerini almak zere AB dzeyinde istiare sreci balatlmasna hizmet eden Yeil Kitap hazrlanmaktadr. AB Komisyonu tarafndan muhtelif konularda AB faaliyetlerine dnebilen ve byk ounlukla yeil kitaplardan sonraki aamay (istiare sreci) tekil eden belgeler ise Mavi Kitaplardr. Nitekim 7 Haziran 2006 tarihinde Avrupa Komisyonu tarafndan kabul edilen Yeil Kitaptan sonra, 10 Ekim 2007 tarihinde Gelecekteki Denizcilik Politikalar"na ilikin bir stiare Sreci Raporu, Etki Analizi Belgesi, Tebli ve Eylem Plann ieren Mavi Kitap yaymlanmtr. Beyaz Kitaplar ise, Konsey tarafndan onaylanmalar halinde, ilgili alanlarda AB "Eylem Programlar"na dnebilen hususlar iermektedirler. Ulatrma Bakanl 10. Ulatrma uras Hedef 2023 Denizcilik Sektr Raporu, s. 177 26 Ulatrma Bakanl 10. Ulatrma uras Hedef 2023 Denizcilik Sektr Raporu, s. 39 27 Ulatrma Bakanl 10. Ulatrma uras Hedef 2023 Denizcilik Sektr Raporu, s. 215

479

3) Gemi ve Liman Gvenlii ile lgili AB Dzenlemeleri A) Genel Olarak 11 Eyll sonrasnda Amerika Birleik Devletleri gibi ABde terr sorunlarna ynelmitir. Sivil havaclkla ilgili tm emniyet ve genel gvenlik sorunlar (EC 2320/2002, EC 648/2005, EC 849/2004) tzkleri ile dzenlenmitir. Bundan sonra deniz gvenlii konularna ilgi gsterilmeye balanmtr. Tm dnyada Uluslararas deniz tamacl, yeni uluslararas dzenlemelerle gven altna alnmtr. Bu kapsamda, SOLAS deiiklikleri getirilen gvenlik standartlar 1 Temmuz 2004 tarihi itibariyle bu szlemeye taraf AB yesi lkelerde de uygulanmaya balanmtr. Bununla birlikte, i tamaclk uluslararas yasal rejimin dnda kalmtr. Bundan dolay, uygulama farklln gidermek iin topluluk dzeyinde dzenleme yaplmasna karar verilmitir. B) Gemi ve Liman Hizmetleri Gvenlii Mevzuat ABnin gemi ve liman tesislerine dair gvenliini dzenleyen yasalar unlardr28: 31 Mart 2004 tarih ve 725/2004/EC sayl Gemi Ve Liman Tesisi Gvenliinin Artrlmas Tz (Regulation (EC) No 725/2004 of the European Parliament and of the Council of 31 March 2004 on enhancing ship and port facility security)29. Bu tzk, SOLAS XI-2 ve ISPS Kodun tatbik edilmesi hakkndadr. Liman gvenliinin artrlmas hakknda 2005/65/EC sayl 26 Ekim 2005 tarihli Avrupa Parlamentosu Ve Konsey Direktifi (Directive of The European Parliament And Of The Council on Enhancing Port Security)30. Avrupa Parlamentosu ve Konsey tarafndan karlan ve Avrupa Deniz Gvenlii Organ (EMSA) kurulmas hakkndaki 27 Haziran 2002 tarih ve 1406/2002/EC sayl tzk (Regulation (EC) No 1406/2002 of The European Parliament and of The Council of 27 June 2002 establishing a European Maritime Safety Agency)31. 725/2004 sayl Tzn (ISSC iin gerekli IMO Firma kimlik numaras ile ilgili) tadiline dair 23 Ocak 2009 tarih ve 2009/83/EC sayl Komisyon Karar (amending Regulation (EC) No 725/2004 of the European Parliament and of the Council as far as the IMO Unique Company and Registered Owner Identification Number Scheme is concerned)32. 725/2004 sayl Tzn33 tadiline 11 Mart 2009 tarih ve 219/2009/EC sayl Tzk (Regulation (Ec) No 219/2009 Of The European Parliament And Of The
Obligations for Maritime Administrations in respect of Ship Security, 2010 Official Journal of the European Union, L 129, 29/04/2004 P. 0006 - 0091 30 Official Journal of the European Union, L 310/28, 25/11/2005 31 Official Journal of the European Communities, L 208/1, 05/08/2002 32 Official Journal of the European Union, L 29/53, 31/01/2009 33 Bu Tzkle Komisyonun baz yetkileri komitelere verildiinden Komitoloji sz konusudur. Komitoloji ya da komite prosedr, Komisyonun, Avrupa Parlamentosu ve Konsey (yasama organlar) tarafndan kendisine verilen yrtme yetkilerini, bu amala kurulmu eitli komitelerle ibirlii iinde hayata geirmesi srecine verilen isimdir. AB mktesebatnn uygulamaya ynelik blmnn hemen hemen tamam Komisyon tarafndan kabul edilen uygulama/yrtme
29 28

480

Council, adapting a number of instruments subject to the procedure referred to in Article 251 of the Treaty to Council Decision 1999/468/EC with regard to the regulatory procedure with scrutiny)34. Komisyon denetimleri hakknda 9 Nisan 2008 ve 324/2008/EC sayl Komisyon Tz (Commission Regulation (EC) No 324/2008 of 9 April 2008 laying down revised procedures for conducting Commission inspections in the field of maritime security)35. ABnin gemi ve liman gvenliine dair yasal dzenlemelerinin temelini oluturduundan, bu dzenlemelerden 725/2004/EC sayl tzk ve 2005/65/EC sayl direktif hkmleri ile Avrupa Deniz Gvenlii Organ (EMSA) kurulmas hakkndaki 1406/2002/EC sayl tzk ksaca incelemek gerekmektedir. a) 725/2004/EC Sayl Tzk Hkmleri 31 Mart 2004 tarihinde kabul edilen 725/2004/EC sayl Gemi Ve Liman Tesisi Gvenliinin Artrlmas Tz ile Uluslararas Gemi ve Liman Tesisi Gvenlik Kodunun (ISPS Code) AB Hukukuna aktarlmasn salanmtr. Bu tzk ile ISPS Kodun zorunlu hkmler ieren A ksm AB Hukukuna aktarlm ve tavsiye niteliindeki ISPS Kod B ksmnn baz ksmlar da AB i trafii iin uygulanmas zorunlu hkmler olarak kabul edilmitir. Bu dzenleme, alnan yeni tedbirlerin tam olarak uygulanmas ve uygulamaya dair ABnin yapaca denetimlerin yasal dayanan da oluturmaktadr36. Baz hususlar dnda, AB mevzuat IMOnun yeni gvenlik tedbirlerinin ye devletlerde ayn ekilde uygulanmasn salamay amalamaktadr37. ISPS Kodun topluluk ierisinde uygulanmasnda, deniz gvenlii nlemlerinin ulusal dzeyde uygulanmasn koordine ve takip etmek zere her ye tarafndan tek bir yetkili makam atanmaldr. Gemi sertifikalarnn limanlardaki denetimi, ye lke yetkili mercileri veya denetim elemanlarnca yaplmaldr. Topluluk iinde i deniz trafii iin ve sabit hatlardaki tarifeli seferlere uygulanmak zere, alternatif gvenlik szlemeleri yapabilmeli ve uygulayabilmelidir. Bu anlamalar getirilen gvenlik standartlar ile elimemelidir. Yurt ii deniz tamacl ve ilgili liman tesisleri iin edeer gvenlik dzenlemeleri kabul edilmelidir. Bu anlamalar, topluluk hukuku ve genel gvenlik standartlarna uygunluk amacyla kontrol edilmelidir.

dzenlemeleri seklinde kanunlamaktadr. Komisyon, bu sre iinde, ye lke temsilcilerinden oluan ve Komisyon yetkililerinin bakanlk ettii komiteler ile yakn ibirlii iinde almaktadr. effafln temin edilmesinde byk nem tayan Komite prosedrnn yasal erevesini belirleyen en son karar 1999 ylnda kabul edilen Komitoloji Karardr. Avrupa Birliinde Komite Prosedr (Komitoloji) http://www.ikv.org.tr/pdfs/f7e29638.pdf 34 Official Journal of the European Union, L 87/109, 31/3/2009 35 Official Journal of the European Union, L 98/5, 10/04/2008 36 Ekaterina Anyanova, S. 26 37 A brief overview of the United Kingdom National Maritime Security Programme, http://www.dft.gov.uk/pgr/security/maritime/maritimesecurityoverview?page=1#a1000

481

Gelecekte uluslararas belgelerde yaplacak olas deiiklikler Topluluk mevzuat ile uyumluluk denetimi yapldktan sonra Topluluk mevzuatna entegre edilmelidir. Uygulanma tarihleri Tzkte: Yolcu gemileri ve uluslararas sefer yapan 500 tondan fazla dier gemiler ile bu gemilere hizmet veren liman tesisleri iin 1 Temmuz 2004 Karadan 20 deniz milinden fazla mesafeye sefer yapan i hat (yurtii) yolcu gemileri iin 1 Temmuz 2005; ve Belirli i hat (yurtii) yolcu gemileri ve 500 gros tondan fazla yk gemileri iin 1 Temmuz 2007 olarak belirlenmitir. b) Liman Gvenliinin Artrlmas Hakknda 2005/65/EC Sayl ve 26 Ekim 2005 Tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi Bu direktifin amac, ye Devletlerin yarg alanlarndaki sularda, standart d gemilerin bulunmalarn nemli lde azaltmaya yardmc olmaktr. Bunu salamak zere: (aa) Uluslararas ve ilgili topluluk mevzuat ile deniz emniyeti ve gvenlii, deniz evresinin korunmas ve tm bayraklar gemilerin alma ve yaam koullarnn iyiletirilmesi hakkndaki dzenlemelere uyum artrlmaldr. (bb) Paris MoUnun uzmanlk ve denetimi altnda gemilerin Liman Devleti tarafndan kontrol kapsamnda gemilerin denetimi ve seferden alkonmas iin ortak kriterler belirlenmeli ve prosedrler uyumlatrlmaldr. (cc) Topluluk iinde ve Paris MOU blgesinde, topluluk liman denetim sistemine dayal olarak yaplan liman devleti denetimi uygulanmasnn yksek risk profilinde bulunan gemileri iin daha sk aralklarla ve daha ayrntl bir denetim amalanmaldr. Direktifin giri ksm 8. maddesinde denizcilik sektrnn terr eylemlerine kar hassas olduu, bu nedenle tamacla dair gvenlik tedbirlerinin etkin bir ekilde uygulanmas ve ye devletlerin gvenlik kurallarna uygun bir ekilde gvenlik kontrollerini aktif olarak takip etmeleri gerektii ifade edilmektedir. Terrizmden kaynaklanan gvenlik olaylar, Avrupa Birlii'nin z olan demokrasi, zgrlk ve bar ideallerine kar en nemli tehditler arasnda kabul edilmektedir. Bu nedenle limanlarndaki insanlar, altyap ve ekipmann gvenlik olaylar ve bunlarn ykc etkilerine kar korunmas nem arzetmektedir. Bu koruma bir btn olarak, tama kullanclar ile ekonomi ve toplum yararna olacaktr. Direktifin emniyet ve gvenlik rehberi ve prosedrler balkl 15. maddesinde 31 Mart 2004 tarihinde, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birlii Konseyi gemi ve liman tesisi gvenliinin artrlmas hakknda 725/2004/EC sayl tzn kabul edildii, Tzn getirdii deniz gvenlik nlemlerinin, deniz balantl tama zinciri boyunca yeterli bir dzeyde gvenlii salamak iin gerekli olan nlemlerin

482

sadece bir blmn oluturduu, bu tzn kapsamnn gemi ve gemiyle liman arabirimindeki gvenlik nlemleri ile snrl olduu ifade edilmitir. Direktife gre, denizcilik ve liman endstrileri iin makul bir tam korumay salamak bakmndan liman gvenlik nlemleri, ilgili ye Devlet tarafndan belirlenen snrlar iinde her liman kapsayacak ekilde uygulanmal ve bylece 725/2004/EC sayl gvenlik tzne gre liman faaliyet alanlarnda gelimi gvenlik nlemlerinden fayda salanmas iin gerekli nlemler alnmaldr. Bu tedbirler 725/2004/EC tz kapsamnda yer alan limanlardaki tesislerde uygulanmaldr. Bu tzn amacn gerekletirmek zere, ayrntl gvenlik deerlendirmelerine bal olarak, liman blgesi snrlar iinde gvenlikle ilgili uygun nlemler belirlenmeli ve bunun yan sra liman gvenliini salamak zere uygulanmas gerekli ilave nlemler alnmaldr. Bu tr tedbirler, uygulanan gvenlik seviyesi ve limannn farkl yerlerindeki risk profiline gre farkl olmaldr. ye Devletler liman gvenlik deerlendirmesi sonularna bal olarak dahili liman gvenlik planlarn onaylamaldr. Gvenlik tedbirlerinin etkinlii, uygulayclar dahil ilgili tm taraflar arasnda grevlerin ak bir ekilde paylamn gerektirir. Bu ak grev blm ve kabul edilen liman gvenlik planlarna uygun biimde tatbik olunan ilem kaytlar nleyici ve iyiletirici liman gvenlik nlemlerinin etkinliine nemli katk salayacaktr. Bu Direktif deniz limanlar ile ilgili ykmllkleri ierdiinden, Avusturya, ek Cumhuriyeti, Macaristan, Lksemburg ve Slovakya bakmndan uygulanmayacaktr. Direktif 26 Ekim 2005 tarihinde kabul edilmitir. ye lkelerin kendi ulusal mevzuatlarnda bu direktifin uygulanmas iin 18 ay sre verilmi ve verilen bu sre 15 Haziran 2007 tarihi itibariyle sona ermitir. Dolaysyla bu tarihten itibaren gvenlik nlemleri yrrlktedir38. c) Avrupa Deniz Gvenlii Organ (European Maritime Safety Agency (EMSA) Kurulmas Hakkndaki 27 Haziran 2002 Tarih ve 1406/2002/EC Sayl Tzk Avrupa Parlamentosu ve Konsey tarafndan karlan 27 Haziran 2002 tarih ve 1406/2002/EC sayl tzk (Establishing a European Maritime Safety Agency) ile kurulan Avrupa Deniz Gvenlii Organ (European Maritime Safety Agency (EMSA)nn kurulu amac, bu organ vastasyla topluluk ierisinde, genelde yolcu gemilerinde, zelde ise Ro-Ro yolcu gemilerinde emniyet standartlarna uygun deniz gvenlii sistemini gelitirmek ve zgn Avrupa deniz trafii ynetim sistemi oluturmak suretiyle gvenliin artrlmasna katkda bulunmaktr. EMSAnn kurulu tznde 1644/2003/EC sayl tzk ile yaplan deiiklikle zellikle petrol kirlilii ile mcadele kabiliyetinin EMSA bnyesinde oluturulmas, eitim ve gvenlik grevleri dahil yeni grevler yklenmitir39. IV) Sonu ve Deerlendirme 11 Eyll saldrlar, sadece ABD iin deil tm dnya bakmndan nemli sonular olan ve etkileri kuvvetle hissedilen bir milat olmutur. Yaanan terr
38 39

European Training Manual for Maritime Security Personel/ISPS Code, 2008, s. 11-12 Ulatrma Bakanl 10. Ulatrma uras Hedef 2023 Denizcilik Sektr Raporu, s. 216

483

saldrlar btn dnyada hemen hemen her alanda yeni gvenlik alar ve gvenlik duvarlar oluturulmasna sebep olmutur. Denizcilik sektr de bu bakmdan hissesine deni almtr. Saldrdan ksa bir sre sonra dzenlenen ISPS Kodun, uygulama tarihinin ksa tutulmas konunun birok ynnn tartlmadan, fiilen ok geni bir sahada uygulanmasna yol amtr. Nitekim, Nisan 2003 ylnda st dzey bir ngiliz denizcilik yetkilisi: "ISPS bir buzda gibidir; bunun sadece kk bir ksmn grnmekte ve kimse nereye gittiini bilmemektedir.", 2007 ylnda ise Kaptan Don Pedro: "Her ey halen ayn, gri alanlar ok fazla" demektedir40. Yukarda izah olunduu zere, 1 Temmuz 2004 tarihinde yrrle giren ISPS Kod, uluslararas sefer yapan ticaret gemilerine ve bu gemilere hizmet veren limanlara nemli ykmllkler getirmitir. Denizcilik irketleri sahip olduklar her bir geminin gvenlik deerlendirmelerini ve gvenlik planlarn bal olduklar darelere onaylatarak Uluslararas Gemi Gvenlik Sertifikas alacak, yeterli eitimi alm irket Gvenlik Sorumlusu ve her bir gemiye de yine yeterli eitimi alm Gemi Gvenlik Zabiti atayacaklardr. Ayrca her bir gemide Gemi Gvenlik Alarm Sistemi (SSAS) ve Otomatik Tanmlama Sistemi (AIS) bulunmas zorunludur. Benzer ekilde liman tesisleri de gvenlik deerlendirmelerini ve planlarn darelere onaylatarak Koda uygun Liman Tesisi Uygunluk Belgesini alacak ve yeterli eitimi alm Liman Tesisi Gvenlik Sorumlusu atayacaklardr. Buna ilaveten belirli standartta fiziksel gvenlik nlemlerini almak ve baz gvenlik tehizat ile ekipmann bnyesinde bulundurmak zorundadrlar. leriki tarihlerde balangta zorunlu olmayan birok gvenlik ekipmannn, baz lkelerin basks sonucu kullanlmasnn zorunlu hale gelmesi ihtimali yksektir. Bu ise gvenlikle ilgili maliyetleri nemli lde artracaktr. rnein bir konteyner tarama (x-ray) cihaznn maliyeti 5-6 milyon dolar civarndadr. ISPS Kodun uygulanmaya balamasndan ksa bir sre sonra gemiler asndan birok sorun yaanmasna sebep olmutur. zellikle liman devleti kontrol grevlilerinin, gmrk ve gmen brosu memurlarnn ve baz liman tesisi gvenlik sorumlularnn sahip olduklar yetkiyi ktye kullanmalar ve standart d uygulama yapmalar gemiler iin byk problemler oluturmutur. Gemilerin standart d uygulamalar nedeni ile tutuklanmalar, geciktirilmeleri veya limana alnmamalar durumunda bunun maliyetinin kimin tarafndan denecei ise henz netlik kazanmamtr41. Avrupa Birlii de gvenlik uygulamalarnn dnda kalmayarak, Uluslararas Denizcilik rgt (IMO) standartlarnn daha iyi uygulanmas resmi slogan ile kendi deniz gvenlii mevzuatn yaynlamtr. Bu kapsamda gvenlik dzenlemelerinin tek ve uyumlu bir ekilde uygulanaca aklanmtr42. 01 Ocak 2011 tarihinden itibaren, Avrupa Birlii limanlarndaki teknik gvenlik denetimlerine ilikin liman devleti kontrol dzeni, liman devleti kontrolne ilikin 2009/16/EC Avrupa Direktifi kapsamnda belirgin ekilde deiecektir.
40 41

Summary of ISPS Convention, http://www.donpedroshipping.co.uk/isps_summary.htm M.Gkhan DEDEOLU, s. 155-156 42 Ekaterina Anyanova, s. 25

484

Yeni dzende halen mevcut olduu gibi sadece AB apnda liman devleti denetim standartlarnn egdm eklinde olmayacak, ilk kez ABde uygulanan tm liman devleti gvenlik denetimlerinin tam koordine edilmi bir sistemi de olacaktr. Uyumlatrlm liman devletlerinin kontrolne ilikin AB apndaki yeni rejim, Avrupa Denizcilik Gvenlik Ajans (EMSA) tarafndan iletilen THETIS olarak bilinen gelimi bir bilgi sistemine dayandrlacaktr. THETIS, AB limanlarnda ye devletler tarafndan gemilere uygulanan tm gvenlik denetimlerini izleyecek ve ye Devletlerin uzman yetkililerince yaplacak denetimler iin sklk ve ncelikleri belirleyecek bir risk analizine imkn salayacaktr. Avrupa analiz ve koordinasyon sistemi, limanlarda denetim kaynaklarnn daha etkili bir kullanmna ve zellikle dk gvenlik performanslar dolaysyla yksek risk tayan gemilerin ve irketlerin daha etkili olarak takibine imkan verecektir. Elektronik ktk gvenlik performanslar dk olan veya aylk ya da daha fazla bir dnemde ok d gstermi olan irketleri kaydedecektir. Kayd dzgn olan irketlere ait gemiler daha az denetime tabi olacak, ktkte yetersiz ve gecikmi kt gvenlik kaytlar olan irketler tarafndan iletilen gemiler ise daha sk denetime maruz kalacaktr43. Gemi ve deniz gvenlii konusunda gerek ABD, gerek IMO gerekse AB tarafndan yaplan dzenlemeler gemi ve liman gvenliini farkl bir boyuta tamtr. Ayrca bu dzenlemeler yeni bir ticari sektrn de ortaya kmasna yol amtr. Gemide bulundurulmas gereken gvenlik ve takip cihazlarndan, liman tesislerinde bulundurulmas gereken gvenlik arama ve tarama cihazlarna, lkelerin oluturduklar gvenlik merkezlerine, ortak takip sistemlerine, gemideki personelin gvenlik eitimine, liman gvenlik personelinin istihdam ve eitimine, gvenlikle ilgili gemi sertifikalarna ve gemiadam ve liman personel gvenlik sertifikalarna, haberleme ve iletiime kadar birok kalemin maliyetleri dudak uuklatan seviyelere ulamaktadr. Gvenlik gerekesi ile ortaya kan bu maliyetlerin ise zellikle az gelimi lkelerin denizciliine ciddi olarak olumsuz etki yapt aktr. Kaynaka Ekaterina Anyanova, The EC and enhancing ship and port facility security, Journal of International Commercial Law and Technology Vol.2, Issue 1(2007) rfan Kaya LGER, Avrupa Birlii Hukukunu Ne Derece Tanyoruz?, D Ticaret Dergisi, yl 2, say 5 (Nisan 1997), s. 99-107

Her yl, 80.000den fazla gemi Avrupa limanlarn ziyaret etmektedir. Gemilerin liman devleti kontrolnde limanlarda uygulanan gvenlik denetimleri denizcilik kazalarn nlemek iin hayati nemdedir. Hlihazr uygulanan AB kurallar kapsamnda denetimler iin uyumlu hale getirilmi standartlara gre ye Devletler kendi limanlarn ziyaret eden gemilerin %25inin denetlemekle ykmldrler. Ciddi eksiklikleri ve gecikmeleri olan gemiler AB yasalar kapsamnda kara listeye alnabilmekte ve AB sularnda seyirleri yasaklanabilmektedir. Bununla birlikte mevcut uygulanan dzen hala ulusal mantkla almaktadr. rnein ulusal limanlardaki denetim iin seilen gemilerin %25i farkl ulusal yetkililer tarafndan belirleniyor. Farkl ulusal yetkililer arasnda AB apnda biraz fakat snrl bir koordinasyon var. Hlihazrda tm farkl ulusal denetimlerin sonular Avrupa tabanl veya AB apl tabanda baslm bir sistematik analize tabi deildir. http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=MEMO/10/401&format=HTML&aged=0&l anguage=EN&guiLanguage=en, http://ec.europa.eu/cyprus/news/news_from_across_the_eu/20100913_maritime_safety_tr.htm

43

485

Hac KARA, 2018'e Doru AB Denizcilik Politikas, http://www.denizhaber.com.tr/ Yazar/av.-dr.-haci-kara/160/2018e-dogru-ab-denizcilik-politikasi.html M.Gkhan DEDEOLU, Deniz Gvenlii: ISPS Kod Uygulamas, Karlalan Sorunlar Ve Deerlendirmeler, Gemi Mhendislii ve Sanayimiz Sempozyumu, 2425 Aralk 2004, s. 148, http://www.gidb.itu.edu.tr/staff/unsan/Kongre2004/15.pdf Ruhi TAPAN, Avrupa Birlii (AB) Hukukunun Kaynaklar Ve Ulusal Hukuka Etkileri, Saytay Dergisi, S. 32 Sanem BAYKAL, Avrupa Birlii Hukuku, http://www.etcf.org.tr/TR/doc/ etcf6haziran/ Module%201/European%20Law/Course%20Presentation.ppt Avrupa Birliinde Komite Prosedr (Komitoloji) http://www.ikv.org.tr/pdfs/ f7e29638.pdf A Brief overview of the United Kingdom National Maritime Security Programme, http://www.dft.gov.uk/pgr/security/maritime/maritimesecurityoverview?page=1#a10 00 Summary of ISPS http://www.donpedroshipping.co.uk/ispssummary.htm Convention,

European Training Manual for Maritime Security Personel/ISPS Code, 2008 http://www.marpolandsolas.com/tr/?ai=113&k=56&mb=Gemi Gvenlii Obligations for Maritime Administrations in respect of Ship Security, 2010 Ulatrma uras Hedef 2023 Denizcilik Sektr http://www.denizcilik.gov.tr/tr/isps/csr/CSRRehber.pdf What is the ISPS topicid=897#what Code?, Raporu, s. 224-225

http://www5.imo.org/SharePoint/mainframe.asp? format

http://europa.eu/rapid/pressReleasesAction.do?reference=MEMO/10/401& =HTML&aged=0&language=EN&guiLanguage=en,

http://ec.europa.eu/cyprus/news/news_from_across_the_eu/20100913_maritime safetytr.htm http://news.bbc.co.uk/onthisday/hi/dates/stories/october/12/newsid_4252000/ 4252400.stm http://en.wikipedia.org/wiki/Maritime_Jewel http://www.imo.org/About/Conventions/StatusOfConventions/Documents/ Summary%20of%20Status.xls

486

The EU Migration and Visa Policy Towards the Western Balkans Melike Akkaraca Kse* Introduction Coupling of readmission agreements with visa facilitation agreements has evolved to become a standard strategy for the EU in the conduct of external dimension of its immigration policy since Amsterdam Treaty. The last successful example of this strategy has been implemented in the Western Balkans. Readmission obligation of non-nationals coupled with facilitated visa regimes provide the EU with a stronger leverage to convince third countries for burden-sharing in immigration problems while relieving the political and public discontent at those countries due to the geopolitical exclusion created by Schengen visa regime. However, such a coupling strategy has a number of vital influences on neighbour countries and on immigrants and asylum-seekers. At this paper, coupling process in Western Balkan will be discussed in details and Turkeys special position within this framework will be analysed at the end. History of Readmission Agreements in Europe Readmission agreements with third countries commit them to readmit their nationals and also third country nationals who had passed through their territory into EU countries (Boswell, 622). They lay down in detail the operational and technical criteria for this process. The conclusion of readmission agreements is a political priority of the EU for the removal of illegally-staying third country nationals from EU territory. Readmission negotiations are easily concluded among parties if they only include nationals since the obligation for states to readmit their citizens is clear in international law1. However, a similar obligation for non-nationals, even for the ones who transited to another country through the contracting states territory, cannot be deduced from international law (Roig & Huddleston, 363-364). The EUs negotiations with third countries for the non-nationals clause always suffer from complexities, disputes, delays and ineffectiveness. (EU Commission, 9) We may group the readmission agreements of EC into three generations. The first generation of readmission agreements in the 1950s and 1960s addressed irregular movement of persons between EC States in the pre-Schengen era. The second generation of bilateral readmission agreements was with the Central and Eastern European Countries (CEECs) in the 1990s. The third generation is the EUwide readmission agreements with third countries which include non-nationals since 2000s (D. Bouteillet-Paquet, 359-360; Apap, Carrera & Kirici, 9). The second generation of readmission agreements indicated a new period in European migration policy since they were signed as a part of a common policy developed and conducted2 by the Council in order to counteract the potentially
Dr.; Istanbul Culture University. Roig and Huddleston states that article 13 of the 1948 UN Universal Declaration of Human Rights enshrines the right to return to ones own country, the corollary of which must be the obligation of the state to allow one to do so. (p. 364) 2 The Council and the Working Group on Immigration initiated negotiations with the CEECs, as the chief countries of origin and transit along the EUs eastern border.
1 *

487

destabilizing effect of uncontrolled migratory and asylum seeker flows after the fall of the Berlin Wall and the breakup of the USSR and Yugoslavia (Roig & Huddleston, 367). First of them was concluded in 1991 between the Schengen states and Poland. Their main objective was to create a cordon sanitaire along the EUs eastern border through bilateral readmission agreements covering nationals and nonnationals. Or in the words of Lavanex, the official idea was to compel the traditional transit countries of Southern Europe to tighten up their external borders in order to avoid porous borders and losing control over the entry and stay of third-country nationals on the common territory. Another, unofficial effect was a redistribution of refugee flows away from the main receiving countries by placing the burden of control on the traditional transit countries of the Southand the East (29). At the same period, the EU attempted to harmonize Member States approaches to readmission agreements through the adoption of an EC specimen bilateral readmission agreement (1994). Yet Member States retained the competence to negotiate and conclude bilateral readmission agreements individually with third countries. Additionally, the EU began to insert readmission clauses3 to Partnership and Cooperation Agreements (PCAs) as a part of its stabilizing and securitizing strategy in the chaotic global environment of post-cold war. The first readmission clauses emerged in PCAs with the countries of Central Asia and the Caucuses in the mid-nineties (Roig &Huddleston, 370).4 The third generation of Readmission Agreements became possible with Amsterdam Treaty which transferred the competence to negotiate and conclude such readmission agreements with third countries to the European Union. Readmission policies have thus become a primary supranational tool for the management of migration flows. Multilateral agreements involving the EU are likely to be more effective from the Unions point of view, especially because they will care more weight than bilateral ones (Kruse 2003, 10). These EU-wide agreements also cover readmission of non-nationals and thereby they aim to reduce the burden of control for the EU member states at their immediate borders and to engage third countries in the control of migration flows to Europe (Lavanex 2006, 337). However, soon after the mandate given to the Commission to negotiate the European Union Readmission Agreements (EURAs), it became clear that their conclusion would take longer than the Member States had originally hoped due to their Eurocentric characteristic. They work solely for EUs interest while they cause negative consequences and difficult challenges for third countries. While Member States called for the speeding-up of on-going readmission negotiations in 2002 (Trauner & Kruse, 415), the Commission has requested a greater level of
Readmission clauses, unlike readmission agreements, are not self-executive. They just lay down the principle of return of nationals and a framework for negotiating further implementing agreements. 4 Vague reference to taking into account the principle and practice of readmission in the 1995 Partnership and Cooperation Agreements (PCAs) with Kazakhstan and Kyrgyzstan later gave way to the first full readmission clauses in the 1996 PCAs with Armenia, Georgia and Uzbekistan. Since 1996, the EC has inserted the 1996 and 1999 standard readmission clauses for nationals into agreements with Algeria, Azerbaijan, Chile, Croatia, Egypt, Lebanon, Macedonia, Syria and Tajikistan. Multilateral Partnership and Cooperation Agreements with regional organizations allowed the EU to cast a wider net on readmission with all the countries of the Africa-Caribbean-Pacific (ACP) Countries, Andean Community and the San Jose Group (the Central American countries) (Roig &Huddleston, 370)
3

488

political and diplomatic support from Member States. The first reaction of the EU has been negative in overall such as adopting sanctions for non-cooperation (Boswell, 637). Sanctioning tools included the threat to withdraw or cut assistance or suspend previously-granted allocations. The 2002 Seville Council inserted the conditionality concept to readmission agreements: insufficient cooperation by a [third] country [to manage migration] could hamper the establishment of closer relations between that country and the Union. Additionally, an unjustified lack of cooperation could lead the Council (unanimously) to take measures or positions as part of the EUs foreign policy or other policies. Lastly it was agreed that compulsory readmission clause would be mandatory in each future EU association or cooperation agreement i.e. the EU will no longer sign any association or cooperation agreement unless the other side agrees to the standard obligations (Lavanex 2006, 347). This threatening strategy were doomed to fail for two reasons: First, lower assistance levels for trade, development, human rights programs and democracystrengthening would only worsen the root causes of irregular migration and weaken a third countrys capacity to prevent and control it (Roig & Huddleston, 379). Secondly, an opposite approach of concessions which contains attractive and compensatory offers was needed to persuade third countries to sign such kind of win and lose agreements. Positive incentives package approach finally adopted by the Commission for EURAs negotiations may contain various compensatory measures from visa facilitation regimes to open or enhanced channels for legal migration for nationals, development and migration aid, financial and technical support and WTOcompatible trade concessions (Roig & Huddleston, 375). Among them, visa facilitation has become almost a standard application in time. Coupling of Euras with Visa Facilitation Linking obligation for readmission of non-nationals with lifting visa obligations for own nationals was not an innovation for third generation EURAs since it was already tried successfully in the second-generation readmission agreements with the CEEC countries who agreed to ratify these agreements because visa obligations were lifted for their nationals (D. Bouteillet-Paquet, 364). Of course, the lure of membership also played a major role in convincing CEEC for taking greater responsibility for migratory flows. Coupling as a strategy was carried on with first EURAS of third generation: the visa facilitation agreements were concluded with Macao and Hong Kong (the first two countries where the EU signed such agreements) before reaching a decision on readmission agreements since both countries offered their cooperation on readmission conditionally (Schieffer, 346). However, the most clear and official link between readmission and visas has been made by the Russian Federation with which negotiations were stalled more than three years due to its resistance. In July 2004, the Commission was authorized by Council to negotiate on visa facilitation together with

489

readmission. Shortly afterwards, the link between readmission and visa facilitation became official for Ukraine, too (Trauner & Krause, 415).5 Coupling of EC visa facilitation and readmission agreements provide the EU with a stronger leverage to make third countries sign a readmission agreement and increase the reform efforts in their domestic justice and home affairs sector, while they also meet major grievances of the neighboring countries by easing the tight visa regime and fostering facilitated travel opportunities for bona fide travelers (Trauner & Kruse CEPS, 8). Coupling visa facilitation agreements with readmission agreements permits the EU to negotiate returns of non-nationals to a country of transit in exchange for eased travel and short-stay residence for certain categories of nationals of that country (Roig & Huddleston, 376). Thus, EC visa facilitation and readmission agreements gradually moved to the centre of the EUs efforts to balance internal security concerns and external stabilization needs in the neighborhood (Trauner & Kruse CEPS, 2). From Strategy to Standard: Coupling Process in Western Balkans After the Kosovo war in 1999, the EU launched the Stabilization and Association Process (SAP) for the Western Balkans, which is the Europeanization instrument for the region. European Commission defines SAP as an ambitious strategy for security and stability in the region as well as for a closer association with the EU, opening a road towards EU membership once the relevant conditions have been met. Within the SAP, the non-Member States of South Eastern Europe were granted the status of potential candidates for EU membership (Trauner, 2007, 2). The European Union underlined that conditionality would constitute the cement of the Stabilisation and Association process. As potential candidate countries for EU membership, the progress of each Western Balkan country in the gradual process towards eventual EU membership will be dependent on their respective performance in terms of meeting the 1993 Copenhagen criteria and other countryspecific conditions. (Trauner, 2010, 43) Generally, the SAP is a bilateral multi-staged affair between the EU and the applicant country, at which the EU holds the power of judgment if the country is ready to proceed to next stage. The stages range from the establishment of a consultative taskforce, a feasibility study on a Stabilisation and Association Agreement6, to the beginning, conclusion and finally the ratification of this agreement and from potential to actual candidacy and finally to membership (Trauner, 2007, 3). Thus, the relationship between the EU and Western Balkan countries may be considered strongly one-sided on the basis of conditionality. As
Under the 18 negotiation directives so far issued by the Council, 12 EURAs have entered into force. Three EURAs have a transitional period on readmission of third country nationals (TCN). See the annex for all the readmission agreements of the EU. 6 The Stabilisation and Association Agreement (SAA) with Albania came into force on April 2009 and Albania filed an application for membership on 28 April 2009. Bosnia and Herzegovina has signed the SAA on 16 June 2008, already 13 member states have ratified the agreement. An Interim Agreement came into force on 1 July 2008, as a means to gradually establish the common market with the European Community. Montenegro has signed an SAA in October 2007 and filed an application for membership in December 2008, although the SAA is not yet in force. The SAAs with Croatia and the former Yugoslav Republic of Macedonia are in force and the EU considers both countries as candidates. Accession negotiations with Croatia have started in 2005.
5

490

Trauner (2010, 45) affirms, the EUs conditionality approach in the region has been strengthened by linking the incentive of visa-free travel to the countries performance in curbing illegal migration and fighting organized crime. Visa liberalization has been one of the politically most salient issues in the EU-Western Balkan relations, since the EU visa policies have confined the possibilities for Western Balkan citizens to travel into EU member states and the negative implications of the visa regime were particularly visible in the Western Balkan due to their geographical position surrounded by EU member and Schengen participating states. Therefore, the EUs visa policies have resulted in strong perceptions of isolation and exclusion and even caused a European alienation effect (trauner & kruse, 6) Two developments triggered by Amsterdam Treaty had caused the isolation of Western Balkan from their neighbors and Europe. First is that Amsterdam Treaty brought visa, asylum and immigration policy into the supranational Community framework. Additionally, Schengen acquis was annexed to the Amsterdam Treaty with a Protocol. It would mean that the candidate countries (CEECs) were therefore obliged to upgrade their external border control regimes to the high legal, organisational and technical standards outlined in the Schengen acquis7 and to adopt the EUs visa regime in full before joining the EU in May 2004. Secondly, the EU used its new competences to make up two lists of third countries: the positive visa list which named the countries whose citizens do not require a visa to enter the EU, and the negative visa list which specified the countries whose citizens do. All Western Balkan states, with the notable exception of Croatia, were placed on the negative visa list (Council Regulation 539/2001). (Trauner, Conference, 2008, 13) The consequence of these two developments in the EU immigration policy was that the Central and Eastern European countries were expected to introduce new visa requirements for their Eastern neighbors located on the EUs negative visa list, including all Western Balkan states (with the exception of Croatia), Russia, Ukraine and other CIS countries (Trauner & Kruse, 5). This move of the EU in enlargement process ended the liberalised movement of persons in the region, created a new dividing line between the new Member States and their Eastern neighbours in Europe and reinforced the picture in neighbouring states that the EU is establishing a fortress Europe. It severely affected the region especially because most of the applicant countries have minorities on the other side of the border and/or had established close socioeconomic and political relationships with their neighbours. (Trauner & Kruse, 412, 416) Within this context, coupling of readmission agreements with visa facilitation regimes for Western Balkan may be explained by four factors. First, the European Union (EU) could use effectively the offer of a more relaxed visa regime as a policyrelated conditionality in exchange for signing of an EC readmission treaty and reforming domestic justice and home affairs8 despite a weak membership

Article 8 of the Schengen Protocol annexed to the Amsterdam Treaty states that the [S]chengen acquis and further measures taken by the institutions within its scope [] must be accepted in full by all States candidates for admission. Opt-outs like those of the UK and Ireland were no longer permissible for new member states. 8 In the Western Balkans, the EU linked the relaxation of the visa regime not only to the signing of an EC readmission agreements but also, more broadly, to implementing major reforms in areas such as the strengthening of the rule of law, combating organised crime, corruption and illegal migration, and

491

conditionality which offers only an uncertain and rather remote accession horizondue to the political salience of the issue in the Western Balkans, the promise of visa liberalisation has provided the EU with an effective means of persuasion. (Trauner). Second, coupling two agreements provide the EU with a tool to balance its internal security concerns and external stabilization needs in the neighborhood, i.e. to press for reforms in neighbouring countries while meeting a major source of discontent in these countries9. Third, by the time the negotiations with the Western Balkan countries started in 2006, the link between readmission and visa facilitation had become acceptable to EU Member States; therefore, negotiations were combined from the very beginning. From Visa Facilitation Agreements to Visa Liberalization in the Western Balkans Visa facilitation agreements are not the documents for waving the visa obligation for Schengen area. They just facilitate to obtain short-stay visa for some citizens in Western Balkans by offering faster decision processes, simplified documents and reduced visa fees for short-stay visas, as well as simplified criteria for multiple-entry visas for certain categories of persons (Roig & Huddleston, 376). On the other hand, visa facilitation agreements contain clauses of visa liberalization, i.e. a visa free travel regime, as the long-term objective. The wording of this objective differs slightly, however. Comparing to Ukraine, Moldova and Russia, the clearest statement for visa liberalisation was made in the agreements with the Western Balkans. In all agreements with the Western Balkan states, it was seen as the first concrete step towards the visa free travel regime (Trauner&Kruse, 421). The EC visa facilitation agreements lays down which categories of citizens will benefit from which facilitated visa procedures. In term of categories of persons eligible for multiple-entry visas, the visa facilitation agreements with the Western Balkan states are again the most comprehensive. The agreements fix the fee for processing visa applications of all citizens of the target country at 35. The waiving of visa fees for certain parts of the population, the speedier processing of the visa application (normally 10 calendar days), the possibility of multiple- entry visas for certain categories of people and a shorter list of documents required are the other plus points of the EC visa facilitation agreements.

strengthening their administrative capacity in border control and security in documents (Council of the European Union 2003). 9 The analysis has considered the instrument of EC visa facilitation and readmission agreements as a major means to implement a new EU security approach in the neighbourhood. The EU deemed it necessary to balance two conflicting needs: distancing itself from an outside perceived as insecure and strongly controlling its external border lines versus establishing closer relationships with the neighbouring non-EU countries in order to stabilise its surrounding world. It is this predicament that made the EU develop a new security approach understood as the explicit attempt to balance between internal security concerns and external stabilisation needs. EC visa facilitation and readmission agreements were a chief means in doing so since they were regarded as beneficial to both sides. The EU was given a strong lever to make third countries sign readmission agreements and pressure for domestic reforms in justice and home affairs, whereas in the target countries a major cause of discontent was softened by relaxing the tight visa regime and allowing facilitated travel opportunities for bona fide travellers. Moreover, governments of third countries got the opportunity to present themselves domestically as successful negotiators on the international level. (Trauner && Kruse, 31)

492

With the exception of Albania, the negotiations on a visa facilitation and readmission agreements between the EU and the governments of the Western Balkans were initiated at the end of November 2006. Albanias readmission agreement with the EC entered into force on 1 May 2006, and negotiations on a visa facilitation agreement started on 13 December 2006. All agreements were officially signed in September 2007 and entered into force on 1 January 2008. They have been a major means of pushing for further reforms. The Council in its conclusions of 28 January 2008 decided to launch a visa dialogue with all Western Balkan countries in order to gradually advance towards visa liberalisation. Each country would have a detailed roadmap setting clear benchmarks to be met. These documents deal with the effective implementation of the readmission agreement, and cover other key areas such as border management, document security and fighting organized crime. Their implementation is supervised in visa liberalisation dialogues between the EU and Western Balkan countries and the whole process will be closely monitored by the Council and the Commission which will assess the progress by each of the countries concerned. Once the relevant conditions are in place, the Commission will propose to the Council that the respective visa obligations be lifted (Roadmap, 1)10. In November 2009, the JHA Council (2009a) voted in favour of abolishing the visa requirements for Macedonian, Montenegrin and Serbian citizens with biometric passports beginning on 19 December 2009, yet decided maintain visa requirements for Albania and Bosnia and Herzegovina due to insufficient progress in meeting the benchmarks. At the end, on 7 October 2010 the EU adopted visa free regime for citizens of Albania and Bosnia and Herzegovina possessing biometric passports. Visa free regime for Western Balkans means to travel to and throughout the Schengen area without a visa and concerns stays of up to 90 days. Assessment of Coupling Visa Facilitation With Readmission Agreements EURAs create complexities not only in negotiation process but also in their implementation. They generally include procedural details about return procedure, transit return arrangements, responsibility criteria, standard of proof, time limits and cost distribution. These procedural rules pose significant challenges for the states in practice. The readmission of third country nationals and stateless persons by the transit countries continues to be the most problematic issue after the agreement signed. The travel route of migrants is frequently contested due to the problems in providing evidence that they transited the country before entering the EUs territory. A similar obscurity exists in the proof of nationality. While it is difficult to determine the country of origin of undocumented irregular migrants or stateless persons, countries of transit will have to bear the burden of those persons, whose identity or complete itinerary could not determined by migration officials in EU Member States. Given the weak asylum and migration regimes in these countries, it is hard to argue that third countries could better determine the identity of returned irregular migrants. Even if the returned migrants full itinerary could be determined, most transit countries lack the political leverage to persuade other countries of transit
Visa Liberalisation with Bosnia and Herzegovina Roadmap, presented to the government on 5 June 2008, http://www.delbih.ec.europa.eu/docs/map.pdf
10

493

or origin to readmit them. In most cases, readmission agreements with countries of origin and diplomatic incentives to sign such agreements are lacking. Therefore they are probably less likely to develop a more effective, humane, lawful and durable return policy (to the country of origin) than EU Member States (Roig & Huddleston, 380). In this respect, EURAs seem as a burden-shifting policy in the problematic area of illegal immigrants and asylum-seekers. This burden-shifting policy to countries of transit is likely to overstretch the capacities of third-country governments to respond, of their labour markets to absorb and of their societies to tolerate (ibid.). The readmission of irregular migrants creates difficulties for countries of origin or transit also because they lack the necessary infrastructure, system and institutions, i.e. effective border control, a functioning visa system, and an asylum system according to the Geneva Refugee Convention (Kruse 2003, 12). Additionally insufficient technical equipment, inadequate lodging and accommodation facilities, and weak communication among organizational units (Trauner & Kruse, 29) may be listed among the deficiencies of transit countries, which could pose a heavy social and economic burden over them as well as exacerbate the already desperate situation of irregular migrants. Under these conditions, two possible consequences of EURAs are eventually turning these countries into countries of destination or creating circular movements of illegal immigration through more desperate channels. Concerning asylum-seekers, the majority EURAs do not contain any explicit reference to the principle of non-refoulement which obliges receiving states are obliged to examine the claim before returning the applicant to a third country, to verify that the individual applicant will actually be safe. A specific European interpretation of non-refoulment principle as safe third country rule puts an asylum seeker under a duty to seek protection in the first safe country through which he or she passes (Guild, 58). This kind of re-formulation of non-refoulment allows the member states to deny examination of an asylum claim and to send back the applicant to a third country that is party to basic international refugee treaties (Lavanex 2006, 334): any asylum seeker arriving in a Member State who had passed through such a safe third country would have his or her asylum application categorised as manifestly unfounded (as the person did not need asylum in the Member State but could seek it elsewhere) and no substantive determination of the case was required (Guild, 58). For some authors, EURAs are only the last stage of this strategic construction. Since return decisions are given without evaluating the transit countrys proper implementation of international agreements, some asylum seekers may be deprived of access to a fair refugee determination procedure in line with international standards and of their other rights such as to have a minimum quality of living conditions during the procedure, to obtain necessary information, to have a transparent and fair procedure and to have access to an independent appeal process. In overall, reckless implementation of EURAs may imply a lowering of asylum standards below internationally accepted standards (Trauner&Kruse, 30). An interesting evaluation for readmission agreements has recently been made by the Commission in February 2011. In its Communication to the EP and the Council which evaluates EU readmission agreements (Brussels, 23.2.2011,

494

COM(2011) 76 final), the Commission finds on the basis of statistical data11 that EURAs (EU Readmission Agreements) are very rarely used by Member-States for non-nationals and member states prefer to send persons not to the transit countries but to the countries of origin. In the light of the facts that the TCN clause is actually rarely used by MS, even with transit countries like the Western Balkans, with which the EU shares land borders and that MS bilateral readmission agreements seldom include a TCN clause.; the Commission kindly questions why Member States always demand a TCN clause at EU level. Finally it recommends that the EU to evaluate thoroughly the concrete need for TCN clauses for each country with which the EU enters into readmission negotiations and to focus its readmission policy much more towards important countries of origin, instead of transit, of irregular migration, e.g. in sub-Saharan Africa and Asia (European Commission, 9). Decoupling for Turkey: A Country of Permenant Exception Although coupling of readmission of non-nationals with visa facilitation has become a standard tool for external security and immigration policy of the EU and is expected to be applied in a similar way with the countries covered by European Neighborhood Policy; visa facilitation is not an offer that Member States would really like to present for some of third countries: Member State political concerns will keep visa facilitation off the readmission agreement table with even EU candidate countries like Turkey, or with third countries such as Algeria, China, Morocco or Pakistan, whose large migratory pressures on EU Member States make the conclusion of EC readmission agreements most urgent (Roig & Huddleston, 377). After the EU lifted visa requirements for Western Balkan countries, a public expectation and a debate about similar visa liberalization between Turkey and the EU arose in the media. However, coupling of readmission agreement with visa facilitation needs to be assessed carefully in terms of costs and benefits regarding Turkey, especially given its special status resulting from Ankara Agreement and current ECJ decisions related to visa requirements applied on Turkish citizens.12 Although the Commission was given mandate for EURA negotiations with Turkey in November 2002, they could be opened only in May 2005 and for several years have made little progress. At the meeting of the EC-Turkey Association Council in May 2009, the EU called negotiations on a readmission agreement a priority and urged Turkey to resume negotiations (Groenendijk & Guild, 40). This was followed by 7th formal round of negotiations on readmission agreement (17 May 2010) and by additional meeting between the negotiators on 14 January 2011, in Ankara (European Commission state of play, 4). The visa liberalization process that Western Balkans went through with the EU has influenced Turkish approach not only sociologically but also geopolitically. Relations between Western Balkan region and Turkey in terms of visa policy is now similar to the pattern that existed between Western Balkan and CEECs in the mid of 2000s. Western Balkan states having adopted the negative list of the EU in the
Only 63 applications for TCN were formulated by all MS under all other EURAs. The TCN clause in the EURAs with countries not bordering the EU (i.e. Sri Lanka, Montenegro, Hong Kong and Macao) was only used 28 times. (P.5) 12 For detailed cost analysis, see USAK report
11

495

framework of visa liberalization reforms begun to impose strict visa regulations over Turkish citizens a policy which may adversely affect close cultural, economic and social relations of Turkey with most of these countries. On the other hand, Turkeys hesitant attitude both in negotiations on readmission agreement and in harmonization efforts in the area of justice and Home affairs (including Schengen acquis) results from two significant concerns: first, Turkey is afraid of accepting obligations that will bring significant financial and administrative burdens for many years to come by concluding a readmission agreement without the perspective of full EU membership in the near future. Secondly, it does not want a visa facilitation agreement to interfere with rights Turkish nationals already have obtained under the Association Agreement and the Protocol (Groenendijk & Guild, 40). Currently, while I was writing this paper, the EU announced that talks on readmission agreement with Turkey were concluded. Conclusions of Justice and Home Affairs Council meeting (24 and 25 February 2011) welcomed the finalisation of the negotiations on an EU-Turkey readmission agreement and emphasized the EUs expectation to its swift conclusion and effective implementation after its entry into force (Council of the European Union, 1). However, one day after the MemberState ministers reached political agreement on a draft EU-Turkey readmission agreement, the Turkish Foreign Minister stated that the content did not meet Turkish expectations, since it did not specifically refer to the abolition of visa arrangements for Turkish citizens. Indeed, the Council had only mentioned its good intentions about visa issue by inviting the Commission, the Member States and Turkey to intensify their cooperation on visa issues (Council of the European Union, 1). And the joint declaration on the cooperation in the area of visa policy attached to the draft text did not refer to a visa liberalisation, not even a visa facilitation, objective (Council of the European Union, 2). In an answer to a Parliamentary question about EU-Turkey draft readmission Treaty13, the Commission stated that: The Commission is aware of the Turkish wish that its citizens could benefit from visa free travel to the EU. However, Member States are not ready at this stage to endorse such a visa waiver. Currently, the Commission has no visa dialogue with Turkey, although it is a candidate country and despite the joint EU-Turkey Customs Union. On the basis of the Justice and Home Affairs Council's conclusions of 24-25 February 2011, the Commission intends to deepen the dialogue with Turkey on visas to further promote people-to-people contacts, in particular to consider practical improvements to the visa regime for certain categories, such as business people, students and academics within the EU Visa Code. This would already significantly improve the situation.14 That the EU refrains from coupling strategy in the case of Turkey is in stark contrast with the European Commissions evaluations in 2011. The Commission openly affirms that EU visa facilitation agreements do not lead to a rise in the
14 March 2011, Question for written answer to the Commission, Rule 117, Georgios Koumoutsakos (PPE), E-002289/2011 http://www.europarl.europa.eu/sides/getDoc.do;jsessionid=107776008BF8D3479B01D971CE0DF30 0.node1?secondRef=0&language=SL&type=WQ&reference=E-2011-002289 14 : EN E-001192/2011 E-002289/2011 Answer given by Mr. Fle on behalf of the Commission (29.3.2011)
13

496

irregular migration into the EU from those countries and can provide the necessary incentive for readmission negotiations without increasing irregular migration (European Commission, 7). When these statements are read together with the following ones, it becomes extremely difficult to understand the rationale behind the EUs evasion from visa facilitation with Turkey: If a TCN clause was not demanded by the EU or was underpinned with appropriate incentives, some negotiations could have been concluded already (e.g. Morocco and Turkey) and many others could have been concluded much quicker. (European Commission, 9) While the EU abstains even from explicit use of the term visa facilitation, it would not be wise for Turkey to sign an EU-Turkey readmission agreement including non-nationals. More openly, there is no valid or rational reason for Turkey in order to bear the above-mentioned negative consequences of readmission agreements with the EU; neither a close and convincing/trustable prospect of membership nor a visa liberalization incentive (not even visa facilitation in its full sense). Decoupling exception for Turkey is actually something expectable, but of course not acceptable, as a part of vague, unreliable and exceptionally long candidacy process of Turkey. The Accession Strategy for Turkey requires Turkey to adjust its visa policy to the standards of the Schengen visa regime and adopt the Schengen negative list. However, very little progress has been recorded since 2004. The lack of progress is closely linked to the loss of credibility of the EU in the eyes of Turkish officials that would have to initiate and sustain the necessary reforms. This is called by Kirii as erosion of the credibility of the principle of conditionality. Turkish officials fear that adoption of the acquis of Schengen Visa regime and the signing of a readmission agreement, in the absence of a serious prospect for membership and perceived absence of EU solidarity with Turkey, would very much transform Turkey into a buffer zone or dumping ground for EUs illegal immigrants and rejected asylum seekers. (Kirii, 2009, 6; duygu, 5) Additionally, Turkey will become the only country that will be implementing the Negative List while being on the list itself, unless the EU changes its policy (Kirii, 2005, 349). And the latest developments show that there is no such political will on the side of the EU. References Apap, J., Carrera, S., and Kirii, K. (2004), Turkey in the European Area of Freedom, Security and Justice, CEPS EU-Turkey working papers No.3, Centre for European Policy Studies, Brussels, August. Bouteillet-Paquet, D. (2003), Passing the Buck: A Critical Analysis of the Readmission Policy Implemented by the European Union and Its Member States, European Journal of Migration and Law, No. 5, pp: 359377. Boswell, C. (2003), The External Dimension of EU Immigration and Asylum Policy, International Affairs, No.79/3, pp. 619-638. Commission of the European Communities (2011a), Communication from the Commission to the European Parliament and the Council. Evaluation of EU Readmission Agreements, COM(2011) 76, Brussels. Commission of the European Communities (2011b), EU Readmission Agreements: Brief Overview of State of Play. Commission Staff Working Document

497

accompanying the Communication from the Commission to the European Parliament and the Council. Evaluation of EU Readmission Agreements. SEC (2011) 209, 210, 211, 212, Brussels. Council of the European Union, Council conclusions on EU-Turkey Readmission Agreement and related issues, 3071st JUSTICE and HOME AFFAIRS Council meeting, Brussels, 24 and 25 February 2011. http://www.consilium.europa.eu/uedocs/cms_data/docs/pressdata/en/jha/119501.pdf Groenendijk, K. and G. Elspeth (2010), Visa Policy of Member States and the EU towards Turkish Nationals after Soysal, Economic Development Foundation Publications, No: 232, March Guild, E. (2001), Moving the Borders of Europe, the inaugural lecture delivered at the University of Nijmegen. duygu, A. (2011), Europe, Turkey, and International Migration: An Uneasy Negotiation, Presentation at the Migration Working Group, 26 January 2011, European University Institute (EUI) Kirii, K. (2005), A Friendlier Schengen Visa System as a Tool of Soft Power: The Experience of Turkey, European Journal of Migration and Law, No.7, pp. 343367. Kirii, K. (2009), Harmonisation of Migration Policy and Turkeys Security Challenges, Discussion Paper Series, 2009 / 01, Centre for Economics and Foreign Policy Studies. Kruse, I. (2003), Creating Europe Outside Europe: Externalities of the EU Migration Regime, ECPR Conference Marburg, 18-21 September 2003, Submission to Panel 15-5 Theories of Europeanisation. Lavenex, S. (2001), Migration and the EU's new eastern border: between realism and liberalism, Journal of European Public Policy, No. 8: 1, pp. 24-42 Lavenex, S. (2006), Shifting up and out: The foreign policy of European immigration control, West European Politics, No. 29: 2, pp. 329 350 zcan, M., Ylmaz-Elmas F., Mutu C. and Kutlay M. (2010), Readmission In Terms of Turkey-EU Relations: Under Which Conditions? USAK report, USAK Papers No: 10-02, Ankara. Roig, A. and Huddleston, T. (2007), EC Readmission Agreements: A Re-evaluation of the Political Impasse, European Journal of Migration and Law, No. 9, pp. 363 387. Schieffer, M. (2003), Community Readmission Agreements with Third Countries Objectives, Substance and Current State of Negotiations, European Journal of Migration and Law, No. 5, pp. 343357.

498

Trauner, F. (2006), EU Justice and Home Affairs in the Western Balkans: the Politics of Exclusion and Inclusion, Paper presented to the EU Consent Conference 2006, Helsinki. Trauner, F. (2007), EU Justice and Home Affairs Strategy in the Western Balkans Conflicting Objectives in the Pre-Accession Strategy, CEPS Working Document No. 259, Centre for European Policy Studies, Brussels, February. Trauner, F. (2008), The Europeanisation of the Western Balkans: deconstructing the EUs routes of influence in justice and home affairs, Paper presented to the ECPR Fourth Pan-European Conference on EU Politics, Riga, September, 25-27, 2008 Trauner F. and Kruse I. (2008a), EC Visa Facilitation and Readmission Agreements: A New Standard EU Foreign Policy Tool?, European Journal of Migration and Law , No. 10, pp. 411438 Trauner F. and Kruse I. (2008b), EC Visa Facilitation and Readmission Agreements: Implementing a New EU Security Approach in the Neighbourhood, CEPS Working Document No. 290, Centre for European Policy Studies, Brussels, April. Trauner, F. (2010), Governance by conditionality, network governance or both? Studying EU internal security policies in the Western Balkans, Western Balkan Security Observer, No.18, pp. 41-52.

499

Avrupa Birliinin Balkan Politikas erevesinde Balkanlarda Gvenliin Salanmas Mehlika zlem Ultan* Giri Bu almada Avrupa Birliinin Balkanlarn gvenliinde ve istikrarnda nasl bir vizyona sahip olduu incelenmektedir. Makalede 1995 ylnda Royaumont Sreci ile balayan, 1996 ylnda Blgesel Yaklam Politikasnn izlenmesi, Avrupa Konseyi kararyla 1998 ylnda Balkanlarn Ortak D ve Gvenlik Politikasna dahil edilmesi ile devam eden srete Avrupa Birliinin Balkan politikasnda yaanan deiimler, Balkanlarda kan blgesel krizlerin Avrupa Birliine etkileri, Bat Balkan lkelerine ynelik gelitirilen ve yelik vaadine dayanan stikrar ve Ortaklk Sreci ile ortaya kan gelimeler ele alnmaktadr. Yugoslavya ve Kosova krizlerinde Avrupa Birliinin etkisiz kalmasna ramen Balkanlarda hala etkin olmasndaki en nemli etken, blgedeki lkelere verilen yelik perspektifidir. Avrupa Birlii iin ncelikli olan, Balkanlarn Avrupa iin tekrar bir sava ve istikrarszlk blgesi haline gelmesinin nlenmesidir. Bu dorultuda Avrupa Birlii, blge lkelerine yelik sz vererek devlet yaplarn glendirmelerini amalamakta, terr ve yasad g ile mcadele etmelerine yardm etmekte, etnik atma potansiyelini azaltmalar ve snr gvenliini salamalar iin destek olmaktadr. Avrupa Birliine gre Balkan lkeleri, Gneydou Avrupada yer almaktadr. Bu blgede yaanacak herhangi bir istikrarszln Avrupa Birliini dorudan etkileyecei gz nnde bulundurulduunda, Avrupa Birliinin blgede gvenliin salanmasnda etkin rol oynayaca ngrlmektedir. 1. Avrupa Birliinin Balkan Politikas Avrupa Birliinin Balkanlara ynelik bir politika yrtmeye balamasnn temellerini Ortak D ve Gvenlik Politikas (ODGP) almalarnda grmek mmkndr. ABnin ODGP oluturma konusundaki ciddi almalarna Souk Savan sona ermesi dneminde rastlanmaktadr. Bu dnemde Avrupa corafyasnda meydana gelen politik gelimelerle Avrupa Topluluu yesi devletler, d politikalarnda ortak bir bilince doru ynelme gereklilii duymulardr. Yaanan her krizle bu ihtiyacn aciliyeti daha kesin olarak ortaya kmtr. Bu ihtiyaca cevap verme istei, yeteri derecede ortak bir bilincin oluamamasndan ve farkl milli karlarn gzetilmesinden dolay tam olarak ortaya konulamamtr.1 ABnin Balkanlar politikasna arlk vermesinde balca iki etkenin olduu grlmektedir. Bunlardan birincisi; eski Yugoslavyadan arta kalan ve topluca ele alnmas gereken sorunlar zldkten sonra Balkanlarn tamamnn Avrupa ile btnlemesi durumunda gerekletirilebilirdi. Btnleme gereklemezse Balkanlarn ABnin snrnda fakir, istikrarsz, mlteci reten, gvenlik tketen, terrizm ve her trl kanun d faaliyetlerin yrtlmesine msait bir blge olarak
* 1

Ar. Gr.; Kocaeli niversitesi. Baak Kale, (2001). Avrupa Birliinin Balkan Politikas: elikiler inde Bir Yanlsama?, Balkan Diplomasisi, (Ed: mer E.Ltem), Birgl Demirta Cokun, Ankara: Asam Yaynlar, s.293.

500

kalmas mmknd.2 Souk Sava dnemindeki siyasi blnmlnn yerini bu srete, refah dzeyine dayal blnmlk alabilirdi. Bu sebeplerle, Balkanlardan kaynaklanacak sorunlar Avrupann geri kalannn ekonomik ve siyasal gvenliine zarar verme potansiyeline sahipti. Dolaysyla, d dnyadaki gelimelerin AB lkelerini olumsuz etkilemesini nlemekten hareketle ortak d politika mekanizmasn oluturan ABnin bu sorunlara byk ilgi gstermesi doald. kinci etken ise ABnin dnya politikasnda sz dinlenir ve gvenilir bir aktr olabilmesi iin ncelikle Balkanlardaki sorunlarn zmnde liderlik kapasitesini ispatlamas gerektii kanaatiydi. Kendi arka bahesi konumundaki Balkanlarda baarsz olacak bir rgtn dnyann baka yerlerindeki sorunlarn zmne ciddi siyasal katk yapmasnn beklenmesi mmkn deildi.3 Souk sava dneminin sona ermesiyle birlikte, Avrupada da yapsal dnmler meydana gelmitir. Souk sava dneminde olmayan bir AB-Comecon lkeleri ilikisi gelimeye balamtr. Bu geliim srecinde AB ve AB Komisyonu temel prensibe dayal bir stratejiye bavurmutur:4 Bunlardan ilki artlara uygunluk prensibidir. Bu prensibe gre AB komisyonun kurduu yakn ilikiler u koullarda gerekleecektir; serbest ve demokratik seim gerekletirilmesi, yasalara sayg, insan haklarna sayg, zellikle aznlk haklarna sayg ve pazar ekonomisinin oluturulmasna yardm edecek ekonomik reformlarn yerine getirilmesidir. kincisi ise ayrma prensibidir. Dou Avrupa lkelerinin Avrupa komisyonu ile ilikilerinde temel iskeleti oluturan her bireysel anlamann belirli maddeleri, her lkedeki mevcut koullara gre deikenlik gstermektedir. Son olarak blok blok pazarlk prensibidir. Bu nc prensip, dier iki prensibin sonucu olarak ortaya kmtr.5 Souk Sava sonras dnemde Avrupa Birlii gvenlik konularna yeni bir yaklam getirmitir. Buna rnek olarak, Avrupa Birlii ve ye devletleri 2000 ve 2005 yllarnda g ve kalknma yardmlarn da ieren gvenlik kayglarn dile getirmilerdir. Uluslararas ibirliinin artrlmas, demokratiklemenin desteklenmesi, hukukun stnl ve temel insan haklarna saygnn salanmas, gvenlii temin etmenin balca yntemleri olarak deerlendirilmeye balamtr.6 2. Balkanlarn Gvenliinde Avrupa Birlii Avrupa gvenlii, hem ulusal hem de uluslar-tesi bir olgu olarak deerlendirilmitir. Bu balamda uyuturucu ve insan kaakl, para aklama ve kalpazanlk ile terrizm, ulus-aan tehditleri oluturmulardr. Silahl kuvvetler, AB iinden kaynaklanan ulusal ya da uluslararas dzeydeki uyuturucu ve insan kaakl, para aklama, kalpazanlk ve terr gibi tehditlere kar kullanlamamtr. Javier Solana askeri uygulamalarn uygun dmeyecei bar koruma grevleri iin
AB yetkilileri tarafndan kullanlan Avrupann kara delii ifadesi bu durumu anlatmaktadr. Muhammet Faruk akr ve Hseyin Emirolu, (2009). Avrupa Sorunlarnn zmnde ABnin Liderlii: Kosovann Nihai Stats Meselesi (1999-2005), Uluslararas Hukuk ve Politika, Cilt.5, No.17, s.90-91. 4 Asl irin, (2002). Balkans In The Post Cold War Era: Quest For Stability and The European Union, stanbul: Obiv Yaynlar, s.6. 5 irin, a.g.e., s.6-8. 6 J. Ann Tickner, (1995). Re-visioning Security, Ken Booth and Steve Smith (eds.), International Relations Theory Today, Cambridge, Polity, s.175-178.
3 2

501

ortak bir polis gc oluturulmasn nermitir. Bu erevede Adalet ve ileri konularnda birlii stunu altnda EUROPOL kurulmutur. EUROPOL hem kolluk kuvvetlerine hem de istihbarat bilgilerine ulama olanana sahip klnmtr.7 2.1. Yugoslavya Krizi ve Avrupa Birlii Sovyetlerin ardndan Yugoslavyann da dalma srecini yaamas, blgesel dengeleri deitirmeye balamtr. Yugoslavyada AB diplomatik yolla bar salamaya alm, ye lkelerin uygulad farkl politikalar nedeniyle birleik, uygun ve tedbirli bir politika uygulanamamtr. Krfez Krizi srasnda d politika amalarn belirlemede baarsz olan Avrupa Topluluu, Souk Sava sona erdikten sonra kan ilk kriz olan Yugoslavya Krizinin bir Avrupa sorunu olduunu ve bu dorultuda etkin bir d politika oluturmas gerektiini dnyordu. Bunun yan sra, corafi yaknlk, mevcut ticari ilikiler, yardm ve ibirlii antlamalar ile Yugoslavyada meydana gelen gelimelerin Avrupann bar ve istikrarna ynelttii tehdit de Avrupa Topluluunun Yugoslavya Krizine karmasnn sebepleri arasnda saylabilmektedir. AT lkeleri bu srete Slovenya ve Hrvatistan, Avrupann istikrar iin tehdit unsuru olarak grm, kendilerini de Avrupada dzen ve istikrarn salanmasndan sorumlu tutmulard.8 Avrupa Topluluu Yugoslavya krizinin ilk aamasnda kararsz bir tutum sergilemitir. 1991 yl Haziran aynda Hrvatistan ve Slovenyann bamszlk ilan etmesinden sonra Federal Ordunun mdahalesi ile atmalar baladnda AT, Yugoslavyann toprak btnln desteklediini bildiren bir aklama yapmtr. AT Yugoslavya krizinin Hrvatistan-Srbistan atmalar olarak ifade edilen birinci aamasnda gzlemci gndererek durumu kontrol etmeye alrken, bir yandan da savaan taraflar arasnda arabuluculuk yapmtr.9 ATnin 1991de Yugoslavya Krizine mdahale edip etmeyecei konusunda siyasal tartmalar yaanmaktayd. AT, Yugoslavya sorununun Avrupann her yanna yaylmadan nlenmesi gerektiini dnyor ve ayrlk politikalarn Dou Avrupaya olduu kadar Bat Avrupaya yaylmasn da nlemek istiyordu. Hrvatistan ve Slovenyann bamszlnn desteklenmesi, Sovyetler Birliinin ayrlk cumhuriyetlerini, zellikle Baltk Cumhuriyetleri ve Grcistan cesaretlendirebilirdi. ATnin Yugoslavya Krizi nedeniyle tehdit edilen Avrupa gvenliinin istikrarn gvence altna almak iin ilk bataki siyasal stratejisi, Yugoslavya Federasyonunun varlnn devam ettirilmesinin desteklenmesiydi.10 Federal Ordu desteindeki Srplarn Hrvatistana saldrmas ile 1991 ortasnda balayan atmalar aralklarla devam ederken ATnin nerisi ile savaan taraflar 5 Kasmda Lahey Bar Konferansnda bir araya gelmitir. Konferansta ATnin Yugoslavyay oluturan Cumhuriyetlerin mevcut snrlarnn uluslararas snr olmasn ngren siyasal zm nerisi, ekonomik yaptrm tehditlerine ramen Srbistan tarafndan kabul edilmemitir. Konferansn ardndan atan taraflar
7

Glenn M. Segel, (2008). Avrupann Uyuturucu, Terrizm ve Para Trafii Asndan Gvenlii, (Der: Cem Karadeli), Souk Sava Sonrasnda Avrupa ve Trkiye, s.62-64. 8 Reneo Lukic and Allen Lynch, (1996). Europe from the Balkans to the Urals: The Disintegration of Yugoslavia and the Soviet Union, New York: Oxford University Press, s.253. 9 rfan Kaya lger, (2003). "Ortadou Sorunu ve Yugoslavyann Dalmasnn Avrupa D Politikas erevesinde Analizi, Stradigma, Say.8, s.70-72. 10 Lukic and Lynch, a.g.e., s.260.

502

arasnda tampon blge oluturulmas ve buralara bar gc askerleri yerletirilmesi nerilmitir. Bu konuda AT tarafndan bir eylemde bulunulmazken atmalarn younlaarak devam etmesi zerine BM Gvenlik Konseyi, Kasm ay sonunda Yugoslavyaya bar gc gnderme karar almtr.11 ATnin, Hrvatistan ve Slovenyann tek yanl bamszlk ilan etmelerini reddetmesi ATnin self-determinasyon hakkna bak asnn eletirilmesine yol amtr. Bu tr eletirilerle birlikte AT iinde siyasal ibirliinin bozulmasna ilikin belirtiler grlmeye balanmtr. Birbiriyle elien self-determinasyon hakk ve toprak btnl ilkeleri AT yeleri arasnda anlamazla neden olmutur. rnein, Danimarka ve Alman hkmetleri, Hrvatistan ve Slovenyann bamszlnn Avrupa Gvenlik ve birlii konusundaki 1975 Helsinki Nihai Senedindeki kendi mukadderatlarn tayin hakk ilkesine gre tannmasn savunmulardr.12 Bu tanmayla ilgili genel anlay, Almanlar self-determinasyon hakk sayesinde kendi birliklerini gerekletirdiklerine gre, ayn hak Hrvatistana da tannmaldr eklinde ele alnmtr. AB ierisinde Almanyann Balkanlar iin revizyonist bir perspektif gelitirdii noktasnda pheler uyanmtr. Fransz basnna gre ise Almanya byk gler arasnda yerini alarak bir dnya politikas gelitirmeye balamtr. Almanya bu konuda Fransa, ngiltere ve ABDnin grlerine kar gelmi ve bu Almanyann d politikasnda radikal bir deiiklik olarak alglanmtr. ki Almanyann birlemesinden sonra yrtt d politikada Almanya, ok daha aktif bir rol stlenmi ve bunu her frsatta gstermekten ekinmemitir.13 ngilterenin Yugoslavyaya kar yrtt politikann en fazla tartmaya yol aan noktas Slovenya, Hrvatistan ve Bosna-Hersekin tannmas konusu olmutur. Krizin balangcnda toprak btnl konusunda srarc davranrken, ayn yln Temmuz ayna gelindiinde; toprak btnlnn salanmas konusunda ilk phelerini aklamak durumunda kalmtr. Her ne kadar dier AT ye lkelerini kendisi uyararak, politik bir zme ulamadan erken tanma kararnn cumhuriyetler arasnda iddete neden olabileceini belirtmise de, ngiltere, 15 Ocak 1992 tarihinde Slovenya ve Hrvatistan, 7 Nisan 1992 tarihinde de Bosna-Herseki tanmtr.14 Yugoslavya krizinde AT iin dnm noktas Vukovar kentinin dmesi olmutur. Kentin Srplarn eline gemesinden sonra AT tarafndan yaplan aklamada koullarn olumas halinde, Yugoslavyadan ayrlan cumhuriyetlerin 15 Ocak 1992den itibaren tannabilecei ifade edilmitir. Bu erevede bamszlk ilan eden cumhuriyetlerin tannma yeterliliklerini saptamak iin Fransz hukuku Robert Badinter bakanlnda bir komisyon kurulmutur. Komisyonun grevi, bamszlk ilan eden lkelerin ekonomik yeterliliklerini ve insan haklar ve demokrasi bakmndan iinde bulunduklar durumu saptamak olarak belirlenmitir. 1 Temmuz 1991 tarihinde Almanya Babakan Helmut Kohlun self-determinasyon hakknn tannmas gerektiini aklamas ile ortak cephe dalmtr. Dolaysyla Almanya 23 Aralk 1991de daha nce bamszlk ilan eden Hrvatistan ve Slovenyay tanmtr. Bylece Yugoslavyann zlmesinin geri dnlmez bir
11 12

lger, a.g.m., s.11-12. Lukic and Lynch, a.g.e., s.255. 13 Dursun Aslan, (1999). Souk Sava Sonras Almanya, Avrasya Dosyas, Cilt.5, Say.4, s.106. 14 Kale, a.g.e., s.295.

503

noktaya ulat ortaya km ve ayn zamanda AT ortak d politikasnn zayfl meydana kmtr.15 BMnin olduu gibi, ABnin de Yugoslavya savalarn sona erdirerek srekli bir barn salanmasnda baarsz olmasnn temel nedeni, ye devletlerin ulusal karlarnn atmasdr. Siyasal adan farkl karlara sahip olmalar, ortak bir d politika izlenmesi teebbslerini baarszla uratmtr. Bu nedenle, AB ksa sre ierisinde Alman-Fransz rekabeti nedeniyle kutuplara ayrlm, Srbistan ve Karadaa ynelik alnmas gereken nlemler konusunda ilemez hale gelmitir. Yugoslavya Krizinde ABnin baarsz olmasnn bir dier nedeni de, krizin ye devletlerin Yugoslavyaya ynelik ulusal karlarn gncelletirme aamasnda ortaya km olmasdr. Yugoslavyann Souk Sava zamanndaki stratejik neminin azalmas, ye devletlerin blgeye ynelik karlarnn yeniden ekillendirilmesine yol amtr. Byle bir durumda ATnin Yugoslavyada askeri politika izlenmesinde hzl davranmas beklenememektedir.16 2.2. Bosna Krizi ve Avrupa Birlii Bosnada 1992-1995 dneminde yaanan savan ancak ABDnin lider roln stlenmesi sonucu 1995te durdurulabilmesi ve kurulan bar dzeninin de ancak ABDnin arabuluculuu ile gerekleebilmesi, ABye bu blgenin sava sonras yeniden inasna ynelik daha fazla sorumluluk stlenme grevini yklemitir. AB barn tesisinden sonra, daha ok ekonomik ierikli ve savan yaralarn sarmay amalayan projelerle blgede faaliyet gstermeye balamtr. Bu dorultuda ABnin blgeye ynelik politikasnn, aresizlikten renme srecine doru gelien bir izgiyi takip ettiini sylemek mmkndr.17 Yugoslavya krizi, AT'nin siyasal itibarn olumsuz ynde etkilemitir. 1991 ortasndan 1995 sonuna kadar devam eden atmalarn AT'nin uluslararas toplumda adn ne karan bir eylemi olmamtr. Bar gc operasyonlarnda ve NATO nclnde 1995'in ikinci yarsnda yaplan hava mdahalesinde kimi AT lkeleri aktif olarak yer almlardr. Ancak bu eylemler AT adna yaplmam, ulusal kimliin ne kmasyla veya baka uluslararas rgtlerin emsiyesi altnda gereklemitir. Tm bu sre iinde, zellikle atmalara mdahale bakmndan AT'nin Avrupa Siyasi birlii ve daha sonra ODGP erevesinde dikkat eken bir eylemde bulunmad grlmektedir. Almanya'nn dier AT lkelerini beklemeden Slovenya ve Hrvatistan' tek bana tanmas, Yunanistan'n Makedonya'nn ad nedeniyle AT lkelerinin ortak tutumlarn engellemesi, atmalara mdahale konusunda ngiltere ve Fransa arasndaki gr ayrlklar ve AT'nin saldrlar karsnda eylemsizlii, Maastricht Antlamas ile oluturulan ODGP'den beklentilerin dmesine neden olmutur.18 1992-95 Bosna-Hersek Sava Avrupa Gvenlik ve Savunma Politikasnn (AGSP) ekillenmesinde nemli bir role sahiptir. AB, yakn corafyasnda kendi deerlerinin ve temel ilkelerinin hie saylmasyla kar karya kalmtr. Bu durum
lger, a.g.m., s.70-72. Gndz Aktan, (1999). Avrupa Birliinin Bizde ve Onlarda Yaratt Kimlik Krizi, Foreign Policy, Say.6, s.61. 17 zlem Terzi, Avrupa Birliinin Balkanlarn Geleceine Ynelik Vizyonu, s.1, http://www.balturk.org.tr/beta/content.asp?CategoryID=401&contentID=618, (16 Mart 2011). 18 lger, a.g.m., s.14.
16 15

504

karsnda pasif bir tavr sergilemi ve ortak bir strateji retmekte baarsz olmulardr. 1992de Yugoslavyann dalmasyla Bosnada kan sava 1995te Dayton Bar Antlamasnn imzalanmasyla sona ermitir. Antlamann imzalanmasndan itibaren BM Uluslararas Polis Grev Gc, Bosnadaki yerel dengeleri koruma grevini yrtmtr. Dayton Antlamas uyarnca Bosnaya gnderilen BM Uluslararas Polis Gcnn yerine 1 Ocak 2003te balayan Avrupa Birlii Polis Misyonu (EUPM) gemitir. Bu misyon, AGSP kapsamnda balatlan ilk sivil kriz ynetimi misyonu olma zelliini de tamaktadr. Aralk 2009da grev sresi uzatlan Polis Kuvveti 2011 ylnn sonuna kadar Bosnada kalacaktr.19 EUPMnin grevi orta ve st kademe polislere danmanlk ve gzetim grevi yapmaktr. BM Polis Gc polis faaliyetlerine katlrken, EUPMnin katlmad grlmektedir. EUPMnin; yerel polis organlarnn sorumluluklarn ve standartlarn ykseltmek, polis yaplanmasnn reformunu desteklemek ve polis glerine organize sularla mcadelede, zellikle devlet dzeyinde savclk ve adli almalarn gelimesini salayarak yardm etmek eklinde temel grevi vardr.20 AB Polis Gcnn %80 AB yesi lkelerden, %20si ise nc lkelerden salanmtr. Trkiye de bu gce 12 personelle katkda bulunmutur.21 Bosna Hersek i savanda bar gc grevlerini BM emsiyesi altnda NATO yerine getirmitir. NATO'nun Almanya'da bulunan Kuzey Ordu Harekat Merkezi, UNPROFOR (United Nations Protection Force) almalarna destek iin Bosna Hersek'e kaydrlmtr. Bu dnemde Adriyatik denizi ve Tuna nehrinde NATO ve BAB tarafndan ortaklaa olarak Karada ve Srbistan'a kar deniz ablukas uygulanmtr. Bosna zerinde uua yasak blgeler, UNPROFOR'a hava destei ve Bosna Hersek iindeki "gvenli blgeler"in korumas ise talya'da bulunan NATO hava ssnden ynetilmitir.22 UNPROFOR'un Hrvatistan ve Makedonya'daki ilevi geleneksel bar gc snrlar iinde kalrken Bosna Hersek operasyonu insani konvoylar ve gvenli blgeleri korumakla snrl olmasna ramen ou kez g kullanmay gerektirecek koullar altnda gereklemitir. Ancak BM Genel Sekreteri'nin zel temsilcisi bar gc operasyonlarn zora sokmamak ve bar gcne destek veren hkmetlerin askerlerini tehlikeye atmamak iin g kullanlmasna izin vermemitir.23 Bosna-Hersekte AB Askeri Operasyonu (Althea) 2 Aralk 2004te, NATOnun SFOR (The Stabilisation Force) operasyonunu sonulandrmas ve BM Gvenlik Konseyinin 1575 sayl karar ile Bosna Hersekte bir AB gcnn oluturulmasna karar vermesinden sonra balamtr. Althea, NATO kaynaklarna ABnin ulam salanarak gerekletirilmitir. Bu operasyonun amac; Dayton

Marco Overhaus, (2009). Operation Althea and the EU Police Mission in Bosnia and Herzegovina: Implementing the Comprehensive Approach, The EU as a Strategic Actor in the Realm of Security and Defence?, (Ed: Muriel Asseburg and Ronja Kempin), s.17. 20 Aslhan P. Turan, (2010). Avrupa Birlii Gvenlik Aktr Olmaya Ne Kadar Yakn?, Bilge Strateji, Cilt.1, Say.3, s.43. 21 Fehmi Aca, (2010).Bat Balkanlarn Geleceinde Avrupa Birlii ve Trkiyenin Rol, Giriimcilik ve Kalknma Dergisi, Vol.5, No.1. s.54. 22 lger, a.g.m., s.13. 23 lger, a.g.m., s.13.

19

505

Antlamasna uyulmasnn devamn salamak ve YUCMda sava sular ile sulanan kiilerin yakalanmasna yardmc olmaktr.24 Bosnadaki grev BMden ve NATOdan devralnd iin aslnda tam anlamyla ABnin AGSP harekat olarak deerlendirilmemelidir. AGSPnin ne kadar ilevsel olduunu anlamak iin herhangi bir kriz veya atma annda ABnin kendi imkanlaryla ne kadar abuk ve etkili mdahale edebileceinin grlmesi gerekmektedir.25 Genel olarak AB, hem Bosna-Hersekde, hem de Yugoslavyada, ye lkelerin dengesiz gc, genel bir d politika uygulayamama, gvenlii salamadaki yetersizlik ve birliin dayanma sergileyememesinden dolay ara bulucu olmada baarszla uramtr.26 Avrupa Birlii gnmzde dolayl ve askeri olmayan ekilde, Avrupada gvenlii salayan en nemli aktr olarak grlmektedir. Avrupada atmalarn nlenmesi, atma ynetimi ve atma sonucu barn salanmasnda etkili bir rol oynamaya almaktadr. Bu amala, ABnin Balkanlarda farkl faaliyetlerde bulunduu grlmektedir. Gnmzde Avrupann gvenliinin salanmasnda uluslararas kuruluun (AB, NATO ve AGT) nemli rol oynayaca sylenmektedir. Avrupann oluturduu yeni gvenlik sisteminin baars, Balkanlarda ortaya kabilecek krizlerin nlenebilmesinde ne derece aktif ve etkili olabileceine baldr. SSCBnin k ile ortaya kan milliyetilik ve etnik atmalar, 21. yzylda da nemini korumaya devam edecektir. Bu gvenlik boluunun yeni Avrupa Gvenlik Sistemi ile giderilmesi, ABnin ncelikli hedefleri arasnda yer almaktadr. Ortak gvenlik, kurumsallatrlm karlkl bamllk ihtiyac, Avrupa gvenliinin tek ve niter yapsnn reddedilmesi, kurumsal bir hiyerari olmadan birbirine bal ve st ste gelen bir sisteme dayal olmas, ilevsel eitlilik olmas, askeri yaplarn ncelikli olmamas, karlkl savunma stnlnn yaratlmas, Avrupada nkleer caydrma ilevi olmas ve Avrupa btnlemesi, yeni Avrupa gvenlik sisteminin vazgeilmez unsurlar olarak grlmektedir. Bu dorultuda, Avrupada bar ve dzeni salamada en iyi yol, Avrupann btnleme srecini yaygnlatrmak ve derinletirmektir.27 3. Avrupa Birliinin Balkanlarla Etkileimi Avrupa Birlii, Balkanlarda yaanan krizler sonucunda, blgede istikrar salamak adna baz giriimlerde bulunmutur. Bunlardan ilki 1995 ylnda balayan Royaumont srecidir. 3.1. Royaumont Sreci Avrupann gneyinde istikrar ve iyi komuluk ilikilerini tevik etmek adna, 12 Aralk 1995 tarihinde, AB, Rusya, ABD ve Gneydou Avrupa lkelerince eski Yugoslavyay kapsayan Dayton Bar Antlamasn desteklemek iin
24 25

Terzi, s.2. Turan, a.g.m., s.44. 26 irin, a.g.e., s.14. 27 Hasret omak, (2005). Avrupada Yeni Gvenlik Anlaylar ve Trkiye, stanbul: TASAM Yaynlar, s.97-102.

506

Royaumont sreci balatlmtr. Sre, tm Orta ve Dou Avrupa lkelerine ynelik olan Avrupa stikrar Paktnn (Balladur Plan) daha nce yapt gibi, srecin Avrupa Gvenlik ve birlii Tekilatna braklmasn tevik etmektedir.28 Royaumont Srecine eski Yugoslavya'y oluturan Bosna-Hersek, Srbistan Karada, Makedonya, Hrvatistan ve Slovenya ile bu lkelere komu olan Arnavutluk, Macaristan, Bulgaristan ve Romanya'nn yan sra Trkiye, AB'ye ye lkeler, Rusya ve ABD katlmtr.29 3.2.Blgesel Yaklam ABnin Bat Balkan politikas, ABnin dileri ve savunma alanndaki gvenilirliini len bir test olarak dnlmektedir. Ayrca, AB yelik perspektifinin Eski Sovyet lkelerinde istikrarn salanmas asndan tad nemli rol dikkate alndnda, ayn unsurun Bat Balkan lkeleri iin de geerli olabilecei ihtimalinin son derece yksek olduu grlmektedir. Bat Balkanlarda istikrarn salanmasnn ABnin en nemli uzun vadeli karlarndan biri olduu gerei gz nnde bulundurulduunda, ABnin bu blgeye ynelik geni kapsaml bir politikay benimsemesi olumlu bir gelime olarak yorumlanmaldr.30 ABnin temelinde iyi komuluk ilikileri vardr. Bu sebeple blgesel ibirlii fikri hem siyasi hem ekonomik adan daha mantkl grnmektedir.31 Balkanlara ynelik politikalarnda ortak bir tavr sergileyemeyen Avrupa Birlii, Maastricht Antlamas ile yeniden yaplanma srecine girmi, Yugoslavyada meydana gelen gelimelerin talya, Almanya ve zellikle de Yunanistan tehdit etmesi sonucu, d politika konusunda yeni admlar atmann gerekliliini grmtr. ABnin 1996 sonras Blgesel Yaklam olarak adlandrd bu politika, eski Yugoslavya corafyasndaki devletler ile Arnavutluka yneliktir ve sz konusu politikayla bu devletler arasnda ibirliinin gelitirilmesi, ekonominin ve altyapnn yeniden inas, serbest pazar ekonomisine geiin salanmas iin Topluluk fonlarndan yardm yaplmas ngrlmtr. Blgesel Yaklam politikas, ABnin 1990larn ikinci yarsndaki Balkan politikasnda yaanan deiimin en nemli gstergesi olmutur. Bu yaklamn amac, 1995 ylnda imzalanan Dayton Antlamasnn nemini arttrmak, ekonomik baar ve politik istikrar salamaktr.32 Bat Balkan lkelerini ABye yaknlatracak olan Blgesel Yaklamn demokrasinin ve hukukun stnlnn geliimi eklinde siyasi; lke ekonomilerinin yeniden yaplandrlmas eklinde ekonomik amalar bulunmaktadr. AB ile ortaklk ilikisi bulunmayan tm Bat Balkan lkelerini iine alarak, mali yardmlar, ticari-ekonomik ibirliini ve anlamalar da kapsayacak biimde ikili ilikilerin gelitirilmesi iin yerine getirilmesi gereken kriterler ve her lke iin ayr artlar belirlenmitir. Her lke iin geerli olan genel artlar ise; mltecilerin evlerine dnnn salanmas, AB yesi lkelerde kaak olarak bulunan vatandalarn geri
rfan Kaya lger, (2003). Avrupa Birlii Ansiklopedisi, stanbul: AB-Trkiye birlii Dernei Yayn, s.140. 29 Murat Kavalal, s.37-38. 30 Jacques Rupnik, (2005). Europes Challanges in the Balkans, A European Perspective, European Security Forum, s.6. 31 Olli Rehn, (2007). Avrupann Gelecek Snrlar: Trkiye Bir Kpr m, Kprba m, Yoksa Ergime Potas m?, stanbul: 1001 Kitap, s.119. 32 Terzi, a.g.m., s.3.
28

507

kabul, Dayton Anlamasnn uygulanmas, insan ve aznlk haklarn gelitirilmesi, serbest seimlerin yaplmas ve iyi komuluk ilikilerinin gelitirilmesi iin iyi niyetli olunmas eklinde sralanabilmektedir.33 Blgesel Yaklam blge lkeleri arasnda ekonomik ve siyasi ilikileri gelitirmeyi amaladysa da drt yl sren bir atma dneminin hemen ardndan gelmesi sebebiyle somut neriler getirmedii grlmektedir. Blgesel Yaklamn baars mali kaynaklarn yetersizlii ve blgesel bir yaklam sunmakta yetersiz kalmas sebebiyle snrl kalmtr. Nitekim Kosovada atmalarn balamas bir kez daha ABnin blgeye istikrar getirme abalarnn ok ie yaramadn gstermitir.34 Blgesel yaklam, Blgesel Yaklamda ngrlen lkelerin AB ile likilerinin Gelitirilmesinde artllk Uygulanmas raporu nda, 29 Nisan 1997de Genel likiler Konseyi tarafndan belirlenen, politik ve ekonomik koullara uygunlua dayanmaktadr. Blgesel yaklamn gelitirilmesi iin, AB komisyonu be lkeye (Makedonya, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Hrvatistan ve Yugoslavya Federal Cumhuriyeti), istikrar ve kurumsallama antlamasn nermitir. Bylelikle bu lkeler AB ile ilikilerini srdrme ve ilerletme frsatn yakalamlardr. Baka bir deyile AB bu lkelere tam birleme yolunu amtr.35 3.3. stikrar ve Ortaklk Sreci Olumlu siyasal ortam ve yukarda deinilen gerekelerden hareketle ABnin Mays 1999 Kln Zirvesinden itibaren gelitirmeye balad Balkan politikas iki mekanizmadan olumaktayd. Bunlardan ilki stikrar Paktyd. ATnin Balkanlarda yaanan atmalarn sona erdirilmesinde urad baarszlktan kayglanan ve Orta ve Dou Avrupada gelecekte ortaya kabilecek yeni Yugoslavyalar engellemek isteyen Fransz Dileri Bakan Edouard Balladur, Nisan 1993te Orta ve Dou Avrupa devletlerine bir istikrar pakt nerisinde bulundu. Bu istikrar pakt, Orta ve Dou Avrupa devletlerinin birbirleriyle olan iktisadi, siyasi ve sosyal ilikilerini normalletirmelerine imkan verecek bir mekanizma salamt. Bu nerinin sonucunda Fransa, 1994te etnik ve kltrel dmanlklar tartmak amacyla krk Avrupa lkesinden temsilcileri bir araya getiren Avrupann istikrar konulu bir konferansa ev sahiplii yapmt. Konferanstan sonra, Avrupann gvenliini artrmak ve Orta ve Dou Avrupa devletlerini AB yeliine hazrlamak iin gayr resmi olarak Balladur Plan adyla anlan bir Avrupa stikrar Pakt tasarlanmtr. Pakt, Orta ve Dou Avrupa devletlerinin ihtilaflarna aklk kazandrmak ve bu konuyu zmlemek amacyla kendi aralarndaki antlama ve anlamalarn birletirilmesini iermektedir. Avrupa stikrar Paktnn, ABnin ortak dileri ve gvenlik politikasnn ilk ortak eylemlerinden biri olduunu sylemek de mmkndr.36 kinci mekanizma stikrar ve Ortaklk Sreciydi. Balkanlarn tekrar bir sava ve istikrarszlk blgesi haline gelmemesi iin, AB blge lkelerine yelik sz vermitir. Komisyon, Yugoslavyann dalmasndan sonra Dayton ve Erdut anlamalaryla salanan bar ortamna katkda bulunmak amacyla blgenin
33

Mirzet Mujezinovi, (2007). Avrupa Birliinin Bat Balkan Politikas erevesinde Bosna Hersek ile likileri, Uluslararas Hukuk ve Politika, Cilt.3, Say.12, s.69. 34 Terzi, a.g.m., s.3. 35 irin, a.g.e., s.17. 36 Desmond Dinan, (2005). Avrupa Birlii Ansiklopedisi, stanbul: Kitap Yaynevi, s.236-237.

508

kalknmasna ynelik almalar yapmaya balamtr. 2000 ylnda AB ye lkeleri, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Hrvatistan, Makedonya, Slovenya, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, AB Komisyonu, ODGP Yksek Temsilcisi, BM Genel Sekreteri zel temsilcilii, Gneydou Avrupa stikrar Pakt Koordinatrl ve Bosna-Hersek Yksek Temsilciliinin hazr bulunduu Zagrep Zirvesinde, ABnin Balkanlara ynelik politikasnn temelini oluturan stikrar ve Ortaklk Srecinin (Stabilisation and Association Process-SAP) balamasna karar verilmitir.37 stikrar ve Ortaklk Sreci, ABnin gnmzde Bat Balkanlara ynelik izledii politikann temel erevesini oluturmaktadr. Blgede istikrar salamay ve blgenin AB ile ilikilerini derinletirmeyi hedefleyen srete, siyasi ve ekonomik reformlar konusunda gerekli ilerlemeyi salayan lkelerle istikrar ve ortaklk anlamalar yaplmaktadr.38 En nemli amac Balkanlardaki lkeleri AB yeliine hazrlamak olan bu anlamalar kapsamnda verilen btenin kullanld alanlar; yeniden yaplanma, demokratik istikrar, bar ve snmaclarn geri dn, kurumsal ve hukuksal gelime, AB normlarna ve yaklamlarna uyum, demokrasi ve hukukun stnlnn glendirilmesi, insan haklar, sivil toplum ve medya ile serbest piyasa ekonomisinin ileyii, srdrlebilir ekonomik ve sosyal kalknma eklinde sralanabilmektedir. Bu dorultuda, Balkanlardaki lkelerin kendi aralarnda ve AB yeleriyle daha yakn ilikiler kurmalarnn desteklenmesi amalanmaktadr.39 stikrar ve Ortaklk Srecinin unsurlarndan biri stikrar ve Ortaklk Anlamasdr (Stabilisation and Association Agreement-SAA). SAA, istikrar ve Ortaklk Srecindeki Bat Balkan lkelerine ynelik nc nesil Avrupa Anlamalarn temsil etmektedir. AB ve ilgili lke arasndaki anlama niteliindeki SAAnn lke mevzuatlarna stnl olup balayc bir belge niteliindedir. 2004 ylnda ABye giren Merkezi ve Dou Avrupa lkelerinin imzaladklar Ortaklk Anlamalarndan farkl olarak, SAAnn imzalanmasyla Bat Balkan lkelerine adaylk stats deil, potansiyel aday stats verilmektedir. Ayrca isminden de anlald gibi SAA, Ortaklk Anlamalarnn iermedii youn blgesel ibirliine ve blge lkeleri arasndaki ilikilerin ilerlemesine dayanmaktadr.40 Bat Balkan lkeleriyle bu anlamalarn imzalanmas AB koullarnn yerine getirilmesine bal klnmtr. stikrar ve Ortaklk Anlamalar, blgesel ibirlii, demokratikleme, sivil toplumun geliimi ve devlet kurumlarnn oluturulmas konularna odaklanmaktadr. Bu erevede anlamalar ncelikle bu lkelerin ABye katlm perspektifine sahip olmalar, ABnin tek yanl olarak sunduu ticaret tercihlerinden faydalanmalar, ekonomik ve mali yardm almalarnn yan sra, polis ve adli mekanizmalarn glendirilmesi, hukukun stnlnn salanmas, yolsuzlukla mcadele, kamu ynetiminin etkinliinin artrlmas ve sivil toplumun

Conclusions, Zagreb Summit 2000, http://www.consilium.europa.eu/ueDocs/cms_Data/docs/pressdata/en/er/Declang4.doc.html. (03.04.2011). 38 Ismail Kadare, Predrag Simic, Ljubomir Frckoski and Ylber Hysa, (2001). The Southern Balkans: Perspectives from the Region, Chaillot Paper, No.46, s.31-32. 39 Dinan, a.g.e., s.46-47. 40 Mujezinovi, a.g.m., s.72.

37

509

gelitirilmesi, mlteciler iin insani yardm, rgtl su ve kaaklkla mcadelede ibirlii ve blgesel ibirliinin oluturulmas gibi konular iermektedir.41 1920 Haziran 2000de dzenlenen Feira Zirvesi sonu bildirgesinde, ABnin art koyduu reformlar, blgesel ibirlii ve demokrasinin stnl ilkesini kabul eden Bat Balkan lkelerinin potansiyel birer AB aday lke olduklar vurgulanm ve AB-Bat Balkan Zirvesinin dzenlemesi kararlatrlmtr. Bylece, Bat Balkan lkeleri arasndaki ilikiler asndan istikrarn salanmasnn ardndan, bu lkeler ABye yelik konusunda daha ak bir perspektife sahip olacaklardr. Bunlarn salanmas iin SAP erevesinde birka ara gelitirilmitir:42 stikrar ve Ortaklk Anlamas: Merkezi ve Dou Avrupa lkelerinin btnleme srecinde uygulanan Avrupa Anlamalarndan ilham alan bu anlamalar, AB yelii vaat etmektedir. stikrar ve Ortaklk Anlamalarnn temel amac, ilgili lkeler ve AB arasnda bir serbest ticaret alannn oluturulmasdr. ktisadi ve mali yardm: Drt alanda harcanmak zere bir CARDS (Yeniden Yaplandrma, Kalknma ve stikrar iin Topluluk Yardm) btesi tesis edilmitir. Bu alanlar; yeniden yaplandrma, demokrasi geliimi ve yerinden edilmi insanlarn evlerine geri dn, kurumlar ve yasama organlarnn gelitirilmesi, srdrlebilir ekonomik ve mali kalknma, blge ii ve AB ye lkeleri ile ilikilerin gelitirmesidir. Tek tarafl ticari ayrmclk: AB, tek tara olarak Bat Balkan lkelerinin ABye ihracatnda pazara serbest giri uygulamasn getirmitir. Yerinden edilmi insanlarn evlerine geri dn iin insani yardm. Adalet ve iilerinde ibirlii: Organize sular ve uyuturucu kaaklna kar mcadele, snrlarn kontrol ve yasad gn engellenmesidir. Blge dzeyindeki diyaloun gelitirilmesi. 1 Ocak 2003 tarihinde AB Dnem Bakanln devralan Yunanistann d ilikilerindeki nceliinin bir sonucu olarak, 21 Mays 2003 tarihinde AB Komisyonu tarafndan hazrlanan ve ABnin Bat Balkanlar politikasnn daha da gelimesini salayacak olan neriler, 19-20 Haziran 2003 tarihinde dzenlenen Selanik Zirvesinde ele alnmtr. nerilerde, ksa ve orta vadede ncelikle gerekletirilmesi gereken reform ve uyum almalarn deerlendirecek Avrupa Ortakl raporlarnn hazrlanmas yer almaktadr. lerleme raporlarna benzer bu raporlar sayesinde, Bat Balkan lkelerinin reform srelerinin takip edilmesi kararlatrlmtr. Selanik Zirvesinde glendirilen stikrar ve Ortaklk Sreci, yeni unsurlara dayanarak Bat Balkan lkelerinin ABye katlm srecine netlik kazandrmtr.43

Siret Hrsoy, (2010). The European Union Foreign and Security Actions and the Western Balkans, Turkish Journal of International Relations, Vol.9, No.1, s.93. 42 zlem Terzi, (2004). The Next Enlargement of the EU: Balkans and Where Turkey Stands, Turkish Review of Balkan Studies, Vol.9, s.240-241. 43 Wim van Meurs, (2003). The next Europe: South-eastern Europe after Thessaloniki, South East Europe Review, No.3, s.9-11.

41

510

3.4. Gvenlik Stratejisi 12-13 Aralk 2003te Avrupa Konseyinde kabul edilen Avrupa Gvenlik Strateji Belgesi, mevcut kresel gvenlik evresi hakknda bilgi vermekte, ABnin bu evredeki rolnden bahsetmekte, gvenlik frsatlar ve tehditlerini belirtmekte ve ABnin hangi politikalar kullanmas gerektiini akla kavuturmaktadr.44 Bu dorultuda, Avrupada gvenlie ynelik be tehdit; terrizm, kitle imha silahlarnn yaylmas, devlet sistemlerinin kmesi, blgesel atmalar ve rgtl sutan olumaktadr. Belgede, ABnin ortak bir d politika ve etkin bir kriz ynetimine ynelik admlar att belirtilmitir. ABnin Balkanlarda ortaya koyduu aralarn yannda etkin olarak kullanabilecei aralara da sahip olduu, ancak daha aktif, daha btnleik ve daha yetenekli olunabilirse bu aralarn hayata geirilebilecei belirtilmitir.45 Bu sorunlar zlene kadar, Bat Balkanlar AB iin bir gvenlik tehdidi oluturmaya devam etmektedir. AB, bu nedenle blgede gvenlik sektr reformu ile ilgilenmekte ve zellikle snr ynetimlerinin sivilletirilmesi gibi reformlarn gerekletirilmesini istemektedir.46 Bosna-Hersek ve Kosova krizlerinde Avrupa Birliinin hibir karar almamas, hareketsiz kalmas birok eletiriye neden olmutur. Bu olaylarn sonucu olarak balayan kitlesel g, istikrarszlk ve toplumda ykselen huzursuzluk, Avrupa gvenliini tehdit eden unsurlarn oalmasna yol amtr. Hem ye lkelerin kamuoylarnda hem de uluslararas kamuoyunda, Birliin prestiji sorgulanmaya balam ve inandrclnda d yaanmtr. Askeri gc itibariyle, yaanabilecek herhangi bir atmay sonlandracak kapasiteye sahip olmad ortaya kan ABnin Avrupa gvenliinde tek bana ve nc bir rol alamayaca grlmtr.47 1999 askeri mdahalesi ile AB, hem ortak d ve savunma politikas mekanizmalarn hem de Balkanlardaki roln yeniden deerlendirmitir. Kosovaya ABD liderliinde mdahale edilmi olmasna ramen mdahale sresince AB lkelerinin btnlk iinde hareket etmesi, ABnin Balkanlara ynelik giriim balatmas asndan olumlu bir gelime olarak grlmekteydi. Fakat asl belirleyici gelimenin, 2002-2003te trans-Atlantik gr birlii olumasyla yaandn sylemek mmkndr. AB ve ABD arasnda terrizm ile mcadelede uygulanacak yntem ve Irak konusunda yaanan gr ayrlklarna ramen, ABnin Balkanlarda liderlik stlenmesi ynnde kararlar alnmtr. Her iki tarafa gre de Balkanlar sorun reten bir blge olmaktan karlmal, AB ve NATO ile btnlemeleri salanmalyd. Bylece 1995 Bosna-Hersekteki savaa mdahalenin ardndan Dayton Anlamas ile ABD ve Avrupann balatt giriim nihai amacna ulam olacakt.48 Haziran 1999 ncesinden farkl olarak bu kez AB hem ortak d politika ve savunma politikalarn gelitirmek hem de Balkanlarda ykmllkler stlenmek
44

Taylan zgr Kaya, (2009). Identifying the EUs Foreign and Security Policy Roles, Uluslararas Hukuk ve Politika, Cilt.5, No.17, s.116. 45 Haim Trker, (2007). Avrupa Gvenlik ve Savunma Politikas, Ankara: Nobel Yayn Datm, s.47-48. 46 Asle Toje, (2005). The 2003 European Union Security Strategy: A Critical Appraisal, European Foreign Affairs Review, Vol.10, s.129. 47 Zeynep Ycel, (2008). Avrupa Birliinin Genileme Politikasnn Gvenlik Boyutu, Uluslararas Hukuk ve Politika, Cilt.4, No.4, s.43. 48 Aristotle Tziampiris, (2005). Kosovos Future Sovereignty: A Role For European Union, Southeastern Europe&Black Sea Studies, Vol.5, No.2, s.285.

511

iradesine sahipti. ABDde ise 2000 ylnda iktidara gelen Bush ynetimi Balkanlarda sorumluluklarn Avrupallara devretmeye niyetliydi ve bu yndeki eilimi 11 Eyll 2001 saldrlarndan sonra daha da glendi. Balkanlarn Avrupa ile btnlemesi iin gerekli ynetim, gvenlik, hukuk ve ekonomi sektrlerindeki reformlara Avrupa nclk edecek, ABD ise yardmc olacakt.49 ABnin Balkanlara ynelik temel hedefleri arasnda; etnik atmalarn tekrar balamamas iin tedbir alnmas, yoksulluk ve savatan kaynaklanan gn azaltlmas, demokrasinin gelitirilmesi, insan haklar ve aznlk haklarnn korunmas, blge lkeleri ile Bat Avrupa arasndaki refah farknn kapatlmas iin pazar ekonomisinin kurulmas ve istikrarl ekonomik byme politikalarnn gelitirilmesi gibi hedefler saylabilmektedir.50 4. Balkanlar ve Avrupa Bat Balkanlarn Avrupallamas srecinin baz snrlar olduunu sylemek mmkndr. Demetropoulounun saptad bu snrlar drt ekilde snrlanmaktadr:51 Yapsal snrlar: O toplumun tarihi geliiminden kaynaklanan doasn ifade etmektedir. Yapsal snrlarn hem o corafyann yaayanlarn, hem de Avrupann kendisini ortak kimlik erevesinde alglamak asndan pek ok sorunu ierdiini sylemek mmkndr. Gei snrlar: ki sosyal sistem arasndaki mevcut dnmn ortaya kard snrlardr. stikrar ve Ortaklk Anlamas ile erevesi belirlenen istikrarszlk koullarn ifade etmektedir. Bu noktada atma zmleme ve karmak aciliyetlerle balayan ve daha sonra insan gvenlii paradigmasnn benimsenmesi ile kullanlmaya balanan teknikler kimlik dntrc birer d politika enstrman olarak belirmitir.52 Sistemik snrlar: Verili sosyal sistemin, odaklanlan lkede yaratt snrlardr. Egemenliin d politikann merkezinden karlmas ve Avrupa hukuku ile kurumlarnn benimsenmesi bu snrn belirleyici boyutu olarak gze arpmaktadr. Bu sistemik snrlarn alabilmesi iin nce Avrupa Yeniden na Ajans tarafndan yrtlen faaliyetler, daha sonra, en ok gzetilen lke statsnn verilmesi, PHARE ve OBNOVA programlar ve en nihayet stikrar ve Ortaklk Anlamalar kullanlmaktadr. Devlet kurma/ulus inas: Uluslararas anlamda tannan yeni bir devlet kurma yahut bir ulus ina etmenin snrlardr. Makedonyada Ohri sreci ile, Bosnada Dayton Bar ile, Kosovada ise Bat Temas Grubunun faaliyetleri ile salanan istikrarn ardndan Avrupa tarafndan desteklenen bir Avrupallk projesi olarak ortaya kmtr. Bunun salanmas iin de Avrupallk kavramnn blgede
Karl Bildt, (2001). A Second Chance in the Balkans, Foreign Affairs, Vol.80, No.1, s.148-150. Aca, a.g.m., s.48-49. 51 Leeda Demetropoulou, (2002). Europe and the Balkans: Membership Aspiration, EU Involvement and Europeanization Capacity in South Eastern Europe, Southeast European Politics, Vol.3, No.23, s.90. 52 evket Oval, (2006). topya ile Gvenlik Arasnda: Uluslararas likilerde nsan Gvenlii Kavramsallatrlmas, Uluslararas likiler, Cilt.3, Say.10, s.19-20.
50 49

512

yerletirilmesi gerekmektedir. Ancak bu sorunlu bir alandr. Snr anlamazlklar ve etnik yap ile corafya arasndaki sorunlar bu zorluun temel nedenidir.53 Balkanlarn Avrupallamas iin Birliin dsal faaliyetlerini ikiye ayrmak gerekmektedir: Genileme vizyonu ve d ilikiler olarak da ifade edilebilen dsal faaliyetler. Genel olarak bakldnda genileme vizyonu dntrc bir etki yaratrken, d ilikiler olduka snrl bir etki yaratmaktadr. Bat Balkanlarda ortaya kan durum ise sui generis bir durum gstermektedir. Her ne kadar Orta ve Dou Avrupa lkeleriyle gerekletirilen ve on iki lkeyi kapsayan 2004 ve 2007 genilemesi, bu lkelerde demokrasinin gelimesi, insan hak ve zgrlklerinin ilerlemesi, serbest pazar ekonomisinin ilerlik kazanmas, evre politikalarnn zel nem kazanmas gibi etkiler yaratmtr. Ancak Bat Balkan lkelerinde, 1990lar boyunca yaanan sava ve egemenlik algsnn paralanmas ile yepyeni bir durum ortaya kmaktadr. Temeli yzlerce yllk tarihi ve kltrel farklara ve tekiletirmelere dayanan Bat Balkan kimliinin, Avrupa kimliine doru dntnn, hem bu lke halklar tarafndan, hem de Avrupa tarafndan kabul edilmeye baland yeni bir dnemin balad sylenebilmektedir.54 4.1. Balkanlar ve Genileme Balkanlara ynelik genileme klasik genileme srecinden farkllklar iermektedir. ABnin Balkan genilemesindeki stratejisi; gvenlik ihtiyalarna cevap vermek ve istikrarszln yaylmasn engelleyerek Birliin d gvenliinin artrlmasn salamaktr. Bu dorultuda, blgeye ynelik ele alnan d politika aralar da delegasyonlar, ok tara arabuluculuk, siyasi giriimler, ok tara veya iki tara yaklamlar, silah ambargolar veya ticari yasaklar eklinde yrtlebilmektedir. Royaumont sreci de bu erevede ele alnabilmektedir.55 Balkanlar genilemesinde Kopenhag Kriterlerinin yan sra, Thessaloniki Ajandas Haziran 2003te Konsey tarafndan kabul edilmitir. Bu belgede, Bat Balkan lkelerinin ABdeki geleceinin nasl olaca tartlmaktadr. Fakat 2004 ve 2007 genilemelerinde yaanan zorluklar, bu kriterlerin eletirilmesi ile sonulanmtr.56 Ortak d ve gvenlik politikas dorultusunda ele alnan nlemler baarsz olmutur. ABnin politik giriimleri tek tarafl eylemlerle sekteye uratlm ya da benzer giriimler sonucu etkisiz hale getirilmitir. Kosova Krizinden sonra, Birlik blgede istikrar salamak adna Bulgaristan ve Romanya ile katlm grmelerinin balatlmasna karar vermitir. Bu dnemde ar basan en nemli alglama, Balkanlarn Birliin d snrlarnda istikrarszlk yaratan ve gvenlik riskleri ortaya karan bir risk kayna olmasdr. Bu anlay erevesinde Balkanlarn sreten soyutlanmas, ABnin blgede varlnn devamna ynelik problemler kmasna sebep olmaktadr. ABnin blgede gvenlik aktr olabilmesi iin, ktann hem kimlie ilikin hem de gvenlie ilikin snrlarn gereki bir yaklamla
Demetropoulou, a.g.m., s.91. Florian Trauner, (2008). The Europeanisation of the Western Balkans: Deconstructing the EUs Routes of Influence in Justice and Home Affairs, The ECPR Fourth Pan-European Conference on EU Politics, Riga, s.3-5. 55 http://europs.eu.int/comm/external_relations/news/01_00/ip_00_65.htm (12.04.2011). 56 Piero Fassino, (2010). The EU and the Western Balkans, European Security and Defence Assembly Report, Document A/2066, s.7.
54 53

513

belirlemesi gerekmektedir. Blgenin refah, adalet, istikrar ve gvenlik alan olarak ortaya karlabilmesi iin Balkanlarn sistemin bir paras olarak deerlendirilmesi gerekmektedir.57 Tablo 1: Bat Balkan lkelerinin Bamszlk ve AB ile Btnleme Sreleri Bamszlk Tarihi 25.06.1991 08.09.1991 01.03.1992 03.06.2006 05.06.2006 17.02.2008 28.11.1912 Ortaklk Ortaklk Antlamas Antlamas Yrrlk mza Tarihi Tarihi 29.10.2001 09.04.2001 16.06.2008 15.10.2007 29.04.2008 12.06.2006 01.02.2005 01.04.2004 01.01.2008 01.04.2009 Tam yelik Mracaat Tarihi 21.02.2003 22.03.2004 15.12.2008 28.04.2009 Mzakerelere Balang Tarihi 03.10.2005 -

lke

Hrvatistan Makedonya BosnaHersek Karada Srbistan Kosova Arnavutluk

Kaynak: Fehmi Aca, (2010).Bat Balkanlarn Geleceinde Avrupa Birlii ve Trkiyenin Rol, Giriimcilik ve Kalknma Dergisi, Vol.5, No.1. s.52. Gnmzde AB Balkan lkelerinden Hrvatistan ve Makedonya aday lke statsnde yer alrken, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova, Srbistan ve Karada potansiyel aday lkeler arasnda bulunmaktadr.58 Tablodan da anlalaca gibi, Bat Balkan lkelerinin yelik sreci beklenenden daha uzun srmektedir. Gnmzde, Avrupa Birlii liderlerinin farkl ncelikleri ve endieleri bulunmaktadr. Dou Avrupa lkeleri ile btnleme srecine daha fazla nem verildii grlmektedir.59 Balkanlar genilemesi, inili kl bir seyir izlemekte, bazen de durma noktasna gelmektedir. Srbistan hala Ortaklk Antlamasnn yrrle girmesini beklemektedir. Makedonyada mzakerelerin ne zaman balayaca bilinmemektedir. Arnavutlu ve Bosna ayn durumda bulunmaktadr. Sadece Hrvatistann mzakereleri hzla geecei dnlmektedir.60 Aday lkelere ISPA (Instrument for Structural Policies for Pre-Accession), SAPARD (Special Accession Programme for Agriculture and Rural Development), PHARE adlar altnda yaplan yardmlar ve ayrca Bat Balkan lkelerine yaplan CARDS (Community Assistance for Reconstruction, Development and Stability in
57 58

Ycel, a.g.m., s.50. http://europa.eu/about-eu/member-countries/index_en.htm, (11.04.2011). 59 (2010). Beating the Balkans Blues, Report of the European Policy Summit, Konrad Adenauer Stiftung, s.8. 60 Britta Joerien, (2007). The Balkans on War, Peace and Europe, Compass 2020, Friedrich Ebert Stiftung, s.12.

514

the Balkans) yardmlar 2007 ylnda, Katlm ncesi Yardmlar (Instruments for Pre-Assistance-IPA) olarak tek bir ereve altnda toplanmtr. IPA, Trkiye dahil aday ve potansiyel aday lkeler iin 2007-2013 dneminde 11.5 milyar Euro harcanmasn ngrmekte ve be alanda yardm vermektedir:61 1. Dnm ve kurum oluturma, 2. Snr ar ibirlii, 3. Blgesel kalknma, 4. nsan kaynaklarn gelitirme, 5. Krsal kalknma. Bu alanlarn bei de aday lkeler iin geerliyken, potansiyel adaylar iin sadece snr ar ibirlii ile dnm ve kurum oluturma alanlar geerli olmaktadr. Bu adan bakldnda IPAnn, ihtiyaca ve srece bal olarak esneklik gsterebildiini sylemek mmkndr.62 Sonu yelik iin ne siyasi ne de ekonomik adan hazr olmayan dier Balkan lkeleri ynnden, blgeye istikrar ve barn olabildiince sratle geri getirilmesi yolunda, AB yelii perspektifi bir tevik olarak kullanlmaktadr. Balkan szc; tarihsel sreten bakldnda ayrma, paralanma, atma gibi olumsuz anlamlar tamaktadr. Yakn tarihe baktmzda, Balkanlarn hep ihtilaf ve atmalarn olduu, srekli huzursuzluk yaanan bir blge olduu grlmektedir. Balkanlarn gerek anlamda bir istikrar ve bar blgesi olmas iin AB ats altnda birleip btnlemesi nemli bir frsat tekil etmektedir. Avrupa Birliinin kuruluunda Fransa ve Almanyann, tarihi ekimelerinin stesinden bu ekilde gelmeyi baardklar grlmektedir. Avrupa Birliine yeni giren lkeler de aralarndaki ihtilaflarn stesinden ancak bu ekilde gelebilmilerdir. Gnmzde Avrupa Birlii blgenin adn Gney Dou Avrupa olarak deitirerek, tanmlamada da btnlk anlamnda yeni bir adm atm ve Balkanlarn, Avrupa Birliinin bir paras haline geldiini vurgulamtr. Genileme srecinin tamamlanmas ile birlikte Avrupa Birliinin artk Karadenize de sahili olacak, bugne kadar var olmayan ek sorumluluklar altna girecektir. Dayton sonras dnemde AB blgenin yeniden yaplanmasnda en nemli aktr durumundadr. 1990larn ikinci yarsnda ODGP mekanizmalarnn glendirilmesi ve Komisyon tarafndan Bat Balkanlar iin tasarlanan stikrar ve Btnleme Srecinin blge lkelerine sunduu imkanlar sayesinde Avrupa Birlii, Bat Balkanlardaki olas byk apl atmalarn nne gemeyi baarmtr. Balkan lkelerinde yakalanan grece istikrarn devaml klnmas iin bu lkelere AB ile
http://ec.europa.eu/enlargement/questions_and_answers/assistance_ipa_en.htm , (04.04.2011). Gazmend Qorraj, (2010). Integrating the Western Balkans into the European Union: Overcoming Political and Economic Constraints, European Perspectives Journal on European Perspectives of the Western Balkans, Vol.2, No.2, s.81-82.
62 61

515

btnlemelerinin yakn bir gelecekte mmkn olabilecei ynnde gl sinyaller gnderilmesi gerekmektedir. Avrupa Birliinin gvenlik karlarna etki eden faktrler arasnda eitli gvenlik tehditleri, corafi yaylma, askeri tehditlere ynelik kullanlacak aralar ve yetersiz g kapasitesi bulunmaktadr. Bu dorultuda Avrupa Birliinin gvenlik aktr olarak konumu, Avrupada sahip olduu etki gc ile deerlendirilmektedir. Balkanlarda Avrupa gvenlik dzeninin meru kurucusu olarak kendini gstermeye balayan Avrupa Birlii, gvenlik politikalarn entegrasyonun ilerleyebilmesi asndan revize etmelidir. Gvenlik ihtiyalarnn ve politikalarnn ye olmayan lkelere de yanstlmas, Avrupa Birliinin Komuluk Politikas erevesinde deerlendirilmektedir. Bu sayede ye olmayan lkelerle ilikilerde de yaknlamalar olmaktadr. Genilemenin temsil ettii gvenlik almnn da ancak bu dorultuda gerekleebilecei sylenebilmektedir. Avrupa Birliinin Balkanlara ynelik uzun vadeli tutulan genileme srecinin, Birliin jeopolitik konumunun glenmesinde katks byk olacaktr. Bu srecin hazmetme kapasitesine bal klnmas da gvenlik asndan Avrupa Birliinin Balkanlarda etkin olabileceinin bir gstergesidir. Kaynaka Kitaplar (2010). Beating the Balkans Blues, Report of the European Policy Summit, Konrad Adenauer Stiftung. omak, Hasret. (2005). Avrupada Yeni Gvenlik Anlaylar ve Trkiye, stanbul: TASAM Yaynlar. Dinan, Desmond. (2005). Avrupa Birlii Ansiklopedisi, stanbul: Kitap Yaynevi. Joerien, Britta. (2007). The Balkans on War, Peace and Europe, Compass 2020, Friedrich Ebert Stiftung. Kale, Baak. (2001). Avrupa Birliinin Balkan Politikas: elikiler inde Bir Yanlsama?, Balkan Diplomasisi, (Ed: mer E.Ltem), Birgl Demirta Cokun, Ankara: Asam Yaynlar. Lukic, Reneo and Allen Lynch, (1996). Europe from the Balkans to the Urals: The Disintegration of Yugoslavia and the Soviet Union, New York: Oxford University Press. Overhaus, Marco. (2009). Operation Althea and the EU Police Mission in Bosnia and Herzegovina: Implementing the Comprehensive Approach, The EU as a Strategic Actor in the Realm of Security and Defence?, (Ed: Muriel Asseburg and Ronja Kempin).

516

Rehn, Olli. (2007). Avrupann Gelecek Snrlar: Trkiye Bir Kpr m, Kprba m, Yoksa Ergime Potas m?, stanbul: 1001 Kitap. Segel, Glenn M. (2008). Avrupann Uyuturucu, Terrizm ve Para Trafii Asndan Gvenlii, (Der: Cem Karadeli), Souk Sava Sonrasnda Avrupa ve Trkiye. irin, Asl. (2002). Balkans In The Post Cold War Era: Quest For Stability and The European Union, stanbul: Obiv Yaynlar. Tickner, J. Ann. (1995). Re-visioning Security, Ken Booth and Steve Smith (eds.), International Relations Theory Today, Cambridge, Polity. Trker, Haim. (2007). Avrupa Gvenlik ve Savunma Politikas, Ankara: Nobel Yayn Datm. lger, rfan Kaya. (2003). Avrupa Birlii Ansiklopedisi, stanbul: AB-Trkiye birlii Dernei Yayn. Makaleler Aca, Fehmi. (2010).Bat Balkanlarn Geleceinde Avrupa Birlii ve Trkiyenin Rol, Giriimcilik ve Kalknma Dergisi, Vol.5, No.1. Aktan, Gndz. (1999). Avrupa Birliinin Bizde ve Onlarda Yaratt Kimlik Krizi, Foreign Policy, Say.6. Aslan, Dursun. (1999). Souk Sava Sonras Almanya, Avrasya Dosyas, Cilt.5, Say.4. Bildt, Karl. (2001). A Second Chance in the Balkans, Foreign Affairs, Vol.80, No.1. akr, Muhammet Faruk ve Hseyin Emirolu, (2009). Avrupa Sorunlarnn zmnde ABnin Liderlii: Kosovann Nihai Stats Meselesi (19992005), Uluslararas Hukuk ve Politika, Cilt.5, No.17. Demetropoulou, Leeda. (2002). Europe and the Balkans: Membership Aspiration, EU Involvement and Europeanization Capacity in South Eastern Europe, Southeast European Politics, Vol.3, No.2-3. Hrsoy, Siret. (2010). The European Union Foreign and Security Actions and the Western Balkans, Turkish Journal of International Relations, Vol.9, No.1.

517

Kadare, Ismail, Predrag Simic, Ljubomir Frckoski and Ylber Hysa, (2001). The Southern Balkans: Perspectives from the Region, Chaillot Paper, No.46. Kaya, Taylan zgr. (2009). Identifying the EUs Foreign and Security Policy Roles, Uluslararas Hukuk ve Politika, Cilt.5, No.17. Mujezinovi, Mirzet. (2007). Avrupa Birliinin Bat Balkan Politikas erevesinde Bosna Hersek ile likileri, Uluslararas Hukuk ve Politika, Cilt.3, Say.12. Oval, evket. (2006). topya ile Gvenlik Arasnda: Uluslararas likilerde nsan Gvenlii Kavramsallatrlmas, Uluslararas likiler, Cilt.3, Say.10. Qorraj, Gazmend. (2010). Integrating the Western Balkans into the European Union: Overcoming Political and Economic Constraints, European Perspectives Journal on European Perspectives of the Western Balkans, Vol.2, No.2. Terzi, zlem. (2004). The Next Enlargement of the EU: Balkans and Where Turkey Stands, Turkish Review of Balkan Studies, Vol.9. Toje, Asle. (2005). The 2003 European Union Security Strategy: A Critical Appraisal, European Foreign Affairs Review, Vol.10. Turan, Aslhan P. (2010). Avrupa Birlii Gvenlik Aktr Olmaya Ne Kadar Yakn?, Bilge Strateji, Cilt.1, Say.3. Tziampiris, Aristotle. (2005). Kosovos Future Sovereignty: A Role for European Union, Southeastern Europe&Black Sea Studies, Vol.5, No.2. lger, rfan Kaya. (2003). "Ortadou Sorunu ve Yugoslavyann Dalmasnn Avrupa D Politikas erevesinde Analizi, Stradigma, Say.8. Van Meurs, Wim. (2003). The next Europe: South-eastern Europe after Thessaloniki, South East Europe Review, No.3. Ycel, Zeynep. (2008). Avrupa Birliinin Genileme Politikasnn Gvenlik Boyutu, Uluslararas Hukuk ve Politika, Cilt.4, No.4. Bildiriler Fassino, Piero. (2010). The EU and the Western Balkans, European Security and Defence Assembly Report, Document A/2066.

518

Rupnik, Jacques. (2005). Europes Challanges in the Balkans, A European Perspective, European Security Forum. Trauner, Florian. (2008). The Europeanisation of the Western Balkans: Deconstructing the EUs Routes of Influence in Justice and Home Affairs, The ECPR Fourth Pan-European Conference on EU Politics, Riga. nternet Kaynaklar Conclusions, Zagreb Summit 2000, http://www.consilium.europa.eu/ueDocs/cms_Data/docs/pressdata/en/er/ Declang4.doc.html . (03.04.2011). http://ec.europa.eu/enlargement/questions_and_answers/assistance_ipa_en.htm (04.04.2011). http://europa.eu/about-eu/member-countries/index_en.htm, (11.04.2011). http://europs.eu.int/comm/external_relations/news/01_00/ip_00_65.htm (12.04.2011). Terzi, zlem. Avrupa Birliinin Balkanlarn Geleceine Ynelik Vizyonu, s.1, http://www.balturk.org.tr/beta/content.asp?CategoryID=401&contentID= 618, (16 Mart 2011). ,

519

Dayton Sonras Bosna-Hersekte Gvenliin Salanmasnda ABnin Rol Adnan Seyaz* 1. Giri Bosna-Hersek nfusunun yarsndan ou topraklarn, doduu yerleri terk ederken, nemli bir blm toplu katliamlarda hayatlarn kaybederken Avrupa Birlii, kinci Dnya Savandan bu yana Avrupann en kanl sava olarak kabul edilen bu sava Avrupa meselesi olarak gryor ve bar plan grmelerine nclk ediyordu. Ancak; Uluslararas Hukuk literatrne etnik temizlik1 kavramnn girmesine neden olan bu sava durdurmak Birlemi Milletler ve AB temsilcilerinin giriimleri ile deil, Souk Sava sonras oluan Yeni Dnya Dzeninin tek sper gc olarak nitelenen ABDnin giriimi ve Bosna-Hersek, Srbistan, Hrvatistan ile Rusya, AB, Fransa, ngiltere ve Almanyann katlmlar ile gerekleecekti. Maastricht Anlamas ile ekonomik ve parasal birlii salama ve Avrupa Birlii olma yolunda adm atm olan Avrupa Topluluu kendi bahesi olarak nitelenebilecek bir alandaki etnik kym nleyememi ve gerekletikten sonra da bar planlarn baarya ulatramamt. Avrupa ktasnn kinci Dnya Savandan beri en kanl sava olan ve AB iin adeta bir test niteliinde olan bu sava Yeni Dnya Dzeni erevesinde ABnin beklentilerini boa karmtr. Bu balamda Avrupa Birliinin, Dayton Anlamasnn hkmlerinin uygulanmas konusunda nclk eden uluslararas aktr olarak ortaya kt 2004 yl, ayn zamanda ABnin sava zaman bar planlarndan sonra Bosna-Herseke geri dn olarak nitelenebilir. Unutulmamaldr ki, Dayton Anlamas kanl bir savan sonrasnda savaan taraflar bir araya getirerek ok etnikli bir toplum yaratm; ancak bu toplum yaklak drt milyon kiiden olusa da 14 farkl parlamento ve 200 civarnda bakanlk ile iletilmesi zor bir hal almtr. Tam da bu nedenle uluslararas toplumun mdahalesi krizlerin almasnda kanlmaz bir etken olmutur. Dayton Anlamas ile Bosna-Hersekte oluturulan yeni ok etnikli sistemin yerlemesi amacyla lkede BM, AB, Avrupa Konseyi, AGT, UNHCR, IMF, Dnya Bankas gibi uluslararas aktrler faaliyet gstermitir. Yugoslavyada Sovyetlerin k sonras balayan krize Avrupa Birliinin dhil olmas 25 Eyll 1991 ylnda BM Gvenlik Konseyinin 713 sayl karar almasyla gereklemi ve zamann Avrupa Topluluu tm eski Yugoslavyada her trl silah, tehizat sevkiyatnn durdurulmas iin BM ile ibirlii yapmtr.2 nsani yardm amal gvenli blgelerin korunmas amacyla da UNPROFOR adl BM Bar Gc blgeye konulandrlmtr. ABD giriimi ile Aralk 1995te imzalanan Dayton anlamas ile Bosna-Hersekin varl bugnk snrlar ile bamsz ve egemen bir devlet olarak garanti altna alnm ve lke btnnn % 51ini kapsayan
Ar. Gr.; Krklareli niversitesi. Marie Janine Calic, Ethnic Cleansing and War Crimes, :. Confronting the Yugoslav Controversies, Der. : Charles W. Ingrao - Thomas A. Emmert, West Lafayette, Purdue University Press, 2009, s. 123 2 Birlemi Milletler Gvenlik Konseyi, 713 Sayl Karar, 1991 http://daccess-ddsny.un.org/doc/RESOLUTION/GEN/NR0/596/49/IMG/NR059649.pdf?OpenElement eriim tarihi (10 Nisan 2011)
1 *

520

Bonak-Hrvat Federasyonu ile % 49unu kapsayan Srp Cumhuriyetinin BosnaHerseki oluturan iki zerk yap olduu kabul edilmitir.3 Anlamann uygulanma grevinin NATOya verilmesi zerine IFOR (Implementation Force) uygulama gc greve balam ve bir yl sonra stikrar Gc SFOR grevi devralmtr. Son olarak, 2 Aralk 2004te eski Yugoslavyadaki krizin ilk dnemlerinde bar abalar ile kendini gsteren ABnin geri dn olarak nitelenebilecek olan EUFOR gleri grevi devralmtr. 2. Avrupa Gvenlik Stratejisi kinci Dnya Savann ardndan Avrupa Gvenlik Giriiminin kmesi sonrasnda NATO, Avrupa gvenliinden sorumlu tek rgt haline gelmitir. ki kutuplu dnya dzeninde NATOya bamllndan vazgeemeyen ABnin Souk Sava sonrasnda kaybolan Sovyet tehdidi, yakn corafyasndaki kymlar ve Avrupa Birliinin giderek ekonomik bir birliktelikten siyasi birlie doru deiimi, gvenlik konusunda daha bamsz, Avrupa gvenliine tehditleri darda nlemeyi salayacak yeni bir stratejiyi gerekli klmtr. 2003 ylnda Avrupa Konseyi tarafndan ilk defa kabul edilen Avrupa Gvenlik Stratejisi belgesi hem Avrupa Birliinin Daha yi bir Dnyada Gvenli bir Avrupa Birlii iin belirledii gvenlik stratejisini tespit etmesi hem de burada belirtilen tehditlere kar atlacak admlarn belirlenmesi asndan nemlidir. Belgenin kabulnn ABnin Bosna-Hersekte polis gcn EUPM (Avrupa Birlii Polis Misyonu) devralmas ile ayn yla, EUFORun da SFORdan grevi devrald 2004 ylnn hemen ncesine gelmesi konumuz asndan ayr bir nem kazanmaktadr. Daha ilk paragrafnda Avrupann daha nce hi bu kadar gven, refah ve zgrlk ierisinde olmadnn vurguland belgede bu gelimede en temel faktr olarak da Avrupa Birlii olarak gsterilmektedir. Ancak hala Avrupa Ktasnn tehditlere maruz kald ve bunun en yeni gstergesinin de Balkanlardaki atmalar olduunun belirtildii strateji belgesinde zamannda 25 yesi bulunan birliin 450 milyondan fazla vatanda ile dnya gayri safi milli hslasnn drtte birini oluturduundan sz edilerek ABnin zaten kanlmaz olarak kresel bir aktr olduu vurgulanmtr. Avrupa askeri gcnn Afganistan, Dou Timur ve Demokratik Kongo Cumhuriyetinde konulandrld hatrlatlarak daha iyi bir dnya ve kresel gvenliin salanmas iin ABnin bu tarz sorumluluklar stlenmeye hazr olmas gerektii vurgulanmtr.4 Aralk 2003te strateji belgesinin kabul edilmesinden tam bir yl sonra Aralk 2004te EUFOR Bosna-Hersekte konulandrlacaktr. Terrizm, kitle imha silahlarnn yaygnlamas, blgesel atmalar, baarsz devletler ve organize su rgtleri ana tehdit unsurlar olarak yer alrken Avrupa Gvenlik Stratejisi yakn komularnn iyi ynetilmesinin tm Avrupann karna olduunu vurgulam ve AB genilemesinin birliin gvenliini artrrken ayn zamanda atma blgelerine de yaklatrdn ifade etmektedir. Bu balamda ABnin grevi de belirlenmitir:
3

Dayton Anlamas ile oluturulan siyasi yap ile ilgili ayrntl bilgi iin baknz: http://www.ohr.int/dpa/default.asp?content_id=380 4 Avrupa Birlii Bakanlar Konseyi, Avrupa Gvenlik Stratejisi, Brksel, 2003, s. 1. http://www.consilium.europa.eu/uedocs/cmsUpload/78367.pdf eriim tarihi (06 Nisan 2011)

521

Grevimiz Avrupa Birliinin dousunda ve yakn ilikiler ve ibirlii ierisinde olduumuz Akdeniz kylarnda iyi ynetilen lkeler btnln tevik etmektir Genilemenin yeni blnme noktalar yaratmas karmza deildir. Biz, Doudaki komularmzn siyasi sorunlarn ele alrken ekonomik ve siyasi ibirliinin yararlarn buralara ulatrmak istiyoruz.5 3. Yksek Temsilci - Bosna-Hersek AB zel Temsilcisi Avrupa Birliinin Bosna-Hersekteki rolnn anlalmas asndan uluslararas toplumun Yksek Temsilcilik Ofisi ve AB Bosna-Hersek zel Temsilciliinin incelenmesi kanlmazdr. Aralk 1995te imzalanan Genel ereve Anlamas ile kurulan Yksek Temsilcilik Ofisi Dayton Anlamasnn uygulanmasnda en st yetkili kurumdur. Anlamann uygulanmasn sivil adan denetleyen uluslararas bir kurumdur ve partilerin faaliyetlerini kolaylatrmak, kurumlarn ve lkede grevli rgtlerin faaliyetlerinin koordinasyonunu salamakla ykmldr.6 1995te uluslararas aktrleri bir araya getirmek amacyla kurulan Bar Uygulama Komisyonu belgeleri de bu grevleri tekrarlayarak unlar eklemektedir: a) Demokrasi ve hukukun stnlnn konsolidasyonu, b) nsan haklarnn korunmas, c) Mltecilerin geri dn, d) Tm Dnyaya ak serbest piyasa ekonomisini gerekletirmek, e) Bosna-Hersekin ekonomik yeniden yaplanmas.7 1997 Bonn Zirvesi ile verilen yetkiler (Bonn Powers) Ofisi daha da etkin hale getirmitir. Bu yetkilerle Ofis, Dayton Anlamasnn uygulanmas amacyla yasa dahi karabilir, anlama hkmlerine uymayan Bosnal devlet grevlilerini grevden alabilir hale gelmitir.8 Bar Uygulama Konseyi tarafndan belirlenen ve BMGK tarafndan onanmas gereken Yksek Temsilci 2002 ylndan itibaren AB zel Temsilcisi sfatn da tamaktadr. 4. Bosna-Hersek Polis Misyonu ve Althea Operasyonu 1992-1995 arasnda Bosnada yaanan kym Avrupa Birliinin sivil ve askeri adan bu tarz kriz noktalarna mdahale asndan eksikliini aka ortaya koymutur. Bar salamak iin BM ve AB giriimleri ile zme ulamay amalayan Carrington-Cutileiro Plan, Vance-Owen Plan, Owen-Stoltenberg ve Balant Grubu Plan ile yetersiz kalm ve bir zm retememitir.9 Sonu olarak
5 6

Avrupa Birlii Bakanlar Konseyi, Avrupa Gvenlik Stratejisi Yksek Temsilcilik ve AB zel Temsilcilii Ofisi, Saraybosna, 2007 http://www.ohr.int/ohrinfo/gen-info/default.asp?content_id=38519 eriim tarihi (3 Mart 2011) 7 nan Rma, Uluslararas Toplum ve Egemenlik: Bosna Hersek rnei Cilt 63 no: 1, Ankara, Ankara niversitesi Basmevi, 2008, s. 249 8 A.g.e. s. 250-251 9 Radha Kumar-David Pacheco, Partition Conflicts and Peace Processes, http://www.partitionconflicts.com/partitions/regions/balkans/peace_process/05_05_02/#top eriim tarihi (25 Mart 2011)

522

ABD giriimi ile baarya ulaan mzakereler Dayton Bar Anlamas ile sonlanm ve daha once de belirttiimiz gibi ABnin Bosna-Herseke aktif olarak geri dn ancak 2003 EUPM ve 2004 Althea Operasyonu ile olmutur. 4.1. Avrupa Birlii Polis Misyonu (EUPM) EUPM 2003 ylnda BM Uluslararas Polis Grev Gcnden grevi nce 3 yllk bir sre iin devralmtr. Bu srecin sonunda belirli aralklarla grev sresi uzatlm ve son olarak 31 Aralk 2011e kadar grevlendirilmitir.10 EUPMnin grevi Bosna-Hersek Polis Gcn ana amaca ynelik olarak denetlemek ve nerilerde bulunmaktr: organize sulara kar mcadelede destek olmak, polis reformunu desteklemek ve son olarak polisin hesap verebilirliini artrmak.11 Avrupa Ktasnn kalbinde byle bir grevi devralmas ABnin blgede ve tm ktada gvenlik datan bir aktr olarak belirdiinin gstergesidir. Zira AB, NATOnun nce Irak sonra da Afganistan mdahaleleri ile Avrupa Ktasnda Sovyet tehdidinin yok olmas sonucu azalan etkisinden doan boluu doldurmak abasndadr. BH Polis Gcne destek olarak EUPM ilk olarak 470 kiiden oluuyordu. ABnin o zamanki yeleri olan 25 devlet, 6 AB yesi olmayan ancak NATO yesi olan devlet (Bulgaristan, Kanada, zlanda, Norve, Romania ve Trkiye) ile ne AB ne de NATO yesi olan 3 devlet (Rusya, svire ve Ukrayna) EUPMye katkda bulunuyordu.12 Bulunduumuz yl itibariyle de 17 600 000 EUROluk bir bte ile AB yesi lkeler, Kanada, svire ve Trkiyenin katklaryla 121 uluslararas personel BosnaHersekte faaliyet gstermektedir. Bu uluslararas gce 154 yerel personel de Ocak 2011 itibariyle dhil edilmitir.13 AB Dileri ve Gvenlik Yksek Temsilcisi Javier Solana EUPMnin al konumasnda, Saraybosnada amalarn yle ifade etmitir: EUPMnin grevi Bosna hkmeti ve polisi yetkililerini bu yap ierisinde desteklemektir. Demokratik ve profesyonel polis gc iin bu yap srdrlebilir olmak zorundadr. Srdrlebilirlik, tm Bosna vatandalarna gvenli ve istikrarl bir evre salamak asndan hayati nem tamaktadr. Bar ve istikrar ierisindeki bir Bosna bizim ilk ortak amacmzdr. Bar artlarnn uygulanmas hukukun stnln gerektirir. Bosna-Hersekin gelecei de. Bu da ikinci ortak amacmzdr. EUPMnin temsil ettii nc mterek amacmz da ABnin gelimeye devam eden d kimliidir.14 4.2. Althea Operasyonu (EUFOR in BH)

phesiz ki Balkanlarda yaanan krizler ABnin Avrupa Gvenlik ve Savunma Politikasn oluturmasnda en nemli etkenlerdendir. Bunun bir
Bosna-Hersek Avrupa Birlii Polis Misyonu, EUPM Overview, http://www.eupm.org/Overview.aspx eriim tarihi (5 Nisan 2011) 11 Bosna-Hersek Avrupa Birlii Polis Misyonu, EUPM Overview 12 EU-Led Operations Within the Framework of ESDP, ESDP Online Courses of International Relations and Security Network (ETH Zurich), 12 Ocak 2006 http://www.esdpcourse.ethz.ch/access/start/index.cfm eriim tarihi (27Mart 2011) 13 Avrupa Birlii Konseyi, Factsheet on the European Police Mission in Bosnia and Herzegovina (EUPM), 06.01.2011 http://www.consilium.europa.eu/showpage.aspx?id=591&lang=EN eriim tarihi (31 March 2011) 14 Javier Solana, Bosna-Hersek AB Polis Misyonu Al Treni Konumas, Saraybosna, Ocak 2003 : http://www.ena.lu/speech_javier_solana_opening_ceremony_police_mission_bosnia_herzegovina_sar ajevo_january_2003-2-10492 eriim tarihi (04 Nisan 2011)
10

523

gstergesi EUPMnin ABnin yukarda bahsettiimiz zelliklerdeki ilk stlendii grev olmasdr. Ayn dorultuda Makedonyada gerekletirilen Operation Concordiadan sonra ikinci AB askeri varl da BM Gvenlik Konseyi tarafndan yetkilendirilen ve son olarak da Kasm 2011e kadar grev sresi uzatlan Operation Althea ile Bosna-Hersekte olmutur. Balkanlarn geleceinin AB ierisinde olduunun vurguland 2003 Selanik Deklarasyonu sonrasnda ABnin nclk ettii Operasyon Althea Aralk 2004 itibariyle greve balam ve ABnin Bosna-Herseke verdii taahhdn de gstergesi olmutur. BMGK 1575 sayl kararyla yetkilendirilen EUFOR, 70 000 asker ile ad ve Kongo sonrasnda ABnin en byk askeri operasyonudur. Operasyon Althea, Aralk 2002de imzalanan ve ABye NATO planlama ve lojistik desteinden yararlanma imkan veren Berlin Anlamasndan yararlanmtr.15 Bu operasyon ayn zamanda AB Ortak Dileri ve Gvelik Politikasnn bir unsurudur. Uluslararas toplumun Bosna-Hersek temsilcisi ve AB zel Temsilcisi Paddy Ashdown bu durumu szlerinde yle aklamtr: Bu, Ortak Avrupa Dileri ve Gvenlik Politikasnn gerekletii en nemli olaydr. Baarl olmak zorundadr; nk politikamzn geri kalan buna dayanmaktadr. Savunma kapasitemizin yeterliliini, asker gnderebildiimizi, gvenlik ile ilgili olaylarla baa kabilecek komuta ve karar alma srelerini iletebildiimizi gstermek zorundayz. Gelecek, buradaki baarmza baldr.16 Operasyon Althea 22 AB yesi devlet, AB yesi olmayan ve Trkiyeyi de ieren dier 11 lkenin katklaryla oluturulan EUFOR kuvvetlerinden olumaktadr. 17 EUFOR Bosna-Hersek web sitesinde EUFORun grevi istikrarl, geerli, bara dayal ve ok etnikli bir BH yaratmak olarak tanmlanyor. Kurumlar bu temeller zerine ina edilen BHin komularyla ibirlii ierisinde olaca ve geri dnlemez bir ekilde AB yelii rayna girmi olaca ngrlmektedir.18 EUFORun Bosna-Hersekteki varl 2003 Selanik Zirvesi Deklarasyonu ile Balkanlarn geleceinin AB ierisinde olduu ilan edildii dnlnce daha anlaml hale gelmektedir. EUFORun BHteki amac istikrarl bir demokrasiye katkda bulunacak gvenli bir ortam oluturmaktadr. Bu hedefler ayn zamanda Ortaklk ve stikrar Anlamalar ile somutlaan Bat Balkanlarn AB ile entegrasyonu srecine de katkda bulunmakta ve aday veya potansiyel aday lkelerin faaliyetlerini bu ynde hzlandrmalarna katkda bulunmaktadr. 5. Sonu AB Balkanlarda yaanan trajedilerin de bir sonucu olarak 1996 yl itibariyle blgesel bir yaklam anlay ile blge lkeleri ile iliki ierisine girmitir. Bu yaklamn amac Dayton Anlamasnn blge iin barn simgesi olarak
Nick Hawton, EU troops prepare for Bosnia swap, 23 Ekim 2004 : http://news.bbc.co.uk/2/hi/europe/3944191.stm eriim tarihi (3 Nisan 2011) 16 Hawton, EU troops prepare for Bosnia swap 17 Rory Keane, EUFOR Mission for Bosnia by the End of 2004 European Security Review : Pnar Yrr, Uluslararas toplumun Bosna-Hersek'i yeniden yaplandrma sreci ve modeli Ankara, Gazi niversitesi Sosyal Bilimler Enstits, 2007, s. 111-113, (Yaynlanmam Doktora Tezi) 18 European Union Police Mission in BiH, EUPM Overview http://www.eupm.org/Overview.aspx eriim tarihi (5 Nisan 2011)
15

524

yerlemesini salamak ve ekonomik kalknma ile siyasi istikrar salamaktr. Yukarda da ifade ettiimiz gibi ekonomik kalknmann ve yeniden yaplanmann salanmas ile amalanan lkede istikrar salayarak yabanc yatrmcnn da gven duyaca bir ortam yaratmak ve organize sular, kaak gler ve etnik atmalarn tekrarlanmas ihtimalinin bylece stesinden gelmektir.19 Blge lkeleriyle bir bir imzalanan stikrar ve birlii Anlamalar da bu hedefin ak gstergesidir ve Bosna-Hersek ile de 2008 ylnda imzalanmtr. Bu sayede Bosna-Hersek AB ile ilikilerini srdrme ve gelitirme imkn bulmutur. CARDS Program (Community assistance for the countries of South-Eastern Europe) ile blge lkelerine salanan 6 milyar dolarlk yardmdan Bosna-Hersek de faydalanm ve yukarda belirlenen amalar erevesinde kullanlmtr.20 2002-2006 dnemi iin de toplam CARDs Program btesi 4.65 Milyar EURO olarak gereklemi ve snrlarn ortak kontrol, idari kapasitenin artrlmas, demokratik istikrarn artrlmas ve blgenin enerji, ulam ve Avrupa ana balanty salayacak evresel altyapnn oluturulmas amalar dorultusunda kullanlmtr.21 Son gnlerde yaanan baz gelimeler de ABnin Balkanlar zerinde oynad rol ortaya koymaktadr. Her ne kadar BosnaHersekin vize muafiyeti gee braklm ve eletirilere sebep olmu olsa da 2009da Srbistan, Karada ve Makedonyadan sonra Arnavutluk ve Bosna-Hersek de ABden vize muafiyeti ald. 2003 Selanik Zirvesi ile geleceklerinin AB ierisinde olduu ilan edilen lkelerin AB ile ilikilerindeki bu gelimeler yelik perspektifi olan bu lkelerin entegrasyonunu ve ekonomik ve siyasi istikrarn olumlu ynde etkilemesi beklenmektedir.

Emine Akada, Balkanlarn Gvenliinde AB ve Trkiye Etkisi, BLGESAM, Ocak 2011 http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=936:balkanlarnguevenliinde-ab-ve-tuerkiye-etkisi&catid=95:analizler-balkanlar&Itemid=143 eriim tarihi (30 Mart 2011) 20 EU Legislation Summaries, http://europa.eu/legislation_summaries/enlargement/western_balkans/r18002_en.htm eriim tarihi (14 Mart 2011) 21 EU Legislation Summaries

19

525

Trkiye zerinden Yunanistana Yasad G ve FRONTEX Elin Macar* Yasad g, geen yzylda da nemliydi ancak 21. yzyln daha da nemli meselelerinden birisi olacak gibi gzkyor. atmalar, d mdahale ve igaller, doal felaketler ve iklim deiiklikleri, nfus art, ekonomik dengesizlik ve krizler gibi nedenlerle, gneyden kuzeye ve doudan batya doru, kitleler hareket halinde. Aslnda yasad g adlandrmas da sorunlu ve bu gn ortaya kmasnda en byk pay sahibi olanlarn icad. Ancak bu tartma, bu tebliin ama ve snrlarnn dnda yer almakta. Corafyamzda son dnemde g, Dou Blokunun knn yan sra, Irak ve Afganistan igalleri ile byk bir art gstermi bulunuyor. Trkiye bu nfus hareketinde tam anlamyla bir kpr vazifesi gryor, gerek Asyadan (zellikle ran, Irak, Grcistan, Afganistan, Banglade, Hindistan) gerek Afrikadan (zellikle Somali, Sudan, Fildii Sahili) gelenlerin ABye geii gzerghnda son noktay oluturuyor. Trkiyede toplanan gmenler esas itibariyle Yunanistana giri yaparak, buradan genellikle orta ve kuzey AB lkelerine ulamaya alyorlar. ABye ynelik dier iki gzergh ise Bat Afrikadan Kanarya Adalar-spanya ile Marip lkelerinden talyan Adalar-talya eklinde. Bu teblide, Trk-Yunan kara snrnda sz konusu trafii engellemek amacyla geen yl balatlan FRONTEX denetimi ele alnacak, henz birka aylk bir uygulama olduundan, temel kaynak olarak Yunan basn, yardmc olarak da Avrupa basn kullanlacaktr. Trkiyeden Yunanistana Ynelik Ge Dair Temel Bilgiler ABye giren kaak gmen says 2008-2009da kat artmt ve resm verilere gre, dier AB lkelerine giden gmenlerin yzde 90' Yunanistan'dan, bunlarn da neredeyse tamamna yakn Yunanistana Trkiyeden giri yapyordu. Trkiyeden Yunanistana g, yakn zamana kadar arlkl olarak Ege Denizi zerinden Yunan adalarna gei eklindeyken, daha kk bir oranda ise karadan gerekleiyordu. Denizden gelenlerin izledii gzergh genellikle Yunan Adalar Atina-Patras-talya iken, karadan gzergh genellikle Meri-goumenitsa-talya oluyordu. Patras ve goumenitsa, Yunanistann Batda yer alan ve talyaya giden feribotlarn balca limanlar olarak, gmenlerin Yunanistandaki son toplanma merkezleri. 2000li yllar boyunca, Trk yetkililerin gmenlerin Yunanistana geiini kolaylatrd ya da Yunan yetkililerin gerekli brokratik sreci iletmeyip, gmenleri Trkiyeye yasad bir ekilde geri gnderdii rnekler biliniyor. 2009da aklanan rakama gre, Ege adalarndan veya Meri nehrini geerek, dalar aarak, maynlardan atlayarak, kamyonlarn iine saklanarak Trkiye'den Yunanistana her yl yaklak 150 bin kiinin getii tahmin ediliyordu.1

* 1

Do. Dr.; Yldz Teknik niversitesi. Sara Prestianni, l Manifesto, "Avrupa'nn kapal kaplar", 10 Nisan 2009.

526

Yunan hkmetinin hazrlad 2009 tarihli nsan Haklar raporunda, Trk makamlarnn sekiz yl ierisinde toplam 57.428 yasad gmenden yalnzca 2.182sini teslim ald, 2001 ylnda iki lke arasnda imzalanm ade Protokol'n uygulamad, ayn zamanda teslim ald her yabanc iin 71 ila 400 avro arasnda deien bir cret talep ettii yer alyor. Deniz yoluyla gelen kaak gmen saysnn 2008 ylnda 2007 ylna gre yzde 75,4 artt belirtilen raporda, gmenlerin zerinde pasaportlarndaki Trk vizeleri, Trk paralar ve Trk ulatrma aralar biletleri, kaak gmenlerin Trkiye'de ekilmi fotoraflar bulunmasna ya da beraberlerindeki Trk kaak gmen tayclarn yakalanmasna ramen, Trk makamlarnn iade konusunda genellikle olumsuz ya da gecikmeli olarak cevap verdii anlatlyor. Rapora gre, kaak gmenler Yunanistana yolculuk belgeleri veya kimliklerini gsterecek baka bir belge olmadan girerken, birok konsolosluk da konuyla ilgili taleplere zamannda cevap vermiyor veya lkelerine iade edilmeleri iin gerekli evraklar dzenlemiyor. Baz konsolosluklar ise belli bir miktar para yatrlmas talebinde bulunuyorlar.2 Gmenler snr d edilmemek iin genellikle sahte isimler kullanyor. Yunan makamlar, onlara az miktarda para ve snr d edilmeleri gerektiini belirten bir belge veriyor. Kimlikleri kontrol edildikten sonra, 30 gn iinde lkeyi terk etmeleri gerektii yzlerine sylenerek, serbest braklyorlar. lkeye yasa d yoldan giri yapmaktan tutuklananlarn birou iltica talebinde bulunuyor. Talebin incelenme sresi bitmeden snr d edilemiyorlar. ltica talebinde bulunanlarn birounun kimlii veya pasaportu da olmadndan, durum iinden klamaz bir hal alyor, bu taleplerden ok az kabul ediliyor.3 Bir gmenin tm yolculuunun ortalama 20.000 avroya mal olduu, bylece yaklak bir hesapla sadece bu rotadan insan ticaretinin cirosunun yllk 500 milyon avro olduu hesap ediliyor.4 Yunanistan'da u anda 140 bin civarnda kaak gmenin bulunduu tahmin ediliyor. Bunlarn yaklak 100 bini Mslman. badet edebilecekleri bir camileri bile yok. Gmenlerin lke nfusunun % 10unu oktan am ve Yunanistann bir sredir ekonomik kriz ierisinde olmas, gerginlii artryor, gmenleri Altn afak gibi yabanc dman rgtlerin saldrlarnn hedefi haline getiriyor. ABnin gmen meselesinde yeni politikasnn en nemli noktasn ekonomik destek karlnda, gmenlerin k veya gei lkeleri ile AB arasnda anlamalar imzalanmas oluturuyor.5 talya ve spanya Marip lkeleriyle, vatandalarnn hemen geri gnderilmesine dair anlamalar imzalam olmasna ramen, Yunanistan benzer anlamalar yapamad. Bunun sonucunda geri gnderilme talebi olduunda bu lkelerin diplomatik makamlar genellikle bir ey yapmyor.6 Trkiye ise byle bir anlama ile lkenin, AB'nin yakalayp iade ettii kaak gmenler ve snma talebi reddedilenler iin bir tampon blgeye dnmesinden endie duyuyor.7 Yunanistann yaklam, AB'nin kendi snrlar da olduu iin Yunanistan'n snrlarn korumaya mecbur olduu eklinde.
Eleni Delviniyoti, Eleftherotipia, "Trkiye'ye 'sulama'", 23 Nisan 2009 Stavros Ligeros, Kathimerini: "Kaak gmenler saatli bomba", 10 Mays 2009 4 Stavros Malangoniaris, Ethnos, "Trkiye'de 140 bin gmen Yunanistan'a karma yapmaya hazr", 12 Haziran 2009 5 Maria Delithanasi, Kathimerini: "Kaaklarn iadesi ok nemli", 28 Mays 2009 6 Kathimerini, "Trkler grmezden gelmeye devam ediyor", 25 Austos 2010 7 Guillaume Perrier, Le Monde, "L'UE presse la Turquie de combattre l'immigration clandestine, 28 Temmuz 2009
3 2

527

Egeden Merie FRONTEX FRONTEX (European Agency for the Management of Operational Cooperation at the External Borders of the Member States of the European Union) ya da Avrupa Birlii Snr Gvenlii birimi, 2004te kuruldu ve merkezi Varovada bulunuyor. Yasad g engellemek zere ye lkelerin katlmyla ortak operasyonlar dzenliyor. FRONTEXin devriye a, ilk kez Mays 2007de Kanarya Adalarnda greve balamt.8 Poseidon adl ortak operasyon, 2006 ylndan beri Trk-Yunan deniz snrlarnda srdrlyor, FRONTEX Yunanistan kolluk kuvvetlerine yardm ediyor. 2009 sonbaharndan bu yana ise blgede dorudan devriye hizmeti veriyor. Egede FRONTEX grev almadan nce, Trkiye zerinden yasad gn byk ksmnn zellikle deniz yoluyla gerekletii biliniyordu. Bu durum FRONTEX ile deiti. 2009 ylnda, Trkiye'den Yunanistan'a kaak geiler deniz ve kara snrlarnda hemen hemen eitlendi. FRONTEX'in Ege'de devriye gezmesi deniz rotalarnn dorudan Bat Akdeniz'e ya da yonya Denizine ynelmesine neden oldu.9 Yunan makamlarnn FRONTEX ile i birlii yapt adalara ynelik giriimlerde yzde 75'lik bir azalma kaydedildi.10 Bu gelimenin muhtemel iki nedeni var: Deniz rotalar boyunca devriyelerin glendirilmesi ve nehirden geiin denizden geie kyasla daha ucuz olmas. Uzmanlarn bir ksm denizden geiteki sz konusu azalmay FRONTEXe balarken, Yunanistan Savunma Bakanl ve Genelkurmay Bakanl kurmaylar, bunun nedenini FRONTEX'in devriye gezmesinde deil, bu alanda faaliyet gsteren Trk rgtnn bu insanlar Meri'e ynlendirerek gzergh deitirmesinde gryor.11 Bylece 2010 ylnda gmen hareketliliinde arlk kara snrna kayd. statistikler deniz snrlarndan geilerde byk azalma kaydedildiini gsteriyor. 2009un ilk sekiz aynda Ege'de 15.039 kaak gmen ele geirilirken 2010da bu rakam 4587ye dt. Meri snrnda 24.173 kaak gmen ele geirilirken bu rakam 2009da 5634 idi.12 FRONTEX yetkililerine gre, 2010'un ilk yarsnda AB'ye uygun belgelere sahip olmad anlalan 40 bin 977 kiinin drtte nden fazlas, ABye Yunanistan'dan girdi; ou da Trkiye'den geerek giri yapt.13 Verilere gre, son aylarda Trk-Yunan snrlarndan her gn yaklak 150 yasa d gmen geiyor. Bu, 2009a kyasla yaklak yzde 350 orannda bir art anlamna geliyor. FRONTEX sayesinde deniz snrlarndan girilerde yzde 65 orannda bir azalma olduu fakat kara snrlarndan, zellikle Meri Nehri'nin akt ve Trkiye ile gerek snrn bulunduu Kastanies ile Nea Vissa arasndaki blgede nehir yatann Trkiyenin karasal blgesine girdii ve snr hatt oluturmad alanda

8 9

www.frontex.europa.eu/hermes_2011_extended/background_information/ [10.04.2011] Yorgo Marnellos, Eleftherotipia, "Meri yasa d gmen doldu", 14 Haziran 2010 10 Stelios Vradelis, Ta Nea, "Yasa d gmenler iin klalarda dzenleme...", 26 Ekim 2010 11 Andreas Kutras, Eleftheros Tipos, "Yasa d gmenleri izleyen devriyeler...", 22 Kasm 2010 12 Gerd Hhler, Der Tagesspiegel, " Im Grenzbereich", 25 Ekim 2010 13 www.euobserver.com, [25 Ekim 2010]

528

gmen aknnn yzde 48 artt da belirtiliyor.14 Karaaata yer alan 12,5 kilometrelik bu blgede gn getike trafik hzlanyor.15 2010 ylnn ilk sekiz aynda Meri Nehri'ni gemek isterken hayatn kaybeden gmen saysnn 38 olduu sanlyor. Karaaata ise ciddi bir tehlike var. 1974'teki Kbrs krizinden sonra Yunanistan buraya, hem anti personel hem de tanksavar olmak zere 25 bin mayn demiti. Snr boyunca yer alan mayn tarlalarnda 2000-2008 dneminde en azndan 66 gmen ld, 44' yaraland. Yunan hkmeti 2009 sonu itibariyle anti personel maynlarn temizleme operasyonunun bittiini iddia etse de, bu phe ile karlanyor.16 Kara snrn kullanan gmen saysnda 2010 ylnn ilk aylarnda belirgin bir art grlnce, AB, 2010 yl sonbaharnda Trk-Yunan kara snrnn da FRONTEXe bal ekiplerce korunmasna karar verdi. Bu kararn temel gerekesi, zellikle Karaaa blgesindeki hattn Yunan grevlilerce yeterince korunamamasyd. G yollarnn 2010 ylnda deimesi zerine Poseidon operasyonu, Yunanistann Trkiyeyle kara snrlarn kapsayacak ekilde geniletildi.17 Bu FRONTEXin ilk kara snr grevi oldu. Devriyelerin "gerektii takdirde" g kullanma ve Yunan veritabanlarna eriim yetkisi bulunuyor. Silah tayor, geldikleri lkelerin niformalarn giyiyorlar. niformalarnn kolunda AB ve FRONTEX band bulunuyor. Kendi donanmlarn (araba, kamyonet, gece gr iin termik kameralar, elektronik gzetim aralar) ve eitilmi kpeklerini kullanyorlar. 15 otobs, 19 polis arabas ve bir helikopter de bu gcn kullanaca malzemelerin iinde yer alyor.18 Meriteki snr muhafzlar gc 400 kiiden oluuyor. Gcn, ngilizce adlarn oluturan szcklerin ba harflerinden dolay RABIT (tavan) (Rapid Border Intervention Team-Hzl Snr Mdahale Gc) olarak tanmlanan grup, zellikle Meri Nehri'nin sadece Trk topranda akt ve iki lke snrnn karasal olduu Orestiada'nn kuzeyindeki Nea Vissa ile Kastanies arasndaki 12,5 kilometrelik blgede faaliyet gsterecek. FRONTEX'in kuruluundan iki yl sonra oluturulan RABIT btn AB yesi lkelerin mensuplarndan oluuyor ve Yunanistan'n komutas altnda grev yapyor. Sayca en byk gruplar (120 kii) Orestiada blgesinde yerlemi ve operasyon haritasnda FRONTEX, Dimetoka, Sofulu (Sufli) ve Ferecikte (Feres) de kk sler kurmu durumda. Orestiada geni blgesinde FRONTEX'in operasyonel faaliyetinin balamasndan hafta sonra, gmen aknnda bir azalma tespit edildi. Yzde 25'e varan azalma nemli saylyor, nk ylbandan bu yana yasa d gte yzde 370 orannda (2010 ylnn ilk 10 aynda 32 bin gmen) art vard.19 Eyll-Ekim aylarndan Kasm aynn ilk 20 gnne kadar olan dnemde yakalanan gmen says iki bine dt. Anlald kadaryla,

Yorgo Marnellos, Eleftherotipia, "Denizden yollar kapattk karadan szyorlar", 27 Eyll 2010 rini Karanasopoulou, Ta Nea, "Kaak gmenlere kar avro-muhafz", 25 Ekim 2010 16 Francesco Martino, l Manifesto, "Son kap", 29 Austos 2010 17 Thanasis Tsinganas, Kathimerini, Meri grev sresi uzatlyor, 21 Aralk 2010 18 Thanasis Tsinganas, Kathimerini, "Frontex, Meri'in kuzey blmnde yerleecek", 2 Kasm 2010 19 Thanasis Tsinganas, Kathimerini, "Tavanlar Meri'te ie balad", 8 Kasm 2010; Vasilis gnatiadis, Ethnos, "Frontex, Meri'te greve balad", 3 Kasm 2010
15

14

529

bir ay iinde Orestiada'da gmen saysnda yzde 50 orannda d kaydedildi ancak Enez-Dedeaa blgesinde bask artt.20 Kurulu tzne gre bir yerde en fazla alt ay grev yapmas ngrlen RABIT, Meriteki Trk Yunan snrlarnda drt ay kalacakt. 26 lkeden gelen snr muhafzlar, Yunan snr muhafzlaryla birlikte 5 Kasmdan bu yana Evros valiliinin kuzey ve gney ksmlarnda yaptklar devriye grevine 3 Mart 2011 tarihine kadar devam edeceklerdi. Fakat FRONTEXin Finlandiyal cra Mdr Laitinen, grevin RABIT gcnn ayrlmasndan sonra da FRONTEXin TrkYunan snrlar blgesini tamamen terk etmeyeceini syledi. Avrupal snr muhafzlarnn yasa d ge kar blgedeki varl tatmin edici olarak deerlendirildi. Avrupal yetkililer de birinci grevin baarl olduunu vurguluyor, nk Yunan kara snrlarndan yasa d giri durumlarnda Ekim ayndan bu yana yzde 44 orannda d kaydedildi. Son deerlendirmelere gre, ABye yasa d g yollarnn yakn bir zamanda Romanya ve Bulgaristann baz blgelerini de kapsamas bekleniyor. Bu arada deniz yollarnda Ege vastasyla gn yeniden artmas bekleniyor.21 Tel rg Projesi Btn bu gelimelere ramen, geileri tam olarak durduramayan Yunanistan Kamu Dzeni Bakan Hristos Papuis, her gn 200-250 kaan lkelerine girdiini kaydederek, Meri Nehri'nin iki lke arasnda snr oluturmad 12.5 kilometrelik blme yaknda tel rgler ekileceini aklad. Meri Nehri'nin iki lke arasnda snr oluturduu blgeye ise nehrin zaman zaman tamas ve akntlar oluturmas nedeniyle tel rg ekilmesi planlanmyor. Pazarkule Gmrk Kaps'nn bulunduu Kastanies'ten balayacak tel rg, Orestiadaya doru devam edecek. Bu arada Pazarkule ile Kastanies arasndaki tampon blgeye iki metre yksekliinde itler ekildi. Atina, Trk tarafndan yasa d geilerin Trklerin gz yummalar nedeniyle yapldn ve bu it sayesinde bunun ispatlanacan iddia ediyor.22 Yunan polisinin verilerine gre 2010 ylnda Meriten geen 47 bin kaak gmenin yzde 50sinden fazlas 12,5 kilometrelik Kastanies-Nea Vissa snrndan geti. Trkiyeden Yunanistana buradan toplam 26 bin kaak gmen getii hesap ediliyor.23 AB Komisyonu ileri Komiseri Cecilia Malmstrm Avrupa Parlamentosunun Genel Kurul toplantsnda yapt konumada, tel rgnn sorunu zemeyeceini ve daha nemli nceliklerin olduunu syledi. spanyann Kuzey Afrikada g aknn durdurmak amacyla rd tel rg konusuna ve ABDMeksika snrlarndaki duvara deinildi ve bu tr nlemlerin g aknn yalnzca ksa sreliine engelledii vurguland. Her iki rnekte de, daha sonralar yasa d g tayan evreler baka gei yollar bulmulard.24

20 21

G.I.M., Eleftherotipia, " yapyor", 24 Kasm 2010 Thanasis Tsinganas, Kathimerini, Meri grev sresi uzatlyor, 21 Aralk 2010 22 Il Mediterraneo, Yunanistan, Trkiye ile arasna duvar ryor, 3 Ocak 2011 23 Thanasis Tsinganas, Kathimerini, Merite Trkiye ile snrlar korumasz, 9 Ocak 2011 24 Thanasis Argirakis, Eleftheros Tipos, Paputsisin tel rgsne Avrupadan hayr", 17 ubat 2011

530

Sonu FRONTEX uygulamasnn ksa srede gn azaltlmasnda bir baar salad ak. Ancak, kitleleri lkelerinden g etmeye zorlayan artlar sona ermedii srece, gn sona ermeyecei de bilinen bir gerek. Sorunda nisp bir rahatlamann Trkiye ile Yunanistan arasnda ancak gerek bir ibirlii ile mmkn olabilecei grlyor. Bu da ancak yetkili ortak bir komite tarafndan gerekletirilebilir, bunun da karsndaki en byk engel Trkiyenin AB yesi olmamas dolaysyla AB mevzuat. Elbette kalc zm gn kayna lkelerin bir an nce siyas ve ekonomik istikrara kavumasdr ki, ksa vadede mmkn olamayaca biliniyor. Tel rg uygulamas ise, AB lkelerinden bile tepki ald ve sorunun zmne bir katk salamayaca dile getirildi. Corafyamz ve AB daha uzun sre bu sorunla yaamaya devam edecek.

531

Balkanlardaki Aznlklarn Dini Haklarnn Gvenlii Sorunu: Heybeliada Ruhban Okulu rnei Salih nci* Giri Corafi bakmdan balkanlar, tarih boyunca bir gei blgesi olmas nedeniyle siyasi, dini ve etnik zellikleriyle ok kltrl bir yapya sahip olmutur. Blge, her dnem deikenlik arz eden siyasi yaplarn baskn kltr yannda, bnyesindeki bu eitlilii srekli muhafaza etmitir. Gemite olduu gibi bu gn de, blgedeki hemen tm devletlerin ierisinde bulunan aznlklarla komu lkeler arasnda etnik, dini ve kltrel bir ba bulunmaktadr. Bu bakmdan blgede aznlklarla ilgili kan veya kmas muhtemel olan her trl sorun, ksa zamanda byme ve blgenin gvenliini tehdit etme potansiyeline sahiptir. Dolaysyla balkanlarn gvenliinden bahsedilirken, blgedeki bu farklln gz ard edilmesi byk bir eksiklik olacaktr. Tarihi sre ierisinde bu unsurlar gven iinde bir arada yaamay baardklarnda, oluan gven ve istikrar blgeye de yansmtr. Aksi durumda ortaya kan huzursuzluklar tm corafyay deiik ekillerde etkilemi ve blgenin istikrarszlamasna olumsuz ynde katk salamtr. Balkanlarda yaayan aznlklarn dini ve kltrel kimliklerini koruma ve yaatmada eitim ve retim kurumlar da nemli bir misyon yklenmilerdir. Bu almamzda blgedeki dini eitlilii yanstmas bakmndan bir rnek olarak bir dnem stanbulda Patrikhaneye bal olarak eitim retim faaliyetlerini srdrm olan Heybeliada Ruhban Okulunu ele alacaz. Uzun yllar Hristiyan Ortodoks kimliinin Balkanlardaki varlna katkda bulunmu olan ve bu gn de hala tartma konusu olan okul hakknda elde edilecek gerek ve objektif bilgiler, blgedeki bu ve benzeri konularn daha doru bir ekilde irdelenmesine ve sorunlarn zlmesine katk salayacaktr. Okula gemeden nce, aznlktan kastedilen hedef kitleyi ksaca aklamakta yarar vardr. Aznlk kavram, genel hatlaryla on dokuzuncu yzyln sonunda imparatorluklarn kyle birlikte snrlarn yeniden izilip ulus devletlerin domasyla ortaya km bir kavramdr. Ulus devletlerin, kendi nceliklerine ve konumlarna gre bir aznlk politikas benimsemeleri nedeni ile, tm uluslarn zerinde ittifak ettikleri bir aznlk tanm bulunmamaktadr. Genel hatlaryla sosyolojik adan aznlk kavram bir toplulukta saysal bakmdan aznlk oluturan, baat olmayan ve ounluktan farkl niteliklere sahip olan grup olarak tanmlanmaktadr.1 Hukuki bakmdan aznlk kavram ise genelde BM gibi uluslararas rgtlerin yaptklar tanmlamalarla bir ereveye oturtulmaya allmtr.2 Bu tanmlardan birinde aznlklar; Egemen konumda bulunmayan, yaadklar devletin vatanda olan, yeleri nfusunun geri kalanndan farkl etnik, dinsel ya da dilsel zelliklere sahip olan ve kltrlerini, geleneklerini, dinlerini ya da dillerini korumaya ynelik st rtl de olsa bir dayanma duygusu gsteren grup

Yrd. Do. Dr.; Krklareli niversitesi. Baskn Oran, Kreselleme ve Aznlklar, maj Yay., Ankara 2001. s. 67 2 Hseyin Pazarc, Uluslararas Hukuk Dersleri II, Turhan, Kitabevi, Ankara 1996, s.163;, J. Jackson Preece, Ulusal Aznlklar ve Avrupa Ulus-Devlet Sistemi, (ev. Ayegl Demir), Donkiot Yay., st., 2001, s.24
1

532

olarak tanmlanmtr.3 Yukardaki tanmlardan hareketle kimliklerinin ana gvdesini oluturan farkllklara gre etnik, dinsel, dilsel ve ulusal aznlklar olmak zere deiik alt gruplara ayrmak mmkndr. Gnmzde artk aznlklar meselesi kresellemenin yan sra eitli nedenlerle birlikte bir lkenin kendi i sorunu olmaktan kp hzla uluslar aras bir konu haline gelmektedir. Bu nedenle aznlklarn tannmas ve korunmasna ilikin ok tarafl ya da ikili anlamalarla getirilen dzenlemelerin uygulanmasnda ve takibinde Birlemi Milletler (BM), Avrupa Konseyi (AK) ve Avrupa Gvenlik ve birlii Tekilat (AGT) gibi uluslararas rgtler konuyla yakndan ilgilenmekte ve oluturulan komisyonlar belli aralklarla raporlar yaynlamaktadrlar.4 Osmanl mparatorluu miras zerine kurulan Yeni Trkiye Cumhuriyeti Devleti de Lozan Bar Antlamas ile aznlklar meselesine hukuki ve siyasi zm getirmitir. Lozan Bar Antlamasna gre Trkiyedeki aznlklar din esasna gre belirlenmi olup, gayrimslimlerden ibaret saylm, antlamann Mslman olmayan aznlklar ifadesi ile balayan 37-45nci maddelerinde bu haklar ifade edilmitir. Buna gre yasalar nnde eitlik ve ayrmclktan korunma hakk (Madde 39); anadilde eitim veren zel okullar ama hakk (Madde 40) ve dini zgrlk hakk (Madde 43) en nemli haklar arasnda yer almaktadr.5 Trkiye Cumhuriyeti Devleti taraf olduu bu anlama ile sz konusu haklar vermi olmakla birlikte uygulamada deiik nedenlerden dolay zaman zaman bir takm aksaklklar olmutur. Bu sorunlar son zamanlarda yaplan deiiklikler ve uyum yasalar ile -rnein aznlk vakflarnn iadesi gibi - giderilmeye allmaktadr. Bugn tm balkanlarda yaayan deiik aznlklarn ou, uluslararas antlamalardan doan bir takm temel haklarnn verilmediini ya da kstlandn dile getirmektedirler. Zira blgedeki devletler bata ulusal gvenlik kayglar olmak zere eitli nedenlerle aznlklara zaman zaman ikinci snf vatanda muamelesi yapmaktadr. Bu konuda blgedeki hibir lkenin dierine gre daha masum olmad da kabul edilmelidir. Bu gn balkanlarda yaayan aznlklarn meseleleri genellikle birbirine benzer sorunlardan olumaktadr. Bu problemler ana hatlaryla; her seviyede ana dili renme ve kullanma hakk, yeterli din eitimi alma, din adam yetitirme ve kendi dini temsilcilerini seme hakk, etnik kimliin tannmamas, eitli nedenlerle demografik yapnn deitirilmeye allmas meselesi, ifade zgrl ile ilgili snrlamalar, vakflarn ve dini kurumlarn denetimi ve tanmazlar sorunu, toprak ve arazi sorunu, ekonomik basklar, kamu grevlerinde ayrcalk, sosyal rgtlenmenin engellenmesi, siyasi katlm hakknn kstlanmas ve vatandalk sorunu gibi meseleler saylabilir. Bahsedilen bu ortak sorunlarn zm konusunda atlacak admlar, balkanlarda byk kaos ve krizlerin yaanmasnn 100. ylna denk gelen bu gnlerde, blgede yirmi birinci yzylda bir Balkan Barnn kurulmasna nemli katklar salayacaktr.

UN Economic and Social Council, E/CN.4/Sub.2/1995/27, Commission On Human Rights, U. 01 Ekim 2006, www.un.org 4 bkz. Yakup Aar, Aznlk Haklar Kreselleme AB ve Trkiye, Atlm niversitesi Sosyal Bilimler Enstits Uluslararas likiler Ana Bilim Dal YL Tezi, Ankara, 2007, s. 51 vd.. 5 smail Soysal, Tariheleri ve Aklamalar le Birlikte Trkiyenin Siyasal Andlamalar, I (19201945), Trk Tarih Kurumu Yaynlar, Ankara, 1989. s. 85 vd.

533

1. Heybeliada Ruhban Okulunun Ksa Tarihi ncelikle konu hakknda Trk akademik evrelerce bilinenlerin olduka snrl olmas nedeniyle kaynaka hakknda ksa bilgi vermek istiyoruz. Konuyla ilgili kaynaklarn ou Patrikhane ve okul evresinde grev yapan teolog ve rahiplerin almalarndan olumaktadr. Okula dair ilk bilgiler Patrikhanenin resmi yayn organ olarak stanbulda karlan Ekklisiastiki Alithia (1880-1923) adl dergide yer alr.6 Okula dair ilk mstakil alma ise okulda en uzun sre mdrlk yapan (1865-1869 ile 1877-1898 aras) Arhimandrit Yermanos Grigorasa aittir. Ancak olduka hacimli olan bu alma, yazarn kiiliinden kaynaklanan nedenlerle Patrikhane evresince pek tasvip edilmemitir.7 Ayn yllarda okul mezunlar ve retmenlerinin hatratlarnda da okula dair bilgiler yer almaktadr. Okulla ilgili yaplan ikinci mstakil alma okul mezunu ve retmeni (1931-1935) Apostolos Meksinin stanbulda baslan ciltlik hacimli eseridir.8 Okula dair bir baka kaynak da, Trkiye Cumhuriyeti dneminde stanbulda Patrikhane tarafndan karlan Orthodoksia (1926-1963) adl derginin deiik saylarnda yer alan bilgilerdir.9. Heybeliada Ruhban Okulu (bundan sonra ksaca HRO denilecek) denilince phesiz son dnemlerde akla gelen en nemli ve en gncel kaynak, okul mezunu ve retmeni Vasilios Stavridisin eserleridir.10 Bunlarn dnda; Vasiliu Tr. Yultis, Hrisostomos (Yerasimos) Zafiri, Aristidi Pasadeu gibi isimlerin de okulla ilgili mstakil almalar vardr. Buna Atinadaki Estia Theologon Halkis (Heybeliadal Ruhbanlar Dernei) tarafndan karlan bir dizi alma ile dnemin dier Ortodoks dergilerini de ilave etmek gerekir. Trkiyede ise akademik anlamda ilk alma Emre zylmazn Heybeliada Ruhban Okulu (Ankara, 2000) adl almasdr. Eser kaynak bakmndan olduka snrl olmakla birlikte daha ok Trkiye Cumhuriyeti dnemi ile ilgili ksmi bilgiler vermekte, bu bakmdan Trkiyede daha sonra konu hakknda yaplan tm almalarn tek referans kayna olma zellii tamaktadr.11 Heybeliada Ruhban Okulu, on dokuzuncu yzyln ikinci yarsndan (1844), yirminci yzyln son eyreine (1971) kadar, hem Osmanl mparatorluu hem de Trkiye Cumhuriyeti dneminde Patrikhaneye bal olarak eitim retim faaliyeti yrtmtr. Okul, Patrikhaneye bal olarak daha st dzeyde bir teoloji eitimi vermek, gerekli ruhban ihtiyacn karlamak, Ortodoks cemaate ynelik Katolik ve
6 Dergi iin bkz. Th. Hristu Krikoni, s tin Epanekdosin tu Periodiku Ekklisiastiki Alithia Konstantinupoleos 1880-1923 Klironomia, 16/B, Selanik, 1984, s. 274-334. 7 Yazarn idarecilik yapt dnemlerde okulda eitli gruplamalar olmu, yazar, eserinde muhalifleri hakknda hi de etik olmayan ifadeler kullanm ve onlar ok ar dille sulamtr. Bu nedenle de eser kimileri tarafndan livelografima (kfrname) olarak adlandrlm, eser bu ynyle Patrikhane Kutsal Sinodu tarafndan da onaylanmamtr. Arhimandrit Yermanos Grigoras, en Halki Theologiki Sholi (1844-1898), Tipografion K.A.Faku, skenderiye, 1907. 8 Apostolos Meksi, en Halki era Theologiki Sholi, I-III, st., 1933-1957. 9.Daha nce (1926-1963) stanbulda karlan dergi, 1963de kapatlm, 1994den itibaren de Fener Patrikhanesinin Selanikteki Selanik Pateristik Aatrmalar Merkezince yeniden karlmaya balanmtr. Dergi iin bkz. Adamantiu St. Anestidi, Orthodoksia thikothiriskeftikon Periodikon tu kumeniku Patriarhiu (1926-1963), kumeniki Patriarhion , Atina, 1984. 10 Vaslios Stavridis, era Theologiki Sholi tis Halkis I-III. (I. ve II. cilt, Atina,1968-1970, III. cilt, Selanik, 1973.) Yazar sonra bu ciltlik almay tek ciltte toplayarak yeniden yaymlar. era Theologiki Sholi tis Halkis, Ekdotikos kos Adelfon Kiriakidi, Selanik, 1988. 2001de ise era Theologiki Sholi tis Halkis Simpliroma, 1985-2000, adyla geen sre ierisinde meydana gelen deiiklikleri ieren ilave bir alma daha yaynlar. 11 Tm kaynaklarla ilgili detayl bilgi iin bkz. Salih nci, Heybeliada Ruhban Okulu, Yedirenk Yay., st. 2011, s.18-23.

534

Protestanlarn din propagandalarnn nne gemek ve Ortodokslar arasnda dini birlii salamak gibi nedenlerle alr. Al nedeniyle 13 Eyll 1844 ylnda bizzat Patriin ynetiminde bir ayin yaplr, dersler ise 8 Ekim 1844de balar. Okul ama izni Patrik IV. Germanos zamannda, Padiah Abdlmecitin Cemazi-l evvel 1259 tarihli iradesi12 ile alnmtr.13 Okul ilk nce yllk olarak eitime balar ve ilk mezunlarn 1848de verir. 1853de ise drt yllk ortaokul ilavesiyle okul 1919 ylna kadar, drd ortaokul, de teoloji olmak zere toplam yedi yllk bir eitim verir. Okul almasndan sonra Osmanl dneminde 1845, 1853, 1857, 1867, 1903; Trkiye Cumhuriyeti dneminde ise 1951 tarihli ynetmelikler hazrlanr. Okulun ilk dneminde (1844-1919) Patrikhane evresinde oluan muhafazakar liberal, oakimciler (Patrik okaim IIIe nisbetle) Antioakimciler, Kralclar Venizelistler eklindeki bir takm farkl gruplamalar ve fikir ayrlklar HROya da yansr ve Okulda eitli skntlar yaanr. Okul binas 1894 byk stanbul depreminde yklr, bu gnk bina 1896da Rum tccar Pavlos Stefanovikin katklaryla yaplmtr. 1919 ylnda okul programlarnda yaplan deiiklikle okulun orta ksm kaldrlp okul be snfl bir akademi haline dntrlr. Bu, okul tarihinin ikinci dnemidir. Akademiye devam sresi nce be, daha sonra ise drt sene olarak tespit edilir. Ancak igal dneminin bu frtnal yllarnda Akademiye yeterli talep olmaz, sava sonras eitim kadrosu da iyice azalan okulun akademi dnemi 1923 Hazirannda son bulur. 1923-1951 yl okulun nc dnemidir. Bu dnemde okul aznlk okullar statsnde kabul edilerek Trkiye Cumhuriyeti MEBin ortaretim kanunlarna gre idare edilir ve orta dereceli aznlk okullar ierisinde gsterilir. Ancak MEB okulun sadece ortaokul ksmn tanrken, teoloji eitimi veren ksmn tanmaz.14 Yeni dnemde okul yava yava kendi eitim kadrosunu oluturmaya balar. 1944de okulun kuruluunun 100. yl eitli etkinliklerle kutlanr. 1947de okul idarecileri okul programnda bir takm deiiklikler talebiyle Milli Eitim Bakanlna bavururlar. Balangta bu talepler kabul edilemez bulunurken daha sonra dnemin siyasi iradesinin etkisiyle buna olumlu baklr ve 1951de yaymlanan ynetmelikle okulun 1971 ylna kadar devam edecek olan Drdnc ve okul tarihinin de en verimli dnemi balam olur. Ancak 1965li yllardan itibaren Yunanistanla Kbrs meselesi yznden yaanan siyas gerginlik okula da yansr ve dardan renci alm durdurulur. 1971de ise ncelikle Trkiyenin kendi eitim kurumlarna ynelik yapt bir kanuni dzenlemenin HROyu da iine almas, okulun teoloji ksmnn kapanmasna neden olur. Patrikhane bu karara (ileride bu karara ksaca deinilecektir) itiraz etse de sonu deimez, o yl okulun teoloji blmndeki on bir renci Selanik niversitesi lahiyat Fakltesine nakledilir. 1985te ise renci yokluu ve maddi
Osmanl arivlerinde sonraki yllarda deiik nedenlerle okula dair baz belgeler bulunmakla birlikte aratrmalarmz srasnda okulun bu ilk al ile ilgili herhangi bir belgeye rastlamadk. Ancak 1894 depreminde yklan okulun yeniden yaplmasna dair Sadaret Makamndan alnan izin belgesi arivlerde mevcut. Bkz. rade Adliye ve Mezahip (BOA. .AZN.) 16/1313.R-O2, 4 Rabilahir 1313 / 23 Eyll 1895. 13 Yermanos Grigoras, Halki,s.,38-41; Vasilios Stavridis, Theologiki Sholis. 43, 45; www. ecpatr.gr/mones/chalki. 14 Vaslios Stavridis, Halkis Mia Sinoptiki, Theorisis, kumeniki Patriarhion, Selanik, 1994. s. 33; stanbul Okullar Klavuzu, 1936, s. 1-65; 1937, s. 74-76; 1938, s. 5-135; Nejat Glen, Heybeliada Tarihi, Corafyas, Yaam, Tekin Yay. st. 19856. s. 134.
12

535

skntlar nedeni ile Patrikhanenin kendisi okulun lise ksmn kapatmak iin stanbul l Milli Eitim Bakanlna bavurur. Ancak bakanlk bunu onaylamaz ve okula bir Trk mdr yardmcs atama prosedrn (halen devam etmektedir) srdrr. Bunun zerine Patrikhane de tek tarafl olarak okulu kapattn ilan eder.15 2. Heybeliada Ruhban Okulunun Patrikhane Asndan nemi Patrikhane, Heybeliada Ruhban Okulundan nce din adamalarnn ounu stanbulun fethinden hemen sonra 1454de alan, hem dini hem de dnyevi ilimlerin retildii Mekteb-i Kebirde (Patriarhiki Megali tu Genus Sholi), imdiki adyla Fener Rum Lisesinde yetitirmitir.16 Ancak bu okulun 1861den sonra, klasik liseye dnmesiyle birlikte, HRO, Patrikhanenin yksek din eitimi veren tek okulu olarak bu grevi devralmtr. Okulun Patrikhane asndan nemini, onun al nedenleri zerinden giderek daha iyi anlayabiliriz. Ruhban Okulunun al nedenlerinden biri ncelikli olarak Patrikhanenin ihtiya duyduu iyi eitilmi din adamlar yetitirmektir. Bu okuldan zamanla ruhban olmayan, fakat cemaat ierisinde din konularda uzman teologlar ve bilim adamlar da yetimi ve Patrikhaneye byk katk salamtr. Okulun alndan (1844) teoloji ksmnn kapanmasna kadarki dnemde (1971) teoloji blmnden mezun olanlarn says 938 kiidir.17 Ayrca son dnemde saylar az da olsa sadece lise ksmndan mezun olanlarda olmutur.18 Bunlardan din adam olarak bir kiliseye atananlarn oran dnemlere gre farkllk arz etse de genelde % 50yi amtr.19 Mezunlar diyakozluktan Patriklie kadar ok deiik seviyelerde eitli blgelerde grev almlardr. Mezunlardan on ikisi Fener Patrii olmak zere toplam on yedi kii Patriklik makamna kadar ykselmitir. Trkiye Cumhuriyeti Dneminde grev yapan dokuz Patriin yedisi de HRO mezunudur.20 Yine mezunlarn bir ksm birok baka kiliselerde bapiskopos olarak grev almlardr. rnein Amerika Rum Ortodoks Kilisesinin Patrikhaneye balanmasndan bu yana (1922-2007) kadar grev yapan, alt Bapiskoposun drd bu okuldan mezundur. Yine Yunanistan Kilisesinin Bapiskoposlarndan drt kii de HRO mezunudur.21 Mezunlarn bir ksm yksek eitim iin Rusyadaki Ortodoks Teoloji Akademisine ya da Batdaki

Okul tarihi ile ilgili geni bilgi iin bkz. nci, a.g.e., s. 71-164. Manuil Gedeon, Hronika Tis Patriarhikis Akadimias, Patriarhiku Tipografiu, st., 1883; Tasos Ath. Griopulos Genus Megali Sholi Thiriskeftiki ke thiki Engiklopedia, 4/ 310, Atina 1964. 17 Bu 938 kiinin isim, memleket, mezuniyet yl ve mezuniyet sonras grevlerini de ieren detayl bir liste iin bkz nci, a.g.e., s. 369-399 18 1951den sonra alan okulun lise blmnden mezun olanlarn says 260 kii civardr. Ancak lise mezunlarnn ou ayn zamanda daha sonra Teoloji blmnden de mezun olduklar iin sadece lise blmnden mezun olanlarn says 260n olduka altndadr. 19 Stavridu, Halkis Mia Sinoptiki, s. 44. 20 Trkiye Cumhuriyeti dneminde Patriklik yapanlardan sadece iki kii, III.Vasiliosla (1925-1929) II. Fotios (1929-1935) HRO mezunu deildirler 21 Burada mezunlarla ilgili bir konuya da deinmek gerekir o da her ikisi de Kbrs Kilisesi Bapiskoposu olan II. Makarios ile III. Makariosun kartrlmasndan kaynaklanan Trk kamuoyundaki yanl bir bilgidir. Bapiskopos II. Makarios (1947-1950), 1895-1900 yllar arasnda Mekteb-i Kebirde ve HROda eitim almtr. Ancak onun lmnden sonra Kbrs Kilisesi Bapiskoposluuna seilen ve ayn zamanda 1959da Cumhurbakan da olan mehur (Mihail) III. Makariosun (1950-1977) ise HRO ile bir ilgisi yoktur, O, Kbrs, Atina ve ABDde eitim almtr. Andreu Miidi, Makarios II Thiriskeftiki ke thiki Engiklopedia, 8/490-491, Atina 1966; Makarios III Thiriskeftiki ke thiki Engiklopedia, 7/491-492. Atina 1965.
16

15

536

nemli niversitelere gnderilmiler, daha st seviyede eitim almlar ve dnlerinde okulun eitim kadrosunu oluturmulardr.22 Sistematik bir din eitimi verilmesi ve Ortodoksluktaki din gelenee ait literatrn, dnemin ihtiyalarna gre yeniden yorumlanmas da okulun al nedenlerinden birisidir. Bu balamda okulda okutulan dersler, aa yukar saylar 800 bulan mezuniyet tezleri, hocalarn ders notlar, Ekklisiastiki Alithia (18801923) ve Orthodoksia (1926-1963) gibi dergilerin yaynlanmas bu amac gerekletirmeye ynelik faaliyetler olup, bunlarla okul, Fener merkezli Ortodoks din geleneinin muhafazasnda, gelitirilmesinde ve yirminci yzyla aktarlmasnda nemli bir rol stlenmitir. Okul, gerek teoloji anlay ve gerekse yetimi beyin gc ile daha sonra diasporada kurulacak dier Ortodoks teoloji kurumlarna23 da byk lde kaynaklk etmitir. Okul kurucular o dnemlerde, Batdan gelen Ortodoksluk kart eitli dini ve felsefi akmlara kar durmak iin de byle bir okulun almasn zaruri grmlerdir. zellikle Katolik ve Protestan misyonerlerin Ortodoks cemaat arasnda misyonerlik faaliyetlerine ynelmelerini24 Patrikhane bir tehdit olarak alglam, bunu engellemek iin Anadolu ve Balkanlara Ruhban okulundan mezun din adamlar gndererek bunun nne gemeye alm ve Ortodoks cemaatin koruyuculuunu stlenmitir. Ayrca Patrikhanenin en st din eitim kurumu olan HRO bu dnemlerde din kimliin yan sra ulusal kimliin olumasna da katk salamtr. Patrikhaneyi byle bir okul amaya iten en nemli nedenlerden birisi de bamsz bir Yunanistan Devletinin kurulmas ve buna paralel olarak Atina Kilisesinin de dini bamszln ilan ederek (1833) Patrikhaneden ayrlmasdr. (Patrikhane ancak 1850de Yunanistan Kilisesinin bamszln tanr.) Bu gelime Patrikhane iin son derece nemlidir. Artk bundan sonra Osmanl mparatorluu toprak kaybettike Patrikhane de kendisine bal ruhani blgelerini, dolaysyla gelirlerini ve prestijini kaybedecektir. (Zamanla Bulgaristan, Srbistan gibi kiliseler de ayn yolu izleyecektir.) Ayn yllarda (1836da) Atina niversitesine bal bir lahiyat Fakltesinin alm olmasnn da Patrikhaneyi tedirgin etmi olabileceini ve Patrikhanenin Atina lahiyat Fakltesine kar, HRO ile cevap vermek istediini de syleyebiliriz. HROnun ald yllarda bu ekilde iki kilise (Atina stanbul) arasndaki ilikiler olduka souk olmasna ramen, sonraki yllarda okul tarihinde en fazla renci Yunanistandan gelecektir. Balangta Bulgar Kilisesinden okula gelenler olur hatta 1848de okuldan mezun olan drt kiinin ikisi Bulgar Kilisesinden gelen rencilerdir. Ancak ilerleyen yllarda bunun devam gelmez. Dolaysyla HROnun Ortodoks cemaatler zerindeki etkisi, Fener Patrikhanesinin, Ortodoks dnyasndaki nfuz ve etkisiyle paralellik arz eder. Bu anlamda HROnun ald yllardan itibaren bamsz Ortodoks Kiliselerin yava yava Fenerden ayrlmasyla birlikte, Patrikhanenin nfuzu Osmanl corafyasndaki Rum cemaatle snrl hale gelmeye balar. Bu bakmdan okul tarihi boyunca HROya Yunanistan Kilisesi hari, Balkanlardaki dier kiliselerin ok fazla itibar etmedikleri grlr. Trkiye Cumhuriyeti dneminde ise okula ABDde ve Avrupadaki diaspora Rum
nci, a.g.e., s. 274-285, 328, 345,355, Bu okullar iin bkz. Vasilios Stavridis, Theologiki Ekpedevsis is tin Orthodokson Ekklisian Parelthon ke Paron- To kumenikon Patriarhion- Klironomia, Selanik, 1995, c. XXVII, say 1-2. 24 Patrikhanenin Misyonerlerle mcadelesi iin bkz. Kiriaki Mamoni, Agones tu kumeniku Patriarhiu kata ton Missionarion, Minimosini, 1980-1981, Atina, s. 179-211.
23 22

537

cemaatinden renciler gelmeye balar. Bunlara, Girit ve On ki Adalar Kilisesi ile Bamsz Kbrs Kilisesini de ilave etmek gerekir. Bunlarn dnda saylar olduka az olmakla birlikte, zaman zaman dier Ortodoks ve Dou Kiliselerinden de renci gelmitir. Zaten okul ak olduu dnemlerde rencilerinin yzde doksann yabanc renciler oluturmutur.25 Sonuta bu okulun almas Patrikhaneden kopular engelleyememitir, ancak inan konularnda bir btnlk oluturarak bir lde ortak bir din dilinin ekillenmesini salam ve en azndan ayn dili kullanan Ortodoks Kiliseler arasnda yazl bir iletiim aracnn gelimesine katkda bulunmu, bylece dier kiliseler zerindeki nfuzunu teoloji eitimi konusundaki stnl ile devam ettirmeye almtr. Okul, tarihi miladi dokuzuncu yzyla kadar dayanan Aya Triada Manastr ierisinde kurulmu olup, sradan bir okulun tesinde, geleneksel Ortodoks manastr yaam tarzna uygun bir eitim ve retim vermi, iindeki kilisesi, yatakhanesi, snflaryla birlikte gnn yirmi drt saati buna uygun olarak dzenlenmitir. Dolaysyla okul, bu gn halen ak olan manastrla birlikte Patrikhane iin bir okuldan ok daha fazla ey ifade etmektedir. Nitekim okul ak olduu dnemlerde Manastr Barahibi ayn zamanda okul mdr (Sholarios) olarak grev yapmtr. Bu nedenledir ki Patrikhane, tarihi bir deneyimi ve prestiji olan Heybeliada Ruhban Okulunun ayn yerde ve benzer artlarda almasn talep etmekte ve dier alternatiflere pek scak bakmamaktadr. 3. Okula Dair Baz Gncel Meseleler Burada konuyla ilgili olarak kamuoyunda tartlan birka meseleye deinmek istiyoruz. Bunlardan ilki okul hakknda bir ksm Trk kamuoyunda oluan kukulu bir bak asdr. Bu, daha ok Patrikhane algs zerinden ekillen bir anlayn okula yansmasdr. Ondokuzuncu yzylda ulusalclk hareketlerinin hz kazanmasyla birlikte Ortodokslukta din ve ulusalclk i ie gemi ve adeta birbirini tamamlayan iki unsur haline dnmtr. Patrikhane de bu dnemde, cemaatine din ve ulusal kimliin kazandrlmas amacyla eitli eitim kurumlar aarak bu tr faaliyetleri desteklemitir. Bu noktada, HROdan yetimi olan baz din adamlar Balkanlar, Makedonya ve Anadoludaki ulusuluk hareketlerinde, Rum cemaati ynlendirme konusunda etkin roller stlenmilerdir. zellikle igal dneminde igalci glerle birlikte olup Trkler aleyhine Yunan Hellenizmi uruna mcadele eden bir ksm okul mezunu papazlar gze arpmaktadr. rnein hepsi HRO mezunu olan ve dnemin en aktif Metropolitleri olarak dikkat eken, Bursa Metropoliti ve Patrik Vekili Dorotheos, zmir Metropoliti Hrisostomos Kalafatis, Trabzon Metropoliti Hrisanthos Filippidis (sonradan Atina Bapiskoposu olacaktr) ve Amasya Metropoliti Yermanos Karavangelis ve dierlerinin o dnemdeki siyasi faaliyetleri,26 doal olarak Trk kamuoyunda hem okul hem de Patrikhane aleyhinde menfi bir kanaatin olumasnda ok etkili olmutur. Bu nedenledir ki Lozanda Patrikhane byk tartma konusu olmu ve neticede Trk taraf Patrikhanenin sadece ruhani ilerle megul olan bir kurum olarak kalmas artyla stanbulda bulunmasn kabul etmitir. Bugn Trk kamuoyunda Patrikhane ve kurumlarna, dolaysyla HROya kar menfi bakn tarihsel arka zemininde bu dnemlerden
25

rencilerin geldikleri blgeler iin bkz. Apostolos Meksi, en Halki era Theologiki Sholi I , stanbul 1933, s. 198 252; Meksi, en Halki II, stanbul 1953, s. 20 27, 49-52; Meksi, en Halki III, stanbul 1957, s. 81-85. (eserlerin yaynevi belirtilmemi) 26 nci, a.g.e., s. 305 -324.

538

miras kalan toplumsal hafzann iz dmleri olduunu dnyoruz. Ancak uras unutulmamaldr ki bu durumu ok iyi bilen Trk Kurtulu Savann nderleri savatan hemen sonra kendisine biilen yeni stat ile okulun faaliyetlerine devam etmesine izin vermiler ve yine okul, ilk mezunlarn 1930da vermi ve zamanla mezun says artarak devam etmitir. Dolays ile Trk Tarihinin nemli bir blmn tekil eden Milli Mcadele dneminde Patrikhanenin menfi bir rol stlendiinin bilinmesine ramen okul, Trkiye Cumhuriyeti dneminde de eitim faaliyetini srdrmtr. Bu nedenle o dnemlerde seleflerinin yapt baz yanllarn sorumluluunu, bugnklere ykleyerek bu gnk Patrikhane ve Ruhban Okulu mensuplarn itham etmenin de dil olmayacan belirtmek gerekir. Okula dair bir baka mesele okulun teoloji blmnn kapatlmasyla ilgilidir. Balangta konunun Ruhban Okulu ile bir ilikisi yoktur. Zira 1971de zmirdeki Ege zel Mimarlk ve Mhendislik Yksek Okulu naat Mhendislii Blmn bitiren rencilerin diplomalarnn iptali konusunda, bir mhendis tarafndan Dantayda MEB aleyhine dava alr. Davada, 8 Haziran 1965 tarihli ve 625 sayl zel retim Kurumlar Kanununun 1 ve 13. maddelerinin Anayasaya aykrlk iddias ile iptali istenir. Dantayn bavurusu zerine, Anayasa Mahkemesi, 12 Ocak 1971 tarihli kararyla, 1, 8, 13 ve 48. maddelerin zel yksek okullara ilikin hkmleri iptal eder. Bylelikle bu dnemde bir yksekokul statsnde grlen ve ayn kanunun kapsamna giren Ruhban Okulunun Teoloji ihtisas blm kapatlr. O tarihte bu karara yaplan itirazlar gnmzdeki tartmalarn da ana eksenini oluturmaktadr. Tartma okulun bir yksek okul saylp saylamayaca noktasna odaklanr. Kanunen okul bir yksek okul statsnde grlrken, Patrikhane ve okul yetkilileri okulun bir yksek okul statsnde olmadn ve dolaysyla ilgili kararn kapsamna giremeyeceini savunmulardr. Konuyla ilgili taraflar, kendi hakllklarn ispat etmek iin deiik gerekeler ileri srmler, karlkl raporlar hazrlatmlardr. Neticede sonu deimemi Patrikhaneye, ya teoloji ksmnn kapatlmas ya da bir niversitenin ats altnda devletletirilmesini kabul etmesi seklinde iki seenek sunulmutur. (Bu tartmalarn yaand srada Ankara niversitesi Senatosu 1971 ylnda ald bir kararla Teoloji blmnn niversitelerin lahiyat Fakltelerine balanmas seeneini sunmutur) Patrikhane okulun devletlemesi halinde elden kmasnn yan sra slam dininin retildii bir okulda Papaz yetitirilebilmenin zorluu vb. endielerden hareketle teoloji ksmnn kapatlmas kararn benimsemek durumunda kalmtr.27 Bu gn konuyla ilgili en nemli mesele mevcut artlar altnda okulun alp alamayaca, alacaksa da hangi statde olaca konusudur. Okulun almasyla ilgili iki alternatif sz konusudur. Birincisi, okulun niversiteye bal bir blm olarak, dieri ise MEBe bal bir meslek lisesi olarak almasdr. YK, 1999da ald bir kararla stanbul niveritesi lahiyat Fakltesi bnyesinde bir Dnya Dinleri Blm kurmu ve buradan Rum cemati de dahil Trkiyedeki tm aznlklarn din adam ihtiyacn karlamay hedeflemitir. Ancak Patrikhane buna pek scak bakmamtr. Patrik Barholomeos Sadece akademik bir seviyede derin bir bilgi sahibi olmann Hristiyan din adam olmak iin yeterli olmadn ve manastr yaamnn kendine has bir takm kurallar olduunu, bunun da bir niversite bnyesinde mmkn olamayacan sylemitir. Patrikhane, buna karlk okulun Milli Eitime bal bir meslek lisesi olarak almasn talep etmektedir. Mevcut
27

Hukuki durumla ilgili geni bilgi iin bkz. Emre zylmaz, Heybeliada Ruhban Okulu, Tamga Yay., Ankara, 2000. s. 96 vd.

539

yasalar ve mevzuat asndan okulun hangi statde alabilecei ile ilgili hukukularn ve ilgililerin deerlendirmeleri birbirinden olduka farkllk arz etmekte kimileri mevcut durumun okulu amaya uygun olduunu sylerken kimileri ise, anayasa deiiklii gerektirdiini ifade etmektedirler.28 rnein konuyla ilgili olarak Patrik Bartholomeos, 2005in son aylarnda bir gazeteye verdii syleide, YK Bakan Prof. Erdoan Teziin Patrikhaneye gelip, kendilerine 1951'de onaylanm ynetmeliin ok iyi hazrlanm olduunu, okulun eskiden olduu gibi Milli Eitim'e bal olmas hususunda herhangi bir hukuk engelin olmadn beyan ettiini sylemitir.29 Okulla ilgili bir dier nemli konu okulun gerekten bir ihtiya olup olmamas ve buna bal olarak da yabanc renci alm meselesidir. Eer bugn Patrikhane sadece stanbulda yaayan iki bin be yz kiilik bir cemaate hizmet veren bir kurum olarak kabul edilirse, bu ihtiya HRO olmadan da bir ekilde karlanabilir. Nitekim Patrikhane, 1947de okulun statsnn deitirilerek dardan da renci getirilmesi talebinde bulunduunda bu talep dnemin yetkilileri tarafndan zetle Dardan okula gelmek isteyen yabanclar memlekete kabule mecbur klan ahdi (balayc) bir vesika veya kanun olmadn belirtmi; konuya Lozan asndan baklnca, okulun o gnk ihtiyac karlad ifade edilmi, yabanc renci talebinin okulu aznlk messesesi statsnden kararak btn dnya Ortodokslarn toplayacak bir ilim merkezi haline getirilecei sylenmi; son olarak da, Ruhban Okulunun, yabanc uyruklu talebeyi okutmaya deil, mnhasran Trkiyedeki aznlk iin din ve kilise adam yetitirmeye mahsus bir messese olduu, dolays ile o gn iin 16 yerli talebesi bulunan bir okula yabanc renci alnmasnn hakiki bir ihtiya olmad vurgulanmtr.30 (Ancak verilen bu rapora ramen dnemin siyasi iktidar 1951 ynetmelii ile istenilen talepleri kabul etmitir) Eer bu talepler Lozana istinaden dile getiriliyorsa, Lozanda, haklar garanti altna alnanlar sadece Trkiye snrlar ierisindeki aznlklar mdr yoksa bu hak daha geni bir grubu mu kapsamaktadr? Eer Lozandaki haklarn sadece aznlklara tannm bir hak olduu kabul edilirse 1951de dardan renci talebine izin verilmi olmas ve Yksekokul stats ile Teoloji blmnn tannm olmas, Lozandan ok daha sonra (1951de) Patrikhaneye verilmi bir imtiyaz olup, 1971de yaplann ise, bu imtiyazn geri alnmas ve 1951 ncesine dnlmesi olarak da alglamak mmkndr. Nitekim 1971de teoloji ksm kapatlnca okulun lise ksmna dokunulmamtr. 1923 sonrasnda ak olan ksm drt snfl ortaokul ksmdr, MEB, bu dnemde (19231951) fiilen eitime devam etmekle birlikte okulun snfl teoloji ksmn tanmamtr.31 Ancak bu gn Patrikhane, ruhban ihtiyac talebini sadece Trkiyede az saydaki cemaati iin deil, yurt dnda kendisine bal ruhani blgelerdeki cemaati de hesaba katarak dile getirmektedir. Bu cemaat bu gn, genelde Yunanistann Neon Horon (Yeni Blgeler) denen blgeleri ile Girit, Oniki Adalar, Aynaroz, Avrupann deiik lkelerinde, Amerikada ve ksmen uzak douda yaamaktadr.32
Farkl deerlendirmeler iin bkz. zylmaz, a.g.e, s. 131 vd.; Sibel zel, Heybeliada Ruhban Okulu ve Patrikhane, stanbul Barosu Yay., .st. 2007; Elin Macar - M. Ali Gkat Heybeliada Ruhban Okulunun Gelecei zerine Tartmalar ve neriler, Tesev Yay, st., 2005. 29 Derya Sazak, Milliyet Gazetesi, 2 Aralk 2005. 30 Kararn tm maddeleri iin bkz. zylmaz, a.g.e. s. 85-86. 31 Orthodoksia, 22 / 1947, st., s. 158; Glen, Heybeliada Tarihi ... 134 32 Bu blgeler, her yl yaynlan Patrikhane yllnda belirtilmektedir. Bkz. merologion tu kumeniku Patriarhiu Etus 2009, kumeniki Patriarhion , Selanik, 2009, s.677 vd.;
28

540

Bunlarla birlikte cemaatin says aa yukar sekiz milyonu bulmaktadr.33 HRO ak olduu zamanlarda buralardan birok renci gelmi ve bunlarn says ounlukla yerli rencilerden fazla olmutur. Bugn, yabanc renci almna izin verilmeden HROnun almasn Patrikhane kabul etmemekte ve renci kaynann dardan olacan dile getirmektedir.34 Aslnda Patrikhane ruhbanlarn, yurt dndaki teoloji okullarnda yetitirebilme imknna sahiptir. zellikle ABDdeki Holy Cross Teoloji Okulu bunlarn iinde en eskisi ve en nemli olandr. Buna Avrupa da birka yerdeki okulla birlikte, her ne kadar Patrikhaneye bal olmasa da, Atina ve Selanik niversitesi lahiyat Faklteleri de dahil edilebilir. Bu konuda da Patrikhanenin ikyetleri, yurt dna gnderilenlerin geri dnmek istemeyileri, oralarda yetienlerin kendilerini farkl dnce ve ideolojilere kaptrmalar, bir ekilde Patrikhaneye muhalif gruplardan etkilenecek olmalar vb. ekilde sralanmaktadr.35 Dolays ile Patrikhane, tarihi gemii ile kendini kantlam bir kurum olan HROda, eskiden olduu gibi kendi dncesinde, kendisine bal, bir anlamda daha itaatkr ruhbanlar yetitirmek istemektedir. Grld gibi okulun bir ihtiya olup olmamas yukarda zikrettiimiz ekliyle Patrikhaneye bak asna gre farkllk arz etmektedir. Burada son olarak okulu uzun tarihi gemii gz nne alarak, Osmanl ve Cumhuriyet dnemindeki eitim kalitesi ve anlay asndan bir mukayese yapacak olursak, Cumhuriyet dneminin daha baarl ve daha retken olduunu syleyebiliriz. Zira Osmanl idaresinin son zamanlarna rastlayan dnemde Patrikhanenin ve dolayl olarak da okulun ulusuluk eksenli bir dizi gelime ve mcadelelerin arasnda kald gze arpar. Bu kaos ortamnn ardndan gelen Cumhuriyet yllarndaki sakinlikle birlikte Patrikhane, tm enerjisini okuldaki eitim ve retimin daha kaliteli hale getirilmesi iin sarf etmi, zellikle 1951 ynetmelii ile balayan on yllk bir sre adete okul iin bir altn dnem olmutur. Sonu Okul, bir buuk asra yaklaan bir dnem ierisinde (1844-1971), Balkanlarda etnik, dini ve siyasi ierikli pek ok olayn ve deiimin yaand olduka skntl bir dnemde eitim ve retim vermi ve bu sre ierisinde adeta Patrikhanenin bir can damar olmutur. Bu gn teoloji blmnn kapanmasnn otuzuncu ylnda tekrar almas ynnde genelde bir konsenss olmakla birlikte sorun okulun hangi statde alacanda dmlenmektedir. Trkiyede son dnemlerde aznlklar lehine yaplan deiiklikler okulun almas ynndeki mitleri ve beklentileri de artrmtr. Aznlklarn vakf mallarnn iadesi ile zellikle Patrikhanenin yabanc metropolitlerine Trk vatandal hakk verilmesi Patrikhane evrelerince HROnun almasndan bile ok nemli gelimeler olarak grlmtr.36 phesiz Trkiyede dier aznlk vatandalarn da farkl bir takm sorunlar vardr ve bu da ayr bir aratrma ve tartma konusudur.

Elin Macar, Cumhuriyet Dneminde stanbul Rum Patrikhanesi, letiim Yay., st. 2003, s. 27-28. Haim Sylemez, Papaz Okuluna Forml Aray Aksiyon, Say: 501, Temmuz 2004. 35 Sazak, Milliyet, 2 Aralk 2005. 36 Patrikhane yetkililerine gre Ruhban Okulu mezunlarnn Patrikhanede kalp kalmayaca bilinmez. Buna kar Trk vatandal alacak metropolitlerle patrikhanenin personel sorunu zlm olacaktr. Nitekim Trk vatandal iin mracaat eden 27 kiiden 13 alnm ve ok byk bir sorun zlmtr. Hrriyet Gazetesi, 15 Temmuz 2010; Star Gazetesi 10 Nisan 2011.
34

33

541

Bu almamzda Balkanlarn nemli bir ksmn etkileyen bir okul zerinden giderek aznlklar meselesinin bir ynne dikkat ekmeye altk. Aznlk konusu sadece Trkiyenin deil blgedeki tm lkelerin ve onlarn aznlk vatandalarnn bir sorunudur. Bu sorunlarn zm hem o lke vatandalarnn devletlerine olan gvenini salayacak hem de o lkenin blgede ve dnyadaki etkinliini artracaktr. Bu nedenle blgedeki aznlklarn dini, kltrel ve etnik kimliklerinin tannmas ve haklarnn verilmesi gerekir. Tabi ki bunun iinde ncelikle i kamuoylarnda aznlklarn i tehdit olduu anlaynn deitirilmesine ve kamuoyunu buna ikna edebilecek gl siyasi iradelere ihtiya vardr. Bu psikolojik eiin alp balkanlarda yaayan aznlklarn bir tehdit deil aksine bir zenginlik olduu anlaynn hakim olmas, Balkanlarn gvenlii iin atlm en byk ve en az maliyetli tarihi bir adm olacaktr.

542

Balkan Savalar Sonrasnda Ortaya kan G Hareketlerinin Osmanl Siyasal ve Sosyal Yaamna Etkileri* Tuncay Bilecen** Giri XIX. yzyln ortalarnda Jn Trklerin balatt fikir tartmalar, kinci Merutiyetin yalanc baharnda iyice alevlenmiken Avusturya-Macaristan BosnaHerseki ilhak etmi, Bulgaristan bamszln kazanm, Girit Yunanistana katldn aklam ok gemeden talya Trablusgarpa asker karm, btn bu olaylarndan ardndan Balkan Sava bir anda patlak vermiti. Balkan Savalarndan sonra Avrupa topraklarnn byk bir blmnn kaybedilmesiyle Trkler sayca mparatorluun en nemli unsuru haline gelmi, savan en nemli etkilerinden biri de Trk milliyetiliinin ykselmesi olmutu. Birbiri ardna yaanan bu gelimelerin yaratt olumsuz atmosfer Osmanl devleti ierisindeki fikir hareketlerine de yeni bir boyut kazandrmtr. Yaanan toprak kayplaryla birlikte Osmanlclk dncesinin iflas kesin olarak anlalrken devleti kten, ykltan kurtarmak iin yeni ideolojik almlara gereksinim duyulmutur. ttihat ve Terakki, Balkanlardan gelen gmen kafilelerini belirli bir siyaset erevesinde iskn etmeye almtr. Her eylerini kaybederek gelen gmenlere vergi ve askerlik muafiyetleri salanm, bir an nce retici konuma gemeleri iin aba sarf edilmi, geldikleri yere uygun iklim ve alma koullarna gre iskn edilmeleri iin zen gsterilmitir. Ancak ok gemeden balayan I.Dnya Sava ile bu iskn siyasetine dair birok projenin kat zerinde kalmasna sebebiyet vermitir. 93 Harbi, o zamana kadar yaanan en byk g hareketi olmas sebebiyle Osmanl toplumsal yapsnda nasl nemli bir deiim yaratt ise, Balkan Savalar da benzer bir etkiyi yaratm ayn zamanda Osmanl Devleti ierisinde pek ok siyasal tartmann yaanmasna da yol amtr. Balkan Savalar; Osmanl Devletinin siyasal, ekonomik ve sosyal yapsn nemli lde deitirmi, glerle gelen baz nemli kiilikler sayesinde bu deiim Cumhuriyet Trkiyesine de yansmtr. Balkan Sava Sonrasnda G Hareketleri ve Nfus Osmanl Devletinde yaplan son iki nfus saym 1906/07 ve 1914 nfus saymlardr. 1906/07 nfus saymna gre memleketin nfusu 15.099.738 kii olup bunun 11.633.507si Mslman (%77.51), 3.376.231i ise Gayrimslimdir. (%22.49) Osmanl Devletinin 1906-1907 yllar arasnda Balkanlarda (Edirne, Selanik, Yanya, Manastr, kodra ve Kosova vilayetleri) 4.158.250 olan nfusunun 2.052.919u Mslmanlardan geri kalan ise Gayri Mslimlerden olumaktayd (Karpat, 2003: 204-5). Balkan Savalar sonunda bu alt vilayetten beinin elden
*

Bu tebli,Toplumsal Tarih dergisinin Ekim 2005 (say 142) ve Aralk 2006 (say 156) saylarnda yaynlanan Ariv Belgelerinden Edebiyata: Balkan Glerinin Sosyal Boyutu (s.78-84) ve Balkan Harbi Yllar: Rum Yerleim Yerlerine Muhacir skn (s.32-37) adl makalelerin geniletilmi halidir. ** r.Gr.Dr.; Kocaeli niversitesi.

543

kmasyla buradaki Mslman nfus McCartyiye gre % 62 orannda eksilmitir. (G edenler ve hastalk ve eitli nedenlerle lenler dahil) Bu say iinde, 313.922 kii (kaytlar gemi snmac says), Balkan Savalar srasnda ve sonrasnda (1912-1920de) Trkiyeye g etmi; 398.849u, ounluu Yunan-Trk nfus deiiminin bir paras olarak, 1921den 1926ya uzanan dnemde gelmitir (McCarthy, 1998: 144). 1914 nfus saymnda ise toplam nfus 16.064.061dir. Bu nfusun 12.997.459u Mslmanlardan (%80.91), 3.066.602si ise (% 19.09) Gayrimslimlerden olumaktadr. Bir nceki nfus saymna gre Mslmanlarn hem miktar hem de orannn artmasnn en nemli sebebi, Balkan Savalar sonucunda Balkanlardan Trkiyeye youn bir Mslman kitlenin gm olmasdr. Mslmanlarn oran olarak artmasndaki dier nemli sebep de Ege Adalarnn elden km olmas ve Bat Anadoludaki Rum nfusun nemli bir ksmnn g ettirilmesidir (Aanolu, 2001: 191-3). Balkanlardan byk g hareketlerinin II. Balkan Sava sonrasnda art gsterdii grlmektedir. Kasm 1912den Mart 1914e kadar hi kesilmeden Makedonya ve Bulgaristann eitli yerlerinden Selnike gelen ve eitli vapur kumpanyalaryla Osmanl ehirlerine gnderilen muhacirlerin says McCarthy (1998: 183) tarafndan 243.807 kii olarak gsterilmitir. Balkan Savalar sonrasnda Anadoluya g eden nfus, bata Trakya olmak zere Marmara, Anadolunun bat blm, Ege blgesi ve ukurova civarna iskn edilmitir. Muhacirler, bulunduklar blgeye uyum saladktan ve ekonomilerini kurduktan sonra kyler teekkl edebilmitir (pek, 1999: 228). ttihat ve Terakki ile Deien skn Siyaseti 1913 ylnda Bbli Baskn ile iktidar ele geiren ttihat ve Terakki, geleneksel Osmanl politikasnn dnda bir izgi izlemeye balamtr. Bu dnemde devletin nfus bilgilerini derleme ekli de deimi; o zamana kadar millet sisteminin gerei olarak dine gre yaplan nfus tasnifi ttihat ve Terakki ile birlikte Trklerin dndaki Mslman unsurlar da kendi milliyetlerine gre tasnif edilmeye balanmtr. Daha nce Trklerle birlikte nfusa Mslman olarak kaydedilen Arnavut ve Bonak muhacirlerin, yerletirilmesi esnasnda datlarak iskn edilmeleri uygun grlm, bylelikle bu unsurlarn ksa zamanda, Trk rf ve adetlerine kolaylkla uyum salamalar hedeflenmitir. Balkan Savandan gelen muhacirler arasndaki Bonaklar ve Arnavutlar alnan karar gereince iskn blgelerine % 10u gemeyecek nispette taksim edilmilerdir. zellikle zmir ve stanbul gibi byk ehirlere Arnavutlarn g etmesi yasaklanmtr. Zaman Zaman bu yasaa ramen, ihtiya fazlas nedeniyle Arnavut muhacirlerin zmire isknlarnn vilayet dahilinde yerletirilip yerletirilemeyeceklerine dair skn- Aayir ve Muhacirin Mdrl ile yazmalarn yapld grlmektedir (BOA.DH.FR, 42/222). sknda uygulanacak yeni esaslar belirtmek amacyla, Dahiliye Nezaretinin ykmll altnda, 13 Mays 1913 tarihinde skn- Muhacirin Nizamnamesi kabul edilmitir. 1915 tarihinde Talat Paa tm vilayet ve mutasarrflklardan, kylere varncaya kadar mlki tekilat gsterir bir harita ile ky ve kasabalardaki ahalinin milliyet esasna gre evvelce ve imdi mevcut olan miktarlarn ieren

544

cetvelleri bir an nce gndermelerini istemitir (Dndar, 2002: 86). Daha Balkan Sava balamadan bir yl nce Dahiliye Nezareti Mebani-i Emiriye ve Hapishaneler Mdriyeti tarafndan, Devlet dahiline vurud eden muhacirler hakknda salam bir istatistik yaplmas gerektii ve bu rnek istatistik cedveline gre bunlarn iar lzumu (BOA. DH.MB.HPS.M, 2/91) hakknda karar alnmt. Bu da devletin, muhacirlerle ilgili salam bilgiler edinmek ve iskn ilemlerini de bu sayede gerekletirmek istediini gstermektedir. ttihat ve Terakkinin devlet snrlar ierisinde Trk nfusu artrma politikasnn bir sonucu olarak, Bulgaristanla Muhtelit (Karma) Komisyonlar kurulmutur. Nfus mbadelesine ilikin bu anlama Yunanistanla yaplan anlamadan ok daha nce bu komisyonlarca oluturulmu ve uygulanmtr. TrkBulgar mbadelesi ile 48.570 Mslman ile 46.764 Bulgar karlkl olarak deitirilmitir (Aanolu, 2001: 122). skn siyasetinin bir dier ayan da stratejik adan nem tayan, Trk nfusunun azald yerlere muhacir iskn etmek oluturmutur. Bu erevede, gmenlerin bir ksm jeo-stratejik adan nemli noktalarda iskn edilmeye allmtr. rnein, anakkale Boaz evresindeki Rumlarn yaad blgeye ve yine stratejik nem tayan demiryollar boyunca, gvenlii temin etmek amacyla, Mslman muhacir iskn edilmesine 93 Harbinden itibaren nem verildii grlmektedir (Ortayl, 2001: 137). Balkan Savalar ile yitirilen, Trk nfusun youn olarak yaad blgelerden yaplacak glere kimi zaman izin verilmemitir. rnein, 1913n Austos - Ekim aylar arasnda geici bir hkmet tekil eden Bat Trakyadaki Trklerin izlenen siyaset gerei bu topraklar terk etmelerine zaman zaman msaade edilmemitir: Bu konuda; Bat Trakyadan gelen muhacirlerin kabul edilmesinin takib edilmekte olan siyasete aykr olduuna (BOA.DH.KMS, 18/3) ve Bat Trakyadan hicret eden Mslman ve Hristiyanlarn kabul edilmemelerine (BOA.DH.FR, 39/33) ilikin yazmalarn ariv belgeleri arasnda yer aldn grmekteyiz. ttihat ve Terakki ynetimi gelen muhacirlerin % 75.8ini Aydn (zmir, Manisa Dahil), Edirne (Krklareli ve Tekirda Dahil), Hdavendigar (Bilecik, Ktahya Dahil), Karesi (Balkesir) gibi gayrimslimlerin youn olarak yaadklar blgelere iskn etmitir. ttihatlarn Makedonyada grp rendiklerinin de bu iskn politikalar zerinde etkili olduu su gtrmez bir gerektir. ttihatlar, Rumelide yalnz komitacl renmemiler, milliyetilik uruna ayn dinden olsalar bile insanlarn birbirlerine nasl dman olabildiklerini de grmlerdi. Bu ruh halinin, sonradan Ermeni tehciri gibi olaylarda ttihatlarn karar ve davranlarn etkiledii apak ortadadr (Akin, 2001: 237). ttihat ve Terakkinin rgtsel ve fikirsel dnyas Balkan etkisi tad gibi uygulayaca sevk ve iskn politikasnda da bu etki ok net hissedilmitir. Balkan Sava sonras gelen muhacirlerin says memleketin asayi ve inzibatn bozacak derecede bykt. Bu sorunun zmne ynelik uygulamaya sokulan, gayrimslimlerin yerinden edilmesi politikas, Edirne mebusu Mehmet Faik Bey tarafndan sylenen Biz tehciri komularmzdan rendik szleriyle aklk kazanmtr (Dndar, 2002: 34). Nitekim, Balkan Savalarnda Edirnenin geri alnmasyla pozisyonu glenen hkmet, Dahiliye Nazr Talat Paann 545

nclnde Balkan Savalarnda ihanetleri grlen unsurlar Anadolu topraklarndan atmak iin harekete gemi, Osmanl Hkmeti el altndan Rumlar rkterek g ettirme yoluna bavurmutur. Osmanl snrlar ierisinde alan Rum tccarlara kar uygulanan gayri resmi boykotla Rum gnn artmas, ttihat ve Terakkinin bu meseledeki kararln gstermektedir. Makedonyal Mslmanlar ile Aydn Vilayetindeki Rumlarn mbadelesi iin komisyon kurulmas zaman alacandan gelmekte olan Makedonyal Mslman muhacirlerin Rum kylerine misafir edilmeleri ve asayiin de jandarma marifetiyle temin edilmesine dair (BOA.DH.FR, 41/37) Emniyet-i Umumiye Mdrlnden Aydn Vilayetine ekilen telgrafta da grld gibi devlet, Mslman muhacirleri Rumlarn yaad blgelere iskn etmeye kararldr. ki lke arasnda diplomatik krize yol aan bu olaylar neticesinde ilk etapta 100.000den fazla Rumun, Bat Anadoludan Yunanistana getii tahmin edilmektedir (McCarthy, 1998: 334-5). Gerilimin trmanmas, sava tehlikesinin ba gstermesi zerine bu sefer geri adm atlmtr. Talat Paa Avrupal devletleri Rumlarn zorla g ettirilmediine inandrmak iin blgeye bir ziyaret gerekletirmi, bunun ncesinde Rumlarn yerlerini terk etmemeleri iin baz tedbirler alnmtr. Bu dnemde, bu sefer de Mudanya sahillerine gmekte olan Bursa ve Karacabey Rumlarnn Muhaceretlerinin nlenmesi ve onlar hicrete zorlayanlarn cezalandrlmas (BOA.DH.FR, 42/51) ve Yalova Kazasndaki Rum kylerine Mslman muhacirlerin isknna izin verilmemesine (BOA.DH.FR, 42/176) ilikin olarak nlemler alnd grlmektedir. Balkan Glerinin Sosyal Boyutu Balkan Savalarnn sonrasnda, Rumelide kalan Mslman nfusun byk bir ksm Anadoluya g etmitir. Balkanlarda kalan nfus iin aznlk statsn iselletirmek, ikinci snf insan muamelesi grmek katlanlr bir durum olmad iin ou bir an nce Trkiyeye gelmek, dindalarn ve soydalarn arasnda eski gnlerdeki gibi olmasa da, yeni bir hayata balamak ve hepsinden nemlisi de yine balar dik olarak dolamak iin areyi yollara dklmekte bulmutur (Gkat, 2002: 174). Balkan Savalar srasnda Trkiyede grev yapan Fransz gazeteci gmen kafileleriyle ilk karlamasn yle anlatmaktadr: lk kafileye stanbulun 20 kilometre tesinde rastladm. Ondan sonra ard arkas kesilmedi. Baz fakirler, ihtiyarlar, kadnlar ve ocuklar ufuktan bize doru; kendilerini kovalayan grnmeyen gten korkarak, akn ve telala kayor, kayorlard. Hepsinin iki para vr zvr vard. Kimi eyasn omzunda, kimi el arabasnda tayor, gtryordu. Bazs da eski bir manda arabasna doldurmu, srp gidiyordu. Hepsinin yznde korku izleri, hepsinin halinde aknlk vard (Lauzzanne, 1990: 47-48). On binlerce muhacirin bir anda yerleik hayata gemelerine imkan olmad iin muhacirler belirli bir sre, camiler, bo iftlikler, sur dipleri, barakalar, bo araziler gibi geici iskn yerlerinde tutulmu, muhacirler buralarda ciddi tehlikelere maruz kalmlardr. Gmenler daha Yedikule Surlarna yaklar yaklamaz, baz kasaplar: stanbulda ot ve arpa bulamazsnz. Hayvanlarnz satnz, zira alktan lecekler diyerek gmenlerin elindeki tek sermayeleri olan hayvanlarn ok ucuza

546

aldklar grlmtr. Bu durumun gazetelere yansmasyla devlet ve ehremaneti gereken tedbirleri alm, muhacirlerin hayvanlarn satmamalar iin ot ve saman tedarikine almtr (Aanolu, 2003: 238; pek, 1999: 233). Bu konudaki baka bir rnei de ariv belgeleri arasnda bulmaktayz: 3 ubat 1913 tarihinde zmit Mutasarrflndan Dahiliye Nezaretine bir tezkire gnderilerek, Muhacirleri ifal ile hayvan ve eyalarn gasbeden Hseyin Khyann dolandrclk fiilinden yakalanarak muhakeme edilmek zere evraknn mahkemeye verilmesi (BOA, DH.EUM.EMN 17/12) istenmitir. Gndz Vassafn Usturumcadan g eden annesinin anlarndan yola karak kaleme ald Annem Belks adl kitabnda, annesi g ettii Akhisardaki ilk gnlerini anlatrken: Akhisarda ailem kendilerine bsbtn yabanc gelen bir kltrle karlamt. Her ey deiikti. Yemekler, adetler, giyim, ziyaretler hepsi bakayd. Hatta sokakta bana Sen muhacir misin, Mslman msn? diye sorarlard diyor (Vassaf, 2000: 70). Girit Adasndan Ayvalka gmek zorunda kalan Hasanakisin yaamnn anlatld, Ahmet Yorulmazn, Savan ocuklar adl kitabnda Hasanakis g ettikten sonra yaad skntlar yle dile getirmektedir: Anayurt Anadoluya geldik. Bu kez buradakiler, rkdalarmz, dindalarmz, yarm gavur!, gavur tohumu! diyorlar bize. Beslenmemiz bol sebzeli, dadan bayrdan toplanan trl otlarla olunca, bunu da hazmedemiyorlar, alay ediyorlar bizimle, Eeklerin hakkn yiyor bunlar diyorlar. Horluyorlar, ilikilerini snrl tutuyorlar (Yorulmaz, 1998: 21). Bunun gibi daha pek ok rnekte de greceimiz gibi muhacirler bulunduklar sosyal evreye uyum salamada skntlar yaamlardr. Her ne kadar ayn dinsel inantan, ayn etnik kkenden gelseler de, yzyllardan beri Rumelide farkl bir kltrle yorulan bu insanlarn Anadolu insan ile bir anda kaynamas mmkn deildi. Muhacirler, iskn edildikleri yerin kltrne almak iin burada belirli bir sre geirmeleri gerekmitir. Bursa civarna iskn edilen gmenlerden biri, yerliler bize selam bile vermezlerdi. Kyl kadnlar biz geerken yzlerini hemen kapatrlard. Ancak ayn kadnlarn kap nlerinde, Ermeni erkekleriyle saatlerce konumasn hi unutmadm. Yerliler Ermenilere gsterdikleri iltifatn onda birini bize gstermediler diyerek tepkisin gstermitir (Dndar, 2002: 249). Yine bulunduklar mahallin rf ve dini yaantsna ters den baka bir rnei Krklarelinde (1913 Krkkilise) yaanan bir olay da grmekteyiz. Krklareli Hkmet Kona civarnda ar iinde kahvecilik eden Kalkandelen muhacirlerinden Sabri olu abann yats ezan okuduu srada kahvesinde aldrmakta olduu gramafonun, liva polis komiseri Eyp Efendi tarafndan yasaklanmas zerine, sinirlenen muhacir, tabancasyla komiseri sol kolundan yaralam ve yakalanarak adliyeye teslim edilmitir (Aanolu, 2003: 235) Bu rnekte de grld gibi muhacirler yerletikleri yerlerin ahalisi ile sk sk kltrel farkllklar dolaysyla kar karya gelmilerdir. G etmekten baka are bulamayan Rumeli insan, Rumelide edindii aalk, beylik uurunu ve tm payelerini de bir kenara brakmak zorunda kalmlardr. Mehmet Culum, Volostan g eden ailesinin hikyesini anlatt

547

roman Azab Aada, ailesinin stanbula g ettikten sonra statlerinin nasl kaybolup sradan insanlar arasna kartklarn anlatmaktadr. Bir ksm stanbulda kalmak isteyen bir ksm da Volosa benzedii iin zmire gemek isteyen aile yeleri arasnda geen u konuma ailenin neler yaadn gzler nne sermektedir: Artk Volosta deiliz. Dzen bozuldu; Azab Aalk bitti (Culum, 2004: 91). Bunun yan sra, muhacirlerin de iskn edildikleri yerlerde bir takm sorunlar yarattklar grlmektedir. Ariv belgeleri arasnda yer alan, zmit sancana yerletirilen muhacirlerin ormanlar tahrip etmesi sebebiyle buralara beki tayini ve gerekli muhassasatn tedrikine (BOA.MV. 175/127) ilikin yazma ve stanbuldan giden muhacirlerin Karacabey, Belgrad ve Podima karyelerini igal ederek Hristiyanlar zorda braktklar yolundaki haberin bit tahkik mahiyetin bildirilmesine dair (BOA.DH.FR. 42/26) Emniyet-i Umumiye Mdrlnden atalca Mutasarrflna ekilen telgraf bu duruma rnek olarak verilebilir. Gn dier tarafnda bulunan Rumlar da benzer sorunlar Yunanistanda yaamtr. Yunanistana g eden ve aralarnda bir kelime bile Rumca bilmeyen gmenler orada uzun yllar sosyal sorunlarla kar karya kalmlardr. Yunanistanda bulunan bir iskn memurunun syledikleri ok ilgintir: Bu nasl itir! Rumca bilmeyen ve sadece Trke konuan insanlar Yunanistana gelmi. Trke bilmeyen insanlar da Trkiyeye gidiyor! Bir Rum gmen olan Nevehirli Aleko: Biz Trke konuurduk. Rum mektebinde biraz Rumca renmitim. Ama okul dnda hep Trke konuurduk... Buradaki hkmet bize zeybek trklerini ve saz almay yasak etti demektedir (Aanolu, 299-301). Balkan Savalarnn Siyasal Yaamda Yol At Tartmalar Balkan Savalar Sonrasnda Trklk Dncesi kinci Merutiyetin en bunalml dnemi Trablusgarp ve Balkan Sava yllarna rastlamaktadr. Mebusan Meclisinin 1911 (18 Ocak) feshi ile balayan ve Mahmut evket Paa suikasti ile (12 Haziran 1913) baka bir biime dnerek son bulan on buuk aylk sre iinde grlen gelimelerin hzna ve deiikliine, ne daha nce ne de daha sonra rastlanmtr. Ve siyasal bilanosu da hayli ykldr. ki kez Mebusan feshi (1911, 1913) drt hkmet deiimi (Sait, Gazi Ahmet, Muhtar, Kmil ve Mahmut evket Paalarn kabineleri), iki sava (Trablusgarp ve Balkan Savalar) iki komplo (Bbli Baskn ve Mahmut evket Paa suikast) (Tunaya, 1998: 344). II. Merutiyetin ilan edilmesinin ardndan ok ksa bir sre ierisinde Trablusgarp ve Balkan Savalar nedeniyle Libya ve Avrupann Edirneden tesi bir baka deyile imparatorluun 3 milyon kilometrekarelik toprak parasnn 1.1 milyon kilometrekaresi yitirilmitir. zellikle Rumeli topraklarnn kaybedilmesi Jn Trklerin ideolojisinde de byk bir etki yaratm, siyasetlerinin arlk merkezini Anadoluya kaydrmtr.Topraklarn te birinin kayb, beraberinde ulus devlet iin bir nfus temeli salam, 24 milyonluk nfustan ounluu Trk olmayan 5 milyon nfusun eksilmesiyle nfus daha da homojenlemiti. Benzer bir sre ttihat ve Terakkinin tekilat yapsnda da yaanmtr. Cemiyetin siyasetine kar olan farkl kkenlerden yeler zamanla frkadan uzaklatrlm bunlar ou daha sonra muhalefet saflarna

548

gemitir. ttihat ve Terakki 1911den itibaren Osmanlc program Trkletirmitir (Dndar, 2002: 34). Ulusal kimlik meselesi Balkan Harbi ile birlikte daha youn bir ekilde gndeme gelmi, Balkanlarn yitirilii yeni bir ulusal kimlik olarak Trk milliyetilerinin n plana karlmasna neden olmutur. 1850lerden sonra Osmanl-Mslman aydnlar Balkan ulusularna kendi milliyetilikleriyle karlk verdiler. Bu ulusuluk, gerek bir adalama ve sonunda bir katmanlama sreci sonucunda ortaya km bir Osmanl-Mslman ulusuluu olmutur (Karpat, 2004: 128). Balkan Harbi Osmanlnn Avrupal kimliinin tkenii anlamna gelmektedir. Bundan byle tm dikkatler Anadoluya dnm ve Anadolu Trk milliyetiliinin filizlendii yer haline gelmitir. Halla gre, 1915 ylnda anakkalede ve 1921 ylnda Sakaryada zaferler kazanan Trk askeri kimliinin balangc Kasm 1912de atalca hatlarnda stanbulun baaryla savunulmas ile balamtr (Hall, 2003: 187). Balkanlardan kovulan Mslman nfus, Rumelideki ulusu akmlarn etkisi ve buna bir tepki olarak Anadoluya yerletikten sonra milliyeti fikirleri daha abuk benimsemitir. Trk Hkmeti, Trk Ordusu, Trk Hakan gibi terimler ilk kez Balkan Sava srasnda kullanlmaya balanmtr (Berkes, 2002a: 436). Yine Balkan Sava sonrasnda Balkanlarda savaan Trk etelerine Kuva-y Milliye deniyordu ki, Anadoludaki milli mcadeleden nce Kuva-y Milliye ismi ilk defa Balkanlarda kullanlmtr (Metel, 104). Mdafaa-i Milliye Cemiyeti, Balkan Sava baladnda kurulmutu. Bu cemiyet, halklk akmn bir adm daha ileri gtrm; millet kavram ierisindeki milliyeti tny ykseltmitir (Ahmad, 1995: 196). Balkanlarn elden kmas, nderlerinin ou Rumelide doan ttihat ve Terakki yelerini derinden etkilemitir. Rumelinin yitirilmesi sonucunda ortaya kan muhacir aknlar nfus ve kimlik politikalarnn da yeniden gzden geirilmesine yol am; bu ruh hali ierisinde, Avrupa topraklarnn ok byk bir ksmn kaybeden Jn Trkler areyi Osmanlclk dncesini terk ederek milliyetilik fikrine sarlmakta bulmutur. Birinci Dnya sava arifesinde Trk dnce yerini yava yava Turanc dnceye brakt grlmektedir. Yllar yl toprak kayplar ile Anadoluyu kslp kalan ttihat ve Terakki ynetimi Turanclk ideolojisi ile kaybedilen topraklar tekrar kazanmay umut ederken, btn Trkleri birletirecek hayali bir devletin peine dmtr. Otuz be yalarnda Yzba rtbesindeyken len, Osmanl Devletinin bunalml dnemlerinde yaam edebiyata dkn bir asker olan lyas Macidin eserlerinde de bu dnemin izlerini bulmak mmkndr. Macid, II.Merutiyetin yalanc baharnda kaleme ald, Jnler balkl yazsnda Osmanlclk dncesinin etkisindedir. Geliniz, dedi; hepiniz: Rum, Mslman, Ermeni, Yahudi hepiniz geliniz ve mutlu olunuz. O zaman otuz yllk zorbalk hasadnn aldatan kahkahasna bir lllk iiri iinde hep birden tkrm olan tm bir millet kendilerine zgrlk ve bamszlk veren bu sayn on temmuza, bu ilk ve son devrim temsilcisine ellerinde gururlu ve ii rahat titreen ktan demetleri frlatrlar; ve btn sesleriyle yksek ve kararsz haykrdlar: Yaasn Jnler... (Macid, 1996: 187-188).

549

Fakat savan ve toprak kayplarnn yaratt deiim Macidin kalemine de derhal yansmtr. Macid, Kinini Uyutma balkl yazsnda, Rumelinin geri alnmas iin haykrmaktadr: Ey gen, ev vatann hayatn namusun kadar seven Trk genci, ey in sedlerini ykan, Apenin dalarn titreten hakan olu! Kinini uyutma, dn dn, o dn ki sana Rumelinin yok oluunu, lekelenmi bir Trk namusunu gsterir. imdi o ac dolu faciay kannla ykayacaksn. Uzak deil, yaknda mutlu yarnlarn iirini akyacaksn. Kalbinde derin bir yara olan Balkanlar cengini unutma. Yklan minareler, an taklan camiler unutulursa sonsuza kadar yetim olursun. Canavar penesiyle paralanan, canavar eliyle yklan slamlarn feryadn dinle; bu krk ses, varl uyuturan, ruhu yoran bu siyah ve umutsuz snklk dnyasnda yaamak ardr. Alnn kaldr, Trk aln gklere bakar. Yurdun iin felaketlerle boutun, felaketlerle dertlendin. Sana gvence veririm, Trk olu, maddece ve ruha Rumeli senin kalacaktr. Birinci Dnya Sava srasnda ise, Turan Yolunda isimli yazsnda, Alnm ak, sinem beyaz, gzlerim milliyet muhabbetiyle parlyor. Gittiim yolun Turan yolu olduunu gryorum. Kafkasya geildikten sonra Ural Dalar, Altay ufuklar Altn Ordu hkmetimizin sinesine bizi abuk atar (Macid, 1996: 335). Krml smail Gaspirinski, Balkan Savalarnn ardndan Trk Yurdu Dergisinde kan Trklk ve Osmanllk balkl yazsnda; Osmanl tarihinde milliyet davasnn ve uluslama akmnn yeni bir ey olmadn hatrlatmak iin; Krt ulusuluu balayal on be yl oldu. Arap ulusuluu yirmi yl nce balad. Arnavut ulusuluu balayal otuz yldan fazla zaman geti. Ermeni ulusuluu en aa krk, Bulgar ulusuluu altm, Yunan ulusuluu seksen yllk olmutur (Berkes, 2002a: 437) demekte Trk ulusuluunun btn bunlarn bir sonucu olarak ortaya ktna iaret etmektedir. Ayn dnemde Osmanl Trkleri arasnda da Yusuf Akurann balatt Pan-Trkizm propagandas etkili olmaya balamtr. Yusuf Akura ilk defa olarak ada devletin dayanann burjuvazi olduu fikrini ileri srmtr. Bu dnemde Trk ideoloji ttihat ve Terakkiyi de etkisi altna almaktr. Merkez-i Umumi yesi Ziya Gkalp Selnikte mer Seyfettin, Ali Canip Yntem ile birlikte Gen Kalemler dergisini yaynlamtr. Frkann gdmndeki Taninde de Trk bayazlar yer almtr. Balkan Savandan birka ay nce resmen faaliyetlerine balayan Trk Ocann Merutiyet dneminin siyasi hayat iinde Trklk dncesinin gelimesinde nemli katklar olmutur. Trk Ocaknn yayn organ Trk Yurdunda; kooperatifilik, milli iktisat ve yerli mal sevgisi gibi konularn srekli ilendii grlmektedir. ttihat ve Terakki, tek parti olarak iktidarda olduu 1913-1918 dneminde hemen tm dernekleri kapatm olmasna ramen Mdafaa-i Milliye ve Donanma Cemiyetleriyle Trk Oca almalarn srdrmtr. Bu da, parti ile ocak arasndaki organik ilikiyi gstermektedir (Tunaya, 1998: 460-2). Balkan yenilgileri ve Birinci Dnya Sava sonrasnda kaleme alnan Trkleme, slamlamak ve Muasrlamak adl makalesinde Ziya Gkalp, Osmanllk fikrine yeni bir anlam yklemitir. Bu yeni millet baka nam (Osmanllk) altnda bir Trk milleti olacakt. Aydnlarn ve cemiyetin sylemi de deimiti. ttihad- Anasrdan Millet-i Hakimeye doru bir kay sz

550

konusuydu. Ziya Gkalp Trkln Esaslar adl eserinde, Trkln yaylmasnda, Balkan Savalarnn u ekilde vurgulamtr: Toplumun ortak tasarmlar, byk bunalmlar srasnda pek iddetli cokunluklarla halelenerek son derece byk bir g kazanrlar. Trklk dncesi, genlie zg topluluksal bir tasarmd; bu topluluksal tasarm btn Trk ulusuna yayarak onu bir lk durumuna getiren Trablusgarp, Balkan Savalaryla, Cihan Savandaki felaketlerdir (Gkalp, 2003: 114). Balkan Savalarnn ardndan toplumsal yaamnda kadnlarn yeri de deimitir. Kadn derneklerinin kuruluu 1913 ylna kadar yava bir tempoda gelimitir. Balkan Savalar srasnda kadnlar kendi cemiyetlerini kurmutur. Mdafaa-i Milliye Osmanl Hanmlar Heyeti: Balkan Savalar karsnda bir yardm cemiyeti olarak 1913 ylnda kurulmu, bu dernek 26 Kanun- sani (8 ubat) ve 2 ubat (15 ubat) tarihlerinde Darlfnunda yapt toplantlarla, Osmanl kadnlarnn topluca sesini duyurmutur (Tunaya, 1998: 506). Bu toplantlarda konuan Halide Edip Advar, zellikle Trklk bilincinin uyandrlmas zerinde durmutur: Milleti ile iftihar etmeyi bilmeyen, milletini sevmeyi bilmeyen, milliyet hisleri ile uyanmas en geride kalan bir millet mateessf bizler, Osmanl Trkleriyiz. Trklmzn iftihar edilecek bir ey, Trklmzn pek byk ve azim bir ey, ngilizlik, Almanlk, daha bilmem nelik yannda mevki alacak bir milliyet olduunu dnmedik. Trklk erefini duyan, Trkln seven erkekler yalnz gsn vatanna siper yapmakla kalmaz, vatannn kendi sevgili yurdu, yuvas, evi gibi imar etmeye, gzel yapmaya, faydal, zengin yapmaya alr. Yollar, fabrikalar, kprleri, imendferleri, vapurlar, mektebleri, her eyi ile mamur ve gzel bir vatan grmek ister, yapmaya alr ve yapar. Bugn hepimiz dnyada en ok Trkl sevsek, elbet Trln an ve erefi istikbali emin olur. Hepiniz ocuklarnza Trk ocuu erefi, istikbali namna a kalmaya katlanp bir tahsil verseniz, hepiniz ocuklarmzn kalbini en byk muhabbet hissiyle, Trklk muhabettiyle doldursanz yarnn Trkiyesi baka olur; yarnn Trkiyesi temiz, mamur, kuvvetli, yarnn Trkleri canl, alkan, gayretli olurlar; yarnki Trkiye byk devletler yannda mevkiini alr, yarnki Trkler byk milletler yannda yerlerin alrlar (Kurnaz, 1993: 42-3). Balkan Savalar Sonrasnda slamclk Dncesi Bu dnemde slamclk dncesi de yaygn olarak tartlan fikirler arasndadr. Balkan Savalarnda Yunanlarla Bulgarlarn, Srplar ve Karadallarla birlikte Osmanl Devleti karsnda ittifak yapmas, slamc evreler tarafndan yeni bir hal seferi olarak alglanmtr. Mslman muhacirlerin perian durumlar, maruz kaldklar eziyetler, sava srasnda camilerin tahrip edilerek ahr haline getirilmesi ya da minarelerine ha taklmas, igal edilmi ehirlerdeki Mslman tebaann kar karya kald muamele karsnda halkn gelitirdii tepki slamc dncenin yaygnlamasnda etkili olmutur. slamclk akm, kinci Merutiyetin dncesine hakim siyasal ve ideolojik akmlarn muhakkak ki, en tesirli ve kuvvetlisi olmutur. Bu akm da, Garplk, Trklk, Adem-i merkeziyetilik ve fikir alannda ikinci planda kalm sosyalizm

551

akmlar gibi ideolojik ve siyasal bir karaktere sahiptir. deolojiktir nk, messeseler kuracak bir fikir ve inan sistemi olduunu iddia, gereklemek iin de sosyal bir hareketi davet etmektedir. Siyasaldr, nk toplulua, yani Osmanl Devletini blok halinde muhafaza ve btnln srdrmek iin de onu belli bir amaca yneltmek istemektedir. slamclk akmnn asl zellikleri teki akmlara gre daha fazla eitlilie sahip oluunda da siyasal kurumlar zerinde daha fazla durmu olmasndadr (Tunaya, 2003: 1). Balkan Savalar sonrasnda filizlenen Trk milliyetilii karsnda, yeni bir slamc dalga ykselmitir. Bu akm 1913 ylnda kan slamda Dava-y Kavmiyet adl bir kitapta en ar derecesine varmtr. Kitabn yazar Ahmet Naim, milliyetilii slam birliine musallat olan bir mikrop olarak gryor, birok ayet ve hadis gstererek, milliyetiliin eriata aykr olduunu ileri sryordu. slamc yazarlar Balkan Savalar sonrasnda gelien Trklk dncesine iddetle kar kmtr. 1912de Sebilr-reat dergisinde kan bir yaz, Trk ne demek oluyor? diye soruyordu. nl yazar Sleyman Nazif de farkl bir adan, milliyetilie kar ayn hcumu yapmtr. Ona gre, Trk milliyetilii Balkan Savann btn zararlarnn toplamndan daha kt zararlar dourmaktayd. Nazif, kendini Trk sananlarn damarlarnda Osmanl kan akmaktadr. Osmanl dili gibi, Osmanl milliyeti de yzyllar boyu eitli rklarn karmndan meydana gelmi bir milliyettir. Trklerin iddia ettii Osmanllarn Tatarlarla, Moollarla akrabal bir uydurmadan baka bir ey deildir (Berkes, 2002a: 436-7, Berkes, 2002b, 85). Balkan yenilgisinden itibaren, slamclar iki cephe karsnda kalmlard, slamiyeti yeni bir malubiyete uratan Hristiyan Avrupa ve bu yenilgiye tepki olarak ortaya kan milliyetilik... Bir bakma, Hristiyanln dardan tahrik ettii paralanmay, milliyetilerin i siyasette krkledikleri iddia edilebilirse de, btn felaketlerin sebebi, grld gibi, kavmiyet ve milliyet akm mensuplarna yklemektedir. Trklk slamclara ykc ve devlet hayatn tehlikeye sokan bir cereyan olarak grnmtr (Tunaya, 2003: 76). slamclar, bilhassa Balkan Savalar ve Rumelinin kayb zerine, Hristiyan Avrupaya kar daha kesin olarak cephe alnmas gerektiini savunmutur. Batya kar beslenen intikam ve kin duygusu slamclar milliyetilere yaknlatrrken, devletin bana gelen btn bu felaketlerin sorumlusu olarak ttihat ve Terakkinin uygulad politikalar gsterilmitir. Balkan Savalar srasnda askeri adan ksa srede yaanan zlmeye ilikin olarak slamc basn bunu askerin maneviyatnn eksikliine balamtr. Hristiyan tebaadan da Osmanl Devleti tarafndan asker alnmas yine bir baka eletiri konusu olmutur. Mahmut Muhtar Paa bu eletirilere anlarnda yle yant vermitir: Askerin kan, dini itikatn gerektii ekilde harekete geirilememesine verenler kmtr. Subaylarmzn din konusunda dikkatsizlik gsterdikleri inkar edilemezse de, bozgunluklarmz bunu balamak doru olmaz. Malubiyetimizin sebeplerini dnya ilerine ait hususlarda aramak gerektiini gsterir. Derin bir inann ve Allaha tam balln, manevi kuvveti ne derece artrdn ve glendirdiini aklamay gerekli grmyorum. Bununla beraber askeri hisleri ve milli izzeti nefsi uyanmam, salam bir talim terbiye almam, elindeki silaha gveni olmayan bir askeri yalnz dini duygular atee atmaz. Nice medeni ve bilgili adamlar tanrz ki uzun mrleri sonunda rahata yatakta lmeyi, ehadet mertebesine erimeye tercih ederler. Byle olmasa, mderrislerden balayarak btn 552

medreselerdeki rencilerin ve sarkllarn her birinin birer kahraman olmas gerekir. Halbuki, sava hatlarnda sarkl gnlllere rastladm hatrlamyorum... Hatta, tabur imamlar bile grlememitir. Allah korkusu, kurun korkusunu yok edemiyor (Muhtar Paa, 2003: 155). Balkan Savalar sonrasnda Rum ve Bulgar mallarna ilikin olarak boykot uygulanmtr. Bu uygulamay pek ok yazar milli duygulara balamaktadr. Niyazi Berkese gre ise Trablusgarb ve Balkan Savalar srasnda ulusu ekonomi ynndeki boykot bilincinin gelimesi, ulusu karakterden daha ok slamcln etkisiyle ortaya kmtr: slamc yazarlarn bu ekonomi ahlakiyat, o zamanki toplumda bircik ekonomik snf saylabilecek olan Mslman esnaf ve tccarlarnn ekonomik davrann yanstr. Bu snfn din duygularnn yardmyla gelimesini gden birok risaleler kmtr. Bunlardan yalnz Mslmann Mslmanla alveri etmesi, Hristiyan esnafla alveriten kanmas, hatta Trablus ve Balkan Savalar dolaysyla talyan ve Avusturya mallarn boykot etmesi, fes, makarna gibi ok kullanlan maddelerin Mslman esnaf ve tacirler eline gemesi yazlyordu. (Berkes, 2002a: 465) Balkan Kkenli Aydnlarn Sosyalist Dnce zerindeki Etkisi Osmanl Devleti Rumelide hkm srd yz yllar boyunca buras ekonomik anlamda devletin gelimesi iin bir katalizr grevi stlenmitir. Buradaki kalknma dzeyi Anadolunun da stnde olmutur. Selnik, Osmanl Devleti ierisinde en sanayilemi ehirlerden bir tanesidir. Dier Balkan ehirleri de Selnik kadar olmasa bile ehirleme bakmndan yine Anadolunun ilerisindedir. Anadoluya kyasla Rumelide yaayan halkn eitim seviyesi de daha yksektir. Sanayinin gelimi olmas ii snf hareketlerinin ve sosyalist dncenin de ilk defa burada ortaya kmasna yol amtr. Bunda hem saydmz koullarn hem de Balkanlarn kendine zg atmosferinin de etkisi bulunmaktadr. Bulgar, Srp, Yunan devrimcileri ile sk ilikiler kuran Balkan aydnlar sosyalist dncenin etkisinde kalmlardr. Komu lkelerde gelien sosyalist hareketlerin Osmanl Devletindeki ii hareketi zerine nemli etkisi olmutur. stanbul, zmir ve Selnik gibi byk ii merkezlerinde birok yerli Bulgar, Rum, Yahudi vb. sosyalist eylemde bulunmutu. Makedonya ve Edirne blgelerinde Bulgar sosyalistlerin eylemleri olduka youndu. Bulgaristandaki sosyalist hareketin zellikleri buraya yansmtr (Yalmov, 2000: 142). zellikle Bulgaristann ve Makedonyann o zamanki iktisadi durumunu aklayan kaynaklar mparatorluun dier ksmlarnn aksine burada hem kltr Trk olan ve hem de bir tr iktisadi gelime sonucunda belini dorultabilmi bir orta snfn bulunmasn (Mardin, 2000: 145) sosyalist dncenin yaylmasn kolaylatran sebepler arasnda saymaktadr. Balkan Savalar srasnda Osmanl aydn sosyalist dnce tartmalarn Parvusun 1912den 1914e kadar Trk Yurdundaki yazlarndan tanma frsat bulmutur. Trk toplumunu Bat uygarlnn dnda tanmlayan Parvuse gre Bat ile kurulan iliki sadece smrenle smrlen ilikisidir. II. Merutiyet, dier dnceler gibi sosyalist dnrlerin de nn amada etkili olmutur. Ancak balay gnleri uzun srmeden Tatil-i Egal Kanunu ile ttihat ve Terakkinin kat

553

ynetimi ile zgrlkler bir bir geri alnmtr (Adanr, 2000: 70). Btn bunlara ve daha yeni domu Osmanl sosyalizminin st ste urad baarszlklara karn, Federasyon 1 Mays 1911de Selnikte o vakte kadar grlmemi apta yaklak yirmi bin kiinin katld kitlesel bir gsteri yry dzenlemi, sendika yesi olmayan ok sayda ii; btn alma erbab -arabaclar, kayklar, rhtm hamallar, ykleme/bolatma iileri harekete katlmtr (Dumont, 2000: 101-2). Sosyalist dnce, Trkiye siyasal yaamna ounlukla Balkan kkenli kiilerce sokulmutur. Balkan Komnist Partileri ile yakn ilikiler kurarak onlarn tecrbelerinden yararlanmak isteyen efik Hsn Demer de (Selnik, 1887) Balkan kkenli bir sosyalisttir. Komnist Manifestosunu ilk kez Trkeye eviren de Dr.efik Hsndr. Gazetecilie Selanik'te kan 'ttihat ve Terakki'nin yayn organ 'Rumeli'de balayan, zellikle 2. Dnya Sava srasnda kard Tan Trk sosyalist hareketinde etkili bir isim haline gelen Zekeriya Sertel de (Selnik 1890) Balkan Kkenlidir. TKPnde uzun sre genel sekreterlik yapacak olan Reat Fuat (Baraner) da (1900) keza Selnikli bir ailedendi. Anadolu solunun ileri gelenlerinden, kendine zg kiiliiyle tannm gazeteci Arif Oru gibi, TKPnin erken dnemlerinde nemli roller oynayan Ali Cevdet, yeini Hasan Ali (Ediz), evket Sreyya (Aydemir) ve Dr.Hikmet (Kvlcml) hep Osmanl Makedonyasndan gelmeydiler.Marksist tarihi Kerim Sadi (asl adyla Nevzat Cerrahlar) zmire yerlemi bir Moral ailenin ocuuydu. Moskovadaki KUTVun (Dou Emekileri Komnist niversitesi) ilk yllarnda retmenlik yapan Ahmet Cevdet (Emre) Giritliydi. stanbul komnistlerinin etkinliklerine katldktan sonra, 1920de Ankaradaki resmi TKPne geen ve ileriki dnemlerde Moskova ve Londra bykeliliklerinde bulunan Hseyin Ragp (Baydur) Rodosluydu. (Tunay, 2000: 251-2) Vedat Trkali TKPnin II. Dnya Sava yllarndaki mcadelesini anlatrken, TKP ile Balkan gmenlerinin ilikisinden sz etmektedir Bunlar daha ok sendikal bilinci alm ttn iileridir. Yazar otobiyografisi Komnistte TKPnin Samsunda yaplan ilk gizli toplantlarnda Dramal ttn iilerinin aktif rol oynadn ifade etmektedir:. 37nin Ekim aynn ilk haftasnda stanbul niversitesine gitmek zere Samsundan ayrlacam gnlerde Sefer, evinde bir ayrl yemeinde toplad bizleri. Gelenler gizlideki TKPnin ilk komitesinden olmalydlar. Aklmda yanl kalmadysa drt kiiydiler. Dramal ttn iisiydi hepsi de (Trkali, 2001: 28). Sonu Osmanl Devleti, Balkan Sava ile ok ksa bir srede Avrupadaki topraklarnn tamamna yaknn yitirmitir. Bu kaypla birlikte Rumelide yaayan Mslman nfusun byk bir ounluu Anadoluya g etmek zorunda kalmtr. Muhaceret sorunuyla elli yl akn bir sredir uraan devlet, 93 Harbinden bu yana gelen en byk gmen kitlesini belirli bir iskn siyaseti dahilinde yerleik yaama geirmek iin aba harcamtr. Balkan Savalarnn hemen ardndan balayan I.Dnya Sava belirlenen iskn politikasnn tam anlamyla hayata geirilememesin sebebiyet vermitir. ttihat ve Terakki, gmenlerin iskn ile ilgili olarak dnemin koullarnn da etkisiyle geleneksel Osmanl politikasnn dnda bir izgi izlemitir. Balkan Savann hemen ardndan gelen gmenler, baz stratejik noktalara ve gayrimslim nfusun youn olarak yaad blgelere yerletirilmeye allm; bu politikann 554

gerei olarak ilk etapta Bat Anadolu blgesinde yaayan yz bine yakn Rum Yunanistana g ettirilmitir. Yzyllarca Balkanlarda kk salan ve o topran hamuruyla yorulan Mslman nfus kendi kltrel mirasyla yeni bir yaam biimi ortaya karm bu miras daha sonra gler neticesinde Anadolunun kltr mozaine eklenmitir. zellikle Cumhuriyet Trkiyesinde yeni rejimin kklemesinde Cumhuriyet devriminin geni halk kitlelerine yaylmasnda Balkan kimliinin yadsnamaz bir etkisi olmutur. Balkan kkenli pek ok dnr, edebiyat, devlet adam farkl dnce yaplaryla dnemlerine damgasn vurmutur. Hangi dncede olursa olsun, siyasal yelpazenin neresinde durursa dursun, Balkan kimlii siyaset yaamnda her zaman etkin bir rol oynamtr. Kaynaka Babakanlk Osmanl Arivi Belgeleri, Dahiliye Nezareti Tasnifi ifre Kalemi BOA.DH.FR. Dosya no: 42, Vesika no: 222 BOA.DH.FR. Dosya no: 39, Vesika no: 33 BOA.DH.FR. Dosya no: 42, Vesika no: 51 BOA.DH.FR. Dosya no: 41, Vesika no: 37 BOA.DH.FR. Dosya no: 42, Vesika no: 176 BOA.DH.FR. Dosya no: 42, Vesika no: 26 Mebani-i Emiriye ve Hapishaneler Mdriyeti Mteferrik BOA.DH.MB.HPS.M. Dosya no:2, Vesika no: 91 Dahiliye Nezareti Emniyet-i Umumiye Mdriyeti Emniyet Kalemi BOA. DH.EUM.EMN. Dosya no: 17 Vesika no: 12 Kalem-i Mahsus Mdriyeti BOA.DH.KMS. Dosya no:18, Vesika no:3 Meclis-i Vkala BOA.MV. Belge no: 175 Vesika no: 127 Adanr, Fikret, (2000), Osmanl mparatorluunda Ulusal Sorun ile Sosyalizmin Olumas ve Gelimesi : Makedonya rnei, Osmanl mparatorluunda Sosyalizm ve Milliyetilik, Mete Tunay- Erik Jan Zrcher (Der.), letiim Yaynlar, stanbul. 555

Aanolu, H.Yldrm, (2001), Osmanldan Cumhuriyete Balkanlarn Maks Talihi G, Kum Saati Yaynlar, stanbul. Ahmad, Feroz, (1995), ttihat ve Terakki 1908-1914, Kaynak Yaynlar, stanbul. Akin, Sina, (2001), Jn Trkler ve ttihat Terakki, mge Kitabevi, Ankara. Berkes, Niyazi, (2002a), Trkiyede adalama, Yap Kredi Yaynlar, stanbul. Berkes, Niyazi, (2002b), Batclk, Ulusuluk ve Toplumsal Devrimler, Kaynak Yaynlar, stanbul. Culum, Mehmet, (2004), Azab Aa, Bulut Yaynlar, stanbul. Dumont, Paul, (2000), Yahudi-Sosyalist-Osmanl Bir rgt: Selnik i Federasyonu, Osmanl mparatorluunda Sosyalizm ve Milliyetilik, Mete Tunay- Erik Jan Zrcher (Der.), letiim Yaynlar, stanbul. Dndar, Fuat, (2002), ttihat ve Terakkinin Mslmanlar skn Politikas, letiim Yaynlar, stanbul. Gkat, Mehmet Ali, (2002), Nfus Mbadelesi, Kayp Bir Kuan Hikyesi, letiim Yaynlar, stanbul. Gkalp, Ziya, (2003), Trkln Esaslar, Trend Yaynlar, stanbul. Hall, Richard C, (2003), Balkan Savalar, 1912-1913 I.Dnya Savann Provas, Homer Kitabevi, stanbul. pek, Nedim, (1999), Rumeliden Anadoluya Trk Gleri, Trk Tarih Kurumu, Ankara. Karpat, Kemal H., (2004), 1683ten Sonra Osmanllarn Balkan Uluslaryla likileri, Balkanlarda Osmanl Miras ve Ulusuluk (ev. Recep Boztemur), mge Kitabevi, Ankara. Karpat, Kemal H., (2003), Osmanl Nfusu (1830-1914), ev.Bahar Trnakc, Tarih Vakf Yurt Yaynlar, stanbul. Kurnaz, efika, (1993), Balkan Harbinde Kadnlarmzn Konumalar, M.E.B. Yaynlar, stanbul. Lauzzanne, Stephane, (1990), Balkan Aclar, Hastann Baucunda Krk Gn, Kasta Yaynlar, stanbul. Mcid, lyas, (1996), Beni Okuyunuz, Yap Kredi Yaynlar, stanbul. Mardin, erif, (2000), Jn Trklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908, letiim Yaynlar, stanbul. McCarthy, Justin, (1998), lm ve Srgn, nklap Yaynevi, stanbul. Muhtar Paa, Mahmut, (2003), Balkan Sava, Gncel Yaynclk, stanbul. 556

Ortayl, lber, (2001), Osmanl mparatorluunda Alman Nfuzu, letiim Yaynlar, stanbul. Metel, Ali Balkan, Balkan Sava ve Bat Trakya Trk Cumhuriyeti, Yeni Bat Trakya Dergisi Yaynlar no:7, stanbul. Tunaya, Tark Zafer, (2003), slmclk Akm, stanbul Bilgi niversitesi Yaynlar, stanbul. Tunaya, Tark Zafer, (1998), Trkiyede Siyasal Partiler Cilt I. II.Merutiyet Dnemi, letiim Yaynlar, stanbul. Tunay, Mete, (1995), Sonu Yerine, Osmanl mparatorluunda Sosyalizm ve Milliyetilik, Mete Tunay- Eric Jan Zrcher (Der), letiim Yaynlar, stanbul. Trkali, Vedat, (2001), Komnist, Genda Kltr Yaynlar, stanbul. Vassaf, Gndz, (2000), Annem Belks, letiim Yaynlar, stanbul. Yalmov, brahim, (1995) 1876-1923 Dneminde Trkiyede Bulgar Aznl ve Sosyalist Hareketin Gelimesi, Osmanl mparatorluunda Sosyalizm ve Milliyetilik, Mete Tunay- Erik Jan Zrcher (Der.), letiim Yaynlar, stanbul. Yorulmaz, Ahmet, (1998), Savan ocuklar, Remzi Kitabevi, stanbul.

557

Komnizm Dnemi Bulgaristan Trklerine Uygulanan Asimilasyon Politikas ve 1989 G Nevin Trker* Bulgaristan Hakknda Genel Bilgiler RESM ADI BAKENT RESM DL BAIMSIZLIK TARH DEVLET BAKANI HKMET BAKANI Bulgaristan Cumhuriyeti Sofya Bulgarca 22 Eyll 1908 Georgi Parvanov (22 Ocak 2002den beri) Boyko Borissov (27 Haziran 2009dan beri) Ortodoks %82,6, Mslman %12,2, Hristiyan %1,2, dier %4 110.913 km 7,2 milyon Bulgar %83,9, Trk %9,4, Romen %4,7, dier %2

DN YZLM NFUS ETNK YAPI (%)

Bulgaristanda yaayan Trk varlnn nereden hsl olduuna bakacak olursak, Balkanlarda Osmanl hkimiyetinin balad yllara uzanrz. Bilindii zere Osmanl mparatorluu dneminde 15. Yzyldan itibaren iskan politikasyla Balkanlara Anadoludaki halk yerletirilmitir ve buralarn Trkletirilmesi ama edilmitir. Konar-ger Yrkler, Trkmenler, Tatarlar ve Konyarlar, daha sonra Celali ayaklanmalarndaki baz Trk gruplar da iskn amacyla Balkanlara yerletirilmi topluluklardr. Bulgaristan topraklarnda zellikle kuzeyde Razgrat, umnu, Dobruca; gneyde Krcaali, Mestanl, Eridere, Hasky, Koukavak blgelerinde youn Trk Mslman nfus bulunmaktayd. Bunlarn haricinde yine Mslman aznlk olarak Pomaklardan ve ingenelerden de bahsedebiliriz. Komnist ktidar ve Uygulamalar

Ar. Gr.; Krklareli niversitesi.

558

kinci Dnya Savann bitiminden 1980ler sonuna kadarsa iki lke ilikilerini etkileyen etmenlerin banda hem dou-bat eksenli dnyann genel hali hem de Bulgaristanda iktidara gelmi olan komnist hkmetlerin lkedeki aznlklara gstermi olduu olumsuz tavr geliyordu. Bu tavr Bulgaristandaki komnist rejimin, sosyalist devletle birlemi Tek Ulus yaratma abasndan kaynaklanmaktayd ve bu tek ulus hedefinin balca amac en byk aznlk olan Trkleri Bulgarlatrmakt. zellikle 1980lere gelindiinde lkedeki toplam aznlk nfusu Bulgar nfusundan fazlayd, yani Bulgarlar aznlkta kalmakla kar karyaydlar. Ayrca Trkler sahip olduklar inan ve gl aile yaps sayesinden komnizm ideolojisini benimsemiyorlard. Yaplacak tek ey bu Trk varln yok etmek olabilirdi, bunu da ya asimilasyonla ya da Trkleri ortadan kaldrarak/g ettirerek yani bir ekilde onlardan kurtularak salayacaklard. Dnemin Aktrleri BKP ve Todor Jivkov 1944te Kzl Ordu yardmyla iktidara gelen komnist idareciler ilk yllarda aznlklara ok lml yaklamlardr. 1962 - 1971 yllar arasnda babakan olarak grev yapan Jivkov 1972'de Bulgaristan'n yeni anayasasyla oluturulan Devlet Konseyi bakanlna seildi. 1965'te sosyalist bir lkede ilk kez grlen muhalif parti yeleriyle subaylarn nderliindeki bir darbe giriimini nlemeyi baard. Jivkovla beraber komnizme kadar bir kenara braklm olan milliyetilik duygular yeniden canlandrlm, aznlklar zerinde basklar artmtr. Jivkov i ve d politikada Sovyet izgisine sk skya bal kald. Onun ynetiminde Bulgaristan'da sanayileme aksamadan ilerledi ve halkn yaam dzeyi byk lde ykseldi. Buna karlk Jivkov ynetimi lkedeki Trk aznla kar zorla asimilasyon politikas uygulayarak 1989 baharnda Trkiye'ye doru byk bir g aknnn balamasna neden oldu. D politikada Sovyetlerin varlnn nemini Jivkovun u szlerinden anlayabiliriz Sovyetlerle tek bir vcut olarak hareket eder ayn akcierle nefes alp veririz. Kruev ve Breznevle aras ok iyi olan Jivkov Kruevee Bulgaristan Sovyetlerle birletirmeyi bile teklif etmitir. Jivkov dneminin aklda kalr dier bir icraat da 1971 ylnda karlan anayasayla Bulgar Komnist Partisinin devletle zdeletirilmesidir. Komnizmin geliip kklemesi iin hukuksal gerekeler hazrlanmtr. Yasama ve yrtme faaliyetleri birletirilmitir. Ksacas totaliter bir rejimi iin temeller atlmtr. ktidar Yllar ve Uygulamalar BKPnin tek parti olduu iktidar yllarnda seimlerin demokrasiyle alakasz olduu sylenebilir, nk aday partinin tek olmas ve seime katlmann mecburi olduu bir yerde o partini %99 oyla iktidara gelecei ve orada kalaca gzle grlr bir gerektir. Komnistlerin ilk yllarda iktidara geldiklerinde verdikleri zengin fakir ayrm olmayacak seimler serbest olacak, zgrlkler olacak gibi vaatler yllar iinde gereklemeyip aksi ynde gelimeler olunca gz alan halk da yava yava komnizmden faizme kayan bu iktidar sorgulamak isteseler de bunun cezasn ektiler. Trkse hapis yatp srgn edilerek, Bulgarsa iinden olarak veya yine srgn edilerek. Komnist rejimde zel mlkiyet hakk yoktu, bir ailenin elinde ev alacak paras dahi olsa parti yesi veya yanda deilse o eve hi kavuamyor ya da yllarca beklemek zorunda kalyordu.

559

Trk ocuklar okullarndan Trke eitim grebilirlerken bu durum 60l yllarn banda deiti. nce Trk okullar Bulgar okullar ayrm ortadan kaldrld, sonra mecburi olan Trke dersleri semeli ders olarak okutulmaya baland ve en nihayetinde de Trke tamamen yasakland. ocuklarn kk yatan itibaren anasnfna gnderilmeleri emri kt, burada her birey dzgn birer Bulgar olarak yetitirilecek Marksizm Leninizm ilkelerine uygun birer ateist olacaklard. Kooperatifleme reformu: TKZler halkn tm maln alp devletletiriyordu. Kylnn sahip olduu 10-15 dnmlk arazilerin devlete balanmas isteniyor, bunu gnll yapmayanlarn mal elinden zorla alnyordu. Hayvanlar iin de durum yleydi, sadece 1 inek ve en fazla 5 koyun bulundurma hakkna sahip olacaklarn renen kyller bir al hayvan devletin mal olmasn diye saa sola yok pahasna satmlardr. 1959da klk kyafet reformu yapld ve kadnlarn ferace, alvar, barts giymesi yasakland. nanl olan halkn bu yasaa direnmeleri boayd nk bu yasaa uymalar iin tarlalara kadar gelip zorla zerlerindeki kyafetlerinin karlmaya allmas yine komnist rejimin baskc uygulamalarndan biriydi. Erkeklerin de etnik ve dini kimliklerini yanstan potur, gabalak diye tabir edilen apkalar kullanmalar yasaklanmt. leriki yllarda da sakal ve byk Trklk belirtisi olarak alglanacandan yasaklanacak, ocuklarn snnet edilmesi, camilerde ibadet, oru tutmak, kurban kesmek gibi dini vecibeler yasaklanacaklard. Dnler ve cenaze merasimleri slam ve Trk geleneklerine gre yaplamayacakt, yapanlar cezalandrlacakt. 1984 Sonu Bulgaristandan Trkiyeye daha nce gereklemi glere ramen lkedeki Trk nfusun oran (toplam nfusun % 10u) ve Bulgar nfusa gre hzl oalmas iktidar tedirgin ediyordu. Ayrca, bu tarihte komnist rejimin aznlk zerinde yllardr uygulamakta olduu asimilasyon kampanyas ve uygulamalar iddet kazanm, etnik kimlik zerindeki basklar iyice artmt. 1947de Bulgar ve Trk okullar birletirildi, 1958de Trke dersi okullarda yasakland, 1974te Trke tekrar yasakland, adlarn Slav ismiyle deitirilmesi zaten sistematik olarak devam etmekteydi ve en son 1984 Aral ve 1985 Ocanda tek bir Bulgar ulusu yaratma abas eksiksiz bir ekilde tamamlanmaya allmt. Bulgaristanda Trk varlnn olmadn kantlamak iin yaplan bu asimilasyon politikas tek uluslu sosyalist Bulgaristan yaratmann yolu gibi grnse de kimliklerin bu ekilde unutturulmaya ve silinmeye allmas zalimce ve yzeysel olarak nitelendirilebilir. Bu tarihi bir dnm noktas olarak alnmasnn sebebi din, dil, kltr zerine etnik temizlik yapmaya alan iktidar aralarna aznln tepki gstermesi ve verilen bu tepkiye iktidarn zaten insanlk d olan uygulamalarn yan sra toplu tutuklamalar, dayak, ikenceler, srgnler, yarglamadan hapis cezalarnn eklenmesidir. Olaylarn bymesi ve yaylmas, politikann sertleip soykrma dnmesi Trklerin isimlerinin deitirilmesi de onlarn milli benliklerinin unutturulmas ve silinmesi yolundaki dier bir giriimdi fakat 1968den 1984e kadar hibir Trk gnll olarak gidip ismini deitirmek istemedi. Baka bir are olarak zorla isim deiikliine baland fakat Trkler zerinde deil Pomaklar (1972-1974) ve ingeneler (1981-1983) zerinde. Uluslararas kamuoyunda tepki grmemeleri

560

zerine Bulgar yetkilileri bu ad uygulamay Trkler zerinde de zorla uygulamaya karar verdiler. 1984 yaz sonu isim deitirme kampanyas daha bir hzlanmt, zellikle 1984 Aralnda artk kylere basknlar dzenleniyor, evler aranyor, isim deiiklii yapmak istemeyenler buna zorlanyor kar gelen ve direnenler darp ve tehdit edilerek listeden bir Slav ismi semeleri salanyordu. Tutuklamalarn da yaand olaylarda halk arasndaki aresizlik onlar bir nevi bu isimleri almaya mecbur brakmt. Zaten o basknda isimlerini deitirmeseler de gnlk hayatta bir ekilde devletin eli onlara uzanacakt. alyorlarsa i yerlerinde, askere gideceklerse ubede, hastanede ii olanlar kayt srasnda.. Ksaca hayatn her alannda, bir maaraya saklanmadklar srece sosyal hayata katlmalar gerekecekse bu isim deiikliini er ya da ge gzellikle veya zorla yaayacaklard. Bakaldr ve Protestolar Bu baskn, tutuklama ve zorla isim deiikliine kar Bulgaristann gneyindeki blgelerde 23 Aral 24 ne balayan gece kyler abluka altna alnmt. Civar kylerde olaylar duyulunca gece evler gizli ve sessizce terk edilmeye balanmt, ama evde yakalanp o isimleri almamakt. K mevsiminde bu ka srdrmek hele de ocuklu aileler iin olduka zordu. Bir yandan da yine gizli bir rgtlenmeyle 25 Aralkta ayaklanmaya davet ediliyordu halk. Ertesi gn kirli merkezinde halk yrye geti. Birka gn iinde Mestanl kasabasnda da yryler balamtr. Fakat coplarla panzerlerle geri pskrtlen halktan ok sayda len de oldu. Tutuklama ve Srgnler Tutuklananlar gtrldkleri karakollarda hem sorguya ekiliyor hem de ikence gryorlard. Sorulan sorulara Patlayc silah tayan birilerini tanyor musun? Adn neden hala deitirmedin? Devletin yeniden uyan politikas hakkndaki fikrin ne? Bu politikay desteklemiyor musun? Trke mziini ve edebiyatn sever misin? rnek olarak verilebilir. Yasakl eyler arasnda Trke yayn (zaten parazit sokmulard) Trk radyo kanallar da bulunduundan bunu uygulamayanlar yasa inemi saylyordu herhalde. Tutuklamalardan ne aileler haberdar ediliyor ne de tutuklulara nereye gnderilecekleri ne kadar tutulduklar neyle sulandklar syleniyordu. Ve neredeyse hibiri mahkemeye sevk edilmeden adalet karsnda yarglanmadan cezaevlerine gnderilmilerdi. Gzaltnda alndklar srede maruz kaldklar darp, dayak, ikence, psikolojik bask, kfr, tehdit ve korkutmalar da cabas. Belene Kamp Tutuklularn bir ksmnn gnderildii ve artk bir efsaneye dnm olan Belene Kamp da 85-89 olaylarnda yeri ok nemli bir cezaevidir. ncelikle Belenenin neresi olduunu anlataym. Belene Adas Bulgaristanla Romanyann snrndan geen Tuna Nehri zerinde, yllardr ceza evi olarak kullanlan bir adadr. Burada 1950li yllarda hkmet aleyhtar 111bin kiinin ldrldnden bahsediliyor. O yllarda burada tutuklu kalanlarn anlattklarna gre gnde 350 gram ekmek taynlar varm. Alktan kurbaa, ylan yiyenler oluyormu. Gndzleri ar ite altrlan bu hkmllerin ie giderken uymak zorunda olduklar ar kurallar

561

varm. Uymayanlar hi acmadan kuruna dizilerek ldrlyormu. Her sabah bir cenazenin kt adada bu ikenceye dayanamayp kendini asanlar da oluyormu. O yzden efsaneleen bu adaya lm adas da deniyormu. 1985 ylna gelindiindeyse hava scaklnn -29 derece olduu gnlerde koularn stlmad, hkmllere tra, banyo, tuvalet, temizlik ihtiyalarn karlayabilecekleri hibir imkan ve edevatn salanmad, yemek olarak orba veya domuz eti verildii, bunu yemei kabul etmeyenlerin zor artlarn yan sra bir de alktan dolay iyice zayflamalar anlatlan hatralarda yer alr. Beleneden 1 ya da 2 yl sonra karlanlar ya srgne ya da bir baka cezaevine gnderilerek cezalarnn ekmeye devam etmilerdir. Lakin Sovyetlerdeki yeni politikalar glasnost ve perestroyka- Bulgaristanda da etkisini gstermi olacak ki, bu srgnler ve yeni cezaevlerinde artlar biraz daha yumuamtr. Srgne gnderilenler ailelerini de yanlarna alabileceklerdi. 1.5 2 yl srgnden sonra evlerine kylerine dnenler de zaten gittike yaklaan komnizmin kyle yava yava g dalgasna tutulacak ve yaamaya baka bir memlekette devam edeceklerdi. 1989 G Yaplan bu bask ve yasaklamalar Bulgaristann 1947de imzalam olduu Bulgar Bar Anlamasnn hkmlerinden rk cinsiyet ya da din fark gzetmeksizin yetkisi altndaki herkesin sz basn yayn ibadet dnce ve toplant zgrlkleri dahil tm insan haklar ve temel zgrlklerden yararlanmasn salayacak btn gerekli tedbirleri.. alacana dair olan maddesini inemitir/uymamtr. nceki Gler Bulgaristanda aznla uygulanan yldrc politikalar komnist ynetimin ilk yllarnda (1946-1970 aras dnemde) kendisini gstermeye balam, Trklere ait tarlalarn ellerinden alnmas, Trk okullarnn devletletirilip Bulgarlatrlmas, Trk aydnlarn tutuklanmas aznlk arasnda da infial yaratmtr. Milli benlik ve yeni nesli koruma endiesinin baskn olduu Trk aznlk bir an nce bu zulm grdkleri ve geleceklerinin garanti edilmedi topraklardan ayrlmak niyetine girdi. Trk temsilciliklerine yaplan youn mracaatlardan g isteinin aciliyeti anlalyordu. Bu dnemde, iki lke ilikilerinde hareketlenmeye sebep olan gelimelerden 1950 g ilk srada yer alr. Bu g Bulgaristann Stalinin de tevikiyle 1950 austosunda 250 bin kadar Trk ve Mslman asll vatandan Trkiyeye tehcir etmek istemesiyle balam ve Trkiyenin 1951de 150 bin kadarn kabul etmesiyle sonulanmtr. 1950den 1968e kadar geen srede Bulgaristan topraklarnda Trklerin kltrel ve sosyal varlklarnn ortadan kalkmasn amalayan uygulamalar, aznlk arasndaki korkunun tekrar gn yzne kp Trk temsilciliklerine g taleplerini yanstmalaryla sonulanmtr. 1950 gnn ardndan ikili ilikilerde bir yumuama rnei olarak Mart 1968de Babakan Todor Jivkov ve Dileri Bakan van Baevin Ankaray ziyaretleri srasnda, blnm ailelerin birletirilmesine dair imzalanan g anlamasn grmekteyiz. Uluslararas toplum ve Avrupadaki genel yumuama

562

havasnn da etkisiyle imzalanm olan bu anlamaya gre 1950 de g edip paralanm olan ailelerin birletirilmesi amalanmaktayd. Bu sebeple, 1968den itibaren 10 yl iinde 130 bin kadar gmen Trkiyeye g etti. 1989 G Karar Bu tarihten itibaren iki lke ilikileri 1985e dek souk savan artlarna gre ekillenmi olup 1985ten itibaren aznlk sorunu ciddi anlamada etkisini gstermitir. 1985-1989 dneminde Trkiye ve Bulgaristan ilikilerinin yukarda bahsedilen olaylardan dolay tarihin en gergin dnemini geirdiini sylemek yanl olmaz. Verilen notalar, uyarlar, Trkiyenin Bulgaristann insan haklarn ihlal ettiine dair iddia ve bunu uluslararas topluma ikayetleri bu gerginlie verilebilecek rneklerdir. K, BM, AB Konseyi ve ABDye duyurmu fakat faydas olmamtr bu durumun. Trkiyenin asimilasyon politikasna maruz kalan Trkleri kurtarmann tek yolunun g olduunu dnerek Bulgaristana srekli g anlamas yapmay tekliflerine kar Bulgar idareciler Bulgar halknn baka bir lkede ii yoktur, bu sorunu ne Trkiye de baka bir lkeyle zmeyeceiz aklamalarnda bulunmulardr. Fakat 1989 baharna gelindiinde dnyadaki gelimeler yanksn Bulgaristanda da bulmutu. Sovyetlerdeki yumuama etkisini burada da yava yava sert komnist iktidarn zlmesiyle gsteriyordu. Kuzey Bulgaristandaki alk grevleri ayaklanma ve protestolar gneye de sram Krcaali ve Cebel yresi iten ie kaynamaya balamt. Bunun zerine parlamentodan olaylarn son bulmas iin kan bir yasayla d lkelere seyahat serbest edilmiti. Direni gsteren ve gsterilere balayan Trklerden kurtulmak isteyen Bulgar ynetimi artk Trkleri Kapkuleye ymaya balamt. Her ne kadar serbest kelimesini de ierse aslnda bu yasa Trklerin snr d edildiinin bir gstergesiydi. lk nce sadece Avrupa lkelerine gnderilen Trklere Trkiyeye gnderilme izni daha sonralar kmtr. 30 kilodan fazla eya almann yasak olduu ve belli bir miktardan fazla parann karlmasnn yasak olduu artlarda kitleler ge zorlanmlar ve yepyeni bir lkede hayata sfrdan balamaya hazrlanmlard. 1 ayda 80.000 kiinin snrdan gei yapmas zerine mesut ylmaz snrn kapatlabilecei sinyallerini vermitir. Austos aynda bu saynn 281.000i bulmas Trkiye tarafn vize uygulamasna gemeye mecbur brakmtr. O yl g edenlerin saysnn 300.000 getii ifade edilmektedir. Olaylarn sonunda 1989 Hazirannda cumhuriyet tarihinde Trkiyenin Bulgaristandan ald 3.ve en byk g dalgas gereklemi ve sadece 2 ay iinde 312 bin gmen Trkiyeye giri yapmtr. Snr d edilen bu aznln akn yle byk boyutlara ulamt ki Trk taraf vize uygulamasn tekrar balatp geilerin daha kontroll ve az sayda olmasn saalamaya almtr. G dalgas gnmze dek srm olup gerek yasal gerek yasad yollardan (kaak) Trkiyeye kalar olmutur. Kasm 1989da Jivkov hkmeti devrildi Yeni hkmet yaplanlardan dolay zrn diledi, grevler yasallat, eski isimlerin alnmasna izin verildi.

563

Self Determinasyonun Snrlar: Kosova rnei rfan Kaya lger* Self determinasyon kavram, uluslararas politika gndemine ilk kez I. Dnya Sava sonrasnda Wilson Prensipleri ile girmitir. Kavram ksaca halklarn kendi kaderlerini tayin etme hakk olarak tanmlamak mmkndr. Ancak bu tanmda bile gr birlii salanabilmi deildir. 20. yzyl bir baka perspektiften self determinasyon tartmalar a olarak nitelendirmek abartma saylmamaldr. Gerekten de, self determinasyon tartmalar zellikle yzyln ikinci yarsna damga vurmu, bir yandan ideolojik atma temeline dayanan iki kutuplu sistemin varl, te yandan smrgelerin uluslamas ve bamszlk kazanmas, tartmalar canl tutmutur. Souk savan yerini yumuamaya brakmas, ardndan iki kutuplu sistemin kmesi self determinasyon tartmalar sona ermemi, tam aksine yeni konjonktrde mikro milliyetiliin gndeme gelmesiyle birlikte alevlenmitir. Bu alma, Kosovann bamszlk kazanmasn self determinasyon kavram erevesinde analiz etmeyi amalamaktadr. almann cevabn arad sorular u ekildedir: 17 ubat 2008de Kosovann bamszlk ilan etmesi, mevcut koullar muvacehesinde uluslararas hukuka uyarlk tamakta mdr? Self determinasyonun snrlar nerede balayp nerede sona ermektedir? Herhangi bir lkenin bir blgesinde youn olarak bulunan, ounluk oluturan bir aznlk grubunun kendi kaderini tayin etme, ayrlma hakkna sahip olduu ne srlebilir mi? Self determinasyon hakk koullar altnda meru, hangi koullar altnda devletler hukukuna aykrlk tekil etmektedir? almann ilk blmnde self determinasyon kavramnn tarihsel geliimi, muhtevas, ve devletler hukukundaki yeri ele alnacak; ardndan ise Kosova sorununun tarihsel arkaplan incelenecektir. Tm bu tartma ve analizlerin sonucunda Kosovann bamszlnn self determinasyon kavramyla ne lde rtt, hukuki olup olmad konusunda deerlendirme yaplacaktr. Self Determinasyonun Snrlar Self determinasyon hakknn meruiyeti hakknda uluslararas toplumda genel bir konsenssn olutuu kukusuzdur. Bununla birlikte self determinasyon kavramndan ne anlalmas gerektii hususunda gr farkllklar dikkat ekmektedir. Kimlerin halk saylaca, self determinasyonun ayrlma, ayr bir devlet oluturma anlamna gelip gelmedii, kavramn bir ilke mi yoksa halk m olduu da tartmaldr. Self determinasyon kavramnn tarihsel geliiminde ilk hareket noktas Wilson Prensipleridir. Birinci Dnya Sava sonunda, dnemin ABD Bakan Woodrow Wilson tarafndan ortaya atlan grleri, temelde idealist bak asyla uluslararas siyasal sistemi anlama yorumlama ve dntrme abas olarak grmek mmkndr. Daha sava sona ermeden 18 Ocak 1918de ABD Bakan Wilsonun Kongrede yapt konumada dile getirdii grler, sonradan Wilson Prensipleri olarak adlandrlm ve hem devletler hukukunu, hem de Birinci Dnya Sava sonrasnda yaplan uluslararas dzenlemeleri ynlendirmitir.

Do. Dr.; Kocaeli niversitesi.

564

Gerekten de gnmzde devletler hukukunun temel hkmleri olarak ne kan anlamalarn ak ve effaf olmas, gizli anlama yaplmamas, ak denizlerde serbestlik kural, ticaretin nndeki engellerin kaldrlmas gibi hususlar Wilson Prensipleri arasnda yer almaktadr. 1 Self determinasyon bakmndan Wilson Prensiplerinin nemi ise prensipler arasnda kolonilere bamszlk verilmesi ve smrge haklarna kendi kaderini tayin hakk tannmas ilkesinin de yer almasndan kaynaklanmaktadr. Bir btn deerlendirildiinde Wilson Prensiplerinde u husus zellikle dikkat ekmektedir: Wilson Prensipleri, ok uluslu imparatorluk snrlar ierisinde aznlk olarak yaayan halklarn, devletler arasnda atma ve savalara neden olduu varsaymn esas almaktadr. Nitekim sava sonrasnda yaplan antlama ve dzenlemelerde bu yaklamn izlerini grmek mmkndr. Birinci Dnya Savann galipleri ile maluplar arasnda yaplan bar anlamalarnda ncelikle halklarn snrlar ile devletlerin snrlarnn rtmesine zen gsterilmitir. Bu durum zellikle Dou Avrupa bakmndan geerlilik tamaktadr. Bu rtmenin mmkn olmad hallerde mbadele anlamalar ile nfus deiimi yaplm, bunun da yaplamad hallerde ise devletler snrlar ierisinde yaayan aznlklarn haklarn garanti altna alacak hukuki ykmllkler stlenmeye zorlanmtr. Nitekim, hem savan galipleri ile maluplar arasnda yaplan antlamalarda (Versailles, St. Germain, Trianon vs gibi) hem de yeni kurulan devletlerle (Srp Hrvat Sloven Krall, ekoslovakya gibi) yaplan antlamalara aznlklarn korunmasna ilikin hkmler dahil edilmitir. Lozan antlamasnda bunu belirgin biimde grmek mmkndr. Antlama bir yandan Trkiyedeki Rum aznln, te yandan Yunanistanda bulunan Mslman aznln sahip olduu asgari haklar dzenlemi ve devletler ykmllk altna sokulmutur. Ancak, bu dnemde self determinasyon hakk, hukuki sonu douran bir devletler hukuku kural stats anlam tamamaktadr. Self determinasyon kavramnn uluslararas politika gndemine gelmesinde kinci Dnya Sava ok nemli bir dnm noktas olmutur. Sava sonrasnda yeni aktrler olarak ABD ve SSCB ne karken, g kaybetmi olan ngiltere ve Fransa smrgelerden adm adm ekilme hazrlna balamlardr. Nitekim sava sonrasnda kurulan yeni uluslararas rgtn grevlerinden birisi de smrgelerin tasfiye edilmesi, smrge lkelerine ve haklarna bamszlk verilmesidir. 2Vesayet Konseyi bu amala oluturulmutur. Self determinasyon kavramnn tarihsel geliiminde en nemli katky, hi kukusuz ikiz szlemeler olarak da bilinen BM emsiyesi altnda imzalanan Medeni ve Siyasi Haklar Szlemesi ile Ekonomik, Sosyal ve Kltrel Haklar Szlemesi yapmtr.3 Bununla birlikte BM dneminde self determinasyonun snrlar ve hukuki balayc karakteri konusunda genel bir konsenss olutuunu sylemek zordur. 1960 tarihli Smrge lkelerine ve Haklarna Bamszlk Verilmesi Bildirgesinde tm halklarn kendi kaderini tayin etme hakkna sahip olduu, siyasi
Wilson Prensipleri hakknda baknz: http://wwi.lib.byu.edu/index.php/President_Wilson's_Fourteen_Points/ 2 BMnin Smrge lkelerine ve Haklarna Bamszlk Verilmesi Bildirisi (The Declaration on the Granting of Independence to Colonial Countries and Peoples) iin baknz. http://untreaty.un.org/cod/avl/ha/dicc/dicc.html 3 kiz Szlemelerin metinleri iin baknz. Medeni ve Siyasi Haklar Szlemesi http://www2.ohchr.org/english/law/ccpr.htm, Ekonomik, Sosyal ve Kltrel Haklar Szlemesi http://www2.ohchr.org/english/law/cescr.htm/
1

565

stats ile ekonomik, sosyal ve kltrel kalknmas yntemini semenin de buna dahil olduu ifade edilmitir.4 Ne var ki, Smrge lkelerine ve Haklarna Bamszlk Verilmesine likin Bildiri hukuku bakmdan balayc karakter tamamaktadr. Keza, 1970 ylnda kabul edilen Devletler Arasnda Dosta likilerin Gelitirilmesine likin Deklarasyonda da halklarn siyasi statlerini belirlemede zgr olduklar gr ne srlmtr. 5 Self determinasyonun ayrlma hakkn ierip iermedii, BM emsiyesi altnda geni tartmalara neden olmutur. Genel kabul gren gr, BMnin yelerin toprak btnln tehlikeye sokacak yaklam iinde olamayaca eklindedir. Bu ereve ierisinde self determinasyon hakknn ayrlma hakkn iermeyen biimleri zerinde durulmutur. BM dokmanlar analiz edildiinde ayrlmann ancak u halde meru kabul edildii ortaya kmaktadr: 1) Smrge ve manda ynetimi altnda olan halklarn ve lkelerin ayrlmas, 2) Aznlk mensuplarnn fiziki varlklarn ortadan kaldracak artlara tabi tutulmalar (soykrm) halindeki ayrlma, 3) Gnll ayrlma (ek ve Slovakyann ayrlmalar gibi). Birlemi Milletler Ana Szlemesinin 1. Madde 2. fkrasnda tekilatn amalar sralanrken self determinasyon kavramna da gnderme yaplmtr. Buna gre, Birlemi Milletlerin amalar arasnda Milletler arasnda, halklarn eitlii ilkesine ve kendi kaderini tayin etme hakkna sayg zerine kurulmu dostane ilikiler gelitirmek ve dnya barnn takviyesi iin dier tedbirleri almak da yer almaktadr. Self determinasyon literatrde i ve d self determinasyon olmak zere iki ana kategoriye ayrlmaktadr. self determinasyon, belirli ortak zelliklere sahip bir topluluun herhangi bir d bask olmadan istedii ynetim biimini semesi anlamndadr. Buradan anlalmas gereken halklarn devlet ve hkmet biimlerini semede zgr olmalardr.6 Esasnda i self determinasyon aznln devlet tarafndan varlnn tannmas ve korunmas demektir. D self determinasyon kavram ise kendi iinde dayanmas ve ortak zelliklerini srdrme iradesine sahip bir topluluun kendi geleceini ve uluslararas statsnn tespit edilmesi hakkn iermektedir. Self determinasyon, BMnin toprak btnl ilkesi ile elimektedir. Bu erevede Birlemi Milletler Tekilat ve uluslararas toplumda geerli olan dnce, ye devletlerin toprak btnl lehine tutum alma eklindedir. BMnin grevinin ye devletlerin fiilen paralanmas neden olabilecek gelimeleri destekleme olmad gr genel kabul grmektedir. Bu erevede, demokratik toplumlarda aznlklara mensup olan halklarn ayrlmas kabul grmemektedir.
all peoples have the right to self-determination; by virtue of that right they freely determine their political status and freely pursue their economic, social and cultural development http://untreaty.un.org/cod/avl/ha/dicc/dicc.html 5 The Declaration on Principles of International Law Concerning Friendly Relations http://www.unhcr.org/refworld/topic,459d17822,459d17a82,3dda1f104,0.html/ 6 Hseyin Pazarc, Uluslararas Hukuk Dersleri, II. Kitap, A. SBF Yaynlar, 1989, s. 9.,
4

566

Bunun yerine aznl mevcut snrlar ierisinde sisteme entegre edilmesi nem tamaktadr. Kosova Bamszlk Kararnn Perde Arkas Kosovann bamszlk karar sadece Kosova halk iin deil, uluslararas toplum bakmndan da yeni dnemin balangcn simgelemektedir. Zira Kosova, eski Yugoslavyada, Srbistana bal zerk blge statsndedir. Bu nitelii ile Kosova, Slovenya, Hrvatistan gibi federe devletlerden farkldr. Bamszlk karar ncesinde ve sonrasnda younluk kazanan tartmalarn temelinde de Kosovann federe devlet olmayp zerk blge olmas gerei yatmaktadr. Kosovann bamszlna kar kanlar, federe devletler iin bamszlk kararnn alnmasn onaylarken, zerk blgeler bakmndan bunun doru olmad grn benimsemektedirler. lk bakta doru gibi gzken bu yaklam Kosova zelinde incelendiinde ok da geerlilik tamamaktadr. En bata u hususu ifade etmek gerekir ki, Kosova, bir baka alternatif olmad, tm yollar Romaya kt ve tek alternatif olduu iin bamszlk ilan etmitir. zerk blge veya Srbistann vilayeti eklinde varln srdrme alternatifleri uygulanabilir nitelik tamamaktadr. Keza Kosovann blnmesi veya bir baka devlete itirak etmesi de mevcut konjonktrde kabul grecek k yolu deildir. Bu koullar altnda bamszlk tek alternatif olarak gndeme gelmitir. Sorunu daha geni erevede analiz edebilmek iin Kosovann tarihine bakmak gerekmektedir. Kosovada nfusun ounluunu oluturan Arnavutlar, etnik bakmdan Slav deillerdir, kkenleri lliryallara dayanmaktadr. 1912 Balkan ve ardndan Birinci Dnya Savalar, blgenin siyasal haritasn nemli lde deitirmitir. Balkanlarda yaayan Arnavutlarn byk blm, yeni kurulan Arnavutluk devletine tabii iken, Kosova Arnavutlar Srp _Hrvat_Sloven Krallna snrlar iinde kalmlardr. Yugoslav Siyasal Tarihinde 1. Yugoslavya olarak adlandrlan 1918-1941 yllar arasnda Arnavutlar, dier baka milletler gibi Srp hkmranl altnda varlklarn korumaya almlardr. kinci Dnya Sava sonunda yeniden kurulan 2. Yugoslavyada ise Arnavutlar, nfuslarnn Slovenler ve Makedonlar kadar olmasna ramen federe Cumhuriyet stats elde edememilerdir. 1946 anayasasna gre, Srbistana bal vilayet statsnde olan Kosovann yetkileri 1963 ylnda biraz daha geniletilmitir. Blgede o dnemde Arnavutlar nfusun % 70ini oluturuyorlard. Yugoslavyann ekonomik bakmdan en geri blgesi olan Kosovada Arnavut nfusun oran sonraki yllarda daha iyi ekonomik koullarn bulunduu blgelere ynelen Srp g ve Arnavut nfusun dourganl gibi sebeplerle artmtr. 7 1974 Anayasas ile Voyvodina ve Kosovann yetkileri daha da geniletilmi ise de, yeni durum Arnavutlarn taleplerini karlamaktan uzak kalmtr. Kosovada Arnavutlarn hak talepleri, rejimin baskc niteliinin azalmasna paralel olarak glenmitir. 1966 ylnda Yugoslav Gizli Servisinin banda bulunan Srp kkenli Aleksander Rankoviin grevden alnmas ilk adm olmutur. Ardndan
7

rfan Kaya lger, Yugoslavya Neden Paraland?, Sekin Yaynlar, Ankara, 2003, s. 46.

567

Avrupadaki 1968 olaylarnn dalgas Kosovay etkilemeye balam, Hrvat Bahar olarak adlandrlan gelimeler Kosovada da yank bulmutur. Ama en nemli eik hi kuku yok ki, Josip Broz Titonun 4 Mart 1980 tarihinde vefat etmesidir. Yeni dnemde Arnavutlarn federe Cumhuriyet talebiyle yaptklar gsteriler sreklilik gstermi, polisin iddete bavurmas olaylarn etki sahasn daha da geniletmitir. Mart 1982de yeniden alevlenen gsteriler, iktisadi hayat olumsuz ynde etkilemi ve Eyll sonu itibariyle gsterilerde 700 ii tutuklanmtr.8 Olaylar, lke dna da yansm, Belika ve Bat Almanyadaki Yugoslavya temsilcilikleri saldrya uramtr. Kosovadan 1980den 1987ye kadar g edenlerin says resmi verilere gre 22 bin kiidir. Blgenin nispeten sakin olduu 1961-1982 yllar arasndaki g ise 112 bin kiidir. 9 Bu durum, sonraki yllarda Srp milliyetilerinin sk aralklarla dile getirdii Arnavut basks nedeniyle Kosovadan Srp g iddialarnn geersiz klmaktadr. Zira blgeden Yugoslavyann dier blgelerine g daha ok ekonomik saikle yaplmtr. Kosovada 1986-1987 dneminde gsteriler artarak devam etmitir. Bu dnemde Arnavutlukta iktidar deimi, Enver Hocann yerine gelen Ramiz Alia, Kosovadaki gelimelere selefine gre daha az duyarl davranmtr. 1980li yllarn ortalar ayn zamanda Srp milliyetilii bakmndan nemli bir dnm noktasn simgelemektedir. Slobodan Milosevi, nceden beri takip ettii Stalinist izgiyi terk etmi, Srp milliyetilii rzgarnn bayraktarlna soyunmutur. Hukuk Fakltesinden hocas olan Ivan Stambolii kongrede malup eden Milosevi, 1986 ylnda Srbistan Komnist Partisi lideri seilmitir.10 Miloseviin baars Srplar arasnda Srbistan Komnist Partisini milliyeti glerin ele geirmesi olarak alglanmtr. Nitekim ksa bir sre sonra Milosevi, Yugoslavyann tm nemli kentlerinde Kosova Srplaryla Dayanma Gsterileri ad altnda kkrtc hareketleri tevik etmitir. Gsterilerde temelde Kosovann Srplarn anavatn olduu, ancak blgede ounluk oluturan Arnavutlarn basklar nedeniyle Srp nfusun gnden gne azald ne srlmtr. Gsterilerde Kosova Arnavutlar, Srplara kar etnik temizlik uygulamakla sulanyordu. Miloseviin tevikiyle balayan gsteriler sadece Arnavutlar arasnda deil, dier halklar bakmndan da tedirginlik yaratm, lke genelinde yeniden Srp hkmranl altna girmesi kukusu glenmeye balamtr. Bu durum, Hrvatlar ve Slovenlerde ayrlk eilimleri glendirirken, Makedonlar ve Bonaklar ikilem ierisinde kalmlardr. Srplarn 1989 ylnda Kosova Savann 600 yldnm vesilesiyle dzenledikleri anma toplants Srp milliyetiliinin geri dnlmez bir noktaya ulatn simgelemesi asndan nemlidir. Hrvatistan liderlii bu gsteriyi ajitasyon olarak nitelendirmi ve knamtr. 11 Kosovada Srp basksn daha da glendiren ve gnmzdeki gelimelere neden olan olay Milosevi ynetiminin 1989 ylnda Srbistana bal zerk blgeler
8 9

Keesings Contemporary Archives, 1982, s. 31802. Victor Meier, Yugoslavia: Worsenin Economic and Nationalist Crisis, Central and Eastern Europe: The Openin Curtain, William Grifft (ed), Westview Press, London, 1989, s. 276. 10 Aleksa Djilas, A Profile of Slobodon Milosevic, Foreign Affair, Summer 1993, s. 81-96. 11 Keesings Contemporary Archives, 1989, s. 37156

568

olan Voyvodina ve Kosovann bu statlerine tek ynl bir kararla son vermesi olmutur. Federal Anayasaya aykr olan bu uygulamay Slovenler ve Hrvatlar iddetli biimde protesto etmilerdir. Ardndan ad geen Cumhuriyetlerde anayasaya aykr olmasna ramen, Srbistan rnei izlenerek bir yeni siyasal partiler kurulmutur. Komnist Partinin iktidar tekeli ve nc rolne ak biimde aykr olan bu durum bir sre sonra baka Cumhuriyetlere de yaylmtr. Bu gelime zerine Kosova Komnist Partisi kendisini feshetmi, yerine Kosova Demokratik Birlii kurulmutur. Bu gelimenin ardndan Srbistan dzeyinde yaplan seimler ve halk oylamalarna Arnavutlar katlmamlardr. 1991 Ekim aynda Kosovada bamszlk iin yaplan referanduma ise blgede yaayan Arnavut, Bonak, Roman, Hrvat ve Trkler katlrken referandum Srplar tarafndan protesto edilmitir. Oylamaya katlanlarn % 99u bamszlktan yana tercih belirtmi ise de Srbistan ynetimi referandumu yasad ilan etmi ve tanmadn duyurmutur. Yugoslavyann 1990-1991 evresinde zlmesi aamasnda yaanan atmalar, Kosovada yank bulmamtr. Srp hkmranlndan kanmak amacyla 1991 Temmuz aynda Hrvatistan ve Slovenya bamszlk ilan etmitir. Sz konusu kararn hemen ardndan, yerel Srplar ve Federal Ordunun destei ile ad geen Cumhuriyetlere mdahale edilmitir. Slovenyaya yaplan mdahale snrl kalrken Hrvatistanda atmalar 1992 Ocak aynda AT arabuluculuu ile Brioni kentinde imzalanan atekes antlamasna kadar devam etmitir. Bu arada 1991 Kasm aynda Makedonya bamszlk ilan etmitir. Makedonyaya Srbistann mdahale etmemesinde blgeye ABD ynetimimin bamszlk kararndan nce yerletirdii 2000 kiilik atma nleme gcnn caydrcl etkili olmutur. Bosna Hersekde 1992 Mart aynda bamszlk kararnn ardndan patlak veren i sava, 1995 sonuna kadar 3.5 yl srmtr. Bu dnemde Kosova Arnavutlar, brahim Rugova nderliinde pasif direni politikas takip etmilerdir. 1995 yl gznde imzalanan Dayton Bar Antlamas, savaan taraflarn arasnda bir denge kurmutur.12 Buna gre, Bosna Hersek topraklar iki siyasi birime ayrlm, bir yanda Bonak Hrvat Federasyonu, te yandan Bosna Srp Cumhuriyeti hukuki bakmdan e paralar olarak kabul edilmitir. Karmak nitelik tayan bar antlamasn uygulamaya aktarmak iin Bosna Hersekte 60 bin kiiden oluan bar gc grevlendirilmitir. Burada grev yapanlarn says sonraki yllarda azalm ve BM emsiyesi altnda yrtlen baz grevler Avrupa Birlii misyonuna terk edilmitir. Eski Yugoslavyada meydana gelen tm bu gelimelerin Kosova bakmndan da belirleyici olmutur. 1995 sonunda Franjo Tudjman liderliindeki Hrvatistan gleri, bar antlamas ncesinde kendi snrlar ierisinde yaayan yerel Srp nfusun 500 binini lkeden srp karmtr. Milosevi, kendisini g durumda brakan bu operasyona kar araya balam ve netice olarak Srplarn bir blmnn anavatan kabul edilen Kosovaya yerletirilmesi gr kabul grm ve bu ynde uygulama balatlmtr.

Daytan bar antlamasnn geni zeti iin baknz: http://www.pbs.org/newshour/bb/bosnia/dayton_peace.html/

12

569

Kosovada ortalama halk tahrik eden bu durum karsnda brahim Rugovann pasif direni politikasnn tutarll tartlmaya balanm ve ounluunu genlerin oluturduu radikal kanat bu araylar erevesinde Kosova Kurtulu Ordusunu (UK) kurmutur. 13 1990larn sonunda Kosovada Srp polisi ile yerel Arnavutlar arasnda zaman zaman patlak veren atmalar alevlendiren Srp glerin 1999 Mart aynda UK liderlerinden Adem Yaarinin kynde (Prekaz) katliam yapmalar olmutur. Cenaze trenine 40 bin kii katlm ve bu olay ortalama Arnavut halkn tahrik etmitir. 14 Srp glerinin acmaszl ve ar silahlarla kyleri basarak katliam yapmalar uluslararas toplumun tepkisini ekmitir. Uzun diplomatik mzakere srelerinin baarszlkla sonulanmas zerine 1999 baharnda ABD nclnde NATO gleri, sivil halka kar ar silahlarla g kullanan Srbistan ynetimine mdahale etmitir. Birlemi Milletler Gvenlik Konseyinin 1244 sayl karar, uluslararas toplumun mdahalesinin ardndan Kosova sorununa zm araynda temel hareket noktas olmutur. 15 Bu karar temelinde blgede Birlemi Milletler Geici Ynetimi (UNMIK) tesis edilmi, daha sonra Genel Sekreterin giriimleri sonucunda eski Finlandiya Babakan Martti Ahtisari tarafndan plan hazrlanmtr. Rusya ve Srbistan tarafndan eletirilen plana gre, Kosova iin tek k noktas vardr, o da mevcut snrlar ierisinde bamszlk. Planda, Srbistann paras olarak Kosovann varlnn devam etmesi rasyonel bulunmamtr. Plan ayrca, Kosovann Srplarn yaad blgesi ile Srbistann birlemesini, yani Kosovann Srp ve Arnavutlar arasnda blnmesini ve Kosovann bir baka siyasi birime (Arnavutluk) katlmn yasaklamaktadr. Martti Ahtisarinin plan erevesinde 17 ubat 2008de Kosova Arnavutlar bamszlk ilan etmitir. Kosovann bamszlk ilan karsnda uluslararas toplum iki ana gruba ayrlmtr. Bamszlk karar, bir gn sonra ngiltere, ABD, Trkiye ve Fransa tarafndan tannmtr. ABnin 27 lkesinden 5 lke (Kbrs Rum Ynetimi, Yunanistan, spanya, Romanya ve Slovakya) dnda kalanlar da Kosovann bamszln tanmlardr. Avrupa Konseyi ve AGIT yelerinin byk blm, bamszlk kararn tanrken Rusya, Srbistan, Arjantin, Kba, Viatnam, Kuzey Kore ve Libya gibi lkeler kar kmlardr. Sonu 1999 ylnda ABD nclnde yaplan mdahalenin ardndan uzun bir sre BM tarafndan ynetilen Kosovann Ahtisari plannda ngrld ekilde 17 ubat 2008de bamszlk ilan etmesi self determinasyon ilkesi ile ne derece uyarlk tamaktadr? Hereyden nce u husus unutulmamaldr ki, Kosovann bamszl alternatifler arasnda uluslararas bar ve gvenlik bakmndan en az zararl olan seenektir. Kosovada ounluk oluturan Arnavutlarn varlklarn ve haklarn yadsyan Tito idaresi ve ardndan Tito idaresini mumla aratacak Milosevi ynetimi uygulamalar, Kosovay zmni olarak smrge statsne sokmutur. Blgede ounluk oluturan Arnavutlar, hibir konuda karar verememi ve tm alanlarda Srp aznln sultas altnda kalmlardr. Bu adan bamszlk karar,
13

James Pattifer and Viranda Vickers, The Albanian Question-Reshaping the Balkans, baturus, London, 2007, s. 95-110. 14 Ibid. s. 112-113 15 Kararn metni iin baknz. http://www.unmikonline.org/misc/N9917289.pdf/

570

snrl biimde de olsa smrge lkeleri ve halklarna bamszlk verilmesi bildirgesinde ifade edilen durumlarla rtmektedir. Ancak Kosova bamszln meru klan daha nemli husus udur: Kosova Arnavutlar, ykselen Srp milliyetiliinin tahriki neticesinde anavatanlarnda 1990l yllarn sonunda soykrm benzeri uygulamalar yaamlardr. NATO mdahalesi yaplmam olsayd muhtemelen Milosevi ynetimi Kosovada etnik temizlik operasyonu balatacak, Srp anavatann yabanclardan temizleyecekti. 1999 yl baharnda sivil halka kar giderek iddetlenen Federal Ordu mdahalesi, blge nfusunun % 90 ounluunu oluturan Arnavutlarla nfusun % 5ini oluturan Srplarn gelecek dnemde bir arada bulunma seeneklerini de ortadan kaldrmtr. Bu koullar altnda Ahtisari plan ile nerilen bamszlk ilan seenekler iinde en az zararl olandr. Devletler hukuku asndan konu incelendiinde ortaya kan bir baka husus da udur: Kendi kaderini tayin hakk bir lkede bulunan tm aznlklara tannan bir hak deildir, nfusun btn tarafndan kullanlan bir haktr. Federal yapdaki devletlerde bile federe devletlerin ayrlma hakk bulunmamaktadr. BM, self determinasyonu bir hak olarak kabul etmesine karlk, arl toprak 16 Ne var ki, 1989 ylnda tek yanl olarak btnlnden yana koymutur. Kosovann zerklik statsnn Srbistan Meclisi tarafndan ortadan kaldrlmas, bir baka ifadeyle i self determinasyonun yokluu da ayrlma hakkn meru klmaktadr. 17 Kosovann bamszl ayn zamanda Balkanlarn istikrar iin de nem tamaktadr. Zira Srp milliyetiliinin Arnavutlar zerinde tahakkm kurduu bir idare veya zorlama bir birlik blgede istikrara hizmet etmeyecektir. Oysa Kosova bamszl blgede irredentizmin, mikro milliyetiliin ve yaylmacln nn kesmi, Balkan lkeleri AB ve NATO gibi uluslararas rgtlere katlmak suretiyle btnleme hareketlerine dahil olmulardr. Tm bu alardan Kosovann bamszlk karar, self determinasyon ilkesi erevesinde taraflara ve blge barna en fazla katk salayan seenek olmutur.

Erhan Trbedar, Kendi Kaderini Tayin Hakk ve Ayrlklk, Stratejik Analiz, Kasm 2007. S. 25-26 17 Chattam House, Kosovo: International Law and Recognition, International Law Discussion Group, London, April 2008.

16

571

Necati Cumalnn Makedonya 1900 ile Viran Dalar simli Eserlerinde Balkan Corafyas ve Gvenlik Kavram Ekseninde nsan Manzaralar Tevfik St* Giri Necati Cumal, Trk edebiyat tarihinde yaln bir dille yazd iirlerle ve gl Sabahattin Ali etkileri tayan hikyelerle tannm ve giderek kendine zg bir tarz oluturmu usta bir edebiyatmzdr. Hayat boyunca yaklak altm yl iir, hikye, roman, oyun, deneme, inceleme ve gnlkleriyle edebiyatn hemen her alannda eser vermi olan Ahmet Necati Cumal, 13 Ocak 1921 ylnda, bugn itibariyle Yunanistan snrlar iinde bulunan Florinada Mustafa ve Fitnat Cumal iftinin ilk ocuu olarak domutur.1 Florina(Phlorina), Yunanistann Bat Makedonya blgesinde, ayn ad tayan ilin (Nomos) merkezi olan kk bir ehirdir. Florina, Yunanistan-Makedonya snrndan 13 km. uzakta olup, Necati Cumalnn doum yeridir. Kurtulu Savandan sonra Trkiyeye g ederek zmirin Urla ilesine yerleen bir ifti ailesinin ocuu olan Necati Cumal, ortarenimini 1938 ylnda zmir Atatrk Lisesinde, yksek renimini ise 1941 ylnda Ankara niversitesi Hukuk Fakltesinde tamamlamtr. 1941-1942 yllarnda Ankarada Toprak Mahsulleri Ofisinde, 1945 ylnda Gzel Sanatlar Genel Mdrlnde alm, askerliini tamamladktan sonra 1945-1957 yllar arasnda Urla ve zmirde avukatlk ve memurluk yapmtr. Cumal, 1957-1959 yllarnda ise Trkiyenin Paris Basn Ataeliinde bulunmutur. Daha sonralar 1959-1963 yllar arasnda stanbul Radyosunda redaktrlk yapan Cumal, sonraki yllarda yaamn roman ve oyun yazarl ile srdrmtr. Necati Cumal, kinci Dnya Sava yllarnda yazd iirlerle edebiyat dnyasna girer ve ilk iirini 1939 ylnda Urla Halkevi dergisinde yaymlar. Daha sonra yeni edebiyat anlayn savunan dnemin tm yeniliki dergilerinde yazmay srdren Necati Cumal, iirlerini Varlk, Servet-i Fnun- Uyan, Yeni nsanlk gibi dergilerde yaymlamtr. lk kitabn 1943 ylnda Kzlullu Yolu ismiyle karr. Ayn yl askere giden Cumal, terhisine yakn 1944 ylnda geirdii zehirli stma yznden hava deiimine gnderilmi, hem askerliin hem hastaln etkisiyle Harbe Gidenin arklar isimli ikinci kitabn 1945 ylnda yazmtr. Ankaraya dnen Cumal, Ulus gazetesinin sanat sayfas ile Varlk, lk ve Ankara dergilerinde srekli olarak iirlerini yaymlam, bu arada daha lise sralarndayken Sabahattin Alinin etkisiyle balad hikye yazarln da srdrm ve Ulusta her hafta bir hikye yaymlamaya balamtr. 1945 ylndan itibaren edebiyatn hikye, roman ve tiyatro trlerinde eserler yazan Cumal, zaman zaman deneme alannda da eserler vermitir. 2 Hikye ve romanlar filme de alnan yazarn, tiyatro oyunlar yllarca sahnelenmi, roman ve hikyeleri televizyon ve sinema filmlerine uyarlanmtr.
* 1

Yrd.. Do. Dr.; Namk Kemal niversitesi. Songl TA, Necati Cumal ve Oyunlar, Kltr Bakanl Yaynlar, Ankara 2001, s.3. 2 Trk Dili ve Edebiyat Ansiklopedisi(Devirler/simler/Eserler/Terimler), Cumal, Necati, C.2, Dergh Yaynlar, stanbul 1977, s.88-89.

572

Eserleri defalarca st ste basklar yapan, yabanc dillere evrilen Cumalnn hakl hreti edebiyat dnyamzn nemli dlleriyle pekitirilmitir. 1968 ylnda Yamurlu Deniz adl iir kitabyla, Trk Dil Kurumu iir dln, Deiik Gzle adl kitabyla, 1957 ve Makedonya 1900 isimli kitabyla, 1977 Sait Faik Hikye dllerini, Dn Neredeydiniz? adl oyunu ile 1981 Kltr Bakanl Tiyatro dln, btn iirlerini toplad Tufandan nce isimli kitab ile 1984 Yeditepe iir dln, Viran Dalar roman ile 1995 Orhan Kemal Roman dl ile Yunus Nadi Roman dln almtr. Balkanlardan gelip Trkiyeye yerlemi bir ailenin ocuu olan Necati Cumal, Ege blgesi insanlarnn eitli problemleri erevesinde kurulan romanlarndan sonra Makedonya 1900 isimli hikye kitab ile Viran Dalar romannda, Makedonya evresinde XIX. yzyln sonu ile XX. yzyl balarnda yaayan insanlarn hayatlarn ilemitir. Eserlerde Makedonyann kendine has yaps, o gnn kltrn meydana getiren, ky ve kr hayatn btn boyutlaryla sindirmi olan insanlarn yaama tarzlar, edebiyatn imknlar lsnde anlat metinlerine has kurgu ierisinde dile getirilmitir. Yazarn Viran Dalar romanndaki temel karakter olan Zlfikr Bey, Balkanlardaki Trkle ait ayakta kalma abalarnn sembol bir kahraman olarak deerlendirilebilecek bir zellik tamaktadr. Edebiyat alannda meydana getirilmi anlat trlerinde bazen tarihten, coraf blgelerden de bahsedilir. tibar lem oluturmann veya kurgusal bir eser meydana getirmenin hareket noktas d dnyadr. D dnyaya dnk gzlemlerden hareketle, yazar tarafndan muhayyilede oluturularak biim alr. Bu muhayyilede adeta cisimletirilen olaylar zinciri iin, bazen tarih, bazen gemite insann bizzat yaad anlar, bazen de bakalar tarafndan anlatla gelen olaylar veya anlar devreye girer. Kurulan olay zincirinin, iyi romanclarn elinde, mutlaka iyi bir sahneye ihtiyac olmaktadr. Bu da d dnyada grlen veya grlmesi mmkn olan mekndr. Olaya esas olan veya temel tekil eden atmalar, meknlar da kendi bnyelerinde bulundurmak durumundadrlar. Daha dorusu bu meknda bulundurulanlar insanla btnlemitir. Makedonya 1900 Makedonya 1900 isimli hikye kitab, Makedonya yllaryla ilgili olarak, yazarn babas Mustafa Cumalnn duygu ve zlemle anlattklarnn hikyelerini iermektedir. Necati Cumalnn anne ve babas, 1924 ylnda mbadele sreci ile birlikte, u an itibariyle Yunanistan snrlar iinde bulunan, bir Gney Makedonya kasabas olan Florinadan zmirin Urla ilesine g etmilerdir. Aile daha sonra yanlarnda getirdikleri Florina hikyelerini ocuklarna uzun uzun anlatmlardr. Necati Cumal, ayn ekilde annesinin anlattklarndan da ikinci bir cilt yazmay planlamtr, hatta bunun iin notlar alm, hazrlklar yapm, ancak daha sonra vazgemi ve yazmamtr. Makedonya 1900, Necati Cumalnn Viran Dalar roman ile ikincisini yazm olduu serinin ilk hikye kitab olarak bilinir. Bu kitapta tam 11 hikye var. Bu hikyeler temelde dostluk, kardelik ilikilerini srdrerek beraber uyumlu olarak yaayan bir halkn yaygnlaan Milliyetilik akmlar, dil, din ayrlklar sebebiyle birbirine dmelerinin hikyeleridir. Makedonya doumlu Necati Cumalnn kaleminden yazlm olan ve

573

bu kitapta yer alan hikyelerde, Makedonyallarn yaadklar insanca yaknln ve insanlar arasndaki uyumun yaanm rnekleri sergilenmitir. Evimiz isimli hikyedeki ev, yazar/anlatcnn Florinadaki doduu evdir. Hikyede sade, mtevaz, geleneksel bir yaama biimi izgisinde yaayan bir aile ile karlalr. Bu, o zamann Makedonya blgesindeki btn Trk ailelerine has yaama tarzdr. Ancak 23 Temmuz 1908 tarihinde II. Merutiyetin ilan edildii gnlerde, manifaturaclk yapan evin reisi mevkiindeki brahim Efendinin ve onun arkadalar olan baz ittihat subaylarn kurmu olduu gizli cemiyetin toplantlar bu evde yaplmaktadr. Bu hikyeden anlalmaktadr ki, o dnemde geceleri dalarda, krlarda gizlenen Bulgar komitaclarnn Mslman halk zerindeki basklar gnden gne artmaktadr. Trklerin Florina kentindeki hayat, anlatcnn dedesinin evi hareket noktas alnarak anlatlmaktadr. Baba brahim Efendi, zamann Kuran okuyarak ve yazarak geirmekte, bylece mutlu olmaktadr. Bu ev, tam bir eitim yuvasdr. Zaten Evimiz, Babam, Daym isimli hikyeler, bir ocua ait hatra nitelii tamaktadr. Bu ev ve aile, kknden koparlarak Urlaya getirilecektir. Bir bakma da, tabiatla ba baa sren mutluluk sona erecektir.3 Babam isimli hikyede, baba doksan yandadr, yazar/anlatc onun beinci ocuudur. Baba Florinadan ayrlmak istemez, onu adeta koparr gibi gtrrler. Selanikten vapura bindirirler, bu ihtiyar adama inme inmitir. Gmen olarak Trkiyeye gelerek Urlaya yerleecektir. Baba, Urlada yl yatanda Florinada yaad gzel gnlerin zlemiyle slann hasretini ekerek yaar: Urlada yl yatanda slasn yaad. Bakt yerden gzlerini ayrmadan sk sk dalar giderdi. Arada, kendini tutamad sralarda, Ah, Florinay brakmayacaktm, Florinada lecektim! dedike, artk glgelenmeye balayan baklarnda, cins atlar gibi, geni sarl dik omuzlu dalarnn izdmleriyle Makedonya gklerinin yansr, yz bulutlardan syrlm gibi aydnlanrd.4 Daym, nc hikyeye konu olmaktadr.5 Dil Hanm isimli hikyede ise, mavzerle ldrlm ve youn karda adamlar tarafndan evine getirilen bir Arnavut beyinin kars olan Dil Hanm, kocasn vurann diri diri yakalanmasn istemektedir. Srlerinin yarsn kocasnn katilini canl getiren khyasna verecektir. Rza Bey, kendisine kurulan pusudan kurtulmu, ikinci pusu da boa gitmitir. Khya da vurulup lnce Dil Hanm, intikamn kendisi almaya karar verir. Fakat erkek klnda gidip evinde misafir olarak kald Rza Beye k olur. Rza Bey de bu sahte erkein kim olduunu anlam ve ona tutulmutur. Dil Hanmla evlenmek niyetindedir, fakat Dil Hanm, erefini korumak iin tabancasyla intihar eder.6 Dil Hanm hikyesindeki olaylar ve kahramanlardan Rza Bey, Viran Dalarda Zlfikrn babas Rza Beye ve onun hikyesine byk benzerlik gsterir.

Necati CUMALI, Makedonya 1900, 1. Kitap: Dil Hanm, 4. bs., nklp Kitabevi, stanbul 1986, s.7-16. 4 CUMALI, A.y, s.28. 5 CUMALI, A.y, s.29-36. 6 CUMALI, A.y, s.37-76.

574

Zole Kaptann lm isimli hikyede ise 1908 tarihindeki II. Merutiyet ile birlikte Hrriyet ilan edilmitir. Bunun zerine Bulgar komitac reisi Zole Kaptan, Florinaya gelmitir. Babas Zole Kaptan tarafndan ikence ile ldrlm olan Sadeddin imdi yirmi bir yandadr. On yldr dalarda ete kovalam olan Florina karakol kumandan Yzba Aziz, pek ok Mslman Trkn cann yakm olan Zoleyi bir trl yakalayamamann yannda, emirlere bal bir asker olarak derin bir kin duymasna ramen onu kendisi ldremez; intikam hrsn krkledii Sadeddine ldrtr.7 Zole Kaptann lm hikyesinin devam Kurt Kan isimli hikyede devam etmektedir. Kurt Kannda Zole Kaptan vurarak kaan Sadettinin ak anlatlr. Sadeddin nce baba dostu akir Aann evine snmtr. Daha sonralar daa kan Sadeddin, yeni ldrmelerin cn almaktadr. 1912 baharnda k olur, drt yldr kanun d ve kaak olarak yaamaktadr. Sevdii kz babasndan ister, fakat kzn yaad bucaa gidip gelmeleri renilmitir ve Zole Kaptann tayfalarndan yedisi Sadeddine Florina yolu zerinde pusu kurarlar ve sonuta Sadeddin ldrlr.8 Arif Kaptan le Olu hikyesinde anlatlan konu, Arif Kaptan ile olunun Selanik Asker Mahkemesinde lm cezasna arptrlmalar ile ilgilidir. Cumada kendi ekip bitii bir tarlas, bir evi olan Arif Kaptan, Balkan Savanda Yunanllardan zulm grenler arasndadr. Doup byd ky yaklp yklm, evine den bir top mermisi karsn ve on yandaki kzn ldrmtr. Olu ile kamaktadr, fakat yolda bir Yunan nc birlii ile karlar. avu onlar grm, mavzerini omuzlamaktadr ki, Arif Kaptan, avuu ve avuun en yaknnda bulunan bir askeri vurmutur. Daa kaarlar, 1917 Hazirannda Zeleni pazarnda yakalanrlar. Drt buuk yl dalarda kalmlardr. Hikye, karardan sonra Arif Kaptan ile olunun, iki jandarma gzetiminde lm yolculuunu anlatmakla devam etmektedir. Nakil srasnda verdikleri molada, jandarmalarn uyumalarndan yararlanp silahlarn alrlar, kelepelerini atrarak jandarmalara bir zarar vermeden uzaklarlar. Tfeklerini sz verdikleri yere brakp yaylalarna kaarlar. Uzun bir yolculuktan sonra zmire gelirler. Fahrettin Paann zmire ilk giren Kuva-y Milliye atllar arasnda Arif Kaptan ile olu da bulunmaktadr.9 Mavi Tencere hikyesinde Venizelosu etelerin Florinaya yapacaklar ilk baskndan kurtulmak iin, Mustafann days, aileyi raz eder. Onlar Gorikaya gtrecek, ortalk yatnca yine Florinaya getirecektir. Mustafann annesi mcevherlerini bir tlbende sararak mavi bir tencereye koymu, tencereyi de bir aacn altndaki gbre beine gmmtr. ki Rum komu tencerede ne olduunun merak iindedir ve birbirlerini gzetleyerek bu meraklarn gidermek isterler. Aradan bir ay geip de etelerin basks durunca Mustafalar evlerine dnerler ve anne, mavi tenceresini brakt gibi bulur.10 Uak hikyesinde manifaturac brahim Efendi, 1910 ylnda olu Mustafay Florinadan stanbula tahsil iin gnderir. Mustafa, 1912 ylnn yaz tatilinde Florinaya geldiinde kasaballara daha nce hi grmedikleri ve hayal edemedikleri
7 8

CUMALI, A.y, s.77-102. CUMALI, A.y, s.103-132. 9 CUMALI, A.y, s.133-156. 10 CUMALI, A.y, s.157-166.

575

uaktan sz eder. Ancak kasabann yallar uaa inanmaz ve Mustafay yalanclkla sularlar. Aradan ay gemitir. Balkan savalar balar ve o yln Kasm aynda iki Yunan ua Florinay bombalar.11 Korku hikyesindeki konu ise Mustafann bandan geenler etrafnda geliir. ki kyn aarnn ihalesi Mustafaya kalmtr. Vergiyi toplamaya kylere gidecektir. Hazrlanmtr, fakat bir otel ileten Zahariasn srar zerine, Manastrdan yeni gelmi olan bir saz topluluunu dinlemek iin Florinada kalr. Sazdan sonra yolda olan Yasin ile birlikte saat ikiye doru Florinadan ayrlrlar. Yolda rastladklar sekiz er, bir de avutan ibaret Yunan jandarmalar ile karlarlar ve korkarlar. Ancak sonuta korktuklar ey balarna gelmez.12 Bazen Bir Savc hikyesinde Yunanllarn zmire kartma yapacaklar gn, Florinada terzi Arsenios, ardan alveri yapm ve eve dnen Mustafay dkknna armtr. Ona bir haber verir. Mustafa, Balkan Sava ktnda on dokuz yandayd. Birinci Dnya Sava yllarnda iki yl tutuklu kalmt. Rumlarn Mslman mahallesine saldracaklar haberi aslsz kalr. Bu hikyenin sonunda Florina savcs saldrgan grubu datmtr.13 Makedonya 1900de Trklerin zerinde oynanan irkin oyunlar anlatlr. Bu tr olaylar, Viran Dalar isimli romanda, bazen deitirilmi isimlerle de karmza kmaktadr. Necati Cumal, Makedonya 1900de ayn konu evresinde oluturduu hikyelerini, Viran Dalarda tek bir olay evresinde bir araya getirmitir. Viran Dalarda Balkanlar ve Makedonya iin anlatlanlar ayn ekilde Makedonya 1900 hikyelerinde de bulunmaktadr. Makedonya 1900de anlatlanlar, gnmzden yaklak olarak yz yl nce, Balkan corafyasnda zellikle Florina blgesinde, insanlarn neler yaadklarn, neler yaayamadklarn, mutluluklarn, aclarn, korkularn ok iyi bir biimde gzler nne serer. Bu ynyle Makedonya 1900 isimli eser tarihsel yn olan bir kitap olarak karmza kmaktadr. Btn bunlar yannda eserde ksa bir zaman kesiti iinde insanlarn neleri, hangi deerlerini kaybettikleri, o dnemde nelerin yaanr gibi yapld da gsterilmitir. Bir ynyle Makedonya 1900, o gnn skntlar iinde skan ruhlar iin bir ka, bir snma yeri olarak da kabul edilebilir. Necati Cumal, bu eserinde mbadele ncesi dnemde Florina ve civarndaki yaam ile ilgili sylenebilecek her eyi, kullanlabilecek en gzel dille anlatmtr. Bu kitab okuyunca etnik kavga denen eyin, aslnda yapay bir olgu olduu anlalacaktr. Necati Cumal, Makedonya 1900 isimli hikye kitabnda Makedonya hakknda anlattklarn, Viran Dalarda bir roman hline getirmitir. Cumalnn Makedonya hakknda anlattklar, onun anne ve babasndan dinledikleridir. Aslnda iki kitap birbiriyle ilikilidir. Evimiz adl hikyede karmza kan Kurunlu Camii, Viran Dalarda da vardr. Bu bakmdan denilebilir ki, Necati Cumal, Viran Dalar ve Makedonya 1900de, yakn evresinden duyduu yaanm gerekleri, muhayyilesinde kurgulayarak anlatmaktadr. Yazar, Makedonya 1900deki hikyelerinde, bir bakma kendi ailesi evresinde, huzurla, sade, evresindeki
11 12

CUMALI, A.y, s.167-172. CUMALI, A.y, s.173-190. 13 CUMALI, A.y, s.191-216.

576

insanlarla uyumlu yaamak isteyen kendi hlinde insanlarn dnyasn dile getirmitir. Viran Dalar Viran Dalarda olay rgs, 1900l yllarn balarnda meydana gelen Balkan Harbi dneminden 1918 ylnda Mondros Mtarekesine kadar devam eder. Olaylar, Makedonyada gemektedir ve Balkanlarn genel durumundan da uzun uzun bahsedilir. Zlfikar Bey isimli esas ana kahraman, ailesinden gelen varlkla ve nfus sahibi olarak yzyllardr Makedonyada Gorika kasabasnda yaayan bir ailenin soyundan gelmektedir. Eitimini Manastrda rtiyede tamamlayarak iftliklerine dnmtr. O zamandaki blgesel karklklar yznden, ttihat ve Terakkicilere yaknlk duymutur ve Osmanl Devletinin nasl eski gnlerine dndrlebileceini dnmektedir. Balkan Sava kar ve orduya gnll yazlmak ister, fakat ya gen bulunarak orduya kabul edilmez. evresindekilerin Osmanlnn sava kaybedeceini sylemesine ramen bu dnceyi kabul etmez ve kendi adamlarn ve evre kylerdeki gnllleri toplayp ordunun asl konuland Manastra gider. Yollarda grd Mslman olan halkn ka onu derinden etkiler ve yzyllardr beraber yayan Rum, Bulgar ve Trk olan insanlarn nasl da birbirlerine dman olduklarn anlayamaz. Manastra vardklarnda ordunun hareket ettiini grrler. Zlfikar Beyin tand olan Niyazi Bey adnda bir komutann kuzeyde gnlller ordusu kurmakta olduunu renirler ve onun yanna giderler. Niyazi Beyle Zlfikar Bey Selanikten tanktrlar. Zlfikar Bey ve adamlar Niyazi Beye katlrlar, fakat byk hayalleri olan Zlfikar Bey savan sonuna kadar arpacana inanmasna ramen ilk atmada vurulur ve sava onun iin bylece biter. Zlfikar Bey, Balkan Savandan sonra Osmanlnn elinden km olan Makedonyadan gitmez. Doduu ve atalarnn kazand topraklar bir daha tekrar Osmanlnn ele geireceini dnerek Gorikada kalr. Bu srada Birinci Dnya Sava kmtr. Zlfikar Bey, tekrar Makedonyann Osmanl topraklarna girmesini salamak amacyla Osmanlya yardm etmek istemektedir. Gizli bir rgte girer ve haber tamaya balar. Franszlar bu rgt ortaya karrlar ve Zlfikar Beyin peine derler. Zlfikar Bey yaad Gorikadan kamak zorunda kalr. nce Manastra gider. Genliindeki srekli yaayan, elenceli ehrin yerine ykk, babo terk edilmi bir ehir grnce ok zlr. Daha sonra Manastrdan ayrlr ve Makedonyay dolar. Daha sonra Kaptan lakapl bir komitacnn yanna yerleir. Kaptan Bey, Franszlar tarafndan aranmakta olan bir suludur. O zamanlarda saklanmak iin en iyi yer dalardr ve Zlfikar Bey de dalara kar. Bir zamanlarn soylu beyi artk dalarda yaayan bir komitac olmutur. Kaptann etesiyle yaamaya balayan Zlfikar Bey, ete iinde Kaptan Beyin yerine gemeye balam ve etedeki adamlar tarafndan saygs ve bilgeliinden dolay sevilmeye balamtr. Kaptan Bey, bu durumdan rahatsz olmu ve Zlfikar Beye kar kin beslemeye balamtr. Bir gn Zlfikar Beyle kavga etmi ve Zlfikar Beye silah ekmiken Zlfikar Bey tarafndan ldrlmtr. Zlfikar Bey bu olaydan sonra dalardan kaar. Daha sonra onu arayan Fransz Jandarmalar tarafndan yakalanr. Mahkemeye kartlr. Mahkemede gsterdii saygl hareketler ve Franszca konumasyla hkimi ve dier grevlileri etkiler. 577

Hapis cezas verilen Zlfikar Bey, hapishaneden kaar. Artk tam anlamyla bir kanun kaadr. Makedonyadan kamay dnr fakat sren sava, atalarn bu topraklardan olmas ve ailesini zellikle annesini brakamayaca iin bu fikrinden vazgeer. Yine dalara dner ve bazen de eski alanlar olan smailin yanna gider. Bu srada Makedonyadaki Fransz ordusunun bandaki kumandan deiir ve Zlfikar Bey hakknda anlatlanlar duyar. Zlfikar Beyin canl yakalanmas iin bana dl koyar ve haber salar. Bu haber smailin ve Zlfikar Beyin kuzeni ve Kaylar Kasabasnn belediye bakan olan Hikmet Beyin kulana gitmitir. Zlfikar Bey aylar sonra tekrar smaile gider. Akam yemeinde smail, yemeine haha katarak Zlfikar Beyi uyutur. Verilen dl almak isteyen smail bir zamanlar yannda alt Zlfikar Beyin gece odasna girer ve tfeiyle bana ate ederek Zlfikar Beyi ldrr. Daha sonra jandarmalara haber verip Zlfikar Beyi ldrdn syler ve cesedini gtrr parasn ister. Jandarmalar Zlfikar Beyin canl yakalanmasnn gerektiini sylerler ve smaili hapse atarlar. Zlfikar Bey iin ok byk bir cenaze treni yaplr, btn Makedonyadan insanlar bu ulu kiiyi kendini, varlnn lkesi ve Makedonyay eskisi gibi bir btn halinde tutmak isteyen bu kiiyi son yolculuunda uurlamak isterler. smail ise Zlfikar Beyin komitac arkada Kara Ali tarafndan ldrlr. Tarih ise yazlmtr. Osmanl Birinci Dnya Savandan yenik olarak ayrlm ve artk dalma dnemi tam anlamyla balamtr. Rza Bey, Zlfikar Beyin babasdr. En eski bir Osmanl ubeyi olan Seyit Ali Beyin soyundan gelir: Dedelerinin dedesi Seyit Ali Bey, Padiah II. Murat Efendimize candan gnlden hizmet etmi, cesareti, akl, binicilikte, kl kullanmaktaki ustal, bileinin gc ile gvenini kazanarak en sekin svari kolunun bana getirilmiti. Padiahmz Nemse Kral ile cenge tututuunda, Nemse Kralnn svarilerini bozguna uratan o bilei bklmez naml anl Seyit Ali Beydi. Allah Allah deyip nlerine kattklar Nemse svarilerini Ladislasn adrna kadar kovalamlar, adra girerek ierde kim varsa kralla birlikte kltan geirmi, Kosova Savann kazanlmasn salamlard... Seyit Ali Bey kurmutu Gorika Beyliini. Onun oullar, oullarnn oullar hi unutmamlard padiahmz efendimize olan borlarn14 Rza Bey, gelenek ve greneklerine bal bir adamdr. Kzndan ok daha sonra dnyaya gelen oluna ok nem vermektedir. Ailesinden gelen byk bir varl vardr ve olu Zlfikar Beyin de onun gibi bir bey, bir aa olmasn ok ister. Saliha Hanm, Rza Beyin ei ve eski bir Osmanl kadndr. Olu Zlfikara ok bal, onu ok seviyor ve onun iin her eyi yapan bir kadndr. Kocasna ve ailesine kol kanat geren bir Trk kadn olarak romanda karmza kmaktadr. Zlfikar Bey, eserin ana kahramandr. Babas gibi eski bir Osmanl u beyinin torunudur. Bu zellii onu Osmanlya balar. nsanlara saygs tam, o srada olan olaylara ramen Rum ve Bulgar dostlaryla iyi geinen tm Makedonya tarafndan tannan biridir. Romanda, Osmanlnn, zellikle de Makedonyann dalmasn istemeyen, ttihatlara yakn bir kiilik olarak izilmitir.

14

Necati CUMALI, Viran Dalar, 9. bs., Cumhuriyet Kitaplar, stanbul 2004, s.37-38.

578

Necati Cumal, Viran Dalar romann Balkanlarn bir bakma tarihi zerine kurmutur. Zlfikr Bey, olaylarn anlatmnda hareket noktasdr. Balkanlardaki ky hayatn ve kr insann, evresindeki insanlarla birlikte Trk kimliini temsil eder. Viran Dalarda Balkanlardaki insanlarn sradan yaaylar vardr. Necati Cumal, Viran Dalarda frsat bulduka insanlarn yaadklar yerlerin hem tarihi, hem de grntleri zerinde durur. Olay rgs, Zlfikr zerine kurulmutur. Zlfikrn ocukluk yllar, Balkan ehirlerindeki ve kylerindeki tabiat gzelliklerinin en iyi olduu bir devreye rastlamaktadr. At yarlar, yal greler, bahelerin sunduu olaanst gzel grntler, romanda sk sk bavurulan tasvirlerle karmza kmaktadr. Viran Dalar romannn birinci blmnde Zlfikrn atalar anlatlrken bir bakma Balkanlardaki yerleim birimleri de anlatlm olur. Makedonyann gneydousunda, Kastorya ile Noylan glleri arasnda, bykl kkl yarm dzine ky, Gorika beylerinin topraklar iinde kalrd. ki gle karan aylar, rmaklarla sulanan o bereketli topraklarn beyliini, Padiah II. Murat, ailede ad unutulmayan byk babalar Seyit Ali Beye, Kosova Meydan Savanda gsterdii byk yararllklarn karl olarak balamt. Seyit Ali Bey, boyarlardan kalan byk bir kona seerek Gorikaya yerleince, aile drt yz yl boyunca, Gney Makedonyada Gorika Beyleri olarak anld. Gn gelince kimi torunlarla torunlarn kzlar, oullar evlilik ya da baka nedenlerle Gorikadaki konaktan ayrldlar. Aralarndan beyliin baka kylerine yerleenler oldu. Son Gorika Beyi Rza Bey, babasnn lmnden iki yl nce, 1865 ylnda, drt kuak teden karde torunu olduu, Uana iftliinin sahibesi Saliha Hanmla evlendi. Saliha Hanm, doup byd baba evinden ayrlmak istemedii iin Gorikay brakp Uanaya yerleti.15 Rza Bey ile Saliha Hanmn tek erkek ocuklar Zlfikr, bu blgede yetiir. Zlfikrn hayat, ocukluundan lmne kadar gzler nne serilmektedir. Onun ocukluk dnemi, Balkanlardaki Mslman Trk insanlarnn yaama sevinci iinde mutlu, huzurlu olduu devreye rastlar: ... bu grdn ova, ta kar dan eteklerine kadar klk otlaklarmz. K yaklarken srleri buraya indiririz. lerde saat tede, bu dalarn ardnda Grce var. Oralar yayla. Grce Celal Daynn memleketi. Daynn iftlii Grcede. Yaz gelince srleri yaylada kiraladmz otlaklara karrz. Biraz daha by oralara birlikte gideceiz. Bu yerlerin dan, tan, otlaklarn iyi tan. Gryor musun bu koca ay? stndeki o tahta kpry? O kpry yaptran benim dedem, senin byk deden. imdi o kprden atla geireceim seni. Altndan akan suya Aliokman nehri derler, Uanadan geer, dalardan inen kar sularn ovaya indirir, byle iki yanna bereket saa saa gider gider, iki gn iki gece yol alr, Selanike varmadan az beride denize karr.16 Rza Beyin, olu Zlfikra ovaya bakarak syledii bu szler, Balkandaki Trk insannn toprakla btnlemesinin, o blgeyi, o muhiti vatanlatrmasnn ifade

15 16

CUMALI, A.y, s.31. CUMALI, A.y, s.32-33.

579

edilmesidir. Rza Bey, Zlfikarn da o blge topran sahiplenmesini, oray kendine vatan olarak benimsemesini tlemektedir. Zlfikr, gl yaama sevinci olan, hayat ve tabiat seven bir kiilik olarak karmza karlmtr. Bu durum, onun yetime tarzndan kaynaklanr. Ayn zamanda bu onun Trk olmasndan kaynaklanan bir zelliidir. At, silah ve kadn vazgeemedii unsurlar olarak dikkatlere sunulmutur. Zlfikr, gnlerini at srtnda uzun gezintiler ve tabanca ile at talimleri yaparak geirir. Aa Makedonyay, btn da yollarn, evredeki glleri, geitleri, kyleri, kasabalar tanmtr. Byle bir durum mekn ile insan kaynatran bir btnlemenin sonucudur. Bu btnleme, hayatnn ilerideki devresinde Zlfikr topra uruna cann verecek bir hle getirecektir: Tandka daha ok seviyordu doup byd yerleri. Ykseklerinde kartallarn, alc kularn dne dolaa utuu, gk rengi kayalklarnn yarklar arasndan ulu amlarn fkrp boy att uurumlar dolanan da yollarndan at stnde geerken, gklerinin mavilii, ormanlarnn yeil rtsyle kanna kartn duyard soluduu havann. Aalarda sazlklarn, salkm stlerin, akkavaklarn kuatt gllere baktka per gibi bir tat alrd. Baz etiyle, kemiiyle kendini bir paras gibi grrd bu doann.17 Necati Cumal, Zlfikr, romanda XIX. yzyln sonundan alarak XX. yzyln bana, Balkan Savalarnn yaand ve o blgenin adeta bir barut fsna dnt yllara kadar getirir. Zlfikr, biraz uurlu bir gen olmaya balaynca, topran rknn kanyla birletirmek tutkusunu duyar. 1900l yllarn balarnda, Makedonya kylerinde terr olaylar hemen her gn yaanr. Makedonya Trklerinin bir ksm, doup bydkleri topraklar zerinde gnlerinin dolduuna karar verirler. Can gvenlikleri tehdit altndadr. Pek ou, stanbula, zmire, Anadolunun deiik yerlerine g etmeye balarlar. Makedonyadan kopmak istemeyenler ya da kopamayanlar, kendilerini kanlaryla, canlaryla Makedonyaya bal hissedenler iinde yal kuaklar ile genlerin tutumlar birbirinden farkl grnmektedir. Eski nesilden olan Osmanl beylerinin pek ou, Makedonyadaki deimelere yeniliklere yabanc kalmakta ve direnmektedirler. Toprak anlamazlklarna, kan davalarna dayanan kklemi kinlerle, senlik benlik ekimelerini, kanl kavgalarn aralarnda srdrmektedirler. Esnaf, kk toprak sahibi kimseler, sonlarn kadere brakmlar ve balarna gelecekleri, gleri her neye yeterse o trl karlamaya hazr, yaayp gitmektedirler. Gen Osmanllar tarafnda ise durum farkldr: Makedonyann iki byk vilayeti Selanik ile Manastr, senelerde elence ile ticaret merkezi olmalarnn yannda Makedonyann fikir merkezi olarak da nemlidir. Al veri yapmak, elenmek iin Selanikte, Manastrda bir araya gelen Osmanl genleri, iki masalarnda hovardalklarndan ok vatan, millet meselelerini konumaktadrlar. Yaadklar topraklar, yava yava gzler nnde kaymakta ve Makedonya elden gitmektedir. Hkmet tehlikeyi nemsemiyor, nemsese bile nleyecek gc gsteremiyordur. Babalar hl eski kafadadr. Kendilerini Makedonyann mutlak sahipleri, beyleri olarak gryorlardr. Bu dncedeki gen nesil, bir mcadeleyi de balatacakt. En azndan kendi iradesini, mensubu bulunduu milletin, btnletii topran emrine verecekti. Bu, bir biimde esarete tepkiydi, bamszlk mcadelesinin taa kendisiydi. Daha nce aralarndan Mustafa Kemali karm olan bu genlerin lideri doal olarak Zlfikr olacaktr. nk Rza Bey, madd olarak
17

CUMALI, A.y, s.61.

580

gldr. Zlfikrn arkada Halit, Mustafa ve dierleri okumay brakp esnafa karmlardr. Yani Makedonyadaki atalar gibi olmulardr. Halbki Zlfikr, hem yaratl, hem de konumu bakmndan farkldr. 18 Zlfikr, bir gn arkada Halite, ylgnlk dolaysyla meydana gelen gler hakknda unlar syler: Hepimiz Makedonyay brakr gidersek, be yz yldr bize emanet bu topraklara kim sahip kacak, lmlerimizin mezarlarn kim koruyacak?19 Zlfikrn dudaklarndan dklen bu szler, mal mlk tutkusuyla sylenmi deildir. Milliyetilik duygusunun t kendisidir: evresinde Rumlar, Bulgarlar, Srplar, Ben Yunanm, Ben Bulgarm, Ben Srpm dedike; Ben Trkm, Osmanlym diyordu karsndakilere. Madem onlar kendilerini Rum, Bulgar, Srp diye ayr tutuyorlar, kendisinin de Ben Trkm demesinin gerektiini en azndan bir onur sorunu olarak benimsemiti.20 Zlfikrn, Trklere eziyet edilen bir yerde, artk erefli bir insan olarak yaamas imknszdr. Nihayet polislerin, kendisi ve Mustafann stne sebepsiz yere gelileriyle sabr taar. Polisi gsnden iter. Polis yere yklr. Artk polis tarafndan aranan birisidir. Daha dorusu Makedonyadaki Trklerin efsanev lideri olmak konumunda ilk admn atmtr. Zlfikr, belki istemeden yapt bu harekete, aslnda hazrdr. Manastrda tant Jn Trklerden, Mustafa Kemal ve idealist genlere dair duyduklar, alt yapy oluturmutur. Bunlara bir de, ok bal olduu, hareketlerini snrlayan babasnn lm eklenmitir. Kendi vatanlarnda esareti kabul etmek istemeyen Trkler, bir araya gelerek balattklar ayaklanma hareketine siyasi bir yn vermek istemilerdir. Necati Cumal, olay rgsn, anlatmak istedii dncelerini, vermek istedii mesajn, mekna ve yaanlan dneme ait bilgilerle birlikte anlatmay tercih eden bir yazarmzdr. Viran Dalarda, Zlfikrn hikyesinde Manastr, romana konu olan dnem asndan deerlendirirken ehrin tarihini de ortaya koymaktadr: Manastra Kk Paris, bazen de Balkanlarn Parisi derlerdi o dnemde. Tiyatrolarnn, gazinolarnn, lunaparknn klar ge saatlere kadar aydnlatrd gklerini. Drahor boyunda, Sultan Azizin yaptrd nl tiyatrosunun bulunduu ana caddesinde, yksek yapl ift atlarn koulduu landonlar, faytonlar, sabahlara kadar trsla gider gelir, kadnl erkekli glmelerin yaama sevinci taan yanklar kalrd arkalarnda. Bylesine cokulu yaam tutkunu bir kentin, siyasal atlmlarda da en nde yer almas olaand. Nitekim elence yaamnn oda olduu kadar, tpk Avrupann Parisi gibi Manastr da Balkanlarn zgrlk dncelerinin oda oldu. 1890larda sarayn basksndan yurtdna gen, Parise yerleen Jn Trklerin yurt iinde en gvenli merkezi Manastrd. zellikle Manastr Askeri dadisi, stanbul Tbbiyesi, Mlkiyesi ile birlikte Abdlhamit ynetimine, monariye ba kaldran en nemli devrim yuvalarndan biri oldu. Saysz kurbanlar verdi. Tutuklanan rencilerinin kimi Trablusgarpa, Suriyeye srldler; kimi srlmekle
18

Yakup ELK, Necati Cumal Viran Dalar ve Makedonya, Mill Eitim, Say:171, Yaz/2006, s.10. 19 CUMALI, A.y, s.108. 20 CUMALI, A.y, s.108.

581

de kalmayp orada hapis cezalarna arptrldlar. Sonunda monarik ynetime silahl ba kaldrma Manastrda patlad. Kolaas Niyazi Bey, 3 Temmuz 1908de, 150 kiilik birliiyle Manastrn kuzey batsnda Resnede daa kt. Onun bu ayaklanmasn be gn iinde blgede yenileri izledi. Ayaklanmalar bastrmakla grevlendirilen emsi Paa, 8 Temmuz gn saraya telgraf ekmek iin girdii Manastr postanesinden karken gen bir subay tarafndan vurularak ldrld. 150 kii ile daa kan Niyazi Bey, yirmi gn sonra kendisine katlan Trk, Arnavut, Bulgar, Rum, Srp gnllleriyle iki bin kiiyi bulan birliinin banda Manastra indi, kenti teslim ald. Ertesi gn, 24 Temmuz 1908de Abdlhamit, merutiyeti iln etmek zorunda kald.21 Romann ikinci blm seferberliin iln edilmesi haberiyle balar. Bu haber Zlfikr iin byk bir mutluluk demektir. Zlfikr ve arkadalar gnll asker yazlrlar. Askere alnmak o kadar kolay deildir. Aylarca stanbuldan haber beklenir. Elevi, Zeleni, Ispansa, Muralar gibi yakn kylerde oturan Trk genlerine haber ulatrr Zlfikr Bey. Askerlik ubesi bakannn Zlfikr ve arkadalar iin syledikleri szler, Balkan Savan yaayan btn genlerimiz iindir: Sizler gibi hell st emmi vatansever, mert ocuklar olduka bu ulus yenilmez! dedi. Bir iki muharebeye giderek bir sava kaybetmek yenilmek deildir, sizin gibi yrekli ocuklar olan uluslar iin!..22 Sava, Makedonyadaki Trkler iin tam bir felket olmutur. Hemen hepsi ge zorlanrlar. Onlarn hangi zor artlarda g ettikleri, Necati Cumalnn aadaki cmleleri ile roman kurgusu iersinde de olsa, hissettirilmektedir: Gramos dalarn ap Nestorana doru inerlerken, aalarda drt bir yana giden btn geitlerin, makilikler arasnda kvrla kvrla ovaya ulaan da yollarnn benek benek g kollar ile dolu olduunu grdler. Sava gn iinde blgede yaayan btn Trkleri gebe etmiti. Yollardaki benekler ar ar kmldyor, g yollar gneydoudan kuzeybatya doru akyordu. Onlar ise kuzeyden iniyorlar, genlerin geldii yne doru ilerliyorlard. Yollar stnde karlatklar gmenlerin ou, bir eek yk eya, yedeklerinde ektikleri bir kei ile kmlard yola. Kadnlar kucaklarnda bebekleri, erkekler omuzlarna bindirdikleri kk ocuklaryla yol almaya alyorlard dinmeyen saanak yamur altnda. Bir g kolunda yal babasn srtna alm gen bir erkek grdler. Yol kysna atlm sofra tahtalar, ayran dibekleri tencereler kazanlar gryorlard sk sk. Yryecek, ayakta duracak gc kalmam, yol kysna ylm inleyen yallar, alayan ocuklar, ykl hayvanlarn semerlerinde eyalar atarak boalttklar yere, kucaklayp bindirmeye alanlarla karlayorlard.23 Sava sonras meknn grnts, romann banda yaama sevincinin hkim olduu dnemden olduka farkldr. Savan tad hzn ve karamsarlk sanki meknn kendisine de gemi gibidir: Dikleerek Verno Dann ykseklerine varyordu tuttuu kei yolu. Dan tepeleri hl karlyd. Kayalklar, koyu glgeli derin izgileri, tepelerindeki karlarla,
21 22

CUMALI, A.y, s.126. CUMALI, A.y, s.162. 23 CUMALI, A.y, s.185-186.

582

beyaz namaz takkeli yal adamlar hatrlatyordu uzaktan. Perelevitsiyay grd yerde, Florina gerilerde, dan kvrmlar arkasnda kalm, gzden kaybolmutu. Bulunduu yere gelinceye kadar yolu stnde karlat tek insan kk Kerimdi. Yokuu trmandka artk sadece dan srekli yerleik canllar arasnda geiyordu yolculuu. Ykseklerde dolanan kartallar, ahinler, aada allar arasndan havalanan ulluklar, admlarnn sesinden rken keklikler, frlayan tavanlar, yolun stnde durup sana soluna baktktan sonra karya geen tilkiler, akallar. Arada bir btn da yollarnda olduu gibi otlar arasndan hrtlarla kp bir iki adm nnden kayp giden iri ylanlar!..24 Viran Dalar romannda, Fransz htillinden sonra yaylan Milliyetilik akm ile balayan Balkanlarn Osmanlnn elinde kma sreci, adm adm anlatlmaktadr. Viran Dalar roman, 1890l yllardan balayarak 1920lere kadar gelen bir zamanda Balkanlarn unutulmu panaromas zelliini de tar. Daha dorusu bu roman, Balkan Trklerinin insanca yaamak mcadelesinin romandr. Bir dnem veya a roman diye de yorumlanabilecek Viran Dalar romannda, Makedonyada toprak sahibi olarak yaam olan Zlfikrn hrriyet mcadelesi, tarih perspektif hareket noktas alnarak anlatlr. Zlfikr, iten gelmi olan bir ihanetin kurban olsa da ite bu Makedonya dalarnda hrriyet mealesini yakmtr. Sonu XIV. yzylda Osmanl Devleti tarafndan fethedilerek lke topraklarna katlan Makedonya topraklar, o blgede yaayan Trkler tarafndan yzyllar boyunca zerinde yaanarak, bir kltr, medeniyet meydana getirilerek vatanlatrlmtr. Farkl dil ve dinlerden olan insanlar, yzyllardan beri beraber yaayarak XIX. yzyla kadar uyum halinde Makedonya corafyasnda bulunmulardr. XIX. yzylda ortaya kan Milliyetilik akmnn tesirleri ile yzyln sonunda yaygnlaan etnik atma ve ayrlklar, yzyllardr bir arada kardee yaayan Makedonyallar dil, din ayrlklar ile birbirine drr, kanl bakl eder. Bu dnemde Balkan topraklarnda ve toplumlar arasnda dmanlklar artm ve blgenin yaay biiminde nemli dnmler yaanmaya balamtr. Etnik farkllklarn olduu topluluklar arasndaki ilikiler derinden etkilenmi ve daha nce karlalmayan sorunlarn ortaya kmasna sebep olmutur. Buna karlk Makedonya halk temelde eski dostluk, kardelik ilikilerini srdrr. Necati Cumal, Makedonya 1900 ve Viran Dalar isimli kitaplarnda yer verdii olay rgsnde, bu insanca yaknln yaanm rneklerini sergileyerek etnik kavgalarn yapayln kantlar. Makedonyada domu ve orada XIX. yzyl sonunda yaananlara yakndan tanklk etmi bir ailenin yetitirdii Trk yazar olarak Cumal, Balkan topluluklar arasndaki kardeliin trklerini armtr. Yazarn atalarnn yaadklar lke blnmek ve bal olduklar Osmanldan ayrlmak zeredir. XIX. yzyl sonunda yzyllardr dosta beraber yaadklar farkl din ve rklardan olan insanlarla sava haline girmilerdir. Bu durum d kuvvetlerin etkileri ile olmutur. Ayrca yaylan Milliyetilik ruhu, sonunda yklmak zere olan
24

CUMALI, A.y, s.389.

583

Osmanlnn Balkanlardaki topraklarna da gelmi ve himayesi altnda olan dier devletler zgrlklerini ilan etmilerdir. Eserlerde ne karlan konu ve verilen mesaj, yzyllardr beraber yaadklar insanlarn birbirlerine kar zellikle de Mslman olan Osmanl halkna saldrmalardr. Makedonya 1900 ve Viran Dalar, Osmanlnn Balkanlardaki topraklarn kaybediini ve bu dalmann orada yaayan insanlar zerindeki etkisini gstermektedir. Baz glerin yzyllardan beri beraber yaayan farkl dil ve dinlerden olan insanlar kkrtp birbirlerine dman etmesini anlatmaktadr. Komularn bile birbirlerini ldrd bu zihniyeti okuyucuya anlatp tarihimizdeki bu dnemi bize gsterir. Ayn topraktan olan, farkl dinlere inanan ve yzyllarca beraber dosta yaam insanlarn birbirlerine dman haline getirilmesi, birbirlerine hakk geen insanlarn daha sonra dman kesilmeleri ve Osmanlnn nasl dald eserlerin temel iletisidir. O zamann artlarna gre eserlerde iletilen dnceler dorudur. Yazarn ilettii mesaj, aslnda ders alnmas gereken bir nitelik tar. nsanlarn istekleri olabilir. Bu istekler bazen ok byk topluluklar etkileyebilir. Uruna lnebilecek bir istek olabilir, ancak gemiten beri beraber yaadnz bir toplumla baka d glerin istemi ile savamanz sonucu aradaki ba kaybolur ve tekrar salanamaz. Kaynaklar CUMALI, NECAT, Makedonya 1900, 1. Kitap: Dil Hanm, 4. Bs., nklp Kitabevi, stanbul 1986. CUMALI, NECAT, Viran Dalar, 9. bs., Cumhuriyet Kitaplar, stanbul 2004. ELK, YAKUP, Necati Cumal Viran Dalar ve Makedonya, Mill Eitim, Say:171, Yaz/2006, s.8-14. TA, SONGL, Necati Cumal ve Oyunlar, Kltr Bakanl Yaynlar, Ankara 2001. TRK DL VE EDEBYATI ANSKLOPEDS(Devirler/simler/Eserler/Terimler), Cumal, Necati, C.2, Dergh Yaynlar, stanbul 1977, s.88-89.

584

Ayn Corafyada Yeralan Bulgaristan niversiteleri ile Trkiyedeki niversitelerin Bilimsel Adan Analizi Ferit Artkn* Giri Tm Bulgaristan devlet niversiteleri 1 Ocak 2007 ylndaki Avrupa Birlii yeliinden sonra tm Avrupa lkelerinde olduu gibi lkemiz Yksek retim Kurulu tarafndan da tannmaktadr. Yksek retim Kurulu niversitelerin eitim programlarna gre deerlendirme yapmakta ve niversitenin mfredatn inceleyip lkemiz mfredatna uygun olup olmadna gre; tannrlk karar vermektedir. Bulgaristann Avrupa Birlii yelii ile; mezun rencilere Avrupa, ABD, Kanada, Avustralya ve baka lkeler dzeyinde tannm diploma imkn verilmektedir 1. Bulgaristan Hakknda Genel Bilgiler Bulgaristan, Osmanl mparatorluunun 1877-1878 yllarnda tarih sahnesinde 93 harbi olarak adlandrlan savatan yenilgi ile ayrlmas ile; 3 Mart 1878 tarihinde iilerinde bamsz bir prenslik olarak tannmtr. 6 Eyll 1908 ylnda ise; tam bamsz bir devlet haline gelmitir. Bulgaristan, I. Dnya savana Osmanl devleti ile ayn cephede savam, II. Dnya savanda Nazi Almanyas ile ittifak yapmtr, her iki dnya savandan da yenilgi ile kmtr. kinci Dnya Savas'nn ardndan Balkanlar'da ilerleyen Sovyet Ordusunun da yardmyla Georgi Dimitrov nderliinde sosyalist rejime geen lke, souk sava yllarnda Varova Pakt'nn yesi olarak kalm, geen yzyln 80'li yllarndan itibaren ise; topraklarndaki Trk aznla uygulad zorla Bulgarlatrma politikalaryla dnyann tepkisini ekmi ve bunun faturasn, tarm ve hizmet sektrnde alan Trk aznln, 1989da Bulgaristan ekonomisine ar bir darbe vuran Bulgaristandan Trkiyeye yarm milyona yakn insann gyle demitir. ekil 1. Bulgaristann Corafi Konumu 2. Bulgaristanda Eitim Bulgaristanda eitim cretlidir. Bulgaristan birok Avrupa lkesine gre daha ekonomiktir ayrca dnyaca tannm niversitelerin fiyatlar dier Avrupa lkelerine gre ok daha uygundur. Bulgaristanda ounluu Lisans rencisi yaklak 10.000 civarnda Trk renci bulunmaktadr. Ayrca ounluu Avrupa niversiteler Birlii (EUA) yesi olan Bulgaristan niversitelerine Trkiyede denklik verilmektedir. Ayrca Avrupa Birlii lkelerinde ve Bologna szlemesini imzalam (Trkiyede bu antlamay imzalamtr.) lkelerde denklik snav
*

r. Gr.; Kocaeli niversitesi, artkinf@yahoo.com , artkinf@kocaeli.edu.tr

585

olmadan geerli olup, bununla birlikte mezun olan rencilere Avrupa niversiteler Birlii diplomas verilmektedir. Bulgaristanda dnyann eitli lkelerinden 30.000 den fazla yabanc uyruklu renci Lisans, Master ve Doktora eitimi almaktadr. Ders kredileri AKTS sistemine uygundur. 3. Bulgaristan ve Trkiyedeki niversitelerin Dnya zerindeki YEri Ranking of World Universities, Dnya niversiteler sralamas, konuyla ilgili Avrupann en nemli kurulular arasnda gsterilen CSIC tarafndan her sene gncellenerek yaynlanmaktadr. Dikkate alnan parametreler arasnda Web etki faktr (WIF), niversitenin d dnyada yer alma miktar, akademik ve yayn faaliyetlerinin miktar, her akademik alan ierisinde makale atf saysn dikkate alarak snflandrmasn gerekletirir. 2010 verilerini dikkate alarak; Marmara Blgesinde yer alan baz devlet niversitelerimiz ile Bulgaristandaki devlet niversitelerinin akademik ve bilimsel anlamda dnya sralamasndaki yerlerini veren veriler aada verilmitir; Tablo 1. (a), (b) Srasyla Trkiyede Marmara Blgesinde Yer Alan niversiteler ile Bulgaristandaki niversitelerin Akademik Dzeyleri
niversite Ad (TR)-(a) Boazii niversitesi Dnya Sralamas Dnya Bilimsel Atf Sralamas (Genel) 653. 977. niversite Ad (BG)-(b) Saint Kliment Ohridski Sofia University New Bulgarian University Technical University of Sofia Plovdiv University University of Chemical Technology and Metallurgy Sofia Trakia University Stara Zagora Dnya Sralamas Dnya Bilimsel Atf Sralamas (Genel) 801. 889.

.T..

853.

970.

1648.

1075.

Uluda niversitesi

1650.

1239.

2358.

1890.

Trakya niversitesi *Kocaeli niversitesi

1657.

1701.

2680.

2414.

2176.

2720.

2936.

1088.

18 Mart niversitesi

2364.

2763.

2994.

667.

Marmara niversitesi

2418.

3501.

Varna Free University

5245.

5624.

Sakarya

2533.

3243.

*Technical University of

7458.

6898.

586

niversitesi

Varna

Bulgaristan niversiteleri arasnda gsterilen Varna Teknik niversitesinin Kocaeli niversitesi ile bilimsel ve akademik ibirlii bulunmaktadr. Yukardaki parametreler webometrics/Ranking Web of European Universities sayfasndan alnmtr.

Resim 1. Bulgaristan niversitelerinden Grntler 4. Sonu Bulgaristan niversiteleri ve yksek retim sistemi 2009daki ekonomik krizden etkilememitir, bunun en nemli nedeni; eitimin cretli olmasdr. Eitim har cretleri Bulgar ve yabanc renciler iin hemen hemen ayn dzeyde Euro ile denmektedir. niversitelerdeki Bilimsel ve Teknolojik almalar Avrupa Birlii Fonlar ile desteklenmektedir. ABnin PHARE, ISPA ve SAPARD fonlarnn yan sra Avrupa mar ve

587

Resim 2. (a), (b) Sofya Teknik niversitesi tarafndan dizayn edilen Universe adl Bulgar otomobili

Kalknma Bankas (EBRD) ve Dnya Bankasnn bir kuruluu olan Uluslararas Finans Kurumu (IFC) tarafndan salanan finansmanlar lkeye aktarlmaktadr. Bulgaristann en kkl teknik niversitesi Sofya Teknik niversitesi ile Kocaeli niversitesi arasnda bilimsel ve teknik alanlarda ciddi potansiyel ve ortak alma alanlar bulunmaktadr. Bunun yan sra; Sofya Teknik niversitesi ile ortak lisansst programlarda yrtlebilir bu sayede Avrupa Birliine ye olan lkelerin sahip ayrcalkl fonlardan yararlanlabilir. Sofya Teknik niversitesinde 1000 civarnda Doktora rencisi bulunmaktadr. Doktoraya kabul edilen yaklak 20 kadar Trkiye Cumhuriyeti vatandalna sahip rencide Doktora almalarna devam etmektedir. Sofya Teknik niversitesinde kendi anadilleri dnda ngilizce, Almanca, Franszca dillerinde mhendislik eitimi verilmektedir. Trkiyedeki niversitelerden; stanbul Teknik niversitesi Ege niversitesi ile bilimsel ve akademik ibirlii bulunmaktadr. Kocaeli niversitesi Marmara Blgesinde sanayinin kalbinde yer almaktadr, Sofya Teknik niversitesi ile Bilimsel ve Akademik ibirlii yaplmas Kocaeli niversitesi iin yeni imkanlar ve kabiliyetler kazandrabilir.

588

Kaynaklar Aguillo, I.F.; Ortega, J. L. & Fernndez, M. (2008). Webometric Ranking of World Universities: Introduction, Methodology, and Future Developments. Higher Education in Europe, 33(2/3): 234-244. Ortega, J. L., Aguillo, I. F. (2009). Mapping World-class universities on the Web. Information Processing & Management, 45(2): 272-279 Aguillo, I. F.; Granadino, B.; Ortega, J. L.; Prieto, J. A. (2006). Scientific research activity and communication measured with cybermetric indicators. Journal of the American Society of Information Science and Technology, 57(10): 1296-1302 Aguillo, I. F.; Granadino, B.; Ortega, J.L. & Prieto, J.A. (2005). What the Internet says about Science. The Scientist, 19(14):10 www.sofiateknikniversitesi.com http://www.advis.com.tr/Yurtdisi_Egitim/Universite/Bulgaristanda_Universite/Nede n_Bulgaristan/02/f997/a23742.aspx http://www.egitimbulgaria.com/site/master-doktora http://tr.wikipedia.org/wiki/Bulgaristan Bulgaristan Cumhuriyeti lke Raporu, Konya Ticaret Odas, Etd-Aratrma Servisi, Mart 2008.

589

Security in the Black Sea Region and Regional Organizations Aslhan Anlar* The purpose of the paper is to examine which variables or factors has affected situation and conditions of security in the Black Sea Region and the effect of regional organizations. While exploring security, Neorealist theory will be consulted by focusing on its structure premises and its features, especially on ordering principle. It is argued that regional security will be affected by five factors: security situation of international system; existence of a reconstruction period, regional structure which is composed of distribution of capabilities and ordering principle. In the paper, first literature on the Black Sea region will be reviewed; then variables that will affect regional security will be given on a theoretical base and effect of the regional organizations in the Region on these variables will be tried to explored and by this way, effect of regional organization on security of a region will be looked into. 1. Literature Review The literature has been dealing with six main issues: geopolitical considerations, energy security, newly emerging soft security threats, role of regional organizations in enhancing security in the region and European Union and the US policies. Some authors try to explain state-of affairs of the security with geopolitical rivalry. Duygu Bazolu Sezer, Fyodor Lukyanov, Igor Torbakov, James Sherr, Mustafa Aydn, Sergii Glebov and Oksana Antonenko all underline importance given by the great powers to the region and position of Russia and put emphasis on change; their relationship and rivalry and its effect on regional security. In literature; there is another group of authors who emphasized newly emerging threats and destabilizing factors while exploring insecurity in the region. They focus on terrorism, illegal migration, illegal trade of arms, drug trafficking, frozen conflicts, whereas they are destabilizing factors. Other groups are dealing with policies of the EU and the US towards the Region, mostly in the context of energy security. On regional initiatives, positions of regional organizations in enhancing security are also underlined. Ioannis Stribis evaluates ability of the BSEC in enhancing security such as confidence building by assessing official documents.1 Ercan zer, in his article claims that solution of problems in the region needs a regional approach and underlines potential role of the BSEC. 2 According to him,

Res. Assist.; Middle East Technical University. Ioannis Stribis, "The Evolving Security Concern in the Black Sea Economic Cooperation", Southeast European and Black Sea Studies, Vol. 3, No. 3. September 2003, pp. 130-162. 2 Ercan zer, The Black Sea Economic Cooperation and Regional Security Perceptions Journal of International Affairs, 1997.
1

590

stability and security is a function of dialogue, development, democracy, diplomacy, disarmament and demography (refers to migration issue)3. Felix Ciuta, in article Parting the Black Sea Region: Geopolitics, Institutionalization and the Reconfiguration of European Security4, evaluates general characteristics of the EU initiative of security building and region building around the Black Sea. George Prevelakis analyzes new tensions and opportunities which emerge in the post Cold War era, considering inside and outside forces and integration process in his article.5 He proposes three ways to promote integration: network building, opening national territories and image (of international community) building.6 Mustafa Aydn lists all regional organizations such as BSEC, EU, NATO, OSCE, GUAM, CIS, SECI, WTO, Council of Europe, Stability Pact- SEE, Tashkent Treaty and questioned whether countries around the Black Sea can be tackled as a region. 7 Plamen Pantev analyzes the possibility of construction of security cooperation in the Black Sea region8 and asserted that a region needs a security cooperation, it is not impossible, but process is far from a security-community type of relationship9. Alexander Goncharenko evaluates another regional organization- the Black Sea-Caspian Democratic Control Consortium and expresses that the Consortium may have important effect in democratization and further integration.10 Dimitrios Triantaphyllou asserted that regionalization policies have two paradoxes which are interplay between economic growth/subregionalism versus ethnonationalism/security dilemmas and the neighbourhood perception paradox11. Especially regarding the latter one, he claims that regionalism is used to increase cooperation; however both policies of the great powers and their institutionalization efforts are shaped by the power politics which is one of the most important obstacles against cooperation.12

Ibid. Felix Ciuta, Parting the Black Sea Region: Geopolitics, Institutionalization and the Reconfiguration of European Security, European Security, Vol. 16, No. 1, March 2007, pp. 51-78. 5 George Prevelakis, The Geopolitics of the Black Sea Region, Southeast European and Black Sea Studies, Vol. 1, No. 3., September 2001,pp. 148-152. 6 Ibid., p. 151-152. 7 Mustafa Aydn, Europes Next Shore: the Black Sea Region after EU Enlargement, Occasional Paper, No: 53, June 2004. 8 Plamen Pantev, Security Cooperation in the Black Sea Basin, Politics of the Black Sea Dynamics of Cooperation and Conflict, Tun Aybak (ed.), London and New York: IB Tauris, 2001, pp. 115-133. 9 Ibid., p. 31. 10 Alexander Goncharenko , The Wider Black Sea Area: New Geopolitical Realities, Regional Security Structures and Democratic Control A Ukranian View, The Role of the Wider Black Sea Area in a Future European Security Space, Vol. 2, NDC Occasional Paper, December 2005, pp. 120124.. 11 Dimitrios Triantaphyllou, The 'Security Paradoxes' of the Black Sea Region, Southeast European and Black Sea Studies, Vol. 9, Issue 3, September 2009, pp. 225 12 Ibid., p. 232.
4

591

Alina Homorozean tackles five regional organizations BSEC, the Black Sea Synergy and the Eastern Partnership, Community of Democratic Choice, the Baku Initiative and the Energy Community, the Black Sea Forum for Dialogue and Partnership.13 He compares the region with East- South Asian region by looking at distribution of capabilities at the region14 and EU initiated regional organizations with the Northern Dimension (as a success story).15 By comparing these two regions; he reaches the conclusion which is the fact that the region needs complex regional initiatives, preventing dominance of any great power.16 By analyzing the regional initiatives, he proposes a solution for successful regional cooperation; he expresses that a single integrated regional cooperation package, functioning on the principles of multi-dimensional development in several policy fields, constructed along several lines, with a particular focus on regional public goods, which do not affect sovereignty issues should be created.17 According to these authors, regional problems can be solved by enhancing regional economic integration. These studies are all in effort of proposing advices for problem-solving and supporting establishment of an EU-type world which is composed of the EU and other regional organization. Therefore, they are reviewing how a regional organization can be build, who should be members of this regional organization, why and how they are un/successful. In the Paper, their effect on security will be looked into but from a revisedNeorealist perspective because common problem of the Literature is suffrage from lack of theoretical perspective, and it focuses merely on current developments and relationship between actors in the region, without having a holistic and historical approach. 2. Regional Security For a region, security is related to absence of aggression and military conflict, including its intensity. There may be instability in the region but to assess a region as secure; at least there should not be an ongoing conflict between actors. Above this point, the security of a region is described by observing two more indicators: existence of threats and threat perception of countries, including clear identification of enemy; change in military expenditure of states in order to cope with these threats. One more indicator may be expressed, however this can be observed under only multipolarity, which is shifting alliances. Existence of states, which are member of organizations or alliances, established by each great power or change their positions towards great powers, is observed. This pattern is important because it shows interferences of spheres of influences by great powers.

Alina Homorozean, Regional Black Sea Architecture and Consequences fort he Regioanl Cooperation Framework, Romaina Journal of European Affairs, Vol. 10, No. 4, 2010, pp.12-17. 14 Ibid., pp.11-12. 15 Ibid., p. 17-19. 16 Ibid., p. 19 17 Ibid., p. 20.

13

592

Table-1 Comparison of security of the Black Sea region in Three Periods Cases Number of Threat military perception conflict Military expenditure Shifting Alliances Outcome

Time

For example, if this table is prepared to identify security situation of the Region during the period from 1947 to 1953- for Stalin Era, table-2 with an outcome of insecurity will be tackled. Table -2 Security of the Black Sea region (1947_1953- Example) Cases Number of Threat military perception conflict 0 Very high Military expenditure Increasing Shifting Alliances Outcome

1947-1953

No effect- unsecure no existence 0

1947-1953

This period is chosen as a sample because all variables to be explored can be identified more clearly. For example, all literature accepted that threat perception was very high in all international actors in the region during the term; there is no need to prove arguments related to this term during the first seven years of the Cold War. 3. Factors, Affecting Regional Security Firstly, effect of international structure and international system will be examined because regional structure is not an isolated from the international structure. To describe this effect, it is needed to answer whether the international system is secure or not. To measure security of the international system, four variables, borrowed from John Lewis Gaddis18, will be used: existence of interference into sphere of influences, existence of threat of military conflict between great powers (or a military conflict in which a great power is one of the partners), distribution of capabilities of the international structure and effect of nuclear weapons.

John Lewis Gaddis, The Long Peace: Elements of Stability in the Postwar International System, International Security, Vol. 10, No. 4, Spring 1986, pp.133-136.

18

593

Table 3: Stability/Security of International System Cases Existence of Military interference Conflicts into sphere of influences Effect of Stability/Security Distribution of nuclear of Capabilities19 weapon. International Structure

Time

Table 4: Stability/Security of International System (1947_1953- Example) Cases Exist. of Military interfere. Conflicts into sph. of influences 4 times20 0 1- Korean war 0 Distribution of Capabilities Bipolar 1 Effect nuclear weapon. Negative21 0 of Stability of International Structure Unsecure 0

1947-1991

As another independent variable, existence of a reconstruction period including change in regional and international distribution of capabilities and ordering principle is one of the most important variables which create insecurity in a region. To assess regional security, it should be dealt with because it causes change in all variables. Therefore, its effect should be express in tackling changes in regional and international structure. Existence of a reconstruction period is indeed indirect independent variable because it affects structure of systems. 4. Regional Structure
To identify distribution of capabilities (in international and regional structure), Composite Index of National Capabilities, prepared by Correlates of War will be used. Composite Index of National Capabilities, http://www.correlatesofwar.org/, (Accessed on 22.02.2011) 20 During this term, there occurred four events that may be tackled as an interference into spheres of influences: Greek civil war, the Berlin Blockade, Korean War (1950-1953), French-Indonesia struggle (1951) 21 During World War II years, the US had atomic bombs; in 1949 the Soviet Union managed to explode an atomic bomb and the US lost its monopoly. Under these conditions, Truman ordered attempts for development of the hydrogen bombs. During the Korean War, two leaders of the US and the SU considered usage of nuclear weapons and this led to increase tensions. However during this term, both Stalin and Truman have high hesitance regarding use of atomic bombs and that it may lead useless results after devastating clashes. Therefore, two leaders were concerning about chain-ganging effects of little wars and they may face another world war, with these powerful weapons they have, that may lead annihilation. Finally, during this term nuclear weapons have negative effect on security situation in international system however hesitance of leaders reduced this to a limited degree
19

594

Regional Structure is also one of the most important factors behind regional security which determines both regional states policies and security situation of the region. There are two facets for structure: distribution of capabilities and ordering principle that needed to be defined. To identify distribution of capabilities in the region during a term; Composite Index of National Capabilities, prepared by Correlates of War will be used. Regarding ordering principle, Neorealist theory asserted that it is anarchy in international system. In this thesis, Neorealist theory is consulted; however its anarchy premise should be revised. According to the Waltz, two terms of anarchy and hierarchy are enough to explain the international political order. He argues that all societies are mixed therefore there is no need to define any other system. All elements of anarchy or hierarchy are not necessary to define a system; rather just some of them are sufficient to identify system type. However, this crux point is debatable. In this thesis, it has been argued that subsequent to the point in which a system is in process of losing anarchic elements; that system cannot be defined as anarchic but it is not hierarchic system, either. After that point, a third or more system needs to be defined. Jack Donnelly, for example, emphasizes the existence of the mixed political orders and points out that there are many international and political systems in history and in contemporary world, consisting of one group of states which are internally sovereign but externally subordinate; one other group of states- great powers which have special rights and responsibilities.22 Another author who argues existence of hierarchical relationship within anarchy is David Lake. In his book, he devises an alternative approach of authority and defines it as a contract between ruler and ruled, continuously renegotiated, based on the provision of a political order produced by the ruler in exchange for compliance by the ruled with the commands and extractions necessary for that order.23 With this alternative approach, he can revise the concept of international hierarchy because this type of relational authority, though it is not coded by lawscan be formed in international system between individual states. Therefore, in the paper, to identify ordering principle of the region; some variables are defined, by benefiting from insights of Jack Donnelly and David Lake: To uncover security hierarchy, indicators of deployment of military forces by the dominant country and the number of independent allies possessed by the subordinate state will be borrowed from David Lakes model. Management of internal crisis of weaker state by the dominant state with coercive means, including military intervention will be looked into. Existence of any punishments in case of disobedience and in what ways-( by blockade, embargo or a diplomatic sanction-the reduction or removal of diplomatic ties, such as embassies or by coercive diplomacy or by an intervention) display the degree of hierarchy. Security alliances should be

Jack Donnelly, Realism and International Relations, Cambridge University Press, New York, 2000, p. 88-97. 23 David Lake, Hierarchy in International Relations, Cornell University Press: Ithaca and London, 2009, p. 44.

22

595

reviewed to depict ordering principle, by analyzing points of freedom of action, autonomy, decision-making process, maneuverability of states in alliances24. In political and economic spheres; there are various forms of intervention. In economic hierarchy, one of the most important indicators is trade dependency. Another form of intervention is imposing economic system and similarity of economic systems of states is indicator of this form. This is the highest point of economic intervention, after that other forms such as economic integration, establishing economic zone, accepting customs union or common external tariff or fixation of exchange rates to dominant countries exchange rates can be observed from the most hierarchic point to the anarchic end. Among states between anarchy, states only function in a market and according to market exchange rules. In political sphere; there are many forms of political interventions. The highest point is imposition of political regime into subordinate states and similarity of political systems of states is indicator of this form. Political intervention can take place; through leadership change (at the second rank); through aligned groups (at the third rank); and through ethnicity groups ( at the fourth rank). Different regional structures with different distribution of capabilities and ordering principle have different effect on regional security through affecting referent objects security related goals, sources of threats that referent objects face (threat perception) and their policies to cope with these threats. For example, during the term from 1947 to 1953; there was a unipolar and high hierarchic regional structure in the Eastern Bloc and indeed leaders of Bulgaria and Romania did not hesitate about their losing autonomies and express any threat perception regarding the dominant state- the SU because there was a very hierarchic condition and they accepted the ongoing situation. However after this term from 1954 to 1968, the hierarchic condition started to loosen and Romanian leadership did not accept de-Stalinization policies and after that term, announcements of Romanian leadership regarding security was seen. For example, during Soviet intervention into Czechoslovakia, Romania refused to join intervention forces and declared that she would resist any similar Soviet intervention on her territory. Thus threat perception of a regional country, her goals (from being a staunch ally of the Soviet Union to preserving its autonomy and territory from Soviet invasion) and her policies to cope with (she tried to find new allies, first from Communist Bloc with rival states of the Soviet Union and then from the Western Bloc and this led more Western interference into the Eastern Bloc and this led more fragile security situation in the region.) This example also shows another factor that may affect regional security which is policies of local countries. If there is a competition between great powers in a region, effect of this competition on regional security is determined policies of subordinate states. If they prefer to bandwagon with other great power, state of affairs of security in the region may be more unstable and tense. However, if they prefer to bandwagon with the traditional dominant state, it may be more secure. 5. Factors and place of regional organizations
Concepts regarding regional security are borrowed from Katja Weber, Hierarchy amidst Anarchy A Transaction Cost Approach to International Security Cooperation, International Studies Quarterly, Vol. 41, No. 2, (June, 1997), p. 323.
24

596

In this section, capability of regional organizations of affecting factors behind in/security will be tried to be explored. There are five factors that will be touched upon in previous sections: 1. International Structure 2. Existence of a reconstruction Period 3. Distribution of Capabilities of the Regional Structure 4. Ordering Principle of the Regional Structure 5. Preferences of local states on Bandwagoning It is assumed that regional organizations have no international effect because if their targets are evaluated, it was clearly seen that these organizations mostly focus on region and neighboring states. Therefore, first two factors will not be tackled. Distribution of Capabilities of the Regional Structure is measured in the document of Composite Index of National Capabilities, prepared by Correlates of War, considering six variables which are iron-steel production, military expenditure, military personnel, primary energy consumption, total population and urban populations which are totally domestic policy issues and these organizations cannot be influential. Regarding ordering principle, it also is affected by many factors: Table-5: Indicators of international Hierarchy and Regional Organizations Cap. of affecting of a regional organizations Deployment of military forces Independent allies Management of internal crisis Punishments in case of disobedience Security alliances Economic intervention dependence Economic intervention economic system through through trade 1 imposing 1 1 0 1 0 0 0

Economic intervention economic integration

597

Economic intervention through establishing economic zone 1 Economic intervention through customs union or common external tariff 1 Political intervention through regime change 0

As it was seen from the table, regional organization may have capacity of affecting only variables of ordering principle, especially in forming of economic hierarchy; however economic relationship has capacity of playing a complementary role in security related matters. In security relations; regional organizations seems to have an effect, only it has a mission of intervention into internal crises but this concept is telling about interventions such as ones during the Hungarian Uprising in 1956 or Prag Spring in 1968, which means that this intervention policy may only be initiated by a great power such as Iraq War in 2003 and great powers generally use a framework of organization to provide legitimacy. Another variable - independent allies and the last factor affecting security- Preferences of local states on bandwagoning are also more related to great power politics than an opportunity provided by a regional organizations. From these perspective, regional organizations in the Black Sea seems to be established by local powers but with an initiative and support of great powers. Under this framework, what is place of effect of regional organizations on indicators or ends of security situation of a region? At that point, regional organizations can be influential on reducing threat perception by offering platforms to leadership and opportunity to exchange their views on issues which are high priority for them.

Table-6: Indicators of Regional Security and Regional Organizations Number of Threat military perception conflict Cap. of 0 affecting of a reg. org. 1 Military expenditure 0 Shifting Alliances 0 Outcome

6. Targets/Scope of Regional Organizations in the Black Sea Region One of the basic problem behind ineffectiveness of regional organizations in the Black Sea is that they have no certain security perspective which is generally limited to matters that can be tackled under the soft-security title. In the region,

598

there are instabilizing factors and these issues are tackled as security threats by academicians and policy makers, thus they are securitized. After that, activities of regional organizations are diverted to measures coping with these threats. For example, areas of cooperation of the BSEC is defined as In accordance with the agreed principles and with the aim of utilizing more effectively their human, natural and other resources for attaining a sustained growth of their national economies and the social well-being of their peoples, the Member States shall cooperate in the following areas: trade and economic development; banking and finance; communications; energy; transport; agriculture and agro-industry; health care and pharmaceutics; environmental protection; tourism; science and technology; exchange of statistical data and economic information; collaboration between customs and other border authorities; human contacts; combating organized crime, illicit trafficking of drugs, weapons and radioactive materials, all acts of terrorism and illegal migration, or in any other related area, following a decision of the Council.25 As it was seen, the BSEC mostly focused on economic and trade matters and its interest in security is limited to soft security issues such as energy, environmental protection, combating organized crime, illicit trafficking of drugs, weapons and radioactive materials, all acts of terrorism and illegal migration. The same pattern can be observed in main purposes of the GUAM: The main purposes of GUAM are: - promoting democratic values, ensuring rule of law and respect of human rights; - ensuring sustainable development; - strengthening international and regional security and stability; - deepening European integration for the establishment of common security space, and expansion of cooperation in economic and humanitarian spheres; - development of social and economic, transport, energy, scientific and technical, and humanitarian potential of the Parties; intensification of political interaction and practical cooperation in the fields of mutual interest.26 There are also organizations or initiatives which have more limited focus and aim; the Black Sea Commission- preventing pollution; The Community of Democratic Choice- promoting human rights and democracy; Baku InitiativeEnergy; Black Sea Forum- facilitating synergy between regional organizations in the Region27. 7. Conclusion Regional Security is affected by five basic factors;
25

International Structure Existence of a reconstruction Period

Charter of the Organization of the Black Sea Economic Cooperation, http://www.bsecorganization.org/documents/LegalDocuments/statutory/charter/Download/CHARTER%20web%2008 0630.pdf, (acessed on 14.04.2011) 26 Charter of Organization For Democracy and Economic Development- GUAM, http://guamorganization.org/en/node/450, (accessed on 14.04.2011) 27 Homorozean, op. Cit., pp. 24-25.

599

Distribution of Capabilities of the Regional Structure Ordering Principle of the Regional Structure Preferences of local states on Bandwagoning

As it was discussed in previous section, regional organizations have very limited capacity of affecting these factors, except economic issues and establishing economic links but economic issues have just a complementary effect on securityrelated matters. All other matters are mostly related to great power politics. First reason behind ineffectiveness of regional organizations in the Black Sea Region on security-related matters is lack of their capacity. Second problem is their activities are challenged by great power competition and local powers are in flux in their preferences towards great powers, originating social and elite incohesion and in the region local actors continuously shift their side; become members into all regional initiative and this led duplication and ineffectiveness. Third Problem is that they have no certain security perspective and they are diverted to measures coping with the stabilizing factors in the region, as expressed above. However regional organizations may have effect on reducing threat perception and uncertainty, by offering leaders a platform of discussing their national concerns and priorities on security related matters; but first of all a regional organization should have a clear perspective regarding security and should focus on permanent and structural reasons behind tensions & insecurity in the region and aiming to focus on these factors, especially measures to reduce uncertainty and to make states threat perception and priorities more clear. References Articles AYDIN, Mustafa, Europes Next Shore: the Black Sea Region after EU Enlargement, Occasional Paper, No: 53, June 2004. BAZOLU SEZER, Duygu, From Hegemony to Pluralism: The Changing Politics of the Black Sea, SAIS Review, Vol. 17, No. 1, 1997, pp.1-30. CHIFU, Iulian, Wider Black Sea Region Looking For a Strategic Security Concept, The Proceedings of the International Conference on the Black Sea Security in he Aftermath of 9/11 Changing Parameters and New Approaches, Ankara, 9 October 2006, pp. 78-99. CIUTA, Felix, Parting the Black Sea Region: Geopolitics, Institutionalization and the Reconfiguration of European Security, European Security, Vol. 16, No. 1, March 2007, pp. 51-78. CRISTIAN, George and MATEI, Michaela, The Black Sea Region in an Enlarged Europe: Changing Patterns, Changing Politics, Mediterranean Quarterly, Winter 2005 pp. 33-51. 600

FISHER, Sabine, The European Union and Security in the Black Sea Region after the Georgia Crisis, Southeast European and Black Sea Studies, Vol. 9, No. 3, September 2009, pp. 333-349. GADDIS, John Lewis, The Long Peace: Elements of Stability in the Postwar International System, International Security, Vol. 10, No. 4, Spring 1986, pp. 99142. GLEBOV, Sergeii, Black Sea Security as a Regional Concern for he Black Sea States and the Global Powers, Southeast European and Black Sea Studies, Vol. 9, No. 3, September 2009, p.351-365. GONCHARENKO, Alexander, The Wider Black Sea Area: New Geopolitical Realities, Regional Security Structures and Democratic Control A Ukrainian View, The Role of the Wider Black Sea Area in a Future European Security Space, Vol. 2, NDC Occasional Paper, December 2005, pp. 115-124. HOMOROZEAN, Alina, Regional Black Sea Architecture and Consequences fort he Regioanl Cooperation Framework, Romaina Journal of European Affairs, Vol. 10, No. 4, 2010, pp. 5-25. KUKLINA, I., "Security Issues in the Black Sea and Caspian Region", Russian Politics and Law, Vol. 40, no. 6, November- December 2002, pp. 80-93 LUKYANOV, Fyodor, 11/12/2007, pp. 2-2. Bridging Troubled Waters, Transitions Online,

MUNTEANU, Igor, Frozen Conflicts and the Black Sea Security: A View from Moldova, The Proceedings of the International Conference on the Black Sea Security in he Aftermath of 9/11 Changing Parameters and New Approaches, Ankara, 9 October 2006, pp. 52-70. ZER, Ercan, The Black Sea Economic Cooperation and Regional Security Perceptions Journal of International Affairs, 1996. PANTEV, Plamen, Security Cooperation in the Black Sea Basin, Politics of the Black Sea Dynamics of Cooperation and Conflict, Tun Aybak (ed.), London and New York: IB Tauris, 2001, pp. 115-133 POLYAKOV, Leonid, New Security Threats in the Black Sea Region, The Black Sea Region Cooperation and Security Building, Oleksandr Pavliuk and Ivanna Klympush- Tsintsadze (eds.), New York: M. E. Sharpe, 2004, pp. 211- 242. STRIBIS, Ioannis, "The Evolving Security Concern in the Black Sea Economic Cooperation", Southeast European and Black Sea Studies, Vol. 3, No. 3. September 2003, pp. 130-162. TRIANTAPHYLLOU, Dimitrios, The 'Security Paradoxes' of the Black Sea Region, Southeast European and Black Sea Studies, Vol. 9, Issue 3, September 2009, pp. 225 -241.

601

TORBAKOV, Igor, Challenges to Euro-Atlantic Strategy in the Black Sea Region, The Proceedings of the International Conference on the Black Sea Security in he Aftermath of 9/11 Changing Parameters and New Approaches, Ankara, 9 October 2006, pp. 70-78. WEBER, Katja, Hierarchy amidst Anarchy A Transaction Cost Approach to International Security Cooperation, International Studies Quarterly, Vol. 41, No. 2, (June, 1997), p. 321-340. WINROW, Gareth M., "Energy Security in the Black Sea Region: Economic Interdependence or Commercial and Political Rivalry, Southeast European and Black Sea Studies, Vol. 2, No. 2, May 2002, pp. 129-152. Books DONNELLY, Jack, Realism and International Relations, Cambridge University Press: Cambridge, 2000 LAKE, David, Hierarchy in International Relations, Cornell University Press: Ithaca and London, 2009. WALTZ, Kenneth N., Theory of International Politics, Random House: New York, 1979 Internet Pages Charter of the Organization of the Black Sea Economic Cooperation, http://www.bsecorganization.org/documents/LegalDocuments/statutory/charter/Download/CHARTE R%20web%20080630.pdf, (acessed on 14.04.2011) Charter of Organization For Democracy and Economic Development- GUAM, http://guam-organization.org/en/node/450, (accessed on 14.04.2011) Composite Index of National Capabilities, http://www.correlatesofwar.org/, (Accessed on 22.02.2011)

602

Balkanlarda Gvenliin Salanmasnda Trkiyenin Rol ve Karlkl karlar Pnar Elbasan*, Burak . eker* Balkanlar tarih boyunca eitli medeniyetlerin ynetiminde yaam olmakla birlikte bugne kadar Balkanlara ynelik birok ibirlii projeleri gerekletirilmi, ancak blgenin zellikleri nedeniyle arzu edilen hedeflere ulamada zorluklar yaanmtr. Souk Sava sonrasnda Balkanlarda meydana gelen olaylara uluslararas kamuoyunun basksyla ABD ve NATO mdahalesi gereklemi ve olaylara son verilmitir. Trkiye ayn zamanda bir Balkan lkesi olmas mnasebetiyle, Balkanlardaki savaa gvenlik ve ulusal kar alglamasndan tr pasif kalamamtr. Blgede oluturulan gvenlik amal dzenlemelerin oluturulmasnda ve karar aamasnda aktif bir d politika izlemi, blgeye istikrar getirmek amacyla oluturulan Bar Glerine askeri, siyasi, ekonomik katkda bulunarak, blgenin yeniden yaplandrlmasna destek salamtr. Souk Sava sonrasnda gvenlik kavram yeniden tanmlanm, uluslararas tm aktrler genileme politikalarn ve geliimlerini bu kavram erevesinde dzenlemeleriyle, Balkanlara ynelik deiik stratejiler izlemeye balamlardr. Tehdit alglamasnn dorukta olduu gnmzde Gvenlik konusu devletler asndan birincil nem tamaktadr. Artk bir blgede oluan gvenlik zafiyeti ve atma ortamnn dier blgelere de yaylma etkisi gz nne alndndan devletler ve rgtler politikalarn bunlara gre oluturmaktadrlar. Bu almamzda Trkiyenin Balkanlarda gvenliin salanmasndaki rol ile blgenin, zellikle Yunanistan, Bulgaristan, Srbistan-Karada, ve Trkiyenin birbirlerine olan karlkl karlar anlatlmaktadr. Balkan lkeleri ve Trkiye arasndaki diyalogun blgedeki istikrar arttrmasna paralel olarak, ibirliklerine yeni kaplar aaca, gvenlik iin ortak hareket edilecei ve blgede nfuz sahibi olmann yolunu aaca ortaya serilmitir. Bu noktadan hareketle AB ile adaylk mzakerelerinde olan Trkiye Cumhuriyetinin Balkan lkeleri zerindeki politikasnn ana ekseni izilmeye allmtr. almamzn daha iyi anlalabilmesi iin ncelikle Gvenlik kavram irdelenmi, daha sonra ise Balkanlarn tarihsel dokusuna deinilerek, Balkanlarn gvenliinin blgesel ve uluslararas boyutlarna dikkat ekilmeye allmtr. Daha sonra ise; Trk D Politikasndan adlarn ska duyduumuz Yunanistan, Bulgaristan, Srbistan-Karada lkeleri ile Trkiye arasndaki ilikiler ekseninde gvenlik ve karlkl karlar boyutlaryla bir deerlendirme yaplmtr. Sonrasnda ise; blgesel ve ok tarafl ibirliklerine de deinilerek hem gnmzde var olan durum aklanmaya, hem de nerilerle gelecekteki d politikamza k tutulmaya allmtr. Sonu blmyle de Balkanlarn gvenliinde Trkiyenin nasl bir rol oynamas gerektii neriler erevesinde deerlendirilmitir. Bir Aporia: Gvenlik Blgesel gvenlik kurgusu, hangi blge sz konusu olursa olsun, uluslararas geerli olan gvenlik anlayndan, bu anlay dorultusunda oluturulmu norm ve yaplardan bamsz olarak okunamaz. 1970lerden itibaren uluslararas ilikilerde
*

Doktora rencisi, Kocaeli niversitesi.

603

kimlik kavramnn yer bulmas, 1980lerde sosyolojik yaklamn etkinlik kazanmas ve gvenlik almalar bnyesinde kltrel ve antropolojik aratrmalara yer verilmesiyle beraber; kimlik, gvenlik kurgusunu etkileyen, dntren ve hatta yeni gvenlik kurgularnn ortaya kmasn hzlandran bir kavram olarak hem uluslararas ilikiler hem de gvenlik almalar bnyesinde ele alnmtr. Bugn siyaset bilimi ve uluslararas ilikiler disiplinlerinin geldii noktada gvenlik kavramnn tanmlanmas tartmal ve zordur. Oysa bu disiplinlerden gelen akademisyenler ve uygulayclar iin bu kavram, bu disiplinlerin bilgisinin temel rgtleyicilerinden biridir.1 Tanmlama almalarnda bir ynelim, gvenlik kavramnn gelimemi bir kavram olduunu syleyip;2 bu kavram balantl dier kavramlardan (rnein strateji, ulusal kar vb...) ayrarak, daha ak, net hale getirmeye almaktr. Dier bir ynelim ise gvenlik kavramnn bir kurgu olduunu belirterek, bu kurgunun nasl ortaya ktn incelemektir. Birinci ynelim kavrama bir tanm vermeye alr, yani tanmn kendisi (gvenlik nedir? Sorusu) nemlidir. kinci ynelim ise kavramn tanmlanmas gerekliliinden yola kar, bu ynelime gre tanmdan ziyade bu gereklilik duygusu (gvenlie neden ihtiyacmz var? Sorusu) nemlidir. Gvenlie neden ihtiyacmz olduu, niin gvenlik kavramn kurgulayarak oluturduumuz aktr; babalarmzdan devraldmzdan daha iyi bir yaam isteriz. Ancak, siyaset alan ierisinde bunu gerekletirme yolumuz, gvenlii bir gerek olarak deil bir d, bir olaslk olarak kurgular. Dolaysyla, gvenlik kurgusunu dndmz anda gvenliin anlamyla ilgili iki olaslk (meaning possibilities) zihnimizde canlanacaktr: Gvenlik ideali (daha iyi bir hayat) ve buna bal olarak (ama diyalektik bir ilikinin paras olmadan) gvensizliin retimi (siyasal dzenin bozulmas). Bu iki olaslk (dzen ve tehlike/tehdit) ve aralarndaki iliki sonuta ulusal/uluslararas siyasal rekabetin ve modern politikann zdr. Bu iki genel kategori- gvenlik kurgusunun tarihi ve ulusal-uluslararas yani modern politikann tarihi- gvenlik almalar erevesinde kesiecektir. Bu nedenle gvenlik almalarnn zn, dzen (gvenlik) ve tehlike (tehdit) kavramlarnn tanmlanmas oluturur. Zaten gvelik almalar bnyesinde gvenliin anlamnn, gvenlik ve tehdit arasndaki yakn-kurgusal ilikide aranmas, gvenlik kavramn basitletirecektir. Oysa gvenlik almalarnn gvenlik kurgusunun oluum srecine hkim olduu krk yldan uzun bir srenin arkada braklmasna ramen, gvenlik bir ideal olarak bizim felaketimizi mi retiyor sorusu dnldnde, hl gvenliin karmak/mulk bir doas olduunu sylemek gerekmektedir. Derridann kulland biimiyle Aporia kavramnn uluslararas ilikilerde gvenlik kurgusunu anlatmak iin uygun olduu grlmektedir. Aporia, kavramn kendi gerekliinden ok, anlam asndan ztt ile tanmland durumlar iin kullanlr. Kavramn kendisi tarafndan yadsnmasdr. Bu mantkla bakldnda uluslararas ilikiler disiplininin i kurgusunun gvenlikten ok gvensizliin

Barry Buzan, People, States and Fear, An Agenda For International Security Studies in the Post Cold War Era, Boulder, 1991, s. 3. 2 Buzan, a.g.e., s. 3-12.

604

(savan) alglanmas ve zmlenmesine dayand gerei ancak bu yadsmayla beraber dnlerek kavranabilir.3 Gvenlik almalar, askeri stratejilerden ve doktrinlerden farkl olarak Souk Savan bir paras olarak domutu. II. Dnya Sava ncesinde stratejik ve askeri konularla esas olarak askeri, ya da askeri ve diplomatik tarih konusunda uzmanlam ok kstl bir akademik evre ilgileniyordu. Oysa 1945 ylndan itibaren geliim hzna bakldnda- ki buna ilgili akademik kadrolarn geniletilmesini, sivil akademisyenlerin konuya olan ilgisinin bykl ile yayn olanaklarnn artrlmasna harcanan maddi kaynaklarn bykln de ekleyebiliriz- gvenlik almalarnn uluslararas ilikilerin en prestijli alt-disiplini olarak adlandrld grlmektedir. Ancak atfedilen bu prestije ramen, gvenlik almalarn tutarl bir btn ierisinde deerlendirmek zordur.4 Bu nedenle gvenlik almalar ancak belirli bir dnemlendirme yaplarak aklanabilir: Gwyn Prins, gvenlik almalarn drt aamada (injection, compression, ignition, power/ ykleme, bask, ateleme ve g) bilgiyi ileyen ve kavramlatran bir makineye benzetmektedir.5 K. Booth, daha kesin bir dnemlendirmeye gitmitir: Gvenlik almalarnn erken dnemi (1945-1955), gvenlik almalarnn ykselii (1956-1985), gvenlik almalarnn ge dnemi (1985-1991) ve 1991 sonras -Souk Sava sonras- gvenlik almalar.6 Bu sebeple, Balkanlarda tahmin edilemez ve uzun sreli olaylar sonucunda meydana gelen gvenlik sorunu aporia ve dnemlendirme erevesinde incelenecek, tehlikeden uzak durma kstasnn gvensizlie dnmnde karlkl karlara dikkat ekilecektir. Tarihsel Doku: Balkanlar Balkanlar; bir halk salatas ve dello alandr.7 Balkanlar, Akdenize uzanan yarmadadan en douda olann ifade eder ve ayn zamanda, bu yarmadada ve komsu corafyalarda yasayan lkeler iin kullanlr.8 Bu lkeler: Trkiye, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk, BosnaHersek, Srbistan, Karada, Hrvatistan ve Slovenyadr. Etnik gruplar ise: Mslman Trkler, Katolik Hrvat ve Slovenler, Ortodoks Bulgarlar, Rum Ortodoks Kilisesine bal Yunanllar, Srplar ve Karadallar, 3 semavi dini de kapsayan Arnavutlar, Balkan Yahudileri ve Balkan ingeneleridir.
Hannah Arendt bu durumu u ekilde zetler: Siyasetin en nemli amac gvenliin salanmasdr; gvenlik zgrl olanakl klar ve zgrlk de siyasal alann dnda oluan tm eylemlerin zn tekil eder. Arendte gre zgrln; nceden var olmayan olgularn/bilginin/yorumun hayata gemesi olduunu hatrlarsak gvenlik beklentisinin kendisi, bal bana bir norm olduu gibi, siyasal sre ierisinde yeni normlarn, yeni beklentilerin ortaya kmasnn da bir n-kouludur. Hannah Arendth, What is Freedom, (Aktaran Michael Dillon), Politics of Security Towards a Political Philosophy of Continental Thought, New York, 1996, s. 29- 30. 4 H. Bull Strategic Studies and Its Critics World Politics, Vol. 20-4, 1968, s. 593-605. 5 G. Prins, The Four Stroke Cycle in Security StudiesInternational Affairs, S.74-4, 1998, s. 782. 6 K. Booth, Strategy, Contemporary International Relations: A Guide to Theory, London, 1994, s. 109-127. 7 Georges Castellan, Balkanlarn Tarihi 14.-20. Yzyl, (ev: Ayegl Yaraman Babuu), stanbul, 1995, s. 15. 8 Osman Metin ztrk, Trk D Politikasnda Balkanlar, (Der. mer E. Ltem ve Birgl Demirta Cokun), Balkan Diplomasisi, Ankara, 2001, s. 2.
3

605

Balkanlarn bugnk karmak durumunu yanstan jeopolitik blnmeler, ulusal nitelikler ve demografik zellikler, rekabet ve mcadele karakterini ortaya karmtr. Doal olarak Balkan devletleri kendi bekalarn salamak ve emellerini gerekletirmek iin blge dndan mttefik edinmekten ekinmemilerdir. Bu hrs ve kin, Yugoslavyann paralanmas sonucunda 10 kadar devletin ve 9-10 ayr konuma dilinin sebebini aklamaktadr.9 Osmanl Devletinin XIV-XIX. yy arasndaki hkimiyeti sonrasnda uzun yllar savalara ve glere sahne olan Balkanlar, igalcilerin taleplerine gre dman ve dost kukla oyununu oynamak zorunda kalmtr. Almanyann ve SSCBnin izledii bu politikalar, etnik mozaikle donatlm Balkan halklar arasndaki sorunlar zlemez hale getirmitir. Souk Savan bitmesiyle birlikte uluslararas politika derin bir evrim geirmi, merkezin bu atana kar evre de doasna yeni kavramlar katmak zorunda kalmtr. Souk Savan bitmesi her ne kadar memnun edici bir havaya sebep olsa da; buz dann arkasnda, Balkanlarda, ok ksa bir sre sonra sava balamtr. Buz da etkisi sonucu durum ncelikle grmezden gelinmi ve sessiz kalnm; fakat savan bilinli yok edie doru yol almas sonucunda blge, haritadaki bir nokta mevkiinden uydu ile saniye saniye takip edilen hassasiyete kavumutur. Souk Sava sonras dnemdeki kriz hali, byk glerin ve blgesel aktrlerin ibirliiyle ayrca gvenlik rgtlenmelerinin mdahalesiyle alabilmitir. Bu yzden blge, byk glerin ilgiyle izledii bir corafya olduundan gnmzde yaanan birok sorunun kayna bu byk g politikasnn yansmasdr. Blgenin stratejik ve jeopolitik ekirdei eski Yugoslavyadr. SSCB, Yugoslavya Federasyonunun, Gney Slavlar (Srp, Hrvat ve Sloven) kendi nfuzu altnda toplamak iin kurulmasna aba gstermi; fakat i ve d snrlarn jeopolitik faktrler gzetilmeksizin izilmesi blgenin istikrarszlna sebep olmutur.10 Balkanlar, Dou Avrupada petrol alanlarn hedef alan stratejilerde ileri s blgesi olarak nitelendirilir. Ayrca Avrupada meydana gelen tm kriz ve savalarda, taraflarn hayata neme haiz ele geirilmesi noktalarndandr. Dolaysyla Balkanlar, Avrupann btnlemesi ve gvenliinde vazgeilmezdir; nk Balkanlar fiili g veya iktidar ile elde tutma Avrupa Ktasna, Akdeniz ve Orta Dou politikasnda etkin olmay salayacaktr.11 Balkanlarn; Karadeniz, Ege Denizi ve Akdeniz zerindeki etkisi dikkate alndnda, SSCBnin dalmas ile oluan siyasi boluk ile Hazar Blgesi enerji kaynaklarnn deerlendirilmesinde kavak haline gelmitir. Bundan dolay, enerji kaynaklarn topraklarnda barndran lkeler ve bu enerjiyi talep eden lkeler, gelecek projeler ve enerji politikalar iin gzlerini Balkanlara dikmi durumdalar.
E. Gazi zkrk, Balkanlarn Corafi Konumu, Blgenin Jeopolitik, Jeostratejik ve Jeoekonomik zelliklerinin, Blgedeki G ve Rekabet Mcadelelerine Olan Etkileri, Balkanlar ve Trkiyenin Blgeye Ynelik Politikalar Sempozyumu, 1998, s. 13-14. 10 zkrk, a.g.m., s. 10. 11 hsan Grkan, Jeopolitik ve Stratejik Ynleriyle Balkanlar ve Trkiye, stanbul, 1997, s. 261264.
9

606

Kardelik-Ac ve Acziyet-Byk Emeller: Trkiye ve Balkanlar lk Trk kavimleri M.S 300l yllardan beri Karadenizin kuzeyinden itibaren Balkanlara yerlemilerdir. Bu kavimler Our (Utrugur, Kutrugur), Bulgarlar, Peenekler, Ouzlar, Kumanlardr (Kpaklar). Fakat bu Trk kavimlerinin byk ounluu Hristiyanl kabul ederek Slavlamlardr ve Kayp Trk Kavimleri olarak adlandrlmlardr. Bu Slavlama ksmen Bizans tarafndan kontrol edilmi, Bulgarlar, Srplar ve Makedonlarda olduu gibi Ortodoks medeniyeti yerletirilmi, Bat Kilisesi ise Hrvatlar ve Arnavutlarn bir ksmnda olduu gibi Katolisizm de Balkanlara sokulmutur.12 Yaklak be asrlk Osmanl egemenlii, Balkanlar iktisadi ve kltrel olarak ciddi ekilde etkilemi ve bu etki gnmzde de kendini gstermektedir. Her ne kadar son yzyla kadar Pax Ottomana olarak birbirleriyle yaayan bir halk karm grsek de; gnmzde tarihsel gemi nyarglarla dolu olarak alglanr. rnein, uzun sre Osmanl idaresinde kalmalarndan tr Rnesans/Aydnlanma andan geri kaldklarn ve bunun iktisadi ve siyasal azgelimilikle sonulandn ne srerler. Trkiye de bu nyarglarn etkisinden kurtulamam ve Balkan politikasn bu tarihsel gemi zerine kurulmak zorunda kalmtr. Balkanlarda izlenen aktif politika, Osmanl dnemine dnme istei olarak nitelendirilebilir.13 Trkiye, Balkan lkesi olma hakkn, topraklarnn yzde 5ini oluturan Trakya blgesi ile kazanmtr. Osmanl Devletinin zellikle kurulu yllarnda yaam srecini uzatan ve daha sonra ana yurt olarak belirleyip fetih politikasn ynlendirdii Balkanlar, gnmzde de Trkiyenin ekonomik, siyasi ve toplumsal erk olarak Batya yneldii tek yoldur. Dou ve Bat arasndaki etkileim iinde kendi mozaiini oluturan Trkiye, Bat ile mnasebetlerinde ncelikle Balkanlar ile iliki kurmutur. Bu iliki hem corafi zorunluluktan hem de tarihi srele meydana gelen ilikiler ile kan bandan kaynaklanmaktadr. Mustafa Kemalin 25 Ekim 1931 Balkan Konferansnda sylemi olduklar da bu bilineni teyit eder niteliktedir: Karadenizin imal ve cenup yollaryla, binlerce seneler deniz dalgalar gibi birbiri ardnca gelip Balkanlarda yerlemi olan insan kitleleri baka adlar tam olmalarna ramen, hakikatte bir tek beikten kan ve damarlarnda ayn kan deveran eden karde kavimlerden baka bir ey deillerdir.14 Bununla beraber, Osmanl ynetimi ile slamn blgeye tanmas zerine Ortodoks Balkan halklar iin en derin olumsuzluk ortaya kmtr. Arnavutlar, Bonaklar, Pomaklar ve Torbesler gibi nfusunun ounluunun veya bir ksmnn slamiyeti semi olan etnik gruplar; Osmanl Devleti ile Souk Sava dneminde ve gnmzde dier Hristiyan Balkan Devletleri tarafndan Balkanlarn sorunu olarak grlmlerdir. Dolaysyla Souk Sava srecinde Yugoslavya corafyasndaki Mslmanlar, etnik kimliklerine baklmakszn Trk olarak
lber Ortayl, Balkanlarda Tarihi Miras ve Trkiyenin maj, Balkanlarn Etnik ve Kltrel Yaps ile Bu Yapnn Bugnk Duruma Olan Etkilerinin Deerlendirilmesi, Balkanlar ve Trkiyenin Blgeye Ynelik Politikalar Sempozyumu, stanbul, 1999, s. 17. 13 lhan Uzgel, 1980-90: Bat Blou Ekseninde Trkiye-Balkanlarla likiler, Trk D Politikas: Kurtulu Savandan Bugne Olgular, Belgeler, Yorumlar (Cilt. II. 1980-2001), (Ed: Baskn Oran), stanbul, 2001, s. 167. 14 Kemal Girgin, Osmanl ve Cumhuriyet Dnemleri Hariciye Tarihimiz, stanbul, 2005, s. 189192.
12

607

anlm ve 1990larda yaanan atmalarda tek bir etnik grup hedef alnmayarak Osmanl dnemini artran her trl maddi varlk da yok edilmek istenmitir. Srp milliyetiliinin 1980lerdeki ykseliinde de bu tema kullanlm, Srbistann radikal milliyeti lideri Slobodan Miloseviin Kosova Savann 600. yl dnmnde Kosova yenilgisine atfta bulunarak bir daha yenilmeyeceiz demitir. Tarihin III. Roma mparatorluundaki Osmanllk kimlii devam ettii srece Balkanlardaki bu gerilim byk bir saknca gstermemi, aksine bir kltreliktisadi zenginlik kayna olmutur. Ama Osmanl gerilemesiyle birlikte de Balkanlar barut fsna yani Balkanizasyon srecine girmitir. Balkanlar henz uluslama srecini yaamaktadr. Yani bizim karmzda Almanya, Fransa, ngiltere ve spanya gibi uluslama srecini tamamlam oturmu siyasi varlklar, devletler yoktur.15 Balkanlar, aznlk politikalar konusunda Tito dnemi Yugoslavyas hari sabkal bir blgedir. Bu skntl dnemlerde Trkiye kendi yurttalar iin, Bulgaristan ve Yunanistandaki aznlk haklarn antlamalarla garanti altna almtr; fakat bask altnda kalan dier Mslman/Trk aznlklar da Trkiyeye koruyucu/hami olarak baktklarndan Trkiyeden yardm beklemilerdir.16 Karlkl karlar Trkiyenin Avrupaya alan penceresi olan Balkanlarn istikrar ayn zamanda Trkiyenin de istikrar da demektir. Trkiye d ticaretinin yarsndan fazlasn Bat Avrupa lkeleriyle gerekletirdiinden bu sorunu en youn olarak 1990 Bosna ve 1999 Kosova Sava srasnda yaamtr. Trkiyenin jeopolitik konumu, Souk Sava dneminde evreye ynelim stratejisinin bir unsuru olmaktan ok statkoyu mdafaa etmise de; Souk Sava sonrasnda ifade edilen jeopolitik konum, artk snrlar mdafaa statkosunun dayana olarak grlemez. Jeopolitik konum artk; dnyaya almann ve blgesel etkinlii kresel etkinlie dntrmenin bir aracdr. Snrlara bal yaamdan kresel etkinlie ynelmek iin jeopolitik, uluslararas ekonomik, siyasi ve gvenlik ilikilerinde dinamik bir ereve iinde kullanlmaldr. Bu dinamizm yerine statkoculuk tercihi yapan d politika, cari snrlar bile muhafaza etmekten aciz kalacaktr.17 Osmanl Devletinin yklma arifesinde kendini en ciddi ekilde gsteren Balkanlardaki sorunlar, gnmzden 20 sene nce kendini tekrarlam ve gnmze kadar sanclar zaman zaman artarak zaman zaman ise azalarak devam etmitir. I. Dnya Savandan nce bamszlk adna ciddi admlar atan Balkan lkeleri, daha sonra SSCBnin kurulmasyla 6 asrlk Osmanl hkimiyetini arar hale gelmilerdir. II. Dnya Savanda SSCB iin birer piyon olarak kullanlmlar, Almanya iin enerji kayna olmulardr. Sava sonulandnda ise yine byk glerin masasndaki kda ve elindeki kaleme boyun emilerdir. Souk Sava dnemi ise Balkan halklarna Stalinizm etkisinin en ar bedellerini detmitir. Bamszlk bir yana, dini veya iktisadi zgrlk adna atlan her adm bir tank tarafndan ezilmitir.
15 16

Ortayl, a.g.m., s. 16-19. Uzgel, a.g.m., s. 171. 17 Ahmet Davutolu, Stratejik Derinlik, Trkiyenin Uluslararas Konumu, stanbul, 2001, s. 117.

608

Trkiye Cumhuriyetinin ise, emekleme yllarnda bu durum karsnda yapabilecei ok fazla bir ey olmamtr. ncelikle tarihsel ve etnik kardelik daha cumhuriyet domadan ortadan kalkm, Balkan Harpleri ile I. Dnya Sava sonucunda cetvelle izilen haritalar blgeyi tamamen istikrarsz hale getirmi, arkasndan da Balkanlarda neredeyse 70 yllk SSCB hkimiyeti balamtr. SSCB hkimiyetindeki dnem ayn zamanda cumhuriyet tarihi ile zde olduundan, bu dnemdeki politika resmi politika olarak da deerlendirilebilir. Bir yanda byk ve mert dman Moskoflar, dier yanda sper g ABD arasnda geirilen bu dnemde Balkan politikas dier d politika endeksinden farkl olmamtr. Mevcut sabit durum muhafaza edilmi, daha nceki savalardan ders alnarak II. Dnya Savandan kanlm, Souk Sava dneminde ise ABD taraf seilerek etkin bir d politika yerine korunma altnda ve ll bir d politika izlenmitir. Balkanlar, Souk Sava dneminde daha ok uzaktan izlenmi, dinamizm tercih edilmemitir. Souk Sava sonrasnda ise Trkiyenin Balkanlara olan ilgisini grmek iin TBMM kaytlarna baktmzda, bunun srekli bir ilgi yerine bunalm zamanlarnda ortaya kan bir ilgi olduu grlmektedir. Bosna ve Kosova krizlerinde artan gndem konumalar daha sonralar yerini i politikaya brakmtr. D politika, Balkanlar sadece Bosna-Hersek ve Kosova olarak grmekle eletirilmi, Rusyann Kosova krizinde nasl en etkin rol oynad sorgulanm ve genel itibariyle Trkiyenin Balkanlarda olmas gereken yerde olmad belirtilmitir.18 Avrupa devletlerinin Balkanlara bak as ise artcdr. Balkan kavram mmkn olduu kadar negatif ve bir teki olarak alglanm, stn Bat deerlerine tamamen zt olduu iddia edilmitir. 1990lardan sonra Balkanlara ilikin bu negatif sylem, Avrupallar tarafndan siyasi bir ara olarak kullanlm, Balkanlarn gemiten kaynaklanan atmac, ar milliyeti zellikleri vurgulanarak 1990larda Yugoslavyann paralanmas srasndaki krizlere gz yumulmutur.19 Blgede zellikle ekonomik istikrar hedefleyen ABnin, gemiten gelen nyargl olumsuz tekrara ramen, bundan sonraki askeri ve siyasi krizlere izin vermeyecei ise aikrdr. Gvenlik ve Karlkl karlar Ekseninde Trkiye-Bulgaristan likileri Souk Sava dneminde iktisadi olarak daha ok tarm alannda younlaan Bulgaristan, SSCBnin dalmasyla eski pazarlarn kaybetmi, bunun yan sra 1989 yaznda 300.000 Trkn gnderilmesi tarmsal retim alannda sorunlara yol amtr. Yugoslavyaya ekonomik yaptrmlarn uygulanmas Bulgar ekonomisini daha da olumsuz etkilemi, Bulgaristan Silahl Kuvvetleri zayflamtr.20 Ekonomik sknt arkasndan, siyasal olarak da Batya yaknlamaya alan Bulgaristan, rejim deiikliinin ardndan Trkiye ile ilikilerini gelitirme yoluna girmi, iki lke

M. Cneyt Yenign, Souk Sava Sonrasnda TBMM ve D Politika: Belgeler-Yorumlar, Ankara, 2004, s. 506. 19 Pavlos Hatzopulos, All that is, is Nationalist; Western Imaginings of the Balkan Since the Yugoslav Wars, Journal of Southern Europe and the Balkans, Vol. 5, No. 1, 2003, s. 26-37. 20 lhan Uzgel, 1990-2001: Kreselleme Ekseninde Trkiye Balkanlarla likiler, Trk D Politikas: Kurtulu Savasndan Bugne Olgular, Belgeler, Yorumlar (Cilt. II. 1980-2001), (Ed: Baskn Oran), stanbul, 2001, s. 485.

18

609

arasnda 50 yl boyunca zlemeyen Mutludere / Rezovska snr sorunu 1997de, Stit snr sorunu 1992de zlmtr.21 Daha sonra Souk Sava yllarndan kalma bir politika gerei, anlamalarla askeri ibirlii ve snrn 15 km yaknnda askeri manevralar yapmama konularnda anlamaya varlmtr. Trkiye de Bulgaristann NATOya yeliini desteklediini Mart 1992de aklam; iki lke arasndaki askeri ibirlii, NATOnun Bar in Ortaklk (BO) Program kapsamnda yaplan ortak tatbikatlarla daha da gelitirilmitir. Bylece Souk Sava sonras dnemin, yeni gvenlik sorunlarn zmlemede ciddi admlar atlmtr.22 1990larn g koullar, Bulgaristan da komularyla iyi ilikiler kurmaya ynlendirmitir. Halkn ounluu Ortodoks olmasna ve tarihsel olarak SSCB ile ok yakn ilikileri bulunmasna ramen, Bosna krizinde ve sonrasnda Yunanistanla birlikte hareket etmemi, Yunanistann Atina-Belgrad ekseni politikasna destek vermemi ve genelde Trkiye ve Yunanistana eit mesafe politikasna bal kalmtr.23 Bylece n yargl gemii kabul etme sonucunda oluan ve Trkiyeye kar aktif politika izlemeyi amalayan Yunanistan-Bulgaristan yaknlamas, Souk Sava sonras Bulgaristann Yunanistanla olumlu ancak Trkiyeyi de gz ard etmeden izledii politika ile daha az sorun tekil etmektedir. Trkiye, Bulgaristann en nemli hedefi olan NATO yeliine destek konusunda adeta lobi yapmtr. Balkanlarn gvenlii ve karlkl karlar konusunda, Bulgaristan ile Romanyann NATOya dhil olmasnn ittifakn Gneydou Avrupadaki roln byk lde arttracan savunmutur. TrkiyeBulgaristan-Romanya ibirlii, adm adm Balkanlarda Yeni G geni stratejisine doru ilerlemitir.24 Bulgaristann ikinci ncelii, AB ile ilikilerini gelitirmek olduundan AB yelik srecine girmi ve baaryla tamamlayarak AB yeleri arasna dhil olmutur. Bu sayede Bulgaristan hem gvenlik hem de karlkl karlar bakmndan kendi elini glendirmekle beraber Balkanlara da katkda bulunmutur. Bulgaristan, Souk Sava sonrasnn hemen ardndan Todor Jivkov dneminde izledii aznlk haklarna kar ters tutumunu daha sonra deitirmi, Trk aznln topluma entegrasyonuna katkda bulunma amacyla, Bulgaristanda % 10luk bir nfusa sahip olan Trklerin Hak ve zgrlkler Hareketinin (HH) Ocak 1990da kurulmasna izin vermitir. HH, ksa sre ierisinde Bulgaristann nc byk siyasi partisi olmu; fakat Bulgar milliyetileri tarafndan anayasann etnik temelde parti kurulmasn yasaklayan maddesini gereke gsterilerek Anayasa Mahkemesinden HH n kapatlmas talep edilmitir. Ancak Anayasa Mahkemesi,

Nurcan zgr, Etnik Sorunlarn zmnde Etnik Parti: Hak ve zgrlkler Hareketi 19891995, stanbul, 1999, s. 360-363. 22 Birgl Demirta Cokun, Bulgaristanla Yeni Dnem: Souk Sava Sonras Ankara-Sofya likileri, Ankara, 2001, s. 98-101. 23 Uzgel, a.g.m., s. 485-486. 24 Birgl Demirta Cokun, Souk Sava Sonras Dnemde Bulgaristann D Politikas (19892000), (Der. mer E. Ltem ve Birgl Demirta Cokun), Balkan Diplomasisi, Ankara, 2001, s. 237.

21

610

dnemin siyasi ibirlii srecini gz nne alarak HH n kapatlmayarak siyasal hayata destek vermesine karar vermitir.25 Bunun yan sra HH; terrizmden, slami odaklardan, ar milliyetilerden ve zerklik peinde olanlardan uzak durarak sadece Trkleri deil tm Bulgar halkn temsil ettiini belirtmitir. Trk aznln, HH ile siyasi sisteme kriz kmadan dhil edilmesi, Bulgaristann uluslararas destek grmesini salamtr. Bu admn katklarn, Avrupa Konseyi, NATO ve Avrupa Birliine kabul edilerek somut alamda grmtr. Bir aznln baarl bir ekilde ounluk iine dhil edilmesi ve haklarn savunma imkn verilmesi sonucunda bu modele uluslararas ilikiler literatrnde Bulgar Modeli denilmi ve dier lkelere de rnek gsterilmitir. Bulgaristandaki bu aznlk sreci iinde Trkiye ise, Bulgaristann iilerine karmama konusuna zen gstermi, Bulgaristan ile ilgili iyi niyetini belirterek Trkleri Bulgaristana kar koz olarak kullanmayaca garantisini vermitir. Bulgaristann Trklere kar daha sonra gelien iyi tutumu karsnda Trkiye, slam Konferans rgt (K)nn Mslmanlara iyi davranmayan lkeler listesine alnan Bulgaristan iin, 1997de Kye bavurarak Bulgaristann listeden adnn karlmas iin aba gstermitir.26 Trkiye, blgenin istikrara kavumasn temel hedef olarak belirlediinden, iktisadi ilikileri gelitirme kapsamnda Bulgaristann Rusyada kaybettii pazar ikame etmek istemitir. Bu amala yaplan Snr tesi birlii Anlamasnda: Alt yaplarn modernizasyonu Su ynetimi ve deerlendirilmesi Doal afetlerde yardmlama Biyoeitliliin srdrebilirliinin salanmas Turizm ve Kltr alverii gibi konulara yer verilmitir.27 Bulgaristan, son 20 ylda hayata geirdii politikalarla adeta bir evrim geirmi, glenen demokrasisi ve ekonomisiyle Balkanlarda istikrar ve bara dolaysyla karlkl karlara dayanak olmutur. Trkiye, ilikilerin ileriye gtrlmesi iin ciddi bir aba sarf etmi, Souk Sava sonras artlara uyum salanm ve gvenlik bir aporia olmaktan ok daha ileri bir dzeye tanmtr. Gvenlik ve Karlkl karlar Ekseninde Trkiye-Yunanistan likileri Sovyet tehdidinin ortadan kalkmasyla, ABDnin politikasn yalnz Trkiyeye ynelik deil bir Trk-Yunan dengesi zerine kuraca tahmin edilmiti. Bu tahminde Krfez Savanda Yunanistan ve Kbrsn stratejik nemi etkili olsa da; gelimeler bu beklentileri gerekletirmedi. Balkanlar, Ortadou ve Kafkasya lkeleriyle geni komuluklara sahip Trkiye, ABD politikasndaki nemini hem
Cokun, Bulgaristanla Yeni Dnem, s. 62. Cokun, a.g.e., s. 66, 88. 27 Mustafa Trke,, Gei Srecinde D Politika ncelikleri: Bulgaristan rnei, (Der. Mustafa Trke-lhan Uzgel), Trkiyenin Komular, Ankara, 2002, s. 198- 200.
26 25

611

korudu hem de arttrd. nk reel politika, Trkiyenin jeostratejik kymetini, lkedeki siyasal ve iktisadi sorunlara karn ne karmtr.28 Souk Savan bitmesiyle Trk-Yunan rekabetindeki corafi alan genilemi; Ortadou, Balkanlar, Kafkasya ve Karadeniz blgesinde yeni mttefikler elde edebilmek iin yar iddetlenmitir.29 Trkiye, 1990larda Balkanlarda meydana gelen deiimler karsnda Balkanlarda etkin olmaya alm; bir yandan diplomaside etkinlik gsterirken, te yandan uluslararas kurulularla askeri faaliyetlere katklarda bulunmutur. Ancak Trkiye ekonomik adan istenilen dzeyde bir etkinlik salayamamtr.30 Yunanllar bamszlklarn kazandklar tarihten itibaren tehlikenin doudan, dolaysyla Trklerden geleceini milli inan olarak kabul etmilerdir. 90l yllardan itibaren Trkiyenin giderek glenmesi ve Gneydou Avrupada sz sahibi olmas, Yunanistana kendini daha da dar bir alanda kalm gibi hissettirmitir. Yunanistann Kosova ve Bosna-Hersekteki anlaysz tutumu ile Srp tarafl d politikasnn gerei olarak ciddi Makedonya muhalefetlii; kendisini AB, NATO ve ABD ile kar karya getirmitir. Atinann bu tehlikeli politikas, Trkiyeden gelecek klasik tehdit alglamasn ve gerektiinde mantksz rekabetiliini ortaya koymaktadr. Bundan sonra Balkanlarda izleyeceimiz oyun ise zaman zaman st kapal zaman zaman ise aka kendini gsteren Trkiye-Yunanistan rekabetidir.31 Yunanistan, Balkanlardaki politikasn zero-sum relationship/sfr toplaml iliki esasn alarak uygulamtr. Trkiyenin Egede, Akdenizde, Balkanlarda ve hatta Karadenizde, srailde, ABDde, NATOda, ABde, BMde ksaca herhangi bir konuda elde edecei kazanc, kendi kayb olarak grm, bu sebeple dmanmn dman dostumdur kstasn kendine yol haritas olarak belirlemitir. Dolaysyla Kafkasya, Karadeniz ve Ortadouda nfuzunu artrmaya abasyla, Trkiyenin o dnemde ciddi sorunlar yaad Ermenistan, Rusya, Suriye gibi devletlerle stratejik ortaklk anlamalarna girimitir. Daha nce belirttiimiz gibi, Yunanistann bu faaliyetlerine karlk Trkiyenin srail ile yapt askeri/stratejik ibirlii ise Atina tarafndan sava baltalarnn karlmas olarak kabul edilmitir.32 Bu rekabeti ortamn etkisi devlet ilikileri ile birlikte milletlere de yansmtr. Artk Trkiye karsnda alnan her trl avantaj Yunan halkn sevindirirken, ufack bir Trkiye stnl yeniden Trk tehlikesini ortaya karyordu. Bu sebeple Yunanistan, Trkiye ile herhangi bir konuda adm attnda, kamuoyunu da ikna etme abasna girmitir. Mesela, Trkiye ile yaplan bir ibirlii
Melek Frat, 1990-2001 Dneminde Yunanistanla likiler,Trk D Politikas: Kurtulu Savasndan Bugne Olgular, Belgeler, Yorumlar (Cilt. II. 1980-2001), (Ed: Baskn Oran), stanbul, 2001, s. 167. 29 Baheli Tzn, Trkiyenin Yunanistan Politikas, Trkiyenin Yeni Dnyas: Trk D Politikasnn Deien Dinamikleri, (Der. Alan Makovsky-Sabri Sayar, (ev. Hr Gld), stanbul, 2002, s. 187. 30 lhan Uzgel, Doksanlarda Trkiye in Bir birlii ve Rekabet Alan Olarak Balkanlar, En Uzun On Yl: Trkiyenin Ulusal Gvenlik ve D Politika Gndeminde Doksanl Yllar, (Der. Gencer zcan-ule Kut), Ankara, 2000, s. 394. 31 aban al-Birol Akgn, atmadan Uzlamaya: 21.Yzyla Girerken Balkanlarda Trk-Yunan Rekabeti, 21. Yzyln Eiinde Trk D Politikas, (Der. dris Bal), stanbul, 2001, s. 222. 32 K. Mehmet Bykolak, Yunanistann Stratejik Analizi, Souk-Sava Sonras Dnemde Yunanistann Savunma Politikalar, Gvenlik Stratejileri, Askeri Doktrini ve Silahl Kuvvetleri,, (Der. Mustafa Trke-lhan Uzgel), Trkiyenin Komular, Ankara, 2002, s. 86-87.
28

612

olarak belirtilmesi gereken Madrid Deklarasyonu, Trkiyeye kar alnm bir avantaj olarak gsterilmitir. Esasnda anlama bir saldrmazlk paktdr ve u ikilemi zmtr: Yunanistan karasularn 12 mile karrsa, Trkiye bunu sava nedeni casus belli sayacaktr.33 Gnmzde de Yunanistan, Trkiyenin ABye tam yeliini destekleyeceine dair bir tavr iinde olsa da, bu sreci de Trkiyeden avantaj elde etme artlarna sokmaktadr. Yunanistan aktif stratejisini; Trkiye tehdidi ve caydrclk zerine kurmutur: Milli caydrclk Uluslararas caydrclk Kapsaml caydrclk Etkin caydrclktr. Trkiyenin sahip olduu askeri imknlar ve Trk Silahl Kuvvetlerinin Ege Ordusu gibi ak kavramlarla Yunanistana kar gelitirdii stratejiler, Atina tarafndan ak tehdit olarak grlmektedir. Trkiye nfusunun Yunanistana oranla fazla olmas, Yunanistann elinde tuttuu adalarn tehlikeli blgede, yani Trkiyeye yakn, olmas, bunun gibi yerlerin Yunanistann ana merkezinden uzak kalmas gibi Yunanistan bizzat ilgilendiren sorunlarn yan sra; ABD ve NATO gibi byk glerin, Yunanistann inanna gre, Trkiyeye gsterdii yaknlk, Yunanistan d politikasn Trkiyenin her zaman bir sava iin beklediine dayandrmtr.34 Tarihsel ilikilerin oluturduu travma, ulusal kimlik oluum srecinde yer alan teki ve karlkl oluan imajlar, Trkiye-Yunanistan arasndaki sorunlarn ana balklardr. Ruhban okulunun almas, Egedeki it dala, Ekmenlik tabiri, Fener Rum Patrikhanesi ve Ortodoksluk, PKKya verilen destek, Hayali Pontus Devleti, Pontus Soykrmn Anma Gn, Yunanllarn % 81inin Yunan ulusal gvenliinin Trkiye tarafndan tehdit edildiini belirtmesi gibi sorunlar da Trk-Yunan ilikilerinin en nemli amazlarndandr.35 Bat Trakya Trklerinin iinde bulunduklar kt durum, 1990larda, Trk-Yunan ilikileri erevesinden karak Avrupa erevesine gemi, Avrupa Topluluklar Adalet Divan Yunanistan ou sosyal olmak zere 20 davadan mahkm etmitir. Trkiye ile Yunanistan arasndaki ekonomik ve ticari ilikiler, gnmze kadar olmas gereken seviyelere getirilememitir. ki lke arasnda, ilk etapta 5 milyar dolarlk bir d ticaret hacmine ulama, gn getike bu hacmi arttrma potansiyeli bulunmaktadr ve bu rakam hedeflenmitir.36 Sonuta, Trkiye ile Yunanistan arasndaki sorunlar adeta kemiklemi; Trkiye, gvenlik endielerinin ortadan kaldrlmas iin her frsatta ikili grmeler
33

Glden Ayman, Trkiyenin Ege Politikasnda Mzakere ve Caydrclk, En Uzun On Yl: Trkiyenin Ulusal Gvenlik ve D Politika Gndeminde Doksanl Yllar, (Der. Gencer zcanule Kut), Ankara, 2000, s. 282-283. 34 Glden Ayman, Kardak Krizinin Trk-Yunan likilerine Etkisi, Foreign Policy, 1998, s. 117. 35 Osman zsoy, Trkiyenin maj Sorunu, stanbul, 1998, s. 13-50, 61-107. 36 Banu Bilen, Yunanistann Temel Ekonomik Gstergeleri ve Trkiye-Yunanistan D Ticareti, zmir Ticaret Odas, 2004, s. 5.

613

talep ederken, Yunanistan, Megali dea odakl bir siyasetle tehdit ve teki kavramlarn scak tutmutur. Gven bunalmnn sona ermesi iin gven artrc nlemlerin alnmas, problem zm problem-solving yaklamnn kullanlmas gerekmektedir.37 Bu yaklamda empati ve rol deiimi egzersizleri kilit roldedir, sonuta kuku - korku - gvensizlik - silahlanma - ve dmanca tutum ksr dngs krlacaktr. Bar ve istikrar iin, ekonomik ve kltrel faaliyetler bu yaklamn aralar olarak kullanlabilir. Devlet ilikilerinde yaplacak sk ibirlikleri toplumlara da yansyacak, bylece halklarn ibirlii ve gven ortam oluacaktr. Gvenlik ve Karlkl karlar Ekseninde Trkiye-Srbistan-Karada likileri 1989da Yugoslavyada Miloseviin kulland milliyetilik sylemleri sonucunda Srbistan Bosna-Herseke saldrm; Trkiye ise bir yandan BosnaHerseke yardm etmi, bir yandan da Balkanlarn istikrar iin Srbistan direk olarak karsna almak istememitir. 1992de Yugoslavya Federal Cumhuriyeti adyla oluturulan Srbistan ve Karada ile Trkiye, Bosna-Hersek ve Kosova krizleriyle kar karya geldi. Balkanlardaki yeni Ortodoks Ekseni sylemi, Srplarn PKKya yardm iddialar ve Yugoslavyann geleceindeki deiimlerin oluturaca istikrarszlk Trkiyenin Balkanlardaki en byk sorunlar hale geldi. Her ne kadar Makedonya bamszln, Bosna-Hersek de egemenliini ilan etmi olsa da; Trkiye istikrarszln krizlere dneceini bilerek Yugoslavyann toprak btnlne dorudan kar kmamtr. Ancak Almanyann talebiyle Avrupa Topluluu (AT/AB)nun bu devletleri tanmasndan sonra Trkiye de gereken destei vermi ve devletleri tanmtr. 38 Bosnadaki sava ve krizi sona erdiren Dayton Anlamas imzalandktan sonra Trkiye ile eski Yugoslavya sonras devletlerarasndaki ilikiler normallemitir. nk bu yllarda; Balkanlarn hala SSCB sonras Rusyann uluslararas alandaki gcn gsterdii bir blge olmas ve AB yesi olan Yunanistanla ilikiler sebebiyle Yugoslavya nemli bir yere sahip olmutur.39 Yunanistan, NATO ve AB yesi olmas sebebiyle her ne kadar snrl bir alanda kalm olsa da Bosnadaki Srplara destek vermitir. Rusya ise hala gl bir devlet imaj sergilemeye alsa da, SSCB sonras blgede etkinliini giderek kaybetmitir. Asl nemli olan ise Ortodoks Ekseninin asli yesi Yunanistann, Yugoslavya ve Rusya ile gelitirdii ibirlii Trkiyenin dikkatini ekmi, bu bloklamann panzehiri olarak Yugoslavyann nemi bir kez daha ortaya km ve

Glden Ayman, Uluslararas likilerde Problem zm Yaklam, Uluslararas Politikada Yeni Alanlar/Baklar, (Der. Faruk Snmezolu, stanbul, 1998, s. 167-196. 38 ule Kut, Yugoslavya Bunalm ve Trkiyenin Bosna-Hersek ve Makedonya Politikas: 19901993, Trk D Politikasnn Analizi, s. 327. 39 James Sherr, Doomed to Remain a Great Power, Russias Balkan Policy, The World Today, Ocak 1996, s. 8-11.

37

614

ilikiler bu ynde gelitirilmitir. Fakat 1998 Kosova krizi, Trkiyenin d politikasn tekrar gzden geirmesini zorunda klmtr.40 Yugoslavyada; Kosova krizi sonras Ekim 2000 seimlerini Milosevi kaybetmi, bu sebeple uluslararas arenada destek ve kabul grmek iin hem BMye hem de Balkan stikrar Paktna bavurmu ve kabul edilmitir. Bylece blgede ve dolaysyla Trkiye ile ilikiler normallemi, istikrar ortam oluma aamasna girilmitir. Trkiye, Srbistan ve Karadan uluslararas kurululara kabul edilme taleplerini, ekonomik reform hareketlerini desteklemi, Srbistanla olan sorunlarn giderilmesi iin gerekli admlar atmakta tereddt etmemi, bunun sonucunda blgede yaayan Mslmanlar ve Trkler iin artlar daha olumlu hale gelmitir.41 Karada, belirlenen anayasa erevesindeki haklarn kullanarak 21 Mays 2006 tarihinde referandum ile bamszlk konusunu oylam ve olumlu ynde sonu kmtr. Trkiye, 12 Haziran 2006da Karada Cumhuriyetini tanyarak, Karada Cumhuriyetinin Balkanlardaki bar ve istikrar ortamna yapaca katky vurgulayarak ilikilerini glendirme abasna girmi ve uluslararas arenada desteklemitir. Karada, ulusal stratejik hedefini Avrupa Birlii ve NATOya katlmak olduu belirtmi, BM ve AGTe de bavuru yapmtr. 90lardan itibaren Srbistan ile Trkiye arasnda Bosna-Hersek ve Kosova sorunu, iki lke ilikilerini derinden etkilemitir. Balkanlardaki Bonak ve Arnavutlara kar Srbistann izledii fkeli tutum, nyargl tarihsel gemi sebebiyle Trkle kar ynelmitir. Ancak Trkiye istikrarszln ortadan kaldrlmas iin Kosova konusunda azami abay gstermi, BM Gvenlik Konseyinin 1244 sayl karar erevesinde Kosova Uygulama Kuvveti (KFOR), Birlemi Milletler Kosova Geici dari Misyonu (UNMIK) ve AGT Misyonuna katkda bulunmutur. Kosovada yaayan Trkler iin isizlik byk bir sorun olduundan, Trk i adamlarnn blgeye yatrm yapmalar, kltrel ve iktisadi merkezler kurmalar salanarak Srbistan-Trkiye arasnda dostluk kprs oluturulabilir. Bu kapsamda, hem balkanlarn hem de Trkiye-Srbistan ilikilerinin istikrarnn salanmas maksadyla, blgedeki Trkler komuluk kurallar ihlal edilmeden desteklenerek ikili ilikiler arttrlmaldr. AB, her ne kadar Srbistanda sava sulularnn yakalanamamas sebebiyle stikrar ve Katlm Anlamasnn mzakerelerini durdurmu olsa da, Srbistan tamamen dlamak yerine demokratik bir Srbistan AB iinde grmek istediini belirtmitir.

Osman Karatay, Milosevi Dnemi Yugoslavya D Siyaseti: Baarsz Bir Mirasyedilik Olay, (Der. mer E. Ltem ve Birgl Demirta Cokun), Balkan Diplomasisi, Ankara, 2001, s. 148. 41 Srbistan ve Karada, Trkiye-Srbistan ve Karada Siyasi likileri, http://www.mfa.gov.tr/MFA_tr/ DisPolitika/ Bolgeler/ Balkanlar/SirbistanveKaradag/SirbistanKaradag_Siyasi.htm, 01.11.2005.

40

615

Trkiyenin hem Srbistan hem de Karada ile ticaret hacmi, dier lkelerle ve mevcut potansiyelle karlatrldnda olduka yetersizdir.42 Savatan ve dolaysyla ambargodan yeni km Srbistan ve Karadan demokratik deiimi erevesinde uluslararas mali kurululardan salad yatrm kredileri lkenin durumunu giderek iyiletirmektedir. Trkiye iin, her trl yatrma ihtiyac olan bu lkelerin durumunu deerlendirmek, hem siyasi hem de ekonomik olarak blgede etkinliini artracaktr. Gvenlik ve Karlkl karlar Ekseninde Blgesel ve ok Tarafl birlii ok tarafl ve blgesel ibirliklerinin nemi; aralarnda uzun sredir ve kendilerine gre zm neredeyse imknsz sorunlar bulunan devletlerin bir arada bu rgtlerde yer alabilmeleridir. Bu da devletleri kalplam ve tek tarafl bir yol izlemektense, dn veren ve ibirliki bir politika izlemeye zorlamaktadr. Her ne kadar ok tarafl ibirliklerinde devletler, gvenlik, ekonomi ve siyasi karlarndan vazgememeye ve bu karlar azami seviyeye karmaya alsalar da; karlkl bamllk ilikisi kurarak birbirleri iin potansiyel tehdit olma durumunu ortadan kaldrrlar. Bu kapsamda Balkan lkeleri arasnda Blgesel birlii Modeli olarak; Orta Avrupa Giriimi-Central European Initiative (CEI) Gneydou Avrupa birlii Giriimi-Southeast European Cooperation Initiative (SECI) Gneydou Avrupa birlii Sreci-Southeast European Cooperation Process (SEECP) Balkan Blgesi Ticareti Gelitirme Merkezi-Balkan Regional Center for Trade Promotion (BCTP) Balkan Odalar Birlii-Association of Balkan Chambers (ABC) Guvernrler Kulb Gneydou Avrupada Demokrasi ve Bar Merkezi Gneydou Avrupada Ticaret ve Ulatrmay Kolaylatrma Amal Blgesel Program (TTFSE) ok Tarafl birlii Modeli olarak; Gneydou Avrupa stikrar Pakt (P)-Stability Pact for South Eastern Europe Gneydou Avrupa Blgesel Silahlarn Kontrol, Dorulama ve Uygulama Yardm Merkezi-Southeast European Regional Arms Control Verification and Implementation Assistance Centre (RACVIAC) Gneydou Avrupa in Royaumont Sreci Gneydou Avrupa ok Uluslu Bar Gc - Multinational Peace Force Southeast Europe (MPFSEE) Karadeniz Bar Gc (BLACKSEAFOR) Gneydou Avrupa Tugay (SEEBRIG: Southeastern Europe Brigade) Karadeniz Ekonomik birlii rgt- Organisation of Black Sea Economic Cooperation (BSEC) modelleri hayata geirilmitir.
42

Erol Manisal, Yugoslavyann Dalmasndan Sonra Balkanlarn Jeoekonomik Yapsnda Meydana Gelen Deiiklikler, Bat-Dou Ulam Projesinin Balkanlarn Geleceine Olan Etkisinin Deerlendirilmesi, Balkanlar ve Trkiyenin Blgeye Ynelik Politikalar Sempozyumu 15-16 Aralk 1998, s. 83.

616

Trkiye Balkanlarda etkili ve gl bir devlet olarak, Balkanlarn istikrar ve karlkl karlarn maksimize edilmesi iin tm abalarn, ibirlii odakl giriimlere ve buna uygun koullarn oluturulmasna adamtr. Trkiye, Balkanlarda bar ve istikrar iin u artlar esas almaktadr: Snrlarn deimezlii ilkesi; devletlerin egemenlik, bamszlk, gvenlik ve toprak btnlne sayg gsterilmesi, Snrlarn sadece tel rg ile belirlenmemesi, daha kapsaml olmas; insan, mal, sermaye ve dncenin serbest akmnn salanmas, Demokrasi ve insan haklarnn esas tutulmas; lkelerin birden fazla etnik yapsnn ve ok kltrl yaplarnn muhafaza edilmesi, kili ve blgesel ekonomik ilikilerin gelitirilmesi, serbest pazar ekonomisi, zel sektrlere ncelikli rol verilmesi; blnmelere ve gruplamalara yer verilmeksizin bar ve istikrar iinde ibirlii yaplmas.43 Akdeniz ve Avrupann gvenliini Balkan gvenliinden ayramayacamz iin; var olan etnik atmalarn ortadan kaldrlmas ve bar ortamnn oluturulmasnda Balkanlardaki her sorun tm Avrupann sorunu olarak deerlendirilmelidir. nk Balkanlar, toprak anlamazlklar ve etnik sorunlar karsnda dengeli bir gvenlik sisteminin kurulmasnda nemli bir ivmelendiricidir. Artk Avrupa gvenlii, XXI. yy ncesi klasik Avrupa kriz ve savalarnn gerekletii Orta Avrupaya deil, Gneydou Avrupaya baldr.44 Balkanlarda bu zamana kadar gerekletirilen blgesel ve ok tarafl ibirliinde baarszla sebebiyet veren sakncalar u ekildedir: Balkanlar, Ortadou ve Kafkaslar ile beraber jeostratejik btnlk oluturduundan, byk gler iin bir cazibe merkezi haline gelmi ve dolaysyla atma alanlar olumutur. Bu nedenle, g atmalar ekseninde blge devletleri iin ibirlii imknszlamaktadr. nyargl tarihsel yazm, etnik ve dinsel problemler blgede kutuplamalara ve blge d mttefik araylarna sebep olmutur. Sorunu yaayan yer Balkanlar olmasna ramen, zm Balkanlar iinde deildir. Yugoslavya ve SSCB sonras oluan istikrarszlk ortamnda siyaset zaman zaman diktatrlere zaman zaman ise faist ynetimlere kalmtr. Sonuta milliyetilik kavramlar yeniden alevlenmi, Balkanlar izolasyona maruz kalm ve bu durum politik ve ekonomik radikallemeyle sonulanmtr.45

Zahit Ourlu, Balkanlarda Bar ve Gvenliin Salanmas in birlii Esaslar, Blge lkelerinin Politikalar ve Trkiyenin Balkan Bar Gc Faaliyetlerine Katklarnn Deerlendirilmesi, Balkanlar ve Trkiyenin Blgeye Ynelik Politikalar Sempozyumu, 15-16 Aralk 1998. 44 Stephan F. Larrabee, Long Memories and Short Fuses: Change and Instability in the Balkans, International Security, K 1990-1991, s. 87, Akt., Oral Sander, Trkiyenin D Politikas, Ankara, 2000, s. 197-198. 45 Sander, a.g.e., s. 197-199.

43

617

Sonu Souk Sava sonras srete Balkanlar nceki dnemlere kyasla daha istikrarl bir dneme girmitir. Blgede gerekleen ilerlemeyi siyasi, ekonomik alanlarda grdmz gibi, aznlk sorunlar zmne dair att pozitif admlar ve gvenlik amacyla blgesel-ok tarafl ibirliklerine girmelerinde dahi grebilmekteyiz. Gerekleen ilerlemeler, deiimler ve gelimeler Trkiyenin blgeye ve blgenin de Trkiyeye olan bak asn deitirmitir. Trkiye ve Balkan lkeleri gvenlikleri ve karlkl karlarn n planda tutan stratejiler gelitirmektedirler. Blgede gvenliin ve istikrarn salanmas hem Balkan lkeleri hem de Trkiye asndan nem tekil etmektedir. Ancak blgede Trkiyenin karsna kan engeller de bulunmaktadr. Bunun banda Yunanistan ile olan ilikilerin ok uzun bir sreye dayanmasndan tr sorunlarn da bir o kadar kkl olmasndan ileri gelmektedir. Ancak gnmzde tm sorunlar devletlerarasnda zmlenmeyip, uluslararas ortamlara da tanmaktadr. Bu da zm zorlatrmaktadr veya zorlatrlmak istenmektedir. Blgede etkili olan ulusst rgt olan AB, uluslararas rgtler olan NATO, BM, AGT gibi rgtler yannda Trkiye, corafi adan bir Balkan lkesi olmas nedeniyle blgede sz sahibi olan gler arasnda olup, ayn zamanda tarihte de rneklerini grdmz gibi rgtler ve devletler de ibirlii ierisindedir. Balkanlarda bundan nceki krizlere bakldnda ve istikrar araylarnda yalnzca askeri nitelie odakl ibirlii faydal olamam, ibirlii kurulular blgenin btnn kapsayamamtr. Souk Sava sonras artlar sebebiyle Balkan lkeleri uluslama aamasnda olduklarndan, ibirlii almalar salk, kalknma ve eitim alanlarna da yansmal, istikrar bir an nce blgeye alanarak d faktrlerin olumsuz etkileri biran nce etkisiz hale getirilmelidir. Balkan devletlerinin her birinin kendi ilerinde barndrdklar birden ok etnik yap, aznlklar sorunundan karlp, kltrel zenginlie evrilerek mozaik haline getirilmelidir. Trkiye ise hem ibirlii hem de aznlklar konusunda: Blgenin en gl devleti olarak nc olmal, Somut nerileri sunarak hayata geirmeli, Kafkaslar ve Ortadou ile komuluunun getirdii ar sorumluluklarn farkndal iinde bir baka istikrarsz blgenin varlna izin vermemeli, Blgede byk glerin sz sahibi olmasna izin vermemek amacyla proaktif davranmal ve hibir Balkan lkesinin ikili sorunlarnn darya szmasna gz yummamaldr. Sonu olarak, Trkiye, Balkanlarn ve dolaysyla dnya gvenlii asndan nemli bir aktrdr. Balkanlardaki herhangi bir tehlikenin Trkiyeyi direkt olarak etkileyebilecei gibi, Trkiyedeki olumsuz bir ortamn da blgeyi, AB yesi olan veya olacak blge lkelerini ve dolayl olarak da Avrupann tamamn etkileyecei gzden karlmamaldr. Trkiye bu amalarla her trl ibirliine ak olarak ve AB yolunda daha fazla ilerleyerek blgedeki etkinliini hibir suretle brakmamaldr ve her trl giriimde sz sahibi olmaldr. Btn gelimeler Trkiyenin blgedeki

618

etkinliinin artmasna neden olacaktr. Bunun da en ok faydasn grecek olan phesiz Trkiyedir. Kaynaka Arendth, Hannah, What is Freedom, (Aktaran Michael Dillon), Politics of Security Towards a Political Philosophy of Continental Thought, New York, 1996, s. 29- 30. Ayman, Glden, Trkiyenin Ege Politikasnda Mzakere ve Caydrclk, En Uzun On Yl: Trkiyenin Ulusal Gvenlik ve D Politika Gndeminde Doksanl Yllar, (Der. Gencer zcan-ule Kut), Ankara, 2000, s. 282-283. Ayman, Glden, Kardak Krizinin Trk-Yunan likilerine Etkisi, Foreign Policy, 1998, s. 117. Ayman. Glden, Uluslararas likilerde Problem zm Yaklam, Uluslararas Politikada Yeni Alanlar/Baklar, (Der. Faruk Snmezolu, stanbul, 1998, s. 167-196. Bilen, Banu, Yunanistann Temel Ekonomik Gstergeleri ve TrkiyeYunanistan D Ticareti, zmir Ticaret Odas, 2004. Booth, K., Strategy, Contemporary International Relations: A Guide to Theory, London, 1994, s. 109-127. Bull, H., Strategic Studies and Its Critics World Politics, Vol. 20-4, 1968, s. 593-605. Buzan, Barry, People, States and Fear, An Agenda For International Security Studies in the Post Cold War Era, Boulder, 1991. Bykolak, K. Mehmet, Yunanistann Stratejik Analizi, Souk-Sava Sonras Dnemde Yunanistann Savunma Politikalar, Gvenlik Stratejileri, Askeri Doktrini ve Silahl Kuvvetleri,, (Der. Mustafa Trke-lhan Uzgel), Trkiyenin Komular, Ankara, 2002, s. 86-87. Castellan, Georges, Balkanlarn Tarihi 14.-20. Yzyl, (ev: Ayegl Yaraman Babuu), stanbul, 1995. Cokun, Birgl Demirta, Bulgaristanla Yeni Dnem: Souk Sava Sonras Ankara-Sofya likileri, Ankara, 2001. Cokun, Birgl Demirta, Souk Sava Sonras Dnemde Bulgaristann Ds Politikas (1989-2000), (Der. mer E. Ltem ve Birgl Demirta Cokun), Balkan Diplomasisi, Ankara, 2001, s. 237. al, aban-Akgn, Birol, atmadan Uzlamaya: 21.Yzyla Girerken Balkanlarda Trk-Yunan Rekabeti, 21. Yzyln Eiinde Trk D Politikas, (Der. dris Bal), stanbul, 2001, s. 222. Davutolu, Ahmet, Stratejik Derinlik, Trkiyenin Uluslararas Konumu, stanbul, 2001. Frat, Melek, 1990-2001 Dneminde Yunanistanla likiler,Trk D Politikas: Kurtulu Savasndan Bugne Olgular, Belgeler, Yorumlar (Cilt. II. 1980-2001), (Ed: Baskn Oran), stanbul, 2001, s. 167. Girgin, Kemal, Osmanl ve Cumhuriyet Dnemleri Hariciye Tarihimiz, stanbul, 2005, s. 189-192. Grkan, hsan, Jeopolitik ve Stratejik Ynleriyle Balkanlar ve Trkiye, stanbul, 1997, s. 261-264.

619

Hatzopulos, Pavlos, All that is, is Nationalist; Western Imaginings of the Balkan Since the Yugoslav Wars, Journal of Southern Europe and the Balkans, Vol. 5, No. 1, 2003, s. 26-37. Karatay, Osman, Milosevi Dnemi Yugoslavya D Siyaseti: Baarsz Bir Mirasyedilik Olay, (Der. mer E. Ltem ve Birgl Demirta Cokun), Balkan Diplomasisi, Ankara, 2001, s. 148. Kut, ule, Yugoslavya Bunalm ve Trkiyenin Bosna-Hersek ve Makedonya Politikas: 1990-1993, Trk D Politikasnn Analizi, s. 327. Larrabee, Stephan F., Long Memories and Short Fuses: Change and Instability in the Balkans, International Security, K 1990-1991, s. 87, akt., Oral Sander, Trkiyenin D Politikas, Ankara, 2000, s. 197-198. Manisal, Erol, Yugoslavyann Dalmasndan Sonra Balkanlarn Jeoekonomik Yapsnda Meydana Gelen Deiiklikler, Bat-Dou Ulam Projesinin Balkanlarn Geleceine Olan Etkisinin Deerlendirilmesi, Balkanlar ve Trkiyenin Blgeye Ynelik Politikalar Sempozyumu 15-16 Aralk 1998, s. 83. Ourlu, Zahit, Balkanlarda Bar ve Gvenliin Salanmas in birlii Esaslar, Blge lkelerinin Politikalar ve Trkiyenin Balkan Bar Gc Faaliyetlerine Katklarnn Deerlendirilmesi, Balkanlar ve Trkiyenin Blgeye Ynelik Politikalar Sempozyumu, 15-16 Aralk 1998. Ortayl, lber, Balkanlarda Tarihi Miras ve Trkiyenin maj, Balkanlarn Etnik ve Kltrel Yaps ile Bu Yapnn Bugnk Duruma Olan Etkilerinin Deerlendirilmesi, Balkanlar ve Trkiyenin Blgeye Ynelik Politikalar Sempozyumu, stanbul, 1999, s. 17. zgr, Nurcan, Etnik Sorunlarn zmnde Etnik Parti: Hak ve zgrlkler Hareketi 1989-1995, stanbul, 1999. ztrk, Osman Metin, Trk D Politikasnda Balkanlar, (Der. mer E. Ltem ve Birgl Demirta Cokun), Balkan Diplomasisi, Ankara, 2001, s. 2. zkrk, E. Gazi, Balkanlarn Corafi Konumu, Blgenin Jeopolitik, Jeostratejik ve Jeoekonomik zelliklerinin, Blgedeki G ve Rekabet Mcadelelerine Olan Etkileri, Balkanlar ve Trkiyenin Blgeye Ynelik Politikalar Sempozyumu, 1998, s. 13-14. zsoy, Osman, Trkiyenin maj Sorunu, stanbul, 1998. Prins, G., The Four Stroke Cycle in Security StudiesInternational Affairs, S.74-4, 1998, s. 782. Sherr, James, Doomed to Remain a Great Power, Russias Balkan Policy, The World Today, Ocak 1996, s. 8-11. Tzn, Baheli, Trkiyenin Yunanistan Politikas, Trkiyenin Yeni Dnyas: Trk D Politikasnn Deien Dinamikleri, (Der. Alan MakovskySabri Sayar, ev. Hr Gld), stanbul, 2002, s. 187. Trke, Mustafa, Gei Srecinde D Politika ncelikleri: Bulgaristan rnei, (Der. Mustafa Trke-lhan Uzgel), Trkiyenin Komular, Ankara, 2002, s. 198- 200. Uzgel, lhan, 1980-90: Bat Blou Ekseninde Trkiye-Balkanlarla likiler, Trk D Politikas: Kurtulu Savandan Bugne Olgular, Belgeler, Yorumlar (Cilt. II. 1980-2001), (Ed: Baskn Oran), stanbul, 2001, s. 167. Uzgel, lhan, 1990-2001: Kreselleme Ekseninde Trkiye Balkanlarla likiler, Trk D Politikas: Kurtulu Savasndan Bugne Olgular,

620

Belgeler, Yorumlar (Cilt. II. 1980-2001), (Ed: Baskn Oran), stanbul, 2001, s. 485. Uzgel, lhan, Doksanlarda Trkiye in Bir birlii ve Rekabet Alan Olarak Balkanlar, En Uzun On Yl: Trkiyenin Ulusal Gvenlik ve D Politika Gndeminde Doksanl Yllar, (Der. Gencer zcan-ule Kut), Ankara, 2000, s. 394. Yenign, M. Cneyt, Souk Sava Sonrasnda TBMM ve D Politika: Belgeler-Yorumlar, Ankara, 2004.

621

You might also like