Professional Documents
Culture Documents
Resul KESENCELİ
EĞİTİMDE
MEDRESE VE VAKIFLARIN ROLÜ
“Osmanlılar, medrese eğitimi ve dolayısıyla ilim ve bu sahanın adamlarına değer
verdiklerinden, bunların tahsil ve eğitim konusunda karşılaşabilecekleri
her türlü sıkıntıyı ortadan kaldırmaya çalışmışlardı. ”
22 Kasım 2008
I lk dönem Osmanlı ilim hayatı hak-
kında bilgi veren D’Ohsson’a göre
Osmanlı Devleti‘ndeki ilmi faali-
yetler, daha Osman Gazi döneminde başlamıştı.
O, bu konuda şu bilgileri vermektedir: “Osman
Gazi, Söğüt’te yeni imparatorluğun temelini atar-
lir. Gerçekten Kahire’de ihtisasını yapıp mem-
leketine dönen ve orada birçok talebe yetiştiren
Dâvûd-ı Kayserî (öl. H. 751/ M. 1350)’nin şöhre-
tini duyan Orhan Gazi, onu Kayseri’den getirte-
rek İznik’te yaptırtığı medreseye müderris olarak
tayin eder. İznik medresesinin ilk müderrisi olan
ken hazine ve silah ile beraber ilmî ve kültürel faa- Dâvûd-ı Kayserî, Muhyiddîn-i Arabî’nin üvey oğlu
liyetlere hususunda da gayet müteşebbis idi. İlmî Sadreddîn-i Konevî’nin halifelerinden tefsir sahi-
yönden ilerlemeyi ve en azından eski medreseleri bi ve Muhyiddîn-i Arabî’nin “Fusûsu’l-Hikem”
oldukları gibi muhafaza etmeyi arzu ederdi. Veli- adlı eserini şerheden Kemâleddin Abdurrezzâk
ahdı ve oğlu Orhan Gazi, İznik’te devletin kurum- el-Kâşî’nin (öl.1329) halifesi olup yüksek tahsi-
larını yükseltirken orada bir de, bir asrı aşan bir lini Mısır’da yapmıştı. Dâvûd’un halefleri olan
zaman boyunca Osmanlı medreselerinin en yük- Taceddîn el-Kürdî ve Alâeddîn el-Esved de devrin
seği olarak bakılacak olan bir medrese yaptırdı. büyük bilginleri arasında sayılıyorlardı. Bu nokta
Yeni kurulmuş (731/1330) ve kendi ismi ile ad- göz önünde tutulursa İznik Orhaniye Medresesi’ni
landırılmış olan bu medresenin idaresi, Dâvûd-ı yüksek seviyeli eğitim ve öğretim veren bir mües-
Kayserî’ye verildi.” sese olarak kabul etmek gerekir.
23
ne verilmeyen yüz akçe yevmiye verilmeye başlar.
Hâlbuki bundan önce İznik Medresesi müderrisle-
rinin yevmiyesi otuz, Bursa’daki Sultan Medresesi
müderrislerinin ise günde (yevmiye) elli akçe idi.
İlmin İtibarı
24 Kasım 2008
diği softanın, bir üst dereceye başlamasına izin mevkie sahip olan müderrisler, içtimaî hayatta
verirdi. Müderrisin dersi, umuma açıktı. Softa olduğu kadar, siyasî ve ekonomik hayatta da im-
olmaya lüzum yoktu. İsteyen her vatandaş, gelip tiyaz sahibi olmuşlardır. İlmiye sınıfına mensup
dinleyebilirdi. Bu müderrislerin dersleri, bu yüz- olan müderrislerin, hemen bütün ihtiyaçları dev-
den çok kalabalık olurdu; bazan medresede yapı- let, zengin kişiler veya vakıflar tarafından karşı-
lamaz avluya çıkılırdı. Okuyan softaya her türlü lanmıştır. Çok yüksek olan maaşlarıyla müderris-
sosyal güvenlik sağlanmıştı. Bedava yer içer, ya- ler, ilmî çalışma ve ders verme gibi konularda da
tıp kalkardı. Softanın yemeği ve yatacağı yerin- serbest bırakılmışlardır. Yani müderrisler kendi
den başka kitabı, mumu, odunu da sağlanmış- yetişme biçimlerine, mensup bulundukları okul-
tı. Fatih Medresesi’nde softaların yatıp kalkması lara ve talebelerin seviyelerine dikkat ederek iste-
için 300 oda vardı. Her odada 4 veya 5 softa yatıp dikleri kitabları ve dersleri, vakfiyeyi de göz önü-
kalkardı. Gündüz devam eden talebenin de aynı ne almak şartıyla okutmakta serbesttirler.
sayıda olduğu kabul edilirse, yalnız Sahn-ı Semân
Medresesi’nde XVII. asır ortalarında 3000’e ya- Bununla birlikte bu kadar saygıdeğer olan
kın talebenin bulunduğu anlaşılır. Süleymaniye müderrislerin yetişmesi, medreseyi bitirip mü-
Üniversitesi’nin kapasitesi ise daha büyüktü. Fa- derris olması çok kolay değildir. Bir müderris en
tih Üniversitesi (Sahn-ı Seman)’nin her odası için yüksek dereceli okuldan mezun olurken imtiha-
hizmetkar biri vardı. Bu 300 hizmetkâr, temizlik, na tabi tutulduğu gibi, bir süre bekledikten son-
ısıtma gibi işlere bakardı. Müderrisler, softalar- ra, herhangi bir medreseye atanırken de rüştünü
dan ayrı bir salonda yemek yerlerdi. Medresenin ispat etmek zorundadır. Mesela; Sahn-ı Seman
70 kubbeli muazzam bir mutfağı vardı. Mutfak, müderrisliklerinden boşalan bir yer için başvu-
yalnız softalara değil, bütün fakirlere açıktı. Böy- ran iki müderris, ilk önce çeşitli devlet erkânının
le muazzam teşkilatı olanlar yanında, mütevazı, huzurunda sorulan sorulara yazılı olarak cevap
bugünkü ortaokul seviyesindeki medreseler de vermişler, bu cevaplar incelendikten sonra tekrar
pek çoktu. Tarikatlardaki mürşid-mürid gelene- kendilerine gösterilmiş ve bunu müteakip de ara-
ği, ulemây-ı rüsûmu yetiştiren medrese öğreni- larında münazara yapıldıktan sonra kazanan kişi
minde de vardı. Hoca-talebe münasebetleri, bu- ehil olduğunu ispatlayıp müderris olabilmiştir.
günkü gibi değildi. Hoca, talebesine her bildiğini Vakfiyelerde müderrislerin bu işe liyakatli, kapa-
verebilmek için çok büyük gayret gösterir ve ye- siteli ve bilgili olmalarına dair olan şartlar olduk-
tiştirdiği talebe ile iftihar ederdi. ça sık geçmektedir. Bununla beraber mezun olan
bir müderris, ilk kademedeki medreseden başla-
Müderrisler yarak ancak bu şekilde terfi edebilirdi.
25
kıf mallarını teşkil etmek- lara göre yürütülmesi ge-
tedir. Medresenin bütün rektiğini gösteren şartlara
ihtiyaçlarını (müderris- göre, yani vakfiyelere göre
ten talebeye ve talebeden yönetilirler. Bu belgede
temizlikçisinin masrafı- vâkıf, medreseyi ne için
na kadar her türlü harca- kurduğunu anlatır, hangi
mayı) karşılamayı vakıflar gelirleri tahsis ettiğini be-
üstlenmişlerdir. Eğitim işi- lirtir ve zamana göre han-
nin ehemmiyetine binâen, gi derslerin okutulması
eğitim öğretimin verim- Kasimiye Medresesi gerektiğini yazar. Vakfiye-
li bir şekilde yapılabilmesi deki (zamana ve topluma
için medrese elemanlarının bütün istekleri karşı- göre değişebilen) şartlar istikametinde medrese;
lanmaya çalışılmıştır. Evliya Çelebi’nin ifadesiy- vakfın ”Mütevelli”si tarafından idare edilir. Ba-
le “her softanın yemeği ve yatağı ücretsiz olduk- zan tek kişi de olabilirse de, çoğunlukla bir çeşit
tan başka odunu ve mumu da ücretsizdir; her oda Yönetim Kurulu niteliğindeki bir heyet olan Mü-
için ayrı bir hizmetkâr vardır.” Talebelere vakıf tevelli, medresede eğitimin lâyıkıyla yapılıp ya-
gelirinin günde belirli bir miktar harçlık ayrılmış- pılmadığı, ihtiyaçların tesbiti gibi mevzularda
tır ve vakıflar çok zengin niteliktedirler. vazifelidirler. Müderrislerin de bu kurulda yer al-
ması, talebe müderris arasındaki yardımlaşma ve
Müderrisler için de aynı durum geçerlidir; on- iletişimi sağlarken, çeşitli konularda idare ile ilgi-
ların maaşları da zamanın toplum yapısına göre li meselelerin çıkmasına de mânî olunmuştur.
en yüksek ücretleri yine vakıf gelirinden karşı-
lanmıştır. Ayrıca yardımcıları, lojmanları, hiz- Hukukî Durum: Medreseler; ders seçimi,
metçileri ve kendilerine ait odaları vardır. Bu du- metodoloji, zaman ayarlaması ve kitapların tes-
rumda hem talebeler, hem müderrisler hem de biti gibi, konularda (vakfiyedeki kurallara uymak
başka yerlerden gelen âlimler buralarda kalabil- şartı, ancak zamanın ve ihtiyaçların durumuna
diği için, bir yandan müderris talebe arasında- göre şekillenmek koşuluyla) serbest bırakılmış-
ki iletişim güçlenirken, diğer taraftan da misa- lardır. Medresenin ekonomik bakımdan kendi-
fir âlimlerden de istifade etme imkanı doğmakta sine yetmesi bu durumu, yani serbestliği daha da
idi. Her türlü ihtiyacın karşılanması konusunda kuvvetlendirmiştir. Böylece medresenin büyü-
vakfiyelerde bilhassa mevzu üzerinde durulmuş- mesi ve gelişmesi, ilişki içinde bulunduğu unsur-
tur. Eğitim konusunda çok çeşitli vakıfların var- larla (talebe, müderris, idare, halk, sosyokültürel
lığına şâhid olmaktayız. Öyle ki, bazı vakfiyeler- hayat vs.) âzamî birlik ve bütünlük içinde hareket
de vakfın ya da birkaç vakfın bütün gelirlerinin etmesinde oldukça faydalı olmuştur. Ayrıca bir
bazen de mesela bir köy ya da beldenin gelirle- eğitim müessesesi olarak medreselere, hem dev-
rinin hepsinin sadece bir medreseye tahsis edil- let hem de halk tarafından ihtimam gösterilmesi,
diğine sık rastlanmaktadır. Bazı vakfiyelerde vak- bu müesseselerin fikrî hayatta, ilmîlik, sosyal ve
fın gelirlerinin tamamının sadece medreselerdeki kültürel yaşantıda olduğu kadar siyasî ve iktisadî
talebelerin yazın soğuk su ihtiyacını karşılamaya alanlarda da ağırlığını koymasını ve söz sahibi ol-
tahsis edildiğini, bir takım vakıfların da yaz ayla- masını sağlamıştır.
rında talebelerin mesire yerlerine götürülerek te-
miz hava almaları için kurulduğu görülmektedir.
Bibliyografya
A. Çangaoğlu, “Osmanlı Medresesine Eğitim Açısından Umumi Bir Bakış”,
İdarî Durum: Medreseler; medreseyi yaptı- Yeni Ümit Dergisi, Sayı: 35, Ocak-Şubat-Mart 1997.
- Evliya Çelebi, Seyahatname,Yapı Kredi Kültür Sanat Yayınları, . 2008.
ran kişi ya da kişilerin (Vâkıf) düzenledikleri ve
İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinde İlmiye Teşkilatı,Türk Tarih Kurumu Yay., c.I, 1988;
bugünkü anlamda bir iç tüzük mahiyetinde olan, İslam Ansiklopedisi, “Vakıf Maddesi”, c. XXIII s.153-172. Millî Eğitim Bakanlığı Yay.
İstanbul 1982.
bir müessesenin nasıl çalışması ve hangi kural- M. Fuat Köprülü, Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu, Akçağ Yay., Ankara 2006.
26 Kasım 2008