You are on page 1of 16

LAHYAT SOSYOLOJS: BR SOSYAL DEM DNAM OLARAK LAHYAT SORUNU Yasin Aktay yaktay@yahoo.

com Bu yazda bir sosyal deiim sorunu olarak ilahiyatn sosyologlar, ilahiyatlar ve siyasetileri ilgilendiren boyutlar ayr ayr ele alnmakta, btn cevaplardan ilahiyat alanna ilikin bir bilgi sosyolojisi rnei ortaya konulmaktadr. Sosyologlar asndan ilahiyat alanyla ilgili bir sorun, lahiyatn bir aratrma nesnesi olarak kurulmasyla ilgili epistemolojik zorlukla alakaldr. Dier sorun sosyolojiye din ve deiimin ilikisine dair Marksist paradigmann sosyolojideki arldr. lahiyatlar asndansa en nemli sorunlardan biri, ilahiyatn srekli bir deiim basks altnda olmasdr. lahiyatn tabi olduu dinsel jargon ile ilahiyatlardan beklenen ilahiyat mhendislii arasndaki gerilim byk lde bu basknn sonucudur. Ama bu gerilimin daha karmak bileenleri de vardr. lahiyatn siyasi adan deerlendirilmesi de gerekiyor. lahiyatn mevcut durumunun belli siyasal srelerin bir sonucu olmasndan dolay ilahiyatn kendi durumu hakknda bir teemml gelitirmek asndan, gl bir siyaset felsefesiyle tamamlanmas gereine iaret edilmektedir. Anahtar Kavramlar: lahiyat Sosyolojisi, Toplumsal Deiim, lahiyat Mhendislii, Siyasal ilahiyat, lahiyat fakltesi. lahiyat toplumsal deiimle ilikilendirdiimizde, birden bire bir sorunlar yumayla kar karya kalmamzn sebebi nedir? Byle bir ilikilendirme neden sorun olsun? Bir sorun oluyorsa, bu, kimin sorunudur? Tabii ki her eyden nce metafizik bir sabiteler alannn bilimi olduu varsaylan ilahiyatn, deiim gibi bir araz ile ilikilendirilmesi ilk anda bu sorun hakknda bir sr ipucu verebilir. Burada ncelikle bu sorunun kimleri ilgilendirdiini ksaca gzden geirelim: lahiyatn bir sosyal deiim dinamii olarak dnlmesinin, bir, sosyologlar ilgilendiren taraf vardr, nk toplumsal deiimin dinamikleri her zaman sosyolojide zel bir ilginin konusu olmutur. Sosyolojik erevede konunun, toplumsal eylemin mahiyeti, deiik ilahiyat anlaylar veya insan tasavvurlar ile eylem biimleri arasndaki mnasebetle ilikisi vardr. kincisi ilahiyatlar ilgilendiren taraf vardr: lahiyat bir disiplin olarak, ilahiyatlar da bu disiplinden geimlerini kazanmakta olan meslek adamlar olarak, modernleme tarihimiz boyunca, geri kalmlmzn faturalarnn muhatab olmu ve bu nedenle srekli gelimeye veya tarihsel artlara uyumlu bir ilahiyat anlay gelitirme basks altnda tutulmulardr. Burada lahiyaty srekli olarak zorlam olan bir sorun, ilahiyat anlay gelitirmek konusunda kendisini sadk olmakla ykml hissettii dinsel ve metinsel ereve bakmndan ne kadar inisiyatife sahip olduudur. Dier bir sorun, kendisinden szm ona tarihsel artlarn bekledii sorumluluklar yerine getirdii taktirde kanlmaz olarak karlaaca meruiyet sorunudur. Son olarak, ilahiyatn bir de deiimi bir program olarak tasarlayan, toplumsal deiimi hedefleyen siyasetileri ilgilendiren taraf vardr. Doallkla bu alanlarn
1

her biri kendi bilgi-oluturucu istemleri asndan meseleye bakarlar. Bu istemler asndan bilginin genel birikimsel oluumu bakmndan birbirleriyle bir ibirlii var olsa da, bu bilginin nasl ekillenecei konusunda aralarnda yer yer bir rekabet ve gerilim olduu aktr. Birinin anlamaya alt yerde, dieri aklamaya alacak, bir dieri de iktidar ilikileri araclyla ortaya kan bilgiyi arasallatracaktr. Bu arada bir de tabiri caizse bir ilahiyat sosyolojisi iin de bu ilgilerin her birisi de ilgiye deerdir. Bir meslek olarak ilahiyat Trkiyede hangi etkiler altnda ekillenmektedir? lahiyatlarn meslekleriyle ilgileri, toplumla ilgileri ve rettikleri bilgiyle olan ilikileri nelerdir? Siyasetinin bu meslekle ve bu meslein insanlaryla ilikisi nedir? Sanrm iyi bir ilahiyat bilincinin oluabilmesi, veya Anthony Giddensn formle ettii anlamda (Giddens, 1996), z-dnmselliinin derinlemesi ilahiyatn bir ekilde ve bu balamlarda kendine bakmay nemsemesiyle ok ilikili olacaktr. imdi yukarda zikrettiimiz balamlarda ilahiyatn bir toplumsal deiim sorunu olarak deiik ilgiler bakmndan nasl ekillendiine bakalm: Sosyolojik bir Sorun Olarak Toplumsal Deiim ve lahiyat lahiyatn bir sosyal deiim dinamii olarak ele alnmasna kar Marksist ve materyalist bir bak asnn belirleyici olduu bir tepki var olagelmitir. nk ilke olarak ekonomik veya daha genel anlamda maddi dnyann bir trevi olmaktan baka bir anlam olmayan din ve ilahiyat anlaylarna sosyal deiim konusunda belirleyici bir rol atfetmeye kar, organize bir tepki olmutur. Maddi ve ekonomik dnyann belirledii altyapnn styaps olan din ve zihniyet dnyasnn ortaya koyduu btn performans, btn yenilikler, btn orijinallikler, maddi dnyann kendi tarihi asndan okunmaya daha uygundur. Belli bir ilahiyat yorumunda veya tasavvurunda bir sosyal deiim dinamii ihtimali grmek sosyolojinin bu kitabna pek uymaz. Buna karlk sosyolojide Max Weberin mehur Protestan Ahlak ile Kapitalizmin Ruhu arasnda kuruduu iliki, hem sosyolojide kendisinden sonra konuya yaklamda nemli bir alternatif yol haritas oluturmutur, hem de belli din veya zihniyet dnyalar ile dorudan sosyolojik ilikiler kurmann kaplarn aralamtr. Geri Weberin bu tezi Marksist veya materyalistlerin btn toplumsal deiim dinamiini ekonomik faktrlere balamasna karlk kendisinin tam aksine dine baladna dair yersiz bir hret kazanmtr. Oysa Weberin, en azndan bu tezin lafzi anlam erevesinde, btn yapt, toplumsal eylemin sadece bir faktrle anlalamayacan ve belli toplumsal hadiselerin gzle grlebilen veya gzle grlemeyen bir sr etkenin bir araya gelmesiyle ortaya ktn gstermeye almaktan ibarettir. Yapmaya alt bir ey daha, bir toplumsal olay teorilerimizden yola karak anlamaya altmzda gerein byk bir ounluunu skalayacamza dair pozitivist gelenekten gelen sosyal bilimcilere, bilhassa da Marksistlere, bir uyarda bulunmak. Yani bir sosyal olguyu aklarken o olaya karan sosyal aktrlerin kendi eylemleri hakknda ne dndklerini anlamaya almadan, elimizdeki teorilerden yola karak anlamaya altmzda olayn byk ounluunu skalarz, anlamam oluruz. Gerekten de bugn sosyal bilimcilerin nemli bir ksmnn ortaya koyduu rnlerin ouna bu uyar eliinde baklacak olursa, yani sosyal eylemcinin kendi eylemi hakknda ne
2

dnd kaale alnacak olursa, sosyal olgularla ilgili bir ok teorinin ne kadar zorlama olduu grlebilir. Oysa sosyal bilimcilerin nemli bir ksm teoriyi olguya nceledikleri ve sosyal aktrn kendi eylemi hakkndaki fikrini nemsemedikleri srece, belli bir sosyal olgunun gerek dinamikleri hakknda esasl bir fikre de sahip olamazlar. Weberin daha genel sosyal eylem teorisinin nemli bir argman, bylece, aklamac sosyolojik ynteme kar anlamac sosyolojiyi konumlandrr. Weber btn boyutlar itibariyle ekonomik bir olgu saylmaya daha msait olan kapitalizmin oluumunda rol alan aktrlerin zihniyet dnyalarna dikkat ekerek, Protestanln, bilinenin aksine, kapitalizmin bir rn deilse bile onu oluturan bir ey olduunu da sylemi olmad. Aslnda o sadece sosyal bilimlerde zihniyet dnyalaryla belli sosyal olgular arasnda birbirlerini eken (elective affinity) bir eyler olduunu sylemekle yetindi (Turner, 1997: 17 vd). Yalnzca bu bile Weberin sosyal olgularla zihniyet dnyalar arasndaki ilikiler balamnda idealist bir yaklama sahip biri olarak okunmasna yol amtr. Oysa Weberin idealist yorumunun pek doru olmadna dair yorumlar ne kadar gerekelendirilebilirse de, bu tez, slam dnyasnn Avrupann kat etmi olduu gelime yolunu niin kat edememi olduu sorusu yinelendike bir dizi oryantalist aklamay harekete geiren bir damar da beslemeye devam etmitir. Genellikle zihniyet dnyalarnn toplumsal gelime dinamii olarak okunmasna ok scak bakan Mslmanlar, Weberin bu tezine scak bakarken, bu tezin sonuna kadar iletilmesinin genellikle oryantalist sonulara varmasn pek hesaba katmazlar. Zira zihniyet dnyalar ile toplumsal olgular arasnda kurulabilecek her trl iliki tabii ki bu sonucu gerektirmez Ancak, Weberin tesis ettii ve sosyolojik literatrde bir teaml oluturmaya yetecek kadar alkanlklar yaratan bu iliki kurma yolu, slam dnyasnn geriliini de dorudan slam dininin gelimeye ket vurucu olmas, insanlar gelimeye motive eden unsurlardan yoksun olmas ve dolaysyla toplumsal gelimeye uyumlu olmamasna balar. Bu itibarla, Weberci bir ereveye sadk kalarak zihniyet dnyalar zerinde odaklanmann bir sonucu maddi gerekliin nemini azmsamak ise, dier bir dolayl sonucu da Protestanln veya kapitalizmin doduu artlarda geerli olan zihniyet rntlerini terfi ettirmek, buna karlk, baka toplumlarn benzer bir gelime kaydedememesinin sebebi olarak da yine kendi dnyalarndaki zihniyetlerin gelimeye uyumsuzluunu kabul etmek anlamna gelmitir. Bu da iselletirilmi oryantalizm dediimiz bir bak asn btn sonularyla yklenmeye gtrr. Nitekim ana stratejisini ada uygarlk seviyesine ulamak olarak ortaya koymu olan Cumhuriyetin, dinle ilgili politikalarna da aa yukar benzer bir kabul yn vermitir. Bu kabul Osmanlnn son zamanlarnda yle formle ediliyordu: Esas itibariyle slam terakkiye mani deildir, aksine Hristiyanlk terakkiye mani olmaya daha msait zellikler tamaktadr. O yzden slam dnyasnn geri kalmasnn en nemli sebebi slamdan uzaklamas olmutur. Oysa Avrupallarn ilerlemesinin en nemli sebebi onlarn Hristiyanlktan uzaklamalar olmutur. Avrupallarn ve daha sonra bizzat baz Mslmanlarn slam dnyasna oryantalist bakn tam aksini temsil eden bu forml, en azndan siyasi bakmdan Cumhuriyetin kurulmasyla birlikte yenilgiye uram olacaktr.
3

Cumhuriyetin ilk yllarndan itibaren balayan din reformu giriimlerinin altnda da slamn ilerlemeye uyumlu bir srmnn ortaya konulmas arayndan baka bir ey var olmamtr. ou kez zannedildii gibi, bu abalarn temel niyeti hibir ekilde slama topyekn bir sava amak olmamtr, aksine bizzat dinin toplumsal deimeyi salama ynndeki potansiyeline dair derin bir iman vardr. Zaten inklap bir program uygulamaya alan bir yaklamn dinin bu arasal ilevselliini gzden karmas sz konusu olamazd. Protestan ahlak tezleri, Avrupada ve Amerikada sanayilemeyle birlikte yaanan ekonomik ve maddi gelimenin zihinsel arka planna dikkat ekti. Burada zellikle Protestan ahlakyla ilgili temalarda, hem Protestanln ok almay ve dnya nimetlerinden az yararlanmay ngren priten ahlakna, hem de Aydnlanmann zenle iledii zne dncesinin yine Protestan bir sorumluluk ahlakyla birleerek kendi kaderini tayin etmeye ynelik sistematik ve yaylgan davran kodlarn retmesine bir vurgu vardr. Modernliin znde kendi eylemlerinin sorumlusu, yaratcs, kendine yeter, egemen zne dncesi var ve bu dncenin tpk kapitalizmin bulutuu gibi, en iyi, Protestanlkla buluarak kendi etkinliini icra etmitir. Tabi burada da genellikle yzleilmeyen, cevab atlanan soru, Bat kapitalizminin sadece Protestan olan blgelerde meydana gelmi olmad, ayn zamanda Katolik olan toplumlarda da ok yaylm olduudur. Bu soruyla balantl baka bir gerek, insan eylemiyle veya zne teorisiyle ilgili olarak Protestanla bir eit Mutezililik atfetmenin yaygnlna ramen aslnda Martin Lutherin ortaya koyduu metinlerde kaderci vurgunun, Tanrnn mutlak iradesinin ve onun karsnda insann srekli evrilip evrilen bir kul olmasnn daha arlkl olduudur. Ayrca bugn Avrupada meydana gelmi olan deiimin ilikili olduu sylenen deerlerle Protestanln daha uyumlu olduu dncesi de olduka abartldr. Protestanla gelinceye kadar kapitalizmin ortaya kmasn salayan deerlerle uyumlu ve Avrupada etkili olan bir ok baka din ve mezhep vardr. Nitekim baz sosyologlar, son iki yzyln en nemli sosyal deiim hadisesi olarak kapitalizmin ortaya kmasnda Protestanln abartlm rolne kar Hollandadaki Katolik arlkl nfusun, Yahudilerin finans kapitaldeki aktif ve etkin faaliyetlerinin kapitalist teebbslerdeki arln ortaya koyarken, baka bazlar da kapitalizmin ortaya kmasnn zihinsel arkaplanyla ilgili olarak dinsel olmayan aklamalar gelitirmeye almlardr (Tawney, 1926; Sombart, 1962; 1982). rnein valyelerin aka dknlkleri, yaadklar aklarda, sevgililerine yetitirmek zorunda olduklar hediyeler ve bu sevgililerine uygun bir hayat sunmak iin yartklar lks tketimin de zihniyete dayal bir davran biimi olduu ve bu zihniyetin kapitalizmin oluumunda Protestanla atfedilenden daha fazla rol oynad vurgulanmtr. nk bu tketime ulaabilmek iin ok fazla kazanmak gerekiyordu (Sombart, 1967; Aktay, 1999: 120 vd.). Burada ilahiyat Allah hakkndaki, Allahn nasl bir varlk olduuyla ilgili tasavvurlar kapsarken, bir yandan da mutlak teki olarak Allahn karsnda insann nasl kurulduuyla ilgili dnceleri de kapsar. Bu itibarla Allah ve insan hakkndaki tasavvurlarn, zihniyet kalplarnn insan eylemine dorudan etkisinin olmamas dnlemez. Yani Allahla ilgili her trl dncenin insan da ina eden bir taraf olduuna artk pek kimse itiraz etmiyordur. nsan tanmladnzda onun karsnda Genellikle teolojiye kar antropolojiyi veya Tanry bilmeye kar insan bilmeyi daha iyi bir ilahiyat adna neren yaklamlarn iine dtkleri
4

naiflie deinmenin yeridir (Hanefi, 1978). Tanry iyi bilmenin mutlak koulu zaten insan daha iyi bilmektir. O yzden tanr bilgisini, yeter ki bir bilimsel disiplinin nesnelci-metafizik kurallaryla mukayyet olmasn, insann bilgisine kart olarak dnmek iin ancak dalist bir gerilim hattna yakalanm olmak gerekiyor. Dorusu insana yeterince deer verilmedii dnlmyorsa, kendisinden esirgenen deerin Tanrya tahsis edilmi olmasndan kaynaklandn sylemek zordur. nsana zulmeden dorudan Allaha zulmetmi oluyor. En byk zulm olan Allaha ortak komann dorudan sonucu insann kendisine zulmdr. Belki de byle olduu iin en byk zulm saylmtr. Allah; Allah tanmladnzda ise onun karsnda insan da tanmlam oluyorsunuz. Pratikte her iki bilginin insan eylemini dorudan etkilediini syleyebiliriz. Her trl dnce veya her trl faktrn insan eylemine kendince etki edebileceini hesaba katmak zorundaysak, bir ilahiyat tasavvurunun etkisini hi gz ard edemeyiz. rnein, Allahn mutlak iradenin tamamna sahip olduunu dnmenin kanlmaz sonucu, insann eylem tanm, eylemdeki sorumluluu ve kapasitesi hakknda daha teslimiyeti veya kaderci bir davrana yneltmesidir. Kaderci bir anlay insan, kendi kaderini deitirme noktasnda ok daha pasif ve mtevekkil bir pratie istidatl klar. Ancak, unu da sylemek gerekir ki, belli ilahiyat anlaylaryla toplumsal deiimin u veya bu ekilde olmas arasndaki iliki, zannedildii kadar ak ve yn kolay tayin edilebilir bir iliki deildir. rnein bugn Hristiyan Evangelik akmlarnn sa Mesihin dnyaya yeniden geleceine dair kaderci beklentileri yllarca insanlar kaderin kendiliinden akna tevekkl etmek gibi bir tarza yneltmiken (Hunt, 1999: 93 vd), bugn Tanrnn vaat ettii bu kaderin gereklemesi konusunda insann inisiyatifini ve mdahalesini igzar bir tarzda devreye sokan bir eylemsellie yneltmi bulunuyor Grace Halsellin arpc isimlendirmesiyle Tanry Kyamete Zorlamak (Hallsell, 2002) eklinde tezahr eden bu eylem biimi, bazen kaderci bir zihniyetin insan iradesini ne kadar aktive edebileceini ok iyi rnekliyor. Tabi bu durumun sosyal bilimlerde ok iyi bilinen bir ifade biimi daha vardr: kendi kendini dorulayan kehanet. Tahmin ettiiniz bir olayn srf sizin tahmin etmenizden dolay gerekleme yoluna girmesi; grdnz bir ryann tam da yorumladnz tarzda gereklemesi korktuunuzun bana gelmesi vs. Tabi benzer bir inancn slam kltr ierisinde hem Snniler arasnda hem de iiler arasnda da mevcut olduunu biliyoruz. Yani Mehdinin geliiyle ilgili hikayelere her iki taraf inanrken, bu bazlarnn sosyal eylemlerinde, toplumsal deiim istikametlerinde neredeyse hibir rol oynamazken, dier bazlarna amzda devrim yaptrm olduunu biliyoruz. Bu arada belli ilahiyat anlaylarnn toplumsal gerilikle ilikilendirilmesinin retrospektif bir okuma biimiyle ilgisi olduunu da syleyebiliriz. Sonuta kazananlarn hanesinde var olan her eyi geriye dnk olumlamak gibi bir sre iliyor. Bugn asrlarca srm olan bir medeniyetler atmasnn sonucunda kazanan taraf slam dnyas olmu olsayd, muhtemelen sosyal bilimler imdi Protestanlk yerine Eari veya Maturidi ahlak ile toplumsal kalknma arasndaki ilikileri irdeliyor olacakt. Nitekim, slam dnyasnn Hristiyan Ortaandaki ykseliine Hristiyan ilahiyat, bugn sosyal bilimlere hakim olan mantn aynsyla
5

yaklamakta ve nasl olup da bu kadar sapk bir dinin, bidati bir putperestliin bu kadar mreffeh, bu kadar zengin, bu kadar kalknm bir medeniyet gelitirmi olabildiini hayretle soruyordu. Bryan S. Turner, bu dnemde Hristiyan ilahiyatlar tarafndan bu minvalde ortaya konulmu olan son derece apolojist bir literatre dikkat ekiyor. stelik bu literatrn bir yan, slam medeniyetinin o gnk performansn Mslmanlarn iddet, ehvete dknlk ve hileye bavurmalarnn rn (Turner, 1997: 243) olarak deerlendirirken, Maxime Rodinsonun Cemil Meri evirisiyle Trkiyede yaynlanan kitabnn balnda da ifade edildii gibi olduka byleyici buluyordu (Rodinson, [Baty Byleyen slam], 1985). imdiye kadar, sosyolojik olarak Protestanln bugnk uygarln geliimindeki etkisinin abartl olduunu sylemek iin bir ok gerekemiz olduunu sylemenin her iki yolunu denedik. zetlemek ve yeniden ifade etmek gerekirse: Birincisi, Protestanln kendisine atfedilen ve kapitalizmin geliimiyle uyumlu zelliklerinin herhangi bir dinde rahatlkla bulunabilen zellikler olduunu, ancak bir dinin bunlardan ibaret olmadn gstermeye alabiliriz. Hem Yahudilik hem de slamiyetin kapitalizmin oluumuyla uyumlu klnabilecek bir dizi yorumu yaplabilir ve pratikte de yaplmaktadr. Bu yorumlar deiik eletirilere de konu olsa, pratikte belli bir etkide bulunmakta, belli sosyal eylemlerin iin doldurmakta veya bu tr eylemleri vaftiz etmekte, kutsamakta veya kendine mal edebilmektedir. kinci bir yol da Protestanln aslnda modernlemenin temel felsefeleriyle hi de uyumlu olmayan bir dizi teolojik zelliinin bu ilikilendirmede gereinden fazla azmsanm olduunu ortaya koymaktr. rnein bir Protestan vaazn dinlediinizde, slamn en irrasyonel saylan, en bidati hurafeci saylan bir yorumundan daha irrasyonel bir sylemle kar karya kalabilirsiniz. Hristiyan ilahiyatnn bugn modernlemi dnyann hakim dini olmasna karlk, irrasyonalitesinin alp ban gitmesi, mitolojik sylemlerinin btn bir kltr kaplamamas karsnda hi de frene basm bir grnt vermediini rahatlkla grebiliriz. nl Hristiyan ilahiyat hermentikisi Rudolf Bultmannn Kutsal Kitaplar mitolojilerden arndrma projesinin Katolik kilisesi ierisinde nasl bir infiale neden olmu olduunu hatrlayabiliriz. Bultman byle bir araya ynelten sre, modernleme etkisine maruz kalm dinin her eye ramen modernlemenin en kesif biimde etkisini srdrd bir ortamda dinin irrasyonel ve mitolojik boyutlarnn nasl dokunulmaz braklm olabildiini gsteriyor. Yani zannedildiinin aksine, d dnyada yaanmakta olan ve dnyann altn stne getirmi olan modernlemenin bu dinin kenarndan bile gememi olabildii izlenimi doabiliyor. Byle bir ortamda Bultmann byk bir grltyle giritii bylesi bir aba bile Kilisenin youn tepkisine neden oluyor ve Bultman entelektel derinlii veya orijinal fikirleriyle fazla bir taraftar bulamadan marjinal biri olarak kalabiliyor. Bultmann fikirlerinin kendisi bir Protestan olduu halde Katolik kilisesi ierisinde daha fazla infial bulmu olmasna bakmayalm. Benzer irrasyonel eilimler bugnn Protestan mezheplerinin iinde ok daha hzl sergilenmektedir. Evangelist kiliselerin vaazlarnn yaynland TV programlarna bakmak yeterlidir. Veya Hristiyanlar arasnda, en modern Holywood
6

filmlerinde bile olumlanarak konu edilen koruyucu melek dncesinin hangi modern anlayla uyutuunu sormak gerek. rnein u paragraftaki anlayn bu tr bir kaderciliin en hafif ifadelerinden biri olduunu dnelim: Koruyucu melek gibi bir iyi ruha sahip olmak anlamna gelen eudaimonia (genellikle mutluluk olarak evrilir) hayat boyu size elik eder, sizi talihin daha insafsz devranlarndan korur. Ahmak, irkin, fakir veya miza olarak sevilmez biri veya hepsine bir defada sahip olacak ekilde domamak ve hayat srdke iyi anslar yaamak iin iyi bir talihe sahip olmak lazmdr (Caputo, 2001: dipnot 9). Oysa slam ilahiyat ierisinde bu tartmaya tekabl edebilecek bir ok tartmann ne kadar erken bir zamanda yaplm olduunu hatrlamakta fayda vardr. Sonuta, kalknma ile belli ilahiyat tasavvurlar arasnda bir iliki var olduu kesinlikle inkar edilemez olduu halde bu ilikinin yn ve tr zannedildiinden ok daha karmaktr. Nesnel bir bak asyla neredeyse karar verilemez seviyedeki bu karmakl giderme yolundaki deerlendirmelerin ou ideolojik olmaktadr. Protestan Ahlak ile Kapitalizmin Ruhu arasnda kurulan da dahil olmak zere, bu iliki kurma biimlerinin oryantalist veya tam tersi oksidentalist bir ykten kurtulmad srece bir fayda getirmeyeceini sylemek lazmdr. lahiyatn znesi veya lahiyat Mhendislii Sorunun ilahiyat veya ilahiyaty ilgilendiren tarafna gelince. Yukarda da deindiimiz gibi, toplumsal deiim ile ilahiyat arasnda kurulan her trl ilikinin potansiyel olarak veya zmnen tad ithamlar, ilahiyat zerinde bir kasvet oluturmaktadr. Dorusu, belli ilahiyat tasavvurlarnn belli toplumsal gelimeler zerinde belirli bir etkisi olduu doruysa da, bu etkinin nceden kestirilerek, yaanan gereklie bir ilahiyat katksn hesaplayarak, istenen sonucu dourmak zere bir ilahiyat perspektifi gelitirmeye almak bambaka bir eydir. Geri din alan, ounlukla siyasetilerin veya belli siyasi sylemlerin talepleriyle her zaman bu trden ilahiyat mhendislii giriimlerine konu olmutur. Ancak bu esnada lahiyat alannn bu kadar aleni bir mhendislik mdahalesine ak olup olmad her zaman ciddi bir sorun olarak karda bir yerde durmutur. zellikle aleni diyorum, nk ilahiyat sylemlerinin tarihsel bir kurala tabi olduunu, salt kendi tarihleri iindeki dalgalanmalarna bakarak syleyebiliriz. Ancak, burada bir szc daha yine zellikle seiyorum: o da ilahiyatn sylemsel niteliini. Bu da tarihsel ve toplumsal erevede dolaan ve znesi olmayan bir konuma durumuna tekabl eden bir eydir. Yani lahiyat, yani Allah hakkndaki tasavvurlar, insanlarn kolaylkla uhdesinde olan malzemeler deildir. nsanlar bu tr tasavvurlarn etkisi altndadr, onlar istedikleri zaman istedikleri modele uyduramazlar, istedikleri zaman bir kenara asamazlar. Trkiyede lahiyat Fakltelerinin 1949 ylnda tekrar kurulmaya karar verilmesine yol aan meclis grmelerinin bir yerinde kurulacak olan Fakltenin Cumhuriyetin yeni yeni yerlemekte olan idealleriyle uyum sorunu sorgulanmaktadr ve ancak din bilimi eklindeki
7

bir ilahiyat fakltesine izin verileceine dair fikirler telaffuz edilmektedir (Aktay, 1993). Burada lahiyat mensubuna bir eit ilahiyat sosyologluu rol tannyordu. Yani, belli bir dine inanmak zorunda olmayan, insanlarn inanlarnn tarihi, psikolojisi ve sosyolojisiyle belli bir nesnel mesafeden yaklaan bir bilim adam rolyd bu. smail Hakk Baltacolunun Mecliste (TBMM Tutanak Dergisi: Dnem VIII, cilt 20: 277-284) hararetle savunduu bu rol, ayn zamanda Cumhuriyet ilkelerinin o gnlerde geerli olan yorumu asndan teklif edilen bu kurumun meruiyetini de salayan bir aklamayd, ama her zaman lahiyat eitiminin nemli bir damarn tekil etmitir. Burada Allah hakkndaki tasavvurlar irdeleyen bir ilahiyatnn kendisiyle Allah arasndaki ilikiye ne lde hakim olduu sorusu son derece nemlidir. Bu lde nemli bir sorun daha Caputonun da ok gzel anlatt gibi Allah hakkndaki tasavvuruna nispeten daha fazla mdahil olabilen ilahiyat veya filozofun Allah ile bilfiil Allahla karlaan bir mminin Allah arasndaki farktr: Allah, ncelikle felsefi ve teolojik speklasyonun konusu deil, aksine bir cemaatin, Allahn gndelik hayatlarnn yapsna doumlar ve lmlerine, neelerine ve kederlerine nasl girmi olduunu ifade etmenin tarihsel bir anlatmdr. Onun ncelikli anlam, herhangi bir felsefi eserden ziyade bir selamlama (Allah sizinle olsun) veya dua (Ey Allahm) gibi ifadelerde bulunur. Tanrnn ad bu tr cemaatler varolduka serpilip geliir (Caputo, 2001: dipnot 5). Tabii ki bu farka ok daha nce felsefe dnyasndan Heideggerin, slam dnyasndan da Seyyid Kutubun, inancn, Allah tecrbesinin sahihlii (otantiklii balamnda deinmi olduunu biliyoruz.. lahiyatlarn Trk toplumunun yaanmakta olan geleneksel inan yapsyla olan balarn sorgulayan Necdet Suba da bugnn ilahiyat bilimlerinin verileriyle gndelik dindarlk tecrbeleri arasndaki kopuklua dikkat ekerek soruyor: lahiyatlarmz sahiden ilahiyat mdrlar? (Suba, 2003: 157-8). Belli ki Subann sorgulamasna yn veren kayg yukardakilerin ayns: ilahiyat tecrbesindeki veya Allahla ilgili ilimdeki otantisite (sahihlik). lahiyatn sylemsel nitelii onun ou kez bize verilmi bir ey olduunu sylemek anlamna gelir. Yani biz nasl bir Allaha ihtiya duyduumuz sorunuyla boumadan nce belli bir Allah inancnn etkisi altndayzdr zaten. Tabii burada Allah inancyla, ona elik eden btn yan etkileri de, yani insan anlay (ki her insan felsefesi tersinden bir ilahiyattr), kader anlay, tarih anlay v.s., kast ediyoruz. Btn bu konularn bizim uhdemizde olmaktan ziyade bizim onlarn uhdesinde olduumuz gerei her zaman daha baskn bir durumdur. Bununla birlikte Allah hakkndaki tasavvurlar hi deimez deildir. Ama onlarn da deimesi ya tarihsel kurallara, yani sylemsel bir dzene tabidir, veya belli dnemlerde bu tasavvurlara yine ayn cinsten tecrbelerle uygulanan ok etkilerle deiirler. rnein dini bir tecrbe ile ilahiyat tasavvurunu oluturmu olan kitlelere, felsefi mlahazalarla veya rasyonel deerlendirmelerle ulamak imkansz deilse bile, bu kolayca kitlesel deiim salayacak bir etkiye sahip olamaz. Dinin teolojik muhtevasnn deiimi yine dini bir etkiyle mmkn olabiliyor. Bu muhtevayla ilgili olarak vurgulanmas gereken iki nemli nokta vardr: Birincisi, rnein, slamn veya ondan nceki byk dinlerin davetlerini hepsinin merkezinde, muhatap olduklar toplumlarn Allah hakkndaki yanl anlamalarn giderme,
8

insanlar doru bir Allah tasavvuruyla tantrma abas yer almaktadr. Allaha ortak komak, bir insann inatla ve alenen Allaha sava at bir durum deilse (ki ok nadiren byledir) her eyden nce Allah yanl tanmakla ilgili bir sorundur. Bir ok durumda Allahn din bir tecrbe veya tebli ile insana tantlmas bu sorunu giderebilir. Enam Sresinin 91. ayetinde ise Allahn yanl tannmasnn sonular hakknda dorudan bir temas vardr: Onlar "Allah hibir insana bir ey indirmemitir" derken, Allah' gerei gibi tanyamamlardr. Bu ifadelerde dikkat eken bir ey her zaman iine dlebilecek bir duygu halinin rettii yanl tanmann yol at deizm sorunudur. Altnda yatan dnce Allahn dnyann sfli/aalk ileriyle uramaktan ok yksekte olduudur. Oysa Allah Kuranda bir karncann rzklandrlmas ileriyle uramaktan bile tekebbr etmeyeceini defalarca gsteriyor. Allah hakkndaki bu tasavvurlar, Allah yanl konumlandrmaya, dolaysyla da insana da yanl roller atfetmeye kanlmaz olarak yol amaktadr. Bununla birlikte, bu iliki de ilk bakta grnenden daha karmaktr. rnein Allahn insanlardan ok yksekte olduu dncesi, grnrde Allaha kar ok mtevazi bir tavr gibi grnr. Oysa insann Allah ar ykselten bu davrannn pratik sonucu onu etkisizletirmek, hayat zerindeki kararlarndan tasfiye etmek, onu arada bir hatrlanan hayatn detay bur unsuru klmak olabiliyor. Ykseltirken batrmann, tevazu yaparken etkisizletirmenin baka bir rnei, Allah ile kul arasnda vasta klmann gerekelendirilme biiminde genellikle bavurulan valisekreter benzetmesinde grlebilir. Bir valinin bile huzuruna aradaki sekreteri atlayarak gidemiyor olmamz gerei, Allaha yaklarken Onun sevdii kullar araya koymamza gereke klnyor. Oysa bu benzetme yoluyla ilemeye balayan antropomorfizm aslnda Allaha bir insan olarak valinin stnlklerini deil aczini isnat eder. Vali ok gl olduu iin deil, her ie koturamad iin, buna gc yetmedii iin yardmc bulundurur. nsanlarn ilerini vali araclyla yrtme yoluna bavurmalar da valinin kendi meselelerine vakf olma, vakf olsa adil davranma konusundaki gvensizliklerinden kaynaklanr. kincisi, dinin teolojik muhtevasnn seklerleme sreciyle birlikte paradoksal olarak deiime daha fazla kapanm olmas sz konusudur. Gerekten de hem dinler arasndaki geililiklerin modern zamanlarda inanlmaz derecede azalm olmas, hem de belli bir dinin iindeki mezhepler aras gei veya bir mezhebin iindeki resmi belgelerin modern zamanlarda, eskisine nazaran ok daha fazla deiime kapal olduu gzlemine kim katlmaz? Bu unu gsteriyor: dini tecrbe alanndan uzaklatka dinin cr yorumuna mdahale edebilme imkan da o lde azalmaktadr. Tabii ki bu katlamann, deimezliin bir sebebi de dinin dini bir tecrbe olmaktan ziyade milli bir kimlik eklinde alglanmaya balamasyla da ilgisi vardr. Ne var ki, bu ilgi bile yine dinin dinsel olmayan bir alana kar kendini koruma refleksinin olduka canl olduunu gsteriyor. Trkiyede dinin kendisi kendi iinde srekli olarak deimektedir Dinin yorumlar son derece canl ve deikendir, ama sylemsel bir dzen ierisinde, yani kendi temposuna bal olarak deikendir. Dardan mdahale veya ilahiyat mhendislii grntsne sahip (zaman zaman medyatik aaalar eliinde gndeme gelen) dini yorumlara kar da son derece muhafazakar bir refleksin hemen devreye girmesi, dinin fiil deikenliini veya sylemsel tabiatn yok etmez. Dinin mminleri, kendi din

alglarna veya uygulamalarna ynelik svglerin sahibinin mselman olup olmadna bakarlar. Dolaysyla ilahiyat mhendisliinin kendine gre retebilecei bir rnn bir miktar alc bulmasn ihtimal d saymasak bile, bunun meruiyet sorununu da o lde yok sayamayz. Meruiyet sorunu bir, dinin kendi doasndan kaynaklanr, genellikle dindar insann zihnindeki dinin metafizik algsnn ilahiyatya tand rol ile ilgili olarak ortaya kar, sonuta Mslman ilahiyat da sradan, layman insanlarla ayn ilahi dsturun muhatab olarak, ayn duyarllklar tar. ki, bu mhendislik niyet veya abasnn kimden geldii, ardndaki niyetin ne olduu, bilhassa siyasetle ne kadar balantl olduuyla ilgilidir. Siyasetin mdahalesinin sezildii durumda, aksine bir dinsel reaksiyonun rgtlenmesi de ska karlalan bir durum olmutur. lahiyatnn dorudan belli bir siyasi iradenin sipariine indirgenemeyecek, tamamen kendi ictihadnn bir sonucu olarak giritii mdahaleler veya yeni ilahiyat yorumlarnn da hangi basklar altnda olduunun srekli gzden geirilmesi gerekiyor. Yukarda bir sosyal deiim dinamii olarak ilahiyat dndmzde, salt bu balk altnda gndeme gelebilecek bir ok konu bile ilahiyatnn kendisini greve davet eden her arya kar ok sorgulayc olmasn gerektirir. rnein, toplumsal gelimeye uyumlu bir ilahiyat srmn gelitirme daveti her eyden nce bu gelimenin nasl bir ey olduunu sorgulayabilir. rnein Protestanln oynad varsaylan tarihsel rol bir baka adan bugn insanl binbir trl felakete srklemi ve daha fazlasna srklemeye aday bir vahi kapitalizm olarak grnmektedir. Esasen Protestanln iinde bile bu dnyann kurulmasna, yani toplumsal kalknma boyutuyla deil, insanla getirdii felaketler boyutuyla, bir katkda bulunmu olma ihtimaline kar bir sululuk duygusu sylemi de vardr. Bir dnem modernlemenin etkisiyle hissedilen yenilenme, modern deerlere uyum gsterme ynndeki basklarn, bugn modernliin kendisinin bile demode olmasna ramen, halen modernleme basklar olarak gncelletirilmeden etkisini srdryor olmas ok ilgintir. Akl, rasyonelleme, zne, irade, hrriyet ve sair konularda modernliin btn anlatlarnn uram olduu btn anmalara ramen, slam hala bu tkenmi anlatlarn ieriine, toplumsal deiime ya ayak uydurma veya -bu deiimin arasal dinamii olma uruna- iman etme ve tabi olma basksna maruz kalabiliyor. stenen ilahiyat anlaynn gerekten de istenen sonucu dourup douramayaca veya baka hangi faktrlerle etkileime girerek hangi toplumsal kompozisyona eklemleneceiyle ilgili yukarda zikrettiimiz sorunlar azmsanacak trden deildir. Eylemin olduka sk karlalabilen, niyetlenilmemi sonular her an karmza kabilir. Bu yzden otantik bir dindarlk tecrbesine gvenerek, mevcut artlarda doru gelen eyin yaplmas ou zaman en iyisidir. Tabii ki bu dorular ierisinde sregiden ilahiyat tasavvurlarnn yanllna karar vermek onlarla uramak, onlar dzeltmeye almak en nemli yeri tutar. Otantik bir ilahiyat tecrbesinde sonucun nceden kesin olarak grlemeyeceine dair bilgece bir derinlik nemli bir yer tuttuundan, itihad ve gayret gsterdikten sonra tevfik beklemekten baka yapacak bir ey yoktur. Dorusu bunun iin iyi bir filozof olmak ok deerli bir kazanmsa da iyi bir ilahiyat yapmann tek veya yeter art
10

deildir. yi bir ilahiyatn ilk ve temel art cemaatiyle organik, Tanryla otantik bir iliki ierisinde bilfiil tecrbedir. Kurtulu Savanda Mara igal eden glere kar meslekten bile olmayan, St mam namyla mehur zatn yapt yorum organik bir ilahiyatn en iyi rneklerindendir: kalelerinde Fransz bayra dalgalanan bir slam lkesinde Cuma namaz klnmaz. imdi meslek ii mtalaalarla bu tezin aksi de ortaya konulabilir, ama bu yerinde ve zamannda ilahiyat yorumu, bir ayet gibi apak grnm insanlara ve bir Kurtulu Mcadelesinin fitilini atelemitir. lahiyat ve Siyaset Tarih boyunca din ve siyaset, din ve ekonomiyle apraz bir iliki ierisinde birbirlerini etkilemilerdir. lahiyat tasavvurlarnn, belli dinsel inan ve motiflerinin belli ekonomik hayat tarzlar asndan ilevselletii durumlar vardr. Ama bunun alternatifi de yoktur. Gndelik alkanlklar erevesinde istikrarl bir hal alan, stabilize olan btn hayatlarda bu birbirleriyle karlkl ilevsel bir ilikiyi tesis ederler. Bunlar mutlak anlamda birbirine kart olarak konumlandrmak, ok denenmise de, bu denemeler hep zoraki olmutur. Siyaset ile dinin ilikisi ise biraz daha farkl olmutur. Biraz her ikisinin de otoriteyle, iktidarla ilikili olmalarndan tr aralarndaki iliki ou kez gerilimli olmutur. Bir defa hem dinin hem de dinle ilgili veya ilgisiz siyasetin ncelikli hedefi insan bedeninin zapt-u rapt altna alnmas bu beden zerinde bir iktidarn kurulmasdr. Din kendi etkisinin, baz riteller ve klk-kyafet ve habitus kalplarnda bedenler zerinde tezahr etmesini ister. Siyaset ise bedenler zerinde iktidar kurmak, onlar itaat ettirmek ister. Bu siyaset ve din arasndaki rekabetin temelini oluturur. Ayn beden ou kez bu ikisinin rekabeti arasnda trl skntlar, gerilimler ve atmalar yaar. Dinsel niyet ve iradenin ete kemie brnme aray, bedenler zerinde temsil aray, cemaatleme ve bedenlenme (tebeddn) istidad, ayn zamanda, ister sonuna kadar dinsel amalarla temayz etmi olsun, siyasal bir iradenin de temel ve kanlmaz koulunu oluturur. Dnyann u veya bu dzeyinin u veya bu ekli almas tartmalarna katld andan itibaren din de sonuna kadar siyasetin iine girmi oluyor. Dier yandan, Carl Schmittin modern dnemde siyasetin tam bir ilahiyat imajnda ekillenmi olduuna, modern devlet kuramnn btn nemli kavramlar(nn) ayn zamanda dnyeviletirilmi ilahiyat kavramlar (Schmitt, 2002: 41) olduuna dikkat ekmesi ok yerindedir. Bu sadece modern zamanlar iin deil, eski zamanlar iin de sz konusu olduu halde, bu gzlemi modern dnemler hakknda ortaya koymas, klasik dnemlerde zaten ilahiyat ve siyasetin fazlasyla i ie olmasndan; siyasetin henz dnyeviletirilmemi bir ilahiyata dayanmasndan olsa gerek. Oysa modern devlet kuramnn btn kavramlarnn iktidar, mkafat, mcazat, dlama, ileme, olaanst hal veya durum tespit mekanizmalarnn hepsinin- ilahiyatla ayn gramerin rnleri olmas, siyasetin ilahiyatla tek Modern dnyada siyasetinin ilahiyatla olan ilikisinin genellikle iktidar asndan arasallatrlm bir iliki olduu sklkla sylenir. Dorusu bu da, olduka indirgemeci bir yaklamdr. Hermentik bir adan arasal ilikinin zorunlu olarak ara ile arac kullanan arasnda tek-tip bir ilikiye bizi mahkum etmediini bilmemiz gerekiyor. Bu itibarla dinle iliki kuran her siyaseti istismarc, dine atf yapan her siyaset de bir istismarclk olamaz. Ancak siyaset ve din ilikisi, gnmz balamnda gz nnde bulundurulduunda ncelikli
11

sorun tabii ki bu arasal ilikidir. Bu noktada daha fazla ilerlemeden, ilahiyatn iyi bir siyaset felsefesi ortaya koymaya almas veya en azndan, siyasetilerin kendilerinden beklentilerinin nne kendilerinin siyaset kurumundan beklentilerini ne karma siyasetini kotarmas gerekiyor. Baka bir dzeyde, ilahiyat genel olarak belli siyasi srelerin ve kararlarn bir sonucu olduu iin, kendi z-dnmsellii asndan bile olsa, gl bir siyaset sosyolojisiyle tamamlanmak zorundadr. Aksi taktirde, ilahiyat, srekli siyasetin gnbirlik taleplerinin pasif bir arac olmaktan kurtulamayacak, dinin iktidarlarn koulsuz arac olmasna kar hibir snak veya mevzi gelitiremeyecektir. Dorusu, tarih boyunca din ve ilahiyatlarn, genellikle, hakim ekonomik ve siyasi yaplarn ideolojik bir aygtna indirgenmesinde, bu tr bir siyaset felsefesinin nemini kmseyen sylemlerin rol ok byk olmutur. Trkiyede ilahiyata siyasi bir istem atfetmenin her eyden nce meruiyetle ilgili bir sorunu olduunu biliyoruz. Osmanlda siyasetin dinle ve ilahiyatla ilgisine dair gnmzden yaplacak okumalarn, her trl tarihyazmna szabilen ideolojik istemlerden syrlmas konusundaki ktmserliimizden dolay, burada girmiyoruz. Ancak Cumhuriyetle birlikte siyasetle dinin her trl bir araya gelii zerindeki kanlmaz dini siyasete alet etme thmetinin, btn slna ramen (belki de bu sllndan dolay) ilahiyatn bir siyaset teorisini de gerektii kadar iermesinin nnde ciddi bir engel olduunu syleyebiliriz. Cumhuriyet dnemi boyunca ilahiyat, slamn kendi cismani varlnn yeniden-retiminin veya tarihsel durumlara karlk dinsel duyarllklarn, slam iin slam adna, gncelletirilmesinin arayndan ziyade, devletin slam duyarllklarn muhtemel tepkimelerini denetleme araynn disiplini olmutur. Siyasetin deiimle balantl olarak ilahiyattan bekledii ilk ey, o yzden, ilahiyatn siyasetten tamamen arndrlmas deil, kendi ideolojik aygt olarak siyasallamasdr. lahiyat zerindeki deiim talepleri, aa ayak uydurma basklar dorudan hakim siyasal glerden kabaca bir istek olarak kaynaklanabildii gibi, bazen lahiyatlar tarafndan iselletirilmi bir syleme katlma eklinde de cereyan edebilir. lahiyatn aa ayak uydurmasn giderek estetik bir deer, kar konulmas zor, ayartc bir davet olarak karlayan bu sylemin de, ilahiyat arasal akln dzenine tabi klma istei baat bir durumdur. lahiyat biraz da kalp gzn ve kulan amay gerektiren bir varolusal aray modu olarak karlamak gerekiyor. Aksi taktirde, yol haritasn kendi fn aklyla izmi olduu bir programn aracna indirgeyen bir tutumun, ilahiyat hev ve heveslerine tb tutma istidadna kar teyakkuz gerekir. Burada ihtiyac belirleyen kimdir? Hangi yolu kat etmek istemektedir de ilahiyat ona hangi servisi verecektir? Kendi taleplerine uygun bir ilahiyat aray, tanm gerei, ilahiyat etkisiz eleman klmaz m? Bu durumda ilahiyat olmasa da olmaz m? lahiyata veya dine, bize ne sylemesi gerektiine dair bir telkinde bulunacak bir beer konum var mdr? Din veya ilahiyat alanndan bile ne alacana kendisi karar veren bir insan tipi kmyor mu buradan? Byle bir insan tipinin btn dnyaya yayd ve bugn iinden klmaz hale getirdii, fesada boduu hmanist bir dnyaya ilahiyat da tb klma tehlikesi grnmyor mu? Kukusuz, buradan bir din eletirisinin hibir ekilde yaplamayaca kmaz. Esasen bir din veya ilahiyat eletirisi bile, eer dinin kendi jargonundan tremiyorsa, genellikle ilahiyatn sesleniine kapal bu tr bir hmanizmann istinasna kaplmas kuvvetle muhtemeldir. Konuyla alakal baka bir soru: lahiyatn Allaha
12

olan ilgisi, insana olan ilgiye kart bir ey midir? Sahi insan tanmayann Allah tanyacan dnebilir miyiz (veya tersi)? Allah hakkndaki bir felsefenin dolayl sonucu insan; insan hakkndaki bir felsefenin de dolayl sonucu Allah hakknda bir felsefedir. Sonu Szmzn sonunda, ilahiyat derken, kurumsallam ve rgtlenmi anlamyla ilahiyat kast etmediimizi, bir kez daha vurgulamakta fayda vardr. lahiyat, esas itibariyle, insanlarn Allah, insan, doa, dier insanlar, kader, tarih gibi mefhumlarla ilgili tasavvurlarnn genel ad olarak dndk. Genellikle salt Allah ve ona taalluk eden olgular hakknda bir felsefe veya belli bir dinin kurumsallam ve rgtlenmi bilgisi olarak dnldnden zgrlk felsefelerde gerici bir dinsel establishment kategorisi olarak olumsuzlanan kavram, burada kendisinden kanlamayan bir hayat felsefesi, herhangi bir toplumun kendiliinden veya kastl felsefesi olarak dndk. Bu bakmdan, slamn devletin denetiminde olmayan varlndan neet eden bir ilahiyatn iktidar ilikilerine dair zaman zaman motive ettii gl klar, bugn slam ilahiyatnn ada yorumu adna hatr saylr bir birikim ortaya koymutur. Tevhid inancnn, kula kullua kar, mnhasran Allaha kulluk ars, bir zgrlk teolojisini nihai snrlarna gtrebilecek yegane imkanlar ierir. Herhangi bir insann, herhangi bir beerin, kendisine balanlmay hak edecek, insanlara hayat yollar, dnya grleri dayatabilecek, dierlerinden daha avantajl bir konuma sahip olmasn yadsyan tevhidin negatif ilkesi, insann hayatndaki her trl kulluun veya putperestliin radikal eletirisi iin yeterli ve yegane teolojik donanm veya motivasyonu salar. Muvahhid hareketlerin karizmatik aamalarndan sonra rettii donuk ve metafizik ortodoksiler, tabii ki, bu ilahiyat bilincinin mahiyetiyle deil, dngsel srelerin mukabil aamalaryla ilgilidir. Bu itibarla, zaman zaman younlaan kadercilik, ar tanr-merkezlilik, zgrle ket-vuruculuk eletirileri, slam ilahiyatnn rutinleme safhalarna isnat edilebilse de, karizma aamalarna asla yaktrlamaz.

KAYNAKA Aktay, Yasin (1993) Political and Intellcetual Dispute on the Academisation of Religious Knowledge, Yaynlanmam Yksek Lisans Tezi, ODT. Aktay, Yasin (1999) Trk Dininin Sosyolojik mkan, stanbul: letiim Yaynlar. Aktay, Yasin (2000) Cumhuriyet Dneminde Din Politikalar ve Din stismar, slamiyat, cilt 3, say 3. Aydn Mahmut (2003) Mslman Kurtulu Teolojisinin Kuran Kkenleri, Tezkire, say 31. Baltacolu, smail Hakk (1949) Kurultaydaki Mzakere Konumas, TBMM Tutanak Dergisi, Dnem VIII, cilt 20, Toplant 3 Caputo, John D. (2001) The Experience of God and the Axiology of the Impossible, Religion
13

After Onto-Theology konferansna sunulmu ve henz yaynlanmam tebli, Utah: University of Brigham Young. Ferm, Deane William Ferm (ed.) (1987) Liberation Theology: North American Style, New York: International Religious Fonudation. Giddens, Anthony (1990) The Consequences of Modernity, Cambridge: Polity Press (Trkesi, Modernliin Sonular, ev. Ersin Kudil, 1994, stanbul: Ayrnt Yaynlar). Giddens, Anthony (1991) Jrgen Habermas, ada Temel Kuramlar (derleyen: Quentin Skinner), ev. Ahmet Demirhan, Ankara: Vadi Yaynlar. Habermas, Jrgen (1972) Knowledge and Human Interests, ngilizce'ye eviren: Jeremy J. Shapiro, Boston: Beacon Pres. Hallsell, Grace (2001) Tanry Kyamete Zorlamak, eviren: Mustafa Acar ve Hsn zmen, Ankara: Kim Yaynlar. Hanefi, Hasan, (1978) Teoloji mi Antropoloji mi?, eviren: M. Sait Yazcolu, Ankara niversitesi lahiyat Fakltesi Dergisi, say 23. Heidegger, Martin (1977) The Question Concerning Technology and Other Essays, Almanca'dan ngilizce'ye ev. William Lovitt, New York: Harper & Row. Heidegger, Martin (1990) Nedir Bu Felsefe?, Almanca'dan ev. D. Tun, stanbul: Logos. Hunt, Stephen J. (1999) Sociological Methodologies and the Changing Nature of Contemporary Fundamentalism, Leslie J. Francis (ed.) Sociology, Theology and the Curriculum, New York: Cassell. bn Teymiyye (1985) Allah ile Kul Arasnda Vasta ve Kulluk, ev. smail Kazdal, satnbul: hya Yaynlar. Kutub, Seyyid (1997) slam Dncesi, ev. Mehmet elen, Resul Tosun, Hamid kr, stanbul: Dnya Yaynlar. Macquairre, John (1992) Heidegger ve Tanr Kavram, ev. Mustafa zel, Dergah, say 33. Rodinson, Maxim (1985) Baty Byleyen slam, ev. Cemil Meri, stanbul: Pnar Yaynlar. Schmitt, Carl (2002) Siyasi lahiyat: Egemenlik Kuram zerine Drt Blm, eviren Emre Zeybekolu, Ankara: Dost Kitabevi. Sombart, Werner (1962) The Jews and Modern Capitalism, Almanca'dan ev. M. Epsetin, New York: Collier Books. Sombart, Werner (1967) Luxury and Capitalism, Almanca'dan ev. W. R. Dittmar, Michigan: The University of Michigan Press (Trkesi: Ak, Lks ve Kapitalizm, Almanca'dan ev. Necati Aa, 1998, Ankara: Bilim ve Sanat Yaynlar). Sombart, Werner (1982) The Quintessence of Capitalism, New York: Howard Fertig. Suba, Necdet (2003) teki Trkiyede Din ve Modernleme, Ankara: Vadi Yaynlar. Tawney, R. H. (1926) Religion and the Rise of Capitalism, London and New York: Penguin. Turner, Bryan S. (1974) Weber and Islam: A Critical Approach, London: Routledge & Kegan Paul. (Trkesi, Max Weber ve slm: Eletirel bir Yaklam, 1991, ev. Yasin Aktay, 2. Bask, 1997, Ankara: Vadi Yaynlar). Vass, Jeff (1999) Social Theories of the Human Agent and Monastic Dialogue, Leslie J. Francis (ed.) Sociology, Theology and the Curriculum, New York: Cassell. Weber, Max (1973) Max Weber: Essays in Sociology, Ed. ve Almanca'dan ev: H. H. Gerth ve C. W. Mills, Oxford: University Pres.
14

Dipnotlar . Bu yaz 24-25 Nisan 2003 tarihinde Erciyes niversitesi lahiyat Fakltesinde dzenlenen lahiyat Bilimlerinde Yntem Sorunu Sempozyumunda sunulan bir tebliin gelitirilmesiyle olumutur. . Bilgi oluturucu istemler (interest), bizi bilgi aramaya sevk eden meraklar, karlar ve ilgilerin genel ad olarak Habermasn formle ettii bir kavramdr. Bu formlde insan bilmeyi, kendisini evreleyen doa artlarna kar sergiledii emein bir boyutu olarak bu artlar tahmin ederek kontrol altnda tutmay; insanlarla etkileiminin bir sonucu olarak rettii anlam yorumlamay; insanlarla, doayla veya tanr(lar)la olan ilikilerinde rettii veya iine dt iktidar ilikilerinden zgrleme istemiyle de bilmek ister. Birinci bilgi oluturucu istem empirik-analitik bilimlerin; ikinci tr istem tarihsel-hermentik bilimlerin; nc istem de eletirel bir bilginin geliimine yol aar. Bkz. Habermas, 1972; Giddens, 1991: 134 vd. lahiyat da bir bilgi disiplini olarak bir ok bilgi oluturucu istemin sonucu olarak alglanabilir. inde olan biten bir ok eyin tahmin edilmesi ve kontrol edilmesi gereken bir alan, o alandaki beeri etkileimlerin ortaya kard anlamn anlalmasn gerektiren, bu ilikilerin ve etkileimlerin rettii iktidar ilikileri itibariyle zgrleimci bir istemin konusu olabilir. Ancak btn bu istemlerin lahiyat alann, bilfiil varl olan Allahn insanla olan ilikisinin, iletiiminin ve varlnn anlalmas ve onunla btnleilmesi, arlarna kulak verilmesi istemini yeterince kuatmadn belirtmek gerekiyor. Dorusu ilahiyat alann hep bir bilim disiplini olarak grmenin kendisinin imdiye kadar harekete geirdii btn eletiriler, genellikle bu ereveye indirgendii iin veya indirgendii kadaryla her trl eletirel istemi de kolaylkla celp ediyor. . Bu bak asnn Trk modernleme tarihi ierisindeki telaffuz biimlerinin deerlendirmesi iin bkz. Turner, 1974: 9 ve 10. ksmlar. Aslnda ou kez siz yle yorumladnz iin yle gerekleiyordur, o yzden ryalar her halkarda hayra yormak lazmdr. . Hristiyan inanc ierisinde insann Allah karsndaki konumunun, kendi eylemlerinin failliiyle ilgili tartmalarla ve sosyal teorideki zne tartmalaryla ilikilendirilmesi iin bkz. Vass, 1999: 72 vd. . Daha nce Heideggerin bu konudaki yaklamna dair sylediklerimi (Aktay, 2000: 41) burada aktarmak istiyorum: Martin Heidegger, ilahiyatlarn Allah'la kurduklar ilikideki arasalla dikkat ekerek bunun grnr herhangi bir ama iin dini kullanmalarndan deil, aksine, daha temel dzeyde balayan ve Allah' veya dinsel hakikati, kendisiyle herhangi bir ontolojik dnya btnl iddiasnda veya talebinde bulunmakszn "dardan" ve "objektif" bir jargonla bilmeye ynelmelerinden kaynaklandn syler. Ona gre "Tanr nedir?" sorusunu sormakla ie balayan bir ilahiyatnn Tanry bir ekilde dondurulmu ve belli "ilere" yarayan bir ablonun iine sokacak ekilde tanmlamaya ynelmesi, yani iin logos'unu karmas (Heidegger, 1990) kanlmazdr. Bu da ilahiyat Tanr ve din hakikatndan fersah fersah uzaklatran bir admdr. nk tpk varln tamamyla Kartezyen
15

bir mesafe brakmann (braktn zannetmenin) insan varlktan kopard, varln hakikatini unutturduu gibi, Tanryla nesnel bir mesafe brakmak da kanlmaz olarak Tanrnn hakikatinden uzaklatrr, ilahiyatya Tanrnn hakikatini unutturur. Onun Tanr sorusunu sorabilmesini imknsz klar. Bundan yola karak, Heidegger, kendi dinsizliinin Tanrya ilahiyatdan daha yakn olduunu syler (Macquarrie, 1992) . Seyyid Kutubun slam Dncesi kitabnda klasik kelamclara veya slam felsefecilerine ynelttii itirazlardan alternatif ve dinamik bir teoloji kar. Bindern nitelemesiyle bir eit estetik hermentik isnad ettii bu yaklamyla Kutub, klasik kelamclar, Allah hakknda, Allah akademik ilginin sabit (metafizik) bir nesnesi klan yaklamlarndan dolay eletirir. Ona gre bu tr yaklamlar Allah tecrbe etmenin o dinamik momentini ihmal eder, Allah sabitleyerek, zelliklerini herkes iin (bilimin sper znesi olan iin) sabitlemenin peine derler. Rasyonel ve bilisel bir srecin sonucu olarak alglayan bu Allah, dualara icabet eden, kendisine dost olunan, merhamet eden, her an hissedilebilen, ah damarndan daha yakn, hemen her insani duruma laha yarar bir konumla mdahil olan canl ve kaim bir Allahtan uzaktr. Kutubun klasik ve modernist (Muhammed kbal, Muhammed Abduh) slam kelamna dair bu eletirileri ile Heideggerin veya daha sonra Gadamerin felsefi hermentiinin dinsel tecrbe ve din felsefesi arasndaki karlatrmalarn paralelliine dikkat ekmek gerekiyor. Bkz. Kutub, 1997. . Allah hakkndaki tasavvurlarn yol aabildii antropomorfizmlerin (insanbiimciliklerin, mebbihelerin) eletirisi sz konusu olduunda bn Teymiyyeyi anmamak olmaz tabi. Buradaki Vali-yardmc benzetmesi ve sonularyla ilgili deerlendirmeler onun zellikle zerinde durduu konulardandr. Bkz. bn Teymiyye, 1985. . Tabi burada sz konusu olan sadece dinin doktrinle ilgili, resmi muhtevasdr. Yoksa sylemsel olarak bir din algs srekli olarak farknda olunsun olunmasn srekli yorumlanmakta, ideolojik etkilere maruz kalmakta, dolaysyla deiime uramaktadr. . Latin ve Kuzey Amerikadaki kurtulu teolojileri (Ferm, 1987; Aydn, 2003) teebbsleri bir yanyla bu tr bir sululuk duygusunun kefareti olarak geliirken, dier yanyla da Hristiyan ilahiyatnda mevcut olan baz ynlerin ne karlmas yoluyla yeni eylem biimleri gelitirmenin tasarmn yapyorlard.

16

You might also like