You are on page 1of 159

SANATIN SOSYOLOJK

AL/AKAY

G>

BALAM

NDEKLER
ONSOZ _________________________ BLM I: SOSYAL BLMLER VE SANAT Sosyal Bilimler ve Sanat ___________ Sanatn Pratiini Siyasete Geirebilmek _ 21. Yzyla Doru Yaam: nsan ve evre Devlet-Sanat-Toplum _______________ Hangi Dil Modern? ________________ Modernist mi "O da Neymi?" ___________________ Gen Etkinlikler (1995-1998) ____________________ Devlet Himayesinden Serbestlemeye Plastik Sanatlar_ Sanal Politikalar ____________________________ Kapitalizm ve Marjinallik_ Cinayeti Kim Grd? __ Fransz Yeni Sanda "Fark" Fikri Spor ve Siyaset Balam Yaynlar 137 nceleme/Aratrma 84 ISBN 975-6947-25-X Ali Akay Sanatn Sosyolojik Gz Ali Akay Balam Yaynlar Birinci Basm: Ekim 1999 Kapak ve Sayfa Dzeni: Canan Suner Kapak Resmi: Orhan Taylan / Adsz, 1988, tual stne yal kalem Bask: Kardeler Matbaas BLM II: SANATIN YAAMA TERCMES: SERGLER Sanatn Yaama Tercmesi ____________________ Krlgan ve Hayaletimsi Aznlk: Tutkunun Heyecan Hereyyanyana __________________________ Modernizmin Serveni _________________ Konuma Sanat ve Sanat Mekan: Apel Galeri Renk ve Hafza ______________________ Doal Renklerden Desenlere _ Mehmet Nazm'n Antropolojisi Aynann Labirentimsi Aynl _ Eserin Birlii: Erol Akyava'n Resmi __ Sanatta Mikro-politika Nasl Yaplr? _ Orhan Taylan le "Zaman Zaman inde" Asmalmescit Dayanmas Sergisi ___

45_2fi. _3_ 32 35 44
J62

JZ9.

_82
_88_96L 1P7 129 131 142 147 162 165 176 181

-1B3_
186 193 195

BALAM YAYINCILIK Ankara Cad. 13/1 34410 Caalolu-stanbul Tel: (0212) 513 59 68

D ve Gereklik Arasnda: Develer ve Deveciler _____ Uykunun znellii ___________________________ Bedenin Hiyeratik Seklerlii ____________________ Paralel Evrenler _____________________________ Trajik Kahramann Kaderi: Duvarlardaki Aklar ___ Oktay Anlanmert'in Baka Dnyas ___________ Zamanda Mekan Bulma: Dil Varl ____________ Valide Sultanlarn Gizli ktidar _______________ Bodrum Kalesi _________________________ Resimsel Deil Fikirsel Perspektif. Ruhun ekillenmesi _________ Bir Yaam Sreci Olarak Sanat Adana'da Bir Vahi Tecrbe __ BLM III: SANATIN ADI ____ Var-olu _______________

19L 20i_

ONSOZ
__ _
913

J221

2ZL
_32_

_23Z_ Atina-lstanbul: Bir Yolda-olu _________________________ 24_ Giz ve Aklk ___________________________________ _242_ Sanat ve Modalar _________________________________ 246Cumhuriyet'in Tasavvuru _____________________________ _ _ L Floransa'da Ekoloji ve Periferi Sergisi: Bir Posthmanizma ______ 25I_ "Sanatta Yaratcla Giri" zerine _______________________ 26Z_ Sanatn topyalar _________________________________ 2ZCL Alternatif Sanat Eitiminde kilem. Mzeye Sessizce Bakabilmek__ J281 Molekler Mekansallatrma ___ Gerekirse Kalpsiz de Yaarz __ Lichtenstein Geleceimizi Ne lde Etkileyebilir? Magritte'in Dncesinin mgesi ____________ Bir Sembolist Alegorist: Gustave Moreau

zun yllardan beri Trkiye'de ve yurt dnda sanat ve sosyoloji birlikteliim belirleyen yazlar yazyor ve fiili olarak kendi mevcudiyetimi bu konuda ortaya koyarak ne sosyoloji, ne sanat ne de sanat sosyolojisi olarak adlandrlan bir ile urayorum: Sanat eletirmenlii, teorik yazlar, sanat programlar (Bi-lar, Yap Kredi Sal Toplantlar, sanat zerine seminerler, MS Resim ve Seramik Blmlerinde ve Yeditepe niversitesi Gzel Sanatlar Fakltesi'nde, Bykada Kampsnde sanat ve sosyoloji dersleri) Sosyoloji sanat ve doa bilimleri arasndaki geiler ve bunlarla birlikte kratrlkler ve de sanat pratiine ieriden bakmaya alan sanat hareketlerinin iindeki danmanlklar ve jrilerdeki mevcudiyetler ve tartmalar. Bunlar sosyologun sanat alann bir nesne olarak ele almasndan farkl bir konumu gerektiriyor. Burada sz konusu olan sanatn kendi pratii ile sosyolojinin de daha nce iinden kt felsefe arasnda kurulan kprler ve balar ars-ligare olarak eski Liberal sanatlara denk den bir uygulamay vcuda getirmektedir. Bu ilikiler anda bilekeler ayr ayr disiplinleri deil; ne de disiplinler-arasl ortaya koymakta; tersine disiplinler-an bir ekilde kartezyen dnem ncesi, pre-modern dneme ait olan bir eitim ve aratrma pratii ile entelektellii sorgulayan bir tecrbeyi ifade etmek istemektedir. Bu pratik ayn zamanda edebiyat ve sanat ele alrken; bunu kendi pratii iinden "Edebiyat veya sanat sosyolojisi" olarak deil de "ayrk birliktelii" gsteren bir dzenleme biiminde gerekletirmeye almaktadr. Pre-modern ile postmo-dern arasndaki balar, modernite'nin sorunlarnn dna doru taman bir dnemin iindeki "gei" elerini aramaya almaktadr. Disiplinlerin kendi badak dillerinin meruluklarm kaybettii sylenen postmodern sylem iinde Lyotard'm belirtmi olduu gibi "dil oyunlar" meruluun kendisinin aslnda bir di-siplinler-amlktan gemekte olduunu bize bir kere daha hatr-

latmakta ve yaatmaktadr. Bir yandan grafikerler ve seramikiler ile geleneksel el sanatlar ile uraanlarn sanat olarak ele alnmaya balamas; dier yandan heykel ve resim arasndaki ayrmlarn olduu kadar, anlat ve plastik ge gibi birlikteliklerin gsterildii dnyamzda -B. Wilson'un tiyatro anlaynn bunun en nemli gstergelerinden biri olduu kadar Greneway'in de resim ve film dili arasnda kurduu iliki sanatlar arasndaki geileri gsterirken- iir ile edebiyat ve de Edward Said tarafndan sorunsallatrlan emperyalizm ve kltr arasndaki ban edebiyattan ve smrge pratiinin de romanclarn eserlerinden kaynaklandn Said'in anlatmas, hep eitlendirebileceimiz rnekler arasndadr: Emperyalizmin bir bat roman kurgusu olmas, post-smrge dneminde siyasetin geri dnnn sadece Chantal Mouffe'un syledii gibi siyasi teoriden deil de ayn zamanda ABD'de edebiyat blmlerinin dersi olarak okutulan ya-pbozum ve Derrida kaynakl siyasi okumalarn; tpk Gramsci ve Althusser sonras "ideolojinin" de Eaglleton gibi "edebiyat" ile ekillendirildiinin gsterilmesi; bunlar yapsalclk ve sonrasnn rettii kuramlardan baka bir ey deil gibi gzkmektedir. Ancak; bu, Foucault'nun Las Meninas (Velasquez) aklamalarna veya Deleuze ve Guattari'nin Kafka veya Artaud aklamalarna bal olmakla kalmayp; ayn zamanda da Althusser'in marksizm ile psikanaliz arasnda kurduu bada veya Claude Le-vi-Strauss'un Jacobson kaynakl ve dilbiliminin antropoloji ile kurduu balarn gerek yabanlarn dinleri ve mitolojileri gerekse sanatlar, masklar, antalar veya boncuklan ile aklanan "yapsalcln" sorunlarndandr. Veya Braudel'in "Kapitalizm ve Maddi Uygarlk" adl ciltlik muhteem eserlerinin tarihi arivlerden ayr tablolarn analizlerinden kaynaklanarak tarih aklamalar yapmas, dnemin genellemekte olan "zaman ruhunu" bize ifade etmektedir. Annales Ekolnn ekonomik arlkl zihniyet aklamalarndan beri tarih bilimi ok yol katetti. Pierre Mora ve Mana Ozouf un "Bellek yerleri" zerinden kurduklar tarih de Braudel'in izinden giden ve antlarn tarihi belleinden ^e yeniden bellei kaznmasndan geen bir sreci tarihi olarak ize anlatmaktadr. Bu tarih de sanat ve sosyoloji birlikteliini gsteren bir akm ortaya karmaktadr. Edebiyat, iir, plastik

sanatlar ve sinema veya tiyatro ile balanan teori kratrlk sistemi iindeki 1990'h yllarn sanatna yeni bir ehre kazandrmtr. Bu ehre, sanat "merkez ve evre" ilikileri erevesine sokarken, sosyoloji ise, akl almaz bir ekilde, sanatn nesnesi olmaya doru srklemitir. Sosyolojinin sanata verdiklerinin yannda sanatn da sosyolojiye verdii teorik olan pratik ortaya kmtr. Gnmz Amerika'snda Sylvaire Lautranger'nin Semi-otexte dergisini kurduunda fark ettii gibi, Deleuze ve Guatta-ri'yi izleyenler sosyal bilimlerden ok sanat alannda alanlar olmutur: Zaten akmlara gre izoid yaayan Amerikallar "gebe dncesi"nde sanatsal eler bulmaktadr. Bourriaud'nun yazm olduu gibi, Guattari'nin izoanaliz'i sanat zerine ok konumam olsa da, gnmz sanat teorisi ile uraanlar onda birok soruna cevap verebilecek ve sanat eletirmenlerini id-nmeye doru yollayacak eyi bulmaktadrlar. Nathalie He-nich benzer bir ekilde, Fransa'daki sosyolojinin sanata verdiklerinin yannda artk sanatn sosyolojiye baz okumalar borlu olduunu belirttii kitabnda (Ce que VArt fait a la sociologie; Mi-nuit Yay., 1998), tekilliklerin yaratclktaki neminin sanatlarn yalnzlnda bulunduunu yazmaktadr. 19. yy. sanatlar kendi modernliklerini kurarken "tekillik rejimlerini" ortaya karmlardr. Bu sanatsal yaratnn alann oluturmaktadr. Sanatlar sosyal olan, genel olan, kolektif ve kiisellik-d kamu alann ayrcalkl olarak ortaya karan bir "enderlik etikasn" gndeme getirmilerdir. Bireyciliin ve topyeknc kolektifliin ayn problemin iki yakasn oluturduunu yazarken, aslnda Foucault'nun, Deleuze'n ve Blanchot'nun znelliklerinin "bi-rey-sonras" perspektifini bir kez daha belirtmektedir. Sanatnn dehas da bu tekillik ile genellik arasndaki gerilimi en yakn bir ekilde gsterirken, armaan bu tekillik sayesinde vcuda gelmektedir. 20. yzyln banda sol entelektellerle sanata ilgi duyanlarn ayn kiiler olmas ve bunlarn da dnemin Komnist Partileri'ne olan yelikleri nclk tekillii ile Parti genellii arasndaki ilikiyi tarihi olarak belirtmektedir ve rneklemektedir. Bu entelekteller kendi tekillikleri ile genel sosyolojik olan arasnda arac olmaktadr. nclk toplumsal alanda ilerici olmay da gerektirmekteydi. Bu, ite, yukarda belirttiimiz

pre-modern ile postmodern arasndaki modernliin kendi iinde hem birini hem de brn barndrmaya devam ettiini gsteren rnekleri arasndadr. Eskinin yerine yeninin gelmesi ie bastrmalar ve daha sonra da iten dar vurmalar ile gelimektedir hep. Bu geliim izgisi gelenek ile postmodernlik arasndaki balar modern anlamda kurarken, yine de geleneksel'in geri gelmesini deil de, baka bir balamda, gelenekseli okumay nermektedir. Bu nerme de uzun dnem tarihilii iinde yeniden gncellemelerle ilgili gemi, imdiki zaman ve gelecek zaman tek bir noktada birletiren Bergson'cu ve Proust tarafndan anlatlan zaman fikrini ortaya koymaktadr. Benzer bir ekilde sosyoloji de, sanatn kendisi olma konumuna gelirken, Comte ncesi balar kendi barna doru ekmektedir. Platoncu siyaset ile Mac-hiavelli'nin "ynetim sanat" arasnda varolan kesik ve kopuk bellei yeniden hatrlatmaktadr. Bu da, bir bellek ve tarih balamnda gndeme tanmakta; ama bir pratik olarak gnmzde yaamaktadr. Durkheim'c bir sosyolojinin nermesi olan "olgularn ey" olmas aslnda eylerin dnda eylere bakan bir sosyolog gzn var etmekteydi. Burada ise bu gz eylerden oluan bir dnya eyler arasnda kendisi de bir ey olarak eylerden bazlarna bakarken; kendi znellii ile nesnenin veya olgunun znelliini ayn dzeyde ele almaktadr. Grngbilimin ynelimli niyetinde olduu gibi, nesnelere doru eilen bir zne olmaktan ok, bu znenin kendisi batan bir ey olarak grnmektedir. Yalnzca Tketim toplumunun her eyi eyetirmesi ve metala-trmas bakmndan deil; daha en bandan ruh ve madde ilikilerinde, Marcel Mauss'un incelemi olduu gibi, insanlarla nesneler arasndaki mbadele ilikilerinde, potlach kuramnda, her zaman eyler arasnda gelien mbadele, armaan ve kar--armaan eyler arasnda olumaktadr. nsan verilir veya kle kylr. Ama nesneler arasndaki deiim deeri en bata mevcuttur. nceki kullanm deeri ve sonra da deiim deeri zerine kurulu 19. yzyl antropolojisi deil, batan her eyin deiim zerine kurulu olduu eylerin dnyas: nsanlar, nesneler, bitkiler ve hayvanlar. Her biri birey olarak deitirilebilirler; eyler aras ilikiler insanlar ve hayvanlar bir baka deyile, sosyal ilikiler bu ekilde kurulabilmektedir. Burada sosyolojinin nesnelle10.

mnda baaramad; ama yaknmaman sosyolojileri iinde ele alnan bir ey olduunu da belirtmek gerecek. Maffesolmn Pro-verine Dionyssos u one karmas bile; Netzsche den be-m , ns ve felsefe arasndaki beraberlii bize hatrlatmaktadr: S nat ve felsefe gibi sosyoloji ve sanat da birbirlerine baldrlar. Biri dierine umut ve hareket verir, Simmel'ci bir sosyolojide de bunu grmekteyiz. Para veya Moda veya Rembrand zerinde olan almalar. Bu kitapta siyasi ve sosyolojik olan yazlarla birlikte sergilerin yazlan yan yana, arka arkaya, iice olarak sunulmutur. Bu birliktelik beraberinde dayanmay, geikenlii ve eklemlenmeyi vcuda getirmektedir. Bir de sanatn bir ad olarak adlandrdm sosyolojiyi. Sanat sosyolojisi olmayan; ama kendisini bir sanat tr olarak sunan sosyoloji. Kavramlaryla, aratrmalaryla hep sanat olarak kendisini gsteren sosyoloji ve sanat arasndaki ara alan; ortada olma hali kendi kendine, farkettirmeden; zaten yaplrcasma, hissettirmeyen bir adn izlerini sanat zerine yazmaktadr. Okumann bazen mmkn olduu silik ve izbe bir sosyoloji: Sanatn Ad. Ali Akay

BOLUM I SOSYAL BLMLER VE SANAT

SOSYAL BLMLER VE SANAT


undan evvelki oturumlarda Doan zlem'in belirtmi olduu gibi bu "alm" sorunu, zannediyorum, Anglo - sak-son dnyasn ilgilendiren bir durumu ortaya koyuyor. Franszlar iin bilimler aras geililik batan kabul edilmi. rneklerini aada greceimiz gibi, sanatlar-doa ve sosyal bilimler iin "yataygeililikler fiili olarak szkonusu edilmi. Glbenkian komisyonunun raporunda ise doa bilimleri ile sosyal bilimler arasndaki ilikiler ele alnrken sanat tamamen unutulmu gibi gzkmekte. Burada benim yapmak istediim katk bu ilikilerde sanat dallarnn nasl doa ve sosyal bilimleriyle birlikte ele alnm olduu zerine odaklanyor. Aslnda, Anglo-sakson niversitelerinde de sosyal bilimlerden alman diplomalar zerine "Bachelors of Arts" (B.A.) yazlmaktadr. Ve sanat dallar eskiden beri, Glbenkian Komisyonunun ele ald zaman birimleri iinde bile bilim dnyas ile iice olarak dnlm ve eitim vermitir. Bir resim merakls ve Leonardo da Vinci'nin hayranlarndan olan Louis Pasteur, fizik ve kimyann kendisine tand olanaklar kullanmay hibir zaman brakmamt. 3. Napolyon 1860 ylnda Akademi'de dersler vermek zere Louis Pasteur' Akademi'ye profesr olarak atamt. Bu ekilde Pasteur, Bilim ve Sanat krssnn profesr oluyordu. Daha nceki bir tarihte 1830'da, Arago Bilimler Akademisine, Niepce ve Daguerre tarafndan bulunan fotorafn bilimlere ve sanatlara olan ilgisini aklamak zere "Baylar, bu fotoraf sanatlann iine yarar m yaramaz m?" sorusunu sormadan edemiyordu. Bu bakmdan, gnmz Plastik Sanatlannda gitgide n planda yer almaya balayan fotorafn sanatlara ne ekilde * Bu

yaz 1998 ylnda 'Sosyal Bilimleri An' adl, Defter ve Toplum ve Bilim Dergilerinin dzenledii kolokyumda yaplan konumadr. lk oturumda Doan zlem konumutur.

faydal olmakta olduunu 150 yl kadar nce bir zaman birimi iinde hatrlatmakta deil miydi? Napolyon'un Msr seferi srasnda, siyasi olarak smrgecilik balarken, ayn zamanda da kimya ile sanatlar arasndaki ba kurulmaktayd. Arkeologlar ve tarihiler belki de ilk kez doa bilimcileriyle, fizikiler ve kimyagerlerle ibirlii yapmaya baladlar. 1805 ylnda Chaptal "Kimya sanatlara faydal olabilir mi?" adl bir metin yazar. Niepce fotorafn bulunmas sayesinde sanat eserlerinin birer rprodksiyonunun yaplabilecei zerinde durur. Ve fotoraf sayesinde gravr tekniinin yerine yeni bir rprodksiyon yolu bulunabileceini belirtir. 1829'da bir arkeolojik almay konu eden bir katalogun yaynlanmas srasnda kataloga kimyager Kunth, Geoffrey Saint-Hilaire ve de Brogniart yazlar yazarlar. Napolyon'un Msr seferi srasnda Geoffrey Saint-Hilaire seferde mevcudiyetinin yannda doa bilimlerdeki bilgilerini mze nesneleri zerinde kullanmaya alr. 1850'de Chevreuil pentrde kullanlan renkler ve malzemeler zerine almalar yapar. Brogniart ise, malzemeler ve biimlerin ilevlerine gre ilk seramik tasnifini gerekletirir. 1820 ile 1860 yllan arasnda Gzel Sanatlar Akademisinin Konseyi iinde kriz bagsterir. Akademinin iinde bir grup gzel sanatlarda geleneksel yollarn ve eitimin gelitirilmesini arzularlarken, dier bir yeniliki kanat ise gelecekteki ressamlarn teknik konulara sahip olmas gerektiini belirtmekte ve bu yollardan estetik sorunlar zmelerinin gerekeceini savunmaktaydlar. Bugn de ayn sorunlar Akademi ve Tatbiki Gzel Sanatlar arasndaki ayrm, biraz da olsa belirlemektedir. Gzel Sanatlarn geleneksel yntemlerinin kullanlmas ile Bauhaus ekolnn de etkisiyle teknik sorunlarn da estetik sorunlarla birlikte ele alnmasnn doru olacan arzulayanlar arasndaki ayrm da yukarda ele alman Fransa rneine benzemekte. 1952 ylnda ise, Leonardo da Vinci'nin 500. Yldnm zerine Louvre Mzesi'nde yaynlanan bir katalogda ilk defa tarihi almalarn yansra laboratuar almalar da yaymlanr. Btn 19. yzyl boyunca bilim adamlar (yani sosyal bilimciler, sa.16.

nat dallar ve doa bilimcileri birlikte sanat eserlerinin korunmas iin almalar yaparlar). Fransa rneklerinin yansra, Almanya'da da 1895'te, Ro-entgen Mnih'de adn tayan nlan kefettii srada, Berlin'de ilk laboratuar kurulur: X nlar. 20. yzyl mzecilik almalarnda bu nlarn cisimlerin iini gstermesi pentr alannda yaplan almalara n ayak olmutur. Bu nlar sayesinde sanatlarn eserlerinin ilk durumlar gzkmekte ve eserin "tarihi" belirlenebilmektedir. Bu almalar sayesinde Fransa laboratuarlarnda mehur ressamlarn mehur eserlerinin ilk durumlar ve daha sonra ayn tual zerindeki deiiklikleri mahede etmek imkan bulunmutur. Bu da doa bilimlerinin ve sanatlarn birlikte el ele almalar sayesinde gereklemitir. 20. yzylda mzecilik almalarnda belge kaydetmek amacyla fotoraf, radyografik filmler (rntgen filmleri), spektografik tabakalar kullanlmaktadr. Bu almalar sayesinde pentrlerin alglannda bir rahatlk salanmtr. Tekrar bu yaklamlar sayesinde eserlere bak alarnda farkl yorumlar yapmak imkanlar oaltlmtr. Herkes kendi bilgisine, kendi kltrne gre tablolar yorumlayabilmektedir. Fontenelle'in yazm olduu gibi "aratrmann temelinde bilineni bilinmeyenle aklamak yatmaktadr. Bazen bize sahte gibi gelen belgeler onlar okumay ve yorumlamay bilemediimizden dolaydr. Bir hipotezin (varsaymn) mantksal olup olmadn grmekten nce mahedelerin olgular dorulanp dorulamadna bakmak gerekir".1 Yukarda Fotoraflar ve X nlar sayesinde ressamlarn eserlerinin gizemlerinin ortaya kartlabilindiinden bahsettik. rnein, Le Titien'in (Tiziano) "Eldivenli Adam" tablosu fotoraf sayesinde bytldnde hafifesine gerei deitiren eleri grmek mmkn hale gelir. Bu ekilde seyircinin gznden kaabilecek baz ayrntlar fark edebiliriz. Louvre Mzesinde bulunan 15. Yzyl Flandres sanats Van Eyck'in "Au-tunlu Bakire" tablosunun ayrntlarn incelediimizde, her ayrntnn ayr bir simgeyi ierdiini fark edebiliriz. Aziz Bakire
1

Madelaine Hours, Les Secrets des chefs-d'oeuvre, Mediations, Dano-el/Gontier, by Editions Robert Laffont, Paris, 1964.

Meryem'in bulunduu Loge'daki bahenin iekleri daha ayrntl bir ekilde incelenebildiinde bakirenin safln simgelediini grmek ve ona gre yorumlamak mmkn olacaktr. 15. Yzyl Flandres ressamlarna has olan birey resim sanatyla doann gzellii arasndaki ilikiyi belirlemektedir. Bu Van Eyck'in ayn zamanda ilahi bilimlere yapt bir gndermedir de: Yaratcnnki (Tanr). Bu, fotorafn sayesinde ve fotorafla bytmenin sayesinde fark edebilinen ayrntlar Doa bilimleri ve sanatn yannda Hermeneutik'in de konusu olabilmektedir. Sosyal Bilimler, Doa Bilimleri ve Orta a'daki adyla Liberal sanatlar (hem teknik hem de zihinsel, entelektel faaliyetin bir arada yrtlmesi) yani sanatlarn birlikte ele alnmas ve incelenmesi srecini aa karmaktadr. Van Eyck'in aratrmalar sayesinde resim dnyas sulu veya yumurta ile yaplan boya yerine yal boya teknii ortaya karlmtr. Bu, yine doa bilimlerinin aratrmalaryla resim sanatnn aratrmalarn yan yana getirmektedir. Bu rnekler Glbenkian Komisyonunun ele ald dnemlere nazaran daha evvelki dnemleri gstermektedir; ancak bu ilikiler yzyllar boyunca sregelmitir. amzn spesyalizas-yon dneminde ise yava yava unutulmutur. Ancak; unutulmas sregelmesini engellememektedir; nk 20. yzyl iinde rneklerin oaltabiliriz. Ayrca, eserlerin korunmas szkonusu olduunda, nem oran, havann kuruluu ve byk kentlerdeki hava kirlilii ve atmosferdeki gazlarn tuaiere zarar vermesi (sulfirik asidin younluu), stma sistemlerindeki meseleler, Empresyonistlerin birounun kullandklar tualerin kt kalitesi yzlerdeki izgiler gibi tual yzeylerinde atlaklar ortaya karmaktadr. Mzecilii ilgilendiren bu sorunlarn sanat tarihi ile olan yakn ilikileri bize bilim ve sanat arasndaki yaknlklara rnek tekil etmektedir. nk X nlar veya Rntgen nlan sayesinde tu-alin veya tahta zerine yaplmsa eer eser tahtann iine nfuz ederek atlaklarn tamiri gerekletirilebiliyor. Eserlerin atlaklarnn iyiletirilmesi srasnda gzn plak bir ekilde alglamayaca yenilikler ancak fotografik almalarla grlebilmek-

tedir (koyu lekeler ancak fotoraf sayesinde grlebilinmekte); yeniden boyamalar vernik sayesinde gzle grlr olmaktan kmaktadr). Gnmzdeki restoratrler eski dnemlerin res-toratrlerine nazaran farkl bir ekilde tablolar tamir etmekteler. Eskiden restoratrler tablolar "gnn beenilerine" gre dzeltirlerken, artk bu, restoratrlerin keyfiliine kalmamaktadr. Gnmzde restoratrler "geree yaknla" dikkat etmekteler. Bu da, bilginin sayesinde gerekletirilmektedir. Anakro-nizmalarm nne geilmeye allmaktadr. Bu rnekler hep bize doa bilimleri (X nlaryla ve vernikle kimyasal bileimleri saptamak), sosyal bilimler (dnemlerin beenilerini bilecek tarih ve sosyoloji bilgisine sahip olmak), sanat tarihi (sanatnn beeni dzeyini bilmek ve anakronizmalara dmemeye almak) ve estetik arasndaki ilikileri gstermektedir. Hatta kimi zaman restoratrlere dikte ettirilen zorlamalar bir kiinin kendi beenisini gsterdii gibi dnemin iktidarlarnn da zorlamalarn sergilemektedir. Bu durumlarda eser "zc oynamalara" maruz kalabilmektedir. Gnmzdeki restoratrler bu gibi tarihi dnemlere ait oynamalar da X nlar sayesinde grebilmekte ve dzeltmeleri de ona gre yapabilmektedirler. Pent-rn zerindeki bu kimyasal ve fiziki yntemler zaman iindeki deiiklikleri anlamamz salamaktadr. rnek olarak; Besanon'da, 14. yy.'da yaplan bir "Passion" tablosu 17. yy.'da bir deiim geirmitir. lk olarak Hint tanrs iva gibi yaplan sa'nn resmi 17. yy.'da deiiklie uratlmtr. Ayn zamanda "armha Germe" sahnesinde sa alt ksmnda anakronik bir kompozisyon vardr: lk yapldnda bir elma sepeti ve bir rt arkasnda askerler varken ki, bunlar sa'nn rts iin zar atan askerleri temsil etmektedir. 17. yy.'m dindarlar iin bu ok bilinen temann yerine restoratrler bir "na-tr mort" koymay tercih etmilerdir. Ayn ekilde yerde yatan koruyucularn yerine sahte bir mermer resmi yaplmtr. X nlar sayesinde mermerin arkasnda hl yattklar gzlemlenmektedir bugn. Bu nlar 1360 ylnda yaplan tablonun deiiklerini sergilemektedir. Bazen ise ahlaki nedenlerle tablolar deiiklie uratlmtr. Restoratrler dnemlerinin ahlak anlayna gre bazen plak kadnlar giydirmektedirler. X nlar

tarihlerini gstermekte ve dnemlerin ahlak anlayla-da bilgiler de vermektedir.

Gnmzdeki Durum Sosyal Bilimler ve Doa Bilimleri arasndaki ayrmlar Gl-benkian Komisyonu tarafndan sorunsallatrlrken 1980'li ve 199O'l yllarda baka bir bileim ortaya kmaktadr: sanat ve sosyoloji veya felsefe arasndaki ilikilerin belirlenmesi. Bu durumun en nemli rnekleri arasnda Yapsalclk ile balayan bir hareketin yapsalclk sonrasnda ivme kazanmasdr. Bir yandan Braudel'in "Kapitalizm ve Maddi Uygarlk" adl ciltlik almasnda dnemin tablolarndan yola karak "medenileme srecini" incelemesi; dier yandan Claude-Levi Stra-uss'un "yabanlarn el sanatlar ve masklaryla toplumsal ve mitolojik konumlarnn kyaslamas. CJaude Levi-Strauss, Yapsal Antropoloji (Plon, 1958 ve 1974) kitabnda "Sanat" adl blmde 2 in, Sibirya ve Kuzey Bat ve Gney Bat Amerika ve yeni Zelanda yerlilerin sanatlar arasndaki benzerliklerde "psikolojik" ve "yapsal" benzerlikler bulurken, sanatlarn toplumsal organizasyona tekabl ettiini belirtmektedir (s.298): "Motifler ve temalar statsel farklar, asillik ayrcalklarn ve prestij derecelerini ifade etmeye almaktadr". Szkonusu toplumlar hiyerariklemi tirler ve dekoratif sanatlar hiyerarinin derecelerini tercme etmekte ve olumlamaktadr (s.298). Benzerlik Kanada ve Amerika'daki byk heykeller ile Caduveo yerlileri arasnda kurulmaktadr. Caduveolarn dvmeye olan tutkularndan yola kan Levi-Strauss, sanatnn yze izdiini kat zerine izmesi ile temsiliyetin ikili olmas arasndaki benzerlie deinerek; ikiliin sadece sanatsal bir deer deil, ayn zamanda "aptal" bir biyolojik birey ile o bireyin toplumsal alandaki kiiliini belirleyen sosyal-sembolik bir resim olduunu altn izmitir (s.302). Bu "ikili ahsiyet (dedoublement de la personnalite) psikolojik o-Levi-Strauss, "Asya ve Amerika Sanatlarnda
Temsiliyetin kilii" Re-naissance, Revue Trimestrielle par l'Ecole Libre des Hautes Etudes de New York, Vol.2 ve 3,1994-45, s.168-186. 20.

maktan ok bireyin ikili kimliini belirleyen sosyolojik kuramdr (s.302). Maorilerin dvmelerinde de benzer bir yaklam szkonusu-dur. Claude Levi-Strauss makalesini "estetik, sosyal organizasyon ve ruhsal yasam yapsal' olarak birbirlerine baldr" diye bitirmektedir (s.302). Ayn ekilde Maori sanatlarnda plastik e insann yz veya bedeniyle biimlenirken, grafik e yzn veya bedenin dekoru tarafndan belirlenmektedir. Aktr ve onun rol maskeler tarafndan ortaya konulmaktadr (s.313). Mask kltr toplumlarda "mascarade" dvme ile ifade edilir. Masklar arac formlar dizisini sunar: Bunlar sembolden anlama, byselden normale; doastnden sosyale gei alanlarn belirler. Masklar hem maske (saklama) hem de aa karma (demasquer) ilevini gerekletirmektedir. Gney Bat Amerika'daki Pueblo toplumlarnda ve ye-ni-Gine'de ise masklar ikili ahsiyeti vermekten ok atalar temsil etmektedir. Maskeyi takan kii aile byklerini canlandrmaktadr. Baz durumlarda ise kii, lenler ve trenler srasnda masklar takar ve Tanrlar Panteon'unu belirler. Yukardaki rneklerde sanat ve sosyoloji ve felsefe ile doa bilimleri arasndaki ilikileri gsterdik. 1980'li ve 199O'l yllardan yakn rnekler vererek sanat ve sosyoloji ve felsefe arasndaki yaknlklar gstermeye alacam. Yine somut rneklerden yola kmak istiyorum. ncelikle, filozoflarn teden beri estetik ve sanata olan ilgilerinin dnda sergi yapmclna soyunmalar yeni bir grng olarak karmza kmakta: Jacques Derrida'nm "Krn Bellekleri" (Otoportreler ve Dier Yklmlar) adl sergisi Louvre Mzesinin Grafik Sanatlar Blmnden kratrlerin de yardmlaryla, Napolyon HoVnde sergilenmeye koyulmas bu ilikinin rneklerinden biri olarak karmza kmakta. 26 Ekim 1990 - 21 Ocak 1991 tarihleri arasnda bu sergi Derrida tarafndan organize edildi. Bu "Parti Pris" (Taking Side) taraf olma adl yeni bir dizinin ilk sergilerinden biriydi. Amerika'dan baka bir rnek vereceim. Bu sefer; kratr-ler, Julia Kristeva'nm "renliin Kudretleri" adl kitabndan yola klarak, "Amerikan Sanatnda tki (Repulsion) ve Arzu"
21.

Abject Art (renliin Sanat) adl bir sergiyi gerekletirdiler. Bu sergide de sosyolojik, siyasi ve psikanalitik bir yaklamla Amerikan 20. yy. sanat tarihinden rneklerle "iren sanatn" anlam sorgulanrken, 1980'li yllardan beri "muhafazakarlaan Amerikan toplumu" sarslarak, sktrlmaya allmyordu. 1917'de Marcel Duchamp'm New York Armory Show'da sergilenen ve irenlik timsali olarak sergilenirken sansre uratlan Pisuar ile balayan serginin iinde Archile Gorky'nin (Sanat ve Annesi) tablosunun Ermenistan' konu ettii resminden geilerek, 1950'li yllarda Jackson Pollock'un baz tualleri (Number 27) (ki, burada Roslind Krauss Pollock ile Georges Bataille arasnda bir ilikiyi kurmaktadr) gsterilmekteydi. 1950'li yllarda Robert Rauschenberg, Jasper Johns ve Twombly (Kratrler Roland Barthes'm bu sanat zerine yazdklarn temel alyorlard) gibi sanatlarn eserlerinde "zenci duyarll ile ecinsellik temalar karmakta" ve gay-lesbien etkinlikleriyle sosyolojik yaknlklar kurulmaktayd. Ayrca "dk ve kan ile yaplan" Body Art malzemelerinin k noktas olarak ele alnmaktayd. 1950'lerin sonunda ve 196O'l yllarn banda baz sanatlar toplumsal "arlk"a (purity) kar tavr almaktaydlar. Bu sanatlar Beat generations airlerini ve mzisyenlerini de etkilemekte; ayn zamanda da, Marcuse gibi Frankfurt Ekolnn sosyo-log-dnrlerini de 1968 hareketlerine hazrlamaktayd: Claes Oldenburg, Bruce Conner, Lucas Samaras vb. "soyut resmin arln" eletirmeye balamlard. Thomas Hess "bir grup sanatnn farkl bir ar olmayan sanat" gelitirmekte olduklarndan sz ediyordu. Bunlar Rauschenberg, Oldenburg, Chamber-lain, Allan Kapprow ve Jim Dine gibi sanatlard. Kapprow yazd bir makalesinde "pislik ikinci eldir (mastrbasyon) ve bunun metafizik olma ihtimali yoktur" diyordu. Ayn ekilde Kapprow iin "Jean Dubuffret'nin Brt Sanat pisliin (ar olmamann (impurity)) sanat olarak, Mondrian'm Neo-plastikiliine ve hermetik arlna kar olarak" aklanyordu. Andy Warhol'n Chcidations Paintings of 1970, boya ve i karmnn irenliini sergilemektedir.
J22_

1970'li yllarn bandaki Deleuze ve Guattari'nin "Kapitalizm ve izofreni 1 - Anti-Oidipus" Artaud'nun "organsz beden" kavramndan yola kyorlard. Bu sefer sanatlarn nasl filozoflar etkilemeye baladnn rneklerini grmeye balyoruz. Ama kimin kimi etkilediinden, ilik olann, kkenin hangisi olduu sorusunu sormaktan ok aralarndaki geililie dikkat ekmek istiyorum. rnekleri oaltabiliriz; ama burada zaman kstl. imdi ise, Trkiye'den rnekler vermek istiyorum: ncelikle iki Trk sosyologundan bahsedeceim. Birincisi Hilmi Ziya lken; kendisi felsefe ve sosyolojide nemli almalar yapmasna ramen resim yapmay da gzard etmeye bir yazarmz. Sanat zerine yazlar yazmasnn dnda bir de ressaml var. 1974'teki lmne kadar yal boya ve kara kalem resim almalarn srdrr. Gzel Sanatlar Akademisi'nde iki sergiye katlr. Fiili olarak kendi mevcudiyetini bu sanat alannda gstermi biridir Hilmi Ziya lken. 1944'te Eminn Halke-vi'nde bir de kiisel sergi aar. 1944'te Yksek Mhendislik Mektebi (T), Mimarlk Blm Sanat Tarihi profesrlne getirilir. 1960 sonrasnda ise 147'liler arasnda lahiyat fakltesine getirilir; orada sistematik felsefe dersleri verir. Daha fazla lken zerinde durmayacam; imdi, ikinci bir rnee geiyorum. O da Sabri lgener'i ilgilendiriyor. Kendisi Osmanl el sanatlarndaki k ele alrken iktisadi terimlerle bu "k" aklamaktan ok bunun bir zihniyet deiiklii olduunun farkna varm; ve bu farkllamann elerini de sufilikte, Divan edebiyatnn beyitlerinde aramtr. Bunlar iktisad tasvirlerle aklar, ve aklamas burada, iirden geer. smail Ertrk'n ele alm olduu bir yazda3 lgener'in bu meseleyi ele al ile Ece Ayhan'n iiri bir siyaseti olarak ele almasn ve Ezra Po-und arasndaki ilikileri sorunsallatrmt.4 Ertrk, bu yazda,
3

smail Ertrk, "ktisat ve iir: Ya da ktisadi renme Tarihi" Top lumbilim 2 I Trk Toplumbilimi zel Says, Balam Yaynlar, Ekim 1993, s.115-121. . Ertrk, Ezra Pound'un, 1939 ylnda Wake adasn bir Japon No oyununa karlk Japonlara verilmesini nerir. Amac Pearl Harbour'un vahetinin nlenmesidir. iirlerinde radyolarda okur nerileri ni; ama ABD onu ciddiye almaz. .23.

3; * 5
ET s- 03

O * p

5*00 fD* S O* W

*
o> *-<

*
"fD

' >
d ft
M

*"

. tr t* -tt* :

g*$ -sg s* s g jp
<*
W

09 O

*-"

CL

tS

-(

N.1pj O3

3
O W fD Sr*
faV

3 5, a JD
fD er.
3 >-t >O

s Sel
n i
.^^

O.B)
r*s C_S v

&"ga. Bv.

t al.! g
5 =

p a f( 3

ai
fD ,Jr*

O:

35

ffli &s 'i :3 aJ 8 ^


a *^ K 3 CL C: S

SfiI
3<
NS ^5

D:

ft

HO

fP

o>

"

a PAS.S I
^ ^ S* ^

C f B O p 2 f D ' '

ro rT RT E"

?T (t V!

(^

n" SP - W . y V ! S

|l}
2- fD 3-^"P*3tc2-j jf-co fh

^ a. a S & 3 g ^ g s- S
P

BT
3 Ti ES ^3
1

W S,^
b^ *^Q

Zid

*3

h3

v^

l^'

k^

M 3 UM

ft

2. i^^
fD

- f> " E
rr . T f6 ?7" P

" CL 3 o aS -Si

S
S

i-"S- W
P 3 qg. a g C o" o. 2. p 3.' fD *< 3 3. 5=
nfb

a E
> ar*

^ 3 r?" CL S P

HT 2. 3O.-.) p o CfQf P 33:

fT er. oS5\?r - t 3 at
p &

- g^ g*^ - J5 g

I.
P **

"^< a: M w p p
fD k3

0Q<

D.

S. 3 ' 5 3; ^* s s C: P
O N **

3.^ 3'cg< o*
*ri K' p -( <

a3

I 2. i

E
fD

s r
P O.
fD

3<

S 3 S." E 1"oo - a '


0Q

O ar S 3-o, *a . S2. 2 p
3 2
0O5 fD

S a* 3
a D
05

o* o ^

O: 05 N p 3oS5" C OC/5 3 p p > cr a


<-+

J"

lsl l
N fD

g-

ag
3 O C.

ET -

P <

v_^ H

P 31

C
' fD T

2. fD
1

SANATIN PRATN SYASETE GEREBLMEK


Sanatn gelmi olduu yeri; siyasetin durumuyla kyaslarsak, kltrel olann siyasetin ok nnde durduunu sylemek zorunda kalacaz. Modern ve ada sanatn rneklerini izlediimizde sanatnn yaptnn seyirci ile girdii ilikide hiyerarinin sanatdan yana olmadn ada sanat pratii gsterdi. Yzyln bandan beri gerek kbistler olsun gerek dadaistler ve gerekstcler olsun bakan yaptn iine koymaya altlar. Bize bakan eyleri grdmz sylendi. Eser olarak ele almann yorumu ve hatta ar yorumu gndemden dmedi. Daha yakn zamanlarda yapbozmac bir okuma balam d yorumlan da metinin veya eserin dndan iine ekmesini bildi. Yapsalc bir okumann arad seyirci artk ii yapan hale gelmeye balad. ada sanatn geldii nokta da dardan bakan gz eserin sanat eseri mi yoksa meta m olduuna karar verecek. Demek ki, uluslararas Situasyonistler 196O'l yllarda reklamlar saptrarak, gnderilmek istenen mesaj "devrimciletir-meye" altlar. Yine szkonusu olan bakann esere mdahale-siydi: Yine Marcel Duchamp. Ve Mona Lisa'ya taklan sakal ve byk. Mdahale dardan, beklenmeyen yerden geliyor. Darda duran, dlanm bir biimde zannedilen 20. yzyln iinde znelliini her alana kabul ettirmeye alyor. Sanatn yanlsa-tc gcnn yok olduundan yaknan ve her eyin sahte sim-lasyonlar haline geldiinden, gerekten daha gerek olan bir hi-pergerek olduundan yaknan Jean Baudrillard'n sknts da, belki, bir oranda buradan geliyor. Yanlsatcl kalmayan bir sanat eseri dnyay tekdzeletirmekte midir? Nesnenin eletirel konumu yerine gelen ironik konumu bu yanlsamay yok mu saymaktadr? Putkrclarn karsnda putlar savunan Bizans geleneinde Tanr'nn imgesi yerine temsilinin konmas Tan-r'y arka plana atp, arkasnda sakl bir eyi koymadan Tan2S.

r'nm lmn hazrlamad m? Weber'in bybozumundan km dnyas bu modern durumu belli etmiyor muydu? Allan Kaprow hapening'leriyle sanat gndelik yaamla bulutururken bu yanlsaycl kaldrmakta; ve yaamn gereini sanata aktarmaya alrken dardan bakan gzn ieriye arlmas-n gerekletirmiyor muydu? Bu ekilde etik, estetik, gndelik yaam ve sanat arasndaki snrlar flulat. Daha eskilerden de rnekler vermek de mmkn; nk ada sanat 19. yzyldaki modern sanatn izgisini izlemekten baka bir ey yapmad. 1819'da Delacroix "Medusa'nn Sal" tablosunu yaptnda, tablosunun yzeyinde artk Fransz ihtilalinin ve Napolyon savalarnn ressam David gibi tarihi kahramanlar deil, ama gndelik yaamn insanlarn temsil ediyordu. Herhangi bir gndelik olay, siyasi bir anlam tayarak, evrensel bir deer kazanmay hakkediyordu. Bu sal resmetmek, bu olay yaratan sistemi eletirmekle zdeleiyordu. Burada artk lm, kahramanlarn kaderinin stoac karakterini deil; ama insanln sefaletinin dramn yanstmaktayd. "Bakanlarn tabloyu yapt" eklinde Duc-hamp'n szcesi, anlamn anakronik bir ekilde kazanmt; nk tablo bakanlarn sefaletini yanstmaktayd. Bu rnekte, artk resim bir otoritenin yanstlmasn deil; ama refleksif bir siyasi dncenin kendisini oluturmaktadr. Ayn ekilde Co-urbet de gndelik yaamn elikilerini, gerilimlerini temsil etmekteydi. Ama baka modern bir rnek verirsek Van Gogh'un patates yiyen kylleri de ayn sknty paylamyor muydu? Dlanm, sefaleti dnyaya ve gndelik yaamn baknn iine yerletirebilmek: Gazetecilik de ayn eyi gerekletirmeye almad m?
Siyaset Sanat Takip Edemiyor

Siyasetin alanna baktmzda, Fransz ihtilali ile dlanan nclerin (Tiers) parlamentoya sokulduunu gryoruz; ama dierlerini temsil etmek zere orada bulunuyorlar ve onlarn "adna" konuuyorlar. Burada ieri alnanlarn yeni dlama mekanizmas yarattn fark etmemek elde deil. Yeni sz hakk olanlar ile bu hakka sahip olamayanlar arasnda bir mesafe, cumhuriyetin demokratik giriimini zedelemeye balyor. lke22.

mizde de, siyaset kelimesinin iinde yatan "seyislik" anlamnn hl "atlar eitmekten " getiini sanan bir pratik hakimiyetini srdrmekte. Bu adan bakarsak, siyaset sanatn gerekletirdiini daha gerekletirebilmi deil. Hatta git gide gerekletirmek dncesinden de uzaklayor. Hukuk devleti, adalet gibi daha kurumsal tercihler kuramsal arenay igal etmeye balad ve 1960'larda balayan bir devinim ivme kazanamad. D yorum, siyasetilerin veya hukukularn ve dnyay ynettiini sanan iktisatlarn zmleme alanna ne zaman girecek? Aslnda hepsi parasal gcn tabandan geldiinin farknda; bankalardan medyaya, reklam sektrnden aratrma irketlerine kadar, nclerin rolnn bilincine tam olarak varld halde; klasik sanattaki yanlsama gc, bu alanda, kullanlmaya allyor. Ancak; daha siyasette dardan bakana yorumlama ans verilmi deil. Siyaset adamlarnn politikalar; iktisatlarn global kuramlarnn pragmatik yansmas toplumlarda bir karlk bularak geliiyor; ancak, gzlemlendii kadaryla, bir kesim tamamen kararlar izlemekle ykml duruyor. Gazete haberleri "kemer skma politikasndan", "yeni ac paketten", "cretlerin enflasyonun altna ekileceinden" (zaten srekli bir ekilde bu yaanmyor mu!) bahsediyorlar. ncler, gazete okuyucular da bu haberleri okumakla kalyor. Szleri, durum yorumlar duyulmuyor; ve zaten onlarda ciddiye alnmayacaklarm dnerek seslerini duyurmaya pek yanamyorlar. Trkiye'de "ar si-yasi-nazik" konular dnda "vatandan sesi duyulmuyor. Sesine kulak da verilmiyor. Onlar da kendi ilerinde kamu toplu tama aralarnda konumakla yetiniyorlar. Medya bazen gstermelik onlarn seslerine yer veriyor, ama; bir sonraki gn yine "yanlstc" yorumlarn yapmaya ve insanlar da bunlar dinlemeye davet ediyor: Mehur yorumcular aldklar paralarn karln verip, nclere "doru" yorumlar gstermeye devam ediyorlar. Veyahut batan erevesi izilmi, kenarlar ve snrlar belli tartma programlar vatandalar arasndan bazlarna sz verebiliyor. Fakat yorumlarn "gerekletirici" bir yaptrm olmuyor. Sivil toplum kurumlar da devletin siyasetilerine baz ikayetleri gtryorlar; ama tam olarak kale alnyorlar m alnmyorlar m belli olmuyor. En azndan bu, gstermelik veya
_2fiL

stratejik olarak gzkyor. Dolaysyla sanatta gerekletirilen "saptrclklar'V'kar kmalar" siyasette tekabln bulmuyor (tabii bu giriimlere yasaklar da ekleyebiliriz). Sanatnn Sezgisel Gc Bu alardan baktmzda, sanatn siyasete oranla daha canl ve "demokratik" bir ekilde gelitiini saptamakla kar karya kalyoruz. Duyumlarn akim karsndaki rol, lkemizde duygusallkla snrlanyor. Felaketlerin ardndan gzya dkyoruz; ama duyumsal eletirileri gerekletiremeyince, vurdum-duymazlayoruz. Siyasetilerin ve ynetici kadrolarn biraz daha yakndan ada sanat takip etmelerini diliyor ve buradan alnacak baz derslerle, hayalgcmzn de yardmyla, yeni pratiklere, yeni zgrlk alanlarna doru atlm gerekletirmelerini umuyoruz. Yeter ki, ada sanat pratiklerine biraz daha gz asnlar ve izlemek zahmetine katlansnlar. Sanatnn sezgisel gcnn pratii siyasetinin yarg gcn oktan am vaziyette. Bunun farkna varlsn. Kltr Bakanl da sadece gemi miras korumakla kalmasn; ama gndelik pratikleri gerekletirmek iin sokan katlmna, szne de kulak versin. Bu taktirde, sezgiselliin siyasaya katksndan bahsetmek mmkn olabilecektir. Estetikle etik iice hareket edebilecektir. Siyasetiler unutmasnlar ki, destekisi olmayan fikirler idealler olarak kalacaklardr. Desteksiz fikir olamayaca gibi, hayalg-sz de akl ve duyom uyumu olamayacaktr. O zaman fikirler buharlaarak (Marx da kapitalist sistem iin ayn terimi kullanmam myd?) belli malzemelerde cisimlemelerim tamamaya-mayacaklardr. Bylece de ayaklar yere basamayacaktr.

-2S.

21. YZYILA DORU YAAM: NSAN VE EVRE


IS A yzyla doru toplumsal yaamda insann konumu ne du- rumda sorusunu sorduumuzda; ilerleme zerine kurulu, gelimeci, sekler, toplumsal topya gerekletirici bir anlayn krizi ile kar karya kalyoruz. Bu kriz erevesinde; hkmetme, finans kaynaklar bulma, dayanma biimlerinin olaslnn iddetli bir ekilde duraksadn gzlemlemekteyiz. 20. yzyln son eyrei iinde ortaya kan yeni sorunlar yeni mcadele biimlerini dourdu. Bu yeni sorunlar ve zm biimleri; refah devletine, retim zerine kurulu insanlar aras toplumsal retim ilikileri, ekolojik evreye zarar vererek bunlar zedelemilerdir. Sanayileme ile dnya dengesinin merkez ve evre zerine kurulu yaps ulusar (transnasyonal) yeni denge ilikilerini gndeme getirmi ve "yeni dnya dzeni" ad altnda grnte tek kutuplu ama gerekte says ilkeler dorultusunda belirlenemeyecek kadar okkutuplu bir kaotik ortam yaam koullarn st - belirleyici olmutur. nsann yaam alann oluturan evresini yaanmaz klm ve yaam alanndaki "yaamd-lklar"n eiini amtr. Nefes alnacak zgrlk alanlar adacklarla mmknlemeye balam; yeniden ve yerinden ynetim ve denetim 19. yzyla ait disiplin toplumunun grntsnn yerine oturmaya balamtr. Bu balamda, gelenek ve din bastrlm modern bilidmn gerilerinden yzeye doru ykselerek modern davurma biimlerini ortaya koymaktadr. Bu ortamda organik toplumsal dayanma ve iblm zerine kurulu toplum szlemesi Serres'in de belirtmi olduu "doal szleme "yi gndeme tam; organik dayanma yerini yeni sosyalliklere ve yeni cemaatlere brakmaya balamtr, insan dolaysz olarak retim koullarndan ok yaad alann, mahallenin, evrenin aidiyetine ve bununla beraber kimlik araylarna girmi ve bu sorun uluslararaJ3.

s siyasetin en iddet dolu elerini iinde barndrr olmutur. Mahalle, evre, cemaat, i aidiyetleri yeni bir dayanma biimini "kimlik politikas" ad altnda gndeme getirmitir: O da evrenin, mahallenin, cemaatin koullarna ait "yaam benzerlii" zerine kurulu bir dayanma modellerini oluturmaya balamtr. Bunlarn dnda Dnya-ekonomi ulusal ve uluslararas ilikilerin elikisi iinde merkez ve evre arasndaki gerilimi insann yaad evresi balamnda ele aldmzda uluslararas sermayenin bir paras olan dnya kresel burjuvazisi ile ulus snrlarn ehir-merkezlere, yani megalopollere tamaya alan ve adem-i merkeziyeti veya anti-federalist akmlar destekleyen yeni sa ile ulusalc solu ayn sorunlar erevesi iinde tuhaf bir ekilde birletirmektedir. Evrensellik ve tikellik ekline indirgeyebileceimiz bu tartma ortam iinde; insanlarn birey olarak yaam koullarn kendileri ele alp, sorunsallatrmalar-na pek imkan tannmamaktadr. Bu byle olduka da insann kendi evresi iine git gide kapanp kendi benzerleriyle "ayn" sorunlar yaayarak yeni aidiyet biimlerini en tikel koullarda yaayacaklarn gzlemlemekteyiz. Bu dnya-ekonominin kresel koullarnda evre kirlilii kadar insanlar aras ilikilerin de kirlenmekte olduunu; yeni sa bir sylem biimi iinde biyolojik rkln yerini 21. yzyla doru giderken kltrel rkla brakmaya baladn ve dlananlarn gerek Bat ve evresinde gerekse de megalopoUerin iindeki varolarda kltrel olarak dlandklarn syleyebiliriz. ehrin dokusunu oluturan bu grngler cemaatlere dn eklinde alglanmaktadr. Bu sorunlar erevesinde sanatlar 21. yzyla girerken insan ve evresini ehir sorunlar balamnda sorguluyorlar. Modern projeler ile sanayi-sonras toplum koullar arasndaki elikileri, yaptklar ilerde gndeme getiriyorlar.

let-Sefalet-iddet; Ret sergisi; Kesien Corafyalar; Aznlk; Xemple vb.) ada sanat dnyas devlet ve zel kurulularla etkinliklerini srdrmtr.

DEVLET-SANAT-TOPLUM
dnemin Trkiye'sinde ada sanat inde bulunduumuz olan ilikisinin daha belirginlemeye ortamnn toplumla

balad, sanat kurumlarnn giderek hkmet ve devlet d ilevler yklenerek giriimlerde bulunduklar, ama buna ramen de Trkiye'nin geleneksel dzenlemesi iinde var olan "yardm" aralar iinde devletin hl nemli rolnn de olduu kabul grlen bir gerek. Oysa; mafya-siyaset-devlet; temiz toplum ve temiz devlet sloganlarnn iinde, zellikle de kltr bakanmzn ada sanat anlayna gsterdii bu kapallkla, sanatlar, belli bir oranda, kaynaksz brakmasna karn, birok zel kuruluun da, ister halkla ilikiler isterse de reklam amacyla olsun sanat faaliyetlerine yardm yapmakta olduu da grnr baka bir gerek.
1990'! Yulardaki Yaplanmalar

Bu balamda sanatsever kurulularn, belki de, daha ok bilinlenerek bilgilenmesiyle yeni oluumlara girme ihtimalleri sz konusudur. Bir yandan sivil toplum kurulular sanata kar gsterilen duyarszlklar protesto ederlerken (zellikle Plastik Sanatlar Dernei'nin son yllarda yapt faaliyetler arasnda olduka siyasi diyebileceimiz "Sanat kurultaylar" bunlar arasnda rnek olutururken, ada Sanat ile uraanlarn dzenledikleri sergilerin belirli bir ekilde "sosyolojik-felsefi-siyasi" nitelik tamalar gzlemlenen olaylar arasndadr), sanatlar da toplumla olan balarn git gide pekitirmeye almaktalar: Plastik sanat icra edenler, bu alanda, en ok rn verenler arasnda; sanat ve sosyoloji bulumas git gide ivme kazanan bir olgu. Siyasileen ve sosyallikler zerine giden byk sergileriyle (3. ve 4. stanbul Bienalleri, Gen Etkinlik 1, Gen Etkinlik 2, Habitat 2 srasnda gerekletirilen "teki" sergisi) ve kk aptaki sergilerle (An-bellek 1 ve 2; stanbul; DevJ32.

ada Sanat Merkezleri 1990'h yllarn bandan beri gelien bu ortam gnmzde farkl bir nitelie brnerek, hkmetlerin kltr bakanlklar tarafndan neredeyse dlanma noktasna getirilmitir. Byle bir durumda yeniden bir dzenlemeye gitmek zarureti domakta ve almalara balanmaldr. Bu da, belki de, karma bir fi-nansla oluturulacak, ama u anda hkmet d sektrlerle beslenmek zorunda olan ada Sanat Merkezleridir. Birok demokratik lkede rneklerini bildiimiz bu tip kurulular, "yeni sergilerin yaplmasna, sanatn zerk konumunun korunmasna" katkda bulunabilir. Geri btn dnyada olumaya balayan yeni tip bir sa muhafazakar gr, sanat alann kstlamakta, ahlak ve gelenek adna sanat "dejenere" sayma noktasna giderek baz projelere yardm kesmektedir. Bu Sanat Merkezlerinin faaliyetleri srasnda siyaset d jrilerin nemi byktr. Hatta siyaset d terimi yerine dengeli bir siyasi yaplanmann gerekletirilmesi arttr demek daha doru mu olacaktr?
Nasl Bir Devlet?

Nasl bir devletin sanata yardm konusuna geldiimizde, kendi ideolojik alann kaplamayan ve sadece kendi grleri dorultusunda gitmeyen bir ada Sanat Merkezi'nin finans kaynaklarnn bulunmasn salayacak ve byle bir kuruluun ortaya kmasnda n ayak olacak bir Kltr Bakanl'n iinde barndran bir devlet demek geliyor insann iinden; nk Kltr Bakanl git gide muhafazakarlaarak, "ada sanata" kar "reaksiyoner" bir tavra brnmektedir. Bu da, hem ada sanat ortamna hem de Kltr Bakanl'nn kendisine zarar vermektedir. Umarz bu durumu hkmetlerimiz grebilsinler. Sanatn ikincil, ie yaramaz bir ey olduu sansnda olduklarn sylemiyorum burada; tam tersine sanatn rol grlmekte ve kstlanmaya allmaktadr. Bu kstlama ise herkese zarar ge.33.

tirmektedir. Kltrn ve sanatn roln kavrayan; iinde bulunduumuz dnemde byle oluumlarn nemim hissedebilen, ama bunun yannda da sanat ortamn desteklerken, sanatlar her alanda zgr brakan, onlar "gdml" klacak ksnt tehditlerini gstermeyen bir Kltr Bakanl, Trk sanatnn tantmn ger ekletirebilecektir. Bu ayn zamanda, yalnzca, Trk sanat ortamn deil, tm bilimsel ve kltrel faaliyetleri de zerk bir yaplanma iine sokacak; bu sayede de "baskc, tepeden inmeci" imajm silerek, daha demokratik bir devletin kurulmasna olanak verecek, dolaysyla da, insanlar arasndaki toplumsal ilikilerin daha insani olmasna katkda bulunurken, retim ilikilerinin de gelitirilmesini salayacak, bir devlet anlaym gerektirmektedir: Bu da, piyasay gz nnde bulunduran bir Re-fah-devleti modelinin gerei olacaktr. Birok kii u anda Refah Devleti modelinin eskidiim, 1980'erde balayan piyasa kurallarnn geerli olduunu, Refah Devleti modelinin "dinozor-latn" ileri srebilir; ancak, bugn baktmzda IMF'nin bile baz "nc Dnya" hkmetlerine "devletin reglatr" rolnn ne kadar gerekli ve elzem olduunu salk verdiini izliyoruz. Byle bir gelime rayna oturabien toplumlarn "effaflaa-bileceini" ngrmek zorundayz. Belki o zaman, popler kltrn tahakkm altna girmeyen, daha dengeli bir anlayn geliebileceini, bu gelime ile de istenilen demokratik ve cumhuriyeti bir anlayn toplumlarda yerleebileceini dnmekle kar karyayz. Bunu baarmak zorunda deil miyiz?

HANG DL MODERN?
nmzde Trke ile ilgili tartmalarda kalplara snarak, yazy gramer kurallarna sktrmak isteyenlerle yazya bir "esnek-akkanlk" katmak isteyenlerin arasndaki farkl yol seimleri hep sorun olmaya devam edecek sanyorum. Bir yanda, kurallar iinde kalmaya alanlar; dier yanda ise kurallarn dna ekerek yazy, akkanllatrmak istencinde bulunanlar. Burada edebiyat veya sosyal bilimler arasndaki fark silmek; hatta ada resim ile yaz arasndaki snrlar "yasakam-na" uratmaktr szkonusu edilen: J. Pollock'un "Action Pain-ting"i gibi yazmak isterdim: Yazy ve mantn aktmak isterdim. Bu da ancak, baz genelgeer kurallar zorlamakla mmkn olabilecek yazma eylemi. Neyse; bu, iin bir yan; ama syleyeyim, keke byle bir yazy sosyal bilimlere sokabilsek: Tm 68 hareketi iindeki dnrler, felsefe ve edebiyatta yaznn normlar iinde kalnacak bir devrimin muhafazakar bir hareket olduunu ileri srmlerdi. Devrimin baarlamamas nedenleri arasnda, devrimin dilinin "kuralclk" iinde kaldn ileri srenler de vard. nemli olan kurallar ve kaideleri zorlamakt. Bu da, "modernist veya postmodernist kavramsallatrmalar" kadar nemli bir konu: Olduunu dnyorum. Sayn Mehmet Y. Yahyagil, dildeki akmanm veya prtkletirmenin 'Trke literatre katkda" bulunmadn dnyor (Radikal, 25.4.1997). sterse "kendine zg" olsun. Halbuki, benim iin szkonusu olan dilin de tahakkmnden kurtulabilmek: Nasl yapabilirsek yle yapmaya almak. Dilin kendisini zorlamadan, anlalmaz cmlelerle deil, ama akkan bozuk cmlelerle dili bir "fluxus"a koymak. izofrenletirmek. Gramer kurallarnn kabul etmediini gze okutmak. Sosyal bilimler, burada, bilim diline sahip olacak diye, bu tartmann dnda kalmyor. Bizzat, Lyotard, "post-modern durumu" ele alrken, bilim adamnn kulland dilin bizatihi "popler dil" olduunu gstermiti: Herkesin kulland

.34.

.35.

dil. Sosyal bilimler de "herkesin kulland ve kimsenin kullanmad" dil arasnda "gidip-gelme" zgrln elinde bulundurmaldr. Kendi "szde-bilimsellii"nin yanlsamas iinde kalmaya devam etmek istemiyorsa. Hem kavramsal hem de dilsel kalplardan kurtulmaya balayalm ki, biz de "muhafazakarlam ve poplerlemi" toplumun muhafazakar bir "tutkaln" yeniden retmeyelim. Yoksa "bilmi yazlar"dan kurtaramayz kendimizi. Bunun "yararl olup olmayaca" konusunu kendisine brakyorum. Ama; bana kalrsa, ncelikle, bu konulan tartmak zorundayz; fiili durum bize, zannediyorum, bunu gsteriyor. Ne Modernizm ne Postmodernizm Sayn Yahyagil "evrensel lekte yaanan kltrel bir 'deiim' ve toplumsal bir yeniden yaplanma sreci modernizm ve postmodernizm argmanlarnn belirleyici unsurlardr" diye yazyor. Acaba feodal toplumlarda veya "saray" toplumlarnda (Elias) "deiim" sreci veya toplumsal bir yeniden yaplanma yok muydu? Oturma yeriyle, sarayn ve etrafndaki avlunun yerlemesiyle, zel mekanlarn kullanm veya hotellerde aristokrat evlerinin israftan dolay fakirlemesiyle toplumsal dnm yaanmyor muydu da; bu, ille de modernizm ve postmodernizm balamnda tartlsn! Ve tabii ki, "salt popler kltr" "medya destekli popler kltrle" ayn ey olmayacak: Acaba Pop Art nesneleri ve eletirellii anlalm myd da hemen ardndan medya destekli oldu. Madonna veya M. Jackson ile L. Cohen veya B. Dylan (ki, artk konserlerine giden, neredeyse, yok delecek kadar azalm) ayn poplerlii mi tamaktadr? fop-on'lamakta olan sadece medya destekli pop mzii deil pplumun kendisi olmutur, "in" ve "Ouf'lar ile yaamyor mu-<niz? Bunun yannda "Levi's 501 veya hamburger" sadece bir ya-Vn biimi. Hamburger ve lahmacun arasnda "snfsal ve klt-A" bir ayrmdan baka ne fark var. kisi de popler kltrn .^rasm oluturuyor. Ama "in" ve "out" lar ayn ey deil, ^runch genliini izlemek bile bunun anlamn aklamaya ve gamaya yetecektir.

-36.

Kuramclar m Yoksa Dnemselletirmeler mi? Gnmzn "nde gelen" kuramclarna gelirsek, yazda iki defa geen (K)ellner'i hi duymadm; yoksa, E. Gellner midir (?) szkonusu edilen. yle ise gnmzn kuramclarnn adlarn yazmaya kalkacaksak, bir makale boyunu oktan aacak kadar kuramclar vardr yeryznde. Onlar da kuramclar eninde sonunda. yi de kuramclar ve iyi ki de varlar, herbirinin ayr alglamasna ve ayr kavramsallatrmasna ramen olgular. Sayn Yahyagil'in bahsettii kuramclarla hi de ayn fikirde olmayan bir baka filozof geliyor hemen aklma Jean-Franois Lyotard: O, hi de modernizm ve postmodernizm arna kesin bir izgi ekmiyor ve artsremlilik koymuyordu: Modernlik veya postmo-dernlik, modernizm ve postmodernizmden ayrlarak; biri hep dierine gebedir. Modernite'yi "iinde bulunduumuz a" olarak ele alacaksak, o zaman niye "ada" kavramn kullanmyoruz. Olamazd, nk o zaman 1945 sonras iin kullanlan "ada sanat" terimini nasl dnemselletirebilecektik. Btn bunlar "laf. Dnemlerin adlar her zaman daha sonra konulmaktadr. Bu Maniyerizm iin de Barok iinde byle olmutur. Biz de imdi modern veya postmodern diye urayoruz, duruyoruz. Duruyoruz lafnn zerinde "duruyorum". Yerinde sayyoruz. Kural aryoruz. Tanm koymaya alyoruz. Ve de bir de kalkp tanmlar tartmaya alyoruz. Halbuki; zaman kaybndan baka ne ki? "O da neymi?" Sayn Yahyagil "modernizmin(...) bu (modern) zamandan esinlenen, zellikle kendini gzel sanatlarda gsteren bir kltrel benimseme ve uygulama" olduunu yazarken, acaba hi Picasso veya Duchamp ile Jeff Koons veya Kou th arasndaki ayrm dnyor mu? Hangisi bugnk "Gzel Sanatlar"? Bugn "Gzel sanatlar" veya "eser" szcklerini kimler kullanyor? Hangileri modern veya postmodern? Veya bu adlan kullanmak doru mu? Bir kalp cmlede "olumlayc bir ifadeyle", "bu byledir(nokta)" diye yazmann sakncalar kavramlar ve yaplan iler arasndaki oynakl nasl gz ard edebiliyor. Yaznn kurallar iinde kalmas gibi, kavramlar da kategorik kurallara gre kullanldnda, "kamu retmenleri" kyor karmza: "zne, nesne, fiil vb". Doruyu kalplara ve kategorilere sktrp, "hap" olarak sunan bilenler haline geliyoruz o zaman.
_3Z_

S.B" B-.

2 fl>*
r/s *"% CT

_i^

l,5

l
p
P

H Q

S'.^& P ^ s- s P
P

3' * ?r . K*
F P"-

2*. 2f.
P

2f S 2
<?

2E

8*
b> Sr-P *
J-

&* B*' & p


3 2.

g< Pi I" gN I ^ 3 " ?

MODERNST M "O DA NEYM?"


1 Nisan 1997'de Radikal gazetesinin "Forum" sayfasnda yaymlanm yazya biraz daha aklk getirmek lazm, zannediyorum ve ncelikle bu yaznn nasl yazlm olduunu hatrlatmak istiyorum. RadikaVden "Nasl bir devlet?" konusu ile ilgili olarak benden bir yaz talep edildiinde yazy kaleme almtm. Devletin ada sanat ile ilikisini sorunsallatran bir yazyd. Nihai olarak, ilk ksm bir saptama yazsdr. Ardndan ise, nasl bir devlet hayal etmeliyiz ki, u anda iinde bulunduumuz ve iimizden kimsenin pek de holanmadn sandm durumdan kma ihtimallerini konumaya balayalm szkonu-su edilmiti. Bu ikinci ksmnda ideolojik olarak tahakkmc olmayan bir siyaset anlaynn devlet adamlarnn politikas olmas gerektiini; bunun iin ise "hogrnn" gerekli olduunu anmsatan bir nermeler ve cmleler dizisi ele alnmt. Kltr Bakanl'mn imdiki halinin vcuda getirdii eyleri yinelememesini dilemek de bu nermelerden birini oluturmaktayd. Sanat ve Kltr Bakanl arasndaki ilikinin ise bir "vurdumduymazlk" ilikisinden ok ada sanat engelleyici giriimleri ierdiini anlatmaktayd. Bunlar malum. Gelelim modernist yaklama? Modernist Yaklam Bu yaklamda modeli Jakoben Fransz ihtilalinden alan bir Cumhuriyet anlay sz konusu olduu kabul edilmektedir." Yukardan dzenleyenden" ok "halk iin ve halka ramen" kararlaryla, "tepeden inmeci" CHF'sinin 1930'lu yllarn banda ele ald kararlarnn, Kadro hareketinin adna "paranoyak" dediim (Bkz., Trk Aydn ve Kimlik Sorunu, Balam Yaynlar, 1995) tavrdr, tepeden inmeci olan bu tavr (Yakup Kadri 'nin Yaban roman, belki de bunun en gzel rneidir). Halka bilin gtren ve "bilinlendiren nc" aydnlardr bunlar. GnmzAO.

de ise modern veya postmodern ad ne olursa olsun (bunu ok nemsemiyorum) aydnlar daha ok gazete kelerinden "halka" seslenmektedirler. Yaptrmlar deil, "bilinlendirmelerdir" belki de sz konusu olabilen. Bu nedenle gazeteler, holdinglemenin dnda, "siyasi" bir takm tavrlar da ortaya koymaktadrlar. Okuyucular da siyasi grlerine gre gazete tercihlerini yapmaktadr. Deien ey daha eitli gazetelerin km olmasdr. Ancak; deien ok nemli bir ey vardr: Kltrel seviyede bir d; imge dnyasnn egemenliinin yazl kltr zerindeki nsellii. Yazl kltr ve grsel-iitsel kltrn alglamalarnda ayrklk olduu ok kez tekrar edilen bir konudur. Grdmz eylerle yazdmz eyler ayn deildir (Bkz., Michel Foucault I ktidar ve Direnme Odaklar, Balam Yaynlar, 1995). inde bulunduumuz kltrel yaam grsel-iitsel kltre arlk vermekte; yazl kltr ise ikincil konuma gelmektedir. Okumada azalma, kitap satlarmdaki d bunun gstergeleridir (stanbul'un birok yerinde kitaplarn oalmas medyann kltre ve kitaba kar gsterdii duyarllkla paraleldir zannediyorum; ancak, 196O'l yllarn kitap sat rakamlaryla kyaslandnda fark bariz olarak ortaya kacaktr). Popler Kltrler O halde, modernist yaklamla ilikili olmayan bir sreci aktaryorum demektir; nk, grsel-iitsel kltr 20. yzyln ilk yarsndan itibaren hakimiyet kazanmaya balamtr ve dolaysyla yeni bir olgu deildir. Sinema ve plak sanayi bunun gstergesidir. Ancak; yeni olan ve "kresel" olan baka bir ey vardr ki, bizim toplumumuzda neredeyse "abartlmaktadr". O da, tm toplumun kltr ve alma dnyasnn "top on"lamaya baladdr (buna taponlamakta denebilirdi). Raiting'lere gre ilk on sralanmakta ve burada artk "szde-demokrasiyi" engelleyecek hi bir sre giriimi sz konusu edilmemektedir. Baz baz "sivil toplum" anlaynn yanl yorumlarn da gsteren bu yaklamda "tabann sevdii iyidir!" zihniyeti hakim olmaktadr. Sorunludur; nk 1982 Anayasas bu mantkla kabul edilmitir; daha da vahimi ise 1933'te Almanya'da Naziler, bu ekilde, "demokratik" yoldan iktidara gelmilerdir: Halk istiAL

yor diye! Popler kltrn hakimiyet altna alnmas ise moder-nizm ile pek alakal deildir; nk bat Avrupa'da "kralln merkezilemeye balamasyla popler kltr eleri bask altna alnmaya balanp, medenileme sreci balatlmtr ve bu da 18. yzyla kadar sren bir zaman birimini iermitir (Munc-henbled ve Elias'n kitaplar bu konuda bize bilgi vermektedir). Popler bestecilerin imza atma geleneinin az ve ar da olsa rneklerinin verildii Peter Burke'nin kitaplar da bireysele-meye balayan popler sanatlar, tahtac -oymac ve kyl ressamlar rnek vermektedir. Ancak; 18. yzyln ticarilii ile 20. yzyln ticarilii arasnda byk farklar vardr. Medya destekli bir popler kltr baka, salt popler kltr esi olmas ise bakadr eserlerin. Hele hele Pop Art ve Warhol, Lichtenstein ile hi alakas yoktur, inde bulunduumuz dnemin popler kltrn egemenlii altna girdii saptamasndan yola karak eletirel bir yaklamla popler kltr deerlendirmek baka; yasak ve sansrc zihniyeti desteklemek baka bir eydir. Dnemsel farklara ve balamsal ayrmlara dikkat etmek durumunda deil miyiz? Hele hele sekinci kltr devlet eliyle halka ulatrmak gibi "anlamsz" veya "tuhaf kayglar beslemediim ise, zannediyorum aikardr. Urkecek bir ey yok. Ya Devief Devlete gelirsek, devletin basks ile ideolojik aygtlarnn varl yadsnamaz elbet; ancak dier yandan 1980'li yllarn Fransz Kltr Bakanlnn da hem ada kltr hem de popler olarak kabul edilen "sinema" ve "rock" kltrlerine gstermi olduu destek gzlemlenmi bir olgudur. Bu ekilde "rkla kar" konserler dzenlenmi; Fransz sinemas desteklenmitir. Kltr Bakanl bir yandan yeni Kltrel Merkezler ina etmi; cier yandan ise byk sergilerin finansmanm salamtr. Yoksa "mstehcen" sayd her eyi yasaklayan, destek yerine kstek veren bir devlet anlay deil sz konusu olan. Byk sergilerin dzenlenmesi, ok sanatnn katld sergilerin yeri, finansman kaynaklar, katalogu; btn bunlar gerek ve olgusal olarak byk paralara mal olan eyler. Piyasaya braklan bir sanat, ancak piyasann "in'leriyle yaplabilir diye d.42.

nyorum. "Out'lara ve "outsider'lere yer vermeyen bu mekanizma iinde devlet devreye girmek durumunda kalabilecek, sanat kendisini "zgr" brakacak bir "tevike" ihtiya duyabilecektir. te bu anlamda "devletin reglasyonundan" bahsetmekteydim. Mmkn olduu kadar "yanszlatrlan bir devlet" teviki ile yaplacak, dzenlenecek sergilere olan gereksinim sanat alanna devlet yardmm sokabilecektir. Popler kltr ise, devletin kendisi bu kltre sahip olduunda zaten onunla btnlemi demektir: ancak Sanat Merkezlerinin kurulmas ve dengeli bir idari ynetim, srekli olmayan ve daima deien bir jri sistemi ile, sanat ortamnn "olas hakszlklara kar" gelitirecei "sivil bask gruplaryla" dengesizlikleri engellenmenin yollarnn bulunabileceini sylemekteyim. Ayrca siyasi olarak "devletsizletirme " yanls yeni muhafazakar ve yeni sa yaklamlarn ultra-liberalizmine kar; daha insancl, yardmsever bir Refah Devleti anlay sz konusu edilmektedir. Sefaletin ve iddetin terrizm ve uyuturucu trafii ile, "fuhulatrlm turizmiyle" rk devlet anlay deil tabii ki, mevzu bahis olan. Bu anlayta her ey "ilk on" listelerinin egemenliine sokulmakta ve "in" ve out'lardan oluan bir kltrn dzeysizliine eriilmektedir. yle ki, baz kltr adamlarmz bile "in " ve "out'lar zerine kurulmu olan bir sosyolojik tanm sunabilmektedirler. ada kltrel dnya, herhalde, modernist ve postmodernist ayrm zerine kurulmamtr: Postmodernisttin ne anlama geldii bile "evrensel" kabul normlarna sahip deil. Foucault ile yaplan bir syleide kendisine "post modernist misiniz?" sorusu sorulduunda sadece bir "glmsemedir" cevab: "O da neymi!".

1
GEN ETKNLKLER (1995-1998)
Mitolojikler en Etkinlik 1 alnda (1 Temmuz 1995 - Tepeba T-YAP Fuar salonlarnda), dnemin Uluslararas Plastik Sanatlar Bakam Hsamettin Koan, konumasnda ve sonrasnda birinci kataloga yazd yazsnda "Dlerin Tarihi Yoktur" diye belirtmiti. Bu nedenden dolay da "Genlik ne zamansal ne de mekansaldr" diyordu.1 Bu, neresi ve ne zaman belli olmayan bir genlik temas, bilimselliin tam da karsnda deil, ama tesinde durur gibi gzkmekte; hatta bir baka rnekten yola karsak, Claude Levi-Strauss'un "i ve Pimi" Mitolojikler kitabnda deinmi olduu gibi, mitolojik olann ya olmaz; ama bu yntembilimsel bir sorunu da ortaya karmaktadr. Kartezyen bir ilkeye gre bir btn paralara blnmesiyle sorunun zlebilecei, ama btnln de asla kaybetmeyecei inanc, mitolojik olanlar iin geerliymi gibi durmamaktadr. Le-vi-Strauss'a gre, mitolojiler iin bir zmleme terimi bulmak olanaksz gibi gzkmektedir. Paralara blndnde bile yine de btnl salayamamaktadr; nk btnln kendisi bir hayal rn olarak durmaktadr. Bu nedenle gizli bir btnl yoktur. Burada temalar sonsuza doru oalmaktadr. Blndke oalmakta ve herbiri de birbirinden ayr gibi durmamaktadr: "Onlar birbirlerinden ayrdmz ve birbirlerinden uzakta tuttuumuzu sandmzda; bu, tam da daha nce ngrle-meyen yaknlklar ve etkileri birletirmek zere birbirlerine yeniden yaptklarn fark etmek iindir". Bu anlamda da, Claude Levi-Strauss'un yazd gibi, mitolojik olanm btnl veya birlii ileriye dnk; yani n ak ve eilimseldir: Yorumlama gc sayesinde hayalgcne dair olan bir grngdr bu. Bu e-Bkz. Hsamettin Koan, "Snrlar ve tesi", Gen

kilde, mitolojik olana bir biim verilmeye alnr; ama beyhude. Bu biimi tam olarak ve btnlkl bir ekilde vermek imkanszla boumaktan geer. Mitolojik olanlar ztlklarn iinden geerek birbirlerine balanrlar; ayrlamaz hale gelirler; iice geme potansiyelini ilerinde tamaktadrlar; doalarndan gelmektedir bu mitolojik olanlarn. Fransz filozof Jacques Derrida, buradan yola karak, mitolojik olann tam da metafiziin lmnn ilan edildii srada, Nietzsche'nin "insann lm" temas, Heidegger'in "metafizik eletirisinden geen varln unutuluu" ve Freud'un bilin kuramlarndan sonra "paralanan (spaltung)" benlik ve bilind temalarndan itibaren mmkn olduunu yazmaktadr.2 Claude Levi-Strauss mitolojik olan zerine olan bu kitabn kendisinin bir mit olduunu yazacak kadar ileriye giderek, etnoloji ve bilimsellik arasnda kurulan bilimsel paralellikleri reddetmektedir.3 Jacques Derrida, Claude Levi-Strauss'un "Yaban Dn-ce"den ve hatta "Akrabalk ilikilerinin temel yaplar" kitabndan beri doal ve medeni veya toplumsal ayrmn yadsdna dikkatimizi ekmektedir. Bu ayrm ilerleyen bir tarih fikrini reddettii gibi, bilimsel ve bilimsel olmayan arasndaki veya duyumsal ve aklsal arasndaki snrlarn da altedilmesi uran vermektedir. te Bat metafizik tarihinin Platon'dan beri felsefeye ve dolayl olarak da dnceye sunduu olanak, bu ekilde, metafizik tesi bir dnceye doru yol almaktadr. te; bu ekilde de, yapsal olan zamana ve mekana dahil olmaktan ok bir duruma ait olmaktadr.4 Bu anlamda, belki de, Hsamettin Koan'n metnini ciddiye almak olanakl hale girer ve genliin 2 Jacques Derrida, "La structure, le signe et le jeu", in L'Ecriture et la
3

Etkinlik 1 Katalogu. Hsamettin Koan, Gen Etkinliin "12 Eyll siyasetinin depolitizasyo-nunun ardndan topluma gven duymayan bir genliin verdii zgr cevap" olduunu yazmtr.

difference, Seuil, Paris, 1967, s.420. Yerlilerin yaban dncesinin Bat'nn bilimsel dncesinden fark yoktur. letiim teknolojisinin yaban dnce ile benzerlikleri vardr di ye belirttiinde, bilimsel kabul edilmeyen "ilkel" dncenin "yaban" olarak sunulmas bile bilimsel ve bilimsel olmayan ayrmnn kabul edi lemeyeceini belirtmektedir. Bu anlamda bilimsel olarak kabul edile nin reddini gerekletirmektedir Levi Strauss diye dnmekteyim. Claude Levi-Strauss "Marcel Mauss'un Eserine Giri" yazsnda: "Dilyetisinin birden bire" olduunu yazmaktadr. Yapsal olan yapsal ola nn yerine ikame ettiinde tarih arada skm olduundan yapsal olan zamansala ve tarihsele bal olmaktan km gibi durmaktadr.

AA.

yor diye! P nizm ile merkeziW na al da 18. henbl^

ilevlerini srebiliriz. Derrida'mn etnoloji iin ancak "felsefe dna kt zaman" felsefi v flzer bir ekilde genlerin Gen Etkinlik ser-gerekletirdikleri almalar da (pentr, heykel, performans veya happening) sanat -dna sanat ^/g lde, sanatn sorunsallaryla bouma kapasitesini) olmaktadr. Felsefede metafiziin krizi ile balayabilen d trbir dnce, sanatta da 20. yzyln deneyselliini vcuda getirmeye kabil olmutur. Bu adan bakldnda, Trkiye llerinde Gen Etkinlik de, sergileriyle genler arasnda etkili olmakla kalmam ; ayn zamanda eletirmenleri, niversite ho calarn, sanat tarihilerini veya gazetecileri etkilemeyi baarm bir etkinlik olarak karmza dikilmitir. Genler birer yaptak olarak snrlardaki imkanlar denemektedirler. Caude Le vi-Strauss "yaptaklk snrlarn olanaklarn kullanandr" 6 diye yazdnda, yani "etrafnda bulduu malzemeyi ve nesneleri kullanr" dediinde, Gen Etkinlik sergilerinin temel ilkelerinden biriyle uzlamaktadr sanki, nk burada sergilenenler dnce ile emek arasnda gidip gelirken; kavramn snrlarm dola-"Dnm sosyal bilimlerden ok biyolojidekine benzemektedir". Anlam yava yava ilerleyerek deil, birden bire deiime uramtr. Bu da biyolojideki "mtasyon" fikrine daha yakn durmaktadr. Ama, burada da, bilimsellikten ok almJama daha nemli gibi durmaktadr. Claude Levi-Strauss, Freud'dan etkilenmitir. Onun Totem ve Ta-bu'da ele ald fcur yasa (ensest)" "evrensel", bu ekilde de, doal olduu gibi, kltrel olandan ayrlmaktadr. Ancak, Freud her ne kadar ocuk ile yerli arasnda bir paralellik kurmu olsa da, bu Levi-Strauss iin geerli deildir. Genler, o halde ocukluk ile yetikinlik arasnda bir "ya blgesi" olmaktan kmtr. Bu anlamda da "zamanszdr". Claude Levi-Strauss La Pensee Sauvage, Plon. Ayrca Hsamettin Ko-an sergilerin "avant-garde, yeniliki ve deneysel olma esasna" bal olduunu yazmaktadr. Bkz. "Snrlar ve tesi" katalogu. or

Popf *

.anlarndan biri olan bricole-.iibeye dayanan ilerinin

nne geilebilir. Genlik bir vaziyetsin takipilerine gre. 5 Bu anlamda M da bir eit "yaptaklk" olarak

p, estetik veya d bir biimi ona gre ekillendirmektedir. Bir kavram zerinden ortaya kan ilerin kavramn kendisinin snrlarn genilettiini dnce temelinde izlerken, ayn ekilde malzemelerle birlikte yaptakmn ilkelerini kullanmakta gibidirler genler Gen Etkinlik sergilerinde. Bu bakmdan, bu tip sergiler jrisiz, yarmasz, seilmesiz ve elemesiz sergiler olarak hereyi deneyenin deneylerini ortaya koyduu bir laboratuar gibidir. Bir bakma bu nedenden dolay bunca eletiriye maruz kalmaktadr. Sanatn temel olanaklaryla geleneksel bir ncln ileri srenlerle birlikte yenilie ak olanlar da eletiriye tabi brakan, tam da bu zihniyet gibi durmaktadr. Yaptak tam da bu anlamda eletiriye ak olmaldr ve ilkelerden ok pragmatik bir ekilde, deiimleri ve dnmleri gerekletirmek zorundadr. Levi-Strauss yaptaklk iin: "etnog-rafik yaptaklk ister istemez mito-iirsel bir ilevi stlenmektedir" diye yazar. Ayn ekilde, sanatlar ve yaban dnce arasnda kurduu ilikide: "Mitoloji ve mzik orkestra efleri dinleyiciler ise sessiz icraclar" olarak durmaktadrlar. Derrida ise mito-iirselliin ayn zamanda bir mito-morfik olduuna deinmektedir. Bir Kkence 1984'te balayan bir izgi iinde Trk resmi "nc Trk Sanatndan Bir Kesit" sergileriyle eski dnemin mito-iirseiliini yeni malzemelerle, enstalasyonlarla yerle bir etme yoluna gitmilerdi ve bu anlamda da bu sergilere "nc" sergiler ad verilmiti. O dnemde, Kemal skender'in "nc" kavramna taklp, ncln krizinden dem vurmas, aslnda bugn bakldnda yanl durmuyor; nk Gen Etkinlik sergilerinde grlebilecei gibi, serginin karakterinin "nc" olduu belirleniyor. Mr-teza Fidan ilk Genlik Etkinlik Sergileri'nin dzenleyicileri arasnda ve kataloga yazd nsz yerine geen yazda bu sergilerin "avant-garde, yeniliki, deneysel olmasn" esas grmektedir. Oysa 1980'li yllarda "Modernizmin Krizi" etrafnda dnen tartmalarda nc kavramnn "askerilii" ve pozitivistlii gndeme gelmi ve postmodern eklektizmin etkilerinden sz edilmeye balanmt. Gen Etkinlik Snrlar ve tesi balm alrken AJL

ki, Canan Beykal, Balkan Naci slimiydi ve benim nermi olduum bu ilk kavram disiplinlerin de snrlarnn almasndan bahsettii gibi, aslnda nclkten yok Bataille'in ok sevdiim kavramlarndan biri olan "yasakama" (transgression) kavramn iermekteydi. Bu kavram bir yl evvel, Sanart-Ankara Sempozyumu ncesinde sunduum tebli ile de alakalyd. Bu bakmdan, nc ile fark yasakamanm gemi olan snrlar geniletirken, Hegel'in Aufhebung (ama, kaldrma ve saklama) kavramndan ok uzaklamamak olduunda yatyordu. Ama; ama eskiye ait bir mito-iirsellii de iinde saklayarak ok yeni olmayan bir devrimi gerekletirme kapasitesine sahip olan bir amayd bu szkonusu edilen. Snrlar geniletirken snrszl deil, eski snrlarn esneklii sayesinde yeni snrlarn eski snrlar da iererek, geniletilmesi ve en nihai noktada bir snra daha eritiinde tesini de grebilen bir kavram iermesi, Gen Etkinliin nc olmaktan ok yeniye ak deneycilii sergilemesini nemle izah etmeye alyordu. Bu bir anlamda, Derri-da'nn, Potocka'dan yola karak yazd "lmeyi vermek" adl makalesinde ele alm olduu mitoiirselliin geri bastrlmas sayesinde yeniden ortaya kan bir mito-iirselliin eskiyi de iinde barndrdnn farknda olunmas anlamn tamaktayd. Durkheim, Dini Yaamn Temel Yaplar adl almasnda Fransz ihtilalinin tanrtanmazlnn iinde yatan dinilii gstermi olduu gibi, yeni bir mito-iirselliin varln gstermekteydi; nk Fransz htilali de "zgrlk", kardelik ve eitlik" kavramlarndan yeni bir mitoloji ortaya karmaktayd. Bu da, Derrida'nn ne srd Platon'cu gizemin yerini alan Hristiyan gizem fikrine benzemekteydi. Orjiak bir ana temelin, kkenin; bir baka deyile Platon'un maarasnn ana rahmine benzer bir orjiyi barndrd gizem gibi, yeni iirselliin gizemi de, Potocka'ya gre, sorumluluun halkn omuzlarna yklenmesinden gemekteydi.7 Bu bir bakma Nietzsche'nin "sorumsuzluk" nermesine benzemekte8 Potocka da, Nietzsche'nin yazm 7
8

Jacques Derrida, "Donner la Mort", in L'Ethique du Don, Metaille Yay. 1992. Nietzsche iin bkz. Ali Akay, Tekil Dnce, Afa Yay., 1991. 2. Basm 1999.

olduu gibi, orjiak ve demoniak bir kkenin yerine Platon sonras dncenin zgrlk sorunsal balamnda bir tip yeni mi-to-rsellik sunulmakta olduu zerinde dururken, gemiten gelen elerin kaybolmadna, sadece dnme urayarak, deitiine ve yeni ortama adapte olduuna deinmektedir. Potocka, tek Tanrl dinlerin nn, yahudi-hristiyano-islamm da demonik (eytani) gizin ve orjiak kutsaln alp yerine tek Tanrl dinlere has bir kutsal kurban temasnn ve sorumluluun gizeminin yerletirilmesini sorunsallatrldmda, sorumluluun eytani ve orjiak olan kendi iine kattn yazar. Kkeninde demonik olan ile sorumluluk temalar arasndaki iliki var olur gibi gzkmemektedir. Orjiak alanda bireyin egosunun kendi ile ilikisi tam olarak kurulmu deildir; bu nedenle, ikinci alanda, bu iliki ortaya kabilmektir. nsan kendinden sz etmeye sonra balamtr; ama bu da yeninin hereye ramen eski ile girdii ilikide belli olmakta; rtk gibi dursa da var olmaktadr. Sonsuz teki insana sonluhunu verirken lm veren olarak kalmaktadr. O halde lm ve doum gibi metafizik kavramlar nedeniyle insan herzaman dinsel kkenleri belli kelimeleri kullanmaya devam etmektedir. Potocka bize sekler veya laik de olsa her trl devrimin bir Aufhebung olduunu hatrlatmaktadr. Aydnlanma'nm izgilerinde bile yatan ilahilik ve kutsallk buradan gelmektedir. Orjiak gizem Platonculuk sonras iinde ve bir eit tek Tanrl temada alm gibi dursa bile kaldrlm rtk bir ekilde durmaktadr ortada bir yerlerde gz onu grene dek. Her trl devrim, o halde, kelimenin kkeninde gsterilmi olduu gibi geriye gelen ve yeniden yerine oturan anlamnda dinilii bir yerlere doru tamaktadr: Kutsaln yeniden yaam yrngesine baka kavramlar altnda girebilmesi. Bir melankolinin yerine gelen ama eski melankoliyi de yok edemeyen yeni bir melankoli temas olarak bunu ele alyor Jacques Derrida. Veya bir depresyondan baka bir depresyona ve hatta depresyona yeni bir direnme biimine doru giden zincirlemeler.9 Derrida, burada, Heidegger'in abasn da Nietzsche'den
9

Direnme biimleri iin bkz. Ali Akay, Michel Foucault, ktidar ve Direnme Odaklar, Balam Yay., stanbul, 1995.

-4a.

sonra dncenin hristiyanlktan alnp kurtarlmasna dayandn hatrlatyor (bu tabii nazi ideolojisinin de ak seik tavrn gstermekteydi). Sein and Zeit iinde Heidegger bu tavrn sk sk yemlemektedir; yani hristiyanlktan arndrlm hristi-yan kavramlarnn ontolojisini yaparken yinelenmesi. Derri-da'ya gre, Potocka, Heidegger'in tersine hristiyan kavramlar ele alp tarihi bir tematik iinden geirerek, bu kavramlar gnmze uyarlamaktadr. Yemden ontoojikletirilmektedir: te heretik olan da budur. Potocka, Avrupa'nn iinde "karnndan konuan bir Platon'un" iinden kamadmz vurgularken bunu sylemek istemekteydi; yani yeni-Platonculuun Hristiyan dncesi iindeki srekliliini. Bu da, amann (Aufhebung) oe kadar artakalma veya arda braklamama ile alakal olduuna ahit olmaktadr. Snrlar ve tesi O halde, kutsallklar ve dini temalar yakamz kolay kolay brakmamakta ve dini olan eler en seldiler hallerde bile ahlak veya norm olarak yeni bir biimde davran normlarmz yeniden kodamaktadr. te, "Snrlar ve tesi" bunu gndeme getirmekteydi. Snrlar kendi bireyliinin farkna varmaya balayan ve kendisiyle sorunsal balamnda ilgilenen bir genlik ve onun postmodern sylem iinde tesi veya tekisiyle ilgilenen hali serginin yeni balamn oluturmaktadr.10 Yeni ve taze gibi gzkrken, Trk sanatna ait bir tarih ile hesaplarken bile oradan gelen elerden kurtulamaz gibi grnmesi, buradan, ortaya kmaktadr. Tomur Atagk, Hrriyet "Gsteri" dergisine11 yazd yazda sergiyi verken, serginin iinde yer alan "eserlerin, kimlik, su, cinsellik ve medya" gibi konular ele aldn belirtmektedir. Buradan da anlalabilecei gibi, bu temalar Trkiye'nin her zamanki konulardr; ancak 10 Yukarda ele aldmz sorumluluk temasnn bilinlenme ile ilgili
olarak, bilinsiz bir bilimin mmkn olamayaca gibi genlerin de bu bilinci ancak bir eylem iinde veya bir pratik iinde gerekletirebileceklerini ifade etmektedir. Bu pratik ise TYAP salonunda gerekletirilen Gen Etkinlik alannn deneysel pratiidir. 11 Bkz. Tomur Atagk, Gsteri, No.177, Austos 1995. .50.

gnmz dncesinin ve siyasetinin belirledii ortamda oka kullanlan kavramlardr. zellikle su ve cinselliin ne kadar yeni sylemler iinde yer alan ve Trke'ye yeni yeni evrilen Georges Bataille'm temalar olduunu bize, hereye ramen, hatrlatmaktadr: Erotizm ve yasakama, tam da bu cinsellik, su ve snrlarn esnekliinden sz etmekte deil midir? Tomur Atagk 240 gen sanatnn yapt almalarda "ironinin" bolluundan bahsetmektedir. Bu da Trk insannn mizah ile olan yaknlndan gemekte deil midir? Hatta Grgr ve daha eskilerde Akbaba vb. dergilerinin geleneine kadar giden bu ironik karikatrel yaklam grsel sanatlarla Trk halknn modernliinin ne kadar badatn gstermektedir. Dier yandan serginin ilk gn hari ok tenha olmasndan yaknan Doan Hz-lan'm yazs ise,12 yine ilgiyle maymun itahlln bir arada gidebileceini bize gstermektedir. Zaten; Tomur Atagk de, "bir eit workshop"dan sz etmektedir bizlere. Anlalabilecei gibi, herkesin katlm srasnda yaayan ve sonra ise snen bir canlanan Anka kuu" gibidir. Doan Hzlan da "genlerin medyaya geerli not vermediinden" yaknr gibi grnmektedir. Bu da medyatiklik ile iktidar arasnda kurulan ilikiler erevesinde anlalr klnacak bir tema olarak durmaktadr. Genler hakim sylemleri ortaya koyan, yayan ve iktidarl klan medyaya hep kukuyla bakmtr ve belki de byle davranmakla hakldr da. nk medyann yarglayan ve tepeden bakan ifadelerine kar Gen Etkinlik "jrisiz, yarglamasz bir deneme snama alandr".13 Trk sanat bu denemesinde artk batl veya doulu norm-laryla deil; bu ikisini de iinde tad ikili karakteriyle birlikte sanatm ele alacaktr. Emre Zeytinolu bunu dile getirmekte ve bir bakmda da rtk bir ekilde hem Eypolu-Melih Cevdet Anday izgisinin, Ahmet Muhip Dranas izgili yaklamn olduu kadar, Kemal Tahir - Sezer Tansu izgisini de eletirmektedir. Eletiri tavrnn "yeniden gzden geirilmesi" gerektiini ileri srerken Emre Zeytinolu, eletirinin nereye dayand-rabilecei sorusunu sormaktadr: "Tanpmar'a m, Osmanl'y 1 2 Bkz. Doan Hzlan, Hrriyet, 5 Temmuz 1995. 1 3 Bkz Canan Beykal, Cumhuriyet, 9 Temmuz 1995. .51.

odaklayan Kemal Tahir'e mi, Anadolu uygarlklaryla Hma-nizma'ya m, Nurullah Ata'n batcl m tercih edilmelidir?".1 Trk sanat'nm 1980 darbesi sonrasnda bocaladn yazan Emre Zeytinolu "sanatlarn bu dnemde bir panik yaadn" hatrlatrken, "Yeni Dnya Dzeni ve Kreselleme" kavramlarnn yeni sanat tarzn belirlemekteki yerini gsteriyordu.15 Gereklik ve simlasyomm sorunsallatrd balamda Baudrillard'n temas simlasyon toplumlarnn "terr gc" eletirinin de gereklikten ok "gerek oyunlarna" doru kaydn bir kez daha irdeliyordu. Bu ekilde Gen sanatlar "dnyaya anlam vermek" yetisine sahip olabilirlerdi. Bu ekilde, yerini mito-iirsellii yeni bir episteme iinde deerlendirilirken eski ile arasndaki yatay geilerin herzaman sorun olmakta olduunu ve bunun biraz da yapsal bir sorun olduunu hatrlatabiliriz. Her ne kadar eletiri eski deerlere dayanarak batc ve doucu terimlerle ifade biimleri arayamaz olsa da, sekler bir dnyann iinde yatan ilahi elerde grlebildii gibi batllama ve doululuk, kimlik ve kimsizliksizleme sorunlar genleri dndrmeye devam edecektir. Birinci Gen Etkinlik balamnda da Halil Altndere kimlik meselesini gndeme getirirken bu soruna deinmitir: sanat bireysel olarak iktidar znesinin karsnda kendi znelliini koymaktadr. Ancak; burada szkonusu olan devletin egemenliinden ok devletin vekili veya hatta mekandaki temsiliyeti olarak bulunan nfus memurunun keyfiyetine maruz kalarak, doum tarihindeki doum gnn ve doduu ay kaybetmitir, tpk birok vatandamzn bana geldii gibi: Evrak- maruza: Sanatya sunulan katlar. Nfus memurunun keyfilii tam olarak kendine ait br znellikten ok paralanm bir znelii vermektedir. Halil Altndere'ye. O da, sanatnda bu "maruzat" yeniden gn1 4 1 5

celletirmekte ve ters yz etmekte: Kimliksizleme srecine girii grsel olarak sunmakta bizlere; ancak, bu kimliksizleme kendi dilini ve kltrn yadsmak amacyla deil, tersine o kltre ve kimlie kendi kiiliini tamamyla ilikilendirdikten sonra, o kimliin verili kimlik olduunun bilincine vararak, kendi kimliini kimliksizleme srecine sokuyor. 16 Mardin'e bal olan Srgc kyne bal olan kimlii, 199O'l yllarda boaltlan bir ky olmasyla zaten iktidarn yersizyurdsuzlatr-d bir kimlie olan balln sergiliyor. Halil Altndere bu siyasi srece verilen cevaplardan birisi. Ama brahim Akbay-rak'm Bosna iin yapt almadaki "Morg" da en az yukardaki rnekte olduu kadar, "kimlik sorununu gndeminde en derin canllyla" lleri sunmaktayd bizlere. Etnik temizlik ve insanlk suu kavramlarnn 20. yzyl iinde ald anlamlar yeni balamda yeniden ele almaktadr gen sanat. Bu, bir bakma, yukarda yazdmz gibi eski soykrm ve yeni versiyonunu iice tamakta; yeni olmayann yeniliini gndeme tamaktadr. Yeni bir mito-iirsellik ve Levi-Strauss'un yukarda ele alm olduumuz kavram sunmaktadr.
Yersizyurdsuzlama ve GHes Deleuze

Bkz. Emre Zeytinolu, Gsteri, 17 Austos 1995. Bu balamda kura torluunu yapm olduum 1995 ylnn Ekim ayn da, mam Adnan sokakta bulunan "Devlet han"da sergilenen "Kre selleme -Devlet, Sefalet, iddet" sergisi bu temay gndeme bir kez daha getirirken, sosyal Refah devleti ve onun krizinin ortaya koyduu liberal sylemin, iktisadi analizlerinin sefaleti ve iddeti tayan boyut larn gstermeye almaktayd.
J52_

Yeni bir dnceye imkan tanyan, ncelikle felsefe tarihi iinden filozoflar yorumlayan (Bergson, Nietzsche, Hume, Kant) ve daha sonra olgunluk dneminde kendi felsefesini gndeme getiren, bu ekilde de tm bir neslin dncelerini bir bakma gncelletirirken, sinemadan plastik sanatlara kadar tm bir estetik alan elden geiren Gilles Deleuze'n ve Felix Guat-tari'nin "yersizyurdsuzlama" kavram ikinci Gen Etkinliin kavram olarak kabul edildi. Gilles Deleuze yukarda bahsettiimiz gibi, baka yazarlar yorumlamaktan vazgemedi ve her yorumunda da kendisini bu dnrlerin dncelerine rnga etmekten vazgemedi. O halde, hem yorumlad hem de kendine has orijinal bir dnceyi gelitirdi. Daha Nietzsche ve Felsefe kitabndan beri bu filozoflarla kar16

Kimliksizleme srecine girebilmek" ile ilgili olarak Bkz. Ali Akay, Postmodern Grnt, Balam Yay., stanbul, 1997. _53L

karya duran bir Deleuze' grmekteyiz; onlar aklarken ayn zamanda onlarla kapmaktadr; onlar kendine ekmektedir. Ancak bu karlama iinde yorumlad filozofa saygy asla ihmal etmemitir; ok iyi bildii bu dnrlerin kendi dncelerinin dna tarmaz; ancak onlarn felsefesini "Darya tar. Byk bir sayg ile gerekletirir bir eylemi, bir olay; nk bu, gerekten bir olaydr, hergn rastlayamayacamz emsinden bir olay. Onlarla serbest ve dolaysz bir konumaya girer ve buradan bir sylem oluturur. Filozofun sesini kullanrken kendi sesiyle kartrr onu. yle ki, kimin konutuunu bilmek zorlar. Bakasnn sesini dn alarak konuan filozoflar karr karmza: Kendisini. Kendisini bir "arac" olarak sunmaktadr. Yaratma eyleminin etkilerden ve etkilenmelerden getiini, serbest bir sylemi oluturacan bilmekte ve sylemekteydi. Araclar araclyla konuur ve yazar; bu anlamda da, asla bir "birey" olmamtr. nk o grup-znedir; kolektif bir anlatm dzenlemesidir. Anonim bir yazy oluturur. Kendisinden de alnaca lde o da bakalarndan alar.17 Yani; rettii ve yaratt kadar bakalarnn fikirlerini bir yerlere doru gtrebilir; hiten bir yarat yapmak olanakszdr. Fikir alveriidir szkonusu olan, tarih-ar bir diyalogdur. Bu ekilde, serbest ve dolaysz bir sylemi vcuda getirirken Dele -uze'n ad kendini dierlerinden arndrarak belirgin klar. Filozoflar kendi "darlarna" tarken ayn zamanda onlara "dostum" demekten kendisini alamaz. Zaten filozofun kendisi bilgenin dostu deil midir? Jacques Derrida'nn belirtmi olduu gibi, dost ve dman birlikte kendilerini kurarlar. "Biz dostlar ka kiiyizdir?" Dostlar birbirlerine seslenirlerken hibir ey sylemeseler de bu "hi" sylenebilecektir. 18 Dostlar ve hibir dost: kisi bir kartl oluturmuyor mu? Birbirleriyle ayran ama ayrt oranda da birlemeyi salayan bir iliki szkonusu edilen. Derrida'ya gre neredeyse "imkansz bir aklama!"; bu ayrma hem olumlanan (O! Dostlar) hem de ayrtrlan (Dost kalmad!). Olumlanan ve yadsnan bir ikili iliki: Aristotales'in paradoksu! Olmayan dostlara nasl "Dostlarm!" diyebilirim di1 7 1 8

Deleuze-Parnet, Diyaloglar, Balam Yay., 1990. Jacques Derrida, Politiques de I'Amite, Galilee, 1994.

ye sorard. Derrida; ancak bu soruyu Deleuze sormu olsayd baka trl bir neticeye varrd zannediyorum. Deleuze dostlaryla iliki iinde kimin dost kimin dost-olmayan olduu sorusunu sormadan, belki de Felix Guattari'nin belirtmi olduu gibi "hepimiz bir sryz" derdi. Zaten, Derrida da, dostun olduu an ile yok olduu ann diyalektik ilikisini gndeme getirirken ikisinin "geililiinden" sz etmekte deil midir? kisinin bir sentez olduunu yazar: Bu iki an birbirine zincirlenir, eklemlenir. Deleuze de, belki de, zerine yazd dnrlerle eklemlenir ve birbirlerine zincirlenirler. Tek bir izgi, belki de birlikte bir "ka izgisi" olutururlar. Tek nefes olarak bir rzgara eklemlenirler, ikisi de bir imdiki zamanda yeniden gncelleir-ler. Zamandlk olmasayd belki de bu karlama hi olmayacakt. Zamandlk deil mi Nietzsche'nin bize kazandrd kavramlardan birisi? Dostlar birbirlerine seslenirler, aralarnda bir konuma gerekletirirler; birbirlerini bir yerlere doru ekitirirler -isterse zaman ar olsun. Kitaplarnda ayn kavramlar, motifler birbirinin ardnda tekrar etti durdu; ancak bir kitabnn da isminin belirtecei gibi, tekrarlarn her biri bir fark oluturacaktr: Fark ve Tekrar (1968). Ancak tm bu tekrarlar hep bir yer deitirmeyi, baka trl sylemeyi, yeniden yorumlamay gerektirdi. Eseri tekrarlar yanklayan farklar dizisinden olumaktan vazgemedi; nk Tekil Dnce19 kitabnda da gstermeye altm gibi her-bir tekrar yeni bir olay meydana getirmektedir. Olay felsefesiy-di onun felsefesi; ama ayn zamanda da dizilerdi, rastlantlard, iaretlerdi ve etkilerdi. Bu diziler herbiri dieriyle bileme iinde ayrmlar ve kesimeleri oluturmaktayd: Bunlar ise yeni kavramlar salamaktayd: Yersizyurdsuzlama, ka izgileri, ikinlik plan, kksap, olu. Tm bu kavramlar da birbirleriyle kesimekte yeni labirentik iaretleri belirlemekteydi. Ancak; her biri bir olayd. Deleuze'n belirtmi olduu gibi "tm kitaplarnda olayn doasn" aratrmt. "Hayatm bu olay nosyonunun zerine yazdm durdum" demitir. Bu kavramlarn Trke'ye aktarlmas srecini hatrlyorum: Evinde beraberce aryorduk nasl Trkeletirilebilir diye; zel19

Ali Akay, Tekil Dnce, 1991.

.55-

like yersizyurdsuzlama ki, Deleuze ve Guattari'nin ana kavramlarndan birisidir, gebenin yeri ve yurdundan yola klarak bulduklarn sylediinde yurt hemen kendini belirtiyordu; ancak bu sadece yurdu deil ayn zamanda yurdun kurulduu yeri de belirtmekteydi. Oturduum yerin benim memleketim deil, mahallem deil, topram deil, ama yurdum olabileceini somut bir ekilde aklad: "adrnz buraya kurarsanz bu yer sizin yurdunuz olur" demiti. Kelime Trk ve Mool yurdundan gelmekteydi. Bulunan "yersizyurdsuzlama" ki, bunun Franszcas detrtorialisation Franszca szlklerde hl yoktur, Le Monde gazetesinin yazarlar bu kavram kullanrlar; filozoflar bu kavram metinlerinde geirirler; ama szlkte kelimenin ne anlama geldiine bakmaya kalktnzda hl yoktur sanyorum; en azndan uzun zaman yok oldu. Dier kavramlar da ayn ekilde somut rneklerden yola karak bulduk. Saatler sren bir almann sonucuydu bu sylei.. O kadar nazikti ki, sizli konumay asla ihmal etmeden bir de evirileri getirdike "size minnettarm" diyordu. Alakgnlllk rneinin bu kadarn grmek mmkn myd? Ama zaten yazd kitaplarndaki alakgnlllk deil miydi bu? Diyaloglar20 bu alakgnlll bize gstermekte deil miydi? Ayn tavr, nezaketi derslerinde de gstermekteydi; byk bir pedogogdu ve mthi bir sayg duyuyordu rencilerine. Beraber alt rencilerine en az onlar kadar zaman ve aba harcayarak almalar srdryordu. Bu insana sayg ve sevginin byk bir rneidir zannediyorum, her ne kadar kendisi iin hmanist bir dnr demek mmkn olmasa da: Hmanistin evrensel bir kelime olmasndan ok bir dnemi belirttiini ok iyi biliyordu, tpk Fouca-ult ve Althusser gibi. Foucaulfnu episteme'si kadar mtasyon-lara gveniyordu. Her dnem ancak kendi dnemine ait olana sahip olabileceini syleyebilmekteydi, tpk her insann kendi gcnn snrlar iinde gce sahip olabilecei gibi. Bu bakmlardan, 12-21 Temmuz 1996 tarihlerinde gerekletirilen Gen Etkinlik 2 sergisinin Deleuze ve Guattari'nin kavram zerine odakland: Yurt-yersizyurdsuzlama Gen sanatlar bu kavram siyasi, antropolojik ve sosyolojik anlamla-20
Deleuze-Parnet, Diyaloglar, Balam Yay., 1990. JfiL

rnda ele aldlar. Bu sergi iindeki iler arasndan Vahit Tu-na'nm "Bir milyon lirann iinden Atatrk siluetini yersizyurd-suzlatrmas 1997 Uluslararas stanbul Bienali asndan ilgin bir rnek tekil ediyordu; nk Halil Atndere'nin Bienal almas da benzer bir ereve iinde Mustafa Kemal Atatrk'n yzn elleriyle rtmesiyle gerekletiriliyordu. Altmdere kendi kimlii zerinde elleriyle yzn kapatrken, bu sefer Atatrk'n yzn kapatmaktayd. Bu tip almalar gen sanatlar arasndaki etki alp vermeyi gsterirken, ayn zamanda belli bir uzanty da ortaya koyuyor. Yusuf Sayman da Deleuze ve Guattari'nin fotoraflarn kullanarak, yersizyurdsuzlama kavramna gndermede bulunuyor ve ayn hareketle de Dee-uze ve Guattari'nin kendilerini TYAP salonu iinde yersiz-yurdsuzlatmyordu. Ferhat zgr "Bir gn ok yanl grsel analizi" adl iinde, Trk bayraklar ve toprakla almasn ortaya karyordu. Zafer Minta ise yastklar kullanarak g temasm vurguluyordu. Emre Koyuncuolu'nun performanslar da bu balamda "evden ieri evden dar" adyla ilgi ekiyordu. Gen Etkinlik sergilerinde yaplan performanslar sayesinde daha sonra Disiplineraras Performans gnleri gerekletirildi. Bu da Gen Etkinlik Sergilerinin 199O'l yllarn ikinci yarsnda ne kadar n ak bir alma ve deneme platformu oluturduunu bize gstermektedir. Gaye Yazctun nal ve nsel nal ise "Karakolda Ayna Var" adl almalaryla tualet mekanm kullanarak sanat yapmann Marcel Duchamp'dan beri gelien izgisini bir kez daha gndeme getiriyorlard. Cemil Ergun "Gidebilecein Bir Yer Var m?" adl enstalasymuyla ayna yansma gibi psikanalitik kavramlar (Lacan'm ayna evresi) sanatsal adan baarl bir teknikle gerekletiriyordu. Elif elebi "Kanada" adl iinde kurban derilerini asarak adetleri yersizyurd-suzlatryordu. Ayrca 4. Gen Etkinlik srasnda gerekletirdii video enstalasyonunun ilk evrelerini ortaya karmaktayd; nk burada Elif elebi yine kurban temasn ele almt. Sanatlar g, trelliin almas ve yasakama gibi temalar ele aldklarnda bir adan serginin kavramsal yapsn ilerinde gerekletirmekteydiler.
JSZ.

Teslis

Gen Etkinlik'de; ikinci yl, yani, 1996 Temmuz'unda Gilles Deleuze ve Felix Guattari'nin "Yersizyurdsuzama" kavramndan yola klmt. Yl Habitat ylyd. Kent ve g meseleleri gndemde olduundan, kresellemenin boyutlarndan biri de emek ve sermayenin ulusar bir alanda akkanl salamasndan yola klarak, kodlar yok ederken kendi kodlarn hakim klmaya balayan kapitalist sistemin iindeki dinamik hareketlilik genlerin konusuydu. Kimlik, tekilik, g ve milliyetilik gibi siyasi stunlarn gndeme getirildii Gen Etkinlik 2 daha fazla bir katlma gerekletirildi. Artk, yalnzca stanbul ve Ankara deil; zmir ve hatta Liseli genlik de katlmaya balamt sergiye. Genlik politikaclarn sylemlerinden nasl daha ileride duruyordu; bu, ikinci sergide daha belli oldu. Baz eletirmenler kitlesellemekten ortaya kan sanatsal sorunlar irdelemeye altlar: Kalitenin debilecei tehlikesini hatrlattlar. Ancak; sonu yine, bence, ok baarlyd. Buradan, stanbul Bienaline gen sanatlar seildiler. nlerinde daralan ufuk yakn bir zamanda da uluslararaslamaya doru genilemekteydi. lerinden baarl olanlar daha farkl yerlere doru ilerlemeye baladlar. En nemlisi de kendi sorunlarn kendi yaamlarnda kendi kendilerine ele almaya balamlard. Bu adan zellikle Hakan Onur'un ve Mrteza Fidan'n sorumluluu altnda bir gen ekip bu projeyi yklendiler: Koumalar, saatlerce sren almalar ve dostluklar. Daha sonra Maka Sanat Galerisi bu genlerden bazlarna ikier ikier sergileme imkann sundu. Birok batl lkede olmad kadar genlere olanaklar salanmaktayd: Galeriler, Bienaller, sergiler ve davetiyeler, kataloglar vb. imkanlar dahilindeydi. Her sergi iin de katalog yaplmaktayd. Yzden fazla sanatnn katld Byk Sergiler kapsamndayd artk Gen Etkinlik. 1997 Temmuzunda ise Gen-Etkinlik "teslis'leti: Baba, oul ve kutsal ruh. Plastik Sanatlar derneinin katklar bu yl da devam etti. Plastik Sanatlar Dernei bakan vekili Merref Zey-tinolu'nun ve gen sanat Funda Peken'in sorumluluunda genler, bu sefer de, Danma Kurulu ile birlikte bu yeni projeyi omuzladlar. Artk, Kltr Bakanlndan yardm beklenemez-

di. Gemi Kltr Bakanlarndan birisi olan sayn Kahraman, yal greleri genlerin sanat karsnda yeliyordu. Bunun zerine sponsor araylar balad. Ve bulundu. Bir baka ilk de gen etkinliin televizyon ve radyo reklamlarnda yer almas oldu. Daha ok sesini duyurmaya alt. Bu sefer artk ruhu belli oldu Gen Etkinliin: Kaos kavram, ona bu ruhu ykledi. Yine, danma kurulunda yaplan uzun tartmalar sonrasnda meydana geldi bu kavram: Hem genlik, hem dzensizlik ve kentteki anari, hem de fizikteki anlamyla kaos teorisi, yeni bir atlama tahtas olarak ortaya kt: Trkiye'nin onca byk kentindeki genlii barna aran bir byk sergi, bu defa 477 kii ile at kaplarn. Adana, Mersin, zmir, Bursa, Ankara ve stanbul gibi kentlerden niversiteli ve liseli gen sanatlara giden bir yol, zellikle ok disiplinlilii bakmndan da ne kyor. Grsel ve Plastik Sanatlarn yannda felsefe, sosyoloji gibi sosyal bilimlerine de bir alm salamakta. ok kalabalk ve ok-disiplinli almalar, performanslaryla, tiyatro gsterileriyle, ksa film gsterimlerinin yannda uzun metrajl filmleriyle tam bir festival niteliinde Gen Etkinlik.
Kaos

Gen Etkinlik 3 ise TYAP'da PSD bakan vekili Merref Zeytinolu'nun konumasyla balamt. Kavram Kaos'tu. Kaos bir yandan toplumsal ve bireysel olgular ierirken, dier yandan Trkiye'yi ve dier lkelerin toplumsal-siyasi yaplarn ilgilendirmekte; astro-fizikte byk patlamadan balayan bir tartma boyutunda da evren ve evrenlerin zaman mefhumunu kapsamaktadr. En ilkel mitolojilerden gnmz astro-fiziine, toplumsalna, felsefesine ve sanatna kadar geni bir dnemi ve mekan ilgilendiren bu kavram, karmaadan dzene ve oradan da yeniden bir dzensizlie geii ilgilendirdii gibi, sanat anlaym gelitirirken Klee'nin kaos'unu da ele almaktadr. 1912'de Kandinsky'den sonra 1920'de Klee renkler zerine bir refleksi-yon gelitirmiti: Burada teozofist Rudolf Steiner'in de mistik etkilerinin olduunu hatrlatmak gerekecek. Klee, buradan yola karak, kaotik bir renk teorisi gelitirmiti: Btnlk topu. Buna gre st tarafta k alt tarafta karanlk aralarnda Satrn
J59L

halkalaryla karlkl ilikiye giriyorlard. Burada Kandinsky'nin k ve karanlk ayrmna karn Klee kaotik bir beraberlii nermekteydi: Mavi, sar, krmz ana renklerinin karm yava yava birbirlerine karacaklar ve ara renkleri (portakal, yeil, mor) reteceklerdir, Klee'ye gre: Renklerin birbirlerini etkilemeleri. Bu ekilde, sanatn bir sorunsal olduu kadar toplumun, bireyin, byk kentlerin, evrenlerin de sorunsal olan kaos kavram, belirli kurallarn olumasndan nceyi belirtmektedir. rnein fizikte byk patlamann oluundan sonra evrenin genilemesinin dzeni kaostan gemektedir; eski Yunan mitolojilerden Zeus devlerle olan savamndan sonra merkezi iktidarn kurduunda kaostan yeni bir dzeni oluturmutu (birok eski Kuzey Amerika yerlilerinin, Smerlerin, Msrllarn mitolojilerinde kaos suya bal bir imge olarak karmza kmaktadr: Derin bir okyanus ile engin bir gkyz karanlndan sz edilir. Dier yandan bir yumurta imgesi de kullanlr: Yumurtann iindeki ekilsiz sv. Veya byk patlamada olduu gibi k imgesini grrz). Toplumsal devrimlerin yaand tarihi anlarda dzen ncesini anlatan karmaay ilgilendiren yine kaos kavramdr (Fransz ve Rus devrimleri modern tarihin iki byk patlamas olarak iki rnei oluturmaktadr: burjuva ve proleter bakaldrlar ve devrimleri). Yine Kaos fiziine gre etki alma ve etki verme anlamna geldiini anmsatabiliriz. Bilimsel bir yntem olarak da kaos kuram kullanldnda, yeni sanatsal ve bilimsel yaratclklar vcuda getiren kavramn kaosmoz olduunu dnebiliriz: Hem kaos hem de kozmos. Anlam gerei bir karmaay, ekilsizlii, dzensizlii imleyen kaos kurulacak dzenin, kurallanacak bir oluumun ncesini belirlemektedir. Bu durumda bakaldr ve devrim arasndaki bir sray hatrlatabiliriz: Bakaldr srasnda dzen ve kural yoktur; oysa devrim yerleikletiinde devrimlerin doas gerei var olan kurallar, kanunlar ve kurallar ortaya kmtr. O halde kaos hem ideolojilerin ve inan sistemlerinin hem de deerlerin ve yarglarn olumas ncesinde varln korumaktadr. Sonrasnda dzen oluur. Gen Etkinlik 3 sergisinde de etkilenmeler kendilerini belir.60-

tiyor. Kimileri sava, karmaa olarak ele alrken kimileri de sarmallarda bulmu grnmlerini. Bazlar ise, etki almak ve vermek ile ilgili fizik teorisi zerinde durmu. Bireysel karmaadan toplumsala kadar uzanan karmak ilikilerle sergilenmi iler. ok disiplinli olarak hazrlanan Gen Etkinlik iinde ksa metrajl filmler arasnda Grup let dikkat ekiyordu. Toplumsal karmaa ile ressam sanatnn karmaasn ayn anda veren filmin dinamizmi ile dil Badi'nin "Play Time" arasnda bir iliki kurmak mmkn belki de: Tati'nin filmine gnderme yapan dil Badi, gnmzn gsteri ve tketim toplumu haline giren stanbul'daki trafik karmaas ile tketim toplumu olmaya balayan 1950'li yllarn Paris'ini birbirlerine gnderme yaparak ele almt. okluklar 1997 ylnn Temmuz ay banda ncs gerekletirilen Gen Etkinlikler balamnda; genlerin sanat retimleri szko-nusu olduunda, moda bir terim olan postmodernin gerek ve sahteyi ayrlmaz kln gzmzn nne getirdiimizde, diyalektik sentezlerden ok "okluklarn" gen sanat belirlediini syleyebileceiz: okluklar diyalektik sentezlerin dndadr. lk bir nerme gibi balayan bu sz, bize ayrlmaz gibi duran ve "hakikatle" sentezlenen bir fikrin dnda araylar sunacak. nemli olan, gen sanatlarn bu oklukta yerini almas anlamna gelen katlmn bu okluu yapan ge olmas veya en azndan yle gzkmesi. Byle bakldnda kaos kavram bir bakma daha belirginlemeye balayacak: "Nerede okluk.." Bu sefer bu, cmlenin devamnn gelmesini kendi kendisine engelleyecek. nk hakiki sanat veya sahte sanat; mimesis, taklit; bizim kltrmz temsil etmesi veya etmemesi; dardan "arak" veya yaratclk gibi bir dizi sorunu beraberinde getiren ada sanat ve resim tartmalar arasndan bir kavram ortaya kmakta: Kaos. Burada, zellikle tekletiren ikili kartlklardan ve varln ve deimezliin metafiziinden ok "belirsizlikler" ve "okanlamllk-lar" n plana kmaya balamtr. Kaos kavram bu belirsizlii gstermekte: Karmaay olduu kadar etki vermeyi ve almay 31.

da belleyen Spinozac (hzllk ve yavalk ilikileri) bu kavram, genlerin kendi arzularn olduu kadar -ve belki de hereyden nce- tartma alannn kendisini belgeliyor. Bu kadar tartmasz bir tartma alan kendisini belirlemeye kalktnda hangi durumla kar karya kalabilecektir: Tabii ki, kaos ile hele hele ehrin ve lkenin kendisinin her alann arnlayan bu kavram "gelecein emanetilerine teslim ettiinde kendisini: Gelecek, armlanmaktan ok bugnle birletirilecektir. Genler de -belki, Ece Ayhan'n "sivil iiri" de buralarda bir yerlere girebilecektirgebeler gibi gelecei nceeyeceklerdir; erkene alacaklardr; babozuklatracakardr (yoksa neden kaos olsun); kap-kulsuzlatracakardr; yenierisizletireceklerdir. Ve tm bunlar etki almak ve etki vermek pahasna. Ne badireler atlatlrd! Ne emekler harcand bizim mi yoksa onlarn m diye. Oysa gelecein bugne ekilmesi, gnein iple gkten yere indirilerek ikinletirilmesinden daha zor birey. Zamanszlatrma ile kar karya kalmyor. Oysa genlerin ak, sanat ak, genlik ak ve meki bir ikinletirme srecinin hakikat oyunlarn iermiyor mu? Belli odaklar (iktidar ve direnme) iice koyarken direnmenin birinciliini gstermiyor mu -tpk Michel Fouca-ut'da olduu gibi-? Hakikat ile sahte resim sanatnda ve de plastik sanatlarda ne anlama gelir? Bunlar birbirlerinden ylesine ayr mdr? Yoksa bu sorunun postmodern olanla hi, ama hibir ilikisi yok mudur? Uzun dnem tarihine bakldnda belli bir okuma tarznn modern veya postmodern gibi kelimelerle aklanmasndan ok daha derin bir kelama bal olduunu sylemek mmkn gzkmektedir. kinci nermeye gelebiliriz: Hakikat ve sahtelik hep birbirlerini tamamlamlardr. Ve, bu eski Yunan'dan gnmze kadar byle gitmeye devam etmitir: Belki bir diyalektik ve kartezyen aklk dnemi dnda. "Eski Yunan'da Gerek Ustalar" adl almasnda nl Fransz felsefecisi ve filolog Marcel Detienne, eski metinlerden yola karak, hakikat veya "doruyu syleme" (Aletheia) ile sahte veya szde (pseudeis) arasndaki ayrmn yapay olduu kadar bellee bir ihanet olduunu gstermitir. Herbir gerein daima sahtelikle de bir alakas olmutur: Muses'ler, peri kzlar,
.82.

sirenler, balkkzlar, arkadnlar daima Aletheia (Hatrlama) ile Lethe (Unutma) arasnda gidip gelmilerdir. Yani; bellek, aydnlk ile unutma ve karanlk adaleti belirlemekte hep etkin rol oynamlardr. Bu, eski mitolojik dncenin airlerinden ve sanatndan Simonide'in "laikletirilmi" sanatna kadar ikili iftlerin kaotik birliktelii sregitmitir (nk ilk olarak resim sanatnn sahteliiyle iir sanatnn yanltcl Simonide tarafndan birlikte ele alnmtr ve air Aletheia'dan (doruyu sylemekten) ok Doxa'y (kamu grn) n plana karmtr; bu adan bakldnda da ie dnk bir dinsellikten ok darya, kamuya, siteye dnk bir gr ele almaktadr). rnein, Lethe sadece karanlk olan deil ayn zamanda aydnlk bir karanl da ifade etmektedir: Thanatos ile Hypnos arasndaki ayrm bunu bize gstermektedir. Birincisi lmn karanln belli ederken ikincisi uykunun griliini vermektedir: Ve de, Freud'un retken ama temsili bilind kavramn. Birincisi karanl ve siyahl gzlernne sermeye alrken ikincisi "uykunun yumuaklm, dinendiriciliini, rahatlatcln" gstermektedir. Kaos da bunun gibidir. Hem dzensizlik hem dzen (Guatta-ri'nin ne srd bir "kaozmoz"); hem etki alma etki verme; hem bural hem bural deil; hem sahte hem de sahte deil; hem siyah hem de beyaz; hem sivil hem de devletletirilmi: Bizde grld, izlendii, mahede edildii rneklere gre politik alan ile sivil alanm birliktelii gibi. Hereye ramen, hakikat ile bellek arasnda bir "sk iliki" (bu, biraz da "sk iir" gibi oldu) mevcuttur. Bu bellek, belki de, "bizim kaos"umuzun zellikleri arasnda saylabilecektir. "Bel-leksiz toplum" bizim genlik iin, dier lkelerin genlerinden daha m geerlidir? Elbette hayr. lkemiz tarihindeki sramalar ve kopmalar modern olan daha kabul edilir olarak sunduunda, sanatn da tarihsizlii olduu kadar "talihsizlii" mi gndeme gelmektedir. Kaos bu sorunlarla doludur: Sanatsal, toplumsal, fiziksel, dinsel, tinsel ve tensel. Biri dierinden ne daha fazla ne daha az. Ama yine de genler gelecei imdiki zamana m tayorlar yoksa ereksellie bal olmaya devam eden bir genlik mi var karmzda. Galiba ikisi de: Etken ve edilgen; zamansz ve zamanl; hakiki ve sahte; katlmc ve katlmz; ama:
.fia.

hereye ramen "oklukla dolu" olan bir sanat ortamn canlandryorlar, gerekletiriyorlar, sorunsallatryorlar. Anadolu Kaplanlar ve Dou 250 civarnda eitli disiplinlerden gelen sanatnn katld, Plastik Sanatlar Dernei'nin dzenledii; Nilfer Ergin'in bakanlnda ve Hakan Onur ve Cemil Ergun'un katklaryla yaplan 1998 yl Temmuz ayndaki 4. Gen Etkinlik Sergisi, katlmclarn younluu ile gerekletirildi. Daha nceleri "snrlar ve tesi", "yurt-yersizyurdsuzlama", "kaos" gibi kavramlar erevesinde ele alnan Gen Etkinlik Sergisi drdncsnde "kavram-sz" bir ekilde ele alnd. Ancak; TYAP sergi salonlarnda alan sergideki ilerin isimlerine bakldnda geen sergilerden kalan fikirlerin hl geerli olduu izlenimi edinilmekte: Kaos, g ve snrlarla ilintili almalar sergi salonunun iinde yerlerini aldlar. Buna ramen geen yl ortaya km olan bir akm bu yl da kendisini hissettirmekte; o da "Anadolu kaplanlarnda olduu gibi, sanat alannda da Trkiye bir Gneydou patlamas yaamakta olmas. zellikle Gneydou'dan gelen sanatlar kendi yrelerinin sorunlarn da sergi salonuna ta-maktalar. Sosyolojik olarak olduka ilgin bir olgu ile kar karya TYAP'taki sergi. Gen Etkinlik sergisi kendisini bu adan nemli bir konuma oturtuyor. Genler nereden gelirlerse gelsinler, ortak bir ekilde "bezginlik" iaretlerini vermekte olduklar gzlemlenmekte. Toplumsal ve ahlaki verilere kar kmakta olan bu almalar ile "yasakaan" bir tavr olduka belirgin. Doum, intihar, cinsel mphemlikler, transvesti grntler, lm, kemikler, doumun sanclar, cinsel yaamn gerekleri, ayba ve kokular, medya, intihar, Gneydou'daki ocuk lmleri, geleneksel adetler (kurun dkme) vb. gibi konular, sergi balamnda ilk anda dikkat eken konular arasnda. nc olarak baka bir durumu belirtmekte yarar olacak; tabii ki, bu kadar ok iin ayn anda sergilenmesi mekansal sorunlar da beraberinde getirecekti ve getirmiti. Kk kk oda-cklar, belki de, fazla bireyletirici ve hatta zelletirici tavr olarak dnebileceimiz boyama ve snrlar iine alarak ilerini yerletirmeleri genlerin ortak tavrlar ierisinde dnleJB.

bilir. Bu ise, sanatsal adan belirli skmalar da beraberinde getirmekteydi. Ancak; hereye ramen, bir bakald-r-yasakama ve bir trl bu bakaldrnn sanatsal ve sosyolojik ifadeleri hissedilmekteydi sergide. zellikle, Jujin'in "Sene Mene" adl performans enstalasyonu tm bu yasakama eylemini anlatyor. Ayba anlamna gelen bu iinde Jujin Trkiye'nin tm aclarn beden dili ile ifade etmeye almt. Ayn ekilde, Elif elebi'nin video enstalasyonu yine kanl bir kurban sahnesini getiriyor sergi salonuna. Kurban edilme ve kurban etme eyleminin ikili ilevini birden ele alan almasyla sanat adetleri de gndeme tayor ayn Jujin'in "adetleri" gstermi olduu gibi. Bir baka adan eyda Eren'in "karlama" adn verdii ve kurun dkme adetiyle yemek ve ekmek trenlerini birlikte anmsatan iinde adetlerin yasakam ile sreklilii arasndaki gelgitlere iaret etmekte. Vahit Tuna ise Truman doktrinini gndeme tad iinde 1951 model Desoto'yu sergi salonuna getirmiti. Truman dneminde retilen bu otomobili stanbullular ok iyi tammaktalar: Yakn zamana kadar Bostan-c-Taksim arasnda ok binildi bu arabalara. Vahit Tuna arabann iinde de video almasyla Truman' hem oaltyor hem de bozuk ekillerle "yapbozumuna" uratyor. Amerikan emperyalizminin Trkiye'yi girii olarak da okunabilecek bir i bu. Yine, Gneydou Dou'dan bir esinti olarak hissedilen Zeliha Burtek'in (Zazou) dev heykeli TYAP'n alt salonuna yerletirilmiti. ki demir plaktan birinin zerindeki deliklere konulan yumurtalar dierine n yansttnda aylar iziyor. Dourganlk ve romantizm arasnda gidip gelen bir alma olarak kendisini ortaya koyuyor: 2001 masallar adn vermi iine. Gebe mekannn zerinde ykselen bir uygarlk gibi duran bu metaller (metalrji) sava aralarnn masumane grnlerini de hatrlatyor bizlere. Hem sava hem de bir romantizmin nesnesi olabilecek pasl ve farkl nefesli metaller. Diyarbakr'dan ve Derik'den sergiye katlan iki sanat Erkan lgen ile Cengiz Tekin Gneydou'dan bir aile fotorafnn homojen yzeyini paralamlar: nnde ise fotoraftaki kadnlarn, belki de ocuklarnn veya kardelerinin kk tabutlar. Bir iddet ve bir
_65_

tr siyaseti aa kartyor. Sergiye skenderun'dan katlan Murat Tosolu ise yine adetleri ve ttsleri ele alm ve "nazar" demesin diyen gzleri yerletirmi iine. Varto'dan katlan Ali Akm Bal ise para ve kapitalizmi ele alm: Dolarlarn kresel-lii. Tm bu almalardaki serbestlii yeniden ala alan ve 5. stanbul Bienali'ni hatrlatan bir iinde Birden ztoksoy ise boyalarn ve tualini sunmakta seyircilere; interaktif bir alma ile isteyen istedii rengi srsn diye tuale. Daha ok alma var beenilecek veya eletirilecek; ancak bir gen alan olarak dnebileceimiz Gen Etkinliin kitlesel bir fuar olduu da unutulmamal. Herkesin kabul edildii ve herkesin iyi kt kendisini ifade edebildii ok alan yok Trkiye'de: stelik de bu televizyonlardaki "konuan Trkiye"yi anmsatmyor, hi de.

DEVLET HMAYESNDEN SERBESTLEMEYE PLASTK SANATLAR


"Bu tarihi geri dnn asl ad kendine dnmek deil, ama tesadfi bir yola girmektir. Bu da, tm tarihi klliyat ortaya karmak deil; ama klliyatn kurulduu srada unutulan, kaybolan bu geilen yolun kk paralarn yeniden kurmaktr". rkiye'nin Plastik Sanatlar Tarihi Cumhuriyet dnemiyle birlikte nemli bir modernleme sreci iine girmi olarak kabul edilse bile, sre aslnda Osmanl dnemi iinde 19. yzyl sonlarna doru balamtr. Bu adan resim ve heykel tarihi bir kopmayla birlikte, bir sreklilii ve gelenei de devam ettirmektedir. Osman Hamdi Bey zamannda balayan bu serven (1883) kendisini 1950'li yllarla birlikte baka bir servene terk etmeye balamtr. Bu sreklilik ve kopmann oluturulduu pratikler ve yaplanmalar arasndaki ilikilerin marjinal bir tarihi anlatlmaktadr: Bu tarih byk olaylar ile birlikte "habitsleri", onun getirdii pratikleri ve buradan yola karak da gelien sistem ve yapy ele almaktadr. Sanayi-i Nefise'nin pratiinin Trk Plastik Sanatlarndaki birincil nemi ve yapsal bir gelimenin iinde ortaya kan bir sre iinde 1950'li yllarla birlikte pratikte yaananlar, Akademi arlkl bir sanat ortamn; bir yandan piyasaya, dier yandan ise kurumlarla beslenen ve ada sanat bu ekilde pratik eden baka bir izgiye doru tamtr. Bu iki izgi arasndaki "gerek" ayrm, her ne kadar flu gibi gzkse de, bu olgusal pratiin meydana getirdii bir ayrm olarak kendisini belirgin klmaktadr. Ayn belirsizlik pozitivist bir anlayla kendisini tanml klan tual resmi ve ens-talasyon arasnda olumutur. Bu sergide son dnem tartmalarna yer veren bir ekilde

-6Z.

30.

enstalasyon ve tual resmi-heykel arasndaki hiyerarisizlii de gstermeye almaktadr. Yavuz Tanyeli'nin tuali, Selim Bk* sel'in enstalasyonu ve Erda Aksel'in heykeli hem bu hiyerarisizlii hem de ayrk da olsa "siyasi btnl" gstermektedir. "Saat 9'u 3 gee" adl tual resmiyle Yavuz Tanyeli bir yandan plastik sanatlardaki tual resmini sergide temsil ediyor dier yandan da tualinde Sivas yangnndan ilerleyen slamc hareketlere kadar giden toplumsal durumu sorunsallatryor. Tuali Erda Aksel'in heykeliyle konuuyor; Erda Aksel de "Pandorap-rizma" adn verdii heykelinde kutudan frlayp beklenmeyen bir anda ortaya kan miferi vcuda getiriyor. Selim Birsel'in enstalasyonu drt parann btnnden olumaktadr: Resmi bir yatak ve ona bal bir asker barda (hayat baplanmak); resmi bir demir dolap, iinde sivil elbise (klk deitirmek); duvarda bir ocuk kara tahtas ve zerinde ocuk izimiyle yaplan bir ev (bana bir ev iz); ve bir arabann iinde karavana malzemelerinden oluan mobil bir para (kan dolam). Bu eser Trk plastik sanatlarnn geldii noktada hem Cumhuriyet tarihinin geldii noktay hem de son durumu gstermektedir. Bu tip alan birok sanat vardr. Bu isim bir durum temsiliye-tini gstermektedir. Bu ekilde de tual resmi, heykel ve enstalasyon arasnda var olduu sylenen pozitivist hiyerarinin de olamayaca ifade edilmektedir. Bu malzeme farkna ramen bir ifade birliini imlemektedir. Sergi bu sreci siyasal yaantnn iinden geerek gstermek istencindedir. Plastik sanatlar blm kendi yaamsal pratiini ve yaam dnyasn bu lde gerekletirmektedir. Osmanl dnemi iinde askeri gelenein ve haritacln iinden gelen bir pratik, perspektif dersleri ve resim almalarn ortaya koyarken, bir ressam nesli ortaya karmtr. Bu nesil Cumhuriyet yllarnda ressamlar yetitirmi ve kendilerinden sonra gelen kuaklar tarafndan zaman zaman almaya allmlardr. Asker ressamlarn peyzaj almalar, perspektif bilgisi, evreyi tanma almalar resim sanatna doru yn ald. 1909-1914 kua ise Paris eitimiyle "figr ve kompozisyon"a eildi.1 Nurullah Berk, 1914 kuann yeniliini, bir evvelki ku1

an eserlerinin "fotorafik almalardan" meydana gelmesini ve renklerinin karanln eletirmelerine balamaktadr.2 Bunlar arasndan 1917 ili Atlyesi'nden gelien resimler arasnda Mstakillerden Ali Avni elebi'nin "Maskeli Balo" resmi; Zeki Kocamemi'nin "Erler"3 resmi "ok figrl kompozisyonlara" 4 ynelmitir. Paris'te Boulanger ve Gerome'un rencisi olarak okuyan Osman Hamdi Bey Mekteb-i Sanayi-i Nefise'yi kurduktan sonra resim hayatnn "bir" dnemi balar; aa yukar 194O'l yllarn ikinci yarsna ve 1950'li yllarda gelien bir "serbestleme" ile bu dnem 1908'de Osmanl Ressamlar Cemiyeti'nin kuruluuna; 1914 kua diye bilinen brahim all ve arkadalar, rencilerine ki, bunlarn birou da yine Paris'te Cormon ve La-urens atlyelerinde almlardr; 1919'da kurulan Trk Ressamlar Cemiyeti'ne ki, bu cemiyet de milliyetilik izlerini tamaktadr; 1926'da kurulan Trk Sanayi-i Nefise Birlii'ne ve 1929'da Gzel Sanatlar Birlii'nin etkileriyle kurulan Mstakil Ressam ve Heykeltralar Birlii'ne ve d Grubuna kadar uzanan bir izgiyi oluturmaktadr. Kbist ve konstrktivist bir esintiye kar kan ve snfsal sorunlar ele alp, toplumcu almalar yapan (Liman Sergileri - Mmtaz Yener, Nuri yem, Selim Turan, Avni Arba, Agop Arad vb.) Yeniler'e kadar (1941) sren bir zincir Akademi'nin etkisindeki sanatsal faaliyetlerce belirlenmitir. Leopold Levy ve Belling'in Akademi'ye arlmasyla (1937) d Grubu ressamlar Akademi'de etkin oldular. 1933-1937 yllar arasnda dzenlenen nklap Sergileri'nin "gdmleyici" karakterinin eletirisinden ve 1937-1938 Birleik Sergiler'den sonra 1938'de "Yurt Sergileri" olarak bilinen dnemde CHP'nin etkisi sanat alannda iyice belirginlemeye balamtr. Bu "Yurt Gezileri" projesi, Parti'nin on ressam on ayr vilayette dolatrarak resimler yaptrmasyla gerekletirilmi2 3

Adnan ker, Cemal Tollu, Galeri B yaynlan, 1996, s.9 -Ba-

Nurullah Berk, Trkiye'de Resim, Gzel Sanatlar Akademisi neriya tndan, stanbul, 1943, s.36. Adnan ker bu resimdeki askerlerin hepsinin er olmadna dikkat ekmektedir. Subay kyafetiyle ayrlan dier erlerin arasndaki duru bile arada bir hiyerarinin olduunu gerekten, gstermektedir. Adnan ker, a.g.e., s.10. -69.

tir. Eyll aynn banda balayan bu geziler ayn sonunda bitmektedir (Geziler ou kez Eyll aynda balamasna ramen bazen bir buuk hatta iki ay srd de olurmu). Dnlerinde eserler seici kurulun kararma gre "Cumhuriyet Halk Parti-si'nin Prisi (Prix)" ile dllendirilirdi. Bu dnemde Parti resimleri satn alrd. CHP Genel Merkezi kararlarna gre, 1938 ylnda Edirne, Bursa, Konya, Antalya, zmir, Gaziantep, Malatya, Trabzon, Rize, Erzurum gezilmitir. 1 Mart 1943 tarihinde "lk" dergisinin verdii habere gre, "Cumhurreisimizin verdii emirler dorultusunda" Parti yeni seneye girerken beinci geziye daha geni bir programla girmitir. Bu gezilerin ve sergilerin Almanya ve ABD'de 1930'lu yllardaki devlet destekli sanat ile ilikileri olduu dnlebilir.5 Sanat iin sanat'dan daha milli ve vc sanata doru bir evrilme sz konusudur. Refik Ekipman'n yazd kadaryla bu "teebbs sanatkar hayal evresinden tabiata, mtenevvi hayat artlarnn ierisine, bir kelime ile Anadolu'nun ta kendisine ulatrmtr".6 Epikman'a gre "daha imdiden CHP'nin tertip ettii ve "Birinci Resim Msabakas Sergisi" unvanm verdii karakter belirginlemektedir.7 Bu yllarda halkevleri amatrler iin bile fotoraf ve resim sergileri dzenlemitir. Memlekette sanat canlandrmak amacyla 29 Ekim 1939'da "Birinci Devlet Resim Heykel Sergisi" dzenlenmitir. Bu nedenle bir sergi Nizamnamesi hazrlanmtr ve mkafat usulnn tatbiki konusunda kararlar alnmtr. ktidar birlik araylar iindedir ve Mstakiller ve d Grubunun ortak sergileriyle 1937 ylnda Birleik Resim ve Heykel Sergileri dnemi balamtr. Ankara'da alan bu sergiler 1939'da Devlet Resim ve Heykel sergilerine dnmtr. Bu dnme ilemi plastik sanatlar tarihinde sk sk kendini yenilemitir. 1923 sonrasnda ise Cumhuriyetin cokulu havas iinde Os5

6 7

Zeynep Yasa Yaman, "Yurt Sergileri ya da Mektepten Memlekete Dn", Toplumbilim, No.4, Plastik Sanatlar zel Says, Haziran 1996, s.37. Refik Epikman, "CHP'nin Trk Ressamlar Arasnda Tertip Ettii Yurt Gezisi", lk, Say:79, Temmuz 1939, s.461. Refik Epikman, a.g.m., s.461. 1SL

manii dnemi temalar resim sanatnda yeni rejime uyguland. Sanatlar ile resmi kurumlar arasndaki ilikiler sregeldi. Devletin himayesinde gelien bir resim sanat, Cumhuriyet dneminde de bu himayeyi daha ideolojik bir dzeyde srdrd. Yeni rejim her eyi ile "yeni insan" yaratmaya alt ve bu hzl gelime resimde ve heykelde de kendisini gsterdi. 1914 kua olarak bilinen all kua Cumhuriyet ile birlikte yeni resim oluumlarna katkda bulundular. Eletirmen Sezer Tansu bu dnemde ressamlarn kendi bireysel "i dnyalarn resim diline aktaracak bir duyarllk atmosferine" sahip olmadklarm dile getirir. 8 Burada hemen hemen herkesin hemfikir olduu ey, Akademi kurulunun resim ve heykelde tekeli elinde tutmu olduudur. Sezer Tansu'a gre bu dnemde "tarihsel geleneklerden ok, Avrupa'ya ait bir sanat eitimi hakim oldu". Bu ksmen doru olabilir, ancak "d Grubu"na baktmzda bu ressamlar arasnda yerellikle Avrupallk arasnda gel-gitlerin oluunu, biraz aada greceiz. Ancak baka bir adan baktmzda ve o dneme ait sanat dergilerini kartrdmzda, ilk bata, kapaklarn bile Avrupa sanatnn bayapt-laryla ssl olduunu farkedebiliriz. Sanatsevenlere Avrupa sanatnn geliimi anlatlr ve bu bilgilendirme sreci sanatsal faaliyetleri de etkiler. 1929'da kurulan Mstakil Ressamlar Heykeltralar Birlii bu adan nemli bir atlmdr. Avrupa'da Almanya ve Fransa'da okuyan sanatlar yeni bilgileri ile yurda dnerek eitimde yer aldlar. Akademi'nin iine de 1914 kua hocalar dersler vermekteydiler. 1933'te Trk modernlemesinin nemli bir adm olarak kabul edilen d Grubu ortaya kt. Narmanl Han'n altndaki apkac dkkannda balayan bu serven 8 Ekim 1933'te balad: Zeki Faik zer'in Cihangir'deki evinde balayan bu srece Nurullah Berk, Elif Naci, Cemal Tollu, Abidin Dino ve Zht Mridolu katldlar ilk dnemde. lk sergi Narmanl Han'ndaki 160 desenle ivme kazand.9 kinci sergi 19 Ocak 1934'te Beyolu Halkevi'nde gerekletirildi.
8 9

Sezer Tansu, Trk Resminde Yeni Dnem, Remzi Kitabevi, 1995, (4.Bask) s.ll. Adnan ker, Nurullah Berk, .D.G.S.A. 1977 yayn, Toplu Sergiler Katalogu, s.ll. TL

Sergide grup yelerinin 48 yalboyas sergilendi. d Grubunun nc sergisi ise o dnemdeki Daclk Kul-b'nde yapld. Bu aralarda 1937'de yaynlanmaya balayan "Ar" dergisi de yine Avrupa sanatnn modern dnemlerini ele almaya alr. 1934 ylnda Yeni Adam dergisi Atatrk bstlerini kapak yaparken, ayn zamanda da Almanya'da gelien Nazi hareketini ve Hitler'i de eletiren kapaklar yapmaktadr. Zeki Faik zer'in karikatrms Hitler kapa 1934'de, daha 2. Dnya Sava soykrmlar olumadan, Hitler'in "insan yapc ve ykc" karakterini ngrmektedir. Nurullah Berk'in yaptlarnn kronolojisine baktmzda Ce-zanne etkisinin 194O'l yllarn sonlarna kadar srdn ve 1947'den itibaren ise kbik eilimlerin yerel motiflerle kart izlenebilir. Bu bakmdan da yukarda alntladmz kadaryla Sezer Tansu'un "yerel motiflerin olmad" eklindeki grlerinin pek doru olamayacan dnyorum; nk yerel motiflerle Avrupa sanatnn etkilerinin ikisini birden grmek mmkn d Grubu yelerinde. Nurullah Berk'in "Liman" adl 1947 ylnda yapt tual resmi bize yerel motiflerin etkisinin ne kadar belirgin olduunu gstermektedir. Ayn ekilde "Kp" (1948) tablosu yine Trk emekilerini konu etmektedir. Nurullah Berk bu tavrm 1970'li yllara kadar srdrr. 194O'l yllarn iinde Akademi'de de d Grubu saltanat srmektedir. Bu yllarda nn'nn ve Hasan Ali Ycel'in himayesinde geliir Trk Sanat. Konserlerden sergilere kadar al konumalar, sylevler sanat himayesi altna alr. Bunu "g-dmleme" olarak ele almaktan ok "himayesine almak" olarak grmek daha doru olacaktr. zellikle resim sanatnda bu byledir. Ama belki de iktidarn resim hakkndaki bilgisizliinden kaynaklanmaktadr bu durum. Heykelde ise biraz daha "gdmllkten" sz edebiliriz. Zht Mridolu'nun "Abidecilik" adl makalesi heykel sanatnda abidenin nemini ele alrken, sadece "kymef'i deil; ayn zamanda "azamef'i de sz konusu etmektedir. 194O'l yllarda Ar Dergisi "Abideler meselesi ve Mnevverler" balkl bir dos1
1

ya yapar. Burada Trk aydnlarna sorular sorulur ve onlar da yantlarlar. Kanonika'nn Taksim Abidesi aydnlarn ouna gre bir "facia"dr. Ahmed Kudsi Tecer'e gre "Abide milli hayatn hatr asdr. Bu hatray, ancak o hayata itirak edenler ykseltebilirler". Ankara Halkevi bakan ve el Mebusu Ferid Celal Gven "iirin millisi olduu gibi, resim ve heykelin de millisi" olabileceini savunur ve "yabanc bir sanatkarn bir milletin ruhundaki arzularmdaki kudreti, o milletin sanat isteklerini kefedemez" diye yazar. Peyami Safa da benzer bir ekilde "cemiyetin ancak kendi bnyesinden" kan sanatlarn heyecanla eserlerine ekil verebileceklerini syler. Afet nan'm Cumhuriyefte yazd "Sanat galerileri" ile ilgili yazsn 1937 ylnda Ar dergisi ok nemli bularak yeniden yaymlar. Profesr Afet Hanm "ilk Trk galerisinin Atatrk'n eli ile aldn" yazd yazs daha nce Osmanl dnemindeki galerileri pek kaale almamaktadr. Pozitivizmi hissedebileceimiz bu yaz eski rejim ve yeni rejim arasndaki fark da biraz slam'n resim yasana balamaktadr; bu tutum minyatrlerin resim olarak alglanamayaca tartmasn gnmze kadar srklemektedir. "Devlet himayesinde" gelien sanat ortam milli olmak karakterini de iinde tamaktadr. Yeni rejim, yeni insan ve yeni sanat anlay, Trkiye'de her alanda olduu gibi pozitivizmin etkisini tamakta ve bu etki de ilerleyen dz izgisel zamana bal olarak gelimektedir. 1941'de oluan Yeniler grubu ise d Grubunun resim anlayna kar, figr ve smfsall gndeme getirmilerdir. Devlet Gzel Sanatlar Akademisi'nde Namk smail'den sonra mdrle getirilen ve karsndan boanp Fevzi akmak'm kzyla evlenen ve de stelik Akademi'ye resmi arabalarla 11 gelip giden Burhan Toprak, Liman sergileri srasnda Mmtaz Yener'i sergiden karmtr. Bu olay sa ve sol kesimlerde farkl yorumlara yol amtr. Sadaki gazeteciler bu reddin "doru" olduunu, milli konularn "gzellii" yerine iilerin resmedilmesinin milliyetilik olmayacan anlatan yazlarn karsna bu olayn ne kadar yanl olduunu yazar yazarlar Mmtaz Yener'e destek olmulardr: 10 Mays 1941'de "Liman ehri stanbul Sergi-11 Kymet Giray, Nuri yem, Bankas Yaynlar, 1998, s.29.
JZ3L

Adnan ker, a.g.e., s.12. 12.

si"ni balk Ferman Reis aar. 12 Skynetim kumandan Ali Rza Artunkal ve Vali yardmcs Ahmet Knk'm yansra Marif vekili Hasan Ali Ycel'in de alta bulunmalar tartmalar daha da alevlendirmitir. Ahmet Muhip Dranas lk dergisinde kaleme ald yazsnda "lke ve yurt btnl"nn nemine deinmitir.3 Dranas, dnemin Yunan hayranln tamamlar bir biimde bu yazsnda "Yunan medeniyeti ve millileme" arasnda tuhaf yaknlklar kurmutur: "Sanki tarih Yunan misaliyle bize sanatn ancak milli bir birlie ve politik bir istiklale bal olduunu aka gstermektedir" diye yazar Dranas.14 Bu ekilde millilik sylevleri arasnda Yeniler adl grup "izm'lerin dna karak toplumsall resim alanna tamlar ve resimde siyasilemeyi gerekletirmilerdir. Bu sergiler ile Akademi'nin ve d Grubunun saltanatna kar bir tavr balatlmtr. Burhan Toprak'n 1943 ylnda Mmtaz Yener'in "Frn" adl tablosu ile Hamet Akal'n natrmort'unu sergiden karmaya almas karsnda genler Akademi mdrne kar gelmilerdi. Resimler ancak polis zoruyla salondan karlmtr. 1950'li yllara doru balayan hareket Maya Sanat Galeri-si'nin kurulmasyla ve 1954 ylnda Yap Kredi'nin bnyesinde Uluslararas Tenkitiler Kongresi'nin ressam Aliye Berger'in tablosunu birincilik ile mkafatlandrmasyla bir dnm noktas yaamtr. Akademi dndan gelen bir sanat olan Aliye Ber-ger eletirmenler arasnda byk bir tartmay dourmutur. Bu ylarla birlikte yava yava "devlet himayesinden" "serbest-lemeye" doru bir yola kovulu kendisini vcuda getirmitir. Adalet Cimcoz'un kurduu Maya Galerisi aydnlar, airleri ve ressamlar yaknlatrarak sol bir sylemi oluturmaya balamtr. Bu srada Akademi dna doru tamaya balayan plastik sanatlar yeni nefes alma imkanlarn ortaya karmtr. Arka1 2 Kymet Giray, a.g.e., s.52. 1 3 Ahmet Muhip Dranas, "Sanat ve yurt btnl", lk Yeni Seri no:4, terin 1941.
1 4

sndan da Melda Kaptana Galerisi Nianta'ndaki yerinde ak olan butik sayesinde biraz da Mubin Orhon'un istei ile kurulmutur. Melda Kaptana 1971'in 31 Ocak Cumartesi gn alyla butii galeriye evirmi ve meru bir "sivil" galericilik rnei vermitir. Bu galerinin "modern mze rnei verecei iddias" ise15 "Trkiye'de alan ilk devaml sergi" olma karakterini tamtr. mer Ulu al srasnda gazeteci Zeynep Oral'a "Desenize artk evlerin salonlarndaki karpuz resimleri deiecek" diye sylemitir.16 21 ubat 1972'de Melda Kaptana 1950'li yllarn be yl ak kalm olan Maya Galerisini anma sergisini dzenlemitir. Beyolu'nda Kallavi sokanda alm olan Maya Galerisinin Trk sanat tarihindeki yeri ve adalet Cimcoz'un nemini konu alan bu sergi Adalet Cimcoz'un genlere ynelik sergiler amas fikrini hatrlatarak, bu fikri srdrmek istediini belli bir oranda aklamtr.17 Bedri Rahmi, Orhan Peker, Kuzgun Acar, Meng Ertel, Alo gibi sanatlar ortaya karan Maya anlrken Melda Kaptana, Maya zerine kan yazlardan oluan bir de kitap yaymlamtr; bu ekilde de Maya'nn takipilii roln stlenmi gibi durmaktadr. Bu dnemde Bedri Rahmi Eybolu sergisi srasnda satn gerekletirilmesi zerine Melda Kaptana'ya "Hereyin bir modas oluyor, Nianta'nda da resim modasn sen kardn belki" demitir.18 lk kez 9000 liraya bir resim satlmtr. 1975 ylnda ise Yahi Baraz galerisini aar. Seramik Blm mezunu olan Yahi Baraz Amerika'daki gezilerinde de sanatsal bilgisini gelitirerek Sabri Berkel'den ald sanat eitimini pekitirmitir. Ve resim satn almaya balamtr. lk olarak 200 liraya bir Utku Varlk resmi aldm syler Beral Mad-ra'ya.19 Babasnn verdii 5000 lira sermaye ile Galeri Baraz'
1 5 1 6 1 7

A. M. Dranas, a.g.m., Dranas milli sanat fikrinin sanatkar iin bir il ham olduunu dnmektedir. Ayrca Dranas'n 'Trk manizmas" zerine 1940'da yazd yaznn gnmzde bile etkileri kimi zaman figrn geleneksellii tartmalarnda bilindndan bile olsa artakal maktadr.

1 8 1 9

Zeynep Oral, Milliyet, 19 ubat 1972. Zeynep Oral, a.g.m. Zeynep Oral, "stanbul'da bir Maya Galerisi vard", Milliyet, 22 ubat 1971. Melda Kaptana ile yaptm grme, 4 Austos 1998. Beral Madra, "Yahi Baraz ile Bir Sylei", Trk Resminde Modernle me Sreci, Galeri Baraz Yay., 1987, s.7.

1A.

13-

kurmutur. lk yllarda "nc" sanatlarn sergisini amtr. 1978'den sonra ise parasal evrelerle ilikileri kurarak sanat ortam ile sermaye arasndaki balar kurmaya balamtr. Bunun iin ise zlenimciler ve klasik resimleri satn almaya balamtr. O yllarda Trk i adamlarnn yatrm arac olmaya balayan resim sanat 1970'li yllarn para krizi dneminde Baraz varlkl kimselere yeni bir yatrm arac gstermi olur. Baraz, bu yolda "kazand paray yaayan sanata" yatrmtr.20 Galeriler bu yllardan sonra 1980'lerde darbe sonras ortamnda oalmlardr. Bunu Plastik Sanatlar Dernei'nin atlmlaryla TYAP Sanat Fuarlar izlemitir. Dier bir koldan ele alrsak, piyasa dnda yeni araylar 1970'li yllarn ortalarnda gelimitir. 1975'de Antalya Festivali bnyesinde Kuzgun Acar'n balatt Sempozyum; 1976'da, Antalya'da, 8. Antalya Uluslararas Film ve Sanat Festivali erevesinde Orhan Taylan'n giriimiyle yeniden gerekletirilir. Belediye ile anlalarak, sanatlara duvarlar verilir. Resimler bir Sanat Festival'i havasnda yaplr. nce, Cihat Aral'n resmi Vali tarafndan konusunun uygun bulunmad gerekesiyle kapattrlr. Mehmet Aksoy'un heykelinin kille hazrlanan n almas bir gece kimlii belli olmayan kiilerce saldrya urar ve lerici Ressamlar ve Heykelciler Birlii adndaki bu grubun (Orhan Taylan, Nevhiz Tanyeli, Cihat Aral, Zehra Aral, brahim rs, Glsn Karamustafa, Asm ler, Seniye Fenmen, Figen Aydntaba, Yusuf Taktak, Mehmet Aksoy, Seyyit Bozdoan) eserlerine saldr dzenlenir. Yusuf Taktak ve Orhan Taylan bu saldry knayan bir konuma yaparlar: "Duvar resimlerinden korkuyorlar". 16 Austos 1976'da Taksim Sanat Galerisi'nde, Pazartesi gn, Fevzi Tuna "Kirli Duvarlar" adl belgesel bir film gsterimi gerekletirir. Burada 1976 Antalya Sempozyumu anlatlmaktadr. Siyasileme srecinde sa ve sol tartmalar sertlemeye balamtr ve bu sanat alannda da kendisini gstermitir. 1980 ylnn Eyll aynn 11. gn bir gn sonra ne olacan bilmeksizin Kuadas'nda bir Sempozyum daha gerekletirilmitir. Ertesi gn ise 12 Eyll 1980'dir. Darbe sonrasnda Trkiye'nin sessizlie brnd yllarda 20 Beral Madra, a.g.m.

Yahi Baraz ucuza malettii davetiyelerle sergiler yapmaya devam eder. Dier yandan ise, nce 1980'den beri sren "Gnmz Sanatlar Sergileri" stanbul Festivali kapsamnda belli bir sre, ele alnm sonra Resim Heykel Mzeleri Dernei tarafndan srdrlmtr. 1980'li yllarn ilk yarsnn sonuna doru "nc Trk Resminden Bir Kesit" sergisi dzenlenmeye balanr: Birincisi 20 Haziran 1984'de AKM Sergi salonunda dzenlenir. Mustafa Ata, Tomur Atagk, Ahmet Gezgin, Serhat Kiraz, Hsamettin Koan, Fsun Onur, Zekai Ormanc, brahim rs, Yusuf Taktak katlrlar. Beincisi ise 24 Mays - 15 Haziran 1988'de yine AKM'de dzenlenir Erda Aksel, Hale Arpacolu, Tomur Atagk, Bedri Baykam, Canan Beykal, Cengiz ekil, Osman Din, Aye Erkmen, Haluk Gedik, Adem Gen, Glsn Karamustafa, Serhat Kiraz, Fsun Onur, smail Saray, Yusuf Taktak bu son "nc Sergiye" katlrlar. nc konusunda bir tartma balar Kemal skender ve Bedri Baykam bu tartmay birer yaz ile srdrr. stanbul Festivali bnyesinde dzenlenen sergi be yl srer. Bu aslnda Bienallerin habercisi niteliini tamaktadr. Beral Madra'ya gre 21 bu sergilerin amac "allagelmiin tesine gemek, onaylanm ve kabul edilmi yaptlarn kolay beeninin tesinde var olan yaratcl ortaya koymaktr". 199O'l yllara girildiinde tual ve enstalasyon arasndaki tar-Itmalar alevlenmi ve buna ramen kimi evreler bu iki tarzn larasnda malzeme (medium) fark olabilecei gibi kavramsal farkn olmadn savunmaktadr. Bu dnem zellikle kavramsal ve kratrl sergilerin yapld dnemdir.22 An-Bellek sereleri ile Vasf Kortun hem tip sergileri dzenlemi hem de 3. ^Uluslararas stanbul Bienali'nin kratrln yapmtr. Bu dnem zarfnda (1990'h yllarn ikinci yarsnda) "Devlet, Sefalet, iddet" Ekim 1995'te Devlet Han'da gerekletirilir. Merref Zeytinolu, Emre Zeytinolu, Ahmet Mderrisolu, Blent angar, Glsn Karamustafa; Hseyin Bahri Alptekin,
2 1

Beral Madra, "Gnmz Sanatlar ve nc Trk Sanat Sergileri", Gsteri, Temmuz 1987, s.52. 22 Ali Akay, Kvrmlar, Balam Yay., 1996, ve Toplumbilim Dergisi, "Plastik Sanatlar zel Says", Sav:4,1996. TL

-ze.

Mich. i * ^orr*s' Ismet Doan sergiye katlrlar; "Diyaloglar" ^ (6 Haziran 1996. Katlan sanatlar: Erda Aksel, Rahmi j J*gur, Elvan Alpay, Selim Birsel, Esra Ersen, Serhat Kiraz, e zayten, Osman, Ergl zkutan, skender Yediler, yas v ^maz) v^- gibi sergiler dikkat ekenler arasndadr. Si-naj * kavramsallaan sergiler yeni biri yaklam ortaya koyulu ^lr- Habitat II srasnda gerekletirilen "teki" sergisi Birin . raras Plastik Sanatlar Dernei'nin giriimiyle Salpazar tjr\ vc* Antrepo Binas'nda Haziran 1996'da gerekletirilmi-zesi'n ^ur^ resminde Byk Figr" sergisi (Resim-Heykel M-sergil ^az^ran 1996'da gil g i ) bu iki yaklamn ve tu^ ^i burmaktadr: Tual resminde figr ve enstalasyon resm nm * kl lk l l gerekletirilmitir) bu iki yaklamn ^ ^i burmktd Tl id fi nnda resm*nm kavramsal olarak ele aln. TYAP salonla-gen L?ereWetirilen "Gen Etkinlik" sergileri de bu anlamda (3x25\lr sanaun oluumunu gstermektedir. Cumhuriyet sergisi gelim n< * ieki sanat blm, Trk Plastik Sanatlarndaki "bir arasn^" an atma ^ k istencindedir: Tual resmi ve enstalasyon midir farklann gsterilip, hiyerarinin olmadnn bir res-

JZfi.

SANAL POLTKALAR

illiam Gibson'un bilim-kurgu roman Neuromancer, ilk olarak "siberuzam" kavramn kullandnda tarih 1984't. Aradan ksa bir zaman gemesine ramen Jules Ver-nes'in bulularnn gerekst nitelii kadar matematik kav-ramsallatrmalar sayesinde birok lkede en meru ekilde hallsinasyon gsterircesine bir sanallk ortam oluturuldu. Zaman da tersyz eden bu sanallk ortamnda imdiki zamann "an" ile gelecek ve gemi ayn anda varolmasn bildiler. Sanayide bilgisayarlar tarafndan asiste edilen kavramlar ve desenler toplumsal imgelemimizi dolduran ve gerek ile hayalgcn birbiri iine sokan postmodem verilerin ortamna uyarlanm hale geldi. Daha nceleri araba veya uak yapmlarnda elde edilen gelimelerin verileri, sanal ortamlar sayesinde, daha hzl bir ekilde retime sokulabilmektedir. Sanal prototipletirme denilen bu ynteme gre bilgisayarlarca asiste edilen kavramlar ve desenler onca paradan oluan makinalarm ksmlarn birbirlerine ksa zamanda eklemleyebiliyor ve bu ekilde de aerodinamik ve aada greceimiz ekilde "demokratik" deiimler bir an evvel gerekletirilebiliyordur. Tasarmclarn fikirleri gerek malzemenin sertliine ve kvamna boyun emeksizin sanal ortamlarda yemden dzenlenebilinmektedir. Bu da bir bakma Fransz filozof Gilles Deleuze'n dncelerinden birine doru tamakta bizleri: Malzeme kendi kvamna olmaktan ok hza maruz kalmaktadr: Paul Virilio'nun zmlemi olduu gibi bu hz dneminde "kaybolmann estetii" ne kmaktadr. Bu dnem ise fikirlerin hznn gstergesidir. Gilles Dele-uze bu hz yakalayan dnceye nooloji adn vermiti; yani dncenin imgesinin hz. Bu da Spinoza'nn "yavalk ve hzllk" eylemlerine tekabl etmektedir. Sanal ortamlar iinde bilgisayarlarca asiste edilen kavramlar da ayn ekilde o hz ile yana
JZ9.

girmektedir; daha hzl ve daha az maliyetli retim kapitalizmin yeni analizlerine doru tamakta bizleri. Bu hz Mara'n "greli art-deeri" ile ok elikili deil; ama fabrika veya iyeri iindeki ilikilerin ve hatta g ilikilerinin geliimini etkilemekte. Bu g ilikileri de Nietzsche iin aktif ve reaktif gleri oluturmaktadr. Her ne kadar Fredriche Nietzsche, Kari Marx'n sosyalist fikirlerine kar gibi dursa da; yine de smr zerine kurulu bir dnyadaki kltrel gelimeyi ngrmektedir. Maketlerin ve prototiplerin nmerik olarak gerekletirilmesi ve farkl ksmlarn arasnda deiik kombinasyonlarn gerekletirilmesi beraberinde iveren, tasarmc ve alanlar arasndaki "gerek zaman" hzn deitirmekte ve ilikileri bile farkl boyutlara tamaktadr. Ancak; burada tm Bat lkelerinde yaanan yeni bir sosyal konum ile kar karya kalnmaktadr. O da bu hzn oluturduu ortamda geleneksel verilerin deimi olmasndan kaynaklanmakta. Bu nedenle Bat sendikal hareketleri emek youn sistemin iinden kmak istemiyor ve teknoloji-younluklu bir emek kullanmna kar kyor.. Bu durum baka boyutlara doru tayor tartmay: Demokratik ortam ve interaktif ilikiler tepeden gelen emirler ve emir-komuta zinciri iinde gelien modern sanayi toplumunun iince gelien ilikiler ii sendikalarnn eylemleriyle rtr-ken; dier yandan interaktif bir demokrasi tartmalar ortaya atlmtr. Bu da, her demokratik ortamda olduu gibi, "bazlarnn dierlerine nazaran daha eit olduunu" iddia eden sylem ile kesimektedir. Belki herkes eit deildir; ama bu eitlik niin beraberinde sr psikolojisini getirmesin? Nietzsche'nin "bireyselleme" anlay burada sanal ortamlar iine tamabil-mektedir. Birey liberal ego demek deil; ama sr psikolojisinin dnda kendi kendine beenileri olan ve kltrel olarak "ykselmi" olandr. Srnn dnda kalan bireyleme liberallik ile rtmemektedir. Tersine Nietzsche'nin "stinsan" bireyin egosunun dnda "insann kendi kendisini alt-etmesine balanmaktadr. O bakmdan da, Nietzsche'nin siyaset anlay (hatta siyaset seyislikten trediine gre, biz buna politika demeyi yeleyebiliriz) farkl bir politikay gerektirmekte; politik partiler balamnda, eyleyicilerin politik eylemleriyle ileyen bir du-

ruffl da kendisini daha kltrel bir ortama tamaktadr. Sanal-ln getirdii rahatlamalar daha kalifiye ve kltrl bireyleri vcuda getirirken, "yeni demokrasi" tartmalar ve "yeni sac" fikirler de ayn balamda birbirleriyle atmaktadr. Bu tartmalar iinde ise; "farkllk" ve "aynlk", eitlik ve "mesafe" arasndaki ilikileri gndeme tamaktadr. Bu da gnmzn sanal ortamlarnda gelien demokrasi ve cumhuriyet tartmalarn alevlendirmekte ve "bilgisayarlarla demokrasi nasl olacak?" tartmas ise bu balamda gndeme gelmektedir.

.a.

KAPTALZM VE MARJNALLK
arjinallerin veya kenarda yaayanlarn szkonusu edildii bu kolokyumda1, bu metnin amac kenarda olmann sistem kart olmakla ayn anlama gelip gelmeyeceini tartmaktr. Bu bakmdan 196O'l yllardan beri gndeme gelen dlanmlarn veya kenarda yaayanlarn zerine yklenen "devrimci" rollerin gnmzde ne anlama geldiini sorgulamak istiyorum. Bu, aslnda merkezdekiler asndan nemli simge olarak devletin ele alnd ve karsna da sivil toplum olarak karlan kamusal alann oluumu ile de alakal diye dnyorum. ncelikle 196O'l yllarn iinde Michel Foucault ile balayan bir srete, Fransa'da gelinen psikiyatrik gdmlenmeye ve psikanalizin Oidipuslatrc etkisinin eletirisine ve La Borde Klinii ile gelimekte olan Oury ve Guattari gibi analizcilerin psikoterapi yntemleriyle izoanalizi ortaya attklar tezlere kadar gelebiliriz. Bu dnem ngiltere'de ve talya'da da antipsikiyatri akmlaryla zamandatr. Geen yzylda birbirlerinden etkilenen Tuke ve Pinel gibi, Avrupa psikiyatri tarihinin bir paras olarak bakabiliriz bu akmlara. Bunlarn ortak yanlarnn ise, sistem d olanlar normalize eden kurumlarn analizi ve eletirisi olduunu ileri srebiliriz. Bu anlamda da Fransa'da Rene Louraux ve Felix Guattari gibi entelekteller Kurumlar Analizi eklinde "transveraslite" (yatay geililik) kavramnn ileri srldn anmsatabiliriz. Bu entelektel dnem Lacanc psikanalizi yani, yapsalc bir psikanaliz ile sembolik ve imgelemin ne karld ve psikanalizin girdii bunalm erevesi iinde ise kitle psikanalizinin ne alnd dnemdir. Deleuze ve Guattari ise 1972 ylnda yaymlanan Anti-Oidipus-Kapitalizm ve izofreni 1 kitabyla bu yapsalcl eletirdiler. Bu, antropolojide Claude Levi-Strauss'un, 1

Bilgi niversitesi'nin dzenledii Outsiders adl kolokyumda sunulan bildiridir. .82.

psikanalizde ise Freudu bir psikanalizden ok onun yeni biici olarak ortaya kan ve sembolii n plana karan Lacanc "yapsalc" psikanalizin eetirisidir. Ayrca 1968 sonrasnda jylarx ve Freud ikilisine Nietzsche boyutunu eklerler. Bu kitap sonrasnda ise marjinallerin veya kenarda yaayanlarn, baka bir deyile ise dnemin moda kelimelerinden biri olarak hatrlanabilecek "izofrenlerin" "devrimci" yanlar n plana karlacakt. Her ne kadar Deleuze ve Guattari "anti-psikiyatri yapmadklarn" anlatmaya alsalar bile veya "marjinallerden "gna geldiini" vurgulasalar da yine izofrenlerin devrimci potansiyeli ilerinde barndrdklar ve mikro analizleri oluturduklar ileri srldnden ve izofrenler ile gebeler arasnda ka izgisi yaratan grup-zneler olduklar yazlm olduundan izofrene devrimci misyon yklenmi gibiydi. Art brt iinde De-buffet de yine delilerin ve ocuklarn resimleri ile ilgilenmi ve onlarda yaratc estetik potansiyellerinin olduu vurgulamt. Bu gelime iinde gmenler ve onlarn milli meseleleri; Filistinlilerin, srail devleti karsndaki marjinal konumlar ve srgnlkleri; srgn ve entelektel arasnda Said'in kurmu olduu gebelik ilikisi marjinallerin devrimci potansiyeline birer cevap olarak sunulan rnekler hatta tarihi rnekler olarak ileri srld. Devrimciliini yitiren ii snfnn veya beyaz yakallarn yerine, Foucault'nun hemireler ve doktorlarn iktidar karsnda rlplak braklan akl hastalarn gndeme getirmesi gibi, gmen iiler de bat'nn iinde bat'ya devrimci dinamii verecek siyasi gler olarak ele alnd. Ancak; bu sre "kurun yllarn" terrizminin sonras, uyuturucu ile emperyalizme diren gsteren nc Dnya rneklerini sundu bizlere. Marjinallik ve su arasndaki cinai eteleri ortaya karan bu ilikiler Hollyvvood sinemasnda yeterli bir ekilde smrld-nde (mesela Scarface iinde Ali Pacino) devrimcilii glgeleyen "su" gndeme getirilmekteydi. Bu an bat tarihinde entelektellerin demokrasi mi yoksa direnme ve emperyalizm mi tartmalarna yer verdi. "nc Dnya'ya giden yardm diktatrlkleri mi beslemekteydi?" sorusu yeni filozoflar arasnda gndeme getirildi. Bu sre bize, kapitalist sistemin merkezi konumunun marjinallik ile ilikisini sordurttuunda Braudel'in
-S3L

kapitalizm zmlemelerine doru tar: Acaba kurulu anlarnda kapitalizmin marjinallik ile arasnda bir iliki var myd? Asyagil retimin veya Samir Amin'in deyii ile hara retim biiminin periferisinde duran bat nasl olmutu da belli bir tarihsel anda merkez olmay baarmt? Burada artk kapitalizmin kenardan ykselerek merkez olduu tartmalarm hatrlayabiliriz. Ama belki de en arpc rnekler pratikten, ariv almalarnn betimlemelerinden gelmekte bizlere ve bunu Braudel'in metinleri gstermekte. Kapitalizm pazar ekonomisi ile balamt ve pazar ilikileri ve pazarn eitli altgruplar sistemi bedenleri ve dilleri ile ykseltmilerdi. Burjuvalamadan nce kapitalizm marjinallerden kaynaklanmaktayd. Braudel bunu bize gstermekteydi. Braudel "pazarn bir ilikiler hayatnn gbeinde yer aldn, ataszlerinin bilgelii tek bana kantlanmaktadr" diye yazarak: "Sessiz ihtiyat ve eref hari pazarda herey satlr", "kim denizdeki bal satm alrsa kokusuna da sahip olacaktr" diye ataszleri, kapitalist pazarn iinde kendini gstermekte ve ayn zamanda da argo lmpen bir dil ile kapitalist sistem arasndaki iliki gzle grnr hale gelmektedir. "Eer alveri sanatn bilmiyorsan, cann skma pazar sana onu retecektir". Braudel, kentlerin pazar tarafndan ele geirildiini yazarken kentleme ve kapitalist retim ilikilerinin geliiminde marjinallerin pazar yerindeki nemine de deinmektedir. Pazarlar "plerini, inat kalabalklarn hibir cezaya uramadan dayatmaktadrlar": "Saint-Michel kapsyla Paris kentimizin ukuru, Cehennem soka ve Saint-Jacques kaps arasndaki gibi" ou zaman kentlerin gbei en kenar insanlar iine toplamaktadr. Pazar tasvirlerini bize sunan Braudel'i izlersek: "Efendim, bugn kk Quinze vingt pazarnda ekmek satmak iin bulunduum srada, pazar burjuvalarnn balklarn i organlarm sokaa atan uskumru satclarndan ikayetlerini aldm, bu atlanlar ortal pislettiklerinden tr ok uygunsuzdurlar" denilmektedir. En byk rezaletin L 'Art fuarnda olduu tekrar edilmektedir: "aslnda buras Paris'in fakirleriyle, daha az fakirlerinin domuz sucuu ve ya ihtiyalarm salamaya geldikleri byk bir pazardr. Bu arada kantarda tartlrken mallar, "bu esnada

alaylar, kaba saba akalar ve hrszlklar olmaktadr". 17. yy.'da "Thames'in azna doru muazzam buzullar ortal kapladnda" burada pazarlar kurulurmu: Toskanal bir tann anlattna gre, bu pazarlar o kadar devasadr ki, "arlatanlar, soytarlar ve tm hilebazlar birka kuru kazanabilmek iin gelmektedirler, diye yazar Braudel. Paris Hall'i ise kentin midesi gibidir. Hallerin ukuru pazarn ve kenardakilerin geldii her trl elencenin, kabaln ve dolandrclk ve hrszln gerekletirildii alandr. Hall'ler blgesi bartn konumalarn ve kfrlerin edildii blgedir: Bir satc yle barmaktadr: "Hey yzsz bayan! Konu bakalm! Hey! kaarlanm orospu! Sen ancak ilkokul ocuklarna orospuluk edersin! Yrr Montaigue kolejine yr! Utanman gerekmez mi! htiyar dknt! Srtn kamdan kurtulmuyor! Yzsz! ifte aalk, grtlana kadar sarhosun!". Yine 17. yzylda "private market" ngiltere'nin gerei haline gelmitir. Pazardan pazara giden fuarclar kamusal pazarlardan ok hanlarda alveri ve sat yapmay tercih etmektedir. Braudel'e gre 17. yzyl bu konumalarla pazar ilikilerini oluturmaktayd. Kapitalizm marjlardan bymeye balad. Paris'in merkezi en karmak ve en marjinal eleri iinde barndrmaktadr. Londra da ayn ekilde "ok sayda pazarn igaline uramtr". Ama dnya ekonomisinin yerini alan "ekonomi-dnya" (Weltteater veya Weltwirschaft diye adlandrr Braudel) pazar ilikilerinin gelimesi sayesinde, bu ekilde, kendi kapitalist yzn bulmaktadr. Marjinallik ile kapitalizm birlikte yrmektedir. Ayn zamanda karalarn da kenarlar ile ilikisini kurar Braudel: Corafi marjinallik; nk kapitalizm dnya ekonomiyi denizin kylarndan balayarak karaya doru yaymaya balamtr. Kapitalizm rneinde olduu gibi psikanalizde de benzer bir kenar/merkez konumundan sz edebiliriz. Bakan Shreber, Freud'un "vaka yklerinden birini oluturmaktadr. Shreber zerine ele alman yazsnda Freud, Shreber'in nevropatlnm analizini yapar. Ayn vaka 1972 ylnda kan Kapitalizm ve izofreni 'de de Deleuze ve Guattari tarafndan ele alnmaktadr; eletirilmektedir. Freud'un yorumunu, 1974 ylnda, Jean Franois Lyotard Libidinal Ekonomi kitabnda, Shreber vakas-

m yeniden ele alr. Deleuze ve Guattari'ye yakn olan bu analiz, de Lyotard, Shreber'in fahieliinin zerinde durur. Bu bizi burada, u bakmdan ilgilendirmektedir: Kenarda gibi duran sapkn bir bakan Shreber, ayn zamanda da "dnyay kurtarma misyonu" gibi bir grevi stlenmektedir. Byk bir paranoyak-lk. Erekbilimsel bir dev olan dnyay kurtarmak iin Shreber, eski doktoru Flechsig'i tatmin etmek zorundadr; ayn ekilde Tanr da tatmin olacaktr; ancak bu Flechsig/Tanr ikili ikamesi, izofrenik boyutu olduu gibi ortaya sermektedir. Shreber bir dnm gerekletirmek zorundadr: Tanr'nm buyruu, kendisinden bir fahie oluturmak, "Tanr'nn orospusu" olmak edimini emretmektedir. Bu ekilde Shreber hem Tanr'y hem kendi cinsinden ak olduu doktor Flechsig'i tatmin edeceini, ama doktorun kendisine deil de karsna eilmesi zerine, aknn bir kine dntn bize hatrlatan Freud'u takip ettiimizde, dntrlme eyleminin en kenar alandan en merkezi alana doru tanmakta olduunu fark edebiliriz. Shreber bir marjinaldir; fahie olmak istemektedir ki, bu meslek de en kenar mahalle temsilciliini yapmaktadr (burjuvalardan fahie olmaz m sorusu baka bir sorudur ve tam da burada bizi ilgilendirmektedir; nk Eyalet mahkemesinde grevli olan Shreber en merkezi yarg mercii alanndan en kenar mahalle mesleine doru yol alrken yine kendisini merkezde bulmaktadr). Burada bir merkez ve kenar diyalektii yoktur; ne de Hegelci bir sentezdir szkonusu olan. Ama ierisi ve dars arasndaki ayrmn ortadan kalkmasdr. Bu ayrmn ortadan kalkt yerde ise artk marji-nallie yer yoktur. Marjinal olan en merkezde gibi durandr. Bize en uzak gibi duran aslnda en.yakmmzdadr ve tersi. Jean Franois Lyotard "beni kullannz" diyen Shreber iin, "artk ben ortadan kalkmaktadr diye yazmaktadr. Dilin kendisidir konuan ve bir zneye bal deildir. erisi ve dars arasndaki ayrmn ortadan kalkt gibi durumda ne merkez ne de evre vardr; ayn ekilde ben'in kullanlmas srasnda da, ben'in fahieliinde de kimlikler arasndaki kat ayrmlar esneklemekte ve mphemlemektedir. Melezlemedir szkonusu olan: efendi ve onun metresi. Metresi olan efendinin zerinde bir hakimiyet salama potansiyelini iinde barndrmaktadr. Shreber kendi

"pezevengi Tanr/Flechsig'e kendini vermek istediinde ve "beni kullan" dediinde, ve Flechsig de bu talebe yant verdiinde roller arasndaki kat izgiler "permtasyona" uramaktadr; dnm geirmekte ve hatta "olu"a sokmaktadr. Hakimiyetin mekannn iindeki roller dnmekte ve birbirlerini dntrmektedir. Akta da efendi ve kle arasndaki iliki sa rneinde farkllamaktadr: sa Baba'ya olan akyla kendisini babann "metresi" konumuna koymakta ve Shreber gibi insanl kurtarma adma kendisini fuhua srklemektedir. Bu sa'nn baba'ya olan aknn, kendisinin dntrlmesiyle gerekletirildiini gstermektedir. Shreber de kendisini "daha ok kadn ve daha ok fahie" yapmak arzusundadr. Libidi-nal ekonominin kurallarndan biridir bu: Dntrmek ve aradaki kat ayrm veya yeni terimlerle sylersek ikili kartl ortadan kaldrmaktadr. Bu ayn zamanda Hegelci diyalektiin ve Marx'n "teolojik yabanclamasnn" da iddetli bir eletirisidir. Lyotard, sa'nn kendi bedeninden darya doru karak kendisini Tanr'ya adadm yazarken, burada, "yabanclama teorisinin" ilk teleolojik yanm ortaya karmakta, bu teleolojik dncenin de Marx'n 1844 el yazmalarna kadar devam ettiim ileri srerken; belki Fransa'daki Althusser'in etkisini de kendisi zerinde hissetmektedir. Bu bakmdan da ieriden darya kmak arasndaki iliki de soransallatrlmaktadr. Ancak; Lyotard, Bakan Shreber'in "bu ortamdan = Flechsig / Tanr / Peze-venkler" kurtulmak istemesiyle Xavier adl fahienin pezevenk-lerinden kurtulma arzusu arasnda bir paralellik kurmaktadr. Aslnda burada, sz edilenler iinde kenar/merkez diyalektiinin bir kurmaca olduunu, ama baka kurmacalara da izin verilmesi gerektiini belirtmektir. Kenar her an merkezde olabilir; veya tersi. Ancak bu merkez ve evre arasnda bir darlk ve ierilik ilikisi de herzaman iice gemitir. Kapitalizm marjlardan ortaya kmtr (Dnya merkezi dou iken Braudel dnya-ekonominin bat'da olutuunu anlatt). En kenarda duran fahieler en ezilmi duranlar bile "dnyay merkezi olarak kurtarma lgnlna" eriebiliyorlar. Belki de asl szkonusu olan bu ikili kartlklarn yatay bir ekilde katedildiini fark etmek ve bir yerde "hakim" kimlikler dier yerde ise "ezilen" kimlikler edebiyatndan vazgemek.
JB2_

.as.

CNAYET KM GRD?
ean Baudrillard'n Trke'ye evrilen son kitab "Kusursuz Cinayet" (ev: Necmettin Sevil, Ayrnt Yay., 1998) Bat toplumlarnn postmodern durumda geldikleri noktada, son kertede, "yanlsamann kart olarak gerein, hakikatin katledilmesini ele alyor. Baudrillard bu kitabn bir "cinayetin yks" olduunu yazarak balyor kitaba. ki ynden nemli olarak kyor bu karmza: Biri gerekliin katledilmesi; dieri ise Hi'in srdrlmesinin giriimi. Bu ikisi de baarszla mahkum. Ama yine de tamamlama ve yok etme arasndaki bu gerilimde biri olumsuz dieri ise yaamsal ve olumlu olarak sunuluyor bize Baudrillard tarafndan.

Cinayeti Kim Grd? Cinayetin mkemmel bir cinayet olmas iin cinayeti ileyenin de mkemmel olmas gerekmekte. Ancak; olaylarn ak ve "sre" herzaman sresel olmaya mahkum; o nedenle de cinayet asla mkemmel olamyor. A. Hitchcock'un filmlerinde olduu gibi kk bir ayrnt cinayetin "neredeyse" mkemmel olduunu anmsatyor bizlere; ancak iyiler ve ktler arasndaki bu yaamsal mcadele iinde canilerin karsndaki iyiler mkemmellie daha yaknlar; bu nedenle de cinayetin mkemmel olmasn engelleyebiliyorlar. Bu engelleme isterse nedensel veya tesadfi olsun, yine de nemli bir lde cinayetin gerekletii yerde kendisine bir iz buluyor veya katil istemeden de olsa -irade d olarak- iz brakyor. Modern toplumlarn ortaya kmasyla beraber iyilerin "ilerleme ve zgrlk" zerine kurduklar sylemlerin yanlsamalarn yaayan modernite-sonras dnya, cinayetin ileyi nedenlerini sunmaktan ok bizlere olgularm sunmakla yetindiler. Cinayetler, Gulaglar, toplama kamplar, tanklarla kar karya kalan ehirler 199O'l yllara kadar sren bir tarihin ayrntlar olarak karmza kyor.

Baudrillard; bu katledilme durumunu, "yaamsal yanlsamann, dnyaya ilikin temel yanlsamann" yol edilmesinin yksn anlatrken bizlere bir hikaye anlatmakta olduunu daha bandan sylyor. Toplumsaln hikayesi bilimsel kstaslarn amlayamad kadar yaln bir ekilde iletiyor bizlere. Bu hikaye ise ideolojilerin -tam anlamyla ideal sylentilerin- yanlsamalarnn hikayesi. Baudrillard iin "gerek, yanlsama iinde kaybolmaz, btnsel gereklik iinde kaybolan yanlsamadr". Ayrntlarn ortaya kard bu ilikiler a iinde cinayetin mkemmelliine sekte vuruluyor: ama bu tam da gerekliin yok edilmesiyle ortaya kan bir ey: zin kendisi bir yanlsamann katli. Hakikat bu ekilde bir grnt olarak kyor karmza. Grnt sayesinde izler kalyor ve cinayetin mkemmellii engellenebiliyor. Bu durumda kitap bu mkemmel olmayan cinayetin hikayesini veriyor bizlere. Ancak izlerde ne katili bulmak mmkn ne de kadavray. zlerin grntsnn yansmas sayesinde cinayetin mkemmellii, kusursuzluu engellenebilecek bir durum ki, toplumsal alann iindeki sreklilii salayan bu Polisiye bir kitapla kar karyayz. Gerein, cinayetin ve cesedinin bulunamad bir cinai roman Baudrillard'mki siyasetten sanata, oradan dnceye doru gelien bir modern dnyann kendi kendini katli srasnda, grnt, okumann salkl oluunun bir koulu olarak kalyor. nk dncenin kendisi bir silah ve cinayeti ileyenin bir paras. Dncenin tehlikeleri zerinde duruyor Baudrillard. Cinayeti bir dnce iledi. Ama bunu nereye kadar devam ettirebilir dnce? Ktln effaf olduu gibi, cinayet de mkemmel deil. Kusursuz cinayet olmad gibi, kusursuz dnce de yoktur. effaflk eer ktlp oluturabiliyorsa, tm zgrlkler dnyann "ktlenmesini" yaratyorsa, dnce de cinayetin, hem kurban hem de faili olarak sunulmakta bizlere: Bir diyalektik deil belki, ama ikili bir mantn rn ile kar karya brakyor bizleri Baudrillard; ve elimiz kolumuzu balyor bir anlamda. Kusursuz olmann kendisinin bir canilik olduunda mkem-mellik-dna nasl eriebileceiz? Ve zaten dnyann kendisi her ne kadar mmkn dnyalar iinde, yaadmz dnya dnyalarn en mkemmeli olsa bile- Candide'in bana gelenler ve

Pangloss'un zavalllklar iyi niyetle her eyin yrmeyeceini daima gsteriyor bizlere ve tam da Amerikan "mutlu son" filmlerine kar. nk "mutlu son" ile biten bu kusursuzluun cezas onun "aynen yeniden retilmesidir: "beenildi! Yeniden yapalm!" Ama bu byle gittike ne kurban ne de cani var karmzda. Sadece sreler. Ve bu srelerin iinde gelien durumlarn yanlsamalar. Baudrillard'n durumu ise ok ackl: Ne kurban ne de cani ile kar karya isek; o zaman nasl iz bulacaz, iz sreceiz ki, cinayetin kendisi ortaya karlabilsin. in kts ise canl varlklar bile olsak "umutsuzluk". Asla katil bulunamayacak; nk dnceden katil olmaz. O halde bu cinai durumu yaamak zorundayz; zmszl ile. Baudrillard'n dedii gibi, ya katil ile kurban ayn kiilerse; o durumda kim kimi yakalayacak.
Sanatn Katli: Ready Made'ler

Susuzluk ve su ayn anda. Bunu ise artk cinayet diye ad-landramayz. Bu bir intihardr! Ama bu cmleyi Magritte'e sylettirelim. Ki, o zaman katil ile kurban ayrabilsin. ntihar ise dncenin kendi izini takip edemiyor olmasdr. Baudrillard uzun zamandan beri ileri srd tezleri burada bir noktaya daha tayor: umutsuzluun son noktasna doru yola koyuluyor. zne ve nesne artk ayn ise; znellik umudu ortadan kalkm demektir. Bu da hepimizi birer Duchamp anlamyla "ready made" (hazr rn) haline getirmektedir. znelliin yok olduu anda nesnellik veya bilimsellik de yok olmutur. Sadece anlat ve onun hikayesi kalr geriye. Anlat ise bir kurgudan teye gidememektedir: Ancak; ya Baudrillard bir paranoyak ise ve yok yere bizi umutsuzlua doru srklemekte ise, bunu nasl aklayabileceiz? Kitab okurken kar karya kaldmz sorunlar gncel yaam biimimizin sorunlar. Bunlar gitmekte olduumuz yn gstermekte ve bu yne doru gelien ne Bat ne de Dou. Ayn tketimin ve ayn retimin deiik grnmleri ile kar karyayz. Her ne kadar Baudrillard bizlere Bat tarihinin u noktalarn gstermekte olsa bile, bu tarih tm tbbn ve kozmetiin, tm sanatn ve toplumlarn durumlarn ayn anda dndrtmekte bizlere. nk dnyamz bir grnt
.90.

dnyas ve "postmodern grnt" bizi hem ferahlatmakta, hem de sknt iine koymakta. Simulakrum bizi modern cinayetlere kar alarken; ayn zamanda yanlsamann modellere dayal olduunu da, bu nedenle de yanlsama sonras dnyann modellere dayal olmaktan kmakta olduunu da hatrlatyor. Cinayetin bir modeli olabilir mi? Yoksa plansz bir cinayet ilemek de mmkn m? D grn katilsiz ve kurbansz dnyann imkanszln da beraberinde getiriyor. Duchamp'dan sonra Andy Warhol ve onun Pop Art' da hikayenin kahramanlar arasnda gemekte: katledilen sanat ve katleden dnce ikilemi iinde Warhol hep "gizemli bir eyler" brakmay bilmitir: nesnenin gizemi. Feti nesnenin deeri nereden gelmektedir? Deer kendi vecd hallerinde deer kazanmaktadr? Aknlk ve ikinlik metaforlaryla anlam bulur; nk Warhol'a gre "hi bir ey eksik deildir, her ey ortadadr". Bu durumda, Warhol bunun "duyarllktan yoksun bir bak" olduunu dnyor. Bu ayn zamanda "saf bir zariflik" ve "tke-nilik" olarak adlandrlyor: "iklet ineyen ocuun safl". Baudrillard, Warhol'un kendisinin "hologramlardan" biri olduunu yazyor; nk sanatnn kendisi bir fabrika, retim raa-kinas. Herkesin sanat olabileceini syleyen bir paradigmaya doru yolculuk balyor. Herkes ve her ey sanat ise yanlsamann katli gerekletirilmitir. Yapaylk ve yzeysellik reklam dnyas ile de birletiinde Warhol'un "dahilii" ile kar karya kalyoruz. Baudrillard bu dahi sanat zerine 196O'l yllardan beri yazmaktadr; ancak en beendii sanatlar arasna Warhol'u deil, daha garanti bir ressam: Bacon'u yerletirmektedir (Kendisiyle 1993'de yapm olduum ve Cumhuriyet Ki-tap'ta yaymlanan sylei). Warhol'un bu dahiliinde feti nesneleri sanata sokmasnda bulan Baudrillard, bu ekilde sanatnn bir bylenmesi gerekletirdiini syler. znenin dnya zerindeki hakimiyetini kuran yanlsama zerine kumlu olan estetiin sonuna gelindiinde artk ortada ne zne ne de nesne kalacaktr: Bu da teki'nin katlidir. Bu Warhol'un "bilinmezcili-i" ile ayn ekilde gelimektedir. Tanr'nn varolup olmadn savunup savunmamaktan ok: "tanr vardr, ama ben buna inanmam" der Warhol. Ayn ekilde "sanat da vardr, belki,
31-

ama Warhoj buJia inanmaz". Tanrsz bir dnyann sanatsz yaratcs ola^ Warko1 da "en W sanat^ olduunu rahata ortaya atabilm^k^ n iyisidir; nk kendine, en ok kendisine gvenmektedir ^\x anlamda Beuys'n "herkes sanatdr" nermesinde olfl ' gjbi, Warhol siyasette kurulamayan demokrasiyi sanatta krmlltur: herkes eit dzeyde yanlsama yarattnda yamlsa^amn kendisi ortadan kalkmakta ve sanat deiime uramakta^ Baudrilard burada demokrasiden ok, bir yanlsama ilkesinin bulunclUunU dnmektedir. Yanlsamann kendisi en demokratik oardlJ.: Herkes bir yanlsama olarak dnya karsnda eitken, -X^Q ner trl eitsizliin ortaya kt Doruluk ve Gerek!^ Qarak dnyada kesinlikle eit olmadmz" yazar Baudrillar^ ^ ^derilerden dolay Warhoi sanat tarihinde deil, dnyac^ air . Warhol bir makinadr; ama herkes onun bir makina ^^ ansna eriemez. Niyet mi Q jgjj ^7 Sanal Zamanlar yi niyete dimya kurtarlamaz: Bunun en gzel rnei ise Tibetli rahip leri0 rneinde gsteriliyor. Arthur Clark'm Tan-n'nn 9 rail^ adl zerine yazd ykde Tibetli rahipler Tan-r'nn adn ^ ^ a kere yazamaymca, bu sefer modernliin aralarna k vurU yOrlar: BM teknisyenleri bu ilemi baardklarnda >anrl>mn ad bitiriliyor; ama teknisyenler farknda olmakszn ^.^ dnyann baaramadn baarrken lm de beraberl^rin(je ramaktaar: Tann'nm adlar yazlnca yava yava yldz^r snmeye balyor. Tekno-ekolojik bir felaket: yi niyetin kus^^ jje kar karya brakyor bizi Baudrillard: "Sanal kavram* . budur" diye yazyor. Gerek zamanda olunmak istenirken, ^erein kendisi de zaman da yok ediliyor. Biz de bu arada kl^nlatnlm kiilikler olarak bu sanal dnyann birer paras ^lara^ cinayetin mkemmelliine katkda bulunuyoruz. Protezi^rle sjber yaamlarla, sanailm ba dndrc hzyla mker^ej bir cinayetin paralan, makamsallklan haline gelmekteyim ^B.]gisayariarn arasnda yldzlarn arasnda gezinirken -ayrt^ Bienaj kratrlerinin syledikleri gibi- astral bir yolculua b^le lkyOruz. Tibetli veya deil, Yogilerle birlikte.
_S2_

jsfew Age veya yldzlar tesi yolculuklar; seilmi uzayllarn hmanizmas iinde dnce kendi kendisini katlederken ayn zamanda kangrenleen toplumsall da yok etmekte: nsanl da. "Hepimiz birer siber varlz." Bu ekilde kozmetik, parfm-clk, ameliyatlarla sanat (Orlan), hayvanlarla yaam (Kulig), sanalhklarm erotizmi (Emanuel), siber (Harawey) vb. kimliklerin zm iinde sanallklar ve denetim altnda yaamlar ortaya karyor. Foucault bu duruma biyo-politika adm vermiti: Disiplin toplumundan sonra ortaya kan bir toplumsal formasyon olarak srekli denetim ve eitim toplumu. Baudrillard baka bir kitabnda her ne kadar Foucault'yu unutmaktan bahsetse bile, aslnda burada, Foucault'ya ve onun Deleuze'c versiyonuna bir geri dn m hatrlatmakta bizlere? nk kameralar altnda yaamaktayz. Her tarafmzdan denetlenen bireyler haline sokulmaktayz. Spermarketlerde "Glmseyiniz, fotorafnz ekilmektedir" diye yazlmaktadr ki, ekleriniz alndnda hrszlar yakalanabilsin. Cinayetin kusursuz olmas iin modern tesi toplumlar her trl teknolojik mekanizmay kur-maktalar; ama cinayetin kendisi de belki burada yatmakta. Yabanclamann olduu zaman (Hristiyanlkta ilk yabanclama sa'nn kendi bedenine yabanclamdr ve Hegel, Marx bunu srdrmtr) rahattk: Gsterinin aldatclnm farkna varabiliyorduk. Bilginin toplumsallama zerine yanlsamann, aldatmacann kurbanlar olmaya baladk. Yaammzn paras haline geldi bunlar. Televizyonlardaki Reality 5/ovvlar ile cinselliimizden, hastalklarmza kadar her ey effaflat zaman Baudrillard bizim "Ready Made" haline geldiimizi dnmekte. Yalnz, burada, Baudrillard sanat ile toplumsal yaam arasnda kurduu iliki iinde ready made'ler ile ekranda kendilerini naklen sunan kiiler arasnda "gerek zaman" ilikisini kurduunda, bu ba oluturann "sre"den getiini hatrlamyor. Bu sre (Bergson) ki, gerek zamann kendisidir ve sre zarfnda geliimi ortaya karmaktadr. Baudrillard bu sreyi g-zard edermi gibi duruyor. Kiilerin gerek zamanda ekranda gzkmeleri ile Duchamp'n ready made'leri arasndaki ilikinin biraz zorlama bir iliki olduunu dnebiliriz. Mzeye giren ve sanat eseri haline gelen ready made nesneler (kitaptaki
.93.

rnek ie asks) eskidike ayn hallerini koruyabiliyorlar veya en azndan bu sre uzun bir sre ve bu nesnelerin cansz bir hali var. Kiiler ise sre iinde deiime uraabildikleri gibi her an sanallk olmakszn yok olabilecekler. Bu, ready made ve insan bedeni arasndaki ayrm en belirgin olarak ortaya koyuyor. Baudrillard, Duchamp'm "acting out" ile her trl nesnenin bir sanat yapt haline gelmesiyle atklarn sanat yapt haline dnmesi arasnda kurduu ilikide neredeyse "ada sanatn" bir atk haline dntn iddia etmekte. Geri Beuys spr-gesiyle plerini sergiledi; ama sanatn p haline gelmesinde yatan art niyet ayn zamanda nostaljik bir dnceyi de iinde barndrmakta sanki. Ne zaman yanlsama tekrar gerekletirebilecek?: Sanatn sfr derecesi. Temsiliyet ortadan kalktnda grntnn estetik yanlsama ilke ilikisini de bitirmekte miyiz? Aslnda burada, modern sanatlarn temsiliyete kar verdikleri byk mcadelenin eletirisini hissetmekteyiz Baudrillard'da. Tekniin Yeniden retilebilirlii Srasnda Cinayet Tekniin ilerlemesi: tekniin yeniden retilebilirlik anda nesneler ile kusursuzlaan imgeler bize effaflam dnyay sunarken ayn zamanda da effafln yanlsatc gcnn de yok olmaya baladn sylemekteler. Her eyi grebiliyorsak, sakl kalan bir giz ortadan kalkmaktadr: Gizin yok oluu. nk Ba-udrillard'n daha nceki kitaplarnda olduu gibi, hilik ve boluk daha fazla etkiye sahiptir: Hi'i hatrlamaya alrken uykusu kaan ocuk rneinde olduu gibi, ne kadar ok boluk ve sessizlik varsa yanlsamann gc de o kadar kuvvetli olacaktr. Baudrillard burada canl varlklar hatrlar: Biz hepimiz canl varlklar olarak lmlyz. lml olduumuz lde de "kusursuz cinayetin" izleriyiz. zi bizim canl bedenlerimiz saklamakta ve ortaya dkmekte: "Yldzlarn snmesinden ok nce Gerek Zaman ve Sanal Gereklik iinde molekllerimize ayrldk". Ne iyi ki, "yapay zeka" fantazm sonuna ulaamayacak bir dn rn. Baudrillard yle yazyor: "Aslnda hem doal zeka hem de yapay zeka ayn yerde barnamaz. Dnya ve kopyas bir arada ayn yerde barnamaz". Ama buna ramen Baudrillard "gerein kaybolmas" hususunda karamsarln srd34.

,. Bir ka yzyl iinde gerein yrngesinden kacak ve vrngen^tesinde hvzla kaybolacak". Gerekliin olumu ' d cinayetin kendisi olarak karsrmzda duruyor. Itanrfk-T reklik daha da hz kazand.gmda iz, de sleb.lecek tendi glgelerimizle ve bedenimizin yaratt yan.l- Sffflkl dvmek zorundayrz". Teknolojnm

grbf durmuyor. Belki de biraz abartyor ve iz onun umutsuz yaklamlar iin. Baudrillard Baudrillard'a gre; "Artk teki deil; iletiim. . Artk dman deil; pazarlk. Artk avclk deil; birlikte yaama Artk olumsuzluk deil; mutlak olumuluk. Artk lm deil; Kopyann lmszl. Artk tekilik deil; zdelik ve farkllk. Artk batan karma deil, cinsel ayrmszlk. Artk yanlsama deil; ar gereklik. Artk giz deil; saydamlk. Artk yazg deil Kusursuz cinayet var .

Tr5

.as.

*" Z 0"5' ^ ^ a o .s;- o o s-crtp 1 3*OQ 3 tr cr rj


3 "< C -d N
J 'Tl co =r 3*0 . 3

o, m _^s. < T C n> P


ZT =,

en

>

a 3 3
M. . C3

n >
f
1

2 3 3-3 2 S S

S'

3 E 3

^o

_ 3
P en

23
a 2.

'fi s 2
** r

^*^

_J?

^^

*P. 3~ 3 ^o S: c B 2 5" 3 s* 3 3

o. P P 3 o d
Tl

2. D
y^aa
P 3 N &. o
7

s 111
sr 3
2
*%
P

s ?
S- P." P ?TO (a t

E2

? -t 3 cre< o * 3 S".

2^32.3
S s: 3. g. r 2
a
3

3 <

ST 5

3.^' 3 D- . c* o* 3 o 5 p pp s 2.

S < 3 T3 P 3 "o
w

5 S..S 3 o o: o
P ^ jSff

d2 3 S ' S ^ ^ E
o o -a

<

3- ^ >

-o o_ 3

S" T

I gSgsr-rS'k
OJ 3

I I 3 "'
en

pj.

P P

3 n> N

gc<srrg.sr || s

all!
UZ!

sr 3

J>

2-r* S

IM1II1
s3
2 C a 9-o5< N
_ T K sr P

II!
?r3

E; Tj S SCd

c; p P >v
(z>

S 3 < a.

5-8|5.|
3 ja

O?
r* P
H^

n* P. 2. W frl 3 5 ^- c"

s*

sr
B-e. 3 *< S c= 2.7B ' a >> - - gr 8 g. 3 g. ^^ & P * p S -2 5193. 03 M 3 Z- o 3 . S ^ c 3 S 2 3 S" 3 K- 3 P ; ^< 3.

*6:

cT S" ff.^

3. *l S. .'.
*?" <-+ 3 S 3 P

^a^S e 35D-S-OS'^ N (T) 3 3 P ; 3 ^"^ r> 3.5-

S* en

C5 3 n m o N.< r" 3 e" 1 ^. O c 55. ^* c o

ti
2. CD 5-

rr

?!? .s P s

ve Zeus'm ilk ei olan Metis (intelligeance) engellenmeye allmaktadr: Melezlik anlamna da gelen kelime melezlik ile akl arasndaki paralellii gstermeye almaktadr.3 O zamana kadar san anti-entelektel yaklamlar almaya allmakta ve zekann ancak bilgi ve entelektellik srecinde ortaya kabilecei inanc yaygnlk kazanmakta; bunun iin de Gramsci'ci anlamnda "entelektel hegemonya"mn kurulmasna gayret edilmelidir. Yeni sa klasik Fransz sandan ayran belli bal elerden, ve herhalde en nemlilerinden biri entelektellie verdii nemdir. Ancak; bu kitlesel bir "aydnlanma" olmaktan ok "sekin" bir entelektel kmesinin bilisel hegemonyasn kastetmektedir. GRECE kitlesel bir hareket deildir; sekin bir grubu hedef almaktadr. Melezlemeyi engellemek isteyen bir Avrupa Uygarlnn zerine sekinler eitimi oturacak ve aydn bir sa gr toplumu hegemonyas altna alacaktr. Bu stratejinin gerekleebilmesi iin yeni sa hareketinin nde gelen ismi Alain de Benoist, Le Pen'ci klasik bir sa hareketinden ayrlmak zorunda kalacaktr; nk Le Pen'ci politika Alain de Benoist iin fazla "siyonist" kalmaktadr. Ve belki de fazla popler. 1968 ylnda GRECE "metapolitik nedir?" sorunu zerine odaklanmtr. Yukarda belirttiimiz gibi iktidara giden yol "namlunun ucunda deil" ama entelektel hegemonyadadr. "Sol entelektel terrizminin" nne geilmelidir. GRECE de bu stratejiyi yklenmitir. Metapolitik'de Alain de Benoist kendisini "sa bir Gramsci'ci" olarak tantmaya balar; nk Gramsci, onun iin bir kltrel iktidarn kuramcsdr. Vu de droite (Sadan bak) adl kitabnda (Copernic, 1973) Alain de Benoist kendisini byle tanmlamaktadr. GRECE toplum zerinde metapolitik bir grevi stlenmitir: Entelektel hegemonyay kurmak. Siyasetten ok kltrel egemenlik nasl kurulur sorusunu gndeme getirmek. Sol kltre kar gelitirilen bir kar-kltr san kltrel egemenliini salayacaktr: Kuramcnn imzas: Alain de Benoist. 1970'li yllarda GRECE erevesi iinde dman olarak hedef marksizm olmutur. Ancak; burada an- 3 Detienne ve Vernant, Les Ruses de
l'Intelligence La Metis des Grecs, Champ/FIammarion, 1974. Metis, Eski Yunan Mitolojisinde zekay, deiirlii, okynll, okcinsiyetlilii, kurnazl temsil etmektedir.
100

ti-komnist miras ele alnmakla birlikte esas olan "eitlikiliin en u noktas" olarak kabul edilen marksizme yaplan saldrlar nem kazanmaktadr. Eitilik kabul edilemez bir doktrin olduu kadar gerek olarak da kabul edilemez; bunu en ok ne karan ise marksizm olduuna gre hedef dman da o olmaldr. Burada Schmitt'in dost ve dman kuramlarnn yerini de hatrlatmakta yarar vardr. Heidegger ve Schmitt izgisi belirginlemeye balayacaktr. Eitlikilie kar gelitirilen hareketle birlikte ekonomik liberalizm de "dman" olarak kabul edilecektir. Bir yanda marksizm, dier yanda ekonomik liberalizm dman iken siyonist politikalar destekleyen Amerika da dman safna katlacaktr; nk komnizmden kurtarlm bir Rusya, Hint-Avrupa uygarl iinde yerini almaldr. Bu teze gre, "kafkaslatrlm bir beyaz rk" bu uygarl ykseltecektir. Bu dmanlara eklenen dier bir dman da "yahudi-hristiyan kozmopolitizm" olacaktr. Kltrler arasndaki geililik ve temaslar nleyebilecek politikalar gelitirilmelidir. Alain de Benoist, anlalabilecei gibi, hi de "ne sac ne solcu" bir gelenekten gelmektedir. Nereden geldii belli bir ideolojik yerden entelektel kimliini merulatrmaya almaktadr. Bu yzden de medyatik meruluk n plana karlmaktadr. niversitelerde ve Medyada alnacak roller nemli bir stratejinin ayaklarn oluturmaktadr ki, bir sa kar-kltr egemenlii belirgin bir ekilde salanabilsin. Bu meruluk da GRECE'in merkez olduu bir odaktan ve ilikiler alarndan yola kacaktr. Gerek medyann gerekse niversitelerin iine szlarak, sa entelektel meruluk salanmaya allacaktr. Ayn zamanda Siyasi Partilerin iinden de gruplar eitilmelidir. Uzun bir stratejik yol GRECE'in 1968 ylndaki mevcudiyetiyle balamtr. ktidar kltrel olarak ele geirmek nemli bir stratejik atlama ta olarak kabul edilmekte; bu ekilde de rahata siyasi egemenlik daha sonradan salanabilecektir: te GRECE ve F. Laroche adyla yazan Alain de Benoist'nn stratejisi bu yolda kurulmutur. 1980'li yllara gelindiinde on ksur yllk bir alma meyvelerini vermeye balamtr: Artk siyasi alana el atmann stratejik olarak zaman gelmitir. 1981 ylnda Franois Mitterand'n cumhurbakan olmasnn da bu srete nemli bir yeri vardr: Sosyalistlerin ikti-

sol el,? S ve entelektel mcadele venlmeldr ve zaten ler- 1% *tfieller "W"" Politikay y**?? e!et:rmekt_fd!]rSind T 4 Alarmda ise Milliyeti Cephe, Le Pen'.n nderli%- A J 1 ?** yasi sahnesine yerlemitir^ar tk Eurokolay W U Islatt alandan yola kan GRECE n yolu daha iin Ltleklde almaya balamtr ve toplumsal hegemonya Skini1 denmitir. Bu srada, Alain de Beno.t Krms derAlain rt ^ ma ya balar. 1988 ylnda ilk says kan dergide linde *, Ben< solda grlen entelektellerle ya syle, ekrt ma l 1988 ld ilk says kan dergide nois t 1da grlen entelek y y V7H ^ ** olarak yazlarn yaymlayarak me yazuannn ""*" girmitir. Bu yllarda Alain de Benoist'nm yapmak ! * rtlk soi gr l kabui ediel aydnlara gnde"ne an Baudr-n haline Selmitir. Alain Caille, Serge Latouche, Je-ylmasa h- rd' Andre Gorz vb. Georges Dumezil ise solda sa-mad4 e ntelektel referans olarak tamamen meru bir sientelektel b,r ^ ii B llda Alam de Bencisinin de S^ dman "yahudi-hristiyan medeniyetiyse" gitgi-da Alain ?lk Ve ***** akl" haline gelmeye balamtr Bura-de iind ^e'nin nderliinde kabul edilen ve Ahmet Insel m cek bir, bulUndugu MAUSS dergisinin de nemli saylable-ruoa i/611 v^dr. GRECE'in Fransz milliyetilii yerme Av bir ?arl%n n plana karmas da siyasi olarak onu an ^'d siyasetten uzaklatrmaktadr. Fransz siyas akmnn siyasi yelpazedeki yen gitgide ta~
^ grlebilecei gibi, yapsalclk sonras dnrleri veya Cl f ilologlar dnemin nemli dnrleri o malan dokysyla ,ta^fmdan okunmaktadr. Onlarn Benost zerindeki etkisi ^ tezleriyle akmalarn gerekli klmamaktadr. Etkilenbir eydir; o etk lerden yeni fikirler ortaya karmak baka. zofl Alain de Benoist'nn geldii &f yapsalclk sonras filoetkisinden daha belirleyicidir, ^.n de Benost kendisini bile daha nceki yazlar kendi izgisini aka belirgin-

y yp V*un bulunmaktadr. Devrimciyi trnak iinde yazmamdan W dnrlerin illa da marksst olmasn gerektirmeyen, e srekli ilikilerini hep vurgulayan tutumlar ve sylem-nc ve yapsalclk sonras dnrleri iin bkz., Toplumb- %arx zel Say1S, Say 3, Balam Yay., 1993). ci" o r^dir. Bu adan Muhafazakar devrim dncesiyle devrim-yasi uf* ^eleyebileceim yapsalchk-sonras dncesi arasnda s-Lt j a V*un bulunmaktadr Devrimciyi trnak iinde yazmamdan

rif edilemez hale gelmitir. Dier yandan da neo-liberal muhafazakar akmlardan da ayrlm belirttiinden dolay liberalizm kart bir sol akma da yaknlatrmaktadr kendisini: izgisini fiulatrdka hedef olmaktan da kmaktadr. Ancak "yahudi-hristiyan bir kozmopolitik'lie olan muhalefeti ayn zamanda akmn solda olmadn da gstermektedir. Aslnda Alain de Benoist'nm yapt stratejinin, ok kabaca, sol dnrlerin fikirlerini kendi alanna uyarlamaktan baka bir ey olmadn, zannediyorum, yazabiliriz; nk hem Deleuze'n "izoanalitik" fark fikrinin hem de "yapbozucu" Derrida'nm fark fikrinin Alain de Benoist'nn farkyla alakal olmadn greceiz.

Krisis Dergisi
Krisis dergisi Alain de Benoist'nm hegemonyasnda, Jean Laroux'nun yaz ileri mdrlnde 1988 ylnda kmasyla birlikte yeni bir strateji ortaya kartlmt: Sa ve sol arasndaki ayrmlarn flulatmlmas. Krisis bir "tartma ve fikir" dergisi olarak sunmaktadr kendini. Derginin bir Yayn Komitesi olmamas dergiye bamszlk salyor olmas sol ve sa entelektellerin ortak almalarnn yaymlanmasnda rahatlatc unsurdur. Yeni Ekol, veya GRECE'e bal olsa bile Alain de Benoist'nm kendi adyla ortaya kmas Krisis'i bamsz bir alana yerletirmektedir. Bu, ayn zamanda, Alain de Benoist'y, Ta guieff in yazd gibi, "entelektel gethodan" 5 kurtarmaktadr. Le Pen'ci ar sa gruplarndan ayrlmakta ve entelektel merulua giden yolda admlarn atmaktadr. Burada artk siyasi hegemonya kurmak sz konusu olmamaktadr; nk dnemin hakim felsefi fikirleri Heidegger ve Nietzsche'nin fikirleri Alain de Benoist'nm kendi fikirleri olmaya balamtr. Kendisini hakim olan felsefeye ilhak etmitir. Dergi, ayrca siyasi olmaktan ok felsefi yanyla nem tamaktadr. Heidegger'ci slubuyla Alain de Benoist kendisinin taraf olduu alan ortaya koymaya balamtr. Adndan da anlalabilecei gibi, Krisis hem bir krizi vurguluyor, hem de Yunanca'daki anlamyla bir zm sorular ortaya koyuyordu. Krisis bu sorularn ortaya konulaca ve tartlaca bir YER'dL Modernliin krizi anti-modern tart5

Taguieff,a.g.e.,s.21.

ikj)jr gg^jide kendisini belli ediyordu. Heidegger'ci bir dil ile H\^g. dergisinin faydaclk kart sylemi kendisini kabul edlHrye tamnr alyordu. ktisadi aldn eletirisi ve yap-bozu*1011 bir hermentik Alain de Benoist'nm slubunu meydana k a r y%. lk sayda ^a-n fe Benoist "Krizin krizi dourduunu, ama kopn^nn da ^ beklenmedik bir yerde tezahr edebileceini" belirti**611) ^ m {usann barndaki hmanizma" olduunu yazdnda Jieidegger'ci bir ton kendisini sunmuyor mu? Hma-nizrna*1111 ^i^jjj "insann tekno-bilimin egemenliine girmesiyle belirgi*1 e^eye balad" temas "insann znelliini kaybettii" temasma eklej1(jj&m(je, dnemin hakim sylemleri arasnda saylabilecek ve FOcaut'n'an 1966'da Kelimeler ve eyler kitabnn sonunda ele aljo. Mjnsann lm" veya Derrida'nm De la Gram-YY\atologe ^ta})ln(ja ^eindii "nsann Sonlan" temalaryla aktm osteUejc ^oiay olmayacak m? Bu kriz ile birlikte, insan siteyle? ssyaj Q^n .ge yaamla ve ruh bedenle kopmu, ayrlmtr. Bu Par^nma modern olann krizini belirlemektedir.6 Artk insan ^enc%ye ojan tm balar koparm ve kendi kendisinin kayna o^u^. Tanr ile olan bann kopmas religare'yi (dini, yani baglayCl Qja N y^ etmekte ve dnyann bys bozulmaktadr. f*ec*eg&et. ve Weber'ci bu tezlerle artk siyasi olan ile ente-lektuei u aa arasndaki aynm izgisini grnmez klmaya balamtr. ^aH (je genoist, Foucault veya Derrida'nm tezlerini Krisis dergsnin ^ fikirleri arasna katmtr. ^etXA^^re Taguieff e gre, Krisis dergisinin ortaya kma syla ve AJai^ ^ Benoist solda kabul edilen yapbozucu ve Foucault'cu te^ftrinin Heidegger'ci slubuyla, GRECE'in "kltrel hegemonya' stratejisinden ayrlmtr. Artk, Alain de Benoist daha ksel ^.^ stratejiye soyunmutur: Fransz kltrel alann d atip^ % yj edilebilecek, siyasi, ideolojik da p tel simsar ve entelek j^rleyen, marjinallemi bir entelektel fi hanne | m Ancak; bu snrlarn gerisinde, an-

Yani, sava sonras dneminin ikili kartlndan uzaklalmak-ta ve yeni bir entelektel alan arayna gidilmektedir. 1980'li yllarda bu grler Alain de Benoist'ya ve onun dergisine ait olmaktan ok sada ve solda birok yazarn grlerini oluturmaktadr. Krisis dergisi de "sorunlara cevap aramaktan ok sorular sormak" amacyla Fransz entelektel dnyasna girmitir. "Krisis bir tartma ve soru sorma alandr" diye yazar Alain de Benoist. Bu nedenle dergi her siyasi ufuktan insanla ilikiye gireceini daha batan haber vermektedir. Taguieff i, ona hak vererek, takip ettiimizde; Alain de Benoist'nm hem Gramsci'ci ve Sorel'ci bir gelenekten gelen Marksist sylemden, hem Uluslararas Sitasyonist kuramclarnn gelitirdii "Gsteri toplumundan" (Guy Debord ve Raoul Vaneigem) hem "ideolojilerin somandan (Bell) hem Schmitt'ci "siyasetin tz"nden hem de temsili demokrasinin krizini haber veren birok dnrden etkilendiini ve bunlarn arasnda da Fransz yapsalclk-sonras dnrlerin bulunabileceini sylemeden geemeyeceiz. 7 Ve zaten; bu yaznn amac da, bunlar arasndaki fark gsterirken neden birincilerinin sol ve hatta goizan bir siyasetten geldiklerini Alain de Benoist'nm ise sa ve rk bir gelenekten geldiini sonuna kadar gstermek olacaktr. Alain de Benoist kendi meruiyetini salamak amacyla "siyasi aile ile entelektel ailenin ayrldm" yazmaktadr. Baudril-lard'c tezlere dayanarak "siyasi sahnenin slatn" tekrar etmektedir. "Sa ve sol, bu alanda, ayrmlarm belirtemeyerek ayn amalara ynelmilerdir; ancak, bu arada, amalar da yok olmutur. Konsenss denilenin sorunlar zmekten ok bir kenara itmeye yaradn ileri srerken yine ok yeni bir ey sylememektedir. Hayalgcnn krizi, siyasetin krizine eklendiinde so-7 Btn bu stratejilerin, burada konumuz olmasa
bile Trkiye'deki baz gruplamalarla ne kadar yaknlklar tadn hatrlatmadan geemeyeceiz. Bir yanda 1980 sonras palazlanan Aydnlar Oca; dier yanda ise sa ve sol ayrmlarnn zerinden siyaset yapan slamc entelektellerle birlikte sosyalist entelekteller ve iki grubun da yer alabildii Trkiye Gnl dergisinin "emperyal siyaseti", Alain de Benoist'nm Krisis dergisiyle ve de GRECE hareketinin "kltrel hegemonyasna" benzemesiyle yaknlklar tamakta deil mi? Ama, bu baka bir almann konusu olabilecektir. Bu sadece bir benzetme olarak kalacaktr.

B ^q ece ^u anlamda postmodernizm ile yeni sa arasnda paralel er bk-lljmajc mmkn olacaktr; ama postmodernizm ile yapsallk-sonr^ ^ ^ olmadn tekrarlayarak. 104

anti-faizmin

mirasnn yadsnmas yatmaktadr.

105

runlar zmenin imkan kalmamaktadr. Konsenss

dur; o halde nas.olmaktad,r da yans.zhk yani, sa ve sol aram daki ayrmcn hedefi olmaktadr; yofaa, Krisl, bu kSdurmek m. istemektedir? Bir yandan Alain de BenoisS sa ve sol ayrmnn sona erdii fikri ne srlrken lapss kendisini aa .karmakta degl midir?8 O halde, Krisis dergisi sadece to tolojUc olarak bu aynmn varhm, desteklemektedir ve T?guieff u, behrtnu olduu gibi, Benoist sadece entelektel kendine bir meru alan bulmaya almaktadr. Byle ol d. yanszlkla e. say>lan konsenssn hayalgcn ve s i i canlg, yok etg, yazlmazd. Burada Chantal Mouffe'un ' mokraslerde diyalog oluturulma*, iin taraflarn varLs" tezlerine daha yakn bir Alain de Benoist grmyor muj^Ts-tehk de Ajam de Benosfmn demokratik eitilikle hifalakal yokken.' unku Alain de Benoist'nm demokrLiyi ^St mokraslerde diyalog oluturulma*, iin taraflarn varL tezlerine daha yakn bir Alain de B e n i t ^ Jukand?k diPno"a^'moderni, yeni sa ve

den dolay, U> Pen'i *W^5g%?^^%;


d,S,mn konumunun "sada" olduunu sylemektedir; anSe yerini bulsun diye demey, de unutmamakta^ (Bkz., Alain de &not VuZ Drole dan aktaran Taeuieff a e e Ofisi <:,,s , M"ost> Vu * sinde "nc bir yolu^araytn Benofs?m,?a H ^"""'f""'11 te" lalabiliriz) sabit olmayan s,n,rlarn iinde sa! ve SokavraS rolabileceini sylemektedir: Zannediyorum ki Klikten T^ " solda olan fikirler yoktur, ancak bu fikirleri Sc Sfa 0 g* " yunmak diye brey sz konusu edilebilir" (Tasuieff^ f ekler: u anda fikirlerim sadad.r; ama bunlar^' Alam de Benoist, biraz da Foucault'nun etkfcivlr Tri

^m^l^^^L^tJ^^^

kendi

O halde kimin hangi fikirleri savunduundan ok perspektiften savunduu nemlidir aydS kiinir ve adetlere dayanan sa ve sol fikirlei 1 ne sylyorsun" sorusunun nne gemektedir bu tip SmTarda lfi.

geTeneS &eeneKsei

Art Press dergisinin Nisan 997 saysnn Krisis 'e ayrlmas da ilgin yeni bir tartmay balatmtr: Krisis dergisiyle birlikte solda kabul edilen aydnlarn Alain de Benoit'mn dergisinde yazmalarnn eletirilmesi. As mesele Krisis dergisinin Milli Kitap Merkezi tarafmdan (Devlet kurumu) finanse edilmesiyle balamtr. Bu fnansn devlet teekkl tarafndan verilmesi zerine Alain de Benoist'nm eski yazlarn bilen ye Milli Kitap Merkezinden istifa etmitir: Pascale Casanova, Olivier Corpet ve Patrick Kechichian. Bu aydn da Art Press'in Nisan saysnda Krisis'e olan muhalefetlerini belirtmilerdir. Art Press dergisi de Nisan saysn: "An Sa ada sanata saldryor" eklinde bu konuya ayrmtr. Jacques Henric de "Unutkan Bellekler" adnda bir yazy kaleme alarak 1968'den itibaren ortaya kan "ideolojilerin sonu", sanatsal ve edebi avant-garde'larn, eletirisi, yeni ideolojiler gibi konularla balayan; ve 1970'Ii yllarda "fark hakk", "etnilerin mdafaas" eklinde gelien sylemlerle yeni san oluumu arasnda benzerlikleri gstermeye alr. 1970'li yllarn syleminin sac veya yeni sac entelektel Louis Pauwels'in yazd Figa-ro-Magazine'de halka yaygnlatrldm hatrlatr. Henric10 bu dergiyle "kkler" ve kltrel farkllklar" ve "totaliter Hristiyanlk ve Yahudilik zerine zgrlk getirici ve oul pagan dinlerin stnl" meselelerinin gndeme oturduunu belirtir. Henric'e gre 1970'li yllarda sol entelektellerin bir ksm "Hint-Avrupa" merkezli sylemi ciddiye almamlardr. Art Press'in 1979 ylnn Mart aymda Alain de Benoist'nm bir yazsnda "kahramanlk", enerji tapnmas", "trajik gd", igal istenci", "aristokratizm" gibi kavramlarn kullanld hatrlatlr. Alain de Benoist'nm bu makalesi Louis Pauwels'in ve Michel Poni-atowski'nin kitaplarnn tantmdr. Bu tip sava erdemlerin yceltildii bir makalenin yazarnn dergisinde yazan sol entelektel knanmaktadr. Bunlarn arasnda Jean Baudrillard da vardr. 1996 ylnn Ekim saysnda Krisis dergisinde artk bu kahramanlk ve hamasi kavramlara yer verilmekte; ancak yazlar yine de "ideolojik" bir sistemin barnda yatmaktadr. Alain de Benoist Yahudilie kar Hint-Avrupa uygarlklarnn zgr-letiriciliini tekrar etmektedir. Burada, Yahudilik evrenselcilik
10

Gran Dahi da ayn eyi vurguluyor. Bkz., a.g.rn., s.34.


J12.

r o stlenirken "kimliklerin" egemenlik altna alnmas gerekletirilmektedir. Yani, bir yanda oulculuk ve paganlk dier yanda ise, totaliterlik ve Yahudi dncesi vardr Alain de J3en<?ist'ya gre. Henric, bu yazsnda Umberto Eco'nun 5 Ekim 1993 ylnda Le Monde gazetesinde yaymlad "Dikkate arma" jnetnini hatrlatarak, Eco'nun "entelektel ve ahlaki bir ba-jboghk iinde olduumuz u gnlerde" "kabul edilebilirlik ve edilemezlik snrnn belirlenmesi" nedeniyle sac dergilerde yaz yaymlamama karar aldn anmsatr. Rene Monzat ise yeni san Milliyeti Cephe'de olduu gibi; fierinin, panolarnn ar san 194O'l yllarna ait yaz karaka terleri kullandn yazmakta ve gstermektedir. GRECE dergisinin grafizminin de ayn ar sac karakterlere sahip olduunu gsterdiinde yeni sa ile ar sa arasndaki grafik benzerlikler konmaktadr. GRECE tarafndan tavsiye edilen ortaya grafiker-lerin adresleri ile Himler'in SS'lere tavsiyesi arasnda benzerlikler bulunmaktadr: III. Reich'e ait bir ikonongrafi hakimiyeti. jristf dergisinde de solda olarak tannan Jean-Philippe Domenq "ada sanatn ayn toplumun lmclln "tadn yazmas da artcdr: ada sanat eletirisi "dejenere sanat" anmsatmaktadr. Ayn ekilde Jean Clair ile yaplan syleiden karlan netice udur: "ada sanat ancak eskiye dair bir gzellii yakalayarak, tarihine dnerek zafer dolu bir doal gzellii" yakalayabilecektir. Mehur Fransz ada sanat Ben ise "ethni-sizm'de avant-garde'lar kurtaracak bir mit bulduunu sylemektedir. Alain de Benoist ise "Yunan uygarlnn kendisi bir sanat iken neden Yahudi sanat zerine eilindiini sorgulamaktadr- Krisis dergisi Leon Krier'e neden III. Reich'm sanats Albert Speer'e bir kitap yaptn sormaktadr. Gerard Zwang ise "ecinsel gdler" tayan "terrist" ve "sapkn" barok sanat ^etirmektedir. Krisis'in ada sanata ilikin bu yorumlarna soldfl bilinen entelektelleri katmas da kendi fikirlerinin me-rulatrlmas asndan olduka ilgi ekicidir.
Pamiat Yeni Milliyetilii

"midesini bulandrdn" sylemektedir (1990'da Le Choc du Mois'd?L ve 1992'de Les Dossiers de l'Histoire'da). nc Dn-ya'c sol grl dnrlere yakn tezleri mdafaa etmeye balamtr. Ancak Milliyeti Cephe ile balan koparan Alain de Benoist'ya Milliyeti Cephe'ye yakn olarak bilinen Roland Ga-ucher'nin cevab ilgintir; nk bu arada Alain de Benoist baz kolokyumlarda eski komnistlerle ayn yerlerde grlmektedir ve kendisinin Ruslara sempatisi olduu belirtilmektedir. Benoist Rus muhafazakarlaryla ilikiler kurmakta ve Brejnev zamannda para yardm alan bu anti-semit milliyeti grup olan, Pamiat grubunun iinden entelektellerle diyaloga girmektedir. Pamiat grubunun da hedefi kzl ve beyaz ruslar arasndaki elikiye ve kartla son vererek, byk ve Emperyal Rusya fikrini canlandrmaktr.11 Rus yeni Milliyetiliinin eski elikileri aarak "emperyal Rusya" ryasn canlandrmalar ve anti-liberal olduu kadar anti-Amerikan tezleri ileri srmeleri Alain de Benoist'nn Rus yeni milliyetilii ile entelektel balar kurmasna temel hazrlamaktadr. Milli Selamet Cephesi'nden Alexandre Prok-hanov'un 24 Ocak 1992'deki Kongredeki szleri ilgi ekicidir: "Milliyeti Selamet Cephesi beyazlar ve kzllar arasndaki eski elikilere son vermeyi hedeflemektedir. Rusya'nn gelecei sosyal adalet partizanlar -yani kzllar- ile milli gelenek -yani beyazlar- arasnda yaplacak derin ittifakta ortaya kacaktr. Bunlar kresellemeye, kozmopolitiklie, Amerikan kapitalizmine, Gorbaov ve Yeltsin'in Yeni Dnya Dzenine yarayan sosyal, jeopolitik ve milli ihanetine kar rgtleneceklerdir. Sa ve solun ortak hedefi 'nc mparatorluktur'".12 Taguieff de Fransz yeni sa ile Rus yeni milliyetilii arasndaki artc benzerliklere deiniyor. Bu ayn zamanda Avrupa yeni sann da ortak
1 1

Ancak 199O'l yllarda Alain de Benoist Milliyeti Cephe ile tm kprleri koparyordu. Kendisiyle yaplan bir syleide Le pen'ci fikirlerin ve Milliyeti Cephe'nin gmenlere baknn
108

Burada yine Trkiye Gnl'ndeki "emperyal Trkiye" siyasetini ve de Nazm Hikmet'i komnist olduu iin deil, Trk olduu iin oku yan MHP'li genleri hatrlamadan geemiyorum. Mustafa alk'n sa ve sol gruptan entelektellere yer veren dergisi ayn zamanda Emperyal Trkiye'yi sa ve sol elikisini aarak ortaya koymaya a lmyor mu? 1 2 Yine Milliyeti Selamet Cephesi ad ile Milliyeti Selamet Partisi ara sndaki ad ve lk benzerlii artc deil mi? Acaba ben mi "paranoyaklayorum!" stelik de adil dzenin sosyal adaletilii ile gele neksel milliyetilii ve de anti-amerikan grleriyle kreselleme kartl birletiinde "Yeni sa" eleri tanmyor muyuz?
109

zellii olarak sunuluyor: Rus anti-Amerikanl ve dolaysyla anti-demokratl ve anti-kresellemecilii (anti-kapitalist ve anti-liberal).13 Yahudi-Hristiyan Dncesine Kar Paganizm Aain de Benoist'nn anti-hristiyan tezleri pagan toplumlarn vahilii ve hiyerarisi zerine odaklanrken, hristiyanlm tezlerini ise eitliki olduundan reddeder.14 Bu sadece hristiyanlm deil; ama ayn zamanda kkenlerini ald Yahudilii de ayn ekilde yadsr. Anti-liberal ve anti-demokratik dnceleri ieren Alain de Benoist'nn "ideolojisi" yeni paganc Nietzsche okumalaryla glendirilmektedir. Taguieff, Nietzsche okumalarnn Benoist'y Louis Rougier'nin eletirel rasyonalist grlerinden uzaklatrdn yazar.15 Bu izgi onu Heidegger'ci meta-fzik-sonras dnceye doru gtrmtr. Bu Taguieff e gre "Eski Yunan'a dn" ortaya karmaktadr. Pagan zihniyetinde anti-hristiyan fikirleri bulmak, Nietzsche'nin dnceleriyle aksa bile, Nietzsche'nin "ebedi dn" temasnn eskiye dnme ile bir alakas olmadn Gilles Deleuze ve Pierre Klossovvs-ki gstermilerdir. Nietzsche'nin ayn zamanda Sokrates'ci Platon dncesini ters yz etmeye altn gzard eden Tagui-effin grleri, Nietzsche'nin anti-rasyonalist grn gz-nnde tutarken, ayn zamanda Nietzsche'nin anti-Platon'cu yaklamn gzard etmektedir; nk Nietzsche, Hegel kadar Yunan hayran deildir; ne de Heidegger'in Yunan hayranl onda
1992'de A. Prokhonoz, Benoist ve Belika yeni sa ideologlarndan Vouloir ve Orientation dergilerinin sorumlusu Robert Steuckers Mos kova'da karlamlardr. Bu karlamalar Rus Rene Guenon'u ola rak bilinen Alexendre Douguine ayarlamtr (Bkz., Taguieff, a.g.e., s.30). 1 4 Zaten Alain de Benoist'ya gre, Marksizm Yahudi-hristiyan kltr nn son temsilcrindendir. 1 5 Pierre Andre Taguieff, Sur la Nouvelle Droite, Descartes and Cie, s.188. Bu tezleri kolektif bir eserde ele aldklar ekliyle "Niin Nietzsche'ci deiliz" (Grasset 1991) kitabnda da aklamaktadrlar. Ye niden Kant'a dn temalann ieren bu yaklam, Fransa'da Cumhu riyeti bir akmn yapsalclk-sonras dnrlere bir saldrsn ier mektedir. Aslnda Nietzsche'nin rasyonalizmdlmn ne kadar milli yetilikle ve nazilikle uyumad hakknda bkz., Gilles Deleuze, Ni etzsche et la Philosophie, PUF, Paris, 1962.
1 3

ayn ekilde tezahr etmektedir.16 Nietzsche, Putlarn Alacakaranl adl kitabnda "diyalektiin Sokrates ile baladn ve kle zihniyetinin ve bu tip bir hastaln diyalektik yntemler kullanlarak" zgrlkten de vazgetiini belirtmitir.17 Ancak; Taguieff in Benoist iin "anti-kutsal kitap" olarak nitelemesi yanl durmamaktadr. Bu da, onu klasik muhafazakar sadan ayr16

Heidegger iin putperest demekten ok yahudi-hristiyan dnr demek daha doru olacaktr. Eski Yunan hayranl ise onun varolan ve varlk arasnda kurduu ilikide belirmektedir: Antik Yunan dneminde "varolan iek gibi alann rehavetidir; kendi mevcudiyetinde insan mevcut klandr, yani kendi kendine alan, onu kendisinde duyarak mevcutlann mevcudiyetine alandr. Varolan varla alan deildir; nk ncelikle insan varolan grecektir. Dahas insan varolan tarafndan, ve kendisine benzeyenin yannda, mevcudiyetin lsne alan tarafndan grlecektir (...). te Antik Yunan dneminin byklnde insann z buydu" (Heidegger, Chemins qui ne menent nulle part, Paris, Gallimard, s.82). Antik Yunan'da insan ve dnya birlikte kendi trajedilerini ve komedilerini varln gizemli ve sakl kald btnlnn ve stnlnn bilincinde olarak oynayabiliyorlard. Hristiyanlk dneminde, varlk Tann'da saklyd; varln Tanr ile karlamasnda ise korkuyla kark bir sayg vard; ancak yaradan ve yaratlan arasndaki benzerliklere ve armlara mahede etmek mmknd. Modern dnemde ise, modernlik saldrya geti. Teknik olarak rgenlenen insann dnyasnn emperyalizminde znellik yle ykseldi ki, insan o mertebede sabit olarak kalmak zere tekbiimliliin yaylalarna dt: Tekno-bilimin egemenlii altna girdiinde eski Yunan'daki ve Hristiyanlktaki ortadan kaybolmutu. Arasallatrlmann son noktasna varldnda ilahi olan mevcudiyetini yitirir. Dini deerler bile artk kltrel deerler arasnda saylmaya balanr. Hayflanan bir Heidegger gryoruz. Oysa Alain de Benoist'nn Heidegger slubu farkldr: O He-idegger'den "tekniin altnda ezilen insan" temasn almtr; ama onu sava ve iddet dolu pagan zihniyetle birletirmeye almaktadr. Bu anlamda, Heidegger'den de uzaklarda bir yerde olduunu ileri srmek ok mmkn gibi grnmektedir. Heidegger iin modern dnem ara-sallatmlm bir tekniin, makinalarn, kltr endstrisinin ve sanayiinin egemenliinin ve bilimin arasallatrimasnn dnemidir. Bu Jn-ger'in de temasdr ve byk bir ihtimal ile Heidegger bu temay Er-nest Jnger'den almaktadr (Bkz., Rdiger Safranski, Heidegger et son temps, biographie, Almanca'dan eviren sabelle Kalinowski, Grasset, 1994, s.311). Grlebilecei gibi, Alain de Benoist kendi formasyonunu ok ayrk alanlarn iinden geerek oluturmutur ve bu nedenle de belli bir akma veya yazara "sadakatinden" bahsetmek mmkn grnmemektedir. Ne postmodernistler, ne yapsalclk-sonras, ne tam olarak Heidegger, ne de Nietzsche'ci denilebilir. 17 Ali Akay, Tekil Dnce, Afa Yay., 1991,1999, s.95.

Olan

kar

i r . Aslnda kendisinin Sa ve ^ lkmaS1 ' farMarn P ek anIam kalmama ^ *** y^a Baudrillard'm fikirleriyle bir ak5 may ortaya karmaktadr. ^
S nundan beri

Sd artl

"toplumsaln sonu" veya "ilahi sol"

hei da yok etmitir; nk; kltr "boyun eme" zerine oturtulmutur. Avrupa kltr Prometheus'cu kahramanlndan ayrlmtr' alan ve en ufak bir tereddt gstermeden insanla atei tayan Prometheus Hristiyan bir zihniyette asimile edilmitir. Alain de Benoist acilen hristiyan deerlerden kurtulmay, daha ileri ve bilinmeze doru ynelerek, yasaklar aarak, kendi rekorlarn daima yineleyerek ve yenileyerek, bilgiye ulamay nermektedir. O halde, Avrupa'nn kahramanlar Le-onidas veya Coiombus'den ok daha nceleri Amerika ktasn bulmu olan Vikingler olmaldr.18 Taguieff hakl olarak bu metinde "Bat Avrupa'nn sava karakterinin" vurgulandn hatrlatmakta ve "silahl bir smrgeletirme fikrinin belirgin olduunu" gstermektedir. Taguieff, burada Benoist'mn fikirlerinin Nietzsche'ninkilerle alakas olmadn teslim ediyor.19 Taguieff, bu fikirlerin ardnda Louis Rougier'nin 1969'da yaymlanan Bat Dahilii kitabnn yattm yazmaktadr. Bu kitap ise GRECE tarafndan okutulan ve tartlan bir kitaptr.20 Schmitl Etkisi Alain de Benoist'mn etkisi altnda kald nemli "geleneksel" dnceyi ne srenler arasndan Cari Schmitt, nazilerle olan bam sessizliiyle de srdrm olsa, onun Partizan kuram soldan saa birok dnr etkilemitir. Bunlar arasnda da Freund' saymak mmkndr. Freund da Schmitt gibi, evrensellie kar yerellii savunmu ve tarada yaamay tercih etmi biridir. Cari Schmitt'in "partizan" tikelliini "evrensellie" kar kan bir kavram olarak ortaya koymas Gary Ulmen'e gre "dnce ile btn arasnda srekli bir ilikiyi srdren" Julien Freund zerine olan etkisi, fark ve tekillik balamnda bizi ilgi18

kalmadl 1 eklindeki ydL 1981 sonras nda Mitterand'm iktida-n VC bf Sa hkmet ibi Iiberal tezIer i ortaya an S ' muhafazak

kalkmadn BU f^ de kendiniP0tkada ldu S U kadar za n ^ belirtmektedir. 7 6 de Benoist mn hlris Ma Initf ^" ' tiyan filozof Jean-Luc S kedfr?^yukanda aklananlara daha ok berraklk Sdentt f ^^ Ben 1St ' Avm P a hal Wannm karakterleOrtaDon f karakterleri tadn syler: "Hristiyanlk nin buna^ir mlf bir Craf alanda ortaya lkmtr ve dmseta DoTu b" ^ lamaZ dye yaZar' Bu kltr bifk benzer Orto Bubr w mfb1 ' bOyUn emey ve reddetmeyi iermekte^ - mpa'mn Pagan yrtcllin yok etmitir. bn y k edilmesinde ^T gsterdii gibi, Benoist 8lm kaybedCn AvruP a e k W e d e e e me n l i hrnn eitlikilige sCm ' g ^i rp ^ Y k eden br Orta Do u tek tan zedelediini ne ' ^ ^ S ^hg y k etmekte ve b hktak Selleti? tn tevhd lkes ibi Benoist a r^T " " ^ ' 'y gre tek tanrcll ayrmlar ortadan kaldrd gibi, yaratc-

tekabli aza^ nLr^Tmdak tarh yet so1 a ayrmlarn en S gden & ^ laylar Babb io'nun da glb1' Sa Ve
SOUn anlaml

^aan bir sol ile muhafazakar-

zama?^v To n

Taguieff, a.g.e., s.189. Benoist'mn "Avec ou ans Dieu" adl makalesinden alntlanyor, s.64-66. 19 Taguieff, a.g.e., s.189. Burada, Taguieff, Mars'n da 1841'de "Demok-rit ve Epikr'de Doa Felsefesi" adl kitabnn etkileri olabileceini de ekliyor: "Marx da, Prometeus'un sembolletirildii bir sylem iinde bu eserini yazmt". Marx da "tm tanrlara kar bir nefreti olduunu" belirtmiti, diye hatrlatyor. 2 Taguieff,fl.g.e.,s.l90. 113.

12.

lendirmektedir; ayn zamanda yeni san farkllk anlayyla ya-psalclk-sonras Fransz felsefesinin fark anlay arasndaki "siyasi" fark da bizim amzdan daha aklk kazanacaktr. Fre-und Paris'de yaayan bir entelektel olamadndan dolay Birinci Dnya Sava'ndan sonra Elsas-Lothringen olmaktan, Alman egemenliinden kp, Fransz egemenliine girmesiyle Al-sas-Loren politikasnda bir eit "partizanlk" gelitirmitir. Fransz taras Alsas ile Alman taras Loren (bakenti de Metz ehri olarak). Freund sadece Alsas zerine siyasi yazlar yazmakla kalmayp, Alsas mutfa zerine de yazlar yazmtr.21 Schmitt'ten dn ald partizan teorisine gre, "profesyonel bir devrimci olarak" Lenin Sovyetler Birlii'nde, i savata pozisyonunu "gerek dmandan" "mutlak dmana" evirmesini bilmitir. Alsas Loren blgesi bata olmak zere, mo-dern-ncesi yerel zerklii tikelii ve tekilii savunmutur. O dnemde Fransz aydnlanmadndan ok komnist tekillii ne karmaktayd. Burada artk "sava mutlak sava olarak, partizan ise mutlak dmana kar mutlak dmanln bir eyleyicisi" olarak ele alnmaktadr. nimicus, Schmitt'e gre, hostis olmaktadr. Partizan, devrimci bir figr olarak, bir topraa bal karakteri canlandrr ve tikel, "evrensel insani zgrln" kartdr: Marksst-Leninist sylemdeki komnist. Freund 1988''de Ville kyne gidip yerleir ve orada "Felsefi felsefe" yazlarn yazar. Bu kitapta nceki eserlerinden bahseder ve aralarndaki ilikiyi gsterir. Fransz direniiliindeki tecrbelerini anlatr: Siyasi kavramlar emir/komuta; kamu/zel; dost/dman iftleri arasnda gelimektedir. Sosyal ilikilerdeki kartlklar ve siyaset toplum ilikisi onun sorunsallarm oluturur. Partizan da evrenselciie kar gelitirilmi yerel olan karakteri belirtmektedir. Siyasette nemli olan ngrmeler arasndaki seimden kaynaklanmaktadr. Gary Ulmen'e gre, partizan figrnn postmodern kuramda yeniden gncellemesi,
21

Julien Freund, "Propos sur la Regionalisation-La tradition alcasien-ne" in Revue des sciences sociales de la France de i'Est (Strasbourg), 1972, No:l.

Schmitt ve Freund' gncelletirmektedir. Schmitt'in bizi ilgilendirebilecek ikinci yan da Alain de Be-noist gibi, hristiyan anlayna kar kdr: rnein, kurban zerine yazdklar hristiyanlkta ve liberal grn kurucularndan olduu sylenen Hobbes'cu kuramdaki kurban-kart grleri reddetmektedir. Ayn Hristiyanlkta olduu gibi, insan bir ama uruna kurban edilemez; liberalizmdeki insan haklar da kimsenin kurban edilmesine izin verilmemesi zerine kurulmam mdr? Rawls da bireyin zgrlk haklarnn sepete atlamayacan, ayn mantktan yola karak savunmaktadr. Freund ve Schmitt'in bir baka zellii de dost ve dman arasnda yaptklar ayrmdr. Schmitt "Partizan Teorisi"nde (1963'de hem bu hem de "Politika Nosyonu"nun yeni basks yaymlanmtr) meruiyet sorunu, politik mekan, uluslararas ilikiler ve dost ve dman konu etmektedir.23 zellikle, 1938'de yaymlanan "Sava ve Dman Kavramlar zerine Rapor" adl makalesinde Schmitt uluslararas konumda sava ve bar arasnda bir ara konumun sava ve bar arasndaki ayrm anlamaktaki zorluu pekitireceini dnmektedir. Hi bir barl yn olmayan askeri mdahaleler bile onu bu mdahaleler iin barl diye nitelemee itmitir. Bu ekilde sava "mutlakla-makta" ve hi acmasz bir ekilde srmeye devam etmektedir. Uluslararas durumun bu hali klasik uluslararas hukuku paralamaya ynlendirmitir; sava snrlama ilkesini zedelemitir." Bugne kadar Avrupamerkezli olan uluslararas hukuk yava yava bu halinden uzaklamaya balamtr" diye yazar Schmitt. Partizan teorisi byle bir uluslararas durumda ortaya atlmtr; yani sava ve bar arasndaki ayrm tam olarak kesin ve ak olamad durumlarda, dost ve dman arasndaki ayrm belir-ginleecek; ve de asker ve sivil arasndaki ayrm da nemini yitirmeye balayacaktr. Mutlak sava durumlarn ifade eden byle bir konum klasik emperyalizm teorilerinden ayrlmakta ve gnmz aznlklarnn gerilla savalarn andrmaktadr: Bu
22

Gary Ulmen, Reflections of a Partisan: Julien Freund, Telos, N.102; Winter 1995, s.9. 23 Julien Freund, La Notion de Politique-Theorie du Partisan'a nsz, Champs/Flammarion, 1992, s.27. 115.

HA.

, A rt fi7e nli ordular partizan olarak saydklar sivil halk durumda dzeni o bu , u F nmaktadlrlar . Uluslararas hukuk zerine de bas kuIulu olan hukuk arj aysl da normlar ve ta sa " a k ,k ya ka lmaktad.r. Bu, Schmtfe

t S t Emperyalizminden uzaklamakta, hakim I^ w PolJ irae dnmektedir". Artk "polgre "klasik i d", olmakta deil, ama dost ve dman
1 tkann f arasnda ayrm yonun
m k dir

p artizan teorisi politika nosdnvann

yeni Nomos'u

p d dnvann yeni Nomos'u adl > H . Hoffmann'a gre Schmtfn PoVersailles antlamasna kar kmakta ve linka dzenleyip maluplarn de her kaimalarm n.emeye yaramaktadr. Bu babizim kendi kendimizi sorgulamamadr . fH n da t ise kendi kendisini sorgulamaktan ok D.sdir

p artizan

^TkmtS dman olarak nitelemekte ve ant. Amenneyland


tanm neyland kuturan
o[arak tammlamaktadr .

Bu

kanclg. bu ek W , QW behrtmektedr. insanl.gmsondimn.nl ^ ^ ^^ ^ Medyak ama duyg ^ femOT( Dergln-humanzmasni^g ^ yaynlamltr . Bu doss, "insan Haklan Gulaume Faye da yazlar.yla ^^^ ^^ A Hujdey, yada AlandeBenos y . i m ^ hayyanll yer almaktadr. (t> t hp> grdugu gibi, n > halklan ve k trierm ykma hogr ve eh a khk aa ^ j ^ Bu sokan f^C ekonomist ve ahlakn radikal eletirisin, su tpant-hberal,an da ^^ mmkundur: bunlardan" biri olarak saylabilir. Kend.sne adm veren Alain de Benoisfnn solcularla bu c^ sagc. fikil.lerine asimile etmek mdr. Bu ^Benoist dmann, Schmitfci bir anlayla seer: AmeBeno,s s toplumu "tec.msel bir nka ," m otrak ele talnmakta ve Asaeaaa disneyland kltrnn dnyay toplum olarak w ettiml yazmaktad r S Disneyland Amerikan ahlaknn ticanletrl-

mesi, ticaretin ahlaklatrlmasdr". Bu dnya konsepsiyonunda kltrler yok edilerek Amerikan hegemonyasna sokulmaktadr: Ayrklklar yerini tekbiimlilie brakmaktadr25 Alain de Benoist'ya gre "asla Fransa ve Avrupa tm tarihi boyunca imdiki gibi derinden bir igale uramamt. Burada igal postal sesleriyle deil, ne de sadece yurda ait bir igaldir sz konusu olan; askeri de deildir; kltrel, ekonomik, ideolojik, tinsel ve zihinseldir". Amerikanlama, burada, kltrel smrgeletirme ve igal altna alma olarak, savan bir aracdr. O nedenle hedef dman bellidir ve seilmesi lazmdr: Anti-Amerikanlama bu dmana saldr olarak balayabilir. Temel dman artk "mutlak dman" haline girmitir. Ayn zamanda sa ve sol ayrm anti-amerikanlama ile almaya allmaktadr. Amerikanlama sadece Avrupa veya Fransa kimliine saldr olarak kalmamakta, ayn zamanda tm kimliklere bir saldr olarak ele alnmaktadr. Artk, asl fark belli olmaya balamtr: Kimlik politikas ar san cemaati politikasna tekabl etmektedir. Amerikann tehdit ettii yalnz Fransz veya Avrupa kimlii deil, ama her trl kimliktir (milli kimlik, etnik kimlik, dini kimlik). Burada, nc Dnyac gibi gzken bir takm yaklamlarn ar saclaan veya yeni saclaan bir dnya politikasyla nasl birletiini farkedebiliriz. Kimliklerdir bamza tm belalar aan. Bu adan Deeuze ve Guattari'nin de "yersizyurdsuzla-ma" kavramyla ak bir elikiyi sergilemektedir Alain de Be-noist. Yaznn bu son ksmnda Deleuze ve Guattari ve de Der-rida ile Alain de Benoist arasndaki farklara deineceiz.
Fark "Fark"

Alain de Benoisfnn farktan ne anladn grdk; ya eitlik-ilie ya da insan haklarna saldrmak amacyla "fark" fikrini nemsiyor. Halbuki Deleuze ve Guattari iin fark en aznlk 25 Belki de yine burada Heidegger'in tekbiimletirilmi bir
modern dnya konsepsiyonunu bulmak yerindedir; ancak, grlebilecei gibi, bir analoji veya baka bir deyile bir benzetmedir sz konusu olan. Tekbiimleen bir teknik altnda ezilen insann temas Alain de Benoist da badaklatmlm kltre tekabl etmektedir.

JLUL

lektif veya ulusal bilin "sk sk hareketsizdir" ve hep paralanma yolundadr", bu rol ve devrimci bile olan ifadenin bu anlatm dzenlemesi ile pozitif olarak yklenen edebiyatn ta kendisidir: Ktmserlie ramen aktif bir dayanmay reten edebiyattr; ve eer yazar krlgan cemaatinin dnda veya kenarmdaysa, bu konum onu daha ok baka bir potansiyel cemaati ve baka bir bilin ve bir duyarllk kurmann yollarn ifade etmeye zorlar. Aratrmalarn kpeinin, yalnzlnda onu baka bir bilime ard gibi". Azlk edebiyatnn karakterlerinden de karsayabilecemz gibi, efendilik veya hakim kimliin edebiyat deildir sz konusu edilen; ne de aznlklarn kimliklerini korumaktr istenilen; tam tersine azln ounluun badak dilini ve kltrn iinden maynlamasdr. Alain de Benoist "kimlikleri Amer-kanlamaya kar korurken, Deleuze ve Guattari Almanca'y iinden delen bir azlk dilini, Kafka'mnkini gsteriyorlar bize. Tam bir devrimci politika: "Bylece edebi makina ideolojik nedenlerden deil, ama bu ortamda, ondan baka her yere eksik gelen kolektif bir ifadenin artlarn yerine getirmekte tek olduu iin, gelecek olan bir devrimci makinanm vardiyasn alr: Edebiyat halkn davasdr.' Kafka iin sorun bu terimlerde ortaya konulmutur. Szce, ne neden olacak olan bir anlatm znesine ne de sonu olacak olan bir szcenin znesine gnderme yapmaktadr. Kafka bir vakit phesiz iki zneli geleneksel kategorilere; yazar ve kahramana, anlatc ve kiiye, hayal kuran ve kurulana gre dnd. Goethe'ye olan btn hayranlna ramen yazar veya efendi L, s.181. "Edebiyat, edebiyat tarihinin olmaktan
29

ok halkn iidir." Bkz Preparatifde noce a la campagne (Krda dn hazrlklar), s.10, "Ben'demek yerine adll (yanszl) kullandnda bu hibir ey deil" Ve iki zne ortaya karlar, s.12. Kra gitmek zorunda bile deilim, bu gerekli deil. Oraya giyiii olarak bedenimi yolluyorum...", halbuki anlatc bir kaleopetre, bir geyikbcei, bir maysbcei gibi yataktadr. phesiz Dnm'deki Gregoire'n kaleopetre-olu'unun kkeni oradadr (Ayn ekilde Kafka Felice'nin yanna gitmeyi reddeder ve yatakta kalr). Ancak; tam olarak Dnm'de hayvan gerek bir olu deerini edinir, ve bir anlatm znesinin sabitliini asla nitelemez. 120

edebiyatm reddettii gibi, anlatc ilkesini de abucack brakacaktr. Fare Josephine "halk(mn) kahramanlarnn saysz kalabalnn" kolektif ifadesinde eriyip gitmek iin arksnn bireysel aratrmasndan vazgeer. Bireylemi hayvandan srye veya kolektif oklua gei: Yedi mzisyen kpek. Yahut da, yine bir kpein Aratrmalar'nda, yalnz aratrmacnn szceleri, bu kolektivite daha verili olmasa bile; kpek cinsinin kolektif bir anlatm dzenlemesine doru meyillenir. zne yoktur, sadece anlatmn kolektif dzenlemeler vardr - ve edebiyat, bu dzenlemeleri, darda verilmedikleri ve sadece gelecek olan eytani gler veya kurulacak olan devrimci kuvvetler olarak varolduklar artlarda ifade eder". znelliin kaybolduundan yaknan Alain de Benoist'nn yerine "zne deil sadece kolektif dzenlemeler var" diye yazan devrimci edebiyat var Deleuze ve Guattari'de. Tam olarak Alain de Benoist'nn savunduu fark fikrinin kartdr sz konusu olan: Farkl kltrlerin ayr ayr badakl deil; ama melezlik. Yeni san nefret ettii eydir. Azlk edebiyat ayrklklardan baka bir ey retmez. Aznl da hakim klmaz, melezle-tirir. Metis'letirir, yersizyurdsuzlatrr. "Azlk edebiyatnn karakteri, dilin yersizyurdsuzlamas, bireyin anlk-siyaset zerine taklmas, anlatmn kolektif dzenlemesidir. "Azln" baz edebiyatlar nitelemediini, ama adna byk (yahut yerlemi) denilen edebiyatn gsndeki tm devrimci edebiyatlarn koullarn belirlediini hemen sylemeli. Hatta byk bir edebiyat lkesinde doma talihsizliin-deki birisi, kendi dilinde ek bir Yahudinin Almanca, veya bir Uzbek'in Rusa yazd gibi yazmaldr. ukurunu kazan bir kpek, topra eeleyen bir fare gibi yazmak. Ve bunun iin, kendi az-gelimilik noktasn, kendine has mahalle argosunu, kendi nc Dnyasn, kendi ln bulmak. Marjinal bir edebiyat nedir? - ve de: popler, proleter bir edebiyat nedir? vs. zerine ok tartld. Daha nesnel bir kavrama, azlk edebiyat kavramna gemeden kriterler tabii ki ok zordur. Sadece ieriden, majr bile olsa, bir dilin azlk bir altrmasn yerletirme

imkan popler, marjinal edebiyat vs. tanmlamay salar. Sadece bu bedele, edebiyat, gerekten anlatmn kolektif makinas olur ve ierikleri ekmeye, balamaya elverili hale gelir. Kafka tam tamna azlk bir edebiyatn malzemeyi ilemeye elverili olduunu syler.31 Niin ve bu anlatm makinas nedir*) Edebiyatn dil ile, biliyoruz ki, oul bir yersizyurdsuzlama ilikisi vardr: Krsal alan braktklarnda eke'yi brakan Yahudilerin ve ayn zamanda "kat dil" olarak bu Alman dilinin durumu. O halde, daha ileri gidilecek, anlatmda bu yersizyurdsuzlama hareketi daha ok itilecek. Sadece iki tarz vardr: Ya bu Alman-ca'y yapay olarak zenginletirmek, ya da bir sembolizmin, bir dselliin, irek bir anlamn, sakl bir imleyenin kaynaklaryla Almanca'y iirmek". Deleuze ve Guattari'nin Nietzsche'cilii sadece yahu-di-hristiyan eleri atmak zerine kurulmamtr; her zaman aknhklar yadsmlardr; yersizyurdsuzlatrmlardr. Kafka adl almalarnda Kabbale olsun veya kutsal kitap olsun, onlarn hep insanlar yerineyurduna sokmakla ilikili olduklarn vurgularlar. nemli olan ise dili aznlk veya ounluk halinde "titretmektir", dili yeinletirmek: "Bu giriim, halkla ilikiyi koparan ve sionizmde "Sion d" gibi siyasi ktan baka bir k yolu bulamayan arketipleri, Kabbala ve simya temelli mitsiz sembolik bir yeniden yerineyurduna sokma abasn ierir. Kafka dier tarz hemen bulacak veya icad edecektir. Olduu gibi, hatta fakirliinde bile olsa Prag'n Almanca dilinde karar klmak. Kelime haznesi kuruduuna gre, kelime haznesini yeinlikli olarak titretmek. Kanaatkarlk gcyle ...hep yersizyurdsuzlamada uzaklara gitmek. Her trl sembolik veya hatta anlamdrc veya sadece imleyen kullanmna dilin sadece yein bir kullanm ile kar kmak. Mkemmel veya kurulmam olan bir ifadeye, yein maddi bir
30

30

Bkz., Michel Ragon, Histoire d'une litterature proletarienne en France (Fransa'da Proleter Bir Edebiyat Tarihi), Albin Michel Yay., Kriter lerin zorluu ve "kenar mahalle edebiyat" kavramndan geme zorun luluu zerine. 3 1 Journal, 25 Aralk 1911, s.181, "Kk bir milletin bellei byk bir milletinkinden daha ksa deildir, byle olduuna gre, var olan mal zemeyi daha derinden iler." _122_

ifadeye ulaabilmek (Bu iki mmkn tarz zerine, dier artlarda Joyce ve Beckett iin de bu sylenemez mi? kisi de rlanda-\ azlk bir edebiyatn dahice koullarmdalar. Azlk, yani bir edebiyat iin devrimci olmak byle bir edebiyatn zaferidir. Joy-ce'da ngilizce'nin ve her dilin kullanm. Beckett'de ngilizce'nin ve Franszca'nn kullanm. Ancak, biri taknlk ve st-belirlenmeyle hareket eder ve dnyann btn yeniden yerini yurdunu bulmalar ileme koyar. Dieri ise sadece yeinlikler kalana dek yersizyurdsuzlamay iterek, kuruluk, kanaatkarlk ve isteyerek fakirleme gcyle hareket eder). Gnmzde ne kadar insan kendine ait olmayan bir dilde yayor? Veyahut kendi dillerini bile bilmiyor veya daha bilmiyor ve kullanmak zorunda kaldklar majr dili iyi tanmyorlar? Gmenlerin ve zellikle onlarn ocuklarnn sorunu. Aznlklarn sorunu. Azlk bir edebiyatn olduu kadar hepimizin de sorunu: Dili kazp karmaya yetkin bir azlk edebiyat dilini kendi dilinden nasl alp ekmek ve dile nasl sade, devrimci izgiyi takip ettirmek? Kendi dilinde nasl gebe ve gmen ve ingene olmak. Kafka yle sylyor: ocuu beikte almak, gergin ipte dans etmek. Zengin veya fakir herhangi bir dilyetisi azn, dilin ve dilerin bir yersizyurdsuzlamasn ierir. Az, dil ve diler ilkel yurdlarm besinlerde bulur. Seslerin telaffuz edilmesine kendisini vererek az, dil ve diler yersizyurdsuzlarlar. O halde, konumak ve yemek yemek - ve dahas, grne ramen yemek ve yaz yazmak arasnda belli bir ayrlma vardr: phesiz yemek yerken konumaktan daha kolay bir ekilde yemek yerken yaz yazlr, ancak; yaz, kelimeleri besinlerle rekabet etmeye yetenekli eylere daha kolay dntrr. Anlatm ve ierik arasnda ayrlma. Konumak ve zellikle yazmak, oru tutmaktr. Kafka; besin ve zellikle hayvann veya etin ve kasabn, ve dilerin kirli veya altn taklm kocaman dilerin besini iin srekli saplant gsterir"32
32

Kafka'da diler temasnn sabitlii. Bykbaba kasap; Kasabn sokak okulu; Felice'nin az yaps; Yalnzca Marienbad'da Felice ile yatmas haricinde et yemedeki reddi. Bkz., Michel Cournot'nun 17/4/72'de, Le Nouvel Observateuf deki makalesi: "O kadar byk dileri olan sen." 123

Alain de Benoist'nm farkllk izgileri yerine Deleuze ve Guattari "ka izgileri kavramn ileri srmektedir. "Yerine 11 demek de yanl olacak herhalde; nk aralarnda bir tartma alan dahi yok. Sadece Benoist'nm dnemin Fransz felsefesinden etkilenmesi mevzubahistir. Eretilemeler de yoktur onlarda. Ne kltrel fark ne de hegemonya. Hatta, belki de, "hegemonya" laf "kt" bir szcktr Deleuze ve Guattari iin. Yine Kafka kitabnda, dil ve anlamn sorunsallatrrlarken "eretilemeler" zerinde durmazlar: "Anlamdan sadece ka izgilerini ynlendirmeye yarayacak ey arta kalr. Asl anlammca ne belirlenecek bir ey, ne de mecazi anlamna gre eretilemeleri iaretleyecek birey geriye kalr. Ama, imgeler gibi eyler de, sadece yein durumlar srasn, yukardan aaya veya aadan yukarya, u veya bu anlamda katedilebilecek ar yeinliklerin bir dzeyini veya bir yolunu oluturur. mge bu yolun kendisidir, olu haline gelmitir: nsann kpek oluu ve kpein insan oluu, insann maymun veya knkanatl oluu ve tersi. Artk, rnein kpek kelimesinin direk olarak bir hayvan belirleyecei ve eretilemeli olarak baka bir eye uyarlanaca gndelik zengin bir dilin konumunda "bir kpek gibi" denilebilen) deiliz.33 1921 gncesi: "Eretilmeler beni edebiyatta mitsizlie iten eylerden biridir." Kafka, kasti bir ekilde, tm eretilmeyi, tm simgecilii, tm anlamdrmay ve tm belirlemeleri yok eder. Dnm eretilmenin tam tersidir. Ne asl anlam ne de mecazi anlam vardr; sadece kelimeler yelpazesinde durumlarn datm vardr. eyler ve dier eyler sadece sesler tarafndan katedilen yeinlikler veya kendi ka-i izgilerini izleyen yersizyurdsuzlatrlm kelimelerdir. Sz
Bu, Kafka zerine, en gzel metinlerden biridir. Lewis Carol'da yemek yemek ve konumak arasnda benzer bir kartlk ve anlamszlkta kyaslanabilir bir k bulunacaktr. Kafka zerine konuanlarn yorumlar, bu adan, o kadar ktdr ki, hep eretilemeler zerine kurallanrlar: Bu ekilde Marthe Robert Yahudilerin kpek gibi olduklarn hatrlatr; veya dahas, "sanat alktan len biri olarak ele alnr ve Kafka kendini bir oru ampiyonu olarak sunar; veya bir parazit olarak kabul edilir ve Kafka ondan kocaman bir bcek ortaya karr" (Tm Eserleri, Cercle des livres pre-cieux Yay., 5. Cilt, s.311). Bize, bu, edebi makinann basitletirilmi bir kavran gibi gzkmektedir. Robbe-Grillet, Kafka tarafndan e-retilmelerin tmnn ykma uratlmas zerinde durur.
124

konusu olan ne insan ile hayvann davran benzerliidir; ne de bir kelime oyunudur. Hayvan ve insan akmlarn bir kesimesinde, ters evirilebilir yeinliklerin bir uzantsnda birbirlerini yer-sizyurdsuzlatrdklarma gre ne insan ne de hayvan vardr. Tersine, sz konusu olan yeinlik fark, bir eiin geilmesi, ykselme veya dme, inme veya kalkma, kelime vurgusu fark olarak en fazla fark ieren olutur. Hayvan bir insan gibi konumaz, ama dilyetisinden anlamsz sesler kartr; kelimelerin kendileri tamamen dilbilimsel kpekler, bcekler, veya fareler olduklarndan hayvanlar "gibi" deildir, ama, kendi hesaplarna trmanr, havlar, reyip oalrlar.4 Ksmi anlar titretmek, kelimeyi daha nce iitilmemi i yeinlikler zerine amak, ksaca dilin imleyensiz yein bir kullanm. Yine ayn ekilde, artk ne bir anlatm znesi vardr, ne de szce znesi: Anlatm znesi bir insan "gibi" kaldnda, kpek olan artk szce znesi deildir; szce znesi bir insan olarak kaldnda maysbcei "gibi" olan artk anlatm znesi deildir. Ancak, zorunlu olarak oul veya kolektif bir dzenlemede karlkl bir oluu meydana karan vaziyetlerin bir yoludur". Deleuze ve Guattari, yine Kafka adl kitaplarnda Pragl Yahudilerin durumunu ele aldklarnda melezlemenin ne ekilde gerekletiini analiz ederler. Grlebilecei gibi ne bir siyo-nizm ne de bir anti-siyonizmden bahsedilebilir. Bu rnekler ya-psalclk-sonras dnce ve postmodernizmle ar sa arasnda paralellikler kurmak isteyen aratrmaclara cevap niteliindedir, Zannederim daha fazla uzatmaya gerek yok. Azlk edebiyat ve dili Deleuze'n "fark"tan ne anladn aka gstermektedir. Ancak bir analizi daha rnek olarak verebiliriz. O da, Prag ehrindeki Kafka'mn dilinin nasl melezletii ile ilikilidir: "Drt dile" nazaran Pragl Yahudilerin durumu nedir? Kr kkenli bu Yahudiler iin yerel dil ekedir; ama eke unutulma ve bastrlma eilimindedir; Yidie gelirsek, o daha ok I tiksinilen ve korkulan dildir; Kafka'mn syledii gibi korkutur. Almanca ehirlerin dilidir, devlet brokrasisinin dilidir, deii-I in ticari dilidir (ancak, imdiden ngilizce bu ilev iin kanlmaz olmaya balamtr). Almanca da, ama bu sefer Goethe Al34

Bkz., rnein Pollak'a mektup, 1902, Correspondance (Yazma), s.26-27.


125

mancasnn kltrel ve gndereesei hir ici

olarak da Franszca'). SiyLzrl? akS^'

S
:
bln

bulmalar deerlendirmek Kafa^ ZTJ^T^ SmUI durumu: Pragh Yahudiler arasmda CekceviTm W

ya vaz.yet.nde, Ibranice sylencesel dildir. Bu dil l e' iin, katsaylar, yersizyurdsuzlamalar veniln

SPOR VE SYASET
vrupa Futbol ampiyonas zerine rklk glgesi dt. Uluslar ve ulusar irketleri birbirleriyle centilmence rekabet havasna sokan bir Futbol ampiyonas zerinde milliyetiliin en temel lanetli elerinden birini oluturan rk-k-etniklik atmas ampiyonann "sportmenliini" bozmak istemekte. Bir yanda bayrak simgesini kullanarak milli malar ve davullarla milliyetiliin zerine krkle giden gruplar her durumda centilmenlii kuatmakta, dier yandan ise sporun siyasi boyutlarn en "irkin" yoldan gndeme tamaktadr. ngiliz seyircilerin ve basnnn Almanlara sava aarcasma, kinci Dnya Savam hatrlatan imgeler kullanmas (Paul Gascoigne ve Stu-art Pearce'in balarnda kinci Dnya Sava'ndan kalma miferler takmakla ve "Achtung! Randevu!" yazsn yazan Daily Minr gazetesi ve Daily Stafm Almanlara hitaben "Fritz'ler sizin iin Euro 96 bitti" manetini atmas), Fransz ar sann nl ismi Jean-Marie Le Pen'in Fransz takmnda oynayan Gu-yan ve Yeni-Kaledonya asll Franszlarn "fransz" olarak kabul etmesinin yol at skandal demeler rklk ve milliyetilik boyutlaryla sporun iinde bulunan ve arln koruyan sosyolojik boyutu bizlere tamaktadr.

Yahudi yazarlardan bSfdir (KaSmn S bu dilin ok nemli bir yeri S ! ""

Karmak olan Kafka'mn hudiler iin dilbilimsefbir ca'y zorlayan ve

Onda Ya

'
-

!^ehpS

**

Alman

tiyle kar.,k bir korku veren dildh e .kanlm.s, g Uildlerini t' melerle yazan, gramersiz bir mas, zerine tak.lm. ve

Ortala

"

ki, onu ytoadan MmaZ^Z^Z ^ azhk dil veya kullamm: WS^yT- Serek birli ini
hissedeceksiniz ve o kadar sidde H W I
bundan zevk alnz!" 36

sade c e hiss edi ler ek ve kalb en T nC abkK " dil veya Almanca'nn yein bir k U l ^ f '

Yd

'

dei., ama kendinizdeniKS^^S^ ^


Kafka'nn Lwy ve brani Tivatmci, ;^ - i .

T-

^" ^ ^^" 'd g mz kad ar


Max Brod

s.173-181, ve Wagenbach
Max Br 36yukan

.163- 67^ Bu m f t^ T ^ fosunda

> ve

Ksmlikii Takm (!) Jean-Marie Le Pen'in "Fransz Kimlii" zerine yorumlar iinde "Marseyez" milli marn melodisini bilmeyenlerin bulunduu eklindeki yorumlarnn yirmi ksur matr yenilmeyen bir Fransz takmna kar kullanlmas Le Pen'in bilinli bir ekilde bu tartmay gndeme tadn gstermektedir. Aris'in 18. mahallesindeki, oturma ve alma iznini bekleyen Afrikallarn Saint-Ambroise Kilisesinde girdikleri alk grevi ile an zamana rastlayan bu demeler Avrupa Futbol ampiyonasn da zedelemeye ynelik durmaktadr. Le Pen'in demeleri "kimlik" sorununu ve okkltrll futbol balamnda yeniden gncelleti-

kalkm, ba vard herhalde ok eik Karnelerinde "Yidi dili zerine Eserleri, Cercle du ,4e preZ" Ya

122

rirken, smrge sonras sylemin iine yerleen yeni-rklk ve ar salaan dnyay da bir kez daha gzler nne sermekte; Spor ve siyasetin birlikte yrd gereini sosyolojik boyutta belirlemektedir. Eskiden "ne sacym ne solcu, futbolcuyum futbolcu" lafnn baka bir bilin dzeyine ait olduunu hatrlatmaktadr. Le Pen'in demelerine karn Fransz merkez sa kesimindeki baz politikaclarn ise Le Pen'e kar takndklar tavr belirleyicidir: Babakann yaknlarndan biri olarak kabul edilen ve Fransa'nn Deniz-ar blge sorumlularmdan biri olan De Pereti hemen verdii cevapta "bu tip bir eilimin mantnn yabanc dman bir mantk olarak ne Cumhuriyetin ne de Marse-yez'in deerlerine uygun debileceini" sylemitir. Milli Mar ve Bayrak Bu rnekten yola karak "vatan-millet" sevgisinin bayrakla veya milli marla llemeyeceini, vatanseverliin deerlerinin ikin deerler olduunu hatrlatmak yerinde olacak gibi durmaktadr. Bayrak simgesel olarak bir milletin duygusal deer tayan elerinden biridir; ancak ona sarnmak, tahmin edilebilecei gibi "lm" artran bir harekettir ve deerlerin yaadn deil de lmeye yz tuttuunu anmsatr; tam da belki kanlmas gereken bir yoldur bu; nk gnmzn sorunlu dnyasnda baz radikal tavrlarn nereye doru kanalize olacan nceden tahmin etmek zordur. Bu tavrlarn nereye kadar gideceini ve ne lde denetimden kacan nceden kestirmenin koullarnn kendileri artk belirsizlik zerine kurulmutur. Bayrak ve milli marn milliyetiliin n koulu olarak sunulmas bir yandan, baz durumlarda "sorumluluu" iinde tarken dier yandan da toplumlardaki hangi glerin bu simgeleri nereye doru tayacann bilinmedii bir durumda, siyasi anlamda "salkl" olma koullaryla eliebilmektedir. Avrupa'nn ve etrafmzdaki dier lkelerin tecrbelerini gz nnde bulundurduumuzda radikal hareketlerin her zaman hi de istenilen sonular vermediklerini gzlemlemekteyiz. Bu bakmdan dnem belki de radikal klarn ve hareketlerin dnemi deildir. En azndan sorumluluk tayanlarn bu koullar gz nnde bulundurmas gerekmektedir.
128

BLM II SANATIN YAAMA TERCMES SERGLER

SANATIN YAAMA TERCMES

Uluslararas stanbul Bienali "Yaam, Gzellik eviri- ler/Aktarmlar ve Dier Glkler stne" kavram zerine balad bu yl (1997). Geen Bienal (1995) srasndaki tartmalar da daha bandan itibaren hazrd: Bu sefer, kavramdan ok kratrlk meslei tartld ve kratrlerin sanatlar zerindeki hakimiyeti; kratrlerin ne filozof ne sosyolog ne de sanat olmamasna karn gl bir konumda olmalar; krat-rn Trk olup olmamas; stanbul ehrine ait bir kavram ortaya atp atmamas; galeriler ve dier byk sergi kurumlaryla ilikileri; sanatlarn seimi; mehur sanatlar getirip getirmemesi; Trkiye'den eski nesil sanatlar deil de gen nesilden sanatlar semesi vb. gibi birok soru gndeme geldi. Bu yazda stanbul Bienali'ne ilikin ileri deerlendirmeden evvel, bu Bienal sayesinde gndeme gelen sorulan ortaya koymay ve so-runsallatrmay deneyeceim.

ada Sanat Mzeleebir mi? Ama nce, 5. Uluslararas stanbul Bienali'nin bir Kratr Bienali olarak Rosa Martinez'in ada sanat bir "mzeletir-me yeri" olmaktan karmay amalamas zerinde durmak istiyorum. ada sanatn temsil edildii Bienallerin yerlerinin mzeletirilmi yerler olmaktan kartlmas iin mekann nne baka bir sorunu getirmesi lazmd. Bu da, zellikle videolarla ve video enstalasyonlarla zamann sorunsallatrlmasn gndeme getirmek zorundayd. Bu ayn zamanda stanbul'a bu yl gelen ve "Ak zerine" yaplan panelde konumac olan Harald Szeemann'n anlayna bir kar k da belgeliyor, zannediyorum. Szeemann Art Press dergisinin Lyon Bienali'ne ayrd saysnda kendisinin "birok sanatnn artk bir sabitleme aradn ve hatta kendisini sapkn olarak sunan birok sanatnn bile almalarna anlam verebilecek tek yer olan alanlarn, mze13JL

leme balamnda sergileme alanlar olduunu" bildirmesine ramen; Rosa Martinez'in "ada sanat mzeleme deildir" nermesinde srar zerinde durmak istiyorum. Gndermesi "sakl gibi" duran; ama ada sanat alanm takip edenler iin Martinez'in kime ne ekilde gnderme yapt belli olan bir nerme bu. stelik de sz konusu panel srasnda Szeemann'm "kiisel yaama kuramsal yaklamlardan daha fazla nem verdiin" sylerken; Martinez'in "evet, ama ben ikisine de ayn derecede nem veriyorum" eklinde kar k; eski nesil bir k-ratr ile yeni nesil bir kratr arasndaki tartmay da "gizil bir ekilde" ortaya karyordu. Art Press dergisi Knig ve Celant'n "daha belirli yerleri" igal ederken; 1957 ylnda "air Ressamlar/Ressam airler"; 1969 ylnda "Tavrlar Biim Haline Geldiinde"; 1972'de "Do-kumenta 5" gibi ada sanat tarihinin nemli sergilerine kratr olarak adn yazdrm olan H. Szeemann'm daha marjinal olarak nitelendirilebilecek Lyon Bienali'ne kratrlk yapmasn, belki de bir macera olarak nitelendiriyorlard. Byle yetkin bir kratrn ada sanat mzeletirme balamna oturtmasna karn Rosa Martinez'in ada sanat yaamn iindedir, en scak alanlardadr gibisinden bir yaklam mzelemeye kar kan tavrn sunmakta deil mi bizlere? Dier yandan ise Do-kumenta'nm bu ylki kratr Catheine David'in "sanat git gide fikirlerin, tavr ve davranlarn, estetik pratiklerin alan" olarak grmesi ve Martinez'in bu yaklama ak olduunu gsteren bir stanbul Bienali sunmas ile Venedik Bienalinin kratr Germano Celant'n sanatlar birer "yldz" gibi grmesi ve kendisinin de yldzlar aras bir "astral seyahate" ktn sylemesi karsnda Rosa Martinez daha iirsel olarak "meleklerin" (sanatlarn) arasnda yolculuk ettiini metaforlatrmas arasndaki ilikiler zinciri gelecek Bienaller iin soruturulmas gereken ayrntlar olarak duruyor. Tarihi Bir Tartma: Bienaller ve Eletirileri 5. Uluslararas stanbul Bienali erevesinde ilgin bir gelime sonucunda "tarihi bir tartma", Mimar Sinan niversitesi Oditoryumunda 7 Ekim 1997 gn gerekletirildi. Kba Bi-

enali sorumlusu Lillian Godoy, Sanat eletirmeni ve Mnster'in kratrlerinden Kaspar Kning, Montreal Bienali kratr Gabriel Gosselin Belikal kratr ve sanat eletirmeni Barbara Vanderlinden'n ve ABD Enformasyon ajans'ndan Rex Mo-ser'in katld ve benim de moderatrln yaptm tartmada, birden bire dinleyiciler arasnda bulunan Germano Ce-lant sz ald. Ve o andan itibaren, Kaspar Kning ve Barbara Vanderlinden ile bu yln Venedik Bienali kratr Germano Celant arasnda Bienal modellerinin krizi zerine nemli bir tartma balatld. O anda; artk stanbul 5. Bienali bir yana; dnyadaki byk sergiler bir yana tartma alevlendi. Szkonu-su olan, tkanmakta olan Bienal modellerine k nerede aranacak sorusuydu. Kimler nerede ne kararlar alacaklar? Bu sorunlarla, Venedik Bienali'nin kratr Germano Celant'n "kamu nnde tartmay brakalm; biz Kartel olarak kapanalm ve bu sorunu aramzda tartalm" demesi ve Kaspar Kning bunca "Bienal'in yaplmasna gerek kalmamasn" savunmas zerine ortaya bir olgu kt: Demek ki, uluslararas bir konumda bulunan kratrler halka ada sanat tamak veya tantrmak gibi kayglar tamakszn, kendi Bat ii sorunlarn tartmaya hazrlanyorlar. Buradan ortaya kan ise Kbal Go-doy'un veya 1998'de yaplacak olan Montreal Bienal'i kratr Gabriel Gosselin'in halka almak gerekli nermelerinin tersine bir tavr iinde olduu anlalan ve kartel olarak nitelenen bienal kratrleri kendi aralarnda tartmak istemeleri. Bunu stanbul'da tartmak istemiyorlar. ok ilgin bir an olan bu tartma iinde hem Bienal modellerinin tkanmas hem de Batl Bienal tiplerinin amazlar gndeme geldi. Yeni Bienal Modelleri Aray Bu arada bir zamanlar nc Dnya ad verilen lkelerde yaplan Bienaller'de batl modellerin yryp yryemeyecei de tartma noktalarndan biriydi. Kbal Lillian Godoy'n Kba'ya has bir strateji iinde halkn ada sanata katlmnn salanmas iin neler yaptklarn aklamasyla ilgin grler ortaya atld: Dans ve siesta lkesi olan Kba'da, sergiyi dzenleyenler samba ile Bienali birletirmeye almaktaydlar; nk Bat133

132

l ve nc Dnyal Bienaller'in ortak noktalarndan birisi de Pop starlaryla yanamayacak dzeyde, sanatlarn ilerinin halk tarafndan ilgisizlikle karlanmasyd. Kaspar Kning; bu nedenle, Pop starlarnn poplerliklerinin yannda ada sanatla uraan sanatlarn halk ekmek gibi kayglarnn olmamas gerektiini dnrken, Montreal Bienali Kratr Gabri-el Gosselin Kanadallar ilgilendiren ve Kanadal halkn ilgisini ekecek bir Bienal planladklarn sylyordu. Bu tartmalardan karsanacak olan: Trkiye'nin kendine has bir lke olmasna; Batl bir sanat birikimi olmamasna ramen Bienallerde Batl lkelerle benzer sorunlar paylamas dikkat ekiciydi. Bizim Batl olup olmamamz; belirli bir kltr birikimine sahip olup olmamamz ada sanat asndan bir sorun tekil etmiyordu. Halbuki bizim sanatlarmzn gerekletirdikleri inter-aktif iler de, ayn Batl sanatlarda olduu gibi izleyiciyi iin iine katmay nemsemekte. Yukarda ele alman konular Bienal'in tartma konularnn en belli ballarn oluturuyor. Demek ki, yaplacak olan bir ortam yaratmak ve bu tip konular Bienallerden nce tartmak olacak. Bizim mzemizin olup olmamasn da kapsasa bi-le-bundan bamsz olarak- bir Bienal modeli yaratp yaratamayacamz tartlmal. Kba Biena'i ise bize bir k rnei olarak sunulmakta. Paraszlk ve halkn ilgisizlii asndan olduu kadar lkenin adnn duyulmasyla turizm arasndaki direk iliki asndan da Trkiye'nin konumu Kba'nmkine yaklamakta: Tabii ki, fark ambargo altnda olan "sosyalist" damgal bir lke olmak ile kapitalist pazara ve piyasa ekonomisine ak; stanbul gibi bir ulusar sermayeye sahip bir megalopol olmaktan geiyor. Godoy'nun sunuunda bu benzerlikleri ve farklar grmek mmknd. Kba'da halk yaplan ada iler iin "bu sanat m?" sorusunu sorarlarken, bizim de halkmzn bu gibi sorulan olmaktayd. Fark, Kba'da sanatlarn iilerle bir aile gibi almalarnda, onlarla danslar etmelerinde yatyor. Bu beraberlik hali ada sanatn etkisini oaltyordu. Dier yandan brokrasinin de ikna edilmesi yine Trki-ye'dekileri de ikna etmenin zorluunda birleiyordu. Uluslararas medyann bu evre Bienalleri'ne ilgi duyabilmesi ise, turis-

tik olann ada sanata tanabilmesi zorluunu beraberinde getiriyor, Bu nedenle serginin yannda atlyelerin ve buralarda izleyicilerin katlm; konferanslar ve elence partilerinin nemli bir rol oluyor. Gosselin'in anlatt gibi "Bienallern sanayi gibi bir yapda" olmas ise bu bakmdan Kba Bienali modeliyle ayrlklar tayor. Ama buna ramen bir benzerlik de var: kisi de kendi halklarna ada sanatlarn tantmay hedeflemiler. Bu bakmdan da sanatn bir deneyim olduu zerinde duruluyor. Ama hangi tip bir deneyimi olmal? sorusu da arda kalmadan bu soruya ekleniyor. Barbara Vanderlinden ise Avrupa ii bir sorunu ortaya koyduunda Manifesta'nm yenilikiliini n plana karmakta, gebe ve gezici sergilere nem verilmesini nermekteydi. Ama yine, tabii nc Dnyann ehirlerinin o kaotik grngsnde; halkn zaten gebe koullarnda bir de gebe sergi yaplmas ne anlam tayacak sorutabilecek meru sorulardan biri olarak karmza kyor. Ayrca Kasper K-ning'in ileri srd gibi, "Mzeleri olmayan lkelerde Bienal-ler ilgin; ama zel bir profili olmal" nermesinin ardnda yatan "kendine haslk" nasl salanabilecek? Veya Barbara Van-derlinden'in sylemi olduu gibi, eer "sanat her yerde" ise, burada sosyoloji ve sanat arasndaki kopukluk neredeyse sfra inmi hale gelmektedir ve her hangi bir yerde yaplan sosyal hareketlilik de sanatn bir paras haline gelmi demektir. Ama soru hemen arkasndan gelecektir: Plastik olan nereye koyacaz? Yani, biim alma ve verme meselesi ne ekilde halledilecek? Yeni yollar aramann gerekliliini ileri sren kratrler bu yeni yollar biim ile anlam arasndaki ilikileri zedelemeden nasl ileri srebilecekler. Sanatlarn bak ile izleyici ve medyann bak arasndaki ayrklk nasl bir konsenss zerine oturabilecek? Bu sorular dnrken bir de unu ekleyebiliriz: ada sanatn bir zellii de "edimsellii". Cyrill Jarton eylem ile anlatt fikrin ayn anda olutuunu vurgulamakta. Bu da ada sanat iinde git gide nemli bir yere gelen performanslar sorgulamakta. Eylemin ve anlattnn ayn andal, birbirleriyle spontan bir ekilde rtmesi alma an ile sergileme an arasndaki zamansal fark da yok etmektedir. Bu zamansal fark ise,
135

Bienal modellerinin sorgulanmasnda nemli bir yer oluturuyor ki paneller srasnda bu zaman meselesini ele almak frsat, yine zaman eksikliinden dolay mmkn olmad. Ancak; Rosa Martinez'in kratrln yapt 5. Uluslararas stanbul Bi-enali erevesinde gerekletirilen panellerin en az iler kadar nemli olduunu vurgulamak istiyorum; nk yukarda amlanan tm bu sorularn bir kez daha net bir ekilde ortaya kmasn salad. Bu panellerin ve konferanslarn da forumlar gibi, ada sanatn bir paras olduunu bir kez daha hatrlatmakta yarar var: zleyiciyle ilikiyi, ba salayacak olan da, belki de, bazen bu konferanslar ve paneller olacak. Bu Bienal'deki Orlan'm konferans da izleyiciyi ikna etmekte, ilgilendirmek ve bilgilendirmekte, zannediyorum, olduka baarl oldu.
Modernliin zgrletirmeci Paradigmas Krizi

politik alandan soyutlanamayacam vurguluyor. Bu Bienal'de de politik iler ve mikro-politikalar yine gndemde; Rosa Martinez yatay geili bir mcadele biimini kadnsal olduu kadar "birlikte zgrleme" ile mmkn olacan vurguluyor.
Sanatlar Piyasa Ekonomisine Kar m?

Rosa Martinez, katalogun bana yazd yazsnda sergisinin ilk elerini sunmakta bizlere: Modernliin "zgrletirmeci" paradigmasnn krizinin iinde iki yol grnmt; aydnlk ve ilerleme zerine kurulu bir yol ile, hayatla kaynama arzusu. Rosa Martinez bu sergide ikinci yolu seerken, modernliin dna kma arzusunda olmadn; ama modernliin yollarndan ikincisini takip ettiini belirtmektedir. Szde-zgrlk syleminin yanstc baskclnn yerine hayatla kaynama arzusu, 5. Uluslararas stanbul Bienali'nin temasm gsteriyor bizlere. Bu ada sanatn sergileme biimleriyle yeni klar aryor kendisine. Parasal olann egemenliini, dinsel teolojik olann para ile ilikisine deinirken "darda kalanlar" ieriye, serginin iine doru tayor. Bunu da kadn sorunundan veya hatta kadns sorunlarn gsterilmesinden geerek ortaya koymaya alyor. Martinez iin, sanki kadmslk sivil alann iinden vcuda gelecektir: bu alan ise sanatn alandr. Martinez seklerleme ile dinin boyunduruundan kurtarlann parann egemenliine giri srecini bize hatrlatrken, Marx'm "Para, srail'in kskan tanrsdr, nnde hi bir tanr varln srdremez" (Marx, Yahudi Sorunu, Sol Yay., 1997, s.48) nermesine yaklayor ve piyasa ekonomisinin altnda ezilen sanaty ve bu ortama bakal-dran sanat tipini nemsediini belirtiyor. Bu ekilde sanatn

Piyasa ekonomisinin altnda sanat reten sanatnn sanatn doasn aaladn ima ediyor ve zaten bu Bienal'e ard sanatlar arasndan Fransz kadn sanat Orlan 1980'li yllarn piyasasna kar km olduunu konferansnda belirtiyor Orlan 1980'li yllardan nefret ettiini syledi TRT 2 iin kendisiyle yapm olduum syleide. Body Art' Tensel sanat kavramyla amaya alyor; yani en ok ac ekilebilecek ameliyatlar srasnda Lacan'n ayna evresinde olduu gibi, kendi bedenine ba-kalaarak kendi manifestosunu okuyor Orlan ar kesiciler sayesinde. Hristiyan ve Yahudi medeniyetinin "ac iinde douracaksn" temasna kar yarat srecini ac dnda olabileceini vurgularken, ayn zamanda da Yunanlarn pagan zihniyetine yaknlayor. Michel Serres'in "Hermaphrodite" zerine; yani Balzac'm Sarrasine metni zerine yazm olduu bir yazy baka yok olmakta olan dillere evirterek, vcudundan kan etleri sandukalara koyarak yava yava tkenmeye doru giden bir izgide kendisini mumyalatrmay dnen Orlan'n performans, belki de bu Bienal iinde en tatminkar performanslardan biri olarak duruyor; nk yapt eletirel yaklam hem sanat tarihine, hem Hristiyan zihniyetine sahip olan bir sanat anlayna hem de sanat piyasasna kar odaklanyor. Bu adan bakldnda da mikro politikalardan yzn, bir kamu alam olarak tartmaya amasna dek tam bir agora siyasetini ngryor. Oleg Kulig ise baka alardan yeni bilimsel ve genetik aratrmalara ironik olarak yaklayor. Bedi brahim, Oscar Bony gibi sanatlar doalla yaplan saldrlar sanki knyorlar. Irit Hemmo hayvanlarn idi edilmelerini eletirdii iinde Kulig gibi "hayvan haklarn" sorunsallatryor. Benzer bir ekilde Polonyal sanatlar, Leszek Golec ve Tatiana Cze-kalska hayvanlarn "zgrletirilmesini" ele alrken, "btn canl varlklarn madde ve ruh dnyasnda" yaadn hatrlatyor
132L

136

bizlere ve eski bir soruyu gndeme getiriyor: meleklerin cinsellii var m? Kbal sanat Marta Maria Perez Bravo dinsel ikonalara ve gndelik hayattaki rollerine deinirken dlerinden bunlar atamadn gsterdii almasnda yine mik-ro-politikalar altryor. Mikro'dan Makro Politikaya: Kimiiksizeme Sreci Blent angar ise, daha genel bir konuyu kendi tikelliinde ele alyor. Kendisini orta halli bir Trk olarak temsil ederken; vatandalarn "zgrleme" skntlarn anmsatyor bizlere: Snrlar, kamak ve kaamamak; silahla zgrleebilmek veya tam tersine kendini kurban etmek; ironik bir yolculuk, Dnya uluslararas snrlarnn Trk vatandalarna kapanmas sorunu, ve Byk Politika. Benzer bir ekilde Halil Altmdere de Mustafa Kemal'in bir milyon lira zerindeki "utancm" sunuyor, Trkiye'deki parann her gn kaybeden deeri karsnda. Kendi kimliini sorguluyor. Halil Altmdere de bireysel olarak iktidar znesinin karsnda kendi znelliim koymakta: Ancak; burada sz konusu olan devletin egemenliinden ok devletin vekili veya hatta mekandaki temsiiyeti olarak bulunan nfus memurunun keyfiyetine maruz kalarak, doum tarihindeki doum gnn ve doduu ay kaybetmitir, tpk birok vatandamzn bana geldii gibi: Evrak- manza: Sanatya sunulan katlar. Nfus memurunun keyfilii tam olarak kendine ait bir znellikten ok paralanm bir znelii vermektedir Halil Altmde-re'ye. O da, sanatnda bu "maruzat" yeniden gncelletirmekte ve ters yz etmekte: Kimliksizleme srecine girii grsel olarak sunmakta bizlere; ancak, bu kimliksizleme kendi dilini ve kltrn yadsmak amacyla deil, tersine o kltre ve kimlie kendi kiiliini tamamyla ilikilendirdikten sonra, o kimliin verili veya kurulu kimlik olduunun bilincine vararak, kendi kimliini kimliksizleme srecine sokuyor. Mardin'e ait olan Srgc kyne bal olan kimlii, 1990'h yllarda boaltlan bir ky olmasyla zaten iktidarn yersizyurd-suzlatrd bir kimlie olan alakasn sergiliyor Halil Altmdere: alt kareden oluan kimlik kartlarn sergiledii en son panoda fotorafnn bulunmad karede bile "Srgc" kyne ait olduu, sanki tarihe kar, iktidarn yapsna kar bellek mca138

delesini srdrrcesine direnme oda oluturarak srekli hatrlatlyor. Ona verili kimlii her karede okuyoruz; ama Halil Altmdere yzyze, profilden utanarak, karararak bir glge haline gelmi bir ekilde silinme noktasna doru srdryor mcadelesini. Silindii yerde ise ad soyad, baba-ana ad ve Srgc ky tm dikliiyle ayakta duruyor. Shirin Neshat ise ses ensta-lasyonu ile drt duvar video imgelerle kapl Aya rini'deki iinde kendi kendinden kamay, ama ayn zamanda da kendi dinini de sorguluyor sanki. Bedenini bir protesto sahnesi olarak sergiliyor, temsil ediyor. Kaan ise, belki de sadece bir glge, kendi bedeninin glgesi. Kbal Ana Mendieta da tabular ykc ve kurbanms performansyla 1985 ylnda ldnden bu yana seyredip durduumuz videosunu sunuyor bizlere. Erkeklerin temiz kavramsal ilerine kar o "kanla iler yaptn" ilan ediyordu. Yine ran doumlu kadm sanat Elahe Massumi "antropolog gibi" kadn snnetinin iddetini bize ekranda tarken, evrenselci ve yerelci tartmalarn da getiriyor zihinlerimize. Karanfilky projesiyle eyma Reisolu Nala, Yasemin Bay-dar, Meral zbek ve Tl Akbal ile Ursula Biemann ada sanatn hayatn tam da en merkezinde, barnma hakknda yattn bir kez daha rneklerken, temsilden de karak yre halkna direkt olarak sz hakkn veriyor. Bu hakk da bir Foram sayesinde kurguluyor. rnekleri oaltabiliriz: Mikro ve makro politik boyutlardaki iler 5. stanbul Bienali'nin "kaderini" parlatyor. Bienal'in mikro dzeydeki politikas kadmsl ve bir tr feminizmi gndeme getirirken, smrge sonras bir sylem biimini kendi lkelerinin dnda yaayan ve zellikle nc Dnya'dan batl megalopollere giden sanatlar seiminde gzkyor. Bienal ve byk sergi modelleri tartmasnn; yani gebe ve gezici bir sergi biimiyle Venedik eklindeki yerleik sergilerin neredeyse bir bireimini stanbul'da gerekletiriyor. Bu da, belki Martinez'in bu Bienal'deki baarsn belirleyen eleri meydana getiriyor. Geleneksel sergi biimlerim ve hatta iler ile mekann ilikisini yersizyurdsuzlatryor.

139

Mekandan Zamana "Kimberly" adl Beverly Semmes'in ii Aya rini'deki sergileni ekliyle mekann iinde kendisinde olmayan yorumlar bize yaptryor ve bu ilikiler Rosa Martinez'i pek de balamyor. Bu tavr, Martinez'in mekanla iliki eklinde ele alman yaklamlar nasl bir el darbesiyle bir yana itebildiim gsteriyor bizlere; nk video enstalasyonlar ve performanslar bize mekan d bir zamansalh sunuyor. Filmin veya performansn yeniden videoda gsterilmesinin bir temsiliyet yarattnn farknda olarak ve hatta Jacques Derrida'mn bir kavramn kullanarak bir "dif-ferance" oluturduunu bilerek; Martinez, -mekan sorunsalla-tran Bedi brahim veya Soo-Ja-Kim tipindeki sanatlarn ilerini bir kenara koyduumuzda- bize mekanlar dnda zamansal boyutta baz ilerin her yerde ve her zaman sergilenebileceini ispatlamaya alyor. Mekan ve zaman ilikilerinde, postmo-dern mekan ilikisinin yerini zamansallkla dolduruyor. Belki de bu yzd U zaman sorunsallatran video almalarn bu Bi-enal'de kul^m Martinez. Bu adan bakldnda Nikos Nav-ridis'in "mimari bir yap gibi ele ald" sylenen ii (Bkz. Kate-rina Koskina, Bienal Katalogu, 1997) aslnda bir balonun ne kadar zaman sresince dayankll olabilir sorusunu gndeme getiriyor. Belki de insann "dayanma snrlarn (yaam); beeni alanlarn (gzellik) ve bunlarn arasndaki dayankllk ilikilerini (dier glkler) benzer bir biimle ierikletiriyor. Ayn ekilde Matthevv McCaslin de Yerebatan sarncnda, iek imgele-riyle doldurulmu videolarm suyun iinde yerletirdiinde; zamana bal kalmakszn yapay bir ekilde ieklerin bir ay boyunca canl kalabileceini gstermeye alyor. Tpk Olafur Eliasson'un gne olamayan Yerebatan sarncna bir gkkua yerletirebilmesi ve bunun iin de, zamann dnda mekann kullanlabileceini; ama bunun sadece bir yapaylk veya hatta bir oyun olabileceim vurgulamas gibi, zaman ve mekan ilikisinde zaman boyutu n plana kyor. Kutlu Ataman'n Semiha Berksoy ile gerekletirdii film ise, belki de, zaman imdiki zamana tayan; ama buna ramen zamansallkla ilgili olarak kavramsallatrd ve biimselletirdii (yedi saatlik me140

selesi) bir "belgesel" malzeme- isterse Berksoy'un anlattklarnda tarihsel hatalar olsun-. Martinez, aa yukar yirmi ksur yllk bir alkanl ters yz ediyor; ve hatta Bienal'e bir baka ruh katarak ada sanat Hegel'ci bir izgiyle buluturuyor. Bu izgi ise ruhun grngbiliminin zamansalh kadar nemli bir yere sahip. Alamad Jacques Derrida tarafndan kantlanan bir izgiyi yine karmza karyor Tm bu yazdklarmz gz nne getirildiinde, zannediyorum ki, 5. Uluslararas stanbul Biena-li'nin sanatlardan nce bir kratr Bienali olduunu belirtmekte pek saknca yok. Zaten Bienal tartmalarnn konularndan biri de bu deil miydi: Sanatlar m Kratrler mi? Cathe-rine David'in "fikirler ve tavrlara" nem verdiini belirtmitik yukarda. Bu alanlar kratr iin zamanmzn (modernlik sonu mu yoksa postmodern mi?) plastikliine, ayrklna en ok uyan espaslar oluturuyor olmas; espaslarn zamanla ilemesini de beraberinde getirmiyor deil. Bu espastan anlalan, yine yukarda sorunsailatrdmz gibi, sanatn arasallatrlmasma kar k abalar olarak kalmal. Burada sahte-sanatlann ve sanatlarn fikirleri kullanarak iler yapmasna dikkatimizi eken David, bunun nasl gerekletirilecei konusunda bir ipucu vermiyor. Martinez ise baka bir adan dnce alann daha kamusal bir alana tayarak "birey ve kltr aras ilikilerde" ortaya kabilecek "yeni bir dil" arayndan bahsederken, fikirleri takip eden sanatlardan ok, daha felsefi sanatlarn dnceye yardm edebileceini, zannediyorum, ifade etmek istiyor.

J4J_

KIRILGAN VE HAYALETIMS! AZINLIK: TUTKUNUN HEYECANI

luslararas stanbul Bienali "Tutku ve Dalga" kavramyla birlikte yeni bir temay stanbullu sanatseverlere sunuyor: Krlganln tutkusal boyutunun alglanmaktan ok grld bir dnyann ada sanat. Tutku kelimesinin kendisi hem Latin dillerinde hem de Trkede tuhaf bir ayrksla ramen benzer bir duruma iaret ediyor: Tutku; hem sa'nn lme doru giderken tad armh sahnesi (passion), hem ac hem de zgveni anlatyor. Trkede ise tutku tutmaktan gelen bir kelime olsa gerek. Tutan sa'nn elleri olmaktan baka, ayrca bir de tutulma ve yapma eylemini ifade ediyor. Tutkularmz bizi hayatta tutan ve hayata balarken de ayn zamanda hayattan uzaklatran, krlganlmz, biimsizliimizi, engelli bir dnyann aclarn veriyor. Bu anlamda da, krlgan dnyann ifadesi olarak grmenin doru olacan dnmekteyim bu Bi-enalin. Paolo Colombo kavramsaldan ok iirselliin verildii estetik bir boyutta sanat eserlerini gstermeyi tercih etmi gzkyor. Yapt sekinin de bu anlamda bir mant olabileceini syleyebiliriz.

Krlganlk ve effaflk Hayata balamak ve hayattan uzaklatrmak, eer yukarda yazld gibi, tutkuyu oluturuyorsa; o zaman mer Ulu ile balayabiliriz bu Bienal'deki ilere bakmaya; nk, deprem sonras bir ortamda, yaam ve lmn iki an mer Ulu'm tu-allerinde gzkyor; ancak tutkunun ada dnyadaki yansmasnn bir ironi ve bir aka ile birlikte ele alndn gzlemliyoruz. Bu da bu Bienal'de ortaya konulan ilerle btnleiyor. Ulu'un boyalarnn hafif, effaf ve geirgen boyalar olmas, bunun baka bir kant gibi duruyor: ielii veren bir estetik. mer Ulu'un tuallerindeki fra darbeleriyle birlikte giden

bklml malzemeleri de bunu destekler nitelikte. Bir konumasnda mer Ulu yapt iin "hayaletler" arasnda gezinirken bulular ile akalal olduunu sylemiti. Burada doum ve lm arasndaki malzemeler hayaletimsi boyalara bir canllk katmakta, bir malzeme ile katkda bulunmakta, cisim katmakta, krlgan dnyann kvrmlarn sunmakta. Kvrmlar ki, bunlar aradaki krlan alanlar saklarken, ayn zamanda grnmez olanlar da gstermeye almakta. Dier yandan Kara Walker'in hayaletimsi glge figrleri, yi-me, siyasi olarak ele alnabilirken, smrge sonras dnyann smrgecilie devam etmesine, ironik bir yaklamla, mesafe koymakta. stelik de duvara yaptrd iinin malzemesinin iinde tutkal olmas, yukarda Trkedeki "tufkuyla tufmakla, yaptrmakla tuhaf bir rastlantsal beraberlii salamakta. ada sanat, eer bir demene yapmaksa, deneysellik iinde kr gzlerle ilerlemekse; burada krlganlk annn en anlaml ge-leriyle kar karya geliyoruz: Krlk, karanlk grntler, evresi belli olan ama ii doldurulamayan grntler (simlakr-lar), yzeyin derinliinde dolamalar, Nietzsche'nin syledii gibi, yzeyden geen bir felsefenin ciddilii, Derrida'nm yazd gibi hayaletlerin cisimsizliin ardnda yatan maddilik: Marx'm "dnyada kolgezen hayaleti: komnizm. Walker'in almasnda zenci veletin zenci kannn beyninin hayaletinin karsnda mantar tabancal baka bir velet silueti. Kahvenin, ikolatann "lezzetini" artran tutkusal bir i. Ayn ekilde William Kentrid-ge'in izgi filmi Yerebatan Sarnc'nm iindeki sulara yansyarak byrken hayaletlerin, gulyabanilerin ve iilerin, evini kaybedip, tayanlarn ve son imgede de tm karanl tayanlarn siluetlerinden olumakta. Dolven'in videosu da suyun iinden kar gibi yaparken, meme ularn suyun iine sokup karrken, ne gsterdiini, neyin gsterildiini belli etmeksizin bunlar birbiri iine kartryor. Yine hayaletimsi bir imgeyi bize sunuyor. Aklarn ne olduu belirsiz, yzergezer hareketi gibi, Dolven'in imgesi de yzergezer bir ekilde cinselliin elerinden birini sunuyor izleyicilere. Gregory Marcopoulos'un "Psike"si de bedenini brakp ifal ak otlarn aramaya giden ve eldivenlerini kararak Eros ile

karlaan sembolik dnyay veriyor bize. Hayallerin ve hayaletlerin ayn anda erotizme alan bir pencerede birletii ksa filimde konuurken duyulmayan szlere karlk renklerin ve mziin sembolii cevap veriyor. Ayn ekilde "lyada Tutkusu"nda da Tanr'nn olu sa zerine mzikli ve sesli bir kurgu, ak ve cinsellii simgeliyor. Canl ller ve Ryalar: ice Geme Estetii Francesco Vezzoli, l video almasnda, ryalarla hayalleri birbirine kartrrken, krlgan ilikilerin tutkusal balln zaman iinde ele alarak gsteriyor. Haute couture ile kitsch'i birletirirken, Venedik imgesi tarih-ar bir ekilde tad hayaletlerle birlikte hayalleri sslyor; ki bu sslemenin kendisi pop kltr ile yksek kltr arasndaki gel-gitleri sunuyor, seslendiriyor, gizemli bir ekle koyuyor, bunlar gsteriyorken bile anlalmaz bir krlganlk iine sokuyor. Gavin Trk'n bal mumundan yapt heykel, bu anlamda canl bir ly sabit bir ekilde Aya rini'nin giriine yerletiriyor. Serseri, berdu adam, sakallaryla br dnyadan gelen birini andryor. Evsiz barkszlyla ve fakir marjinallii ile "br dnya" ile "tekinin dnyas" ilikilerini ryor. Tony Oursler'in gzleri de, Yerebatan sarnc iinde hayaletimsi bir fantastik imgeyi bizlere doru tayor. Mekann bir ksmna yaylan gzler kendi iinde baz deiik, farkl imgeleri de tarken, Mer-leau-Ponty'nin "iice geme estetii" adn verdii estetik biime doru yaklayor. Tpk Pipilotti Rist'in de iice geen imgeleri gibi; yryen gen kzm tuhaf baklarnn ardnda yatan imgelerin erotik ve vahi yannn, bak ile bakn ynlendii hayalleri ortaya koymas gibi, "intersbjektif bir estetiin rneklerinden birini daha sunuyor bizlere. Ayn ranl sanat Avish Khebrehzade'nin sirk, greiler ve uyuma, sarlma ilikisi zerine yapt izgi filmin pastelliinin iinde renklerin birbiri iine girmesiyle, greilerin bedenlerinin birbiriyle buluup tek beden haline gelmesinde olduu gibi, hayalet imgeler bu yeni estetik anlayn rnekleriyle tutkunun hayalini canlandryor. Aydan Murtazaolu'nun melekler veya hayalet imgeler gibi, yukarda duran ve bir freskoyu andran "Yukarda Aile salonu144

muz vardr" adl iinde olduu ekilde, en gncel olan en Rne-sans'vari gzkebiliyor; tpk Galata Kulesi'nin stanbul'una yamuk bir talyan havas kazandrd gibi. Sami Baydar'n desen-lerindeki melekler gibi veya Murat ahinler'in tualindeki canl m cansz m belli olmayan, ama canl gibi davranan figrlerinin karanlktan bir yerden kp gelir halleriyle can-lleri imgelendirmesinde olduu gibi, tuhaf bir kekemelik gzkmekte resimlerde. Fsun Onur'un insansz bir ekilde rahlelerle birlikte simgeletirdii ime kltrnn nda, k ve atafatl kumalarn sahiplerinin dierleriyle ayn bardaktan imelerinde olduu, Trkiye'deki Batl ve Doulu imgeleri zerinden kurulu olan ikiliin sadece tek bir kl yaamakta olduunun gsterildii gibi, izofrenik olan aymlayor ve bu ekilde de farkllayor. Minr Malzemeler ve almalar Bu Bienal'de dikkat eken geliimlerden birisi de minr olarak gzken malzemelerin ve yaklamlarn yksek sanatn ge-leriyle karmas. Sahne dekor ii olarak dnlebilecek olan Janet Cardiff ve Georges Bures Miller'in almas patlam msr yiyen veya telefonla arkadayla konuurken popler bir filmi seyreden kadmm varlnn hissettirildii almada olduu gibi ses grntsz bir ekilde var oluyor: Hayaletimsi bir Opera veya Opera'da Hayalet: Sahne dekor ii ile ada sanat kartrlyor. Veya Mutlu erkez'in "Yazlmam Bir Opera zerine laveler: lm" adl almasndaki gibi: Mzik grnts ve plastik birbiri iinde. Christofer Woo'un alminyum zerine mine boya kullanmas, Rosemarie Trockel'in izgileri videosunda kullanrken ayn zamanda kuklalar da buraya ekmesi veya oyuncak sandklar tren vagonu, kpei aslan olarak uyarlad videosu gibi minr saylanlar esas olarak ele alnmlar. Edebiyatta uyarlad Joyce'un, Kafka'nm, Beckett'in yaptn; plastik sanatlar, bugn, Fransz felsefesinin 1970'lerdeki giriiminden sonra, bir kez daha ele alyor ve merulatmyor. Minr bir edebiyata karlk minr bir plastik sanatlar birliinden bahsedebiliriz. Aznlklarn ve aznlk malzemelerin kullanld bir alma alann farkediyoruz. Bu da bize krlganl .145.

gsterdii gibi, tutkunun gnmzdeki halini de gsteriyor. Kafka'nm Yidi'i, ekeyi ve Almancay ve biraz da Kabala'y iice koyduu ekilde; gnmz sanatlar da smrge sonras bir dnemde, metropollerde oturup, alp, kendi kltrlerini ve minr malzemeleri kendilerinin aznlk durumu gibi azlkla-tryor, yersizyurdsuzlatryorlar. Gne Sava'm imgelerinin veya Neriman Polat'm ikiz imgelerininki gibi, Ebru zseen'in ekerden yapt avizenin metrukluu gibi tuhaf bir ayrkla-trma hissediliyor ilerde. Ayrk malzemeler ve ayrk anlatmlar, ayrks bir ekilde alglanr klyorlar kendilerini. Bir tr ayrkotu gibi herhangi bir yerden gelerek, herhangi bir ortamda frlyorlar, kendilerini gsteriyorlar, krlganlklarn sryorlar, itiyorlar, yer ayorlar, alan kazanyorlar, sylemi artrken, iirsellii ykseltmeye alyorlar.

HEREYYANYAN
an Marco meydan, Florean kahvesi orkestras kalabalktan ve uultudan duyulmuyor neredeyse; saat 14. Scak ve turistlerin kalabal artyor. Sadece turist yok. Venedik bir turist merkezi bu mevsimde. Sadece onlar var sanki. 48. Venedik Bienali iin Venedikliler zel vaporetta seferleri koymular. zel Vapurlar izleyiciyi Bienal'e gtrecek. Korkuluyor, kalabalktan. San Marco meydan len scanda byleyse, kim bilir, Bienal iin ne kadar kuyruk yapmak gerekecek? Vaporetto'ya biniyoruz. Tklm tklm. Herkes birbirine deiyor. Ter ve ten. Kalabalk rktyor. Hrszlar herhalde kol ge-ziyordur. Giardini di Castello'ya geliyoruz. Kimse inmiyor. Bizden baka. Bu biraz artyor. stanbul Bienali'nin az gezildii-ni bilenler olarak yz ksur yllk Venedik Bienali'nin giriinin bu kadar tenha olmasna akl erdiremiyoruz. Biraz daha yrmek gerek. Belki, bir kuyrua rastlarz ve ieriye gireriz biraz bekleyerek. Acaba le sca m insanlar korkutmutu? eriye girilen kapda kimse olmad gibi, parkn ierisi de bo duruyor. Bilet alp ieri giriliyor. Parkn iinde birka adm sonra ulusal pavyonlar gzkyor. lk olarak spanya kyor karmza. eride iki Japon ve biz. Bakyoruz. Duvarda Valdes'in tualleri asl. Biraz daha ileride iki krmz iskemle ve yerde bir gen kllar demeti: Ad Gksel Mzik. Dada ve Fluxus esprisi devam ediyor. Hani bitmiti? Demek yok yle bitme diye birey. Hep yazmadk m bunu? ki spanyol sanat bu pavyonu doldurmaya alm. Esther Ferrer ve Manolo Valdes. David Perez ise spanyol kratr. Valdes tualler yapyor, Picasso'ya gndermeli, tpk Hocknay'in gndermeleri gibi. Ayn ey deil. Ferrer ise fotoraflarla eski ve yeni hali birletiriyor. Bir dizi fotoraf: yleydi. Byle oldu. Bir eit sre almas diye adlandrlabilir. Ancak; bir salon ok artyor bizi: ki girili bir oda. Ortada sa-

lB.

raylara layk bir dev ayna erevesi: kafamz uzatyoruz. Kendimizi grecekken iki Japon kyor aynadaki siluetimizde. artc. Onlar, nk bizle beraber ayn pavyonu gezen Japonlar. Ayna etkisi. Ama Lacan'n tersine, ayn herzaman tekini gsteriyor. Belki de Levinas'a daha yakn duruyor sanat: nce teki var. Ben kendimden gemiyorum. Karmdaki beni var ediyor. Heyecan iinde daha nce bildiim Belika pavyonuna giriliyor: Sis, Kaplar ak; ama ierisi sisle dolmu. Yanda bir demet dev boyutlu fotoraf. Alnabilir. Karsnda ise: Alnamaz. Duvardaki fotoraflara bakmak zere yryoruz. Gz gz grmyor. Ama ieride yine ta atlasa drt kii var. Klostrofo-bisi olanlara kt haber. Gzden kayboluyor insan biraz uzaklanca. Michel Franois ve Ann Veronica Janssen'in ilerine Laurent Jacob kratrlk ediyor. Franois fotoraflar sergilerken Janssen sisle rtyor onlar. Biraz daha ileride Bienal'in en etkileyici pavyonlarndan biri olan srail pavyonu var. Philip Rantzer ve Simcha Shirman'a Meir Ahorson kratrlk yapyor. Burada, serginin duvarlarnda tarihin karanlk sayfalarndan biri olan "Temerkz kamplar" kuleleriyle fotoraflar var. Bunlarn ortasnda ise clz bir drbnl tfek. Beyaza boyanm sanki barl bir ekilde kendisini korumak istercesine Shirman'm bu fotoraf ve enstalasyonu tyleri rpertircesine 20. yzyln barbarlm bir kez daha hatrlatyor. Ardndan iir yazlabilir mi? Evet; ama baka artk yazlan iirler. Celan en gzel iirlerinden birini sonra yazd. Ama ne pahasna. Sessizlik ve durgunluun cokusu iinde. Tarihin ahidi. Rantzer ise bir oday dolduran dev enstalasyonuyla ocuk lklarn dev boyutlu iip iip havalanan ve sonra yine yere oturarak yatan bebek oyuncaklarla kartryor. Clz bir tfek bir yanda dev boyutlu ve tiz lkl bebekler dier yanda srail Pavyonunu unutulmaz klyor. O kadar ki, hemen ardndan Amerikan Pavyonuna girdiinde insan "meselesizlikle" kar karya geliyor sanki. Duvarlarda kr alfabesiyle yazlarn iaretleri ve deliklerden de pembe boyalar nefesin sesiyle dklyor izleyicinin baklar arasnda. srail pavyonundan sonra bana etkisinin zayf kaldn dndrtyor. Acaba daha nce mi girmeliydik? Japon Pavyonu-

na girildiinde ise Tatsua Miyajima'mn iiyle karlayoruz. Bunu sanki daha nce grdk istanbul Bienali srasnda; Rene Block zamannda: Orientation'da 1995 ylnda. Zaman dijital klardan yaplm rakkamlarla yeniden yerine geliyor. Zaman bir kez daha yayoruz sanki, bizimkisi stanbul Bienali ile alakal bir dn; ama bir dn. 2450 mavi k dndrp duruyor zihnimizi. Nagazaki'ye atlan bombadan sonra zaman nasl geri gtrebileceiz? Mesele var. kmaz var. Ama etkisi ok yapt k enstalasyonunun, yar soyut yar kozmik bir i ile imzalyor eserini. sve Norve ve Finlandiya ise birlikte bir pavyon oluturuyorlar. Burada da Eija Liisa Ahtila'nm 23 kratrlk yapt Bienal'de Darphane Binalarnn iinden hatrlyoruz kendisinin videoenstalasyonunu. Bu sefer de "Yara Sarma Hizmeti" adl bir filmde grup terapi ve metafizik bir geri dn szkonusu. Resnais'nin "lesiye Ak" filmindeki gibi lmden gelen adam yine yok oluyor kadna grndkten sonra. Tek bir hareketle elleri ve kollar aaya sarktnda, bel bkldnde adam yok oluyor. Ve yine doruluyor. Ama canl kadm ayn hareketi yapmasna ramen dorulmaktan ve yaamaktan baka bir areye sahip deil. Acsyla ve hareketiyle yaayacak; ve belki de yaatacak lsn. Tuhaf bir Kuzeyli ii diye adlandrmak istiyorum. nk Dogma filmlerine ok benzettim. Lars Von Trier'in metafizii ile alakalandrdm. Bakalar neyle alakalandrd acaba? Hep merak ederim? Fransz Pavyonunda ise iki sanat: Jean Pierre Bertrand ve Huang Yong Ping birlikte almlar. Ping'in aa gvdeleri zerine yerletirdii dev boyutlu hayvan heykellerinin yannda Bertrand limonlar sergiliyor. leride ise yeri krm: Destrksiyon. De-konstrksiyon. Biri de derdi ki, Roods ve Roots arasndaki benzerlik ikisinin arasndaki iliki. Yol ve Kk. Kksap ve yer-sizyurdsuzlama. inli sanat Fransz Pavyonunda Fransz sanat ise "uzun yryte" sanki. kili kapmalara ve ikili almalar dikkat ekici. Danimarka pavyonunda da Peter Bnde ve Jason Rohades "kartopu" adm verdikleri ilerinde ulusal pavyonlar ihlal ediyorlar. Szeemann gelenei korurken "yasaka-malarla" yrm yolunda. Amerikal ve Danimarkal sanatlarn ortak almas "Araba yarlar" ve Bienalin sanatlarnn
149

MSL

Vi

yar^masn konu etmi. Bienalde dl almak iin alan sanat-lafn Racing yarlar gibi arabalar Grand prix iin kapmak-talaJ"- direkt bir gnderme; ama devasa bir enstalasyon dzen-lem^s^- Dzenleme diyorum; nk hep video, hem araba te-kerjekleri renk renk boyanm, hem de yarlarla ilgili ses enstay : "Enstalasyonlarm boyutlar bym" diyor biri. folonya pavyonunda ise bizim yakndan tandmz bir sa-tatnm kran Moral'm etkisini hissediyoruz sanki: Katarzy-Ua jCozyra Hamam ve oryantalist bir cinsellii yakalamaya a-hmi- Tpk Soo-Ja Kim'in sergi salonuna koyduu uvallar ve uvfltom yklendii kamyonunun bize Glsn Karamustafa'y Ve lseyin Bahri Alptekin ve Michael Morris'in 1995 stanbul &jejjali'rde sergiledikleri Rus kamyonunu anmsattklar gibi. kd bizde hep konuulan ve etkilerin tek tarafl olduunu # edenlere bir hatrlatma daha yapmak gerekecek diye d-nyorun. Panellerde veya toplantlarda Trk sanatlarnn hep Bat'da yaplanlardan "etkilendikleri" sylenir. Yllardr budun te^ tarafl olmadn ve etkilerin etki almak ve vermek ^ekli^e gelitiini syledik. Zannediyorum bu rnekler kah-tnzi kuvvetlendirmekte. fm Pavyonlar burada yazmak mmkn deil; ama sergicin jki ana eksenden olutuunu belirtebiliriz: Bir; ulusal pavyonla iki; Harald Szeemann'm kratrln yapt ve adna RTto dedii bir farkl sergi. Pavyonlarn kratrlerinin ; Hereyak ve bana gre "hereyyanyana" bir sergi ile kari karyayz. Ayn sanatnn ayn odada farkl malzeme ve ^ra|arla almalarnn sergilendii "ak" ve "deneysel" bir ser-^i ^eniyor. Bir soyut, tual, bir figratif, bir fotoraf, bir video, bir nesne ve hepsi yanyana: Hereyyanyana. slp veya btndk de; slpsuzluun aray var. Deleuze'n yazd gibi, tek slp uslbun yok edildii yerde var. slp deil, slbun tec-*rbi!si var: kinlik; akmlk deil. P sergide, benim 1995 stanbul Bienali'nden beri takip ettiim gen bir sanat en ok ilgiyi toplar gibi duruyor: William TCetfridge. 1955 doumlu ve sanat izgileri ve animasyon fil-^niyle seyirciyi neredeyse bylyor. 1995 Bienali'nde Antrepo v>ina'annda yaplan sergide Kentridge, Kongo-Brazaville tren
150

yolunda, Bat'nn kanl smrgecilik deneyimini resmetmiti desenleriyle. Burada da yine kapitalizm ve iletiim boyutu ile uramakta. Siyasi olduu kadar duyarl ve estetik olarak niteleyebileceim almasnda Rus ve Alman Davurumcu sinemasn hatrlatrcasna animasyon tekniini kullanyor. Joha-nesburg'da yaayan sanat, tm Gney Afrika deneyiminden gelen bilinciyle kapitalist ilikileri ve smrge sonras dnemi sorgulamaya devam ediyor; post kresel sorular sorduruyor izleyiciye; hayvan-olulara doru yol aldrmaya alyor. Apart-heid'm snfsal ve rksal atmalarnn "snf mcadelesi" zerine olan gcn bir kez daha tayor odasna. Seyredenler ise mhlanp kalyor filmine (35 mm. Video ve CD). Baka birok video ayn ekilde izleyiciyi kendisine balayamyor ve ne yazk ki, demek zorunda kalyorum (nk (Lola ve Bilidikid'i beenen bir izleyici olarak), Kutlu Ataman'n drtl projeksiyonu sergi odasna gireni hemen darya yolluyor: fade sknts. Anlatmszlk. Meselesi olan bir i olmasna ramen anlatm karmaasnda kalyor. Belki de, ok fazla dolu. Buna videosu olaanst bir duyarllkla izleyiciyi yerine neredeyse akyor. Nefes almakszn seyredilen bir ran kadn erkek ilikisi. Ase-nale'de, bir duvarda gsterilen ekranda erkek arkc kadife sesiyle Azeri bir arkya balyor. zleyicisi erkeklerden oluuyor: "Civanm" diye balayan ark bittiinde karsndaki duvardaki ekranda "interaktif" bir ekilde hi seyircisi olmayan bir salonda "sz olmayan" bir sesle kadn arkcnn sesinin ykseldiini duyuyoruz. Erkek arkc "hava boluundaymasna" dnp kadna doru, kar duvara dnp bakyor. Yzndeki aknlk ve hayranlk ifadesi tm ark boyunca duruyor. O da bizim gibi "aklp kalyor", hayranlkla. Tese'den karken artc bir ie aknlk iinde bakyoruz: Pipilotti Rist'in bir makinadan kartt ve beyaz balonlarn nce havaya doru ykselip sonra da yere doru indiinde "patlayp" bir sis bulutuna dnt almas "Geersizlik" anlamn tayor. Bir de, inlilerden sz etmek gerekecek; Szeemann'm Lyon Bienali'nden beri sanat dnyasna tantt inli sanatlar. lerini genellikle ok iyi yapyorlar. Teknikleri ve esprileri kuvvet-

li. Tinsel ve metafizik yanlar hissediliyor. Ve ok ironik ve eletireller. Bienalde sk sk duyulan ey: Birbirlerini de ok destekliyorlar m. Her bir tekil iin dayanma zerine kurulmu olmas ilgin bir ilikiler an ortaya koyuyor. Giardini'nin en ucunda talya pavyonu var. Buras Sze-emann'm dAPERTutto adl temasna ayrlm; yani Heryamyla-aklk, Hereyserbest. 1980 ylnda ayn kratrn Achille Bo-nito Oliva ile birlikte gelitirdikleri bu Aperto sergileri genlere ayrlrken, Jean Clair bu sergileri kaldrmt 1995 ylnda. Sze-emann bu sefer ya hiyerarisini gzetmeden Aklk ve Btnl birbiri iine sokuyor. Ulusal ve uluslararas; yerel ve kresel, eser ve eser d, tual ve figratif ve soyut ve enstalasyon ve video ve projeksiyon ve konulu film ve psikanaliz ve sosyoloji ve siyaset ve felsefe ve sanat tarihi ve bilimler tarihi ve teknik ve techne ve...her ey yanyana duruyor. Baz kimseler tual resminin az olduundan bahsetse bile burada her ey yanyana duruyor. Her ey iice ve yanyana. Harald Szeemann ok ilgin bir kiilik. Tekil bir yeri var bu byk sergilerde. Gnmzdeki kratrlerin babas gibi bir konuma sahip. 1957 ylndan beri sergiler yapyor. Kendisi iin bir "yazar-ilevi" olduunu sylyor, yapt sergilerde. Kendisini bir "auteur-sergi yapmcs" olarak gryor, tpk Godard'm bir "cinema d'auteur" olduunu syleyebileceimiz gibi (Zaten Kunsthalle'den ayrlnca iki yl sinema yapmak zere para bulmu; ama iki ay iinde paray bitirmi. Ve Kassel'de Documen-ta'y yapmaya gitmi. nce arivlerle urasn istenmi; ama o sergi yapmay tercih etmi. Ona bir titre bulmular: Genel Sekreter" konumuna getirilmi, tpk Komnist Partisi Genel Sekreterlii gibi). Bir yerde, kendisini "Baka lkelerde Tinsel Acentas" olarak grlyor, WarhoFun "Fabrika"s gibi. Kendi yapt iin tinsel olduunu vurguluyor. Zihinsel; ama el sanatlndan baka bir ey olarak koyuyor yapt almalar. Kendisine bazen "sergi dzenleyicisi", bazen "yazar" diyorlarm. 1957 ylnda "air-ressamlar ve Ressam-airler" sergisiyle balam almalarna, 1969 ylnda yaplan "Davranlar Biim Olunca" sergisiyle ise nlenmi. Burada Beuys zeytinyalarn aktm. Weiner mzenin iinden bir metre karelik duvar sk-

m. Bir yl evvel, Bern'de Kunsthalle'de Christo ile alm. Sanatlarla birlikte yalanm bir kratr Szeemann. 1980 ylnda, Venedik Bienali'nde Aperto'yu atnda ada sanat " C" ile alkalanmt: Cucchi, Clemente ve Chia. Bu Venedik Bienali srasnda da Clemente Bolonya'da Modern Sanatlar Galerisi'nde, Villa della Rosa'da sergiliyor davurumcu tekniini: Harita zerinde Eser. Bana ok Deleuze ve Guattari'yi anmsatan isim gibi geldi bu ad. Ve, zaten Bienal boyunca bu iki filozof ve psikanalistin etkilerini grmemek mmkn deil. Fransa'da felsefe dnyasndaki etkilerinden ok, belki de Plastik sanatlardaki etkilerinden grmemek mmkn deil. Fransa'da felsefe dnyasndaki etkilerinden ok, belki de Plastik sanatlardaki etkilerinden sz etmek gerekecek. Ve bence, Trkiye'de de. 48. Venedik Bienali'nin Zdenka Bodovinac, Okwui Enwe-zor, da Gianelli, Yuko Hasegawa ve Rosa Martinez tarafndan oluturulan Uluslararas Jrisinin verdii karara gre; Doug Aitken, Cai Guo-Qiang, Shirin Neshat Uluslararas dle layk grldler. Altn Aslan dl talyan pavyonundan Monica Bonvicini, pavyonlarda yeni durular nedeniyle verildi. Asl Altn Aslan dlleri ise ada sanatn iki ustasna Louise Bour-geois'ya ve Bruce Nauman'a verildi. Bu iki sanaty Trk sanatseverleri 1995 ve 1997 Bienallerinden hatrlayacaklar. Bu, baka bir anlamda, buraya gelen sanatlarn hakknda da bize bir bilgi vermi oluyor ve stanbul Bienali'nin nemini bir kez daha ortaya koyuyor. Onur dlleri ise Georges Adeagbo, Eija-Liisa Ahtila ve Katarzyna Kozyra'ya verilmi. Resmi olmayan dl (Unesco dl) ise Ghada Amer iin.

153

MODERNZMN SERVEN
997 Mart aynda Yap Kredi Yaynlar tarafndan yaymlanan, Enis Batur'un yayna hazrlad ve ok sayda evirmen tarafndan evirileri gerekletirilen "Modernizmin Serveni" adl kitap, balam yoksunluu kaygsyla hazrlanm. Kiisel bir tasar, eitli evirmenlerle, daha kolektif bir almay gerekli klm. Enis Batur estetik, bilim, kuram ve dnce erevesinde gerekletirilen almalarn balamszlndan yaknyor: Trk airi, yazar, dnrnn Gerekstclkle yarm yzyldr ilgilendiini saptarken, ressamlarndan bahsetmemesi tuhaf deil: Freud evirilerinin zellikle son yllarda yaygnlamaya baladn dnrsek, bu akmn Trkiye'ye giriinin en kadar "dardan", yerel balamdan uzak kaldn dnmemek olas deil. zellikle airler arasnda nem kazanan Gerekst iir, toplumcu ve Garip arasndaki tartmay da bize hatrlatmyor deil. Ana metinlerin trke dilindeki eksiklii balam da dolaysz olarak bat akmlarna balamaktan teye gidememektedir. Bu bakmdan bu kapsaml kitap gibi, yaymev-lerimizin abalarn hi gzard edemeyiz. Balam oluturmak, tartma ortam yaratmak; bunlar entelektel yaamn sanatla bulumasnda temel ilikiler. Okumann ve plastik sanatlarn gnmzde geldii nokta gz nnde tutulduunda, mimari ve grafik tasarmlarn zellikle lkemizde entelektel hayat ile iice girmi olmas yadsnamayacak olan bir olgu. Balam nasl oluturulur? Kitaplar balam oluturmakta yeterli aralar mdr? Bu sorular, aslnda cevaplanmas zor sorular lkemizde. Elbette, kitap ile sanat arasndaki iliki nemli; ama biri de bunlarn okunmas ve tartlmas var. Tartmasz nasl balam oluturulabilir. Tartmalar gibi, kar kmalar -her ne kadar zaman kaybettirici olsa bile- tepkisizlik kitaplar sz konusu olduunda ok daha az. Top-onlaan toplum ile kitaplarn "best sellers'lemesi arasnda da koutluklar kurmak mmkn elbet. Kuramsal tartmalar skc gelebilir biro-

una; ama bunlarsz da tartma olanaklar daralmyor mu? Medyann "niteliksizliklere" verdii nem de bu balam "ba-lamszlatrlyor". R. Musil'in "Niteliksiz Adam" Modernizmin bir aheseri olarak postmodern insan belirleyen eserlerden belli ballar arasnda deil mi? Postmodern yaam tarzn belirleyen ve bireyin toplumdaki tepkilerini ortaya koyan, biten dnemlerin veya "eski" Marksist terminolojideki "gei" dnemlerinin belirleyicisi deil mi? nsann gz, bu bakmdan Musil' aryor. En azndan, gei dnemlerinin balamm anlamak iin. Modernizmin Serveni felsefi olmaktan ok edebi ve sanatsal bir serven. Yoksa, Kant'dan Hegel'e, ondan Nietzsche'ye ve Heidegger'e uzanan bir izgide Modernlik ve Postmodernlik tartmalar iinde Alexandre Kojeve, Aexandre Koyre, Geor-ges Bataille, Michel Foucault, Gilles Deleuze, Felix Guattari, Paul Virilio, Jacques Derrida'y aryor; nk kitapta sadece Lyotard'n Postmodernizminden sz edilmekte. O da ok ksa bir ekilde. Ama, Enis Batur edebiyatlyla sanat ve edebiyata arlk vermeyi tercih etmi. Bu da zaten, zannediyorum dilimizde eksik olan metinleri ve metin paralarn bizlere tayor ve nemli aklar kapatyor. Postmodernizmin onca tartld dilimizde Modern ve Avant-garde tarihi bilmemek balam oluturmak asndan eksiklik tekil edecekti. Enis Batur balam iin "karmak bir sistematik, za-man-emek sreklilik sk skya bal bir birikim siyaseti" gerektirdiini yazyor. Dinamiklemi bir kltr ortam gerektiren bu balam iin biri de okunan metinlerin hangi tarihlerde yazldklarnn bilinmesi gerekecektir. Belki, bu kapsaml derlemede eksik duran budur: Her makalenin veya yaznn hangi tarihte yazldna dair bazen bilgi veriliyor bazen ise verilmiyor. Bu yazk; nk insan en ok okuduu yazlarn hangi tarihlerde yazldn merak ediyor. Hatta, bir dia gsterisi srasnda ressamn o ii hangi tarihte yaptn sorguluyor hep. Oysa postmo-dernizm zerine olan tartmalarn barnda olan Jean Fronois Lyotard'n "Postmoderne Dn" adl yazsndan bir ksm ne zaman yazldn bilmeden okuyan okuyucusuna sunuluyor. "Postmodern Durum"u yaynladnda (kitap Kanada

niversitelerinden birinin smarlad rapordan olumaktadr) polemik niyetinde olmadn syleyen Lyotard, 1919 sonrasnda byk

Hla*Sl
R^ P
p. 3s C {! O. !- H

HP^^g 5-S-.8.!?

K1
P P *<.

2 fi

lilIlfrtUl
P

^ ! O fi p-fi'^ ggi g. ^. B*. B- a

CD

f!S.|3|^.|||sK|
fi 2
P

1
O

fi*

o
p

'5
p &

3 5*
^
KT

- p. o & H*

a> cr. . fi
CD

^d

P S c 03'. g

52. g 8

; III W!
O- N Q-^- p

,3
7^ pj

B-- < e o ^ ^ ^ ^

r/cvfi^fi

o c. .
H<
P

JK (W

3 S9-r =

P) g:-

P)

8.

fi fi Pi

3^
fi p 1 S . &-S*

;
s. ^
T> "t. 3 eO ^ R P

a=a o-^

d cf- 5^^ 2 ^

lif i

P r^-

82
P*
P

3 -^

&"it

OH',

KONUMA SANATI VE SANAT MEKANI: APEL GALER


uran Terziolu'na ait olan ve mimarisi Nevzat Sayn tarafndan gerekletirilen galeri mekann iine girdiimizde teknolojik olanla yaptsal ve dini olan arasnda mabedimsi bir ilikinin kurulabilecei alan; birinci katn steril havasnn ikinci kata kmay salayan merdivenlerden yukar kldnda ise kiremitleri ile "yansz" olmaktan ok tarafl bir mekan antran; alt katn yalnlndan ok ikinci katta tekinsizleti-ren; yuvarlams pencereleri ile barok bir mimariyi hatrlatan ve belki de bu nedenle, "Damak" sergisi balamnda mimar Nevzat Sayn'm Peter Greeneway'vari barok bir fotoraf kullanmasn salayan, fotorafta st katta melekler gibi son yemei yiyen havarileri, altta ise fiziki mekanda bedenleri tayan iinin sergilendii Galeri Apel, yer olmaktan ok alam (topos) aran ve kurmak isteyen havasn vermekte. Olmayann olmaya altrld bir ar. Sadece sanat deil ayn zamanda eksik kalan baka bir eyi; konuma ve sohbeti olduu kadar ada sanatn elerini de aran bir mekann dzenini artran Galeri Apel, bu bakmdan, stanbul'un "entelektel tartma" ortamna en yakn mesafede ve bu mesafeyi de uzak grrm-esine, "sohbeti" daha yakma aran yeni bir galeri mekan olarak grlebilir. Balk pazarna ve iindeki meyhanelere, entelektellerin yiyip-iip entelektel sohbetlerin yapld, iirin, felsefenin siyasi olanla birletii konumalarn yeri haline gelen Cumhuriyet Meyhanesinin aramba le toplantlarna veya Cuma sohbetlerine olduu kadar Mekteb-i Sultani'ye de yaklaan bir mekann eperinde bulunmasyla; eski Beyolu'nun kenarnda, ama kenar da merkeze tamay amalayan bir mekann iinde, sergilerin dzenleneceinin yan sra sohbetlerin de yaplacann mutulu habercisi: Sergi ayn zamanda bir maki-nasal birliktelii ve konumay ve tartmay gerektirdii anlam-

da birletiriciliiyle ayrklk iinde bir birlii salamakta deil mi? Zaten ilk alan serginin de "Damak" kavram zerine younlamas bu fikrimizi destekler nitelikte grnmekte. Beeni ile deer yarglarnn bulumas, znelliklerin mekana yayld ve bu ekilde de mekann iinde yerlemesiyle nesnelletirildii an iinde gereklemekte deil mi? Sanat, aydn ve galericinin ortak mekan bir sohbetin balangc olabilir. Maya Gale-ri'sinden, Melda Kaptana Galerisi'nden gelen bu sre, aydn, air, yazar ve sanaty bir mekanda toplayp, konumaya ve tartmaya doru itiyorsa, burada, bir toparlanma ortam hazrlanyor demektir. Toparlanma ortam ise, belki de, iinde yaadmz sosyolojik ve siyasi srecin en fazla armaya yz tuttuu alan meydana getirmek istencindedir. Konumann fiziki snrlar iinde gerekleemedii ve insanlarn konumak yerine "gestuel" fiziki ifade yollar arad, iddetin laftan ok bedenleri ierdii ortamda, sohbetin nemi kurumlardan daha fazla olmaya balayabilir. Ve sohbetin bittii zaman kurumlarn n plana kt en ok Fransz salonlarnn bildii bir veridir. Salonlarn ilevi oda mzii ile sohbeti birletirdiinde, entelektel tartma siyasi olanla bulumakta, "konuma sanat" sofist belagatn yerine ikame etmektedir. Bunu Madame de Stael'in metinlerinde grmekteyiz. Devrim srasnda salonlar ile kurumlar arasndaki denge kopmaya baladnda ve kurumlar salonlarn yerine almaya yz tutuunda Mme de Rambouillet (13. Louis'nin nemli diplomatlarndan birisinin kars) Retz mahkemesinde kendine bir yer edinmitir. Mme de Deffand ve Mme de Lespinasse sz artk Mirabeau ve Marat'ya brakmaktadrlar. Konversasyon ve Konvansiyon arasndaki bu ba artk siyasi felsefenin en nemli bilekelerinden birisi haline gelmitir. Bu anlamda salonlarn ve kurumlarn arasndaki bu alanda sanatlar "toplumda beraber yaama sanat" manasna gelen "Konuma zerine" veya "Sivil toplum zerine" gibi kitaplar romanlar ve diyaloglar vcuda getirmitir. Grld gibi, Fransa'da, 19. yzyln banda, "konuma sanat" en medeniletirici siyasetin elerinden biri haline gelmektedir: Belagat ve Etika. Hatta yle ki, tiyatro ve edebiyat "Konversasyon belagat"n incelemeye balamtr.
163

162

Mekteb-i Sultani gibi Osmanl dneminin en batllatrc ve siyasi medeniletirme srecini balatan, edebiyat ile siyasetin en birletirici alakasn kuran bir okulun, bugnk Galatasaray Li-sesi'nin hemen arkasndaki sokaa yerleen Galeri Apel balamnda da, tartlan ile tadlan arasndaki iliki, belki, burada aa kmaktadr. ilen ve yenilen mekanlarn iinden karlkl fikir yrtme ve gr ayrlklar domaktadr. Bu, ayn zamanda, yeni fikirlerin sentetik bir hale geldii anlar da oluturmakta ve konuma sreci pratik olarak maddilemeye balamaktadr. Maddileme ve medenileme sanatn eleri iinde saylmakta deil mi? Hem sanat pazar hem de fikir sanat: Zihinsel kavramsallatrma. Bu da konumann srecinde gerekletirilmekte. Sohbetin ise yeni mekan olumakta ki, iine yerleen kiiler resim, heykel veya enstalasyonlaryla kendilerini ifade ederek, oray bir "ortama", "yere" evirebilsinler. Bir mekan ki eit mesafedekiler tartsnlar: Demokrasi. Tad alma duygusunun beenenler veya beenmeyenler tarafndan zgrce konuulmas.

RENK VE HAFIZA
^F yzyln byk sanat teorisyeni Marino, pentr iin "zan-f nediyorum iki ey resmi mkemmel klabilir: desenin ve rengin mkemmellii" diye yazyordu. Bu iki yan pentr, ilahi-letiren bir kutsal tual haline getirmektedir. Burada, sa'nn kutsal giysisi bir tual olarak ele alndnda bat resminin yarat meselesi ile alakas kurulmaktadr. Bu anlamda desen iki trl alglanabilir: Biri i zekann rn; ikincisi ise, d pratiin verisidir. Buradan anlalaca gibi, Marino'ya gre, paralarla btn arasndaki ahengi salayan bir dzenlemelenin uyumluluu iin; iyi dnmek iyi grmek, ve bunu kat veya tual zerine iyi pratik edebilmek, kenarlar hissedilebilen ve gzle izilebi-len, hem biime hem de cisimsel nesnelerin realitesine iyi bakabilmeyi gerektirmektedir. zeka formlar sanatnn bilgisi dorultusunda oluan fikirde speklasyona sokar; d pratik ise mkemmellie ulaabilmek iin bir zemin zerine grlen nesneler dzenlemesini, yerletirmeyi zorunlu klmaktadr. Diseg-no interno ve disegno esterno Idea'larn piktral poetikasmn gelimeleri iinde, sanatnn en ilahi modeli olan Torino'nun Kutsal kuma (Veronika'nn Yz rts ve Aziz Luca tarafndan yaplan Kutsal Bakire'nin Portresi) ile belirlenmektedir. Buna gre en mkemmel resme ulamak iin, tabiatn canll, renklerin incelii ve malzemenin iyi kalite olmas art gzkmektedir. Dio Pittura'mn en canl rnei, buna gre, sonsuza kadar zerinde dnlecek olan ve piktral yaratnn en canl modeli olan l sa'nn Saint Suaire zerine emprime olmu canl tasvirleri olmaktadr. Marino "ressamlarn yalnzl ve sessizlii sevdiini" yazarken, hatta bazlarnn gizli yerlere ekilerek neredeyse onu arayan ve merak ederek almalar hakknda bilgi almak isteyen etraftaki insanlarn kaybolduklar zerinde durur. Bu kendi enerjisini kendinden alan ve neredeyse Descartes

165

ncesi dardan deil de ieriden gelen k ile alakaldr: Gzn feriyle. Tabiat resmeden ressamlar iin Marino "enerji dolular" diye yazmaktadr. O halde ressam enerjisini tabiata bakarak kendi iinden almaktadr. Tabiat ve onun sabitlenmi haline canllk vermekten geen bu sre ressamlarn yalnzcasma baardklar eserlerinin gerekletirme srecidir. Bu sre iinde sanat dier insanlarn ruhunu, kendi ruhundan gelen enerjinin ortaya koyduu eserle birletirmeye arr. Resim yapmak ve gerekletirmek, belki de, yalnzlktan kabileye gei andr. Tek banalktan kalabalklamaya doru bir yol almadr. Kendi duyumsall ile zihnini darya doru ama ve bu yalnzlktan kmaya alma halidir. Baka bir ekilde ifade etmeye kalkarsak, belki de, bir sosyalleme yoludur. Cezanne'm inzivas ve daha sonra tm 20. yzyl boyunca etkileriyle, Picas-so'dan David Hocknay'e doru giden akm modern resmin ka-labalklamasdr. ffet Karanis'in resimlerine baktmzda ve onun sylediklerini dinlediimizde ve okuduumuzda; bu mkemmellie ulama abalarnn, yaratnn gereklemesinde, i'den eser'e giden yolu belirleyen patikalardan birinin yalnzlk olduunu anlyoruz. Tabiatn canlln gstermek, bir yerde, canl bir ekilde tabiat tasvirinden gemekte, natrmortlar canl klan teknie ulamakta ekillenmektedir. Hafzann Canlandrlmas ffet Karanis'in natrmortlarna baktmzda canll verme edasnn yannda bir baka olgu dikkati ekmektedir: Resimlerine verdii isimler. Bu kavramsallatrma denemesi na-trmort zelliinin yansra bir saklama veya ama ilevini de beraberinde getirmektedir. Verilen isimlere gre gzn ne zerinde sabitlendiini anlayabiliriz; ancak bu odak resmin tam bir merkezi olduu anlamna gelmemeli; nk tam tersine ffet Karanis'in resimlerinde merkezka elere sk sk rastlamaktayz. Trkiye Bankas koleksiyonuna ait olan "Saatli Natr-morte" adl tablo bize saatin dnda baka bir eyi vermezmi gibi bir intiba vermesine ramen, tersine, makas ve ucunda tpk Vermeer'in kordonlarna benzer bir ekilde konulmu krmz bir kordon dikkatimizi ekmekte. Bu yerin koyu rengiyle bir fifi.

contrast olutururken ayn zamanda masann zerine yerletirilen dier nesnelerle de bir ayrlk oluturmaktadr. Masa rts, kitaplar ve srahi ile su barda hep beraber bir btnl )iuturur gibi gzkrlerken -nk kitap okuyan susadnda su iecektir ve masadan kalkmadan hi konsantrasyonunu bozmadan kitaplar okumaya devam etmek istencindedir-, zamann bir paras olan ve hatta o zamann kendisini gsteren masa saatinin nnde duran makas hangi ileve yaramaktadr? Bu kompozisyonun zellii ile bir tezat oluturmakta mdr? Bu sorular eer Vermeer'vari diye nitelendireceimiz erit ile alakal olmasayd, burada yeri olmayacakt. Halbuki kordonun kendisi kompozisyonun iinde ahengi salayan bir yere sahiptir. Dier yandan zaman kesitini kesecek ve zaman sabitleyecek olan bir makas zaman kesebilecek mi? Veya en azndan metaforik bir ekilde zaman ile alakay kuracamz anda bir sinema sekans gibi, bir kesit ancak kesici bir alet ile mi belirlenebilecektir? Bunlar sorulardr. Ancak "Saatli Natormorte" zamann bir canl vecd halinden baka bir ey olabilir mi? Tpk Marcel Proust'un romanlarnda olabildii gibi, gemi zamann peinden koan bir sanatnn zaman iinde bir kesidi belirleyebilmesi iin kulland dnsel malzemenin grsel tekabl zaman "en saf annda" gsterebilme kabiliyetine sahip olacaktr. Bir anda canlln kaybettirmeden zaman sabitletirmek Proust'un "birazck ar zaman" nermesine benzemektedir. Kitaplarn ciltlerinin eskilii zaman amna uramas ve st ste konulmas zamanla alakal bir olguyu bize gstermektedir. Zaman sanatnn hayatnn bir parasdr. Onun ruhunu, duyum-sallm, zihnini ve hayalgcn birletirip, en rasyonel yoldan bulmaya alt kompozisyonu meydana getirmektedir. Kvrlan rt ise zamann kvrmlarn ve katlanmalarn ifade eder gibi gzkmektedir. Zaman katlamak, krmz eritli bir makasla birletiinde nasl zaman sabitlemeden duracaktr? Artk zamann saat sayesinde ilemesi ve ayn saatin durduu zaman durabilmesinin yannda, makasn zaman kesici metaforik gc ressamn yorulan ellerinin habercisi olmaktadr. Yerletirilen nesnelerin yerlerinin en son haline gre ortaya karlan tablonun sonunda, ressamn belirli bir zaman sonra ortaya kan yor1S2L

gunluu makasn kordonunun krmz rengi sayesinde bakan gz kamatrmaktadr. Karanln iinden kopup gelen bu krmz renk tm yorgunlua kar sessiz bir hareketi btnletirmektedir. Nerdeyse erotik bir heyecan katmaktadr karanla ve onun gizli metoforlarma. Ressamn ilk enerjik halini bize hatrlatmaktadr. Gndelik hayatn o yorucu, ykm verici, depre-sif kapasitesine kar sanatnn direndiinin bir habercisidir. Bu mekann titreimleri ressamnn yznde beliren o sessiz yorgunluun titreimlerinin, tek bana kald ve sadece nesne-leriyle gz gze konutuu anlarn yeniden gncelletirici gcdr. Arzuyla yanp tutuan hafzann dinginletii ve zaman sabitlerken yorgunluu da belli bir mesafede zamana brakan gcn kendisidir. Resme bakann hayranlna bir ate katan edir. Bize en yakndan bakma imkann sunan grmediimiz ressamn ellerinin titreimlerini hissettiimiz fra darbelerinin iinde rengi en belirgin bir ekilde sunandr. Benzer bir ekilde kvrlm duran masa rtsnn psklleriyle de aaya doru sarkan btnlpn dey paralardr. Dier yandan srahinin makasn zerine masadaki yansmas iki nesne arasndaki beraberlii bize gstermektedir. Bu yansma makasn parlaklyla birlikte srahinin ve iindeki suyun parlakln ikili bir ekilde ortaya koymaktadr. ki aykr gibi duran nesnenin aslnda ayn kompozisyonun btnln oluturduunu en piktral ekilde vcuda getirmektedir. Benzer bir ekilde, "Sonlu Zaman" ve "Zaman Geerken" adl tablolar yukardaki zaman fikrini bir kez daha ele almaktalar. Zaman beklemek ve zaman geirmek tam tamna iki ayr ve tezat tekil eden anlamlar gibi grnmesine ramen ortak bir yerde bulumaktalar. O da natrmortlarla insan figr arasnda gerekletirilen bir buluma olarak karmza kmakta. Ressamn elinin ve baknn ayr ayr nesnelere verdii dzenleme fikrini bu iki tabloda da grmekteyiz. Birinde cep saatinin merkezi konumuna kar uyumakta olan yal bir kadn figr baka bir merkezi oluturmakta; ancak bu iki figr bir yerde "fi-grletiren figrleri" meydana karyor diyebiliriz. Georges Di-di - Huberman'm belki de Deleuze ve Guattari'den esinlenerek ele alm olduu ve bu kavram ffet Karanis'in tablolar iin

kullanabileceimizi zannediyorum. u anlamda ki, detaylarn hepsi ayr ayr ve ok da ak bir ekilde resmedildikleri halde gzmz yaklatrdmzda o figrlerin detaylarnda, detayn kendisini bile grememeye balyoruz. Bu soyutlatrma eylemi, aslnda ffet Karanis'in izdii yolu bir kez daha grmek zere tersten katetme eyleminden bakas deildir. Kendisinin soyuttan somuta ve figre giden yolunun patikalarndan geerek, geriye doru yaplan bir yolculuk, resmin ilk ortaya kt srece doru yaplan hayali bir yolculuk olarak durmaktadr. Bu anlamda da iki cep saatinin birbirleriyle akmas szkonusu edilmektedir. Yal kadnn nnde duran cep saati kapaldr. Kadn uyannca ona, belki bakacaktr. Halbuki "Sonlu zaman" insan yaamnn sonunu hatrlatt kadar, resmin yapl srecinin de sonundan bahsetmektedir. Bir gaz lmbas nda okunan bu kitap ise zaman geirmekte olan kadnn bir yorgunluk anma denk dmektedir; yle bir yorgunluk andr ki, kadn saate bakmay bile dnmemitir. Odann iindeki glgeleri takip edersek baka bir yerden daha aldn fark edebiliriz; nk bu k gaz lambasnn deil, ressamn kendisinin dr. Bir baka deyile, Newton'cu fiziki bir deil de Goet-he'ci "mutlak k" kavramm gncelletirmektedir. lmn ve yalln heyecan ile hayatn sonsuzluu arasnda kurulan bu paralellik, gaz lambasnn reel ndan ok, ressamn ruhu ve zekasn duyumlarda birletirdii "mutlak hayat nda" bulunmaktadr. Detaylarn bu birlemesi ve bir btnl oluturma-syla n mutlak olarak alglanmas arasnda kurulabilecek metafizik ba her zaman ressamn metafizik dnyasyla resmettii arasndaki balar gsterecektir. Belki de, bu balar natrmortlar "canl" klmakta, "ldoa" denilene can vermektedir: Yaratcln dourganl. ffet Karanis'in dier tuallerinde de benzer elere rastlamak mmkn. Verilen isimler ve detaylar arasndaki geiler bir btnl oluturmakta; ama ayn zamanda bu btnlk birbirinden farkl kompozisyonlar ortaya karmakta, dzenlemektedir. "Yadigar" adl .tabloda da kapal bir cep saati zaman esini sembolize ederken mzik aleti grneni sesliletirmeye almaktadr. Potansiyel olarak deilse bile, sanal olarak mzik

169

sesleri daha nce alnm olan aletin hatrlarn tualdeki figrlere ve renklere yanstmaktadr. Hafzann rn olan bu sanal-lk en geni anlamda imdiki zamanda ve ressamn canl hatralarnda yatmakta veya "vizalize" edilmektedir. Ressamn bir eit "voyeur" olmas veya vizyon sahibi olmas bu sanallklarm gerekletirilmesinde yatmaktadr. Yine "Mavi Tonda Srahiler" tablosu rengin bysn geiren effaf srahiler sayesinde bize gsterilmektedir. Srahilerden birinin altndan geen tebih ise hem geleneksellii hem de sarkan krmz kurdela gibi bir btnletirme eylemini sunmaktadr. Masann altndaki kitaplar ise kompozisyonlar arasndaki devamll ve bu srekliliin zaman amna uramakszm hafzada yer edindiini irdelemektedir. Bu anlamda bu resimler iin birer hafza resmi demek ok yanl olmayacaktr. imdiki zamann hafzasna tanan bu grntler dizisi her seferinde baz eleri tekrar ettirerek farkllklar olduu kadar zdelemeleri de vermektedir. Bir kimlikletirme meselesi olarak natrmortlar veya portreler, desenler veya tualler benzer ortak bir noktada birleir gibidirler. Hafzann ve hatrann imdiki zamanda tecelli etmesi. Tuai ve Yerletirme almalarnda natrmortlar ve portrelere arlk veren ffet Karanis medyann gnmz dnyasnda sanata verdii yeri k-narcasma resimlerini yapmaya devam ediyor. Bir yandan oto-portreler ve natrmortlar; dier yandan desenleriyle sanat yapt almalarda bir eyleri resmetmekten ok onlar yerletirme ve renk ahengiyle yeniden kurguladn dnyor. Bu yeniden kurgulama ve yerletirme ok ilgin bir ekilde sanat dnyamzn en kesin tartmalarndan biriyle ve belki de en tuhaf ile kar karya geliyor. Sanat evresi dergisinde kendisinin yazd bir yazda "almalar ve sanat hakknda" bilgi verirken kulland bu cmle, birdenbire bir aklk kazanmakta: Yerletirilen natrmortlar; yani tual resminin en klasii ile gnmz ada sanatnn en u noktalarndan biri olarak ele alnan yerletirme (enstalasyon) arasndaki paralellikleri aydnla kartyor. Bu anlamda da; resim sanatnn en klasik almalaryla enstalasyonlar arasndaki belirli bir paralellie deiniyor.
12IL

Resmin bir yerletirmenin ekillenmesi ve bunun da bir renk ahengi ve ekil lekeleri ile ve de perspektifle "dnlmesi" resmin salt bir el becerisi olmadn gsteriyor. ffet Karanis'in kendi almalar iin yazd bu cmle, resim ve enstalasyon arasndaki tartmalarn ne kadar yzeysel bir ekilde alglandm bize gsteriyor; nk, mademki bir natrmort "renk ahengini olduu kadar bir dnme srecini de ortaya koymaktadr; o halde kavramsal almalarn daha dnceye yakn olduu ve resmin de bir el becerisi olduu tezlerine kar en k cmlelerden biri yazlm demektir. Bu da en klasik resimleri baaryla gerekletiren sanatnn kendi az ile dile getirdii ve resmin ne kadar yerletirmeye yakn olduunu bir kez daha bize hatrlatan fiili durumdur. Bunlarn beraber dnlmesi ve birbirlerinden ne hiyerarik ne de kronolojik ayrmlarn olduunu kabul etmesi sanatn en temel verilerinden biri gibi gzkmektedir. Bu bir baka ekilde de hafzann sorunudur; psikanalizin ryalar ve onlarn gerek hayattaki yansmalarn ele aldn ileri sren Freud'n temel yaklamlarndan yola karsak, aslnda, bunlarn ne kadar yalnz bana yaplan eylemler olduunu grebiliriz. Ryalarn Yorumu'nda, Freud, rya grmenin bir tek ba-nalk olduunu yazar. Yani bu uykunun yalnzlk mekandr. Freud bu bakmdan ryalarn mutlak olarak egoist olmas gerektiini vurgular. Bu egoizim sanatnn yalnzln belirledii kadar, ryalarmdaki nesnelerin birletirilmesini de bize hatrlatr gibi durmaktadr. Bu ekilde bir yerletirme natrmort almasnn iindeki bir veri olarak karmza kar. Bu ryalarn veya hayalgcnn verileri tek bana olduu kadar, sadece, belki de, sanatnn anlatmna baldr. Dardan bakan gzn yorumlama ansna sahip olduu ve ancak yorumlarken sanatnn eserine yaklaabildii bir durumda bakas tarafndan anla-labilmek meselesinin stesinden gelinmektedir; nk sadece sanatnn yerletirdii nesneler tuale aktarlacak; bu ekilde de bu nesne yerine baka bir nesnenin niye orada bulunmad sorusu bo ve havada bir soru olarak kalacaktr. Bu sanatnn kendisinin yaratdr, dncesidir ve yerletirmesidir. Fre-ud'un ryalar teorisine gre ise, genelde, ryalarn anlatmak

tekine anlalmayan anlatmak demektir; bakasnn ryasn kendisi anlayamad gibi, kendisinin ryas da bakas tarafndan zor anlalr olacaktr. Bakas anlatlan ryann elerini grmeyecektir. Bunun gibi, sanatnn yapt yerletirmenin de bakas tarafndan alglanmas herzaman direkt olmamaktadr; o yzden bakan gz ile yapan gz arasndaki fark daima srege-lecektir. Burada, rya imgesi bir eylem, bir akt olarak karmza kar. Bu eylem ise sanatnn kendi hayalgcnde gelien ve nesneleri yerletirmesiyle birlikte dncesiyle akan ve de bu sayede, tuale aktarlan bir sretir. ffet Karanis bu resmin felsefesinin "canl ve geici" unsurlar vurgulamak olduunu yazar. Natrmort o halde canldr. ldoa diye Trkeye tercme edilen nattrmort'un canl olan ve geici olan tasvir ettii gerei ile buluuruz. Canl olan bir natrmort ne demektir? Sanatnn hayalgc ve yarats bu natrmortlar nasl canl klabilecektir? Bu bir hafza sorunu gibi gemiin imdiki zamanda canlandrlmas ve billrlatrlma-s olarak durmaktadr. Ne grlmektedir natrmortlarda? Bir pozdur ve bir "yerletirmedir" natrmort ffet Karanis'e gre. Bu nesnel bir grnt pozudur. Sanatnn kendisinin yerletirdii ve model olarak oluturduu nesnelerin tuale aktarma srecinde aheng, deime ve yer deitirme meselesidir. Batan kurulan ve sonsuza dek bir btnlk deil; ama sre zarfnda deiebilen ve deiirken de hem modeli hem de kopyasn deitiren, bir eylem biimidir resmetmek. Bir anlam olarak yerletirme sreci tualdeki anlamn nceden dnlmesidir: Belki de felsefesi resmi kayda geirme biimidir. Tabiattan ve el yapm malzemelerden oluan bu btnlk sanatnn hayalgcn ve bilgisini birletirir gibi durmaktadr; nk bu sre zaten sadece bir hayalgc deil; ayn zamanda renkler ve nesneler arasnda renk ve uyum sorunudur. Rengin kendisinin meselesidir. Kymetli bir yalnzlk srecinde sanatnn nesneleri tuale geirdii ve bilgisiyle beraber hayalgcn ve de becerisini gerekletirdii eylemin kendisidir. yle bir eylemdir ki, bu; Verme-er"in "Denteliere"indeki gibi hem ayrntlar hem de btn ile birlikte ele alnmaktadr tuallerde. Ayrntlar ise eylemin paralardr.

Bakan Gzlerin Kesimesi Bakan gz tual zerinde rahata dolaabilsin diye yerletirilen nesnelerin aralarndaki ilikiler btn olutururken, ayn zamanda bu gzn sanatnn kendisinin gz olduunu da hatrlamalyz; nk dardan bakan gzn almlay ile sanatnn bakt bilgilenmi gz farkl baklar ortaya karacaktr. Sanat yalnz olarak nesneleri yerletirirken, renk bilgisini hayalgc ile kartrmakta; bu ekilde de, dardan bakan gzden de ayn bilgi dzeyine erimesini beklemektedir. Oysa; bu bilgi dzeyi, bir yandan akademik sanatsal eitimi, dier yandan baka baka grmeye alm bir gz gerekli klmaktadr. Bu da, sanatnn detaylara verdii nemi bir kere daha bize gsterirken, yapt almada da kk kk fra tularyla, neredeyse onlar grnr klmakszn var etmekte. Tabiatn iinde olan, zaten orada duran, Heidegger'in syleyi tarzyla "dnyaya frlatlan" varetmektedir. Zaten ffet Karanis de kendi almalarn anlatrken, akademik bir eitimden geldiini, Londra Gzel Sanatlar Okulu St. Martins School of Arf'da drt yl, daha sonra ise Hammersmith CoUege of Art and Architecture'de iki yl altn, hocalarnn bir ksmnn Royal Academy of Art'da eitildiini ve buna verdii ehemmiyeti ifade etmektedir. Realist olarak niteledii almalar disiplinli bir abay gerekli klmaktadr. ffet Karanis bu anlamda bilgisayarn tembelletir-dii el emeine olan saygsn, disiplin szc ile aklamaktadr. Bu hafifleen ortamda kendi resmini soyutlamaya doru giden dier almalarla kyaslamakta; bylece de kendi almalarnn disiplinli abasn kendi yalnzl ile birletirmektedir. Belki de, bu tek bamalk onu sanatlarla birlikte gruplar oluturmaya doru itmeyen faktrlerin banda gelmektedir. Ekollerden ve gruplardan uzak bir ekilde kendi bildii ve doru bulduu resmi yapmaya devam etmektedir. Yukarda yazdmz gibi yarat srecinin yerletirmeden ve gerekletirme srecinden gemesi ve sanatnn bu ilemi tek banalnda baarmas; bakan gz ile sanatnn gz arasndaki ayrma rnek tekil etmektedir. Bu bakmdan soyutun ilk olmas ile gerekletirilmesi arasndaki srete somutun; yani figrlerin ba gstermesi, ifade eder hale getirilmesi, baka bir
.Z

adan, u ekilde anlatlabilir: Potansiyellerin billrlaarak gncelletirilmesi, bakan gzn soyutasna bakma bir nesnellik vermekte ve bu nesnellikle de figralemesi salanmaktadr. Bu soyutluk, aslnda, kilise duvarlarnda olduu varsaylan ama aslnda bir taklitten teye gitmeyen kilise mermerlerini taklit eden Fra Angelico'nun fra tularnn gerekletirdii "trompe l'oeirierden daha farkl durmamaktadr: Bu modern resmin soyut ifadeciliinin Amerikan soyut ifadeciliinde olduu gibi yeniden okunmasndan baka birey deildir. Georges Didi Huberman'n Fra Angelico zerine olan almasnda yazd gibi, bir eit "anakronik" okumay gerekli klmaktadr. Benzer bir ekilde, ffet Karanis'in kar kt da, sanki, Amerikan sanatnn soyut davurumculuu gibi gzkmektedir. Ayn zamanda da, kar klan Amerikan biimi sanat yapma ve o kltre ait olarak varsaylan postmodern kltrn bilgisiya-sar-iletiim toplumlarnn "imge-resim" karm bir konumudur. Bu soyut srecin bir paras olarak ele alnmaktadr. Daha sonra ise sanatnn yerletirdii nesnelerin bir tual zerinde gerekletirilmesi, renk byclnn ve simyaclnn ortaya kard pentrn o gizli tadnn verilmesi soyuttan somuta doru giden bir yntemin rndr. ffet Karanis buna "klandrma" adn vermekte. I alan nesneler, bylece, gn na kabilmektedir. Bu sre; sanatnn da belirttii gibi, karanlktan aydnla giden ve gzle grnr hale gelirken nesnelerin yanyana renk ahengiyle btnletirilmesini de beraberinde getirmektedir. Bu srecin iine zihin girmektedir. Bu sre, Kant'm estetik anlayyla olduu kadar varln btnl ve tek ynll zerine dnd ile de akr grnmektedir. Klasik metafiziin bize gsterdiini ters yz ederken Koper-niki bir devrimi yaptn dnen Kant'm paradigmasna gre, insani bilgi kendi imkanlarnn snrnda nihailenmektedir. Bu nihailik ise znel bir srecin parasdr: Sanatnn grd ile bakann grd arasndaki ayrm da yine burada yatmaktadr. Sezginin ve zihnin paralarnn birlemesinden oluan ve srece gre, gzken "fenomenlerin" dnyasn oluturmaktadr. Kant'a gre insann bilgisinin tek garantisi zne ile nesnenin arasnda salanan uyumdur. Bu uyumdur ki, ite bakan gz
HA.

ile yapan gz arasndaki ahengi salayacaktr. Burada dardan gizli bir kuvvetin bu ahengi salamasna gerek yoktur artk. Bu gizli bir Tanr deildir; tersine fenomenler dnyas bu ilikilerin saland anlarda ortaya kmaktadr. Fenomenler ise bir eit "Apparition"lardr. Grnr hale gelmelerdir. Bu da soyuttan somuta giden bir srete fenomenin grnr hale getirilmesini salamaktadr. Bu durumda sanatnn zihni, sezgisi ve bilgisi arasndaki balar kurulmakta; btnletirme srecinin ksr dngsel beraberlii salanabilmektedir. Galileo'dan Newton'a giden bu snr bilimsel bilgiyi en nesnel bir ekilde gstermeye almaktadr. Bu tarihi dnem, bilindii gibi, insann sonlu olduunun bilincine varmasn beraberinde getirmitir. Ancak bu sonluluk ona kendi zerkliini de salamaktadr; yani kendi rasyonelliini vermektedir. Sanatnn rasyonel bak ise eseri ve bakan gz arasndaki ahengi salamaktan gemektedir. O nedenden dolaydr ki, sanatnn bu abas tanrsal bir yarat abasdr; nk akn bir kuvvete ihtiya duymakszn bu aba iki heterojen gz arasndaki homojenlii salayabilme duyarlldr. Duyumsalik, hayalgc, zihin ve akl arasndaki ilikiler bu sayede gerekletirilebilmekte ve uyumlulatrlmaktadr. Bir bakma, ffet Karanis'in arad da zorlamadan, terlemeden iyi eylerin yaplamayacana inananlara kar, abann baar ile alakal olduunu vurguamasdr: Huzurlu bir gayret.

J25.

DOAL RENKLERDEN DESENLERE


^ATemmuz 1933'te stanbul'da Eyp mahallesinde doan fc" Yksel Arslan'n g ile stanbul'a gelen babas bir fabrika iisi; bu bakmdan Bourdieu'vari bir aydn snflamas iinde istisnai bir konuma sahip. Yksel Arslan da bu g geleneini srdrerek, Paris'e gelmi, daha sonra tatiller hari Paris dna kmam. ocukluunda mezarlklarn yaknlarnda oynarken ilk cinsel bilgilenmelerini sineklerin cinsel birlemelerinde ayn zamanda da kurbaalarn, bceklerin kedi ve kpeklerin cinsel yaamlarnda gzlemlemi. Bu da, Arslan' hep megul eden bir konu: nsan' konu ettiinde bile hayvanlarn cinselliklerini gzard etmemi, onlarn cinsellikleri zerine aratrmalar yapm bir "bilim" adam-sanat. ocukluundan beri gzlemcilik yapan Arslan "arkadalarmla hi dvmezdim; ancak onlarn birbirleriyle dvlerini izlerdim" diye hatrlatr bizlere. 1949 ylndan itibaren Nazm Hikmet'i okur ve guala desenlerle hayat iice girmeye balar. Okulda bir arkada kendisine bir resim defteri ve yal boyalar almasyla elinde malzemeleri yollarda dolamaya koyulur. Baudelaire'in "flaneur" gibi sokaklar arnlarken gzlemlerini srdrr. 1953 ylnda Gzel Sanatlar'a yazlmaktansa Sanat Tarihi'ne merak salar; nk o gnden beri ressam olmadan da resim yaplabileceini" anladn syler/Yapay renklere kar gelitirdii tiksintisi onu doal renkleri bulmaya zorlar. Bu yllarda artk kiisel teknii gelitirilmeye balanmtr. lkellerin, Anadolu kadnlarnn, minyatr ustalarnn kendi renklerini kendilerinin yarattklarn renir renmez, hemen Arslan da kendi renklerini retmenin zorunluluunu hisseder. Bu ekilde iekleri, otlar, ta paralarn, tulalar, kmr ve sabunu katlarn zerlerine srterek renklerini kendi kendine oluturur. Sanat Tarihi Enstitsnn Gezilerine katlarak Dou ve Bat Anadolu'yu geZfi.

zer. Kendi Franszca deyimiyle o tarihlerde hep srttrmelerini srdrr: Frottage: yani doay kada cinsel anlamda srttrr. 1955 ylnda ilk sergisini aar: stanbul Maya Galerisinde ilikilere, Hareketlere ve Skntlara Methiye adndaki sergisinde kat zerine yaplm yirmi ii szkonusu edilmektedir. lk eletiri u ekildedir: "Gidin Maya Galerisinde eski bir sebze satcsnn sergisini gezin". Sabahattin Eybolu: "Her eye yeniden balyor. Dnyay en plak haliyle yeniden kuruyor" diye yazmtr. Ancak Eybolu "insansz" ekini eklemitir bu dnyay yeniden kuran Aslan iin. Belki de, Arslan'n yllar sonra yapaca almasnn ad bu srada belli olmaktadr: ki ciltlik yaymlanan ve sergilenen son sergisinin ismi de "nsan"dr. Bu ilk sergisinde tm sergilenenleri satar. Artk "zengindir". lk yapt ey ise Hachette'e gidip kendisine resim kitaplar almaktr. Bunlardan birinde renklerin nasl yaplacana ilikin bilgiler vardr: toprak, bal, yumurta ak, ya, i, kan. lk denemeleri yeterli derecede baarldr. Kendisine yeni bir boya teknii bulmutur artk. 1955'ten beri bu boya tekniini brakmaz. Bu eski teknie kendisinin bulduu eleri de katar: Sabun krntlar, otlar, ttn ve ay. Ve artk insan konusuna girmeye balamtr: nsani Gnler adl almasna balar Arslan. Bu srada da ressam, air, yazar arkadalar olmaya balar. "Bohem hayatna girer". 1950'li yllarda Mazhar pirolu ile tanr. Onun rencisi olur. pirolu, Arslan'n atlyesine geldiinde "Burasnn bir ressamn mekan olmaktan ok bir laboratuara benzediini" belirtir. Yani; tuhaf, bysel bir takm deneylerin yapld laboratuardr, Arslan'n atlyesi. 1957 ylnda Freud ile kar karya gelmitir: tabii kitaplaryla. Baudelaire, Nerval, Lautreamont ve tabii ki Marquis de Sade okuyucusudur Arslan. Zaten o gnden beri kendisi bir airdir, yazardr ressam olduu kadar. Cinselliin en kaba iirlerini grselletirmektedir, en doal olann. 1958 ylnda Alman Kltr Merkezinin Galeri Salonunda ikinci sergisini aar: Adn Phallisme koyar. zyaam cinsel yks temsil edilmektedir. Bu sergi byk grlt koparr. Eserlerini Andre Breton'a yollarlar ve byk srrealist liderden Yksel Arslan'a bir davet mektubu gelir. Daniel Cordier Gale-

risindeki Uluslararas Srrealizm SergisVne, Erotizm temasna arlr. Ancak 1959'da "her isteyen Trkiye dna kamamaktadr" ve Arslan da yurtdna kma imkann bulamaz. Bu srada artk lanetli yazarlar okumaya devam etmektedir: Nietzsc-he, Artaud, Jarry. Nietzsche'nin etkisi Arslan'da 1967 ylma kadar devam edecektir. Portreler zerine almasna balar. 1961 ylnda Ferit Ed-g'den ald bir mektupla Paris'e gitmeye karar verir. Vapurla Marsilya'ya doru yola kar. Raymond Cordier onun Portreler sergisine kabul etmitir; ama ahlak polisinden ekinilir. Bu yzden kapal bir sergi dzenlenir ve davetliler zeldir: Andre Bre-ton, Raymond Queuneau, Jean-Jacques Pauvert, Jean Paulhan, Jean Dubuffet, Jean-Paul Sartre vb. Yani Paris'in tm marjinal sol aydnlar oradadr. Cordier, Arslan'm yaptklarnn ne olduuna karar veremez. Resim midir? Desen midir? Gua mdr? Bunun zerine Yksel Arslan yaptklarna ARTURE ve ARTSLAN adn koyar. nk kendisinin sylemi olduu gibi her tarafyla sanat kokuyordun ylrt. Artk Paris'in zor gnleri balamtr: Satamad, i bulamad zaman yerden sigara izmaritleri toplamaktadr. Gnlerce yemek yemedii olmutur. 1964 ylnda eletirmen Patrick Waldberg ile tanr ve Srrealizm: Kkenleri, Tarihi, Yaknlklar adl sergiye kabul edilir. Artk eserlerini ad konulmutur: ARTURE. Bu, ne resimdir ne de yaz. kisinin arasnda bir yere yerletirilmitir Yksel Arslan'm ileri. Arture resim ve yaz, iir ve resim arasnda bir alma tipinin ismidir. nk Arslan iin sanat ncelikle sanat tarafndan DNLMES gereken bir eylemdir. SANAT ancak RETLR. 196O'l yllarn ikinci yarsnda Psikiyatri kitaplarna ilgi duymaya balamtr. van Pavlov'un Seme Eserlefni okur Buradan tuhaf bir ekilde, Marx ve Engels'e doru yol alr. 1969 ylnda 4 Temmuz gn "Kutsal Aile" kitabn okurken, Kapital ile ilgili bir dizi alma yapmaya karar verir; Capi-tal-Arture. nzivaya ekilir ve Kapital'i okumaya balar. Yedi, sekiz ay boyunca yazlar ve desenlerle alr: Kriz, Dolam, Sermaye birimi, Art-deer. Le Capital-Arture Franszca olarak, Kari Marks'dan yola klarak, otuz tablodan oluan eseri, MaZ.

loine Yaynevince yaymlanr. 1980'li yllardan itibaren Palette Cafe'de, cumartesi gnleri barda bira, kristal, arap ien Trk'n arasnda tandm Yksel Arslan'. Kim tantrd bilmiyorum. Ama ou da babamn arkadayd. Orada tantm dier bir kii de hep Arslan'm, yannda olan ve masasnda oturan Jacques Vallet idi (Trkler daha ok barda saatlerce ayakta durmay tercih ettikleri halde, bazen oturanlar da vardr). nfluences, Autoartures bu dnemin yaptlardr. Ve L'Homme (nsan) serisine de bu yllarda hazrlanmtr. 1990 ylnda yaymlanan bu ilk kitab Jacques Vallet yazmtr ve Yksel Arslan ARTURE'lemitir. Bu dizinin ikincisi ise yine Jacques Vallet tarafndan kaleme alnd. Bu dizilerde: nsann hastalklar, zayflklar, iktidar ve iktidarszl, paranoyaklar, izofrenler, cinsel sapkmlklaryla insanlar vb. ele alnmtr. Tam bir bilim adam titizlii ile yaplan bu alma 20. yzyln sanatnn en ilgin almalarndan birisidir belki de. Alkolikler, vizyonerler, katatonikler, sarallar, histerikler, parkinsonlular ve dierleri ile Arslan bize tam bir hayvan-olu srecini sunmaktadr: Deeuze'n kavramna yaslanarak Yksel iin, bir sanatn ARTURE-OLU'a eviren sanatdr diyebiliriz. Galeri Nev tarafndan yaymlanan Arslan'm Defterleri 1965 ile 1994 yllar arasndaki desenlerinden olumakta. Aslnda, bir bakma buna yeniden basm diyebiliriz. Bu yeni kitap Yksel Arsan'm 1980'li yllarda Paris'te yaymlam olduu influences ve Autoartures kitaplarnn Franszclarnm Trke evirisini oluturmaktadr. nszde 1995'in Austos aynda yazm olduu yazsnda Arslan'm Karagz olarak nitelendirdii Roland Topor, Arslan'm (yani Rabelais'nin) "iki tal adam" olduunu yazar: Birincisi; Bocsh'un "delilik ta" ve ikincisi; Goya tarafndan gzler nne serilen "akl ta". Bu iki geleneksel atma; bir baka deyile, Foucault'nun delilik ve aklszlk arasndaki yksek bir gerilim Arslan'm "kahkahalar" arasnda kimi kez -zmsel kimi kez ise sentetik bir ekilde dmlenmektedir. Pa-lette'deki anlarnda yazm olduu gibi, bir bilim adam sanat titizlii iinde desenlerini, karnelerini ciddi bir almann disiplininde gerekletirmitir.

JLZ&.

Defterler, Yksel'in uzun dnem almasnn rnlerinin toplu bir ekilde Trk okuyucusuna sunumudur. Aslnda gerekten de, grlebilecei gibi, Yksel Arslan 196O'l yllardan beri tutturduu yolda ilerlemekte, dnp durmaktadr. Yapsal diyebileceimiz bir yntemle ilerini gerekletirmekte ve belki de sadece okuduu kitaplarn isimleri deimektedir. Bu bakmdan Yksel'in gerekten byk bir okuyucu olduunu, burada, sylemek lazm. Paiette'deki bulumalarmzda kitaplardan alm olduu kitaplar torbasnda gelir ve onlar gsterirdi. Bir sr eski, artk piyasada bulunmayan tuhaf psikiyatri ve cinsel yaam kitaplar ve onlar anlatrken yapt iten keyif alan bir sanat edas hl gzlerimin nnde: "Merhaba gen profesr" diye taklrken "kristal" denilen rakya benzeyen ikisini yu-dumlayan Arslan' bu Defterleri ile Trkiye'de daha byk bir genlik kitlesine ulaacan umuyorum. Gen sanatlarn kendilerine rnek aldklar sanat yntemlerine bir yntem daha katacam dndm Arslan'n Artures'leri canliaan Plastik sanatlar ortammza yeni bir renk, bir soluk getirecek.

MEHMET NAZIM'IN ANTROPOLOJS


ehmet Nazm, Urart Sanat Galerisi'nde Renoir-Rubens tablolarndan yola karak yapt resimleri sergiliyor (1996). Bu sergisinde daha nceki almalarnda yaptklarn bir baka ekilde ele alyor. Bir evvelki Urart sergisinde Oryantalistleri sorunsallatrmt ve onlarn kimliklerinin tersyz eden eylemini Trk sanat tarihinin iinden bir slpla resmetmekteydi: Hiciv, glge ve karagz motiflerinden yola karak Oryantalizmi sorunsallatrmt; kimliksizletirmiti. Bu sergisinde Renoir ve Rubens'i ayn tarihi katman iine alarak episte-meler-d bir ilikiyi Trk sanat tarihi ile aktrmaya almakta. Bu ekilde de kendi znelliini ynelttii ve nesnelle-tirdii ressamlarn otelciliklerinden dolaymlanarak yine kendine doru bir yolculua kmakta. Biimlerdeki benzerlikleri kendi formunun slubunda yedirerek, yeniden bat sanat tarihini anakronik bir ekilde katederek, hicivletiriyor, ironikletiri-yor. Bu ironi eylemi iinde Medicis Ana'nn kutsal hamilii (Muzaffer Medicis Ablamz), toplumun fahieliini stlenen ve irenlikle dlanan Magdelena ve Hristiyan "mitolojisinde" anlamlandrlan Tanr'mn olu; Anadolu'dan kaynaklanan ve tm analarn anas Kbele (Tanrlarn Validesi Kbele); aile ilikilerinde kadn dolam ve mbadele sistemleri (Gelinimiz Marsilya'ya gidiyor) baka anlamlarla rntleniyor: Analar, kadnlar toplumsal ve mitolojik grevlerini Mehmet Nazm'n gznde yeniden rgtlyor ve sanat bize bu grevleri bir kere daha hatrlatyor. Levi-Strauss'un genellemi mbadele olarak adlandrd kadn dolam toplumsal mbadeleyi ve uygarl belirtiyor. lk olan kadn doal olan mbadele srasnda uygarlatryor. Doum ve doa ilikisi kadndan dolaymlanarak kltr, ana-neyi, gelenei srdryor. Resim o halde kadn konu etmeli ki, kadns kltr erkein uygarlaan dnyasnda imleye-

180

1SJL

bilsin. Oidipus'cu Freudyen okuma biimi ve onun Luce riga-ray yorumunu dnrsek; kz ocuk ve anne arasndaki bedensel temas kesen erkeklerin dnyas ve bu dnya da kadnlar tarafndan kltrel olarak kodlanm vaziyette. Erkein kestii gbek ba kadn bedenlerinin yeniden birlemesiyle bir kere daha rgtlenebilecek: Oidipus masalnn yalanlanmas ve kadndaki penis eksikliinin yapbozumu. "Krsal Aklar" belki de bu ilikiyi en ok anlatan tablo: Arzu nesnesi olan kadnn erkek tarafndan alnmas ve bu ilikiler balamnda kadnlar aras bantlarn kadn-erkek ilikilerine ve pederahi aile modeline evrilmesi. Ayn ekilde " Gzelden Biri" de Renoir'n kadnlarna bir gz krpyor belki de. Ama kadn yine gnahkar; ylann oyununa, bysne, armma kaplmakta: Kadn ve ylan (ylann kadn-oluu ve kadnn da ylan-oluu) ve bir kuyruk ki o da yukarda sz edilen ba oluturmakta. kili bir kapma ile Mehmet Nazm bys bozulmu olan dnyann mitolojik gizemini antropolojik olarak yeniden okuyor. Usdl yeniden kodlayarak us ile ilikilendiriyor. Bu ilikilendirme ise yeniden okunan bir mitolojinin ironisine terk ediyor kendini: ark ve garp arasndaki tarihi izginin yeniden krlp, bklp konumlandrlmas abas. Drt Renoir "Basmaclar ars" ad altnda sergilenmi. Ama artk sergilenenler Renoir-olu iindeki Mehmet Nazm'n izgileri, olular. Bat sanat tarihine Osmanl-Trk geleneinden gelen bir bakla garplatrlan resimler, kendi kimliklerinin iinden patlatlp, yeniden gncelletiriliyor. Bu eylem ise zamann iinden geerek Mehmet Nazm tarafndan, onun znelliinde eklektikleen resimler haline dnyor. Bu alardan bakldnda Oryantalizm eletirisi ve erkeksi olmayan bir antropoloji okumasn karmza karyor. Bizim postmoderni-temiz iinde (istersek ge modernite veya st modernite diyelim -bu balamda fazla farketmeyecek) Rousseau, Freud, Cla-ude Levi-Strauss, rigaray ile yeniden balantlandryor bizleri.

AYNANIN LABRENTMS AYNILII


Mart-26 Nisan 1996 tarihleri arasnda Nianta Urart Sanat Galerisi'nde Altan Adal'nm Retrospektif bir ser gisinin olacan iittiimde, ilk olarak Altan Adal'nm adn duyduum akam aklma geldi. Gndz Vassaf in Levent'deki evinde, Altan Adal'nm doum gnnn yapldn duymu, ben de davet edilmitim. Her zaman olduu gibi elektrikler ka patlm ve mumlar nda bir yemek sofras hazrlanmt. Daha nce tanmadm Altan Adal'nm eski rencilerinden birka yemee davetliydiler. Ancak bo bir tabakla temsil edilen Adal'nm taba bana onun daha nce lm olduunu be lirtiyordu. renciler gelmeye b aladnda ben yukardaki odaya kmtm. Merdivenlerden aa inerken birden, gelen eski rencilerinin yzlerindeki korku ifadesini grdm; hatta "olamaz" l atldm sanki anmsyorum. Durumu bilmeyen bir ifadenin aknl ile masaya oturduumda, reaksiyonlarnn nedenini rendim: Altan Adal'ya ok benziyormuum. Bu olaydan iki yl sonra 1992 ylnda Atatrk Kitaplnda "N Notlar" Desen sergisinin brornde grdm fotoraf beni ok artt; sanki aynaya bakyordum. Gzlerin ve bakn benzerlii olaanstyd. O zaman bir hayalet ayna ile srr git mi srlam bir ayna etkisinin aramzdaki fark gsterecek ya farkn bile kapatan bir aynl tadn farkettim. Tuhaf bir oyunun labirentimsi yansmalar iinde olduumuzu dndm ben'im ve tekinin aynlnda. Altan Adal'nm da baz tablolarnda bu oyunsall farketti-ini ve hayatnn ciddiyetini rastlantsal gereklilikleri kapsayan bir oyun olarak grdn dnyorum. Tuhaf bir hayatn o-cuksuluunun "ldik" hali en azndan Urart'n postayla gnderdii davetiyesini oluturan tablosunda gzle grnr bir ekilde mevcudiyetini erteleyerek de olsa bize sunuyor. Ne demektir mevcudiyetin ertelenmesi? Hele hele bir lnn ardndan bir
183

1B2_

s i re n i a |&sfl|ftf-;t
g* g? a 3 & ^
p

mm

ESERN BRL: EROL AKYAYA'IN RESM


zn eki olarak ele alnan yaz her zaman bir ilave olarak kabul edilmi ve zamanla boy lmtr. Yazarlarn eski zamanlardan beri figr ve anlatm arasndaki ilikilerde var olan gerilim hattn Bat dillerinde yazlan ve izilen arasndaki ayrkla bal kldklar bilinir; ancak bunlar, gerekstc-lerle birlikte Apolinaire'in Kaligram'lar Arap hat yazsnn etkilerini biimi ve deseni birletirmekle, bu ikisi arasndaki ayrm hayalgcnde de olsa birletirmeyi denemilerdir. Daha sonra, soyutlamaya balayan pentr gelenei iinde hat, yaz figr ilikileri sorun olarak ele alnmt. Ancak burada Do-u'nun geleneinin ve metafizik ve teofizik almalarn hat sanat ile balarnn gndeme gelmi olduunu unutmamak gerekmektedir. Bu ba metafizik ve felsefe arasnda 20. yzyl iinde gerekletirilmeye allan ilikinin tersine birletirilmeye allan bir yaklam sergilemektedir. Felsefe metafizik ile balarn koparp seklerlemeye alrken; Sanat, soyut sanat balamnda, daha belirgin olmak zere; ama ayn zamanda bi-lindnn da sembolik olanla ilgisini kurarak teoloji ve metafizik arasndaki etkileri pekitirmitir. Sanatn ortaya k annn lmle balantl olduunu dnrsek, ilk sanat eserlerinin mezarlklarda yapldn varsayarsak, felsefenin tersi bir hareketi 20. yzyla tayan sanatn lmle ve lmn de sanatla ilikisini daha ak bir ekilde kabul etmek zorunda kalabiliriz. Dou'nun kadim etkisi bu srad ilikileri zaten bandan beri srdrm ve deiime pek sokmamt. Zamann dngsel kavran da bu deiimin iinde yatan sabitlii bize amayan niteliktedir. Bat'nn dz izgisel tarih anlaynn tersine Dou ve Gney lkelerinin geleneklerinde evrimsel veya dngsel bir zaman anlaynn hakim olduu durumda, sanatn ve yaz-

nn bu zaman meselesiyle ilgilenmesinden daha doal bir ey olmamaktadr. Zaman, o halde, biim ve kavramn ilikisi asndan en temel elerden biri olarak karmza kmaktadr. Gemi ve gelecek zamann imdiki zamann iinde srelere ait olarak hep birlikte var olmas da, bu ekilde, yeni bir anlama brnmektedir. Gemie doru eilerek bakyorum o halde zamana, kendi zamanma ve bu zaman zarfnda Erol Akyava ile rastlama anlarma. Bu, ilkokul yllarnda kz ile ayn okulda okumu olmama ve ayn mahallede oturmu olmama ait zannediyorum. O yllarda Erol Akyava, benim iin sadece snf arkadamn babas olarak anlam tamaktayd. Zaman iinde sanat ile gelien zihin hayatmda, son yllarda girdiim resim jrilerinden birinde birlikte yediimiz yemekte ise, karlama yeniden canland: O anda kz Mirgn deil artk aklmda olan; ama Erol Akya-va't. lgi odam ocukluktan karak sanatsal meselelerle ilgilenmeye baladnda, muhatap olduum aktr de deimiti. Sanatyd artk ilgilendiim kii. Mirgn'n sadece ocukluk yllarndan kalan soluk (esmerdi diye hatrlyorum) ama bulank bir imgesi kald hatrmda. Zamann evrimsel boyutunda bu, sanki bir hikayeden ibaretmi gibi duruyor, berraklaama-yan zihnimde. Gerek, bilindnda saklanan bir hikayeden ve hatta bir anlatdan baka bir ey deil sanki. Erol Akyava'n soyut dnemleri, Dou'nun gizemi ve dinsel boyutunun toplumsaldan ok insann i dnyasn gelitirmesiy-le ilgili almalarndan en fazla bahsedilen ilerinden bir tanesi de Hallac- Mansuru ve Fihi ma fih (imdeki im) aslnda bu i dnyann zenginletirilmesi almasyla ilikilendirilebilir. Tanr ve kul arasndaki ilikinin "hi bir eyden" getiini ne srerken Fena Fillah olan ve Tevhid ilkesini iinde barndran slam dncesi, bu btnletirme abalarndan birini oluturuyordu sanat iin: Dou ve Bat'nmkileri. Bat'nn kurulu ve ayrmc kartezyen aklna kar Dou'nun Tek neden ve akl olan Allah dncesi, Akyava'n resimlerinde ve enstalasyon almalarnda nemli bir yere sahip. lk Varolan (Mevcut) btn dier varolanlarn sebebidir. Bu ilke, resmindeki kozmotik elerin aralarndaki balar dndrr. Ba ilk olandr. O se-

186

SANATTA MKRO-POLITIKA NASIL YAPILIR?

rart Sanat Galerisi'nde 17 Aralk-30 Ocak 1999 tarihleri arasnda at sergisinde Murat Morova gelenek ve gnmz arasndaki ilikileri yeniden gndeme getiriyor. Daha nceki sergilerinde de olduu gibi, bu sergisinde de geleneksel heterodoks slam biimlerini gnmz ikonografisinin iinde ele alyor. ii inanlarna gre, on iki imam, "sna aeriye" iinden (peygamberin Veda hacndan dnerken Gadiruhum denilen yerde Hz. Ali'yi kendisine vasi ve halife tayin etmi ve on iki imamn bulunacam ve hatta sonuncusunun isminin de Mehmet el - Mehdi olacan aklamtr; kendisinden sonra gelenler ise bir sonraki imam bildirecektir) gelerek, Mehdi'nin Kyamet srasnda yeniden ortaya kaca kans ve inancna gre, Ahir zamanda zuhur ederek insanlar tarik-i Hakk'a sevk edecei rivayeti yaygndr. Mehdinin yeralt odasna gidip bir daha kmad rivayeti. Murat Morova'nm almalarnda da yansmaktadr. Kulland tekniin modernlii iinde, sanatnn atlyesi de bir byc odasn andrmaktadr sanki. Dinden ok bynnki bu tip almadr. Marcel Mauss'un vurgulad gibi, dinin kamusal alana ait olup, kolektif bir almay gerektirmesi, bynn ise daha karanlk ve gizli bir almay gerektirmesi eklinde dnldnde, Morova, dini bir atmosferi bir byc gizinde gerekletirmektedir diyebiliriz. Murat Morova, on iki kez kendi fotorafn oaltarak ve zerine de altn varakla yazd yaznn figrleriyle gelenek ile imdiki zaman arasnda bir iliki kurmaktadr: Kaybolann geri gelmesi ve mehdici bir devrimcilik anlay Walter Benjamin'in de ilgisini eken bir konu olmutur. Bir yanda gemi zaman iindeki gelenee duyulan nostalji, dier yandan ise bu nostalji190

nin imkanszl olarak ortaya kan modernlik. Modernlik ve Pop-Art birlikte pop ann arsnda bulunmakta, suretleri oaltmakta ve de yersizyurdsuzlatrmaktadr. Kaybolan yzler, Morova'da "siyasi kaybolanlar" antrmaktadr. Fransz sanat C. Boltanski'nin yzlere ve yzlerin silinmesine olan ilgisi ne kadar politik bir anlam tayorsa, Murat Morova'nn oaltlm yzleri de politiktir: Burada, bir eit mikro-politikann devrimcilii ile kar karya gelmekteyiz. Mesyanik bir mark-sizm temas iinde Frankfurt ekolnn "sapkn" figr Benja-min, Morova'nm siyasilii ile kaynamakta; gelenek bir yandan ele alnmakta, dier yandan ise iinde maynlanmaktadr; kim-liksizletirilmektedir. Bu, sanatsal adan da bir yeniliktir; nk imdiye kadar biimsel dzeyde Trk resminde ele alman geleneksel figrler, graflar, harfler; burada, Murat Morova tarafndan sembolik ve kavramsal dzeyde ele alnmaktadr. Biimin tekrar ierik ile elikiyi arttrmakta ve biim ile kavram arasndaki iliki sanatnn sezgisellii ile almakta, bir i anlama doru gitmektedir. Bu anlam artk aslanln ikin olarak ele alndn hatrlatr bizlere. yle ki, cam zerine yazd gnlkler ters evrildiinde okunamaz hale gelirken, Murat Morova hzn ile kiisellik arasndaki tekabliyetsizlii gstermek istemektedir. Herkesin hzn, ilesi kendisine aittir. Burada Morova, Ok-haml Vilhelm'in nominalist dncesine yaklamaktadr. Buna gre, her tecrbe tekildir; herkesinki kendine aittir. Kavram olarak genelletirilemez: genelletirilse bile ile ile ile kavram arasndaki iliki, ancak tekil bir iliki olabilmektedir. Adland-rldka bir kiinin tecrbesine ait olarak kalr. Bu da, sanatsal adan dardan bakann gzn eserin iine ekmektedir. Gz artk yeniden yazar, eseri kimliksizletirir; dier farkl gzleri eserin sahibinin tecrbelerinin dna doru arr. Eseri zerkletirir, serbestletirir ve anonimletirir. Sanat sanki bu nedenle, kendi tekniini bir kez daha esere kazmaktadr: kaygan tual yz, belki de, bu nedenden dolay polivinelakrilik ile bezenmitir. Kayganlatrr yzeyi, akkanlatrr ve dokunma hissini uyandrr: Temas. Eser ile temas, bu anlamda fiziki bir temas haline dnmektedir. Bir eit beden gibi ele alnr tual.
M.

Dillendirilir. Temas ile beden dili dardan bakana "elleme" drtsn kkrtr: Ehl-i Beyt: Ortak ev iinde yaama: Oikos, ekonomi ok eitlilii iine armaktadr. zellikle Kuzey Afrika'da Fatma'nn eli olarak bilinen bu el figr misafirperverlii, tekini kendi mekanna armay anlamlandrr. Kapnn almas ve farklarn ayrk bir ekilde ieride barnmasdr bu. Tuallerin birounda kar karya geldiimiz bu el figr de, yine geleneksel anlam gnmze doru tamaktadr. arlanlar etnik, dini, siyasi farkllklara yaplan bir gndermedir: okkltrllktr, toleranstr. Beyt ayn zamanda Divan iirinde ayn vezinle yazlm olan anlamna gelmektedir; iki dizeden oluma ve birlemedir. Bu anlamda da beyit "mana" denilen insanla grmek zere kapsndan girilen evdir. Budur, eski yunancadaki ekonomiyi hatrlatan ksm: ev dzeninin kamusal mekana tanmasnn pratiidir. Bu alardan bakldnda, Murat Morova'nn tualleri bir eit mikropolitikann elerini sunmaktadr bizlere. Siyasiler tarafndan yaplmayan, ama kavramsaln pratie evrildiinde; bir ekilde dil siyasi bir dile dnr. Gsterenin gsterileni gnmze doru tanr ve gstergeler farkl bir ekilde okunmaya balanr. iirin siyaseti girer artk devreye. Bu da sanatnn sez-gisellii ile ortaya dklmekte, bklm bklm kvrlmaktadr. Mikro-politika genelleeni tikelletirir; bu ikisi de tekilleir. Makro ve mikro kutuplar birlikte okunmaya balanr. Bu da, sanatn mikro-politikas sayesinde gerekletirilmektedir.

ORHAN TAYLAN LE "ZAMAN ZAMAN NDE"


rhan Taylan'n Garanti Sanat Galerisi'nde 4-25 Kasm 1998 tarihleri arasnda ak kalan sergisi bir kez daha bizi resim zerine sorular sormaya ynlendiriyor. Orhan Taylan sergi kataloguna yazd yazda, aslnda ressamn nasl soru soran biri olduunu gsteriyor bizlere. Bu anlamda da, aratrmac gibi davranan biri olduunu, ama spesifik bir konuyu ele alan bir ressamn "esin"den ok retmeyle alakal olduunu, bir kez daha gndeme getiriyor. Bir edebiyatnn dedii gibi (Beckett) "devam etmeliyi-m, devam etmeliyi-m". "Ben" denilen veya ressam denilenin dili veya bizi nedir? Burada felsefi bir soruyu yeniden ressamca ele alan Orhan Taylan, "resim yapmann manifesto ile alakal" olmas gerekip gerekmediini de sorguluyor. "Esin" gelip de ya "tezgahta olan bozarsa?" Bu soru mekandan ok zamanlar aras bir sorunu tayor bizlere. Belki de, tualle-rinde Orhan Taylan'n gstermek istedii de bu. "Yapsal" bir zaman, kendi iinde pozitivitizme yer verilebilir mi? Bizim dnyamzn masallar "zaman zaman iine koyup, kalburu da saman iine koyuyorsa"; burada ressam yaptn, Bat'nn 19. yzyl rn olan ve kklerini de Aziz Augustinus'da bulan "dz izgisel zamansalhkla" nasl ilikilendirecektir? 20. yzyl manifestolarla birlikte modern bir "bitirmecelik" tarihini sunduunda bize; resmimizin bu aamalar yakalayp yakalayamayaca sorgulandnda, bizim "baka modernliimiz" niin Bat pozitivizminin etkisi altnda kalsn? Orhan Taylan da "manifesto'lar derken, kanmzca bu sorulan soruyor. Bu anlamda da resmini tual zerine kuruyor. Ressamn konusu kadnlar gibi dursa da; bu ayrca, zamann mekana gre birincilliini bize hatrlatmaya kalkmyor mu? Resimlere dikkat edildiinde aynlk yansmalarla mekanszlatr-lyor: Tualin yansmasndan kan ve gerek tual zerine yerle-

192

193

^y %J^ * i ressamn eli, i "kurgu mekan" .dm olduu kadar ^ aygt olarak meta-geerken, btnsel fi-arm bedenleri ilevlerini J, birbirleri iinden geerek . gidiyorlar: Proust bu tip bir J kart siklikledir/* aktan" sz etmektey-ak bir zamann <& aittir. peindeymiesine indirirken, figrleri de dr. S birbiri iine gelme halinin ram gerekletirilmesi iin andan ok zaman gn sorunsalna dalmas la-.an Taylan da bu san, zamansal vurguluyor; an maynlanm, iten patlam bir kadn be-A masallardaki atl prensini beklerken gemiin jmdan bu anki tuale atlamaya alyor; ama bera-.diki zamann iinde, anlardan oluan fotoraflar da geri yolluyor, belki de engelliyor kadn bedeninin t-imdiki zamana gelmesini. Hayaletleri efsunla kovah-idayallerden kan figrler resmin iine girerken, kimi za ^n ressamlayor ve ressamn elinin yerine ikame ediyor; kimi ..aman ise ayn bedenin bir "ifti olarak" modelleiyor. znenin de, zaman iinde yerini artan bu giriim telefon veya bilgisayar teknolojisinin masalsln gz ard edemiyor: zaman zaman iinde... resim resim iinde. Figrler ressamn beiim sallar iken.

bepleri oluturanne dahildir. O ht <$ Aralarnda psiW"4?, Akyava insani olan e Bu nedenle kolektif dimlii ile ancak Te nedensel

n tualde var edilen tual'a; bu mekanlarn orK

-* "ayn andal"n ''an birisi: ASMMESCT DAYANIMASI SERGS imGeein de oradal. alatea Sanat Galerisi "Asmalmescit'de Yaamak, Asma-lmescidi Yaamak" adl ilgin bir sergi dzenledi (1999). Asmalmescit, eski zamanlardan beri stanbul'un Pera'snda 1933 ylnda Trk resim tarihinin nemli ke talarndan biri olarak kabul edilen ve Trk Modernlemesi ve resim seklariz-mi asndan nemli bir yer olan Narmanl Han'nm hemen arkasndaki sokakta bulunan Galatea Sanat Galerisi'nde 54 kadar sanat ve mahallelinin katld bir sergiye ev sahiplii yapmakta. zellikle mahallede bulunan sanat dostlarnn vcuda getirdikleri ilerle sergiye katlmalar bakmndan nemli bir sergiye ahit olmaktayz. ayc Salih ahin'in ay tepsisi zerine koyduu kk ay barda ada bir iin meslek erbab tarafndan yaplm olduunu gsteriyor. Daha nce ayn sokakta Ret sergisini gerekletiren gen sanatlar tarafndan ortaya konulan iler arasnda ay tepsisi ve barda sergilenmiti. Bu sefer aycnn kendisi, kendine ait geimini salad malzemeyi sergi salonuna yerletiriyor. Dier yandan zcan Ticaret Cam ve Ayna Dekorasyon, aynal bir iini, sergi salonunun duvarna asarak gerekletirmi. Yine Asmalmescit'in nl oteli Pera Palas Cumhuriyetin 75. yl iin yaptrm olduu bir taban duvara koymu. Mahallenin sevilen tiplerinden biri olan Kebire ise lokantas Keif i anmsatrcasma mekanna gelen ve orada desenler yapan sanatlarn izgilerini caml bir yuvarlak masann zerine, cam altna yerletirerek, hem lokantann havasm vermeye alyor hem de ada sanatlar aratmayan bir yerletirmeyi meydana getiriyor. Cep Galeri ve smail'in ereveleri ise i ie koyduu erevelerden gerekletirdii bir ii duvarda sergiliyor. Ayn zamanda satlan iler arasnda ereveci smail'in iini grmek de ada sanatn sorunsallar arasnda ilgin bir yere sahip oluyor.

194

'I

Deforme adl antacnn sahibi ve sanat dostu olarak bilinen Blent'in antalar da tavana yakn bir yere aslarak modern tasarmn izgilerini Galeri mekannda sergiliyor. Asmal-mescit'in nl meyhanecisi Refik de duvara ast meyhanesine ait gazete kupr ile ada bir ii, lokantalarda konulduu ekilde yerletirerek gerekletiriyor. Dier yandan, sanatlar arasnda gl isimlere rastlamadan geilmiyor. En baka, belki de Bedri Rahmi Eybolu'nu sralamak lazm. Narmanl Han ile ilgili olarak Galatea'da sergilenen tuali mahallenin tarihi bir mekan olduunu izleyicilere hatrlatyor. Ayfer Karamam ise seramikleriyle, stan-bul-Bodrum ve daha sonra yurtd sergileriyle dikkat eken nl simalardan birisi. Avni Arba, yine Paris ile btnleen ve daha sonra stanbul'daki sergileriyle Trk resim tarihinin iinde yerini alm yaayan sanatlardan biri olarak Asmalmes-cit'te uzun zamandan beri oturan bir ahsiyet. Emel Say tuali ile mahallenin ressamlarndan ve ressam dostlarndan birisi olarak sergiye renk katyor. Narmanl Han'n hemen yan sokanda alan Refika adl kahvehane ve st katnda da Vasf Kortun'un at ktphane, Yusuf Taklak tarafndan anlmakta; ayn zamanda bir sinema eridi gibi yukardan aa sarkan almasyla Yusuf Taktak mahalledekilere saygy andran iiyle, sergiye katlan ve direk olarak katlmam olan ok kiiyi sergi salonuna aryor. "Avni Arba imdilik burada" diye yazm. Kety rdp antasn duvara asm. Poyraz Topal da bir resimle katlyor sergiye. Glsn Karamustafa ikona-portrelerinden birisini duvara asm ve hemen karsnda da Orhan Taylan'm gerekletirdii ilk enstalasyon: Medar- Maieret Motoru. Sait Faik'e gnderme yapyor ama ayn zamanda ekmek parasn karan bir makina olarak sergiledii aygt boyalarla birlikte mahallerin esnafnn mantn ressamn grne eviriyor: Esnaf kendi malzemesini sergilerken, burada ressamn kendisi de kendi malzemesini sergi salonuna tamakta: Boyalarn ve motorunu. Alm olduumuzun tersine Glsn Karamustafa yllar nce yapt almalara yakn bir tual resmini, kadn portresini ortaya koyarken, Orhan Taylan'm bir enstalasyon sergilemesi,
196

serginin ilgin noktalarndan biri olarak duruyor. Nurten Szeri de hem yapt resimlerle hem de verdii dersleriyle mahallenin "cool" simalarndan biri. Nazif amlbel ise, gerekletirdii tu-alinin yannda rn mahallenin en iyi Tangocusu olmasndan alyor. Daha birok ressam sralamak lazm. Ancak o zaman gazete sayfasn geebiliriz. Bana kalrsa Galatea Galerisi'nin dzenledii aklda kalacak sergilerden birisiyle kar karyayz. Tualler biraz duvarlara skm durumda, ama bu nemli deil; nk serginin gerek ruhu bu skklk sayesinde mahallelinin birbirine olan yaknln ve dayanmasn sergilemekte. Sanat olan veya olmayan diye ayrmak zor. Profesyonel sanatlarla, ruhlar sanat olan insanlarn birliktelii belki de, Galatea'da sergilenen iler arasnda. O bakmdan da bu serginin ruhu olan bir dzenleme olduunu zannediyorum. Hem de almalar bu halleriyle samimi ve sahici duruyor. Fiyat listesinin altnda "her yl ayn tarihlerde yinelenerek, geleneksel hale getirilmek zere dzenlenmitir" diye bir nermeyi okumak mutluluk verici. Hem elenmek, hem de desteklenilmek ve dayanmay gerekletirmek zere dzenlenen sergilerden biri olarak Galatea'ya uzun mrler dilemek gerekir.

ASL

DI VE GEREKLK ARASNDA: DEVELER VE DEVECLER


W. Winnicott'un yakn zamanda Metis yaynlarnn "e- kini Dinlemek" dizisinden yaymlanan "Oyun ve Gereklik" (orijinali 1971'de Trkesi 1998'de yaymlanm) adl kitabnda ele ald tezi hatrlarsak, Winnicott play ve game arasndaki oyun anlamn kurall oyunlar ve kurgular eklinde alglayabileceimizi ileri srdkten sonra, d gerekliin bir eit i gereklie dnrken zne ve nesne arasndaki ayrmn en aza indirgendiini iddia edebileceiz. Winnicott zerk bir psiik alan olarak oyun kavramn dndnde, oyun tarafndan potansiyel olarak alglanan alan d ve i gereklikleri birbirlerinden ayrmakta ve iki alan ilevsel olarak farkllatrmaktadr. Oyun d gerei denetim altma alrken ve onu kiisel olann i gerekliinin hizmetine sunarken biraraya getirilen nesnelerin veya grnglerin hepsi anlamna gelmektedir. Bu nesneler znenin, failin toplad ve i gerekliine gre uyarlad eyalar veya kiilerdir. D gereklik denetim altna alnrken fantasmalara ait olan eylem de bilisel deney sayesinde ortaya dklmektedir. Bu eylemi de ocuk gibi, en doal bir ekilde verebilenler de sk sk sanatlar olmaktadr. Psikanalitik olan ile eser arasndaki ilikiler Freud'dan ve onun sanat yazlarndan beri bilinen bir eydir. Ancak d gerekliin iselletirilmesinin oyun tarafndan gerekletirilmesi ve bu iselletirilmi gerekliin de ocukta olduu gibi zor bir ekilde terkedilmesi bu ilikilerin oyunsa! ciddiyetini belirlemektedir. Bu i alan d alan tarafndan smrgeletirilme tehlikesini iinde barmdrabildii gibi, potansiyel alann geniletildii de vuku bulabilir. Sanatnn yapt ise i gereklik ile d gereklik arasndaki denge oyunlarn sallandrmaktr. Yavuz Tanyeli'nin Yap Kredi Sanat merkezinde at sergisi (1999) de, bana bir yandan Dou'nun fantazmalarla dolu

hayatm anmsatt kadar, Bat'nn Dou'yu egemenlii altna alrken "Oryantalize" ettii fikrinin de gemite kalan bir kurgu olduunu dndrtt. Sergiye gelen Irak'l bir Arap kadnn Yavuz Tanyeli'ye sorduu sorular ve onun verdii cevaplar da bunu dorular nitelikte gibi geliyor bana: Bat'nn smrgele-tirdii, emperyalize ettii ve iselletirilen bir oryantalist tema Trk resmi iin dnm noktalarndan biri olmutu. Osman Hamdi Bey'in bu konumu tm maharetiyie stlenmesi bir olgu. Fakat, 1999 ylndaki bu sergi, oryantal bir temann bizim kendi iimizde ve kendi fantazmalarmzda yattn; bunun da scak Bodrum corafi alanyla hi bir tezat tekil etmeden var olduunu hatrlatrken bize Yavuz Tanyeli, i gerekliini tualin yzeyine dev boyutlarla kurgularken, d gereklii znel bir yorumla sunuyor. Kimi kez bir tr romantizmi anmsatrken; kimi kez ise bu potansiyel alann kendisini d gerekliin bysne kaptrarak gerekletirdiini gsteriyor. ve d arasndaki ayrm bir yerde Moebius eridi gibi birbiri iine giriyor. Sanatnn kendi otoportresini alrken resmetmesi de kendi i gerekliini d gereklik gibi gsterme abalarna denk dmyor mu? Sergi boyunca ele alnan develer, deve portreleri ve devenin bir model olarak resim iinde ele alnmas ve stelik de atlyeye getirilerek ayaklarndan balanarak ressamn modeli konumuna girmesi sanat ve modeli arasndaki dengeleri de sarsmyor mu? Hayvan-olu ile birlikte insann olua girmesi gibi, Yavuz Tanyeli'nin tuallerinde bitkiler, aalar ve yeillikler eksik olmuyor. Deve ve devecisi arasndaki, yine fantazma dzeyinde grlebilecek ak ilikisi, ressamn "i" gerekliinden ok, bu sefer izleyicinin "i" gereklii ile buluuyor. Bodrum'un ile ve huzurlu ortam ile i gereklik de yava yava karamsarlktan daha umutlu bir baka doru ynlendirmi sanki sanaty. iekler, gn douu ve batsndaki renklerin rahatl, zenginlii ve frann deiik vurulularmdaki hzlanmalar ve uyumlar arasndaki hareketi, figr figrale doru tamay eksik etmiyor. Devenin ve "onun d gerekliinin" sanat tarafndan farkedilmesi ise bysel bir yetenei gsteriyor. nsann insan anlamay brakt modern yaamlarn tesinde boluun nda doa ile onun etraflca uyumu sanaty daha farkl nesneleri alglamaya doru yneltmi.
199

198

Deve ve devecinin dnda gibi duran devenin portresi i ve d mekan renkler sayesinde birbiri iine sokmaya baladnda, yukarda bahsetmi olduum Moebius eridi gibi, Yavuz Tanyeli i ve d dinamikleri, renkleri sayesinde davuruyor. Deve ile Devecinin Bodrum kalesinin nndeki bir yerde, hayali bir atmosferde, aalarn altnda, gecenin scaklnda, kalenin manzarasna arkalarn dnerek ressama doru bakmalar; bir yerde, manzara deil de ressamn gzlerinin bystine doru bakma istencini gstermiyor mu? Bize manzaray sunarken ressam kendisi ona bakan deve ile devcinin akm sunuyor bizlere: Romantik bir Bodrum akam zoofilisi. Devecinin bak maist ve vurdumduymaz bir sevgilinin bakn canlandrrken, devenin cilveli duruu, devecisine ve resmini yapan ressama olan hayranln, minnettarln m belirlemektedir? znelle-tirilen devenin ressama olan minnetim. Ayn ekilde "Ky znts" adl tualde de kyllerin akn baklar arasnda yal dede, talebeleri(?) sanki bir kurban sahnesinde olduu gibi, ykanan delikanl ile boynunu uzatan delikanl ile bir btnl olutururken, eein de bu olaya ahit olmas, deve resimleri yapan Yavuz Tanyeli'nin belki de geleneksellemeye balayan Trk resminin hayvan figrlerine yapt bir gndermeyi bize anmsatyor. Yavuz Tanyeli, sergisine cazclar da koyduunda, mzik ile hareketi temsil eden modern yaam ve arl, yaval temsil eden kr hayatnn en yavalarndan bir yava hayvann ikili bir ztlk olarak sunmakta. "Sonbahar'da Gmlk" aym ekilde dostlarla birlikte doann keyfini veriyor ressama. eitli Bodrum kalesi tuvalleri arasnda "Gece peyzaj" zellikle bana bir bayapt gibi grnyor. Byk tuallerin ihtiamnn yannda bu kk boyutlu tualler arasndan "Gece Peyzaj" ressamn kk tularla gerekletirdii ustal ortaya koyarken, Can YceVin portresi dostluun, scakln ve empatinin boyutlarn yceltiyor. Burada artk i ve d gereklik, belki de, gerilerde duran bir filozofun kavramlarndan birisine doru yolluyor: Hegel ve onun "mutlakhmn gereklii": Ne d ne i gereklik sz konusu; ama tualin gereklii geride belleklerde kalacak olan tek gerek.
2QQ-

UYKUNUN ZNELL
elda Asal'm, 7-31 Ocak 1998 tarihleri arasnda BM Gale-ri'de alan "Uyku" adn verdii grsel-iitsel enstalasyo-nu sanatnn tm znelliini sergilenmekte: Ryalarn saplan-tsal nesneleri, kendilerinin nesnelliinden arndrlm bir ekilde, yeni bir znellik araynda, hayalgc ile halsinasyon arasnda gidip geliyorlar. effaflatrlan znellik gemi ile girdii ilikisinde bloklaan imdiki zaman gemie kar harekete geirircesine devingenletiriyor. Bu effafla doru alan pencereden, gzlk camlarndan znelleen ama bu ekilde de "farkllaarak" kendi znelliklerinden bir dlanma arac olarak nesneler reten, "kirli ve temiz" arasndaki antropolojik ilikiyi canlandryor. lkel narsisizmin nesnesini bulamayan bir ego'ya yneliimde olduunun tersine, burada, znelleen nesneler ego'yu nesnelletiriyorlar. Ego kendi kendisiyle urarken ha-yalgcnn ve skntnn iinden kendisine, belki de, her zaman ait olan nesneleri gndemine getiriyor. Bu sayede de, belki, ego ilkel narsisizminden uzaklaarak, kendisine nesneler edinme arayna giriyor. 19. yy. psikolojisinin ryalara baknda, uyku annda, hayalgcnn sramalarla alt ve bu srada da eyalar arasnda armsal yaknlatrmalar kurduu kans hakimdi ki, Freud bu yorumlar zerinden, psikoz ve ryalar arasndaki iliki andan bilindma giden yolun ryalarn yorumundan geebileceini ortaya koymutu. Ancak; bu yaknlatrmalar, artrmalar kesinlik kazanamayan benzetmeler olduundan temsiliyetini kurarken de belirsizliklerin zerine almaktayd. Selda Asal'm besteledii bir korku filmini anmsatan mziinin eliinde ele ald grsel enstalasyonundaki video filmi de bu belirsizlik zerine kurulmu: Ryalarda imgelerin belirsizlii temsiliyetin belirsizliini hazrlamakta; bu yzden de, imgeler arasnda bir flulama meydana gelmektedir. Selda Asal'n video filmi de bize bu flulaan belirsizlii gstermekte: Hi imge grr myz ryalarda? Yoksa hep grdmz

201

zannettiimiz imgelerin zerine kavramlar m grmekteyiz? Ryalar bazen zihinsel hayat virtozlua kadar ykseltmekte, bazen ise ruhsal yaam hayatn en aalk anlarna indirebilmekte. Bu ekilde; Hildebrandt'a gre(1875), ryann bir dahi-liiyle, yaratclkla, yksek dzeyde bir duyumlar rgenlenme siyle kar karya gelebiliyoruz; rya bir iirsellik, yaam ve dnya byk bir gzellik kazanyor. Bazlarna gre, ryalar srasnda imgelerin temsiliyeti; refleksiyon, estetik beeni ve ahlaki yarg olmakszn ortaya kmaktadr - her ne kadar Kant akl hastasnn uyank bir uykucu olduunu ileri srm olsa bile-. Ancak; Seda Asal bunun karsna karcasna ryalarn kendi estetik beenisine bir ara olarak kullanarak, ahlaki ve estetik yargnn - ryalarn iinde olmasa bile - plastik sanatn iinde olabileceini vurguluyor. Badaklk kazanm gibi grnen imgesiz grntlerinde, Selda Asal, yukarda yazm olduumuz znellik kazanan nesne-ieriyle ryalarnn estetik temsiliyetini birletirdiinde, arlk ve kirlilik arasndaki antropolojik ilikiye deinmeye balyor: Bcekler ve iviler: Dlanma nesneleri. renlik nesneleri. Topluluklarda badaklamadan d evlenmeye geilirken ayrma ve ayrklama meydana geldii ileri srlr. ncelikle de cinsler aras ayrma: Kadm ve erkek. Kadnn ayrtrlmas ise bir farkllk gesiyle gereklemektedir: O da, irenlik elerinin topluluun temizlik elerinin karsna konulmasyla yaplr. Ensest ve Ayba kan kirlilik eleri olarak toplumun dna karlr. Selda Asal, kendi kadn konumundan yola karak, kendi znelliinde, ego'dan kurtulup irenlik nesnelerini bir ayrtrma arac olarak kullanyor. Ego kendisinin z-endiesini bir kenara brakrken, kendinden ayrtrd bcekleri ve ivileri birer "fiksas-yon ve saplant imgesi" olarak ele alyor ve bu imgelere ynelerek ilkel narsisizmini terk ediyor. Rya srasnda "ben bilincinin" uykuda olduu sylenirse de, znenin badakl bu ekilde bozuluyor ve aynkiamaya balyor. Gzlklerle bytlen, ahlaki yarg dnda znellik kazanan eyalar, gzlkler sayesinde pozi-tivist bir nesnellik arac haline dntrlyor. Ancak; gzlklerin de kirlilii bu pozitivist yaklam, ayn rya imgelerinde olduu gibi, uluatmyor. Bilimsel nesnellik bu ekilde engelleniyor. Zaten ryann da nesnellii ne olabilir?
202.

BEDENN HEYERTIK SEKULERLIG


sanat Bruce Nauman, Art Presse dergisinde ^^ 1993) "Rahatsz eden her ey siyasidir" dediinde, aslnda, ada sanatlarn birounun kabul etmi olduu bir tavr dile getiriyordu. smet Doan da, siyaset ile uramakta ve 199O'l yllar iinde ald tavrlar ve katld sergilerle siyaset yaparken, estetik ve felsefi sorunlar da siyasetten ayrmadan kullanmakta olduunu; bunlarn da psikanaliz ve tarih ile ilikilerinin gndeme getirildiini vurgulamaktayd. stanbul'da, AKM Sanat Galerisi'nde at sergisinde de (1999), bu tavr, baka bir adan srdrr grnmekte. Daha nce de beden ile ilgili mstehcenlii ortaya koyan almalar yapm olan smet Doan, burada da kadn bedeninin estetize edilmi hali ile meta fetiizmini birlikte ele alyor: Ten ve Et ve de Et-Ten bir vcudun kapitaize edilmi toplumlarda ve bu anlamda da bizim toplumumuzda nasl feti nesne haline getirildiini sorunsala-tryor. plaklk; o kadar ki, magazin basnn ve elence programlarnn esprilerini "gizli-ak-rtk" bir ekilde sslerken en ok izleyiciyi ektii syleniyor, karsnda tapnlacak; ama b-ybozumuna uram bir kafesten dnyann iinde yansyan effafl aa karmakta; bir o kadar da rahatsz etmekte. plaklk ile mstehcenliin pornografik bileimi, bir adan bakldnda, Baudrilard'vari ayartma-tesi bir ilikiler am toplumsal patikalar arasnda bir yere yerletiriyor ve bu bileim sayesinde zgrlk ve ie bastrma dsturlar arasndaki sosyal ve beeri bilimlere ait olduu iddia edilen toplumsal durum, post-modernleen bir zaman birimi iinde mekana izleyiciyi de ekerken, temaa ilikisini krmaya alyor; iine alnan seyirci ise bir eit izleyici olmaktan karak, iine girdii iin bir paras olurken, her trl yeni yorumu sanatnn yapt ie getirme cretini iinde barmdrabiliyor. Bu yeni durumu gndeme getirirken smet Doan aynalar, effaf alanlar ve yanstmalarla
203.

failleri oaltarak, rahatsz edebilecei kii saysn da bir o kadar ilave ediyor almasnn iine. Sanat; yukarda, Nauman'm da belirtmi olduu ekilde, izleyiciyi rahatsz ederken, siyasi bir ii kadn erkek ilikileri balamna odaklyor. Erkein kadn karsndaki fallik konumunun iktidarla ilikisini de "geili" bir alana yerletiriyor. Bu alan kimin kim zerinde erk kurmaya kalkt belli olmayan iktidar ilikilerine gndermede bulunuyor. ktidar balarnn tersine, iktidar ilikilerinde "geili" olarak duran ksm alt ve st hiyerarisinin balarn zyor. Kadnn m erkein zerinde stratejiler uyguladn yoksa erkein mi kadn zerinde basklar kurduunu sorarken, bu g ilikilerini yansmalarla oaltp, "siz oradaymsnz gibi" cmlesinin masalsl ile hikayesinin anlatsna ekmeye alyor izleyiciyi. Kendisinin figrnn silik olarak kullanld yerde: BBabbaaa! fallik bir erkek egemenliinin kadnn cazibesi karsnda nasl ayaklar altna alnabildiini irdelerken, kadn nesneletiren baka da kar kyor ve bu bak hafifletiyor. zne ve nesnenin egemenliklerinin birbiri iine girdii bir anlat iinde hikayenin ifadesi, anlatnn lezzeti, irenlikle karmaya balyor. renlikle, ilikle etten ve tenden geen bir kokuyu galerinin iine yaymaya alyor. Seyirciyi sinirlendiren ve rahatsz eden bir atmosfer kurmak, ayn zamanda, gsterdiinin ardnda yatan da imdiklerneye almaktan getiinde; bu zorlayc tahkim ie yarar bir konuma brnyor. Korkunluk kapasitemiz nereye kadar gidebilir? Kimi kimden irendiririz? Kime bavururuz bu eylemde failleri yeterli bir ekilde ortaya karabilmek iin? Rahatsz edici estetik nereye kadar mmkn? Yoksa biraz ekici olmak gerekir mi? O zaman belki rahatsz bile edemeyebiliriz. Bu tip sorular oaltabiliriz siyasi olann zorlayc olduunu dnebilmek iin. Ne yapmalym? Nereye kadar bir eyi deitirme kapasitem vardr? Bu eylemden ne umabilirim? Bu sorular aydnlanmann sorular arasnda saylabilecek sorulardandr. Kopan kafalar, derin irenlikler, kadnn bedeninin mahrem yanlar, silinen kimlikler ve o kimlikleri sarmalayan yeni bireyler, video ekrannda silinen bedenin mahrem ykan, medyann sildiinden ok hatrlatmaya alan bir aba, fallus olan etler ve organ bii204.

nnde ykselen kemikler. Tm bunlar sorunlarla semboller arasnda giderken kavramsal ile nominalist arasndaki ilikiler bazen hangisinin daha hakim olduuna dair sorular sordurttu-ruyor. Psikanalist J. Lacan'n "sembolii" ile Kosuth'n "kav-ramsalcl" arasnda bir yerlerde sorulan sorular, irdelenen konumlar, kapitalizmin iinden geen ve Marx'n "nesnenin hiyeroglifi" diye adlandrd fetiistik ilikinin hl gnmzn kadn erkek ilikilerindeki estetik boyutu ilgilendirmeye devam ettiini bir kez daha anmsatmadan gidemiyor. Ancak; hiyeroglifin dini metinler ile alakal bir yaz olduunu dndmzde, smet I^an'nkini "hiyeratik" olarak adlandrmak, serginin sekler boyutu bakmndan daha anlaml gibi duruyor.

205.

PARALEL EVRENLER
amann bir kkeni olabilir mi? Hristiyan ve Yahudi gelenei ile ortaya km olan bir evrim kuram; yani, bir "nce" ve bir "sonra" zerine kurulu zaman anlay yalnzca evrenimizin bir sorunu mudur? Yoksa baka evrenler de var m? Onlarn zaman mefhumlar bizimki ile ayn olabilir mi? Ya da bizim genelgeer bir zaman anlaymz olabilir mi? Zaman anlay kltrel midir? Evrensel midir? Bu sorular ortaya atan bir resim sergisi neyi sorunsallatracaktr? Zaman zerine varsaylan bir serginin amac ne olabilir? Bu sorulardan yola kan Aydn Arkun daha nceleri "kozmik kiiler" zerine sorduu sorular yeni sergisinde (1996) de baka bir adan yinelemeye devam ediyor. nsann yaadmz dnyada amac nedir? Nasl komik duruma dmekten kurtaracaktr kendisini? Hegel'den kaynaklanp, Marx'tan geen eski bir deyi ie kendinde bir insan olmaktan kendi iin bir insan olmaya ne zaman geebilecektir trmz? Yani; kendi bilincinde olmaya balayacaktr. Ancak, Arkun'un bilinten anlad ne zaman patlayacak ve bakaldracaktr sorusunu sormakla neticelenmiyor; tersine insan bilinci ne zaman gelierek dier evrenlerin varln farkedecek ve bunun ise evrimsel olmadm anlayacaktr. ddial olduu kadar ilgin de bir soru ile kar karya brakyor bizi. Gsterdii aba bilin ve dnce dzeyinde gelimemizi ne zaman gsterebileceiz ve olgunlama ama gelebileceiz. Kkenleri bulabilecek miyiz? Patlama noktasna gelen insandan ok evrenimizin Byk Patlama'sm sorguluyor Aydn Arkun. Fransz astrofiziki Hubert Reeves bir kkene bal olan bir Byk Patama'dan ne oranda bahsedebileceimizi sorgularken "kkenlerin kkeni" olarak adlandrlabilecek bu garip olgudan itibaren bir evrimden bahsedilebilineceini ve bu durumda ise zaman, mekan ve maddenin birbirlerinden ayrlamayacam id-

dia etmekteydi. Sradan olaylarn kkeninin "kkeni" olarak ele alnabilecek olgunun (Big bang) aslnda Hristiyanln ilk zamanlarnda Aziz Augustinus'un sorduu soru ile paralellik iinde gittiini sylyor. Bir "nce"nin ve bir "sonra"nn var olmas, aslnda Byk Patlama'dan da ncesinin var olabilecei fikrini ortaya koyuyordu. Buna karlk yaratlan madde deil, ama zaman ise; o zaman, ite, yukardaki "nce" ve "sonra" sralamasndan kurtulmak mmkn hale gelebiliyordu. Zamann, bizim evrenimizde, bir tarihi vard ve bu maddenin tarihi ie ayn ey demek deildi. On be milyar yl ncesinin bir hipotezi (hipotez demeye devam ediyorum, nk her ne kadar fizikilerin ou bu Byk Patlama kuramn kabul etseler bile, Byk Patlama tanmnn adn koyan ngiliz ast-ro-fiziki Fred Hoye bu kuram reddetmeye devam etmektedir), Aziz Augustinus dneminin, ilk Hristiyanlk annn sorgu-lam olduu gibi, gnmz biliminin de sorusu olmaktan kmam oluyor. Astro-fizikilere gre, kkenin "kkeni" olarak kabul edilen Byk Patlama an o kadar yksek bir scaklk an' ki, bizim uzay, zaman, enerji ve scaklk kavramlarmz bu an'a oturtuamaz oluyor. Evrenimizin yasalar ilemez ve uygulanamaz hale geliyor. O halde nerede kald dncenin ve felsefenin olduu kadar bilimin tarihi? Belki de, tarih kendi zaman anlaym bizim evrenimizde bizzat kendisi kurmaktayd. Bizim dnyamzn hikayelerinin bir balang noktas vardr hep; nk bizim evrenimize aittir; hatta bizim Yahudi-hristiyan ve sonradan da mslman Tek Tanr'l dinlerimize aittir. Ancak, ne eski Yunan'da ne de baka Amerikan-Kzlderii-yerilerde byle bir dnya alglamas mevcuttur. Hatta bizim dilimizdeki hikayelerde "evvel zaman iinde, kalbur saman iinde... zaman zaman iinde" tabiri vardr ya o bile, bize zamann zamann iinde olduunu ifade ederek, dz izgise bir zaman iinde dnyann alglanmadn, ama evrimse bir zaman mefhumunun var olduunu gstermektedir. Aydn Arkun kendi resmini bu tartmann iinde bir yere oturtuyor ve zaman mefhumunun bizim evrenimizin bir sorunu olduunu ve paralel evrenlerin zaman gibi g bir soru ile kar karya olmadklarn dnyor. Dnya zerinde var olan kl207

2DS.

trel baz kantlarn baka evrenlere yaylp yaylamayaca sorusunu soruyor. Leibniz'in sorusu, burada meru bir soru olarak karmza kyor: "Hi bir ey olamayacana niin bir eyler var?" Bu felsefi soruya bilimin verebilecei bir cevap olabilecek mi? Galiba, imdilik yok. Dinlerin de buna benzer sorular var, ancak bilimsel sorulardan farkl bunlar. Aydn Arkun baka bir soru soruyor ve "dier evrenlerde zaman var m?" sorusunu ortaya atyor. Ve bu sorunun kendi yarattmz kelimelerle alglamann mmkn olamayacan ileri sryor resimlerinde. Bunu okumann zorluklar resimlerde yaanyor tabii ki; ancak, ada resmin metin ile ilikisi zoraki olarak kavramsal almalardan elbette gemiyor. Arkun almalarn tual zerine boyalar ve kolajlarla gerekletiriyor ve bu yukarda bahsettiimiz sorular sormaya bu teknik ile srdrmeyi yeliyor. Tuallerinde, kolaj ile gerekletirilen fosiller veya Hint Ve-ditk mitolojilerinin kiilikleri havada uan varlklar olmamak, mekann bir parasna tutunabilmek iin kendilerine varolu alanlar oluturmaya alyorlar. Bacon'un kiiliklerinin yerlerini belirleyen ereveler gibi "varolu evren"leri yaratyor. Zamann olumaya alt yerleri bulmaya abalyorlar: Bir varolu topos'u. Tuallerini oluturan ve belki de evrimsel olmaktan ok "derinlemesine" bir zaman anlayn belirleyen yuvarlak evrenler bilim ile mitolojiyi birbiri iine sokuyor; nk bilimsel anlat ile mitolojik anlat arasndaki benzerliklerin yadsnamaz olduu kanaatine sahip olmu Aydn Arkun. Gemi, gelecek ve imdiki zaman tpk kara delik noktalarnda olabilecei gibi ayn anda alglamann olaslk dahilinde olduunu bize sylemeye alyor: Kolajlar, kum saatini imleyerek bezenmi tualle-rin zerindeki formller, evrenimizin eski yazlar, pallimpsest-leri, spirallerden olumu Samanyolu galaksileri hep zamansal katmanlar ayn an iinde dondurmaya ve bize sunmaya gayret harcyor. Teknolojinin esiri olmaya balayan insanln Heideg-gar'vari "unutuluunu" hatrlatyor bizlere. Cyborglamaya balayan bir insan bilekesini gndeme getiriyor. Tuallerinden birindeki defigre olmu canl insan varl uzaya gndermeye urat fzesini nefesiyle atelemeye alrken, insann bizim dnyamzn yaratt kavramlarla paralel evrenleri asla alglaya20SL

mayacam hissettiriyor bizlere. Paralel evrenleri alglama abasnn evreni alglama biimimizi deitirmeden mmkn olamayacan ima ediyor. nk; bizim evrenimiz gibi maddi olmayan paralel evrenlerde, tpk Leibniz'in "mmkn dnyalarnda olduu gibi, dz izgisel bir zaman mefhumu yok, Arkun iin. Bu alglay, 1922'de Einstein ile Fransz filozof Berg-son'un tartmasnn da bize anmsatt kadar, filozofun ou kez bilim adamna yol gstericilik yaptm da belirtiyor. Bazen de bu klavuzluu, sezgilerini bilimsel bir alglama biimi ile donatm sanatlar gerekletirebiliyor: Sanat tarihi Leonar-do'arda, Goya'larla, Michauxlarla dolu. Tpk Aristo'nun, Descartes'm, Leibniz'in, Miche Serres veya Gilles Deleuze'n felsefe tarihi iinde, ijilsle ilikilerinde nc rol oynayabildikleri gibi. Aydn Arkun bu tartmas tuallerinde bize gstermeye alrken, aslnda, en basit bir f ekilde, insan ile uramaktan geri kalmyor; groteskleen RafeeMs'nm kahramanlar olmaktan teye gidemeyen bizlerin "he eyi bilmi" edasn ve bu edanm komikliim "Grotesk kiiliklerinde" sunarken bizlere, ayn zamanda inam etikanm nemini mttgulam oluyor. Glgam destanmda %vren benim iin yaratld" diyen smklbcek edas kadar, insann "bu dnyalar feen yarattm" edasyla da 4alga gemekten geri kalmyor.

2SL

TRAJK KAHRAMANIN KADER: DUVARLARDAK AKLAR


urhan Doanay'n yllar nce AKM'deki sergisinden beri Trk sanatseverleri, sanatnn kiisel sergisini grmek ayrcaln edinememiti. Bu kez, yeni kurulan ve 1998 sezonunda ilk sergisini Burhan Doanay'a ayran G Galeri, hem sanat ortamna giriyor hem de stanbullular Burhan Doanay gibi bir isim ile yeniden buluturuyor. Bu ikili grev ruhuyla balayan G Galerinin ilk sergisi 15 Ekim'de alyor. Duvar resmi terimini, yllardan beri, "ada sanatn lgati-na sokmaya alan" Burhan Doanay bu kez New York'un 3. caddesinde 58. sokan kesinde bulunan Alexander's adl alveri merkezinin yeniden dzenlenmekte olan duvarlarnn resimlerini stanbul'a tamakta: Duvarn tual zerindeki yansmasn. Duvarlarn zerindeki afiler, graffitti'ler onlarn zerine yansyan gne ve ehrin kirlilii, yamurun getirdii pislik Doanay' ilgilendiren malzemeler arasnda. Kent kltr ile yakndan ilikilendirilen duvarlar, eski dnemlerden beri ressamlarn ilgisini eken yzeyler olarak kalmtr. Maara resimlerinden (Lascaux) beri, duvarlar, d ve i mekanlar sanatn "support'lar, destekleyicileridir. Zenginlerin veya orta snfn evlerindeki dini tasvirler, boyann kullanm hep ressamlara smarlanan sanat eserlerini tamtr. Sanayi toplumlaryla birlikte gelimekte olan popler kltrn tketim nesneleri 20. yzyl iinde duvarlar sayesinde tketicilere reklam edilmitir. Bu reklamlarn gstergeleri, kapitalizmin gelime aamasndan beri, sistemi hem desteklemi hem de sisteme kar kmtr. Kurulan modern dnyann iinde, retilen mallarn reklamlar kentin yzeyim oluturan duvarlara ve alanlarn tanmasn salayan metro ve otobs duraklarnn duvar yzeylerine yerletirilirken, ayn zamanda, bu reklam unsuruna kar direnme gsteren sokak sanatlarna malzeme oluturmutur. Modern

dnem resminde Kbizm ile balayan bir hareket, gazete kuprlerini tual zerine tarken, "devrimci" Kzl in'de duvar gazetelerinin okunacam acaba hayal etmi miydi? Merz'leriyle Kurt Schwitters, benzer tip bir ii gerekletirirken, yine Uluslararas Sitasyonistlerin kentin ve metrolarn reklam panolarm saptrmaya balayacaklarn dnebilmi miydi? Robert Rauchenberg, 1950'li yllarda gelitirmi olduu sanatnn kolajlar ile gnmz sanatnn iindeki tasarmclar etkileyeceini bilebilmi miydi? Tm bir sanat ve toplum tarihi duvarlarn kentsel kltrn oluumundaki rol zerinde dnmtr. Burhan Doanay da kendi sanatsal ve yaamsal tekillii iinde, ender rastlanan bir sreklilikle, kendi sanatn, bu kltrn sanattaki yansmasn gerekletirmeye adam biri olarak karmza kyor. Tual zerine yllardr gerekletirdii kolajlar ve duvar resimleri bu bakmdan bir hayat macerasnn paralan olarak duruyor. 196O'l yllarn bandan beri balad bu tr sanatn Burhan Doanay seyahatleriyle ve dnyanm eitli kentlerinde at sergileriyle pekitirmekte, tantmakta, kendine at yoldan ilerlemekte. Duvarlarn zerine kaplanan afilerin, onlarn zerine yaplan duvar yazlarnn ok ynl anlamn aratrrcasna tualine bunlar geirerek, ayn zamanda duvar kltrnn srekliliine ahit olmakta Burhan Doanay. Bu ahitlik Fransz filozof Je-an Franois Lyotard'm deyiiyle "postmodern zamanlarda" dnen kiinin yapabilecei tek ey. Hereyin karmaklat, siyasi kodlarn kendi i anlamlarn yrtarak "sapkn" anlamlara doru kaymaya balad; anlamlarn yer deitirdii (ekolojistlerin iinde gruplar muhafazakar m yoksa devrimci mi greceiz? Veya her ikisi birden nasl olabilecek?) dnyamz, kltrn ve bunun sanatsal ifadesini nasl gsterebilecek? Bir vizyo-ner olan sanat bu eyleminde sanatn kullanarak, ileriyi grmekten ok, belki de gndelik yaamn ahitliini yapmaya balayacak. Burhan Doanay da postmodern zamanlarda, Ni-etzsche'ci bir ekilde, "trajik kahraman" roln bu ahitlikte grmekte. Akszlaan, depresif dnyalarmz geirebileceimiz sanatsal yzey, anonim insanlarn mekan olan sokaktaki duvarlarla kesimektedir. Bu duvarlar ki, dnyanm birok ken211.

210

tinin "gizli aklarn" ifa ettikleri yzeylerdir. Trke veya ngilizce, her ekilde, renk renk kalplerin ve aklarn birletii yzeylerdeki yn tayin eden ok sevginin sembol gibi durmakta. Hatta, belki de "Detour" adl almasnda, Burhan Doan-ay'm kulland ok resmi de kalpleri birletiren simgesel ok ile ayn ifadeyi tamaktadr. 1994 ylndaki almas "akn hiyeroglifini" belirleyen gsterge ile birleirken, bunun Galeri G'de alacak olan sergisinin bir ucunu oluturacan, Burhan Do-anay, acaba, biliyor muydu? te, belki de, bu bilinmezliktir ki, kaderi ortaya karmtr. Geleceini kendi ellerinde tuttuunu zanneden bir varoluudan ok, hayat, trafik kahraman ve sanaty Nietzsche'nin"Amor Fati" diye adlandrd cinsten bir kadere doru tamaktadr: Bu, Doanay'n rengarenk im-zalarmnkidir.

OKTAY ANLANMERTN BAKA DNYASI


ktay Anlanmert'inTem Sanat Galerisi'nde at sergisi, klasik bir figr resmi seyretmeye gelmi izleyiciyi tuhaf yorumlara doru ekiyor. Denizin iindeki sularn iine kart halde kenarlarm kaybetmeyen ve yansma yapmayan beden paralar arasndan insan ayaklar ve balklar, insan merkezli bir dnyann var oluundan insann yeni bilekelerle birleerek, bir olua girdii bir dnya girmekte olduumuzu bize hatrlatyor; bu anlamda da insan ve balk arasnda gelien bir ba-lk-olu'a doru yolluyor bizleri. Beden ve el paralar ile balklar "yzsz" bir insan balklarla iliki iinde sunuyor. Bedenler arasnda grlebilecek balar -balk oltasnn sicimi de bir ba oluturuyor- bir paralanm btnl ortaya koyuyor. nsan ve balk arasndaki perspektif doalln korurken, insan figr yzszleerek balk haline giriyor. Balk insan suratn var ederken, insan da balk olua doru meyleniyor. Bu olu ilikisinin bir zaman iinde gelitiini ileri srebiliriz. Bunun da, bir zaman sresinde olduunu dndmzde belirsiz mekanlar iinde figrler bir yandan kendilerine yer aryorlar, dier yandan da her bir figr zamann hzna kendisini brakyor. Zamann hz figrlerin varolusal mekanlarn geride brakrken, mekandan yersizyurdsuzlatryor ve bir anlamda yerini arayan bir hale sokuyor. Bedenin paralanmalarnda olduu gibi zamann paralanmalarnda da figrler kendi varolusal biimlerinden kendilerini syryorlar. Flu balklar ile hemen n planda grnen ve avlanmakta olan balk, elle birlikte belirsizlii ortaya karyor ve n plan ile arka plan arasndaki hiyerarisizlii izleyiciye yneltiyor: bu ekilde de katalog yazsnda Emre Zeytino-lu'nun yazm olduu gibi, "figrler ve nesneler arasndaki olay ilikisini kendi balarna hareket eden biimlere dntryor"; yani her bir olu iinde figrler kendi varoluunun dna karken, karsndaki nesneleri ve figrleri de deiime tabi tutuyor.

212.

213

' ',

znellikten km insann hem baka bir ortamda (deniz veya hava) znellik araynda olduunu ve bu arayn da baka bir olu iinde (balk-olu) srdrldn belirtiyor, hem de bize, iinde yaadmz dnyann da baka bir anlay iine girdiini sanki vurguluyor. Oktay Amanmert'in "Suflr" ad tuai balk tarafndan sylenen szn balklamakta olan insan tarafndan sarfedildiini gsteriyor. Ayn ekilde "Boyunduruk" adl almas green iki beden arasndaki hz ve hareketi belirtirken; beraberinde yine, yzszlemeyi anmsatyor. "Ayaklar Altnda Yaam" adl almada ise, Oktay Ananmert balklarn ezildiini, doal dnyada ezilenin insan tarafndan smrlen insan olmaktan ok insan tarafndan ezilen hayvanlar arasndan balk olduunu anlatrken, ekolojik bir bak asn ortaya koyuyor. Doal dnyann dengesini yitirdiinden beri insann ezen ve nesnelleti-ren baknn ayn zamanda kendisini de boyunduruk altna aldn vurguluyor. Yakalanan balklar ressamn gznde btnln savunurken, insan figr kendisini paralanm olarak tualde var ediyor. Burada egemen konumda olduu varsaylan insann, aslnda ne kadar znellikten uzaklatn, Ananmert, insan bedenini paralayarak gsteriyor: Sadece ayaklar ve kutsal varlk olarak dnlen balklar. Benzer bir ekilde "Gkte Bir Adam" adl alma, bu sefer denizlerin iinde deil ama gklerde umakta olan ve bu anlamda da yine varolu alanlarn arayan insan figrn anmsatyor. Alttan grlen beden yine yerekimi kanunlaryla bouurken, kendi doal ortamn terk ederek bize atmosferin iindeki hz dolaysyla atlayan bedeni sunuyor, "zlem" adl tualde de yz hz unsuruyla kayboluyor. Bu sergi bize Oktay Amanmert'in siyasi perspektifinin elerini sunmakta sanki: Kartezyen znenin egemenliinin ykma uratt ve zapturapta almaya alt doa, her alandan patlak vermekte. nsann hmanizma zerine kurulu dnyas doay tahrip ederken, kendisinin dayanaklarn da yok etmitir. znellik bu nedenle kayba uramtr. Balklar zgr alanlarn varlklar olarak insana yeni olanaklar salamaktadr; ancak insan bu olanaklar yine insani grlerine gre temellendirerek 214.

her eyi hakimiyet altna almakta; bylece de balklarn sunduu zgrleme ortamlarn da bir eliyle ters yz etmektedir. Alm ekolojik olanla zihinsel olann birlemesinden gemekte midir? Feix Guattari'nin sylemi olduu gibi "ekosofik" yaklam, olular ve doaya yeniden bir bak; ancak hmanist olmayan bir bakla m gerekletirecektir? Bu sorular serginin bize sordurttuu sorulardan birkadr. Baka sorular ise sanatnn tualerini izleyenin soraca ve belki de hepimize ynlendirecei sorular olacaktr: Baka bir dnyaya doru.

ZAMANDA MEKAN BULMA: DL VARLI!


arihin katmanlar iinde yaplan bir yolculuk, yolcu gittikten sonra izlerini brakr. zler izleri takip eder; katmanlar byr; tpk Merz'ler gibi, stste gelen malzemeler bir tarihin arkeolojisini ortaya karr: Bilginin Arkeoloji'sini. Michel Fouca-ult, kazbilminin ardnda bir "dirin olduunu yazmaktadr. zne deil bir dil vardr: znesiz bir dilin varl kelimeler, nermeler ve cmlelerden olumutur: Szce. Zmrt Y. Radau AKM'deki sergisinde (4 ubat 1997) kendi dil varlm ortaya koyma abasnda: etkilendikleri sanatlara bir "Hommage" sunuyor. Bir yerde kendi szcesini kurarken, kendi znelliim oluturan sanatlara "merhaba" diyor. Onlarn tuallerinden veya almalarndan yola karak kendi dil varlm oluturuyor. Bu dil varl ise "ano> nimleen* bi u'n kendi izlerini tamaya balamas ile olumakta. Arkeolojinin'ana ogeteru^ birini semi kendi dii varIl f ortaya karmak iin; Hykler.Bif yme,Z k ^n^ zenncM yassi, yapay toprak tepedkfer. Zmrt Radau da kenul' ^Uean-de bu yapayl, sahteliinin bilincinde olarak kullanyor: Tm?1 zerine be santimlik straforiar sayesinde katmanlar oluturarak, bu katmanlar havya ile deliyor ve kendi hyklerini bu yzeye yerletiriyor. Delikler stste'gefen tepeciMerio kara deifiifer gibi ilemesiyle varoluyor. Bu ekilde; sanat tarih/ katmmlam olan ihtiyacm yapay bk ekilde zeminiendirirkeh, b' fama kaftan-larmda mekann bulmaya alyor. Bilindii gibi hykler bozkrlar sever; bu nedenle de Balkanlarn tesinde Gney A vrapa corafyasnda bulunmas zordur. Orta Anadolu, hykler io 'B en ok imkan salayan corafyay oluturur. Anadolu corafy; ^ a tanan ada sanat ustalar tekillik ile evrensellik arasndaki V kinin pekitirilmesini salarken Trk ada sanatn da bu ak "*-lara ekmeye alyor: Topran ve corafyann tarihi, Deleu; " ve Guattari'ni "corafelsefesiyle" ok uzak deil. Ktmanlann oluturduu topran yapay tepecikleri de ada sanatn yapay malzemeyi kullanmasyla edeer bir ekilde anldnda, kara de-

likler iinde kaybolmaya yz tutan corafi malzemeler ada sanat iinde kendilerine bir mekan ediniyorlar: Tualin straforla kaplanm yzeyinin ifadeleri. Bu bakmdan, boya ve malzeme kolaj ile kartrldnda hykler, sanatsal tepecikler kendilerine tualin yzeyinde yer edinmeye balyor. Zmrt Radau, kendisini etkileyen sanatlara yollad bu methiye iinde kendi yolunu ararken kark bir teknii tepecikler halinde veriyor bizlere: Bu nedenle hykler onun iin nem tayor. Havya ile giritii kazbilimi eyleminde ise ileri ortaya kyor. Etkileri birer alnt olarak ele aldnda on drtt 125x150 ve bir 160x2001k tualleri geliyor karmza: Matis-se'den Fontana'ya; Botanski'den Christo'ya; Klein'den Warp hol'a vb. uzanan bir ada sanat yaptlarnn elerine gz krpyor yapay tepeciklerinde. Hyklerin dil varln gnmze tarken, Zmrt Radau, kendi kolektif znelliini getiriyor karmza. Kendisini birey olarak ele almak abasnn yamltcstl-m bir kenara brakarak, ediminde kolektif znenin sanatta nasl yaplabileceinin aratrmasn ykleniyor. Bunu gsterebilmek iin ada sanat ve hykleri oluturan tepeciklfem tm yapaylm kullanmay da ihmal etmiyor. Tuallerin zerinde dil varl kendine zaman iinde bir varolu alan anfor: Stella'nm sarmallar iin halat kullanyor; Fontana'nn deHMeri iin straforda oyuklar kazyor; Warborun Coca Cola'laiH se-rigrafiyi bez zerinde ele alyor; Matisse*in dansnn kaslarn g yosunlarndan oluturuyor ki, kaslarn etkisi verilebfeB. Ve Boltaski'nin Glge oyunlarn (Canavarlar) ise Karagn gelenei ile buluturarak, hyklerin maddiliine ruh kazaandmaya alyor. Malzeme ve ruhu arasndaki ayrma kar karcasna malzeme ve ggemsi ruhlar brfetmekten geri katenyor. Dil varln oluturmak zere kolland hykler bize dilin hep teki tarafndan, bakalar tarafndan oluturulduunu hatrlatyor. Kendi varln datrken sanat, dil varlm vcuda getiriyor ve sanatnn, belki de, ancak burada kendisine mekan bulabileceini gsteriyor. Sanat tarihinin bize gsterdii ynden ok sanatlarn dillerinin kendilerini sorgulamay yeliyor. Szcenin dilin snrnda olduunu fark ederek, hykleriyle bu snrn katmanlarnn arasnda sakl olmadan "gzkeni" grnr klyor. 2H.

VALDE SULTNLARIN GZL KTDARI


ya rini'nin Topkap Saray'mn iinde olmas ile Osmanl Hmayun Saray iin nemli bir yapy oluturmas arasndaki ba ayn zamanda da ada sanat sergilerinin vazgeilmez mekan haline gelmesiyle ilikiendirilebilir. Reyyan So-muncuolu, Osmanl'ya dnerek gerekletirdii sergisinde (1998) Osmanl "kadn valideleri" sorunsaatryor. ktidarn erkek egemen toplumdaki sembolik olduu kadar gerek roln de ele alan Reyyan Somuncuolu, bu durumun zellikle Kanuni Sultan Sleyman dneminden itibaren belirgin hale geldiini tuallerine yanstyor. Osmanl iktidar sisteminin karde katli ve fetih yoluyla olutuu dnemler, 16. yzyldan itibaren geride kalarak, ekberiyet (en byk oulun iktidara gelmesinin belirsizletii dnem) sistemine geii ile nihailendiler. Bu durum ile hkmdarlarn Saraya kapanmalar arasndaki paralellie deinen tariheler, aslnda Valide Sultanlar dneminin baladna dikkat ekerler. Bu dnemde fetihler ve sultann uzun sre bakent dna kmas yavalam ve hatta padiahlar gitgide cuma namazna bile ender kmaya balamlardr (Mesela II. Selim iin bu sylenirdi). Bu durum sultan ve halk arasndaki mesafeyi oluturmutu. Mesafe ehzadelerin snnet trenlerinin ve enliklerin de gerilemesini beraberinde getirmitir. Artk ya iktidarsz ya da ocuk yapamayacak derecede kk yata ehzadelerin katli vacip olmaktan kmt. Soyun srdrlmesi iin, iktidar asndan, yeni riskler alnmakta ve bu da kimin tahta kaca konusunda belirsizlie yol amaktadr. Sultanlarn ocuk yapmadan tahta kmas ve Saraya kapanmas, erkek ve kadn ilikilerinde de farkllklar meydana karmt. Sefere kmayan padiah cariyeleriyle daha fazla zaman geirmekte ve Eski Saray'dan Yeni Saray'a tanan hane halk yeni iktidar ilikilerinin olumasnda nemli bir oynamaktadr. Saray- Atik haremin olduu sarayd; ancak II. Mehmed'in yaptrtt Sa-

ray- Cedid zel mekann ve resmi mekann ayrtrlmasm gerektiriyordu. Kanuni Sleyman Padiah'a kadar sultanlar Eski Saray'da otururlard. Burada padiahn anneleri, kzkardeleri ve ehzadeleri barnmaktayd. Padiahlar Eski Saray' ziyaret ederek hem annelerini hem de cariyelerini grrlerdi. Sleyman Padiah haremin bir ksmn Yeni Saray'a tadnda, Hrrem Sultan' da beraberinde buraya getirmiti. Roxolan diye adlandrlan Sultan'a Kanuni Sleyman'n yazd iirler, ona olan ballnn bir kant olarak gzkmektedir. Reyyan Somuncuolu Hrrem'den balatt drtlsn kurarken, onu her trl kapnn anahtarn elinde tutan bir kadn olarak tasvir etmektedir. Sleyman'n yatak odas renkleriyle oluturduu portresi Hrrem'in hemen zerinde ykselmektedir; ama iktidar tepeden deil, tabandan ykselmektedir. Anahtarlar kadnn elinden geer, kilitleri aar, ifreleri kurar, iktidarn yayar ve salamlatrr. Entrikalarla ve ihtirasla geen hayat yine ayn ekilde sonulanmtr. Sleyman'n annesinin bile yerleemedii Yeni Saray Hrrem ve ocuklarn barndrmtr. Reyyan Somuncuolu, ayn ekilde, I. Ahmed'in cariyesi ve ei Ksem Sultan' (turalaryla iktidar belirleyen); III. Murad'm ei Safiye Sultan' (kafeslerin arasnda durmasna ramen ak bir iktidar temsil etmektedir) ve Abdlmecid'in ei Nakidil Sultan' (piyano ve taht ile birlikte) cariyeleri (onlarn kyafetlerinin imgelemdeki hali ile taklara gre aralarndaki hiyerarinin belirlenmesi) ve cariyeleri yetitiren halayk resimlemitir. Tuallerdeki portrelerin bstlerinin "kalplam" hali iktidarn, zellikle, 16. yzyldan sonra stanbul'da kalplamasn ifade etmektedir. Yeni Saray ile Eski Saray arasndaki ayrmn yok olmas aslnda antropolojik bir deiimi hatrlatmaktadr: ktidarn ekil deitirmesini. Aslnda Osmanl sultanlarnn hazineden gnde 1000 ake ald dnemlerde Valide Sultanlarn 3000 ake almas aralarndaki zenginlik hiyerarisini bize anlatmaktadr. Bu zenginlik sembolik iktidarn yannda hakiki kudreti de ifade etmektedir. Entrika ve ihtiras oyunlar Osmanl kadnlarnn iktidardaki konumlarn, bu konumlarn iindeki cinselliin roln ortaya koymakta deil midir? Modern top219

21&.

Ilmlarda grdmz ak ve ihtiras ilikilerinin Osmanl Saray iinde de ne kadar gereklik kazandn gstermiyor mu? Reyyan Somuncuolu'nun "kadn padiahlar" iktidarn ta-bandan-kadndan geldiini gsterdii gibi, Osmanl tarihinde Harem'in roln de sorunsallatrmas bakmndan yerleik gibi gzken kanlar ters yz etmektedir. Bu da sanatnn sezgisel kuvvetlerinden birini ortaya koymaktadr.

BODRUM KALES
eyyan Somuncuolu "Bodrum"u konu olarak ele ald son Misel sergisinde (1998) daha nceki sergilerin ide olduu gibi terM ve arkeolojp ele alyor. Bodrum kalesi t arihi-lerin babas saylan Herodotos'un Halikarnassos olarak t antt yerde kurulmu. Daha nce Mehmet Snmez'in resimeriyle kartpostallardan tandmz Bodrum'un temsili "yanlsamas" sanatn >lr kez daha bir kurgu ve yanlsama olduunu hatrlatyor bizlere. Reyyan SoiMancuoh da bu kurguyu tarihler aras bir katmanlatrma ierisinde yeniden ele ahyor. Ba kez Bodrum'u g&ce gryoruz, Gece renkleriyle tarihin karanl birbirine giriyor Somuncuolu'nun resimlerinde, Ancak tuallerdeki eritler tarihsel katmanlann dnnn Ye yarauau ayn anda ele alnmasn salyor. Bodrum tarihi renkli bir tarih; LidyaMar se bu tarihe ayr bir renk katyorlar. Bilindii gibi, Heodotos, Grekler ve Lidyallarm ikisinin de merkantil oiduklann yazarak, Lidyallarm bu ticari hayatta kzlarn ticari meta olarak sunduklarn hatrlatyor. Bu ayn zamanda zenginliin de sunumu olarak karmza kyor. Bu zenginlik Reyyan Somuncuolu'nun tuale-rine de yansm: 2. Artemisia'nm kz Prenses Ada'nn ta-c'nn prlts baka bir iualde Ada'nn taklaryla birleiyor. Bodrum'un Franszlar, Almanlar, talyanlar ve ngilizler tarafndan yaplan burlarnn her biri ayr bir tarihsel katman oluturduu kadar; o dnemin kyafetlerini ve taklarnn zenginliini, arabn, zeytinyann ve tahllarn saklanmasnda kullanlan amforalaryla medeniyetini de tayor bizlere. Libyallarn "kt yola" srktes-ken medeniletirdii meta dolamnn gen kzlardan getipni dndmzde, Karyallar ile Iidyallar arasndaki kanl savalarn mahiyeti baka bir anlam kazanmaktadr. Bu zengMi ele geirme zerine kurulan sava stratejileri Bodrum'un gemiine olduu kadar, Reyyan

-220.

Somuncuolu'nun tuallerinde bugne de hayali olarak yansyor. Kulland renkler tarih iinde Bodrum'daki Rodos'lu Sa-int-Jean valyelerinden 2. Artemisia'ya kadar geen katmanlar ele alyor; bu ekilde de tarihin dz izgisel dorusalln da sorunsalatryor: ncesi ve sonras mphemleen bu tarih tuain yzeyinde kendi kurgusunun hayalini kuruyor. Hayaletlerin insaniliinden ok mekan oluturan cisimliliin hayaiet-letirimesinden sz etmek daha mmkn gibi duruyor. Lidyahlar gibi Perslerin de egemenliine giren Halikarnas-sos dounun zenginlii ile Mora'nm merkantillii arasnda bir yerde duruyor. Bu mekan ayn zamanda kadnlarn ve lmsz aklarn yeri, imdi bu gelenein devam ettii gibi. Karsnn yaptrd ant mezar sayesinde lmszleen ve bizim dilimizde kullanma kadar gelen, Hint-Avrupa dillerine ait olan mo-soe'nin; yani kral Moseeum'un ant lmszleen bir ak hikayesinin geride kalan yz. Reyyan Somuncuolu'nun tuain-de de bu Moseeum'un stun balarndan birini gryoruz. Ancak, tarihin derinliklerinden gelen bu stun ba, tuai de aarak ereveye tayor. Tarihin snrlarnn d olmad^gibi tualin de ierisi ve darsnn tam olarak belirli olmad tua-ler iin Reyyan Somuncuolu Derrida'nm "parergon" yani ereve kavramn da sergisinde sorunsallatrmakta. erisi ve darsnn belli olmad gibi ierisinin dars, darsnn da ierisi olduu dekonstrksiyon yntemine gre tarihin katmanlarnn da snrlar tam olarak belli deildir; anlamlarn balamardaki ierikleri nem kazanmaktadr. Anlam ve ierik bu anlamda ifadenin iki yz olarak gzkmektedir. Benzer bir ekilde Reyyan Somuncuolu da, belki de Derrida'nm yntemine yakn hissederek kendisini, kadn ve amfora arasnda kurduu paralellikte, ikisini de simetri unsuru olarak karmza kyor: Medeniyet ve merkantilizm. Bu iki unsur ki, Lid-yalardan gnmz Bodrum'una kadar gelen bir sreklilii gndeme getiriyor. Reyyan Somuncuolu'nun tuallerine baktmzda, aklmza sanatm etnografyadan ve tarihten ayr tutulamayaca geliyor. Taklarn olduu kadar amforalarn da tarihsel balam iinde dnmenin gereklilii toplumlarn medeniyetlerinin anlal222.

masnda ne kadar nemli olduunu anmsatyor bizlere. ko-nografya zmlemelerinde sa ve Meryem'in Hristiyan sanat iinde ilevleri ve mitolojiyi aydnlatmalar ne denli nemliyse, Bodrum'un tarihinde de amforalar ve taklar o kadar tarihsel deere sahip. Bu, bize tarihin hep ebedi kalmadn ve toplumsal deiikliklerde sanatn ne kadar nemli bir yer tuttuunu da gsteriyor.

223.

RESMSEL DEL FKRSEL PERSPEKTF


Kasm-27 Kasm 1996 tarihleri arasnda Ankara Siyah Beyaz Sanat Galerisi'nde Reyyan Somuncuolu'nun sergisi Saltanat kayklar ve kadnlarla ilikili. Reyyan Somuncuolu 1861 ylnda kan Ceride-i Havadis gazetesindeki bir habere tarih-ar bir cevap veriraiesine sergisini dzenlemeye alm: 27 Mart 1861 tarihinde yukarda bahsettiim Sultan Abd-laziz ve III. Napoiyon devrinde yaynlanan gazetede "Fransz mparatoru Hazretlerinin hametli saltanat kaynn methini iitip, bu kayn resminin yaplmas iin bir ressam tayk ettirmiti, stanbul'a gelen ressam da ay alarak "istenilen resmi" yapm ve Paris'e gtrmt" haberi veriliyor (Bkz., Hayati Tezel, M. Ereni alkolu, Boazii ve Saltanat Kayklar,, Cem Yay., 1983). Gazete Fransz ressamn yapt resmi teyid ediyordu. R. Somuncuolt bir yzyldan fazla bir zaman zarfnda yaanm olduu rivayet edilen bu olguyu baka bir balamda yeniden gncelletiriyor. stelik bu haber "kayn zerine yaldz tr ile resimlerin ilendiini" bildirdiine gre resim ve saltanat kayklar arasndaki o tuhaf iliki gn be gn aikar hale ^gelmektedir. Bu ilikiyi ortaya koymaya alan Reyyan Somuncuolu olay gnmzle ilikendirerek gncelliini korumaya alr izlenimini veriyor: zelikle siyaset adamlar, gazeteciler ve tarihiler arasnda Osmanl toplumsal durumu ile Trkiye Cumhuriyeti tartmalar bu serginin dnce temelindeki konumunu belirleyici hale getiriyor. Osmanl dneminde Kaykhane ocann snp ilerin artk Tersanede yaplmaya balamas el zanaat ve sanayileme arasndaki o "dz gibi gzken" izgiyi belirgin klmaktadr: "Eski stanbul'un bir mhim paras daha yok oluyor. Topkap Saray- Hmayun'unun Yalkk kenarnda saltanat kayklarna ayrlm olan salhurde kaykha-neler"in ykld szkonusu ediliyor. Abdlaziz'in saltanat dneminin sonuna kadar nemini grece olarak koruyan kaykha-

ne'nin yok olmas biten bir tarihin habercisi oluyor; ancak ressam Somuncuolu bu ykla nostaljik bir bakla bakmaktan ok, Osmanl'nn son dnemlerindeki alkantl yaamn iinde bulunan bireylere ve zellikle de hallaclara (krekilere) ve saray evresi kadnlarna doru tayor baklarn. eitli perspektiflerden ele almaya alyor bunlar. Tarih-ar bir arkeolojik yntemle bunlara bakarak, zamann geii iinde bireylerin "sabit kalabildiini" dnd duygularnn ifadelerini vermeye alyor. Bir dnemin verileri neyse dnceleri de odur; ancak duygular dz izgisel bir tarihle nasl okunabilir? Gnmzn insannn kaderciliiyle, Nazm Hikmet'in dedii gibi "koyunluu" ile sabit, olduklar yerde duran kalabalklardaki bireyler arasnda var olan koutluklara dikkat ekiyor. Tuallerinde bu insanlarn baklarnda hareketi ve duyguyu vermeye alyor; bu da herkes tarafndan alglanmas zor birey. Bu sabitlikler, deimezlikler iindeki devinimi aryor. Mikro deerlerin anlarn yakalamaya abalyor. dnyalar frtnal, ama dardan bakldnda skuneti veren gzlerdeki devinimi ortaya kartmaya alyor. Gelecek kaygsn davurmadan ieriden yaayan baklar bunlar. Ancak; her biri, ister kadnlar ister krekiler olsun, olduklar yere yapmay dlyorlar. Belki de yerlerini kaybetmemek iin. O acmasz devirlerin ayaklarnn altndan geip de giden, mutlu gnleri bir daha yakalamalar mmkn deilmiesine kendilerinin varolu alanlarn ellerinde tutmaya alyorlar. Bu yzden krekilerin hareketleri doal olarak hz vereceine "ne yaptn bilmezlii" veriyor. Ne yaptn bilmeden hayatta kalmak ve gemii yakalamak, ve yine keyiflerini srdrmek sanki abalar; o da gereksiz yere bir devinimin bataa saplad bedenleri gstermek aczinden daha ileriye gidemiyor. Her kreki krei baka bir yana doru ekiyor. Sanki her dnemde olduu gibi Hallaclar da sabit bir ekilde grevlerini yaparlarken bir pasif bakaldry krek ekerken gerekletiriyorlar; nk Reyyan Somuncuolu'nun figrleri doal olan hareketi vermiyor; her biri baka bir hareketi vcuda getirirken, kayn gitmesini de engelliyor, tpk Osmanl'nn gidiat gibi, alkantl bir durumdalar. Bu ise, denizin alkantl halinden 225.

22SL

ok insanlarn ilerinin alkantllm veriyor. Bu ise sis iine brnm bir belirsizlik hali. Kadn krekileri resmettii tualleri gibi sergide yer alan birok tual paral ve triptiklerden olumu sanki. Fragmanter bir dnyann fragmanlar sz konusu edilerek resmedilmi. ki kadnl tual veya tek kadnl tual hep bir effaflk arayn veriyor bizlere. ini dar vuramayan bedenlerin ve cisimlerin magnetik rezonans alnm, sanki ileri grlebilsin diye; ama yine de tehis koymaya imkan salamyor; duygular ancak bedenlerin hareketlerine yansyabiliyor; daha ileri gitmenin "insani" olarak, sanki olasl yok. Tualin zerindeki madeni sar yldzlar veya kuaklar ise bu insaniliin yok olduu yerdeki malzemeleri bizlere veriyor. Elin yapmak istemediini tual zerinde hazr-malzeme salyor. Kadnn sandaki metal yldz hem bir k hem de baka bir malzemenin varoluunu belirliyor. Bu da, resim ve ready-made'in birliktelii. Burada artk Reyyan Somuncuolu, renkleri glge yerine kullanrken arka plan ile n plan arasndaki hiyerariyi yok etmeye alyor. Perspektifi, Klasik Rnesans'tan beri kullanld ekliyle ele almakszn, en modern haliyle resimsel uzama deil, ama fikirsel uzama yerletiriyor.

RUHUN EKLLENMES
"Sanatn bir amac var; o da ruhun zapturapta alnmas" Paul Valery z ve hareketi denetim altna almaya alrken, ayn hareketin akkanlna kendisini kaptrarak, hareketin ruhunu yakalamaya alan bir sanat olarak dnebileceimiz Gnnur Ozsoy, yapt heykellerinde hareketin getirdii olumsalla neredeyse brakyor kendisini. Plastik olarak biimin etkisini en aza indirgemeye ve bu biimin alnnda deneysellii ve rastlantsall denetim altna almaya alrken, aslnda kafasnn iinde olan temay da gz ard etmemeye alyor: Kadn ve bedeninin hareketi. Birbiri iine girmi kadn m yoksa erkek mi belli olmayan figrlerinin cinselliinden ok formlarnn belirsizliinden bir snr ortaya koyup; bu snrlar iinde hareketin sanatsal ruhu ile biimin anlamn birletirmeyi denedii heykelleri; bu bakmdan, nasl yapldndan ok ne ekilde biim aldn sorgulatan figrleri ortaya koyuyor. Ele ald formlar, kendisi iin, nasl yapldndan daha ok ilgi eken figrler. Gnnur Ozsoy, belki de, bu ekilde; ruhun sanatnn nasl yapldm aratryor. Sanatn amalarndan biri de sanatn kendisinin bir ama olmas; her trl anlatdan ve gndermeden bamszlaan figrler sanatn, bazen amac olabiliyor. Bu ise ruhu altrmaya sokmak deil sadece; ayn zamanda da, bu ruh eer bir eser olmazsa ve de eserin ne olduunu sorgulamaz-sa hi bir anlam tamayacak bir ey. Kullanlan tekniin denetiminin ok zor olduu ve biimin belirsizlikten baka bir ey olarak gzkmedii bir anda ruhu yakalamak ve o ruha bir ekil vermek sanatnn amac haline geliyor. Bu biim ise sadece belirsizliin ar bast ve ayn anda da biimin vcuda geldii anda ruhun ve zihnin maddi-letirilmesini birlikte var edebiliyor. O zaman, bu biim gzel bir vcut halini alabiliyor. Cinsiyeti belirlenmemi; ama kadn olduu izlenimini veren vcutlar

223.

221.

kyor karmza. Kimi zaman birbiri iine geiyor, kimi zaman ise bir fallusn bereket tanrs byklndeki hareketini sunuyor bizlere. Kurbanms trenlerdeki ayinleri hatrlatrcasna Diyonizyak tanrlara yaplan adaklarda olduu gibi orjiyak figrler ekilleniyor bir belirsizlik ortam iinden. Bu teknikle ancak bu boyutlarda altn syleyen Gnnur Ozsoy, ibkey formlarn hareketinden oluturduu vcutlarn kvrmlaryla sunuyor bizlere. Bu ekilde de, eserin kendisi belirli bir ruhu kazandryor kendisine: Tensellik kazanyor. Bu tensellik en u belirsizlikten en belirgin figre doru giden bir gei trenini ortaya koyuyor: Bu tren ise heykellerin olumsallk iinde almaya balad, oynaya oynaya ortaya kan, formlardan bakasn meydana getirmiyor: deneysel bir yolu kendine edinen Gnnur Ozsoy'un heykelleri belirsizlikten form almaya baladnda, sanat tasarlad zihinsel yapy belirlerken, asla gerek gibi grnmeyen ve hi de bitmilik duygusunu vermeyen formlar vcuda getirebiliyor. Ruhlara maddilik kazandrrken yaratt baz formlar adlandryor da: Mesela Drakula bu figrlerden biri. Kendi ekseninde dnerek sabir bir hareketi de veriyor Gnnur Ozsoy heykellerine. Bir dier figr de "ebnem hanmn baca" adn alm: Bu sefer bizim topraklarmza ait bir isim, Romen Draku-la'nn tersine. Hatta bazen figrleri o kadar bireyleiyor ki, sanatnn yaptrmlarna bile kar kabiliyor: Drakula figr kaideyi altna kabul etmiyor. Aynada figr gzkmeyen vampir, heykelinde de kaideyi istemiyor. Neticede; belirsizliin snrlarndan figrlere dnen heykeller, bu ekilde bir birey olabilecek kadar maddileiyor. Ancak bu maddilii heykellere veren formlarn ruhunu arayan sanatnn kendisi. nk ruhun zapturapta alnmas sanatn amalarndan biri deil mi?

BR YAAM SREC OLARAK SANAT


\JVA VAA (Yaasn roni) Hseyin Bahri Alptekin'in ^ Dulcinea Sanat Galerisi'nde at ve 17 Mays 1999 tarihine kadar grlebilecek olan sergisinin ad. Dier ad da Kriz olarak belirtilmektedir. Burada: Kriz sosyal, kltrel, ekonomik olduu kadar bireysel krizi de anlamlandrmaktadr; nk Hseyin Alptekin'in daha nceki sergilerine gnderme yaparken, ayn zamanda da gelecek sergilerinin de habercisi durumundadr bu sergi. Ayrca bir eit sre almasdr; nk Alptekin sergi sresince serginin banda durmak yerine seyahat etmeyi semektedir. Ayn durum Nev Galeri'de de karmza kmt. Yol iinde ve yrme halinde gebe ve kksapsal bir yaklamla sanata eilen Hseyin Alptekin her eyden nce yaamyla bireyselliini sanata doru tayan ve kendi iini amaktan ok kendi grntleriyle iinin d grnmn sahneye koyan bir sanat: Bir eit disiplinler-arlk tayan sanat kendisinin znel srelerini sergi salonlarna tayan; ayn zamanda da sergiledii nesneleri de seyahat srecine sokan bir sanat anlayna sahip. Zannediyorum, Depresyon sergilerine ilk olarak Dev-le-Sefalet iddet sergisiyle (Devlet Han, 1995 Aralk) balamt: Burada babasndan kalan divan, saaltm nesnesi olarak, Bosna olaylaryla alakalandrlm bir ekilde ele alnm ve sergilenmiti: iddetin besledii devinim iinde psikanalitik bir iddetin savala olan alakas ve entelektel su aygtnn da elleri kollar bal bir ekilde durmasyla ilgiliydi. Bu daha sonra Habitat srasnda teki sergisinde (1996); Kuzey Kbrs Trk Cumhuriyeti'nin Magosa ehrinin Akkule Sanat Galerisi'nde "Aznlk" sergisi balamnda (1996) Arzulanan Makinalar Sergi-si'nde ve Asos Festivali'nde; ve Galeri Nev'de sergilendi. Burada; bu divan'n artk rtldn grmekteyiz. zeri rtlen Divan psikanalitik srecin depresif halinin geride kaldn ima edermiesine, bir de gelecek sergileri zerine ip ular veriyor.
229.

22S.

Grlebilecei gibi, bir tek iin sreci farkl sergiler boyunca kk deiikliklerle srmekte ve "sre almalar" bir yandan sanatnn sergi anlayn ortaya koyarken dier yandan da "tanma" srelerinin gebeliine iaret etmektedir: Sergiden sergiye ulus-tesi bir ekilde taman kurutulmu balklar, sergi mekanna tanan divan performans, serginin iine sergi sresince yaplan eklemeler; baka sanatlarn sergiye kattklar yeni nesneler; tm bunlar Hseyin Bahri Alptekin'in sanat sosyal srele nasl birlikte ele aldn bize gstermekte. Bir baka veri de, sanatnn ulus-tesi bir srete sergiyi tasarlad ile ilikili: Hem yerel eler hem de uluslar-tesi eleri kullanyor. Devlet-Sefalet-iddet'te; babasnn divan Bosna sorununu gndeme getirerek saaltm meselesini sergiye tayordu. Bu son sergisinde ise, Courbet'in "Dnyann Kkeni" adl tablosunun sreciyle ilikilendirerek sergisini tasarlamas, Courbet'nin tablosunun tanma ve elden ele geirilmesi srecini anlatan kitabn kapana konulan "Dnyann Kkeni" resminin Fransa'da sansre uramasyla alakal. Bu tablonun bir Osmanl Paas iin yaplmas ve daha sonra da yapsalc psikanalizin babas saylan Jacques Lacan'm eline gemesi, Hseyin Alptekin'e yapsal antropoloji ile sergisi arasnda bir alaka kurmasn salyor: Bu ekilde de Claude Levi-Strauss'un Mitolojikler adl kitaplarndan birinin "i ve Pimi" olarak adlandrlmas ve Courbet'nin tablosunun bytlm dijital basksnn "in vagina veri-tas" olarak yeniden sanat tarafndan temellk edilmesi arasndaki ba aa kyor: Temellk etme ve yeniden temellk etme sreci. Bir duvarda tralanm haliyle "i" vagina imgeyi iinden geirerek grnr klan bir tlle rtlmken; kar duvarda da ayn tablonun digital fotorafnn "trasz" hali yine bir tln ardndan verilmi. Biri PUNK dieri ise HPP veya POP olarak dnlebilir. kisinin simetrik hali sanat tarihinin tablolaryla da ilikilendirilebilir: Simetri ilkesi. Dier duvarlarda ise, dnyann eitli yerlerinden tanarak sanat galerisine tanm olan dijital fotoraflar zerine neon kabloyla bezenmi yazlar grmek mmkn. Bu yazlar da dier duvardaki, yine neon kablolarla rlm Brezilyal bir airin iiriyle alakalandrlabi-lir. Anlamnn zlmesi g olan "ATROCADUCAPACA..."
230.

diye sregiden iirin de izofrenk ve kksapsal bir okumayla ilikili olduu rahata ileri srlebilir. Fotoraflar mavi ve yeille renklendirilmi. Bu da viagra ve prozac arasndaki bireysel |diyalektii dndrtmekte. Bir yanda mavi viagra gelecee jdoru bir iaret verirken, dier yanda yeil renk gemiin prozac (toplumu iindeki depresif hale gnderme yapmaktadr. Srecin devamm her halde se rgi srasnda da izleyebileceiz. Daha sonra da baka sergilerde sre kendisini yineleyerek deitirecektir. Bu bakmdan, Hseyin Bahri Alptekin'in almalarnn kopmalardan ok, srekliliklerle zmlenebileceini syleyebiliriz. Eser'in bir eit sresel devamll, "dnyann bir tek kitap" olduunu savunan Mallarme ile Hseyin Alptekin'in almalar arasndaki ilikiyi bize dndrtebilir. Sanat bir yaam sreci gibi gren ve ikisinin arasndaki ayrm zor kabul edebilen bir sanat olarak Hseyin Alptekin sosyal olgular ile sanatsal dnceleri bir btn iinde alglarken biimsel yenilik ve zihinsel denemeleri birlikte ele almakta; bu ekilde de sanat ile sosyal bilimler arasnda greli farkll da en aza indirgemekte. Sanatsal sreleri, sanatnn iinde yaad ve dolat toplumlardaki bireysel durumuyla ilikilendirirken, gebe ve kksapsal bir sanatn elerini almalarna katmakta. Bu bakmdan da, Hseyin Bahri Alptekin'in almalar Nietzsc-he'nin "gebe dncesiyle" alakal olarak; sanatna felsefeyi, felsefeye de sanat katarak, sanat mekanlarn katederken, corafyalar birbirleriyle ilikilendirmekte.

231.

ADANA'DA BR VAH TECRBE


ukurova niversitesi Gzel Sanatlar Kolu, Adana, Yap Kredi Kltr ve Yaynclk Galerisi'nde, rencilerin oluturduu ilgi ekici bir sergiyi gerekletirdi. Sergi stanbul'da yaplan ve ne yazk ki bu sene gerekletirilemeyecek olan Gen Etkinlik sergilerine katlan genlerden bazlarnn da vermi olduklar ilerle, daha da gen bir sergi olarak, Adana kltr sanat ortamna bir zenginlik katmakta. ukurova ni-versitesi'nin Plastik Sanatlar kolunun, sadece Resim Blm rencilerinin katlmyla deil, ayn zamanda Heykel Blmnn de itirakyla, rencilerin kendi aralarndaki zerk rgtlenme tarzyla, ayrca demokratik olarak adlandrlabilecek bir boyut iinde ele alnabilecek sergi, bu zerk davrann da etkisiyle, olduka siyasi ve cesur ilerle de kendisim belirgin klmakta. Adana ehrinin stanbul'un ve Ankara'nn sanat merkezi konumuyla uzakl da gz nne alndnda, sergide yer alan iler hem orijinallikleriyle hem de byk sanat sergilerinden aldklar etkilerle okunurluk kazanmakta. Bu verilerden yola kldnda ise zellikle uluslararas bir sanat bilgisini gerektirmekten ok, sanat tarihinin 20. yzyl ile snrl baz almalarn yapldn gzlemek seyirci asndan ilginti. Bir de liseli rencilerin galeri mekannn ikinci katma karak sergiyi gezmeleri ve orada bulunan ilerin sahipleri, sanat rencilerine bire bir sorular sorarak tartmalar, Adana iin, gelecekte gzel potansiyellerin olabileceinin habercisi olmakta. almalara baktmzda pentrn dndaki imkanlarn olduka sk bir ekilde kullanldn gryoruz. Fotoraf, ensta-lasyon, serigrafi ve pentr birlikte ele alnyor. ukurova niversitesi Plastik Sanatlar Kolu bakan Birol zer, Magritte'in "Bu bir pipo deildir" nermesinden yola karak; piponun nne kendi fotorafn koyuyor; pipoya bakarken, altnda ise ka-

ligrafik bir yazyla "Bu ben deilim ve bir pipoya bakmyorum" diye yazyor. Bu ekilde ve gerek ben ile resim orasndaki ayrkla, Magritte gibi demiyor. Yannda ise yine ayn sanatnn Mara olaylar, Sivas yangn vb. tarihsel olaylar bir film sahnesi ekiminde olduu gibi verdii grlyor. Olduka siyasi olan bu iin yannda, tamamen estetik kayglarla dolu olduu hissedilen eyda Eren'in yapt, pentr ile birlikte belirsizlii bilmecemsi olarak vermekte. Rengin srl, Pop Art'n Mic-key'vari sars ve Andy Warhol'un numaralarla ne olduu belli olmayan figrnn yeniden retilmesinden ok baka bir yola koyulmasnn rneini grmekteyiz. Erkan zgen ise, bir eit Magritte oyununu krmz tuali ve zerine koyduu yatan bedeniyle oynuyor: Bu bir bayrak deildir. Cengiz Tekin, Arman'n boyalar sergiledii gibi kendi malzemesini valesine yukardan asarak sergiliyor. Arman tannmadan da bu yaplabilir. Tekin, Arman'dan bamsz bir ekilde, benzer bir ii kendi kar-samalaryla gerekletirmi. Burada belki de "vahi tecrbeden" sz etmek mmkn hale gelmektedir: Bilgi kaynakl deil, sezgi kaynakl, doall iinde i retmek. Bir eit mastar fiiller retmek. Sar yapmak. Krmz boyamak. Film evirir gibi siyaset yapmak. Bu fiiller znesiz retimlerdir. Olu annda kendilerini retirler. Etkilerini nereden alrlar? Bu bilindndan gelen ve o anlamda da bilgiden habersiz bir ekilde vahi tecrbeyi gerekletiren almalar stanbul Ankara veya zmir'den daha ok Adana rneinde, Anadolu ilerinde, ortaya kyor, vcuda geliyor, sorguluyor ve sorgulatyor: Dndrdnde ise, bilgi ann toplumuna ait olmaktan ok daha yaban ve doallk tayan etkileri bize hissettiriyor. Bilgi toplumunda olduumuz anlatlar ile iirilen kafalarmz, teknoloji arlkl almalara yer vermeye alrken, birden bire doallnda iken eser olan ilerle kar karya brakyor bizleri, seyirciyi, izleyiciyi. Vahi tecrbe sadece doall ve geri teknolojiyi ortaya koymuyor; geri ve ileri arasndaki pozitivist ilikiyi de sarsyor. Reyhan Alter'in resimleri de bu doall ta-mamlarcasna sadece siyah ve beyaz renklerden oluan dev boyutlu tuallerini plastik malzemeyle kaplyor. Her eyin paradan gemediini anmsatyor. Ama ayn ekilde de; Rengin En233.

232L

gl'n zarlar gibi, vahi tecrbenin zarlar kadar rastlantsal olduunu duyumsatyor. Zafer nsan'm "Yeni insan" kadar evrensel ve armha gerilen sa'nn da kendisi olduunu syleyen Nietzsche'ye sanki yolluyor bizleri. Ama bilgili bir edayla olmaktan ok ikonografik bir evirimle. Metin Asiltrk'n, Hakan Bulut'un, Glay Karadoan'm, Murat Tosyal'nm ve Filiz nverdi'nin ilerinden de karsayabileceimiz gibi, Adana bize bakyor, biz de onu okuyoruz: Filiz nverdi'nin gazetelerden yaplm kat bir ii; erkek ve kadn gzleri gibi, Murat Tosyal'nm plak mankenin ka para ettiini sergiledii gibi, deiim deeri iinde piyasann sanat zerindeki hakimiyeti hep denge hallerini (Hakan Bulut'un dengedeki ii ve Glay Karadoan'n eri mekannda dmeyen yuvarlaklar) ve llmeyi bekleyen (Metin Asiltrk) kapanlar sunuyor bizlere. Bu almalara n ayak olan Muzaffer Tire'yi, bu almalara mekanm sunan Yap Kredi'yi ve ukurova niversitesi'nin Resim ve Heykel B-lm'n kutlamak gerek diye dnyorum; nk bize "vahi tecrbe" kavramn yeniden dnmek imkann tandlar.

BOLUM III SANATIN ADI

2te.

VAR-OLU

996 Eyll aynda, Trkiye ve Yunanistan'n en yakn kara paras olarak kabul edilen Khios (Sakz) adasnda balayan karlama ile bir diyalog sreci balatld. Adada geen gnler ve geceler boyunca sergiden ileriye dnk projelere kadar her eyden bahsedildi; yenildi, iildi. Bunu kiisel sergiler izledi; stanbul'a gelen Yunanl sanatlar ve Atina'ya galerilere ve atlyelere giden Trk sanatlar bu diyalogu, denklii pekitirdiler. Sonunda stanbul'da yaplacak byk bir sergide karar klnd. stanbul, Kadky (veya Etiler'in bal olduu Beikta) Belediyesi ile anlalarak serginin Caddebostan Sanat Galeri-si'nde yaplamasna karar verildi. Trk ve Yunan sanatlarnn birlikte ele aldklar bu dostluk sergisinde nemli gibi duran baka bir ey de birbirleriyle ayr gibi duran ve byk tartmalara neden olan tual resmi ile enstalasyon arasndaki bar da salanm oluyor. Sergi ayn anda grlmesi ender olabilecek bir sanat kompozisyonunu sunuyor. kili bir ayrklk sz konusu: Trk ve Yunan sanatlarnn yan yana ve omuz omuza duruunu tual resmi ve enstalasyonun srt srta duruu. Bu ayrklk zerine kurulu bir btnl ortaya koyuyor. kili bir var-olu ile kar karya brakyor bizi.
Var-OIu

Platon'un "Var" adn verdii idealar dnyas deil; Aristoteles'in energia veya tz adn verdii de deil; ama daha ok He-idegger'in "Var-varlk" adn verdii "Var"dr bizi bu sergi erevesinde ilgilendiren; yani metafiziin snrlarndan mmkn olduu kadar arnm, dostlu (philia) zerine kurulu ve bu lde de gemiin anlamazlklarnn zerine bir izgi" ekerek yol alan, yollanan, yola koyulan bir var sz konusu olan. Bu ekilde de "olu" ile birleiyor. leriye dnk bir perspektifte, u anda "var" olandan yola karak, yola koyularak "olu" iine girebilme
237

hali bahsettiimiz ve gndeme getirmek istediimiz. Heidegger, Platon ve Aristoteles'ten farkl olarak var'n varlndan deil de var'n "unutulmuluun-dan" bahseder. Yeniden barbarla dn anlamna gelen bu kullanm eklini Heidegger'den dn aldmzda, bizin sylemek istediimiz daha da ak bir hale gelecektir. Savan barbarlna "Hayr" diyen bir sesle, yan yana duran iki "var"m olua girmesi, birbirleriyle "diyalojik" bir kelam (logos) ortaya koymas bir diyalogun balangcdr. ki varolan btnlk olarak Trk ve Yunan sanatlarnn mevcudiyeti anlamnda var olmalar ve bu var'dan itibaren ileriye dnk bir kaynamay, karlamay ortaya koymalarn dzenlemeye alan bir eylem olarak grmek lazm yaplan bu sergiyi. Varlk deil ama ayn zamanda var olma nitelii bakmndan grmeyi zaruri klan bu hareketi oluturan sergi, mulaklama-lara kar akl ve effafln diyalogunu hedeflemekte. Dostluu sanatn iinde aramak ve sanatn iine dnerek var olanlar kar karya getirmek ve birlikte oluu gerekletirmek, belki de, serginin amalarndan bir; ama en nemlilerinden de biri: Yani, eleme, dinamik bir denkleme, birbirine geme, tekabl etme, karlk verme, karlamadr. Bu karlkllk hali ise var'lar denkletiren eylemdir; sanatlar asndan bir sorumluluk ve ykmllk demektir. Bu da balam "balam dna" ekerek var'lar kar karya getirerek, dinleyerek karlkl olarak, sesdelii ortaya kararak (Heidegger nerede doru eleme var orada eseslilik vardr demekteydi),birlikte bir sz sylemeye doru iterek, onlar olua sokmayla, belki de, mmkn olacaktr. Bu, soru ve cevabn iliki kurmad yerde mmkn olamaz. Var-olua geen sanat, ncelikle bir bar araycs olarak sanatnn iddetini aktarmaktadr eserine; nk geree ulamann yolu sadece naif bir iyi niyet deildir; dncedeki bir iddetin rndr genelde sanatnn yapt. O da sanatyla politikacy birbirinden ayran eylemdir. Biri iddetini saklar, iki yzl oynayabilir, reel-politikay izleyerek, siyasi ve ulus-lar-aras ilikileri ilgilendiren stratejiler meydana getirir: Burada denklik yoktur. Halbuki, yukarda var-oan bir eseslilikten ve denklikten sz ettik. te sanatlar, sanatn ii iddeti ortaya
_23.

dosdoru koyduklarnda politik iddet artk sanat snrlarndan dar km olur. Ama bu dncenin ve iin iddetidir artk ve "dmanca" bir tavn ortaya koyan iddete yer vermez; nk gerek bar bir "karlama" sayesinde gerekletirilebilecektir; diyalogdur; zneler-aras ilikilerdir. Karlamann tesadfilii-dir dncenin zorunluluunu garanti altna alan. Fransz filozof Gilles Deleuze'n nemsedii gibi, karlama hep bir "dsal karlamadr": Olay olua sokan eydir rastlama; ayn zamanda da ayrk boyutlar kar karya getirendir. Bu lde, olu karlama ile anlam zaman iine sokar; anlam zamanla ilikiye girer; ileriye dnk bir "imdilik" 'Var"dr. Barn gereini ilan eden de olua giren zaman olacaktr. Ayrklk ve farkl bak alar ancak bir olu iinde kendini olumlayacaktr. Ve, sadece karlamalar ayr bak alarn bir olu iinde meydana getirme potansiyelini iinde barndrmaktadr. Bu alardan bakldnda, "var" ve "olu" aralarnda bir eksi iaretiyle, birlikte ele alndnda, serginin kavramn en yetkin ekilde ifade edebiliyorlar.

_2.

ATNA-STANBUL: BR YOLDA-OLU
rkiye'den ve Yunanistan'dan gelen sanatlarn ortaklaa gerekletirdikleri toplantlar Sakz adasnda, 1996 ylnn Eyll aynda balamt. Ardndan stanbul-Atina sergisi ylnn baharnda Caddebostan Sanat Galerisi'nde gerek letirildikten sonra, Atina-stanbul sergisine sra geldi. Bu da, ylnn Aralk aynda Atina'da gerekletiriliyor. Grld gibi, yldr yaplan faaliyetler "dostluk sergileri"ni pekitir mekte ve 1997 yl sergisinde yazm olduum gibi, Trkiyeli ve Yunanl sanatlar yeni bir var-o/uj'a doru srklendi. Bu top lantlarn at yoldan baka sanatlar Yunan adalarnda, yeni sergiler ve almalar ortak bir ekilde gerekletirdiler. Sera mik sergileri ve almalar, gen sanatlarn ilerini sergiledik leri sergi alanlar bunun rneklerinden. Yola kld bir kez. Yolda-olu sergileri yerleiklemeye baladka ve ciddi bir sa natsal faaliyet olarak kendi rtn ispatladka, Kant'm "Ay dnlanma nedir?" makalesinde yazdnn tersi ile kar karya geliyoruz sanki: Rtn ispatlama kendi kendinin bilincine varmadan ok, ounluun fikrinin dna doru giden "aznlk olu"u kantlamakta. Aznlk olu ise, Ulus-devletin resmiyeti nin genel geer kurallarnn ve "habits'lerinin dna doru yollanp, yeni tahayyller iinde doru girmek anlamna gel mektedir. Bu da, aznlk-olu iinde gerekletirilebilmektedir. Her yeni bir ey balangcnda aznlk-olu iindedir. Sreci ba latmak, yola koyulmak, yolda dnmek, yolda i yapmak, ta nmaktr, yersizyurdsuzlamaktr. Fransz filozof Gilles Deleuze'n ve psikanalist Felix Guattari'nin "gebebilimine" doru koyulmaktr. Yurdunu alp baka bir alana doru yollanmak de mektir. Ama bu g etmek veya gmen olmak demek deildir. Yola kmak, sadece fikirlerin gnden gemektedir. Marksist paradigma iinde styap kurumu olarak geen fikirler dnyas nn ideolojik yapsnn, Althusser'in "devletin ideolojik aygtlar-

nm" kurgusallnm dnda yeni kurgusallklar aramaktr: Aratrmaktr, sanat yapmaktr. stanbul-Atina sergisinin ait bal "Yzyze" idi; yani kar karya olarak bir kyaslama yapmaktan ok, srt srta doru bir ergonomik pozisyona girmekti. Bu yeni bir "barl" pozisyondu, konumdu. te bu tip sergiler yzyze, yanyana, srtsrta, elele gerekletirilen sergilerdir. O nedenden dolay aznlk-olu ile alakalandrlmaldr. Kendi btnsellii iinde alkanlklardan ve yerlemi hakim sylemlerden kmakla iliki-lendirilmelidir. Bu yzden de, sanatlar bu sergilerde hem almalaryla hem de fiziki mevcudiyetleriyle dostluu pekitirmek istemektedir. Sanatlar arasndaki mesafenin ls dokunma yaknlndan gemektedir. Temsili bir arenadan veya bir politikadan ok bir olumsallk ve komuluk ilikisidir bu durum ve bu mikro-politika. Komunu tan: Onunla konu, ona yakn ol. Hatta sempatiden ok bir empati ba olutur. Bu da Emanuel Levinas'n "teki"nden geen bir "ben" kurgusuna benzemektedir. Ben (Ego) deil, nce teki vardr, beni var eden tekidir; nk, tekinin varl empatik bir duygudal salamaktadr. Empati, bu tip sergilerde birebir ilikiler sayesinde mmkn olacaktr. Bu da mesafenin en ll olduu an gstermekte; hatta belki de, mesafesizlie doru giden, aradal- ortadan kaldran ve btnletirirken de, farkllklar yer deitirerek yeniden kuran bir mikro-azmlk-oluu yola kaymaktr: Yolda-olu.

240

241

GZ VE AIKLIK
eyolu'nda Rumeli Han ve Aa Camii'nin karsnda bulunan ve birka yl evvel Akademi stanbul bu binaya getii srada ortaya kartlan Hamamn kubbesinde Seza Pa-ker'in bir sergisi gerekleiyor. Paris'de yaayan ve reniminden sonra ayn ehirde sanatsal allmalarm srdren sanatnn ilk Trkiye sergisi, stanbul Bienali ile ayn zamana geliyor. Sergide, Seza Paker, mekann ve galeri salonunun Beyo-lu'ndaki konumlanma gre bir ses ve grnt enstalasyonunu gerekletiriyor. Giz ve Aklk temas da hamamn kubbesinin espasla olan ilikisi zerine kuruluyor. Hamam en mahrem mekanlarmzdan biri olmasna ramen, gerek erkeklerin gerekse kadnlarn en mahrem hikayelerini birbirlerine dktkleri, anlattklar veya mahrem maceralarn yaadklar bir mekan olarak, cinsellii, gizi ve her eye ramen de srlarn paylalmas ve yaylmas anlamnda akl ortaya sermektedir. Bu aklk mekandr ki, stanbul'un, zamann en kozmopolit yerlerinden biri olan Pera'nm gbeinde ve Rumeli Han'n karsnda olmas dolaysyla kozmopolitliini yaayan bir alandr. Tanzimat ve batllama dneminden gnmze kadar gelen tarihi zaman iinde, hamamn rol ve ilevi ok deimi gibi gzkmyor. Hamam Oryantalistlerin hafzalarn ssleyen, hayalglerini besleyen, cariyelerin aralarndaki fsldamalar anmsatan, "Hamamc lfef'i artran bir yer olmas kadar, erkeklerin de erkekliklerini erkeklerin ellerine braktklar, suyla temizlikle beraber fikirsel arnmay da gerekletirmeye altklar ve aralarnda akalaarak, oynatklar bir mekan olma zelliini korumas asndan gizi olduu kadar aralarndaki ak ilikileri

* Ali Akay'n kratrln yapt ve Seza Paker'in gerekletirdii sergi 16 Eyll 1999'da alm ve bir buuk ay Akademi stanbul'un iindeki hamam kubbesinin bulunduu Galeri'de sergilenmitir.

de saklamaktadr ve amaktadr. Modern dnemlerin en cinsellik kokan yeri olarak post-oryantalizm dneminde de -isterse Edward Said hl oryantalizmi siyasi anlamda var olarak kabul etsin- hamamlar gizlenerek ve de dikizlenerek gerekletirilen oyunlarn mekan olmaya devam etmektedir. Belki de, bu nedenden dolaydr ki bat literatr ve trevleri bu mekan ayn llerde alglamaya devam etmekte, hamamlar turistik elence yeri olarak yaamay srdrmektedir. Serginin olduu mekann bir hamamn ii deil de dam olduunu dndmzde gizli olanlarn ve mahrem ilikilerin ancak bir delikten seyredilebilecek bir grngy ortaya koyabileceini dnebiliriz. Bu anlamda da, sergi bir "vyeur"lk temasn dndrtmektedir. Bakan ile grmeyen arasndaki bu iliki, Michel Foucault'nun Panopticon temasn ters yz eder gibi grnmektedir. Panopticon, Foucault'da, grlmeden gren gardiyanlar ile grmeden grlen mahkumlar arasnda, merkezden dikizlemeyi ve periferide seyredilmeyi ortaya koyarken, burada durum sanki tersine ilemektedir: Dardan, peri-feriden bakan gz merkezi, belki de, gbek tan seyretmektedir. Orada yaanan neyse onu grmek isterken gizli bir "voyeur" heyecann gerekletiren gzn bakt ise, her eyden habersiz kendi yaad an var etmektedir: Hayalgcmzn bize verebildii her eyi. Ancak; bu grnme ve saklama ilikisi mekann kendisi iin de geerlidir. Dardan caddeden geenler tarafndan hamamn kubbesinin gzkmesi ve mekann drt tarafnn effaf camlarla kapl olmas, bize seyredenleri gstermekte; bakan ile baklan arasndaki ilikiyi seyirciye sunmaktadr. Bu seyirlik eylem bakanlar da baklan haline sokmakta; bu ekilde, onlar da gizli "voyeur'lklerini aa kartmaktalar: Farknda olmadan seyredilen konumuna den bir dikizciler birlii, modern toplumlarmzn gerek voyeur'lerine dntrmekte hepimizi. Orvvel'vari bir bakan gzler btnl sergiyi bak-lar-aras bir konuma yerletirmektedir. Bakanlarn bakld ve baklanlarn ise seyirciler tarafndan grlmedii bu durum; bakanlar gzkr, baklanlar ise grnmez klar. Ters yz etme ilemi bir kez daha seyirciyi voyeur konumuna doru srklemektedir. O halde, bakanlar ve grlenler kim olcaktr? Bu so242.

2Z

. bizi Seza Paker'in sergisinin gbeine doru tar. Sanat tari-* iinde baklan ama grlmeyen bir eserin hamamn giz ve l^klk mekanna tanmas, o halde, kozmopolit bir Beyolu fesinde btnleecektir. Bu durumda Andrea Mantegna'nm J^ntua'da Palazzo Duccale'de kubbeye yapt fresko ile birlemektir. Hamamn kubbesine karlk gelen Mantegna'nm Pa-~ ^o Duccale'deki kubbede gerekletirdii "Evliler Odas" bizi J^ temaya doru gtrmektedir. 15. yzyln Rnesans iin-L^ gelen bu imge yuvarlak olarak yatay hamam kubbesinin ^sndaki cama dikey olarak yerletirilir. Ancak yukarya v^gru bakan ban hareketini de yine camda verir: hamlede Kokandaki kubbeye bakan ban l dnme hareketi galerinin v .^Volu'na bakan camnn zerine yerletirilir. Hem caddeden . tyenlerin hem de galerinin ierisinde bulunanlarn seyrede-, "ecei bu imgeler btn, galerinin ierisiyle de btnlemek-j %; nk galeriye girildiinde kulaa gelen ses enstalasyonu 3 sokak sesleriyle ve darda kalan hamamn ierisinin sesle-i *Men bir karm ses enstalasyonu olarak sunar. Derrida'nn ^5rergon" rneinde olduu gibi, burada da ierisi ve dars *le gemitir. t Mantegna'nm "Evliler Odas"na gelirsek, fresko bize semtlerle dolu olarak evlilere bakanlar gstermektedir. Yani v. *gi salonunda, bizler artk voyeur'lere bakan voyeur'ler ola- k bulunmaktayzdr. Her eyi seyretmek isteyen, kimin kimin-olduunu merak eden bir toplumsallk kar karmza: nere-L ^Vse estetik bir Televole veya amdan, Paa gibi dergilerin gizli * Oranlar gibi hissedebiliriz kendimizi. Olan biteni grmek is-^ yen ve merak eden bizlerin, onlar gremediimiz gibi, bura-s ^ da evlilerin arasnda geenleri grmek yerine, ancak onlar ^.yredenleri seyredebilmekteyiz. Voyeur'lerin pasiflii hepimi-**l hayatlarn sarmtr. Pasifize edilen toplumsallmz, siyahlmz gibi, cinselliimiz de seyretmeyle kstlanmaktadr: ^yboy veya benzeri kanallarn yaptklar gibi, bizi birer voye-t ^'e evririler. Pop dnyas ve benzerlerinin merak, burada ba-\ Rnesans'ndan gelen bir imgeyle btnletirilmektedir. ^^ntegna'nn sembolleri de ayn giz ve aklk iindedir. Bir ^ida duvarlardan kan ocuk kafalar, aadaki eylemin neti244

elerini bize gstermektedir. Bizans dnemi stanbul sembol olarak bilmen Tavus kuu ise, bilindii gibi, cinselliin semboldr: Mart ayndan Austos ayna kadar erkek olarak "kabaran" tavuskuu bu aydan sonra tylerini dkerek cinselliini pasifle-tirir ve seyirci konumuna itilir. Tpk Samson ve Dalila mitolojisinde olduu gibi, tavuskuunun tyleri de erkeklik simgesidir. Ve burada artk tavuskuu sadece seyirci olarak vardr. Dier yanda, melek ocuklar, birer Eroscuklardr. Ak timsalleridir. Kanatlar ile ak bir yerden baka bir yere gtrmektedirler; insanlara ak vermektedirler. rneklerini stanbul Arkeoloji Mzesinde bile grmemiz mmkndr. Yine freskodaki erkek figr utanga utanga havaya bakan kadna doru yaklam, heyecanl bir ekilde evlileri seyrederken, kadn ancak havaya doru, oradaki bulutlara doru bakabilmektedir: Herkesin vo-yeurizmi ayn deil kukusuz. Gen kzlar ise byk bir aknlk ve merakla seyretmektedirler aada olan biteni. Bu anlamda anlamsal ve grsel-iitsel olarak mekan ile tamamen birleen bir sergi ile kar karyayz. Giz ve Aklk, bu anlamda stanbul'un kazand bu yeni mekan alglarken, hem tarih-ar hem de gncel voyeurizmimizi gsteren bu sergi olarak estetik olduu kadar toplumsal bir yanyla da bir btnl oluturmaktadr. Seza Paker'in bu titiz almas "voyeur'leen dnyalarmzn iindeki bizleri televizyon ekranlarndan karp biraz dnmeye ve sokaa davet ediyor.

SANAT VE MODALARI*
rk Plastik sanatlar tarihi, Bat'nn veya dier lkelerin yaad modernlii iselletirmi bir ekilde, korkularn bastrarak, ileriye dnk olan inancn hakim olduu yllarda, Jn Trk ve kemalist projelerle yaad. Modernlik iimize iledi. Ancak; bu modernlik gelecee alan bir pencere iken inanlar kendi bnyesinde topluyor ve gelecee olan potansiyel yaklam, hep iyi niyetli hareketlerle, bastrlmasna ramen, buna kar tuhaf bir gizemle yaknlk duymaya devam ediyordu. Bakaldr hareketleri arasnda modern resim ve gelenek arasndaki sorgulamalar, bu anlamda, hi eksik olmu gibi gzkmyor. Buraya ait olann nereden geldii sorusu entelektel dnyann en ilgisini eken sorulardan birisini tekil etti durdu. Buras Anadolu medeniyeti mi, slam-Trk uygarl m? Yoksa Bizans'n bir devam olan Fatih'in "Roma mparatorluu" mu? Yoksa modernin skt, postmodern tartmalarn gndeme geldii bir megalopol m? Modernitenin tarihle ilikisi bilindii gibi sorunsal gibi durmaktadr. Onda bir ykma ve yeniyi karma gelenei bulunmaktadr: "Mutlaka modern olunmal" diye seslenmiti Rimba-ud. Olympia'dan Avignon'lu Kzlara veya Pisuar'dan Campbell's orbalarna kadar yenilik ve gelenekle ve eskiyle olan sorunsal iliki hep kendisini modernlik balamnda gstermitir. 1845 ylnda Salonlarda Baudelaire modernlie "yeninin olay" adn veriyordu ve renk ustalar arasndan Rafaello'dan Rubens'den ve Leonardo'dan gelen ve Goya'dan geen izgide izginin dnda figrasyonun yok olmaya balad resimeriyle Delacro-ix'y buluyordu ve de karsnda sadece glgeler deil, tm Akademi dnyas duruyordu. Akademi'nin Ingres'e olan hayranlna kar Baudelaire onda "moda tccar" karakterini bulmaktan teye gitmiyordu; nk Baudelaire'in modernliinde "renk ve biim birdiler". Renki olmayanlarda olan tek eksik ise sadece

*Ali Akay'n kratrln yapt sergi 30 Eyll-6 Kasm 1999 tarihleri arasnda Urart Sanat Galerisi'nde sergilenmitir. .246.

dilyetisi eksikliiydi. Tpk Baudelaire'in armlarda yazd gibi: "birbirine karm szler" rengin delicesine esen rzgarn "tatl bir acdaki" izgide dindiriyordu. Tpk Ezra Pound'un "Make it new !" dedii gibi; veya Paul Valery'nin "yeninin batl-l"m adlandrd veya Nietzsche'nin "dekadans" iinde modernlii bulduu gibi: Ebedi dn. Modernliin en byk ustalarndan biri oian yine Baudelaire'e dnersek, "uucu" olan ile "ebedi" olann bireiminden kmaktadr modernlik. Bir beraberliktir, ayn renk ve izgi beraberlii gibi; evrensel ve tikel'in beraberliidir. O anlamda da, yenidir, modadr. Uucudur ve ebedidir. Potansiyeller ve akteller arasnda gidilir ve gelinir. Moda demek ki, modernliktir. Sanatn modas da onun modernliini belirler: "Modern zaman deil tarzdr"; tarz ise moda belirler. Pigal'in, Cari Vernet'nin ve hkmete kar karikatr-leriyle Daumier'nin desenleri de bu tarz poplerletirmektedir. Baudelaire bu tuhaf "ilerleme" fikrine kukuyla bakar; nk moda olarak modernlik bir ebediliktir, yenilik olduu kadar. "Sanatta ilerleme". Ne tuhaf bir nerme ! Baudelaire Elem i-ekleri'nde: "Bilinmezin dibinde yatan yeniyi bulup karmal" diye not etmiti. Bu yeni eski dnemlerde Eskilerle yeniler'in tartmasnda olduu gibi, Klasik'ten kurtulup, moderni, mo-do'yu bulmay amalyordu. Baudelaire'in modernlii yeniyi bulurken, ayn zamanda da sosyal modernlie ve sanayi devriminin ortaya kard "ykselen snf oian burjuva yaam biimine kar kyordu. (Burjuvalara kar kan gen sanatlara Baudelaire'in sz ok ak: "Gen sanatlar yanlyorlar. Burjuvalar deil en kts. Asl burjuva-sanat'ya kar kmak gerekir Bilimsel kstaslara sahip olan burjuva burjuva-sanatnm esirdii rzgara doru gider"). Bu anti-burjuva tavr onu kyafetlerinde ve Dandy yaamnda gsteriyordu. Her eyi ile orijinal ve yeni, ama bir o kadar da gnn modas olan yaam biimine kar. Moday kim yaratacak? Burjuvalar m yoksa sokak m? Tpk Jean Paul Gaultier'nin 19801i yllarn Paris'indeki Halles blgesinde Cafe Costes'da sokakta dolaan ve oralardan geen kendi modasn yaratan marjinal tiplere bakarak ilham almas ve bunu ticari olarak sanat sahnesine sokmas gibi, Baudelaire de Wilde da kendi llerini, kendi tikelliklerinde or-

C D

S' T & ff.1"


5. CD 31
H

3 a 5J 3
j 3^ 3 ^.^g

b cT

S S* S. 2. S S*
CD P,

*3

a
P

O aTg gf E <B< S2 C N *-* * g E. H * 3 n 2. S


e

W CD CD

<

3 a. L a oC 3 O: P 3 C D 3 -.v^ H a o.

Hf-

&T

5"

5' S*

C/3 l-l

J W.

h- H -t

g- g. S" 3
K%

faali
P pj O S= 3

t C: 3S ^

O:

II
o

t- & o

cuklarn yaamlarna kadar indiinde bizleri nasl sarp sarmaladm hatrlatyor. Esad Tekand silgi malzemesiyle kaplad modernliimizi, ayn metaforla silerek kapsam altna alan moda ve aktalite dergilerinin etkisinin gnmz postmodern toplumlarnda olduu kadar, en geleneksel hareketlerimizde de balayc olduunu sorunsallatryor. Magazin dergilerinden sigara ve tablasna dek her eyi saran modernlii, Tekand kendi balamnda ele alarak sarmalyor, saryor ve gsteriyor. Emre Zeytinolu, daha nce kratrln, yapm olduum "Ekoloji ve Periferi" sergisinde sergilemi olduu Camp-bell's orbalar zerine yeni iini kuruyor. Bu balamda da modern veya postmodern toplumlarmzda yer edinen moda kavramnn toplumlar olduu kadar sanat yapma biimlerini de ne ekilde etkilediini gndeme getiriyor. Moda Kant' paradigmada olduu gibi insanlarn fenomenleri anlayabilecekleri, tanyabilecekleri; ama numenleri; yani gereklerin tzsel hallerini kavrayamayacaklar ilkesinden yola kar. Buna gre de ancak fenomenler anlalabilir; bunlar da zaten yaanan pratikler ve deneyimlerdir. Bunlarn dndakiler tzsel olan alamlardr; ancak alamlarn nelerden olutuunu anlamak bile imkansz olarak gzkmektedir. Bu anlamda insanlarn sanatlar gibi gndelik yaamdaki yaama biimleri, modalar, aklar ve tutkular da fenomenler gibi deiimler gstermektedir. Tpk Andy Warhol'un Campbell's orbalarnn deimesi ve bununla beraber ilerin anlamlarnn da deiebilmesi gibi, bu marka orbalarn stanbul'un belirli semtlerinde satn alnabilir nesneler olmaya balamas, post-Warhol bir ekilde, orbalarla liberal dnyevi kapitalist dnya iindeki yeri de sorunsalatrmakta ve Pop Art dneminin refah-toplumu modeliyle farkllklar oluturmaktadr. Bylece Emre Zeytinolu 'nun iinde tip farkl Campbell's orba konserveleri bulunmaktadr. Firmann tasarlad ve Warhol'un da ilerinde kulland konserve kutusu biimi ve onun serigraflar; yine firmann tasarlad ve E. Zeytinolu'nun Ekoloji ve Periferi sergisinde kulland poetlerdeki hali; yine E. Zeytinolu tarafndan tasarlanan; ama bu sefer, bir Warhol'a geri dn olarak kurgulad haliyle Camp252.

bell's orbalar. Bu grnt ayn planda yanyana yer alrlarken biim ve kavramlar arasndaki farkllklar ve balamlarda oluan "differance'lar da gndeme tamyor. Bu balamlar da, belki, modalarn gstergeleri olarak okunabiliyorlar. Hseyin Bahri Alptekin, daha nceki sergilerinde olduu gibi popler mitolojiler, tasarm ve moda ilikilerini irdeliyor. Daha nce Prozac ve Depresyon toplumlarnn iindeki geliimi ortaya koymaya alan Hseyin Bahri Alptekin moda, tasarm ve popler mitolojiler arasndaki ayrmla ilgili olarak hesaplamay gerekletiriyor. Behi Ak, bu sergide Baudelaire'in modern sanat olarak kabul ettii karikatristlere tekabl ediyor. izginin hz toplumsal "in ve ouflar arasnda gidip gelirken toplumlarmzn yeni oluumlarn ortaya koyuyor.

.253.

CUMHURYETN TASAVVURU
asavvur; kelime olarak, imgelemeyi, canlandrmay gerektirir. Bu ekilde de, "cumhuriyet tasavvur" edildiinde, ve bu ilemi sanatlar yaptnda grsel olann etkisi ne bakmdan gerek hikayeden kopuk ne bakmdan gerein imgelemdeki hali olarak karmza kacaktr. Bu sorunsaln cevaplarndan birisini, belki de, Makyavelli, imdiki zamana zmler ararken, Antikite'ye yapt gndermelerde imdiki zamann ve gemi zamann birbirleriyle alakal bir biimde, ayn storia'nm paralar olduunu hatrlatmaktadr bizlere. talyan ehir devletlerinin cumhuriyeti ile Roma cumhuriyeti ve Tite-Live'n metinleri cumhuriyet sylemini ortaya koymutu; ancak bu sylem ender olarak nc Dnya cumhuriyetlerinde Fransz il*-tilalinden bamsz olarak dnlebildi. Postmodern zamanlarda Rousseau'dan Locke'a doru giden bir izgide, Ang-lo-sakson monarilerindeki cumhuriyet ve demokrasi tartmalar gndeme geldiinde; sekler yaam ile laik kanunlar arasndaki ilikiler Trkiye Cumhuriyeti balamnda sadece kema-listler ve anti-kemalistler eklinde bir ifade yolu bulabildi mi? Bu ksr alan tasavvurun ksrlndan da kaynaklanmakta deil midir? Bu yeni tahayyller, tkanma anlarnda estetik zmlerle k yollar aramaktadr: Bu da sanatlarn sezgisel baklarn imgelemleriyle birletirmekten geen Kant' bir paradigmaya, ve onun da daha pragmatik ama ekillerine doru yollamaktadr bizi. Bu sergi balamnda da, sanatlarn cumhuriyet tasavvurlar storia'nm yeniden hatrlanmasndan ve bu heterojen imgelerin kolektif bir kamusal alanda tartmaya almasndan geecektir. Bu tartma alan, siyasi olann ve tarihi olann "hikayeletiril-mesini" ortaya karacaktr. Farkl imgelemlerin tahayyl ettii bir kavakta iletiimsel alar bir figrallii meydana karacaktr. Bu figral olan ise figr ve kavram veya figr ve renk ara-

smdaki ayrmlarn dnda flu bir btnl vcuda getirme potansiyelini iinde tamaktadr. Bu flu btnlk almalarn her birinde kendi tekilliini bulmaktadr: Her biri storia'nm baka bir ynn tikel olarak ele almaktadr. Kimi yerde gemi ile yapsal bir benzerlik veya hatta kopya ilikisi kurulurken -bu bazen ironik yollarla gerekletirilmektedir- kimi yerde de gemi modellerle tamamen bir kopma istencini belirtmektedir. Her bir tekrar yeni bir fark ortaya koyarken, her bir okuma da eskiye gnderme yapt lde "sylem"in yeniden kurulmasnda balamsal yapbozmalar gndeme getirmektedir. Balamsal okumalarla gerekletirilen tarihiliin de, arkeolojik imdiki zamandaki tarih okumalarnn da birlikte yeni figralin kurulmasna, gemiin hatrlanmasna olduu kadar gelecein yeniden retilmesine de katkda bulunacaklarna phe ile bakmamak lazmdr. Bu yeniden retim ilevi retimin yaratcl ile alakal olarak ele alnsa da bir yeniden retme ve yeniden yaratmadan daha teye gidemeyecektir; ve zaten bu nedenden dolaydr ki, gemi ile kurulan imgelemsel iliki "nooloji'leri, yani dncelerin imgelerini dourmaktadr. Bu imgeler dnrn ortaya koyduu kavramsal kiilikler olabilecei gibi, sanatnn elinden kan figrallikler de olabilecektir: Bu figral olan bu manada kavramsal kiiliklerin felsefedeki oluumlarna sanatsal cevaplardr. Bir kavramsal kiilik ile sanatnn figrali arasndaki iliki, ayr disiplinden gelen okumalarn birlikte gsterme pratiklerini vcuda getirir. Bu eylem ise "imgelem" ile "nesneler" arasndaki "sbelirlenimlerin" ideolojik gstergeleri olacaktr. Sanatlarn her birinin bu balamda eserlerinde kurduklar "cumhuriyet tasavvuru" bann onlarca zellikten geeceini tahmin edebiliriz. Ancak; her biri Cumhuriyet fikrinin zgrl ile ba kurabilecektir. sterse farkl zgrlk anlaylar olsun. Trkiye Cumhuriyeti'nin zgrlk anlaylarnn 1919'dan 1925'e; 1946'dan 1960'a ve benzer tarihlere ayr ayr ifade edildiini anmsayabiliriz. Meclisteki gruplardan, imzalanan anlamalara, verilen kararlardan bu kararlarn keyfiyetine kadar figral olan kendi iinde ironi ile kl birlikte barndrmakta.255.

.254.

dr. Mehmet Nazm'n su ve aa metaforuyla yapt psikanali-tik okuma iki devlet adamn balayan balan sorunsallatr-makta; ayn zamanda da sembolleri gndeme tamaktadr. mzalarn atlmasnda, bamszlk mcadelesinin kesinlemesinin fiiliyatnda nemli bir yere sahip olan nn'nn "dolma kalemi" ise yaznn, kalemin ve dolays ile bu malzemenin nemli bir unsura olan aacn yeniden bir okunmasn gerekletirmektedir: Yaz szn bir eki olarak tarihi belgeyi de oluturmaktadr: Ama bu Derrida'c anlamyla, tam bir dijferance'dr, ba-lamsal farkllktr. Bu eserlerde gemie yaplan gndermeler, belki de, gemi ile hesaplamann tikel nedenleridir. Eskiye yaplan ithaflar ayn zamanda da eskinin geride kaldn gstermekte deil midir? Bu gemiin en karanlk eletirilerini iinde tamaktadr. Osmanl'ya gnderme illa bir Osmanllk ilahili-inden geememektedir. Eletirel tavr bunu zorunlu klmaktadr. ktidara yaplan vurgular ile Trk resim sanatnn Fransz resmi ile kurduu ilikilerin ne karlmas ise yaznn sadan sola veya soldan saa yazmasyla badaatrlamaz. Yaznn kendisi bir ektir. Ve ek olarak da birbirinin eki olmaya devam edecektir. Dilde yaanan bu kaotik durum, belki de, bu ekin eki olma durumundaki yeniden canlandrmalar ile kopmalar arasndaki politik mcadeleyi gstermektedir. Bu, ite, smet Doan'm birok sorunsalndan birini oluturmaktadr: Ama belki de en arpc olanlarndan birisini: Ekin model ve taklit arasndaki yerini. Cumhuriyet birok gstergeden olumutur; ama bunlar arasndan bazlar sanatnn tasavvuruna daha ok hakim olmutur. Bu hakimiyet, ayn zamanda da figrain olumasna katkda bulunmakta hatta figrain bilekelerini belirlemektedir.

FLORANSA'DA EKOLOJ VE PERFER SERGS: BR POSTHMANZMA


arcella Guerrieri'nin bakanlm yapt L'Associazione Culturale Mediterranea'nm (Akdeniz Kltr Cemiyeti) katklaryla gerekletirilen "Ekoloji ve Periferi" sergisinin Flo-ransa'da yaplma nedenlerinden belki de teorik olarak en nemlisi, Floransa'nn ge Rnesans dneminin balangcn temsil eden ehirlerden biri olmas. Avrupa kapitalizminin talya'dan baladn varsaydmzda, Medici ailesi mensubu Je-an'dan itibaren, Toskana'da bu aile popler bir skse ile ehrin hakimi olana dek halktan yana olmay srdrd. Jean de Medici (Agnolo Bronzino) asillere kar burjuvalarn tarafn tutmaya baladnda 1402'de atafatsz bir yaam tercih etmiti. Ancak zenginlii kat kat artmaktayd ve Kilise'den bamsz bir ekilde sanatlarn hamiliine soyunmutu. Kapitalizmin ve iki yz yl sonra Fransa'dan kaynaklanacak olan kartezyen dncenin rn doann insan tarafndan zaptn kendine mesele olarak edinmiti: Ekoloji bu bakmdan bizim bir konumuz olarak belirginleti. Dier yandan doa ile insan arasndaki mcadelede, Rnesans'n zellii sa'nn imgeletirilmesi ve figrle-tirilmesi ile daha nceki Yahudi geleneine kar kan bir Kilise kltrn karmza karmaktayd. sa figrletirilerek Tan-r'y ve Tann'nn olunu figrletirerek grnr hale sokmaktayd. Didi-Huberman, Fra Angelico zerine ele ald kitabnda Hristiyanln meselesinin bir gizem zerine odaklandn belirtir: Bu gizem tm Hristiyanln en nemli meselesidir. sa'nn imgeletirilip, figrletirilmesi, ilahi szn ve onu besleyen Tanr ve olunun mikro-tarihidir. nkarnasyon: Et ve bedenin bir bir iinde yeniden douu bu gizemin en nemli ann oluturmaktadr. Yani; sa yeniden bedenine ve tenine kavutuunda nasl bir figr olarak ortaya kacaktr.

256.

253.

Aquinas'l Ermi Thomas sa'nn yaras ile birlikte geri geleceini, yarasnn onda gzel bir dekor oluturduunu ileri srmektedir. Ayn ekilde, eer Tanr gnah ilemi olan insanl kendisine doru aryor ve gizemi zmeye davet ediyorsa, sa'y eti ve bedeni ile "grnr" klmay amalyordur. Bu nedenle figrletirme ilahiyatn Tanr'nn karsndaki tavrnn en nemli elerinden biri olarak gzkmektedir.'sa bedeniyle insanlar tinsellie ve Tann'ya doru armaktadr. lahiyatlar bu tip tartmalar iindeyken sa figr merkezi bir konuma yerlemeye balamt ve Rnesans'n imgeletirilmesi ise, bu bakmdan bakldnda, ilahiyatn seklerlemesinden baka bir eyi ifade eder gibi grnmemektedir. Tm bir ikonolojinin devrimi Rnesans ile meydana geldi. Nicola Pisano ile birlikte sa drt ivi ile deil de ivi ile armha gerilmesinin temsili ortaya kartldnda imgesel olarak teoojik bir devrim yaanmt. Hmanizma ve figrletirme ile birlikte ele alndnda insan merkezli bir dnyaya geildi. Bu dnya insann artk makinalar sayesinde doay egemenlii altna almaya balayaca yllara tekabl etmektedir; ayn zamanda da doann yerine Tanr'nn yaratt insann Tann ile birlemi hali figrletirimekteydi. 12. yzylda Ortaa ve Karolenj devriminin ortaya att bu temalar "hmanizmamn" temalar olarak tarihe geti. E. Panovsky bu devrim ile birlikte klasik Ortaa ile Antikite arasndaki ilikinin bal bana boyut deitirdiini ileri srmektedir, talyan Rnesans ile birlikte insan doadaki nesnelere daha mesafeli bir ekilde bakabilmeyi bilmitir. Benzer bir ekilde Klasik Yunan ve Roma dncesine de mesafeli bir ekilde ama yeniden okuyarak ve hatta yeniden deitirilmi ve adapte edilmi bir ekilde bakld. Gz ve perspektif Floran-sa'mn en nemli meselelerinden biri haline geldi: Ka izgisinin perspektife olan katks tm bir mimar^alanm yeniden dev-rimciletirdi. 13. yzylda Avrupa'da insan nfusunda bir art gzlemlendiini yazar Duby; yazarlar ve sanatlar Yaratcnn eserini tamamlamaya altlar. Yeni insan vcuda getirmek Eden'in (Cennetin) bahelerini zenginletirmek demekti. Bu da akl sayesinde gerekletirilebilecek bir eydi: man ve akl araJ25flL

sndaki balar kurulmaya baland. Doann korkunluuna kar Yaratc'nm eseri doay zapturapta almak niyetindeydi ve bu yzden de insann akla ihtiyac vard. Akl ve imann birlemesi doann denetimini mmkn klacakt. Evcilletirilecek olan doa apellerdeki figrlerin yanndaki doa manzaralarnn zerinde bulunan senyrlerin amblemleri, insann doa ve dier insanlar zerindeki hakimiyetinin ve vergi topladnn iaretlerini gsteriyordu. Doa karsnda retime giren insan nfusu ok artm olmadndan dolay da yaam kalitesinde bir ykselme gzkt. Doal afetlere ve ala kar tokluk olumaya balamt. Senyrer insanl memnun etmek adna ssleme sanatlarna paralar harcayacak duruma geldiler. Bir sr yeni kilise kuruldu. Sanatlar bu kilise ve apellerin ilerini sslerlerken, ayn zamanda bireyci bir sanat da yaptklar figrlerle gstermekteydiler. Hmanizmamn olduu srada; Rabelais 1532'de arkada Tiraqueau'ya yazd mektuplarda yeni bir devrimin, yani hmanizmamn baladnn farknda bile deildi. Ve, galiba zaten devrimler bilinli olarak deil, kendiliklerinden geliyorlar: Bir zamanlar Hegel kaynakl Marksist bir okuma niceliksel oalmann niteliksel sramalara yol atn iddia ederdi, bu da onun gibi bir ey herhalde. Liberal sanatlarda dilde Karolenj dneminde yaplan bu atlm talyan Rnesansm hazrlarken ortaa ssleme sanat, mimarinin grnr bir ekilde nem kazanmas, katedraller, bazilikalar, manastrlar, bunlarn bronz kaplar ve tm bir artizanal sanat yerini yava yava figrleme-ye doru brakmaktayd. Daha bu dnemde bronz kaplarn zerine sanatlar figrleri yerletirmeye balamlard. En nemlisi de belki kamu mekanlarna konulmaya balanan heykeller oldu. Dou'dan Germenlere kadar Hristiyanlk bu sayede koruma altna alnmt. Georges Duby'nin yazdna gre Hazinelerin zanaatlerinde klasik olana bir dn hissedilmekteydi. Model ise Bizans'tan gelmekteydi: Otton'larn ikincisi kendisine Bizansl bir e edinmiti ve bu kadn beraberinde Avrupa'ya vcutlarna taktklar tak geleneini getirdi. 10. yzylda Dou'dan esen bir rzgar tak geleneinde Hristiyan mpa-ratorluu'nda yenilik getirmekteydi. 253.

12. yzyla kadar Sinagog ve Kilise arasndaki barl ilikiler yava yava Sinagoglarn Kilise'ye "karanlklar yeri" olarak bakmas ile sonulanacak bir sreci hazrlamt. Bu ite insann doa ve ilahiyat zerindeki zaferinin yolunu hazrlamt. nk doadan ok sa'nn gizemi ile birlikte bedeni, figrletiril-mi insani hali nemli hale gelmiti. Buradan itibaren benzeme veya benzememe ilahiyat tartmalar yaplmaya baland, benzememe ise ilahi kiiliin Dou'dan esen rzgara kendisini brakmas olarak alglanabilir; nk sa'ya veya Tanr'nm oluna benzememesi onun mkemmelliini arttrmaktadr. Benzememe, Huberman'a gre, ilahi figrn mkemmelliini bize gstermektedir. Fra Angelica 1440'da San Marco Kilisesi'nde resimlerini yapt zaman Kilise'de muhteem bir ktphane vard: Bu kitaplkta Dou'dan ve Bat'dan gelen yeni bulunmu ve eskiden beri varolan Greke ve Latince tm el yazmalar ve kitaplar; Bunlarn meydana getirdii tartmalar ve bilgiler yatmaktayd. Birka metre tede Santa Maria Nouvella'da Floran-sa'nn ikinci nemli Dominiken yeri Grek ve Latin ilahiyatlarn tartma yeriydi. 1349'da mehur bir Konsil toplanm bu tartmalara kucak amt: Figrn yeniden douu. te tam burada yer ald Ekoloji ve Periferi sergisi: Yukarda adndan bahsettiimiz Santa Maria Nouvella'nn tam karsndaki sokakta bulunan Restorasyon okulunun iinde (Palazzo Rinuccini'de), bu okulun ktphanesinde sergi ald. Bu yerin nemini belirtirken, yukarda Fra Angelico'nun sa'nn gizemini resmederken nasl kitaplardan yararlanm olduuna dikkatimizi eken Huberman'n metnine gnderme yaparak, ktphanede alan bu post-hmanistik serginin mekannn nemini belirtmek istiyorum. stanbul'dan ve onun 199O'l yllarnn kresellemi halinden gelen yedi sanat ile alan bu sergi, tm bu konulan iermeyi amalayarak, talya'nn Rnesans'nn barna, Santa Maria Nouvella'nn karsna oturmakta. Belki de, bu nedenledir ki, iki ayr talyan televizyon kanal akam haberlerinde sergiye "Trkiye'den byk skse" diye yer verdi. Yine Monte Carlo televizyonu; Raiuno radyosu gelip sylei yapt. Ve Republicca gazetesi kk de olsa sergiye bir yer verdi. Ve 250.

bunlar pek de tanmadmz talyan basn organlarnn alakalarn ierdi. Bu sevindiriciydi. Sergi mesajn iletebilmiti. Sanatlar Emre Zeytinolu, Merref Zeytinolu, Tayfun Erdomu, eyma Reisolu Nala, Nilfer Ergin, nci Eviner ve Hseyin Bahri Alptekin figrn merkezi ekoloji ve periferi arasndaki ticari ve siyasi ilikileri gndeme getirdikleri ilerinde; yasakama, kurban (M. Zeytinolu); Kutsallk, g ve popler kltr (H. B. Alptekin); emek smrs (hatta insan figrn tek antran smrlen ocuk emeinin izlerini tayan tekstil makinalar (N. Ergin); corafi haritalama ve yer deitirme (T. Erdomu); simlasyon ile kirlenen kularn barok erevelerle donatlmas (. R. Nala); petroll malzemenin insan derisi ile sanayileme ile ilikisi (. Eviner); tketim toplumunun kresellemi halinde zihinsel kirlenme ve estetik sorunsallar (E. Zeytinolu) gibi konular zerinde younlamaktaydlar. Mekann ntr bir mekan olmamas da sergiye ayr bir zellik katt. Yukarda ksaca ele alp, emalatrdm Rnesans ve Hmanizma temalar iinde sergiyi yaptmz Restorasyon okulunun ktphanesinin mekan ile tam bir btnletirmeyi ierdi. Ekoloji ve Periferi Trkiye'de ekoloji, Avrupa ve zellikle Alman Yeilleri'ne gre ge kefedildi. 1968 siyasi olaylarn olduka yakndan yaayan Trk solu beraberinde terrizmi (banka soygunlar ve adam karma eylemleri ile Bat'da Kzl Tugaylar, R.A.F.; Ac-tion Directe gibi Dev-Gen de reformist eylemlerden ok silahl eylemde devrim olaslklarn dnmekteydi) kefetmiti. Rothman'n adlandrd gibi "Kurun yllar"nm ardndan gelen ve Trkiye'yi d pazarla buluturmay amalayan; bunun iin de sendikalarn ve her trl rgtlenmenin yasakland 12 Eyll darbesi siyasi yaam askya aldndan, Trk solu kendisini mikro mcadele biimleri iinde bulurken, ayn zamanda da li-beralizm'i kefetmekteydi. Birinci ve kinci Cumhuriyet tartmalarn canlandran da; liberalizm ya da neo-liberalizm idi. Byle bir ortamda bu; "Kemalizm ve sonras" tartmalar ardnda yatan ve Kreselleme ile ortaya kan "ulus devlet ve sonras" meselesi oldu.
J2fil

Ekoloji de bu ekilde gelimeye balad ve Trk kamuoyunda bu geliim, ancak 1980'li yllarda "eko" yapt. Haziran 1988'de ilan edilen evre Gn, bir yandan TEMA Vakf'nn, dier yandan da dier sivil toplum kurulularnn destekledii ve ilkokul ocuklarnn katld yrylerle gndemdeydi. Asl olarak da; Trkiye'nin evre meselesinin kresel alanda duyulmas, Bergama'daki altn arama almalar srasnda olmutur. Bergamallarn altn arayan irkete kar gsterdikleri direni, dnya gndeminde tartld ve Avrupal Yeiller'in desteini ald.1 Bu balamda, "Ekoloji ve Periferi" sergisini amaya karar verdiimizde, yerel sorunlarn kresel alanda tartlmas ile, transnasyonal mcadele biimleriydi karmza kan... Felix Guattari'nin hem transnasyonal, hem de mikro mcadele biimleri ile ilgili yazlarndan yola ktk. Felix Guattari'nin kitaplarndan biri olan; " Ekoloji" ise, yalnzca kreselleen dnyann ekolojik dengesindeki kirlenmeyi deil, ayn zamanda zihinsel ve sosyal-siyasi kirlenmeyi de yannda getirmektedir. Kreselleen dnyadaki sanayileme sonrasnda ortaya kan nkleer atklar ve bunlarn d topraklara ihrac, nc Dnya denilen bir btnln yeniden sorun-sallatrld bir an karmza kartmaktadr. Elsa Assidon'un; "nc Dnya" kavramnn sonuna gelinip gelinmediinin sorulduu makalesi;2197O'li yllardan beri, OPEC'in petrol fiyatlarnda balatm olduu devrimin (fiyatlarn Batl'lar tarafndan deil, Araplar tarafndan belirlenmesi), neo-liberal ekonominin Asya Kaplanlar'm dnya piyasalarna kazandrd Yeni Dnya Pazar ile birletiinde, nasl yeni kresel ilikileri belirlediini tartmaya ayordu. Byle bir tartma ortamnn gndeme getir1

Bergama-Ovack yresinin dnda Artvin-Cerrahtepe, Gmhane-Mescitli, Balkesir-Edremit, Eskiehir-Kaymaz yrelerinde 1 mil yon tonu geen miktarlarda ve ekonomik olarak iletilebilecek dzey de altn terrnn olduunu hatrlatan Biol Ertan'n makalesi iin bkz.: "Bergama-Artvin Direnii", Birikim, Haziran 1998. Elsa Assidon, "Kuzey-Gney Tasarmlar, Bir Unutma ve Pazar", nc Dnyann Sonu mu? Derleyen: Serge Cordellier, letiim Yay., 1998, s.10-11. 2SZ

dii en nemli noktalar ise; Dou Bloku sosyalistliinin geride kalmas, endstrileme ile birlikte kalknma paradigmasnn iflas, smrge sonras yeni edebiyat ve sanat sylemleri iinde ortaya atlan "okkltrllk" ve "birlikte yaama" projeleri, yeni dnya dzeniyle birlikte endstrilemeyi yakalamaya alan lkeler snfndaki Trkiye'nin de bu kirlenmeden payn alm olmasyd (deniz ve hava kirlilii, siyasi kirlenme, toplumun "poplamas ve mafyalamas gibi). Mc Namara 1972 ylnda, refah toplumunun ve sosyal adaletsizliin nne geilmesinin, yalnzca ahlaki bir sorun deil, ayn zamanda siyasi bir sorun olduunu ileri srmt. Bugn de "ekolojik" olarak ele alnann; sosyal ve zihinsel bir sorun olduunu ileri srebiliriz. Trkiye'de ekoloji ile ilgili olarak ilk protesto gsterilerinin 1975 ylnda; Samsun Bakr Fabrikas'nm ve zmit Krfe-zi'ndeki fabrikalarn yaratt evre kirliliine kar yapld hatrlanabilir. 1980'li yllarda ise, en geni apl gsteriler, lke iindeki genel bir bilinlenme hareketinin uzants olarak, G-kova Krfezi'nde (1984) gerekleti. Bu gsterilerin nedeni; Dalyan ztuzu'na yaplmas dnlen bir turizm kompleksinin, deniz kaplumbaalarna verecei zarard. Burada sava kart gruplar, ecinseller, evreciler ve feministler ortak bir sylemde birleebileceklerini grdler. 1987 ylnda, bu anlamda bir "yeil parti"nin kurulmas planland ve bir yol sonra parti kuruldu: 6 Haziran 1988, Ancak szkonusu parti "ada endstrileme sylemi" ile elikisini tam olarak ortaya koyamamas, Trkiye'nin endstrilemeyi tam anlamyla yaamam olmas, muha-fazakar-ilerici elikilerinin zmlenememesi gibi sorunlarla yzyze kald ve 1992 ylnn sonunda Cumhuriyet Basavcl-'nn (1988 ylndaki parasal hesaplarn verilememesi nedeniyle) at dava sonucu kapatld. Bu sorun, ayn zamanda partinin kendine "meruluk" zemini bulamamasyla da ilgilidir. Serginin Trkiye snrlar iinde deil de, talya'nn bir yerinde yaplmasnn nedenlerinden birisi de genelleen bir durumdur: Politik partilerin milli snrlar iinde kalmas ve ulusa-r akmlarn iinde ortaya kan sorunlara cevap veremez hale gelmesi; ekolojinin ulusar bir sermaye akkanl ile tahrip 2S2.

edilmesi ve buna verilecek cevaplarn ve direnme biimlerinin de ulusar bir nitelie brnmesi; Smrar hareketlerin iinde ekolojinin kendisini yeni bir hukuka balamaya almas. Aslnda, bu serginin sorunsallatrd, Bat'mn Trkiye ile ilikilerinde ekolojinin yerinin sanki unutulmakta gibi olmas; ykselen blgecilik ve milliyetilik ve yeni salamanm temel meseleleri oluturmas; muhafazakarlaan toplumlarn doallkla yeni deerler arayacana takdiri ilahiye ynelmeye almas gibi konulardr. Bu anlamda da "habitsler" ile gelien retim koullan arasndaki gerilimin ykselmekte olduunu sanatlar gstermekteler. Gelenek, imdiki zaman: medyann gcnn bu iki zaman birimi arasndaki gerilimi arttrc rol fotoraf medyumunu sergiye ekmektedir. Pentr veya video arasndaki duraanlk ve hzllk ilikileri yerine, yeniden retilebilir bir halenin (aura) kullanlmas, belki de, bu adan anlalabilir. Ancak; bunun yannda el iinin de kullamlagemesi, arti-zanal dneme gndermeyi ierirken, ayn zamanda da gnmzn de hl kullanlan bir arac olduunu hatrlatmakta bizlere. Daha nce dzenlediim sergilerde olduu gibi,3 burada da sosyoloji politik ile sanat sezgisi iice gemi bir ekilde ile-mekteler ve birbirlerini etkilemekteler: gnacio Ramonet'nin de yazd gibi "Daha ok hayalgrenin dnmesi ve dnenin de hayalgrmesi gerekmektedir".4 Bu sergi balamnda Nilfer Ergin sanayileme ve ekolojik kirlenme arasndaki ilikiyi sorunsallatrd iinde, tekstil masasnn zerine paslanmaz elik yzeyi kullanarak zerlerine de tekstilde emek gc olarak kullanlan ocuklarn ellerinin izlerini kanyor. ocuklarn emeinin izini tayan bu masalarn kenarlarna ocuklarn retim srasnda kullandklan bezleri ge3

zellikle kratrln yapm olduum "Devlet-Sefalet, iddet" (1995; "Aznlk" (1996 sergilerini kastediyorum. Ama bunlarn yann da "Kesien Corafyalar" (1995) ve Tisuarn Bir Dekonstrksiyonu" (1993) gibi katldm ve danmanln yaptm Gen Etkinlik 1, 2, 3, (Snrlar ve tesi; Yersizyurdsuzlama, Kaos) sergilerini de bu ba lama yerletirebiliriz. gnacio Ramonet, Un autre monde est possible (Bir Baka Dnya Mmkn), Le Monde Diplmatique, Mays 1998.
264

tiriyor. Masann altnda da atlyelerde kullanlan motoru da yerletirdikten sonra bunun fotorafn ekiyor. Fotoraf da kez oaltyor. Bu oaltma ilemi ile yine seri retiminin ileyi biimini bize anmsatyor. Atlyenin seslerini de sergi mekanna tayarak gsterene gsterileni mzik ile ekliyor: Ekoloji ve sanayilemenin hem doay hem de mstehcen bir ekilde ocuk emeini kirleten yann gsteriyor. Tayfun Erdomu, bezin zerine serigrafi halinde bast iinde, Trkiye haritasnn zerine tad Avrupa'nn ekolojik kirlenme bakmndan nemli alanlarnn corafyasnn grntlerini tayor. Bu ekilde de Bat ve nc Dnya arasndaki kirlenme ilikilerinde kirleten ve kirlenen ilikilerini birlikte gsteriyor. Emre Zeytinolu ise A. Warhol'un Campbell's orbalarnn serigrafilerinden yola karak, tketim toplumunun ald boyutlarn bykln gsterirken, ayn zamanda tketim ile atk arasndaki ilikiyi irdeliyor. Byk boyutlu torbalara bast Campbell's orbalarnn etiketleri ile yeni tketim ilikilerindeki insani ve doal kirlenmeyi ele alyor. Merref Zeytinolu d mekana yerletirdii iinde, Trk-Mslman toplumlardaki kurban kesimini anmsatyor. Kesilen et ve akan kann tresel beraberliinin insanlarn yaamlarn bask altnda alrken, kalplerini de kirlettiin dnen Merrefin almas iin, Georges Bataille'n "yasakac" terimini kullanabiliriz. Bize gsteren olmadan gsterileni hayalg-cmzde sunuyor. Bu ekilde de, viviseksiyon ile ekoloji arasndaki benzerlie de deiniyor. nci Eviner cinsellik ve erotizm arasnda "dnyay kurtarma projelerinin" dinsel yanma deindii ve bu nedenle de, bedeni bir nehir olarak ele ald iinde, derinin ten ile d beden arasna hayalet gibi yerletiini, sanayilemenin de bu ekilde insan ve doasnn tamamlayc hayaleti haline dnrken, kadn bedeninin doalla yeniden bir dn temsil edebileceini irdeliyor. Tensiz kalan insanln iinden kendi bedenini savunmasz ve krlgan kimliinde gsteriyor: ten ve deri arasndaki boluu doldurmak ve bedenden bir nehir-olu oluturmak. 2S5.

eyma Reisolu Nala medyann kirlenmesinin doann kirlenmesiyle birlikte ele alndn gsterdii almasnda Krfez krizi srasnda petrole bulanan karabataklarn medya tarafndan nasl simle edildiim ve asl grntnn Fransa'nn Bre-tanya'daki kirlenme ile alakal oluunu hatrlatrken simlasyon dnyasnn gerei nasl arpttn ve kirlettii ele alrken; medyann kreselleen dnyann bir sistemini olutururken Ba-t'dan Orta Dou'ya oradan da tn Dou ve Gney lkelerini etkisi altna aldm vurguluyor. ereveler ise trompe-l'oeil ile barok arasndaki benzerlii dndrtyor. Hseyin Bahri Alptekin ise tketim kltr ve temizlenme ile kirlenen doa arasndaki ilikiyi ele alyor. Baudrillard bize Tanr'nm 9 milyar adn yazmaya alan Tibetli rahiplerin hikayesini anlatr. Bu ilem tamamlannca dnya son bulacaktr. Ancak, bu yazma eylemini baaramayan rahipler IBM firmasnn teknisyenlerine bavururlar; bu i birka ayda tamamlanr. Bu anlamda dnya gerek zamanda sona erer. Ne yazk ki, bu dnyann gerek zamanda yok olmas anlamna gelmektedir. Alptekin de gerek zamanda kutsallk ve popler kltr arasndaki ilikiyi ele ald iinde futbol topunun poplerlii ile kutsal masa rtsnn ban kurarken kutsall popler kltr malzemelerinin alnd Mara pazarndan getiriyor. Farkl yerleri ve kltrleri ayrk bir ekilde badaklatrmadan birletiriyor. Bu da bir yerde, kutsaln katledilmesi ile ayn anlama geliyor: Poplerleme ile kutsaln tketimi birlikte ileyen sreler olarak ortaya kyor.

"SANATTA YARATICILIA GR" ZERNE


imar Sinan niversitesi Temel Sanat Eitimi Bakanlnn dzenledii ve Prof. Oktay Anlanmert'in denetiminde alan rencilerin almalarnn sergisi Fndkl'da Osman Hamdi Salonu'nda ald. Bu sergide rencilerin almalar sergileniyor: sene iinde yaplan devler, tartmalar ve eitim kendisini bu tip sergilerde belirtmekte: "Yaratcla Giri" ad altnda ele alman bu sergilerden ncs bu sene gerekletiriliyor. Sergide 75 adet desen ve kompozisyon ile 85 adet serbest malzeme ile yaplm boyutlu formlardan rnekleri grmek mmkn. Dzenleme Osman Hamdi Salonunun iine ve ikinci kata doru taar bir ekilde yaplm. rencilerin sabrl almalar da bu sabrn karln bu tip sergilerle birlikte sergileme olasln bulmalaryla dllendiriliyor. Yaratcln ltlerinin sorunsallatrld bu sergide Temel Eitim Blm Bakanl, yaratmann farkl olmaktan getiini ve yorumda ise snrsz bir ifadenin olmas gerektiini ileri srmekteler. Yaratclk fark ve yorum zerine kurulduunda yaratcln kendisi sorgulanm olmakta; nk ilevsel nesnelerin biraraya getirilmesiyle ortaya karlan ilerde, popler kltr ile pratik yaamn malzemelerinin sergilendiini grmekteyiz. Plastik torbalar, ambalaj kutular, pet ieler, spiral borular, tel gibi eitli malzemelerin ambalajlarnda bambaka ilevsel figrler ortaya kartlmakta: hayalgcnn snrlarnn zorlanmas. Hayalgc ile yaratclk arasndaki ilikilerin sorgulanabildii bu tip yaklamlarda her zaman genlerin ne tip bir bilgi trnden kaynaklandklarn bulmak veya soruturmak da nemliymi gibi grnmekte; nk hayalgcnn kapasitesi de bilgi trnn eitlilii veya kstll ile alakal oluyor. Bu bakmdan da her ne kadar Plastik sanatlarn biim ve ieriklerini ilgilendirir gibi dursa bile, aslnda dnce ve

.2fifi.

282.

sosyalliklerle de yakndan ilikinin kurulabileceini bu tip sergilerde daha iyi anlayabiliyoruz. Sanat fakltelerinde gitgide daha fazla yer almaya balayan sosyal bilimlerin yeri, genlerin felsefe ve refleksiyon zerine kurulu dnce biimlerine olan ihtiyac sergilerin balamnda bir kere daha ortaya kmakta. Temel Sanat Eitiminin de gstermi olduu gibi sanat adaylar "doa ve yaam evresini" gzlemlemekte ve eklemlemeleriyle, ve malzemeleriyle bu ekilde, bir araya getirerek ortaya karmakta almalarn. Nedir bu? zmlemelerin refleksiyon sayesinde grselletirilmesi. Baka bir deyile, bir eit noolojinin (dncenin imgesinin) fi-grasyonudur sz konusu olan. ncelikle dncede tasarlanan, belli bir refleksiyondan geen, szlen fikir kendisine yaam olanan malzemelerin birbiri iine gemesiyle vermekte. Bu adan bakldnda yaratcln ve yorumun snrnn nerede balayp nerede bittiini kestirmek de zor olmakta; ancak yukarda da belirtmi olduumuz gibi, bu snrn izgileri veya diyagramatik olarak ortaya konulabilecek olan nooojinin oluturulmas ve potansiyellerinin gerekletirilip, canlandrlmas, temsil edilmesi bilgi trnn darl veya geniliine bal olacaktr. Yaam alan ve sosyal pratik ile birleen refleksiyon kendisine gerekleme olanan, biimleme olasln bu ekilde malzemeler sayesinde, malzemelerin biimlenmesiyle; hzn maddeyi kapsamasyla ekillenecektir. Burada malzemeflin mi yoksa malzemenin biim kazanmasnn hz ile ilikisinde alaca formlar sorunsallatrmak, ite sanat adaylarna kalmakta. Bu ii baardklarnda ise sanat olacak olan genlerin bu tip sergilerdeki heyecanlarn desteklemek ve yorumlamak ise seyirciye, dardan bakan gze kalmakta. nk her zaman refleksiyon tek adan gerekletirilmemektedir. Perspektivizm znellikler -ar bir durumu ortaya kartmaktadr. Bu ise dnme-ar hatta disiplinler-ar bir almann rn olmak zorundadr, zannediyorum. Malzemelerin eklemlenmesi gibi, dncenin imgesi de kendisini ayrm glerin yanyana gelmesiyle kuracaktr. niversitelerde bu aylarda gerekletirilen bu tip sergiler, ite ukurova niversitesi'nin Resim- Blmnde de Yap -263.

Kredi Galerisi'nde (Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk irke-ti'nin katklaryla) yaplmakta. Adana kentinin iinde yer alan bu sergi mekannda, hocalar Muzaffer Tire'nin de byk abalaryla, renciler, resim, heykel veya grafik arasnda bir ayrm yaplmakszn almalarn sergilemekteler. Burada malzemenin kullanmndan ok resim sergisinin gsterildii bir deneyimi gerekletirmekteler. Ve rencilere "profesyonellii" yaatan bu tip sergiler, stanbul'da tpk Gen Etkinlik Sergileri'nde olduu gibi, heyecanl anlar yaatmakta. Bu heyecan ve "yaam atlm" ki, genleri sanat olmaya doru itecek gc oluturmakta.

.269.

SANATIN TOPYALAR,

luslararas Plasrit

^BZD:Z

l^^in

ustaf"""" Nilf^Sn M <

'dan Ni

Germ

brlKte, ideolojinin yine de geree topyadan daha yakn olduu ileri srlebilir. Burada, artk ideoloji topik olan bir sosyalizmin karsnda bilimsel olan haline gelmeye balamaktadr. topya ise ideolojinin alt-kategorisi olarak ele alnmaya balayacaktr: Alt-smflarm ve snf fraksiyonlarnn topyas haline gelmektedir. Kurtulu telos'u erekbilimi, burada, tam olarak ortaya kmaktadr. Erekbilimsel olarak da sonu belli olan bir ethos'u, yani etikay ve bir snfsal ethos'u; yani ikinci anlamnda etniklii vcuda getirmektedir. Bu, nk, bir grubun topyas olarak ele alnmaktadr: Proleterlerin. Kari Mannheim'i ele alrsak deoloji ve topya adl kitabnda "topik bir zihniyetten" sz etmektedir. Burada topya aknl-, ideoloji ise ikinlii vermektedir. Mannheim "topyann lm ile gerek olann da genel imgesinin yok olacan" ileri srerken, topyann yaam ile ilikisini belirlemektedir; nk, topyas olmayan bir toplumun gerei de ortaya kamamaktadr. Bu, belki de, Fethi Naci'nin Cumhuriyet Kitap'da. (say: 4559, 3 Aralk 1998) Yevgeni Zamyatin zerine yazd yazda bahsettii "dystopia" olmaktadr: Orwel'inki veya Huxley'inki. Marmara niversitesi Gzel Sanatlar Faktesi'nde alan sergide Adnan oker'in bale kostmleri; Turan Erol'un Sbrtina apel'inin tavam iin bir arndrma denemesi yapmak istediini; Ozdemir Altan'm Murat Eri ile birlikte anakkale'de bir Mehmetik ant gerekletirmeyi dndn; Ali Teoman Germaner'in bir Fatih Ant yaptrma dernei iin bir tasarm yaptn; Tomur Atagk'n Trkiye'de neden bir ada sanat mzesi ihtiyac olmadn belirten manifesto yazmak ihtiyac duyduunu; Canan Beykal'n Dnyadan Mars'a bir CD yollamak arzusunda olduunu reniyoruz. Hsamettin Koan, Hseyin Gezer, Ertu Atl, Nilfer Ergin, Gnkut Akm'm ortak projesi olarak Kadky Belediyesi'ne sanatsal yaam alan yaratmay tasarladklarnn ayrdna varyoruz.
Snrsallk

Nancy Atakan, 1998 tarihinde, ayr zamanda, biri Trk, biri Amerikal iki ayr kiinin askeri tecrbesini drt adet bytlm renkli kopyada topladnda, bir yandan zamann dz

izgisellii ile oynamakta, dier yandan ise olamayacak olan olmu gibi gstermektedir. Glsn Orhon ise Maka Sanat' su ile doldurulmu bir ekilde gsterirken; su ile bellek arasndaki ilikiyi, belki de, bize bir kere daha hatrlatmaktadr." Benzer bir eklide, Melih Grgn de Fotoraf zerindeki snr mekanlarna, havaalan veya otoban zerine yerletirdii damgalarla tm mekan damgalamakta, ulus-devletin giri ve klarn bir tr biyo-politika olarak yaygnlatrmaktadr: Ne snr ne de merkez kalmaktadr. Bunlar artk, her yerde veya hi bir yerdedirler. Snrlarn nerede olduuna ve o snrlarn hangi ksmnda bulunduumuza bal. Selim Birsel ise benzer bir ekilde Ziyaretilerin bekleme salonunun bir tasarmn gerekletir mitir. Snrn hapishane snr m yoksa bekleme salonlarnn snrlar m, yine Foucault'nun biyopolitikasn andran A4 kada kurun kalemle bir dizi eskizi gerekletirmektedir. Haldun Arslancan da snr tanmaz bir ii ortaya koymaktadr. stanbul grnts tuhaf bir ekilde bize yabanclatrlmtr. topyann bir haber ile birletirilebileceini ne sren Hakan zer ise snrlar gazete stunlarna indirgemi. Kamu alannn olutuu yer olarak "bir gazete sayfas tek bir kahraman tarafndan doldurulabilir mi?" sorusundan yola kan sanat, aslnda, belki de, kahramanlarn eitliliinin arasndaki zdelie, deinmekte. Trkiye'nin "en normal gazetesi", aslnda, haberlerin tr olarak pek farkl bir tabloyu sunamyor bizlere. Almanlar yendiimiz veya Memur maalarna yaplan zamlar sadece ironik olmakla yeterli oluyorlar. Ama ana kahraman mer Topaldemir neredeyse her eyi yaayan ve her eyi yapan bir "gerek" kahraman. Melik skender ise, bir banka soygunu zerine performans projesiyle bu yasakama ve snr tanmama sorununa balanyor. Vahit Tuna "Bu gerek bir metin deildir..." nermesiyle, "metin hakknda fikir vermekten ok" gerek bir metin kurmakta: znesi, tmcesiyle. Bu anlamda da metinin snr var m yok mu sorusu zerinden metnin bir snr olduunu bize gsteriyor. Ama, bu, Emre Zeytinolu'nun katalogun Giri'indeki yazsnda sorunsallatrd "izleyicinin yorumu" ile "izleyici merkezci" yorumlamann snr olmaktan ok sanatnn snrlamasn sanki sorunsallatryor. Ferhat zgr 222.

ise kendi adm harfleri birletirerek yazd iinde, kendi bedenini cesur bir ekilde izleyiciye sunarken plaklk, yasakama ve ciddiyet ile ismi arasndakini sorgularken, Mutlu Erbay ve Fethiye Erbay "Sre yorgan"n bizlere sunarken, yaptklar karelerdeki ekillerin benzerlik ve ayrlklarnn snrlarn sergi salonuna tamaktalar.

212L

ALTERNATF SANAT ETMNDE KLEM


lternatif kelimesini ele aldmzda, neyin ne demek olduunu kelimenin iinde tad anlamlara bakarak grebiliriz. Almak anlam, kelimenin evirilerinden biridir. Az ok dzenli aralklarla yinelenen iin kullanlr, eski deyile m-tenavip demektir: Yinelenme her seferinde farkllaan bir tekrar anlamn tamaktadr. Her biri tekil bir farkllktr: Diferansiyel. Mantkta ise birinin doruluu dierinin yanlln gsterir. lk nerme doruysa ikincisi onun alma olarak yanl olacaktr. Burada, grlebilecei gibi, ikili bir kartlk sz konusudur ve yanl ve doru eklinde badaklk zerine oturtulan bir mantk dizisini meydana karr: Halbuki bir eitim ayr ayr insanlara verildiine gre badak olabilir mi sorusunu nemsizletirmektedir bu nerme. Bu mantk, "ya o ya da br" demek olacak ve geililie olanak vermeyecektir. Sanatta byle bir yaklam doru olabilir mi? Sanat tarihi iinden bakacak olursak bu soruya olumlu cevap vermek zor olmayacak mdr? Eitim de zorunlu olmasna ramen kstlayc ve medeni-letiricidir. ster ilkel kabilede, isterse de modern toplumlarda olsun, eitim nesiller aras bir sreklilii ve nesiller aras bir kopmay ortaya koyar. Althusser veya Bachelard buna "episte-moojik kopma" derlerdi. O zaman, zaten, bir eitim sistemi zaman iinde belli bir tekhne'yi retecek ve zamanla tekhne'deki bir deiiklik sanatn eitimini ve icrasn, malzemesini ve k rejimini deitirecektir: Ama her eye ramen bunlar yinelemeler olarak kalacaktr. O halde alternatif olarak ksn veya kmasn gelenekler bile deiim geirmektedirler; hi bir ey sabit kalamayacana gre. Bir de "devrimci" dnemlerin hzl sramalar vardr ki, burada zamann alglan deimeye balayacak ve yeni zaman anlay yeni tekhne'yi mmkn klarken, sanat kendini dnme sokacaktr. Tarihte ve kendi tarihimizde bunun rneklerini hepimiz hatrlayabiliriz: Hem Fransz devri-

minde hem de Trk devriminde takvim deiimi ayn zamanda sre ve gelime biimleridir. Zannediyorum, bu sorunda, alternatif szc doallk kazand zaman yerleebileni ve uzun sreli bir deiimi; zorlama olduu zaman ise doalln kaybederek, basky ve terr beraberinde getirecektir. Eitim sistemlerinde de bu byle olagelmi gibi gzkmektedir. Sanat olsun veya olmasn: Sanat eitimi, burada, sz konusudur; ancak niversite sisteminde veya atlyelerde benzer sreler izlenebilmektedir; yalnz her zaman yeni olagelen eskiyi khnelikle, kmlkle sulayacaktr veya muhafazakar bir tutum sz konusu olduunda yenilerle birlikte gerilemenin olduu veya seviyenin dt eklinde ikayetler duyulabilinecektir.
Eski mi Yeni mi?

Gnmzdeki sanat eitimini ele aldmzda, geleneksel bir eitim sisteminin YK'e bal niversiteler yasas altnda ele alndn grmekteyiz. Bal bana bir sorunlar yn: Snflarn kalabalkl, rencilerin bazlarnn ilgisizlii, sanatn biim mi yoksa dnce mi olduu eklindeki ksr tartmalar, okuma m yoksa izme ve boyama m? Bunlarn ikisinin dengesi nasl oluturulur? Aslolan diye bir hiyerari var mdr? Disiplinler kendi ilerine kapal bir ekilde mi sregitmelidir yoksa di-siplinler-araslk m n plana karlmaldr? niversitelerin bnyesinde byle bir yaklam ve hatta tartma ele alnabilir mi? Buna benzer, u yazda ele almay ihmal ettiim birok sorun daha vardr. Peki alternatifinden bahsettiimizde, bu sorunlar birden ortadan kalkacak mdr? rnein, renciler daha m ilgili" olacaklardr? Daha m merakl ve alkan olacaklardr? Bunlar tam olarak belli deil. Bunlarn oluabilmesi iin herhalde, ncelikle Lise eitiminden gelen baz alkanlklarn kaldrlmas gerekecektir? Peki bu mmkn olabilir mi? Yani sanat dnda, toplumda yaanan eitsizlikler ve adaletsizlikler yok olacak mdr? Bunun aresi var mdr? Bu sorularn karlnda ne yazk ki pek iyimser olmak mmkn gzkmyor. Bir zamanlar psikanaliz tartmalar arasnda bireysel iyiletirme ve toplumsal sorunlarn zmlenmesi arasnda stratejik ayrmlar vard. Bu her ne kadar tavuk mu yumurtadan yumurta m ta215.

21A.

vuktan kar meselesini gndeme getirse bile tercihler vard. Ayn ekilde sanat eitiminde alternatif dediimizde yine bu tercihler arasnda skp kalyoruz gibi geliyor bana. zel eitim? Devlet eitimi? Kimin iin? Hangi snflar iine alacak? Cumhuriyetin merit zerine kurulu yasalarnn devrimcilii ne kadar sarsntya urad veya kendiliinden urad? Hangi eitim sisteminde daha baarl sanatkarlar kacak orasn biliyor muyuz? nk bazen alternatifler yeniliki olmalarna ramen baarsz olabiliyor. rnein Fransa'da Latince renimi zorunlu olmaktan ktndan beri felsefe rencilerinin baar orannn dk olduu iddias sz konusuydu. Yine bizdeki Osmanlca tartmalar benzer sorunlar beraberinde getirmiyor mu? Bunlar "iyi oldu" veya "vah vah!" anlamnda hatrlatmyorum: Olgusal durum. Bir hatrlatma daha: Eskiler ve yeniler tartmas Yunan ve Roma klasiklerine dn m yoksa modernlii oluturacak kopmalar m gndeme getirmelidir? Bu tartma, gnmzde, modern ve postmodern tartmalar iinde yeterli bir ekilde kendisini gsteriyor. Demek ki, yz yldr iinden kamadmz bir sanat tartmas iindeyiz hl.
Nasl Bir Alternatif nerilebilir

Yukarda ele alm olduumuz sorunlara ramen yine de insan aklnn geleneini takip ederek, bir alternatif nerebiliriz: lk olarak, alternatif kelimesi ile ilintili olarak bir eitim sisteminin iinde bana nemli gibi gelen eyleri sralamak istiyorum. Sanatn daha bandan beri bir form ve bir kavram ile bal olduu varsaymndan yola karak, dncenin veya baka bir deyile kuramn yerinin nemli olduunu iddia ederek, kuramsal derslerin eitim iinde yeterince ciddiye alnmadn dnyorum. Batl baz eitim merkezlerinde, belli bir mddet ciddi bir ekilde, felsefe ve sosyoloji derslerinin alndn biliyoruz. Bu sanatya yeni ufuklar aacak diye dnyorum. stelik de gnmzde metne bal bir sanatn ehemmiyetini gz nnde bulundurduumuzda, sanat metin ile ilikili ilerini kimseye ihtiya duymadan halledebilecektir. Bir bamllktan kurtulacaktr. Ayrca, sanat eitimi alan renciler arasndan "eletiri" derslerinin nemi, burada yine bir kez daha ortaya -

kaak, ve eletirmen reten bir eitime doru alm yaplabilecektir. Bunun dorultusunda, kratrlk denilen bir ilevi karlayabilecek yeni eitimli kiiler ortaya kabilecektir. Bugn kratrlk zerine yaplan seminerler ve toplantlar byle bir eitimle biraz daha anlam kazanabilecektir. lkemizde Emre Zeytinolu, Canan Beykal vb. bu ii yerine getirebilecek isimlerden bazlar; smet Doan ise "letiimsizlik" adl sergisiyle byle bir denemeyi gerekletirmi bir isim. Buradan u anlalacak: Sanat sanatn yapar, eletirmen yazsn yazar, kratr sergisini dzenler eklindeki "paral bir i blm1', yani fordist ve organik topluma degin bir i blmnden kurtulmu olurduk. Gnmzde doa ve sosyal bilimlerin ayr bilimsellikler ve disiplinler olmasna kar gelien fikirler erevesinde, organik toplumun i blm zmsz gibi grnmektedir. Fabrika toplumundan irket toplumuna doru gittiimiz u dnemde (bunun iyi veya kt olduuna dair bir deer yargs yrtmek istemiyorum) i blmnn yerine esnekliin yer edindiinde, ayn esnek eitimi niye sanat atlyelerinde veya okullarnda grmeyelim? Gzel Sanatlar Fakltelerinde zaten bu eilimi clz da olsa grmekteyiz. Atlyelere gelirsek, bildiim kadaryla, bazlarnda yukarda ele alman bir ekilde eitim yaplmaktadr (Duyduum kadaryla kr Aysan bu giriimi yllardan beri srdrmektedir; Merref Zeytinolu, nci Eviner vb. bu ekilde bir eitime ehemmiyet vererek almalarm srdrmekte ve gen insanlara eitim vermektedir). Baka bir neri de: Yalar ve snflar zerine kurulu olmayan derslerin retkenlii; buna farkl disiplinlerden gelen rencileri de katmak yerinde olacaktr. Bildiim kadar Yeditepe Gzel Sanatlar Fakltesinde birok blm ayn dersi almaktadr. Farkl zihniyetlerin ve disiplinlerin eitiminin ayn ortama gelmesi "yaratclk" asndan yararl olacaktr. Zaten almaa-nn anlamlarndan biri de bu deil mi: "Botanikte, yapraklarn ya da dallarn, gvde ya da sap zerinde deiik yksekliklerde iki ya da daha ok noktada hep ayn hizada yer almas"; benzer bir ekilde, farkl hizalardaki rencilerin ayn snfta bulunmasna tekabl etmez mi? 2TL

MZEYE SESSZCE BAKABLMEK

zesini Dleyen Sergi, Marmara niversitesi Gzel Sanatlar Fakltesi'nin Acbadem'deki galerisinde alan serginin ad. "D", Prof. Hsamettin Koan'n katalogdaki yazsnda ele alm olduu gibi "eylem ncesi" olarak alglanmaktadr. nk "eylem baladnda dlerin sessizlii bozulur". Buradan yola karak "dlerin sessiz olduunu" yazar Hsamettin Koan. Bu ayn zamanda, bende Paul Claudel'in bir almasn uyandrd, dten uyanm gibi. Claudel "L'Oeuil eco-ute" adl almasnda "Gzn dinlediini", pentrn ise "sknet okulu" olduunu ima etmektedir. Mzik karsnda kulak pentr okumaktadr "Mzesini Dleyen Sergi" ise bu "sknet okulunun" Cumhuriyet dneminin ikinci yarsn ele almaktadr: 1950 sonrasn. Belki de,.bu yzden Aliye Berger ile balamaktadr sergi. Bir yandan "iirin konuan bir resim olduu" sylenirken, "gzel sz syleme sanatnn sessizlik olduu" tezi, dier bir yandan iir ve pentr arasndaki ilikileri felsefi bir alanda ele alrken, estetii ilgilendiren "gzellik" ise bu sessizlii tamamlayan ge olarak karmzda durmaktadr. Baka bir bakla ise biri susarken dier konumaktadr, belki de. Mziin sesi gzlerin kapal olarak dinlendiinde daha derinden geliyorsa resme baktmzda da susmak, belki de, bir zamanlarn "gzelliinin" alglanmasn salamaktayd. Marc Fumaroli Fransz ressam Poussin zerine ele alm olduu bir yazsnda 17. yzyln iinde Hristiyan teolojinin metaforik olarak billurlatn yazarken, baka bir yazar, talyan Giorgio Agamben 12. yzyln airlerinin iirlerini oluturan ana eye verdikleri adm "stanze" olduunu; yani bir yeri, bir kapal alan belirttiini yazmaktadr. Melankolinin iirini ortaya koyarken, Claudel'in "Dinleyen Gz", resmin alann bize gstermektedir. Bu 17. yzyl renkiler ve desenciler arasndaki tartmann yaand dnemdir. Bu gnmzn tartmalarnda olduu ka279

2IB.

dar alevli ve canl bir ekilde bagsteren tartmalar iinde, ilahi resmn Torino'da bulunan sa'nn kannn izinin kald, dolaysyla izle birlikte piktrnn tuale getii kutsal emaneti ne karan grler "ilahi pentr" onaylamaktayd. Desen ve renk arasndaki ayrm gsterirken ilahi kkenlere taman dnce, sz sanatlarn yerli yerine koyarken; aslnda, bunlarn "grnmeyeni" grnr klmak zere resmettikleri; halbuki sessiz imgelerin ise konutuklar tezi ileri srlmektedir. Desen i zekay, renk ise d pratii gsterirken; zeka biimleri izmekte, renk resmin pratiini ortaya karmaktadr. Mkemmellik bu ikisinin birlikteliinden, tevhidinden gemektedir. Bu ilem gzn birlikte pratiidir. Marmara niversitesi Gzel Sanatlar Fakltesi'nde dzenlenen sergide bu iki pratiin birlikte ele alnd zgn basklardan yaplma eserleri grebiliriz. Bu da, Trkiye Cumhuriyeti resim tarihinin sessiz pratiini bize sunmaktadr. Ve hayrl bir haberle, artk sessizliin geride kalacan ileri srerken, eylemin sayesinde artk mzesine kavuacan mutulamaktadr. Halbuki yukarda resmin kendisinin bir "sessizlik okulu" olduunu hatrlattk. O bakmdan sessizlik eylemin iinde de kendisini gsterecek ve eserlerin izlenmesi srasnda her mzede olduu gibi, temaa edenin "sessizlii" pentrn ilahi kkenlerine den gelen ve Cumhuriyet dneminde de Osmanl dnemi sanatlarnn balattklar hareketi devam ettirecektir. Bu anlamda 1903 doumlu Aliye Berger'den 1973 doumlu Eda Tekcan Tomba'ya kadar sanatlarn yer ald (zannediyorum 90 sanat) sergi hem Cumhuriyet dnemi zerine bir bak veriyor; Hem de mzesini dlemesi asndan ok tartlan "Mze var-yok" gibi bir dsturu geride brakacak, gibi duruyor. En azndan zgn basklar olarak da olsa nemli bir giriim olarak karmzda durmaktadr. Sessizlii iinde Trk resmini bir adan ele alan bir mzeye epeyidir ihtiya vard. Bir de bu sanatlar listesinde yeni eserler de eklendiinde daha mkemmel bir koleksiyonla almalar balayabilir. zellikle, Yksel Arslan', mer Ulu'u, Komet'i vd. ve genlerden de Blent angar', Emre ve Merref Zeytinolu'nu, Selda Asal', nci Eviner'i, smet Doan' ve birok dierini byle bir serginin iinde grmek isterim, diye dnmekteyim.
.280.

MOLEKLER MEKANSALLATIRMA

everineRoussel ve Philippe Zourgane MS'de dzenledikleri bir sergide Toscana'da yeniden oluturduklar bir evin; Saint-Denis Ovasnda, Paris banliysndeki ilerinin; ve La Reunion'da gerekletirmeyi planladklar bir bahenin projesini verdikleri bir konferans ile akladlar. Mimarlk eitimi alan ve mimar olarak alan bu ikili yazm iinde Roussel ve Zourgane, Deleuze ve Guattari ile Toni Negri'den etkilendikleri ekilde ilerinde felsefeyi, antropolojiyi, modernizmin etkilerini amaya altklar yeni formlar denedikleri mimariyi ekoloji ile birletirip, ayrk birlikteliklerin bir makinasal dzenlemesini meydana getiriyorlar. Gilles Deleuze ve Felix Guatta-ri'nin "Bin Yayla" kitabnda ele aldklar "gebe" mimarinin bir rneini ortaya koymaya altklar ilerinde gerekten ender grlen dzeyde, bir konstrksiyon oluturmaktalar. Mimari tarihinin az grlen rneklerinden birinin MS'de ele alnmas ve mimari yeni okuma formlarnn rencilere sunulmas, stanbul'da ender grlen bir rzgar estirmekte. Politik sorunlarla, eski binalarn acil ykmna kar verilen sivil mcadelelerle uramakta olan stanbul mimari sorunlarnn dnda yeni bir gelecek iin topik mimari projelerine kulak vermekte, ru-tinlemekten karmakta mimari dnceyi. Felsefi metinlerin ekoloji ve ehircilikle birletii bir dzenlemede, mimarlar yeni ifade biimlerini ve bunlar okuma imkanlarm sunmakta stanbullulara. Ancak ne yazk ki, birok eye gsterilen ilgiye karn byle ilgin bir alma sadece MS rencileri ve hocalarnn baklaryla snrl kald. Hzn ekillendirdii Madde: Delikli Mekan Deleuze'n dncesine gre yeni ifade biimleri iinde form gitgide hza maruz kalmak zorunda kalyor. Hz bilimcisi (dromoloji) olarak bilinen Paul Virilio'nun "yokolmann esteti-

i" adn verdii ve formlar hza maruz brakan bu estetik ayn zamanda felsefi olarak zneyi de yeinliklere veya etkilere maruz brakmakta: Bu gr iinde mekann kendisi bir beden olarak, hatta Artaud'nun kavramyla "organsz beden" olarak ele alnmakta. Formlar glerin ilikisinin olumland bir alanda kendi kendilerini lavetmekteler. Eer bask bir renk veya bir tama veya bir k ise; kurulu mekann kendisi bir beden haline geliyor demektir. Mekan prtkl, kaygan ve izgili olarak ele alan Gilles Deleuze ve Felix Guattari'nin dncesine gre mekan devinime hazr bir alan olarak maddeyi ekillendirmekte ve bunu kendi bedeninin paralanm ve ayrk mekan sayesinde baarmaktadr. Organizmaya kar "organsz beden" olarak gzken mekann tarihi bir antropolojisi ve bir metafizii vardr. Demircilerin metalrji ile ilgili olarak delikli mekanlarda yaad alara bir gnderme yaparak ele aldklar La Reunion projelerinde taban ykselterek mekana yukardan atklar deliklerle tavandan tabana girii olutururken, mekann dzeyleri ve boyutlar arasnda ^iizey farklar, madencinin kulbesini andrrcasna ekillenmekte. Alan bitki ve yeilliklerle itledikle-rinde dars ve ierisi arasndaki izgiyi de flulatrdklarnda "delikli mekan" modern veya postmodern dnyamz iine yerletirerek, hayalgcmz zorlamakta. Deleuze ve Guattari'nin "Gebebilim ncelemesi: Sava Makinas" adl metinlerinde (Bkz. Gilles Deleuze ve Felix Guattari, Kapitalizm ve izofreni 1; Sava Makinas, Balam Yaynlar, stanbul, 1991): "Eer madencilik mzikle gerek bir iliki halindeyse, bu yalnzca madeni dvmenin grlts nedeniyle deil, ama iki sanat birden kateden eilim yzndendir; eklin srekli gelimesinin, ayr tutulan ekillerin tesinde, maddenin srekli deiikliinin, deiik maddelerin tesinde deerlenmesi yzndendir" (s. 140). Bu nermede iki mimarn eilimini bulmaktayz. Maddelerin veya malzemelerin deiiklii deil, hza maruz kalan maddenin srekli deiikliidir sz konusu edilen. Malzemenin ayrkl nemlidir; ama maddenin deimesi ilk olarak ele alnmaktadr. Kromatizm hem geniler hem de madencilii ve mzii iinde tar. Binann mzii nasl yaplr? Belki de madencilerin sorduklar ve gerekletirdikleri bu soruyu 21. yzyl mimarisi 2SZ

iinde sormalyz: Dekonstrksiyon mu? Konstrksiyon mu? Maddenin hilemorfik deiiminin getirdii yaamnn mimaride kullanlmas. Deleuze ve Guattari "madde-akmn dncesinden" bahsederlerken, Roussel ve Zourgane ters bir ynden gelerek "dncenin maddede-akmm" ortaya koymaya alyorlar. Tm mimari metal deildir; ama mimarinin iinde oka metal vardr: Hatta bitki rts bile yapay ile doal olann bileiminde metal grevini stlenmektedir. Reunion'daki projelerinde Roussel ve Zourgane suyun ondle havuzunu krmzya boyadklarnda metalimsi yansmasn engellemeye kalkmak-talar: Suyun metal ilevini grmesini engellemek. Aznlk Bir Mimari Bir aznlk bilimi olan Madencilik ingenelerin iiydi: Madence zanaat seyyard. Ve sanatn bedenini olutururdu. Ye-raltmn madde-akmn izlemektedir bu. Mimarlar La Reunion projelerinde yeraltlatrdklar mekan bir bir tel rgyle rn-tlediklerinde yere, d mekana glge oluturmaktalar. eri girilen deliklerden delikli mekan gnein etkisinden korumakta-lar. Gebe olmalaryla yerleik deerlerden bir ka izgisi olutururlar: 21. Y'zylm kapitalizminin mimarisini gerekletirmek yersizyurdsuzlatrlm izgileri gn na karmaktan gemektedir. Ekoloji, zihinsel, yapay, tabii olduu kadar sosyal, ekonomik ve siyasal izgileri de yersizyurdsuzlatrmakta ve yeni kodlara doru srklemektedir. Saint Deni ovas iin dndkleri projelerinde mimarlar mekan ekillendirmek zere alanm farkl mekansallklarn grnr klmay amaladlar. Dzeyler arasndaki corafi haritann izgilerini ve boyutlarn izleyerek, binann dzeyini de eitsizletirmckteler. Bu ekilde de topra yeniden modlerletirmekteler. Molekler mekan adn verdikleri projelerinin kaynanda ise Toni Negri'nin Paris'deki Sentier mahallesi iin yapm olduu sosyolojik almay bulmaktalar: Ekonomi, siyaset, ekoloji ve mimari yanyana yatay bir ekilde birbirlerini kesmekte ve katetmektedir. Topran kendisini alanm malzemesi haline getirmek; mekan okbo-yutlulatrmak. Sanayi dneminin artk kullanlmayan antrepolarnn hl sosyal formlar olarak sapasalam olduunun kant.283.

lardr bunlar: 12 ile 20 metre yksekliinde, hektarlk bu alan iine "yeni mekansallatrmalar" nngalamaktalar. Mekann izgilerini oluturan g ilikileri bu yeni mekansallamay mmkn klmaktadr: "Saint Deni Ovasnn mmkn-oluu" adn verirler bu "molekler mekansallatrmaya": Bu mekanda bir Park katedilir; oturulur orada; allr; toplanlr; sinemaya gitmek zere randevulalr; Bir kahveye gidilir: Ksaca yaanr klnr molekler mekan. Bu mekansallatrma iinde her eyin ilevi her an deiiklie uramaktadr. Budur mekann hza gre modlerlemesi. levi ise bir sahtelikten baka bir ey deildir zaten; sadece insanlar denetim altna almaya yarar: Hauss-man' dnelim; nk bazen kahvede uyumak, sinemada almak; atlyede elenmek ok keyifli olabilir. Ilevsizletirmek molekler mekan yeniden kurmaktr. Bask deil, elence: Freud'n belki de zevk ilkesidir bu yemden mekansallatrma. Bu ekilde de krlr dorusal dnce, dzizgisel zaman anla-

GEREKRSE KALPSZ DE YAARIZ"


iyana'nn Kunsthalle Sanat Merkezi ehrin byle bir sanat mekamna ihtiyac olmasyla gndeme gelip, kurulan byk bir baraka. "Byk uyku merkezleri" olarak adlandrlan apartmanlarn bulunduu ve turuncuya boyanm birok ii mahallesinde olduu gibi, turuncu renkle kapl bir sanat hali. ehrin tarihi konumuyla tam bir kontrast oluturuyor. Ama yine de ehrin byle bir mekana ihtiyac olduunu ispatlayan bir sergiyi barndryor iinde Kuntshalle. Bir yanda Albertini'nin iindeki Bruce Naumann sergisi; dier yanda ise Teknik niversite arasnda konumlanan Kunsthalle, ada sanatn nemli saylan isimlerinin ilerini, 14 Mart-11 Mays 1997 arasnda, sergiliyor. Beuys, 1975 Haziran aynda geirdii bir kalp krizi sonrasnda, doktoru Reiner Speck'in kendisine hediye ettii kitaptan esinlenerek sylemi bu sz: "Gerekirse kalpsiz de yaarz". Sz konusu olan kitap ise Jean-Jacques Barthelemy'nin "Gen Anarkarsisin Yunan Yolculuu" (1788). Ba karakterin rneini takip eden Baron Cloot, Fransz devrimi srasnda insan haklar savunuculuu yaparken, Kleve ehrinde "Anarkarsis" adm benimsemi. Beuys de Cloot'a gnderme yaparak, hem insan haklarnn savunmasn yapmak ve deimekte olan siyasetin batandan kmak amacyla hem de yeni direnme biimleri araynda kendisine alter ego olarak Cloot'u seerek "Gerekirse kalpsiz de yaarz" diyor. Gnmzn Bat toplumlarnn ana sorunlarndan biri olan "kalpsizlik", zellikle 1980'li yllarda moda olan ultraliberter-yenlerin veya bizde sylendii ekliyle ar liberallerin veya baka ekilde gndeme getirirsek yeni-sa denilen bir entelektel akmn, Hayek sonras boyutunu toplumsal alanda ortaya koyuyor ve Beuys'n cmlesi bu ortamda bir baka anlam kazanmaya balyor. Aslnda, Beuys cmlesini sarf ederken, belki de, "kalp krizi" sonras metaforsuz bir aklamada bulunmak-

2M.

2B&.

tayd. Ancak,1997 ylnn Nisan aynda bu nerme baka bir anlam rahatlkla tayabiliyor. Evsiz barkszlar, isizlik, sosyal devletin k, sosyal demokrasinin krizi ve kapitalist ekonominin rasyonalitesinin kalpsizlik zerine kurulan etikas: En az enerjiyle en fazla kr salamak. En az cretle en ok retimi gerekletirmek. Ve; bunu, kresellemi bir dnyada her alana ve corafi blgeye yaymak. Bu sorunun toplumsal yan. Sanatsal yanna gelirsek, Beuys'n ve Fhms'clerin zihniyetinden yola kan ve sanat bir dnce sreci olarak ele alan anlayn ilere yansmas, bu sergide sz konusu edilen. 196O'l yllarn sonunda Fransa'da gelitirilen "support-surface" akmnn etkilerini de bulmak mmkn bu sergi iinde yer alan ilerde: zellikle Georg Herold'un sergiledii asilerde. Dier yandan 1940 New York doumlu sanat Lawrence Weiner de 1989 ylndan beri ele ald baka bir biimi burada yineliyor: "Zamann bir baka geii (belirti)" adl iini tualsiz ve asisiz duvar zerine yazmt. O ne tuali, ne resmi ne de destekleyen malzemeyi kabul ediyor. fadesini dolaysz olarak duvara iirsel bir ekilde mhlyor. Weiner'e gre sanat oluturan fikirdir; erevelemeden duvar kullanlr; i ise fabrikasyon rndr. Sz konusu olan bu sergide de, yine duvara "Gel-gitin baka bir hareketi (sakatlanm)" yazyor. Ve denizin med-cezir hareketine gndermede bulunuyor. Serginin temasna uygun bir ekilde kltr (yaz) ve doa (denizin med cezir hareketi) birbirlerini tamamlyor. iirsellik, bilimsellik ve dnce ile karan plastik alan dili de yersizyurdsuzlatryor, kay-ganlatryor. Gel-gitler (med-cezir) iine sokuyor. ada sanatn belirli zelliklerinden biri olan imge ve metinin yanyanal-; birbirlerini ikame etme hareketi, ayn zamanda bilim dilinin de iirsel bir kayganlk tarafndan doldurulmasn salyor. Malzemelerini kitaplarda, filozoflarda, doada ve yaplan seyahatlerde bulan sanatlar plastikletirdiklerini de dn alanna sokuyorlar. Hamish Fulton insan oturmayan yerlerdeki seyahatlerini bir ekografi gibi sunarken, hem Turner'den baladn sandmz bir gelenei srdryor hem de, ayn zamanda, bilimsellii doallkla diyaloga koyuyor. Yine Per Kirkeby soyut resimlerinde gezdii yerleri (Orta Amerika ve skandinavya) resJ2fifi

mediyor. Kartezyen filozoflardan Mallebranche, 1688'de KMeta-fizik ve Din zerine Konurnalaf&?L ele ald bir almasnda renklerin karmaay, belirsizlii ortaya koyduunu; bu nedenle de ilk gnahtan nce insann renkleri grmediini yazmt. Renklerin, burada, bir seyahati belirlediini anmsatrsak, Kir-keby'in renklerle dolu soyut resminde gezinin anlam biraz daha belirginleebilecek, sanyorum. Renkle birlikte seyredenin kendisi hareket etmeye ve yer deitirmeye balayacaktr. Bylece renkte seyahat etmeye balayabiliriz Marcel Broodthears ise Mallarme'nin "Bir zar darbesi rastlanty asla yok etmeyecek" adl kitabnn msralarn, resimsel-letirmek amacyla, izgi eklinde yeniden retiyor: Bu sefer; yazar, artk, kendisi oluyor sanatnn. iirin msralarn izgiyle ifade ettiinde resim haline giren anlalmaz bir yaz kyor gzlerimizin nne: Taklit izgilerin sadece tekrar. Sigmar Polke ve Raymond Pettibon ise izgi roman ve popler kltr imgelerinden yola karak ilerini gerekletiriyorlar. kisinde de nkte nemli bir yer kaplyor ilerinde. Polke'nin Gangster figr, effaf malzeme zerine, arkasnda asinin grnr halinde konulduunda, her hangi bir izgi roman kahramann andryor: Mafyann izgi romansl. Beuys ise her zamanki yalnlnda keeleri, bakr bastonuyla enerji tamaya devam ediyor: Kondktr. Hem serginin, hem fluxus'un hem de dostluun (kalpsiz bile olsa) enerjisini hl, ldkten sonra bile, yklenmeye devam ediyor. Sergi, 19 sanatdan; Cari Antre, Jo-seph Beuys, Marcel Broodlthears, James Lee Byars, Walter Dahn, Gnter Frg, Hamish Fulton, Georg Herold, Hubert Ki-eckol, Per Kirkeby, Jannis Kounellis, Walter de Maria, Mario Merz, Blinky Palmero, Raymond Pettibon, Sigmar Polke, Ro-semarie Trockel, Cy Twombly ve Lawrence Veiner'den oluuyor.

2SL

LCHTENSTEN GELECEMZ NE LDE ETKLEYEBLR?


oy Lichtenstein'in kim olduu ve neler yaptm, burada, yeniden anlatmann gerei olmadn sanyorum. steyenler gazetelerde, lmnden sonra km olan yazlara veya Lichtenstein zerine olan kitaplara bakabilirler. Burada, benim yapabileceim, sanatnn, resminin gnmz dnyas ile ilikisini kurmak ve belki, zellikle Pop Art akm ad altnda anlan bir sanat "elektrii" iindeki roln ele almak olacaktr. Amerikan sanat iinde yetmi ksur yllk bir yaam iinde barndran ve bu sanatn en nemli yerlerinde bulunmu olan Roy Lichtenstein (1923-1997) 1950'li yllarn Amerikan soyut Ekspresyonizmine kar kan hareketin iinde yer almtr. 1950'li yllarn genel izgisine verilen cevap iinde, belki de "Atlye-ler"i ile Avrupa sanatna ve hatta Paris sanat ortamna yeni yorumlar getiren biri olarak, aslnda Amerikan tketim toplumu iinde gelien bir akm olan Pop Art'n iinde bir yer edinmitir. Dneminin dier sanatlar gibi, Roy Lichtenstein, zellikle Andy Warhol'un reklam imgelerini popler kltr imgeleriyle birletirmeye almtr: Bu anlamda; izgi romann etkileriyle, Lichtenstein'i "Pop Art'n nemli isimlerinden biri olarak saymamz ve 199O'l yllarda yeniden gndeme gelen "comics'lerin "babas arasnda anmamz mmkndr. Disney'in etkisini paylaan bir sanat kua iinde, onun da "Gelecek imdidedir" slogann benimsemi olduunu ileri srebiliriz. Zaten Londra'da ortaya kan ve ada Sanat Enstitsndeki Pop Art sanatlar da "sanat yarnn sanat" olarak ele almaktaydlar. Aslnda; bu gr, "Gelecek Yok" diye haykran 1980'li yllarn anlayna kar kan gnmz sanatlarnn da iardr: zellikle Oleg Kulig'in biyo-cinslerin bileiminden yeni bir aile karmaya almas; Klon sistemiyle ilikili grleri; Orlan'n "biyonik tarihi kimliksizlemeleri; bir baka yandan da siber-robotlar

bu "yarnn" habercileri olarak karmza kyor; gelecein tasarmclar olarak "popler" konular gndeme getiriyorlar. Yldzlar Sava filmlerinden git gide poplerleen BatMen ve Su-permen filmlerine kadar, 196O'l yllarn James Bond filmlerinde olduu gibi, yaplmakta olan "bilimsel aratrmalar" kamunun nne tamak. Bu kurgulan sunmasn bilen Pop Art da yukardaki rneklerin ilk ekillenmeleri deil miydi? 1950'li yllarn ikinci yarsndan itibaren balayan bu akm iinde reklamlardan yola kan ve popler kltr ne sren bu sanat anlay izgi roman eleri zerine yeermekteydi. Gelecek imgesi bu bilim kurgu izgi romanlarnn hayalgcne yaslanmaktayd. Araba sanayiinin (General Motors'un merkezi olan Detroit) grntlerinden spermarketlerdeki ambalajl rnlere kadar Amerikan Pop Art sanatlar kendilerine nesne olarak toplumun bu yeni rnlerine almlard. izgi roman da bu furya iinde ideolojik olduu kadar tketime dair bir rol stlenmekteydi. Rosenquist'in F-lll fzesi yarnn izgisini ekerek, gelecee dair bir umudu renklendirmekteydi. Elbette ki, dnem bakaldr ruhunun poplerlikle eklemlendii bir dnya "an"m belirliyordu. Bu gelecek umudu sanatlardan tasarmclara, sinemaclardan mhendislere kadar "yarnn ideal vizyonunu" gerekletirecekti. Marjinal olarak kenarda duran popler kltr egemen yksek kltre kar kendi hareketiyle sanat kit-leselletiriyordu. Ancak; baz eletirel grlere gre, bu yeni dnya aslnda tamamen merkezi bir g tarafndan ynlendirilmekteydi: Disney mge mhendislii tarafndan. 196O'l yllarda Andy Warhol da Fabrikas'm (Factory) bu modele gre kurmutu. Burada kendisiyle alanlardan filmlerinde oynayanlara kadar herkes bu mant izlemekteydi. Bu gidiat iinde War-hol'un resim yapmaktansa filmlerini yapmaya devam etmesi ok daha olaand. Ancak; model Disney olmasna ramen Warhol'un usta dehas "daha uzun ve hatta skc" sahneleri vcuda getirmekten de kanmyor; Disnayland'n hz dolu dnyasna srtn dnmeyi de baarabiliyordu. Dick Hebdige, dnemi deerlendirirken "tek yarat deeri olarak anlalan ve sanatnn geleneksel el zanaatlarna dayanan retimi yeni teknik retim imkanlaryla sekteye uramaktayd." Pop Art sanatlar da 2S3.

o zamana kadar "gzel sanat" olarak kabul edilmeyen izgi romanlar sanat olarak alglyor ve kamuya ve sanat piyasasna kabul ettirmeye alyorlard. mgelerini televizyondan ve izgi romandan dn alyorlard. Bu, dnemin gzel sanat anlayna kar bir bakaldr olarak ortaya kyor ve o zamann zevklerine kar kyordu. Popler kltrn sanat piyasasnda bir ifadesi olarak grnyordu. Yakn zamanlarda ise, zellikle 1993 ylnda MOMA'da (New York Modern Sanatlar Mzesinde) "Hand-Painted Pop" sergisi, Pop Art'a nostaljik bir bak gerekletirmeye almt. Burada, Roy Lichtenstein'in genlik dneminden resimleri de sergilenmiti. Yannda Rosenquist'in, Warhol'un, Saul'un genlik dnemi eserlerine de yer verilmiti. Bu sergi bir bakma yukarda yazdmz Pop Art aklamasn ters evirerek, neka-hat devresine sokmakta; yarn zerine ortaya kan Pop Art gemiin bir nostaljisi olarak sergilenmekteydi. Gelecek 1960'larda topik bir zaman birimini ortaya karrken 199O'l yllarda gelecek gemiten mi gemeliydi? Bu soru bizi hl ilgilendiriyor. Gelecekteki mevcudiyetimiz gemi ile yaplacak bir hesaplama zerine mi yoksa gemie nostaljik bir bakla m vcut bulacaktr? Bu soruyu bize Roy Lichtenstein'in tablolar olduu kadar tm Pop Art da sordurabilir; nk, Lichtenstein da 1970'li yllarn iinde "atlyelerin"de Matisse'in dansna ve Fransz resim sanatnn aheserlerine dnerek bir k yolu aramam myd? Nasl buraya geldiimizin sorusu herhalde yeniden "gelecee dnk" bir gemiin sorunsallatrlmasmda geecek: Ama yeni atlmlar ve redleri asla unutmadan. Bugn de Christian Schumann'm, Brett Reichman'm, Nicole Eisen-mann'm, Kim Dingle'n eserleri Pop Art'm at yolu takip ederken, artk ne kadar ve ne lde "gelecee" bakabilmektedirler. Gnmzn beenisini ne lde etkileyeceklerdir? Bunlarn cevabn da yine, muhtemelen gelecek verecek. Ama biz o cevab bekleyebilecek miyiz?

MAGRTTE'N DNCESNN MGES


ccar bir babann baarszlklar iindeki yaam srasnda 1897 ylnda Lessines'de doan Rene Magritte, ailesinin kardeinden biri olarak tm ailenin gezgin yaamna uydurmu kendisini. Belika'nn Gilly, Chatelet, Charlerois gibi yerlerinde yaad. ocukluk dneminden beri nesnelerle ilgili olduunu yazyor. Rene Passeron Srrealizm Ansiklopedisinde. Aslnda srrealist olmas iin ocukluunda pek ok eye sahip olan Magritte Rene 15 yandayken bir kz arkadayla mezarlktan geerken, orada bir ressama valesinin banda rastlar. Mezar resimleri daha sonra Rene'yi etkilememekte; hatta belki de polisiye roman veya seyahat romanlarna (Stevenson, Fanto-mas, Roussel, vb.) duyduu ilgi bu sralarda kmaktadr. Chatelet 'de yaarken de bir gece tm aile kaybolan annesinin peine derler ve annesi Regina bulunamaz; nk kadncaz kendisini Sambre nehrine atarak intihar etmiti. Bu da daha sonra Rene'nin resimlerine yansyacaktr. ocukluunda ise yine srrealist tahayyl besleyecek olan bir olay yaamt. Evlerinin zerine bir balon dmt. Her halde ok kiinin bana gelmeyen bir olayd bu; stelik bu balonun iinde de esirlerin var olduunu dnrsek. 1915'te Kbizm ve Futurizmin etkilerinin estii Brksel Gzel Sanatlar Akademisi'ne giden Rene Magritte 1922'de hayatnn kadn olarak kabul ettii Georgette ile evlenir. 1925'de Magritte ve Mesens Oesophage dergisini karrlar. Ancak dergi bir tek say kar. Sonra Magritte Marie, Journal bi-mensuelpour la Jeunesse dergisini yaymlar. Bu dergi de 1926'da sayda kalr. Yine 1926'da, Kbist teknii terkederek daha yaratc olarak kabul ettii bir sluba ynelir. Bu da onun srrealizme doru ynlendirir. Bu tip piktral almalar da 1967'ye kadar srer. Marcel Paquet, Magritte'in fikirlerin bir ressam ve grnr olan dncelerin ressam olduunu yazar (Rene Mag-

230.

291

ritte, Taschen 1994, s. 19). Belki de Deleuze ve Guattari'nin kavramn kullanarak buna noolojik bir yaklam diyebiliriz; yani dncenin imgesini sunmaktadr sanat tarihine ve dolaysyla bu tarihi okumakta olan bizlere. Aslnda Magritte ne kadar dnyann gizemini anlatmakta olsa da bizlere, aslnda "sanat eserinin zerine syleyecek hi bir eyi yoktur" Marcel Paqu-et'ye gre. Belki de "psikanalizin dleriyle uram ve srrealizme bu ekilde yakn olmu olsa bile psikanalizin kendisi psikanaliz iin en uygun vakay oluturmaktadr". Michel Foucault, Magritte ile yazmalarnda psikanaliz iin, "basky merulatrrken arzuyu denetim altma almaktadr. Ve aile genine, Oidipus genine (anne-baba-ocuk) indirgemektedir veya iftlerin var oluunu da merulatrmaktadr." diye yazmtr. Psikanaliz iin her ey "Anne baba bana bakn!" diyen ocuun Oidipuslatrlmas ile merulamaktadr. Magritte bu alardan Freud'n tezlerine (ayn zamanda Breton'unkilere de; yani otomatizm, otamasyon tecrbesi vb.) kar kmaktadr. Breton'un evresindeki sanatlar daha ok bu otomatik yazyla ve bilindn dar vurma ile ilgiliydiler. Rene Passeron'a gre Magritte her ne kadar Breton ile yakn deilse de - nk Belikal srrealistler Paris grubuna boyun ememilerdir ve Magritte 1929'da Andre Breton ile kavga eder daha sonralar 1962'de "Breton benim hep arkadam olmutur" demektedir. 1934'te "Srekli devinim" adl eserini yaptnda srrealist slup kendisini gstermitir. Halterin balonlarndan birisi panter elbiseli sirk kadnn ban olutururken; yerdeki f ve tabureler yine yerde bulunan aynaya yansmaktadr. Yine; 1945'te "Tecavz" adl eseri kadnn plak vcudundan bir ba ve sar salar ortaya karmaktadr. Yz ve bedenin birbirine kart bu tabloda kadnn bedeninin paralar yzn organlarn belirlemektedir. Kadnn cinsel organ az olutururken gsler ise bakan gzleri meydana getirmektedir. Anal ve oral cinsellik her yanyla burada ortaya konulmaktadr. Freud'n cinsellii ile libidosu arasndaki yaratc iliki hayalgc ile gerek arasndaki geileri de gstermektedir. 1945 yl ksa bir sre iin bile olsa Komnist partisi ile ilikilerinin iyi olduu bir dneme tekabl etmektedir. Yine baka 232.

bir rnek verirsek "Yatak Odasnda Felsefe" (1947) cinselliin babas saylan Marki de Sade'a gnderme yapmaktadr. Sade'n kitabnn ismini alan tablosu cinsellii tm plakl ile gstermektedir; asknn zerine asl duran bir elbisenin zerine gsler elbisenin altndan deil stnden grnmekte organlar yer deitirmektedir; masann zerindeki kadnn ayakkablar ise zerinde kadnn ayaklarn barndrmaktadr; yani yine ayakkabnn iinde olmas gereken ayak stnde gzkmektedir: Burada da Nooloji ile kar karyayz. Bir anlamda trompe l'oeil (gz yanltcs) teknii ile barok dneme gz krpan Mag-ritte nesnelerin tuhaf grnlerini grnemedii gibi sergilemektedir. Bu grntler yine psikanalitik grntler olmaktan ok Sade'n doal felsefesinin hayalgcne yakn gibi durmaktadr. Bu anlamda da, Freud'e yakn olan ksm, belki de, dlerin yorumundan gemektedir; ancak bu yorumlama psikanalitik yorumlarn gerekliinden ok "dnyann canl gereklerinin" zengin kaynan sunmaktadr. Bu bakmdan, eyalar grndkleri gibi deil olmadklar ve olmak istendii gibi gstermeye almtr ."Fiziin yalanlanacak bir ey olduunun" syleyen Magritte fizikten ok metafizie verdii nemi irdelemektedir. 1961'de ise sanat mutlak bir dncenin tamamlanmasdr. Bu dncenin anlam, aynen dnyann anlam gibi bilinmezin halini gstermektedir dediinde, yukarda yazdmz gibi, bilinmezi veya gzkmeyenin grlmesini vcuda getirmek istemektedir. Michel Foucault Magritte zerine yazd makalesinde (Bu Bir Pipo Deildir, YKY. ev. Selahattin Hilav) 1926 ylnda izmi olduu "Bu Bir Pipo Deildir" adl almann iindeki pipolardan birinin havada durduunu ve hi bir zemine oturmadn yazarken, varlk alann aramakta olan bir hayalgcnden bahsetmektedir. Foucault'a gre, birinci izim "aknlk uyandrmaktadr". valenin zerindeki tualin temsiliyetinde yer ve mekan belli gibidir; halbuki byk boyutlarda valeden de byk olarak izilmi olan pipo ile tualin zerindeki "Bu Bir Pipo Deildir" yazsyla bir kontrast oluturmaktadr. Tualin zerindeki piponun mekan belliyken yukardaki "uan" veya Fouca-ult'nun yazd gibi "yzp duran" pipo zeminsizlii ve bir an-

lamda da heterotopyalar antrmaktadr: Yazy ve sz kran, szdzmn bozan dil gibi resim temsiliyetini burada yok etmekte. Foucault, valenin zerindeki pipo resminin de erevesini krp yok olup, uup gideceinin sorusunu sorar. Aslnda Foucault, Magritte'in dncenin imgesiyle uratnn farkndadr; ama bunun, Bat grnt ve yaz tarihinin dnda Do-u'dan gelen rzgarla, kaligramla beslenmekte olduunu da belirtmektedir. nk kaligram "metin ve figr birbirine yaklatrr, desenin canlandrdn metne syletir". Aslnda grdmz eylerin sylediimiz eylere yerleemeyeceini ima etmektedir Magritte'in deseni. Magritte'in 1967 ylnda lmnden sonra, Foucault'nun metni 1968'de les chaiers de Chemim'de yaymlanr. Pop Art sanatlarnn etkilendikleri bir sanat olan Magritte'in, gnmzde de, takipileri vardr. Emre Zeytinolu niversite kam-psnde, kamu mekannda sigara yasa getirildiinde piposunun ubuunun zerine yle yazmt: "Bu Bir Pipo Deildir". Pipo ttmektedir.

BR SEMBOLST ALEGORST: GUSTAVE MOREAU


ustave Moreau sergisi, 1961 ylnda Louvre Mzesinin gerekletirdiinden beri, ilk kez bu kapsamda sanaty ele alyor. Milli Mzeler Birlii tarafndan ve ikago Art nsti-tute ve New York Metropoliten Sanat Mzesinin birlikte ele ald bu sergi, Moreau'nun lmnn yznc ylnda sanatnn eserlerinin retrospektifini veriyor. Grand Palais Sergi salonundaki bu sergide burjuva ve entelektel bir aileden gelerek, sekiz yandan beri resimle uraan Gustave Moreau'nun sembolizm ile ilikisini gndeme tayor. Aslnda, gnmzn modern ve sonras tartmalar iinde Nietzsche'nin dnyann bir masal haline dntn sylemesine benzer bir ekilde, Moreau'nun sembolizmi de romantizm ve postmodernizm arasndaki balar birbiri iine sokuyor. Romantizmin iinden yola karak, sembolizmin mitolojilere geri dn ile gnmzn mitolojilerinin arasndaki ba bir iplik ba belki; ama yine de ilikinin olmadndan sz edemeyeceiz. Gustave Moreau, Picot'nun neo klasik atlyesinden getikten sonra 1849 ylma kadar Gzel Sanatlar Akademisine devam eder. Bu eitim o zamanlar nemli olarak kabul edilen "Roma dl"n alabilmesine yetmez. 1857'de iki yl boyunca talya'da seyahat eder; orada, Degas ile arkadaln pekitirir ve almalarn srdrr. 1864 ylnda "Oidipus ve Sfinks" adl almas byk bir grlt koparr: Tarihi ve mitolojik pentre geri dn asndan bu tablo etkili olur. Sfinks'in Oidipus'a sorduu sorunun karsnda yeterli cevab almas Oidipus'u bal olmaktan zgrle kavuturmaktadr: nk sorulan soru "Sabah iki ayakl, sonra drt ayaliyken geceleri ayakl varlk kimdir?", cevab ise tabii ki cinsellii ile insandr. Bu tablo mitoloji ve erotizm asndan da dikkat ekmektedir. Kadn kafal sfinks ile delikanl Oidipus arasnda cinsellik sadece sorulan so-

.29-5.
294

SANATIN SOSYOLOJK GOZU


AL AKAY
Bu kitapta siyasi ve sosyolojik olan yazlarla birlikte sergilerin yazlar yan yana, arka arkaya, iice olarak sunulmutur. Bu birliktelik beraberinde dayanmay, geikenlii ve eklemlenmeyi vcuda getirmektedir. Bir de sanatn bir ad olarak adlandrdm sosyolojiyi. Sanat sosyolojisi olmayan; ama kendisini
Ali Akay, Paris'te Sosyoloji, Felsefe ve Siyaset Bilimi okudu. Trklerde Devleti ktidarn Oluumu adl tezini 1986'da savundu. M.S.. Sosyoloji Blm retim yesidir. eitli dergilerde sanat-sosyoloji ve felsefe makaleleri yaymlanmtr. Yaymlanm kitaplar: Konumlar, Balam Yaynlar, 1991, Tekil Dnce, Af a Yaynlar, 1991, 1999, Pisuarn Bir Dekonstrksiyonu (Emre Zeytinolu ile), Urart, 1994, MichelFoucault ktidar ve Direnme Odaklar, Balam Yaynlar, 1995, stanbul'da Rock Hayat (Derya Frat, Mehmet Kutlukan, Pnar Gktrk ile birlikte). Balam Yaynlar, 1995, Eletiri ve Eletiri Kuram zerine Sylemler (Yayna hazrlayan Mehmet Rfat), Dzlem Yaynlar, 1996, Kvrmlar, Balam Yaynlar, 1996, Postmodern Grnt, Balam Yaynlar, 1997, Kavramn Snrlarnda (Emre Zeytinolu ile), Balam Yaynlar, 1998. evirileri: Gilles Deleuze- Felix Guattari, Kapitalizm ve izofreni I (Gebebilim ncelemesi: Sava M a ki na), 1990, Kapitalizm ve izofreni II (Kapma Aygt), Balam Yaynlar, 1993, Gilles Deleuze Claire Parnet, Diyaloglar, Balam Yaynlar, 1990, Felix Guattari, Ekoloji, Hil Yaynlar, 1990.

bir sanat tr olarak sunan sosyoloji. Kavramlaryla, aratrmalaryla hep sanat olarak kendisini gsteren sosyoloji ve sanat arasndaki ara alan; ortada olma hali kendi kendine, farkettirmeden; zaten yaplrcasna, hissettirmeyen bir adn izlerini sanat zerine yazmaktadr. Okumann bazen mmkn olduu silik ve ixhe hir sosyoloji: Sanatn Ad
c

s- v
KDV DflL * LISBN l7S-h c m7-5S-X

BALAM

9 789756'947258

G>

You might also like